keşiflerle dolu on yıl, 2016 faaliyet raporu · keşiflerle dolu on yıl 01 01 genel bakış 02...

19
Besin, Genetik ve Metabolik Araştırmalar Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu

Upload: others

Post on 02-Oct-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Besin, Genetik veMetabolik Araştırmalar

Keşiflerle Dolu On Yıl,2016 Faaliyet Raporu

Page 2: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 01

01 Genel Bakış

02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı

04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu, İstanbul

18 Sınırlarımızın Ötesinde

20 Yeni Nesil Bilim İnsanları

25 Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü

28 Harvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi

29 Dekan Michelle Williams’ın mesajı

30 Sabri Ülker Merkezi Görüntüleme Laboratuvarı

32 Geleceğe Bakış

Görsel: böbrek hücre hattı (COS-7). ER, yeşille boyanmıştır.

Genel Bakış

Sabri Ülker Merkezi, kronik metabolik hastalıkların altında yatan mekanizmaların anlaşılması ve küresel sağlıga karşı büyük tehdit oluşturan bu hastalıklarla mücadelede önleyici tedbirlerin ve yeni tedavi yöntemlerinin belirlenmesinde bilimsel ilerleme sağlamayı amaçlamaktadır.

Merkez, araştırmalarını tutkuyla sürdüren, yeni araştırma platformları geliştiren

ve zorlu sorulara yanıt bulabilmek için ileri teknolojileri kullanan bilim insanları

ile ikinci yılında, birçok alanda önemli faaliyetlerde bulundu. Ev sahipliğini Sabri

Ülker Vakfı’nın üstlendiği, İstanbul’da düzenlenen ve dünyanın dört bir yanından,

alanında önde gelen araştırmacıların katıldığı Sabri Ülker Metabolizma ve Yaşam

Sempozyumu bu gelişmelerin en önemlisi oldu.

Bu sempozyum ile ulusal ve uluslararası bilim insanları ve öğrencilerden oluşan

katılımcıları en güncel bilimsel gelişmeler ile buluşturmak, Sabri Ülker Merkezi’nin

bilimsel ve entelektüel gelişmeleri tüm dünyada teşvik etmeye yönelik misyonunun

bir uzantısı da oldu.

Page 3: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

The Decade of Discovery 302 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı

“Sabri Ülker Merkezi Görüntüleme Laboratuvarı, metabolik hastalıkların ortaya çıkmasına katkıda bulunan hücresel ve hücre içi süreçleri keşfetmemizi ve bu alandaki bilgilerimizi artırmamızı sağlayacak.”

Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil

Sabri Ülker Merkezi Direktörü;, James S. Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm

Başkanı; Harvard Üniversitesi TH Chan Toplum Sağlığı Fakültesi,

Değerli Arkadaşlar,GörünmeyeniGörme

Sabri Ülker Merkezi’nin 2016’daki faaliyetleriyle ilgili yeni bilgileri ve ilerlemeleri sizlerle paylaşmaktan büyük mutluluk duyuyorum. Bu yıl çok sayıda araştırmacımız doktora veya doktora sonrası çalışmalarını tamamlayarak bağımsız kariyerlerine

adım attı , yoğun çalışma ve fedakarlıklarının meyvesi olan buluşları üzerine makaleler hazırlayarak kariyerlerinde

önemli kilometre taşlarına ulaştı. Bu keşif ve yayınlar, besinlerdeki koruyucuların etkileri, hücrelerin aşırı besin alımına

adapte olmasını sağlayan mekanizmalar ve yağ dokusu işlevlerini sistemik metabolizmaya ileten ve bu çerçevede

tanımlanmamış sinyal yolaklarıyla ilgili elde ettiğimiz önemli bulguları gözler önüne seriyor. Oldukça heyecan verici

bir başka gelişme ise hücreleri ince ayrıntılarına kadar incelemeye ve besinler ile metabolik hastalıklar arasındaki

ilişkinin hücresel ve hücre içi süreçlerini keşfetme kabiliyetimize katkıda bulunacak birinci sınıf görüntüleme sistemleri

ve analiz kabiliyeti ile donatılmış olan Sabri Ülker Merkezi Görüntüleme Laboratuvarı’nın bu sonbaharda açılmasıydı.

Taramalı ve lazer konfokal görüntüleme ve diğer gelişmiş mikroskoplarla donatılmış bu platform, tüm araştırmacılar için

de son derece değerli bir kaynak olacak ve işbirliğine dayalı çalışmaları kolaylaştıracaktır.

İstanbul’da gerçekleşen “Metabolizma ve Yaşam” konulu uluslararası sempozyum, bu yıl akıllarda en çok iz bırakan

gelişme oldu. Bilimde çığır açan çalışmalara sahip ve farklı kıtalardan gelen en seçkin konuşmacıları bir araya getirerek

son gelişmeleri gerek bilim insanları, gerek genç öğrenci ve araştırmacılardan oluşan katılımcılar ile paylaştık.

Araştırmaları ile dikkat çeken bağımsız genç Türk bilim insanlarının gerçekleştirdiği “Yükselen Yıldız” sunumlarının da

yer aldığı etkinlik, onların olağanüstü katkılarını ön plana çıkararak başarıya nasıl ulaştıklarını gözler önüne serdi.

Son olarak, Sabri Ülker Uluslararası Bilim Ödülü, metabolizma alanındaki büyük umut vaat eden araştırmaları ile

kariyerinin ilk adımlarını atan bir bilim insanını da ödüllendirdi. Başarısı tartışma götürmez olan bu etkinlikte her şeyi en

ince ayrıntısına kadar düşünen ve ev sahipliğini üstlenen Sabri Ülker Vakfı, gelecek toplantılarımız için çıtayı yükseltti!

Saygılarımla,

Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil

Keşiflerle Dolu On Yıl 03

Page 4: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

04 İlk Sabri Ülker Uluslararası Sempozyumu

Sabri Ülker Merkezi Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu İstanbul,5-6 Mayıs 2016

Page 5: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 0706 İlk Sabri Ülker Uluslararası Sempozyumu

Brian Kobilka’nın Açılıs Konuşması

Toplantı bilim insanlarının henüz yayınlanmamış çalışmalarını birbirleri ile paylaşmalarına ve disiplinler arasında

yeni bağlantılar kurulmasına olanak sağladı. Sempozyum, alanında izler bırakmaya yeni başlayan genç Türk

akademisyenlerin çalışmalarını da ön plana çıkardı. Sempozyum bir bütün olarak düşünüldüğünde, çığır açan bilimsel

araştırmaları aktarmak, metabolizmanın moleküler temelleri, besinlerle etkileşimi ve kronik hastalıklarla ilişkisine

yönelik araştırmaları teşvik etmek bakımından nadir ve özel bir fırsat oldu.

2012 Nobel Kimya Ödülü’ne layık görülen, Stanfrod Üniversitesi’nden Dr. Brian Kobilka, etkinliğin açılış

konuşmasını yapan isim oldu. Dr. Kobilka’nın konuşması, proteinin yapısının ince ayrıntılarını anlamanın çığır açan yeni

ilaç ve tedavi yöntemlerinin gelişimini nasıl yönlendirebileceği konusuna odaklandı. Dr. Kobilka, kariyeri boyunca,

hormonlar ve aktarıcı moleküllerden alınan sinyallerin hücresel etkilerini iletmekten sorumlu olan G proteinine bağlı

reseptörlerin (GPCR) yapısını aydınlatmaya adamış bir bilim insanı. Birçok kritik metabolik yolda bu reseptörler

ailesi aracılığıyla çalıştığından bu sunum katılımcılar için çok aydınlatıcı oldu. Dr. Kobilka, GPCR sinyallerinin, hücre

içi G proteinleri ile eşleşerek nasıl iletildiğini ve ayrıca farklı etkileri olabilen arrestin adı verilen molekülleri içeren

alternatif bir yol da izleyebildiğini anlattı. Örneğin, opiod reseptörünün farmasötik olarak harekete geçirilmesi güçlü

bir ağrı kesici etkisi yaratmakta, ancak aynı molekül, arrestin’in aracı işlevini üstlendiği yollar aracılığıyla solunumu

bastırmakta ve beyindeki ödül merkezleriini uyararak hastaları bağımlılık riskiyle karşı karşıya bırakmakta. Dr. Kobilka,

G proteinlerine bağlı GPCR’leri, arrestin lerden ayıran küçük yapısal değişiklikleri saptanması ile yan etkileri daha

az olan veya tamamen ortadan kaldırılmış ilaçların keşfedilmesini mümkün kılacak çalışmalarını ve bu verilerin ilaç

geliştirmeye yönelik uygulamalarını dinleyiciler ile paylaştı.

Sabri Ülker Merkezi Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu, dünyada metabolizma araştırmalarında öncü olan isimlerin çalışmalarını, Türk bilim insanları ve öğrenciler ile paylaşabilmeleri için 5-6 Mayıs tarihlerinde İstanbul’da düzenlendi.

Page 6: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Bilimsel sunumların yanı sıra, sempozyumun ilk akşamında bir gala yemeği ve uluslararası alanda tanınmış caz sanatçısı Karsu Dönmez tarafından verilen bir geleneksel Türk müziği konseri düzenlendi. Kendisi nin seslendirdiği: “Uzun Ince Bir Yoldayım”. türküsü, bilim insanlarının karmaşık yaşamları ve izlemeleri gereken zorlu ve genellikle kırılgan yolu anlatan mükemmel bir metafor.

Keşiflerle Dolu On Yıl 09

Metabolizma ve Yaşam Sempozyumu

“Katılımcıların, metabolizma alanında dünyaca tanınmış ve önde gelen akademisyenlerle bir araya getiren eşsizbir fırsat.”

