[email protected] r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/eoky028.pdf · [email protected]...

58
www.yuruyus-info.org [email protected] [email protected] Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus-info.org Bu Bizim İktidar İddiamızdır, Tarih Bilincimizdir DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR Konserleri Yasaklanırken Kültür Merkezi Baskınlarında Tutuklanıp Müzik Enstrümanları Parçalanırken Saçları Yolunup Müzik Aleti Çalan Elleri Zarar Görürken... Hiçbir Zaman Baş Eğmediler, Halkın Sanatçısı Olmaktan Vazgeçmediler Yasaklar Karşısında Çaresiz Kalmadılar Çünkü Grup Yorum Halktır! Faşizm Koşullarında Sanat Yapmanın Yolu Yine Halkın Gücünde ve Yaratıcılığındadır! KAHROLSUN FAŞİZM YAŞASIN TÜRKÜLERİMİZ DEMOKRASİ MÜCADELESİ MEVZİ SAVAŞIDIR Göğüs Göğüse Süren Bu Çatışmada Haklı Olmak Direnmektir Emperyalizmden ve Faşizmden İstediğimiz, Koparmak İçin Direndiğimiz Her Hak Zaten Bizimdir Haklarımızı Geri Almak İçin Yürüdüğümüz İktidar Yolunda Zorluklar ve Bedeller Vazgeçmemiz İçin Değil, Aşmamız İçindir Her Engeli Aşıyor, Her Bedeli Ödüyoruz

Upload: others

Post on 10-Oct-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

www.yuruyus-info.org

[email protected]

[email protected]

Haftalık DergiSayı: 28

20 Ağustos 2017Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

www.yuruyus-info.org

Bu Bizim İktidar İddiamızdır, Tarih BilincimizdirDİRENİŞLERİMİZİ YARATAN

TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR

Kons

erler

i Yas

aklan

ırken

Kült

ür M

erke

zi Ba

skınl

arınd

a Tut

uklan

ıp Mü

zik En

strüm

anlar

ı Par

çalan

ırken

Sa

çları

Yolun

up M

üzik

Aleti

Çala

n Elle

ri Za

rar G

örür

ken..

.Hi

çbir

Zama

n Baş

Eğme

diler,

Halk

ın Sa

natçı

sı Ol

makt

an Va

zgeç

medil

erYa

sakla

r Kar

şısınd

a Çar

esiz

Kalm

adıla

rÇü

nkü G

rup Y

orum

Halk

tır!

Faşiz

m Ko

şulla

rında

Sana

t Yap

manın

Yolu

Yine H

alkın

Gücü

nde v

e Yar

atıcıl

ığınd

adır!

KAHR

OLSU

N FA

ŞİZM

YAŞA

SIN TÜ

RKÜL

ERİM

İZ

DEMOKRASİ MÜCADELESİ MEVZİ SAVAŞIDIRGöğüs Göğüse Süren Bu Çatışmada Haklı Olmak Direnmektir

Emperyalizmden ve Faşizmden İstediğimiz, Koparmak İçin Direndiğimiz Her Hak Zaten BizimdirHaklarımızı Geri Almak İçin Yürüdüğümüz İktidar Yolunda

Zorluklar ve Bedeller Vazgeçmemiz İçin Değil, Aşmamız İçindirHer Engeli Aşıyor, Her Bedeli Ödüyoruz

Page 2: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

www.yuruyus-info.org [email protected]

Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü:Elif ERSOYAdres: Bozkurt Mah. Baysungur Sok.Muratoğlu Çarşısı 14 D Şişli - İSTANBULOfset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Zübeyde Hanım Mah. FevziÇakmak Cad. 1297. Sokak No: 1 Daire: 1Sultangazi / İSTANBULTel: (0-212) 536 93 45

Mail: [email protected]

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık Sanayi Cad.

Altay Sok. No: 10 Çobançeşme /

Yenibosna / İST.

Tel: (0-212) 452 23 02

Haftalık Süreli

Yerel Yayın

Siyasi Dergi

Fiyatı: 1 TL

DİRENEREK HAK ALMADA YENİ ÖRNEKLER YARATIYORUZYARATMALIYIZ

Devrimci irade tüm iradalerden üstündür.Gelenekleri olmayanların gelecekleri de yoktur.

Dayan diyen, durma yürü diyen, diren diyen sesleri ileşehitlerimizi hep yanımızda hissederiz.

- Tarih biziz, gelecek bizim ellerimizde şekillenecek. - TARİHTEN GELECEĞE UZANIYORUZ

Tarihleri onurlu bir mücadelinin ışığı ile parlayanların gelecekleri deaydınlıktır. Ve sosyalizmin tarihi, yarattıkları insanlığın kurtuluşu olması için

yeterince aydınlıktır. Ölecek olan sosyalizm değil, yaşamını bu umudunöldürülmesine bağlayan emperyalizmdir.

Emperyalizmin ve işbirlikçilerinin ülkemiz meydanlarında, Taksim'de,Kızılay'da, Konak’ta, Diyarbakır meydanlarında duyacağı son ses muzaffer

Parti-Cephe savaşçılarının sesi olacaktır; zafer türküleri olacaktır.Oligarşi görünüşte egemendir... Egemenliğini polis, komutan sıfatlı birkaç

psikopat sadist temsil ediyor...Görünüşte güçlüdürler ama güçleri zincirlerin,sopaların, tüfeklerin gücü ile sınırlıdır.

Biz kazanacağız, bu kaçınılmazdır; çünkü biz ölümü teslim alanlarınsoyundan geliyoruz. Fatih'in, Apo'nun, 122'lerin soyundan geliyoruz. Çünkübiz hiç bir güç ve baskı ile yok edilemeyecek devrimci onur silahına sahibiz.

Biz kazandık ve bunu tarihe aktardık. Kanla, acıyla yazılmış bir direnişgeleneğimiz var. Bu gelenek, bedeli ne olursa olsun sürecektir.

- Tarih biziz, gelecek bizim ellerimizde şekillenecek.- Sosyalizm yaşıyor, savaşıyor.

Ne kadar güçlü görünürse görünsün YOLSUZLUĞUN, RÜŞVETİN,İHANETİN, FUHUŞUN, UYUŞTURUCUNUN YOZLAŞTIRDIĞI,ÇÜRÜTTÜĞÜ OLİGARŞİNİN BU DÜZENİ KARŞISINDA TÜM

GÜZELLİKLERİ, TÜM DEĞERLERİ BİZ TEMSİL EDİYORUZ. Gücümüzhaklılığımızdan, geleceği temsil ediyor olmamızdan geliyor. Haklı olduğumuzu

biliyoruz ve kazanacağımızdan eminiz. BİZ, inkarcılığa, sivil toplumculuğa, teslimiyete karşı hep barikat olduk.

Teslimiyet ve yılgınlık hiç yaşayamadı bizim içimizde. Her koşulda bizi belirleyen kavga, direniş ve savaş oldu.

Sesimiz hiç kesilmedi. Hep ayakta kaldık ve kendimizi her saldırıdan sonra yeniden yarattık.

Bu savaştı ve biz kazandık. Artık daha sağlam adımlarla yürüyoruz.

ZAFER BİZİMDİR, ÇÜNKÜ SAVAŞIYORUZ!

Onsuz Ama Onunla, Emperyalizmin ve Faşizmin Teslimiyet Politikalarını Reddediyor, Anadolu İhtilalini Sürdürüyoruz!

ONSUZ AMA ONUNLA, İKTİDARA YÜRÜYORUZ!

Page 3: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ii ç i n d e k i l e r

18 Röportaj: Av. Barkın Timtik:“Avukat; halkın haklarınısaldırının olduğu ve haktalebinin yükseltilmesigereken her yerde savunur”

21 Kelimelerimiz: Direnme

savaşı

22 Biz Diyoruz ki: Zorlamüdahale işkencedir

23 Zorla müdahale direnişikıramaz, sadece biçiminideğiştirir

26 Özgür Tutsaklardan:“Devlet Tek Tip Elbisedengeri adım atmaz demişlerdi”,devletin TTE’sini parçalayıpzafer kazandık, yinekazanacağız!

28 Sloganlarımız-Geleneklerimiz:

29 Tüm baskılara rağmen faşizmekarşı mücadelemiz devam

ediyor

30 Devrimci İşçi Hareketi:Sendikaların işçileri oyalama

politikası

33 Kamu Emekçileri Cephesi:Nuriye ve Semih’isahiplenmek onlarındirenişini sahiplenmektir.KESK basın açıklamalarıyladurumunu kurtaramaz. KESKNuriye ve Semih’in direniş

10 Bu direniş; meşruluğun veyoldaşlığın, cesaretedönüşmesinin öyküsüdür

13 Halk Cephesi, açlık grevleriniyayıyor

14 Grup Yorum üyelerine, Sivasanması yaptıkları için iletişimcezası veren AKP faşizmi,Sivas Katliamı’nı savunuyor

15 Röportaj: Grup Yorum üyesiBetül Varan: “Grup Yorumhiçbir zaman çaresiz kalmaz.Çünkü Grup Yorum halktır”

17 Halkın Hukuk Bürosu:Avukatı susturduklarındarahat edeceklerini düşüneniktidar yanılıyor. Tarihselgörevimizi yerine getirecekve herkes sussa da bizsusmayacağız!

4 Demokrasi mücadelesi mevzisavaşıdır. Haklarımızı gerialmak için yürüdüğümüz iktidaryolunda zorluklar ve bedellervazgeçmemiz için değil,aşmamız içindir. Her engeliaşıyor, her bedeli ödüyoruz.Direnişlerimizi yaratan tarihselve siyasal haklılığımızdır

DEMOKRASİ MÜCADELESİMEVZİ SAVAŞIDIR!

çizgisine uygun davranmalıdır

36 Gençlik Federasyonu’ndan:

Saldırılara rağmen Dev-Genç’idaha fazla sahiplenerek düşmana

en büyük darbeyi indireceğiz

37 Liseliyiz Biz: Program nedir,

programlı çalışma nedir?

39 Ülkemizde Gençlik: 8 ayda 7

baskın! AKP’nin gücü

Dev-Genç’e yetmez!

40 Halk Meclisleri: Halkın her

sorunu, meclislerin sorunudur

42 Mahalleler: Kitleye ulaşma

araçları sınırsız çeşitliliktedir

44 Milisler Mahallenin

Şahanlarıdır: Mahallelerdekizulüm, milislerin varlık nedenidir

45 Devrim için savaşın olmadığı,

emperyalizmin hakimiyetindekidünya, uyuşturucunun, mafyanınegemen olduğu bir dünyadır-5

50 Onurlu direnişimiz sürüyor...

Mehmet Güvel’in süresiz açlıkgrevi direniş günlüğü...

52 Suriye Halk Cephesi, Lübnan’da da

Nuriye ve Semih’in sesi oldu

53 Avrupa’da Yürüyüş: Nuriye

Semih yaşasın!..

56 Yitirdiklerimiz

Mehmet Amcamız,Küçükarmutlu da, Feridun Osmanağaoğlu Gazi Cemevi ndeNURİYE VE SEMİH İÇİNSÜRESİZ AÇLIK GREVİNDE...Mehmet Amca: 0553 169 14 78Feridun Osmanağaoğlu:0537 815 38 09ARAYIP DİRENİŞE DESTEK OLALIM

Page 4: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

NURİYE VE SEMİH’İN GÜCÜ,

TARİHSEL VE SİYASAL HAKLI-LIKLARIDIR.

İNAT İÇİN DEĞİL, EKMEK İÇİN,ONUR İÇİN, ADALET İÇİN DİRENİ-YORUZ.

İNAT İÇİN DEĞİL, BAĞIMSIZLIK,DEMOKRASİ, SOSYALİZM İÇİN SA-VAŞIYORUZ.

Tarihsel olarak Nuriye ve Semih haklıdır.Siyasi olarak Nuriye ve Semih haklıdır.Bugün halkın baskıya, yasağa karşı ürettiği“Nu-Se” deyişi, tarihsel ve siyasal haklılığınadıdır.

AKP iktidarı, direnişin haklılığı ve meş-ruluğu karşısında o kadar güçsüz ve çaresizkalmıştır ki, direnişin taleplerini tartışamazhale gelip, iki ismi yasaklayarak direnişiyok etme politikasına sarılmıştır.

Tıpkı, bir örgüt ismini yasaklar gibi, birolayı sansürün koyu karanlığında boğmakister gibi, iki ismi yasakladılar.

İki isim, iki isim olmaktan çıkmıştır.

Nuriye ve Semih, haklı ve meşru bir di-renişin adıdırlar.

Nuriye ve Semih, direniş ve savaşın,sonuç alma ve zafer kararlılığının adıdır.

Biz haklıyız.

En başından, “asıl sorun KAÇ KİŞİ ol-duğumuz değil” dedik.

Hayatın her alanında böyledir; askerialanda da öyledir, bir hücredeki direniştede.

Gerilla savaşı açısından ne diyoruz; asılolan SİLAH sayısı değil, tarihsel haklılıktır.Çok silahı olan, çok gerillası olan değil, ta-rihsel ve siyasal haklılık zemininde ısrarla,kararlılıkla, hedefe doğru yürüyenler kazanır.

“Direnemeyiz”, “OHAL altında direnişinkoşulları yoktur”, “tek kişiyle direniş miolur” diyenlere de bunu söyledik.

Tarihsel haklılığımız, mevcut eskimiş,gericileşmiş düzeni değil, daha ileri olanbir toplum düzenini, sosyalizmi savunma-mızdır.

Siyasal haklılığımız, ezeni, sömürenideğil, ezilen ve sömürülen sınıfı savunma-mızdır.

Egemen sınıflar, kendi düzenlerini “yasalolan”, her türlü direnişi ve mücadeleyi ise“yasadışı” olarak gösterirler. Yasalarda varolan gösteri yapma, örgütlenme gibi temelhakları kullanırken bile bu demagoji değiş-mez.

Egemen sınıflar; kendi şiddetlerini meşru,ezilenlerin şiddetini ise gayri-meşru göste-rirler.

Bu yasallık, meşruluk perdesi arkasındada direnenlere, düzene karşı çıkanlara karşıher türlü baskıyı, yasağı, şiddeti uygulamayıkendilerine hak görürler.

Haklı ve meşru değillerdir.

İktidarın direnişe yönelik tek bir saldırısı,“önlemi”, şiddeti, gözaltısı, tutuklaması,meşru değildir. Direnişçileri tutuklamasımeşru değildir. Yüksel’deki her günkü sal-dırısı meşru değildir. Elektronik kelepçesi,ev hapsi meşru değildir.

Bu kavgada haklı ve meşru olan biziz.

Tarihsel haklılığımız, AKP’nin yağma,talan düzenini değil, onbinlerce insanı iştenatan, yüzbinleri tutuklayan keyfi yönetiminideğil, kapitalizmi ve faşizmi değil, kapita-lizme karşı sosyalizmi, faşizme karşı de-mokrasiyi savunuyor olmamızdandır.

Bu nedenle, tüm sömürücü iktidarlargibi, AKP iktidarı da direnişin taleplerinitartışmamakta, direnişi sadece bir “asayiş”olayı, sadece “huzur ve düzeni bozan birgösteri” olarak göstermeye çalışmaktadır.

Tarihsel haklılığımız, halkların tarih bo-yunca yarattığı en temel hakları ve değerleri,

DEMOKRASİ MÜCADELESİ MEVZİ SAVAŞIDIRHaklarımızı Geri Almak İçin Yürüdüğümüz İktidar Yolunda

Zorluklar ve Bedeller Vazgeçmemiz İçin Değil, Aşmamız İçindirHer Engeli Aşıyor, Her Bedeli Ödüyoruz

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR

Tarihsel haklılığımız,halkların tarih boyuncayarattığı en temel hak-ları ve değerleri, çalışmahakkını, gösteri ve ör-gütlenme hakkını, dü-şünce özgürlüğünü, ek-mek ve adalet hakkınısavunuyor olmamızdır.

Siyasal haklılığımız,onbinlerce kamu emek-çisi gibi susmayı, sinme-yi, direnmemeyi değil,onların haklarını ve çı-karlarını da savunan birdireniş içinde olmamız-dan geliyor.

Engeller hep olacak-tır. Engelleri aşmak, po-litika üretmektir.

Bunları yapmak,inatçılığa indirgenemez.Bu, inatçılık değil, Dİ-RENME KARARLI-LIĞIDIR.

Demokratik müca-dele mevzi savaşıdır.

Siperde mevzilenipmevzi tutmaktır.

Savaş da böyle ka-zanılıyor. Direnme sa-vaşında da aynı kural-lar geçerlidir.

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!44

Page 5: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

çalışma hakkını, gösteri ve örgütlenmehakkını, düşünce özgürlüğünü, ekmekve adalet hakkını savunuyor olma-mızdır.

Siyasal haklılığımız, onbinlercekamu emekçisi gibi susmayı, sinmeyi,direnmemeyi değil, onların haklarınıve çıkarlarını da savunan bir direnişiçinde olmamızdan geliyor.

Taleplerimizi Belirleyen deHaklılık veMeşruluğumuzdur

Tarihsel ve siyasal haklılık, enkısa tanımıyla MEŞRULUKTUR.

Meşruluk bilincine sahip olanlar;

kendilerini

- her şeyi talep etme,

- her şeyi alma,

- düşmandan her şeyi isteme hak-kına sahip görürler.

Meşruluk bilincine sahip olma-yanlar;

“düşman şunu verir mi, bunu verirmi” diye hesap yapar, “şu talep makulmu, değil mi” diye egemen sınıf adınadüşünmeye başlarlar. İcazetçi ve di-lencidirler.

Direnişleri “makul sınırlara” çek-mek, reformizmin, uzlaşmacılığıntipik göstergelerindendir.

