_kuranda enis emir

590
Enis Emir Kimdir? Necim oğlu Abdullah’ın oğlu Enis Emir, 1965 yılında Antakya’da doğdu. Yurtdışında çalışma hayatında olup, Türkiye’deki yerleşim yeri Hatay’ın Samandağ ilçesidir. Đslam dinine ait bütün konulara erken yaşta ilgi göstererek, kendi çapında tahsiline başladı. Araştırma merakına daha da meyil göstermesi ile ülkemizde Ehl-i Beyt adına işlenmeyen konuları ele aldı. Gereken bütün kaynakları kendi imkânları ile bir araya getirdi. Her konuda Ehl-i Beyt’i ilgilendiren kaynakları kendi maddi imkânları ile bütün Müslüman ülkelerinden temin etti. Enis Emir diyor ki: “Benim, Đslam dinine ait konulara meyil göstermemde örnek ve yararlı olan bütün akraba ve tanıdıklarıma şükranlarımı sunar, Allah’tan rahmet ve esenlikler dilerim. Bu gibi çalışmamın esnasında bana karşı gereken anlayışı gösteren bütün aile efratlarına teşekkür etmeyi kendime borç bilirim. Özellikle babama, anneme, kardeşlerime ve eşime saygı ve sevgilerimi iletmek isterim. Gelecekte hangi konularda araştırma ve çalışmalar yapmam gerektiğini bildirmek isteyenlerin görüş ve önerilerine açığım. Bütün görüş ve fikirlere kapımız her zaman açıktır. Gayemiz, sadece bilinmeyen daha doğrusu gizli kalan haklı olduğumuz tarafları açıklamaktır. Türkiye’mizde kardeşliğe ve hür vicdana saygımız sonsuzdur. Ehl-i Beyt’i sevdik hak ile Onlara tutunduk vasiyet ile Bunları ikrar ettik şevk ile Ölünce, Muhammed Ali ile Görüşmek bekler bizi hak ile Bütün insanlara saygı ve selamlarımı sunar, sevgi ve adaletin bütün insanlarda hakim olmasını yüce Mevla’m Allah’tan dua ederim.” Allah’ın fakir kulu Enis Emir 1

Upload: meric-dagli

Post on 22-Oct-2015

245 views

Category:

Documents


21 download

DESCRIPTION

Ehlibeyt

TRANSCRIPT

Page 1: _kuranda Enis Emir

Enis Emir Kimdir?

Necim oğlu Abdullah’ın oğlu Enis Emir, 1965 yılındaAntakya’da doğdu. Yurtdışında çalışma hayatında olup, Türkiye’dekiyerleşim yeri Hatay’ın Samandağ ilçesidir. Đslam dinine ait bütünkonulara erken yaşta ilgi göstererek, kendi çapında tahsiline başladı.Araştırma merakına daha da meyil göstermesi ile ülkemizde Ehl-iBeyt adına işlenmeyen konuları ele aldı. Gereken bütün kaynaklarıkendi imkânları ile bir araya getirdi. Her konuda Ehl-i Beyt’iilgilendiren kaynakları kendi maddi imkânları ile bütün Müslümanülkelerinden temin etti.

Enis Emir diyor ki:“Benim, Đslam dinine ait konulara meyil göstermemde örnek

ve yararlı olan bütün akraba ve tanıdıklarıma şükranlarımı sunar,Allah’tan rahmet ve esenlikler dilerim. Bu gibi çalışmamın esnasındabana karşı gereken anlayışı gösteren bütün aile efratlarına teşekküretmeyi kendime borç bilirim. Özellikle babama, anneme, kardeşlerimeve eşime saygı ve sevgilerimi iletmek isterim. Gelecekte hangikonularda araştırma ve çalışmalar yapmam gerektiğini bildirmekisteyenlerin görüş ve önerilerine açığım. Bütün görüş ve fikirlerekapımız her zaman açıktır. Gayemiz, sadece bilinmeyen daha doğrusugizli kalan haklı olduğumuz tarafları açıklamaktır. Türkiye’mizdekardeşliğe ve hür vicdana saygımız sonsuzdur.

Ehl-i Beyt’i sevdik hak ileOnlara tutunduk vasiyet ileBunları ikrar ettik şevk ileÖlünce, Muhammed Ali ileGörüşmek bekler bizi hak ile

Bütün insanlara saygı ve selamlarımı sunar, sevgi ve adaletinbütün insanlarda hakim olmasını yüce Mevla’m Allah’tan duaederim.”

Allah’ın fakir kulu Enis Emir

1

Page 2: _kuranda Enis Emir

Bismillahirrahmanirrahim

Önsöz

Her şeyden önce başlangıçsız ve her şeyden sonra var olan, herşeyden haberdar ve gizli kalan, her şeyi bilen yüce Mevlâ’mız, tümrablerin rabbi olan Allah’a sonsuz hamd-ü senalar olsun. Şüphesizbizleri hidayetine sevk etmeseydi delalete sapanlardan olurduk. Bizleriher devirde uçurumun kenarında iken peygamberleri ile kurtarmıştır.Doğru yol olarak Kendisinin nuru olan vahyini kitap olarakpeygamberlerine gönderip, bizleri lütfuna, rahmetine davet etmiştir.Đnsanlığa son olarak Kendisinin habibi, nuru olan ve hakkında: “Senolmasaydın, sen olmasaydın felekleri yaratmazdım” buyurduğuResulullah Muhammed-ül Mustafa (sallallahu aleyhi ve alihi veselem)i bizlere kurtarıcı olarak göndermiştir. Habibi Muhammed-ülMustafa’ya insanlığın kurtuluş meşalesi olacak olan yüce kelamıKur’an-ı Kerim’i indirmiştir. Şanı yüce Allah’ın buyurduğu gibi:“Sana her konuda açıklık verecek kitabı (Kur’an’ı) indirdik”Kur’an-ı Kerim’in nasıl her şeye açıklık getirdiğini en doğru birşekilde şüphesiz peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) tarafındanöğrenebiliriz.

Bu günün şartlarında yasaları her vatandaşın aynı şekildeanlamasının mümkün olmadığını biliyoruz. Bu açıklığı yasalarıokuyup anlayanlar tarafından gidermekteyiz. Kur’an-ı Kerim’in bütüninsanlığa indiğinden şüphemiz yoktur. Bu geniş nitelikte şanı yüceAllah tarafından gönderilen kitabın elbette en iyi açıklayanıpeygamber olacaktır. Nasıl devletin yasalarını belirli şahıslar halkayönelik açıklıyorlarsa, Allah’ın yasalarını da ancak O’nu temsil edenpeygamberler eda edebilirler. Peygamber efendimizin insanlığaKur’an-ı Kerim’i nasıl ve hangi ebedi temele dayatarak açıkladığıkonusu en mühim olan konulardan birisidir. Nitekim Đslam’ın doğuşuve yayılışını tarih kitaplarında takip ettiğimizde bunun hiç de kolay verahat bir şekilde gerçekleşmediğini görürüz. Kur’an-ı Kerimpeygamber efendimizin vefatından ancak birkaç ay önce tamamlanmışidi. Aynı zamanda Đslam’ın yayılışından tedirgin olanların karşı

2

Page 3: _kuranda Enis Emir

koymalarını ve bundan çıkan savaşları düşünürsek, Kur’an-ı Kerimüzerinde yeterince ve ebedi olarak kalabilecek bir açıklamanınyapılmış olmasını düşünemeyiz. Peygamber efendimizin bundanhabersiz olduğunu asla söylemek istemiyoruz. Lakin peygamberefendimizin kendisinden sonra çıkacak olan fitneleri bildiğinden kibunu “Sahih” olarak bilinen hadis kitaplarında okuyoruz, ümmetinikendi başına ilahi denetimden uzak bir şekilde Kur’an-ıyorumlamasını bırakamazdı. Şimdiye dek gelen tefsir kitapları nasılve kime dayanarak bizlere ulaşabilmiştir? Bu sorunun yanıtındangeçmek mümkün değildir.

Đslam tarihine baktığımızda iki hareketi veya yolu genel olarakgörebiliriz. Kur’an-ı Kerim’in tefsiri bizlere, peygamber efendimizinetrafında yaşayan şahıslardan intikal etmiştir. Elbette bu şahıslarpeygamber efendimizden duyduklarını iddia ederek bizlereaktarmışlardır. Hangi şahısların doğru olarak peygamberefendimizden bizlere bu bilgileri aktardıkları konusu, esas çelişkiyiortaya koymaktadır. Đslam âleminde bu hususta iki görüşün olduğuşüphesizdir. Tefsir bilgilerini, bir taraf, ağırlıklı olarak peygamberefendimizin ashabından öbür taraf ise peygamber efendimizin Ehl-iBeyt’i olan şahıslardan aktarmıştır. Karşımıza çıkan ashap ve Ehl-iBeyt deyimlerinin esasını araştırmadan Kur’an-ı Kerim’in tefsirinegirmekte büyük hata görüyoruz. Nitekim şimdiye dek Türkiye’deyayınlanan tefsir kitaplarında öyle bir açıklama görmek mümkündeğildi. Fakat tefsirin ana dayanağı olan şahıslar hakkındadeğerlendirme yapmadan nasıl onlardan aktarabiliriz? Buradadoğruluğun güvencesini bizlere kim vermektedir? Đşte bütün bunlaracevap vermeden tefsire gitmenin hiçbir anlamı olamaz. Đlk önceashabın tanıtımını kısa bir şekilde yapmak istiyoruz. Bazı bilginleregöre peygamber efendimiz ile görüşen ve sohbetinde bulunan herşahıs sahabe olarak kabul edilir. Zaten sahabe kelimesinin Türkçeanlamı, kişinin sohbetinde, yakınlığında olan demektir. Başkaâlimlerin görüşüne göre, peygamber efendimizle beraber yaşayançevrelere ancak ashap denir. Bu iki görüşten şu anlamı çıkarmakmümkündür: Ashap, peygamber efendimizin yanında, sohbetinde veyayaşantılarının bir kısmında beraber olan şahıslardır. Elbettepeygamber efendimizin bütün savaşlarına katılanların çoğunluğuashap idi. Ehl-i Beyt’e gelince, peygamber efendimizin en yakınçevresi olan bu zatlar hakkında ileride geniş ve ayrıntılı bir şekildebilgi vereceğiz. Nitekim ashap yüzlerce kişiden oluşan bir toplumdur,

3

Page 4: _kuranda Enis Emir

Ehl-i Beyt ise beş kişiden ibarettir. Đkisini aynı şekilde tanıtmakgayemizin dışına çıkar. Bizim istediğimiz genel olarak ashabı ve Ehl-iBeyt’i tanıtmaktır ki okuyucumuz ileride okuyacaklarını bu bilgilerialdıktan sonra tartabilsin. Aksi takdirde yanlış anlaşılmalara nedenolur. Ashaba iki açıdan bakmak istiyoruz. Birincisi Kur’an-ı Kerim veikincisi ise hadis-i şerif. Kur’an-ı Kerim’in açık bir şekilde ifade verenayetlerinden ve aynı şekilde “Sahih” olarak bilinen temelkaynaklarında yer alan hadislere değinmek istiyoruz. Niyet bizdentevfik şanı yüce Allah’tandır.

4

Page 5: _kuranda Enis Emir

Kur’an-ı Kerim’de “Ashap”

Birinci örnek: “Ey iman edenler; size ne oldu ki: Allahyolunda elbirliği ile savaşa çıkın denildiği zaman, yere çakılıpkaldınız. Yoksa ahreti bırakıp da dünya hayatına mı razıoldunuz? Hâlbuki dünya hayatının geçimi ahretin yanında pekazdır. Eğer elbirliği ile çıkmazsanız, sizi elim bir azaplacezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir, siz ona,hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.” (TevbeSuresi: 38-39)

Ayeti Kerime’de açık bir şekilde itaatsizlik hâsıl olduğundanbahsedilmekte ve itaatsiz olan iman edenlere ceza tehdidiverilmektedir. Bu durumda ashabın genel bir şekilde muhatapolduklarını kabullenmemiz gerekmektedir. Söz konusu olan itaatsizlikashapta vardı ve bunu ayet açık bir şekilde vermektedir.

Đkinci örnek: “Ey iman edenler; Allah’a ve peygamberineihanet etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize ihanet etmişolursunuz.” (Enfal Suresi: 27)

Yine açık bir şekilde belli olduğu gibi ihanetten sözedilmektedir. Bu ihaneti ashabın yaptıkları da şüphesizdir.Unutulmaması gerekir ki ayetle hep iman edenlere hitap etmiştir. Bizilütfen yanlış anlamayınız. Nitekim peygamber efendimizin etrafındakiiman edenlerin çoğunluğunu ashap teşkil etmekteydi. Yalnız busebepten dolayı hitabı ashaba yöneltiyoruz.

Üçüncü örnek: “Ey iman edenler! Sizi hayat verecek şeylereçağırdığı zaman, Allah’a ve Resulüne icabet edin. Hem bilin ki;Allah, şüphesiz kişi ile kalbi arasına girer ve muhakkak O’nadönüp toplanacaksınız.” (Enfal Suresi: 24)

Burada davete icabet edilmediğinden açık bir şekilde sözedilmektedir. Allah ve peygamberinin davet ettiklerine icabettegevşeklik belirdiğinden ayetin bu açık hitabı onları düşünmeye davetetmiştir.

Dördüncü örnek: “Đşte orada mü’minler imtihan edilmiş veşiddetli bir sarsıntıyla sarsılmışlardı. Ve hani münafıklar vekalplerinde bir hastalık bulunanlar; ‘Allah ve Resulü bize sadece

5

Page 6: _kuranda Enis Emir

boş vaatlerde bulundular’ diyorlardı. Hani onlardan bir gurupdemişti ki: ‘Ey Medine halkı, sizin için tutunacak bir yer yok.Artık geri dönün’. Đçlerinden bir gurup da peygamberden izinisteyerek diyorlardı ki: ‘Evlerimiz düşmana açıktır. Hâlbukievleri açık değildi. Onlar sadece kaçmak istiyorlardı!’” (AhzapSuresi: 11-13)

Bu ayetlerde ashabın yapısı hakkında daha açık bir durumlakarşılaşmaktayız. Savaştan kaçmak isteyenler ashaptan başkalarıdeğillerdir. Ayetin içinde Medine halkına hitap edildiğini düşünürsekbunların peygamber efendimize en yakın olan ashap olduklarınıkabullenmemiz gerekmektedir. Nitekim peygamber efendimizlesavaşa katılan Medine halkı iman etmişti. Zaten ayetlerde ashabıniçinde münafık ve kalplerinde hastalık olanların bulunduğu bizlereaçık bir şekilde bildirilmiştir.

Beşinci örnek: “Ey iman edenler! Yapmayacağınız bir şeyiniye söylersiniz? Yapmayacağınız şeyi söylemeniz, Allah’ınindinde pek nefret edilir.” (Saff Suresi: 3)

Demek oluyor ki ashap peygambere karşı söylediğindencayıyordu ki bu ayet açıkça bunu ifade etmiştir. Peygamberinhuzurunda söylediğinden cayanlar vefatından sonra nasıl davranırlar?Böylelerine Kur’an-ı Kerim’in tefsiri veya açıklaması nasıl teslimedilebilir? Şüphesiz ashabın hepsi böyle değillerdi ama ayette zikrigeçenlerin içinde bulunması bizleri düşündürmez mi?

Altıncı örnek: “Mü’minlerin kalplerine Allah-u Teâlâ’nınzikri ve hakla nazil olan Kur’an’ın tilavetiyle huşu ve mülâyemetvakti gelmedi mi?” (Hadid Suresi: 16)

Đman edenlerin peygamberin huzurunda kalplerinde olmasıgereken en mühim değerlere sahip olmadıkları anlaşılıyor. Buradabütün iman edenlerin kastedildiğini söylemek hatalı olur fakatiçlerinde böylelerinin de bulunması dikkatinde olmamızgerekmektedir.

Yedinci örnek: “Müslüman oldukları için sana minnetediyorlar. De ki: Müslümanlığınızla bana minnet etmeyin. Bilakissizi imana erdirdiği için Allah, size minnet eder. Şayetsadıklardan iseniz.” “Hucurat Suresi: 17)

6

Page 7: _kuranda Enis Emir

Müslüman olduklarından dolayı peygamber efendimize karşıolan tavırları açık bir şekilde açıklanmıştır. Sanki peygamber onlarakarşı borçluymuş gibi hareket etmişler. Aynı zamanda bu gibi ashabındavalarında (Müslüman olduklarında) sadık olup olmadıkları sorusuda sorulmuştur!

Sekizinci örnek: “De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız,kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz, elinize geçirdiğiniz mallar,durgunluğa uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşunuza gidenevler, size Allah’tan ve peygamberinden ve Allah yolunda cihattandaha sevimli ise; o zaman Allah’ın emri yerine gelinceye kadarbekleyedurun. Ve Allah, fasıklar güruhunu hidayete erdirmez.”(Tevbe Suresi: 24)

Ashabın içinde dünya hayatını ahret hayatına tercih edenlerinbulunduğu açık bir şekilde ifade buyrulmuştur. Bu gibilerinin deayetin açıklamasına göre fasıklardan başkaları olmadıkları da belliolmuştur. Peygamber efendimizin huzurunda dünya hayatı uğrunaitaatsizlik edenler peygamberin vefatından sonra neler yapmazlar?

Dokuzuncu örnek: “Bedeviler ‘iman ettik’ dediler. De ki: Siziman etmediniz, ama ‘Müslüman olduk’ deyin. Đman henüzkalplerinize yerleşmedi.” (Hucurat Suresi: 14)

Bedevilerin ashap ile ne ilgisi olduğunu sorabilirsiniz.Peygamber efendimiz şayet her şeyi kendisinden sonra ümmetininseçimine bırakmış ise bu seçimde bedevilerin de büyük rolalacaklarını düşünmemiz gerekmektedir. Bu durumda dahapeygamberin huzurunda iman kalplerine yerleşmemiş olanBedevilerin yapacakları seçenek ne kadar değerli olabilir? Tarihtegelen rivayetlere göre ayeti kerimenin onlardan bahsettiği buBedeviler, Ebu Bekir’in zamanında Kur’an-ı Kerim’in toplanmayabaşlandığını rivayet eden tarihçiler, Bedevilerin de bu işte katkılarıolduklarını açık bir şekilde ifade etmişlerdir. Böyle vahim birdurumun gerçekleşmesinde peygamber efendimizin bir isteğiolduğunu iddia etmek nasıl doğru olabilir? Peygamber bu gibidurumların baş göstereceğini bildiği halde göz yumması düşünülebilirmi?

7

Page 8: _kuranda Enis Emir

Onuncu örnek: “Senden ancak Allah’a ve ahret gününeinanmayanlar ve kalpleri şüpheye düşüp, şüphelerindebocalayanlar izin isterler.” (Tevbe Suresi: 45)

Ashabın içinde savaşa katılmak istemeyenler bunu açıkçapeygamber efendimizden talep ediyorlardı. Bunların kalplerinde şüpheolduğunu ve bunların gerçek anlamda iman etmedikleri ortayaçıkmaktadır. Bu gibilerine nasıl Allah’ın emaneti olan Kur’an-ı terkedebiliriz? Ashabın içinde kimlerin doğru ve kimlerin münafıkolduklarını peygamberimiz tek tek adlarını sayarak bizlerebildirmemiştir. Elbette belli başlı münafıkların adları peygamberimiztarafından bildirilmişti. Abdullah ibn Ebi es-Selul bunlardan biridir.Bu gibi münafıklar açıkça peygamber efendimize karşı çıkmışlardı.Lakin gizli gizli münafıklığını yapanlar da vardı. Đşte bunlarınkimliğini peygamber efendimiz açıkça herkese bildirmemiştir. Hattameşhur bir rivayet vardır, ashabın ileri gelenlerinden Huzeyfet’ul-Yemman hazretleri peygamber efendimizden ashabın içindeki bütünmünafıkların adlarını öğrendiğini bildirmektedir.

Onbirinci örnek: “Allah’ın peygamberine muhalefet içingeri kalanlar, oturup kalmalarına sevindiler. Allah yolundamallarıyla, canlarıyla cihat etmek hoşlarına gitmedi. ‘Bu sıcaktasavaşa çıkmayın’ dediler. De ki: Cehennem ateşi daha sıcaktır!Keşke bilselerdi.” (Tevbe Suresi: 81)

Peygamber efendimize muhalefet edildiği ve hatta onunlaberaber gidenleri de caydırmaya uğraşıldığı açık bir şekilde ayetteifade edilmiştir. Peygamberin yüzüne karşı bu kadar cüretkâr olan birtopluma nasıl paha biçilmez olan Kur’an-ı Kerim’in tefsiri veyatoplanması bırakılabilir? Bu gibileri peygamberden doğru bir şeyiakıllarında tutmuş olsalardı zaten ona muhalif olmazlardı! Bunlaragüvenmek düpedüz cehalettir ve bundan peygamber efendimizi tenziheder ve bu gibilerin şerrinden şanı yüce Allah’a sığınırız.

Onikinci örnek: “Yoksa kalplerinde hastalık olanlar,kinlerini Allah’ın dışarı vurmayacağını mı sandılar? Şayetisteseydik; biz onları sana gösterirdik de sen, yüzlerindentanırdın. Andolsun ki sen, onları sözlerinin üslubundan datanırsın. Allah bütün yaptıklarınızı bilir.” (Muhammed Suresi:29-31)

8

Page 9: _kuranda Enis Emir

Ayette zikri geçen kalplerinde hastalık olanların peygamberefendimizin çok yakından tanıdığı kişiler oldukları açık bir şekildeifade buyrulmuştur. Bizim korktuğumuz en mühim taraf bunlarınashaptan olup kimilerini açığa vurmamalarıdır. Zaten kinlerini açığavuranlardan herkesin uzak durmasında bir engel olamaz ama kinlerinikalplerinde gizli tutanlara karşı nasıl tedbir alabiliriz? Bütün buaçıklığa rağmen peygamber efendimizin emanetini böyle bir toplumave ortama bırakması düşünülemez!

Onüçüncü örnek: “Nitekim Rabbin seni evinden hak uğrunaçıkarmıştı. Hâlbuki mü’minlerden bir zümre bundanhoşlanmamışlardı. Hak apaçık meydana çıktıktan sonra bile,sanki göz göre göre ölüme sürükleniyorlarmış gibi seninlemücadele ediyorlardı.” (Enfal Suresi: 5-6)

Çarpıcı olan bu ifadeden sonra fazla açıklamaya gerekduymuyoruz. Mü’min oldukları halde peygamber ile olmaktançekiniyorlar hatta ölümden korkuyorlar. Bunun neticesi bunlarındünya hayatına daha önem verdikleri anlayışını getirir. Zaten Đslamdinini yıkmak isteyenlerin en büyük gerekçeleri debdebe hayatına budinin son vermek isteğinden kaynaklanmıştı.

Ondördüncü örnek: “Đşte sizler, Allah yolunda infak etmekiçin çağrılıyorsunuz. Đçinizden kiminiz cimrilik ediyor. Kimcimrilik ederse, ancak kendi nefsine cimrilik etmiş olur. Allahganidir, siz ise fakirlersiniz. Eğer O’ndan yüz çevirirseniz,yerinize sizden başka bir kavim getirir, sonra da onlar sizinbenzerleriniz olmazlar.” (Muhammed Suresi: 38)

Allah’ın yolunda infak etmekten kaçınan olursa başka birdavada doğru olması nereden belli olur? Bu gibi vasıflara sahipolanlar hakkında şüpheli davranmamız elbette en doğal hakkımızdır.Hatta iman eden herkesin bu gibi şahısların hakkında etraflıdüşünmesi en doğrusu olacaktır.

Onbeşinci örnek: “Onların arasında seni dinleyenler vardır.Nihayet senin yanından çıkınca, kendilerine ilim verilmişolanlara: ‘Az önce ne demişti?’ diye sorarlar. Đşte bunlar, Allah’ınkalplerini mühürlemiş ve kendi heveslerine uyankimselerdir.” (Muhammed Suresi: 16)

9

Page 10: _kuranda Enis Emir

Peygamber efendimizin huzuruna girip çıktıkları halde onun nebuyurduğunu bile dinlemeyenlerin varlığını göz önüne getirdiğimizdeşüphemizin ne kadar daha fazla olmasını bizlere göstermeye yeterlidir.Ayette kendilerine ilim verilmiş olanlardan zikredilmektedir. Đşte builim ashabının etrafında toplanırsak ancak hidayeti bulabiliriz. Fakatayette bunların kimliği hakkında açıklık yoktur. Bunun açıklamasınıpeygamber efendimizin hadislerinden rahat bir şekilde alabiliriz.Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Ben ilmin şehriyim, Ali deonun kapısıdır. Đlim isteyen kapısına gelsin.” Ashabın içinde enâlimin Ali hazretleri olduğu hakkında hiçbir kişi aksi delil getiremez.Nitekim “Sahih” olan rivayetlerde Medine içinde ashap arasında enbilgili olanın Hz. Ali olduğu hakkında çok sayıda rivayetler vardır.Bunlara sonra geniş bir şekilde değineceğiz.

Onaltıncı örnek: “Đçlerinden kimi de sadakalar hakkındasana dil uzatırlar. Eğer kendilerine verilirse hoşlanırlar,verilmezse hemen kızarlar.” (Tevbe Suresi: 58)

Sadaka hakkında peygamber efendimize dil uzatanlar, onlarıalt bir dereceye getirecek bir durumu sağlamak için peygamberinsözüne nasıl davranacaklarını düşünmek fazla zor olamaz. Nitekimbunlar sadakanın kendilerine verilmesine sevinmeleri onların ne kadarbencil olduklarını göstermeye yeterlidir. Peygamber efendimizinemaneti bunların istemediği bir şahsa verilmesindeki tutumlarını aynışekilde değerlendirmemiz gerekmektedir. Đşte bu durumda Đslamtarihindeki oynanan oyunların nasıl gerçekleşebileceğine dair kanaatgetirmek için bu gibi şahısların bencilliği delil olarak yeterlidir.

Onyedinci örnek: “Đçlerinden öyleleri de vardır ki; o(peygamber), her şeye kulak kesiliyor, diyerek peygambere eziyetverirler. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Allah’a inanır,mü’minlere inanır. Ve aranızda iman etmiş olanlara rahmettir.Allah’ın Resulüne eziyet verenler için elem verici bir azapvardır.” (Tevbe Suresi: 61)

Đçlerinde peygambere eziyet verici sözler söyleyecek kadarutanmaz kişiler varsa daha fazla düşünmeye gerek bile kalmıyor.Bunlara herhangi bir şeye emanet edip güvenmek peygamberefendimizin kişiliğine sığmaz. Peygamberin vefatından sonra bugibilerin ne gibi iftiralar atacaklarını her zaman düşünmemizgerekmektedir. Aksi takdirde peygamber efendimizin hiç söylememiş

10

Page 11: _kuranda Enis Emir

olduğu sözleri kendisi söylemiş gibi beller, en büyük hataya düşmüşoluruz. Nitekim önceki ümmetlerde de öyle olmuştu.Peygamberlerinin vefatından sonra bir takım peygambere yakınoldukları bilinen şahıslardan yanlış bilgiler alarak esas olan tevhiddininden uzaklaştılar. Ne yazık ki bu ümmet de aynı hatayadüşmüştür. Her ashaptan bilinen şahıslardan hadisler, tefsirlernakledip, peygamber efendimizin hiçbir zaman buyurmadıklarınıbizlere sünnet olarak getirmişlerdir. Đsteseydik bu konuda o kadarörnek verebilirdik ki kendi halinde bir kitap olurdu. Fakat sonzamanda peygamber efendimize kitapları ile dil uzatanların çıktığınıherkes duymuş veya okumuştur. Đşte bu gibi yazarların ortayaçıkmasının esas sebebi, bizlere şimdiye kadar sünnet olarak ashaptannakledilen rivayetler olmuştur. Bu yazarlar kitaplarında “Sahih”bilinen temel kitaplardan faydalandıklarını unutmayalım ve iyicedüşünelim. Bu gibi yazarlara sadece “Kâfir” demekle işihalledeceğimizi düşünmek doğru olamaz. Veya bunlarıönemsememekle bir yere varacağımızı düşünmekte tehlikeli veyanlıştır. Bu gibilerine açık ve fedakâr bir şekilde cevap vermekgerekmektedir. Fakat bu fedakârlığı kendinden verebilecek biryetkilinin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Đnşallah yakın birzamanda bunun böyle olmadığını kanıtlayacak biri çıkar.

Bu kadar ayeti kerimeden anlaşılıyor ki ashap iki gurubaayrılmaktadır. Bir gurubu içlerine daha iman yerleşmemiş kişiler veöbürü ise gerçek anlamı ile iman etmiş olanlar. Kur’an-ı Kerim’denokuduğumuz kadarı ile iman edenlerin sayısı iman etmeyenlerinsayısından hayli azdır. Bu durum karşısında ashabın içinde nifakbesleyenlerin çoğunlukta olduğunu söylemeye mecburuz. Ashabınçoğunluk olarak nifaka meyilli olduklarını bizlere bildiren en muteber“Sünni” kitaplarından örnekler vermek istiyoruz. Nitekim “Sünni”itikadı ashabı en çok genel olarak müdafaa eden görüştür. Bu görüşegöre ashap genel olarak adildir ve iman açısından hepsi o makamahaiz olan kişilerdir. Bu görüşe karşılık ise Ehl-i Beyt imamlarınınyolunda olanlar farklı düşünürler. Bu itikada göre ashap genel olarakadil ve iman sahibi değillerdir. Đçlerinde adil ve halis imana sahipolanlar olduğu gibi münafık olup zalim olanların da mevcutolduklarına inanırlar. Ashap hakkında bizlere daha açıklık verecekhadislere geçmeden önce tarihi iki olayı aktarmak istiyoruz. Buolaylarda bizleri düşünmeye davet eden çok mühim durumlar vardır.Hadis olsun veya tarih rivayetleri olsun bunların hepsi ashabı adil ve

11

Page 12: _kuranda Enis Emir

iman dolu gören tarafın kitaplarından nakledildiğini bildirmek isteriz.Tarihten iki örnek veriyoruz:

Birinci örnek:Peygamber efendimiz Uhud savaşına takriben 700 ashabı ile

gitmişti. Savaş esnasında ordu bozguna uğradığında, peygamberinetrafında ancak 10 ile 20 ashabın sabit kaldıklarını bütün mutebertarihçiler nakletmişlerdir. Hatta meşhur iki tarihçi Muhammed ibnCerir et-Tabari ve Đbn’ül Esir tarihlerinde yaptıkları kayda göre,peygamber efendimizi düşmanın ortasında bırakıp kaçanların arasındaüçüncü halife Osman ibn Affan’da vardı!

Đkinci örnek: Peygamber efendimiz Huneyn savaşına sayısı binleri bulan

ashabı ile gitmişti. Ordu bu savaşta da bozguna uğradığındapeygamberimizin yanında ancak on kişilik kadar bir toplulukkalmıştı. Bizler bin dört yüz sene sonra o zamanlarda hayatlarını fedaetmek isteyen insanlara herhangi bir küçümsemede bulunmakistemiyoruz. Bunu kimse yapamaz; yaptığı takdirde nankördür.Elbette hayatı ve malı ile Đslam uğruna mücadele verenleri eleştirmekhiç kimsenin hakkı olamaz. Fakat bizleri düşündüren mücadeleedenler değil, bilakis mücadeleyi terk edenlerdir. Hani şimdi bizler ozamanda yaşadığımızı tasvir edelim. Son zaman peygamberi, şanıyüce Allah’ın habibi Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi veselleminetrafında kâfirlere karşı savaşıyoruz. Bu tabloyu göz önüne getirip,oradan kaçanların durumunu hesap ediniz. Đnsan kendi yurdunumüdafaa etmek için hayatını feda etmeye hazır iken, peygamber ileberaber yaşayanların buna hazır olmamaları elbette bizleri onlarınadaleti ve imanı hakkında düşündürmelidir. Nitekim şanı yüce Allahşöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Toplu halde kâfirlerlekarşılaştığınız zaman, onlara arkanızı dönmeyin. Tekrarsavaşmak için bir tarafa çekilme veya bir başka topluluğa katılmadışında her kim, o gün (düşmanına) arkasını dönerse; muhakkakki o, Allah katında bir gazaba uğramıştır. Onun yurducehennemdir ve o, ne kötü bir sonuçtur.” (Enfal Suresi: 15-16).Daha açık bir ifade kullanmaya gerek görmüyoruz. Uhud savaşındaMüslümanlığın daha taze olmasından dolayı bazı gevşekliğin başgöstermesi ne kadar anlayış ile karşılansa, Huneyn savaşında çıkanbozgunun anlayış ile karşılanması mümkün değildir. Nitekim Huneyn

12

Page 13: _kuranda Enis Emir

gazvesi hicretin sekizinci yılında olmuştur. Bu kadar zamandan sonrahalen ordunun bozguna uğraması ancak bizim söylemek istediğimiziman zayıflığından olabilir. Yine şanı yüce Allah şöyle buyuruyor:“Andolsun ki size hak ile geldik. Fakat çoğunuz hakkı hoşgörmüyorsunuz!” (Zuhruf Suresi: 78)

Bu örnekler peygamber efendimizin hayatında gerçekleşenolayların aynasıdır. Peygamberimizin vefatından sonra olabilecekdurumları anlatan çok açık bir ayet-i kerime vardır: “Muhammed;sadece bir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelipgeçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse geriye mi döneceksiniz?Kim geriye dönerse Allah’a hiçbir zarar vermez. Allah,şükredenlerin mükâfatını verecektir.” (Al-i Đmran Suresi: 144) Buayetin önemli bir tarihi örneğini vermek istiyoruz. Uhud savaşındaordu bozguna uğrayıp peygamber efendimizin öldürüldüğü haberiyayılınca ikinci halife Ömer ibn Hattab’ın savaşı bırakıp oturduğunugören Enes ibn Nadr dedi ki: “Niye böyle duruyorsunuz?” Ömer ileberaber duran Muhacirlerden hepsi topluca dediler ki: “Peygamberöldürüldü!” Enes: “Peki, ondan sonra yaşayıp ne yapacaksınız? O,neyin uğrunda öldüyse, siz de onun için ölünüz!” diyerek,Kureyşlilere doğru yürüdü ve öldürülünceye kadar savaştı. Bu olayıharfiyen Đbn’ül-Esir’in tarihinden aldık. Bu habere göre Ömer’inyanında yine cennetle müjdelendiği söylenen Talha’da varmış. Bu gibiolaylar bizi düşündürmezse, bizi ne düşündürecek? Güya cennetlemüjdelenmiş ümmetin iki ileri gelen ashabı, peygamber öldürüldüdiye ellerini savaştan çekmiş ve öbür tarafta ise ashap arasında fazlabir nam sahibi olmayan Enes bin Nadr’ın iman dolu mücadelesi.Acaba buradaki cennetlik olan kimdir? Đşte ashap deyip geçmek hiçbiraraştırmacıya yakışmaz. Acı da olsa hakkı olduğu gibi görmelidir.Peygamber efendimizin vefatından sonra ümmetin içinde çıkan büyükfitnenin içinde Ömer’in büyük rol aldığı şüphesizdir. Bu bir iftira vesaygısızlık değildir. Konumuzun dışında olmasaydı daha geniş yervermek isterdik. Fakat tarihçilerin naklettiklerine dayanarakdiyebiliriz ki, peygamber efendimizin vefatından sonra gelişen hilafetdavasındaki ihtilaflarda Ömer kendi görüşü doğrultusunda hareketetmişti. Kendi isteğini gerçekleştirebilmesi için peygamberin evindebulunan Ehl-i Beyt’i ve dostlarını ateşle yakmaya kalkışmıştı!Kısacası tarihe araştırmacı gözü ile baktığımızda ashabın arasındakiihtilafların hayli kabarık olduğunu görebiliriz. Ashabın, peygamber

13

Page 14: _kuranda Enis Emir

efendimizin hayatındaki hallerini kısa olarak en muteber kitaplardannakletmek istiyoruz. Ashabın kendi kendilerini nasıl tarif ettiklerinisiz saygı değer okurlarımızın hür vicdanı ve anlayışına sunuyoruz.

Birinci örnek: Đbn Ebi Mulaykatu dedi ki: “Peygamberefendimizin ashabından 30 kişi ile görüştüm. Hepsi nifakınnefislerine düşmüş olması korkusu içindeydiler. Đçlerindenhiçbiri; ‘Ben, Cebrail ve Mikail’in (Aleyhumasselam) imanıüzerindeyim’ diyemiyordu!” (Sahihi Buhari; Đman kitabı, mü’minkişinin amelinin boşa gitmesinden korkusu babında).

Burada görüldüğü gibi ashabın içinden otuz kişi imanlarınınsahih olmadığından dolayı korkuya düşmüşlerdir. Bu otuz kişinintarihlerde adları geçen ve belli olan münafıkların sayısını geçmektedir.Bu duruma göre ashabın içinde daha fazla münafıkların olduğunukabullenmemiz gerekmektedir.

Đkinci örnek: Peygamber efendimiz ashabı ile bir seferde iken,Muhacir ve Ansar’dan iki kişinin arasında sürtüşme olur. Her birikendi kavmini yardıma çağırır. Durumu gören peygamber efendimizonlara hitaben şöyle buyurdu: “Cahiliye zamanındaki toplumlaramı döndünüz?” Her iki taraf kendi davasını haklı çıkarmak içinpeygambere anlattıklarında, peygamber efendimiz onları teskin ederekaralarını buldu. Ansar’dan olan Abdullah ibn Ubeyy ise şöyle dedi:“Şimdilik tartışmayı bırakalım. Fakat Medine’ye döndüğümüzdeizzetli olan zelil olanın üstesinden gelecektir!” Bunu duyan Ömerpeygamber efendimize dedi ki: “Ey Resulullah, beni bırak da bumünafığın boynunu vurayım!” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Onubırak! Đnsanların ‘Muhammed ashabını öldürüyor’ demesiniistemem!” (Sahihi Buhari; Kur’an fazileti kitabında, MunafikunSuresi babında).

Bu olayda açık bir şekilde belli olduğu gibi Medine halkınınçoğunluğunu teşkil eden Mekke’den hicret edenler ve Medine’nin esassakinleri iki kişinin arasında çıkan bir sürtüşmeden hemen dinibağlarını unutmuşlardır. Bu olayın peygamber efendimizin huzurundacahiliye devri ahlaklarına dönen bir toplum, peygamber efendimizinvefatından sonra neler yapmaz? Tarih kitaplarında bu konuya dair çokönemli bir örnek vardır. Muteber bütün tarih kitaplarında peygamberefendimizin vefatından sonraki halifelik olayında Ansar veMuhacirlerin hangi tarzda hareket ettiklerini açık bir şekilde

14

Page 15: _kuranda Enis Emir

nakletmişlerdir. Peygamber efendimizin mübarek cenazesi dururkenMuhacir ve Ansar topluluğu halifelik işini kendi aralarında halletmeyekoyulmuşlardı. Önce Ansar topluluğu kendi aralarında halifeliğipaylaşmak istediler. Bunun farkına varan Ebu Bekir, Ömer ve EbuUbeyde başta olmak üzere Muhacirlerin girişmesi ile olay az kalsınsavaş ile sonuçlanacaktı. Nitekim Ansar’ın içinde de ihtilaf vardı. Birkısmı ancak Hz. Ali’ye bey’at etmek istiyordu. Muhacirlerde ise tambir ittifak vardı. Nitekim Ömer kurnazca Ebu Bekir ve Ebu Ubeyde’yiöne getirerek halifeliğin ikisinden birine verilmesini önermişti.Kendisi zaten sonunda halifelikten nasibini alacağını iyi biliyordu.Çünkü öne sürdüğü adamlardan şüphe etmiyordu. Bütün bu olanlarakarşı Ehl-i Beyt ve dostları peygamber efendimizin evinde onunmübarek cenazesi ile uğraşıyorlardı. Olayın bu şekilde gerçekleştiğinibizlere muteber olan iki tarihçi nakletmişlerdir: Muhammed ibnCerir et-Tabari ve Đbn’ul-Esir. Görüldüğü gibi peygamberefendimizin hayatında cahiliye devrindeki alışkanlıklarına dönenashap onun vefatından sonra da dönmüşlerdir. Acaba peygamberefendimiz kendi toplumunu bilmiyor muydu? Evet, peygamberefendimiz kendi etrafındaki ashabını tanıyorsa o zaman halifelik işinionların seçimine bırakması bir peygambere nasıl yakıştırılabilir? Şayetpeygamber efendimiz kendi etrafında yaşayan ashabının esasahlaklarından haberdar değilse o zaman onlara ne vermişolabildiğinden şüphe etmek lazım. Biz, peygamber efendimizinherhangi bir hataya düşeceğini kabul etmez ve onu bu gibi halifeliktentenzih ederiz. Bazı alimlerin deyişine göre; şayet o zaman ashaptanmünafık olanlar var ise, peki peygamber efendimiz onlarınöldürülmesini niye emretmedi? Böylece sonra çıkabilecek fitneleriönlemiş olurdu. Biz, bu fikre katılmıyoruz. Zaten peygamberefendimiz Sahihi Buhari’de geçen hadiste belli olduğu gibi, insanlarınMuhammed ashabını öldürüyor demesinden çekiniyordu. Bizce,bunun daha önemli tarafı vardır. Şayet peygamber efendimizashabının içindeki münafıkları öldürmek isteseydi şüphesizyapabilirdi, buna gücü ve imkânı vardı. Fakat öldürülecek olanlarınsayısı geriye kalacaklardan daha fazla olması itibariyle neticeyebakmak lazım. Đşte o zaman peygamber efendimize hak vermekgerekir. Sonra kendisi, insanların hesabını vermek için gelmemiştir.Ona düşen ancak ve ancak açık bir şekilde tebliğ etmektir. Đsteyeninanıp cenneti hak eder ve isteyen de inkâr edip cehennemi hak eder.

15

Page 16: _kuranda Enis Emir

Üçüncü örnek: Ashaptan bir kişi peygamber efendimizinehline eziyet edince peygamber efendimiz ashabına hitaben şöylebuyurdu: “Bu adamın ehlime karşı yapmış olduğu eziyeti kimkaldırmak ister?” Ashaptan Sa’d ibn Mu’az dedi ki: “EyResulullah, Allah’a andolsun ki ben, bu adamın işlemiş olduğuözrü ortadan kaldıracağım. Şayet kendisi Evs kabilesinden iseonun boynunu vururuz. Eğer kendisi Hazrec kabilesinden ise senemredersin, biz emrini yerine getiririz.” Bunu duyan Hazreckabilesinin seyyidi Sa’d bin Ubade ayağa kalktı, kendisi önceleri salihkişilerden tanındığı halde o anda ne olduysa kızgınlık halinde (Sa’dibn Mu’az’a hitaben) şöyle dedi: “Yalan söyledin, Allah’ın dinineyemin olsun ki sen, onu öldüremezsin ve bunu yapmaya kadirolamazsın!” O anda ashabın içinden Useyd ibn el-Hudayr ayağakalkıp (Sa’d ibn Ubade’ye hitaben) dedi ki: “Yalan söyledin,Allah’ın dinine yemin olsun ki, biz onu öldüreceğiz! Senmünafıksın ve münafıkları müdafaa ediyorsun!” Bunun üzerineHazrec ve Evs kabileleri birbirine karşı ayağa kalkınca Resulullah(s.a.v.) mimberin üzerinden onları teskin etmeye uğraştı. (SahihiBuhari: Şahadet kitabı, ilk hadisi babında)

Peygamber efendimizin huzurunda eski cahiliye devrindekiahlaklarına geri dönen Hazrec ve Evs kabilelerinin ashabın büyük birkesimini oluşturduklarını unutmamak lazım. Peygamberlerininhuzurunda çatışmaya kadar cüret eden bir toplumdan,peygamberlerinin vefatından sonra ne kadar vefa beklenir? Bütün buaçıklığa rağmen peygamber efendimizin bu gibilerine Kur’an’ıntefsirini veya bir araya getirmelerini güvenmesi ne kadar akılcıolabilir? Peygamber efendimiz aklın timsalidir, daha doğrusu kâmilaklın ta kendisidir. Peygamber efendimiz bu halde olan topluma enmühim emanetini nasıl terk etsin?

Dördüncü örnek: Đmam-ı Ali hazretleri Yemen’den peygamberefendimize altın külçeleri gönderdi. Peygamber efendimiz bu külçeleribazı kişilere dağıttı. Ansar toplumu (Medine halkı) ve Kureyştopluluğu bu dağıtıma karşı kendi aralarında hiddetlenip kızdılar.Bunu fark eden peygamber efendimiz onlara hitaben şöyle buyurdu:“Onların kalplerini tabi tutmak istediğim için altınları onlaraverdim.” Ashabın içinden biri dedi ki: “Ey Muhammed! Allah’tankork!” Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ben Allah’a karşı asiolursam kim O’na karşı itaatte bulunur? Allah, beni tüm

16

Page 17: _kuranda Enis Emir

insanlığa eman kıldığı halde, sizler beni nasıl kabul etmezsiniz?”(Sahihi Buhari; Tevhid kitabından).

Kendi peygamberlerine ‘Ey Muhammed’ diye hitapta bulunankişilerden Allah’a sığınırız. Bunlardan hayır beklemek hiçbirMüslüman’a yakışmaz. Bunlar şerrin ta kendisidir. Mühim olan şudurki, ashabın çoğunluğunu temsil edenler Ansar ve Kureyşlilerdir. Buiki topluluk da peygamberin yaptığından açık bir şekildehoşlanmamışlardır. Kureyş zaten peygamber efendimizin vefatındansonra kendi menfaatini Ansarlara karşı korumasını iyi bilmişti.Halifelik makamını saltanata benzeterek dünya menfaati peşinekoşmuşlardı. Kureyş toplumu Ansar toplumuna halifelik hususundaşöyle bir gerekçe sunmuştu: Peygamberimiz Kureyş’tendir ve halifelikhakkında Kureyş ile kimsenin münakaşa etmesi doğru olamaz!Hâlbuki Ehl-i Beyt peygamber efendimize Kureyş içinde en yakınolanlardı. Peki, bu yakınlığın hakkı nerede kaldı? Đşte görüldüğü gibiashabın en seçkinleri Kureyş’ten olduğu halde, Đslam tarihine enbüyük darbeyi de Kureyş’in münafıkları indirmişti. Olayın aynenanlattığımız gibi cereyan ettiğine dair tüm muteber tarih kitaplarındamalumat bulabilirsiniz.

Beşinci örnek: Musayyib adında bir kişi ashaptan olan Beraibn Azib hazretlerini gördüğünde şöyle dedi: “Sana ne mutludur kiResulullah’ın sohbetinde bulundun ve ona ağacın altında bey’atettin.” Bera hazretleri dedi ki: “Ey kardeşimin oğlu,peygamberlerden sonra bizim neler yaptığımızı sen bilmiyorsun!”(Sahihi Buhari; Mağazi kitabında, Hudeybiye babı).

Bera hazretleri ashabın seçkinlerinden olduğu halde vepeygamber efendimize en önde bey’at edenlerden olduğu haldebununla iftihar edemiyor. Sebebine gelince onun buyurmuş olduğugibi ashabın peygamber efendimizden sonra tutumlarınadayanmaktadır. Şüphesiz ashap peygamberin vefatından sonra iyiolmayan durumlara düşmüşlerdir ki Bera hazretleri buna açık birşekilde işaret etmiştir. Bu olaydan da sabit olduğu gibi ashabınseçkinleri bile kendi hallerinden memnun değillerdi. Bu hale gelenkişilere Kur’an-ı emanet etmek ne derecede doğru olabilir?Peygamber efendimizin vefatından sonra doğru yoldan çıkan seçkinashap olunca geriye kalanlara ne oldu?

17

Page 18: _kuranda Enis Emir

Altıncı örnek: Ashabın büyüklerinden Cabir ibn Abdullah el-Ansari hazretleri anlatıyor: “Resulullah (s.a.v.) ile beraber Cumanamazını kılıyorduk. O anda Şam’dan erzak getiren kervan geldi.Bunu gören ashap peygamber efendimizi namazda ayaktabıraktılar, on iki kişi hariç hepsi kervanın olduğu yere gittiler!”(Sahihi Buhari; Cuma kitabı, birinci ve üçüncü cüz’de).

Bu dehşet verici manzarayı sayın okurlarımız hayal etsinler.Son zaman peygamberi ashabı ile Cuma namazına durmuş iken odeğerli ve adalet dolu ashap ise dünya malının geldiğini görüncemübarek peygamberi ayakta ancak on iki kişi ile bırakmışlardır. Allahaşkına şimdiki inananlara peygamber efendimizin arkasında namazkılma imkânı olsaydı acaba bütün dünya işlerini bırakmazlar mıydı?Bırakmayan olursa şüphesiz münafığın ta kendisidir veya imanetmemiştir. Dünya malı için peygamberlerini ayakta bırakanlara mıpeygamber efendimiz Kur’an-ı Kerim’i nasıl emanet etsin? Hâşâ,bunu peygamber efendimize atfedenler de dinden hiçbir şeyanlamayanların ta kendileridir. Đman eden bir kişinin başını kesseler oanda peygamber efendimizin arkasından dünyanın bütün malıkarşılığında asla ayrılmaz. Gerçek anlamı ile iman edenler hiçbirzaman dünya malını ahretlerine değişmemişlerdir. Gerçek imanedenler sonunda ölüm de olsa asla peygamberin yolundançıkmamışlardır.

Yedinci örnek: Ashaptan biri anlatıyor: “Peygamberefendimiz (s.a.v.) Uhud savaşında Müslümanların arka taraftanvurulmamasını sağlayabilmek için boğaz olan arka geçidin elliokçu tarafından korunmasını istedi. Durum nasıl sonuçlanırsasonuçlansın bu okçuların yerlerinde muhakkak kalmalarınıemretti. Savaş, müşriklerin kaçışı ile sürse de, geçit boğazındabekleyen okçular bütün tembihlere rağmen, elde edilebilecekganimetlerden mahrum kalmamak için yerlerini terk ettiler.Geçidi boş gören müşrikler, arka taraftan saldırarak ashabıdağıttılar. Böylece peygamber efendimizin yanında ancak on ikikişi kalmıştı!” (Sahihi Buhari; Cihad ve Siyer kitabı).

Bu olaydan da belli olduğu gibi ordunun en mühim stratejisinitemsil eden okçular dünya malından mahrum kalmamak uğrunapeygamberlerinin emrini hiçe saymışlardır. Aynı zamanda bu elli kişipeygamber efendimizin savaşın esnasında mübarek dişinin kırılmasınasebep olmuşlardı. Nitekim onlar yerlerinde sabit kalsalardı müşrikler

18

Page 19: _kuranda Enis Emir

asla Müslümanları dağıtamazlardı. Müslümanların genel olarakpeygamberleri huzurunda olması gerekirken ne yazık ki ashabın enmeşhurları bile onu kendi başına bırakıp kaçmışlardı. TarihçiTaberi’nin aktardığına göre üçüncü halife Osman ibn Affan savaştankaçıp ancak üçüncü günde ortalıkta gözükmüştü. Bazıları ise taMedine’ye kadar kaçmışlardı. Đkinci halife Ömer ve güya onun gibicennet ile müjdelenmiş Tahle ibn Ubeydullah da peygamberinöldürüldüğünü duyduklarında savaştan çekilmişlerdi. Bütün bu acıdurumlara rağmen bunlara Kur’an-ı Kerim’i emanet etmek mümkünmüdür? Şanı yüce Allah, Al-i Đmran suresinde bu olay hakkında şöylebuyurmuş: “Gerçekten Allah’ın size olan vaadi doğru çıktı; O’nunizni ile kâfirleri doğruyordunuz ki, içinizden dünyayı isteyenler veahreti isteyenler bulunduğundan sevdiğiniz zaferi sizegösterdikten sonra; baş kaldırdığınız, verilen emir hakkındaçekiştiğiniz ve yıldığınız zaman imtihan etmek için Allah sizimağlubiyete uğrattı. Bununla beraber sizi bağışladı. Allahmü’minlere lütufkârdır.” (Al-i Đmran Suresi: 152) Şanı yüce Allahgeniş rahmeti ile Müslümanları bu olaydan sonra bağışladığınıbuyurmuştur. Fakat Müslümanların bu hatayı bir daha yapmaları içinonları bağışlamadı bilakis bu duruma bir daha düşmemeleri için onlarıimtihan ettiğini bizlere açık bir şekilde ifade buyurmuştur. Đşte tamburada Müslümanlar aynı hatayı yaptılar. Huneyn Savaşı hicretinsekizinci yılında olmuştu. Tarihe nazaran Müslümanlar bu savaştanönce nice savaşlara katılmışlardı. Fakat Huneyn savaşında da binlerceolan ashap yine bozguna uğrayıp savaştan kaçmışlardı. Bu kaçıştansonra da şanı yüce Allah onları bağışladığına dair hiçbir ayet deindirmedi! Tekrarlamak istiyoruz; biz burada yüzlerce sene öncegerçekleşen olayların içindeki insanlar hakkında hüküm vermedurumunda veya azarlamaya girişmiyoruz. Bizim sadece ashabın ozamanki durumları hakkında malumat verme isteğimiz vardır. NitekimĐslam dinini Sünni kesimi açısından geri kalan toplumlara, onlardanbu kadar açıklama yaptığımız ashap iletmişti. Elbette Đslam’ıkimlerden öğrendiğimizi bilmemiz en mühim olan noktalardan biriolması gerekmektedir. Aksi takdirde ileride Đslam’a yönelik dahayapılacak tekzip ve yıpratma kampanyalarına boyun eğmemizdenbaşka çaremiz kalmayacaktır. Çünkü ashabın sahih olan kitaplardakidurumları hiç iç açıcı değildir. Böylece ashaptan iletilen Đslam anlayışıhakkında da bazı insanların kötü düşünmesi elbette doğal olacaktır.

19

Page 20: _kuranda Enis Emir

Huneyn Savaşı hakkında ashaptan bir kişinin anlattığınıaktarmadan geçemeyeceğiz. Diyor ki: “Müslümanlar kaçmayabaşladıklarında ben de kaçanların arasında idim. Đçlerinde Ömeribn Hattab’ı gördüğümde ona dedim ki: ‘Đnsanların bu durumunedir?’ Ömer bana dedi ki: ‘Bu Allah’ın emridir…’ ” (SahihiBuhari: Mağazi kitabı.) Sünni dünyasının o kadar methettiği, Đslam’ınen cesur adamı olarak tanıttığı Ömer’in savaştan kaçanların arasındane işi var? Şanı yüce Allah, savaştan kaçanları cehennemin azabı ilemüjdelerken Ömer bu kaçışın Allah’ın emri olduğunu neye dayanaraksöylemiş? Ömer muhakkak o meşhur ilmine(!) dayanarak bunlarısöylemiştir. Hani kendisi de kaçmış ya, elbette o zaman bunu Allahemretmiş olacaktır. Yoksa o kadar cesur, o kadar değerli, o kadar adilolan Ömer hiç kaçar mı?!

Sekizinci örnek: Peygamber efendimiz Hudeybiye anlaşmasınıyaptığında Ömer ibn Hattab hiddetlenmiş bir tarzda peygamberehitaben şöyle dedi: “Sen hakkıyla Allah’ın peygamberi değilmisin?” Peygamber efendimiz anlaşmayı yaptıktan sonra ashabınahitaben şöyle buyurdu: “Şimdi hepiniz kalkıp saçlarınızı kestirin vesonra da kurbanlarınızı kesiniz!” Olayı anlatan ashaptan biri diyorki: “Allah’a andolsun ki peygamber emrini üç kere tekrarladığıhalde ashabından hiç biri emrine itaat etmedi!” (Sahihi Buhari;Şartlar kitabı.)

Hudeybiye anlaşması için sayın okurlarınıza kısa tarihigelişmesine değinmek istiyoruz. Nitekim olayın akışından bu sözlerinne kadar ağır olduğunu herkes kendi anlayışı ile seçebilsin. Hudeybiyeanlaşması peygamber efendimiz ve müşrikler arasında yapılan önemlianlaşmalardan biri olmuştu. Bu anlaşmaya göre iman edenler hacmevsiminde Mekke’de bulunan Beytullah’ı (Kâbe’yi) müşriklerinitirazı olmadan ziyaret edebileceklerdi. Aynı zamanda Mekke’debulunan iman edenlerin korunması da sağlanmış olacaktı. Peygamberefendimiz bu anlaşmayı sadece Mekke’de kalıp mağdur olanmü’minleri koruyabilmek için yaparken ashabın bazıları (bunlarıniçinde Ömer de vardı) bunu anlamamışlardı. Müşrikler anlaşmayıyazarken kendileri ve peygamber efendimizin arasında anlaşmayapıldığından iki tarafın isimleri yazıldığında itiraz etmişlerdi. Çünküpeygamber efendimizin adı yanına Allah’ın Resulü olarak ifadeedilmek istendiğinde müşrikler buna karşı çıkıp dediler ki: “Bizlersenin Allah’ın peygamberi olduğunu bilseydik, zaten bu anlaşmayı

20

Page 21: _kuranda Enis Emir

yapmamıza gerek kalmazdı!” Bunun üzerine anlaşmaya sadeceAbdullah’ın oğlu Muhammed ifadesi yer aldı. Đşte buna ve başkaolaylara kızan ashap, peygamber efendimizin sözünü dinlemediler.

Dokuzuncu örnek: Peygamber efendimiz vefat etmeden kısabir zaman önce, hastalığının şiddetli olduğu bir anda odasındabulunanlara -aralarında Ömer ibn Hattab da vardı- buyurdu ki:“Benden sonra dalalete düşmemeniz için sizlere bir şeyyazdırayım. Bana kalem (kemik parçası) ve kâğıt (deridenyapılmış bir parça) getirin.” Orada bulunanlar ihtilafa düştüler, Ehl-iBeyt gerekenin getirilmesinden yana olurken, ashabın içinden Ömerşöyle dedi: “Peygambere hastalığı galebe çalmıştır, elinizdeKur’an-ı Kerim vardır, Allah’ın kitabı bize yeterlidir!” Ehl-i Beytgerekenin getirilmesi için ısrar ettiği halde ashabın içinden Ömer’indediğine katılanlar olduğundan peygamberin huzurunda yüksek seslibir tartışma vuku buldu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöylebuyurdu: “Beni terk edip dışarı çıkınız!” (Sahihi Buhari: Kitaba veSünnete Tutunmak kitabı.)

Peygamber efendimizin huzurunda tartışmanın Kur’an-ıKerim’e göre yasaklandığını ve aynı zamanda peygamberinbuyurduğunu kabullenmenin de şart koşulduğunu ashap bilmiyorsa,bu ashaptan peygamberin vefatından sonra hangi doğru bilgiyibekleyebiliriz? Ömer ashabın içinde en adaletlisi olarak tanıtıldığınagöre onun bu kadar adaletsiz davranmasına ne demek lazım? SahihiMüslim’de geçen rivayette Ömer, peygamber efendimizin hezeyanettiğini söylemektedir! Yani peygamber efendimiz artık nesöylediğinin farkında değildir. Ümmetinin başına geçip onlarıyönlendiren ashap iste açık bir şekilde görüldüğü gibi kendipeygamberlerini bile tanımamışlar ve onu aklını kaçırmış olaraktanımlamışlardır. Böyle bir toplumdan hayır beklemek akıl ve mantığasığmaz, bir peygambere ise hiç yakışmaz. Bu sebeptendir kipeygamber efendimiz ümmetini başıboş bırakıp gitmemişti. Onlaratutundukları halde asla hidayetten şaşmayacakları Kur’an-ı Kerim’i veEhl-i Beyt’ini terk etmişti. Kur’an tek bir kaynağa dayalı olduğu gibionun tefsiri ve te’vili de bir taraftan yapılabilir. Aksi takdirde şimdiolduğu gibi Kur’an’ın her tefsiri birbirine muhalif olur. Şanı yüceAllah son zaman peygamberinin kitabını öyle şüpheli bir şekilde cahilinsanların eline bırakmış olsaydı, kıyamet gününde yollarınışaşanlardan hesap soramazdı. Lakin şanı yüce Allah peygamberi

21

Page 22: _kuranda Enis Emir

Muhammed’in (s.a.v.) vasıtası ile bizlere Kur’an-ı, Ehl-i Beyt’i ilevasiyet etmiş ve böylece onun her bilgisini onlardan almamıza işaretbuyurmuştur.

Onuncu örnek: Peygamber efendimiz vefat etmeden birkaç günönce ashabın ileri gelenlerinin de içinde bulundukları bir ordununbaşına daha genç olan Usame ibn Zeyd’i amir olarak tayin etmişti.Usame’nin emri altına verilenlerin içinde Ebu Bekir, Ömer, Talha,Zubeyr ve Ebu Ubeyde ibn Cerrah da vardı. Bu ordunun Şam’a doğruhareket etmesi emredildiği halde ashabın büyük kısmı Usame’ninkomutanlığına rıza göstermeyip, peygamber efendimizin emrine karşıçıktılar. Bu ordunun Medine’nin dışında toplanması emredildiği haldeashabın çoğu orduyu terk edip Medine’ye geri dönmüştü. Bundanhaberdar olan peygamber efendimiz ashabına hitaben şöyle buyurdu:“Sizler Usame’nin babası olan Zeyd’in de amirliğine karşıçıkmıştınız. Allah’a andolsun ki ikisi de amirliğe laiktirler…”(Buhari: Mağazi kitabı.)

Bazı tarihçilerin rivayet ettiklerine göre, ashap Usame’ninordusundan ayrıldığını haber alan Resulullah (s.a.v.) ashabına hitabenşöyle buyurdu: “Usame’nin ordusundan ayrılanların üzerineAllah’ın laneti olsun!” Nitekim peygamber efendimiz onların hangisebepten dolayı ordudan ayrıldıklarını iyi biliyorlardı. Ordudan ayrılanashabın habercileri Medine’den onlara devamlı peygamberin hastalıkdurumunu bildirmekteydiler. Bu ashap da peygamber efendimizinvefatından dolayı duyacakları acıyı değil tam tersine ellerindengidecek olan saltanatı düşünüyorlardı. Çünkü bu gibi ashap içinhalifeliğin ilahi bir irade tarafı yoktu, onlar için bu bir dünya mevkiisayılıyordu. Ve onun için de ahret korkusunu hiç düşünmeden dünyamalına talip oldular. Peygamber efendimizin bütün vasiyetleriniayakları altına alarak halifeliği kendilerine çektiler ve kendi aralarındasonuna dek paylaştılar.

Onbirinci örnek: Ashabın ileri gelenlerinden Enes ibn Malikanlatıyor: “Peygamber efendimizin hayatındaki durumdan geriyebir şey kalmadığını görüyorum!” Onu dinleyen biri dedi ki:“Namazda mı?” Enes dedi ki: “Namazın esasından kaybetmedinizmi?” (Sahihi Buhari: Namazı Kaybetmek babında.)

Görüldüğü gibi sahih olan bir kitapta bile namazın özündenkaybettiği anlatılmaktadır. Dinin direği olan namazın bile ashap

22

Page 23: _kuranda Enis Emir

tarafından değişime uğratıldığına göre, bu gibi insanlara Kur’an-ıteslim etmek nasıl doğru olsun? Bilhassa peygamber efendimizinashabını iyi tanıdığı halde onlara güvenmesini beklemek bizim için nekadar akıllı olur? Peygamber efendimiz ashabının kendinden sonraçok şeyi değiştireceklerini bildiği halde onlara en mühim olan emanetigüvenmesini düşünmek bile doğru olamaz. Çünkü bu gibi hafifliğipeygamber efendimize isnat etmek hiçbir Müslüman’a yakışmaz.Bunu düşünmek bile çirkinliktir.

Onikinci örnek: Ashaptan olan Ebu Derde anlatıyor: “Allah’aandolsun ki, Muhammed (s.a.v.) ümmetinin eski halinden ancakberaber namaz kılmaları geri kalmıştır!” (Buhari; sabah namazıfazileti babında).

Bu rivayetten de belli olduğu gibi koskoca bir ümmetin içindeberaber namaz kılmaktan başka bir beraberlik veya tutkunlukkalmamıştır. Bu durumu ortaya atanlar ashaptan başkaları değildi.Yahudilere veya Hıristiyanlara bunları atfetmek ashabın daha da zayıfolduğunu kabullenmek olur. Ümmetin içindeki bütün bu gevşekliğinana unsuru ashap idi. Nitekim kendileri halifeliği ve böyleceMüslümanların idaresini ele almışlardı. Ehl-i Beyt’in hiç kabuletmediği girişimlerde bulundular ve bu girişimlerin neticesini tarihkitaplarında okumaktayız. Peygamber efendimizin göz nuru olantorunları ümmetin gözü önünde katlediliyor ve Đslam’ın değişmez anamaddeleri ayak altına alınarak peygamber efendimizin yüce değerleriortadan kaldırılıyordu. Bu gibi ümmete mi peygamber efendimiz yüceAllah’ın kitabını emanet etti?

Onüçüncü örnek: Sahabeden Ebu Said el-Hudri anlatıyor:“Resulullah (s.a.v.) Kurban ve Đftar Bayramlarında ilk önce namazıkıldırır ve daha sonra hutbesini irad ederdi. Bu durum Mervan’ınMedine’ye vali olmasıyla değişti. Mervan, bayram gününde namazdanönce hutbe okumak için mimbere çıkmak istediğinde ben onuelbisesinden tutup mani olmak istemiştim. Kendisi elbisesini elimdençekip mimbere çıktı ve halka namazdan önce hitap etti. Ona dedim ki:“Allah’a andolsun ki (sünneti) değiştirdiniz!” Mervan dedi ki: “EyEbu Said, senin bildiğin sünnet gitmiştir!” Mervan dedi ki: “Halk,namazdan sonra bizi dinlemek için beklemiyor, ben de hutbeyinamazdan önce okuyorum!” (Sahihi Buhari: Namaz kılınan yeremimbersiz çıkmak babında).

23

Page 24: _kuranda Enis Emir

Mervan kimdir? Resulullah’ın (s.a.v.) Medine’den kovduğuve bir daha geri dönmesini yasakladığı Hakem’in oğlu Mervan’dır.Peki, Mervan’ın Medine’ye vali olmasını kim sağlamıştı? Đlk önceüçüncü halife Osman bin Affan sağlamıştı. Daha sonra da onunakrabası Muaviye bin Sufyan onu vali edindi. Çünkü Mervan,Osman’ın zamanında Medine’ye girme iznini almıştı. Çünkü kendisiEmevilerden olup böylece halife olan Osman’ın akrabasıdır. Budurumda peygamberin herhangi bir emri söz konusu olur mu!?Mervan’ı esas sünneti değiştirmeye iten sebep nedir? Muaviye’ninemri üzerine tüm camilerde Hz. Ali’nin lanet edilmesi sünnetigetirilmişti. Halkın çoğunluğu bu çirkin işin içinde olmamak içinimam namazını bitirir bitirmez hemen evlerine gidiyordu. Đşte Mervanbu sebepten içinde Hz. Ali’yi lanet ettiği hutbesini namazdan önceokuyordu ve böylece halk ister istemez Hz. Ali’nin lanet edilmesiişine ortak ediliyordu. Peygamber efendimizin sahih olarak bilinen birhadisi şerifi şöyledir: “Ali’yi söven beni sövmüştür ve beni söven iseşüphesiz Allah’ı sövmüştür!” Allah’ı ve peygamberini sövebilecekkadar öne giden bir toplumun değeri ne olabilir? Bu gibi toplumaitimat etmek bir peygambere nasıl yakıştırılabilir? Allah korkusu yokmu bunu yakıştıranlarda? Tarih sayfalarına baktığımızda ashabın abidve zahid olanlarından Hz. Hucr ibn Udeyy neden arkadaşları ilezulmen öldürülmüştü? Çünkü Hucr ve arkadaşları Hz. Ali’ye lanetedilmesine karşı çıkmışlardı da bu sebepten hiç acımadanöldürülmüşlerdi. Peki, Hucr ve arkadaşlarını acımasızca öldürenlerkimlerdi? Tarih sayfalarında onların öldürülme emrini vereninMuaviye olduğu kaydedilmiştir. Peki, Muaviye Hz. Ali’ye lanetedilmesini emretmesi ve zahid olan Hucr hazretlerinin arkadaşları ileöldürülmesini emrettiği halde ashap değerini ortadan kaldırmışolmuyor mu? Nitekim Đmam-ı Ali hazretleri peygamber efendimizinEhl-i Beyt’inden olup, Hucr ve arkadaşları da ashaptan idiler. Bununlaberaber Đmam-ı Ali hazretlerine sövmenin Allah’a sövmek gibiolduğunu sahih hadis bizlere bildirmiştir. Đman eden bir insanın kanınıhaksız yere dökenlere şanı yüce Allah aziz kitabında şöylebuyurmuştur: “Onların yeri ebedi olmak üzere cehennemdir.” Hucrve arkadaşlarının kanı haksız ve günahsız olarak Muaviye veyardımcıları tarafından akıtılmıştı. Bu olaydan ashaba çifte standartuygulandığını fark etmek mümkündür. Muaviye ashabın ilerigelenlerinden olarak Sünni kesimi tarafından yüceltilirken, Hucr vearkadaşları hakkında adil bir söz sarf etmeye bile gerek görülmemiştir.

24

Page 25: _kuranda Enis Emir

Her şey o kadar açık bir şekilde tarih kitaplarında izah edildiği haldeMuaviye’nin kutsallığı atılamıyor. Bu duruma göre ashabın hepsihaklı oluyor; ölen de, haksız yere öldüren de. Hatta şanı yüce olanAllah’ın bu durum hakkındaki emirleri belli olduğu halde. Hattapeygamber efendimizin sahih hadisi belli olduğu halde, yine de ashapashaptır. Bu mantıksızlığın sonu acaba ne zaman son bulacak?

Tarihi olayların anlattığımız gibi cereyan ettiklerini araştırmakisteyenlere, Taberi Tarihi ve El-Kamil Fit-Tarih adlı iki muteberĐslam tarihlerine bakmalarını rica ediyoruz.

Ondördüncü örnek: Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.)hazretleri ashabına hitaben şunları buyurmuştu: “Ben, sizleri Kevserhavuzumun başı ucunda beklerken, tanıdığım bir topluluk banadoğru gelecekler. Tam bu sırada benden uzaklaşıp gittiklerinigöreceğim, diyeceğim ki: Ey Rab! Bunlar benim ashabım. Bananida gelecek ki: Ey Muhammed, bunların senden sonra neyaptıklarını bilmiyorsun. O zaman ben diyeceğim ki: Bendensonra tağyir edenler uzak olsunlar, uzak olsunlar!” Bu rivayetaynen sahihi Müslim ve Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed ibnHanbel’in Müsned adlı kitabında yer almıştır. Đkisinden naklen olarakda Suyuti Cami’us-Sağir kitabında hadisi aynen kaydetmiştir.

Ashabın esas yapısı hakkında gereken bilginin yukarıdazikrettiğimiz hadiste yeterli kadar var olduğu kanısındayız. Ashap danihayet bizim gibi insan olup, her türlü hatayı ve günahı işlemişolabilir. Bu, bütün ashaba yönelik bir tarif değildir, belki çoğunlukiçin geçerli olan bir gerçektir. Şimdiye dek aktardığımız en sahihkitaplardaki rivayetlerden şu sonucu çıkarabiliriz: Peygamberefendimizin zamanında veya onun vefatından sonra ashabınçoğunluğu her türlü hatalara düşmüş ve hatta hiç af edilemeyecekgünahları da işlemişlerdi. Ashabı sevmek bizlere öğretildiği gibi,ashap kendi kendilerini sevmemişlerdi. Ashap birbirine karşı çıkmış,birbirini öldürmüş ve birbirini yalanlamışlardı. Bu bir gerçektir ve enmuteber olan kitaplarda bize kadar aktarılmıştır. Sabit olan durumagöre ashap genel olarak adil ve gerçekçi değildir. Ashap genel olaraksuçsuz ve günahsız değildir. Ashabın durumu belli olduğu gibi aslaKur’an-ı kerim gibi en değerli olan emaneti ümmete taşımaya müsaitdeğildi. Bu görev ümmet açısından hayati bir ehemmiyet taşımaktadır.Đşte bu ehemmiyetin ağırlığını ashap kesin olarak taşıyamazdı. Bunupeygamber efendimiz kadar bilen de yoktu. Bu sebeptendir ki,

25

Page 26: _kuranda Enis Emir

peygamber efendimiz emaneti en güvendiği tertemiz kılınan Ehl-iBeyt’ine vermişti. Bu, peygamber efendimizin şahsi isteği ile hiçalakası olmayan bir durumdur. Nitekim şanı yüce Allah Ehl-i Beyt’iher türlü pislikten ar ettiğini aziz kitabında buyurmuştu. Bununetraflıca açıklamasını ileride gerektiği gibi yapacağımızdan dolayıburada zikretmeye sebep görmüyoruz.

Esas olan gayemizi Allah’ın yardımı ile açığa koyduğumuzuumuyoruz. Ashap tarafını her aklıselim okuyucumuza gerektiği gibisunduğumuza inanıyoruz. Gayemiz sadece ashap ismi arkasındagizlenen karanlık şahsiyetlerin üzerine ışık tutmaktı. ÇünküMüslümanların hayatında ashabın bu zamana dek büyük etkenleroluşturduğundan eminiz. Yaptığımız açıklamaları sadece en muteberolan kitaplara dayanarak gerçekleştirdiğimizi, vukuf sahipleri içinşüphesiz olduğunu biliyoruz. Hiç kimsenin şahsi görüşüne karşı birdiyeceğimiz yoktur. Fakat hayatımızı tesiri altına alabilecek gücesahip olan bu gibi konularda susmayı kabullenemeyiz. Diyanetin buhususta daha duyarlı olmasını temenni ediyoruz. Çağımız teknolojiçağıdır. Bu zamanda insanları aydınlatamamanın hesabını ileride birdaha ağır şekilde geriye ödeyebiliriz. Đnsanların hayatına etki edebilenbu gibi konuları açık ve çağdaş bir şekilde konuşmamak, ileriye dönükbüyük zararlara sebep olacaktır. Đnsanlarımız arık hikâyelerlealdatıldıklarını anlamalılar.

Türkiye’mizde bu tarihe kadar Ehl-i Beyt imamlarından veböylece peygamber efendimiz Muhammed’ten (s.a.v.) vasıtasız olarakKur’an-ı Kerim’in tefsiri ve te’vili halkımıza kendi dilleri olan Türkçeile sunulmamıştır. Allah’ın yardımı ile bizler bu mübarek işe girişmişbulunmaktayız. Bu tanıtımı bizden önce diyanetin yetkilileritarafından yapılmasını beklerdik. Fakat bu işin bize nasip olmasındandolayı çok mutluyuz, hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtı veselamı peygamberi Muhammed’e ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun. Allah’ın esenliği ve rahmeti tüm hakkı ve adaleti sevenlerinüzerinde olsun. Hakka ve adalete karşı şimdiye dek mücadele edenlereve halen etmekte olanların üzerine de Allah’ın en şiddetli laneti olsun.Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.

26

Page 27: _kuranda Enis Emir

Ehl-i Beyt Kimlerdir?

Ehl-i Beyt’in kimler olduklarına dair ilk önce tefsirkitaplarından ve sonra hadis kitaplarından örnekler vereceğiz. Ashabınkimliği hakkında isnat olarak kullanmış olduğumuz aynı eserlerdenistifade edeceğiz. Ehl-i Beyt’i ve ashabı aynı kitaplardan tanıtmayaçalışacağız ki, herkes hür vicdanı ile bu iki topluluğun arasındaki farkıve değeri anlasın. Bu husus için genel olarak “Sünni” itikadının enmuteber kitaplarına başvurduk. Bu kitaplarda Ehl-i Beyt’i ayıplayıcıveya küçümsetecek nitelikte hiçbir hadise rastlayamadık. Kısacası bukitaplarda ashabın kusurlarını bulduğumuz gibi Ehl-i Beyt’in hiçbirkusurunu bulamadık. Tefsir kitaplarından, Ehl-i Beyt’in kimliğihakkında birkaç örnek:

1. Örnek:“Ey Ehl-i Beyt, Allah ancak ve ancak sizden her türlü

pisliği gidermek ve sizleri tertemiz kılmak ister.” (Ahzab Suresi:33) ayeti kerimesi indiğinde Resulullah (s.a.v.), Hz. Ali, Hz. Fatime,Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’i kendi abasının (elbisesinin) altına alıpşöyle buyurdu: “Ey Allah’ım, bunlar benim Ehl-i Beyt’im veseçkinlerimdir; onlardan her türlü pisliği gider ve onları tertemizkıl!” Peygamber efendimiz bunu buyurduğunda hanımlarından ÜmmSeleme anamız abanın altına girmek istemiş, peygamber efendimiz deona mani olmuştu. Kısacası peygamber efendimizin hanımları Ehl-iBeyt’e dahil değillerdir.

Hadiseyi aynen rivayet edenlerin adlarını vermeden önce Ehl-iBeyt’in mana açısından Türkçede ne olduğunu açıklamak istiyoruz.Ehl-i Beyt’in Türkçesi; “ev halkı” demektir. Fakat tefsirlerde ve hadiskitaplarında yer alan Ehl-i Beyt sadece ev halkından olma değeri ileölçülmesi yanlış olur. Nitekim burada seçilen Ehl-i Beyt’in çokmühim ve değeri biçilmez bir özelliği vardır. Bu değeri biçilmezözelliğin ne olduğu hakkında ileride yeterince bilgi verileceğinden bukonuyu girmiyoruz. Şimdi yukarıdaki rivayeti aynen nakleden tefsiralimlerinin adlarını sıralayalım:

1- Fahreddi er-Razi “Mefatih’ul-Gayb” (Tefsir’ul-Kebir) adlımeşhur tefsirinde.

27

Page 28: _kuranda Enis Emir

2- Ebu’l Hasan Ali bin Ahmed El-Vahidi “Ashab’ul-Nuzul”adlı tefsirinde.

3- Ebu Ca’far Muhammed ibn Cerir et-Tabari “Cami’ulBeyan” adlı tefsirinde.

4- Celaleddin es-Suyuti “Dür’el-Mensur” adlı tefsirinde.5- Ebu Muhammed Huseyn el-Ferai el-Bağavi “Ma’alim et-

Tenzil” adlı tefsirinde.6- Muhammed ibn Ali eş-Şavkani “Fath’ul Kadir” adlı

tefsirinde.7- Alaaddin Ali ibn Muhammed el-Bağdadi el-Hazin “Lubab

et-teavil fi mania et-tenzil” adlı tefsirinde.8- Đbn-i Kesir “Tefsir” kitabında.9- Ebu Abdullah el-Kurtubi “Tefsir” kitabında.10- Carullah Mahmud ez-Zamahşeri “Tefsir’ul-Keşşaf” adlı

tefsirinde.11- Hakim el-Haskani “Şevahid’ut-Tenzil” adlı tefsirinden.12- Hafız Ebu Nuaym el-Đsfahani “Ma nuzila min’el Kur’an”

adlı tefsir kitabında13- Ebu Đshak es-Sa’alabi “el-Keşfu vel-Beyan” adlı tefsir

kitabından.

Ehl-i Beyt’in, önceden belirtmiş olduğumuz mübarekşahıslardan oluştuğunu aynı zamanda en muteber hadis kitapları danakletmişlerdir ki şunlardır:

1- Sahihi Müslim2- Sahihi Termizi3- Sahih sahibi Ebu Abdurrahman en-Nesei’nin “Hasais

Emirel-mü’minin Ali bin Ebi Talib” adlı kitabında.4- Hakim en-Nişaburi “El Mustedrik ala es-Sahihayn” adlı

kitabında.5- Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed ibn Hanbel’in

“Müsned” adlı kitabında.6- Hafız Ebu Kasım et-Tabarani “Mu’cemul-Kebir” ve

“Mu’cemus-Sağir” adlı kitaplarında.7- Hafız Nureddin Ali el-Heysemi “Mecma’uz-Zevaid”

kitabında.8- Hafız Ebu Bekir bin Marduveyh “Menakib” kitabında.9- Hafız Ebu Bekir Ahmed ibn Huseyn el-Beyhaki

“Sünen’ul-Kübra” kitabında.

28

Page 29: _kuranda Enis Emir

10- Hafız Ebi Kasem Ali ibn Hasen ibn Asakir “TarihMadinati Damaşk” kitabında.

11- Hafız ez-Zehebi “Talhis el-Müstedrik” kitabında.12- Ahmed ibn Yahya el-Balazari “Ensab’ul Eşraf” kitabında.13- Hafız Ebu Bekir in Ebi Şeybe “El-Musannaf” adlı

kitabında.14- Hatib el-Bağdadi “Tarih Bağdad” adlı kitabında.15- Đbn Cerir et-Tabari “Tarih” kitabında.16- Đbn Hacer el-Heytemi “Sava’ikul-Muhrika” adlı kitabında.17- Hafız Ebi Ahmed Abdullah ibn Udeyy “El-Kamil” adlı

kitabında.18- Hafız Darukutni “Mu’teli ve Muhtelif” kitabında.19- Ali Burhaneddin el-Muttaki el-Hindi “Kenz’ul-Ummal”

kitabında.20- Hafız Davud et-Tayalisi “Müsned” kitabında.21- Đbn’ul-Esir “Tarih” ve “Usud’ul-Ğaabe” kitaplarında.22- Đbn Abdrabbih “Đkd’ul-Ferid” kitabında.23- Đbn Hacer el-Askalani “El-Đsaba” kitabında.24- Đbn Abdel-Birr “El-Đstiy’ab” kitabında.Örnekleri daha çoğaltmak mümkündür fakat bu kadarının da

yeteceğine inanıyoruz. Yukarıda zikretmiş olduğumuz hadis başkatarzda da rivayet edilmiştir. Bu hususta iki rivayet daha sunmakistiyoruz.

2. Örnek: Ashabın ileri gelenlerinden Ebu Said el-Hudrihazretleri anlatıyor: Resulullah’a (s.a.v.) “Ey Ehl-i Beyt! Allah,ancak ve ancak sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemizkılmak ister.” ayeti kerimesi indiğinde bizlere hitaben şöylebuyurdular: “Bu ayet, benim, Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyinhakkında inmiştir!”

3. Örnek: Ashaptan Enes bin Malik anlatıyor: “Ey Ehl-iBeyt…” ayeti indikten sonra Resulullah (s.a.v.) her sabah Ali veFatime’nin kapısına uğrayıp şöyle buyururdu: “Ey Ehl-i Beyt,namaza, namaza! Allah’ın tek isteği sizden her türlü pisliğigidermek ve sizleri tertemiz kılmaktır!”

Saymış olduğumuz yukarıdaki üç sahih hadisten açıkça belliolduğu gibi Ehl-i Beyt beş mübarek zatlardan oluşmaktadır ki

29

Page 30: _kuranda Enis Emir

şunlardı: Şanı yüce Allah’ın habibi Muhammed (s.a.v.), imam-ıAli, peygamber efendimizin kızı Fatime, peygamber efendimizintorunları Hz. Hasan ve Hüseyin. Bu şahıslardan başkaları Ehl-iBeyt’e dahil değillerdir. Ashaptan bir istisna olarak Hz. Selman-ıFarisi peygamber efendimiz tarafından Hendek Savaşı esnasındaEhl-i Beyt’ten olduğu tarih rivayetlerinde açık bir şekilde ifadebuyrulmuştur. Bu mübarek zattan başka hiçbir şahıs Ehl-i Beyt’e dahildeğildir. Peygamber efendimizin hanımları da kesin olarak Ehl-iBeyt’e dahil değillerdir. Nitekim onlardan biri olan Hz. Ümm Selem’eanamızı bizzat peygamber efendimiz Ehl-i Beyt’in abasına girmesinemani olmuş ve ona hitaben şöyle buyurmuştu: “Sen yerinde kal!”Bundan ziyade peygamber efendimizin hanımları içinde bazılarıonlara hiç yakışmayacak işlerde bulunmuşlardır ki, zaten Ehl-i Beyt’edahil olmaları Allah’ın hükmü açısından mümkün olmuyor. Şanı yüceAllah, peygamber efendimizin hanımları için evlerinde oturmalarınıbuyurmuşken, hanımlarından bazıları bu emre karşı çıkmış veerkeklerin arasına karışmıştı. Ehl-i Beyt’e dahil olmak her türlüayıptan ar olmak demektir. Đşte bu yüce değere ancak altı mübarek zatsahiptir, onlardan hiçbir şahıs bu değere nail olmamıştır.

Ehl-i Beyt’in yüceliği ashaba karşı bu kadar açık ve seçik birşekilde belli olduğu halde, ümmetin içinde Ehl-i Beyt’e karşı olangariplik nereden kaynaklanıyor? Namazında niyazında olan birMüslüman’a Ehl-i Beyt’in kimler olduğunu sorduğumuzda net bircevap alamıyoruz. Normal vatandaşın bilemediğini diyanetyetkililerinin büyük kısmı bilmiyorsa elbette vatandaşın fazla birsorumluluğu kalmıyor. Televizyonlarda dinden fetva ve vaazlar verenmuhterem hocalarımızın çoğunluğu da Ehl-i Beyt konusundabilgisizdir. Muhterem hocalarımız Ehl-i Beyt’i hakkıyla tanımanın dinile bir alakası olmadığını hiç çekinmeden söyleyebiliyorlar. Gerçekteise Ehl-i Beyt’siz bir Đslam anlayışı olamaz. Ashapsız bir Đslamanlayışı fevkalade olabileceği gibi Ehl-i Beyt’siz bir Đslamdüşünülemez. Nitekim Đslam’ın ruhu ve bedeni onlardır. Onlar yokolduğunda Đslam’da yok anlamındadır. Her Müslüman namazınıkılarken Ehl-i Beyt’e salât ve selam okurken onları tanımaması nasıldoğru olabilir? Her Müslüman: Allahumma salli âlâ seyyidinaMuhammed ve âlâ Âl-i Muhammed kema sallayta âlâ Đbrahimave âlâ Âl-i Đbrahima. Türkçe anlamı şudur: Ey Allah’ım, Đbrahim’eve Ehl-i Beyt’ine salâtını ve selamını kıldığın gibi Muhammed’e veEhl-i Beyt’ine de salâtını ve selamını kıl. Bu kadar açıklığa rağmen

30

Page 31: _kuranda Enis Emir

ümmetin içindeki Sünni kesimin de Ehl-i Beyt’e yönelik yüzlerce senegereken saygı ve değer verilmemiştir. Diyanet başkanlığındanTürkiye’mizde yaşayan vatandaşlara Ehl-i Beyt konusunda sadecezorunlu bir şekilde açıklamalar yapılmaktadır. Ehl-i Beyt’e yönelikdiyanetin hiçbir özel çalışması olmamıştır. Hâlbuki Đslam’ı doğruöğrenmek isteyen herkesin Ehl-i Beyt’in ilmine başvurmasıgerekmektedir. Bunun doğruluğunu muteber kitaplardaki sahihhadisler bizlere göstermektedir. Bu hadisleri bilmeyen hiçbiraraştırmacı yoktur. (Lakin bu hadislerin anlamını bilen araştırmacılarazdır veya bilmek, anlamak isteyenler.) Herkes dinin en yücemertebesinde olduğundan emin bir şekilde işine devam etmektedir.Hayatını din ilmi ile geçirmiş hocalarımızın kitaplarını okuduğumuzdahalen aynı hikâyelerin peşinde koşulduğuna şahit oluyoruz. Bizleredin olarak öğretmek istediklerinin arkasında bizim gibi hatalıinsanların fikirlerinden başka bir şey bulamıyoruz. Buna karşı herhatadan uzak olan Ehl-i Beyt imamlarının ilmi durduğu halde bu kadarduyarsız olmanın anlamını bilemiyoruz. Đnatçılık desek, ilim erbabınayakışmaz ama şunu diyebiliriz ki herkes geçmişinin yanlış yoldaolduğu korkusunu bir türlü yenemiyor. Bunun neticesinde ise nepahasına olursa olsun aynı hikâyeleri değişik kılıflara bezip vatandaşasunuyorlar. Camilerde samimi bir şekilde Ehl-i Beyt hakkındaaçıklama yapan hocalarımız nerede? Emevilerin çizmiş oldukları veonlardan sonra Abbasilerin daha azgın bir şekilde devam ettikleri Ehl-i Beyt düşmanlığı ne zaman son bulacak? Vatandaşı bu gibi bilinçlidüşmanlıktan tenzih ederiz. Türkiye’mizde vatandaşlar gerçektenoynanan oyunlardan habersizdirler. Çünkü hocalarımızın okuduklarınaamin demektedirler. Bu tahrifin ortadan kalkması için şanı yüceAllah’tan dua eder ve O’nun rahmetine sığınırız.

31

Page 32: _kuranda Enis Emir

Hadis-i Şerif’te Ehl-i Beyt

Şanı yüce Allah Ehl-i Beyt’i Kur’an-ı Kerim’de tertemiz birşekilde tarif ettiği gibi Peygamber efendimiz de hadislerinde Ehl-iBeyt’in yüceliğini sahih bir şekilde açıklamıştır. Elbette bu açıklıkolmasaydı Đslam’ın onlardan alınması da gerekmezdi. Fakatpeygamber efendimiz hadislerinde Ehl-i Beyt’in ümmet için olanvazgeçilmez değerini yeterince ifade buyurmuştu. Ehl-i Beyt hakkındasöylenmiş hadislerin büyük kısmı Emevi ve Abbasi hâkimiyetidevirlerinde ortadan kaldırılmıştı. Bunu tarih kitapları yeterli birşekilde sahih delillerle rivayet etmişlerdir. Emevi ve Abbasidevirlerinde Ehl-i Beyt’in hakkında açıkça fazilet ihtiva eden hadislerisöylemek ölüm tehlikesine sebep oluyordu. Emevi ve Abbasiler Ehl-iBeyt’in faziletlerini yok edebilmek için ellerinden geldiğini geribırakmamışlardı. Fakat şanı yüce Allah’ın buyurduğu gibi, isteseler deistemeseler de nurunu tamamlayacaktır. Allah’a şükürler olsun ki;bütün baskı ve zulümlere rağmen bizim zamanımıza dek yeterincesahih hadis gelebilmiştir. Şimdiki zamanda yetkililerin öncekilerdenfazla farklı bir yanı yoktur. Bunlar da mümkün olduğu kadar halkınaynı şekilde devam etmesinden yanadırlar. Sakın uyandıracakifadelerde bulunmayalım. Eski devirde alimler Ehl-i Beyt’e yönelikçok basit bir yol takip ediyorlardı. Her kim ashaba Ehl-i Beytimamlarından daha yakınsa onun hadisi sağlamdır, sahihtir. Her kimEhl-i Beyt imamlarına ashaptan daha yakın ise onun hadisi şüphelidir,zayıftır. Evet, aynen yazdığımız gibi alimlerin çoğu bu sisteme göreçalışıyorlardı. Bir kişi Ehl-i Beyt’in Hz. Ali’sine dil uzatmak ilemeşhur olduğu halde Buhari gibi bir alimin ondan hadis nakletmesinemani olmuyordu. Ama ne zaman bir kişi ashaba dil uzatmış ise işte ozaman o kişiden hayatta hadis nakledilemezdi! Buradaki adaletsizlikhakim olanların yardakçıları tarafından belirlenmişti. Ehl-i Beyt’esöversen senin rivayet ettiğin hadiste bir şüphe yok, ashaba söversensenin rivayet ettiğin bütün hadislerin hiçbir kıymeti yok. Bu örnek,aşırı örneklerden biri. Başka örneklere yer verelim: Bir hadis rivayeteden alim Şii’dir, hadisinde şüphe vardır; bir alim Sünni’dir, hadisindeşüphe yoktur. Đşte, gayet basit bir örnek. Bütün bunların Ehl-i Beyt’edair hadislerle ne ilgisi olabilir diye sorabilirsiniz. Hadislerin hangişartlar altında bu zamanımıza eriştiğini beyan etmek önemlidir.Okuyucumuz hangi sebeplerden dolayı şimdiye kadar Ehl-i Beyt’e

32

Page 33: _kuranda Enis Emir

dair hadisleri duymamasının nedenlerini öğrenmelidir. Ehl-i Beyt’inkanını hiç çekinmeden akıtan zalimlere seyirci kalan bir ümmet onlaradair söylenen hadislere ne kadar önem vereceği konusunda yeterincedelil göstermiş olur. Bu gerçeklere rağmen Allah’a şükürler olsunhakkı gelecek nesillere aktarmak için canını feda edenler de olmuştu.Bu gibi alimlerden bir “sahih” kitabı sahibi Nesei’dir. Kendisi bir günŞam’da iken, Muaviye hakkında bildiği hadisleri sorarlar. Nesei sorancemaati karşılık şöyle dedi: Peygamber efendimizin Muaviyehakkında söylemiş olduğu şu hadisi biliyorum; buyurdu ki: “Allah,Muaviye’nin karnını doyurmasın!” Cemaat Nesei’nin söylediğiniduyduklarında onu döve döve caminin dışına atarlar. Nesei de Şamehlinin Ehl-i Beyt’e olan düşmanlıklarını gördüğünden özel olarakĐmam-ı Ali hakkında bir kitap yazar. Bu olay Nesei’nin hayatını yazantüm rical kitaplarında aynen nakledilmiştir. Nesei, hicri 303 yılındaŞam ehlinden yemiş olduğu dayak neticesinde vefat etmiştir. Bukonuda sayın okuyucularımızın dikkatini çekmek istiyoruz, Nesei hakuğrunda nefsini feda ettiği halde acaba neden Buhari gibi meşhurolmamıştır? Cevabı gayet açık ve bellidir: Her kim Ehl-i Beyt’eyakınlığı ile ün saldıysa Sünni olsa da değer kaybetmiştir ve her kimEhl-i Beyt’e uzaklığı ve onların düşmanlarına yakınlığı ile ün saldıysaişte o kişi ümmetin önde gelen alimlerinden sayıldı. Nesei, Muaviyehakkında o kadar açık ve net bir şekilde ifade ederken BuhariMuaviye’yi yüceltmekten başka bir şey yapmamıştır. Buhari,Emevilerin en mühim yardakçılarından biri olmuştur. Onun kitabınıdikkatlice okuyanlar bize hak verecektir. Sünni hadis âlimlerininçoğunluğu Ehl-i Beyt imamlarından Đmam-ı Cafer es-Sadıkhazretlerini hadiste huccet olarak kabul ettikleri halde, Buhari onuhuccet olarak kabul etmemiştir. Yani vatandaşın anlayacağı birşekilde, Buhari Đmam-ı Cafer es-Sadık’ın hadislerini kitabınaalmamıştır ve neticede onu güvenilir olarak kabul etmemiştir. Buharikimdir ki, peygamber efendimizin tertemiz zürriyetinin imamlarındanolan bir imamın hadisini reddetsin? Buhari’ye bu yetki neredenverilmiştir? Đşte Buhari’nin, Emevilere en büyük hizmeti bu alandaolmuştur.

Şimdi tekrar Ehl-i Beyt hakkında nakledeceğimiz hadisleredönelim. Hadislerin birinci kısmında en muteber olan kitaplaradayanacağız. Hadislerin ikinci kısmında ise, muteber olup da fazlameşhur olmayanların kitaplarına istinat edeceğiz. Tıpkı Nesei veBuhari’nin örnekleri gibi. Ehl-i Beyt hakkında yüceliği ihtiva eden

33

Page 34: _kuranda Enis Emir

hadisleri okuduğumuzda, bu durum iman edenleri şüphesizsevindirecek ve münafık olanları ise şüphesiz kızdıracaktır. Bunungerçek bir tespit olduğunu peygamber efendimiz kendi zamanındaashabına yönelik buyurmuştu: “Ey Ali, seni ancak mü’min sever veancak münafık buğz eder!” Đşte sahih olan bu hadiste Ehl-i Beyt’inhakkında nasıl düşünülmesi gerektiğini bizlere açık bir şekilde ifadebuyrulmuştur. Hadislerin her iki kısmında ilk önce Ehl-i Beyt’e dairgenel olan hadislere değineceğiz ve daha sonra peygamber efendimizhariç Ehl-i Beyt’in seyidi olan Hz. Ali’nin hakkındaki hadislerisunacağız. Tefsir ve te’vilin bu konularla ne ilgisi olduğunusoracaksınız. Ehl-i Beyt’in en muteber Sünni kitaplarındaki değerinibilmeyenler elinde bulunan kitabımızın değerini anlayamaz. Nitekimkitabımız Ehl-i Beyt’e istinaden ortaya gelmiştir. Ehl-i Beyt’in ilmiolmasaydı kitabımızın bu konudaki değeri bir şey ifade edemezdi.Kitabımız sadece Ehl-i Beyt’e dayalı olması ile değer kazanabilir.Elbette bu durumda Ehl-i Beyt’in değerini bizlere sunan hadislerin devazgeçilmez yeri vardır. Niyet bizden, tevfik ise şanı yüceAllah’tandır.

Hadis-1: Resulullah Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi vesellem, şöyle buyurdu: “Đçinizde Ehl-i Beyt’imin misali Nuh’un(a.s.) gemisi gibidir. Her kim gemiye binerse kurtulur ve her kimmuhalefet ederse boğulup helak olur!”

Peygamber efendimiz Ehl-i Beyt’ini Nuh’un (a.s.) gemisineneden benzetmiştir? Nuh’un (a.s.) tufanı peygamberimizin vefatındansonra oldu mu? Bu soruların cevabı gayet basittir. Peygamberefendimiz sahih olarak bilinen çok sayıdaki hadislerinde kendisindensonra ümmetinin ihtilaflara düşeceğini bildirmiştir. Đşte bu ihtilaflartufana benzetilmiştir. Nitekim ümmetin kendi içindeki ihtilaflarıbinlerce suçsuz Müslümanların ölümüne sebep olmuştu. Tarihebaktığımızda, Müslümanlar arasında olan savaşları nimet olaraktanımlamak mümkün değildir. Peygamber efendimiz kendisindensonraki felaketlerin geleceğini önceden bildirmiş ve bu felaketlerdenkurtulmanın yolunu da göstermiştir. Nuh da (a.s.) kavmine yakında birtufanın olacağını bildirdiği halde kendisinin öz oğlu bile onainanmamıştı. Hatta onun hanımı da inanmamıştı. Sonuçta ise,inanmayanlar istisnasız helak olmuşlardı. Aynı şeyi kendi ümmetimiziçin diyebilir miyiz? Peygamber efendimiz Ehl-i Beyt’ini açık vesahih bir şekilde kurtuluş gemisi olarak bildirdiği halde ümmetin buvasiyete uyduğunu söyleyebilir miyiz? Tarihe baktığımızda

34

Page 35: _kuranda Enis Emir

peygamber efendimizin vefatından sonra ümmetin Ehl-i Beyt’e karşıçok vefasız ve haince davrandığını görmekteyiz. Ashabın ilerigelenleri olarak bilinen kişiler Ehl-i Beyt’in seyidi olan Hz. Ali’ye nekadar değer verdikleri ortadadır. Onlar kendi nefislerine uyarakhalifeliğin sevdasına yenik düşmüşlerdi. Ehl-i Beyt’in hiçbir izni veyasözü olmadan kendi aralarında işi halletmişlerdi. Hâlbuki peygamberefendimizin vasiyeti açıktır ve herkesin anlayabileceği bir şekildedir.Kendisinden sonra tek kurtuluş yolu Ehl-i Beyt’tir. Bu yoldan başkabir yol olsaydı Nuh’un (a.s.) gemisine binmeyenler de kurtulurdu.Ehl-i Beyt’in gemisine binmek nedir? Ehl-i Beyt’in gemisine binmekonların emir ve nehiylerine tabi olmaktır. Onlar dururken önlerinegeçmemektir, onlar hazır iken başkalarına danışmamaktır. Kısacasıonları terk etmek peygamber efendimizi terk edip başkasının emrineitaat etmek gibidir. Peygamber efendimizin vefatından sonrakiümmetin haline baktığımızda tufandan başka bir şeye benzemediğinisöyleyebiliriz. Peygamber efendimiz vasiyet edip vefat ettikten hemensonra göğüslerde saklanan kin ve düşmanlık kendisini hemengöstermiş ve o kadar ileri gitmişti ki, Ebu Bekir’e bey’at etmeyen Ehl-i Beyt’in evi ateş ile yakılmaya kadar uzanmıştı. Bu bir gerçektir ki,ümmet peygamber efendimizin vasiyetine sadık olsaydı bütün buihtilaflara yer kalmazdı. Đşte bu akılcı sonuçtan ileri gidersekpeygamber efendimizin vasiyet etmeden ümmetini başıboşbırakmasını düşünemeyiz. Artık her iman eden Müslüman Ehl-iBeyt’in gemisine tutunmalıdır. Aksi takdirde ümmet daha daihtilafların içine sürüklenmeye devam edecektir.

Hadis-i şerifi nakledenler şunlardır:Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabındaTabarani “Mu’cem” kitaplarındaHakim en-Nişaburi “Mustedrik” kitabındaĐbn-i Hacer el-Heytemi “Savaik’ul-Muhrika” kitabındaĐbn Asakir “Tarih Medinetu-Damaşk” kitabındaSuyuti “Cami’us-Sağir” kitabındaEbi Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” kitabındaMuttaki el-Hindi “Kenz’ul-Ummal” kitabındaHatib el-Bağdadi “Tarih Bağdad” kitabındaMuhib et-Tabari “Zahair’ul-Ukba” kitabındaMunavi “Kunuz el-Hakaik” kitabındaDarakutni “Efrad” kitabındave daha nice kitaplar.

35

Page 36: _kuranda Enis Emir

Yukarıdaki hadise bağlı bir şekilde peygamber efendimiz şöylebuyurmuştur: “Đçinizde Ehl-i Beyt’im selamet kapısı gibidir. Herkim o kapıdan içeri geçerse mü’min olur ve her kim ondan dışarıçıkarsa kâfir olur.”

Bu hadisi şerife Ehl-i Beyt’e bağlı olmanın gerekliliğini dahada açık bir şekilde bildirmişlerdir. Ümmetin her yönden Ehl-i Beyt’inkapısına bağlı kalmaları din ve iman meselesidir. Bu ihtiyari birmesele değildir. Her kim iman etmiş ise onlara bağlılığı ile imanınıortaya koyar. Onların kimliğini bilmeyen bir Müslüman’ın onlarabağlı olduğunu nasıl söyleyebiliriz? En kötüsü Ehl-i Beyt’in hunharcaöldürülmesine seyirci kalanların onlara bağlı olduklarını ve onlarısevdiklerini bizlere halen yutturmaya çalışanlara yazıklar olsun! Đnsangerçekten ona bağlı olup sevdiği birini nasıl ölüme bırakır? Ehl-iBeyt’e yapılan oyunları halen örtmeye çalışanlar elbette bir güngelecek onlar da hesaplarını göreceklerdir. Bu gibilerine Allah’ın elimbir azabı olacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Hadis-2: Ashaptan Zeyd ibn Sabit dedi ki: Resulullah’ın(sallallahu aleyhi ve alihi ve selem) şöyle buyurduğunu duydum:“Ehl-i Beyt’imin peşinden gidiniz, sakın onların önünegeçmeyiniz, aksi takdirde helak olursunuz! Onlara bir şeyöğretmeye de kalkışmayınız çünkü onlar sizlerden dahabilgilidirler!”

Hadiste açık bir şekilde Ehl-i Beyt’in ilim üstünlüğü özenlehatırlatıldığı halde Müslümanların büyük kesimi onlardan hiçbir alimalmamış ve halen almamaktadır. Bu kadar körü körüne helakagitmenin anlamını bilemiyoruz! Bu üzücü bir gerçektir ki Sünnikesimindeki tefsir veya hadis kitaplarının çoğunluğu Ehl-i Beytbilgisinden uzaktır ve onların hakkında çok az bir şeyi ihtivaetmektedir. Peygamber efendimizin açık ve tehdit ile buyurmuşolduğu hadisi varken ve o zaman ki ashabın Ehl-i Beyt’i terketmesindeki yolun sadece dünya saltanatı için geçerli olduğunukabullenmemiz gerekmektedir. Nitekim ahret günündeki hesabainananların bu girişime cesaret edeceklerine inanmıyoruz. Geçen geçtide şimdiki alimlerin inadı neye? Hangi sevda için Ehl-i Beyt’in yolunagelmiyorlar?

Hadisi nakledenler şunlardır:Tabarani “Mu’cem-ul Kebir” kitabındaMuttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummel” kitabında

36

Page 37: _kuranda Enis Emir

Đbn-i Hacer el-Heytemi “Sava’ik-ul Muhrika” kitabındaHeysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabındaSuyuti “Dur-ul Mensur” tefsirinde.

Hadis-3: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizleri nimetleriile beslediğinden Allah’ı seviniz. Allah’ı sevdiğinizden beni sevinizve beni sevdiğinizden Ehl-i Beyt’imi seviniz!”

Hadisi nakledenler şunlardır:Ebu Đsa et-Termizi “Sahih” kitabındaHakim en-Nişaburi “Mustedrik” kitabındaEbu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet-ul Evliya” kitabındaMuttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabındaHatib el-Bağdadi “Tarih Bağdad” kitabındaĐbn-ul Esir el-Cezri “Usud-u Ğaabe” kitabındaSuyuti “Dürr-ul Mensur” tefsirindeTabarani “Mu’cem-ul Kebir” kitabındaBeyhaki “Şu’b” kitabında.

Peygamber efendimiz bizlere sevginin ona karşı tercihini çokgüzel bir şekilde ifade buyurmuşlardır. Allah’ı sevdiğimizdenpeygamber efendimizi sevmemiz ve onu sevdiğimizden Ehl-i Beyt’inisevmemizin bağlantısı her aklıselim insan için yeterince özelliği vedeğere sahip olması gerekmektedir. Nitekim Ehl-i Beyt’i sevmekAllah’ı sevmektir, onları sevmek peygamber efendimizi sevmektir.Fakat bu sevgi samimi ve içtenlikle yapılmalıdır. Çünkü kim Allah’ıyalan ile severse hiç şüphesiz sevmemiştir ve şanı yüce Allahböylelerinin kalplerinde onları iyi bilir. Kalpte olanları biz insanlarbilmediğimiz için o insanın sevgisini başka değerler ile ölçeriz.Đnsanın samimi sevgisi onun yaptığı işler ve tutumlar ile belli olur.Her insan kimin onu samimi sevip sevmediğini anlar. Ehl-i Beyt’i deMüslümanların çoğunluk kesimi olarak sevmediklerini söyleyebiliriz.Çünkü bu Müslümanların dini hayatlarında onlara ne kadar yerverdiklerini bildiğimiz için. Rahatlıkla diyebiliriz ki Müslümanlarınçoğunluğu Ehl-i Beyt’e karşı samimi ve saygılı değildir.

Hadis-4: Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöylebuyurdu: “Kıyamet gününde her kul dört şey hakkındasorulmadan sırat köprüsünden geçemeyecek; ömrünü ne ile

37

Page 38: _kuranda Enis Emir

geçirdiği; vücudunu ne ile müptela kıldığı; malını ne ile kazanıpneye harcadığı ve biz Ehl-i Beyt’in sevgisinden!”

Hadisten belli olduğu gibi iman eden bir insan hayatını dürüst,vücudunu ihmal etmeden, kazandığı ve harcadığı helal olduğu haldedünyadan göçerse yine de eksikliği olduğu buyrulmaktadır. Bueksiklik Ehl-i Beyt’in sevgisinden başka bir şey değildir. TefsirimizdeEhl-i Beyt’e olan sevgimizin çiçeklerini kokladığınızda lütfenürkmeyiniz. Onları sevmek dindir, onları sevmek imandır. Ehl-iBeyt’siz bir Đslam güneşsiz bir dünya gibidir. Ehl-i Beyt’i gerçekanlamı ile sevmek bizlere farz olmasaydı, onların sevgisindensorulmazdık. Đnsan tüm yaşantısına dikkat ettiği gibi Ehl-i Beyt’e olansevgisini de ihmal etmemelidir. Bu sevgide ancak onlara samimi birşekilde bağlanmak ile olabilir.

Hadisi nakledenler:Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabındaTabarani “Mu’cem-ul Kebir” kitabındaĐbn Asakir “Tarih Damaşk” kitabındaHeysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabında.

Şimdi de Ehl-i Beyt’e dair peygamber efendimizin buyurmuşolduğu hadisi şerifleri isnatlarını saymadan kısa bir şekilde sunmakistiyoruz. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöylebuyurmuştur:

“Benim Ehl-i Beyt’im kendinize ehlinizden daha sevgiliolmadıkça kesin iman sahibi olamazsınız!”

“Đslam’ın esası beni ve Ehl-i Beyt’imi sevmektir!”Dört kişi kıyamet gününde muhakkak şefaatime nail

olacaklardır, onlar; zürriyetime ikramda bulananlar; onlaraişlerinde yardımcı olanlar; ihtiyaçlarını karşılamak için onlarınyardımına koşanlar ve onları kalbi ve dili ile sevenler!”

“Evladınızı üç şeye yetiştiriniz; benim ve Ehl-i Beyt’iminsevgisine ve Kur’an okumasına”

“Ehl-i Beyt’imi en çok seven, hesap gününde sıratköprüsünden en sağlam geçecek olanlardır.”

“Her evladın onlara sığınacağı bir baba tarafı vardır.Fatime’nin oğulları Hasan ve Hüseyin bu durumdan hariçtirler. Benonların velisi ve sığınağıyım. Kendileri benim zürriyetimdir; benimtıynetimden yaratılmışlardır. Onların faziletlerini tekzip edenlerin vay

38

Page 39: _kuranda Enis Emir

haline olsun. Onları seven kişileri Allah sevecek ve onları buğzedenleri de Allah buğz edecektir!”

“Ey Fatime! Kıyamet gününde ben, sen, oğulların Hasanve Hüseyin ve kocan Ali aynı makamda olacağız!”

“Her kim beni, kızım Fatime’yi, oğulları Hasan ve Hüseyin’ive kocası Ali’yi severse kıyamet gününde benimle beraber derecemdeolacaktır!”

“Cennete ilk olarak ben, Ali, Hasan ve Hüseyin gireceğiz.Sonra arkamızdan zürriyetimiz ve onların arkasından dakadınlarımız girecektir. Bizi sevenler ise sağımızdan vesolumuzdan beraber geçecektir.”

“Yanıma bir melek gelip şöyle müjdeledi: Kızım Fatimecennet kadınlarının en önde gelenidir ve oğulları Hasan ve Hüseyincennet gençlerinin efendileridir.”

“Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin’e karşı savaş içindeolanlara karşı ben de savaş içindeyim.”

“Ehl-i Beyt’ime karşı davranışlarınızdan dolayı Allah’ınazabını sizlere şimdiden hatırlatmak istiyorum!”

“Yıldızlar, insanların denizlerde kaybolmaması için birertutanaktır. Ehl-i Beyt’im ise ümmetimin ihtilaflara düşmemesiiçin onlara bir tutanaktır. Araplardan bir kabile Ehl-i Beyt’imekarşı muhalefet ederse o zaman hepsi de ihtilafa düşüp, şeytanınhizbinden olurlar!”

“Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’ini bir gün sevmek birsenelik ibadetten daha hayırlıdır. Her kim bu minval üzere vefatederse şüphesiz cennete girecektir.”

“Allah’a andolsun ki bizi sevmeyenleri şanı yüce Allahcehenneme dökecektir!”

“Biz, Ehl-i Beyt ile kimse kıyas edilemez”“En hayırlınız, Ehl-i Beyt’ime karşı hayırlı olandır”“Her kim Ehl-i Beyt’in muhabbeti üzerine ölürse şehit olarak

ölmüştür. Her kim Ehl-i Beyt’in sevgisi üzere ölürse af edilmiş olarakölmüştür. Her kim Ehl-i Beyt’in sevgisi üzere ölürse tövbeli olarakölmüş olur. Her kim Ehl-i Beyt’in sevgisi üzere ölürse imanın kemalmertebesinde ölmüş olur. Her kim Ehl-i Beyt’in sevgisi üzere ölürseölüm meleği, Enker ve Nekir de onu cennet ile müjdeleyeceklerdir.Her kim Ehl-i Beyt’in sevgisi üzere vefat ederse gelinin zifafa girdiğigibi cennete girecektir. Her kim Ehl-i Beyt’in sevgisi üzere vefatederse kabrinden cennete iki kapısı açılacaktır. Her kim Ehl-i Beyt’in

39

Page 40: _kuranda Enis Emir

sevgisi üzere vefat ederse Ehl-i Sünnet ve ‘I-cemaat olarak ölmüştür.Her kim Ehl-i Beyt’i buğz ederek vefat ederse kıyamet günündealnına: ‘Allah’ın rahmetinden uzaktır’ diye yazılı olarak gelecektir.Her kim Ehl-i Beyt’i buğz ederek vefat ederse kâfir olarak ölmüştür.Her kim Ehl-i Beyt’i buğz ederek vefat ederse kesinlikle cennetinkokusunu alamayacaktır!”

Peygamber efendimiz Ehl-i Beyt’inin ümmeti içindeki yeriniaçık bir şekilde herkese ifade buyurmuştu. Ehl-i Beyt’inin seyyidi olanĐmam-ı Ali hakkında da ümmetine vasiyet şeklinde çok sayıdahadisler buyurmuştu. Bu hadislerle Đmam-ı Ali’nin ümmeti içindekiyüce makamını bildirmek ve tespit etmek için ashabına hitapbuyurmuştu. Đmam-ı Ali hakkında peygamber efendimizinbuyurdukları hadislerden sadece onu sevmenin ifadesini algılamakçok yanlış olur. Peygamber efendimiz Đmam-ı Ali’yi ve onunzürriyetinden olan masum imamları ümmetine önder ve kılavuz olarakbırakmıştı. Bunun kanıtını kısa olarak sayacağımız hadisi şeriflerdengörebilirsiniz. Hadislerin doğruluğu hakkında kimsenin şüphesiolmasın, hepsi de Sünni kitaplarının en muteberlerinden alınmışlardır.Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

“Ali benden sonra bütün mü’minlerin velisidir.”“Bana itaat eden şüphesiz Allah’a itaat etmiştir. Bana karşı asi

olan şüphesiz Allah’a karşı asi olmuştur. Her kim Ali’ye itaat ederseşüphesiz bana itaat etmiştir ve her kim ona karşı asi olursa bana karşıasi olmuştur.”

“Ey Ali! Beni terk eden şüphesiz Allah’ı terk etmiştir. Seniterk eden de şüphesiz beni terk etmiştir.”

“Âdemoğullarının seyyidi benim, Ali ise Arapların seyyididir.”“Ey Allah’ım! Ali ne tarafa giderse hakkı onunla beraber

kıl!”“Ali’nin kapısı müstesna, mescide açılan tüm kapıları

kapatınız! Allah’a andolsun ki ben kendimden kapılarınızı kapatıpAli’nin kapısını açık bırakmadım. Ben sadece Allah’tan emredileniyerine getirdim!”

“Ey Ali! Sen, dünya ve ahrette seyyidsin. Senin sevdiğinbenim sevdiğimdir, benim sevdiğim ise Allah’ın sevdiğidir. Senindüşmanın benim düşmanımdır, benim düşmanım da şüphesizAllah’ın düşmanıdır. Benden sonra seni sevmeyenlerin vayhallerine olsun!”

40

Page 41: _kuranda Enis Emir

“Her kim hayatım gibi yaşamak ve ölümüm gibi vefat etmekisterse, benden sonra Ali’yi kendine veli edinsin. Ali, sizleri doğruyoldan çıkarmaz ve sizleri dalalet yoluna sürüklemez!”

“Bu Ali, takva sahiplerinin amiri ve günahkârlarınkatilidir. Ona yardım eden zafere erecektir; onu küçük düşürmekisteyenler ise şüphesiz kendileri küçük düşeceklerdir.”

“Ey Fatime! Razı olmaz mısın ki, Allah yeryüzündekilerebaktı ve iki kişiyi seçti. Biri baban ve öbürü ise kocandır. Kocanıkendime vasi olarak almayı da bana emretti.”

“Şanı yüce Allah bana, kendisinin dört kişiyi sevdiğinibildirdi ve benim de onları sevmemi de emretti! Ali o dörtkişidendir, Selman, Mikdad ve Ebu Zer’dir.”

“Ey Allah’ım! Sana ve bana en sevgili olan kulunu banagönder ki benimle beraber şu elimdeki kızartılmış kuşun etindenyesin! Biraz zamandan sonra Ali gelip beraber yediler!”

“Ey Ali! Seni, Medine’de yerime halife olarak bırakmadanayrılmam doğru olmaz!”

“Ey Ali! Seni sevip tasdik edenlere ne mutlu ve seni tekzipedip sevmeyenlerin de vay hallerine olsun!”

“Ey ashabım! Sizden önce Kevser havuzumun başucunavaracak ve ilk Đslam olan Ali’dir.”

“Cennet üç kişiye şevklidir; Ali, Selman ve Ammar’a!”“Ali hakkında bana üç şey vahyolundu: Ali

Müslümanların efendisi; Ali takva sahiplerinin imamı ve elleri veayakları pak olanların önderidir!”

“Ey Ali! Ümmetim benden sonra sana karşı hainlik edecektir!”“Ali’ye bakmak ibadettir!”“Ali’yi zikretmek ibadettir!”“Ben, Allah’ın azabı ile korkutanım. Ali ise hadi’dir. Ey

Ali! Benden sonra hidayete ancak seninle varılabilir.”“Đnsanlar çeşitli şeceredendirler. Ben ve Ali ise aynı

şeceredeniz.” (Aslımız aynıdır.)“Şanı yüce Allah her peygamberin zürriyetini kendi

sulbünden kılmıştı: Benim zürriyetimi ise Ali’nin sulbünden kıldı!(Yani: Önceki peygamberlerin zürriyetleri kendilerinden idi budurum peygamber efendimizde değişik olmuştur. Onun zürriyetiHz. Ali’nin oğulları ile devam etmiştir. Tıpkı Hz. Đsa’nın anatarafından önceki peygamberlere iltihak etmesi gibidir.)

41

Page 42: _kuranda Enis Emir

“Bana iman edip, tasdik edenlere, Ali’nin vilayetini vasiyetediyorum. Her kim Ali’yi veli edinirse şüphesiz beni veli edinmiştir.Beni veli edinen de şüphesiz Allah’ı veli edinmiştir.”

“Adalet kılmakta elim ve Ali’nin eli eşittir.”“Ey Ali! Sen Kâbe’nin (Beytullah’ın) menzilindesin. Sana

gelinir, sen ise gitmezsin. Şayet bu toplum hilafeti sana vermeyegelirlerse onlardan kabul et. Fakat gelmezlerse sen onların yanınagitme!”

“Ey Ali! Sen, kıyamet gününde elinde bir sopa ile Kevserhavuzumun başına gelen münafıkları kovacaksın!”

“Ali hakkında şüphe içinde ölen, kabrinden boynunda ateştenbir halkanın olduğu halde hesap gününe kalkacaktır.”

“Ali ve Şia’sı (taraftarları) kıyamet gününde kurtuluşaerenlerdir.”

“Ali benden, Harun’un Musa’ya olan mertebesindedir.”“Ali insanların en hayırlısıdır. Bundan kim şüpheye

düşerse kâfir olur!”“Ali benden, başımın gövdemdeki yeri gibidir. Ali benden

gözümün başımdaki yeri gibidir. Beden başsız ve gözsüz hidayetibulmaz.”

“Ali, selamet kapısıdır. Her kim o kapıdan içeri geçersemü’mindir ve her kim dışarı çıkarsa kâfirdir.”

“Ali, cennet ve cehennemi bölendir. Cennete; bu, bizi seven,diyecek ve cehenneme ise; bu, bizi sevmeyen, diyecektir!”

“Ali’ye bakmak insana rahatlık verir. Ona samimibağlanıp sevmek ise ibadettir.”

“Şanı yüce Allah, Adem’i yaratmadan ondört bin yıl önce benve Ali, Allah’ın elinde tesbih ve takdis eden bir nur idik. Şanı yüceAllah, Adem’i yarattığında o nuru Adem’in sulbüne verdi. Böylecenurumuz bir sulpten öbür temiz sulbe intikal ederek Abdulmuttalib’evardık. Orada ikiye ayrıldık, bir kısmı ben ve öbür kısmı ise Ali’dir.”

“Her peygamberin varisi ve vasisi vardır. Benim varisimve vasim Ali’dir.”

“Gökler ve yerler terazinin bir tarafına konsa, Ali’nin imanı daterazinin öbür tarafına konsa şüphesiz Ali’nin imanı daha ağırbasardı.”

“Bir insan, Nuh’un (a.s.) kavmi içinde yaşadığı müddetkadar yaşayıp Allah’a ibadet etse; Uhud dağı kadar altını oluphepsini Allah’ın yolunda dağıtsa; ömrü bin yılı aşıp her yıl hacca

42

Page 43: _kuranda Enis Emir

gitse; Safa ve Merve tepeleri arasında mazlum olarak öldürülse vebütün bunlara rağmen kendine Ali’yi veliyyül-emr olarak kabuletmedikçe asla cennetin kokusunu alamayacak ve orayagiremeyecektir.”

“Đnsanlar Ali’nin sevgisi üzerine toplansaydılar, Allahcehennemi yaratmazdı.”

“Ali’nin, Amru bin Abduvedd’e karşı savaşırken birdarbesi ümmetimin tüm iyi işlerinden dahafaziletlidir!” (Açıklama: Hz. Ali Hendek savaşında Amru adlı birkâfire karşı savaşarak bütün kâfir ordusunun dağılmasına sebepolmuştu. Đşte bu görevinden sonra peygamber efendimiz Hz.Ali’nin darbesini tüm ümmetinin amelinden daha hayırlısaymıştır. Nitekim Đslam ancak Hz. Ali’nin kılıcı ile kuvvetkazanmıştı.)

“Allah, gökleri ve yerleri yaratmadan bin yıl önce cennetinkapısına şöyle yazılmıştı: Allah’tan başka ilah yoktur. MuhammedO’nun elçisidir ve Ali bin Ebi Talib de peygamberin kardeşidir.”

“Ali, insanların içinde, Kul Huva Allahu Ahed Suresi’ninKur’an’daki yeri gibidir.”

“Ali’nin bu ümmetin üzerindeki hakkı, babanın evladıüzerindeki hakkı gibidir.”

“Ali’yi sevmek ateşten kurtuluştur.”“Ali’nin sevgisi, ateşin odunu yediği gibi günahları yer.”“Ali’yi sevmek güzel bir şeydir ki onun yanında kusur

zarar vermez. Ali’yi sevmemek öyle bir kusurdur ki yanındahiçbir iyilik yarar vermez.”

“Sırrımın sahibi Ali’dir.”“Sadıklar üçtür: Habib-i Neccar, Hizkil Al-i Firavn’un

mü’mini ve Ali bin Ebi Talib: Üçüncüsü de hepsinden dahafaziletlidir.

“Ey Ali! Nefsim kudret elinde olan Allah’a yemin olsun kiHıristiyanların Meryem’in oğlu Đsa hakkında söylediklerini,ümmetimin içinde senin hakkında da söylemelerinden korkmasaydım,sana dair öyle sözler söylerdim ki her Müslüman senin ayaklarınıntozunu alıp, onunla bereketi talep ederdi.”

“Ey Ali! Cennete ilk olarak ben, sen, Hasan ve Hüseyingireceğiz. Bizim arkamızdan zürriyetimiz ve onların arkasındanda kadınlarımız geleceklerdir. Şiamız da (taraftarlarımız da)

43

Page 44: _kuranda Enis Emir

sağımızdan ve solumuzdan bizimle beraber cennetegireceklerdir.”

“Ben kendiliğimden Ali ile tenha konuşmadım, lakin Allahonunla konuştu!” (Açıklama: Peygamber efendimiz Taif muhasarasıesnasında Hz. Ali’yi tenha bir yere alıp onunla uzun uzadıyakonuştuktan sonra ashap bu durumdan dolayı konuşmuşlardı. Bununüzerine peygamber efendimiz yukarıdaki hadis-i şerifini buyurdular.)

“Hasan ve Hüseyin’in cennet gençlerinin efendileridir,babaları (Ali) ise onlardan daha faziletlidir.”

“Ey Ansar topluluğu! Ona tutunduğunuz halde asla doğruyoldan çıkmayacağınız bir şeyi sizlere bildireyim mi? Hazır olanAnsar topluluğu dediler ki: “Evet, ey Resulullah!” Bunun üzerineResulullah şöyle buyurdu: “Đşte o Ali’dir! Onu, beni sevdiğiniz sevgiile seviniz ve bana ikram ettiğiniz gibi ikram ediniz! Bunları sizleresöylememi Cebrail (a.s.) şanı yüce Allah’tan bana emretti”

“Ali benden ben de Ali’denim. Benim yerime ancak benveya Ali eda edebilir.”

“Şanı yüce Allah, Ali hakkında bana şu ahdi verdi. Ali bendensonra hidayet bayrağıdır; Ali velilerimin imamı ve bana itaat edenlerinnurudur. Kendisi takva ehlinin iltizam ettikleri kelimedir. Her kim onuseverse beni sevmiştir ve her kim onu sevmezse şüphesiz benisevmemiştir.”

“Ey Enes! Bu kapıdan ilk giren mü’minlerin emiri, ellerive ayakları pak olanların önderi ve iman edenlerin efendisidir.”Bunun üzerine Hz. Ali kapıdan içeri girer.

“Ali mü’minlerin arıbeyidir.”“Ben ve Ali insanlara karşı Allah’ın huccetiyiz.”“Ey Ali! Şanı yüce Allah’tan kendi nefsim için ne istediysem

hepsini de senin için istedim. Allah, tüm istediklerimi kabul etti;yalnız peygamberlik hariçtir.”

“Her kim ki Adem’in ilmine, Nuh’un anlayışına,Đbrahim’in hilmine, Yahya’nın zühdüne ve Musa’nın kuvvetinebakmak isterse Ali bin Ebi Talip’e baksın.” (Açıklama: Bütünyüce peygamberlerin sıfatlarını görmek isteyen, Hz. Ali’yebakmak ile yetinebilir. Nitekim Hz. Ali en yüce değerleresahiptir.)

“Ey Ali! Sen, ashabımın seyyidisin.”

44

Page 45: _kuranda Enis Emir

“Mi’raca çıktığımda arşın ortasında Şöyle bir yazıgördüm: Allah’tan başka bir ilah yoktur. Muhammed O’nunelçisidir; onu Ali ile teyid ve nusret ettim.”

“Ey Allah’ım! Ali’yi bana göstermeden canımıalma!” (Açıklama: Peygamber efendimiz, Hz. Ali’yi ordu ile seferegöndermişti. Hz. Ali ve ordu geciktiklerinde veya yola çıktıklarındayukarıdaki hadisini buyurdular.)

“Ey insanlar! Akıllanacak mısınız, yoksa üzerinize nefsimgibi olan birini gönderirim ki, Allah yolunda boyunlarınızı vurur,sizleri ve zürriyetinizi esir alır!” Sonra yanında oturan Hz. Ali’ninelinden tutup şöyle devam buyurdular: “O adambudur!” (Açıklama: Bu hitap Taif’teki müşriklere olmuştu.Muhasara esnasında yola gelmek istemeyenlere tehdit olaraksöylenmiştir.)

“Ali, bu ümmetin içinde Kâbe gibidir. Ona bakmak ibadet veonu hac etmek de farzdandır.”

“Ben cennetin şehriyim, Ali ise onun kapısıdır. Cennete,kapısından başka bir yerden gireceğini söyleyen yalancıdır!”

“Ali, ilmimin yeridir!”“Ali’ye bin kapı ilim öğrettim. Her kapısı bin kapı daha

açar!”“Ey Ali! Seni, benim ve ümmetimin arasında ilim olarak

bıraktım. Her kim seni takip etmezse kâfir olur.”“Benden sonra fitneler olacaktır. O zaman Ali bin Ebi

Talib’i iltizam etmeyi unutmayınız. Çünkü kendisi kıyametgününde beni ilk görecek ve benimle ilk tokalaşacak olandır.Kendisi göklerin en yücesinde benimle beraber olacak ve kendiside hak ve batılı birbirinden ayırt eden faruktur.”

“Terk ettiklerimin en hayırlısı; vaat ettiğimi yerine getiren veborcumu ödeyen Ali bin Ebi Talib’tir.”

“Ali, dünya ve ahrette benim bayraktarımdır.”“Ben Ali’den ve Ali bendendir. Bunun üzerine Cebrail (a.s.)

şöyle buyurdu: “Ben de sizlerdenim!”“Ümmetimin en büyük sadıkı ve en büyük faruku Ali’dir.”“Ali ve Şia’sı (O’na uyan taraftarları) insanların en

hayırlısıdırlar.”“Ali, kıyamet gününde ümmetimin üzerine benim

huccetimdir.”“Ey Ali! Sen, dünya ve ahrette benim kardeşimsin.”

45

Page 46: _kuranda Enis Emir

“Ben kimin Mevlâ’sı (emir sahibi) isem Ali de onunMevlâ’sıdır. Ey Allah’ım! Her kim Ali’yi kabullenirse sen onukabullen ve her kim inkâr edip düşman olursa sen de ona düşmanol!”

“Đman edenleri tanımak, Ali’ye olan sevgilerinden belli olur.”“Dünya ehline sabahyıldızı parlayıp göründüğü gibi, Ali

cennette öyle parlayıp görünecektir.”“Ali’nin eti etim ve kanı kanımdır.”“Benim vasim, sırrımın yeri ve terk ettiklerimin en

hayırlısı Ali’dir.”“Benden sonra sizin evlanız olan Ali’dir.”“Ey Ali! Sen hak üzere olduğun halde bağı bir toplum sana

karşı savaşacaktır! Her kim sana, onlara karşı savaşmayayardımcı olmazsa benden değildir!” (Açıklama: Baği olantoplumun Muavi’ye ve taraftarları oldukları tarih ve hadis ehlitarafından ittifak ile kabul edilmiştir.)

“Ey Ammar! Tüm insanların bir vadiye gittiklerini ve onlaramuhalif olarak Ali’nin başka bir vadiye gittiğini görürsen Ali’yi takipet. Nitekim Ali, seni doğruluktan çıkarmaz ve sapıklığa sürüklemez!”

“Ey Ali! Müjdem olsun ki, hayatın ve ölümün benimleberaberdir!”

“Daha benimle kimse Müslüman olmadan yedi yıl boyuncamelekler bana ve Ali’ye salât ettiler!”

“Benimle ilk namaz kılan Ali’dir.”“Ali’yi çekemeyen beni çekememiştir ve bu durumdan dolayı

da şüphesiz kâfir olur!”“Her kim dinine tutunmak ve benden sonra kurtarıcı

gemiye binmek isterse Ali’yi kendine önder kılsın; Ali’nindüşmanını düşman ve dostunu da kendine dost bilsin. Ali,hayatımda ve benden sonra ümmetimin üzerine vasim vehalifemdir. Kendisi benden sonra her Müslüman’ın imamı ve heriman edenin amiridir. Onun söylediği benim söylediğimdir; onunemrettiği benim emrimdir; onun nehyettiği benim nehyimdir. Onatabi olmak bana tabi olmaktır; ona yardımcı olmak banayardımcı olmaktır. Onu küçük düşürenler şüphesiz beni küçükdüşürmüşlerdir.”

“Kızım Fatma, zifaf gecesinde Ali’nin evine gittiğinde, benonun önünde, Cebrail sağında, Mikail solunda ve yetmiş bin melek de

46

Page 47: _kuranda Enis Emir

arkasından geliyordu. Melekler sabaha kadar Allah’ı tesbih ve takdisettiler.”

“Nuru nur ile evlendirmemi Allah banaemretti!” (Açıklama: Yani Hz. Ali’yi Hz. Fatma ile evlendirmeyi,Allah, peygamber efendimize emretmiştir.)

“Ben, peygamberlerin efendisiyim. Ali ise vasilerinefendisidir.!”

“Ali, cennet kapısına asılan bir halka gibidir. Her kimcennete girmek istiyorsa ona asılmalıdır!”

“Ali’yi göndermiş olduğum her savaşta, Cebrail onun sağında,Mikail solunda ve bir melek de önünde bulunurdu. Şanı yüce Allah,nusreti ve zaferi Ali’ye verene kadar da bir bulut ona gölge ederdi!”

“Kıyamet gününde Ali’den müsaadesi olmayan, sıratköprüsünden asla geçemeyecektir!”

“Her kim Ali’yi dili ile severse imanın üçte birine sahip olur;her kim Ali’yi dili ve eli ile severse imanın üçte ikisine sahip olur veher kim Ali’yi dili, eli ve kalbi ile severse imanın tümüne sahip olur!”

“Ağaçlar kalem ve denizler mürekkep olsa; insanlar vecinler hesap etse, Ali’nin faziletlerini sayıp bitirmeye yeterliolamazlardı.”

Bu kadarı ile iktifa etmek istiyoruz. Nitekim ashaptan olanAbdullah ibn Abbas hazretleri şöyle buyurmuştu: “Ali’nin otuz bindendaha fazilet menakıbı vardır!” Esas konumuz olmadığı için mevcuthadislerin ancak bir kısmını aktardık. Lakin elimizde mevcut olantefsirin önemini belirtebilmek için onlardan tefsiri naklettiğimiz Ehl-iBeyt imamları hakkında hadisleri sunduk. Böylece herkes onlaradayanarak sunduğumuz tefsirin önemini anlama imkânına sahip olur.Kur’an-ı Kerim’in hangi sebeplere dayanarak Ehl-i Beytimamlarından değil de başkalarına istinaden tefsir edildiği sorusunuyukarıdaki hadisleri ve tarihin gerçek rivayetlerini birbirinekarşılaştırdığımızda açık bir şekilde cevabını alabiliriz. Nitekimpeygamber efendimiz açık ve herkesin anlayabileceği bir şekilde Ehl-iBeyt’ini ve özellikle Hz. Ali’yi ümmetine halife ve vasi olarakbırakmıştı. Buhari ve Müslim’in sahih olarak kabul edilen hadiskitaplarında şu hadis konumuza açıklık getirmektedir: Peygamberefendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Benden sonrahalifeler onikidir. Hepsi de Kureyş’tendir!” Bu sahih olan hadisten,peygamber efendimizden sonra halifelerden oniki kişi olduklarını ve

47

Page 48: _kuranda Enis Emir

bunların özellikle Kureyş kabilesinden oldukları açık bir şekilde ifadeedilmiştir. Tarihin akışına baktığımızda bu sayının oniki olduğunugöremeyiz. Halifeleri onikiye aklamak isteyenler olmuşsa dakendilerinin de inanmayacağı sonuçlara vardıklarını söyleyebiliriz.Nitekim Muaviye’yi oniki halifeden sayanlar, oğlu Yezid’i onikidendışarı saymaya mecbur olmuşlardır. Yezid’i ise babası Muaviye,bizzat kendisi, yerine halife olarak dikmiştir, bunu unutmamakgerekmektedir. Muaviye’yi kabul ederken onun göstermiş olduğuhalifeyi inkâr etmek mantıklı olmaz. Bu durumda Muaviye’nin deonikinin içinde bulunması doğru olamaz. Yezid, babası Muaviye’ninhayatında da dinsizliği ile meşhur idi. Muaviye’yi aklamak isteyenĐbn-i Kesir bütün bu hususları göz ardı ederek halifelerin sayısınıyamalak bir şekilde Müslümanların önüne sermiştir. Đbn-i Kesir gibidaha nice Sünni alimler halifelerin içine tarihte fasık bilinen kişilerisaymışlar ki, oniki sayısı yerini bulsun. Hazır bir şekilde Ehl-i Beyt’inoniki imamı varken sayıları yamalamaya ne gerek var anlayamıyoruz.Tarihe baktığımızda Ehl-i Beyt imamları oniki olarak meşhurdur. Enmühim olanı da, hadise dayanarak oniki halife ancak Ehl-i Beyttarafından tam Kureyşlidirler. Đbn-i Kesir ve benzerlerinin getirdiklerioniki halifenin içinde Kureyşli olmayanlar da vardır. Tarih akışı içindearka arkaya oniki halifeyi temsil edebilecek tek bir taraf vardır onlarda Ehl-i Beyt imamlarıdır. Peygamber efendimiz de ancak Ehl-iBeyt’ini ümmetine vasiyet etmişti. Peygamber efendimiz kendisindensonra ümmetini fitnenin içine başıboş olarak bırakıp gitmemiştir. Esasmesele, bu vasiyetlere rağmen ne olmuştu? Ebu Bekir’e bey’atedildiğinde peygamber efendimizin kızı Fatime, babasından sonra altıay hayatta kaldığı halde Ebu Bekir’e bey’at etmeden vefat etmişti.Hâlbuki peygamber efendimiz kızı Hz. Fatime hakkında şöylebuyurmuştu: “Kızım Fatime, benden bir parçadır. Onu üzen beniüzer. Beni üzen de şüphesiz Allah’ı üzmüştür.” Yine peygamberefendimiz şöyle buyurmuştu: “Ey Fatime! Allah, senin rızana rızave senin gazabına gazap gösterir!” Sahih olan bu iki hadisten vetarihin bizlere sunduğu delillere dayanarak diyebiliriz ki: Hz. Fatime,peygamber efendimizin vefatından sonra altı ay yaşadığı halde halifeolarak gösterilen Ebu Bekir’e bey’at etmeden vefat etmesi, EbuBekir’i halife olarak kabul etmediğini ve ondan razı olmadığınıgösterir! Yine de tarihte belli olduğu gibi, Ebu Bekir’e bey’at etmekistemeyen Ehl-i Beyt’e tehdit edilmiş ve bu tehdit o kadar ileri gitmiştiki, Ehl-i Beyt’in içinde oturduğu peygamber efendimizin evi, ateş ile

48

Page 49: _kuranda Enis Emir

yakılmaya çalışılmıştı. Bu yetmediği gibi, kapının arkasında bulunanhamile olan Hz. Fatime’nin ezilmesine ve böylece çocuğunudüşürmesine sebep oldular. Tarih kitaplarında Hz. Fatime’nin 23 veya25 yaşında vefat ettiği nakledilmektedir. Tarihin akışı böyle iken,Ehl-i Beyt imamlarından Kur’an-ı Kerim’in tefsirini kim kabuledebilir veya kim onlardan bir şey nakletmeye cesaret edebilirdi?Tarihin içinde olan olayların doğruluğunu bilmek isteyenlerin SahihiBuhari, Sahihi Müslim, Beyhaki’nin Süneni, Tabari’nin Tarihi veĐbn’ül Esir’in de tarihlerine bakmaları yeterlidir. Anlattıklarımızgerçektir, fakat gerçek her zaman acı olmuştur. Ashabın nasıl biryapıya sahip olduklarını önsöz kısmında açık bir şekilde ifadeetmiştik, tekrarına gerek görmüyoruz.

49

Page 50: _kuranda Enis Emir

Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt

Kur’an-ı Kerim deyince neden aklımıza Ehl-i Beyt geliyor?Muteber ve sahih olan hadis kitaplarına baktığımızda sorumuza cevapolarak çok önemli bir hadis-i şerifi görüyoruz. Peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Đçinizde değeri biçilmez ağırşey bırakıyorum. Hidayet dolu olan Allah’ın kitabı ve Ehl-iBeyt’im. Bunların ikisine tutunursanız asla doğru yoldançıkmazsınız. Bunların ikisi de Kevser havuzunun başucunavarıncaya dek asla birbirinden ayrılmayacaklar!” Sahih-iMüslim’deki rivayette ise şöyle bir kısım var: “… sizlere Ehl-iBeyt’ime karşı tutumunuzdan dolayı şimdiden Allah’ın azabınıhatırlatmak istiyorum!” Peygamber efendimiz bu kısmı üç keretekrarlamış!

Hadisin kaynaklarına yer vermeden önce, hadisin tarihiönemine dikkati çekmek istiyoruz. Sahih olan rivayetlere göre hadis-işerifi peygamber efendimiz veda haccında onbinlerce Müslüman’ınhuzurunda buyurmuştur. Ayrıca tarihte bu hadis o kadar meşhurdur ki,söylendiği günün tarihi de bellidir. Peygamber efendimiz hicretinonuncu yılında zilhicce ayında yakınları ve kalabalık bir topluluk ileveda haccına gitmişti. Mekke’de haccını eda ettikten sonra Medine’yedönerken Cuhfe nahiyesinde Ğadir-u Humm adlı gölbaşındakonaklaması için vahiy inmişti. (Bunun rivayetlerine, tefsirin içindeyeterince yer vereceğimizden şimdi tafsilatına girmiyoruz.) Gölünkenarındaki büyük ağaçların altına kendisine yer yapılmıştı. Yazgünlerinin öğle vakti idi. Đnsanlar yere oturabilmeleri için elbiselerinialtlarına seriyorlardı. Çok şiddetli bir sıcaklık vardı. Peygamberefendimiz öğlen namazını kıldırdıktan sonra hazır olan 90 ile 120 binMüslüman’ın önünde hazırlanmış olan mimberine çıktı. Yanına Hz.Ali’yi alıp şöyle söze başladı: “Ey insanlar! Yakın bir zamandaaranızdan ayrılacağım. Rabbimin davetine icabet edeceğimşüphesizdir. Đçinizde, onlara tutundukça asla doğru yoldançıkmayacağınız değeri biçilmez iki ağır şey bırakıyorum. Birincisionda hidayet olan Allah’ın kitabı ve Ehl-i Beyt’im. Bunların ikiside kıyamet gününe dek asla birbirinden ayrılmayacaklardır!”Bunun üzerine yanında duran imam-ı Ali’nin elinden tutup havayakaldırdı. O kadar kaldırdı ki, ikisinin de koltuk altları gözüktü vebuyurdu ki: “Ey insanlar! Đman edenlere kendi nefislerinden daha

50

Page 51: _kuranda Enis Emir

evla olan kimdir?” Hazır olan Müslümanlar bağrışarak şöyle dediler:“Allah ve peygamberi daha iyi bilirler.” Bunun üzerine peygamberefendimiz şöyle devam buyurdular: “Allah, şüphesiz benimMevla’mdır. Ben de iman edenlerin Mevla’sı ve onlara kendinefislerinden daha evla olanıyım. Ben kimin Mevla’sı isem bu Alide onun Mevla’sıdır!” Peygamber efendimiz onbinlerce hazırMüslüman’a bunları üç veya dört defa tekrarladıktan sonra mübarekellerini havaya kaldırıp açarak şöyle duada bulundu: “Ey Allah’ım!Kim Ali’yi kabul ederse sen de o kişiyi kabul et ve her kim Ali’yibuğz ederse sen de onu buğz et; kim Ali’ye yardımcı olursa sen deona yardımcı ol, kim Ali’yi küçük düşürmek isterse sen de o kişiyiküçük düşür ve hakkı daima Ali ile beraber kıl! Hazır olanlarınızmevcut olmayanlara bunları bildirsinler!” Bunun üzerine tüm hazırolanlar kadın erkek hepsi de imam-ı Ali’yi kutlamaya başladılar. Đlkolarak kutlayanların arasında Ömer ve Ebu Bekir vardı. Ömer dedi ki:“Sana kutlu olsun, sana kutlu olsun ey Ebu Talib’in oğlu! Bugünbenim ve tüm iman edenlerin Mevla’sı olarak sabahladın!”

Hadis-i şerif tam metni veya muhtasar olarak çok sayıdamuteber kitaplarda nakledilmiştir. Hadis-i rivayet edenler başta ashapolmak üzere 110 sahabedir. Bütün bu sahabeler Ğadir-u Hummhadisini kendilerinden sonrakilere aktarmışlardır. Ashabı görentabiinden de güvenilir 84 kişi de hadisi o sahabelerden nakletmişlerdir.Sonraki alimlerden 360 kişi de bu hadisi kitaplarında zikretmişlerdir.Ğadir-u Humm hadisi için de hususi olarak da 26 alim kitaplaryazmıştır.

Hadis-i şerifte geçen ifadeler herkesin kolayca anlayabileceğişekildedir. Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt, ikisi birbirine bağlanmış,kıyamete dek asla birbirinden ayrılmayacaktır. Đkisinden sadece birinetutunmak asla doğru yola götürmez. Buna dair hadiste açık ifadevardır. O zaman Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt’e nasıl tutunmamızlazım? Tabarani’nin nakletmiş olduğu hadiste peygamber efendimizşöyle buyurmuşlar: “Ehl-i Beyt’ime bir şey öğretmeyekalkışmayınız, zira onlar, sizlerden daha bilgilidirler!” Ehl-iBeyt’in bilgisi şüphesiz olarak Kur’an-ı Kerim’de de öncüdür.Nitekim şanı yüce Allah her şeye dair Kur’an’da ilim olduğunu çokyerde buyurmuştur. Kur’an-ı Kerim, onun ilmi ve Ehl-i Beyt birbirinebağlı olarak bizlere vasiyet edildiğine göre, Kur’an bilgisini Ehl-iBeyt’ten hariç bir yerden almamız nasıl doğru olabilir? Kur’an-ıKerim şanı yüce Allah tarafından kâmil olarak tanıtıldığına göre,

51

Page 52: _kuranda Enis Emir

onunla kıyamete dek beraber olan Ehl-i Beyt’in de kâmil olmasıgerekmez mi? Kamil olanı noksan birinin temsil etmesi akılcı olurmu? Kur’an-ı Kerim’in her türlü şüpheden ar olduğuna dair ilahi birbeyan vardır. Buna bağlı olarak Ehl-i Beyt de her şüpheden ardır.Đkisinde şüphe uyandıracak bir taraf olması düşünülemez. Aksitakdirde noksan olan kâmil olanı sığamaz. Şanı yüce olan Allah şöylebuyuruyor: “Şüphe yok ki bu, pek güzel ve şerefli Kur’an’dır. Ona,temiz olanlardan başkası dokunamaz.” (Vakıa Suresi: 77-79). Ayetikerimenin zahiri anlamına bakıp hüküm vermek doğru olamaz.Nitekim Kur’an’a temiz olan veya olmayan da el sürebilir. Ayetin esasanlamına gelebilmemiz için te’vile başvurmamız gerekmektedir.Kur’an-ı Kerim’in içinde her türlü pisliklerden ar edildiğini bildirdiğibeş kişi vardır. Ehl-i Beyt’in kimler oldukları bölümünde sizlereayrıntılı bir şekilde Ehl-i Beyt’in beş kişiden oluştuğunu ve bunlarınhakkında Ahzab Suresi’nin 33. ayetinin de şöyle ifade edildiğinibildirmiştik: “Ey Ehl-i Beyt! Allah, ancak ve ancak sizden hertürlü pisliği gidermek ve sizleri tertemiz kılmak ister.” Yine öncekitemizliğe dönersek ayetin anlamını vermek şimdi mümkün olabilir:Ancak özü temiz olanlar Kur’an’ın ilmine erişebilirler. Bunlar da Ehl-iBeyt’ten başkaları değillerdir. Tertemiz olan Kur’an ve tertemiz olanEhl-i Beyt. Ehl-i Beyt imamlarından alınmayan tefsirlere baktığımızdaortada ne kadar çelişkilerin bulunduğunu hemen fark edebiliriz.Nitekim Ehl-i Beyt’in dışındaki tüm âlimler noksandır, Ehl-i Beyt isekâmildir. Tercih aklıselim insanların elinde olunca elbette kâmilolanları seçeceklerdir. Kur’an-ı Kerim’in tefsirini ashaptan alanlar,ashabın genel olarak yapısını bildikten sonra ondan vazgeçmelerigerekmektedir. Nitekim ashabın içinde münafık olanların varlığışüphesizdir. Aynı zamanda ashabın içindeki iyiler de her türlüpislikten ar edilmemişlerdir. Yani yalan söyleyebilirler veya kendinefislerine uyabilirler. Đşte bütün bu durum Ehl-i Beyt imamlarındanuzaktır. Çünkü kendileri her türlü pislikten Allah’ın isteği üzeretemizlenmişlerdir. Her şey ortada, Kur’an-ı Kerim’in tefsiri vete’vilini doğru bir şekilde bizlere aktarabilecek ancak ve ancak Ehl-iBeyt imamlarıdır. Şanı yüce Allah te’vil konusunda şöyle buyurmuş:“Hâlbuki onun (Kur’an’ın) te’vilini ancak Allah bilir ve ilimdederinleşmiş olanlar ki: Biz ona inandık, hepsi Rabbimizinkatındadır, derler. Ancak akıl sahipleri düşünebilirler.” (Al-iĐmran Suresi: 7). Bu ayetin okunuşunu başka bir şekilde Türkçeyeaktaranlar çoktur. Onlara göre; Kur’an’ın te’vilini ancak Allah kendisi

52

Page 53: _kuranda Enis Emir

bilir ve iman edenler de buna inanmıştır, şeklinde Türkçeye mealolarak verilmiş. Kur’an-ı Kerim’in te’vilini ancak ve yalnız Allah bilirdediğimiz zaman, O’nun göndermiş olduğu peygamberlerin zayıflığınıifade etmiş oluruz. Şüphesiz bütün peygamberler ilahi kitaplarınte’vilini biliyorlardı. Aksi takdirde onların bilmediklerini bizlereöğretemezlerdi. Onlar da şüphesiz olarak şanı yüce olan Allah’ınte’vili biliyorlardı. Nitekim kendileri O’nu yeryüzünde temsilettiklerine göre elbette geniş ilme sahip olmaları gerekmektedir. Eksikolan kâmil olanı temsil edemez. Peygamber efendimiz Muhammed(s.a.v.) ashabına hitaben şöyle buyurmuştu: “Kur’an’ın inişindesavaştığım gibi benden sonra içinizden biri Kur’an’ın te’vili içinsavaşacaktır.” Ashabın içinde hazır olan Ebu Bekir dedi ki: “EyResulullah! O kişi ben miyim?” Peygamber efendimiz buyurdu ki:“Hayır, sen değilsin!” Bunun üzerine Ömer dedi ki: “Ey Resulullah!O kişi ben miyim?” Peygamber efendimiz cevaben buyurdu ki:“Hayır, sen değilsin. Lakin o ayakkabılarımı tamir edendir!”Ashap, peygamberin ayakkabılarını tamir eden Hz. Ali’nin yanınavarıp ona bu müjdeyi verirler. Hadisin kaynaklarına geçmeden önceonun açıklamasına girmekte fayda görüyoruz. Hz. Ali Kur’an’ınte’vili için savaşacağı açık bir şekilde ifade buyrulmuştur. Hz. Ali,te’vilin ne olduğunu bilmese onun uğruna nasıl savaş verebilir?Bilhassa Hz. Ali’ye karşı kimlerin savaştığını tarihte gördüğümüzdepeygamber efendimizin buyurmuş olduğu hadisin önemini daha iyianlarız. Đmam-ı Ali hazretleri peygamber efendimizin vefatından sonraYahudi veya Hıristiyanlara karşı savaşmamıştı. Müslüman olduklarınıiddia edenlere karşı savaşmıştı. Đşte burada te’vilin yeri vardır.Nitekim bütün ihtilaflar te’villerden dolayı olmuştu. Ama peygamberefendimiz bu ihtilafları önlemek için ashabına bu durumdayapacaklarını bildirmişti. Onların yapacakları sadece Đmam-ı Ali’ninyanında yer almaktı. Tarihe baktığımızda ashabın sayısı azdenmeyecek kadarı Đmam-ı Ali’ye karşı cephe almışlardı. Đmam-ıAli’ye karşı savaşanlar Kur’an’dan hiçbir şey anlamayanlardır. TıpkıKur’an’ın inişinde peygamber efendimize karşı savaşanlar gibidir.Onlar da Kur’an’ın ne getirdiğini bilmiyorlardı. Neticede diyebilirizki: Kur’an-ı Kerim’in te’vilini Ehl-i Beyt imamlarından başka biryerden almak, peygamber efendimizi terk edip başka yerden almakgibidir. Kur’an’ın te’vili hakkında şimdiye dek Ehl-i Beyt’ten hariç biryerden getirilen bütün rivayetler insanların kendi akıl mahsulündenbaşka bir şey değildir. Ehl-i Beyt imamlarının getirmiş oldukları

53

Page 54: _kuranda Enis Emir

te’viller ise sadece vahyin sahibi olan peygamber efendimize aittir.Bunu inkâr etmek akıl ve mantığa ters düşer. Yukarıda zikretmişolduğumuz hadisi nakledenler şunlardır:

Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel “Müsned” adlıkitabında.

Sahih sahibi Nesei “Hasais” adlı kitabında.Hakim en-Nişaburi “Müstedrik” adlı kitabında.Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” adlı kitabında.Đbn-ül Esir “Usud-ul Ğaabe” adlı kitabında.Đbn-i Hacer el-Askalani “El-Đsabe” adlı kitabında.El Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” adlı kitabında.Đbn Abdel-Birr “El Đstiy’ab” adlı kitabında.Ebu Ya’la “Müsned” adlı kitabında.Beyhaki “Şu’b el-Đman” kitabında.Said bin Mansur “Sünen” kitabında.Deylemi “Firdevs” kitabında.Đbn Huban “Sahih” kitabında.Muhib et-Tabari “Riyad-un Nadara” kitabında.Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabında.

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) başka hadislerindede, Kur’an-ı Kerim’in bilgisini Đmam-ı Ali’den almamıza açık birşekilde işaret buyurmuştur: “Ali Kur’an ile beraberdir. Kur’an’daAli ile beraberdir. Đkisi kıyamet gününe kadar asla birbirindenayrılmazlar!” Bu durumda Kur’an’ı Đmam-ı Ali’den öğrenmemizgerekmez mi? Kur’an ile beraber olanın her şüpheden ar olmasıgerekmez mi? Nitekim Đmam-ı Ali hazretleri Muaviye ve ordusunakarşı savaştığında, yenilmek üzere olan Muaviye ordusunda büyük birhileye başvurulmuştu. Muaviye ordusu mızraklarının ucuna Kur’an-ıKerim’i asarak Đmam-ı Ali’nin ordusunu muhakemeye davet etmişti.Đşte bunun üzerine Đmam-ı Ali hazretleri kendi ordusuna şunlarıbuyurmuştu: “Bunların gösterdiklerinin arkasında hileden başkabir şey yoktur. Gösterdikleri susan Kur’an’dır, ben ise konuşanKur’an’ım!” Đmam-ı Ali hazretleri kâğıt üzerine yazılan Kur’an’ınnasıl algılanmasını güzel bir şekilde ifade buyurmuştur. Faziletüzerine yazılmış olduğu kâğıtta değildir. Kur’an’ın esas fazileti onuanlatan, beyan eden akıldadır. Đnsanların aklı olmasaydı Kur’an’ın nefaydası olabilirdi? Đşte kâmil aklın timsali Đmam-ı Ali hazretleri debuna işaret buyurmuştur. Kendisi Kur’an’ın tercümanıdır. Şimdiki

54

Page 55: _kuranda Enis Emir

yüksek okullarda okutulan kitaplar yeterli olsaydı, o okullarda okutanöğretim hocalarına gerek kalmazdı. Herkes kitabını alıp kendi başınadoktor, mühendis veya avukat olabilirdi. Lakin burada bilgilerindoğruluğunu ve beyanını ifade edenlere gerek vardır. Aksi takdirdeherkes okuduğunu kendi anlayışı ile tespit ederse, ortaya çıkacak olanihtilafı düşünmek lazım. Aynı konuda Kur’an’dan bahsedebiliriz.Kur’an-ı Kerim peygamber efendimiz tarafından vahiy olarak alınmışve ondan sonra ümmetine emin eller olan Ehl-i Beyt’ine bırakılmıştı.Kur’an’ın bütün ümmete istediği şekilde algılaması için terk edildiğinisöylemek, Kur’an-ı Kerim’i tekzip etmek isteyenlerin ekmeğine yağsürmekten başka bir şey olamaz. Nitekim Kur’an’ı tekzip etmekisteyenler içindeki anlaşılması zor ve te’vile ihtiyaç duyan yerlerinedayanarak yola çıkmaktadırlar. Bunu ortadan kaldırabilmenin tek yoluhalen elimizde mevcut olan Ehl-i Beyt imamlarının te’vili ve tefsirinebaşvurmaktır. Türkiye’mizde öyle tefsirler Türkçeye daha tercümeedilmemiş olmasından dolayı normal vatandaşın onlardanfaydalanması zordur. Đnşallah bu durum yakın bir tarihte değişir veherkes bahsettiğimiz ilimden faydalanır. Yukarıda zikretmişolduğumuz hadisin kaynakları:

Hakim en-Nişaburi “Müstedrik” kitabında. Munavi “Fayd-ul Kadir” kitabında.Tabarani “Mu’cam-ul Evsat” kitabında.Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabında.Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabında.Đbn-i Hacer el-Heytemi “Sava’ik-ul Muhrika” kitabında.Şeblenci “Nur-ul Absar” kitabında.

Peygamber efendimiz başka bir hadisinde şöyle buyurmuş:“Đçinizde en doğru hüküm vereniniz Ali’dir!” Doğru hükümverebilmek için şüphesiz Kur’an’ın ilmine sahip olmak gerekmektedir.Bu durumda Đmam-ı Ali ile eş tutulabilecek hiçbir sahabe yoktur.Hüküm açısından en doğru olan elbette ümmetin her konuda müracaatyeri olmalıdır. Aksi takdirde şimdi vardığımız yere varırız. Hadis-işerifin kaynakları şunlardır:

Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel “Müsned”kitabında.

Đbn-i Mace “Sahih” kitabında.Buhari “Sahih” kitabında.Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” adlı kitabında.

55

Page 56: _kuranda Enis Emir

Suyuti “Dürr-ul Mensur” tefsirinde.Beyhaki “Delail” kitabında.Hakim en-Nişaburi “Müstedrik” adlı kitabında.Đbn-i Sa’d “Tabakaat” kitabında.Đbn-ül Esir “Usud-ul Ğaabe” adlı kitabında.Đbn Abdel-Birr “El Đstiy’ab” adlı kitabında.Đbn-i Hacer el-Heytemi “Sava’ik-ul Muhrika” kitabında.Đbn Asakir “Tarih Damaşk” kitabında.Đbn-i Hacer el-Askalani “Fath-ul Bari” adlı kitabında.Bağavi “Müsned” kitabında.Muhib et-Tabari “Riyad-un Nadara” kitabında.Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabında.Tabarani “Mu’cem” kitaplarında.

Đmam-ı Ali hazretleri mimberden hitaben şöyle buyurdu: “Eyinsanlar! Allah’ın kitabı hakkında bana sorunuz. Her ayetinnerede, gece mi, gündüz mü, düzlükte mi, dağlıkta mı indiğini sizebildireyim!” Đmam-ı Ali hazretlerinin bu meşhur sözleri bizlere onunKur’an bilgisinin genişliğini iletmesine yeterlidir. Ayrıca bu özelliğehiçbir sahabe sahip değildi. Kur’an-ı Kerim’in bilgisini peygamberefendimizden sonra Đmam-ı Ali’den almamız, doğruyu öğrenmekaçısından yararımızadır. Đmam-ı Ali hazretlerinin buyurmuş olduğusözleri nakleden kaynak kitaplar şunlardır:

Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” kitabında.Đbn-i Sa’d “Tabakaat” kitabında.Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabında.Đbn Asakir “Tarih Damaşk” kitabında.Đbn-i Hacer el-Askalani “Tehzib-ut Tehzib” ve “El-Đsabe”

kitaplarında.Đbn Abdel-Birr “El Đstiy’ab” kitabında.Đbn Cerir et-Tabari “Cami-ul Beyan” tefsirinde.Đbn’ul Anbari “Masahif” kitabında.Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabında.Muhib et-Tabari “Riyad-un Nadara” kitabında.El-Munavi “Fayd-ul Kadir” kitabında.