Page 7: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 1110 İlk Sabri Ülker Uluslararası Sempozyumu

Dr. Peter Tontonoz Profesör, Patoloji ve Tıp Laboratuvarı, California Üniversitesi, Los Angeles, Araştırmacı, Howard Hughes Tıp En-stitüsü

Dr. Susanne MandrupBiyokimya ve Moleküler Biyoloji,Güney Danimarka Üniversitesi

Sabri Ülker Sempozyumu Konuşmacıları

Dr. Peter Tontonoz, Kaliforniya Üniversitesi, Los Angeles Tıp Fakültesi’nde

profesör olarak öğretim üyeliği ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü araştırmacısı

olarak görev yapmaktadır. Dr. Tontonoz, farklı lipidlerin hücre fonksiyonunu

nasıl etkilediği ve hücre zarı lipid yapısının değişimi ile metabolik hastalıkların

tedavisinde kaydedilebilecek gelişmelere yönelik yaptığı güncel çalışmalar

hakkında bilgi verdi. Hücre zarlarının önemli temel yapı taşları olan fosfolipitleri

yeniden modelleyen proteinler olan lizofosfatidilkolin asiltransferaz (Lpcat)

enzimlerine odaklanan çalışmalarını aktardı. Fosfolipit zincirlerinin kısmi

doyurulması, hücresel işlevinin yanı sıra hücre zarı akışkanlığının önemli bir

belirleyicisi. Dr. Tontonoz’un laboratuvarı, doymamış zincirlerin fosfolipitlere

dahil edilmesini uyaran ve beyin, karaciğer, bağırsak ve yağ dokusundaki ana

LPCAT enzimi olan LPCAT3’ün işlevini araştırıyor. Önemli bir husus olarak, doku

bazlı silme modelleri kullanan Dr. Tontonoz, bağırsaktaki LPCAT3’ün, lipitlerin

besinlerden emilimi için önemli olduğu, karaciğerdeki LPCAT3’ün ise lipoprotein

parçacıklarının doğru sentezi için önem arz ettiği ve kolesterol metabolizmasına

bağlanabileceği gibi kayda değer keşifler yapmış olan bir araştırmacı.

Sempozyumda sunulan çalışmalarda LPCAT3’ün, endoplazmik retikulum (ER)

zarının fosfolipit kompozisyonunu düzenleyerek yağ üretimi ve depolanmasını

kontrol edebildiğini; bunun da sistemik metabolik ve enflamatuar hastalıklar için

uzantıları olabileceğini ortaya koyuyor. Bu bulgular, genel olarak hücre zarında

oluşan ve gıda ögeleri ile etkileşen özelliklerin LPCAT3 aracılığı ile metabolik

hastalıkla mücadelede olası terapötik hedeflere dönüşebileceğini gösterdiği için

heyecan verici.

Güney Danimarka Üniversitesi’nden, Danimarka Kraliyet Bilimleri ve Edebiyat

Akademisi üyesi Dr. Susanne Mandrup konuşmasında şekerin gen ifadesinde

meydana getirdiği değişikliklerin beta hücrelerini nasıl etkilediğini açıkladı.

Pankreas adacıklarında insülin üreten beta hücreleri sistemik glikoz dengesinin

kritik belirleyicisi ve diyabet gelişiminde çok önemli oyuncular. Dr. Mandrup ve

grubu, yüksek düzeydeki glikoza kısa sürede yanıt veren beta hücre genlerini

tanımlamak için bir dizi tarafsız ve sistemik yaklaşım kullanıyor. Dr. Mandrup

“iRNASeq” olarak adlandırılan ve RNA dizisi analizinden gelen intron okumalarını

özetleyen ve okuma uzunluğuna göre ifade edilen, gen değişikliklerini daha

ortaya çıkarabilme özellikleri olan yeni bir yöntem açıkladı. Bu yönteme ek

olarak, glikozun uyardığı genlerin ifadesini kapsamlı olarak haritalamak için

glikoz algılayan ve gen ifadesini düzenleyen oyuncuların-ChREB gibi- genetik

olarak manipüle edildiği koşullarda kromatin düzeyinde çalışmaları da içeren

ileri yöntemleri ve elde ettikleri sonuçları konuşmasında paylaştı. Dr. Mandrup,

bu çalışmaları ile beta hücrelerinin şeker ve diğer besinlerde dahil olmak üzere

çevresel uyaranlara nasıl tepki verdiğini daha iyi anlamamızı ve diyabetin

önlenmesi veya tedavisi için hedeflenebilecek kritik işlevsel düğümler hakkında

fikir sahibi olmamızı sağlıyor..

Dr. Birsoy çalışmasını hücresel metabolizmayı, özellikle de kanser hücrelerinde, etkin yolakları incelemeye yönelik

kullandığı sistematik yaklaşımlar ile açıkladı. Kanser hücrelerinin şekeri kullanarak enerji üretmek için daha fazla şeker

yıkımına bağımlı hale geldikleri iyi biliniyor. Warburg etkisi olarak bilinen bu radikal metabolik değişikliğin yanısıra

bu hücrelerin birçoğu, enerji üretmek için oksijen kullanan aerobik solunuma maruz kalmaya da devam ediyor. Dr.

Birsoy, hipotezini, aerobik solunuma sürekli duyulan bağımlılığın, üretilen enerji yerine, bu yolağın yan ürünlerinin

hücresel çoğalmayı desteklemesi açısından önemli olduğu şeklinde açıkladı. Dr. Birsoy bu biyolojiyi keşfetmek için

mitokondrideki enerji üreten süreçler hafifçe baskılandığında hücre büyümesi için gereken genleri belirlemek üzere

yaptıkları çok geniş bir gen tarama gerçekleştirdiklerini ifade etti. Anormal mitokondriyal fonksiyonun şişmanlık,

diyabet, beyin hasarı ve kanser gibi birçok hastalığın karakteristik özelliği olduğu bilindiği için bu araştırmadan elde

edilen bulgularında çok daha geniş kapsamlı sonuçları olabileceği heyecan verici bir açılım.

Sabri Ülker Uluslararası Bilim Ödülü

Sempozyum’da, Rockefeller Üniversitesi’nden, Yardımcı Doç. Dr. Kıvanç Birsoy, Sabri Ülker Uluslararası Bilim Ödülü’nü kazanarak bilim dünyasının yükselen yıldızlarından biri oldu.

Page 8: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 1312 İlk Sabri Ülker Uluslararası Sempozyumu

Sabri Ülker Sempozyumu Konuşmacıları Sabri Ülker Sempozyumu Konuşmacıları

Dr. Robert V. Farese, Jr. Profesör, Genetik ve Kompleks Hastalıklar, Harvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi Chan Toplum Sağlığı Fakültesi, Hücre Biyolojisi Profesörü

Dr. Emilie MarcusCell Press CEO’su ve Cell Editörü

Robert V. Farese, Jr. ise hücrelerin yağ damlacıkları içerisinde trigliserit formunda

enerji depoladığı mekanizmalar hakkında görsel olarak da etkileyici bir

konuşma yaptı. Harvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi, Genetik ve Komplex

Hastalıklar bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapan Dr. Farese, Howard

Hughes Tıp Enstitüsü araştırmacısı olan çalışma arkadaşı Dr. Tobias Walther ile

yağ depolama, hücre zarı biyolojisi ve beyin hasarı yaratan hastalıklar üzerine

çalışan bir laboratuvarı da beraber yönetiyor.. Dr. Farese’nin açıklandığı gibi,

digliserit asiltransferaz (DGAT) enzimleri, trigliserit sentezindeki son adımı katalize

ediyor. Dr. Farese’nin laboratuvarında yürütülen çalışmalar, DGAT proteinlerinin

lipit damlacıklarının oluşumunu nasıl kontrol ettiğinin anlaşılmasında önemli rol

oynamış bulunuyor. İlginç şekilde, hücrelerin ilk (iLD’ler) ve genişleyen (eLD’ler)

olmak üzere iki lipit damlacık (LD) türü olduğunu belirleyen araştırmalar bu

damlacıkların birinde DGAT1 diğerinde ise DGAT2 yerleşimi neticesinde yeni

yağları sentezlemek ve büyümenin mümkün olduğunu ortaya çıkarıyorlar.

Dr. Farese’nin grubu, ileri görüntüleme tekniklerinden de yararlanarak, yağ

damlacıklarının oluşumuna yol açan mekanizmaları tanımlamayı başardı ve

bunların, hücrelerin besin maddelerin normal dalgalanmalara tepki vermede nasıl

gerekli olduklarını. metabolik hastalıkta nasıl değistiğini, ve tedavi amacı ile nasıl

kullanılabileceklerini tanımladı.

Yükselen YıldızColumbia Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Lale Özcan sunumuyla parlayan

yıldızlardan biri oldu. Tip 2 diyabetin komplikasyonu olan kardiyovasküler

hastalıkların görülme sıklığının artması önemli bir sağlık tehditi olduğundan,

tüm yeni diyabet tedavilerinin kardiyovasküler hastalık riski üzerine olan etkileri

açısından değerlendirilmesi gerektiriyor. Glukagon hormonunun sinyal iletimindeki

düzensizlerin, tip 2 diyabette kan şekerinin yükselmesinde önemli bir etken olduğu

biliniyor. Ancak, glukagon sinyal iletimini doğrudan durdurulduğunda kan lipid

düzeyinde ve dolayısıyla kardiyovasküler riskde artışa yol açabilecek olumsuz

yan etkiler olasılığı, bu yöntemin diyabete karşı yaygın olarak kullanılmasına engel

teşkil ediyor. Dr. Özcan’ın açıkladığı gibi, glukagon sinyal iletimi, CaMKII olarak

adlandırılan ve bir kalsiyum algılama enzimini aktive ederek hücre içi kalsiyum

düzeylerini arttırmakta ve karaciğerden şeker üretimini teşvik ederken insülin

hormonunun sinyal iletimine menfi olarak müdahale eder. Dr. Özcan’ın çalışması,

bu yolaktaki sinyal iletimi aracılarının hedeflenmesinin, istenmeyen lipid etkilerini

ortaya çıkarmayan ve metabolik hastalıklara karşı kullanılabilecek tedavi yöntem ve

araçlarının geliştirilmesini sağlayabileceğini ortaya koymakta. Buna ek olarak, Dr.

