[email protected] taksim, bedelini kanımızla Ödediğimiz 1 mayıs...

60
www.yuruyus.com [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 466 26 Nisan 2015 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz 1 Mayıs Alanımızdır! F F a a ş ş i i s s t t T T e e r r ö ö r r ü ü n n ü ü z z ü ü , , Y Y a a s s a a k k l l a a m m a a l l a a r r ı ı n n ı ı z z ı ı İ İ ç ç G G ü ü v v e e n n l l i i k k Y Y a a s s a a l l a a r r ı ı n n ı ı z z ı ı T T a a n n ı ı m m ı ı y y o o r r u u z z ! ! MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

Upload: others

Post on 31-Jan-2021

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • www.yuruyus.com

    [email protected]

    Haftalık Dergi / Sayı: 46626 Nisan 2015

    Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

    Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz1 Mayıs Alanımızdır!

    FFaaşş ii ss tt TTeerröörrüünnüüzzüü ,, YYaassaakk llaammaallaarr ıınn ıızz ıı İİçç GGüüvveennll ii kk YYaassaa llaarr ıınn ıızz ıı TTaann ıımm ııyyoorruuzz !!

    MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

  • Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Mustafa Doğru

    Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu/İSTANBUL

    Ofset Hazırlık: Ozan YayıncılıkAdres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 44Faks: (0-212) 536 93 45

    Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

    ISSN: 1305-7944

    Baskı: Ezgi MatbaacılıkSanayi Cad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

    Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım

    Pazarlama San. ve Tic. A.Ş.

    Tel: (0-216) 585 90 00

    Avrupa: 4 Euro

    Almanya: 4 Euro

    Fransa: 4 Euro

    İsviçre:6 Frank

    Hollanda: 4 Euro

    İngiltere: £ 3

    Belçika: 4 Euro

    Avusturya: 4 Euro

    Haftalık Süreli

    Yerel Yayın

    Siyasi Dergi

    Fiyatı: 1 TL

    Tel: (0-212) 251 94 35 www.yuruyus.com [email protected]

    Korku dağları sarmış. Berkin’in katillerini koruyan SavcıMehmet Selim Kiraz’ın korkusu her yerde... Afişlerimizden kor-kuyorlar, mezarlarımızdan, ölülerimizden korkuyorsunuz. Çünkübiliyorsunuz ki devrimcileri katletseniz de asla öldürmeyibaşaramıyorsunuz. Provokasyonlarınız, terör demagojileriniz, linçgirişimleriniz buna engel olamıyor. Mezarlarımızdan, mezartaşlarımızdan korkuyorsunuz.

    İstanbul Üniversitesi’nde Şafak Yaylalar’ın mezar anması içinozalit afiş asmaya giden Şebnem ve Ali isimli iki Dev-Genç’liokul girişinde gözaltına alındılar... Şu korkuya bakın: Çıkarıldık-ları mahkemede iki Dev-Gençli’ye hakim “benim meslek-taşlarımı vuranların resmini asanları tabi ki tutuklarım” diy-erek tutukladı... Hak, hukuk, adalet hak getire... Katillerinmeslek dayanışması...

    Şimdi kabusunuz Şafak Yayla, Bahtiyar Doğruyol ve Elif Sul-

    tan Kalsen oldu...

    Çünkü onlar öldüremediğiniz şehitlerimizdir. Onlar halkımızınyüreğinde yerlerini aldılar, bilincine kazındılar...

    İstanbul’dan Şafak Yayla’nın Giresun’daki mezarını ziyaretetmek isteyen Halk Cepheliler’in gidişini engellemek içinAKP’nin katil polisleri mahalleyi 8 akrep denilen zırhlı araçlar-la bastılar. Halk Cepheliler’in mahalleden çıkışlarını engellem-eye çalıştılar, ancak bunu da başaramadılar. Halk Cepheliler tümkuşatmaya rağmen Giresun’a iki otobüs ile gitmeyi başardı...

    Bu sefer de Giresun’da saldıran polis bir grup faşisti toplayaraklinç saldırısı gerçekleştirdi...

    Ancak Halk Cepheliler’in “Şafak olup beyinlerinde patlayan”direnişleriyle karşılaştılar...

    Linç saldırılarınız, gözaltı saldırılarınız, tutuklamalarınızkorkularınızı gidermeyecek daha da büyütecektir.

    Berkin Elvan’ın Katillerini Koruyan Berkin Elvan’ın Katillerini Koruyan Savcı ve Hakimlerden Meslek DayanışmasıSavcı ve Hakimlerden Meslek Dayanışması

    “Benim meslektaşlarımı vuranların “Benim meslektaşlarımı vuranların resimlerini asanları tabii ki tutuklarım”resimlerini asanları tabii ki tutuklarım”

  • 43 Devrimci İşçi Hareketi:Çaycuma’da köprü yıkıldı,15 kişi öldü, tek kişiyargılanmadı!

    44 Röportaj: Ekmeğim veonurum için direniyorum!

    46 Ülkemizde Gençlik:Ali Ülgü ve Onur Duranserbest bırakılsın!

    48 Kamu Emekçileri Cephesi:Milletvekilliği ağır ve çoktehlikeli bir işmiş!

    49 Sanatçıyız Biz: Cesaret, dahafazla cesaret! Kazanacağız!

    50 DHKC: İtalya’da yakalanan birParti-Cepheli yoktur!

    51 Katil Mehmet Eymür kendi gibikatillerin suçlarını itiraf etti!

    52 Sincan’dan Bochum’adevrimci tutsaklar direniyor

    53 Avrupa’da Yürüyüş:Şadi Özpolat’adestek eylemleri sürüyor

    56 Yitirdiklerimiz...58 Kulağımıza Küpe Olsun

    İİ ç i n d e k i l e r21 Bahtiyar Doğruyol’un

    dergimizle yaptığıtelefon konuşmaları

    23 45 yıllık onurlu tarihimizi604 şehidimize borçluyuz!

    24 Kızıldere son değil,savaş sürüyor! (2. Bölüm)

    25 Devrimci Okul:Plan-Program

    31 Cepheli:Cepheli kar kışdemeden halkımızaumudu taşır

    32 Kürdistan’da Tek YolDevrim: KontrgerillacıAKP’nin ProvokasyonlarınıSeçimler Değil, HalkınMücadelesi BoşaÇıkaracaktır!

    34 10 Soruda: İşçi sınıfıtarihindeki önemliköşe taşları nelerdir?

    38 Küba emperyalistlerinterör listesinden çıkartıldı!

    39 1 Mayıs şehitleriTaksim’e çağırıyor!

    40 Siyasal farklılıklarına karşınaynı barikat arkasında

    birarada dövüşmek!

    4 Taksim, bedelinikanımızla ödediğimiz1 Mayıs alanımızdır!

    6 Saldırılarınız boşuna, adaletsavaşçılarının sahiplenilmesini

    engelleyemezsiniz!

    9 Tutuklasanız da, linç etseniz dekızıl bayrağımızhalk savaşçılarının

    başucunda dalgalanacak!

    11 Özgür Tutsaklardan...12 Berkin’in katillerini baştan beri

    biliyorlar! Bu gerçek, savcırehin alma eyleminden sonraresmi belgelerle belgelendi!

    13 Elif, Şafak, Bahtiyar olupbeyninizde patlayacağız!

    14 AKP korktukça saldırıyor! 16 Soma Katliamı Davası’nda

    aileler adalet arıyor!Gerçek sorumlular ortada yok!

    18 Solun Köşe Taşları: YeniTürkiye, fosilleşen devrimkaçkınları, yılgınlarla,döneklerle kurulamaz!

    MEYDANLAR HALKINDIR,YASAKLAYAMAZSINIZ!

    Halkımız,Doğan Çocuklarınızın Adını Elif, Şafak ve BahtiyarKoyun! “Onlar Ölmediler, Ateş Fitiller Gibi DimdikAyakta, Barut Ortasındalar!” Onların AdıDoğacak Günün Habercisi, Halklarımızın KurtuluşUmudunun Adıdır. Onların Yolu Nefret Ettiğimiz Yezitlerin, AKP’nin ve Ondan Sonra Da Aynı ZulmüSürdürecek İktidarların Sonunu Getirecek OlanYoldur. Üç Yiğit Vatanseverin CenazesiniKaçırdıklarında Aslında Bağımsızlık Demokrasi veSosyalizm Düşünü Halkımızdan Çalmak İstediler.Bakın Hala Mezar Anmalarına Bile AzgıncaSaldırıyorlar. Ama Nafile! Umudumuza SımsıkıSarılacağız. Duymaya Tahammül EdemedikleriElif, Şafak ve Bahtiyar İsmini Her Yerde

    Duyacaklar. Elif’ in, Şafak’ ın ve Bahtiyar’ ınAdıyla, Kömür Karası, Gök Mavisi ve Orman YeşiliGözleriyle Elif Elif, Bahtiyar Bahtiyar, Şafak ŞafakKatillerin Yüzüne Dimdik Bakarak MeydanOkuyacak Çocuklarımız. Mahir, Hüseyin, Ulaş Gibi,Kuşaktan Kuşağa Yaşatacağız Onları. “YatıpKalkıp Berkin Diyorsunuz” Diyen AhlaksızBeyinlere Verilecek Cevabımızdır Bu İsimler...Halkımız! Genç Ömürlerini Halk ve VatanSevgisiyle Fütursuzca Ortaya Koyan Elif’ i,Bahtiyar’ ı ve Şafak’ ı Yaşatmak İçin ÇocuklarmızaOnların Adını Verelim...Halk Cephesi - 20.04.2015

  • 2013 1 Mayısı’ndan beri Taksim1 Mayıs Meydanı halkımıza yasak.Esasen sadece 1 Mayıs Alanı da de-ğil, 2013 yılından beri AKP tümmeydanları emekçilere fiilen kapat-mıştır... Haziran Ayaklanması’na gi-den nedenlerden birisi de buydu...

    Halka kapatılan alanlara HaziranAyaklanması’yla ülkenin dört bir ya-nında cevap verdik. 1 Mayıs’ta ka-patılan Taksim’e bir ay sonra 1 Ha-ziran’da yüzbinlerle girdik... 1 MayısAlanı’nı işgal eden polis 1 Haziran2013’te arabalarını, kasklarını, kal-kanlarını bile toplayamadan kaçtı...

    2014’te ise İstanbul Valisi 1 Ma-yıs öncesi yaptığı açıklamada “Ge-zi’de yaptığımız hatayı tekrarlama-yacağız” diye açıklama yapmıştı... Ki-mileri bunu AKP’nin Haziran Ayak-lanması’nın özeleştirisini verdiği şek-linde değerlendiren yorumlar yaptı.Ancak AKP 2014’te de Taksim 1 Ma-yıs Meydanı’nı halka yasakladı.

    Faşist diktatörlükle yönetilen ül-kemizde ‘demokrasi’ hayalleri kuraniflah olmazların hayal kırıklıkları ka-çınılmazdır.

    AKP’nin Haziran Ayaklanma-sı’ndan çıkarttığı dersler; İstanbul’dailan edilmemiş bir sıkıyönetim oldu...

    İstanbul dışındaki illerden uçak-larla binlerce polis takviyesi ile 39 binpolis, 50’si Taksim’de 20’si İstan-bul’un çeşitli yerlerinde 70 TOMA ileTaksim Meydanı işgal edildi.

    Kadıköy’den Avrupa yakasına ya-pılan vapur seferleri iptal edildi. Met-rolar, tramvaylar, füniküler sistemi,belediye otobüsleri, metrobüsler ça-

    lıştırılmadı. Taksim istikametine gi-den tüm yollar trafiğe kapatıldı. Ha-liç üzerinden Taksim’e geçişi sağla-yan Galata Köprüsü ayakları kaldı-rıldı... Diyarbakır’dan TOMA vegazbombası desteği alındı.

    Devrimcilerin, demokratik kitle ör-gütlerinin, sendikaların Taksim’e git-mek için toplanma çağrısı yaptığı yer-ler polisin ablukasına alındı.

    AKP’nin halka karşı savaş açtığıgeniş kesimler tarafından sıkça söy-leniyor. Ancak kimilerine göre bu bir“söylem”den ibaret. Oysa bu söylemdeğil, gerçek bir savaştır. 1 Mayıslarbu savaşın en üst boyutta yaşandığıgünlerdir.

    Haziran Ayaklanması’nda halkıngücünü gören AKP tüm adımlarını busavaş gerçeğine göre attı. 2014 1Mayısı’ndaki stratejisi ne pahasınaolursa olsun halkı Taksim’e sokma-maktı. Onun için Taksim’e gidebile-cek tüm yolları trafiğe kapattı.

    Ne pahasına olursa olsun Tak-sim’e girmek isteyen tek güç Cephe-lilerdi. Cephelileri engellemek için iseCephelilerin örgütlü olduğu mahal-lelerin tüm giriş çıkışlarını tuttu.Cephelileri mahallelere hapsederekTaksim’e gitmelerini engellemeyeçalıştı.

    Okmeydanı’nda sabahın 07.00’sin-de insanlar evinin kapısından dışarı-ya adımını atar atmaz polisin gazbombalarıyla, TOMA’ların basınçlısularıyla karşılaştı... Halkın evlerin-den dışarıya çıkması bile imkansızhale getirildi.

    AKP’nin bütün bu saldırı ve ku-

    şatması Cephelilerin her türlü bede-li göze alan feda ruhuyla yarıldı.Okmeydanı’ndan Şişli’ye, Şişli’denTaksim çevresindeki tüm sokaklaraalana girmek için yüzlerce Cephelitaşla, sapanla, molotofla sabahın07.00’sinden akşamın 21.00’ne kadarçatıştı.