Ashabın hafızlarından olan Abdullah bin Mes’ud hazretlerişöyle buyurmuş: “Kur’an yedi harf üzerine indirildi. Her harfinzahir ve batın anlamı vardır. Ali bin Ebi Talib (a.s.) ise bu

56

Page 57: _kuranda Enis Emir

harflerin zahir ve batın manalarına haiz idi.” Bu haberdenanlaşıldığı gibi Kur’an-ı Kerim’in gizli ve aşikâr olan taraflarını ancakhazreti Ali efendimiz biliyordu. Zaten iki ilme sahip olmadanKur’an’a tefsir veya te’vil vermek mümkün değildir. Ashabınhafızlarından bilinen Abdullah bin Mes’ud hazretleri de o ilimdenuzak olduğunu açık bir şekilde ifade buyurmuştur. Bu durumda Đmam-ı Ali hazretleri Kur’an bilgisinde ashabın içinde eşsizdir. Gazali’ninmeşhur bir sözü vardır: “Kur’an’ın gerçek ilmini ancak Hz. Ali’denalabiliriz!”

Kaynak kitaplar:Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” kitabında.Đbn Asakir “Tarih Damaşk” kitabında.Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.), kızı Fatime

hazretlerine şöyle buyurmuş: “Ey Fatime! Razı olmaz mısın ki seni,ümmetimin içinde en bilgilisi, en önce Đslam olanı ve en azimhilme sahip olanı ile evlendirdim!” Hadisten açık bir şekilde belliolduğu gibi ümmetin içinde en bilgilisi Đmam-ı Ali hazretleridir.Kur’an ilmi konusunda başkasına gitmek doğru olabilir mi? Şanı yüceolan Allah şöyle buyurmuş: “Bilenlerle bilmeyenler hiç bir olurmu?”

Hadis-i şerifin kaynakları:Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel “Müsned”

kitabı.Tabarani “Mu’cem” kitabı.Hakim en-Nişaburi “Müstedrik” kitabı.Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabı.Đbn-ül Esir “Usud-ul Ğaabe” kitabı.Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabı.Đbn-i Sa’d “Tabakaat” kitabında.Đbn Abdel-Birr “El Đstiy’ab” kitabı.Deylemi “Firdevs” kitabı.Munavi “Fayd-ul Kadir” kitabında.Muhib et-Tabari “Riyad-un Nadara” kitabında.Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” kitabı.

Resulullah Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuş: “Ben hikmetşehriyim, Ali ise bu şehrin kapısıdır!”

Hikmetin ilim ile beraberlik açısından önemini fazlası ilebelirtmeye gerek görmüyoruz. Nitekim hikmetsiz bir insanın ilmi de

57

Page 58: _kuranda Enis Emir

tuzsuz yemeğe benzer. Đlim ve hikmet birbirine kenetlenmiş en önemlideğerlerdir. Bu değerlere sahip olan Đmam-ı Ali hazretleri olduğunagöre Müslümanlar nereye gidiyor? Kur’an’ın hikmetini sahibindenöğrenelim.

Hadis-i şerifin isnatları:Termizi “Sahih” kitabında.Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” kitabında.Munavi “Fayd-ul Kadir” kitabında.Hatib el-Bağdadi “Tarih Bağdad” kitabında.Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabında.Đbn Cerir “Tehzib-ul Asar” kitabında…

Yukarıdaki hadise yakın bir şekilde Peygamber efendimizşöyle buyurmuştur: “Hikmet on parçaya bölündü. Dokuz parçasıAli’ye ve geri kalan bir parçası da insanlara verildi. Đnsanlaraverilen o parçada Ali onlardan daha bilgilidir.” (Yukarıdakikaynaklar)

Peygamber efendimiz başka bir hadisinde şöyle buyurmuş:“Hikmeti, biz Ehl-i Beyt’te kılan Allah’a hamd olsun!” (Hanbelîmezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel’in “Menakib” adlı kitabından.)

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ben ilmin şehriyim. Ali ise bu şehrin kapısıdır. Đlim isteyenkapısına gelsin.”

Allah rızası için doğruyu konuşalım, Müslümanların ilmigerçekten ilim kapısı olan Hz. Ali’den midir? Hangi camide Đmam-ıAli’nin ilmine dayanarak bir fetva verildiğini duydunuz? HangiMüslüman büyüklerinden Hz. Ali efendimize dayanarak hükümverdiklerini duydunuz? Peygamber efendimizin vefatından sonra ilminkapısı terk edilmiş ve yok edilmesi için de Müslümanlar ellerindengeleni bırakmamışlardı. Bu yetmiyormuş gibi de Đmam-ı Ali ve onunzürriyetinden olan imamların mezhebine uyanlara da rafizi demişlerve halen diyorlar. Şanı yüce olan Allah şöyle buyuruyor: “Evlerekapılarından giriniz!” Evin kapısından değil de başka bir yerdengeçen hırsızdır! Peygamber efendimizin ilim şehrine varmak isteyenşüphesiz olarak Đmam-ı Ali’nin kapısından girmelidir. BilhassaKur’an-ı Kerim gibi önemli noktalarda ilim kapısını terk etmeningetirebileceği ve getirmiş olduğu felaketleri düşünmek pek zor

58

Page 59: _kuranda Enis Emir

değildir. Şanı yüce olan Allah ve onun elçisi bizlere kapıyıgöstermişler, bize düşen onların buyruğuna boyun eğmektir. Aksitakdirde mel’un şeytanın nefsine uymuş oluruz. Kendisine secde etdenildiğinde, nefsini kıyas etti ve Allah’ın ebedi lanetine duçar oldu.Bizler de kendi kendimize kıyas edip, işte şöyle olursa da olur veyaböyle olursa da olur, kapıya ne gerek var? Gibi kıyaslarakapılmayalım. Rahmanın yoluna gelmekte artık gecikmeyelim çünküöyle bir gün yaklaşıyor ki, o günde nedamet hiç fayda vermeyecektir.

Hadis-i şerifin isnatları:Hakim en-Nişaburi “Müstedrik” kitabı.Hatib el-Bağdadi “Tarih Bağdad” kitabında. Đbn-ül Esir “Usud-ul Ğaabe” kitabı.Đbn-i Hacer el-Askalani “Tehzib-ut Tehzib” kitabı.Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabı.Munavi “Fayd-ul Kadir” kitabı.Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabı.Tabarani “Mu’cam-ul Evsat” kitabı.Đbn-i Cerir “Tehzib-ul Asar” kitabı.Muhib et-Tabari “Riyad-un Nadara” kitabı.Ebu Nu’aym el-Đsfahani “El-Ma’rifatu” kitabı.Deylemi “Firdevs-ul Ahbar” kitabı.Đbn Asakir “Tarih Damaşk” kitabı.Đbn-i Hacer el-Heytemi “Sava’ik-ul Muhrika” kitabı.Damiri “Hayat-ul Hayvan” kitabı…Hadis-i ihrac edenler: Akili; Đbn Udeyy ve Termizi.

Yine peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ey Ali! Benden sonra ümmetimin ihtilafa düştüğü konulardaonlara doğruyu beyan eden sen olacaksın!”

Ümmetin peygamberinden sonra ne kadar ihtilaflara düştüğünütek tek saymaya gerek görmüyoruz. Nitekim ümmetin durumu herkeseaşikârdır. Bütün bunların tek sebebi vardır, o da Đmam-ı Ali’yikendilerine kılavuz edinmedikleridir. Peygamber efendimiz, Đmam-ıAli’yi beyan edici olarak arkasında ümmetine bıraktığı halde, ümmetçoğunlukta o hazreti terk etmiş ve halen onu aramamaktadır. Kur’an-ıKerim’in tefsirlerini onlarca cilde doldurdukları halde o açıklayıcıimamın ilminden zerre kadar faydalanmamış, ona müracaatetmemişler ve halen etmemektedirler. Bu kadar derin cehaletinsebebini anlamak isterdik.

59

Page 60: _kuranda Enis Emir

Hadis-i şerifin isnatları:Hakim en-Nişaburi “Müstedrik” kitabında.Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet’ul-Evliya” kitabında.Muttaki el-Hindi “Kenz-ul Ummal” kitabında.Munavi “Kunuz el-Hakaik” kitabında.Deylemi “Firdevs” kitabında.Đbn Asakir “Tarih Damaşk” kitabında.Đbn-i Hacer el-Heytemi “Sava’ik-ul Muhrika” kitabında.Hadis alimi Đbn Udeyy’de ihrac etmiş.

Muhterem okuyucumuz,Kur’an-ı Kerim’in tefsiri ve te’vilini kimlerden almamızın

gerektiğini sahih ve muteber olan Sünni itikadının kitaplarınadayanarak elimizden geldiğince açıklamaya çalıştık. Özellikle“Sünni” itikadının kitaplarını, üstüne basarak ifade etmemizsadece yazdıklarımızın herhangi “Şii” kitaplarından alıntılarolmadığını kanıtlamak içindir. Yoksa bizim bu ayrılığa katkımızolsun diye değil. Bu ayrılık mevcuttur fakat bunu yok etmenin tekyolu vardır, o da hadislerde belli olduğu gibi Ehl-i Beytimamlarına sarılmak ve din ilmini onlardan almaktır. Ne zamandin kaynağımız aynı olursa o zaman birlik ve beraberlik olur. Bu,sadece itikat açısındandır. Hepimiz aynı vatanın evladıolduğumuza göre, bizleri birleştirmesi gereken başka noktalar davardır. O konu kitabımızın haricindedir.

Bu tefsirimizi, peygamber efendimizin buyurmuş olduğugibi Ehl-i Beyt imamlarına dayanarak ortaya getirdik. Şimdiyekadar okumuş olduğunuz tefsirlerden çok değişik olduğunugöreceğinizden şüphemiz yoktur. Bu durum gayet normaldir,nitekim Türkiye’mizde şimdiye kadar öyle bir tefsir mevcutdeğildir. Çünkü Ehl-i Beyt imamlarına dayalı Türkçe sözlü birtefsir sunmanın zahmetine şimdiye dek kimse girişmemiş ve bunabelki de gerek duyanlar olmamıştır. Bu boşluğu kısmen olsa dadoldurabilirsek kendimizi mutlu sayarız. Gayret bizden, tevfik iseşanı yüce olan Allah’tandır.

60

Page 61: _kuranda Enis Emir

Tefsir kitabımıza dair önemli bilgiler

Tefsirimiz alışılmış olduğu tarzdan çok değişik bir şekilde elealınmıştır. Tefsirin yanına te’vile geniş bir şekilde yer verdik. Te’viliancak Ehl-i Beyt imamlarından sabit olduğu takdirde tefsirimize aldık.Mevcut olan basılı tüm tefsirlerden istifade ettik. Basılı bir şekildemevcut olmayan tefsir kitaplarından, basılmış olanların naklindenfaydalandık. Nitekim çok mühim olup da basılmayan nice tefsirkitapları vardır. Tefsirimizde Ehl-i Beyt’in yoldaşları olan zatlarıngörüşlerine geniş bir şekilde yer verdik. Sünni kardeşlerimizinkitaplarında faydalı tüm rivayetlere de yer verdik. Kısacası Ehl-i Beytimamlarına dayanan tüm rivayetlere değindik. Ehl-i Beytimamlarından gelen tefsirlerde veya te’villerde alışmayanlara zorgeleceğini düşündüğümüz halde aynı şekilde okuyucumuza sunduk.Manasında zorluk çekebileceği konuları da okuyucunun kendi hürirade ve vicdanına bıraktık. Ehl-i Beyt’in değerini anlayanlar içinkonunun ağırlığı ne kadar zor olsa da altından kalkacaklarınainanıyoruz. Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu: “BizimEhl-i Beyt’in hakkında size ağır gelen haberler olursa onları inkâretmeyiniz. O haberleri bize geri çeviriniz!” Yani, Ehl-i Beythakkında sizlere ağır gelen bir haber duyarsanız onun varlığı veyadoğruluğu hakkında hemen inkâra koşmayınız. O haberi Ehl-i Beyt’eiletip, kendilerine bırakınız. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.)de Ehl-i Beyt’inin durumunu daha açık bir şekilde bizlere şöylebuyurmuştur: “Bizim Ehl-i Beyt’in sırrı zorun zorudur. Bu sırrıancak Allah’a yakın bir melek veya ona vahiy indirilmiş birpeygamber veya Allah’ın, kalbini iman ile imtihan etmiş olduğubir insan taşıyabilir!” Evet, gerçekten de öyledir, Ehl-i Beyt’in esasvarlığını anlayabilmek için iman ehli olmak şarttır. Ehl-i Beyt’infaziletlerine tahammül etmek her Müslüman’ın işi değildir. Nitekimher Müslüman iman sahibi değildir. Ama her iman sahibi ehl-iMüslüman’dır. Đman dereceleri de farklıdır. Her iman eden aynı imanasahip değildir. Bakınız Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu: “EbuZer, Selman’da iki ilmi bilseydi, şüphesiz onu öldürürdü!” Yani,Ebu Zer hazretleri, Selman hazretlerinin mertebesinin yüceliğinibilseydi kendisi şüphesiz o yüceliğin sarhoşluğundan helak olurdu.Ehl-i Beyt muhiplerinin de iman derecesi aynı değildir. Herkes aynışekilde Ehl-i Beyt’e bağlı değildir.

61

Page 62: _kuranda Enis Emir

Kur’an-ı Kerim hakkındaki görüşümüz şudur:1- Kur’an-ı Kerim, peygamber efendimize indiği ayet hacmi

ile zamanımıza kadar aynı hacimde gelmiştir. Kur’an-ı Kerim ayetolarak ne eksiktir ne de fazladır. Bu, bizim görüşümüz açısından değilEhl-i Beyt imamlarının bizlere bildirmiş oldukları haberleredayanaraktan kabul edilmiştir. Ehl-i Beyt imamları daima bizlerinKur’an’a tutulmasını vasiyet etmiş ve Kur’an’ın faziletlerindenbahsetmişlerdir. Aynı zamanda peygamber efendimiz onbinlercehaccının önünde Ğadir-u Humm yerinde bizlere, Ehl-i Beyt’inin veKur’an’ın birbirinden kıyamete kadar ayrılmayacaklarını bildirmiştir.Bu vasiyet Kur’an-ı Kerim’in eksik olmadığına en büyük delildir.

2- Kur’an-ı Kerim iniş sebebine göre sıralamasının tahrifedildiğinden şüphemiz yoktur. Bazı ayetlerin yer değişmesi ile ortayaçıkan anlam kopukluğu halkın içinde Kur’an’ın tahrif edildiği veyaimha edildiği kanaatini uyandırmıştı. Fakat durum başkadır. Ehl-iBeyt hakkında inen ayetler halen Kur’an-ı Kerim’dedir. Bu ayetlerintertibi tahrif edildiğinden açık bir şekilde neyin ifade edildiğinianlamak mümkün olmuyor. Bu da, Kur’an-ı Kerim’in iniş sebebindenhaberdar olmayan şahıslar tarafından bir araya toplandığı gerçeğinedayanmaktadır. Đmam-ı Ali hazretlerinin her ayet hakkında malumatsahibi olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştik. Emevilerin çizmişoldukları oyunlar, Đmam-ı Ali’nin bildiğini imha etmeye yeterliolmamış ve olamazdı. Nitekim Kur’an’ın yok olması Đslam’ın yokolması gibidir. Allah’ın katında tek olarak olan Đslam dininin kıyametekadar sürebilmesi için Kur’an’ın da ebediyete kadar var olmazorunluluğu vardır. Aksi takdirde ikisi de yok olmaya mahkûmdur.Hiç kimsenin şüphesi olmasın, Đmam-ı Ali ve onun zürriyetinden olanimamlar Kur’an-ı Kerim’in bilgisini ebediyete kadar intikal edeceğibir şekilde etrafına öğretmişlerdir. Hiçbir bulut güneşin varlığını yokedemez. Bu mübarek görevi Ehl-i Beyt peygamber efendimiztarafından almış ve gerektiği gibi yürütmüştür. Kur’an-ı Kerim’intertibini istedikleri kadar bozsalar yine de bu Ehl-i Beyt’in ilminizedelemez. Nitekim vahyin, tefsirin ve te’vilin sahipleri onlardır.

Sahabenin büyüklerinden ve Kur’an müfessirlerindenAbdullah bin Abbas hazretleri şöyle buyurdu: “300 ayetten dahafazlası Ali’nin fazileti hakkında inmiştir!”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Kur’an dört çeyrek üzere indi. Bir çeyreği biz Ehl-i Beyt’in

62

Page 63: _kuranda Enis Emir

fazileti hakkında indi; bir çeyreği biz Ehl-i Beyt’in düşmanlarınınzemmi hakkında indi; bir çeyreği peygamberlerin hayatlarındanve nasihatlerinden indi; bir çeyreği ise Allah’ın insanlara çizmişolduğu kanunları göstermek için inmiştir.”

Ehl-i Beyt’in faziletine dair bin ayetten fazlası indiğinisöylemekte hatalı olamayız. Abdullah bin Abbas hazretleri şöylebuyurdu: “Kur’an’da her ne kadar; Ey iman edenler! Hitabı varsaişte bu hitabın efendisi ve başta olmak üzere sahibi Ali gelir. Şanıyüce olan Allah kitabında ashabı ayıpladığı halde Ali’yi herzaman iyilikle anmıştır.”

Ashabın müfessirlerinden sayılan Abdullah bin Mes’udhazretleri şöyle buyurdu: “Resulullah’ın (s.a.v.) hayatındaKur’an’ın yetmiş suresini hatmettim. Geriye kalan surelerini iseinsanların en hayırlısı olan Ali’nin huzurunda hatmettim.”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, her şeyi beyan eden kitabı bana indirdi. Alimüstesna olmak üzere bu kitabı tüm insanlara öğretmemi banaemretti. Nitekim Ali beyana ihtiyaç duyan bir kişi değildir. Şanıyüce olan Allah, Ali’nin dilini ve dirayetini benimki gibi güzel vekusursuz kılmıştır. Hilim bir adam olsaydı, şüphesiz o Ali olurdu;güzellik bir şahıs olsaydı daha azim bir şekilde şüphesiz o Fatimeolurdu!”

Abdullah bin Abbas hazretleri şöyle buyurdu: “Onda kitabınilmi olan, Ali’dir. Nitekim evvel ve ahir tüm ilmi mevcuttur.”

Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu: “Kur’an’ın keremibizimdir.”

Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu: “Bana, üstüne oturmamiçin yastıktan yer yapsalar, üstüne oturup Tevrat ehline Tevrat ileĐncil ehline Đncil ile ve Kur’an ehline de Kur’an ile yolgösterirdim.”

Sıffin savaşında Muaviye’nin ordusu mızraklarının uçlarınaKur’an-ı takıp havaya kaldırdıklarında Đmam-ı Ali hazretleri kendiordusuna şöyle buyurdu: “Konuşan Kur’an benim. Sizleregösterdikleri susan Kur’an’dır.

Bizler de sayın okuyucularımızı konuşan Kur’an-ı Kerim’edavet etmek istiyoruz.

63

Page 64: _kuranda Enis Emir

Bismillahirrahmanirrahim

Tefsir Kur’an el-Kerim

Bu tefsir Ehl-i Beyt hakkında medh üzere inen ve onlarındüşmanlarını zem eden ayeti kerimelerin tefsiri ve te’vilindenbahseder. Kur’an-ı Kerim’in şimdiki tertibine göre tefsir edilmiştir.Kur’an-ı Kerim’in “Hamd” veya halk dilinde bilindiği gibi “Fatiha”suresi ile başlıyoruz.

Hamd Suresi

7 ayettir, Medine ve Mekke’de indiği rivayet edilir. Ehl-i Beythakkındaki tefsir ve te’vili şöyledir.

Birinci ayeti kerimesi besmeledir. Besmelenin Türkçe mealinişöyle söyleyebiliriz: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adı ile.

Abdullah bin Abbas hazretlerinden rivayet olunur, dedi ki: Birgün mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’in huzuruna gidip, ondantefsir öğrenmek istedim. Bana buyurdu ki: Kur’an’ın birinci suresihangisidir? Ben dedim ki: Hamd suresidir. Bana buyurdu ki: Hamdsuresinin ilk ayeti nedir? Dedim ki: Besmeledir. Bana buyurdu ki:Besmelenin başlangıcı nedir? Dedim ki: Bis-mi (yani: adı ile). Banabuyurdu ki: Bis-mi’nin başlangıcı nedir? Dedim ki: Ba harfidir. Bununüzerine mü’minlerin emiri Ali, bana Bismillahirrahmanirrahim’in ilkBa harfini tefsir etmeye başladı. Tefsiri o kadar uzun sürdü ki günağarmak üzereydi, bana şöyle buyurdu: Đsteseydim develere yükolacak kadar kitapların hacminde Ba harfinin tefsirine devamedebilirdim!

Bu rivayetten anlaşıldığı gibi Đmam-ı Ali hazretleri besmeleninbir harfi hakkında develere yük olabilecek kitapların hacminde tefsiretme ilmine sahiptir. Bir harfin o kadar derin tefsiri olabilir mi,sorusuna cevaben aşağıdaki rivayetleri sunuyoruz.

64

Page 65: _kuranda Enis Emir

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Tüm ilahi kitapların sırrı Kur’an-ı Kerim’dedir. Kur’an’ın sırrı iseHamd suresindedir. Hamd suresinin sırrı ise başındaki besmeledir.Besmelenin sırrı ise ilk harfi olan Ba harfindedir. Ba harfinin sırrı daonun altındaki noktadadır. “Đmam-ı Ali hazretleri buna bağlı şöylebuyurdu: “Ba harfinin altındaki nokta benim. Đlim noktadır, cahilleronu çoğaltmıştır!”

Ba harfinin fazilet ve makamının değerini ölçmede azizokuyucularımızın anlayışına bırakıyoruz. Đmam-ı Ali hazretlerininilmi ve yüceliği hakkında kendisinin buyurmuş olduğu sözler ile onuanlamak daha doğru olur. Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Allah ve insanarasındaki perde kalksa, yakinimde bir değişim ve artış olmaz!”Đmam-ı Ali hazretleri bu sözleri ile kendisinin yüceliğini ve ümmetiniçinde rabbani ilmin sahibi olduğunu açık bir şekilde ifade etmiştir.

Surenin 5. ayeti:“Bize doğru yolu göster.”Doğru yolun ne olduğu hakkındaki Ehl-i Beyt imamlarının

rivayetlerini zikredelim. Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöylebuyurdu: “Doğru yoldan maksat mü’minlerin emiri Ali’dir!”

Esas doğru yolun Đmam-ı Ali hazretlerine bağlılık ilebulunacağına açık bir delildir. Đslam dinindeki doğru yol Hz. Ali’ninyoludur. Nitekim peygamber efendimizden sonra ümmet çeşitliyollara sapmıştır. Doğru yolda olan bir ümmetin içinde savaşlarınolması düşünülemez. Đslam tarihine baktığımızda peygamberefendimizin vefatından sonra ümmetin kendi arasında kanlı savaşlarasahne olduğunu görmekteyiz. Savaşlar ilk olarak Hz. Ali efendimizekarşı yapılmıştır. Ona karşı savaşanlar da, ümmetin içinde tanınmışsahabelerden olan zatlardır. Bu durumda iki doğru yol olduğunusöylemek mümkün olmadığına göre bir tarafın doğru ve öbür tarafında batıl olduğunu kabullenmemiz gerekmektedir. Đslam’ın doğru yoluşüphesiz olarak Đmam-ı Ali ve ondan sonra gelen Ehl-i Beytimamlarıdır. Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri yine şöyle buyurdu:“Doğru yol, mü’minlerin emiri Ali’nin kendisi ve marifetidir.Bunun doğruluğuna delil olarak şu ayeti gösterebiliriz: Ve şüpheyok ki, o bizim kitabımızda, kitabın aslındadır, temelindedir,elbette pek yücedir, hüküm ve hikmet doludur.” (Zuhruf Suresi: 4)

Açıklama: Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin buyurduğu gibiKur’an’ın aslı ve temeli olan Hamd Suresidir. Bu surede Đmam-ı Ali

65

Page 66: _kuranda Enis Emir

doğru yol olup, pek yüce, hüküm ve hikmet dolu olandır. Nitekimönceden de açıkladığımız gibi Kur’an’ın tüm sırrı Hamd Suresindedir.Hamd Suresinin esas sırrı da şüphesiz Đmam-ı Ali efendimizdir.Kendisinde Kur’an’ın yüceliği, hikmeti ve hükmünü aramak gerekir.Her şeyin bir ehli olduğu gibi Kur’an-ı Kerim’in de ehli vardır. Bunlarşüphesiz Ehl-i Beyt imamlarıdır. Başka bir rivayette Đmam-ı Caferes-Sadık hazretlerinin ashabından olan Mufaddal bin Ummarhazretleri imama “Doğru yol” hakkında sorduğunda, imam hazretlerişöyle cevap buyurmuş: “Doğru yol, Allah’a giden yoldur ve ikiyeayrılır. Bir yolu dünyada ve öbürü ise ahrettedir. Dünyada doğruolan yol imamdır ve o imama karşı farz olan itaattir. Kim oimama itaat ederse kıyamet gününde cehennemin üstündengüçlük çekmeden geçecektir. Dünyada kim o imamı tanımazsa,kıyamet gününde gittiği yoldan cehennemin ateşi içinedüşecektir.” Đmam hazretlerinin buyurduğuna destek olarak şanı yüceolan Allah’ın şu ayetini hatırlatmakta fayda var: “O günde herkesimamından sorulacaktır!” Đslam dininde imamın yeripeygamberlerden sonra gelen en mühim değerdir. Nitekim nübüvvetimamet ile teyit edilmiştir. Her peygamberin kendisinden sonraümmetini doğru yola sevk edecek bir vasisi, halifesi yani imam olarakbıraktığı biri vardı. Hiçbir ümmet başıboş bırakılmamıştır. Şanı yüceolan Allah insanların ne kadar fasık, facir ve kâfir olabileceklerinibildiği halde onların kendi isteklerine göre bir halife veya bir imamseçmelerine müsaade edemez. Đnsanın ne olduğunu tam anlamı ileancak Allah bilebilir. Öyleyse o insanı insanların seçmesi mümkünolamaz. Seçilse bile neticesini tarihte görmekteyiz. Kanlı savaşlarıntek nedeni münafıkların başa gelmek isteği arzusundankaynaklanmıştır. Şanı yüce Allah’ın böyle bir duruma taviz vermesidüşünülemez. Şanı yüce olan Allah her zaman insanların iyiliğinitanzim edebilecek şahısları onların üzerine önder seçmiştir. Đmam-ıAli Zeynelabidin hazretleri şöyle buyurdu: “Allah ve hucceleri olanimamlar arasında hicap yoktur. Allah’ın onda gizliliği olabilecekhuccetlerinden de başka bir şeyi yoktur. Biziz Allah’ın kapıları;biziz Allah’ın doğru yolu; biziz Allah’ın ilim yeri ve O’nunvahyinin tercümanları; biziz tevhidin erkânı; biziz Allah sırrınınyeri!” Şanı yüce Allah’ı sadece yüceltmek yeterli değildir. O’nunyüceliğini anlamak en önemlisidir. Bu yüceliği anlayabilmek için oyüceliği bilenlere sormak gerekir. Şanı yüce olan Allah,peygamberleri olmasaydı tanınmazdı. Bunda bir küfür sözü yoktur.

66

Page 67: _kuranda Enis Emir

Nitekim Allah’ı tümü ile tanımak insan için mümkün olanındışındadır. Kendisini bizlere istediği şekilde tanıtmaları içinpeygamberlerini göndermiştir. Onlar elçidir, elçi ise şahsiyetininyüceliği kadar yüce olan sahibini tanıtabilir. Yücelikten mahrumolanlar yüce olan bir varlığı tanıtamazlar. Bir şeyin değerini ne kadartanıtsak da esas değerini anlayabilmemiz için o şeyin değerini taşıyanveya gösterebilen bir şey ile anlamamız mümkün olabilir. Bir elmanınne olduğunu, elmayı hiçbir zaman görmeyen bir insana anlatmak nekadar güç ise Allah’ın yüceliğini yüce olmayanların anlatması da okadar güçtür ve inandırıcı olmaz. Şanı yüce Allah kendi kudretini veyüceliğini insanlara daha yakın bir şekilde gösterebilmesi içinpeygamberlerine ve huccetleri olan imamlara mucize göstermekudretini vermiştir. Đşte bu kudret ile Allah’ın yüceliğini insanlaragösterebilmişlerdir. Đnsan görüp sezince anlar. Ehl-i Beyt imamları daşanı yüce olan Allah’ın kapılarıdırlar. Allah’ı isteyen onlarınkapısından başka yere gidemez. Allah’ın sırrını bilmek isteyenleronları öğrenmeden bilemez. Onları bilen şüphesiz Allah’ı bilmiştir.Nitekim kendi nefsini bilen Allah’ı bilmiş demektir. Nefis makamındaEhl-i Beyt imamlarından başkaları da yoktur. Peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) Đmamı Ali hazretlerini müşriklerin üzerinegöndereceği zaman şöyle buyurmuştu: “Onlar ya akıllanırlar ya danefsim gibi olan birini onların üzerine gönderirim.” Yine hicretinonuncu senesinde Hıristiyan heyeti peygamber efendimizin huzurunayeminleşmeye geldiğinde, peygamber efendimiz kendi nefsimakamında Đmam-ı Ali hazretlerini almıştı. Nefsi anlamak,peygamber efendimizi anlamadan mümkün olamaz. Peygamberinnefsini anlamak, Đmam-ı Ali’nin nefsini anlamaktır. Đkisini anlamayanda hiçbir zaman Allah’ını bilmeyecektir.

Sahabeden Ebu Bureyde hazretleri şöyle buyurdu: “Doğru yol,Muhammed ve onun Ehl-i Beyt’idir.”

Abdullah bin Abbas hazretleri de şöyle buyurdu: “Bize doğruyolu göster, ayetinden Allah şunu murat etmiştir. Ey kullarım! Şöyledua ediniz: Ey Allah’ım! Bize peygamberi ve Ehl-i Beyt’ini sevmeyolunu göster!”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “EyAli! Sen apaçık ve doğru olan yolsun. Sen mü’minlerin arı beyisin!”

Yine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Allah, Ali, zevcesinive onun evladını insanların üzerine hucceti olarak kılmıştır. Kendileri

67

Page 68: _kuranda Enis Emir

de ümmetimin içinde ilim kapılarıdır. Her kim onlara tutunursaşüphesiz ‘doğru yola’ tutunmuştur!”

Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Her kim esen rüzgârgibi sırat köprüsünden cennete hesapsız girmek istiyorsa, velim,sahibim, vasim ve Ehl-i Beyt’im içinde halife olan Ali’yi kendineveliyyul-emr edinsin. Cehennemin ateşinde olmak isteyenler iseAli’nin vilayetini terk etsin. Allah’ın izzeti ve celali hakkı için yeminolsun ki, Allah’ın ondan başka bir yerden geçilmeyecek olan kapısıAli’dir. Kendisi doğru yoldur. Hiç şüphesiz Allah, kıyamet günündeAli’nin vilayetini herkesten soracaktır.”

Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Ey Ali! Sen, Allah’ınhucceti, kapısı ve O’na giden dosdoğru yolsun. Allah’ın ulu haberinindoğru yolu olan sensin. En yüce misal, Müslümanların imamı,mü’minlerin emiri, vasilerin ve sadıkların en hayırlısı olan sensin. EyAli! En azim Faruk ve en büyük sadık olan sensin. Senin taraftarlarınbenim taraftarlarımdır ve benim taraftarlarım ise şüphesiz Allah’ıntaraftarlarıdır. Sana düşman olanların taraftarları da şüphesiz olarakşeytanın taraftarlarıdırlar!”

Ayeti kerimeleri ve onlara bağlı hadisleri inceleyenler, Ehl-iBeyt’e bağlı olmadan hayırlı bir sonuca varılamayacağınıanlamışlardır. Ehl-i Beyt imamlarına bağlı olanlara sırat köprüsündenüzüntüsüz geçecekleri vaat edilmiştir. Đmam-ı tanıyıp onabağlanmanın elbette kendine has bir yolu vardır. Müslümanlarınkendilerinden imam olarak tanıdıkları şahıslar peygamber efendimizinvasiyet etmiş olduğu imamlar değillerdir. Ehl-i Beyt imamlarındanĐmam-ı Ali hazretleri bütün Müslümanlara emir sahipleri olarakpeygamber efendimiz tarafından vasiyet edilmiş ve bütünMüslümanların ona bağlanmasını da tembih etmiştir. Đslam tarihinebaktığımızda vasiyetin ne kadar mühim olduğunu anlayabiliriz.Nitekim ümmetin ihtilafa düştüğü en mühim konu başkanlık meselesiolmuştur. Đşte buradaki Allah ve peygamberinin göstermiş olduklarıdosdoğru bir yol vardır ve o Đmam-ı Ali efendimizdir. Ona bağlananAllah’ın dosdoğru yoluna bağlanmış demektir. Bu yolda ihtilaf yoktur.Bu yolda ikilik yoktur. Bu yolda zulüm yoktur. Đmamı gerçek anlamıile bilmek ise başka bir konudur. Herkes kendi iradesi ve imanınınkuvveti ile imama bağlanır. Đmam deyip geçmeyelim veya herhangibir imam demeyelim. Nitekim peygamber efendimiz Muhammed(s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Allah’ı hakkıyla ancak ben ve senbildik. Beni de ancak sen ve Allah bildiniz. Seni ise hakkıyla ancak

68

Page 69: _kuranda Enis Emir

ben ve Allah bildik!” Burada esas olan marifetten söz edilmektedir.Şanı yüce olan Allah imamın vasıflarını açık bir şekilde Đbrahim’in(a.s.) isteğindeki örnekte bizlere bildirmiştir. Đbrahim’i (a.s.) insanlaraimam olarak tayin eden Allah’a hitaben, Đbrahim (a.s.) şöyle buyurdu:“Zürriyetimden de imam kılmayacak mısın?” Allah buyurdu ki:“Zalim olanlar bu makama erişemez.” (Ayet) açık bir şekildeanlaşıldığı gibi sadece ilim ile imamlık mertebesine sahip olunamaz.Đlimsiz takva ehli olanlar da imam olamazlar çünkü imamı insanlaraönder kılan her şeyden haberdar olmasıdır. Söylediğimiz şirk sözüdeğildir. Đmam ümmetin içinde tebliği devam ettirendir. Kendisiümmetin tüm işlerine cevap verecek olan müracaat yeridir. Tarihtenbilindiği gibi Đmam-ı Ali her zaman mimberin üzerinden: “Banasorunuz!” diye buyurmuştu. Bunu ondan başka hiç kimsediyememiştir. Nitekim onda ilmin tümü mevcuttur. Peygamberefendimizin şu hadisi ile noktalamak istiyoruz: “Elinde Ali’den bircevaz olmayanlar sırat köprüsünü geçemeyeceklerdir!”

6. ve 7. ayeti kerimeler:“Nimete erdirdiklerinin yoluna, gazaba uğrayanların ve

dalalete düşenlerinkine değil”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Alive şiası (taraftarları) Allah’ın onları nimetlerine erdirdikleridir.Taraftarlarını Ali’nin vilayetine tabi kılması ile nimetlendirmiştir.Kendileri ise gazaba uğramayacak ve kesinlikle dalaletedüşmeyeceklerdir.” Yine peygamber efendimiz buna benzer birhadisinde şöyle buyurdu: “Ali ve şiası, kıyamet gününde kurtuluşaerenlerdir!”

Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Ey Ali! Sen ve şian,kıyamet gününde cennetin kapısını vurup hesapsız içeri gireceksiniz!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri ayetlerin hakkında şöylebuyurdu: “Allah’ın, nimete erdirdikleri, Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-iBeyt’idir.”

69

Page 70: _kuranda Enis Emir

Yine imam hazretleri şöyle buyurdu: “Gazaba uğrayanlar,Đmam-ı Ali’nin yeri olan halifeliği işgal edenlerdir. Dalalete düşenlerise, Đmam-ı Ali ve öteki hak imamları tanımayanlardır!”

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri şöyle buyurdu: “Her kimAllah’a karşı çıkarsa şüphesiz olarak gazaba uğramış ve dalaletedüşenlerden olur!”

Nimete erenlerin ancak peygambere ve Ehl-i Beyt’ineuyanların olduklarını açık bir şekilde ifade eden şu ayeti kerimeyedikkati çekmek istiyoruz: “Ve kim Allah’a ve peygambere itaatederse o ve o çeşit kişiler Allah’ın, nimetleriyle nimetlendirdiğipeygamberlerle, gerçeklerle, şehitlerle ve iyi adamlarla eş olur,onlara katılırlar ve onlar ne de güzel arkadaştır.” (Nisa Suresi: 69)

Ayeti kerimedeki nimetleri, mal ve mülk olarak algılamakyanlış olur. Nitekim nice kâfir ve fasık olanlar da mal ve mülkesahiptirler. Buradaki en yüce nimet, peygambere ve onun vasiyetetmiş olduğu Ehl-i Beyt imamlarına tabi olup itaat etmekten başka birşey değildir. Buna delil olarak Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın en büyük nimeti, peygamber efendimize ve Ehl-i Beyt’inetabi olmak ve onların düşmanlarına karşıda düşman olmaktır. Đmaneden bir kişi bunları yerine getirip, düşmanlarımızın şerrindenkurtulabilmesi için düşüncesini saklaması ve böylece kendi mü’minkardeşlerini zarar görmekten koruması gerekir. Đnsanlar ile en güzelbir şekilde idare edenler ve yaptıkları idare ile doğru yoldançıkmayanlar, Allah tarafından yüceltilecek amellerinden dolayıtezkiye edilecek ve Allah da o kişiye sırrımızı gerektiği gibikoruyabilmesi için de basiret verecektir. Bizi sevenlerden her kimkendi mü’min kardeşine karşı anlayışlı, müsamahakâr ve iyiye doğrueğitici olursa, şüphesiz olarak Allah o kişiyi yaptıklarından dolayımükâfatlandıracak ve onu biz Ehl-i Beyt’e iltihak edecektir.”

Buna teyit olarak peygamber efendimiz bir gün ashabına karşışöyle buyurdu: “Ey Allah’ın kulu! Allah için sev ve Allah için debuğzet. Allah için dost ol ve Allah için düşman ol. Kul, Allah’ınvilayetine ancak böyle nail olabilir. Kul ne kadar namazında veorucunda olursa olsun ancak anlattığım şekilde hareket ederse imanıntadına varabilir. Bu gününüzde insanların kardeşliği ancak dünyalıkbir menfaat için kuruluyor. Bu, Allah’ın katında hiçbir şeyi ifadeetmez!” Ashaptan biri ayağa kalkıp dedi ki: “Ey Resulullah! Allah içinsevip veya buğzettiğimi ve kimin Allah’ın dostu veya düşmanıolduğunu nasıl bilebilirim?” Resulullah (s.a.v.) hazır olan Đmam-ı

70

Page 71: _kuranda Enis Emir

Ali’ye işaret edip, buyurdu ki: “Đşte bunu görmüyor musun?” Sahabe:“Evet” deyince peygamber efendimiz şöyle devam buyurdu: “Đştebunun dostu Allah’ın dostudur ve sen o kişiyi kendine dost edin.Ali’nin düşmanı da şüphesiz olarak Allah’ın düşmanıdır ki, sen de okişiyi kendinin düşmanı olarak bil. Ali’yi seveni sev velev ki babanınve evladının katili olsa. Ali’nin düşmanını düşman bil velev ki babanveya evladın olsa!”

Đmam-ı Ali’ye karşı nasıl olmamızın gerektiğini hadis açık birşekilde ifade etmiştir. Buna rağmen tarihin akışına baktığımızda Hz.Ali’ye karşı ümmetin tutumu hiç de iyi olmamıştır. Bunun tek sebebiashabın vasiyete uymamalarından kaynaklanmıştır. Nitekim Hz.Ali’ye karşı savaşanlar peygamber efendimizi iyi tanıyan kişilerdi.Hak ve batılın savaşması gayet doğal bir şeydir. Fakat hakkıntarafında yer almak herkesin işi değildir. Orada ancak iman ehlivardır. Đmam-ı Ali’yi dost edinenler ümmete düşman oldu ve onadüşman olanlar da ümmetin dostu oldu. Ehl-i Beyt düşmanı Muaviyeve benzerlerinin fenalıklarına karşı olmak, dinden çıkmak ilevasıflanırken, Muaviye’nin, hak olan Đmam-ı Ali’ye karşı savaşmasınıda ictihad olarak tanıtıyorlar. Şikâyetimiz Allah’a olsun, kendisi hesapgününün sahibidir.

Đmam-ı Ali’nin buyurduklarını son olarak aktarmak istiyoruz:“Kim peygambere ve Ehl-i Beyt’inin sevgisine samimi bir şekildebağlanır; Ehl-i Beyt de zahir ve batın olana iman ederek ve onlarınemirlerine tabi olarak Hamd suresini okursa, şüphesiz olarak Allah, okişiye okumuş olduğu her harf için iyilik verecektir. O kişi için heriyilik dünya ve varlığından daha hayırlı ve faziletli olacaktır.”

Yine imam hazretleri buyurdu ki: “Đsteseydim Hamdsuresinden yetmiş deve yükü kadar tefsir ederdim!”

71

Page 72: _kuranda Enis Emir

Bakara Suresi

1. Ayeti kerimesi:“Elif, Lam, Mim”

Çok sayıda surelerin başlangıcında kesik harfler gelmektedir.Bu harflerin manası hakkında bazı söylentiler mevcuttur. Fakatdoğruluk derecesi hakkında, Ehl-i Beyt imamları hariç hiç kimseninkesin bir bilgisi yoktur. Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöylebuyurdu: “Surelerin başında geçen harflerde şanı yüce olan Allah’ınen azim ismi yer almaktadır. Bu ismi ancak peygamber efendimizveya ondan sonra gelen Ehl-i Beyt’in hak imamları bilebilirler. O ism-i azam ile dua ettiklerinde duaları şüphesiz olarak kabul edilir.”

Elbette bu harflerden çeşitli manalar çıkarıp insanlarışaşırtmak doğru olamaz. Bu harflerin neyi ifade ettiklerini kesinolarak ancak peygamber efendimiz ve onun tertemiz Ehl-i Beytimamları bilirler. Öğrenmek isteyen de ancak onlardan öğrenebilir.Başkalarından öğrenenler ve şimdiye kadar tefsirler yazanların nederecede doğru olduklarını düşünmek kolaydır. Bu hususa dairYahudilerin Đmam-ı Ali’nin huzuruna gelip neler söyledikleriniaktarmak istiyoruz. Yahudilerden oluşan bir heyet, Đmam-ı Ali’ninhuzurlarına geldiğinde, onların başkanları şöyle demişti:“Muhammed-i ümmetin ömrünü 71 yıl olarak hesap ediyoruz.Nitekim surelerin başında gelen harfleri hesap ettiğimizde ‘Elif’ harfi1, ‘Lam’ harfi 30 ve ‘Mim’ harfi de 40 tutuyor. Bunların toplamı da71 olur.” Đmam-ı Ali hazretleri bunları duyunca şöyle cevapbuyurdular: “Kur’an-ı Kerim’de geri kalan kesik harflerin sayı tutarınıne yapacaksınız? Misal olarak: Elif, Lam, Sad ve Elif, Lam, Ra veElif, Lam, Mim, Ra gibi kesik harflerin toplam sayısını neyapacaksınız?” Yahudiler bunları duyduklarında ne diyeceklerinişaşırdılar. Bunun üzerine Đmam-ı Ali hazretleri şöyle devam buyurdu:“Bu harflerin toplam sayısı kadar sizlerin çeşitli yollara saptığınızı vesizlerin bu sayıların tutarı kadar lanetlendiğinizi söylesem kabuledecek misiniz?” Yahudilerin başkanı dedi ki: “Ey Ali! Biz, seninsöylemiş olduğun şekilde sayıların tutarını kabul edemeyiz.” Đmam-ıAli buyurdu ki: “Ben de sizin söylediğinizin doğruluğunu, ancak delilgetirdiğinizde kabul edeceğim!” Yahudilerin başkanı dedi ki: “Seninsöylemiş olduğunun doğruluğunu ispat edecek bir delilin var mı?”

72

Page 73: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali hazretleri Yahudilerin develerine işaret ederek buyurdu ki:“Ey Yahudilerin develeri! Benim söylediklerimin doğruluğuna sizşahit olun!” Hemen o anda develer lisan-ı hal ile şöyle dediler:“Doğruyu söyledin, doğruyu söyledin, ey Muhammed’in (s.a.v.) vasisiAli! Yahudiler de yalan söylediler!” Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Budeveler Yahudilerden daha hayırlıdırlar. Ey Yahudilerin üzerindekielbiseler! Muhammed’e (s.a.v.) ve onun vasisine şahit olun!”Yahudilerin giyinmiş oldukları elbiseler lisan-ı hal ile şöyle dediler:“Doğruyu söyledin, doğruyu söyledin, ey Ali! Şahit oluruz ki,Muhammed (s.a.v.) hak ile Allah’ın peygamberidir ve sen de onunhak ile vasisi olansın. Muhammed’e (s.a.v.) sabit olan tüm ikrama sende müstahak olarak sahipsin. Sen ve Muhammed (s.a.v.)’den sonrapeygamber yoktur!” Bu kerametleri gören Yahudilerin bir kısmıhemen Müslüman oldular.

Kesik harflerin sırrını Đmam-ı Ali’nin göstermiş olduğukeramette anlamak lazım. Tıpkı şanı yüce olan Allah’ın buyurduğugibi: “Bir şeyin olmasını istediğinde, ona ‘ol’ emrini verir ve o şeyoluverir.” Burada sadece ‘ol’ emri vardır. Bunun sadece olharflerinden oluştuğunu unutmayalım. Harfler insanların tarihinde enönemli yeri işgal eden değerlerdir. Đnsanların birbiriyle anlaşmasınısağlayan basit görünen harflerdir. Arap alfabesinde yer alan bütünharflerin hesabı olarak bilinen bir sayı cetvelinde harfine göredeğerleri vardır. Arapça-Türkçe lügatlerin içinde Ebced sayılarınıgörmek mümkündür. Lügatte her harfin başlangıcında o harfinEbced-i değeri zikredilmektedir. Burada Ebced ilmine dair biraçıklamada bulunmak istemiyoruz. Fakat bu hesabın varlığı hakkındahiç kimsenin bir itirazı olamaz. Herkes de bu ilimden istediği gibifaydalanamaz. Bu ilim dalı derindir ve derinliğinde hareket etmesinibilmeyenler o derinliğin içinde boğulurlar. Bu konuda her zamanolduğu gibi yine Ehl-i Beyt imamlarının buyurduklarını aktarmaktanbaşka bir şey yapmak istemiyoruz.

2. Ayeti kerimesi:“Bu bir kitaptır ki onda şüphe yok. Takva sahiplerine yol

göstericidir.”

Burada sözü geçen kitabın tefsirde Kur’an-ı Kerim’den başkasıolması düşünülemez. Te’vilde ise kitabın manası hakkında Đmam-ıCafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:

73

Page 74: _kuranda Enis Emir

“Onda şüphe olmayan kitap, mü’minlerin emiri Ali’dir.”Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Takva sahipleri Đmam-ı Ali’nin şiasıdır. Onlara imam

hazretlerinden açıklama vardır!”Yapılan bu te’villerin yanlış olduğunu veya mümkün

olamayacağını söylemenin hatalı olacağını delillerle tespit etmekistiyoruz. En büyük kitabın insan olduğundan bizim şüphemiz yoktur.Elbette Kur’an’da şüphe yoktur ama insanda şüphe vardır. Bununtersine de Đmam-ı Ali’de şüphe yoktur. Nitekim kendisi konuşanKur’an’ın ta kendisidir. Kendisi bu ümmetin içinde açıklayıcıimamdır. Nitekim şanı yüce olan Allah, Ya-Sin suresinde şöylebuyuruyor: “Biz her şeyi açıklayıcı bir imamda saymışızdır.” Tefsirkitaplarında bu açıklayıcı imamın Kur’an olduğunu zikredenler vardır.Fakat Ehl-i Beyt imamlarından gelen haberlere göre o açıklayıcı imamHz. Ali’dir. Nitekim kendi lisanları Arapça olan Araplar bileKur’an’ın tüm anlamına haiz değillerdir. Türklerin bu durumda nekadar zayıf düştüklerini düşünebilirsiniz. Kitap ve onu açıklayandoğru imam olunca bütün herkesin şüphesiz bir şekilde Kur’an-ıKerim’i anlaması mümkündür. Peygamber efendimizin sahihrivayetlere göre Kur’an’ı ve Ehl-i Beyt’ini beraber ve tamamlayıcıolarak veda hutbesinde ümmetine bırakıp vasiyet etmesi söylemekistediğimizin doğruluğunu kanıtlayan en büyük delildir. Peygamberefendimiz kendisinden sonra neler olacağını iyi biliyordu. Kitabınkenarda terk edileceğini de iyi biliyordu. Konuşan bir imamınetkisinin daha büyük olacağından şüphemiz yoktur. Nitekim Ehl-iBeyt imamları olmasaydı elimizdeki Kur’an’dan fazla bir şeyinkalacağına inanmıyoruz. Kur’an’ın tertibi o kadar tahrif edilmiştir ki,bazı konuları anlamak zor olmuştur. Đmam-ı Ali’nin taraftarları olanşiasına geldiğimizde, onların ancak gerçek anlamda takva ehliolduğunu kabullenmek lazım. Nitekim Đmam-ı Ali’ye gerçek anlamdaonlardan başka hiç kimse bağlanmadı ve ondan ilim, irfan almadı.Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) Selman-ı Farisihazretlerinin omzuna vurup, dışarı çıkan Hz. Ali’ye işaret ederekşöyle buyurmuştur: “Đşte bu ve şiası hidayete ermiş,kurtulmuşlardır.” Đmam-ı Ali hazretleri de kendisini anlatan, derinifadeler ile dolu olan bir hutbesinde şöyle buyurdu: “Bende ğaybalemin anahtarları vardır ki, onları peygamberden sonra bendenbaşkası bilemez! Benim ilk suhufta zikredilen Zul’karneyn!Benim, Davud’un oğlu Süleyman’ın yüzük sahibi! Benim, güzel

74

Page 75: _kuranda Enis Emir

işlerin velisi; benim sıratın ve kıyamet gününde durulacak yerinsahibi! Benim, cennet ve cehennemi bölen; benim ilk Âdem,benim ilk Nuh; benim Cabbar’ın (C.C.) ayeti; benim hakikatinesrarı; benim ağaçları yeşillendiren; benim meyvelerikuvvetlendirip yetiştiren; benim suları yerden çıkaran; benimnehirleri akıtan; benim ilimleri bir arada tutan; benim hikmetinyüce dağı; benim mü’minlerin emiri; benim gerçek ve onda şüpheolmayan ilim; benim göklerde ve iki yerde Allah’ın hucceti; benimyerlere sarsan yıldırım ve zelzele; benim hak ile gelecek olanhaykırış; benim o vakit ki şüphesiz olarak geleceği halde tekzipedilen; benim içinde hiçbir şüphe olmayan kitap; benim, Allah’ıninsanlara onlarla dua etmelerini emretmiş olduğu güzel isimler;benim o nur ki, Musa ondan iktibas eyledi; benim Sur’un sahibi;benim her mezarlarda yatanları kabirlerinden çıkaran; benimkıyamet günündeki dirilişin sahibi; benim Nuh’un kurtarıcısı vesahibi olan; benim Musa’ya konuşanın sırrı; benim gaybâleminde ruhlara konuşan; benim daim ve baki olan emir; benimhakkın velisi olan; benimdir tüm yaratılanlar; benim sözünüdeğiştirmeyen ve yaratılmışların hesabı ona dönecek olan; benimtüm yaratılmışların emri ona aktarılan; benim yaratan Allah’ınhalifesi; benim beldelerinde Allah’ın sırrı ve kulları üzerinehucceti olan; benim Allah’ın emri, hani ruh hakkında şanı yüceolan Allah’ın: Sana ruh hakkında sorarlar. De ki: Ruh, rabbiminemrindendir, ayetinin manasıyım; benim yükselen dağları sabitkılan ve suları yerden çıkarıp, yeryüzünde akıtan; benim ağaçlarıdiken ve onlardan çeşitli meyveler çıkaran; benim tüm güçleresahip olan; benim ölüleri dirilten; benim yağmuru indiren; benimgüneşi, ayı ve yıldızları nurlandıran; benim kıyamet günününbaşkanı olan; benim kıyamet gününü başlatan; benim, Allahtarafından ona itaat vacip kılınan; benim hayatta baki olupölmeyen ve ölsem de hiçbir zaman ölü olmayan; benim saklı kalanĐlah’ın sırrı; benim olan ve olacak her şeyden haberdar olan;benim, iman edenlerin namazı ve orucu; benim iftihar ve menakıbkonularının sahibi; benim yıldızların sahibi olan; benim, Allah’ınağrı veren azabı; benim ilk kuvvetli zalimleri helak eden; benimdevletleri var edip yok eden; benim şiddetli yer sarsıntılarının vemusibetlerin sahibi olan; benim güneş tutulmasının ve yereçöküşün sahibi; benim Firavnların kanını bu kılıcım ile yereakıtan; Kalu bela’da Allah’ın onun itaatini emretmiş olduğu kişi

75

Page 76: _kuranda Enis Emir

benim, zuhur ettiğimde beni inkâr ettiler ve şanı yüce olan Allahbu durum hakkında şöyle buyurdu: O geldiğinde, onutanımadılar ve bu inkârları ile küfre saptılar (ayet); benimnurların nuru; benim arşı temiz olanlar ile taşıyan; benim öncekikitapların sahibi; benim, Allah’ın kapısı, kim bunu inkâr ederse okapıdan cennete giremeyecektir; benim meleklerin yatağınaizdiham ettiği; benim yeryüzünün tüm kısımlarında tanınan kişi;benim güneşin onun için iki kere geri döndüğü; benim, Resulullah(s.a.v.) ile iki kıble ve bey’atta bulunan; benim Huneyn ve Bedirsavaşlarının sahibi; benim Tur dağı; benim sahifelere yazılıpneşrolunan kitap; benim dolup taşan deniz; benim Beyt’ul-Ma’mur (yedinci gökte bulunan en yüce yer); benim, Allah’ın onaitaat etmeleri için insanlara çağrıda bulunduğu, bir kısmı buçağrıyı inkâr etti ve hayvanlara dönüştürüldü ve bir kısmı iseçağrıya iman etti ve buna karşılık da bağışlandı ve herkesten dahaönce sürüldü; benim cennetin ve cehennemin anahtarları elindeolan; benim, Resulullah (s.a.v.) ile yer ve gökte beraber olan;benim hiçbir ruh daha harekete geçmeden ve hiçbir nefs nefesalmadan önce tesbih eden; benim ilk asırların sahibi; benimsusan, natık olan ise Muhammed’tir; benim Musa’yı denizdengeçirip, Firavn-u askeri ile denizde boğan; benim hayvanlarınfısıltısını ve kuşların dilini bilen; benim yedi gök tabakasını ve ikiyer tabakasını, bir gözün açılıp kapanması zarfında dolaşan;benim Đsa’nın dili ile onun yerine beşikte konuşan; benimarkamda Đsa namaz kılacak; benim Sur içinde Allah’ın istediğişekilde hareket eden; benim hidayet yolunun çerağı; benimtakvanın anahtarı; benim son ve başlangıç; benim kullarınamellerini gören; benim âlemlerin rabbinin emri ile yerlerin vegöklerin bekçisi olan; benim hak ile hükmeden; benim dinindiyanetçisi olan; ben o kişiyim ki ancak vilayetime bağlı olanlarınamelleri kabul edilecek ve benim sevgim ile başlanan işler ancakkabul edilecek; benim feleğin gidişatından haberdar olan; benimMikail’in (A.S.)indirdiği yağmur tanelerinin ve savurduğu tozunAllah’ın izni ile sahip olan; benim iki kere öldürüp iki kere ihyaeden; benim her istediği şekilde zuhur eden; benim yaratılanlarınsayısını ne kadar çok olsalar da ihsa eden; benim ne kadar çokolsalar da onların hesaplarını veren; benim o kişi ki, nezdindepeygamberlere indirilen kitaplardan bin tanesi var olan; ben okişiyim ki vilayetimi bin tane ümmet inkâr etti ve hepsi de

76

Page 77: _kuranda Enis Emir

hayvana döndürüldü; benim ilk zamanda zikredilen ve sonzamanda zuhur edecek olan; benim, zalim ve gaddarlarıyerlerinden çıkarıp son zamanda onlarla hesaplaşacak olan;benim Ya’us, Ya’uk ve Nusr’a şiddetli bir azap ile ceza verecekolan (bu üç cahiliye devrinde putların adlarıdır. Đmam hazretlerikendi devrinde yaşamış olan üç muhalifinin adlarına rumuzolarak kullanmıştır); benim her lisan ile konuşan; benimdoğrularda ve batılarda tüm yaratıkların amellerine müşahitolan; benim Muhammed olan ve Muhammed’tir ben olan; ben omanayım ki, ona ne bir isim ne de bir şüphe düşer; benimkurtuluş kapısı ve benim “La havla vela kuvvete illa billahilAliyyul-azim” olan!” Bu hutbe seyyid Haşim el-Bahrani’nin“Lavami’un-Nuraniyye” adlı eserinden alınmıştır.

Ehl-i Beyt hakkında şimdiye kadar hiçbir şey duymayanlarınyukarıdaki imamın hutbesinden ürkmeleri gayet tabiidir. Hattabazılarının bunu küfür sözü olarak görmeleri de onlarınbilgisizliğinden kaynaklandığından dolayı normaldir. Haşa, imamhazretlerinin buyurdukları, hakkın ta kendisidir. Sözleri haktır, çünkühak olandan gelmiştir. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ali hak ileberaberdir, hak da Ali ile beraberdir. Bunların ikisi de kıyametgününe kadar asla birbirinden ayrılmayacaklardır.” Đmam-ı Alihazretleri içinde hiç şüphe olmayan kitabın ta kendisidir. Nitekim herşeyin varlığı kendisindendir. Onun ötesinde hiçbir kitap yoktur.Mevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin “Na’ti Ali” olarak Divan-ıKebir’inde söylediklerini sizlere aynen aktarmak istiyoruz:

“O açıklayıcı imam, o Tanrı velisi safa ehlinin vücutgüneşidir. Yerde, gökte, mekânda, zamanda hakla duran oimamın zatı, içi ve dış temizliğiyle vasıflanmak vaciptir. Çünküküfürden, ikiyüzlülükten kurtulmuştur, temizdir. Onun konağıbirlik âlemidir. Dünyevi ve beşeri sıfatlardan dışarıdır. O insanınhakikati ve canı gibiydi. Her şey fanidir, fakat can yaşar ölmez.Onun hareketi kendinden diri olan ezeli varlıktandır. Bekaçevresinde döner dolaşır, yaratıkların yaratanın zatı gibi obakidir. Hakkın yüksek sıfatkârı Ali’nin vasfıdır. Hakkın sıfatlarızaten ayrı değildir. Tanrının zatine yapışmış o olmuştur. Haniduyduğun Lâhut’un o gizli hazinesi yok mu; işte O’dur. Çünkü O,Haktan yüce Ali’dir. Hakkının hikmetini ondan başka kimsebilmez. Zira o hakimdir, her şeyin bilginidir. Đptidasız evvel o idi,sonsuz ahir de o olur. Peygamberlere yardım eden o idi. Velilerin

77

Page 78: _kuranda Enis Emir

gören gözü de hakikaten odur. Yüzünün nurlu parıltısı, kendiziyasından bir güneş yarattı. O Hak iledir, hak ondan görünür.Hakka ki, o hak ile ebedidir. Âdem’in toprağı onun nurundan idi.O sebeple meleklerin tacı oldu. Allah’ın isimleri ondan belirdi. Otemiz ve yüce imamın ilmi sayesinde, Âdem her şeyi anladı. O nurtek olan yaradanın nuru olduğu içindir ki, melekût onunhuzurunda secde ettiler. Evet, muhakkak ki, Âdem, o imamınnuru ile bütün Đlahi isimleri bildi. Şit, kendisinde Ali’nin nurunugördü ve yüksek âlemi öğrendi. Nuh, kendisini yüksek menzileulaştırıncaya kadar, istediğini hep ondan buldu. Yine ondandır ki,kurtuluşa eren Nuh nehirde gayret tufanını buldu da, beladankurtulmuş oldu. Halil Đbrahim peygamber, dostlukla onu andı daateş ona al Lale oldu. Nemrut’un ateşi, o Allah’ın dostuna hep gül,nesrin, lale oldu. Yine o idi ki, keyfiyle kendi koyununu, Đsmail’ekurban etti. Yusuf kuyuda onu andı da o saltanat mülkünüsüsleyen tahtı buldu. Yakup, onun önünde birçok Yusuf’unkokusunu alıp gözleri açıldı. Đmran’ın oğlu Musa, onun nurunugördü de uzun geceler hayran kaldı. Kırk gece kendinden geçti,kavuşma ve görüşme zevkine daldı. Sonra dedi ki: Ya Rabbi!Bana bu lütfundan bir alamet ver. Hak ona, işte sana nurlu eliverdim, dedi. Yine Ali’nin vergisidir ki, Meryem’e arkadaş olduda Đsa vücuda geldi. O, şeraitte ilim şehrinin kapısıdır. HakikatteAli, iki cihanın bağıdır, iki cihanın sultanı Muhammed (s.a.v.),Hakka yakınlık gecesinde (Mi’rac’ta) Allah’a kavuşmanın haremyerinde onun sırrını gördü. Ali’nin nutkunu, Ali’den dinledi. Aliile birleşen o yerde, Ali’den başkası bulunamaz. Allah’ın yolundagidenler isteyicidirler, Ali istenilendir. Söyleyenler söylerler,susarlar. O susmaz, söyler. Ebedi ilim, onun göğsünde parlayıpgöründü. Vahiy olunanların sırrını, o hakikat olarak bildi vebildirdi. Ümmetlere (Resulullah) haykırdı: Allah’ın yolunda Ali,sizin kılavuzunuzdur. Allah’a içi doğru olanlar yüzlerini onaçevirmişlerdir. Zira o şahtır, doğru yolu gösterendir, efendidir! O,bütün peygamberlerin sırrı idi. Cenab-ı Mustafa: Ali, benimleaçıkça bulundu! diye buyurdu… Dinde evvel, ahir o idi.

Đşte bunları söyledim ki, bu yüksek manasının nüktesiniöğrenesin de, yüksek velayete eresin. Sence apaçık bilinsin ki,hakkıyla yüce olan budur. Ey efendi! Benimle boşuna kavga etme!Bu böyledir. Hakikat budur ki, biz hepimiz zerreyiz, güneş odur.Biz hepimiz damlayız, deniz odur. Ey Şemseddin! Mademki, sen

78

Page 79: _kuranda Enis Emir

âşıksın, Mevlana için aşkta canını feda et ki, canana kavuşsun veaşka ulaştırıcı kılavuz olasın!”

Mevlana’nın bu değerli mehdiyesi, Milli Eğitim Bakanlığıtarafından “Divan-ı Kebir’den seçmeler” olarak üçüncü baskı olarak1989 yılında Milli Eğitim Basımevi tarafından basılıp, Milli EğitimYayınevlerinde de satışa sunulmuştur. Bu değerli divanın takriben heryılda baskısı yapılmaktadır.

Đlim, irfan isteyenlerin Đmam-ı Ali hazretlerindenşaşmamalarını tavsiye etmekten başka bir şey söylemek istemiyoruz.Nitekim Hak olan açıktadır, isteyen ona tutunur, istemeyen detutunmaz. Şanı yüce olan Allah’ın buyurduğu gibi: “Biz, hakkısizlere sunduk, isteyen doğru yolu bulup kurtulur ve isteyenbundan sapıp helak olur.”

“Peygambere düşen ancak açıkça tebliğ etmesidir!

8-13. Ayeti kerimelerin te’vili ve tefsiri:“Đnsanlardan Allah’a ve son güne inandık diyenler var,

hakikatte ise inanmamışlardır. Allah’ı ve inananlarıkandırdıklarını sanırlar, hâlbuki kendilerini kandırırlar da

79

8

Page 80: _kuranda Enis Emir

haberleri yok. Böylelerinin kalplerinde hastalık var, Allah dahastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylediklerinden dolayı onlaraelemli bir azap var. Onlara, yeryüzünde fesat çıkarmayın dendimi, derler ki: Biz ıslah edicileriz. Bilin ki, onlardır fesatçı olanlarama anlamazlar. Onlara, inanan insanlar gibi siz de inanın dendimi, derler ki: Akılsızlar gibi biz de mi inanacağız? Bilin ki aklı azolanlar onlardır ama bilmezler.”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri ayetlerin hakkındaki tefsirişöyle anlattı:

Resulullah (s.a.v.) mü’minlerin emiri Ali’yi Ğadir-u Hummgününde, ümmetine halife ve imam olarak gösterdiğinde şöylebuyurmuştu: “Ey insanlar! Benim kim olduğumu söyleyiniz!” hazırolanlar dediler ki: “Sen, Abd-ul Munaf’ın oğlu Haşim’in oğluAbdulmuttalib’in oğlu Abdullah’ın oğlu Muhammed’sin.”Resulullah (s.a.v.) bir daha şöyle sordu: “Ey insanlar! Ben sizinMevla’nız ve kendi nefislerinizden daha evla olanı değil miyim?”hazır olanlar dediler ki: “Evet, öylesin ey Resulullah.” Bununüzerine Resulullah (s.a.v.) başını göğe doğru kaldırıp üç defa şöylebuyurdu: “Ey Allah’ım, sen şahit ol! Ben her kimin Mevla'sı veonun nefsinden daha evlası isem bu Ali de o kişinin Mevla’sı veonun nefsinden daha evlası olandır! Ey Allah’ım! Ali’yi kabuledip seveni sen de sev ve onu inkâr edip buğz edeni de sen buğz et.Ona yardımcı olana sen de yardımcı ol ve onu küçük düşürmekisteyeni de sen küçük düşür!” Resulullah (s.a.v.) bunlarıbuyurduktan sonra Ebu Bekir’e hitaben şöyle dedi: “Ey Ebu Bekir!Ayağa kalkıp Ali’ye mü’minlerin emiri olarak bey’at et!” EbuBekir ayağa kalkıp bey’at ettikten sonra geriye kalanlar da bey’atettiler. Ömer bin Hattab ayağa kalkıp mü’minlerin emiri Ali’yehitaben şöyle dedi: “Sana kutlu olsun, sana kutlu olsun ey EbuTalib’in oğlu! Bugün benim, erkek ve kadın tüm mü’minlerinMevla’sı olarak sabahladın!” Herkes bey’at ettikten sonra,Resulullah (s.a.v.) onlardan bey’atlarına sadık kalacaklarına dair ahdve misak aldı ve herkes dağıldı. Daha sonra ahd ve misakta bulunupbey’at eden dokuz kişi, Muhacir ve Ansarın içinden de mütemerrid vezalim olanlar kendi aralarında gizlice şöyle anlaştılar: “Muhammed’ebir şey olur veya ölürse halifeliği kesin olarak Ali’yebırakmayacağız!” Şanı yüce olan Allah bu münafıkların kötüniyetlerini bildi. Bu münafıklar Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna

80

Page 81: _kuranda Enis Emir

geldiklerinde şöyle derlerdi: “Gerçekten de bizim üzerimize,Allah’a ve sana en sevgili olan kişiyi halife kıldın ki, o bizlerizalim ve gaddarlara karşı himaye edip koruyacaktır.” Şanı yüceolan Allah, münafıkların izhar ettiklerinin kalplerinde bulunandan ayrıolduğunu ve hatta Resulullah’a (s.a.v.) ve mü’minlerin emiri Ali’yedüşmanlıkla işler düşündüklerini peygamber efendimize haber edipşöyle buyurdu: “Ey Muhammed! Đnsanlardan Allah’a ve son güneinandık diyenler, gerçekten inandık diyenler, gerçekteninanmamışlar. Onlar kendi aralarında, imam ve halife olarakbırakmış olduğun Ali’yi ve seni öldürmeye teşebbüs ederler!”Resulullah (s.a.v.) bu münafıkların gerçek niyetlerinden haberdarolunca, onları huzuruna çağırıp ayıpladı. Đçlerinden birincisi (EbuBekir) dedi ki: “Ey Resulullah! Allah’a and olsun ki, vermişolduğum bey’ate tutunduğum kadar hiçbir şeye tutunmadım vebuna sadık kaldığımdan dolayı Allah’ın mükâfat olarak cennetinen iyi yerinde yer vermesini umut ediyorum.” Đkincileri (Ömer) iseşöyle dedi: “Anam ve babam sana feda olsun ey Resulullah!Allah’a and olsun ki, cehennemin ateşinden kurtuluşumun ancakvermiş olduğum bey’ate sarılmam ile gerçekleşebileceğinibiliyorum. Verdiğim bey’ati bozmam için yer ve gök arasındakimesafeyi dolduracak kadar cevherler verseler de asla bey’atimdenvazgeçmem!” Üçüncüleri (Osman) ise şöyle dedi: “Ey Resulullah!Allah’a and olsun ki; bu bey’ati yaptığımdan dolayı o kadarmutluyum ki, yeryüzündeki tüm insanların günahlarını benimüzerime alsaydım, Ali’ye etmiş olduğum bey’atten dolayı bütüngünahlarımın Allah tarafından silineceğini biliyorum!” Bu üç kişive geriye kalan öbür şahıslar da hiçbir zaman Ali’ye karşı vermişoldukları bey’ate ihanet etmediklerini ve etmeyeceklerini ve bununaksini iddia edenlerin de yalan söylediklerini yeminle ifade ettiler.Yeminlerini ve lanetlerini duyan şanı yüce olan Allah da, peygamberefendimize şöyle vahyetti: “Allah’ı ve inandık diyenlerikandırdıklarını zannedenler, haberleri yok ki, esas kendilerinikandırmışlardır (nitekim Allah onların yaptıklarını vesöylediklerini görmektedir), ancak bunu bilmezler.Yaptıklarından dolayı dünya ve ahrette lanetleneceklerini vedünyadaki Allah’ın en hayırlı kulları tarafından lanetedileceklerini bilmiyorlar. Allah onlara ahrette de çok şiddetliazaplarla müptela kılacaktır.”

81

Page 82: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri şöyle devam buyurdu:“Resullullah (s.a.v.) bu münafıkların zahiren getirdikleri yemin veözürleri kabul etti ve gerçekte olan hallerinin hesabını kıyametgününde Allah’a bıraktı. Cebrail de (a.s.) peygamber efendimize gelipbuyurdu ki: Yücelerin yücesi olan Allah sana selam eder ve buyururki: Muhalefet edip, Ali’nin bey’atini kalplerinde inkâr ve zahirenkabul ettiklerini söyleyen bu münafıklara Ali’nin kerametlerini izharet ki, senden sonra ancak onun senin yerine halife olabileceğinigözleri ile görsünler. Onlara, yerin, dağların, göklerin ve geri kalantüm yaratılmışların Ali’ye nasıl itaat ettiklerini göster! Bilsinler ki, Alionların itaatine muhtaç olmadığı gibi onların cezalandırılmasını daAllah’ın eline, hikmetine ve tedbirine bırakmıştır.” Bunun üzerineResullullah (s.a.v.) Đmam-ı Ali hazretlerini ve zikri geçen münafıklarıbir araya getirip onlara hitaben şöyle buyurdu: “Ey Ali! Bu toplumunsana itaat etmesini ve her konuda yardımcı ve hizmetinde olmalarınışanı yüce Allah buyurmuştur. Sana itaat edip hizmetinde bulunurlarsaonlara ne mutlu ki daim olan cennetin nimetlerinde olacaklar ve sanakarşı muhalif olurlarsa şüphesiz kendilerine şer olacak ve cehenneminebedi ve şiddetli azabında olacaklar!” Sonra Resulullah (s.a.v.)yanında bulunan münafıklara hitaben şöyle buyurdu: “Biliniz ki;Ali’ye itaat ederseniz mutlu olacaksınız ve ona muhalefet edersenizbedbaht olacaksınız. Şanı yüce olan Allah, Ali’yi sizin ona karşı olandurumunuzdan her zaman gani kılmıştır!” Daha sonra Đmam-ı Alihazretlerine hitaben şöyle buyurdu: “Ey Ali! Muhammed ve tertemiz,tayyib olan Ehl-i Beyt’inin hakkı için sen, o Ehl-i Beyt’inpeygamberden sonra seyyidisin. Allah’tan her istediğini dua et ki hazırolanlar görsünler!” Đmam-ı Ali yakınlarında olan dağa, Ehl-i Beyt’inhakkı için dua etti ve dağ ona gümüşten olup şöyle nida etti: “Ey Ali!Ey Resulullah’ın vasisi! Allah, bizleri senin emrine ve hükmüne verdi.Senin her isteğine hazır olarak kıldı. Ne zaman bize emredersen bizsenin davetine icabet etmeye hazırız!” Daha sonra dağlar altında olupaynı hitabı kullandı ve daha sonra tüm mücevheratın şekline dönüp,Đmam-ı Ali hazretlerine olan itaatlerini gösterdiler. Bunun üzerinepeygamber efendimiz Đmam-ı Ali’ye hitaben şöyle buyurdu: “Ey Ali!Bu dağların ağaçlarına asker olmaları için ve kayalarına vahşihayvanlar olması için Allah’tan dua et!” Đmam-ı Ali duada bulundu vedağın her ağacı ve kayası dua ettiği gibi oldu. Asker olan ağaçlar vehayvan olan kayalar hep birden nida ettiler: “Ey Ali! Ey Resulullah’ınvasisi! Allah bizleri senin emrine hazır kıldı. Sen istediğin zaman

82

Page 83: _kuranda Enis Emir

emret, emrini hemen yerine getirelim. Ey Ali! Ey Resullullah’ınvasisi! Allah’ın katında şanın o kadar yücedir ki, Allah’tan yerleribüzüp bir torba halinde vermesini veya gökyüzünü yere indirmesiniveya yeryüzünü göğe kaldırmasını veya yeryüzündeki denizlerinsularını çeşitli meşrubatlara ve güzel kokulara çevirmesini veyayerlerin deniz ve denizlerin yer olmasını dileseydin hiç şüphesizdileğin yerine getirilirdi. Bu zalim, muhalif münafıkların inkârınaüzülme. Bunlar dünyada oldukları halde yok gibidirler. Ahrette dehesaba geldiklerinde dünyada hiç fazla duramayacaklardır. Ey Ali!Bunların küfür ve kötülüklerinin hesabını sonraya bırakan, Firavn,Kenan’ın oğlu Nemrut ve geri kalan tüm asilerin başı olan Đblis’inhesabını sonraya bırakandır. Sen ve onlar fena alemi için değil bekaalemi için yaratıldınız. Hepiniz bir diyardan öbür diyara intikalediyorsunuz ve insanların kalplerine kötülükleri aşılayanlara Allah’ınhiçbir şekilde ihtiyacı yoktur. Senin sadece onların üzerindeki hakkınıve faziletini bildirmek istedi. Allah isteseydi bütün bu münafıklarıdoğru yola sevk ederdi!” Dağın ağaç ve kayalarında gelen bu hitabıduyan münafıkların kalplerindeki hastalığı Allah daha da arttırdı vebuyurdu ki: “Kalplerinde hastalık var, Allah da hastalıklarınıarttırmıştır. Yalan söylediklerinden dolayı onlara elemli bir azapvar.”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri şöyle devam buyurdu:Đmam-ı Ali hazretlerine vermiş oldukları bey’ati bozan bu kişilere,imanları zayıf olan kişilere de bozgunluğu aşılamayın denildiğinde:“Onlara, yeryüzünde fesat çıkarmayın denildi mi derler ki: Bizıslah edicileriz.” Hakikatte ise şöyle diyorlardı: “Biz görünüşteMuhammed’in dinine bağlıyız. Fakat biz hür insanlarız, bizlere başkanolarak tayin etmiş olduğu amcasının oğlu Ali’yi kabullenereknefsimizi asla zelil kılmayız!” Bey’atı bozanlara: “Đnanın (yanipeygambere ve onun halife olarak tayin ettiği Đmam-ı Ali’ye zahirenve batinen inanın) tıpkı inanan insanlar gibi (yani Selman-ı Farisi veona benzer ashabının inandıkları gibi –ki onlar, peygamberinvefatından sonra Đmam-ı Ali hazretlerinin halifeliğini savunmak içinnefislerini feda etmeye hazır idiler). Buna karşılık münafıklar dedilerki: Akılsız olan bu kişiler gibi mi inanalım?” Yani Selman, Mikdad,Ebu Zer ve Amman bin Yaser hazretleri gibi inanmak istemiyorlardı.Şanı yüce Allah bunun üzerine vahyinde şöyle devam buyurdu:“Gerçekte ise onlar (münafıklar) akılsızlardır ama anlamazlar.”Yani peygamber efendimizin hak ile Allah tarafından Đmam-ı Ali’yi

83

Page 84: _kuranda Enis Emir

ümmetine imam ve halife tayin ettiğine inanmak istemezler veböylece esas akılsız olanların kendileri olduklarını da anlamazlar.

14-15. Ayeti kerimelerin te’vil ve tefsirleri“Đnananlara buluştular mı inandık derler. Şeytanlarıyla

yalnız kaldılar mı şüphe yok ki derler, biz sizinleyiz, biz ancakalay etmedeyiz. Allah onlarla alay eder, taşkınlıklarında,azgınlıklarında başıboş dolaşsınlar diye mühlet verir onlara.”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki: “Münafıklar,Selman, Mikdad, Ebu Zer ve Ammar hazretleri ile buluştuklarında, bizde sizin gibi inandık derlerdi. Münafık ve müşriklerin içinde baş başakaldıklarında ise, biz sizlerdeniz ve inananlarla ancak alay etmekteyiz,derlerdi. Şanı yüce olan Allah da bu yaptıklarından dolayı ahretteonlara cehennemin azabını gösterdiğinde inananlar onlarla alayedecekler. Münafıkların dünyadaki azabı ise, inananların onları her anlanet etmesidir!”

21.

Ayeti kerimesi:“Ey insanlar! Sizi de, sizden öncekileri de yaratan

rabbinize ibadet edin de takva sahiplerinden olun.”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretlerinden, buyurdu ki:“Đnsanların maksat, Allah’ın davetine icabet etmekle mükellef olanAdem evladıdır. En doğru şekilde rabbimize karşı ibadet ise şöyledir:

84

Page 85: _kuranda Enis Emir

Allah’ın birliğine ve O’ndan başka tapacak ilah olmadığına, O’nabenzer ve eş bir varlığın olmadığına, adil, cömert, halim ve hakimolduğuna; Muhammed’in (s.a.v.) O’nun kulu ve peygamberiolduğuna; Muhammed Ehl-i Beyt’inin bütün peygamberlerin Ehl-iBeyt’lerinden daha faziletli olduğuna; Ali’nin Ehl-i Beyt içinde enfaziletlisi olduğuna; Muhammed’in (s.a.v.) ashabından gerçekten imanedenlerin geri kalan tüm peygamberlerin ashabından daha faziletliolduklarına ve ümmetlerin içinde peygamber efendimizin ümmetininen faziletlisi olduğunu kabul etmek, Allah’a en doğru bir şekildeibadet olarak sayılır!”

25. Ayeti kerimesi: “Đman eden, salih ameller işleyenlere; altından ırmaklar

akan cennetlerin kendileri için olduğunu müjdele. Onlara nezaman bunlardan bir meyve rızk olarak verilirse bu, evvelcerızklandığımız şeydi, derler. Onlara birbirine benzeyen (böylenimetler) verilecek. Onlar için orada temiz eşler de vardır. Hemonlar orada ebedi kalırlar.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu: “Đmanedip, Salih ameller işleyenlerin başında mü’minlerin emiri Ali gelir.Ondan sonra Ehl-i Beyt imamları ve onların şiaları gelir!”

85

Page 86: _kuranda Enis Emir

26-27. Ayeti kerimelerin te’vil ve tefsirleri:“Allah onunla (göstermiş olduğu örnek ile) çoğunu sapıtır,

birçoğunun da hidayete erdirir. Bununla fasıklardan başkasınısaptırmaz. Allah’ın ahdini pekiştirdikten sonra bozanlar,birleştirilmesini emrettiği şeyi koparanlar, yeryüzünde fesatçıkaranlar, işte onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu: “Allah,fasık olanları Ali ile sapıtır, onlar Ali’nin vilayetine bağlı değillerdir.Ali’nin vilayetine bağlı olanları da şüphesiz olarak hidayete erdirir.Kim Ali’nin vilayetinden dışarı çıkarsa şüphesiz olarak fasık olur ki,Allah onu sapıtır!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu: “Đmanedenler, örnek olarak verilen mü’minlerin emiri Ali’nin Allahtarafından hak olduğunu bilirler. Çünkü peygamber efendimiz imanedenlerin Đmam-ı Ali’ye bağlı kalacaklarına dair onlardan söz almıştır.Kâfir olanlar ise, Allah bu örnek ile (Đmam-ı Ali ile) ne demek istiyor?Çoğunu sapıtır, çoğunu da hidayete sevk eder, dediler. Şanı yüce olanAllah kâfirlere cevaben buyurdu ki: Fasık olanları ancak sapıtırım kionlar vermiş oldukları ahdi bozarlar (bu ahdi Đmam-ı Ali’nin

86

Page 87: _kuranda Enis Emir

halifeliğini kabul edeceklerine dair vermişlerdi) ve birleştirilmesiniemrettiğim şeyi keserler (yani emir-el mü’minin Ali’nin ve geri kalanEhl-i Beyt imamlarının halifelik makamlarını keserler ve bununla da)yeryüzünde fesat çıkaranlardır ki onlar hüsrana uğrayanların takendileridir.”

30. Ayeti kerime:“Hani Rabbin meleklere: Ben, yeryüzünde bir halife

yaratacağım, demişti…”

Đmam-ı Ali’nin ashabından olan Asbağ bin Nubata çarşıdaonun çevresinden olan Meysem et-Tammar ile karşılaşıp demiş ki:“Ey Meysem! Biraz önce mü’minlerin emiri Ali’den öyle bir şeyduydum ki bana, çok zor ve şiddetli geldi!” Meysem dedi ki: “Oduyduğun nedir?” Asbağ dedi ki: “Mü’minlerin emiri şöyle dedi: BizEhl-i Beyt’in durumu (haiz oldukları bilgi ve makam) zorun zorudur!Bunu ancak Allah’a yakın bir melek veya risalet almış bir peygamberveya Allah’ın kalbini iman ile sınadığı bir mü’min kabulleniptaşıyabilir!” Meysem duyduklarını mü’minlerin emiri Ali’yesorduğunda, Đmam-ı Ali tebessüm ederek şöyle buyurdu: “EyMeysem, otur! Her âlimin ilmine dayanılır mı? Şanı yüce olan Allahbuyurdu ki: Ben, yeryüzünde bir halife yaratacağım. Buna karşılıkmelekler demişti ki: Biz seni hamd ile tesbih, takdis eder dururkenyeryüzünde fesat çıkarıp, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? EyMeysem! Meleklerin ilme karşı tahammül ettiklerini bu durumlarındagörebiliyor musun? Sonra Musa’nın (a.s.) durumunu düşün. OnaTevrat indiğinde yeryüzünde ondan daha bilgili birinin bulunmadığınızannetti ve Allah ondan daha bilgili birinin varlığını bildirdiğinde,Musa (a.s.) o âlim ile buluşturmasını diledi. Şanı yüce Allah da onuHızır (a.s.) ile buluşturmuştu. Hızır (a.s.) Musa ile beraber bindiklerigemiyi batırdı, oynayan çocuklardan birisini öldürdü ve yıkılmış olan

87

Page 88: _kuranda Enis Emir

bir duvarı da inşa ettiğinde bütün bunlara dayanamayan Musa,Hızır’ın ilmine karşı dayanamadı. Bizim peygamberimiz Resulullah(s.a.v.) beni, Ğadir-u Humm gününde elimden tutup: ‘Ey Allah’ım!Ben kimin Mevla’sı isem bu Ali de onun Mevla’sıdır’ diyebuyurduğunda Allah’ın imanlarını korumuş olduğu mü’minlerdenbaşkasının bu bey’ate dayandığını gördün mü? Ey Meysem! Sizemüjde olsun ki, size müjde olsun ki, sizi peygamber efendimizin(s.a.v.) bana karşı almış olduğu bey’atine sadık kalmanız ile şanı yüceolan Allah peygamberlere ve meleklere karşı üstün kıldı, nitekim onlarsizin gibi üstün durumlarda dayanmamışlardı!”

Bu rivayetten belli olduğu gibi, ancak sınanmış mü’minler Hz.Ali’nin halifeliğini inkâr etmemişler ve onun yoluna sadık kalmışlardı.Ashabın çoğunluğu Ğadir-u Humm yerinde verdikleri bey’atiarkalarına atmış ve Hz. Ali’nin halifeliğini inkâr etmişlerdi. Đşte kemalmertebesi verilen ahdin yerine getirilmesi ile sabit olmuştur. Ancakahitlerine sadık kalanlar iman ile sınanmış kişilerdir.

Ayeti kerimenin tefsiri hakkında ashabın müfessirlerindensayılan Abdullah bin Mes’ud hazretleri şöyle buyurmuş:

“Kur’an-ı Kerim’de halifelik üç şahsa Allah tarafındanverilmiştir. Birincisi Âdem’dir (a.s.). Allah onun hakkında: Ben,yeryüzünde bir halife yaratacağım, buyurmuştu. Đkincisi de Davud’tur(a.s.). Allah onun hakkında şöyle buyurdu: Ey Davud! Ben, seniyeryüzünde halife kıldım. Üçüncü halife ise Ali bin Ebi Talib’tir.Allah onun hakkında şöyle buyurdu: Onları, öncekileri yeryüzündehalife kıldığımız gibi, halife kılacağız. Yani Âdem ve Davud’u halifekıldığımız gibi Ali’yi de halife kılacağız!”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) de şöyle buyurdu:“Vasim, halifem, terk ettiklerimin en hayırlısı, vaat ettiklerimi yerinegetirecek ve borçlarımı ödeyecek olan Ali bin Ebi Talib’tir!”

Bu hadisi çok sayıda muteber Sünni âlimleri kitaplarındazikretmişlerdir: Đbn Asakir, Tabarani, Muttaki el-Hindi, Muhibeddinet-Tabari…

Şanı yüce Allah’ın Hz. Ali’yi halife kılacağını buyurması vepeygamber efendimizin de onu halifesi olarak tanıtması ondanöncekilerinin halifeliğini ortadan kaldırmaz diye düşünenler halenvardır. Bu düşüncenin yanlış olduğu ispatına burada girmeyeceğiz.Fakat aklıselim okurlarımızın bu meseleyi kendi vicdanları ilehalledeceklerinden şüphemiz yoktur. Adem ve Davud hazretleriinsanlığa halife kılındıklarında onların önüne geçip insanları kendisine

88

Page 89: _kuranda Enis Emir

çekmek isteyenlerin halini düşünmemiz lazım. Allah tarafından tayinedilen bir halifenin üstünde bir halife olamaz ancak onun sonrasındahalife olabilir. Đslam tarihine baktığımızda tayin edilen Hz. Ali’ninüstünde halifelerin yer aldığını görmekteyiz. Bu durumun son ümmetolan bir toplum için çok acı olduğunu ifade etmek istiyoruz.

31-33. Ayeti kerimelerin te’vili ve tefsiri:“Allah, Adem’e bütün isimleri öğretmiş, sonra onları

meleklere göstererek: Eğer sadıklardan iseniz, bunların adlarınıbana söyleyin, buyurmuştu. Melekle ise: Sana tesbih ederiz, bizeöğrettiğinden başka bilgimiz yok. Alim, hakim sensin, demişlerdi.Allah: Ey Adem: onları adları ile kendilerine bildir, dedi…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri anlatıyor:“Şanı yüce olan Allah vardı ve O’ndan başka bir şey yok iken,

Celalinin nurundan beş şahıs yarattı ve her birine Kur’an’da zikretmişolduğu isimlerinden bir isim verdi. Kendisi (C.C.) Hamit’tir vepeygamberimizin (s.a.v.) ismini Muhammed verdi. Kendisi en yüceolandır, yücelik olan Ali ismini de mü’minlerin emiri Ali bin EbiTalib’e verdi. Güzel isimlerinin hepsi O’nundur ve bu güzelliktenHasan ve Hüseyin isimlerini verdi. Kendisi (c.c.) her şeyi yaratandırve bu ismini de Fatime’ye verdi. Bu mübarek şahısları nurundanyarattığında, hepsini arşın sağında misakta bıraktı. Daha sonranurundan melekleri yarattığında, melekler o mübarek beş şahısın

89

Page 90: _kuranda Enis Emir

nurunu görüp, ta’zim olarak tesbihe başladılar. Allah, Adem’i (a.s.)yarattığında, Adem, arşın sağına bakıp onları gördü ve dedi ki: EyRab! Bunlar kimlerdir? Allah buyurdu ki: Ey Adem! Bunlar benimsafvetim ve seçkinlerimdir. Onları celalimin nurundan yarattım veisimlerimden isimler verdim. Adem dedi ki: Ey Rab! Onların üzerindeolan hakkın için, isimlerini bana öğret. Allah buyurdu ki: Ey Adem!Bunlar sende emanet ve sırrımdan bir sır olarak dursun. Sendenbaşkası iznim olmadan bu sırra sahip olmasın! Adem dedi ki: Ey Rab,istediğin gibi olsun. Allah buyurdu ki: Ey Adem! Söylediklerine dairbana ahdi misak ver! Âdem (a.s.) ahdi misak verdikten sonra şanıyüce olan Allah ona o beş mübarek zatın isimlerini öğretti ve sonrameleklere bu isimleri öğretmeden onlara şöyle buyurdu: Eğersadıklardan iseniz bunların (beş nurun) adlarını bana söyleyin!Melekler ise: Sana tesbih ederiz, bize öğrettiğinden başka bilgimizyok. Alim, hakim sensin, dediler. Allah da şöyle buyurdu: Ey Adem!Onları (beş nuru) adları ile kendilerine (meleklere) bildir, dedi. Bununüzerine melekler, Âdem’in (a.s.) Allah tarafından bu ilme seçildiğinive tafdil edildiğini bildiler. Allah, meleklerin Adem’e secde etmeleriniemrettiğinde bu secdeyi Adem’e tafdil ve Kendisine de (c.c.) ibadetolarak saydı. Fasık olan Đblis ise bu emre karşı çıkıp: Ben ondan(Adem’den) daha hayırlıyım, dedi. Allah da buyurdu ki: Adem’insulbünde bulunacak bu beş nurun fazileti hakkı ve şialarının değerihakkı için, sen onlara ilişemeyeceksin! Đblis dedi ki: Muhliskullarından başka hepsini yoldan çıkarmaya çalışacağım. Allahbuyurdu ki: Benim o kullarımın üzerinde senin hiçbir hükmünolamaz! Yani mübarek beş nurun şialarına Đblisin hiçbir hükmüolamayacaktır! Başka bir rivayette imam-ı Hüseyin hazretleriKerbelâ’da ashabı ile muhasara altında iken onlara hitaben şöylebuyurmuştu:

“Ey benim ve Ehl-i Beyt’in dostları ve düşmanlarımızındüşmanları! Bizim ve sizin ilk başlangıçtaki durumlarımızı sizlereanlatayım ki, bizimle bu yerde yardımcı olmanızın ne kadar doğruolduğunu bilesiniz.” Hazır olanlardan biri dedi ki: “Ey Resulullah’ınoğlu anlat bilelim! Đmam-ı Hüseyin şöyle anlatmaya başladı. “Şanıyüce olan Allah, Adem’i yaratıp, ona her şeyin ismini öğrettiğinde, oisimleri meleklere de sunmuştu. Muhammed’in (s.a.v.), Ali, Fatime,Hasan ve Hüseyin’in nurlarını da Adem’in sulbüne verdi. Onlarınnuru afakı, gökleri, hicapları, cenneti, kürsü ve arşı doldurmuş veaydınlatmıştı. Allah, bu nuru taşıyan Adem’e fazilet olması için

90

Page 91: _kuranda Enis Emir

meleklerin ona secde etmesini emretti. Hepsi secde etti ancak Đblismüstesna etmedi. Kendisi Allah’ın celali ve biz Ehl-i Beyt’in nurlarınata’zim olarak bütün melekler secde ettikleri halde kibirliğe gelip secdeetmedi. Kâfir olanların durumları da bu kibirlikten olmaktadır!”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) hazretleri şöylebuyurdu:

“Ey Allah’ın kulları! Adem, sulbündeki nurun celalini görüp,bu nurun sahiplerini bilmeyince dedi ki: Ey Rab! Bu nurlar nedir?Şanı yüce olan Allah buyurdu ki: Bunlar öyle nurani gölgeler kionları, arşımın en şerefli yerinden sulbüne intikal ettim. Bu nurlarınsenin sulbünden olması dolayısı ile meleklerin sana secde etmeleriniemretmiştim. Adem dedi ki: Ey Rab! Keşke bana bu nur gölgelerinigösterseydin. Şanı yüce olan Allah buyurdu ki: Ey Adem! Arşınyukarısına bak! Adem arşın yukarısına baktığında, belindekigölgelerin nurları sanki saf bir aynaya bakıldığında insanın suratı nasılgörünüyorsa bizim şekillerimizde arşın üzerinde Adem’e öylegöründü. Adem bunları gördüğünde dedi ki: Ey Rab! Bu gölgelernedir? Allah buyurdu ki: Ey Adem! Bu gölgeler yarattıklarımın enfaziletlileridir. Bu Muhammed’tir, ben ise Mahmud’um, kendisineadlarımdan bir ad verdim. Bu Ali’dir, Ben ise Aliyy-ul Azim’im,kendisine adlarımdan bir ad verdim. Bu Fatime’dir, ben ise gökleri veyerleri yaratanım (Fatir’im), kendisine adlarımdan bir ad verdim. BuHasan ve Hüseyin’dir, ben ise Muhsin’im. Bütün güzelliği verenbenim. Đkisine de adlarımdan bir ad verdim. Bunların hepsiyarattıklarımın en hayırlısı ve keremlisidirler. Bunlar ile alır ve bunlarile veririm. Bunlar ile cezalandırır ve bunlar ile af ederim. Ey Adem!Benden bir şey istediğinde bunları kendine vesile edin. Sana bir kötühal olursa, bunlar ile benden şefaat dile. Ben kendi nefsime yeminverdim ki, bunlar ile bir emele varmak isteyenleri emellerineulaştırmayı ve bunların hakkı için benden soranların suallerini hiçbirzaman reddetmeyeceğime hak ile söz verdim! Adem hatayadüştüğünde bu mübarek şahısların hakkı için sual etmişti de, Allahonun hatasını affedip, onu bağışlamıştı. Peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Kim, Adem’e ilminden dolayı, Nuh’a anlayışından dolayı,Đbrahim’e hilminden dolayı, Yahya’ya zühdünden dolayı ve Musa’yakuvvetli vuruşundan dolayı bakmak isterse Ali bin Ebi Talib’ebaksın!”

91

Page 92: _kuranda Enis Emir

Sünni alimlerinin çok sayıda muteber kitaplarındaki ve Ehl-iBeyt imamlarından gelen sahih rivayetlere göre Đmam-ı Ali hazretleriyüce sıfatlara sahip olan bütün peygamberlerin özelliklerine sahiptir.Đlim derecesini peygamber efendimiz zaten çok meşhur olan hadisişeriflerinde belirtmişlerdi: “Ben ilmin şehriyim Ali de kapısıdır,ilim isteyen kapısına gelsin!” Peygamber efendimiz Đmam-ı Alihazretlerini mükemmel bir şekilde eğitmiş ve ümmetine gerektiği gibiönderlik yapabilecek bir şekilde de yetiştirmişti. Peygamber efendimizbunu şöyle ifade buyurmuşlar: “Ali’ye bin ilim kapısı öğrettim. Herkapı da bin kapı açar!” Đşte bu sebepten Đmam-ı Ali hazretlerininilim ve irfan derecesini tasvir edebiliriz. Đmam-ı Ali’nin irfanderecesindeki derinliğini kendisinin buyurmuş olduğu şu derin anlamlısözlerinden öğrenelim: “Allah ve insan arasındaki hicap kalksabenim yakinimde hiçbir artış olmaz!” Đmam hazretleri her ilme haizidi hatta Allah’ın esas varlığı hakkındaki en yüce marifete ashabıniçinde tek olarak sahip olduğunu rahat bir şekilde söyleyebiliriz.Nitekim Hasan Basri Đmam-ı Ali hazretleri hakkında tanıtmayaptığında şöyle derdi: “Ümmetin rabbani ilminin merkezi…”Abdullah bin Abbas hazretlerinin şöyle buyurduğu da meşhurdur:“Benim ve geri kalan tüm ashabın ilmi, Ali’nin ilmi yanında yedidenizden bir damladan daha fazla değildir!” Hz. Ali’nin anlayışı,Hilmi, zühdü ve kuvveti de ilminden geride değildir. Peygamberefendimiz, Đmam-ı Ali’nin vasıflarını en iyi bilendi, kendisi şöylebuyurmuştu: “Ey Fatime, razı olmaz mısın ki seni ashabımın içindeilk Đslam olanı ile onların içinde en bilgili olanı ile ve onlarıniçinde en azim hilme sahip olanı ile evlendirdim!” Evet, ümmetiniçinde en yüce değerlere sahip olan Đmam-ı Ali hazretleridir.Peygamber efendimiz bunu biliyor ve ümmetine de bunu istiyordu.Fakat olanlar belli peygamberin isteği arkalarına atıldı ve ahretlerinidünya saltanatları uğruna sattılar.

35. Ayeti kerimenin te’vili ve tefsiri:

92

Page 93: _kuranda Enis Emir

“Ve demişti ki: Ey Adem, sen, eşinle birlikte cennette otur.Dilediğiniz yerlerde onun meyvelerinden bol bol yiyin. Yalnız şuağaca yaklaşmayın. Yoksa ikiniz de zalimlerden olursunuz.”

Đmam Hasan el-Askeri hazretleri tefsirinde şöyle buyurmuş:“Ona yaklaşılması men edilen ağaç, Ehl-i Beyt’i

Muhammed’in (s.a.v.) ilim ağacıdır ki Allah’ın izni olmadan kimseona yaklaşamaz. Nitekim şanı yüee olan Allah o ilmi ancakMuhammed (s.a.v.), Ali, Fatime, Hasan, Hüseyin ve onlarınzürriyetinden gelen imamlara ihtisas etmiştir. O ağaca izinsizyaklaşanlar şüphesiz olarak ilminden fayda görmeyip, kendinefislerine zarar vermiş olacaklar. O ilmi ancak Allah’ın izni ileanlamak mümkündür. Bu imkânı da Allah ancak Ehl-i Beyt’e mahsuskılmıştır. Onlar istedikleri zaman o ilimden faydalanabilirler!”

Đmam hazretlerinin bu ifadesini gerektiği gibi anlayabilmemiziçin Hz. Ali’nin buyurmuş olduğu şu derin sözlerini önceden tahliletmemiz faydalı olacaktır: “Allah ile öyle bir vaktim (halim) olur ki,o anda ne Allah’a yakın bir melek ne de mürsel bir peygamberbeni sığabilir!” Đşte o ağaçtaki ilim de öyledir. Ancak sahibindenalınır ve ancak ehline verilir. Nitekim bu ilim marifet ve tevhidin enyüce makamıdır.

37. Ayeti kerimenin te’vili ve tefsiri:“Âdem, Rabbinden kelimeler belleyip aldı. Bunun üzerine

onun tövbesini kabul etti. Şüphesiz ki, tövbeleri kabul edipRahman olan O’dur (Allah’tır).

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri anlatıyor:“Âdem hataya düşüp, Havva ile dünyaya indiğinde, senelerce

ağlayıp durdu. Kaybetmiş olduğu cennetin güzelliği hep aklına geldi.Adem, Havva’yı arayıp dururken Cebrail (a.s.) Allah’ın emri ile onagörünüp, dedi ki: Ey Adem! Allah’ın sana öğretmiş olduğu oşahısların adları ile O’ndan tövbeni kabul etmesini dile! Adem sorduki: Hangi adlar ile? Cebrail (a.s.) buyurdu ki: Hani Rabbin, onlarıarşın ortasında sana gösterip, adlarını öğretmiş olduğu şahısları an.

93

Page 94: _kuranda Enis Emir

Onlar, Muhammed (s.a.v.), Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin’dir. Bununüzerine Adem, Allah’a şöyle yalvardı: Ey Rabbim! Muhammed, Ali,Fatime, Hasan ve Hüseyin hakkı için tövbemi kabul et, sen tövbelerikabul eden ve rahim olansın. Allah buyurdu ki: Ey Adem! Buzikretmiş olduğun şahısların hakkı için gelecek tüm evladınınaffedilmesini dileseydin, şüphesiz isteğini kabul ederdim!”

Yine Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Bir gün Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna bir Yahudi gelip, ona

devamlı baktı. Resulullah (s.a.v.) Yahudi’nin durumunu görünce onahitaben buyurdu ki: Ey Yahudi! Đstediğin nedir? Yahudi dedi ki:Allah’ın ona Tevrat’ı ve asayı indirmiş olduğu, ona denizi yarmış vebulutlar ile gölge vermiş olduğu Musa mı daha faziletlidir yoksa senmi? Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Kulun kendi nefsini yüceltmesi,övmesi mekruhtur, lakin sana şunları anlatayım: Âdem (a.s.) hatayadüştükten sonra tövbesi şöyle olmuştu: Ey Allah’ım! Muhammed(s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’i hakkı için tövbemi kabul et! Allah da tövbesinikabul edip onu bağışlamıştı. Nuh (a.s.) gemiye binip tufandankorktuğunda şöyle yalvarmıştı: Ey Allah’ım! Muhammed (s.a.v.) veEhl-i Beyt’inin hakkı için beni tufandan sağ salim kurtar! Ve Allah,onun duasını kabul edip, sağ salim karaya indirmişti. Đbrahim (a.s.)ateşe verileceği anda şöyle yalvarmıştı: Ey Allah’ım! Muhammed(s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’inin hakkı için beni ateşin azabından koru! VeAllah, onu ateşin azabından korumuş, ateşi de ona selamet kılmıştı.Musa (a.s.) Firavn huzurunda sihirbazlara karşı sopasını attığında,şöyle dua etmişti: Ey Allah’ım! Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’ininhakkı için beni bunların şerrinden koru! Ve Allah, ona şöylebuyurmuştu: Korkma, hiç şüphesiz sen, onlardan (ve sihirlerinden)daha üstünsün!

Peygamber efendimiz bunları anlattıktan sonra şöyle devambuyurdular: “Ey Yahudi! Musa benim zamanımı idrak edip,nübüvvetime inanmasaydı onun ne imanı ne de nübüvveti bir işeyarardı! Ey Yahudi! Benim zürriyetimden olan Mehdi zuhur ettiğinde,Đsa (a.s.) onun arkasında namaz kılıp, ona yardımcı olacaktır!”

Açıklama: Mehdi (a.s.), Ehl-i Beyt imamlarının sonuncusuyani onikincisi olup, peygamber efendimizin öz zürriyetindendir. Buzürriyet, peygamber efendimizin kızı Fatime’nin oğlu Đmam-ı Hüseyinhazretlerinden devam etmiştir. Peygamber efendimizin buyurduklarıgibi Mehdi (a.s.) Đsa (a.s.)’dan daha faziletli olarak gösterilmiştir.Đnsanlığın sonu geldiğinde Mehdi (a.s.) dünyayı adalet ve iyilik ile

94

Page 95: _kuranda Enis Emir

dolduracaktır. Hak dini de ancak Mehdi’nin zuhuru ile ilan edilecektir.Bunda Đsa’nın (a.s.) yardımcı olacağı bildirilmiştir. Mehdi’nin (a.s.)şahsiyetini tanımanın zamanı gelip geçmiştir. Nitekim o zuhurettiğinde her şey geç olabilir.

Ehl-i Beyt’in yüceliği hakkında ifrata gitmediğimizikanıtlamak istiyoruz. Ehl-i Beyt imamları hakkında Sünni alimlerininkitaplarındaki rivayetlere dayanarak anlatsak yeterli olacağındanşüphemiz yoktur. Hanbeli mezhebinin Đmam-ı Ahmed bin Hanbel’in“Menakib” adlı kitabında şöyle bir hadis var, peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şanı yüce olan Allah Âdem’iyaratmadan ondört bin yıl önce ben ve Ali nur idik. Allah, Adem’iyarattıktan sonra, nurumuzu ikiye ayırdı. Bir parçası benim veöbür parçası ise Ali’dir!” Ehl-i Beyt herhangi bir insanınmertebesinde sayıp geçmek doğru olamaz. Ehl-i Beyt’in Allah’ınkatında pek yüce bir makama sahip olduklarını iman eden herkeskabullenmelidir. Nitekim iman onlarla başladı ve onlarla da sonaerecektir. Davetin sahipleri onlardır, onlardan alınır onlara iseverilemez. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuş: “Biz Ehl-i Beyt ilekimse kıyas edilemez!” Başka bir rivayette ise Ehl-i Beyt imamlarışöyle anlatıyorlar: “Hızır (a.s.), Musa (a.s.) ile kayanın bulunduğuyerde (şimdiki Hatay’ın Samandağ ilçesinde) buluştuklarında, Hızır(a.s.) bir kuşun gagasını denize batırıp uçtuğunu gördü. Musa’ya (a.s.)hitaben buyurdu ki: ‘Ey Musa! Bu kuşun ne yaptığını gördün mü?’Musa (a.s.) dedi ki: ‘Evet gördüm’ Hızır (a.s.) da şöyle buyurdu: ‘EyMusa! Đkimizin ilmi, Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’inin ilmiyanında, bu uçan kuşun gagasıyla denizden aldığı su miktarıkadardır!”

Ehl-i Beyt’in yüceliğini anlatmak isteseydik kendi halindemüstakil bir kitap olurdu. Fakat yeri geldiğinde mümkün mertebedeonların yüceliğinden bahsedeceğiz.

38. Ayet-i kerimenin te’vili ve tefsiri:“Dedi ki: Hepiniz oradan inin. Eğer tarafımdan size bir

hidayet gelir de, kimler benim hidayetime uyarsa, artık onlar içinhiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olacak değillerdir.”

95

Page 96: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu: “Allah’ın tarafından bir hidayetten maksat Ali bin Ebi

Talib’tir!”Evet, Đmam-ı Ali hazretleri bu ümmet için seçilen hidayettir.

Ona uymak kurtuluştur ve ondan ayrılmak ise şüphesiz sapıklıktır.Ona uyanlar hiçbir zaman mahzun olmayacaklardır. Nitekim kendisionların velisi ve Mevla’sıdır.

40. Ayet-i kerimenin te’vili ve tefsiri:“Ey Đsrailoğulları! Size verdiğim nimetlerimi hatırlayın.

Bana verdiğiniz sözü yerine getirin ki, ben de size olan sözümüyerine getireyim…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah’ın; ‘Bana verdiğiniz sözü yerine getirin’

buyurmasının maksadı: Farz kılmış olduğum Ali bin Ebi Talib’invilayetine tabi olun ki, ben de size olan sözümü yani cenneti yerinegetireyim, diye buyurmuşlardır!”

‘Đsrailoğullarına hitap eden bir ayetin Hz. Ali ile ne ilgisiolabilir?’ diye soran olabilir. Bu soruya Resulullah Muhammed’in(s.a.v.) buyurmuş olduğu şu hadisi şerif ile cevaplandırmak istiyoruz:“Mi’raca çıktığımda, Cebrail (a.s.) Allah’ın isteği üzere tümpeygamberleri topladı ve arkamda namaz kılmalarını istedi. Benimamlık yapıp namazı bitirdikten sonra Cebrail (a.s.) bana dediki: Hazır olan senden önce göndermiş olduğumuz tümpeygamberlere, ne üzere gönderildiklerini sor! Ben de hazır olantüm peygamberlere sordum: Ey peygamberler topluluğu! Sizlerbenden önce ne üzere gönderilmiştiniz? Hepsinden şöyle bir cevapgeldi: Bizler, senin ve vasin olan Ali bin Ebi Talib’in vilayeti üzeregönderilmiştik!”

Hadis-i şeriften anlaşıldığı gibi bütün peygamberler,peygamber efendimizin ve onun ümmetine vasi olarak tayin ettiğiĐmam-ı Ali’nin vilayeti üzerine gönderilmişlerdi. Vilayetten esasmaksadın ne olduğu hakkında basit bir açıklama vermek mümkünolduğu gibi, çok derin ve yüce makama varabilecek bir açıklamada

96

Page 97: _kuranda Enis Emir

vermek mümkündür. Nitekim vilayet her şeyin üstündedir. Şanı yüceolan Allah, Kur’an-ı Kerim’de başka topluluklardan bizlere örneklervermiştir. Bu örnekler esas anlamında son peygamberin ümmetiniilgilendirmektedir. Bu ümmetin geçmişten öğrenmesi ve olanlardandersini alabilmesi için şanı yüce Allah her şeyden örnekler vermiştir.Firavn’dan anlatılanları sadece geçmişte olan bir olay gibi algılayıpdeğerlendirmek yanlıştır. Her ümmetin içinde bir Firavn vardır.Önceki ümmetlerde Nemrut zalim ise ondan sonra gelenlerdekizalimlerde Nemrut idi. Aradaki fark sadece isim değişikliğidir.Nemrut ve Yezid arasındaki fark ne olabilir? Tek bir fark vardırbirinin adı Nemrut öbürünün adı ise Yezid’tir. Bu gibi örnekleriçoğaltmak mümkündür. Şanı yüce olan Allah, Kur’an’ın çok yerindedüşünelim diye misaller vermiştir, bu misaller ebediyete kadar devamedebilecek şekilde olup değerlerini zaman açısından hiçbir ankaybetmeyeceklerdir.

41. Ayet-i Kerimenin te’vili ve tefsiri:“… ona ilk inanmayan siz olmayın. Ayetlerimizi az ve

değersiz bir parayla değiştirmeyin ve ancak benden korkun.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Yani: Ali’ye ilk muhalefet eden o iki şahıs ve onlara uyanlar

gibi olmayın, nitekim onlar inanmamışlardı. Đlk olarak inkâr edilen deAli idi!”

Açıklaması: Tarihe baktığımızda, peygamber efendimizinvefatından hemen sonra ilk işin sadece Hz. Ali’ye vasiyet edilenhalifelik makamının işgali ile meşgul olunmuştu. Peygamberefendimiz Muhammed’in (s.a.v.) mübarek cenazesi ortada dururkenEbu Bekir ve Ömer’in ilk işi halifeliği kendileri için garantilemekolmuştu. Peygamber efendimiz kendisinden sonra o kadar ihtilaflarınolacağını bildirdiği halde ümmetini zaten başıboş bırakması akıl vevahiy açısından doğru olamazdı. Buna rağmen halifelik makamınınbaşkaları tarafından işgal edilmesi önceki ümmetlerde olduğu gibi,

97

Page 98: _kuranda Enis Emir

mümkün olmayacak bir şey değildir. Önceki ümmetlere baktığımızdaMusa (a.s.) on emirleri almak için Tur dağına kırk günlüğüne çıkıpgeri gelene kadar ümmetinin tam bir şekilde sapmış olduğunugörmüştü. Đsa’dan (a.s.) sonra durum fazla farklı değildi. Peygamberefendimizden sonra aynı şekilde sapmaların olduğu şüphesizdir.Peygamber efendimizin hayatında ona itaat etmeyenlerin onunvefatından sonra vasiyetini ayakları altına alacaklarından nedenşüphemiz olsun? Evet, gerçekten de Hz. Ali’nin halifeliğini inkâr edipo makama oturmaları için Allah’ın ayetlerini az ve değersiz birparayla değiştirdiler. Tarihi gelişmelerin geniş bir şekildeki tafsilatınagirmek istemediğimiz ve yeri olmadığı için vermiş olduğumuzörnekleri ile yetinmek istiyoruz. Đman eden bir kişi neye inandığınıbilmesi ve araştırması gerekmektedir. Babadan veya çevreden alınmabir inanç Đslam’ın istediği bir değer değildir. Đslam dini iyidüşünenlerin dinidir. Akılsız bir insanın iman sahibi olamayacağıgibidir.

43. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Namaz kılın, zekât verin, rükû’ edenlerle birlikte rüku’

edin.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetteki “rükû’ edenler”den maksat Resulullah (s.a.v.) ve

Đmam-ı Ali’dir. Nitekim ilk namaz kılıp rükû’ edenler onlar idi!”Đlk namaz hususunda sahabenin tanınmış olanlarından Afif

el-Kindi hazretlerinden bir meşhur rivayet vardır. Afif hazretlerianlatıyor: “Bir gün ihtiyaçlarımızı karşılamak için Mekke’yegitmiştim. Tüccar olan Abbas bin Abdülmuttalib’in yanına vardım.Oturduktan sonra Kâbe’ye baktım. Güneş çıktığında, genç bir adamgelip göğe doğru baktı ve Kâbe’ye yöneldi. Biraz sonra genç adamıngeldiği yerden bir çocuk gelip genç adamın sağında durdu. Biraz sonraikisinin gelmiş olduğu yerden bir kadın çıkıp ikisinin arkasında durdu.Genç adam rükû’ etti, çocuk ve kadın da rükû’ ettiler. Genç adamsecdeye vardı, çocuk ve kadın da secde ettiler. Bu durumugördüğümde Abbas’a dedim ki: Bu durum azimdir. Abbas bana dedi

98

Page 99: _kuranda Enis Emir

ki: Evet, azim bir durumdur. Bu genç adamın kim olduğunu biliyormusun? Ben dedim ki: Hayır, bilmiyorum. Abbas dedi ki: Bu gençadam Abdülmuttalib’in oğlu kardeşim Abdullah’ın oğluMuhammed’tir. Abbas yine bana sordu: Bu çocuğun kim olduğunubiliyor musun? Ben dedim ki: Hayır, bilmiyorum. Abbas dedi ki: Buçocuk Abdülmuttalib’in oğlu kardeşim Ebu Talib’in oğlu Ali’dir. Bukadın da Huveylid’in kızı Hatice’dir, kendisi genç adamın karısı olur.Kardeşimin oğlu Muhammed, Rabbinin yerlerin ve göklerin Rabbiolduğuna ve kendisinin bu dini yürütmesi için emrettiğini söylüyor.Allah’a and olsun ki, yeryüzünde bu dini bağlı üçünden başka birkişiyi tanımıyorum!”^

Bu rivayet Sünni alimlerinin en muteber kitaplarındamevcuttur. Đmam-ı Ali hazretleri peygamber efendimiz ile berabernamaz kıldığında Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ebu Ubeyde bin Cerrahve benzerleri daha şirkin içindeydiler. Bu sebeptendir ki Hz. Ali’ye‘kerremallahu vechehu’ deniliyor. Nitekim kendisi hiçbir an bileAllah’tan başkasına tapmamıştır. Bu görüş iki tarafın görüşüdür. Hz.Ali imamın bu kadar temizliğine sahip iken, başkaları kırk yaşlarınakadar şirkin içindeydi. Buna rağmen Hz. Ali’nin onların üzerine birfazileti olmadığını savunurlar. Böyle bir mantıksızlığın anlamınıbilmek isterdik.

45. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sabır ve namazla yardım isteyin. Gerçi bu, ağır gelir ama

huşu’ duyanlara değil.”

Đmam-ı Ali hazretleri buyuruyor:“Allah, Kur’an-ı Kerim’de; ‘sabır ve namazla yardım isteyin’,

buyuruyor. Sabır Muhammed’tir (s.a.v.), namaz ise benimvilayetimdir. Allah bu sebepten şöyle buyurdu: Bu ağır ve büyük birşeydir. Yani benim vilayetim ağır ve büyüktür, ama saygılı kimseleredeğil. Allah, sabır ve namazın ağır ve büyük olduğunu ifade buyurmakisteseydi “innehuma” hitabını kullanırdı fakat şanı yüce olan Allah“inneha” hitabını buyurup, benim vilayetim olan namazı kastetmiştir!”

Açıklama: “Đnnehuma” hitabının ayetteki anlamı şöyle olurdu:Đkisi ağır gelir… “Đnneha” hitabının ayetteki anlamı ise ancak sonkullanılan namaz kelimesi için geçerli olabilir. Nitekim ikisi birden

99

Page 100: _kuranda Enis Emir

kastedilmemiş. Hz. Ali’nin vilayetinin her şeyden daha büyükolduğunu önceleri de belirtmiştik. Vilayetin yüceliği hakkındakiaçıklamalarımızı tefsirin içinde parça parça halinde göreceksiniz.

58. Ayet-i kerimenin te’vili ve tefsiri:“Hani, şu kasabaya girin, dilediğiniz yerde istediğinizi bol

bol yiyin, kapısından secde ederek girin, affet deyin, kusurlarınızıörtelim. Đyilik edenlere daha da arttıracağız, demiştik.”

Đmam-ı Hasan el-Askeri hazretleri buyuruyor ki:“Allah, Musa’yı (a.s.) ve kavmini çölden kurtarıp, Şam’a yakın

bir kasabanın kapısına kadar sevk ettiğinde, kasabanın kapısınaResulullah Muhammed (s.a.v.) ve Đmam-ı Ali’nin misallerini gösterip,onlara ta’zim olarak secde etmelerini Đsrailoğullarına emretmişti.Đsrailoğulları Resulullah’ı (s.a.v.) ve Đmam-ı Ali’yi ta’zim etmek içinsecde edip, kapısından kasabaya girmişlerdi. Allah da onlara şöylebuyurmuştu: Bu secdenizden dolayı kusurlarınızı örteyim ve yapmışolduğu hatalarını bırakıp, artık bu misallerin vilayetine tutunanlarındaha da iyiliklerini arttırayım!”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri şöyle buyurdu:“Affet deyip, kusurlarınızın örtülmesini dileyeceğiniz kapı

bizleriz!”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ehl-i Beyt’im içinizde Đsrailoğullarına gösterilen secde kapısı

gibidir. Her kim o kapıdan içeri geçerse mü’min olur ve her kim okapıdan dışarı çıkarsa şüphesiz kâfir olur!”

Ümmetin şüphesiz olarak onlara başvuracağı tek kapı Ehl-iBeyt’in kapısıdır. Başka kapıya gidenler tıpkı ĐsrailoğullarınınSamirri’ye uydukları gibi şeytanın yoluna uyanlar gibidirler. Selametyolunu isteyenler dinde Ehl-i Beyt’in kapısına gelsin. Onlarınkapısından içeri geçen hayatın ve ölümden sonraki yaşantınınmutluluğuna erecektir. Onların kapısından dışarı çıkan da şüphesizcehennemin en alt yerinde olacaktır.

100

Page 101: _kuranda Enis Emir

83. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… ve anaya, babaya iyilikte bulunun…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetin te’vilinde ana ve baba Resulullah (s.a.v.) ve Ali’dir!”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Benim ve Ali’nin bu ümmetin üzerindeki hakkı, ana ve

babanın evladı üzerindeki hakkı gibidir!”Yine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdular:“Benim ve Ali’nin bu ümmetin üzerindeki hakkımız ana ve

babanın evladı üzerindeki hakkından daha azimdir. Bizler, şayet bizeitaat ederlerse, onları (ümmeti) cehennemin ateşinden çıkarıp,cennetin en güzel yerine sevk ederiz. Onları kölelikten kurtarıp, hürinsanların en hayırlısı ederiz!” Burada fazla bir açıklamaya gerekgörmüyoruz. Đnsanın sağlıklı bir şekilde eğitilmesindeki en büyüketken ana ve baba olduğundan hiçbir akıllının şüphesi yoktur. Ümmetaçısından peygamber efendimiz ve Đmam-ı Ali de eğitimde en büyükağırlıktır. Ne yazık ki bu eğitim gerektiği gibi ana ve baba tarafındandeğil de yetkisiz kişiler tarafından ümmete verilmiştir. Sonucu isegördüğümüz gibi vahimdir. Bir toplumu eğitmek ve yönlendirmekherkesin işi değildir. Yanlış eğitilen bir insan bütün insanlığazararlıdır.

101

Page 102: _kuranda Enis Emir

87. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Demek, bir peygamber size ne zaman gönüllerinizin

hoşlanmadığı bir şeyi getirirse, kibirlenmek isteyeceksiniz dekimini yalanlayacak, kimini de öldüreceksiniz öyle mi?”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Muhammed (s.a.v.) size ne zaman gönüllerinizin

hoşlanmadığı Ali’nin vilayeti (halifeliği) ile gelirse kibirlenip, Ehl-iBeyt’in kimini yalanlayacak ve kimini de öldüreceksiniz! Şanı yüceolan Allah, Musa ve Đsa’yı (aleyhumesselam) ancak misal olarakMuhammed’in (s.a.v.) ümmetine bildirmiştir. Ayetin batın ilmindekitefsiri ise aynen söylediğim gibidir!”

Ayeti kerime ne kadar önceki peygamberlerden bahsederse,esas hitabın bu ümmet için olduğu da şüphesizdir. Geçenler olupbitmiştir fakat bu ümmetin aynı hataya düşmemesi için şanı yüce olanAllah öncekilerin hatalarına işaret buyurmuş ve o hataları bu ümmetintekrarlamamasını istemiştir. Đslam tarihine baktığımızda, Allah’ınönceki ümmetlere nehyettiğini bu ümmetin de gerçekleştirdiğinigörmekteyiz. Peygamber efendimizin onların hakkında: Gözleriminnuru, buyurdukları Đmam-ı Hasan ve Hüseyin’i bu ümmetten başkasıöldürmemişti. Ehl-i Beyt imamlarının tüm tarihine baktığımızdamuhakkak şiddete ve zulme maruz kaldıklarını görürüz. Şanı yüceAllah, geçen peygamberlerin hayatlarından bizim düşünmemiziistemiştir. Ne yazık ki bu ümmetin içinde de Đsrailoğullarını doğruyoldan çıkaranlar olduğu gibi, insanları Ehl-i Beyt’in yolundanuzaklaştıranlar oldu ve halen olmaktadır. Tarih tekerrürden ibarettir!

102

Page 103: _kuranda Enis Emir

89. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… bildikleri gelince onu inkâr ettiler. Allah’ın laneti

kâfirlerin üzerinedir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayeti kerimenin batın ilmindeki manası şudur: Ali hakkında

bildikleri gelince onu inkâr ettiler. Allah’ın laneti ise Đmam-ı Ali’ninhakkını inkâr etmiş olan Emevileredir. Nitekim Kur’an’ın batınilminde gerçek kâfir olanlar Emevilerdir!”

Emeviler, başta Muaviye bin Süfyan olmak üzere Hz. Ali’yi veşiasını mimberlerde yüzlerce sene sövmüşler ve sövülmesi için deemir vermişlerdi. Halkı bu kötü işe zorlamışlar ve karşı çıkanları daacımasızca öldürmüşlerdi. Bunların arasında ashabın ulularından olanHucr bin Udey hazretleri vardı. Kendisi Hz. Ali’ye camilerdesövülmesini dine aykırı düştüğünü söylemesi ve sövülmemesi içinhalka çağrıda bulunduğundan dolayı Muaviye’nin emri ilearkadaşlarıyla birlikte başları kesilmişti. Peygamber efendimiz iseşöyle buyurmuştur: “Ali’yi söven beni sövmüştür, beni söven iseAllah’ı sövmüş olur!” Bu sahih olarak bilinen hadise dayanarakokurlarımızın vicdanına çağrıda bulunuyor ve soruyoruz: Emevilerinyaptıkları küfür değil de nedir?

Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Kalu bela gününde, Allah beni o makama dikip hazır olanları

taatime çağırmıştı. Zuhur ettiğimde ise beni inkâr ettiler ve şanı yüceolan Allah bunu şöyle buyurdu: Bildikleri gelince onu inkâr ettiler!”

103

Page 104: _kuranda Enis Emir

90. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Nefislerini ne kötü şeye değişip sattılar. Allah’ın

kullarından dilediğine fazlından indirmesine haset ederekAllah’ın indirdiğini inkâr ettiler ve gazap üstüne gazabauğradılar. Küfredenlere alçaltıcı bir azap vardır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Cebrail (a.s.) ayeti şöyle okudu: Ali hakkında nefislerini ne

kötü şeye değişip sattılar. Allah’ın Ali hakkında fazlından indirdiğinihaset ederek inkâr ettiler. Ben-i Ümeyye (Emeviler) ve benzerleri Alihakkındaki inkârlarından dolayı gazap üstüne gazaba uğradılar veonlar gibi küfredenlere de alçaltıcı bir azap vardır!”

105. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah, rahmetini dilediğine tahsis eder.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın rahmeti ile tahsis ettikleri, Resulullah Muhammed

(s.a.v.) onun vasisi Ali ve ondan sonraki zürriyetidir. Şanı yüce olanAllah, rahmetini yüz bölüme ayırdı. Doksan dokuz bölümünü

104

Page 105: _kuranda Enis Emir

Muhammed (s.a.v.), Ali ve zürriyetine mahsus kıldı ve geri kalan birbölümünü de bütün mevcut olanlara bıraktı!”

121. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler onu hakkıyla

tilavet ederler…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Kur’an-ı Kerim’i hakkıyla tilavet edenler ancak Ehl-i Beyt

imamlarıdır!”Buradaki tilavet Kur’an-ı tecvit usulüne göre okumak

anlamında değildir. Bu tilavet Kur’an’ın esasını tebliğ eden okunuşşeklidir. Kur’an-ı Kerim’i her tecvit ile okuyan onu doğru tilavetetmiştir anlamına gelmez. Kur’an’ın her konusunda Ehl-i Beytimamları önder olup, onların önlerine geçilemez. Geçenler olursaonlar sadece dünya hayatını ahiretlerine değiştirenlerdir.

124. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hani, Đbrahim’i Rabbi bir takım kelimelerle imtihan

etmişti…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Đbrahim (a.s.), Adem’in öğrenmiş olduğu adları tekrarlamıştı.

Đbrahim de, Muhammed (s.a.v.), Ali, Fatime, Hasan, Hüseyin ve gerikalan imamların adlarını sayarak Allah’ın isteği olan imtihana karşılıkvermişti!”

105

Page 106: _kuranda Enis Emir

Bütün peygamberler darlık anında Muhammed’i (s.a.v.) vetertemiz olan Ehl-i Beyt’inin mübarek adlarını vesile edinerekAllah’tan yalvarmışlardı. Nitekim kendileri varlığın sebepleridir.Kendileri başlangıçtır ve kendileri de sondur. Onlar ile başlandı veonlar ile hatmedilecektir.

126. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hani, Đbrahim demişti ki: ‘Rabbim burasını (Beytullah

çevresini) emniyetli bir şehir yap. Ve halkından Allah’a ahretgününe iman etmiş olanları mahsullerle rızklandır’, Allah da:‘Kâfir olanı kısa bir zaman için geçindiririm. Sonra onucehennem azabına zorlarım. Bu ne kötü bir sonuçtur’,buyurmuştu.”

Đmam-ı Hüseyin hazretleri şöyle buyurdu:“Đbrahim’in (a.s.), Allah’a ve ahret gününe iman etmiş olanları,

demesinde Allah’a yemin olsun ki bizleri, velilerini ve vasi olanAli’nin şiasını kastetmesinden dolayı olmuştur. Allah’ın da: Kâfirolanı kısa bir zaman için geçindiririm, buyurması ile ancak vasinin(Hz. Ali’nin) hakkını inkâr edenleri ve ümmetinden ona uymayanlarıkastetmiştir. Allah’a andolsun ki ümmetin şimdiki hali aynenĐbrahim’in (a.s.) muhatap olduğu gibidir!”

Şanı yüce Allah’ın buyurmuş olduğu gibi ahret günündenkorkmayıp dünya hayatını yeğleyenlerin halleri kısa ve geçicidir.Đmam-ı Ali’nin yerini haksız yere işgal edenlerin halleri de aynenöyledir. Onlar o makama geçip oturdular, dünya malından istediklerigibi tasarruf ettiler ama bu kısa bir zaman için olup acele geçicidir. Vebundan sonraki azap ise kalıcı çok şiddetlidir.

106

Page 107: _kuranda Enis Emir

136. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın boyası (ile boyandık). Boyası Allah’tan daha

güzel olan kimdir? Biz ona kulluk ederiz.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın boyasından maksat, mü’minlerden Ali’nin vilayetine

bağlı kalmalarına ait alınan ahd-ü misaktır!”Açıklaması: Tam anlamı ile Hz. Ali’nin vilayetine bağlı olan

bir mü’minin yüzündeki alametler başkalarına nazaran değişik olur.Şanı yüce olan Allah da bunu kendisinin boyası olarak belirtmiştir.Gerçekten de Đmam-ı Ali’nin vilayetine bağlı olanların yüzünde nuralametlerini görmek mümkündür.

143. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Böylece sizi vasat bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine

şahitler olasınız. Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun…”

107

Page 108: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Biziz vasat bir ümmet olan; biziz şanı yüce olan Allah’ın

kulları üzerine şahit olanlar ve biziz Allah’ın yeryüzünde kullarıüzerinde huccetleri olanlar!”

Başka bir rivayette Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöylebuyurdu:

“Vasat olan ümmet bizleriz. Đleri gidenler bize geri dönerler vebizden geri kalanlar da bize yetişeceklerdir!”

Đmam hazretlerinin açık rivayetinden belli olduğu gibi insan nekadar Ehl-i Beyt hakkında değişik düşünürse düşünsün yine de onunvaracağı yer onlarındır. Onlar bir direk gibi olup insanlar da etrafınabağlanan ipler gibidir. Đpler ne kadar uzun olsa vardığı esas yer yine odirektir ve etrafında döndüğü şey de o direkten başka bir şey değildir.Ehl-i Beyt imamları bu ümmetin merkezidir, her şey onların merkezietrafında döner durur ve varacağı yer de onlardır.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Vasat (orta) olan ümmet Ehl-i Beyt imamlarıdır!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Biz, Ehl-i Beyt’ten her zaman için insanların üzerine bir şahit

bulunacaktır. Ali bin Ebi Talib hazretleri kendi zamanının şahididir.Biz, Ehl-i Beyt’ten kim Allah’ın emrine çağrıda bulunursa o zamanıninsanlar üzerindeki şahidi olarak bilinmelidir!”

155-157. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“… Sabredenlere müjdele ki onlara bir musibet geldiği

zaman; biz Allah içiniz ve yine O’na döneceğiz, derler. Đşte onlariçin Rableri tarafından mağfiret ve rahmet vardır. Hidayeteerenler de onlardır.”

108

Page 109: _kuranda Enis Emir

Mute savaşında Đmam-ı Ali hazretlerinin kardeşi Hz. Caferet-Tayyar şehit düştüğünde peygamber efendimiz Hz. Ali’nin yanınagelip başsağlığı dilemişti. Đmam-ı Ali hazretleri bunun üzerine şöylebuyurdu: “Biz Allah içiniz ve yine O’na döneceğiz!” Bunun üzerineşanı yüce olan Allah yukarıdaki ayeti kerimeleri indirdi.

165-167. Ayeti kerimelerin te’vili ve tefsiri:“Đnsanlardan kimi de Allah’tan başkasını O’na emsal

edinir, Allah’ı sever gibi onları severler. Đman edenlerin, Allahsevgisi ise, daha fazladır. Zulmedenler azabı görecekleri zaman;bütün kuvvetin Allah’a ait olduğunu ve Allah’ın pek çetin azabıbulunduğunu keşke bilselerdi. O zaman uyulanlar, uyanlardanuzaklaşmış ve azabı görmüş oldular. Aralarındaki bütün bağlarkopmuştur. Uyanlar dediler ki: Bizim için (dünyaya) bir dönüşolsaydı da (şimdi) bizden uzaklaştıkları gibi, biz de onlardanuzaklaşsaydık. Böylece onların bütün yaptıklarını Allah hasretlerhalinde kendilerine gösterecektir ve onlar ateşten çıkacakdeğillerdir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Đnsanlardan, Allah’a emsal getirip, o emsalleri Allah’ı

sevdikleri gibi sevenler, Đmam-ı Ali’nin halifeliğini inkâr edip,başkalarının halifeliğini söyleyenlerdir. Gerçekten iman edenler iseHz. Ali’nin vilayetine tutunup onu imam bilenlerdir ki, onlarda Allah

109

Page 110: _kuranda Enis Emir

sevgisi gerçekten daha fazladır. Đmam-ı Ali’nin halifelik hakkınıelinden alıp zulmedenler bütün kuvvetin hesap gününde Allah’a aitolduğunu ve onlara çetin bir azabın bulunduğunu keşke bilselerdi.Halifeliği Đmam-ı Ali’den alanlar, kendilerine uyup zulme katılanlarıhesap gününde gördüklerinde azaba uğramış bir şekilde onlardanuzaklaşacaklardır. Sanki dünyada birbiriyle ilişkileri hiç yokmuş gibiaralarındaki bütün bağlar kopacaktır. O zaman zalimlere uyanlardiyecekler ki: Keşke, dünyaya bir daha dönüp halifelik hakkınıAli’den alan şu zalimlerin yaptıklarından uzaklaşabilseydik, tıpkıonların şu anda bizden uzaklaştıkları gibi. Şanı yüce olan Allah, heriki tarafa hem uyanlara ve uyulanlara hasret halinde yaptıklarınıgösterecek ve onlar ateşten çıkacak değillerdir!”

185. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah, sizin için kolaylık ister, güçlük istemez…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Kolaylık, mü’minlerin emiri Ali’dir. Güçlük ise, onun hakkı

olan halifeliği elinden alanlardır!”Başka bir rivayette ise şöyledir:“Kolaylık Đmam-ı Ali’nin vilayetidir. Güçlük ise ona

muhalefet ve Allah’ın düşmanlarına dost olmaktır!”

110

Page 111: _kuranda Enis Emir

189. Ayetin te’vili ve tefsiri:“…Evlere arka taraftan geçmeniz iyi (doğru) değildir.

Ancak iyilik muttaki olmaktır. Evlere kapılarından gelin veAllah’tan korkun ki, felaha eresiniz.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Peygamber efendimizin vasileri Allah’a varan kapılardır.

Onlar olmasaydı şanı yüce olan Allah bilinmezdi. Şanı yüce olanAllah da onları kullarına karşı huccet gösterecektir!”

Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Muhammed’in (sallallahu aleyhi ve alihi vesellem) Ehl-i

Beyt’i Allah’ın kapılarıdır. Kendileri Allah’ın yolu, cennete davetedenleri, o davete öncü olanları ve kıyamete kadar cennete yolgösterenlerdir.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Evler, Ehl-i Beyt imamlarıdır. Kapılar ise onlara varan

kapılarıdır!”

Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Biziz Allah’ın hucceti ve kapısı; biziz Allah’ın konuşan dili

ve daim olan yüzü; biziz Allah’ın gören gözü ve O’nun emrinekulların üzerinde sahip olanlar!”

Bir kişi Đmam-ı Ali hazretlerine: “Evlere arka tarafındangirmeniz iyi değildir” ayeti hakkında sordu. Mü’minlerin emiri Hz.Ali o kişiye şöyle cevap buyurdular:

“Allah’ın onların kapılarından gelmenizi emretmiş olduğukapılar bizleriz. Allah’ın, onlara gelinmesini emretmiş olduğu evler vekapıları bizleriz. Kim bize bey’at edip, vilayetimizin altına dâhil

111

Page 112: _kuranda Enis Emir

olursa gerçekten de evlere kapılarından geçmiş olur. Kim bizemuhalefet edip, başkalarını bize üstün tutarsa şüphesiz olarak evlerearka tarafından girmiş olur!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Bir gün Medine’de yağmur yağıyordu. Yağmur dindikten

sonra güneşin görünmesi ile Resulullah (sallallahu aleyhi ve alihi veselem) Ansar ve Muhacir topluluğu ile dışarıya çıkıp oturdular. Osırada oturdukları yere doğru Hz. Ali geliyordu. Bunu görenResulullah (s.a.v.) etrafında oturanlara hitaben şöyle buyurdu: Đşte busize doğru gelen Ali bin Ebi Talib, mahir kalpli ve temiz ellidir. BuAli, kâmil olup doğruyu söyleyendir. Dağlar yerlerinden kayıpgiderler ama kendisi asla dininden dönmez! Đmam-ı Ali, Resulullah’ın(s.a.v.) yanına vardığında, peygamber efendimiz onu önüne oturtup,sözlerine şöyle devam buyurdular: Ey Ali! Ben ilmin şehriyim sen deşehrin kapısısın. Kim şehre kapısından varırsa yetişmiş olur. Ey Ali!Sen, onunla bana varılan kapımsın. Ben de Allah’ın kapısıyım. Kim,senden başka bir yerden bana gelirse asla bana varamayacaktır. Kim,benden başka bir yerden Allah’a varmak isterse asla orayayetişemeyecektir! Mevcut olanlardan bazıları kendi aralarında şöylesöyleştiler: Bu söyledikleri ile neyi kastediyor? Onun (Ali’nin)hakkında bizlere Kur’an’dan konuşsun! Bunun üzerine de şanı yüceolan Allah şu ayeti kerimeyi indirdi: Evlere arka tarafındangirmeniz doğru değildir…”

Önceki peygamberlerin ümmetlerini terk edip ebedi yurdagöçtükleri, peygamber efendimiz Muhammed de (sallallahu aleyhi vealihi ve selem) bir gün vefat edip, ümmetini terk edeceğini biliyordu.Önceki peygamberler ümmetlerinin kendilerinden kaybolmaması içinonları temsil edecek bir vasi tayin etmişlerdi. Bu vasi her zaman oümmetin en bilgilisi olmuştu. Bilgisi zayıf veya yardıma muhtaç olanbir imamın (halifenin) ümmeti Allah’ın razı olabileceği bir şekildeidare etmesini düşünmek mümkün değildir. Bu durumda ümmetinbaşına gelecek olan halifenin ortaya çıkabilecek bütün sorunlarıçözebilecek bir şahsiyete sahip olması zaruridir. Peygamber efendimizbu kişiliğe sahip olan Đmam-ı Ali hazretlerini kendi mübarek sözleriile şöyle tanıtmıştı: “Ben ilmin şehriyim, Ali de şehrin kapısıdır.Her kim ilim beldesine varmak istiyorsa beldenin kapısınagelsin!” Bu açık sözleri ile kendisinden sonra ümmetinin nereye

112

Page 113: _kuranda Enis Emir

bağlanmasının gerektiğini ifade buyurmuşlardı. Ümmetin, peygamberefendimizin vefatından sonra Đmam-ı Ali’yi terk edip başkasına bey’atetmesi, Musa’nın (a.s.) Tur dağına çıktıktan sonra kendi yerine halifeolarak bırakmış olduğu kardeşi Harun’u (a.s.) Đsrailoğullarının terkedip Samirri’ye uyduklarına benzemektedir. Önceki ümmetlerinhatalarına ne yazık ki son olan bu ümmet de düşmüştür. Peygamberefendimiz çok sayıdaki sahih hadislerinde Đmam-ı Ali’nin ümmetiniçinde en bilgini olduğunu açık bir şekilde ifade buyurmuşlardı.Birkaç örneğini sunmak istiyoruz, peygamber efendimiz kızı Fatimehazretlerine hitaben şöyle buyurdu: “Ey Fatime! Razı olmaz mısınki, seni ümmetimin içinde en faziletlisi ve en bilgilisi ileevlendirdim!” Başka bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurdular:“Ümmetin kadısı Ali’dir!” Zaten ashap da peygamber efendimizinhayatında ve vefatından sonra en bilgilisi olarak Đmam-ı Ali’yi kabuletmişlerdi. Abdullah bin Abbas hazretleri şöyle buyurmuştur: “Benimve tüm ashabın ilmi, Ali’nin ilmi yanında yedi denizden ancak birdamla kadardır!” Ömer bin Hattab’ın meşhur sözü şöyledir:“Kadımız Ali’dir!” veya başka meşhur bir sözünde: “Ali olmasaydıÖmer helak olurdu!” gibi sözlerden açık bir şekilde Đmam-ı Alihazretlerinin ümmetin içindeki yüce mertebesi belli olmaktadır. Ehl-iBeyt muhibbi Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin huzuruna gelipşöyle sordu: “Size muhalif olanların, ibadet, ictihad ve huşu’ içindeolduklarını görüyorum. Acaba bu halleri onlara faydalı olacak mı?”Đmam hazretleri şöyle cevap buyurdular: “Biz Ehl-i Beyt’in durumutıpkı Đsrailoğullarının zamanındaki Ehl-i Beyt’in durumu gibidir. Ozamanlarda Ehl-i Beyt’ten olan bir şahıs kırk gece ictihadta bulunupibadet ettikten sonra Allah’tan dilediği yerine getiriliyordu. Başka birşahıs da kırk gece ictihad edip Allah’tan dua etti. Fakat Allah o kişininduasını kabul etmeyince kendisi Đsa’nın (a.s.) huzuruna varıp olanlarıanlatır. Đsa (a.s.) abdest alıp namaz kıldıktan sonra Allah’tan dua ettive Allah ona hitaben şöyle vahyetti: ‘Ey Đsa! Bana dua eden bu kulum,emretmiş olduğum kapımdan bana gelmedi. Kendisi bana dua ederkensana karşı kalbinde şüphesi vardı. Böyle bir kulum, boynu kopana veparmakları dağılana kadar bana dua etse de yine icabet etmem!’Bunun üzerine Đsa (a.s.) o huzuruna gelen adama dönüp, buyurdu ki:‘Allah’ından dua ederken O’nun peygamberine karşı şüphen miolsun!?’ O adam dedi ki: ‘Ey Allah’ın ruhu ve kelimesi! Bu dedikleringerçekten de içimden geçiyordu, fakat şimdi Allah’tan bu içimdekişüpheyi gidermesini dua et.’ Đsa (a.s.) dua etti ve Allah da o adamın

113

Page 114: _kuranda Enis Emir

içindeki şüphesini yok edip onun duasını kabul eder oldu. Đşte bizimEhl-i Beyt’in hakkı da öyledir. Kim kalbinde bize karşı şüphesiolduğu halde Allah’tan dua ederse, şüphesiz olarak o kişinin duasıkabul edilmez!”

199. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sonra insanların döndüğü yerden siz de dönün.”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri şöyle buyurdu:“Bir adam, mü’minlerin emiri Ali’nin huzuruna gelip şöyle

sordu: Şayet bilgili isen bana insanlardan, insanlara benzer olanlardanve insan suretinde olup hayvanlara daha yakın olanlardan haber ver!Đmam-ı Ali, yanında oturan Đmam-ı Hüseyin’e hitaben şöyle buyurdu:Ey Hüseyin! Bu adama cevap ver! Đmam-ı Hüseyin şöyle buyurdu:Đnsanları sordun, onlar bizleriz. Nitekim şanı yüce olan Allah bukonuda kitabında şöyle buyurdu: Đnsanların döndüğü yerden siz dedönün. Resulullah (s.a.v.) kendisi insanları kötülükten geriçevirmiştir. Đnsanlara benzer olanları sordun, onlar bizim şialarımızdırve bizleri sevenlerdir aynı zamanda kendileri bizdendir. Busebeptendir ki, Đbrahim (a.s.) şöyle buyurdu: Bana tabi olanbendendir (Đbrahim Suresi: 36). Đnsan suretinde olup hayvanlara dahayakın olanları sordun, onlar (eli ile işaret edip) bu kara toplumdur.Kendileri dört ayaklı hayvanlar gibidirler hatta daha da beterdirler!”

Đmam-ı Hüseyin hazretleri eli ile yakından geçen halktopluluğuna işaret etmişti. Nitekim bu halk kendi peygamberlerininvasiyetini unutup, arkalarına atmışlardı. Bu toplum vasiyet edilenEhl-i Beyt imamlarını terk edip onların tırnağına yetişemeyecekkişilerin arkasına takılmıştı. Bu sebeptendir ki, imam hazretleri onlarıhayvanlara ve hatta onlardan daha da aşağısına benzetmiştir. Nitekimşanı yüce olan Allah kitabında şöyle buyurmuş: “Yoksa sen, onlarınçoğunun dinlediklerini veya akıl ettiklerini mi sanıyorsun? Başkadeğil, onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha dasapıktırlar.” (Furkan Suresi: 44)

114

Page 115: _kuranda Enis Emir

207. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đnsanlardan öylesi vardır ki; kendisini Allah’ın rızasına

satar. Ve Allah, kullarına çok merhametlidir.”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri şöyle buyurdu:“Resulullah (s.a.v.) hicret ettiğinde, Đmam-ı Ali onun yerine

yatağına uzanıp, nefsini Resulullah’ın (s.a.v.) uğruna feda etmişti.”Bilindiği gibi peygamber efendimiz Mekke’den Medine’ye

hicret etmek istediğinde, müşrikler onu öldürmeye karar vermişlerdi.Peygamber efendimiz kendisine yönelik müşriklerin kötü niyetiniĐmam-ı Ali hazretlerine bildirerek onun yatağına kendi yerine yatmasıiçin söylemişti. Đmam-ı Ali hazretleri bir an tereddüt etmeden kendinefsini peygamber efendimizin nefsi yerine feda ederek onun yatağınauzanıp yatmıştı. Bu fedakârlığın ne kadar ölçülmez ve samimiolduğunu peygamber efendimiz şöyle anlatıyor:

“Mekke’den çıkıp, mağaraya gittiğim günün sabahında Cebrailbana geldi. Ona dedim ki: ‘Ey habibim Cebrail! Seni sevinçli bir haldegörüyorum.’ Cebrail (a.s.) dedi ki: ‘Ey Muhammed, nasıl sevinçliolmayayım ki, Allah senin vasin, kardeşim ve ümmetinin imamı olanAli bin Ebi Talib’e ikramda bulundu!’ Ben dedim ki: ‘Allah, kardeşimAli’ye ne ikramda bulundu?’ Cebrail dedi ki: Kardeşin Ali ile tümmeleklere karşı iftihar edip, onlara buyurdu ki: Ey meleklerim!Peygamberimden sonra insanların üzerine huccetim olan (Ali’ye)bakınız! Nefsini feda edip, benim yüceliğime karşı da yüzünütopraklara sürmüştür. Sizleri şahit olarak tutarım ki; kendisi (Ali)yarattıklarımın imamı ve Mevla’sıdır!”

Başka bir rivayette ise şanı yüce olan Allah Cebrail ve Mikail(aleyhumasselam) hazretlerine hitaben şöyle buyurdu: “Ben, birinizinömrünü arkadaşınkinden daha uzun kılmak istesem, hanginiz ömrününkısa olmasını isteyip arkadaşına karşı fedakâr olmak isterdi?” Cebrail(a.s.) ve Mikail (a.s.) ikisi de uzun hayatı istediklerinde şanı yüce olanAllah onlara hitaben şöyle buyurdu: “Neden habibimin kardeşi Aligibi olmadınız? Ali, habibim ile kardeşliği uğruna kendi nefsini feda

115

Page 116: _kuranda Enis Emir

edip, onun yatağına yattı. Derhal yanına inip, onu (Ali’yi) düşmanlarınşerrinden koruyunuz!” Bu emir üzerine Cebrail ve Mikail(aleyhumasselam), Đmam-ı Ali’nin huzuruna indiler. Biri onun başıucunda öbürü ise ayakları ucunda beklediler. Cebrail (a.s.) bu manzaraüzerine buyurdu ki: “Kimdir senin gibi ey Ali bin Ebi Talib? Allah,meleklerine karşı seninle iftihar ediyor!"

Ayeti kerimenin tefsirinde, Resulullah’ın (s.a.v.) hicretinedeyindik. Sünni kardeşlerimizin tefsirlerinde bu olay Ebu Bekir binEbi Kuhafe şahsına dair çok geniş bir şekilde ele alınmıştır. EbuBekir’in peygamber efendimiz ile mağarada bulunmasını önemli birfazilet ve eşine rastlanmayan tarihi bir olay gibi gösterilmeye çabaharcanmıştır. Bu olayın gerçeğini Şia’nın kitaplarına dayanarakaçıklamak istemiyoruz. Gayemiz illa Ebu Bekir’i kötü göstermek dedeğil. Đsteğimiz, ancak gerçeklerin başka, hem de bambaşka olduğunugerçeğe aşık olanlara sergilemektir. Sahih olan bir hadiste, ümmetinmüfessirlerinden sayılan Abdullah bin Abbas hazretleri şöylebuyurmuş: “Ali, kendi nefsini Allah yolunda satmıştır.Resulullah’ın (s.a.v.) elbisesi ile örtünüp, onun yatağınauzandığında Ebu Bekir içeri girip, yatan kişinin peygamberolduğunu zannederek dedi ki: ‘Ey Allah’ın peygamberi!’ Ali deona dedi ki: ‘Allah’ın peygamberi filan kuyunun yönüne doğrugitmiştir, ona yetiş!’ Ebu Bekir de peygamberin arkasından gidip,onunla mağaraya girdi!”

Bu hadis, Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel’in“Müsned” kitabında; hadis şeyhi Hakim Tabarani’nin “Müstedrik”kitabında; sahih sahibi Nesei’nin “Hasais” kitabında; hafızTabarani’nin “Mu’cem-ul Kebir” kitabında ve hatta o kadar mutaassıpolan Zehebi bile hadisin “sahih” olduğunu kabul etmiştir.

Bu sahih olan hadis Ebu Bekir’in mağara olayındaki faziletininasıl etkiliyor? Tefsir ve tarih kitaplarında, peygamber efendimizinEbu Bekir ile anlaşarak beraberce Mekke’den çıktıklarınıbildirmişlerdir. Hatta tarihçilerden meşhurları Ebu Bekir’in,peygamber ile beraber hicret edeceğini önceden bizzatpeygamberimizden öğrendiğini ve bunun üzerine de sevincindenağladığını yazmışlardır. Bu husus için Đbn-ül Esir’in meşhur “ElKamil fit-Tarih” adlı kitabına bakabilirsiniz. Yukarıda zikretmişolduğumuz sahih hadise dayanarak, tefsir ve tarih kitaplarındakiiftiraların gerçek yüzünü ortaya çıkarmak mümkündür. Ehl-i Beyt

116

Page 117: _kuranda Enis Emir

imamlarından gelen rivayetlere göre, Ebu Bekir hiçbir zamanpeygamber efendimiz ile beraber hicret edeceğine dair bir sözalmamış ve tam tersine her şeyden habersiz bırakılmıştı. Nitekim EbuBekir’in esas kişiliği hakkında peygamber efendimizin yeterincebilgisi vardı. Ancak, Ebu Bekir yola koyulup peygamber efendimizigizlice takip etmeye başladığında, peygamber efendimiz onuberaberinde götürmeye mecbur kalmıştı. Bu, Ehl-i Beyt imamlarındangelen rivayetlerde aynen öyle anlatılmaktadır. Hadiste açık bir şekildeanlatıldığına göre müşrikler peygamber efendimizin yatağına doğrutaş atmaya başladıklarında işte tam o sırada Ebu Bekir içeri girip,peygamber efendimize sesleniyor! Bu durum Ebu Bekir hakkındabizleri kötü düşünmeye mecbur ediyor. Nitekim müşriklerin dışarıdabulunduğu bir anda Ebu Bekir nasıl içeri giriyor? Ebu Bekirmüşrikleri görmedi mi? Veya müşrikler Ebu Bekir’i görmediler mi?Ebu Bekir gerçekten peygamber efendimizin adamlarından ise nasıloluyor da müşriklerin hücumuna uğramıyor? Çünkü tarihçilerinbelirttiklerine göre, peygamber efendimizin yatağında yatan Hz. Alimüşriklerin hücumuna uğramaktadır! Đçeride yatan bir kişiye saldıranmüşrikler yanlarından geçen Ebu Bekir’e neden dokunmuyorlar?Bütün bu soruları sorarken sadece gerçeğin açıklanmasını istiyoruz.Herkesin görüşüne ve sevgisine saygımız vardır. Herkes istediğinisever. Tefsir ehlinin Ebu Bekir’e karşı fazilet olarak niteledikleriayetin mealini sunmak istiyoruz, şöyledir: “Eğer siz ona(Peygambere) yardım etmezseniz; doğrusu Allah ona yardımetmişti. Hani kâfirler onu çıkarmışlardı da, o ikinin ikincisiydi.Hani onlar mağarada idiler ve hani o (Peygamber) arkadaşına(Ebu Bekir’e); üzülme, Allah bizimledir, diyordu. Bunun üzerineAllah ona (Peygambere) sekinetini indirmişti, onu sizingörmediğiniz ordularla desteklemişti…” (Tevbe Suresi: 40)

Ayeti kerime iyi ve tarafsız bir şekilde incelendiğinde EbuBekir için hiçbir fazileti ihtiva etmediği gerçeği ortaya çıkar.Peygamber efendimizin Ebi Bekir’e hitaben; ‘üzülme’ diyebuyurması, Ebu Bekir’in o anda korkmuş olmasındankaynaklanmaktadır. Bu durumda Ebu Bekir’e ne gibi bir faziletolduğunu söylemek mümkün değildir. Şanı yüce olan Allah, sekineyiancak bir kişiye hitaben indirmiş olması durumu daha dakarıştırmaktadır. Sekine’nin sözlükteki anlamı şöyledir: Sakin olma,sükûnet. 2- Huzur, gönül rahatlığı. Sekineyi sadece Ebu Bekir’eindirmiş olmasına düşünmek abesten ziyade Kur’an’ın öbür ayetlerine

117

Page 118: _kuranda Enis Emir

muhalif olmaktadır. Nitekim şanı yüce olan Allah başka ayetlerindeşöyle buyurmaktadır: “O küfredenler kalplerinde hamiyeti,cahiliyet hamiyetini ateşlendirdiklerinde Allah; sekinetinipeygamberine ve mü’minlerin üzerine indirdi. Ve onları takvasözü üzerinde durdurdu. Onlar buna daha layık ve ehilkimselerdi. Allah her şeyi bilmekte olandır.” (Enfal Suresi: 26)

Yine şöyle buyurdu: “Bilahare Allah, Resulü ilemü’minlerin üzerine sekinetini indirmişti, görmediğiniz ordularıda indirmişti…” (Tevbe Suresi: 26)

Yine şöyle buyurdu: “O’dur mü’minlerin kalplerine sekinetiindiren. Ta ki imanlarını bir imanla arttırsınlar…” (Fetih Suresi:4)

Ayeti kerimelerden açık bir şekilde belli olduğu gibi sekineninindiğinde ilk önce peygambere ve daha sonra mü’minlere indiğinigörmekteyiz. Bu durumda mağarada iki kişi bulunduğuna göre sekineacaba kime inmiştir? Eğer sekinenin ancak ve ancak Ebu Bekir’eindiğini söylersek önceki ayetlerin ifadelerini ihlal etmiş oluruz.Nitekim bu durumda Ebu Bekir peygamber efendimizden dahayüceltilmiş olur ve aynı zamanda peygamberin imanı hakkında şüpheedilmesi gerekir. Tam tersine sekinenin ancak ve ancak peygamberefendimize indiğini söylersek Ebu Bekir’in imanından şüphe etmemizgerekmektedir. Nitekim her olayda Allah’ın sekinesi indiğindepeygambere ve mü’minlere beraber inmiştir. Bu durumu iyi birşekilde tahlil etmekte bir hata ve günah olamaz. Allah’ın ayetleriaçıktır. Đsteyen iman eder ve isteyen de küfrüne devam eder.Mağarada iken Ebu Bekir’in, peygamber efendimizin “sahibi” olarakanılmasını bir fazilet olarak görmek gülünç olmaktan başka bir şeydeğildir. Nitekim şanı yüce olan Allah, Eshab-ı Kehf hakkında şöylebuyurmuş: “Yoksa sen mağara ve kitabe ehlini şaşılacakayetlerimizden mi sandın?” (Kehf Suresi: 9). Đyi bilindiği gibi ayettezikredilen mağara ashabının içinde bir köpek de vardır. Şanı yüce olanAllah insanlara bir ayet olarak göstermiş olduğu mağara ehlinin içindebir köpeğin bulunması, değer açısından hiçbir şeyi değiştirmez. Oköpeğin herhangi bir faziletini zikretmek neyi kanıtlayabilir? Mübarekzatların yanında bulunması ile köpeğe bir fazilet makamı vermekanlamsızdır. Esas fazilet sahipleri mağaranın içinde bulunan mü’minkişilerdir. Ebu Bekir’in sadece “sahib” olarak zikredilmesi ile ona birfazilet olacağını söylemek de aynı şekilde anlamsız ve akıldan uzaktır.Nitekim ayetin içindeki faziletin nerede olduğunu önceki sekineyi

118

Page 119: _kuranda Enis Emir

bildiren ayetlerle açıkladık. Mağarada iki kişi bulunmuş ve ancak birifaziletlidir ve bunun Ebu Bekir olduğunu söylersek peygamberefendimizi inkâr etmiş oluruz. O kişinin peygamber efendimizolduğunu söylersek Ebu Bekir imandan çıkarılmış olur.

208. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iman edenler; hep birden barışa girin. Şeytanın

adımlarına uymayın. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Barış Muhammed’in (s.a.v.) Elh-i Beyt’idir. Şanı yüce olan

Allah ona girilmesini emretmiştir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Đnsanların barışa girmelerini emreder. Allah, bizim

marifetimizi bilmelerini kastetmiştir!”

Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Adem’in ve geri kalan tüm peygamberlerin onunla fazilet

buldukları ilim, peygamberlerin sonuncusu olan Muhammed’in(s.a.v.) zürriyetinde (Ehl-i Beyt’inde) mevcuttur. Niye şaşkın şaşkındolaşırsınız? Nereye gideceksiniz? Ey gemide kurtulanların sulbündengelen topluluk! Bizler, tıpkı Nuh’un (a.s.) zamanında tufandankurtulmak için bindikleri gemi gibiyiz. Bizlere tutunan şüphesizkurtulur ve bizleri terk edenlerin de vay hallerine olsun! Bizler, siziniçinizde Eshab-ı Kehf, selamet kapısı ve barış kapısı gibiyiz… Hepbirden barışa girin ve şeytanın adımlarına uymayın!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinden, buyurdu ki:“Hep birden barışa girin, hitabından maksat: Ey iman edenler,

hep birden Ali bin Ebi Talib’in velayetine girin ve şeytanınadımlarına, yani başkalarına uymayın, demektir!”

119

Page 120: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Hep birden barışa girmek, bizim Ehl-i Beyt’in velayetine

girmek, demektir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Barıştan maksat Đmam-ı Ali’nin velayetidir. Şeytanın adımları

ise halifeliği Ali’den alanlardır!”

Başka bir rivayette ise şöyledir:“Şeytanın adımları birinci ve ikinci (halife) olandır!”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Cebrail bana, o da Mikail’den, o da Đsrafil’den, o da

Kalem’den dedi ki: Şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: Ali bin EbiTalib’in velayeti kalemdir. Her kim kaleme girerse ateşimdenkurtulur!”

