ismet callibay

42
İzin ver bir tanem, kurulamak için! İSMET ÇALLIBAY e-şiir YAĞMUR Yağmur altında saçların ıslak olur. Domur domur çiğ taneleri örneği. Damlalar dökülür yanaklarından. İzin ver bir tanem. Kurulamak için, Öpeyim kızaran dudaklarından.

Upload: sellale-callibay

Post on 24-Mar-2016

264 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Siir ve anilari

TRANSCRIPT

Page 1: Ismet Callibay

İzin ver bir tanem,kurulamak için!

İSMET ÇALLIBAYe-şiir

YAĞMUR

Yağmur altında saçların ıslak olur.Domur domur çiğ taneleri örneği.Damlalar dökülür yanaklarından.

İzin ver bir tanem.Kurulamak için,

Öpeyim kızaran dudaklarından.

Page 2: Ismet Callibay

2

BİLEMEZSİN (27)

Bilemezsin, sevdanın derinliğine.Esmedi ki başında kavak yelleri.

Yanık türkülerin melodilerini,Sabah serinliğinde .Titrek sesli aşıkların, dolup dolup boşalan,Nefeslerini Bilemezsin.

Seviyorum bir tanem.En yücesinden.Ama diyemem.Korkarım bildiremem.Severim delicesine,Gel benimle ol,Sende sev delice diyemem.

Onurumuzun verdiği baskıyla,Severim de sevdiğini,Bilirim de bildiğini.Seni ele vermemek için söyleyemem.

Ağlarım dolu dolu.Yinede diyemem”seni seviyorum.”Bilemezsin derinliğine sevmek nedir?Bilemezsin sensizliği yaşamak nedir?Tatmadın ki sevgi nedir?Bilemez,Bilemezsin. 22/11/1988

Page 3: Ismet Callibay

3

BEKLEYEN (18)

Toprak, toprak üstüne düşer,Bu yerlerde geceleri.

Bir kızılca kıyamettir kaplar ortalığı.Bağıran bağırana.Tahta çatılarda bir ışık.Kesik kesik yanar söner.Uzaklarda bir köpek sesi.Bir yarasa geçer üstünden.Ölümü beklersin.Ha geldi, yanımda diye.Zamanı yitirirsin.Düşünür ağlarsın, kendince.Beklersin, gün ağarana dek.Kurtarıcım gelsin,Alıp götürsün,Dolu dizgin uzaklardaki,Güzel gözlüm,sana diye…

21/11/1969

Page 4: Ismet Callibay

4

ARZUM

Hiç düşünmedim.Aklımın köşesinde yoktu,Seninle bir ilişki.Olsunmu?Olmasınmı?İstedim.İstedin.Yanındaydım.Yaptırımlar olsun ya da olmasın.Kim kime, dum duma.Sorumluluk yalnızca ikimize.

Yanan kora bir damla su.Sesi alıntısız.Ve acısı onulmaz.Sen ve ben mutluyuz.Bu duruma tanıktır tanrı.Başkası ve başkaları vız gelir.Susuzluğumuzu giderdik,Kaynaktan yudum yudum.Aldırma.Her şey olacağına varır.

Düşündükçe bu sevda,İki gönüle sığmaz.Zor gelir.Mutluluk verilmişse bize,Oynaya güle.

Boy boy bebelerimizle.Yaşamak dolu dizgin.Neş’e içinde gecsin diye. 20/10/2006

Page 5: Ismet Callibay

5

ÖZLEYİŞ

Sen,Bir karış topraksın içimde.Susuzluktan çatlamış.Damar damar sevgin.Ellerimde isteklerin En doyulmazı,Çalarak kapına sana geldim..

30/03/1977

Page 6: Ismet Callibay

6

ÖPEMİYORUM (34)

Yumurta sarısı gibi, saf ve durusun.Rengin pürüzsüz ve berrak.Tenindeki sıcaklıkla,Rafadan olmuş dudakların.Öpülmeyi arzuluyorsun.Öpemiyorum.

Bakışlarınla fermuar çektin dilime.Sensizlik yakıyor içimi.Söylemek istediklerimi,Söyleyemiyorum.

Ha geldin yanıma.Ha geleceksin.Bekliyorum her an.Deki bir kez olsun.Seni seviyorum. 05/05/2006

Page 7: Ismet Callibay

7

ARZU (23)

İçimde bir ürperti,Ilık bir titreme var.Yalnızlık tüm ağırlığıyla,Çöküyor omuzlarıma.Yorgun gözlerimde senin,Tatlı tebessümününÖzlemsi bakışları var.

18/03/1977

Page 8: Ismet Callibay

8

YOKSUN DİYE (45)

Şahin bakışlarla uğurladım seni.Uçsuz bucaksız maviliklere. Çırpınışlarında ve süzülüşlerinde,Yanında, kanatlarının altındaydım,Sımsıcak.