    2014 1 Mayısı’nda da Taksim’e gi-remedik fakat can kan pahasına ka-zandığımız 1 Mayıs Meydanı’mızıgasp ettirmeyeceğimizi gösterdik...

    O günden bugüne AKP’nin faşistterörü azalmadı, daha da arttı.

    2014 yılında Grup Yorum’un Ba-ğımsız Türkiye Konseri yapılırken2015’te “güvenlik” nedeniyle yasak-landı.

    Grup Yorum’un 30. yılı nedeniy-le yapmak istediği stadyum konserleriyasaklandı.

    İstanbul Adliyesi’nde Berkin El-van’ın katillerini koruyan Savcı Meh-met Selim Kiraz’ın rehin alınması ey-leminde şehit düşen Şafak Yayla’nınmezarını ziyaret için Giresun’a gidenHalk Cepheliler linç saldırısına uğradı.

    Yine Berkin Elvan’ın katilleriyargılansın diye klip çeken sanatçılarhakkında soruşturma açıldı.

    Sonuç olarak AKP, halka karşı sa-vaşında tek bir geri adım atmıyor. Tamtersine halktan korkusu büyüdükçe fa-şist terörünü daha da pervasızlaştırı-yor.

    İş Güvenlik Yasası’nı bunun içinçıkarttı. Bağımsızlık konserinin ya-saklanması, linç saldırıları, Ağrı’dayaptığı kontrgerilla provokasyon sal-

    FFFaaşş iisstt TTeerröörrüünnüüzzüü,, YYaassaakkllaammaallaarr ıınn ıızz ıı

    İİçç GGüüvveennll iikk YYaassaallaarr ıınn ıızz ıı TTaann ıımm ııyyoorruuzz!!

    MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

    MEYDANLAR HALKINDIR YASAKLAYAMAZSINIZ!

    Taksim, Bedelini Kanımızla Ödediğimiz1 Mayıs Alanımızdır!

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ4

  • dırısı, 1 Mayıs’ta Taksim yasağı...hepsi halktan korkusunun ürünüdür.

    Bu korkuyla AKP’nin yapabile-ceği tek şey daha fazla terördür...

    Geçen sene 39 bin polis kullan-mıştı bu sene daha fazla polis kulla-nır, 70 TOMA vardı, bu sene dahafazlasını getirir... Şimdiden “KOB-RA” adı verilen yeni zırhlı araçlaralarak yığınaklarını yapmaktadır.

    AKP 2015 1 MAYISI’NA GE-ÇEN YILIN DERSLERİYLE HA-ZIRLANACAK!

    Taksim’e gidilebilecek bütün yol-ları yine tarafiğe kapatacaktır. Dev-rimcilerin yine örgütlü olduğu ma-hallelerden çıkmalarını engellemekiçin mahallelerin tüm giriş ve çıkış-larını tutacaklardır.

    HALKIMIZ!

    CEPHELİLER!

    “AKP’NİN SAVAŞI KABULÜ-MÜZDÜR” dedik ve bugüne kadartek bir adım geriye atmadan feda ru-huyla savaşı büyütmeye çalıştık...

    Emperyalizmle, oligarşiyle aslauzlaşmadık. Asla demokrasicilik ha-yalleri kurmadık. Oligarşinin parla-mentosunu halkımıza umut olarakgöstermedik...

    Halkımıza hep gerçekleri söyle-dik. En küçük bir hak için bile bedelödemeyi göze almadan hiçbir hakkınkazanılamayacağını söyledik. Kancan pahasına kazandığımız hakları-mızı da yine kan can pahasına koru-yabileceğimizi söyledik ve söylüyo-ruz...

    Savaşı büyütmekten başka yolu-muz yoktur.

    Faşizm ile uzlaşılmaz. Faşizmlesavaşmadan, faşizmin iktidarı yerlebir edilmeden demokrasi beklemekham hayaldir. Kendini ve halkı al-datmaktır.

    Bugün bir konser yapmakta, 1Mayıs’ı kutlamak da, devrim müca-delesinden bağımsız değildir.

    Faşizmle yönetilen bir ülkedekazanılmış hiçbir hakkın garantisiyoktur. 2010 yılında açılan Taksim 1Mayıs Alanı 2013 yılında tekrar ya-saklandı. Kazanılmış haklarımızı ko-

    rumanın, gasp edilen haklarımızıgeri kazanmanın yolu savaşı büyüt-meye bağlıdır.

    FAŞİZMİ YENMENİN ONU-RU SADECE SOSYALİSTLEREAİTTİR!

    FAŞİZMİ YENECEĞİZ!

    Taksim 1 Meydanı’nın gasp edil-mesi basit bir yer meselesi değildir.Taksim 1 Mayıs Meydanı sınıf sa-vaşının ta kendisidir. Tam 38 yıloldu. Taksim demek uzlaşmaya, tes-limiyete, tasfiyeye karşı savaşmakararlılığıdır...

    Taksim demek ‘nostalji’ yapmakdeğil savaşma kararlılığıdır. ‘77 1Mayısı’nın hesabını sormaktır. Öz-türk Acari’yi, Salih Kul’u, MehmetAkif Dalcı’yı, ‘96 1 Mayıs şehitleriniunutmamaktır.

    Faşizm 38 yıldır bunu unuttur-maya çalışıyor.

    Bugün AKP unutturamayacağınıbiliyor ve onun için terörle bastır-maya çalışıyor. Onun için bir sava-şa hazırlanır gibi hazırlanıyor.

    HALKIMIZ!

    CEPHELİLER!

    AKP’NİN SAVAŞI KABULÜ-MÜZDÜR!

    GEÇMİŞ TÜM DENEYLERİ-MİZDEN DERSLER ÇIKARTA-RAK BİZ DE HIZLA HAZIRLIK-LARIMIZA BAŞLAMALIYIZ!

    AŞILMAYACAK YOL, YIKIL-MAYACAK ENGEL YOKTUR!

    AKP faşizminin Taksim’e çıkmakiçin önümüze çıkartacağı tüm en-gelleri yıkmalıyız...

    Engelleri kepçelerle, buldozer-lerle yıkmayacağız; Şafaklar’ın, Bah-tiyarlar’ın, Elifler’in cüretiyle, ya-ratıcılığıyla yıkacağız.

    Faşizme karşı savaşta kesintisiz45 yıllık bir tarihimiz var. 604 şehitverdik... Onlardan öğrendiklerimiz-le yıkacağız karşımıza çıkartılan ba-rikatları...

    Kanımızla canımızla kazandığı-mız Taksim 1 Mayıs Meydanı’nıhalkımıza yasaklayanlara İstanbul’udar etmeliyiz...

    26 Nisan2015

    Yürüyüş

    Sayı: 466

    551 MAYIS ALANIMIZDIR!

  • AKP'nin polisi, Çağlayan Adli-yesi’ndeki rehin alma eyleminin ha-zımsızlığıyla saldırıyor. Şehitlerimizincenazelerini kaçırarak sahiplenmeyiengelleyeceklerini sanıyorlardı. Kısasüre sonra yanıldıklarını anladılar.Bu nedenle cenazeye, cenaze evinesaldırdılar, cenaze evini kurşunladılar.Ve daha çok saldırmaya başladılar.Ülkemizde ilk kez "Biz De Sizi Se-viyoruz!" cümlesi "örgüt propa-gandası" kapsamında değerlendirildi,birçok insanın sadece bu nedenle evibasıldı, dava açıldı.

    Çünkü; AKP Türkiye'nin en büyükadalet sarayında savcısının rehin alın-masını unutturmak istiyor.

    Çünkü Çağlayan'da rehin alınanMehmet Kiraz değildir. Bu devletinadaletidir. "Adalet Mülkün Teme-lidir” yazar mahkeme salonlarında.Rehin alınan bu devletin mülküdür.İşte bunun için adalet savaşçılarınaait her şeye saldırıyorlar.

    AKP'nin saldırıları adalet savaş-çılarımızı sahiplenmemizi engelle-yemeyecek. Katil sürülerinin her sal-

    dırısı, sahiplenmemizi daha da bü-yütecek.

    Ne Şehitlerimizi,Ne De AileleriniSahipsiz Bırakmayacak,KatillerdenHesap Soracağız!

    Halk Cephesi, TAYAD'lılar veDev-Genç'lilerden oluşan 5 kişilikbir heyet ile Şafak Yayla'nın ailesinive mezarını ziyaret etmek için Gire-sun'a gitti. 8 Nisan tarihinde yolaçıkan Halk Cepheliler, 9 Nisan tari-hinde, öğle saatlerinde Giresun Ça-nakçı'daki Karabörk Köyü’ne ulaş-tılar. Köye vardıklarında bir jandarmaminibüsü de oradaydı. Saldırı ve pro-vokasyon olabileceği gerekçesiyleköyde cenazeden beri jandarmanınbeklediğini öğrendiler. Köye giriş-lerinde bir engelleme ile karşılaş-madılar. Köyde Şafak Yayla’nın evinevardıklarında annesi tarafından kar-şılanan Halk Cepheliler, cenaze evin-de 4 saat boyunca Şafak’ın annesi

    Aysel Yayla, babası Şinasi Yayla,babaannesi, halası ve taziye için gelipgiden köylülerle sohbet ettiler. Şa-fak’ın vasiyeti, özlemleri üzerinesohbetlerle beraber, eski fotoğraflarınave yoldaşlarına yazdığı mektuplarınabaktılar. Yürüyüş Dergisi’nin 463.sayısı ile beraber, Şafak Yayla’nınçıkarılmasında gecesini gündüzünekatarak çalıştığı fakat yayınlanışınıgöremediği Dev-Genç Dergisi’ninilk sayısı da aileye götürülmüştü.Şafak’ın hesap sorarken çekilen fo-toğrafı derginin kapağındaydı. “Ninebak bu senin torunun Şafak” de-nince, babaannesi önce kapağı ince-ledi, gözleri iyi görmediği için iyiceyakından bakan babaannesi Şafak’lagurur duyduğunu anlatan güzelle-meler ve ağıtlar söyledi. Ziyaret son-larında Şafak Yayla’nın hemen evinyanındaki mezarının başına gittiler.Mezarını kırmızı karanfiller ve sarı-papatyalar ile süslediler. Aile mezarınçevresine beton döktürmüştü. Nede-nini sorduklarında, çevreden tehditedildiklerini, cenazenin çıkartılıp de-

    Şafak Yayla’nın Mezarına Gidenlere Linç Saldırısı

    SALDIRILARINIZ BOŞUNA, ADALET SAVAŞÇILARININ SAHİPLENİLMESİNİ ENGELLEYEMEZSİNİZ!

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ6

  • reye atılacağına dair söylentilerdenkorktuklarını, bunun için beton dök-tüklerini anlattılar. Şafak’ın cenaze-sine saldıranların köylüsü olmadığı,aksine köylüsünün Şafaklar’ı sahip-lendiğini ama korkutulduklarını an-lattılar.

    Bugüne KadarHiçbir ŞehidimizinMezarında Ot Bitmedi!Şafak ve Bahtiyar'ınMezarlarında daBitmeyecek!

    AKP'nin katil polisi, 17 Nisan ak-şamı adalet savaşçıları Şafak Yaylave Bahtiyar Doğruyol'un mezarına git-mek için Sibel Yalçın Parkı’nda top-lanan halka saldırdı. Aynı saatlerde,Gazi ve Çayan mahallelerinde de sal-dırılar yaşandı. Mahalleye 4 TOMAve 15 akreple giren polisler terör es-tirdiler. Ellerinde hiçbir hukuki daya-nakları olmamasına rağmen Okmey-danı’na giren bütün yolları kestiler.Giresun’a gidecek olan otobüslerinşoförlerini arayarak tehdit ettiler. Polissaldırısıyla ilgili Halk Cephesi’nin yap-tığı açıklamada: "AKP iktidarı, Çağ-layan eyleminin hazımsızlığıyla heryere saldırıyor. Şehidimizin mezarınınbaşına gitmemize engel oluyor. Sab-rımızı sınamayın. Bizi geleceksiz, soy-suz sopsuz bırakamazsınız. Buna izinvermeyiz! Şehidimiz Şafak Yayla’nınmezarına kızıl bayrağımızı dikmeden,onun toprağına el sürmeden dönme-yeceğiz. Giresun’a girmek için gere-kirse öleceğiz ama vazgeçmeyeceğiz.Halkın kahramanlarının mezarlarınıbir başına, sahipsiz, bırakmayacağız"denildi.

    Polisin tüm engelleme girişimle-rine rağmen Halk Cepheliler 17 Nisangecesi yola çıktılar.18 Nisan tarihindeGiresun'a ulaştılar. Giresun girişindeönleri kesilen Halk Cephelilerin köyeve Şafak'ın ailesinin yanına gidişleriengellendi. Polis otobüslerde bek-lettiği Halk Cephelilere sivil faşistlerisaldırttı. Linçle tehdit etti. Tehdit vesaldırılarından sonuç alamadığını gö-rünce 60 civarında Halk Cepheliyiişkenceyle gözaltına aldılar.