Tarihsel ve siyasal haklılığıyladavranmayanlar, taleplerini “egemensınıfların kabul edebileceği” geri birçizgiye çekerler. Çünkü onlara göremeşru olan düzendir. O halde düzenin

çizdiği sınırlar içinde düşünmek, dü-zenin çizdiği sınırlar içinde davranmakgerekir.

Hayır, meşru olan biziz. Meşruolan direnenlerdir. Meşru olan Nuriyeve Semih’tir.

Elbette, TÜM KHK’LAR İPTALEDİLMELİDİR.

SORGUSUZ, YARGISIZ İŞTENATILANLARIN HEPSİ İŞLERİNEİADE EDİLMELİDİRLER.

Kim ki, bu talepleri “gerçekçi”bulmuyor, o düzen sınırları içindedüşünüyordur.

Biz abartıcı, hayalci değiliz. Bizgerçekçiyiz. Direniş de bir gerçektir.Direnişteki kararlılığımız, ideolojiknetliğimiz, tarihsel ve siyasal haklı-lığımız gerçektir. Hesabımızı bunagöre yapar, taleplerimizi buna görebelirleriz.

Demokratik bir direnişte de, silahlımücadelede de aynıdır.

Silahlı savaş alanında, tarihsel vesiyasal haklılıklarıyla davrananlar,meşruluk bilinci olanlar, binlerceasker ve polisle kuşatılmışken, ASILSİZ TESLİM OLUN derler.

Tarihsel ve Siyasal Haklılık,İnsanı Güçlü YapanTemel Güç Kaynağıdır

Sömürücülerin, gericilerin dünyagörüşüne göre, insan “kul”dur, “kader”baştan başkaları tarafından yazılmıştır.“Güçsüz”dür. Ne yaparsa yapsın, ya-

zılmış kaderi değiştiremez. Dolayı-sıyla direnmesine gerek yoktur.

Görünürde ilerici olup, direnişe,mücadeleye inanmayanlar da sonuçtaonlarla aynı noktaya gelirler. Onlaragöre de, devletin ve emperyalist sis-temin gücü karşısında, insan etki-sizdir, pratik işlevi yoktur, düzenetabi olmak gerekir.

Marksizm-Leninizme göre ise,değiştirmek ve dönüştürmek müm-kündür. Devirmek, yıkmak ve yap-

mak mümkündür. Tarihin ve toplumunyasaları da böyle der zaten.

Bu nedenle, Marksizm-Leninizmegöre İNSAN; düşünen, eğiten-eğitilen,değiştiren ve dönüştüren bir pratiğesahip olan canlı demektir.

Tıpkı Nuriye ve Semih gibi.

Onları bu kadar güçlü yapan, ta-rihsel ve siyasal haklılıklarıdır. Bukadar baskı, zulüm karşısında onlarındirenmesini mümkün kılan, meşru-luklarına duydukları inançtır.

Sınıf Mücadelesi,İnat Mücadelesi Değildir

Sınıf mücadelesinde inatçı olmakgüzeldir, olması gerekendir; ama mü-cadele inata indirgenemez.

Sınıf mücadelesini inatçılığa in-dirgemek, sınıfsallığı reddetmek, di-renişleri, mücadeleyi apolitikleştir-mektir.

Bu “inatçılık” değildir.Reformist, revizyonist sol,sivil toplumcular; can be‐deli direnişleri, haklı meşrueylemleri, “inat” adı altındasıradanlaştırır, apolitikleş‐tirirler. Bu devrimci çizgiyesaldırırlar.

Onların inat dedikleri,stratejik hedeften kopma‐maktır.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

5DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 6: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

“İnadına isyan”, “inadına özgür-lük”, “inadına aşk”, “inadına direniş”gibi sloganlar işte bu yüzden, diren-işleri, mücadeleleri apolitikleştirenhedefsizleştiren sloganlardır.

Hayır, sadece bir inat için isyanetmiyoruz. Bu kadar bedeli, inat içinödemiyoruz.

Bir direniş sürerken, “iki taraf dainadı bıraksın” türünden yaklaşımlar,sap ile samanı birbirine karıştırmaktır.

Haklı ile haksızı, meşru olanlagayri-meşru olanı, aynı kefeye koy-maktır.

Direnenlerin inadı, haklı, meşrubir inattır.

Egemen sınıfların “inadı”, çö-zümsüzlüğü dayatmasıdır, haksızdır,gayri-meşrudur.

Biz, tarihsel siyasal haklılığın ge-reklerini yapıyoruz. Akıl ve bilimvar burada.

Normal, doğal, mantıklı, meşruolan da budur.

Bilimin yasalarının gereğini yerinegetiriyoruz.

Bu “inatçılık” değildir. Reformist,revizyonist sol, sivil toplumcular,can bedeli direnişleri, haklı meşrueylemleri, “inat” adı altında sıradan-laştırır, apolitikleştirirler. Bu devrimciçizgiye saldırırlar.

Onların inat dedikleri stratejikhedeften kopmamaktır.

Haklı, Meşru Olan BizizDevrimcilik haklı olmaktır.

Direnişlere yön veren de tarihselve siyasal haklılıktır.

Haklılığımızın bize sunması ge-reken hakları biz zorla alırız.

Yani bunlar doğal olarak bizim-dir.

Ama burjuvazi vermez.

Burjuva yasallığı yoktur aslında.

Bunun için de direniriz.

Bir direnişte yolda kimlik verinder düşman. Belki onlarca yüzlercedefa kimlik ister. Artık bıktırmak,yıldırmaktır amacı. Kimlik vermemek“gerçek dışı” bir tavır olur. Oysahaklı ve meşru olan budur.

Talepleri sı-nırlamak, makulolmak diye ta-nımlanıyor. Ma-kul olmak düze-niçi olmaktır.

Direnerek alı-rız haklarımızı.Bu, hedefe gider-ken adım adımengelleri aşmakdemektir. Bedelgerekiyorsa öde-mek gerekir.

Direniş hedefe ulaşmak zorun-dadır.

Devrimcilik haklı olmaktır. Di-renirken haklı olmanın zorunluluk-larını yerine getiririz.

Abartılı bir istek yoktur. İnat de-ğildir.

Nuriye ve Semih için yapılan di-renişte düşmanı da, dostu da“KHK’lar kaldırılsın” diye bir talepolmaz diyor.

Neden olmasın?

Pekala olur. Olmalıdır da.KHK’ların kaldırılmasını istemekhayalci bir istek değildir. Tarihselve siyasal haklılığın zorunluluğudur.Normal olandır yani.

Ya da Şafak ve Bahtiyar’ın adaletiçin bir savcıyı rehin alma eylemindeolduğu gibi. Taleplerden birisi Tak-sim’de halkın da katılacağı açık birmahkeme kurmaktı. Buna da “ha-yalci” denildi. “Gerçekçi” olmadığıdüşünüldü.

Peki soruyoruz? Böyle bir şeyneden olmasın? Halk açısından bunaengel olan bir şey var mı? Bunu im-kansız kılan bir şey var mı? Bu neden“anormal” olsun? Düzenin yargıla-maması mı normal olan?

Politika Üretmek, DirenişiSüreklileştirmektir

Düşmanın direniş boyunca önü-müze çıkardığı engeller sayısızdır.Tıpkı 7 yıllık Büyük Direniş sürecindeolduğu gibi.

Büyük Direniş’in içinde onlarcaayrı direniş vardır. “Direniş içinde

direniş” diye tarif edebileceğimiz birsüreç yaşanmıştır. Çünkü düşman,direnişi kırmak için her zemini, heranı kullanmıştır. Biz de bunun kar-şısında sürekli politikalar, yöntemlerürettik ve bunları bir bir etkisizleş-tirdik.

Engeller hep olacaktır. Engelleriaşmak, politika üretmektir.

Bunları yapmak, inatçılığa indir-genemez. Bu, inatçılık değil, Dİ-RENME KARARLILIĞIDIR.

Demokratik mücadele mevzi sa-vaşıdır.

Siperde mevzilenip mevzi tut-maktır.

Savaş da böyle kazanılıyor. Di-renme savaşında da aynı kurallar vekoşullar geçerlidir.

Direniş boyunca farklı engellerçıkar. Gözaltılar, yasaklar, demago-jiler, psikolojik savaş yöntemleri,kontrgerilla yöntemleri, tutuklamalar,zorla müdahale... Her direnişin önüneçıkan sayısız engel vardır. Bunlaraşılmak zorundadır. Başka türlü di-reniş hedefine ulaşmaz.

Zafer Bizim Olmalı!Hayata ve kavgaya, sömürenlerle

sömürülenlerin, ezenlerle ezilenlerintarihsel mücadelesi olarak bakma-yanlar, dinamiklerini, gücünü birtürlü kavrayamadıkları bu büyük di-renişler karşısında, “zafer kazandıkdemek için yapıyorsunuz...” gibi,kendi dünyalarının küçüklüğünü yan-sıtan değerlendirmeler yapabiliyorlar.

Her direnişin ufkunda ZAFERvardır.

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!6

Page 7: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Zaferi hedeflemeyen bir direniş,kararlı bir direniş olamaz zaten.

Ama mesele “kazandılar dedirt-mek” değildir. Bu uzaktan, hariçtengazel okuyanların, direniş ve savaşgerçeğinden bihaber tanımlamala-rından biridir.

Düşman, “zafer kazandık dedirt-meyeceğiz” diyor. Sınıfsal düşman-lığıyla böyle düşünüyor ve davranıyor.

Biz “zafer bizim olacak” diyoruz.Buradaki bir inat meselesi değil, birİRADE meselesidir.

Demokratik MücadeleMevzi Savaşıdır

Her direniş bir irade çatışmasıdır.Direnişin sonucunu, kimin iradesininüstün geleceği belirler. İrade çatışmasıbazen bir sloganda, bazen bir pan-kartta, bazen eylem yapılan bir yerde,bazen bir yürüyüşün biçiminde sim-geleşir.

Düşman, kendi iradesini dayatmakiçin, gerekçeler yaratır, dayatmalardabulunur. “Tamam yürüyün ama kal-dırımdan yürüyün” der örneğin. “Ta-mam eylem yapın ama şu sloganatılmayacak, atılırsa müdahale ederiz”der. Yürüyüşe engel olmaz ama “şuşu pankartlar taşınmayacak” dayat-masında bulunur. “Yürüyün ama tektip önlük olmaz” der. “Eylem yap-manıza bir şey demiyoruz, ama gidinbaşka yerde yapın” der. “1 Mayısyasak değil, isteyen kutlar; ama bizimgösterdiğimiz alanlarda” der.

Örneklerden görüleceği gibi, düş-man için önemli olan, eylemde şununya da bunun olup olmaması, eyleminşurada veya burada olması değil, birirade dayatmaktır.

Reformizm, oportünizm işte bunoktada direnmek, savaşmak, çatış-mak ve onun bedellerini ödemek ye-rine yumuşatır, “farketmez” der, “esasolan o değil” der.

Yüksel Direnişi’nde de yaşandıbenzer bir tartışma. Yüksel mevzi-

sinde direnmek yerine, “direnişi yay-malıyız” dediler. Direnişi yaymakdedikleri, polisin dayatmasına boyuneğip, gitmekti oysa. Hayır, böyle birdurumda “yaymak” uzlaşmaktır.

Yüksel bir siperdir. Siperde mev-zilenip demokratik mücadele vermekgerekir.

Demokratik mücadele mevzi sa-vaşıdır.

Biz bir sipere yatarız. O siperikoruruz ve geliştiririz. Hak almakbudur.

Haklıyız KazanacağızTarihtir, Zaferdir

Bütün bir insanlık tarihi, sınıflarmücadelesi tarihidir. Bütün tarih, ek-mek kavgası tarihidir. Adalet içinmücadele tarihidir. Ekmek kadar, sukadar, adalet kadar haklıyız.

Dinler tarihinde, ulusların tari-hinde, halkların tarihinde savunulaniyinin, doğrunun bugünkü temsilcisibiziz. Tarihsel haklılığın devamındaLeylalar, Sılalar var, İnançlar var.Tarihsel haklılığın günümüze uzayan

zincirinin halkalarında Nuriyeler, Se-mihler, Mehmet Güveller var.

Evet, işlerini istiyorlar Nuriye veSemihler. Onurlarını, ekmeklerini is-tiyorlar.

Bizim davamız, binyıllardır, kur-sağına, kendi alınterinin sonucu ol-mayan tek bir lokma girmemiş olan-ların davasıdır.

Bizim kavgamız, binyıllardır onur-larıyla, namuslarıyla yaşayanlarınkavgasıdır.

Bizim davamız, insanlığın köle-leştirilmesine isyan eden Spartaküs-ler’den, 18’inde bağımsızlık, demok-rasi, sosyalizm için silah kuşanıp sa-vaşmaya karar veren Sılalar’a kadaruzanır. O kadar tarihseldir.

Haklıyız;

Çünkü şu dünyada, tek bir ülkeyibiz işgal etmedik.

Kimsenin alınterini çalmadık.Kimseye zulmetmedik.

Bizim düşüncemizi ve davamızısavunanlar kimseye tecavüz etmedi.

Halklara karşı kimyasal silahlarkullananlar biz değildik.

Biz bütün bunları yapanlara karşısavaştığımız için tarihsel ve siyasalolarak haklıyız. Yel değirmenleriyledeğil, işte bunlarla savaşıyoruz.

Biz sömürenlerin, zulmedenlerinaskeri ve ekonomik gücü karşısında,hep güçsüz olandık.

Bizi çoktan yok etmiş olmalarıgerekirdi.

Yok etmeyi de hep çok ama çokistemişler, hakkımızda ölüm ferman-ları çıkarmışlardır. Yüzyıl önce pa-dişahlar, görüldüğümüz yerde kelle-mizin vurulması için ferman çıka-rırken, bugün Avrupa Birliği, Bir-leşmiş Milletler veya ABD “terörlisteleri” çıkarıp hakkımızda yokedilmesi gerekenler hükmü veriyorlar.

Ama yok edemediler.

Gücümüz, tarihsel ve siyasal hak-

Bizim davamız, binyıllardır,kursağına, kendi alınterininsonucu olmayan tek bir lok‐ma girmemiş olanların dava‐sıdır.

Bizim kavgamız, binyıllardıronurlarıyla, namuslarıyla ya‐şayanların kavgasıdır.

Bizim davamız, insanlığınköleleştirilmesine isyan edenSpartaküsler’den, 18’inde ba‐ğımsızlık, demokrasi, sosya‐lizm için silah kuşanıp savaş‐maya karar veren Sılalar’akadar uzanır. O kadar tarih‐seldir.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

7DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 8: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

lılığımızdır.

Yok edemediler Mahir’i. Yokedemediler Dayılar’ı. Şafaklar’ı,Leylalar’ı, Sılalar’ı, İnançlar’ıyok edemediler.

Yok edemediler karanlığınortasında direnenleri. Seyit Rı-zalar’ı, Gördesli Makbuleler’ive Gülsümanlar’ı, Kemal Gün-leri, Nuriyeleri yok edemediler.

Yok edemedikleri, bizim kuş-ca canımız değil, tarihsel ve si-yasal haklılığımızdır.

Onlar; sömürücüler, burju-valar, dünyanın tüm değerleriniyağmalayan emperyalistler,

üçünün geliri koskoca Afri-ka’nın gelirinden daha büyükolan tekelciler,

kendi çıkarlarını, “milletinçıkarı”, “kamunun çıkarı”, “tümdünyanın iyiliği!” için, “demok-rasi için” diye sundular hep.

Uygarlık götürmek için, de-mokrasi götürmek için dünyanınülkelerini işgal edip yağmala-dıkça, kendi kasalarını doldur-dular.

Bu kavramları dillerine bilealmaya hakları yoktur.

Halkların tarih boyunca ya-rattığı tüm kutsal kavramların,ekmeğin, adaletin, eşitlik ve öz-gürlüğün,

bağımsızlığın, demokrasinin,

onur, gurur, namus, vefa vefedanın temsilcisi biziz.

Tarihsel ve siyasal haklılı-ğımız işte buradan gelir.

Nuriye’nin, Semih’in iki ki-şilik omzunda, işte böyle birmeşruluk yüklüdür.

İşte bütün bu tarihsel haklılıkve meşruluk zemininde binlercekez tekrar ederek, en güçlü se-simizle diyoruz ki:

HAKLIYIZ KAZANACA-ĞIZ!

Militan Olmanın KaynağıDiyalektik Materyalizmdir1-Bir devrimcinin yaşamını belirleyen ana unsur uzlaşmamaktır.

Militan bir beynin gelişme kaynağı uzlaşmama düşüncesi ve duygusudur.

Uzlaşmayan çatışacaktır.

Çatışan sonuç alacaktır.

2-Devrimci, bir çatışmanın sonunda mutlaka sonuç almalıdır.

Yani; militanlık iki temel unsur üzerinden belirlenen bir özelliktir.

Çatışmak ve sonuç almak..

3-Militanlık, savaşçı olmak, sadece silahlı eylem yapıp yapmamayla sınırlan-dırılamaz. Devrimci militan, hangi alanda, hangi görevde olursa olsun Partiprogramını uygulamak zorundadır. Sonuç almak için bütün enerjisini, zamanınıve yaratıcılığını kullanarak sonuç almıyorsa, militanca bir çalışma içerisinde de-ğildir.

4-Militanlık meselelere kişisel bir cüretten öte bilimsel bakabilmektir.

Kişisel cüret ve cesaret dönemseldir. Devrimci, meselelere bilimsel bakmasınıbilir ise militanlığı içselleştirir. Diyalektik düşünmek bilimsel düşünmektir.

Diyalektik ve tarihsel materyalizm tarihin en militan sonucu olan devrimi ya-ratmıştır.

5-Bir devrimci cüretini emeği ile birleştirmelidir, emekten kaçınmamalıdır.Militanlık emek vererek gelişir.

