İşletmelerin kar hırsı ve Çocuk İşçiliği

48

Upload: ozay-ozaydin

Post on 19-Jul-2015

797 views

Category:

Education


2 download

TRANSCRIPT

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi

18 yaşın altındaki herkes çocuk sayılır.

Çocuk işçiliği ülkenin ILO sözleşmesine göre

belirlediği asgari yasal çalışma yaşının

altındaki işçiliktir.

UNICEF

12 yaşın altındaki bir çocuk hangi işte

çalışırsa çalışsın çocuk işçidir.

ILO’ya göre asgari çocuk yaşı genel işler

için 15 yaş, hafif işlerde 13 yaştır.

ILO’ya göre aileye yardım, katkı şeklinde

yapılan işler işçilik değil, hayata hazırlayan

verimli faaliyetlerdir.

Sadece çocuğun gelişimini bozan

faaliyetleri işçilik olarak görüp, onları da

hafif ve tehlikeli işler olarak ayırır.

BÖYLE BİR TANIM ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN UCUZ

VE KOLAY YÖNETİLİR BİR SÖMÜRÜ

ÇIKARIMININ KONUSU OLDUĞU GERÇEĞİNİ

GÖZ ARDI EDİYOR!

-Ödenmiş ya da ödenmemiş emek gücü

-Kayıtlı veya kayıt dışı çalıştırma

-Fazla mesai

-Yasal veya yasal olmayan işler

-Ev içinde veya dışında çalıştırma

-Göçmen ve mülteci çocuk işçiliği

ILO’ya göre 2012 yılı verilerine göre

dünyada 5-17 yaş arasında ekonomik

faaliyet gösteren 264 milyon çocuk var!

Toplam çocuk nüfusunun %17’si!

Çocuk işçi sayısı 168 milyon!

Asya Pasifik

Sahra Altı Afrika

Latin Amerika ve

Karayipler

Orta Doğu ve Afrika

Diğer

Kentlerde çocuklar daha çok kayıt dışı

ticaret ve hizmet sektörlerinde çalışıyor!

Tarım sektörü çocuk emeğinin en yaygın

görüldüğü sektör!

Vücut dirençleri gelişmediği için haza ve

hastalıklardan çok daha ağır etkileniyorlar!

Tarım sektöründe çocuk işçi nedenleri

Düşük aile bütçesi

Kamu hizmeti yetersizliği

Geri tarım teknolojisi

Yetişkinlere sınırlı iş olanakları

Aile işletmeleri

Tarım

Sanayi

Hizmet

Diğer

Aile İşçisi

Ücretli İşçi

Kendi İşi

Diğer

0

5

10

15

20

25

Düşük Gelirli

Ülkeler

Düşük-Orta

Gelirli Ülkeler

Üst-Orta

Gelirli Ülkeler

Üst Gelirli

Ülkeler

Çocuk İşçi

Çocuk İşçi

Bu konuda TÜİK, ÇSGB rapor ve verilerinin

yanı sıra AB ve bazı uluslar arası kuruluşların

rapor ve verileri mevcuttur.

Ancak bu verilerin ne denli sağlıklı olduğu

tartışılır. Zira özellikle tarımsal mevsimlik

çocuk işçiliği konusunda hemen hiç sağlıklı

veri yoktur.

4+4+4 sistemi de çocuk işçi sayısını

karartacak sonuçlara sebep oldu.

Mesleki eğitimde, çıraklık okullarında,

hizmet ve turizm sektöründe ‘stajyer’ adı

altında çalışan çocuklar çocuk işçi

sayılmıyorlar!

Bu nedenle elde edilen verilerin sağlıklı

olması tartışılır.

Bu konuda en çarpıcı örnek Çalışma ve

Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2015 yılı bütçe

taslağıdır.

Taslağa göre 2014 yılında yapılan 3.225

teftiş ve 435.795 işçi arasından sadece 1

tane çocuk işçiye rastlanmıştır!

Teftişlerde sadece 38 işçinin sigortasız

çalıştırıldığı tespit edilmiştir!

Oysa özellikle tarım dışında, küçük

işletmelerde, inşaat ve turizm sektöründe

çok sayıda çocuk işçi kayıt dışı ya da

stajyer adı altında çalıştırılmaktadır!

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na göre

Türkiye’de 893.000 çocuk işçi

konumundadır.

Bunların %50’si okula devam

etmemektedir.

2013 yılında 59 çocuk işçi yaşamını

yitirmiştir!