    18 Nisan tarihinde, Dev-Genç

    ve Ankara Halk Cephesi yaşanangözaltılarla ilgili şu açıklamayıyaptı;

    DEV-GENÇ açıklamada; “31 Martgünü, dünyanın en korunaklı adliyesiolarak nitelendirilen Çağlayan’dakiİstanbul Adalet Sarayı’nda Berkin El-van’ın soruşturmasını yürüten savcıMehmet Selim Kiraz, Berkin Elvan’aadalet için halk savaşçıları Şafak Yaylave Bahtiyar Doğruyol tarafından rehinalındı. İstekleri Berkin Elvan’ın katil-lerinin açıklanmasıydı. Ama halk sa-vaşçılarının bu talebi yerine getirilmedi.Halk savaşçıları AKP’nin katil polisleritarafından katledildi. Savcı MehmetSelim Kiraz halk savaşçıları tarafındancezalandırıldı. Halk savaşçılarının ce-nazeleri, sahiplenmeyi engellemek içinkaçırıldı. Giresun’da polis işbirlikçisifaşistler cenazeye saldırmaya kalktı.Cenaze evine silahla ateş ettiler. Ölü-lerimizden bile ne kadar korktuklarınıbir kez daha görmüş olduk. 2 günönce İstanbul Üniversitesi öğrencisiolan 2 Dev-Genç'li okula girerken tu-tuklandı. Son olarak 17 Nisan gecesiyola çıkan, Giresun’a Şafak Yayla’nınve Bahtiyar Doğruyol’un mezarı başınaanmaya giden Dev-Genç'lilerin veHalk Cephelilerin otobüsü Giresun’dadurduruldu. Hukuksuz bir şekilde iş-kenceyle 65 kişi gözaltına alındı. Buyaptığınız saldırıların ne ilk ne de sonolacağını biliyoruz. 15 gün içinde 291gözaltı, 25 tutuklama... Gözaltılarla,tutuklamalarla savaşçıların sahiple-nilmesinin önüne geçeceğini sanmayın.Bizler Şafak, Bahtiyar ve Elif Sultan’ıncüretiyle çıkıyoruz karşınıza. Değilgözaltı, yıllarca F tipi hücrelerde tutsaketseniz de Şafak, Bahtiyar, Elif Sultangibi hücrelerden çıkıp dünyayı başınızayıkarız. Saldırılarınız boşunadır. Sizölülerimizden dahi korkmaya devamedin. Biz, halk savaşçılarını her nepahasına olursa olsun sahiplenmeyedevam edeceğiz" denildi.

    Ankara Halk Cephesi;“AKP'nin katil polislerinin baskılarınarağmen, yaklaşık 60 civarında HalkCepheli şehitlerini sahiplenmek veanma programını gerçekleştirmek içinİstanbul'dan yola çıktı. Giresun'a gel-dikten sonra katil polisler, Halk Cep-helilerin Şafak Yayla'nın köyüne, aile-

    26 Nisan2015

    Yürüyüş

    Sayı: 466

    771 MAYIS ALANIMIZDIR!

  • sine yapacakları ziyareti ve anmayı engellemekiçin önlerini kesti, daha sonra da sivil faşistlerisaldırttılar. Sivil faşistler aracılığıyla HalkCepheliler linçlerle korkutulmaya çalışıldılar.

    AKP'nin polisinin tüm baskı ve saldırıla-rına rağmen geri adım atmayan Halk Cepheliler,gözaltına alındılar. AKP'nin polisine buradansesleniyoruz; "Ne katil polisleriniz ne de sivilfaşistleriniz bizi kararlılığımızdan vazgeçiremez.Şehitlerimize, mezarlarına ve ailelerimize sal-dırmaktan vazgeçin. AKP iktidarını ve katilpolislerini buradan uyarıyoruz; yapılan baskılarve engellemeler hukuksuz ve keyfi uygulama-lardır. Bu yollardan vazgeçin. Bizi bu tür yol-larla bu güne kadar sindiremediniz, bundansonra da sindiremeyeceksiniz” denildi.

    Halk Savaşçıları Mücadelemizde Yaşıyor

    Antalya Halk Cephesi, 30 Mart-17 Nisanşehitler haftasında halkın savaşçıları “BahtiyarDoğruyol, Şafak Yayla ve Elif Sultan Kalseniçin 18 Nisan’da dernekte anma yaptı. 30Mart-17 Nisan şehitleri nezdinde devrim şe-hitleri için bir dakikalık saygı duruşunda bu-lunuldu. Ardından yapılan konuşmalarda şunlaradeğinildi. “30 Mart-17 Nisan şehitlerimizinzincirine eklediğimiz, üç onurlu halkamızolan Bahtiyar Doğruyol, Şafak Yayla, ElifSultan Kalsen ve onların da nezdinde 30Mart-17 Nisan şehitlerimizi anmak için bu-radayız. Onların direnişlerine sahip çıkacak,mücadelemizde yaşatacağız” dendi. Dahasonra şiirler okundu, ardından Şafak Yayla’nınsevdiği türkü, “Bize Ölüm Yok” ve “Dev-Genç” marşları söylendi. Daha sonra şehitlerinyaşamı anlatıldı.

    Bahtiyarlar Mücadelemizde Yaşıyor!

    Çağlayan Adliyesi’nde 31 Mart günü, adaletararken Şafak Yayla ile birlikte katledilip şehitdüşen Bahtiyar Doğruyol için Ankara TA-YAD’da 16 Nisan'da anma yemeği verildi.

    Yemek öncesi emperyalizme ve oligarşiyekarşı verilen mücadelede şehit düşen devrim şe-hitleri için 1 dakikalık saygı duruşunun ardındanşehit Gökçe Şahin'in babası Bayram Şahin birkonuşma yaparak Bahtiyar Doğruyol'un müca-deledeki zamanlarını gelen konuklara anlattı.Daha sonra Halk Cephesi adına konuşma yapanbir kişi, Çağlayan direnişinin düşmanda moralbozukluğuna yol açtığını, halkımızda ise öfkeve moral yarattığını söyledi. 50 kişinin katıldığıanma yemeği okunan şiirlerle sona erdi.

    AKP iktidarı, resmi sivilfaşistleriyle ölülere saygıyı,seyahat özgürlüğü hakkını birtarafa bırakmış saldırmayadevam ediyor. Hangi kitapta,hangi yasada yazıyor ölüleresaygısızlık? Hangi yasada ya-zıyor kendi vatan toprakla-rında adım başı durdurulupengellenmek? Bu yasaAKP’nin yasası, 12 Eylül fa-şist cunta anayasasına bilerahmet okutuyor.

    Büromuz avukatı EbruTimtik’in de aralarında bu-lunduğu 53 kişi şu an GiresunEmniyet Müdürlüğü binasın-dalar. Ve binanın etrafına ağ-zından salya akıtıp küfürlersavuran faşist bir güruh top-lanmış durumda. Dakikalargeçtikçe çevre ilçelerden delinç saldırıları için toplanmayaçağrılmaktadırlar.

    Hadi göstersin o zamandevlet-i ali kudretini. Hadibakalım bu it sürüsünü oradançekip alsın da görelim dev-letliği. Yok hayır bunlar olmazbiliyoruz. Linç ederek sindir-mek egemenlerin kültüründevar. Gözaltına alma sebebi debu zaten. Linç güruhununönüne elleri kolları bağlı şe-kilde sunmak istiyorlar. Res-milerle, gayrı resmi faşistlerinişbölümü bu şekilde.

    Bu devletin her türden sal-dırısına karşı aşılıyız ve "bukadarı da olmaz" diyebilece-ğimiz hiçbir şey yok. Biz sa-dece halkın birliğine ve da-yanışmasına inanırız. Yetmişkadar gözaltındaki müvekki-limizle büromuz avukatı EbruTimtik'i o linç güruhunun sal-dırılarından koruyacak tekgüç birliğimizdir.

    Herkesi elinde ne olanakvarsa harekete geçirmeye, Gi-resun Emniyet Müdürlü-ğü’nde hürriyetleri tehdit edi-lip linç saldırısıyla yüz yüzebırakılanlarla dayanışmayaçağırıyoruz. Emniyet müdür-lüklerini, milletvekillerini, ga-zeteleri, televizyonları, tektek kişileri kurumları arayıpVali ve Emniyet Müdürü vediğer devlet görevlilerinin üçmaymunu oynamalarına izinvermeyelim...19.04.2015

    Hak ve ÖzgürlüklerimiziGaspettirmeyeceğiz!

    Linç ve ProvokasyonlaraSon Verin!

    Linç Amerikan Egemen-lerinin Kültürüdür. AnadoluHalkları Linçleri Lanetler!

    Haklı Olanlar Er ya daGeç Kazanacaktır!

    Halkın Hukuk Bürosu

    LİNÇ VE PROVOKASYONLARA SON VERİN!

    Halkın HukukBürosu

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ88

  • 31 Mart günü Berkin Elvan so-ruşturmasını yürüten, katilleri ko-ruyan savcı Mehmet Selim Kiraz’ıcezalandıran devrimci halk savaş-çıları Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğ-ruyol’u anmak için 17 Nisan günüyola çıkan Halk Cepheliler tüm bas-kılara, gözaltılara rağmen şehitlerininmezarı başında anma yaparak onlarıkızıl bayraklarıyla sonsuzluğa uğur-ladı.

    17 Nisan günü daha yola çıkarkensaldırı başlamış mahallelerden çı-kışlar polisin biber gazlı saldırılarıylaengellenmeye çalışılmıştı. Tüm en-gellemelere rağmen 2 araç Okmey-danı ve Gazi Mahallesi’nden çıkarakGiresun’a doğru yola koyuldu.

    18 Nisan günü 16.00 civarındaGiresun Çanakçı’da araçlar durdu-ruldu. Giresun ve sahil şeridinde,jandarma ve polise ek olarak bekçi-sinden sahil güvenliğine kadar tümkolluk kuvvetleri seferber edilerekHalk Cepheliler’in köye girişini dur-durmaya çalışıldı. Şafak Yayla’nınannesi ile görüştürülenlere annesininbu ziyareti kabul etmediği söylendi.Bunun üzerine Halkın Hukuk Bürosuavukatı Ebru Timtik ve Halk Cephesiadına bir kişi Aysel Yayla ile görüş-mek üzere az ilerideki petrol ofisinegitti. Halk Cepheliler’e karşı örgüt-lenen faşist linçten korktuğunu be-lirten Yayla başkalarının da canıyanmasın diye istemediğini söyledi.Bunu bahane eden polislere karşı

    görevlerinin mezarını sahiplenenleriengellemek değil onları korumakolduğunu belirten Halk Cephelilerolabilecek saldırıları bilerek ne pa-hasına olursa olsun mezarlığa gide-ceklerini vurguladılar. Şafak’ın dayısıda bir din adamı olarak bu ziyarettenkorktuklarını belirterek ayrıldı.

    Saatler ilerlerken keyfi şekildebekletilen Halk Cepheliler akşamçökerken daha fazla beklemeyecek-lerini belirterek pankart açıp oto-büslerin yanında oturma eyleminebaşladı. Daha kapılar açılırken sal-dırıya başlayan polislere karşı uzunsüre direnç gösterildi. Gözaltına alı-nan her bir Halk Cepheli yerlerdesürüklenerek, saçlarından bacakla-rından çekilerek zorla gözaltı araç-larına bindirildi. Hemen herkesinyüzü çakıl taşlarına sürtülerek ka-fasında yüzünde izler oluştu. Polislerazgınca cenazesini sahiplenen dev-rimcilere saldırıyor bir yandan datoplanan faşist güruha cesaret veri-yordu. “Şafak Yayla ve BahtiyarDoğruyol Ölümsüzdür” sloganlarıylagözaltına alınan 54 kişi hastaneyegötürüldü. Burada üst araması da-yatmasıyla muayene dahi yapılmaz-ken faşistler de toplanmaya başladı.Hastane içine kadar ellerinde demirsopalarla giren alkollü sivil faşistlerehiçbir müdahalede bulunmayan po-lisler 2 kişiyi hastanede bırakıp diğerherkesi kaçırdılar, Giresun Emni-yeti’ne getirdiler. 2 kişi hastanede

    Mezarlarımız da Savaşçılarımız da Sahipsiz Değil!Tutuklasanız da, Linç Etseniz de Kızıl BayrağımızHalk Savaşçılarının Başucunda Dalgalanacak!

    26 Nisan2015

    Yürüyüş

    Sayı: 466

    991 MAYIS ALANIMIZDIR!

  • onlarca polis, güvenlik ve dok-torun arasında saldırıya uğradılar,bir kişinin burnu kırıldı. Saldırılaremniyet önünde de devam etti.Halk Cepheliler araçtan her çı-kışlarında zafer işaretleri ve slo-ganlarla sivil faşistlere karşılıkverirken faşistler ellerinde taşlar,bira şişeleri ve dillerinde küfürlesaldırmaya devam etti. Gözaltınaalınıp karakola getirilen bir grup,bu faşist güruhun arasından em-niyete getirildiğinde araçlarınıncamları indi, emniyet sivil fa-şistlerin taş yağmuruna tutuldu.

    Emniyetin içinde de üst ara-ması adı altında işkenceler devametti. Bütün gece süren işkencelerinardından faşist grup dağıldı, HalkCepheliler serbest bırakıldı. Taşyağmuruna tuttukları aracın kol-tuk döşemelerine kadar zarar ve-ren sivil faşistler aracın içinebayrak bırakmışlardı. Sabah araç-larla adeta kaçırılan Halk Cep-heliler tartışmaların ardından Fat-sa’da durarak diğer arkadaşlarınıbekledi. Şoförü de korkutan po-lisler Bahtiyar’ı anmak için An-kara’ya giden aracı Samsun çı-kışına kadar takip ettiler.

    Araçla Ankara İdilcan KültürMerkezi’ne giden Halk Cephelilerburada bir süre dinlendikten sonraBahtiyar Doğruyol’un mezarınagittiler. Burada yapılan anmanınardından bir grup İstanbul’a dö-nerken bir grup da tekrar Gire-sun’a Şafak Yayla’nın mezarındaanma yapmak ve iki yoldaşıntoprağını birleştirmek için yolaçıktı.