Ehl-i Beyt imamlarının bulunduğu bir anda başkalarından ilimalmak veya başkalarını kendine emir sahibi edinmek ayeti kerimedeşeytanın adımlarına uymak olarak nitelendirilmiştir. Ayrıca ayetikerimede açıklandığı gibi Ehl-i Beyt’in velayetine girmekte barışagirmek gibidir. Nitekim Ehl-i Beyt imamlarının bulunduğu yerde barışve adaletten başka kötü bir şey bulmak mümkün değildir.Müslümanların esas görevi Ehl-i Beyt imamlarından dini bilgilerinialmalarıdır. Başkalarından bilgi edinmek şeytana uymaktan başka birşey değildir. Đkinci ve mühim olan aşamada ise Ehl-i Beyt’inmarifetine malik olabilmektir ki, bunu insanların çok azıbaşarmışlardır.

210. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar; Allah’ın buluttan gölgeler içinde, meleklerle

birlikte kendilerine gelivermesini ve işlerini bitirivermesini mibekliyorlar?”

120

Page 121: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali hazretleri ashabından olan Salih bir kula, Meysemet-Temmar hazretlerine hitaben şöyle buyurdu: “Ey Meysem! Sana birşeyden haber edeyim mi ki onu inkâr edersen kâfir ve onu kabuledersen mü’min olasın!?” Sonra şöyle devam buyurdu: “Hak ve batılarasını ayırt eden Faruk benim. Benim, dostlarımı cennete vedüşmanlarımı cehenneme geçiren. Benim, Onlar; Allah’ınbuluttan gölgeler içinde, meleklerle birlikte kendilerinegelivermesini ve işlerini bitirivermesini mi bekliyorlar? diyesöyleyen!”

Başka rivayetlerde özetle şöyle anlatılmıştır:Mü’minlerin emiri Ali hazretleri dünyanın son zamanında

zuhur edip, hak dinini izhar edecektir. Kendisi hak ve batılın arasınıayırt edip, insanlara kendi hak tarafını dünyanın var oluşundan ozamana dek tüm varlığını ve onlara karşı olan şeytanın da taraftarlarınıkarşı karşıya getirip, batıl olanların hepsini yok edecektir! (RivayetlerEhl-i Beyt imamlarındandır.)

Açıklama: Sünni âlimlerinin ileri gelenlerin kitaplarında dazikredildiği gibi Đmam-ı Ali’nin nuru Âdem’in (a.s.) varlığından öncevar idi. Bunu Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel“Menakıb” adlı kitabında zikretmiştir ve nice muteber âlimler de bunuteyit etmişlerdir. Ehl-i Beyt imamları tarafından gelen rivayetlerde debu gibi açıklamalara rastlamak gayet mümkündür. Bu durumda Ehl-iBeyt’in her an mevcut olduğunu ve her zamanda da var olduğunuinkâr etmek doğru olmaz. Ehl-i Beyt son zaman da hesabıyapacağından da kimsenin kuşkusu olmasın. Nitekim şanı yüce olanAllah, hesabını onlara vermiştir. Şanı yüce olan Allah, faziletini verahmetini dilediğini verir. Bilhassa bunlar varlığın en yüceleri oluncahangi sebepten Ehl-i Beyt’e halkın hesabını vermesin?

238. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Namazlara ve orta namaza devam edin. Ve Allah’ın

divanına huşu’ ile durun.”

121

Page 122: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinden, buyurdu ki:“Namazlardan maksat: Resulullah (s.a.v.), mü’minlerin emiri

Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin, kastedilmiştir. Orta namazdan isemü’minlerin emiri Ali kastedilmiştir. Allah’ın divanında huşu’ iledurmak ise; ancak Ehl-i Beyt imamlarına itaat içinde olmakkastedilmiştir!”

Açıkalama: Buradaki rivayette namazın sadece Ehl-i Beytimamlarının ve peygamber efendimizin isimlerinden oluştuğudoğrultusunda mana çıkarmak yanlış olur. Bu rivayette, Ehl-i Beyt’inmarifeti namaz kılan kişinin bilinci içinde olarak namaz kılmasınınancak doğru olabileceğini kanıtlamak istemişlerdir. Ehl-i Beyt’itanımadan ve esas olan velayetlerine girmeden kılınan bir namazındeğersiz olduğu anlamındadır. Bu, ağır bir mesele olduğu gibi gerçekve hak olan bir esastır. Ehl-i Beyt’in velayeti Đslam’ın esasından birdirektir. Esastan bir direği terk etmek veya inkâr etmek öbür esaslarında inkârı demek olur. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) herzaman Ehl-i Beyt’inin ehemmiyetini ümmetine bildirmiş ve onlarasarılmalarını da çok yerde ve zamanda buyurmuşlardı. Müslüman birkişinin Ehl-i Beyt’in kim olduğunu dahi bilmeden kılacağı birnamazın değeri ne olabilir? Nitekim namazı kılan bir kişi her anonların üzerine salât ve selam söylediği halde onları neden inkâr etsin?Selam vermeden önce namazda: “Allahumma salli âlâMuhammad’in ve âlâ Al-i Muhammed’in… söyleyen birMüslüman Al-i Muhammed’in kimler olduklarını neden öğrenmektengeri kalıyor? Namaz dinin direklerinden olduğuna göre onun içindezikri geçenleri neden Đslam’ın esasından çıkarmışlar? Ehl-i Beyt’inamaz kılan Sünni kesiminin yüzde doksan dokuzuna sorsanızbilemezler. Ehl-i Beyt sadece belirli bir grubun tarfı gibiymiş şimdiyedek amel edilmiş. Sünni âlimlerinin meşhurlarından dolan müfessirZamahşeri ve Fahreddin er-Razi tefsirlerinde Ehl-i Beyt hakkındapeygamber efendimizin şöyle buyurduğunu nakletmişler: “Kim Al-iMuhammed’in sevgisi üzere ölürse, şehit olarak ölmüştür. KimAl-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, onun günahları af edilmişolarak ölmüştür. Kim Al-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse,tövbe etmiş gibi ölmüştür. Kim Al-i Muhammed’in sevgisi üzereölürse, imanı tamamlanmış mü’min olarak ölmüştür. Kim Al-iMuhammed’in sevgisi üzere ölürse, ölüm meleği, Enker ve Nekirde onu cennet ile müjdeleyeceklerdir. Kim Al-i Muhammed’in

122

Page 123: _kuranda Enis Emir

sevgisi üzere ölürse, gelinin kocasının evine gittiği gibi cennetegirecektir. Kim Al-i Muhammed’in sevgisi üzere ölürse, Allah’ınemri ile rahmet melekleri onun kabrini, kendilerine ziyaretgâhedineceklerdir. Kim Al-i Muhammed’in sevgisi üzere vefat ederse,ehl-i sünnet vel-cemaat olarak ölmüştür. Kim Al-i Muhammed’indüşmanlığı üzere ölürse, kıyamet gününde alnına: ‘Allah’ınrahmetinden uzaktır’ diye yazılı gelecektir. Kim Al-iMuhammed’in düşmanlığı ile ölürse, kâfir olarak ölmüştür vekim Al-i Muhammed’in düşmanlığı üzere vefat ederse, hiçbirzaman cennetin kokusunu alamayacaktır!”

Sünni âlimlerinin en muteber iki tefsir ehlinin kitaplarındaböyle bir rivayet bulunduğu halde Ehl-i Beyt’in sevgisini cemaatiniçinde bulmak zordur. Aynı zamanda Şafii mezhebinin imamıMuhammed bin Đdris eş-Şafii bir şiirinde şöyle demiş:

“Ey Ehl-i Beyt’i Resulullah sevginizAllah’ın indirdiği Kur’an’ında farz kılınmıştırSizin yüceliğiniz için yeterlidir ki;Size salât getirmeyenin namazı yoktur!”Ehl-i Beyt deyip geçmenin hiçbir anlamı olmayacağını sanırım

anlamışsınızdır. Ehl-i Beyt’siz bir Đslam düşüncesi doğru olamaz.

248. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Musa ve Harun soyunun terk ettiklerinden bir kalıntı

vardır…”

Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Ben, Resulullah’ın (s.a.v.) makamında, Harun’un Musa’ya

olan mertebesindeyim. Đlim, dünyanın sonuna dek bizim soyumuzdakalacaktır!”

123

Page 124: _kuranda Enis Emir

Buradaki kalıntının sadece ilim olduğu açıklanmaktadır.Böylece Ehl-i Beyt imamları bütün peygamberlerin ilim birikiminesahiptirler ve bu kıyamet gününe kadar öyle devam edecektir.

249. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah sizi bir ırmakla deneyecektir…”

Abdullah bin Abbas hazretleri şöyle buyurdu:“Ali bin Ebi Talib’in Kur’an’da bir ismi vardır ki onu

insanların çoğu bilmezler!” Yanında hazır olanlardan biri dedi ki: ‘Obilinmeyen ismi nedir?’ Abdullah hazretleri şöyle buyurdu: ‘Şanı yüceolan Allah, Ben-i Đsrail’i Talut ile savaşmaya gittiklerinde onları birırmak ile sınadı. Bu ümmeti ise Ali bin Ebi Talib’in velayeti ilesınamıştır. Kim Ali’nin velayetini kabul edip söylerse kurtulur ve kimonun velayetini terk ederse helak olur!”

Açıklama: Önceki ümmetler çok çetin sınavlardan geçmişlerdi.Đçlerinden azınlığı bu imtihanları geçip imanlarını teyit etmişlerdi.Çoğunluk ise bu imtihanları kaybedip imandan olmuşlardı. Şanı yüceolan Allah bu ümmete hitaben şöyle buyurmuş: “Yoksa siz, sizdenönce geçenlerin (ümmetlerin) durumu başınıza gelmeden cennetegirivereceğinizi mi sandınız?” (Bakara Suresi: 214). Apaçık birşekilde beyan edildiği gibi bu ümmet de çeşitli imtihanlarla sınandı vehalen sınanmaktadır. Bu imtihanların en büyüğü ise Đmam-ı Ali’ninhalifeliğini kabul edip etmeyecekleri olmuştu. Bildiğimiz gibi de buimtihanı ümmetin çoğunluğu kaybetmiştir. Tıpkı Musa’nın (a.s.)kardeşi Harun’u (a.s.) ümmeti üzerine kırk günlüğüne halife bıraktığıgibi. Musa (a.s.) geri döndüğünde ümmetinin dinden çıkıp putlarataptığını ve birbirini öldürdüklerini görmüştü. Bu ümmet de fazlafarklı bir şey yapmadı. Peygamber efendimizin vefatından hemensonra vasiyeti unutuldu ve esas olarak halife gösterilen Đmam-ı Ali

124

Page 125: _kuranda Enis Emir

hazretleri terk edildi. Bu yetmiyormuş gibi de Ehl-i Beyt imamlarıteker teker katledildi. Bu ümmetin, Ben-i Đsrail’den farkı nedir? Onlarda peygamberlerine karşı savaş açmışlardı. Bizimkiler ne yaptı?Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) “sahih” olan bir hadisindeĐmam-ı Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin’in bulunduğu bir gölgeliğeişaret ederek buyurmuştu: “Bunlara karşı barış içinde olana ben debarış içindeyim. Bunlara karşı savaş içinde olanlara da ben desavaş içindeyim!” Peygamber efendimizden sonra ümmet Đmam-ıAli’ye karşı savaşmadı mı? Peygamber efendimiz vefatından sonrakiduruma üzülen Fatime anamız çok genç yaşta kahrolarak vefat etmedimi? Đmam-ı Hasan, Muaviye’nin emri üzere karısı tarafındanzehirlenerek öldürülmedi mi? Đmam-ı Hüseyin, Kerbelâ çölündeümmetin içinde zalim ve hunharca öldürülmedi mi? Bu ümmetinönceki yoldan çıkan ümmetlerden farkı nedir? Halen pembe hayalleriniçinde televizyonlarda ve gazetelerde ümmetin faziletindenbahsedenlere şaşıyoruz. Bu körlük, şanı yüce olan Allah’ın buyurmuşolduğu gibidir: “Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akıledemezler.”

253. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bu peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık…

Eğer Allah dileseydi onların arkasındakiler; kendilerine apaçıkdeliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ihtilafadüştüler, sonra onlardan kimi inandı, kimi de inkâr edip küfresaptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak Allahistediğini yapar.”

125

Page 126: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali’nin halifeliği zamanında ona karşı savaşanlarınhükmü hakkında bir kişi şöyle sormuştu: “Ey mü’minlerin emiri!Onlara karşı savaştığımız bu toplum bizim gibi aynı din üzeredirler.Kendileri aynı peygambere ve aynı kitaba inanmaktadırlar. Bunlaranasıl bir isim vermek lazım?” Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Onlara, Allah’ın kitabında vermiş olduğu ismi veriniz!” Soran adamdedi ki: “Ben, Kur’an’da şöyle buyurduğunu duymadın mı: Bupeygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık… onlarınarkasındakiler; kendilerine apaçık deliller geldikten sonrabirbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ihtilafa düştüler, sonra onlardankimi inandı, kimi de inkâr edip küfre saptı. Allah dileseydibirbirlerini öldürmezlerdi. Ancak Allah istediğini yapar. Đşte buihtilaf aramıza düştüğünde bizler Allah’a, peygambere, kitaba vehakka sahip olduk. Bizler iman ettik ve kendileri küfre saptılar. Allahda onların öldürülmesini kendi isteği ve dileği ile gerçekleştirdi!”

Değerli okurlarımız, tarihte en derin ve en acı bir yara açanHz. Ali ve Muaviye’nin arasında geçen savaşı bir ictihad neticesiolarak kurtarmaya çalışanların hallerini yukarıdaki ayeti kerimeninhükmüne bırakıyoruz. Her iki tarafın da imanını koruduğunu iddiaedenlerin yalan söylediklerini ayet açık bir şekilde beyan etmiştir. Buümmetin gittikçe daha da bataklığa sürülmesinin sebepleri eskidir.Eskiden beri bu ümmetin çoğunluğu inhiraf içinde olup, imana karşısavaşanları müdafaa etmekten başka bir şey yapmamıştır. Kendinefsimizdeki yanlışlığı düzeltmeden etrafımızın iyiye doğrudüzeleceğini hiç beklemeyelim.

255. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O’nun izni olmadan katında şefaat edecek kimdir?”

126

Page 127: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“O’nun izni ile şefaat edecek olanlar bizleriz!”

Bu ümmetin şefaatçileri hiç şüphesiz Ehl-i Beyt’tir. Ehl-iBeyt’siz bir şefaati beklemek peygamberi inkâr edip Allah’a inanmakgibidir. Bu inanç hiçbir şey getirmeyecektir.

256. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dinde zorlama yoktur. Gerçekten hak, batıldan iyice

ayrılmıştır. Tağut’u inkâr edip, Allah’a inanan kimse kopmakbilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Ve Allah her şeyi duyan,bilendir.”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) ashabından Huzeyfehazretlerine şöyle buyurdu:

“Ey Huzeyfe! Benden sonra sizin üzerinize seçilen Allah’ınhucceti Ali bin Ebi Talib’tir. O’na karşı küfre sapmak, Allah’a karşıküfre sapmak gibidir. O’na karşı şirke girmek, Allah’a karşı şirkegirmek gibidir. O’nda şüpheye düşmek, Allah’a karşı şüpheye düşmekgibidir. O’ndan yüz çevirmek, Allah’tan yüz çevirmek gibidir. O’nuinkâr etmek, Allah’ı inkâr etmek gibidir. O’na iman etmek, Allah’aiman etmek gibidir. Çünkü kendisi Resulullah’ın (s.a.v.) kardeşi,vasisi ve ümmetin imamıdır. Kendisi Allah’ın metin ipi ve kopmakbilmeyen sağlam kulpasıdır. O’nun hakkında iki kişi helak olacak:Hakkında aşırı inanç besleyen ve ondan geri kalan. Bu durumdan daAli’nin hiçbir günahı yoktur. Ey Huzeyfe! Ali’yi sakın terk etme aksitakdirde beni terk etmiş olursun! Ali’ye karşı sakın muhalif olma aksitakdirde bana karşı muhalif olursun. Ali benden ben de ondanım. O’nuüzen beni üzmüştür ve onun rızasını alan benim rızamı almıştır!”

Resulullah (s.a.v.) yine şöyle buyurdular:“Đmamlar Hüseyin’in evladındandır. Onlara kim itaat ederse

Allah’a itaat etmiştir. Onlara kim asi olursa şüphesiz Allah’a karşı asi

127

Page 128: _kuranda Enis Emir

olmuştur. Kendileri kopmak bilmeyen sağlam bir kulpadır. Kendilerişanı yüce olan Allah’a yetiştiren vesilelerdir!”

Yine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Kim sağlam bir kulpa tutunmayı severse Ali bin Ebi Talib’in

sevgisine sarılsın!”Yine peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Benden sonra karanlık bir fitne olacaktır. Bu fitneden ancak

kopmak bilmeyen sağlam kulpaya tutunanlar kurtulacaklardır.” Hazırolan sahabelerden biri dedi ki: “Ey Resulullah! Kopmak bilmeyensağlam kulpa nedir?” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “O kulpavasilerin efendisinin velayetidir.” Sahabe sordu ki: “Ey Resulullah!Vasilerin efendisi kimdir?” Resulullah buyurdu ki: “O, mü’minlerinemiri olandır.” Sahabe yine sordu ki: “Ey Resulullah! Mü’minlerinemiri kimdir?” Resulullah buyurdu ki: “Bütün MüslümanlarınMevla’sı ve benden sonra onların imamı olandır.” Sahabe sordu ki:“Ey Resulullah! Müslümanların Mevla’sı ve senden sonra onlarınimamı olan kimdir?” Resulullah buyurdu ki: O kardeşim Ali bin EbiTalib’tir!”

Ayeti kerimenin ve saymış olduğumuz hadisi şeriflerden şuaçıklamayı yapmak istiyoruz: Ona tutulması gereken sağlam veşaşmaz olan Đmam-ı Ali, peygamber efendimiz tarafından Allah’ınemri ile bu ümmete vasiyet edilmiştir. Ayeti kerimede Đmam-ı Alikopmak bilmeyen sağlam bir kulpa olarak nitelenirken onunmakamına karşı muhalif olanlar da Tağut olarak nitelenmişlerdir. Ohalde kim sağlam bir yola tutunmak istiyorsa Đmam-ı Ali’ninvelayetine tutunması gerekiyor. Aynı zamanda kim onun velayetindenayrılırsa şüphesiz şeytanın yolunu tutmuş oluyor. Ve Allah insanlarınbu vasiyete karşı ne yaptıklarını duyan ve bilendir.

257. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah, inananların dostudur. Onları karanlıktan aydınlığa

(nura) çıkarır. Küfredenlerin dostları ise Tağut’tur. Onları

128

Page 129: _kuranda Enis Emir

aydınlıktan (nurdan) karanlıklara çıkarırlar. Đşte onlar ateşyaranıdır. Onlar orada temelli kalacaklardır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, bizim şiamızın yapmış oldukları

günahları affederek, temizleyerek, onları bu karanlıktan nur olanaydınlığa sevk edecektir. Nitekim kendileri Allah tarafından seçilenimamların arkalarından gitmişlerdir. Küfredenler ise ne kadardoğruluk ve itaat ile görünürlerse görünsünler, onlar zalim ve haksızimamların yoluna uyduklarından dolayı Đslam’ın nurundan çıkıpcehennemin karanlığına, orada ebedi kalmak şartı ile intikaletmişlerdir!”

Açıklama: Ayeti kerimede zikri geçen, nurdan çıkıpkaranlıklara sapanlar kimlerdir? Kâfir olanlar zaten hiçbir zamanĐslam’ın nurunda değillerdi. Onlardan bahsedilen kişiler önce Đslam’adahil olduktan sonra ondan ayrılan kişilerdir. Đşte bunlar ancak vasiyetedilen hak imamlara uymayan kişilerdir. Đslam’ın içinde önce oluppeygamberin vefatından sonra da onun vasiyet etmiş olduğu imamauymayanlar, işte bunlardır nurdan çıkıp karanlığa sapanlar. Nitekimonları Tağutları olan Ehl-i Beyt’in muhalifleri Đslam’dan çıkarıpkendilerine uydurmakla karanlığa sevk etmişlerdir. Ümmet eskiTağutlardan kurtulmadığı gibi şimdi yeni yeni çıkan Tağutlardan dakurtulamamıştır.

269. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hikmeti dilediğine verir. Kime de hikmet verilmişse

şüphesiz ki, ona pek çok hayır verilmiştir…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetteki hikmetten murad; Allah’a itaat ve hak imamı

bilmektir!”

Açıklama: Allah’a itaat etmenin şart olduğu kadar, hak olaraktanıtılan imama itaat etmek de o kadar şarttır. Nitekim peygambereitaat eden nasıl Allah’a itaat etmiş oluyorsa, kim hak imama itaatederse şüphesiz olarak peygambere itaat etmiş olur. Hak imamların

129

Page 130: _kuranda Enis Emir

sayısı “sahih” olan hadislere oniki olarak sabittir. Bunların sadeceKureyş’ten olacakları da sahih bir şekilde sabittir. Sadece Kureyş’tenolmak üzere oniki imamı ancak Ehl-i Beyt imamları olarakgörmekteyiz. Bu, bizim isteğimizin doğrultusunda olduğundan değilancak tarih kitaplarının bizlere göstermiş oldukları “sahih” isnatlarlasabittir. Nitekim Kureyş topluluğu için peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Şanı yüce olan Allah,Kureyş’ten Ben-i Haşim’i seçmiştir!” Yani, Kureyş topluluğu içindeHaşim’in oğulları seçilmiştir. Đşte bu Haşim’in oğulları arasında Ehl-iBeyt’in ecdadından başkaları yoktur. Bu alanda ne Ebu Bekir’in ne deÖmer’in ecdadı vardır. Aynı zamanda bunun sadece bir nesepmeselesi olarak görülmemesi gerek. Bizler bunu iddia etmekistemiyoruz. Fakat bizlere verilen vasiyetlere göre oniki hak imamancak Haşimilerden olabilirler. Bu, peygamber efendimizin isteği veböylece Allah’ın isteğidir.

Peygamber efendimiz şöyle buyurdu:“Hikmet on parçaya bölündü. Dokuz parçası Ali’ye verildi

ve geri kalan bir parçası da insanlara verildi!” Bu hadisin benzeriolarak Tirmizi’nin “sahih” kitabında şöyledir: “Ben hikmet eviyimAli de onun kapısıdır!” Hadislerden anlaşıldığı gibi imama engerekli olan unsurlardan biri de hikmettir. Bu alanda Đmam-ı Ali’nineşsiz olduğunu inkâr etmek mümkün değildi. Đmam hakkında bu kadaraçıklık verilmişken neden Tağut’un yoluna sapalım?

274. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar ki, mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr infak

ederler, işte onların mükâfatı; Rableri katındadır. Onlar içinkorku da yoktur, üzülecek de değillerdir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Đmam-ı Ali’nin dört dirhemi (parası) vardı. Birini gizli, birini

aşikâr, birini gündüz ve birini de gece infak etmişti!”

130

Page 131: _kuranda Enis Emir

Ehl-i Beyt imamlarının ahlakı öyle idi. Varlıklarından herzaman infak ederlerdi. Mü’min insanları da aynı ahlaka tabi tutmayaeğitirlerdi.

285. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Peygamber ona indirilene inandı ve iman edenler de

inandı…”

Resulullah hazretleri (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Göğe (mi’raca) çıktığımda aziz olan Allah, bana şöyle

buyurdu: Peygamber ona indirilene inandı. Ben de dedim ki: Đmanedenler de inandı. Allah bunun üzerine bana şöyle buyurdu: EyMuhammed! Sana selam olsun. Sen doğruyu söyledin. Sendensonra ümmetine senin yerine geçmek üzere kimi seçtin? Bendedim ki: Ehlime en hayırlı olanı seçtim. Bana buyurdu ki: Ali binEbi Talib’i mi seçtin? Ben de dedim ki: Evet, öyledir ey Rab. Şanıyüce olan Allah bunun üzerine bana hitabında şöyle buyurdu: EyMuhammed! Yeryüzüne baktım ve seni ondan seçtim. Sanaisimlerimden bir isim verdim. Ben her zikredildiğimde sen dezikredilirsin. Ben Mahmud olanım sen ise Muhammed’sin. Sonrabir daha yeryüzüne baktım ve Ali’yi seçtim. O’na isimlerimdenbir isim verdim. En yüce olan (Aliyyul A’la) benim ve kendisi deyüce olan Ali’dir. Ey Muhammed! Seni, Ali, Fatime, Hasan veHüseyin’i nurumdan nur gölgeleri olarak yarattım. Sonra dasizlerin velayetinizi göklere ve iki yeryüzüne sundum. Kim sizinvelayetinizi kabul ettiyse zafere ulaştı. Kim sizin velayetinizi inkârettiyse de dalalete ve küfre sapmış oldu. Ey Muhammed! Bir kulkesilene veya bir çürümüş kap haline gelene kadar bana ibadetetse ve bunun üzerine sizin velayetinizi inkâr ederse onu kesinlikleaffetmeyeceğim. Ancak sizin velayetiniz ile gelirse o müstesnadır!”

131

Page 132: _kuranda Enis Emir

Ehl-i Beyt’in esas makamlarını bu rivayetten anlamakmümkündür. Celaleddin-i Rumi hazretleri de ne güzel söylemiş: “Yer,gök yok iken Ali vardı!”

Başka bir deyişinde ise şöyle buyurdu: “Adem bir kıble,mescud Ali idi!”

Mevlana’nın bu deyişlerini Milli Eğitim Bakanlığı’nındefalarca basıma çıkardığı “Divan-ı Kebir” adlı kendi eserindenokuyabilirsiniz.

Burada Allah’ın yardımı ile Bakara suresindeki Ehl-i Beytimamlarına ait te’vil ve tefsir ihtiva eden ayeti kerimelerin sonunavardık. Okurlarımızın bundan faydalanmasını Allah’tan dua ederiz.Himmet ve hizmet bizden Tevfik ise şanı yüce olan Allah’tandır.

132

Page 133: _kuranda Enis Emir

Al-i Đmran Suresi

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sana kitabı indiren O’dur. O’nun bazı ayetleri

muhkemdir ki, bunlar kitabın anasıdır. Diğer bir kısmı damüteşabihlerdir. Đşte kalplerinde eğrilik bulunanlar fitneçıkarmak ve te’vile yeltenmek için müteşabih olanlara uyarlar.Hâlbuki onun gerçekte te’vilini ancak Allah bilir ve ilimdederinleşmiş olanlar da. Onlar: Biz ona inandık, hepsi Rabbimizinkatındandır, derler. Ancak akıl sahipleri düşünebilirler.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri ayetin batın te’vili için şöylebuyurdu:

“Sana kitabı indiren O’dur. O’nun bazı ayetleri muhkemdir ki,bunlar kitabın anasıdır, yani muhkem olan ayetler mü’minlerin emiriAli ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarıdır. Diğer bir kısmı damüteşabihlerdir, yani Ebu Bekir, Ömer ve Osman’dır. Đşte kalplerindeeğrilik bulunanlar, yani üçünün çevreleri ve ashapları, fitne çıkarmakve te’vile yeltenmek için müteşabih olanlara uyarlar. Hâlbuki onungerçek te’vilini ancak Allah bilir ve ilimde derinleşmiş olanlar da yanimü’minlerin emiri Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamları!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Đlimde derinleşmiş olanlar bizleriz. Biziz Kur’an’ın te’vilini

bilenler!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Resulullah (s.a.v.) ilimde derinleşmiş olanların en

faziletlisidir. Şanı yüce olan Allah ona indirmiş olduğu kitabın tüm

133

Page 134: _kuranda Enis Emir

ilmini ve te’vilini öğretti. Allah, peygamberine te’vilini öğretmedenhiçbir şey indirmedi. Peygamberin vasileri de (Ehl-i Beyt’in onikiimamları) peygamberden sonra Kur’an’ın tüm te’vilini bilirler. Onlarnasıl bilmesinler ki, ilmin başlangıcı onlar idi. Đlim sonunda da onlaradönecektir. Kendileri ilmin madeni, merkezi ve yeridirler!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Her ayetin iniş şeklinde zahir bir anlam var olduğu gibi

gerçek manada te’vil tarafı da vardır. Gizli olan bu te’villerdegeçenlerden ve gelecekten haber vardır. Güneşin ve ayın akışları gibidevam edip gider. Bir ayetin te’vili olduğunda bu hayatta olanlaragerçekleştiği gibi, ölü olanlara da gerçekleşir. Şanı yüce olan Allahşöyle buyurdu: Hâlbuki onun gerçek te’vilini ancak Allah bilir veilimde derinleşmiş olanlar da. Bizler Kur’an’ın te’vilini biliriz!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Bir gün Cebrail (a.s.) Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna gelip

beraberinde iki nar getirdi. Resulullah (s.a.v.) bir narı yedikten sonrageri kalanını ikiye bölüp bir bölümünü Ali’ye uzattı. Narı ikisi deyedikten sonra Resulullah Ali’ye hitaben şöyle buyurdu: ‘Eykardeşim! Bu iki narın ne manasında olduklarını biliyor musun?’ Alidedi ki: ‘Hayır bilmiyorum.’ Resulullah buyurdu ki: ‘Birinci narnübüvvet idi. Ondan sana nasip olmadığından yalnız yedim. Lakinikinci nar ise ilimdir ki sen onda bana ortaksın.’ Đşte Allahpeygambere ne öğrettiyse hepsini Ali’ye öğretmesini emretti. Böyleceilim bizlere kadar devam edip geldi!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin ashabından bir şahıs onunhuzuruna gelip şöyle sordu: “Canım sana feda olsun! Sana bir şeysormak istiyorum, acaba bizden başkaları evde var mıdır?” Đmamhazretleri evde kimselerin var olup olmadığına baktıktan sonra şöylebuyurdu: Ey Ebu Muhammed! Đstediğini sorabilirsin.” EbuMuhammed dedi ki: “Canım sana feda olsun! Senin şian (taraftarların)peygamberin Ali’ye bir ilim kapısı öğrettiğini ve bu kapının bin kapıdaha açtığını söylüyorlar, buna sen ne dersin?” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Ey Ebu Muhammed! Gerçekten Resulullah (s.a.v.)Ali’ye (a.s.) bir kapı öğretti ki o kapı bin kapı daha açar.” EbuMuhammed dedi ki: “Allah’a andolsun ki ilim işte budur.” Đmamhazretleri şöyle buyurdu: “Bu ilimdir, lakin ilmin tümü değildir! EyEbu Muhammed, bizde her şeyi bir araya toplayan bir ilmimiz vardırki onu kimse bilemez!” Ebu Muhammed dedi ki: “Canım sana fedaolsun! Her şeyi bir araya toplayan ilim nedir?” Đmam hazretleri

134

Page 135: _kuranda Enis Emir

buyurdu ki: “O bir sahifedir ki içinde tüm ilim mevcuttur. UzunluğuResulullah’ın (s.a.v.) yetmiş adımı kadardır. O sahifenin mürekkebiise peygamberin mübarek ağzındadır. Ali de sağ eli ile o sahifeye tümhelali, haramı ve insanın tüm ihtiyaç duyduğu bütün meseleler vardır.Hatta en ufak yaratığın diyeti konusunda da bilgi vardır!” Đmamhazretleri yanında oturan o sahibine doğru elini uzatıp şöyle devambuyurdu: “Đzin verirsen biraz elini sıkayım.” Ebu Muhammed dedi ki:“Canım sana feda olsun! Đstediğin gibi hareket et.” Đmam hazretleriEbu Muhammed’in elini biraz sıktıktan sonra şöyle buyurdu: “Osahifede, senin elini sıkarak yapmış olduğum eziyet hakkındakidiyetin bile zikri vardır!” Ebu Muhammed dedi ki: “Allah’a yeminolsun ki ilim budur.” Đmam hazretleri şöyle buyurdu: “Đlim budurlakin daha hepsi değildir!” Đmam hazretleri biraz yere baktıktan sonraşöyle devam buyurdu: “Bizde cifir ilmi vardır ki, bunun ne olduğunuacaba kim bilir?” Ebu Muhammed sordu ki: “Cifir ilmi nedir?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Adem’den kalma bir kabın içinde,peygamberlerin ve vasilerin ilmini ve Ben-i Đsrail’in geçmişteki tümalimlerinin ilmini ihtiva eden bilgidir!” Ebu Muhammed dedi ki: “Đlimbudur.” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Đlimdir lakin hepsi değildir!”Đmam hazretleri biraz yere baktıktan sonra şöyle devam buyurdu:Bizde Fatime’nin (Allah’ın selamı üzerine olsun) mushafı vardır.Onlar Fatime’nin mushafının ne olduğunu nasıl bilsinler?” EbuMuhammed sordu ki: “Allah’ın selamı üzerine olsun ki Fatime’ninmushafı nedir?” Đmam hazretleri şöyle buyurdu: “Bu mushafın içindeelinizde bulunan Kur’an’ın üç misli vardır. Allah’a andolsun ki, omushafta Kur’an’da mevcut olanlardan bir harf bile yoktur!” EbuMuhammed dedi ki: “Allah’a yemin olsun ki bu, ilmin kendisidir.”Đmam hazretleri buyurdu ki: “Bu ilimdir lakin hepsi değildir.” Đmamhazretleri bir müddet sustuktan sonra şöyle devam buyurdu: “Bizdetüm olanların ve kıyamete kadar tüm olacakların ilmi vardır!” EbuMuhammed dedi ki: “Allah’a yemin olsun ki ilim budur.” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Bu ilimdir lakin hepsi değildir!” EbuMuhammed dedi ki: “Canım sana feda olsun! O zaman ilim nedir?”Đmam hazretleri şöyle buyurdu: “Đlim, gece ve gündüz vuku bulanhareketler; emirden sonra gelen emirler ve kıyamet gününe kadar herşeyden sonra gelen şeylerden ibarettir!”

Yine Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri ashabının huzurundaşöyle buyurdu:

135

Page 136: _kuranda Enis Emir

“Ben, gökte ve yerde ne varsa hepsini bilirim! Cennet vecehennemde olanları da bilirim! Geçmişte ve gelecekte tüm olacaklarıda bilirim!” Bunları duyan ashabının yüzlerindeki ifadelerinden onlaraağır geldiğini anlayan imam hazretleri biraz sustuktan sonra şöylebuyurdu: “Bütün bunları şanı yüce olan Allah’ın kitabından bildim.Nitekim Allah şöyle buyurmuş: Kur’an’da her şeyin beyanıvardır!” (Nahl Suresi: 89).

Ehl-i Beyt imamları hakkında sunmuş olduğumuz ilimderecelerini belirten rivayetlerin içeriği bazı okurlarımıza ağırgeleceğinden şüphemiz yoktur. Lakin muteber olan Sünni kitaplarınabaktığımızda Ehl-i Beyt imamlarının ilim mertebesini takriben aynışekilde yansıtan hadislere rastlamak mümkündür. Özellikle Đmam-ıAli hazretleri hakkında mevcut olan hadislerden birkaçını zikretmekistiyoruz. Amacımız, Ehl-i Beyt imamlarından gelen rivayetlerin ifratadayanmadığını beyan etmektir.

1. Hadis-i Şerif:Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben ilmin şehriyim, Ali

de onun kapısıdır. Kim ilim isterse kapısına gelsin!”Bu hadisten açık bir şekilde anlaşıldığı gibi peygamber

efendimizin bütün ilmine Hz. Ali vakıf idi. Peygamber ve vasiarasında sadece peygamberlik mertebesinden başka bir fark yoktur.

2. Hadis-i Şerif:Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu: “Resulullah (s.a.v.)

bana bin kapı ilim öğretti. Bunların her kapısı da bin kapı dahaaçar!”

Bu genişlikte ilmin dallarına sahip olan birinin yerde ve gökteolanları bilmesindeki acayip tarafı nerede?

3. Hadis-i Şerif:Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Allah, sana her

şeyi öğretmemi ve seni bende bulunan ilimden uzak tutmamayıbana emretti. Sana bildiğimi öğretmek hak ile bana düşen birgörevdir. Senin öğrettiklerimi unutmaman da hak ile sana düşenbir görevdir!” Bundan sonra Đmam-ı Ali hazretleri hep şöyle derdi:“Resulullah’tan (s.a.v.) duyduğum hiçbir şeyi unutmadım!”

Đmam-ı Ali hazretleri herhangi bir insan gibi öğrenmişolduğunu unutan biri değildi. Böylece ilmin onda kalması vederinleşmesi mümkündür.

136

Page 137: _kuranda Enis Emir

4. Hadis-i Şerif.Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu: “Allah’a yemin olsun ki

her sorduğunuza bende bir cevap vardır. Bana sorunuz! Yer vegök arasında ne varsa hepsinden sorunuz! Allah’ın kitabındansorunuz! Her ayetin gece mi, gündüz mü, düzlükte mi, dağlıkta mıindiğini sizlere bildireyim!” Başka bir rivayette ise şöyle buyurdu:“Bana sorunuz! Allah’a yemin olsun ki, kıyamet gününe kadarolacakları sorarsanız size haber verirdim!”

5. Hadis-i Şerif:Resulullah (s.a.v.) kızı Fatime hazretlerine şöyle buyurdu: “Ey

Fatime! Razı olmaz mısın ki seni ümmetimin içinde en bilgini ileevlendirdim!?”

6. Hadis-i Şerif: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Benden sonra ümmetimin

en bilgini Ali’dir!”

7. Hadis-i Şerif:Đmam-ı Hasan hazretleri babası Đmam-ı Ali vefat ettiğinde

mimbere çıkıp halka hitaben şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Bugüniçinizden öyle biri ayrıldı ki, ona ne öncekiler ne de sonrakiler ilimile yetişebilirler…”

8. Hadis-i Şerif:Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ben hikmet eviyim, Ali de

onun kapısıdır. Kim hikmet isterse kapısına gelsin!”

9. Hadis-i Şerif:Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Ümmetimin

benden sonra içine düştüğü ihtilaflarında sen onlara açıklayıcıolacaksın!”

10. Hadis-i Şerif: Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ümmetimin içinde en

doğru hüküm vereni Ali’dir!”

11. Hadis-i Şerif:

137

Page 138: _kuranda Enis Emir

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kur’an’ın inişinde benimsavaştığım gibi benden sonra Kur’an’ın te’vili için içinizden birisavaşacaktır!” Hazır olan ashabın içinden Ebu Bekir dedi ki: “O kişiben miyim ey Resulullah?” Resulullah buyurdu ki: “Hayır sendeğilsin!” Sonra Ömer de dedi ki: “O kişi ben miyim ey Resulullah?”Resulullah buyurdu ki: “Hayır, sen değilsin. O kişi ayakkabılarımıtamir edendir!” Hz. Ali de peygamberin ayakkabılarını evde tamirediyordu.

Saymış olduğumuz hadislerdeki açık ifadeyi daha fazla beyanetmeye gerek görmüyoruz. Fakat bilinmesi gereken bazı noktalaradeğinmeden de geçemeyeceğiz. Peygamber efendimiz her zamanındaĐmam-ı Ali’nin ümmetinin içinde en mükemmel bir şekildepeygamber ilmine sahip olduğunu açıklamış ve ümmetini onunkapısına açık bir şekilde davet etmiştir. Bu durumdan itibaren Đmam-ıAli’nin ilmi konusunda şüpheye düşmek doğru olmaz. Zikretmişolduğumuz son hadise dayanarak da Đmam-ı Ali’nin te’vil konusundasavaşacağı ifade edilmiştir. Te’vil ehli olmayan bir kişinin bu makamagetirilmesi elbette bir peygamber tarafından düşünülemez. Peygamberefendimiz ümmeti için gereken tüm tedbiri kendisine vasi olarak tayinettiği Đmam-ı Ali hazretleri ile aldığını hadislerinde açık bir şekildeifade buyurmuşlardır. Bütün muteber kitaplarından aldığımız hadislerisiz sayın okuyucularımıza sunduk. Artık doğruya karar vermek desizlere kalmıştır. Sıraladığımız hadislerin en değerli Sünni kitaplarındabulunduğunu bir daha önemlilikle hatırlatmak istiyoruz.

18. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah, şahadet etti ki, gerçekten O’ndan başka ilah

yoktur. Melekler ve ilim sahipleri de adaleti ayakta tutarak bunaşahadet ettiler; O’ndan başka ilah yoktur…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:

138

Page 139: _kuranda Enis Emir

“Ayeti kerimede geçen ilim sahiplerinden murad; enbiyalar veonların vasileridir. Kendileri adaleti ayakta tutmuşlardır. Adaletinbatın ilmindeki esas anlamı ise ancak mü’minlerin emiri Ali’dir!”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetin içindeki ilim sahiplerinden murad; imamlardır!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Biziz zikrin ve ilmin sahipleri! Bizde haram ve helalin tüm

emirleri mevcuttur!”

33-34. Ayetlerin te’vil ve tefsiri:“Muhakkak Allah; Adem’i, Nuh’u, Đbrahim ailesini ve

Đmran ailesini birbiri soyundan olarak alemlere üstün kıldı. VeAllah Semi’dir, Alim’dir.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır ve Đmam-ı Cafer es-Sadıkhazretleri buyurdular ki:

“Ayeti kerimenin aslı şöyledir: Muhakkak Allah, Adem’i,Nuh’u, Đbrahim ailesini, Đmran ailesini ve Muhammed ailesini(Ehl-i Beyt’i) birbiri soyundan olarak alemlere üstün kıldı!”

Ehl-i Beyt imamlarından gelen çok sayıdaki rivayetlerde ayetesasen öyle okunması gerektiğine dair muteber haberler vardır. Şanıyüce olan Allah önceki peygamberleri ve soylarını bütün alemlereüstün kıldığını açıklarken peygamberlerin en faziletlisi olduğunusöylediğimiz peygamber efendimiz Muhammed’in ailesin nedenzikredilmemiş? Ehl-i Beyt imamlarının okuyuşuna göre Ehl-i Beyt’tezikredilmiştir. Lakin Ehl-i Beyt’in düşmanları bunu asıldaokumayarak onları Kur’an’ın dışına çıkarmışlardır. Bu konu hakkındapeygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: “Đçinizden bir topluluk,Đbrahim’in ve Đmran’ın aileleri zikredildiğinde sankimüjdelenmişler gibi sevinmektedir. Ne zaman Muhammed’inEhl-i Beyt’i zikredilirse yüzleri değişip, zorlarına gitmektedir; bu

139

Page 140: _kuranda Enis Emir

ne haldir? Nefsim kudret elinde olana yemin olsun ki, böyledurumda olanların Allah’ın huzuruna yetmiş peygamberinamelleri ile çıksalar, Allah böylelerinin amellerini kabuletmeyecek ta ki benim ve Ali bin Ebi Talib’in velayeti üzerindeolana kadar!”

Ehl-i Beyt imamlarının peygamberler zürriyetinden olduklarışüphesizdir. Bir gün Đmam-ı Ali’nin ricası üzerine Hz. Hasanmimberin üzerine çıkıp hazır olan halka hitaben şöyle buyurdu: “…ama biliniz ki, Ali bir kapıdır; ondan içeri geçen mü’mindir vedışarı çıkan ise kâfirdir!” Đmam-ı Ali ayağa kalkıp Hz. Hasan’ınalnından öpüp şöyle okudu: “Birbiri zürriyetindendir. Ve AllahSemi’dir ve Alim’dir.” Ayet

Bir gün Resulullah (s.a.v.) Fatime’nin evine giderken, evdenAişe’nin Fatime ile münakaşa ve ona karşı iftihar sesini duydu. Bununüzerine eve dahil olan peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Ey Aişe!Bilmiyor musun ki Allah; Adem’i, Nuh’u, Đbrahim ve Đmranailesini, Ali’yi, Hasan’ı, Hüseyin’i Cafer’i, Fatime’yi ve Hadice’yialemlere üstün kıldı!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayeti kerimede geçen soyun geri kalan zürriyeti bizleriz!”

Resulullah (s.a.v.) Đmam-ı Ali hazretlerini Yemen’e askerlerile göndermişti. Orada elde ettikleri ganimetlerden Hz. Ali kendisinebir cariye ayırınca bunu şikâyet etmek için, Halid bin Velid ashaptanBüreyde’yi ikna edip Medine’ye yollar. Büreyde Medine’yegeldiğinde, mescidin önünde duran ashap ile karşılaşır. Ashap onasordular: “Ey Büreyde! Haber nedir?” Büreyde dedi ki: “Allah,Müslümanlara fethi müyesser kıldı. Ganimetlerden şimdiye kadar eldeetmediklerine sahip oldular.” Ashap sordu ki: “Senin ordudan önceMedine’ye dönmenin sebebi nedir?” Büreyde dedi ki: “Ali’ninaldığımız ganimetlerden bir cariyeyi kendi nefsine ayırmasınıResulullah’a (s.a.v.) şikâyet etmem için beni Halid yolladı.” Ashaptopluluğu dediler ki: “Evet, Ali’nin yaptıklarını Resulullah’a bildir kionun gözünden düşsün!” Resulullah ise onların tüm konuştuklarınıiçeriden duyuyordu. Resulullah kızgın bir şekilde dışarı çıkıp dedi ki:“Bu topluma ne oluyor ki Ali’yi kötülüyorlar!? Ali’yi kötüleyen

140

Page 141: _kuranda Enis Emir

şüphesiz olarak beni kötülemiştir. Ali’yi terk eden şüphesiz olarakbeni terk etmiştir! Ali benden ben de Ali’denim. Kendisi benimtıynetimden yaratıldı. Ben de Đbrahim’in tıynetinden yaratıldım.Ben, Đbrahim’den daha faziletliyim ve Đbrahim’in fazileti de banadöner. Birbiri soyundan olarak gelmişiz. Sana da yazıklar olsunEy Büreyde! Ali’nin ganimetlerin içindeki hakkının bir cariyedendaha fazla olduğunu bilmiyor musun?” Büreyde bunları duyup,Resulullah’ın kızdığını görünce şöyle dedi: “Ey Resulullah! Sana olandostluğumun hakkı için, elini bana uzat ki, Đslam dini üzerine sana birdaha yeniden bey’at edeyim!” Büreyde hazretleri bey’atinitazeledikten sonra ancak ayrıldı!

Yukarıdaki hadis muhtasar olarak muteber Sünni kitaplarındamevcuttur. Tirmizi’nin “Sahih” kitabında; Ahmed bin Hanbel’in“Müsned” kitabında; Nesei’nin “Hasais” kitabında; Ebu Davudet-Tayalisi’nin “Müsned” kitabında; Ebu Nu’aym el-Đsfahani’nin“Hilyet-ul Evliya” kitabında; Muttaki el-Hindi’nin “Kenz-ul Ummal”kitabında…

Hadisin tahliline gidersek ashabın içinde Đmam-ı Ali’ye karşıbeslenen kin ve düşmanlığın ne kadar derin olduğunu hemen farkedebiliriz. Bizim konumuz için mühim olan yanı Hz. Ali’ninpeygamberlerin zürriyetinden olması ve peygamber efendimizintıynetinden yaratılmış olmasıdır.

Ebu Bekir bin Ebi Kuhafe’ye bey’at edildikten sonra Ebu Zerhazretleri mescidin içine girip, oradaki toplananlara hitaben şöylebuyurdu: “Muhakkak Allah; Âdem’i, Nuh’u, Đbrahim ailesini veĐmran ailesini birbiri soyundan olarak âlemlere üstün kıldı. VeAllah Semi’dir, Alim’dir.” Peygamberimizin Ehl-i Beyt’ikendileridir Đbrahim’in ailesi! Kendileridir Đsmail’den gelen ve gerikalan zürriyet! Kendileridir Muhammed’in (s.a.v.) hidayete götürenzürriyeti! Muhammed (s.a.v.) onların şefidir, kendileri haklarına sahipçıkan ve Rab’lerinden faziletlere nail olmuşlarıdır. PeygamberimizMuhammed’in Ehl-i Beyt’i içimizde, bina edilmiş gök, serilmişyeryüzü, dikilmiş dağlar, örtülmüş Ka’be, aydınlık saçan güneş,hidayet yolu gösteren yıldızlar ve yağından aydınlık olup etrafımübarek kılınan zeytin ağacı gibidirler! Muhammed (s.a.v.), Adem’invasisi ve ilminin varisidir. Kendisi takva ehlinin imamı, elleri ve

141

Page 142: _kuranda Enis Emir

ayakları temiz olanların önderi ve azim olan Kur’an’ın te’vilidir. Alibin Ebi Talib ise, en büyük sadık, hak ve batın arasını ayırt eden azimFaruk’tur. Kendisi Muhammed’in (s.a.v.) vasisi, ilminin varisi vekardeşidir. Ey peygamberinden hayrete düşmüş ümmet! Allah’ın önegetirip seçtiğini seçip, peygamberin halife tayin ettiğini tayinisteseydiniz, Allah’a yemin olsun ki o zaman iki kişi bile hiçbirkonuda ihtilafa girmezdi! Şayet bu ümmet vasiyete sadık kalsaydıhiçbir dini konuda tartışmaya girmez, her istediğini peygamberlerininEhl-i Beyt’i ilminde bulurlardı. Nitekim şanı yüce olan Allah şöylebuyuruyor: Onlara kitap verdiklerimiz, onu hakkı ile tilavetederler. Terk etmiş olduğunuz hakkın azabını tadacaksınız!Zulmedenler, ettiklerinden dolayı görecekleri azabı bileceklerdir!

Başka bir rivayette ise Abdullah bin Abbas hazretleri bir günmü’minlerin emiri Ali’nin evine gelip şöyle dedi: “Ey Hasan’ınbabası! Resulullah’ın (s.a.v.) sana yapmış olduğu vasiyeti bana söylermisin?” Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Evet, sana haber edeceğim. Allah,sizlere dini seçti ve rızalığını gösterdi. Sizlere nimeti olan dininitamamladı. Sizler buna ehil ve hak sahibisiniz. Allah, peygamberinevahyedip, beni kendisine vasi edinmesini buyurdu. Peygamber de(s.a.v.) bana şöyle buyurdu: Ey Ali! Vasiyetimi aklında iyi tut!Kefaletimi gözetle, verdiğim sözü yerine getir, hazırlığımı tamamla,borcumu öde, sünnetimi ihya et, milletimin davası üzerinde ol,nitekim şanı yüce olan Allah beni seçip, üstün kıldı. KardeşimMusa’nın davasını hatırlayıp dedim ki: Ey Allah’ım! Ehlimden banabir vezir kıl ki, tıpkı Musa’ya Harun’u vezir kıldığın gibi. Şanı yüceolan Allah bana vahyetti ki: Ali senin vezirin, yardımcın ve sendensonra halifendir! Evet, ey Ali! Sen hidayet imamlarındansın. Seninevladın da sendendir. Sizler hidayet ve takva yolunun öncülerisiniz.Sizler o ağaçtansınız ki, ben onun aslıyım, dalları ise sizlersiniz. Kimo ağaca tutunursa kurtulur ve kim onu terk ederse yok olup, helakolur. Allah’ın, onların sevgilerini ve velayetlerini vacip kıldığı kişilersizlersiniz. Şanı yüce olan Allah sizleri kullarına zikredip, hakkınızdaşöyle buyurdu: Muhakkak Allah; Adem’i, Nuh’u, Đbrahim ailesinive Đmran ailesini birbiri soyundan olarak alemlere üstün kıldı. VeAllah Semi’dir, Alim’dir. Allah’ın, Adem, Nuh, Đbrahim ve Đmranailesinden seçtikleri şüphesiz sizlersiniz! Sizler şüphesiz Đsmail’inailesi ve Muhammed’in (s.a.v.) hidayete sevk eden zürriyetisiniz!”

142

Page 143: _kuranda Enis Emir

61. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sana ilim geldikten sonra; kim seninle tartışırsa de ki:

Gelin oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı,kendimizi ve kendinizi çağıralım sonra lanetleşelim. Allah’ınlanetinin yalancıların üstüne olmasını dileyelim.”

Çok sayıda mutabık ve muhalif müfessirlerin ortak bir şekilderivayet ettikleri olay şöyledir: Hicretin 10. yılında Hıristiyanlardanoluşan bir heyet Resulullah’ın (s.a.v.) huzurlarına gelip, Đsa (a.s.)hakkında kendi görüşlerini tespit etmeye çalışırlar. Resulullah daonların iddia ettiklerine karşı Đsa’nın (a.s.) ancak kendisi gibi birpeygamber ve Allah’ın kulu olduğunu söyler. Hıristiyan topluluğubunu reddedip, illa Đsa’nın (a.s.) Allah’ın oğlu olduğunu söylemeyedevam ederler. Bunun üzerine de peygamber efendimiz deHıristiyanları yeminleşmeye davet eder. Bu yeminleşmeye göreyalancı olan tarafa Allah’ın lanetinin düşmesi istenecekti. Hıristiyanlarbu teklifi kabul edip ertesi gün yeminleşmek için buluşacakları yerdegörüşmek üzere ayrılırlar. Hıristiyan heyeti kendi başında olduğundaiçlerinden âlim olan biri onlara hitaben şöyle dedi: “Eğer Muhammedgerçek bir peygamber değil ise o zaman bizimle yeminleşmeyegeldiğinde ashabı ile bize gelir. Şayet Muhammed gerçek birpeygamber ise bizimle yeminleşmek için kendi ehlini bizim ehlimizekarşı getirecektir!” Ertesi gün anlaşılan yere gelen Hıristiyanlar,peygamber efendimizin iki elinde Hasan ve Hüseyin ve arkasındaĐmam-ı Ali ve kızı Fatime olduğu halde onlara doğru geldiğinigörürler. Hıristiyanların âlim olanlarından biri kendi toplumunahitaben şöyle söyler: “Ey Hıristiyan topluluğu! Bize doğru öyleyüzlerin geldiğini görüyorum ki, Allah’tan dağları yerlerinden başkabir yere almasını dileseydiler şüphesiz olarak Allah, onların istekleriniyerine getirirdi. Bu gelenlerle yeminleşmekten vazgeçin aksi takdirde

143

Page 144: _kuranda Enis Emir

yeryüzünde bir Hıristiyan kalmaz artık!” Peygamber efendimiz deHıristiyanlara doğru giderken kendi Ehl-i Beyt’ine şöyle buyurdu:“Ben dua edersem siz de âmin deyiniz. Allah, sizin âmin dediğinizduayı şüphesiz kabul eder!”

Rivayetlerin çoğunluğu takriben yukarıda özetle zikretmişolduğumuz gibi anlatılmıştır. Sonuç açısından hepsi aynıdır. Buolaydan öğrenmemiz gereken çok önemli noktaların bulunduğunuifade etmemiz gerekmektedir. Nitekim bu olayda Ehl-i Beyt’in yücedeğeri ortaya konulmuştur. Peygamber efendimiz kendi oğullarıyerine Đmam-ı Hasan ve Đmam-ı Hüseyin hazretlerini götürmüşler,kendi kadınları dururken de ancak kızı olan Fatime hazretlerini vekendi nefsi ile beraber de Đmam-ı Ali hazretlerini götürmüşlerdir. Budurumdan çıkan netice her aklıselim Müslüman için açıktır.Peygamber efendimiz Ehl-i Beyt’ini tertemiz olduklarından dolayıberaberinde götürmüş ve ancak onların beraber bulunması ile gerekenetkiye sahip olacağını biliyordu. Burada kendi kadınlarını evdebırakması onların Ehl-i Beyt makamından ne kadar uzak olduklarınıgösterir. Nitekim onlar Ehl-i Beyt gibi tertemiz kılınmış değillerdir.Aynı zamanda Đmam-ı Ali hazretlerini kendi nefsi yerinde berabergötürmesi, Hz. Ali’nin peygamber efendimizin yanındaki yüceliğinigösterir. Bu yücelik hiçbir sahabenin yanına bile yaklaşamadığı biryüceliktir. Bu yüceliğe ancak peygamberlik hariç olmak üzerepeygamber efendimizin en yüce değerleri dâhildir. Bu yüceliğeĐmam-ı Ali ortaktır. Peygamber efendimiz müşriklere hitaben “sahih”olan bir hadisi şerifinde şöyle buyurdu: “Ey Kureyş müşrikleri!Akıllanacak mısınız yoksa kendi nefsim gibi olan birini üzerinizegönderirim ki, başlarınızı keser ve evladınızı da esir alır!” Hazırolan ashap o kişinin kim olduğu hakkında sorduklarında peygamberefendimiz elini Đmam-ı Ali’nin omzuna koyarak şöyle buyurdu: “Oadam budur, o adam budur!” Bu hadisten belli olduğu gibi Đmam-ıAli hazretleri peygamberin nefsi gibi sayılmıştır. Hz. Ali’nin buyüceliğini paylaşabilecek hiçbir sahabe yoktur. Bütün bu yüceliğinerağmen onu terk ettiler ve dünyanın menfaati uğruna da çok ucuzasattılar. Hadisin anlamına göre ümmetin Đmam-ı Ali hazretlerinebağlanması gerekmektedir. Nitekim peygamberin nefsi makamındaolan Đmam-ı Ali hazretleri dururken başkalarına tabi olmak doğru olurmu? Peygamber efendimizin kendi oğulları yerine takdim etmişolduğu Đmam-ı Hasan ve Đmam-ı Hüseyin hazretlerini öldürdüklerinde

144

Page 145: _kuranda Enis Emir

seyirci kalanlar bu ümmetin insanları değil midir? Bu imamlarıöldürenleri kınadığımız halde onların çizmiş oldukları ehlisünnetvel-cemaat yollarına tabi olmamız nasıl doğru olur? Sonuçta ümmetin,peygamber efendimizin o kadar yüceltmiş olduğu Ehl-i Beyt’ine sahipçıkmadığı sabit olmaktadır. Ehl-i Beyt’i sevip onların yollarınabağlananlara da “rafizi” yani dinden uzaklaşmış damgasını vurmuşlarve ne yazıktır ki halen vurmaktalar. Ehl-i Beyt’in yüceliğini anlatanayetler ortada, hadisler de ortadadır. Bu yücelik sadece bilinmesigereken bir değer değil, onun takip edilmesi şart olan bir yol, birmerkezdir. Peygamberi isteyenler işte ancak bu yol ve merkez ile onaerişebilirler.

68. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Doğrusu Đbrahim’e en yakın olanlar ona uyanlar; şu

peygamber ve iman edenlerdir. Ve Allah mü’minlerin velisidir.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Đbrahim’e (a.s.) en yakın olanlar Ehl-i Beyt imamları ve

onlara uyanlardır!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’a andolsun ki, Ali, Đbrahim’in (a.s.) dini ve minhacı

üzerindedir. Sizler de (şiamız) ona en yakın olanlarsınız!”

Bilindiği gibi Yahudi ve Hıristiyanlar Đbrahim’in (a.s.)onlardan olduğunu söylüyorlar. Bunun doğru olmadığını veĐbrahim’in (a.s.) yolunda ve minhacında olanların ancak peygamberefendimiz ve onun tertemiz Ehl-i Beyt imamları oldukları bu ayetintefsirinde açıklanmıştır. Hanif dinin üzerinde olmak isteyenler ancakEhl-i Beyt imamları ile ona erişebilirler. Nitekim Đbrahim (a.s.)Yahudilerin dini menşei olduğunu iddia edenler de Đbrahim’in (a.s.)hanif dininden ayrılmış toplumlardır. Bunların içinde Yahudilerin veHıristiyanların bulunduğu şüphesizdir. Fakat Đslam dinine mensupolan topluluklara baktığımızda aynı ihtilaflara müşahit oluyoruz.Đbrahim’in (a.s.) yolunda ve minhacında ancak peygamber efendimiz

145

Page 146: _kuranda Enis Emir

ve Ehl-i Beyt’inin bulunduğu belli olduğu halde Müslümanların başkaimamlara tutunmaları önceki toplumların içine düşmüş olduklarıhatanın aynısıdır. Đbrahim (a.s.) Hanif dini, peygamber efendimizMuhammed’in (s.a.v.) ve tertemiz Ehl-i Beyt’inin dinidir. Hanif diniisteyenler onlardan almalıdır.

77. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın ahdini ve kendi yeminlerini az bir pahaya

değişenlerin, ahrette hiçbir payı yoktur. Allah, kıyamet günüonlarla konuşmaz, onlara bakmaz, onları temize çıkarmaz. Veonlar için elim bir azap vardır.”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ehl-i Beyt’ime zulüm edene, öldürene, şiddetli kin besleyene

ve bunu yapan insanlara yardımcı olanlara, Allah cenneti haramkılmıştır. Allah’ın ahdini ve kendi yeminlerini az bir pahayadeğişenlerin, ahrette hiçbir payı yoktur…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah, üç kişiye kıyamet gününde ne konuşacak ve ne de

bakacaktır. O üç kişi şunlardır: Allah tarafından imam tayinedilmediği halde imamlık iddia eden; Allah’ın seçtiği imamı inkâreden ve bu iki durumda olanların Đslam’dan bir nasip alacaklarınısöyleyen!”

Açıklama: Đmam hazretleri açık bir şekilde imam meselesineaydınlık getirmiştir. Đmam ümmetin kendine yakıştırdığı veya seçtiğikişi olamaz. Ümmetin imamı ancak Allah’ın tayin ettiği kişilerdenolabilir. Đmamet insanların seçeneği veya kabiliyeti sonucu olamaz.Gerçek bir imam her türlü hatadan masum olup, Đlahi iradenin onda

146

Page 147: _kuranda Enis Emir

zuhur ettiği şahsiyettir. Bunun haricinde iddia edilen imamlık ancakinsanların kendilerine uydurdukları ve şeytanın da onları aldattığı birdüzmeden başka bir şey değildir. Gerçek imamlar birbirini teyitedenlerdir. Ümmetin imamı ondan sonra gelen imamların aynısıdır.Bu, sadece ilim açısından ondan sonrakilerine nazaran muhalif birgörüşe sahip olmamasından kaynaklanır. Ümmetin içinde meşhur olandört hak mezhebinin imamlarında durum öyle değildir. Dört mezhebinarasındaki ihtilaflar çoktur. Ehl-i Beyt imamlarında öyle bir ihtilafıgörmek mümkün değildir. Ehl-i Beyt imamlarının şiasındaki ihtilaflarısoran olursa, bunun sadece şiadan kaynaklandığını söyleyebiliriz.Çünkü Ehl-i Beyt imamları arasında ihtilaf olmadığı sabittir. Budurumda onlara uyan kişilerin arasında ihtilaflar olmuşsa, o ancakinsanların kendi nefislerine uymasından kaynaklanmış olabilir. Dörtmezhep imamı arasında ayrı görüşlerin olması ile arkasından gelenşialarının birlik olması da bir şeye götürmez. Çünkü başka olanlarbirbirine muhaliftir. Fazilet üsttekilere verildiğine göre alttakilerinbirleşip birleşmediği mühim değildir. Peygamber efendimizinyukarıda zikretmiş olduğumuz hadisinden de belli olduğu gibi Ehl-iBeyt imamlarına karşı çıkanlara elim bir azap verileceğine açık birifade vardır. Sadece Ehl-i Beyt imamlarına karşı savaşanlar değil,bilhassa onların ilmi önderliklerini şüphede bırakanlar sorumlututulacaktır. Nitekim ümmetin birliği ve beraberliği ancak masum vetertemiz bir imam ile sağlanabilir. Ümmetin ihtilaflara düşmesindekien önemli faktörü hak olmayan imamlar oluşturmuşlardır. Peygamberefendimiz sahih olan hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: “Halifeler(imamlar) benden sonra onikidir, hepsi Kureyş’tendir!” Bu hadisinakletmeyen muteber hadis kitabı yoktur. Ümmetin birlik ile kabulettiği bu hadisi şerifte her şey apaçık bir şekilde beyan buyrulmuştur.Ehl-i Beyt imamlarından başka Kureyş’ten olup oniki imamı temsiledenler yoktur. Đslam tarihinde onlardan başkalarının oniki imamsıfatını aldıklarına dair hiçbir kayda rastlayamayız. Ümmetin imamlarıEhl-i Beyt imamlarıdır. Onları başkalarına değiştiren ahretini az birpahaya satana benzer ve bu gibilerin de kıyamette elim bir azabauğrayacakları da kesindir.

147

Page 148: _kuranda Enis Emir

81. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hani Allah peygamberlerden söz almış: Andolsun ki, size

kitabı, hikmeti verdim. Yanınızda olanı (ilahi kitapları)doğrulayıcı bir peygamber geldiğinde mutlaka O’na inanacak veyardım edeceksiniz. Đkrar edip de ahdi kabul ettiniz mi? demişti.Onlar da: Đkrar ettik, demişlerdi. Allah: Şahit olun, ben de sizinleberaber şahitlerdenim, demişti.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, insanları Adem’in sulbüne vermeden

önce peygamberlerden, Resulullah Muhammed’e (s.a.v.) imanetmelerini ve mü’minlerin emiri Ali’nin de imametini kabul edip,yardımcı olacaklarına dair onlardan ikrar almıştı. Adem’den buzamana dek ne kadar peygamber geldiyse hepsi, son çağrıyapıldığında mü’minlerin emiri Ali’nin etrafında ona düşmanlarınakarşı yardımcı olacaklardır. Ayet-i kerimedeki: O’na mutlakainanacaksınız, hitabından maksat peygamber efendimiz Muhammedve ayette: ‘Ve yardım edeceksiniz’, hitabından maksatpeygamberimizin vasisi olan mü’minlerin emiri Ali’ye yardımedeceklerine dair Allah’ın o peygamberler topluluğundan aldığısözdür!”

Başka bir rivayette ise imam hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce Allah’ın ayetteki buyurmuş olduğu günde,

peygamber efendimiz Muhammed’in (s.a.v.) tevhid bayrağımü’minlerin emiri Ali’nin eline verilecektir. O günde geçmişteki tümpeygamberler toplumları ile tevhid bayrağının altında

148

Page 149: _kuranda Enis Emir

toplanacaklardır. Tüm yaratılmışların o zamanki emiri Ali olacaktır.Ayetin te’vili budur!”

Açıklama: Peygamberlerin hepsi varlığın başında, peygamberefendimiz Muhammed’in (s.a.v.) nübüvvetine ve Đmam-ı Alihazretlerinin de imametine bağlı olacaklarına dair ahd vermişlerdi.Hatta peygamberlerin birbiri karşısında derece derece fazilet sahibiolmaları ancak peygamber efendimize ve Đmam-ı Ali hazretlerinekarşı yakınlıkları ile ölçülmüştür. Bu yakınlık sadece ilim ve marifetyakınlığı ile söylenebilir. Her peygamber aynı ilme ve marifete sahipdeğildi. Bütün peygamberler Allah’a yakın oldukları gibi bazıları dahayakındırlar. Peygamber efendimizin ashabı arasında belirli derecelermevcut idi. Ashabın içinde Selman hazretleri en geniş ve derin ilmesahip idi. Selman hazretleri öncekilerin ve sonrakilerin ilmine sahipidi. Ebu Zer hazretleri ashabın içinde en sadıklarından olduğu gibiyine derin bir ilme sahip idi. Fakat Selman ve Ebu Zer hazretleriarasında derece farkı vardı. Selman hazretleri Đmam-ı Ali’ye dahayakın bir ilişkide olması ile ilmi o kadar da geniş olmuştu. Hatta buhusus hakkında Đmam-ı Ali’nin meşhur bir sözü vardır: “Ebu Zer,Selman’daki ilmi bilseydi onu (o ilmi) öldürürdü!” Yani Ebu Zerhazretleri Selman’daki ilmin yüceliğine dayanmayıp helak olurdu. Busadece sevgi ve saygıdandır. Nitekim misal olarak; Ahmet’in Yusuf’aolan sevgisi onu öldürecektir, dediğimiz zaman öldürecek olan aşırısevgidir. Ashabın içinde hiçbir ilme sahip olmayanları şimdiye kadarhep en önde gösterildiğine fazla önem vermemek lazım. Hakimolanlar daima kendi istekleri açısından hareket ederler. Hâkimiyetortaklık kabul etmez. Đşte bu tabii durumdan dolayı hakim olanlar,onların karşıtı olanları küçültmüşler ve halkın gözünde görünmeyecekkadar da tarafa itmişlerdir. Ashabın içinde de aynı tasfiye yapılmıştır.Hakim olanların hizmetinde bulunup, onlara yardakçılık edenler vehakim olanların haksız bir şekilde o makamda olduklarını bilip onlarakarşı çıkan ikinci kısım ashap. Đşte bu iki kısımda yer alanlarınbaşında Selman ve Ebu Zer hazretleri gelmektedir. Ebu Bekir’e, Ehl-iBeyt ile altı ay bey’at etmeyenlerin arasında ikinci kısım ashap var idi.Ashabın arasında bu kadar ihtilafın olması doğaldır. Nitekim Đmam-ıAli’nin ashabı arasında da farklılıklar vardır. Daha açığını isepeygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Ey Ali! Allah’ı tam manasıile ancak ben ve sen bildik. Beni de tam manası ile ancak Allah vesen bildiniz. Seni de tam manası ile ancak Allah ve ben bildik!”

149

Page 150: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali nerede, onu hakkıyla bilenler nerede? Đmam-ı Ali’yihakkıyla bilmek çok az bir topluma müyesser olmuştur. Đmam-ı Alihazretleri bir gün toplanan halka hitaben şöyle buyurdu:

“Şanı yüce olan Allah birdir, tektir. Zatında, sıfatında veişlerinde tektir, benzeri ve ortağı yoktur. Şanı yüce olan Allah birtakım kelimeleri ifade buyurup, o kelimeler nur oldu. Daha sonra onurdan Muhammed’i (s.a.v.), beni ve zürriyetimi yarattı. Daha sonrabir takım kelimelerde bulundu ve o kelimeler de ruh oldu. Allah, oruhu nura tertip edip, bedenlerimizde karar kıldırdı. Allah’ın ruhu vekelimeleri bizleriz. Allah, bizimle yarattıklarına karşı örtündü (Hicapedindi). Daha sonra yeşil bir gölgede kaldık. Güneş, ay, gece, gündüz,açıp kapanan gözler de olmadan önceleri bizler Allah’ı takdis vetesbih ediyorduk. Hatta bu durumumuz yarattıklarını yaratmadan dahaönce idi. Daha sonra peygamberlerden, bize iman ve yardımetmelerine dair söz aldı, bunu şanı yüce olan Allah kitabında şöylebuyurdu: “Hani Allah peygamberlerden söz almış: Andolsun ki,size kitabı, hikmeti verdim. Yanınızda olanı doğrulayıcı birpeygamber geldiğinde mutlaka o’na inanacak…” yaniMuhammed’e (s.a.v.) iman ve vasisine (Đmam-ı Ali’ye) yardımedeceksiniz. Muhammed’e (s.a.v.) iman ettiler lakin vasisineyardımda bulunmadılar. Fakat hepsi de ileride vasiye yardımedeceklerdir. Şanı yüce olan Allah, Muhammed’e (s.a.v.) yardımedileceğine dair söz aldığı gibi, benim için de söz almıştır ve bizlerbirbirimize yardımcıyız. Ben, Muhammed’e (s.a.v.) yardımcı oldum;O’nun elleri arasında cihatta bulundum, O’nun düşmanını öldürdüm.Allah’a olan sözümü yerine getirdim. Peygamberlerin bana yardımcıolmamaları ise onların benden önce dünyadan ayrıldıklarındandır.Fakat ileride hepsi bana yardım etmek için ineceklerdir!”

Açıklama: Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurmuşolduğu sözleri ile Mehdi’nin (a.s.) huzuruna işaret etmiştir. Mehdi’nin(a.s.) zuhurunda bütün peygamberler beraber inip Ehl-i Beyt’eyardımcı olacaklar. Her peygamber kendi ümmetini hak dinini yaniĐslam’a davet edecek. Hak dini Đslam olduğu bilindiği halde şimdikiMüslümanların çoğunluk olarak tutunduklarına inandıkları Đslamdeğildir. Çünkü bu Đslam sadece adı olarak Đslam kalmıştır. GerçekĐslam dini yani hak olan Đslam dini Mehdi’nin (a.s.) zuhuru ilemeydana çıkacaktır. Đşte o zaman, Ehl-i Beyt’in zamanıdır. O andadüşmanlarının ve onlara destek olan yardakçılarının hiçbir faydası

150

Page 151: _kuranda Enis Emir

olmayacaktır. Allah’ın katındaki olan Đslam Đmam-ı Ali hazretlerininbayrağı altında toplanacak, hak ve batıl olanlar apaçık bir şekildebilinecektir.

95. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Allah doğru buyurmuştur. O halde Hanif olarak

Đbrahim’in dinine uyun. O müşriklerden değildi.”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri şöyle buyurdu:“Đbrahim’in (a.s.) Hanif dinine bağlı ve mensup, bizden ve

şiamızdan başkalarını bilmiyorum!”

Açıklama: Đmam hazretlerinin bu açıklamasını herkesinanlayabileceği bir şekilde beyan ettiğimizde, Ehl-i Beyt ve şiasındanhariç bütün Müslümanların Đbrahim’in (a.s.) Hanif dini ile bağlantılarıolmadığı sabit olur. Bu durum hiç kimseye ağır gelmesin. Peygamberefendimiz Muhammed (s.a.v.) “sahih” olan hadisi şeriflerinde, Đmam-ıAli, Fatime, Đmam-ı Hasan ve Đmam-ı Hüseyin’e işaret ederek şöylebuyurdular: “Bunlara karşı savaşta olana ben de savaş içindeyim.Bunlara karşı selamet içinde bulunana karşı da ben de selametiçindeyim!” Hadiste açık bir şekilde Ehl-i Beyt’e karşı savaşmayıpeygambere bizzat karşı savaşmak gibi olduğu ifade edilmiştir. Tarihebaktığımızda Đmam-ı Hüseyin ehli ile beraber Kerbelâ çölündeMüslüman olduklarını söyleyen bir toplum tarafından acımasızcaöldürülmüştür. Đmam-ı Hüseyin’in oğlu Đmam-ı Ali Zeynelabidinhazretleri de Kerbelâ’da beraber idi. Hasta olması kendisini okatliamdan kurtarmıştı. Elbette Allah’ın bunda bir hikmeti vardır.Nitekim Ehl-i Beyt imamları Đmam-ı Ali Zeynelabidin tarafındandevam etmiştir. Esas mesele Ehl-i Beyt ferdinin acımasızcaöldürülmesidir. Şanı yüce olan Allah kitabında şöyle buyurmuş:“Allah ve Resulü ile savaşanların ve yeryüzünde fesada koşanlarıncezası; ancak öldürülmek, asılmak, çaprazvari el ve ayaklarıkesilmek veya yerlerinden sürülmektir. Bu, onlara dünyadarüsvalıktır. Onlara ahrette de büyük bir azap vardır.” (Maide

151

Page 152: _kuranda Enis Emir

suresi: 33) Hadis ve ayetten anlaşılan açıktır. Bu gibilerinin Đbrahim’in(a.s.) Hanif dininden sayılması kesin olarak kabul edilemez. Dahamühim olan tarafı ise bu gibi zalimlere seyirci kalan Müslümanlardır.Çünkü zalimin zulmüne seyirci kalan zalim kadar suçludur. Bunuşianın polemik düzmesi olarak göstermek isteyenler, yukarıdakihadisin ve ayetin hükümlerini bilmeyenler veya bilip inkâr edenlerdir.Ehl-i Beyt imamlarının bulundukları müddet içerisinde Đbrahim’in(a.s.) Hanif dini sadece onlarda ve onlara uyanlarda mevcut olduğutartışılmaz bir gerçektir. Nitekim peygamber efendimiz Ehl-iBeyt’inin imamlarını bizlere vasiyet etmiş ve başka imamlardanbizlere söz etmemiştir.

103. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Topluca Allah’ın ipine sarılın, ayrılmayın. Ve Allah’ın

üzerindeki nimetini hatırlayın. Hani, siz düşman idiniz de O,kalplerinizin arasını uzlaştırdı da O’nun nimeti sayesinde kardeşoldunuz. Siz, bir ateş uçurumunun tam kenarında iken, sizioradan doğru yola eresiniz diye kurtardı. Allah ayetlerini size işteböyle açıklar.”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri şöyle buyurdu: Bir günResulullah (s.a.v.) ashabı ile mescitte otururken şöyle buyurdu:“Şimdi huzurunuza cennet ehlinden biri gelecek.” Bunun üzerineköylü Arapların giysilerine bürünen bir adam gelip, Resulullah (s.a.v.)ile selamlaştıktan sonra yer alıp oturur. Adam oturduktan sonra şöylesordu: “Topluca Allah’ın ipine sarılın, ayrılmayın… ayetiniokudum. Allah’ın ona tutunmamızı ve terk etmememizi tembihbuyurduğu bu ip nedir?” Resulullah (s.a.v.) bir süre yere baktıktansonra eli ile Ali’ye işaret edip şöyle buyurdu: “Bu, Allah’ın ipidir.

152

Page 153: _kuranda Enis Emir

Ona tutunan dünyada kurtulur ve ahretinde de sapıtmaz!” Bunu duyanadam yerinden kalkıp Ali’ye doğru gitti, ona sarıldıktan sonra da şöylededi: “Allah’ın ve Resulü’nün ipine sarıldım!” Sonra mescitten dışarıçıkıp uzaklaştı. Bunları gören ashaptan biri ayağa kalkıp şöyle dedi:“Ey Resulullah! Bu giden adama yetişip, onun benim için afdilemesini rica edeyim mi?” Resulullah buyurdu ki: “Şayet onu müsaitgörürsen sor.” Sahabe o adama yetişip onun için duada bulunmasınıistedi. O adam ise şöyle dedi: “Resulullah’a sorduğumu ve onun banavermiş olduğu cevabı anlamadın mı?!” Sahabe dedi ki: “Evet,anladım.” O adam dedi ki: “Eğer sarıldığım Allah’ın ipine tutunursan,Allah seni bağışlar ve O’nu terk edersen de Allah, seni hiçbir zamanbağışlamaz!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ali bin Ebi Talib’in velayeti, Allah’ın O’na tutunmamızı

emretmiş olduğu ipidir! Her kim o ipe tutunursa mü’min olur ve herkim o ipi terk ederse şüphesiz dinden çıkmış olur!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın ipi bizleriz!”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri şöyle buyurdu:Resulullah Muhammed (s.a.v.) hastalığı esnasında, Medine

halkına hitaben konuşmuştu. Halk duyduklarından müteessir olarakağlamıştı. Sonra Resulullah konuşmasına şöyle devam buyurdu: “Eyhazır olup, beni gören Muhacir, Ansar, geri kalan insanlar ve cinler!Benden duyduklarınızı burada mevcut olmayanlara bildiriniz! ĐçinizdeAllah’ın kitabını bıraktım ki onda yüce olan Allah’ın tüm farzkıldıklarının nuru, hidayeti ve beyanı vardır. Bu kitap, Allah’ın, benimve velimin (Ali’nin) sizin üzerinizde olan huccetimizdir. Aynızamanda en büyük ilimi, din ilmini, hidayet ışığı ve nuru olan Ali binEbi Talib’i de sizin içinizde bıraktım! Kendisi Allah’ın ipine toplucasarılın ve ayrılmayın. Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın.Hani, siz düşman idiniz de O, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da, O’nunnimeti sayesinde kardeş oldunuz. Siz, bir ateş uçurumunun tamkenarında iken, sizi oradan doğru yola eresiniz diye kurtardı. Allahayetlerini size işte böyle açıklar. Ey insanlar! Bu Ali’dir! Her kimAli’yi bugün ve bugünden sonra sevip, onu kendisine veliyyül-emredinirse, şüphesiz olarak Allah’a karşı vermiş olduğu ahdi yerine

153

Page 154: _kuranda Enis Emir

getirmiş olur! Her kim Ali’yi bugün ve bugünden sonra düşmanedinip, onu buğz ederse, şüphesiz olarak kıyamet gününde konuşmazve görmez (kör) bir halde gelir. Allah katında da böylelerinin de hiçbirhucceti olamayacaktır.

Başka bir rivayette yine Allah’ın ipi peygamber efendimizesorulduğunda şöyle buyurdular: “Ali’ye tutununuz, kendisi Allah’ınkopmak bilmeyen ipidir!”

Yine Resulullah Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Kurtuluş gemisine binmek, kopmak bilmeyen kulpa ve

Allah’ın ipine tutunmayı sevenler, kendilerine Ali’yi veliyyül-emredinsinler ve Ali’nin zürriyetinden gelen doğru imamların arkalarındaolsunlar!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Bana Cebrail (a.s.) bildirdi, dedi ki: Bana şanı yüce olan

Allah bildirdi, buyurdu ki: Ali bin Ebi Talib’in velayeti benimkalemdir. Her kim benim kaleme girerse şüphesiz azabımdankurtulmuş olur!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetin içindeki “ayrılmayın” sözünün geçmesindeki maksat;

şanı yüce olan Allah, ümmetin peygamber efendimizden sonraayrılacağını bildiğinden söylenmiş ve bu ihtilaf ve ayrılığın içindençıkabilmelerini sağlamak için de Ehl-i Beyt’i Muhammed’etutunmalarını ve onların velayeti üzerinde toplanmalarınıemretmiştir!”

Bu kadar net ve berrak su gibi sunulan hadislerden sonraaçıklamalara hiç gerek kalmadığını inanıyoruz. Fakat bazı mühimnoktalara işaret etmeden de geçemeyeceğiz. Peygamber efendimizümmetinin kendisinden sonra ihtilaflara boğulacağını iyi bildiğindenkendisinden sonraki ihtilaflardan kurtulabilmeleri için ümmetineKur’an-ı Kerim’i ve tertemiz olan Ehl-i Beyt imamlarını vasiyetetmiştir. Bu vasiyet Sünni kardeşlerimizin en muteber sahihkitaplarında mevcuttur. Veda haccı esnasında peygamber efendimizonbinlerce Müslüman’ın huzurunda bu vasiyetine işaret buyurup, buvasiyetine uymayanlara açık bir şekilde Allah’ın azabı ile tehditetmişlerdi. Peygamber efendimiz vasiyetinde Kur’an’a bir keredeğinirken Ehl-i Beyt’ine üç kere değinip onların ehemmiyetine açıkbir şekilde işaret buyurmuşlardır. Nitekim bu rivayet Sahil-iMüslim’de yer almıştır. Bütün bu açıklığa rağmen ümmetin Ehl-i Beytimamlarından habersiz kalması, tabiidir ki biz, genelden değil

154

Page 155: _kuranda Enis Emir

çoğunluktan söz ediyoruz, her aklıselim insanı düşündürmesigerekmektedir. Müslüman ülkelerinde Ehl-i Beyt imamlarınıngörüşlerine ağırlıklı olarak din konusunda yer verildiğini göremiyoruz.Bu ümmet kıyamet gününde peygamber efendimizden şefaat dilemekistediğinde, Ehl-i Beyt’ini unuttuğunu ve terk ettiğini söyleyerek mişefaat isteyecek? Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt ancak birbiriyle tümolan bir parçadır. Onları ayırmak Allah ve peygamberi arasını ayırmakgibidir. Allah’ın olmadığı bir yerde peygamber olamaz vepeygamberin olmadığı bir yerde Allah olamaz. Aynı şey Kur’an veEhl-i Beyt için de geçerlidir. Ehl-i Beyt’siz Kur’an ve Kur’an’sız Ehl-iBeyt olamaz. Bu, öyle vasiyet edilmiş ve kıyamet gününde Kevserhavuzunun başucuna varıncaya dek öyle sürecektir. BütünMüslümanların Ehl-i Beyt imamlarına tutunmasını temenni ederek,peygamber efendimizin şu hadisi şerifine işaret etmek istiyoruz:“Đçinizde Ehl-i Beyt’im Nuh’un (a.s.) gemisi gibidir. Kim onabinerse kurtulur ve kim ona muhalefet ederse tufanda boğulupölür!” Bu sahih olan hadise amel etmeyi tüm Müslümankardeşlerimizi çağırıyoruz. Bu, samimi ve kardeşin kardeşine yaptığıdavettir. Ölüp gidenler gitmiştir lakin sağ kalanlar düşünsün!

104. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten

alıkoyan bir topluluk bulunsun. Đşte onlar kurtuluşa erenlerdir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten alıkoyan topluluk

Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’idir.

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ali ve şiası kıyamet gününde kurtuluşa erenlerdir!”Yukarıda zikrettiklerimizin önceki ayetteki hadislerin

devamından başkaları değildir. Đşte Ehl-i Beyt’in fazileti budur. Herkonuda onları doğrulayan hadisler her iki tarafta ziyadesi ilemevcuttur.

155

Page 156: _kuranda Enis Emir

106.-107. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O gün nice yüzler ağarır, nice yüzler kararır. O zaman

yüzleri kara olanlara: Đmanınızdan sonra küfrettiniz ha! Đşte oküfrünüzün cezası olarak tadın azabı, denir. Ama yüzleriağaranlar, Allah’ın rahmeti içindedirler. Onlar orada temellikalacaklardır.”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) ashabına hitabenşöyle buyurdu:

“Ümmetim, kıyamet gününde beş bayrağın altında toplanmışolarak gelecektir. Đlk bayrak ümmetimin buzağı elinde olacaktır. Benonlara soracağım: Benden sonra değeri biçilmez olan iki emanete(Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt’ime) neler ettiniz? O bayrağın altındatoplananlar diyecekler ki: Đki emanetin büyüğü olanı (Kur’an-ı)manasından uzaklaştırdık ve arkamıza attık. Emanetin küçüğü olan(Ehl-i Beyt’i) ise buğz edip, ona zalim ve düşman olduk! O zaman bende diyeceğim ki: Artık ateşe susamış ve yüzleriniz kararmış bir haldedönünüz, benden uzaklaşınız! Daha sonra ümmetimin bir kısmıFiravnlarının bayrağı altında toplu halde bana doğru gelecekler.Onlara diyeceğim ki: Benden sonra iki büyük emanetime neler ettiniz?Bana diyecekler ki: Büyük olanı yırttık, ona muhalif olup tahrif ettik.Emanetin küçüğüne ise düşman olduk ve ona karşı savaştık! Bununüzerine onlara diyeceğim ki: Artık ateşe susamış ve yüzlerinizkararmış bir halde dönünüz! Daha sonra bu ümmetin Samirri’sibayrağının altında bir toplum gelecek, onlara da diyeceğim ki: Bendensonra iki büyük emanete neler ettiniz? Onlar bana diyecekler ki:Büyük olana karşı asi olduk ve onu terk ettik. Küçük olanı isekaybettirip, küçük düşürdük! O zaman ben de onlara diyeceğim ki:Artık ateşe susamış ve yüzleriniz kararmış bir halde dönünüz! Dahasonra ümmetimin içinde ilk ve son Harici’nin bayrağı altında bir

156

Page 157: _kuranda Enis Emir

topluluk gelecek, onlara da soracağım ki: Benden sonra iki büyükemanete neler ettiniz? Onlar diyecekler ki: Büyük olanı parça parçayırtıp, ondan uzaklaştık. Küçüğüne karşı ise savaşıp öldürdük! Ben deonlara diyeceğim ki: Artık ateşe susamış ve yüzleriniz kararmış birhalde dönünüz! Daha sonra da bana doğru takva ehlinin imamı;Müslümanların seyyidi; elleri ve ayakları pak olanların önderi;alemlerin Rabbi Allah’ın resulünün vasisi (Ali’nin) bayrağı altındagelecekler. Onlara soracağım ki: Đki büyük emanete karşı nasıldavrandınız? Onlar da bana diyecekler ki: Büyük olana karşı itaat ediponu takip ettik. Küçüğünü ise sevdik, onu bizlere emir sahibi edindik,ona vezir olup yardım ettik. Hatta onun uğruna da kanlarımız akıtıldı!Onlara diyeceğim ki: Cennete, suyundan doymuş ve yüzlerinizağarmış bir halde geçiniz (O gün nice yüzler ağarır ve nice yüzlerkararır. O zaman yüzleri kara olanlara: Đmanınızdan sonraküfrettiniz ha! Đşte o küfrünüzün cezası olarak tadın azabı, denir.Ama yüzleri ağaranlar Allah’ın rahmeti içindedirler. Onlar oradatemelli kalacaklardır.)

Açıklama: Peygamber efendimiz ümmetinin içinde tıpkı Ben-iĐsrail’de olduğu gibi Firavn, Samirri ve onun yapmış olduğu buzağında çıkacağını belirtmiştir. Bunu ashabının huzurunda söylemesionların bundan sakınmaları içindir. Hani Musa (a.s.) Tur-i Sina’yaçıktığında ümmetinin içine kardeşi Harun’u (a.s.) bırakıp, ümmetininona itaat etmesini vasiyet etmişti. Fakat Musa (a.s.) çıktıktan hemensonra ümmetin içinde Samirri adında biri onları yoldan çıkarıp,altından bir buzağı şekillendirdikten sonra ümmeti o buzağa ibadetetmeye davet eder. Ümmet de bu sapıklığa kanıp, Hanif dinden ayrılırve böylece ümmetin içinde büyük bir karışıklık meydana gelir.Ümmet birbirini öldürür ve vasiyet edilen Harun da (a.s.) tanınmaz vearkalarına atılır. Đslam tarihine baktığımızda durum fazla farklıdeğildir. Peygamber efendimiz ümmetine halife ve imam olarak Hz.Ali’yi vasiyet ettiği halde halifelik meselesi yüzünden ihtilaf başgösterir ve ümmetin içinde büyük bir yara açılır. Peygamberefendimizin o kadar vasiyet etmiş olduğu Ehl-i Beyt’i, onunvefatından hemen sonra unutulur. Hz. Fatime’nin Fedek hurmalığıelinden alındı; Đmam-ı Ali’nin makamı olan halifelik işgal edildi; Hz.Hasan zehirlenerek öldürüldü; Hz. Hüseyin Kerbelâ’da ehli ile şehitedildi; Bütün bunlara ve daha çok acı zulümlere ümmet seyircikalmıştı. Önceki ümmetlerin hatası aynı şekilde tekrarlanmıştı. Bir

157

Page 158: _kuranda Enis Emir

Firavn’ın, bir Buzağın, bir Samirri’nin arkasından gidilmişti.Harun’un makamında olan Đmam-ı Ali hazretleri de arkalarına atılıp,terk edilmişti. Olanlar olup geçti fakat halen aynı mantığın hakimolmasına üzülüyoruz.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Kıyamet gününde Ali’nin şiası suya doymuş ve yüzleri

ağarmış bir halde hesaba çağrılacaklardır. Ali’nin düşmanları iseyüzleri kararmış ve susamış bir halde hesaba çağrılacaklardır.”

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ali ve şiası kıyamet gününde kurtuluşa erenlerdir!”

Đmam-ı Ali’nin şiasının kimler oldukları hakkında kısa birşekilde bir hatırlatma yapmak istiyoruz. Đslam tarihinin başlangıcındaHz. Ali’nin şiası belirli ashaptan oluşmuştu. Bu ashabın başında şunlargelir: Selman, Mikdad bin Esved, Ebu Zer, Ammar bin Yaser,bunlar Đmam-ı Ali’nin en güvenilir taraftarları idiler. Đşte bu ashapEbu Bekir bin Ebi Kuhafe’ye bey’at edildiğinde onun halifeliğinekarşı çıkmışlardı. Kendileri Đmam-ı Ali’nin evine Ehl-i Beyt’in yanınaçekilip, Hz. Ali’nin emrini beklemişlerdi. Şianın ilkeleri bunlardır.Daha sonra da şia halkın içinde devam etti. Emevi ve Abbasidevirlerinde Hz. Ali’nin şiası acımasız bir şekilde takip edildi vehunharca şehit edildi. Daha ashaptan olan Hucr bin Udeyy hazretleriĐmam-ı Ali’nin şiasından olması, onun Muaviye tarafından arkadaşlarıile şehit edilmesine yeterli olmuştu. Đslam tarihi boyunca Ehl-i Beyt’inhaklarını savunanlar hakim olanlara muhalif olduklarından her zamanhakları gasp edilmiş ve acımasızca öldürülmüşlerdi. Bu zamanımızakadar halen şiayı bir terör gurubu olarak göstermek isteyenlerinsadece zalim olan hakimlerin tarafından olduklarındankaynaklanmaktadır. Nitekim esas tarihte bilinen şia iktidara muhalifolduğundan kötü olarak tanıtılmıştır. Yoksa herhangi bir terör gurubuolduğu için değil. Şianın tek isteği hak olan Ehl-i Beyt imamlarınauymaktır. Bu da şimdiye dek hakim olanların görüşlerine tersdüşmüştür. Arada başka bir sebep yoktur. Peygamber efendimiz Ehl-iBeyt’ini ümmetine önder olarak vasiyet etmiş ve şia buna uymakistemiştir. Engel olmak isteyenler hâkim olanlardır ki, onlarhâkimiyeti haksız ve gasp olarak almışlardır.

158

Page 159: _kuranda Enis Emir

110. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz.

Đyiliği emreder, kötülükten alıkorsunuz.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin huzurunda bu ayeti

kerime okunduğunda kendisi şöyle buyurdu:“Hayırlı olan bir ümmet mü’minlerin emiri Ali’yi, Hasan ve

Hüseyin’i ve geri kalan Ali evladını öldürür mü?” Ayeti okuyan kişisordu: “Sana feda olayım, ayeti o zaman nasıl okumam lazım?” Đmamhazretleri şöyle buyurdu: “Ayetin aslı şöyledir: Siz, insanlar içinçıkarılmış en hayırlı imamlarsınız! Nitekim şanı yüce olan Allahonları şöyle devam olarak methediyor: Đyiliği emreder, kötülüktenalıkorsunuz ve Allah’a inanırsınız!”

Açıklama: Adil ve masum olan bir imam ancak insanların enhayırlısı olabilir. Ancak böyle bir imam iyiliği emreder, kötülüktenalıkor ve gerçek anlamı ile Allah’a inanır. Đmam hazretlerinin debuyurmuş olduğu gibi en hayırlı ümmetten şimdi bildiğimiz ümmetkastedilmiş olsaydı onları başka bir halde görmemiz gerekirdi. Bubildiğimiz ümmet en hayırlısı olsaydı peygamberinin en çok vasiyetettiği Ehl-i Beyt’ini o kadar ihmal etmezdi. Bu ümmet en hayırlısıolsaydı peygamberinin zürriyetini ortadan kaldırmak için o kadar çabaharcamazdı. Bu ümmetin içinde Ehl-i Beyt meselesi ancak formaliteolarak mevcuttur.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’i en hayırlı ümmettir!

Kendileri Đbrahim’in (a.s.) esas milletidir. Allah bu milleti gönderdisonra ona da gönderdi ve onunla beraber gönderdi. Kendileri orta veen hayırlı millettir!”

159

Page 160: _kuranda Enis Emir

Đmam hazretleri bu milletin gönderilmesi hakkında söylemişolduğundan şunları kastetmiştir: Đbrahim’e (a.s.) bu milleti gönderdisonra peygamber efendimize de bu milleti gönderdi ve bu milleti yaniEhl-i Beyt’i de onunla beraber son zamana kadar göndermiştir.Nitekim son zamanda zuhur edecek olan Mehdi de (a.s.) bu milletiniçindendir.

112. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Nerede bulunursa bulunsunlar, üzerlerine zillet

vurulmuştur. Allah’ın ipine ve insanların yapıştıkları ipeyapışanlar müstesna…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın ipi Kur’an-ı Kerim’dir. Đnsanların ona tutundukları

ip de mü’minlerin emiri Ali’dir!”

Peygamber efendimiz de aynı açıklamayı veda haccıhutbelerinde buyurmuştu. Orada ümmetine Kur’an’ı Kerim’i vetertemiz olan Ehl-i Beyt’ini tutunmaları için gösterip, vasiyet etmişti.Ancak bu iki büyük emanete tutunanlar zilletten kurtulabileceklerdir.

160

Page 161: _kuranda Enis Emir

143.144. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Muhammed; sadece bir peygamberdir. Ondan önce de

nice peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi ölür veya öldürülürsegeriye mi döneceksiniz? Kim geriye dönerse Allah’a hiçbir zararvermez. Allah, şükredenlerin mükâfatını verecektir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Üç şahıs hariç, Resulullah’tan (s.a.v.) sonra bütün insanlar

dinde mürtet oldular!” Huzurunda hazır olan biri sordu ki: “Mürtetolmayan üç kişi kimdir?” Đmam hazretleri buyurdu ki: Onlar; Mikdad(bin Esved el-Kindi), Ebu Zer (Cundeb bin Cunadat-ul Ğaffari) veSelman. Đşte bunlar bütün gördükleri zorluklara rağmen mü’minlerinemiri Ali’ye sadık kalmışlardır. Ancak mü’minlerin emiri bey’atettikten sonra Ebu Bekir’e bey’at ettiler. Bunlar ayeti kerime de,şükredenler makamındadır!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurmuş:“Resulullah (s.a.v.) vefat ettikten sonra dört kişi müstesna

bütün insanlar cahiliye devrine geri döndüler. O dört kişi; Ali, Selman,Mikdad ve Ebu Zer hazretleridir!” Hazır olanlardan bir kişi sordu ki:“Ammar bin Yaser onlara dâhil değil midir?” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Eğer kalplerine hiç şüphe girmeyenleri sorarsan iştebunlar ancak zikrettiğim dört kişidir!”

Sahabenin büyüklerinden Huzeyfet-ul Yemman hazretlerişöyle buyurdu:

“Resulullah (s.a.v.), Uhud gününde cihat edilmesinibuyurmuştu. Savaşa gidenler, tek tek ölene kadar veya fetih müyesserolana kadar kaçmadan savaşacaklarına dair yemin ettiler. Sonra savaş

161

Page 162: _kuranda Enis Emir

alanında düşmanları ile karşı karşıya geldiklerinde Allah onlarısınadığında çoğunluğu düşmanlarından geri kaçtılar. Çoğu soluklarınıancak Medine’de alabildiler. Savaş alanında düşmanların açmışoldukları çukurlardan birine düşen Resulullah (s.a.v.) kaçanlarahitaben şöyle haykırdı: Ey insanlar! Ben ne vuruldum ne deöldürüldüm. Đnsanlar ise birbirini ezecek bir şekilde Medine’yekaçtılar. Peygamberin yanında ancak Ali bin Ebi Talib ve EbuDuccane Summak bin Hurşet el-Ansari hazretleri geri kaldılar.Medine’ye kaçanlar oraya vardıklarında içlerinde en faziletlisi olan(Ömer) halka hitaben şöyle dedi: Resulullah öldürülmüştür! Hâlbukipeygamber savaş alanındaki yerine geri dönmüş ve Ebu Duccanehazretlerine şöyle buyuruyordu: Ey Ebu Duccane! Niye sen dekavmine iltihak edip onlarla beraber kaçmadın? Ebu Duccane dedi ki:Ey Allah’ın Resulü! Biz, kaçmak için sana ve Allah’a biat etmedik.Evlerimizden çıktığımızda da savaştan kaçmak için buraya gelmedik.Nitekim şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: (Şüphe yok ki seninlebiatleşenler, ancak Allah’la biatleşmişlerdir, Allah’ın eli, onlarınellerinin üstündedir; artık kim dönerse zararı kendi nefsinedir…)(Feth Suresi: 10) Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: EyEbu Duccane! Senden almış olduğum biati çözmüş bulunuyorum,kavmine dönebilirsin. Ebu Duccane ise şöyle dedi: Ey Resulullah!Ebu Duccane, Resulullah’ı bırakıp kendi nefsini kurtardı, diye Ansarkadınlarını söyletmem ve senden sonra yaşamak bana hayır getirmez!Ebu Duccane’nin savaşa olan bu rağbetini gören Resulullah (s.a.v.)oklardan korunması için kaldığı kayanın arkasına geçer. Fazlageçmeden Ebu Duccane çetin bir şekilde savaştıktan sonra, kanlariçinde Resulullah’ın huzuruna gelip, kendini onun önüne bıraktı. Aliise her gördüğü düşmanı kılıcı ile öldürüyordu ta ki kılıcı elindekırılana kadar. Bunun üzerine Resulullah’ın huzuruna gelip dedi ki:Ey Resulullah! Kılıcım kırıldı ve başkası yoktur bende. Resulullahkendi kılıcı olan Zülfikar’ı çıkarıp Ali’ye verdi. Ali, Zülfikar’ı elinealıp düşmanların olduğu yere doğru gitti ve önüne her geleni öldürdü.O kadar çetin savaştı ki onun üzerindeki zırhı parçalandı. Olanlarıtakip eden Resulullah, göğe doğru bakıp şöyle buyurdu: “Allah’ım!Muhammed senin kulun ve peygamberindir. Her peygambere kendiehlinden bir vezir verdin ve onunla peygamberini güçlendirip, emrineortak kıldın. Bana da ehlimden olan kardeşim Ali bin Ebi Talib’i vezirkıl. Kendisi ne güzel vezir ve kardeştir. Allah’ım! Bana dört binmeleği takviye olarak göndereceğini vaat ettin. Senin vaadin vaattir.

162

Page 163: _kuranda Enis Emir

Sen vaat ettiğini bozmazsın. Müşrikler istemese de kendi dinininbütün dinlerin üstüne galip kılacağını vaat ettin. Resulullah yalvarıpdururken insanların çığlıklar attığını duydu. Başını kaldırıp baktı ki,Cebrail (a.s.) altından bir kürsüye binmiş ve etrafında dört bin melekolduğu halde şöyle nida ediyor. Ali’den başka bir yiğit veZülfikar’dan başka bir kılıç yoktur! Sonra Cebrail (a.s.)Resulullah’ın sığındığı kayanın üzerine indi. Melekler de onun etrafınısarıp peygamberi selamladılar. Cebrail buyurdu ki: Ey Resulullah!Seni hidayet ile keremli kılanın hakkı için ki Allah’a yakın olan bütünmelekler bu adamın (Ali’nin) kendi nefsini senin uğruna nasıl fedaettiğini hayret ile seyrettiler. Resulullah buyurdu ki: “Kendi nefsinibenim uğruma feda etmesinde ne engel olabilir ki, kendisi bendendirben de ondanım!” Bunun üzerine Cebrail (a.s.) şöyle buyurdu: Ben desizlerdenim! Bunu üç kere tekrarladı. Sonra Cebrail, Ali ve meleklerdüşmanın üzerine hamle edip onları hezimete uğrattılar. Daha sonraResulullah önünde elinde kana bulanmış bayrak olduğu halde Ali ileMedine’ye yola çıkar. Medine’ye girdiklerinde Ansar kadınlarıResulullah’a ağlıyorlardı. Onun Medine’ye girdiğini gördüklerindehepsi etrafına toplandılar. Resulullah, toplananlar ile doğru mescidegider. Orada herkes Allah ve Resulü’nden af dileyip yapmış olduklarıhatayı kabul ettiler. Allah da onların hakkında ayet indirdi:“Gerçekten siz, ölümle karşılaşmadan önce onu arzulamıştınız.Đşte onu gördüğünüz halde bakıp duruyorsunuz.” (Al-i ĐmranSuresi: 143) Herkes ölüme kadar savaşacağını söz vermişken, ölümgöründüğünde ise Allah’a karşı verdikleri sözü unutup kaçtılar.Resulullah (s.a.v.), Ali ve Ebu Duccane’nin öldüğünü söylediler.Bunu da şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: “Muhammed; sadecebir peygamberdir. Ondan önce de nice peygamberler gelipgeçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse geriye midöneceksiniz?...” Daha sonra Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Eyinsanlar! Sizler kendi nefislerinizi düşünüp beni geride bıraktınız!Ali ise bana vezirlik edip, kendi nefsini benim uğruma feda etti!Her kim Ali’ye itaat ederse bana itaat etmiştir ve her kim onakarşı asi olursa şüphesiz bana karşı asi olup beni dünya ve ahrettede terk etmiş olur!”

Huzeyfe hazretleri şöyle devam buyurdu: “Akıllı bir insana şüphesiz bir şekilde malum olması gerektir

ki, hiçbir an Allah’a şirk koşmayan, Allah’a şirk koşandan dahafaziletlidir! Resulullah’ı savaş alanında terk etmeyen, terk edip

163

Page 164: _kuranda Enis Emir

kaçandan daha faziletlidir! Allah’a ve Resulüne ilk olarak iman edendaha faziletlidir ve kendisi de Ali bin Ebi Talib’tir!”

Đslam tarihindeki savaş olaylarında ashabın içinde en faziletliolarak tanıtılmaya çalışılan Ebu Bekir ve Ömer’in hiçbir faziletlerinerastlamak mümkün değildir. Hayber savaşında Ömer Đslam sancağınıeline alıp hiçbir başarı sağlayamadan askeri ile geri kaçmıştır. Dahasonra sancağı eline alan Ebu Bekir de hiçbir başarı elde etmeden gerikaçmıştır. Bunun üzerine üzülen peygamber efendimiz Muhammed(s.a.v.) şöyle buyurmuştu: “Yarın sancağı öyle bir adama vereceğimki, Allah’ı ve Resulünü sever, Allah ve Resulü de onu severler.Kendisi kaleyi fethetmeden asla geri kaçmayacaktır!” Evet, buhadis en sahih kitaplarda aynen zikredilmiştir. Buhari ve Müslim’denbu olayı açık bir şekilde okuyabilirsiniz. Elbette ki, savaş alanındaüstün ve faziletli olan, bu sıfatlara hiçbir zaman sahip olmayanlara eşolamaz. Đmam-ı Ali ümmetin içinde en faziletli olduğunu tarihte açıkbir şekilde ifade etmiştir. Burada kimin daha faziletli olup olmadığıtartışması yapılmıyor. Sadece onların Hz. Ali’nin yanında hiçbir şeyitemsil edemeyeceklerini kanıtlamak istedik. Nitekim ümmetin büyükkesimi halen o beceriksiz ve peygamberin vasiyetine ihanet edenlerinpeşinden gitmektedirler. Kırk yaşına kadar putlara taptıktan sonraMüslüman olan biri, hayatında ancak Đslam’ı bilen biri ile nasıl eştutulabilir? Eş değerde tutulmasını bırakın, Hz. Ali’nin onlar kadarfaziletli olduğunu bile kabul etmiyorlar!

157. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki, Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz

Allah’ın bağışlaması ve rahmeti onların toplayacağı şeylerden çokdaha iyidir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın yolunun ne olduğunu biliyor musunuz?” Hazır olan

ashabından biri dedi ki: “Bize öğretirsen ancak biliriz!” Đmamhazretleri şöyle buyurdu: “Allah’ın yolu, Ali bin Ebi Talib vezürriyetidir! Her kim Ali’nin velayeti üzere öldürülürse Allah’ın

164

Page 165: _kuranda Enis Emir

yolunda öldürülmüştür. Her kim Ali’nin velayeti üzere ölürse Allah’ınyolunda ölmüştür!”

Resulullah da (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ali hak ile beraberdir. Bunların ikisi de asla birbirinden

ayrılmazlar!”

Hadis ile de belli olduğu gibi her kim Đmam-ı Ali’ye tutunursahakka tutunmuş olur. Elbette hakka tutunan bir kişi Allah’ın yolunatutunmuştur. Đmam-ı Ali’ye tutunmak ancak onun imametini kabuletmekle gerçekleşebilir. Aksi takdirde söylenenlerin hepsi hiçbir şeyegelmez ve fayda da vermez.

162.- 163. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın rızasına uyan kimse; hiç Allah’ın hışmına

uğrayan gibi olur mu? Onun varacağı yer cehennemdir. O; nekötü dönüş yeridir. Onlar Allah katında derece derecedir. Allahyaptıklarını görmektedir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın rızası Ehl-i Beyt’tir! Allah’a andolsun ki, Ehl-i

Beyt’i sevip tanıyanlar için onlar Allah katında dereceleridir. Her kimEhl-i Beyt’i hakkıyla tanıyıp onlara tutunursa, Allah o kişilerin iyiamellerini kat kat verecek ve en yüce dereceye eriştirecektir. Allah’ınhışmına uğrayanlar ise, Allah’a andolsun ki, Ali ve Ehl-i Beytimamlarının haklarına inkâr edenlerdir! Onların varacağı yercehennemdir. O; ne kötü dönüş yeridir!”

165

Page 166: _kuranda Enis Emir

185. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Her canlı ölümü tadacaktır. Kıyamet günü ecirleriniz size

eksiksiz verilecektir. O vakit kim ateşten uzaklaştırılır, cennetesokulursa; artık o kurtulmuştur. Zaten dünya aldatıcı geçimliktenbaşka bir şey değildir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Kıyamet gününde Muhammed (s.a.v.) çağrılacak ve hulle

giydirildikten sonra arşın sağına alınacak. Sonra Đbrahim (a.s.)çağrılıp, bir hulle giydirildikten sonra arşın solunda duracak. Dahasonra mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib çağrılıp bir hullegiydirilecek ve peygamberimizin sağında duracak. Daha sonra Đsmail(a.s.) çağrılıp bir hulle giydirildikten sonra Đbrahim’in solundaduracak. Daha sonra Hasan çağrılıp hulle giydirildikten sonra emirel-mü’minin Ali’nin sağında duracak. Daha sonra Hüseyin çağrılıp hullegiydirilecek ve Hasan’ın sağında duracak. Daha sonra da geri kalantüm Ehl-i Beyt imamları çağrılıp, her biri arkadaşının sağındaduracak. Daha sonra da Ehl-i Beyt’in şiası çağrılacak ve hepsininönünde duracaklar. Daha sonra da Fatime zürriyetinin ve şiasınınkadınları ile beraber çağrılacak ve hep beraber hesapsız olarak cennetegirecekler. Bunun üzerine arşın ortasından yüce Rabbin izzetmakamından bir nida gelecek: Ey Muhammed! Babaların en güzelibabandır ki, kendisi Đbrahim’dir. Kardeşlerinin en güzeli seninkardeşindir ki, o Ali’dir. Zürriyetlerin en güzeli senin zürriyetindir ki,onlar Hasan ve Hüseyin’dir. Ceninlerin en güzeli senin cenindir ki, oMuhsin’dir. Doğruluğa sevk eden en güzel imamlar senin zürriyetindirki, kendileri geri kalan Ehl-i Beyt imamlarıdır. En güzel şia seninşiandır. Đyi bilin ki, Muhammed, onun vasisi (Ali), zürriyeti ve onun

166

Page 167: _kuranda Enis Emir

zürriyetinden olan imamlar kurtulmuşlardır ve kendileri cennete sevkedeceklerdir!”

Şia üzerine söylenmiş peygamber efendimizin çok sayıdahadisleri vardır. Bu hadislerin bir kısmı muteber Sünni kitaplarındayer almıştır. Bunlardan biri şöyledir: Peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Cennete ilk olarak ben,sen, Hasan ve Hüseyin gireceğiz.” Đmam-ı Ali hazretleri sordu ki:“Zürriyetimiz ne olacak?” Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) şöylebuyurdu: “Onlar arkamızdan ve onların arkasından da eşlerimizgelecek. Şiamız ise sağımızdan ve solumuzdan beraber cennetegirecektir!” Cennete girmek isteyen her Müslüman Ali’nin şiasındanolması gerektiği hadisten açık bir şekilde ifade buyrulmuştur.Buradaki şiadan maksadın ne olduğu hakkında da iyi düşünmek lazım.Hz. Ali’ye şia yani taraftar olan bir Müslüman onun düşmanlarına dakarşı düşman olması gerekmektedir ki, bu durum Müslümanlarınarasında yüzlerce sene yanlış anlaşılmalara yol açmıştır. Đmam-ıAli’nin tarafında yer alan bir şahıs ona karşı duran ashapta olsa, onlarakarşı durması gerekmektedir. Fakat tarihte bu öyle olmamıştır. GüyaHz. Ali’ye taraftar olduklarını söyleyen kesim onun düşmanlarıolanları da sevmektedir. Bu, şianın gerçek anlamı ile kesinliklebağdaşamaz. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) “sahih” olanhadisi şerifinde şöyle buyurmuş: “Ali’yi ancak mü’min sever veancak münafık buğzeder!” Hz. Ali’ye karşı olan ashabı sevmek, Hz.Ali’ye düşman olmaktan başka bir şey olamaz. Đmam-ı Ali hazretlerinigerçekten seven bir sahabe de kesinlikle Hz. Ali’ye karşı tavır alamaz.Đster bu tavır içtihat süsü ile kaplansın ister başka bir madde ileörtülsün. Peygamber efendimizin Ehl-i Beyt’i ve özellikle Hz. Alihakkında ashabına hitaben yapmış olduğu vasiyetleri, ashabın Ehl-iBeyt’e karşı itaat ve saygı içinde olmalarını emretmektedir. Buradaherhangi bir istisnadan bahsedilemez. Özellikle ashabın Hz. Ali’yeşia, yani taraftar olmaları gerekmektedir. Bu, cennete girmekisteyenlerin doğrultusunda söylenmiştir. Yine peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) “sahih” bir hadisinde şöyle buyurmuş: “Şüphesizkıyamet gününde herkes sevdiği ile beraber olacaktır!” Peygamberefendimiz sevginin ne kadar etken bir değere sahip olduğunu genel birşekilde ifade ederken, sevginin bir Müslüman için özellikle ne kadarfaydalı olacağını şöyle buyurmuştur: “Her kim beni, Ali’yi, Fatimeve oğulları Hasan ve Hüseyin’i severse kıyamet gününde benim

167

Page 168: _kuranda Enis Emir

derecemde olacaktır!” Müslümanlar aynı zamanda birbirinisevmekle de mecburdurlar. Aksi takdirde imandan söz etmek doğruolmaz. Peygamber efendimiz şöyle buyurmuş: “Birbirinizisevmedikçe asla iman sahibi olamazsınız!” Buradaki inceliğedikkatimizi çekmek istiyoruz. Müslümanlar birbirini sevmeli ve aynızamanda peygamberlerinin de onlara vasiyet etmiş olduğu Ehl-iBeyt’ini de sevmeli. Onları sevmenin Allah tarafından şart koşulduğuEhl-i Beyt’i sevmeyenleri sevmek bu sevgi şartına dahil olamaz.Nitekim her mü’min Allah için sevmeli ve Allah için debuğzetmelidir. Ehl-i Beyt’i seviyoruz, demek ile bu sevginindoğruluğu kanıtlanmış olamaz. Ehl-i Beyt’in yolunda olmak onlarıgerçekten sevdiğimize dair en büyük delildir. Bunun dışında söylenenveya yapılanların hepsi kıymetsizdir. Bütün Müslümanların Ehl-iBeyt’in yoluna bağlanmasını temenni ederek bu bahsi kapatmakistiyoruz.

193. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Rabbimiz; doğrusu biz; Rabbinize inanın, diye imana

çağıran bir davetçiyi işittik ve imana geldik…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib bu davete ilk icabet edip,

peygambere de ilk iman edendir!”

Muteber kitapların çoğunluğu ilk iman edenin Đmam-ı Alihazretleri olduğunu söylemişlerdir.

168

Page 169: _kuranda Enis Emir

195. ve 198. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“… Allah katından mükâfattır bu, daha güzel mükâfat da

yine Allah katında. Ve Allah katında, iyi kişilere daha da hayırlışeyler var.” Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

“Ey Ali! Sen, Allah katında olan mükâfatsın, sana yardımcıolan ashabın da iyi kişi olanlardır!”

Allah’ın tevfiki ve yardımı ile bu surenin te’vil ve tefsirininsonuna vardık.

169

Page 170: _kuranda Enis Emir

Nisa Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Sakının Allah’tan ki onunla haklarınızı dilemektesiniz

ve akrabalık hukukuna da riayet edin…

Abdullah bin Abbas hazretleri buyurdu ki:“Ayette geçen akrabalık hukuku Resulullah (s.a.v.), Ehl-i

Beyt’i ve akrabalarının hukukudur. Nitekim kıyamet gününde herakrabalık bağı koptuğunda peygamber efendimizin akrabalık bağıdevam edecektir!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, beni ve Ehl-i Beyt’imi hiç kimseyi

ondan yaratmadığı bir tıynetten yarattı. Yaratılışının iptidası biz idik.Bizi yarattıktan sonra nurumuz ile bütün temiz tıyneti yarattı vebizimle tüm temiz tıynetleri de ihya etti. Sonra şanı yüce olan Allahşöyle buyurdu: Bunlar (Ehl-i Beyt) yarattıklarımın en hayırlısı; bunlarbenim arşımı taşıyanlar; bunlar benim ilmimin hazineleri; bunlargöklerin ve yerlerin efendileridir. Bunlar hidayete uyanlara hidayetigösterenlerdir. Kim hidayeti bulduysa ancak onlara uymaklabulmuştur. Kim onların vilayetine tabi bir şekilde bana gelirse, onacennetimi vacip ve kerametimi halis kılacağım. Kim bana onlaradüşman olarak gelirse, ona cehennem azabımı vacip kılacağım veazabım onların üzerinde devam edecektir!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Biziz, Allah’a ve meleklerine olan imanın aslı ve tamamı!

Allah’ın kullarını gözetleyen bizdendir ve onunla ancak Salih kullarınamelleri doğru olur! Allah’tan onunla sual edilen yeminler bizleriz.Öncekilerin ve sonrakilerin üzerine Allah’ın vasiyetleri olanlarbizleriz. Buna dair şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: “SakınınAllah’tan ki onunla haklarınızı dilemektesiniz ve akrabalık

170

Page 171: _kuranda Enis Emir

hukukuna dair riayet edin. Şüphe yok ki Allah, sizi görüpgözetmektedir.”

29. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Ve nefsinizi öldürmeyin. Şüphesiz ki Allah, sizin için

rahim olandır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetteki nefsinizden maksat, Ehl-i Beyt’tir! Yani onları

öldürmeyin!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Bu ümmetin oğulları Hasan ve Hüseyin’dir. Bu ümmetin

kadınları Fatimet-uz Zehra’dır. Bu ümmetin nefsi Muhammed (s.a.v.)ve Ali’dir!”

Buna bağlantılı olarak Resulullah’ın (s.a.v.) buyurmuş olduğuşu hadisi aktarmak istiyoruz: “Ali, nefsim gibidir!” Elbette bu ümmetpeygamberi olmadan değersizdir. Ancak peygamberine bağlı olmakile bir değer sahibi olabilir. Peygamberini inkâr eden bir ümmet deancak kendini inkâr etmiş olur. Aynı şekilde peygamberini öldüren birümmet kendi nefsini öldürmüş gibidir. Đmam-ı Ali’yi öldüren birümmet kendi nefsini öldürmüştür. Ehl-i Beyt’in fertlerini öldüren birümmet kendi nefsini öldürmüştür!

31. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Size yasaklanan büyük günahlardan kaçınırsanız, küçük

günahlarınızı örter ve sizi şerefli bir mevkie koyarız.”

171

Page 172: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Yasaklanan büyük günahlar yedi şeydir; Allah’a şirk koşmak,

Allah’ın haram kıldığı nefsi öldürmek, namuslu kadına zina ile ithametmek, ana ve babaya asi olmak, yetim malı yemek, cihattan kaçmakve Ehl-i Beyt’in hakkını inkâr etmek. Allah’a nasıl şirk koşulduğunabakılırsa; şanı yüce olan Allah bizim hakkımızda ayetler indirdi,peygamber de bizim hakkımızda söyleyeceğini söyledi fakat ümmetAllah’ı ve Resulünü bizim hakkımızda tekzip etti! Allah’ınöldürülmesini haram kıldığı nefse bakılırsa; Đmam-ı Hüseyin’in Ehl-iBeyt’i ile Kerbelâ’da şehit edilmesidir! Namuslu kadına zina ileithamda bulunmaya bakılırsa; onlar, Resulullah’ın (s.a.v.) kızıFatime’yi mimberlerin üzerinde zina ile itham etmişlerdi!(*) Ana vebabaya asi olmak ise; Resulullah’a (s.a.v.) karşı, Ehl-i Beyt’ine asiolmakla, ana ve babaya asi oldular! Yetim malını yemek ise; şanı yüceolan Allah’ın kitabında bizlere sabit kıldığı malımızı bizden menettiler! Cihattan kaçmamak ise; mü’minlerin emiri Ali’ye bey’atettikten sonra o bey’ati bozup, onu küçük düşürmek için cihattankaçtılar! Ama Ehl-i Beyt’in hakkını inkâr etmeleri ise; Allah’aandolsun ki bu, hiç kimseye saklı olan bir durum değildir!”

(*) Peygamber efendimiz Muhammed’in vefatından sonraEhl-i Beyt’e sadık kalanların içinde en önde geleni Hz. Selman vardı.Hz. Selman, bizzat peygamber tarafından Ehl-i Beyt’e dâhil edildiğiiçin her zaman Fatime’nin evine başkasından ziyade girip çıkıyordu.Hz. Selman, Hz. Fatime’nin hayatında Ebu Bekir’e bey’atetmeyenlerin içinde başta gelir. Bu durumdan hiç memnun olmayanÖmer bin Hattab hiç çekinmeden mimberin üzerinde Hz. Fatimehakkında zina ithamında bulundu. Ömer, sadece Hz. Selman’a karşıbu tutumu beslemiyordu, tüm Ehl-i Beyt’e sadık kalan ashaptanintikam almak peşindeydi. Selman hazretlerinin her gün Hz.Fatime’nin evine girip çıktığında işaret edip, herkesin önünde hiçbirzaman affedilmeyecek bu iftirayı gerçekleştirmişti. Bu olayın isnatkaynakları hep Ehl-i Beyt imamlarını merci edinen kaynaklaradayanması, bu olayın uydurma olduğuna delil sayılamaz. Nitekim enmuteber Sünni kaynaklara göre Ebu Bekir’e bey’at etmeyen Ehl-iBeyt ve taraftarlarını ateşle yakmak isteyen de Ömer’dir! Bu husushakkında Tarih-i Taberi ve el-Kamil fit-Tarih adlı iki muteber tarihkitaplarına bakabilirsiniz. Resulullah’ın (s.a.v.) içinde hayatı boyuncayaşadığı ve Ehl-i Beyt’inin içinde taraftarları ile bulundukları bir evi

172

Page 173: _kuranda Enis Emir

ateşe vermekten çekinmeyen bir insan, zina iftirasını yapması kadarağır bir suç olamaz!

32. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın sizi birbirinizden üstün kıldığı şeyleri

özlemeyin…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Bu ayet mü’minlerin emiri Ali hakkında inmiştir!”Açıklama: Şanı yüce olan Allah, mü’minlerin emiri Ali’yi

ashaptan daha üstün tutmasını hiç kimsenin kıskanmamasıgerekmektedir. Đman edenler birbirinin dostudur. Birinde yücelikolursa öbürü buna sevinmelidir. Hz. Ali, bütün ashaptan daha yücetutulmuşsa bunu bütün ashap kabullenip, karşı çıkmamasıgerekmektedir. Ama Ömer’in “sahih” rivayetlerdeki şu meşhur sözünühatırlatmak istiyoruz, Abdullah bin Abbas hazretlerine hitaben dedi ki:“Halk nübüvveti ve hilafeti siz Ben-i Haşim’e fazla gördü!”Ömer’in demek istediği; halk sizden bir peygamber olmasına razıolabilir fakat aynı zamanda sizden de ondan sonra bir halifeningelmesine rıza göstermiyor. Hâlbuki esas rıza göstermeyen kendisidir.Tabiidir ki halka bunu yüklemek en basit çaredir. Çok sayıda “sahih”olan rivayetlerden açık bir şekilde anlaşılıyor ki, ümmetin içindeonları sevmeleri ve saymaları vasiyet edilen Ehl-i Beyt’e karşı büyükbir nefret ve isteksizlik vardı. Elbette bunun arkasında ümmetiniçindeki büyük münafıklar yatmaktadır. Sahih olan bir rivayetteanlatıldığına göre bir gün peygamber efendimizin amcası Abbas,yeğeni Resulullah’a Kureyş’ten şikâyetçi olur. Abbas şikâyetindeşöyle diyordu. “Ey Resulullah! Kureyş’in toplandığı bir yerevardığımızda, sohbetlerini kesiyor ve bizleri dışlamak istiyorlar!”Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) kızgın bir şekilde ashabın olduğuyere gidip, şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun ki, beni kendinefsinizden daha fazla sevmedikçe ve benim ehlimi sizin

173

Page 174: _kuranda Enis Emir

ehlinizden daha fazla sevmedikçe asla iman sahibi olamazsınız!”Bunun gibi rivayetleri görmek, her muteber hadis kitaplarındamümkündür. Burada ashabın içinde Ehl-i Beyt’e karşı bir isteksizliğinvar olduğu açıktır. Bu da ancak Ehl-i Beyt’in üstünlük sağlamışolduğu makamdan kaynaklanmış olabilir. Đnsan başka neye hasetlikyapar?

33. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ana-babanın ve akrabanın geriye bıraktıklarından her

birine varisler kıldık. Yeminlerinizin bağladığı kimselerehisselerini verin. Muhakkak ki Allah; her şeye şahit olandır.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyuruyor:“Yeminlerinizin bağladığı kimseler, biz Ehl-i Beyt

imamlarıyız! Allah, sizin yeminlerinizi bize bağlamıştır!”Açıklama: Buradaki yeminleşmenin bağlılığı, ümmetin Ehl-i

Beyt’e vermiş olduğu ahde dayanmaktadır. Ümmetin, peygamberefendimizin huzurunda Ehl-i Beyt’e itaat edeceğine vermiş olduğuahitten bahsedilmektedir.

36. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’a ibadet edin. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın.

Ana-babaya iyilik edin…”

174

Page 175: _kuranda Enis Emir

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Valideynden biri benim, öbürü ise Ali bin Ebi Talib’tir. Bizler

bu ümmetin babalarıyız!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Đman sahibi bir kişi öldüğünde hemen o anda huzurunda

Resulullah’ı (s.a.v.) ve Ali’yi görecektir!”Ehl-i Beyt imamlarından gelen çok sayıdaki rivayetlere göre

mü’min bir kişi öldükten sonra ilk görüşeceği şahıslar, peygamberefendimiz ve Đmam-ı Ali olacaktır. Kendileri şialarının ölümündensonra devreye girenlerdir. Onlar, şialarını ilk teselli edecek olanlardır.Nitekim Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim ölümüm gibiölmek ve hayatım gibi yaşamak isterse benden sonra Ali’yikendisine veliyyül-emr edinsin!” Đşte buradaki ölüm, peygamberefendimizin tatmış olduğu ölümdür. Kime? Đmam-ı Ali hazretlerinikendisine imam ve emir sahibi kılana! Zikretmiş olduğumuz hadis çoksayıda muteber Sünni kitaplarında zikredilmiştir.

41. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Her ümmetten bir şahit kıldığımız ve onlara da seni şahit

getirdiğimiz zaman (bakalım) nice olacak.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Bu ayet özellikle Muhammed’in (s.a.v.) ümmetine hitap

etmektedir. Bu ümmetin üzerine her zaman bizden (Ehl-i Beytimamlarından) bir şahit vardır. Bizim üzerimize de Resulullah (s.a.v.)şahit olacaktır!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Kıyamet gününde her ümmetin üzerine kılınan şahidi

çağıracağım. Sonra ümmetimin üzerine de Ali’yi şahit olarakçağıracağım!”

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Vasiler (ümmetin gerçek imamları) sırat köprüsünün sahipleri

olup, orada gelenleri bekleyeceklerdir. Vasileri tanımak için ahd-ümisak verenler ancak tanıyabilecekler ve oradan da cennetegireceklerdir. Vasiler dostları üzerinde olan şahitlerdir, peygamber de

175

Page 176: _kuranda Enis Emir

onların üzerinde olan şahittir. Şanı yüce olan Allah, halkından onlaraitaat etmeleri için ahd almıştı. Böylece peygambere olan halkın itaationdan sonra Ehl-i Beyt imamlarına geçmiştir!”

Bu husus için peygamber efendimizin muteber kitaplardazikredilen bir hadisi vardır, buyurdu ki:

“Ali’ye itaat eden bana itaat etmiştir ve bana itaat edenşüphesiz Allah’a itaat etmiştir!”

Buradaki itaatin, Hz. Ali’den başladığını unutmamak lazım.Tedriç bunu gerektirmektedir, kim Ali’ye itaat ederse Allah’a itaatetmiş olur. Bir kişi önce Allah’a itaat ettiğini söyleyip, böyleceĐmam-ı Ali’ye de itaat etmiş olduğunu söyleyemez. Nitekim Allah’aolacak olan itaatin nasıl olduğunu ancak bir peygamber veya onungöstermiş olduğu imam gerektiği gibi bizlere anlatabilir. Aksi takdirdeşimdiki durumumuza maruz kalırız ki, herkes istediği ve kendisinindoğru bildiği bir şekilde Allah’a itaat ettiğini söyler. Bunun sonucunuher zaman gözlerimizin önünde görmekteyiz. Aynı Allah’a, aynıpeygambere, aynı kitaba ve aynı dine mensup olduklarını söyleyenlerbirbirini öldürmekte ve herkes kendisinin haklı olduğunusöylemektedir.

47. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin de elinizdekini

doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin de (Ali hakkında)

elinizdekini doğrulayıcı olarak indirdiğimize iman edin…”Açıklama: Đmam hazretlerinin bu te’vilini açıklığa

kavuşturacak peygamber efendimizin bir hadisine işaret etmekistiyoruz. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) buyurdu ki: “Ali,

176

Page 177: _kuranda Enis Emir

önceki peygamberler ile gizli, benimle ise açık bir şekildegelmiştir!” Đmam-ı Ali hazretleri Tevrat ve Đncil’de zikri geçmiş birşahsiyet olarak tanıtılmaktadır. Tıpkı Mevlana’nın sözlerinde söylemişolduğu gibi: O, bütün peygamberlerin sırrında idi. Cenab-ı Mustafa:Benimle açıkça bulundu, diye buyurdu. (Divan-ı Kebir’den seçmeşiirler), Mevlana’ya kadar bu şöhrete sahip olmuş bir hadisin hakkındauydurma olduğunu damgalamak kolay değildir. Nitekim bu hadisEhl-i Beyt imamları tarafından defalarca söylenmiş bir gerçektir.Đmam-ı Ali hazretleri de bir hutbesinde şöyle buyurdu: “Benim adımAraplarda Ali’dir, Đbranilerde de Đliyya’dır…” Đmam-ı Alihazretlerinin önceki devirlerde var olduğunu kanıtlayan çok sayıdaEhl-i Beyt imamlarından gelen rivayetler vardır. Bunlardan birisiniaktarmak istiyoruz: Selman hazretleri Faris’ten peygamber efendimizibulmak için yola çıktığında bir gün yıkanmak için bir suya girer.Kendisini yıkarken elbisesini koymuş olduğu yere bir aslan gelipdurur. Bunu gören Selman hazretleri şöyle nida etti: “Ey Hicaz’ınatlısı! Yetiş, beni kurtar!” Bunun üzerine bir atlı gelip Selmanhazretlerini aslanın şerrinden korur ve o aslanın Selman’a hizmetçiolması için emir verir. Uzun bir zamandan sonra Selman hazretleriMedine’ye varıp, peygamber efendimize iman ettikten sonra bir günhurma ağacının altında elbisesini yamalarken, ağaca çıkan Ali deyediği hurmaların çekirdeğini üzerine atıyormuş. Bunun üzerineSelman hazretleri dedi ki: “Ey çocuk! Benim gibi bu kadar yaşlı biradama bunu yapmaktan çekinmiyor musun?” Đmam-ı Ali hazretleriağaçtan aşağı inip, şöyle buyurdu: “Ey Selman! Sen mi benden dahayaşlısın?” Selman buna şaşırdığında, Đmam-ı Ali hazretleri şöyledevam buyurdu: “Ey Selman! Hatırlar mısın, diyarından çıkıppeygamberi aramaya çıktığında, suyun içindeyken seni bir aslankorkutmuştu!” Selman hazretleri buyurdu ki: “Evet, hatırlıyorum.”Đmam hazretleri buyurdu ki: “O atlı seni kurtardığında ona ne verdin?”Selman dedi ki: “Ona şükran olarak suyun kenarından kopardığım birdemet çiçek verdim!” Đmam-ı Ali hazretleri bunun üzerine elbisesininiçinden o demet çiçeği çıkarıp Selman’a sundu! Selman hazretleri oandan itibaren hep mü’minlerin emiri Ali’ye candan bağlı oldu.

177

Page 178: _kuranda Enis Emir

48. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah kendisine ortak koşmayı bağışlamaz. Bundan

başkasını dilediğine bağışlar…”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, Ali’nin vilayetine karşı küfre sapanları

bağışlamaz. Bundan başkasını da ancak Ali’nin vilayetine bağlıolanları bağışlar!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, Ali’nin vilayetine ortak koşulmasını

bağışlamaz!”Açıklama: Đmam-ı Ali bütün Müslümanların peygamberden

sonraki imamı, emir sahibidir. Bunu peygamber efendimiz “sahih”olan bir hadisinde şöyle ifade buyurmuşlardır: “Ben Ali’denim ve Alibendendir. Kendisi benden sonra tüm Müslümanların velisidir!”Buradaki veli kelimesi emir sahipliğine apaçık bir işarettir. NitekimHz. Ali ancak peygamber efendimizin vefatından sonraMüslümanların velisi olacağına işaret buyrulmuştur. Veli kelimesiburada dost veya yardımcı manasında olsaydı Hz. Ali, peygamberefendimizin hayatında da bütün Müslümanların dostu veyardımcısıdır. Hadisten çıkaracağımız sonuç şudur: Đmam-ı Ali’ninimametini veya halifeliğini peygamber efendimizin vefatından sonrainkâr etmek, peygamber efendimizin peygamberliğini inkâr etmekgibidir. Resulullah’ın (s.a.v.) peygamberliğini inkâr etmek de şanıyüce olan Allah’ın hâkimiyetini inkâr etmek gibidir. Nitekim Allah’ınotorite olarak gösterdiğini inkâr etmek aynen O’nu inkâr etmek gibioluyor. Otorite burada ortaklık hiçbir zaman kabul etmez. Đmam-ıAli’nin zamanında onun halifeliğinin yanında başkalarının halifeliğihiçbir zaman söz konusu olamaz. Olmuşsa bu ancak Allah’a ortakkoşulmasından başka bir şey değildir. Nitekim Allah’ın emrinifesheden O’nun emrine müdahale etmiş olur, buna bir mü’min aslacüret edemez.

178

Page 179: _kuranda Enis Emir

51.-55. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Kendilerine kitaptan bir pay verilenler, puta, Tağut’a

inanıp, küfredenlere: Bunlar mü’minlerden daha doğruyoldadırlar, dediklerini görmedin mi? Allah’ın lanetlediği; işteonlardır. Allah’ın lanetlediği kişiye sen yardımcı bulamazsın.Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Öyle olsaydı onlarinsanlara bir çekirdek parçası bile vermezlerdi. Yoksa Allah’ınbol nimetinden verdiği insanları mı çekemiyorlar? Doğrusu biz,Đbrahim soyuna da kitap ve hikmet verdik. Ve onlara büyük birnimet bahşettik. Onlardan bir kısmı ona inandı, bir kısmı daondan yüz çevirdi. Çılgın bir ateş olarak cehennem yeter.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri, bu ayetler hakkındasorulduğunda şöyle cevap buyurdular:

“Kendilerine kitaptan bir pay verilenler, puta, Tağut’a inanıpküfredenlere: Bunlar daha doğru yoldadırlar, derler, yani delalete vecehennemin ateşine sürükleyen imamlar dediler ki: Bu puta veTağut’a inananlar, Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’inin yolunauyanlardan daha doğrudurlar. Bunları söyleyenler Allah’ın lanetlediğikişilerdir ve sen onlara yardımcı bulamazsın. Yoksa onların mülktenbir payı mı var? Yani imamet ve hilafetten bu gibilerinin bir payı mı

179

Page 180: _kuranda Enis Emir

var? Öyle olsaydı onlar insanlara bir çekirdek parçası bilevermezlerdi. Yani, insanlardan maksat Ehl-i Beyt’tir. Yoksa Allah’ınbol nimetinden verdiği insanları mı çekemiyorlar? Yani, Allah’ın tüminsanlar hariç Ehl-i Beyt’e vermiş olduğu halifelik ve imametmakamını mı bize kıskanıyorlar? Doğrusu biz, Đbrahim soyuna dakitap ve hikmet verdik. Yani, o soydan peygamberler ve imamlarkıldık. Nasıl olur da Đbrahim soyuna bunu layık görürler deMuhammed’in soyu olan Ehl-i Beyt’e bunu layık görmezler?Onlardan bir kısmı, yani Ehl-i Beyt’in şiası o soya verilen fazileteinandılar, bir kısmı da, yani o soyun düşmanları ve muhalifleri ondanyüz çevirdi. Buna karşılık da onlara çılgın bir ateş olarak cehennemyeterlidir!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Đbrahim’in soyuna verilen bu fazileti kabul ettikleri gibi nasıl

olur da Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’ine karşı bu fazileti inkârederler? Şanı yüce Allah’ın bu soya vermiş olduğu azim mülk ancakimamet makamıdır. Her kim Ehl-i Beyt imamlarına itaat ederseşüphesiz olarak Allah’a itaat etmiş olur. Her kim onlara karşı asiolursa şüphesiz olarak Allah’a karşı asi olmuştur. Đşte bu gibiözelliklere sahip olmak gerçekten de azim bir mülktür!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurmuş:“Ayeti kerimede zikri geçen put ve Tağut, Ehl-i Beyt’ten

halifeliği alanların rumuz olarak isimleridir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’a andolsun ki çekemedikleri insanlar bizleriz!”Yine imam hazretleri şöyle buyurmuş:“Ayetteki nimetten maksat, Resulullah’a (s.a.v.) verilen

nübüvvet ve mü’minlerin emiri Ali’ye verilen imamettir!”Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah’ın zikretmiş olduğu insanlar bizleriz.

Çekemedikleri insanlar da bizleriz, mülkün (halifeliğin) sahipleri debizleriz. Bütün peygamberlerin mirasçıları bizleriz, bizdedir Musa’nınasası (sopası). Biziz şanı yüce olan Allah’ın yeryüzündekihazinedarları. Bu hazine ne altın ne de gümüş hazinesidir! Resulullah(s.a.v.) bizdendir. Hasan ve Hüseyin de bizdendir!”

Ehl-i Beyt imamları bütün ilmin yeryüzündeki hazineleridir.Şanı yüce olan Allah, Ehl-i Beyt’in halifeliğini inkâr edenler hakkındaşöyle devam buyurmuş:

180

Page 181: _kuranda Enis Emir

56. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz ki ayetlerimizi inkâr edenleri yakında ateşe

atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye, derilerinideğiştirip yenileyeceğiz. Allah aziz, hâkim olandır.”

Đmam hazretleri devamen şöyle buyurdu:“Allah’ın göstermiş olduğu imamlara karşı itaatsiz olanları

ayette zikredilmiş azaplara tabi tutulacaktır.”Şanı yüce olan Allah, Ehl-i Beyt’e tabi olup, onları sevenler

hakkında ise şöyle buyurmuş:

57. Ayet“Đman edip, salih amel işleyenleri, içinde ebedi kalacakları,

altından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Onlara oradatertemiz zevceler (eşler) vardır. Onları koyu bir gölgeyesokacağız.”

58. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz ki Allah, size, emanetleri ehline vermenizi ve

insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmeniziemreder…”

181

Page 182: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayeti kerimede zikredilen emanet bizleriz! Bu emanet, her

imamın kendisinden sonra gelecek imama Allah’ın emri ile o emanetiteslim etmesidir!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurmuş:“Allah’tan başka hiç kimseden korkmadan diyebilirim ki:

Ayetteki emanet; Ali bin Ebi Talib’in vilayetidir.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Emanetin ehline verilmesinden maksat, halifeliğin ehline

verilmesidir!”Açıklama: Vilayet ilahi hükmün en yüce varlığıdır. Vilayete

girmeyen bir insan hiçbir zaman dinin esasını bilemez. Din dediğimizzaman, başta vilayet aklımıza gelmelidir. Bu vilayette Đmam-ı Alihazretlerinin vilayetidir. Her kim bu vilayetin altına girerse Đslam’agirmiş olur ve her kim ondan uzak durursa Đslam’dan uzak durmuşolur. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ali’nin vilayeti benim vilayetimdir. Benim vilayetim ise şüphesizAllah’ın vilayetidir!” Din, ancak bu vilayetin altına girilmekleanlaşılabilir.

59. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iman edenler, Allah’a itaat edin. Peygambere ve sizden

olan emir sahiplerine itaat edin…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayette zikredilen emir sahipleri; Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i

Beyt’idir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’e itaat etmek,

Resulullah’a (s.a.v.) itaat edilmesi farz olduğu gibi farzdır. Nitekimşanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: “Resulullah’a itaat edenAllah’a itaat etmiş olur.” (Nisa Suresi: 80).

182

Page 183: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu: “Đçinizde emir sahibi olan Ali bin Ebi Talib’tir!”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ey Ali! Kim senin vilayetinden uzaklaşırsa şüphesiz olarak

benim vilayetimden uzaklaşmıştır. Kim benim vilayetimdenuzaklaşırsa şüphesiz olarak Allah’ın vilayetinden uzaklaşmıştır. EyAli! Sana itaat etmek bana itaat etmektir, bana itaat etmek de Allah’aitaat etmektir. Beni peygamber olarak gönderenin hakkı için yeminolsun ki, biz Ehl-i Beyt’in sevgisi cevher, kırmızı yakut ve zümrüttendaha izzetlidir. Şanı yüce olan Allah, bizleri sevenlerin üzerine ahdalmıştır ki, onlar ne azalacaklar ne de çoğalacaklardır. Bunu da şöylebuyurdu: “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere vesizden olan emir sahiplerine itaat edin.” Ona itaat edilmesi gerekenemir sahibi de Ali bin Ebi Talib’tir!”

Ashabın büyüklerinden olan Cabir bin Abdullah el-Ansarihazretleri anlatıyor:

Şanı yüce olan Allah; Ey iman edenler, Allah’a itaat edin.Peygambere ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin” ayetiniindirdiğinde, Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna gidip şöyle sordum: “EyResulullah! Allah’ı ve Resulü’nü tanıdık, lakin Allah’ın veResulü’nün itaati ile eş konulan, itaat edilmesi gereken emirsahiplerini bilmiyoruz, bunlar kimlerdir?” Resulullah (s.a.v.) banabuyurdu ki: “Ey Cabir! Onlar benim halifelerim ve benden sonraMüslümanların imamlarıdır. Birincileri Ali bin Ebi Talib, sonraHasan, sonra Hüseyin, sonra Hüseyin’in oğlu Ali, sonra Ali’nin oğluMuhammet’tir ki onun adı Tevrat’ta Bakır olarak geçmektedir ve senonun zamanına kadar yaşayacaksın, benim selamımı ona ilet. SonraMuhammed’in oğlu Cafer es-Sadık, sonra Cafer’in oğlu Musa, sonraMusa’nın oğlu Ali, sonra Ali’nin oğlu Muhammed, sonraMuhammed’in oğlu Ali, sonra Ali’nin oğlu Hasan, sonra da adı vekünyesi yeryüzünde Allah’ın hucceti ve kulları arasındaki bakiyesiolan Hasan’ın oğlu gelir. Kendisi o kişidir ki, şanı yüce olan Allah,onunla zikrini doğuya ve batıya saçıp açacaktır. Kendisi o kişidir ki,kendisini insanlardan gizleyecek ve bu gizlenişi sırasında ona ancakAllah’ın kalplerini iman ile imtihan ettikleri kulları inanacaklar!” Bendedim ki: “Ey Resulullah! Onun gizlenişi sırasında şiasına bir faydasıolabilecek mi? Resulullah (s.a.v.) bana buyurdu ki: “Beni peygambergönderenin hakkı için, şiası onun nuru ile aydınlanacak ve onunvilayeti ile faydalanacaklardır. Tıpkı insanların bulutlar ile kaplı olan

183

Page 184: _kuranda Enis Emir

güneşten faydalandıkları gibi! Ey Cabir! Bu, Allah’ın en gizlisırrından ve haznedilmiş en derin ilmindendir! Söylediklerimi ehliolmayanlardan gizle ve onlara söyleme!”

Açıklama: Sorulabilir ki, şanı yüce olan Allah neden emirsahiplerinin isimlerini zikrederek ortaya çıkabilecek ihtilaflarıkaldırmamış? Nitekim Kur’an’da emir sahiplerinden bahsedilirkenisimleri anılmamış! Buna cevap olarak şöyle diyoruz: Şanı yüce olanAllah, Kur’an-ı Kerim’de namazı emretmiş lakin namazın kılınacakşekil ve şemaline dair açıklayıcı bir şey buyurmamış. Namazdan başkadinin farzlarını zikretmiş, misal olarak hac ve zekâtın nasıl edaedileceğine dair açıklama buyurmamış. Bütün bunlara vahiyden sonrapeygamber efendimiz gereken açıklamayı vermiş ve insanların nasılamel edeceklerine dair onları eğitmişti. Emir sahiplerini bizlereaçıklayan ve tarif eden de peygamber efendimizdir. Onunbuyurduğunu kabul etmek bütün Müslümanlara şarttır. Peygamberefendimiz kendi Ehl-i Beyt imamlarını ümmetine halife olarakbırakmış ve onlara uyulmasını din açısından farz kılmıştır. Nitekimancak peygamberin göstermiş olduğu bir çizgide birlik ve beraberliksağlanabilir. Đnsanların kendi nefislerine uyarak seçtikleri emirsahipleri onlara adaletsizlik ve perişanlıktan başka bir şeygetirmemişlerdir. Bunların örnekleri tarihte doludur. Allah’ın seçtiğinebağlanmayan insanların da sonucu zulüm ve perişanlıktan başka birşey getirmemiştir. Ayette zikredilen emirlik sahipliğinin derecesinebaktığımızda Allah ile başlamış ve sizden olan emir sahiplerininzikredilmesini kabul edebilir mi? Adaleti emreden ilk olarak ayetteAllah olduğu gibi bu adaleti emredebilecek ve kendi nefsine tatbikedebilecek kişinin her şeyden önce masum olması gerekmektedir. Bumasumiyet ancak peygamberden sonra onun Ehl-i Beyt’indemevcuttur. Bunun delili de Kur’an-ı Kerim’dir. Şanı yüce olan Allahbuyurdu ki: Ey Ehl-i Beyt! Allah ancak ve ancak sizden her türlüpisliği gidermek ve sizi tertemiz bir halde kılmak ister. (AhzabSuresi: 33) Buradan açık bir şekilde Ehl-i Beyt’in tertemiz olduklarıanlaşılmaktadır. Elbette Allah’ın kendi nefsini ilk olarak saydığı biryerde ancak böyle masum imamların beraber zikredilmeleri doğruolabilir. Yoksa bir kadına cevap vermekten aciz olan bir insan,Müslümanların halifesi ve Allah’ın kendi zatını içinde saydığı emirsahiplerinden beraber olması düşünülemez. Soru soran bir kadınacevap veremeyen Ebu Bekir bin Ebi Kuhafe’dir. Ömer’in de öylebenzer meşhur halleri vardır, lakin esas konumuzun dışında

184

Page 185: _kuranda Enis Emir

olduğundan fazla derinliğine gitmek istemiyoruz. Adaletiemredebilecek olan bir imam ilk önce kendisi adil olmalıdır. Buhususta Ehl-i Beyt ile eş değerde adalet sahibi hiçbir kimseyibulamayız.

69. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve kim Allah’a ve peygambere itaat ederse o ve o çeşit

kişiler Allah’ın, nimetleriyle nimetlendirdiği peygamberlerle,gerçeklerle, şehitlerle ve iyi adamlarla eş olur, onlara katılırlar veonlar, ne de güzel arkadaştır.”

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah bütün varlıkları bir araya getirdiğinde, o

toplumun faziletlisi yedi kişi olacaktır ve hepsi de Ben-iHaşim’dendir! Allah’ın en keremli kulları peygamberlerdir ve onlarıniçinde en faziletlisi peygamberimiz Muhammed’tir (s.a.v.). Sonrapeygamberin vasileri gelir ki, bizim peygamberin vasisi onların içindeen faziletlisidir (yani kendi zatı). Sonra şehitler gelir ki, onların içindeen faziletlisi şehitlerin seyyidi amcam Hamza ve meleklerle berabergöklerde uçan kardeşim Cafer et-Tayyar gelir. (Ve kim Allah’a vepeygambere itaat ederse o ve o çeşit kişiler Allah’ın nimetleriylenimetlendirdiği peygamberlerle, gerçeklerle, şehitlerle ve iyiadamlarla eş olur, onlara katılırlar ve onlar, ne de güzelarkadaştır…) Sonra iki toplumun başı Hasan, Hüseyin ve Mehdigelir ki, Allah istediğini Ehl-i Beyt’ten kılar!”

Yukarıda zikredilen mübarek zatlara uyanlar elbette onlarlaberaber cennette arkadaş olacaklardır. Nitekim peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ey Ali! Cennete ilk olarak dörtkişi girecek; ben, sen, Hasan ve Hüseyin!” Đmam-ı Ali hazretleri sorduki: “Ey Resulullah! Zürriyetimiz ne olacak?” Peygamber efendimizbuyurdu ki: “Onlar hemen arkamızdan beraber girecekler!” Đmamhazretleri yine sordu: “Ey Resulullah! Eşlerimiz ne olacak?”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Onlar hemen zürriyetimizin

185

Page 186: _kuranda Enis Emir

arkasından cennete beraber girecekler!” Đmam hazretleri sordu ki: “EyResulullah! Şiamız (taraftarlarımız) ne olacak?” Resulullah buyurduki: “Onlar sağımızdan ve solumuzdan beraber cennete gireceklerdir!”

Bu kadar şeref ve izzet Ehl-i Beyt’in şiasına yeterlidir. Onlarpeygamber efendimizin cennetteki arkadaşları ve komşularıdır!

83. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hâlbuki o haberi peygambere ve içlerinden emre

salahiyeti olanlara götürselerdi; onlar, ondan ne gibi neticeçıkaracaklarını bilirlerdi…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu: “Ey Cabir! Muhammed (s.a.v.) Ehl-i Beyt’inin hadisi zorun

zorudur! Allah’a andolsun ki, o hadise ancak Allah’a yakın bir melekveya mürsel bir peygamber ya da Allah’ın kalbini iman ile imtihanettiği bir mü’min inanabilir! Đçinizden kim Ehl-i Beyt’in hadisini terkederse şüphesiz helak olup alçalacaktır. Şayet hadisimizi duyduktansonra kalbiyyen onu kabul ederseniz biliniz ki bu hadis doğrudur veona sımsıkı tutununuz! Size ağır gelen hadislerimizi içinizdetaşımayınız! Öyle hadisleri bize geri çevirip, bize bırakınız! Şanı yüceolan Allah’ın şöyle buyurduğunu duymadın mı? “Hâlbuki o haberipeygambere ve içlerinden emre salahiyeti olanlara götürselerdi;onlar, ondan ne gibi netice çıkaracaklarını bilirlerdi…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Đçlerinde salahiyetleri olanlar Ehl-i Beyt imamlarıdır!”Açıklama: Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri zikretmiş olduğu

hadisinde çok önemli bir konuya işaret buyurmuşlardır. Bazı Ehl-iBeyt muhipleri onların hakkında duydukları hadisleri ağırbulduklarında o hadisleri inkâra kalkışıyorlar. Bu doğru değildir. Ehl-iBeyt imamlarının bizlere vermiş oldukları vasiyetlere göre, birmü’min, Ehl-i Beyt hakkında duyduğu hadis ona ağır gelirse o hadisi

186

Page 187: _kuranda Enis Emir

inkâr etmesi değil, onu sadece sahiplerine yani Ehl-i Beyt’e havaleetmesi gerekmektedir. Bunu doğrulayan bir rivayet şöyledir:Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu: “Şayet EbuZer, Selman’ın içinde bulunan ilmi bilseydi onu (o ilim)öldürürdü!” Đmam hazretlerinin açık bir şekilde belirtmiş olduğu gibiEhl-i Beyt’e en yakın olan ashap içinde de derece farkı vardı. Buderece sadece o şahsın ilminin derinliğinden kaynaklanmaktadır.Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu: “Đman on derecedir.En yüce dereceye Selman varmıştır.” Peygamber efendimiz de çokmeşhur olan hadisinde şöyle buyurdu: “Selman, öncekilerin vesonrakilerin ilmine haiz oldu!” Selman hazretlerinin buradaki ilimölçüsü Ehl-i Beyt’e olan yakınlık ile sabit olmaktadır. Selmanhazretlerinin ilmi o kadar açık bir şekilde peygamber efendimiztarafından ifade buyrulurken, Ebu Bekir ve Ömer gibi ashabıniçindekilerin ilminden kim bahsedebilir? Hangi sahih kitaplarda EbuBekir ve Ömer’in ilim ve irfan derecelerini ifade eden hadislermevcuttur?

83. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Eğer üzerinizde Allah’ın nimet ve rahmeti olmasaydı, pek

azınız müstesna, muhakkak şeytana uymuş, gitmiştiniz.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın nimeti (ihsanı) Resulullah Muhammet’tir (s.a.v.).

Allah’ın rahmeti ise mü’minlerin emiri Ali’dir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın nimeti Resulullah’tır (s.a.v.), Allah’ın rahmeti de

Ehl-i Beyt imamlarının vilayetidir!”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ali’nin vilayetinden sorulmadan hiç kimse sırat köprüsünden

geçemeyecek!”

187

Page 188: _kuranda Enis Emir

Açıklama: Elbette şanı yüce olan Allah, insanlara nimet verahmeti olarak bıraktığını insanlardan soracak. Đnsanlarabilmediklerini değil onlara nimet ve rahmet olarak gönderdiklerinisoracaktır. Đnsanlar da ancak bilmeleri gereken şeylerden sorumluolabilirler. Bu sorumluluğu peygamber efendimiz defalarca ümmetinetembih ve vasiyet etmiştir. Kendisinden sonra Đmam-ı Ali’ninvilayetine sağlanmalarını ve sırat köprüsünde ancak onun vilayetinebağlı olanların geçebileceklerini açık bir şekilde ifade buyurmuşlardır.Bütün bu açıklığa rağmen insanları bilmezlikten gelmeleri elbette acıolacaktır. Peygamber efendimizin Ehl-i Beyt’inin içimizde Nuh’un(a.s.) kurtarıcı gemisi gibi olduğunu unutmamak lazım. Bilhassa bugibi zamanlarda o gemiye binmeyenlerin vay haline olsun. Ümmetkendi içinde ihtilaflara bölünmüş ve kardeş kardeşi öldürdüğü birzamanda yaşıyoruz. Bütün bunlara rağmen kurtarıcı gemiyebağlanmamak insanın affedilecek suçundan değildir. Her Müslümanfazla geç olmadan kurtarıcı gemiye bağlanmalı ve onları artıktanımalıdır. Bir Müslüman’ın Ehl-i Beyt’i tanımadan ölmesi onun içinşüphesiz çok acı olacaktır.

119. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah’ı bırakıp şeytanı dost edinen kimse, şüphesiz

açıktan açığa kayba uğramıştır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Ey Süfyan! Mezhepler seni şaşırtıp doğru yoldan çıkarmasın.

Doğru yolda kal ve hidayete tabi ol!” Süfyan dedi ki: “EyResulullah’ın oğlu! Hidayete tabi olmak da ne demektir?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Allah’ın kitabına ve o adama tutunmaktır! EySüfyan! O adamın kim olduğunu biliyor musun?” Süfyan dedi ki: “EyResulullah’ın oğlu! Allah’a yemin olsun ki, o adamın kim olduğunu

188

Page 189: _kuranda Enis Emir

bilmiyorum!” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Allah’a yemin olsun kisen, dünyayı ahrete tercih etmişsin! Kim dünyayı ahrete tercih ederseşüphesiz olarak kıyamet gününde hesaba kör olarak gelecektir!”Süfyan dedi ki: “Ey Resulullah’ın oğlu! O adamın kim olduğunubildirecek misin? Hatta onun kerameti ile Allah, bana yarar kılsın!”Đmam hazretleri buyurdu ki: “Allah’a yemin olsun ki, o adammü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’tir! Kim ona tutunursa hiçkimsenin erişemeyeceğine erişir ve kim onu terk ederse şüphesizolarak açıktan açığa kayba uğramış olur! Allah’a andolsun ki o adam,dedemiz Ali bin Ebi Talib’tir! Ey Süfyan! Kopmak bilmeyen birkulpaya yapışmak istiyorsan Ali’ye tutun! Allah’a andolsun ki,kendisi seni azaptan kurtarır! Ey Süfyan! Kendi nefsinin isteğine sakınuyma, aksi takdirde doğru yoldan çıkarsın!”

Burada zikri geçen Süfyan zamanının en büyük alimlerindenbiridir. Fakat bu kadar alim olmasına rağmen doğru yolun neolduğunu daha bilmiyordu. Sayın okuyucularıma başka alimlerin debaşka Süfyan gibi olduklarını bilmelerini her zaman hatırlatırım.

137. ve 138. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Doğrusu inanıp sonra küfredenleri, sonra inanıp tekrar

küfredenleri, sonra da küfürleri artmış olanları; Allahbağışlamayacaktır. Onları doğru yola da eriştirmeyecektir.Münafıklara; kendilerine elem verici bir azap olduğunu müjdele.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Bu ayetler, mü’minlerin emiri Ali’nin halifeliğini elinden

alanların hakkında inmişlerdir. Đlk önce peygambere iman ettiler, nezaman peygamber Ğadir-u Humm günü Đmam-ı Ali’nin vilayetini:Ben kimin veliyyül-emri isem bu Ali onun veliyyül-emridir, diyeaçıkladığında bu şahıslar bunu içlerinde inkâr edip küfre saptılar. Veaynı gün Ğadir-u Humm’da Ali’ye onların veliyyül-emirleri olarakbey’at edip inandıklarını gösterdiler. Daha sonra Resulullah (s.a.v.)

189

Page 190: _kuranda Enis Emir

vefat ettiğinde bir daha küfre sapıp vermiş oldukları bey’ati bozdular.Daha sonra da küfürlerinde azıp, Ğadir gününde Ali’ye bey’at edenlerikendilerine bey’at etmeye çağırdılar. Đşte bunlarda imandan hiçbir şeykalmamıştır!”

150. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar öyle kişilerdir ki, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr

ederler, Allah’la peygamberlerinin arasını ayırmak isterler vebazısına inandık, bazısına inanmadık derler ve imanla küfürarasında bir yol tutmak isterler.”

Bir rivayette Ehl-i Beyt imamları şöyle buyurmuş:“Bu kişiler onlardır ki, peygamberimizi kabul edip

mü’minlerin emiri Ali’yi inkâr ederek bu yoldan hayra varmakisteyenlerdir!”

159. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki; ölümünden önce ona

(Đsa’ya) inanacak olmasın. O da kıyamet günü aleyhlerinde şahitolacaktır.”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ey Ali! Senin, Đsa (a.s.) ile benzerliğin vardır. Şanı yüce olan

Allah buyurdu ki: Kitap ehlinden hiç kimse yoktur ki; ölümündenönce ona inanacak olmasın. O da kıyamet günü aleyhlerinde şahitolacaktır. Ey Ali! Đsa’ya (a.s.) her kim iftira ettiyse, iftirasından geridönüp, ona iman etmeden vefat etmeyecektir. Fakat hayatının sonundayaptığı bu dönüş o kişiye hiç faydalı olmayacaktır. Sen de Đsa’nın

190

Page 191: _kuranda Enis Emir

durumundasın, her sana düşman olan seni görmeden önceölmeyecektir. Sen o kişinin üzerine azap ve hüzün olacaksın. Ta kisenin hakkında o kişi doğruyu kabul edene kadar. Fakat senin hakkınıve vilayetini son zamanda kabul etmesi o kişiye faydalı olmayacaktır.Ama senin dostun, seni ölümü esnasında görecek ve sen ona şefaatçi,müjdeleyici ve gözlerini sevindiren olacaksın!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Kişi hangi dine mensup olursa olsun, öncekilerden ve

sonrakilerden öldüğünde şüphesiz olarak hakkıyla Resulullah’ı (s.a.v.)ve mü’minlerin emiri Ali’yi görecektir!”