Mutsuz baktım boşluğa.Bıraktım kendimi.Özgürce, dolu dizgin.Varsan vardım.Yoksan,Zaten yokum diye.

21/11/2005

Page 9: Ismet Callibay

9

ŞARKI SÖYLE (40)

Bana bir şarkı söyle.Güftesinde sen.Makamında sen olsun.Sanat müziği veya halk müzüği,İsterse pop olsun.Ne olursa olsun,Yeterki içinde senin ismin bulunsun.

Bir şarkı söyle bir tanem.Dudaklarındaki sıcaklık,Göz bebeklerinde ki parlaklık,Yanaklarındaki allık,Hep seninle olsun.Ama her şeyiyle, tüm varlığıyla içinde,Yine senin sözlerin bulunsun.

Bana bir şarkı söyle güzelim.Bal peteğindeki renk,Sızıntısındaki tat,Senin tadın olsun.Bir şarkı söyleki,Hep seninle dolu olsun.

Bana bir şarkı söyle melek yüzlüm.Öyle bir şarkı olsun ki,Bestesinin tüm akıcılığında,Senin sesin bulunsun.

19/05/1983

Page 10: Ismet Callibay

10

ÖLÜRMÜSÜN. (33)

Unuttum sanma sakın.Her telefon çalışında,Gülümseyen yüzler gördüğümde,Sıcak bir kor gibi,Düşüyorsun aklıma.

Unuttum sanma sakın.Mavi boncuklu kolyeni.İnce uzun parmaklarını.Kınalı tırnaklarınla ufacık ayaklarını.

Unuttum sanma sakın.Git deyişinle,gel diyen bakışlarındaki arzuyu.Düşünmeden söyleyiverdiğin,Seni seviyorum deyişini.

Unutmak ölmek demek.Unutmadığını söylersen ölürmüsün.Ayrıldığında,Benimle olduğunda da,Söylesen bir kez daha Ne olur... 17/09/2006

Page 11: Ismet Callibay

11

ARANIŞ (22)

Bir düştüm ki yollara.Erişilmez, onulmaz.Çınar yaprakları örneği,Toz toprak içinde.O kent senin, bu kent benim.Savruldum. çarpıla çarpıla.Dert dert üstüne.Görmediğim, bilmediğim,Anadolu kentlerine.Açmısın. susuzmusun, bilen soran yok.Üşürmüsün kışın ayazında,Açımasız, sorup duyan yok.

Yaşamak bumu ki?Yaşadığını bilmeden.Ezilmişlik, horlanmışlıkta cabası.Mutlu ol kendince.Mutluluk bumu ki sence?Düşünmek istemiyorumKaderine ve nasibine.Ne olursa ,Ne çıkarsa bahtına demek.Arayış içindeyim.Seni, beni, onları.Her yerde her zaman.Bitmeyen sevdam ile.Tükenmeyen isteklerimle.Var olduğumu, düşünebildiğimi.Sonuna kadar yitirmeden,Götürmek bence. Ve de yalnızca. 11/10/2006

Page 12: Ismet Callibay

12

GEL (29)

Uykum var,Uyanmadan gel.Gözkapaklarım aralandığında,Seni görmek isteğimdir.Toparlanıp kalktığımda,Sarılıp seni doluca,Öpmek dileğimdir.

Titreyen göğsüme koy başını.Yüreğimin atışını dinle.Sımsıcak duygularım,İnanki öz benliğimdir.

Yalan değil bunlar.Doğrularımı ve isteklerimi,Sana açıklayabilmek için,Çalışıp çapaladığım,Kendimi unuttuğum,Sevgi ağacının gölgesinde,Efkarlanıp delicesine,Of..diyebildiğimdir.

Yalnızlığımın ezikliğiVe düşlerimin birlikteliği,Sevgimin yüceliği adına,Selam olsun.Benim gibilere.Demek.Bu da benim özelliğimdir. 02/05/2006 ,

Page 13: Ismet Callibay

13

KAÇAMAK (31)

Bakarken ağladım,Gözlerinden süzülen yaşlara.Ağlarken güldüm,Dudaklarından dökülen sözlere.Tüm incelikler sinmiş kişiliğine.Değiştirmek zor.Önemli olanda bu.Zor olanı değiştirmek,Benim için, kendin için.Ve tüm insanlık için.Değişebilsen bir kere olsun.Kem gözlere ve de sözlere karşı.Ölürmüsün?Kaçamak yollardan gelsen,Bir kerecik bana,Deliren yüreğime ilaç olmak için.Aldırmadan hiçbir şeyi,Tüm güzel ve çirkinliklere,Karşı koyarak.Kahrolurmusun benim gibi. 05/10/2006

Page 14: Ismet Callibay

14

BEN ÖĞRETMENİM (26)

Ben öğretmenim.Ak’ı siyah diyen kafalara,Yolunu yitirmişlereIşık olur,Yol gösteririm.

