permakÜltÜrÜn penceresÝnden bakmakınları.com/arsiv/1208dergi.pdfceylan sk. no: 9/bod.kat...

52
AÐUSTOS 2012 Sayý: 524 Fiyat: 7 TL YARADAN’IN iNSANDAN iSTEDÝÐÝ GÜZELLÝKLERDÝR KUÞBAKIÞI T KUÞBAKIÞI T ANRI ÝNANCI ANRI ÝNANCI PERMAKÜL PERMAKÜL TÜRÜN TÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAK PENCERESÝNDEN BAKMAK

Upload: others

Post on 21-Nov-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

AÐUSTOS 2012 Sayý: 524 Fiyat: 7 TL

YARADAN’IN iNSANDAN iSTEDÝÐÝ GÜZELLÝKLERDÝR

KUÞBAKIÞI TKUÞBAKIÞI TANRI ÝNANCI ANRI ÝNANCI PERMAKÜLPERMAKÜLTÜRÜN TÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKPENCERESÝNDEN BAKMAK

Page 2: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

Aylýk Kültürel ve Siyasi Dergi

Onur Baþkaný:Dr. Refet Kayserilioðlu

Sevgi Yayýnlarý Tic.Ltd.Þti. adýnaSahibi ve Genel Yayýn Müdürü:

Ayþegül Kayserilioðlu

Yazý Ýþleri Müdürü:Güngör Özyiðit

Yayýn Kurulu:Güngör ÖzyiðitNelda BayraktarHale Ürkmezgil

Haberleþme ve Okur/Abone Ýliþkileri:

P.K: 227 Beyoðlu/Ýstanbul

Yönetim Yeri:Ceylan Sk. No: 9/bod.kat

Güzelyalý, Pendik/Ýst.

Baský:Hedef Dijital Baský

Taksim Cad. No: 19/ATaksim/Ýstanbul

Fiyatý: 7 TLYýllýk Abone: 75 TL

Yurt Dýþý: 90 TL

Cilt: 44 Sayý: 524 Aðustos 2012

Yaradan’ýn Ýnsandan Ýstediði Güzelliklerdir ........................... 2Dr. Refet Kayserilioðlu

Kuþbakýþý Tanrý Ýnancý ........................ 8Ahmet Kayserilioðlu

Yabancýlaþmanýn Aþýlmasý ................ 14Güngör Özyiðit

Reenkarnasyon Delilleri ................... 20(Karma ve Reenkarnasyon)Çeviren ve Derleyen: Zuhal Voigt

Hukuktaki BunalýmýnTemel Nedenleri ................................ 27Prof. Dr. Sami Selçuk

Ýslâm ve Bilim .................................... 32Yalçýn Kaya

PermakültürünPenceresinden Bakmak ................... 38(Yaþamýn Yapraklarý)Nelda Bayraktar

Burnun Etrafýnda ............................... 36(Canlý Kryon Celsesi)

Dergimizin internet sitesini www.sevgidunyasidergisi.com, www.dostluk.org

adreslerinden ziyaret edebilirsinizKapak Resmi: “Kelebek Etkisi”

Nastasiya Markovich

ÝÇÝNDEKÝLER

Page 3: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

1

Sevgili DostlarÝnsanlýðýn hizmetine, kullanýmýna ve geliþmesine katkýda bulunmuþ “ilk”lere

ve “en”lere sahip bir milletin üyeleri olmak çok isteriz deðil mi? Bir þeybulunmuþ, meydana getirilmiþ, ortaya çýkmýþ ve geliþtirilmiþ, sonra insanlýðýnmalý olmuþ yani insanlýða armaðan edilmiþ; iþte o þeyin bulunduðu, ortayaçýktýðý, geliþtirildiði yerin kendi memleketimiz olmasý nasýl büyük bironurdur... Her alanda büyük sanatçýlar ve düþünürler yetiþtirip insanlýðýnduygusal ve zihinsel ortak geliþimine dünya ölçülerinde katkýda bulunan birülkenin bireyi olmak nasýl kývanç vericidir... Olimpiyat oyunlarý gibi evrenselplatformlarda, oyunlarýn düzenlendiði ülkeler gururla ve muhteþem birsunumla bu onuru ve kývancý alabildiðine yaþamaktalar. Özellikle 2008’deÇin, 2012’de ise Büyük Britanya (Ýngiltere) gururla kendi ülkelerinin“ilk”lerini ve “en”lerini insanýn bütün güzel duygularýný coþturacak birgörsel anlatýmla sundular. Þüphesiz onlar gibi baþka ülkeler de var; aslýndaherkes kendi çapýnda bir katkýda bulunmakta insanlýk kumaþýnýn dokunmasý-na. Ama nitelikler ve standartlar yükseldikçe ve tüm dünyada geçerli olmakesas alýndýðýnda bunu baþarabilen ülke sayýsý gerçekten azalmakta. Buülkelerin kendi iç dinamikleri, kendilerine ve insana bakýþlarý, dünyayakatkýda bulunmak isteyen varlýklarýn enkarne olmak için oralarý tercihetmelerine de sebep olabilir. Biz de ülkemizi öyle yeþil gönüllerin özgürceyeþerebildikleri bir bahçeye çevirebiliriz. Aslýnda bu milleti oluþturan çoðuinsan bunu hemen baþarabilecek niteliktedir; geleceðe þekil verecek geniþbir tecrübe birikimi, yaþanmýþlýk vardýr bu topraklarda... ve baþkalarý içinçarpan, inançlý gönüller... Yeter ki bu ülkeyi yönetme görevini vereceðimizkiþileri, ekipleri çok dikkatle belirleyelim. Biz þu bilgiyi alabilen kiþilerinyaþadýðý ülkenin bireyleriyiz:

“Aranýzda yarýþ yalnýz, yalnýz sevgide, yalnýz saygýda, yalnýz birbirinizevermekte olsun. Aksi halde, ortaya koyacaklarýnýz için yarýþmak, anlaþýpbirleþmeden yapmak, gerçekte sizi böler... Sizi bölen her þey bilin ki, sizisaçýnýzýn telinden, ayaðýnýzýn týrnaðýna dek yavaþ yavaþ siler. Siz silinecekolanlar deðil, kalýp verecek olanlarsýnýz... Bunun için geldiniz ve O sizebunun için verecek. Bunu becereceksiniz. Size o güç, size o gayret verildi.Size verilen geri alýnmaz. Ve siz verileni inkâr edici deðilsiniz.

SEVGÝ DÜNYASI

En Derin Sevgilerimizle

SEVGÝ DÜNYASI

Page 4: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

Dr. Refet Kayserilioðlu

Yaradan’ýn ÝnsandanÝstediði Güzelliklerdir

Yaratanýmýz'ýn insandan beklediðigüzellikleri yapabilmemiz içininsaný yükselten Doðru YaþamaBilgilerini benimsememiz gerekmektedir. Nedir o Doðru Yaþama Bilgileri?Önce O'nun varlýðý, bölünmez Birolduðu, Eriþilmez olduðu, insaný vetüm varolanlarý sevgi özündenyarattýðý gerçeðini bilip, O'na saygýve sevgi duymamýzdýr. O Yüceinsanlarýn ayný özden yaratýlmýþkardeþler olduðunu duyurmaktadýr.Bizlerin birbirimize kardeþçe sevgiduymamýzý, iyi davranmamýzý, iyiliketmemizi, birbirimizin haklarýnasaygýlý olmamýzý istemektedir.Yükselmenin 5 esasýna uyarak (iyilik, doðruluk, çalýþma, bilgi vesevgi) yükselmemizi, tüm kötülüklerden sakýnarak arýnmamýzý istemektedir.

SEVGÝ DÜNYASI2

Page 5: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

BUGÜNKÜ ÝNSAN MANZARALARI

Bazý insanlar vardýr,olumlu bir iþ yapmazlar,yaptýklarý yalnýzcakýskanmak, kýnamak,yermek ve tanýdýklarýherkesi kötülemektir.Onlarla konuþurken,daha doðrusu onlarý din-lerken sanýrsýnýz ki,kendilerinden baþkadeðerli insan yokturdünyada. Bir de onlarýdinlediðiniz sürece, sizde biraz deðerlisinizdir.Ama onlarý dinlemezse-niz veya tasdik etmez-seniz, sizde de iþ yoktur.Emin olunuz ki din-lediðiniz, onayladýðýnýzsürece sizi beðendiðinibelli eden böyle kiþiler,arkanýzdan sizi dekötülemekten gerikalmayacaklardýr.Aslýnda bu tip insanlarýnhastalýðý kendi gönül-lerindedir. Ýçin için kendieksikliklerini ve deðer-sizliklerini bilirler, bunla-rý örtmek için baþkala-rýný kötülerler, gerekirseçelme takarlar. Halbukieksikliklerini tamamla-mak için kendilerini elealsalar, bilgilerini, sevgi-lerini artýrsalar, gönül-lerindeki kara duygularý

atýp herkesin iyiliðinidüþünmeye, deðerlerinigörmeye çalýþsalar nasýlrahat edecekler. Baþkala-rýnýn deðerlerini birtakdir etmeye baþlasalar,gönülleri nasýl ferahlaya-cak, nasýl huzura ve mut-luluða ulaþacaklardýr.Bizim Celselerimizde butip insanlara en doðru yolbakýn nasýl gösteriliyor:

"Her þeyi elde etmekistiyorsanýz, onun enkýsa yolu kendiniziyükseltmektir.Kötülerin zannettiðigibi, baþkalarýnýhiçbir þey yapamazhale getirmek deðil."

Bir insanýn yükselmesiyalnýzca bilgide yük-selmesiyle olmaz.Kötülüklerin her çeþidin-den sakýnmasýyla veherkese karþý sevgisini,hoþgörüsünü, iyiliðiniartýrmasýyla olur.

Diðer bazý insanlar davardýr ki, kendilerini devaynasýnda görürler.Bilgileri ve kültürlerivardýr ama bunlarý tamhazmedememiþlerdir.Kendilerini herkesten

üstün görürler. Herkesinonlarý onaylamak, takdiretmek ve övmek zorundaolduklarýný sanýrlar.Böyle yapmayanlarý daen aðýr þekilde kýnarlar,rezil ederler. Karþý tarafbiraz kendini savunacak,onun hatasýný söyleyecekolsa, kolayca en büyükkavgaya tutuþurlar. Butip insanlar bazen iyigönüllü ve fedakâr ola-bilirler. Zaman zamanyaptýklarýndan piþman daolabilirler. Ama gururlarý,benlikleri, çok düþkünolduklarý nefisleri,onlarýn sürekli kýrýcý,horlayýcý, ezici olmalarý-na yol açar.

Bu küçüklüklerdenkurtulmadýkça dasevilmezler, beðenil-mezler ve yükselemezler.Bir insanýn kendi ben-liðine, gururuna bu kadardüþkün olmasý, aslýndaonun vesvese verenefazlaca uymasýndandýr.Yaradan'ýn en deðerlieseri olan insanýn önündeküçülebilenler, insanýkýran, ezen, horlayandeðil, aksine yücelte-bilenler her yerde veherkesçe sevilenlerdenolurlar. Ýnsaný yücelte-bilen ve insanýn önünde

3SEVGÝ DÜNYASI

Page 6: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

küçülebilen kimseler,aslýnda Vareden'e enbüyük saygýyý ve sevgiyigöstermiþ olurlar. O'nunda övgüsünü ve sevgisinikazanýrlar.

Bazý tip insanlarda da,yegâne deðer kendiçýkarlarý, kendikazançlarý, onlara üstün-lük ve imkân saðlayacakolan mevkii, þöhret, parav.s dir. Onlarýn baðlýolduklarý bir fikirleri, birhayat görüþleri, birinançlarý yoktur. Amamenfaatleri gerektiriyor-sa inançlý ve idealistgörünmekten çekinmez-ler. Onlar çýkarlarý içinkolayca her boyayaboyanýrlar, gerekirse herahlâksýzlýðý, her kötülüðükolayca yaparlar. Hermeslekte ve her kültürseviyesinde böyle pren-sipsiz, kötü insanlarvardýr. Onlar tekâmülveya yükselme merdi-veninin çok altkademelerinde olanzavallýlardýr. Ama onlarkendilerini çok akýllý veçok kurnaz sanýrlar.Böylelerinin yolu çokuzun, çok sýkýntýlar veazaplarla doludur.Bugünkü imkânlarý, kim-seyi aldatmamalýdýr.

Dünya ömrü kýsadýr,sonra ne olacak?!..Yaþarken yalnýz bugünü,bu hayatý düþünmek kýsagörüþlülüktür. Ýnsanhayatý sonsuzdur. Çeþitlisýnanma ve denemeler-den geçerek insanýndünya okulunu bitirmesigerekmektedir.

Bir de doðru yolugörmüþ, Yaradan'ý,Vareden'i, her imkânýVeren'i tanýmýþ, yük-selme yoluna girmiþolanlar vardýr. Onlarkendilerini yükseltecekDoðru Yaþama Bilgileriniöðrenmiþler, bir uçtanonlarý gittikçe daha iyiuygulamaya çalýþmak-tadýrlar. Zaman zamantökezlemekte ve düþmek-tedirler. Ama derhalayaða kalkarak ümitleriniyitirmeden yola koyul-maktadýrlar. Onlar yolunengellerle, tuzaklarladolu olduðunu öncedenbilerek, daima akýllarýnýve dikkatlerini uyanýktutmaya çalýþmaktadýrlar.Vesvese verenin akýllarý-na devamlý, doðru gibigörünen ayartýcý fikirlerigetireceðini bilerekdikkatli düþünmekte-dirler. Zararlý, geriletici,ayartýcý düþünce ve istek-

lerini frenlemeye çalýþ-maktadýrlar. En büyükgüvenceleri sevgiliYaradanlarýdýr. Dardakaldýklarý, tereddütteolduklarý ve yanýldýklarýanlarda Rablerine sýðýn-makta ve O'nunyardýmýný dilemekte-dirler. Her zaman þöylediyerek kendilerinigüçlendirmektedirler:"Vesvese vereneuymadan, sevgiyleYaradan'a yakýn, O'nuanarak baþlarým."

Böyle doðru yoldayürümek çabasý içindeolanlar, düþe kalka dagitseler er geç yükselir-ler. Huzura ve mutluluðaulaþýr, insan kardeþlerinide hayra çekmek içinsürekli çaba içinde onlaraolabildiðince örnekolmaya çalýþýrlar.

O'NUN ÝSTEDÝÐÝ NELERDÝR?

Bizi sevgisinden,severek Yaratan'a üçyönümüzle baðlýyýz. Biryönümüzden serbestiz. Oserbest yönümüz aklýmýzve ona baðlý olan hürirademizdir. Gerçektenilk yaratýlýþýmýzda vesonra dünyada varedili-

SEVGÝ DÜNYASI4

Page 7: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

þimizde bizim irade veisteðimiz yoktur. Bizesorulmadý. O diledi vevaretti. Dünyayageliþimizi, gidiþimizi,hangi ülkede, hangidinde, hangi ailededünyaya geleceðimizi bizbelirlemiyoruz. Nezaman, kaç yaþýnda, neþekilde öleceðimize bizkarar vermiyoruz.Bazýlarý kendi yaþam-larýný veya baþkalarýnýnyaþamýný kýsaltabiliyor-lar, intihar ve katillikle.O da Yüce Yer'in onayýolamadan gerçekleþemez.

Üçüncü baðlý olduðu-muz yön de, iç organ-larýmýzýn düzenli çalýþ-masýdýr. Ýç organlarýmýzbizim emrimize ve isteði-mize uyarak çalýþmýyor-lar. Belli bir otomatizmaiçinde her organ kendigörevini yapýp duruyor.Küçük bir bebekte de,geri zekâlýda da, normalinsanda da bu otomatiz-ma düzenle iþliyor. Ýn-sanlar korku, kýzgýnlýk veüzüntülerle bazen onlarýnçalýþmasýný bozuyorlarama bu kötü etkilerortadan kalkýnca organlartekrar görevlerini aynýdüzenle sürdürüyorlar.

Fakat aklýmýzlayapacaðýmýz davranýþlarinsana býrakýlmýþtýr. Akýlbilgi ve tecrübelerle geli-þir. Bilgilerin ve tecrübe-lerden edinilecek sonuç-larýn, ki onlar doðruluðudenenmiþ bilgilerdir,akýlca alýnýp benimsen-mesiyle insan gerçeklerigörmeye baþlar. O ger-çeklerin doðruluðu üze-rinde sürekli düþünerekde onlar gönlümüzce,yani ruhumuzca benim-senir. Biz ancak ruhu-muzun doðru bulduðu,kabul edip benimsediðibilgileri uygularýz. Aklýndoðru dediðini ruhumuzbenimsememiþse onlarýuygulayamayýz. Demekki hem aklýmýzý doðrubilgilerle geliþtireceðiz,hem de aklýmýzdaki odoðrularý gönlümüzebenimseteceðiz. Öylecegittikçe daha iyi, dahagüzel davranýþlara doðrugideceðiz.

Yaratanýmýz'ýn insan-dan beklediði güzellikleriyapabilmemiz için insanýyükselten Doðru YaþamaBilgilerini benimseme-miz gerekmektedir. Nediro Doðru Yaþama Bilgi-leri? Önce O'nun varlýðý,bölünmez Bir olduðu,

Eriþilmez olduðu, insanýve tüm varolanlarý sevgiözünden yarattýðý gerçe-ðini bilip, O'na saygý vesevgi duymamýzdýr. OYüce, insanlarýn aynýözden yaratýlmýþkardeþler olduðunuduyurmaktadýr. Bizlerinbirbirimize kardeþçesevgi duymamýzý, iyidavranmamýzý, iyiliketmemizi, birbirimizinhaklarýna saygýlýolmamýzý istemektedir.Yükselmenin 5 esasýnauyarak (iyilik, doðruluk,çalýþma, bilgi ve sevgi)yükselmemizi, tümkötülüklerden sakýnarakarýnmamýzý istemektedir.

Ýnsanlar bunlarý yapýn-ca dünyada ne kavga, neharp, ne öldürme, ne düþ-manlýk, ne kin ve nefret,ne de ayrýlýk kalýr. Ýnsan-lar birbirini sevmenin,birbirine iyilik etmenin,birbirini takdir edipyüceltmenin ve birbirinetam güvenmenin huzurve mutluluðuna ulaþýr. Ozaman insanlar kendileri-ni, diðer insanlardan ayrýveya üstün görme gafle-tine düþmezler. Herkeseksiklerini gidermeçabasý içindedir. Kimsekimseyi kýskanmaz, kýna-

5SEVGÝ DÜNYASI

Page 8: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

maz, kötülemez, zararvermeyi istemez. Öylebir toplumda kimse gururve kibrin esiri olarakbaþkalarýna tepeden bak-maz, kýzmayý, incitmeyigöze alamaz. Böyledavranýþlarýn büyüklükdeðil küçüklük ve gerilikolduðunu bilir. O sevi-yeye, o üstün bilgi vegörüþ mertebesine gelmiþolanlar, çýkarlarýný herþeyin üstünde tutmazlar.Sürekli kendilerini eðit-mek, arýtmak ve yükselt-mek çabasý içindedirler.Ýnsan kardeþlerine de buyolda destek olmayý,katkýda bulunmayý kutsalbir ibadet olarak görürler.

O, ÝNSANDAN GÜZELLÝKLERÝ ÝSTÝYOR

Bir özel celsede O'nuninsandan istedikleri veinsanýn yaptýðý yanlýþlarçok güzel dile getiril-miþtir:

"O, güzellikleriyaratanýn insanoðlun-dan istediði, sadecegüzelliklerdir... O, ilk"Ol!.." emrini verdivereli, insan kendieliyle koyuyor önüne,her engeli. Ve insan,yeryüzüne ayak bastýbasalý, þimdi üzerinderahatça dolaþtýðýnýzkaç yerinden yaralý.Çünkü insanýn istediðive yaptýðý, þimdi yal-nýzca zûlüm ve felâketgetiriyor. Onun sonu-cu da sefâlettir elbet.Halbuki O, sizden iyi-liði, güzelliði, doðru-luðu istemektedir. Onuyapabilmek iþinizdirve þimdi sizin buradaiþiniz, onu yaptýrmak-týr da..."

O'nun insandan istediðigüzellikler; insanýn yük-selmesi, arýnmasý, zarar-sýzlýðý öðrenmesi, çevre-sine yararlý olmasýdýr.

Bunlarý yapabilmekiçin de insanýn gerilik-ten, ilkellikten,

kabalýktan kurtul-masý gerekmektedir.

Cahil, geri, ilkel ve bilgi-siz insanlar çevrelerine

zarar verirler. Yaþadýklarýortamý kirletirler, kýrarlar,yýkarlar. Ne zamankiyaptýklarý yanlýþlarýnzararý kendilerine döner,o zaman akýllarý baþlarý-na gelmeye baþlar. Amabu bazen çok geç ola-bilir.