46

47

48

49

50

51

52

53

Kent Kır

0

10

20

30

40

50

60

70

Erkek Kız

Ücretli

Ücretsiz

Diğer

Çocuğun içinde doğduğu aile ortamı

Ailenin toprağı ya da küçük işletmesi varsa

çocuk çalışmaya zorunlu olarak başlıyor.

Çok çocuklu ailelerde bu daha sık

görülüyor.

Ailelerin kültürel ve gelenekçi davranışları

Kızların ev işlerine gömülü olarak

yetiştirilmeleri

Erken evlilik ya da annelikler

Ailenin Yoksulluğu

Yoksulluk çocuk işçiliğin hem nedeni hem

de sonucudur. Bütün çocuk işçiliği

nedenlerinin esasıdır.

Düşük gelirli veya yoksul ülkelerde çocuk

işçiliği çok daha fazladır.

Eğitim sistemi ile ilişkili sorunlar

Okul veya öğretmen yetersizliği

Bedava, zorunlu ve nitelikli eğitim olmaması

Ailelerde eğitimli olmanın avantaj

sağlamayacağı kanısı var olması

Düşük verimliliğin yeterli olduğu işlerde

eğitimsiz çocukların avantajı

Eğitime erişimin zor olması

Okul ücreti, okula gidebilmenin maliyeti

Eğitim yılının uzunluğunun ailenin

ihtiyaçlarını karşılamaması

Müfredat ya da eğitim dilinin bölge halkına

uygun olmaması

Çocuklara karşı etnik, ırkçı ya da inanca

dayalı ayrımcılık, ötekileştirme, şiddet

Düşük gelir, kötü hasat, hastalıklar ya da

iktisadi krizler

Emek gelirlerinin milli gelir içindeki payının

her sene daha da düşmesi

İktisadi krizlerin gelirleri azaltması, işsizlik ve

yoksulluk

Yetişkinlerin düşük ücret alması

Çocuk işçiliğin ucuz ve kolay yönetilir

olması

Toplumsal örgüt ve sendika yetersizliği

Neo liberalizmle dayatılan esnek çalıştırma

pratiği, denetimlerin ortadan kalkması,

yasal düzenlemelerin yetersizliği, sosyal

devletin çöküşü

Mutlak yoksulluk; ailenin temel ihtiyaçlarını

yeterince karşılayamaması

Göreli yoksulluk; ailenin ortalama refah

düzeyinin altında kalması

Kronik yoksulluk; ailenin yaşamlarının büyük

kesiminde yoksul hayat sürmesi ve

çocuklarına bunun aktarılması

Dünyanın en zengin 32 milyon insanı, en

yoksul 4,3 milyar insanın servetinden daha

fazla bir servete sahip

Dünyanın en zengin %1’lik nüfusu toplam

servetin %48’ini elinde tutuyor

Türkiye’de en tepede yer alan %20’lik grup

toplam gelirin %59’una sahip

Türkiye’nin Gini katsayısı 0.40’tır.

Meksika’dan sonra en yüksek Gini

katsayısına sahip ülkedir.

FAO’ya göre dünya nüfusunun %12’si

günlük gıda ihtiyacını karşılayamıyor

Aşırı yoksulların %78’i kırsal bölgelerde

yaşıyor ve temel hizmetlere erişemiyorlar

Sadece %26’sı temiz suya erişebilir iken

%49’unun elektriği yok

Türkiye’de dört kişilik bir ailenin açlık sınırının

net 1.300TL, yoksulluk sınırının 4.000TL

civarında olması gerekiyor

Net asgari ücret 949TL!

Ücretli çalışan yaklaşık 13 milyon işçinin

%72’si asgari ücretli!

Devlet’e göre aylık geliri 400TL altında

olanlar yoksul sayılıyor!

13 milyon kişi bu sınırın altında ve %35’i

Doğu ve Güney Doğu’da yaşıyor

0

10

20

30

40

50

60

Yoksulluk Oranları

Artan gelir eşitsizliği ve yoksulluk, krizin bir

sonucu değil, onlarca yıllık sürecin bir

sonucudur.

Bu süreçte sermaye sınıfı karlarını arttırırken,

işçi sınıfı giderek daha fazla sömürüye

maruz kaldı, ücretleri düşürüldü.

Yani her iki sorun da kapitalizmin işleyiş

mantığından kaynaklanıyor.

Sorun kapitalist sistemin kendidir.