Lale Özcan glukagon sinyal iletimini yağ metabolizmasına bağlayan yolaklar üzerine

bir ön araştırma yaptığını ve bunun metabolik hastalıklara müdahale için yeni

seçenekler ortaya koyabileceğini umduğunu belirterek sunumunu sonlandırdı.

Bilimsel yayıncılık dünyasına katılmadan önce Yale Üniversitesi’nde ve Salk Enstitüsü’nde nörobilim eğitimi alan yetenekli bilim insanıDr. Emilie Marcus ise öğle yemeğinde konuşmacı olarak yer aldı. Dr. Marcus’un yoğun çalışmaları ve çeşitli bilimsel alanlara duyduğu ilgi kariyerinde hızla yükselerek bugün Cell Press’in CEO’su ve Cell dergisinin Genel Yayın Yönetmeni olmasını sağladı. Dr. Marcus önde gelen bir bilimsel yayın yöneticisi olarak, okuyucuyu bilimsel tartışmalara çekmek, bilim insanları ve öğrencilere editorler ile direk etkileşimde bulunma imkanı sağlamak ve araştırmacıların önemli keşiflerinin altında yatan kişisel hikayelerine de yer vermek için çok sayıda girişim başlattı. Dr. Marcus, sunumunda gizemlerle dolu biyomedikal yayın sürecine ışık tuttu ve bilimsel yayınların en iyi şekilde nasıl hazırlanacağı konusunda çok değerli tavsiyeler verdi. Dr. Marcus ayrıca, biyomedikal bilim topluluğunun karşı karşıya kaldığı mevcut sahtecilik ve ahlaki ve hukuki konularda da bilgi vererek bilimsel verilerin toplanması, analizi ve sunumunda dürüstlüğün önemini ve bunun korunması için gerekli önlemleri vurguladı. Bu tartışma genç öğrenciler ve bilim insanları için oldukça bilgilendirici oldu ve büyük ilgi gördü. Sunumun ardından hareketli bir Soru-Cevap oturumu ve tartışma ortamı gerçekleşti.

Wisconsin Üniversitesi’nden önde gelen genetikçi Dr. Alan Attie ise, insülin salınımının

genetik kontrolü ve metabolizmadaki karmaşık fonksiyon ve bozukluklardan sorumlu genleri

tanımlamaya yönelik yeni platformlar hakkında konuştu. İnsanlar üzerindeki araştırmalar,

diyabete yatkınlığa yol açan genetik katkıların birçoğunun, beta hücrelerinin insülin salgılama

kapasitesini belirleyen genler olduğuna işaret ediyor ancak uygun deneysel modellerin

yetersizliği hem bu genlerin anlaşılmasına hem de yeni genlerin ortaya çıkarılmasına

engel teşkil ediyor. Dr. Attie, konuşmasında karmaşık insan genetiğine pek çok benzer

yönleri bulunan, farklı metabolik özelliklere sahip sekiz fare türünde bu biyolojide yer alan

yeni genleri keşfetmek için ortaya çıkardıkları çok kapsamlı ve güçlü bir tarama yöntemi

tanımladı. Çeşitli ilaçlara ve çevresel uyarılara karşı insülin salınımını değiştiren genlerin

belirlenmesini sağlayan bu yaklaşım, beta hücre fonksiyonuna ilişkin şaşırtıcı yeni bilgiler

sağlamış bulunuyor. Örneğin Dr. Attie’nin grubu, Sorcs1 adlı proteinin insülin salgılama

granüllerinin oluşumunda görev aldığını keşfettiklerini ve prostaglandin E reseptörü 3’ün

(EP3) glikoz tarafından indüklendiğini, ancak GLP-1 sinyal iletimini menfi olarak etkilediğini

ortaya çıkarabildiklerini gösterdi. İlginç bir şekilde, şimdiye kadar belirlenen genetik

değişiklerin pek çoğunun kodlayıcı bölgeler dışında olması, bunların genetik fonksiyon

kaybından daha nüanslı ve karmaşık etkiler barındırabileceklerini ve dolayı ile insülin

salınımı üzerindeki etkilerini aydınlatmanın ne kadar zor olabileceğini gösteriyor. Dr. Attie

ayrıca birçok fizyolojik ve biyokimyasal çıktının genetik farklılıklar ile ilişkilendirilmesinde

vücut içerisindeki mikropların çok önemli olduğunu ifade etti ve bu ilişkinin anlaşılmasının

metabolik hastalıklara yol açan mekanizmaların ortaya çıkarılmasındaki rolünü örnekleyen

bulgularını ifade etti. Bu platformun insan genetik çalışmaları ile birlikte kullanılması, aksi

takdirde gözden kaçırılabilecek genlerin keşfedilmesini ve fonksiyonlarının bulunmasını

kolaylaştırması heyecan verici. Dr. Attie, bilim insanlarını araştırma çabalarını kolaylaştıracak

bu önemli açık kaynaktan yararlanmaya davet etti.

Yrd. Doç. Dr. Lale Özcan Columbia Üniversitesi Tıp MerkeziTıp Fakültesi

Dr. Alan AttieJack Gorski Biyokimya Profesörü, Wisconsin Üniversitesi

Page 9: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 1514 İlk Sabri Ülker Uluslararası Sempozyumu

Sabri Ülker Sempozyumu Konuşmacıları Sabri Ülker Sempozyumu Konuşmacıları

Dr. Ira Tabas Columbia Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Araştırma Bölümü Başkan Yardımcısı;Columbia Üniversitesi Doktor ve Cerrahlar Koleji, Tıp ve Anatomi ve Hücre Biyolojisi Profesörü

Dr. Ebru Erbay Yrd. Doç. Dr. Bilkent Üniversitesi, Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü

Dr. Laurie GlimcherDana-Farber Kanser Enstitüsü Başkanı ve CEO’su

Columbia Üniversitesi’nden profesör ve Araştırma Bölümü Başkan Yardımcısı

Dr. Ira Tabas, şişmanlık ve tip 2 diyabette karaciğer hücrelerinde kalsiyum sinyal

iletimi ve endoplazmik retikulum (ER) stresi üzerine yaptıkları çalışmaları içeren

bir sunum yaptı. Dr. Tabas, diyabet ve kalp-damar hastalıkları arasındaki ilişkinin

altında yatan ortak sinyal iletimi yolaklarını bulmak ve bu yaygın patolojileri

önlemek veya tedavi etmenin yollarını geliştirmek için çalışıyor. Ekibinin

yürüttüğü araştırmalar, düzensiz kalsiyum sinyal iletiminin hem aterosklerotik

plaklarda, hem de karaciğerde bulunan makrofaj hücrelerinde ER stresine ve

kusurlu insülin sinyal iletimine yol açtığını göstermiştir. Bu biyolojik tepki ile

kalsiyuma duyarlı bir enzim olan CAMKII’nin eylemleri arasındaki bağlantılarıda

açıklayan Dr. Tabas, CAMKII geninin şişman farelerde genetik olarak silinmesinin

ER çalışmasını müspet olarak etkilediğini ve şeker metabolizması bozukluklarını

düzelttiğini belirtti. Benzer şekilde, bu enzimin aktivitesinin bastırılması, anti-

inflamatuar lökotrien LTA4’ün tercihli oluşumuyla bağlantılı olarak aterosklerotik

lezyonların makrofajlarındaki ER stresini hafifletir. Dr. Tabas’ın bu yolaktaki diğer

alt basamak mediyatörleri ve mekanizmaları tanımlamaya odaklanan mevcut

çalışmaları, bunların uygulanabilir tedavilere dönüştürülebileceği umuduna

dayanmakta ve ümit vermekte.

Yükselen Yıldızİstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görev yapan, yükselen

yıldız konuşmacılarından, Yrd. Doç. Dr. Deniz Atasoy, beslenme davranışını

kontrol eden sinirsel devreleri inceleyen çalışmaları hakkında bilgi verdi.

Hipotalamustaki iki sinir hücresi gurubunun memelilerde iştahı ve besin alımını

koordine ettiği uzun zamandan beri biliniyor. POMC molekülünü ifade eden

nöronlar beslenmeyi baskılarken, AGRP’yi ifade eden komşu hücreler ise

beslenmeyi teşvik ediyor. Dr. Atasoy, AGRP’yi ifade eden nöronların etkisini

araştırmak amacıyla, beyindeki belli hücrelerin faaliyetini kontrol etmede ışığın

kullanıldığı, optogenetik adındaki yeni ve güçlü bir teknikten yararlanarak elde

ettiği bulguları paylaştı. AGRP nöronlarını bu yaklaşımı kullanarak uyarmak, iyi

beslenmiş deneysel modellerde bile dikkat çekici bir şekilde obur beslenme

davranışını ortaya çıkarabiliyor. Dr. Atasoy, beyinde bu davranışı kontrol eden

daha yüksek bölgeleri ve bu tür davranışların deneysel olarak nasıl manipüle

edilebileceğini araştırdığını açıkladı. Ayrıca bu nöronlardan gelen uzun

mesafeli bağlantıları tanımlamak üzere AGRP akson projeksiyonlarını ve

sinapsları elektron mikroskobuyla etiketlemek ve tanımlamak icin genetik

işaretleyiciler kullandıklarını gösterdi. Dr. Atasoy, bu yenilikçi yaklaşımları

beslenme davranışımızı kontrol eden karmaşık devrelere ışık tutmak ve

şişmanlık ile ilişkili sağlık sorunlarıyla mücadeleye katkıda bulunmak için

kullanmayı umuyor.