Ben öğretmenim.Karanlıkları aydınlatır,Korku ve küskünlüğü yok eder,Barışı ve dostluğu simgelerim.

Ben öğretmenim.İlk çağlardan günümüze,Bilgi ve doğruluk taşırım.Yediden yetmiş’e, tüm insanlığın Geleceğidir düşlerim.

Ben öğretmenim. Sokrates’in bilgeliğinde,Baldıran zehrini zevkle içen,Diogenes’in cesaretindeİskender’e karşı koyan,Eflatun’un deyişiyle,Göklerden yere inenim.

Ben öğretmenim.Dünyanın bir yerindeki gök gür-lemesin de,Şimşek aydınlığında ,Yağmurun sesinde geçer adım.Uzun maratonla barış ve kardeşlik

için Yol isterim.

Ben öğretmenim.Gerçeklerle iç içe yaşar,Tüm insanlığa,bıkmadan ve usan-madan,Karşılıksız rehberlik ederim…

30/12/1970

Page 15: Ismet Callibay

15

YOKLUK (44)

Tan yeri ağaranda geldim.Güneş doğdu.Isındı çevremiz.Kuşlukta açtı çiçekler.Gün ortasında fırtınalar,Delicesine esti.Kar boran.İkindide, gözlerde masum bakışlar.Ve saçlarda aklar.Akşama doğru elinde bastonu.Yana yakıla geçen günlere Yalpa yalpa, yalın ayak.Karanlıkta solan umutlar.Geride ne kaldı ki.Ağlayan, çırpınan,Susuz kalıp, çatlayan dudaklar.Yakarışlar,Çığlık çığlığa.Yırtınmalar.Hey gidi günler hey… 18/10/2006

Page 16: Ismet Callibay

16

YALNIZLIK (43)

Hiç ayrılmayalım derken.Verilmiş sözlerimizin üstüne.Doluca yeminler sergilerken.Gönüllerimizde bir sendelenme,İsteklerimizde frenlenme,Geldi geçti gün ışımadan.Tez elden akşam oluverdi.

Sıcaklığını hissettim ellerimde.Yüreğimde korlanma.Dönülmez yollarda sensiz.Unutulmanın verdiği acı yaktı yüreğimi.Düşlerimde noktalandı her bir şey.

Gecikmenin verdiği ızdırap,Seni nasıl aldıysa ellerimden.Bende kaybolup gittim.Tanınmaz ve bilinmeyene doğru.Yapa yalnız ve de kimsesiz. 16/12/2005

Page 17: Ismet Callibay

17

İNAT OLSUN (30)

Gece zifiri karanlık.Sensizlik gibi.Yalnızlığımı paylaşmak,Düşündüklerimi tartışmak için,Sevgini ve varlığını bana vermek pahasına,Ne zaman diye düşünmeden.Kır tüm tabuları,Günahlarından arınmak,Rahatlamanı sağlamak adına,Ölümüne karşı çıkarak gel…

Tan yeri ağaranda,İlk horoz ötende gel.Bekliyorum seni.İlk buluştuğumuz yerde.Çınarların ötesindekiDerenin kenarına gel..

Gel ki birlikteliğimizi,Sevgimizi noktalayalım.Kem bakışlardan uzakta,Birbirimizin olalım.Sevelim,sevilelim.Düşmanlarımıza,sevemeyenlere,Sevmeyenlere inat olsun diye.

20/05/2006

Page 18: Ismet Callibay

18

SEVDALANDINMI? (38)

Bak kızım, sen hiç sevdalandın mı?Özgürce, nefes nefese koşup,Çakır dikenler arasında,Ayakların kanayıp,sızladımı?

Bıtrak batan topukların,Tuz basmışsın gibi yandı mı?Bilirmisin?Merkep sırtında günlerce aç kalıp,Otlarla karnını, hayvan gibi doyurmayı,Çatlamış topraktaki, su birikintiler-inden,Susuzluğunu gidermeyi.

Ağlayıp dolu dolu.Göz yaşlarını görmesinler diye,Söğüt yaprakları ile ,Yana yana kurulamayı.

Sevdalanmadın değilmi hiç.Göz göze bakışıp, diz dize oturupta,Söylemek istediklerini,Utanıp ta söyleyemediğin oldumu?

Ben buyum be kızım.Sevdamı söyleyemem.Yalnızlığımı dinlerim hep.Seni senden isteyemem.Utanır sıkılırım.İçim kan ağlasa da,

Bir gün karşılaştığımız da.Ellerim titrer. dudaklarımı ısırırım.Ama yine de, seviyorum diyemem.Suskunluğumuz onurumuzdur biz-im.Bilirmisin sevdamı.Sessizlik derinlemesine.Delicesine düşünmektir.Dilimizi kullanmadan,Sevmek kişiliğimizdir bizim. ../.. Ya sen. (39)Sen hiç benim gibi sevdalanıp,Yanan kor üstüne dökülen su gibi,Caz diye yanıp titredinmi?İşte böyle be güzelim.Sevdalandım işte.Hemde delicesine.. 25/01/1989

Page 19: Ismet Callibay

19

S Ü R G Ü N (36) Elinde kalemi, çantası.Cebinde üç-beş kuruş.Çıktı yollara öğretmen,Bir eylül sabahı.