6-Bir devrimci eğer militan bir ruhla devrimcilik yapamıyorsa bu düzenin ruhhalinden etkilenir ve mücadelemize, değerlerimize zarar verir. Zaafları birdevrimcinin kişiliği üzerinde yönlendirici olmaya başladığında yine kendisiylehesaplaşmasından başarıyla çıkmasının garantisi militanca düşünebilmesidir.Eğer bir devrimci zaaflarının üzerine militanca gidemiyorsa içine girdiği olumsuzruh halinden çıkabilmek doğru ile yanlışı ayırt edebilmek mümkün olmaz, aksinekendine güvensiz bir ruh haline bürünür.

7-Devrimcilik aslında düşüncede militanlaşmalıdır. Bu da ideolojimizi kavra-maktan geçer. Doğru düşünmenin ve bu düşünceye göre yaşayabilmenin erdemleriancak mücadele içinde öğrenilebilir.

8-Militanlığı öğrenmek için tarihimize bakmalıyız. Tarihimiz esas olarak şe-hitlerimizin tarihidir derken bu tarihte saklı yüzlerce militanlık örneği vardır.Onları yaşamlarında ve ölümlerinde militan yapan ideolojimizden aldıkları güç,kendilerine güvenleri, sosyalizme olan inançları ve yaratıcılıklarıdır. Militan birtarihimiz olmasaydı söylediğimizi yapan bir pratiğimiz de olmazdı.

9-Bir devrimci, şehitlerimizden öğrenmelidir. Şehitlerimizi ölüm anındakahraman kılan sadece ölüm anıyla sınırlayabilir miyiz? Hayır. Onların yaşamlarınadamgasını vuran görevlerini yerine getirirken de zaaflarına yenik düşmeden,ayağa kalkmaları gerektiğinde de militanlıkları olmuştur.

10-Bir devrimci savaşmak için disiplinden yaratıcılığa, bürokratizmlemücadeleden üretkenliğe, sıradan insanlar olmamaktan savaşı her hücresindehissetmeye, programlı çalışmaktan olmazları elinin tersiyle itmeye kadar pek çokfaktör bu militan ruhun temellerini atar.

11-Bir devrimcinin görevi, düzene ait olan ne varsa hepsiyle savaşmaktır.

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!88

Page 9: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Gözaltı aracında Nuriye ve Semih yazılamalarıHer Yerde Bizi Göreceksiniz!

AKP’nin işkenceci polisleri Berkin’in annesi Gülsüm Elvan’ın kolunu kırdı

Bando Bassotti 11 Ağustos’takikonserinde Nuriye ve Semih ile

Grup Yorum’a destek verdi

Nuriye ve Semih’in adını yasaklamayakalkan AKP faşizmi, haklıya duyulan

sevgiyi engelleyemez!

Page 10: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Bir direnişçi, adı Nuriye idi.

İşten atılmıştı bir KHK ile.

Kendisi gibi atılan onbinlercesivardı. Ama o onbinlercesinden fark-lıydı. O direnendi.

Ankara’da bir Yüksel Caddesi,caddede de bir anıt vardı; İnsan Hak-ları Anıtı.

Hakkını aramak için gelip o anıtınaltına oturdu.

Tekti.

Günler sonra yanına birbaşka kamu emekçisi dahagelip oturdu.

Adı Semih’ti.

O günden sonra Nuriyeve Semih oldular.

Birbirlerinin adı soyadıgibiydiler.

Nuriye ve Semih...

Öyle ki, aylar sonra,oligarşi, bu iki kelimeyiyasaklayacaktı.

Nazife’ydi adı.

KHK ile işten atılankamu emekçilerinden bi-riydi. İstanbul’da direnme-ye başladı o da.

Biz diyelim otuz, sizdeyin kırk kez gözaltınaalındı.

Dövüldü, sövüldü.

Dövüldükçe çelikleşti.

Nuriye ve Semih işlerini, emek-lerini, onurlarını kazanmak için açkalmaya, inançlarını açlıkla büyüt-meye karar verdiler.

Birlikte açlık grevine başladılar.

En güzel duyguları;

arkadaşlığı,

dostluğu,

yoldaşlığı,

birbirleri için bir çift göz olmayı

açlığın koynunda öğrendiler.

Korkuyu yenmek için daha güçlübir duygunun yoldaşlık olduğunu kav-ganın içinde öğrendiler.

Umut oldular.

Umudun korkudan büyük bir duy-gu olduğunu, halkın umudunu bü-yüttükçe gördüler.

Halkın umudu büyüdükçe,

bir gece yarısı evleri basılarakAKP’in katil polisleri tarafındangözaltına alındılar.

Amaç belliydi.

Korkutmak, yıldırmaktı.

Olamadı.

Olamazdı.

Su yatağını bulmuştu, direniş ya-tağında akıyordu.

AKP çaresizdi.

AKP güçsüzdü.

Koskoca devlet,

800 binlik ordusu, 300 bin kişilikpolisi, yüzbinlerce korucusu olan,bilmem kaç bin tankı, kaç bin topu,kaç bin uçağı olan bir devlet çaresiz-di.

Nuriye ve Semih’i tutukladılar.

Fakat nehir yatağında akmaya de-vam etti.

Açlık hücrelerde devam ediyordu.

Yüksel’de boş kalma-dı.

Nazife çıktı geldi İs-tanbul’dan.

Nuriye ve Semih’in “ta-lepleri talebimizdir” diyeYüksel’de İnsan HaklarıAnıtı’nın önünde direnme-ye başladı.

Her gün iki irade savaşıdevam ediyordu.

Ustalar der ki; “savaşiki tarafın iradelerini bir-birlerine kabul ettirebilme”savaşıdır.

AKP’in katil polisleriiradelerini kabul ettirmekiçin her türlü vahşetleriniNazife’nin üzerinde uygu-luyorlardı.

Nazife her gün yerlerdesürüklenerek, saçından ba-şından çekilerek, aşağıla-

narak işkence görüyordu.

Nazife ve diğer Yüksel direnişçi-leri; direnmeye, savaşmaya devamettiler.

Düşman Yüksel Direnişi’ni kırmakiçin, direnişçilerin iradesini kırmakiçin, çareyi ev hapsinde buldu.

Ev hapsi, insanı kendi kendiningardiyanı yapan bir “ceza” türüydü.

Sandılar ki Nazife ve Yüksel di-renişçileri direnmekten vazgeçecekler.

Yüksel, direnişçisiz kalacak.

Kimse kendi kendisinin gardiyanı

Korku; Ancak Ondan Daha Güçlü Bir Duyguyla Yenilebilir

BU DİRENİŞ; MEŞRULUĞUN VE YOLDAŞLIĞIN, CESARETE DÖNÜŞMESİNİN ÖYKÜSÜDÜR

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!10

Page 11: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

olmak istemiyordu.

Düşman bir kez daha korkutaraksonuç almak istiyordu.

Ama nafile.

Gönül bir kere direniş menzilinegirmişti ve laf dinlemiyordu.

İlle de kavga,

İlle de direniş,

İlle de Nuriye ve Semih diyor-du.

Nazife’nin yüreği de, aklı dabu ev hapsini almıyordu.

Nazife için en büyük korku,yoldaşlarına sahip çıkamamaktı.

Ölürüm de o utancı yaşamamdiyordu.

Elektronik kelepçeye, ev hap-sine rağmen, Mehmet’le beraberYüksel’de İnsan Hakları Anıtı’nınönündeydiler yine.

Dev gibiydiler.

Nuriye’nin ve Semih’in koku-larını derin derin içlerine çektiler.

Sonra patlattılar sloganlarını:“Nuriye ve Semih Yalnız Değil-dir!”

Sonra düşmanın saldırısı,

sonra Mehmet’in Nazife’yi müt-hiş sahiplenmesi.

O bir karelik fotoğraf.

O fotoğraf her şeyi anlatıyor-du.

Mehmet sımsıkı sarılmıştı Na-zife’ye.

Bırakmıyordu.

“İnsanlık Onuru İşkenceyi Ye-necek”.

Gerçekten de o gün, insanlıkonuru işkenceyi yendi.

O tek kare fotoğraf bunun ka-nıtıydı.

Nazife onurluydu ve gururluy-du,

umut olmuştu halkına.

Tutukluydu artık.

Başı dikti.

Omuzları kalkık,

adımları sertti.

Gözlerindeki bakışlar düşmanıdelip geçiyordu.

Hapishanenin kapısından içeriöyle girdi.

O artık bir Özgür Tutsaktı.

Direniş, onun için, Özgür Tut-saklık koşullarında kaldığı yerdendevam edecekti.

Nafize için her yer direniş, heryer Yüksel’di...

Yüksel yeni bir güne, yeni birdirenişle merhaba dedi.

Kelepçelerini fırlatıp atan ikidirenişçi vardı şimdi Yüksel’de.

Acun Karadağ ve Nazan Boz-kurt.

Nazife’nin bıraktığı yerden Na-zife’yi sahiplenmek için elektronikkelepçeleri çıkarıp gelmişlerdi ora-ya.

Nazife ve Mehmet, nasıl Nuriyeve Semih’i sahiplenmek için ke-lepçelerini söküp attılarsa; Acunve Nazan da Nazife’yi sahiplenmekiçin kelepçeleri söküp atmışlardı.

Her birinin kaygıları vardı belkiama, her biri korkularının yerinedaha güçlü bir duyguyu koyarakkorkularını yendiler ve kahraman-laştılar.

Yüksel Direnişi sürüyor.

Kim kazandı?

Direniş.

Kim kazandı?

Nuriye ve Semih!

Nazife ve Mehmet!

Acun ve Nazan!

ZAFER DİRENEN EMEKÇİ-LERİN OLACAKTIR DİYORUZ.

VE HER DEDİĞİMİZİ DE TA-RİHE YAZIYORUZ.

Baskılar Bizi Yıldıramaz! Nuriye ve Semih’iYaşatacağız!

Sarıgazi Demokrasi Caddesi ve Parkçevresinde 15 Ağustos’ta Nuriye ve Semihiçin döviz ve pullama çalışması yapan HalkMeclisi üyeleri AKP’nin katil polisi tarafındanişkenceyle gözaltına alındı. Konuyla ilgiliaçıklama yapan Sarıgazi Halk Meclisi şuifadelere yer verdi: “AKP’nin katil, işbirlikçi,işkenceci polisleri 2 Akrep tipi zırhlı araçladernek binasının önüne gelmiş, Halk Meclisinitaciz etmiş ve ardından dernek çevresindepullama çalışması yürüten 2 arkadaşımızı(Hasan Kılınç ve Muhammet Yerlikaya)zorla Akrebe bindirip kaçırmıştır.

AKP’nin İşkenceci Polislerine Sesleni-yoruz!

Arkadaşlarımızın başına gelebilecek enufak bir zarardan AKP ve onun işkencecipolisleri sorumludur! Sarıgazi Halk Meclisiolarak gözaltılar, baskılar, tutuklamalar biz-leri yıldıramayacak. Nuriye ve Semih içinmücadelemiz sürecektir.”

Sarıgazi Demokrasi Caddesi’ne, sokak-lara ve parklara “Nuriye ve Semih İşe GeriAlınsın” yazılı dövizler ve pullamalar ya-pıştırıldı. 20 Ağustos

2017

Yürüyüş

Sayı: 28

111DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Nuriye ve Semih'i YalnızBırakmayan DirenişçilerimiziSelamlıyoruz

Dev-Genç'liler 16 Ağustos'ta OkmeydanıMahallesi’nde geçtiğimiz pazar günü Nuriyeve Semih’in taleplerinin kabul edilmesiiçin süresiz açlık grevine başlayan FeridunOsmanağaoğlu için 3 yazılama yaptı ve 1pankart astı.

Page 12: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

İŞTE BUNUN İÇİN ÇOK GÜÇLÜYÜZİŞTE BUNUN İÇİN ÇOK GÜÇLÜYÜZBUNUN İÇİN BİZ KAZANACAĞIZ!BUNUN İÇİN BİZ KAZANACAĞIZ!

Her direniş, tarihsel ve siyasal haklılığın gücüyle, kendi yolunda ilerlerkenaynı zamanda kendi değerlerini de yaratır.

Nuriye ve Semih’in KHK’lara karşı başlattıkları direnişengelleri aşa aşa ilerlerken, bağlılık ve fedakarlık gibi direniş değerlerini de büyütüyor.

NAZİFE VE MEHMET, NURİYE VE SEMİH İÇİN ÖZGÜRLÜKLERİNİ FEDA ETMEYİ GÖZE ALDI,

NAZİFE TUTUKLANDI

ACUN VE NAZAN DA, NAZİFE İÇİN KENDİ ÖZGÜRLÜKLERİNDEN VAZGEÇMEYİ GÖZE ALDILAR

Page 13: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Halk Cephesi, 15 Ağustos’ta bir açık-lama yayınlayarak, zorla müdahalenininsanın yaşamını nasıl etkilediğine vurguyaptı. Açıklamada şunlar ifade edildi:

“Zaferi de omuzlayacağız… 71 yaşında TAYAD’lı Mehmet Güvel,

Nuriye ve Semih’in taleplerinin kabuledilmesi için süresiz açlık grevi direni-şinin 44. gününde. Feridun Osmanağa-oğlu da aynı talep için dün süresiz açlıkgrevine başladı…

Kardeşlik nedir? Kavgayı da birlikteomuzlamaktır!

İki kardeş, bir tarih... 14 Ağustos2001'de kardeşi Osman Osmanağaoğ-lu’nun düştüğü yerde 13 Ağustos2017'de Feridun Osmanağaoğlu direnişebaşlıyor.

Osman Osmanağaoğlu, F Tipi ha-pishanelerle gündeme getirilen teslimalma saldırısına karşı Ümraniye Hapis-hanesi’nde ölüm orucuna başlayan tut-saklardan biriydi. 19 Aralık Katliamı’nıyaşadı. Katliamın ardından sevk edildiğiKandıra F Tipi hücrelerinde direnişinisürdürdü. Tahliye edildi, ölüm orucunudışarıda da devam ettirdi. Kuşatma al-tındaki Küçükarmutlu’da 14 Ağustos2001’de şehit düştü. “Dorukları Fethe-decek Cesaretimiz, Ölümü Sırtüstü YereSerecek, Bu Yumruk Bizde Oldukça...”Bir yazısında böyle diyordu kazanaca-ğımıza olan inancını dile getirirken.Şimdi bu bayrak Nuriye ve Semih’inzaferi kazanacak olan inancıyla FeridunOsmanağaoğlu’ndadır...

TAYAD’lı Feridun Osmanağaoğlu,Nuriye ve Semih’in talepleri kabuledilene kadar 13.08.2017 Pazar günü

Küçükarmutlu’da yapılan açlık grevitöreninden sonra 14.08.2017 Pazartesigünü Gazi Cemevi’nde süresiz açlıkgrevine başladı.

Direnişle ilgili yapılan açıklamadaşunlar ifade edildi: “13 Ağustos Pazargünü Küçükarmutlu direniş evinin önün-de (Mustafa dedelerin evi) süresiz açlıkgrevi törenimize başlamak için hazır-landık. Pankartlarımızı astık, alan dü-zenlemesi yaptık. Törenimizin başla-masına yarım saat kala 18:30’da AKP’ninkatil polisleri TOMA’larla, akreplerletören yapacağımız direniş alanına gelerektüm kitlenin üzerine tazyikli su sıktı.Tek bir amaçları vardı: Törenin yaptır-mamak, Nuriye ve Semih dememizi en-gellemekti. Hiçbir güç Nuriye ve Semihdememizi engelleyemez, engelleyeme-yecek. 20 dakika boyunca tazyikli susıkarak alanı dağıtmaya, kitleleri dağıt-maya çalıştılar, başaramadılar. Saldırıyakarşı tüm kitle direnişe geçti. TOMA’dansıkılan tazyikli suya karşı halkımız alanıterk etmeyerek, sloganlarla, taşlarla alanısahiplendi. TOMA’yla kitleleri dağıta-mayacağının farkına varan katiller yön-tem değiştirerek akreplerle gelip, kitleninüzerine gazla saldırdılar. Saldırıya karşıdireniş devam etti. Bu sırada Cephelilerhalkın güvenliğini alarak, alanı kontrolaltında tutarak katillere havai fişek vemolotoflarla karşılık verdi.

Halkın üzerine atılan gazın hesabınıCepheliler TOMA’yı yakarak sordu.Cephelilerin ve halkın direnişi karşı-sında çaresiz kalan ve istediğini yapa-mayan katiller, saldırıdan vazgeçmek,geldikleri çöplüklerine geri dönmek

zorunda kaldılar. Direniş alanını Cep-heliler bir an bile terk etmedi. Bir anbile direnmekten vazgeçmedi. 1 saatliksüren çatışmanın ardından katiller geriçekildi ve bir kez daha direnmektenbaşka çarenin olmadığını gördük.

Yaklaşık 120 kişilik bir kitleyle saat20.00’da törene başlandı. Tören, tümdevrim şehitleri nezninde 1 dakikalıksaygı duruşuyla başladı. Saygı duruşununardından Halk Cephesi açıklaması okun-du. Ardından şiirler ve Nuriye Gül-men’den gelen mektup okundu. MehmetGüvel 44 gündür sürdürdüğü açlık grevidirenişini anlatan konuşma yaparak, budirenişine omuz verecek olan, onunlabirlikte açlığı paylaşacak, Nuriye ve Se-mih’in açlığına ortak olmak için süresizaçık grevine başlayacak olan FeridunOsmanağaoğlu’nu davet ederek, önlüğünügiydirip, çiçek verdi. Feridun Osmana-ğaoğlu, kardeşinden aldığı bayrağı yukarıkaldırarak direnişi zaferle sonuçlandıra-cağını anlatan bir konuşma yaptı.

