‘herhal’de hekimlik!hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken,...

16
g ün dem... “örgütlü emek, sağlıklı toplum” www.ttb.org.tr Sayı: 222 Eylül 2016 “55 ölüm, 95 yaralı... 32 çocuk öldürülmüş. Çoğu çocuk ve genç 94 kişi yaralanmış. Önce tüm Türkiye dehşete düştü. Sonra ülkemizin içine girdiği şiddet sarmalında başka şiddet olaylarının ortaya çıkmasıyla hızla gündemden düştü...” 14 TTB Merkez Konseyi Güney İlleri Tabip Odalarından hekimlerle buluştu 14 Güzel İnsan Yaman Örs 13 Hesapsız açılan sıfır nüfuslu aile hekimliği birimleri hekimler arasında iş barışını bozuyor! 5 Sağlıkçılardan “demokrasi için emek buluşmaları” başlıyor Bu kez bombalar düğünde patladı Silvan’da, İstanbul Protokolü’ne ve hasta mahremiyetine uygun şekilde hastayı polis aracında muayene etmek istemeyen Dr. Elif Turan hakkında başlatılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı. Olağanüstü Bir Dönemde Hekimlik Değerleri ve Halkın Sağlık Hakkı Prof. Dr. Raşit Tükel’in yazısı sayfa 3’te Hekime soruşturma takipsizlikle sonuçlandı 12 Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde geçtiğimiz haftalarda meydana gelen ishal salgını, 91 bin nüfuslu ilçenin neredeyse yarısını etkiledi. TTB, salgının şebeke sularının hijyeni ve güvenliği sorununu bir kez daha gündeme getirdiğini belirtirken, Elbistan’a giderek incelemelerde bulunan CHP Heyeti de kirliliğin esas sebebinin su kaynakları olduğunu açıkladı. Kirliliğin sebebi su kaynakları, salgının sebebi ihmal 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte ardı arkasına yaşama geçirilen KHK’lerle temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınmaya başlandı. Yaşamı boyunca darbelere karşı mücadele etmiş, emekten, demokrasiden, insan hakları ve barıştan yana hekimler, akademisyenler gözaltına alındı, mesleklerinden ihraç edildi. Hekimler, darbe fırsatçılığına dönüşen bu zihniyete karşı mücadelelerini, ‘HERhal’de hekimlik yaparak gösteriyorlar, gösterecekler. ‘HERhal’de hekimlik! Bu topraklarda eşitlik ve barış içinde yaşamamız çok mümkün! 1 Eylül Dünya Barış Günü... - Konseysel özgeçmiş - 2016-2018 Dönemi Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi’nin Tıp Dünyası okurlarına mesajı 3 8 9 TTB Merkez Konseyi göreve başladı 2 Aynı zamanda bir hukukçu olan CHP Milletvekili Dr. Murat Emir ile FETÖ operasyonu adı altında başlayan ve giderek cadı avına dönüşen kamudaki tasfiyelerin yaşandığı gün, tasfiyeleri ve Sağlık Bakanlığı’ndaki Menzil örgütlenmesini konuştuk. Menzil darbe girişimi yapana kadar bekleyelim mi? 4 Fotoğraf: Ömer Furkan Özdemir OHAL ilan edilmesinin ardından, daha önce “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için kamuoyunda hedef gösterilen akademisyenlerin büyük bölümünün 1 Eylül günü yayımlanan 672 sayılı KHK ile gece yarısı görevden alındılar. Görevinden alınan hekim ve akademisyenler süreci Tıp Dünyası’na değerlendirdiler. Darbe fırsatçılığına izin vermeyeceğiz! 6-7 15 10-11

Upload: phamthu

Post on 21-Apr-2018

243 views

Category:

Documents


4 download

TRANSCRIPT

Page 1: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

gündem...

“örgütlü emek, sağlıklı toplum”www.ttb.org.tr Sayı: 222 Eylül 2016

“55 ölüm, 95 yaralı... 32 çocuköldürülmüş. Çoğu çocuk ve genç 94 kişiyaralanmış. Önce tüm Türkiye dehşetedüştü. Sonra ülkemizin içine girdiğişiddet sarmalında başka şiddetolaylarının ortaya çıkmasıyla hızlagündemden düştü...”

14TTB Merkez Konseyi Güneyİlleri Tabip Odalarındanhekimlerle buluştu

14Güzel İnsan Yaman Örs

13Hesapsız açılan sıfır nüfuslu aile hekimliğibirimleri hekimler arasında iş barışını bozuyor!

5Sağlıkçılardan “demokrasiiçin emek buluşmaları”başlıyor

Bu kez bombalardüğünde patladı

Silvan’da, İstanbul Protokolü’ne vehasta mahremiyetine uygun şekildehastayı polis aracında muayene etmekistemeyen Dr. Elif Turan hakkındabaşlatılan soruşturmatakipsizlikle sonuçlandı.

Olağanüstü BirDönemde Hekimlik

Değerleri ve Halkın

Sağlık Hakkı

Prof. Dr. Raşit Tükel’in yazısı sayfa 3’te

Hekimesoruşturmatakipsizliklesonuçlandı

12

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesindegeçtiğimiz haftalarda meydana gelenishal salgını, 91 bin nüfuslu ilçeninneredeyse yarısını etkiledi. TTB,salgının şebeke sularının hijyeni vegüvenliği sorununu bir kez dahagündeme getirdiğini belirtirken,Elbistan’a giderek incelemelerdebulunan CHP Heyeti de kirliliğin esassebebinin su kaynaklarıolduğunu açıkladı.

Kirliliğin sebebi su kaynakları,salgının sebebi ihmal

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte ardı arkasına yaşama geçirilenKHK’lerle temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınmaya başlandı. Yaşamı boyunca darbelerekarşı mücadele etmiş, emekten, demokrasiden, insan hakları ve barıştan yana hekimler,akademisyenler gözaltına alındı, mesleklerinden ihraç edildi. Hekimler, darbe fırsatçılığına dönüşenbu zihniyete karşı mücadelelerini, ‘HERhal’de hekimlik yaparak gösteriyorlar, gösterecekler.

‘HERhal’de hekimlik!

Bu topraklardaeşitlik ve barışiçinde yaşamamızçok mümkün!

1 Eylül Dünya Barış Günü...

- Konseysel özgeçmiş

- 2016-2018 Dönemi Türk TabipleriBirliği Merkez Konseyi’nin TıpDünyası okurlarına mesajı3

8

9

TTB MerkezKonseyi görevebaşladı

2

Aynı zamanda bir hukukçu olan CHP Milletvekili Dr. Murat Emir ile FETÖ operasyonu adı altında başlayan ve giderek cadı avına dönüşen kamudaki tasfiyelerin yaşandığı gün, tasfiyeleri ve SağlıkBakanlığı’ndaki Menzilörgütlenmesinikonuştuk.

Menzil darbe girişimi yapana kadar bekleyelim mi?

4

Fotoğraf: Ömer Furkan Özdemir

OHAL ilan edilmesinin ardından, dahaönce “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklıbildiriyi imzaladıkları için kamuoyundahedef gösterilen akademisyenlerin büyükbölümünün 1 Eylül günü yayımlanan 672sayılı KHK ile gece yarısı görevdenalındılar.Görevinden alınan hekim veakademisyenler süreci Tıp Dünyası’nadeğerlendirdiler.

Darbefırsatçılığınaizinvermeyeceğiz!

6-715

10-11

Page 2: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

2

Hesap Numarası: Türkiye Vakıflar Bankası Maltepe Şubesi Hesap No: 00158007281178784

Baskı Öncesi Hazırlık: GEO Tanıtım ve Reklam Hizmetleri Turgut Reis Cad. 47/6 Tandoğan Ank. [email protected]

Basım yeri ve tarihi: İhlas Gazetecilik AŞ. Karacalar Mahallesi 57. Sokak No:21/A Akyurt Ankara TEL: 353 29 61 19 Eylül 2016

Tıp Dünyası Dergisi Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü:Türk Tabipleri Birliği adına Prof. Dr. Mehmet Raşit TükelGenel Yayın Yönetmeni:Mutlu Sereli Kaan

Katkıda bulunanlar:

Dr. Hande Arpat, Dr. Eriş Bilaloğlu, Av. Özgür Erbaş, Dr. Deniz Erdoğdu,Dr. Selma Güngör, Dr. Bayazıt İlhan, Dr. Tufan Kaan, Dr. Cavit Işık Yavuz

Yayımlayan: Türk Tabipleri BirliğiYayın İdare Merkezi: GMK Bulvarı,Şehit Daniş Tunalıgil Sok. No: 2 Kat: 4Maltepe/Ankara Tel: (0312) 231 31 79 (pbx)Faks: (0312) 231 19 52 - 53 Yayının Türü: Yerel, süreli

Yıl: 21 Sayı: [email protected]://www.ttb.org.tr Tıp Dünyası Dergisi, Türk TabipleriBirliği tarafından ayda bir yayımlanır.Ücretsizdir. 8.800 adet basılmıştır.

Eylül 2016

Gaziantep’te 20 Ağustos’ta en güzel giy-silerini giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken,

Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geçkadın ve erkekler, mahcup ama edalı oy-narken, bakışırken,

Yıkanmış, bayramlık elbiselerini giymiş,çocuklar bir araya toplanmış, kıpır kıpır,her şeyi oyuna dönüştürüp kıkırdarken…….

Bir genç kadın ve erkek, birlikte biryaşam kurmaya adım atarken…

Bir iddia çocuk genç, bir iddia genç birinsan düğün kalabalığına daldı ve üzerindekibombaları patlattı.

Kendisiyle beraber elli altı insanın hayatınıyok etti.

55 ölüm, 95 yaralı….. 32 çocuk öldürül-müş. Çoğu çocuk ve genç 94 kişi yaralanmış.Önce tüm Türkiye dehşete düştü. Sonraülkemizin içine girdiği şiddet sarmalındabaşka şiddet olaylarının ortaya çıkmasıylahızla gündemden düştü.

Bomba patlatıldığında Arsuz’da FüsunSayek etkinliklerindeydik. Sekizle başlayanölüm sayısı sabah otuza, biz yola çıkarken

elliye çıktı. Biz Merkez Konsey üyeleriSezai Berber, Selma Güngör ve Yaşar Ulutaş,Gaziantep Tabip Odası başkanı ve üyeleriile birlikte hastaneleri gezerek yaralıları zi-yaret ettik ve işinin başında yaralıları tedavieden meslektaşlarımız ve sağlık çalışanla-rından bilgileri aldık. Yoğun bakımlardabu kadar çok çocuk bir arada olmamıştırherhalde. Durumu ağır olan, yeni ameli-yatlara ihtiyaç duyan yaralılar olduğunutespit ettik. Bazılarını kaybettiğimizi öğrendiksonra. Bu olağanüstü durumda gösterdikleriiyi hekimlik için meslektaşlarımıza teşekkürettik.

Olay yerini ziyaret ettik, masmavi apay-dınlık Gaziantep göğü patlamanın olduğusokakta kararmıştı, sokak, evlerin duvarları,kırılmış camlar, çerçeveler camların arka-sındaki perdeler, gölgeler bile kararmıştı.Tıpkı kararan hayatlar gibi. Onlarca çocukçevremizi sardı. Arkadaşlarının ölümüneinanamayarak sokağı doldurmuşlardı.

Yaptığımız ziyaretin sonunda basına yap-tığımız açıklamayla acımızı paylaştık vefaillerin ve arkasındaki güçlerin en kısa sü-rede bulunmasını talep ettik.

Hayatımızın her anının hedef alındığı buşiddet sarmalının son bulması en büyüktemennimiz.

Toplum ve Hekim Dergisi’nin2016 yılı üçüncü sayısı yayımlandı.“Enerji ve Sağlık” başlıklı dosyayazıları ile dosya dışı yazılarınbulunduğu sayıda 10 yazı okurlarlabuluşuyor.

Dosya editörlüğü Dr. MelikeYavuz tarafından yapılan veSoma’da hayatını kaybeden emek-çilere ithaf edilen “Enerji ve Sağ-lık” başlıklı dosyada enerji soru-nunun ekonomi politik ekseni vekapitalizm içindeki yeri göz ardıedilmeden sağlıkla ilişkisi irdele-niyor. Dosya kapsamında “Kapi-talizm ve Enerji Politikaları, Dün-yada ve Türkiye’de Enerji Görü-nümü, Kömürlü Termik SantrallerSessizce Öldürüyor, Soma Örne-ğinde Kömür Madenciliği ve Sağ-

lık, Atıktan Etiğe; Nükleer Tar-tışması, Nükleer Santallerle İlgiliYanlışlar ve Biaslar Yalanlara veSafsatalara Nasıl Dönüşüyor, Hid-roelektrik Santrallerle Gelen Yı-kım, Yenilenebilir Enerji ile Yenive Yaşanılabilir Bir Dünya Müm-kün mü” başlıklı yazılar yer alı-yor.

Bu son sayıda dosya kapsamıdışında “Kadın” başlığında “Top-lumsal Cinsiyet mi, Ataerki mi”,“TTB Raporu” başlığında “İcap-cılık Yükümlülüğü” başlıklı ya-zılara da yer veriliyor.

Toplum ve Hekim’in bu yılkiüçüncü sayısındaki yazıların özet-lerine dergininhttp://www.ttb.org.tr/thnew/ ad-resindeki web sayfasından ulaşı-labiliyor. Ayrıca dergiyi edinmeve abonelik koşullarına dair bilgide bu sayfada yer alıyor.

Tıp Dünyası ANKARA

Bu kez bombalar düğünde patladı

Dr. Selma Güngör

Toplum ve Hekim’den Enerji ve Sağlık dosyası

www.kadinhekim2016.org

Program6 Ekim 201609.00-09.30 Açılış konuşmaları09.30-11.00 Tarihten Bugüne Sınırlar ve Göçler11.00-11.30 ARA11.30-13.00 Göç Eden Kadın Gözüyle Savaş13.00-14.00 ÖĞLE YEMEĞİ14.00-15.30 Uluslararası Örgütler Gözüyle Göç15.30-16.00 ARA16.00-17.30 Göç ve Kadın Sağlığı

7 Ekim 201609.00-09.30 Film gösterimi09.30-11.00 Savaşın Cinsiyeti11.00-11.30 ARA11.30-13.00 Sosyo-Ekonomik Boyutuyla Savaş veKadın13.00-14.00 ÖĞLE YEMEĞİ14.00-15.30 Savaşa İçerden Bakmak15.30-16.00 ARA16.00-17.30 Savaş Ortamında Ruh Sağlığı

8 Ekim 201609.00-09.30 Deneyim Aktarımı09.30-11.00 Savaş, Mültecilik ve Kadın11.00-11.30 ARA11.30-13.00 Hukuki Boyutuyla Savaş ve Kadın13.00-14.00 ÖĞLE YEMEĞİ14.00-17.30 TARSUS GEZİSİ

Page 3: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Eylül 20163

gündem...