Yazması gerekli, yazıları var.Yazdırmadılar.Konuşması vardı dolu dolu.Konuşturmadılar.Gözlerinde buğulandı her şey.Dudaklarında düğümlendi dertleri.

Bir ay geçmedi ki;Uyardılar fakirimi sabah erken.Lojman kapısında köy bekçisi.Uzattı bir gönderi ve dedi:‘’Gidermişsin öğretmen bey,Yolun açık olsun gayri.’’

12/eylül/1969

Page 20: Ismet Callibay

20

KONUŞMAK ÖZLEMİ (32)

Çeşme başında durmak,Suyun azlığından,Veya benim aylaklığımdan değil.Bilirmisin.Beklediğini görmek,duygularımı aktarmak içindir.‘’Gel’’ derken,’’git’’ deyişini.‘’Git’’ derken de,’’kal ne olursun.’’ları,Duymak içindir.Paylaşmak düşlerimi,İçimde ki fırtınaları.Düşlerimde olanları gizlemeden.ya ,ben buyum demek içindir.Kolay gibi görünse de ,Yüzüne baktığımda titrer,tutulur dilim.Kısılır sesim.Sadece bakmakla yetinirim.İçime bir ürperti kaplar.Dişlerimi sıkar,dudaklarımı ısırırım.Sen varsın ya, senBeni delirtiyorsun.İçim yanıyor.demek için,çıldırıyorum. yok,yok.olmayacak sana ulaşmak.İçimde bir ukde ve gözlerim de sevgin.Birkaç damla yaş olarak kalacak.Ve ben.Kızarmış yüzüm,Kanayan dudaklarımla.Sensiz bu çeşme başında,Yalnız.yapayalnız kalacağım. 28/10/2006

Page 21: Ismet Callibay

21

AKŞAM GÜNEŞİ (21)

Akşam güneşinin,Görünüşü başkadır bu sahillerde.Ilık nefesiyle ısıtır derinlikleri.Akşamın kızıllığında doğa bir başka görünür.Kucaklaşır denizle martılar.İnsan bir hoş olur.Saflaşır.Sıcak sımsıcak olur benliği.Sevince akşam güneşini.

Akşam güneşiyle birlikte solar,Tüm gölgelerin rengi.Siyahlaşır ortalık.Yavaş yavaş karanlık başlar.Uzaklarda yanmıştır lambalar ışıl ışıl.Batmış bir kent gibi görünürler.

Islak kumlardan çekilir tuzlu sular.Sessizlik çöker sahile.İnsan umutsuz, karamsar.Beklemek için yarınları.

Döner boynu bükük.Gözlerinde iki damla yaşVe sensizlikte cabası üstelik.

Akşam güneşiyle silinir belirtiler.Ağlamaklı olur insan.Yaşamak bildiğin ,Seninle bile.Sensiz yaşamak gibi.

11/14/1979

Page 22: Ismet Callibay

22

ÜZÜLME (41)

Üzülme, nasıl olsa geçecek bir gün.Boğazımıza takılan kuru lokmalar.

Sabah olunca. Gün beklenenden ılık ve güzel geçecek.Düşlerimiz bezenecek iyiliklere,Ve de sevgilere.

Sen olsan da olmasan da,Var olacak dünya.Ve sürecek acımasızca bu yaşam.

Dün yok oldu.Bırak ağlamaya.Değmez dövünüp, paralanmaya.

Gelecek seninle var.Seninle dop dolu yarınlar.Elinden geldiğince sarıl yarınlara.Her olumsuzlukları,Kendine uydur.Başaracaksın.

Üzülme.Yeterki içinde ki sen çekip gitmesin.Sabah serinliğinde,Gün doğarken. 05/12/1990

Page 23: Ismet Callibay

23

DÜŞLERİM (28)

Tarih oldu ,Tüm fakültelerdeki düşlerim.Düşündüklerim.Bağlanmış kaplan gibiyim,Üniversite kapılarında.Ne yapabilirim.neler yaptım.Ne yapacağım diye.Alışılmışlığın dışına çıkmadan,Esen rüzgara karşı.Göğsümü açıp,Söyle demek geliyor içimden.Söyleki rahatlat beni.Ufkumun genişlemesi.Sevgimin yücelmesi sana bağlı.Bağlanan zincirleri kırıp,Munis bir kaplan olmak dizlerinin dibinde.Öl desen.bakıp gözlerine.Ölmek için.Düşünmeden yarını.