    Ankara’dan gece yarısı tekrarGiresun’a dönen 12 Halk CepheliSamsun’dan başlayan polis ta-kibine ve tacizlerine rağmen yo-luna devam etti. Faşist saldırılarınve polis engelinin ardından elle-rinde Bahtiyar’ın toprağı ile Şa-fak’ın mezarına giden Halk Cep-heliler’i mezarı başında annesiAysel Yayla karşıladı. Halk Cep-heliler’in tekrar gelmelerini şaş-kınlıkla karşılayan anne Yaylailk başta yine korkuyla gelme-melerini söylediyse de anma ya-pıldı. Şafak’ın mezarına onunbirlikte hesap sorduğu yoldaşıBahtiyar Doğruyol’un toprağıkonuldu. Karanfillerle süslü me-zara çiçek ekildi. “Kızıldere’denÇağlayan’a Halk Savaşçıları Onu-rumuzdur” yazılı pankart açıldıve kızıl flama Şafak’ın başucunaasıldı. Sarı yıldızlı Cephe bayrağıda toprağına katıldı Şafak’ın.Sonrasında Dev-Genç adına kısabir konuşma yapılıp 1 dakikalıksaygı duruşunda bulunuldu.

    “Varsa Cesaretiniz Gelin” ve“Bize Ölüm Yok” marşları okun-du, “Sıra Neferi” şiiriyle anıldıŞafak Yayla. Sonrasında tekrarannesiyle görüşüldü, annesinintek isteği vardı, oğlumu unut-mayın dedi ağlayarak ve oğlununyoldaşlarına sıkıca sarıldı. HalkCepheliler tekrar yola koyuldular,bir grup İstanbul’a dönerken birgrup da Ankara’ya giderek Bah-tiyar Doğruyol’un mezarına ŞafakYayla’nın mezarından getirdiğitoprağı ve bahçesindeki çiçeğigötürdü.

    Şafaklar’ ın, Bahtiyarlar’ ın ve

    Eli fler’in Sesini HerAlana Taşıyacağ ız

    Umudu BüyütüyoruzBizleri Yıldıramazsınız!

    AKP polisinin dergimizi matbaada el koy-masına rağmen Yürüyüş kapı kapı halkımızaulaşmaya devam ediyor.

    İkitelli: İkitelli'nin sokaklarına 20 Nisan'daFerhat Gerçek'in sesi taşındı. Ferhat Gerçek'inadımladığı sokaklara, caddelere "Yürüyüş Der-gisi Okuyalım Okutalım" kampanyasının afişleriasıldı. Afişleme sırasında yoldan geçen halklasohbet edildi. 3 kişinin yaptığı kapı çalışmasında27 dergi halka ulaştırıldı. Çalışmada evlerinedavet edenler oldu. Evlere geçilerek halklasohbet edildi.

    Kapı Kapı Dolaşıp Yürüyüş Dergisi’ni Ka-ralamaya Çalışan Katil Polise Halkın Cevabı:Biz Bu Dergiyi Yıllardır Tanıyoruz...HATAY: Yürüyüş Dergisi'nin 463. sayısı

    bütün yasaklamalara, toplatmalara karşı 21Nisan'da okuyucularıyla buluştu. Samandağve Antakya’da toplamda 700 adet toplatmasıolan dergi bütün meşruluğuyla halklara umudutaşıdı. Hatay Halk Cephesi’nin yaptığı açıkla-mada: "Türkiye genelinde elektriği kestileryetmedi, tüm medya kuruluşlarına sansür ge-tirdiler yetmedi, yayınlarımıza toplatma kararıverdiler yetmedi, en son Hatay’da YürüyüşDergisini dağıttığımız esnafları, evleri sivilkatil polisler kapı kapı dolaşıp Yürüyüş’ümüzütoplamaya, karalamaya çalışmış, korku salmakistemiştir. Ama nafiledir çabaları! Hatay halkınice yiğitler yetiştirmiştir. Hatay halkı şehitlerinesahip çıkmış, 'biz bu yayınları yıllardır tanıyoruz.Emekçi insanlar bizim kapımıza kadar hiçüşenmeden her hafta getiriyorlar. Bunca emekharcayan kişiler sizin dediğiniz gibi, dolandırıcı,tefeci, ya da terörist olamazlar. Şimdi almakistediğiniz Yürüyüş Dergisi’0ni yasadışı olarakgösteremezsiniz. Bayilerde satılıyor, Yurt Ga-zetesi’nde ilanı var' diyerek dergiyi sahiplendiler.Bunca sansür yine ters yüz edilmiş 700 dergihalka ulaşmış, halkta Yürüyüş’ü sahiplenmişdüşmana vermemiştir" denildi.

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ10

  • Merhaba Alişan,

    22 Ocak zaferimizin coşkusunu ilkgünkü gibi yaşıyor ve yüreklerimizi122’lerimizin sıcaklığıyla ısıtıyoruz.

    22 Ocak’ı senden, sizden ayrı dü-şünemediğim için, bu kez de böylesana yazayım istedim.

    Öncelikle seni, senden önce vesenden sonra halaya katılanlarımızıselamlıyor, senin gibi sımsıkı ku-caklıyorum. Haklısın Alişan; “Ku-cakladın mı sımsıkı kucaklaya-caksın arkadaşını/Kavgaya tümkaslarınla, gövdenle, tutkunla gi-receksin” diyen şair doğru söylemiş.Biz de aynen öyle yapıyoruz, tüm akıl,yürek ve bilek kaslarımızla umudu-muzu büyütüyoruz ki biz ezilen halk-ların hınçla sıkılmış yumruğuyuz,dövüşüyoruz…

    Sen, “vakit tamam” deyip de gel-diğin zaman ebediyen, ben Çinge-ne’mizin(*) diyarındaydım. Bir ya-nımda “karınca”mız Berkan, diğeryanda Yümüt abimiz, voltalar randevuyerimiz. Bazen de seninle çıkardımvoltaya “heybe Dağ’lı anlat hele”derdim… Gök kubbe altında konu-şulmadık şey bırakmazdık yine, dilekolay yılların hasreti var. Bu yıllar bo-yunca “3 satır yazı” dışında direk ba-ğımız olmamıştı seninle.

    Birgün, uzaklardan gelen, üç satırlıkbir yazı olan küçük bir not kâğıdı ve-rildi. Hayda, kim ola ki acaba? Boşakoyuyorum dolmuyor, doluya koyu-yorum almıyor. “A. Dağlı” imzasınıhatırlayamayan hafızaya az kızmadımdeğil. Dağlı’yı hatırlamayan hafıza-yı “çıkartıp atmak gerek” değil mi?Neyse, sorduk bilgemize, öğrendik şadolduk, bahtiyar olduk. 3 satıra bu ka-dar çok şeyi sığdırmak, BİZ’e hastır el-bette. O küçük not kâğıdını yıllarca ya-

    nımda taşıdım, Hasret gelip de bo-ğazıma oturunca, tekrar tekrar oku-yup nefes aldım. Sonra bırakmakmecburiyet halini alınca, yüreğimealdım, aklıma kazıdım…

    Senin yarattığın depremin güm-bürtüsünü duyunca, çıkartıp yüre-ğimden tekrar okudum doyunca.Sana selam dursun diye durdurdukhayatı. Ömür denilen filmi geri sar-

    dık Ümraniye barikatlarında marşlarsöyledik yine, Armutlu’nun “hendek vetepelerini” aştık yine azimle. Gazi’de,gözaltına alındık yeniden Bülent Dur-gaç abimizle… Demem o ki, Büyük İn-sanlık unutmuyor, işte Çuhadar’ımız bi-zim gibi binlercesinin geçtiği işken-cehaneyi Hasan Selim’in hıncıyla yer-le bir etti. Halkların birikmiş öfkesi za-limlerin karargâhlarını, haramilerinsaraylarını dövmeye devam ediyor…

    “Çok eski silahlar” kullandığımızısöylüyor acuzeler. Ki doğrudur; eli-mizdeki Hekimoğlu’nun aynalı Mar-tinisidir. “Benden selam söyle BoluBey’e” diyen Köroğlu’nun mavzeridir,“Dağlar Bizimdir ”diyen Dadal’ın başeğmezliğidir. Elimizdeki, Pir Sul-tan’ın deyişiyle “aşk bıçağı”dır, dili-mizdeki onun çağrısıdır. “Teber* çe-kip münkirlerin kanını/Dökelim ba-kalım nic’ olsa olsun… Münkirlerinsarayını bozalım/ Yıkalım bakalımnic’ olsa olsun” işte o kadar, var mı öte-si! Ödemede gereken bedel nice ağırolursa olsun, “bir canım var feda ol-sun” diyen İbili yüreklileri durdura-bilecek bir güç yoktur, ola bilemez!

    Büyük Direnişin zaferinden son-ra “ne kazandınız ki?, bu kadar be-dele değer miydi?” diyen yüreksizlerkorosu bugün emperyalizmin maes-troluğunu yaptığı “barış” şarkısınısöylüyorlar. “Kalp kör olduktansonra gözün görmesinde yarar yok-tur” diyor ya Ali aynen öyle. Erdal-lar’ı, Hasan Selimler’i, Çuhadarlar’ı,Muharremler’i göremiyorlar Ali’m.Biz baktığımız her yerde umudu,devrimi görmeye devam ediyoruz.

    “Bir BİZ kaldık ey Karanfil” du-rum özetle böyledir. “Zamanın ru-huna uyanlar” başka bir deyişlehayallerini, düşlerini burjuva ideolo-jisinin iğfal etmesine izin verenler,

    bize de “akıllı solculuğu” vaaz edi-yorlar. Senin sözlerinle cevaplarını ve-riyoruz Alişan: “Amerika’ya uşaklıkakıllılık oluyorsa biz deliyiz” Haklı-sın, ABD’nin tasfiyecilik tangosunaalkışla tempo tutmaktansa; koskoca“karanlıklar imparatorluğuna”kafa tutmak evladır, farzdır. “Gittikçeçoğalır delimiz bizim” türküsünüsöylemeye devam ediyoruz Alişan…

    Şimdi karşımda, alnında yıldızlıbere olan resmin. Huzurun ve guru-run gözlerinden taşıyor. “Gözümarkada değil. Gönlüm rahat” de-miştin. Her adımımızda, her anımız-da sizin bu güveninize layık olmakiçin yaşıyor, hayatımızdan ve feda-mızdan öğrenmeye, açtığınız yoldayürümeye devam ediyoruz.

    “Sen gittikten sonra neler oldu ne-ler” diyeceğim fakat sen hiç gitmedinki, gitmediniz ki… Senin ateşinden debir avuç alıp kattık yüreklerimizde-kine, seni de tüm karanfillerimiz gibibir tohum misali, gönül tarlamızınsonsuzluğuna ektik.

    Tohum bu biliyoruz emek ve sa-bır ister ki bunlar sevgisiz n’eyler?İnanç olmayan yürekte sevgi yetişirmi hiç? Yetişmez elbette. SevgiliDayı’mızın deyişiyle “inanç, bilgi vegerçeğin birleştiği duygu yoğunlu-ğudur.” İşte böyle Alişan, hakkınıvermek çabasındayız, özetle; öfkebiriktiriyor. Umudumuzu büyütüyo-ruz her gün. Öyleyse, her zaman vedaima beraberiz sizlerle…

    “Sana selam sana saygı ey yol-cu” ne de olsa nehirler gibi akıyoruzyarınlara, denizlerde buluşur, birbi-rimizi karışırız nasıl olsa…

    Ölümü cüceleştirerek, Azrail’i re-zil rüsva eden 122’lerimiz başta ol-mak üzere şehitler halayına omuz ve-ren kahramanlarımıza selam olsun.Yeni 22 Ocak’lar yaratmak içinkan, can bedeli Umudu büyütenlere“Atılım” ruhuyla düşmanın üstü-ne üstüne yürüyenlere bin selam!

    Fikret Kara 11-12-2014

    Kırıklar 1 No’lu F Tipi Hapishanesi

    Çingene(*): 2001 yılında BüyükDireniş’te feda eylemi yaparak şehitdüşen İbrahim Erler.

    Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

  • Berkin’in katillerinin isimle-rinin emniyet tarafından bilindiğiherkes tarafından bilinen bir ger-çekti. Savcı Mehmet Selim Ki-raz’ın rehin alınmasından sonrabu gerçek resmi belgelerle ortayaçıktı.

    “Berkin Elvan soruşturma-sını yürüten Cumhuriyet SavcısıMehmet Selim Kiraz’ı rehinalan iki DHKP-C'li, 8 saat sürenmüzakereler sırasında soruştur-ma dosyasında yer alan bazıbilgilere ulaşmış ve bunları in-ternet üzerinden yayınlamıştı.Bu polislerin DHKP-C tarafın-dan hedef alınması ihtimali ne-deniyle harekete geçen İçişleriBakanlığı ve İstanbul EmniyetMüdürlüğü tayin işlemlerinihızlı bir şekilde başlattı ve po-lisler farklı illere gönderildi. Ai-leleri ile birlikte koruma altına alınanpolislerin tayin ve taşınma işlemleribüyük gizlilik içinde yapıldı. Polislerinve ailelerin gittiği illerde koruma vegözlem altında tutulacağı öğrenildi.”(Basından )

    Bu haber şunu göstermiştir:

    a) AKP, katil polislerin baştan iti-baren isimlerini biliyor.

    b) AKP katilleri koruyor.

    c ) Katiller ancak adalet mücadelesisonucu ortaya çıkıyor.

    d) AKP katillerin ismini vermemekadına savcıyı feda etti.

    Dosyanın avukatlarının talepleri

    üzerine dosyadaki fotoğraflar yaklaşık1 yıl önce dosyaya girdi. Soruştur-manın savcıları bu isimleri belirle-memek için aylardır bir işlem yap-mıyordu. Emniyetin “bu isimleri bil-miyoruz” yalanına karşı sorumlularhakkında soruşturma açılmıyordu.İsimlerin dosyaya gelmesini engel-leyen herkes hakkında, savcılar is-tese gözaltı işlemi yapabilme yet-kileri var. Fakat savcılar da katillerikoruduğu için, avukatlar ancak bir

    şey talep ederse, rutin işlemleribugüne kadar yapmak zorunda kal-dı.