Ardından Mehmet Güvel’in yanında1 aylık destek açlık grevinde olan Dev-Genç’li Deniz Eriş açlık grevini son-landırdığına dair konuşma yaptı ve Fe-ridun Osmanağaoğlu’nun yanında 1aylık destek açlık grevine başlayacakolan Ramazan Anık’a önlüğünü giy-dirip, çiçek verdi. Konuşmaların ar-dından Halkın Mühendis Mimarları veGrup Yorum birlikte direniş türküleri,marşları söyledi.

Tüm saldırılara cevap olarak dahaçok Nuriye ve Semih diyecek, açlığıbüyüteceğiz.”

Halk Cephesi Açlık Grevlerini YayıyorYüksel’de Nuriye ve Semih’in Yaktığı Direniş, Armutlu’da Harlanıyor…

Armutlu’daki Direniş, Gazi’ye Yayılıyor!

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

113DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 14: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Silivri 9 No’lu Hapishane’de tutuklubulunan Grup Yorum üyelerinin geçti-ğimiz ay hapishanede yaptığı 2 TemmuzSivas Katliamı anmasına 3 ay iletişimcezası verildi.

Sultan Gökçek, aldıkları cezayı mek-tubunda şöyle anlatıyor:

“Bu arada geçenlerde Sivas Katlia-mı’nın anmasını yaptığımız için soruş-turma açıldı, 3 ay iletişim cezası verdiler.Daha onaylanmadı biraz sürer ama Si-livri’nin durumunu göstermesi açısındançarpıcı bir şey. Gerekçe 'gereksiz sloganatmak, marş söylemek'miş, böyle dekomik bir gerekçesi var. Sivas Katliamı’nınüzerinden 24 yıl geçmiş, 33 aydın insankatledilmiş, yanarak can vermişler. Si-vas’ın valisi bile anmalara katılmak zo-runda kalmışken bize soruşturma açı-yorlar. Hak gaspı yapmak için yer arı-yorlar. Nerden, kime ne ceza verebili-riz…”

Sultan Gökçek’in sözlerinden de an-laşıldığı gibi, AKP faşizmi Grup Yorumüyesini anma yaptığı için "cezalandırıyor".Bu ülkede, bu ülkenin hapishanesindeanma yapmak suç... 2 Temmuz’da kat-ledilenleri, diri diri yakılanları anmaksuç... AKP faşizmi Grup Yorum üyelerineiletişim cezası vererek katliamı yapanlarısavunuyor aslında. AKP faşizmi oligar-şinin yıllardır, onyıllardır uyguladığı kat-liamlarla halkları sindirme, yok etme,halkın mücadelesini bitirme politikasınınparçası olduğunu bir hapishane hücre-sindeki anmayı "cezalandırarak" dahigösteriyor. AKP faşizmi halka düşman-dır.

Grup Yorum halkın acılarını türküyapar, 2 Temmuz’da diri diri yakılanlarıntürkülerini yaptı. Anmasını da yapar.Türküsünü de söyler. Katliamlara karşıtaraf olur, direnir. Grup Yorum’un mü-ziğini yaptığı “Gün Tutuşur” türküsününsözlerinin bir kısmı da şöyledir:

“Yumrukluyorum duvarları, yumruk-luyorum kara gecenin bedenini / Ellerimkan içinde, nehirler taşmış yanaklarımda/ 37 can, 37 gül çatlamış susuzluktanSivas’ın içinde / Nasıl uyku tutar gözlerimi/ Döne döne semaha duranlar tutuştuönce / Sonra türküler sonra da şiir çığ-lıksız düştü türkülerin yanı başına / SivasSivas yiğitlik midir emanet cana kıymak

/ Yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçaklagüneşten koparıp / karanlığa kurban et-mek / Söyle hangi kitapta vardır ellerikolları bağlıyı yakmak / Var mıdır kar-delen akınında bir avuç inciyi ateşte tut-mak...” (Müzik: Grup Yorum)

AKP faşizmi, Grup Yorum’un yaptığıbu müziğe de düşmandır, ki onun içintutuklamıştır Grup Yorum elemanları-nı… AKP faşizmi Sivas Katliamı’nı dasavunur çünkü bu katliamı yapanlarınsoyundan gelmektedir.

Daha sonra Adalet Bakanı olan ŞevketKazan katliamcıların davasını üstlenmiş,AKP'nin ileri kadroları katilleri ziyaretedip ailelerini sahiplenmiş, katliamcılarıaçıktan desteklemiştir. Bugün de katillerinavukatları AKP’den ya milletvekili olmuşya da bir teşkilatında yönetici durumun-dadır. Bu isimlerden bazıları aşağıda-dır…

- Av. Celal Mümtaz Akıncı – AfyonBarosu Başkanı ve AKP oylarıyla Ana-yasa Mahkemesi üyesi.

- Av. Hayati Yazıcı – AKP’nin DevletBakanı.

- Av. Haydar Kemal Kurt – AKP Is-parta Milletvekili.

- Av. Zeyid Aslan – AKP Tokat Mil-letvekili, Başbakan Erdoğan’ın eski avu-katı.

- Av. Hüsnü Tuna – AKP KonyaMilletvekili.

- Av. Burhanettin Çoban – Afyonka-rahisar AKP’li Belediye Başkanı.

- Av. Faik Işık – Başbakan Erdoğan’ınve Süleyman Mercümek’in avukatı.

- Av. İbrahim Hakkı Aşkar – 22. Dö-nem AKP Afyon Milletvekili.

- Av. M. Ali Bulut – AKP MaraşMilletvekili ve Anayasa Komisyonu üye-si.

-Av. Bülent Tüfekçi – AKP Malatyaİl Başkanı.

- Av. Halil Ürün AKP Afyon BelediyeBaşkan adayı.

- Av. Mevlüt Uysal – AKP İstanbulBaşakşehir Belediye Başkanı.

- Av. Nevzat Er – Eski AKP EminönüBelediye Başkanı.

- Av. Suat Altınsoy – AKP Konya İlBaşkanı Yardımcısı.

- Av. Tayfun Karali – İstanbul Bü-yükşehir Belediyesi Darülaceze Müdü-rü.

- Av. Ferruh Aslan – İstanbul Bü-yükşehir Belediyesi Basın Yayın Mü-dürü.

- Av. Ali Aşlık – Eski AKP İzmir İlBaşkanı.

- Av. Reşat Yazak – Anadolu AjansıYönetim Kurulu Üyesi.”

TBMM’de Sivas davası dahil bazıkatliam sanıklarının yargı önüne çıka-rılması ile ilgili önerge 18 kez meclisgündemine sunuldu, önerge ise tam 18kez AKP’nin oylarıyla reddedildi.

Sivas davasının “zaman aşımı” ka-rarından sonra ise dönemin BaşbakanıErdoğan’ın açıklaması şöyle oldu: ''Mil-letimiz için, ülkemiz için hayırlı olsun.”Davanın zaman aşımıyla kapanması aslabu ülkeye “hayırlı” olamaz! Bu davahalkın hafızasında asla zaman aşımınauğramayacaktır.

AKP’nin Sivas Katliamı’na yönelikpolitikası, Grup Yorum’a hapishanedeverilen iletişimsizlik cezasının nedeninide açıklıyor aslında. Üstelik bu saldırı,bu ceza sadece Grup Yorum’a yönelikdeğildir. Halka ve özellikle de Alevilereyöneliktir.

Alevi halkımız, Alevi örgütlülükleri,dernekleri taraf olmalıdır. Alevi örgüt-lülüklerinin bu saldırıya bir cevabı ol-malıdır. Çünkü çok açık ki, anmayı ce-zalandırmak sadece Grup Yorum’a değiltüm katliamları ananlara saldırıdır. Oli-garşinin katliamlarına karşı tüm dire-nenlere saldırıdır.

Susmayalım! Bugün 2 Temmuz gibibir katliamın davası hala gündemini ko-ruyor ve hala katillerin cezalandırılmasıtalep ediliyorsa, bu devrimcilerin, direnenhalkların sayesindedir. Biz geçmişte ol-duğu gibi bugün de faşizmin katliamlarınaasla sessiz kalmayacak, anmalarımızıbulunduğumuz her yerde yapmaya devamedeceğiz.

Tutuklu tüm Grup Yorum üyeleriFırat Kıl, Dilan Poyraz, Sultan Gökçek,Bergün Varan; koro elemanımız İlyasKazan ve İdil Halk Tiyatrosu oyuncusuAkif Uzun için adalet ve özgürlük iste-mekten vazgeçmeyeceğiz.

Grup Yorum Üyelerine Sivas Anması Yaptıkları İçinİletişim Cezası Veren AKP Faşizmi Sivas Katliamı’nı Savunuyor

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!114

Page 15: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Yürüyüş: AKP faşizmi saldırılarıaltında pek çok kesim mesleğini ya-pamaz hale geldi.

Sanat alanı da bu konudaki ör-neklerden birisi... Özellikle Grup Yo-rum faşizmin saldırılarının önceliklihedeflerinden...

Konserleriniz yasaklanıyor. İdilKültür Merkezi sürekli polis baskınlarıyaşıyor. Her yer kırılıyor, parçala-nıyor. Müzik enstrümanlarınız özel-likle hedef alınıyor. Müzik aleti çalanGrup Yorumcuların ellerine, türküsöyleyenlerin kulaklarına zarar ve-riliyor. Yani hem işkence görüyorhem de farklı fiili saldırılar altındaişinizi yapmaya çalışıyorsunuz. Fa-şizm koşullarında sanatçı olmak vemesleğini yapmak nedir?

Betül Varan:“Akşam öten kuştan korksabah solundan uyanmaktan

korkdostluktan, türkülerden korkbir düzen türkülerden korkmaya

başladığında

artık onun sonu gelmiş de-mektir.”

Ruhi Su’nun bu dizeleriylebaşlamak istedim çünkü tarihboyunca halkın acılarına, se-vinçlerine, yokluklarına, yok-sulluklarına türkülerinde, dize-lerinde yer verenler zalimlerindüzeninde bedel ödemişlerdir.Köroğlu’ndan Karacaoğlan’a,Karacaoğlan’dan Dadal’a, Da-dal’dan Pir Sultan’a, Ruhi Su’ya,Mahzuni’ye kadar uzanan birgelenektir halk sanatçılığı, halkozanlığı... Biz de adil ve eşitbir düzen için hep doğrudantaraf olduk ve bu yüzden de

her dönem egemenlerin, zalimlerinhedefi olduk. Bugünlerde de üzeri-mizdeki baskılar yoğun ama biz tür-külerimizden, geleneklerimizden,sosyalist ideolojimizden aldığımızgüçle faşizmin en ağır koşullarındasaldırıları göğüsleyebiliyoruz, faşizmekarşı sanatımızla direnmenin onurunutaşıyoruz. OHAL dönemi ile birlikteçalışmalarımızı yürüttüğümüz kültürmerkezi 8 ay içerisinde 3 kez basıldı.Sadece bununla da kalmadı, beş GrupYorum elemanı, bir korocumuz vebir de tiyatro oyuncumuz tutsak edil-diler. Faşizm koşullarında sanatçılıkyapmak tutsaklık süreçlerinde dehalk için üretimlere devam ettirmeyigerektiriyor. Bizi biz yapan, GrupYorum halktır dedirten de bütün zor-luklara rağmen kaybetmediğimiz mü-cadele ruhumuzdur.

Yürüyüş: Grup Yorum yüzbinlerialanlara toplayabiliyor. Faşizm içinkorkutucu bir tablo bu. Konser iznialamıyorsunuz artık. Ne kadar süredirkonser yapamıyorsunuz? Kaç tane

konseriniz engellendi? Konserler yasaklanınca “tüm ülke

konser alanıdır” demiş ve tüm ma-hallelerde konserler vermiştiniz. Nasılyaptınız bunu?

Betül Varan: Son büyük kon-serlerimiz iki sene önce 30. yıl kon-serleri oldu. Bu konserlerden itibarenBağımsız Türkiye konserlerimiz veirili ufaklı neredeyse bütün konser-lerimiz yasaklandı. Son konserimiziise Hatay, Samandağ’da yaklaşık biray önce 20 bin kişilik bir kitle ilegerçekleştirdik. Büyük konserlerinistisnasız tümünü engellemeye ça-lışsalar da dediğiniz gibi biz her yeri

Grup Yorum Üyesi Betül Varan’la Röportaj:

Grup Yorum Hiçbir Zaman Çaresiz KalmazÇünkü; Grup Yorum Halktır!

Bir Konser YasaklarsanızBin Konser Yaparız’ dedikve mahalle mahalle, sokaksokak konserler yaptık. Fa‐şizm sadece kağıt üzerindeengelleyebiliyor konserleri‐mizi, çünkü biz bu yasaklarıtanımıyoruz ve direniyoruz.Grup Yorum elemanlarınınolmadığı yerde bile, halkımızmeydanlara çıkıp türküleri‐mizi söyleyip halay çekiyor‐lar. Bu kadar saldırıyı boşaçıkarabilmemizin gücünühalktan alıyoruz yani günüve zamanı gelince herkes‘Yorumcu’ oluyor, bağlama‐sını alıyor ve geleneği sür‐dürüyor. Bu yüzden tutuk‐lasalar da, yasaklasalar dabizi, türkülerimiz kazanıyor.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

15DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Röportaj

Page 16: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

konser alanına çevirerek faşizme engüzel cevabı veriyoruz. Hani diyoruzya ‘Grup Yorum Halktır’ diye, aslındasomut olarak bunu yaşamış olduk.‘Bir Konser Yasaklarsanız Bin KonserYaparız’ dedik ve mahalle mahalle,sokak sokak konserler yaptık. Faşizmsadece kağıt üzerinde engelleyebiliyorkonserlerimizi, çünkü biz bu yasaklarıtanımıyoruz ve direniyoruz. GrupYorum elemanlarının olmadığı yerdebile, halkımız meydanlara çıkıp tür-külerimizi söyleyip halay çekiyorlar.Bu kadar saldırıyı boşa çıkarabilme-mizin gücünü halktan alıyoruz yanigünü ve zamanı gelince herkes ‘Yo-rumcu’ oluyor, bağlamasını alıyorve geleneği sürdürüyor. Bu yüzdentutuklasalar da, yasaklasalar da bizi,türkülerimiz kazanıyor.

Yürüyüş: Faşizm koşullarındasanatçı olmak kendi işini yapacakmeşru direniş alanlarını da açmakanlamına geliyor?

Konserleriniz yasaklandığında

çaresiz kalmadınız, kamyon kasasındakonser verdiniz. Gaz bombaları al-tında konser verdiniz. Sonra yinekonserleriniz yasaklanınca dam kon-serleri yöntemine başvurdunuz. GrupYorum Avrupa’da da yasaklanıyor.Yurtdışına çıkış izni verilmiyor. Av-rupa’da Grup Yorum kuruluyor, kon-serler veriyor. Çünkü Grup Yorumhalktır diyoruz, halk da her yerdedir.

Sonuç olarak faşizm koşullarındasanatçı olmak nedir, ne yapmak ge-rekir?

Betül Varan: Şuan ülkemize vedünyamıza baktığımızda çok yönlüsaldırılar var, sanat alanında da fiilibir saldırı var. Pir Sultanlar’ı dar-ağacına verenler, Nazım’ı hapis yat-tıranlar, bugün enstrümanlarımızı kı-rıyorlar, bizleri tutsak ediyorlar. Sa-zımızdan, sözümüzden korkuları on-lara her şeyi yaptırıyor. Meydanlarıyasaklıyorlar, bir bakıyorlar ki yasağıtanımamışız ve bir kamyonun arka-sındayız yüzlerce dinleyicimiz ilebirlikte. Gaz bombaları, plastik mer-miler ile saldırıyorlar ama bir bakı-yorlar bir bir gecekondunun üzerindensöylüyoruz türkülerimizi.

Grup Yorum hiçbir zaman çaresizkalmaz çünkü Grup Yorum halktır.Evet, Avrupa’ya gidişimiz yasakla-nıyor ama Avrupa’nın ve Anado-lu’nun dört bir yanında halk korola-rımız var ve yurtdışında dahi kon-serlerimizi gerçekleştiriyoruz. GrupYorum sadece birkaç kişiden ibaretdeğil. Bir halktan ve bir halkın sa-natını yapmaktan bahsediyoruz, yaniaslında faşizm koşullarında halk sa-natçılığı bu fiili saldırılara karşı ge-lirken, aynı zamanda emperyalizminyoz kültürüne karşı alternatif eserlerde sunabilmektir ve sanatı halklaş-tırmaktır. Halk için sanat anlayışı ilehareket edilirse tüm zorlukları gö-ğüsleyebiliriz.

Yürüyüş: Açlık grevi yapıyorsu-nuz. Nuriye ve Semih’e destek olmakve tutuklanan Grup Yorumcular için...Faşizmin saldırılarına karşı yine birdireniş alanı açtınız.

Bu direnişle neyi hedefliyorsu-nuz?

Betül Varan: Nuriye ve Semihiki emekçi. İşleri, ekmekleri ve onur-ları için aylardır direniyorlar. Sürecigenel anlamda görmek gerekiyor,süreç açlık grevine evrilmeden önceher türlü direniş yolu denendi fakattaleplerine herhangi bir karşılık ve-rilmedi ve onlar da 9 Mart’ta açlıkgrevine başladıklarını duyurdular.

Bugünkü aşamada direnişlerininyani açlık grevlerinin 160’li günle-rindeler. Bu mücadele, bu direnişsadece işlerine kabul edilmek değilaynı zamanda faşizme karşı onurusavunma mücadelesidir. Önemli olanhak gasplarına, saldırılara boyun eğ-memek ve her alanda mücadeleyiyükseltmektir, biz de açlık grevi di-renişimizle bunu hedefliyoruz. Türküsöylemek, halka ücretsiz konserlervermek suç olarak nitelendiriliyor,OHAL ile birlikte de bu hukuksuz-luklarını yasallaştırıyorlar. Biz debarikat başlarında, açlık grevi çadır-larında türküler söylemenin meşru-luğunu taşıyoruz.