11/12/1968

Page 24: Ismet Callibay

24

SENİNLE (37)

Seninle olmak düşlerde.Seninle kalmak yalnız.Sessiz ve tenha köşelerde.Seninle yatmak, her zaman koyun koyuna.Tek vücut, seninle.Kırlardaki çiçekler gibi,Kaynaşmak ve sarılmak birbirimize.Seninle yaşamak dünyayı.Seninle görmek güzellikleri.Kimilerinin olmadığı,Kıskançlıkların yok ve kötülüklerin girmediği.Serin, sessiz dağ yamaçlarındaki,Avcı kulübelerinde.

Gök gürlemesi,Şimşek ışıldaması ile,Karanlığı yaran seslerde,Sımsıcak, yanımda seninle.Kah korkan, kah güvenen.Kah sevip saran vücutla.İşte seninle olmak, bu bilinmez yer-lerde.

Bir yıldız kaysa üstümüzden.Sorsa’’Dileğiniz ne ‘’ diye.Ne dilenir, ne istenir ki,Seninle olmak, seninle yaşamak.Sonunda varsa kaderde eğer,Seninle ölmek.

Varsın her şey dilediğimizce olsun.Beraber olduğumuz yerde. 22/11/1984

Page 25: Ismet Callibay

25

BAŞKA BAŞKA. (25)

Dünyanın düzeni mi değişti ne?Sağa bakıyorsun yamuk.Sola bakıyorsun cılk.Kokuyor her şey bozuk yumurta gibi.Gördüklerini görmezlikten gelsen olmuyor.Baktıkça iğreniyorsun.Tüm çarpıklıklar burada.Adam sende desen denmiyor.Benim yaşadığım,Doğup büyüdüğüm kent ,Bu kent değil.

Değişmiş her bir şey.Doğası, insanı.Çocukları, kadınları,kızları.Esnafı ve de pazarları.Hepsi bildiğimden,Gördüklerimden,Ve duyduklarımdan ayrı ayrı.Yaşamak zorlaşmış.Sokaklarda karışıklık.Sanki yabancılaşmışlar.Belkide bana göre bilemiyorum.Bildiğim bir şey var,Eskisinden başka.Yıllar öncesinden,başka başka. 11/08/2006

Page 26: Ismet Callibay

26

GENÇLİK (14)

Neleri zamanında yapamadık.Veya neleri zamanında yaptık.Biliyormusun?Gözlerimizi bağlayıp da,Kör ebe olduğumuzu.Veya senin anne benim de baba olduğumu.Seni kıskandığım da,Yanaklarının kızardığını.Dudaklarının titrediğini.Ateşinin yükseldiğini.Ellerimi bırakıp kaçarken,Yüreğinin küt küt attığını.Geriye dönüp el sallayışını,Telaş içinde,Akasya dallarını atlarken,Ürkek bir kedi gibi,Gözlerinin parladığını.Gecenin ay ışığında,Bir melek örneği.Gözden ırayana dek,Seni arzuyla seyrettiğimi.Seni doluca,Her şeyden,Hatta,Canımdan öte,Çok sevdiğimi biliyor musun?

11/06/2003

Page 27: Ismet Callibay

27

DÜŞLEMEK (16)

Düşledim seni,Gözlerinin rengini,Vücudunun esnekliğini,Minik ellerindeki ojeleri,Dudaklarındaki ruju,Dün gibi yanımda,Gözlerimin önündesin.

Sen, paslanmayan,Değerini yitirmeyen,Gün geçtikçe kıymetlenen,Elmas madeni gibisin.

Varlığınla bıkkınlık yaratmayan,Ve kalitesi düşmeyen,Azlığınla,Çılgınlıklara neden olan,Gönlümün tek ziynetisin.

Giden ne varsa senden yana.Gelen yerini tutmuyor.Hep senin alışkanlığınla,Gözlüyorum dünyayı.

Ben ve sen ayrılmaz ikili.Benliğimin vazgeçilmeyen devasısın.Seninle olmayı düşlüyorum.Tekrar, tekrar.Ufacık resminle ellerimdesin.Sen benim düşlerimin prensesisin.

24/05/2006

Page 28: Ismet Callibay

28

BUHAR (17)

Bu günden ve yarından sonra.Seninle olmak haramdır.Dün yaşadıklarım ve yaşayacaklarım,Aldırdı bu kararı bana.Senin yokluğunla batmaz ki bu dünya.Farzet ki battı dünya.Beni mi bulacak almak için içersine.Dönerken çalkalanacak anılar ve sen.Birimiz bir yerlerde,Belki de yıllar kadar uzakta senden.Buluşmak, bir araya gelmek olası değil.Sen yolunda ben yolumda.Ayrıldık artık.Buluşmak mahşerde.Her zaman, senin var ve benim yok dediğim yerde.Sağlıcakla kal.Zamanın güzel gözlüsüVe de doğru sözlüsü.