Ü lkemizde 15 Temmuz 2016tarihinde askeri darbe giri-şiminde bulunanlar, halka

karşı bir insanlık suçu işlemişlerdir.Türk Tabipleri Birliği (TTB) askeri vesivil darbelere karşı olduğunu açık birdille ifade etmiş ve darbe girişimindebulunanları lanetlemiştir.

Darbe girişimi sonrasında OlağanüstüHal (OHAL) ilan edilmesiyle birlikteülkemiz Kanun Hükmünde Kararname-lerle (KHK) yönetilmeye başlanmış; de-mokratik hak ve özgürlüklerin askıyaalındığı bir döneme girilmiştir. Darbegirişiminin faillerine yönelik olarak baş-latıldığı belirtilen soruşturmalar, gözaltılar,tutuklamalar, kamu görevinden ihraç et-meler, giderek muhalif kesimlere yönelenbir cadı avına dönüşmüştür. Geçtiğimizgünlerde çıkartılan 672 No’lu KHK ile2 bin 346 akademisyen kamu görevindençıkartılırken, ÖYP’li araştırma görevli-lerinin iş güvencesi ortadan kaldırılmıştır.Aynı kararname ile, aralarında TTB’ninyönetiminde ve çeşitli kurullarında görevalan arkadaşımızın da olduğu, barış bil-dirisine imza atan 41 akademisyenininüniversite ile ilişkisi kesilmiştir. TTBMerkez Konseyi olarak bu tür uygula-maları bir darbe fırsatçılığı olarak gör-düğümüzü çeşitli açıklamalarımızda dilegetirdik. Baskılara ve antidemokratikuygulamalara karşı mücadeleyi, temelbir görev olarak sürdüreceğiz.

OHAL uygulamasının toplumsal ya-şama olduğu gibi sağlık alanına da sonderece olumsuz etkileri olmaktadır. Bir-liğimize ulaşan hekimlik uygulamalarıalanındaki sorunların başında; gözaltındaya da cezaevinde olanların muayenele-rinin tıbbi etik ve İstanbul Protokolü il-kelerine göre yapılmaması ve tıbbi ra-porların buna uygun düzenlenmemesigelmektedir. Birlik olarak, adli muaye-neler sırasında olağanüstü durum gerekçegösterilerek hekimler üzerinde baskı yada yönlendirme yapıldığı yönünde çoksayıda şikayet alıyoruz. Gözaltı muaye-nelerinin, hekimlik mesleğinin, özgürce,evrensel etik ilkeler ve bilimsel stan-dartlara göre uygulandığı ve resmi oto-ritenin baskısının hissedilmediği birsağlık ortamında yapılması gerekirken,

sıklıkla muayenelerin kişilerin gözaltındatutulduğu yerlerde yaptırılması, adli yar-gılama sürecine ilişkin ciddi bir hakihlali oluşturmaktadır. Acilen çözülmesigereken bu sorunla ilgili öneri ve de-ğerlendirmelerimizi Adalet Bakanlığı’nabir dosya olarak ilettik.

OHAL ilanından sonra yayımlanan ilkKHK ile, çeşitli özel sağlık kurum vekuruluşları kapatılmıştır. Bakanlığın ka-patılan bu yerlerdeki sağlık hizmet su-numunun aksamaması, hastaların mağdurolmaması için ne tür önlemler aldığıaçıklanmamış; buralarda çalışırken birgecede kendini işsiz bulan hekimler vediğer sağlık çalışanlarının akıbetiyleilgili bir bilgilendirme yapılmamıştır.Bakanlık, bu alanda yaşanan mağduri-yetlerin giderilmesine yönelik bir eylemplanı oluşturmalı ve kamuoyu ile pay-laşmalıdır. Sağlık Bakanlığı ile OHALkoşullarında yaşanan sağlık alanındakisorunları ele almak üzere yaptığımız gö-rüşme taleplerine, şu ana kadar bir yanıtalamadığımızı da belirtelim.

672 No’lu KHK ile kamu kurumla-rından 50 bin 875 personel ihraç edilmişbulunuyor. Sağlık Bakanlığı'ndan ihraçedilenlerin sayısı ise 2 bin 81 olarakaçıklandı. Sağlık Bakanı geçtiğimiz gün-lerde, bu yılın sonuna kadar yaklaşık 20bin kişinin, sözleşmeli personel olarakgöreve başlayacağını söyledi. Kamudakigörevinden ihraç edilenlerin yerine ge-tirileceklerden başlayarak sözleşmeliolarak güvencesiz çalışmanın, eğitim vesağlık başta olmak üzere tüm kamu alan-larında hakim bir çalışma biçimi halinegetirileceği görülmektedir. Şimdiye kadarolduğu gibi OHAL döneminde de iş gü-vencesi için, güvenceli ücret, güvenceligeleceğe sahip olmak için tüm çabamızıgöstereceğiz.

OHAL uygulamaları, baskıları ve an-tidemokratik uygulamaları artırmasınınyanında, 13 yıldır uygulanmakta olanSağlıkta Dönüşüm Programı’nın oluş-turduğu sorunları da derinleştirmektedir.TTB olarak, olağanüstü koşullar altındada olsak, hekimlik değerlerini ve halkınsağlık hakkını savunmaya, barışın egemenolduğu demokratik ve özgür bir ülkeiçin mücadele etmeye devam edeceğiz.

Olağanüstü Bir Dönemde Hekimlik Değerleri ve Halkın Sağlık Hakkı

Bugün 1 Eylül Dünya Barış Günü.Bundan tam 77 yıl önce Nazilerin

Polonya’yı işgal etmeleri ile başlayanİkinci Büyük Emperyalist Savaş,milyonlarca insanın ölümüne, yara-lanmasına, etkisi yıllar boyu süreceksağlık sorunlarına neden oldu; ardındamoloz yığınları haline gelmiş kentlerbıraktı. Faşizme karşı büyük bedellerödenerek, nihayetinde insanlığın galipgeldiği emperyalist paylaşım sava-şının başladığı gün olan 1 Eylül,Dünya Barış Günü olarak kabul edil-di.

Ne yazık ki bir Dünya Barış Gü-nü’nü daha acılar içinde karşılıyoruz.Ülkemiz Cumhuriyet tarihinin enkanlı dönemlerinden geçiyor. Hergün bir kentimize düşen bombalaryüreklerimizi dağlıyor, her gün ev-lerimize ateş düşüyor. İnsanlığa düş-man saldırılar mitinglerimizi, Anadoluhalklarının en şen günlerinden biriolan düğünleri, ülkenin muhalefetliderini hedef alıyor.

Bitmiyor, iktidarın kendi eliyle hertürlü desteği vererek besleyip bü-yüttüğü gerici bir yapılanmanın darbegirişimi ile katledilen onlarca yurt-taşımızın acısı, demokrasinin olmazsaolmazı parlamentonun bombalanma-sına dair öfkemiz hala taze.

Bitmiyor, darbe girişiminin faille-rine yönelik olarak başlatılan ope-rasyonlar, hayatını emek ve demokrasimücadelesine adamış onlarca ilericihekimin, gazetecinin, sanatçının alı-konulduğu bir “cadı avı”na dönüş-türülüyor; işkence ve kötü muameleuygulamaları iktidar eliyle basınaservis ediliyor.

Bitmiyor, çocuklarımız gerici ör-gütlerin yurtlarında, göçmen kamp-larında, çadırlarda şiddete ve tecavüzeuğruyor, tüm adalet arayışlarının ka-pıları kapalı tutuluyor.

Bitmiyor, her gün ülkemizin çeşitliyerlerinde iş cinayetleri nedeniyleemekçiler katlediliyor, tüm hesapsorma kanalları tıkatılıyor.

Bitmiyor, demokratik yollarla çö-zümünün mümkün olduğu tarihselsüreçte farklı toplumlardaki örnek-leriyle de bilinen Kürt sorunu kanla,talanla, işkence ve kötü muameleyle

derinleştiriliyor. Onlarca kentimizyıkıntı haline getiriliyor, yüzlercesivil yurttaşımız katlediliyor, binlerceyoksul insan göçe zorlanıyor.

Bitmiyor, iktidarın ve emperyalistgüçlerin akıl almaz Suriye politikasınedeniyle cihatçı çetelerin taşeron-luğunda kana bulandırdığı Suriye’denülkemize göç eden 4 milyona yakıngöçmen insanlık dışı koşullarda ya-şamaya mahkum ediliyor, insan ya-şamı vize pazarlıklarında hiçe sayı-lıyor.

Bitmiyor, demokrasiyi lağvedenOHAL ve KHK’lar ile emekçilerher geçen gün yoksullaştırılıyor,doğal kaynaklarımız ve kentlerimizranta feda ediliyor.

Bitmiyor... Bitmeyecek de; bizler,emekçiler, barıştan yana saf tutanlar,gericiliğe baş kaldıranlar, bu kan si-yasetine “hayır!” diyenler bir arayagelip sözlerini haykırmadıkça bit-meyecek.

Gerek ülkemiz içinde, gerekse sı-nırlarımızın dışında toplumsal ve ev-rensel barışı ayakları altına alan bukan siyasetine karşı sesimizi yük-seltmek, bir canımızı, evladımızı,kardeşimizi daha bu kan siyasetinekurban etmemek, bir Dünya BarışGünü’nü daha acılar içinde karşıla-mamak için tüm halkımızı sesimizegüç vermeye, Emek ve DemokrasiGüç Birliği’ne katılmaya davet edi-yoruz.

Biliyoruz, her türlü emeği sarf et-meye de varız: BU TOPRAKLARDAEŞİTLİK VE BARIŞ İÇİNDE YA-ŞAMAMIZ ÇOK MÜMKÜN!

TTB Merkez Konseyi’nin 1 Eylül Dünya Barış Günü mesajı:

Bu topraklarda eşitlik vebarış içinde yaşamamız çok mümkün!

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Prof. Dr. Raşit TükelTTB Merkez Konseyi Başkanı

Page 4: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

15 Temmuz askeri darbe girişimi,TTB ve tüm toplum kesimleri tara-

fından lanetlendi ve demokrasiyesahip çıkıldı. Ancak, OHALilan edilmesiyle birlikte ardıarkasına yaşama geçirilenKHK’lerle temel hak ve

özgürlükler ayaklar altınaalınmaya başlandı.

“Darbeyle mü-cadele adı altın-da yapılan açığaalma, gözaltı vetutuklamalar,bir süre sonra,her türlü darbeve diktaya karşı

çıkan emek, de-mokrasi, insan hak-

ları ve barış için müca-dele eden ilerici, demokrat hekimleri,akademisyenleri, öğretmenleri, gaze-tecileri içine alan bir cadı avına dö-nüşmeye, AKP iktidarı “darbe fırsat-çılığı” yapmaya başladı.

Bakırköy Kadın Cezaevi hekimi Dr.Alp Çetiner, Ağustos ayı başında ha-pishanede çıkan olaylarda, “mahkûm-ların kendisine şişe atmadığı” gerek-çesiyle tutuklandı. Halen Silivri Ceza-evi’nde tutuklu bulunan Çetiner’in göz-altında işkenceye maruz kaldığı yö-nündeki iddialar basına yansıdı. Çeti-ner’in suçu “iyi hekimlik yapmak, ce-zaevindeki tutuklu ve hükümlüler ta-rafından iyi bir hekim olarak bilin-mek...”

Öğrenciliğinden başlayarak Türk Ta-bipleri Birliği Tıp Öğrenci Kolu veÇanakkale Tabip Odası çalışmalarındaaktif olarak yer alan, Çanakkale EzineDevlet Hastanesi acil hekimi Dr. SenayBalam Yıldırım, FETÖ soruşturmalarıkapsamında 17 Ağustos 2016 sabahıevinden gözaltına alındı.

Ardından, 10 Ekim Ankara Garı Kat-liamı sonrasında yapılan protesto et-kinliklerine katıldığı için Mardin TabipOdası Eski Başkanı Dr. Kamiran Yıl-dırım’ın Aile Hekimliği Sözleşmesifeshedildi.

FETÖ/PDY soruşturmaları kapsa-mında Midyat Devlet Hastanesinde ça-lışan Mardin Tabip Odası üyeleri Psi-

kiyatri Uzmanı Dr. Aykut Çobadak,Kadın Doğum Uzmanı Dr. MehmetSav, Dahiliye Uzmanı Dr. Beşir Kayave Acil Hekimi Fidel Demir ile sağlıkçalışanları Yonca Altınok, Hüseyin İl-han, Abdülbaki Buğday, Şükran Doğan,Diyadin Akgül ve Saliha Tüzün hak-kında Midyat Başsavcılığınca tutuklamakararı verildi. Dr. Mehmet Sav dışın-dakiler halen tutuklu bulunuyorlar.

Bu “darbe fırsatçılığının” son dalgası1 Eylül gece yarısı çıkartılan 672 SayılıKHK ile geldi. Aralarında Türk Ta-bipleri Birliği’nin yöneticiliğini yapmış,çeşitli kurullarında görev alan, akademikalanda önemli çalışmalara imza atmışbirçok akademisyenin, “Barış İçin Aka-demisyenler” bildirgesini imzalayanpek çok ismin üniversiteyle ilişkisi ke-sildi. Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof.Dr. Nilay Etiler, Prof. Dr. Ümit Biçerbu isimler arasında yer aldı.

Yine öğrencilik yıllarından başlayarakTürk Tabipleri Birliği Tıp ÖğrencileriKolu, TTB Asistan ve Genç UzmanHekim Kolu gibi TTB’ye bağlı kollardave tabip odası çalışmalarında aktif ola-rak yer alan, nitelikli tıp ve uzmanlıkeğitimi için mücadele eden genç birhekim olan ve Karadeniz Teknik Üni-versitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana-bilim Dalı’nda Araştırma Görevlisiolarak görev yapan Dr. Mihriban Yıl-dırım, “paralel devlet yapılanması ilebağlantılı veya söz konusu örgüte destekya da yardımcı olma durumu olan”personel hakkında başlatılan soruştur-maya dahil edildi. Rektörlük tarafındankendisine 657 sayılı kanunun 137.Maddesi uyarınca görevinden uzak-laştırıldığı bildirilen Yıldırım, henüzsoruşturması tamamlanmadan, 1 Eylültarihinde yayımlanan KHK ile ihraçedildi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte ardı arkasına yaşama geçirilenKHK’lerle temel hak ve özgürlükler ayaklar altına alınmaya başlandı. Yaşamı boyunca darbelerekarşı mücadele etmiş, emekten, demokrasiden, insan hakları ve barıştan yana hekimler,akademisyenler gözaltına alındı, mesleklerinden ihraç edildi. Hekimler, darbe fırsatçılığına dönüşenbu zihniyete karşı mücadelelerini, ‘HERhal’de hekimlik yaparak gösteriyorlar, gösterecekler.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

TTB, Eğitim Sen, SES veTürkiye İnsan Hakları Vakfı(TİHV) ortak açıklamayaparak, OHAL rejimininpuslu havasındanyararlanarak Türkiye’nindemokrasi, emek ve barışyanlısı akademik geleneği ilehesaplaşmak isteyenyöneticileri uyardı: “İhraç ettiğiniz, adlarıTürkiye’nin emek, barış veinsan hakları mücadelesinekazılı bilim insanları buzorbalıklar karşısındayılmayacaklardır. Haksız vehukuksuz şekilde ihraç edilentüm kamu görevlilerigörevlerine iade edilmeli, etkilisoruşturmalarla suçlarıkanıtlanana kadar herkesinmasum olduğu ilkesi temel

alınmalıdır Bu açıklamayıyapan kurumlar olaraküyelerimizin vearkadaşlarımızın görevlerinegeri dönmesi için bütünhukuksal ve örgütselolanaklarımızı seferberedeceğimiz, onlarla olandayanışmamızı aslaeksiltmeyeceğimiz, bufırsatçılığın, buhukuksuzluğun mimarlarıhesap verene kadar damücadelemizi sürdüreceğimizbilinmelidir. Türkiye’ningeleceğini karartmak isteyenOHAL’ciler, darbecizihniyettekiler yenilecekler; buülkenin onurluakademisyenleri, öğretmenleri,sağlıkçıları olan biz kamuemekçileri kazanacağız.”