    Bu haber üzerine savcılık ma-kamının derhal katillerin isim-lerini belirlemek için işlem yap-ması gerekir. Polislerin isimlerinibildiği halde bunu vermeyenlerhakkında soruşturma açması ge-rekir.

    AKP, katillerini koruyor. Onuniçin isimleri bildiği halde vermiyor.

    Çünkü katillerin isimlerinin ve-rilmesi durumunda bu işin sonuAKP’ye hatta ‘talimatı ben ver-dim, polisimiz destan yazdı’ diyenCumhurbaşkanı Recep Tayyip Er-doğan’a dayanacaktır. Çünkü Ber-kin Elvan’ın asıl katili TayyipErdoğan’dır. Polislere katliam ta-limatını bizzat Erdoğan vermiştir.Mahkemelerin koruduğu polisler

    değil esas olarak Erdoğan’dır.

    Rehin alma eyleminde ölen savcı,katiller korunma pahasına gözden çı-karılmıştır.

    AKP’den katilleri bulması bekle-nemez. Adalet, saraylarının kapısındangeçmez. AKP çocuk katilidir. AKP13 yıllık iktidarında 241 çocuğu kat-letmiştir. Binlerce çocuğa işkenceyapmış ve tutuklamıştır. Buna rağmentek bir işkenceci katil cezalandırıl-mamıştır.

    Katilleri, ancak “halkını çok se-ven” adalet savaşçıları bulup hesapsorar.

    BERKİN’İN KATİLLERİNİN İSİMLERİNİ BAŞTAN BERİ BİLİYORLAR! BU GERÇEK SAVCI REHİN ALMA EYLEMİNDEN SONRA RESMİ BELGELERLE BELGELENDİ!

    Resimleri yayınlanan 22 polisin “güvenlik” nedeniyle görev yerleri değiştirildi!

    AKP Katilleri Yargılamak Yerine Koruyor!

    BUNLARDAN BİRİSİ BERKİNELVAN’IN KATİLİDİR! AKP

    BUNLARI YARGILAMAKYERİNE KORUMAYA ALDI

    Halkın Mühendis Mimarları, 19 Nisan’da Küçük Ar-mutlu ’da 2. Tohum Ekim Şenliği’ni gerçekleştirdi.Havanın soğuk ve yağışlı olması nedeniyle Şenay veGülsüman Halk Bahçesi’nden Küçükarmutlu Cemevi in-şaatına taşınan şenlik Halkın Mühendis Mimarlarınınaçılış konuşmasıyla başladı. İbrahim Karaca’nın şiirleriyle,Zafer Kara’nın söylediği türkülerle ve halaylarla devam

    eden şenlikte son olarak viyollere (tarım sektöründe fideüretmek amacıyla kullanılan plastikten imal edilmiş çokgözlü kaplardır ) tohum ekimi yapıldı. Şenlikte aynızamanda Halkın Mühendis Mimarları’nın standı ve kermesde yer aldı. Büyükarmutlu’da faşistlerin Armutlu gençlerinesaldırısı nedeniyle erken bitirilen şenliğe toplam 100 kişikatıldı

    Armutlu'da İkinci Tohum Ekim Şenliğinde Buluştuk

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ12

  • Bir Halk CepheliAnlatıyor:

    Hasan Ferit'in Mah-kemesi'ne katılmak içinmahkeme önüne gitti-ğimde orada bulunan ar-kadaşlar kapının önündebekliyor, polis saldırıyahazırlanıyordu. Hemenarkadaşların yanına git-tik. Polis bizi kalkanla-rıyla karşı kaldırıma ite-rek etrafımızı sardı. Et-rafımızı sardığında 4 ki-şiydik. Diğer arkadaşlarıbaşka tarafa doğru kal-kanlarıyla itmişti. Bizbirbirimize kenetlenipbirlikte kaldık. Basın bizi çekiyordu.Oradaki saldırıyı teşhir edip sesli ko-nuşmalarla durumu teşhir ettik. Diğerarkadaşlar yanımıza geldi. Bizi gözaltınaalacaklarını söyledikleri için oturup ke-netlenmiştik. Gelen arkadaşlarla da bir-birimize kenetlendik. Polis çekilinceadliye kapısına doğru ilerleyip tekrarsesli konuşmalar ve sloganlarla oturmaeylemine başladık. Kısa bir süre sonraoturma eylemindeyken çevik kuvvet et-rafımızı sardı ve bizi birbirimizden ko-parıp gözaltına almaya başladılar. Busırada bizimle gelen ama oturma eyle-mine katılmayıp bizi karşımızdan izleyenarkadaşlar vardı. Oturma eyleminde vegözaltında bizimle olan Kaldıraç’tan 5kişi vardı. Ben ilk gözaltı aracına bin-dirildim.

    Arkadaşların anlattığına göre birbirinekenetlenip oturma durumu gözaltınaalınmaya başladığımızda dağılmamışdevam etmiş.

    Çevik kuvvet araçlarına bindirildik.En yakın Kartal Devlet Hastanesi’negötürüldük. Hastaneden kadın güvenlikgörevlisi getirip üstümü aramak istedilerizin vermeyince beni zorla indirip hastanebahçesinde kimlik araması yaptılar. Osırada sesli konuşmalarla neden gözaltınaalındığımızı anlattık. İnsanlar toplanıpbizi dinlediler. Herkesi dağıtmaya ça-lıştılar, ama çok dağıtamadılar. Hastaneyegötürülürken adalet savaşçılarımız Elif,

    Bahtiyar, Şafak ve Hasan Ferit ile ilgilisloganlar ve sesli konuşmalarımız oldu.

    Sağlık kontrolünden sonra VatanCaddesi'ndeki Siyasi Şube'ye götürüldük.Vatan'a giderken araçta her zaman yap-tıkları gibi saldırıları oldu. Aracın içindeslogan attığımızda, araca binerken sloganatan arkadaşımıza eşlik ettiğimizde nor-malde saldırmazlardı. Ama bu gözaltındaçevikler de, sivil polisler de her zaman-kinden daha fazla saldırganlardı. Vatan'ınbahçesinde araçlarda ters kelepçeli uzunsüre otobüste bekletildik. Bir sivil tele-fonunda diğerlerine bir şeyler göstermeyebaşladı. Sonra hepsi çok benziyor deyiparalarında konuşmaya başladılar. Bucanlı bomba değil mi diye birbirleriylearalarında konuşmalar geçmeye başladı.Ben de "beyninizde patlamaya gel-dim" dedim. "Kendini nasıl biliyor-sun" deyip birbirlerine beni göstermeyebaşladılar. Hande denen pislik geldi."Her yerde aranıyorsun sen nasıl çıkıpeyleme geldin, seni nasıl eyleme gön-derdiler..." gibi aptalca konuşmalarabaşladı. Onun konuşmalarına hiç tepkivermeden durdum. Araçtan zorla indi-rilirken "Elif Sultan Kalsen Ölüm-süzdür" sloganını attım. "Elif Sultanha.." deyip gözüme yumruk attı. İçeriyesürükleyerek, kafama vurarak götürdü."İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek,İşkence Yapmak Şerefsizliktir" slo-ganlarını sürekli attım. Üst aramasına

    beni tehditlerle gö-türdü. Hande pis-liği ve erkek si-viller üst aramamıyaptılar. Yaptıklarıüst araması değil-di. Üstümden neparamı, ne de ce-bimdeki bir şeyialdılar, çok ayrın-tılı bakmadılar.Sürekli kafamaher tarafıma tek-me attılar. Handeçıldırmış gibi üze-rimde tepindi amaElif'i hiç dilindendüşürmedi.

    "Bu da en fazla iki ay sonra Elifolup karşımıza çıkacak. Bunların hepsibirbirine benziyor..." gibi hiç durmadankonuştu. Yüzüstü yatırılmıştım zatensırtıma çıkıp nefesimi, sloganlarımı kes-meye çalıştı. Ayağıyla kafama vurup;"polis güven, huzur verir" diyeceksindiye sürekli tekrarladı. Bunu bir çokuygulamasında tekrarladı. Sonra oradanalıp parmak izi alacakları yere zorlagötürdüler, orada bekletilirken içerdeNecmiye'nin parmak izi alınıyordu.Onun sloganlarına eşlik edince kadın,erkek polis üzerime oturup sloganlarımıengellemeye çalıştı.

    Yani tüm gözaltı süremiz boyuncakaba dayak ve sözlü saldırıları oldu.

    Elif'in yaptığı eylemin gücünün so-nucuydu tüm saldırılarının nedeni. Bueylem onların korkularını o kadar bü-yütmüş ki ağızlarından hiç Elif'i düşür-müyorlar. Nasıl Tayyip hırsızı bizimiçin yatıp kalkıp Berkin diyorlar dediyse,bunlar da yatıp kalkıp Elif diyorlar. Be-yinlerine kazınmış Elif'in korkusu. Hertaraftan bir Elif çıkacakmış gibi beklerhale gelmişler.

    Nezarete attıklarında hepimizi ayrıhücrelere koydular. Hücrelere Elif'in,Bahtiyar'ın, Şafak'ın adını yazdık. Bizdenönce gelenlerin de yazıları vardı. Hepimizaçlık grevi yaptık. Elif, Şafak, Bahtiyar'ıkonuştuk. Gözaltı boyunca birbirimizeonlarla ilgli anılarımızı anlattık.

    ELİF, ŞAFAK, BAHTİYAR OLUPBEYNİNİZDE PATLAYACAĞIZ!

    26 Nisan2015

    Yürüyüş

    Sayı: 466

    131 MAYIS ALANIMIZDIR!

  • İSTANBULİdil Kültür Merkezi: İdil Kültür Merkezi, Grup Yorum,

    Kültür Sanat Yaşamında Tavır, İdilHalk Tiyatrosu ve FOSEM 22 Ni-san’da baskınlarla ilgili bir açıklamayaptı. Açıklamada: “… Gerekçe üret-mede hiç zorluk yaşamayan AKP’ninfaşist polisi, bastığı yerlerde adetaterör estirdi yine. Kapılar kırıldı, ev-lerde bulunan insanların üzerine gazsıkıldı ve işkenceler yapıldı. Şu ankaç kişi gözaltında onu bile bilmi-yoruz. Bildiğimiz tek şey polisin ha-zımsızlığı, korkusu ve bu hazımsızlığı,korkuyu üzerinden atmaya çalışma-sıdır!

    Atamayacaklar! Korkularını dahazımsızlıklarını da büyüteceğiz!Mahallelerimize gece yarıları, sabahakarşı korka korka girecekler, rahatrahat hiçbir zaman giremeyecekler!Çünkü haksızlar, çünkü suçlular!Halka karşı devrimcilere karşı suç-larına suç ekliyorlar her geçen gün...

    Kınamıyoruz, protesto etmiyoruz...Hesabını mutlaka soracağız diyoruz.Baskınların, gözaltıların, işkencelerin,tutuklamaların, yağma ve talanın he-sabını bir bir soracağız diyoruz” de-nildi.

    Halkın Mimar Mühendisleri:Halkın Mimar Mühendisleri 22

    Nisan baskınlarıyla ilgili açıklama-larında: “AKP hiçbir yasa tanımadanhalka saldırmaya devam ediyor. Bu-gün sabaha karşı İstanbul'un yoksulmahalleleri yine katil polislerin ses-leriyle uyandı, Mersin'de de onlarcaev basıldı. Kendi gölgesinden korkanAKP iktidarının Okmeydanı, Çayan,Armutlu, Esenyurt ve Mersin'de ha-yali listelerle yaptığı baskınlar kor-kularını bastırmaya yetmeyecektir.Çünkü bu korkunun sebebi yine buzulümdür. Operasyonlarınız halkın

    adalet talebinin önüne ge-çemez. Bu saldırılar biziyıldıramaz, yıldıramadığıgibi sorulacak hesabımızada yenilerini ekler, öfke-mizi biler” denildi.

    Armutlu: Armutlu Halk Cephesi,

    22 Nisan’da polisin ma-halledeki bazı evleri bas-ması ve terör estirmesi ileilgili bir açıklama yaptı.Açıklamada; “Sabah 05.00 civarındaAKP'nin katil polisleri Armutlu Ma-hallesi’nde Metin Doğan ve Gülistanisimli mahalle sakinlerinin evini bastıve terör estirdi. Evlerin kapıları kırı-larak içeriye girildi. Metin Doğan'ınevine giren katil sürüleri, evdeki in-sanların üstüne, evin içine biber gazısıktı. Saldırarak evin içindekileridarp ettiler ve evdeki insanları terskelepçeleyerek yere yatırdılar. Katilpolisler evden kimseyi gözaltına al-madılar, evi talan ederek çıktılar.Saat 06.00 – 07.00 arası mahalledençekildiler.

    Armutlu halkının onlarca yıllıkmücadelesini, yarattığı değerleri evbaskınları ve estirdiğiniz terörle bi-tiremezsiniz” denildi.

    İkitelli:İkitelli Halk Cephesi; “Yine yeni

    bir güne AKP'nin polisinin yaptığıbir operasyon haberi ile uyandık."Baskınlar, Baskılar Bizi Yıldıramaz!"demeye devam edeceğiz. Ancak hu-kuksuz, hazımsız yaptığınız baskınlarada alışmayacağız!