Allah insanlarýn akýl-larýyla ve denemeleriyledoðrularý kendilerininbulmasýný istemiþtir.Fakat bunun çok zamanalacaðýný ve bazý önlene-mez felâketlere yol aça-caðýný bildiði için dezaman zaman insanlaragülyüzlü elçileriaracýlýðýyla doðru yolu,doðru davranýþlarýgösteren bilgileri gönder-miþtir. Günümüzde isebu tarz yol gösteren bil-giler, yine O'nun izniyleyüce görevli varlýklarcatüm insanlara gönde-rilmektedir. Bunlar yenibir din meydanagetirmek için deðil,bütün insanlarý yükselt-mek ve bir etmek içingelmektedir. Bu bilgilerinsanlarýn kardeþ olduk-larýný, kardeþçe, dostçadavranmalarý gerektiðinive mutlaka tüm insan-larýn birliðe ulaþmalarýgerektiðini söylüyor. Bu

SEVGÝ DÜNYASI6

Page 9: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

bilgiler bir elçi veyapeygamber vasýtasýylagelmiyor. Bu bilgilerindoðruluðunu gören veonlarý uygulamayaçalýþan gruplara geliyor.Ayrýca bu bilgiler,onlarýn doðruluðunugörüp benimseyen veuygulamaya çalýþanherkesi görevli sayýyor.Siz bunlarýn doðruluðunugörüyor ve ondan fay-dalanýyorsanýz, insankardeþlerinize de onlarýöðretip uygulatmayaçalýþýn diyor.

Dünyanýn bugünkühalini biliyoruz. Doðaldengeler birçok yerdebozuldu. Su, toprak ve

hava kirlendi. Canlýlarkitleler halinde yok olu-yor. Ormanlar azalýyor,seller, fýrtýnalar, hortum-lar felâket halini aldý.Felâkete uðrayanlarýnferyatlarý kaç kiþiningönlünü sýzlatýyor?Ýnsanlar doðru olarakyalnýz kendilerini düþün-meyi görüyorlar. O yüz-den her yerde aldatma,yalan, ikiyüzlülük vekötülüðün her çeþidi art-mýþ durumda. Dinlerinçoðu hedefinden sapmýþ,þekle baðlanmýþ, biryýðýn merasim halinegelmiþ vaziyette.Hiçbirisi kötülükleri,bozulmayý, kokuþmayýdurduracak gücü göstere-

miyor. Ýþte tablo bu!..

Ýþte bu devirde, buortama gelen bilgiler deinsana insanlýðýný hatýr-latýyor. "Aklýnýzý baþýnýzaalýn, artýk uyanýn, doðruyola gelin" deniyor."Dünya size her þeyi iletemiz ve mükemmel biryaþam ortamý olarak tes-lim edildi, onu yaþanmazhale getirmeyin" deniyor.Doðru Yaþama Bilgileridediðimiz bu bilgiler, in-sana güzellikleri öðreti-yor, mutluluðun ve yük-selmenin kapýlarýný açý-yor. Elbette onlarý alýp,benimseyip, uygulayan-lara ve kardeþlerine uy-gulatmaya çalýþanlara...

7SEVGÝ DÜNYASI

Page 10: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI8

ÝLK ÝKÝ YILIN ANA BAÞLIKLARI

Dergimizde Tanrý inancý konusunu üçyýldan beri incelemekteyim. Ýlk iki yýl-daki yazýlarýmda önce iki ünlü týp pro-fesörü, eski Ýstanbul müftüsü, Vatikan'ýnTürkiye temsilcisi bir Hýristiyan dinadamý ve bir felsefe doçentiyle Tanrý'ya

niçin inandýklarý konusundaki röpor-tajlarýmý sizlerle paylaþmýþtým. Sonrada canlýlardaki harika düzenlerden,matematik profesörlerini bile þaþýrtanolaðanüstü içgüdülerden, fotosentez-den, suyun ulu aðaçlarýn en yüksektepelerine çýkma hünerinden uzunca sözetmiþtim.

Ahmet Kayserilioðlu, Psikolog

Kuþbakýþý Tanrý Ýnancý

Resim: Vasily Polenov

Page 11: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

9SEVGÝ DÜNYASI

Olaðanüstülük sadece biyolojide deðilki. Kuran'ýn bir kul sözü olamaya-caðýnýn kanýtlarýndan, yakýn tarihlerdebulduðumuz bazý bilimsel gerçeklerinKuran'da 1400 yýl öncesinden mucizeviifadelerle nasýl apaçýk bildirildiðindende söz ederek, insan eliyle bozulmadýðýtakdirde semavi dinlerin de Tanrýinancýmýzý perçinlediðini kanýtlamayaçalýþmýþtým.

Ýlâhi düzenin insanlýða hediyesisadece dinler deðil ki. Her birimizinyaþayageldiði parapsikolojik olaylar daTanrý'ya inancýmýz konusunda bizlereyeni ipuçlarý sunup durmakta. Bunedenle özellikle 19. yüzyýlýn ikinciyarýsýnda en ünlü bilim adamlarýncayapýlmýþ ve kitaplarda yayýnlanmýþ ruh-sal fenomenleri epeyce geniþ açýkla-malarla sizlere aktarmýþtým.

Bütün bunlara raðmen günümüzinsanýný inanç konusunda en çok tatminedecek kanýtlarý bilimlerde bulabile-ceðimizi düþündüðümden, bu defa can-lýlar âleminden deðil fizik ve kimyadanörneklere yönelmiþtim. Fizikoþimikkanunlarýn evrende canlýlýðý oluþturmakiçin nasýl ince ince planlandýðýnýn, sankikuyumcu terazisi duyarlýðýnda akýllarýdurduracak bir hünerle nasýl ortaya kon-duðunun örneklerini sizlerle tartýþ-mýþtým.

Tek sesli müzikle yetinme kýsýrlýðýnadüþmemek en doðrusu. Öyleyse inançkarþýtý düþünceleri de alabildiðine tartýþ-mamýz gerekir. Hele þu son yýllardaateizm, tanrýyý yok sayma bir moda gibi

salgýn haline gelmiþken, onlarý nasýlgörmezden gelebiliriz? 2006 yýlýndayayýmlanýp tüm dünyada en çok satan-larýn baþýnda gelen Richard Dawkins'in"Tanrý Yanýlgýsý" kitabýný katýldýðým vekatýlmadýðým tüm yönleriyle incele-meye bu nedenle baþladým. Neredeyseson bir yýldýr bu kitabýn düþündürdük-lerini sizlerle paylaþtým. Nihayet geçensayýmýzdaki bu dizinin 11. bölümü ilede noktayý koydum. Artýk sýra canlýlarýnoluþmasý, geliþmesi ve insanýn varedi-liþi konusundaki kendi düþüncelerimisizlere aktarmaya geldi.

Eski okuyucularýmýz hatýrlarlar. Önce-ki iki yýlýn yazýlarýnýn özetlerini yaptýk-tan sonradýr ki, Tanrý Yanýlgýsý'nabaþlamýþtým. Þimdi de bu 11 yazýnýnkýsa bir özetini yaptýktan sonra yenidiziye baþlamayý daha yararlý buluyo-rum.

11 AYIN ÖZETÝ

Sadece ülkemizde deðil, tüm dünyadaateizmi savunmak tehlikelerle dolu.Dawkins de kökten dincilerden ne küfürve tehditler almýþ. Kitabýnda bunlardanacý acý yakýnýr. Gerçekte Tanrý inancýnýnaðýzdan çýkan sözlerle deðil,davranýþlarla ölçüldüðünden habersizfanatik kiþilere bunu nasýl anlatabilirizki?!.. Ýyi, doðru, çalýþkan, bilgili vesevgi dolu kiþi diliyle ne derse desin,ruhunun en iç katmanlarýnda O'nunla birolduðundan bu davranýþlarý sergileyipduruyor. Buradaki ironi þu ki, nefanatiklere ne de ateizmi savunan amaiyi karakterli kimselere, ikisine de,

Page 12: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI10

inancýn temel ölçütünün düþüncelerdeðil davranýþlar olduðunu kabul ettire-bilmek ayný derecede zor!.. Ama bizonlara aldýrmadan, düþüncelerini ala-bildiðine eleþtirecek olsak da, hümanistderneðinin 2. Baþkaný ve dostlarýncaçok sevimli bir kiþiliðe sahip olduðuanlatýlan Dawkins'e saygýda asla kusuriþlemeyeceðimizi yazý dizimizin ilkindeaçýkça belirtmiþtik. Kaldý ki, onun baþkakitaplarýnda naklettiði canlýlar âle-mindeki bilgilerden de ne kadar çokyararlandýðýmdan kendisine gýyabýndadefalarca teþekkürlerimi bile sundum.

10 bölümlük "Tanrý Yanýlgýsý kitabýnýnneredeyse 9 bölümü Musevi veHýristiyan dinlerinin tenkitleriyle dolu.Tevrat ve Ýncil'e sonradan insan eliyleeklenmiþ pasajlarýn, temiz akýl sahip-lerini yüzyýllar boyunca nasýl þaþkýnlýðadüþürdüðünü zaten biliyorduk. Düþünceözgürlüðünün alabildiðine geniþlediðigünümüz dünyasýnda bu tenkitlerdoðaldýr ki, daha þiddetli bir tonda sürüpgidiyor. Dawkins'in bu konudaki tenkit-lerini aktarmakla yetinmemiþ, ben debunlara eklemeler yapmaktan kendimialamamýþtým.

Tenkitler sadece kutsal kitaplarlasýnýrlý deðil. Tarihte ve günümüzde dinkisvesi altýnda iþlenmiþ ve iþlenmekteolan ahlâksýzlýklar, akýlsýzlýklar vezûlümler de bu kitabýn baþlýca konu-larýndan biri. Bunlara da yazýlarýmdayenilerini eklemiþtim. Böylece dinlerintürlü hüner ve çýkarlarla bir fesat ve kinhaline dönüþtürülmesiyle insanlýðýnnasýl felâketten felâkete sürüklendiðinin

acý örneklerini bir kez daha hatýr-lamýþtýk.

Buraya kadar yazarla ayný düþünce veduygularý paylaþtýk ama bu madalyonunsadece bir yüzüydü. Bu nedenlepeygamberlik kurumunu yeniden mer-cek altýna almamýz gerekiyordu.

"Ya hiç peygamber gelmeseydi" acabadaha iyi bir dünyaya mý kavuþurduksorusunun cevabý üzerinde durmuþtuk.Kutsal kitaplardaki bozulmalar, yanlýþyorum ve davranýþlarla dinleri kinhaline getirenler var ama, hepsi bu deðilki. Kutsal kitaplardaki ýþýk saçan öðütve tavsiyeleri nasýl görmezden gelebili-riz. Bunlardan önemli bazýlarýnýyeniden incelemiþtik. Ayrýca tarihboyunca dinlerin uygarlýða yaptýðýolumlu katkýlarý doðru kaynaklardanyeniden özetlemiþtik. Ve sonunu rehbervarlýðýn þu sözü ile noktalamýþtýk:

"O, insan içine göndermiþ olmasaydýhabercilerini, belki insan bugüne bilevarmadan birbirini yok ederdi."

YA BUNLARA NE DEMELÝ?

Dawkins'in dinlerdeki sadece olumsuzyönleri görüp güzellikleri ýskaladýðýnýböylece vurguladýktan sonra eleþtirileri-mi çok önemli boþluklar üzerine yönelt-miþtim.

Kitapta "doðal seçilim" kuramýylaTanrýsýz ve amaçsýz bir yaþam oluþmasýsavunuluyor. Darwin'in yorumu böyle.Peki ama kuramý onunla beraber ortaya

Page 13: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

11SEVGÝ DÜNYASI

koyan Russel Wallace'nin yorumunaneden hiç deðinilmiyor? En azýndanyanlýþlanmýyor. Çünkü Wallace'nin bukonudaki düþüncesi aynen þöyle:

"Ben o kadar tam ve inanmýþ birmateryalist idim ki, ruhani bir varlýða aitkafamda hiçbir yer bulunamazdý. Fakatolgular inatçýdýr ve olgular bana galipgelmiþlerdir. Spiritizma fenomenleri,diðer bütün bilimlerin olgularý kadarmüspettir."

Wallace, Darwin'le birlikte oluþtur-duklarý evrim kuramýný kullanarakAllah'ýn canlýlarý yaratýp geliþtirdiðinisavunuyordu.

Dawkins kitabýnýn 4. Bölümündeinançsýzlýðýnýn biyolojik temellerinianlatýr. Her þeyi evrim teorisi ve özellik-le doðal seçilim kuramý ile açýklamayaçalýþýr. Yaratýcý, planlayýcý, kurgulayýcýbir baþka etkene gerek duymadan can-lýlarýn ve bizlerin doðal nedenlerleoluþup yeryüzünü doldurduðumuzusavunur. Ama isterdik ki, Wallace yoru-munun temelinde olan parapsikolojikfenomenleri de incelesin. En azýndantenkidini yapsýn. Boþuna ümitlenmeye-lim. 19. yüzyýlýn ikinci yarýsýnda kendiülkesindeki olaðanüstü parapsikolojikçalýþmalardan tek kelimeyle bile sözetmez.

Kutsal metinleri eleþtirirken, bizimondan Kuran'ý inceleyip onu da mercekaltýna almasýný istememiz belki aþýrýyakaçardý. Ama sadece biyoloji ile yetin-memesini, fizikteki, kimyadaki muhte-

þem doða kanunlarýnýn nasýl bir tesa-düfün eseri olabileceðini açýklamasýnýbeklemek yerden göðe hakkýmýz. Teksatýr bile yok. Bu nedenle kendisine:

"Her yeri aramadan yok denemez"diye hitap etmekte tamamen haklýyýz.

Sonraki yazýlarýmýzda dinler ile evrimteorisinin aslýnda çeliþmediðini,Tevrat'ýn yanlýþ yorumlanmasýndandolayý, bir ayrýlýk var gibi gözüktüðünüanlatmaya çalýþmýþtým. Hele Ýslâ-miyet'le yorum tarzýnda bile çeliþki yok.Prof. Süleyman Ateþ'in "Kuraný KerimeGöre Evrim Teorisi" yazýsýndan alýntýlaryaparak Ýslâm bilginlerinin Darwin'denönce evrimle ilgili düþünceler ilerisürdüklerini sizlerle paylaþmýþtým.

Ama insanýn yaratýlmasýna gelince iþçatallaþýyor. Tanrý eliyle topraktanyaratýlan Âdem ve ondan yaratýlanHavva mý; yoksa geçmiþteki ortak biratadan doðal etkenlerle ortaya çýkýverenbir insan mý söz konusu?!..

Bu çok önemli çatýþma ve tartýþmaileriki yazýlarýmýzýn konusu olacak.

Tanrý Yanýlgýsý dizisinde Nisansayýmýzda: "Evet, ama yetmez" baþlýðýaltýnda Darwin teorisini incelemiþ veteoriyi destekleyen biyolojik kanýtlarüzerinde tek tek durmuþtum. Sadece bukadar da deðil. Son 40 yýldýr genmühendislerince DNA üzerinde nemuhteþem hünerler sergilendiðini, kesi-ci ve birleþtirici enzimlerle yepyeni gendizilimlerine nasýl kavuþtuðumuzu hay-

Page 14: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

ranlýkla incelemiþtik. "Rekombinasyon"denilen bu iþlemlerde DNA'nýn deðiþe-bilirlik, plastiklik örneðini görmüþ,bunun evrimi ve doðal seçilimidestekleyen çok önemli bir kanýt olduðuüzerinde durmuþtuk.

Sýra artýk Dawkins'in kitabýnýn "Tanrýneredeyse kesin olarak neden yoktur"baþlýklý 4.bölümüne gelmiþti. Þahsenevrim teorisine inanan biri olarak, hercanlý türünün baþlangýçta tek tekyaratýldýðýný öne süren ve evrimi redde-den yaratýlýþ teorisine yakýn durmammümkün olabilir mi? Peki, bu ikisinindýþýnda bir üçüncü yol yok mu? Elbettevar. Evrimin ikinci teorisyeniWallace'nin yorumu: Hem evrim hemde tasarým. Yani bu kanunu kullanarakdünyada yaþamýn geliþmesini saðlayanilâhi düzen. Bu nedenle her þeyiotomatik çalýþan doðal seçilimle açýkla-maya çalýþan Dawkins'den, 530 milyonyýl önceki 10 milyonluk kýsa Kambriyendönemindeki canlýlardaki patlamatarzýndaki çeþitlenmenin kendiliðindennasýl oluþabildiðini açýklamasýný bek-lerdik. Ayrýca dünyamýzdaki 10 milyon-luk canlý türünün her birinin kendineözgü deðiþik organlarýnýn nasýl oluþa-bildiðini, birbirinden çok farklý içgüdü-lerin nasýl birdenbire ortaya çýkýver-diðini de. Maalesef kitapta bunlar yok.Ya ne var? Kolayýndan Yaradancýlarýnçürütülmesi, bilim dýþý iddialarýna say-falar boyunca cevaplar verilmesi. Veçok sýkýþtýðý yerlerde de “ÖyleyseAllah'ý kim yarattý?” sorularýyla konuyubiyoloji dýþý felsefi bir plana taþýyýp,deyim yerindeyse topu taca atývermesi.

Darwin'in doðal seçilimle oluþamazdiye itiraf ettiði gözdeki olaðanüstüdüzeni, Dawkins'in daðcýlarýn türlü hü-nerlerle zirveye ulaþmasý örneðiyleaçýklamaya yeltenmesini çok kolayýn-dan bir tutum diye deðerlendiriyorum.Ayrýca bu konuda Darwin'den fazlaDarwinci bir gayretkeþlikle bu sözükarýsýnýn etkisi altýnda söylemiþ ola-caðýný iddia edecek kadar ileri gider.Göz dahil tüm karmaþýk organlarýn birtasarýmcý olmadan kendiliðinden oluþa-bileceði iddiasýndan bir adým bile geriatmaz. Ýsterdim ki, biyokimya profesörüBehe'nin kitabýndan aktardýðým gör-menin oluþmasý ve kanýn pýhtýlaþma-sýndaki birbirini izleyen pek çokbiyokimyasal sürecin doða kanunlarýnýkullanan bir zekâ iþe karýþmaksýzýn nasýlortaya çýkabileceðini bilimsel olarakbize açýklasýn. Tabii zirveye týrmanandaðcý nahif örnekleriyle deðil.

Dizimizin son yazýsýnda da Tanrýinancýmýzýn bilimlerdeki açýklana-mayan olaylara, bilgi boþluklarýnadayanmadýðýný vurgulamaya çalýþtým.Tam tersine bildiklerimizi derindüþüncelerle akýl ve mantýk terazisindetartarak inanca varýyoruz.

Yazar parapsikolojiye inananlarý birnevi delilikle suçladýðýndan, 1882'deLondra'da ünlü bilim adamlarýnýn biraraya gelerek SPR adýyla kurduklarýRuhsal Araþtýrmalar Derneðinin para-psikolojik bulgularýndan yeniden sözetme gereðini duydum. Onlarýn bilimselkontrol yöntemlerini titizlikle uygulayýphile ve þarlatanlýk kapýlarýný sýmsýký

SEVGÝ DÜNYASI12

Page 15: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

kapatarak oluþturduklarý dört dörtlükparapsikolojik fenomenleri de ince-lemesini varsa yanlýþlarýný bulmasýnýbeklerdik. Böylece sadece din kita-plarýnda sonradan oluþturulmuþ yan-lýþlara, fanatik dindarlarýn akýldýþý dav-ranýþlarýna ve Darwin'in doðal seçilimyöntemine dayanarak Tanrý'nýn yok-luðunu savunma kýsýrlýðýna düþmezdi.

Iskalanan sadece bu da deðil. Çað-daþýmýz fizik, kimya bilginlerinin kita-plarýndan kendisinin de bazýlarýnýaktardýðý doða kanunlarýndaki sonderece ince matematikle ortaya konmuþsabiteler konusu. Öyle ki, evreninbaþlangýcýndaki ilk bir saniyede bilepatlama hýzý milyarlarca bir oranýndafazla veya eksik olmuþ olsaydý, nebugünkü evrenimiz ne de canlýlar mey-dana gelebilecekti. Doða kanunlarýndabu ve benzeri pek çok sabite böyle ince-likle ortaya konduðu içindir ki varoldukve yaþayabiliyoruz. Bütün bunlarýn arkaplanýnda yaratýcý Yüce Bir Zekâ vehüneri yok sayýp, her þeyi doða ile açýk-lamaya çalýþmak için ya bunlara hiçdeðinmemek ya da kýrk dereden sugetirip, spekülasyon üstüne spekülasyonyaparak kendimizi alabildiðine zorla-mamýz gerekiyor.

Tanrý Yanýlgýsý eleþtirisinin en sonun-da yazarýn her sýkýþtýðýnda ileri sürdüðü"Peki Tanrý'yý kim yarattý?" sorusu üze-rinde durduk. O'nun anlama sýðmadýðýnýama tüm anlamlarýn da O'nda bulun-duðunu, Varedilmeden Vareden, Alma-dan Veren, benzersiz, eþsiz olduðunubelirttik. Zamanla beraber sebepleri de

yaratan O Yüce'nin varlýðý için birsebebe muhtaç olmasý düþünülebilir mi?

Ama kim ne derse desin insanýn herdüþüncenin, her sözün aksini savunma-da alabildiðine özgür olduðunu bir dahavurgulamak için dizimizi þu sözlerlesona erdirmeyi bir görev bildik:

"Ýnsan sorgulayýcý bir akýlla yaratýl-dýðýndan ve kendisine her þeyi düþün-mekte sonsuz bir özgürlük sunulduðun-dan kim ne derse desin bu ve benzerisorular sonuna kadar hep insanlýðýngündeminde kalacaktýr. Bu insanýnhakkýdýr ve kimse bu sorgulama hakkýnýonun elinden almaya muktedir olamaya-caktýr!.."