‘HERhal’de hekimlik!

Haksız, hukuksuz biçimde ihraç edilen tüm kamu görevlilerigörevlerine iade edilmelidir

Eylül 20164

Page 5: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

OHAL ilanından sonra 23 Temmuztarihinde yayımlanan ilk Kanun Hük-münde Kararname (KHK) ile bazı özelsağlık kurum ve kuruluşlarının kapatıldığıaçıklandı.

Sağlık Bakanlığı tarafından yapılanaçıklamada, söz konusu sağlık kurumve kuruluşlarının hazineye devir işlem-lerinin başlatıldığı, bu kurumlardan hizmetalan vatandaşların sağlık hizmet sunumu

ve hasta bakımı açısından mağduriyetyaşamamaları için gerekli tedbirlerinalındığı bildirildi. Açıklamada ayrıca,söz konusu hastanelerde tedavi altındaolan hastaların kamu hastanelerine na-killerinin devam ettiği bilgisi paylaşıl-dı.

TTB Merkez Konseyi konuyla ilgiliolarak; “Sağlık Bakanlığı’nın KHK ilekapatılan hastanelerde tedavisi sürenhastalar hakkında yaptığı açıklamanın,alınan önlemler ve planlanan uygulamalaraçısından yeterli bilgi içermediği görül-

mektedir. Bakanlığın ilk önceliği sözüedilen özel sağlık kurum ve kuruluşlarındasağlık hizmet sunumunun aksamamasıve hastaların mağdur edilmemesi olma-lıdır. Kapatılan hastanelerde yataraktedavi gören, özellikle de sağlık durumlarıciddiyet gösteren ve yoğun bakım hastasıolan vatandaşlarımızın durumlarındanendişe duymaktayız” açıklamasını yap-tı.

Açıklamada, kapatılan hastanelerdeçalışan hekimler ve diğer sağlık çalı-şanlarının akıbetinin de, belirsizliğini

koruduğuna dikkat çekilerek, gerekli dü-zenlemeler yapılmadığı taktirde KHKile kapatılan sağlık kurum ve kuruluşla-rında çalışan çok sayıda sağlık çalışanınınişsiz kalarak mağdur olmasından kaygıduyulduğu dile getirildi.

Açıklamada, “Sağlık Bakanlığı’nı ive-dilikle hastaları ve sağlık çalışanlarınımağdur etmeyecek düzenlemeleri hayatageçirmek üzere gerekli çalışmaları yap-maya ve bu konuyla ilgili eylem planınıkamuoyuyla paylaşmaya davet ediyoruz”denildi.

Sağlık emek ve meslek ör-gütleri, tüm meslektaşlarına"Sağlıkçılardan Demokrasi İçinEmek Buluşmaları"na katılma-ları çağrısını yaptı. 7 Eylül 2016günü TTB'de düzenlenen basıntoplantısında, "Emekten, de-mokrasiden ve barıştan yana saftutan tüm sağlık ve sosyal hizmetemekçilerini gücümüze güç kat-maya, sesimize ses vermeye da-vet ediyoruz" denildi.

Basın toplantısına TTB GenelSekreteri Dr. Sezai Berber, TTBMerkez Konseyi üyesi Dr. HandeArpat, SES Eş Genel BaşkanlarıGönül Erden ve İbrahim Karaile Dev Sağlık İş Genel BaşkanıDr. Arzu Çerkezoğlu katıldılar.

Ortak açıklamayı okuyan Dr.Arzu Çerkezoğlu, bugüne kadarertelenmiş emek karşıtı ne kadaryasa varsa, hepsinin darbe fır-satçılığı ve KHK’lar eliyle birçırpıda geçirildiğini belirterek,itiraz edenlerin, eleştirenlerinakıl almaz suçlamalara maruzbırakıldığını kaydetti. Çerke-zoğlu, toplumun çoğunluğunuoluşturan emekçiler, kadınlar veezilenler açısından yeni yıkım-ların derin temellerinin atıldığınısöyledi.

Sağlık ve sosyal hizmet emek-çileri olarak, yaşanan süreci hepbirlikte değerlendirerek, çalışmakoşullarının ağırlaştırılması, işve emeklilik güvencesinin or-tadan kaldırılması, sağlık bilim-leri eğitimlerinin niteliksizleş-tirilmesi, sağlık hizmetlerininkalitesizleştirilmesi, sosyal gü-venlik haklarının gasp edilme-sine karşı, "Sağlıkçılardan De-mokrasi İçin Emek Buluşmala-

rı"nı gerçekleştirmeye karar ver-diklerini belirten Çerkezoğlu,emekten, barıştan ve demokra-siden yana olan tüm sağlık vesosyal hizmet emekçilerini degüçlerine güç vermeye çağırdı.

TTB Genel Sekreteri Dr. SezaiBerber, bir gecede yüzlerce sağ-lık emekçisinin herhangi bir ka-nıt gösterilmeden darbe baha-nesiyle işinden edildiğini belir-terek, "Sağlık ve sosyal hizmet

emekçileri olarak yanyana du-rarak sesimizi yükselteceği, mes-leğimizi yapacağız, halka ger-çekleri anlatacağız ve sağlıkhizmetinin evrensel değerleregöre yapılması tutumumuzdanvazgeçmeyeceğiz" diye konuştu.

SES Eş Genel Başkanı GönülErden de, AKP'nin 1 Eylül gecesikendi eliyle bir darbe daha yap-tığını, ne hukuk, ne demokrasitanıdığını kaydetti. 12 Eylül ka-

ranlığını izleyen yıllarda müca-dele yürüten bir gelenekten ge-lenler olarak bunları ilk kez ya-şamadıklarını belirten Erden,her türlü direnişi sürdüreceklerinive bu karanlığı yeneceklerinisöyledi. Erden, Demokrasi İçinEmek Buluşmaları kapsamındasöyleşiler, paneller, tartışmalar,eylemler gerçekleştirileceği bil-gisini verdi.

Sağlıkçılardan “demokrasi için emek buluşmaları” başlıyorSağlık emek ve meslek örgütleri, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL ile birlikte emek ve demokrasi için mücadele edenkesimlere yöneltilen saldırılara karşı, “Demokrasi İçin Emek Buluşmaları”nı başlatma kararı aldı. Demokrasi için emek buluşmalarıkapsamında söyleşiler, paneller, tartışmalar ve eylemler gerçekleştirilecek.

Tıp DünyasıANKARA

Tıp DünyasıANKARA

OHAL ilanından sonra yayımlanan ilk Kanun Hükmünde Kararname ile bazı özel sağlık kurum ve kuruluşlarının kapatılmasının ardından,TTB Merkez Konseyi bu hastanelerde tedavi gören hastaların ve sağlık çalışanlarının mağdur edilmemesi için Sağlık Bakanlığı’nı göreveçağırdı.

Basın toplantısına TTB Genel Sekreteri Dr. Sezai Berber, TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Hande Arpat, SES EşGenel Başkanları Gönül Erden ve İbrahim Kara ile Dev Sağlık İş Genel Başkanı Dr. Arzu Çerkezoğlu katıldılar.

5Eylül 2016

Kapatılan hastanelerdeki hastaların ve sağlık çalışanlarının durumundan kaygılıyız!

Page 6: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

6Eylül 2016

Prof. Dr. Nilay Etiler: Biz bütün hukuk yollarını de-

neyeceğiz ve üniversiteye, ders-lerimize, öğrencilerimize geridöneceğiz. Anayasa Mahkeme-si’ne (AYM), Avrupa İnsan Hak-ları Mahkemesi’ne başvurularyapacağız. Ama bunların dışındatoplumda iktidara aykırı düşün-celere sahip olan insanların sin-dirilmesi için bir anlam taşıyorbu. Bu haksızlığa ve darbe fır-satçılığına karşı toplumsal mu-halefetin ve toplumun sesininyükselmesi lazım. Bırakın mem-leketi düşünenleri, çocuğunungeleceğini düşünenlerin bu hak-sızlık ve hukuksuzluklara itirazetmesi lazım.

Bizler bugüne kadar bu iktidarırahatsız edecek çalışmalara im-zalar attık. Ben iş cinayetleriniçalıştım. Onur Hoca Dilovası’nıçalıştı. Sosyal bilimciler arasındaTürkiye’de muhafazakarlığınyükselişi ile ilgili çalışanlar var,sendikal haklar ile ilgili çalışanlarvar, iş güvenliği çalışanlar var.Ürettiğimiz bilimsel bilgiler ik-tidarın işine gelmiyordu. Toplumiçin bilim yapan bir grup insanızbiz. Bugüne kadar demokrasininve insan haklarının var olmasıiçin mücadele ettik. Darbe giri-şimi ile alakası olmayan bir ko-nunun buraya monte edilmesibüyük bir haksızlık duygusu ya-ratıyor. Ama bu haksızlık sonaerecek ve bu hesap dönecek.

Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu: Bu sürecin iki boyutu var: Bir ta-

nesi “bu suça ortak olmayacağız”metni Türkiye’de devlet ve hükümeteliyle yaratılan korku duvarını çat-latan, yer yer parçalayan bir girişimoldu. O nedenle çok yüksek birtepki ile karşılaştı kamuoyunda des-teğin yanı sıra. Bugün yapılmak is-tenen şey, Türkiye üniversitelerindentoplu bir tasfiye. Bu listede 44 im-zacının yer alması bunun başlangıcı.Aynı zamanda Barış İçin Akade-misyenler’den öç alma, yenidenüniversite camiasında korku yaratmagirişimi. Genel anlamda böyle de-ğerlendirmek ve buna göre stratejibelirlemek gerekir.

Biliyorsunuz, 2218 imzacı var,bunlardan sadece 44’ü, Dünya BarışGünü’nde, 1 Eylül’de resmi gaze-tenin mükerrer sayısı ile memuri-yetten ihraç edilmiş olduk, bu dabir ironidir. Bununla birlikte üni-versiteden 2346 kişi memuriyettençıkartıldı bu kararname ile. Bunlarınsadece 44’ü barış akademisyeni.Ama biliyoruz ki esas mesele BarışAkademisyenleri. Eğer biz bu şekildebunu toplumsal bir tepkiye dönüş-türemezsek, engelleyemezsek, dur-duramazsak, akademideki tasfiyelerdevam edecek. O bakımdan nasılbarış için hepimiz kol kola girdik,bebekler ölmesin, çocuklar ölmesin,analar ağlamasın diye çaba gösteri-yoruz; yine aynı şekilde bunu buaşamada da yapmamız gerekir.

Biz 44 imzacı, kararnamede yeralan diğer üniversiteliler gibi mağdurdeğiliz. Biz hükümetin, devletin sa-

vaş kararına, barışa karşı olan tutu-muna karşı tarafız, barıştan yanatarafız. Bağımsız üniversiteden, pa-rasız eğitimden, eşit işe eşit ücretten,emekten yana tarafız. Biz bilimselbilginin toplum için üretilmesindenyana tarafız. Biz hayattaki duruşu-muzla ve bu taraflılığımızla varız,dolayısıyla biz mağdur değiliz!

Bu taraflılığımız kapsamında dasüreci öncelikle hukuksal olarakyürüteceğiz, İdari Mahkeme, Ana-yasa Mahkemesi ve Avrupa İnsanHakları Mahkemesi… Onun dışındatoplumsal dayanışmayla, meslek-taşlarımızla, öğrencilerimizle, halk-la, aydın-siyasetçilerle, dayanışmaylayürüteceğiz. Bu yanlışın bir an öncegiderilmesi için çaba göstereceğiz.

Bununla beraber Kocaeli’deki 19imzacının bu kararnamede olmasınınaracısı Kocaeli Üniversitesi Rektö-rüdür. Kocaeli Üniversitesi YönetimKurulu’nun 21 üyesi haberdar edi-lerek gönderilmiş bir listedir bu. 5Ağustos’ta YÖK’e gönderilmiştir.Kendilerinden istenen liste bu de-ğildir. Kendilerinden istenen listeFETÖ terör örgütü diye tanımla-nanların listesidir. Ama SadettinHülagü ve yönetimi Kocaeli Üni-versitesi’nde dikensiz gül bahçesiistiyorlar, bu nedenle bizi listeyekoymuş ve göndermişler. Ama bil-sinler ki sadece biz değil, bizdensonra burada kalanlar da haksızlık-lara, yanlışlıklara ses çıkaracaklar.

Büro kuruyoruz,akademik faaliyetlerimizedevam edeceğiz

Biz bir yere gitmiyoruz, Kocaeli’dekalacağız. Kocaeli’de büro kuracağızve akademik faaliyetlere ve dersle-rimize devam edeceğiz. Yakın birzamanda alternatif açılış dersi ya-pacağız Eylül’ün son haftasında.Biz üniversiteyiz! Biz akademiyiz.Bizim onların maaşına, onların bizegiydirdiği, başkalarına da gösterişolsun diye giydirdiği akademik giy-silere gereksinimimiz yok. Akademibizim zihnimizde. Akademi bizimhayat biçimimiz. Toplum için bi-limsel bilgi üretmenin yeri yurduolmaz. Biz de devam ediyoruz.

Dr. MihribanYıldırım:

İlk önce 5 ağustosta gö-revden uzaklaştırıldığımıileten bir tebligat aldım.Orada hiçbir gerekçe yok-tu. “FETO ile ilişkili per-sonel olduğu gerekçesiy-le” gibi bir ifade yazıyor-du. 137. madde kapsa-mında uzaklaştırıldım. 19

Ağustos’ta soruşturma tebligatını aldım. Soruşturmatebligatında da bir şey yazmıyordu. Aynı ifade vardı.Soruşturma tebligatında aslında gerekçenin açıkça be-lirtilmesi gerekiyor. 26 Ağustos’ta da soruşturmayagittik. Soruşturma komisyonunun bana sunduğu kağıttaişlediği fiili suç nedeniyle diye yazıyordu. Buna itirazettim, çünkü bana daha önce hiçbir şey bildirilmedi. Birfiili durumdan bahsedilmedi. Çünkü oradaki usulsüzlüğünonlar da farkındalar, bu şekilde soruşturma yürütüleme-yeceğinin farkındalar.