Yükselen YıldızSempozyumun yükselen yıldızlarından birisi de Bilkent Üniversitesi’nde

Yrd. Doç. Dr. olarak görev yapan Ebru Erbay oldu. Dr. Erbay aterosklerozun

tedavisinde potansiyel yaklaşımları araştırmakta ve özellikle biyolojik açıdan

etkin olan besin öğelerine odaklanmaktadır. Ekibiyle birlikte, makrofajlardaki

lipitlerin uyardığı ER stresinin aterosklerotik lezyonların oluşumuna ve

devamlılığına katkıda bulunduğunu açıkça ortaya koyan Dr. Erbay, toksik

lipitlerin zararlı etkilerinin altında yatan moleküler mekanizmaları tanımladı.

Ateroskleroza ilişkin bir fare modelinde ER fonksiyonunu düzelten bir kimyasal

bileşik ile uygulanan tedavinin lezyonlarda dikkat çekici bir şekilde ER stresini

ve makrofaj ölümünü azalttığını gösterdi. Son çalışmalarında ise enflamasyonu

azaltmak ve kardiyovasküler hastalığı deneysel modellerde tedavi etmek için bir

lipit hormonu kullandığını açıkladı. Bu keşif, insanlarda test edilebilecek basit ve

etkili koruyucu önlemlerin yolunu açıyor. Dr. Erbay bugünlerde ER stres sinyal

iletimini değiştirmek veya ER fonksiyonunu iyileştirmek için yeni yöntemler

araştırıyor ve bunların aterosklerotik plak oluşumu ve enflamasyon üzerindeki

etkilerini değerlendiriyor. Dr. Erbay, bu yolakların metabolik hastalık salgınına

çözüm bulmak için nasıl manipüle edilebileceğini ve yönetilebileceğini anlamayı

umuyor.

Dana Farber Kanser Enstitüsü CEO’su ve Başkanı ve Weill Cornell Tıp

Fakültesi’nin eski Dekanı Dr. Laurie Glimcher, kanser immünoterapi alanının

geçmişi hakkında bilgi verdi ve konuyla ilgili yürüttüğü çalışmalarından edindiği

fikirleri paylaştı. Bağışıklık sisteminin aktive edilmesiyle, vücudun, tümör

hücrelerini yok etmek üzere yönlendirilebileceğine ilişkin ipuçları yüz yılı aşkın

süredir elimizdeydi. Son beş yılda T hücrelerini, tümör hücrelerine saldırmaları

için etkinleştiren tedavi araçlarının gelişimine şahit olduk. Bununla birlikte,

Dr. Glimcher’in de belirttiği gibi, kanser ve immünoterapi alanındaki büyük

engellerden biri, genellikle tümörleri sarmalayan ve T hücre infiltrasyonunu

engelleyen immünosupresif hücrelerin bulunduğu mikro çevre oldu. Glimcher’in

laboratuvarı, XBP-1 proteinini içeren endoplazmik retikulumdan çıkan bir

stres yanıt yolağının yumurtalık tümörlerini çevreleyen dendritik hücrelerde

yüksek oranda etkin olduğunu ve bu yolak boyunca sinyal iletiminin dendritik

hücrelerin T hücrelerini toplama kabiliyetine müdahale ettiğini gösterdi. Dr.

Glimcher ve grubu dikkat çekici bir çalışmada, dendritik hücrelerdeki XBP-1’i

azaltan nano parçacıkları vermenin, metastatik kanserle ilgili bir fare modelinde

tümör büyümesini azalttığını ve yaşam süresini çarpıcı oranda artırdığını tespit

etti. Bu oldukça umut vaat eden ön klinik çalışma, kanser tedavisinde benzer

stratejilerin benimsenebileceği umudunu taşıyor ve aynı zamanda bağışıklık,

metabolizma ve tümör hücreleri arasındaki karmaşık bağları gösteriyor.

Dr. Deniz AtasoyYrd. Doç. Dr., Fizyoloji, Tıp Fakültesi İstanbul Medipol Üniversitesi

Page 10: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 01716 İlk Sabri Ülker Uluslararası Sempozyumu

Sabri Ülker Sempozyumu Konuşmacıları

Dr. Ruslan Medzhitov David W. Wallace Bağışıklık Bilimi Profesörü, Yale Tıp Fakültesi;Araştırmacı, Howard Hughes Tıp Enstitüsü

Dr. Gökhan HotamışlıgilJames S. Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü; Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü Başkanı, Sabri Ülker Metabolik Araştırmalar Merkezi Başkanı; Harvard-MIT Broad Enstitüsü Harvard Kök HücreEnstitüsü Üyesi

Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde profesör ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü

araştırmacısı olarak görev yapan Dr. Ruslan Medzhitov, bağışıklık sistemi

yanıtlarının düzenlenmesi ve bunun metabolik yolaklara nasıl ilişkide olduğu

ile ilgili perspektifini ve yeni bulgularını sundu. Medzhitov’un belirttiği gibi,

bağışıklık hücrelerinin davranışını, enflamatuar veya anti-enflamatuar durumlarını,

desteklemek için belirli metabolik programların hücre içerisinde çalışıyor olması

gereklidir. Örneğin, makrofajlar bir bakteri toksini olan lipopolisakkarite maruz

kaldıklarında daha yüksek şeker akışı ve yıkımı gerektiren bir pro-enflamatuar

dönüşümden geçerler. Buna ek olarak, Dr. Medzhitov, enflamasyonun

çözülmesini kontrol eden geri bildirim mekanizmalarını ve bu çözümün

başarısızlığının kronik enflamasyon aracılığı ile diyabet ve obezite gibi kronik

hastalıklara nasıl yol açabileceğini anlamaya çalışıyor. Bu doğrultuda, önceki

çalışmaları enflamasyonun negatif bir düzenleyicisi olan ve kolit hastalarında

yaygın olarak mutasyona uğramış bir gen olan ve TNF ve interferon gibi diğer

sitokinlerin üretimini baskılayan IL-10’a odaklanmış durumda. Dr. Medzhitov

bugünlerde, IL10 üretiminin bağışıklık hücreleri içindeki metabolik yolaklara

nasıl entegre edildiğini anlamaya ve bu müspet etkilerin metabolizmaya nasıl

uygulanabileceğini ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Sempozyumun son sunumunu, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü ve Harvard

T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi’ndeki Sabri Ülker Merkezi Başkanı Dr. Gökhan

Hotamışlıgil gerçekleştirdi. Dr. Hotamışlıgil’in konuşmasının ana temasını ekibinin

diyabetin modern insanlarda ortaya çıkmasındaki ve görülme sıklığındaki çarpıcı

artışı anlamaya yönelik çabaları oluşturdu. Dr. Hotamışlıgil’in vurguladığı gibi, kan

sekerindeki ani yükselmeler (hiperglisemi) genellikle kısa vadede yaşamı tehdit

edici nitelikte değil. Tersine, kan şekerindeki ani düşüşler (hipoglisemi) ani ölümle

sonuçlanabiliyor; bu nedenle memeliler, özellikle açlık durumunda, hipoglisemiyi

önlemek için sağlam ve güçlü karşı düzenleyici mekanizmalar geliştirmiş durumda.

Ancak, modern yaşam tarzının aşırı beslenme ve azalan fiziksel aktivite ortamında bu

mekanizmalar devamlı aktif kalıp metabolik hastalığın gelişimine yol açabilmektedir. Bu

açıdan bakıldığında, yağ dokusu gibi enerji depolarını, karaciğerden şeker üretimine

bağlayan sinyaller, en umut verici tedavi edici hedefler arasında görülmekle beraber,

kimlikleri belirlenemediği için şimdiye dek kullanılamamış araçlar. Dr. Hotamışlıgil,

yağ dokusundan, özelliklede yağ yıkımı ile beraber salınıp, karaciğere ulaşarak

şeker üretilmesi talimatı veren yağ asidi bağlayıcısı protein aP2’nin guruplarında

keşfedildiğini açıkladı. Bu hormonun seviyesi şişmanlık ve diyabette kademeli

olarak arttıkça, anormal glikoz metabolizmasına neden olmakta ve diyabetin

ortaya çıkmasında önemli bir rol oynamakta. Dr. Hotamışlıgil ve ekibi, bu proteinin

monoklonal bir antikorla durdurulmasının, şişman ve diyabetli hayvanlarda kan

şekerini normalleştirdiğini ve ve karaciğer yağlanmasını azalttığını gösterdi. Hakkında

çok az şey bilinen bu yeni biyolojinin daha derin çalışılması ve daha iyi anlaşılması,

metabolik hastalıkların insanda tedavisine yönelik yeni mekanizmalar ve moleküler

hedefler ortaya çıkarabilir.

Görsel: Karaciğer dokusu (H&E). Hematoksilen ve Eozin ile boyanmıştır.