26/05/2007

Page 29: Ismet Callibay

29

GÜNEŞ SEVGİLİ (9)

Güneşin her akşam batışındaVe her sabah yeniden doğuşunda,Sen varsın.Pembeleri yanakların.Kırmızımsı gölgeler dudakların,Siyah bulutlar,Hani yağmur getirenler var ya,Onlar gözlerin.Güneşteki sıcaklık sende.Güneş senin her yerin.

05/06/1968

SADAKAT

Sigara dumanları arasında,Gözlerin buğulu, dopdolu.Dudakların kavruk ve çatlak.Susuzluğa, aşka hasret.Sevgiye de.Yanmış kara kara,Uzaklardaki bana hasret.

Çıplak geldim kapına.Soğuk kış, karlı yollardan.Sevdin doyurdun,Sardın saranların Tümünden ayrı.

15/07/1968

Page 30: Ismet Callibay

30

SALKIM SÖĞÜT (5)

Rüzgar,Salkım söğüdün dallarındaYeni bir nağme ile fısıldıyor.Soğuktan kavrulmuş yaprakları,Yere düşmüş savruluyor.Sonbaharın acımasızlığı çökmüş üstüne.Açığa çıkmış, yapraksız dallar.Toprağa bakarak,Secde edercesine yalvarıyor.Unutulanları, hatırlarcasına,Ve toprağı yalarcasına,Sallanıyor.

Yaz gelmiş bahçelere.Salkım söğüt altında,Masa ve sandalyeler.Cıvıl cıvıl,Kızlarımız, oğlanlarımız.Yaşlı genç herkes. Semaverden dağılan sıcacık çay kokusu.Ve bardaklarda kaşık şıkırtısı.Nerde o güzel günler,Diye diye,İçin için ağlıyor. 10/12/2006

Page 31: Ismet Callibay

31

SEVDİM SENİ. (6)

Seni bulduğumda,Yol kenarındakiÇınar yaprakları arasında,Sararmış,Ayaklar altında ezilmiş,Bir sağa, bir sola,Yalpalanarak,Hareket ediyordun.Ayakların batmış çamura.Bedenin ıslanmış,Yağmurla sırılsıklam.Nefes almakta zorlanıyordun.

Seninle olmak varmış kader de.İnsanlardan uzak ta,Bende insanım diye,Var güçümle haykırdım.Sevdim seni.Bende sevdim diye. 17/11/1969

Page 32: Ismet Callibay

32

C U R C U N A (13)

Akşamları başkadır bu yerlerin,Bulutlar örter güneşi.Bir yağmur başlar delicesine.Bardaktan boşalır gibi.Yağar da yağar.Sonra kesilir birden,Derin bir sessizlik,Üşüten bir serinlik başlar.Batmak üzeredir güneş,Karşı dağın eteklerinden.Kızıl rengi solar yavaş yavaş.Önce alev topu, sonra yarım daire.Kaybolur yavaşça seyredenlere inat.O an çocuklar için bayramdır sanki.Dolu dizgin sokağa,İpten kurtulmuş danalar, buzağılar gibi.Baş açık ve ayaklarında yarım lastik.Kimse aldırmaz soğuğa.Bağışıklıdırlar sanki.Ufaklıklar donsuz, koşarlar da koşarlar.Bir aşağı bir yukarı.Vur patlasın, çal oynasın.Hava karardı kararacak.Oyuna doyamadı çocuklar.Bağırır pencereden anası.”ula gelmirsen mi, aç değil misen?’’“Gelirem” der ufaklık.“Gelirem, görmirsen. Oynumuz bitti bitiyi.”

Ana bekler sabırsız.Alır eline değneğini.“Gelirsen, gelmirsen.’’Oğlan asi. oğlan inat.“Gelmirem işte” der.Ve başlar ana oğul kovalamacası.“Gelirsen, gelmirsen.’’Kovalamaca sürer gider.Baba eve gelene dek.

Sonra yenir yemekler. (14)Karanlık çöker.Issız geceler başlar.Yarınki güneşi görene dek.Kurt ulumaları.Ve rüzgarın uğultusundan başka,Ses yok.Her şey boş.Ölüm gibi.Mezarlık gibi.

20/11/1967

Page 33: Ismet Callibay

33

İSTEK (8)

Uzun geçen gecelerde,Uykusuz gözlerim,Yorulmuş bedenim,Hep seni sordu.Seni sayıkladı.

Sabah olsun bilirim,Diyerek,Ağladığımı.Hıçkırıklarımın duyulmaması için,Tüm pencere kepenklerini ,Sıkı sıkı kapattığımı,Seni soran, seni sayıklayanUzuvlarımın titrediğini.Tanık olmak istermisin?

Gel saatler boşa geçmesin.Seni seviyorum.Sende sev beni.Senin için ölüyorum.