Đşte esas olan şefaat insanın Hz. Ali’nin sevgisi ve velayetiüzerine öldükten sonra nebiyi ve veliyi başı ucunda görmesidir. Buvaatten daha yücesi olamaz. Ölüm esnasındaki o büyük korkununiçinde bu müjdeden daha sevindirici bir şey olamaz.

168.-170. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki küfreden ve zulmedenleri Allah

bağışlayacak ve onları doğru yola iletecek değildir. Ancakcehennem yoluna iletecektir. Onlar orada temelli kalıcıdırlar. Buise Allah’a pek kolaydır. Ey insanlar, peygamber sizeRabbinizden gerçekle geldi. Kendi yararınıza olarak hemen imanedin. Eğer küfrederseniz, muhakkak ki, göklerde ve yerde olanlarAllah’ındır. Allah alim, hakim olandır.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:

191

Page 192: _kuranda Enis Emir

Cebrail (a.s.) ayeti şöyle getirdi: “Muhakkak ki Ehl-i Beyt’inhakkını (halifeliği) zulmedip inkâr edenleri, Allah bağışlayacak veonları doğru yola iletecek değildir. Onları ancak cehennem yolunailetecektir. Onlar orada temelli kalıcıdırlar. Bu ise Allah’a pekkolaydır. Ey insanlar peygamber size, Ali’nin vilayeti hakkında,Rabbinizden gerçekle geldi. Kendi yararınıza olarak hemen imanedin. Eğer Ali’nin vilayetine karşı küfrederseniz, muhakkak ki,göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah alim, hakim olandır.”

Kur’an-ı Kerim’in Ehl-i Beyt imamlarından alınması hakkındagereken isnatları önceden zikretmiştik. Bu rivayetlerdeki değişiklikoniki imamlardan hiçbir şey duymayanlar için elbette ağır ve tuhafgelecektir. Fakat peygamber efendimizin vasiyetine göre Kur’an-ıEhl-i Beyt’ten öğrenmemiz gerekmektedir. Onlardan gelen haberleresaygı göstermeli ve inkâra kalkışmamalıdır. Aksi takdirde peygamberefendimizin ihtarda bulunduğu gibi sonuç hiç de iyi olmaz.

174. ve 175. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey insanlar! Rabbinizden size apaçık bir delil geldi ve size

apaçık bir nur indirdik. Allah’a iman edenleri ve ona(peygambere indirdiği nura) sarılanları, Allah rahmetine ve bolnimetine kavuşturacaktır. Onları, kendisine götüren doğru yolaeriştirecektir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Açık delil Resulullah’tır (s.a.v.). Nur ve doğru olan yol ise

mü’minlerin emiri Ali’dir!”Đmam hazretleri yine şöyle buyurmuş:“Allah’a iman edip, indirilen nura sarılanlar; mü’minlerin

emiri Ali’nin ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarının vilayetlerinetutunan kişilerdir!”

192

Page 193: _kuranda Enis Emir

Allah’ın yardımı ile Nisa suresinin içinde bulunan Ehl-i Beyt’eait te’vil ve tefsiri ihtiva eden ayetleri buraya kadar açıkladık. Bunimeti bizlere ihsan eden şanı yüce olan Allah’a hamd-ü sena olsun.Okuyucularımızın Ehl-i Beyt nurundan faydalanmalarını yüceMevlamız Allah’tan dileriz.

193

Page 194: _kuranda Enis Emir

Maide Suresi

3. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Bugün, dininizi ikmal ettim, size verdiğim nimetimi

tamamladım, size din olarak Đslamiyet’i verdim ve hoşnutoldum…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Dinin ikmali, mü’minlerin emiri Ali’nin vilayetini tebliğ

etmekle olmuştur!”Đmam hazretleri yine şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah farzlardan en son olarak, mü’minlerin

emiri Ali’nin vilayetini indirmiştir!”Đmam-ı Ali’nin vilayetinin Đslam tarihinde nasıl gerçekleştiğine

dair kısa bir şekilde değinmek istiyoruz. Peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.), ümmetine haccı öğretmek için veda haccınaçıkmıştı. Bu veda haccına çok kalabalık bir topluluk katılmıştı. Bazıtarihçilere göre bu topluluk 120 bin kişiyi bulmuştu. Bu topluluğu enaz olarak 80 bin kişi olarak tanıtan tarihçiler de vardır. Peygamberefendimiz bu topluluk ile Mekke’de hac farizasını eda ettikten sonraMedine’ye doğru yola koyulmuştu. Medine’ye varmadan önce Cuhfenahiyesinde, Ğadir-u Humm adında bir gölün başına varmıştı. Oraya

194

Page 195: _kuranda Enis Emir

varmadan önce Cebrail (a.s.) gelip, şöyle vahyetti: Ey Peygamber!Rabbin tarafından sana emredileni tebliğ et. Eğer bunuyapmazsan O’nun peygamberliğini ifa etmiş olmazsın.” (MaideSuresi: 67) Peygamber efendimiz ona geleni yerine getirmekten hiççekinmedi fakat yanında bulunan topluluğun içinde halen cahiliyedevrine bağlı kalanların ne kadar kalabalık olduğunu iyi biliyordu vebundan kendisini tekzip etmelerinden korkuyordu. Peygamberefendimiz bu gibi insanların şerrinden korunması için Cebrail’e (a.s.)bildirdi ve şanı yüce olan Allah, ona şöyle vahyetti: Ve Allah, seniinsanlardan korur.” (Maide: 67). Resulullah (s.a.v.) bunun üzerineĞadir-u Humm gölünde durdu, geride kalanların ve ileride olanlarınona yetişmesini bildirdi. Herkes gelene kadar orada ağaçların altındakendisine yüksek bir şekilde bir mimber yaptırdı. Herkestoplandığında o yakıcı öğlen sıcağı altında öğlen namazı için ezanıokuttu ve öğlen namazını kıldırdı. Namazdan hemen sonra yaptırmışolduğu mimberin üzerine mü’minlerin emiri Ali’yi de beraberindealarak çıktı. Orada herkesin onu görebileceği ve duyabileceği birşekilde tarihi hutbesine başladı. Şanı yüce olan Allah’ı en layık ve enmükemmel bir şekilde hamd-ü sena ettikten sonra şöyle devambuyurdu: “Ey insanlar! Pek yakında Rabbimin davetine icabetedip, aranızdan ayrılacağım. Rabbimin tüm farzlarını, birimüstesna olmak üzere, sizlere şimdiye kadar Allah’ın banaemrettiği şekilde öğrettim, bu konuda ne dersiniz?” Hazır olantopluluk şöyle cevap verdi: “Allah’ın emrettiğini yerine getirdin,bizler buna şahidiz!” Bunun üzerine peygamber efendimiz şöyledevam buyurdu: “Ey insanlar! Đçinizde değeri biçilmez iki ağır şeybırakıyorum. Bunların büyüğü Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim veküçüğü ise Ehl-i Beyt’imdir. Bunların ikisine tutunursanız asladoğru yoldan çıkmazsınız. Đkisi de kıyamet gününe dek, banaKevser havuzunun başı ucunda erişinceye kadar asla birbirindenayrılmayacaklar. Ehl-i Beyt’ime karşı tutumunuzdan dolayışimdiden sizlere Allah’ın azabını hatırlatıyorum!” Resulullah(s.a.v.) Ehl-i Beyt’inin hakkını üç kere hatırlattı. Daha sonra yanındaduran Đmam-ı Ali’nin kolunu tutup, o kadar havaya kaldırdı ki,ikisinin koltuk altları göründü ve bazı tarihçilerin anlattıklarına göre okadar kaldırdı ki, Hz. Ali’nin ayakları peygamber efendimizin dizihizasına kadar geldi. Herkes onları gördüğü ve iyi işittiği bir haldepeygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Allah, benimemir sahibimdir, ben de tüm mü’minlerin üzerinde emir

195

Page 196: _kuranda Enis Emir

sahibiyim. Ben her kimin üzerinde emir sahibi isem işte bugördüğünüz Ali de o kişinin üzerinde emir sahibidir!” Bununüzerine Đmam-ı Ali’nin kolunu bırakıp, ellerini göğe doğru kaldırarakşöyle devam buyurdu: “Ey Allah’ım! Ali’nin vilayetini kabul edip,yardımcı olana sen yardımcı ol! Onun vilayetini inkâr edip,düşman olana da sen düşman ol! Onun zaferi için yardımcıolanları sen muzaffer kıl; on küçük düşürmek isteyenleri de senküçük düşür ve onu sevenleri de sen sev!” Bu hutbeden hemensonra Cebrail (a.s.) gelip, şu vahyi getirdi: “…Bugün, dininizi ikmalettim, size verdiğim nimetimi tamamladım, size din olarakĐslamiyet’i verdim ve hoşnut oldum…) Resulullah (s.a.v.) bu vahyeçok sevinip şöyle buyurdu: “Dinimin ikmali, nimetin tamamı vekardeşim Ali’nin vilayeti için Allah-u Ekber!”

Abdullah bin Abbas hazretlerinden gelen rivayete göreResulullah (s.a.v.) Ğadir-u Humm gününde şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Allah’tan daha sadık kelam ve hadis kimdeolabilir? Rabbiniz (c.c.), Ali’yi insanlara ilim noktası, halife, imam,vasi ve kendime de onu kardeş ve vezir edinmemi bana emretti. Eyinsanlar! Benden sonra Ali, hidayet kapısı ve Rabbime davet edenkişidir. Kendisi mü’minlerin salihidir. Bu durumda olup, insanlarıAllah’a davet edenlerden daha iyisi olur mu? Ey insanlar! Alibendendir, kendisinin evladı evladım ve o sevdiğim kızımın kocasıdır.Onun emri benim emrim ve onun nehyettiği benim nehyettiğimdir. Eyinsanlar! Ona itaat ediniz ve asi olmaktan uzak durunuz. Çünkü onaitaat etmek bana itaat etmektir ve ona karşı asi olmak da bana karşı asiolmaktır. Ey insanlar! Ali, bu ümmetin sıddıkı, faruku, muhaddisi,Harun’u, Yuşa’ı, Asıf’ı ve Şem’un’udur. Kendisi bu ümmetin,altından geçmesi gereken selamet kapısı, kurtuluş gemisi, Talut’u veZulkarneyn’idir. Ey insanlar! Ali kâinatın şiddeti, en azim olan huccet,en büyük ayet, dünya ehlinin imamı ve sapasağlam bir kulpadır! Eyinsanlar! Ali hak ile beraberdir. Hak da Ali ve onun dili ile beraberdir.Ey insanlar! Ali cehennemi bölendir, oraya ona dost olanlar aslagirmeyecektir ve ona düşman olanlar da asla oradankurtulamayacaktır. Ali, cenneti bölendir, oraya ona düşman olanlarasla girmeyecek ve ona dost olanlar da asla oradanayrılmayacaklardır! Ey ashabımın topluluğu! Size nasihatte bulundumfakat siz, nasihat edenleri sevmezsiniz…”

Bunlara benzer çok sayıda muteber kitaplarda “sahih” olarakgelen rivayetler çoktur. Bütün bunlardan anlaşıldığı gibi, peygamber

196

Page 197: _kuranda Enis Emir

efendimiz Ğadir-u Humm gününde onbinlerce insanın huzurundaĐmam-ı Ali hazretlerini kendilerine imam ve halife olarak vasiyetetmişti. Ümmet bu vasiyete bağlanmak ile vasiyet edilmiştir.Peygamber efendimizin hutbesinden hemen sonra Đmam-ı Alihazretlerine bey’at edilmişti. Bu bey’ate ilk katılanlardan Ömer veEbu Bekir olmuştu. Ömer’in meşhur bir sözü vardır, dedi ki: “Ey EbiTalib’in oğlu! Bugün benim ve tüm mü’minlerin Mevla’sı olaraksabahladın. Bu, sana kutlu olsun!” Ömer’in bu sözünü aynen Hanbelîmezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel “Müsned” adlı kitabında venice muteber Sünni âlimleri nakletmişlerdir. Ğadir hadisi tam 120ashaptan nakledilmiş. Ğadir hadisi çok sayıda “sahih” kitaplardazikredilmiş ve muteber Sünni alimleri tarafından özel olarak kitaphalinde toplanmıştır. Bunlardan biri tarih sahibi meşhur Muhammedbir Cerir et-TABARĐ’dir. Ümmetin içindeki ihtilafların baş kaynağıbu hadise değer verilmemesinden ortaya çıkmıştır. Allah’ındüşmanlığı, peygamber efendimizin dua ettiği gibi Hz. Ali’ninvilayetini inkâr ettiklerinden dolayı Müslümanların üzerine inmiştir.Nitekim kendisi, Ali’nin düşmanlarına düşman olmuştur. Allah’adüşman olan bir toplum ne bekleyebilir? Allah’ın dostlarını bırakıp,O’nun düşmanlarını kendilerine dost edinen bir toplum nasıl felahbulur? Đmam-ı Ali’ye kimler düşman olmuştu? Hz. Ali’ye kimler dostolmuştu? Acaba ona karşı savaşanlar mı onun dostları idi? Yoksaonun saffında düşmana karşı savaşanlar mı onun dostu idi? Allah’ınlanetini görmek isteyenler, Müslümanların şimdiki hallerine baksınlar,şüphesiz onu onların üzerinde göreceklerdir. Müslüman ülkelerindekizenginlik dünyanın hiçbir yerinde olmadığı halde, Müslümanlar dünyasiyasetinde hiç etken bir rol alamıyorlar. Acaba bu, hangi sebeplerdenkaynaklanıyor? Müslüman’ın birbirini sevmesi ve sayması şartı vardır,bu şarta hangi Müslümanlar uymuştur? Müslümanların katledildiği birdevirde seyirci kalanlar kimlerdir? Müslümanlar birbirini öldürürkenonları birbirine karşı körükleyen kimdir? Bütün bu soruları selim akılile tahlil ettiğimizde Allah’ın lanetinin kimin üzerinde olduğunuanlarız. Đlla gökten taş yağmasını bekliyorsak ona gerek kalmadığınınfarkında olmanın zamanı geldi geçti bile. Şimdiki lanetlerin, sadeceekonomik bağlılıktan başka bir şey olmadığının kanısındayız.Müslümanların zenginliği ile ekonomiye hakim olmaları gerekirken,bu zenginliğe sahip olmayanlar Müslümanlara hakimdirler. Doğrulukve dürüstlüğün dinden geldiğine inanıyoruz fakat bu vasıflarıMüslümanlarda görmeyince onların dinden uzak olduğunu anlıyoruz.

197

Page 198: _kuranda Enis Emir

Ya, namazını ve tüm farzlarını getirenler ne oluyor? Bunlarındoğruluğu nerede? Doğruluk ve dürüstlük insanın çevresinde görülür.Bu da ancak Ehl-i Beyt’in terbiyesi ile bizlere öğretilmiştir. Çevresinekarşı dürüst olan, din sahibidir. Bu kişi Allah’a karşı olan görevindenkendisi sorumludur. Şimdiki Müslümanların geride kalmasının enönde gelen nedenlerinden biri, dinlerini peygamberimizin vasiyetettiği Ehl-i Beyt’inden öğrenmemelerinden kaynaklandığı ayet vehadislerden sabittir. Şimdiki ümmetin içinde Ğadir-u Humm hadisihakkında soruşturma açılsa, toplumun yüzde doksan dokuzunun, belkide daha fazlasının doğru bir cevap veremeyeceğinden eminiz. Budurumda peygamber efendimizin Ğadir gününde yaptığı duanın kabuledilmeyeceğini veya bu toplumun o duaya tutulduğunu kabul etmekgerekiyor. Peygamber efendimizin duası kabul olunacağına göre, butoplumun Allah’ın lanetine uğradığı sonucu çıkmaktadır.

5. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Kim ki imanı inkâr ederse; yaptıkları boşa gitmiştir ve

o, ahrette hüsrana uğrayanlardandır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetin, Kur’an’ın batın manasındaki anlamı şöyledir: Kim

Ali’nin vilayetini inkâr ederse; yaptıkları boşa gitmiştir ve iman iseAli’nin kendisidir!”

198

Page 199: _kuranda Enis Emir

15. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Gerçekten Allah’tan size bir nur ve apaçık bir kitap

gelmiştir.”

Ehl-i Beyt imamlarından gelen bir rivayete göre ayetin manasışöyledir:

“Allah’tan gelen nur peygamber efendimiz Muhammed(s.a.v.), mü’minlerin emiri Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarıdır!”

Bunu peygamber efendimizin buyurmuş olduğu şu hadiskanıtlamaktadır: “Şanı yüce olan Allah hiçbir şeyi yaratmadan öncebenim ve Ali’nin nuru Allah’ın katında O’nu takdis ediyordu!”

Başka bir rivayette ise şöyle buyurdular:“Benim ve Ali’nin nuru birdir!”

55. ve 56. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah’tır ve

peygamberidir ve inananlardır ki, namaz kılarlar ve rükûederken zekât verenlerdir. Her kim ki Allah’ı, peygamberini vemü’minleri dost edinirse; muhakkak ki galip gelecek olanlarAllah’ın taraftarlarıdır.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Resulullah (s.a.v.) mescidinde namaz kılarken bir miskin fakir

yanından geçer. Resulullah (s.a.v.) fakire hitaben şöyle buyurur:

199

Page 200: _kuranda Enis Emir

Kimse sana sadaka vermedi mi? Fakir adam dedi ki: Evet, rükûda olanbiri yanından geçtiğimde parmağındaki yüzüğü bana sadaka olarakverdi. Fakir bunu söylerken Ali bin Ebi Talib’e işaret etti. Hemen buolayın üzerine ayet indi: Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah’tırve peygamberidir ve inananlardır ki, namaz kılarlar ve rükûederken zekât verenlerdir.

Başka bir rivayette ise şöyle anlatılmış:Abdullah bin Abbas hazretleri bir gün zemzem kuyusunun

kenarında otururken etrafındakilere hitaben şöyle demiş: “Resulullah(s.a.v.) buyurdu ki…” Abdullah sözüne başladı ki, bir başka adamsözünü keserek şöyle dedi: “Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki…”Abdullah bin Abbas, bu adamın sözünü keserek şöyle sordu: “Allahiçin soruyorum, sen kimsin?” O adam da yüzündeki örtüyü kaldırıpdedi ki: “Ey insanlar! Beni tanıyan tanır, tanımayana ise; ben Cundebbin Cunadat-ul Bedri Ebu Zer el-Ğaffari’yim! Resulullah’ı (s.a.v.) buiki kulaklarımla duydum ki, eğer duymadan sizlere söylüyorsam ikikulağım bir daha bir şeyi duymasın, buyurduğunu gözlerimle gördümki, eğer görmeden sözlere söylüyorsam bu iki gözüm bir dahagörmesin, Resulullah buyurdu ki: Ali, temiz olanların önderi ve küfresapanların katilidir. Ona muzafferiyet için yardım eden muhakkakmuzaffer olacak ve onu küçük düşürmek için uğraşan da muhakkakkendisi küçük düşecektir! Ebu Zer hazretleri anlatmasına şöyle devametti: Ben de bir gün Resulullah (s.a.v.) ile beraber öğlen namazınıkılıyordum ki o anda dilenci gelip bir şeyler istedi. Hiç kimse bir şeyvermeyince dilenci ellerini havaya kaldırıp şöyle dedi: Ey Allah’ım!Şahit ol ki, Resulullah’ın (s.a.v.) mescidinde bir şeyler istedim kimsebana bir şey vermedi! O anda Ali rükûda idi, sağ elinin parmağındakiyüzüğe işaret edip, dilencinin almasını ima etti. Dilenci de yanınavarıp parmağından yüzüğü çıkarıp aldı. Bütün bu olanları peygambergözetliyordu. Resulullah (s.a.v.) namazını bitirdikten sonra başınıgöğe doğru kaldırıp şöyle buyurdu: Ey Allah’ım! Kardeşim Musasenden sual etmişti ki: Rabbim! Kalbime genişlik ver, işimikolaylaştır; dilimin bağını çöz de, anlasınlar sözümü iyice. Ehlimdenbirini vezir et bana, kardeşim Harun’u, arka olsun bana, onunlakuvvetlendir beni, işime ortak et onu! Sen de ona açıklayıcı bir Kur’anindirdin ve buyurdun ki: Gerçekten de verildi dilediğin ey Musa! EyAllah’ım! Ben de Muhammed, senin seçtiğin ve peygamberinim. EyAllah’ım! Kalbime genişlik ver, işimi kolaylaştır; ehlimden birinivezir et bana, kardeşim Ali’yi, arka olsun bana, onunla kuvvetlendir

200

Page 201: _kuranda Enis Emir

beni!” Ebu Zer hazretleri şöyle devam anlattı: “Allah’a yemin olsunki, Resulullah (s.a.v.) daha sözünü bitirmişti ki Cebrail (a.s.) Allah’ınkatından indi ve şöyle buyurdu: Ey Muhammed! Kardeşin Alihakkında sana inen ihsan için tebrik olsun! Resulullah sordu ki: Oihsan nedir ey Cebrail? Cebrail (a.s.) buyurdu ki: Allah, ümmetininAli’yi kıyamete kadar sevmesini emretmiştir, buyurdu ki: Sizindostunuz, sahibiniz, ancak Ali’dir…”

Başka bir rivayette Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerişöyle buyurdu:

Peygamber efendimiz Muhammed’e (s.a.v.) iman eden birYahudi topluluğu onun huzuruna gelip dediler ki: “Ey Allah’ınpeygamberi! Musa (a.s.) kendisinden sonra ümmetinin başına Yuşabin Nun’u (a.s.) vasiyet etmişti. Sen kimi ümmetinin üzerine vasikılıyorsun?” Bunun üzerine şu ayeti kerime indi: “Sizin dostunuz,sahibiniz, ancak Allah’tır…” Resulullah da (s.a.v.) buyurdu ki:“Haydi kalkın da hep beraber mescide gidelim!” Mescidevardıklarında, mescitten bir dilencinin çıktığını gördüler. Resulullah odilenciye sordu ki: “Sana mescitte bir şeyler veren oldu mu?” Dilencidedi ki: “Evet, bana bir yüzük verdiler.” Resulullah sordu ki: “Hangihalde iken sana yüzüğü verdi?” Dilenci dedi ki: “Rükû halindeykenyüzüğü verdi!” Bunu duyan Resulullah (s.a.v.) tekbir getirdi vemescitte bütün bulunanlar da tekbir getirdiler. Resulullah bulunanbütün topluluğa hitaben şöyle buyurdu: “Ali benden sonra sizinvelinizdir!” Hazır olanlar dediler ki: “Allah’ı Rabbimiz, Đslam’ıdinimiz, Muhammed’i peygamberimiz ve Ali bin Ebi Talib’i develimiz olarak kabul edip rıza gösterdik!” Bunun üzerine de şanı yüceolan Allah şu ayeti kerimeyi indirdi: Her kim ki, Allah’ı,peygamberini ve mü’minleri dost, sahip edinirse; muhakkak kigalip gelecek olanlar Allah’ın taraftarlarıdır.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Her kim Allah’ı severse peygamberi sevmiştir. Peygamberi

seven de bizi sevmiştir. Bizi seven şiamızı (taraftarlarımızı) dasevmiştir. Peygamber (s.a.v.) biz ve şiamız hepimiz aynı tıynettenyaratılmış ve cennetteyiz. Bizi sevenleri kesin buğzetmeyiz ve bizleribuğzedenleri de kesin sevmeyiz. Bunun delili olarak şu ayeti sizlereokuyayım: Sizin dostunuz, sahibiniz, ancak Allah’tır vepeygamberidir ve inananlar…”

Açıklama: Ayeti kerimenin te’vili ve tefsirini Sünni alimlerininüslubuna göre meal vererek sayın okuyucularımıza sunduk. Ayetin

201

Page 202: _kuranda Enis Emir

esas meali ve Arapçanın inceliklerine vakıf olanların inkâredemeyecekleri gerçeğe göre şöyledir: “Sizin üzerinizde emirsahibiniz ancak ve ancak Allah’tır ve peygamberidir ve inananlarki, namaz kılarlar ve rükû ederken zekât verenlerdir.” Ayettezikredilen namaz kılanlar, rükû halinde zekât verenlerdir. Her nekadar ayet topluluktan bahsediyorsa istenen ise bir şahıstır. Bu şahısen muteber Sünni kitaplarına göre Đmam-ı Ali hazretleridir. Ayetikerime gerçekten dost ve sahip anlamında olsaydı, ancak ve ancakzikredilen üç şahsa yani Allah, peygamber ve Hz. Ali’ye münhasırolması Kur’an-ı Kerim’in öbür ayetlerine muhalif olmaktadır. Nitekimşanı yüce olan Allah şöyle buyuruyor: “Mü’min erkekler ve mü’minkadınlar birbirlerinin dostu ve yardımcısıdır…” (Tevbe Suresi: 71)Bu durumda ancak ve ancak Allah’ın, peygamberin ve Hz. Ali’ninmü’minlerin dostu ve yardımcısı olması doğru olmaz. Her mü’minöbür mü’minin dostu ve yardımcısıdır. Zaten ayetin Arapça metnindeveli sözüne dost, yardımcı veya sahip anlamı verilmesine mecalbırakılmamıştır. Nitekim şanı yüce olan Allah ayetin başında Đnnemakelimesini buyurmuştur ki, bu kelimenin Türkçesi şöyledir: Ancak veancak, yani sizin veliniz ancak ve ancak Allah’tır ve peygamberidir veinananlardır ki… Ayetin tefsirinde de beyan ettiğimiz gibi tümmuteber kitapların rivayetlerine göre inananlardan maksadın Hz. Aliolduğu şüphesiz bir şekilde ifade edilmiştir. Bu durumdaResulullah’ın (s.a.v.) sahih olan bir hadisini hatırlatmak istiyoruz,buyurdu ki: “Ali, benden sonra sizin velinizdir!” Evet, Hz. Alipeygamber efendimizden sonra ümmetin velisidir. Nitekim Hz. Ali,hadisteki veli kelimesinde dost, yardımcı veya sahip anlamındaümmetin üzerine bırakılmış olması, mü’minlerin zaten birbirine dostve yardımcı olmaları zorunluluğu olduğundan doğru olamaz.Peygamber efendimiz, Hz. Ali’nin bütün mü’minlere dost ve yardımcıolmasının şart olduğunu bildiği halde onu ümmetine dost ve yardımcıolarak tanıtması, peygamberimizin yüce ahlakına atfedilemez.Nitekim peygamber efendimiz hadisinde “benden sonra” ibaresinikullanarak veli kelimesinin manasını iyice belirlemiştir. Bundan sonradalalete sapanların yardımcısı olmaz. Hak söylenmiş, tebliğ edilmiş vevasiyet edilmiştir. Đsteyen inanır, isteyen de cehennemin ateşinehazırlanır.

Bütün bu yaptığımız açıklamadaki gayemiz nedir? Peygamberefendimiz Muhammed (s.a.v.) kendisinden sonra Hz. Ali’yi ümmetineemir sahibi olarak vasiyet etmiş, ümmeti ise çoğunluk olarak bu

202

Page 203: _kuranda Enis Emir

vasiyete uymayarak, velisini terk edip, başkalarına bey’at etmiştir.Halen eskiden yapılan bu büyük hatayı düzeltmek için çoğunluğutemsil eden taraftan hiçbir faaliyet görülmemektedir. Đşte bizimgayemiz bu çoğunluğun uyanmasına katkıda bulunmaktır. Buradakimsenin hiçbir zararı olmaz. Her şey açık ve bellidir. Bizlere kalansadece doğruya doğru demektir.

Yukarıda zikredilen ayetlerin Hz. Ali hakkında indiklerine dairdelilleri en muteber Sünni kitaplarından aldık. Bu kitaplar vemüellifleri şunlardır:

Fahreddin-i Razi “Mefatih-el Ğayb” veya “Tesir-ul Kebir” adlıtefsirinde

Zamahşeri “El-Keşşaf” adlı tefsirindeĐbn-i Cerir et-Tabari “Cami-ul Beyan” adlı tefsirindeEbu Đshak Ahmed es-Sa’alabi “El Keşfu vel-Beyan” adlı

tefsirindeSuyuti “Dür-rel Mensur” adlı tefsirindeVahidi “Eshabi-Nuzul” adlı tefsirindeTabarani “Evsat” hadis kitabındaEbu Nu’aym “Hilyet-ul Evliya” kitabındaĐbn Marduveyh “Hadis” kitabındaHatib el-Bağdadi “El-Muttafik” hadis kitabındaAbdurrezzak “Hadis” kitabındaAbd bin Hamid “Hadis” kitabındaEbu Şeyh “Hadis” kitabındaĐbn Hacer el-Askalani “Hadis” kitabındaSayılarını daha çoğaltmak mümkündür fakat bu kadarı ile

yetinmeyenlere ziyadesi de fayda vermez.

67. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey peygamber; Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer

yapmazsan; O’nun elçiliğini yapmamış olursun. Allah; seniinsanlardan korur. Muhakkak ki Allah; kâfirler güruhunuhidayete erdirmez."

203

Page 204: _kuranda Enis Emir

Bu ayeti kerime Maide suresinin 3. ayetinden önce inmiştir. 3.ayetin bu ayeti kerimenin akabinde indiğinden önceleri iniş sebebinegeniş bir şekilde değinmiştik. Bunu bir daha tam akışı ile “sahih”rivayetler ile sayın okuyucularımıza sunmak istiyoruz.

Resulullah (s.a.v.), tarih kitaplarında kaydedildiğine göre vedahaccına onbinlerce ashabı ile gitmişti. Resulullah (s.a.v.), Mekke’dehaccın nasıl eda edileceğini ashabına öğrettikten sonra Medine’yedoğru yola çıkmıştı. Cuhfe nahiyesinde Ğadir-u Humm olarak bilinenbir gölün civarına yaklaştıklarında Cebrail (a.s.) üçüncü defasında şuayeti kerime ile indi: “Ey Peygamber Rabbinden sana indirilenitebliğ et. Eğer yapmazsan; O’nun elçiliğini yapmamış olursun.Allah; seni insanlardan korur. Muhakkak ki Allah, kâfirlergüruhunu hidayete erdirmez.” Cebrail (a.s.) önceleri de bu tebliğ ilegeldiği halde Resulullah (s.a.v.) ashabının içinde cahiliye devrinebağlı kalanların çoğunluğunu düşünerek yapacağı tebliği inkâretmelerinden çekiniyordu. Bu tebliği yerine getirdikten sonraashabının, amcasının oğlu Ali’yi bizlere üstün kılıyor, onun tarafınıtutuyor, söyleyebileceklerinden endişe ediyordu. Cebrail (a.s.) soninişinde Allah’ın, peygamberini insanların şerrinden koruyacağını vekalplerinde hastalık olanları yapmak istedikleri fitne ve küfürhakkında onları başarılı kılmayacağını bildirdi. Bundan sonra Ğadir-uHumm mevkiine varan peygamber efendimiz önce öğlen namazınıkaldırmış, yakıcı bir sıcağın altında toplanan onbinlerce ashabına hitapedebilmesi için de kendisine yüksek bir şekilde mimber yaptırmıştı.Namazdan sonra yanını Đmam-ı Ali hazretlerini de alarak mimbereçıktı ve onbinlerce insanın duyabileceği bir şekilde hutbesine şöylebaşladı: Ey insanlar! Yakın bir zamanda şüphesiz içinizdenayrılacağım. Ben memurum, siz de memursunuz, görevimi yerinegetirdiğime dair şahit olur musunuz?” Herkes bağırıp şöyle dedi:“Evet, şahit oluruz ki sana düşen görevi yerine getirdin, bizlere tebliğettin.” Bunun üzerine Resulullah şöyle devam buyurdu: Ey insanlar!Đçinizde değeri biçilmez iki ağır şey bırakıyorum. Biri Allah’ın kitabı,diğeri ise Ehl-i Beyt’imdir. Bunların ikisine tutunursanız asla doğruyoldan çıkmazsınız ve ikisi de kıyamet gününe dek asla birbirindenayrılmayacaklardır. Ehl-i Beyt’ime karşı davranışlarınızdan dolayısizlere Allah’ın azabını hatırlatmak istiyorum, Ehl-i Beyt’ime karşıdavranışlarınızdan dolayı sizlere Allah’ın azabını hatırlatmakistiyorum, Ehl-i Beyt’ime karşı davranışlarınızdan dolayı sizlereAllah’ın azabını hatırlatmak istiyorum!

204

Page 205: _kuranda Enis Emir

Ey insanlar! Benim tüm mü’minlerden kendi nefislerindendaha evla olduğumu bilmiyor musunuz?” Hazır olanlar yüksek sesleşöyle bağırdılar: “Ey Resulullah! Senin nefsinin bizim nefsimizdenevla olduğunu biliyoruz!” Bunun üzerine peygamber efendimizyanında duran Đmam-ı Ali hazretlerinin kolundan o kadar kaldırdı ki,bazı rivayetlere göre ayakları yerden kesildi. Đkisinin de koltuk altlarıherkese göründü, Hz. Ali’nin ayakları peygamber efendimizin dizhizasına kadar yükseldi. Herkes ikisini şüphesiz bir şekilde gördüğühalde peygamber efendimiz şöyle sözüne devam buyurdu: “Eyinsanlar! Ben her kimin nefsinden evla isem işte bu Ali onunnefsinden daha evladır!” Hz. Ali’yi yere bıraktıktan sonra mübarekellerini havaya doğru kaldırıp şöyle buyurdu: “Ey Allah’ım! Her kimAli’nin velayetini kabul edip severse sen de o kişiyi kabul et ve sev.Ey Allah’ım! Her kim Ali’yi kabul edip yardımcı olursa sen de onayardımcı ol ve her kim onu inkâr edip düşman olursa sen de onadüşman ol; her kim Ali’yi severse sen de onu sev; her kim Ali’yiküçük düşürmek isterse sen onu küçük düşür ve nereye dönerse hakkıAli ile daima beraber kıl!” Peygamber efendimiz sonra üç defa şöylebuyurdu: “Ey insanlar! Tebliğ ettim mi?” Herkes birden dedi ki:“Evet, tebliğ ettin ey Resulullah!” Peygamber efendimiz de şöylebuyurdu: “Ey Rabbim! Sen şahit ol!” Bunun üzerine Đmam-ı Alihazretlerine ilk bey’at eden Ömer bin Hattab ve Ebu Bekir bin EbiKuhafe olmuştur. Ömer dedi ki: “Sana kutlu olsun, sana kutlu olsuney Ebu Talib’in oğlu Ali! Bugün benim ve tüm mü’minlerin Mevla’sıolarak sabahladın!” Bazı rivayetlere göre bu bey’at merasimi üç günkadar sürmüştü. Önce erkekler ve sonra kadınlar birer birer bey’atetmişlerdi. Bu ayetin inişinden ve Đmam-ı Ali’nin velayetinintebliğinden hemen sonra Maide suresinin üçüncü ayeti inmişti, şanıyüce olan Allah buyurdu ki: “… Bugün dininizi kemale erdirdim,üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak Đslamiyet’ibeğendim…” Bunun üzerine de Resulullah da (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Dinin kemaline, nimetin tamamlanmasına ve kardeşim Ali’ninvilayetinin tebliğinden Allah’a şükürler olsun!”

Đlk önce bu iki ayetin Ğadir-u Humm gününde Đmam-ı Alihazretleri hakkında indiğini muteber kitaplarında zikreden bazı Sünnialimlerini saymak istiyoruz:

1- Hafız Ebu Cafer Muhammed bin Cerir et-Taberi2- Hafız ibn Ebu Hatim el-Hanzaliyyu er-Razi3- Hafız Ebu Abdullah el-Muhamili

205

Page 206: _kuranda Enis Emir

4- Hafız Ebu Bekir el-Farisi eş-Şirazi5- Hafız ibn Marduveyh6- Hafız Ebu Đshak es-Sa’alabi en-Nişaburi7- Hafız Ebu Nu’aym el-Đsfahani8- Hafız Ebu’l Hasan el-Vahidi en-Nişaburi9- Hafız Ebu Said es-Sicistani10- Hafız el-Hakim el-Haskani Ebu’l Kasem11- Hafız Ebu Kasem ibn Asakir eş-Şafii12- Ebu’l Feth en-Natanzi13- Ebu Abdullah Fahreddin er-Razi14- Hafız Đzzuddin er-Ras’aniyyu el-Hanbeli15- Şeyh’ul Đslam Ebu Đshak el-Hamveyni16- Seyyid Ali el-Hamdani17- Nureddin ibn Sabbağ el-Maliki el-Mekki18- Celaluddin es-Suyuti eş-Şafii19- Seyyid cemaluddin eş-Şirazi20- Seyyid Şihabuddin el-Alusi21- Kadı eş-Şevkani22- Ebu Muzaffar Sıbt ibn ec-Cevzi el-HanefiŞimdiye kadar saydıklarımız sadece ayetlerin mevzuu

hakkında kitaplarında açıklama yapanlardır. Ğadir-u Humm hadisininakledenlerin sayısı yüzü aşmakta olup sadece ashaptan olmak üzere110 kişi bu hadisi sahih olarak kendisinden sonrakilere aktarmıştır.Ğadir-u Humm hakkında özel olarak Sünni alimleri tarafından kitaplarderlendiğini bir daha hatırlatmak isteriz. Bütün bu açıklığa rağmenbazı alimler bu hadiseden Mevla sözünü ancak “dost” olarakanlamaya ve anlatmaya çalışmışlar ve ne yazık ki halen deçalışmaktadırlar. Önce Mevla sözünün “dost” olarak anlaşılmasıhadisenin gerçekleştiği ortama yakışmayacağı her aklıselim insanamefhumdur. Nitekim öğlen sıcağında onbinlerce insanı sadece Hz.Ali’nin onların dostu olduğunu söylemesi için peygamber efendimizingirişimde bulunduğunu söylemek ne akla ne de peygamberefendimizin yüce ahlakına sığar. Đnananların birbirine karşı dostolmaları gerektiğini zaten Kur’an-ı Kerim açık bir şekilde ifadebuyurmuştur. Bundan ötürü peygamber efendimizin bu özel dostluğuHz. Ali’ye atfetmiş olması hiçbir mantığa sığmaz. Çünkü bununla otopluma sadece eziyet edilmiş olur. Fakat Đlahi bir emrin gerekçesi ileen mühim olan vilayet meselesini açıklamak elbette yerindedir. Hattane kadar sıcak olursa olsun. Çünkü ümmetin ayakta durabilmesi için

206

Page 207: _kuranda Enis Emir

bir başkana devamlı ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaç, Allah’ın vepeygamberi tarafından en güzel bir şekilde giderilebileceği hakkındada bizim hiçbir şüphemiz yoktur. Şanı yüce olan Allah, Kur’an-ıKerim’in birçok yerinde çoğunluğunun inanmadığını ve çoğununsadece inanmış olarak göründüğünü açık açık belirtmişken,peygamber efendimizin böyle bir durumda olan ümmetini başıboşbırakması asla düşünülemez. Nitekim içlerinde ne kadar münafığın dabulunduğunu düşünürsek, elbette öyle bir toplumun eline seçim hakkıverilmesi ancak münafıkların işine yarayabilirdi. Bundan Allah’ı vepeygamberini tenzih ederiz. Çünkü kendileri kullar üzerinde Rauf veRahim’dir. Ğadir-u Humm gününde ashabın içinde şairliği ile meşhurolan Hassan bin Sabit, peygamber efendimizden müsaade isteyip,şöyle bir şiir inşat etti:

“Humm denilen gölde peygamberleri, o günde münadioldu duy onu…

Ey Ali kalk, ben seni benden sonra imam ve hadi kıldım verazı oldum.”

Hassan’ın bu şiiri meşhur olup, Ğadir-u Humm mevkiindesöylendiği de sahihtir. Şiiri aynen kitaplarında nakleden muteberSünni alimleri şunlardır:

1- Hafız Harkuşi Ebu Sa’d “Şeraf-ul Mustafa” adlı kitabında2- Hafız ibn Marduveyh el-Đsfahani “Hadis” kitabında3- Hafız Ebu Abdullah el-Merzabani Muhammed bin Umran

el-Horasani “Markat eş-Şi’ru” kitabında4- Hafız Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Ma nuzila minel-Kur’an fi

Ali” adlı kitabında5- Hafız Ebu Sa’id es-Sicistani “El-Velayatu” adlı kitabında6- Ahtab Hutba-i Huvarezmi el-Maliki “El-Manakib” adlı

kitabında7- Hafız Ebu’l Feth en-Natanzi “Hasais” adlı kitabında8- Ebu Muzaffar Sıbt ibn Cevzi el-Hanefi “Tezkire” kitabında9- Sadr el-Huffaz el-Kenci eş-şafii “Kifayat-ul Talib”

kitabında10- Şeyh’ul Đslam Sadruddin el-Hammeviyi11- Hafız Cemaluddin Muhammed bin Yusuf ez-Zarendi

Şemsuddin el-Hanefi “Nazmu durer es-Samtayn”12- Hafız Celaluddin es-Suyuti “El Đzdihar…” kitabında13- Şeyh Tacuddin ibn Mektum el-Hanefi “Tezkire” kitabında.

207

Page 208: _kuranda Enis Emir

Hassan bin Sabit’in şiirinden belli olduğu gibi peygamberefendimiz Ğadir-u Humm gününde Đmam-ı Ali hazretlerini ümmetinehadi ve imam olarak kendisinden sonra vasiyet etmiştir. Bu hadiseyiönceden de belirttiğimiz gibi 110 sahabe, 84 tabiin ve hadis ehlinden360 zat nakletmişlerdir. Hadisin bu kadar geniş ve açık bir şekildetanınmış olması onun ehemmiyetini göstermeye yeterlidir. O gündeyapılan bey’at, Đmam-ı Ali için dost anlamından ziyade olduğunugöstermeye yeterlidir. Dostluk üzerine bey’at edildiğini tarihin hiçbiryerinde görmek mümkün değildir. Bey’atın anlamını biraz dahaaçıklığa getirmek istiyoruz. Bey’at, gösterilen şahsa el sıkarak veyaelini öperek onun hâkimiyetini ve ona karşı olan itaati simgeleyenmerasimdir. Ona bey’at edilen kişi tek anlamı ile bey’at eden kişininemir sahibi olmasıdır. Buradaki bey’at ancak o kişinin hâkimiyetinikabullenmek için yapılan açık ve herkesin takip ettiği biryeminleşmedir. Zaten bu bey’ati takip eden bizzat peygamberefendimiz olmuştur. Dünya çapında meşhur olan Ebu CafarMuhammed bin Cerir et-TABARĐ “El-Vilayetu" adlı kitabında Ğadir-u Humm gününde Đmam-ı Ali’ye yapılan bey’ati anlatırken, bey’atinuzun sürmesinden dolayı öğlen ve ikindi namazının, akşam ve yatsınamazının birer vakitte kılındığını anlatmıştır. Bütün ashap baştaolmak üzere Ebu Bekir, Ömer, Osman, Talha ve Zübeyr bey’ata ilkkoşanlardandı. Daha sonra Muhacir ve Ansar ve son olarak dakadınlar hepsi Đmam-ı Ali hazretlerine bey’at ettiler. Bu muhteşemolayın peygamber efendimizin, ümmetine sadece Đmam-ı Ali’nin dostolduğunu bildirmesi için gerçekleştiğini düşünmek elbette akıl vemantıktan ve tarihi gerçekten çok uzak olur. Bu durumda ümmetin bubey’ate nasıl sadık kalmaması sorusu akla gelirse, bunun cevabınıKur’an-ı Kerim ve sahih hadis-i şeriflerden vermek istiyoruz. Şanıyüce olan Allah şöyle buyurdu: “Yoksa insanlar; inandık,demeleriyle bırakılıvereceklerini ve kendilerinindenenmeyeceklerini mi sandılar?” (Ankebut Suresi: 2). Yine şöylebuyurmuş: “Bir de fitneden sakının ki; içinizden yalnızzulmedenlere erişmekle kalmaz…” (Enfal Suresi: 25). Bu ayettenbelli olduğu gibi fitneler sadece zalimlere şumul eden bir özellikdeğildir aynı zamanda iman edenlerin içine de sızabilen bir hastalıktır.Yine şöyle buyuruyor: “Her nefis, ölümü tadıcıdır. Bir imtihanolarak sizi iyilik ve kötülükle deneriz. Sonunda bizedöndürüleceksiniz.” (Enbiya Suresi: 35). Bu ayeti kerimeden deanlaşıldığı gibi insanlar iyilik ve kötülük ile imtihan edileceklerdir.

208

Page 209: _kuranda Enis Emir

Peygamber efendimizin vasiyeti de bu ümmetin en büyükimtihanlarından biridir. Yine şöyle buyurdu: “Bu, seninimtihanından başka bir şey değildir. Onunla dilediğini de hidayetegötürürsün…” (A’raf Suresi: 155). Bu gibi ayetlerle örnekleriçoğaltmak mümkündür lakin bu ve önceki ümmetlerin hidayeteerdikten sonra dalalete girdiklerini beyan eden daha nice ayetlervardır. Sorulabilir ki; Ebu Bekir ve Ömer gibi peygamber efendimizeyakın görünenlerin verdikleri sözü yerine getirmemeleri nasıldüşünülebilir? Bunun cevabı yine Kur’an-ı Kerim’de mevcuttur. Şanıyüce olan Allah önceki toplumlardan bizlere örnekler vermişti,buyurdu ki: “Andolsun ki biz apaçık, sizden önce geçenlerdenmisaller ve takvaya erenler için de öğütler indirdik.” (Nur Suresi:34). Başka bir yerde şöyle buyurdu: “Böylece bunları sonrakiümmetlere bir ibret, bir misal kıldık.” (Zuhruf Suresi: 56). Sayınokuyucularımıza önceki ümmetlerden bir örneği sunup, o zamankiihtilafın ve bu ümmetin içine düştüğü ihtilafın ne kadar benzerolduğuna işaret etmek istiyoruz. Musa (a.s.) Sina dağına Rabbi ilebuluşmaya çıktığında kavminin üzerine kardeşi Harun’u (a.s.) halifeolarak bırakıp gitmişti. Bu olay Kur’an-ı Kerim’in Ta-Ha suresindeşöyle anlatılmış: “Ey Musa, seni kavminden daha çabuk gelmeyesevk eden nedir? Dedi ki: Onlar izim üzerindedirler. Rabbim,hoşnut olman için sana çabucak geldim. Buyurdu: Doğrusu biz,senden sonra kavmini sınadık ve Samirri de güzel bir vaattebulunmadı mı? Uzun bir zaman mı geçti aradan, yoksaRabbinizin gazabına uğramak istediniz de mi bana verdiğinizsözden caydınız? dedi. Onlar: Sana verdiğimiz sözden kendibaşımıza caymadık. O kavmin ziynet eşyasından bize yüklerdolusu taşıtıldı ve biz onları (ateşe) attık. Samirri de aynı şekildeattı, dediler…” (Ta-Ha Suresi: 83-87). Bu ayetlerden anlatmakistediğimiz şudur: Musa (a.s.) iman etmiş kavmini ancak kırk günyalnız bıraktığında, onların üzerine kardeşi Harun’u (a.s.) halife olarakvasiyet ettiği halde kavmi, kendisini Müslüman olarak gösterenmünafık Samirri’nin oyununa gelmişlerdir. Musa’nın (a.s.) kavmi birpeygamberin huzurunda dini terk edip bir puta tapmaya başlamıştı.Peygamber efendimizin ümmeti de aynı hataya düşmedi mi?Peygamber efendimiz Đmam-ı Ali hazretlerinin kendisine Harun’unMusa’ya olan menzilesinde olduğunu sahih bir şekilde buyurmuştur.Peygamber efendimiz, Ğadir-u Humm gününde bütün ashaptan Đmam-ı Ali’nin imameti ve halifeliğine dair bey’at almıştı. Bütün bunlara

209

Page 210: _kuranda Enis Emir

rağmen tarihte neler oldu? Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ebu Ubeydebin Cerrah, peygamber efendimizin Usame’nin komutanlığı altındagönderdiği askerin içinde bulunması gerekirken, onlar Medine’yegiriyor ve peygamber efendimizin vefatından hemen sonra halifeliğeel koyuyorlar. Bu olayların etraflı beyanına girmiyoruz. Fakat tarihinverdiği açık delillere göre Ebu Bekir ve Ömer gibi ashabın ilerigelenlerinin Medine’de değil Usame’nin ordu karargâhındabulunmaları gerekmektedir. Bu, tam tersine oluyor, onlar peygamberefendimizin emrine muhalif olarak Medine’ye geri dönüyor vehalifeliğin sahibine verilmesini engellemeye girişiyorlar. Đmam-ı Alibaşta olmak üzere bütün Ehl-i Beyt Ebu Bekir’in halifeliğini kabuletmiyorlar. Peygamber efendimizin hakkında: “Kızım Fatime bendenbir parçadır, onu üzen beni üzer!” diye buyurduğu Hz. Fatime vefatedene dek Ebu Bekir’e bey’at etmemiştir. Onun hakkında peygamberefendimiz şöyle buyurmuştu: “Ey Fatime! Allah, senin rızana rıza vesenin gazabına gazap gösterir!” Bu, sahih bir hadistir. Bütün bugerçeklere rağmen Ebu Bekir’in halifeliğini meşru ve gerektiği gibiyerine gelmiş göstermek isteyenleri vicdan hürriyeti ve adalete davetediyoruz. Bu ümmetin Samirrilerini artık tanıyalım. Samirrilerinyaptıkları putları artık terk etmenin zamanı gelip, geçmek üzeredir.Şanı yüce olan Allah, bizlere önceki ümmetlerin hatalarını Kur’an-ıKerim’de sadece okuyup hikâye gibi teselli olmamızı istemiş değildir.Şanı yüce olan Allah, önceki ümmetlerin misallerini düşünelim diyezikretmiştir. Bu meseleyi meşhur Sünni âlimlerinden Gazali’nin “Sırr-ul Alemeyn” adlı kitabından alıntıları aynen naklederek, sayınokuyucularımızın idrakine bırakıyoruz, Gazali diyor ki: “PeygamberinĞadir-u Humm günündeki bey’ati duyulduğu halde onlar (Ebu Bekir,Ömer ve ortakları) bayrakların dalgalanması, atların şahlanmasısevdasına uyup vermiş oldukları sözlerini arkalarına attılar!”Peygamber efendimizin sahih olan bir hadisi şerifi de ümmetin halineen güzel beyan edenlerden biridir, buyurdu ki: “Önceki toplumlarıngeçtikleri yoldan geçeceksiniz! Onların yaptıklarını ve düşmüşolduklarına düşmeyeceğinizi mi sandınız?” Buna benzer hadisleriSahih-i Buhari ve Müslim’de yeterince bulmak mümkündür. Bilenleresöylediklerimiz hiç de yabancı değildir. Bilmeyenler ise kıyametgününde bilmediklerinden dolayı azabı tadacaklar ve onlarıaydınlatmayanlardan hesap soracaklardır. Allah, hepimizi aydınlığasabit kılsın.

Allah’ın yardımı ile Maide Suresi burada bitti.

210

Page 211: _kuranda Enis Emir

En’am Suresi

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hayır, öteden beri gizleye geldikleri şeylerle karşılarına

çıktık. Eğer geri döndürülselerdi yine kendilerine yasaklananşeylere döneceklerdi. Doğrusu onlar, yalancılardır.”

Sahabenin büyüklerinden Cabir bin Abdullah el-Ansarihazretleri anlatıyor:

Bir gün mü’minlerin emiri Ali’nin Kufe’nin dışına doğruçıktığını gördüm. Onu, gittiği yere takip ettim. Baktım ki Yahudilerinmezarlığına vardığında orta kısmına doğru gitti ve orada durarakyüksek sesle şöyle bağırdı: “Ey Yahudiler, ey Yahudiler!” Yahudilerinmezarlarının derinliklerinden şöyle bir ses geldi: “Buyurun emret,emrine hazırız efendimiz!” Mü’minlerin emiri Ali şöyle buyurdu:“Tattığınız azabı nasıl görüyorsunuz?” Yahudiler dediler ki: “Harun’akarşı çıktığımızdan ve bizim gibi sana da karşı çıkanlar kıyametgününe kadar hep azabın içinde olacağız!” Bunun üzerinemü’minlerin emiri Ali öğle haykırdı ki, sanki gökler yerin üzerinedüşecekti, ben de gördüğümüz azametinden yüz üstü yere düştüm.Kendime geldiğimde, mü’minlerin emiri Ali kırmızı yakuttan birtahtın üzerine oturmuş, başında cevherden bir taç, üstünde yeşil ve sarıhulleler vardı. Yüzü ay gibi parlıyordu, ona dedim ki: “Ey efendim!Bu senden gördüğüm azim bir mülktür!” Mü’minlerin emiri Alibuyurdu ki: “Ey Cabir! Bizim mülkümüz, Davut’un oğlu Süleyman’ınmülkünden daha azimdir!” Bunun üzerine ikimiz beraber Kufe’ye geridöndük. Kendisi mescidin içine girdiğinde onun arkasından ben demescide girdim. Mescide girerken şöyle dediğini duydum: “Allah’ayemin olsun ki, bunu yapmayacağım! Allah’a yemin olsun ki, buisteğiniz hiçbir zaman olmayacaktır!” Ben ona dedim ki: “Eyefendim! Kiminle muhatap oluyorsun ki, seninle birinin konuştuğunugöremiyorum!” Bana buyurdu ki: “Ey Cabir! Cehennemin bir yeribana göründü, orada birinci ve ikinciyi* gördüm. Kendileri ateşten birtabutun içinde azap görüyorlardı, ikisi bana hitaben dediler ki: Ey

211

Page 212: _kuranda Enis Emir

Hasan’ın babası! Ey mü’minlerin emiri! Bizleri dünyaya bir daha gerigönder ki, senin faziletini ve vilayetini kabul edip, ikrarda bulunalım!Ben de onlara dedim ki: Allah’a yemin olsun ki, bunu yapmayacağım.Allah’a yemin olsun ki, bu istediğiniz hiçbir zaman olmayacaktır!”Bunun üzerine mü’minlerin emiri Ali şu ayeti okudu: “… Eğer geridöndürülselerdi yine kendilerine yasaklanan şeylere döneceklerdi.Doğrusu onlar, yalancıdırlar.” Bana hitaben buyurdu ki: “Ey Cabir!Bir peygamberin vasisine muhalefet eden herkes Allah tarafındankıyamet gününde hesaba kör olarak çağrılacaktır!”

* Birinci ve ikinci rumuz olarak Ebu Bekir ve Ömer hakkındakullanılmıştır. Birinci Ebu Bekir’dir ve ikincisi ise Ömer’dir.

82. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đman edenler, imanlarını zulüm ile bulaştırmayanlar, işte

onlaradır emniyet. Ve onlar hidayete ermiş olanlardır.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Gerçekten iman edenler, peygamber efendimizin Ali’nin

vilayeti hakkında getirdiğini kabul eden kişilerdir. Bu kişiler Ali’ninvilayetini birincinin ve ikincinin vilayeti ile karıştırmazlar! Ali’ninvilayetini başkalarının vilayeti ile karıştırmak; imanın zulüm ilebulaşması demektir!”

89. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar; kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik

verdiklerimizdir. Şimdi bunlar (ümmet), onları tanımayıp daküfrederlerse; biz, onu inkâr etmeyen bir kavmi buna vekilkılmışızdır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:

212

Page 213: _kuranda Enis Emir

“Ümmet, peygamberin getirdiğine karşı küfre saparsa onlarıdoğru yola davet edecek, temiz ve sabit olan Ehl-i Beyt’ini ve onlarınzürriyetlerini buna vekil kılmıştır. Peygamberlerin tüm getirdiklerini,samimi ve sahih bir şekilde Ehl-i Beyt’in alimleri devamettireceklerdir!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Yıldızlar Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’idir. Ehl-i Beyt’i

Muhammed yıldızlar gibidir, ne zaman biri göçerse yerine başkasıgelir!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Yıldızlar yeryüzünde yaşayanlar için denizlerde kaybolup yok

olmamaları için kurtuluştur. Ehl-i Beyt’im ise ümmetimin ihtilaflaradüşmemesi için lazım olan kurtuluştur. Eğer Arap kabilelerinden birisiEhl-i Beyt’ime karşı muhalif olursa, şüphesiz o kabile şeytanınhizbinden olmuştur!”

Böyle açık ifadeleri ihtiva eden sözlere eklenecek bir şeyyoktur. Ehl-i Beyt imamları bu ümmetin ihtilaflara düşmemesi için enbüyük kurtuluş yoludur. Bu yoldan şaşanlar şeytanın hizbiolmuşlardır. Şeytanın da insanlara düşman olduğunu düşünürsek, buümmetin birbirine neden düşman olduğunu hemen anlarız.

122. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ölü iken dirilttiğimiz ve insanlar arasında yürüyebileceği

bir nur verdiğimiz kimse; karanlıklarda kalıp ondan çıkamayankimse gibi midir hiç? Đşte böyle, kâfirlere işledikleri süslügösterilmiştir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ölü olandan maksat; hak imamı tanımayan kişidir. Hak

imamı tanıyanla tanımayan hiç bir olur mu? Hak imam Ali bin EbiTalib’tir. Bizleri tanımayan insanlar da karanlıklarda kalıp ondançıkmayan kimselerdir!”

213

Page 214: _kuranda Enis Emir

149. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Üstün ve mükemmel huccet Allah’ındır. Eğer O,

dileseydi hepinizi birden hidayete kavuştururdu.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Gök ve yeryüzü arasında üstün ve mükemmel olan huccet

bizleriz!”Đnsanların onlardan muhakkak sorulacakları Ehl-i Beyt

imamlarıdır. Şanı yüce olan Allah’a karşı hiçbir insan huccetgetiremeyecektir. Nitekim Allah, peygamberi ile bizlere O’nunhuccetlerini tanıtmış ve onlara bağlanmamızı da vasiyet etmiştir. Busebeptendir ki, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sırat köprüsündengeçen herkes Ali’nin vilayetinden sorulacaktır!” Đşte ancak sorulacakolan imam ve imamlar insanların üzerine Allah’ın hucceti olabilirler.Sorulmayacak bir şeyi insan kendisine huccet edinirse dinden hiçbirnasip almamış demektir. Nitekim din, ancak Allah’ın göstermişolduğu huccetleri ile belli olur.

153. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve şüphesiz ki bu; benim dosdoğru yolumdur. Ona hemen

uyun. Başka yollara uymayın ki; sonra sizi O’nun yolundanayırır. Đşte, sakınasınız diye bunları emretti.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın yolu bizleriz! Her kim bu yoldan şaşarsa şüphesiz

olarak küfre sapmıştır!”

214

Page 215: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’a yemin olsun ki, ona uyulması gereken Allah’ın

dosdoğru yolu Ali’dir! Kendisi sırat ve mizandır!”Yine Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın yolundan maksat; Ali’nin ve geri kalan vasilerin

(oniki) imamın velayetidir. Ona hemen uyun, emrinden maksat;hemen Ali bin Ebi Talib’e uyun demektir. Başka yollara uymayınemrinden maksat da; birinci ve ikincinin velayetlerine uymayın çünküonlar sizleri O’nun yolu olan Ali’den ayırırlar, demektir!”

Bir gün Resulullah (s.a.v.) ashabı ile beraber otururken,Đmam-ı Ali hazretlerine işaret ederek ashabına şöyle buyurdu:

“Bu, benim dosdoğru yolumdur, ona hemen uyun!”Şanı yüce olan Allah kendisinin dosdoğru yolunu konuşan bir

imam kılmıştır ki, insanlara doğruyu şüpheye düşmeyecekleri birşekilde anlatsın. Dosdoğru yolu kitap olarak kabul etmek akıl vemantıktan uzaktır. Elbette Kur’an-ı Kerim dosdoğru olan yoldur lakinbu yolu anlatanlar doğru değilse o zaman ne olacak? Neyin doğru olupolmadığını herkes seçmediğine göre, bu işi ancak Allah’ın seçtiği birzatın yapması gerekmektedir. Nitekim o zat şüphesiz olarak doğruyuanlatandır. Allah’ın seçtiği ile insanların seçtikleri hiç bir olabilir mi?Şanı yüce olan Allah, Kur’an-ı Kerim’i ona indireceği kulunu seçtiğigibi o ümmeti ondan sonra dalaletten koruyacak kişiyi de seçmiştir.Kamil olan Kur’an-ı Kerim’i kâmil olmayanların tam manası ileanlamaları nasıl mümkün olabilir? Đnsan kendisinin bilmediğini doğruolarak nasıl başkalarına anlatabilsin? Đşte bu hususta şanı yüce olanAllah, ayette: Bu, benim dosdoğru yolumdur, diye işaret buyurarakdoğru yolun hazır olduğuna, görünüp bilindiğini ifade buyurmuşlardır.Sadece ilahi kitapların dosdoğru yol olduklarına inanmak, öncekiümmetlerin hatasına düşmeye benzer. Önceki ümmetler kendilerindensonra çıkan ümmetlerin kitaplarını tanımamıştır. Ne zaman ki, birpeygamber gelip o kitabı anlatmışsa işte o zaman daha kolay birşekilde iman etmişlerdir. Peygamberlerden sonra onların vasileri bubeyan işini yüklenmişlerdir. Her peygamberin ümmetinde dini işleriniyürütecek bir vasisi vardır. Önceki ümmetlerde olduğu gibi buümmette de aynıdır. Fakat şeytanın oyununa gelenler bunu halenanlamak istemiyorlar. Vasiyet etmeyen hiçbir peygamber yoktur.Bunun aksi görüşünü savunanlar Allah’ın kitabından hiçbir delilesahip olmadıkları gibi hiçbir hadise de sahip değillerdir. Konuşan birdoğru yol, elbette susan doğru yoldan daha önemlidir. Đmam natıktır

215

Page 216: _kuranda Enis Emir

kitap ise samittir. Đsa’nın (a.s.) vasiyet ettiği gibi hareket edilseydi,onun göstermiş olduğu vasiye uyulsaydı, Đncil’in tahrif edilmesimümkün olabilir miydi? Peygamber efendimizin zamanına kadarsamit olan Đncil’i koruyan natık imamlar olsaydı, o Đncil hiç değişirmiydi? Avrupa’da meşhur bir söz vardır: “Kâğıt sabırlıdır!” Yani,kâğıda ne yazılırsa, kâğıt onu taşır. Đmam ise bu durumda farklıdır.Onu kimse aklından değiştiremez. Nitekim o Allah’ın seçtiği kişidir.Orada Allah’ın isteğine değişim getirebilecek hiçbir güç yoktur.

158. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar hala kendilerine meleklerin gelmesini yahut

Rabbimin gelmesini veya Rabbinin ayetlerinden birinin gelmesinimi bekliyorlar? Rabbinin ayetleri geldiği gün; kişi daha öncedeninanmamış veya imanından bir hayır kazanmamışsa imanı ona(son anda) hiç fayda vermez. De ki: Bekleyin, doğrusu biz debekleyenlerdeniz.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetler, Ehl-i Beyt imamlarıdır! Gelmesi beklenen ayet ise

Mehdi’dir (a.s.). Kişi, Mehdi’ye zuhurundan önce inanmamışsa,Mehdi’nin kılıç ile zuhur ettiğinde ona inanması hiçbir faydavermeyecektir. Hatta o kişi Mehdi’nin ecdadına iman etmiş olsa bile,hiçbir faydası olmayacaktır!”

Đmam-ı Mehdi’nin (a.s.) zuhuruna dek ona inanmayan kişilerinson anda ona inanmaları elbette faydalı olmayacaktır. Unutulmamasıgerektir ki, Mehdi (a.s.) Ehl-i Beyt imamlarının son imamıdır. Kendisison zamanda Đsa (a.s.) ile zuhur edip, insanları imana davet edecektir.Gerçekten iman edenler onu gördüklerinde hemen inanacaklardır.Şimdi ona iman etmeyenler ancak onun kılıcı ile imana geldiklerindebu iman onlara hiçbir fayda vermeyecektir.

216

Page 217: _kuranda Enis Emir

159. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dinlerini parça parça edenler, bölük bölük olanlar yok

mu? Senin onlarla hiçbir alakan yoktur. Onların işi ancak Allah’akalmıştır. Sonra O, ne yaptıklarını onlara haber verecektir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Dinlerini parça parça edenler, bölük bölük olanlar,

mü’minlerin emiri Ali’yi terk edenlerdir!”Đmam-ı Ali şöyle buyurdu:“Allah’a andolsun ki, bu halk dinini terk etmiştir!”Peygamber efendimizin vefatından sonra halkın vermiş olduğu

ahde sadık kalmaması ile ümmet parça parça ve bölük bölük dindenayrıldı. Bu anlamda din, mü’minlerin emiri Hz. Ali’dir. Ümmet deĐmam-ı Ali hazretlerini peygamber efendimizin vefatından sonraçoğunluk olarak terk etmişti. Din ancak imam ile tanınır. Đmamsız birdin başsız bir insana benzer. Đmamlık da herkesin işi değildir.Peygamber efendimiz sahih olan bir hadisinde şöyle buyurdu:“Halifeler (imamlar) benden sonra onikidir, hepsi de Kureyş’tendir!”Bu sahih hadise göre Ehl-i Beyt’in oniki imamından başkalarısöylenmiş değildir.

160. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kim, bir iyilikle gelirse; ona, onun on katı vardır. Kim de

bir kötülükle gelirse; o, ancak misliyle cezalandırılır. Ve onlarahaksızlık edilmez.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:

217

Page 218: _kuranda Enis Emir

“Đyilik bizim sır olan hadisimizi ehli olmayana karşıgizlemektir. Kötülük ise bizim sırrımızı herkese yaymaktır!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Bizim velayetimiz ile iyilik edenlere on katı verilecektir. Kim,

başkalarımızdan bir kötülük ile gelirse ancak onun misliylecezalandırılacaktır!”

Başka bir rivayet de şöyledir:“Đyilik bizim velayetimiz ve sevgimizdir. Kötülük ise bize

karşı olan düşmanlık ve buğzdur!”

161. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Şüphesiz Rabbim, beni dosdoğru yola iletti. Halis

muvahhid olan Đbrahim’in dinine. Đbrahim hiçbir zaman müşrikdeğildi.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Biz ve şiamızdan başka bir ümmetin içinde Đbrahim’in

dosdoğru dinine mensup hiç kimse yoktur!”Đmam-ı Hüseyin hazretleri şöyle buyurdu:“Biz ve şiamız Đbrahim’in milleti üzereyiz. Geri kalan insanlar

bu milletten uzaktır!”

Allah’ın yardımı ile En’am Suresi burada sona erdi.

218

Page 219: _kuranda Enis Emir

A’raf Suresi

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar bir hayâsızlık (kötülük) yaptıkları zaman: Biz

atalarımızı da onun üzerinde bulduk. Allah da bize onu emretti,dediler. De ki: Allah; hiçbir zaman hayâsızlığı emretmez. Siz,bilmediğiniz şeyi Allah’a karşı mı söylüyorsunuz?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin ashabından Muhammedbin Mansur anlatıyor:

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine bu ayeti kerimeninhakkında sordum. Bana cevaben buyurdu ki: “Zinayı, sarhoş ediciiçkileri veya herhangi bir haramı Allah’ın emrettiğini iddia eden birkişiyi şimdiye kadar gördün mü?” Ben dedim ki: “Hayır görmedim.”Đmam bana buyurdu ki: “Öyleyse Allah’ın emrettiğini iddia ettikleriharamlar nedir?” Ben dedim ki: “Allah’ın velisi bunu daha iyibilirler.” Đmam buyurdu ki: “Allah’ın emrettiğini iddia ettiklerikötülük, hakkı ve makamı olmadığı halde bu toplumun başına imamolarak geçmesini Allah’ın emrettiğini söylemeleridir! Şanı yüce olanAllah, bu söylediklerini onlara geri çevirip, Allah’a yalan isnatettiklerini ve bu iftirayı da hayâsızlık olarak adlandırdı!”

Burada Đmam-ı Ali’nin yerine geçenlerin Allah tarafındanemredildiklerini söyleyenlere karşı hayâsızlık ettikleriaçıklanmaktadır. Elbette peygamber efendimizin ve böylece Allah’ınemrettiği kişiyi terk edip, Allah’ın istemediği kişiyi Allah emretmişgibi göstermek hayâsızlığın en büyüğüdür.

219

Page 220: _kuranda Enis Emir

29. Ayetin ve te’vili ve tefsiri:“De ki: Rabbim, adaleti emretti. Her secde yerinde

yüzlerinizi ona doğrultun…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Yüzlerinizi Ehl-i Beyt’e doğrultunuz!”Şanı yüce olan Allah her yerde mevcuttur. Allah’ın yönleri ise

çoktur, bunlar peygamberleri ve onların vasileridir. Her kim Ehl-iBeyt imamlarına doğru yüzünü yöneltirse şüphesiz olarak Allah’adoğru yüzünü çevirmiş olur. Nitekim kendileri Allah’a dosdoğrugötüren yönlerdir. Kendileri Allah’ın kapılarıdır. Allah’a varmakisteyen ancak onlarla erişebilir.

33. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Rabbin, açığıyla, gizlisiyle tüm hayâsızlıkları

(kötülükleri) haram kılmıştır…”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Kur’an-ı Kerim’in açık ve gizli manalı ayetleri vardır.

Allah’ın her haram kıldığı şey açıktır lakin bunların gizli kalantarafları ile zalim olan imamların ta kendileridir. Allah’ın her helalkıldığı şey açıktır lakin gizli kalan tarafı ise Ehl-i Beyt imamlarının takendileridir. Allah, Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Beyt imamlarını en güzelbir şekilde adlandırdı. Fakat onların makamını zorbalık ile işgal edenzalim imamların adlarını O’na en düşman olanların adları ile zikretti!”

Şanı yüce olan Allah, Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Beytimamlarını o kadar güzel adlarla rumuz halinde zikretmiştir ki, sayılarıyüzleri bulur. Onların düşmanlarını öyle kötü adlar ile andı ki, herAllah’ın düşmanını zikrettiği zaman onları kastetmiştir. Ehl-i Beyt

220

Page 221: _kuranda Enis Emir

imamlarının güzel adlarından bir kaçını sayalım: Adalet, ihsan,Allah’ın yüzü, Allah’ın eli, terazi, kıyamet gününün sahipleri, Allah’ınipi… Onların düşmanlarını ise şöyle anmıştır: Tağut, Cıbt, Firavn,Haman, Ebu Leheb, haksızlık, hayâsızlık, kötülük, karanlık, zulüm…

40. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki ayetlerimizi yalan sayıp onlara karşı

büyüklük taslayanlara; işte onlara göğün kapıları açılmaz veonlar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar cennete de girmezler.Biz, suçluları işte böyle cezalandırırız.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Bu ayeti kerime, Cemel savaşında Đmam-ı Ali’ye karşı

savaşanlara işaret etmiştir. Ayette zikredilen deve de onların etrafındatoplandıkları devedir!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Haberleri akıllarında hıfzedenler, Resulullah’ın (s.a.v.) ashabı

ve Ebu Bekir’in kızı Aişe hepsi bilirler ki, Cemel ve Nehrivan’da banakarşı savaşanlar peygamber tarafından lanetlenmişlerdi. Butopluluklar, deve iğne deliğinden geçinceye kadar asla cennetegirmeyecekler!”

Cemel savaşında Đmam-ı Ali hazretlerine karşı Aişe anamız veonun askerleri savaşmıştı. Nehrivan savaşında ise Đmam-ı Ali’ninsaffından ayrılıp, ona karşı duran Hariciler savaşmıştı.

43. Ayetin te’vili ve tefsiri:

221

Page 222: _kuranda Enis Emir

“Ve derler ki: Hamdolsun Allah’a ki; bizi hidayeti ile bunaulaştırdı. Allah hidayet etmeseydi doğru yolu bulamazdık…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde peygamber efendimiz, mü’minlerin emiri

Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamları çağrılacaklar. Yerlerinialdıklarında insanlar önlerinden geçecekler. Onların şiası önlerindengeçtiklerinde: Hamdolsun Allah’a ki; bizi hidayeti ile buna ulaştırdı.Allah hidayet etmeseydi doğru yolu bulmazdık, diyecekler. Yani,Ehl-i Beyt’in velayetinde olduklarından Allah’a şükredeceklerdir!”

44. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Aralarından bir münadi: Allah’ın laneti, zalimlerin

üzerinedir, diye seslendi.”

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde münadi olacak olan benim!”Abdullah bin Abbas hazretleri şöyle buyurdu:“Kur’an-ı Kerim’de Ali’ye (a.s.) ait halkın bilmediği adlar

vardır. Onlardan biri münadidir. Ali, kıyamet gününde şöyle nidaedecek: Benim velayetimi tekzip edip, hakkımı hafife alanlarınüzerine Allah’ın laneti olsun!”

Başka bir rivayette mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleribuyurdu ki: “Dünya ve ahrette münadi olan benim!”

46. Ayetin te’vili ve tefsiri:

222

Page 223: _kuranda Enis Emir

“… A’raf üzerinde her birini simasıyla tanıyan adamlarvardır…”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“A’raf’ın üzerinde biz duracağız. Bize yardımcı olanları

yüzlerinden tanıyacağız. A’raf biziz ki, ancak onu tanıyanlar hakkıylaAllah’ı tanıyacaklardır. A’raf biziz ki, kıyamet gününde şanı yüceolan Allah, bizleri sıratın üstünde herkese tanıtacaktır. Sırattan ancakbizim tanıdıklarımız geçebilecek ve ateşin içine de bizlerin onu inkârettiğimiz ve onun bizi inkâr ettiği girecektir. Şanı yüce olan Allahisteseydi kendi nefsini tanıtırdı. Lakin bizleri kendi nefsinin kapıları,sıratı, yolu ve O’na varılan yüzü olarak kıldı!” Kim, bizimvelayetimizden başka bir velayete tutunur veya başkalarını bizdendaha üstün tutarsa şüphesiz sıratın üstünden cehenneme dökülecektir.Bulanık sulardan içen, tertemiz, berrak Rabbinin emri ile akan, bitmezve kesilmez olan suyumuzdan içenler hiç bir olur mu?”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerinden buyurdu ki:“A’raf üzerinde duracak olanlar bizleriz. Sizlerin kabilenizde

kimin Salih veya kimin kötü olduğunu bildiğiniz gibi, bizimimamlarımız da kimin cennete ve kimin cehenneme gireceğinibileceklerdir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“A’raf üzerinde duracak olanlar Ehl-i Beyt imamlarıdır!”Başka bir rivayette şöyle buyurdu:“A’raf; cennet ve cehennem arasında olan bir yerdir. O yerde

Resulullah (s.a.v.), Ali, Hasan, Hüseyin, Fatime ve Hadice durup, nidaedecekler ki: Bizi sevenler, şiamız neredesiniz? Bunun üzerine onlarısevenler ve şiaları onlara doğru gelecekler. Onları adları vebabalarının adı ile tanıyacaklar. Sonra hepsinin ellerinden tutup,sıratın üstünden cennete geçirecekler!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ey Ali! Sen ve senden sonra gelecek olan vasiler (imamlar)

A’rafsınız. Ancak sizleri tanımak ile Allah’ı tanıyabilecekler. Cenneteancak sizin tanıdığınız ve sizi tanıyan girebilecektir. Cehenneme deancak sizi inkâr edenler ve inkâr ettikleriniz girecektir!”

223

Page 224: _kuranda Enis Emir

69. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah’ın nimetlerini hatırlayın ki; felaha erdirilesiniz.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle dedi:“Allah’ın nimeti bizim velayetimizdir. Bu, insanlara verilen en

yüce nimettir!”

157. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Đşte ona iman edenler, onu ta’zim edenler, ona yardım

edenler ve onunla birlikte indirilen nura tabi olanlar; işte onlar,felaha erenlerin kendileridir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Peygamber efendimiz ile birlikte indirilen nur, mü’minlerin

emiri Ali’dir!”

224

Page 225: _kuranda Enis Emir

Bunu teyit olarak Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed binHanbel’in “Menakib” adlı kitabındaki, Resulullah’ın (s.a.v.) hadisinisunuyoruz:

“Ben ve Ali bir nur idik.”

172. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hani Rabbin; Âdemoğullarının sulbünden soyunu

çıkarmış ve kendilerini nefislerine şahit tutmuş: Ben, sizinRabbiniz değil miyim? demişti? Onlar da demişlerdi ki: Evet, bizbuna şahidiz. Kıyamet günü: Bizim bundan haberimiz yoktudemeyesiniz.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, insanlardan kendisi için rububiyet,

Resulü için peygamberlik, mü’minlerin emiri ve geri kalan Ehl-i Beytimamları için de imamlık sözü almıştı. Sonra onlara buyurdu ki: Ben,sizin Rabbiniz, Muhammed peygamberiniz, Ali emiriniz ve Ehl-i Beytimamları sizin velileriniz değil midir? Dediler ki: Evet. Bazıları dilleriile ve bazıları da kalpleri ile söz vermişti!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Đnsanlar, Ali’nin ne zamandan beri mü’minlerin emiri sıfatını

aldığını bilseydiler, onun faziletini inkâr etmezlerdi. Ali, mü’minlerinemiri sıfatını aldığında Adem ruh ve ceset arasında idi!”

Resulullah (s.a.v.) yanında bulunan ashabına buyurdu ki:“Evin kapısından ilk içeri girecek olan, mü’minlerin emiri,

vasilerin en hayırlısı, insanların içinde ilk Đslam olanı, onların içindeen bilgini ve hilim açısından da en önde gelenidir!” Kapıda bekleyenashaptan Enes bin Malik dedi ki: “Ey Allah’ım! Bu kişiyi benimkavmimden (Ansar’dan) biri kıl!” Biraz sonra kapıdan Ali bin EbiTalib hazretleri içeri girer. Bunu gören Resulullah (s.a.v.) çok sevinipşöyle buyurdu: “Ey Ali! Sen bendensin, ben de sendenim. Benim

225

Page 226: _kuranda Enis Emir

yerime eda eden sensin. Vaat ettiklerimi de yerine getirecek olansensin. Öldükten sonra, yıkayıp mezarıma koyan da sensin. Bendensonra insanlara sesimi duyuran da sensin. Benden sonra insanlarınihtilafa düştükleri konularda açıklık getirecek olan da sensin!”

Resulullah (s.a.v.) zevcesi Ümmü Seleme anamıza şöylebuyurdu:

“Duy ve şahit ol ki; bu Ali mü’minlerin emiri veMüslümanların efendisidir!”

Ashabın büyüklerinden Ebu Zer hazretlerine dediler ki:“Vasiyet etseydin!” Ebu Zer hazretleri buyurdu ki: “Vasiyet ettim!”Dediler ki: “Kime vasiyet ettin?” Buyurdu ki: “Mü’minlerin emirinevasiyet ettim!” Dediler ki: “Osman’a mı?” Buyurdu ki: “Hayır. Lakinhakkıyla mü’minlerin emiri olan Ali bin Ebi Talib’e vasiyet ettim!Kendisi yeryüzünün ve bu ümmetin rabbidir! Şayet onu kaybedersenizyeryüzünde her şeyi inkâr etmiş olursunuz!”

Ashabın büyüklerinden Büreyde bin Husayb hazretlerianlatıyor:

Resulullah (s.a.v.), bana ve geri kalan altı kişiye; içlerinde EbuBekir, Ömer, Talha ve Zübeyr de olmak üzere şöyle emretti: Ali’ye,mü’minlerin emiri olarak selam veriniz (bey’at ediniz)! Hepimiz onamü’minlerin emiri olarak selam verdik, Resulullah da aramızda,hayatta idi!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Mi’raça çıktığımda, dördüncü gökte Cebrail (a.s.) ezan ve

ikameti okudu ve hazır olan tüm peygamberler, sadıklar, şehitler vemelekler toplandılar. Önlerine geçip, namaz kıldırdım. Namazdansonra Cebrail (a.s.) bana dedi ki: Neye şahit olduklarını onlara sor!Sorduğumda bana şöyle cevap verdiler: Allah’tan başka bir ilaholmadığına, senin O’nun resulü olduğuna ve Ali’nin mü’minlerinemiri olduğuna şahit oluruz!”

Hazreti Ali her zaman öğlen vaktinde herkesten önceResulullah’ın (s.a.v.) huzuruna gitmeyi severdi. Bir gün Resulullah(s.a.v.) öğlen vaktinde başını Dıhyat-ul Kelbi’nin bacağına koyup,uyuduğu bir anda Đmam-ı Ali hazretleri oraya dâhil olur. Hz. Ali,selam verip peygamber efendimizin nasıl sabahladığını sorduğundaDıhye dedi ki: “Selam üzerine olsun ey Ali! Resulullah (s.a.v.) hayırile sabahladı ey peygamberin kardeşi!” Đmam-ı Ali dedi ki: “Allahsana biz Ehl-i Beyt’ten hayırlar versin.” Dıhye dedi ki: “Ey Ali! Seniseviyor ve hakkında beslediğim methiyemi sana söylemek istiyorum:

226

Page 227: _kuranda Enis Emir

Sen mü’minlerin emiri; elleri ve ayakları pak olanların önderisin. Sen,peygamberler müstesna Âdemoğullarının seyyidisin. Kıyametgününde hamd bayrağı senin elinde olup, sen ve şian Muhammed(s.a.v.) cennete girersiniz. Seni kabul edip seven kurtuldu ve terk edende hüsrana uğradı. Muhammed’i (s.a.v.) sevenler seni sevenlerdir, onubuğzedenler seni buğzedenlerdir. Bu gibilerine Muhammed’in (s.a.v.)şefaati asla erişmeyecektir. Ey Allah’ın seçtiği! Bana yaklaş daamcanın oğlu Muhammed’in (s.a.v.) başını benden teslim al çünkü senona benden daha hak sahibisin!” Hz. Ali yaklaşıp peygamberin başınıDıhye’nin bacağından eline aldığında, peygamber uyanır ve şöylebuyurur: “Bu konuşmalar ne oluyor?” Hz. Ali olanları anlattığındaResulullah (s.a.v.) şöyle buyurur: Bu seninle konuşan Dıhye değildi,bu Cebrail’dir! Seni, Allah’ın adlandırdığı isim ile andı. Kendisi de,senin sevgini mü’minlerin kalbine işgal edendir ve yine kendisidir kisenin korkulu heybetini kâfirlerin göğsüne ilka edendir!”

Resulullah (s.a.v.) yine şöyle buyurdu:“Ey Ali! Ne mutlu seni sevene ve seni tekzip edip buğzedenin

de vay haline olsun! Ey Ali! Sen, bu ümmet için ilimsin, seni sevenkurtulur ve buğzeden de helak olur! Ey Ali! Ben şehirim sen de onunkapısısın! Ey Ali! Sen mü’minlerin emiri ve ayakları ve elleri pakolanların önderisin. Ey Ali! Senin ve şianın zikirleri dahayaratılmadan önce Tevrat’ta mevcuttur. Aynı zamanda zikriniz veAllah’ın sana verdiği kitap ilmi Đincil’de de mevcuttur. Đncil ehliĐliyya’yı ve şiasını ta’zim ederler fakat onları tanımazlar. Sen ve şianonların kitaplarında zikredilmişsiniz! Ey Ali! Ashabına haber ver ki,onların gökteki zikirleri yerdekinden daha azim ve daha faziletlidir!Bununla sevinsinler ve daha da içtihat etsinler. Senin şian hak vedoğru yol üzerindedir!”

Ashabın büyüklerinden Abdullah bin Abbas hazretlerianlatıyor:

Bir gün Resulullah (s.a.v.) ashabı ile beraber otururken bizedoğru Ali bin Ebi Talib geldi. Ali dedi ki: “Selam üzerine olsun eyResulullah!” Peygamber de ona buyurdu ki: “Sana da Allah’ın selamı,bereketi ve rahmeti olsun ey mü’minlerin emiri!” Ali dedi ki: “Sen sağiken mi ey Resulullah?” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Evet, ben sağolduğum halde. Ey Ali! Geçenlerde ben ve Cebrail sohbet içindeykenyakınımızdan geçip selam vermediğinde Cebrail dedi ki: Mü’minlerinemiri yakınımızdan geçip de acaba niye selam vermedi? Allah’aandolsun ki selam verseydi bizler mutlu olup onun selamını iade

227

Page 228: _kuranda Enis Emir

ederdik!” Hz. Ali dedi ki: “Ey Resulullah! Dıhye ile tenha bir yereçekilip sohbet ettiğinizi gördüğümde sizlerin hadisinizi kesmekistemedim.” Resulullah buyurdu ki: “O Dıhye değil Cebrail idi. Onadedim ki: Ey Cebrail, Ali’yi nasıl mü’minlerin emiri olarakadlandırdın? Cebrail dedi ki: Mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’iniki saffın arasında kılıç sallamasını buyursun, nitekim onun bu halimelekleri sevindirmektedir! Đşte böylece Allah gökte onun adınımü’minlerin emiri olarak verdi! Ey Ali! Sen, gökte ve yerde olanlarınemirisin; sen, geçmiş olanların ve daha gelecek olanların da emirisin!Ne senden önce ne de senden sonra emir vardır! Allah’ın Ali’yiadlandırdığı bu adı başkasına söylemek caiz değildir!”

Yine peygamber efendimiz şöyle buyurdu:“Hak ile beni müjdeleyici ve Allah’ın azabı ile korkutucu

gönderenin hakkı için söylüyorum: Kürsü ve arş istikrara varmadan;felekler de dönmeden; gökyüzü de bina olmadı ta ki üzerine: Allah’tanbaşka bir ilah yok, Muhammed O’nun resulü ve Ali de mü’minlerinemiri, yazılana dek! Şanı yüce olan Allah beni Mi’raça aldığında, banabuyurdu ki: Ey Muhammed! Ben de dedim ki: Buyur, emret eyRabbim! Rabbim buyurdu ki: Ben Mahmud’um sen deMuhammed’sin. Senin ismini ismimden türedim ve tümyarattıklarımın üzerine seni faziletli kıldım. Kardeşin Ali’yi, kullarımıdinlerine yönlendirmesi için senden sonra yerine nasbet. EyMuhammed! Ben, Ali’yi mü’minlerin emiri kıldım, her kim ona amirolmaya kalkışırsa benim lanetime müstahak olur. Her kim onamuhalefet ederse azabımı tadacaktır. Her kim ona itaat ederse, o kişiyikendime yakın kılacağım. Ey Muhammed! Ben, Ali’yi Müslümanlarınimamı kıldım. Kim onun önüne geçerse ben o kişiyi geridebırakacağım ve her kim Ali’ye karşı asi olursa onu cehenneme doğruuzaklaştıracağım. Ali, vasilerin efendisi, elleri ve ayakları pakolanların önderi ve tüm yarattıklarımın üzerine benim huccetimdir!”

Peygamber efendimizin getirdiğine inanan herkes, Đmam-ıAli’nin bu ümmetin üzerine halife ve imam olarak vasiyet edildiğineinanıp, kabul etmelidir. Ezelden beri Đmam-ı Ali’nin imametihakkında tüm insanlardan söz alınmıştır. Kalu bela zamanındandünyanın sonuna kadar verilen sözün hesabı sorulacaktır. Đmam-ı Alihazretleri şöyle buyurdu: “Đman eden bir kişinin başını kessem aslabana düşman olmaz ve münafık olana dünyanın tüm malınıversem asla bana dost olmaz!” Đmam-ı Ali hazretlerinin bu sözlerivarlığın başında verilen ahde açık bir işaret olarak söylenmiştir. Bu

228

Page 229: _kuranda Enis Emir

sözler kalu belada verilen ahdin özünü yansıtmaktadır. Peygamberefendimiz şöyle buyurdu: “Bana iman edip, Ali’yi tekzip edenlerasla bana iman etmemiştir!” Bu yüce sözlerde varlığınbaşlangıcında verilen ahde işaret etmektedir. Peygamberi kabul edenveliyi nasıl inkâr edebilir?

180. Ayetin te’vili ve tefsiri:“En güzel isimler Allah’ındır. Öyleyse O’na bunlarla dua

edin. O’nun isimleri konusunda eğriliğe sapanları bırakın. Onlar,yaptıklarının cezalarını göreceklerdir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a yemin olsun ki, en güzel isimler bizleriz. Bizi

tanımayan kulların duasını Allah kesin olarak kabul etmez!”Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Sizlere bir şiddet geldiğinde bizimle (Ehl-i Beyt ile) Allah’a

sığınıp, yardım dileyin! Bunu şanı yüce olan Allah şöyle buyurmuş:En güzel isimler Allah’ındır. Öyleyse O’na bunlarla dua edin…”

Ashabın büyüklerinden Cabir bin Abdullah el-Ansari anlatıyor:Bir gün Resulullah’a (s.a.v.) sordum: “Ey Resulullah! Ali bin

Ebi Talib hakkında ne dersin?” Resulullah (s.a.v.) bana buyurdu ki:“Ali nefsimdir!” Dedim ki: “Hasan ve Hüseyin hakkında ne dersin?”Resulullah buyurdu ki: “Kendileri ruhumdur. Anneleri Fatime isekızımdır. Onu üzen beni üzer ve onu sevindiren beni sevindirir. Allahşahit olsun ki, onlara karşı savaş içinde olana ben de savaş içindeyim.Onlara karşı selamet içinde olana da ben de selamet içindeyim. EyCabir! Dua ettiğinde duanın kabul olunmasını istiyorsan, onlarınisimleri ile Allah’a dua et! Şanı yüce olan Allah’a en sevgili olanisimler onların isimleridir!”

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah’ın onlarla dua etmenizi emrettiği güzel

isimler benim!”Yine mü’minlerin emiri şöyle buyurdu:

229

Page 230: _kuranda Enis Emir

“Şanı yüce olan Allah’ın ism-i azamı yetmiş üç harftir.Bunların yetmiş ikisi bendedir!”

Ehl-i Beyt’in kimler olduklarını bilmeden ölen Müslümanlarane demek lazım? Bırakın onların isimleri ile dua etmelerini, onlarınkim olduklarını bilenler çok azdır. Ehl-i Beyt’in isimlerini andığımızzaman yüzlerinin renkleri değişen Müslümanlara ne demek lazım?Ehl-i Beyt’in anıldığı bir yerde çok azınlık bir toplumun olduğunubilmek, onların kimliğini bilmeyenler için çok acı bir son olacaktır.Nitekim şanı yüce olan Allah şöyle buyuruyor: “Onlar yaptıklarınıncezalarını göreceklerdir.”

181. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Yarattıklarımızdan öyle bir ümmet vardır ki; onlar hakkı

gösterirler ve onunla adaleti uygularlar.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Hakkı gösterip adaleti uygulayan ümmet biziz!”Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Bu ümmet yetmiş üç fırkaya bölünecektir. Yetmiş ikisi

cehennemliktir. Cennete girecek olan fırka; hakkı gösterip adaletiuygulayanlardır ki, onlar ben ve şiamdır!”

Kurtulan fırkanın deyim ile Ehl-i Sünnet vel-cemaat olduğunusöyleyenler vardır. Bunun doğru olamayacağını Kur’an-ı Kerim veçok sayıda hadisi şerifler tespit etmektedirler. Kur’an-ı Kerim’in çokyerinde iman edenlerin, doğru olanların, dine sadık ve sabit kalanlarınazınlık oldukları açıklanmıştır. Ehl-i Sünnet vel-cemaat deyimi ileMüslümanların arasında kendini tanıtan topluluğun, Müslümanlarıniçinde çoğunluğu temsil ettiğinden hiç kimsenin itirazı olamaz. Bunakarşı hadis içinde Ehl-i Sünnet vel-cemaata karşı şianın şöyle bir zikrivardır, peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ali ve şiası kıyametgününde kurtuluşa erenlerdir!” Bu hadisin sıhhatini destekleyenbaşka bir hadis daha vardır, yine şöyle buyurdular: “Ehl-i Beyt’imümmetin içinde Nuh’un (a.s.) gemisi gibidir. Ona binen kurtulurve muhalefet eden de helak olur!” Ehl-i Beyt imamları, yani onikiimamın kavli ile amel edenlerin şia deyimi ile tanınan topluluk olduğu

230

Page 231: _kuranda Enis Emir

hakkında da hiç kimsenin itirazı olamaz. Ehl-i Sünnet vel-cemaatdeyimi ile tanınan toplumda Ehl-i Beyt imamlarının kavli ile değil,Ebu Hanife, Malik bin Enes, Şafii ve Ahmed bin Hanbel’in kavli ileamel edilmektedir. Bunda da hiç kimsenin bir itirazı olamaz. Ehl-iSünnet vel-cemaatın esas anlamı açısına baktığımızda, bu deyiminancak Ehl-i Beyt imamlarına layık olabileceğini anlarız. Nitekim buümmetin kurtarıcı gemisi onlardır. Kurtarıcı geminin de elbette sünnetve cemaate sahip olması gerekmektedir. Fakat bu cemaatin az olmasıonların yanlış olduklarını göstermez. Önceden de belirttiğimiz gibidünyanın kuruluşundan bu yana doğrular azınlıktır. Şanı yüce olanAllah, Kur’an-ı Kerim’de Ehl-i Beyt imamlarını her türlü pislikten aretmiş olduğu hakkında bilgiler yeterince mevcuttur. Tertemiz olanEhl-i Beyt imamları dururken, nereden geldikleri ve kim olduklarıbelli olmayan insanları kendimize imam edinmemiz acaba ne kadardoğru olabilir? Đnsanın tüm zayıflıklarından kurtulmuş, ar edilmişEhl-i Beyt imamları dururken, her türlü zayıflığa maruz kalaninsanları imam edinmenin manası nedir? Hakkı gösterip, onunlaadaleti uygulayan Ehl-i Beyt imamları dururken, hakkın ve adaletinsınırlarını başkalarından öğrenmeye mecbur olan insanları imamedinmek yakışır mı?

Allah’ın yardımı ile sure burada bitti.

231

Page 232: _kuranda Enis Emir

Enfal Suresi

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah da istiyor ki, sözleriyle hakkı gerçekleştirsin ve

kâfirlerin kökünü kessin.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayette geçen, Allah’ın sözlerinden maksat; mü’minlerin emiri

Ali’dir! Kur’an-ı Kerim’in batın anlamında Allah’ın sözü Ali’dir!”Ehl-i Beyt imamları, yeryüzünde Allah’ın yüzü, dili, gözü ve

kulağıdırlar. Nitekim bu sıfatları Allah’a zati olarak söylemek batılolur. Böylece bu sıfatları Ehl-i Beyt imamlarıdır. Onları inkâr etmekbu sebepten Allah’ı inkâr etmek gibi olmuştur. Onlara yönelmek deşanı yüce olan Allah’a yönelmek olmuştur.

11. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Sizi tertemiz yapmak, sizden şeytanın pisliğini

gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınıza sebat vermekiçin (Allah) gökten üstünüze bir su indiriyordu.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri, ayetin batın te’vil anlamınışöyle buyurdu:

“Ayetteki gök, batın anlamda Resulullah Muhammet’tir(s.a.v.). Su ise Ali’dir. Şanı yüce olan Allah, Ali’yi Resulullah’tan

232

Page 233: _kuranda Enis Emir

kıldı ve onunla sizleri tertemiz kılmak istedi. Ali’yi kendilerine veliedinenleri Allah, bu suyu ile tertemiz kılar. Şeytanın pisliğini deAli’nin velayeti ile kaldırıyor ve kalpleri de pekiştiriyor. Ayaklarınızasebatı da, Ali’nin velayetine sabit kalmanız ile gerçekleştiriyor!”

Şeytanın esas olan pisliği, Đmam-ı Ali hazretlerinin velayetiniinkâr edilmesini sağlamaktır. Bununla da insanları tertemiz olanĐmam-ı Ali’nin velayeti, yani suyundan uzaklaştırmak istiyor.Lanetlenmiş şeytan, bunu ümmetin içinde ağır bir şekilde başarmıştır.

24. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iman edenler; sizi hayat verecek şeylere çağırdığı

zaman; Allah’a ve Resulü’ne icabet edin…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetteki, sizleri hayat verecek şeylere çağıran; mü’minlerin

emiri Ali’nin velayetinden başka bir şey değildir!”Bununla esas olan ebedi hayat kastedilmektedir. Nitekim ebedi

hayatı isteyenlerin peygamber efendimize ve onun göstermiş olduğuyola bağlanmaları gerekmektedir. Bu hususta peygamber efendimizinçok meşhur bir hadisi vardır, buyurdu ki: “Her kim hayatım gibiyaşamak ve ölümüm gibi ölmek isterse, benden sonra Ali’yikendisine veli edinsin!” Peygamber efendimiz ümmetini kendisindensonra hayata, Đmam-ı Ali’nin velayetine bağlanmaları doğrultusundaçağırmıştır. Đşte ebedi hayatın esası budur. Bunun dışında birbeklentide bulunmak, peygamber efendimizin buyurduklarına karşıçıkmak gibi olur.

233

Page 234: _kuranda Enis Emir

25. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bir de fitneden sakının ki; içinizden yalnız zulmedenlere

erişmekle kalmaz. Hem bilin ki muhakkak Allah azabı şiddetliolandır.”

Resulullah (s.a.v.), ashabın büyüklerinden Ammar bin Yaserhazretlerine şöyle buyurdu:

“Ey Ammar! Benden sonra fitneler olacaktır. Bu fitnelerdendolayı aralarında kılıçlar oynayacak, birbirini öldürecek ve birbirindenuzaklaşacaklardır. Bu durum olduğunda şu sağımda duran Ali bin EbiTalib’e uy. Eğer bütün insanların bir vadiye gittiklerini ve Ali’ninbaşka bir vadiye gittiğini görürsen, Ali’yi takip et ve insanlarıgittikleri yere bırak. Ey Ammar! Ali seni doğru yoldan çıkarmaz veseni batıl yola sevk etmez. Ey Ammar! Ali’ye itaat etmek bana itaatetmektir. Bana itaat ise şüphesiz Allah’a itaattir!”

Yine peygamber efendimiz şöyle buyurdu:“Kim Ali’nin hakkı olan bu oturduğum makamı işgal ederse,

benim ve önceki tüm enbiyanın peygamberliğini inkâr etmiş olur!”Đslam tarihinde en büyük facia, Đmam-ı Ali’nin makamı olan

halifeliğin işgali ile başlatılmıştır. Nitekim o işgalden sonra ümmet birtürlü kendini toparlayamamış ve kendi içinde savaşlara tutulmuştur.Đslam tarihindeki bu fitne gerçekleşmiş ve neticesine, bizler halenşahit olmaktayız. Ümmetin birlik ve beraberliği bozulmuş ve birbirinedüşman olmuşlardır. Bundan daha büyük bir fitne olamaz. Allah’ınkatında tek din olan Đslam’a tutunduklarını söyleyenlerin, dünyada okadar rezil ve perişan olmaları elbette bir fitneye kapıldıklarınıgöstermeye yeterlidir. Yüce olan Đslam’a tutunanların bu kadaralçalmaları ancak onlara tavsiye edilen imama uymadıklarındankaynaklandığı kesindir. Nitekim Đslam’ın yüceliği ancak yüce kişilerlekanıtlanabilir. Bu yüceliği peygamber efendimizden sonra sahip

234

Page 235: _kuranda Enis Emir

olanlar Ehl-i Beyt imamlarıdır. Bunun kanıtını her iki tarafınkitaplarında yeterince ve fazlasıyla bulmak mümkündür.

41. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Bilin ki ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah’ın,

peygamberin ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin veyolcularındır. Allah, her şeye gücü yetendir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Ayeti kerimede kastedilen peygamberin akrabası;

mü’minlerin emiri Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarıdır!”Peygamber efendimizin hayatında elde edilen ganimetlerin

beşte birinden onun Ehl-i Beyt’ine tahsis ediliyordu. Bu tahsis EbuBekir, Ömer ve Osman dönemlerinde kesildi. Emevi ve Abbasilerindevrinde de bu hisse Ehl-i Beyt’e verilmedi. Bu siyasetin esasındaEhl-i Beyt’i toplumda zayıf düşürmek taktiği vardı. Nitekim maddiaçıdan zayıf olanların taraf beslemeleri mümkün olamayacağından,baştakiler işgal ettikleri halifeliği istedikleri kadar işgal edeceklerinidüşünüyorlardı. Ama şanı yüce olan Allah’ın gücünün her şeyeyeteceğini düşünmemişlerdi. Allah, insanların vereceklerinegüvenerek kendi huccetlerini zelil kılmaz. Ehl-i Beyt ne kadar fakirbir hayat yaşamışsa o kadar da fakirlere yardım etmiştir. Ehl-i Beytimamlarının kapısına her gelen hiçbir zaman eli boş geri dönmemiştir.Şanı yüce olan Allah Gani’dir, huccetlerini de geniş mülküne dahilkılmıştır.

235

Page 236: _kuranda Enis Emir

62. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Eğer seni aldatmak isterlerse; muhakkak ki Allah sana

yeter. Seni ve mü’minleri yardımıyla destekleyen O’dur.”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Mi’raca çıktığımda arşın üzerine şöyle yazıldığını gördüm:

Allah’tan başka bir ilah yoktur; Muhammed Allah’ın peygamberidirve onu Ali ile destekleyip, kuvvetlendirdim!”

Ayetteki Allah’ın yardımından maksat; mü’minlerin emiriĐmam-ı Ali hazretleridir. Nitekim Đslam’ın doğuşundan yayılışınakadar olan bütün savaşlarda Đmam-ı Ali’nin büyük bir yardımıolmuştur. Bedir savaşında kâfirlerin büyüklerini öldüren Đmam-ıAli’dir. Hendek savaşında Müslümanlar korkulu anlar geçirdiklerindeonları bu korkudan kurtaran da Đmam-ı Ali hazretleriydi. Bu savaştakâfirlerin meşhur savaşçısı Amru bin Abduved, Müslümanlarıntarafına geçip onunla savaşacak bir er istediğinde, onun karşısınaancak Đmam-ı Ali çıkmaya cesaret göstermişti ve nihayette onuncanını cehenneme yolladığında peygamber efendimiz tekbir getirerekşöyle buyurdu: “Ali’nin, Amru’ya vurduğu bu vuruş ümmetiminkıyamete kadar bütün iyi amellerinden daha faziletlidir!” SonraUhud savaşında herkesin kaçtığı bir anda peygamber efendimizinetrafında yılmadan savaşan da Đmam-ı Ali hazretleri idi. O kadaryiğitçe savaştı ki, Cebrail (a.s.) gökten şöyle nida etti: “Ali’den başkayiğit ve Zülfikar’dan başka kılıç yoktur!” Peygamber efendimizbunları duyduğunda buyurdu ki: “Ey Cebrail! Ali neden öyleolmasın ki, kendisi benden, ben de ondanım!” Cebrail de (a.s.)bunun üzerine şöyle buyurdu: “Ben de sizlerdenim!” Yine o Haybersavaşında kaleleri fetheden de Đmam-ı Ali hazretleri idi. O meşhurkalenin kapısını Müslüman askerlerine köprü olarak tutan da Ali idi.Đmam-ı Ali hazretleri, peygamber efendimize verilen en büyükyardımdır. Bu alanda Đmam-ı Ali’ye eş olabilecek hiçbir sahabeyoktur. Olduğunu iddia eden olursa, bu kişilerin tarihten hiçbirhaberleri yok demektir. Tarih elimizde olup, herkesin hür bir şekildearaştırmasına müsaade veriyor.

236

Page 237: _kuranda Enis Emir

75. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Hısımlar, Allah’ın kitabına göre birbirine daha

yakındırlar. Muhakkak ki Allah, her şeyi bilendir.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayeti kerimede zikri geçen hısımlardan maksat; mü’minlerin

emiri Ali’dir. Kendisi Resulullah’a (s.a.v.) en yakın ve en müstahakolandır. Bu ayet ile Ali’nin ümmetin üzerindeki velayeti de sabitolmuştur!”

Şanı yüce olan Allah, kitabında o kadar açık bir şekildehısımların hakkını belirttiği halde, ümmet Ehl-i Beyt’in peygamber ileolan yakınlığına hiçbir değer vermemiştir. Medine’de peygamberefendimizin metfun olduğu yere baktığımızda etrafına hısımlarınındeğil güya arkadaşları olarak bilinenlerin mezarlarını görmekteyiz.Peygamber efendimizin çok sevdiği ve saydığı hısımlarının mezarlarıöyle bir yerde ki, kimin hısım olduğu belli değil.

Allah’ın yardımı ile sure burada bitti.

237

Page 238: _kuranda Enis Emir

Tevbe Suresi

3. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Büyük hac günü, insanlara Allah ve Resulü’nden bir

ilandır.”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ey Ali! Şanı yüce olan Allah’ın ayetlerindeki ilanı olan

sensin!”Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali buyurdu ki:“Đnsanların içindeki ilan benim!”Bu ilan tarihte, Tevbe suresinin Mekke’de okunması ile ilgili

olaya işarettir. Tevbe suresi indiğinde peygamber efendimiz EbuBekir’i Tevbe suresi ile Mekke’de bulunanlara ilan etmesi içingönderdikten sonra Cebrail (a.s.) peygambere gelip şöyle buyurdu:“Rabbin sana selam söyler ve buyurur ki: Benim yerime ancak senveya senden olan biri eda edebilir!” Bunu duyan peygamber efendimizhemen mü’minlerin emiri Ali’yi Ebu Bekir’in arkasından gönderipsurenin ondan alınmasının ve müşriklere Đmam-ı Ali’nin okumasınıbuyurur. Đmam-ı Ali de yolda Ebu Bekir’e yetişip, ayetleri onunelinden alır. Mekke’ye vardıklarında, Đmam-ı Ali sureyi hazır olanlarailan eder. Bu olaydan sonra peygamber efendimiz şöyle buyurdu:“Benim yerime ancak ben veya Ali eda edebilir!” Mü’minlerinemiri Đmam-ı Ali, Ebu Bekir halifeliği kendine gasp ettiğinde şöylebuyurmuştu: “Ebu Bekir, peygamberin yerine bir şeyi ilan etmeye ehilgörülmezken, halifeliğin makamını ona nasıl yakıştırabildiler?”

238

Page 239: _kuranda Enis Emir

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Eğer antlaşmalarından sonra yine yeminlerini bozar ve

dininize saldırırlarsa; o küfür önderlerini hemen öldürün. Çünküonların yeminleri yoktur. Belki vazgeçerler.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Cemel ve Sıffin savaşında karşı tarafa ancak Allah’ın

kitabındaki şu ayete dayanarak savaştım: Eğer antlaşmalarındansonra yine yeminlerini bozar ve dininize saldırırlarsa…”

Başka bir rivayette, Đmam-ı Ali hazretleri Basra’da iken Cemelsavaşından önce bu ayeti okudu ve şöyle buyurdu: “Allah’a yeminolsun ki, Resulullah (s.a.v.) bana ahdedip şöyle buyurmuştu: Ey Ali!Yeminlerini bozanlara; baği, asi olanlara ve dinden çıkanlarakarşı savaşacaksın ki, bunların imanı yoktur!”

Tarih ve hadis kitaplarında gelen sahih rivayetlere göreyeminlerini bozanlar Cemel savaşında Đmam-ı Ali hazretlerine karşıçıkan Talha, Zubeyr ve Aişe’dir. Baği ve asi olan toplum ise Sıffinsavaşında Đmam-ı Ali’ye karşı duran Muaviye bin Ebi Süfyan, Amrubin As ve etrafındakiler. Dinden çıkan topluluk ise, Đmam-ı Ali’ninsaffından ayrılıp ona Nehrivan’da karşı duran guruptur ki, kendileridinden okun yaydan çıktığı gibi çıkan haricilerdir.

16. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Yoksa siz, içinizden cihat edip Allah’tan, peygamberinden

ve mü’minlerden başkasını sırdaş edinmeyenleri Allah ortayaçıkarmadan bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yapageldiklerinizden haberdardır.”

239

Page 240: _kuranda Enis Emir

Ayeti kerimede münafıkların yaptıklarını ortaya koymak içiniman edenlerin sıfatlarına değinilmiştir. Bu durumda münafıkolanların, ayetteki mananın tam tersini yapmakta oldukları da sabitoluyor. Şanı yüce olan Allah, münafıkların bütün yaptıklarındanhaberdar olduğunu ve bunu en yakın bir zamanda ortaya sereceğinitehdit etmektedir.

Resulullah (s.a.v.), ashaptan ona kapıcılık yapan Enes binMalik’e şöyle buyurmuştu: “Ey Enes! Git ve bana Arapların seyyidini(efendisini) çağır, yani Ali bin Ebi Talib’i!” Orada hazır olan Aişededi ki: “Sen Arapların Seyyidi değil misin?” Resulullah (s.a.v.)buyurdu ki: “Ben, övünmeksizin âdem evladının seyyidiyim, Ali iseArapların seyyididir!” Đmam-ı Ali hazretleri geldiğinde, peygamberefendimiz Ansar topluluğunun huzuruna gelmesi için haber gönderir.Hepsi toplandığında onlara hitaben şöyle buyurdu: “Ey Ansartopluluğu! Eğer ona tutunursanız benden sonra asla sapıklığadüşmeyeceğiniz bir şeyi sizlere göstereyim mi? Bu, Ali bin EbiTalib’tir. Onu, beni sevdiğiniz sevgi ile seviniz, bana ikramdabulunduğunuz gibi ona da ikramda bulununuz ve beni iltizam ettiğinizgibi onu iltizam ediniz. Her kim Ali’yi severse beni sevmiştir, beniseven ise Allah’ı sevmiştir. Kim Allah’ı severse, Allah onu cennetineve geniş rahmetine nail kılar. Kim Ali’yi buğzederse benibuğzetmiştir, beni buğzeden de şüphesiz Allah’ı buğzetmiştir. KimAllah’ı buğzederse Allah onu yüzüstü cehenneme dökecek ve elimazabını tattıracaktır. Öyleyse Ali’nin velayetine tutunun ve onundüşmanını gizlice sırdaş edinmeyin, aksi takdirde Cabbar’ın (c.c.)gazabı üzerinize düşer!”

Sahih hadiste de belli olduğu gibi münafıkların alameti Đmam-ıAli’ye olan düşmanlıkları ile tanınıyordu. Mü’minin ancak Đmam-ıAli’yi seveceğine de peygamber efendimiz işaret buyurmuştur.Buradaki tek incelik, Đmam-ı Ali’yi gerçekten seven birinin onundüşmanları yanında ona karşı bir kötü söz söylemesi bile büyük birhatadır. Buna karşı Đmam-ı Ali’yi sevdiğini söyleyen birinin ona karşısavaşması hiç affedilecek hatadan değildir. Onun düşmanı ile sırdaşolmak ceza ile tehdit edildiğine göre, ona karşı savaşmanın cezası neolmalı?

240

Page 241: _kuranda Enis Emir

19.-22. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Siz, hacılara su vermeyi, Mescid-i Haram’ı tamir etmeyi;

Allah’a ve ahret gününe inanan ve Allah yolunda cihat edenle birmi tuttunuz? Bunlar, Allah katında bir olamazlar. Ve Allah,zalimler güruhunu hidayete erdirmez. Onlar ki iman etmişler,hicret etmişler ve Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihatetmişlerdir. Derece bakımından Allah katında çok büyüktürler.Ve işte onlar, kurtuluşa erenlerin kendileridir. Rableri onlara;kendinden bir rahmet, hoşnutluk ve içlerinde tükenmez ve ebedinimetler bulunan cennetleri müjdeler. Orada temelli kalıcıdırlar.Muhakkak ki Allah katında büyük mükâfat vardır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:Ayet, Ali, Hamza, Cafer (aleyhumasselam), Abbas ve Şeyce

hakkında indi. Abbas ve Şeybe, Ali’ye karşı iftihar ederek Abbasşöyle dedi: “Ben senden daha faziletliyim çünkü hacılara su vermekbenim elimdedir.” Şeybe de dedi ki: “Ben de senden daha faziletliyimçünkü Mescid-i Haram’ı tamir etmek benim elimdedir.” Đmam-ı Ali deşöyle buyurdu: “Ben ikinizden daha faziletliyim çünkü sizden önceAllah’a iman ettim ve Allah’ın yolunda cihatta ve hicrette bulundum.”Đkisi dedi ki: “Bizler Resulullah’ın (s.a.v.) vereceği hükme razıyız.”Beraberce peygamberin huzuruna varıp, herkes dediğini tekrarladıktan

241

Page 242: _kuranda Enis Emir

sonra şanı yüce olan Allah peygamberine şu ayetleri indirdi: “Siz;hacılara su vermeyi, Mescid-i Haram’ı tamir etmeyi; Allah’a veahret gününe inanan ve Allah yolunda cihat edenle bir mituttunuz? Bunlar, Allah katında bir olamazlar…”

36. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Doğrusu ayların sayısı gökleri ve yeri yarattığı günden

beri Allah’ın katında oniki aydır. Bunlardan dördü haramolanlardır. Đşte doğru din budur. O halde bunlarda nefislerinizezulmetmeyiniz…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerinin ashabından Cabirel-Cu’fi hazretleri imama bu ayetin te’vili hakkında sormuş. Đmamhazretleri cevabında şöyle buyurdu:

“Ey Cabir! Sene, dedem Resulullah’tır (s.a.v.). Senenin aylarıise onikidir. Bunlar da mü’minlerin emiri Ali, oğulları Hasan veHüseyin, babam Hüseyin’in oğlu Ali, ben, oğlum Cafer (es-Sadık),onun oğlu Musa, onun oğlu Ali, onun oğlu Muhammed el-Hadiel-Mehdi’dir. Hepsi oniki imamdır. Bunlar Allah’ın halkı üzerinehuccetleri; O’nun ilmi ve vahyi üzerinde emanetkar kıldıklarıdır.Haram dördü ise, doğru din kendileridir ve hepsi aynı isimdedir:Mü’minlerin emiri Ali, Hüseyin’in oğlu Ali, Musa’nın oğlu Ali veMuhammed’in oğlu Ali. Đşte bunlara yönelik verilen ikrar dininesasıdır. O halde bunlarda nefislerinizi zulmetmeyin. Hepsi ile kailolursanız, onlarla hidayeti bulursunuz!”

Allah’ın kasem ettiği isimlerin arkasında hep Ehl-i Beytimamları vardır. Şanı yüce olan Allah, Kur’an’ın çok yerindeyarattıklarının hakkı için kasem ettiğinde bundan ancak Ehl-i Beyt’i

242

Page 243: _kuranda Enis Emir

kastettiğini bilmek lazım. Nitekim kendileri O’nun ezelinurundandırlar. Aralarındaki fark O’nun ezel olmasıdır. Güneş, ay,yıldızlar, şehirler, dağlar ve daha ne kadar bunlara benzer kasemisimleri varsa esas manada Ehl-i Beyt imamlarıdırlar. Bunlarmisallerdir, meselde hata olmadığına göre yanlış anlaşılmamasınıumut ederiz.

74. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah adına yemin ederler ki: Bir şey söylemediler.

Hâlbuki onlar, küfür sözünü söylemişler ve Müslümanlıklarındansonra kâfir olmuşlardır. Başaramayacakları bir şeyeyeltendiler…”

Resulullah (s.a.v.) Ğadir-u Humm gününde Đmam-ı Alihazretlerini kendisinden sonra ümmetine imam ve halife tayin ettiktensonra, Đmam-ı Ali’ye bey’at ettikleri halde bazı münafıklar, bubey’atlerini peygamber efendimizin vefatından sonra bozmaya vehalifeliği Ehl-i Beyt’e bırakmamaya aralarında anlaşma ve yeminbağladılar. Bununla yetinmeyip, peygamber efendimizin Medine’yevarıp orada bir daha Đmam-ı Ali’nin halifeliğini ilan etmemesi için deonu akabeden geçerken devesi ile uçuruma düşürmeyi planladılar.Bütün bu anlaşmalarını Allah, peygamberine bildirdiğinde omünafıkları huzuruna çağırıp sordu. Onlar ise böyle bir şeyin aslaolmadığına dair Allah’a yemin ettiler. Bunun üzerine de şanı yüceolan Allah şu ayeti indirdi: “Allah adına yemin ederler ki: Bir şeysöylemediler. Hâlbuki onlar, küfür sözünü söylemişler ve

243

Page 244: _kuranda Enis Emir

Müslümanlıklarından sonra kâfir olmuşlardır.Başaramayacakları bir şeye (peygamberi öldürmeye)yeltendiler…”

Ashabın büyüklerinden olan Huzeyfet-ul Yemman hazretleri,bu konuya dair çok meşhur olan rivayete sahiptir. Kendisi ümmetiniçindeki münafıkların bütün adlarını Resulullah’tan (s.a.v.) öğrenentek şahıstır. Ehl-i Beyt kanalıyla gelen rivayetlerde Huzeyfe hazretlerimünafıkların kimliklerini peygamber efendimizin vefatından sonraaçıklamıştır. Nitekim bu münafıklar ümmetin halen bilerek veyabilmeyerek çok takdir ve hürmet duyduğu kişilerdir. Bu konuda birazolsun açıklık getirmek istiyoruz. Sünni alimlerinin katılarından olanĐbn-i Kesir tefsirinde yukarıdaki ayetin tefsirinde şöyle anlatıyor:Beyhaki “Delail-ün Nübüvve” isimli kitabında, Muhammed bin Đshakkanalıyla… Huzeyfe ibn el-Yemman’dan (r.a.) rivayet eder ki o, şöyledemiştir: Allah Resulü’nün (s.a.v.) devesinin geminden tutmuş benönden çekiyor, Ammar da deveyi sürüyordu. Biz, dağın bir yamacınavardığımızda birden orada Hz. Peygamberin önüne çıkan oniki süvarigördüm. Allah Resulü’ne (s.a.v.) onları haber verdim. Onları çağırdı.Onlar gerisin geri dönüp kaçtılar. Allah Resulü (s.a.v.) bize: Otopluluğu tanıdınız mı? diye sordu. Biz: Hayır ey Allah’ın elçisi,yüzleri peçeli idi. Fakat biz binitlerini tanıdık, dedik. Bunlar kıyametgününe kadar münafıklardır. Ne istediklerini biliyor musunuz?buyurdu. Biz, hayır, dedik. Onlar, Allah Resulü’ne (s.a.v.) akabe(dağının yamacında) galebe çalmak ve onu oradan atmak istiyorlardı,buyurdu. Biz: Ey Allah’ın elçisi, her kavmin, arkadaşlarının başınısana göndermesi için aşiretlerine birini göndermeyecek misin? diyesorduk. Buyurdu ki: Hayır, Arapların kendi aralarında: Muhammed birkavimle savaştı. Allah teala onların üzerine galip kılınca döndü onlarıöldürdü, diye konuşmalarından hoşlanmam.” (Đbn-i Kesir tefsiriTürkçe tercümesi cilt: 7, sahife 3375, Đstanbul.)

Bu rivayette bizleri doğruya götürebilecek çok sayıda ipucuvardır. Peygamber efendimizi öldürmeye teşebbüs edebilecek hangiaşiretler vardı? Huzeyfe hazretlerinin oniki süvarinin binitlerini biletanıması o kişilerin peygamber efendimize normal hayatın içinde nekadar yakın olduklarını göstermeye yeterli değil midir? Bu kişilerinbelli başlı aşiretlerden olmaları peygamber efendimizin en yakınçevresinden oldukları anlamını taşımaz mı? Bütün bu sorularıncevabını Ehl-i Beyt imamları bizlere bildirmişlerdir. Hatta Huzeyfehazretleri peygamber efendimizin vefatından bütün münafıkların

244

Page 245: _kuranda Enis Emir

isimlerini ümmetin ileri gelenlerine bildirmişti. Đbn-i Kesir vebenzerlerinin yapmak istedikleri bu gizliliğin sebepleri nedir? Şayetgizlenen isimler belli başlı kişilerin isimleri olmasaydı bunlar çoktanaçıklanırdı. Fakat gizlemek istedikleri gerçekten onların bütüninandıklarını alt üst edebilecek bir güçte olduğundan bunlarınisimlerini gizli olarak devam ettirmeye çalışmışlardır. Bu konudaEhl-i Beyt kitaplarında gelen bir rivayeti Đbn-i Kesir’in rivayetiniaktardığımız gibi aktarmak istiyoruz. Gayemiz ancak benzerliği vearadaki tahrifin nasıl yapıldığını ortaya koymaktır. Biz kendimizdenhiçbir şeyi yazmıyor, ancak kitaplarda olanları sayın okuyucularımızınhür vicdanlarına sunmak istiyoruz. Üçüncü halife Osman’ın katlindensonra Đmam-ı Ali halifeliğe gelmişti. Đmam-ı Ali, önceden Osman’ınMedain şehrine vali olarak göndermiş olduğu Huzeyfe hazretleriniorada devam etmesi üzerine bir mektup yazmış ve vasiyetlerdebulunmuştu. Huzeyfe hazretleri Đmam-ı Ali’nin mektubunu aldıktansonra halkı toplayıp, gönderilen mektubu herkese duyurdu. Sonramimberin üzerine çıkıp, Allah’ı hamd-ü sena ettikten sonra hazır olanhalk topluluğuna şöyle dedi:

“Batılı öldürüp hakkı ihya eden Allah’a hamdolsun.Kendisi adalet ile geldi, zulmü uzaklaştırdı ve zalimleri gayz vekinle reddetti. Ey insanlar! Sizin veliniz ancak ve ancak Allah’tır,peygamberidir ve mü’minlerin emiri Ali’dir. Bunlar hak ile bumakama sahiptir. Mü’minlerin emiri Ali, peygamberimizMuhammet’ten (s.a.v.) sonra bildiklerimizin en hayırlısı;insanların içinde insanlara en evla olanı; halifeliğe en haklı olanı;içlerinde doğruluğa en yakın olanı; adalete en doğru giden; endoğru yola sahip olan; Allah’a yakın olmakta en çok vesileleresahip olan; Resulullah’a da (s.a.v.) akrabalık tarafından en yakınolanıdır. Ey insanlar! Đnsanların içinde ilk iman edenine itaatetmeye acele edin. Kendisi içlerinde en âlimi olan; en kesin yolasahip olan; imanda onlardan önde olan; yakın açısında engüzeline sahip olan; içlerinde en çok marufu emreden; cihatta ilksafta olan; en izzetli makama sahip olan; peygamberin kardeşi,amcasının oğlu, Hasan ve Hüseyin’in babası, Betül Zehra’nın,kadınların seyyidesi Fatime’nin kocasıdır. Ey insanlar ayağakalkıp, ona Allah’ın kitabına ve peygamberin sünneti üzerinebey’at ediniz. Bunda Allah’ın rızası olup, size de kanaat ve barışvardır!”

245

Page 246: _kuranda Enis Emir

Herkes ayağa kalkıp en güzel bir şekilde mü’minlerin emiriĐmam-ı Ali’ye bey’at eder. Bey’at sona erdikten sonra en arkasıralarda duran acem gençlerinden biri, kendisinin adı Müslüm olup,Ansarın hizmetçilerinden idi. Huzeyfe hazretlerine hitaben şöyle dedi:“Ey Emir sahibi! Senin: Hak ile veliniz ancak ve ancak Allah’tır,peygamberidir ve mü’minlerin emiri Ali’dir, dediğini duyduk. Busöylediğin, önceki halifelerin hak ile mü’minlerin emirleriolmadıklarını göstermektedir. Bu durumu bizlere aydınlat ve hiçbirşeyi gizleme, Allah’ın rahmeti üzerine olsun! Nitekim sen şahit olupgörenlerdensin, bizler ise ancak sizlerin boyunlarına takılanlardanız.Allah da sizlerin ümmetinize nasihatten ve peygamberinizden doğruhaberleri aktarmanızda şahittir!” Bunun üzerine Huzeyfe hazretlerişöyle buyurdu: “Ey adam! Madem bu kadarını kendin bildin ve sordunben de sana olanları anlatayım da iyi dinle! Ali bin Ebi Talib’ten önceolan halifelerin mü’minlerin emiri olarak adlandırılmaları ancakinsanlar tarafından olmuştur. Ali bin Ebi Talib ise, Cebrail (a.s.) şanıyüce olan Allah tarafından bu isim ile adlandırmıştı. Resulullah da(s.a.v.) Cebrail’in ona mü’minlerin emiri olarak selam vermesi ileşahit olmuştu. Ashap da, Resulullah’ın (s.a.v.) hayatında Ali’yi;mü’minlerin emiri olarak çağırıyorlardı!” Genç adam dedi ki:“Allah’ın rahmeti üzerine olsun, bizlere bunun nasıl olduğunu bizlereanlat!” Huzeyfe buyurdu ki: “Đnsanlar, hicap emri gelmeden önceResulullah’ın (s.a.v.) huzuruna istedikleri zaman girip çıkıyorlardı.Bunun üzerine Resulullah, Dıhye bin Halifet-ul Kelbi’nin huzurundabulunduğu bir anda ashabının içeri girmelerini nehyetti. Resulullah(s.a.v.) Rum kayserlerine, Ben-i Hanife ve Ben-i Ğassan meliklerineDıhye’nin elinden yazışıyordu. Cebrail de (a.s.) Dıhye’nin sureti üzerepeygamberin huzuruna geliyordu. Bu sebepten Müslümanların,Dıhye’nin bulunduğu bir anda yanına girmelerini nehyetmişti. Ben debir gün önemli bir işimi peygamber ile görüşmek için huzurunagitmek istemiştim. Yolda giderken, onu yalnız başına görmeyi o kadararzulamıştım ki, evine vardığımda kapının örtüsünü kaldırıp içerigirmek istedim. Baktım ki, Dıhye içeride oturuyor ve peygamber debaşını onun bacağına yaslayıp, yatıyor. Hemen geri döndüm ve yoldagiderken Ali bin Ebi Talib’i gördüm. Bana dedi ki: Ey Yemman’ınoğlu! Nereden geliyorsun? Resulullah’tan (s.a.v.) geliyorum, dedim.Ali dedi ki: Onun yanında ne yaptın? Bazı işlerimi ona sormakistedim, diye anlatırken Ali dedi ki: Peki neden geri döndün?Dıhye’nin onun huzurunda olduğunu söyledim ve bana bu hususta

246

Page 247: _kuranda Enis Emir

görüşebilmem için yardımcı olmasını istedim. Ali bana dedi ki:Benimle geri dön! Ben de onunla peygamberin yanına geri döndüm.Kapıya vardığımızda, Ali kapının örtüsünü kaldırıp içeri geçti. Ben dedışarıda kapının yanında beklerken Ali’nin selam verdiğini veDıhye’nin: Sana da Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi olsun eymü’minlerin emiri, diye selamını karşıladığını duydum. Bununüzerine Dıhye, Ali’ye dedi ki: Kardeşin ve amcaoğlunun başınıbenden teslim al çünkü sen insanların içinde ona en müstahak olansın!Ali yere oturup, peygamberin başını bacağına koyduğunda bana dediki: Ey Huzeyfe, artık içeri geçebilirsin. Ben içeri girmeden önce Dıhyekapıdan çıkıp, gitti. Sonra içeri girdim ve oturdum. Bu kısa andapeygamber kendine geldi ve Ali’nin yüzüne bakıp tebessüm ederek:Ey Hasan’ın babası, kimin kucağından başımı aldın? buyurdu. Alidedi ki: Dıhye’nin kucağından aldım. Peygamber de buyurdu ki: O,Cebrail idi! Sen içeri girdiğinde ona ne dedin, kendisi de sana ne dedi?Ali dedi ki: Ben içeri girdiğimde selam verdim, kendisi de: Allah’ınselamı, rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey mü’minlerin emiri, dedi.Peygamber bunun üzerine buyurdu ki: Ey Ali! Gökteki melekler sanamü’minlerin emiri olarak selam verdi. Gök ehli yeryüzündeyaşayanlardan önce seni mü’minlerin emiri olarak adlandırdı. Ey Ali,Cebrail (a.s.) bunu ancak şanı yüce olan Allah’ın emri ile yaptı. Sende buraya girmeden önce şanı yüce olan Allah bana: BütünMüslümanların seni öyle tanımasını emretmemi vahyetti. Bunu dainşallah pek yakında yapacağım.” Huzeyfe hazretleri şöyle devambuyurdu: “Ertesi gün, peygamber beni Fedek nahiyesine bir iş içingönderdi. Orada birkaç gün kaldıktan sonra geri döndüğümde,Medine’de halkın, peygamber efendimizin: Bütün MüslümanlarınAli’yi mü’minlerin emiri olarak selamlamalarını emrettiğini duydum.Bunu da Cebrail’in (a.s.) şanı yüce olan Allah’tan getirdiğini desöylüyorlardı. Ben de onlara dedim ki: Resulullah (s.a.v.) doğruyusöyledi, ben de Cebrail Ali’yi mü’minlerin emiri olarakselamladığında orada hazır idim. Bu geçen olayı başından sonunakadar orada hazır olanlara anlatırken, Ömer bin Hattab benim mescitteanlattıklarımı duydu ve dedi ki: Sen mi Cebrail’i görüp onunsöylediklerini duydun? Söylediğinden kork, nitekim çok azim bir şeysöyledin veya senin aklın karıştı! Ben dedim ki: Evet, ben Cebrail’igördüm ve söylediklerini de duydum. Bunu çirkin görüp tiksineninburnunu Allah toprağa sürtsün! Ömer dedi ki: Ey Eba Abdullah! Sen,acayipleri gördün ve duydun.” Huzeyfe hazretleri şöyle devam etti:

247

Page 248: _kuranda Enis Emir

“Büreyde ibn el-Husayb el-Eslemi de benim anlattıklarımı duymuştu.Yanıma yaklaşıp dedi ki: Ey Yemman’ın oğlu, Allah’a andolsun ki,peygamber hepsinin Ali’yi mü’minlerin emiri olarak selamlamalarınıemretti. Ben dedim ki: Ey Büreyde, sen orada bu olaya şahit miydin?Büreyde dedi ki: Evet, olayın başından sonuna kadar mevcut idim.Dedim ki: Allah’ın rahmeti üzerine olsun ey Büreyde, ben o olaydaMedine’de olmadığımdan bütün olanları bana anlat. Büreyde dedi ki:Ben ve kardeşim Ammar, peygamber ile beraber Ben-i Neccar’ınağaçlığında idik. Ali bin Ebi Talib bize geldi. Selam verdi, peygamberve bizler selamını geri verdikten sonra peygamber ona buyurdu ki: EyAli, sen buraya otur! Sonra olduğumuz yere adamlar geldiler, onlaraAli’ye mü’minlerin emiri olarak selam vermelerini peygamberbuyurdu, onlar da hiç itiraz etmeden selam verdiler. Daha sonra EbuBekir ve Ömer gelip oraya dâhil oldular ve selam verdiler. Peygamberonlara da Ali’ye mü’minlerin emiri olarak selam vermelerinibuyurduğunda ikisi dediler ki: Bu emir, Allah ve peygamberinden mi?Peygamber de: Evet, buyurdu. Daha sonra Talha ve Sa’d bin Malikgeldiler onlara da Ali’ye mü’minlerin emiri olarak selam vermelerinibuyurdu. Đkisi de: Bu, Allah’tan ve peygamberinden gelen bir emirmidir? Peygamber: Evet, deyince onlar da: Đşittik ve itaat ettik,dediler. Sonra Selman-ı Farisi ve Ebu Zer hazretleri oraya dahil olupselam verdiler. Onlara da Ali’ye mü’minlerin emiri olarak selamvermelerini buyurdu. Đkisi hiçbir karşılık vermeden hemen Ali’yemü’minlerin emiri olarak selam verdiler. Sonra Huzayma bin Sabit veEbu Haysem bin Teyhan gelip, selam verdiler. Onlara da Ali’ye, emir-el mü’minin olarak selam vermelerini buyurdu. Đkisi de hiçbir karşılıkvermeden selam verdiler. Daha sonra Ammar ve Mikdad geldiler,onlara da, selam verdiklerinde, Ali’ye mü’minlerin emiri olarak selamvermelerini buyurdu. Đkisi de hiçbir şey demeden hemen selamverdiler. Sonra Osman ve Ebu Ubeyde geldiler, ikisi selamverdiklerinde onlara da Ali’ye, mü’minlerin emiri olarak selamvermelerini buyurdu. Đkisi dedi ki: Bu, Allah ve peygamberinden olanbir emir midir? Peygamber de: Evet dedi.” Huzeyfe devam ediyor:“Daha sonra Büreyde bana tüm bey’at eden Ansar ve Muhacirlerinisimlerini teker teker uzun bir şekilde anlattı. Hepsine de peygamber:Ali’ye mü’minlerin emiri olarak selam verin, diye buyurdu. Bazılarıhiçbir şey demeden Ali’ye selam verdi ve bazıları da; bunun Allah vepeygamberinden olup olmadığını sormuştu. Peygamber de herdefasında: Evet, diyordu. O kadar kişi geldi ki orası sığmaz oldu. Bazı

248

Page 249: _kuranda Enis Emir

gelenler bey’at edip geri dönüyordu ve bazıları ise yolun kenarındaoturdu. Đşte tam bu sırada peygamber: Ey Büreyde, kalk kardeşinleAli’ye mü’minlerin emiri olarak selam ver, diye buyurdu. Büreyde vekardeşi hiçbir şey demeden hemen Ali’ye mü’minlerin emiri olarakselam verdiler. Büreyde anlatıyor: Sonra oturmuş olduğumuz yerimizegeri döndük. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) hepsine hitaben şöylebuyurdu: Söylediklerimi iyi dinleyin ve aklınızda tutun! Ben, sizlereAli’ye mü’minlerin emiri olarak selam vermenizi emrettim. Bazıadamlar bunun Allah ve peygamberinden olup olmadığını sordular. Đyibilin ki, Muhammed (s.a.v.) kendi nefsinden istediğini söyleyen birideğildir. Kendisi ancak Allah tarafından ona vahyedileni veemredileni söyler! Benim nefsim kudret elinde olana yemin olsun ki,eğer bu bey’atinizi bozarsanız kâfirlerden olursunuz; bunu inkârederseniz benim Allah tarafından gönderilmiş olduğumdan ayrılmışolursunuz! Đsteyen iman etsin, isteyen de küfre sapsın! Büreyde dediki: Hepimiz oradan ayrıldığımızda, Ali’ye selam vermekte, sorusoranların birinin arkadaşına yanaştığını ve etraflarında Kureyş’iniçinde Đslam’a kalpleri yumuşamayanların toplandıklarını gördüm.Konuştuklarını kulağım ile duydum. Biri arkadaşına dedi ki:Muhammed’in amcasının oğlunu ne yüce makamlara çıkardığınıgörmedin mi? Allah’a yemin olsun ki, elinden gelseydi onukendisinden sonra peygamber olarak başımıza bırakmak isterdi!Arkadaşı ona dedi ki: Konuşma, bunlar sana fazla büyük gelmesin.Muhammed bizlerden ayrılınca bu almış olduğu bey’at bizimayaklarımızın altında olacaktır!” Huzeyfe devam ediyor: “SonraBüreyde Şam’a doğru yola çıktı ve geri döndü. Medine’ye girdiğinde,peygamberin vefat ve insanların Ebu Bekir’e bey’at ettiğini öğrendi.Bunun üzerine doğru mescide gitti. Mescide girdiğinde mimberinüstünde Ebu Bekir ve Ömer’in bir basamak arkasında olduğunugörünce, mescidin arka tarafından onlara şöyle nida etti: Ey Ebu Bekirve Ömer! Onlar da dediler ki: Sana ne oluyor ey Büreyde, yoksadelirdin mi? Büreyde dedi ki: Allah’a yemin olsun ki, ben delirmedimlakin sizlerin geçenlerde Ali’ye mü’minlerin emiri olarak vermişolduğunuz bey’atınız nerede kaldı? Ebu Bekir dedi ki: Ey Büreyde, birolayın üzerine başka bir olay olur. Sen burada yoktun lakin bizler şahitidik. Elbette şahit olanlar burada bulunmayanlardan daha iyi bilirler!Büreyde onlara dedi ki: Sizler Allah’ın ve peygamberiningörmediklerini görmüşsünüz. Senin yanında duran arkadaşın:Muhammed öldükten sonra, şimdi söyledikleri ayaklarımızın altında

249

Page 250: _kuranda Enis Emir

olacak, diye söylemiş olduğu sözünde kaldı demek! Ben ölene dekMedine bundan sonra bana haram olsun!” Huzeyfe anlatıyor: “Bununüzerine Büreyde ehlini ve varlığını toplayıp, kavmi olan Ben-i Eslemevardı. Orada zaman geçti ve mü’minlerin emiri Ali’nin devri geldi.Đşte o devirde Büreyde, Irak’a Hz. Ali’nin huzuruna geldi. Daha sonramü’minlerin emiri vurulduğunda, Büreyde Horasan’a göçerek oradaAllah’ın rahmetine kavuştu. Đşte ey genç adam, benden öğrenmekistediğin haber budur.” Genç adam dedi ki: “Resulullah’ın (s.a.v.) Alihakkında söylediklerini duydukları halde hıyanetlik edenlerin Allah’ınkatında hiçbir mükâfatları olmaz. Kendileri Allah’a ve peygamberinehıyanet ettiler. Halifeliği peygamberin vasisinden kaldırdılar ve bumakama sahip ve ehil olmayana verdiler. Allah’a yemin olsun ki,bunlar hiçbir zaman felaha ermeyeceklerdir!” Bunun üzerine Huzeyfemimberin üzerinden aşağı inip o genç adama şöyle dedi: “Ey Ansarlıkardeşim, bu durum zannettiğimden de daha azim idi. Allah’a yeminolsun ki, gözler bunda yoruldu, yakin yok oldu; muhalifler çoğaldı vehak ehline yardımcı olanlar azaldı!” Genç adam dedi ki: “Peki, sizlerbu durumu gördüğünüzde kılıçlarınızı alıp, haktan ayrılanlara karşı taki hak yerini, Allah’ın ve peygamberin istediği ve sizlerin sevdiğinizyerine gelene kadar çarpışmadınız mı? Velev ki orada ya ölürdünüzveya istediğinize kavuşurdunuz?” Huzeyfe dedi ki: “Ey genç, Allah’aandolsun ki, sanki bizden görmemiz ve duymamız gitmişti, ölüm debize zor geldi. Dünya hayatı da bizlere süslü geldi. Zalim amirlerinhakkında Allah’ın ilmi hakim oldu. Bizler, Allah’tan suçlarımızıkapatmasını diliyor ve hayatımızın geri kalan kısmında da bizleri öylehatalardan korumasını dua ediyoruz. Kendisi Malik’tir, Rahim’dir!”Sonra Huzeyfe evine gitti ve böylece halk dağılmış oldu. Uzun birmüddet sonra Huzeyfe vefat etmeden önceki hastalığında yataktayatarken bu genç adam onu ziyaret etmeye gelir. Huzeyfe onu görünceçok sevinir ve yanında olan ziyaretçilerini dışarı çıkarır. Bununüzerine yanına oturan genç adam dedi ki: “Ey Ebu Abdullah, bir günBüreyde bin Husayb el-Eslemi’nin bazı adamların Ali’ye mü’minlerinemiri olarak selam vermeleri emredildiğinde içlerinden birininsahibine: Muhammed’in amcası oğluna ne yüce makam verdiğinigörmez misin? dediğini ve arkadaşının da: Konuşma, bu gördüklerinsana fazla büyük gelmesin, Muhammed öldükten sonra onunsöyledikleri ayaklarımızın altında olacak, dediğini ve Büreyde’ninmescitte yaptığı konuşma ile bu iki arkadaşın mimberdeki ve yanındaduranın olduğu zannına düştüm, acaba doğru mudur?” Huzeyfe dedi

250

Page 251: _kuranda Enis Emir

ki: “Evet, zannın doğrudur, söyleyen Ömer ve ona cevap veren de EbuBekir idi!” Genç adam dedi ki: “Allah’tan geldik ve Allah’adöneceğiz! Allah’a yemin olsun ki bu topluluk helak olmuştur. Bütünyaptıkları da boşa gitmiştir!” Huzeyfe dedi ki: “Bu topluluk devamlıöyle bu irtidad içinde kaldı. Allah da onların yaptıklarından dahaçoğunu bilir!” Genç adam dedi ki: “Onların daha yaptıklarınıöğrenmek isterdim lakin seni hasta gördüğümden fazla yormakistemiyorum.” Genç kalkıp gitmek istediğinde Huzeyfe ona dedi ki:“Ey kardeşimin oğlu, otur da benden onların haberlerini dinle. Bu beniüzdüğü halde sana anlatmak istiyorum, benim yakında sizlerdenayrılacağımı hesap edin. Senin onların insanların arasındaki yüceliğinealdanmamanı istiyorum. Bu, benim ancak ona kadir olduğum nasihat,mü’minlerin emiri Ali’ye ve Resulullah’a (s.a.v.) olan itaatborcumdur.” Genç adam dedi ki: “Ey Ebu Abdullah, bana onlarınhaberlerini anlat ki, basiret üzerinde olayım.” Huzeyfe dedi ki:“Allah’a yemin olsun ki, sana onların haberlerini söyleyeceğim ki,orada onların Allah’a andolsun ki bir an bile iman etmedikleri belliolacaktır! Şanı yüce olan Allah, peygamberine hicretin onuncu yılındaMedine’den Mekke’ye halk ile hac etmesini emretti: Đnsanlar içindehaccı ilan et. Gerek yaya, gerek arık binekler üzerinde uzakvadiden ve yollardan sana gelsinler.” (Hacc Suresi: 27). Resulullahda (s.a.v.) bunun üzerine müezzinler gönderip, her yerde toplucahacca çağırttı ve bu haçta onlara kıyamete kadar sürecek olansünnetini tanıtmak istediğini bildirdi. Bunun üzerine Resulullah(s.a.v.) toplanan halk ile kendi zevcelerini beraber alarak Mekke’yeyola çıktı. Oraya varıp, bütün menasikleri halka öğrettikten sonra buhaccın Đbrahim’in (a.s.) milleti üzere olduğunu ve müşriklerin katmışolduklarını dışlayarak haccın bütün yönlerini öğretti. Sonra Mekke’yedahil olup orada bir gün kaldı. Cebrail (a.s.) inip, Ankebut suresininbaşını getirdi ve dedi ki: Ey Muhammed oku: Rahman ve rahim olanAllah’ın adıyla. Elif, Lam, Mim. Yoksa insanlar; inandıkdemeleriyle bırakılıvereceklerini ve kendilerinindenenmeyeceklerini mi sandılar? Andolsun ki biz, onlardanöncekileri de denedik. Allah, elbette doğruları bilir ve elbetteyalancıları da bilir. Yoksa kötülük yapanlar bizdenkaçabileceklerini mi sanırlar? Ne kötü hüküm veriyorlar?(Ankebut Suresi: 1-4). Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Ey Cebrail, bufitne nedir? Cebrail buyurdu ki: Ey Muhammed, Allah sana selamokur ve buyurur ki: Ben, senden önce ne kadar peygamber

251

Page 252: _kuranda Enis Emir

gönderdiysem hepsinin de vefatından önce kendi ümmetlerine onlarınmakamına geçecek bir halife seçmelerini ve onların sünnet veahkâmlarını ihya etmesini emretmiştim. Bu durumdapeygamberlerinin onlara emrettiğine itaat edenler işte onlar sadıkolanlardır. Peygamberlerinin emrine muhalefet edenler ise işte onlaryalancılardır. Sen de ey Muhammed, Rabbine ve cennetine doğrugelmenin zamanı yaklaştı. Kendisi de sana; senden sonra yerineümmetin içinde Ali bin Ebi Talib’i seçmeni emrediyor. Ali, sendensonra ümmetine önderlik edecek olandır, ister ona itaat etsinleristerlerse asi olsunlar. Đşte ayette sana bahsettiğimiz fitne budur. Şanıyüce olan Allah da sana emrediyor: Bütün öğrettiklerimi Ali’ye öğret,sende karar kıldıklarımın hepsini onda karar kıl. Kendisi emanetsahibi emindir. Ey Muhammed! Seni kullarımın içinden seçtim vepeygamber kıldım ve Ali’yi de sana vasi olarak seçtim!” Resulullah(s.a.v.) Ali’yi çağırıp, o gün Ali ile baş başa kaldı ve ona verilen bütünilim ve hikmeti onda karar kıldı. Cebrail’in dediklerini de ona bildirdi.Peygamberin o günü Ebu Bekir’in kızı Aişe’nin gününe rastlıyordu.Aişe dedi ki: “Ey Resulullah! Bugün Ali ile baş başa kalman hayliuzun sürdü!” Resulullah (s.a.v.) ondan yüz çevirince Aişe dedi ki: “EyResulullah, benim için hayırlı olacak bir sebepten mi benden yüzçeviriyorsun?” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Evet, doğruyusöylersin. Şayet ona bağlanırlarsa onlara mutluluk getirecek bir iştirbu. Kim onu kabul edip ona iman ederse mutlu olacaktır. Bütüninsanları Ali’ye davet etmem emrolundu. Bunu, insanlar arasındayaydığımda sen de bileceksin!” Aişe dedi ki: “Ey Resulullah, bütüninsanlardan daha önce ona iman edebilmem için neden bana daha öncebildirmiyorsun?” Resulullah buyurdu ki: “Ben, sana bildireceğim.Fakat insanlara genel olarak bildirmeden önce sana söylediklerimi aslakimseye söylemeyeceksin! Şayet sana ilk olarak söylediklerimi kabuledip onunla amel etmeye cihat edersen böylece herkesten önce vedaha fazla hayra nail olursun ama bu söylediklerimi kaybettirirsen,benden önce başkalarına söylersen şüphesiz Rabbine karşı küfretmişolursun ve bütün amellerin de boşa çıkar; Allah ve peygamberininzimmeti senden uzaklaşmış olur; hüsrana uğrayanlardan olursun vesenin bu yaptığın ne Allah’a ne de peygamberine bir zarar verebilir!”Aişe, peygamberden duyacaklarını saklayacağına ve ona ilk olarakiman edip, amel edeceğine söz verir. Bunun üzerine peygamber onaşöyle anlatır: “Şanı yüce olan Allah, ömrümün sona doğru geldiğinibildirdi ve kendimden sonra ilim olarak Ali’yi nasbetmemi emretti.

252

Page 253: _kuranda Enis Emir

Ali’yi, ümmetimin içinde imam ve önceki peygamberlerin yaptıklarıgibi onu kendi yerime halife göstermemi emretti. Ben de Rabbiminemrine icabet etmeye yöneldim. Bu sana söylediklerimi kalbinin enderin yerine sakla ta ki Allah, genel bir şekilde herkese beyan etmemiemredene kadar!” Aişe, bunu tutacağını söz verir. Şanı yüce olanAllah da, Aişe ve Hafsa’dan ona nelerin geleceğini bildirdi. Gerçektende Aişe hiç fazla beklemeden Hafsa’ya bildirdi ve ikisi de babalarınabildirdiler. Babaları da kalpleri parayla Đslam’a yumuşatılmışları vemünafıkları bir araya toplayarak olacakları bildirdiler. Birbirinebakarak dediler ki: “Muhammed bu işi Ehl-i Beyt’inin içinde Küsra veRum Kayserlerinin sünneti gibi kılmak ister. Allah’a yemin olsun ki,bu iş Ali bin Ebi Talib’e kalırsa ondan size hiçbir pay düşmez artık!Unutmayın ki, Muhammed sizin dış görünüşünüze göre sizleremuamelede bulundu. Fakat Ali öyle değildir, kendisi sizlere karşınefsinde bildikleri ile amel edecektir. Artık ona göre nefislerinizintedbirini alın ve bu işteki görüşlerinizi ortaya koyun!” Bunlar oradaçeşitli görüşleri tartışarak sonunda bir karara vardılar ki, peygamberiHarşa denilen yüksekliğin vadisine devesini ürküterek düşürmeyekarar verdiler. Tıpkı Tebük savaşında yaptıkları gibi. Orada dapeygamberi devesi ile vadiden aşağı düşürmek istemişlerdi lakinAllah, onların istediklerini bertaraf etti. Sonraları peygamberi yoketmek için çok çeşitli yollara başvurmuşlardı, zehirleme gibiyöntemler de kullanmışlardı. Đşte bu münafık ve dinde mürtet olanlarorada bu anlaşmaya göre peygamberi vadiye düşürmeye kararverdiler. Bunların sayısı ondört idi. Resulullah da (s.a.v.) Ali’yeyönelik yapacağı beyanı Medine’ye bırakmıştı. Peygamber iki gün vegece yol aldıktan sonra üçüncü günde Cebrail (a.s.) gelip, Hicrsuresinin sonunu oku dedi: Rabbine andolsun ki, onların hepsinebirden mutlaka soracağız; yapmakta oldukları şeyleri. Senemrolunduğun şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırış etme. Oalaycılara karşı muhakkak ki biz, sana yeteriz. (Hicr Suresi:92-95). Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) Medine’ye varıp Đmam-ıAli’yi insanlara halife tayin edebilmesi için daha da acele ile yolakoyulur. Dördüncü gecenin sonuna doğru Cebrail (a.s.) onun huzurunainip, şöyle okudu: Ey peygamber, sana indirilen emri tebliğ et,şayet bunu yerine getirmezsen peygamberliğini eda etmişolmazsın; Allah, seni insanların şerrinden korur ve Allah kâfirtopluma istekleri doğrultusunda onlara hidayet vermez. (MaideSuresi: 67). Bunlar peygamberi öldürmek isteyenlerdir. Peygamber de

253

Page 254: _kuranda Enis Emir

buyurdu ki: Ey Cebrail, görmez misin ki Ali’yi Medine’ye yetişip,hazır olana ve olmayana onun halifeliğini ilan etmek için yoluma hızlagidiyorum? Cebrail dedi ki: Şanı yüce olan Allah, Ali’nin velayetiniyarın yetiştiğin ilk menzilinde bütün insanlara farz kılmanı emrediyor!Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: Evet, ey Cebrail. Đnşallah yarın hemenbu emri yerine getireceğim. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) bütünyanındakiler ile yola koyulur ta Ğadir-u Humm denilen yere varanakadar. Orada namazı kıldırdı ve insanların huzurunda toplanmalarınıemretti. Yanına Ali’yi alarak onun sol elini sağ eli ile kaldırdı vesesini yükselterek Ali’nin halifeliğini ilan etti. Đnsanların üzerindekiemir sahipliğini belirtti ve ona hiç kimsenin muhalif olmamasınıemretti. Bütün bunların da şanı yüce olan Allah’tan geldiğini de tebliğetti ve buyurdu ki: Ben, mü’minlere kendi nefislerinden daha evladeğil miyim? Hazır olanlar dediler ki: Evet, evlasın ey Resulullah!Şöyle devam buyurdu: Ben kimin üzerinde velayet sahibi isem işte buAli de o kişinin üzerinde velayet sahibidir. Ey Allah’ım, onunvelayetini kabul edip onu seveni sen sev; onu inkâr edip düşman olanasen düşman ol ve ona yardımcı olana da sen yardımcı ol! Bununüzerine bütün hazır olanların Ali’ye bey’at etmelerini emretti, hepsibey’at edip hiçbiri itirazda bulunmadı. Ebu Bekir ve Ömer Cuhfenahiyesine ilerlemişlerdi ki, onları geri çağırıp, sert bir şekilde şöylebuyurdu: Ey Ebi Kuhafe’nin oğlu ve ey Ömer, benden sonra halifenizolarak Ali’ye bey’at edin! Dediler ki: Bu, Allah ve peygamberindenolan bir emir midir? Peygamber buyurdu ki: Böyle önemli olan bir şeyhiç Allah ve peygamberin emri dışında olur mu? Hemen ona bey’atedin! Đkisi bey’at ederek uzaklaştılar. Peygamber de bunun üzerineoradan ayrılıp bütün gün yol aldıktan sonra geceleyin Herşa dağınınen yüksek yerine vardı. Đşte birbiri ile anlaşan o toplum peygamberinönünden dağın virajında onu beklemişlerdi. Yanlarına küçük taşlarladoldurmuş oldukları torbalar almışlardı. Đşte o anda peygamber benive Ammar bin Yaser’i çağırıp, Ammar’ın devenin yularındantutmasını ve benim de onu gütmemi emretti. Böylece dağın en sarpyerine vardığımızda o topluluk ellerindeki torbaları devenin ayaklarıaltına yuvarlattılar. Bunun üzerine deve bağırıp peygamberi üstündenatacaktı ki, peygamber ona şöyle bağırdı: Sakin ol! Sana hiçbir zarargelmeyecek! Allah, deveyi herkesin anlayabileceği Arap dili ilekonuşturdu ve deve dedi ki: Allah’a yemin olsun ki ey peygamber, neayağımı elimi koyduğum yerden çıkarır ne de sen sırtıma bindikçeyerimden oynarım! Bunun üzerine o topluluk deveyi elleri ile aşağı

254

Page 255: _kuranda Enis Emir

devirmek için bize doğru yaklaştılar. O gece çok karanlık idi. Onlarakarşı kılıçlarımızı çekip vurmaya başladığımızda bizden uzaklaştılar.Bu olanları gördüğümde peygambere dedim ki: Ey Resulullah, bugördüğünü yapmak isteyen bu toplum kimlerdir? Peygamber buyurduki: Ey Huzeyfe, bunlar dünya ve ahrette münafık olanlardır! Dedim ki:Ey Resulullah, bunların üzerine başlarını getirmeleri için bir toplulukgöndermeyecek misin? Peygamber buyurdu ki: Şanı yüce olan Allah,onlardan yüz çevirmemi bana emretti. Đnsanların; kendisi insanları veashabını dinine çağırdı, onlar da icabet ettiler. Daha sonra onlarlaberaber düşmanına karşı savaşarak galip geldikten sonra onlarıöldürdü, demelerini istemem. Onları bırak ey Huzeyfe. Allah,şüphesiz onları gözetlemektedir, onlara ancak kısa bir mühletverdikten sonra en acı bir cezaya çekecektir! Ben dedim ki: Bumünafık olanlar kimlerdir? Bunlar Ansardan mı yoksa Muhacirlerdenmi? Peygamber bunun üzerine hepsini birer birer bana saydı. Bunlarıniçinde zikredilenlerin orada olmalarından çok sıkılmıştım. Bununfarkına varan peygamber bana buyurdu ki: Ey Huzeyfe, sanki sanasaymış olduklarımın hakkında şüphe içindesin. Başını onlara doğrukaldır! Ben de başımı kaldırdım onlar da dağın virajında bekliyorlardıki, bir şimşek çakıp bütün etrafımızı aydınlattı. Sanki çıkan bir güneşgibi kaldı, Allah’a yemin olsun ki, bütün adamları birer birer kendigözümle gördüm. Onlar peygamberin bana buyurmuş olduğu gibiondört kişiydi. Dokuzu Kureyş’ten ve kalanları da başkatopluluklardandı.” Huzeyfe buraya kadar onu dinleyen genç insanabunları anlatınca o genç adam şöyle dedi: “Şanı yüce olan Allah senirahmetine kavuştursun, onların isimlerini söylesen!” Huzeyfehazretleri buyurdu ki: “Onlar Kureyş’ten olmak üzere: Ebu Bekir,Ömer, Osman, Talha, Abdurrahman bin Avf, Sa’d bin Ebi Vakkas,Ebu Ubeyde bin Cerrah, Ebu Süfyan’ın oğlu Muaviye ve Amru binAs. Bunların haricinden olanlar ise şunlardır: Ebu Musa el-Eş’ari,Müğire bin Şu’be, Evs bin Hudsan el-Basri, Ebu Hureyra ve EbuTalha el-Ansari!” … Bu rivayeti Bihar-ul Envar kitabının 28. cildinin94-101 sahifelerinden aynen aktardık. Bu rivayet Ehl-i Beytimamlarına bağlı çok sayıda alimlerin kitaplarında mevcuttur. Burivayetin benzeri Sünni kitaplarında da mevcuttur. Aradaki fark; Sünnikitaplarında olayın sadece Tebük savaşındaki hadiseden aktarılması veorada da münafıkların kimliklerinin belirtilmemesi. Fakat en muteberSünni kitaplarına göre, ümmetin içinde daha doğrusu ashabın içindekimünafıkların isimlerini bilen Huzeyfe hazretleridir. Huzeyfe hazretleri

255

Page 256: _kuranda Enis Emir

isimlerini bildiği o münafıkları peygamber efendimizin vefatındansonra çok kişiye açıklamıştı. Biz, yazılanları olduğu gibi aktardık.Artık, tahlil etmek ve netice edinmek muhterem okuyucumuzun hürvicdanına bırakılmıştır.

105. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Đşleyiniz, Allah, Resulü ve mü’minler işlediklerinizi

görecektir…”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretlerinin ashabından Abdullah adındabir kişi imam hazretlerine dedi ki:

“Benim ve Ehl-i Beyt’im için Allah’tan hayır dua etsen!”Đmam hazretleri şöyle buyurdu: “Dua etmediğimi mi sanıyorsun?Allah’a yemin olsun ki, bütün amelleriniz her gün ve her gece banasunuluyor!” Abdullah’a imamın söylediği mübalağalı gelince, imamhazretleri şöyle buyurdu: “Şanı yüce olan Allah’ın kitabını okumadınmı? Orada şöyle buyuruyor: De ki: Đşleyiniz, Allah, Resulü vemü’minler işlediklerinizi görecektir…” Allah’a yemin olsun ki,mü’minlerden maksat, mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’tir!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’a yemin olsun ki, ayette zikri geçen mü’minlerden

maksat Ali bin Ebi Talib’tir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Mü’min veya kâfir olan öldüğünde onun ameli muhakkak

Resulullah (s.a.v.) ve Ali’ye sunulur. Bu durum aynen bütün Ehl-iBeyt imamlarında devam edecektir!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Kıyamet gününde, arşın sağına yirmi dört basamaklı bir

mimber koyulacak. Sonra, Ali bin Ebi Talib elinde Hamd bayrağıolduğu halde o basamakları çıkıp, mimbere oturacak. Halk onunönünden hesaba gelecek. Ali’nin tanıdığı kişi cennete ve tanımadığı,inkâr ettiği kişi de cehenneme girecektir. Bunun tefsiri Kur’an-ıKerim’de mevcuttur. De ki: Đşleyiniz, Allah, Resulü ve mü’minler

256

Page 257: _kuranda Enis Emir

işlediklerinizi görecektir… ve Allah’a yemin olsun ki, kendisimü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’tir!”

Đmam-ı Ali’nin tanımadığı kişiler, onun görmediği kişilerolarak algılanması yanlış olur. Zaten Đmam-ı Ali’nin öncekipeygamberlerle gizli ve son peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.)ile açıkça geldiğini önceleri zikretmiştik. Đmam-ı Ali, Müslümanlarınüzerinde huccet olduğu gibi, Yahudi ve Hıristiyanların üzerinde deAllah’ın huccetidir.

119. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iman edenler; Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber

olun.”Ayet indiğinde Selman hazretleri peygamber efendimize şöyle

sordu: “Ey Resulullah! Bu ayet herkesi mi yoksa belirli kişileri mikastediyor?” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ayette memur olanmü’minler genel olarak kastedilmiştir. Onların hepsinin sadıklarlaberaber olmaları emredilmiştir. Sadık olanlar ise belirli kişilerdir ki, okardeşim, vasim Ali ve ondan sonra gelecek vasilerine kadar geçerliolacaktır!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Sadıklarla beraber olun, emrinden maksat; mü’minlerin emiri

Ali bin Ebi Talib ile beraber olun, demektir!”Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Sadıklar, Ehl-i Beyt imamlarıdır!”Peygamber efendimize ayetteki “sadıkları” sordular, buyurdu

ki:“Sadıklar; Ali, Fatime, Hasan, Hüseyin ve kıyamete dek

gelecek tertemiz zürriyetleridir!”Sadıklarla beraber olma emri, takip edilmesi gereken en

mühim emirlerden biridir. Nitekim bu sadıklar Allah’ın seçtiğikişilerdir. Onlar ancak haktan söyler ve hakka davet ederler. Onlar hakiçin yaratıldılar ve haktandırlar. Onların sözü haktır çünkü haktarafından söylenmektedir. Onlar kendi kendilerinden bir şeysöylemez. Her zaman hakkı söyler ve O’na davet ederler. Bu yüce

257

Page 258: _kuranda Enis Emir

değere ümmetin içinde ancak Ehl-i Beyt imamlarının sahip olduklarıen sahih hadislerden sabittir. Ümmetin içinde sadık olanlar ancakonlardır. Onlara uyanlar ancak sadakatin ne olduğunu anlayabilirler.Öyleyse hepimiz onlara uyalım ve tertemiz bir şekilde dini onlardanalalım. Onların üzerine Allah’ın salâtı ve selamı olsun vedüşmanlarının üzerine de Allah’ın en ağır laneti şamil olsun.

Allah’ın yardımı ile burada Tevbe suresi sona erdi.

258

Page 259: _kuranda Enis Emir

Yunus Suresi

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Doğrusu; bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatından

hoşnut olup ona bağlananlar ve ayetlerimizden habersizbulunanlar.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali buyurdu ki:“Allah’ın benden daha büyük bir ayeti yoktur!”Müslümanların imamı Ali’nin esas olan velayetinden habersiz

olmaları, Allah’ın ayetlerinden habersiz olmalarının aynısıdır. NitekimĐmam-ı Ali’nin velayeti insanlığa verilen en büyük ayettir ve insanlarbundan şüphesiz sorulacaklardır.

15. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ayetlerimiz onlara açık açık okununca; bizimle

karşılaşmayı ummayanlar; bundan başka bir Kur’an getir veyabunu değiştir, dediler. De ki: Onu kendiliğimden değiştirmem.Ben, ancak bana vahyolunana uyarım…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın düşmanları Resulullah’ın (s.a.v.) arkasından dediler

ki:Bundan başka bir Kur’an getir veya bunu değiştir, yani;

Ali’den başka birini imam yapsaydı veya onu değiştirseydi, dediler!Buna karşılık şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: De ki: Onu

259

Page 260: _kuranda Enis Emir

kendiliğinden değiştirmem, yani; mü’minlerin emiri Ali’ninimametini. Ben ancak bana vahyolunana uyarım, yani; Rabbimin Alihakkında bildirdiğini yerine getiririm!”

Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Şayet Resulullah (s.a.v.), Allah’ın emri ile Ali’nin imametini

Ebu Bekir ve Ömer’in imameti ile değiştirmiş olsaydı bizler de onlarauyardık!”

Peygamber efendimiz Ğadir-u Humm yerinde imam-ı Ali’yiümmetine imam ve halife olarak tebliğ ettikten sonra bu beyanınıdeğiştirmedi. Đmam hazretlerinin işaret etmek istediği budur.

25. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah selamet yurduna çağırır ve dilediğini dosdoğru yola

iletir.”Zeyd bin Ali Zeynelabidin hazretlerinden, buyurdu ki:“Dosdoğru yol; mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’tir!”Başka bir rivayet ise şöyledir:“Allah dilediğini dosdoğru yola yani; mü’minlerin emiri

Ali’nin vilayetine iletir!”Peygamber efendimiz de şöyle buyurdu:“Ey Ali! Dosdoğru olan yol senin, en yüce olan haber de

sensin!”

32. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Haktan sonra dalaletten başka ne vardır? O halde

nasıl çevriliyorsunuz?”Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri Kufe’de mimberin

üzerinden şöyle buyurdu:“Biz, Ehl-i Beyt takva kelimesiyiz; biz, hidayet yoluyuz; biz en

yüce örnek ve en azim huccetiz; biz, kopmak bilmeyen sapasağlam

260

Page 261: _kuranda Enis Emir

kulpayız ve biziz o hak ki şanından Allah şöyle buyurdu: Haktansonra dalaletten başka ne vardır? O halde nasıl çevriliyorsunuz?”

35. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Hakka eriştiren mi, yoksa götürülmeden gidemeyen mi

uyulmaya daha layıktır. Ne oluyor size, nasıl hükümediyorsunuz?”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Hakka eriştirenler Muhammed (s.a.v.) ve Ehl-i Beyt’idir.

Ama götürülmeden gidemeyenler ise, peygamberden sonra Ehl-iBeyt’ine sonra muhalefet eden Kureyşliler ve başkalarıdır!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:Mü’minlerin emiri Ali, kendisinden önce hiç kimsenin

vermemiş olduğu hükmü verdi. Bu vermiş olduğu hüküm,Resulullah’ın (s.a.v.) vefatından sonra verdiği ilk hüküm idi. EbuBekir’in huzuruna sarhoş edici içki içen birini getirmişlerdi. Ebu Bekiradama sordu ki: “Đçkiyi içtin mi?” Adam dedi ki: “Evet, içtim.” EbuBekir dedi ki: “Haram olduğu halde mi içtin?” Adam dedi ki: “BenMüslüman olduğumda içkiyi içen ve helal olduğuna inanan birtopluluğun içinde yaşıyordum. Đçkinin haram olduğunu bilseydim onuterk ederdim.” Ebu Bekir, Ömer’e doğru dönüp dedi ki: “Ey Hafsa’nınbabası! Bu adamın emri hakkında ne dersin?” Ömer dedi ki:“Çözülmesi bunun gibi zor bir emrin altından ancak Hasan’ın babasıçıkabilir!” Ebu Bekir yanında duran bir çocuğa dedi ki: “Ey çocuk,geç bize Ali’yi çağır!” Ömer dedi ki: “Hikmet, menzilinde sorulur!”Bunun üzerine hepsi beraber Đmam-ı Ali’nin evine giderler.Beraberlerinde Selman da gider. Vardıklarında Đmam-ı Ali’ye adamındurumunu anlatırlar, Đmam-ı Ali, Ebu Bekir’e dedi ki: “Bu adamlabirini beraberce Ansar ve Muhacirlerin evlerine varmaları için gönder.Kim, içkinin haram olduğuna dair bu adama bir ayet okuduğunu

261

Page 262: _kuranda Enis Emir

söylerse o zaman adama cezasını verirsin. Fakat hiç kimse bu adamaiçkinin haram olduğuna dair tembih etmemişse o zaman adamı serbestbırakırsın!” Ebu Bekir, Đmam-ı Ali’nin buyurduğu gibi adamı alıp,soruşturdu, hiç kimsenin ona bir tembihte bulunmadığı ortaya çıktı.Böylece adamı serbest bıraktılar. Selman hazretleri bütün olanlarıtakip ettikten sonra Đmam-ı Ali’ye dedi ki: “Sen onları hakka sevkettin!” Đmam-ı Ali de buyurdu ki: “Benim ve onların hakkında inenayetin geçerliliğini yenilemek için onları irşat ettim. Ayet şudur:Hakka eriştiren mi, yoksa götürülmeden gidemeyen mi uyulmayadaha layıktır. Ne oluyor size, nasıl hükmediyorsunuz?”

Peygamber efendimiz de, Đmam-ı Ali’nin ümmetinin içinde nedoğru hükmedeni olduğunu sahih bir şekilde buyurmuştur. Ümmetinkadısı dururken yol gösterilmeden gidemeyenlerin halife olmalarıdoğru olabilir mi? Elbette olamaz, bunu Allah’a ve peygamberineyakıştırmak da zulmün en büyüğüdür. Bu hususta Ömer’in, Đmam-ıAli hakkında söylediği çok meşhur sözlerini aktarmak istiyoruz, dediki: “Ali olmasaydı Ömer helak olurdu!” yine dedi ki: “Ali’ninbulunmadığı bir yerde içinden çıkılması zor olan meseleleregirmekten Allah’a sığınırım!” başka bir kavli de şudur: “En doğruhükmedenimiz Ali’dir!” Ömer’in bu meşhur sözleri, Đmam-ı Ali’ninmakamını göstermeye yeterlidir. Đmam-ı Ali’nin halifelikteki makamı,gözün baştaki yeri gibidir. Onsuz bir halifelik kör bir insana benzer.Öyleyse görenle görmeyen bir olur mu?

53. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O gerçek mi? diye senden haber sorarlar. De ki: Rabbime

andolsun ki o, muhakkak gerçektir. Elbette siz O’nun acizbırakacaklar değilsiniz.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetin manası şudur: Ali hakkında söylediklerin gerçek mi?

diye senden haber sorarlar. De ki: Rabbime andolsun ki o, Alihakkında söylediklerim gerçektir…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:

262

Page 263: _kuranda Enis Emir

“Ayetin manası şudur: Ey Muhammed! Mekke ehli senden Alibin Ebi Talib gerçekten imam mıdır? diye sorarlar. Onlara de ki:Rabbime andolsun ki o, Ali’nin imameti hakkında söylediğimmuhakkak gerçektir!”

58. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Bunlar Allah’ın lütfu ve rahmeti iledir. Sadece

bunlarla sevinsinler. O, bütün toplayıp yığdıklarından dahahayırlıdır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın lütfu; peygamber efendimiz Muhammed’dir (s.a.v.).

Allah’ın rahmeti ise mü’minlerin emiri Ali’dir!”Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın lütfu ve rahmeti ile şiamız sevinsinler. Bu,

düşmanlarımıza verilen altın ve gümüşten daha faziletlidir!”Yani; bizim şiamız (taraftarlarımız) bizim velayetimize ve

sevgimize bağlandıklarından dolayı sevinsinler. Düşmanlarımızın altınve gümüşe sahip olmaları, onlara asla bir hayır getirmeyecektir. Budurumda şiamız onlardan daha hayırlıdırlar.

Đmam-ı Hüseyin hazretleri buyurdu ki:Bir gün Resulullah (s.a.v.) merkebine binip, evden çıktı. Ali de

(a.s.) evinden çıkıp, yaya gidiyordu. Resulullah (s.a.v.) onugördüğünde ona buyurdu ki: “Ey Hasan’ın babası! Ya merkebinebinersin ya da benden uzaklaşırsın. Şanı yüce olan Allah bana emrettiki: ben binersem sen de binmelisin, ben yaya gidersem sen de yayagitmelisin, ben oturursam sen de oturasın. Ancak Allah’ın çizmişolduğu hudutlarda sana ne oturmak ne de kalkmak vardır. Allah’ınbeni keremli kıldığı her şeyi sana da verdi. Allah, beni peygamberseçti ve seni benim velim olarak kıldı. Bununla O’nun zor emirlerinihudutları içinde yürütebilesin diye. Beni hak ile peygambergönderenin hakkı için yemin olsun ki, seni inkâr eden bana imanetmemiştir. Seni ve hakkını itiraf etmeyen bana ikrar etmemiştir. Sanakarşı küfreden Allah’a iman etmemiştir. Senin lütfun benimlütfumdandır ki, bu şanı yüce olan Rabbimin kavlindendir, buyurdu

263

Page 264: _kuranda Enis Emir

ki: De ki: Bunlar Allah’ın lütfu ve rahmeti iledir. Sadece bunlarlasevinsinler. O, bütün toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır.Allah’ın lütfu peygamberimizin nübüvvetidir ve rahmeti ise Ali binEbi Talib’in velayetidir. Nübüvvet ve velayet ile şiamız sevinsinler.Bu, onlara muhalif olanların dünyada toplayacakları mal ve çolukçocuktan daha hayırlıdır. Ey Ali! Allah’a yemin olsun ki sen, ancakAllah’a ibadet edilmesi; dinin ilimleri bilinmesi ve dosdoğru yolunbelli olabilmesi için yaratıldın. Kim senden şaşarsa tam şaşmıştır. Kimsana ve velayetine varmazsa şüphesiz olarak Allah’a davaramayacaktır. Bunun doğruluğuna şanı yüce olan Allah da şahittir,buyurdu ki: Ve şüphe yok ki ben bütün suçlarını örterim tövbeedip inananın ve iyi işlerde bulunup sonra da doğru yolu bulanın.(Ta-Ha Suresi: 82) Yani Ali’nin velayetine gelenin. Yine şanı yüceolan Allah bana emretti; hakkımı farz kıldığım gibi senin hakkını dafarz kılayım ve senin hakkın bana bütün iman edenler için farz olduğubilinsin. Sen olmasaydın Allah’ın hizbi belli olmazdı. Seninle deAllah’ın düşmanları belli oldu. Her kim Allah’ın huzuruna seninvelayetine bağlı olmadan çıkarsa, hiçbir şey üzere çıkmış olur. Şanıyüce olan Allah bana buyurdu ki: Ey peygamber! Sana Rabbintarafından indirileni… Yani; senin velayetin hakkında ineni ey Ali,… Şayet bunu ifa etmezsen risaletimi eda etmemiş olursun. (MaideSuresi: 67). Şayet senin velayetin hakkında bana bildirileni tebliğetmeseydim tüm amellerim boşa çıkacaktı. Kim senin velayetindenmahrum bir şekilde Allah’ın huzuruna çıkarsa bütün amelleri boşaçıkacaktır. Ve böylece kişilere cehenneme doğru uzaklaştırmaktanbaşka bir şey yoktur. Benim söylediklerim ancak şanı yüce olanAllah’ın bana söyledikleridir. Bunları, Allah senin hakkında indirdi!”

63.-64. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Onlar ki iman edip takvaya ermişlerdir. Onlar için dünya

hayatında da, ahrette de müjde vardır. Allah’ın sözleri değişmez.Bu, büyük kurtuluşun kendisidir.”

264

Page 265: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şiasına hitaben buyurdu ki:“Đçinizden birinin ruhu göğsüne düştüğünde görecektir!”

Şiasından hazır olanlar dediler ki: “Canımız sana feda olsun, neyigörecek?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Đlk önce Resulullah’ı (s.a.v.)görecek ve ona buyuracak ki: Ben Resulullah’ım! Daha sonra Ali’yi(a.s.) görecek ve ona diyecek ki: Ben Ali bin Ebi Talib’im. Benihayatında sevdin, bugün de benim de sana yararlı olmam bana vacipoldu!” Şia sordu ki: “Acaba bunları gördükten sonra bir daha hayatageri dönmek mümkün müdür?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Hayır,mümkün değildir. Bunları gören muhakkak ölecektir.” Hazır olanlarınbazılarına imam hazretlerinin buyurduğu ağır geldiğinde bazılarısordular ki: “Buyurduklarının Kur’an’da yeri var mıdır?” imambuyurdu ki: “Evet, vardır. Kavli yüce olan buyurdu ki: Onlar ki imanedip takvaya ermişlerdir. Onlar için dünya hayatında da, ahrettede müjde vardır. Allah’ın sözleri değişmez. Bu, büyük kurtuluşunkendisidir.”

Ehl-i Beyt imamlarının buyurmuş oldukları bir hadis şöyledir:“Şiamızdan birisi vefat ettiğinde ilk göreceği Resulullah

(s.a.v.) ve Ali olacaktır. Onlardan şefaati anında görecektir!”Elbette bu, kurtuluşun en büyüğüdür.

87. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Musa ve kardeşine de vahyettik ki: Mısır’da kavminiz

için evler hazırlayın; evlerini namazgâh edinin namaz kılın vemü’minlere müjdele.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri şöyle buyurdu:Resulullah (s.a.v.) ashabının ve amcalarının mescide açılan

kapılarını kapattı. Bunun üzerine amcası Abbas huzuruna gelip,demişti ki: “Ey Resulullah! Bizleri dışarı çıkarıp, Ali’yi mi içeridebırakıyorsun?” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben kendiliğimdensizleri dışarı çıkarıp, Ali’yi içeride bırakmadım. Lakin Allah sizleri,dışarı çıkarıp onu içeride bıraktı!”

265

Page 266: _kuranda Enis Emir

Başka bir defasında şöyle buyurdu:“Ali benden Harun’un Musa’ya olan menzilesindedir.”Yine şöyle buyurdu:“Ben ilmin şehriyim Ali ise kapısıdır. Đlim isteyen kapısına

gelsin. Bizim bu şerefimizi, faziletimizi ve seçkinliğimizi ancakAllah’a karşı inatçı olanlar inkâr ederler!”

Mescidin kapatılması olayı Đslam tarihinde esasen büyük birolaydır. Fakat büyük işaretleri görmeyenler böyle ince işaretlerigörmeleri mümkün olamaz. Peygamber efendimiz bütün ashabı, içineEbu Bekir, Ömer, Osman, Talha, Ebu Ubeyde bin Cerrah vebenzerlerinin dahil olduğunu unutmamak lazım, hepsinin mescideaçılan kapılarını kapatmıştı. Bu kapanıştan sonra Ebu Bekir,Medine’ye yakın bir köye Sunh’a taşınmıştı. Peygamberin hayatındamescitten bu kadar uzaklaştırılan bir kişinin sonradan mescide giripimam olması akıl ve mantık açısından mümkün değildir. Fakat tarihve hadis kitaplarını emellerine alet edenler, bu gibi olaylarıkaybettirmeye çalışmışlar ve kendi haksızlıklarını örtmeyeçalışmışlardır. Mescidin kapatılması konusu bu kadarı ile anlatılacakbir boyutta değildir. Belki bu konu üzerine başlı başına bir kitapyazmak mümkündür. Nitekim mescitten atılan Ebu Bekir’i bir dahamescide geri getirenler olmuştur. Yani kapısı kapandıktan sonra oradaolduğunu göstermek isteyenler olmuştur. Bunların arasında maalesefsahih sahibi Buhari de vardır. Lakin bunun bir uydurma ve düzmeceolduğunu tarih erbabı göstermişlerdir. Mescidin kapıları kapandığındapeygamber efendimizin amcası hazreti Hamza hayatta olduğunugösteren sahih rivayetler vardır. Hz. Hamza Uhud savaşında şehitdüştüğüne göre, bu mescit kapılarının kapanması olayı Uhudsavaşından önce idi. Önceden kapatılan bir kapıyı peygamberefendimizin açtığını gösterebilecek hiçbir tarihi belge yoktur. FakatEbu Bekir’in dışarıda kalmasının onun makamını Hz. Ali’ye karşızedeleyeceğini bilenler, onun yardımına koşup, peygamberefendimizin söylemediğini söyleyip kitaplarına yazdılar. Allah, bugibi iftira ve fitneden bizleri korusun.

101. Ayetin te’vili ve tefsiri:

266

Page 267: _kuranda Enis Emir

“De ki: Göklerde ve yerde neler var, bir bakın. Fakatbunca ayetler ve uyarılar inanmayanlar güruhuna fayda vermez.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayette zikredilen ayetlerden maksat; Ehl-i Beyt imamlarıdır.

Uyarılar ise peygamberlerdir!”

Allah’ın lütfu ve rahmeti ile Yunus suresi burada tamamlandı.

267

Page 268: _kuranda Enis Emir

Hud Suresi

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ona bir hazine indirilseydi yahut onunla beraber yanında

bir melek de gelseydi demelerine sıkılarak sana vahyedilenlerinbir kısmını terk ediverecek misin? Sen ancak bir korkutucusun veAllah her şeyi korur.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: Ayeti kerime şu sebepten indi; peygamber efendimiz (s.a.v.)

bir gün Ali’ye (a.s.) buyurdu ki: “Ey Ali, Allah’tan seni bana veziretmesini diledim kabul etti; seni vasim kılmasını istedim, kabul etti veseni ümmetimin üzerine halifem kılmasını diledim yine de kabul etti!”Peygamber efendimizin etrafında duran Kureyşlilerden iki kişibirbirine şöyle dediler: “Allah’a yemin olsun ki, su tulumunun içindeçürümüş, eskimiş bir tabak hurma, Muhammed’in Rabbindenistediğinden daha hayırlıdır. Rabbinden bir melek gelseydi de onayardımcı olsaydı veya ona mülk indirseydi de fakirliğini gidereydi.Allah’a yemin olsun ki, kendisi hakkı veya batılı Allah’tan dilemişolsaydı, isteği kabul edilecekti!” Bunun üzerine şanı yüce olan Allahşu ayeti indirdi: Ona bir hazine indirilseydi yahut onunla beraberyanında bir melek de gelseydi…

17. Ayetin te’vili ve tefsiri:

268

Page 269: _kuranda Enis Emir

“Rabbinden açık bir delil üzerinde bulunan, ardınca daRabbi tarafından bir şahit gelen…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Rabbinden açık bir delil üzerinde bulunan Resulullah’tır

(s.a.v.). Ardınca da Rabbi tarafından bir şahit ile gelen isemü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’tir!”

Ayeti kerimeye göre peygamber efendimizi takip eden şahitkendisindendir. Peygamber efendimiz de meşhur ve sahih olanhadisinde şöyle buyurdular: “Ben Ali’denim, Ali de bendendir!” Buitibarla peygamber efendimizi takip eden şahit onun ümmeti üzerinehalife ve imam tayin ettiği kişidir. Bu, Allah’ın bir lütfudur.Kabullenen onu karşısında görür ve inkâr eden de onun önündecezasını görür.

50.-61. ve 84. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ad’a kardeşleri Hud’u gönderdik… Semud’a kardeşleri

Salih’i gönderdik… Medyen’e de kardeşleri Şu’ayb’ı yolladık…”

269

Page 270: _kuranda Enis Emir

Bir kişi Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretlerine yaklaşıp, dedi ki:“Deden Ali (bin Ebi Talib) demişti ki: Kardeşlerimiz bize karşı asioldular, asi olmalarına karşı da biz onlara karşı savaştık. Sen, buna nedersin?” Đmam-ı Ali Zeynelabidin buyurdu ki: “Ey Allah’ın kulu,Kur’an’ı okumuyor musun ki, şöyle buyuruyor: Ad’a kardeşleriHud’u gönderdik… Acaba Hud (a.s.) kavminin din yoksa aşiretkardeşi miydi?” Adam dedi ki: “Hud, onların aşiret kardeşiydi!” Đmamhazretleri şöyle buyurdu: “Şanı yüce olan Allah, Ad kavmini helak ettive Hud’u (a.s.) ise kurtardı! Başka bir ayette aynı şey buyrulmuştur:Semud’a kardeşleri Salih’i gönderdik. Medyen’e de kardeşleriŞuayb’ı yolladık!” Adam dedi ki: “Benim üzerime çöken şüpheyikaldırdın!”

Açıklama: Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretlerine, Cemelve Sıffin hadiselerinde ona karşı savaşanları sormuşlardı. Kendisibuyurdu ki: “Kardeşlerimiz bize karşı asi oldular, biz de bu asioluşlarına karşı onlarla savaştık!” Bazı cahiller, imam hazretlerinin busözlerinden ona karşı savaşanların iman ehli olduklarını tespit etmeyekalkıştılar. Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretlerinin de buyurmuş olduğugibi, bu kardeşlik sadece aşiret kardeşliğidir. Bunda hiçbir imanifadesi aranamaz. Ayetlerden belli olduğu gibi de, Hud, Salih veŞuayb (aleyhumasselam) hazretleri kendi kavimleri içinde onlarınkardeşleri idiler. Fakat Ad, Semud ve Meyden halkının Allahtarafından en büyük cezaya çarptırıldıklarını biliyoruz. Bu kavimlerküfrün en kötüsüne sapmışlardı. Yine de şanı yüce olan Allahpeygamberlerinden ayetlerde bahsederken, böyle kavimlerinkardeşleri olduklarını zikretmiştir. Nitekim bundan daha önce Habilve Kabil’in kardeşliğini unutmamak lazım. Đkisi de kardeş idi lakinbiri mü’min öbürü ise kâfir idi. Kabil’in kardeş olması mü’min olanHabil’e zararı olmadığı gibi, Habil’in mü’min olması kâfir olan Kabilede hiçbir yararı yoktur. Bundan hariç, peygamber efendimiz kendiümmetine Đmam-ı Ali hazretleri hakkında yeterince tembih vetavsiyelerde bulunmuştu. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ali’yekarşı savaşan bana karşı savaşmıştır. Bana karşı savaşan daşüphesiz olarak Allah’a karşı savaşmıştır!” Allah’a karşı savaşanıncehennemden başka gidecek yeri olabilir mi? Peygamber efendimizkendi Ehl-i Beyt’i ile gölgeliğin altında iken ashabına hitaben şöylebuyurmuştu: “Bu gölgeliğin altında bulunanlara karşı savaş içindeolanlara ben de savaş içindeyim. Selamet içinde bulunanlara karşıda selamet içindeyim!” Bu iki hadisin sahih olduğunu sayın

270

Page 271: _kuranda Enis Emir

okuyucularımızın dikkatine sunmak istiyoruz. Ayet ve hadisler bukadar açık bir ifade sergiledikleri halde, Đmam-ı Ali’ye ve böyleceĐslam’a karşı savaşanları mücahit olarak göstermek isteyenlere nedemek lazım? Diyanet başkanı Sayın Mehmet Nuri Yılmaz hocamız,televizyonda yapmış olduğu bir konuşmasında bu konuya değinmiş veaynı hataya düşmüştür. Hocamızı cehaletten tenzih ederiz. Đnşallah bugibi ağır hatalar tekrarlanmaz.

86. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đman ediyorsanız, Allah’ın geri bıraktığı sizin için daha

hayırlıdır…”Bir kişi, Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin huzuruna gelip

sordu ki: “Kaim olan (Mehdi’ye); mü’minlerin emiri olarak mı selamverelim?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Hayır, bu isim Allahtarafından sadece mü’minlerin emiri Ali’ye verilmiştir. Her kimAli’den önce veya sonra kendisini mü’minlerin emiri olarak çağırtırsao adam kâfirin ta kendisidir!” Adam dedi ki: “Öyleyse Mehdi’ye nasılselam verelim?” Đmam buyurdu ki: “Ona: Sana selam olsun eyAllah’ın geri bıraktığı, diye selam veriniz. Nitekim şöyle buyrulmuş:Đman ediyorsanız, Allah’ın geri bıraktığı sizin için dahahayırlıdır…”

Allah’ın bütün dünyaya geri bıraktığı Mehdi’nin (a.s.)zuhurudur. Bu zuhurda herkes birleşecek ve dünyadaki son inzargerçekleşecektir. Ona şimdiden iman etmek daha hayırlıdır.

118.-119. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“… Onlar ise hala ayrılıktadırlar… Rabbinin rahmet

ettikleri müstesnadır…”

271

Page 272: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ümmetin içindeki tüm fırkalar hala ayrılıktadırlar. Allah’ın

rahmeti içinde yaratılan şiamız bundan müstesnadır. Onlar haküzerindedirler!”

Elbette gerçek anlamı ile Ehl-i Beyt imamlarına bağlananlarhak üzerindedirler. Başkalarının hak üzerinde olmaları ne Kur’an-ıKerim’e ne de sahih olan hadislere uymaktadır. Kurtuluşa erenler Ehl-i Beyt imamlarının şiasıdır.

Allah’ın yardımı ile sure burada tamamlandı. Allah’ın salâtı veselamı peygamberi Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

272

Page 273: _kuranda Enis Emir

Yusuf Suresi

38. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Atalarım Đbrahim; Đshak ve Ya’kub’un dinine uydum…”

Đmam-ı Ali vurulduktan sonra, vefat etmesi üzerine Đmam-ıHasan hazretleri mimbere çıkıp, Allah’ı hamd-ü sena ettikten sonraşöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Bu gece öyle biri vuruldu ki, onu ne öncekilerilim ile geçebilmiş ve ne de ondan sonrakiler onu amel ileyetişebileceklerdir! Beni tanıyan tanır, beni tanımayana ise ben;Muhammed’in (s.a.v.) oğluyum! Bana Yusuf’un buyurduğu gibi:Atalarım Đbrahim, Đshak ve Ya’kub’un dinine uydum… dediğigibi söylüyorum. Çünkü Kur’an’da dede olarak söylenen gerçektebaba anlamındadır. Ben, Beşir olanın oğluyum; ben, Allah’ın azabı ilekorkutucunun oğluyum; ben, Allah’ın izni ile davet edenin oğluyum,ben, ışık saçan kandilin oğluyum; ben, Allah’ın rahmet olarakgönderdiğinin oğluyum; ben o Ehl-i Beyt’tenim ki Allah onlardan hertürlü pisliği çekip, tertemiz kılmıştır; bizler o Ehl-i Beyt’teniz ki,Cebrail bize iner ve bizden göğe çıkardı; biz o Ehl-i Beyt’teniz ki, şanıyüce olan Allah bizim itaatimizi ve sevgimizi sizlere farz kıldı,buyurdu ki: De ki: Sizden, tebliğime karşılık bir ücretistemiyorum, istediğim ancak yakınlarıma samimiyet ile sevgidirve kim güzel ve iyi bir iş yaparsa onun güzelim mükâfatınıarttırırız… Biliniz ki, güzel ve iyi iş bizim Ehl-i Beyt’in velayetinegirmek ve bizi sevmektir!”

Peygamber efendimizin torunları olan Đmam-ı Hasan veĐmam-ı Hüseyin hazretlerinin faziletli bir özellikleri vardır. Bu özellikonların peygamber efendimiz tarafından oğulları gibi muamele vedayanışma görmeleridir. Peygamber efendimiz kendisinin zürriyetininonlardan devam edeceğini çok defa buyurmuştur. Edep ve ahlakın

273

Page 274: _kuranda Enis Emir

timsalleri olan Ehl-i Beyt imamlarının sırrı da budur. Onların esasıpeygamberliğin hikmet ve ilim kaynağıdır. Đmam-ı Hasan hazretlerihutbesinde kendisini peygamber efendimizin oğlu olarakbildirmektedir. Tıpkı Đsa’nın (a.s.) ana tarafından öncekipeygamberlere intisap ettiği gibi.

76. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dilediğimizi derecelere yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin

üstünde bir bilen vardır.”Resulullah (s.a.v.) bir gün Ümm Seleme anamızın evindeyken

Cebrail (a.s.) inip, şöyle buyurdu: “Meleklerden bir topluluk göğündördüncü katında bir konu hakkında cidal etmektedirler. Bu o kadaruzadı ki, şanı yüce olan Allah onlara şöyle vahyetti: Cidaliniz çokoldu. Artık âdemoğullarından biri ile aranızı bulunuz! Meleklerdediler ki: Muhammed’in (s.a.v.) ümmetinden birinin aramızdahükmetmesine razı olduk. Allah, onlara vahyetti ki: Muhammed’inümmetinden hangisine razı oldunuz? Melekler dediler ki: Biz, Ali binEbi Talib ile razı olduk.” Bunun üzerine Allah, gökten bir meleğihalının üzerinde olmak üzere yeryüzüne indirdi. Peygamber efendimizAli’yi çağırıp halının üzerine oturttu ve ağzına mübarek tükürüğünüsalıp, buyurdu ki: “Ey Ali! Allah, kalbini sabit ve huccetini gözlerininarasında kılsın!” Sonra melek onunla beraber göğe yükseldi. Birmüddet sonra geri geldiklerinde o melek Resulullah’a (s.a.v.) buyurduki: “Ey Muhammed! Allah, sana selam söyler ve buyurur ki:Dilediğimizi derecelere yükseltiriz. Ve her bilgi sahibinin üstündebir bilen vardır.”

274

Page 275: _kuranda Enis Emir

106. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onların çoğu Allah’a iman etmezler, ille de şirk

koşanlardır onlar.”

Ashabın büyüklerinden Ebu Zer hazretleri anlatıyor:Bir gün Resulullah (s.a.v.) ile beraber Medine’nin civarında

dolaşıyorduk. Bizlere hitaben buyurdu ki: “Nefsim kudret elinde olanayemin olsun ki, içinizden bir adam Kur’an-ı Kerim’in te’vili içinsavaşacaktır. Tıpkı, benim Kur’an’ın inişi için savaştığım gibi.Kendisi Kur’an’ın te’vili için savaştığında ona karşı savaşacak olanlar,Allah’tan başka bir ilah olmadığına şahadet getirenler olacaktır.Bunların hakkında şöyle buyrulmuştur: Onların çoğu Allah’a imanetmezler, ille de şirk koşanlardır onlar. Onları öldürmek insanlara okadar ağır gelecek ki, Allah’ın velisine (Đmam-ı Ali’ye) itaatsizlikedecekler. Tıpkı Musa’nın (a.s.) Hızır’ın (a.s.) yaptığındanhoşlanmadığı gibi, kendileri de Ali’nin yaptığındanhoşlanmayacaklardır. Fakat Allah, Hızır’ın yaptığına rıza göstermişti,tıpkı Ali’nin yaptığına rıza gösterildiği gibi!”

Açıklama: Bu zamana dek Müslümanların çoğunluğunu temsileden Sünni topluluğu halen Đmam-ı Ali’nin yapmış olduğu savaşlarınhakikat tarafını anlamamaktadır. O zamanlarda Müslüman görünüp,esasta müşrik olanların çok sayıda olduklarına halen inanmakistememektedirler. Đmam-ı Ali’ye karşı savaşanların tevhit kelimesinisöylemeleri onların gerçek anlamdaki imanlarını ifade etmesine yeterlideğildir. Bunun yeterli olmadığını şanı yüce olan Allah ve peygamberibiliyorlardır ki, ümmetin içinde çıkacak savaşın hak ve batıl arasındaolacağını bildirmişlerdi. Hakkın daima Đmam-ı Ali ile beraberolduğunu buyuran peygamber olan Musa da (a.s.) Allah’ın sırrını vehikmetini Hızır (a.s.) ile gösterdiğinde ağır görmüştü. Bu ümmetinağır imtihanlardan geçeceğini bildiren yine peygamber efendimizdir.Đşte en büyük imtihanlardan biri de Đmam-ı Ali ve ona karşısavaşanlardır. Bir taraf haktır ve öbürü ise batıldır. Đki tarafın tutulup,sayılması ve sevilmesi mümkün değildir. Đman, işte burada kendiniçıplak bir şekilde göstermektedir. Đman edenleri işareti Đmam-ı Ali’ye

275

Page 276: _kuranda Enis Emir

olan sevgilerinden belli olduğuna göre artık fazla düşünmemin biranlamı olamaz.

108. ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Benim yolum işte budur. Allah’a basiretle davet

ediyorum, ben de bana uyanlar da Allah’ı tenzih ederiz…”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Bana uyanlar Ehl-i Beyt’imdendir. Onlardan her biri

öncekinin ardından benim davet ettiğime davet edecektir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Eğer bu ayet özel olarak mü’minlerin emiri Ali hakkında

inmemişse ceddimin (Resulullah’ın) şefaati bana nail olmasın. Ayette;bana uyanlardan, maksat mü’minlerin emiri Ali’dir!”

Bu davetin sahipleri şüphesiz olarak Ehl-i Beyt’in onikiimamıdır. Bunun doğruluğunu peygamber efendimiz sahih olan birhadisinde şöyle buyurmuştur: “Benden sonra halifeler oniki olup,hepsi de Kureyş’tendir!” Sünni alimlerinden Đbn-i Kesir vebenzerleri, halifeliği tarihin akışına uydurmaya çalışmışlardır.Đstediklerini onikiye katmışlar, fasık ve kâfir derecesinde belli olanhalifeleri, misal olarak Yezid ve Mervan gibilerini de çıkararaksayılarına ulaşmak istemişlerdir. Hak ortada güneş gibigörünmektedir. Ehl-i Beyt imamları onikidir ve hepsi Kureyş’tendir.Allah’ın ahdi olan imamete zalimler yetişemez. Yezid ve onun gibiolan Mervan zalim ve gaddardırlar. Bunların imamete layıkgörülmeleri, ümmetin içine düşmüş olduğu karanlığı göstermeyeyeterlidir.

Allah’ın yardımı ile sure burada tamamlandı. Allah’ın salâtı veselamı peygamberi Muhammed’e ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

276

Page 277: _kuranda Enis Emir

Ra’d Suresi

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Sen, ancak bir uyarıcısın ve her kavmin bir yol

göstericisi vardır.”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ben, uyarıcıyım, Ali ise benden sonra doğru yolu gösterendir.

Ey Ali! Doğru yolu bulmak isteyenler ancak seninle onu bulabilirler!”Başka bir rivayette şöyle buyurdu:“Ben uyarıcıyım ve kavmin yol göstericisi ise Ali’dir. Ey Ali!

Sen, yaratılmışları aydınlatansın; sen hidayetin gayesisin; sen,kentlerin emirisin. Senin öyle olduğuna ben şahidim!”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ben uyarıcıyım ve her zaman için bizden doğru yolu gösteren

olacaktır. Önce Allah’ın peygamberi sonra Ali ve ondan sonra da hervasi (imam) birbirini takip edecektir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin ashabından biri bu ayethakkında sorduğunda, imam hazretleri şöyle buyurdu:

“Ayet bir kişi hakkında indiğinde ve o kişi öldükten sonraayette ölürse o zaman Kur’an’da ölmüş olur. Önceki milletlerde deolduğu gibi, ayetler geri kalan ümmet için hüküm açısından kalıcı vedevam edicidir!”

Açıklama: Đmam-ı Cafer hazretlerinin de buyurduğu gibi,doğru yolu gösteren, peygamber efendimizden sonra Đmam-ı Aliolduğuna göre, Đmam-ı Ali vefat ettikten sonra ümmete doğru yolugösterecek olan öldü demek anlamı doğru olamaz. Önceki ümmetlerdede olduğu gibi, doğru yolu gösterenler her zaman kendilerinden sonraümmetlerini devamlı olarak doğruya sevk edecek birini bırakmışlardı.Bunun öyle olması zaruridir. Aksi takdirde, hükümlerin değiştirilmesiçok kolay olur. Allah’a asi olanlar daima O’nun emirlerini imha etmekiçin çaba harcamışlardı. Nitekim onlar haksız bir şekilde

277

Page 278: _kuranda Enis Emir

hâkimiyetlerini sürdürmek için uğraş vermişlerdi. Bu konuda öncekiümmetleri örnek alırsak daha da aydınlığa kavuşmuş oluruz. Musa’nın(a.s.) getirmiş olduğu emir ve nehiyler, kendi ümmeti tarafındandevam ettirilmiş olsaydı, Đsa’nın (a.s.) onları tekzip etmesine imkânkalmazdı. Fakat Đsa’nın (a.s.)Yahudileri tekzip etmesi onların doğruyoldan çıktıklarını göstermeye yeterlidir. Musa’nın (a.s.) vasiyetettikleri kişiler yok muydu? Evet, Musa (a.s.) kendisinden sonra Yuşabin Nun hazretlerini ümmetine halife ve imam olarak Allah’ın emri ilebırakmıştı. Fakat ümmetin zamanla vasiye uymaması onları doğruyoldan çıkarmıştı. Bu, her zaman öyle olmuştur. Vasiyet edilenhalifeye veya imama uyulmaması o ümmeti doğru yoldanuzaklaştırılmış ve yenilenmesine sebep olmuştur. Tıpkı Đsa’nın (a.s.)gelişi gibi, tıpkı peygamber efendimizin gelişi gibi. Peki, son olan buümmetin durumu nasıldır? Önceki ümmetlerden hiçbir farkı yoktur.Nitekim bu ümmet için bir Mehdi’nin zuhur edeceğini ittifak ile kabuletmişiz. Doğru olanlara Mehdi’nin ne gereği vardır? Şanı yüce olanAllah şöyle buyuruyor: “Her toplumu imamı ile çağıracağız.”Peygamber efendimiz Muhammed de (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Đmamınıtanımadan ölen bir kişi, cahil olarak ölmüştür!” Đmam-ı Ali hazretlerimimberin üzerinden şöyle buyurdu: “Kur’an’ın her ayetinin neredeindiğini, kimin hakkında indiğini; ne hakkında indiğini; dağlıkta mıdüzlükte mi indiğini bilirim!” Onu dinleyenlerden biri dedi ki: “seninhakkında Kur’an’da ne indi?” Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Banasormasaydın sana söylemezdim. Benim hakkımda şu ayet indi: Senancak bir uyarıcısın ve her kavmin bir yol göstericisi vardır.Resulullah (s.a.v.) uyarıcıdır, ben de onun göstermiş olduğuna yolgösterenim!” Đşte ümmetin ona bağlanması gereken imam budur.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Uyarıcı Resulullah’tır (s.a.v.), doğru yol gösteren ise Ali’dir.

Her vakit bizden bir imam, peygamberin göstermiş olduğuna yolgösteren olacaktır!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Yeryüzü, Allah’ın bir hucceti ile kaim olan birinden eksik

olmaz. Bu huccet ya zahir olup herkesçe bilinir ya da gizli ve örtülübir şekilde olur ki, Allah’ın hucceti ve beyanı iptal olmasın!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Mi’raca çıktığımda, Rabbim ve benim aramda ne bir yakın

melek ne de mürsel bir nebi olmadığı bir anda, şanı yüce olanAllah’tan her istediğim bana verildi. O anda kulaklarıma şöyle bir şey

278

Page 279: _kuranda Enis Emir

geldi: Sen, ancak bir uyarıcısın ve her kavmin bir yol göstericisivardır, dedim ki: Đlahım! Ben uyarıcı olduğuma göre doğru yolugösteren kimdir? Allah buyurdu ki: Kendisi Ali bin Ebi Talib’tir.Kendisi, doğru yolu bulmak isteyenlerin gayesi, takva ehlinin imamı,elleri ve ayakları pak olanların önderi ve ümmetini rahmet eli cennetinyoluna sevk edendir!”

19. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şimdi Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen,

hiç kör (bilmeyen) gibi midir? Ancak akıl sahipleri ibret alırlar.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Đndirilenin gerçek olduğunu bilen Ali bin Ebi Talib’tir. Kör

olup, bilmeyen ise onun düşmanıdır!”Abdullah bin Abbas’tan gelen rivayete göre kör olan birinci

halifedir.

20. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar ki: Allah’ın ahdini yerine getirirler ve anlaşmayı

bozmazlar!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerinden, buyurdu ki:“Mü’minlerin emiri Ali’nin şiası (taraftarları), kalu bela

zamanında ve Ğadir-u Humm gününde Allah’a karşı, Ali’nin (a.s.)velayeti hakkında verdikleri ahdi ve anlaşmayı bozmazlar!”

Đmam hazretleri açık bir şekilde, Đmam-ı Ali’ye verilenbey’atin varlığın başlangıcından, yani kalu beladan beri verildiğineişaret buyurmuşlardır. Bu bey’ate sadık kalanların ve daima kalacakolanların ancak Đmam-ı Ali’nin şiası olduklarını da beyan etmişlerdir.Đmam-ı Ali’nin şiasından olan bir kişi, başını kesseler de asla velininvelayetinden çıkmaz. Şiadan olmayan birine dünyanın malını verselerasla velinin velayetine girmez. Fakat hikmet şudur ki, kalu belada

279

Page 280: _kuranda Enis Emir

varlık âlemi birbirine karıştı. Đnkâr edenler sonra dünya hayatındaiman edenlerden nikâhladılar ve böylece iman ve inkâr bir sulbüniçinde karışım halinde devam etti. Mesele, imanın inkâr kısmındanayrılması ve böylece başlangıçta olan temizliğine kavuşabilmesi sözkonusudur. Bu tasfiye belki milyonlarca sene devam etmiştir ve halendevam etmektedir. Đman eden bir kişiden inkâr eden çıkıyor ve inkâreden birinden de iman eden çıkıyor.

21. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve onlar ki: Allah’ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi

bitiştirirler. Rablerinden korkarlar ve kötü hesaptan ürkerler.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) şiası onlar ki; Muhammed’in

(s.a.v.) akrabalık bağını bitiştirirler, kesmezler. Yani, Muhammed’in(s.a.v.) Ehl-i Beyt’ine itaat edip, onları severler!”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Muhammed’in (s.a.v.) akrabalık bağı arşa bağlıdır ve oradan

şöyle seslenir: Ey Allah’ım! Bizi bitiştirenleri bitiştir ve bizi kesenlerikes!”

Yani; Ehl-i Beyt’i, Resulullah (s.a.v.) ile bitiştirenleri cennetebitiştir ve Ehl-i Beyt’i Muhammet’ten (s.a.v.) kesenleri de cennetindiyarından kes.

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah rahmi, Rahman olan isminden türetti.

Ve bu rahim de Muhammed’in (s.a.v.) akrabalık bağıdır. Allah’a karşıolan ta’zimden, Muhammed’e (s.a.v.) karşı ta’zim türetmiştir.Muhammed’e (s.a.v.) olan ta’zimden de, Ehl-i Beyt’ine olan ta’zimtüremiştir. Bizim şiamız, kadın ve erkek olsun hepsi Muhammed Ehl-iBeyt’inin akrabalık bağındandır. Onları ta’zim etmek, Muhammed’i(s.a.v.) ta’zim etmektir. Muhammed’e (s.a.v.) bağlı olanların hakkındakıymetsiz davrananların vay haline olsun! Onun bağını ta’zim edipbitiştirene ne mutlu!”

Daha sonra şanı yüce olan Allah, mü’minlerin emiri Đmam-ıAli’nin şiası hakkında 22.-23. ve 24. ayeti kerimelerde şöyle buyurdu:

280

Page 281: _kuranda Enis Emir

“Ve onlar ki: Rablerinin rızasını dileyerek sabrederler,namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz rızktan gizlice ve açıkçainfak ederler. Kötülüğü, iyilik yaparak ortadan kaldırırlar. Đşteonlara bu dünyanın karşılığı; Adn cennetleridir; oraya girerler.Babalarının, eşlerinin, çocuklarının iyi olanları da oraya girerler.Melekler her kapıdan yanlarına gelir. Sabrettiğiniz için selamsize. Burası dünyanın ne güzel karşılığıdır, derler.”

Bu vasıflara sahip Đmam-ı Ali’nin şiasına ne mutlu.

25. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Pekiştirdikten sonra Allah’ın ahdini bozanlar, Allah’ın

bitiştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculukyapanlar; işte lanet onlaradır. Yurtların en kötüsü de onlarındır.

Ali bin Đbrahim tefsirinde şöyle bir rivayeti nakletmiş:“Ğadir-u Humm günü, Resulullah’ın (s.a.v.) huzurunda Đmam-ı

Ali’ye (a.s.) bey’at edip, sonra Allah’ın ahdini bozanlar; Allah’ınMuhammed ve Ehl-i Beyt’ini bitiştirilmesini emrettiğini ayıranlar veyeryüzünde bozgunculuk yapanlar; işte lanet onlaradır. Yurtların enkötüsü de onlaradır!”

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar ki; inanmışlardır ve kalpleri Allah’ı anmakla

huzura kavuşmuştur. Dikkat edin, gerçekten kalpler, ancakAllah’ı anmakla huzura kavuşur.”

Resulullah (s.a.v.), Đmam-ı Ali hazretlerine şöyle buyurdu:“Bu ayetin kimin hakkında indiğini biliyor musun?” Đmam-ı

Ali dedi ki: “Allah ve resulü daha iyi bilirler.” Resulullah (s.a.v.)

281

Page 282: _kuranda Enis Emir

buyurdu ki: “Bu ayet, beni tasdik edip, bana iman edenler; seni vezürriyetini senden sonra da sevip sizlere bu emri (halifeliği) teslimedenler hakkında inmiştir!”

Başka bir rivayette ise şöyle buyurdu:“Ayette zikredilenler; biz Ehl-i Beyt ve şiamızdır!”Ali bin Đbrahim’in tefsirinde şöyle bir rivayet var:“Đman edenler şiadır!” Allah’ın zikri ise; mü’minlerin emiri Ali

ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarıdır!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Kalpler ancak Muhammed’in (s.a.v.) zikri ile huzura

kavuşabilir! Nitekim kendisi Allah’ın zikri ve hicabıdır!”

29. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đnanmış olup Salih ameller işleyenler için hoş bir hayat

(tuba) ve güzel bir gelecek vardır.”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Tuba, cennette bir ağaçtır. Cennetteki her evin içine bir dalı

girmişti. Şanı yüce olan Allah onu kudret eli ile dikmiştir. Ondancennetin giysileri ve her türlü yemişleri çıkar. Kendisi, Ali bin EbiTalib’in diyarındadır. Ona ancak Ali’nin dostu varabilir. Ali’nindüşmanları da ondan uzaklaştırılır!”

Başka bir rivayet ise şöyledir: Resulullah’ın (s.a.v.) huzurunabir sahabe gelip sorar ki: “Ey Resulullah! Tuba ağacı nerededir?”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cennetteki evimdedir!” Başka birsahabe sorduğunda ona cevaben buyurdu ki: “Tuba ağacı Ali bin EbiTalib’in cennetteki evindedir!” Đlk soran sahabe dedi ki: “EyResulullah! Biraz önce, tuba ağacı benim cennetteki evimde, dedin.Şimdi ise Ali’nin cennetteki evindedir, diyorsun!” Resulullah buyurduki: “Benim ve Ali’nin evi dünya ve ahrette aynı yerdedir!”

Yine peygamber efendimiz şöyle buyurdu:“Ey Ali! Ümmetimin benden sonra sana karşı vefasız olacağını

Cebrail (a.s.) bana bildirdi. Onların vay haline olsun, onların vayhaline olsun, onların vay haline olsun!” Đmam-ı Ali sordu ki: “Veylnedir?” Resulullah buyurdu ki: “Veyl, cehennemde bir vadinin adıdır.Orada bulunanların çoğunluğunu sana düşmanlık edenler; seninzürriyetini öldürenler ve sana verdikleri bey’ati bozanlar temsil

282

Page 283: _kuranda Enis Emir

ederler! Ne hoş bir hayat, ne hoş bir hayat, ne hoş bir hayat onlara ki;seni severler ve sana karşı vefalı olurlar!” Đmam-ı Ali sordu ki: “Hoşbir hayat olan tuba nedir?” Resulullah buyurdu ki: “Tuba, cennette birağaçtır ki o, senin evindedir. Cennette olan şianın evlerinde muhakkako ağacın bir dalı vardır ki, onlara istediklerini hediye eder!”

38. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki senden önce nice peygamberler gönderdik.

Onlara eşler ve çocuklar verdik…”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Andolsun ki, Resulullah’ın (s.a.v.) çocukları bizleriz!”

43. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Küfredenler: Sen peygamber değilsin, derler. De ki:

Benimle sizin aranızda şahit olarak Allah ve kitabın bilgisi kendiyanında olanlar yeter.”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Kitabın bilgisi kendi yanında olanlar bizleriz. Resulullah’tan

(s.a.v.) sonra, bizim en faziletlimiz, en hayırlımız ve en öndegelenimiz Ali’dir!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Kur’an-ı Kerim’i indiği tertibe bir araya getirdiklerini iddia

edenler yalancıdır! Kur’an’ın Allah tarafından indirildiği tertip ile biraraya getiren ve hıfzeden Ali bin Ebi Talib ve ondan sonra gelen Ehl-iBeyt imamlarıdır!”

Kur’an-ı Kerim konusunda önceleri de geniş bir şekildeaçıklama yaptık. Kur’an-ı Kerim’in doğru ve Allah’ın isteğidoğrultusunda öğrenmek isteyenlerin ancak Ehl-i Beyt imamlarındanbunu elde edebileceklerini bir daha ifade etmek istiyoruz. Peygamber

283

Page 284: _kuranda Enis Emir

efendimiz bütün ümmetine veda olarak edinmiş olduğu haccındaonbinlerce Müslüman’ın huzurunda Kur’an-ı Kerim’i ve Ehl-iBeyt’ini bir arada vasiyet etmişti. Kur’an-ı Kerim’i bir kere vasiyetedip hatırlarken kendi Ehl-i Beyt’ine ise üç kere hatırlatıp, Allah’ınazabı ile tehdit etmişti. Peygamber efendimiz iyi biliyordu ki, Kur’an-ıKerim kâğıda yazılmış bir kitaptı, onu her okuyanın aynı şekildeanlaması mümkün değildi. Kitap ile beraber Ehl-i Beyt’ini ümmetinetercüman ve müfessir olarak vasiyet etmişti. Bu durumdaanlaşılmayan bir meseleyi halledebilmek kolay olurdu. Müslümanlaranlamadıklarını Kur’an ehlinden, yani Ehl-i Beyt’ten soracaklardı.Bunda, iddia edildiği gibi bir saltanat sistemi oluşmuyor, sadeceMüslümanların iyi bir şekilde eğitilmesi öngörülüyor. Ehl-i Beytimamlarının oniki olduklarını ve bunu peygamber efendimizin sahihhadisinde de belirtmiş olduğunu düşünürsek, bu uzun süre içindeMüslümanların kitabı öğrenmeleri elbette mümkün olurdu. Fakat işlerbilindiği gibi tam tersine döndü. Kur’an-ı Kerim’den bir ayeti doğrubir şekilde tefsir edemeyen şahıslar ümmetin başına geçti. Kur’an’ınehli olan Ehl-i Beyt kenarda bırakıldı. Kur’an-ı Kerim’in tefsirini vete’vilini kendi istekleri doğrultusunda yaptılar. Suyun başı dururken,yüzlerce kilometre akıp, her şeyi içine aldıktan sonra sularını içtiler.Ümmetin kadısı, bilgini dururken başkalarına yönelip danıştılar. Bugüne kadar Sünni kesimin elinde bulunan tefsirlerin çoğunluğundaEhl-i Beyt imamlarından bir bilgi edinmek mümkün değildir.Türkiye’mizde, Türkçeye tercüme edilen tefsirleri elinize alıpbaktığınızda Ehl-i Beyt’in ne kadar terk edildiğinin farkına hemenvarırsınız. Marmara Đlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi olan Sayın Dr.Bekir Karlığa ve Sayın Dr. Bedrettin Çetiner, Đbn-i Kesir’in tefsiriniTürkçeye tercüme etmişler. Bu tefsir hayli geniş olduğu halde, içindeEhl-i Beyt imamlarından yüzde bir oranda rivayet bulmak mümkündeğildir. Hâlbuki Đbn-i Kesir hicretin sekizinci yüzyılında yaşamıştı.Ondan önceki bütün önemli tefsirlerin çoğunluğu yazılmıştı. Ehl-iBeyt imamlarının da bütün eserleri mevcut idi. Fakat sayın öğretimüyelerinin de belirtmiş oldukları gibi, Đbn-i Kesir şu şahıslardanterfisinin rivayetlerini almış: Übeyy bin Ka’b, Abdullah ibn Mes’ud,Abdullah bin Ömer, Cabir bin Abdullah, Muhammed bin Ka’bel-Kurazi, Enes bin Malik, Said bin Cübeyr, Đbrahim en-Nahai,Mücahid, Şa’bi, Dahhak bin Müzayim, Đkrime, Hasan el-Basri…Fazla uzatmamak için, daha en azından oniki zikredilmiştir. (Đbn-iKesir tefsiri tercümesi; cilt: 1, sahife: XXXVI). Bütün zikredilen

284

Page 285: _kuranda Enis Emir

şahısların içinde Ehl-i Beyt imamlarına rastlamadık. Ama zikredilenşahıslar hakkında, kendilerinin Ehl-i Beyt hususunda söylediklerini iyibir şekilde biliyoruz. Abdullah bin Abbas hazretleri şöylebuyurmuştur: “Benim ve geri kalan bütün sahabenin ilmi, Ali binEbi Talib’in ilmi yanında ancak yedi denizden bir damla kadargelir!” Abdullah bin Mes’ud hazretleri de şöyle buyurmuştur:“Kur’an’ın yetmiş suresini peygamberin hayatında öğrendim.Kur’an’ın geri kalan kısmını da insanların en hayırlısı olan Alibin Ebi Talib’in huzurunda hatmettim!” Yine Abdullah bin Abbashazretleri şöyle buyurmuştur: “Kur’an-ı, onun müfessiri olan Alibin Ebi Talib’ten alınız!” Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.)şöyle buyurdu: “Ben, Kur’an’ın inişi için savaştığım gibi, bendensonra içinizden biri Kur’an’ın te’vili için savaşacaktır!”Peygamber efendimize bu şahsın kim olduğu sorulduğunda, evinönünde ayakkabılarını diken Đmam-ı Ali’yi ima ederek şöyle buyurdu:“Ayakkabılarımı dikendir!” Bütün bu açık delillere göre Đmam-ı Alive geri kalan Ehl-i Beyt imamlarından ilmin alınması gerektiğianlaşılmaktadır. Bilhassa peygamber efendimizin veda haccındaonbinlerce ashabının önünde Kur’an’ı ve Ehl-i Beyt’ini beraber olarakümmetine tutunmalarını vasiyet etmesi en büyük delildir. Đbn-i Kesirbütün bu delillere rağmen Ehl-i Beyt imamlarının tefsirine ehemmiyetgöstermemesine ne demek lazım? Đbn-i Kesir bu hatayı yüzlerce seneevvel yapıp gitmiştir fakat onun hatasını şimdiye kadar devamettirenlere ne demeli?

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Kitabın bilgisi kendi yanında olan mü’minlerin emiri

Ali’dir!” Onu dinleyenlerden biri dedi ki: “Kitaba ait bir bilgiye sahipolan Süleyman’ın (a.s.) veziri Asaf bin Berhiya mı daha bilgilidiryoksa kitabın bilgisi yanında olan Ali mi daha bilgilidir?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Kitaba ait bir bilgisi olanın ilmi, kitabın bilgisiyanında olanın ilmi yanında, bir sivrisineğin denizden kanadı ilealabileceği su miktarı kadardır!”

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Süleyman’ın (a.s.) veziri Asaf bin Berhiya Đsm-i A’zamdan

bir harfine sahip olmakla Belkıs’ın tahtını, gözün yumulupaçılmasından önce huzuruna getirmişti. Bizde ise Đsm-i A’zamınyetmiş üç harfinden yetmiş ikisi vardır!”

Mü’minlerin emri Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:

285

Page 286: _kuranda Enis Emir

“Adem’in gökten beraberinde yeryüzüne indirdiği ve bütünpeygamberlerin onunla fazilet buldukları ilim, peygamberlerinsonuncusunun Ehl-i Beyt’inde mevcuttur!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Kitabın bilgisi kendi yanında olan mü’minlerin emiri Ali’dir.

Kendisi de Resulullah’tan (s.a.v.) sonra bu ümmetin alimidir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, Allah’ın kitabını evvelinden sonuna

kadar bilirim. Sanki avucumun içindeymiş gibi bilirim. Onda göklerin,yerin, olanların ve daha olacakların bütün ilmi mevcuttur. Şanı yüceolan Allah bu husus hakkında şöyle buyurmuştur: “Sana her şeyiaçıklayıp anlatan ve hidayet, rahmet ve müjde olan kitabıindirdik.” (Nahl Suresi: 89).

Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’a andolsun ki, kitabın bütün ilmi bizdedir!”Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri, Selman hazretlerine

şöyle buyurdu:“Ey Selman! Bizim marifetimizi hakkıyla bilmeyenlerin,

faziletimizi inkâr edenlerin vay haline olsun! Ey Selman! Davud’unoğlu Süleyman mı daha faziletlidir yoksa Muhammed mi (s.a.v.)?”Selman dedi ki: Muhammed (s.a.v.) daha faziletlidir!” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Ey Selman! Asaf bin Berhiya kitaptan bir ilmi olduğuiçin, Belkıs’ın tahtını Yemen’den Đran’a kadar gözün kapanıp açılmasızarfında getirebilmişti. Ben buna nasıl muktedir olmayayım ki, bendebin kitabın ilmi vardır! Şanı yüce olan Allah, bu kitaplardan Adem’inoğlu Şis’e (a.s.) elli sahife; Đdris peygambere otuz sahife ve HalilĐbrahim’e de yirmi sahife indirdi… Bu kitaplarda, Tevrat’ın, Đncil’in,Zebur’un ve Kur’an’ın ilmi mevcuttur!” Selman dedi ki: “Evet,doğruyu söylersin ey seyidim!” Đmam hazretleri buyurdu ki: “EySelman! Đyi bil ki, her kim bizim emrimizde veya ilmimizde şüpheyedüşerse, hakkımızı ve marifetimizi çekişmiş olur. Şanı yüce olanAllah, kitabın başka yerinde bizim velayetimizi farz kılmış ve bununlanasıl amel edileceğine dair beyan vermiştir. Bu, herkesçegörülmektedir!”

Ehl-i Beyt’in, Kur’an-ı Kerim ve önceki kitaplardaki ilimleriniciddi bir şekilde düşünmek gerekmektedir. Nitekim ümmetin büyükkesimi olanların ilmini terk etmiş durumdadır. Sonunda doğru ortayaçıktığında ümmetin büyük kesimi ortada kalacağından hiç şüpheetmesin.

286

Page 287: _kuranda Enis Emir

Đbrahim Suresi

24.-25. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Görmez misin Allah nasıl bir misal verdi. Hoş bir söz;

kökü sağlam, dalları göğe doğru olan hoş bir ağaca benzer. Ki,Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Đnsanlar ibret alsındiye Allah onlara misal veriyor.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Resulullah (s.a.v.) bu ağacın köküdür. Mü’minlerin emiri Ali

bu ağacın gövdesidir. Ehl-i Beyt imamları da bu ağacın dallarıdır.Đmamların ilmi de bu ağacın meyvesidir. Ehl-i Beyt’in şiası da buağacın yapraklarıdır. Allah’a andolsun ki, şiamızdan biri doğduğundabu ağaçta bir yaprak filizlenir. Şiamızdan biri vefat ettiğinde de buağacın bir yaprağı düşer. Bu ağacın her zaman yemiş vermesi de,imamların her zaman şiasına helal ve haramdan öğretmesidir!”

Bunun zıttı olan Ehl-i Beyt düşmanları ise aşağıdaki ayetteşöyle anlatılıyor:

26. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Çirkin bir söz; yerden koparılmış, kökü olmayan kötü bir

ağaca benzer.”Anlamı: Ehl-i Beyt düşmanları; yerden koparılmış kökü

olmayan ağaç gibidirler. Onların yeryüzünde hiçbir karar kılacakları

287

Page 288: _kuranda Enis Emir

yer yoktur. Onlar yok olup, unutulmaya mahkûmdurlar. Ehl-i Beytdüşmanlarının mezarları bile belli değildir. Belli olanların da ancakhâkim olup, kendilerinin zikirlerini şeytani bir şekilde ayaktatutmalarından kaynaklanmaktadır. Elbette bir gün gelecek ki, o gündeyalancıların yeri olmayacaktır. Peygamberin bir parçası olan Fatimeanamızı kahrederek öldürenlerin elbette cezası herkesin önündeverilecektir. Şanı yüce olan Allah, büyük zalimlerin cezasınıgeciktiriyor diye, onları unuttuğunu mu zannediyorlar? Hâşâ, hâşâ,onlara öyle elim bir azap ver ki, sevenleri onu düşünsün!

28.-29. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın verdiği nimeti küfre çevirip değiştirenleri ve

nimetlerini helak olacakları yere götürenleri görmüyor musun?Yaslanacakları cehenneme ki o, ne kötü bir karargâhtır.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın verdiği nimeti küfre çevirip değiştirenleri ve

nimetlerini helak olacakları yere götürenleri görmüyor musun?Allah’ın, kullarına müjdelediği nimet bizleriz. Kıyamet günündekurtuluşa erecek olanlar ancak bizimle ereceklerdir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Bu ayet, Resulullah’a (s.a.v.) düşmanlığını gösterip, ona karşı

savaşanlar ve onun vasisi (Đmam-ı Ali’nin) vasiyetini inkâr edenKureyş hakkında inmiştir!”

Kureyş toplumu, onları helaka götüren yolu seçip, onlarıhidayete sevk edecek olan Đmam-ı Ali’nin imametini tanımamışlardı.Vasiyet edilen Đmam-ı Ali’dir ve ona uyulan kişiler ise başkalarıdır.Allah’ın nimetini çok az bir değere değiştirdiler.

288

Page 289: _kuranda Enis Emir

35. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hani Đbrahim demişti ki: Rabbim; bu şehri emniyetli kıl,

beni de oğullarımı da puta tapmaktan uzak tut.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Halil Đbrahim Rabbinden dua etti: Rabbim; bu şehri emniyetli

kıl, eni de oğullarımı da puta tapmaktan uzak tut. Onun bu duasıpeygamberimiz Muhammed’e (s.a.v.) nübüvvet olarak ve Ali bin EbiTalib’e de imamet ve vasiyet olarak nail oldu. Şanı yüce olan Allahbuyurdu ki: Ey Đbrahim! Seni insanlara imam kıldım. Đbrahimbuyurdu ki: Benim zürriyetimden de kılacak mısın? Allah buyurduki: Bu ahdime (imamete) zalimler asla nail olmayacaktır. Buradakizalimden maksat; Allah’a şirk koşan ve putlara kurban kesenlerdir.Mü’minlerin emiri Ali hariç olmak üzere bütün Araplar ve Kureyştopluluğu, peygamberimizin zuhurundan önce putlara tapmış ve onlarakurbanlar kesmişlerdi. Đmamet, putlara tapmış ve onlara kurbankesmiş birine asla caiz olmaz. Nitekim şanı yüce olan Allah şöylebuyurdu: Bu ahdime (imamete) zalimler asla nail olmayacaktır!”

Tarih kitaplarından belli olduğu gibi Ebu Bekir, Ömer, Osmanve onlara yakın olanların hepsi, Müslüman olmadan önce putlaratapmış ve onlara kurbanlar kesmişlerdi. Đmam-ı Ali hazretleri onlarıniçinde hiçbir an bile putlara tapmadan tertemiz bir şekilde Đslam’agirmiştir. Bu sebeptendir ki, Đslam alemi sadece onun ismi ilezikredildiğinde “Kerremallahu vechahu” ifadesini kullanırlar. Bununanlamı ise şudur: Đmam-ı Ali hiçbir zaman puta tapmadığındanAllah’ın onun yüzünü keremli kılması dua edilmektedir. Bu durumdaĐmam-ı Ali ve geri kalanların arasında büyük bir fark görülmesigerekmektedir. Đmam-ı Ali hazretleri ancak imamete layık olabilir.Puta tapmış olanları imamete getirmek zulmün en büyüğüdür.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Babam Đbrahim’in duasına nail olan benim! Bu dua bana ve

kardeşim Ali’ye yetişti, bizden hiç kimse asla puta tapmadı. Allah,beni peygamber ve kardeşim Ali’ye vasi edindi!”

289

Page 290: _kuranda Enis Emir

37. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Rabbimiz; ben çocuklarımdan kimini namaz kılabilmeleri

için senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim.Rabbimiz; insanlardan kiminin gönüllerini onlara meylettir.Şükretmeleri için onları meyvelerle rızklandır.”

Duayı eden Đbrahim’dir (a.s.). Çocuklarından kastettiğinin deĐsmail (a.s.) olduğu söylenmiştir. Çorak vadi ise Mekke’dir.

Bir gün Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna Yemen’den birtopluluk gelmişti. Resulullah (s.a.v.) onlara hitaben buyurdu ki: “Butoplumun kalpleri rahmetli olup imanla doludur. Bunların içindenMansur bir kişi çıkacaktır ki, yetmiş bin kişi ile benim ve vasiminarkasında savaşacaklardır!” Bunları duyan topluluktan biri dedi ki:“Ey Resulullah! Senin vasin kimdir?” Resulullah buyurdu ki: “Şanıyüce olan Allah, vasimi işaretlerinden bir şeyi anlayıp, kavrayanlarabir ayet olarak kılmıştır. Şayet sizler ona, kalbinizin ve kulaklarınızındirayeti ile ve şehit makamında olduğunuz halde bakarsanızmuhakkak onu tanıyacaksınız. Tıpkı, benim sizin peygamberinizolduğumu bildiğiniz gibi! Burada hazır olanların yüzlerine teker tekerbakınız. Kimin yüzüne kalbiniz meyilli olursa biliniz ki o, benimvasimdir. Nitekim şanı yüce olan Allah kitabında şöyle buyuruyor:Rabbimiz; insanlardan kiminin gönüllerini onlara meylettir. Yani,vasime ve onun zürriyetine gönülleri meylettir!” Gelen topluluğun heraşiret reisi orada mevcut olan ashabın yüzüne bakıp tokalaştı. Onlar nezaman mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’nin yüzüne bakıptokalaştıklarında ise şöyle dediler: “Ey Resulullah! Kalplerimiz buşahsa meyilli oldu!” Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Allah’ınseçtikleri sizlersiniz. Çünkü Resulullah’ın vasisini öncedentanımadığınız halde şimdi onun yüzüne bakıp tokalaşmanız iletanıdınız. Vasimin, kendisi olduğunu ne ile hissettiniz, tanıdınız?”Hepsi yüksek sesle ağlamaya başlayıp dediler ki: “Ey Resulullah!Senin huzurunda bulunan geri kalan kavme baktığımızda rahatlamadı.

290

Page 291: _kuranda Enis Emir

Fakat senin vasine baktığımızda, kalbimiz titredi, nefsimiz mutmainoldu, ciğerlerimiz rahatladı, gözlerimiz yaşardı ve gönlümüz açılıp,ferahlandık. O kadar ki, sanki o bize baba ve bizler de ona evlat olmuşgibi!” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Bunun te’vilini ancak Allah vedinde derinleşmiş olanlar bilirler. Sizler de ondan iyi birmertebedesiniz ve sizler ateşten uzaklaştırılmışsınız!” Bu topluluk,mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’nin yanında, Sıffin ve Cemelsavaşlarına kadar beraber kaldılar. Hepsi Sıffin savaşında şehitoldular. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun. Peygamber efendimiz deonları cennetle müjdelemiş ve Đmam-ı Ali ile şehit olacaklarını haberetmişti.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’a andolsun ki, Đbrahim (a.s.) zürriyetinin arta kalanı

bizleriz!”Bir gün Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri Beytullah’ı

tavaf edenlere bakarak şöyle buyurdu: “Bu şekilde cahiliye devrindetavaf ediyorlardı. Ancak bizi tanıyıp, bize iltihak etmeleriemredilmiştir ve yardımlarını bizden esirgemeden tavaf etmelerilazım: Rabbimiz; kimi insanların gönüllerini onlara meylettir.Yani, Al-i Muhammed’e, Al-i Muhammed’e, bize, bize!”

Katade adında olan bir alim Đmam-ı Muhammed el-Bakırhazretlerinin huzurunda iken, imam hazretleri ona şöyle buyurdu: “EyKatade! Şanı yüce olan Allah’ın bu ayeti hakkında bana haber ver,buyurdu ki: Demişti ki: Geceleri, gündüzleri emniyet içinde gezin,dolaşın oralarda.” Katade dedi ki: “Ayet, her kim evinden gerekenyolculuğun rızkını alıp, merkebine binip, Beytullah’ı ziyaret etmekiçin giderse emniyet içindedir, diye haber vermektedir!” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Ey Katade! Evinden gereken erzakı ve helaliile yola çıkıp, yol üzerinde nafakası elinden alınıp bir vuruş ile helakolanları hiç duymadın mı?” Katade dedi ki: “Evet, Allah içinsöylemek gerekirse, öyle durumlar oluyor!” Đmam hazretleri buyurduki: “Sana yazıklar olsun ey Katade! Eğer sen Kur’an-ı kendi nefsincetefsir ettiysen hem sen ve hem sana uyanlar da helak oldunuz. EğerKur’an’ın tefsirini ricallerden (tefsir alimi bilinen kişilerden) aldıysanhem sen ve hem sana uyanlar helak oldunuz. Sana yazıklar olsun eyKatade! Her kim bizim hakkımızı bilip, kalbi de bize meyilli olupAllah’ın evini ziyaret etmek için yola çıkarsa işte o zaman emniyetiçindedir. Nitekim şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: Rabbimiz;kimi insanların kalplerini onlara meylettir. Allah, burada Kâbe’yi

291

Page 292: _kuranda Enis Emir

değil bizleri kastetmiştir. Allah’a andolsun ki, Đbrahim’in duasınailtihak olanlar bizleriz. Her kimin kalbi bize meyilli olup, hac ederse okişinin haccı makbul olur. Aksi takdirde o kişinin haccı makbulolmaz. Ey Katade! Eğer bu meyil içinde kişi hac ederse kıyametgününde cehennemin ateşinden emniyet içinde olur!”

Önceden de belirtmiş olduğumuz gibi Đbn-i Kesir ve çoksayıda Sünni alimleri bu Katade’den tefsirlerini almışlardır. Onlara veonların tefsirlerini devam ettirenlere yazıklar olsun.

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Kalplerin meyilli olması; şiamızın kalplerinin bize Ehl-i

Beyt’in muhabbetine şefkatli olmasıdır!”

Allah’ın yardımı ile Đbrahim suresi burada bitti.

292

Page 293: _kuranda Enis Emir

Hicr Suresi

41. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Buyurdu ki: Đşte taahhüt ettiğim dosdoğru yol budur.”Bir gün Ömer bin Hattab, Resulullah’a (s.a.v.) sordu ki. “Her

zaman Ali bin Ebi Talib hakkında: Ali benden Harun’un Musa’ya olanmenzilesindedir, diyorsun. Fakat Harun Kur’an’da zikredildiği haldeAli’nin Kur’an’daki zikri nerede kaldı?” Peygamber efendimizbuyurdu ki: “Ey katı bedevi! Şanı yüce olan Allah’ın: Bu Ali’nindosdoğru yoludur, buyurduğunu duymadın mı?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, dosdoğru yol Ali’dir. Terazi ve sırat da

Ali’dir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın taahhüt ettiği dosdoğru yol mü’minlerin emiri Ali

bin Ebi Talib’tir!”

42. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki kullarımın üzerinde senin bir nüfuzun

olmaz. Ancak sana uyan sapıklar müstesna.”Muhatap olan mel’un şeytandır.Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, şiamızı Kur’an’da zikrettiğinde

buyurdu ki: Onların üzerinde şeytanın bir nüfuzu olmaz! Allah’aandolsun ki, ayeti kerimede maksut olunan kişiler Ehl-i Beyt imamlarıve şialarıdır!”

Ehl-i Beyt imamlarının velayetine girmeyenlerin üzerindeşeytanın her zaman nüfuzu olmuştur ve kıyamete kadar olacaktır.Ehl-i Beyt bu ümmetin emniyet yeridir, onların kalesine sığınanAllah’ın kalesine sığınmış gibidir.

293

Page 294: _kuranda Enis Emir

45.-47. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Muttakiler ise; muhakkak ki cennetler ve pınarlar

içindedirler. Selamete ve güven içinde girin oraya. Biz onlarıngönüllerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerindekarşılıklı otururlar.”

Đmam-ı Ali hazretleri peygamber efendimiz Muhammed’e(s.a.v.) sordu ki: “Ey Resulullah! Sana kim daha sevgilidir, ben miyoksa Fatime mi?” Resulullah buyurdu ki: Ey Ali! Fatime banasenden daha sevgilidir. Fakat sen bana ondan daha izzetlisin. Sankiseni Kevser havuzunun başı ucundan münafıkları kovaladığınıgörüyorum. Kevserin etrafında dünyadan görülen yıldızların sayısıkadar kadehler vardır. Sen, Hasan, Hüseyin ve Hamza cennette kardeşolarak sedirler üzerinde oturursunuz. Sen ve şian benimleberabersiniz! Biz onların gönüllerindeki kini söküp attık. Artıkonlar sedirler üzerinde karşılıklı otururlar.”

Peygamber efendimiz yine şöyle buyurmuş:“Ey Ali! Sen dünya ve ahrette benim kardeşim ve varisimsin.

Sen bana Harun’un Musa’ya olan menzilindesin illa ki benden sonrapeygamber yoktur. Sen, benimle beraber cennetteki köşkümde kızımFatime ile olacaksın. Sen benim kardeşim ve arkadaşımsın! Kardeşolarak sedirler üzerinde karşılıklı otururlar.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Her şeyin bir cevheri vardır. Âdem evladının cevheri bizleriz

ve bizden sonra şiamız gelir. Allah’ın arşına ve Allah’ın kıyametgününde güzel kıldığı şeylere şiamız ne kadar yakındır. Allah’aandolsun ki, insanlara ağır gelmeseydi, şiamıza melekler selamverirdi. Allah’a andolsun ki, şiamızdan bir kulun namazında Kur’anokuması, her okuduğu bir harf için yüz iyilik kazanacaktır. Oturupokuduğu her harf için elli iyilik kazanacak ve namazın haricindeokuduğu her harf için de on iyilik kazanacaktır. Bizim şiamızdansusanlar için, Kur’an’ın hepsini okuyup bize muhalif olanlardan dahabüyük ecirler vardır. Şiamız hakkında şanı yüce olan Allah şöyle

294

Page 295: _kuranda Enis Emir

buyurdu: Biz onların gönüllerindeki kini söküp attık. Artık onlarsedirler üzerinde karşılıklı otururlar. Şiamızın dört gözü vardır;ikisi başında ve ikisi kalplerindedir. Tüm insanların dört gözü vardır.Fakat Allah, şiamızın gözlerini açtı ve geri kalanların gözleriniköreltti!”

72. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Senin ömrüne andolsun ki, onlar, sarhoşlukları içinde

muhakkak serseri bir halde idiler.”Süleyman el-A’meş anlatıyor:Mekke’ye hac etmek için gitmiştim. Beytullah’a varmadan

önce yolun üzerinde kör bir kadının şöyle dua ederek yalvardığınıgördüm: “Ey Allah’ım! Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin hakkı için banabasiretimi geri ver!” Kadının bu söyleyişinden hayrete düşüp onadedim ki: “Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin ne hakkı vardır? Allah’ınonların üzerinde hakkı vardır!” Kadın dedi ki: “Ey ahmak adam!Allah’a andolsun ki, onların hakkı için dua etmedikçe Allah razıolmaz. Onların bir hakkı olmasaydı, Allah peygamberi ile yeminetmezdi!” Dedim ki: “Hangi yerde yemin etti?” Kadın dedi ki: “Şukavli ile: Senin ömrüne andolsun ki… ömür ise Araplarda hayattır!”Kadını bırakıp yoluma devam ettim. Haccımı eda ettikten sonra geridönerken kadının bulunduğu yere vardım. Baktım ki kadının gözlerigörebiliyor. Kadın yüksek sesle şöyle bağırıyordu: “Ey insanlar!Ali’yi seviniz, onun sevgisi sizleri cehennemden kurtarır!” Kadınaselam verip dedim ki: “Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin hakkı içingözlerinin basiretini isteyen sen değil misin?” Kadın dedi ki: “Evet,benim.” Dedim ki: “Olanları bana anlatıver!” Kadın basiretine nasılbir daha kavuştuğunu anlatır: “Sen beni terk edip yoluna devamettikten sonra bir adam yanıma yaklaşıp dedi ki: Muhammed ve Ehl-iBeyt’ini görsen tanır mısın? Dedim ki: Hayır, lakin bize gelen delillerile onları tanırım. Ben bu adam ile konuşurken başka biri gelip oadama dedi ki: Bu kadın ile ne konuşuyorsun? Đlk yanıma gelen adamdedi ki: Bu kadın Rabbinden, Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin hakkıiçin basiretini geri vermesini sual ediyor, sen Allah’tan bunuisteseydin. O adam da Rabbinden sual etti ve elini gözlerimin üzerinesürdü. Bunun üzerine de gözlerim görmeye başladı ve karşımda

295

Page 296: _kuranda Enis Emir

duranlara dedim ki: Sizler kimlersiniz? O adam dedi ki: BenMuhammed ve bu Ali’dir. Allah senin basiretini geri verdi. Şimdi senbu durduğum yerde dur ve insanlar haclarından geri döndüklerindeonlara şunu bildir: Ali’nin sevgisi, onları ateşten kurtarır!”

75. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bunda görebilenler için ayetler vardır.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Görebilenler, Ehl-i Beyt imamlarıdır. Bunda Resulullah

(s.a.v.) şöyle buyurdu: Mü’minin ferasetinden sakının. Çünkü o,Allah’ın nuru ile bakar!”

Bir gün Đmam-ı Ali hazretleri Kufe’de halkın sorunları ileilgilenirken huzuruna kocasında şikâyetçi olan bir kadın gelir. Đmamhazretleri kocanın ve karısının söylediklerini dinledikten sonra,kocasının haklı olduğuna hüküm verdi. Bu hükümden gazaplanankadın dedi ki: “Allah’a andolsun ki, vermiş olduğun hüküm hakdeğildir. Sen halk arasında tarafsız hüküm vermiyorsun ve seninverdiğin hükümlerde de Allah’ın rızası yoktur!” Đmam-ı Ali hazretlerikadına biraz baktıktan sonra buyurdu ki: “Yalan söyledin ey çirkinsözlü ve hayızı kadının hayız yerinden gelmeyen kadın!” Kadınbunları duyar duymaz kaçarak şöyle dedi: “Benim vay halime! Gizliolan sırrımı açığa vurdun ey Ebu Talib’in oğlu!” Olanları duyan,imam hazretlerinin düşmanlarından Amru bin Haris kadının kaçtığıyöne doğru gidip, kadına dedi ki: “Önce Ali’ye beni sevindirenkelimeler sarf ettin. O, sana birkaç kelime söyledikten sonrakaçıverdin!” Kadın dedi ki: “Allah’a andolsun ki, Ali, bana hak olanbir şeyden haber verdi ki kocam bana malik oldu olalı budurumumdan daha haberi yoktu!” Amru bunları kadından duyuncaonu terk edip yine imam hazretlerinin huzuruna geri dönüp ona dediki: “Ey mü’minlerin emiri! Seni kâhin olarak bilmezdik!”Mü’minlerin emiri buyurdu ki: Senin vay haline olsun! Bu gördüğünbenden bir kâhinlik değildir. Lakin Allah, ruhları bedenlerden bin yılönce yarattı. Gözleri arasında mü’min veya kâfir olduklarını ve hattaen az bir şekilde görecekleri belayı da yazmıştır. Bunu şanı yüce olanAllah kitabında şöyle buyurdu: Bunda görebilenler için ayetlervardır. Resulullah (s.a.v.) kendi zamanında görebilendi. Ben ve

296

Page 297: _kuranda Enis Emir

benden sonraki zürriyetimden gelen imamlar görebilenleriz. Kadınyanıma geldiğinde ona bakıp, gerçekten ne olduğunu anladım!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri Allah’ın nuru ilekadının gayb olan halini görmüştü.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri ashabı ile hacca gitmişti.Yolda giderken imam hazretleri bir dağın üzerine çıkıp, hacca gedeninsanlara bakarak şöyle buyurdu: “Hacılardan ziyade feryatçılarıgörüyorum!” Ashabından biri dedi ki: “Ey Resulullah’ın oğlu! Bugördüğümüz topluluğun duası makbul olur mu?” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Yazıklar olsun sana! Allah, ona şirk koşulmasınıbağışlamaz! Ali’nin velayetini inkâr edenler de puta tapanlar gibidir!”O adam dedi ki: “Canım sana feda olsun, sizleri sevenleri veyabuğzedenleri onlara bakarak tanır mısınız?” Đmam hazretleri buyurduki: “Yazıklar olsun! Her kul doğduğunda gözleri arasına; mü’minveya kâfir olduğu yazılı olur. Bunu şanı yüce olan Allah şöylebuyurdu: Bunda görebilenler için ayetler vardır. Bizlerdüşmanımızı ve dostumuzu sadece ona bakarak biliriz!”

Bir kişi Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine sordu:“Ey Resulullah’ın oğlu! Nefsimde bir mesele vardır ki onu

sana sormak istiyorum!” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Đsteseydimsenin sormak istediğini, sen bana sormadan önce sana bildirebilirdim.Ama istersen yine de sor!” Adam dedi ki: “Ey Resulullah’ın oğlu!Nefsimde olan bir şeyi sana sormadan nasıl bilebiliyorsun?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Görebilme yeteneği ve feraseti ile. Şanı yüceolan Allah’ın şöyle buyurduğunu duymadın mı: Bunda görebilenleriçin ayetler vardır. Ve Resulullah’ın (s.a.v.) buyurduğunu daduymadın mı: Mü’minin ferasetinden sakının. Zira o, Allah’ın nuru ilebakar!” Adam dedi ki: “Ey Resulullah’ın oğlu! Benim sana sormakistediğimin ne olduğunu bana bildir!” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Ali bin Ebi Talib’in (a.s.) hangi sebepten dolayı, Resulullah’ı (s.a.v.)Kâbe’nin üzerindeki putları kırmak istediğinde onu omuzlarındataşıyamadığını, soracaktın!” Gerçekten de o adam bunu sormakistiyordu.

87. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Doğrusu sana, biz tekrarlanan yediyi ve şu pek azim olan

Kur’an’ı verdik.”

297

Page 298: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın peygamberimize vermiş olduğu yedi ayet bizleriz.

Allah’ın yüzü bizleriz. Đçinizde dolaşıp dururuz. Bizi tanıyan tanır veönünde yakini görür, bizi tanımayan da önünde cehennemi görür!”

Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Tekrarlanan yedi; biz Ehl-i Beyt imamlarıyız ki, bu oğlun

oğlu olarak imamet bizde tekrarlanmaktadır. Pek azim olan Kur’an iseAli bin Ebi Talib’tir!”

Allah’ın yardımı ve rahmeti ile Hicr suresi burada tamamlandı.

298

Page 299: _kuranda Enis Emir

Nahl Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın emri geldi. Artık onu acele istemeyin…”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Allah’ın emri, biz Ehl-i Beyt’in emridir. Bu emir, bizden olan

Mehdi’nin kıyametidir. Allah, onu acele istememizi emretti!”

16. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşaretler de, yıldızlar da, onlar yollarını bulurlar.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Đşaretler, Ehl-i Beyt imamlarıdır! Yıldızlar ise, Resulullah

(s.a.v.) ve mü’minlerin emiri Ali’dir!”Başka bir rivayette imam hazretleri şöyle buyurdu:“Resulullah (s.a.v.) yıldızdır. Đşaretler ise peygamberin

vasisidir ki, onunla doğru yollarını bulurlar!”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Allah, yıldızları gök ehline emniyet olarak kıldı. Ehl-i

Beyt’imi ise yeryüzündeki halka emniyet olarak kıldı!”Evet, peygamber efendimiz ümmetine emniyet olan Ehl-i

Beyt’inin kalesini vasiyet etmiştir. Emniyetin dışında kalanın elbettekoruyucusu olmaz. O kişilere herkes varabilir. Đşte şeytan da bukişilerin peşindedir.

24. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlara; size Rabbiniz ne indirdi? denildiği zaman;

geçmişlerin masallarını derler.”Cebrail (a.s.) ayeti indirdiğinde şöyle okudu:

299

Page 300: _kuranda Enis Emir

“Onlara; Rabbiniz size Đmam-ı Ali hakkında ne indirdi?dediğin zaman; geçmişlerin masallarını, derler!” Yani, Ben-i Đsrail’eindirilip, cahiliye devrinde inkâr ettiklerini şimdi de Đmam-ı Ali’ninvelayeti hakkında da inkâr ediyorlar.

27. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Kendilerine bilgi verilmiş olanlar derler ki: Doğrusu

bugün, rezillik ve zillet kâfirleredir.”Ali bin Đbrahim tefsirinde dedi ki:“Kendilerine bilgi verilmiş olanlar Ehl-i Beyt imamlarıdır.

Onlar düşmanlarına; Doğrusu bugün, rezillik ve zillet kâfirleredir,diyecekler!”

32. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar; meleklerin, güzel güzel canlarını alacakları

kimselerdir. Selam size, yaptıklarınıza karşılık haydi girincennete, derler.”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretlerinin oğlu Zeyd hazretleribuyurdu ki:

“Meleklerin; güzel güzel canlarını aldıkları ve selam sizleresöyledikleri kişiler, kıyamet gününde çağrılacaklar. Bunlarçağrıldıklarında yüzleri ak olacaktır, onlara denilecek ki: Sizlerkimsiniz? onlar da diyecek ki: Bizler, mü’minlerin emiri Đmam-ıAli’yi sevenleriz! Bunun üzerine onlara denilecek ki: Đmam-ı Ali’yi neile sevdiniz? Onlar diyecek ki: Ey Rabbimiz! Sana ve peygamberineolan itaatimiz ile onu sevdik! Onlara denilecek ki: Doğruyusöylüyorsunuz, haydi bununla da cennete giriniz!”

300

Page 301: _kuranda Enis Emir

38.-39. ve 40. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Onlar: Ölen kimseyi Allah diriltmez, diye olanca

güçleriyle Allah’a yemin ettiler. Hayır, öyle değil. Bu, O’nundosdoğru bir vaadidir. Ancak insanların çoğu bilmezler. Üzerindeihtilafa düştükleri şeyi onlara açıklasın ve küfredenler gerçektenyalancı olduklarını bilsinler diye, diriltecektir. Sözümüz budurancak, bir şeyin olmasını diledik mi ona ol deriz, derhal olur.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine ashabından biri bu ayetlerhakkında sordu. Đmam hazretleri buyurdu ki: “Sen, bu ayetlerhakkında ne diyorsun?” Adam dedi ki: “Müşrikler; ölen kimseyi Allahdiriltmez, diye olanca güçleriyle Resulullah’a (s.a.v.) yemin ettiler!”Đmam hazretleri buyurdu ki: “Bunu böyle kabul edeni Allah helaketsin! Bunun böyle olduğunu iddia edenlere sor bakayım; müşriklerAllah’a mı yoksa Lat ve Uzza’ya mı yemin ediyorlardı?” Adam dediki: “Nefsim sana feda olsun! Gerçeğin ne olduğunu bana öğretsen!”Đmam hazretleri buyurdu ki: “Bizim Mehdi zuhur ettiğinde onunberaberinde şiamızdan bir topluluğu Allah, kılıçlarının kabzasınıomuzlarına koymuş olarak gönderecektir. Bu durum hayatta olanşiamıza belli olduğunda diyecekler ki: Mezarda ölü olan filan, filan vefilanı Mehdi (a.s.) ile beraber göndermişler! Bize düşman olantopluluk bunu duyunca diyecekler ki: Ey Şia topluluğu! Ne kadar dayalancısınız! Bu mu yalan söylediğiniz devletiniz? Allah’a andolsunki, bunlar ne hayata geri döndüler ne de kıyamet gününe kadarbunlardan biri hayata dönecektir! Şanı yüce olan Allah da bunlarınkavlini şöyle anlatıyor: Onlar: Ölen kimseyi Allah diriltmez, diyeolan güçleriyle Allah’a yemin ettiler… Şanı yüce olan Allah onları

301

Page 302: _kuranda Enis Emir

tekzip etmek için de şöyle buyurdu: Hayır, öyle değil. Bu, o’nundosdoğru bir vaadidir. Ancak insanların birçoğu bilmezler.Bilmeyenler Ehl-i Beyt düşmanlarıdır…”

43. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Bilmiyorsanız, zikir ehline sorun.”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Zikir benim. Ehl-i Beyt imamları da zikir ehlidir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Zikir ehli bizler; Al-i Muhammet’tir!”Đmam hazretlerine dediler ki: “Bazıları zikir ehlinin Yahudi

veya Hıristiyanlar olduklarını iddia ediyorlar, buna ne diyorsunuz?”Đmam hazretleri buyurdu ki: Bu, gerçekten öyle ise, o zaman onlar siziYahudi ve Hıristiyan dinine davet ediyorlar demektir! Fakat gerçek şuki, zikir ehli ve onlara sorulması emredilenler bizleriz!”

Müslümanların açıklık bulamadıkları konuları elbette birinesorabilmesi ve danışabilmesi gerekmektedir. Bu durumdaMüslümanların Yahudi ve Hıristiyanlara sorup doğrunun ne olduğunuöğreneceklerse elbette onların dinine girmeleri daha doğru olur. Lakinpeygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) ümmetine sığınabileceği veher zaman danışabileceği tertemiz masum Ehl-i Beyt’ini bırakmış vevasiyet etmiştir. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ey Ali! Sen,benden sonra ümmetimin ihtilafa düştüğü konularda onlarabeyan (açıklık) getirensin!” Yine peygamber efendimiz şöylebuyurdu: “Ehl-i Beyt’ime muhalif olanlar şüphesiz şeytanınhizbinden olmuşlardır!” Đlim irfan, ahlak ve edep açısından Ehl-iBeyt’e eş olabilecek peygamber efendimizden sonra hiç kimse buümmetin içinde ve haricinde yoktur. Bütün bu açıklığa rağmen Sünniâlimlerinin Ehl-i Beyt’ten değil de, Katade’den, Mücahid’ten,Đkrime’den, Şabi’den, Hasan-ul Basri’den vesairlerinden almalarınıanlayamıyoruz. Nitekim onların bu tutumu hem Kur’an-ı Kerim’ehem de hadis-i şeriflere muhaliftir.

302

Page 303: _kuranda Enis Emir

68.-69. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve Rabbin bal arısına vahyetti ki: Dağlarda, ağaçlarda ve

hazırlanmış kovanlarda yuva edin… Karınlarından insanlara şifaolan renkleri muhtelif bir içecek çıkar…”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ali, Ben-i Haşim’in ve bütün arıların (mü’minlerin)

emiridir!”Yine buyurdu ki:“Ali, arıların emiridir! Arılar ise Ehl-i Beyt imamlarıdır

böylece Ali onların emiridir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah arılara değil bizlere vahyetmiştir. Arılar bizleriz,

Allah’ın emirini yeryüzünde kaim kılanlar bizleriz. Dağlar bizimşiamız ve ağaçlar ise mü’min olan kadınlardır!”

Şanı yüce olan Allah misal olarak arıları Ehl-i Beyt imamlarınaörnek vermiş. Arıların karnında insanlara şifa olan bal çıktığı gibi,Ehl-i Beyt imamlarından da insanların kalbine işleyen ilim, irfan vehikmet çıkar. Bu ilim muhtelif yönlere şamildir tıpkı balın muhtelifrenklere sahip olduğu gibi. Balın ihtiva ettiği şifa tıpkı Ehl-i Beytilminin cehalete, kalbin körlüğüne ve aldatılmaya karşı ihtiva ettiğişifa gibidir. Ehl-i Beyt imamlarının şiasına dağlar örnek verilmişçünkü dağlar yeryüzünün dengesini sağlamaktadırlar. Aynı zamandaşianın yüksek mertebesine de dağların yüksekliği örnek verilmiştir.Mü’min kadınlar ağaçlara benzetilmiş çünkü ağaç sulandığında ondandallar filizlenir. Mü’min kadın kocası ile temasta bulunduğunda osulamadan ise evlatları filizlenir.

303

Page 304: _kuranda Enis Emir

76. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah, iki kişiyi de misal veriyor: Biri hiçbir şeye gücü

yetmez bir dilsizdir ki, efendisine yüktür. Nereye gönderse birhayır getirmez. Bununla doğru yolda olup adaletle emreden birolur mu hiç?”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Doğru yolda olup adaletle emreden mü’minlerin emiri Ali bin

Ebi Talib’tir!”Ayetteki zikredilen dilsiz ise şüphesiz Đmam-ı Ali hazretlerinin

zıttıdır.

83. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın nimetini hem bilirler, hem de inkâr ederler.

Zaten onların çoğu kâfirdirler.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.), Ali’nin (a.s.) velayetini herkese tanıttı ve

ona tutumlarını emretti. Fakat Resulullah (s.a.v.) vefat ettikten sonraAli’nin velayetine karşı küfrettiler!”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın nimeti Ali’nin (a.s.) velayetidir. Önce onun

velayetini tanıdılar ve sonradan ona karşı küfrettiler!”Buradaki velayetin halifelik makamı olduğunu bir daha

açıklamak istiyoruz. Halen Ehl-i Beyt imamlarının, halifeliği gaspedenler hakkında rıza gösterdiklerini Müslümanlara anlatmakisteyenlerin utanması gerekir. Ehl-i Beyt imamları Đmam-ı Ali’nin

304

Page 305: _kuranda Enis Emir

yerini işgal edenleri hiçbir zaman tasvip etmemişler ve onlardan razıolmamışlardır. Bu sebeptendir ki, Ehl-i Beyt imamları Sünni alemindefazla bir rağbet bulmadılar. Aksi takdirde Ebu Hanife’nin ilmi değerionların yanında hiç kalır. Sebep bellidir.

84. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bir gün; her ümmetten birer şahit getiririz…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Her zaman ve her ümmet için şahit olan bir imam vardır. Her

ümmet imamı ile hesaba diriltilecektir!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Her ümmet için kıyamet gününde onların üzerine şahit olan

bir imam vardır!”Bu imamların Ehl-i Beyt imamları olacaklarından hiç kimsenin

şüphesi olmasın!

88. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Küfredip de Allah yolundan alıkoyanlara; bozgunculuk

yaptıklarından dolayı azap üstüne azap arttırdık.”

Ali bin Đbrahim tefsirinde dedi ki: “Peygamber efendimizden sonra küfredip, mü’minlerin emiri

Ali’ye (a.s.) karşı bozgunculuk yapanlara azap üstüne azap arttırdık!”

305

Page 306: _kuranda Enis Emir

89. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O gün; her ümmetten bir kişiyi aleyhlerinde şahit tutarız.

Seni de onların üzerine şahit olarak getirdik…”A.i bin Đbrahim tefsirinde diyor ki:“Resulullah (s.a.v.) Ehl-i Beyt imamlarının üzerine şahit

olacak. Ehl-i Beyt imamları da insanların üzerine şahit olacaklardır!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Ben ve sen bu ümmetin üzerine Allah’ın huccetiyiz!”Hadis-i şerif yukarıdaki tefsiri teyit etmektedir.

90. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki Allah; adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi

emreder. Hayasızlığı, fenalığı ve taşkınlığı ise yasaklar. Đyicedinleyip tutasınız diye öğüt verir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerinden:“Adalet; Allah’tan başka bir ilah olmadığına dair şahadettir.

Đhsan ise mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) velayetidir. Yasaklananhayasızlık, fenalık ve taşkınlık ise; birincisi, ikincisi ve üçüncüsüdür!”

Đmam-ı hazretleri yine buyurdu ki:“Adalet; ihlâsın ve Muhammed’in (s.a.v.) tarafından olduğunu

şahadet etmektir. Đhsan ise, mü’minlerin emiri Ali’nin velayeti veonun zürriyetinden gelen imamlardır. Yasaklanan hayasızlık, fenalık

306

Page 307: _kuranda Enis Emir

ve taşkınlık ise, Ehl-i Beyt’i ve haklarını zulmedenler, öldürenler vehaklarını ellerinden alanlardır!”

Birinci ve ikinci rivayeti tetkik ile incelediğimizde birincinin,ikincinin ve üçüncünün kimler olduklarını anlamamız mümkün olur.

Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Adalet; peygamber Muhammed’tir (s.a.v.). Đhsan; Ali bin Ebi

Talib’tir (a.s.). Akrabalar ise; Fatime ve evladıdır!”

91.-92.-93. ve 94. Ayetlerin te’vili ve tefsiri: “Ahitleştiğiniz zaman; Allah’ın ahdini yerine getirin.

Pekiştirdiğiniz yeminleri bozmayın. Çünkü Allah’ı üzerinize kefilyapmışsınızdır. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı bilir. Đpliğiniiyice eğirip katladıktan sonra, söküp bozan kadın gibi olmayın.Bir ümmetin diğerinden daha çok olmasından ötürü yeminlerinizi

307

Page 308: _kuranda Enis Emir

aranızda aldatma vasıtası yapıyorsunuz. Allah onunla sizi imtihaneder. Kıyamet günü ihtilaf ettiğiniz şeyleri elbette size beyanedecektir. Allah dileseydi, sizi tek ümmet yapardı. Ama O,istediğini saptırır, istediğini doğru yola iletir. Đşlediklerinizdenmuhakkak sorumlu tutulacaksınız. Yeminlerinizi aranızda hile vebozgun vesilesi yapmayın. Çünkü bu yüzden sağlamca yerebasmakta olan ayak kayabilir. Allah yolundan alıkoyduğunuz içinkötü bir azap tadarsınız. Ve sizin için büyük bir azap vardır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:Resulullah (s.a.v.), Ali’ye mü’minlerin emiri olarak verilip

bey’at edilmesini emrettiğinde Ebu Bekir’e dedi ki: “Kalk ve Ali’yemü’minlerin emiri olarak bey’at et!” Ebu Bekir dedi ki: “Bu emirAllah’tan mı yoksa peygamberinden mi geliyor?” Resulullah buyurduki: “Allah ve peygamberinden geliyor!” Ömer’e de aynı emriverdiğinde o da dedi ki: “Allah’tan mı yoksa peygamberinden mi buemir geliyor?” Resulullah buyurdu ki: “Allah ve peygamberindengeliyor!” Sonra Resulullah (s.a.v.) Mikdad hazretlerine buyurdu ki:“Kalk ve Ali’ye mü’minlerin emiri olarak bey’at et!” Mikdad hiçtereddüt etmeden hemen ayağa kalktı ve bey’at etti. Daha sonra EbuZer hazretlerine de buyurdu o da hiç tereddüt etmeden hemen ayağakalkıp Đmam-ı Ali’ye mü’minlerin emiri olarak selam verip bey’at etti.Ebu Bekir ve Ömer o yerden çıkarken birbirine şöyle dediler: “Allah’aandolsun ki bu dediğini asla Ali’ye teslim etmeyeceğiz!” Bununüzerine şanı yüce olan Allah şu ayeti indirdi: Ahitleştiğiniz zaman;Allah’ın ahdini yerine getirin. Pekiştirdiğiniz yeminleri(söylediğiniz şu sözlerle) bozmayın. Çünkü Allah’ı üzerinize kefilyapmışsınızdır. Muhakkak ki Allah, yaptıklarınızı bilir. Đpliğiniiyice eğirip katladıktan sonra, söküp bozan kadın gibi olmayın.Bir imam topluluğunun, sizin imamlarınızdan daha saf, hali ve temizolmasından ötürü yeminlerinizi aranızda aldatma vasıtasıyapıyorsunuz.” Đmam hazretleri ayeti böyle okuduğunda, huzurundamevcut olan ashabından Zeyd adında biri dedi ki: “Biz, bu ayeti şöyleokuyoruz: Bir ümmetin diğerinden daha çok olmasından ötürü…”imam hazretleri buyurdu ki: “Yazıklar olsun ey Zeyd! Nasıl daha çokolması doğru olabilir ki, Allah ayetin devamında şöyle buyuruyor:Allah onunla sizi imtihan eder, yani Ali ile sizi imtihan ediyor ve:Kıyamet günü ihtilaf ettiğiniz şeyleri elbette size beyan edecektir.Allah dileseydi, sizi bir tek ümmet yapardı. Ama O, istediğinisapıtır, istediğini doğru yola iletir. Đşlediklerinizden muhakkak

308

Page 309: _kuranda Enis Emir

sorumlu tutulacaksınız. Yeminlerinizi aranızda hile ve bozgunvesilesi yapmayın. Çünkü (Ali’ye mü’minlerin emiri olarak bey’atedip selam verdikten) bu yüzden sağlamca yere basmakla olanayak (sonra söylediğinizi bozarsanız) kayabilir. Ve Allah yolundan(Đmam-ı Ali’den) alıkoyduğunuz için kötü bir azap tadarsınız. Vesizin için büyük bir azap vardır!”

Başka bir rivayette imam hazretleri buyurdu ki:“Đpliğini iyice eğirip katladıktan sonra söküp bozan kadın;

Aişe’dir. Kendisi imanını pekiştirdikten sonra bozdu!”Açıklama: Aişe anamız, peygamber efendimizin bütün

vasiyetlerine rağmen arkasına bir topluluk katarak Đmam-ı Alihazretlerine karşı savaşmasını, Đmam-ı Cafer hazretleri imanbozukluğu olarak nitelendiriyor. Bazı cahiller, Ehl-i Beyt muhiplerininiftira ettiklerini zannediyorlar. Mü’minin işareti Đmam-ı Ali’ye olansevgisi olduğunu peygamber efendimiz sahih bir şekilde buyurmuştur.Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Kimhalifelik konusunda Ali ile münazara veya savaş ederse şüphesizkâfir olur!” Bu hadisi şerif bazı Sünni alimlerinin kitaplarındazikredilmiştir. Fakat bu hadisin doğruluğunu teyit eden ve Sünniâlimlerince sahih olarak bilinen birkaç hadis daha zikretmek istiyoruz.Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ali, benden sonra sizinvelinizdir!” Sahabeden veya başkalarından kim olursa olsun hepsivelileri olan Đmam-ı Ali’ye itaat etmeleri gerekmektedir. Bu durumbelli olduktan sonra Đmam-ı Ali hazretlerine karşı savaşmak elbetteimanın bozulmuş olduğu sonucunu vermektedir. Bu hadisi nakledenSünni âlimlerinden birkaçı: Sahih sahibi Tirmizi, Hanbelî mezhebininimamı Ahmed bin Hanbel “Müsned” kitabında, Hakim en-Nişaburi“Müstedrik” kitabında, Ebu Davud et-Tayalasi “Müsned” kitabında,Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilyet-ul Evliya” kitabında, Sahih sahibiNesei “Hasais” kitabında, Tabarani “Evsat” kitabında, Hatibel-Bağdadi “Tarih Bağdad” kitabında, Đbn Asakir “Tarih Damaşk”kitabında, Đbn-i Hacer “El Đsabe” kitabında ve daha nice muteberSünni âlimleri bu hadisi “sahih” olarak nakletmişlerdir.

Đmam-ı Ali hazretlerinin peygamber efendimiz tarafından onunvasisi, yani ümmetine kendisinden sonra imam ve halife tayin ettiğinimana açısından birbirine yakın hadisleri nakleden bazı muteber Sünniâlimlerinin kitaplarını zikretmek istiyoruz: Hakim en-Nişaburi,Tabarani, Ebu Ya’la, Bezzar, Ahmed bin Hanbel, Đbn-i Hacer,Deylemi, Đbn Cerir et-Taberi, Đbn Đshak, Đbn Ebi Hatim, Đbn

309

Page 310: _kuranda Enis Emir

Marduveyh, Ebu Nu’aym, Beyhaki, Hadib el-Bağdadi, Bağavi,Muttaki el-Hindi, Heysemi, Muhib et-Tabari, Devlabi ve daha niceSünni âlimlerinin kitaplarında vasiyet hadisini okumak mümkündür.

Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) buyurdu ki: “Ehl-iBeyt’im içinizde Nuh’un (a.s.) gemisi gibidir. Ona binen kurtulurve ona muhalif olan da helak olur!” Ehl-i Beyt’in başı olan Đmam-ıAli’ye karşı savaşmak, Nuh’un (a.s.) gemisine muhalefet demektir.Nuh’un (a.s.) gemisine binmeyenlerin halini Kur’an-ı Kerim yeterinceaçıklanmamış mı? Onlar helak olup, cehenneme müstahak olmadılarmı? Đmam-ı Ali’ye karşı savaşanlar da kim olurlarsa olsunlar imandançıkıp, cehennemi hak etmişlerdir. Bu, bizim sözümüz değildir. Şanıyüce olan Allah böyle istedi ve peygamber efendimiz de bunu vasiyetetti. Ehl-i Beyt kurtuluş gemisi olarak vasiyet edildiğinde ondan başkabir kurtuluş yolu gösterilmedi. Ümmetin içinde halen başka kurtuluşyollarına sapanların çoğunlukta olduğunu iyi bildiğimizde, öncekilerinde dağlara, ağaçlara çıkıp tufandan kurtulacaklarını sanmışlardı. Fakatgerçek budur ki, Nuh’a (a.s.) kendi öz evladı ve hanımı inanmamıştı.Onların peygambere bu kadar yakın olmaları kurtulmalarına yeterliolmamıştı. Aişe anamızın peygambere o kadar yakın olması itibarı ilekurtulması gerektiğini savunmak, Nuh’un (a.s.) hanımını savunmayabenzer. Hadis-i şerifi zikreden muteber Sünni alimlerinden bazıları;Ahmed bin Hanbel, Hakim Nişaburi, Đbn Cerir et-Tabari, Bezzar,Tabarani, Ebu Nuaym, Hatib el-Bağdadi, Suyuti, Đbn Ebi Şeybe, EbuSehl el-Kuttan, Đbn Marduveyh, Đbn Suri, Ebu Đshak es-Sa’alabi,Munavi, Muttaki el-Hindi, Heysemi, Muhib et-Tabari…

Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ali bin Ebi Talib hıtta(selamet, kurtuluş) kapısı gibidir. Kim ondan içeri geçersemü’min olur ve kim ondan dışarı çıkarsa kâfir olur!” Sünnialimlerinin muteber olanlarından Munavi “Fayd-ul Kadir” kitabındabu hadisin şerhinde şöyle demiş: “Şanı yüce olan Allah, Ben-i Đsrail’ehıtta kapısından huşu’ ve tevazu ile girmelerini, bu girişlerini deonların mağfiretine sebep kıldığı gibi, bu ümmete de Ali’nin (a.s.)meveddetini, onun hidayesi ile doğru yolu bulmalarını ve onun gittiğiyoldan gitmelerini onların mağfiretlerine, cennete girmelerine vecehennemin ateşinden kurtulmalarına sebep kılmıştır. Ve ondan dışarıçıkmanın anlamı ise; Ali’ye karşı çıkmaktır!” Munavi’nin de açık birşekilde ifade ettiği gibi, Đmam-ı Ali hazretlerine karşı çıkmak doğruyoldan çıkmaktır. Bu durumda imanın da bozulmuş olması gayet tabiibir sonuçtur. Hadis-i şerifi zikreden muteber Sünni alimlerinden

310

Page 311: _kuranda Enis Emir

birkaçı şunlardır: Darakutni, Đbn-i Hacer el-Heytemi, Munavi,Tabarani, Muttaki el-Hindi, Heysemi…

Đmam-ı Ali’ye karşı çıkmanın şüphesiz olarak peygamberefendimize karşı çıkmak gibi olduğunu açık bir şekilde ifade edenmuteber hadislerden birkaçını sıralamak istiyoruz, peygamberefendimiz buyurdu ki:

“Ali, Arapların efendisidir!”“Ali, mü’minlerin efendisi, mü’minlerin emiri, takva

ehlinin imamı, elleri ve ayakları pak olanların önderi, bu ümmetinen büyük sıddıkı ve Faruk’u ve dinin arı beyidir!”

“Ali, hak ile beraberdir ve hak da Ali ile beraberdir.”“Ali, Kur’an ile beraberdir ve Kur’an da Ali ile

beraberdir!”“Ali’yi sevmek imanın işaretidir ve Ali’yi buğzetmek ise

münafıklığın işaretidir!”“Ali’yi eziyet eden, şüphesiz beni eziyet etmiştir!”“Ali’yi terk eden, şüphesiz beni terk etmiştir!”“Ali’ye düşman olan, şüphesiz Allah’a düşman olmuştur!”“Ey Ali! Benden sonra ümmetimin ihtilafa düştüğü

konularda onlara sen açıklık getireceksin!”“Ali’ye karşı savaşan, bana karşı savaşmıştır. Bana karşı

savaşan da, şüphesiz olarak Allah’a karşı savaşmıştır!”Peygamber efendimizin çoğunun sahih derecesinde buyurmuş

olduğu bütün hadislerinde ümmetinin Đmam-ı Ali’ye karşı itaatkârolmasını istemiştir. Ümmetin bu durumda Đmam-ı Ali’ye itaatetmesinden başka hiçbir şeyi doğru olamaz. Burada te’vile gitmek dedoğru olamaz. Đmam-ı Ali’ye bütün ümmet, kim olursa olsun itaatetmek mecburiyetindedir. Đslam tarihini dolduran savaş olaylarınabaktığımızda, Đmam-ı Ali hazretlerine karşı savaşanları, hangisebepten olursa olsun, sahih olan hadislerin hükmüne karşı temizeçıkarmak mümkün mü? Netice itibarı ile her kim Đmam-ı Ali’ye karşıçıkmışsa şüphesiz olarak Allah’a ve peygamberine karşı çıkmış veböylece imanından olmuştur. Bu küfür sözü değildir, bu anlamakisteyenlere söylemek istediğimiz en değerli nasihattir.

Allah’ın yardımı ve tevfiki ile Nahl Suresi burada bitti. Sonsuzhamd-ü sena Allah’a, O’nun salâtı ve selamı Resulü Muhammed’e vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun. Onların dosdoğru olan yoluna uyanlarada Allah’ın rızası daim olsun.

311

Page 312: _kuranda Enis Emir

Đsra Suresi

9. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki bu Kur’an; en doğru olana götürür…”Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Bizden olan imam muhakkak masumdur. Bu masumiyet

yaratılışa zahiren herkese görünmesi ve tanınması mümkün olan birsıfat değildir. Buna karşılık imam nassı ile belirlenmiştir!” Hazırolanlardan biri dedi ki: “Ey Resulullah’ın oğlu! Masum ne demektir?”Đmam hazretleri buyurdu ki: “Masumiyet demek; imam kendisiAllah’ın ipi olan Kur’an’a bağlıdır, demektir. Allah’ın ipi olan Kur’anve imam kıyamet gününe dek asla birbirinden ayrılmazlar. Đmam,Kur’an’a giden yolu gösterir ve Kur’an da imama giden yolu gösterir.Bunu şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: Muhakkak ki bu Kur’an;en doğru olana götürür…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:“Ayetteki ‘en doğru olana götürür’den maksat ‘imama (a.s.)

götürür’ demektir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Kur’an, en doğru olan Ali’nin (a.s.) velayetine götürür!”

41. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye bu Kur’an’da çeşitli

açıklamalar yaptık. Fakat bu onlarda nefretten başka bir şeyiarttırmıyor.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ayetin manası şudur: Kur’an’da verdiğimiz açıklamalar ve

tezkirler Ali’dir! Ali’nin zikri de onlara (münafıklara) nefretten başkabir şeyi arttırmıyor!”

Đmam hazretleri yine buyurdu ki:

312

Page 313: _kuranda Enis Emir

“Şanı yüce olan Allah, ayetlerde Ali’yi (a.s.) zikretti. Ali’ninvelayetini kabul etmeyip, onlarda nefretten başka bir şey artmadı!”

Açıklama: Peygamber efendimizin nübüvvetine zahiren razıolan münafıklar onun vefatından sonra vasiyet etmiş olduğu Đmam-ıAli’nin velayetini zahiren ve batinen inkâr ettiler. Çünkü onlarınkalplerinde her zaman Đmam-ı Ali’nin velayeti nefret yaratmıştı. Busebeptendir ki peygamber efendimiz; Ali’yi ancak mü’min olanlarınsevebileceğini ve ancak münafık olanların da buğzedebileceğinibuyurmuştu. Fakat Đmam-ı Ali hazretlerinin velayeti ümmet içinvazgeçilmez bir kurtuluş sebebidir. Peygamber efendimizin şu hadisibunu açıklamaya yeterlidir, buyurdu ki: “Ali’den cevazı olmayanlarsırat köprüsünden geçemeyecekler!” Đşte bu cevazın, yani; gerekenmüsaadenin ancak imam hazretlerinin velayeti olduğunuunutmayalım!

60. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Sonra göstermiş olduğumuz rüyayı sadece insanlar için

bir imtihan kıldık. Kur’an’da lanetlenmiş olan ağacı da. Bizonları korkutuyoruz ama bu, onlara büyük bir azgınlıkvermekten başka bir şeyi arttırmıyor.”

Meşhur rivayetlere göre peygamber efendimiz rüyasındamimberine bir maymunun çıkıp, başka bir maymunun da indiğinigörmüş. Bu durum peygamber efendimizi o kadar üzmüş ki, o andansonra onun güldüğü hiç görülmedi. Çünkü peygamber efendimizmimberinin üstünde Ehl-i Beyt’inin imamlarını değil, Allah’ınlanetine uğramış olanları maymun suratında görmüştür. Şanı yüceolan Allah, lanetlediği ve sevmediği insanları maymun ve domuzkılığına dönüştüreceğini buyurmuştur. Bunu da peygamberinerüyasında lanetlediği kişileri maymun şeklinde gösterdi. Bu kastedilentoplum kimlerdir? Meşhur olan rivayetlere göre bu toplumEmevilerdir. Bu toplumun Müslümanların arasından çıkacağını ayetinşu kısmı teyit etmektedir ki, rüyanın insanlara imtihan olması ve

313

Page 314: _kuranda Enis Emir

Allah’ın bunları peygamberi ile açıklayarak bu fiile girişmemeleri içinkorkutması, bu hitabın Müslümanlara yapıldığını açık bir şekilde ifadeetmektedir. Peygamberden sonra onun yerine Ehl-i Beyt’indenbaşkalarının mimberine geçenlerin maymuna dönüştürüleceklerineaçık bir uyarı vardır. Bütün bu açıklığa rağmen bu tehdit omünafıklara azgınlık vermekten başka şeyi arttırmadı. Bunun öyleolduğunu Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri açık bir şekildebildirmişti. Ona sormuşlardı: “Ey Resulullah kızının oğlu! Bugünnasıl sabahladın?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Allah’a andolsun ki,Ben-i Đsrail’in Al-i Firavn zamanında oldukları gibi sabahladık.Oğulları kesiliyor, kadınları helal görülüyor, peygamber efendimizdensonra insanların en hayırlısı olan (Đmam-ı Ali) mimberlerdelanetleniyor ve bizleri sevenler sadece bizi sevdiklerinden dolayıbütün haklarından oluyorlar!” Evet, tarih elimizdedir. Ben-i Ümeyyehakim olduğunda, Muaviye başta olmak üzere, Ehl-i Beyt’in haklarıimha edildi, evlatları kesildi, onları sevenleri şehirlerden uzaklaştırıp,mal ve can güvenlikleri ortadan kaldırıldı. En kötüsü de, peygamberefendimizin en sevdiği, kardeşi, veziri, vasisi, peygamberden sonrainsanların en hayırlısı olan Đmam-ı Ali hazretleri, Muaviye’nin emriüzerine bütün camilerde mimberlerin üzerinde lanet edildi. Sünnikardeşlerimizin bazı alimleri Muaviye üzerinde toz kondurmakistemiyorlar. Muaviye babası Ebu Süfyan’dan sonra Đslam’a en büyükdarbeyi içeriden vuran adamdır. Peygamber efendimizin açık ifadesivardır, buyurdu ki: “Ali’ye karşı savaşan bana karşı savaşmıştır!”Buna rağmen Muaviye denilen mel’unu müdafaa etmek Müslüman’ınşanından değildir. Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ali’yi sövenbeni sövmüştür!” Muaviye, Đmam-ı Ali hazretlerine bütünMüslümanların camilerinde sövülmesini kendisi bizzat emretmiştir.Allah’ın laneti ona ve onun gibi düşünenlere olsun. Muaviye’yimüdafaa edenlerin şüphesiz olarak onunla beraber hesabagideceklerini unutmayalım. Muaviye’nin avukatlarından olan Đbn-iKesir bakın ne diyor: “Muaviye, geri kalan ashap için bir perdedir!O düştün mü geri kalan bütün ashaba da dil uzatılır!” Đbn-iKesir’in anlayışı, bu zamanlarda kabul edilmesi en çok zoryöntemlerden biridir. Hak ve adalet meselesi değildir, mesele tavizvermemek. Ama öncekilerin Muaviye gibi olduklarını acaba Đbn-iKesir kanıtlamış olmaz mı? Evet, Đbn-i Kesir önceki sevdiği ashabındaMuaviye gibi olduklarını kendi sözleri ile açıklığa kavuşturmuştur.Đbn-i Kesir önceki sevdiği ashabında Muaviye gibi olduklarını kendi

314

Page 315: _kuranda Enis Emir

sözleri ile açıklığa kavuşturmuştur. Đbn-i Kesir’in sözleri ile birgerçeği tesadüfen öğrenmemize gerek yoktur. Meşhur tarihçi Mes’udi“Muruc-uz Zeheb” adlı tarihinde Ebu Bekir’in oğlu Muhammed’inMuaviye’ye gönderdiği mektubu zikretmiş. O mektupta Ebu Bekir’inoğlu Muhammed, Muaviye’yi Đmam-ı Ali’nin emrine girmesini ve onaasi olmamasını tavsiye ediyor. Muaviye ise Muhammed’e gönderdiğicevap çok ilginçtir, diyor ki: “… Zamanında baban da (Ebu Bekir)aramızda iken de Ali bin Ebi Talib’in fazileti ve vasiyet edilenhakkını biliyorduk. Resulullah (s.a.v.) ona düşen görevi yerinegetirip, Allah’ın daveti ile bu dünyadan göçtükten sonra, ilkolarak baban (Ebu Bekir) ve onun faruku (Ömer) Ali’nin hakkınıelinden aldılar ve onun hakkı olan imamet emrinde muhalefetettiler. Biz de o durum üzerinde anlaştık ve onu devamettirmekteyiz… Baban, Ali’nin hakkına ilk göz dikip, makamınıişgal edendir. Bizler ancak babanın bu işindeki ortaklarıyız.Baban önceleri bunu yapmamış olsaydı bizler de bugün Ali’ninhakkına muhalif olmazdık ve hakkı olan emri ona teslim ederdik.Lakin biz, babanı bizden önce Ali’nin hakkını elinden aldığınıgördük ve aynı şeyi sadece tekrarladık. Beni ayıplayacaksan öncebabanı ayıpla aksi takdirde bu işten vazgeç!” (Mes’udi, “Muruc-uzZeheb” cilt: 3, sahife: 16. Beyrut baskısı).

Đbn-i Kesir haklı olarak Muaviye’yi öncekilerine perde olarakgörmektedir. Elbette bu girişimi tesadüf değildir. Öncekileringirişimleri ile ancak zalim ve gaddar olan Emeviler sahneyeçıkabilmişlerdi. Ehl-i Beyt’in evladı kesildi, kadınları helal görüldü veseneleri de yurtlarından uzaklaştırıldı. Bütün bunların esas sebebiMuaviye’den öncekilerdir. Şikâyetimizi Allah’a ve peygamberinehavale ediyoruz. La havla vela kuvvete illa billahil Aliyyul Azim.

64. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol…”

315

Page 316: _kuranda Enis Emir

Bu hitap Allah tarafından şeytana olmuştur. Bir gün Resulullah (s.a.v.) Đmam-ı Ali ile beraber otururken,

sığır biçiminde bir yılanın önlerinden geçtiğini görürler. Đmam-ı Alisopası ile yılanı öldürmek istediğinde Resulullah (s.a.v.) ona buyurduki: “Yavaş ol ey Ali! Bu yılan iblistir. Ben ona şart koşmuştum; senibuğzedenin anasında o çocuğa ortak olacaktır. Bu şanı yüce olanAllah’ın kavlidir. Mallarda ve çocuklarda onlara ortak ol!”

Açıklama: Đblisin ortaklığı, karısı ile cima’ eden erkeğinmenine ortak olmasıdır. Olacak çocuğun aslında iblisin eseri mevcutolmasıdır. Bu sadece Đmam-ı Ali’ye buğzedenlerin çocuklarınamahsustur. Zaten peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: “Ali’yisevmeyen muhakkak zina çocuğudur!”

71. Ayetin te’vili ve tefsiri:“ O gün bütün insanları imamları ile çağıracağız…”Bu ayet indiğinde Müslümanlar, peygamber efendimize

sordular ki: “Ey Resulullah! Bütün insanların imamı sen değil misin?”Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ben bütün insanlara Allahtarafından gönderilmiş bir peygamberim. Lakin benden sonrainsanların üzerine Ehl-i Beyt’imden imamlar olacaktır. Bu durummuhakkak olacaktır. Fakat bunu, küfür ve dalalet ehli taraftarları iletekzip edip, onları zulmedeceklerdir! Her kim Ehl-i Beyt imamlarınısever, onlara tabi olup tasdik ederse; işte o kişi bendendir ve benimleberaber olup beni bulacaktır! Her kim onları tekzip eder ve onlarızulmederse; benden değildir ve ben ondan uzak olacağım!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinden, buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, bu ümmeti asrının içinde bulunan her

imamı ile çağıracaktır. Resulullah (s.a.v.) kendi asrı ile gelecek; Ali(a.s.) kendi asrı ile gelecek; Hasan kendi asrı ile gelecek ve her imamvefat ettiği asrın insanları ile gelecektir!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde bir münadi şöyle nida edecek: Her

toplumun bu yere dünyada tabi oldukları imamları ile geleceklerine

316

Page 317: _kuranda Enis Emir

dair Rabbinizin adaleti ile sizlere bildirilmedi mi? Hazır olanlardiyecekler ki: Evet, bildirildi ey Rabbimiz! Nida gelecek ki: Hertoplum imamı ile gelsin! Sonra her imam teker teker gelecek.Denilecek ki: Ebu Bekir ve şiası gelsin! Ömer ve şiası gelsin! Osmanve şiası gelsin! Ali ve şiası da gelsin!”

Muteber hadislerden gelen haberlere göre, kıyamet günündeĐmam-ı Ali ve şiası kurtulmuş olacaktır. Peygamber efendimizbuyurdu ki: “Ali ve şiası kurtuluşa erenlerdir!” Đmam-ı Alihazretlerinden başkalarının şiasına dair öyle bir hadise rastlamadık.Kurtuluş yolu Ehl-i Beyt imamlarının velayetine tabi olmak ile ancakgerçekleşeceği kesin olarak sahih olan bir hadiste sabittir. Peygamberefendimiz buyurdu ki: “Halifeler (imamlar) benden sonra onikidir.Hepsi de Kureyş’tendir!” Yani Ben-i Haşim’dendir! Bu vasıflarasahip Ehl-i Beyt imamlarından başka bir imam yoktur!

73. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar sana vahyettiğimizden ayırıp başka bir şeyi bize

karşı uydurman için seni fitneye düşürmeye çalışırlar. O zamanseni dost edineceklerdi.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ayetin maksadı şudur: Sana Ali hakkında vahyettiğimizden

ayırıp başka bir şeyi bize karşı uydurman için seni fitneye düşürmeyeçalıştılar, demektir!”

Đmam hazretleri yine şöyle buyurmuş:“Resulullah’ın (s.a.v.) Đmam-ı Ali hakkında söylediği fazilet

makamındaki sözlerinden geri durması için bazı ashabı ona etkiyapmaya çalışmışlardı. Hatta zevcelerinden bazıları da bu fitne içinpeygamberi etkilemeye çalışmıştı!”

Bu durum ashaptan veya peygamber efendimizin bazızevcelerinden nasıl zuhur edebilir diye sorabilirsiniz. Đlk öncepeygamber efendimizin ve Ehl-i Beyt’inin bütün fitne ve oyunlarındankorunduklarını ve masum olduklarını belirtmek istiyoruz. Ashabıniçinde Đmam-ı Ali hazretlerini sevmeyenlerin ve hatta ona karşı gizlice

317

Page 318: _kuranda Enis Emir

düşmanlık besleyenlerin de bulunduğunu “sahih” olan bir rivayettensiz sayın okuyucularımızın hür vicdanına sunmak istiyoruz.Peygamber efendimiz Yemen’e Müslüman ordusunu göndermişti.Savaş olduğunda emir sahibinin Đmam-ı Ali olduğunu orduda bulunanbütün ashabına belirtmişti. Bu ordu Yemen’de savaşa girmiş veoradaki ganimetlerden Đmam-ı Ali kendisine bir pay ayırdığındaashabın içinden Halid bin Velid bundan hiç hoşlanmayıp, ashabın ilerigelenlerinden Büreyde hazretlerini bu durumu şikâyet etmesi içinMedine’ye peygamber efendimizin huzuruna gönderir. BüreydeMedine’ye vardığında, mescidin önünde toplanan ve onun geldiğinigören bir ashap gurubu, bu gelişinden şüphelenip ona niye ordudanerken geldiğini sordular. Büreyde olan durumu anlatır ve Đmam-ıAli’yi, peygamber efendimize şikâyet etmesi için geldiğini açıklar.Ashap bunu duyduklarında aynen şöyle söylerler: “Evet, olanlarıResulullah’a anlat ki, Ali onun gözünden düşsün!” Resulullah da(s.a.v.) mescidin içinden bütün olanları duyuyordu. Bunun üzerinepeygamber efendimiz o topluluğun bulunduğu yere gelip şöylebuyurdu: “Ali’den ne istiyorsunuz? Ali benden, ben de ondanım! Ali,benden sonra sizin velinizdir!” Büreyde bunları duyunca yaptığındanpişmanlık duyarak dedi ki: “Ey Resulullah! Elini uzat da sana bir dahayeniden Đslam üzerine bey’at edeyim!” Đşte Büreyde hazretleri yapmışolduğu hatanın ne kadar büyük olduğunu Đslam üzere bir daha bey’atetmesi ile belli etmişti. Sanki önceden Đslam üzerine yapmış olduğubey’ati yok olmuş gibi hareket etmişti. Doğrusu da budur. Đmam-ıAli’nin hakkında şüpheye düşenler muhakkak Đslam’da şüpheyedüşmüşlerdir. Bu hadisin muhtasar olarak isnatlarını öncelerizikretmiştik. Bu hadis sahih olup çok sayıda Sünni âlimlerininkitaplarında mezkûrdur.

Bu olaya benzer çok hadiseler daha olmuştur. Her defasındapeygamber efendimizin, Đmam-ı Ali’ye gösterdiği yakın ilgi ashabınbazılarını rahatsız ediyordu. Ehl-i Beyt imamlarının kaynaklarınagöre, Ömer bin Hattab Đmam-ı Ali’ye gösterilen ilgiyi o kadar fazlagörmüş ki, peygamber efendimize aynen şöyle demişti: “EyResulullah! Ali’yi o kadar yüceltiyorsun ki, bizlere: Bu, sizinRabbinizdir, demen kaldı!” Sünni kardeşlerimizin muteberkitaplarında şu rivayet vardır: Aişe anamız peygamber efendimizeyüksek sesle şöyle demiş: “Ali’yi babamdan (Ebu Bekir’den) veFatime’yi benden daha fazla sevdiğini biliyorum!” Bunun kıskançlıkile söylendiği meşhurdur. Tarihçi Taberi ve Đbn-ül Esir’in

318

Page 319: _kuranda Enis Emir

naklettiklerine göre; Đmam-ı Ali’ye bey’at edildiğini haber alan Aişeanamız aynen şöyle demişti: “Keşke gökyüzü yeryüzüne düşseydi debu haberi duymasaydım!” Bundan ziyade Ebu-l Ferec el-Đsbahani“Makatil-ul Talibiyyun” adlı kitabında şöyle bir haberi nakletmiş:“Aişe anamız, Đmam-ı Ali’nin öldüğünü haber alınca şükür secdesiyaptı!”

79. Ayetin te’vili ve tefsiri:“…Umulur ki, Rabbin seni öğülmüş bir makama

gönderiverir.”

Resulullah (s.a.v.) bu ayeti, Ali’ye (a.s.) bakarak okudu veşöyle buyurdu:

“Ey Ali! Şanı yüce olan Allah, ümmetimin tevhit ehline şefaatiteklik etti ve bu şefaati de senin ve senden sonra gelecek olanimamların haklarını gasp edenlere de men etti!”

Başka bir rivayette ise, Resulullah’ın (s.a.v.) Makam-ıMuhmuda oturacağı ve oradan Ehl-i Beyt’in şiasını cennete hesapsızolarak geçireceği ve oraya, ancak onların geçebileceği nakledilmiştir.

80. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve dedi ki: Rabbim, beni doğruluk yerine koy. Ve

doğruluk yerinden çıkar. Ve katından bana destekleyecek birkuvvet ver.”

Abdullah bin Abbas hazretleri dedi ki:“Resulullah’ı (s.a.v.) Allah’ın katından destekleyen kuvvet,

mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.).

319

Page 320: _kuranda Enis Emir

81. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Hak geldi, batıl yıkıldı. Muhakkak batıl zaten

yıkılacaktı.”Resulullah (s.a.v.) Kâbe’nin üzerindeki putları kırması için

Đmam-ı Ali hazretlerini omuzlarına bindirmişti. Đmam-ı Ali putlarıyere atıp kırmaya başladığında peygamber efendimiz şöyle okumayabaşladı: “Hak geldi, batıl yıkıldı. Muhakkak batıl zatenyıkılacaktı.”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ali hak iledir ve hak da Ali iledir. Đkisi birbirinden

ayrılmazlar!”

85. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh, Rabbimin

emrindendir…”Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’ın emri ve ruh olan benim! Şanı yüce olan Allah’ın

buyurduğu gibi: Sana ruhtan sorarlar. De ki: Ruh, Rabbiminemrindendir.”

89. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki biz, bu Kur’an’da insanlar için her türlü

örneği çeşitli şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu peknankör oldu.”

320

Page 321: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“insanların çoğu, Ali’nin (a.s.) velayeti hakkında pek çok

nankör oldular!”Açıklama: Ümmet ancak Đmam-ı Ali’nin velayeti olan halifelik

ve imamlık makamında nankörlük etti. Şanı yüce olan Allah, Đmam-ıAli’nin velayetine o kadar çeşitli örnekler verdiği halde yine deümmet pek çok nankör oldu. Peygamber efendimizin vefatındanhemen sonra olan olaylarda Ehl-i Beyt’in ne kadar eziyet çektiğindenbu nankörlüğü anlamak mümkündür.

Đsra Suresi Allah’ın yardımı ile burada bitti. Allah’a hamdolsun, peygamberi, efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine de O’nun salâtı ve selamı olsun.

321

Page 322: _kuranda Enis Emir

Kehf Suresi

17. Ayetin te’vili ve tefsiri:“…Allah kimi hidayete erdirirse; o, doğru yola ermiştir,

kimi de şaşıracak olursa; artık onu doğru yola erdirecek birkılavuz bulunmasın.”

Bir gün Resulullah’ın (s.a.v.) etrafında ashabı oturuyor vekendisi ayakta idi. Tam bu halde iken mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali,peygamber efendimizin yanına doğru geldi. Peygamber efendimiz,Đmam-ı Ali’nin geldiğini görünce yerine oturdu ve Đmam-ı Ali’yehitaben buyurdu ki: “Ey Ebu Talib’in oğlu! Niye oturduğumu biliyormusun?” Đmam-ı Ali dedi ki: “Allah için, hayır bilmiyorum!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben peygamberlerin sonuncusu olarakgeldim ve sen ise vasilerin sonuncusu olarak geldin. Allah hak ileMusa’yı (a.s.) nerede beklettiyse yanında vasisi olan Yuşa’ bin Nun’uda bekletmişti. Ben de nerede beklersem sen de benimle beraberolacaksın; bana sorulduğunda sana da sorulacaktır. Ey Ebu Talib’inoğlu! Öyleyse kendini cevap vermeye hazırla! Sen vücudumdan birparçasın, nereye gidersem sen de orada olursun!” Đmam-ı Ali buyurduki: “Ey Resulullah! Sana ne sorulacak? Bana söyle ki hidayetibulayım!” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ey Ali! Allah kimi hidayeteerdirirse; o, doğru yola ermiştir, kimi de şaşıracak olursa; artık onudoğru yola erdirecek bir kılavuz bulamazsın. Allah, benim, senin,sevenlerin ve şianın üzerine kıyamet gününe dek ahdini aldı ki,şefaatim sizinle olacaktır! Bunu ancak aklı başında olanlar düşünür,bundan ancak onlar öğüt alır. Bunlar da sen ve şiansınız ey Ali!”

322

Page 323: _kuranda Enis Emir

29. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Gerçek Rabbinizdendir. Đsteyen inansın, isteyen

inkâr etsin. Şüphesiz ki zalimler için, duvarları kendileriniçepeçevre kuşatmış bir ateş hazırlamışızdır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri ayeti şöyle okudu:“De ki: Gerçek (Ali’nin (a.s.) velayeti hakkında gelen)

Rabbinizdendir. Đsteyen inansın, isteyen inkâr etsin. Şüphesiz ki(Muhammed’in Ehl-i Beyt’inin hakkını zulmeden) zalimler için,duvarları kendilerini çepeçevre kuşatmış bir ateş hazırlamışızdır!”

37. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratıp

sonunda da seni insan kılığına koyanı mı inkâr ediyorsun?”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:Đmam-ı Ali, Ebu Bekir’in isteği üzere ona bey’at etmesi için

evinden zorla çıkarıldığında, Ebu Bekir yanında beraber olduğu haldeResulullah’ın (s.a.v.) mezarı başına gitti ve şöyle buyurdu: “EyAmcaoğlu! Bu toplum beni zayıf düşürüp, öldürmeye kalkıştı!”Bunun üzerine mezardan bir el dışarı çıktı ve bu elin peygamberefendimizin eli olduğundan hiç kimsenin bir şüphesi yoktu. El, EbuBekir’e doğru uzandı ve ortaya çıkan sesin de peygamber efendimizinsesi olduğundan hiç kimsenin şüphesi yoktu ki, Ebu Bekir’e hitabenşöyle buyurdu: “Ey Adam! Seni topraktan, sonra bir damla sudanyaratıp sonunda da seni insan kılığına koyanı mı inkâr ediyorsun?”

Başka bir rivayette ise şöyledir:Ebu Bekir halifeliğini ilan edince Ömer, Ali’nin (a.s.) evine

gelip dedi ki: “Ebu Bekir’in halife olduğunu bilmiyor musun?”

323

Page 324: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Onu kim halife yaptı?” Ömer dedi ki: “Onunhalife olmasına Müslümanlar rıza gösterdiler!” Đmam-ı Ali buyurduki: “Allah’a andolsun ki, çok acele Resulullah’a (s.a.v.) muhalefetettiniz ve ona vermiş olduğunuz yemini bozdunuz! Ebu Bekir’i layıkolmadığı bir isim ile adlandırdınız, Allah’a andolsun ki, Resulullah(s.a.v.) onu halife olarak vasiyet etmedi!” Ömer dedi ki: “Yalansöylüyorsun, zaten Allah seninle yapacağını yaptı!” Đmam-ı Alibuyurdu ki: “Eğer burhan istiyorsan sana göstereyim!” Ömer dedi ki:“Sen, Resulullah’ın (s.a.v.) hayatında ve vefatından sonra da onunhakkında yalan söylüyorsun!” Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Benimleberaber gel de kimin Resulullah’ın (s.a.v.) hayatında ve vefatındansonra yalan söylediğini görelim!” Ömer, Đmam-ı Ali ile beraberResulullah’ın (s.a.v.) mezarına kadar geldiğinde, mezardan bir eldışarı çıkar ve elin avucunda şöyle yazılı olduğunu görürler: “EyÖmer! Seni topraktan, sonra bir damla sudan yaratıp, sonundada seni insan kılığına koyanı mı inkâr ediyorsun?” Đmam-ı Ali,Ömer’e dedi ki: “Buna Razı oldun mu? Resulullah (s.a.v.) seni,hayatında ve vefatından sonra rezil ve rüsva etti!”

44. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte burada vilayet, yalnız hak olan Allah’ındır…”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayetin içindeki vilayet, mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.)

vilayetidir!”

46. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Ama baki kalacak salih ameller, sevap olarak da amel

olarak da Rabbinin katında daha hayırlıdır.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Sakın meveddetimizi hafife almayın! Meveddetimiz, baki ve

kalacak salih amellerdendir!”

324

Page 325: _kuranda Enis Emir

88. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Fakat kim de iman eder ve salih ameller işlerse, ona

mükâfat olarak güzel şeyler vardır…”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Cebrail (a.s.) şanı yüce olan

Allah’tan gelip, bana buyurdu ki: Rabbin sana selam söyler vebuyurur ki: Ey Muhammed! O mü’minlere müjdele ki onlar salihameller işlerler, sana ve Ehl-i Beyt’ine de iman ederler, işte cennetonlarındır!” Onlara benden mükâfat olarak güzel şeyler vardır!”

105. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte onlar, Rablerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkâr

edenlerdir. Bunun için yaptıkları boşa gitmiştir…”Ali bin Đbrahim tefsirinde dedi ki:“Rabbin ayetleri, Ehl-i Beyt imamlarıdır!”

107. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki iman edip salih ameller işleyenlerin

konakları Firdevs cennetleridir.”Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Her şeyin bir zirvesi vardır. Cennetin zirvesi ise Firdevs

cennetleridir. Orası Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine aittir (salavatullahialeyhum ecme’in)!”

Burada Kehf Suresi bitti. Sonsuz hamd ve şükürler Allah’aolsun. O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz, efendimiz

325

Page 326: _kuranda Enis Emir

Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun. Bizleri de onlarlaberaber Firdevs’inde kılsın, amin.

326

Page 327: _kuranda Enis Emir

Meryem Suresi

1. ve 2. Ayetlerin te’vili ve tefsiri“Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad. Bu; Rabbinin kulu Zekeriya’ya

rahmetini anıştır.”Đmam-ı Hasan el-Askeri’nin ashabından Sa’d bin Abdullah

el-Kummi anlatıyor:Kırk tane zor olan sorularıma cevap bulamadığımda,

Surramenraa’da bulunan mevlam Ebu Muhammed Hasan’ın (el-Askeri) (a.s.) huzuruna gitmek için yola koyuldum. Şehrin içindeefendimizin kapısına vardığımda, içeri girmek için izin istedik. Sonragirmemiz için izin verildi. Đçeri girdiğimizde Mevlamız EbuMuhammed’in yüzünün nurunu gördüğümüzde, kendimizi bedirayının gecenin içindeki nurunda gördük. Mevlamız oturmuş, sağbacağının üzerinde manzara bakımından müşteri yıldızı gibi birçocuğun oturduğunu gördüm. Mevlamız ile selamlaştık, bize latif birmukabelede bulundu ve eliyle oturmamızı işaret etti. Oturduğumuzdaşiasından hazır olanlar dinlerinden ve hidayetlerinden sorular sordular.Ebu Muhammed Hasan (a.s.) bacağının üzerine oturan çocuğa hitabendedi ki: “Ey oğlum! Şian ve yaranların olan bu topluma cevap ver!”Oğlan, her sormak isteyenin sorusunu o şahıs sormadan önce kendisien güzel bir şekilde cevapladı ve hepimizi en açık olan delilleri ileşaşırttı. Akıllarımız, çocuğun derin ilmine ve gayıpten habervermesine şaştı kaldı. Sonra Ebu Muhammed (a.s.) bana iltifat ederekbuyurdu ki: “Seni buraya getiren nedir ey Sa’d?” Ben dedim ki: “Beniburaya Mevlamız ile görüşme iştiyakı getirdi!” Đmam hazretleri banadedi ki: “Bana sormak istediğin sorulara ne oldu?” Ben dedim ki:“Onlar aynı hallerinde duruyorlar ey Mevlam!” Đmam hazretleribacağının üzerindeki çocuğa işaret edip buyurdu ki: “Gözleriminsevinci olana sorabilirsin!” Ben de sormaya başladım, sorularımıniçinde şöyle dedim: “Ey Resulullah’ın (s.a.v.) oğlu! Bana; Kaf, Ha,Ya, Ayn ve Sad harflerinin te’vili hakkında haber ver.” Aleyhisselambana buyurdu ki: “Bu harfler gayb alemindendir. Şanı yüce olan AllahZekeriya’yı bu gayb aleminden haberdar etti. Daha sonra bu gaybhaberini Muhammed’e de (s.a.v.) bildirdi. Bu durum şöyle olmuştu:

327

Page 328: _kuranda Enis Emir

Zekeriya, şanı yüce olan Allah’tan ona beş bölge olan nurun isimleriniöğretmesi için sual etmişti. Cebrail (a.s.) onun yanına inip o beş nurunismini öğretti. Zekeriya, Muhammed, Ali, Fatime ve Hasan’ı(aleyhumasselam) zikrettiğinde içindeki bütün sıkıntısı gider veüzerindeki keder de yok olurdu. Fakat ne zaman Hüseyin’i (a.s.)zikrettiğinde ise üzüntüden boğazı kesiliyor ve içi daralıyordu. Bir günZekeriya dedi ki: Ey Đlahım! Neden dördünü zikrettiğimde içimdekibütün sıkıntılarım ve dertlerim üzerimden gidiyor da, Hüseyin’izikrettiğimde ise gözlerim yaşarıyor ve göğsüm daralıyor? Şanı yüceolan Allah bunun üzerine durumu ona açıklayıp, buyurdu ki: Kaf, Ha,Ya, Ayn, Sad. ‘Kaf’ harfi Kerbelâ içindir! ‘Ha’ harfi Ehl-i Beytzürriyetinin helakı demektir! ‘Ya’ harfi Yezid demektir! ‘Ayn’ harfisusuzluk (‘ataş) demektir! ‘Sad’ harfi de sabır demektir! Zekeriyabunları duyduğunda üç gün mescide kapandı ve hiç kimseyi içeriyealmadı. Mescidin içinde ağlayıp, sızlanmaya başladı ve yasında şöylededi: Đbrahim! Yarattıklarının en yücesini (s.a.v.) evladı ile mi acıtıpüzeceksin? Đlahım! Bu büyük olan musibeti (Resulullah’ın) vefatındansonra mı göstereceksin? Đlahım! Bu büyük olan musibetin elbisesiniAli ve Fatime’ye mi giydireceksin? Đlahım! Bu büyük acı ve üzüntüonların yaşadıkları çevrede gerçekleşir mi? Đlahım! Bana bir evlat verki onunla gözümü bu yaşımda sevindir. Ve onu bana varis ve razıolunan kıl. Hatta onun durumu bende, Muhammed’in (s.a.v.) oğluHüseyin’in durumu gibi olsun! Bana bu evladı bahşedersen, beni onunsevgisi ile sına ve sonra onunla bana büyük acı ve üzüntü ver. Tıpkıhabibin Muhammed’e (s.a.v.) oğlu Hüseyin (a.s.) ile büyük acı veüzüntü verdiğin gibi. Şanı yüce olan Allah da ona Yahya’yı verdi veonunla büyük acılar ve üzüntüler verdi. Yahya’nın (a.s.) doğumu altıay içinde oldu. Hüseyin de (a.s.) altı ayda doğmuştu!

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Daha çocuk iken ona hikmet verdik.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, Yahya’ya (a.s.) çocukken hikmet

verildiği gibi, Ali’ye de (a.s.) çocukken hikmet verildi!”Đmam hazretleri yine buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, Allah peygamberlere verdiğini imamlara

da verdi. Şanı yüce olan Allah Yusuf için şöyle buyurdu: Buluğa

328

Page 329: _kuranda Enis Emir

erdiğinde ona hikmet ve ilim verdik. Yahya hakkında da şöylebuyurdu: Daha çocukken ona hikmet verdik!”

50. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Onlar için yüce bir doğruluk dili verdik.”

Đmam-ı Hasan el-Askeri buyurdu ki:“Yüce doğruluk dili, mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.)!”Peygamber efendimiz buyurdu ki:“Doğru olanların en yücesi Ali bin Ebi Talib’tir!”

58. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte bunlar; Allah’ın kendilerine nimetler verdiği

peygamberlerden, Adem’in soyundan, Nuh ile berabertaşıdıklarımızdan ve Đbrahim ile Đsrail’in neslinden, hidayeteerdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendir. Rahmanın ayetlerionlara okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“Biziz Đbrahim’in zürriyeti; biziz Nuh ile beraber taşınanlar ve

biziz Allah’ın halis olarak seçtikleri!”Đmam hazretleri yine buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’ın; hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz

kimselerden, muradı Allah’a andolsun ki bizim şiamızdır! Allah,onların dinimize iltihak etmelerinin hidayetini verdi. Dinimiz üzereyaşadılar ve dinimiz ürede de öldüler. Yine Allah onları ibadet vehuşu’ ile zikretti: Rahman’ın ayetleri onlara okunduğu zamanağlayarak secdeye kapanırlar!”

Bu, hakiki şianın vasıflarıdır. Bundan başka vasıflara sahipolanları şia olarak tanımlamak yanlış olur.

329

Page 330: _kuranda Enis Emir

85. ve 86. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Muttakileri o gün Rahman’ın huzurunda, O’na gelmiş

konuklar olarak toplarız. Mücrimleri de suya götürür gibicehenneme süreriz.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Kıyamet gününde bir topluluk karın beyazlığı gibi

nur yüzlü çıkacaklar. Üzerinde yoğurdun beyazlığı gibi ak elbiselerolacak. Ayaklarında bağları inci taneleri ile süslenmiş altındanayakkabıları olacak. Onlara, nurdan, semerleri de zümrüt ve yakut ilesüslenmiş develer verilecek. Bu develere binip Rahman’ın huzurunagelecekler. Geri kalan insanlar hesap verip, gam ve korku içindeykenbu topluluk ise, yiyip içip ferah içinde olacaklar!” Đmam-ı Alihazretleri dedi ki: “Bu topluluk kimdir ey Resulullah?” Peygamberefendimiz buyurdu ki: “Ey Ali! Bu topluluk senin şiandır ve sen deonların imamısın!” Bu dediğim şanı yüce olan Allah’ın kavli ilesabittir. Muttakiler o gün Rahman’ın huzurunda (bineklerinüzerinde) O’na gelmiş konuklar olarak toplarız. Mücrimleri desuya götürür gibi cehenneme süreriz. Bunlar da senindüşmanlarındır ey Ali! Bunlar cehennemin azabına hesapsız olaraksürüleceklerdir!”

96. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphe yok ki inanan ve iyi işlerde bulunanlara karşı

Rahman, gönüllerde bir sevgi verir.”Đmam-ı Ali hazretleri bir gün peygamber efendimizin

huzurunda iken, peygamber ona buyurdu ki:“Ey Ali, de ki: Ey Allah’ım, inananların kalbinde bana karşı

bir sevgi kıl!” Đmam-ı Ali bunu dua edince peygamber efendimize şuayet indi: “Şüphe yok ki inanan ve iyi işlerde bulunanlara karşıRahman, gönüllerde bir sevgi verir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:

330

Page 331: _kuranda Enis Emir

“Đman edip salih ameller işleyenlerden murat; mü’minlerinemiri Ali’ye (a.s.) inanan ve marifetten sonra da salih amellerişleyenlerdir!”

Abdullah bin Abbas hazretleri buyurdu ki:“Bu ayet Ali (a.s.) hakkında inmiştir. Her iman edenin

kalbinde muhakkak Ali’ye karşı bir sevgi vardır!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Seni ancak mü’min sever ve ancak münafık olan

buğzeder!”Đmam-ı Ali hazretlerini sevmek imanın ve Đslam’ın

temelindendir. Bu sevgi olmadan yapılan amellerin hepsi boşa gider.Bu özellik sadece Ehl-i Beyt imamlarına mahsustur. Bütün ümmetinonların sevgisine bağlı olmaları iman açısından gerekmektedir. Ehl-iBeyt imamlarından hiçbir haberi olmadan ölenlere ne demeli?

Meryem Suresi Allah’ın yardımı ile burada bitti. Allah’ınsalâtı ve selamı peygamberimiz, efendimiz Muhammed’e ve tertemizEhl-i Beyt’ine olsun. Bizleri, mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’ninsevgisine, velayetine ve marifetlerine sabit kılan Mevlamız Allah’asonsuz şükürler olsun.

331

Page 332: _kuranda Enis Emir

Ta-Ha Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ta – Ha.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ta-Ha harflerinden murat; Resulullah (s.a.v.) ve Ehl-i

Beyt’inin her türlü pislikten temizlenmiş olmasıdır!”

25. ve 35. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“De ki: Rabbim, göğsümü aç. Đşimi kolaylaştır. Dilimden

de düğümü çöz ki, sözümü iyi anlasınlar. Kendi ailemden bir vezirver bana, kardeşim Harun’u. Onunla destekle beni. Onu işimizdeortak yap ki, seni daha çok tesbih edelim ve seni daha çok analım.Şüphesiz ki sen, bizi görmektesin.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Allah’ım! Kardeşim Musa’nın duasını kabul ettiğin gibi

benim de duamı kabul buyur. Ey Allah’ım! Göğsümü aç. Đşimikolaylaştır. Dilimden de düğümü çöz ki, sözümü iyi anlasınlar. Kendiailemden bir vezir ver bana, kardeşim Ali’yi. Onunla destekle beni.Onu işimizde ortak yap ki seni daha çok tesbih edelim ve seni dahaçok analım. Şüphesiz ki sen, bizi görmektesin!”

Açıklama: Musa (a.s.), Rabbinden dua ettiğinde duası kabulolmuştu. Bunun neticesinde öz kardeşi Harun (a.s.) Musa’nın (a.s.)hayatında onun halifesi, veziri ve peygamberlikte ortağı olmuştu.

332

Page 333: _kuranda Enis Emir

Harun (a.s.) kardeşi Musa’dan (a.s.) sonra kalsaydı Ben-i Đsrail’in dinibaşkanı olacaktı. Fakat Harun’un (a.s.) Musa’dan (a.s.) önce vefatetmesi ile bu durum değişmişti. Musa, kendisinin yerine geçecek olanvasisi Yuşa bin Nun’u (a.s.) ümmetinin başını vasiyet etmişti. Böyleceümmetin başında duracak olan dini başkanın yeri her zaman doluolmuştu. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) Đmam-ı Alihazretlerinin kendisine Harun’un Musa’ya olan menzilinde olduğunusahih hadis-i şerifinde bildirmiştir. Harun (a.s.) Musa’nın hayatındaümmetinin başında halife olarak yer almıştı. Musa Sina dağınaçıktığında onun yerine ümmetinin başında kırk gün Harun (a.s.)beklemişti. Ümmetinin başında bir halifesi olduğu halde ona itaatedilmemiş ve Samirri denilen şahsa uyulmuştu. Tıpkı bu ümmetinpeygamber efendimizden Samirri’sine uyup esas vasiyet edilenhalifeyi, Đmam-ı Ali’yi terk ettiği gibi! Selman hazretleri peygamberefendimize sordu ki: “Ey Resulullah! Senden sonra kimi ümmetinevasiyet edeceksin?” Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ey Selman!Musa’dan sonra Ben-i Đsrail’in içinde en bilgini kim idi?” Selmanhazretleri buyurdu ki: “En bilgini Yuşa bin Nun idi!” Peygamberefendimiz buyurdu ki: “Benim kardeşim, vasim ve ümmetimin bendensonra ihtilafa düşeceği konularda ona açıklık getirecek en bilginleriolan Ali bin Ebi Talib’tir!” Peygamber efendimizde sahih olan çoksayıdaki hadislerinde mana olarak, ümmetinin önceki ümmetler gibifitnelere maruz kalacağını buyurmuştur. Ben-i Đsrail’in içine düştüğüfitneyi biraz önce zikretmiştik. Harun (a.s.) ümmetin halifesi, fakatümmet ona değil de Samirri’ye itaat ediyor. Ben-i Đsrail, Harun’uöldürmeye kalkıştığı gibi bu ümmet de peygamber efendimizinvefatından hemen sonra zulme uğradığını açık bir şekildeokumaktayız. Ebu Bekir’e bey’at etmeyen Ehl-i Beyt’in evini ateşleyakmaya giden adalet (!) sahibi Ömer’dir. Fitnelerin içine düşenümmet o günden bu güne kadar halen kurtulamamıştır. Ashap deyipher şeyin doğru ve adil olduğuna kanmayalım. Peygamber efendimizsahih olan bir hadisinde, ashabına hitaben şöyle buyurdu: “Sizdenönce Kevser havuzunun başı ucunda sizleri bekleyeceğim. Ashabımıntanıdıklarımdan bana doğru geldiklerini ve o anda birden geriye doğrukaydıklarını görüp, diyeceğim ki: Ey Rabbim! Bunlar ashabım,ashabım! Bana nida gelecek ki: Bunların senden sonra ne yaptıklarınısen bilmiyorsun. Sonra bakacağım ki, hepsi cehennemin kızgın ateşinedoğru kayıp gidiyorlar! Đşte o zaman diyeceğim ki: Benden uzakolsunlar, cehennemin ateşine doğru!”

333

Page 334: _kuranda Enis Emir

Ashabın içinde peygamber efendimizin vasiyetini yerinegetirenler de vardı elbet. Lakin bunlar, azınlıkta idiler. Selman,Mikdad, Ebu Zer ve Ammar gibi sahabeler her zaman Ehl-i Beyt’inefendisi Đmam-ı Ali’nin velayetine bağlı olmuşlardı, Allah hepsindenrazı olsun. Bu sebeptendir ki Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şanıyüce olan Allah bana, dört kişiyi sevmemi emretti!” Bunlarınkimler oldukları sorulduğunda buyurdu ki: “Ali onlardandır, Alionlardandır, Selman, Ebu Zer ve Mikdad!” Bu gibi ashabı sevmekiçin peygamber efendimize bile Allah’tan emir gelmiştir. Bunlarısevmeyen asla Müslüman değildir. Peki, bu gibi ashabın Sünnitopluluğu içinde zikri neden yoktur? Bunlar; ashabın Allah tarafındanseçilmiş olanları oldukları halde neden camilerin duvarlarında isimleriyok? Bizim şimdiye kadar yaptığımız müşahede ve araştırmasonucunda şunları tespit ettik: Sünni kardeşlerimizin toplandıklarıyerde Selman, Ebu Zer ve Mikdad hazretlerinin zikrine rastlamakmümkün değildir. Sevdikleri ashap ise tarihte muhakkak Ehl-i Beyt’edüşmanlığı ile bilinmiştir. Elbette bu durumdan sonuç çıkarmakmümkündür. Selman, Mikdad ve Ebu Zer hazretleri halifelikkonusunda daima Ehl-i Beyt’in yanında yer almışlardı. Bu durum daonların Sünni kesiminde zayıf düşmelerine sebep olmuştur. Bu, tarihibir gerçektir.

54. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Şüphesiz ki bunlarda sağduyu sahipleri için ayetler

vardır.”Đmam-ı Musa el-Kazım hazretlerinden buyurdu ki:“Sağduyu sahipleri; Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’idir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki sağduyu sahipleri bizleriz! Allah’ın

kulları üzerinde O’nun kaimleri olanlar da bizleriz. Allah’ın dininehazin olanlar; onu hıfzeden, örten ve düşmanlarından saklayanlar dabizleriz. Tıpkı Resulullah’ın (s.a.v.) izin alıp izhar etmesi istendiğinekadar dini gizlediği gibi! Biz, Resulullah’ın (s.a.v.) minhacı üzerehareket ediyoruz. Bunu, şanı yüce olan Allah dininin izharını kılıç ileisteyene kadar devam ettireceğiz. O zaman geldiğinde insanları dine

334

Page 335: _kuranda Enis Emir

davet edecek ve tıpkı Resulullah’ın (s.a.v.) önceden onlarla din içinvuruştuğu gibi bizler de onlarla vuruşacağız!”

Açıklama: Đmam hazretleri Mehdi’nin (a.s.) zuhurundanbahsetmektedir. Mehdi (a.s.) zuhur edecektir, velev ki müşrikler bunuistemese de illa Allah’ın nusreti ve izni ile zuhur edecektir. Đşte ozaman hak dini bütün batıl olan dinlerin üzerine zuhur edecek veonları kılıcı ile yok edecektir. Hak dini daha zuhur etmedi mi, diyesorulursa cevabımız şudur: Şüphesiz olarak hak dini Đslam dinidir.Nitekim Đslam Allah’ın katında olan tek hak dindir. Đslam dinipeygamber efendimizin vefatından sonra büyük ve derin tahrifatlarauğramıştır. Bunun üzerinden yüzlerce sene geçtiğini de hesap edersekbu tahrifatın ne kadar etkili olduğunu anlarız. Kur’an-ı Kerim’deparçalanmanın çok yerde yasaklandığını gördüğümüz halde Đslamalemi yüzlerce bölüklere parçalanmış bir duruma gelmiştir. Elbette budurumda gerçek Đslam’ın bütün dünya alemine zuhur ettiğinisöyleyemeyiz. Müslüman’ın kanı başka bir Müslüman’a gerekli birhüküm olmadan haramdır. Etrafımıza baktığımızda bunun takipedilmediğini görebiliriz. Müslümanların yapması gerektiği çok şeyiMüslüman olmayanlar yapmaktadır. Bu durumda Đslam’ınMüslümanlar tarafından temsil edildiğini söylemek hiç de doğruolmaz. Đşte Mehdi’nin (a.s.) huzurunda bu çelişkiler ortadan kalkacakve bütün Müslümanlar esas hak olan Đslam’ın yüzünü bir daha alenengöreceklerdir. Mehdi’nin (a.s.) zuhuru ve sıfatı hakkında çok sayıdamuteber alimlerin kitapları oluşmuştur. Mehdi (a.s.) kimdir? Busorunun cevabı Müslümanların her kesimindeki alimlerin kitaplarındamevcuttur. Mehdi (a.s.) Ehl-i Beyt imamlarının sonuncusudur.Peygamber efendimiz şöyle buyurdu: “Mehdi bizden, Ehl-iBeyt’tendir!” Başka bir hadisinde şöyle buyurmuştur: “MehdiFatime’nin evladındandır!” Ehl-i Beyt imamları, Fatime anamızınoğlu Đmam-ı Hüseyin’in zürriyetinden devam etmiştir. Mehdi’nin esasadı Muhammed’tir. Lakapları ise; Hadi, Mehdi, Kaim, sahib-uzZaman ve Allah’ın hucceti. Müslüman bir kişi Mehdi’nin (a.s.)kimliğini hayatında tanıması gereklidir. Dirilişte buna geç olabilir.