Kurumlarımıza yapılan baskınlar,arkadaşlarımızın tutuklanması bu sesisusturmak içindir.

Yıllardır söylediğimiz gibi bu sesiasla susturamayacaklar.

Şu aşamada önemli olan SanatCephesi’ni büyütmek ve yapılan sal-dırılara daha güçlü cevaplar verebil-mektir.

Meydanları yasaklıyorlar,bir bakıyorlar ki yasağı ta‐nımamışız ve bir kamyonunarkasındayız yüzlerce dinle‐yicimiz ile birlikte. Gaz bom‐baları, plastik mermiler ilesaldırıyorlar ama bir bakı‐yorlar bir bir gecekondununüzerinden söylüyoruz tür‐külerimizi.

Grup Yorum hiçbir zamançaresiz kalmaz, çünkü GrupYorum halktır. Evet, Avru‐pa’ya gidişimiz yasaklanıyorama Avrupa’nın ve Anado‐lu’nun dört bir yanında halkkorolarımız var ve yurtdı‐şında dahi konserlerimizigerçekleştiriyoruz. Grup Yo‐rum sadece birkaç kişidenibaret değil, bir halktan vebir halkın sanatını yapmak‐tan bahsediyoruz.

Grup Yorum’dan ÇağrıSilivri 9 No’lu Kapalı Hapishane-

si’nde tüm tutsaklara yönelik baskılardevam ediyor. Hapishaneden gönde-rilen bir faksta da kitap sınırlamasından,gelen-dışarı yazılan mektuplara kadarengellemeler, karalamalar, el koymalaryaşandığı belirtiliyor. Gazetecileregönderilen mektuplara el konuluyor.

Grubumuz üyelerine ve diğer tümtutsaklara karşı yapılan bu uygulamalarıkabul etmiyoruz, bu yaşananların tümkamuoyu tarafından duyulması vetakip edilebilmesi için ilgili olmanızıistiyor, ilginizden ötürü şimdiden te-şekkür ediyoruz.

Röportaj

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!16

Page 17: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Avukat müvekkili için hak arayankişidir. Aralarında avukatlık ilişkisikurulduktan sonra kişiyi devlet nez-dinde temsil eder. Bu demektir kikişi hak aradığında gerçek kişilerekarşı kanun güvencesi istediğindeya da devlete karşı kanun güvencesiistediğinde avukata başvurur.

Kamu hukukunda kişi bütünüyleiktidara karşı hak aramaktadır. İkti-darın karşısında kazanılmış bir hakolarak savunma kurumu durur. Sa-vunmayı temsil eden de “Avukat”tır.

İktidarın kolluk gücü sizi temelhaklarınızdan yoksun ettiği zamanya boynunuzu eğip bir gün hakkınızınverileceğine inanarak başınıza ge-lenlere katlanırsınız ya da hak ara-maya başlarsınız. İşte bu anda avu-katın görevi başlar. Halkın kazanılmışhaklarını bilen, hukuk düzenininesaslarına hakim olan avukat kanunve yöntem bilgisi ile iktidara/devletekarşı sizin yanı başınızda durur.

İşte Nuriye Gülmen ve SemihÖzakça genç ömürlerinin büyük kıs-mını harcadıkları işleri ellerindenalınınca böyle bir haksızlık karşısındadevlete karşı hak aramak için avukatyardımı istediler.

İşte biz avukatlarına karşı iktidarınzaten uzun zaman önceden sahipoldukları nefret burada büyüdü. Yanihem müvekkil hem de avukat hakaramakta kararlı ise devlet kendinekarşı bir tehdit oluştuğunu düşünerekbu tehdidi ezmek, yok etmek telaşınagirdi. Çünkü hak arama taleplerinecevap vermek, hukuka uygun dav-ranmak AKP hükümetinin karakterideğildi. AKP hükümeti- devleti dekendinden öncekilerde olduğu gibifaşist karaktere sahipti. Bildiği tekçözüm ezmek, sindirmek, yok et-mekti. AKP iktidarı İçişleri Bakanı

valiliklere şu talimatı verdi: “Nuriyeve Semih” demeyi yasaklayın! Va-lilerin görev ve yetkisini aşarak ver-dikleri bu kararla polis haftalarcahiçbir sorun yaşanmadan yürütülmüşeylemleri işkence yaparak dağıttı.Dahası eyleme katılanları gözaltınaaldı ve işkenceye orada da devametti. Ankara’da Semih ve Nuriye’ninavukatları Derviş Emre Aydın, AytülKaplan, Ayşegül Çağatay, BarkınTimtik ve Ebru Timtik gözaltınaalındılar. Oysa yasal olduğuna inan-dıkları halde henüz hiçbir ifade hür-riyeti eylemine bile başlamamışlardı.Avukatlar Barkın ve Ebru Timtikgözaltına alınan 72 kişiden ayrılarak4 gün gözaltında tutuldu. Hemenardından Kadıköy’ de toplanan Nu-riye ve Semih Dayanışması eyleminedaha başlamadan, vahşice saldırdılar.Bu eylemde de Avukat Barkın Tim-tik’e özel muamele vardı. Ve en son,yine her hafta toplanan Beşiktaşaçıklamasına saldırdılar. Henüz top-lanma bile mümkün olmamıştı. VeBarkın Timtik bu sefer de 4 güngözaltında tutuldu. İşkence yineO’na yönelmişti. 4 gün gözaltındatutmanın tek bir yasal gerekçesi yok-tu. Öyle ki Barkın’ın da içinde bu-lunduğu grup ne emniyet, ne savcılık,ne de mahkeme tarafından ifadesialınmadan serbest bırakılmıştı. GeriyeAvukat Barkın’ın vücudundaki mor-luklar kalmıştı.

Avukat ulusal ve uluslararası hu-kukun kendisine tanımış olduğu hak-ları bilen kişidir. Bildiklerini ısrarlauygulatmaya kalkan bir avukat, ik-tidarın gözünde mutlaka susturulmasıgerekendir. Politik öç alma, sindirme,tutsak alma operasyonlarında mutlakagrupların avukatlarını da kapsayanşekilde tutuklamalar yapılması bun-

dandır.

Nuriye ve Semih’in avukatlarınayönelik saldırının diğer bir boyutusürüp giden sessizlik sebebiyledir.OHAL uygulamaları karşısında genelhukukçu kitlesinin sessiz tutumu dabu işkenceye zemin sunmaktadır.Hukukçuların bu sessiz, hatta biateder tutumu karşısında iktidar, ce-surca ve her alanda savunma yapanaz sayıdaki avukatı sindirmeninkolay olduğuna inanmıştır. Çünkübaroları büyük oranda sindirmiştir.Örneğin üyesi işkence gören ve tümtanıkların huzurunda avukat olmasıdolayısıyla özel olarak saldırı altındatutulan İstanbul Barosu tarihe geçe-cek bir aymazlıkla susmaktadır.

Bu susuş İstanbul Barosu’nunilk susuşu değildir. Belli ki son daolmayacaktır. Tıpkı Barolar Birliğigibi onlar da bir taraftan FETÖ’cüilan edilmekten korkmakta bir ta-raftan da iktidar ile iyi geçinip birlikteAVRUPA BİRLİĞİ PROJELERİyapmayı hayal etmektedir.

Elbette baroların kendilerine dü-şen rolü yerine getirmemeleri yanındakendine demokrat, solcu diyen avu-katların “vah vah çok üzüldükten”ileri gitmeyen tutumları da içler acı-sıdır. Onlar da suskundurlar.

Avukatı susturduklarında rahatedeceklerini düşünen iktidar yanılı-yor. Çünkü ne bizim susmaya niye-timiz var, ne de biz ortadan kalkıncahak arayanlar susar. Zulmün olduğuher yerde direniş de vardır, varola-caktır. Bu tarihin ve toplumun ya-sasıdır. Tarihin akışına zincir vuru-lamaz. Baskılar İşkenceler BizleriYıldıramaz Susturamaz.

TARİHSEL GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRECEK VE HERKES SUSSA DA BİZ SUSMAYACAĞIZ

Avukatı Susturduklarında Rahat Edeceklerini Düşünen İktidar YanılıyorHalkın HukukBürosu

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

117DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 18: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!118

Yürüyüş: Nuriye ve Semih içinyapıla eylemlerde 1 hafta içinde 3kez gözaltına alındınız, işkence gör-dünüz. Diyebiliriz ki üzerinizdeki iş-kence izleri geçmeden ikinci ve üçün-cü işkence saldırısıyla karşılaştınız.Bu kuşkusuz AKP faşizminin halkınavukatlarına bir saldırısı... Bir boyutuNuriye ve Semih için yapılacak olanher tür eylemi bastırmak, direnişiboğmak, kitle hareketini yok etmeküzere yapılan saldırılar... Bir diğerboyutu da halkın avukatlarının ya-rattığı halktan yana hukukçu kimliğiniyok etmek. AKP direnen kamu emek-çisi, işçi, gecekondulu istemediği gibidirenen avukat da istemiyor. Direnen,halktan yana avukat nasıl bir roloynuyor böylesi koşullarda? AKPfaşizminin avukatlara bakışı nedir?

Barkın Timtik: Evet söylediğinizgibi, her zalim iktidar gibi AKP dekarşısında direnen, hak talep eden,hak bilincine sahip kimseyi istemiyor.Avukatlık mesleği ise özünde haksavunuculuğu olan bir meslek.. HeleHalkın Hukuk Bürosu devrimci avu-katlık geleneği nedeniyle iktidarlaraçısından yok edilmesi, büyütülme-mesi gereken olumsuz bir örneğiifade ediyor.

AKP tekellerin, emekçilerin alın-terini sömüren ve hakkını yiyenlerintemsilcisidir. Bizse halkın temsilci-leriyiz... Halkın haklarını savunuyo-ruz. Bu demek ki uzlaşmaz bir çelişkivar aramızda. AKP savunduğu sınıfınçıkarlarına uygun olarak saldırıyorbize. Biz de kendi sınıf bilincimizeuygun olarak direniyor, savunduğu-muz değerleri çiğnetmeyeceğimizigösteriyoruz.

Avukat, halkın haklarını dilekçe-siyle, sözüyle, diliyle, bedeniyle, du-ruşma salonunda, adliye koridorla-rında, hapishanelerde, nezarethane-lerde, sokaklarda, saldırının olduğuve hak talebinin yükseltilmesi gerekenher yerde savunur.

Faşizm dediğiniz sistem, tekelciasalakların tüm hakları askıya aldık-ları, olabildiğince sınırladıkları biryönetme aşamasını ifade eder. Faşizmkarşısında avukat, gerek teknik hukukbilgisi gerekse de hak ve özgürlüklerinkazanılması bilincinin verdiği so-rumlulukla hak gasplarının karşısında

en önde durmak zorundadır. AKPfaşizmi de devrimci avukatların busorumluluğa sahip olduklarını biliyorve bizim bilimsel namusumuza dasaldırıyor. İşkence ederek bu irademizisakatlamayı, ezmeyi hedefliyor. AKPavukatlara hak kazanma ve direnmebilincine sahip olmaları ve halka gü-ven vermeleri yanıyla da saldırıyor.

Nuriye ve Semih’i de bu nedenletutsak etti. AKP, 160’lı günlerde halakararlılık gösterisi yaparak, direnerekhak kazanılamayacağını göstermekistiyor. Biz de diyoruz ki faşizm kar-şısında hak elde etmenin, hak gaspettirmemenin tek mümkün yolu di-renmektir. Başka bir yolu yoktur.Her türlü iç hukuk ve ulusalüstü hu-kuk yollarını sonuna kadar denedikama sokaklarda, alanlarda hak ara-maktan da geri durmuyoruz, durma-yacağız. Bizim için de başka yolyok çünkü.

Biz halkın avukatıyız. Bize sal-dırarak esasta halka yani temsil etti-ğimiz müvekkile gözdağı veriyor,ona saldırıyor AKP. Avukatları kendiiktidarının çizgisine çekemediği için

Nuriye ve Semih İçin Yapılan Eylemlerde Bir Hafta İçinde 3 Kez Gözaltına AlınanAvukat Barkın Timtik İle Röportaj:

AVUKAT, HALKIN HAKLARINI DİLEKÇESİYLE, SÖZÜYLE,DİLİYLE, BEDENİYLE, DURUŞMA SALONUNDA, ADLİYE

KORİDORLARINDA, HAPİSHANELERDE, NEZARETHANELERDE,SOKAKLARDA, SALDIRININ OLDUĞU VE HAK TALEBİNİN

YÜKSELTİLMESİ GEREKEN HER YERDE SAVUNUR

Biz halkın avukatıyız.Bize saldırarak esasta

halka yani temsil ettiğimizmüvekkile gözdağı

veriyor, ona saldırıyorAKP. Avukatları kendi

iktidarının çizgisineçekemediği için yok etmekistiyor. Yani ya AKP’nin

dümen suyuna giriphaksızlığın, eşitsizliğin,adaletsizliğin avukatı

olacaksın ya da sana bumesleği yaptırmayacağım

diyor. Ama nafile,avukatlık devletin izni veicazetiyle yapılmaz. Hakbilincine sahip, namuslu

herkes hiçbir belgeyeihtiyaç duymadan halkın

avukatlığını yapabilir.

Röportaj

Page 19: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

yok etmek istiyor. Yani ya AKP’nindümen suyuna girip haksızlığın, eşit-sizliğin adaletsizliğin avukatı ola-caksın ya da sana bu mesleği yaptır-mayacağım diyor. Ama nafile avu-katlık devletin izni ve icazetiyle ya-pılmaz. Hak bilincine sahip, namusluherkes hiçbir belgeye ihtiyaç duy-madan halkın avukatlığını yapabilir.

Yürüyüş: Ülkemizde hukuk fa-şizmin üzerini örten bir şaldır. Bukoşullarda halktan yana bir avukatlıkancak kendi fiili meşru direniş hattınıyaratarak, kendi alanlarını yaratarakvar olabiliyor.

Adalet nöbetleri, hukuk dışı dav-ranan sizlerle görüşmeyen savcılarınodaları önünde yaptığınız oturma ey-lemleri, müvekkillerinizle görüştürül-mediğinizde hapishanelerde yaptığınızoturma eylemleri vb. direniş biçimleri...Sizlerin avukatlık yapabilmek içinbulduğunuz yöntemler.

Bu alanda neler yaşıyor, nasılçözümler buluyorsunuz?

Barkın Timtik: Ya faşizmin çiz-diği sınırları kabul edecek, aslındamesleğimizi yapmayacağız ya dakendi faaliyet alanımızı kendimizbelirleyecek, hakkı, adaleti, halkı sa-vunmanın yani mesleğimizi yapmanınbedelini ödeyeceğiz. Bizim saygıduyduğumuz ve savunduğumuz şeybinyıllardır süren sınıf kavgasınınürünü olan hak ve özgürlüklerdir.Biz bunları haksız bir iktidara karşısavunur ve kullanmaya çalışırkenyaratıcı olmak zorundayız. Bedelödeyeceğimizi bilmek ve buna hazırolmak zorundayız. Başka bir yöntemivar da biz böylesi bir tarzı benimsi-yoruz sanılmasın. Adliyeler, hakimve savcıların odaları halka kapı du-vardı her zaman. Artık avukatlarada öyle. Bir gözaltı kararı alıyorsavcı müvekkiliniz hakkında, günlercebu insana ne olmuş, hakkında nedelil var bilmeden sorgusuz sualsizişkence altında tutuyor. Sonra ifade-

sini bile almadan serbest bırakıyorya da tutukluyor. Bu kişinin avuka-tısınız eliniz kolunuz bağlı duracakmısınız? Dosyanın hangi savcıda ol-duğunu bile öğrenemediğiniz örneklervar. Ailesine ya da kendisine ne ya-payım dilekçe verdim, cevap veril-medi diyebilir misiniz? Avukatlıkyapacağım yapıyorum diyorsanız di-yemezsiniz. Bir yolunu bulacaksınız.biz de bu yolları deniyoruz. Biriyleçözemezsek diğerini düşünüyoruz.faşizm halka düşman bir sistem. Tabiki bedelleri var işini layıkıyla yap-manın bile. Müvekkilimizi eylemselolarak da savunmaya başlamadanönce mutlaka bütün rutin başvurudilekçeleri vermiş oluyoruz. Bunlar-dan sonuç alamadığımız noktada ça-resizliği kabul etmiyoruz. Yaptığımızbu.

Yürüyüş: Artık mesleğini yapa-mayan binlerce insan var. Gazeteciler,sanatçılar, avukatlar... Yüzlerce insansadece mesleklerinin gereğini yaptığıiçin soruşturmaya uğruyor, engelle-niyor. Avukatların, sanatçıların, ga-zetecilerin, kamu emekçilerinin...mesleklerini yapmaları neden suçhaline geldi?

Ülkemizin siyasi, ekonomik, ta-rihsel koşullarının gereği olarak ik-tidarın yönetememe krizinin bu kadarboyutlu olduğu yerde nasıl avukatlık,gazetecilik yapılacak?

Barkın Timtik: Direne direne,dövüşe dövüşe, düşüne düşüne, bedelödeye ödeye, savaşa savaşa yapılacak.Başka bir yolu yok.. Aklıma bir şiirgeldi Nazım Hikmet’in.. Güzel vehaklı her şey için dövüşülecek. Başkayolu yok.

“... bilirim hele bir düşmeye görhasretin hallisine

hele bir de tam okka dört yüzdirhemse yürek

yolu yok donkişotum benim yoluyok

yeldeğirmenleriyle dövüşülecek.

haklısın, elbette senin Dülsin-yandır

en güzel kadını yeryüzünün

sen, elbette bezirganların suratınahaykıracaksın bunu,

alaşağı edecekler seni

bi temiz pataklayacaklar.

fakat sen, yenilmez şovalyesi su-suzluğumuzun

sen bir alev gibi yanmakta devamedeceksin

ağır, demir kabuğunun içinde

ve Dülsinya bir kat daha güzel-leşecek...”