11/12/2004

Page 34: Ismet Callibay

34

ALDATILAN SEVGİLİ. (19)

Boşuna dökmüşüm saçlarımı.Yıllarca uğraşım boşa gitti.Ha bu gün, ha yarın derken.Gördüm ki artık,Ümitlerim de yitti.

Sensiz geçen evrende,Anılar yıprattı beni.Beyaz giysilerinde gecelerin,Neden bıraktın.Neden aldattın söyle. 22/03/1968

Page 35: Ismet Callibay

35

GELMEDİN (15)

Öyle zorki beklemek seni.Çatısı uçmuş kulübede.Sağa, sola kıvranarak,Böbrek sancısı çeker gibi,Zehirlenmiş, kuduz bir köpek gibi,Ha geldi, ha gelecek diye.İlk horoz öttüğün de,Tan yeri ağaran da,Umutların tükenişi,Gözlerde yorgunluk,Uykusuzluğun verdiği sersemlikte cabası,Güneş doğuyor.Ahırdaki inekler buzağılarıyla,Tokattaki koyunlar,Kuzularıyla buluştular.Atların kişnemesi.Merkeplerin anırması.Köpeklerin havlaması.Müjdeledi sabahı.Gün ağardı. Beklemekten yana mutsuzum.Bekliyorum.Sen yosun gelmedin.Gelemedin. 17/06/2006

Page 36: Ismet Callibay

36

MUTLULUK BU MU? (10)

Mutlu olmak elimizde mi?Elimizde ise eğer,Nedir göstergesi?Bir işin, bir eşin olması mı?Yoksa, mutfağındaki aşın mı?Nedir mutlu olmak?Akşam serinliği çökmüş,Sokak lambaları ışıl ışıl,İşinden dönmüşsün.Kapıda karşılayan eşinin,Sıcak bakışları, gülen yüzü mü?“Hoş geldin.“ diyen dili mi?

Sokağın başında göründüğünde,Kollarını açıp,Sana koşan kızının ‘’Babacı geldi mi?’’ deyişi mi?

Ya da sıcak çorbanın buharı mı?Mis gibi fırın ekmeğinin tadı,Üzerine az şekerli kahve mi?Veya Televizyon karşısındakiDizinin keyfi mi?Mutlu olmak,Sevmek sevilmekten öte bir his mi?

Cebinde paran,Kariyerli işin,Toplum içindeki saygınlığın mı?Grand tuvalet,Herkesten ayrı giyinmen mi?

Kravatının rengi kırmızı,Hayır mavi,Ya da eflatun.“Kime ne?” diyecek kadar mı?Olsun da hangi renk olursa olsun.Altuni veya sarı kravat,Çeketine uygun,Ve de gömleğine tutkun, olmasın varsın.Mutlu olmak bu mu? (11)Düşünebilmek ve de tutunabilmek,Sabahın serinliğine.Batan güneşin kızıllığına.“Of!!! “ diye, içini acıtırcasına.Çektiğin havanın doyulmuşluğu mu?İşte yaşamak bu.Mutluluk bu diyebilmek mi?

Ya da onca badirelerden atlayıp,Sıcacık yatağında,Elektriklenebilmek mi?

Sabah kahvaltısında,Siyah zeytin, lop yumurta,Veya teneke peyniri,Öğleye bulgur pilavı, yoğurt,Kuru soğan, ekmek.Akşama makarna,Gel de bu duruma ,“Adalet nerde?” diye bağırma.Mutluluk ne sence?Tanımlamak ya da yaşamak olası mı?

Page 37: Ismet Callibay

37

İki direk arasında denge tutmak,Akrobat gibi telde yürümek.Ha düştü, ha düşecek.Adrenalinin yükselişi mi?

Mutluluk ne?Belki de ormandasın.Aç kalmış iki kaplan,Saldırıya hazırlar.Elinde silahın yok.Savunma sıfır.Ölüm ve yaşam ikilemi.Aha karşında.Duyduğun, hissettiğin korku mu?Yoksa acı bir mutluluk mu?El açıp yalvarmak,Mutluluk nerde? Mutlu muyum? diye.

Yaşıyorum. (12)Nefes alıp veriyorum.Her sabah kalktığımda yatağımdan.Bir işim, aşım, eşim,çocuklarım var,Şükür. Diyebiliyor muyum?Öyleyse sence ve bence de ,Mutluluk bu mu?Mutluluk olmasını istediğin yerde.Senin ve benim içimde...

22/12/2005

Page 38: Ismet Callibay

38

S E N (1)

Sen, kırmızı kildenHiç bebek yaptın mı?O’nu bezlerle sarıp,Evcilik oyununa kattın mı?Sen baba, ben anayım deyip,Saman minderler üstünde,Uzanıp ta yattın mı?

Terliklerini kurulayıp,Çamaşırlarını küllü suyla yıkayıp,Alacalı fistanını, akasya dalına gerilmiş,Uzunca ipin üstüne astın mı?