Benimle ilgili bir soru sormadılar, kalıp sorular var,herkese aynı soruları soruyorlar: “Fethullah Gülen’itanıyor musunuz?” Ben mesela evli değilim ama şunusordular; “Çocuklarınız Fethullah Gülen’in okulunagitti mi?” “kalkışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz, FE-TÖ’den ne zamandır haberdarsınız? sizce neden açığaalınmış olabilirsiniz gibi sorular soruldu. Ben soruştur-manın usulsüz olduğu şeklinde bir savunma hazırladım.Orada da sordukları sorulara cevap verdim. Zaten bir 1hafta sonra da soruşturma sonuçlanmadan görevimdenihraç edildiğim haberini aldım. Bana herhangi bir şeytebliğ edilmeden. Her aşaması usulsüz ve hukuksuz birşekilde, kendimi savunma hakkını vermediler.

Dava açmak için bayramdan sonrayı bekliyorum. Hu-kuksal olarak bu işin peşini bırakamayacağım, sonunakadar hakkımı arayacağım. Tabii ki darbeciler hukukçerçevesi içinde kesinlikle hesap vermeli, bu yetmez,sonuçta darbecileri besleyenlerin de hesap vermesi ge-rekiyor. Kandırıldık lafı bizi ikna etmiyor, bu bizi halakandırmaya devam ettiklerini gösteriyor. Bu süreçte he-pimiz için adil yargılanma bekliyorum. Bu herkesin ih-tiyacı olan bir şey, hukuk herkese lazım.

Bizleri, yani sosyalistleri, solcuları, demokratları,bilim insanlarını bu gerici cemaatler ve tarikatlarla aynıkefeye koymaya izin veremeyiz, biz kendimizi bizFETO’cü değiliz diye açıklamaya çalışmayacağız, bizimkim olduğumuz, ne yaptığımız çok belli. Önce onlar,kim ne istedi, kim ne verdi önce bunu açıklasınlar.Nasıl ortaklıklar yapmışlar öncelikle bunu açıklasınlar.Bundan sonraki süreç için hepimizi ilgilendiren bir şeyve bir iş güvencesi tehdidi aslında.

Bu darbefırsatçılığına karşıtoplumsal muhalefetinsesinin yükselmesilazım

Akademik faaliyetlerimizedevam edeceğiz

OHAL ilan edilmesinin ardından, Türkiye’de sol, sosyalist, muhalif kesimlere yönelik baskıların görevden almalarla birlikte daha da arttığıgünleri yaşıyoruz. Daha önce “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bildiriyi imzaladıkları için kamuoyunda hedef gösterilenakademisyenlerin büyük bölümünün 1 Eylül günü yayımlanan 672 sayılı KHK ile gece yarısı görevden alınmaları bunu gösteriyor. TTB’nin çeşitli Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki görevden alınan Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu, Prof. Dr. Nilay Etiler, Prof. Dr. ÜmitBiçer, ve Doç. Dr. Özlem Özkan ile Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki görevinden alınan Dr. Mihriban Yıldırım süreci TıpDünyası’na değerlendirdiler.

Darbe fırsatçılığına izin vermeyeceğiz!

Hukuksal olarak bu işin peşinibırakmayacağım

Page 7: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Ankara Üniversitesi Siyasal BilgilerFakültesi İnsan Hakları Anabilim Dalıöğretim üyesi Yrd. Doç. Kerem Altıpar-mak, 1 Eylül günü yayımlanan KanunHükmünde Kararname (KHK) ile kamudalisteleme usulü görevden çıkarmalarınAnayasa’nın 2. maddesinde düzenlenencumhuriyetin teme ilkelerini ağır biçimdeihlal ettiğini kaydetti. Altıparmak, uygu-lamanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) kararlarına da aykırı olduğunubildirdi.

Kerem Altıparmak, 6 Eylül 2016 tari-hinde www.bianet.org sitesinde yayım-lanan yazısında, OHAL KHK’lerinin hu-kuki boyutunu ve kamu görevinden alınankişiler açısından etkilerini değerlendirdi.OHAL’de temel hakların nasıl sınırlan-dırılacağının Anayasa’nın 15. maddesindedüzenlendiğini belirten Altıparmak, bunagöre OHAL’de hak kısıtlamasının ikiönemli sınırı olduğunu, bunların da “mil-letlerarası hukuka aykırı olmama” ve“durumun gerektirdiği ölçüde olma” şek-linde tanımlandığını aktardı.

Önlemin yasal dayanağı olmalıAvrupa Sosyal Şartı’nın 1. maddesinin

2. fıkrasında “çalışanların özgürce edin-dikleri bir işle yaşamlarını sağlama hak-larının etkili bir biçimde korunmasının”taahhüt edildiğini belirten Altıparmak,buna göre özgürce edinilen bir işle yaşamısağlama hakkına karşı alınan önleminulusal güvenlik için alınmış olmasınınyeterli olmadığını kaydetti. Altıparmak,“Bu önlemin bir yasal dayanağı olmalıve aynı zamanda önlem demokratik birtoplumda zorunlu olarak alınmış olmalıdır”görüşünü aktardı.

Adil yargılanma hakkı ihlaledilmektedir

Altıparmak, AİHM’in benzer durum-larda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin“adil yargılanma” hakkını düzenleyen 6.maddesinin ihlal edildiği yönünde kararlarıbulunduğunu aktararak, “Burada değil

adil olmayan bir muhakeme, hiçbir mu-hakeme yapılmaksızın, en ufak bir sa-vunma hakkı verilmeksizin onbinlercekişi kamu görevinden çıkarılmıştır. Budurumda, aslında yargılama yapılmaksızınir ceza mahkûmiyetinin tesis edildiği söy-lenebilir. Oysa bizzat Anayasa’nın 15.maddesi buna engeldir” tespitini yaptı.

Esas bakımından da sorunlu Kerem Altıparmak, görevden çıkarma-

ların usul bakımından olduğu kadar esasbakımından da sorunlu olduğunu kaydetti.Yaptırımın kimlere, ne kadar süreyle vene şekilde uygulanacağının tamamen be-lirsiz olduğunu belirten Altıparmak, “Oysakamu hizmetinden çıkram yaptırımınınamacı, olağanüstü hale yol açan tehlikeyibertaraf etmektir. Bu nedenle sınırlarınında bu tehlikeyi bertaraf etmeye uygunolup olmamaya göre çizilmesi gerekir.Bu amacı aşan, intikam alma amacıylayapılan işlemler konu bakımından ulus-lararası hukuka aykırı olacaktır” dedi.

Onbinlerce insanın süresizolarak işsiz kalması kabuledilemez

Altıparmak şu görüşleri aktardı: “Temel hakları sınırlandırmak için

meşru bir sebebin varlığı yeterli değildir,bu önlemi uygulamak için demokratikbir toplumda zorunluluk da bulunmasıgerekir. Bu nedenle, Türkiye’de bu ön-lemlerle hedeflenen FETÖ’nün bir riskolmaktan çıkması sonrasında, alınan ön-lemlerin zorunluluk koşulunu sağlama-yacağı ortadadır. Bu nedenle, şu aşamadaonbinlerce insanın süresiz olarak işsizkalmasının kabul edilmesi mümkün de-ğildir. Siyasi olarak bu yoldan dönülmezse,eninde sonunda bu uygulama hukukengeri dönmeye mahkûmdur. Siyasi iktidarınacilen hukuk dışı yöntemler yerine, halkınhakikati bilme hakkına saygı gösterenşeffaf ve adil soruşturmalar yoluyla te-mizleme yoluna yönelmesi gerekir. Yoksasadece onbinlerce insan haksızlığa uğra-mayacak, FETÖ ile mücadele de yalanolacak.”

Prof. Dr. Ümit Biçer: 7 Haziran seçimleriyle birlikte Tür-

kiye’de başlayan süreç giderek otori-terleşme eğilimi göstermeye başladı.Ülkenin bir bölgesinde ortaya çıkanşiddet, insan hakları ihlalleri, hiçbirvicdan sahibi insanın, hekimin karşıkoyamayacağı boyutlara ulaşınca, buyönde çaba gösteren bir grup akade-misyen olarak ortak bir bildirinin altınaimza attık. 11 Ocak’ta açıklanan bumetin sonrasında, 15 Ocak’ta KocaeliÜniversitesi’nde apar topar evlerindenderdest edilerek ilk gözaltına alınanekipte yer aldık. Sonrasında hukuksalolarak açılan ve aslında bir garabetolan soruşturmalar silsilesinde biz sü-rekli olarak hukuka ilişkin itirazlarımızıve bu konudaki düşüncelerimizi pay-laştık. Bugüne kadar hâlâ hangi suçlasuçlandığımızı bilmiyoruz, ne ile de-ğerlendirildiğimizi, hangi disiplin yö-netmeliğine göre bize işlem yapıldığınıbilmiyoruz. Hukuksal olarak bunlarlailgili itirazlarımızı dile getirmiştik.Komik bir şekilde; bize gönderilenbir yazıyla, itirazlarımızın kısmi olarakkabul edildiği söylenip, 23 Temmuz’dabize bir soruşturma günü verdiler. As-lında itirazlarımızın neresinin kabuledildiğini bilmediğimiz ve üniversi-tedeki yöneticilerin tamamı disiplinheyetini oluşturduğu ve itirazlarla ilgilibölümler konusunda da bizim haklı-lığımızı gösterdiği için biz yine sa-vunma hakkımız saklı kalmak üzereitirazlarda bulunduk. Fakat biz 23Temmuz’da itirazlarımızı yaparken,15 Temmuz’da hakkımızda hazırlanankararname ile aslında biz kamu gör-evinden çıkartılmışız.

Hala savunma hakkımızı kullanmışdeğiliz, görüşümüze başvurulmuş değil,suçumuzun ne olduğu belli değil. Tür-kiye’de bu anlamda yürüyen ceza so-ruşturmasının bile niteliği değişip, as-lında bir terör faaliyeti olmaktan TCKkapsamında çıkarılmışken böyle biruygulamaya kalkışılması, açıkçası bu-nun ne hukuki ne de idari bir yönüolduğunu düşündürüyor. Bu olsa olsa,15 Temmuz’dan bu yana başlayan,darbe girişimi bahane edilerek, mu-haliflere yönelik sürdürülen bir darbefırsatçılığı, muhalif sesleri kamu ku-rumlarından, üniversitelerden, yargıortamından çıkartılarak, tamamen ik-tidara biat eden, iktidarın söyledikle-rinden asla bir adım öteye gitmeyenbir grup oluşturarak devletin yenidenyapılandırılma çalışmasıdır.

Hakikat arayışınınarkasındayız

Biz bu süreçte destek veren, daya-nışma duygusunu sıkça dile getirensınıfın temsilcileri, insan hakları sa-vunucuları, örgütleri ve kendi sendikalyapılarımızın bulunduğu yerde duru-yoruz. Onlardan ne öndeyiz, ne geri-deyiz. Bugün aynı şekilde yine hakikatidillendirmeye ve hakikat arayışınınarkasında olduğumuzu ifade ediyoruz.Kocaeli’de odalarımızı boşaltırken desöylediğimiz tek bir şey vardı: Bizburaya döneceğiz dedik. Öğrencileri-mizle birlikte döneceğiz, arkadaşları-mızla birlikte döneceğiz, asla vazgeç-meyeceğiz. Biz çünkü oradaki kadrolarıişgal ettiğimiz için bu çalışmaları sür-dürmüyoruz. Bugüne kadar yaptığımızher şey ortada. Ben bir adli tıp uzma-nıyım. Bosna’daki toplu mezarlarınaçılmasında, Filistin’deki şiddet vekatliamlarla ilgili TTB’nin düzenlediğiçalışmalarda, raporlarda yer aldım.Türkiye’de işkence ve insan haklarıihlalleriyle ilgili olarak kendi alanımdankatkılar sağladım. Türkiye’nin nere-sinde bir toplu mezardan söz edilse,oraya gidip elimizden geldiği ölçüdekatkı vermeye gayret ettim. Bundansonra da devam edeceğim.

Mücadelemize devam edeceğiz

Doç. Dr. Özlem Özkan:Biz, bu suça ortak olmayacağız metniyle barış ortamının

gerekliliğinin altını çizdik. Herkesin yaşam hakkı olduğunudüşünüyoruz, bundan geri adım atmadık, atmayacağız,mücadelemize devam edeceğiz. Devlet bizi istihdamettiği için akademisyen olan kişiler değiliz. Akademis-yenliğe devam edeceğiz.

Muhalif sesleri susturmaya yönelik darbe fırsatçılığı

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç.Dr. Kerem Altıparmak, 1 Eylül günü yayımlanan KHK ile listelemeusulü kamu görevinden çıkarmanın Anayasa’ya ve Avrupa İnsanHakları Mahkemesi kararlarına gerek usul, gerek esas yönündenaykırı olduğunu kaydetti.

Kamu görevindençıkarmalar Anayasaya aykırı

Tıp DünyasıANKARA

7

Yrd. Doç. Dr. Kerem Altıparmak:

Eylül 2016

Page 8: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Eylül 20168

Mehmet Sezai Berber Hande ArpatSelma Güngör Şeyhmus Gökalp

Başkan: Prof. Dr. Mehmet Raşit Tükel

İkinci Başkan:

Prof. Dr. Sinan Adıyaman

Genel Sekreter:

Dr. Mehmet Sezai Berber

Muhasip Üye:

Dr. Hande Arpat

Veznedar Üye:

Dr. Selma Güngör

Üyeler: Dr. Şeyhmus Gökalp,

Prof. Dr. Taner Gören, Dr. Ayfer

Horasan, Prof. Dr. Funda Obuz, Dr.

Yaşar Ulutaş, Dr. Bülent Nazım

Yılmaz.

TTB Yüksek Onur Kurulu üyeleri:

Dr. Adem Avcıkıran

Dr. Naki Bulut

Dr. Ali Çerkezoğlu

Dr. Ahmet Etit

Dr. Taha Karaman

Dr. Ali Özyurt

Dr. Derya Pekbayık

Dr. Hafize Öztürk Türkmen

Dr. İbrahim Tufan Ünal

Denetleme Kurulu üyeleri:

Dr. Mustafa Karakuş

Dr. Gamze Varol Saraçoğlu

Dr. Dilek Yıldırım

2016-2018 TTB Merkez

Konseyi göreve başladıKonseysel özgeçmiş

En genci 32, en yaşlısı 64 ya-şında olan konsey üyelerimizinyaş ortalaması 50’dir. Görüldüğügibi en genç arkadaşımızın yaşortalamasını düşürmeye pek kat-kısı olamamıştır.