Sorunuzun içinde de var cevabı ...Ülkemizin içinde bulunduğu siyasi,ekonomik ve tarihsel koşulların gereğiolarak iktidarın yönetememe krizininderinleşmesi, iktidarı sürekli korkuiçinde saldırmaya ve savunmaya itiyor.Haksız ve zalim bir iktidar olduğu içinher muhalif sese, gerçeklerin her ortayaçıkarılmasına, her hak talebine kılıçsallıyor iktidar. Ne yapacaksınız al-malısınız o kılıcı elinden ama elinizkesilecek. Kolunuz kesilecek belki ba-şınız vurulacak. Göze almalısınız yada baştan teslim oldunuz demektir.

Yürüyüş: Adalet bakanlığının songenelgesine göre hakkında soruşturmaaçılan avukat 2 yıla kadar savunmagörevini yerine getiremeyecek. Bu dademektir ki devrimcilerin, halktanyana olan ya da iktidarın işine gel-meyen herkes avukatsız kalacak.

AKP faşizmi savunma görevi ya-pacak avukat değil karşısında zabıtkatipleri olsun istiyor. Siz bu sürecinasıl değerlendiriyorsunuz? Nasılbir saldırı bu?

Barkın Timtik: Aynen söyledi-ğiniz gibi.. Zabıt katibi, noter, hazirunistiyor, avukat istemiyorlar.

Savcılar ya da hakimler ya dapolis önceden de müvekkilinize hakhatırlattığınız ya da soru sorma biçi-mine, keyfiliğe müdahale ettiğiniz

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

119DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Röportaj

Page 20: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!220

için çeşitli yollarla, bağırarak, üstü-nüze yürüyerek, dışarı atma tehdi-dinde bulunarak, hakkınızda tutanaktutacağını söyleyerek baskı altına al-maya çalışırlardı.. Avukatlar her dö-nem iktidarlarca düşman olarak gö-rülmüştür.

Adalet Bakanlığı, basına yansıdığıkadarıyla, Cumhuriyet Başsavcılık-ları’na, Ceza Muhakemesi Kanu-nu’daki müdafilik görevinden ya-saklanma usulüne ilişkin düzenle-meleri hatırlatarak, kanundaki ya-saklamaların uygulanmasını tavsiyeetmiş! Bu talimatta şöyle deniliyor:

“.. Kamuoyu tarafından hassasiyetletakip edilen terör ve çıkar amaçlı suçörgütleri ya da infial uyandıran bazısuçlara ilişkin soruşturmalar nedeniyletutuklamalar kapsamında, müdafileraracılığı ile örgütsel haberleşme, talimatalma ve verme, delillerin karartılmasıgibi güvenlik zaafiyeti oluşturacak ey-lemlerin önlenmesi, örgütten ayrılma-ların kolaylaştırılması ve soruşturmaya da davaların selameti bakımından,ilgili makamlar tarafından önleyicitedbirlerin alınması büyük önem ar-zetmektedir... Devam eden veya yenibaşlayacak olan soruşturma ve ko-vuşturmalarda ceza Muhakemesi Ka-nunu’nun yukarıda belirtilen hükümleridoğrultusunda ilgili Cumhuriyet Baş-savcılığı’nca gereğinin yapılmasınınsoruşturmaların daha sağlıklı yürü-tülmesi amacıyla yararlı olacağı de-ğerlendirilecektir.”

Yani bu saldırı yeni değil, sadecebir hatırlatma. Bu genelge bir iradeyoğunlaşmasını, iktidarca avukatın nekadar yok edilmesi gereken bir güçolarak görüldüğünün göstergesi.

Özellikle siyasi dava avukatlarıolarak gerek hapishanelerde müvek-killerle görüş kısıtlaması, gerekseemniyette müdafilikten yasaklanmagibi uygulamalara maruz kaldık öte-den beri. Şimdi ise bu yasaklar dahagenelleştirilecek bütün avukatlık mes-leğine karşı bir saldırıya dünüşüyor.Hukuk davalarına yönelik de düzen-lemeler gündemde. Avukatın AKP’liolmayanını yok edecek kadar keskinbir çizgide savaş sürdürüyor AKP.Kavgaya davet ediyor geniş halk kit-

lelerini AKP. Yerinde oturan, kendi-sine dokunulmasını bekleyen halkkitlelerini uyandırıyor, ateşle oynuyorAKP. Yönetememe krizleri gerçektençok derin, korkuları çok büyük. Gö-rünürde güçlü gibi görünen iktidaraslında çok güçsüz. Bu saldırılar bu-nun göstergesi.

Bakın çok komik bir şey söylüyor:Avukatlar olmasa örgüt üyeleri tali-matsız kalacak, örgütten ayrılacak-larmış. Avukatlar olmasa deliller ka-rartılmayacak, soruşturma selametleyürüyecekmiş. Avukat soruşturmanınsağlıklı ilerlemesini engelliyormuş..Avukata yönelik ne kadar büyük biritham. Zaten hiç sebep yokken so-ruşturma dosyalarına otomatikmangizlilik kararı alıyorsun. Avukatındosyayı gördüğü mü var ki soruş-turmanın selametini etkilesin! Ya dadosyalarda delil mi var ki avukatdelil karartsın!

Sadece dikensiz gül bahçesi isti-yorlar. Avukatlar gerçekleri, kazanılmışhak ve özgürlükleri talep ederek savcıve hakimlere hak hatırlatarak zamankaybına yol açmasınlar diyorlar. Ha-pishanelerde işkence ede ede insanonurunu, devrimcilerin iradeleri kıralımve tüm zalimliklerimiz dört duvar de-mir kapılar ardında kalsın. Avukatbunları duyup öğrenmesin, teşhir et-mesin. İstenen, amaçlanan budur.

Ancak tarih ve hayatı okuyanherkes bilir ki hiçbir zulüm sonsuzadek sürmez. Hiçbir gerçek üstü ka-patılarak gizlenemez. Devrimcilerhiç bir koşulda teslim alınamazlar.İradelerini, onurlarını korumak içindevrimcilerin avukata ihtiyacı yoktur.Gerekirse de devrimciler kendi avu-katlarını yaratırlar.

SON SÖZ:

Nuriye ve Semih’in adlarını bileyasaklayarak, haklı talepleri,direnişisindirmeyi amaçlıyor AKP. Bizse tamtersine direnişi ve onların direniş demekolan adlarını daha çok yaymalıyız.AKP sokak ortasında kol kırarak, iş-kenceleri bir gözdağı aracı haline ge-tirerek direnişi bastıracağını sanıyor..Kimse kahraman değil, korkusuz dadeğil. Kimse ölmeyi, aç kalmayı sev-

miyor, istemiyor da. Elbette direnenlerincanları acıyor ve herkesin korkularıvar. Ama korkularımıza yenildiğimizanda zalimler kazanıyor. Bu kadar açıkbir gerçek var. Biz zalimlerle savaşısevmek, bu mücadelenin insanı ol-maktan haz duymak zorundayız. Ada-letsizliğin, boyun eğmenin verdiği acıkadar büyük olamaz hiçbir acı vekorku. Kahraman olmak zorunda değilizama insanlığımızı korumak zorundayız.Nuriye ve Semih’in taleplerinin kabuledilmesi için mücadeleyi büyütmeninönündeki engelimiz her ne ise bunuaşmak zorundayız. Nuriye ve Semih’intaleplerinin kabul edilmesi için, öz-gürlüklerine kavuşmaları için yani her-kesin kendi geleceği ve özgürlüğü içinNuriye ve Semih’te somutlanan OHALve KHK’lara karşı mücadeleyi kazan-mak zorundayız.

Teşekkür ederim..

Röportaj

Başka bir yöntemi var da bizböylesi bir tarzı benimsiyoruzsanılmasın. Adliyeler, hakim vesavcıların odaları halka kapı du-vardı her zaman.. Artık avukat-lara da öyle.. Bir gözaltı kararıalıyor savcı müvekkiliniz hak-kında, günlerce bu insana ne ol-muş, hakkında ne delil var bil-meden sorgusuz sualsiz işkencealtında tutuyor.. Sonra ifadesinibile almadan serbest bırakıyorya da tutukluyor.. Bu kişininavukatısınız, eliniz, kolunuz bağlıduracak mısınız? Dosyanın hangisavcıda olduğunu bile öğrene-mediğimiz örnekler var. Ailesineya da kendisine ne yapayım di-lekçe verdim, cevap verilmedidiyebilir misiniz? Avukatlık ya-pacağım, yapıyorum diyorsanızdiyemezsiniz. Bir yolunu bula-caksınız. Biz de bu yolları deni-yoruz. Biriyle çözemezsek diğe-rini düşünüyoruz. Faşizm halkadüşman bir sistem. Tabi ki be-delleri var işini layıkıyla yap-manın bile.

Page 21: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Kelimeler, bizler için gerçeği an-latmanın aracıdırlar.

Burjuvazi için ise, yalanı hakimkılmanın aracı.

Siyasi, ideolojik, felsefi mücade-lede, kelimeler SİLAH, BOMBA,UYUŞTURUCU, ZEHİR, OYUN-CAK... NE İSTERSENİZ, O OLUR.

İşte bu nedenle,

- Yerinde, doğru, etkili kelimelerve kavramlar kullanmalıyız.

- Karşımıza çıkan her kelimeyi,devrimci ideolojimizin süzgecinden ge-çirmeliyiz.

- Burjuvazinin piyasaya sürdüğü,küçük burjuva kesimler aracılığıylayaygınlaştırılan kelimelere, dilimizdeyer açmamalıyız. Tam tersine hepsöylediğimiz gibi “kelime gümrük-lerimiz” olmalı.

- Her kelimenin hakkını vermeliyiz.

Çünkü, bazı kelimeler kendi ara-larında bir düşman gibi dövüşürler.Bazı kelimeler öyle anlam karmaşasınayol açarlar ki, savaşın gidişatını etki-lerler.

*Bazen savaş, ideolojik mücadelede,

bir kelimenin di-ğer kelimeye kar-şı mücadelesindeözetlenebilir.T E S L İ M İ -YET VE Dİ-

RENİŞ gibi örneğin.*DİRENME SAVAŞI, işte bu sa-

vaşta bizim büyük direnişlerimizi an-latan bir kavramdır.

*Direnme Savaşı kavramı, dilimize

Vietnam’da Saygon zindanlarındakimücadeleyi anlatan “DİRENME SA-VAŞI” adlı kitapla girmiştir.

Nguyen Duc Thuan’ın kitabınınbaşında şöyle yazıyordu: “Bu bir ro-man değildir. Vietnam zindanlarındaAmerikan emperyalistlerine ve onlarınSaygon uşaklarına karşı verilen mü-cadelenin destanıdır.”

*Direnme Savaşı, direnişin uzun

süreli bir irade savaşına dönüştüğüsüreçleri anlatan bir kavramdır.

Direnme Savaşı kitabının adınınaltında “Saygon zindanlarında mü-cadele” diye yazar. Yaklaşık 10 yıllıkbir direniş sürecinin anlatımıdır.

*1984 Ölüm Orucunu anlatan “Di-

reniş Ölüm ve Yaşam”, bir direnmesavaşının anlatımıydı ve Direnme Sa-vaşı’nın tarihsel bir devamıydı.

1984 bir DİRENME SAVAŞI idi.

2000-2007 ölüm orucu bir Dİ-RENME SAVAŞI idi.

*Direnme Savaşı kavramını, daha

yaygın bir biçimde, Büyük Direnişsürecinde kullanmaya başladık.

2000-2007 Büyük Direnişi, dünyadabugüne kadar yaşanmış tüm uzun sürelidireniş örneklerini aşan, hepsini içinealan bir Direnme Savaşı’ydı.

Büyük Direniş 20 Ekim 2000’debaşladı, 22 Ocak 2007’de sona erdi.

6 yıl 3 ay, toplam 75 ay sürdü. 13Ölüm Orucu Ekibi çıkarıldı.

TAYAD’lıların Abdi İpekçi Par-kı’nda başlattıkları oturma eylemi birDirenme Savaşı’na dönüştü. 16 Eylül2003’te başlayan eylem, 27 Ocak2007’ye kadar, tam 3 yıl, 4 ay, 2 hafta,1 gün yani 1230 gün sürdü.

Tek başına “direniş” kelimesinin,“direniş süreci” kavramının anlata-mayacağı bir süreçti. Büyük Direnişkavramı bunun sonucunda çıktı. Di-renme Savaşı kavramını da yine bunedenle bu süreçte daha yaygın bi-çimde kullandık.

Direnme Savaşı, bizim birçok di-reniş sürecimizi anlatan bir kavramdır.Çünkü biz hiçbir direnişimizi, “Yasaksavmacı” bir anlayışla yapmadık. Birkez direnişe başladıktan sonra, o ça-tışmanın gerektirdiği her adımı attık.Birçok kez, tek bir işçinin direnişi,bizim önderliğimizde bir DirenmeSavaşı’na dönüştü.

Nuriye ve Semih’in direnişi debugün artık ancak böyle anlatabi-leceğimiz ve adlandırabileceğimizbir direniştir.

Böyle olduğu içindir ki, esas olarak,direnme savaşı kavramını bizim dı-şımızda kullanan, kullanma zeminiolan da yoktur. Direnme Savaşı, bugünbizim mücadelemizi anlatan bir kav-ramdır. Ve bizim dışımızda böylebir direnme anlayışına ve pratiğinesahip olan da yoktur.

DirenmeSavaşı

�DİLİMİZİGÜÇLENDİRELİM, ZENGİNLEŞTİRELİM!� direniş yılları

�direnen kazanır

�direniş geleneğimizdir

�direniş ruhumuza işlemiş

�direnmek güçtür

�direnmek zaferdir

�direniş öğretmenimizdir.

Biz direnişlerin hep iyi bir

öğrencisi olduk.

kavganın ve hayatınSAVAŞÇILARI

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

21DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 22: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

�� Biz diyoruz ki; zorla müdahale her direnişçinin karşısına çıkacak engellerden bir tanesidir.Emperyalizm veya faşizm direnişleri kırmak için sayısız yol dener. Zorla müdahale de açlıkgrevi ya da ölüm orucu yapan direnişçinin, aşması gereken engellerden bir tanesidir.

� Biz diyoruz ki; tecrit işkencesi bir başka işkence olan zorla beslemeyle pekiştirilmektedir.Direnişi kıramıyorlarsa, zorla tıbbi müdahaleyle “kimsenin ölmesine izin vermeyerek”direnişi etkisizleştirmek isterler.

� Biz diyoruz ki; zorla müdahale direnme hakkına saldırıdır. Direnme hakkına yapılanher saldırı gibi zorla müdahale de direnerek boşa çıkarılır.

� Biz diyoruz ki; zorla müdahale oligarşinin "hayat kurtarma" adı altında yaptığıgerçek bir işkencedir. Hayat kurtarma bir demagojidir. Gerçekte bir katliam, bir işkence sal-dırısıdır. Zorla beslemek, zorla serum bağlamak, bedenen güçten düşmüş bir insanı yatağabağlayarak onu kan revan içerisinde bırakarak bedenini ele geçirmek üzerine kurulu birsaldırıdır. Zorla müdahalenin odağında söyledikleri gibi "insana değer" vermek değil,faşizmin çıkarları vardır. Bu nedenle direnişçinin sakat kalması, beyninin ölümü önemlideğildir. Sadece nefes alan bir vücudun hayatta kalması için çalışır faşist iktidarlar veonlara hizmet eden Mengele artıkları...

� Biz diyoruz ki; 19 Aralık’a "Hayat Dönüş" dediler, gerçekte katliamdı. Zorlamüdahaleye "hayat kurtarmak" diyorlar, aslında işkencedir.

� Biz diyoruz ki; zorla müdahale insan onurunu aşağılamaktır. İnsan onurunu aşağılar,çünkü işkence yapar. Aşağılar, çünkü insanın iradesini, onun direnme hakkını, onundüşüncelerini aşağılar.

� Biz diyoruz ki; zorla müdahale siyasi kimliğe, düşünceye, inanca saldırı programıdır.Zorla müdahale sessiz imhadır. Zorla müdahale, onursuzluğun dayatıldığı bir politikadır.Zorla müdahale, bir suçtur.

� Biz diyoruz ki; zorla müdahaleden önceki aşama direnişçiyi hastaneye kaçırmaktır.Direnen bir insanı, tek başına ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak bir insanı yanındakiinsanlardan tecrit etmek, onu yalnızlaştırmak onun iradesini kırmaktır. Bu hiçbir ahlakasığmaz. Zorla müdahale direnme hakkına yapılan bir saldırıdır. Bir gecede KHK'larla iştenatılmalara, işi ve ekmeği için direnmelere, işkencelere, baskılara, inancına, düşüncelerine,değerlerine ve ideallerine yönelik her saldırı karşısında direnmek, her insanın en doğal hak-kıdır.

� Biz diyoruz ki; Özgür Tutsaklar, zorla müdahale saldırısını boşa çıkardılar. Kimizaman ayakta ölmeye ya da ayakta kalmaya kilitlediler kendilerini...Yaşam disiplinlerini,aldıkları sıvıyı buna göre düzenlediler. Ama her zaman bir çözümleri oldu.

� Biz diyoruz ki; her direnişçi zorla müdahale saldırısına karşı kendi direnme hakkınıkorumayı esas alır. Kendi yöntemlerini bulur.

ZORLA MÜDAHALE İŞKENCEDİR

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

22

Biz diyoruz ki;�

Page 23: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Aylardır uyguladığı tüm baskı, terörve demagojilerine rağmen iki kamuemekçisinin direnişini kıramayan AKPfaşizminin bugünkü tehdit ve gözdağınınadı; ZORLA MÜDAHALE.

Bu tehditle ilk kez karşılaşmıyoruz.