    Halk meclisleriyle örgütlenecekhalkın milisleriyle hesap soracağızdemiştik. Dediğimizi yaparız! İştekatillerin hazımsızlığı bundandır…Halkız biz halk! Halkı bitirebilir mi-siniz?... Baskılarınıza boyun eğme-yeceğiz! Daha da büyüyerek halk

    meclislerinde örgütlenmeye devamedeceğiz” denildi.

    Çayan: Nurtepe-Güzeltepe Halk Meclisi,

    baskınlarla ilgili yaptığı açıklamada:"AKP’nin eli kanlı katil polisleri 21Nisan tarihinde 04:30 mahallemizdebirçok eve, mahalle derneğine veTAYAD’a baskın düzenleyerek 12insanımızı işkenceyle gözaltına al-mıştır. Aynı zamanda halk meclisikonteynerımızı çalarak mahallemizdeterör estirmiştir. Bunun yanında Kü-çükarmutlu Mahallesi’nde ve Esen-yurt’ta baskınlar düzenlenerek buhalkın en onurlu evlatları olan dev-rimciler işkencelerle gözaltına alın-mıştır.

    Nurtepe – Güzeltepe Halk Meclisiolarak kullandığımız konteyner, hırsızAKP’nin polisleri tarafından çalın-mıştır. Halk meclisinde çalışan in-sanlarımızın evleri basılmış, bir kısmıgözaltına alınmış bir kısmının evleriise tarumar edilmiştir.

    Çok açıktır ki AKP halktan kork-maktadır. Halkın örgütlenmesinden,kendi sorunlarını kendisinin çözme-sinden korkmaktadır. Halk meclisleribu düzenin adaletsizliğine, sömürü-süne, zulmüne karşı halkın tek alter-natifidir. Halk meclisleri, devletinbaskılarına karşı, zalimlere karşı halkısarıp sarmalayan, halkın dayanışma-

    AKP KORKTUKÇA SALDIRIYOR!KORKULARINI BÜYÜTMEYE DEVAM EDECEĞİZ!

    Baskınlar- Gözaltılar- İşkencelerAKP Faşizminin Çaresizliğidir!

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ14

    Çayan

  • sını örgütleyen bir güçtür. Faşist AKPbu güçten korkmaktadır. Daha önceGazi Mahallesi, Armutlu ve Okmey-danı’ndaki Halk meclislerine saldıranfaşist AKP bu kez de Çayan’a sal-dırmıştır.

    Bütün bu saldırılar bize ne kadardoğru bir yolda olduğumuzu göster-mektedir. Yaptığımız çalışmalar sonderece meşrudur. Bu adaletsiz düzeninbizi daha fazla sömürmesine karşıkendimizi koruyoruz. Bizi yalnızlaş-tırmaya, örgütsüzleştirmeye çalışanlarakarşı inatla, ısrarla halk meclislerindeörgütlenecek, dayanışmayı büyüte-ceğiz.

    Gözaltına alınan arkadaşlarımızmahallemizin her türlü sorunuyla il-gilenen, emek veren örnek insanlardır.Çayan Mahallesi böylesi saldırılarıçok yaşamıştır. Ama hiçbir saldırıbu mahallenin mayasında bulunandayanışma kültürünü ortadan kaldı-ramaz. Halk meclisi bunun son ör-neğidir.

    Buradan faşist AKP’ye sesleni-yoruz; "Biz sizin gibi hırsız değiliz,katil değiliz. Gözaltına aldığınız in-sanlarımızı derhal serbest bırakın.Hiçbir güç halktan daha güçlü de-ğildir. Hiçbir yasanız halkın adale-tinden daha güçlü değildir. Halkasaldırmak suçtur, bu haksız savaştanvazgeçin" denildi.

    Halk Cepheliler, 22 Nisan’da ya-pılan baskınlara karşı mahallede yü-rüyüş yaptı. TAYAD’ın önünde top-lanan kitle sloganlarla, çağrılarla ma-halle halkını eyleme davet etti. Yü-rüyüş sırasında halktan katılanlar vealkışlayanlar oldu. Dilan Kafen’inönüne kadar gerçekleştirilen yürü-

    yüşte yol trafiğe kapatıldı ve basınaçıklaması okundu. Yapılan açıkla-mada hiçbir baskının, zulmün, iş-kencenin Cephelileri teslim alama-yacağı, aksine öfkelerini bileyeceğisöylendi. Açıklamadan sonra kitlesloganlarla dağıldı. Eyleme 70 kişikatıldı.

    Bağcılar: Bağcılar Halk Cephesi’nin bas-

    kınlarla ilgili açıklamasında; “22 Ni-san Çarşamba günü sabaha karşı Ça-yan, Esenyurt ve Mersin’de evlerbasıldı. Devrimci kurumlar talan edil-di. Onlarca insan gözaltına alındı.Çayan Halk Meclisi konteynerı gaspedildi. AKP’nin eli kanlı teröristleri1 Mayıs öncesi halka ve devrimcileregözdağı vermek için gecenin biryarısı kapımıza dayandılar. Ne ya-parsanız yapın, boşuna! 1 Mayıs Ala-nı’na akacak kızıl nehrin önünü ke-semezsiniz.

    Elimizde Mehmet Akif Dalcı’nıntaşı, dilimizde Şafak ve Bahtiyar’ıntürküsü, Elif’in cüretiyle dikileceğizTaksim Alanı’nda karşınıza. Kurum-

    larımızdan, mahallerimizden uzakdurun. AKP’den bu operasyonlarınhesabını soracağız” denildi.

    MERSİN: 22 Nisan tarihinde, gün doğmadan

    İstanbul’un yoksul semtlerinde veMersin’de evleri basarak insanlarıişkenceyle gözaltına aldı AKP’ninkatil polisi. Halkın adaleti karşısındaacizliklerini ev baskınları ve işkenceligözaltılarla örtmeye çalışan AKP’ninpolisi, yaptıkları baskınlarla, baskılarlaancak kendi korkularını büyütüyorlar.Mersin’den gözaltına alınanlar; AlicanGüzel, Serolcan Yavuz, Mutlu Doğuİncigil, Cem Ozan Işık, Sılacan Yer-den, Nazmican Işık, Ümit Yıldız,Mahir …, Mehmet …

    TAYAD:TAYAD'lı Aileler’de baskınlarla

    ilgili şu açıklamayı yaptı: "AKP’nineli kanlı katil polisleri 21 Nisan tari-hinde 04.30’da mahallemizde birçokeve, mahalle derneğine ve TAYAD’abaskın düzenleyerek 12 insanımızıişkenceyle gözaltına almıştır. Aynızamanda halk meclisi konteynerımızıçalarak mahallemizde terör estirmiştir.Bunun yanında Küçükarmutlu Ma-hallesi’nde ve Esenyurt’ta baskınlardüzenlenerek bu halkın en onurluevlatları olan devrimciler işkencelerlegözaltına alınmıştır.

    Yıllardır haklar ve özgürlük mü-cadelesinin can damarı olan TAYAD’aeli kanlı katil polis dokunamaz.AKP'nin eli kanlı polisi elleriniziTAYAD'dan ve mahallerimizden çe-kin."

    26 Nisan2015

    Yürüyüş

    Sayı: 466

    151 MAYIS ALANIMIZDIR!

    Çayan

    Çayan

  • Soma’daki bir madende -resmirakamlara göre- 301 işçinin katle-dildiği, 162 işçinin yaralı olarakkurtulduğu madenci katliamının üze-rinden 11 ay geçti. Türkiye tarihininbu en büyük madenci katliamına iliş-kin davanın görülmesine 11 ay sonranihayet başlandı.

    13 Nisan tarihinde Akhisar AğırCeza Mahkemesi’nde başlayan da-vada; katliamda sorumlulukları olanmaden sahibi, şirket genel müdürüve işletme müdürünün de aralarındaolduğu 8’i tutuklu 45 sanık “olasıkastla birden fazla kişiyi öldürme,neticesi sebebiyle ağırlaşmış birdenfazla yaralama ve olası kastla birdenfazla kişiyi yaralama” gibi suçlardanyargılanıyor! Ancak en az onlar kadarsorumlu olan, katliama davetiye çı-karan, göz yuman ve katliamın birincidereceden sorumluları olan sermayesahiplerini yani patronları koruyandevlet yetkililerinin; bakanlar, bü-rokratlar ve diğer AKP’lilerin yanikatliamın gerçek sorumlularının budavada yargılanmadığını da belirtelim.

    Duruşmanın ilk günü, sabah sa-atlerinde ailelerin duruşmanın yapı-lacağı salona girmesi konusunda ya-şanan ciddi bir gerginlikle başladı.“Ölen her işçinin en fazla bir yakı-nının salona alınacağı ve listedeismi olmayan müştekilerin alınma-yacağı” söylendi ilk başta. Ve gelenaileler engellenmeye çalışıldı, bununiçin barikatlar kuruldu. Aileler buduruma çok tepki gösterince hattabarikatı zorlamaya başlayınca birsüre sonra polisin geri adım atmasısonucu tüm aileler salona girebildiler.Daha ilk gün, hatta duruşma başla-madan yaşanan bu “gerilim”, adaletarayan, evlatlarını, eşlerini, babalarını,kardeşlerini, çalışma arkadaşlarınıkaybetmiş acılı ve öfkeli insanlarınönüne kurulan bu barikat davanınnasıl bir seyir izleyeceğini, nasıl biradaletin tecelli edeceğini daha en

    baştan gösteriyordu.

    Başka göstergeler de vardı da-vanın seyrine ve tecelli edecekadalete dair! Tutuklu sanıklarınifadelerinin “güvenlik nedeniyle”SEGBİS'le (Sesli ve GörüntülüBilişim Sistemi) hapishanedenalınmasına karar verilmiş ve busanıklar duruşmaya getirilmemiş-lerdi. Duruşma salonuna kurulanbir ekrana yansıtılan görüntüde,307 işçinin katili kendileri de-ğilmiş gibi “güven” içinde sı-rıtıyor, takım elbiseli pozlarveriyordu sanıklar.

    Kimlik tespitleri bittik-ten sonra ÇHD Genel Baş-kanı ve Halkın HukukBürosu avukatlarındanSelçuk KOZAĞAÇ-LI söz alarak SEG-BİS konusunda itirazda bu-lunacağını söyledi. Bu sırada ailelertutuklu sanıkların salona getirilme-mesine tepki gösterip "Katiller nedenburada değil? Takım elbise giyipöyle kamera karşısında rahat rahatpoz veremezler. Katilleri burayagetirin. Yüzlerini görmek istiyoruz.Böyle adalet mi olur, adalet istiyo-ruz" diye bağırıp alkışlamaya baş-layınca salonda kısa süreli bir ger-ginlik yaşandı. Mahkeme başkanıaileleri susturmayı başaramayıncaduruşmaya ara vererek salonu bo-şaltmak istedi. Salona çeviklerin gir-mesiyle gerginlik daha da arttı. Ailelerayağa kalkıp alkışlamaya, yuhala-maya, bu durumu protesto etmeyebaşladılar.

    Bu gerginliğin yatışmasının ar-dından avukat Selçuk KOZAĞAÇLIsözlerine devam ederek, SEGBİSkonusunda, mahkemenin tensip ka-rarında sanıkları çağırdığını; amatensip kararından sonra Adalet Ba-kanlığı’nın hukuka aykırı bir yazıylasanıkların ifadelerinin SEGBİS'lealınmasını istediğini, mahkemenin

    de bu yazıya istinadentensipteki kararından döndüğünüve sanıkları çağırmadığını, bununhukuka aykırı olduğunu, bakanlığıngönderdiği yazının “yok hükmünde”olduğunu söyledi. SEGBİS'le ifadealınarak katillerin ailelerden kaçırıl-maya ve böylece korunmaya çalışıl-dığını, bunun da aileleri daha fazlaöfkelendirdiğini, adaletsizlik duygu-sunu daha da pekiştirdiğini anlattı.Selçuk Kozağaçlı “Biz sanıklarınyüzünü görmek istiyoruz, bu bizimyasal hakkımız. Aileler katillerin yü-zünü görmek, onlara bağırıp çağır-mak istiyor. Bu onların en doğal vemeşru hakkı…” şeklinde konuştu veSEGBİS kararından dönülmesini, sa-nıkların salona getirilmesini talepetti. Selçuk Kozağaçlı’nın konuşmasısırasında aileler sık sık alkışlarla sö-zünü kesti.

    Bu talebin ardından duruşmayakısa bir süre ara verildi. Aradan sonra

    SOMA KATLİAMI DAVASINDA AİLELER ADALET ARIYOR! Katliamın Gerçek Sorumluları,

    307 İşçinin Gerçek Katilleri Ortada Yok!

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ116

  • müşteki avukatların tüm talep-leri kabul edilerek duruşma 15Nisan’a ertelendi.

    15 Nisan’da tutuklu sanık-ların da getirilmesiyle iddia-namenin okunmasına başlandı.İddianamenin okunmasının ar-dından sanıkların sorgularınageçildi. İlk olarak sorgusu ya-pılan katliamın yaşandığı ma-deni işleten Soma Kömür İşletmeleriAŞ. Yönetim Kurulu Başkanı yanişirketin patronu olan Can Gürkansavunmasında kendilerinin “kaza”nınolmasında hiçbir kusurlarının ve so-rumluluklarının olmadığını, madenemilyonlarca lira yatırım yaptıklarını,gerekli tüm tedbirleri aldıklarını,buna rağmen meydana gelen“kaza”nın sebebini anlayamadıklarını,bilirkişi raporlarının gerçeği yansıt-madığını, bu öngörülemez ve engel-lenemez “kaza”dan dolayı en büyükmağduriyeti kendilerinin yaşadığınıiddia etti ahlaksızca…

    Can Gürkan’dan sonra sorgusuyapılan Genel Müdür RamazanDoğru ve İşletme Müdürü AkınÇelik de benzer ifadelerde bulunarakkatliamda hiçbir sorumlulukları ol-madığını, üzerlerine düşen tüm görevve sorumlulukları yerine getirdiklerini,her türlü tedbirin alındığını, madendeiş güvenliği açısından hiçbir eksikliğinbulunmadığını… söyleyip zinhar so-rumlulukları olmadığını iddia ettiler.Akın Çelik daha da ileri giderek tümgörev ve sorumluluklarını yerinegetirdiği gibi katliamın yaşandığıgün madene girerek, “ölümü gözealarak” kurtarma çalışmalarına ka-tıldığını, birçok tehlike atlattığını,birçok kişiyi kurtardığını söyleyipadeta bir “süper kahraman” tablosuçizmeyi de ihmal etmedi. Onlardansonra söz alan diğer tutuklu sanıklarda aynı “savunma stratejisi”ni iz-leyip hiçbir sorumlulukları bulun-madığını, tüm tedbirlerin alındığınıbuna rağmen meydana gelen kazanında madenciliğin fıtratında olduğunu(!) ifade ettiler.