Soğuk kış akşamlarında,Pencere perdesini aralayıp,Dışarılara bakıpta,Eşinin yolunu gözlediğin,Köşeden dönerse görürüm,Gülen yüzünü deyip,Kendini doyasıya avuttun mu?

Sen, akşamları sofra başında,Yemeğin tuzu yok diye,Neden? diyerek,Çorba tasının sokağa fırlatıldığını,Tahta kaşığın yüzüne çarpıldığını,Biliyormusun? Hiç görüp, duydun mu?

Sen, ay ışıklı mehtapta,

Gökyüzündeki yıldızların kaydığında,‘’dilek tut, dilek tut’’ diyenleri,Görüp, duydun mu?

Sen, ayakları yalın, başı açık, (2)Dağdan maki çalısını,Sırtına yükleyip,Hayvan gibi taşıyan,Kadınları görüp, tanıdın mı?

Sen, kırağıya çekmiş dere suyunda,Yüzünü yıkayan, burnunu temiz-leyen,Ayak topuklarını taşla sürten,Saçlarını parmakları ile düzelten,Sonra da ,Elinde kırık tahta çanta ile,“Zil çalmıştır. Geç kalıyorum” diy-erek,Dolucasına koşan,Koşarken parmağını taşa vurup,Kanatan.Kanı durdurmak için,Parmağını toprakla saran,Kız ve erkek çocuklarını görüp,Onların acılarını,Hissederek içinde duydun mu?

Sen, okulun kır gezilerinde,Herkesten uzakta,Bir taş kenarına oturup,

Page 39: Ismet Callibay

39

Kuru ekmek ve bir lop yumurta ile,Hiç karnını doyurdun mu?

Oniki yaşında iken,İlk defa,Komşu kızının kendisine uzattığı,Tuzlu peynir parçasını,Zehirlenirim düşüncesiyle bakarak, alıp,Boğazını tıkarcasına,Saldırıp da yenildiğine,Hiç tanık oldun mu?Sen, bayram giysisi olarak, (3)Terziye verilen,Daha sonra da terziden alınıp,Babası tarafından,Kumarda kaybedilen,Ufak bir çocuğun,Bayram sabahı ağladığını,Gözyaşlarının görünmemesi için,Eve kapanıp kahrolduğunu,Dökülen yaşları kurulamak adına,Yavrusunu göğsüne bastırıp,Sakinleştirmeye çalışırken,İçinin kan ağladığını bilen,Bir ananın ah! larını işittin mi?

Sen,ne biliyorsun,ne duyuyorsun,Neler hissediyorsun ki?Hep böyle mi?Sandığın, gördüğün ve tanıdığın yaşam.Dünya toz pembe,

Dikensiz gül bahçesi değil be kızım.Yaşamak gördüğünce.Her şey diken üstünde.

Tırnaklarıyla yaşantısını değiştirmek,Onca çirkefliklerin arasında kalıp da,Kendisine yol bulabilmek,Yönünü azimle çizmek,Öykü gibi bir anlatımla,Yaşamaya sarılmak da bir büyüklük-tür.

İşte sen, işte ben,Düşündüklerini, hissettiklerini,Yüreğinin sesiyle söyle,Söyleyebilirsen. 26/02/1958

Page 40: Ismet Callibay

40

SEVGİLİ (7)

Sen öyle bir güzel,Öyle bir sevgilisin ki,Kalemle, dille,Tanımlanıp, çözülemezsin.

Bazen bulutlar kadar alçalıp,Yakınıma gelirsin.Uzaklara doğru el açar.Sen, seni sende ararsın.

21/01/1969

Page 41: Ismet Callibay

41

ANLIYAMAZSIN (20)

Anlıyamazsın beni, anlıyamazsın.Boşuna yorma beynini.Bakıp durma öyle.Gözlerimin derinliklerine.Aradığını bulamazsın, körsün.Bırakma kendini.Acıdır bu ızdırap.Doyamazsın sevgime,Kahrolur ölürsün. 24/04/1968

BEN BENİM

İnsan olduğumdan utanıyorum.Bu evrende. Insanlıktan,Senden öte duygularım var.Gelecek o gün kaybolacağım.Ağlıyacaksın belkide ardımdan.Beni kaybetmişsin,Ağlayıp döğünmen neye yarar.Bitmiş yok olmuşum,Kim bakıp sorar.

28/02/1968

Page 42: Ismet Callibay

AKAN ZAMAN (4)

Kentler, insanlar uyur geceleri.Ölüler misali.Bu ölü canları bekler,Hüzünlü ıssız sokaklarda,Nöbetçi eczaneler.Dolaşan uykulu, ihtiyar bekçiler.Ve sonra her sabah,Hastalar, çocuklar.İsteri kadınlar,Yeniden bir şeyler umut ederek.Açarlar gözlerini,Doğan güne.

23/04/1969

İSMET ÇALLIBAYe-şiir