Hepsi “inadına hekim” olup,psikiyatriden ortopediye, aile he-kimliğinden kardiyolojiye, iş yerihekimliğinden radyolojiye çeşitlialanlarda aktif olarak sağlık hiz-metini yürütmektedirler.

Görev yerleri itibarıyla Ankara,İstanbul, İzmir, Adana, Van, Di-yarbakır ve Eskişehir olmak üzerealtı ili temsilen katılım gösteriyorolsalar da, konsey üyelerimizinher biri aslında Türkiye’nin dörtbir yanından farklı kentleri temsiletmektedir.

Misal Taner Hocamız, anamnezve fizik muayene konusunda çoktitizdir ve bu titizliğini fıkralarladahi sık sık dile getirmektedir.Kaynaklar, Taner Hocanın fıkra-larıyla tüm zorlu gündemleri tatlıyabağladığını belirtmektedir.

Mehmet Raşit TükelSinan Adıyaman

Page 9: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Konseyin Güneydoğu temsilcisiDr. Şeyhmus Gökalp ve Güneymutfağının incisi Adana’nın tem-silcisi Dr. Yaşar Ulutaş’ın vejeteryanmutfağıyla tanışma ve kaynaşmaçabalarının ise başarıyla sürdüğüduyumlarımız arasındadır.

Konseyde Başkan ve Genel Se-kreter düzeyindeki psikiyatrist yo-ğunluğunun her toplantının terapitadında geçmesine neden olduğu,bu nedenle konsey toplantılarınındaha da sıklaştırılmasının düşünül-düğü kulislere yansıyanlar arasın-dadır. İkinci Başkanın ise sahalaradönüşünün muhteşem oluşununyankıları hala sürmektedir.

Konseyin ve örgütün mali işlerikadın üyelere emanet edilmiş du-rumdadır. Bu durumun Dr. HandeArpat ve Dr. Selma Güngör’ün elisıkılıkları ile bir alakası olmadığı,bu konulardaki disiplin ve yükseksorumluluk duygularından kaynak-landığı belirtilmektedir.

Konsey üyelerimizin toplamda11 çocuğu bulunmaktadır. Ne yazıkki, Konsey üyelerimizden Cum-hurbaşkanının en az üç çocuk he-define ulaşabilen olmamıştır. Herne kadar aralarından bazıları 18yaşını geçmişse de, bu zavallı 11çocuk, konsey üyesi çocuğu ol-manın bütün zorluklarını yaşa-makta, toplantı ve seyahatlerdenbaşını alamayan anne-babalarınınyollarını gözlemektedirler. Bununiki yıl boyunca böyle süreceğiacı gerçeğini buradan onlara ilet-menin derin üzüntüsü içindeyiz.

Konsey üyelerimizin çevre du-yarlılığını ve hayvan sevgisinibelirtmeden geçmek de olmaz.Konsey üyelerimizin büyük ço-ğunluğunun evcil hayvan bes-lediğini de belirtelim.

Ülkenin bu zor döneminde,her şeye rağmen umutla, sev-giyle, mesleki bağlılıkla gö-reve gelen Merkez Konseyüyelerimize ve diğer merkezkurullarına yeni çalışma dö-nemlerinde başarılar diliyo-ruz.

Eylül 20169

Görevimizin ilk günleri, Tür-kiye’de ve dünyada insanhakları mücadelesine canvermiş arkadaşlarımızın tutuklanma-sıyla başladı. Şebnemimizin serbestbırakılmasına dair sevincimiz, iktidareliyle besleyip büyütülen bir örgütündarbe girişimi ve ardından gelenOHAL ile kursağımızda kaldı. Darbegirişimini darbe fırsatçılığı ve akılalmaz bir cadı avı izledi; bu satırlarkaleme alınırken meslek örgütümüzenice emekler vermiş olan Hocalarımız,arkadaşlarımız görevlerinden ihraçedildiler. Ülkemiz ve dünya akademikbirikime nice katkıları olan onlarcadeğerli akademisyen akademi orta-mından uzaklaştırıldı.

Yüreklerimiz yorgun; Cumhuriyettarihinin en kanlı katliamı olan 10Ekim’in üzerinden henüz bir yıl geç-memişken her gün bir şehrimizde pat-latılan bombalar, yitirdiğimiz gencecikyurttaşlarımız ve hatta çocuklarımızıncenazeleri, yas evine döndürülen dü-ğün alaylarımıza artık can dayanmı-yor...

Akıl almaz bir politika ile kangölüne çevrilen Suriye’den toprakla-rımıza göçe zorlanan dört milyoninsan ve beraberinde insanlık dramıher gün yeni dramlar doğuruyor; insanhayatı vize pazarlıklarına malzemeedilirken, iktidar göçmen sağlıkçılarıneredeyse hiç bir şart aramak ve ni-telikli bir eğitim vermeksizin ucuzişgücü olarak değerlendirmenin pe-şinde.

Ya 21. yüzyılda kanalizasyon sula-rından zehirlenen on binlerce insanayetişmek zorunda kalmanın utancınane demeli? İnsancıl koşullarda barınmave kentleşme ile önlenebilir sorunlarolan çevre sağlığı sorunları ile “hala”boğuşmanın verdiği isyan...

Soma katliamının hesabı hala so-rulamamışken bir salgın mahiyetindekiiş cinayetleriyle uyanıyoruz her yenigüne... Hepsi ne yazık ki yeni iş ci-nayetlerine gebe onlarca denetimsiziş yeri, çoğu göçmen çocuk işçilerledoldurulmuş merdiven altı imalatha-nelerin varlığını bilmek yürek dağlı-yor...

İktidar temsilcileri dört koldan kadınbedenine saldırma yarışında. Bir günsezaryen, bir gün 5 çocuk dayatması,başka bir gün gasp edilen süt izinleriile kadın sağlığını ayaklar altına alı-yorlar. Dile kolay, ülkemizde bugünkürtajın tecavüze uğrayan kadınlariçin dahi fiilen yasak oluşunu bilmektarifsiz bir öfke doğuruyor. SağlıkBakanı Recep Akdağ’ın önceki dönembakanlığında sarf ettiği, “Tecavüzeuğrayan doğursun, çocuğa devlet ba-kar” sözleri akıldan çıkmıyor...Yine bu satırların yazıldığı günlerde140 TL katılım farkını veremediğiiçin öl(dürül)en tüberküloz hastasıgenç bir kadın geliyor akla; sağlığaayrılan bütçenin yerlerde oluşu, mevcutbütçede ciddi bir kısmın hastane imam-larının istihdamına ayrılması, üniversitehastanelerinde sarf malzemeleri dahiihalelerden kaynaklı sorunlar gerekçegösterilerek eksik bırakılırken hastaneodalarına üstelik de yalnızca sünni is-lamı kapsayan ibadet malzemelerininsatın alınmasına isyan ediyor insan.Sağlığımız, her geçen gün yenidensatılığa çıkarılıyor, gericiliğe teslimedilmeye çalışılıyor...

Sağlığın ve sağlık hizmetlerinin rantolarak görüldüğü bir ortamda sağlıktaşiddet her geçen gün artarak devamediyor. Ehliyet raporu vermediği içinbıçaklanan hekim mi dersiniz, ambu-lanstan indirilip fiziksel şiddet uygu-lanan ambulans şoförü mü... Çalışma

ortamlarımızda hastalarımız ile karşıkarşıya getiriliyor, hedef gösteriliyor,can güvenliğimizden yoksun hizmetveriyoruz. Soruyoruz, meslek hayatıboyunca fiziksel yada duygusal şiddeteuğramayanımız var mı?Tıp eğitiminden emekli hekimlere,ülkemizin sağlık emek ortamındangöçmen sağlığı sorunlarına, sağlıktaşiddetten kadın sağlığı politikalarına,işçi sağlığı ve güvenliğinden insanhakları ihlallerine nice başlıkta on yıl-lardır ürettiğimiz birikimi sırtlayarak2016-2018 dönemi Türk Tabipleri Bir-liği Merkez Konseyi üyeliği görevimiziçok değerli arkadaşlarımızdan dev-raldık.

Başa dönersek, evet ülkemiz yangınyeri, sağlık ortamı keza farksız; ancakbizler, nice katliam günlerinde, dar-belerde, afetlerde bayrağını hiç yereindirmemiş bir meslek örgütünün men-supları ve yöneticileriyiz. Bizler ayrıca,eğitimi ömür boyu süren “TTB Oku-lu”nun devamsızlığı olmayan öğren-cileriyiz.

Türk Tabipleri Birliği hiç bir zamanvazgeçmedi, umutsuzluğa kapılmadı,köşesine çekilmedi; asla da vazgeç-meyeceğiz. Gerek sağlık emek orta-mımızın iyilik hali, gerekse ülkemizgenelindeki emek, demokrasi ve barışmücadelesi için her gün daha da güç-lenerek yolumuza devam edeceğiz. Üstlendiğimiz tarihsel sorumluluğunbilincinde olmakla birlikte, kutup yıl-dızımız olan Türk Tabipleri Birliği’nintüm meslektaşlarımızın değerli katkılarıile büyüyüp daha da güçleneceğinivurgulamak isteriz. Bu onurlu görevibizlere bahşeden tüm değerli meslek-taşlarımıza ise teşekkürü borç biliriz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Ülkemiz yangın yeri, sağlık ortamı keza farksız...

Taner Gören Funda Obuz

Yaşar Ulutaş

Bülent Nazım YılmazAyfer Horasan

Page 10: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Eylül 2016

10

- FETÖ operasyonu adı altındaFETÖ ile ilgisi olmayanyüzlerce akademisyen görevdenalındı. Buna ilişkin nelersöylersiniz?

Öncelikle bu OHAL Kanun HükmündeKararnamelerinin (KHK) kısaca hukuki de-ğerlendirmesini yapayım. KHK’lerin amaçve süre bakımından mutlaka çıkartıldıklarınedene ve anayasa hükümlerine bağlı olmasıgerekir. “Terör olayları yaygınlaştı, darbeoldu ve ben darbecilerle mücadele edeceğim”diye OHAL ilan ediyorsunuz; o halde bunedenle çıkartılan KHK’lerin de FETÖ’yüyok etmeye dönük olması gerekir. Bu amaçdışındaki her türlü KHK ve maddelerininhepsi hukuksuzdur. İkincisi süre bakımındansınırlıdır. Yani burada söz konusu olan 3aylık bir OHAL uygulamasıdır. Bu 3 ayiçinde yapılması gerekenler düzenlenmelidir.Oysaki KHK’lerde çok büyük oranda devletinyeniden inşasından tutun da; kendilerine

göre bir ordu, kendilerine göre bir polis teş-kilatı ve kendilerine göre bir yargı düzenlemeyoluna gidiyorlar ve bunu da kalıcı biçimdeyapıyorlar. Bugün sıcaklığını yaşadığımızbu son KHK ile de yaklaşık 50 bin kişiningörevine son veriliyor. Bunun bir hukukdevletinde olması mümkün değil. Buradabir yargılama bile yok. Hatta bir kısmı içinsoruşturma bile yok. Bir yargı kararı olmadanonbinlerce insanı bir çırpıda, herhangi birgerekçe göstermeden görevinden alıyorsunuz,cezalandırıyorsunuz, bu aslında yargısız in-fazdır. Devlet şu anda yargısız infaz yapıyorve hukuk devletinde böyle şeyler olamaz.Bu nedenle bu OHAL uygulamaları aslındaen açık deyimle AKP’nin kendi darbesiniyaptığı ve kendi diktatoryal rejimini kurduğubir düzen olarak tanımlanmalıdır. Şimdi oyüzden çok teknik hukuk ayrıntısına girmeyegerek yok çünkü hukuk yok. Biz elbetteFETÖ’ye yönelik olarak yapılacak her mü-cadelenin yanında ve yardımcısı oluruz.Zaten başta üniversiteler olmak üzere FE-TÖ’nün bu iktidarın eliyle, katkısıyla, des-teğiyle nasıl büyütüldüğünü ve nasıl kendi-lerine muhalif gördükleri sol, sosyal demokrat,

Atatürkçü kesimlerin tasfiye edildiğini hepberaber yaşadık. Biz o zaman da mücadeleediyorduk FETÖ ile. Bugün de mücadeleedilmesinden yanayız. Ama bu mücadeleninmutlaka hukuk sınırları içerisinde olmasıgerekiyor. OHAL’se OHAL’in hukukunauyacaksınız. Bağımsız yargılayacaksınız,savunma hakkını vereceksiniz ve bağımsızyargılama sonucunda bir bağlantı bulursanızgereğini yapacaksınız. Ama bugün bununtam tersi yapılıyor.

- Kamuda yaklaşık 50 bin kişibir gecede görevden alınmışoldu. Bir yandan FETÖ ilemücalede ediyoruz deniliyor,diğer yandan diğer cemaat vetarikatlara “rahat olun”teminatı veriliyor. Nasıldeğerlendiriyorsunuz?

Bu tam bir çelişki. Bu sorunu hiç anlama-mış olduklarını gösteriyor. Bunlar için sorunşu anda kendi iktidarlarına yönelik hamleyapmış olan FETÖ’yü ortadan kaldırmak.Aslında FETÖ ile AKP’nin bir sorunu yoktu.Ama Fethullah Gülen Erdoğan’ın koltuğunagöz diktiği için aralarında bir makas açılmasıve bir rekabet başladı. 15 Temmuz’da dabunun son perdesini gördük. Ama özü iti-barıyla AKP iktidarı cemaatlere yaslanmakta,cemaatleri büyütmekte ve bir cemaate mensupolmak devlette imkân, ikbal bulmak ve ti-caretini büyütmek noktasında büyük katkıvermekte insanlara. Biz insanların tamamendini inançları dolayısıyla çeşitli cemaatlere,çeşitli tarikatlara dahil olmasında bir sakıncagörmeyiz. Ama bir cemaate tabii olmanın,

CHP Milletvekili Dr. Murat Emir’den Sağlık Bakanlığı’nda Menzil kadrolaşması uyarısı:

CHP Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, geçtiğimiz günlerde Menzil tarikatınındevlet kadrolarındaki etkinliği ve “tarikat-siyaset-ticaret” bağlantısı üzerinden

Türkiye genelinde önemli bir nüfuza ulaştığı yönündeki iddiaları bir soruönergesi olarak TBMM gündemine taşıdı. Menzil tarikatının Sağlık

Bakanlığı’ndaki örgütlenmesinin herkesçe bilindiğini belirten Emir, “Buyapı, bu güç devşirmesiyle eninde sonunda başka sorunlara da yol

açacaktır” uyarısında bulundu.

Emir, Türkiye’de yaşanan sorunun sadece FETÖ sorunu değil,devletin cemaatlere teslim edilmesi sorunu olduğunu belirtirken,

“Menzil darbe girişimi yapana kadar Sağlık Bakanlığı’ndateşkilatlanmasına göz mü yumacağız” diye konuştu.