Gelecek sayýda baþlayacaðým yer-yüzünde canlýlýðýn oluþumu ve geliþimiile ilgili yazý dizime, önce hangi metod-la iþe koyulacaðýmý, yani sonuca ulaþ-mak için hangi yolu izleyeceðimi peþi-nen belirtmekle baþlayacaðým. Kolayanlaþýlsýn diye bunun için temsili ikiörnek olay ortaya koyacaðým. Sonra dailk canlýnýn nasýl varolduðu, prokaryotçekirdeksiz bakteri hücrelerinden orga-nelli ökaryot hücrelere geçiþteki evrim-sel sýçramanýn hangi zekânýn eseriolduðundan ve deðiþik biyoloji bilgin-lerinin Kambriyen Patlamasý hakkýnda-ki düþüncelerinden söz edeceðim.

13SEVGÝ DÜNYASI

Page 16: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI14

in kitaplarýnýn "puta tapma" de-dikleri þey, yabancýlaþmanýn eneski biçimlerinden biridir. Put-

laþtýrma; Yaradan'a deðil de, yaratýlanaen yüce deðeri verip ona tapma, yaþa-manýn anlamý olarak onu esas almadýr.Yani Tanrý olmayana, Tanrýymýþçasýnadeðer biçmedir. Burada insan, tüm güç-lerini kullanarak bir put yapar, sonra

tutar, kendi yarattýðý bu puta tapar. Enderin özlemlerini ve dileklerini, korku-larýný ve umutlarýný putlaþtýrdýðý, Tanrýsandýðý nesneye yansýtýr. Gücünü haya-linde aþýrý abarttýðý tanrýsal nitelikleryakýþtýrdýðý, gerçekte ona ne yararý nezararý dokunacak bir þeylerden yardýmdiler. Öylece kendi gücünü boþ yereharcar, tüketir.

Yabancýlaþmanýn AþýlmasýGüngör Özyiðit, Psikolog

D

Page 17: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

15SEVGÝ DÜNYASI

Ýnsanýn çok tuhaf taraflarý vardýr.Bunlarýn içinde en tuhaflarýndan biri,Russell'in dediði gibi bize yararlý olanþeyleri tapýnýrcasýna yücelterek, buyolla onun yararýný da ortadan kaldýr-maktýr. Buyurun bir örnek: Hindistan'-da insanlar açlýktan kýrýlýrken, kutsalsayýlan ineklerin caddelerde dolaþmasýkomik ama gerçek. Burada yabancýlaþ-ma, Tanrý olmayana Tanrý diye boþ yeretapýlmasý ve gönlün gerçek Tanrý'yakapalý kalmasýdýr.

Ýnsanlarýn kendilerine hizmet etmesiiçin yetki verdiði yöneticilerin, kendi-lerini seçen, o yere getiren insanlarahizmet sunacak yerde, bu yetkiyi ayrý-calýk sayýp, buyurmanýn verdiði üstün-lük duygusuna yaslanarak insanlarýkendi çýkarýna hizmet ettirmesi diðerbir yabancýlaþma örneði. Burada insan,kendi egemenlik hakkýna yabancý-laþmýþtýr.

Para ekonomisinin geçerli olduðu,yani her þeyin para ile ölçülüp biçildiðibir düzen düþünelim. Daha doðrusuyaþadýðýmýz hayatý þöyle bir gözü-müzün önüne getirelim. Burada insan,emeði alýnýp satýlabilen bir mal duru-muna indirgenmiþtir. Nitekim muha-sebe defterinde, mala ödenen para ile,insana ödenen ücret, ayný alacak hane-sine iþlenir. Böyle bir düzende insankendisi için bir deðer üretmez, sadecegeçimi için ücret üretir. Ürettiði deðerise, onun elinden alýnýr. Burada yaban-cýlaþma, emeðin yarattýklarýna sahipolamamasý, ürettiklerinin yitirilmesidemektir.

Yalnýz geçim için, aç ve açýktakalmamak için bütün gün sýkýcý,tekdüze ve iþbölümü gereði hep aynýiþi yapmak zorunda kalan insan, çalýþ-manýn kendisine de yabancýlaþmýþtýr.Gerçekten böyle bir çalýþmada insanvarlýðýný sakatlayan bir taraf vardýr.Ýnsan çelik bir makinenin etten bir ekparçasý durumuna düþürülmüþtür.Çalýþmasý onu yüceltmez, yýpratýr. Onakendini gerçekleþtirme yönünde birzenginlik katmaz. Tersine, insan kiþili-ðinin çok yönlü geliþmesini ve birbütün olarak deðerlendirilmesini sürek-li olarak engeller. Burada yabancýlaþ-ma, insanýn kendi kiþiliðinden uzaklaþ-masýdýr.

Ýnsanlýðýn tarih boyunca kazandýðýmaddi manevi birikimin ayrýcalýklý birazýnlýðýn elinde, çoðunluðun zararýnakullanýlmasý ise, insaný insanlýðayabancýlaþtýrýr.

Gerçekte, yabancýlaþmanýn hertürünün kökeninde puta tapma, put-laþtýrma olgusu yatmaktadýr. Ýnsan,neyi putlaþtýrýrsa ona en büyük deðeriverir ve diðer her þeyi ona göre deðer-lendirir. Buyurmak tutkusu içindeyanýp tutuþan için, yetke (iktidar) putolmuþtur.

Her þeye sahip olma, her þeyi satýnalma açlýðý çeken biri mala veya onunsoyut simgesi olan paraya tapmaktadýr.Þehvetin elinde oyuncak olan içinkadýn ya da erkek tapýlacak birernesnedir. Alkýþsýz edemeyenler için ün,önünde eðilecekleri Tanrýdýr. Kimi tüm

Page 18: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI16

umutlarýný baðladýðý, her þeyi kendisin-den beklediði ünlü bir kiþiyi putlaþtýrýr,kimi bireye veya bireyin özgürcegeliþmesine en üstün deðeri verir.Diðeri "Toplum bireyden ve her þeydendeðerlidir" der, toplumu Tanrýlaþtýrýr.Sonunda her birinin Tanrýsý fos çýkar veonlarý yarý yolda býrakýr. Bu bir bakýma"Tanrýdan baþka Tanrý yoktur" sözününtersine yoldan bir doðrulanmasýdýr.

Demek ki Tanrý'ya, kendine vegiderek diðer insanlara yabancýlaþaninsan, yabancý bir varlýk olarak, kendibilincine varamamýþ, henüz kendisiolamamýþtýr. Bu ise bizi yabancýlaþ-manýn aþýlmasý veya yabancýsýzlaþ-manýn saðlanmasý sorunu ile karþýkarþýya getirir.

Neydi yabancýlaþma? Ýnsanýn kendigücünün veya emeðinin baþkalaþarakona düþman bir güç olarak geri dön-mesi. Denetimimizden kurtulan birgücün baský aracýna dönüþmesi. Bunugidermenin çaresi: Bilgi ve bilinçbirikimi. Bilgi olayýn nedenlerinibildirecek, bilinç ise olay içindekiinsanýn yapmasý gerekeni, yani görevi-ni gösterecek. Öylece, yabancýlaþmayayol açan güç, kaynaðýnda yakalanýp,denetim altýna alýnarak insanýn yararýnakullanýlacak. Bu baðlamda, yabancýlaþ-manýn aþýlmasý, onun her türü ile ilgilinedenleri iyi bilmeyi ve o gücü denet-leyip, hayrýmýza çevirecek bilinçligiriþimlerde bulunmayý gerektirir.

Önce yabancýlaþmayý önleyen iç vedýþ engelleri sýralamakla baþlayalým

iþe. Ýç engeller: Ýnsanýn en derin özlemiolan Tanrý gereksinmesinin doðru birþekilde doyurulamayýþý. O yüzdenmanevi bir boþluk içinde kalýnmasý.Ruh yönümüzün ve insanýn özünükuran kudretlerin iþleyiþ ilkelerininyeterince bilinmeyiþi. Yani insanýnkendini ve Tanrý'yý tam tanýmamasý.Nereden geldiðini, nereye gideceðini,bu dünyada ne yapacaðýný bilmemesi.Bu temel sorulara anlamlý karþýlýklargetiren doðru, kendi içinde tutarlý, çað-daþ bir inanç sisteminin ve hayatgörüþünün bulunmayýþý. Gönlün arýtýl-masý yönünde bir eðitimin verilmeyiþi.Ve kirli bir gönlün gerçeðe perde ola-caðýnýn bilinmeyiþi. Özet olaraksöylersek, bugün insanýn trajedisi, ken-dini, yolunu ve iþini bilmeyiþi, varoluþnedenine karþý ilgisiz durmasý, onuinsan edecek, insanüstüne eriþtirecek,diðer insanlarla sevgi birliði kurmasýnýve gönlünde Tanrýyý duymasýný saðla-yacak bilgi ve bilinçten yoksun olmasý.

Dýþ engellere gelince, bunlar arasýndasiyasal gücün baský aracý olarak kulla-nýlmasýný, üretim güçlerinin yetersizli-ðini, o yüzden insanýn geçim için bütüngün çalýþmak zorunda oluþunu, paranýnputlaþtýrýldýðý para ekonomisini, malýnkullaným deðeri deðil de deðiþim deðe-ri olarak ele alýndýðý mal ekonomisini,ücret düzenini ve insaný tek tip iþebaðlayan iþ bölümünü sayabiliriz.

Þimdi gelelim bu engelleri aþmakiçin yapýlmasý gereken bilinçli giriþim-lere. Ve önce iç engelleri alalým ele. Birkere, baþlangýçta, her þeyi ona göre

Page 19: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

17SEVGÝ DÜNYASI

ölçüp deðerlendireceðimiz üstün birilkemiz ve insaný bütünüyle kavrayan,geçmiþ ve geleceðiyle kuþatan, onunvaroluþ nedenini doðru olarak saptayansaðlam, tutarlý bir hayat görüþümüzolmasý gerekir. Bize göre, bu en üstünilke, bizi ve her þeyi yoktan yaratan,sevgisinden vareden Tanrý'dýr. Engerçek otorite O'dur. Sade O'na kullukedilir ve yalnýz O'ndan yardým dilenir.Çünkü her þeyi bilen ve her þeye gücüyeten de yalnýz O'dur.

Varoluþumuzun nedenini ise, yineTanrý'nýn gülyüzlüler kanalý ilebildirdiði bilgilerden öðrenebiliriz. Zirayarattýðýný, en iyi onu yaratan Tanrýbilir. Öyleyse ilk ön yapýlmasý gereken,insanýn manevi boþluðunu dolduracak,doðru, akla ve mantýða uygun, çaðdaþbir Tanrý inancý vermek ve gönüllerdeO'nun sevgisini yeþertmek. Sonra daTanrý'nýn insan için dileðinin neolduðunu, yani buyruklarýný bildirmek.Ve onun güzel örneklerini vermek.Böylece insaný, Tanrý'dan baþkasýna,yani puta tapmaktan kurtarmak, o yön-deki yabancýlaþmanýn kökünü kurut-mak. Ýnsana geniþ bir ufuk, manevi birgörüþ açýsý kazandýrmak. Ona ölümsüzbir ruh yönümüzün bulunduðunu kanýt-larýyla göstermek. Ruhlarýn dünyayaolgunlaþmak için geldiðini, gele-ceðimizin þimdiki davranýþlarýmýzabaðlý olduðunu, ne ekersek onu biçe-ceðimizi öðretmek. Ve insanlardakendine, topluma ve Tanrý'ya karþýsorumlu bir kiþilik geliþtirmek. Varoluþamacýnýn insanüstünü bulmak, tekdüþünceyi elde etmek (Tanrý'nýn dileði

ile kendi dileðimizi bir etmek) ve bir-liðe ulaþmak olduðunu, Tanrý'nýn biz-den bunu istediðini bildirmek. Gerçekteyabancýlaþmanýn kesin olarak son bul-masý, insanýn insanüstüne varmasý veikisinin bir olmasý demektir. Þöyle ki,bizim beþ duyu organý ile algýladýðýmýzmadde evreni maddenin belli bir halin-den yapýlmýþtýr. Bir de karanlýkdediðimiz, ýþýðýn yokluðu sandýðýmýz,aslýnda içinde görmediðimiz yedi rengi,duymadýðýmýz yedi sesi ve daha baþkakudretleri barýndýran, maddenin birbaþka halinden yapýlmýþ, ama henüzalgýlayamadýðýmýz ayrý bir maddeevreni daha var. Ancak biz beþ þartý(iyilik, doðruluk, çalýþmak, bilgi vesevgi) tam benimsediðimiz zamankaranlýðýn gizi bize kendini açacak,görmediðimiz renkleri, duymadýðýmýzsesleri görüp duyacak ve baþka nicegüçlere eriþeceðiz. Biz bugün mad-denin bir halini, dolayýsýyla gerçeðiyarým olarak biliyoruz. Beþ duyuorganý ile farkýna vardýklarýmýza, beþþartý tam benimsediðimizde farkýnavaracaklarýmýz eklenince, iþte o vakitgerçeði bütün olarak görüp bileceðiz. Ozaman iþte, yuvarlaðý tam göreceðiz.

Elbet ki böyle bir düzenin yer-leþmesinde eðitime çok iþ düþecek.Okullarda sadece belli bilimler veteknik konular deðil, hayata anlamveren deðer yargýlarý ve ana yaþam bil-gileri verilecek. Ýnsanlara sadece kurukuru bilgi verilmekle kalýnmayacak,fakat bilgelik de aþýlanacak. Akýl vegönül eðitimi dengeli ve uyumlu birþekilde yürütülecek. Küçük yaþtan

Page 20: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI18

baþlayarak gönüllere Tanrý ve Ýnsansevgisi tohumlarý ekilecek. Ýnsanlar,dini, dili, ýrký, ulusu ne olursa olsun birbütün olarak deðerlendirilecek ve hepsikardeþ bilinecek. Öðrenciler dünyavatandaþý olarak eðitilip yetiþtirilecek.Onlara özgür ve baðýmsýz düþünebilmeyeteneði kazandýrýlacak. Öylece körinançlara, baðnaz görüþlere saplanýpkalmalarý önlenecek. Beþ þart, eðitiminve kazandýrýlmak istenen alýþkanlýk-larýn anayasasý olacak. Ýnsan varlýðý,beden, zihin ve ruh olarak çok yönlüþekilde deðerlendirilip geliþtirilecek.Bu eðitimin dýþa dönük yüzü, her þeyehakkýný verme ve saygý duyma demekolan adalet, içe dönük yüzü ise özgür-lük ve insan varlýðýnýn özgürce geliþmegarantisi olacak.

Dýþ engellere gelince, siyasal yaban-cýlaþmaya çare olacak, gerektiðindeyöneticileri deðiþtirme olanaðý veren,eleþtiriye açýk özgürlükçü ve çoðulcudemokratik düzeni ilk koþul olarakbelirtmek gerek önce. Yine öyle birdüzende birey, yönetime ve yönetiminkararlarýna daha doðrudan katýlabile-cek. Ayrýca, siyasal ve ekonomik gücünister devlette, ister özel kuruluþlardaolsun, tek elde toplanmasý önlenecek,söz konusu güçlerin toplum içinde den-geli ve uyumlu bir þekilde daðýlmasýsaðlanacak. Bazý yasal kuruluþ ve me-kanizmalarla devlet denetlenip dizgin-lenecek. Uyanýk, haklarýnýn ve sorum-luluklarýnýn bilincinde bir kamuoyuyaratýlacak. Bu arada, en iyi bilge kiþi-leri yönetici olarak süzecek bir siyasalmekanizma oluþturulacak ya da yöneti-

cilerle bilge kiþilerin iþbirliði saðlana-cak. Bu düzende devlet bir baský aracýolmaktan çýkacak, insanlarýn serbestçegeliþmesine ve kendi aralarýnda özgür-ce kabullenilmiþ disiplinin yerleþme-sine yardýmcý olacak. Ve giderek toplu-mun kendi kendini yönetme yeteneðikazanmasýna zemin hazýrlanacak.

Herkesin birbirini sevmeye çalýþtýðýve kardeþ olarak görmeye alýþtýðý birdüzende, sömürüye yer olmayacakelbette. Hem buna gerek de kalmaya-cak bir yerde. Dünya birliðine doðrugidildiðinde, dünya çapýndaki birörgütün denetiminde silâhsýzlanmasaðlanacak, dünya barýþý gerçekleþecek.Silâhsýzlanmadan elde edilen gelirle,sefaletin, yoksulluðun ve cehaletin yokedilmesine karþý savaþ açýlacak.

Ayrýca, o düzende insan, geçimi içinbütün bir gün çalýþma zorunluluðunatutsak bir kürek mahkûmu olmaktan dakurtarýlacak. Bilim ve teknolojinininsanlýðýn tüm hizmetine koþulmasýyla,makinelerin, bilgisayarlarýn ve siber-netiðin devreye girmesiyle, güneþin venükleer gücün enerji kaynaðý olarakinsanýn hayrýna kullanýlmasýyla insanüç-dört saat çalýþmakla geçimini saðla-yabilecek. "Zorunlu emek" zamanýnýngiderek azalmasýyla "özgür zamana"kavuþan insan, o zamaný gönlünündilediðince, kendi özündeki deðerlerigerçekleþtirmek için kullanacak.Kendini her türlü bilgi ve becerideyetkinleþtirmek, yeteneklerini sporda,sanatta, bilimde, dinde, felsefededeðerlendirmek için tüm olanaklar ona

Page 21: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

açýk olacak. Paranýn, ekonomik hayatýnorkestra þefi olmadýðý bu ortamdagereksinmelere göre hizmet sunulacak.Mallar da deðiþim deðeri olarak deðil,kullaným deðeri olarak muamele göre-cek. Herkes yeteneðine göre toplumahizmetini sunacak, rýzýklar kardeþçepaylaþýlacak, herkesin gereksinmelerien iyi þekilde karþýlanacak. Üretimherkese yetecek kadar bol olduðundanve âdil bir biçimde daðýtýldýðýndankimse kimseyle çekiþmeye girmeyecek.Ayrýca, kazanýlan hayat görüþü ileinsanlar mutluluðun almada deðil, ver-mede olduðunu bilecek. Mülkiyet vesahip olma içgüdüsü dizginlenip, yapýcýve yaratýcý güdülere öncülükverilecek. Ve insanca yönlerinigeliþtirenler toplumda daha çoksaygýnlýk görecek. Yine öyle birekonomide insaný sakatlayan,tek iþe hapseden bir iþ bölümüolmayacak. Ýnsan dilediði veyürütebildiði kadar çok iþiyapabilecek. Zaten bezdirici,býktýrýcý iþleri makinelerüstleneceðinden, insana onlarýngözetimi ve denetimi kalacak.O da günde en çok üç-dört saat.Ve çocuklarýn oyuncaklarýylaoynamasýna benzer bir oyunhavasý içinde. Birlikte çalýþýlandost insanlarýn iþe kattýklarýsevinç ve sýcaklýk da cabasý. Ýþdemokrasisinin ve özyönetiminyerleþmesiyle çalýþanlar emek-lerinin ürününü kendileridevþirecek, kendi yönetimleriile ilgili kararlarý yine kendileriverecekler.

Öyle bir düzende insan iliþkileri de,bir sanat düzeyine yükselecek. Yarýþolacak yine elbette. Ama iyilikte,sevgide, saygýda ve birbirine vermede.Ýnsan davranýþlarýnda kiþisel çýkardeðil, Tanrý rýzasý gözetilecek. Her iþtehizmet ruhu esas olacak. Daha doðrusuo düzende insanlar kendi gerçek çýkar-larý ile baþkalarýnýn çýkarlarýnýn birbiriile uyuþtuðunu görecekler.

Her yönde geliþmiþ, yaratýcý çiçek-lerini açtýrmýþ, renk renk, mis kokuluinsanlarla dünya bakýmlý bir çiçekbahçesine benzeyecek. Gökyüzündekiuyum ve düzen yeryüzüne inecek.

19SEVGÝ DÜNYASI

Page 22: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

Ýki Yaþýndaki Eþkýya

Antakya'da 1935 senesinde Dahham adýverilen bir bebek, çenesinin altýnda kana-yan büyük bir et beni ile doðdu. Kanamadoðumdan birkaç gün sonra hâlâ devamettiðinde, anne ve babasý onu hastaneyegötürerek yarayý diktirdiler. Dahham'ýndoðumunun öncesindeki gecede, babasý,birkaç gün önce ölmüþ olan uzak akrabalarýCemil Hayýk'ýn evlerine geldiðini rüyasýndagörmüþtü. Cemil Hayýk çevrede ismi bili-nen ve korkulan bir eþkýya idi ve Fransýzpolisiyle yaptýðý bir çatýþmada ölü olarakele geçmiþti. Ölümcül kurþunun kafasýnagirdiði yer ise, tam da Dahham'ýn kanayanet beninin bulunduðu yerdi.