Bu tehdidin, "tehdit" olmaktan çı-kıp, pratik olarak uygulandığının ör-neklerini de çok yaşadık.

2000-2007 yılları arasında sürenBüyük Direniş boyunca, zorla müda-haleye başvuran iktidarlar, birçok in-sanımızı sakatlamayı, yarı ölü halinegetirmeyi ve katletmeyi "başardılar";ama bir şeyi başaramadılar: DİRENİŞİKIRMAYI!

AKP iktidarı da BAŞARAMAYA-CAK.

Bugünden açıkça ilan ediyoruz.

Dünya tarihinin bugüne kadar gör-düğü en uzun süreli ölüm orucu dire-nişini gerçekleştiren bir siyasi güçolarak, bu uzun direniş içinde, yüzlercekez zorla müdahaleyle karşılaşan birgüç olarak, söylüyoruz ki: Zorla mü-dahale asla direnişin sonu değildir!

Birbirini takip eden faşist iktidarlar,Büyük Direniş boyunca, özellikle de2001-2002 boyunca yüzlerce kez zorlamüdahalede bulundular, yüzlerce di-renişçiyi sakat bıraktılar.

Fakat ne oldu?

Direniş bitmedi!

ZORLA MÜDAHALEYİ SAVU-NANLAR,

BU ANNEYE BAKIN

TARİHİ HATIRLAYIN

Bir anne, Semih Özakça'nın annesi,Sağlık Bakanlığı'nın önünde, "zorlamüdahale cinayettir" pankartıyla, oğ-lunun direnme hakkını savunuyor.

Kendini "aydın" olarak, "demokrat"olarak niteleyip de gazetelerdeki köşeyazılarında, açıklamalarında "zorlamüdahale"ye kapı aralayan, bunu nor-mal bulanlar:

Birincisi bu görüntüye bakıp dü-şünmelidirler; bir anne neden ve nasılzorla müdahale cinayettir diye eylemyapıyor?

Ve ikincisi, çok uzağı değil, yakıntarihi, sadece 15-16 yıl öncesini ha-tırlayın.

Tarih Anlatıyor:Zorla Müdahale Cinayettir

"Düşün ki, 25, 30 veya 40 yaşın-dasın; bir gün uykudan uyanıyorsun...Ve yaşadığın o kadar yıl hakkındahiçbir şey hatırlamıyorsun... Düşünki, anneni, babanı, kardeşlerini, arka-daşlarını, hiç ama hiçbirini hatırlamı-yor, tanımıyorsun. Yaşadığın evi, ya-şadığın şehri, ülkeni bilmiyorsun...Yani, düşün ki, hafızasız bir insansın.

Geçmişsiz bir insan!.. Düşüncedenilen, bir insanı diğer canlılardanayıran en önemli özelliğini kaybetmişbir insan... Kendi fiziki ihtiyaçlarınıkarşılayamayan bir insan... Yaşayanbir “canlı”, ama ölü bir beyin... Yaşayanama fiziken, ruhen, beyin olarak sakatbir vücut... Düşün ki o sensin..."

2001 yılında yayınlanan Haklarve Özgürlükler Platformu açıklama-sından alındı bu satırlar.

Zorla müdahale, işte böyle bir ci-nayettir.

TARİH ANLATIYOR:

ZORLA MÜDAHALE İŞKEN-CEDİR!

Tarih, 2001 yılı. Günlerden 24-25Mayıs. O günlerde Numune Hasta-hanesi'nde şunlar yaşandı:

"E...’nın bilinci gelip gidiyor...

“Gözleri boş boş bakıyor. Konu-şamıyor, sadece gözleriyle koluna ta-kılmış olan serumu göstermeye çalı-şıyor... Yanındaki refakatçiye ‘serumuçıkar’ diyor. İki gün boyunca her ken-dine gelişinde serumu çıkarıp attı.Sedyesi, üstü başı serumu çıkartırkenkanlar içinde kaldı...

Bitkin düştüğünde, artık kollarınıkaldıramaz, serumu çıkaramaz halegeldiğinde, "serumu çıkarın" diye ba-ğırdı...

Sonra... Askerler ve doktorlar, elle-rini, kollarını, ayaklarını sedyeye bağ-ladılar... Sedyede çırpındı saatlerce...‘Çıkarın, çıkarın’ çığlıkları yankılandıNumune Hastanesi’nin koridorlarında...Uyuşturucu ilaç yaptılar... Bayılanakadar serumu çıkarın diye sayıkladı...”

Zorla Müdahaleye Karşı veZorla Müdahaleye RağmenDireniş!

Numune Hastahanesi'nde yaşanan-lar, direnişe kilitlenen direnişçileriniradesinin zorla müdahale altında bilekırılamadığını gösteriyor.

"Zorla müdahale direnişi kıramaz"derken, ne sadece bir niyetten, ne birajitasyondan söz ediyoruz; tersine so-mut bir tarihten ve tecrübeden sözediyoruz.

Direnişciler ve onların refakatçileri,zorla müdahaleyi engellemek içinyöntemler geliştirerek, zorla müdahaleyapıldığında serumu söküp atarak, buzorbalığı etkisizleştirdiler.

Ölüm orucunun son günlerine yak-laşıp da hastaneye kaldırılan direniş-çiler şöyle yaptılar örneğin:

Doktorun hastaları dolaştığı saat-lerde, kendilerini diri, canlı göstermekiçin yüzlerini tokatlayıp kızarttılar,hiçbir şekilde okuyacak durumda ol-madıkları halde, ellerine birer kitapalıp okur gibi yaptılar.

Bazen bu mizanseni, onların ya-kınları olan refakatçiler yaptı. Anneleriyaptı.

"Ölüm orucu bitti" diye aşağılıkbir demagoji yapan devlet, direnişçi-lerin şehit düşmesini önlemeye çalı-şıyordu.

Direnişçilerin bu noktadaki tek po-litikası ise, şehit düşebilmekti.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

223DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

ZORLA MÜDAHALE DİRENİŞİ KIRAMAZSADECE BİÇİMİNİ DEĞİŞTİRİR

Page 24: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Her gün direnişçileri kontroleden doktorlar, ölüm sınırına gelendirenişçilere zorla müdahale kararıveriyorlardı. İşte direnişçiler bunuengellemek için her türlü hileyebaşvurdular.

Ölmek için hile yaparak zorlamüdahaleyi boşa çıkardılar.

Fatma Hülya gibi, zorla müda-haleye karşı direnebilmek, serumuçıkarabilmek için tırnaklarını uzattıkimi direnişçiler.

Buna rağmen, serumla müda-hale edilenlerden birçoğu, günlerceserumu çıkararak şehitliğine kadarsürdürdü direnişi.

Tak serumu, çıkar serumu, takserumu, çıkar serumu... Kazanandirenişçilerin iradesi oldu.

Zorla Müdahaleye KarşıFeda

Tarih... 22 Haziran 2004... An-kara Sincan F Tipi Hapishanesi’ndebir hücredeyiz. İki direnişçi fedaeylemine hazırlanıyor.

Hüseyin Çukurluöz ve BekirBaturu 20 Ekim 2003’te direnişebaşlamışlardı. 249 gündür ölümorucundaydılar.

O günlerde iktidar yine zorlamüdahale politikasıyla direnişi kır-maya yönelik bir hazırlığa girmişti.

İki direnişçi, zorla müdahaleyefedayla cevap verdiler.

İki direnişçi el ele bedenlerinitutuşturarak, "zorla müdahale" edi-lecek bir vücut bırakmadılar düş-mana.

ZORLA MÜDAHALEYİYERLE BİR EDEN SERGÜLLERvar bu tarihte.

Düşmanın zorla müdahaleyletahliye ettiği Sergül Albayrak, TaksimMeydanı’nda bedenini tutuşturarak,zorla müdahalenin hiçbir şeyi hal-ledemeyeceğini, direnişi kıramaya-cağını tüm dünyaya ilan etti.

Uğur Türkmen, ölüm orucun-dayken tahliye edildi; dışarıda de-vam etti ölüm orucuna. Dünyadakiilk örnekti, kendi evinde, kendiailesinin gözü önünde, tek başına

ölebildi. Böyle bir iradeyi hangizorla müdahale kırabilir.

Her direnişçi zorla müdahale içinpek çok yöntem bulabilir. Yasal,meşru pek çok yöntem denenebilir.Önemli olan zorla müdahalenindireniş içinde yaşanacak engeller-den, düşmanın karşımıza çıkara-bileceği zorluklardan birisi oldu-ğunu kavramak; bu gerçek içindeonunla savaşma ve boşa çıkarmairadesini gösterebilmektir.

Her direnişçi zorla müdahale ilesavaşma yolunu kendisi açar. Busavaşta direnişçi zorla müdahaleengelini aşılamayacak bir engel ola-rak görmemelidir. Direniş bir iradelersavaşıdır. Direnişçi iradesini teslimetmez. Direnişçi yaratıcılığını, di-renme ruh ve coşkusunu, tarihselmisyonunu zorla müdahale engeliniaşmaya yöneltmelidir.

Zorla Müdahale, Müdahale EdenFaşist İktidarlar İçinBir Yenilgidir

Yenilgidir çünkü, iktidar başkahiçbir yol ve yöntemle direnişçininiradesini kıramamış ve sonundabunu yapmak zorunda kalmıştır.

İdeolojik, politik olarak yenendirenişçidir.

Yenilen iktidardır.

Bu, bir devletin, elleri kollarıbağlı bir tutsağa karşı sürdürdüğüeşitsiz bir savaştır; ama sonucubelirleyen iradedir.

"İnancın, umudun, kararlılığın,fedakarlığın temsilcisi direnişçiler,katillerin elinde... Direnişçinin birtek iradesi var... Katillerin elindesilahlar, zincirler, serum iğneleri..."( HÖP, 27 Mayıs 2001)

İrade, serum iğnelerini yendihep.

Direniş, serum iğneleri ölümorucundaki tutsakların vücudunasaplıyken de sürdü. Ve direnişçilerilk fırsatta çıkarıp attı onları.

Savaş iradelerin çatışmasıdır.Karşılıklı iki iradeden üstün gelensavaşı kazanır.

ZORLA MÜDAHALEYİ YERLEBİR EDEN SERGÜLLER VAR BUTARİHTE.

DÜŞMANIN ZORLA MÜDAHA-LEYLE TAHLİYE ETTİĞİ SERGÜLALBAYRAK, TAKSİM MEYDA-NI’NDA BEDENİNİ TUTUŞTURA-RAK, ZORLA MÜDAHALENİNHİÇBİR ŞEYİ HALLEDEMEYE-CEĞİNİ, DİRENİŞİ KIRAMAYA-CAĞINI TÜM DÜNYAYA İLANETTİ.

UĞUR TÜRKMEN, ÖLÜM ORU-CUNDAYKEN TAHLİYE EDİLDİ;DIŞARIDA DEVAM ETTİ ÖLÜMORUCUNA. DÜNYADAKİ İLK ÖR-NEKTİ, KENDİ EVİNDE, KENDİAİLESİNİN GÖZÜ ÖNÜNDE, TEKBAŞINA ÖLEBİLDİ. BÖYLE BİRİRADEYİ HANGİ ZORLA MÜDA-HALE KIRABİLİR.

HER DİRENİŞÇİ ZORLA MÜ-DAHALE İÇİN PEK ÇOK YÖNTEMBULABİLİR. YASAL, MEŞRU PEKÇOK YÖNTEM DENENEBİLİR.

ÖNEMLİ OLAN ZORLA MÜ-DAHALENİN DİRENİŞ İÇİNDE YA-ŞANACAK ENGELLERDEN, DÜŞ-MANIN KARŞIMIZA ÇIKARABİ-LECEĞİ ZORLUKLARDAN BİRİSİOLDUĞUNU KAVRAMAK; BUGERÇEK İÇİNDE ONUNLA SA-VAŞMA VE BOŞA ÇIKARMA İRA-DESİNİ GÖSTEREBİLMEKTİR.

HER DİRENİŞÇİ ZORLA MÜ-DAHALE İLE SAVAŞMA YOLUNUKENDİSİ AÇAR. BU SAVAŞTA Dİ-RENİŞÇİ ZORLA MÜDAHALE EN-GELİNİ AŞILAMAYACAK BİR EN-GEL OLARAK GÖRMEMELİDİR.DİRENİŞ BİR İRADELER SAVAŞI-DIR. DİRENİŞÇİ İRADESİNİ TES-LİM ETMEZ. DİRENİŞÇİ YARA-TICILIĞINI, DİRENME RUH VECOŞKUSUNU, TARİHSEL MİSYO-NUNU ZORLA MÜDAHALE EN-GELİNİ AŞMAYA YÖNELTMELİ-

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!24

Page 25: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Serum hortumunu çıkarıp attı-ğında da zafer direnişçinindir.

Zorla müdahale böylesi uzun sü-reli açlık grevleri ve ölüm oruçlarındayaşanabilecek aşamalardan birisidir.

Ama tarihin anlattığı gibi, birdirenişin sonu değildir.

İşte bunun için, herkes, zorla mü-dahalenin asla bir direnişin sonu ol-madığını, olmayacağını bilmelidir.

Zorla müdahaleyle her şey bit-miyor. Herkes bunu görmelidir.

Düşman fiziki saldırıyla bizimirademizi ortadan kaldırdığında da,hemen o saldırıdan önceki direniştendolayı zafer yine direnenindir.

Tarih direneni böyle yazacaktır.

Tarihe geçen ve son sözü söyleyenyine direnişçidir burada.

Zorla MüdahaleDirenenlerin İradesiKarşısındaYenilmeye Mahkumdur

Düşman gerçekten devrimci ira-deyi yok edememiştir. Bizim irademizdışında müdahaleyi yapan yenilmiştir.

Çünkü direnen beyni ve ideolojiyiyok edememiştir. Saldırı sadece fizikiboyutu aşamamıştır. Tarihe de düş-manın acizliği olarak kaydedilecektirbu durum.

122 Şehit ve 600 sakata rağmensüren direniş, başka türlü açıklana-maz.

Feda bu ortamda çıkmıştır. Zorlamüdahale silahını alteden ve altede-cek en güçlü silahtır feda…

Artık direnişçinin talebini veripvermeme değildir tüm mesele… İra-deyi teslim almaktır.

Milyonlarca emekçiye, direnişlesonuç alınamayacağını kanıtlamaktır.

İşte buna karşı durmak gerekir.İradeyi teslim almaya karşı mücadeleetmek gerekir.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

225DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

BİR SORU, BİR HATIRLATMA, BİR HÜKÜM"Belki de şimdi “sen”in aklına şu soru gelecek: MÜDAHALE EDİLMESİN DE ÖLSÜNLER Mİ?Çünkü sürekli bunun demagojisini yapıyorlar. DEMAGOJİLERE SON!Söylediğimiz, istediğimiz çok açıktır: Hayır; ne ölsünler, ne yaşayan ölüler haline getirilsinler:Onların istekleri belli: Ne için ölüme yattıkları, zorla müdahaleyi ne için

reddettikleri belli. SORUN ÇÖZÜLSÜN, HAKLI, MEŞRU TALEPLERİ KABUL EDİLSİN VE

İNSANCA YAŞASINLAR!YAŞASINLAR!YAŞASINLAR!İşte bu kadar açık. Katliamcılar, tam 29 tutuklu insanımızı katledenler, yaşamdan söz ederek o

kelimeyi kirletmesinler. Onlar hayatın düşmanıdır."(3 Nisan 2001 tarihli HÖP (Haklar Ve Özgürlükler Platformu) açıklamasından.)

Direniş Hapsedilemez! Nazife Onay Serbest Bırakılsın!6 Ocak’ta yayınlanan KHK ile işinden atılan Nazife Onay İstanbul Cevahir

AVM önünde işini geri isteme talebiyle direnişe başlamıştı. Defalarca gözaltınaalındı, işkence gördü ama yılmadı, ısrarla işini istemeye devam etti. Nuriye veSemih tutuklandıktan sonra direnişini Yüksel Caddesi’ne taşıyan Nazife Onayburada da her türlü gözaltı ve işkenceye rağmen Nuriye ve Semih demekten,işini geri istemekten vazgeçmedi.

Devrimci kamu emekçilerinin yılmayan iradesi karşısında her geçen gün dahada acizleşen AKP iktidarı direnişçileri Yüksel Caddesi’nden uzak tutmak için kom-plolarına yenilerini eklemeye başladı. 6 Temmuz’da gözaltına alındıktan sonra evhapsi adli kontrolü ile serbest bırakılan Nazife Onay, ev hapsini kabul etmeyeceğiniduyurdu. Tutuklanması için hiçbir gerekçe olmadığı halde ev hapsi verilerek boyuneğdirilmeye, teslim alınmaya çalışıldığını bilen Nazife Onay yılmayacağını, boyuneğmeyeceğini, kendi kendinin gardiyanı olmayacağını belirtmişti. Ev hapsinindevam etmesi koşuluyla serbest bırakılan Onay’a adli kontrol uygulaması kendisinetebliğ edilmeden evraklar mahalle muhtarına verildi ve aynı günün akşamındahakkında yakalama kararı çıkarılarak gözaltına alındı ve tutuklandı.

Konuyla ilgili 14 Ağustos’ta açıklama yapan Kamu Emekçileri Cephesişunları ifade etti: “Ankara Emniyeti bütün işlerini bir kenara bırakıp NazifeOnay’a kurulan komployu tamamlamak için bir gün içinde adli kontrol tebligatınıyapıyor, aynı gün içinde yakalama kararı çıkarıyor, aynı günün akşamında dagözaltına alarak tutukluyor. Direnişçileri tutuklayarak direnişi bitirebileceğinidüşünecek kadar acizleşen, acizleştikçe de onuruyla direnen kamu emekçileriüzerindeki saldırılarına pervasızca devam eden AKP iktidarı şunu iyi bilmelidirki; haklı ve meşru bir direnişin karşısına koyulabilecek hiçbir şey yoktur.Gözaltına alarak, işkence yaparak, ev hapsi vererek, tutuklayarak direnişçileriyıldıramazsınız. Nuriye ve Semih’e sahip çıkıp ısrarla işini geri istediği için ceza-landırdığınız Nazife Onay’ı teslim alamazsınız. AKP iktidarının bütün komplolarınıparçalayıp onurlu kamu emekçilerini faşizmin zindanlarından çıkaracağız. İşimiziistemekten, Nuriye ve Semih demekten vazgeçmeyeceğiz.”