Aynı zamanda bir hukukçu olan Dr. Murat Emir ile FETÖoperasyonu adı altında başlayan ve giderek cadı avına

dönüşen kamudaki tasfiyelerin yaşandığı gün,tasfiyeleri ve Sağlık Bakanlığı’ndaki Menzil

örgütlenmesini konuştuk.

Dr. Hande ArpatMutlu Sereli Kaan

“ Bu OHALuygulamalarıaslında

en açık deyimleAKP’nin kendi darbesiniyaptığı ve kendidiktatoryal rejiminikurduğu bir düzen olaraktanımlanmalıdır.

Menzil darbe girişimi yapana kadar bekleyelim mi?

Page 11: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Eylül 201611

devlette bir ilerleme, ticari güç sağlama,siyasi güç sağlayamaya yönelik bir özellikolduğu zaman sorun başlıyor. Burada temelolan laikliktir. Laiklikten uzaklaştığınızsürece, cemaatleri böylesine devlet meka-nizmalarında etkin kıldığınız sürece, bugünFETÖ gider, yarın başka bir terör örgütü ra-hatlıkla gelebilir. Sonuç olarak cemaatlerorganize gruplardır ve birbirlerini tutarlar.Eğer devlet buna göz yumar, hatta bunudesteklerse bu cemaatler de bir süre sonrayine akıl almaz büyüklüklerde ve organi-zasyonlarda işler içine girebilirler. Laik ola-caksınız. Laikliği başta eğitimden başlayarakdevletin bütün mekanizmalarına gerçekteniçselleştirerek yerleştireceksiniz. Bir de li-yakate dikkat edeceksiniz. İnsanlar herhangibir göreve gelirken bir cemaate mensup ol-manın hiçbir özellik taşımıyor olması gerekir.Halbuki kendi ağızlarından bunu söylediler,diğer cemaatler rahat olsun diye. Biliyorsunuz,Sağlık Bakanlığı’nda çok yoğun bir şekildeMenzil örgütlenmesi var. Kendileri de bili-yorlar. Menzil tarikatından olmayanlarınbelli konulara getirilmesi mümkün değil.Liyakat ayaklar altına alınmış. Bu yapı, bugüç devşirmesiyle eninde sonunda başkasorunlara da yol açacaktır.

- Bu konuyu biraz daha açarmısınız? Siz çünkü bu konuylailgili bir soru önergesi deverdiniz. Bununla ilgili olaraksomut aktarabilecekleriniz varmı?

Herkesin bildiği bir şey bu. Tek tek delil-lendirmeye ihtiyacı olmayan bir şey. Zatenonlar da reddetmiyorlar. Başta Sağlık Bakanıolmak üzere Menzilci olmaktan, BakanlığıMenzilcilerle doldurmuş olmaktan büyükbir gurur duyuyorlar ve Menzilcilerle dol-durdukları için FETÖ’nün orada ağırlık ka-zanamadığını söylüyorlar. Ama burada sorunbir cemaatin yerleşmiş olması sorunudur.Yani FETÖ düne kadar bu siyasi iktidarlaters düşmeseydi bunlar açısından sorun de-ğildi ama bizim açımızdan yine sorundu.Burada sorun devletin cemaatlere teslimedilmesi ve cemaat üyesi olmanın devletteyükselmenin ve kadro almanın tek geçerliseçenek olmasıdır. İşte o zaman devleti ce-maatlerle doldurmuş oluyorsunuz. Şöyle birdüşünceye gelmemiz gerekir o zaman; Menzildarbe girişimi yapana kadar Sağlık Bakan-lığı’nda teşkilatlanmasına göz mü yumacağız,bundan mutlu mu olacağız.

Şunu da eklemek isterim: Özellikle Fet-hullah Gülen’i dinsel açıdan yere göğe ko-yamadıkları, önemsedikleri bir din bilginiolarak saydıkları noktadan, Fethullahçılarısapkın olarak konumlandırdıkları bir noktayagelindi. Burada sorun FETÖ’nün dinsel ina-nışında değil. FETÖ’nün dinsel inanışı dünne idiyse, yani bunlar çok beğenirken neidiyse bugün de o. Bugün yanlış olan FE-TÖ’nün darbe yapma girişiminde bulunmuşolması. Ama özellikle sapkın diyerek diğercemaatleri temize çıkartmaya çalışıyorlar.Halbuki orada bir sapkınlık söz konusudeğil, sapkınlık siyasi hedeflerinde ve siyasiyollarında.

- Sizin bu soru önergesinivermekteki amacınız neydi?

Sağlık Bakanlığındaki bu kadrolaşmayımutlaka gündeme taşımak gerekiyordu. BaştaSağlık Bakanı dahil, orada Menzilci kadro-laşma olmadığını iddia edemezler, zaten et-miyorlar da. Tek sorun FETÖ de değil,sorun cemaatleri devletin içine yerleştirenanlayışta. Bu sadece FETÖ’nün sapkınlığıile açıklanamaz. Koca bir devletin bütünmekanizmalarını bir tarikata veriyorsunuz,sonra da onun niye darbe yaptığına şaşırı-yorsunuz. Onlar oralarda kadrolaşırken as-lında birilerinin hakları yeniyor. Sağlık Ba-kanlığı’nda o görevleri daha iyi yapacakonbinlerce sağlık çalışanı işsiz ya da farklıkadrolardayken sadece menzil tarikatindenolduğu için orada o görevleri yapan insanlarvar. Zaten itiraf ettiler “alnı secdeye deyiyor”diye verdik dediler. Böyle bir dönemdengeçiyoruz. Bu çarpıklığı ortaya koymaktıamacım. Yoksa bu iktidarın aslında muhalefetböyle söylüyor diye kadrolaşmaktan vaz-geçmeyeceğini elbette biliyoruz ama müca-deleyi her alanda, her noktada yapmak lazım.

- Çok tartışılıyor, kamudaboşalan yerleri diğer cemaat vetarikat mensupları mıdolduracak diye. Bu konudaneler söylersiniz?

Bu iktidar sabıkalı bir iktidar. Kadrolaşmakonusunda çok sık aldatılan ki ben aldatıl-dığına inanmıyorum. Çok bilerek ve isteyerekyaptılar. FETÖ’nün devlete sızdığına inan-mıyorum. FETÖ özene bezene devlete yer-leştirildi. Hatta yargıya yerleştirmek için deiki defa anayasa değişikliği yaptılar. Buradabir sızma söz konusu değil. Burada kastendevleti FETÖ’ye ve diğer cemaatlere teslimetme anlayışı var. Bu nedenle işte bunlargüvenilmez bir iktidar, sabıkalı bir iktidar.Bundan sonra da şimdiye kadar ne yaptılarsa,aynısını yapacakları anlaşılıyor. FETÖ’yütemizlerken diğer cemaatleri buraya yerleş-tirecekler. Biz o yüzden sürekli altını çizi-yoruz, mutlaka liyakatin artık devlet kadro-larında, üniversite kadrolarında birinci ölçütolması gereklidir. Başka türlü bu işin altındankalkmaları ve demokrasimizi, cumhuriyeti-mizi sağlam temellere oturtmaları mümkündeğil.

- Siz aynı zamanda birhukukçusunuz. Tarikat vecemaat yapılarının demokratik,laik ve sosyal bir hukuk devletiolan Türkiye’de referans halinegelmesini hukuken nasılyorumlarsınız? Bununmücadelesi anlamında dasormak isterim. Çünkü butablodan ciddi şekilde kaygılıolan bir kesim de var bildiğinizgibi. Bu konuda neler söylemekistersiniz?

Biz özgürlükçü demokrasiden yanayız.Bu nedenle başta inanmayanların olmaküzere, inananların nasıl inanacaklarına dev-letin karışmaması gerektiğini düşünüyoruz.Bu nedenle de eğer tamamen dini duygularlacemaatlerle bir aidiyet ilişkisi varsa insanların,bu devleti, kamuyu, bizi ilgilendirmez. Amabu cemaat ilişkilerini devlette kadrolaşma,bir siyasi ekonomik güç biriktirmek noktasınataşınıyorsa, işte orada hukuk devletinin dev-reye girmesi gerekiyor. Mesela atamaların

mutlaka liyakat esasına göre yapıldığınınbilinmesi lazım. Mesela KPSS’nin işlevsiz-leştirildiğini görüyoruz çoğu yerde, sözlüsınavlar yoluyla. Bunun önlenmesi lazım.Ayrımcılığın önlenmesi lazım. meslektaşla-rımın çok iyi bildiği üniversitelerdeki kad-rolaşmalar. Bundan 3 yıl önceydi sanırım.Ankara Tabip Odası “adrese teslim” kadrolarıaçıklamıştı. Böyle kadrolar ihdas ettiler.Bunları biliyoruz. Bunlarla aslında mücadeleetmek için yeterli hukuki mevzuat var amabunun karşısında duracak siyasi irade vebağımsız yargının olması gerekiyor.

- Eklemek istedikleriniz var mı?Polisi niye ele geçirir bir tarikat, niye

hava kuvvetlerini ele geçirir? Bu gücü niyebiriktiriyorsunuz? Neden? Sorun güç birik-tirme meselesinde. Yoksa o gücü ele geçir-dikten sonra darbe yapmasında değil sadece.Darbe işin son perdesi. Burada güç biriktirmebizce dikkat edilmesi gereken nokta. Bunlarda güç biriktirmeye devam ediyorlar tarikatlerüzerinden. Akıl aynı akıl yani.

“ Temel olanlaikliktir.Laiklikten

uzaklaştığınız sürece,cemaatleri böylesine devletmekanizmalarında etkinkıldığınız sürece, bugünFETÖ gider,yarın başka bir terörörgütü rahatlıklagelebilir.

“ Burada sorundevletin cemaatlereteslim edilmesi ve

cemaat üyesi olmanındevlette yükselmenin vekadro almanın tek geçerliseçenek olmasıdır. İşte ozaman devleti cemaatlerledoldurmuş oluyorsunuz.Şöyle bir düşünceyegelmemiz gerekir o zaman;Menzil darbe girişimiyapana kadar SağlıkBakanlığı’ndateşkilatlanmasına göz müyumacağız, bundan mutlumu olacağız.

Page 12: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Eylül 201612

08.08.2016 tarihinde saat 13.30 sıra-larında görev yaptığı Silvan Devlet Has-tanesi’ne gelen polisler, Dr. Elif Turan’amuayene edilmek üzere adli vakalarıngetirildiğini belirterek bu kişilerin polisaracı içinde muayene edilmesini istediler.Dr. Elif Turan, bu kişileri İstanbul Pro-tokolü’ne ve hasta mahremiyetine uygunolarak muayene odasında muayene etmekistediğini söyledi. Bunun üzerine Dr. ElifTuran’ın adı alındı, ardından hastane yet-

kilisi tarafından başka bir hekim görev-lendirildi ve savcılık tarafından hakkındasoruşturma açıldı.

Dr. Elif Turan, bu gelişmeler üzerineTTB Merkez Konseyi ile bağlantıyageçti. TTB Merkez Konseyi ve DiyarbakırTabip Odası temsilcileri, konuyla ilgiliolarak Silvan Devlet Hastanesi Başhe-kimliği ve acil servis hekimleriyle görü-şerek, olay hakkında bilgi aldılar. Ayrıcaİstanbul Protokolü’ne ve gözaltındakilerinmuayenelerinin yasal dayanakları hak-kında bilgi verdiler. TTB Hukuk Bürosutemsilcileri de Dr. Elif Turan’ın avukatı

ile bağlantıya geçerek, savunmanın ha-zırlanmasında yardımcı oldular. 5 Eylül2016 Pazartesi günü ifade veren ElifTuran hakkında savcılık “kovuşturmayayer yoktur” kararı verdi.

Dr. Selma GüngörANKARA

Silvan’da, İstanbul Protokolü’ne ve hasta mahremiyetine uygun şekildehastayı polis aracında muayene etmek istemeyen Dr. Elif Turan hakkındabaşlatılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.

İstanbul Protokolü’nü uygulayan hekimesoruşturma takipsizlikle sonuçlandı

Yasalçerçeve

Hukuk kuralları çerçevesinde has-taların sağlık kurumuna getirilmesiniisteyen meslektaşımızın dayandığı ya-sal çerçeve aşağıdaki gibidir.

Yakalama ve gözaltısırasında sağlıkkontrolü:

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi,Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Ulus-lararası Sözleşme, İşkenceye ve DiğerZalimane İnsanlık Dışı veya Aşağıla-yıcı Muamele ya da Cezaya KarşıSözleşme’de ve Anayasamızda açıkçayasak olduğu belirtilen işkencenin veinsan haysiyeti ile bağdaşmayan kötümuamelenin önlenmesi amacına yö-nelik olarak gerçekleştirilmektedir.

Tıbbi muayene vekontrolün yapılması:

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Ka-nunu’nun 99. maddesi yollamasıyla,yakalanan ve/veya gözaltına alınankişilerin sağlık kontrolünün nasıl ya-pılacağı 01.06.2005 tarih 25832 sayılıResmi Gazetede yayınlanan Yakalama,Gözaltına Alma Ve İfade Alma Yö-netmeliği’nde düzenlenmiştir. “Sağlıkkontrolü” başlıklı 9. maddesinde; tıbbîmuayene, kontrol ve tedavinin, adlî

tıp kurumu veya resmî sağlık kuru-luşlarınca yapılacağı, hekim ile mua-yene edilen şahsın yalnız kalmalarıve muayenenin hekim hasta ilişkisiçerçevesinde yapılmasının esas olduğu,raporların düzenlenmesinde ve Cum-huriyet Başsavcılığına gönderilmesinde5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanu-nunun 157. maddesinde belirtilen giz-lilik kurallarına uyulacağı ve bu amaçlagerekli tedbirlerin ilgili sağlık kuru-luşunca alınacağı belirtilmiştir.

Tıbbi deontoloji: Hekim – hasta ilişkisinin çerçevesini,

tıbbi deontoloji kuralları çizmektedir.Yakalanan ve/veya gözaltına alınankişiler, tüm hasta haklarına sahiptirler.Sağlık hizmetinde ana etik kural; sağlıkhizmetini veren kişinin kısıtlamalar,baskılar ve hatta yasal düzenlemeleringetirdiği yükümlülüklerden bağımsızolarak daima hastanın iyiliğini göze-terek ve yararını düşünerek davran-makla yükümlü olduğudur. Bu yü-kümlülükler Dünya Tabipleri BirliğiTokyo Bildirgesi’nde de ifade edilir:Ulusal hukukun parçası olmasa dahibütün sağlık çalışanları, ahlaki olarakprofesyonel meslek kuruluşlarının koy-duğu standartlara uymakla yükümlüdür,ahlaken bu kurallara bağlıdırlar. Makulbir mazeretleri olmadan mesleki stan-dartlara uymaz, bu standartlardan sa-parlarsa yetkilerini kötüye kullanmak-tan suçlu bulunurlar. Bu tür davranışlar,mesleki disiplin suçunu oluşturur veyaptırım ile karşı karşıya kalınır.