Ama ailenin küçük Dahham'la ilgiliþaþkýnlýðý, çocuk iki yaþýna gelip konuþ-maya baþladýðýnda ve adýnýn Cemil Hayýkolduðunu iddia ettiðinde iyice arttý.Dahham, kendisine verilen ismi reddediyor,kendisine Cemil denmesini istiyordu veCemil Hayýk'ýn yaþamýnýn, bilmesine

imkân olmayan detaylarýný anlatýyordu.Geceleri ise Fransýz polisiyle yaptýðý çatýþ-manýn kabuslarýyla uðraþýyordu. Dahhampolisten ve askerden nefret ediyor, sokaktaonlarý gördüðü yerde taþ atýyordu. Elinegeçirdiði sopalarý tüfek olarak kullandýðýoyunlar icad ediyordu. Bir keresinde baba-sýnýn tüfeðini alýp askerlere ateþ etmeyekalkýþmýþtý. Sonradan tanýþtýðý CemilHayýk'ýn aile fertlerine karþý ise büyüksevgi gösteriyordu. Dahham sonradangerçekten Cemil ismini kullandý ve CemilFahrici olarak yaþamýna devam etti.

Cemil Hayýk yaþamýnda, kýzkardeþlerinetecavüz eden iki erkeði öldürmüþ, yakalan-mýþ, daha sonra kaçmaya muvaffak olarakAntakya ve Samandað yörelerindekidaðlara çýkmýþtý. Yolcularý soyup eþkýyalýkyaparak yaþýyordu. O senelerde bu bölgeFransýz iþgaline uðrayýnca, Cemil'in peþineFransýz polisi düþtü. Sonuçta Fransýz polisiCemil'i ve yanýnda bulunan erkek kardeþi-ni, bir ihbar üzerine saklandýklarý evdekuþattý ve evi ateþe verdi. Kurtuluþ

SEVGÝ DÜNYASI20

Karma ve Reenkarnasyon - VI

Reenkarnasyon Delilleri Benler, Ýzler, Organ Eksiklikleri veya Sakatlýklarý, HastalýklarÇeviren ve Derleyen: Zühal Voigt

Page 23: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

olmadýðýnýanlayanCemil öncekardeþinivurdu vesonratüfeðininnamlusunuçenesinedayayarakayak par-maklarýylatetiði çektive kendisiniöldürdü.Eve giriponlarý bu

halde bulan polis, daha sonra cesetleriniAntakya'da teþhir etti.

Reenkarnasyonun Ýzlerinde Bir Yaþam

Yukarýdaki olay, Kanada asýllý ABD'lireenkarnasyon araþtýrýcýsý Ian Stevenson'unçalýþmalarýndan alýnmýþtýr. Stevenson tümdünya üzerinde geçmiþ yaþamlarýný hatýr-layan 2600 kadar çocuk üzerinde yaptýðýaraþtýrmalarýný, sonradan kitaplar ve rapor-lar halinde yayýmladý. Türkiye'de debulunup baþka birçok olayla birlikte Cemil

Fahrici olayýný da araþtýran Stevenson, son-radan Cemil'in baþýnýn üzerinde baþka biriz daha keþfetmiþ ve bu izin, CemilHayýk'ýn çenesinden giren kurþunun kafa-tasýný terkettiði yerde olduðunu da gözlem-lemiþtir. Hattâ Cemil Hayýk'ýn öldüðü çatýþ-maya katýlmýþ olan bir Fransýz polisi de,Hayýk'ýn cesedinde, kurþunun kafatasýnýparçalayarak baþ üzerinden çýktýðý birkaçsantimetrelik bir alan bulunduðunu teyidetmiþtir.

Stevenson, bu araþtýrmalarýný çeþitli ülke-lerde yaptý. Kendi ifadesine göre, geçmiþyaþamlarý hatýrlama olayý, reenkarnasyondüþüncesinin yaygýn olduðu bölgelerdedaha sýk görülmekte. Bu düþüncenin kabulgörmediði, bilime aykýrý sayýldýðý toplum-larda ise, bu çeþit olaylarýn su yüzüne çýk-madýðý, bastýrýldýðý, unutulduðu, unutturul-duðu ise akla yakýn olacak bir açýklama.

Stevenson'un topladýðý olaylar dahaziyade Hinduizm, Budizm dinlerininyaygýn olduðu Güney Asya'da; Türkiye veLübnan'da Þii ve Alevilerin yaþadýðý böl-gelerde; Batý Afrika'da; Kuzey Amerika'nýnkuzeybatýsýnda ve daha az sýkça olarak daAvrupa ve Kuzey Amerika'da görülmekte.

Stevenson araþtýrdýðý olaylarý büyük birtitizlikle sýnýflara ayýrdý, ortaya çýktýklarýbölgelere göre; ölüm raporu, belge veþahitlerle onaylanabilme durumlarýna göre;doðan çocuklarýn bedenlerinde önceki ya-þamlarýndaki olaylara dayanan fiziki özel-liklere, bedeni arýzalara veya geçmiþ hasta-lýklarýna göre tasnif etti. Olaylar arasýndakibenzerlikleri ve aykýrýlýklarý tespit etti.

Çocuklarýn genelde konuþmaya baþladýk-larý zaman geçmiþ yaþamlarýný anlatmaya

21SEVGÝ DÜNYASI

Cemil Fahrici (Dahham) nin boynundaki iz (Kurþunun girdiði yerde- 1967)

Cemil Hayýk’ýn baþýnda kurþunun yolu ve giriþ çýkýþ yerleri

Page 24: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

da baþladýklarýný, bu durumun genelde yedisekiz yaþlarýna kadar sürdüðünü ve bazýistisnalar dýþýnda, zamanla bu anýlarýn kay-bolduðunu farketti. Tespit ettiði baþka birözellik de, bu çocuklarýn hatýrladýklarýgeçmiþ yaþamlarýnýn, çoðunlukla ani veyaþiddete maruz kalarak son bulduðu.

Fiziki yaþamdan ayrýlan bir insanýnöldüðü tarihle, yeni bir bedenle dünyayaþamýna baþlama tarihi arasýnda geçenzaman da, Stevenson'un araþtýrmalarýnagöre çeþitli. Bu zaman seneler sürdüðügibi, bir çocuk bedeninin anne karnýndameydana gelmesi için gerekli olan ortalamadokuz aylýk süreden daha kýsa da olabili-yor. Bu çok þaþýrtýcý sonuçtan, yenidenbedenlenme sürecindeki bedensiz varlýðýn,anne karnýndaki ceninle gerçek baðlan-

týsýný, yani bedenlenme olayýný, döllenmeanýndan doðum zamanýna kadar kendiseçtiði herhangi bir anda gerçekleþtire-bildiði anlaþýlýyor..

Ian Stevenson, yaþadýðýmýz çaðdareenkarnasyon olaylarýný araþtýran tanýnmýþisimler arasýnda en önemlilerinden biridir.Araþtýrmalarý çeþitli üniversiteler tarafýndanyürütülmüþ ve ele almýþ olduðu olaylarbilimsel metodlarla açýklanmýþ olduðuhalde, kendisi reenkarnasyonu ispat ede-bildiðini iddia etmez, ancak örnek olaylar-dan söz eder.

Ýskoçya asýllý bir avukatýn oðlu olarakKanada'da doðmuþ olan Stevenson,Ýskoçya'da ve Montreal'da týp okuduktansonra, 1945 de ABD ye giderek Amerikanvatandaþý olmuþ ve dahiliyeci olarakbaþladýðý mesleðine psikiyatri profesörüolarak devam etmiþtir.

1957'den itibaren Virginia Üniversitesin-den önce Þef Psikiyatrý olarak görev yapan,daha sonra Psikiyatri Profesörü olarak dersveren ve emekliliðinden sonra da AraþtýrmaProfesörü olarak devam eden Stevenson,2007 yýlýnda uzun bir hastalýktan sonrayaþama veda etmiþtir.

Reenkarnasyonla karþýlaþmasý 1950'li yýl-larda baþlayan Stevenson, 1964'den sonrahemen tamamýyla bu konu ile ilgilendi,dünyanýn çeþitli bölgelerinde ortaya çýkmýþve belgelenmiþ olaylarýn peþine düþtü, ilgiliçocuklarla, aileleriyle, þahitlerle görüþtü.Ölüm veya hastane raporlarý varsa topladý,bazý olaylarýn üzerinden yýllar geçmiþsebile, olayýn artýk büyümüþ olan kahraman-larýný inceledi ve reenkarnasyon üzerinebelge ve delil sayýlabilecek ne varsa

SEVGÝ DÜNYASI22

Dr. Ian Stevenson (31 Ekim 1918 - 8 Þubat 2007)

Page 25: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

biraraya getirdi. Aþaðýdaki bölümlerde, bel-gelediði olaylardan birkaçýný ele alacaðýz.

Katil Gelin

Sunitha Singh adlý kýz çocuðu, 1967senesinde Hindistan'da Uttar Pradesh'ebaðlý Mainpuri bölgesinde dünyaya geldi.Ebeveyni bebeðin göðsünün sað tarafýndasað kolunu da tamamen kaplayan kocamankýrmýzý bir et beni halinde bir leke bulun-duðunu gördüler. Boynunda ve bu büyüklekenin etrafýnda da daha küçük baþka ben-ler vardý. Bir iki sene sonra bebek konuþ-maya baþladýðýnda, büyükannesi bir günonu komþu köye gezmeye götürmüþtü. Su-nitha orada genç bir adam gördü ve birdenonun oðlu Ranvir olduðunu iddia etti. Son-ra bu köyde yaþamýþ olduðunu, gelinininkendisini öldürdüðünü anlatmaya baþladý.

Sunitha'nýn tarifi, bu köyde yaþamýþ olanve evinde kýlýçla öldürülmüþ olan RamDulari isimli bir kadýna uyuyordu. RamDulari oðlu Ranvir ve geliniyle ayni köydeoturuyordu ve oðlu Ranvir, mesleðidolayýsýyla sýk seyahat ediyordu. Karýsý iseonun yokluðunda baþka erkeklerle yatýpkalkýyordu. Bunu öðrenen ve duruma karþýçýkan kayýnvalidesini, gelin sonuçta kiralýkkatil tutarak öldürttü. Katiller gece RamDulari'nin evine girerek olayý bir soygungibi gösterdiler. Polis delil bulamamýþ vekimseyi tevkif edememiþti ama azmet-tiricinin gelin olduðu dedikodusu da köydeyayýlmýþtý. Sunitha bu köyde tesadüfen eskigelinini de gördüðünde, "O beni tekraröldürecek!" diyerek korkuyla büyükanne-sine sýðýndý.

Stevenson bu olayý araþtýrdýðýnda, RamDulari'nin ölüm raporunu da buldu.

Raporda yazýlanlardan, kadýndaki kýlýçyaralarýnýn, Sunitha'nýn boynundaki vegöðsündeki benlerin bulunduðu yerdeolduðu ortaya çýkýyordu. Ayrýca RamDulari'nin cansýz bedeni yýkanmadanyakýlmýþtý. Sunitha'daki göðüse ve kolayayýlmýþ kocaman kýrmýzýlýk, kurumuþkanýn izlerinden meydana gelmiþti.

Eksik Parmaklar

Ma Myint Thein 12 Ekim 1956'da,Myanmar'da Okingone Köyünde bir kýzçocuðu olarak dünyaya geldi. Ma Myint'iniki elinin parmaklarýndan ikisi tamamenyoktu ve yedi tanesi de birinci veya ikinciboðuma kadar geliþmiþti. Yalnýzca sol baþparmak normaldi. Babasý, daha MaMyint'in annesi hamile deðilken bir rüyagörmüþtü. (Stevenson'un açýklamalarýnagöre, genelde böyle çocuklarýn doðumununöncesinde, ebeveynden biri haberci bir rüyagörmekte.) Rüyada U Sein Maung isimlibir tanýdýðý, onun çocuðu olarak doðmakistediðini bildiriyordu. Oysa Ma Myint'inbabasý, bu tanýdýðýnýn ölmüþ olduðunu oana kadar duymamýþtý. Ama rüyanýn ertesigünü Maung'un bir gün önce kýlýçlaöldürülmüþ olduðunun haberini aldý.Maung bisikletiyle köyüne dönerken, katil-leri tarafýndan yolu kesilmiþ veöldürülmüþtü.

Maung kamyonuyla þehirlerarasý ticaretyapýyordu. Ama evde fazla kalmamasýevliliðini kötü etkiliyordu. Karýsý bir de,Maung'un baþka bir þehirde bir sevgilisiolduðunu öðrendiðinde, duruma daha fazladayanamayýp intihar etmiþti. Karýsýnýn inti-harýndan Maung'un öldürülmesine kadarbeþ yýl geçmiþti. Olay soygun olamazdý,çünkü katiller Maung'un bisikletini ve

23SEVGÝ DÜNYASI

Page 26: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

üzerinde taþýdýðý mücevherlerialmamýþlardý. Bir zaman sonra, ölenkarýsýnýn annesinin Maung'u öldürttüðühaberleri ortalýkta dolaþmaya baþladý.Stevenson cinayetten sonra Maung'un cese-dini gören iki þahitle görüþtü. Þahitler,Maung'un iki el parmaklarýnýn kýlýç darbe-siyle koparýlmýþ ve baþýnýn da hemenhemen bedenden ayrýlmýþ halde olduðunuifade ettiler.

Ma Myint oldukça geç olarak, beþ yaþýn-dayken geçmiþ hayatýndan söz etmeyebaþladý. Adýnýn Maung olduðunu, güneydekarýsý ve iki çocuðuyla yaþamýþ olduðunuanlattý ve nasýl öldürüldüðünü tarif etmeyebaþladý. Uzun bir býçakla (kullandýðý dahkelimesi her cins kesici býçaðý anlatýyor)öldürüldüðünü, ilk darbeyi karþýlamak içinellerini kaldýrdýðý için, ilk anda parmak-larýnýn kesildiðini anlatýyordu. Kolunda birsaat, bir altýn bilezik ve parmaðýnda biryüzük taþýdýðýný hatýrlýyordu. Herhalde bunesneler, Maung'un bilincini kaybetmedenönce gördüðü son þeylerdi.

Ma Myint, Maung'un öldürüldüðü yerdenher geçiþinde korkudan titriyordu veMaung'u öldürtenin, kayýnvalidesiolduðundan da emindi. Ayrýca Ma Myint,

bir kýz olmayý hiç istemiyor, erkek kýyafet-leri taþýmaktan hoþlanýyor ve konuþmala-rýnda erkeklerin kullandýðý söz ve deyim-leri kullanýyordu. Daha sonralarý, zamanladurumuna alýþtý ve yirmi yaþlarýnda ikenevlenerek iki normal çocuk sahibi oldu.

Kulaktan Giren Kurþun

1958 senesinde, Antakya'ya baðlýSarkonak köyünde Semih Tutuþmuþdünyaya geldi. Doðduðunda Semih'in saðkulaðýnýn yerinde þekilsiz bir et topaðýbulunuyordu. Ayrýca yüzünün sað yarýsý datam olarak geliþmemiþti. Semih'in doðu-mundan iki gün önce annesi rüyasýnda, baþýkanlar içinde bir adam gördü. Adamkulaðýna ateþ edildiðini anlattý ve artýkonun yanýnda kalmak istediðini bildirdi. Buadam Sarkonak'a iki kilometre mesafedekiHatun Köy'de oturan Selim Fesli idi.Semih'in annesi bu kiþiyle hiç karþýlaþ-mamýþ ama öldüðünü duymuþtu.

Çiftçi olan Selim Fesli, bütün günçalýþtýktan sonra, akþam üstleri evinegitmeden önce tarlasýnda bir müddetuzanýp dinlenmeyi adet edinmiþti. Komþutarlanýn sahibi Ýsa Dirbekli, bir gün alacakaranlýkta avlanmakta iken, tarlada yatancismi tavþan zannederek ateþ etti. Amakomþusunu vurduðunu anlayýnca korkusun-dan oradan kaçtý. Selim'i yaralý halde bulanköylüler onu Ýskenderun hastanesinekaldýrdýlar. Ama Selim altý gün sonra has-tanede öldü. Ölüm raporunda, baþýn saðyan ve ön tarafýnda kurþun yarasý bulun-duðu ve ölümün beynin hasar görmesindenmeydana geldiði yazýyordu.

Semih bir buçuk yaþýnda iken konuþmayabaþladý ve ilk sözleri "Ýsa Dirbekli" ismi

SEVGÝ DÜNYASI24

Ma Myint Thein'in elleri

Page 27: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

oldu. Semih bu kiþiden, kendisini öldüreninsan olarak bahsediyordu ve kendisi içinde Selim Fesli adýný kullanýyordu. Ýsa'nýndoðrudan kulaðýna ateþ ettiðini söylüyordu.Daha sonra karýsýndan ve altý çocuðundansöz etti, hepsini isimleriyle tanýyordu. Dörtyaþýndayken, yalnýz baþýna Hatun Köy'egitti ve Selim'in ailesini bularak kendisinitanýttý. Onlara karþý babalarýymýþ gibidavranýyordu ve aile de kendisini kabullen-miþti. Selim'in çocuklarý evlenirken, Semihbiriktirdiði paralardan onlara hediye etti.

Semih, Ýsa Dirbekli'den nefret ediyordu.Ýsa olaydan sonra yakalanmýþ ve kazaolduðu tarzýnda ifade vererek iki senehapisle kurtulmuþtu. Hapisten sonraköyüne döndü ve raký ticaretiyle uðraþ-maya baþladý. Ýþi icabý bazen Sarkonak'ayolu düþüyordu ama Semih gördüðü yerdeona taþ yaðdýrýyordu. Onun Selim'i bilereköldürdüðünden emindi ve ona olan düþ-manca duygularýný bastýramýyordu. Onunraký þiþelerini kýrmak, hattâ kafasýný kopar-mak, onu öldürerek intikamýný almak iste-diðini saklamýyordu. Onunla dokuz yaþýn-dayken tanýþmýþ ve olayý incelemekte olan

Stevenson'un veyardým-cýlarýnýn,olayýngeçmiþhayattakaldýðý,þimdi iseartýkSemiholarakbaþka birhayatýolduðu

yönündeki telkinleri de iþe yaramýyordu.Semih hâlâ bir çocuk olduðu halde, Ýsaonun tehditlerini ciddiye alarak Sarkonak'agelmekten ve onunla karþýlaþmaktan kaçýn-maya baþlamýþtý. Semih ancak 18 yaþýndaaskere gittikten ve orada kendisine yardýmeden bir plastik cerrahi ustasýnýn, saðkulaðýna yaptýðý ameliyatla oldukça normalbir görünüm kazandýrmasýndan sonra, Ýsahakkýndaki intikam duygularýndan kurtula-bilmiþti.

Öldüren Ellerin Cezasý

Þimdiye kadar ele aldýðýmýz örneklerde,þiddete maruz kalarak ölenlerin, bir sonrakihayatlarýnda engelli veya beden arýzalarýyladoðmuþ olduðunu gördük. Zaten kötü birkaderle yaþama veda edenlerin, bir de son-raki hayatlarýnda mazlum durumundaolmalarý, bazýlarýmýzýn adalet duygumuzurencide edebilir. Oysa bu kiþilerin geçmiþhayatlarýný hatýrlayarak anlatmalarý ve birde bedenlerinde bu hayatýn delil sayýlabile-cek izlerini taþýyor olmalarý, herhalde önce-likle, insanlarýn dikkatini reenkarnasyonkonusuna çekebilmek, onlarý düþündüre-bilmek içindir. Ama manevi âlemin insan-larýn öðrenmesi için deðiþik metodlarývardýr. Bu yüzden, sonraki hayatlarýndaengelli olarak doðanlar sadece mazlumlardeðildir. Baþkalarýna kötülük etmiþ olanlar,katiller de bir sonraki hayatta eylemlerininizlerini bedenlerinde taþýyabilirler. Buna birörnek de aþaðýdaki olaydýr:

H.A. Wijeratne 17 Ocak 1947 de, SriLanka'da Uggalkaltota köyünde dünyayageldi. Doðduðunda ebeveyni, göðsününsað tarafýnda ve sað kolundaki deformas-yonu derhal farketti. Göðsündeki ana kasmevcut deðildi ve sað kolu sol kolundan

25SEVGÝ DÜNYASI

Semih Tutuþmuþ'un kulaðý (Kasým 1967)

Page 28: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

çok daha kýsaydý. Sað elinin kýsacýk kalmýþparmaklarý, bir ördek ayaðý gibi deriparçalarý ile birbirine baðlýydý. (Polandsendromu) Wijeratne konuþmaya baþladýðýzaman, kendi kendine konuþtuðunu farke-den annesi neler söylediðine kulak verdi vehayretle, önceki yaþamýnda karýsýnýöldürdüðü için sakat bir kolla dünyayageldiðini söylediðini duydu. Anne Huratalduyduklarýný kocasýna anlattýðýnda, kocasýhiç þaþýrmadý. Eþi kendisine, oðlunun, ölenerkek kardeþi Ratran Hami olduðunainandýðýný, çünkü kardeþi ölmeden önce,onun oðlu olarak dünyaya geleceðini ken-disine haber vermiþ olduðunu anlattý. BabaTileratne, o esnada henüz bekardý ve buyüzden sonradan evlendiði karýsýnýnrüyadan haberi olmamýþtý.