    Sanıkların ortaklaştığı, üzerindeuzlaştıkları anlaşılan iki olgu dikkatçekti. Bunlardan ilki, “bir sorum-

    luluk varsa bu en alt kademedeçalışan mühendislerin ve işçilerin-dir” şeklinde özetlenebilecek pat-ronların ve siyasi iktidarın sorumlu-luğunun gizlenmeye çalışıldığı yak-laşımdı.

    Diğeri de tüm sanıkların ağız bir-liği etmişçesine tüm sorumluluğukatliamda ölen başmühendis Meh-met Efe’nin üzerine yıkmaya çalış-malarıydı. Öyle ki, madende var ol-duğu tespit edilen ya da tespit edilmesimuhtemel her türlü aksaklıktan Meh-met Efe sorumludur! Yani MehmetEfe günah keçisi yapılmakta ve bi-zim buna, bu kahramanlık hikayesine,her şeye muktedir Çakırcalı MehmetEfe efsanesine inanmamızı bekliyor-lar. Ancak şunu ifade etmekte ve ha-tırlatmakta yarar var; Çakırcalı Meh-met Efe halk kahramanıydı, madenciMehmet Efe ise patronların kahra-manı!

    Duruşmalar sırasında ortaya çıkanbazı olgular da davanın seyri ve “yar-gılamanın adilliği” konusunda önemli

    ipuçları vermekte; katliamınüzerini örtme, asıl sorumlularıgizleme ya da kurtarma çaba-larını ortaya koymaktadır. Bun-lardan ilki, tutuksuz sanıklardanikisinin savunmalarında ağız-larından kaçırdıkları, madendeyapılan dinamit atımlarının kayıtaltına alındığı ve 11 aydır ortadaolmayan, bulunamayan “topçu

    defterleri”nin sanık avukatlarında ol-duğuna ilişkin bilgiydi. Bu defterlerbilirkişiler ve savcılık tarafından de-falarca istenmesine rağmen teslimedilmemiş, kayıp olduğu söylenmişolmasına rağmen sanık avukatlarındaolduğu bizzat sanıklar tarafındanifade edilmiş, bu bilgi sanık avukatlarıtarafından da kabul edilmiş ve budefterlerin gerekli tasnif işlemi ya-pıldıktan sonra mahkemeye sunula-cağı ifade edilmiştir. Bu bilgininaçığa çıkması üzerine Av. SelçukKOZAĞAÇLI, sanıklar ve avukatlarıtarafından mahkemeden çok önemlibir delilin gizlendiğini, bunun birdelil karartma girişimi olduğunuifade ederek mahkemeden bu durumaderhal müdahale etmesini; mahke-menin sanıkların avukatlarında olanve üzerinde tahrifat yapılması, de-ğiştirilmesi ya da yok edilmesi muh-temel bu delile el koyması ve delilinkarartılmasını engellemesi gerektiğinibelirtmiş, bu amaçla tutuksuz sanık-ların tutuklanmasını talep etmiştir.Ancak mahkeme başkanı, SelçukKozağaçlı’yı dinlemeyeceğini, sözvermediğini söyleyerek susturmayaçalışmış ve talebi dikkate almamıştır.

    Davanın seyri ve yargılamanınadilliği konusunda fikir veren birdiğer olgu da birçok işçinin şirketinavukatları ve yöneticilerinin de içindeolduğu “komisyonlar” tarafından ça-ğırılıp ifadelerine başvurulduğu, mağ-dur, müşteki ve tanıkların işverentarafından yönlendirildiği yönündekibilgiydi. Görülüyor ki, katliamın asılsorumluları, yani sermaye sahiplerive AKP iktidarı ellerindeki maddive manevi her türlü gücü ve imkanıkullanarak sorumluluklarını gizle-meye, katliamın sorumluluğunu yinekatledilen yoksullara, işçilere yıkmayaçalışmaktadır.

    Soma Maden Katliamı’nda ençok öne çıkan konulardan biriside AKP’nin ve Soma maden sa-hibinin arsızlığıydı. Bu arsızlık-ları mahkemede de sürdü. Sa-

    nıklardan Maden sahibininoğlu Can Gürkan yaptığı sa-vunmada “bu davada en çok

    babam ve ben mağdur olduk”diyerek pişkince,

    arsızca savunma yaptı.

    Alçaklar, kendi canları, mallarıo kadar kıymetlidir ki, tırnak-ları kırılsa olay olur. Yüzlercemadencinin ölümünün adı bile

    anılmaz. 432 çocuk bukatliamda yetim kaldı...

    Bu alçaklar yitirdikleri üçbeş kuruşlarının peşindeler!

    26 Nisan2015

    Yürüyüş

    Sayı: 466

    1171 MAYIS ALANIMIZDIR!

  • HDP, 7 Haziran seçimleri için milletvekili aday lis-tesini YSK'ya teslim ettikten sonra “Yeni Yaşam” ve“Yeni Türkiye” sloganıyla seçim kampanyasını başlattı.Seçimle birlikte, Kürt milliyetçilerine yedeklenen solabir yandan yeni örgütler eklenirken diğer yandan da HDP,bugüne kadar, tarihlerine, şehitlere ihanet eden, bedel öde-mekten kaçan korkakları, köşelerinde oturup kitap yazan,geçmişlerini siyasi ve ticari rant olarak kullananları, inkarcı,yılgın ve dönekleri cilalayıp vitrine çıkardı. Bu fosilleşeneskiler üzerinden, kendi uzlaşmacı politikalarına uygunolarak devrim kaçkınlığını, düzene dönmeyi meşrulaştırmayaçalışıyorlar.

    Kürt milliyetçileri HDP ile, Mahirler'in, Denizler’in,Kaypakkayalar'ın, Sinanlar'ın mücadele mirasını sömürenleri,Onlar'a ihanet edenleri, adlarını yakın çevreleri dışındakimsenin hatırlamadığı, kendilerine bile hayrı olmayandevrim kaçkınlarını “Eski gerilla komutanı”, “Eski örgütlideri” olarak tanıtarak sol, sosyalist, devrimci olarak gös-terdi. Ancak bütün tanımların başına konulan “eski” sıfatıdevrimciliklerinin de, mücadelelerinin de geçmişte kaldığını,geçmişten bugüne kalanın ise sadece nostalji olduğunu dagösteriyor. Ama HDP, devrimcilikle hiçbir alakası kalmayanadayların eski THKO'lu, THKP-C'li, Kurtuluşçu, DY'liveya DS'li, '68'liler, '78'liler olmalarından kendisine “solubirleştirici” payesini çıkarıyor.

    Adaylar içindeki, '68'liler, '78'liler, geçmişte herhangibir örgütten olan ama bugün düzene yerleşmiş “eskiler”,örgütsüzlüğü savunanlar, geçmişi geçmişte bırakıp evlerine,işlerine ve eşlerine dönenlerdir. Emperyalizmin “sosyalizmöldü”, “sınıflar mücadelesi sona erdi” sloganlarının ta-şıyıcısıdırlar. THKP-C, THKO, Kurtuluş, DY, DS gele-neğinden geldiklerini söyleyen ama bugün geldikleri örgütve partilerin mücadele anlayışlarıyla uzaktan yakındanilgisi olmayan Bülent Uluer, Mahmut Memduh Uyar,Saruhan Oruç, İrfan Cüre, Ertuğrul Kürkçü, RıdvanTuran, Levent Tüzel, Aydın Çubukçu, Mustafa Yalçınerve Ali Alfatlı gibi HDP’nin siyasal anlayışıyla uyumiçinde olan daha pek çok eskilerle HDP’ye “sol koalisyon”ve “Türkiyelileşme” görüntüsü vermek hedeflendi.

    HDP'nin “Eski Solcu” Adayları, DevrimciDeğil İnkarcı, Tasfiyeci, Yılgınlardır

    Kürt milliyetçileri, devrime ve halka inancını yitirenleri,tasfiyeci eski devrimci artıklarını HDP'den aday göstererekhalka “umut” ve “solun birliği” diye sundular. Sol diyeartık fosilleşmiş insanları aday gösterdiler. Medyanın“solun solu” diye adlandırdığı bu adayların devrimci solile hiçbir bağları yoktur. Solculukları düzen solculuğudur.

    İşte HDP'nin “devrimci” diye sunduğu eski, fosilleşmiş

    dönekler;HDP'nin parlatarak sunduğu adayların geçmişlerine ve

    bugününe baktığımızda bunu görüyoruz. Adaylardan, Dev-rimci Yol Merkez Komite üyesi Ali Alfatlı, eski mücadeleanlayışını inkar eden, yıllarca parlementoya girme, mil-letvekili olma düşü kuranlardan. Alfatlı, HDP’nin kurmayaçalıştığı yeni yaşamı, kendi özlemlerine uygun bulduğuiçin HDP içerisinde politika yapmayı seçtiğini söylüyor.

    Devrimci Yol'un önde gelen isimlerinden MahmutMemduh Uyan'daki savrulma ve inkarcılık Ali Alfatlı'danaşağı değil. Uyan, milletvekili olma hevesini gizlemekiçin “Mesele vekillik değil devrimci yol arayışı” diyor.Beyni öylesine burjuva ideolojisiyle kirlenmiş ki burjuvazininahırı parlamentoda “devrimci yol” arıyor.

    Yine eski DY'li ve ÖDP kurucusu olan, uzun süre deÖDP Genel Başkan Yardımcılığı yapan ve daha sonraEşitlik ve Demokrasi Partisi kurucuları içinde yer alanSaruhan Oluç, en hızlı kulvar değiştirenlerden ve HDP'yeilk kapağı atanlardandır. Şu anda da HDP Genel BaşkanYardımcısıdır.

    Bedel Ödemekten Kaçanlar İhanetleriniTeorik Kılıflara Büründürmeye Çalıştılar

    Hafızalardan silindiği bir dönemde HDP'nin yeniden pi-yasaya çıkardığı Bülent Uluer; “Dev-Genç dışında hiçbirörgütün yöneticisi olmadım. Öyle zannedilir. Mizacım müsaitdeğil” diyerek hem inkarcılığını hem dönekliğini itirafediyor. Üstüne üstlük utanmadan bir de “Bilfiil 64 arkadaşımıncenazesinde konuşmuşum” diyor. Hiçbir şeye inancın kal-madıysa da cenazesinde konuştuklarının anısına saygıdanmücadele etmeliydin. Yapmadın, yapamadın. Sen yoldaşlarınölürken yaşamanın, canını kurtarmanın peşine düştün.Kaçışını, ihanetini teorik kılıflara büründürdün. Düzeniçinde geçen yılların mizacının sadece yöneticiliğe değildevrimciliğe de müsait olmadığının kanıtıdır. Neymiş,eskiden kürsülerden konuştuğunda kitleleri coşturuyormuş.Coşturan senin yeteneklerin değil devrimcilikti. Daha sonrakiyıllarında bırak kitleleri, en yakınındaki üç beş kişiyi bilecoşturamadın. Coşturamazdın; çünkü devrimci ruhunu yi-tirmiştin.

    Kurtuluş hareketi içinde yer alan, “Sosyalizm YolundaKurtuluş” dergisinin sahipliğini yapan, ÖDP ve SDP’ninkuruluş süreçlerinde yer alan Cüre, “AKP’ye karşı müca-delede HDP’den aday olmayı devrimci bir görev olarakkabul ediyorum” diyor. Devrimci görev, kitlelere parle-

    Yeni̇ Yaşam ve Yeni̇ Türki̇ye, Fosi̇lleşen Devri̇m Kaçkınları,Yılgınlarla, Döneklerle Kurulamaz! Yeni̇ Yaşam Devri̇mdi̇r!

    Kürt Milliyetçileri Devrime veHalka İnancını Yitirenleri, Tasfiyeci

    Eski Devrimci Artıklarını HDP'denAday Göstererek Halka “Umut” ve

    “Solun Birliği” Diye Sundular

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ18

  • mentoyu kurtuluş olarak göstermek değil, halkların tekve gerçek kurtuluşu devrimi istemektir. Kitlelerin öfkesinimeclise hapsetmek değil; meydanlara dökmektir.

    Denizler’in, Sinanlar’ın Yoldaşı Olmak,Kavgayı Onların Bıraktığı YerdenDevralmaktır

    Mustafa Yalçıner, Aydın Çubukçu, ‘70’lerde Deniz-ler’in, Sinan Cemgiller’in yoldaşları, onların mirasınıtaşıyan devrimciler olarak tanıtılıyorlar. Kendilerine De-nizler'i, Sinanlar’ı referans olarak gösterirler.