Sağlık Bakanlığımevzuatı:

Sağlık Bakanlığı tarafından çıkartılanve 01.08.1998 tarih 23420 sayılı ResmiGazetede yayımlanarak yürürlüğe girenHasta Hakları Yönetmeliği’nin “Mah-remiyete Saygı Gösterilmesi” başlıklı21.maddesi uyarınca; “Hastanın, mah-remiyetine saygı gösterilmesi esastır.Hasta mahremiyetinin korunmasınıaçıkça talep de edebilir. Her türlü tıbbimüdahale, hastanın mahremiyetinesaygı gösterilmek suretiyle icra edilir.

Mahremiyete saygıgösterilmesi ve bunuistemek hakkı:

a) Hastanın, sağlık durumu ile ilgilitıbbi değerlendirmelerin gizlilik içe-risinde yürütülmesini,

b) Muayenenin, teşhisin, tedavininve hasta ile doğrudan teması gerektirendiğer işlemlerin makul bir gizlilik or-tamında gerçekleştirilmesini,

c) Tıbben sakınca olmayan hallerdeyanında bir yakınının bulunmasınaizin verilmesini,

d) Tedavisi ile doğrudan ilgili ol-mayan kimselerin, tıbbi müdahale sı-rasında bulunmamasını,

e) Hastalığın mahiyeti gerektirme-dikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatınamüdahale edilmemesini,

f) Sağlık harcamalarının kaynağınıngizli tutulmasını, kapsar.

Ölüm olayı, mahremiyetin bozul-ması hakkını vermez. ...”

3/12/2003 tarihli ve 5013 sayılıKanunla onaylanması uygun bu-lunan “Biyoloji Tıbbın UygulanmasıBakımından İnsan Hakları ve İnsanHaysiyetinin Korunması Sözleşmesi:İnsan Hakları ve BiyotıpSözleşmesi”nin 4.maddesi uyarıncasağlık alanında herhangi bir müda-halenin, ilgili mesleki yükümlülüklerve standartlara uygun olarak yapılmasıgerekmektedir. Bu çerçevede meslekistandartlara uygun bir muayene ya-pılırken, hasta mahremiyeti korunmaksuretiyle öncelikle kişilerin öyküsünün-yakalama anından itibaren fizikselve ruhsal anlamda karşı karşıya kaldığıtüm koşulların (zorlama, hakaret, teh-dit vb. yaklaşımlar, uyku, su, gıdadanyoksun bırakma gibi sınırlamalar, psi-kolojik ve fiziksel şiddet ile ilgiliaçıklamalarının) kendi aktardığı şe-kilde- alınması, yakınmalarla sınırlıolmayacak biçimde ruhsal ve fizikselsağlık durumuna ilişkin bütünlüklüve sistematik biçimde muayene edil-mesi, öykü, yakınmalar ve muayene-lerin yol göstericiliğinde gerekli rad-yolojik, laboratuvar tetkikleri (örneğin,susuz bırakma iddialarında üre, krea-tinin, elektrolitler gibi kan biyokimyasıdahil) ve gerekli konsültasyonlarınistenmesi ve bulguların kayıt altınaalınması gerekmektedir. Bu hizmet-lerin ancak sağlık kurumu içinde ve-rilebilir.

Page 13: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

Eylül 201613

Bilindiği gibi, Sağlık Bakanlı-ğı’nca hazırlanan “Aile hekimliğiuygulama yönetmeliğinde değişiklikyapılmasına dair bir yönetmelik”ile 19 Temmuz 2013 tarihinde ResmiGazete’de yayımlanan yönetmelikaynı gün yürürlüğe girmiştir. Buyönetmeliğe göre Aile Hekimleriile aile hekimliği birimlerinde ça-lışan hemşire, ebe ve sağlık me-murlarına mesai saatlerinin dışındahafta içi 8 saat hafta sonu 16 saatolmak üzere haftada 30 saate kadar657 sayılı kanunun ek 33’üncümaddesinde belirtilen yerlerde yani;yataklı tedavi kurumları, seyyarhastaneler, ağız ve diş sağlığı mer-kezleri ve 112 acil sağlık hizmetle-rinde nöbet tutturulabilmesinin yoluaçılmıştır. Bu yönetmeliğe istinadenaile hekimleri ve aile sağlığı ele-manlarına belirtilen yerlerde nöbetyazılmaya başlanmıştır.

Sağlık Bakanlığı nöbet için ge-rekçelerini sıralarken; önce “sağlıkpersoneline ihtiyacımız var” demiş,bu yetmeyince “mesleki eğitim nö-betsiz olmaz” demeye başlamış, oda olmayınca “sizleri yeşil alandaçalıştıracağız” demiş geçerli bir da-yanak bulmakta zorlanınca, ya dahaksız gerekçeler işe yaramayıncabu defa da sözü “Nöbet hekimlikmesleğinin onurudur” demeye kadargetirmiştir.

Sağlık Bakanlığı, Aile SağlığıMerkezi sağlık çalışanlarına 6514sayılı Torba Yasa ile kamu hastaneacillerinde ve 112 istasyonlarında“ayda asgari sekiz saat” nöbet uy-gulaması getirmiş; nöbetin usul veesasları Türkiye Halk Sağlığı Ku-rumu tarafından 09.04.2014 tari-hinde ilan edilmiş, Halk SağlığıMüdürlükleri tarafından gönderilenyazı ile de ASM deki sağlık çalı-şanlarına Mayıs ayı içinde bazı il-lerde nöbet listeleri yayınlanmış-tır.

Asli görev ve sorumluluğu birincibasamak koruyucu sağlık hizmetleriolan aile hekimleri hastane acille-rinde,112 istasyonlarında hastalarayarar yerine zarar verebilecekle-rinden endişe duymaları, fazla me-sai, ek görev gibi angaryaları kabuletmemeleri, hukuken güvence içeren

ortamda çalışmak istemeleri ne-denleri ile bu nöbetleri protestoederek gitmemişlerdir.

Aile Sağlığı Merkezi çalışanları,Sağlık Bakanlığı’nın acil nöbet da-yatmalarına karşı kararlı bir direnişbaşlatmış, birinci basamak sağlıkhizmet alanı dışında dayatılan hiçbirgörev ve sorumluluğu kabul etme-yeceklerini ilan etmiştir. Bu amaçlabirçok eylem ve etkinlik gerçek-leştirilmiştir. 1969 yılında TürkiyeÖğretmenler Sendikası tarafındanyapılan grevden sonra kamuda ya-pılan en uzun süreli grev aile sağlığıçalışanları tarafından gerçekleşti-rilmiştir. İki yıla yakın sürdürülenprotestolar Türkiye’de bir ilk niteliğitaşımaktadır. Yüzlerce hekim söz-leşme feshi sınırı olan 100 cezapuanını geçmiştir. Bunun üzerinesağlık Bakanlığı sözleşme feshi sı-nırını 200 ceza puanına çıkarmakzorunda kalmıştır.

Sağlık Bakanlığı’nın, birinci ba-samak sağlık çalışanlarına Aile Sağ-lığı Merkezleri (ASM) ve ToplumSağlığı Merkezleri’nde (TSM) Cu-martesi günleri fazladan çalışmadayatmalarında; aile hekimleri vediğer ASM çalışanlarının iki yılayakın bir zamandır sürdürdüklerikararlı mücadelelerinin sonucunda,Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin“ASM çalışanlarına asgari 8 saatzorunlu nöbet” uygulamasını kal-dırmasıyla önemli bir aşamaya ge-linmiştir.

Türk Tabipleri Birliği (TTB) ilebirinci basamak sağlık hizmet ala-nında örgütlü dernek ve sendikalarınöncülüğünde, aile hekimleri ve diğerASM çalışanlarının fazla ve esnekçalışma dayatmalarına karşı haklıve meşru bir zeminde sürdürdükleri“Cumartesi nöbet eylemi”nin ba-şarıya ulaşmasıyla, tüm çalışanlarınhak arama ve emek mücadelesi adı-na önemli bir kazanım elde edil-miştir.

TTB olarak, birinci basamak sağ-lık çalışanlarını, “Cumartesi günlerifazla ve esnek çalışma”ya karşısürdürdükleri kararlı mücadele vekazanımları için kutluyoruz. Geç-mişte olduğu gibi gelecekte de özlükhaklarımız, bilimsel ve iyi hekimlik,eşit, ücretsiz, nitelikli ve toplumcubir sağlık sistemi için mücadelemizisürdürmeye devam edeceğiz.

2016 yılı verilerine göre aile hekimibaşına düşen nüfus ortalama 3600 kişi.Bu hasta sayısı ile aile hekimlerinin ver-mesi gereken hizmetlerin verilmesi müm-kün görülmüyor.

Sonunda, Sağlık Bakanlığı da bununfarkına vararak aile hekimi başına düşennüfusun azaltılması çalışmalarına başladı.Bütün şehirlerde bu nedenle yeni ihdassıfır nüfuslu aile hekimliği birimlerininsayısı giderek artırılmaktadır.

Yeni kurulan aile hekimliği birimlerindegöreve başlayacak aile hekimlerine çalı-şacakları Aile Sağlığı Merkezleri’nin bi-nasının kiralanması, döşenmesi ve do-natılması şartıyla bir yıl içerisinde 1000nüfus üzerinden ücretlendirme yapıla-caktır. Bu nedenle yeni başlayan aile he-kimlerinin bir yıl içinde kendilerinekayıtlı nüfus sayısını 1000 kişiye çıkar-maları gerekmektedir. Aksi takdirde söz-leşmeleri feshedilecektir. Sabit giderleriise 10 ay süre ile A sınıfı üzerinden öde-necektir. Yeni açılan birimler genelliklegöç alan yerler, nüfusu artan bölgelerdeğildir; aile hekimleri o bölgede çalışanaile hekimlerinin kayıtlı hastalarındankendine kayıtlı hasta sayısını artırmakdurumundadırlar. O bölgede yaşayan sı-nırlı sayıdaki hasta yine o bölgede çalışanhekimlere kayıt yaptırmak zorundadır.O bölgedeki hekim sayısı artıkça hekimbaşına düşen hasta sayısında azalma ol-ması kaçınılmazdır. Bu durum aile he-kimleri arasındaki çalışma barışını vehekimler arasında ki ilişkileri bozucuetki yapacaktır.

Açılacak yeni birimlerin hasta kaydınabaşlamasıyla, o coğrafyada halen ailehekimliği yapmakta olan hekimlerin kesinkayıtlı kişi sayıları hızla azalmaya baş-layacaktır. Yeni bir ödeme yönetmeliğiçıkarılmadan, katsayılar düzeltilmedenhasta sayısının düşürülmesi nedeniyleaile hekimlerinin ücretlerinde ciddi azal-malar ve hak kayıpları oluşacaktır. Oysahepimiz biliyoruz ki, aile hekimi başınadüşen nüfus sayısının azaltılması, ailehekimliğinin uygulanabilmesi için gerekliiş yükünü karşılamak açısından zorun-luluktur. Bu ağır iş yükünü karşılayacakdüzenlemeler yapılırken ücretlerin dü-şürülmesi kabul edilemez. Ayrıca, ailehekimliği sistemine geçilen ilk günlerlekıyaslandığında; daha önce yapılan katsayıdüşüşleri, ücretlere yapılan çok düşük

düzeydeki artışlar, enflasyona bağlı olarakgenel giderlerdeki artışlar gibi nedenlerleaile hekimlerinin ücretleri ve alım gücündeciddi azalmalar meydana gelmiştir. 2005yılından bu yana aile hekimlerinin üc-retlerinde 1000 dolar civarında kayıpmevcuttur.

İllerde sıfır nüfuslu yeni ihdas ve binasıbulunmayan aile hekimliği birimleri oluş-turulurken bölge nüfusları dikkate alın-malıdır. Yeni birimlerin açılacağı bölge-deki Aile Hekimleri, toplum sağlığı mer-kezi ve meslek örgütü birlikte karar ver-melidir. Aile hekimlerinin alacağı ücret-lerde, ücret kaybı yaratmayacak şekilde,katsayılar ve nüfuslar belirlendikten sonra,yeni birimler oluşturulmalıdır. Atananaile hekimi hasta aramak yerine aile he-kimliğinin gerektirdiği çalışmayı yap-malıdır.

Hekimler arasında çalışma barışınınbozulmaması konusunda hassas davra-narak, aile hekimliği birimlerinin nüfus-larının azaltılması, ücretlerin korunmasıve iş yükünün eşit paylaştırılması içingerekli adımların atılması önem arz et-mektedir. Aksi takdirde hekimler arasındaçatışma ve iş barışının bozulması kaçı-nılmazdır

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

TTB Aile Hekimliği Kolu AdınaDr. Fethi Bozçalı

Sağlık Bakanlığı cumartesinöbetlerinde geri adım attı…

Hesapsız açılan sıfır nüfuslu aile hekimliğibirimleri hekimler arasında iş barışını bozuyor!

Page 14: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

14Eylül 2016

İçinde bulunduğumuz yılın baharaylarında beklenmedik bir beyinkanamasıyla hastaneye kaldırılan

ve aylarca Yoğun Bakım Servisindetedavisi için uğraş verilen Yaman ÖrsHoca’mız 4 Ağustos günü yaşamaveda etti. Her zaman olduğu gibi di-reneceğini ve sonuçta bu savaşı dakazanacağını düşünmüş ya da umutetmiştim, yanıldım ne yazık ki. Çokdirendi ama sonucu değiştirmeye gücüyetmedi demek daha doğru kanımca.

Geçmişte TTB Etik Kurulu’nun ku-rucu başkanlığını da yapan YamanHoca anısına Tıp Dünyası için kısabir yazı istendiğinde, yaklaşık çeyrekyüzyıldır tanıdığım, doktora eğitimimboyunca ders aldığım, 2003-2009 yıl-ları arasında Akdeniz Üniversitesi’ndeyılın belirli dönemlerinde birlikte ça-lıştığımız Sevgili Yaman Hoca’m içinneler söyleyebilirim diye çok düşün-düm. Bir öğrencisi, çalışma arkadaşıve kendi deyimiyle “tartışmacı dostu”olarak benim için, O’nun gibi çokyönlü, anlaşılması ve anlatılması zorbir düşün ve duygu insanını bir değil,birkaç oylumlu yazıda dile getirmeyeçalışmak bile oldukça güç gerçekten.Bu bağlamda kendimce öne çıkan bir-kaç niteliğinden söz etmekle yetine-ceğim şimdilik.