Tileratne'nin erkek kardeþi 1929 sene-sinde, Podi Menike isimli bir kýzla niþan-lanmýþ ve sonra Sri Lanka âdetlerine göredüðünleri de yapýlmýþtý. Ama düðündensonra Menike fikrini deðiþtirdi ve evliliðigerçekleþtirmeyi ve Ratran Hami ile birlik-te onun köyüne gitmeyi reddetti. Köyüneyalnýz dönen Ratran Hami, düðünborçlarýný ödedi, kendisine bir býçak edindive Menike'nin köyüne giderek kýzý öldürdü.Etraftan yetiþenler onu yakaladý, Ratranyargýlandý ve idama mahkûm edilerekasýldý. Mahkemede gelin tarafýnýn kendi-sine saldýrdýðýný ve nefis müdafaasý yap-týðýný savunmuþtu. Wijeratne ise, geçmiþyaþamýndaki suçunu kabul ediyor vekarýsýný öldürdüðü için sakat doðduðunuifade ediyordu.

Stevenson bu olayý seneler boyu takipetti. Wijeratne 1969 yýlýnda Stevenson'ayazdýðý bir mektupta, kötü davranan eþleri

öldürmek yerine, onlardan boþanmanýndaha iyi olduðu kanaatine vardýðýnýbildiriyordu. Daha sonra okudu, öðretmenoldu, evlendi ve Stevenson'un ondan aldýðýson haber 1982 yýlýnda, saðlýklý ve mutluolduðu þeklindeydi.

Ruhun Gücü

Stevenson, geçmiþ hayatlarda yaþananþiddet sonucu kaybedilen organlarýn veyaölüme sebep olan yara, hastalýk veyaameliyat izlerinin, bir sonraki yaþamdaedinilen bedende anormal organlar veyaçeþitli izler olarak ortaya çýkmasýnýn sebe-binin; ruh gücünün, maddeyi þekil-lendirmesi olduðunu belirtiyor.

Maddi yaþama herhangi bir þiddet sonucuani bir biçimde veda etmek durumundakalan bir varlýk, bu esnada bir þok, bir trav-ma geçiriyor. Bu travmanýn kendisindebýraktýðý izlenim, bir sonraki bedeniniþekillendirirken etkili oluyor ve yenibedende, geçirdiði travmayý ifade edenþekiller veya izler halinde tezahür ediyor.Bazý hallerde de, varlýðýn yeni bedeninikasýtlý olarak eski bedenine benzettiðinidüþünebiliriz. Bu gibi durumlarda, varlýkveya varlýklar, maddi yaþamda bulunanlarýndikkatini, bilerek ruhun ölümsüzlüðüne vedefalarca bedenlenebildiðine çekmekte-dirler.

Gelecek sayýda Stevenson'un ilginçaraþtýrmalarýndan örneklere devam ede-ceðiz.

Alýntýlar: Reenkarnasyon Delilleri/ IanStevenson

SEVGÝ DÜNYASI26

Page 29: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

27SEVGÝ DÜNYASI

ir topluluðun/halkýn toplum; bir toplu-mun ulus; bir ulusun uygar ulus ola-bilmesi için kimi koþullarý taþýmasý ve

süreçlerden geçmesi gerekir. Ýnsan yýðýnýndanoluþan bir topluluk, ancak yurt, tarih, dil bilin-cine ulaþtýðýnda bir topluma, bir ulusa dönüþe-bilir. Bu ulus, eðer hukuk bilincine ulaþa-bilirse, iþte o zaman da uygar bir ulus olur.

Bu uygar toplum, uygar ulus anlayýþý, çeþitlitoplumlarda ve dillerde küresel boyutlu birözdeyiþle dile getirilmiþtir: Latince'de "justitiaest fundamentum regnorum", Arapça'da "eladl-ü essas-ül mülk", Türkçe'de "adaletmülkün temelidir". Peki, Türk toplumu, ulusu;barýþýn, kardeþliðin, güvenliðin ve bütünerdemlerin, mülkün temeli olan adalet düze-

Hukuktaki BunalýmýnTemel NedenleriProf. Dr. Sami Selçuk

Prof. Dr. Niyazi Öktem'in çok deðerli doçentlik tezi yenidüzenleme ile "Fenomenoloji ve Hukuk" baþlýðýyla bu yýlkitap olarak yayýmlandý.

Yargýtay'ýn unutulmaz baþkanlarýndan, görevde iken heryýlki açýþ konuþmalarý özlemle beklenilen Prof. Dr. SamiSelçuk'un kitabýn önsözü olarak kaleme aldýðýdüþünceleri; hukukta neredeyse her gün yaþamaktaolduðumuz bunalýmlarýn temel nedenlerine tam bir açýklýkgetirmektedir.

Sayýn Öktem'den aldýðýmýz nazik izin ile yayýmladýðýmýz,baþlýðý bize ait olan bu önsözden çok yararlanacaðýnýzagönülden inanýyoruz.

B

Page 30: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI28

nine neden bir türlü ulaþamamaktadýr? NedenTürkiye sürekli bir adalet, hukuk, yargýbunalýmý yaþamaktadýr? Neden yargý, hemtopluma yetmiyor, sorunlarý çözemiyor, hemde kendini yenileyemiyor?

Oysa Atatürk'ün gerçekleþtirdiði hukukdevrimi büyük bir iddia ve amaç ile yola çýk-mýþtý. Nitekim bu amaç, Ýsviçre'den alýnan,toplumsal ve bireysel iliþkilerde derin birdeðiþimi gerçekleþtirecek olan Türk YurttaþlarYasasý'nýn (T. Medeni Kanunu) gerekçesindeþöyle dile getirilmiþti: "Çaðcýl uygarlýðýalmak ve benimsemek kararýyla yürüyen Türkulusu, çaðcýl uygarlýðý kendisine deðil, çaðcýluygarlýðýn gereklerine her ne pahasýna olursaolsun kendisi ayak uydurmak zorundadýr."

Gerekçede yer alan bu tümceler; Atatürkdevriminin dolayýsýyla hukuk devrimininamacýný çok çarpýcý biçimde açýklamaktadýr.Yerleþik düzene geçememiþ, okuryazar oranýçok düþük, kentleþememiþ bir topluma enyüksek uygarlýk deðerlerini yakalamýþ birtoplumun Yasa'sý ve dolayýsýyla hukuku uygu-lanmak suretiyle, toplum çaðcýl uygarlýðataþýnacaktýr. Ancak bu yapýlýrken, bu hukukasla toplumun düzeyine indirilmeyecek; ter-sine toplum bu hukukun düzeyine yükseltile-cek; böylece Batý yasalarý ve dolayýsýyla Batýhukuku çaðcýI uygarlýk deðerlerini yakalama-da devrimci bir kaldýraç iþlevi görecektir.

Bu amaçla Türk Yurttaþlar Yasasý'nýn yanýsýra Batýdan birçok temel yasa daha alýn-mýþtýr. Atatürk, seçimlerini doðru yapmýþ vebu amaca ulaþmak için hukuku kullanmýþtýr.Bu köklü ve ansýzýn yapýlan bir kültür aþýla-ma (haraset-i kültür, acculturation) ya daöðreti aþýlama (endoctrinement) olgusudur.Ancak onca çabaya karþýn bu amaç gerçek-leþememiþtir. Yaþananlarla yüzleþenler, bu

baþarýsýzlýðý açýkça görüyorlar ve dile getiri-yorlar.

Yansýyan þu olgular hemen göze çarpmak-tadýr. Olaylar arasýnda hiçbir zaman bire birörtüþme, çakýþma, özdeþleþme olamaz. Tersigörüþ, eþyanýn doðasýna ve mantýk yasalarýnaaykýrýdýr. Bu doða ve mantýk yasalarýnýbilmek için derinlemesine bilgiye de gerekyoktur. Ama Türkiye'de derin araþtýrmalarýnürünü olmayan kýsa ömürlü ve üstelik az çokbenzer olaylarla ilgili görüþler, "örnek/emsalyargýsal görüþ" (içtihat) olarak algýlanmakta,günümüzde Türk hukukçusu, bunlarýn bol-luðunun gevþetici rahatlýðýný ve kolaycýlýðýnýyaþamakta, yaratýp çoðalacak yerde, olumsuzbir durgun þiþkinlik (stagflasyon) olgusununiçinde yitip gitmekte, gereçlerine, malzeme-lerine bile egemen olamamaktadýr. Binlerceyargý kararýnýn alt alta dizilmesiyle her yýlyayýmlanan derleme kitaplar, bilimsel incele-melerin yerini almakta; uygulamacýlar hazýr,komprime ve birbirini çürüten olaylara iliþkinkararlarýn ardýna düþerek yargýsal hükümleroluþturmaya boþu boþuna çabalamaktadýrlar.Bunun sonucu olarak, yayýmlanan bilimselyapýtlara hiç bir deðer verilmemekte; adetakötü paranýn iyi parayý kovmasý gibi bir olguyaþanmaktadýr. Oysa öðreti, o kurumun,kavramýn, kuralýn nasýl uygulanacaðýný açýk-layan somut ve bilimsel öneriler içerir. Batýdauygulama ile öðretinin çoðu kez ayný doðrul-tuda yürümesinin nedeni budur. O yüzdenBatýda bilimsel yapýtlar, çok baský yapmaktave uygulamacýnýn vazgeçilemez gereci ol-maktadýr. Ülkemizde yaþanan bu ters durum,tam bir kýsýr döngüdür ve hukukta katýlaþ-maya, sýk sýk patinajlara, sürçmelere, zamanýyiyip tüketen tekdüzeliðin onarýlmaz israfýnayol açmakta, karþýlaþtýrmalý hukuktan yarar-lanmayý da önleyerek, hukuku batýlý kökenin-den koparmakta ve aile içi evlilik hastalýk-

Page 31: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

29SEVGÝ DÜNYASI

larýyla sakatlamýþ bulunmaktadýr.

Kýsaca son çözümlemede Türk uygula-masýnda hukukun insan, ruh ve bilim boyutuyitmiþ, þeyleþme (reification) baþlamýþtýr.

Bu türden olgular yeni açmazlarý kýþkýrt-maktadýr. Bunlarýn en kötü sonucu da þuolmaktadýr: Türkiye, yasa kotarýrken, yorumyaparken, bilimi uygulamaya aktaracak yerde,uygulamayý bilimselleþtirme çabalarýnýnolumsuz ve boþ örneklerini sergilemektedir.

Yaþanan özünde tam anlamýyla birbunalýmdýr. Buna karþýlýk, 19. yüzyýlýn son-larýna doðru Batý hukukunu benimsemeyeçabalayan Japonya, sadece yasayý deðil,hukuku da gövdesiyle ve kökeniyle almasýnýbaþardýðý için hukuk devriminde ve uygula-masýnda çok baþarýlý olmuþtur. Japon hukukdevrimi örneði iyi algýlanmalýdýr.

Kanýmca bu bunalýmýn temelinde Batýhukukundaki kurumlarýn, ilkelerin, özelliklede kavramlarýn doðru algýlanmamasý vedolayýsýyla uygulamaya doðru yansýtýlama-masý gerçeði yatmaktadýr. Japonya bunu yaþa-mamýþtýr. Çünkü hukukun iç dilini oluþturankavramlarýn içerik ve sýnýrlarýný doðrubelirleyebilmek için onlarýn çoðunu Japoncayeterliyse çevirmiþ, deðilse olduðu gibi almýþ,dahasý yazmaya yetmeyince abecesine yeniharfler eklemiþtir. Ayrýca batýlý yasalarý uygu-lamaya geçmeden önce batýlý hukuk vekavramlarýný özümseyen hukukçular yetiþtir-miþtir.

Türkiye bunlarý yapmamýþtýr. Bu nedenlede hukukun gövdesine sýzamamýþ, köklerineinememiþtir. Dahasý Türk insanýnýn uygula-masýna sunulan yasalar; Aydýnlanma yüzyýlýfelsefesinin kökü, gövdesi olan hukuk deðil, o

felsefenin ve hukukun sadece meyveleridir.Felsefenin beslediði kök ve gövde Batýdakalmýþ; meyvesinin tüketilmesi ise doðulucave dolayýsýyla yetersiz olmuþtur.

Aydýnlanma felsefesini yaþamadýðý veözümsemediði için Türk insaný ve hukukçusu,günümüzde bile her alanda ve hukukta ive-cen, kolaycý, geçici ve günübirlik çözümlerleyetinmekte; köklere ve derinlere inememekte-dir. Toplumun belleði, söylencelere (mitos)dayanmaktadýr. Söz ve mono toplumundan,yazý ve dia toplumuna tam anlamýyla geçile-memekte; görüþler, inançlar kuþaktan kuþaðabaþkalaþýmlara uðrayarak aktarýlmaktadýr.Kuþkuculuk, Kartezyen usavurma, diyalektik-le beslenemeyen bir kültür kuþatýlmýþlýðýyaþanmaktadýr. Bu kuþatma, toplumsal geliþ-menin dinamizmi olan eleþtiri ve tartýþmakültürünün geliþmesini engellemektedir.Geçimli olmak ile hazýr görüþlere uyumculukve eleþtiriden kaçýnma özdeþ sayýlmakta;eleþtirinin kamu ahlakýna giren bir toplumsalödev olduðu unutulmakta; eleþtirivazgeçilebilir bireysel bir hak olarakgörülmektedir. Dolayýsýyla eleþtiri ve eleþtirelbakýþýn üreteceði çözümler, birilerinin hatýrýiçin sürgit ertelenmektedir.

Öðretimde yaþananlar da ayný doðrul-tudadýr. Her aþamadaki öðretimde; kuþku-lanan, sorgulayan, derinlere inen, söy-lencelere (mitos) deðil, her kez yazýlý/somutgerçeklere (logos) dayanan, tartýþan kuþaklaryetiþtiði, "duygu yoðun, mitos toplumu"ndan"akýl-yoðun, logos toplumu"na geçildiðibugün de söylenemez.

Türkolog Martin Hartmann'ýn 1909'daki þusözleri, görünen o ki, bugün de geçerlidir:"Eleþtiriye kapalýlýk, Türklerin deðiþtirmelerigereken eski yetersizliklerinden biridir".

Page 32: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI30

Bu genel deðerlendirmelerden konumuzadönersek, söylemek zorundayýz ki, hukuk,býkýp usanmaksýzýn tartýþmak demektir.Ancak bu, ezbere, belleðe dayanan bir tartýþ-ma deðil, kitap, arþiv gibi yazýlý kaynaklarayaslanan bir tartýþmadýr. Hukukçularýmýz bualýþkanlýðý edinmedikçe, batýlý (çaðcýl)yasalarýn doðuluca uygulanmasý sürecektir.Ýþte bütün bunlar; yöntemler, akýmlar, batýlýdüþünce dünyasýna felsefeyle girdi.

"Felsefe, demiþti, Nietzsche, çýplak bir tan-rýça olmalý; bilginler monologu, gizli bir okulgizemi ve akademik yaþlýlarla akademikgençler arasýnda olup biten zararsýz, tehlikesizbir gevezelik olmamalýdýr".

Ne var ki, özellikle ülkemizde felsefegereksiz bir kurgu, hatta boþ lakýrdýlar öbeðiolarak görülmüþtür. Bu huyumuzdan bugünde vazgeçmiþ deðiliz.

Batý kökenli yasalarýmýzý yanlýþ uygula-mamýzýn temelinde yatan neden de kanýmcabudur.

Ýþte biz Türkler bunalýmýn temelinde yatanfelsefe kültürünün yetersizliðinden ucun ucunsöz ederken, Aydýnlanma felsefesi geridebýrakýlýp aþýlýrken Husserl, 20. yüzyýlýn ilkyarýsýnda Avrupa dünyasýnda yaþanan birbaþka bunalýmdan yola çýkýyor ve çözümüaþkýnsal fenomenolojinin kurulmasýndabuluyordu.

Husserl' e göre ilk felsefe, metafizik deðil,kendi haklýlaþtýrmasýný mutlak kanýttançýkaran bir kuramdýr.

Husserl, doðalcý nesnelcilik ile aþkýnsalöznelcilik (sübjektivizm) arasýnda çaðýndayaþanan karþýtlýðý irdelemektedir. Evrensel venesnel olma iddiasýyla matematik ve fizik

bilimlerine özgü yaklaþým eksenine oturtulandönemindeki bilim anlayýþýný sorgulamak-tadýr. Ona göre, Galilei doðayý matematik-leþtirmiþ, doðalcý yaklaþýmýyla bilimin iþlevi-ni teknikleþtirmiþ, ancak öznelliði dýþlamýþ,bilimin anlamýnýn içini boþaltmýþtýr. Bununsonucunda yaþam dünyasý unutulmuþtur.Avrupa biliminin geliþmesinde akýlcýlýk venesnelciliðin katkýlarý olmakla birlikte, onagöre Avrupa temel mantýðý (ratio) üzerindeAvrupa'nýn özünü, "manevi biçimi"ni etkinkýlmak gerekir. Husserl, ikici (düalist) yak-laþýmýn doða bilimi anlayýþýnýn ve o dönemdefiziðe baðýmlý akýlcýlýðýn oluþumundaki belir-leyici iþlevini, doðalcý tutum ile düþünümsel(reflexion) tutumu ayýrarak yaþam dünyasýnýnaþkýnsal fenomenolojik felsefeye gidecek yo-lunu araþtýrmýþtýr. Husserl, yaþam dünyasýnýyoðunluklu olarak çözümlemeye giriþmiþtir.Doðalcýlýðý, özelde doðalcýlýðýn büyüsünekapýlan insanbilimlerini ve bunlara yaklaþantarihselciliði de acýmasýzca eleþtirmiþtir.

O, Avrupa insanlýðýnýn kurulmasý ile mo-dern felsefenin kurulmasý arasýndaki koþutlu-ðu vurgulamakta, felsefede yaþanan bunalýmý,felsefe dünyasýnýn birimleri olarak bütün çað-daþ bilimlerin bunalýmý olarak görmektedir.Düþünüre göre, ayný durum olgucu (pozitif)bilimler açýsýndan da geçerlidir.

Onun çýðlýðý, yaþananlar karþýsýnda somutolaylardan, olgulardan, gerçeklerden (realite)yola çýkýlarak ve bütün bunlarý derinlemesineincelenmeksizin, köklerde yatan etkenlerkavranmaksýzýn çözümlemeler yapýlýp yapýl-mayacaðýnýn sorgulanmasýný yansýtmaktadýr.Düþünüre göre, saðlýklý çözümlere ulaþmakiçin gün yüzüne çýkanlarla, görünümlerleyetinmemek gerekir. Burada ortaya çýkansorun þudur: Derinde yatan etkenlere ulaþmakiçin bilimin kökenine nasýl inilecektir?

Page 33: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

31SEVGÝ DÜNYASI

Bilimin gücü, sýnýrlarý, evrensel kurallarýbuna yeterli midir?

Sanýyorum, bu sorulara Husserl'in yanýtýnýþöyle özetlemek olanaklýdýr: Fenomenoloji,biçimsel yaþamýn günübirlik ve tekdüzeliðiiçinde kendi gereksinmelerini karþýlamayaçabalayan sýradan insanlara deðil; düþünen,bilge, aydýn beyinlere seslenen bir öz felsefe-sidir.

Ýþte tam bu noktada deðerli kardeþim Prof.Niyazi Öktem, 1980'li yýllara girilirken Türkhukuk dünyasýný uyandýracak ve canlandýra-cak olan bir konuyu doçentlik tezi olarakseçmiþti: Fenomenolojinin hukuk dünyasýnayansýma biçimi. Bu açýdan hukukun özüsorunu.

Sayýn Öktem, kaynaklara inmekle yetinme-di. Bunun için yurt dýþýna gitti. Fransa'dafenomenolojinin usta düþünürleriyle tartýþtý.Poulantzas saðdý. Onunla görüþtü. Aynýkonuyu irdeleyen Amselek saðdý. Onunlagörüþmekle kalmadý. Deðiþik sonuçlaraulaþtýklarý için o sýradýþý Fransýzca'sýyla -kikendisi, bu gerçeðin dile getirilmesine herzamanki alçakgönüllülüðüyle ve yalýnlýlýðýylakarþý çýksa da Amselek'le uzun uzun tartýþtý.

Felsefe bilinçli soru sorma sanatýdýr.Nitekim "Felsefeyi felsefe yapan" diyorduKarl Jaspers, "onun doðruyu aramasýdýr,doðruya sahip olmasý deðil... Felsefe, yoldaolmak demektir. Felsefenin sorularý, yanýt-larýndan daha önemlidir, temeldir; her yanýtbir soru doðurur." Bu nedenle Amselek iledeðerli Öktem'in benzer sorulara baþka baþkayanýtlar vermeleri elbette doðaldýr.

Sonuçta onca çabanýn ürünü ve her tümcesiözet bir özdeyiþi yansýtan elinizdeki yapýtortaya çýktý. Bu yapýtý bir kez okumayagörün.

Sarsýlacaksýnýz.

Ýçine girebilmek için yeniden daha birdikkatle okuyacak ve derin düþüncelere dala-caksýnýz.

Türk hukukunda yaþanan bunalýmýn neden-lerine eðilmek gereðini duyacak, ilk satýrlardadeðindiðim sorulara yanýtlar aramak zorundakalacaksýnýz. Topluma karþý sorumluluðunuzartacak, eksikliklerinizi duyumsayacak,gücünüzü ve umudunuzu artýracaksýnýz.