Kapitalizmde yoksulluk ve gelir eşitsizliğinin

nedeni özünde iki temel mücadeledir.

Bunlardan ilki kendini emek-sermaye

çatışması olarak gösterir.

İkincisi ise kapitalistlerin kendi aralarındaki

amansız rekabettir.

Her ikisi de işçilerin genel olarak üretim

araçlarından yoksun olan emekçilerin

yoksullaşmasına neden olur.

Eşitsizlik kapitalist sistemin olmazsa olmaz bir

koşuludur.

Zenginliğin tek kaynağı emekçi kitlelerin

sömürülmesidir.

Sınıfsal bölünmüşlük ve bunun neden

olduğu sınıf mücadelesi kaçınılmaz olarak

bölüşüm eşitsizliğine neden olur.

Sistemin işleyiş mantığı gereğince de her iki

taraf da kendi payını arttırma çabası

içindedir, kapitalist sömürüsünü yani karını

arttırır bu da eşitsizliği derinleştirir, yoksulluğu

arttırır.

Kapitalizm kar çıkarımına dayalı bir

sistemdir. Her kapitalist sürekli birikim

yapmalı, yatırım yapmalı ve büyümelidir,

aksi takdirde pazar payını kaybeder.

Diğer taraftan bu kar artışını kovalarken,

rekabet her bir kapitalisti emek tasarruf

edici makinalara yatırım yapmaya, işçileri

baskılamaya ve ücret biçimindeki

maliyetleri kısmaya zorlar.

Tüm kapitalistler buna yönelince işçi sınıfının

bir bütün olarak ücretleri azaltılır, bu da

işçilerin yoksullaşmasına neden olur.

Yoksulluğun nedeni küreselleşme,

finansallaşma ve neo liberalizm ile daha da

yoğunlaşan emperyalist sömürüdür.

Bu hem az gelişmiş ülkelerdeki ucuz ve

örgütsüz emeğin ve doğal kaynakların çok

uluslu tekellerce sömürülmesi ve karların

royalty adı altında dışarı çıkartılması

Hem de kredi faizleri, yüksek döviz kurları,

vergi cennetlerine servetin kaçırılması ve

arazi ve toprakların ele geçirilmesiyle

gerçekleştiriliyor.

Bu da ülke halklarının daha da

yoksullaşmasına neden oluyor.

Yoksulluğun nedeni devletin sermayeye

olan destekleri, sermaye vergilerinin

indirilmesi ve emek karşıtı iş yasaları ve

halkın ödediği vergilerin arttırılması ve

sosyal harcamaların kısılması şeklindeki

kemer sıkma uygulamaları.

Bunlar zenginlerin gücünü daha da

arttırırken halkları daha da yoksullaştırdı.

TÜRKİYE’DE YOKSULLUĞUN GİDERİLMESİNE

YÖNELİK 2015 BÜTÇESİNDEN AYRILAN PAY

%2’NİN ALTINDADIR!

Diğer yandan sermaye sınıfı için cömert

vergi indirimleri, istisna ve muafiyetleri ve

diğer teşvikler mevcuttur.

Yoksulluğun nedeni işsizliktir, güvencesiz

istihdam ve kötü istihdam koşullarıdır!

Kısmi zamanlı ve düşük ücretli işler artık ön

planda!

Dünyada günde 1.25 dolar ve altına

çalışan kesim toplam nüfusun %21’ini

oluşturmakta!

Yoksullaşmanın nedeni yolsuzluktur!

Özel sermaye gruplarının desteklenmesi

üzerinden yürütülen bir büyüme stratejisi

kaçınılmaz olarak beraberinde yolsuzluk ve

yandaş kapitalizmi getiriyor!

Yurt dışına yasal olmayan yollardan

çıkartılan paranın büyüklüğü yolsuzluğun

boyutlarını ortaya koyuyor!

2002-2011 döneminde sahte faturalama,

hayali ihracat vb yollarla ülke dışına,

özellikle de vergi cenneti konumundaki

ülkelere Türkiye’den çıkan para miktarı 37

milyar ABD dolarından fazla!

Bu durum ‘Varlık Barışı’nı meşrulaştırma

gayretinin nedenini de açıklıyor.

Ayrıca 10 milyon ailenin neden sosyal

yardımlarla hayatta kalmak zorunda

olduğunu ve yaygın işsizlik ve yoksulluk, gelir

ve servet dağılımı adaletsizliğini de açıklık

getiriyor!