335

Page 336: _kuranda Enis Emir

61. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Doğrusu Allah’a iftira eden hüsrana uğramıştır.”Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah’ın kırmızı yakuttan bir dalı vardır. Onu

kudreti ile yarattı ve yeryüzüne savurdu. Sonra sendi nefsine ahdettiki; bu dala ancak Muhammed ve Ehl-i Beyt’ini sevenleryetişebilecek!” Peygamber efendimiz şöyle devam buyurdu: “Bizedost olan cennetteki yerine hazırlansın ve bize düşman olan dacehennemdeki yerine hazırlansın!” Ve bunun üzerine mü’minlerinemiri Ali’nin bulunduğu yere işaret edip buyurdu ki: “Bunun dostlarıAllah’ın dostlarıdır ve bunun düşmanları da Allah’ın düşmanlarıdır.Bu söylediğim, Allah’tan peygamberinin dili ile söylemiş olduğu birfazilettir. Doğrusu Allah’a iftira eden hüsrana uğramıştır.”

82. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz ki ben, tövbe edeni, inanan ve salih ameller

işleyeni, sonra da doğru yola gireni muhakkak bağışlayanım.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Sonra da doğru yola giren; bizim vilayetimize girendir!” Bir

kul hayatı boyunca rükün ve makam arasında Allah’a ibadet ettiğihalde vilayetimize girmeden önce ölürse, Allah bu kişiyi yüz üstücehenneme dökecektir!”

Đmam hazretleri buyurdu ki:“Doğru yola girmek; mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.)

vilayetine girmek demektir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Tövbe, iman ve salih amelden sonra gelen doğru yola girmek,

Ehl-i Beyt imamlarını tanımaktır ki, her gelen imanın arkasındangelen imamı tanımak, demektir!”

336

Page 337: _kuranda Enis Emir

Açık bir şekilde belli olduğu gibi, tövbe, iman ve salihamellerden sonra gelen Ehl-i Beyt’in vilayeti önceki sıfatları kabulettirendir. Ehl-i Beyt’in vilayetini hiç tanımadan kılınan namazlar vebaşka yapılan ibadetlerin değeri olamaz. Nitekim bizlere bütün budeğerleri öğreten peygamber efendimizin en çok vasiyet ettiği Ehl-iBeyt’inin vilayeti olmuştur. Peygamber efendimizin nübüvvetininönemi kadar Ehl-i Beyt’in vilayeti de o kadar mühimdir. Peygamberefendimizi inkâr eden bir Müslüman’ın imanından veya salihamellerinden konuşmak mümkün olabilir mi?

115. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki biz, daha önce Âdem’e de ahit vermiştik.

Fakat o unuttu ve biz onda bir azim bulmadık.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri ayeti şöyle okudu:“Andolsun ki biz daha önce (Muhammed, Ali, Fatime,

Hasan, Hüseyin ve zürriyetinden gelen imamlar hakkında kelimelerle)Âdem’e de ahit vermiştik. Fakat o unuttu ve biz onda bir azimbulmadık. Allah’a andolsun ki ayet Resulullah’a (s.a.v.) bu şekildeindi!”

123. – 126. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Buyurdu ki: Birbirine düşman olarak hepiniz oradan

inin, benden size bir yol gösteren gelir de kim benim yolumauyarsa ne sapar, ne de bedbaht olur. Kim de benim zikrimden yüzçevirirse; bilsin ki, onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günündebiz onu kör olarak haşrederiz. Der ki: Rabbim, beni niçin körolarak haşrettin? Hâlbuki ben hayatta gören birisiydim. Allah

337

Page 338: _kuranda Enis Emir

buyurur ki: Öyledir işte. Sana ayetlerimiz gelmişti de sen onlarıunutmuştun. Bugün de sen öylece unutulursun.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey insanlar! Allah’ın hidayetine ve irşadına tabi olun ki o,

benim hidayetimdir. Benim hidayetim de Ali bin Ebi Talib’inhidayetidir. Her kim Ali’nin hidayetine hayatında ve vefatından sonratabi olursa, benim hidayetime ermiş demektir. Benim hidayetimeerenler şüphesiz olarak Allah’ın hidayetine ermişlerdir. Allah’ınhidayetine erenler ne sapar ne de bedbaht olur!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın zikri, mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) vilayetidir.

Kim ondan yüz çevirirse, onun dar geçimi olur ve onu Allah körolarak haşredecektir. Nitekim dünya hayatında Ali’nin (a.s.) vilayetinitanımamış ve görmemiş olduğundan ahret gününde kör olarakhaşredilecektir. Allah’ın ayetleri de, Ehl-i Beyt imamlarıdır. Her kimonları unutursa kendisi de kıyamet gününde unutulur!”

132. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ehline namazı öğret.”Resulullah (s.a.v.) her sabah kızı Fatime’nin kapısına varıp

şöyle buyururdu:“Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun ey Ehl-i

Beyt! Haydi, namaza, Allah’ın rahmeti üzerinize olsun! Allah ancakve ancak sizden her türlü pisliği gidermek ister ve sizleri tertemiz birikılmak diler!”

135. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Herkes gözlemektedir, siz de gözleyedurun.

Şüphesiz kimlerin dosdoğru, düz yolun sahipleri olduğunu vekimlerin hidayete ermiş bulunduğunu yakında bileceksiniz.”

338

Page 339: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Dosdoğru ve düz olan yolun sahibi; mü’minlerin emiri Ali’dir

(a.s.). Hidayete ermiş bulunanlar; biz Ehl-i Beyt imamlarınınvilayetine uyanlardır!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, ona uymanızı emretmiş olduğu,

dosdoğru olan yolu ve kullarını onlara itaat etmelerini emretmişolduğu kişiler bizleriz! Đsteyen bizden alsın ve isteyen de karşıdaduran yerden alsın. Fakat Allah’a andolsun ki, bizim yolumuzdanbaşka bir kurtuluş yolu bulamayacaksınız!”

Bize kurtuluş yolu olarak Ehl-i Beyt imamlarını gösterenAllah’a sonsuz şükürler olsun. Bizleri Ehl-i Beyt’inin yoluna sevkeden peygamberimiz, efendimiz Muhammed’e de Allah’ın en yücesalâtı ve selamı olsun. Ta-Ha Suresi burada bitti.

339

Page 340: _kuranda Enis Emir

Enbiya Suresi:

3. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Zulmedenler gizlice fısıldaştılar…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Al-i Muhammed’in (s.a.v.) hakkını (halifeliği) gasp edenler,

zulmedenlerdir!”

10. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki, size içinde zikrinizin bulunduğu bir kitap

indirdik. Hâlâ akıl etmiyor musunuz?”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“Ayetteki ‘zikrinizden’ murat; Resulullah’tan (s.a.v.) sonra

gelen imama itaat etmektir!”

24. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… De ki: kesin delilinizi getirin, işte benimle birlikte

olanların zikri ve benden öncekilerin zikri…”

340

Page 341: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“Benimle birlikte olanların zikrinden maksat; Ali’dir (a.s.).

Peygamberden (s.a.v.) öncekilerin zikrinden maksat da; öncekipeygamberler ve onların vasileridir!”

47. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Biz, kıyamet günü adalet terazilerini kurarız.2Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Adalet terazileri; peygamber efendimiz ve Ehl-i Beyt

imamlarıdır!”

73. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onları; emrimizle, insanlara doğru yolu gösteren imamlar

kıldık!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Đnsanlara doğru yolu gösteren imamlar, Ehl-i Beyt

imamlarıdır!”

88. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Sen münezzehsin, doğrusu ben haksızlık edenlerdenim,

diye niyaz etmişti.”Niyaz eden Yunus’tur (a.s.).

341

Page 342: _kuranda Enis Emir

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, Ali bin Ebi Talib’in vilayetini gök ve

yeryüzü ehline sundu. Kabul ettiler. Matta’nın oğlu Yunus müstesna.Allah onu balığın karnında hapsetti, ta ki mü’minlerin emiri Ali’nin(a.s.) vilayetini kabul edene kadar!”

89. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Rabbim, beni tek başıma bırakma. Sen varislerin en

hayırlısısın…”Resulullah (s.a.v.) Hendek savaşında mü’minlerin emiri Ali’yi,

müşriklerin battalı olan Amr-u bin Abduved’e karşı savaşması içingöndereceği anda şöyle dua etti: “Ey Allah’ım! Bedir savaşındabenden Ubeyde bin Haris’i aldın. Uhud savaşında benden Hamza’yıaldın. Bu Ali’dir, beni tek başıma bırakma. Sen varislerin enhayırlısısın!”

101. – 102. Ayetlerin te’vili ve tefsiri: “Şüphesiz ki daha önce, kendilerine bizden güzellik vaadi

geçmiş olanlar; bunlar oradan (cehennemden)uzaklaştırılmışlardır. Onun uğultusunu duymazlar. Canlarınınistediği şeyler içinde temelli kalırlar…”

Peygamber efendimiz mimberin üzerinde şöyle buyurdu:“Ey Ali! Sen ve şian doğruluk ile söyleyen ve Allah’ın kulları

arasından seçtiklerisiniz! Ey Ali! Toprağı ilk olarak başındansilkeleyecek olan benim ve sen benimle beraber olacaksın. Geri kalaninsanlar ise sonradan gelecek. Ey Ali! Sen ve şian Kevser havuzumunbaşı ucunda bekleyecek, sevdiklerinize suyundan sunacak ve

342

Page 343: _kuranda Enis Emir

sevmediklerinizi de oradan uzaklaştıracaksınız. Sizler en korkulu olangünde arşın gölgesinde eman içinde olacaksınız. Đnsanlar korkacak,sizler korkmayacaksınız; insanlar üzülecek sizler üzülmeyeceksiniz.Sizin hakkınızda şu ayet indi: Şüphesiz ki daha önce, kendilerinebizden güzellik vaadi gelmiş olanlar, bunlar oradan(cehennemden) uzaklaştırılmışlardır. Yine sizin hakkınızda şu ayetindi: O en büyük korku bile onları tasalandırmaz. Melekleronları; size söz verilen gün, işte bu gündür, diye karşılarlar!”(103. Ayet)

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Ey Ali! Şanı yüce olan Allah, miskin ve zayıf olanların

sevgisini sana verdi. Sen onları kardeş olarak kabul ettin ve onlar daseni imam olarak kabul ettiler. Ne mutlu ona ki seni sevip tasdik ederve ne kötü kişidir ki o seni buğz ve tekzip eder. Ey Ali! Sen bu ümmetiçin bir ilimsin. Seni seven beni sevmiştir; buğzeden helak olmuştur.Ey Ali! Ben ilmin şehriyim sen de onun kapısısın. Şehre kapısındanbaşka bir yerden gelinir mi? Ey Ali! Seni sevip, sana bağlananlar tıpkıiçi sığan ve muhafaza eden bir kap ve hububatın saklandığı yergibidirler. Allah’a dua etseler muhakkak onların dualarını kabul eder.Ey Ali! Senin kardeşlerin olan bu kişiler seninle severler ve seninle debuğzederler. Halk arasında hakir ve şanı yüce olan Allah’ın katındaise azim bir makama sahiptirler. Ey Ali! Seni sevenler Kuds evindeAllah’ın komşularıdırlar. Kendileri dünyada geri bıraktıklarına hiçtesadüf etmezler. Ey Ali! Senin dost olduğuna ben de dostum ve senindüşman olduğuna da ben düşmanım. Ey Ali! Senin kardeşlerin yüzlerisolmuş ve dünyanın zevk-i sefasından kesilmiş olarak bilinirler. EyAli! Kardeşlerin üç yerde sevinirler: Öldükleri ve ruhları onlardançıktığı anda ben ve sen onların üzerine şahit olacağız: hemkabirlerinde onlara sorulduğunda hem de hesaba çağrılıp sıratınüstünden geçtiklerinde. Orada insanlar imanlarından sorulduğundacevap veremeyeceklerdir. Ey Ali! Senin savaşın benim savaşımdır,senin barışın da benim barışımdır. Senin tarafın benim tarafımdır vebenim tarafım da muhakkak Allah’ın tarafıdırlar. Ey Ali! Kardeşlerinede ki: Şanı yüce olan Allah, benim sizlere önder olmamı ve sizin beniveli edinmeniz ile sizden razı olacaktır. Ey Ali! Sen mü’minlerinemiri, elleri ve ayakları pak olanların önderisin. Ey Ali! Senin şianseçilmiş kişilerdir. Sen ve şian olmasaydınız, Allah’ın dini kaimolmazdı. Şian yeryüzünde olmasaydı gökten bir damla su inmezdi. EyAli! Cennette sana bir hazine vardır ve sen orasının Zülkarneyn’isin.

343

Page 344: _kuranda Enis Emir

Şian, Allah’ın hizbi olarak tanınır. Ey Ali! Sen ve şian doğruluk ilekaim olan ve Allah’ın kulları arasından seçtiklerisiniz. Ey Ali! Sen veşian Kevser havuzunun başında bekleyip sevdiklerinize sunacak vesevmediklerinizi de oradan uzaklaştıracaksınız. Sizler o korkulu gündearşın gölgesi altında eman içinde olacaksınız. Đnsanlar korktuğundasize asla korku olmayacaktır. Đnsanlar üzüldüğünde size hiç üzüntüolmayacaktır. Ve sizin hakkınızda şu ayet inmiştir: Onlar, o gününşiddetli korkusundan emindirler (Neml Suresi: 89). Yine sizinhakkınızda şu ayetler indi: Şüphesiz ki daha önce, kendilerinebizden güzellik vaadi geçmiş olanlar, bunlar oradan(cehennemden) uzaklaştırılmışlardır. Onun uğultusunuduymazlar. Canlarının istediği şeyler içinde temelli kalırlar. O enbüyük korku bile onları tasalandırmaz. Melekler onları: Size sözverilen gün, işte bu gündür, diye karşılarlar. Ey Ali! Sen ve şiandurulması gereken yerde istenileceksiniz ve hepiniz cennetin nimetleriiçinde olacaksınız. Ey Ali! Melekler, cennet hazinleri ile huriler senive şianı özlemişlerdir. Arşı taşıyanlar ve melekler dualarında hep sizianarak, muhiplerinize de Allah’tan hayır dua ederler. Kendileri,çoktan gurbette olan bir aile ferdinin geri gelmesi sevincinde olduğugibi, senin ve şiandan birinin onların yanına gelmeleri ile sevinirler.Ey Ali! Şian, Allah’ın katında yüksek dereceye varabilmek için cihatederler ve onlar Allah’ın huzuruna vardıklarında suçsuz ve günahsızolarak oraya varırlar. Ey Ali! Şianın amelleri her Cuma günü banasunulur. Onların iyi amellerine sevinir ve kötü amelleri için Allah’tanaf dilerim. Ey Ali! Senin ve şianın zikri Tevrat’ta onlar yaratılmadanönce hep hayır içinde olmuştur. Onların durumu Đncil’de de aynıdır.Kitap ehlinin Đliyya’yı kitaplarında bildikleri gibi senin şian onlardandaha iyi bir şekilde senin ilmini Tevrat, Đncil ve Kur’an’da bilirler. EyAli! Ashabına anlat ki, onların gökyüzündeki zikirleri yeryüzündekizikirlerinden daha fazla ve daha azimdir. Bundan dolayı sevinsinler vedaha da içtihatta bulunsunlar. Ey Ali! Şianın ruhları uyuduklarında vevefat ettiklerinde hep göğe yükselir. Melekler, insanların Bedir ayınnuruna bakıp sevindikleri gibi o ruhların nuruna bakıp sevinirler. Oruhların Allah’ın katındaki menzillerini de hep gözetirler. Ey Ali! Senihakkıyla tanıyan ashabına de ki: Düşmanlarının amellerinden uzakdursunlar. Her gece ve gündüz Allah’ın rahmeti onları kaplar, onlardüşmanlarının pis amellerinden uzak dursunlar. Ey Ali! Şianıkötüleyenlere, senden ve onlardan uzaklaşanlara, seni ve onlarıbaşkaları ile değiştirenlere, senden başkasına meyil gösterip seni ve

344

Page 345: _kuranda Enis Emir

şianı terk edenlere, delaleti seçip sana ve şianı karşı savaş ilan edene,biz Ehl-i Beyt’i ve sana tabi olanların buğzedene, maddi ve manevigücünü bize karşı kullanana Allah’ın gazabı şiddetlenmiştir. Ey Ali!Şiandan görmediklerime ve beni görmeyenlere selamlarımı ilet ve deki: Onlar benim kardeşlerim ve özlediklerimdir. Onlar, Allah’ın ipinesımsıkı tutunup ona güvenirler. Amelleri ile içtihat ederler. Biz, onlarıkesinlikle hidayetten çıkarıp delalete götürmeyiz. Onlara haber ver ki:Şanı yüce olan Allah onlardan razı olup, onlarla meleklerine karşıiftihar eder. Her Cuma günü onlara rahmeti ile bakar ve meleklerine;onlara istiğfar etmeleri için emreder. Ey Ali! Benim seni sevdiğimsevgi ile sana bağlanıp, Allah’ın dini ile kaim olanların yardımınıbaşkalarının yardımına değişme. Çünkü bunlar kalplerinin saflığı vetemizliği ile seni baba ve evlatlarının üzerine tercih ederek seninyolunda seni takip etmişlerdir. Onlar, bizden dolayı gördüklerieziyetlere tahammül ettiler. Bize ne pahasına olursa olsun yardımlarınıesirgemediler. Yüreklerinin kanını eziyet ve kötülüğe karşı bizim içindöktüler. Hatta bu durumdan dolayı kendilerini zelil görmediler. Senonlara karşı merhametli ol ve onlarla kanaat getir. Nitekim şanı yüceolan Allah yarattığında onları bizim tıynetimizden seçip yaratmıştı.Bizim sırrımızı onlara verdi; kalplerinin bizim marifetimizi iltizametmesini sağladı; göğüslerini genişletti; onları bizim ipimize tutunurkıldı ve bize muhalif olanları asla kendilerine üst saymadılar vebundan dolayı sultanların zulümleri ve kötülükleri onlara varmıştır.Allah onları güçlendirdi ve doğru yola sevk etti. Onlar Allah’ın doğruyoluna tutunduklarında geri kalan insanlar bundan habersiz vedelaletin içindeydiler. Đşte bu gibi insanlar Allah’ın laneti ilesabahlayıp akşamlarlar. Senin şian ise hak ve doğruluk minhacıüzerindedirler. Onlara muhalefet edenlere sığınmazlar, göstermelik birdurum onlardan zuhur etmez ve kendileri karanlığın kadilleridir!”

105. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki biz, zikirden sonra Zebur’da da yazdık ki:

Yeryüzünde ancak Salih kullarım varis olur.”

345

Page 346: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Varis olacak olanlar Al-i Muhammet’tir (salavatullahi

aleyhum ecmain)!”Đmam hazretleri yine buyurdu ki: “Varis olacak olanlar: Al-i Muhammed (s.a.v.) ve onların

minhacı üzerine olanlardır!”Başka bir rivayette ise şöyledir:“Varis olanlar; Mehdi (a.s.) ve ashabıdır. Kendileri son

zamanda varis olacaklardır!”

Allah’ın yardımı ile sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’amahsustur ve O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz, efendimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

346

Page 347: _kuranda Enis Emir

Hacc Suresi

9. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah yolundan saptırmak için, kibirlenerek, yanını eğip

büker. Dünyada rüsvalık onadır. Ve kıyamet günü ona can yakıcıazabı arttırırız.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri Kur’an’ın batıntefsirinden şöyle buyurdu:

“Bu ayet ikincisi için inmiştir. Resulullah (s.a.v.) insanlaraimamın kim olduğunu tanıttığında, ikincisi arkadaşına dedi ki: Allah’aandolsun ki, bu Ali’ye verdiği hakkı asla ona vermeyeceğiz!”

45. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Kuyuları körelmiş, sarayları yıkılmıştır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Saray, peygamber efendimiz Muhammet’tir (s.a.v.). Körelmiş

kuyu da mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.)!”Đmam hazretleri yine buyurdu ki:“Yıkılmış olan saray mü’minlerin emiri Ali’dir. Suyu kesilmiş

kuyu ise Fatime’nin evladıdır. Onlar mülklerinden kesildiler!”Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“Kurumuş kuyu, susan imamdır. Yıkılmış saray ise, konuşan

imamdır!”

347

Page 348: _kuranda Enis Emir

50. ve 51. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Đman edip Salih amel işleyenler için mağfiret ve cömertçe

verilmiş rızk vardır. Ayetlerimizi tartışarak bozmaya uğraşanlarise; işte onlar cehennem ashabıdır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Đman edip Salih amel işleyenler; Al-i Muhammet’tir (s.a.v.).

Al-i Muhammed’in meveddetini kesmeye ve taciz etmeye uğraşanlarise cehennem ashabıdır. Onlar dört kişidir: Timi, Adevi ve iki Emevi!”

67. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Her ümmete yerine getirmeleri gerekli ibadetler koyduk.

Öyle ise işte seninle çekişmesinler, Rabbine davet et. Şüphesiz kisen, dosdoğru bir hidayet üzeresin.”

Resulullah (s.a.v.) Muhacir ve Ansarı bir araya toplayarakşöyle hitapta bulundu:

“Ey Muhacir ve Ansar topluluğu! Şanı yüce olan Alah iseşöyle buyuruyor: Her ümmete yerine getirmeleri gerekli ibadetlerkoyduk. Buradaki ibadetlerden maksat; her peygamberden sonraümmetine başka bir peygamber gelene kadar seçtiği imamın gelmesianlamındadır. Đyi bilinsin ki, imama itaat ve onu iltizam etmek dininve ibadetin ta kendisidir ve o Ali bin Ebi Talib’tir! Kendisi bendensonra sizin imamınızdır. Sizleri onun hidayetine tutunmanız için davet

348

Page 349: _kuranda Enis Emir

ediyorum ki kendisi dosdoğru yoldadır!” Topluluğun içindebulunanlardan bazıları dediler ki: “Allah’a andolsun ki Ali’ninimametine hiçbir zaman razı olmayacağız ve onunla bu husustaçekişeceğiz. Resulullah muhakkak Ali ile meftundur!” Bunun üzerineşanı yüce olan Allah şu ayeti indirdi: Rabbine davet et. Şüphesiz kisen, dosdoğru bir hidayet üzeresin. Seninle tartışırlarsa, de ki:Allah, yapmakta olduğunuzu en iyi bilendir. Đhtilafa düştüğünüzşeylerde Allah, kıyamet günü aranızda hükmedecektir.” (68. ve69. Ayetler).

72. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlara, apaçık ayetlerimiz okunduğu zaman, o küfür

edenlerin yüzlerinden inkârı anlarsın. Neredeyse, kendilerineayetlerimizi okuyanlara saldıracaklar. De ki: Size bundan dahakötüsünü haber vereyim mi? Ateş. Allah, onu küfredenlere vaatetmiştir. Ne kötü dönüş.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Mü’minlerin emiri Ali (a.s.) hakkında itaati ve faziletini

gerektiren ayetler indiği zaman bir topluluk bundan nefret ediyor veduymak istemiyordu. Hatta o kadar ileri gittiler ki, Akabe gecesindeResulullah’ı (s.a.v.) uçuruma düşürmek istemişlerdi. Şanı yüce olanAllah bu ayetleri onların hakkında indirdi!”

Allah’ın yardımı ile Hacc Suresi burada bitti. Allah’a şükürlerolsun ve O’nun salâtı ve selamı Muhammed peygamberimize vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

349

Page 350: _kuranda Enis Emir

Mu’minun Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Mü’minler gerçekten felah bulmuşlardır.”

Mü’minlerin emiri Ali (a.s.) dünyaya geldiğinde, Resulullah(sallalahu aleyhi ve alihi ve sellem) onu görmek için eve dâhilolduğunda mü’minlerin emiri onu gülümseyerek saygı ile şöyle dedi:“Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun ey Resulullah!” Dahasonra Allah’ın izni ile şöyle okumaya başladı: “Mü’minler gerçektenfelah bulmuşlardır. Ki onlar; namazlarında huşu’ içindedirler. Kionlar; boş sözlerden yüz çevirirler. Ki onlar; zekâtlarını verirler.Ki onlar; ırzlarını korurlar. Sadece eşleri ve sağ ellerinin malikoldukları müstesnadır. Doğrusu onlar, bunun için de kınanacakdeğillerdi. Kim de bundan başkasını ararsa, işte onlar haddiaşanlardır. Ki onlar; emanetlerine ve ahitlerine riayet ederler. Kionlar; namazlarını korurlar. Đşte onlar; varis olanlardır. Onlar ki;Firdevs’e varis olacaklardır ve orada ebedi kalıcıdırlar.” (Ayet:1-11) Resulullah (s.a.v.) bunları duyduğunda şöyle buyurdu: “Allah’aandolsun ki, mü’minler ancak seninle felah bulacaklar. Allah’aandolsun ki sen, bu mü’minlerin emiri ve pekisin. Senin ilmin ilepekişmekteler. Allah’a andolsun ki sen, onların delilisin ve seninlehidayeti bulurlar!”

Açıklama: Đmam-ı Ali’nin daha inmeyen ayetleri okuması hiçkimseyi nikara götürmesin. Hanbelî mezhebinin Đmam-ı Ahmed binHanbel “Menakib” adlı kitabında peygamber efendimizin ve Đmam-ıAli’nin nurlarının Âdem (a.s.) yaratılmadan önce var olduğunuzikretmiştir. Bu hususta Ehl-i Beyt imamlarından çok sayıda sahihhadis gelmiştir. Đşte bu nur ebedi ve ezeli olan Đlahi nurunvarlığındandır. Bu alemde bilmemek diye bir söz konusu olamaz. Herşey oradan gelir ve her şey oraya dönecektir. Kur’an’ın yaratılmışolduğu iddiası bu rivayete rağmen yine doğru olamaz. Nitekimmü’minlerin sıfatları ayette zikredildiği gibi olması gayb alemindenbir sır vermek gibi algılanamaz. Bu zikredilen vasıflar öncekimü’minlerde de mevcut idi. Gayb ilmine şanı yüce olan Allah seçtiği

350

Page 351: _kuranda Enis Emir

kullarını iltihak etmiştir. Bu seçilen kullarının başında elbettepeygamber efendimiz onun tertemiz Ehl-i Beyt’i gelmektedir.

52. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz bu, bir tek ümmet olarak sizin ümmetinizdir…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Tek ümmet Al-i Muhammet’tir (s.a.v.)!”Bu tek olan ümmetin içinde ihtilaf yoktur. Đmamları onikidir

fakat hepsi de birdir ve bir sesten konuşurlar. Geri kalan imamlar öyledeğildir. Onlar dörttür fakat her biri başka bir sesten konuşur, fiilleride birbirine uymaz.

73. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Aslında sen onları dosdoğru bir yola çağırıyorsun.”

Ali bin Đbrahim tefsirinde diyor ki:“Resulullah (s.a.v.) onları dosdoğru olan Ali’nin vilayetine

çağırıyor!”

74. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ama ahrete inanmayanlar, mutlaka bu yoldan

sapmaktadırlar.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki.“Đnanmayanlar bizim vilayetimizden sapmaktadırlar!”Başka bir rivayet de şöyledir:“Ahrete inanmayanlar, imamdan yüz çevirmiş ve

sapmışlardır!”

351

Page 352: _kuranda Enis Emir

93.-95 Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“De ki: Rabbim, onların tehdit olundukları şeyi bana

mutlaka göstereceksen, Rabbim, o zaman beni zalimlergüruhunun içinde bulundurma. Biz, onlara vaat ettiğimizi sanagöstermeye elbette kadiriz.”

Resulullah (s.a.v.) veda haccında Mina’da şöyle buyurdu:“Sakın benden sonra kâfirler gibi birbirinizin boyunlarını

vurmayınız. Şayet o günler gelip birbiriniz ile vuruşursanız o zamansizinle vuruşan bir asker topluluğu içinde beni tanıyacaksınız!” Bununüzerine Resulullah (s.a.v.) arkasına yüzünü çevirerek bir dahainsanlara doğru yönelip şöyle buyurdu: “Size karşı çarpışan askerdeveya Ali’yi göreceksiniz veya Ali’yi!” Cebrail (a.s.) peygambere bunuvahyettiği zaman yüzünü insanlardan çevirip bir daha onlara doğruçevirip Đmam-ı Ali’nin ismini vermesi ikisinin arasında bir farkınolmadığını belirtmesi içindir. Yani peygamber efendimiz vefat ettiktensonra Đmam-ı Ali’ye karşı savaşanlar peygamber efendimize karşısavaşanlar gibidir. Bu durumun Cemel savaşında olduğunu rivayetedenler vardır. Orada peygamber efendimize karşı savaşmışlardır.

Mu’minun Suresi burada bitti.

352

Page 353: _kuranda Enis Emir

Nur Suresi

14. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dünya ve ahrette Allah’ın lütfu ve rahmeti üzerinize

olmasaydı…”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın lütfu; Resulullah’tır (s.a.v.). Allah’ın rahmeti ise

mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’tir!”

35. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali;

içinde çırağ bulunan bir kandil yuvası gibidir. O çırağ, bir sırçaiçindedir. Sırça, sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Güneşindoğduğu yere de, battığı yere de nispeti olmayan mübarek birağaçtan, zeytinden tutuşturulup yakılır. Ateş değmese dahi,neredeyse yağın kendisi aydınlatacak. Nur üstüne nurdur. Allah,dilediğini nuruna kavuşturur. Allah, insanlara misaller verir. VeAllah her şeyi bilendir.”

353

Page 354: _kuranda Enis Emir

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Kandil, Muhammet’tir (s.a.v.). Kandilin içindeki çırağ da

benim. Sırça, Hasan ve Hüseyin’dir. Parlayan yıldız, Hüseyin’in oğluAli’dir. Mübarek ağaç; Ali’nin oğlu Muhammet’tir (Bakır) Zeytin;Muhammed’in oğlu Cafer’dir. Güneşin doğduğu yer; Cafer’in oğluMusa’dır. Güneşin battığı yer; Musa’nın oğlu Ali er-Rida’dır.Aydınlatan yağı; Ali’nin oğlu Muhammet’tir (Cevad). Ateşindeğmediği; Muhammed’in oğlu Ali’dir (Hadi). Nur üstüne nur;Ali’nin oğlu Hasan’dır (Askeri). Allah, dilediğini nuruna kavuşturur;Mehdi, kaimdir, Allah, insanlara misaller verir!”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“… Allah bizimle başladı ve bizimle son verecektir. Bizimle

de yerden çıkanlar ile sizleri besledi. Bizim hürmetimiz ile sizleregökten su indirdi. Allah, sizleri denizlerde boğulmaktan veyeryüzünde kaybolmaktan bizimle korudu. Allah, hayatınızda,mezarlarınızda, mahşerinizde, sırat köprüsünde, terazide ve cennetegirişinizde sizlere bizimle fayda verecektir. Bizim, Allah’ınkitabındaki örneğimiz; kandil, çırağ ve bunların içinde bulunan sırçagibidir!”

Ehl-i Beyt imamlarından bu ayet hakkında çok sayıdarivayetler gelmiştir. Hepsi de Ehl-i Beyt nurunun ezeli Đlahi nurdankaynaklandığında açık bir şekilde işaret etmektedir. Bu nurlaratutunanlara ne mutlu ve onları terk edenlere de ne acı!

40. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Veya engin bir denizdeki karanlıklara benzer. Onun

üstünü bir dalga kaplar. Onun üstünü de bir dalga, onun da birbulut vardır. Karanlıklar üstünde karanlıklar. Elini uzattığızaman neredeyse onu bile göremez. Allah’ın nur vermediğikimsenin asla nuru olmaz.”

354

Page 355: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Denizdeki karanlık ve üstünü kaplayan dalga; birincisi ve

onun sahibidir! Dalga üstünde dalga ise Cemel ve Nehrivan’damü’minlerin emiri Ali’ye karşı savaşanlardır! Üstünde bulut,karanlıklar üstünde karanlığı olanlar ise; Emevilerdir! Elini uzatan ise;mü’minlerin emiri Ali’dir. Kendisi karanlıkta olanlara elini uzattığızaman, yani bu muhaliflere hikmet ile konuştuğunda onun söylediğiniancak onun vilayetine ve imametine inananlar kabul eder! Allah’ınnur vermediği kimsenin asla nur bulmaz kavlinin manası ise; şanıyüce olan Allah, bir kimseye dünyada bir imam kılmazsa ahretgününde de o kişiye yardımcı ve kurtarıcı olacak bir imam kılmaz!”

Cebrail (a.s.), Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna inip buyurdu ki:“Ey Muhammed! Sırattan onunla geçebileceğin bir şeyi müjdeleyeyimmi? Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Evet, müjdele.” Cebrail buyurduki: “Sen, Allah’ın nuru ile sırattan geçeceksin. Ali de senin nurun ilegeçecek ve senin nurun Allah’ın nurudur. Senin ümmetin Ali’nin nuruile sırattan geçecek ve Ali’nin nuru da senin nurundun. Allah, kimeAli’nin nurunda vermezse ona asla nur olmayacaktır!”

48.-51 Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Aralarında hükmetmesi için Allah’a ve Resulü’ne

çağrıldıkları zaman; bir takımı hemen yüz çevirir. Eğer hak,kendilerinden taraf ise; boyunlarını bükerek gelirler. Kalplerindebir hastalık mı var bunların? Yoksa şüphe mi ettiler? VeyaAllah7ın ve Resulü’nün kendilerine haksızlık edeceğinden mikorkuyorlar? Hayır, onlar; zalimlerin kendileridir. Aralarında

355

Page 356: _kuranda Enis Emir

hükmetmesi için Allah’a ve Resulü’ne çağrıldıkları zaman;mü’minlerin sözü, sadece: Đşittik ve itaat ettik, demekten ibarettir.Ve işte onlar, felaha erenlerin kendileridir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:Osman bin Affan, mü’minlerin emiri Ali’den bir bahçeyi satın

alır, arkadaşları bu alışverişinden haberdar olduklarında onun aklınıçelip, bundan geri dönmesini istediler. Osman bunun üzerine Đmam-ıAli’nin yanına gidip, bahçeyi geri vermek istediğini söyleyince Alidedi ki: “Sen bahçeyi satın aldın ve sen buna razı oldun. Şimdi gelmişgeri vermek istiyorsun. Buyrun, Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna gidipmeselemizi muhakeme edelim!” Osman dedi ki: “Hayır, o seninamcanın oğludur! Gel, Ebu Bekir ve Ömer’in huzuruna gidelim oradaistediğini hakem ederiz!” Đmam-ı Ali (a.s.) dedi ki: “Allah’a andolsunki, Resulullah’tan (s.a.v.) başkası aramızda hakem olamaz! Biz, ondanbaşkasına razı olamayız!” Bunun üzerine ayet-i kerime indi.

55. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah; içinizden iman edip Salih amel işleyenlere vaat etti

ki: Onlardan öncekileri nasıl halef kıldı ise onları da yeryüzünehalef kılacak ve onlar için beğendiği dini temelli yerleştirecek,korkularını emniyete çevirecektir. Çünkü onlar, bana kulluk ederve hiçbir şeyi bana şirk koşmazlar. Kim de bundan sonra inkârederse; işte onlar fasıkların kendileridir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın halef olarak seçtiği; mü’minlerin emiri Ali ve ondan

sonra gelen zürriyetinden olan imamlarıdır. Mehdi (a.s.) ile onlara

356

Page 357: _kuranda Enis Emir

beğendiği dini temelli yerleştirecek ve korkularını emniyeteçevirecektir!”

63. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Onun (peygamberin) buyruğuna aykırı hareket

edenler, başlarına bir bela gelmesinden veya elim bir azabauğramaktan sakınsınlar.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Sakın sırrımızı görünüşümüze muhalif bir şekilde ve

görünüşümüzü de sırrımıza muhalif olarak zikretmeyiniz. Sizler ancakbizim söylediğimizi söyleyiniz ve ondan sustuğumuz hakkında da sizde susunuz. Görmez misiniz ki, şanı yüce olan Allah bizimbuyruğumuza karşı çıkanların hakkında ne buyuruyor: Onunbuyruğuna aykırı hareket edenler, başlarına bir bela gelmesindenveya elim bir azaba uğramaktan sakınsınlar.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“bu ayet, Resulullah’ın (s.a.v.) buyruğuna karşı çıkan fitneci

kâfirler hakkında inmiştir. Peygamberin buyruğu için geçerli olanbizim buyruğumuz için de geçerlidir. Bize de itaat etmeniz farzkılınmıştır!”

Ehl-i Beyt’in sırrı onların görünüşündeki durumlarından dahafarklıdır, görünüşleri de onların sırrından farklıdır. Fakat bunlarınikisini ancak ehline söylemek şartı vardır ve bunu başkasınasöyleyenler de onların buyruğuna karşı çıkmış olurlar.

Allah’ın yardımı ile Nur Suresi burada bitti. Allah’ın salâtı veselamı peygamberimiz, efendimiz Muhammed’e ve onun tertemizEhl-i Beyt’ine olsun.

357

Page 358: _kuranda Enis Emir

Furkan Suresi

8.-9. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“… O zalimler dediler ki: Siz, büyülenmiş bir adamdan

başkasına tabi olmuyorsunuz. Bir bak; sana nasıl misaller getiripsaptılar. Bir daha yol bulmazlar.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Al-i Muhammed’in hakkını zulmedenler dediler ki: Siz,

büyülenmiş bir adamdan; yani Resulullah’tan (s.a.v.) başkasına tabiolmuyorsunuz. Şanı yüce olan Allah da peygamberine şöyle buyurdu:Bir bak; sana nasıl misaller getirip, saptılar. Bir daha, Ali’ninvilayetine yol bulmazlar! Ali ise yolun ta kendisidir!”

11. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Fakat onlar, (kıyamet) saatini de yalanladılar. Biz, o

saatin geleceğini yalanlayanlara öyle çılgın bir ateş hazırladık ki.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah, geceyi oniki saat, gündüzü oniki saat,

ayları oniki, imamları oniki ve nakiplerini de oniki kılmıştır! Ali, buoniki saatten bir saattir. Şanı yüce olan Allah onun hakkında şöylebuyurdu: O saatin geleceğini yalanlayanlara öyle bir ateşhazırladık ki.”

Başka bir rivayette şöyle buyurdu:“Bu saatlerin içinde en şereflisi olan Ali bin Ebi Talib’tir!”Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:

358

Page 359: _kuranda Enis Emir

“Tekzip ettikleri saat; Ali’nin (a.s.) vilayetidir, onu tekzipettiler!”

Açıklama: Gerçekten o saat geldiğinde emirlerin hepsi Đmam-ıAli hazretlerinin elinde olacağına dair Sünni kardeşlerimizinkitaplarında çok sayıda hadis varit olmuştur. Resulullah (s.a.v.)buyurdu ki: “Ey Ali! Cennet ve cehennemi bölen sensin!” Cennete:Al, bu senin, diyeceksin ve cehenneme: Al, bu senin, diyeceksin!” Bu,nasıl öyle olmasın ki Đmam-ı Ali’nin şahsiyeti iman edeni ve münafıkkâfiri bölmekte, ayırt etmektedir! Peygamber efendimiz yine buyurduki: “Elinde Ali’den bir cevazı olmayan sırat köprüsündengeçemeyecek!”

Bundan daha açık bir delil gerekir mi?

20. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Sabreder misiniz diye sizi birbirinizle deneriz. Ve

Rabbin basir olandır.”

Bir gün Resulullah (s.a.v.), mü’minlerin emiri Ali, Fatime,Hasan ve Hüseyin hazretlerini içeri alıp, kapıyı kapattıktan sonra şöylebuyurdu:

“Ey ehlim ve Allah’ın ehli olanlar! Şanı yüce olan Allahsizlere selam okur ve odada beraberimizde bulunan Cebrail de şöylediyor: Şanı yüce Allah sizlere buyurur ki, ben, sizin düşmanınızı sizefitne olarak kıldım, ne dersiniz? Ehl-i Beyt dediler ki: Ey Resulullah!Bizler Allah’ın emrine ve indirmiş olduğu hükme razı oluruz ta kiO’nun huzuruna çıktığımızda sevabına nail olalım. Sabredenlere bütünhayırları vereceğini O’ndan duyduk!” Resulullah (s.a.v.) bununüzerine o kadar ağladı ki, dışarıda duranlar onu duyuyorlardı. Hemenbunun üzerine ayeti kerime indi: Sabreder misiniz diye sizibirbirinizle deneriz. Rabbin basir olandır. Onlar sabredecektir!”

359

Page 360: _kuranda Enis Emir

27. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O gün; zalim kimse iki ellerini ısırarak: Ne olurdu ben de

peygamberle beraber bir yol tutsaydım, diyecektir.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Peygamberle beraber olan yol; mü’minlerin emiri Ali’dir

(a.s.)!”

28.-29. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Vay başıma gelene: Keşke falancayı dost edinmeseydim.

Andolsun ki beni, bana gelen zikirden o saptırdı. Şeytan, insanıyapayalnız ve yardımsız bırakandır.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’nin hakkını elinden alan EbuBekir sahibi olan Ömer ile birlikte kıyamet gününde yaptıklarının nekötü olduğunu ve ne de kötü bir cezaya sebep olduğunu gördüklerindeEbu Bekir diyecek ki: “keşke Ömer’i dost edinmeseydim. Andolsun kibeni, bana gelen Ali’nin vilayetinden, kendisi saptırdı!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Benim, Ebu Bekir’in ondan sapmış olduğu zikir, benim onun

terk etmiş olduğu yol; benim onun inkâr ettiği iman; benim onun terketmiş olduğu Kur’an; benim onun tekzip etmiş olduğu din ve benimonun ondan çıkmış olduğu sırat!”

Açıklama: Sünni ve Şiileri birbirinden ayıran esas meselehalifelik meselesidir. Sünniler, peygamber efendimizin kendisindensonra onun yerine geçecek bir halifeyi vasiyet etmediğini iddiaederlerken şia bunun tam tersini söylemektedir. Bu durumdan çıkansonuç ise, şiaya göre peygamber efendimizin vasiyet ettiği imamlaraEbu Bekir, Ömer ve onlara uyanlar muhalefet ettiler. Yukarıda

360

Page 361: _kuranda Enis Emir

zikretmiş olduğumuz rivayet aynen Ehl-i Beyt imamlarındangelmiştir. Kendimizden hiçbir şeyi katmadık. Đmam-ı Muhammedel-Bakır hazretleri daha açık bir şekilde şöyle buyurdu: “Birincisi(Ebu Bekir) diyecek ki: Keşke peygamber ile Ali’nin vilayetinetutunsaydım. Keşki falancayı, yani ikincisini (Ömer’i) dostedinmeseydim. Andolsun ki beni; bana gelen zikirden, Ali’ninvilayetinden o saptırdı. Şeytan, yani ikincisi, insanı (o günde)yapayalnız ve yardımsız bırakandır!”

30. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve peygamber dedi ki. Ey Rabbim, doğrusu kavmim bu

Kur’an’ı terkedilmiş olarak bıraktı.”

Mü’minlerin emiri Ali (a.s.) buyurdu ki:“Ebu Bekir’in terkedilmiş olarak bıraktığı Kur’an benim!”Yani; mü’minlerin emiri ümmetin takip etmesi gerektiği kitap

(imam) olduğu halde bunu ilk ihlal eden Ebu Bekir olmuştur.

55. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Kâfir, Rabbine karşı duranın yardımcısıdır.”

Ali bin Đbrahim, tefsirinde dedi ki:“Rabbine karşı duranın, yani; mü’minlerin emiri Ali’ye karşı

duranın yardımcısı olan ikincisi (Ömer) dir!” Nitekim Ebu Bekir’inhalife olabilmesinde en yardımcı olan Ömer idi.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Kur’an’ın batın tefsirinde ayetin tefsiri şöyledir: Ali, vilayet

bağı ile onun Rabbidir! Rab ise yaratan ve hiçbir şey ile vasıfedilmeyendir. Ali, Muhammed (s.a.v.) için bir ayettir. Muhammed de(s.a.v.) Ali’nin vilayetine davet edendir. Resulullah’ın (s.a.v.) kavlinihiç duymadın mı: Ben kimin Mevla’sı isem Ali de onun Mevla’sıdır.

361

Page 362: _kuranda Enis Emir

Ey Allah’ım! Kim onu kabul edip yardımcı olursa sen de ona yardımcıol ve her kim onu inkâr edip düşman olursa sen de ona düşman ol!”

Vilayet açısında mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buümmetin peygamberden ve Allah’tan sonra rabbidir. Bu vilayetAllah’ın vilayetidir. Onu inkâr eden Allah’ı inkâr etmiş olur.

70. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ancak tövbe eden, inanıp Salih amel işleyenlerin; Allah

işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Ve Allah ğafur verahim olandır.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Ey Asbağ bin Nabate! Bizim dostumuz Allah’ın dostudur. Bu

dostumuz vefat ettiğinde Allah ona kardan daha soğuk ve baldan dahatatlı olan bir ırmaktan içirecektir!” Asbağ dedi ki: “Canım sana fedaolsun ey mü’minlerin emiri, o dostunuz kötülük etmiş olsa da mı?”Đmam hazretleri buyurdu ki: “Evet, Allah’ın şöyle buyurduğunuokumadın mı: Allah, işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Biz Ehl-i Beyt’in sevgisikötülükleri temizler ve iyilikleri kat kat arttırır. Şanı yüce olan Allah,bizi sevenlerin mü’min kullarına hariç yapmış oldukları zarar vezulümleri kendisi karşılayacak ve kötülüklerine buyuracak ki: Đyilik vegüzellik olunuz!”

74. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar ki; Rabbimiz, eşlerimiz ve çocuklarımız hususunda

gözümüzü aydın kıl, bizi muttakilere imam yap, derler.”

Resulullah (s.a.v.) Cebrail’e (a.s.) sordu ki: “Eşlerimizdenmaksat kimdir?” Cebrail buyurdu ki: “Hatice’dir!” Resulullah (s.a.v.)buyurdu ki: “Zürriyetimizden maksat kimdir?” Cebrail buyurdu ki:

362

Page 363: _kuranda Enis Emir

“Fatime’dir!” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Gözümüzü aydınkılanlar kimlerdir?” Cebrail buyurdu ki: “Hasan ve Hüseyin’dir!”Yine sordu ki: “Muttakilere imam olan kimdir?” Cebrail buyurdu ki:“O Ali bin Ebi Talib’tir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayette zikredilen muttakiler bizim şiamızdır!”

75. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte onlar, sabrettiklerinden dolayı cennetin en yüksek

dereceleri ile mükâfatlandırılırlar ve orada sağlık ve selamlakarşılanırlar.”

Resulullah (s.a.v.) ashabından Abdullah bin Me’udhazretlerine hitaben şöyle buyurdu:

“Ey Đbn-i Mes’ud! Cennetin en yüce dereceleri Ali bin EbiTalib’e ve onu sevip, onun düşmanlarından uzaklaşan şiasına aittir!Bu, şanı yüce olan Allah’ın kavli ile sabittir, buyurdu ki: Đşte onlar,sabrettiklerinden dolayı cennetin en yüksek dereceleri ilemükâfatlandırılırlar… Yani dünyadaki eziyetlere dayandıklarındanötürü bu makamı hak ettiler!”

Gerçekten de tarihte şia kadar zulme tahammül eden birtopluluk olmamıştır. Tarih kitapları elimizdedir!

Allah’ın yardımı ile Furkan Suresi burada bitti. Hamd veşükürlerin en yücesi Mevla’mız Allah’a olsun. O’nun en yüce salâtı veselamı habibi ve nuru olan Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

363

Page 364: _kuranda Enis Emir

Şuara Suresi

4. Ayetin te’vili ve tefsiri“Dilersek, onlara gökten bir ayet indiririz de ona boyunları

eğik kalır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayet Al-i Muhammed’in (s.a.v.) Mehdi’si hakkında

inmiştir. O zuhur ettiğinde onun ismi gökten nida edilecektir!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“O gün geldiğinde güneşin içinde Ali bin Ebi Talib’in

gizlenmiş yüzü zuhur edecek ve kim olduğu hakkıyla belli olacaktır!Onun düşmanlarının boyunları da o günde eğik kalacaktır!”

100.-101. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Şimdi bize şefaat eden kimse yoktur. Ve sıcak bir

dostumuz da yoktur.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayet bizim ve şiamızın fazileti hakkında inmiştir. Biz

şefaat ettiğimiz gibi şiamız da şefaatçi olacaktır. Onlardan olmayanbirini gördüklerinde; biz bunlara ne şefaatçi ne de dost oluruz,diyecekler!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, biz ve şiamız şefaatçi olacağız. Bunu

gören düşmanlarımız diyecekler ki: Şimdi bize şefaat eden kimseyoktur. Ve sıcak bir dostumuz da yoktur!”

364

Page 365: _kuranda Enis Emir

193.-196. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Onu Ruh-el Emin indirmiştir; senin kalbine ki

uyarıcılardan olasın. Apaçık Arap diliyle. O, daha öncekilerinkitaplarında vardır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayetler, mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) vilayetine işaret

buyurmaktadırlar!”Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki: “Ali’nin vilayeti bütün peygamberlerin suhuflarında

yazılmıştır. Allah ne kadar peygamber gönderdiyse hepMuhammed’in (s.a.v.) nübüvveti ve vasisi Ali’nin vilayeti üzeregöndermişti!”

214. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve yakın akrabalarını uyar.”

Resulullah (s.a.v.) Abdülmuttalib oğullarını bir araya getirerekonlara hitaben şöyle buyurdu:

“Ey Abdülmuttalib oğulları! Allah’a yemin olsun ki;Araplardan hiçbir gencin kavmine, benim size getirdiklerimden dahaüstününü getirdiğini bilmiyorum. Şüphesiz ben size, dünya ve ahretinhayrını getirdim. Şanı yüce olan Allah bana, sizi kendisine davetetmemi emretmiştir. Sizler benim yakın akrabalarım ve içinizde banauyanlarınız vardır. Allah her göndermiş olduğu peygamberemuhakkak ehlinden bir kardeş, varis, vezir ve vasi kılmıştı. Hanginizayağa kalkıp; kardeşim, vezirim ve ehlimden başka varisim olmak;benden sonra vasim; ehlim üzerine halifem ve borcumu ödemek üzerebana bey’at eder?” Hazır olanlar sustuklarında Đmam-ı Ali ayağakalkıp, şöyle dedi: “Ben, bey’at ederim ey Resulullah!” Resulullah

365

Page 366: _kuranda Enis Emir

(s.a.v.) elini Đmam-ı Ali’nin omzuna koyup buyurdu ki: “Bu içinizdebenim halifem, vasim ve kardeşimdir! Ona itaat ediniz!”

Açıklama: Bu ayeti kerime Đmam-ı Ali’nin peygamberefendimizin tarafından en yakın çevresine halifesi ve bütün ümmetinevasisi olduğunu vurgulamıştır. Bu olay çok meşhur olup en muteberSünni kaynaklarında zikredilmiştir. Fakat bu olayın ehemmiyetinibilen Sünni alimleri bunu görmemezlikten gelmeye veya bu olayıhafife almayı tercih etmişlerdir. Bunun en çarpıcı örneğini dünyaçapında meşhur Sünni tarihçisi Taberi’den vermek istiyoruz. Taberi“Tarih” kitabında bu vasim ve halifemdir! Artık onu dinleyin ve itaatedin!” Aynı Taberi “Cami’ul Beyan” adlı tefsir kitabında aynı rivayetipeygamber efendimizin sözlerini şöyle aktarmış: “Bu Ali, içinizdekeza, keza ve kardeşimdir!” Taberi tarih kitabında gösterdiğidürüstlüğünü tefsir kitabında bozmuştur. Bu gibi iftiralar peygamberefendimizin hadis-i şerifine öyle büyük bir alim tarafından yapılırsaşimdiki profesörlerin veya doçentlerin Đlahiyat Fakültelerinde, tariheve hadise iftirada bulunmalarını normal karşılıyoruz. Peygamberefendimizin razı olduğuna razı olmayanların hali nice olacak, onuAllah’a havale ediyoruz.

217.-219. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Aziz, Rahim’e tevekkül et. Görür O seni, kalktığında.

Secde edenler arasında bulunduğunda.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayetin manası şudur: Şanı yüce olan Allah peygamberimizi

önceki peygamberlerin sulbünde nakletti. Peygamberden peygambereta ki babasının sulbünden çıkana kadar. Onu hep nikâh ve temiz birhalde dünyaya getirdi!”

Açıklama: Peygamber efendimizin bütün geçmişinde bulunanecdadı her zaman helal bir şekilde Allah’ın emri üzere nikâhlıolmuşlardır. Peygamber efendimizin sulbünde hiçbir zaman gayrimeşru bir evlilik olmayıp hepsi şeriat üzerinde idiler. Peygamberefendimizin nuru ta Adem’in (a.s.) sulbünden Abdullah binAbdülmuttalib’e kadar devam etmişti. Peygamber efendimizin ve

366

Page 367: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali’nin nurları tek idi. Ebu Talib hazretleri de bu nurutaşıyanlardan biridir. Kendisi Allah’ı tevhit edenlerin başında gelir.Ebu Talib hakkında bir rivayeti sunmak istiyoruz. Bir günmü’minlerin emiri Đmam-ı Ali halifeliği zamanında Necef’te, Rahbedenilen mahalde halk ile bir araya gelmişken bir kişi ayağa kalkıp dediki:

“Ey mü’minlerin emiri! Sen, Allah’ın sana vermiş olduğu izzetve şeref makamında iken baban Ebu Talib ateşte azap mı görüyor?”Mü’minlerin emiri buyurdu ki: “Allah senin ağzındaki dişlerinidöksün! Muhammed’i hak ile peygamber gönderene yemin olsun ki,şayet babam yeryüzündeki bütün suçlulara şefaatçi olsaydı, Allahonun şefaatini kabul ederdi! Ben, ateşi bölen olduğum halde mi babamateşte olacak? Muhammed’i hak ile gönderene yemin olsun ki, bu beşnur hariç; Muhammed, ben, Fatime, Hasan, Hüseyin ve zürriyetindengelen imamların nurundan başka bütün mevcut olanların nurunu, EbuTalib’in nuru kıyamet gününde söndürülecektir! Çünkü onun nurubizim nurumuzdandır ki, onu Allah Adem’i yaratmadan bin yıl önceyaratmıştı!”

Daha açık bir şekilde bu hususta Ehl-i Beyt’ten gelen birrivayeti açıklamak istiyoruz. Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri şöylebuyurdu ki:

“Şanı yüce olan Allah, Resulullah’ı (s.a.v.) O’nun yüceliği vecelalinden aldığı nuru ile yarattı. Bu nur, O’nun lahutiyetindendir ki,onu ilahiyeti ve temkininden başlattı. Ve onunla Musa’ya (a.s.) Tur-iSina’da tecelli etmişti ki buna Musa bile dayanamamış, görmektetakat göstermeyip, bayılarak yere düşmüştü! Đşte o nur, Muhammed’in(s.a.v.) idi!” Allah, Muhammed’i (s.a.v.) yaratmak istediğinde o nuruikiye böldü. Bir kısmını Muhammed ve öbür kısmını da Ali kıldı. Bunurdan başkaları yaratılmamıştır. Ve onları kendi eli ile yaratmış,kendi nefsini nefsi ile nefsine üfürmüştü! Ve onları kendisinin suretiüzere tasvir etti. Ve onları kendi halkının üzerine emirleri ve şahitlerikıldı. Ve onları; halkı üzerine kendisinin halifeleri, gözü ve onlarasöyleyen dili olarak kıldı. Kendi ilmini onlara verdi ve onlara beyanıöğretti. Ve onları gayb aleminden haberdar etti. Birini kendi nefsi veöbürünü de ruhu olarak kıldı. Ve ikisi de ancak sahibi ile kaimolabilirler! Zahir olan görünüşleri beşerdir ve batın olan görünmeyentarafları ise lahutidir! Đnsanlara ancak onların tahammül edebilecekleriinsan sıfatında göründüler! Ki, buna insanlar dayanabilsin! Buna dairşanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: Peygamberi bir melek olarak

367

Page 368: _kuranda Enis Emir

halketseydik gene bir erkek şeklinde halkederdik ve genedüştükleri şüpheden kurtulamazlardı. (En’am Suresi: 9). Kendilerialemlerin Rabbinin makamı ve tüm yaratıkların yaratıcısınınhicaplarıdır! Allah, onlarla yaratmaya fethetti ve onlarla mülk vetakdir olunmuşları hatmedecektir. Daha sonra Muhammed’innurundan Fatime’yi iktibas etti, tıpkı Muhammed’in nurunukendisinin nurundan iktibas ettiği gibi. Fatime ve Ali’nin nurundanHasan ve Hüseyin’i iktibas etti tıpkı çırağın iktibas ettiği gibi. Bunlar(Hasan ve Hüseyin) nurdan yaratıldılar ve bir belden öbürüne, birsulpten öbürüne, bir rahimden öbürüne en yüce bir tabakada vetertemiz bir şekilde intikal ettiler. Herhangi yaratmış olduğu gibi onlarbir damladan ve suyun içinde (ana rahminde) durmadılar. Onlarsadece tertemiz sulplerden tertemiz rahimlere intikal eden nurlardı.Çünkü kendileri özün özü ve Allah’ın kendi nefsine seçtikleridir. Veonları ilminin hazineleri ve yarattıklarına tebliğ edenler kıldı. Onlarıkendi nefsinin makamında kıldı! Çünkü kendisi ne görülür ne de idrakedilebilir! O’nun keyfiyeti ve temkini bilinemez. Onlar ise O’nunyerine konuşan ve tebliğ edenlerdir. Onlar, O’nun emri ve nehyiüzerine mutasarrıf olanlardır. Onlarla kudretini izhar eder ve onlardanO’nun ayetlerini ve mucizelerini görürsün. Onlarla ve onlardankullarına kendi nefsini tanıttı! Onlarla O’nun emrime itaat edilir.Onlar olmasaydı Allah tanınmaz ve Rahman’a nasıl ibadet edileceğibilinmezdi! Allah emrini, istediği şekilde ve istedikleri ilegerçekleştirir: Yaptığından sorulmaz Ona, fakat onlardır sorumluolanlar.” (Enbiya Suresi: 23).

224.-227. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Şairlere gelince; onlara da azgınlar uyar. Görmedin mi

onlar, her vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar. Ve onlar, gerçektenyapmadıklarını söylerler. Ancak iman etmiş, Salih amel işlemiş,

368

Page 369: _kuranda Enis Emir

Allah’ı çokça zikretmiş ve zulme uğratıldıktan sonra zaferkazananlar müstesnadır. Zulmedenler göreceklerdir, nasıl biryıkılışla yıkılacaklarını.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayette zikredilen şairler; Allah’ın dinini değiştirenler ve

Allah’ın emretmiş olduğunu terk edenlerdir. Bir şaire tabi olan birtopluluğu gördünüz mü hiç? Bu şairlerden maksat; o kişiler ki kendigörüşlerine göre bir din çıkarıp, insanlar da onlara tabi olurlar. Bukişiler ağızları ile söylediklerini kendileri işlemezler, vaaz ettiklerinekendileri kulak asmazlar, münker olandan nehyederler ve kendileriondan vazgeçmezler; maruf olanı emrederler ve onu kendileri tatbiketmezler. Şanı yüce olan Allah onların hakkında şöyle buyurdu: Onlarher vadide şaşkın şaşkın dolaşırlar. Yani; her mezhepten giderler.Şairlerin zulmettikleri iman etmiş olanlar ise; mü’minlerin emiri Alive evladıdır. Şanı yüce olan Allah, Al-i Muhammed’in hakkını(halifeliği) zulmedenleri nasıl bir yıkılış ile yıkılacaklarınıbildirmiştir! Bu zalimler Allah’ın dinini ve hükmünü değiştirdiler.Allah’ın hudutlarını iptal ettiler ve Al-i Muhammed’in hakkı olanı(halifeliği) zulüm ile aldılar!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Kimi; dinime tutunmak ve benden sonra kurtuluş gemisine

binmek sevindirirse, Ali bin Ebi Talib’i kendisine önder edinsin. Onundüşmanlarını düşman ve dostunu da dost olarak bilsin. Ali, hayatımdave vefatımdan sonra ümmetimin üzerine halifem ve vasimdir!Kendisi, benden sonra bütün Müslümanların ve mü’minlerin emirsahibidir! Onun sözü benim sözüm; onun emri benim emrim; onunnehyettiği benim nehyettiğimdir. Ona tabi olan bana tabi olmuş; onayardımcı olan bana yardımcı olmuş ve onu küçük düşüren beni küçükdüşürmüştür! Kim, Ali’yi benden sonra terk ederse kıyamet günündene beni görecek ne de ben onu göreceğim! Ali’ye muhalif olanlarıAllah, cennetini haram kılacak ve o kişinin yerini ateş kılacaktır. KimAli’yi küçük düşürürse kıyamet gününde Allah’ın huzurunageldiğinde şüphesiz kendisi küçük düşecektir. Kim Ali’ye yardımcıolursa, Allah, o kişi huzuruna geldiğinde ona yardımcı olacak vehuccet sorulduğunda onu kurtaracaktır. Hasan ve Hüseyin debabalarından sonra ümmetimin üzerine iki imamdır! Kendileri cennetgençlerinin efendileridir. Anneleri, bütün kadınların önde gelenidir.Babaları ise vasilerin efendisidir. Hüseyin’in zürriyetinden dokuz

369

Page 370: _kuranda Enis Emir

imam olup, sonuncuları ise Mehdi’dir ve hepsi benim evladımdır!Onlara itaat etmek bana itaat etmektir ve onlara karşı asi olmak banakarşı asi olmaktır. Onların faziletlerini inkâr edenleri ve benden sonrahakları olanı (halifeliği) onlardan kaybettiren ve uzaklaştıranlarıAllah’a şikâyet edeceğim! Zürriyetimin imamları için, haklarını inkâredenlere karşı intikam almak için en güzel dostumuz ve yardımcımızAllah, bize yeterlidir! Zulmedenler göreceklerdir nasıl bir yıkılışlayıkılacaklarını!”

Ey Resulullah! Ey Allah’ın hatibi ve kulları içinde seçip enfaziletlisi kıldığı. Efendimiz, peygamberimiz Muhammed! Allah’ın enyüce salâtı ve selamı sana ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun! EyResulullah! Şikâyetinizi sana havale ediyoruz. Tertemiz zürriyetinunutulmuş, terkedilmiş ve bütün haklarından uzaklaştırılmıştır. Onlarısevenleri nefret ve düşmanlık ile karşılıyorlar ve onları buğzedipzulmedenleri de takip ediyorlar. Bizlere o kadar vasiyet ettiğinkardeşin, vasin ve çok sevdiğin Ali (a.s.) hakkında hak olanıkonuşanları susturuyorlar ve onu inkâr ediyorlar. Bizim suçumuzvarsa o da sizleri sevmek ve vasiyet ettiğin şekilde Ehl-i Beyt’ineuymaktır. Sen, bizlere buyurdun, bizler de sana itaat ettik.Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’yi (a.s.) kendimize emir sahibi ve dostedindik. Đnşallah, bundan dolayı gördüğümüz zulüm ve hakaretlereseninle buluşana kadar sabredeceğiz. Senin şefaatine layık vemüstahak olabilmek için vasiyet ettiğin Ehl-i Beyt’inin imamlarınınizinden gidiyoruz. Đlmimizi ve ahlakımızı onlarla güzelleştiriyoruz.Ehl-i Beyt’inin haklarını işgal ve inkâr edenleri her namazımızdalanetle anıyor ve onlardan uzaklaşıyoruz. Bu işte en güzel vekilimiz;en güzel dostumuz ve yardımcımız Allah’tır. Ve ancak O’nagüveniyoruz.

Allah’ın yardımı ile Şuara Suresi burada bitti.

370

Page 371: _kuranda Enis Emir

Neml Suresi:

60. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah yanında başka bir ilah mı? Hayır, onlar

sapıklıkta ısrar eden bir güruhtur.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayetin manası şudur: Bir zaman içinde hak imam ve batıl bir

imam bir makamda olur mu hiç?”Açıklama: Hak olan imam Allah’ın bizzat seçtiğidir. Bu

imamdan başkasına tabi olmak tıpkı başka bir ilaha tapmayabenzetilmiştir. Nitekim hak olan Hak’ka götürür ve batıl olan daşeytana götürür.

82. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kendilerine söylenmiş olan, başlarına geldiği zaman

yerden bir canlı çıkarılır ki insanların ayetlerimize kesin olarakinanmadıklarını söyleyerek konuşur.”

Resulullah (s.a.v.) mescidin içine girdiğinde orada kumunüzerine Đmam-ı Ali hazretlerinin uzanıp yattığını görür. Yanınayaklaşıp buyurdu ki:

371

Page 372: _kuranda Enis Emir

“Ey yerden çıkacak olan, ayağa kalk!” Orada bulunan ashaptanbiri dedi ki: “Ey Resulullah! Biz, birbirimizi bu isimle çağırabilirmiyiz?” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Hayır, Allah’a andolsun ki buisim Ali’ye özeldir! Bunu şanı yüce olan Allah kitabında şöylezikretti: Kendilerine söylenmiş olan, başlarına geldiği zaman;yerden bir canlı çıkarılır ki insanların ayetlerimize kesin olarakinanmadıklarını söyleyerek konuşur.”

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri buyurdu ki:“Ben Allah’ın kuluyum. Benim yerden çıkacak olan canlı!

Benim doğruluk ve vaadi ile peygamberin kardeşi olan!” Sonrayanında hazır olanlardan birine buyurdu ki: “Mehdi’nin burnu vegözlerinin eşkâli hakkında sana haber vereyim mi?” O kişi dedi ki:“Evet, buyrun!” Đmam hazretleri elini göğsüne koyup buyurdu ki: “Obenim!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın ayetlerinden maksat; mü’minlerin emiri Ali ve onun

zürriyetinden gelen imamlardır!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri ashabından olan

Heyseme bin Cu’fi hazretlerine hitaben şöyle buyurdu:“Ey Heyseme! Bizleri sevenlere bizim selamlarımızı ilet ve

bildir ki: Onlar ancak amelleri ile Allah’tan bir şey beklesinler. Bizimvilayetimize de ancak takva ile nail olabilirler! Biz Ehl-i Beyt’inmarifeti ve vilayetine dahil olmayanlar hiçbir şekilde faydagörmeyeceklerdir! Allah’a andolsun ki, yerden çıkacak olan canlı;mü’min veya kâfir olsun herkese söyleyecektir. Ve kendisi Allah’ınevinden (Kâbe’den) çıkacaktır! Orada onun önüne çıkanlar bizimvilayetimize ve bize ikrar etmiyorlarsa şüphesiz olarak kâfirdirler! EyHeyseme, Allah, kendi kavli ile iman olduğunu buyurmuştur (HaşrSuresi: 23). Bizde O’nun ehli ve meskeniyiz! Đman bizimle baş olur vebizimle bilinir! Đslam biziz! Đslam’ın kanunları ancak bizimle bilinir.Ey Heyseme! Kim imanı bilip ona bağlanırsa şüphesiz o kişiyipislikler lekeleyemez! Tıpkı çırağın ışığını verip kendi ışığındankaybetmediği gibi! Bizi tanıyan ve vilayetimizi ikrar edenler de ayrıdurumdadır ki, Allah onların günahlarını affedecektir!”

372

Page 373: _kuranda Enis Emir

89.-90. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Kim, bir iyilikle gelirse; ona daha iyisi vardır. Onlar, o

günün korkusundan emindirler. Kim de, bir kötülük ile gelirse;yüzleri ateşte sürtülür. Ya siz, yaptıklarınızdan başka bir şeyle micezalandırılacaksınız?”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Đyilik; biz Ehl-i Beyt’i sevmektir. Kötülük ise; bizi

buğzetmektir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đyilik; imamı tanımak ve ona itaat etmektir. Nitekim ona itaat

etmek Allah’a itaat etmektir!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Đyilik; mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) vilayetidir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Đyilik; mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) vilayetidir. Kötülük

ise, ona düşmanlık ve buğzetmektir!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Eğer ümmetim oruç tuta tuta yay gibi olsa ve namaz

kıla kıla bükülse ve seni buğzederse, şüphesiz olarak Allah hepsiniburunları üzere sürte sürte cehennemin ateşine atacaktır!”

Ümmetin sadece farz olarak bildiklerini yapması esas meseledeğildir. Yaptıklarının doğru olabilmesi için hepsini Ehl-i Beytimamlarının öğrettikleri gibi yapılması şarttır. Aksi takdirde herkeskendi nefsinden bir şeyler uydurabilir. Herkes boşuna gitmediğinideğiştirip kendi arzusuna göre ayarlayabilirdi. Bu, Đslam dinineyakışacak bir durum değildir. Đslam dini peygamber efendimizdensonra onun vasiyet etmiş olduğu Ehl-i Beyt imamlarından ancak alınır.Bunun ötesinde hiçbir gerçek yoktur. Ve olmadığı içindir ki ümmetindurumunu görmekteyiz. Ümmet, Ehl-i Beyt’in seyyidi olan Đmam-ıAli hazretlerinin vilayetine bağlanmak ile mecburdur. Bunun dışındayapılan bütün dini ameller boşa gider. Vilayetsiz bir amel

373

Page 374: _kuranda Enis Emir

peygambersiz bir iman gibidir. Bizler sadece peygamber efendimizinve Ehl-i Beyt’inin imamlarının buyurduklarına dayanarak söylüyoruz.Kendimizden hiçbir şeyi katmıyoruz. Rivayetler elimizde, düşünce vevicdan da içimizdedir!

Bizleri kurtuluşa sevk eden Allah’a şükürler olsun. Neml.Suresi burada bitti. Allah’ın daim salâtı ve selamı peygamberimiz,efendimiz Muhammed’e ve onun tertemiz kurtarıcı gemimiz olanEhl-i Beyt’ine olsun!

374

Page 375: _kuranda Enis Emir

Kasas Suresi

5. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Biz ise istiyorduk ki; güçsüz sayılanlara iyilikte

bulunalım, onları önderler kılalım ve onları varisler yapalım.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri oğlu Đmam-ı Cafer

es-Sadık hazretlerine bakıp buyurdu ki: “Bunu görüyor musunuz? Đştebunun hakkında şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: Biz iseistiyorduk ki; güçsüz sayılanlara iyilikte bulunalım, onları önderkılalım ve onları varisler yapalım.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri ashabından olan Mufaddalhazretlerine buyurdu ki:

“Ey Mufaddal! Resulullah (s.a.v.) bir gün, Ali, Fatime, Hasanve Hüseyin’e bakarak şöyle buyurdu: Sizler benden sonra güçsüzsayılanlarsınız!” Mufaddal dedi ki: “Bunun manası nedir?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Bunun manası: Sizler benden sonra önder olanimamlarsınız ki, şanı yüce olan Allah bunu şöyle buyurdu: Biz iseistiyorduk ki; güçsüz sayılanlara iyilikte bulunalım, onları önderkılalım ve onları varisler yapalım. Đşte bu ayet kıyamet gününekadar hükmünü bize sürdürecektir!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali (a.s.) buyurdu ki:“Bu ayet bizim hakkımızda inmiştir!”Yine buyurdu ki:“Bu dünya, deve yavrusunu özlediği gibi Ehl-i Beyt’i

özleyecektir!”

6. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Firavn’a ve Haman’a ve ikisinin askerlerine

çekinmekte oldukları şeyleri onlardan (Ehl-i Beyt’ten)gösterelim.”

375

Page 376: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Muhammed’i hak ile beşir ve nezir gönderene yemin olsun ki,

her konuda temiz olanlar biz, Ehl-i Beyt’iz! Bizim şiamız tıpkıMusa’nın şiası gibidir. Bizim düşmanlarımız ve şiaları da Firavn veşiası gibidir!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretlerine halk bey’atettiğinde onlara hitaben şöyle buyurdu:

“Allah şu anda; Firavn ve Haman’ı helak etmiş ve Karun’u dazelil kılıp uzaklaştırmıştır!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır ve Đmam-ı Cafer es-sadıkhazretleri şöyle buyurdular:

“Ayette zikredilen; Firavn ve Haman Kureyş’in iki gaddaradamıdır. Şanı yüce olan Allah bu iki gaddardan, Mehdi’yi zuhurettiğinde Ehl-i Beyt’in intikamını alacaktır!”

Açıklama: Şanı yüce olan Allah bu ümmete Ben-i Đsrail veFiravn arasında cereyan eden olayları haber ederek misaller vermiştir.Bu ayette zikredilen haber bu ümmeti ilgilendirmektedir. Bu ümmetiniçindeki Firavn, Haman ve Karun’lardan haber verilmektedir. Öncelerizulme uğrayanlar Ben-i Đsrail ise şimdi Ehl-i Beyt’tir. Peygamberefendimiz Đmam-ı Ali hazretlerini sahih bir şekilde Harun’a (a.s.)benzetmesini iyi düşünmek lazım. Bu benzetme, önce olanlarınsenaryosunun bu ümmetin içinde sadece başka adlar altındagerçekleşeceğine en açık işarettir. Artık bu ümmetin Firavn’u,Haman’ı ve Karun’u kimdir diye fazla düşünmeye gerek yoktur. Ehl-iBeyt’in halifelik hakkını alan üç kişiyi dününün yeterlidir.

35. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Buyurdu ki: Senin gücünü kardeşinle arttıracağız.

Ayetlerimizle ikinize de öyle bir güç vereceğiz ki onlar, sizeerişmeyecektir.”

Hafız Şeyh el-Bersi kitabında şöyle naklediyor:Firavn, Allah’ın laneti üzerine olsun, Harun’un Musa’ya

katılıp onun huzuruna geldiklerinde Firavn’un kalbine bir korku girdi.

376

Page 377: _kuranda Enis Emir

Çünkü ikisinin önünde ata binmiş, elbiseleri ve kılıcı altından olan birşahsı görmüştü. Firavn da altını çok seven biriydi. O süvari Firavn’adedi ki: “Bu iki adama (Musa ve Harun’a) icabet et yoksa seniöldürürüm!” Bundan korkan ve çekinen Firavn, Musa ve Harun’u,emanet içinde dışarı çıkmalarına müsaade verdi. Onlar çıktığındakapıcısını yanına çağırtıp cezalandırdı. Kapıcıları ise Firavn’un izzetiüzerine Musa ve Harun’dan başka hiç kimsenin kapıdan içerigirmediğini yemin ettiler. Bu süvari Đmam-ı Ali’nin (a.s.) misali idi.Onunla şanı yüce olan Allah önceki peygamberleri sırren vepeygamber efendimiz Muhammed’i (s.a.v.) ise alenen güç vermişti.Nitekim kendisi Allah’ın en büyük ayetlerindendir ki, onunla nicevelisine kıldı. O suret ile hep yardımcı olmuştu. Evliyalarda o büyükkelime ile dua ederlerdi ki, duaları kabul olunur ve darlığadüştüklerinde onunla kurtulurlardı. Buna şanı yüce olan Allah şöyleişaret buyurdu: “Ayetlerimiz ile ikinize de öyle bir güç vereceğiz kionlar, size erişemeyecekler.” Abdullah bin Abbas dedi ki: “Bubüyük ayet o süvari olmuştu!”

Bir gün Resulullah’ın (s.a.v.) huzurunda bir cinni vardı.Müşkül konular hakkında sorular soruyordu. Mü’minlerin emiriĐmam-ı Ali’nin (a.s.) peygamber efendimize doğru geldiğini görencinni o kadar ürktü ve korktu ki, bir kuş şekline dönüşüp titremeyebaşladı ve dedi ki: “Ey Resulullah! Beni koru!” Resulullah (s.a.v.)buyurdu ki: “Kimden seni koruyayım?” Cinni dedi ki: “Sana doğrugelen bu genç adamdan!” Resulullah buyurdu ki: “Hangi sebeptendolayı bu genç adamdan korkuyorsun?” Cinni dedi ki: “Tufanolduğunda Nuh’un gemisini batırmak için elimi uzattığımda bu gençbenim elimi vurup kesmişti!” Cinni kesilen elinin yerini çıkarıpgösterdi. Bunun üzerine Resulullah buyurdu ki: “Evet, doğruyusöylersin o genç budur!”

Bir gün Resulullah (s.a.v.) bir başka cinni ile oturup sohbetederken, mü’minlerine emiri Đmam-ı Ali’nin geldiğini fark eden cinnikorkmuş ve demiş ki: “Ey Resulullah! Beni bu gelen gençten koru!”Resulullah buyurdu ki: “Bu genç sana ne yaptı ki?” Cinni dedi ki:“Süleyman’a karşı çıktığımda o bana karşı cinler göndermişti. Ben ocinlere karşı mücadele ederken bu genç süvari olarak üzerime gelip,beni esir alarak yaralamıştı. Đşte vurduğu yer şurasıdır ve haleniyileşmedi!”

Peygamber efendimiz Đmam-ı Ali hazretlerini bozguncu, asiolan bir topluluğun üzerine gönderdikten sonra, Đmam-ı Ali o

377

Page 378: _kuranda Enis Emir

topluluğu dağıtmış ve zürriyetlerini de esir alarak Medine’ye geridönmüştü. Peygamber efendimiz onu karşılamak için Medine’nindışına çıkıp, beklemişti. Geldiğinde onu selamlayıp şöyle buyurdu:“Ey Allah’ın Musa’yı, Harun’u ile güçlendirdiği gibi beni onunlagüçlendirdiği kişi! Anam ve babam sana feda olsun!”

Resulullah (s.a.v.) zahiren ayetin Musa ve Harun hazretlerihakkında indiğini biliyordu. Fakat esas manada istenilen Đmam-ıAli’dir. Musa ve Harun (aleyhumasselam) örnek olarak verilmiş veesas istenilen de peygamber efendimiz ve Đmam-ı Ali olmuştur.Peygamber efendimiz zaten sahih olan hadisinde şöyle buyurmuştur:“Ali benden; Harun’un Musa’ya olan menzilindedir. Đllaki bendensonra peygamber yoktur!” Sahih olan hadisten de anlaşıldığı gibi,Đmam-ı Ali bir peygamberin menzilindeki fakat kendisi bir peygamberdeğildir. Nitekim peygamber efendimiz Đmam-ı Ali’nin kendisindensonra hayatta olacağını iyi bildiğinden onun peygamber olmayacağını,yani; kendisinden sonra bir peygamber gelmeyeceğini açık bir şekildeifade buyurmuştu. Mühim olan taraf ise, Đmam-ı Ali hazretlerinin birpeygamberin yüce sıfatlarına sahip olmasıdır. Kendisi birpeygamberin ilmine, hilmine, takvasına, zühdüne, sabrı ve kuvvetinesahip idi. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

“Kim, Adem’e ilminden, Nuh’a anlayışından, Đbrahim’ehilminden, Yahya’ya zühdünden ve Musa’ya kuvvetinden dolayıbakmak isterse Ali bin Ebi Talib’e baksın!”

50. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Hâlbuki Allah’tan bir hidayet olmaksızın kendi

hevesine uyandan daha sapık kim vardır? Muhakkak ki Allah,zalimler güruhunu hidayete erdirmez.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Ayetin manası şudur: Her kim dinini kendi görüşüne, hak

imamlarından hidayet almadan yaşamak isterse, ondan daha sapıkkimse yoktur!”

378

Page 379: _kuranda Enis Emir

Elbette buradaki hak olan imamlar Ehl-i Beyt imamlarıdır.Allah bir, peygamber bir, kitap bir ve Ehl-i Beyt imamları da birdir.Nitekim görüş farkı yoktur onların arasında. Hepsi birbirine bağlı vebirbirinden olan imamlardır. Bunun başka bir şekilde olması ümmetinşimdiki haline gelmesine sebep olmuştur. Herkes birbirine muhalifolup, hiç kimse kimseyi kabul etmemektedir. Bu ihtilafın baştakisebebi, bu ümmetin aynı imamlara bağla olmamalarındankaynaklanmaktadır. Nitekim Allah, peygamber ve kitapta hiçkimsenin ihtilafı yoktur!

85. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kur’an’ı sana farz kılan Allah, elbette seni döneceğin yere

döndürecektir…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine bu ayet hakkındasorduklarında buyurdu ki:

“Allah’a andolsun ki, bu dünya sona erip, yok olmadan önceResulullah (s.a.v.) ve Ali (a.s.) tekrar dünyada birleşecekler veKufe’de oniki kapısı olan bir mescit inşa edeceklerdir!”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Peygamberimiz size geri dönecektir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın rahmeti Cabir’in (bin Abdullah el-Ansari’nin)

üzerine olsun. O gerçekten bizim fakihlerimizden idi. Kendisi de buayetin geri dönüş hakkında indiğini bilirdi!”

Açıklama: Ehl-i Beyt imamlarından gelen haberlere göre;peygamber efendimiz ve Đmam-ı Ali dünya yok olmadan önce birdaha insanlığa zuhur edeceklerdir. Şanı yüce olan Allah peygamberefendimiz hakkında şöyle buyurmuştur: Ve biz, seni bütün insanlaraancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik…” (Sebe Suresi:28) Ayetteki açık ifadeye göre peygamber efendimiz bütün insanlaragönderilmiştir. Peygamber efendimizin 1400 sene evvel insanlararahmet olarak gönderildiğini bilmeyen insanlara ne olacak? Afrika’nınbüyük bir kesimi; güney Amerika ve Avustralya gibi insanların yazıp

379

Page 380: _kuranda Enis Emir

okuması kıt olan bölgelerdeki insanlara ne olacak? Bunların hiçbirşeyden daha haberi yokken, peygamber efendimizi bilmedikleri içinhepsi cehenneme mi atılacak? Haşa, Allah böyle bir adaletsizlik vezulümden uzak ve münezzehtir. Şanı yüce olan Allah bütün insanlarahakkı tanıma imkânı verdikten sonra ancak onları hesaba çağırır. Đştebu açık davet de dünyanın son günlerinde olacaktır. O zaman hiçbirinsan ben bilmiyordum veya ben bunu duymadım diyemeyecektir. Ogünde herkes hakkı bizzat görecek ve duyacaktır. Dili ve dini neolursa olsun herkes aynı şeyi duyacak ve aynı şeyi görecektir. Bütünbu irşattan sonra isteyen iman edecek ve isteyen de küfründe devamedecektir. Son anda iman edenlerin önceki iman ehli gibi aynımekânda olacaklarını düşünmek yanlış olur. Herkes iman derecesinegöre yer alacaktır. Elbette imanın hangi derecesinde olursa olsun yinede küfrün her yerinden daha iyidir.

88. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… O’nun yüzünden başka her şey helak olacaktır.

Hüküm O’nundur ve sadece O’na döndürüleceksiniz.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın kalıcı olan yüzleri bizleriz!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Ayette kastedilen yüz; ondan Allah’a varılan yerdir ki o,

biziz!”Yine imam hazretleri şöyle buyurdu:“Biziz Allah’ın hucceti; biziz Allah’ın kapısı; biziz Allah’ın

lisanı; biziz Allah’ın yüzü; biziz Allah’ın kulları üzerine O’nun gözüve biziz Allah’ın kulları üzerine O’nun emir sahipleri!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Her şey helak olacak fakat yüz bundan müstesnadır. Şanı

yüce olan Allah da yüz ile vasıflanmaktan yücedir. Lakin bununmanası; her şey helak olacak, din ise müstesnadır ki, onunla Allah’avarılır!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:

380

Page 381: _kuranda Enis Emir

“Kim, Allah’ın emretmiş olduğu gibi Muhammed’e (s.a.v.) veondan sonra gelen Ehl-i Beyt imamlarına itaat ederek gelirse, işte bu,helak olmayan yüze doğru gelmek, demektir. Nitekim her kimResulullah’a (s.a.v.) itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Helaktan müstesna olan yüz ancak şanı yüce olan Allah’ın ve

Ali’nin (a.s.) yüzüdür!”

Allah’ın yardımı ile Kasas Suresi burada bitti. Hamd ve şükürAllah’a olsun. O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

381

Page 382: _kuranda Enis Emir

Ankebut Suresi

2.-3. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Yoksa insanlar; inandık demeleriyle bırakılıvereceklerini

ve kendilerinin denenmeyeceklerini mi sandılar? Andolsun ki biz,onlardan öncekileri de denedik. Allah, elbette doğruları bilir veelbette yalancıları da bilir.”

Resulullah (s.a.v.) vaktinde mescide giren Đmam-ı Alihazretlerini yanına çığırıp buyurdu ki:

“Ey Ali! Bu geçen gece burada, gördüğün yerde yatmıştım.Rabbimden bin şey hakkında sordum, hepsine karşılık verdi. Bütünkendi nefsime istediklerimi aynen sana da istedim ve Rabbim bunukabul etti. Fakat benden sonra ümmetimin senin arkanda bir arayagelmelerini istediğimde Rabbim bunu onlar için kabul etmedi vebuyurdu ki: Yoksa insanlar; inandık demeleriylebırakılıvereceklerini ve kendilerinin denenmeyeceklerini misandılar? Andolsun ki biz, onlardan öncekileri de denedik. Allah,elbette doğruları bilir ve elbette yalancıları da bilir.”

Açıklama: Şanı yüce olan Allah, bu ümmetin başına geçecekolan halifenin belirtilmesini peygamberine emretmiş ve peygamberefendimiz de bunu yerine getirmiştir. Kendisi, Đmam-ı Ali hazretleriniçok yerde halifesi ve ümmetinin kendisinden sonraki imamı olarakbildirmişti. Peygamber efendimiz, ümmetinin buna uyması içinAllah’tan sual ettiğinde, şanı yüce olan Allah onları önceki ümmetlergibi deneyeceğini buyurmuştur Bu, insanın hür iradesine olan değeriortaya koymaktadır. Đnsan gerçek istek ve rızası ile ancak imanetmelidir. Bu ümmet de bunun örneğini halifelik meselesindevermiştir. Esas kimliğini açığa çıkarmış ve kimin doğru ve kiminyalancı olduğu ortaya çıkmıştır. Đsteyen iman etti ve isteyen de inatederek cehennemin ateşine müstahak oldu.

382

Page 383: _kuranda Enis Emir

18. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğden ibarettir.”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey insanlar! Ali’yi sövmeyin ve onu haset de etmeyin!

Kendisi benden sonra erkek kadın her iman edenin velisidir. Benisevdiğiniz sevgi ile onu seviniz ve bana ikramda bulunduğunuz gibiona da ikramda bulununuz. Allah’a ve peygamberine olanitaatlerinizden dolayı ona da itaat ediniz! Onu kendinize mürşitedininiz ki o, sizleri doğruya sevk etsin ve muvaffak olmanızısağlasın! Nitekim kendisi benden sonra Allah’a yönelen delildir.Bununla Ali’nin durumunu sizlere beyan ettim, artık bunu anlayın:Peygambere düşen, sadece apaçık tebliğden ibarettir!”

43. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte misaller. Biz onları insanlara anlatıyoruz. Bilenlerden

başkası bunları anlamaz.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bilenler, bizleriz!” Yani; Al-i Muhammed (s.a.v.).

45. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Muhakkak ki namaz, hayasızlıktan ve kötülükten

alıkoyar. Allah’ı zikretmek ise muhakkak ki en büyüktür…”

383

Page 384: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerine ashabından olan Sa’dhazretleri sordu ki:

“Ey Cafer’in babası! Kur’an hiç konuşur mu?” Đmam hazretleritebessüm edip şöyle buyurdu: “Şiamızın zayıflarına Allah’ın rahmetiolsun, onlar teslimiyet ehlindendir. Evet, ey Sa’d, namaz da konuşurve bir insan suretinde olup, emreder ve nehyeder!” Sa’d bunlarıduyduğunda rengi değişip dedi ki: “Bu, öyle ağır bir şeydir ki onu,insanlara söylemekten çekinirim!” Đmam hazretleri buyurdu ki.“Şiamızdan başka insan var mıdır? Kim, namazı hakkıyla bilmezsebizim hakkımızı inkâr etmiş olur! Ey Sa’d! Kur’an’ın kelamınıduyurayım mı?” Sa’d dedi ki: “Evet” Đmam buyurdu ki: “Namazhayâsızlık ve kötülükten nehyeder. En büyük olan Allah’ın zikri deişte bu nehyeden kelamdır. Hayasızlık ve kötülük belirli adamlarınismidir! Bizler de Allah’ın en büyük olan zikriyiz!”

Açıklama: Đmam hazretlerinin buyurmuş olduğu gibi; ayettezikredilen namaz belirli bir şahsın rumuzu olduğu gibi, namazın ondannehyettiği hayâsızlık ve kötülükte belirli kişilerin rumuz adıdır.Namazı ayetleri ve duaları ile okuyan bir insanın hayasızlıktan vekötülükten uzaklaştığını bu anlamda söylemek yanlış olur. Nitekimnamazını devamlı kılıp da her türlü hayasızlığın ve kötülüğün içindeolan insanlarımız çoktur. Namaz ancak peygamber efendimizin Ehl-iBeyt’i ile bilinir ve doğru kılınır. Hayasızlık ve kötülük ise onlarınyolunu terk edenlerin ve onların haklarını ellerinden alanlarınpeşinden gidip onlara itaat etmektir. Đmanın timsali en açık bir şekildeĐmam-ı Ali gösterilmiştir. Abdullah bin Abbas hazretleri buyurdu ki:“Kur’an’da her ne kadar; ‘Ey iman edenler!’ ayeti inmişse, buayetlerin başı, efendisi ve şereflisi Ali’dir (a.s.)!” Hayasızlık vekötülüğün timsalleri de; Đmam-ı Ali’nin halifeliğini inkâr edip onuişgal edenlerdir.

47. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Kendilerine kitap verdiklerimiz de ona inanırlar…”

384

Page 385: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Kendilerine kitap verilenler; Al-i Muhammet’tir (s.a.v.)!”

49. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bilakis o, kendilerine ilim verilenlerin gönüllerinde apaçık

olan ayetlerdir…”

Bir kişi Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerine sordu ki:“kendilerine ilim verilenler sizler misiniz?” Đmam hazretleri

buyurdu ki: “Bizden başkası kim olabilir ki bizler, ilimde derinleşmişolanlarız!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kendilerine ilim verilenler; Al-i Muhammet’ten gelen

imamlardır!”

69. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Şüphesiz ki Allah, ihsan edenlerle beraberdir.”Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Đhsan eden benim!”

Hamd ve şükür alemlerin Rabbi Allah’a olsun. O’nun salâtı veselamı habibi, peygamber efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun. Ankebut Suresi burada bitti.

385

Page 386: _kuranda Enis Emir

Rum Suresi

30. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Öyle ise sen yüzünü hanif olarak dine, Allah’ın fıtratına

çevir ki O, insanları bunun üzerine yaratmıştır. Allah’ınyaratışında değişme yoktur. Đşte dosdoğru din budur. Amainsanların çoğu bilmezler.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Hanif olan dine, Allah’ın fıtratına yönelmek; yüzünü

mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) vilayetine çevirmektir!”Evet, gerçekten de Đmam-ı Ali’nin vilayetine doğru giden

tevhidin aslı olan Hanif dine yüzünü çevirmiş olur ve Allah’ın fıtratınadönmüş demektir. Çünkü dinin aslı Đmam-ı Ali’nin vilayetinden başkabir şey değildir. Đslam demek; Ali’nin vilayeti demektir. Dosdoğruolan yol da budur.

38. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Akrabaya hakkını ver…”Ayet indiğinde Resulullah (s.a.v.) kızı Fatime’yi çağırıp, Fedek

hurmalığını ona verdi ve buyurdu ki: “Be, senin ve zürriyetindir!”Đşte bu Fedek hurmalığı Ebu Bekir başa geldiğinde Fatime

anamızdan geri alınmıştı. Buna karşılık peygamber efendimizin güyasöylemiş olduğu: “Biz peygamberler topluluğu miras bırakmayız.Bizim terk ettiklerimiz sadakadır!” Bu uydurma hadise dayanarak

386

Page 387: _kuranda Enis Emir

Fatime’nin ilenden alınmıştı. Bu yalana şahit olanlar Ebu Bekir, Ömerve Aişe başta gelmektedir. Bu doğru olsaydı, bunu ilk olarak Ehl-iBeyt’in bilmesi gerekirdi. Nitekim Ehl-i Beyt her türlü pislikten aredilmiş bir topluluktur. Bu mübarek zatlar ellerini dünya malınaharam olarak katiyen sürmezler. Aksi takdirde Kur’an-ı Kerim’inhükmünü reddetmiş oluruz. Bundan Allah’a sığınırız. Bu durumdasabit olan Ebu Bekir ve adamları yalan uydurarak Fedek hurmalığınıFatime anamızdan aldılar. Aynı zamanda Kur’an-ı Kerim miraskonusunda yeterince açıklık getirmiştir. Bundan haberdar olan Fatimeanamız, Ebu Bekir’in huzuruna gidip dedi ki: “Ey Ebu Bekir! Fedekhurmalığını neye dayanarak elimden alıyorsun?” Ebu Bekir dedi ki:“Hazır olan ashap da şahittir ki; Resulullah’ın (s.a.v.) şöylebuyurduğunu duydum. Biz peygamberler topluluğu veraset diye birşey bırakmayız. Geri bıraktıklarımız sadakadır. Đşte bu hadisedayanarak, siz Ehl-i Beyt’e haram sadakaya elinizin varmaması içinFedek’i senden aldım. Nitekim peygamber efendimiz Ehl-i Beyt’ibenim öz evladımdan daha evladır!” Fatime buyurdu ki: “Ey EbuBekir! Sen, Kur’an’ı okudun mu?” Ebu Bekir dedi ki: “Evet,okudum!” Fatime buyurdu ki: “Öyleyse şanı yüce olan Allah’ın şöylebuyurduğunu okumadın mı: Süleyman Davud’a varis oldu veZekeriya’nın oğlu Yahya için Allah’tan sorduğu: Rabbim, sen banakatından bir oğul ihsan et de bana da mirasçı olsun, Yakubsoyuna da mirasçı olsun… Ey Ebu Bekir! Sen vefat ettiğin zamansenin malına kim varis olacak?” Ebu Bekir dedi ki: “Evladımmirasçım olacaklar!” “O zaman ben, babamın bıraktıklarına nasılmirasçı olamıyorum? Yoksa babam Kur’an’ın hükümlerine tabi değilmidir? Yoksa babam başka bir milletten midir? Ey Ebu Bekir!Yaptığın hatadan vazgeç ve hakkımı geri ver!” Ebu Bekir dedi ki: “Ozaman Fedek hurmalığının sana peygamber tarafından verildiğine dairşahit getir! Fatime anamız evine gidip oğulları Hasan ve Hüseyinhazretlerini ve kocası Đmam-ı Ali’yi beraberinde getirdiğinde EbuBekir ona dedi ki: “Bunlar senin ehlindir, sana iltimasta bulunabilirler!Şahit olarak başkasını getir!” Fatime anamız peygamber efendimizinbazı hanımlarını da şahit olarak getirdiği halde yine Ebu Bekir Fedek’igeri vermedi. Bu ve başka sebepten dolayı Fatime anamız vefatınakadar Ebu Bekir’e hep dargın ve onun huzuruna çıkması için EbuBekir’e izin vermemişti. Hatta bu hususta sahih sahibi Buhari’ninnakletmiş olduğu rivayette; Fatime’nin vefatına kadar Ebu Bekir’edargın olduğu kaydedilmiştir. Beyhaki’nin rivayetlerinde ise;

387

Page 388: _kuranda Enis Emir

Fatime’nin vasiyeti üzere Ebu Bekir, Ömer ve adamlarının cenazenamazında bulunmamaları için kocasına vasiyette bulunduğuzikredilmektedir. Bu vasiyet üzerine de Hz. Fatime geceleri onlardanhiçbirinin bulunmadığı bir anda defnedildiği meşhurdur. Bazıtarihilerin rivayetlerine göre; Ebu Bekir, Ömer ve adamları Fatime’yikırdıklarını anladıklarında onun huzuruna gelip özür dilediklerindeFatime’nin onlara hitaben şöyle buyurduğunu nakletmişlerdir: “EyEbu Bekir! Allah’a andolsun ki babam Resulullah ile buluştuğum ilkanda sizleri ona şikâyet edeceğim! Sizden razı olmadığımı onabildireceğim! Đyi bilin ki, her kıldığım namazda sizlere bedduaediyorum…”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Fatime! Senin rızana Allah rıza gösterir ve senin gazabına

da Allah gazaplanır!”Yine buyurdu ki:“Ey Fatime! Sen, benim bir parçamsın. Seni üzen beni üzer ve

seni inciten beni incitmiş olur!”

Rum Suresi Allah’ın yardımı ile burada bitti. Hamd ve şükrünen yücesi Allah’a olsun. O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

388

Page 389: _kuranda Enis Emir

Lokman Suresi

14. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Biz insana, ana ve babasına iyi davranmasını tavsiye

ettik… Bana ve ana-babana şükret. Dönüş ancak banadır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu insanların ana-babası Resulullah (s.a.v.) ve Ali’dir (a.s.)!

Çünkü ikisi insanlara ilim ve hikmet vermişlerdir!”Açıklama: Đnsanın tabi ana-babası belli olduğu gibi onun

manevi ana-babası vardır. Đslam ümmetinin manevi ana-babasıpeygamber efendimiz ve Đmam-ı Ali’dir. Đnsan sadece dünyahayatında gerektiği şeyler ile bu zamana kadar gelmemiştir. Aynızamanda ahlak ve edep terbiyesini dini önderlerden alarak bu zamanayetişmiştir. Peygamber efendimiz ahlakı tamamlamak için gelmiştir.Bu ise terbiyelerin en büyüğüdür. Bütün varlığın oluşundaki en büyüknedenin peygamber efendimiz ve Ehl-i Beyt’inin olduğunuunutmamak lazım. Şanı yüce olan Allah hadis-i kutside buyurdu ki:“Senin hürmetin olmasaydı bu felekleri yaratmazdım!” Varlığınsebeplerinden en önde geleni peygamber efendimizin hürmetidir.Onun hürmeti de vasisi olan Đmam-ı Ali’nin hürmetidir.

20. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah, gizli ve açık olarak nimetlerini bolca vermiştir…”

389

Page 390: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın açık olan nimeti; Resulullah’tır (s.a.v.) ki, kendisi

Allah’ın marifeti ve tevhidi ile gelmiştir! Gizli olan nimet ise; biz Ehl-i Beyt’in meveddetine ve itaatine sarılmaktır!”

Allah’ın bütün nimetlerini peygamber efendimiz hayatındaaçıklamıştı. Gizli kalan nimetini de veda haccında Allah’ın emriüzerine hazır olan ümmetinden onbinlerce kişinin önünde açıklamış vebildirmişti. Orada Đmam-ı Ali hazretlerini kendisinden sonraümmetine imam ve halife olarak tebliğ etmişti. Gizli kalan nimetĐmam-ı Ali’nin vilayetidir.

22. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kim, ihsan ederek kendini Allah’a teslim ederse,

muhakkak ki o, en sağlam kulpa sarılmıştır. Ve işlerin akıbetiAllah’a aittir.”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“En sağlam olan kulpa; bizim Ehl-i Beyt’in meveddetidir!”Kulpa: tutunacak yer veya bir eşyanın tutunması için halkası

veya sapı.

27. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Eğer yeryüzündeki ağaçların hepsi kalem olsa, deniz de,

arkasından yedi deniz daha kendisine yardım ederek mürekkepolsa, yine de Allah’ın kelimeleri tükenmez. Muhakkak ki AllahAziz’dir, Hakim’dir.

390

Page 391: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Hasan el-Askeri hazretleri buyurdu ki:“Tükenmeyen kelimeler biziz. Bizim ilmimizin kelamıdır!

Bizim faziletimizin gerçeği idrak edilmez ve anlatmakla tarifedilemez!”

Ehl-i Beyt’in, Allah’ın kelimeleri olduklarını iki ayet daha açıkbir şekilde ifade etmektedir:

1- “Adem, Rabbinden bazı kelimeler belledi de Allahtövbesini kabul etti…” (Bakara: 37)

2- “O zamanlar Rabbi, Đbrahim’i bazı kelimelerlesınadı…” (Bakara: 124)

Đki ayette kelimelerin Ehl-i Beyt’in mübarek beş zatı olduğunuayetlerin tefsirinde açıklamıştık.

Resulullah (s.a.v.) herkesin kolayca anlayabileceği bir şekildebunu şöyle buyurdu: “Denizler mürekkep ve ağaçlar kalem olsa,insanlar ve cinler hesap etse, yine de kardeşim Ali bin Ebi Talib’infaziletlerini saymaya yeterli olamazdı!”

Abdullah bin Abbas hazretleri buyurdu ki:“Benim ve tüm ashabın ilmi, Ali bin Ebi Talib’in ilmi yanında

ancak yedi denizden bir damla kadar gelir!”Bu yedi denizden bir şeyler sunabilmişsek, bizlere ne mutlu.

Allah’ın yardımı ile Lokman Suresi burada bitti. Allah’ın salâtı veselamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

391

Page 392: _kuranda Enis Emir

Secde Suresi

24. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đçlerinden de sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola

götürecek kılavuzlar tayin ettik. Ve onlar ayetlerimizi çok iyibiliyorlardı.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayet hususi olarak Fatime’nin evladı hakkında inmiştir!”

Yani oniki imamların hakkında.Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Kur’an’da kılavuzlar iki çeşittir. Biri adalet ile hükmeder,

öbürü ise zulüm ile hükmeder. Adalet ile hükmeden kılavuzlarAllah’ın emri ile hareket eder. Zalim olan kılavuzlar ise Allah’ın emriile değil de kendi nefislerine uyarak hareket ederler ve bu gibilerihakkında Allah şöyle buyurdu: Onları cehennemin ateşine sevkedenler kıldık. Bunu Allah’ın emrine muhalif olmalarından kıldık!”

Adalet ile hükmeden kılavuzlar; Ehl-i Beyt imamlarıdır. Zulümile hükmeden kılavuzlar da; onlara muhalif olan imamlardır! Ehl-iBeyt imamlarına karşı tutulan dört imamların içinde en azimi olarakbilinen Ebu Hanife, kendi Sünni çevresinde ne hadis kitaplarında nede tefsir kitaplarında mezkûrdur. Onun en önemli bilgilerdezikredilmemesi, esasında Sünni kardeşlerimizi düşündürmesinigerektirir. Bir imam bu gibi önemli dallarda yerini alamıyorsa, hanginedenden dolayı imam olarak kabul edilmiştir. Ehl-i Beyt imamlarınagelince, onların hakkında o kadar açık ve değerli vasiyetler vardır ki,onları inkâr etmek hiçbir Müslüman’a mümkün değildir. Peygamberefendimiz Muhammed (s.a.v.) veda haccında Kur’an-ı Kerim’i birkere tavsiye ederken Ehl-i Beyt’ini üç kere tavsiye etmiştir. EbuHanife ve geri kalan üç imam peygamber efendimizin hiçbir hadisindetavsiye edilmemiştir. Sünni hadis bilginlerinden olan Hatib el-Bağdadive Đbn-i Hubban el-Busti, Ebu Hanife’yi hadiste güvenilir olarakgörmüyorlar. Hadis kitaplarında Ebu Hanife’den gelen hadislere de

392

Page 393: _kuranda Enis Emir

rastlamadık. Bu iki tarafın arasındaki farkın değerlendirmesini siz,sayın okuyucularımızın hür vicdanına bırakıyoruz.

Secde Suresi burada bitti, hamd ve şükür Allah’a mahsustur.O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

393

Page 394: _kuranda Enis Emir

Ahzab Suresi

4. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah, bir kişinin içinde iki kalp yaratmadı…”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın, kalbini iman ile imtihan ettiği her kulunun kalbinde

muhakkak bize karşı bir sevgisi ve samimiyeti vardır. Allah’ınhoşlanmadığı her kulunun kalbinde de muhakkak bize karşı buğzvardır. Bu surette, bizi sevenin sevgisine sevinir ve ona mağfiretdileyenler olarak sabahladık. Bizi buğz edenleri de, biz buğz ederiz.Bizi sevenler, şanı yüce olan Allah’ın rahmetini gözetleyereksabahlarlar ve rahmet kapılarının onlara açıldığını görürler! Bizibuğzedenler de, bir ateş çukurunun kenarında olarak sabahlarlar veoradan ateşin içine nasıl düştüklerine bakarlar. Rahmet ehlininedindikleri dereceden dolayı onlara ne mutlu ve ateş ehline deyaptıklarından dolayı da gördükleri ceza da yerindedir! Şanı yüce olanAllah bunların hakkında şöyle buyurdu: Artık girin cehennemkapılarından, ebedi kalacaksınız orada. Ululuk satanlarınyurtları, ne de kötüdür. (Nahl Suresi: 29). Bizi sevenler vebuğzedenler Allah’ın katında hiçbir zaman bir olamazlar. Bizi sevmekve aynı zamanda buğzetmek de hiçbir Allah’ın kulunda olamaz. Allah,bir kişinin içinde iki kalp kılmadı ki, biri ile sevsin ve öbürü ilebuğzetsin! Ama bizi sevenler, bize olan sevgilerini ihlâs üzereyapsınlar; tıpkı altının ateşin içinde eridiğinde geri kalan maddelerdentemizlendiği gibi. Đşte buğzedenler bu altından ayrılan maddelergibidir. Biz ise seçilmiş kişileriz ve bizim soyumuz peygamberlerinsoyudur. Ben de vasilerin vasisiyim! Baği olan topluluk (Muaviye veadamları) ise şeytanın hizbindendirler. Ve şeytan da onlardandır. Kim,

394

Page 395: _kuranda Enis Emir

sevgimizi bilmek isterse kalbini imtihan etsin. Eğer bize olansevgisine bizim düşmanlarımızın sevgisini de ortak kılarsa, o kişibizden değildir ve bizler de ondan değiliz. Allah, Cebrail ve Mikail deo kişinin düşmanıdırlar! Şüphesiz Allah, kâfirlerin düşmanıdır!”

Bunu destekleyecek bir rivayet daha eklemek istiyoruz: Birkişi mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’nin huzuruna gelip dedi ki:“Kalbimde sana ve Muaviye’ye karşı sevgi vardır!” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Allah’a andolsun ki sen, münafığın tekisin! Allah’aandolsun ki, iman eden bir kişinin kalbinde benim ve düşmanımınsevgisi bir arada bulunmaz!”

Sünni ve Şii-Alevilerin ayrıldıkları ana konulardan birisiyukarıdaki meseledir. Sünni kesimi Đmam-ı Ali’yi ve beraberindedüşmanlarını da seviyorlar. Şia ise ancak Đmam-ı Ali’yi seviyor ve onadost olan ashabı da beraberinde seviyorlar. Bu durumda anlaşılmayanbir tarafın kaldığını sanmıyoruz.

6. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Peygamber; mü’minler için kendi öz nefislerinden daha

evladır (insanlar üzerinde, kendilerinden ziyade tasarruf vevilayet sahibidir)… Akraba olanlar da Allah’ın kitabındabirbirlerine diğer mü’minlerden ve Muhacirlerden dahayakındırlar…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Mü’minlere kendi nefislerinden, peygamberden sonra daha

evla olan; Ali’dir (a.s.)!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine sordular ki:“Bu ayet kimin hakkında indi?” Đmam buyurdu ki: “Hüseyin’in

evladı hakkında inmiştir!” O adam bir daha sordu ki: “Canım sanafeda olsun, farzlar hakkında mı daha evladırlar?” Đmam buyurdu ki:

395

Page 396: _kuranda Enis Emir

“Hayır!” Adam dedi ki: “Miras konusunda mı?” Đmam buyurdu ki:“Hayır. Emir sahipliği hakkında onlar bütün mü’minlerin kendinefislerinden daha evladırlar!”

Ayet indiğinde Đmam-ı Hüseyin hazretleri te’vili hakkındaResulullah’a (s.a.v.) sordu, peygamber efendimiz de buyurdu ki:

“Allah’a andolsun ki, bu ayet ile sizden başkalarıkastedilmemiştir. Sizler birbirinize daha yakın olanlarsınız. Ben vefatettikten sonra bana ve makamıma en evla olan senin baban Ali’dir.Ondan sonra kardeşin Hasan ve bu makama en evla olandır. Hasangittiğinde bu makama en evla olan sensin!” Đmam-ı Hüseyin buyurduki: “Ey Resulullah! Ben gittiğimde bu makama kim daha evladır?”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Senden sonra bu makama en evla olanoğlun Ali’dir (Zeynelabidin)! O gittiğinde bu makama en evla olanoğlu Muhammed’tir (Bakır)! Muhammed’in müddeti geçtiğinde onunoğlu Cafer (Sadık) bu makama en evla olandır! Cafer gittiğinde onunoğlu Musa (kazım) bu makama en evla olandır! Musa gittiğinde onunoğlu Ali (Rida) bu makama en evla olandır! Ali gittiğinde onun oğluMuhammed (Cevad) bu makama en evla olandır! Muhammedgittiğinde onun oğlu Ali (Hadi) bu makama en evla olandır! Aligittiğinde onun oğlu Hasan (Askeri) bu makama en evla olandır!Hasan gittiğinde ise gaybet vakti evladının dokuzuncusu ilebaşlayacaktır. Bu imamlar dokuz kişidir ki, hepsi senin sulbündengelecekler! Şanı yüce olan Allah onlara, benim anlayışımı ve ilmimiverdi. Tıynetleri benim tıynetimdendir. Onlarla bana eziyet edentopluma ne oluyor? Allah onlara şefaatimi nail kılmasın!”

Resulullah (s.a.v.) veda haccında şöyle buyurmuştu:“Ey insanlar! Benim, sizin öz nefislerinizden daha evla

(kendilerinden ziyade tasarruf ve vilayet sahibi) olduğumu bilmiyormusunuz?” Hazır olanlar dediler ki: “Evet, biliyoruz ey Resulullah!”Bunun üzerine Resulullah (s.a.v.) Đmam-ı Ali’nin elinden kaldırıpşöyle buyurdu: “Ben kimin nefsinden daha evla isem, bu Ali de okişinin nefsinden daha evladır!”

Evla olmanın buradaki anlamını başka yere saptırmakmantıksızlık olur. Buradaki evla olmanın anlamı; peygamberefendimiz ve Đmam-ı Ali bütün mü’minlere kendi nefislerinden ziyadeonların üzerinde tasarruf ve vilayet sahipleridirler!

396

Page 397: _kuranda Enis Emir

25. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Allah savaşta mü’minlere yetti. Ve Allah Kavi, Aziz

olandır.”Ashabın büyüklerinden Abdullah bin Mes’ud hazretleri bu

ayeti mushafında şöyle okurdu:“Allah savaşta Ali ile mü’minlere yetti. Ve Allah Kavi, Aziz

olandır.”Aynı şekilde Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinden de bir

rivayet gelmiştir. Tarih açısından bu ayetin iniş sebebi şudur:Resulullah (s.a.v.) Medine üzerine gelecek olan düşmanların

şerrinden korunmak için, Selman Farisi hazretlerinin aklına uyarakşehrin etrafına bir hendek açılması için emir verir. Bu savaşın adı dabu Hendek’ten gelir; Hendek savaşı. Müşrikler Medine’yevardıklarında hendekleri geçmediler. Đçlerinde bin savaşçıya bedelolarak bilinen Amru bin Abduvedd ise birkaç adamı ile hendeğin öbürtarafına geçmeyi başarmıştı. Amru Müslümanların toplandıkları yeredoğru durmuş ve mübareze etmek için er isteyerek şöyle diyordu:

“Ey Müslümanlar! Kendi görüşünüze göre savaşta ölenlercennete gidiyormuş. Đçinizden kim oraya gitmek istiyorsa karşımaçıksın ki onu hemen oraya göndereyim!”

Atı ile meydanda gezinip, Müslümanlara hakaretler yağdıranAmru’ya karşı çıkmak için ashaptan hiçbir ses gelmiyordu. Siyret-ulHalebiyye sahibinin naklettiği gibi: “Sanki ashabın başına kuşlarkonmuş gibi donup, sessiz kalmışlardı!” Nitekim karşılarında kiminolduğunu iyi biliyorlardı; bin savaşçıya bedel olan Amru! Durumböyle iken henüz genç yaşta olan Đmam-ı Ali hazretleri ayağa kalkıp,Amru’ya karşı savaşmak için izin istedi. Bazı rivayetlere göre bu izniüç kere istedikten sonra, peygamber efendimiz ona müsaade vermiş;kendi kılıcı olan Zülfikar’ı vermiş ve ammamesini de Ali’nin başınasararak ellerini havaya doğru kaldırıp şöyle buyurdu:

“Ey Rabbim! Bedir savaşında Ubeyde’yi benden aldın, Uhudgününde de Hamza’yı benden aldın. Ey Rabbim! Benim kardeşimAli’yi bana bağışla ki beni, yalnız başıma bırakma. Sen varislerin enhayırlısısın!”

397

Page 398: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali hazretleri meydana çıkınca, Amru onun küçükyaşta olduğunu ve geri dönmesini istedi. Onun yerine amcalarınıngelmesini ondan istedi. Đmam-ı Ali ise onunla savaşmayı ve kanınıakıtmayı istediğini söyleyince Amru hiddetlenip, atından inerekĐmam-ı Ali’ye doğru koştu. Savaşları tutuşunca havaya yükselentozlardan hiçbir şey görünmüyordu. Sonra birden Đmam-ı Ali’nintekbir sesini duyan Resulullah (s.a.v.) kendisi de tekbir getirdi, ashapda hep birden tekbir getirdiler. Đmam-ı Ali, bir rivayete göre Amru’yuikiye bölmüştü, başka bir rivayete göre de; Amru’nun başını kesmiş,elinde olduğu halde peygamber efendimizin huzuruna gelip o başıönüne serdi. Peygamber efendimiz bundan gayet sevinerek şöylebuyurdu:

“Ey Ali! Müjdem olsun ki, eğer senin bu gün yaptığıntartılsaydı, Muhammed ümmetinin tüm amellerinden daha ağırbasardı! Nitekim senin bu amelin ile her müşrikin evine korku ve herMüslüman’ın evine de izzet getirmiştir!”

Başka bir rivayette ise şöyle buyurmuştur:“Ali’nin, Amru’ya karşı savaşı ve onu öldüren darbesi,

ümmetimin kıyamete kadar olacak olan bütün amelinden dahafaziletlidir!”

Amru öldürüldükten sonra müşrikler hezimete uğramıştı.Allah, müşriklerin görmedikleri güçleri de onların üzerine göndermiştiki, neye uğradıklarını bilmemişlerdi. Bütün ahzabı Ali, hezimeteuğratmıştı. Allah, Kavi ve Aziz olandır. Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Allah’ım! Ali’ye öyle bir fazilet ver ki ne ondan öncekiler ne deondan sonrakiler verilmiş olsun!” Bunun üzerine Cebrail (a.s.) indi veelindeki cennet kavununu peygambere verdikten sonra buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah sana selam okur ve buyurur ki: Bu kavun ile Alibin Ebi Talib’e selam ve duamı bildir!” Resulullah (s.a.v.) aldığıkavunu Đmam-ı Ali’nin eline verdiğinde, kavun iki parçaya bölünüpiçinden yeşil bir ipek parçası çıktı. Üzerine şöyle yazılı idi: “Talib veĞalib olandan Ali bin Ebi Talib’e hediyedir!”

Savaş alanında Đmam-ı Ali hazretleri, kendisinin, çok yerdeashabın üstünde olduğunu ispat etmişti. Đmam hazretleri hiçbir zamankorkuya kapılmamış ve her bulunduğu savaşta kahramanlığını en üstbir şekilde göstermiştir. Şanı yüce olan Allah, mücahitlerioturanlardan daha faziletli kılmıştır. Bu alanda Ebu Bekir, Ömer,Osman ve benzerlerinin kahramanlığından bahsetmek mümkündeğildir. Bu, tarihi bir gerçektir. Ebu Bekir ve Ömer, Hayber

398

Page 399: _kuranda Enis Emir

savaşında en muteber rivayetlere göre savaştan geri kaçmışlardır.Osman Uhud savaşında kaçmış ve ancak üç gün sonra ortaya çıkmıştı.Son olarak “Siyret-ul Halebiyye” sahibinin kitabında yazdığınıaktarmak istiyoruz, diyor ki. “Ahzabı kaçıran ve bozguna uğratanALĐ’dir!”

33. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Ey Ehl-i Beyt, Allah muhakkak ki sizden eksikliği (her

türlü pisliği) gidermek ve sizi tertemiz kılmak ister.”

Bu ayeti kerimenin tefsiri hakkında “Sünni” kardeşlerimizinçok sayıda tefsir ve hadis kitaplarında geniş bir şekilde açıklamalaryapılmıştır. Bütün rivayetlerin takriben ortaklaşa naklettikleri haberşudur:

Ayet-i kerime indikten sonra, Resulullah (s.a.v.), Đmam-ı Ali,Fatime, Hasan ve Hüseyin hazretlerini kendi abasının altına alarakşöyle buyurmuş: “Ey Allah’ım! Đşte bunlar benim seçtiklerim veEhl-i Beyt’imdir! Onlardan her türlü pisliği gider ve onlarıtertemiz olarak kıl!”

Başka rivayetlerde peygamber efendimizin dokuz aymüddetince her sabah Fatime anamızın kapısına gelip, şöylebuyurduğunu nakletmişlerdir: “Namaza ey Ehl-i Beyt! Allah’ınrahmeti ve bereketi üzerinize olsun! Ey Ehl-i Beyt! Allahmuhakkak ki sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemizkılmak ister!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, biz Ehl-i Beyt’i herkese üstün kılmıştır.

Bu nasıl olmasın ki, şanı yüce olan Allah kitabında şöyle buyurdu: EyEhl-i Beyt, Allah muhakkak ki sizden her türlü pisliği gidermek

399

Page 400: _kuranda Enis Emir

ve sizi tertemiz kılmak ister!” Allah, bizleri her türlü hayasızlıktantemizlemiştir! Bizler, hak yolunda ve gidişatı üzerindeyiz!”

Ayetin, evinde inmiş olduğu Ümm Seleme anamız şöyleanlatıyor:

“Bu ayet benim evimde indi ve evde yedi kişi vardı: Cebrail,Mikail, Resulullah (s.a.v.) Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin! Ben dekapıda bekliyordum, Resulullah’a (s.a.v.) dedim ki: Ey Resulullah!Ben, Ehl-i Beyt’inden değil miyim? Resulullah bana buyurdu ki: Senbana hayırlısın, sen peygamberin zevcelerindensin! Bana: Sen Ehl-iBeyt’imdensin, demedi!”

Ashaptan olan Ebu Said el-Hudri hazretleri şöyle anlatıyor:“Bu ayet beş şahıs hakkında indi: Resulullah (s.a.v.), Ali,

Fatime, Hasan ve Hüseyin hakkında!”Çok sayıda muteber Sünni alimleri Ehl-i Beyt’in sadece bu beş

mübarek şahıslardan ibaret olduğunu kitaplarında, güzel ve sahih birşekilde nakletmişlerdir. Bunlardan bazıları şunlardır:

1- Müslim “Sahih” kitabında.2- Tirmizi “Sahih” kitabında.3- Ebu Davud “Müsned” kitabında.4- Sahih sahibi Nesei “Hasais” kitabında.5- Hanbelî mezhebinin imamı Ahmed bin Hanbel “Müsned”

kitabında.6- Hakim en-Nişaburi “Müstedrek” kitabında.7- Tabarani “Kebir” ve “Evsat” mu’cemlerinde.8- Beyhaki “Sünen” kitabında.9- Đbn Asakir “Tarih-i Damaşk” kitabında.10- Đbn-i Cerir et-Tabari “Cami-ul Beyan” tefsirinde.11- Suyuti “Dürrel Mensur” tefsirinde.Ve kısa olarak şunlar; Bezzar, Ebu Ya’la, Đbn-i Hacer, Tahavi,

Đbn Ebi Şeybe, Đbn-ül Esir, Muhib et-Tabari, Đbn Marduveyh, Hatibel-Bağdadi, Đbn Ebi Hatim, Đbn Munzir, Ebu Nu’aym el-Đsfahani, EbulHayr el-Kazvini, Muttaki el-Hindi, Heysemi, Fahrettin-i Razi,Zamahşeri ve daha niceleri…

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri, Ehl-i Beyt’in esasdeğerini şöyle anlatmış:

“Ey insanlar! Peygamberinizin Ehl-i Beyt’ini Allah, kerametiile şereflendirdi, hidayeti ile izzetli kıldı ve dinine onları seçti. Onları,ilmi ile herkesten üstün kıldı ve ilmini de onlarda makam kıldı. Gaybilmini de onlara açtı. Kendileri dininin direkleri; kendisine şahit

400

Page 401: _kuranda Enis Emir

olanları, yeryüzünün dengeleri ve O’nun emri ile kaim olanlardır.Kendilerini yarattıklarını yaratmadan önce arşının sağında kılmıştı.Kendileri O’nun ilminin seçtikleri; ihtiyar ettikleri ve rızası ileseçtikleridir. Kendilerini kullarına ilim noktası olarak kıldı ve O’nadoğru yol gösterenler olarak edindi. Kendileri dine ve hakka daveteden imamlardır. Kendileri dine, hakka davet edenler ve hak ilehükmedenlerdir. Kendileri yıldızlar gibi olup, takip edilmesi gerekenyoldurlar. Kendileri tertemiz kılınmış zürriyet ve orta yolunimamlarıdırlar. Kendileri, en yakin olan sırat, en doğru olan yol,seçilmiş olanların ziyneti, enbiyaların varisleri, birbirine bağlı olarakgelen zürriyet, mü’minlere koruyucu olan mağara, hidayete erenleringöz nuru ve kendilerine sığınanlara bir koruma olanlardır. Kendilerineteslim olanlara da eman yeridir onlar. Kendileri, onlara bağlananlarakurtuluştur. Onlara bağlanan kurtulur ve onlara düşman olan ise helakolur. Kendilerine tutunanlar şüphesiz olarak kurtulmuşlardır.Kendilerinden başkalarına tutunanlar da şüphesiz olarak dindençıkmışlardır. Kendileri, insanların onunla müptela kılındıklarıkapıdırlar, kim o kapıdan içeri geçerse kurtulur ve kim onu inkârederse düşüp yok olur. Kendileri, selamet yurdu gibidirler, içine girenselamet ve imana geçmiştir. Kendileri, terk ettiklerine huccetolanlardır. Kendileri, Allah’a davet eder, O’nun emri ile amel eder,O’nun kitabı ile hükmeder ve O’nun ayetleri ile irşat ederler. Onlarapeygamberlik inmiştir. Onların huzurlarına melekler indiler ve Ruh-ulEmin olan Cebrail de onlara O’ndan üstünlük ve rahmet ile inmişti.Ve onlara önceleri hiç kimseye verilmeyeni verdi. Allah’a şükür ki,onlar da herkesin iltimas edeceği ve ihtiyaç duyacağı delalettenkurtuluş yolu olan nur ilmi vardır. Ancak karanlıklara girenler o nurile kurtulabilirler. Kendileri, en güzel budak, mübarek olan ağaç, ilminmadeni, hilmin iltihak ettiği yer, risaletin indiği mahal ve meleklerininip çıktığı evdir. Kendileri rahmet ve bereketin Ehl-i Beyt’idir. Allah,onlardan her türlü pisliği giderip, onları tertemiz bir halde kılmıştır!”

Đmam-ı Hasan el-Mücteba hazretleri buyurdu ki:“Ey insanlar! Beni tanıyan tanır ve beni tanımayana ise ben;

Ali’nin oğlu Hasan’ım! Ben, beşir ve nezirin (s.a.v.) oğluyum! Ben,Allah’ın izni ile O’na davet edenin oğluyum! Ben, aydınlık ve nursaçan kandilin oğluyum! Ben, o Ehl-i Beyt’tenim ki Allah, onlardanher türlü pisliği gidermiş tertemiz bir halde kılmıştır!”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri, Kerbelâ’dan sonraYezid’in huzuruna Şam’a alındığında, mescidin içinde hazır olan biri

401

Page 402: _kuranda Enis Emir

ona ve Ehl-i Beyt’ine hakaret ettiğinde, imam hazretleri o kişiyehitaben buyurdu ki: “Ahzab suresindeki: ‘Ey Ehl-i Beyt, Allahmuhakkak ki sizden her türlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz birhalde kılmak ister’ ayetini okumadın mı?” Şam’lı dedi ki: “Onlar sizmisiniz?” Đmam buyurdu ki: “Evet, biziz!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Biz, Ehl-i Beyt’i şanı yüce olan Allah tertemiz kılmıştır. Biziz

Ehl-i Beyt, nübüvvetin şeceresinden, risaletin indiği yer olup,meleklerin inip çıktığı rahmet eviyiz! Bizler, ilmin madeniyiz!”

Ayet-i kerimenin açık hükmüne göre Ehl-i Beyt imamlarıAllah’ın isteği üzerine her türlü pislikten; şirkten, iki yüzlülükten,günahlardan, yalandan, iftiradan… tertemiz kılınmışlardır. Bu özelliğeashaptan sadece Selman hazretleri dahildir. Hendek savaşındapeygamber efendimiz onun hakkında şöyle buyurmuştu: “Selman,bizden, Ehl-i Beyt’tendir!” Geri kalan bütün ashap her türlü maddi vemanevi pisliğe maruzdurlar. Durum bu kadar açık ve seçik olduğuhalde Đmam-ı Ali’nin esas imam ve halife olduğundan şüpheyedüşmek gafletin en kötüsüdür. Peygamber efendimiz gerekeni vedahaccında ikmal etmişti. Ümmetine ancak tertemiz olan Kur’an-ıKerim’i ve Ehl-i Beyt’ini vasiyet etmişti. Orada başkalarınınzikredildiğine dair hiçbir rivayet yoktur! Bu ilahi isteğin karşısındadurmak ancak şeytanın işi olabilir.

56. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz Allah ve melekleri peygamberi överler. Ey iman

edenler, siz de onu övün ve onun için salâvat dileyin.”

Ashaptan biri Resulullah’a (s.a.v.) dedi ki:“Ey Resulullah! Sana selamın nasıl olacağını bildik, lakin sana

nasıl salâvat getireceğimizi bilmiyoruz?” Resulullah (s.a.v.) buyurduki: “Deyiniz ki: Ey Allah’ım! Đbrahim’e ve Ehl-i Beyt’ine salâvatkıldığın gibi Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine de salâvatını kıl. Sen,övülmeye layık ve yücesin. Ey Allah’ım! Đbrahim’i ve Ehl-i Beyt’ini

402

Page 403: _kuranda Enis Emir

kutlu kıldığın gibi, Muhammed ve Ehl-i Beyt’ini de kutlu kıl. Sen,övülmeye layık ve yücesin!”

Bir gün Resulullah (s.a.v.) mü’minlerin emiri Đmam-ı Alihazretlerine buyurdu ki:

“Sana bir müjde vereyim mi?” Đmam hazretleri dedi ki:“Anam-babam sana feda olsun evet, sen daima hayırı müjdeetmişsindir!” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Biraz önce Cebrailacayip şeyleri bana haber etti!” Đmam hazretleri dedi ki: “Sana neyihaber etti ey Resulullah?” Resulullah buyurdu ki: “Bana haber verdiki: Ümmetimden bir kişi bana salâvat getirip arkasından da Ehl-iBeyt’ime de salâvat getirirse, gökyüzünün bütün kapıları ona açılır!Kendisi suçlu (günahlı) olsa da melekler salâvatını karşılık yetmişkere salâvat getirirler ki, ağacın yaprakları yere döküldüğü gibi okişinin günahları da ondan dökülüp uzaklaşır. Ve şanı yüce olan Allahbuyuracak ki: Ey kulum! Đstediğini söyle, sana saadetler dilerim! Eymeleklerim! Sizler, bu kuluma yetmiş kere salâvat getirdiniz. Ben iseona yedi yüz kere salâvat kıldım!” Resulullah sözlerine şöyle devambuyurdu: “O kişi bana salâvattan sonra Ehl-i Beyt’ime salâvatgetirmezse, kendisinin ve gökyüzünün arasına yetmiş hicap vurulur veşanı yüce olan Allah ona hitaben şöyle buyurur: Ne isteğini söyle nede saadetli ol! Ey meleklerim! Bu kişinin duasının kabullenmesi içinbana iletmeyin ta ki peygambere ve Ehl-i Beyt’ine de salâvat getirenekadar!” Resulullah devam buyurdu ki: “Onun duası, beni ve Ehl-iBeyt’imi salâvatında bağlayana kadar mahcup kalır!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salâvat getirilmedikçe dualar

gökyüzünü asla yükselmez!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Bana kesik olarak salâvat getirmeyin!” Ashaptan biri sordu

ki: “Ey Resulullah! Kesik salâvat nasıl olur?” Resulullah buyurdu ki:“Bana salâvat getirip Ehl-i Beyt’imi unutursanız işte bu, kesik salâvatolur!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Cuma gününün en faziletli ameli; Muhammed’e ve Ehl-i

Beyt’ine salâvat getirmektir!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Ey iman edenler! Muhammed’e ve Ehl-i Beyt’ine salâvat

getiriniz ve vilayet emrini de Ali’ye teslim ediniz!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerine sordular ki:

403

Page 404: _kuranda Enis Emir

“Peygambere salâvat nasıl olur?” Đmam buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.) vefat ettikten sonra onun cenazesini mü’minlerinemiri Đmam-ı Ali yıkadı, tekfin edip evin içine yatırdıktan sonraiçeriye on kişi aldı. Hepsi peygamberin cenazesi etrafında yer aldılarve mü’minlerin emiri ortalarında durup, onlara hitaben buyurdu ki: Eyiman edenler! Şüphesiz Allah ve melekleri peygambere salât ederler,siz de ona salât edin ve onun için selamet dileyin. O on kişi aynısınıtekrar ederek cenaze namazlarını kılmışlardı. Bütün Medine halkı buminval üzerine, peygamber efendimizin cenaze namazını kıldılar!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.) vefat ettikten sonra melekler, Muhacir ve

Ansar fevc fevc ona salât getirdiler. Mü’minlerin emiri Ali de (a.s.)şöyle buyurdu: Resulullah (s.a.v.) sıhhati ve hayatında iken şöylebuyurduğunu duydum: Salâvat ayeti, Allah’ın beni vefat ettiktensonrası için inmiştir!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Daha hiç kimse namaz kılmadan yedi sene önce, melekler

bana ve Ali’ye salâvat getirdiler!”Her Müslüman’ın namazında peygamber efendimize ve Ehl-i

Beyt’ine salâvat ve selam getirdiğini unutmayalım. Bu yüce makamaashaptan hiçbiri sahip değildir. Onların kıyamete kadar her namazdaanılmaları düşünenler için yeterli bir fazilettir.

57.-58. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki Allah’ı ve Resulünü incitenlere Allah dünya

ve ahrette de lanet etmiştir. Ve onlar için horlayıcı bir azaphazırlamıştır. Mü’min erkekleri ve mü’min kadınlarıyapmadıkları bir şeyle incitenler, doğrusu bir iftirayı ve apaçıkbir günahı yüklenmişlerdir.”

404

Page 405: _kuranda Enis Emir

Resulullah (s.a.v.) saçını tutarak şöyle buyurdu:“Ey Ali! Senin bir saçını eziyet eden beni eziyet etmiştir! Beni

eziyet eden de şüphesiz olarak Allah’ı eziyet etmiştir. Allah’ı eziyetedene de Allah’ın laneti olsun!”

Đmam-ı Hasan el-Askeri hazretleri buyurdu ki:Resulullah (s.a.v.) Müslüman ordusunu bir sefere yollamıştı.

Vardıkları yerde savaşa girip elde ettikleri ganimetlerden bir cariyeyi,Đmam-ı Ali kendisine ayırdı. Bu durum askerin içinde bulunan bazıashabın zoruna gitti. Medine’ye geri döndüklerinde, ashaptan olanBüreyde dedi ki: “Ey Resulullah! Ebu Talib’in oğlu Ali’nin neleryaptığını görmez misin? Kendisine askerlerden hariç kendisine bircariye ayırmıştır!” Resulullah (s.a.v.) yüzünü Büreyde’den çevirince,Büreyde aynı şikâyeti bir daha tekrar eder. Resulullah bunun üzerineönceleri hiç üzerinde görülmeyen bir gazap ile Büreyde’ye hitabenbuyurur ki: “Ey Büreyde! Bu gün Resulullah’ı eziyet ettin! Şanı yüceolan Allah’ın şu buyruğunu hiç duymadın mı? Muhakkak ki Allah’ıve Resulü’nü incitenlere Allah dünya ve ahrette lanet etmiştir. Veonlar için horlayıcı bir azap hazırlanmıştır. Mü’min erkekleri vemü’min kadınları yapmadıkları bir şeyle incitenler, doğrusu biriftirayı ve apaçık bir günahı yüklenmişlerdir!” Büreyde dedi ki:“Eziyetim ile seni kastettiğimi bilmiyorum!” Resulullah buyurdu ki:“Ey Büreyde! Sadece benim nefsime yönelik yapılan eziyetlerin mibeni eziyet edeceğini sanıyorsun? Ali’nin benden, benim de Ali’denolduğumu; Ali’yi eziyet edenin beni eziyet ettiğini ve beni eziyetedenin şüphesiz olarak Allah’ı eziyet ettiğini bilmiyor musun? VeAllah’ı eziyet edenin, Allah tarafından cehennemin ateşinde elim birazap ile eziyet görmesinin hak ile olacağını bilmiyor musun? EyBüreyde! Sen mi daha iyi bilirsin, yoksa Allah mı? Sen mi daha iyibilirsin yoksa Levh-i mahfuzu okuyanlar mı? Sen mi daha iyi bilirsinyoksa rahimlere görevlendirilmiş melek mi?” Büreyde dedi ki: “Yok,ben değil onlar daha iyi bilirler!” Resulullah buyurdu ki: “EyBüreyde! Sen mi daha iyi bilirsin yoksa Ali bin Ebi Talib’in üzerindegörevli olan melekler mi?” Büreyde dedi ki: “Ali bin Ebi Talib’inüzerine görevlendirilmiş melekler daha iyi bilirler!” Resulullahbuyurdu ki: “O zaman, Ali’nin yaptığından dolayı onu hatalı ve suçlugörüp, onu kötülemeye çalışırsın? Bu Cebrail, Ali’nin üzerine görevlimeleklerden bana haber etti ki, kendileri Ali’nin doğumundan bu anakadar ondan hiçbir hata görmediler! Bu rahimlere görevlendirilmişmelekler de bana haber ettiler ki, Ali daha anasının karnında iken

405

Page 406: _kuranda Enis Emir

hiçbir günahı olmayacağı hükmü vardı! Đşte mi’raca çıktığımda levh-imahfuzun ehli bana şöyle dediler: Ali, her türlü hata ve zillettenkorunmuştur! Ey Büreyde! Sen, nasıl olur da Ali’yi suçlarsın ki,alemlerin Rabbi ve O’na en yakın olan melekler de Ali’yi tasvipetmişlerdir! Ey Büreyde! Ali’ye karşı kötü davranmaktan sakın!Nitekim kendisi, mü’minlerin emiri, Salih olanların efendisi,Müslümanların en kahraman savaşçısı, elleri ve ayakları pak olanlarınönderi ve cennet ve cehennem arasını bölendir. Cennete: ‘Al, busenen’ diyecek ve cehenneme de: ‘Al, bu senin’ diyecek! Ey Büreyde!Ali’nin Müslümanların üzerindeki hakkını bilmiyor musun? Sakın onakarşı çıkmayın, sakın ona karşı inatlaşmayın ve sakın onun çizmişolduğu çizgiyi aşmayın! Şanı yüce olan Allah’ın katında Ali’ninmertebesi o kadar yüksektir ki, sizler bunu bilemezsiniz! Sizden okadar uzaktır ki, sizlere ondan haber edeyim mi?” Hazır olan ashapBüreyde ile beraber dediler ki: “Evet, ey Resulullah, bildir!”Resulullah buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah kıyamet gününde birtopluluğu hesaba çağırdığında onların hataları terazinin bir tarafınıdolduracaktır. Onlara buyuracak ki: Bunlar hep hatalarınızdır, iyiamelleriniz nerede kaldı? Aksi takdirde helak oldunuz! Onlardiyecekler ki: Ey Rabbimiz! Bizim iyi amellerimizi bilmiyoruz! Ozaman şanı yüce olan Allah’ın katından şöyle bir nida gelecek: Sizlerkendi nefislerinizin iyi işlerini bilmiyorsunuz, ben ise onları biliyor vesizlere iyiliklerinizi mükâfat olarak kılıyorum! Bunun üzerineterazinin öbür tarafına bir bez parçası konur ki, yer ve gökyüzüarasındaki hatalarının ağırlığına daha da ağır basar! O toplumuniçindekilere denir ki: Elinle, babanın, ananın, kardeşlerinin,seçkinlerinin, akrabalarının, arkadaşlarının ve sana iyiliktebulunanların elinden tutup, onları cennete götür! Bunu gören mahşerehli diyecekler ki: Ey Rabbimiz! Bu topluluğun hatalarını bildik lakiniyi işlerini bilemedik. Acaba iyi işleri nedir bunların? Şanı yüce olanAllah buyuracak ki: Ey kullarım! Bu toplumun içinde öyle insanlarvar ki, birinin borcunu öbürü ödemek istediğinde alacaklının yanınagidip şöyle derdi: Al bu borcu öde, Ali bin Ebi Talib’e olanmuhabbetinden dolayı seni seviyorum! Alacaklı olan da borcugetirene şöyle cevap verirdi: Ben de Ali bin Ebi Talib’e olanmuhabbetinden dolayı senin getirdiğin borcu sana terk ettim vemalımdan istediğini sana vermeye hazırım! Đşte şanı yüce olan Allahda yaptıklarını mükâfatlandırıp onları kutladı ve bu iyi işlerinisahifelerine ve terazilerine işledi. Kendilerine ve ana-babalarına

406

Page 407: _kuranda Enis Emir

cenneti de vacip kıldı! Ey Büreyde! Cehennemin ateşine, Ali bin EbiTalib’e buğzlarından dolayı gireceklerin sayısı; cemrede (Hac’daşeytanın taşlanmasında) atılan taşların sayısından daha fazladır! Sakınsen, onlardan olma!”

Bu hadis muhtasar olarak muteber olan şu Sünni kitaplarındavardır: Sahih-i Buhari; Sahih-i Tirmizi; Müsned-i Ahmed bin Hanbel,Ebu Nu’aym’in Hilyesi ve daha çok muteber Sünni kardeşlerimizinkitaplarında zikredilmiştir.

Đslam tarihi incelendiğinde Ehl-i Beyt’e yönelik yapılanzulümlerin ve eziyetlerin bir kitap oluşturacak kadar fazla olduklarısabit olur. Peygamber efendimiz, ümmetine o kadar vasiyet ettiğiEhl-i Beyt’ine eziyet edenlerin kimler oldukları hakkında ancak az birkesim açıklama yapmaktadır. Bunların Allah’ın indirmiş olduğuKur’an’da lanetlendiklerini bildikleri halde büyük bir kesim o kişileriörtbas etmeye çalışmaktadır. Ayette belli olduğu gibi Allah’ı veResulü’nü eziyet edenler, dünya ve ahrette lanetlenecektir. Dünyadakilanetleri, Salih kulların onları her namazında lanetlemesi ilegerçekleşiyor ve ahrette de onlara elim bir azap vardır.

Taberi ve Đbn-ül Esir’in tarihlerinde naklettikleri gibi, MuaviyeŞam’da hakim olduğunda, mimberlerin üzerinden Đmam-ı Ali’ninsövülmesine emir vermişti. Đmam-ı Ali’ye bütün Müslümanlarındiyarlarında lanet edilmesi sünnet haline getirilmişti. Tabii ki buşeytani emre karşı çıkanlar olmuştu. Onlardan birisi ashabın ilerigelenlerinden, zahid ve abid olan Hucr bin Udey hazretleriydi. Bu zat,Đmam-ı Ali’nin Kufe’de mimberlerin üzerinde lanetlenmesine karşıçıktığından, tutuklanmış ve Şam’a Muaviye’nin huzurunagönderilmişti. Yolda giderlerken, Muaviye’nin emri üzerine Şam’ayakın bir yerde başları kesilmişti. Hucr ve arkadaşlarına Đmam-ıAli’ye lanet etmeleri ile kurtulabilecekleri ifade edilmiş, Hucr vearkadaşlarından bir kısmı buna rıza göstermeyince, namaz kıldıktansonra başları kesilmişti. Muaviye gibi bir fasıkın, Sünnikardeşlerimizin camiasında sevgi ile anılmasının hangi mantığadayandığının takdirini siz, sayın okuyucularımızın yüksek anlayışınabırakıyoruz. Allah’ın ayetindeki tehdit bellidir. Mü’minlere eziyetedenlerin Allah’ın lanetine dünya ve ahrette maruz kalacaklarınıunutmayalım. Muaviye gibi bir fasıkın başa gelebilmesi için zeminihazırlayanları düşünelim. Onlar olmasaydı Muaviye gibilerinin Đslambeldelerinde adı bile geçmezdi. Fakat Ehl-i Beyt’in hakkını işgaledenler Muaviye’den önce davranmışlar ve Muaviye gibilerine bu

407

Page 408: _kuranda Enis Emir

zemini hazırlamışlardı. Ehl-i Beyt’in makamı olan imamlık vehalifeliği haksız ve layık olmadan işgal edenleri Allah’a şikâyetediyoruz. Onların Đslam’ı bozması ile Müslümanların haline neolduğunu görmekteyiz. Hepsi fırka fırka olmuş ve birbirine düşmankesilmiştir. Kendi aralarında akıttıkları kanlar, esas düşmanlarıkarşısında akıttıkları kanlardan daha çoktur! Bunun tek sebebi;Allah’ın ve Resulü’nün emrine göre hareket etmediklerindenkaynaklanmaktadır. Allah ve peygamberi, Ehl-i Beyt’in haklarını işgaledenleri ve onlara yardakçılık edenlere karşı düşman olmuşlardır.Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Ey Allah’ım! Ali’nin vilayetinikabul edip yardımcı olana sen yardımcı ol ve onun vilayetiniinkâr edip düşman olana sen düşman ol!” Đmam-ı Ali’nin vilayetiniilk işgal edenleri Müslümanların büyük bir kısmının göklere kadaryüceltip, sevdiklerini hatırlayalım!

66.-68. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O gün, yüzleri ateşte çevrilirken; ne olurdu keşke Allah’a

itaat etseydik, peygambere de itaat etseydik, derler. Ve dediler ki:Rabbimiz, biz büyüklerimize ve yöneticilerimize itaat etmiştik.Onlar da bizi yoldan saptırdılar. Rabbimiz, onlara azaptan iki katver. Ve onları büyük bir lanetle, lanetle.”

Ali bin Đbrahim tefsirinde diyor ki:“Keşke Allah’a ve peygambere de itaat etseydik, diyenler;

Ehl-i Beyt’in hakkını gasp edenlerdir. Yani, diyecekler ki: KeşkeAllah’ın ve peygamberinin emrettiği gibi mü’minlerin emiri Ali’yeitaat etseydik. Ve diyecekler ki; biz, birincisine ve ikincisine ve dahasonra da Ehl-i Beyt’e zulmeden yöneticilerimize itaat ettik. Onlar dabizi, cennetin yolu olan mü’minlerin emiri Ali’nin yolundansaptırdılar. Ve diyecekler ki: Rabbimiz, bu saptırmalarına karşılık,

408

Page 409: _kuranda Enis Emir

onlara (birincisine, ikincisine ve onların yolu üzerindeki olanlara)azaptan iki kat ver. Ve onları büyük bir lanetle, lanetle!”

Đman edenler sadece baştakilerin sözüne kanarak itaat etmeleridoğru olmaz. Bu, tabii ki şimdiki seçim yoluyla gelen baştakilerdeğildir. Bunlar daha önceleri din temsilcileri olarak başa gelenlerdir.Nitekim onlar bu ümmeti yoldan çıkardılar. Din ile onları şaşırttılar.Hâlbuki din insanların iyiliği ve sosyal ilişkilerini düzeltmek içingelmiştir. Rivayetteki birinci ve ikincinin kimliği hakkında önceleri deaçıklama yapmıştık. Birincisi Ebu Bekir, ikincisi ise Ömer’dir!

69. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iman edenler, Musa’ya eziyet vermiş olanlar gibi

olmayın. Nitekim Allah, onu söyledikleri şeylerden uzak tutmuştu.Ve o, Allah katında değerli idi.”

Ehl-i Beyt imamlarından gelen rivayetler şöyledir:“Ey iman edenler, Resulullah’a, Ali’ye ve geri kalan Ehl-i

Beyt imamlarına Musa’ya eziyet vermiş oldukları gibi eziyet etmeyin!Nitekim Allah, ona söyledikleri şeylerden uzak tutmuştu. Ve o, Allahkatında değerli idi!”

Açıklama: Musa’nın (a.s.) kavmi ona halifesi hakkında eziyetetmişlerdi. Ey iman edenler, siz de Musa’nın kavmi gibi Resulullah’ın(s.a.v.) sizlere gösterdiği halifesi Ali hakkında ona eziyet etmeyin!Ben-i Đsrail Musa’dan sonra kendi akıllarınca hareket etmekistemişlerdi, bu ümmet de aynı şeyi yapmıştır. Peygamber efendimizinvefatından sonra vasiyet edilen Đmam-ı Ali ve geri kalan Ehl-i Beytimamları terk edilmiş ve onlara itaat edilmemişti.

71. Ayetin te’vili ve tefsiri:

409

Page 410: _kuranda Enis Emir

“… Kim, Allah ve Resulü’ne itaat ederse; gerçekten büyükbir kurtuluşla kurtulmuştur.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kim, Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamlarının vilayetine

tutunursa şüphesiz olarak Allah ve Resulü’ne itaat etmiş ve gerçektenbüyük bir kurtuluşla kurtulmuştur!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ali’ye itaat eden bana itaat etmiştir. Bana itaat eden de

şüphesiz olarak Allah’a itaat etmiştir!”

72. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Gerçekten biz emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara

sunduk da onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Ve korkuptitrediler. Onu insan yüklendi. Doğrusu insan, pek zalim ve pekcahil oldu.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayette geçen emanetten maksat; mü’minlerin emiri Ali’nin

(a.s.) vilayetidir. Đnsanlar onda vefalı olmayıp, kendi nefislerinezulmetmiş ve cahil olmuşlardır!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Mi’raca çıktığımda, Rabbimin katına yakın olduğum anda

O’nu gözüm ile değil kalbim ile gördüm de ezan ve ikamet seslerikulağıma geldi. Münadinin şöyle nida ettiğini işittim: Ey meleklerim,ey yeryüzünde ve göklerde sakin olanlar, ey arşımı taşıyanlar! Şahitolunuz ki ben, tek ve hiçbir ortağı olmayan Đlah’ım! O’nu duyanlarınhepsi dediler ki: Evet, şahit olduk ve ikrar ettik! Nida bir daha geldiki: Ey meleklerim, ey gök ve yeryüzünde sakin olanlar, ey arşımıtaşıyanlar, şahit olunuz ki; Muhammed benim kulum ve Resul’ümdür!Nidayı işitenlerin hepsi dedi ki: Şahit olduk ve ikrar verdik! Nida birdaha geldi ki: Ey meleklerim, ey gök ve yeryüzü sakinleri, ey arşımıtaşıyanlar; şahit olunuz ki; Ali benim ve Resul’ümün velisi ve

410

Page 411: _kuranda Enis Emir

Resul’ümden sonra da bütün mü’minlerin velisidir! Hepsi dediler ki:Şahit olduk ve ikrar ettik!

Allah’ın yardımı ile sure burada bitti. Allah’ın daim salâtı veselamı peygamberimiz, efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

411

Page 412: _kuranda Enis Emir

Sebe’ Suresi

18. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlarla mübarek kıldığımız kasabalar arasında,

görünebilen kasabalar var ettik. Ve orada gezilecek belirli yerleryaptık. Orada geceleri ve gündüzleri emniyet içerisinde geziniz.”

Mehdi (aleyhi salâtu vesselam) hazretleri şiasına mektupla buayet hakkında şöyle yazmıştı:

“Allah’a andolsun ki, mübarek kılınan kasabalar; biz Ehl-iBeyt’iz! Görünebilen kasabalar ise; sizler, bizim şiamızdır!”

Hasan-ul Basri bir gün Đmam-ı Muhammed el-Bakırhazretlerinin huzuruna geldiğinde, imam hazretleri ona buyurdu ki:“Bana malum olduğuna göre sen, Kur’an’ın ayetlerini manasındanuzak bir şekilde tefsir ediyormuşsun! Eğer bunu gerçekten yapıyorsanhelak oldun ve sana uyanları da helak ettin!” Hasan-ul Basri dedi ki:“Anam-babam sana feda olsun, bu hangi ayetlerin tefsiridir?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah’ın şu kavli: Onlarlamübarek kıldığımız kasabalar arasında, görünebilen kasabalarvar ettik. Ve orada gezilecek belirli yerler yaptık. Orada gecelerive gündüzleri emniyet içerisinde geziniz. Sana yazıklar olsun eyHasan! Bunu nasıl Mekke ve Medine arası olarak tefsir edersin ki,Medine ve Mekke arasında yolculuk edenlerin malları çalınıyor vebazılarının da hayatına son veriliyor?” Đmam hazretleri birazbekledikten sonra eli ile göğsüne işaret ederek buyurdu ki: “Allah’ınmübarek kıldığı kasabalar bizleriz!” Hasan el-Basri dedi ki: “Canımsana feda olsun, Allah’ın kitabında kasabaların ricaller (adamlar)olduğunu buldun mu?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Evet, buldum!Şanı yüce olan Allah’ın şu kavlinde buldum: Nice kasabalar var kiRablerinin ve O’nun peygamberinin emirlerine karşı gelmiştir deonları, çetin bir surette hesaba çekmişizdir ve onları helak ederekazaplandırmışızdır (Talak Suresi: 8). Ey Hasan! Bu kasabalardaAllah’a karşı çıkanlar duvarlar mıdır, evler midir, yoksa onun içinde

412

Page 413: _kuranda Enis Emir

bulunan ricaller midir?” Hasan dedi ki: “Canım sana feda olsun, banadaha da örnekler ver!” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Yusuf suresindeşanı yüce olan Allah’ın kavli: Đçinde bulunduğumuz kasabaya dasor, beraber geldiğimiz kervana da ve şüphe yok ki doğrusöylemekteyiz. Sorulması istenen kasaba mı, kervan mı, yoksa oradabulunan ricaller mi?” Hasan dedi ki: “Canım sana feda olsun, banagörünebilen kasabalardan haber ver.” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Onlar bizim şiamızın bilginleridir ve orada geceleri ve gündüzleriemniyet içerisinde geziniz! Yani: Ancak Ehl-i Beyt imamlarınınşiasından alim olanların bulundukları yerlerde Müslümanlar emniyetiçerisinde bulunabilirler.

Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde ricallerin adı rumuz olarakverilmişti. Tıpkı Resulullah’ın (s.a.v.) Ehl-i Beyti’ni Nuh’un (a.s.)gemisine ve Ben-i Đsrail’in hıtta kapısına benzetmesi gibidir. Bundançıkarılması gereken anlam ise gayet açıktır; kim, ihtilaflardan veinhiraflardan kurtulmak istiyorsa, peygamberden sonra onun Ehl-iBeyt imamlarına tutunması gerekmektedir. Yoksa hadiste verilmişolduğu gibi peygamber efendimizden sonra herhangi bir su tufanıolacak değildir. Burada kastedilen tufan fikir açısından çıkacak olanihtilaflar ve inhiraflardır. Ve bunların içinden kurtulabilmenin tekçaresi Ehl-i Beyt imamlarına bağlanmaktır.

20. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki, Đblis, onlar hakkındaki zannını doğru

çıkarmış ve mü’minlerden bir topluluk hariç ona tabiolmuşlardır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.) Ğadir-u Humm yerinde, mü’minlerin emiri

Đmam-ı Ali’nin kolundan kaldırıp: ‘Ben kimin üzerinde vilayet vetasarruf sahibi isem bu Ali de onun üzerinde vilayet ve tasarrufsahibidir’ diye buyurduğunda; Đblis (Allah’ın laneti üzerine olsun),askerleri ile beraber orada bulunuyordu. Askerleri ona dediler ki:Andolsun ki sen, bizlere öyle bir haber vermemiştin! Sen, bizlere bu(Resulullah) vefat ettiğinde ashabının bu emri (halifeliği) yerine

413

Page 414: _kuranda Enis Emir

getirmeyeceklerini (Ali’ye vermeyeceklerini) ve onun elinden alıp, herbiri sırayla bu yeri işgal edeceklerini bildirmiştin! Đblis onlara dedi ki:Dağılın, bunun (Resulullah’ın) ashabı, onun vermiş olduğu emri(halifeliği) yerine getirmeyeceklerine dair bana kesin söz verdiler!Đblisin bu kavli şanı yüce olan Allah’ın şu ayetinde sabittir: Andolsunki Đblis, onlar (ashabın bazıları) hakkındaki zannını doğruçıkarmış ve mü’minlerden bir topluluk hariç ona tabiolmuşlardır. Đblise uymayan mü’min topluluk; mü’minlerin emiriAli’nin şiasıdır!”

Peygamber efendimizin vefatından sonra ashabın bazılarıkendileri arasında anlaştıkları gibi Đmam-ı Ali hazretlerini halifeliktenuzaklaştırmışlar ve kendileri birbiri ardından halifeliğe geçmişlerdi.Bunu gören Đblis de askerlerine hitaben şöyle dedi: “Ey kavmim!Sevinip coşunuz ki, bundan böyle hak olan imam zuhur edene kadarasla Allah’a itaat edilmez!” Yani: Hak olan halife Đmam-ı Ali, Mehdi(a.s.) zamanında zuhur edene kadar, batıl olan imamların hükümleriile bu ümmet idare edilecektir. O zamana dek gerektiği gibi Allah’aitaat edilmeyecek.

23. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O’nun katında, kendisine izin verdiğinden başkası şefaat

edemez…”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde hiçbir peygambere şefaat izni verilmeden

önce ilk olarak peygamber efendimiz Muhammed’e (s.a.v.)verilecektir. Çünkü kendisine dünyada da şefaat izni verilmişti. Şefaatizni ilk önce Resulullah’a (s.a.v.), sonra mü’minlerin emiri Ali’ye,sonra geri kalan Ehl-i Beyt imamlarına ve daha sonra peygamberlereverilecektir!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Senin hakkını benden sonra inkâr edip, tekzip

edenlere Allah, şefaatimi nail kılmasın!”

414

Page 415: _kuranda Enis Emir

Kim, Resulullah’tan (s.a.v.) şefaat bekliyorsa ilk olarak Ehl-iBeyt imamlarına itaatte bulunması gerekmektedir. Aksi takdirde birşefaat beklemek nafiledir.

46. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Ben, size ancak Allah için ikişer ikişer ve teker

teker kalmanızı, sonra arkadaşınızda bir delilik olmadığını iyicedüşünmenizi öğütlerim. O, ancak şiddetli bir azabın öncesindesizin için bur uyarıcıdır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.) Ğadir-u Humm gününde Đmam-ı Ali’yi

ümmetine halife olarak tayin ettiğinde ashabından bazıları kendiaralarında dediler ki: Muhammed her gün yeni bir emir için bizleriçağırmakta ve Ehl-i Beyt’ini bizim boyunlarımıza hakim kılmakistemektedir! Resulullah (s.a.v.) ise onlara öğüt olarak Đmam-ı Ali’ninvilayetini tavsiye etmişti. Allah için ikişer ikişer kalmak; Resulullah’a(s.a.v.) ve Ali’ye itaat etmektir, teker teker kalmak ise, onlardan sonragelecek imamlara itaat etmektir!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın bu ayetteki öğüdü; mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.)

vilayetidir!”Ashabın içinden bazıları peygamber efendimizin Ehl-i

Beyt’ine özel ilgi göstermesinden dolayı ona deli diyecek kadar ilerigitmişlerdi. Bu ashap, peygamber efendimizin Ehl-i Beyt’indenĐmam-ı Ali’yi onların üzerine halife ve imam tayin etmesini hiçbeğenmediler. Ve sonra, nefislerindekini ortaya koyup, halifeliğiehlinden aldılar.

Ashabın içinde öyle bir sözü kullanacak birinin bulunmasınıkabul etmek istemeyen okuyucularımıza açık ve yeterince ifade dolubir haberi sunmak istiyoruz. Bu haber; Sünni alimlerinin, en muteberolan kitaplarında yer almış bir haberdir: Resulullah (s.a.v.) vefat

415

Page 416: _kuranda Enis Emir

etmeden birkaç gün önce, hastalığı esnasında hazır olan ashabına veEhl-i Beyt’ine hitaben şöyle buyurdu: “Sizlere vasiyet yazdırmam içinbana yazacak bir şeyler getirin ki, benden sonra asla dalaletedüşmeyesiniz!” Ehl-i Beyt, yazması için bir şeyler getirmekistediğinde orada hazır olan Ömer dedi ki: “Peygamber hezeyanediyor! Elimizde Allah’ın kitabı vardır ve o, bize yeterlidir!” Adaletiile o kadar meşhur olan Ömer bile peygamber efendimizin yüzünekarşı onun haşa, saçmaladığını ve ne konuştuğunu bilmediğinisöylerse, peygamberin arkasından onun gibilerinin peygamberi deli,demiş olmalarını inkâr etmemek lazım. Vasiyet hususundaki rivayetiBuhari sahihinde, Müslim’de sahih kitabında nakletmişlerdir.

Sebe’ Suresi Allah’ın yardımı ile burada bitti. Hamd ve şükürAllah’a mahsustur. O’nun salâtı ve selamı peygamberimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

416

Page 417: _kuranda Enis Emir

Fatır Suresi

10. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kim izzet istiyorsa; izzet bütünüyle Allah’ındır. Güzel

sözler O’na yükselir. O’nu da Salih amel yükseltir…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Salih amel; bizim vilayetimizdir! Kim vilayetimize dahil

olursa ancak onun sözleri Allah’a yükselir!”

32. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sonra biz kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras

kıldık. Onlardan kimi nefsine zulmedicidir, kimi de muktesiddir.Kimi ise Allah’ın izniyle hayırlara koşandır. Đşte bu; büyük lütfunkendisidir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Bu ayet özel olarak Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’i için

inmiştir! Đçlerinden nefislerine zulmedenler; hak olan imamı inkâredenlerdir! Đçlerinden muktesit olanlar; hak olan imama uyanlardır.Đçlerinden Allah’ın emriyle hayırlara koşanlar ise hak olanimamlardır!”

417

Page 418: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Hayırlara koşanlar; Ali bin Ebi Talib, Hasan ve Hüseyin’dir!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah bizim ve şiamızın boyunlarını

kurtaracaktır. Bizimle, şiamızın boyunlarındaki ağırlığı çözecek vebizimle onların günahlarını affedecektir! Şanı yüce olan Allah, varlığıbizimle başlattı ve bizimle de sona erdirecektir! Bizler, şiamız içinEshab-ı Kehf’in mağarası gibiyiz! Bizler, şiamız için Nuh’un (a.s.)kurtarıcı gemisi ve Ben-i Đsrail’in selamet kapısı gibiyiz!”

Fatır Suresi burada bitti, hamd ve şükür Allah’a olsun veO’nun salâtı ve selamı Ehl-i Beyt’e olsun.

418

Page 419: _kuranda Enis Emir

Yasin Suresi

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Biz, her şeyi apaçık bir kitapta saymışızdır.”Bu ayet indiğinde Resulullah (s.a.v.) hazır olan ashabına

okudu. Ashaptan Ebu Bekir ve Ömer ayağa kalkıp dediler ki: “EyResulullah! Bu kitap Tevrat mıdır?” Resulullah buyurdu ki: “Hayır.”Yine dediler ki: “Bu kitap Đncil midir?” Resulullah buyurdu ki:“Hayır.” Yine sordular ki: “Bu kitap Kur’an mıdır?” Resulullahbuyurdu ki: “Hayır.” Tam bunun üzerine mü’minlerin emiri Đmam-ıAli onların huzuruna gelir ve peygamber efendimiz de şöyle buyurur:“Şanı yüce olan Allah’ın, her şeyi apaçık bir şekilde, içinde saydığıkitap bu imamdır!”

Ebu Zer hazretleri anlatıyor:“Bir gün mü’minlerin emiri ile bir vadiden geçerken orada

bulunan ve sel gibi akan karıncaları gördüğümde çok şaşırarak dedimki: Allah-u Ekber! Yücedir bunların sayısını bilen! Mü’minlerin emiribana buyurdu ki: Bu şekilde söyleme, de ki: Bunları yaratan yücedir!Ey Ebu Zer, seni tasvir edene yemin olsun ki ben, bu karıncalarınsayısını, erkek ve dişisini de Allah’ın izni ile bilirim!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ey Mufaddal! Muhammed, Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin’in

marifetlerini hakkıyla bildin mi?” Mufaddal dedi ki: “Ey efendim,onların gerçek anlamda marifetleri nedir?” Đmam hazretleri buyurduki: “Ey Mufaddal1 Kim, onları gerçek anlamı ile bilirse mü’min olupen yüce makamda olacaktır!” Mufaddal dedi ki: “Ey efendim, onlarıngerçek olan marifetini öğretseydin?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “EyMufaddal! Bu şahıslar, şanı yüce olan Allah’ın yaratmış olduğu bütünyaratıklarından haberdardırlar! Takva kelimesi de onların takendileridirler! Kendileri, göklerin, yerlerin, dağların, kumların vedenizlerin haznedarlarıdırlar! Kendileri, gökte kaç yıldız ve kaç melekolduğunu bilenlerdir! Kendileri dağların ağırlığını, denizlerin,nehirlerin ve tüm membaların su hacmini bilenlerdir! Kendileri, yere

419

Page 420: _kuranda Enis Emir

düşen her yapraktan, yerin içinde biten her çekirdekten haberdarolanlardır! Yeşil ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır! Ve buonların ilmindedir ki, böylece her şeyi bilmişlerdir!” Mufaddal dediki: “Ey efendim! Ben bunları öğrendim ve ikrar ederek de bunainandım!” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Evet, ey Mufaddal, öylesin.Sen, mükerremsin, sen tayyibsin, sen sevilensin. Sana ve seningibilerine cennet güzel ve hak olmuştur!”

Ehl-i Beyt imamları bütün bu kudrete ism-i a’zam ile sahipoldukları rivayet edilmiştir. Bunu Đmam-ı Muhammed el-Bakırhazretleri şöyle buyurdu:

“Allah’ın ism-i a’zamı yetmiş üç harftir. Asaf bin Berhiya, buisimden bir harfe sahip olması ile Belkıs’ın tahtını gözün kapanıpaçılması zarfında onun huzuruna getirmişti. Bizde, Allah’ın ism-ia’zamından yetmiş iki harf vardır! Geri kalan bir harfi de şanı yüceolan Allah’a mahsus kalmıştır ki onda, gayb ilminin hepsi mevcuttur.La havla vela kuvvete illa billahil Aliyyul Azim!”

Nihayet olarak diyebiliriz ki: Peygamber efendimizde bulunanbütün ilimlere Đmam-ı Ali ve geri kalan Ehl-i Beyt imamları dasahiptirler. Nitekim kendileri onun ilim kapılarıdır!

20. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şehrin öte başından bir adam koşarak geldi ve şöyle dedi:

Ey kavmim, gönderilmiş bulunan elçilere uyun.”Đsa (a.s.) Antakya’ya iki elçi göndermişti. Bu iki elçiye takviye

olarak üçüncüsünü de göndermişti. Halk onları dinlemekistemediğinde, şehrin dışında oturan Habib-i en-Neccar adındakimübarek bir zat gelip, kendi kavmine gönderilmiş olan elçilereuymalarını söylemişti. Kavmi ise bunu Habib’ten duyduklarında onuvurup, taşlayarak parçaladılar. Onlar onun cesedine vururlarkenkendisi cennet-i Adn’den onlara bakıyor ve: Keşke kavmim,Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilirolsaydı, diyordu.

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

420

Page 421: _kuranda Enis Emir

“Sadıklar (veya önde gidenler) üç kişidir. Firavn ehlinden olanHezakil; Ya-Sin ehlinden mü’min olan Habib-i en-Neccar ve Ali binEbi Talib’tir ki, kendisi hepsinden daha faziletlidir!”

52. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Derler ki: Yazıklar olsun bize, yattığımız yerden kim

kaldırdı bizi? Đşte bu, Rahman’ın vaat etmiş olduğudur. Vepeygamberler doğru söylemişlerdi.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, batıl bir devletin zamanında dostlarının

sabırlı olmaları hususunda onlardan söz almıştır. Ey Şiamız! Sizler de,bu batıl devletten gördüğünüz zulme karşı sabredin! Đnsanlarınefendisi (Mehdi) zuhur ettiğinde bu zalimler şöyle diyeceklerdir:Yazıklar olsun bize, yattığımız yerden kim kaldırdı bizi? Đşte bu,Rahman’ın vaat etmiş olduğudur. Ve peygamberler doğrusöylemişlerdi.”

Ya-Sin Suresi burada bitti. Bu nimetinden dolayı Allah’ı hamdeder, O’na sığınırız. O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimiz vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

421

Page 422: _kuranda Enis Emir

Saffat Suresi

24. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Durdurun onları; çünkü onlar sorumludurlar.”

Abdullah bin Abbas dedi ki:“Onlar, Ali bin Ebi Talib’in vilayetinden sorumludurlar!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Kıyamet gününde, şanı yüce olan Allah, insanları bir yere

toplayacak ve sırat köprüsünü cehennemin kenarına koyacaktır. Sıratköprüsünden ancak Ali bin Ebi Talib’ten izinleri olanlargeçebilecektir!”

Yine buyurdu ki:“Kıyamet gününde her kul bir adım atmadan önce muhakkak

dört husus hakkında sorulacaktır: Ömrünü ne ile geçirdiği; vücudununeye müptela kıldığı; malını nereden kazanıp nereye infak ettiği ve bizEhl-i Beyt’in sevgisinden!” Ömer dedi ki: “Ey Resulullah! Sendensonra sevginizin işareti nedir?” Resulullah, yanında oturan Đmam-ıAli’nin omzuna elini koyarak buyurdu ki: “Beni sevmek, bunusevmektir ve bana itaat etmek, buna itaat etmektir!”

Đmam-ı Ali hazretlerine bu kadar ehemmiyet veren peygamberefendimiz ümmetinin kendisinden sonra ne yaptığını görüyordur.Ümmet, Đmam-ı Ali hazretlerini unutmuş ve arkasına atmıştır. Bu,genel bir şekilde değildir ama ne yazık ki çoğunluk öyledir. Sünnikesiminde Đmam-ı Ali hazretleri herhangi bir sahabe gibi sevilmesiyeterli görülüyor ve onun esas değerinden hiç bahsedilmiyor. Sıratköprüsünde onları kendisinin bekleyeceğini çok azı düşünmektedir.

83. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki Đbrahim de onun yolunda olanlardandı.”

422

Page 423: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đbrahim (a.s.), mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) şiasından idi!”

Yani, onun yolunda idi.Başka bir rivayet ise şöyledir:“Đbrahim (a.s.), Allah’ın izni ile arşın etrafında Ehl-i Beyt’in

nurunu gördüğünde Rabbinden şöyle dua etti: Ey Allah’ım! Beni,mü’minlerin emiri Ali’nin şiasından kıl!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Allah, Resulü, biz ve şiamızdan başka geri kalan herkes

ateştedir!”Bu sözlerin doğruluğunu peygamber efendimiz şöyle teyit

etmiştir, buyurdu ki:“Đnsanlar, Ali bin Ebi Talib’in muhabbeti üzerine toplanmış

olsalardı, Allah cehennemi yaratmazdı!”

130. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Selam olsun yasin ailesine.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.) Yasin’dir! Bizler ise ayette kastedilmiş

olan onun ailesiyiz!”Abbasi halifesi Mamun, alimleri bir araya toplayıp, Đmam-ı Ali

er-Rida hazretleri ile münazara yapılmasını istemişti. Mamun,Kur’an-ı Kerim’de Al-i Muhammed’in Ehl-i Beyt olduklarınıkanıtlayan ayetleri imam hazretlerinden istediğinde, imam hazretlerihazır olan alimlere dedi ki: “Ya-Sin. Kur’an-il Hakim’e andolsun…ayetinden, şanı yüce olan Allah Ya-Sin’den kimi kastetti?” Hazır olanalimler dediler ki: “Ya-Sin’in Resulullah olduğundan hiç kimseninşüphesi yoktur!”

Đmam hazretleri buyurdu ki: “Allah, Muhammed ve Al-iMuhammed’e bununla o kadar yüce bir övgü verdi ki, bunu ancak akılehli idrak edip, anlayabilirler. Şanı yüce olan Allah, ancakpeygamberlere selam etmiştir ki, şöyle buyurmuştur: Alemler içindeselam olsun Nuh’a ve yine buyurmuştur ki: Selam olsun Đbrahim’eve yine buyurmuştur ki: Musa ve Harun’a selam olsun. Şanı yüce

423

Page 424: _kuranda Enis Emir

olan Allah, hiçbir ayette bu peygamberlerin ehline selam olsunbuyurmamıştı. Fakat Yasin ailesine selam olsun, diye buyurmuştur.Bununla da ancak Al-i Muhammed’i kastetmiştir!” Mamun dedi ki:“Bu davanın ancak nübüvvet madeninden olan biri tarafından açıklığakavuşabileceğini biliyordum!” Yani: Đmam-ı Ali Rida hazretleri,nübüvvetin madenindendir.

165.-166. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve muhakkak ki biz; saf bağlayıp duranlarız. Ve

muhakkak ki biz; tesbih edenleriz.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Biz, Al-i Muhammed arşın etrafında nur idik. Allah, bizlere

tesbihi emretti, biz de tesbih ettik. Bizim tesbihimiz ile melekler tesbihettiler. Sonra bizleri yeryüzüne indirdi ve orada da tesbih etmemiziemretti, biz tesbih ettik ve bizim tesbihimiz ile yeryüzündeki bütünyaratıklar tesbihi öğrenip tesbih ettiler. Muhakkak ki biz; saf bağlayıpduranlarız ve muhakkak ki biz; tesbih edenleriz!”

Abdullah bin Abbas hazretlerine bu ayetin tefsiri hakkındasorduklarında dedi ki: Bir gün Resulullah (s.a.v.) ile beraber otururkenbize doğru Ali bin Ebi Talib geldi. Resulullah, onu gördüğündetebessüm ederek buyurdu ki: “Ey Allah’ın Adem’den kırk bin seneevvel yaratmış olduğu, merhaba!” Ben dedim ki: “Ey Resulullah!Oğul, babasından önce miydi?” Resulullah buyurdu ki: “Evet,önceydi! Şanı yüce olan Allah, Âdem’i yaratmadan kırk bin yıl öncebeni ve Ali’yi yaratmıştı. Daha sonra da şey olanları yarattı ve onlarkaranlıklar içindeyken, benim ve Ali’nin nuru ile onları aydınlattı.Bizleri arşının sağına verdi ve sonra melekleri yarattı. Biz tesbih ettikve melekler bizim tesbihimiz ile tesbih ettiler. Biz tahlil ettik, meleklerde bizim tahlilimiz ile tahlil ettiler. Biz tekbir ettik, melekler bizimtekbirimiz ile tekbir ettiler. Đşte bütün bunlar, benim ve Ali’nin onlaraöğretmiş olduğumuzdandır! Şanı yüce olan Allah’ın önünde olanilminde; beni ve Ali’yi sevenlerin asla cehenneme girmeyecekleri vebizi buğzedenlerin de asla cennete girmeyecekleri sabit kılınmıştır!Şanı yüce olan Allah, melekleri yarattığında onların elerlineFirdevs’ten hayat suyu dolusu ibrikler verdi. Ali’nin tüm şiası

424

Page 425: _kuranda Enis Emir

temizdir; ana-baba tarafından taharet üzere gelmişler ve halis-muhlisolarak da Allah’a iman etmişlerdir! Nitekim şiasının babalarından birikarısına yaklaşıp, üzerine düştüğünde, bir melek gelip elindekiibrikten o babanın kabına hayat suyunu döker. O baba, o sudan içer veböylece iman, kalbinde, nebatın yeşerdiği gibi yeşerir. Đşte bu şia,Rableri, peygamberleri, peygamberlerinin vasisi, Fatime, Hasan,Hüseyin ve ondan sonra gelen tüm imamların tarafından bir beyineüzerindedirler!” Ben dedim ki: “Ey Resulullah! O imamlarkimlerdir?” Resulullah buyurdu ki: “Onbir tanedir ki, hepsi bendenolup babalar Ali bin Ebi Talib’tir! Ali’nin sevgisini iki şey için hayırlıkılan Allah’a hamdolsun!” Yani: Cennete girmeyi ve cehennemdenkurtulmaya sebeptir!

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın ilk olarak iptidası bizleriz! Yaratılanların yaratılış

sebebi bizleriz! Meleklerin ve tüm Âdem evladının ibadet ve tesbihsebepleri de bizleriz! Allah, bizimle bilinmiş, bizimle tevhit edilmiş,bizimle O’na ibadet edilmiş, bizimler kullarına kerem kılmış vebizimle onlara ceza ve akıbeti hak ettirmiştir!”

Saffat Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a mahsustur.O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

425

Page 426: _kuranda Enis Emir

Sad Suresi

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Yoksa biz, imam etmiş ve Salih amel işlemiş olanları,

yeryüzünde bozgunculuk edenler gibi mi kılarız? Yoksa biz,muttakileri facirler gibi mi tutarız?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đman etmiş ve Salih amel işleyenler; mü’minlerin emiri Ali ve

ashabıdır. Yeryüzünde bozgunculuk edenler ise; Habter, Delam veashabıdır!” Habter ve Delam, birinci ve ikinci için bilinen rumuzadlardır.

41. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Kulumuz Eyyub’u da hatırla. Hani Rabbine: Doğrusu

şeytan bana yorgunluk ve azap verdi, diye seslenmişti.”

Bir gün Selman hazretleri Đmam-ı Ali’nin (a.s.) huzuruna gelip,onun nefsi hakkında haber etmesini istedi. Đmam hazretleri buyurduki: “Ey Selman! Benim, önceki ümmetleri itaatine çağırıp,küfredenleri de cehennemin ateşi ile cezalandıran! Benim, o hesabınsahibi olan! Ey Selman! Beni hakkıyla tanıyanlar şüphesiz olarak enyüce makamda benimle beraber olacaklardır!” Đmam hazretlerianlatırken onların huzuruna Hasan ve Hüseyin hazretleri dahilolduklarında şöyle devam buyurdu: “Ey Selman! Bunlar, alemlerinRabbi arşının küpeleridir! Bunlar ile cennete aydınlık gelir1 Anneleriise kadınların en hayırlısıdır! Şanı yüce olan Allah kullarından ahdaldığında benimle almıştı. Beni tasdik edenler etti ve beni tekzip

426

Page 427: _kuranda Enis Emir

edenler de cehennemin ateşi içindedirler! Baliğ olan huccet ve bakiolan kelime benim! Benim, elçilerin elçisi olan!” Selman hazretleridedi ki: “Ey mü’minlerin emiri! Anam-babam sana feda olsun, seni busıfatların ile hem Tevrat’ta hem de Đncil’de gördüm! Allah’a andolsunki, toplumun: Bu adam o kadar ileri gitti ki onu öldürenden razı olsun,demesinden çekinmeseydim, senin hakkında öyle şeyler söylerdim kinefisler ondan ürkerdi! Nitekim sen, Adem’in onunla tövbesinin kabuledildiği Allah’ın huccetisin! Seninle Yusuf kuyudan kurtarıldı veEyyub’un kıssasında, Allah’ın nimetlerinin ona karşı değişmesindekisebep de sensin!” Mü’minlerin emiri buyurdu ki: “Ey Selman!Eyyub’un hikâyesini ve hangi sebepten dolayı Allah’ın nimetinin onakarşı değiştiğini biliyor musun?” Selman dedi ki: “Allah ve sen dahaiyi bilirsiniz ey mü’minlerin emiri!” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Eyyub, mülküm hakkında tereddüde kapılıp dedi ki: Bu yüce birhitap ve ağır bir emirdir! Şanı yüce olan Allah ona buyurdu ki: EyEyyub! Benim kaim kıldığım suret hakkında mı tereddüt ediyorsun?Ben, Adem’i bir bela ile sınadım ve ancak onu (Ali’yi) mü’minlerinemiri olarak kabul etmesi ile bağışlamıştım! Sen ise onun (Ali’nin)hakkında: Yüce bir hitap ve ağır bir emir mi, diyorsun? Đzzetim vecelalimin hakkı için sana, azabımdan tattıracağım ki, mü’minlerinemirine itaat edip, tövbe edinceye kadar!” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Eyyub, bana itaat ederek mutluluğa erdi!”

Ömer bin Hattab’a halifeliği devrettikleri zaman, Selman,Mikdan bin Esved el-Kindi, Muhammed bin Hanefiyye, Muhammedbin Ebi Bekir, Ammar bin Yaser, Hasan ve Hüseyin hazretlerininhepsi Đmam-ı Ali’nin evinde bir araya gelmişlerdi. Hasan hazretleri,Đmam-ı Ali’ye sordu ki: “Ey mü’minlerin emiri! Süleyman (a.s.)Rabbinden başkasına daha verilmemiş bir mülk istemişti ve ona bumülk verildi. Sen, Süleyman’ın malik olduğu mülke sahip misin?”Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Allah’a andolsun ki, Davud’un oğluSüleyman şanı yüce olan Allah’tan mülk istemişti ve Allah onaistediğini verdi. Fakat ben öyle bir mülke sahibim ki, Resulullah’tan(s.a.v.) başka ne öncekiler, ne de sonrakiler bu mülke sahip olmuştur!Hasan sordu ki: “Ey mü’minlerin emiri! Şanı yüce olan Allah’ın sanavermiş olduğu faziletin kerametlerini görmek isterdik!” Đmam-ı Alibuyurdu ki: “Đnşallah sizlere bu kerametlerimi göstereceğim!” Hasanhazretleri dedi ki: “Ey mü’minlerin emiri! Davud’un oğlu Süleyman’a(a.s.) parmağındaki yüzük ile itaat ediyorlardı Mü’minlerin emirine neile itaat ediliyor?” Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Benim,

427

Page 428: _kuranda Enis Emir

yeryüzünde Allah’ın gören gözü! Benim, yaratmış olduklarıarasındaki Allah’ın dili! Benim, sönmek bilmeyen Allah’ın nuru!Benim, ondan gelinmesi gereken Allah’ın kapısı! Benim, kullarıüzerine Allah’ın hucceti olan! Sizlere Davud’un oğlu Süleyman’ınyüzüğünü göstermemi ister miydiniz?” Hazır olanların hepsi dedilerki: “Evet, isteriz!” Đmam-ı Ali, elini cebine koyup içinden altındankırmızı yakutlu bir yüzük çıkardı. Üstüne şöyle yazılı idi: Muhammedve Ali! Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Sizlere, Süleyman’ı göstermemi istermiydiniz? Hepsi dedi ki: “Evet, isteriz!” Đmam-ı Ali ayağa kalkıpdışarı yürüdü ve hepsi onu takip ettiler. Birden kendilerini bir bahçedegördüler. Orada her çeşit meyve, ötüşüp uçan çeşitli kuşlar ve renkrenk akan ırmakları gördüler. Uçuşan kuşlar, mü’minlerin emiri Ali’yigördüklerinde hepsi etrafında uçuşmaya başladılar. Bahçenin ortasınavardıklarında, orada bir seririn üzerine genç birinin uzanıp yattığınıgördüler. Mü’minlerin emiri cebindeki yüzüğü çıkarıp o gencinparmağına taktığında, Süleyman olan o genç, hemen ayağa kalkıpşöyle dedi: “Sana selam olsun ey mü’minlerin emiri! Ey âlemlerinRabbi peygamberinin vasisi. Allah’a andolsun ki sen, en büyük sadıkve en azim Faruksun! Sana tutunanlar kurtulmuş ve seni terk edenlerde şüphesiz olarak kaybetmişlerdir! Ben, şanı yüce olan Allah’tan sizEhl-i Beyt’in hürmeti ve kerameti hakkı için mülkümü istemiştim! Vebununla isteğim yerine getirildi!” Selman hazretleri bunlarıSüleyman’ın (a.s.) ağzından duyunca kendini tutamayarak,mü’minlerin emiri Ali’nin ayaklarına kapandı ve ayaklarını öperekşöyle buyurdu: “Allah’a hamd olsun ki beni, tertemiz kıldığı Ehl-iBeyt’in vilayetine tabi kıldı!” Hazır olanların hepsi de aynı şeyisöylediler!

Đmam-ı Ali hazretlerinin mucize değerinde olan kerametleriniuydurma hikâyeler olarak algılamak yanlış olur ve affedilmez birgünah sayılır. Nitekim her şeyden ar edilmiş bir şahıstan bu gibikerametleri görmek gayet normaldir. Ehl-i Beyt, şeylerin varlığındanönce olduğuna göre, şeyler ile istediklerini yapmaları onlar için herzaman mümkündür.

428

Page 429: _kuranda Enis Emir

55.-64. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Bu böyle. Azgınlar içinde çok kötü bir sonuç vardır:

Cehennem. Oraya girerler. Ne kötü bir konaktır. Đşte şu, kaynarsu ve irin, tatsınlar onu. Bunlara benzer daha başkaları da vardır.Đşte bu topluluk, sizinle beraber göğüs gerenlerdir. Rahat yüzügörmesin onlar. Muhakkak cehenneme gireceklerdir. Dediler ki:Hayır, asıl siz rahat yüzü görmeyin. Bizi buraya siz sürdünüz. Nekötü bir duraktır burası. Dediler ki: Rabbimiz, bizi buraya kimsürdüyse ona ateşteki azabını kat kat arttır. Ve dediler ki: Bizimkendilerini (dünyada) kötülerden saydığımız adamları niçinburada görmüyoruz? Onları alaya almıştı. Yoksa şimdi gözleregörünmez mi oldular? Đşte bu hakkın kendisidir. Cehennemehlinin birbiriyle tartışması.”

Ali bin Đbrahim tefsirinde dedi ki:“Cehennem ehlinden olan Abbasiler hitabı Emevilere

yapacaklar. Onlar, Ehl-i Beyt’in haklarını bizim için zulmetmeye yolgösterenlerdir, diye söyleyeceklerdir. Emeviler ise kendilerinicehenneme sürükleyen birinci ve ikincinin kat kat ateşte azaplarınınçoğalmasını isteyeceklerdir. Çünkü onlar Emevilerin Ehl-i Beyt’inhakkını gasp edebilmeleri için ön ayak olmuşlardı. Daha sonra bu

429

Page 430: _kuranda Enis Emir

cehennem ehli, dünyada kendilerini kötülerden saydıkları Ehl-iBeyt’in şiasını cehennemde görmeyince diyecekler ki: O toplumuniçin burada görmüyoruz?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri seçkin ashabı ile otururkenonlardan birine şöyle sordu:

“Đnsanların içinde en kötülerinin kimler olduklarını biliyormusun?” O kişi dedi ki: “Ey Resulullah’ın (s.a.v.) oğlu, onlarbizleriz!” Đmam hazretleri yaslanmıştı, bunları duyduğunda oturur vekızdığı yüzünden belli olduğu halde tekrar buyurur ki: “insanlarıniçinde en kötüleri kimlerdir?” O kişi der ki: “Ey Resulullah’ın oğlu,Allah’a andolsun ki ben, seni yalanlamadım. Fakat insanların içindebizler (şia) insanların en kötü olarak bizleri gösteriyorlar! Çünkübizim hakkımızda: Kâfir, rafizi, diyorlar!” Đmam hazretleri buyurduki. “Sizleri cennete ve bu iftiraları size yapanları cehennemesürüklediklerinde, onlar diyecekler ki: “Bizim kendilerini kötülerdensaydığımız adamları niçin burada (cehennemde) göremiyoruz? Đşte ozaman sizin haliniz nasıl olacak? Sizden (şiamızdan) birinin hatasıolup da Allah’ın karşısına çıkarsa, bizler hatasının affedilmesi içinAllah’ın huzuruna yayan gidip, o kişiye şefaatçi olacağız! Allah’aandolsun ki, sizlerden (halis şiamızdan) on kişi bile cehennemegirmeyecektir! Allah’a andolsun ki, sizlerden (halis şiamızdan) beşkişi bile cehenneme girmeyecektir! Allah’a andolsun ki, sizlerden(halis şiamızdan) üç kişi bile cehenneme girmeyecektir! Allah’aandolsun ki, sizlerden (halis şiamızdan) bir kişi bile cehennemegirmeyecektir! Böylece bu yüce dereceye sahip olmaktan dolayıiçinizi rahatlatın ve düşmanınızın karşısında günah ve şüphelişeylerden uzak durunuz! Allah’a andolsun ki, insanların içinde enkötüsü olarak bilinen sizler, Allah’ın katında cennettesiniz!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Cehennem ehlinin orada arayıp bulamadığı kişiler,

mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) şiasıdır!”Açıklama: Bu hadislerde zikredilen şia, şüphesiz olarak Ehl-i

Beyt imamlarına tabi olan şiadır! Kendi nefislerine uyan kişilerinşiadan gösterilmesi doğru olamaz. Nitekim burada ölçü Ehl-i Beytimamlarıdır. Kim onlara uyarsa, onların şiasından olur ve kim onlaramuhalefet ederse onların düşmanlarında olur! Tertemiz halis olanEhl-i Beyt imamlarına bağlı olan şiaya, gerçekten de bütün Müslümanülkelerinde kötü gözle bakılmaktadır. Ve şianın şüphesiz olarakcehennem ehlinden oldukları düşüncesi Müslümanların Sünni

430

Page 431: _kuranda Enis Emir

kesiminde çok yaygındır. Fakat imam hazretlerinin buyurmuş olduğugibi, esas cehennem ehli olanlar, Ehl-i Beyt’e muhalif olanlarınşiasıdır! Resulullah (s.a.v.) hakkında şöyle buyurmuştur:

Yine buyurdu ki:“Ey Ali! Sen ve şian kıyamet gününde Allah’ın huzuruna, razı

olunmuş ve razı olmuş olarak geleceksiniz!”Yine buyurdu ki:“Ey Ali! Allah, seni, zürriyetini, evladını, ehlini, şianı ve şianı

sevenleri de affetti, sana bunu müjde ederim!Bütün bu hadisleri Sünni muteber kitaplarında bulduk. Bütün

bu açıklığa rağmen halen şianın rafizi ve hâşâ kâfir olduklarınıkitaplarında yazanlar vardır. Şia karşı tarafı dinsizlik ile suçluyorsa, oda ancak Ehl-i Beyt imamlarına uymadıkları içindir. Nitekim Ehl-iBeyt’e uymak emri peygamber efendimizin tarafından sahih birşekilde her iki tarafın kitaplarında söylendiğine dair varit olmuştur.Sünni kesiminin tutundukları ashap kesimi ise birçok defa delillerlebeyan ettiğimiz gibi doğru değillerdir. Ehl-i Beyt’in doğruluğuhakkında hiçbir tarafın itirazı olmadığına göre, onlara tutunmakelbette daha doğru olacaktır!

67.-68. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“De ki: Bu, büyük bir haberdir. Ama siz ondan yüz

çeviriyorsunuz.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayetler, mü’minlerin emiri Ali (a.s.) hakkında inmiştir.

Çünkü mü’minlerin emiri Ali şöyle buyurmuştu: Allah’ın, bendendaha büyük bir ayeti veya haberi yoktur!”

Ali bin Đbrahim tefsirinde diyor ki:“Büyük bir haber olan, mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.)! Fakat

ondan yüz çevirdiler!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Yaratılışın başında herkes Allah’ın birliğine ve benim

peygamberliğime kail oldu. Fakat senin imametine geldiğinde inkârettiler!”

431

Page 432: _kuranda Enis Emir

Yani: Yaratılışın başında bile ilk inkâr ettikleri şey,mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) imameti olmuştur ve esas bundan daher zaman yüz çevirmişlerdi.

75. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Buyurdu ki: Ey iblis, iki elimle yarattığıma secde

etmekten seni alıkoyan nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerdenmi oldun?”

Bir gün Resulullah (s.a.v.) ashabı ile beraber otururken yanınabir kişi gelip dedi ki:

“Ey Resulullah! Şanı yüce olan Allah’ın şu kavlinden banahaber ver: Ey Đblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten senialıkoyan nedir? Böbürlendin mi yoksa yücelerden mi oldun? EyResulullah! Bir de Allah’a meleklerden daha yakın olanlar kimlerdir?”Resulullah buyurdu ki: “Allah’a meleklerden daha yakın olanlar; ben,Ali, Fatime, Hasan ve Hüseyin’dir! Hepimiz arşın gölgeliğinde, şanıyüce olan Allah Âdem’i yaratmadan bin yıl önce Allah’ı tesbihediyorduk. Meleklerde tesbihimiz ile Allah’ı tesbih ediyorlardı. Sonraşanı yüce olan Allah Adem’i yarattığında meleklerin ona secdeetmesini emretti. Adem’e secde edilmesinin sebebi de bizleriz. Bütünmelekler ona secde etti illa ki Đblis etmedi. Şanı yüce olan Allah onabuyurdu ki: Ey iblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten senialıkoyan nedir? Böbürlendin mi, yoksa yücelerden mi oldun?Yani; arşın gölgeliğinde bulunan bu beş şahıs gibi yüce mi oldun?Onlardan Allah’a varılan kapılar bizleriz! Hidayete ermek isteyenlerancak bizimle bunu elde edebilir. Bizi sevenleri Allah da sever veonları cennetinde kaim kılar. Bizi buğzedenleri de Allah da buğzederve onlara ateşinde bir mesken kılar. Bizi ancak helalden doğmaçocuklar severler!” Yani; bizi haramzadeler ancak sevmezler!

432

Page 433: _kuranda Enis Emir

87.-88. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Bu, ancak alemler için bir zikirdir. Onun haberini bir

müddet sonra öğreneceksin.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Alemler için zikir olan; mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.)!

Onun haberini de ancak Mehdi (a.s.) zuhur ettiğinde öğreneceksiniz!”Açıklama: Đmam-ı Ali hazretlerinin esas kimliği Mehdi’nin

(a.s.) zuhurunda belli olacaktır. Çünkü o günde hiçbir kâfirinhâkimiyeti kalmayacak ve hak olan Allah’ın dini bütün dinlerin üstünehâkim olacaktır. Đşte o anda hakkı haktan duyacak ve göreceğiz.

Allah’ın yardımı ile Sad Suresi burada bitti. Hamd ve şükürAllah’a mahsustur ve O’nun salâtı ve selamı peygamberimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

433

Page 434: _kuranda Enis Emir

Zümer Suresi

9. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… De ki: Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu

ancak akıl sahipleri öğüt alıp düşünür.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bilenler, bizleriz! Bilmeyenler ise, düşmanlarımızdır! Akıl

sahipleri ise bizim şiamızdır!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Öğüt alıp, düşünen akıl sahipleri şiamızdır!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Akıl sahiplerinin geceleri yatması, gecelerini ayakta geçiren

cahillerin amelinden daha faziletlidir!”

17.-18. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Tağut’a tapmaktan kaçınıp Allah’a yönelenlere; işte

onlara müjde vardır. Öyle ise kullarımı müjdele. Onlar ki; sözüdinlerler de, en güzeline uyarlar. Đşte bunlar; Allah’ın kendilerinihidayete eriştirdiği kimselerdir. Ve işte bunlar akıl sahiplerininkendileridir.”

434

Page 435: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Tağut’a tapmaktan kaçınanlar, şiamızdır! Kim, zalim, haksız

olanlara itaat ederse onları ibadet etmiş olur!Tağut; Ehl-i Beyt’in halifeliğini onlardan uzaklaştıranlardır ki,

onlara uyanlar zalimlere ve haksızlara uymuşlardır. Onlara uymakonları ibadet etmek gibidir.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Al-i Muhammed’in sözüne uyanlar; sözün en güzeline

uyanlardır! Bu kişiler, Al-i Muhammet’ten duyduklarını başkalarına,ona hiçbir şey katmadan ve eksiltmeden ileten kişilerdir!”

32.-33. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’a karşı yalan söyleyenden ve kendisine gelmiş olan

gerçeği yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirler içincehennemde bir karargâh olmaz olur mu? Doğruyu getiren veonu tasdik edenler; işte onlar, muttakilerdir.”

Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Kendilerine gelmiş olan gerçek; biz Ehl-i Beyt’in vilayetidir!”

Yani, bunu tekzip etmişlerdir.Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“Resulullah’ın (s.a.v.) mü’minlerin emiri Ali (a.s.) hakkında

vasiyet etmiş olduğu halifelik, onlara gelmiş olan bir gerçektir!”Yani; peygamber efendimizin vasiyetidir ki, onu tekzip

etmişlerdir.Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Doğruyu getiren Resulullah’tır (s.a.v.). Onu tasdik eden ise,

mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.)!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Beni ilk olarak tasdik eden ve benimle ilk önce namaz kılan

Ali’dir!”

435

Page 436: _kuranda Enis Emir

45. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah bir olarak anıldığı zaman, ahrete inanmayanların

kalpleri tiksinir. Ama O’ndan başkaları anıldığı vakit hemenyüzleri güler.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretlerine mürcie mezhebindeolanların hakkında sorduklarında buyurdu ki:

“Onlarla beraber namaz kılınız. Onların cenazelerindebulununuz ve onların hastalarını da ziyaret ediniz. Fakat onlardan biriöldüğünde, o kişi için Allah’tan rahmet ve mağfiret dua etmeyiniz.Çünkü onların huzurunda bizim (Ehl-i Beyt’in) zikri geçtiğindekalpleri ondan tiksinir! Ne zaman bizden başkaları (muhaliflerimiz)zikredilirse hemen yüzleri güler!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine bu ayet hakkındasorduklarında buyurdu ki:

“Ne zaman, Allah tek olarak tevhit edilir ve Al-i Muhammed’eitaat edilerek tevhide sarılmaları emredilirse, ahrete inanmayanlarınkalpleri tiksinir. Ne zaman da onlara itaat etmeleri emredilmeyenkişiler (Ehl-i Beyt’in muhalifleri) zikredildiğinde ise hemen yüzlerigüler!”

Bunun yanlış olduğunu düşünmek bile doğru değildir. Bırakınahrete inanmayanları da şimdi bu zamanımızda bulunan camileregidelim ve orada yalnız Ehl-i Beyt’in zikrini edelim, göreceksiniz kiorada bulunanların yüzlerindeki ifade hemen değişecektir. Bunu bizlerçok gördük inanmayanlara tavsiyemiz, camiye gitsinler ve bunu kendigözleri ile görebilmeleri için denesinler. Ne zaman Ehl-i Beyt’emuhalif olanlar da zikredilirse oradakilerin yüzlerinde bir sevinçolduğunu fark edeceksiniz. Bizler bunu sadece camilerde değil,dışarıda, işyerinde ve her durumda gözümüzle gördük ve kulağımız ileişittik. Hâlbuki iman eden bir kişinin, Đmam-ı Ali’nin yalnızzikredilmesinden (öbür sahabelerden hariç olarak) sıkılmamasıgerekmektedir. Bu, sahih olan hadis-i şerifin icabıdır. Peygamber

436

Page 437: _kuranda Enis Emir

efendimiz buyurdu ki: “Ey Ali! Seni ancak mü’min olan sever veancak münafık olan buğzeder!” Đmam-ı Ali’yi buğzetmek, illa onukötülemek anlamında değildir. Đnsan Đmam-ı Ali hakkında duyduğunatahammül etmezse, bu da bir buğz sayılır. Allah şahit olsun ki nezaman Đmam-ı Ali yalnız zikredilse, buna çok cemaat ehlidayanmamaktadır! Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Cebrail (a.s.)bana buyurdu ki: Ey Muhammed! Đnsanların kabirlerinden kalkıp,başlarındaki toprakları silktiklerini ve birinin: Allah’tan başka bir ilahyoktur, diyerek yüzünün aydın olduğunu ve öbürünün ise, Ali’ninvilayetini terk etmiş olmasından: Yazıklar olsun bana, Allah’ıntarafında kusurlar etmişim, demesini bir görseydin!”

Yine buyurdu ki:“Ey Ebu Zer! Ali’nin vilayetini ve hakkını inkâr edenler;

kıyamet gününde kör, sağır ve dilsiz olarak geleceklerdir! O gününkaranlığı içine dökülerek: Allah’ın tarafında kusurlar ettiğimdendolayı, bana yazıklar olsun, diyeceklerdir!”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Allah tarfı Ali’dir! Kendisi, kıyamet gününde halkın üzerine

Allah’ın huccetidir! Kıyamet gününde, cehennem hazinlerininanahtarlarını Ali’ye teslim etmeleri emredilecek ve Ali istediğinioraya geçirecek ve istediğini de oradan çıkaracaktır! NitekimResulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Ey Ali! Seni seven benisevmiştir. Seni buğzeden de beni buğzetmiştir. Ey Ali! Sen benimkardeşimsin ben de senin kardeşinim. Ey Ali! Kıyamet gününde hamdbayrağı senin elinde olup, ümmetimin önünde yürüyeceksin. Seninsağında ve solunda ancak izinli olanlar duracaktır!”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“Onda kusur edilen Allah’ın tarafı, mü’minlerin emiri Ali’dir!

Bizler de o makama ondan sonra sahip olanlarız! Bu, sonuncumuzzuhur edene kadar bizde olacaktır! Yani; Mehdi (a.s.).

Mü’minlerin emiri Ali (a.s.) buyurdu ki:“Benim, hadi ve hidayete ermiş olan; benim, miskinlerin ve

yetimlerin babası; benim, dulların kocası olan; benim, her zayıfıniltica edeceği yer; benim, her korkanın eman yeri olan; benim,mü’minlerin cennetteki önderi; benim, sapasağlam olan Allah’ın ipi;benim, kopmak bilmeyen kulpa; benim, takva kelimesi; benim,Allah’ın gören gözü; benim, Allah’ın sadık lisanı ve eli; benim,hakkında nefsin: Yazıklar olsun bana, Allah’ın tarafına nasıl kusurdabulundum, diyeceği; benim, Allah’ın kulları üzerine rahmet ve

437

Page 438: _kuranda Enis Emir

mağfiret ile uzanmış olan Allah’ın eli; benim, o kapı ki kim beni vehakkımı hakkıyla tanırsa şüphesiz olarak Rabbini tanımış olur.Nitekim ben, O’nun peygamberinin yeryüzündeki vasisi ve kullarıüzerine olan huccetiyim. Bu sıfatlarımı ancak Allah’a ve Resulü’nekarşı çıkanlar inkâr ederler!”

Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Benim, Allah’ın ilmi olan; benim, her şeyin üstesinde duran

Allah’ın kalbi; benim, Allah’ın konuşan dili; benim, Allah’ın gözü;benim, Allah’ın tarafı (yanı); benim, Allah’ın eli!”

Yine mü’minlerin emiri Ali hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın yanı olan benim. Kıyamet gününde insanların

hakkında kusur ettikleri ve bundan dolayı da üzüntü ve hasretduyacakları kişi de benim!”

Yine şöyle buyurdu:“Resulullah (s.a.v.) ve ben zürriyetimiz ile Kevser havuzunun

başı ucunda olacağız. Kim bizimle beraber olmak istiyorsa; bizimbuyurduklarımıza tutunsun ve bizim amelimiz ile hareket etsin. BizimEhl-i Beyt’in şefaati vardır ki, hepiniz Kevser havuzunun başı ucundabizimle beraber olmaya gayret ediniz. Bizler, Kevser havuzundandüşmanlarımızı kovacak ve dostlarımıza içireceğiz. Kim o havuzdanbir kere işerse, bir daha asla su içmeye ihtiyaç duymayacaktır.Havuzlarımızın içinde cennetin iki suyu vardır; biri tensimden veöbürü de tatlı akan sudandır. Havuzun etrafındaki çakılar dayakuttandır. Biz Ehl-i Beyt’in zikri, hastalığa, vesveseye, rahatsızlığa,illete ve korkuya karşı şifadır! Bizi sevmek, Rabbinizin rızasınıkazanmanız, demektir. Bizim emrimizi dinleyen ve yolumuzdangelen, bizimle beraber arşın gölgeliğinde beraber olacaktır! Bizimemrimizi yürütebilmek için kanını akıtanlar, Allah’ın yolunda kanınıakıtanlar gibidir! Kim, bize yardımcı olmaktan çekinirse, kıyametgününde, burun üstü Allah tarafından cehenneme sürüklenecektir!Bizler o kapıyız ki, kıyamet gününde herkes hangi yoldan gideceğinişaşırdığında ona varılacak olan yeriz! Bizler, selamet ve kurtuluşkapısıyız ki, o Đslam’ın kapısıdır! Kim ondan içeri geçerse kurtulur vekim ondan vazgeçerse helak olur! Şanı yüce olan Allah, bizimlebaşlattı ve bizimle de bitirecektir! Allah, istediği günahları ve amelleribizimle bağışlar ve bizimle de sabit kılar! Yağmurlar ancak bizimleyeryüzüne iner ki, bu sizleri gurura almasın! Sizler (ey şiamız),kıyamet koptuğunda düşmanlarınıza karşı sabrettiğinizden dolayı, hakedeceğiniz makamı bilseydiniz, gözleriniz sevinçten yaşarırdı. Beni

438

Page 439: _kuranda Enis Emir

kaybettikten sonra öyle dayanılmaz haksızlıklar, zulümler ve Allah’ınemrettiğine karşı asilikler göreceksiniz ki, her an ölmeyi tercihedeceksiniz! O zamanı yaşadığınızda sakın parçalanmayınız vesımsıkı Allah’ın ipine sarılınız! Sizlere, sabır, namaz ve takkiyeyesarılmanızı vasiyet ediyorum! Đyi biliniz ki, şanı yüce olan Allah, zayıfve korkak olan kullarını sevmez, böylece hakkın tarafını ve hakehlinin vilayeti olan vilayetimizi terk etmeyiniz! Nitekim her kimbizleri başkalarına değişirse helak olur ve her kim bizi takip ederseşüphesiz olarak varacağımız yere varır. Bizim emrimizi takip edenlerşüphesiz olarak hakka varır ve bizim yolumuzun dışındakilerini takipedenler batıp yok olacaklardır. Bizi sevenlere, fevc fevc Allah’ınrahmeti ve esenliği vardır ve bizi buğzedenlere de fevc fevc Allah’ıngazabı ve azabı vardır. Bizim yolumuz haktır ve bizim emrimizde derüşt vardır. Cennet ehli, şiamızın varacakları makamlara, gökteparlayan yıldıza bakıldığı gibi bakacaklardır. Bizlere uyanlar asladalalete varmazlar ve bizi terk edenler de asla hidayete varmazlar.Bize karşı çıkanlara yardımcı olanlar ve bize teslimiyet gösterenlerede yardımcı olmayanlar asla kurtulamayacaklardır. Bizleri, sakınkalıcı olmayan, geçici dünya hayatı ve mülkü için terk etmeyiniz.Nitekim bizleri bunun için terk edenler, buna da sahipolamayacaklardır. Bizleri dünyaya karşı terk ettiklerinden dolayı da,dünyadan ayrılmaları onlara o kadar zor ve azim gelecektir. Bunu şanıyüce olan Allah şöyle buyurdu: Kişi (o günde), Allah’ın tarafınayapmış olduğum kusurdan dolayı yazıklar olsun bana, gerçektenben alaya alanlardandım. Đman edenlerin meşalesi, bizim hakkımızıbilmesidir! Körlüğün ve karanlığın en şiddetlisi odur ki, kişinin bizimfaziletimizi görmemesi ve hakkımıza karşı nedensiz mücadeleetmesidir. Bizim yaptığımız sadece kişiyi hakka davet etmektir.Başkalarımız ise kişiyi ancak fitneye davet etmektedirler. Đşte budurum, davetimizi terk edenler için, fitneye girmeleri demektir! Bizimhak bayrağımız vardır ki, onun gölgesine gelen kurtulur. Oraya tezgelmek isteyenler de ilimleri ile kurtulmuşlardır. Sizler (ey şiamız),dünyayı imar edenlersiniz. Allah, sizlerin yapacağınızı görebilmesiiçin, sizi dünyada halef olarak bırakmıştır. Allah’ın sizden görmekistediği için ancak yarışın. Sizlere en büyük huccet yüklenmiştir, onutakip ediniz: Ve yarışarak koşun Rabbinizin yargılamasına vecennetteki genişliği, göğün ve yeryüzünün genişliği gibidir,hazırlamıştır Allah’a ve peygamberlerine inananlara; bu, Allah’ınlütfudur, ihsanıdır, dilediğine verir onu ve Allah pek büyük bir

439

Page 440: _kuranda Enis Emir

lütuf ve ihsan sahibidir. (Hadid Suresi: 21). Đyi biliniz ki, sizler bumakama ancak takva ile sahip olabilirsiniz! Eğer, Allah’ın emirlerinionlardan almanızı emrettiği kişilerden (Ehl-i Beyt’ten) değil debaşkalarından alırsanız, O, sizlere her zaman beraber olacak olan birşeytanı musallat eder. Nasıl görmezsiniz ki, dininiz müptela edilir,sizler ise dünyanın gafleti içindesiniz! Zikri yüce olan Allah buyurduki: Ve zulmedenlere meyletmeyin, sonra ateşle azaba uğrarsınız veAllah’tan başka bir dostunuz yoktur, sonra yardım dagöremezsiniz.” Hud Suresi: 113).

59. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hayır, sana ayetlerim gelmişti de, onları yalanlamış,

büyüklük taslayarak kâfirlerden olmuştun.”Ali bin Đbrahim tefsirinde dedi ki:“Allah’ın ayetleri, Ehl-i Beyt imamlarıdır!”

60. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve kıyamet günü Allah’a karşı yalan uyduranların

yüzlerinin simsiyah olduğunu görürsün. Mütekebbir içincehennemde bir karargâh olmaz olur mu?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a karşı yalan uydurup, yüzlerinin kıyamet gününde

simsiyah olduklarını göreceğimiz kişiler; imam olmayıp da, imamlıkmakamını kendisine iddia edenlerdir!” Hazır olanlardan biri dedi ki:“O kişi, Ali ve Fatime’nin evladından olup, haksız yere imameti talepederse kendisi bu hükme dâhil olur mu?” Đmam buyurdu ki: “Evet,Ali’nin evladından olup, hakkı olmayan imametin makamına talipolursa, o da kıyamet gününde zikredilen halde olacaktır!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:

440

Page 441: _kuranda Enis Emir

“Bizden hadis söyleyenleri, kıyamet gününde o hadisimizhakkında soracağız. Eğer bizden alıp, doğruyu söylemişse, Allah’a veResulü’ne karşı da doğru söylemiş olur. Fakat yalan söylemişse,Allah’a ve Resulü’ne karşı yalan uyduranlardan olmuş olur! Nitekimbiz Ehl-i Beyt, bir hadisi söylediğimizde, falan veya filan bize bildirdi,demiyoruz. Bizler ancak; Allah buyurdu ki, Resulullah (s.a.v.)buyurdu ki, diye söze başları!”

Açıklama: Ehl-i Beyt imamları şialarına vermiş olduklarıhadisleri, babaları kanalıyla direk olarak peygamber efendimizdenduymuşlardır. Onlar söze, peygamber efendimizden duymuş gibibaşlarlardı. Başkaları gibi, falan bize haber etti ki, filan bize haber ettiki, diye söze başlamazlar. Đşte bu özellik Ehl-i Beyt imamlarınabağlamak için her aklıselim insan için yeterlidir. Aynı zamanda şianınEhl-i Beyt imamlarından duymadığı şeyleri, başkalarına söylememesiiçin ağır bir şekilde tembih ve tehdit etmişlerdir.

65. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun; sana da, senden öncekilere de vahyolunmuştur

ki: Eğer Allah’a ortak koşarsan, şüphesiz amellerin boşa gider vemuhakkak hüsrana uğrayanlardan olursun.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ayetin anlamı şudur: Ey Muhammed, eğer Ali’nin vilayeti ile

başkalarını ortak olarak gösterirsen, şüphesiz amellerin boşa gider vemuhakkak hüsrana uğrayanlardan olursun!”

Açıklama: Bu ayetten gerçek anlamda peygamber efendimizinAllah’a şirk koşması nehyedildiği söylenirse çok yanlış ve hatalı olur.Nitekim peygamber efendimiz tevhidin aslından çıkan bir nurdur. Onurun aslında tevhitten başka hiçbir şey olamaz. Ehl-i Beyt imamlarıbu konu hakkında şöyle haber vermişlerdir: Resulullah (s.a.v.),Ğadir-u Humm denilen yerde Đmam-ı Ali hazretlerini ümmetine halifeolarak bildirmek istediğinde Muaz bin Cebel adındaki sahabe

441

Page 442: _kuranda Enis Emir

peygamber efendimizin yanına gelip dedi ki: “Ey Resulullah! EğerAli’nin vilayetine Ebu Bekir ve Ömer’i ortak olarak gösterirsen, halbu davetine daha da rağbet ederdi!” Đşte Resulullah’a (s.a.v.) ayethususunda inmişti. Aksi takdirde, kıyamet gününde ve dünyadaşefaatçi olacak olan peygamber efendimizin Allah’a şirk koşmasından,Allah bizzat kendisi şüphe mi etmiştir? Hâşâ, sümma hâşâ!Peygamber efendimiz bu gibi şüphelerden uzak ve münezezzehtir.Kendisi, ardı ardınca gelen, hep tevhit üzerinde olan tertemizpeygamberler soyundan gelmiştir. Esas anlamda Đmam-ı Alihazretlerinin vilayetine ortak koşmak, Allah’a ortak koşmanınaynısıdır. Nitekim Đmam-ı Ali’nin vilayeti Allah’ın vilayetidir. Ondaşirk koşan, Allah’a karşı şirk koşmuş olur!

69. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Yer, Rabbinin nuru ile aydınlandı, kitap konuldu,

peygamberler ve şahitler getirildi. Onlara haksızlıkyapılmasından aralarında hak ile hükmolundu.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde, yeryüzü güneşin ve ayın nurundan

mahrum olacağı için, yeryüzü imamların nuru ile aydınlanacaktır!Şanı yüce olan Allah, melekleri ile arşının üzerinden insanları hesabaçağırdığında, peygamberler ve şahitler de gelecekler. Şahitler Ehl-iBeyt imamlarıdır! Her biri kendi zamanında insanları hakkaçağırdığını bildirecek ve o çağrıya uyanlar kurtulacak ve uymayanlarise doğru cehennemin ateşine atılacaktır! Gerçekten de herkes o gündehak ettiği yeri bulacaktır!”

442

Page 443: _kuranda Enis Emir

73. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Rablerinden sakınanlar ise fevc fevc cennete götürüldüler.

Oraya varıp da kapıları açılınca, bekçileri onlara dediler ki:Selam olsun size. Hoş geldiniz. Temelli olarak girin buraya.”

Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Ebu Bekir, Ömer ve Osman, hakkımız olan halifeliği gasp

ederek, geçimlerini onunla sağlayıp, evlendiler. Bizler ise, şiamızı butür pislikten uzak tuttuk ki, doğumları helal ve temiz olsun!”

Açıklama: Đmam-ı Ali’nin hakkı olan halifeliğe konup, ondangeçimini sağlayanlar haksız olarak bunu yapmışlardır. Haramınbüyüklerinden biri de haksız olarak elde edilen maldan geçiminisağlamaktır. Bunun neticesinden doğan çocuklar, haram üzeredoğarlar. Haramzadelerin illa zina ilişkisinden doğmaları gerekmez.Böylelerinin başkalarının hakkıyla geçinmiş olmaları, onların haramolarak yetişmelerine yeterlidir.

74. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar da dediler ki: Bize vaadinde sadık olan ve bizi

yeryüzüne varis kılan Allah’a hamd olsun. Cennete istediğimizyerde oturabiliriz. Çalışanların ecri ne de güzeldir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:Kıyamet gününde nurdan semerleri olan develere binen bir

topluluk önce geçip en yüksek sesleri ile şöyle haykıracaklar: “Bizevaadinde sadık olan ve bizi yeryüzüne varis kılan Allah’a hamd olsun.Cennette istediğimiz yerde oturabiliriz!” Hazır olanlar diyecekler ki:

443

Page 444: _kuranda Enis Emir

“Bunlar peygamberler topluluğudur!” Şanı yüce olan Allah tarafındanşöyle nida gelecek: “Bunlar, kullarımın arasından seçtiğim ve onlaraüstün kıldığım Ali bin Ebi Talib’in şiasıdır!” Hazır olanlar diyecek ki:“Ey ilahımız ve efendimiz! Bunlar, bu dereceye nasıl nail oldular?”Şanı yüce olan Allah tarafından nida gelecek ki: “Bunlar, bu dereceyenasıl nail oldular?” Şanı yüce olan Allah tarafından nida gelecek ki:“Bunlar, bu dereceye şu özellikleri ile gelmişlerdir: Yüzüklerini sağellerinde taşırlar; günde elli bir rekât namaz kılarlar; miskinleridoyururlar; sadece caiz olan yerlere secde ederler ve namazdaBesmeleyi cehren okurlar!”

Bir gün Ebu Zer hazretleri, Resulullah (s.a.v.) ile beraber ÜmmSeleme anamızın evinde oturmuştu. Sohbet ettikleri sırada içeriyeĐmam-ı Ali dahil olur. Onu gören Resulullah’ın (s.a.v.) yüzü nur ileaydınlanır ve sevinci yüzünden belli olur. Ali’yi kucaklayıp ikigözünün arasından öptükten sonra, Ebu Zer hazretlerine dönerekbuyurdu ki: “Ey Ebu Zer! Bu, bize dahil olanın esas kimliği hakkındagereken malumata sahip misin?” Ebu Zer hazretleri buyurdu ki: “EyResulullah, bu senin kardeşin, amcanın oğlu, Fatime’nin kocası,cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyin’in babalarıdır!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ey Ebu Zer! Bu, aydınlık saçanAllah’ın mızrağı ve Allah’ın büyük olan kapısıdır! Kim, Allah’avarmak istiyorsa bu kapıdan gelsin! Ey Ebu Zer! Bu, Allah’ın adaletiile kaim olan; Allah’ın yasakladıklarından uzaklaştıran; Allah’ındinine nusret veren ve tüm ümmetlerin üzerine Allah’ın huccetiolandır! Ey Ebu Zer! Şanı yüce olan Allah’ın arşı rükünlerinin herbirinde yetmiş bin melek vardır. Her biri tesbih ve ibadetten ziyadeAli’ye duada bulunur ve onun düşmanlarına da beddua ederler! EyEbu Zer! Ali olmasaydı, hak ve batıl belli olmazdı. Ali olmasaydı,mü’min-kâfir arası ayırt edilemezdi. Ali olmasaydı, Allah’a ibadetedilmezdi! Çünkü Ali; müşriklerin başını vura vura onların Müslümanolmalarını sağladı. Böylece onların Allah’a ibadet etmelerini sağlamışoldu! Ali’nin bu durumu olmasaydı, ne sevap ne de ceza hükmü varolurdu. Ali’yi Allah’tan hiçbir şey gizleyemez ve Ali’yi de Allah’tanhiçbir hicap uzak tutamaz! Nitekim gizlilik yapan perde ve hicap daAli’dir! Dine bağlı kalın ve onda tefrikaya düşmeyin, diyedininden Nuh’a buyurduğunu, size de teşri’ buyurdu. Sanavahyettiğimizi ve Đbrahim’e, Musa’ya, Đsa’ya buyurduğumuzu.Kendilerini çağırdığın bu şey; müşriklere ağır geldi. Allah,dilediğini kendisine seçer. Kendisine yöneleni de hidayete iletir. Ey

444

Page 445: _kuranda Enis Emir

Ebu Zer! Şanı yüce olan Allah, yüceliğini mülkünde, vahdaniyetiiçinde ve tekliğinde sağlamıştır. Muhlis olan kullarına kendi nefsinitanıtmış ve cennetini onlara mesken olarak kılmıştır. Allah, hidayetineiletmek istediğine, vilayetini tanıtmış ve kimin kalbine bunukapatmışsa, o kişiyi marifetinden mahrum kılmıştır! Ey Ebu Zer! Ali,hidayet bayrağı; takva kelimesinin ta kendisi; kopmak bilmeyensapasağlam kulpa; dostlarımın imamı ve bana itaat edenlerin nurudur!Kendisi, takva ehlinin iltizam ettiği kelimedir! Kim, onu seversemü’min olur ve kim onu buğzederse kâfir olur! Kim, onun vilayetiniterk ederse, dalalete sapmış ve sapıtmış olur! Kim, onun hakkını inkârederse şüphesiz müşrik olur! Ey Ebu Zer! Ali’nin vilayetini inkâredenler kıyamet gününde kör ve dilleri tutulmuş olarak geleceklerdir!Kendileri, kıyametin karanlığına döküldüklerinde şöyle diyeceklerdir:Yazıklar olsun bizlere Allah’ın tarafında yaptığımız kusurlardandolayı… ve bu gibilerinin boyunlarında üçyüz halkadan oluşan birgerdanlık olacak ki, her halkanın üstünde bir şeytan olup, o kişininyüzüne tükürecek ve onu kabrinin karanlığından cehenneme doğrusürükleyecektir!” Ebu Zer hazretleri bunları peygamber efendimizdenduyunca dedi ki: “Ey Resulullah! Anam-babam sana feda olsun!Kalbimi sevinç ve mutluluk ile doldurdun. Bundan daha ziyade anlatki, sevincim ve mutluluğum daha da artsın!” Bunun üzerinepeygamber efendimiz şöyle devam buyurdu: “Ey Ebu Zer! Mi’racaçıkarken, daha dünyanın gökyüzüne vardığımda, melekler ezanokuyup namaza çağırdılar. O anda Cebrail (a.s.) elimden tutup,meleklerin önüne getirdi ve dedi ki: Ey Muhammed! Meleklere namazkıldır, onlar seni epey özlemişlerdir! Ben de yetmiş saf olanmeleklerin önüne geçtim. Her saf, doğu ve batının genişliği kadardı veonların sayısını ancak onları yaratan bilirdi! Namazı bitirip, tesbih vetakdise başladığımda meleklerden birer birer topluluklar yanıma gelipselam verdiler ve dediler ki: Ey Muhammed! Bizim bir isteğimizvardır, onu yerine getirir misin? Meleklerin, alemlerin Rabbindenşefaat dilememi isteyeceklerini zannettim. Nitekim alemlerin Rabbibeni Kevser havuzunun başı ucunda saki ve şefaatçi ve tümpeygamberlere üstün kılmıştı. Meleklere dedim ki: Ey Rabbiminmelekleri! Đstediğiniz nedir? Melekler dediler ki: Ey Allah’ınpeygamberi! Yeryüzüne geri döndüğünde, bizden Ali bin Ebi Talib’eselam söyle ve bizlerin onu çok uzun bir müddetten beri özlediğimizibildir! Ben onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Bizleri hakmarifeti ile tanıyor musunuz? Melekler dedi ki: Ey Allah’ın

445

Page 446: _kuranda Enis Emir

peygamberi! Bizler, sizi nasıl tanımayalım ki? Sizler Allah’ın ilkyarattıklarısınız! Sizleri, nur gölgeleri olarak, nurdan nurun içindeyarattı! Sizleri, izzetinin yüceliğinden; mülkünün yüceliğinden vekerim olan yüzünün nurundan yaratmıştır! Sizlere, saltanatımakamında, yerleri ve gökleri yaratmadan önce, arşının su üzerindeolduğu anlarda duraklar vermişti! Kendisi, olduğu yerde yerleri vegökleri altı günde yarattı ve sonra arşını yedinci göğe yüceltti veüstünde oturdu. Sizler de, arşının önünde tesbih, takdis ve tekbirediyordunuz! Daha sonra istediği çeşitli nurlardan melekleri yarattı.Bizleri yarattıktan sonra, sizlere geldik ve sizlerin tesbih, tahlil, tekbir,temcid, takdis ve hamdettiğinizi gördük. Bizler de, sizin tesbih, tahlil,tekbir, temcid, takdis ve hamdinizle Allah’a yöneldik ve duadabulunduk! Allah’tan ne indiyse hep size indi ve Allah’a neyükseldiyse hep sizden yükseldi! Sizleri bütün bunlara rağmen nasıltanımayalım? Ali’ye (a.s.) bizden selam söyle ve ona olaniştiyakımızın hayli çok olduğunu bildir! Bunun üzerine ben, ikinci göktabakasına yükseldim. Orada da melekler beni karşıladı ve aynı şeyibenden istediklerinde, onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri! Sizlerbizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler dedi ki: EyAllah’ın peygamberi! Sizleri nasıl tanımayalım ki? Sizler, Allah’ınseçtikleri; O’nun ilminin haznedarları; kopmak bilmeyen kulpası vehuccetlerisiniz! Sizler, Allah’ın avlusu, yani, kürsüsü ve ilminin usulüolanlarsınız! Sizin kaim olanınız (Mehdi) en üstün kaimdir! Sizinkonuşanınız en üstün konuşandır. Allah, dinini sizinle başlattı vesizinle de sona götürecektir! Ali’ye selam söyle ve ona olanözlemimizi bildir! Bunun üzerine üçüncü gök tabakasına çıktığımdada, orada da melekler benden aynı şeyi istediklerinde onlara dedim ki:Ey Rabbimin melekleri! Bizim marifetimizi hakkıyla biliyormusunuz? Melekler bana dedi ki: Nasıl sizin marifetinizi bilmeyelimki? Sizler, makamın kapısı ve hesap gününün huccetlerisiniz! Ali, sonzamanda yerden çıkacak olan canlıdır ve kendisi hükümleribirbirinden ayırt edendir! Kendisi, asanın sahibi ve kıyamet günündecehennemi bölecek olandır! Kendisi, kurtuluş gemisidir ki ona binenkurtulur ve onu terk eden de cehennemin ateşi içinde çevrilir. Her şeyancak sizinle yerinde durdu ve bulutlarda ancak nurunuz ile yerinibuldu. Sizleri nasıl tanımayalım? Ali’ye bizden selam söyle ve onaolan iştiyakımızı bildir! Daha sonra dördüncü göğe çıktım ve orada damelekler aynı şeyi istediklerinde, onlara dedim ki: Ey Rabbiminmelekleri! Bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler

446

Page 447: _kuranda Enis Emir

dedi ki: Ey Allah’ın peygamberi! Sizleri nasıl tanımayalım ki? Sizler,nübüvvetin şeceresi; rahmetin evi; risaletin madeni ve meleklerin inipçıktığı yersiniz! Cebrail alemlerin Rabbinden sizlere vahiy ileiniyordu. Ali’ye olan iştiyakımızı ona bildir ve selamımızı söyle!Daha sonra beşinci göğe yükseldiğimde, oradaki melekler de bendenaynı şeyi istediklerinde onlara dedim ki: Ey Rabbimin melekleri!Bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz? Melekler dedi ki: EyAllah’ın peygamberi! Sizleri nasıl bilmeyelim ki? Arşın bulunduğuyere öğlen ve akşamları gittiğimizde, arşın ortasına şöyle yazılıolduğunu okuyoruz: Allah’tan başka bir ilah yoktur. MuhammedO’nun peygamberidir. Muhammed’i Ali bin Ebi Talib ilegüçlendirdim! Ali, Allah’ın velisi ve yarattıkları arasında O’nunilmidir! Ali, müşriklerin şerrini defeden ve kâfirleri bertaraf edendir.Böylece, Ali’nin Allah’ın velilerinden biri olduğunu anladık. Ali’yebizden selam söyle ve ona olan iştiyakımızı da bildir! Altıncı göğeçıktığımda melekler aynı şeyi istediklerinde, onlara dedim ki: EyRabbimin melekleri! Bizim marifetimizi hakkıyla biliyor musunuz?Melekler dediler ki: Ey Allah’ın peygamberi! Sizleri nasıltanımayalım ki? Allah Firdevs cennetini yarattı ve kapısına bir ağaçdikti. O ağacın her yaprağında nur ile şöyle yazılıdır: Allah’tan başkabir ilah yoktur. Muhammed O’nun peygamberidir. Ali bin Ebi Talib,Allah’ın kopmak bilmeyen kulpası; metin olan ipi; yarattıklarınınüzerine nazır olan gözü ve müşriklerin üzerine vurduğu kılıcıdır! Onabizden selam söyle ve ona olan iştiyakımızın fazla olduğunu bildir!Bunun üzerine yedinci göğün tabakasına vardığımda beni görenmeleklerin şöyle dediklerini duydum: Bize vaadinde sadık olanAllah’a hamd olsun. Hepsi yanıma gelip, selamlaştılar ve öncekimeleklerin istediklerini istediklerinde, onlara dedim ki: Ey Rabbiminmelekleri! Sizlerin biraz önce: Bize vaadinde sadık olan Allah’ahamdolsun, dediğinizi duydum, hangi vaadi ile sadık olduğunukastettiniz? Melekler dediler ki: Ey Allah’ın peygamberi! Şanı yüceolan Allah, sizleri nurlayarak, yüceliğinin ve mülkünün izzetinurundan yaratıp, saltanatının yerinde sizlere yerler tahsis ettiğinde,kullarına, bizlere vilayetinizi sunarak kabullenmemizi istedi. Bukabulümüz, kalbimizi o kadar işgal etti ki Rabbimize, sana olaniştiyakımızı şikâyet ettik. Seni gökyüzünde bizlere göstereceğini vaatetmişti ve bize vaat etmiş olduğu gibi sen bizim aramızdasın. Allah,sana en hayırlı mükâfatı versin. Daha sonra, Ali bin Ebi Talib’e olaniştiyakımızı Allah’a şikâyet ettiğimizde, şanı yüce olan Allah arşının

447

Page 448: _kuranda Enis Emir

sağında Ali’nin suretinde bir melek yapıp, oraya sakin kıldı. O yeröyle bir yerdir ki, zahiri batınından ve batını zahirenden görünür. Neyere oturmuştur, ne de göğe asılıdır! Arşın sahibi ona: Kudretim ilekaim ol, dedi ve o kaim oldu! Ali’ye olan iştiyakımızı işte bu suretinolduğu yere gelip, ona bakarak gideriyoruz!”

Buna yakın bir rivayeti, beşinci yüzyılda yaşamış olan muteberbir Sünni alimin kitabından nakletmek istiyoruz. Ahmed bin Muvaffakel-Hatib el-Huvarezmi “Menakib” adlı kitabında şöyle bir hadisizikretmiş:

Resulullah (s.a.v.) ashabı ile sohbet ederken içlerinden biriayağa kalkıp dedi ki: “Ey Resulullah! Mi’raca çıktığında, Allahseninle nasıl muhatap oldu?” Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Şanıyüce olan Allah, kardeşim Ali’nin dili ile bana muhatap oldu. Ben,şanı yüce olan Allah’a en yakın olduğumda dedim ki: Ey Allah’ım!Sen mi benimle muhatap oluyorsun yoksa Ali mi? Şanı yüce olanAllah bana buyurdu ki: Ey Muhammed, ben öyleyim ki, hiçbir şeyebenzemem ve şeylerle kıyas edilemem! Fakat sen yanımı huzurumageldiğinde kalbine baktım ve orada Ali’ye olan sevginden başka hiçbirşey görmedim! Kalbin mutmain olsun diye sana Ali’nin dili ilemuhatap oldum!”

75. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Görürsün ki melekler de, Rablerine hamd ile tesbih

ederek Arş’ın etrafını kuşatmışlardır. Artık onların arasında hakile hükmolunmuştur ve denildi ki: Hamd olsun alemlerin RabbiAllah’a.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Mi’rac gecesinde, Arş’ın altında önümde Ali bin Ebi Talib’in

durduğunu gördüm. Allah’ı tesbih ve takdis ettiğini duydum. Dedimki: Ey Cebrail, Ali bin Ebi Talib benden önce mi buraya gelmiş?Cebrail dedi ki: Hayır, lakin sana bunun haberini vereyim de duy; şanıyüce olan Allah Arş’ının üzerinden Ali bin Ebi Talib’i o kadaryüceltip ona duada bulundu ki, Arş’ı taşıyan melekler Ali’yi görmeye

448

Page 449: _kuranda Enis Emir

müştak oldular. Bunun üzerine Allah, bu gördüğün meleği Ali’ninsuretinde yaratıp, Arş’ının altına koydu. Böylece, Arş’ı taşıyanmelekler, bu meleğin yüzüne bakarak Ali’ye olan hasretlerinigideriyorlar! Şanı yüce olan Allah, bu meleğin takdisini, tesbihini vetemcidini, senin Ehl-i Beyt’inin şiasına hayır olarak kıldı, eyMuhammed!”

Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine Arş’ın sahibi azim ve yüceRabbimizden en faziletli salâtı ve selamı olsun. Zümer Suresi buradabitti.

449

Page 450: _kuranda Enis Emir

Ğafir (Mü’min) Suresi

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Arş’ı taşıyanlar ve çevresinde bulunanlar Rablerini hamd

ile tesbih ederler, O’na inanırlar ve mü’minlerin yargılanmasınıisterler: Rabbimiz; ilim ve rahmetle her şeyi kuşattın. Tövbe edipsenin yoluna uyanları bağışla. Ve onları cehennemin azabındankoru.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ben ve Ali yeryüzünde ilk iman edenleriz. Melekler, bana ve

Ali’ye daha ümmet-i Muhammet’ten kimse iman etmeden yedi seneve sekiz ay önce, duada ve bağışta bulundu!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali buyurdu ki:“Bu ümmetten hiç kimse iman etmeden yedi yıl önce ben,

Resulullah’a (s.a.v.) iman etmiştim. Melekler ikimize yedi yıl hepduada ve bağışta bulundular!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın yolu Ali’dir! Allah’a iman edip de o yola tutunanlar,

bizim şiamızdan başkaları değildir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Tövbe edenlerden maksat: Ali’den önce halife olanların

yolunu terk edip, Allah’ın yolu olan Ali’nin vilayetine tutunanlardır.Đman, ancak Ali’nin vilayetine tutunmaktır!”

Đmam hazretleri buyurdu ki:“Arş’ı taşıyanlar ve çevresinde bulunanlar; Muhammed, Ali,

Hasan, Hüseyin, Đbrahim, Musa ve Đsa (aleyhumasselam)hazretleridir!”

450

Page 451: _kuranda Enis Emir

11.-12. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Onlar da (küfredenler): Rabbimiz; bizi iki defa öldürdün,

iki defa dirilttin. Biz de suçlarımızı itiraf ettik. Bir daha çıkmayayol var mı? derler. Bunun sebebi şudur: Yalnız Allah’a duaedildiği zaman inkâr ederdiniz de, O’na şirk koşuluncainanırdınız. Artık hüküm; Aliyy, Kebir Allah’ındır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:Ali’nin vilayetine davet edilmesi; yalnız Allah’a dua edilmesi

gibidir. Allah’a şirk koşulması ise; Ali’nin vilayetine başkalarınınortak sayılmasıdır. Başkalarının da vilayete ortak sayılması ile kâfirleriman ediyorlardı. Artık hüküm; Aliyy, Kebir Allah’ındır!”

51. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz ki biz, peygamberimize ve iman etmiş olanlara

hem dünya hayatında, hem de şahitlerin şahadet edecekleri gündemutlaka yardım ederiz.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đyi belleyin ki, her peygamber hayatında hep zafer ile

yaşamamıştı. Bazıları yenilgiye uğramış ve bazıları da öldürülmüştü.Bu ayet, Mehdi’nin (a.s.) dünyaya geri dönüşünden habervermektedir. Mehdi (a.s.) dünyaya bir daha zuhur ettiğinde bütünpeygamberler galip geleceklerdir!”

451

Page 452: _kuranda Enis Emir

Ali bin Đbrahim tefsirinde diyor ki:“Ayette zikredilen şahitlerden maksat; Ehl-i Beyt imamlarıdır.

Kendileri, o günde herkesin üzerine şahit olacaklardır!”

Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtı ve selamıpeygamberimiz, efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun. Mü’min Suresi burada bitti.

452

Page 453: _kuranda Enis Emir

Secde (Fussilet) Suresi

6.-7. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“… Müşriklerin vay haline. Onlar ki; zekât vermezler. Ve

onlar, ahreti inkâr edenlerdir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın, kendisi ile beraber başka ilah edinen müşriklerden

zekât istediğini kabul edebilir miyiz? Ayette kastedilen müşrikler; hakolan birinci imam (Ali) ile başkalarını ortak sayanlardır!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’ın kitabında zikrettiği namaz bizleriz!

Zekât, oruç, hac, haram ay, harem ay, harem şehir, Allah’ın kıblesi,Allah’ın Kâbe’si ve Allah’ın yüzü hep bizleriz!”

Açıklama: Ayette müşriklerden kastedilen zekât; nefsintemizlenmesi için gereken vilayet bağlılığı ile sağlanan temizliktir.Şanı yüce olan Allah, müşrikler hakkında şöyle buyurmuştur: …Müşrikler mutlaka pis insanlardır… (Tevbe Suresi: 28) Đşte buradazikredilen pislik, nefsin Allah’a ortak koşmasıyla içine düştüğükaranlıktır. Bunun zıttı ise Allah’ı tek ilah olarak tanımanın yolu olanĐmam-ı Ali’nin vilayetidir. Ayette zekât, Ehl-i Beyt imamlarına olanbağlılığın değeridir. Onunla da bütün inananlar kıyamet günündemükâfat veya ceza göreceklerdir.

27.-28. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:

453

Page 454: _kuranda Enis Emir

“O küfredenlere şiddetli bir azabı tattıracağız ve onlarıyapmakta olduklarının en kötüsü ile cezalandıracağız. Đşte böyle;Allah’ın düşmanlarının cezası; ateştir. Ayetlerimizi bile bile inkâretmelerinin cezası olarak onların temelli kalacakları yeroradadır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“O küfredenler, Đmam-ı Ali’nin vilayetini terk etmekle

küfretmiş oldular! Bile bile inkâr edilen Allah’ın ayetleri de; Ehl-iBeyt imamlarıdır!”

29. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve küfredenler derler ki: Rabbimiz, cinlerden ve

insanlardan bizi saptırmış olanları göster, onları ayaklarımızınaltına alalım da alçaklar, aşağıların aşağısı olsunlar.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đnsanları ve cinleri saptıranlar; birinci ve ikincisidir! Đkincisi

ise esas şeytan olandır!”Açıklama: Sapmış olanlar, onları sapıtanları görmek

istediklerinde, şanı yüce olan Allah Ehl-i Beyt’in hakkını elindenalanları cehennemin en derin yerinde tutmuş olacak. O derinlikten hiçkimseye görünmeyeceklerdir. Đşte aşağıların aşağısında bulunan bumuhalifleri, kâfirler saracaktır.

30. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki; Rabbimiz Allah’tır, deyip sonra dosdoğru

bir istikamet tutturanların üzerine melekler iner, onlara:Korkmayın, üzülmeyin size vaat olunan cennetle sevinin, derler.”

454

Page 455: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Kim, Allah’a ve Resulü’ne itaati tamamlayıp, Ehl-i Beyt

imamlarının da vilayetine tam gerektiği gibi dahil olursa, şüphesizolarak dosdoğru istikameti tutturmuş olur!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Dosdoğru bir istikameti ancak Ehl-i Beyt’in vilayetine dahil

olmakla tutturabilirler!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Đman eden kişi, ölüm ile kaybedeceğinde ve geriye bırakacağı

akraba ve ailesinden dolayı hiç üzülmesin! Đman eden kişi öldüğünde,onun üzüntüsünü gören melekler diyecekler ki: Yukarıya bak! Ölenkişi yukarıya baktığında orada Muhammed’i Ali’yi ve onların tertemizEhl-i Beyt’ini yüce makamın en yücesinde görecektir! Ölüm meleğiona diyecek ki: Onları görmüyor musun? Đşte bunlar; senin efendilerinve imamlarındır! Kendileri o makamda, senin yanında oturan veseninle sohbet edenler olacaktır. Dünyada bıraktığına bedel bunlararazı olmaz mısın? Đşte o zaman iman eden kişi diyecek ki: Evet, eyRabbim! Evet, razı oldum! Şanı yüce olan Allah bunu şöylebuyurmuştur: Muhakkak ki Rabbimiz Allah’tır, deyip sonradosdoğru bir istikamet tutturanların üzerine melekler iner,onlara: Korkmayın, üzülmeyin size vaat olunan cennetle sevinin,derler. Biz dünya hayatında da, ahrette de sizin dostlarınızız.Burada canlarınızın çektiği sizedir ve burada size umduğunuz herşey var. Ğafur, Rahim olanın ikamı olarak.”

33. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki ben Müslümanlardanım, diyerek Salih amel

işleyen ve Allah’a çağıran kimseden daha güzel sözlü kimvardır?”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ali benden sonra hidayet kapısı ve Rabbime davet edendir!

Kendisi, mü’minlerin salihidir! Salih amel işleyen ve Allah’a çağırankimseden daha güzel sözlü kim vardır?”

455

Page 456: _kuranda Enis Emir

34. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đyilikle kötülük bir olmaz.”

Ehl-i Beyt imamları şöyle buyurdular:“Đyilik bizleriz, kötülük ise Emevilerdir!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Đyilik, bizim sırrımızı ehli olmayana vermemektir! Kötülük,

bizim sırrımızı ehli olmayana vermektir!”

53. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onun hak olduğunu anlayıncaya kadar ayetlerimizi hem

dış dünyada, hem de kendi içlerinde göstereceğiz. Rabbin her şeyeşahit olması yetmez mi?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Dış dünyada bizden başka ayet yoktur! Şanı yüce olan Allah

bizleri, afakta gösterecektir!”Ehl-i Beyt imamlarından gelen başka te’villere göre, şanı yüce

olan Allah, her insana ayetleri olan Ehl-i Beyt imamlarını kendinefsinde göstermeden asla o insanı hesaba çağırmayacaktır. Đnsan,onlara iman edip kurtulur veya küfredip de mesh yoluyla insanolmaktan uzak olur. Şanı yüce olan Allah’ın herkese afaktagöstereceği en büyük ayetleri de Ehl-i Beyt imamları olacaktır. Onlarıherkes görecek ve duyacaktır!

Fussilet Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a mahsustur.O’nun salâtı ve selamı peygamberimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

456

Page 457: _kuranda Enis Emir

Şura Suresi

8. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şayet Allah dileseydi, hepsini tek ümmet yapardı. Ama O,

dilediğini rahmetine sokar. Zalimler için ne bir veli vardır ne debir yardımcı.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın rahmeti, Ali bin Ebi Talib’in vilayetidir! Zalimler

için ne bir veli vardır ne de bir yardımcı!”Đmam-ı Ali’nin halifeliğini ve imametini kabul edenler, şanı

yüce olan Allah’ın rahmetine girmişlerdir. Bunu terk edenler isezalimlerin kendileridir. Zaten Đmam-ı Ali’nin yerini işgal edenler veonlara yardımcı olanlar zalimlerin ta kendileridir!

15. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dine bağlı kalın ve onda tefrikaya düşmeyin, diye dinden

Nuh’a buyurduğunuz, size de teşri’ buyurdu. Sana vahyettiğimizive Đbrahim’e, Musa’ya, Đsa’ya buyurduğumuzu. Kendileriniçağırdığın bu şey; müşriklere ağır geldi. Allah, dilediğinikendisine seçer. Kendisine yöneleni de hidayete iletir.”

457

Page 458: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Ey Al-i Muhammed! Dinde Nuh’a buyurduğunu, size de teşri

buyurdu. Ey Al-i Muhammed! Dine bağlı kalın ve onda tefrikayadüşmeyin. Ali’nin vilayetine çağırdıkların kimselere bu ağır geldi. EyMuhammed! Ali’nin vilayetine girenleri Allah kendisine seçer vekendisine Ali’nin vilayeti ile gelenleri, hidayetine iletir!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Biziz asil soylu, başkalarından daha faziletli ve aziz olanlar!

Biziz, enbiyaların soyunu taşıyanlar; biziz, vasilerin evladı olanlar;biziz, Allah’ın kitabında seçilmiş olanlar; biziz, insanların içindeResulullah’a evla olanlar; biziz, Allah’ın dinini onlara teşri’ ettiğikişiler, şanı yüce olan Allah buyurdu ki: … Dinde Nuh’abuyurduğunu, size de teşri’ buyurdu…”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Resulullah Muhammed (s.a.v.), yeryüzünde Allah’ın

eminidir. Muhammed (s.a.v.) vefat ettikten sonra bizler, onun varisleriolduk. Biziz, yeryüzünde Allah’ın eminleri olanlar. Bizde, olacakların,Arapların ve enbiyaların doğum ve nesep ilmi vardır! Biz, bir kişiyebaktığımızda, o kişinin iman veya nifak üzerinde olup olmadığınıbiliriz! Bizim şiamız, önceden baba adları ile belli olanlardır! Nitekimşanı yüce olan Allah, bizim ve şiamızın üzerine ahd-ü misak almıştır!Kendileri, bizim vardığımız yere varacaklar ve bizim girdiğimiz yeregireceklerdir. Biziz, seçilmiş, aslı ve soyu ile bütün insanların üstündeizzet ve şeref ile yücelenler! Bizler Nuh’un, Đbrahim’in, Đsmail’in,Đshak ve Yakub’un ilimlerine sahibiz! Biziz, bütün peygamberlerinilimlerine sahip olanlar!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Dine bağlı kalın, emrinden maksat; Ali’ye bağlı olmaktır! Ve

ondan ayrılmayın, emrinden maksat; mü’minlerin emiri Ali’denayrılmamaktır! Ali’nin vilayetine çağrılınca, bu davet müşriklere ağırgeldi. Allah dilediğini Ali’nin yoluna seçer. Allah, Ali’ye yönelenleride hidayete iletir! Bunun üzerine şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu:Şu halde sen bunun için davet et ve emrolunduğun şekildedosdoğru bir istikamet tuttur. Onların heveslerine uyma… (15.ayet). Ayetten şu maksat edilmiş: Sen emrolunduğun gibi Ali’ninvilayetine davet et! Onların, Ali’nin vilayetinden vazgeçmeheveslerine uyma!”

Bu ayette de zikredilen müşrikler ancak Đmam-ı Ali’ninvilayetine başkalarını ortak koşan kişiler olarak bilinmesi gerekir.

458

Page 459: _kuranda Enis Emir

Aksi takdirde peygamber efendimizin, putperestlik heveslerineuymaması istendiği sonucu çıkarsa bu, onun yüceliğine hiçyakışmayan bir sonuç olur. Peygamber efendimiz, putperestlerinheveslerine uyacak bir şahıs değildir. Kendisi bundan münezzeh veuzaktır. Fakat ondan istenilen, ümmeti içinde olup, halen Đmam-ıAli’nin vilayetine ortak koşmak isteyenlerin heveslerine sonvermesidir. Bunu da açık olan tebliği ile göstermiştir!

23. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: Ben, sizden buna karşılık; akrabalarıma sevgiden

başka bir ücret istemem. Kim bir iyilik kazanırsa, biz onuniyiliğini arttırırız…”

Đmam-ı Hasan el-Mücteba hazretleri, mü’minlerin emiri Alihazretleri vurulduktan sonra mimberden şöyle buyurdu:

“Ben o Ehl-i Beyt’tenim ki, şanı yüce olan Allah bizimsevgimizi bütün Müslümanlara farz kılıp şöyle buyurdu: De ki: Ben,sizden buna karşılık; akrabalarıma sevgiden başka bir ücretistemem. Kim bir iyilik kazanırsa, biz onun iyiliğini arttırırız…Đyi biliniz ki, iyilik kazanmak, bizi sevmektir!”

Bu ayet indikten sonra ashap dediler ki:“Ey Resulullah! Bu ayette sevgileri bizlere emredilmiş olan

akrabaların kimlerdir? Resulullah buyurdu ki: “Ali, Fatime ve oğulları(Hasan ve Hüseyin)!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, peygamberlerini çeşitli şecerelerden

yarattı. Ben ve Ali tek bir şeceredeniz. O şecerenin kökü benim;gövdesi Ali’dir; Fatima dallarıdır; Hasan ve Hüseyin meyvesidir veşiamız ise yapraklarıdır! Kim bu ağacın bir dalına tutunursa kurtulurve kim terk ederse helak olup gider! Bir kul, Safa ve Merve(Mekke’nin hac yerinde iki tepenin adı) arasında bin yıl ve bir dahabin yıl ibadet edip, zayıf düşse ve bundan sonra Ehl-i Beyt’in sevgisini

459

Page 460: _kuranda Enis Emir

idrak etmezse, Allah o kişiyi burnu üzere cehenneme dökecektir! Deki: Ben, sizden buna karşılık; akrabalarıma sevgiden başka bir ücretistemem.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ben dört kişi hakkında kıyamet gününde muhakkak şefaatçi

olacağım. Hatta bunlar dünyanın günahları ile bana gelseler de!Bunlar; zürriyetime yardımcı olanlar; mallarından ihtiyacı olanzürriyetimden birine verenler; zürriyetimi kalbi ve dili ile sevenler;zürriyetim memleketinden kovulduğunda onların ihtiyaçlarınıkarşılayanlar!”

Peygamber efendimiz, zürriyeti buyurduğu zaman aklımızakimler gelmelidir? Peygamber efendimiz bu husus hakkında şöylebuyurdu:

“Şanı yüce olan Allah, bütün peygamberlerin zürriyetlerinikendi sulbünden kıldı. Benim zürriyetimi ise Ali’nin sulbünden kıldı!”

Peygamber efendimizin zürriyetinden söz edildiğinde, bunlarınAli hazretlerinin evladı olduklarını kabullenmemiz şarttır. Bunların daoniki imamlar olduklarını hiç kimse inkâr edemez!

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri buyurdu ki:“Ehl-i Beyt Resulullah (s.a.v.) bütün Müslümanların

efendisidir! Onlara itaat ve müracaat etmek her Müslüman içinfarzdır! Kim onları terk ederse peygamberin ecrini vermemiş olur veAllah’ın meleklerinin ve tüm insanların lanetine müstahak olur!”

Kur’an-ı Kerim de tebliğine karşılık Ehl-i Beyt’ine sevgiisteyen tek peygamber, bizim peygamber efendimiz Muhammet’tir(s.a.v.). Nuh ve Hud (aleyhumasselam) hazretleri ümmetlerine karşılıkyaptıkları tebliğden ecir olarak kendi nefislerine istemişlerdir.Peygamber efendimiz tebliğine karşılık ancak ümmetinin Ehl-iBeyt’ini sevip saymasını istemiştir. Bu, fedakârlığın en yücesidir.Hem peygamber efendimizin açısından, hem de Ehl-i Beyt’inaçısından büyük ve değeri biçilmez bir sonuç çıkmaktadır. Bütün buaçıklığa rağmen Sünni kardeşlerimizde Ehl-i Beyt’e karşı olan sevgiyibulmak takriben olanaksızdır. Bütün Müslüman ülkelerinde, çok azistisnalar vardır, Ehl-i Beyt hakkında din görevlilerinin tebliğyaptıklarını göremezsiniz. Peygamber efendimize karşı olan ecirborcumuzu ancak Ehl-i Beyt’ine olan sevgi ve saygımız ileödeyebileceğimizi asla unutmayalım! Yakından tanıdığımız Sünnikardeşlerimiz, Allah kabul etsin, hacca gidip gelirler. Fakat Ehl-iBeyt’in hakkında en az bir bilgiye sahip değillerdir. Biz, din açısından

460

Page 461: _kuranda Enis Emir

konuşuyoruz. Mademki, herkes Müslüman olduğunu söylüyor, bunlarıbilmesi de her Müslüman için şart oluyor. Peygamber efendimizbizden herhangi mal ve mülkü tebliğine karşılık istemiş değildir.Đstediği sadece Ehl-i Beyt’ini sevmektir. Peki, onları hayatındatanımayan bir kişi nasıl sevecektir? Peygamber efendimizinbuyurduğunun, kıyamet gününe kadar geçerli olduğunu unutmayalım!Bazı Sünni kardeşlerimizin âlimleri ve hatta Türkiye’mizin diyanetbaşkanı, bu ayetin Ehl-i Beyt hakkında nazil olmadığını iddiaediyorlar. Şura Suresinin Mekke’de nazil olduğunu ve o anda Đmam-ıHasan ve Hüseyin’in dünyada olmadıklarını öne sürüyorlar. Bunlaracevabımız, kendilerinin onlara bağlı oldukları taraftan gelecektir.Muteber olan en değerli Sünni âlimleri, Şura Suresinin 24., 25. ve 27ayetlerinin Medine’de indiğini kabul edip, bildirmişlerdir. Bunlardanbazıları şunlardır:

1- Tamahşeri “Keşşaf” adlı tefsirinde2- Tabari “Cami-ul Beyan” tefsirinde3- Fahreddin-i Razi “Kebir” tefsirinde4- Suyuti “Dürr-el Mensur” tefsirinde5- Hakim en-Nişaburi “Müstedrik” hadis kitabında6- Bağavi “Tefsir” kitabında7- Ahmed bin Hanbel “Menakib” kitabında8- Tabarani “Mu’cem” kitabında9- Heysemi “Mecma-uz Zevaid” hadis kitabında10- Đbn-i Hacer el-Heytemi “Savaik-ul Muhrika” kitabında.Ve kısa olarak bunu ihraç edenler: Đbn-i Munzir, Đbn Ebi

Hatim, Đbn Marduveyh…

Bu ayetin Ehl-i Beyt için inmediğini illa da tespit etmekisteyenler, yukarıdakilerin numarasından başka bir yol denemişlerdir.Bunlara göre, ayet bütün Kureyş’i içine almaktadır. Yani; peygamberefendimiz bizden, bütün Kureyş’i sevmemizi ve saymamızıistemektedir! Bunun ne kadar yanlış ve saçma olduğunusöylediklerinin içinden cevap vermekle tespit edebiliriz. Peygamberefendimize o kadar düşmanlık yapan Ebu Leheb, Kureyş’in ilerigelenlerinden değil midir? Peygamber efendimize en çok düşmanlıkyapan Muaviye’nin babası Ebu Süfyan Kureyş’in ileri gelenlerindendeğil midir? Peki, bunları sevmemizi peygamber efendimiz istemişolur mu? Allah’a ve Resulü’ne iftira edenler azabın en şiddetlisinitadacaklardır. Ebu Cehil’i hatırlayalım. Kendisi peygamber

461

Page 462: _kuranda Enis Emir

efendimize en çok eziyet edenlerden biridir. Bunu da mı sevelim?Peygamber efendimizin, bu gibi küfür içinde ölen akrabalarınısevmemizi emretmiş olduğunu düşünmek bile insanı korkutuyor. Amabütün bu oyunların neden tezgâhlandığını iyi biliyoruz. ZamanındaEmevilerin kapısından ekmek yiyenler, onların Kureyş’ten olduklarınıbilerek, halkı onların sevgisine davet etmişlerdi. O alimler,midelerinin peşinde bu iftira ve yalanları uydurdular. Fakat şimdikidin görevlilerinin bunu devam ettirmesinde bir mana bulamıyoruz!Ümmetin içinde Ehl-i Beyt’in sevgisini görebilmemiz için, alimlerinonlardan gelen rivayetlere istinaden camilerde halkı aydınlatmalarıgerekmektedir. Şimdi (bu zamanda) hangi camilerde Ehl-i Beytimamlarının fıkhından bahsediliyor?

44. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Göreceksin ki; o zalimler azabı gördükleri zaman:

‘Geri dönecek bir yol yok mudur?’ diyeceklerdir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ayetin tefsiri şöyledir: Zalimler; Ehl-i Beyt’in hakkı olan

(halifeliği) gasp edenlerdir! Bu zalimlerin görecekleri azap ise, Aliolacaktır! Nitekim Ali, onların görecekleri azabın sebebidir. Kendisicenneti ve cehennemi ayıran kişi olacaktır!”

52. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte böylece biz sana da emrimizden bir ruh vahyettik.

Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu,kullarımızdan dilediğimizi hidayete eriştirdiğimiz bir nur kıldık.Şüphesiz ki sen dosdoğru bir yol göstermektesin.”

462

Page 463: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayette zikredilen ruh, Cebrail ve Mikail’den daha yücedir!

Bu ruh, Resulullah (s.a.v.) vefat ettikten sonra Ehl-i Beyt imamları ileberaber olmuştur!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın, dilediği kullarını hidayete eriştirdiği onur, Ali bin

Ebi Talib’tir!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın nur olarak peygambere vermiş olduğu Ali’dir! Ali o

nurdur ki, Allah istediğini o nura eriştirir! Allah, peygamberine:Şüphesiz ki sen dosdoğru bir yolu göstermektesin, buyurduğunda,bundan şunu kastetmiştir: Sen, mü’minlerin emiri Ali’nin vilayetiniemreder ve onu davet edersin! Ali de dosdoğru olan yoldur!”

53. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Göklerde ve yerde olanların kendisine ait olduğu Allah’ın

dosdoğru yolunu. Đyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah’a döner.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın dosdoğru olan yolu, Ali’dir! Allah onu, göklerde ve

yerde olanların hazini olarak kıldı. Bütün işlerinde Allah’a döneceğinide bildirdi!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Rabbimin izniyle, yerlerde ve göklerde ne varsa hepsi bana

aittir!”Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretlerinin oğlu Zeyd hazretleri

buyurdu ki:“Kâbe’nin Rabbine andolsun ki peygamber, insanları ancak

Ali’ye davet etti. Ali ile hidayeti bulunan buldu ve onu terk edenler desapıtıp gittiler!”

Şura Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nunsalâtı ve selamı peygamberimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

463

Page 464: _kuranda Enis Emir

Zuhruf Suresi

4. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O nezdimizdeki ana kitaptadır. Şanı yücedir, hikmet

doludur.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Dosdoğru olan yol, mü’minlerin emiri Ali’dir ve kendisi ana

kitapta olup, şanı yüce ve hikmet dolu olandır!”Đmam-ı Ali er-Rida hazretlerine sordular ki:“Ali bin Ebi Talib, ana kitabın (Fatiha suresinin) neresinde

zikredilmiştir?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Ana kitapta: Bize doğruyolu göster, diye dua edilen Ali’dir!”

Asbağ bin Nabate hazretleri anlatıyor:Mü’minlerin emiri Ali ile hasta olan Sa’sa’a bin Suhan

hazretlerini ziyaret etmeye gittik. Evine vardığımızda onun yatağındayattığını gördük. Bizim geldiğimizi gören Sa’sa’a hastalığı hafiflemişgibi bizleri sevinçle karşıladı. Mü’minlerin emiri buyurdu ki: “Hayır,lakin bu ziyaretini, kendime ecir ve ihtiyaç duyduğum zaman içingerek duyduğum bir değer gibi saklayacağım!” Mü’minlerin emiribuyurdu ki: “Allah’a andolsun ki seni, azığına az değer veren veyardıma daha fazla önem veren biri olarak bilirim!” Sa’sa’a dedi ki:“Ey mü’minlerin emiri! Allah’a andolsun ki, ben de seni; Allah’tabilgili olan ve gözünde ise Allah’ı azim gören biri olarak bilirim. Sen,Allah’ın kitabında şanı yüce ve hikmet dolu olansın! Sen, mü’minlerinüzerine rauf ve rahim olansın!”

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve bu birlik sözünü, gerçeğe dönsünler diye soyu arasında

da daima kalacak ve zeval bulmayacak bir vasiyet olarakbıraktık.”

464

Page 465: _kuranda Enis Emir

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.), Đbrahim’in (a.s.) soyudur. Biz Ehl-i Beyt

ise; hem Đbrahim’in, hem de Muhammed’in (s.a.v.) soyuyuz!”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Birlik sözü, imamettir! Đmamet, kıyamete kadar Đmam-ı

Hüseyin’in soyunda kalacaktır. Babadan oğula intikal edecek ve hiçbirzaman kardeşe veya amcaya geçmeyecektir! Bu imamlar dünyadangöçtüklerinde, onların yerine kalacak muhakkak bir evlatbırakacaklardır!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin en yakın ashabındanMufaddal bin Umar hazretleri, bu ayet hakkında sorduğunda, imamhazretleri buyurdu ki:

“Soyunda birlik sözü olarak bıraktığı imamettir! Şanı yüceolan Allah da bu imameti, kıyamet gününe kadar Hüseyin’in soyundakıldı! Mufaddal dedi ki: “Ey Resulullah’ın oğlu! Đmametin Hasan’danhariç sadece Hüseyin’in soyunda kalmasını anlatır mısın? NitekimHasan ve Hüseyin ikisi de Resulullah’ın oğulları, zürriyetleri vecennet gençlerinin efendileridir!” Đmam hazretleri buyurdu ki: “EyMufaddal! Şanı yüce olan Allah, Musa ve Harun’u ikisini depeygamber kıldığı halde, nübüvveti Harun’un sulbünden devamettirdi! Bir kimsenin; Allah bunu neden öyle kıldı, demesi doğru olurmu? Đmamet meselesi de aynıdır! Bu, şanı yüce olan Allah’ınhalifeliğidir ki, hiç kimse neden bunu Hüseyin’in soyuna verdi deHasan’ın soyuna vermedi, diye soramaz. Çünkü şanı yüce olan Allahyaptığından tek olarak kendisi sorulur: Yaptığından sorulmaz O’na,fakat onlardır sorumlu olanlar, sorguya çekilenler. (Enbiya Suresi:23)”

Resulullah’a (s.a.v.) bu ayet hakkında sorduklarında şöylebuyurdu:

“Şanı yüce olan Allah, imameti Hüseyin’in zürriyetinde kıldı.Onun sulbünden dokuz imam çıkacak ve bu ümmetin Mehdi’si deonların sonuncusu olacaktır! Bir kişi, rükün ve makam arasında(Beytullah’ın civarında) vefat edip sonra Allah’ın huzuruna Ehl-iBeyt’imi buğzettiği halde çıkarsa, o kişi cehennemin ateşinegirecektir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine sordular ki:“Hasan mı daha faziletlidir, yoksa Hüseyin mi?” Đmam

hazretleri buyurdu ki: “Hasan, Hüseyin’den daha faziletlidir!” Sorankişi dedi ki: “O zaman imamet, Hasan’ın zürriyetinden hariç nasıl

465

Page 466: _kuranda Enis Emir

Hüseyin’in zürriyetinde devam etti?” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, Musa ve Harun’un sünnetini Hasan veHüseyin’de devam ettirdi. Görmez misin ki, Musa ve Harunpeygamberlikte ortak oldukları gibi, Hasan ve Hüseyin de imametteortak idiler! Fakat şanı yüce olan Allah, peygamberliği Harun’unzürriyetinden kıldığı gibi Musa’nın zürriyetinden kılmadı. Bu durumöyle oldu, Musa Harun’dan daha faziletli olduğu halde!” Soran kişidedi ki: “Đki imamın aynı zamanda olması mümkün müdür?” Đmambuyurdu ki: “Hayır, ancak ve ancak birinin susup, öbürünün arkasındanamaza durursa. Ama ikisinin aynı zamanda imamet ve nutuk sahibiolmaları mümkün değildir!” Soran kişi dedi ki. “Hasan veHüseyin’den sonra imamet iki kardeşin olacak mı?” Đmam buyurdu ki:“Hayır. Đmamet Hüseyin’in zürriyetinde devamlı kalacaktır. Şanı yüceolan Allah’ın buyurmuş olduğu gibi: … Soyu arasında da daimakalacak ve zeval bulmayacak bir vasiyet olarak bıraktık. Ve budurum zürriyetinin içinde kıyamete kadar devam edecektir!”

39. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve o zaman zulmetmiştiniz, bugün pişmanlık kesin olarak

fayda vermez size, şüphe yok ki, azapta da müştereksiniz.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ayetin anlamı şudur: Ve o zaman Al-i Muhammed’in (s.a.v.)

hakkını (halifeliği) zulmetmiştiniz, bugün pişmanlık kesin olarakfayda vermez size, şüphe yok ki azapta müştereksiniz!”

41. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Seni, katımıza alsak bile hiç şüphe yok ki mutlaka

onlardan öç alırız biz.”Cabir bin Abdullah el-Ansari hazretleri anlatıyor:Mina’da, veda haccı esnasında Resulullah’a (s.a.v.) en yakın

duran ben idim. Onun şöyle buyurduğunu duydum: “Sakın bendensonra kâfirler gibi olup, birbirinizin boyunlarını vurmayınız! Eğer

466

Page 467: _kuranda Enis Emir

bunu yaparsanız, o zaman size karşı savaşan toplumun içinde benigöreceksiniz!” Sonra arkasına bakıp, şöyle devam buyurdu: “VeyaAli’yi, veya Ali’yi, veya Ali’yi göreceksiniz!” Cebrail’in (a.s.)peygambere göz kırptığını gördük. Bunu şanı yüce olan Allah şöylebuyurdu: Seni, katımıza alsak bile hiç şüphe yok ki mutlakaonlardan öç alırız. Yani, Ali bin Ebi Talib ile onlardan öç alırız!

Başka bir rivayette peygamber efendimiz buyurdu ki:“Ali ile öç alınacağına dair Cebrail bana haber verdi!”Abdullah bin Abbas hazretleri anlatıyor:Kureyş’in Ali’yi (a.s.) kıskanmasının en büyük sebeplerinden

biri, Resulullah’ın (s.a.v.) Kureyş’e hitaben Ali’nin huzurunda şöylebuyurması olmuştur: “Ey Kureyş topluluğu! Benden sonra küfresaparsanız, sizlere karşı savaşacak olan asker topluluğu içinde benimbulunup, sizlerin yüzlerini kılıç ile vurmamı nasıl bulacaksınız?”Bunun üzerine Cebrail (a.s.) inip, buyurdu ki: “Ey Muhammed! De ki:Đnşallah ben veya Ali, size karşı savaşacağız!” Resulullah da (s.a.v.)bunun üzerine buyurdu ki: “Đnşallah, ben veya Ali!”

Resulullah (s.a.v.) kendisinden sonra Đmam-ı Ali’nin Kur’an’ınte’vili için savaşacağını da bildirmişti. Tıpkı kendisinin Kur’an’ıninişinde müşriklere karşı savaştığı gibi. Bu husus hakkında bu kadaraçıklık getiren hadisler bulunduğu halde, Sünni kardeşlerimizindoğruyu görmemelerine şaşırıyoruz. Đmam-ı Ali’ye karşı savaşanlarınhepsi tarihte bellidir. Hiç kimse onların kimliği hakkında şüphe içindedeğildir. Bütün açıklığa rağmen, Đmam-ı Ali’ye karşı savaşanlaraiçtihat süsü verilmek istendiğini anlamak mümkün değildir.Peygamber efendimiz Muhammed’in (s.a.v.) vefatından sonra Đmam-ıAli’ye karşı savaşanlar şüphesiz olarak peygambere karşısavaşmışlardır. Peygamber efendimiz “sahih” olan hadislerindebuyurdu ki: “Ey Ali! Sana karşı savaşan bana karşı savaşmıştır.Bana karşı savaşanı da Allah, cehennemin içine dökecektir!”

43. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sen; sana vahyolunana sarıl. Muhakkak ki sen, dosdoğru

bir yol üzerindesin.”

467

Page 468: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, Resulullah’a (s.a.v.) şöyle vahyetti: Ey

Muhammed! Ali bin Ebi Talib hakkında sana vahyolunana sarıl.Muhakkak ki sen, Ali bin Ebi Talib’in vilayeti ile dosdoğru bir yolüzerindesin! Ali bin Ebi Talib de dosdoğru olan yoldur!”

44. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dosdoğru bu; sana ve kavmine bir öğüttür. Ondan

sorguya çekileceksiniz.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayette bizler kastedildik. Biziz zikri (öğütün) ehli olanlar

ve bizim hakkımızdan dolayı sorguya çekileceksiniz!”

45. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Senden önce gönderdiğimiz peygamberlerimize sor…”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Mi’raca çıktığımda bir melek gelip, bana dedi ki: Ey

Muhammed! Hazır olan peygamberlere, senden önce ne üzeregönderildiklerini sor! Ben de hazır olan peygamberlere bunusorduğumda, hepsi birden cevap verdiler ki: Bizler, senin ve Ali binEbi Talib’in vilayeti üzere gönderilmiştik!”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Ali’nin vilayeti bütün peygamberlerin suhuflarında

yazılmıştır. Şanı yüce olan Allah, her ne kadar peygambergönderdiyse hepsini, Resulullah’ın peygamberliği ve Ali’nin vilayetiüzerine göndermiştir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:

468

Page 469: _kuranda Enis Emir

“Bizim vilayetimiz Allah’ın vilayetidir! Bu vilayet üzerine debütün peygamberlerini göndermişti!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Cabir! Hangi kardeşlik daha faziletlidir?” Cabir hazretleri

buyurdu ki: “Aynı ana-babadan olan kardeşlik daha faziletlidir!”Resulullah buyurdu ki: “Biz, peygamberler topluluğu hepimizkardeşiz. Ben de onların içinde en faziletlisiyim. Kardeşlerimin içindede bana en sevgili olan Ali bin Ebi Talib’tir. Kendisi, benim yanımdapeygamberlerden daha faziletlidir! Kim, peygamberlerin Ali’den dahafaziletli olduklarını iddia ederse, benim makamımı alçaltmış olur.Kim, benim makamımı alçaltırsa kâfir olur. Çünkü ben, Ali’ninfaziletini bildikten sonra Allah’ın emriyle onu kendime kardeşedindim!”

Yine Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Ben, emirlerini tebliğ eden Allah’ın peygamberiyim.

Sen ise mükemmel olan Allah’ın tamamlayıcı yüzüsün! Senden başkabana eş değerde olabilecek kimse yoktur ve benden başka sana eşdeğerde olabilecek kimse yoktur!”

57. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Meryem oğlu (Đsa aleyhisselam) misal olarak verilince,

senin kavmin hemen bağrıştı.”

Resulullah (s.a.v.) ashabı ile oturup sohbet ederken buyurdu ki:“Yakın bir anda meclisimize, ümmetimin içinde Meryem’in

oğlu Đsa’nın (a.s.) benzeri gelecektir!” Baktılar ki biraz sonra EbuBekir meclise dahil oldu, sordular ki: “O adam bu mudur?” Resulullahbuyurdu ki: “Hayır!” Biraz sonra da Ömer gelir, sordular ki: “O adambu mudur?” Resulullah buyurdu ki: “Hayır!” Biraz sonra meclise Alihazretleri dahil olduğunda yine sordular ki: “O adam bu mudur?”Resulullah buyurdu ki: “Evet, budur!” Hazır olan ashaptan bazılarıkendi aralarında şöyle söyleştiler: “Lat ve Uzza putlarına tapmak, budavet ettiği kişiden daha iyidir!” Bunun üzerine şanı yüce olan Allahşu ayeti indirdi: Meryem oğlu misal olarak verilince, senin kavminhemen bağrıştı.

469

Page 470: _kuranda Enis Emir

Bir gün Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna bir topluluk gelip dediki:

“Ey Muhammed! Meryem oğlu Đsa, zamanında ölüleridiriltiyordu. Sen de bize ölüleri dirilt de görelim!” Resulullah buyurduki: “Kimi diriltmemi istiyorsunuz?” Dediler ki: “Yakın bir zamanönce vefat eden bir kişiyi!” Resulullah, huzuruna Đmam-ı Ali’yiçağırtıp, hazır olanların anlamadıkları bazı şeyleri ona gizlice söyledive ona buyurdu ki: “Bunlarla, ölünün defnedildiği yere git ve ölüyüadı ve babasının adı ile çağır!” Đmam-ı Ali o topluluk ile mezarınbaşına varıp, şöyle nida etti: “Ey falanın oğlu!” Bunun üzerine ölühemen ayağa kalktı. Topluluk soracaklarını ölüye sorduktan sonra ölüolan yerine yattı. Topluluk geri dönerken şöyle dedi: “Bu,Abdülmuttalib oğullarının acayip işlerindendir!” Bunun üzerine deşanı yüce olan Allah ayeti indirdi.

Yine peygamber efendimiz şöyle buyurdu:“Ey Ali! Sen de Meryem oğlu Đsa’nın benzerliği vardır.

Ümmetimin içinde bir topluluğun, Hıristiyanların Đsa hakkındasöyledikleri gibi söylemelerinden çekinmeseydim, senin hakkında bugün öyle şeyler söylerdim ki, yanlarından geçtiğin her topluluk seninüzerine bastığın toprağı bereket vesilesi olarak kendilerine alırlardı!”Hazır olan ashaptan bazıları kendi aralarında konuştuktan sonradediler ki: “Amcaoğlunu (Ali’yi), Đsrail oğullarına misal olarakvermekten başka bir şey bulamadın mı?” Bunun üzerine şanı yüceolan Allah şu ayeti indirdi: Meryem oğlu misal olarak verilince,senin kavmin hemen bağrıştı. Ve: Bizim tanrılarımız mı, yoksa omu daha iyidir? dediler. Sana böyle demeleri, sadece tartışmayagirişmek içindir. Hayır, onlar kavgacı bir kavimdir. O; kendisinenimet verdiğimiz ve Đsrail oğullarına örnek kıldığımız bir kuldur.Şayet dileseydik; sizden (Ben-i Haşim’den), yeryüzünde sizinyerinizi tutacak melekler var ederdik…”

61. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onun gökten inmesi, kıyametin yaklaştığını bildirir, sakın

kıyamet hakkında şüpheye düşmeyin ve uyun bana; budur doğruyol.”

470

Page 471: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kıyametin yaklaştığını bildirecek olan, mü’minlerin emiri

Ali’dir (a.s.)!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Sen, bu ümmetin ilmisin. Seni takip eden kurtulur ve

seni terk eden de helak olur!”Kıyamet gününden önce Ehl-i Beyt’i göreceğimizden hiç

kimsenin şüphesi olmasın. Nitekim bu emir onlarla başladı ve onlarlasona erecektir.

66. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onlar farkında değillerken kendilerine ansızın o saatin

(kıyametin) gelmesini mi bekliyorlar?”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ansızın gelmesi beklenen saat, Mehdi’dir (a.s.)!”Şanı yüce olan Allah o saatin ahvalini şöyle anlatıyor: O gün

muttakilerin dışında, dostlar birbirlerine düşman olurlar. (67.Ayet)

74.-76. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki mücrimler ebediyen kalacakları cehennem

azabındadırlar. Azaplarına ara verilmeyecek ve orada tamamenümitsiz kalacaklardır. Biz onlara zulmetmedik, ama onlarzalimlerin kendileriydiler.

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ehl-i Beyt’in vilayetini kabul etmeyenler cehennemde

görecekleri azabı Allah tarafından bir zulüm olduğunusöyleyeceklerinde, Allah onlara şöyle buyuracak: Sizler,

471

Page 472: _kuranda Enis Emir

peygamberimin Ehl-i Beyt’inin vilayetini terk etmekle kendinefislerinize zulmettiniz!”

79.-80. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Yoksa bir işe mi karar verdiler? Doğrusu biz de

kararlıyız. Yoksa kendilerinin sırlarını ve gizli konuştuklarınıişitmiyoruz mu sanıyorlar? Hayır, öyle değil, yanlarındakielçilerimiz yazmaktadır.”

Resulullah (s.a.v.) bazı ashabına buyurdu ki:“Ali’ye mü’minlerin emiri olarak bey’at edip selam veriniz!”

Ashaptan biri dedi ki: “Allah’a andolsun ki, peygamberlik ve halifelikhiçbir zaman Ehl-i Beyt’te birleşmeyecek!” Bunun üzerine iki ayetindi. Sahih olarak bilinen bir rivayette, Ömer bin Hattab Abdullah binAbbas hazretlerine dedi ki: “Halifeliği size (Ali’ye) nedenvermediklerini biliyor musun? Onlar, peygamberliğin ve halifeliğinsizde, Ben-i Haşim’de birleşmesini kaldıramadılar!”

Ömer’in onlar hitabını kullanıp kendisini dahil saymamış.Fakat en başta kendisinin geldiğini tarih bize göstermiştir. NitekimEbu Bekir’e bey’at edilmesini sağlayan kişi Ömer’dir!

Abdullah bin Abbas hazretleri anlatıyor:Peygamber efendimiz Ali’nin (a.s.) halifeliği için ümmetinden

iki kere söz almıştı. Birinci defasında ashabına buyurdu ki: “Bendensonra sizin velinizin kim olduğunu biliyor musunuz?” Ashap dedilerki: “Bunu Allah ve peygamberi daha iyi bilirler!” Resulullah (s.a.v.)buyurdu ki: “Đşte mü’minlerin salihi olan Ali bin Ebi Talib bendensonra sizin velinizdir!” Đkinci defasında Ğadir-u Humm denilen yerdebir daha Ali’nin (a.s.) halifeliğini teyit edip, şöyle buyurmuştu: “Benkimin Mevla’sı isem bu Ali de onun Mevla’sıdır!” Orada hazır olanbazı ashap kendi aralarında ahitleşerek dediler ki: “Bu işi kesin olarakonun ehline (Đmam-ı Ali ve soyuna) vermeyeceğiz. Onlara ait malınbeşte birini de keseceğiz!” Şanı yüce olan Allah, bunların durumunu

472

Page 473: _kuranda Enis Emir

bildirmek için peygamberine şöyle vahyetti: Yoksa bir işe mi kararverdiler? Doğrusu biz de kararlıyız. Yoksa kendilerinin sırlarınıve gizli konuşmalarını işitmiyoruz mu sanıyorlar? Hayır, öyledeğil, yanlarındaki elçilerimiz yazmaktadır.”

Allah’ın yardımı ile Zuhruf Suresi burada bitti. Allah’ın salâtıve selamı peygamberimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

473

Page 474: _kuranda Enis Emir

Duhan Suresi

1.-4. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ha, Mim. Apaçık kitaba andolsun ki: Gerçekten biz onu

mübarek bir gecede indirdik. Doğrusu biz uyarıcı idik. Ki ondaher hikmetli iş ayrılır.”

Bir Hıristiyan, Đmam-ı Ali er-Rida hazretlerine gelip dedi ki:“Müsaade edersen sana bir şey sormak istiyorum!” Đmam

hazretleri buyurdu ki: “Sor, bakayım!” O adam dedi ki:“Muhammed’e (s.a.v.) inen ve kendi vasfı ile vasfedilen Allah’ınkitabından bana haber ver ki, onun zahir ve batın tefsiri vardır! Bana,şu ayetlerin batini tefsirini anlatır mısın: Ha, Mim. Apaçık kitabaandolsun ki: Gerçekten biz onu mübarek bir gecede indirdik. Ki,onda her hikmetli iş ayrılır.” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Ha, veMim’e gelince, bunlar Resulullah’tır (s.a.v.). Kendisi, kitabın içindekiharflerdir! Apaçık olan kitap ise, mü’minlerin emiri Ali’dir! Mübarekolan gece de Fatime’dir! Ki ondan çok sayıda hikmetli ve hayırlıricaller çıkar!” Yani: Đmamlar çıkar!

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Kadir gecesi bize saklı değildir. Çünkü o gecede melekler bizi

tavaf etmeye gelir!”

32. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve andolsun ki biz, onları bile bile alemler üzerinde

seçkin kıldık.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Seçkin kılınanlar Ehl-i Beyt imamlarıdır ki, onlar herkesten

faziletli kılınmıştır!”

474

Page 475: _kuranda Enis Emir

40.-42. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki ayırt etme günü, hepsinin bir arada

bulunacağı vakittir. O gün, dostun dosta hiçbir yardımı olamaz.Yardım da göremezler. Ancak Allah’ın merhamet ettiği müstesna.Muhakkak ki O, Aziz, Rahim olanın kendisidir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Bizim düşmanlarımız o günde birbirine yardım edemezler ve

yardım da göremezler! Allah’ın mağfireti içinde olan toplum dabizleriz. Allah’a andolsun ki, müstesna olanlar da bizleriz!”

Başka bir rivayette buyurdu ki:“Rahmet ehli bizleriz!”Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın merhamet ettiği, Ali ve şiasıdır!”

Duhan Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun,O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

475

Page 476: _kuranda Enis Emir

Casiye Suresi

14. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đman edenlere söyle: Allah’ın günlerinin geleceğini

ummayan kimseleri bağışlayıp geçsinler. Çünkü Allah, her kavmiyaptıklarıyla cezalandıracaktır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Gelecekleri umulmayan Allah’ın günleri şunlardır: Ehl-i

Beyt’in geri dönüşü ve kıyamet günü!”Bu günlerde Ehl-i Beyt’in şiası, sevinecek ve onların

düşmanları ise korkuya düşeceklerdir. Nitekim bu günlerde hak zuhuredecek ve batıl zeval olup, sönecektir!

29. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bu kitabımız sizin aleyhinize hak ile konuşuyor…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kitap konuşmaz. Fakat konuşacak kitap; Muhammed (s.a.v.)

ve Ehl-i Beyt’idir!”Konuşan kitabın aslı onu tebliğ eden peygamberler olduğu

şüphesizdir. Peygamber efendimiz bu sebeptendir ki, veda haccındaKur’an-ı Kerim’i yalnız değil de Ehl-i Beyt’i ile vasiyet etmişti. Kitabıve onu tebliğ ve tefsir edecek imamları da belirtmiştir. Bu sebepten,Ehl-i Beyt’siz bir Kur’an anlayışı doğru olamaz. Kur’an’sız Ehl-i Beytanlayışı da doğru olamaz!

Casiye Suresi burada bitti. Allah’ın salâtı ve selamıpeygamberimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

476

Page 477: _kuranda Enis Emir

Muhammed Suresi

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Muhammed (s.a.v.) suresinde, bizim hakkımızda bir ayet ve

Emeviler hakkında bir ayet art arda gelmiştir!”

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini

Allah boşa çıkarır.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri, Resulullah (s.a.v.)vefat ettikten sonra mescidin içine girip, şöyle yüksek sesle okudu:“Küfredip de Allah yolundan alıkoyanların amellerini Allah boşaçıkarır.” Orada hazır olan Abdullah bin Abbas dedi ki: “Ey Hasan’ınbabası! Bunu hangi sebepten okudun?” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Kur’an’ı okumadın mı?” Abdullah dedi ki: Yalnız bir defa değil!”Đmam hazretleri buyurdu ki. “Şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu:Peygamberin sizlere söylediğini alıp kabul ediniz ve sizi ondannehyettiğinden uzaklaşınız! Resulullah’ın (s.a.v.) kendisinden sonraEbu Bekir’i yerine halife olarak bıraktığına dair şahit olur musun?”Abdullah dedi ki: “Resulullah’ın (s.a.v.) sadece sana vasiyet ettiğinibiliyorum!” O zaman bana bey’at ettin mi?” Abdullah dedi ki: “HalkEbu Bekir’e bey’at etti, ben de onlara katıldım!” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Ben-i Đsrail’in, buzağın etrafında toplandıkları gibi sizlerde bu ümmetin buzağı etrafında toplandınız ve fitneniz buradadır!Sizin misaliniz; ateşi yakan ve ateşin aydınlığı olduğunda ise Allah’ınonları görme nurunu aldığı kişilere benzersiniz! Ve onları Allah,göremeyecekleri şekilde karanlıkta bırakmıştır ki, ne görürler, ne deduyarlar. Ve onlar geri dönecek değillerdir!”

Đmam hazretleri Đsrail oğullarının, Musa’ya (a.s.) yaptıklarınıörnek vermiştir. Musa (a.s.) ümmetine kardeşi Harun’u vasiyet edip,Sina dağına çıktığında ümmetinin içinde Samirri adındaki kişi,altınları toplayıp ondan bir buzağın heykelini yaptı. Ve ümmeti onatapmaları için çağırdı. Đsrail oğulları imandan sonra Sammiri’ye uyup,

477

Page 478: _kuranda Enis Emir

buzağa tapmaya başladı. Bizim ümmetin içinde, bu olay aynencereyan etmiştir. Peygamber efendimiz kendisinden sonra ümmetinekardeşi Đmam-ı Ali hazretlerini halife olarak vasiyet etmişti. Onunvefatından sonra ümmetin Samirri’si olan Ömer, toplumun EbuBekir’e (buzağa) tabi olması için çağırdı. Abdullah bin Abbas gibi birkişi bile bu çağrıya uymuştu!

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın yolu; mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.)! O yoldan

alıkoyan kâfirler ise Emevilerdir!”

2.-3. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:Đman edip Salih ameller işleyenlerin, Muhammed’e

indirilene -ki o, Rablerinden olan haktır- inananlarınkötülüklerini örter ve durumlarını ıslah eder. Đşte böyle.Muhakkak ki o küfredenler batıla uymuşlar ve iman edenler deRablerinden gelen hakka uymuşlardır. Böylece Allah, insanlaramisallerini anlatır.”

Ali bin Đbrahim tefsirinde diyor ki:“Đnanıp Salih ameller işleyenler; Ebu Zer, Selman, Mikdad ve

Ammar’dır. Bunlar, Allah tarafından peygambere hak olarak bildirilenAli’nin (a.s.) halifeliğine sabit kalmışlardır. Böylece Allah, bunlarınkötülüklerini örter ve durumlarını ıslah eder. Küfredenler ise batılauymuşlar, yani; peygamberin ve mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.)düşmanlarının yoluna uymuşlar, demektir!”

9. Ayetin te’vili ve tefsiri:

478

Page 479: _kuranda Enis Emir

“Đşte böyle. Çünkü onlar Allah’ın indirdiğini çirkingörmüşlerdir. O da onların amellerini boşa çıkarmıştır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Onlar, Allah’ın Ali hakkında indirdiğini çirkin

gördüklerinden Allah, onların amellerini boşa çıkarmıştır!”

15. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muttakilere vaat olunan cennetin misali; içinde

bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar,içinde zevk veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklarvardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Ve Rablerindenmağfiret de vardır. Hiç bu; ateşte temelli kalan ve bağırsaklarınıparça parça edecek kaynar su içirilen kimseler gibi midir?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Bu ayetin başı, Ali ve evladı ve şiası hakkında inmiştir.

Nitekim onlardır takva ve mağfiret ehli olanlar!”Ayetin sonu da onların düşmanları hakkında inmiştir!

16. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Onların (ashabın) arasında dinleyenler vardır. Nihayet

senin yanından çıkınca, kendilerine ilim verilmiş olanlara: Az

479

Page 480: _kuranda Enis Emir

önce ne demişti? diye sorarlar. Đşte bunlar, Allah’ın kalplerinimühürlemiş olduğu ve kendi heveslerine uyan kişilerdir.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Ashap ile beraber, Resulullah’ın (s.a.v.) huzurunda olup,

ondan vahiy hakkında açıklamalarını dinlediğimizde, benden başkasıonun anlattığını aklında tutun olmuyordu. Dışarı çıktığımızda bana:Az önce ne demişti? diye sorarlardı!”

Bu ayetin tefsirini Ebu Bekir veya Ömer’in sahih olaraknakleden bir rivayeti gördünüz mü?

17. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hidayete erenlere gelince; onların hidayetini arttırır ve

onlara takvalarını verir.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ehl-i Beyt’in şiasına bizim sevgimiz, ilham ile kalplerine

verilir! Görmez misin ki, bir kişi bizi görmediği ve duymadığı halde,sevgimiz ve bütünlüğümüz hakkındaki tutumundan dolayı onunbaşına neler geliyor? Fakat bu gibileri hakkında şanı yüce olan Allahşöyle buyuruyor: Hidayete erenlere gelince; onların hidayetiniarttırır ve onlara takvalarını verir. Yani; bizim zamanımızdayaşayan, bizi görüp duyanların hidayetini daha da arttırır, demektir!”

22.-23. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Demek sizler idareyi ele alırsanız, yeryüzünde fesat

çıkaracak, akrabalık bağlarınızı bile koparacaksınız öyle mi?Allah’ın kendilerini lanetlemiş, sağırlaştırmış ve gözlerini köretmiş olduğu kişiler işte bunlardır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:Ömer bin Hattab, Ali’yi (a.s.) ile yolun üzerinde

karşılaştığında dedi ki: “Halkın, bizimle sınandığına dair ayetler

480

Page 481: _kuranda Enis Emir

okuduğunu ve bu ayetlerden benim ve sahibimin (Ebu Bekir’in)kastedildiğini anlatıyormuşsun!” Đmam-ı Ali buyurdu ki: “Emevilerhakkında inen bir ayeti sana söyleyeyim de onu bil: Demek sizleridareyi ele alırsanız, yeryüzünde fesat çıkaracak, akrabalıkbağlarınızı bile koparacaksınız öyle mi? Ömer dedi ki: “Yalansöylüyorsun! Emeviler, siz Haşim oğullarından akrabalık bağına dahabağlıdırlar! Ancak senin, Timoğullarına, Udeyoğullarına veÜmeyyeoğullarına düşmanlığından başka bir şeyin yoktur!”

Açıklama: Timoğulları, Ebu Bekir’in aşiretidir. Udeyoğulları,Ömer’in aşiretidir. Ümeyyeoğulları, Muaviye’nin aşiretidir. En dikkatiçeken, Ömer’in Emevileri Haşimilerden daha faziletli olarakgöstermesidir. Hâlbuki sahih olan rivayetlere göre peygamberefendimiz, Haşimilerin, Kureyş içinden seçildiklerini buyurmuştur.Nitekim kendisi de Haşimidir! Putperest olan Ümeyyeoğullarını,tevhit ehli olan Haşimilere tafdil etmenin, Ömer için bir anlamı olur; oda onun da Haşimilere düşman olduğudur!

Abdullah bin Abbas bu ayet hakkında dedi ki:“Bu ayet; Ben-i Haşim ve Ben-i Ümeyye hakkında inmiştir!”

25. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki kendilerini hidayet belli olduktan sonra

arkalarına dönenleri şeytan aldatmış ve onlara ümit vermiştir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Hidayet, Ali’nin (a.s.) yoludur! Đkinci ise şeytandır. Çünkü

kendisi halifeliği Đmam-ı Ali’den uzaklaştırıp, böylece Emevilerinkendisinden sonra halifeliğe gelebileceklerine dair onlara ümitvermişti!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Đlk üçü (Ebu Bekir, Ömer ve Osman) mü’minlerin emiri

Ali’nin (a.s.) vilayetini terk etmeleri ile imanlarından dönmüşoldular!”

Buradaki imandan dönmeleri hususu, Ehl-i Beyt’in tekkurtarıcı gemi ve ümmetin sığınağı olarak gösterilmiş olduğuna

481

Page 482: _kuranda Enis Emir

dayanmaktadır. Peygamber efendimiz sahih olan rivayetlere göre,Ehl-i Beyt’ini Nuh’un (a.s.) gemisine benzetmiştir. Elbette o gemiyebinmeyenler imanlarından dönmüşlerdir. Yine peygamber efendimiz,Đmam-ı Ali hazretlerini bu ümmetin içinde Harun (a.s.) gibigöstermiştir. Elbette Harun’u (a.s.) terk edip, Samirri’nin buzağınatapanlar imandan dönmüşlerdir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasınki, bizler sahih olan rivayetlerden bahsediyoruz!

26. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte böyle. Zira onlar, Allah’ın indirdiğini çirkin

karşılayanlara; bazı işlerde size itaat edeceğiz, demişlerdir. Allahonların gizlediklerini bilir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) vilayetini inkâr etmek

isteyenler (ilk üç ve ashapları), Emevilerin de Ali’nin (a.s.) vilayetiniçirkin gördüklerini bildiklerinde, onlara da halifelikten nasiplerinivereceklerine dair söz vermişlerdi. Emeviler de, onlardan sonra Ehl-iBeyt’e Allah tarafından verilen vilayeti ve kazancın beşte biri olanhaklarını vermeyeceklerine dair anlaşmışlardı!”

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đşte böyle. Çünkü onlar, gerçekten Allah’ı gazaplandıran

şeye uydular ve O’nu hoşnut edecek şeyleri çirkin karşıladılar.Bunun için O da onların amellerini boşa çıkardı.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın, mü’minlerin emiri Ali’nin (a.s.) vilayeti hakkında

indirdiği emri çirkin karşıladılar. Fakat Ali’nin vilayetine bağlanmak,Allah’ın ve peygamberinin hoşnutluğunu celbeden bir emirdir.

482

Page 483: _kuranda Enis Emir

Peygamber de çok yerde Ali’nin (a.s.) halifeliğini ümmetinebildirmişti!” Ayette, şanı yüce olan Allah’ın muhatap olduğu toplum,Müslümanların kesimindendir. Bu ayet, müşriklere, Hıristiyanlaraveya Yahudilere muhatap değildir. Bunun öyle olmadığını düşünmek,ayetin ehemmiyetinin ne kadar yüksek olduğunu anlamaya yeterlidir.

29. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Yoksa kalplerinde hastalık olanlar, kinlerini Allah’ın

dışarı vurmayacağını mı sandılar?”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.) Ğadir-u Humm gününde Đmam-ı Ali’yi

(a.s.) ümmetine halife olarak tayin ettiğinde ashabından bazıları kendiaralarında dediler ki: Amcasının oğlunun parmağından kaldırıp, kendiyerine halife tayin etmesiyle ne yaptığını sanıyor? Đşte bunun üzerineayeti kerime indi!”

Meşhur olan bir rivayette de peygamber efendimiz, Đmam-ı Aliile bir bahçede gezinirken, birden ağlamaya başlamış. Đmam hazretlerisebebini sorunca, buyurdu ki: “Ümmetimin içinde sana kalplerindekin besleyenleri düşündüğümden ağlıyorum ki, bu kinlerini sana karşıancak benden sonra göstereceklerdir!” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Bu, dinimdeki selametimden dolayı mı olacak?” Peygamberefendimiz buyurdu ki: “Evet!”

30. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şayet isteseydik; biz onları (kalplerinde hastalık olanları)

sana gösterirdik de sen, onları yüzlerinden tanırdın. Andolsun kisen, onları sözlerinin üslubundan da tanırsın. Allah bütünyaptıklarınızı bilir.”

483

Page 484: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine bir kişi dedi ki:“Huzeyfe el-Yemman, münafıklardan onikisini tanıyordu!”

Đmam hazretleri buyurdu ki: “Huzeyfe zamanında sadece onikisinitanımışsa da, şimdi sen oniki bin münafığı tanıyorsundur!” Nitekimayette kastedilen münafıklar; Ali bin Ebi Talib’e olan buğzları ilebiliniyorlardı! Bu, Kâbe’nin Rabbi hakkı için öyledir!”

Yani; peygamber efendimizin zamanında yaşayan münafıklar,Đmam-ı Ali’ye olan buğzlarından tanınıyordu. Ayetin açık bir şekildeifade ettiği gibi zaten bu münafıklar peygamber efendimize çok yakınolan kişilerdi. Yoksa peygamber efendimiz onları, sözlerininüslubundan tanıması mümkün olmazdı!

Önceden de anlatmış olduğumuz sahih bir rivayete göre,peygamber efendimiz Đmam-ı Ali’yi, Halid’in de içinde bulunduğu birordu ile Yemen’e göndermişti. Halid, Sünni kardeşlerimizinkitaplarında “Allah’ın kılıcı” olarak tanıtılmaktadır. Halid, Đmam-ıAli’yi şikâyet etmesi için Büreyde’yi Medine’ye gönderen kişidir.Medine’de Büreyde’yi karşılayanlar da ashaptan idi. Hepsi de, Đmam-ıAli’yi peygambere şikâyet etmesini ve böylece peygamberingözünden düşmesini istemişlerdi. Bu ashabın isteği, Đmam-ı Ali’ninsevgisi ile bağdaşabilir mi? Halid’in, Đmam-ı Ali’den habersizMedine’ye adam yollayıp, onu peygambere şikâyet etmek istemesisevgi ile bağdaşabilir mi? Đmam-ı Ali’yi sevmek, imanın işaretiolduğu gibi, onu sevmemek de nifakın işaretidir. Bu kadar ashabınnifak üzerinde olduğunu iyi bilmemiz lazım! Peygamber efendimizinhayatında bile Đmam-ı Ali’yi hiç de sevmeyen çok sayıda ashap vardı.Bu, tarihi bir gerçektir.

33. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iman edenler, Allah’a itaat edin, peygambere itaat

edin ve amellerinizi boşa çıkarmayın.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a ve peygamberine itaat edenlerin amellerini ne boşa

çıkarabilir? Hiç şüphesiz bize karşı olan düşmanlıkları, onların tümamellerini boşa çıkarır!”

484

Page 485: _kuranda Enis Emir

Şimdiki durum aynen öyledir. Müslümanlar Allah’a vepeygambere itaat ettiklerini göstermek için yarışıyorlar. Fakatpeygamberin Ehl-i Beyt’ine düşman olanların adı altında bu yarışakatılmışlar ve halen katılıyorlar. Öyle bir durumda elbette bütün buamelleri boşa çıkacaktır! Zaten boşa çıktığını da görmüyor muyuz?

Muhammed (s.a.v.) Suresi burada bitti. Şükür ve hamd Allah’aolsun, O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz Muhammed’e vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

485

Page 486: _kuranda Enis Emir

Fetih Suresi

1.-2. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik. Ta ki Allah,

senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlasın.”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Şanı yüce olan Allah, senin şianın bütün günahlarını

bana yükledi ve bu günahlarını bana bağışladı! Bunu şu kavli ilebuyurdu: Senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine, bu ayet hakkındasorduklarında buyurdu ki:

“Allah’a andolsun ki, peygamberimizin hiçbir günahı yoktur!Lakin şanı yüce olan Allah, Ali’nin şiasının bütün günahlarına onukefil yaptı ve onunla geçmişte ve gelecekte bütün günahlarınıbağışladı!”

Peygamber efendimiz buyurdu ki:“Ey Ali! Şanı yüce olan Allah’tan, senin şianın tövbelerini

kabul etmesini, hatta ruhları boğazlarında çıkarken de onlardantövbelerini kabul buyurması için diledim ve Allah bu isteğimi kabuletti!”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretlerine sordular ki:“Sizin şianızdan olan bir arifin sarhoş eden içkiyi içtiğini ve

günah işlediğini görürsek, o kişiden uzaklaşıp onu terk edelim mi?”Đmam hazretleri buyurdu ki: “O kişinin ancak amelinden uzak durunlakin ondan uzak durmayınız! O kişiyi seviniz, lakin amelinibuğzediniz!” Soran kişi dedi ki: “Öyle biri hakkında: Fasık veya facir,söylememiz yerinde olur mu?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Hayır,fasık ve facir olanlar bizi sevenleri inkâr edenlerdir! Şanı yüce olanAllah, dostumuzun fasık ve facir olmasına kesin olarak rızagöstermez! Sizler öyle birini gördüğünüzde: Fasık ve facir fiilli;imanlı zat lakin kötü iş yapan, güzel ruhlu ve bedenli, deyiniz! Allah’a

486

Page 487: _kuranda Enis Emir

andolsun ki, Allah’ın peygamberinin ve bizlerin ancak ondan razıolduğumuz bir dostumuz bu dünyadan göçebilir! Şanı yüce olanAllah, o dostumuzun günahlarına rağmen onu ak bir yüz ilehaşredecektir! Avret yeri örtülü, korkusu giderilmiş ve ne korkulu, nede hüzünlü olarak bu dünyadan göçer! Çünkü bu gibi dostlarımız,dünyada malları ile kendi nefsi, evladı veya bir hastalık geçirerekmusibetlerini çekerler ve böylece günahlarını tasfiye ederler! Yineşanı yüce olan Allah, bu dostlarımıza gösterdiği korkulu bir rüya ilesabah uyandıklarında onu düşünerek korkmalarını bir keffare olarakkabul eder ve bununla günahlarını dünyada tasfiye eder! Veya onazulüm devletinden bir korku göstererek veya vefatı esnasındaölümünü şiddetlendirerek! Böylece şanı yüce olan Allah’ın,Resulullah’ın (s.a.v.) ve mü’minlerin emiri Ali’nin huzuruna her türlükorkudan uzak olarak çıkmasını sağlar. Daha sonra önünde ancak ikiyol olabilir; bütün yeryüzündekilerin ve dünyanın büyüklüğündendaha geniş olan Allah’ın rahmetine kavuşur veya Resulullah’ın (s.a.v.)ve mü’minlerin emiri Ali’nin şefaatine nail olur! Allah’ın rahmetinegitse de muhakkak peygamberin ve Ali’nin şefaatine de nail olacaktır!Ve böylece Allah’ın geniş rahmeti de onu bulmuş olur!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ali’ye olan sevgi, ateşin odunu yediği gibi günahları yok

eder!”Elbette Ehl-i Beyt’i gerçekten seven bir kişi büyük

günahlardan uzak durur. Bundan bizim hiçbir şüphemiz yoktur. Bütünşianın aynı derecede olduğunu düşünmek de elbette yanlış olur. BirEhl-i Beyt muhibbi, hayatı boyunca hep güzel ameller içinde olduğuhalde, hayatında günahlar işleyen bir Ehl-i Beyt muhibbi ile elbette eşdeğerde olamaz! Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şöyle buyurdu:

“Đman on dereceye ayrılır. En yüce dereceye Selman erişmiştir.Sizden aşağı bir derecede olan birine sakın eksik bir tarzdabakmayınız. Aksi takdirde ondan daha aşağı düşersiniz!”

Đmam hazretlerinin buyurduğu gibi, imanın dereceleri farklıdır.Şia bu derecelerin içinde seyretmektedir. Amelleri ile aşağı birderecede olan bir mü’mini ayıplamak veya kötülemek doğru olamaz.Ehl-i Beyt’e, zamanlarında bağlı olan şahıslar arasında bile imanaçısından derece farkı vardı. Örnek olarak, Ebu Zer ve Selmanhazretlerini vermek mümkündür. Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Selman öncekilerin ve sonrakilerin bütün ilmine haiz oldu. Ebu Zer,Selman’ın bilgisini bilseydi, onu helak ederdi!” Yani, Selman’ın ilmi

487

Page 488: _kuranda Enis Emir

onu derinliği içinde helak ederdi! Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Bizleri hakkıyla bilen Rabbini bilmiş olur! Bizim marifetimiz,Allah’ın marifetidir!”

18. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki, sana o ağacın altında biat ederlerken Allah

mü’minlerden hoşnut olmuştur. Kalplerinde olanı bilmiş deonlara sekineti indirmiş ve onları pek yakın bir fetihlemükâfatlandırmıştır.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’ın, Tevrat ve Đncil’de Resulullah’ın

(s.a.v.) veziri olarak zikretmiş olduğu kişi benim! Ağacın altındapeygambere ilk biat eden de benim!”

Cabir bin Abdullah el-Ansari hazretleri buyurdu ki:“Hudeybiye gününde bu ayet indiğinde, ayetin en evlası Ali

bin Ebi Talib idi. Çünkü ayette; yakında onların bir fetih ilemükâfatlandırılacakları zikredilmiştir ki, bu fetih Hayber’de Ali’nineli üzere olmuştu!”

25. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Eğer onlar birbirinden ayrılmış olsalardı o

küfredenleri elim bir azapla azaplandırırdık.”

488

Page 489: _kuranda Enis Emir

Bir kişi Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine dedi ki:“Ali (a.s.), Allah’ın dini uğrunda cihat edebilecek güçte ve

durumda değimliydi ki, Ebu Bekir ve Ömer’e karşı savaşmasın!”Đmam hazretleri buyurdu ki: “Onlara karşı savaşmasını men eden birayet olduğu için onlara karşı savaşmamıştır!” Soran kişi dedi ki: “Bu,hangi ayettir?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Ayet budur: Eğer onlarbirbirinden ayrılmış olsalardı o küfredenleri elim bir azaplaazaplandırırdık. Şanı yüce olan Allah, mü’minleri kâfir vemünafıkların sulbünde de karar kılmıştır. Onlar kâfirlerin sulbündençıkana kadar, Ali’nin onlara savaşı durmuştu. Ne zaman ki mü’minleronların sulbünden çıktılar işte o zaman Ali onlara karşı savaştı. Aynıdurum Mehdi’nin (a.s.) zamanında da olacaktır. Ne zaman mü’minlerkâfir ve münafıklar sulbünden çıkarlarsa işte o zaman bütün kâfir vemünafıklar öldürülecektir!”

Bunun doğruluğunu teyit eden çok sayıda ayet vardır.Peygamberlerin öz evladı veya kadınları kâfir olmuşlardı. Vepeygamberler de kâfir ve münafıkların bulunduğu bir sulptendoğmuşlardı. Habil ve Kabil en önde gelen örneklerden biridir. EbuBekir’in oğlu Muhammed, babasına muhalif olanlardandı. Kendisi,Đmam-ı Ali’nin saffında yer almıştı. Şanı yüce olan Allah buyurdu ki:“Ölüden diriyi, diriden ölüyü O çıkarır.” (Rum Suresi: 19). Bu ikiayetin iki manası vardır, birincisi; okunduğu manadadır. Yani Allahölü olandan canlı kılar ve canlı olandan ölü kılar. Đkincisi ise; ölü,cahil olandır ve diri olan ise bilgi sahibi olan mü’mindir. Yani;mü’min olan birinden cahil, kâfir olanı çıkarır ve cahil, kâfir olandanda, bilgili ve mü’min çıkarır.

26. Ayetin te’vili ve tefsiri:

489

Page 490: _kuranda Enis Emir

“… Ve onları (mü’minleri) takva sözü üzerinde durdurdu.Onlar buna daha layık ve ehil kimselerdi…”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Takva, mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’nin (a.s.) vilayetidir!

Onun vilayeti üzerinde ancak bizim şiamız durmuştur. Çünkü onlarbuna daha layık ve ehil olan kimselerdir!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Mi’raca çıkıp, şanı yüce olan Allah’ın huzurunda

durduğumda bana buyurdu ki: Ey Muhammed! Yarattıklarımı çeşitlibelalar ile sınadım, hangisini sana neticede daha itaatli buldun? Dedimki: Rabbim, imtihanından sonra Ali’yi en itaatli olarak gördüm. Allahbana buyurdu ki: Doğru söylersin ey Muhammed! Kendinden sonraümmetine senin yerine bildirecek ve kitabımda bilmediklerini onlaraöğretecek olan halifeni seçtin mi? Dedim ki: Hayır seçmedim. EyRabbim, senin seçtiğin benim seçtiğimdir, seçmiş olduğunu banabildir. Allah bana buyurdu ki: Ben sana Ali’yi seçtim. Onu kendinehalife ve vasi olarak edin. Nitekim ben ona ilmimden ve hilmimdenbağış verdim! Kendisi hakkıyla mü’minlerin emridir. Kendisininerişmiş olduğu bu dereceye ne kendisinden öncekiler ne dekendisinden sonrakiler sahip olabilecektir! Ey Muhammed, Ali;hidayet bayrağı, bana itaat edenlerin imamı, dostlarımın nuru ve takvaehlinin iltizam ettikleri kelimedir! Onu seven şüphesiz beni sevmiştirve ona buğzeden ise şüphesiz beni buğzetmiştir! Ey Muhammed, sanabuyurduklarımı Ali’ye müjdele! Ali olmasaydı benim vepeygamberlerimin dostları belli olmazlardı!”

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O’dur Resulü’nü hidayet ve hak din ile gönderen. Bütün

dinlerden üstün kılmak üzere şahit olarak Allah yeter.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, peygamberini hidayet ve hak din ile

gönderdiğini buyurması, onu vasiyet ve vilayet ile gönderdiğineişarettir! Nitekim Ali’nin vasiyet edilmesi ve onun vilayeti, hak olandindir! Şanı yüce olan Allah bu dini, kâfirler istese de istemese de

490

Page 491: _kuranda Enis Emir

mehdi (a.s.) ile bütün dinlerin üzerine üstün kılacaktır! Esas olanküfür, Ali’nin vilayetine karşı çıkmaktır!”

Đslam dini, peygamber efendimizin tebliği ile tabankazanmıştır. Lakin aynı zamanda bu hak olan dini yıkmak isteyenlerekarşı verilen savaşların sonucu ile ayakta durabilmiştir. Đşte busavaşlarda en mühim dereceye sahip olan, peygamber efendimizdensonra Đmam-ı Ali hazretleri gelir. Đmam-ı Ali hazretlerinin bu alandakiönderliği peygamber efendimizin vefatından sonra da devam etmiştir.Đmam-ı Ali’nin vilayeti bu açıdan Đslami bir davadır. Bu vilayete karşıçıkmak Đslam’a karşı çıkmaktır. Elbette bunun neticesinde küfrünsabit olacağı da şüphesizdir. Đmam-ı Ali hazretlerine itaat etmek dinibir görevdir. Onun vilayetine tutunmak ise Đslam’ın ta kendisidir.

Fetih Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nunsalâtı ve selamı peygamberimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

491

Page 492: _kuranda Enis Emir

Hucurat Suresi

3. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Peygamberin yanında seslerini kısanlar, muhakkak ki

onlar; Allah’ın gönüllerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir.Onlar için mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri anlatıyor:Hudeybiye gününde Mekke’nin eşrafı, Resulullah’ın (s.a.v.)

huzuruna gelip dediler ki: “Ey Muhammed! Sen, bizim komşumuz,yeminleştiğimiz ve amcaoğlumuzsun. Bizim evladımızdan,kardeşlerimizden ve akrabalarımızdan bazıları bizleri terk edip, seninyanına gitmişlerdir. Bunların dinde herhangi bir bilgileri veyarağbetleri yoktur. Kendileri ancak işlerinden kurtulmak için sanakatılmışlardır. Onları bize geri ver!” Resulullah (s.a.v.) Ebu Bekir’ebuyurdu ki: “Ey Ebu Bekir, sen bu işe ne dersin?” Ebu Bekir dedi ki:“Bunlar doğruyu söylüyorlar ey Resulullah! Sen, onların komşususun,sana gelenleri onlara geri ver!” Resulullah, Ömer’i çağırıp aynı şeyisorduğunda o da dedi ki: “Bunlar doğruyu söylüyorlar, onlara sanagelenleri geri ver!” Resulullah (s.a.v.) bunları duyduğunda, yüzündekızgınlığı belli olduğu halde şöyle buyurdu: “Ey Kureyş topluluğu! Budurumunuzdan vazgeçecek misiniz, yoksa aksi takdirde şanı yüce olanAllah, üzerinize kalbini takva ile imtihan ettiği birini gönderir ki,boyunlarınızı din uğruna vurur!” Ebu Bekir dedi ki: “O kişi benmiyim ey Resulullah?” Resulullah buyurdu ki: “Hayır, sen değilsin!”Ömer dedi ki: “O kişi ben miyim ey Resulullah?” Resulullah buyurduki: “Hayır, o kişi sen değilsin! O kişi ayakkabılarımı tamir edendir!”Đmam-ı Ali hazretleri de her zaman kendisi peygamber efendimizinayakkabılarını tamir ederdi. Bunu da bütün ashap biliyordu.

492

Page 493: _kuranda Enis Emir

6. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iman edenler, eğer bir fasık size bir haberle gelirse onu

iyice araştırın. Yoksa bilmeden bir kavme sataşırsınız da, sonraettiğinize pişman olursunuz.”

Aişe anamız bir gün Resulullah’a (s.a.v.) dedi ki: “Mariya’ya(peygamber efendimizin hanımına) bir amcaoğlu geliyor. Đbrahimsenin oğlun değildir! O çocuk, Mariya’nın yanına giren Kıbti*Cureyhten’dir!” Resulullah bu duyduğuna gazaplanıp şöyle buyurdu:“Eğer doğruyu söylüyorsan o adam Mariya’nın yanına geçtiğindebana haber ver!” Aişe, her gün Cureyh’in ne zaman Mariya’nın yanınagireceğini hep gözetleyip, takip etti. Cureyh, Mariya’nın evinegirdiğinde, Aişe hemen durumu Resulullah’a (s.a.v.) bildirir.Resulullah, Đmam-ı Ali’yi yanına çağırtıp şöyle buyurdu: “Ey Ali! Bukılıcı al ve o adamı evin içinde görürsen boynunu vur!” Đmam-ı Alibuyurdu ki: “Ey Resulullah! Oraya geçtiğimde, adamı hemenöldüreyim mi, yoksa durumu tespit ederek mi hükmünü vereyim?”Resulullah buyurdu ki: “Đlk önce durumu tespit et ve sonra gerekeniyap!” Đmam-ı Ali hazretleri Mariya’nın kapısına vardığında kapınınkapalı olduğunu görür. Kapıya vurulan nikabı kaldırıp baktığındaCureyh’i içeride görür. Cureyh, Đmam-ı Ali’nin içeriye baktığınıgördüğünde, hemen arka taraftan dışarı çıkıp, yakında olan bir ağacatırmanıp çıkar. Đmam-ı Ali ağacın altına geldiğinde Cureyh, elbisesinikaldırıp, avret yerini Đmam-ı Ali’ye gösterir. Đmam-ı Ali, Cureyh’inavret yerinin oyulmuş olduğunu görünce yüzünü ondan çevirir. Bununüzerine Resulullah’ın huzuruna geri dönüp olup bitenleri anlatır. Etrafsakinleştiğinde Cureyh de peygamber efendimizin huzuruna gelip dediki: “Ey Muhammed! Biz Kıbtiler, sadece kendi aramızda kalmayısevdiğimizden, Mariya’nın babası kızını teselli etmem için beni onunyanına gönderdi. Sen, benim halimi (erkekliğimin yok olduğunu)gördün!” Resulullah bunun üzerine şöyle buyurdu: “Allah’ahamdolsun ki, bize atılmak istenilen pislik ve kötülükten bizi Okorumuştur!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine sordular ki:

493

Page 494: _kuranda Enis Emir

“Resulullah (s.a.v.) Aişe’nin ona yalan söylediğini bildiğihalde mi Kıbtinin öldürülmesine emir verdi, yoksa yalan söylediğinibilmiyor muydu? Yoksa Ali’nin tespiti ile mi Allah, Kıbtinin ölümünüengelledi?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Allah’a andolsun ki;peygamberimiz her şeyi biliyordu. Şayet Resulullah, Ali’yi Kıbtiyiöldürmek için göndermiş olsaydı, Ali onu muhakkak öldürürdü. Lakinpeygamber, Aişe’nin günahından dönmesi için böyle davrandı!Aişe’ye de yalanı ile bir Müslüman’ın kanı akıtılması zor gelmedi!”Bunun üzerine de ayeti kerime indi.

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Amme alimleri bu ayetin Velid bin Ukbe hakkında indiğini

söylüyorlar. Kendisinin Huzeymeoğullarının dinden döndükleriniyalan olarak peygambere anlatmıştı. Fakat Kur’an-ı Kerim’de nekadar ayet varsa hepsinin zahir ve batın anlamı vardır. Đnsanlarınelindeki bu tefsir ise zahir manasındadır. Bizim sizlere anlattığımızbatın anlamındadır!” Yani esas olan manasıdır.

Bu hususta, mü’minlerin annesi Aişe anamız hakkındasöylenenleri iftira olarak görenlere, ellerinde olan en değerlikitaplarına müracaat etmelerini rica edeceğiz. Nitekim Aişe hakkındasahih-i Buhari ve sahih-i Müslim’in kitaplarında yeterince bilgi vardır.Sünni alimlerinin takriben bütün muteber tefsir kitaplarında da Aişehakkında yeterince tafsilat mevcuttur. Bunlara yerimiz olmadığından,birer birer aktarmak istemiyoruz. Fakat söylediklerimizin doğruluğunuhususi olarak isteyenlere arz etmeye hazırız. Biz, hiç kimseninhakkında iftirada bulunmak için bu kitabımızı hazırlamadık. Ancak,Ehl-i Beyt imamlarından gelen ve bizlerce sabit olan haberlere yerverdik. Bu hususta daha geniş bilgi isteyenlere karşılık vermeyehazırız.

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Hem bilin ki; içinizde Allah’ın peygamberi vardır. Şayet

o, birçok işlerde size uymuş olsaydı; şüphesiz ki, sıkıntıya

494

Page 495: _kuranda Enis Emir

düşerdiniz. Ama Allah, size imanı sevdirmiş ve onu kalplerinizeziynet yapmış; küfrü, fasıklığı ve isyanı da size çirkin göstermiştir.Rüştünü bulanlar, işte onlardır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın sevdirmiş olduğu iman; mü’minlerin emiri Ali’dir!

Çirkin göstermiş olduğu küfür, fasıklık ve isyan ise; birinci, ikinci veüçüncüsüdür!”

13. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey insanlar; doğrusu biz, sizi bir erkekle bir dişiden

yarattık. Ve birbirinizle tanışasınız diye sizi milletlere vekabilelere ayırdık. Gerçekten Allah katında en değerliniz; O’ndanen çok korkanınızdır. Şüphesiz ki Allah, Alim’dir, Habir’dir.”

Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, bizleri çeşitli milletlere ve kabilelere

ayırdı. Beni en hayırlı olan kabileden kıldı. Đftihar etmek içinsöylemiyorum, ben Âdemoğullarının en fazla takva sahibi olanıyım.Sonra şanı yüce olan Allah, kabileleri evlere böldü ve beni enhayırlısından kılarak buyurdu ki: Ey Ehl-i Beyt, Allah sizden hertürlü pisliği gidermek ve sizi tertemiz bir halde kılmak ister. Benve Ehl-i Beyt’im her türlü pislikten ve günahtan ar edilmişiz!”

Yine buyurdu ki:“Ey Fatime! Böylece şanı yüce olan Allah, beni en hayırlı

evden seçti. Sonra Ali’yi, Hasan’ı, Hüseyin’i ve seni de Ehl-iBeyt’inden seçti. Ben, Âdemoğullarının seyyidiyim. Ali de Araplarınseyyididir. Ey Fatime! Sen de kadınların en önde gelenisin. Hasan veHüseyin de cennet gençlerinin efendileridirler! Ey Fatime! Seninzürriyetinden olan Mehdi de dünyayı hak ve adalet ile dolduracak ki,tıpkı önceleri zulüm ve haksızlık ile dolduğu gibi!”

495

Page 496: _kuranda Enis Emir

17. Ayetin te’vili ve terfisi:“Müslüman oldukları için sana minnet ediyorlar. De ki:

Müslümanlığınızla bana minnet etmeyin. Bilakis sizi imanaerdirdiği için Allah, size minnet eder. Şayet sadıklardan iseniz.”

Sahabeden Cabir bin Abdullah el-Ansari hazretleri anlatıyor:Savaş için hendek açıldığında, Resulullah’ın (s.a.v.) yanında

idim. Herkes kazıyordu, Ali de kazarken Resulullah ona buyurdu ki:“Babam sana feda olsun! Senin misalin kim olabilir? Sen kazarsın,Cebrail de önünden toprağı süpürür ve Mikail de arkandan yardımeder! Senden önce hiç kimseye öyle yardım etmemişlerdir!” Sonra,kazmakta olan Osman bin Affan’a buyurdu ki. “Đyi kazsana!” Osmanbundan öfkelenip dedi ki: “Onun eliyle Müslüman olduk da buMuhammed’e yetmiyormuş gibi, şimdi de bizlere hendek kazdırıyor!”Đşte bunun üzerine şanı yüce olan Allah ayeti kerimeyi indirdi.

Hucurat Suresi burada bitti. Her an ve zamanda hamd ve şükürAllah’a olsun. O’nun salâtı ve selamı peygamberimize ve onuntertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

496

Page 497: _kuranda Enis Emir

Kaf Suresi

21. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Her nefis yanında bir sürücü ve şahitle gelir.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Sürücü olan, mü’minlerin emiri Ali’dir. Şahit olan ise

Resulullah’tır (s.a.v.)!”Yani; hesap gününde her nefis peygamber efendimiz ve

Đmam-ı Ali’nin eşliğinde gelecektir. Orada elbette onlara yakın olanlargülecektir. Onlara uzak olanlar da elbette üzülecektir.

24. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Siz ikiniz atın cehenneme, her inatçı kâfiri.”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, kıyamet gününde bana ve Ali’ye

hitaben şöyle buyuracak: Atın cehenneme, her inatçı kâfiri!”Yine buyurdu ki:“Ey Ali! Bu ayet ikimiz hakkında inmiştir! Şanı yüce olan

Allah, kıyamet gününde beni ve seni şefaatçi kılacaktır! Banagiydirdiğini aynen sana da giydirecektir. Sonra ikimize şöylebuyuracak: Sizleri buğzedenleri cehenneme geçiriniz ve sizlerisevenleri de cennete geçiriniz. Sizi ancak mü’min olanlar sever!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde Muhammed (s.a.v.) ve Ali sırat köprüsünde

bekleyeceklerdir. Oradan ancak ellerinde onlardan müsaadeleri olanlargeçebilecektir!” Hazır olanlardan biri sordu ki: “Peki o müsaadenedir?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “O müsaade; Ali bin Ebi Talib veevladından olan imamların vilayetine olan bağlılıktır! Đşte o andakıyamet gününde bir münadi şöyle haykıracak: Ey Muhammed ve Ali!Kim Muhammed’in nübüvvetini inkâr edip, Ali ve evladınınvilayetine karşı inatçı olduysa onu cehenneme atınız!”