Bunlarý ben yoðun biçimde yaþadým. Onukitaplýðýmýn rastgele bir köþesinde deðil, birsözlük gibi, hep çalýþma masamýn üzerindetuttum. Deðiþik tarihlerde yeni baþtan oku-yarak yansýtýlan görüþlerle düþünmeyeçalýþtým.

Kitabýn yeni baskýsý yapýlýrken, benden birönsöz yazmamý istediðinde ise, dostluðu ayrý-calýklý kýlan ve beni taçlandýran bu önerisin-den dolayý büyük mutluluk ve þükran duy-dum.

Türk hukuku, Prof. Niyazi ÖKTEM'egönülden borçludur, "minnettardýr" .

Ümitköy / Ankara Þubat 2012Prof. Dr. Sami SELÇUK Eski Yargýtay Baþkaný Bilkent Üniversitesi Öðretim Üyesi

Page 34: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI32

Giriþ

Ýçinde bulunduðumuz çaðda, bir toplumungeliþebilmesi ve çaðdaþ uygarlýklar arasýndayerini alabilmesi onun bilim ve teknolojidekigücüne dayanmaktadýr. Oysa gelmiþ geçmiþuygarlýklar arasýnda bilimden en az yararla-nan ve hattâ onu yadsýyan ülkelerin baþýndaÝslâm ülkeleri gelmektedir.

Yukarýdaki savý kanýtlamak için derinaraþtýrmalar yapmaya pek de gerek yok.Dünya bilim çevrelerinde bir ülkenin bilimselgeliþmiþliðinin bir ölçütü sayýlan scientificcitation index (bilimsel alýntý göstergesi)sayýlarýna bir göz atmak yeterlidir.

Günümüzde Ýslâm dünyasýndaki biliminiçinde bulunduðu durumu dipsiz bir kuyuya

benzeten araþtýrmacýlarýnsayýsý az deðil. Gerçektende Batý uygarlýðýnýn tekno-loji harikasý ürünlerini, baþ-ta elektronik ürünler olmaküzere tüm savaþ malzemele-rini bir dolu para ödeyerekalýp kullanan Ýslâm ülkeleri,konu bilime gelince neden-se bilim karþýtý davranýþiçine giriveriyorlar.

Özellikle dinsel gelenekve göreneklere körü körüne

baðlý bazý Ýslâm düþünürleri günümüz Batýbilimini Ýslâm için en büyük düþman olarakgörüyorlar. Bununla da yetinmeyip birzamanlar Ýslâm bilimini en üst düzeyeçýkaran kimi bilginleri ve filozoflarý da suç-lamaktan geri kalmýyorlar.

Bilim ancak, huzur içinde çalýþabilecek,gerekli deneysel ve kütüphane alt yapýsýylatam olarak desteklenmiþ ve birbirlerinin eser-lerini açýkça eleþtirebilecek yeterli sayýdabilim insanýnýn oluþturacaðý bir toplumdageliþebilir.

Günümüz Ýslâm dünyasýnda bu þartlar ye-rine getirilmekten çok uzaktýr. Üstelik kimiçevreler dinsel gerekçelere dayalý bir Ýslâmîbilim tanýmý yapmaya çalýþýyorlar. Bu tür birbilimi yoktan var ederek onu Ýslâm ülkelerine

Ýslâm ve Bilim - IYalçýn Kaya

Page 35: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

33SEVGÝ DÜNYASI

empoze etmeye kalkýþmanýn Müslümanülkelerinde bilime büyük zarar verdiðindende kuþku duyulmaz. Bir tek evrensel bilimvardýr ve sorunlarý ile özellikleri ya da yön-temleri de evrensel niteliklidir. Bir Hindu bili-mi, Yahudi bilimi, Konfüçyüs bilimi ya daHýristiyan bilimi olmadýðý gibi Ýslâm bilimidiye de bir þey olamaz.

Burada özellikle altýný çizerek vurgulamakistediðim bir konu daha var. Batý çýkýþlýsayýlan -bilime böyle bir çýkýþ yakýþtýrmanýnyanlýþlýðý bir yana býrakýlýrsa- bilimi taklitederek veya kopya çekerek ülkelerinde uygu-lamaya kalkýþan Ýslâm ülkelerinin geliþmegösterecekleri konusunda ciddi endiþeler sözkonusudur.

Siz Batý bilimini ve teknolojisini ülkenizeithal ederek ancak yapay bir model üretebi-lirsiniz. Ýthal edeceðiniz bu ürünle topluma,bilim denilen etkinliðin bir baþka ve önemliyönü olan "bilimsel düþünme yöntemi" adýverilen yöntemi benimsetme konusundabaþarýlý olacaðýnýz söylenemez.

Olgulara dayalý, nesnel, her türlü dogma veönyargýdan uzak bu bilimsel düþünme yönte-mi, ister istemez toplumun üyelerinin, dog-malara dayalý dinî konulardaki düþüncele-rinde "acaba" ile baþlayan boþluklar yarata-caktýr. Laik bir etkinlik olduðu su götürmezolan bilimi yadsýyan köktendincilerin enbüyük korkularý da bu olsa gerek.

Gene de teknolojiye dönük pratik isteklerve gereksinimler nedeniyle gerçek biliminMüslüman ülkelerde yeniden canlanmasýndabir etken olabileceðini umut edebiliriz. Ýslâmve bilim konusunda ülkemizde yapýlan araþ-týrmalarýn sayýsý çok deðildir. Konu üzerinde

yazýlan ve dergilerde yayýnlanan makaleler deise genellikle iþlenen konular, Ýslâm'ýn bilimkarþýtý olmadýðý, aksine kutsal kitap Kur'an'ýnbirçok âyetinde ve Ýslâm'ýn peygamberi Hz.Muhammed'in hadislerinde bilim içeriklibirçok vurgulamanýn yer aldýðýný öne sürmek-ten öteye geçmemektedir.

Ýslâm'ýn bilimle olan iliþkisini anlama,çaðýmýzda o denli büyük bir önem taþýyor veyeryüzünde yaþayan insanlarýn beþte birini okadar çok ilgilendiriyor ki böyle bir araþtýr-maya kalkýþmak her aydýn için bir görevniteliði taþýyor.

Yazý dizisinin ilerdeki bölümlerinde biliminne olduðu konusunda bazý tanýmlar yapmayagiriþeceðiz. Kimi yerde de bilimi küçümse-yen, hattâ onu kötüleyen bazý söylemlere deyer vereceðiz.

Bilimin deðeri üzerinde eskiden beri yapýlagelen deðiþik düþünce çatýþmalarý günümüzdede sürüp gidiyor. Bir yandan bilimi bilgiyegiden tek yol, yaþamýn yol göstericisi olarakgören kesimler var, diðer taraftan da tam ter-sine bilimden kuþkulanan, korkan onu deðer-siz ve de giderek zararlý sayan kesim var.

Bu ikinci kesime göre bilim bir yandanyaþam koþullarýnda düzenlemeler, rahatlýklarsaðlarken diðer yandan da insanlýðýn felâketi-ni hazýrlayan bir araþtýrma tekniðidir. Bu tep-kinin yer yer din, ahlâk, sanat, metafizik gibiçeþitli kaynaklara dayandýðý bilinmektedir.

Bilime gösterilen tepkiler þu 4 noktadatoplanmaktadýr:

1. Bilimin teknolojideki uygulamalarýnýnyol açtýðý endüstriyel düzen insanlýðýn yüzyýl-

Page 36: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI34

lardan beri süregelen entelektüel, moral vesanat deðerlerinin kaybolmasýna yol açmak-tadýr...

2. Bilim daha gönençli, mutlu bir yaþamsaðlamak yanýnda insanlýðýn toptan yokolmasý gibi bir tehlikeyi de taþýmaktadýr.

3. Bilim maddecidir ya da maddeci birdünya görüþüne yol açacak niteliktedir. Bu dabir anlamda evrensel düzeni Tanrýsal deðildoðada içkin olan bir baþka güçle açýklamakdemek olur ki insaný yaratan Tanrý'yý dola-yýsýyla Tanrý'yý yansýtan insan varlýðýnýnönemini yadsýmak demektir.

4. Bilimsel açýklamalar çoðu kez insanyaþantýsýnýn dýþýnda kalan ya da yaþantýmýzýnnesnel ve genel yanlarýný kapsayan olgulardýr.Bundan dolayý yaþantýmýzýn sýcak ve canlýiçeriðini oluþturan öznel, bireysel deðeryargýlarý bilim dýþýnda kalmakta bu nedenlede insanlar kendini tanýma olanaðýný kaybet-mekte, kendine yabancýlaþmaktadýr.

Bilime getirilen bu eleþtirilerin tümünekatýlmak olanaklý deðil. Bir defa bilim neinsanlýðýn tüm sorunlarýný çözme savýndadýrne de dinin, sanatýn, edebiyatýn, etiðin yerinialma uðraþýndadýr. Elbette bilim insanlarýnbireysel ya da toplumsal sorunlarýný çözmekde ister ama buna olanak yoksa bu biliminhatasýndan deðil bilimsel yöntemlerin bukonularda elveriþli olmamasýndan kaynak-lanýr. Asýrlardan beri süregelen boþ inançlarýve dogmalarý eðer çürütebilmiþse bu da bili-min insanlýk için saðladýðý çok önemli biryarar kabul edilmelidir.

Bilim insanlýðýn etik, moral deðerleriniyadsýmayý hiç de amaçlamamýþ sadece çaðlarboyu deðer sayýlan boþ inançlarý yýkmýþtýr.Bu nedenle asýrlardýr bilim ile inanç sistem-leri arasýnda sürüp giden içten içe veya açýk-tan açýða bir çatýþma hep olagelmiþtir. Bilimin

saðladýðý teknik olanaklar insanlarýn gönençve mutluluðu için deðil de birbirini boðazla-mak ya da doðayý yok etmek için gene insan-lar tarafýndan kötü amaçlarda kullanýlýrsa bubilimin deðil insanoðlunun suçudur. Aklýnýkötü amaçla kullanan insanoðluna bilim neyapabilir ki?

Modern bilimin oluþumu Ýslâmî dönem dedahil olmak üzere çeþitli çaðlarda parça parçada olsa gerçekleþmiþtir. Bilimin en büyükdevrimi 16. yüzyýl Avrupasý'nda geçekleþti.Gözlem, deney sonuçlarý olarak kuramlarýnortaya konulmasý bu yüzyýlda baþlamýþsayýlýr. Orta Çað Hýristiyanlýk teolojisininetkisinden kurtulan özgür düþüncenin önder-liði bilimsel devrimlerin müjdecisidir.Descartes ile baþlayan kartezyen geometriksistem, Newton'un kuramlarý ile ilk mekanikevren modelini ve bilimsel yasalarý doðurdu.Ýlginç olan þudur ki bilimin temellerindekiköklü deðiþiklikleri yapan, modern biliminyöntemlerinin kurucularý genellikle, sonderece dindar kiþiler arasýndan çýkmýþtýr.Galileo, Newton, Descartes, Tanrý'nýn var-lýðýný yadsýyan kiþiler deðildiler. Evrenindeðil yaratýlmasý, varlýðý bile onlar için birmucize olarak kabul edilmiþti.

Bu mucizenin diðer yönü ise evrendeki tümnesne ve olgularýn ayni doða yasalarý ile yön-lendiriliþidir. Bilimin bu yasalarla ilgili özelhiçbir açýklamasý olmadýðý gibi bunlarýnTanrý'dan kaynaklandýðýný söylemek gibi birsavý da yoktur. Ciddi bir bilim adamýnýnevreni yaratan ve düzene sokan bir Tanrý'nýnvarlýðýna inanma özgürlüðü vardýr; ama birgezegenin seyrini deðiþtirmek, bir tutulmayýertelemek, evrensel düzenin kurallarýnýkeyfince deðiþtiren bir Tanrý'ya inanmasýdüþünülemez. Olaylara karýþan bir Tanrý'nýnsunduðu ikilem bilim adamýnýn göðüsleye-

Page 37: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

35SEVGÝ DÜNYASI

meyeceði ve bilimsel araþtýrmayý olanaksýz-laþtýran türdendir.

Bilim bize, doðanýn güçlerine egemenolmayý, bilimsel yasalarý deðiþtirerek deðilonlarý bilerek doða güçlerini yenecek önlem-leri almayý öðretti. Ancak 20. yüzyýlýn kuan-tum fiziði ve görelilik kuramlarý bizlere bi-limsel kesinliðin bir hayal olduðunu öðretti.Son yýllarda modern bilimin kendi silâhlarýile kendini vurduðu, bir anlamda intihar ettiðiyolunda bir eðilim gözlenmektedir. Modernfizikteki son geliþmeler bazý kiþilere batmaktaolan bilim gemisinin artýk terk edilmesi ge-rektiði düþüncesini verdi. Bilim yerine kurtu-luþu Doðu kökenli ekollerde aramak ve Taoistbilim, Ýslâmî bilim gibi olgulara güvenmekgibi tutumlar sergilediler. Modern bilimlerde-ki son geliþmeler ve onun doðru þekildeyorumlanmasý için yapýlan tartýþmalar, bilim-den kurtulmak isteyen kimselerin kulaðýnahoþ bir ses gibi geliyor. Eðer bir gün kuantumfiziðinin yerini daha geliþmiþ bir kuram ala-caksa bu Thomas Kuhn'un vurguladýðý gibibilimin öz yapýsýndan kaynaklanan veçözülmüþ sorunlarýn yardýmýyla olacaktýr.

Bilimi salt Batý uygarlýklarýna mâletmek deyanlýþtýr. Bilim Avrupa'da kendine olsa olsabitek bir saha bulmuþtur; yoksa Hint, Çin,Ýslâm uygarlýklarýnýn bilime saðladýðý enginkatkýlarý yadsýmak olanaðý yoktur. Unutmaya-lým ki bilim aðacýnýn çeþitli kültürlere uzanankökleri vardýr. Bilimin baþlangýcýna koyduðu-muz Helen-Ýyon uygarlýklarý hiç yoktan birþeyler mi yarattýlar?

Çeþitli Asya uygarlýklarýnýn örn. Mýsýr,Hint, Asur, Sümer, Fenikelilerin bilgilerinden,kültür miraslarýndan hiç mi yararlanmadýlar?Gerçekten bilim bütün insanlýðýn malý veevrensel kültürel mirasýn bir parçasýdýr. Çoðu

araþtýrýcýya göre Ýslâm'ýn ana ilkelerinden biribilimdir. Kutsal Kur'an'ýn ilk vahiy sözcüðü"oku" dur. Ancak bu "oku" emrini tek baþýnaalarak, bilgilenmek için eline ne geçerse oku,öðren gibi bir anlam yanlýþlýðýna düþmemekgerek. Belki yüz, belki bin kez duymuþuzdur.Nerde ve ne zaman kitap okuma, ilim vs,üzerine konuþuluyorsa, muhakkak þu dasöylenir: "Yüce dinimiz de okumaya büyükönem vermiþtir." Nitekim, Kuran'ýn ilk emri"ikra" eþ deyiþle "oku!" olmuþtur.

"Oku!" emrinden kasýt nedir? Okuma-yaz-ma bilmek midir? Mesela Hz. Peygamber buemre muhatap olur olmaz okuma yazmakurslarýna mý gitmiþtir? Deðilse "oku!" em-rinden aldýðý ders nedir? Hem bu emir, neokuduðun, nasýl okuduðun önemli deðil, yeterki oku anlamýna mý gelir?

Bütün bu sorularýn cevaplarýný bulmak içinne tarih, ne bilimsel kitaplarý karýþtýrmakgerekiyor; ne de uzun uzun düþünmek, sadece"ikra" ile baþlayan bu âyetin diðer üç, hattâiki kelimesini okumak "ikra" yani "oku"emriyle kastedilenin ne olduðunu anlamayayetiyor: "ikra bismi Rabbik." Yani "Rabbininadýyla oku". Bir sonraki kelime de okununca,"okumaktan" kasýtýn ne olduðu açýkça anlaþý-lýyor: "Ýkra bismi Rabbikellezi halâk." "yani,yaratan Rabbinin adýyla oku"

Kur'an'da okumak, bilmek, öðrenmeksözcükleri sýkça yinelenir. Örneðin Zümersuresi 9. âyet þöyle der: “Yoksa o gece saat-lerinde kalkan secdeye kapanýp kýyamdurarak daima vazifesini yapan âhýreti sayarve rabbinin rahmetini umar kimse gibi olurmu? Hiç bilenlerle bilmeyenler müsavi olurmu?” Burada da bilenlerle bilmezlerin eþitolmadýklarý, dinî vecibelerini bilenlere birayrýcalýk tanýndýðý vurgulanmaktadýr.

Page 38: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI36

Mücadele suresi 9. âyet:"Kendilerine ilim verilenlerin üstün dere-

celeri vardýr." derken ilim sözcüðünü kullan-maktadýr. Ýlim sözcüðünün bizim anladýðýmýzbilim sözcüðü olmadýðý Ýslâm ulemasý tarafýn-dan özellikle vurgulanmaktadýr. Benzersözcükler dinin yayýcýsý, Allah'ýn elçisiMuhammed'in hadislerinde de sýkça yinelenir.

"Âlimin ibadet edene üstünlüðü, ayýn ötekiyýldýzlara oranla parlaklýðý gibidir."

"Bir saat ilme çalýþmak bir gece ibadettenhayýrlýdýr"

"Âlimlere baðlanýn, onlar dünyanýn ýþýk-larýdýr"

"Beþikten mezara kadar ilim iste" "En deðerli sadaka, Müslümanýn ilim

öðrenip onu Müslüman kardeþine öðretme-sidir ."

"Ýlim Çin'de bile olsa gidip öðreniniz."

Tüm bu söylemlerde yer alan "âlim" ve"ilim" sözcükleriyle neyin amaçlandýðý açýkçabelirtilmedikçe bu söylemlerin günümüz bil-ginleri ile günümüz bilimini kastettiðini önesüremeyiz. Nitekim Seyit Hüseyin Nasýr adlýÝranlý bilgin þöyle diyor:

"Tüm bu yazýlardaki ana tuzak, Arapça ilimsözcüðünün bilim ve laik eðitim anlamýnageldiðini öne sürmekten kaynaklanmaktadýr.Bu anlamda bir ilim tanýmý yapmak yanlýþtýr,çünkü kutsal kitaptaki ilim sözcüðü maddecibilgiyi deðil, tanrýsal bilgiyi amaçlar, bunedenle modern bilim Ýslâm'ý yiyip bitiren birkanserdir. Müslüman bilim adamlarý; bireyolarak neye inanýrlarsa inansýnlar, modernbilim, Rönesans'tan beri içine oturtulduðu,laik ve hümanist kalýptan arýndýrýlmadýkça,modern bilim adamlarý olarak çalýþmalarýnýnÝslâm'ýn entelektüel evreninin içeriðini boþalt-masýný engelleyemezler."

Geleneksel bilgiler ilk Ýslâm öðretmenininbizzat Peygamber'in kendisi olduðu yönün-dedir. Ýslâmiyet'in baþlangýcýndan 750'li yýl-lara kadar olan dönemde cami ve mescitlerilim yapýlan yerler olarak varlýklarýnýkorurken daha sonraki yýllarda, varlýklý sýnýfýnortaya çýkmasý ile özel dersler, saraylardaHalife çocuklarý, þehzadeler için önem kazan-maya baþlar. Bu aþamada ilim ve âlimsözcüklerinin dinle özdeþleþme sürecinegirdiðini saptarýz. Ama buna raðmen dahauzun yýllar 16. yüzyýla deðin pozitif bilimleresaygýyla bakýlmasý ve bunlarla uðraþanlara daâlim denilmesi sürdürülmüþtür.

Ýslâm'ýn Ýlk Yýllarýnda Bilim.

Ýslamiyet'in baþlangýç yýllarýnda Arap ya-rýmadasýnda, göçebe ya da yerleþik Arapkabileleri arasýnda bilim denebilecek herhangibir ize rastlamýyoruz. Sadece ilerde bilim diliolabilecek yetkinlikte, kök yapýsý dolayýsýylasözcük türetmeye çok elveriþli bir Arapçadilinden bahsedebiliriz. Ýslâmiyet'ten öncekiArap dili þiire yatkýn, güzel ve kandýrýcý güzelsöyleyiþin egemen olduðu bir dildir, amadilde bilimsel terim hemen hemen hiç yoktur.

Ýslâmiyet'in baþlangýç dönemleri için Batýbilim dünyasýnda ileri sürülen ilginç birsuçlama vardýr.

Bu da Ýskenderiye kitapevinin yakýlmasýkonusudur. Bilindiði gibi Ýskenderiyekitabevinin Serapium ismindeki kýsmý 4.yüzyýlda piskopos Theophilus tarafýndan yak-týrýlmýþtý. Diðer kýsmýnýn da Halife Ömerzamanýnda, Mýsýr fatihi Amr-Ýbn-ül- As'ýndanýþmasý üzerine Ömer'in þöyle emir verdiðive bu nedenle yakýldýðý þeklindedir: "Eðerkitabevindeki kitaplarýn bilgileri Kur'an'da

Page 39: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

37SEVGÝ DÜNYASI

varsa kitaplara gerek yok, eðer Kur'an'dayoksa saygýn ve gerçek deðildirler."