Page 11: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 1918 Sabri Ülker Merkezi Genç Araştırmacılar

KUZEY AMERİKA

La Jolla, KaliforniyaLos Angeles, Kaliforniya San Diego, Kaliforniya Thousand Oaks, Kaliforniya Chicago, IllinoisIowa City, Iowa Boston, Massa-chusettsCambridge, Massachusetts New York, New York Chapel Hill, Kuzey Karolina Cincinnati, OhioCleveland, Ohio Portland, OregonPhiladelphia, Pennsylvania Providence, Rhode Island Houston, TeksasMadison, Wisconsin

GÜNEY AMERİKA

Santiago, Şili

AFRİKA

Akra, Gana

EURoPE/MiDDlE EAst

Kopenhag, Danimarka Cambridge, Birleşik Krallık Köln, AlmanyaHamburg, AlmanyaTel Aviv, İsrailBarselona, İspanyaAnkara, TürkiyeAydın, Türkiye

AsYA

Pekin, ÇinKanagawa, JaponyaOsaka, JaponyaSapporo, JaponyaTokyo, Japonya

sabri Ülker Merkezi Genç Araştırmacılarının Dünyadaki Etkileri. Sabri Ülker Merkezi’nin misyonlarından biri, kendini besin ve metabolizma alanında araştırmaya adayan küresel araştırmacı gücü yetiştirmek, bilimsel ağını genişletmek ve metabolik hastalıkların önlenmesine yönelik ilerlemeler kaydetmektedir. Merkezin yetiştirdiği bilim insanlarının, Asya, Avrupa ve Kuzey ve Güney Amerika’da bağımsız kariyerlerine başlamasıyla dünya çapında ulaştıkları bölgeler bu durumu gözler önüne seriyor. Bu bölümü, ikisi yakın dönemde laboratuvardan mezun olan ve biri doktora sonrası araştırmacı olarak görev yapan üç genç ve lider bilim insanlarına ayırdık.

Sınırlarımızın Ötesinde

Page 12: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 2120 Yeni Nesil Bilim İnsanları

Yeni NesilBilimİnsanları S. Sizi Sabri Ülker

Merkezine çeken neydi? Henüz üniversitenin ikinci sınıfında okurken Merkeze

başvurmaya karar verdim: Brezilya’daki doktora programımın

ikinci yılındaydım ve yeterlik sınavına hazırlanıyordum.

Doktora programım kapsamında, öğrencilerin yeterlik

sınavında tezinin ana konusundan farklı bir konuyla ilgili

bir seminer sunması gerekiyordu. Çalıştığım konu kastaki

kalsiyum metabolizmasıydı, ancak obezite ve diyabet alanları

hakkında okumayı hep seviyordum ve Dr. Hotamışlıgil’in

bazı makalelerini okuduğumda, imünometabolizma konusu

ve bağışıklık sisteminin metabolik yolaklarla olan pek

çok ilişkisi, bende çok büyük merak uyandırdı. Buna ek

olarak, Dr. Hotamışlıgil’in yayınlarında benzersiz yaratıcı

bir düşünme süreci olduğunu fark ettim. Bu ortam, doktora

sonrası eğitimim için mükemmel görünüyordu; bu yüzden bu

laboratuvara başvurmaya karar verdim. Başlangıçta sadece

bir hayaldi ama gerçek oldu.

S. Bize ana projeniz hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Son birkaç yılda metabolik dokulardaki mitokondri ve

endoplazmik retikulum (ER) gibi hücre organellerinin işlev

bozukluğunun obezite ve diyabetin ortaya çıkışında önemli

bir rol oynadığı kesinleşti. Özellikle, aşırı beslenmenin

bu organellerin mimarisini ve işlevlerini nasıl etkilediğini

incelemekle ilgileniyorum. Buna ek olarak, bir organeldeki

stresin diğerini nasıl etkilediğini inceliyorum. Yakın

zamanda, ER ve mitokondriyumun yapısının şişman farelerin

karaciğerinde değiştiğini ve bu iki organel arasındaki fiziksel

ilişkinin bu durumda daha belirgin olduğunu keşfettik.

Değişen ER-mitokondri ilişkisinin sonuçlarından biri,

kalsiyumun ER’den mitokondriye aşırı miktarda taşınması ve

mitokondriyal metabolizmayı olumsuz yönde etkilemesidir.

Şimdi ise ER ve plazma membranı arasındaki fiziksel ilişkiyi,

bunun beslenme değişikliklerine ve ögelerine nasıl tepki

verdiğini ve obezitedeki ER işlevini ve işlev bozukluğunu

nasıl etkileyebileceğini inceliyoruz.

S. Proje çıktısı konusundaki beklentiniz nedir?

Birincisi, aşırı beslenmenin endoplazmik retikulum ve

mitokondriyal yapıda değişikliğe nasıl yol açtığını ve bunun,

bu organellerin fonksiyonu ve hücredeki kalsiyum homeostazı

üzerinde oluşturduğu etkiyi daha iyi anlamayı bekliyorum. En

nihayetinde, bu değişiklikleri düzeltip metabolik hastalıkları

tedavi etmemize imkan tanıyacak belirli doğal veya yapay

moleküler hedefler bulacağımızı umuyorum.

S. Çalışmalarınızın en zorlayıcı yönü nedir?

Bunu iki şekilde düşünüyorum. Genel olarak, söz konusu

sistemlerin ve yolakların oldukça karmaşık olmalarından

ötürü metabolik hastalıkları incelemek son derece zor.

Hepsi hücresel denge için farklı sonuçlar doğuran çok sayıda

iç içe geçmiş moleküler yolak olduğu için tek bir molekülün

etkisini izole olarak incelemeye çalıştığımızda sonuçların

yorumlanması ve bağlamın anlaşılması çok zor olabiliyor.

Bence bu alanda gerçekten ilerleme kaydedebilmek için bu

karmaşıklığı hesaba katabilen yeni yaklaşımlar geliştirmeliyiz.

Benim kendi projemde ise organel yapısındaki değişiklikleri

incelemeye çalışıyoruz ve elektron ve taramalı floresan

mikroskopisi gibi çok ileri tekniklere sahip olmamıza rağmen

bu değişikliklerin kesin olarak ölçülmesi gerçekten çok

zor. Bu sınırlamanın üstesinden gelmek için şimdi bir dizi

yeni işaretleme, bilgi toplama ve görüntüleme sistemleri

geliştirmeye çalışıyoruz.

S. Merkeze katıldığınızda sizi ilk olarak ne şaşırttı?

Katıldığımda iyi donatılmış, organize edilmiş ve çok zeki

insanlarla dolu büyük bir laboratuvarla karşılaştım. Bundan

memnuniyet duydum; yayınlanan çalışmalar ve bunun

getirdiği saygınlığı göz önüne aldığımda beklentim de bir

bakıma bu yöndeydi. Beni gerçekten şaşırtan ise, Gökhan’ın

meslektaş ve öğrencilerine verdiği zihinsel özgürlüğün

derecesi ve aynı zamanda Merkezin işbirliğini teşvik eden

ortamı oldu. Bunların her ikisi de hoş sürprizlerdi!

S. Kendinizi bundan beş yıl sonra nerede görüyorsunuz?

Hayalim kendi laboratuvarıma sahip olmak ve en çok ilgimi

çeken araştırma sorulara yanıt arayan bilim insanlarına

öncülük etmek. Kendimi bir şeyler öğretirken de görüyorum ki

bunu yapmayı seviyorum! Laboratuvarımı

memleketim olan Brezilya’da veya başka bir coğrafya’da

kurabilirim. Her halikarda ortak çalışma programımın olmasını

umarım; çünkü ülkemde ve dünya’da bilimin gelişmesine

katkıda bulunmak da hayallerimden biri.

Dr. Ana Paula ArrudaSabri Ülker Merkezi Araştırmacı 2010-Günümüz

Resim: Sıçan hepatosit hattı (Hepa 1-6). Mitokondriya, yeşil; ER, kırmızı ve lipit damlacıkları mavi ile boyanmıştır.

Page 13: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 2322 Yeni Nesil Bilim İnsanları

Dr. Meriç Erikçi Ertunç,Lisansüstü Öğrencisi 2009-2014

Araştırmacı 2014-2015

S. Neden Sabri Ülker Merkezinde çalışmaya karar verdiniz?

Ben bir hekimim ve Merkeze katılmadan önce yağ

metabolizması üzerine odaklanıyordum. Serum lipid

seviyelerinin mevcut ilaçlarla kolayca kontrol edilebilmesine

rağmen, diyabetik hastalar için etkili tedaviden yoksun

olduğumuzu fark ettim. Bu nedenle, diyabetli bireyleri

tedavi edebilecek yeni ilaçlar geliştirmek için yeni ipuçları

bulmak istedim. Merkez bu konuya, glikoz metabolizmasının

lipid metabolizmasına entegrasyonu ve çok temel

mekanizmalardan insan uygulamalarına kadar geniş

bir yelpazeyi keşfetmek gibi benzersiz bir perspektifle

yaklaşıyordu.

S. Merkeze katıldığınızda sizi ilk olarak ne şaşırttı?

Bilimsel bilgiye yönelik tutumdu. Gökhan her zaman, bilimsel

bilgimizi birçok yolla; seminerlere katılarak, makaleler

okuyarak, ve ayrıca en önemli bilimsel soruları tanımlamaya

çalışarak derinleştirmemizi teşvik eder. Meslektaşlarımın

bu hedefe duydukları bağlılık ve ortamdaki entelektüel

zenginlikten çok etkilendim.

S. Şimdi neredesiniz?

Sabri Ülker Merkezi’nden ayrıldıktan sonra, Japonya’daki

Tsukuba Üniversitesi’nde Yardımcı Doçent Doktor olarak

göreve başladım.

S. Bize ana projeniz hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Sabri Ülker Merkezi’nde lipidlerin glikoz üretimini nasıl

tetiklediğini araştırırken, karaciğerdeki lipidleri algılayan ve

bunlara tepki veren yeni bir protein kompleksi keşfettim.

Bugünlerde ise yeni bir besin ve metabolit algılayıcısı

üzerinde çalışıyor, bunun fizyoloji ve hastalıktaki rolünü ve

etkinliğinin altında yatan moleküler mekanizmaları çözmeye

çabalıyorum. Bu çalışmanın uzun vadede, metabolik

hastalıkların tedavisine yönelik yeni yaklaşımlar ortaya

koymaya yardımcı olmasını umuyorum.