Hadis ehlinin meşhurlarından olan A’meş’i, hastalığı esnasındaonu ziyaret etmeye gelenler olmuştu. Aralarında Ebu Hanife Nu’man

497

Page 498: _kuranda Enis Emir

bin Sabit ve Đbn Kays da vardı. A’meş oğluna dedi ki. “Oturabilmemiçin bana yardımcı ol!” Oğlu oturmasına yardımcı olduktan sonra dediki: “Ey Kufe halkı! Bir gün yanıma Ebu Hanife ve Đbn Kays gelipdediler ki: Sen, Ali bin Ebi Talib hakkında bazı hadisleri nakletmişsinki onlardan geri dönersen daha iyi olur! Bu hatandan ne zaman geridönersen senin için kârdır. Çünkü ruh bedende oldukça daha tövbeedebilirsin! Ben de onlara dedim ki: Sizin gibileri mi bana bunlarısöylüyor? Ey Kufe halkı! Sizler şahit olunuz ki ben, dünyadayaşayacağım son günümü ve ahrette göreceğim ilk günümüyaşıyorum: Ata bin Riyah’ın şöyle dediğini duydum: Şanı yüce olanAllah’ın; Siz ikiniz atın cehenneme, her inatçı kâfiri ayeti hakkındaResulullah’a (s.a.v.) sordum. Resulullah bana buyurdu ki: Ben ve Ali,bize düşmanlık yapan herkesi cehenneme atacağız!” Bu söyledikleriniduyan Ebu Hanife, Đbn Kays’a dedi ki: “Bundan daha şiddetlisi ilegelmeden hemen buradan gidelim!” Đkisi kalkıp, A’meş’i terk ettiler.

Sahabenin büyüklerinden Abdullah bin Mes’ud hazretlerianlatıyor:

Bir gün Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna varıp dedim ki: “EyResulullah! Bana hak olanı göster ki gözümle onu görüp, tabiolayım!” Resulullah bana buyurdu ki: “Ey Mes’ud’un oğlu!Yanımdaki odaya bak bakayım ne göreceksin?” Ben odaya girdim vebaktım ki, odanın içinde Ali bin Ebi Talib rükû halindeyken şöylediyor: “Ey Allah’ım! Peygamberin Muhammed’in hakkı için şiamıniçindeki günahkârların suçlarını affet!” Ali’nin dedikleriniduyduğumda, olanları Resulullah’a bildirmek için tekrar geridöndüğümde, odanın içinde Resulullah’ın huşu’ içinde secde ettiğinive şöyle duada bulunduğunu duydum: “Ey Allah’ım! Velin olanAli’nin hakkı için ümmetimin içinde olan günahkârları affet!” Benbütün olanları duyduğumda bayağı endişelendim. Resulullah namazınıkıldıktan sonra bana buyurdu ki. “Ey Mes’ud’un oğlu! Đmandan sonraküfre mi sapacaksın?” Ben dedim ki: “Hayatının hakkı için hayır, buhiçbir zaman aklımdan geçmedi. Lakin Ali’ye baktığımda şanı yüceolan Allah’tan, senin hürmeti hakkın için duada bulunduğunu gördüm.Sana geri döndüğümde ise sen, şanı yüce olan Allah’tan Ali’ninhürmeti hakkı için dua ettiğini gördüm. Şanı yüce olan Allah’ınkatında hanginizin daha hürmetli olduğunu bilmez oldum!” Resulullahbuyurdu ki: “Ey Mes’ud’un oğlu! Allah, beni, Ali’yi, Hasan’ı veHüseyin’i Kutsi nurundan yarattı! Allah, varlık alemini yaratmakistediğinde, gökleri ve yerleri benim nurum ile yarattı! Allah’a

498

Page 499: _kuranda Enis Emir

andolsun ki ben, göklerden ve yerlerden daha yüceyim! Daha sonraAli’nin nurundan arşını ve kürsüsünü yarattı! Allah’a andolsun ki Ali,arş ve kürsüden daha yücedir! Daha sonra Hasan’ın nurundan gözünsiyahını ve beyazını ve melekleri yarattı! Allah’a andolsun ki Hasan,gözün siyahlığı ve beyazlığından ve tüm meleklerden daha yücedir!Daha sonra Hüseyin’in nurundan levhi ve kalemi yarattı! Allah’aandolsun ki Hüseyin, Levh ve Kalem’den daha yücedir! Bundan sonradoğusu ve batısı karanlıklar içinde kaldığında melekler şöyle nidaettiler: Ey ilahımız ve seyyidimiz! Kutsi nurundan olan bu şahıslarınhürmeti hakkı için, bizi aydınlat! Bunun üzerine Allah, bir takımkelimeler söyledi ve onlardan ruhu yarattı! Nur, ruhu üzerine alıpondan Fatime’tüz-Zehra’yı yarattı! Ve onu arşının önüne dikti ki,onunla doğusu ve batısı aydınlık içinde oldu! Bu sebeptendir ki,Fatime’ye Zehra adı verildi! Ey Mes’ud’un oğlu! Kıyamet günügeldiğinde şanı yüce olan Allah, bana ve Ali’ye şöyle buyuracak:Sevdiklerinizi cennete geçiriniz ve buğzettiklerinizi cehennemedökünüz! Buna delil olarak şanı yüce olan Allah’ın ayeti şudur: Sizikiniz atın cehenneme, her inatçı kâfiri!” Ben dedim ki: “EyResulullah! Đnatçı kâfir kimdir?” Buyurdu ki: “Kâfir olan benimnübüvvetimi inkâr edendir. Đnatçı olanlar ise; Ali bin Ebi Talib’e karşıinatçı olanlardır!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali buyurdu ki:“Cennet ve cehennemi bölen benim!”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Kıyamet gününde cennet ve cehenneme girecek

olanları sen ayıracaksın! Cennete; al, bu senin, diyeceksin vecehenneme de; al, bu senin, diyeceksin!”

Kaf Suresi Allah’ın yardımı ile burada bitti. Allah’ın salâtı veselamı peygamber efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

499

Page 500: _kuranda Enis Emir

Zariyat Suresi

5. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz size vaat olunan elbette doğrudur.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Şüphesiz olarak bu ümmete vaat olunan Đmam-ı Ali’nin

vilayeti doğrudur!”

6.-9. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Şüphesiz ceza elbet vuku’ bulacaktır. Havli yollara sahip

göğe andolsun ki; şüphesiz siz, ihtilaflı bir sözdesiniz. Ondandöndürülen kimseler döndürülür.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Vuku’ bulacak olan ceza, muhalifleri üzerine bizzat

mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’tir! Haveli yollara sahip olangökte: Resulullah Muhammet’tir (s.a.v.). Şüphesiz bu ümmet, Đmam-ıAli’nin vilayeti hakkında ihtilaflı bir söz içindedir! Kim Ali’ninvilayeti üzerinde durursa şüphesiz cennete girecektir ve kim onunvilayetinden dönerse şüphesiz cehenneme girecektir! Ali’ninvilayetinden dönen cennetten döndürülecektir!”

Önceden de belirtmiş olduğumuz gibi, Đmam-ı Ali hazretlerininvilayeti dünya ve ahrette ondan muhakkak sorulacak olan en öndekideğerlerden biridir. Bu vilayete tabi olmak sadece Đmam-ı Ali’yisevmek ile gerçekleşemez. Vilayetin esas anlamı; vilayet sahibininemri altında olmaktır. Yoksa aksi takdirde vilayetten bahsetmek doğruolmaz. Her Müslüman din ve dünya işlerinde Đmam-ı Ali hazretleriniörnek olarak almalıdır. Kendisi bu ümmetin emir sahibidir.

500

Page 501: _kuranda Enis Emir

36. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Zaten orada bir evden başka Müslüman bulamadık.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Muhammed’in (s.a.v.) Ehl-i Beyt’inden başka hiç kimse bu

vasıf üzerinde kalmadı!”Bu ayeti kerime Lut’un (a.s.) kavmi hakkında meleklerin

sözlerini ifade etmiştir. Melekler o kavmi cezalandırmaya gittiklerindeĐbrahim’in (a.s.) evinin yanından geçmişlerdi. Đbrahim (a.s.) bütünkavmi cezalandırmanın doğru olup olmadığını sorduğunda, melekler;orada ancak bir evin Müslüman olarak kaldığını belirttiler. Ve hakettikleri cezayı onlara verdiler. Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleride bu ümmetin durumunu aynen önceki ümmetin durumunabenzetmiştir. Nitekim Lut (a.s.) ümmetine inzar ve vasiyetlerdebulunduğu halde onu dinlememişler ve asi olmuşlardı. Peygamberefendimiz de ümmetine Ehl-i Beyt’ini vasiyet etmiş ve onlara tabiolmalarını tembih ettiği halde, ümmet buna uymamış ve böyleceönceki ümmetlerin hatasına düşmüştü. Ümmetin halini o kadarkaramsar görmeyenler elbette olacaktır. Fakat bu ümmetin peygamberefendimizin vefatından sonra somut olarak ne yaptığını diyebiliriz:Kendi içinde birbirini kırmaktan başka bir şey yapmamıştır! Kur’an-ıKerim ile beraber kıyamete dek vasiyet edilen Ehl-i Beyt kenaraitilmiş, ümmet ondan habersiz olmuştur. Hangi camilerde Ehl-iBeyt’in din fıkhı anlatılmaktadır? Hangi camilerde onların faziletlerive değerleri cemaate aktarılmaktadır? Bu sorulara, saygıdeğerokurlarımızın kendi kendilerine cevap vermelerini daha yerindebuluyoruz.

Zariyet Suresi, Allah’ın yardımı ile burada bitmiştir. Sonsuzadek her an Allah’ı hamd ve şükür ederiz. O’nun salâtı ve selamıpeygamberimiz, efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

501

Page 502: _kuranda Enis Emir

Tur Suresi

1.-4. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Andolsun Tur’a. Satır satır dizilmiş kitaba. Yayılmış ince

deri üzerine. Ma’mur eve.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Benim Tur olan; benim, satır satır ince deriye yazılmış olan

kitap; benim, ma’mur olan ev!”Son zamanda, Kur’an-ı Kerim’e dair yazılan bazı tenkit

mahiyetindeki kitaplarda; Allah’ın nasıl kendi nefsinden başka birşeye yemin ettiği konusu geniş bir şekilde tartışılmaktadır. Butartışmaya sebep olanlar, Kur’an-ı Kerim’i çürütme gayesindeler.Buna karşı çıkanlar da Kur’an-ı Kerim’i güya müdafaa etmek içinortaya çıktıklarını sayıyorlar. Ne yazık ki, iki taraf da işlerinde tektaraflı davranmaktalar. Kur’an-ı Kerim’i zayıf düşürmek isteyenler,ancak “Sünni” kaynaklarına dayanarak bu işe girişmişlerdir.Savunmak isteyenler de, ancak “Sünni” kaynaklara dayanarakmüdafaaya girmişlerdir. Sonuç bellidir; aynı kaynaklarla iki açıdanKur’an-ı Kerim’e yaklaşma imkânı olduğundan, müdafaa zayıfdüşmektedir. Bunun dışında Ehl-i Beyt imamlarına dayalı kitaplardaKur’an-ı Kerim’i bu iftiralardan arındırmak gayet basit ve gerçektir.Bu yoldan başka bir seçenek de yoktur. Ne yazık ki, Ehl-i Beytimamlarının bir görüşünü bile kitaplarına almayı düşünmeyeninsanlarımız, Kur’an-ı Kerim’i ya karalamaya ya da savunmayakalkışmaktadırlar. Peygamber efendimiz sahih olan hadisinde, Ehl-iBeyt’ini Kur’an-ı Kerim ile boşuna kıyamete dek beraber vasiyetetmemiştir! Bütün bu açıklığa rağmen diyanet görevlilerinin bile buvasiyete kulak asmamaları, yetkili olmayanlar için büyük bir örnekoluşturmuştur. Ehl-i Beyt imamlarının çok sayıdaki kitaplarındapeygamber efendimizin esas varlıkta Allah’ın nurundanyaratılmışlardır. Allah’ın nuru, hiçbir şeye örnek olarak gösterilemez.Fakat Allah’ı bilmek isteyenler de ancak O’nu kendi nurundanolanlardan bilebilirler. Buradaki bağlantı derin ve çok anlamlıdır. Đştebu sır olan bağlantı adına şanı yüce olan Allah, ayeti kerimede yemin

502

Page 503: _kuranda Enis Emir

etmektedir. Yani, kısa olarak; zatı, nefsi ile yemin etmektedir. TıpkıMevlana Celaleddin-i Rumi hazretlerinin buyurduğu gibi: O’nunzatına yapışmış, O olmuştur! Şanı yüce olan Allah, Kur’an-ıKerim’in çok yerinde nefsi ile yemin etmiştir. Bu yeminleri rumuzluolarak kullanmasına gelince, bütün insanların anlayış açısından aynıderecede olduklarını kabul etmediğimiz gibi, bu yeminleri de açıkisimler ile etmesini kabul etmemiz doğru olmaz. Çünkü zayıf olaninsanlar Allah’ın kendinden başka isimler ile yemin ettiğini şirk olarakgöreceklerdir. Halbuki burada tevhidin kaynağından gelen nurlaryemin olarak kullanılmıştır. Şanı yüce olan Allah, Kur’an’ın başkayerlerinde misal olarak şöyle buyuruyor: Kasabaya sorun… Veyabaşka bir yerinde şöyle buyuruyor: Kervana sorun… Buradasorulması istenilen elbette kasabanın ve kervanın halkıdır. ĐnsanKur’an-ı Kerim’i okuduğunda düşünerek okumalıdır. Anlamadığınıise, peygamber efendimizin emretmiş olduğu gibi Ehl-i Beytimamlarından öğrenmelidir. Şanı yüce olan Allah, başka bir yerdeemin olan bir şehre yemin ederken, elbette o şehrin sahibi olanpeygamber efendimizi kastetmiştir. Neticede, şanı yüce olan Allahkendi zatının nurundan yarattığı peygamberi ile yemin etmesi şirkolarak görülemez. Nitekim peygamber efendimiz ve öncekipeygamberler olmasaydı Allah bilinemezdi. Allah’ın onlara muhtaçolduğunu söylemiyoruz. Tam tersine, varlığın Allah’a olan ihtiyacınıancak onlardan alabileceğini söylemek istiyoruz. Çünkü şanı yüceolan Allah’ın zati nurunu görmek veya tam anlamı ile kavramakmümkün değildir. Peygamberler, Allah’ın yeryüzündekitemsilcileridir. Temsilcinin esas anlamını bilenler, şimdiye kadaranlatmak istediğimizi kavramışlardır. Tarihi bir olaya yer vererek bubahsimize daha aydınlık getirmek istiyoruz. Đmam-ı Ali hazretleriSıffin savaşında, Muaviye ve ordusuna karşı galibiyeti elde etmeküzereyken, Muaviye ordusunun askerlerine hileye başvurmalarınıönermişti. Askerlerin, mızrakların ucuna Kur’an-ı Kerim’i asmalarınıemretmişti. Đmam-ı Ali hazretleri bunun sadece bir hile olduğunuanlamış ve askerine şöyle buyurmuştu: “Bunlar size Kur’an’ıgöstermektedirler, lakin bunun arkasında hileden başka bir şeyyoktur. Sizlere gösterdikleri Kur’an samittir, ben ise konuşanKur’an’ım! Korkmadan vurun!” Açık olan bu ifadelerdenanlaşıldığı gibi, Đmam-ı Ali hazretleri kendisini esas olan Kur’an-ıKerim olarak belirtmiştir. Đşte burada esasın ve görünümün arasındakifarkın ne olduğu açık bir şekilde belli olmuştur. Bu tür açıklamalardan

503

Page 504: _kuranda Enis Emir

sonra, Kur’an-ı Kerim’in çok yerinde insanların sınanacağına dairayetlerin mevcut olduğuna dikkati çekmek istiyoruz. Đnsanların içinedüştüğü bu sınanma acaba nedir? Bir taraftan açık bir vasiyet olduğuhalde Ehl-i Beyt’e tabi olunmaması dururken öbür tarafta tabi olanlaradaha da yücelere gitme imkânı tanınması söz konusudur. Ehl-i Beytimamlarını kendisine emir sahibi olarak kabul etmeyenler zatenkaybetmiştir. Fakat Ehl-i Beyt imamlarına tutunanların hepsi aynışekilde mi kazanmışlardır? Hayır. Çünkü peygamber efendimiz veEhl-i Beyt imamları şöyle buyurmuşlardır: “Bizim sırrımız (veyailmimiz) zorun zorudur. Bunu ancak Allah’a yakın olan birmelek, mürsel bir peygamber veya Allah’ın kalbini iman ilesınadığı bir mü’min kavrayıp taşıyabilir!” Bu hadis Ehl-i Beytimamlarına tabi olanların kitaplarında sahih bir şekilde mevcuttur. Buhadisin tahliline girdiğimizde, aklımıza şu sorular geliyor. Peygamberefendimizin ve Ehl-i Beyt’inin sırrı ne olabilir? Peygamber efendimizive Ehl-i Beyt’inin sırrını tanımak nasıl ancak Allah’a yakın birmeleğe, mürsel bir nebiye ve kalbi iman ile sınanmış bir iman ehlineinhisar edilmiş olur? Kalbin iman ile sınanması da ne demektir? Đştebütün bu soruların cevabında, bahsimizin esas çözümünü bulmakmümkündür.

Bütün bu açıklamalara rağmen, Kur’an-ı Kerim’in yayılışzamanındaki siyasi durumu göz ardı etmek yanlış olur. Emeviler,Osman bin Affan’ın halifelik makamına gelmesi ile devreyegeçtiklerinde, Ehl-i Beyt’e olan düşmanlıklarını her alandagöstermişlerdi. Ashaptan Abdullah bin Mes’ud hazretleri, Kur’an-ıKerim’in ayetlerini iniş sebepleri ile bir araya toplayanlardan biri idi.Osman, Kur’an-ı Kerim’in bir metin üzerine getirilmesini istediğinde,ilk olarak ashabın elindeki Kur’an’lar toplatılmıştı. Abdullah binMes’ud hazretleri, buna karşı çıkanlardan biridir. Bazı tarihçilerinanlattıklarına göre Osman, Abdullah’ın elinden Kur’an-ı Kerim’i zorile almıştır. Hatta Abdullah’ın bu olaydan yara alarak neticesindevefat ettiği de meşhurdur. Peki, Osman neden bu Kur’an-ı Kerim’innüshasını Abdullah bin Mes’ud hazretlerinden almakta ısrarlıdavrandı? Osman’ı cennet ile müjdelendiğini sananlar, onu şöylesavunmuşlardır: Efendim, Kur’an-ı Kerim’in bir metin üzerinetoplanması gerektiği için başka nüshaların yok edilmesi gerekiyordu!Đşte bu ifade, Kur’an-ı Kerim’i çürütmek isteyenlere destek ve yololmuştur. Çünkü bu konuda tartışmaya girenler, Kur’an-ı Kerim’inneden değişik şekillerde ashabın elinde mevcut olduğunu

504

Page 505: _kuranda Enis Emir

soruşturmaya başladılar. Ve neticesinde Kur’an’ın tam aslınauymadığı iddiasını ortaya koydular. Hâlbuki durum değişik idi.Abdullah bin Mes’ud hazretleri elindeki Kur’an-ı Kerim’in metnineiniş sebeplerini eklemişti. Ve bunu bizzat peygamber efendimizinhuzurunda gerçekleştirmişti. Sünni alimlerinin meşhurlarından Suyutitefsirinde Abdullah bin Mes’ud hazretlerinin ifadelerine yer vermiştir.Başka muteber Sünni müfessirleri de Đbn-i Mes’ud hazretlerininmushafına işaret etmişlerdir. Bu mushaftan örnekler vermek istiyoruz.Maide Suresinin 67. ayeti hakkında Abdullah bin Mes’ud hazretlerişöyle buyurmuş: Biz, bu ayeti peygamber efendimizin huzurundaşöyle okurduk: Ey peygamber, Rabbinden sana Ali’ninmü’minlerin Mevla’sı olduğu hakkında indirileni tebliğ etmezsen,O’nun elçiliğini yapmamış olursun… Başka bir örnek de; Abdullahbin Mes’ud hazretleri, Ahzab Suresi 25. ayeti peygamber efendimizinhuzurunda şöyle okuduklarını söylüyor: Allah savaşta mü’minlereAli ile yetti… Bu, Sünni alimlerince bilinen iki örneğe dayanarakdiyebiliriz ki, Kur’an-ı Kerim’in toplandığında gösterilen hassasiyetEhl-i Beyt’e olan düşmanlıktan kaynaklanmıştır. Đşte öyle bir zamandaismin ne kadar mühim olduğunu görüyoruz. Düşünelim ki, şanı yüceolan Allah Kur’an-ı Kerim’de Đmam-ı Ali’nin ismini anarak halife veimam olduğunu bildirmiş olsaydı, Đmam-ı Ali’ye muhalif olanların,yapmak istedikleri ve yaptıklarında bir şey değiştirir miydi? Biz birşey değiştireceğine inanmıyoruz. Peygamber efendimizin vasiyetinihiçe sayan elbette Allah’ın kelamını da hiçe saymıştır. Abdullah binMes’ud hazretlerinin mushafı hakkında bilgi edinmek isteyenleraşağıda sayacağımız muteber Sünni kitaplarına bakabilirler:

1- Hafız Ebu Nu’aym el-Đsfahani, doğumu 334 hicri; “Manuzila min-el Kur’an fi Ali aleyhisselam” adlı tefsirinde.

2- Suyuti “Dürr-el Mensur” adlı tefsirinde.3- Şevkani “Feth-ul Kadir” tefsirinde.4- Hafız Đbn Marduveyh, doğumu 323 hicri; “Tefsir” kitabında.5- Hafız bin Asakir “Tarih Madinatu Damaşk” hadis kitabında.6- Hafız el-Haskani “Şavahidu’t-Tenzil” tefsirinde.7- El-Kenci eş-Şafii “Kifayatu’t-Talib” kitabında.8- Şeyh Süleyman el-Belhi el-Kanduzi “Yenabi-ul Mevadde”

kitabında… ve daha nice âlim.

505

Page 506: _kuranda Enis Emir

21. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đman edip de soyları da imanda kendilerine tabi olanlar;

onlara soylarını da kattık…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đman edenlerden maksat; Resulullah (s.a.v.) ve mü’minlerin

emiri Ali’dir! Soylardan maksat ise; Ehl-i Beyt imamlarıdır ki, onlarümmetin üzerine vasiyet edilmişlerdir! Hepsinin ümmetin üzerindekihucceti ve onlara itaat edilmesi aynıdır! Yani, itaat hepsine olmalıdır.

Ömer’in oğlu Abdullah bir gün etrafında toplananlara şöylededi:

“Fazilet açısından önce Ebu Bekir, sonra Ömer ve daha sonraOsman gelir!” Orada hazır olan bir kişi dedi ki: “Ali nerede kaldı?”Abdullah dedi ki: “Ali, Ehl-i Beyt’tendir ve onlara hiçbir insan kıyasedilemez! Ali, peygamber ile beraber derecesindedir! Şanı yüce olanAllah bu hususta şöyle buyurdu: Đman edip de soyları da imandakendilerine tabi olanlar; onlara soylarını da kattık… Fatime,peygamberin soyudur ve onunla beraberdir. Ali de Fatime ileberaberdir!”

47. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Muhakkak ki o zulmedenlere, bundan başka da azap

vardır…”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Al-i Muhammed’in (s.a.v.) hakkını (halifeliği ve mallarını)

zulmedenlere, bundan başka da azap vardır…”

506

Page 507: _kuranda Enis Emir

Tur Suresi bitti. Elhamdulillah ve sallallahu ala seyyidinaMuhammed ve Ehl-i Beyt’ihi ve sellem.

Necm Suresi

1.-4. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Andolsun yıldıza, battığı demde. Arkadaşınız sapmamış

ve azmamıştır. Kendiliğinden konuşmaz o. Yalnızca kendisine ilkaedilen bir vahiydir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:Resulullah’ın (s.a.v.) hastalığı esnasında Ehl-i Beyt’i ve ashabı

bir araya gelip ona dediler ki: “Ey Resulullah! Sana bir şey olursasenin yerine kim kaim olacak?” Resulullah (s.a.v.) o anda onlara bircevap vermedi. Ertesi gün aynı şeyi bir daha sorduklarında yine cevapvermedi. Üçüncü günde aynı şeyi sorduklarında, onlara hitaben şöylebuyurdu: “Yarın, gökten bir yıldız inip, ashabımın arasından birkişinin evi üzerinde görülecektir! Đşte o zaman o kişinin kim olduğunugörünüz. Çünkü kendisi benden sonra üzerinizde benim halifem veemirlerimi içinizde devam ettirendir!” Odada tüm hazır olanlar; işte okişi budur, diye elini uzatıp ona göstermesi için tamah ediyordu.Dördüncü gün herkes evinde yıldızın görünmesini bekledi. Tam osıralarda gökten öyle bir yıldız indi ki, ışığı dünyadaki ışıktan dahakuvvetli idi. Đşte o yıldız, Ali’nin (a.s.) evi üzerinde göründü.Toplumun içinden bazıları dediler ki: “Allah’a andolsun ki bu adam(Resulullah) sapmış ve azmıştır. Amcasının oğlu (Ali) hakkındasöylediği de, kendi nefsinden uydurduğu bir şeyden başka değildir!”Đşte bunun üzerine şanı yüce olan Allah şu ayeti indirdi: “Andolsunyıldıza, battığı demde. Arkadaşınız sapmamış ve azmamıştır.Kendiliğinden konuşmaz o. Yalnızca kendisine ilka edilen birvahiydir.”

Bu ayetlerden de belli olduğu gibi şanı yüce olan Allah biryıldıza yemin etmiştir. Peygamber efendimiz de hadisinde şöylebuyurmuştur: “Ehl-i Beyt’im, içinizde gökteki yıldızlar gibidir!

507

Page 508: _kuranda Enis Emir

Yıldızlar gök ehline nasıl sığınma yeri olmuşsa, dünyada sizinsığınacağınız yer de Ehl-i Beyt’imdir!”

7.-8. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve o (peygamber efendimiz), en yüce ufukta idi. Sonra

yaklaştı, derken sarkıverdi. Đki yay kadar yahut daha da yakınoldu. O vakit kuluna vahyedeceğini etti. Onun gördüğünü gönülyalanlamadı. Onun gördüğü şey üzerinde kendisiyle tartışacakmısınız? Andolsun ki onu bir de diğer işte görmüştü. Sidret-ulMünteha’nın yanında. Ki Cennet-ül Me’va da onun yanındadır. Ozaman Sidre’yi bürümekte olan bürüyordu. Göz ne şaştı ne aştı.Andolsun ki Rabbinin ayetlerinden en büyüğünü gördü.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “En yüce ufka çıktığımda ve yaklaşıp iki yay kadar yahut daha

da şanı yüce olan Rabbime yakın olduğumda, bana buyurdu ki: EyMuhammed! Halkımın içinde hangisini en çok seversin? Dedim ki: EyRab, Ali’yi en çok severim! Bana buyurdu ki: Ey Muhammed! Ozaman etrafına bak! Ben de etrafıma baktığımda solumda Ali bin EbiTalib’i gördüm!”

Hicri 5. yüzyılda yaşayan Hanefi mezhebine bağlı büyükalimlerden olan Muvaffak bin Ahmed Ebu’l Muayyed el Huvarezmi,vefatı 568 hicri; “Menakib emir-el mü’minin Ali bin Ebi Talib” adlıkitabında şöyle bir hadisi nakletmiş:

508

Page 509: _kuranda Enis Emir

Ashap, Resulullah’a (s.a.v.) sordular ki: “Ey Resulullah!Mi’raca çıktığında ve şanı yüce olan Allah ile görüştüğünde kimin diliile sana muhatap oldu?” Resulullah buyurdu ki: “Şanı yüce olanAllah, Ali’nin lehçesi ile bana muhatap oldu! Bunun üzerine ben,Allah’a dedim ki: Ey Rab! Sen mi benimle konuşuyorsun yoksa Alimi? Bunun üzerine bana şöyle nida geldi: Ey Muhammed! Ben hiçbirşeye benzemen ve eş olamam. Lakin sen huzuruma geldiğinde kalbinebaktım. Orada Ali’nin sevgisinden başka bir şey görmediğimde,kalbin mutmain olsun diye Ali’nin lehçesi ile sana muhatap oldum!”

Peygamber efendimizin en yüce makamda, şanı yüce olanAllah ile görüştüğünde, O’nu görüp görmediği ve nasıl gördüğühakkında çok değişik rivayetler mevcuttur. Đki tarafın rivayetleriarasında fark vardır. Biz, ancak Ehl-i Beyt imamlarının bizlerebildirmiş oldukları ile yetinmeyi tercih ederiz. Đmam-ı Ali hazretlerişöyle buyurmuştur: “Görmediğim bir şeye ibadet etmem! LakinO’nu göz kararı değil, gönül kararı ile görmek lazım!” Đştepeygamber efendimiz de en yüce yerde Rabbini gönül genişliği ilegörmüştür. Orada hiçbir ihata sınırı yoktur. O kadar geniştir ki ancakgeniş olan Rabbin nurundan olanlar oraya girebilir. Celaleddin-i Rumihazretlerinin buyurduğu gibi: Ali, iki cihanın bağıdır, iki cihanınsultanı Muhammed, Hakka yakınlık gecesinde, Allah’akavuşmanın harem yerinden onun sırrını gördü. Ali’nin nutkunu,Ali’den dinledi. Ali ile birleşen o yerde, Ali’den başkasıbulunmaz! (Mevlana’nın “Divan-ı Kebir’inden Seçmeler” MilliEğitim Bakanlığı Yayınları).

Mevlana hazretlerinin sözlerine önceden teyit verenpeygamber efendimizin şu hadisi vardır, buyurdu ki: “Ey Ali! Allah’ı,hakkıyla ancak ben ve sen bildik! Beni de hakkıyla ancak Allah vesen bildiniz. Seni de ancak Allah ve ben hakkıyla bildik!”

Bütün bu değeri biçilmez sözlere baktığımızda, ümmetinĐslam’ın esasından çok uzaklaştığını görürüz. Nitekim ümmetinçoğunluğu Đmam-ı Ali’nin hakkında fazilet ihtiva eden bir şeyidinlemeye tahammül etmemektedir. Bu durum peygamberefendimizin zamanında da farklı değildi. Peygamber efendimizashabını Đmam-ı Ali’ye karşı sevecen ve itaatli bulsaydı elbette onlaraĐmam-ı Ali hazretlerinin esas faziletlerinden daha da anlatırdı.Peygamber efendimiz Taif muhasarası esnasında Đmam-ı Ali ilebirlikte bir tenha yere çekilip uzun bir müddet yalnız kaldığında,ashabın içinde dedikodular başlamıştı. Ashabın içinde Ömer şöyle

509

Page 510: _kuranda Enis Emir

diyordu: “Amcasının oğlu ile tenha konuşması hayli sürdü!”Peygamber efendimiz ashabının dedikodusunu duyunca, hepsini biraraya toplayıp onlara hitaben şöyle buyurdu: “Allah’a andolsun kiben, Ali ile gizli söyleşmedim. Lakin Allah, Ali ile gizli söyleşti!”Hadis aynen Tirmizi’nin “Sahih” kitabında yer almıştır. Velhasıl,ashabın içinde çoğunluk Đmam-ı Ala hazretlerine karşı bir istek veitaat mevcut değildi. Mi’raca dair, Ehl-i Beyt imamlarından gelen birolayı anlatmadan geçmek istemiyoruz. Mü’minlerin emiri Đmam-ı Alihazretleri Kufe’de her zaman halk ile açık bir oturum düzenlerdi.Kendisi onlara ilmin her dalından bahsederdi. Bir gün peygamberefendimizin mi’raca çıkışı hakkında şöyle anlattı: “Peygamberefendimiz mi’raca yükselmek için kapıdan dışarı çıkarken elbisesi ileyerde olan su testisini devirir. Onun yatağı soğumadan ve su testisiboşalmadan önce Rabbinin katına çıkıp görüştü ve geri döndü!” Đmamhazretlerini dinleyen Yahudilerden biri kendi kendine dedi ki: “Ali deama attı! Su testisi boşalmadan ta Allah’ın huzuruna çıkıp gerigelecek? Bu hiç kimseye mümkün değildir!” Yahudi bunları kendikendisine düşünerek evine gitti. Hanımı kabın içine un dökmüş,yoğurmak için su arıyordu. Suyun bittiğini görünce, eve gelenkocasına, su testisini doldurması için suyun başına gönderir. Yahudisuyun başına geldiğinde testiyi doldurdu ve yere koyduktan sonra,elbisesini çıkarıp gelmişken biraz suya gireyim, dedi. Üstündençıkardığı elbiseyi de atarken testinin üzerine istemeyerek attı. Testidevrilip su akmaya başlamıştı ki, Yahudi suyun içine daldı. Başınıkaldırdığında baktı ki, kendisi kadın kılığında oluş ve bir denizinsahilinde çırılçıplak bir vaziyettedir. Etrafına şaşkın şaşkın bakarkenoradan yaşlı bir kadın geçip onu gördü. Haline acıyıp üstündekielbisesi ile onu sardı ve beraberinde evine götürdü. Yahudi olupbitenleri bir türlü anlamıyordu. Zaman geçti, kadın kılığına dönüşenYahudi’nin güzelliği oradaki halkın içinde yayıldı. Onunla bir kişievlenip, altı sene içinde beş çocuk sahibi olur. Bir gün denizin içinegirdiğinde, başını suya daldırıp kaldırdığında, altı sene önce bıraktığıtestinin bulunduğu suyun başında kendini gördü. Testisinin suyu halendaha tam dökülmemişti. Bütün bunları bu kadar kısa bir zaman içindeyaşayan Yahudi olanlardan çok müteessir olarak sudan çıktı ve testiyidoldurup eve gitti. Evde bekleyen hanımına testiyi verdikten sonrahalen konuşmakta olan Đmam-ı Ali’nin huzuruna gidip, şöyle dedi:“Ey mü’minlerin emiri! Beni bağışla. Peygamber Muhammed’inmi’raca hakkında anlattıklarını içimde yalanlamıştım!” Đmam-ı Ali

510

Page 511: _kuranda Enis Emir

hazretleri gülümseyerek buyurdu ki: “Ancak beş çocuk sahibiolduktan sonra mı bana inandın?”

Şanı yüce olan Allah’ı ne zaman ne de mekân bağlar. Kendisiistediğini, isteği doğrultusunda yapar. O’nun yaptığına akıl ermez.Kendisi bütün akılların yaptığını bilir. Kendisi burada olduğu gibi aynızamanda bütün yerde mevcuttur. Yakın olduğu gibi aynı zamandauzaktır. Akıl, O’nun esas varlığını belirleyemez. Kendisinin zatınıancak kendi zatı bilir. Kendisi her zaman aynı haldedir, ne değişir nede bir yere intikal eder. Kendisi her zaman aynı halde olup, bu gibihareketlere ihtiyaç duymaz. Đstediği yerde görünür ve istediği yerdegizli olur. Şahit oluruz ki; Allah birdir, tektir, eşi ve benzeri yoktur.Ne doğmuş ne de doğurmuştur. Zaman O’nun için geçerli değildir.Zaman O’nu ne etkiler ne de değiştirir. Zamana kendisi hakimdir. Bizise zamana mahkûmuz.

Allah’ın yardımı ile Necm Suresi burada bitti. Hamd ve şükürAllah’a mahsustur. O’nun salâtı ve selamı peygamberimize vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

511

Page 512: _kuranda Enis Emir

Kamar Suresi

42. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bütün delillerinizi yalanladılar…”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Yani; bütün vasileri yalanladılar!”Vasiler, peygamber efendimizin ümmetine kendisinden sonra

imam ve halife olarak bıraktığı Ehl-i Beyt imamlarıdır. Bunlar ümmettarafından gerçekten de yalan olarak görüldüler ve halengörülmektedirler.

54.-55. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir, ırmakların

başlarında, gerçeklik makamında, çok kudretli bir büyük padişahkatında.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Şüphesiz ki seni sevip, kendisine emir sahibi

edinenleri Allah, bizimle beraber cennette kılacaktır. Şüphe yok kiçekinenler, cennetlerdedir, ırmakların başlarında, gerçeklikmakamında, çok kudretli bir büyük padişah katında!”

Cabir bin Abdullah el-Ansari hazretleri anlatıyor:Bir gün ashap, Resulullah’ın (s.a.v.) etrafında toplanmışlarken,

cennetten bahsettiler. Peygamber efendimiz bunun üzerine şöylebuyurdu: “Cennette ilk girecek olan Ali bin Ebi Talib’tir!” EbuDuccane el-Ansari hazretleri dedi ki: “Ey Resulullah! Bizlere enönceden demiştin ki, sen cennete girmeden önce hiç kimse cennetegirmeyecek ve senin ümmetin cennete girmeden önce hiçbir ümmetgirmeyecektir!” Resulullah buyurdu ki: “Evet, öyledir! Lakin Allah’ınnurdan bayrak ve direk kıldığını biliyor musun? Hatta bunları yerleri

512

Page 513: _kuranda Enis Emir

ve gökleri yaratmadan önce yaratmış ve üzerine şöyle yazmıştır:Allah’tan başka bir ilah yoktur ve Muhammed O’nun peygamberidir.Đnsanların en hayırlısı da Al-i Muhammet’tir, bayrağın sahibi Ali’dirve kendisi toplumun imamıdır!” Orada hazır olan Đmam-ı Ali buyurduki: “Ey Resulullah! Bizleri seninle hidayet yoluna sevk eden ve bizleribununla şereflendiren Allah’a hamdolsun!” Resulullah bunun üzerinebuyurdu ki: “Ey Ali! Müjdem olsun ki, kim seni sevip de sevginikendisine yol edinirse, şanı yüce olan Allah o kişiyi kıyamet günündebizimle beraber kılacaktır! Şanı yüce olan Allah bu husus hakkındaşöyle buyuruyor: Şüphe yok ki çekinenler, cennetlerdedir,ırmakların başlarında, gerçeklik makamında, çok kudretli birbüyük padişah katında.”

Bütün insanların Ehl-i Beyt bayrağı altında dünyadabirleşeceği günü temenni ediyoruz. Đnsanların ancak Ehl-i Beyt’ebağlanarak sevgiyi ve doğru hayatı yaşayabileceklerine inanıyoruz.

Kamar Suresi burada bitti. Allah’ın salâtı ve selamı peygamberefendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

513

Page 514: _kuranda Enis Emir

Rahman Suresi

1.-4. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Rahman, Kur’an’ı öğretti, insanı hak etti, ona beyanı,

konuşmayı belletti.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Rahman Suresi, başından sonuna kadar hep bizim hakkımızda

inmiştir!”Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Ayetlerde kastedilen mü’minlerin emiri Ali’dir! Nitekim şanı

yüce olan Allah ona, her türlü beyanı öğretmiştir!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri ashabına hitaben şöyle

buyurdu:“Allah’a andolsun ki bizler, göklerde, yerde, cennette,

cehennemde ve bunların arasında ne varsa hepsini biliriz!”Ashabından biri duyduğuna karşı şaşkın şaşkın bakınca, imamhazretleri ona hitaben buyurdu ki: “Benim söylemiş olduğum Allah’ınkitabında mevcuttur. Allah buyuruyor ki: Her ümmete, kendicinsinden bir tanık getireceğiz ve seni de bunlara tanık tutacağızve biz, sana her şeyi açıklayıp anlatan ve Müslümanlara hidayet,rahmet ve müjde olan kitabı indirdik.” (Nahl Suresi: 89).

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretlerine ashabından biri şöylededi:

“Đçimi karıştıran bir meseleyi sana sormak istiyorum.” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Đçindekini sor bakayım!” O kişi dedi ki:“Birincisi ve ikincisinin hakkında sana sormak istiyorum. Allah’ıntüm lanetleri ikisinin üzerine olsun! Allah’a andolsun ki, hepsi dedünyada Allah’a küfürde bulunarak göçüp gittiler. Ey efendim! Sizdenolan imamlar ölüleri diriltmek, sakat ve cüzam olanları iyileştirmekveya su üzerinde yürüyebilme kudretine sahip midirler?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah’ın bütün peygamberlerinevermiş olduğu özelliklerin peygamberimiz Muhammed’e (s.a.v.)vermiştir. Hatta ona o kadar özellik verdi ki öncekilere bu kadar

514

Page 515: _kuranda Enis Emir

özellik verilmemişti. Resulullah (s.a.v.) bütün bu özelliklerinimü’minlerin emiri Ali’ye de (a.s.) verdiler. Sonra bu özelliklerHasan’a, daha sonra Hüseyin’e ve böylece imam arkasından öbürimama verilmiştir. Bu durum kıyamete kadar bütün gereksinmelerecevap verebilecek bir şekilde devam edecektir!”

7.-9. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve göğü yüceltti ve ölçüyü koydu, ölçüde, tartıda

insafsızlık etmeyin, teraziyi doğru tutun, adaletle tartın ve eksiktartmayın.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Gök, Resulullah’tır (s.a.v.)! Ölçü ise mü’minlerin emiri

Ali’dir ki, onu peygamber efendimiz kendisinden sonra ümmetineölçü olarak bırakmıştır. Ölçüde ve tartıda adaletsizliğin anlamı; yani,vasiyet edilmiş olan halife Ali’ye itaatsizlik ve asilik etmeyiniz. Onaitaat ediniz ve onun hakkı olan halifeliği de ondan almayınız!”

13. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Artık Rabbinizin nimetlerinden hangisini

yalanlayabilirsiniz?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Yani: Size nimetlerim olarak seçtiğim Muhammed’i mi,

yoksa Ali’yi mi tekzip edebilirsiniz?”

17. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Rabbidir iki doğunun ve Rabbidir iki batının.”

515

Page 516: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đki doğudan maksat; Resulullah ve Ali’dir! Đki batıdan maksat

ise, Hasan ve Hüseyin’dir!”

19.-22. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Đki denizi salmıştır, neredeyse karışacaklar; fakat

aralarında bir berzah var, birbirlerine karışmazlar. Her ikisindende inci ve mercan çıkar.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đki denizden maksat; mü’minlerin emiri Ali ve Fatimet-üz

Zehra’dır. Aralarında berzah ise, Resulullah’tır (s.a.v.). Her ikidenizden, yani Ali ve Fatime’den, Hasan (inci) ve Hüseyin (mercan)çıkar!”

Şanı yüce olan Allah, Ehl-i Beyt’in genişliğini ifade etmek içinonları denize benzetmiştir.

Ebu Zer hazretleri, Đmam-ı Cafer hazretleri gibi ayetlerinte’vilini yaptıktan sonra şöyle buyurmuş:

“Bu mübarek şahısları görüp sevmemek mümkün değildir.Fakat onları ancak mü’min olanlar sever. Onları da ancak kâfir olanlarbuğzeder. Ehl-i Beyt’i sevmek ile mü’min olun ve onları buğzederekkâfir olup cehennemin ateşine atılmaktan sakının!”

26.-27. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Yeryüzünde, her şey fanidir. Ancak azamet ve ikram

sahibi olan Rabbin yüzü bakidir.”

Đmam-ı Ali Zeynelabidin hazretleri buyurdu ki:“Allah’a varan ve O’na götüren yüz, bizleriz!”Bir kişi Đmam-ı Ali er-Rida hazretlerine sordu ki:

516

Page 517: _kuranda Enis Emir

“Ey Resulullah’ın oğlu! Bir haberde; La ilaha illallah’ınsevabı, şanı yüce olan Allah’ın yüzüne nazar etmek gibidir, diyenakledilmiştir. Bu haberin manası nedir?” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’ın yüzünü, insanların yüzü gibi vasfedenlerküfre sapmıştır. Lakin şanı yüce olan Allah’ın yüzü, O’nunpeygamberleri, resulleri ve huccetleridir. Nitekim ancak bunlarınvasıtası ile Allah’ın dinine ve marifetine varılabilir. Şanı yüce olanAllah buyurdu ki: Yeryüzünde, her şey fanidir. Ancak azamet veikram sahibi olan Rabbin yüzü bakidir.”

Şanı yüce olan Allah’ın yüzü, burada Ehl-i Beyt imamlarıtarafından bir yön olarak belirtmiştir. Yani, Allah’a varmak isteyenlerO’na ancak göstermiş olduğu yönden gelebilirler. Bu yönde O’nuninsanlara göndermiş olduğu peygamberler ve onların vasileridirler.Bunların insanlığa getirdikleri din ebediyete kadar baki kalacaktır.Đnsanlığın fena bulması ile dinin halen ayakta olduğunu görmekteyiz.Din ise, esas anlamda peygamberler ve onların vasileridir. Đslamdemek, ilk anlamda peygamber efendimiz ve Ehl-i Beyt’i demektir.Bunun öncesinde ve ötesinde başka bir şey yoktur!

31. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey iki ağır taraf, yakında hesabınıza bakacağız.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Đki ağır taraf: Kur’an-ı Kerim ve bizleriz!”Resulullah (s.a.v.) veda haccında onbinlerce Müslüman’a

hitaben şöyle buyurdu: “Ey insanlar! Đçinizde iki ağır şey bırakıyorumki, onlara tutunursanız asla doğru yoldan çıkmazsınız. Biri Kur’an-ıKerim ve öbürü ise Ehl-i Beyt’imdir! Bunların ikisi kıyamet gününedek, Kevser havuzunun başı ucunda bana erişinceye kadar aslabirbirinden ayrılmayacaklar. Bakayım bunlara karşı nasıl ameledeceksiniz?”

Sahih-i Müslim’in rivayetinde şöyle buyurdu:“Ehl-i Beyt’ime karşı tutumunuzdan dolayı şimdiden Allah’ın

azabını hatırlıyorum!” Bunu üç kere tekrarladı.Peygamber efendimiz, onbinlerce ashabının etrafında Kur’an-ı

Kerim’i ve Ehl-i Beyt’ine elbette vakit geçirmek için vasiyettebulunmadı. Bu iki ağır olan emanetlerin hakkı elbette sorulacaktır.

517

Page 518: _kuranda Enis Emir

39. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ne insan, ne cin, artık o gün suçundan sorulmaz.”Đmam-ı Ali er-Rida hazretlerinin ashabından Meyseme

hazretleri imamın şöyle buyurduğunu duymuş: “Allah’a andolsun ki,sizden (şiadan) iki kişi cehennemde görülmeyecektir. Hayır, Allah’aandolsun ki sizden bir kişi bile orada olmayacaktır!” Meyseme dediki: “Bu buyurduğun Kur’an’ın neresinde yazılıdır? Đmam hazretleribuyurdu ki: “Sorunun cevabı Rahman suresindedir. Şanı yüce olanAllah şöyle buyurdu: Sizden ne insan, ne cin, artık o gün suçundansorulmaz.” Meyseme dedi ki: “Ayette: ‘Sizden’ diye bir ifadeyoktur!” imam hazretleri buyurdu ki: “Bu ifadeyi dalalet ehlinden birideğiştirmiştir. Çünkü bu ayet tam metni ile o dalalet ehline karşı birhuccettir! Sizden, ibaresi ayette olmazsa, kıyamet gününde Allahkullarından hesap soramazdı! Ayetin şimdiki durumu ile kıyamettekimin suçunu sorabilir?”

Đmam hazretlerinin buyurduğu gibi, kıyamet gününde ancakEhl-i Beyt’e bağlı olan kişilerden hesap sorulmayacaktır. Lakinbaşkalarına elbette sorulacaktır. Şia, yani Ehl-i Beyt imamlarınıntaraftarları içinde de günahkârlar vardır. Bunların günahları varsahepsini dünyada çıkararak vefat edeceklerine dair Ehl-i Beyt imamlarıhaber vermişlerdir. Günahlarına bedel olarak, bir hastalık, maddi hasarveya sevdikleri ile acı görmeleri gibi eziyetlerle günahlarınıtemizleyeceklerdir. Ehl-i Beyt imamları, şialarının nasıl olmalarınıngerektiğini de birçok defa ifade buyurmuşlardır. Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri şiasına hitaben şöyle buyurmuştur: “Bizleriinsanların arasında en güzel bir şekilde temsil ediniz! Sakınbizleri insanların içinde mahcup etmeyiniz!” Đmam-ı Ali hazretleride, şiasını vasfederken sahifeleri dolduran vasiyet ve tembihlerdebulunmuştur. Şia demek, toplumun içinde en temizi en dürüstüdemektir. Aksi takdirde Ehl-i Beyt’in şiası ile hiçbir ilgi kalmaz.Nitekim peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.), Đmam-ı Ali’ninşiası hakkında şöyle buyurdu:

“Ey Ali! Sen ve şian insanların en hayırlısısınız!”“Nefsim kudret elinde olan Allah’a andolsun ki Ali ve şiası

kıyamet gününde kurtuluşa erenlerdir!”

518

Page 519: _kuranda Enis Emir

“Ey Ali! Kıyamet gününde Allah’ın huzuruna vardığında,şanı yüce olan Allah, senden ve şiandan razı olup sizleri de razıedecektir! Sizlerin düşmanlarınızı ise o günde gazaplı, susuz vebaşları yukarı çekik olarak hesaba getirecektir!”

“Ey Ali! Şanı yüce olan Allah, seni, zürriyetini, evladını,ehlini, şianı ve şianı sevenleri de bağışladı. Müjdem olsun!”

Yukarıdaki hadislerin kaynakları şunlardır:1- Đbn-i Cerir et-Tabari “Cami-ul Beyan” tefsirinde.2- Suyuti “Dürr-el Mensur” tefsirinde.3- Đbn Asakir “Tarih” kitabında.4- Đbn Marduveyh “Tefsir” kitabında.5- Muttaki el-Hindi “Kenz” kitabında.6- Tabarani “Mu’cem” kitabında.7- Deylemi “Firdevs” kitabında.8- Munavi “Kunuz” kitabında.9- Heysemi “Mecma” kitabında.10- Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Tefsir” kitabında.11- Đbn Hacer el-Heytemi “Savaik” kitabında.12- Hafız Cemaleddin Zarendi “Hadis” kitabında.13- Huvarezmi “Menakib” kitabında.Ve daha nice kaynak…Bütün saymış olduğumuz kitaplar Sünni kesiminin en muteber

alimlerinin kitaplarıdır. Ehl-i Beyt’in şiasına yapılan ve halenyapılmakta olunan iftiraların ne kadar acı bir sonuç vereceğini, sizsayın okurlarımızın anlayışına bırakıyoruz. Şianın düşmanlarışüphesiz cehennemin en derin yerinde halid olacaklardır.

78. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ululuk ve kerem sahibi Rabbinin adı, şanı çok yücedir.”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’ın ululuğu ve keremi bizleriz! Kullarının

bize itaat etmelerini emretmesi ile bizleri bu ululuğa ve ikrama sahipkılmıştır!”

Rahman Suresi Allah’ın yardımı ile burada bitti. Hamd veşükür Allah’a olsun. O’nun salâtı ve selamı peygamberimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

519

Page 520: _kuranda Enis Emir

Vakia Suresi

10.-11. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve birde ileri geçenler ki herkesi geçmişlerdir. Onlardır

ma’budlarına yaklaştıranlar.”Đmam-ı Hasan hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’a ve peygamberine en önde varan

babamdır (Hz. Ali’dir). Kendisi, Allah’a ve peygamberine de en fazlayaklaştırandır!”

Resulullah’a (s.a.v.) bu ayet hakkında sorduklarında buyurduki:

“Bana Cebrail haber verdi ki: Cennete en önde gidenler veAllah’a en fazla yaklaştıranlar, Ali ve şiasıdır. Kendileri, Allah’ınonlara olan ikramından dolayı bu makama sahiptirler!”

Yine buyurdu ki:“Önde gidenler üç kişidir. Musa’ya ilk varan Hazkil’dir,

kendisi Firavn’ın ailesinden iman edendir. Đkincisi; Ya-Sin sahibiHabib-i Neccar ki, kendisi Đsa’ya en önde varandır. Muhammed’e iseen önde varan Ali bin Ebi Talib’tir ki, kendisi hepsinden dahafaziletlidir!”

17.-18. Ayetleri te’vili ve tefsiri:“Đhtiyarlamayan delikanlı hizmetçiler dolaşır etraflarında,

kaynağından doldurulmuş şaraplarla dolu taslarla ve ibriklerle vekadehlerle.”

Resulullah (s.a.v.), Ehl-i Beyt’ini sevenlere hitaben şöylebuyurdu:

“Kureyş’ten baskı ve zulüm göreceksiniz! Buna karşı sabırlıolun ta ki bana Kevser havuzumun başı ucuna erişinceye kadar.Kevser’in şarabını baldan daha tatlı, yoğurttan daha beyaz, kardandaha soğuk ve yağdan daha yumuşak bulacaksınız. Đhtiyarlamayan

520

Page 521: _kuranda Enis Emir

delikanlı hizmetçiler dolaşır etraflarında, kaynağındandoldurulmuş şaraplarla dolu taslarla ve ibriklerle ve kadehlerle,diye şanı yüce olan Allah’ın vasfettiği kişiler sizlersiniz!”

83.-85. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Hani can gırtlağa gelince siz de o sırada bakar

dururdunuz ve biz, ona sizden daha yakınız ve fakatgöremezsiniz.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, düşmanım ve dostum beni muhakkak üç

yerde görecektir! Birincisi, ölüm esnasında; ikincisi, sırat köprüsündeve üçüncüsü de, ayırma yerinde!” Hazır olan ashabından biri sordu ki:“Ayırma yerinden maksat nedir?” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Cehenneme gidecek olanları ayırdığımda; bu benim dostumdur, bubenim düşmanımdır, diyeceğim!”

Yani: Cehenneme ve cennete gidecek olanların ölçüsü, Đmam-ıAli hazretlerine olan bağlılıkları ile belli olacaktır. Đmam hazretleri,dostunu cennete ve düşmanını cehenneme yollayacaktır!

Vakıa Suresi burada bitti. Hamd ve şükür alemlerin Rabbineolsun. O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz Muhammed’e vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

521

Page 522: _kuranda Enis Emir

Hadid Suresi

3. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O’dur evvel olan ve O’dur ahir olan ve O’dur zahir olan

ve O’dur batın olan.”

Cabir bin Abdullah el-Ansari hazretleri anlatıyor:Bir gün Medine’nin sokağında Ammar’ı gördüm. Ona,

peygamberin nerede olduğunu sordum. Ammar bana dedi ki:“Peygamber ashabı ile biraz önce mescitte idi. Sabah namazınıkıldıktan sonra bize doğru geldi. O anda güneş görünmeye başladı ki,Ali bin Ebi Talib de geldi. Peygamber, gelen Ali’yi karşılamak içinayağa kalktı ve onu iki gözünün arasından öptükten sonra yanınaoturttu. Đkisi o birbirine kadar yaklaşmışlardı ki, dizleri birbirinedeğiyordu. Daha sonra peygamber Ali’ye buyurdu ki: Ey Ali! Kalk dagüneşe muhatap ol, o sana cevap verecektir! Mescitte oturanların birkısmı ayağa kalkıp dediler ki: Güneşin Ali ile konuşması görüldü mühiç? Başkaları ise dediler ki: Hiç durmadan amcasının oğlunuyüceltmekten başka bir şey yapmıyor! Ali ise dışarı çıkıp, güneşehitaben şöyle dedi: Ey Allah’ın yarattığı! Nasıl sabahladın? Bununüzerine güneşten şöyle bir nida geldi: Ey Resulullah’ın kardeşi! Hayırile sabahladım! Ey evvel olan, ey ahir olan, ey zahir olan, ey batınolan! Sen her şeyi bilensin! Ali (a.s.) mescide geri döndüğünde,Resulullah ona buyurdu ki: Olanlardan sen mi bana haber vereceksinyoksa ben mi sana haber vereyim? Ali dedi ki: Sen haber ver, sendendaha iyidir! Peygamber buyurdu ki: Sana; ‘ey evvel’ demesininanlamı, senin Allah’a ilk iman etmiş olmandan kaynaklanıyor. Sana;‘ey ahir’ demesinin anlamı, senin vefatımdan sonra bana en yakınolup, beni defnetmenden kaynaklanıyor. Sana; ‘ey zahir’ demesininanlamı, senin, benim bütün gizli sırrıma zahir olmandankaynaklanıyor. Sana; ‘ey batın’ demesinin anlamı ise, senin benimbütün ilmimin derinliklerine sahip olduğundan kaynaklanıyor. Sana;‘ey her şeyi bilen’ demesinin anlamı ise, şanı yüce olan Allah’ınindirmiş olduğu bütün ayetlerini her yönü ile bilmiş olmandan

522

Page 523: _kuranda Enis Emir

kaynaklanıyor! Ümmetimin içinde bir topluluğun, Hıristiyanların Đsahakkında söylediklerini demesinden korkmasaydım, senin hakkındaöyle şeyler söylerdim ki, onların yanından geçtiğin topluluk, üzerinebastığın toprağı kendilerine şifa olarak sürerlerdi!”

Ehl-i Beyt imamlarından gelen haberlere göre, güneş Đmam-ıAli’ye peygamberimizin hayatında ve vefatından sonra da muhatapolmuştur.

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O gün görürsün ki erkek ve kadın, inananların nurları,

önlerinde ve sağlarında parlayıp koşmada; müjde bugün size;kıyılarında ırmaklar akan cennetlerde ebedi olarak kalacaksınızve bu, en büyük kutluluğun, murada erişin ve başarının takendisidir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:Bir gün Resulullah’ın (s.a.v.) huzurunda iken, peygamber

mübarek yüzü ile Ali bin Ebi Talib’e bakarak buyurdu ki: “EyHasan’ın babası! Sana müjde vereyim mi?” Ali dedi ki: “Evet, eyResulullah!” Resulullah buyurdu ki: “Cebrail (a.s.) bana şanı yüceolan Allah’tan şu haberi getirdi: Allah, senin şiana yedi tane özellikvermiştir; ölüm esnasında onlara arkadaşlık, ölümden sonrakiyalnızlıkta onlara dost olmak, karanlıkta onlara parlayan bir nur, enbüyük korku gününde onlara emniyet, hesap anında adalet, sıratköprüsünden geçmek, herkesten önce cennete girmek ve onların nuruönlerinde ve sağlarında parlayıp koşacaktır!”

523

Page 524: _kuranda Enis Emir

13.-15. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O gün erkek ve kadın münafıklar, inananlara: Bizi de

bekleyin, gelelim, nurunuzdan alalım, derler. Onlara; dönünardınıza da bir nur isteyin artık, denir. Derken aralarına birduvar çekilir ki bir kapısı vardır, içinde rahmet ve dış tarafındaazap vardır. Onlar bağırırlar ve derler ki: Biz, sizinle beraberdeğil miydik? Evet, derler fakat siz, kendinizi fitnelere saldınız veiman edenlerin bir felakete uğramasını beklediniz, şüphe ettiniz.Ve olmayacak istekler sizi aldatıp durdu, sonunda Allah’ın emri,gelip çattı ve sizi şeytan aldatmıştı. Artık bugün ne sizden,azaptan kurtulmanız için bir şey alınır, ne kâfir olanlardan veyurdunuz ateştir sizin, odur size layık olan ve orası, dönüpgidilecek ne de kötü yerdir.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayeti kerimeler bizim, şiamızın ve kâfirlerin hakkında

inmiştir. Kıyamet gününde halk hesap sorulacağı yere çağrıldığında,şanı yüce olan Allah oraya karanlıktan bir duvar çekecek. Ve buduvarın bir kapısı olacak. O duvarın iç kısmında nur, yani rahmetolacak ve dış kısmında ise azap, yani karanlık olacak. Allah, bizi veşiamızı o duvarın iç kısmında, yani nur ve rahmetin olduğu yerdekılacak. Bizim düşmanlarımızı ve kâfirleri o duvarın dışındaki azapta

524

Page 525: _kuranda Enis Emir

yani karanlığın içinde kılacaktır. Bizim ve şiamızın düşmanları olankâfirler duvarın dış tarafından bizlere şöyle nida edecekler: Biz,sizinle dünyada beraber değil miydik? Peygamberimiz bir, namazımızbir, orucumuz bir ve haccımız bir değil miydi? Đşte bunun üzerineAllah tarafından bir melek onlara şöyle cevap verecek: Evet,beraberdiniz lakin sizler kendinizi fitnelere saldınız,peygamberinizden sonra ona tutunmanız emredileni terk ettiniz ve onabağlanan inananların bir felakete uğramasını beklediniz. Aynızamanda hakkın hususunda şüphe ettiniz ve olmayacak isteklerekapıldınız ta ki hak olan Allah’ın emri gelip çatana kadar hepaldandınız. Burada haktan murat edilen, Ali bin Ebi Talib’in sonradanbir daha insanlara zuhur etmesidir! Ve aynı zamanda bütün Ehl-i Beytimamlarının hak ile beraber zuhur etmeleridir! Bütün bunlarınkâfirlerin başına gelmesini şeytan isteyip, onları aldatmıştır! Ve o günbu azaptan kurtulabilmek için nefislerinden feda edebilecekleri hiçbirşeyi bulamayacaklardır! Onların yurdu ateştir ve o yer yerlerin enkötüsüdür!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“O gün vurulacak olan duvar benim! Duvarın kapısı ise

Ali’dir! O duvarın iç tarafına girmek isteyen ancak kapısındangeçebilir!”

Dünya hayatlarında o kapıyı tanımayanlar, acaba kıyametgünündeki o korkulu anda nasıl tanıyabilecekler?

19. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’a ve peygamberine inananlar, Rableri katında

gerçeklerin (tasdik edenlerin) ve şehitlerin ta kendileridir; onlarınmükâfatları da vardır…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri şiasının seçkinlerinehitaben şöyle buyurdu:

“Bizim üzerinde bulunduğumuz emri hakkıyla bilenler veondan hayır bekleyenler, Allah’a andolsun ki Al-i Muhammed’in

525

Page 526: _kuranda Enis Emir

Mehdi’si ile beraber kılıç vurmuş gibidirler! Allah’a andolsun ki,Resulullah (s.a.v.) ile beraber kılıç vurmuş gibidirler! Allah’aandolsun ki, Resulullah’ın (s.a.v.) huzurunda şehit düşmüş gibidirler!Bunun doğruluğuna dair size bir ayet inmiştir!” Hazır olanlardan birisordu ki: “Canım sana feda olsun! Bu ayet hangisidir?” Đmamhazretleri buyurdu ki: “Ayet şudur: Allah’a ve peygamberineinananlar, Rableri katında gerçeklerin ve şehitlerin takendileridir; onların mükâfatları da vardır… Allah’a andolsun ki,Rabbinizin katında tasdik edenler ve şehitler oldunuz!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerine ashabından ihtiyar birigelip dedi ki:

“Canım sana feda olsun! Yaşım hayli ilerledi ve ecelimyaklaştı. Ölümün, sizin emriniz için savaşmadan bana çatmasındankorkuyorum!” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Ey Ebu Hamza! Şehitolmayı ancak bizim yolumuzda ölmek ile mi görüyorsun?” EbuHamza dedi ki: “Evet, canım sana feda olsun!” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Ey Ebu Hamza! Bize iman eden, hadisimizi tasdik edenve bizim emrimizin zuhurunu bekleyenler, Mehdi’nin bayrağı altında,hatta Allah’a andolsun ki Resulullah’ın (s.a.v.) bayrağı altında şehitdüşmüş gibidirler!”

Yine imam hazretleri, bir sahabesine hitaben şöyle buyurdu:“Ey Ebu Muhammed! Bizim emrimizin altında ölenler

şehittirler!” Ebu Muhammed dedi ki: “Canım sana feda olsun! O kişiyatağı üzerinde ölse de mi şehittir?” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Evet, hatta yatağı üzerinde vefat ederse, yine o kişi hayatta olup,Allah’ın rızkı içinde olacaktır!”

Yine imam hazretleri ashabından Malik el-Cuheyniyyi’yeşöyle buyurdu:

“Ey Malik! Cennete girmek şartıyla namaz kılmayı, zekâtvermeyi ve halka karşı dilinizi ve günahlardan da elinizi çekmeyikabul etmez misiniz? Ey Malik! Dünyada sizler hariç her toplumedinmiş olduğu imamı lanetleyecek ve o imam da onlarılanetleyecektir. Ancak sizler ve sizin gibi bizleri kendilerine imamkabul edenler bundan hariçtirler. Ey Malik! Allah’a andolsun ki,sizden bizim emrimizi kabul ederek vefat eden herkes, Allah’ınyolunda şehit düşenler gibidir!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretlerinden, buyurdu ki:“Şiamızdan ölenler, sıddık ve şehittirler! Çünkü onlar bizim

emrimizi tasdik etmiş, bizimle sevmiş ve bizimle de buğzetmişlerdir!

526

Page 527: _kuranda Enis Emir

Bu yaptıklarından ancak şanı yüce olan Allah’ı ve peygamberiniisterler ve ancak onlara iman etmişlerdir! Đşte bu şiamız hakkında şanıyüce olan Allah şöyle buyurdu: Allah’a ve peygamberine inananlar,Rableri katında gerçeklerin ve şehitlerin ta kendileridir; onlarınmükâfatları da vardır…”

25. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Andolsun ki biz, peygamberlerimizi, apaçık delillerle

gönderdik ve onlarla beraber de kitap ve terazi indirdik…”Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Terazi, biz Ehl-i Beyt’iz! Đnsanlar ancak bizimle adaletli

olabilirler!”Başka bir rivayette ise buyurdu ki:“Terazi, imamdır! Yani Ehl-i Beyt’in imamıdır.”

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey inananlar, çekinin Allah’tan ve inanın peygamberine

de size rahmetinden iki pay versin ve size bir nur kılsın ki onunladoğru yolu bulun ve sizi yargılasın, suçlarınızı örtsün ve Allah,suçları örter, rahimdir.”

Resulullah’a (s.a.v.) bu ayet hakkında sorduklarında buyurduki:

“Allah’ın rahmetinden olan iki pay, Hasan ve Hüseyin’dir!Doğru yolu bulmak için, Allah’ın kıldığı nur ise Ali’dir!”

Yine buyurdu ki:

527

Page 528: _kuranda Enis Emir

“O nur, adil ve hak olan imamdır ki, kendisi Ali bin EbiTalib’tir!” Nurdan maksat; adil ve hak olan imamdır.

Resulullah’ın (s.a.v.) huzurunda, Ka’b bin Đyad adında birsahabe Đmam-ı Ali hazretlerini kötülemeye kalkıştığında, peygamberefendimiz eli ile sahabenin göğsüne vurup, ikaz ederek buyurdu ki:“Ey Ka’b! Ali’nin iki nuru vardır! Biri gökte ve öbürü iseyeryüzündedir! Kim onun nuruna yapışırsa, Allah o kişiyi cennetegeçirecektir ve kim onun nurunu terk ederse Allah o kişiyi cehennemegeçirecektir! Bu söylediklerimi, benden insanlara bildir!”

Yine buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, Ali’nin yüzü nurundan yetmiş bin

melek yarattı! Bu meleklerin hepsi Ali ve şiasına kıyamet gününekadar istiğfarda bulunurlar!”

Allah’ın yardımı ile Hadid Suresi burada bitti. Allah’ın salâtıve selamı peygamber efendimize ve onun tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

528

Page 529: _kuranda Enis Emir

Mucadala Suresi

22. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Onlardır Allah fırkası; bilin ki, kurtulanlar muradına

erenler Allah fırkasının ta kendisidir.”

Selman-ı Farisi (Muhammedi) hazretleri buyurdu ki:“Resulullah (s.a.v.) ile her karşılaştığımda omzuma vurup,

şöyle buyurmuştur: Ey Selman, Ali ve fırkası kurtulanların vemuradına erenlerin ta kendileridir!”

Mucadala Suresi burada bitti. Allah’ın salâtı ve selamıpeygamberimize ve Ehl-i Beyt’ine olsun.

529

Page 530: _kuranda Enis Emir

Haşr Suresi

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın fethedilen köylerin mallarından peygamberine

verdiği ganimetler artık Allah’ındır ve peygamberinin veyakınların ve yetimlerin ve yoksulların ve yolda kalmışlarındır…”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Bu ayet özel olarak bizim için inmiştir. Allah’a ve

peygamberine ne sayılmışsa aynen bizim için de geçerlidir. Bizi,akraba, yetim ve yoksul olanlar. Yolda kalmış olanlar da bizleriz,çünkü ancak bizimle Allah’ın yolu belli olur! Bütün emirler debizimdir!”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretlerinden, buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’ın yakınlar olarak zikredip, onları kendi

nefsi ve peygamberi ile beraber saymış olduğu bizleriz! Şanı yüceolan Allah, bizleri sadakadan uzak tutmuştur ki, bu insanların elindekipisliktir! Sadakaya karşılık, ayetteki payımız ile bizleri vepeygamberini keremli kılmış ve bizleri insanların pisliğinden uzaktutmuştur!”

Sadaka, peygamber efendimiz tarafından insanın elindekipislik olarak nitelenmiştir. Đşte bu pislikten kurtulmak için her imaneden insan gereken sadakasını verip, o elindeki pislikten kurtulmalıdır.Nitekim ancak öyle yapılırsa geri kalan para temiz ve helal olur. Ehl-iBeyt imamlarının buyurdukları gibi, zengin olanlar sadakalarınıverseler fakir olanlar isyan etmez, sabrederlerdi.

530

Page 531: _kuranda Enis Emir

7. Ayetin te’vli ve tefsiri:“… Peygamber, size ne verirse alın ve neden vazgeçmenizi

emrederse ondan vazgeçin ve çekinin Allah’tan; şüphe yok kiAllah’ın azabı çetindir.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretlerinden, buyurdu ki:“Peygamberin (s.a.v.) Ehl-i Beyt’i hakkında verdiklerine kabul

ediniz ve onların hakkında yapacaklarınızdan sakınmanızı vevazgeçmenizi emrettiğini de bilin. Al-i Muhammed’e zulmedenlere,Allah’ın azabı çetindir!”

Resulullah (s.a.v.) ashabına hitaben şöyle buyurdu:“Ey insanlar! Hiçbir kulun Mevla’sının önüne geçtiğini

gördünüz mü? Ey insanlar! Đyi belleyiniz ki, Ali’nin vilayeti sizlereAllah tarafından farz kılınmıştır! Bunu, Cebrail (a.s.) bana, alemlerinRabbinden bildirdi! Ey insanlar! Sizlere şimdi söylediklerimizehemmiyeti, şanı yüce olan Allah’ın şu kavlinde sabittir: Peygambersize ne verirse alın ve neden vazgeçmenizi emrederse ondanvazgeçin ve Allah’tan çekinin. Ey insanlar! Đyi biliniz ki, bir yandacennet ve öbür yanda cehennem vardır! Sağ tarafta Ali durmakta vesol tarafta şeytan durmaktadır! Eğer şeytana tabi olursanız o sizleridoğru yoldan çıkarır ve sizleri cehennemin içine götürür! Ali bin EbiTalib’e tabi olursanız, o sizleri doğru yola sev keder ve ona itaatederseniz sizleri cennete götürür!”

531

Page 532: _kuranda Enis Emir

20. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Bir değildir cehennem ehli ve cennet ehli; kurtulup üst

olanlar, kutluluğa erip muratlarını bulanlar cennet ehlinin takendileridir.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Cennet ehli olanlar o kişilerdir ki, benden sonra vilayet emrini

(halifeliği) Ali’ye teslim edip, kabul edenlerdir! Cehennem ehli okişilerdir ki, benden sonra Ali’nin vilayetini inkâr edip, banaverdikleri ahdi bozan kişilerdir!”

Yine, Ümm Seleme anamıza buyurdu ki:“Ey Ümm Seleme! Cehennem ehli o kişilerdir ki, Ali ve

zürriyetini buğzedip, onları küçük düşürenlerdir! Kurtuluşa erip üstolanlar ise, Ali’nin şiasıdır!”

Yine peygamber efendimiz buyurdu ki:“Cennet ehli, benden sonra Ali’ye halifelik emrinde itaat edip,

beraber olanlardır! Cehennem ehli ise, benden sonra vermiş olduklarıahdi bozup, Ali’ye karşı çıkanlardır! Đyi biliniz ki, Ali benden birparçadır! Kim, ona karşı savaşırsa bana karşı savaşmış olur! Ey Ali!Senin savaşın benim savaşımdır ve senin barışın benim barışımdır! EyAli! Sen, benim ve ümmetimin arasındaki ilim bağısın!”

Haşr Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nunsalâtı ve selamı peygamber efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

532

Page 533: _kuranda Enis Emir

Saf Suresi

8.-9. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Allah’ın nurunu, ağızlarıyla üfleyip söndürmek isterler ve

Allah ise nurunu tamamlayacak, kuvvetlendirecektir. Ve buisterse kâfirlerin zoruna gitsin veya istemesinler şüphesizolacaktır.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, yeryüzündeki halka bakıp aralarından

beni seçti. Sonra bir daha bakıp, benim kardeşim, vezirim, varisim,vasim, ümmetimin üzerine halifem ve benden sonra tüm mü’minlerinvelisi olan Ali’yi seçti! Kim, Ali’yi kendisinin üzerine emir sahibiedinirse şüphesiz olarak Allah’ı kendisinin üzerine emir sahibiedinmiştir! Kim, Ali’ye düşman olursa şüphesiz olarak Allah’adüşman olmuştur! Kim, Ali’yi severse şüphesiz Allah da o kişiyisevecektir ve kim onu buğzederse şüphesiz Allah da onubuğzedecektir! Allah’a andolsun ki, Ali’yi ancak mü’min sever veancak kâfir olan buğzeder!” Bunun üzerine peygamber efendimiz şuayeti okuyup devam buyurdular: “Allah’ın nurunu, ağızlarıylaüfleyip söndürmek isterler ve Allah ise nurunu tamamlayacak,kuvvetlendirecektir. Ve bu isterse kâfirlerin zoruna gitsin veyaistemesinler şüphesiz olacaktır. Ey insanlar! Hazır olanlarınız, hazırolmayanlara bu söylediklerimi iletsinler! Ey insanlar! Şanı yüce olanAllah daha sonra benden ve kardeşim Ali’den başka, birbiriarkasından gelen onbir imamı seçti. Biri vefat ettiğinde, onun yerinearkasından gelen imam kaim olacak. Tıpkı, yeryüzünde bir yıldızkaybolduğunda yerine başkasının geldiği gibi! Bu imamlar, hidayetyoluna götüren hadilerdir! Onlara karşı çıkanların düşmanlığı veyaonları küçük düşürmek için harcadığı çabalar asla onlara zarar vermez.

533

Page 534: _kuranda Enis Emir

Kendileri yeryüzünde Allah’ın huccetleridir! Ve kendileri halkınüzerine Allah’ın şahitleridir. Kim onlara itaat ederse Allah’a itaatetmiş olur ve kim onlara karşı asi olursa şüphesiz Allah’a karşı asiolmuştur. Kendileri daima Kur’an ile beraberdirler. Kur’an da Kevserhavuzunun başı ucuna varana kadar asla onlardan ayrılmayacaktır!”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Ayetteki Allah’ın nuru, mü’minlerin emiri Ali’nin vilayetidir!

Bu vilayeti ağızlarıyla söndürmek (inkâr etmek) isterler. Fakat şanıyüce olan Allah, imamet olan nurunu tamamlayacak vekuvvetlendirecektir! Hak olan din de, vasiyet edilen vilayettir! Hakdini, Mehdi’nin (a.s.) zuhuru ile tamamlanacaktır! Hatta bütündinlerin üzerine Ali’nin vilayeti zuhur edecek velev kâfir olanlar bunuistemeseler de!”

Evet, hak olan Đmam-ı Ali’nin vilayeti, hak olan din Mehdi’nin(a.s.) zuhuru ile bilinecektir. O anda hiçbir kâfirin etkisikalmayacaktır. Allah’ın bu nurunu söndürmek isteyenler de hakettikleri cezalarını göreceklerdir. Hak olan bu dini bütün dünyagörecek ve duyacaktır.

10. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey inananlar, size bir ticareti haber vereyim mi ki sizleri

elemli bir azaptan kurtarsın?”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Karlı olan ve elemli bir azaptan kurtaran ticaret benim!”Yani, imam hazretlerinin vilayeti ve sevgisidir. Bu, inananlar

için en büyük ticarettir.

Saf Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nunsalâtı ve selamı peygamberimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

534

Page 535: _kuranda Enis Emir

Cumua Suresi

9. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ey inananlar Cuma günü namaz için nida edilince size,

hemen Allah’ın zikrini yerine getirmek için koşun ve alış-verişibırakın. Bilirseniz bu size daha hayırlıdır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Cuma gününe bu ismin verilmesinin nedeni şudur: Şanı yüce

olan Allah, o günde tüm yarattıklarını bir araya getirip, kendisi içinrububiyyet, Resulullah (s.a.v.) için peygamberlik ve mü’minlerinemiri için de vilayet hakkında bütün yarattıklarından ahd-ü misakalmıştı! Đşte bu toplantıdan dolayı bu güne Cuma dendi. Sonra, bugünde namaza çağrılmanın anlamı; mü’minlerin emiri Ali’dir! Çünküonun vilayeti en büyük namazdır! Çünkü bu anda şanı yüce Allah’ıtelbiye etmek için, bütün peygamberler, resuller, melekler, ins ve cin,yerler ve gökler ve tüm iman edenler bir araya gelmişlerdir! Đşte bugeliş, Allah’ın zikri olan mü’minlerin emiri Ali içindir! Alış-verişibırakması ise birinciyi terk etmektir. Ve bilirseniz, Ali’nin vilayetibirincinin bey’atinden daha hayırlıdır!”

Đmam hazretlerinin buyurduklarını ifrat olarak görmek doğruolmaz. Nitekim peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) bizzatkendisi şöyle buyurmuştur:

“Ali’yi zikretmek ibadettir!”Yine şöyle buyurdu:“Ali’nin yüzüne bakmak ibadettir!”Bu iki hadisi, Sünni alimlerinin en muteber kaynak

kitaplarında bulabilirsiniz. Bazıları şunlardır:1- Hakim “Müstedrik” kitabında.2- Ebu Nu’aym el-Đsfahani “Hilye” kitabında.3- Tabarani “Mu’cem” kitabında.4- Hatib el-Bağdadi “Tarih” kitabında.5- Đbn Asakir “Tarih” kitabında.

535

Page 536: _kuranda Enis Emir

6- Đbn Hacer “Đsabe” kitabında.7- Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabında.8- Muttaki el-Hindi “Kenz” kitabında.9- Munavi “Kunuz” kitabında.10- Muhib et-Tabari “Riyad-un Nadara” kitabında.11- Deylemi “Firdevs” kitabında.12- Đbn Hacer el-Heytemi “Sava’ik” kitabında.13- Munavi “Fayd-ul Kadir” kitabında.Ve hadisi ihraç edenler kısa olarak şunlardır:Ebu’l Hayr el-Hakimi, Halili, Đbn Ebi el-Furat, Đbn es-

Summan, el-Hucandi, Ebu’l Hasan el-Harbi ve el-Abhari…Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Cuma gününe bu ismin verilmesinin sebebi şudur: Bu günde,

tüm iman edenlerin, mü’minlerin emiri Ali’nin vilayeti üzerinetoplanmalarından kaynaklanmıştır!”

Evet, Cuma namazı ancak Đmam-ı Ali’nin vilayeti üzere olursadoğrudur. Aksi takdirde zahmet ve yorgunluktan başka bir şeydeğildir.

Cumua Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun.O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

536

Page 537: _kuranda Enis Emir

Munafikun Suresi

1.-16. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Münafıklar, sana gelince tanıklık ederiz ki dediler, sen,

şüphe yok; elbette Allah’ın peygamberisin ve Allah bilir ki şüpheyok, O’nun peygamberisin. Ve Allah tanıklık eder ki şüphe yokmünafıklar elbette yalancıdırlar. Antlarını kalkan edinmişler dehalkı, Allah yolundan çıkarmışlardır; şüphe yok ki ne de kötüdürbu yaptıkları şey. Bu da, şüphesiz, inandıklarından sonra kâfirolduklarındandır. Derken Allah, gönüllerini mühürlemiştir.Gerçekten de onlar, anlamayan bir topluluktur. Ve onları gördünmü, bedenleri hoşuna gider ve konuşurlarsa sözlerini dinlersin;sanki onlar dayanmış kerestelerdir. Her bağırışı kendialeyhlerinde sanırlar. Onlar düşmandır, artık sakın onlardan.

537

Page 538: _kuranda Enis Emir

Allah gebertsin onları nelere de kapılıyorlar. Ve onlara, gelin deAllah’ın peygamberi size yargılanma dilesin denirse başlarınısallarlar alay ederek ve görürsün ki ululuk satarak dönüpgitmedeler. Bildir onlara, yargılamasını dilesen de yahutdilemesen de, Allah kesin olarak yargılamaz onları. Şüphe yok kiAllah, buyruktan çıkmış topluluğu doğru yola sevk etmez.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri, ayetler hakkında şöyle buyurdu:“Şanı yüce olan Allah, resulüne vasiyet etmesini emretmiş

olduğu Đmam-ı Ali’ye tabi olmayanları münafık olarak adlandırmıştır.Ve Đmam-ı Ali’nin imametini inkâr edenleri tıpkı peygamberinnübüvvetini inkâr edenler gibi saymıştır. Münafıklar, peygamberefendimizin nübüvvetine iman ettiklerini söylerken, onun vasisiAli’nin vilayetini inkâr ettiklerinden dolayı yalancıdırlar. Vermişoldukları sözü kalkan edinerek halkı Ali’nin vilayetinden çıkarmışlar,ne kötüdür bu yaptıkları. Hiç şüphesiz bu, önce senin nübüvvetineinandıkları ve sonra vasiyet ettiğin Ali’nin vilayetini inkârettiklerinden olmuştur. Sonra peygamber onlara; Ali’nin vilayetinedönerseniz sizleri yargılasın diye dilesin denildiğinde başlarınısallayarak alay ettiklerini ve Ali’nin vilayetinden döndüklerinigörürsün. Ali’nin halifeliğini zulmedenleri yargılamasını dilesen deyahut dilemesen de; Allah kesin olarak yargılamaz onları. Şüphe yokki Allah, buyruktan çıkmış topluluğu doğru yola sevk etmez!”

Münafikun Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun.O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

538

Page 539: _kuranda Enis Emir

Tağaabun Suresi

6. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Peygamberlerinin apaçık delillerle geldikleri halde…”Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki: “Deliller, Ehl-i Beyt imamlarıdır!”

8. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Artık inanın Allah’a ve peygamberine ve indirdiğimiz

nura ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden haberdardır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, şanı yüce olan Allah’ın indirmiş olduğu

nur, Ehl-i Beyt imamlarının nurudur! Allah’a andolsun ki onlar,yeryüzünde ve gökte olan Allah’ın nurudurlar! Đmamın, iman edenkişinin kalbinde oluşturduğu nur, güneşin gündüzü yarattığıaydınlığından daha da kuvvetlidir! Allah’a andolsun ki, Ehl-i Beytimamlarının nuru ile mü’minlerin kalpleri aydınlanır ve şanı yüce olanAllah, istediğini o nurdan men edip o kişiyi karanlıklar içinde bırakır!Allah’a andolsun ki, bir kulun kalbi temiz olmadıkça asla bizi sevip,bize tabi olamaz! Bir kul, emri bize teslim etmedikçe ve kendisiselamet ehli olmadıkça, Allah onun kalbini asla temiz kılmaz! Bir kul,bize karşı selamet içinde olursa, Allah onu hesap gününün şiddetindenkurtaracak ve o korku gününün en büyüğünde eman içinde kılacaktır!”

539

Page 540: _kuranda Enis Emir

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve itaat edin Allah’a ve peygambere; yüz çevirecek

olursanız artık peygamberimize düşen vazife, ancak apaçıktebliğden ibarettir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, şiamızdan öncekiler ve sonrakiler,

Mehdimizin zuhuruna kadar, ancak bizim peygamber efendimiz budünyadan göçmeden önce ümmetine, bizim vilayetimize tutunmalarınıve iltizam etmelerini vasiyet etmişti! Şanı yüce olan Allah daistediğini doğru yola iletir!”

Peygamber efendimiz, hayatının sonuna kadar ona düşen tebliğgörevini yerine getirerek, Ehl-i Beyt’inin ümmetinin üzerindekimakamını belirtmişti. Peygamber efendimiz ancak bize tebliğ etmiştir.Bu tebliğe uymak ve ona itaat etmek ise bize, yani ümmetine düşer.

Sure burada bitti. Bizleri buna muvaffak eden Allah’a en yüceşükürler olsun ve O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

540

Page 541: _kuranda Enis Emir

Tahrim Suresi

3.-4. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve hani peygamber eşlerinden birine gizli bir şey

söylemişti de o, bu sözü, başkasına haber verince ve Allah dabunu, peygambere açınca peygamber bu olayın bir kısmınısöylemiş, bir kısmından vazgeçmiş, söylememişti. Peygamberbunu eşine haber verince o, kim haber verdi bunu sana demişti. Oda demişti ki: Her şeyi bilen haber verdi bana, her şeydenhaberdar olan. Đkinizde tövbe ederseniz Allah’a; çünkü gerçektende gönülleriniz suça meyletmiştir ve fakat peygamberin aleyhinebirbirinize arka verirseniz artık o Allah’tır onun yardımcısı veCibril’dir ve inananların en temizi ve melekler de bunlardansonra ona arkadır, yardımcıdır.”

Ehl-i Beyt imamlarına göre, bu iki ayetin iniş sebebi şudur:Peygamber efendimiz, hanımlarından Aişe ve Hafsa’ya sır olan

bir haberi vermişti. Onlara, Ebu Bekir ve Ömer’in kendisinden sonrahalifeliği zulüm ve hile ile sahibinden, yani Đmam-ı Ali hazretlerindenalacaklarını bildirmişti. Bunu duyan iki hanımı hiç durmadanbabalarına, yani Ebu Bekir ve Ömer’e bildirdiler. Şanı yüce olanAllah, ikisinin yaptıklarını peygamber efendimize bildirdi. Ayet-iKerimede geçen; peygambere yardımcı ve arka çıkacak olaninananların en temizi olarak bildirilen şahıs, mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’dir. Mü’minlerin salihenden, Đmam-ı Ali’nin kastedildiğine dair

541

Page 542: _kuranda Enis Emir

Sünni tefsirlerinde yeterince rivayetler vardır. Bu rivayetlerden birişudur:

Ashaptan, Avn bin Abdullah ibn Ebi Rafi’ şöyle anlatıyor:Resulullah (s.a.v.) vefat ettiği günde önce kendinden geçmişti ve dahasonra kendine geldiğinde elinden tutup, öptüm ve ağlayarak dedim ki:“Ey Resulullah! Sen göçtükten sonra, bana ve evladıma kim gerikalır?” Resulullah buyurdu ki: “Benden sonra sana Allah ve vasimolan mü’minlerin en temizi Ali bin Ebi Talib yeterlidir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:Resulullah (s.a.v.) ashabına, mü’minlerin emiri Ali’yi iki kere

toplu olarak halifeliğini bildirmişti. Bir defasında ashabına hitabenşöyle buyurmuştu: “Benden sonra sizin velinizin kim olduğunu biliyormusunuz?” Ashap dediler ki: “Allah ve peygamberi daha iyi bilirler!”Resulullah buyurdu ki: “Artık Allah’tır onun velisi ve Cibril’dir veinananların en temizi!” Yani, mü’minlerin emiri Ali’dir, bendensonraki ve veliniz. Daha önceleri de, Ğadir-u Humm mevkiinde şöylebuyurmuştu: “Ben kimin Mevla’sı isem bu Ali onun Mevla’sıdır!”Burada da ashabına, mü’minlerin emiri Ali’yi halife ve imam olaraktanıtmıştı.

10. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Allah, kâfir olanlara, Nuh’un karısıyla ve Lut’un

karısıyla örnek getirmededir. Đkisi de, temiz kullarımızdanikisinin nikâhı altındaydı. Derken onlara karşı hainliktebulundular da bu iki temiz kul, hiçbir surette onları kurtaramadıo Allah’ın cezasından. Ve onlara (karılarına) girin denildi ateşe,girenlerle beraber.”

542

Page 543: _kuranda Enis Emir

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, bu örneği Aişe ve Hafse için

getirmektedir. Çünkü ikisi de peygamber efendimizin sırrını ifşaetmişlerdi!”

Şanı yüce olan Allah, kâfir olanları örnek verdiği gibi, imanedenleri de örnek vermiştir, buyurmuştur ki:

“Ve gene Allah, inananlara, Firavn’un karısını örnekgetirmede. Hani Rabbin demişti, bana cennette bir ev kur ve beniFiravn’dan, yaptığı şeyden ve zalim topluluktan kurtar.” (11.Ayet)

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, bu örneği, Osman bin Affan’ın

evlendiği peygamber efendimizin kızı Rukiye için getirmiştir! Zalimolan topluluk ise Emevilerdir!”

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve Đmran kızı Meryem’le örnek getirmede ki o, ırzını

korumuştu, derken biz, onu ruhumuzdan üfürmüştük veRabbinin sözlerini ve kitaplarını gerçekleştirmişti ve o, itaatedenlerdendi.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, Đmran’ın kızı Meryem ile peygamber

efendimizin kızı Fatime’tüz-Zehra’yı örnek vermiştir. Çünkü Fatime,ırzını korumuş ve kendisiyle beraber zürriyeti ateşe haram olmuştur!”

Peygamber efendimiz dek, sahih olan rivayetlere göre kızıFatime anamızı, Meryem anamıza benzetmiştir.

Tahrim Suresi Allah’ın yardımı ile burada bitti. Allah’ın salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

543

Page 544: _kuranda Enis Emir

Mülk Suresi

22. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Artık yüzüstü sürünerek giden mi daha ziyade doğru yolu

bulur, yoksa doğru yolda dümdüz giden mi?”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, mü’minlerin emiri Ali’nin vilayetine

tabi olmayanları, yüzüstü sürünerek gidenler gibi tarif etmiştir. Đmam-ıAli’nin vilayetine bağlı olanları, doğru yolda dümdüz gidenler olaraktarif etmiştir. Doğru yolda, mü’minlerin emiri Ali’dir!”

27. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Azabın yaklaştığını gördüler mi, kâfir olanların yüzleri

kararır ve işte denir, bu, isteyip durduğunuz şey.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, o gün görecekleri Ali bin Ebi Talib’ten

başkası değildir! O zaman geldiğinde, Ali’nin vilayetini inkâr edenler,ellerini ısırıp, vilayetinden caydıkları için kendi kendileriniyereceklerdir!”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ebu Bekir, Ömer ve onlar gibi kendi kendilerine mü’minlerin

emiri sıfatını verenler, o gün gelip çattığında, o sıfatın ve makamın teksahibi olan Ali’yi gördüklerinde yüzleri kararacak ve yaptıklarındandolayı çok pişman olacaklardır!”

Mülk Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a mahsustur.O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

544

Page 545: _kuranda Enis Emir

Kalem Suresi

1.-7. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Nun, andolsun kaleme ve yazdıklarına, sen, Rabbinin

nimeti sayesinde deli değilsin. Ve sana, tükenmez, minnetsiz birmükâfat var. Ve şüphe yok ki sen, pek yüce bir ahlaka sahipsinelbette. Yakında kimin deliliğe uğradığını sen de görürsün veonlar da. Şüphe yok ki, Rabbin, kendi yolundan sapanı ve doğruyolu bulanı da daha iyi bilir.”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretleri buyurdu ki:“Nun, peygamber efendimizin isimlerinden biridir. Kalem ise,

mü’minlerin emiri Ali’nin isimlerinden biridir!”Başka bir rivayette ise şöyledir:Peygamber efendimiz, Đmam-ı Ali’yi ümmetine çok defasında

imam ve halife olarak vasiyet ettiğinde, ümmetinin içindekimünafıklar, peygamber efendimizin Ali hakkında aşırı gittiğini vehaşa delirdiğini, söylediler! Đşte bu sebepten ayeti kerimeler indi.Ayetlerdeki doğru yoldan maksat, Đmam-ı Ali’den başkası değildir!

Dünya tarihine baktığımızda, iki şeyin her zaman idarede yeraldığını görürüz. Kalemi ve kılıcı iyi kullanmasını bilenler. Buhususta, Đslam aleminde peygamber efendimizden sonra Đmam-ıAli’den daha önde olanı yoktur. Đmam-ı Ali hazretleri, ilmin herdalında kendisini kanıtlamış ve değeri unutulmaz muhalled sözlerbırakmıştır. Savaş alanında göstermiş olduğu kahramanlıklar, kitaplarhalinde zamanımıza kadar yetişmiştir. Đmam hazretlerinin ilmi o kadarderindir ki, şöyle buyurdu: “Đlim noktadır, lakin cahiller onuçoğaltmışlardır!” Nokta ilminin değerini, çok etraflı anlatmak

545

Page 546: _kuranda Enis Emir

mümkündür. Noktasız başlayan herhangi bir yazıyı veya çizgiyidüşünebilir misiniz? Bilgisayarda hazırladığımız, bu okuduğunuzmetni noktalar ile bir araya getirdik. Đmam-ı Ali hazretleri varlığıniçinde bir nokta gibidir. O olmadan hiçbir şey olmaz ve onunla her şeyvardır.

51.-52. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve az kalmıştı ki kâfirler, zikri duydukları zaman seni

gözleriyle yiyip helak etsinler ve derlerdi ki: Şüphe yok, bu(peygamber) bir deli elbette. Hâlbuki o, ancak âlemlere biröğüttür.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinin hac mevsiminde devesinigüden Hassan el-Cemmal anlatıyor:

Đmam hazretlerini Mekke’den Medine’ye götürürken, Ğadir-uHumm denilen mahalle uğradık. Oraya vardığımızda imam hazretlerietrafına baktıktan sonra şöyle buyurdu: “Đşte burası peygamberefendimizin ayak basıp; ben kimin Mevla’sı isem bu Ali onunMevla’sıdır. Ey Allah’ım! Onu kabul edip yardımcı olana sen deyardımcı ol ve onu inkâr edip düşman olana da sen düşman o, diyebuyurduğu yerdir!” Đmam hazretleri bir daha etrafına bakıp şöyledevam buyurdu: “Đşte burası da, Ebu Bekir, Ömer, Huzeyfe’ninhizmetçisi Salim ve Ebu Ubeyde bin Cerrah’ın çadır yeridir! Đşte bukişiler, peygamber efendimiz Ali’nin elinden kaldırıp söylediklerinibuyurduktan sonra kendi aralarında şöyle demişlerdi: Bunun sözlerinebakınız! Bir delinin hali gibi gözleri dönüyor! Đşte bu sözleri üzerineayeti kerimeler indi!”

Kalem Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun.O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

546

Page 547: _kuranda Enis Emir

Haakka Suresi

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Ve bunları hıfzeden kulak olsun.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Rabbim Allah’tan, Ali’ye her şeyi hıfzeden bir kulak ihsan

etmesini dua ettim ve Rabbim bu duamı kabul etti!”Mü’minlerin emiri Ali hazretleri buyurdu ki:“Resulullah’tan (s.a.v.) bütün duyduklarımı hıfzedip, hiçbir

kelimesini unutmamışımdır!”Yine peygamber efendimiz buyurdu ki:“Ali, tüm yaratılmışların üzerine Allah’ın huccetidir! Ona itaat

eden Allah’a itaat etmiş olur ve ona karşı asi olan Allah’a karşı asiolmuştur!”

17. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… Ve Rabbinin arşını o gün, onların üstüne sekiz (kişi)

taşır.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Arşı taşıyan sekiz kişi; Muhammed (s.a.v.), Ali, Hasan,

Hüseyin, Nuh, Đbrahim, Musa ve Đsa’dır (aleyhumasselam).

50.-51. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:

547

Page 548: _kuranda Enis Emir

“Ve şüphe yok ki bu kâfirlere adeta bir hasrettir. Ve şüpheyok ki o, elbette gerçeğin ta kendisidir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đmam-ı Ali, kâfirlere karşı bir hasrettir. Onun vilayeti de

gerçeğin ta kendisidir!”

Sure burada bitti. Allah’ın salâtı ve selamı peygamberefendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

548

Page 549: _kuranda Enis Emir

Maaric Suresi

1.-3. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Đsteyen biri, istedi gelip çatacak azabı ki kâfirlerin

başından defedecek yok, yüksek dereceler sahibi Allah’tandır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:Resulullah (s.a.v.) Ğadir-u Humm denilen yerde, Đmam-ı

Ali’nin elinden kaldırıp, onu bütün mü’minlerin Mevla’sı olaraktanıtıp Medine’ye döndüğünde, bu haberi duyan Haris bin Numan el-Fahriyyi, devesine binip hemen peygamber efendimizin huzurunagelip şöyle dedi: “Ey Allah’ın kulu! Sen, bizleri, Allah’tan başka birilah olmadığına ikrar etmemiz için davet ettin, bizler de davetineicabet ettik. Sonra, senin, Allah’ın peygamberi olduğuna dair ikrarvermemize davet ettin, buna da icabet edip kabul ettik. Sonra bizlerinnamaz kılmamızı, oruç tutmamızı ve hacca gitmemizi söyledin,bunları da yerine getirdik. Bunlar yetmiyormuş gibi: Ben kiminMevla’sı isem bu Ali onun Mevla’sıdır… dedin. Bu, senden mi yoksaAllah’tan mıdır?” Resulullah buyurdu ki: “Söylediklerim,Allah’tandır!” Haris bunu duyunca, gazaplanıp, yerinden kalktı veşöyle dedi: “Ey Allah’ım! Eğer Muhammed’in söylediği doğru isebizlere gökten öyle bir ayet gönder ki, bizlere bir ceza ve bizdensonrakilere de bir delil olsun! Ama Muhammed yalan söylüyorsa ozaman azabını onun üzerine indir!” Haris devesine binip, devesi ayağakalktığında, Allah onun başına taşları öyle yağdırdı ki, devesinden ölüolarak aşağı düştü! Ve bu olayın üzerine ayeti kerime indi.

Yine Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayeti esasen şöyle okumak lazım: Đsteyen biri, istedi gelip

çatacak azabı; o azabı ki Ali’nin vilayetini inkâr edenlerin başındadefedecek yoktur!”

549

Page 550: _kuranda Enis Emir

40. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun doğruların Rabbine ve batıların Rabbine…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Doğular, peygamberlerdir ve batılar ise onların vasileridir!”Yani: Đlk olarak güneşin çıkıp aydınlattığı gibi, peygamberlerin

insanlığa öyle bir şekilde çıkıp aydınlatmalarına benzetilmiştir.Peygamberlerin vefatından sonrası da güneşin batışına örnekverilmiştir. Bu batışın ardından peygamberlerin ümmetlerine vasiyetettikleri imamlar gelir. Bu imamlar ile ümmetler karanlığın içindesığınma bulurlar.

Sure Allah’ın yardımı ile burada bitmiştir. Hamd ve şükürAllah’a mahsustur. O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

550

Page 551: _kuranda Enis Emir

Nuh Suresi

28. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Rabbim, benim suçlarımı, anamın-babamın ve inanarak

kimler evime girdiyse onların ve erkek, kadın tüm inananlarınsuçlarını ört. Zalimleri mahvet ve onların helak vesilesini arttır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayetteki, evime girenlerden maksat; peygamberin vasiyet

ettiği vilayete girenler, onların evlerine girmiş anlamındasöylenmiştir.”

Nuh Suresi burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a mahsustur.O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

551

Page 552: _kuranda Enis Emir

Cin Suresi

16.-17. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve eğer hak yolda dosdoğru yürüselerdi, muhakkak ki biz

onlara bol su içirirdik. Ta ki onları sınayalım diye. Kim Rabbininzikrinden yüz çevirirse, Rabbi, onu takat getiremeyeceği çok ağırbir azaba uğratır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Şayet yaratılışta Đmam-ı Ali’nin vilayeti üzerinde dursalardı,

onlara Ehl-i Beyt imamları ile bol bol ilim verirdik, anlamındadır.Münafık olanlar da, Ali ile sınanacaklardır. Kim, Rabbinin zikri olanvilayetten yüz çevirirse, Rabbi, onu takat getiremeyeceği çok ağır birazaba uğratır!”

18. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve şüphe yok ki secde edilen yerler, Allah’a aittir, artık

orada Allah’la beraber hiçbir kimseyi çağırmayın.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ehl-i Beyt imamları birbiri ardınca Allah’ın mescitleridir.

Artık orada onlarla beraber başkalarını anmayın, aksi takdirde Allahile beraber başkasını anmış gibi olursunuz!”

Burada kalbin ihlâsı ve temizliğine en güzel örnek verilmiştir.Yeryüzü ve gökler Allah’ı sığamayacağı bilindiği gibi, halis birmü’minin kalbine Allah’ın sığacağı meşhurdur. Đşte bu anlam ile Ehl-iBeyt imamlarına yönelmek lazım.

552

Page 553: _kuranda Enis Emir

13. Ayete bağlantılı olarak 21.-24. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Biz o hidayeti dinleyince ona iman ettik. Kim Rabbinin

vahdaniyetine iman ederse, o ne ecrinin eksileceğinden ve negadre uğrayacağından korkmaz. (21…) De ki: Ben, sizekendiliğimden ne zarar eriştirmeye ve ne de irşat etmeyemuktedir değilim. De ki: Şayet ben, Allah Teala’ya isyan edersem,beni O’nun azabından kimse kurtaramaz. Ve ben, O’ndan gayribir sığınak bulamam. Bana düşen, ancak Allah’tan tebliğdir veO’nun hükümlerini sizlere bildirmektir. Kim Allah’a vepeygamberine karşı gelirse artık hakkıdır onun cehennem ateşi,ebedi olarak da kalır orada. Sonunda, vaat edilen şeyi gördüler miartık bilirler kimmiş yardımcısı daha zayıf ve sayı bakımındantaraftarı daha az olan!”

Đmam-ı Musa el-Kazım hazretlerine sordular ki:“Ayeti kerimedeki hidayetten maksat nedir? Đmam hazretleri

buyurdu ki: “Hidayet, vilayet demektir. Ona iman etmek iseMevla’nıza iman etmek gibidir. Kim Mevla’sının vilayetine imanederse, o ne ecrinin eksileceğinden ve ne gadre uğrayacağındankorkmaz!” Soran kişi dedi ki: “Ayet öyle mi indi?” Đmam hazretleribuyurdu ki: “Hayır. Lakin bu, ayetin te’vilidir!” Soran kişi dedi ki:“Ben, size kendiliğimden ne zarar eriştirmeye ve ne de irşat etmeyemuktedir değilim, kavlinin maksadı nedir?” Đmam hazretleri buyurduki: “Peygamber efendimiz insanları Ali’nin vilayetine çağırdığında,Kureyş’ten bir peygamber efendimiz de onlara buyurdu ki: Bu iştesizleri rahat bırakmak benim elimde değil, Allah’ın elindedir. Bununüzerine Kureyş topluluğu peygamberin huzurundan çıktılar ve ayeti

553

Page 554: _kuranda Enis Emir

kerime hemen indi: De ki: Şayet ben, Allah Teala’ya isyan edersem,beni azabından kimse kurtaramaz. Ve ben, O’ndan gayri birsığınak bulamam. Bana düşen, ancak Allah’tan benim ve Alihakkında hükümlerini tebliğdir.” Soran kişi dedi ki: “Ayet böyle miindi?” Đmam hazretleri buyurdu ki: “Evet, öyle indi. Bunun öyleindiğine dair kuvvetlendirici olarak ayet şöyle devam etti: KimAli’nin vilayeti hakkında Allah’a ve peygamberine karşı gelirseartık onun hakkıdır cehennem ateşi, ebedi olarak da kalır orada.Sonunda, vaat edilen şeyi gördüler mi artık bilirler kimmişyardımcısı zayıf ve sayı bakımından taraftarı daha az olan! Yani,Mehdi (a.s.) ashabı ile zuhur ettiğinde, o zaman kimin zayıf ve kiminkuvvetli olduğu belli olacaktır!”

O gün Ehl-i Beyt günüdür. O gün hakkın günüdür. O gün hakolan Đslam’ın günüdür. O gün hak dininin zuhur günüdür. O günZülfikar’ın günüdür. O gün batılın ölüm günüdür.

Allah’ın yardımı ile Cin Suresi burada bitti. Hamd ve şükürAllah’a mahsustur. O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

554

Page 555: _kuranda Enis Emir

Kıyam Suresi

22.-23. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O gün yüzler parlar, güzelleşir ve Rablerine bakar.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Amelde iyi olan her fakir olan şiamız bile, kıyamet gününde

mezarından dirilip kalktığında yüzü dolunay gibi olacak! Onlara nidaedilecek ki: Đsteyin, size verilsin! O zaman şiamızdan biri diyecek ki:Rabbimden, Muhammed’i (s.a.v.) görmek için izin isterim! Şanı yüceolan Allah da, meleklerine Muhammed’in (s.a.v.) yüzünü göstermeleriiçin izin verir. Buna müteakip, bana cennette öyle bir mimber yapılırki, bin basamaklı ve geniş merdivenlidir. Her basamağın genişliği biratın koşuşu kadardır. Sonra o mimbere ben ve mü’minlerin emiri (Ali)çıkarız. Đşte oraya Muhammed ve Ehl-i Beyt’inin tüm şiası toplanır veşanı yüce olan Allah da onlara bakar. Allah’ın onlara bakışından okadar nur kaparlar ki, yerlerine geri döndüklerinde orada bulunanhuriler o nurun kuvvetinden onlara bakamaz olurlar!”

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’ındır. O’nun salâtı veselamı peygamber efendimiz Muhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

555

Page 556: _kuranda Enis Emir

Dehr (Đnsan) Suresi

8.-9. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve ona ihtiyaçları olduğu halde yemeklerini yoksula ve

yetime ve tutsağa verirler, onları doyururlar. Sizi, ancak Allahrızası için doyurmadayız ve sizden ne bir karşılık, ne bir şüküristeriz.”

Bu ayetlerin, Đmam-ı Ali, Fatime, Hasan, Hüseyin ve cariyeleriFudda hakkında indiğine dair çok sayıda iki taraftan haberler vardır.Bu haberlerin ortaklaşa özeti şöyledir:

Đmam-ı Hasan ve Hüseyin hazretleri hastalandıklarında,Resulullah (s.a.v.) ve Arapların ileri gelenleri onları ziyaret etmeyegelirler. Resulullah, iki hazretin iyileşmeleri için, Đmam-ı Ali’ye nezirtutmalarını önerir. Đmam-ı Ali, bunun üzerine üç gün nezir olarak oruçtutmaya karar verir. Bu karara hazreti Fatime anamız ve cariyesiFudda da dahil olur. Orucun birinci gününde, arpadan yapılmışekmekler akşam namazından sonra sofraya konulduğunda yoksul birikapıya gelip, aç olduğunu söyleyerek bir şeyler ister. Bunun üzerinehazırlamış oldukları ekmekleri o yoksula verip, su ile iftar ederler.Đkinci oruç gününün sonunda, iftar vaktinde kapıya bir yetim gelip,yiyecek bir şeyler ister. Hazırlamış oldukları o ekmekleri yetimeverip, o gün de su ile iftar ederler. Üçüncü günün sonunda da aynıhazırlık yapıldıktan sonra kapıya bir tutsak gelip yiyecek bir şeylerister. Ona da ekmekleri verip, su ile iftar ederler. Dördüncü günolduğunda, Đmam-ı Ali, Hasan ve Hüseyin hazretlerini ellerindentutarak, Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna gider. Resulullah, onların budurumlarını gördüğünde ağlar ve Cebrail de 22. ayeti hemen getirir.

Gönülden ve samimi olarak vermek ancak tertemiz olan Ehl-iBeyt imamlarında vardır. Bu özelliğe kendilerinden başka hiç kimsesahip değildir.

556

Page 557: _kuranda Enis Emir

30. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve Allah dilemedikçe onlar, dileyemezler; şüphe yok ki

Allah, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.”Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, Ehl-i Beyt imamlarının kalplerini, kendi

iradesinin karar yeri kılmıştır. Kendisi bir şeyi dilerse, onlar da o şeyidilemiş olurlar!”

31. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dilediğini rahmetine alır…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Dilediğini, Ali bin Ebi Talib’in vilayetine alır!”Açıklama: Allah’ın en büyük rahmetinin vilayet olduğunu bir

daha ifade etmek istiyoruz. Vilayetsiz bir inancın olması mümkündeğildir. Vilayetsiz bir nübüvveti düşünmek imkânsız olduğu gibi, birimanı düşünmek de imkânsızdır. Evet, Allah’ın rahmetine girmekisteyenlerin hiç şüphesiz Đmam-ı Ali’nin vilayetine girmelerigerekmektedir. Peygamber efendimiz de, kendisinden sonra Đmam-ıAli hazretlerini bütün mü’minlerin üzerine veli olarak tanıttığını vevasiyet ettiğini de unutmayalım. Đşte Đmam-ı Ali’nin vilayeti budur.

Sure burada bitti. Bu nimetinden dolayı Allah’a en yüceşükürler olsun. O’nun salâtı ve selamı peygamberimiz Muhammed’eve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

557

Page 558: _kuranda Enis Emir

Mursalât Suresi

16.-18. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Önce gelenleri helak etmedik mi? Sonra da son gelenleri

tutar, katarız onlara. Böyle yaparız günahkârlara. Vay hallerine ogün yalanlayanların.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Ayette kastedilen önce gelenler; birincisi ve ikincisidir!

Sonradan onlara katılanlar ise; üçüncüsü ve yardımcılarıdır! Günahkârolanlar ise; Emevilerdir ki, onlar Ehl-i Beyt’e karşı zulmetmişlerdir!Yalanlayanlar ise; Đmam-ı Ali’nin vilayetini tekzip edenlerdir!”

29.-31. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Haydi, yürüyün yalanladığınıza doğru. Yürüyün üç kola

ayrılmış gölgeye doğru, ne gölgelendirir sizi o, ne alevden korur.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde Ehl-i Beyt’in düşmanlarına denilecek ki:

Haydi yürüyün yalanladığınız Ali’ye doğru! Oraya vardıklarında Alionlara diyecek ki: Yürüyün üç kola ayrılmış gölge olan birinci, ikincive üçüncüye doğru!”

Bu ayetlerde anlatılanı peygamber efendimiz daha açık birşekilde ashabına bildirmişti. Buyurdu ki: “Ey Ali! Kıyamet gününde,ümmetimin münafıklarını, sürüye katılan yabancı hayvanlarıkovaladıkları gibi Kevser havuzumun başı ucundan kovacaksın!” Đştebu kovulanlar, dünyada Đmam-ı Ali’nin halifeliğinden vazgeçip, ondanbaşkalarına bey’at eden kişilerdir. Bunlar dünyada tabi oldukları EbuBekir, Ömer, Osman ve Emevilerin yanlarına gidecekler fakat orada

558

Page 559: _kuranda Enis Emir

onlara gölge verecek hiçbir şey bulmadıkları gibi, onları ateşinalevinden koruyacak bir şey de bulamayacaklar. Peygamber efendimiz“sahih” olan bir hadisinde şöyle buyurdu: “Kıyamet gününde ben,sizleri Kevser havuzunun başı ucunda bekleyeceğim! Orayageldiğinizi de, ashabımdan tanıdıklarımın bana doğru gelirlerkengeriye doğru kayıp gittiklerini göreceğim. Diyeceğim ki: Ey Rab!Bunlar benim ashabım! Bana nida gelecek ki: Ey Muhammed!Bunların senden sonra neler yaptıklarını bilmiyorsun! O zaman ben dediyeceğim ki: Benden uzak olsunlar, cehennemin ateşine doğru!” Bumanada söylenmiş çok sayıda hadisler mevcuttur. Sahih-i Buhari,Sahih-i Müslim’de ve Ahmed bin Hanbel’in Müsned kitabında bütünörnekleri mevcuttur. Ayetin tefsirini ve hadislerin ifadesini bir arayagetirdiğimizde gerçek açık bir şekilde ortaya çıkar.

41. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Şüphe yok ki çekinenler, gölgeliklerdir ve pınar

başlarında.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, çekinenler ancak bizler ve şiamızdır! Biz

ve şiamızdan başka, Đbrahim’in (a.s.) milleti üzerinde kimse yoktur!”

48. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Rükû’ edin denince onlara, rükû’ etmezler.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Kur’an-ı Kerim’in batın anlamında ayetin manası şudur:

Onlara; Ali’yi veliyyül-emr edininiz denince, onu edinmezler!”

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a mahsustur. O’nunsalâtı ve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ineolsun.

559

Page 560: _kuranda Enis Emir

Naba’ Suresi

1.-5. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Neyi birbirine sorup dururlar? Pek ulu haberi! Öylesine

haber ki onlar, onda ihtilafa düşmüşlerdir. Hayır, bilirleryakında, gene de hayır, bilirler yakında.”

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri buyurdu ki:“Allah’ın, benden daha büyük bir ayeti ve daha büyük bir

haberi yoktur! Benim vilayetim önceki ümmetlere de sunulmuştu.Fakat hepsi bunu kabul etmemişti!”

Sıffin Savaşında, Muaviye’nin askerlerinden biri bu ayetleriokuyup, meydana çıktığında Đmam-ı Ali hazretleri ona hitaben şöylebuyurdu:

“Đhtilafa düştükleri o ulu haberin ne olduğunu biliyor musun?”Şam askeri dedi ki: “Hayır, bilmiyorum!” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, onda ihtilafa düştüğünüz ulu haber benim!Allah’a andolsun ki, vilayetimi inkâr ettiğiniz için benimlesavaşıyorsunuz. Đlk önce vilayetimi kabul ettiniz ve şimdi ondandönüyorsunuz. Kurtulmuş iken, işte bu kılıcım ile helak oldunuz.Ğadir-u Humm gününde vilayetimi bildiniz ve yine de kıyametgününde bildiğinizi bileceksiniz!” Bunun üzerine Şam askerini kılıcıile havaya kaldırıp, iki parça olarak yere attı!

Mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali hazretleri şöyle buyurdu:“Allah’a andolsun ki, ihtilafa düştükleri o ulu haber benim!

Bunu bilmeyecekler, yine de bilmeyecekler ta ki ben cennet vecehennem arasında durup; Bu, senin ve bu benimdir, diyene kadar!”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Sen, Allah’ın huccetisin; sen, Allah’ın kapısısın; sen,

Allah’a götüren yolsun; sen, pek ulu olan habersin; sen, doğru olanyol ve en büyük olan örneksin! Ey Ali! Sen, en büyük sadık (sıdık) veen yüce olan Faruksun! Sen, benim halifemsin; sen, benim borcumuödeyensin; sen, vaat ettiklerimi yerine getirecek olansın! Ey Ali!

560

Page 561: _kuranda Enis Emir

Benden sonra mazlum olacak olan da sensin! Ey Ali! Bölecek olan dasensin! Ey Ali! Terk edilecek olan da sensin! Allah ve ümmetimdenşimdi huzurumda olanlar şahit olsunlar ki, senin hizbin benimhizbimdir ve benim hizbim ise Allah’ın hizbidir!”

38. Ayetin te’vili ve tefsiri:“O gün, Ruh ve Melekler, saf saf dururlar, konuşmazlar,

ancak Rahman’ın izin verdiği konuşur ve gerçek söyler.”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretlerinden buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, kıyamet gününde onlara konuşmaları

için izin verilen ve gerçeği söyleyenler bizleriz!” Hazır olanlardan birisordu ki: “O gün, neyi söyleyeceksiniz?” Đmam hazretleri buyurdu ki:“O gün, Rabbimizi hamd eder, peygamberimize salât getirir veşiamıza da şefaatçi oluruz! Rabbimiz, bu isteğimizi geriçevirmeyecektir!”

Yine imam hazretleri buyurdu ki:“Kıyamet gününde herkes aynı yerde toplandığında, şanı yüce

olan Allah, La ilaha illallah, kavlini Ali’nin vilayetine inananlardanhariç herkesten çekecektir!” Yani, gerçek olan sözleri ancak Đmam-ıAli’nin şiası o anda söyleyebilecektir!

40. Ayetin te’vili ve tefsiri:“… O gün kişi, elleriyle hazırladığına bakar ve kâfir de ne

olurdu der, keşke toprak olaydım.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“O gün, kâfirler diyecekler ki: Keşke alevi olup, Ebu Turab’ı

(Ali’yi) kendimize veli edinseydik!”

561

Page 562: _kuranda Enis Emir

Açıklama: Ebu Turab lakabı, Đmam-ı Ali hazretlerinepeygamber efendimizin tarafından verilmiştir. Ebu Turab’ın anlamıise; toprağın babasıdır. Đslam’ın ilk yüzyılında, Đmam-ı Alihazretlerinin taraftarlarına “Türabi” lakabı verilmişti. Peygamberefendimiz buyurdu ki: “Ey Ali! Sen, hakkıyla toprağın babasısın!”Yine Abdullah bin Abbas hazretlerine sordular ki: “Peygamberefendimiz neden Ali’ye, toprağın babası lakabını verdi?” Abdullahhazretleri buyurdu ki: Çünkü Ali, toprağın sahibi olup, peygamberdensonra bu toprağın üzerinde yaşayanların üzerine Allah’ın huccetidir!Yeryüzünün devamı ve sükûnu ona aittir! Nitekim Resulullah (s.a.v.)şöyle buyurdu: Kâfir olanlar, kıyamet gününde şanı yüce olanAllah’ın, Ali’nin şiasına ne sevaplar, ne mutluluklar ve ne kerametlerhazırladığını gördüklerinde: Keşki toprak olsaydık, yani keşke Ali’ninşiasından olsaydık, diye söyleyeceklerdir!”

Ne yazık ki, halen bu zamana kadar, Şii denildiği zaman,tedirginlik ve düşmanlık hisleri kabarmaktadır. Bunun kıyametgününe kadar böyle devam edeceğinden şüphemiz yoktur. Ama sonuçmuttakiler için daha faziletli olacaktır. Peygamber efendimizMuhammed (s.a.v.) buyurdu ki: “Ey Ali! Şiana benden selam söyle!Onlar halk tarafından hakir lakin Hak tarafından faziletligörüleceklerdir!”

Sure Allah’ın yardımı ile burada bitti. Hamd ve şükür Allah’aolsun. O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-iBeyt’ine olsun.

562

Page 563: _kuranda Enis Emir

Naziat Suresi

6.-7. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O gün, sarsan sarsacak. Ardından bir sarsıntı daha

olacak.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đlk sarsan Đmam-ı Hüseyin (a.s.) olacak. Ardından gelecek

olan sarsıntı Ali bin Ebi Talib’ten (a.s.) gelecek. Đlk olarak başındantoprağı silkip, yetmiş beş bin kişi ile ayağa kalkacak olan Hüseyin’dir!Nitekim şanı yüce olan Allah şöyle buyurmuş: Biz,peygamberlerimize ve mü’minlere dünya hayatında da, şahitlerinşahadete duruşacakları günde de elbette yardım edeceğiz. Birgündür o gün ki zalimlerin özürleri fayda vermez ve onlaradırlanet ve onlarındır kötü yer yurt.”

12. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Öyleyse derler, bu, pek ziyanlı bir dönüş.”Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:

“Kıyamet gününde, hesaplaşma esnasında yararlı olan dönüş,benim vilayetime ve emrime, Ali’nin ve kendisinden sonra gelecekolan vasilerin vilayet ve emirlerine tabi olanlar içindir! Ziyanlı olandönüş ise, benim düşmanlığım ve emrime itaatsizlik, Ali’ye vekendisinden sonra gelecek olan vasilere düşmanlık ve itaatsizliktendolayı olacaktır! Bu gibilerini, Allah, cehennemin en alt yerinebırakacaktır!”

Sure burada bitti. Alemlerin Rabbi Allah’a sonsuz, bucaksız enyüce şükürler olsun. O’nun salâtı ve selamı peygamberimize vetertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

563

Page 564: _kuranda Enis Emir

Abasa Suresi

34.-36. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O gün bir gündür ki kişi kardeşinden, anasından,

babasından, eşinden ve çocuğundan kaçar.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ali bin Ebi Talib’i kendilerine veliyyül-emr edinenler bu

durumdan uzaktırlar. O günde Ali, kendisinin vilayetini kabul edene,onu sevenleri düşman olarak bilmeyenlere, onu buğzedenleri desevmeyenlere ve ona düşman olanlara samimi olmayanlara asla uzakolmayacaktır. Bilakis onlarla ve aileleri ile beraber olacaktır! Vilayetetabi olanlar Ali ile beraber Arşın altındaki bir sarayda hep beraberolacaklardır. O günde Ali ve ashabından başak o yerde kimseolmayacaktır. Ben ve Ali aynı evde olacağız. Ali hak ile beraberdir vebaşkaları ise batıl ile beraberdirler!”

Peygamber efendimiz aynı manada daha açık bir şekilde şöylebuyurmuştur: “Ey Ali! Kim, beni, seni, Hasan’ı, Hüseyin’i veFatime’yi severse, kıyamet gününde aynı derecemde olacaktır!”

Bu hadis Sünni tarafının en muteber kitaplarında yer almıştır,bunlardan bazıları şunlardır:

Tirmizi, “Sahih” kitabında; Hanbelî mezhebinin imamı Ahmedbin Hanbel “Müsned” kitabında; Hatib el-Bağdadi “Tarih” kitabında;Đbn Hacer el-Askalani “Tehzibu’t-Tehzib” kitabında; Tabarani“Mu’cem” kitabında; Muttaki el-Hindi “Kenz” kitabında…

Sure burada bitti. Elhamdulillahi Rabbil alemin ve sallallahuala seyyidina Muhammed ve ala Ehl-i Beyt’ihi ve sellim.

564

Page 565: _kuranda Enis Emir

Tekvir Suresi

15.-18. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O geri dönen, seyreden, gizlenen yıldızlara, karanlığa

yöneldiği dem geceye ve ağaran tan yerine temin ederim…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Đmam, sene 260’ta nefsini gizleyecek. Daha sonra karanlık bir

geceden tan yerinden nur gibi doğacak. Şiamızdan kim o zamanıgörürse muhakkak sevinecektir!”

Đmam hazretleri, Mehdi’nin (a.s.) gizlenmesi ve zuhuru devrineişaret buyurmuştur. Mehdi (a.s.), dünya adaletsizlik ve zulüm iledolduğunda ağaran tan yeri gibi dünyaya zuhur edecek ve dünyayınuru ile bütün adaletsizlik ve zulümden kurtaracaktır. Elbette o gündeen fazla sevinecek olanlar Ehl-i Beyt’in şiası olacaktır. Nitekimkendileri Mehdi’nin (a.s.) gizliliği devrinde de ona inanmışlar ve onunzuhurunu beklemiş olacaklardır.

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

565

Page 566: _kuranda Enis Emir

Đnfitar Suresi

13.-14. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Ve şüphe yok ki itaat eden iyi kişiler, elbette

cennettedirler ve şüphe yok ki kötülük edenler, elbettecehennemde.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Đtaat eden iyi kişiler bizleriz! Kötülük edenler ise bizim

düşmanlarımızdır!”

Sure burada bitti. Ehlamdulillah. Allah’ın salâtı ve selamıpeygamberimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

566

Page 567: _kuranda Enis Emir

Büruc Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun burçları bulunan göğe…”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Allah’ı zikretmek ibadettir; beni zikretmek ibadettir; Ali’yi

zikretmek ibadettir ve Ali’nin zürriyetinden olan imamları zikretmekde ibadettir! Beni insanların en hayırlısı kılıp, peygamber olarakgönderenin hakkı için yemin olsun ki, benim vasim (Ali) vasilerin enhayırlısıdır. Kendisi de Allah’ın kulları üzerine olan huccetidir. VeO’nun yarattıkları üzerine halifesidir! Ali’nin zürriyetinden olanimamlar da benden sonra hidayet yolunun imamlarıdırlar. Onlar ileşanı yüce olan Allah, yeryüzündeki insanların üzerinden azabıdefeder! Onlar ile izniyle gökyüzünün yeryüzüne çökmemesini sağlar!Onlar ile dağları tutar ki, insanların üzerine yığılmasınlar! Onlar ilehalkına su verir! Onlar ile nebatları yeşerir! Onlar, hak ile Allah’ınevliyalarıdırlar! Onlar, sıdk ile Allah’ın halifeleridir! Onların sayısıayların sayısı kadardır! Ki, oniki aydır. Onların sayısı Musa’nın (a.s.)nakip sayısı kadardır! Andolsun burçları bulunan göğe…” Oradabulunan Abdullah bin Abbas’a devam olarak buyurdu ki: “EyAbbas’ın oğlu! Şanı yüce olan Allah, göğe ve burçlarına yeminediyor, sen bunların kadrini biliyor musun?” Abdullah dedi ki: “EyResulullah, bana bunları açıklar mısın?” Resulullah buyurdu ki: “Gökbenim! Burçlar ise benden sonra gelen imamlardır ki, birincileri Aliolup sonuncuları Mehdi’dir!”

3. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Andolsun tanığa ve görünene.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:

567

Page 568: _kuranda Enis Emir

“Tanık olan peygamber efendimizdir! Görünen isemü’minlerin emiri Ali’dir!”

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

568

Page 569: _kuranda Enis Emir

Beled Suresi

11.-13. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Derken dayanmadı o yokuşa ve bilir misin, yokuş nedir?

Bir kul azad etmek ve…”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Yokuş bizleriz ve bize ancak bizden olan biri varabilir!

Şiamız hariç bütün insanlar ateşin kullarıdır! Şiamız ise ondan azadedilmiş kullarsınız!” Đmam hazretlerine bunun sebebini sorduklarındabuyurdu ki: “Mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’e bağlılığınız veitaatinizden dolayı ateşten azad oldunuz!”

Sure burada bitti. Elhamdulillahi Rabbil-alemin ve sallallahuve seyyidina Muhammed ve ala Ehl-i Beyt’ihi et-tahirin ve sellim.

569

Page 570: _kuranda Enis Emir

Şems Suresi

1.-4. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Andolsun güneşe ve ışığına ve ondan ışık aldığı, ardına

düşüp seyrettiği aya ve ışıdığı zaman güne ve kapladığı zamangeceye.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Güneş, peygamber efendimizin misalidir. Çünkü peygamber

efendimiz ilmi ile insanlığa aydınlık getirmiştir. Ay ise mü’minlerinemiri Ali’nin misali gibidir. Çünkü Ali ilmini peygamberden alıp,onun yolunu takip etmiştir. Işığı ile parlayan gün ise Mehdi’dir (a.s.).Çünkü kendisi dünya zulmün karanlığı içindeyken zuhur edip,dünyayı adaletin ışığı ile dolduracaktır. Geceyi kaplayan karanlık ise,Al-i Muhammed’in yeri olan halifeliğe haksız olarak el koyanlardır.Çünkü kendileri Allah’ın dinini değiştirip, batıl ve zulüm ilehükmetmişlerdir!”

Açıklama: Đnsanlar, karanlığın çökmesi ile yapacaklarıyolsuzlukları beklerler. Karanlık daima, haksızlığa yeltenenlere enmüsait zaman olmuştur. Bu sebepten şanı yüce olan Allah karanlığayemin ediyor fakat ehline değil.

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Đçinizde benim misalim güneş gibidir. Ali ise içinizde ayın

misali gibidir. Güneş battığında ayın ışığı ile hidayet yolunu bulunuz!”Görüldüğü gibi buradaki benzetme manevidir, maddi değildir.

Yine peygamber efendimiz buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah beni, peygamber olarak gönderdiğinde,

Emevilerin yanına gidip dedim ki: Ey Ümeyyeoğulları! Ben, sizeAllah tarafından gönderilmiş bir peygamberim. Bana dediler ki: Yalansöylersin! Sen, peygamber değilsin! Bunun üzerine Haşimoğullarınagittim ve dedim ki: Ben, sizlere Allah tarafından gönderilmiş birpeygamberim. Bunun üzerine Ali bin Ebi Talib bana açık ve gizliolarak iman etti. Bunun üzerine şanı yüce olan Allah, bayrağınıCebrail (a.s.) ile gönderip, Haşimoğullarının mevkiine dikti ve Đblis de

570

Page 571: _kuranda Enis Emir

bayrağını Emevilerin mahalline dikti. Kıyamete kadarÜmeyyeoğulları bizim düşmanlarımız ve onların şiaları da bizimşiamıza karşı düşman olarak kalacaklardır!”

9.-10. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Andolsun ki kim, özünü iyice temizlemişse kurtulmuştur,

muradına ermiştir. Ve andolsun ki kim özünü kirletmiş, kötülüğegömmüşse ziyana girmiştir.”^

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Özü temiz ve kurtulmuş olan, mü’minlerin emiri Ali’dir! Özü

kirli ve kötü olanlar ise, halifelikte Ali’nin yerine bey’at alanlardır!”

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

571

Page 572: _kuranda Enis Emir

Leyl Suresi

1.-3. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Andolsun basınca, geceye ve ışıyınca, güne ve erkeği ve

dişiyi yaratana.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayetin esas inişi şöyledir: Andolsun basınca, geceye ve

ışıyınca, güne, Allah ki kendisi zevceyn olan erkek ve dişiyi yaratanve Ali’nindir ahret ve başlangıç!”

12.-13. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Şüphe yok ki doğru yolu göstermek bize düşer. Ve şüphe

yok ki ahret ve dünya da bizimdir.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Asıl doğru olan yol Ali’dir ve Ali’nindir ahret ve dünya!”Buradaki ahret ve dünyanın hangi maksat ile söylendiğine dair,

peygamber efendimizin “sahih” bir hadisi ile aydınlatmak istiyoruz.Peygamber efendimiz buyurdu ki: “Kim, hayatım gibi yaşamak veölümüm gibi ölmek istiyorsa, benden sonra Ali’yi ve ondan gelecekolan imamları veliyyül-emr edinsin!” Elbette hayatın esası ve ölümünhiç olduğu yer, peygamber efendimizin şahsiyetine ait olan birözelliktir. Onun hayatı gibi yaşamak ve onun ölümü gibi ölmenin tekyolu, Đmam-ı Ali ve zürriyetinden gelecek olan imamlara bağlılık veitaat ile gerçekleşebilir. Bu durumda elbette ki, dünya ve ahret Đmam-ıAli’nindir. Bundan daha iyisini bulmak mümkün değildir.

Hadisi zikreden bazı muteber Sünni alimleri saymak istiyoruz:

572

Page 573: _kuranda Enis Emir

Hakim “Müstedrik” kitabında; Ebu Nu’aym el-Đsfahani“Hilye” kitabında; Hatib el-Bağdadi “Tarih” kitabında; Tabarani“Mu’cem” kitabında; Đbn-i Hacer “Đsabe” kitabında; Muttaki el-Hindi“Kenz” kitabında; Heysemi “Mecma’uz-Zevaid” kitabında…

Sure burada bitti. Allah’a hamd ve şükürler olsun…

573

Page 574: _kuranda Enis Emir

Tin Suresi

1.-5. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Đncir ve zeytin hakkı için, Sina dağı hakkı için bu

emniyetli belde hakkı için. Ki biz insanı en güzel bir biçimde halkettik. Sonra da onu döndürdük, aşağıların en aşağısına attık.”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah’ın, hakkında yemin ettiği incir, Đmam-ı

Hasan’dır, zeytin ise Hüseyin’dir! Sina dağı mü’minlerin emiriAli’dir! Emniyetli olan belde de Resulullah Muhammet’tir (s.a.v.).Çünkü her kim onun nübüvvetine itaat ederse cehennemin ateşindenemanete geçmiş olur. Zikredilen insan da, Ehl-i Beyt’in hakkınıelinden alandır. Çünkü o insan halkın ilk yaratılışında; Allah’arububiyetinden dolayı, peygambere de nübüvvetinden dolayı vemü’minlerin emiri Ali’ye de vilayetinden (imametinden) dolayı ikrarve bey’at etmişti. Buna rağmen bu bey’atini ve ikrarını bozarakcehennemin en aşağısına dönmüş oldu!”

7.-8. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“O halde dini sana ne tekzip ettirir? Şanı yüce olan Allah

hakimlerin hakimi değil midir?”

Đmam-ı Ali er-Rida hazretleri, bu ayeti okuyan ashabındanbirine hitaben şöyle buyurdu:

“Ağır ol bakayım! Ayeti böyle okursan şüphesiz Allah’a karşıküfretmiş olursun! Allah’a andolsun ki, Resulullah (s.a.v.) bir an bileAllah’ın dinini tekzip etmemiştir!” Okuyan adam dedi ki: “O halde

574

Page 575: _kuranda Enis Emir

ayeti nasıl okumak lazım?” Đmam hazretleri buyurdu ki: Kim senidinde tekzip eder? Çünkü din, mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.).

Evet, imam hazretlerinin buyurmuş olduğu gibi, peygamberefendimiz, dini bir an bile tekzip etmiş olamaz. Bunun olması dininmantığına sığmaz ve Allah’ın yüceliğine gölge düşürür. Esas anlamdadin, mü’minlerin emiri Đmam-ı Ali’nin vilayetinden başka bir şeydeğildir. Nitekim iman ve küfür, Đmam-ı Ali’ye karşı edinilen tutumile tarif edilmiştir. Onu sevmek iman ve onu sevmemek ise küfrün takendisidir. Bu durumda elbette Đmam-ı Ali’nin din olduğunusöyleyebiliriz. Çünkü din esas anlamda sevgiden başka bir şeydeğildir. Allah’ı sevmeden dinine bağlanmak mümkün müdür? Đştesevgi her şeyden önce gelir ve Đmam-ı Ali ile başlar. Başka bir şeylegelenler dine değil, iblisin yoluna sapmış olurlar. Buna teyit olarakpeygamber efendimizin bir hadisini sunmak istiyoruz, buyurdu ki:“Ey Ali! Đnsanlar senin sevgin üzerinde birleşseydiler, Allahcehennemi yaratmazdı!”

Allah’ın yardımı ile sure burada bitti. Hamd ve şükürlerAllah’a olsun. O’nun salâtı ve selamı peygamber efendimizMuhammed’e ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

575

Page 576: _kuranda Enis Emir

Kadr Suresi

1.-5. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Biz, onu (Kur’an-ı) kadir gecesi indirdik. Kadir gecesi bin

aydan hayırlıdır. O gece Melekler ve Ruh, Rablerinin izniyle, heremr için iner de iner. O gece, ta fecrin çıkışına değin birselamdır.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Gece Fatime’dir! Kadir ise Allah’tır! Kim, Fatime’yi hakkıyla

tanırsa, kadir gecesinin anlamını idrak etmiş olur! Kadir gecesi binaydan hayırlıdır, kavline gelince; Fatime bin mü’minden dahahayırlıdır ki, kendisi onların anasıdır! Melekler ise, Muhammed Ehl-iBeyt’inin ilmini taşıyan mü’minlerdir. Ruh ise, Fatime’dir! Fecrinçıkışına kadar olan selam ise, son zamanda Mehdi’nin zuhuruna kadardevam edecek olan vakittir!”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Ali ve Fatime’nin evi, Resulullah’ın (s.a.v.) evi ile bitişiktir.

Evlerinin üstü Rahman’ın arşıdır! Evlerinin ortasında arşa doğru çıkanbir yer vardır ki, oraya vahiy iner. Melekler onların evine sabah,akşam, her saatte ve her anda inerler. Meleklerin inişi hiç kesilmez.Bir fevci iner ve bir fevci de çıkar. Şanı yüce olan Allah, göklerinperdesini çekip, Đbrahim’e (a.s.) arşını gösterdi ve böylece Đbrahim’innazarı kuvvet buldu. Aynı şeyi, şanı yüce olan Allah Muhammed’e,Ali’ye, Fatime’ye, Hasan’a ve Hüseyin’e gösterip, nazarlarınıkuvvetlendirdi. O kadar ki, onlar Rablerinin arşına evlerinintavanlarından bakarlardı! Onların evleri Rahman’ın arşı ile kaplanmış,meleklerin inip çıktığı yer olmuştur! Ruh ise, onlara kesintisiz olarakiner. Ehl-i Beyt imamlarının evlerine melekler fevc fevc inmektedir!”

Sure burada bitti. Allah’a en yüce şükürler olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

576

Page 577: _kuranda Enis Emir

Beyine Suresi

5. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Ve ancak özleri halis olarak ve O’nun gerçek dinine

uyarak Allah’a kulluk etmeleri emredildi onlara. Doğru olmaları,namaz kılmaları, zekât vermeleri emredildi onlara, işte doğru,sabit olan din budur.”

Đmam-ı Muhammed el-Bakır hazretleri buyurdu ki:“Özün halis olabilmesi ancak Allah’a, Resulü’ne ve Ehl-i Beyt

imamlarına iman etmek ile gerçekleşebilir! Namaz ve zekât da,mü’minlerin emiri Ali’dir (a.s.). Doğru ve sabit olan doğru yol da,Fatimet-üz Zehra’dır!”

7. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Đman edip de Salih ameller işleyenler ise, muhakkak ki

halkın en hayırlısıdır.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Sen ve şian halkın en hayırlısısınız!”Ey Allah’ım! Bizi Ali’nin şiası olarak sabit kıl ve bizleri daimi

olarak Ehl-i Beyt’in sevgisi ile zikret. Sen, velilerin en yücesi olan veher şeyi bilensin.

Hamd ve şükür sana olsun, tertemiz peygamberinMuhammed’e ve Ehl-i Beyt’ine salâtın ve selamın daim olsun. Sureburada bitti.

577

Page 578: _kuranda Enis Emir

Zilzal Suresi

1.-5. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Yer o şiddetli sarsıntı ile sarsıldığı, ağırlıklarını dışarıya

çıkardığı ve insan: Buna ne oluyor? dediği zaman, o gün yer,Rabbinin telkin buyurduğu vahiy ile bütün haberlerinianlatacak.”

Fatimet-üz Zehra anamız anlatıyor:Ebu Bekir’in halifeliği zamanında Medine’de bir sarsıntı oldu.

Bundan korkan halk, Ebu Bekir ve Ömer’in yanına geldiklerinde,hepsi Ali’nin (a.s.) evine doğru gittiler. Onlar daha Ali’nin (a.s.) evinevarmadan önce, kendisi onları dışarıda karşıladı ve onlarla yüksek biryere çıktı. Ali, yere oturduktan sonra onlara hitaben buyurdu ki: “Şugördüğünüz mü sizleri korkuttu?” Hepsi dediler ki: “Bu gördüğümüzbizleri nasıl korkutmasın ki, şimdiye kadar böyle bir sarsıntıgörmedik!” Ali (a.s.), dudaklarını kıpırdatıp, eli ile yere vurduktansonra şöyle buyurdu: “Sana ne oluyor, sakin ol!” Yer, bunun üzerinehemen sakin oldu. Orada bulunanların hepsi de olanlara şaşırdılar. Alibuyurdu ki: “Sizler, şimdi yapmış olduğumdan mı şaşıyorsunuz?”Dediler ki: “Evet!” Ali buyurdu ki: “Şanı yüce olan Allah’ın: Yer oşiddetli sarsıntı ile sarsıldığı, ağırlıklarını dışarıya çıkardığı ve insan:Buna ne oluyor? dediği zaman… buyurmuş olduğu o insan benim.Daha sonra yer bana bütün haberini söyleyecektir!”

Yine mü’minlerin emiri buyurdu ki: “Kıyamet gününde yer,bana haberini anlatacaktır. Fakat şimdi daha zamanı değildir!”

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

578

Page 579: _kuranda Enis Emir

Adiyat Suresi

1.-6. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Andolsun soluya soluya koşanlara, tırnaklarıyla bastıkça

taştan kıvılcım saçanlara, sabah çağı, düşmanı basanlara, derkenher yanı toza, dumana boğanlara, derken düşman topluluğununta ortasına dalanlara. Şüphe yok ki insan, Rabbine karşı pekinatçıdır, pek nankördür.”

Resulullah’ın (s.a.v.) huzuruna bir köylü gelip, Ben-iSüleym’in bir araya toplanıp, peygamberi ve Medine halkını ortadankaldırmak istediklerini haber verir. Bunun üzerine peygamberefendimiz yüzeli kişilik bir ordu ile Ebu Bekir’i onların üzerinegöndermişti. Ebu Bekir hiçbir başarı sağlamadan geri kaçtığında,peygamber efendimiz Ömer’i gönderir. O da arkadaşı gibi hiçbirbaşarı sağlayamadan geri kaçınca, durumdan üzülen peygamberefendimiz Đmam-ı Ali hazretlerini onların üzerine gönderir. Đmam-ıAli, geceleri yol alıp, gündüzleri istirahat ederdi. O topluluğunbulunduğu yere varana kadar hep öyle yol almıştı. Onların bulunduğuyere sabaha doğru varıp, ani bir şekilde baskını gerçekleştirdi.Binlerce olan o müşriklerin ortasına Đmam-ı Ali hazretleri dalıp,ortalığı toz duman ile karıştırdı. Đmam-ı Ali hazretleri toplumu kendibaşına adeta perişan etmişti. Geri kalanları ashabı ile esir alıp, hepberaber Medine’ye geri döndüler. Peygamber efendimiz, bütünolanların haberini Cebrail’den (a.s.) almış, Medine’nin üç miluzaklığında bizzat Đmam-ı Ali’yi karşılamak için beklemişti. Đmam-ıAli hazretleri oraya vardığında, peygamber efendimiz mübarek elleriile Đmam-ı Ali’nin yüzündeki tozları silip, alnından öper. Daha sonraMedine’ye vardıklarında, peygamber efendimiz ashabına hitabenşöyle buyurur:

579

Page 580: _kuranda Enis Emir

“Ey ashap topluluğu! Ali’ye karşı olan büyük sevgimdendolayı beni yermeyiniz! Ali’yi sevmemi gerektiren, Allah’tan gelenemirdir. Allah, onu sevmemi ve onu kendime daha da yakın kılmamıbana emretti! Ey Ali! Seni seven beni sevmiştir ve beni seven deşüphesiz Allah’ı sevmiştir. Allah, kendisini seven kişiyi hakkıylacennete geçirecektir. Ey Ali! Seni buğzeden beni buğzetmiştir ve benibuğzeden de şüphesiz Allah’ı buğzetmiştir. Allah, kendisinibuğzedenleri elbette amelleri boşa gidenlerin saffına verecektir!”

Bu olay, tarihte, Zat es-Salasil Gazvesi” olarak zikredilmiştir.

Sure burada bitti. Elhamdulillahi Rabbil Alemin ve sallallahuala seyyidina Muhammed ve ala Ehl-i Beyt’ihi ve sellim.

580

Page 581: _kuranda Enis Emir

Takasur Suresi

8. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Sonra da, yemin ederim, o gün o nimetlerden elbette

sorulacaksınız.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, ayette zikredilen nimetler, yiyecek ve

içecekler değildir! Zikredilen nimet, Ehl-i Beyt’in vilayetinden başkabir şey değildir!”

Mü’minlerin emiri Ali hazretleri buyurdu ki:“Bizler mü’min için nimet ve kâfir için de zehir gibiyiz!”Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri Irak’a gittiğinde, Ebu Hanife

Numan bin Sabit onun huzuruna gelip, bazı soruları sormuştu. EbuHanife bu ayet hakkında sorduğunda, imam hazretleri buyurdu ki: “EyEbu Hanife! Ayette zikredilen ve ondan sorulacak olan nimetler, sencenelerdir?” Ebu Hanife dedi ki: “Nimetler şunlardır: Darlıktan kurtuluş;bedeninin sıhhati ve gıda maddeleri!” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Ey Ebu Hanife! Eğer, şanı yüce olan Allah, seni sorguya durduğunanda, yediklerinden ve içtiklerinden soracak olursa şüphesiz oradakiduruşun epey uzun sürer!” Ebu Hanife dedi ki: “Sana feda olayım, ozaman sorulacak olan nimetler nelerdir?” Đmam hazretleri buyurdu ki:“Sorulacak olan nimetler bizleriz! Şanı yüce olan Allah, bizimleinsanları delaletten kurtarmış, bizimle gözlerini açmış ve bizimleonları cehaletten çıkarmıştır!”

Peygamber efendimiz de buna yakın olan bir hadisinde şöylebuyurmuştur:

“Herkes, sırat köprüsünden geçmeden önce muhakkak dörthusus hakkında sorulacaktır: Birincisi; ömrünü ne ile geçirdiği,ikincisi; bedenini ne ile müptela kıldığı, üçüncüsü; malını ne ilekazandığı ve neye harcadığı ve dördüncü olarak; biz Ehl-i Beyt’insevgisinden sorulacaksınız!” Bunu duyan Ömer dedi ki: “EyResulullah! Sevginizin senden sonraki alameti nedir?” Resulullah,

581

Page 582: _kuranda Enis Emir

yanında oturan Đmam-ı Ali’nin omzuna mübarek elini koyarak şöylebuyurdu: “Bunu sevmektir!”

Buradan belli olduğu gibi, Ehl-i Beyt’e olan sevgi sorulacakolanların en mühimi olacaktır. Nitekim sadece üçü ile gelenlerin hiçbirfaydası olmayacaktır.

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

582

Page 583: _kuranda Enis Emir

Asr Suresi

1.-3. Ayetlerin te’vili ve tefsiri:“Zamana yemin ederim ki, insanlar muhakkak hüsran

içindedir. Ancak iman edenler, salih amel işleyenler vebirbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler başka.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, mü’minlerin emiri Ali’nin vilayetine

sarılanları, başkalarına nazaran her türlü hüsrandan uzak tutmuştur.Çünkü ayetlerde zikri geçen hak ve sabırdan maksat sadecemü’minlerin emiri Ali’nin vilayetidir! Kim, onun vilayetini tavsiyeederse hüsrana uğramayacaktır!”

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

583

Page 584: _kuranda Enis Emir

Humaza Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Arkadan çekiştirmeyi, yüzüne karşı zem ve istinza’

eylemeyi huy edinenlerin vay haline olsun.”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Ayeti kerimede vasfedilen kişiler, Al-i Muhammed’in hakkını

elinden alan şahıslardır!”

Sure burada bitti. Elhamdulillahi Rabbil Alemin ve sallallahuala seyyidina Muhammed ve ala Ehl-i Beyt’ihi et-Tahirin ve sellim.

584

Page 585: _kuranda Enis Emir

Ma’un Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Dini tekzip edeni gördün mü?”

Đmam-ı Cafer es-Sadık hazretleri buyurdu ki:“Yani, mü’minlerin emiri Ali bin Ebi Talib’in vilayetini tekzip

edenler kastedilmiştir!”

Sure burada bitti. Allah’a en yüce şükürler olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

Kevser Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“Biz sana Kevser’i verdik.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Kevser, Rahman’ın arşı altından akan bir nehirdir. Ey

Ali! Allah’a andolsun ki, o nehir sadece benim değildir. O nehirbenim, senin ve benden sonra seni sevenlerindir!”

Yine buyurdu ki:“Benim ve Ehl-i Beyt’imin cennette Kevser’de olan yerimizi

bana Cebrail gösterdi!”

Sure burada bitti. Hamd ve şükür Allah’a olsun. O’nun salâtıve selamı peygamber efendimize ve tertemiz Ehl-i Beyt’ine olsun.

585

Page 586: _kuranda Enis Emir

Đhlas Suresi

1. Ayetin te’vili ve tefsiri:“De ki: O Allah, birdir.”

Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Ey Ali! Sen, insanların içinde Đhlâs Suresinin Kur’an’daki

misali gibisin! Kim, Đhlâs Suresini bir kere okursa, Kur’an’ın üçtebirini okumuş gibi olur. Kim, onu iki kere okursa Kur’an’ın üçteikisini okumuş olur, kim onu üç kere okursa Kur’an’ın tümünüokumuş gibi olur. Ey Ali! Sen de öylesin! Kim, seni kalbi ile severseimanın üçte birine sahip olur. Kim, seni kalbi ve dili ile severseimanın üçte ikisine sahip olur ve kim seni kalbi, dili ve eli ile severseimanın hepsine sahip olur! Beni hak ile peygamber gönderene yeminolsun ki, gök ehlinin seni sevdiği gibi yeryüzündekiler de sevseydi,Allah hiçbir insana ateş ile azap vermezdi!”

Buradaki inceliğe ve derinliğe bakınız. Đmam-ı Alihazretlerinin makamı o kadar yüceltilmiştir ki, başka bir örneğinivermek mümkün değildir. Ali’yi sevmek dindir, Ali’yi sevmekkurtuluştur, Ali’yi sevmek ihlâs’tır, Ali’yi sevmek her mü’minefarzdır. Peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.), ümmetine Ehl-iBeyt’i hakkında şöyle vasiyet buyurmuş:

“Bakıyorum ki, ashabımın içinde bazıları Ali hakkında kötüsöyleşmektedirler! Bilmezler mi ki, Ali’nin Allah’ın katındaki yeri,nübüvvetim hariç benim makamım gibidir! Kim Ali’yi severse benisevmiştir ve beni sevenden Allah muhakkak razı olacaktır. Allah,ondan razı olduğu kişiyi de muhakkak cennet ile mükâfatlandıracaktır!Kim Ali’yi severse, şüphesiz olarak Kevser’in suyundan içecek, tubaağacında da yiyecek ve cennetteki yerini görerek dünyadan

586

Page 587: _kuranda Enis Emir

göçecektir! Kim, Ali’yi severse, şanı yüce olan Allah, o kişininnamazını, orucunu, kıyamını ve duasını kabul edecektir. Kim Ali’yiseverse, melekler o kişi için istiğfarda bulunacaklar ve cennetin sekizkapısından istediği yerden girmesini sağlayacaklardır. Kim Ali’yiseverse, şanı yüce olan Allah, o kişinin kitabını sağında verecek veonun hesabını peygamberler gibi alacaktır. Kim Ali’yi severse, şanıyüce olan Allah, o kişinin ölüm sarhoşluğunu üzerinden alacak vemezarını cennetin bir bahçesi kılacaktır. Kim Ali’yi severse, şanı yüceolan Allah, o kişiye bedenindeki her damar için bir huri, ehlindenseksen kişiye şefaat izin verecektir. Bedenindeki her kıl için decennette şehirler verecektir. Ali’yi kim severse, şanı yüce olan Allah,o kişiye ölüm meleklerini peygamberlerine gönderdiği gibigönderecek ve Münker-Nekir meleklerinin heybetlerinin korkusunu daondan defedecektir. Kabrini yetmiş günlük yol mesafesi kadargenişletecek, yüzünü kıyamet gününde ak olarak kılacak ve şehit olanHamza’nın makamında beraber kılacaktır! Kim Ali’yi severse, şanıyüce olan Allah onu, arşının gölgesinde sadıklar, şehitler ve salihlerile beraber kılacaktır. Onu, hesap anındaki o korkudan eman içindekılacaktır. Kim Ali’yi severse, şanı yüce olan Allah, onun kalbindehikmeti kılacak ve dilinden sevabı zuhur ettirecek ve rahmetininkapılarını da ona açacaktır! Ali’yi kim severse, göklerde ve yerde,Allah’ın esiri olarak adlandırılacaktır. Göklerin melekleri ve arşıtaşıyanlara karşı onunla iftihar edilecektir. Ali’yi seven kişiye, arşınaltından bir melek şöyle diyecektir: Ey Allah’ın kulu! Artıkamellerinizi temyiz et, nitekim Allah senin tüm günahlarınıaffetmiştir. Ali’yi kim severse, kıyamet gününde yüzü dolunayınparlaklığı ile gelir. Ali’yi kim severse, şanı yüce olan Allah ona, mülktacını, izzet ve ikram hullesini de giydirir. Ali’yi kim severse, sıratınüzerinden şimşek gibi geçer ve oradan geçmenin hiçbir zorluğunugörmez. Ali’yi kim severse, şanı yüce olan Allah o kişiye, ateştenkurtuluşu yazar; sırattan geçmesini sağlar; azaptan kurtulup, emaniçinde kılar; ona hiçbir hesap divanı açmaz; onun amellerini tartacakhiçbir terazi kurmaz ve ona denir ki: Hadi cennete hesapsız olarak gir!Ali’yi kim sever ve bu sevgi üzerine ölürse, onunla melekler tokalaşır,peygamberler onu ziyaret ederler ve şanı yüce olan Allah’tan, onunbütün ihtiyaçlarını karşılar! Kim Al-i Muhammed’i severse, hesap,terazi ve sıratta emniyet içinde olur. Kim Al-i Muhammed’in sevgisiüzere vefat ederse, cennette peygamberlerin arasında kalmasına benkefil olacağım. Kim Al-i Muhammed’i buğzederse, kıyamet gününe

587

Page 588: _kuranda Enis Emir

alnına şöyle yazılı olarak gelir: Allah’ın rahmetinden mahrumdur!Kim Al-i Muhammed’i buğzederek ölürse, kâfir olarak ölmüş olur.Kim Al-i Muhammed’i buğzederek ölürse, cennetin kokusunu aslaalmayacaktır!”

Yine peygamber efendimiz buyurdu ki:“Benim ve Ehl-i Beyt’imin sevgisi muhakkak altı azim yerde

yararlı olacaktır. Birincisi, vefat esnasında; ikincisi, mezarda;üçüncüsü, dirilişin anında; dördüncüsü, kitabının okunmasında;beşincisi, terazinin kurulduğunda ve altıncısı, sıratın geçişinde!”

Bir gün peygamber efendimizin huzuruna bir adam gelip dediki:

“Ey Resulullah! Komşumuz Çin’e doğru gemisini erzakdoldurup gitti. Geriye döndüğünde hayli bir servet ile geldi. Fakatbundan ehli ve civarındakilerin memnun olmayıp onu haset ettiklerinigördüm. Bu durum hakkında ne dersin? Resulullah buyurdu ki: “Birinsanda dünya malı çoğaldı mı, aynı zamanda belası da çoğalmışdemektir. Fakat dünya malından Allah yolunda harcayan zenginlerindurumuna heves ediniz. Bu komşunun malından daha azına sahipolup, Rahman’ın katında arşının hazinelerinden ona daha fazla payayrılan birini göstereyim mi?” Hazır olanlar dediler ki: “Evet, gösterey Resulullah!” Peygamber buyurdu ki: “Size doğru gelen bu kişiyebakınız!” Ashap o gelen kişiye baktıklarında, Ansardan biri olduğunugördüler. Resulullah buyurdu ki: “Bu gün, bu adamın göklere öyle birameli yükseldi ki, bu amelinin hayrı bütün insanlara verilseydi,insanların en zayıfının bundan olacak olan nasibi; günahlarınınaffedilmesi ve cennete girmesi olacaktı!” Ashap dediler ki: “EyResulullah! Bu fazilete nasıl sahip oldu?” Resulullah buyurdu ki:“Ona sorunuz, bu gün ne yaptığını sizlere anlatsın!” Ashap o adamadoğru gidip, sordular ki: “Resulullah’ın senin hakkında yapmış oduğumüjdesi sana hayırlı olsun! Bu gün ne yaptın ki, sana bu kadar sevapyazıldı?” O adam dedi ki: “Bu gün fazla bir şey yaptığımı bilmiyorum.Lakin bir işimi halletmek için evimden dışarı çıktığımda, o işiyapmakta geciktiğimi anladım ve kendi kendime dedim ki: Bu işimebedel olarak gidip, Ali bin Ebi Talib’in yüzüne bakayım! ÇünküResulullah’ın; Ali’nin yüzüne bakmak ibadettir, buyurduğunuduymuştum. Bu sebepten Ali’nin yüzüne bakmak için huzurunagittim!” Resulullah o adamın anlattıklarını duyduğunda buyurdu ki:“Allah’a andolsun ki, onun yüzüne bakmak ibadettir, Allah’a andolsunki, ibadettir! Sen ey Allah’ın kulu! Ailen için bir dinarı kazanmak

588

Page 589: _kuranda Enis Emir

niyeti ile evden çıktın fakat işini göremediğin için buna bedel olarakAli’nin yüzüne bakmayı yeğledin. Sen de iyi biliyorsun ki, sen onuçok seviyor ve onun emrine itaat etmeye de hazırsın. Đşte budavranışın, bütün dünya malının senin olup da hepsini Allah’ınyolunda harcamandan daha hayırlıdır! Yine, Ali’nin huzurunagiderken aldığın her nefesin bedeli olarak Allah, sana bin kişiyişefaatin ile cennete geçirmen için izin verecektir!”

Yine peygamber efendimiz (s.a.v.) buyurdu ki:“Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa, cinler hesap etse

ve insanlar yazsa; Ali bin Ebi Talib’in faziletlerini saymayayetmezdi!”

Yine peygamber efendimiz buyurdu ki:“Şanı yüce olan Allah, benim ve kardeşim Ali bin Ebi

Talib’in faziletlerini sayılmayacak kadar çok kılmıştır. Kim,Ali’nin faziletlerini ikrar ederek zikrederse, şanı yüce olan Allah,o kişinin bütün günahlarını affedecektir. Hatta o kişi ins ve cininbütün günahları ile gelse! Kim, Ali’nin bir faziletini yazarsa, oyazının bir resmi kaldıkça melekler ona hayır duasındabulunacaklardır. Kim, Ali’nin bir faziletini dinlerse, şanı yüceolan Allah o kişinin kulağı ile kazandığı günahlarını affedecektir.Kim, Ali’nin faziletlerini ihtiva eden bir kitaba bakarsa, şanı yüceolan Allah o kişinin gözleri ile kazanmış olduğu günahlarınıaffedecektir!”

589

Page 590: _kuranda Enis Emir

KĐTABIN SONUNDA MÜNACAT:

Ey varlığı “ol” emri ile var eden! Ey yarattıklarınırahmetinden esirgemeyen ve onları hep hidayete davet eden!Rabbim, Allah’ım, Mevla’m! Senin habibin Muhammed’inbuyruğuna uyarak, hidayetinin aslı olan mü’minlerin emiri veMevla’sı olan Ali Haydar’ın sevgisine ve vilayetine sığındık. Sanadaha yakın olabilmek için, nebinin ve velinin kapısından geçtik.Yakin ile söylerim ki, orada senden başkası yoktur. Sana sığındık,bizi bağışla. Peygamberimiz, efendimiz Muhammed’in (s.a.v.) bizevasiyet etmiş olduğu gibi; senin kitabın Kur’an-ı Kerim’i onuntertemiz olan Ehl-i Beyt’inden okuduk. Ehil olmayan cahillerinsözlerine kulak asmadık. Çünkü sen peygamberinden bunuistedin ve o bizlere bunu hakkıyla bildirdi. Biz de itaat ettik.Rabbimiz, bizleri o şiddetli günün korkusu içinde, Kur’an-ıKerim ve Ehl-i Beyt ile beraber kıl. Vasiyet ettiğin gibi, Kur’an-ıKerim’i Ehl-i Beyt ile beraber tuttuk ve başkalarının yaptığı gibiikisini ayırmadık. Rabbimiz, sen her şeyi biliyor ve görüyorsun.Bizler, nimetini dünya hevesi uğruna değiştirmedik. Kur’an-ıKerim’i, Ehl-i Beyt’ten dinledik ve itaat ettik. Ey Allah’ım! Buişimizi bizden kabul et, bizlere ve gelecekteki zürriyetimize hayırlıve yararlı kıl. Biz, ancak senin rızanı umut ederek bu işe giriştik.Bizleri mahcup etme, sen kulların üzerinde rauf ve rahimsin.

Ey Allah’ım! Senin emretmiş olduğun vilayetine bağlılığımıbu hizmetim ile ifade edebilmiş isem, kendimi en mutlu insanbilirim.

Ey Allah’ım! Babamı, anamı, kardeşlerimi, zevcemi,çocuklarımı, akrabalarımı, din kardeşlerimi ve aciz kulun benibağışla, rahmetine layık kıl ve Kur’an-ı Kerim hakkı için, bizlerikıyamet gününde peygamber efendimiz Muhammed (s.a.v.) veEhl-i Beyt’inin etrafında, birbirine müteveccih olarak kabulbuyur. Şüphesiz sen, duaların samimiyetliğini bilen ve ona icabetedensin. Amin.

Elhamdulillahi Rabbil alemin ve sallallahu ala seyyidinaMuhammed ve ala Ehl-i Beyt’ihi et-Tahirin ve sellim ve alacemi’ul enbiya vel-murselin ve nahnu ala zalika mineş-şahidinveş-şakirin.

590