Bu söylemler 1200'lü yýllarda Hýristiyankökenli tarihçiler tarafýndan yazýlmýþtýr, oysakonuyu daha yakýn tarihlerde araþtýran Avru-palý oryantalistler bu bilgileri yalanlamýþtýrlar.

8. yüzyýl baþlarýnda da Ýslâm'da bilimdenilebilecek bir þeye rastlanmýyor. SadeceMuaviye'nin torunu Halid'in el kimyaya(simya) merak saldýðý ve bu konuda çevirileryaptýrdýðý iddia ediliyor. 8. yüzyýlýn ortasýn-dan baþlayarak Abbasiler döneminde,Helence ve Hintçeden çeviri yoluyla týp vefelsefe eserlerinin elde edilmesi ile Ýslâmdünyasýnda bir hareket baþlýyor. AbbasiHalifesi Me'mun zamanýnda ortaya çýkanMu'tezile felsefesi etkisi ile olsa gerek ortayaçýkan özgür düþünce sonucu Ýslâm dünyasýbilim üretmeye baþlýyor. Baðdat'ta kurulanBeyt-ül-Hikme adlý bilim merkezi tüm Helenfelsefe ve bilimsel eserlerin bir çeviri yerioluyor. Ýçinde büyük bir kitaplýðý ve de gözle-mevi olan bu merkez Batýda, uzun yýllarsonra doðacak olan akademilerden bile üstünkonumdadýr. Mu'tezile felsefesi yandaþlarýilâhiyat (dinbilim) yaparken bilimin temelineuygun olarak bir yasalýlýk, nedensellikkökünü aldýklarý halde karþýtlarý olanEþ'ariler, baþka türlü düþünüyor ve din bilimçerçevesi içinde belki ilk defa olarak dinlebilim arasýnda bir çatýþma ortaya koyuyorlar.

Bütün bu karþýt felsefi düþüncelere raðmenBaðdat'ta Beyt-ül-Hikme, Kahire'de Dar-ül-ulüm, daha sonra Selçuklu devletinde açýlanNizamiye medreselerinde pozitif bilimaraþtýrmalarý hiç durmayacaktýr. Ýlk dönemÝslâm bilginleri gözleme, deneye ve uygula-maya önem verdikleri halde 16. yüzyýlda buyollar kapatýlýyor. Akýl yoluyla Kur'an, Hadis

bilgileri deðerlendirilirken þeriatýn katý ve serthükümleri karþýsýnda akýlcý yol terk ediliyor.Bu gidiþ, medrese skolastiði ya da akaiddenilen dogmalar bataðýna saplanan bir sürecibaþlatýyor.

Ýslâmiyet'in bu altýn çaðlarýna bazý araþtýr-macýlar Ýslâmî rönesans yakýþtýrmasýný dayaparlar. Ýslâm rönesansýnýn önde gelen bilginve filozoflarý hakkýnda detaylý bilgiler vermekçok uzun süreceðinden sadece isim olarakbahsedelim.

Batý'da Geber olarak bilinen Cabir Ýbn-iHayyan ilk Ýslâm simyacýsýdýr. El-Harezmî,cebir ve aritmetikte, El-Kindi geometri, ýþýk(optik) konularýnda, Ebu Bekir-ür-Razî týp vefelsefede, Farabî felsefede, Ebu Reyhan elBirunî Hint felsefesi, matematik, fizik, astro-nomide, Avicenna olarak Batý'da tanýnan Ýbn-i-Sina, felsefe, týp ve matematik, el kimyadaöne çýkýyorlar. Ýbn-ül-Heysam matematikte,optikte, son olarak ta Endülüslü Ýbn-ür-Rüþtfelsefe, týpta; daha sonralarý Semerkant'taUluð bey gözlemevinde Cemþid-el-Kâþî, AliKuþî, Kadý zade Rumî gibi bilginler Ýslâm'ýnbilim meþalesini taþýyorlar.

Ýslâm bilim ve düþüncesi içerisinde yer alanönemli bir topluluk da söz konudur. Topluluk,Ýhvan-üs -Safa denilen bilgin grubudur. 52fasiküllük bir ansiklopedi yayýnlamýþ olan bukurum Basra'da kurulmuþ gizli bir dernektir.Bu gizli derneðin Ýsmailiye mezhebine baðlýolduðu, felsefelerinin de gnostik (bilinirci) biryapý taþýdýðý, Aristoteles felsefesinden çokPlatoncu ve Pythagoras'çý bir çizgi taþýdýðýnýbiliyoruz. Bu derneðin özel olarak yayýnladýðýbroþürler sonradan Baðdat'ta çýkan Mu'tezilekarþýtý ayaklanma sýrasýnda yakýlmýþsa daiçerdiði bilgiler elden ele geçerek Ýspanya'yakadar ulaþmýþtýr.

Page 40: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI38

ncelikle permakültür denilen vene yazýk ki benim de haberdarolmakta geç kaldýðýmý

düþündüðüm olgunun ne olduðunu açýk-lamam gerekiyor. Zira Mayýs ayýnýn sonhaftasýnda Türkiye PermakültürAraþtýrma Enstitüsünde düzenlenen ikigünlük giriþ kursuna sevgili kardeþimKazým Ýnderim ile birlikte katýlmýþ veburada öðrendiklerimizi önceden bildik-lerimizle birleþtirince, dünyanýnsürdürülebilir geleceðiyle ilgili aydýnlýkbir yolun açýldýðýný görmüþtük.

Öteden beri doðanýn korunmasý gerek-tiðine, üzerinde rahatça dolaþtýðýmýzýnbize verilmiþ bir hediye olduðuna, O'nun

sevgisinden varedilmiþ kullar olarakaslýnda bir sorumluluk üstlenmiþolduðumuza, her baktýðýmýz yerde O'nugörmeye çalýþmamýz ve O'nun eserlerinebüyük bir saygý ve sevgiyle yaklaþ-mamýz, korumamýz ve sakýnmamýzgerektiðine inananlarýz. Öðrendiklerimizsayesinde hatýrý sayýlýr sayýda bir kitleninyeryüzüne ve insana özen göstermenin,zaman, para ve malzeme fazlasýný ise buamaçlar için kullanmak gerektiðineinandýklarýný ve bunun için aktif çabalariçinde olduklarýný gördük. Üstelik bukiþilerin dünya çapýnda güzel birörgütlenme içinde olmalarý da dünyanýnmakus geleceðinin deðiþebileceðini veyadaha hayýrlý bir yöne doðru evrilebile-

PermakültürünPenceresinden Bakmak

Yaþamýn Yapraklarý

Derleyen: Nelda Bayraktar

Ö

Aþaðýda "Permakültüre Giriþ" kursunda verilen bilgilerle bukonunun babasý sayýlan Bill Mollison'un Permakültüre Giriþ isimlikitabýndan derlenen bilgileri (diðer kaynaklardan elde edilenlebilgilerle birlikte) bulacaksýnýz.

Page 41: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

39SEVGÝ DÜNYASI

ceðini göstermesi bakýmýndan içimize suserpti. Bu açýdan bakýnca güzel gönüllü,hayýrlý, sorumluluk sahibi ýþýk iþçilerininher koldan harekete geçtiklerini, kimi-lerinin kendilerini gönüllerde yer yap-maya, ruhlarýný arýtmaya, insanlarla birlikolmaya adadýklarýný, kimilerinin iseüzerinde rahatça dolaþabilelim diyeyaratýlmýþ olan bu güzel gezegenimizinsürekliliðini saðlamaya ve onu daha uzunyaþatmaya yönelik hizmetler yaptýklarýnýgörmek oldukça umutlandýrýcýydý.

Permakültür, 'Permanent Culture" yani"Kalýcý Kültür" demektir. Dünyaya,topraða, canlý türlerine ve çeþitliliðine,atmosfere, ormanlara, mikro yaþam alan-larýna, hayvanlara, sulara kýsacasý canlýveya cansýz tüm varlýklara özen göstere-cek biçimde doða tasarýmý yapmak anla-mýna gelir. Bu baðlamda permakültüreetik temelli sürdürülebilir sistem tasarýmýbilimidir diyebiliriz. Dünyaya özengöstermek ayný zamanda insana özengöstermektir, böylece gýda, barýnma,eðitim, tatmin edici bir iþ ve keyifli insaniliþkilerine olan ihtiyaç da giderilmiþolur. Ýnsana özen göstermek, biz insanlardünyadaki canlýlarýn küçük bir kýsmýnýoluþtursak da, bütün canlýlar üzerindebelirleyici etkilere sahip olduðu içinönemlidir. Temel ihtiyaçlarýmýzýkarþýlayabilirsek, dünyaya zarar verenyýkýcý eylemlerde bulunmamýza da gerekkalmaz. Böylece insan hem zararsýzlýðýöðrenmiþ olur, hem iyileþtirici faali-yetlerde bulunur hem de aktif bir koruyu-culuk üstlenmiþ olur. Dünya kaynaklarýnýtutumlu bir þekilde kullanmayý ve geçi-mini doðru bir þekilde saðlamayý öðrenir.

Permakültür felsefesini dünyada ilk kezortaya koyan Bill Mollison 1960 ve70'lerde kendi baþýna, daha sonra daarkadaþý David Holmgren ile birlikte bukavramý, daha da geliþtirerek yeni ufuklaraçan "Permakültür 1" "Permakültür 2"kitaplarýyla dünyaya duyurmuþlar.

Avustralya'da "Yüzyýlýn Ekolojisti" ilanedilen Mollison, permakültürü "doðalekosistemlerin çeþitliliðine, istikrarýna veesnek dirençliliðine sahip verimli tarým-sal ekosistemlerin bilinçli tasarýmý vebakýmý" ve "doða ile insanýn uyumlu birþekilde bütünleþmesi" olarak tanýmlýyorve þunlarý söylüyor: "Permakültürtasarýmý uzun süreli ve düþüncesizceyapýlan iþgücünden çok, zamana yayýlmýþve akýlcý gözlemden çýkar. Özetle, butasarým enerji ve su tasarrufunu, sürdürü-lebilir yerel gýda üretimini ve bölgeselkendine yeterliliði amaçlar." Mollison'unþekillendirdiði biçimiyle permakültür,bize gýda, enerji, barýnak ve diðer ihtiyaç-larýmýzý saðlayan, bu arada da dünyanýnkaynaklarýný koruyan "sürdürülebilir birdünyayý gözetme" sistemidir.

Bu felsefeye gönül vermiþ birisi kendi-sine daima þu sorularý sorar: "Ýhtiyaç-larýmý karþýlarken doðaya zarar vermek-ten ziyade yarar saðlayabiliyor muyum?Sistemimi bunu saðlayacak þekilde dü-zenledim mi? Bunlarý baþardýktan sonraartaný (bu artan ürünümüz, paramýz ya dazamanýmýz olabilir) diðerlerinin de bunugözetebilmesi için vakfediyor muyum?"

Çoðumuz içinde bulunduðumuz dünyadüzeni ve hâlihazýrda yaygýn olarak kul-

Page 42: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI40

lanýlan ekonomik, politik, ziraî, vb sis-temlerde yolunda gitmeyen bir þeylerolduðunun farkýndayýz. Dünyamýz ve bizinsanlar, kirlilik, savaþlar, açlýk, adalet-sizlik gibi sorunlarla boðuþuyoruz.Ýnsanoðlunun sonunu getirebilecek üçtemel sorunun önem sýrasýna göre toprakkaybý, ormansýzlaþma ve kirlilik olduðusöyleniyor. Bunlardan en önemlisi olantoprak kaybýnýn en büyük sebebi ise neyazýk ki tarým. Bugün dünyada en çoktarýmý yapýlan bitkiler buðday, mýsýr,pirinç, soya ve patates. Bunlarýn tarýmýsebebiyle yýlda hektar baþýna 500 tontoprak kaybediliyor. Bu kadar topraðýnoluþma süresi ise 40-80 yýl. Dünyamýzartýk modern ziraatýn, monokültürelormancýlýðýn ve düþüncesiz yerleþimtasarýmýnýn verdiði zararý kaldýramayacakduruma geldi ve yakýn gelecekte enerjiisrafýnýn ya da insan kaynaklý kirlilik veiklim deðiþikliði nedeniyle bildiðimizþekliyle uygarlýðýn sonunu göreceðiz. Busebeple önümüzdeki 20 yýlýndüþündüðümüzden çok farklý olabileceði-ni, belki de bazý devletlerin çöktüðünübile görebileceðimizi söyleyebiliriz. Enbüyük sorunumuz toprak kaybý ise onukaybetmeden hayatýmýzý devam ettir-menin yollarýný aramalýyýz. Hemihtiyaçlarýmýzý kazanmak hem de topraðýkazanmak olmalý amacýmýz. Kaybedilentopraktan kastettiðimiz kaybedilen miner-aller deðil, topraðýn içinde yaþayan bak-teriler ve mantarlar gibi canlýlar. Bugünönümüze gelen ve 1 kalori enerji verenbir besin için 10 kalori enerji harcanýyor.Bunu yapmak için geçmiþten güneþ ener-jisi çalýyoruz. 1 saat araba sürerken har-cadýðýmýz yakýt 1 hektar orman alanýna

yüz yýl boyunca vuran güneþten geliyor.Petrol enerjisinin yerine alternatif enerjikaynaklarý düþünülüyor, ama asýlsorunumuz tükenen enerji kaynaklarýdeðil ki... Tükenen toprak! Tükenentoprak ise bir daha asla yerine gelmiyor.Leonardo da Vinci'nin Mona Lisa tablo-sunu oluþturan her þeyi, tüm kimyasallarý,boyalarý ve hammaddeleri yüzdelerinegöre yeniden biraraya getirdiðinizde nasýlki Mona Lisa'yý yeniden yapamazsýnýz,topraðý da yeniden oluþturamazsýnýz.Toprak ayrýca bir canlý oluþumdur.

Permakültür felsefesi insanlarda iki türcahilliðin bulunduðunu öne sürüyor.Cahil ve Aydýnlanmýþ Bencillik. Bir þeyibaþkalarýna zarar verdiðimizigördüðümüz halde yapmaya devam edi-yorsak cahil bencillik, sonuçlarýný dikkatealýp yapmýyorsak aydýnlanmýþ bencillikolduðunu söylüyorlar. Elbet ki geçmiþinsüzgeci nasýl ki geleceðin tanelerini verirbize (elbet ki bu dersi çýkartacak olanyine insandýr), kabile kültürleriniincelediðimizde insanlarýn doðaya zararvermemek için koyduklarý tabularýnyaþadýklarý tecrübelerden çýktýðýný dagörebiliyoruz. Örneðin, Pasifik'teki biradada yaþayan "Ohana" kabilesine bak-týðýmýzda, burasýnýn eðimin 64 dereceyekadar çýktýðý zor bir bölge olduðunuhemen görüyoruz. Her aile bir yaðýþhavzasýna yerleþmiþ. Buradaki TanrýlarOrmanýndan bir çöp bile çýkarmak yasak-lanmýþ ve bunun aðýr cezalarý var. Çünküaldýklarý derslerden biliyorlar ki, orayaverilen zarar bütün sistemi çökertebiliyorve sonrasýnda kabileler arasýnda savaþlarçýkmasýna bile sebep olabiliyor. Bu

Page 43: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

41SEVGÝ DÜNYASI

kabile sahil þeridinde 150m'lik Hindistancevizi aðaçlarýndan oluþmuþ bir set koy-muþ. Bu aðaçlar tsunamiyi engelliyor.Tarihin en eski topluluklarýndan olanEfes ve Milet'e baktýðýmýzda yaþadýklarýacý tecrübelerden kurallar ve kanunlarçýkartamadýklarý için yerleþim bölgeleriniterk ettiklerini görüyoruz. Efes ve Miletartan nüfus yüzünden yamaçlarda yapýlantarýmla, topraðýn suyla birlikte akmasýnave denizi doldurmasýna sebep olduðu veliman þehrinin denizden uzaklaþmasýnýsaðladýðý için sonunda yok oluyor. Bubaðlamda Permakültürün yeni bir þeyolmadýðýný eski bilgilerin yeniden derlen-mesi olduðunu da görebiliyoruz.

Ýþte tüm bu sorunlar bir þeyler yap-mamýz gerektiðini gösteriyor bizlere.Permakültür felsefesine inananlar, bunlar-la ilgili þikâyetlerini sürekli olarak dilegetirmek ve enerjilerini sistemin nedenbu hâle geldiðini sorgulamakla harcamakyerine çözüm önerileri ve tasarýmlargeliþtirmeyi tercih ediyorlar.

Permakültür esasen sürdürülebilir insanyerleþimleri yaratma amaçlý bir tasarýmsistemi. Elbet ki bu tasarýmý özündekifelsefeye uygun biçimde doðaya raðmendeðil, doðayla birlikte çalýþarak, uzunsüreli, düþüncesiz bir emek yerine uzunsüren, düþünceli bir gözlemle, öðeleri tekürünlük bir sistem olarak görmek yerinebitkilerle hayvanlarýn tüm iþlevlerini gözönünde bulundurarak yapmak gerekiyor.

Bill Mollison bu sistemin felsefesiyleilgili þunlarý söylüyor: "Bence doðaylauyum içinde yaþama sadece ve sadece

doðal dünya üzerindeki egemenlikfikrinden vazgeçersek mümkündür. Entemel yanlýþýmýz, kendimizi her þeyinüzerinde zannederek daima "evreninsahibi" olduðumuzu düþünmemizdir. Bizdiðer canlýlardan üstün deðiliz, tüm can-lýlar hayatýn bir ifadesidir. Bu gerçeðigörebilirsek, diðer canlýlara yaptýðýmýzher þeyi ayný zamanda kendimize de yap-týðýmýzý fark edebiliriz. Bunu kavramýþbir kültür, kesin bir gereklilik olmadanbir canlýyý yok etmeyecektir.

"Bu baðlamda Permakültür doðal kay-naklarý ve besinleri kullanarak var ola-bileceðimiz bir sistemdir. Dünyayý koru-mak ve yenilemek için var olan bütünteknikler zaten bilinmekte, belirliolmayan þey herhangi bir ulusun ya dakalabalýk bir insan grubunun bu deðiþimigerçekleþtirmeye hazýr olup olmadýðýdýr."

Günümüze geldiðimizde, nerede yaþý-yor olursak olalým, bir þeyler yapmayabaþlamamýz gerekiyor. Öncelikle enerjitüketimimizi azaltarak iþe baþlayabiliriz.Aslýnda þu anda kullanmakta olduðumuzenerjinin %40'ý ile hiçbir þeyden feragatetmek zorunda kalmadan yaþayabiliriz.Evlerimizi yeniden düzenleyerek enerjiyiverimli olarak kullanabileceðimiz halegetirebiliriz. Toplu taþýma araçlarýný kul-lanarak ya da aracýmýzý arkadaþlarýmýzlapaylaþarak taþýt kullanýmýmýzý azaltabili-riz. Çatýdan akan sularý sarnýçlarda birik-tirebilir ya da banyo ve mutfakta kul-landýðýmýz sularý (gri su deniliyor buna)tuvalet sisteminde veya bahçe sulamadakullanabiliriz. Ayrýca gýda üretiminde deyer almaya baþlayabiliriz. Bu hepimizin

Page 44: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI42

kendi patatesini yetiþtirmesi gerektiðianlamýna gelmez ama patatesimizi kim-den aldýðýmýzý bilebiliriz.

Bunlarýn dýþýnda þayet kendimize ait birtopraðýmýz varsa, orada doðanýn bizeanlattýklarýný dinleyerek (rüzgârlarý, yað-murlarý, havanýn deðiþkenliðini, kuþlarý,böcekleri, kelebekleri, arýlarý v.b) yanidoðayý uzun uzun gözlemleyerek veçýkarýlan sonuçlara göre tasarým yapmakgerekiyor. Bunlardan yola çýkarak daaðaçlarýmýzý, bitkilerimiz, sebzelerimizi,meyvelerimizi nereye ve nasýl eke-ceðimizi, su depolarýmýzý, hayvan aðýl-larýmýzý nereye koyacaðýmýzý belirleme-miz gerekiyor. Bu nedenle permakültürfelsefesi sabretmeyi gerektiriyor. Örneðinbir yerde fazla sayýda akasya aðacý varsa(ki bu aðaç çok dikenlidir) oranýn topraðý

size: "Benden þimdilik uzak dur.Burasý onarým altýnda" demek istiyordur.Buradaki topraðýn verimsizleþmiþolduðunu bundan dolayý da akasyaaðaçlarýnýn burasýný ardýl bitkiler içinonardýðýný anlarýz. O evre tamamlandýðýzaman da ardýl türler çýkýyor zaten.Mesela bir arazide çok deve dikeni varsaorada iyi enginar yetiþeceðini, enginarektiðimiz zaman da deve dikeninin eskisikadar çok çýkmayacaðýný biliyoruz. Birpermakültür tasarýmýnda her hangi birtoprakta doðal olarak yetiþen bitkininevcilleþtirilmiþ akrabasýný verimli birþekilde yetiþtirebiliyoruz.