S. Çalışmalarınızın en zorlayıcı yönü nedir?

Üzerinde çalıştığım yolaklar çok yeni ve özeldi; bu nedenle

mevcut bilgilerden projeme uygulanacak şey çok azdı.

Birçok yeni reaktif ve teknik geliştirmem gerekiyordu.

Japonya’ya geri döndüğümden beri en zorlayıcı husus,

hem klinik uygulama, hem de temel araştırma yapıyor

olmam oldu. İkisini de iyi yapacak zamanı bulmak

oldukça zor!

S. Merkezde geçirdiğiniz zaman bir bilim insanı olarak size neler kattı?

Entelektüel yeteneğimi pek çok açıdan geliştirmiş olduğumu

hissediyorum: dünyadaki en kompleks biyolojiyi anlamak

için literatürü okumak, toplantılara katılmak, en üst seviyede

bilimsel birikime sahip laboratuvar arkadaşlarıyla iletişim

halinde olmak ve mentörümün tüm bunları bir perspektif

ve eylem haline dönüştürmede yönlendirmesi, desteği.

Japonya’ya döndüğümde bilgi birikimimi ve anlayış biçimimi

ne kadar geliştirdiğimi görmek beni şaşırttı.

S. Merkez’de geçirdiğiniz zamanda yaşadığınız en iyi anı hangisi?

Bahsettiğim gibi, laboratuvardaki insanlar çok eğitimli ve zeki,

ancak bir o kadar önemli olan; cana yakın ve destekleyici

olmaları ve bilimi sevmeleri. Hatırlamaktan mutlu olduğum

şeylerden biri, yıllar boyu yaptığım çalışmaları sonunda

sunma şansını bulduğum ve eleştirel fikir ve önerilerin yanı

sıra çokça destek aldığım son veri sunumumdu. Kendi ülkeme

dönmek çok heyecan verse de çok duygulanmıştım ve

Merkez’den ayrılmak zor gelmişti.

S. Neden Sabri Ülker Merkezinde çalışmaya karar verdiniz?

After finishing my undergraduate studies at Bilkent

University in Turkey, I became interested in metabolic

disease research that has translational potential. In thinking

about metabolism, it is important to see the bigger

picture of biological systems – one must start from molecular

events inside the cell in order to eventually understand

the effects in distant organs and the broader mechanisms

underlying pathology. The Sabri Ülker Center has the ideal

environment to study such complex mechanisms due to

Gökhan’s visionary mentorship, the intellectual culture,

and the diverse collection of outstanding scientists who

are experts in different aspects of the metabolic system.

S. Merkeze katıldığınızda sizi ilk olarak ne şaşırttı?

Haftalık laboratuvar toplantılarından çok etkilendim.

Her hafta, bir veya iki kişi en yeni bulgularını sunar ve

laboratuvarın tüm üyeleri, tartışmalara katılarak fikirleri

eleştirir ve olası sorunlar hakkında düşünür. Saatlerce

sürebilen bu toplantılar, gerçekten yorucu olabilir. Ancak, bu

entelektüel sinerjiye katılmak ve bu toplantı ve tartışmalardan

yeni fikirlerin çıktığını görmek her zaman çok heyecan

vericiydi.

S. Şimdi neredesiniz?

Merkezde doktora eğitimimi tamamladıktan sonra, Salk

Biyolojik Araştırmalar Enstitüsü’nde Doktora Sonrası

Araştırma Görevlisi oldum. Şimdi ise metabolizmaya olan

ilgimi yeni istikametlere taşıyorum.

S. Bize ana projeniz hakkında biraz bilgi verir misiniz?

İnsanlar yağları genellikle kaçınılması gereken zararlı bir

besin öğesi olarak düşünüyorlar. Aslında bu tamamen doğru

değil ve Sabri Ülker Merkezi de dahil olmak üzere birkaç

laboratuvar, metabolik fonksiyonu iyileştirmenin yanı sıra

stres ve kronik enflamasyonun, obezite ve şeker hastalığı

üzerindeki zararlı etkilerini önleme potansiyeline sahip

belirli lipitlerin bulunduğunu göstermiştir. Mevcut projem,

bu moleküllerin faydalı etkilerini nasıl oluşturduklarını ve

bunların fizyolojik ve patofizyolojik koşullar altında nasıl

düzenlendiklerini incelemeye odaklanıyor. Bu yönlerin

daha iyi anlaşılması, diyabet ve kardiyovasküler hastalık

gibi metabolik hastalıkların yanı sıra multipl skleroz gibi

bağışıklıkla ilişkili diğer patolojiler için yeni tedavi hedefleri

belirleme potansiyeline sahip.

S. Çalışmanızla ilgili en zorlayıcı şey nedir?

Lipitlerin yapısını doğru bir şekilde anlamak ve eylemlerini

incelemek için biyokimyasal yaklaşımlardan hastalık

modellerine kadar tamamen yeni teknikler öğrenmem

gerekti. Öğrenmekte olduğum yeni yaklaşımlardan biri, bir

araştırmacıyı, bir hayvandan alınan numunede mevcut besin

maddeleri ve türevleri gibi molekülleri kapsayan ve ayrıntılı

bilgi veren bir analiz türü olan kütle spektrometrisi. Bu alan

ve etrafındaki teknolojiler benim için yepyeni şeylerdi ve

numuneleri hazırlamaktan başlayarak binlerce sayı, grafik ve

hesaplamadan oluşan sonuçların yorumlanmasına kadar her

şeyi öğrenmek zorunda kaldım.

S. Merkezde geçirdiğiniz zaman bir bilim insanı olarak size ne kattı?

Sabri Ülker Merkezi’ne bilime duyduğum büyük hevesle

geldim, ancak deneysel yaklaşımlar ve kritik soruları

saptamaya ilişkin deneyimim sınırlıydı. Basitçe ifade etmek

gerekirse, Merkez beni donanımlı ve bağımsız bir bilim

insanına dönüştürdü. İlginç bilimsel sorular sormayı, bu

soruları cevaplayacak deneyler tasarlamayı ve bunları geniş

ve objektif bir vizyonla yorumlamayı öğrendim. Zorlayıcı

sorular sormaktan ve ne kadar zor olurlarsa olsun bunlara

çözüm yolları bulmaya çalışmaktan çekinmiyorum. Bu durum,

seçkin meslektaşlar ve Gökhan’ın sağladığı mentörlük ile

güçlü bir entelektüel ortamda çalışmanın bir araya gelmesi

sonucuydu.

S. Sabri Ülker Merkezi’nde en iyi anınız nedir?

En iyi anılarım, ister beraber dondurma yemek için isterse

bilim için buluşmak olsun merkez çalışanları ile bir araya

geldiğimiz anlardır. Laboratuvardaki insanlar her gün

ördüğünüz meslektaşların ötesinde, aynı zamanda bir aile.

Dr. Motohiro Sekiya,Araştırmacı 2009-2015

Page 14: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 2524 Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü

Öne Çıkan Başarılar Grubumuzdaki öğretim üyeleri başarılı ve

üretken bir yıl geçirdi ve çabaları pek çok ödülle takdir edildi. Bazı örnekler: Dr. James R. Mitchell, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Doçenti

Diyet kısıtlamasıyla bunun yaşam süresinin uzaması, metabolizma, sağlık ve stres direnci üzerindeki etkilerini araştıran Dr. Mitchell,

Uluslararası Doz-Tepki Derneği Yeni Üstün Araştırmacı Ödülü’ne ve her yıl Harvard Üniversitesi’nde genç bir öğretim üyesine

verilen 2016 Tashjian Ödülü’ne layık görüldü. Ödül, endokrinolojiyle ilgili temel biyomedikal bilimlerde yenilikçi fikirler üzerine

araştırma yapan isimlere veriliyor. Öğretmeye ve mentörlüğe duyduğu tutkuyla da bilinen Dr. Mitchell, 2015 Harvard Toplum Sağlığı

Fakültesi Üstün Mentör Ödülü’ne de aday gösterilerek onurlandırıldı.

Dr. William Mair, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Yardımcı Doçenti

Dr. Mair, metabolizmayı yaşlanmayla ilişkilendiren moleküler yolakları araştırmak amacıyla C. elegans model sistemini kullanıyor.

Yaşlanma biyolojisini inceleyen araştırmacıları desteklemek için başvurusuz verilen bir ödül olan Glenn Tıbbi Araştırma Vakfı Glenn

Ödülü’ne 2015 yılında layık görüldü.

Dr. Brendan Manning, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Profesörü ve Biyoloji Bilimleri

Lisansüstü Programı Direktörü

Dr. Manning, besin bileşenlerinin hücrelerdeki metabolik süreçleri nasıl kontrol ettiğini aydınlatan çalışmasıyla geçtiğimiz yıl ilk kez

Ulusal Kanser Enstitüsü tarafından verilen Üstün Araştırmacı Ödülü’nü kazandı. Kendisi bu yıl da Tuberous Sclerosis Alliance

tarafından Araştırma alanında verilen Rothberg Cesaret Ödülü’nü kazandı ve metabolizma konulu birçok uluslararası konferansa

ana konuşmacı olarak davet edildi.

Dr. Robert V. Farese, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Profesörü

Dr. Farese, lipit damlacık oluşumuna ilişkin bugün ulaşmış bulunduğumuz anlayışın temelini attı ve de hücre zarı lipitlerinin

nörodejeneratif hastalıklarda oynadığı rol üzerinde önemli ilerlemeler kaydediyor. Bu çalışmaları nedeni ile kendisi bu sene

Amerikan Biyokimya ve Moleküler Biyoloji Cemiyeti tarafından verilen Avanti Lipid Award ile onurlandırıldı.