    Doğrudur aynı davanın insanlarıdırlar. Ancak buçok geride kalmıştır. Her ikisinin de bugün geldiklerinokta Denizler’in, Sinanlar’ın yoldaşı olmaktan çokuzaktadır. Yoldaş olmak aynı yolda yürümektir. Yalçıner'inde Çubukçu'nun da o günden bugüne Türkiye devrimmücadelesinin üstüne koydukları bir taş yoktur. Deniz-ler'in, Sinanlar'ın ideolojik politik çizgilerini tümdenterk etmelerine rağmen, hala onların mirasını sömürü-yorlar. Evrensel Gazetesi ve Özgür Gündem gazetelerindeve Hayat TV'de legal mücadeleye övgüler düzüyorlar.

    Ertuğrul Kürkçü, Kızıldere'de Mahirler “biz burayadönmeye değil ölmeye geldik” sloganlarıyla çatışarakşehit düşerken, canını kurtarmak için saklanan korkakhainin biridir. HDP onu “Onursal Başkan” ve milletvekiliyaparak aklamaya çalışmıştır. Ama tarihe düşen karalekeyi hiçbir paye ve mevki kurtaramaz.

    İşte HDP'nin “devrimci” diye sunduğu eski, fosilleşmişdönekler, mücadele kaçkınları bunlar. Halkımız tanıyınbunları... Bunlar umut olamazlar, halkların hiçbir sorununuçözemezler…

    Her şeyi düzenle uzlaşmaya, bildik deyişle “çözümve barış süreci”ne endeksleyen Kürt milliyetçilerininyukarıdaki isimleri tercih etmeleri tabiki tesadüf değildir.Evet, geçmişte hepsi de silahlı mücadeleyi savunanörgütlerin yönetici kadrolarıydılar. Ancak bugün bun-ların hepsinin ortak özellikleri kendi davalarınıtasfiye etmiş, düzene yerleşmiş olmalarıdır. Halkı da,davalarını da kendi bencil yaşamlarına satmışlardır.HDP gibi bunların görevleri de devrimci solu, sosyalistleridüzen içine çekmek ve tasfiye etmektir.

    “Yeni Türkiye”, “Yeni Yaşam”Düzenle Barışan HDP'yle Kurulamaz

    Bugün, bu “eskiler”in, “fosillerin” geçmişteki vebugünkü örgütsel farklılıklarına ve ayrı geleneklerdengelmelerine rağmen, ortaklaştıkları nokta; yılgınlık, mü-cadele kaçkınlığı, düzeniçileşme ve kendileri için güvenlibir liman olarak gördükleri parlamenterist yoldur. Birzamanlar bu “eski”lerin örgütsel yetkileriyle verdiklerikararlarla yüzlerce insan gözünü kırpmadan öldü, öl-dürdü. Onlarsa yıllarca yorgunluğun, yılgınlığın ve dö-nekliğin, ihanetin içinde debelendiler. Canlarını kurtar-manın peşine düştüler. Yaşamak için yıllarca kendilerinegüvenli limanlar aradılar. İşte HDP'den milletvekili

    adaylığı bu arayışın son durağıdır.Kürt milliyetçileri, her zamanki karakteristik üstenci-

    likleriyle, 68'lileri 78'lileri, eski Dev-Genç’lileri, Mahirler'in,Denizler'in, Sinanlar'ın, Kaypakkaya'nın eski ve yeni yol-daşlarını HDP'nin kanatları altında toplayarak solu birleş-tirdiklerinin, sol koalisyon kurduklarının ve böylece mü-cadeleyi Türkiyelileştirdiklerinin propagandasını yapıyorlar.Denizler’in, Mahirler’in, Kaypakkayalar’ın, Sinanlar’ınyoldaşı olmak, onların uğruna şehit düştükleri devrim bay-rağını daha güçlü dalgalandırmak, devrim için savaşmaktır.

    Dönekler, Devrimcilerin Değerleri veÖdedikleri Bedeller ÜzerindenSiyaset Yapıyor

    HDP'nin aday gösterdiği,“eski örgüt lideri”, “eskigerilla komutanı” olarak sunulanların ise ne devrimene halka inancı, ne umudu, ne de mücadele edecekcesaret ve cüretleri kalmıştır. Tarihlerine, yoldaşlarına,şehitlerine ihanet eden bu fosillerin beyinleri ve ruhlarıburjuva politikalarıyla kirlenmiştir. Devrimcilerin değerlerive ödedikleri bedeller üzerinden siyaset yapmaya çalı-şıyorlar. Bu nedenle, bugün adlarının devrimcilikle vesosyalistlikle anılması tarihe ve şehitlere saygısızlıktır.Devrimci kavramların, dostluğun, dayanışmanın devrimciiçeriğini boşaltan Kürt milliyetçileri için bunun biranlamı olmayabilir ama Türkiye devrimci hareketintarihini sahiplenenler için bu kabul edilemez, buna izinverilemez. HDP’nin, bugüne kadar hiç aklına gelmeyen,yüzlerine bile bakmadığı “eski”lere layıklarının ötesindepayeler biçip, aday göstermesi tamamen oy hesabıylayapılan pragmatist bir politikadır. Ne yazık ki bu niyetbu denli açık olmasına rağmen, kendine güvensiz, gücetapan oportunist, reformist sol ve eski dönekler bunudüzene yerleşmenin bir fırsatı bilip üzerine atlamıştır.

    HDP, Devrimci Sol’un Değil,Düzene Dönen Sol’un Birliğidir

    Kürt milliyetçi hareketin HDP üzerinden, solun birkesimini ve “eski”leri kullanarak yapmaya çalıştığı solubirleştirmek değil, solu düzene çekme politikasıdır. Mü-cadeleyi “Türkiyelileştirmek” değil, tam tersine Öcalan'ın“Silahlar susacak, demokratik siyaset konuşacak”,“Parlamentonun ileride yapacağı çağrıyla sol da le-galleşecek” diye ifade ettiği gibi, devrimci solu parla-menterizme yönlendirme, devrimi unutturma, silahlımücadeleyi tasfiye etme politikasıdır. HDP, devrimcisolun değil, emperyalizmin ideolojik etkisine girenlerin,devrime, halka, kendilerine inancını yitirenlerin, yor-gunların, yılgınların, düzene dönmek isteyenlerin,düzenin ideolojisinden beslenenlerin buluşma noktasıdır.

    HDP'nin 550 kişilik aday listesinde, politik olarakyan yana gelmeleri pek mümkün olmayan farklı çevre-lerden çok sayıda isimler “bütün renkleri birleştirmek”adına biraradadır. Kendine sosyalist, devrimci, solcudiyen, dinci, gerici, düzen partilerinin eski temsilcileri

    26 Nisan2015

    Yürüyüş

    Sayı: 466

    1191 MAYIS ALANIMIZDIR!

  • de olmak üzere, görüşleri, duruşları, çıkarları birbirleriyleçatışan her kesimden aday vardır. Eski CHP'li CelalDoğan, kara para aklama işini, uyuşturucu ticaretini vebütün karanlık işlerini daha rahat yapabilmek içinAKP'nin kurucusu ve milletvekili olan, AKP içindegenel başkanlığa kadar yükselen Dengir Mir MehmetFırat'a, AKP eski milletvekili ve MAZLUMDER GenelBaşkanı Ahmet Faruk Ünsal'a ve daha burada yazma-dığımız düzen temsilcilerine kadar yelpaze çok geniştir.İşte kendilerine, sol, sosyalist, devrimci ve hatta komünistdiyenler bu yelpazenin içinde yer aldılar. Seçim lafınıağzına bile almayan “en komünist” örgütler bugünHDP'den adaylık için adeta birbirleriyle yarışıyorlar.Neden seçime katıldıkları, neden HDP'ye oy verilmesigerektiği üzerine geçmişlerini inkar düzeyinde yeniteoriler ürettiler. Devrim hedefinden uzaklaşanlar için“AKP’yi geriletmek” stratejik hedef haline geldi. Düzenideğiştirmekten vazgeçip restore etmeye soyundular.

    Sonuç olarak; 1-HDP, tarihlerine, şehitlere ihanet eden, bedel öde-

    mekten kaçan korkakları, geçmişlerini siyasi ve ticarirant olarak kullanan inkarcı ve dönekleri, “Eski gerillakomutanı”, “Eski örgüt lideri” olarak cilalayıp milletvekili

    adayları olarak vitrine çıkardı. Bunları halka “umut” ve“solun birliği” diye sundular.

    2-Kürt milliyetçileri bu fosilleşen eskiler üzerinden,kendi uzlaşmacı politikalarını, devrim kaçkınlığını,düzene dönmeyi, düzenle barışmayı meşrulaştırmayaçalışıyor.

    3- HDP'nin bu “eski solcu”, fosilleşmiş adayları,devrimci değil, inkarcı, tasfiyeci, yılgınlardır.

    4- HDP, tasfiyeci ve dönekleri kullanarak Mahirler'in,Denizler’in, Kaypakkayalar'ın, Sinanlar'ın mücadelemirasını oya dönüştürme hesabı yapıyor.

    5-Seçim lafını ağzına bile almayan “en komünist”örgütler bugün HDP'den adaylık için adeta birbirleriyleyarışıyorlar. Neden seçime katıldıkları, neden HDP'yeoy verilmesi gerektiği üzerine geçmişlerini inkar düze-yinde yeni teoriler ürettiler.

    -HDP'nin “Yeni Yaşam” ve “Yeni Türkiye” söylemleritıpkı burjuva politikalarındaki gibi bir demagojiden iba-rettir. “Yeni Yaşam” ve “Yeni Türkiye” düzenle uzla-şarak değil devrimle gelecektir.

    -Halkımız! Solcu, devrimci, sosyalist geçinen,halkını ve yoldaşlarını yarı yolda bırakan bu fosilleşmiş,“eski devrimciler” de, HDP de umut olamazlar. Halklarınhiçbir sorununu çözemezler. Umut Devrimdedir.

    19 Nisan tarihinde, Büyük Armut-lu'da Armutlu'nun gençlerine MHP se-çim bürosu önünden geçerken silahlısaldırı yapıldı. MHP mahalle teşkilatıbaşkanı silahıyla ateş ederek iki genciyaraladı.Yaşanan saldırıda ölüm olma-ması tesadüftür.

    Armutlu halkına yapılan bu saldırısonrası, AKP'nin polisi halka, halkınçocuklarına saldıran MHP'lileri değil,mahallenin gençlerini gözaltına aldı.Mahallenin gençlerinden MuhammetÖzgenç ve Samet Erdoğan işkenceylegözaltına alındı ve tutuklandılar.

    Basın Armutlu'da yaşanan saldırı-ları-gerçekleri değil, polisin hazırladığıkomploya destek olacak haberleri yaz-dı.

    Armutlu'da yaşanan gerçek; ma-hallede bir faşist saldırı olduğu ve üçgencimizin yaralandığı birinin tesadüfenölümden kurtulduğudur. Polis, MO-BESE kayıtlarına rağmen halka silahçeken çetecileri korumuştur, yakala-

    mamıştır. Polis MHP seçim bürosunukoruma bahanesiyle mahalleyi ablukayaalmıştır. Akrep araçları, çevik kuvvetve özel harekatçılarla büroyu korumayaaldılar! Ve MHP seçim bürosunun yap-tığı açıklamayla beraber bu komplotamamlandı. Yapılan açıklamayla be-raber, Armutlu halkına yapılan saldırıdeğil, sadece MHP seçim bürosunayapılan saldırı gündeme alındı.

    Hedef; Armutlu halkıydı. Armutluhalkına yapılacak saldırı ve komployaböylece zemin hazırlandı.

    AKP'nin katil polisleri ise açıkçabu saldırıyı sahiplendi. İşkenceyle göz-altına alınıp tutuklanan Muhammet veSamet Armutlu'nun çocuklarıdır. Mu-hammet ve Samet değil, Armutlu hal-kına kurşun sıkan faşist çeteciler tu-tuklanmalıdır.

    Muhammet Özgenç ve SametErdoğan Serbest Bırakılsın !

    Adalet İstiyoruz!Armutlu Halk Cephesi

    Grup Yorum’unÖğrencileri

    Helin Bölek Ve Fırat KılTutuklandı

    Grup Yorum 22 Nisan’da öğ-rencileri Helin Bölek ve FıratKıl’ın tutuklanması ile ilgili biraçıklama yaptı. Açıklamada: “AKPiktidarı, acizliğini her gün yenibir tutuklama kararıyla göstermeyedevam ediyor. Grup Yorum’unöğrencileri Helin Bölek ve FıratKıl, Çanakkale Üniversitesi 18Mart Üniversitesi’nde öğrenci ol-dukları dönemle ilgili bir davanedeniyle 20 Nisan günü Çanak-kale Adliyesi’ne ifade vermeyegittiler. Yanlarında avukatları ol-madığı halde, yasadışı bir şekildesavcı tarafından ifadeleri alındı.Hakim, avukatsız alınan savcılıkifadesine dayanarak, mahkemeanında hiçbir ifadelerini almadantutuklama kararı verdi.

    Avukatların itirazlarını dinlemezahmetinde bulunmayan hakimtarafından tutuklandılar. Bu keyfitutuklamayı Grup Yorum yaptığıaçıklama ile kınadı.

    Faşist Saldırılar, Komployla TutuklamalarArmutlu Halkını Teslim Alamayacak!Samet Erdoğan ve Muhammet Özgenç

    Serbest Bırakılsın!

    Yürüyüş

    26 Nisan2015

    Sayı: 466

    TAKSİM, BEDELİNİ KANIMIZLA ÖDEDİĞİMİZ20

  • 31.03.15 tarihinde, DHKC savaş-çılarının Çağlayan Adliyesi’nde Ber-kin Elvan dosyasına bakan savcıMehmet Selim Kiraz’ı rehin almasısonrası halk savaşçılarıyla, dergimizYürüyüş v