Yaman Hoca, her şeyden önce “ya-man” bir düşün insanıydı; entelektüeldağarcığını sürekli geliştiren, okuyan,okumakla kalmayıp okuduğu her şeyien ince ayrıntısına kadar deyim ye-rindeyse didikleyen, eline aldığı metnianalitik bir yaklaşımla yo-rup parçalayan ve sonraondan yeni bir sentezeulaşan, metinde herkesçekolayca görülemeyen yön-leri adeta Sokratik bir yön-temle gün ışığına çıkaran,keskin zekasıyla süreklisorgulayan, özetle eleştirelaklın süzgecini süresizmesaide tutan bir kişiydi.Yaman Hoca için her şeysorgulanabilir ve eleştiri-lebilirdi desem abartı sa-yılmaz bu bağlamda. Ya-

şamı boyunca bağnazlığın, hurafenin,gericiliğin karşısında dimdik durması,aydınlanma felsefesini cesaretle sa-vunması ve bu yolda bedel ödemektenasla çekinmemesi sorgulayıcı kişiliğininbir yansıması olsa gerek. Düşüncedünyasının bu zenginliğine, yöntem-bilgisel yaklaşımı ve çalışkanlığı ek-lenince üretkenlik kaçınılmaz hale ge-liyordu neredeyse. Sonuç olarak sayısızmakale, kitap, çok farklı ortamlardayaptığı konuşmalar üretkenliğinin so-mut kanıtları olarak karşımızda.

Yaman Hoca’nın düşünce dünyasınınzenginliğinden söz etmiştim az önce;bu zenginliği hem yaratan hem onunkanıtı olan bir başka özelliği çok yönlüoluşuydu kuşkusuz. Başta canlılık ol-gusu olmak üzere, yaşamın tüm form-larına ilişkin bilimsel ve felsefi bilgi,sınıflandırma ve yöntembilgisel yak-laşım, dönüşüm yasaları ve evrimkuramı, biyoetik, bilimsel ve laik eği-tim, toplumsal-siyasal sorunlar, meslekiuğraşların bireysel ve toplumsal bo-yutları, tıp ve genel olarak uğraş etik-leri, sanat ve estetik konuları görebil-diğim kadarıyla üzerinde en çok ça-lıştığı, analiz ettiği, kuramsaldan kıl-gısala yol-yordam önerdiği konulardı.Masalara sığmayan dağınık kitaplar,makaleler, broşürler, konuyla ilgiliuçsuz bucaksız tartışmalarda küçükkağıtlara aldığı notlardan oluşan dü-şünce öbekleri, çalışma süresince ma-sadan eksik etmediği atıştırmalıklar(Antep fıstığı, badem, çikolata, köpüğüözenle sündürülmüş Türk kahvesi veille de maden suyu), bunlar arasındakaybolacağı ve aradığını bulamayacağıduygusu uyandıran ancak her nasılsaher başvuranı anında ilgili kaynağayönlendiren becerisi ve dostça yürek-lendirmesi karşısında hayran kalmamak

olanaklı mı (“ne mümkün?” deseydimanında çizerdi bu sözcüğü eminim)?Ayraç -parantez demiyorum gördü-ğünüz gibi- içinde dile getirdiğim nok-ta, kuşkusuz küçük bir ayraca sığdırı-lamayacak kadar temel bir özelliğini,öğrencilerine de bulaştırdığı Türkçetutkusunu vurgulamak içindi. Düşün-cenin dilde somutlandığının ve ancakdille geliştirilebileceğinin YamanÖrs’çe en kestirmeden anlatımı olsagerek diye düşünmüşümdür hep.

Yukarıda dile getirdiğim çalışmaortamına iflah olmaz ve engin klasikmüzik tutkusunu eklemezsem eksikbir anlatım olur. Yeni çıkan pek çokklasik müzik eserini ya da bir virtüözüYaman Hoca’mdan duyduğumu söy-lemeliyim bu arada. Emeklilik töre-ninde Özgen Dirim Hoca’nın aktarı-mından öğrendiğimize göre, AnkaraTıp Fakültesi 1959-60 Dönemi Staj-yerler Albümü’nün “Yaman Örs” bö-lümünde yer alan söyleşide doktor ol-masıydı müzisyen olacağını dile ge-tirmesi de müziğe olan ilgisinin de-rinliğini göstermektedir. Bu bağlamdaSide Antik Tiyatro’da birlikte izledi-ğimiz/dinlediğimiz muhteşem ZamfirKonserini anmadan geçemeyeceğim.Bu eşsiz dinleti için yürekten teşekkürediyorum Sevgili Yaman Hoca’ma.

Son söz olarak O’nun beni en çoketkileyen yönlerini; dürüstlüğünü, pay-laşımcılığını, Aristokrat görünmesinekarşın kibirden uzak duruşunu, naif-liğini, kırılganlığını, dünyanın nere-deyse iyiliklerle dolu olduğunu dü-şündürten hümanizmasını, zarafet venezaketi bir doğal giysi gibi taşımadakibecerisini, görüşlerini ödünsüz savun-duğu tartışmalarda bile insana saygıve sevgiyi asla elden bırakmamasını,gençlere, yeniliğe ve geleceğe olan

umudunu çevre-sindekilere bu-laştırmadaki us-talığını dile ge-tirmek isterim.

İyi yürekli vegüzel insan Sev-gili Yaman Ho-ca’mı hep saygıile anacağım.Işıklar içindeuyumasını yü-rekten dilerim.

Güzel İnsan Yaman ÖrsYrd. Doç. Dr. Hafize Öztürk

TürkmenAkdeniz ÜTF

Tıp Tarihi ve Etik AD

TTB MerkezKonseyi Güneyİlleri TabipOdalarındanhekimlerlebuluştu

TTB Merkez Konseyi, 20Ağustos 2016 Cumartesi günüHatay’ın Arsuz ilçesinde güneyilleri tabip odalarındanhekimlerle bir araya geldi.Toplantıya Adana, Adıyaman,Gaziantep, Hatay ve MersinTabip Odalarındantemsilcilerin yanı sıra, Arsuz’dagerçekleştirilen “TTB FüsunAblasını Konuşuyor” etkinliğikapsamında kentte bulunmalarıdolayısıyla Ankara, Eskişehir,İzmir, Kocaeli TabipOdalarından temsilciler katıldı.Toplantıda 15 Temmuz’dagerçekleştirilen darbe girişimisonrasında yaşanan OHALortamı, OHAL uygulamasıylabirlikte sağlık alanında işsizkalan, görevden alınan vetutuklanan hekimlerindurumları yanı sıra butablonun önümüzdeki dönemeolası etkileri konuşuldu.Değişik tabip odalarındangelen hekimlerin kendiillerinde yaşanan sorunlarıaktardığı ve bu sorunlarındeğerlendirildiği toplantıda,geçtiğimiz günlerde yasallaşanTürkiye Varlık Fonukurulmasıyla ilgili torbayasanın sağlık alanınıilgilendiren maddeleri,GATA’nın kapatılıp SağlıkBakanlığı’na bağlanması,sağlık alanında yaşanan diğergüncel gelişmeler ele alındı.Toplantıda ayrıca TTB’nin debileşenlerinden olduğu Emekve Demokrasi Güç Birliğihakkında bilgi paylaşımındabulunuldu.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Page 15: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı

15Eylül 2016

İsveç'in 26 yerleşim biriminde binlercehemşire ve sağlık çalışanı, ”Ucuzluğa son-Başka bir sağlık sistemi mümkündür” paro-lasıyla meydanlara çıktı. Sağlık emekçilerisağlık sektöründe özelleştirmeler ve kemersıkma politikalarının yol açtığı çalışma ko-şullarının kötüleşmesini ve hizmet kalitesinindüşmesini protesto etti.

İsveç'in farklı yerleşim birimlerinde ya-şayan ve daha önce birbirlerini tanımayanPäivi Vilkkavaara, Charlotta Dikman ve Ag-neta Lenander adlarındaki üç hemşireninsosyal medyada hemşirelerin çalışma ko-şullarını ve hastaların yaşamlarını tehlikeyesokan uygulamaları tartışmaya başlamaları,ülke çapında 26 yerleşim biriminde eşzamanlı olarak gerçekleştirilen gösterilerinyapılmasıyla sonuçlandı.

Üç hemşirenin sosyal medya üzerindenyaptıkları meydanlara çıkma çağrısına sağlık

işkolunda örgütlü hemşire, hastabakıcı vedoktorların sendikaları da destek verdi.

Stockholm'un Medborgarplatsen Meyda-nı'nda yapılan ve binin üzerinde kişinin ka-tıldığı gösteride, ilk olarak sağlık personelininİsveç halkına yönelik çağrısı okundu.

İnsan onuruna yaraşırbir sağlık hizmetı

Yıllardan beri sağlık sistemindeki aksak-lıkların giderilmesi için attıkları çığlıklarınyetkililer tarafından duymazlıklıktan gelindiğibelirtilen çağrıda “Yetti artık, artık bu gidişeson vermemiz gerekiyor ve hastalara insanonuruna yakışır bir sağlık hizmeti gerekiyor”ifadelerine yer verildi.

Meydanda toplanan sağlıkçılardan bazılarıtrampet ve düdük çalarak sağlık sistemindeuygulanan kemer sıkma politikaları ve özel-leştirmeleri protesto etti.

İsveç'te hastaların hastanelerde yer olmadığıiçin tedavilerinin yapılamamasını ve yaşamınıyitirmelerini kabul edemeyeceklerini belirtenhemşire Carin Ohlsson, “Hemşireler ve diğersağlık emekçilerinin çalışma koşullarınındüzeltilmesi için düdük çaldık. Tasarruf po-

litikaları sonucu bakımıyapılamayan insanlarınyaşamlarını yitirmeleriniprotesto etmek için düdükçaldık” şeklinde konuştu.

Bir yılda personelyetersizliğinden 35kişi yaşamınıyitirdi

Sağlık sisteminde ya-pılan değişikliklerin in-sanların yaşamlarına malolduğunu söylemelerininuydurma değil gerçek ol-duğunu vurgulayan Ohlsson, “İsveç DevletRadyosu'nun Kaliber Programı 2013 yılındayapılan 585 şikayeti inceledi ve 35 kişininhastanelerde yeterli personel bulunmama-sından dolayı yaşamını yitirdiğini kamuoyunaaçıkladı” dedi.

Hastaları örgütleyen ve haklarını savunanörgütün başkanı Hakan Nyman da, sağlıksisteminde gerçekleştirilen özelleştirmelerdenve tasarruf politikalarından dolayı hasta veyaşlı bakımının iflas etme noktasına geldiğini

söyledi ve yetkililere gidişatı durdurmalarıiçin acil önlemler almaları çağrısında bu-lundu.

İsveç TT ajansının abonelerine geçtiği ha-berde, Göteborg, Malmö, Helsingborg veUppsala gibi iller başta olmak üzere 26 ildeyapılan gösterilerde binlerce sağlık çalışanınınsokak ve meydanlara çıkarak kemer sıkmapolitikalarını protesto ettikleri belirtildi.

Evrensel, Murat Kuseyri, Stockholm, 05 Eylül 2016

Kahramanmaraş’ın Elbistan il-çesinde geçtiğimiz haftalarda mey-dana gelen ishal salgını, 91 binnüfuslu ilçenin neredeyse yarısınıetkiledi. Sağlık Bakanlığı salgınıyaratan etken virüsün “norovirüs”olduğunu açıkladı. TTB Halk Sağ-lığı Kolu, konuyla ilgili açıklama-sında şebeke sularının hijyeni vegüvenliği sorununa dikkat çekti.Elbistan’a giderek incelemelerdebulunan CHP Heyeti de kirliliğinesas sebebinin su kaynakları oldu-ğunu açıkladı.

Sağlık Bakanlığı sudenetimi göreviniyapmıyor

Türk Tabipleri Birliği Halk Sağ-lığı Kolu, Sağlıkta Dönüşüm Prog-

ramı sonucunda çevre sağlığı hiz-metlerinin çoğunun Sağlık Bakan-lığı’nın sorumluluğundan çıkarıl-dığını, su denetiminin ise SağlıkBakanlığı’nın en temel çevre sağlıkhizmeti olarak kaldığını hatırlattı.

Su denetimi konusunda son dereceayrıntılı ve gelişkin bir mevzuatolmasına karşın, bunun uygulamayayansımadığına dikkat çeken TTBHalk Sağlığı Kolu, salgının ya sağ-lık örgütünün suları yeterince de-

netleyip belediyeyi uyarmamasın-dan ya da uyardıysa da belediyeninüzerine düşen görevlerini ve klor-lamayı yerine getirmemesindenkaynaklandığını belirtti.

TTB’nin açıklamasında salgınınönlenmesi için yetkililere, salgındankorunabilmek için de vatandaşlaraönerilerde bulunuldu. Açıklamada,“Daha sonra benzer bir salgınlakarşılaşmamak için Elbistanlılarbelediyelerini denetlemeli, uyarmalı,sağlıklı su ve gıda tükettiklerindenemin olmalıdırlar” denildi.

Fabrika atıkları vekanalizasyon sularakarışıyor

İlçede incelemelerde bulunanCHP Heyeti de, inceleme sonuçla-rını raporlaştırdı. Raporda, süreçtekiihmallere dikkat çekildi. Kahra-manmaraş Su ve Kanalizasyon İda-

resi Başkanlığı’nın (KASKİ) sal-gının başladığı ilk günlerde sorununsudan kaynaklanmadığı, suyun te-miz olduğu yönündeki beyanlarınınkonuya yaklaşımlarındaki ciddi-yetsizliği gösterdiğine dikkat çekilenraporda, bundan 3 ay kadar öncedaha küçük çapta yaşanan benzersalgına rağmen gerekli önlemlerinalınmadığı vurgulandı.

Raporda, bundan beş yıl öncesinekadar temiz olan ancak yine ih-maller sonucu kirletilmiş olan Cey-han Nehri sularının keson kuyularakarıştığı tespiti yapılarak, “CeyhanNehri’nin çıkış noktasından itibaren,özellikle Elbistan ilçesi ve çevre-sinde fabrika atıklarının ve kana-lizasyonun nehre karıştığı, suyunbu yolla kirlendiği görülmüştür.Bu sağlıksız ortam ve alınmayanönlemler su kaynaklarının mevcuthalinden de açıkça görülmektedir”denildi.

Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde geçtiğimiz haftalarda meydana gelen ishal salgını, 91 bin nüfuslu ilçenin neredeyse yarısını etkiledi.TTB, salgının şebeke sularının hijyeni ve güvenliği sorununu bir kez daha gündeme getirdiğini belirtirken, Elbistan’a giderek incelemelerdebulunan CHP Heyeti de kirliliğin esas sebebinin su kaynakları olduğunu açıkladı.

Tıp DünyasıHABER MERKEZİ

Elbistan’da ishal salgını…

Kirliliğin sebebi su kaynakları,salgının sebebi ihmal

İsveç'in 26 yerleşim birimindebinlerce hemşire ve sağlıkçalışanı çalışma koşulları vehizmet kalitesinin düşmesini protesto etti.

İsveç'te binlerce sağlık emekçisi meydanlara çıktı

Page 16: ‘HERhal’de hekimlik!Hekime soruşturma giymiş komşular akrabalar, sandal-yede otururken, Süslenmiş, saçlarını özenle taramış geç kadın ve erkekler, mahcup ama edalı