Dr. tobias Walther, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Profesörü ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü Araştırmacısı

Yağ depolaması ve hücre zarı biyolojisini inceleyen bir laboratuvarı Dr. Farese ile yöneten Dr. Walther’e, Çinin, Pekin kentindeki

Tsinghua Üniversitesi tarafından Seçkin Misafir Öğretim Üyesi unvanı verildi.

Dr. Gökhan Hotamışlıgil, Sabri Ülker Merkezi Direktörü, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölüm Başkanı ve

Harvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi, James S. Simmons Genetik ve Metabolizma Profesörü

Dr. Hotamışlıgil’e, obezitede metabolik bozuklukların altında yatan kilit bir mekanizma olarak enflamasyonunun tespitine dair yaptığı

ufuk açan katkılarından ötürü Amerikan Enflamasyon Derneği tarafından Üstün Hizmet Ödülü verildi. Dr. Hotamışlıgil

metabolizma ve immünometabolizma konulu çok sayıda uluslararası konferansa ana konuşmacı olarak davet edildi.

Dr. Marianne Wessling-Resnick, Gıda Biyokimyası ve Genetik ve Kompleks Hastalıklar Profesörü

Dr. Wessling-Resnick, Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü’nün kurucu üyelerinden biri oldu ve demir depolama bozukluklarının

araştırılmasında küresel anlamda liderliğini yaptı. Dr. Wessling-Resnick 2016 yılında, Çevre Sağlığı Hizmetleri Komitesi üyesi olarak

görev yapmak üzere Ulusal Sağlık Enstitüsü Direktörü tarafından atandı. Komite, çevrenin insan sağlığını nasıl etkilediğini araştıran

bilim adamlarını desteklemek için kurumsal eğitim hibeleri ve kariyer ödülleri için yapılan başvuru ve programları değerlendiriyor.

Görsel: Karaciğer hücresi. Çekirdek mavi ve lipit damlacıkları yeşil ile boyanmıştır.

Page 15: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Keşiflerle Dolu On Yıl 02726 Genetik ve Kompleks Hastalıklar Bölümü

Yayınlar

Seipin is Required for Converting Nascent to Mature Lipid Droplets.Wang H, Becuwe M, Housden BE, Chitraju C, Porras AJ, Graham MM,Liu XN, Thiam AR, Savage DB, Agarwal AK, Garg A, Olarte MJ, Lin Q,Fröhlich F, Hannibal-Bach HK, Upadhyayula S, Perrimon N,Kirchhausen T, Ejsing CS, Walther TC, Farese RV Jr.eLife, Ağustos 2016

Targeting Fat: Mechanisms of Protein Localization to Lipid Droplets.Farese RV Jr, Walther TC.Trends in Cell Biology, Temmuz 2016

Lipid Droplets Go Nuclear.Farese RV Jr, Walther TC.Journal of Cell Biology, Ocak 2016

Gut Microbiota, Metabolites and Host Immunity.Rooks MG, Garrett WS.Nature Reviews Immunology, Mayıs 2016

Tuft cells, Taste-Chemosensory Cells, OrchestrateParasite Type 2 Immunity.Howitt MR, Lavoie S, Michaud M, Blum AM, Tran SV, Weinstock JV,Gallini CA, Redding K, Margolskee RF, Osborne LC, Artis D, Garrett WSScience, Mart 2016

Akt-mTORC1 Signaling Regulates Acly to Integrate Metabolic Input toControl of Macrophage Activation.Covarrubias AJ, Aksoylar HI, Yu J, Snyder NW, Worth AJ, Iyer SS, Wang J,Ben-Sahra I, Byles V, Polynne-Stapornkul T, Espinosa EC, Lamming D,Manning BD, Zhang Y, Blair IA, Horng T.eLife, Şubat 2016

Characterization of a Novel Adult Murine Immortalized MicroglialCell Line and its Activation by Amyloid-Beta.McCarthy RC, Lu DY, Alkhateeb A, GardeckAM, Lee CH, Wessling-Resnick M.Journal of Neuroinflammation, Ocak 2016

MicroRNA Regulation of Airway Smooth Muscle Function.Sun M, Lu Q.Biological Chemistry, Haziran 2016

Patterns of Growth and Decline in Lung Function in PersistentChildhood Asthma.McGeachie MJ, Yates KP, Zhou X, Guo F, Sternberg AL, Van Natta ML,Wise RA, Szefler SJ, Sharma S, Kho AT, Cho MH, Croteau-Chonka DC,Castaldi PJ, Jain G, Sanyal A, Zhan Y, Lajoie BR, Dekker J, Stamatoyannopoulos J, Covar RA, Zeiger RS, Adkinson NF, Williams PV,Kelly HW, Grasemann H, Vonk JM, Koppelman GH, Postma DS, Raby BA, Houston I, Lu Q, Fuhlbrigge AL, Tantisira KG, Silverman EK, Tonascia J,Weiss ST, Strunk RC, CAMP Araştırma Grubu.New England Journal of Medicine, Mayıs 2016

A Systems Approach to Reverse Engineer Lifespan Extensionby Dietary Restriction.Hou L, Wang D, Chen D, Liu Y, Zhang Y, Cheng H, Xu C, Sun N,McDermott J, Mair WB, Han JD.Cell Metabolism, Mart 2016

SREBP Regulates the Expression and Metabolic Functionsof Wild-type and Oncogenic IDH1.Ricoult SJ, Dibble CC, Asara JM, Manning BD.Molecular Cell Biology, Temmuz 2016

CASTORing New Light on Amino AcidSensing. Hallett JE, Manning BD.Cell, Mart 2016

mTORC1 Induces Purine Synthesis through Control of theMitochondrial Tetrahydrofolate Cycle.Ben-Sahra I, Hoxhaj G, Ricoult SJ, Asara JM, Manning BD.Science, Şubat 2016

Oncogenic PI3K and K-Ras Stimulate De Novo LipidSynthesis through mTORC1 and SREBP.Ricoult SJ, Yecies JL, Ben-Sahra I, Manning BDOncogene, Mart 2016

Human C1-Inhibitor Suppresses Malaria Parasite Invasionand Cytoadhesion via Binding to ParasiteGlycosylphosphatidylinositol and Host Receptors.Mejia P, Diez-Silva M, Kamena F, Lu F, Fernandes SM,Seeberger PH, Davis AE 3rd, Mitchell JR.Journal of Infectious Disease, Ocak 2016

İnsanlarda Farklı Boyutlardaki Yüksek Yoğunluklu Lipoproteinde Apolipoprotein A-1 Metabolizmasının Yeni Yöntemleri (Novel Pathways of Apolipoprotein A-1 Metabolism in High-Density Lipoprotein of Different Sizes in Humans) Mendivil CO, Furtado J, Morton AM, Wang L, Sacks FMArteriosclerosis, Thrombosis, and Vascular Biology, Ocak 2016

Distribution of Manganese and Other Biometals in Flatiron Mice.Seo YA, Wessling-Resnick MBiometals, Şubat 2016

PRR14 is a Novel Activator of the PI3K Pathway PromotingLung Carcinogenesis.Yang M, Lewinska M, Fan X, Zhu J, Yuan ZM.Oncogene, Nisan 2016

Somatic Human ZBTB7A Zinc Finger Mutations PromoteCancer Progression.Liu XS, Liu Z, Gerarduzzi C,Ganapathy S, Pandolfi PP, Yuan ZM.Oncogene, Haziran 2016

Lipid Signaling and Metabolic Inflammation:Indications for Metabolic athogenesis and Treatment.Erikci Ertunc M,Journal of Lipid Research, Haziran 2016

Development of Monoclonal Antibody that TargetsSecreted Fatty Protein aP2 to Treat Type 2 Diabetes.Burak MF, Inouye Lee A, Tuncman G, Calay ES, Sekiya M,Tirosh A, Eguchi Lightwood D, Howells L, Odede G,Hailu H, West Neale H, Doyle C, Moore A, Hotamışlıgil GS.Science Translational Medicine, Aralık 2015

Bölümün sürmekte olan çabaları, bu yıl yayınlanan nitelikli birçok araştırma makale ve derlemesine konu oldu. Bilimsel literatüre yapılan bu önemli katkılar, kendi çalışmalarımızın ve alanımızdaki diğer çalışmaların istikameti üzerinde bir etki oluşturdu ve fakültemizin saygınlığının önümüzdeki yıllarda artarak devam edeceğinin göstergesi oldu. Yayınlarımızdan bazı örnekler:

Görsel: Karaciğer hücre hattı (Hepa 1-6). ER, yeşil, ER tabakalarındaki bir protein, kırmızı ve çekirdek,

Page 16: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Harvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi olarak misyonumuz küresel sağlıkta öğrenme, araştırma, keşif ve iletişim yoluyla ilerleme sağlamaktır.. Fakülte birçok disipline mensup uzmanları, yeni nesil toplum Sağlığı liderlerini yetiştirmek

ve insan hayatını ve sağlığını her yerde iyileştiren güçlü fikirler üretmek için bir araya getiriyor.

Önde gelen bilim insanları, eğitimciler ve öğrencilerden oluşan bir topluluk olarak, yenilikçi fikirleri

laboratuvardan alıp insan hayatına taşımak için işbirliği ile bilimsel buluşlar yapmanın yanı sıra bireysel

davranışları, kamu politikalarını ve sağlık uygulamaları değiştirmek için çalışıyoruz. Bugün temel

bilimlere yönelik çabalarımız, federal hükümetin araştırmalara ayırdığı finansman desteğinin giderek

azalması ve rekabetçi hale gelmesine sebep olan ekonomik sıkıntılar ve siyasi çıkmazlar yüzünden

tehlike altındadır.