Bunun dýþýnda bitkilerle hayvanlarýndoðada birbirlerini tamamladýðýndan yolaçýkarak faydalý verimli tasarýmlar dayapabiliyoruz. Zaten permakültürde

yapýlantasarýmýnen az ikiþeye faydalýolmasýgerekiyor.Her hangibir aðacý bunedenleyalnýzcagölgeversin diyeekmemenizgerekiyor.Onun aynýzamandaondanbeslenenhayvanlarýn

Bill Mollison ve eþi Sarah

Page 45: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

43SEVGÝ DÜNYASI

da iþine yaramasýný saðlamanýz veyabaþka bir iþe yaramasý gerekiyor.Mollison bu konuda Japonya'daki pirinççiftliklerinde uygulanan ilginç bir yön-temden bahis ediyor ve þunlarý anlatýyor:"Japonya'da pirinç yetiþtiren birarkadaþým var, Takao Furuno, oçiftliðinde sadece ördek kullanýr. Gübre,böcek ilacý ya da yabani ot ilacý atmaz.Yýlda 4 dönümden 3.200 kg kadar pirinçalýyor. Alanýný ördeklerle sürüyor, gübre-liyor, otlarý ve zararlýlarý kontrol altýndatutuyor ve bu sayede tamamen organikpirinç elde ediyor. Onun yazdýðý birkitabý yayýmladýk: "Ördeðin Gücü" (ThePower of Duck). Arkadaþýmýn küçükçiftliðinde ördeðin mutlak bir gücü var.Baþka da hiçbir þeye ihtiyacý yok zaten.Tarlayý ördek sürüyor, gübreliyor,istemediðin her türlü otu ayýklýyor vebunu sadece ördekle baþarýyor. Sadece2000 ördekle, 4 dönüm baþýna 3.200 kgpirinç elde ediyor. Onun sistemini uygu-layan çiftliklerin etrafýndaki restoranlargünde 500 ördek satýyorlar.

Restoranlarda ördek satýþlarý çok arttý,ördek piþirmenin bir sürü yolunu buldu-lar. Þimdiye kadar 15 ila 20 bin çiftçi busistemi tamamen ya da kýsmi alanlardabenimsedi. Güney Kore'de tahminen 16-20.000 dönüm pirinç çiftliði arkadaþýmFuruno'nun sistemini kullanýyor. Çin veVietnam da bu sistemi çok çabuk benim-sedi. Hattâ Endonezya ve Tanzanya'yakadar uygulanmaya baþlandý. OradaAfrika tipi pirinç yetiþtiriyorlar. Furunoyapabildiðince hýzlý bir þekilde bu sistemiyayýyor. Kýþýn tarlada iþ yokken, karýsýný

ve 5 çocuðunu alýp öðretmek için yollaradüþüyor. Çin, Vietnam, Endonezya, Koreya da neresi olursa. Nerede pirinç ekençiftçi varsa oraya kendi cebinden gidiyorve öðretiyor. Ona Vietnam'da rastladým.Orada permakültür öðretiyordum, o dapirinç yetiþtirmeyi öðretiyordu ve bana"Sen benim kardeþimsin. Ýkimiz de tarla-da iþimiz olmadýðý zaman, kýþ zamaný,gidip diðer çiftçileri eðitiyoruz" dedi.Gerçekten de ikimizin de yaptýðý tamolarak bu. Ben bunu 25 yýl yaptým, osadece 8-10 yýldýr yapýyordu. Ama emi-nim 30 sene daha yapar çünkü genç biradam ve iþinde çok hevesli."

Ýlk Permakültür Çalýþtayý 1981 yýlýndayapýlmýþ. Mollison, dünyanýn her yerineyaptýðý öðretici gezilerde, seminerlerde,konferanslarda ve atölye çalýþmalarýndapermakültürü insanlara uygulamalýþekilde öðretmenin hazzýný yaþýyor vegittikçe artan ilgiden ve insanlarýnkonuya son derece duyarlý, severek veisteyerek yaklaþmalarýndan ise sonderece mutlu olduðunu söylüyor.

(Gelecek AY: Permakültür FelsefesininSimgelerini, bu felsefeye uygun tasarým-lanmýþ yapýlarý ve çalýþmalarý vereceðiz.)

Faydalanýlan Kaynaklar: PermakültüreGiriþ- Bill Mollison, Doðal Tarýmýn Yolu-Masanobu Fukuoka, Türkiye PermakültürAraþtýrmalarý Enstitüsü, PermakültüreGiriþ Kursu-Mustafa Bakýrcý, www. per-maculture.org, www.permacultureglob-al.com, Scott Vlaun'un Bill Mollison ileyaptýðý söyleþi.

Page 46: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI44

Burnun EtrafýndaCanlý Kryon Celsesi,

28 Ocak 2012 Patagonya - Güney AmerikaLee Carroll kanallýðý ile verilmiþtir.

Çeviren: Necati Tarýman

Bu canlý celse Ocak 2012'de yapýlan Patagonya Kryon gemi gezintisi sýrasýnda Güney Amerika, Patagonya'da gerçekleþtirilmiþtir.Okuyucuya yardýmcý olmak ve celsenin daha iyi anlaþýlmasýný saðlamakamacýyla bu celse Lee ve Kryon tarafýndan daha sonra redakte edilmiþtir.

Çoðunlukla canlý celsede meydana gelen olaylar içinde üstü örtülü bir enerji bulunmaktadýr ve bu enerjiden kaynaklanan

bir çeþit iletiþim basýlý sayfada ortaya çýkmamaktadýr. Öyleyse, Güney Amerika, Patagonya'da gerçekleþtirilmiþ olan

bu celsenin tadýný çýkarýn.

Page 47: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

45SEVGÝ DÜNYASI

elâmlar sevgili varlýklar! Benmanyetik hizmetten Kryon'um.Partnerim bazen çok yoðun olu-

yor! Bu "partner" þu sandalyede oturanve sesini duymakta olduðunuz adamdýr.Onun çevresinde olan ve her zamanplanlanmýþ olmakla birlikte onun aklýn-da olmayan bu celseyi talep edenlereteþekkür etmek isterim.

Þu anda bizim Kundalini'nin tepesiadýný verdiðimiz þeye çok yakýnsýnýz.Bunlarý hem fiziksel, hem de mecaziaçýdan gözden geçirmelisiniz. Yaklaþýk4 saat sonra yerleþime uygun olmayanbölgenin alt kýsmýný temsil eden alanaolabilecek en yakýn mesafede olacak-sýnýz. Bu celsenin ve adýna konuþtuðu-muz enerjilerin amaçlarýna uygunolarak biz bu bölgeyi dünyanýn dibiolarak kabul ediyoruz. Öyleyse, gelinburada olan enerjilerden söz edelim.

On yýldan daha uzun bir süredirTüylü Yýlan (Kryon Sekizinci Kitap -Tüylü Yýlanýn Yolculuðu) hareketindensöz etmekteyiz. Bu gezegeninKundalini'si olarak tanýmlanmýþ olanmetafordur (mecaz). Metaforlara bakýnve þu anda olmakta olan þeylerin sem-bolizmine bakýn. Partnerimin þimdiyekadar hiç duymamýþ olduðu terminolo-jiyi kullanacaðým. Bu nedenle, bu ter-minolojiyi ona söylediðim zaman onunbu kelimeleri doðru telaffuz edememesidurumunda veya bu sözcükleri hiç söy-lememeyi seçmesi durumunda, onunkusuruna bakmamanýzý rica ediyorum.Kadim halklarýn grafik þeklinde,Kundalini olarak sunmuþ olduklarý þey-

leri tanýmlayabilmek için dili en iyibiçimde kullanmaya gayret edeceðiz.

Onlar bu kavramý grafik olarakçizmiþlerdi ama aslýnda o enerjidir.Kundalini eril ve diþinin dengesinitemsil eder. Kadim insanlar bedeniniçinde bile bunu yeni enerjinin birlikteyaratma ve tezahürü olarak çizmiþlerdi.Gerçekten de, mükemmeliyet ve dengeyaratmak için biraraya gelmiþ olandenge durumundaki erkek ve diþiyitemsil etmektedir.

Daha önce de tartýþtýðýmýz gibi,dünya erkek aðýrlýklýdýr çünkü bukuzey yarýmkürenin nüfusunun çoðun-luðunu temsil etmektedir. Dünyadayaþanmýþ olan savaþlarýn büyük birçoðunluðu kuzey yarýmküreden kay-naklanmýþtýr ve hattâ burasý bile(Güney Amerika'nýn alt ucu) kuzeydengelen (Ýspanya) fatihlerin ziyaretlerinesahne olmuþtur. Kuzey yarýmküre ener-jisinin nesiller boyunca güneyeyayýlarak onu da büyük ölçüde etkisialtýna almýþ olduðunu söyleyebilirsiniz.Dünyada þu anda gerçekleþmekte olandeðiþimin bir bölümü de kuzey ilegüneyin rollerinde bir dönüþümdür.Dolayýsý ile, güney yarýmkürenin aslýn-da tatlý ve nazik olan enerjisinin bun-dan böyle kuzeyi etkileyeceðini göre-ceksiniz! Bu nedenle, Kundalini bellibir süre boyunca güneye doðru hareketedecektir ve bununla ilgili bazý ayrýn-týlarý size birazdan vereceðim.

Mitolojiye bir bakalým þimdi. Ýlkönce kadim bilgilere bir göz atalým ve

S

Page 48: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

SEVGÝ DÜNYASI46

daha sonra iþin içinde olan metaforlarabakalým. Partnerim, bundan sonradikkatli olman gerekecek çünkü bun-dan sonra söylenecekler teknik bilgilerveya fizik bilgileri deðil ruhsal bilgiler(ezoterik) olacaktýr. Kundalini bedeninomurgasýnýn dibinde içiçe geçmiþtomar halinde bulunmaktadýr. O sadeceerkek ve diþi dengeye geldiklerindeaçýlacak ve düzelecektir. Bedenin üçenerjisinin etrafýný üç buçuk kez sar-malamaktadýr ve lingam denen þeyinetrafýný da sarmalamaktadýr. Üç kezsarmalama enerjinin kolayca çözülenbölümlerini ama son yarým ise den-genin tanrýsal aydýnlanmasý olan en zorbölümü temsil etmektedir. Kundaliniçözüldüðü ve çözülmüþ halde kaldýðýn-da, aydýnlanmýþ olmasa da, dengeli birinsan var demektir. Ýþte bu gezegeninmetaforudur ve bu olmaya baþlamýþtýr.

Birkaç yýl önce Kundalini'nin dibininbir bölümünü temsil eden bir ülkede(Þili) oturuyorduk ve o zaman buçözülme sürecinin de gezegen için birfiziksel hareket yaratacaðýnýsöylemiþtik. O zaman bunun yaklaþýkolarak nerede olacaðýný belirtmiþtik vebu olay bizim olacaðýný söylediðimizyerde oldu (2010 tarihindeki Þili depre-mi). Sizin fiziksel olarak göreceðinizþeyler, gezegen benim sözünü ettiðimenerjinin metaforuna tepki verirkenortaya çýkan hareketlerdir.

Þimdiye kadar hiç kimsenin ortayaatmadýðý gizli bir þey var. Üç buçukkez sarmalanmanýn Kundalini'ninçözülmesinin formülü olduðu hep

bilinirdi. Ancak, çözülmenin zamanla-masý bilinmezdi, çünkü bu insanbilincinin potansiyeli ile ilgiliydi. Bunedenle, geçen her yýl bir sürprizortaya çýkmaktadýr. Çünkü insan bilin-cinin hareketi ve enerjisi Ruh tarafýn-dan bile bilinmemektedir. Bununnedeni insanýn özgür iradesidir. Ýnsanbilinci söz konusu olduðunda etkisiüssel (exponensiyel) olan faktörlervardýr. Bilinç doðrusal olarakbüyümemekte, ilerleme muazzamkarýþýklýklar ve çalkantýlarla olmak-tadýr. Bu nedenle olaylarýn ne zamangerçekleþecekleri hakkýndaki sürprizlerdoðrusal bir hesap veya beklenti ilekarþýlanmayacak durumdadýr. Ancak,potansiyelin genel bir zaman çerçevesimevcuttur.

Gezegeninizin ekinokslarýnýn 26.000yýllýk uyumu çok muhteþem bir uyum-dur ve astronomide bu Galaktik Uyumolarak adlandýrýlmaktadýr. Bu þekildeadlandýrýlýr çünkü dünyanýzýn eksenin-deki yalpalamanýn baþlama ve bitmenoktasý Güneþten geçerek galaksininmerkezi ile hizalanmaktadýr.

Ekinokslarýn galaksinizin(Samanyolu gökadasý) ekvator düzlemiiçinden geçerek bu döngünün sonunave bir sonraki döngünün baþýnagelebilmeleri için 36 yýl gereklidir. Bunihai aþama yaklaþýk olarak 18 yýl öncebaþladý ve 2012 yýlý bunun orta noktasýveya son döngünün son yarýsýnýnbaþlangýcý anlamýna gelmektedir. Buenerjik olayýn 18 yýlý geçti ve 18 yýlýkaldý ve bu da bir þeyin sonunu ve

Page 49: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

47SEVGÝ DÜNYASI

baþka bir þeyin de baþlangýcýný temsiletmektedir.

Bu 36 yýl penceresi tümKundalini'nin potansiyel çözülmesininzaman çerçevesidir. Siz bununlingamýn etrafýnda üç buçuk kez sar-malanmasýný ilginç bulmuyormusunuz? Bu metamor þifresinde herbir sarmalama on yýllýk bir süreyi tem-sil etmektedir. Üç buçuk bu hesaplamaile 35 yýlý eder ve bu da sizin içindebulunduðunuz 36 yýllýk astronomikolaya çok yakýn bir rakamdýr. Ýþte buKundalini kehaneti dünyanýn vaadininve fiilen 18 yýl önce baþlamýþ ve þimdi(2012) yarýsýna ulaþmýþ olanýnmetaforudur. Tören iþte buradaolmalýdýr - 36 yýlýn ortasýnda, çözül-menin orta noktasýnda.

Tüm bunlar çok karmaþýk olduysa,biraz basitleþtirmeme izin verin.Yýldýzlarý gözlemleyen kadim insanlarbile bu uyumu biliyorlardý. Bu uyumbilinç deðiþiminin potansiyeline teka-bül etmekteydi çünkü çaðlar boyuncakadim astronomik kehanetin çekird-eðinde yer alan potansiyeller kalýbýndabir karar noktasýný veya zaman kesirinitemsil etmekteydi. Dolayýsý ile, bun-larýn hepsi beklenmekteydi ve sürprizolmamýþtýr. Ama içinde çok derinanlamlý bir deðiþimi taþýmaktadýr vemesajlarýmýzý vermek üzere 20 yýl önceburaya geldiðimizde bizim görmüþolduðumuz da budur. 26.000 yýllýkuyumun yaklaþýk her yarý döngüsündeinsanlýðýn eline böyle bir fýrsatgeçmektedir. Bundan bir önceki fýrsat

13.000 yýl önce ortaya çýkmýþtý amainsanlýk ondan yararlanmak için hazýrdeðildi. Þimdi ise hazýrsýnýz.

Sevgili insan, çok, çok özel bir yerdebulunuyorsunuz (Kryon önünde bulu-nan gruptan söz ediyor). Bu hareketideðiþimin gerçekten baþlamýþ olduðuGüney Amerika kýtasýnýn alt ucundakutlayan ilk insan topluluðusunuz.Evet, karadan kýtanýn ucuna gelip bugeliþi kutlamýþ olan baþkalarý olmuþtur.Bununla birlikte, bu grubun þimdiokyanus üzerinde ve dünyanýn dibinde2012 yýlýnda kutlamalara baþlamýþolduðunun kayda geçmesini istiyorum(Bu celse 28 Ocak 2012 tarihindegerçekleþmektedir).

Çok önemli bir þey yapmaktasýnýz.Bu celseyi dinleyenler ve okuyanlar, kisiz onlarýn varlýðýný bile bilmiyorsunuz,sizlerin gezegenin dengelenmesininbaþlangýcýný kutladýðýnýzý bu vesile ileöðrenmiþ oluyorlar. Bir iþaret nok-tasýnýn gerçekten geçilmiþ olduðunutemsil eden 18 yýlýn baþlangýç nok-tasýdýr. Kundalini yavaþça çözülecek vemerkez tedricen bu kýtaya doðru gele-cektir. Olay halen tamamlanmýþdeðildir ve daha birçok yýl boyuncaolmayacaktýr. Ama çözülme sürecibaþlamýþtýr. Ýnsan bilinci ne kadardoðrusal ise, bu çözülme de o kadardoðrusaldýr (yani doðrusal deðildir)ama potansiyeller çözülme olayýnýndevam edeceðini ve önümüzdeki 18 yýliçinde de tamamlanacaðýný göstermek-tedir.

Page 50: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

Bunun anlamý dünyanýn buraya(Güney Amerika) ve belki de þimdiyekadar harekete sahne olmamýþ ve sizinbeklemediðiniz yerlere doðru hareketedeceðidir. Öyleyse bu aný kutlayýn.Þunu bilmelisiniz: Bizim Antartikaolarak adlandýracaðýmýz yere çokyakýnsýnýz ve Antartika bir buz kutbudeðil bir kara kutbudur.

Antartika'nýn dünyadaki yaþamýnyenilenmesinde bir rol oynayacakolmasýný ilginç buluyor musunuz?Buralardan kaynaklanan biyolojikçeþitlilik bundan sonraki 18 yýl boyun-ca gezegeni etkileyecektir. Okyanus-larýn yenilenmesine yardýmcý olacaktýr.Bu söylenenleri ve Antartika'nýn dünyagezegeninin gýda zincirinin yenitürünün beþiði olacaðýný açýða çýkara-cak olan bazý önemli keþifler halenoluþum aþamasýndadýr.

Artýk sizin bunlarla baðlantý kur-manýzýn zamaný gelmiþtir. Yaþamýnyenilenme sürecinin de bu bölgedenkaynaklanýyor olmasý tesadüf deðildir.Þunu düþünün. Sizler (Gemi gezisindebulunanlar) bunu olayý fiilen baþlamýþve devam etmekte olduðu yerde kutla-makta olan ilk insan grubusunuz -okyanuslardaki yaþamýn yenilenmesüreci ve Kundalini hareketi.

Þimdi bu yeni süreç sýrasýndaAntartika'ya olan ilgi yeniden artacaktýrve sizler de bu buz altýndaki karaparçasý hakkýnda bazý ilginç þeyleröðreneceksiniz. Buz kütlesinin altýnda-

ki kara parçasýnýn topoðrafyasý üsttekibuz kütlesinin topoðrafyasý ile uyuþma-maktadýr. Buz kütlesinin altýndaki karparçasýnýn haritasý çýkarýldýðýnda, bazýþaþýrtýcý þekiller ortaya çýkacaktýr. Bazýdað noktalarý belirlenecektir ve bunlarsayesinde Antartika'nýn eskiden neolduðu ve gerçek amacýnýn ne olabile-ceði ile ilgili tümüyle farklý bilgilerortaya çýkacaktýr. Ýnsanlar tarafýndaniskâný mümkün olmayan bu kýtanýninsanlýðýn motoru olmasý ihtimali çokkuvvetlidir. Þimdilik bu kadar söyle-mekle yetineceðim.

Sezgilerine kulak vermiþ olanlarý veçok daha önceden planlanmýþ olmasýgereken bu toplantýyý planlamýþ olan-larý tebrik ediyorum (Lee bu celseninyapýldýðý zamanda bir celse olmasýnýplanlamamýþtý). Yapmakta olduðunuzþeyin ve bulunduðunuz yerin öneminihissedin ve önümüzdeki yýllarda geze-gen üzerinde olaylar olmayabaþladýðýnda bu anlarý hatýrlayýn.Çünkü gelecek, bugün verilen mesajlaiþbirliði içinde olacaktýr.

Ruhsal yaþamýný ciddiye alan insankutsanmýþtýr. O sizin biyolojinizin bireki deðildir. Asýl doðru olan, biyolo-jinizin sizin ruhsal çekirdeðinizin bireklentisi olduðudur. Onlarýn her ikisinikusursuzca biraraya getirmeyi öðrenir-seniz çok uzun süre yaþabileceksiniz.

Ve öyledir.KRYON

SEVGÝ DÜNYASI48

Page 51: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul

DeðerliOkuyucularýmýzSevgi Dünyasý DergimizHaziran 2007 tarihindenbaþlamak üzere yalnýzcaabonelerimize ulaþmaktadýr. Bizlerle olmaya devam etmek istiyorsanýz,Haberleþme adresi: [email protected] vePK: 227 Beyoðlu/Ýstanbul.En içten sevgilerimizleSevgi Dünyasý

Adý, Soyadý: .....................................................Adres: .....................................................Posta Kodu: .....................................................Ýlçe: .....................................................Ýl: .....................................................Tel: .....................................................2012 yýlý için Tek Dergi fiyatý: 7 TL.Abone ücreti: Yurt içi (75 TL) ................

Yurt dýþý (90 TL) ................Posta Çeki No: 385999 (Sevgi Yayýnlarý)

“Lütfen Yeni Yýlda AboneliðiniziYenilemeyiUnutmayýnýz!..”

Page 52: PERMAKÜLTÜRÜN PENCERESÝNDEN BAKMAKınları.com/arsiv/1208Dergi.pdfCeylan Sk. No: 9/bod.kat Güzelyalý, Pendik/Ýst. Baský: Hedef Dijital Baský Taksim Cad. No: 19/A Taksim/Ýstanbul