Önce öğrencisi, daha sonra mezunu, öğretim üyesi ve Epidemiyoloji Bölümü Başkanı olarak

30 yıllık bağımın olduğu Okulu’mu yönetmek benim için bir ayrıcalık. 1 Temmuz 2016’da göreve

başladığımdan bu yana, Sabri Ülker ailesinin çabaları ve Sabri Ülker Besin, Genetik ve Metabolizma

Araştırmaları Merkezi’ne verdikleri cömert destekten çok etkilendim ve

bunlar hakkında bilgi sahibi olmaktan memnuniyet duydum. Merkezin çalışmaları obezite, diyabet,

kalp-damar hastalıkları ve bunlarla ilgili bozuklukların moleküler temelini anlamamızda kritik bir rol

oynuyor ve burada yapılan keşifler, insanların dünya genelinde daha iyi sağlık koşullarına ulaşmasını

sağlayacak. Ülker ailesinin eşi görülmemiş cömertliği sayesinde, yeni nesil bilim insanları dünya

standartlarında eğitim alacak, son teknolojiyle donatılmış ekipmanlarla çalışacak ve küresel sağlığın

karşı karşıya olduğu en acil çözüm bekleyen tehditlerden biri olan metabolik hastalıklar hakkında

önemli keşifler yapmaya hazırlanacak. Ülker ailesine, fakültemizin temel misyonu için kritik önem

taşıyan araştırmaları desteklediği için minnettarım ve keşiflerle dolu bu on yılı gözleyebileceğim için

heyecan duyuyorum.

Saygılarımla,

Dr. Michelle A. Williams

28 Harvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi Keşiflerle Dolu On Yıl 29

Yeni Dekan Michelle Williams

Dr. Michelle Williams, 1 Temmuz 2016’daHarvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi Dekanı olarak görevine başladı. Toplum Sağlığını geliştirmek için disiplinler arası yaklaşımlara önem veren Dr. Williams, temel ve dönüşümsel

metabolik araştırmaları desteklemenin değerini biliyor ve kronik metabolik hastalıkların toplum sağlığı üzerinde

yarattığı muazzam yüke büyük önem veriyor.

Profesör Michelle A. Williams, Harvard T.H. Chan Toplum Sağlığı Fakültesi Dekanıdır. Uluslararası çapta tanınmış

bir epidemiyoloji ve Toplum Sağlığı uzmanı, ödüllü bir eğitimci ve takdir gören bir akademik liderdir. Dekan olmadan

önce Harvard Chan Okulu Epidemiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Başkanı ve Harvard’ın Klinik ve Dönüşümsel

Bilimler Merkezi Nüfus Sağlığı ve Sağlıkta Eşitsizlikleri Araştırma Programları Lideri olarak görev yaptı. Profesör

Williams’ın daha önce Washington Üniversitesi Toplum Sağlığı Fakültesi’nde seçkin bir kariyeri bulunuyordu.

Bugüne kadar 450’den fazla bilimsel makale yayınlayan Williams, Amerika Toplum Sağlığı Derneği’nin Abraham

Lilienfeld Ödülü de dahil olmak üzere çok sayıda araştırma ve eğitim ödülüne layık görüldü. Başkan Barack

Obama Dr. Williams’a 2011 yılında Bilim, Matematik ve Mühendislik Mentörlüğünde sergilemiş olduğu Mükemmellik

için Başkanlık Ödülü’nü verdi. Dekan Williams’ın bilimsel çalışmaları genomik bilimlerle toplum düzeyinde

araştırma yöntemlerini; anne ve bebek ölümlerinde rol oynayan bozukluklarla ilgili risk faktörlerini, tedavileri ve

önleme hedeflerini belirlemek için bir araya getirmeye odaklanıyor. Williams, Harvard Chan Fakültesi ve Harvard

Üniversitesi’nden epidemiyoloji alanında yüksek lisans ve doktora dereceleri bulunuyor.

Page 17: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Görüntüleme Laboratuvarı, araştırmacılarımıza, canlı hücrelerdeki biyolojik süreçleri izleyebilmelerini ve

bunun yanı sıra hücresel alt yapı ve organel dinamiklerini değerlendirebilmelerini sağlayan lazer tarama özellikli

ve dönen diskli konfokal mikroskop sunuyor. Ayrıca, merkezimizin daha önceki çalışmaları, metabolik hastalığın

gelişimi sırasında kalsiyumun enflamasyon ve organel fonksiyonun entegrasyonunda oynadığı kilit rolü de gösterdi.

Merkez, hücre dizileri ve birincil hücrelerdeki moleküler akışının ölçümüne imkan veren geniş alanlı bir mikroskop

ile donatılmıştır. Son olarak, gelişen yüksek güçlü süper çözünürlük teknolojilerini kullanmak ve bunları metabolik

analizlere uygulamak amacıyla üçüncü bir mikroskobun inşası için çalışmalar ve alan hazırlıkları devam etmekte. Bu

raporda yer alan bu çalışmanın üretmeye başladığı güzel resimlerden bazılarını beğeneceğinizi umuyorum. “Görmek

inanmaktır” sözü bilimsel araştırmalar için çok geçerli ve bu Görüntüleme Laboratuvarı’nın biyolojik süreçlere ilişkin

görsel kanıtlar yakalamamızı sağlamasının yanı sıra metabolik patolojinin daha iyi anlaşılmasına yönelik yeni buluşlar

ve ilerlemeler kaydetmemizi sağlamasından dolayı çok memnum.

Sabri Ülker Merkezi Görüntüleme Laboratuvarı’nın Kasım 2016’da faaliyete geçtiğini açıklamaktan büyük heyecan duyuyorum. Bu yeni laboratuvar, henüz emekleme aşamasında olsa da, Sabri Ülker Merkezi’nin araştırma kapasitesini ileri mikroskopi ve görüntüleme imkanlarıyla artıracak.

Keşiflerle Dolu On Yıl 31

Page 18: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

32 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in son düşünceleri

Geleceğe Bakış

Sabri Ülker Merkezi’nin ikinci yılındaki bu faaliyetlerinden büyük coşku ve gurur duyuyor, 2017’yi sabırsızlıkla bekliyor ve heyecan verici bilimsel keşifler yapmaya, hedeflerimize doğru ilerlemeye devam edeceğimizi umuyorum. Araştırma projelerimizden birkaçında heyecan verici ilerlemeler kaydediyoruz. Önümüzdeki senede yeni

bulgularımızı bilimsel toplantılarda ve yayınlarımızda biklim dünyası ile paylaşabilmekten heyecan duyuyorum. Birden

fazla alanda, araştırmamızı öngörülemeyen istikametlere yönlendiren paradigma değiştirici gözlemler yaptık. Ayrıca,

hastalıkların önlenmesi ve tedavisi için yeni oluşumlardan faydalanmak amacıyla besinleri ve bunların metabolizmadaki

rolünü keşfetme şeklindeki uzun vadeli hedeflerimize yönelik yeni teknolojilere ve platformlara yatırım yapıyoruz. Buna

ek olarak, yeni açılan Görüntüleme Laboratuvarımız, şüphesiz keşif imkanlarımızı geliştirecek ve besin fonksiyonlarına

yönelik platform arayışlarımızın hızını artıracağı gibi, keşiflerimizin hızını da artıracak.

Kişisel olarak dünyanın dört bir yanındaki genç nesil bilim insanları üzerinde yarattığımız etkiden özellikle

gurur duyuyorum. Grubumuzdaki bilim insanlarının gelişimini gözlemlemek ve öğrencilerimizle meslektaşlarımızın

kariyerlerindeki bir sonraki adımları atmasını izlemek de muazzam ölçüde değerli. İlk Sabri Ülker araştırmacıları,

projelerinde büyük gelişmeler kaydediyor ve bilimsel sorun çözme becerilerini hızla geliştiriyor. Diğer

meslektaşlarımızın birçoğu, çalışmaları için prestijli ulusal ve uluslararası ödüller kazandı. Buna ek olarak önümüzdeki

yıl, birkaç kıdemli araştırmacı kendilerini bu rekabetçi ortamda kabul ettirmek için gerekli bilgi ve araçlarla yola çıkarak

kendi bağımsız kariyerlerini başlatıyor olacak. Merkezimizde eğitim almış öğrenciler ve araştırmacılar, artık metabolizma

alanındaki büyük sorunları çözmeyi amaçlayan seçkin araştırmacıların dünya çapında oluşturduğu ve giderek büyüyen

bir ağa mensup. Bizler de onlarla sürekli iletişim kuruyor ve işbirliği yapıyoruz. Ülker ailesine, insan hayatı üzerinde

pozitif bir etki yaratmaya ilişkin müşterek hayalimizin peşinde giderek metabolizma ilişkili hastalıkları önlemek ve

tedavi etmek için yeni yaklaşımlar bulmaya çalışan bizlere bu ağı muhafaza edip genişletmemizde yardımcı olduğu için

çok minnettarım. Merkezde önümüzdeki yıllarda yapacağımız keşif ve kapasite geliştirme ve erişimimizi dünyanın her

köşesine genişletme aşamalarını dört gözle bekliyorum. Görsel: Böbrek hücre çizgisi (COS-7). ER, yeşil; çekirdek, mavi ve ER tabakalarındaki bir protein, kırmızı renkle boyanmıştır.

Page 19: Keşiflerle Dolu On Yıl, 2016 Faaliyet Raporu · Keşiflerle Dolu On Yıl 01 01 Genel Bakış 02 Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil’in mesajı 04 Sabri Ülker Merkezi Metabolizma

Harvard t.H. Chan toplum sağlığı Fakültesi

665 Huntington Avenue

Building 1 Room 605

Boston, Massachusetts 02115

Bizi ziyaret edin: www.hsph.harvard.edu/gsh-lab/sabriulkercenter

Bizi takip edin: @sabriulkerctr