Page 26: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Devrimciler, Şeyh Bedreddin'in de-yimiyle söylersek; "tohumda ağacı gö-rürler" diğer deyişle bugünden yarınıgörmenin Mahiridirler. Çünkü, geleceğinşekillenmesine cüret ve emekleriylekatılarak, yarını yaratırlar.

Gelecek, devrimciler için, ne ola-cağı belirsiz bir zaman dilimi değildir.Çünkü, geleceğin yolu bugündengeçer. Tarih, sınıflar mücadelesinineseridir. Gelecek ise tarihin bir boyu-tudur. Hal böyle olduğu içindir ki,devrimciler kanlarıyla yazdıkları ta-rihin içinde geleceği şekillendirmişolurlar. Bu yanıyla, devrimciler için,belirsiz hiçbir şey yoktur.

İşte bu gerçeklik ışığında bir kezdaha diyoruz ki, BİZ KAZANACA-ĞIZ...

AKP FaşizmininTek Tip ElbisesiniParçalayıp Atacağız...Ve Zafer Kazanacağız!..

Bugünden yarını görmemizin te-melinde tarih bilincimiz vardır. Tarihbilinci, tarihe dair kuru bilgilerinezberi değildir. Tarih bilinci; dünübugüne, bugünü yarına bağlamanındevrimci bilincidir.

Daha bugünden AKP'nin TTE po-litikasına karşı zaferi kazandığımızgünü görüyoruz. Çünkü kendimize,yani direnişimize, sağlamlığımıza, cü-ret ve sabrımıza güveniyoruz.

Biz TTE'ye önce "Mavi Kefen" de-yip sonra üzerine geçirerek, faşizmkarşısında kaçak güreşenlerden deği-liz.

Biz devrimciyiz ve söz ağzımızdan

bir kez çıkar. "TTE Giymeyeceğiz"dedik ve giymedik. Bu uğurda öldük,bedel ödedik, türlü işkencelere maruzkaldık, yıllarca aile, avukat görüşü ya-pamadık. Adliyelere don - atlet götü-rülüp mahkeme salonlarından atıldık.Ama direndik, TTE giymedik ve biz

kazandık. Yine aynısını yapacağız.

Tarihe Bir Güzellik DahaResmedeceğiz...

Bir kez daha kazanacağız. Tarih ta-nıktır, bunu olanca muzafferliğimizlesöylüyoruz. Ve gelecek tanık olacaktırnasıl zafer halayı çektiğimize... Sloganlarve zılgıtlar arşa değerken, hayat birkez daha zaferimize selam duracak.Ve Büyük Ailemiz, bir kez daha Dayı-mıza selam olsun diyerek tarihe gü-zellikler resmetmenin coşkusunu ya-şayacak. İşte bundan adımız gibi eminiz.

Tarihe güzellik resmetmek, onuruve umudu hayatın içinde somutlamaktır.Onuru ve umudu hayatın içinde so-mutlamak, devrim ile karşı-devrim ara-sındaki irade çarpışmasından zaferleçıkmak demektir. Bir kez daha iradeçarpışmasından alnımızın akıyla çıka-cağız, BİZ KAZANACAĞIZ!..

Küçük-Burjuva Aydınlara"Devrimciler TTE Giymez"Dedirten Nedir?

Kazanacağız ve işte bundan adımızgibi eminiz. Çünkü bizim adımız, umu-dun adıdır. Ve dahası da şu ki, bugünküçük burjuva aydınlara bile "devrim-cilere TTE giydiremezler" dedirten bizimdireniş gerçeğimiz ve geleneğimizdir.Oysa, bu kişilerin çoğu, direnişlerimizsırasında karşımıza geçip, burjuvazininçürük sakızı olan "yaşam kutsaldır"yaygarasını dile getirmişlerdir. Bu türdenyaklaşımlara karşı, devrimci üslubu-muzla yani hakaret ve tehdit içermeyipbilgilendiren cevaplar verdik. İknaetmeyi esas aldık. O gün ikna edeme-diklerimiz de oldu ama ideolojik mü-cadeleden vazgeçmedik. Ki direnişle-rimiz bu türden kesimleri de etkilemiştir.

Öyle tarihsel bir etkidir ki bu, işte bugünonlara bile "devrimci tutsaklara kesinlikleTTE giydiremezler" dedirtiyor. Söz ko-nusu olan direniş ve zaferin ideolojikboyutudur.

Zaferin Sırrı Nedir?TTE'ye karşı kazandığımız zaferin

geçmişine dair iki hatırlatma yapaca-ğız. İlki, Özgür Tutsak cephesinden,ikincisi TAYAD'lı Ailelerden.

"... Faşizmin önüne cesetlerle ba-rikatlar kurularak yaratılan direnişin,somut sonuçlar elde edemeyeceğinisöyleyenler; yani ‘Tek Tip Elbise devletpolitikasıdır, geri adım attıramayız’ di-yeninden, Tek Tip Elbiseyi ‘mavi kefen’ilan edip sonra da giyenlere kadar he-men herkes -oportünizmin her rengi-şaşkınlık içindeydi. Kot pantolondanbaşlayarak, yasaklanan tüm sivil giysilerhızla verilmeye ve bu sivil giysilerleziyarete, avukata, mahkemeye ve ha-valandırmaya çıkılmaya başlandı. Di-renişçilerin morali ve neşesi çok yük-sekti. Her türlü özveriyle, acılara, yok-luklara katlananlar baskılardan, ya-saklardan yılmayanlar; başta Tek TipElbise olmak üzere hiçbir dayatmayıkabul etmeyen ve bunun için can veren,nice sakatlar veren ve Tek Tip Elbisegiymeme mevzisinden tek adım gerile-meyen direnişçiler kazanmıştı. O ‘ge-rilemez’, ‘Tek Tip Elbiseden taviz ver-mez’ denen devlet geri adım atmak zo-runda kalmış, Metris’te direnen tut-saklara yönelik Tek Tip Elbise dayatmasısona ermişti. Ölüm Orucuyla doruknoktasına çıkan direnişin siyasal so-nuçları sonunda güncel, demokratikyaşamsal haklarla buluşmuştu. Ölümlerbedeli kazanılmış bir siyasal zaferiner ya da geç, direnişi aynı kararlılıklasürdürdükten sonra haklar bazında dazaferi getireceği somut olarak görülm-üştü... 11 Şubat 1986’da, Tek Tip Elbi-seye karşı yürütülen direniş, gasp edilenhakların verilmeye başlanmasıyla res-men kazanılmıştı." (Metris Tarihi, SinanKukul, Syf:495-496)

TTE'ye karşı kazanılan zaferin ya-

Özgür TutsaklardanÖzgür Tutsaklardan

"DEVLET Tek Tip Elbiseden GERİ ADIM ATMAZ" demişlerdi,FAŞİZMİN TTE'SİNİ PARÇALAYIP ZAFER KAZANDIK

YİNE KAZANACAĞIZ!

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!26

Page 27: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

şandığı zaman dilimi aynı zamanda TA-YAD'ın kuruluş günleridir. Ve bakın,TAYAD'lı Aileler, TTE'ye karşı zaferinasıl anlatıyorlar:

"... Çocuklarımızın direnişi ve bizimçabalarımız meyvesini verdi sonunda.Devlet, Tek Tip Elbiseden vazgeçmekzorunda kaldı. Çocuklarımızdan çok bizsevince boğulduk. İlk görüş günü tarifedilmez bir mutluluk ve coşku yaşadıkbiz aileler... Sevinçten ‘kazandık kazandık’diye bağıranlar, gözyaşı dökenler, bir-birine özlemle sarılanlar... Hiçbir çababoşa gitmemiş ki. Boş yere şehitler ve-rilmemişti. Direnen çocuklarımızın zaferi,onların olduğu kadar bizim de zaferi-mizdi."

(Tutsak Aileleri, 12 Eylül Ve TAYAD,Syf:125)

Çok duymuşuzdur "devlet geri adımatmaz" sözünü. Devletin geri adım atıpatmayacağı kendi bileceği iştir. Biz bunlarakafa yormayız. Bizim işimiz kendi adım-larımızdır. Ve biz ileri, hep ileri adımatmayı esas alırız. Devletin dayatmalarını,politikalarını ezip geçmenin yolu budurçünkü. Siz hele ileri adım atmaya bir baş-layın ve asla vazgeçmeyin... İşte o zamangörürsünüz devlet geri adım atıyor mu at-mıyor mu! Kendileri ileri adım atamayanlarkafalarında yenildikleri için bu durumu"devlet geri adım atmaz" olarak formüleederler. Devrimciler ise halk düşmanlarınınpolitikalarını bozmak için hep ileri diyerekyürürler baskıların, yasakların yani hak-sızlıkların üstüne. Zafer işte budur. Vezafer, işte bu kararlılıkla kazanılır!

Zaferin bir sırrı var mı denilirse,vardır deriz ve şöyle özetleriz: "... Hertürlü özveriyle, acılara, yokluklara kat-lananlar baskılardan, yasaklardan yıl-mayanlar; başta Tek Tip Elbise olmaküzere hiçbir dayatmayı kabul etmeyenve bunun için can veren, nice sakatlarveren ve Tek Tip Elbise giymeme mev-zisinden tek adım gerilemeyen direnişçilerkazanmıştı."

Zaferin sırrı, bedel ödemeyi göze ala-rak direnmektir!

"... Usülden Tek Tip Elbise giyipgiymeyeceğimiz soruluyor. Ağzımızdan«Hayır», kelimesinin daha ilk harfleriçıkarken, yaka paça betonun üzerindebuluyoruz kendimizi. Tek Tip Elbisegiydirme operasyonunun başladığınıduyurmak için olanca gücümüzle hay-kırıyoruz:

-TEK TİP ELBİSE GİYMEDİK,GİYMEYECEĞİZ!..

Bu slogan Tek Tip Elbise operasyo-nunun başladığının işareti. Daha önceböyle kararlaştırılmıştı. Göğsümüze vekafamıza postallarla basılıyor. Kollarımız,bacaklarımız gerilmeye çalışılıyor. Slo-ganların yaygınlaşarak işlerini zorlaş-tırmaması için, bezden özel hazırlanmıştıkaçlar ağzımıza geçiriliyor. Tıkaç sağasola kaydıkça slogan devam ediyoruz.Tüm hapishane cevap veriyor slogan-larımıza, mesaj yerine ulaştı, rahatız.

Önce Tek Tip Elbisenin altını giy-dirmeyi deniyorlar. Kolay girip çıkmasıiçin çuval ağzı gibi bol yapılmış paça-lardan ayaklarımızı sokmaya çalışıyorlar.Pantolon paçalarını iki ayaktan birdengeçirmeleri zor. Ayaklarımızı tutmayıpbiraz gevşettiler mi basıyoruz tekmeyiişkencecilere, bileğimize kadar zar zorgeçirilen pantolonu atıyoruz. Bu işlemibirkaç kez deniyorlar. Başarılı olama-dıkları gibi, bir de pantolondan oluyorlar.Tek dikiş atılmış pantolon, dikişlerindenatıyor ve tam ortadan ikiye bölünüyor.

Daha işin başında pantolonun yır-tılması çılgına çevirdi askerleri. Elbisegiydirmeyi bıraktılar. Şimdi vurmaktanbaşka düşündükleri yok. Öyle anlaşılıyorki, elbise yırtılmasına tahammülleri yok.«Kutsal» elbisenin efsanevi büyüsü bo-zuldu. «Kesinlikle yırtılmayacak» tali-matıyla şartlandırılmış askerlerin, butepkisini yadırgamamak gerekiyor. Topgibi oynuyorlar bizle. Bir oraya bir bu-raya atıyorlar. İyice yorup tekrar dene-yecekler giydirmeyi. Yine de bir pantolondaha yırttırma riskini göze almadıkla-rından bu kez zincire başvuruyorlar.Tek ayağımıza zincir dolayıp,

sıkarken,diğer ayaktan pantolonun tekpaçasını sokuyorlar.

Bu konuda tecrübesizlikleri her hal-lerinden belli. Zincirle bile bu işi be-cermekten acizler. Tam bir paçayı giy-dirip ikinciye geçerken, gevşekliktenyararlanıp paçanın içinden çekip alıyo-rum ayağımı. İkinci bir zincir getirdiler.Şimdi iki ayağımızı da zincirle sıkıyorlar.Artık kesik kesik solumaya başladık.15 dakikadır koridorda askerlerle bo-ğuşuyoruz. Yoruldukça üzerimizdekikontrolleri artıyor. Pantolonu giydirdiktensonra ayaklarımızı zincirlerle sıkmayadevam ediyorlar. Sıra üste geldi. Aynışekilde zincirlerle üstü giydiriyorlar.Kollarımızı da zincirledikten sonra yü-zükoyun çeviriyorlar. Şimdi kelepçele-niyoruz.

Asker, zincir-kelepçeyi bileklerimizdeiki kez doladıktan sonra, iyice sıkıyorve kilidi takıyor. Kollarımızı oynatma-yalım, ellerimizle elbiseyi yırtmayalımdiye aldıkları tedbir bu.

Vahşi hayvanları bile böyle bağla-mazlar. Öyle insanlıktan çıkmış, insanideğerlere küçücük bir saygıları kalmamışki, bize vahşi hayvan muamelesi bileyapmayı çok görüyorlar. Bu kelepçe içindeacıdan kıvranmak istemiyorsan, parmak-larını hiç oynatmamak zorundasın.

Elbiseye zarar gelmesini böyle ön-leyebileceklerini sanıyorlar. Ayağa kal-dırıyorlar. Pantolon o kadar bol geldiki, belimizde durmuyor. Bu yüzden ke-mer askılarından iple bağlıyorlar. Kol-larımıza giren birer askerin refakatçılı-ğında mahkeme havalandırmasına gö-türülüyoruz. Kıyafet yönünden Şarlo’yatıpatıp benziyoruz, bir şapkamız bir debastonumuz eksik... Biz devrimci tut-saklara Tek Tip Elbise giydiremezsiniz.Şimdiye kadar direndik, boyun eğmedik,neye başvurursanız vurun yine eğme-yeceğiz. Ellerimizi bağlarsanız, dişle-rimizle, ayaklarımızla yırtar atarız bukirli paçavraları üzerimizden."

(Metris Tarihi, Sinan Kukul, Syf:301-302)

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

27DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

ELLERİMİZİ BAĞLARSANIZ, YÜREĞİMİZLE YIRTAR ATARIZTTE'Yİ ÜZERİMİZDEN!..

Page 28: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Sloganlarımız:DİRENİŞLERİMİZ HALKI

BİRLEŞTİRİYOR,SAFLAŞTIRIYOR,YASAKLARLAENGELLEYEMEZSİNİZ;

- Direniş Meşrudur, Haktır, Yasak-larınızı Tanımıyoruz!

- Direnişlerimiz Büyüdükçe, DevrimMücadelemiz Büyüyor!

- Tarih Boyunca Son Sözü Dire-nenler Söylemiştir, Tarih Değişmeye-cektir!

- Direnişlerimiz Halkı Faşizme KarşıSaflaştırıyor!

- Faşizmin Politikaları Halkı Sin-diremeyecek, Direnişleri Bitiremeyecek!

OPERASYONLARLA,SALDIRILARLA DEV-GENÇ'İBİTİREMEZSİNİZ;

- AKP Faşizminin Gücü Dev-Genç'iBitirmeye Yetmeyecek!

- Baskılarınızla Mücadelemizin Bü-yümesini Engelleyemezsiniz!

- Milyon Kere Bassanızda, Her De-fasında Direnişle Karşılaşacaksınız!

- Tanklarınız, Toplarınız Dev-Genç'lilere Engel Değil!

- Yozlaşmaya Teslim Olmayan Genç-lik, Baskılarınıza Karşı da Teslim Ol-maz!

EMPERYALİZMİN DÜNYAHALKLARINA KARŞI SAVAŞIVE DÜNYA HALKLARININDAYANIŞMASI

- Direnen Dünya Halkları Emper-yalizmi Yeryüzünden Silecektir!

- Emperyalizmin Katliamları DünyaHalklarının Savaşını, DayanışmasınıEngelleyemez!

- Emperyalizmin Attığı Her AdımHalka Karşı Savaş İçindir!

- Dünyadaki Tüm Suçların KaynağıEmperyalizmdir!

- Dünya Halklarının Dayanışması,Anti - Emperyalist Mücadelemize GüçVeriyor!

Sloganlarımız Tank Kadar Güçlüdür Geleneklerimiz Yıkılmaz Bir Kaledir

SLOGANLARIMIZ//GELENEKLERİMİZ

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!28

Geleneklerimiz: - Emperyalizmle Uzlaşmama Geleneğimiz; Emperyalizmin

yıllarca dünya halklarının mücadelesini bitirmek için yürüttüğüpolitikalardan birisi de uzlaşma politikasıdır.

Uzlaşma politikaları ile, tüm dünyadaki sömürüsünü sürdürmekistiyor emperyalizm. Hiçbir ülkede emperyalizmin politikalarınakarşı çıkan olmasın, halkı bilinçlenmesin, örgütlenmesin, savaşmasınistiyor emperyalizm. Çünkü halkın bilinçlenmesi ve örgütlenmesi,emperyalizme karşı savaşmasını sağlayacaktır. Bu da emperyalizminegemenliğinin son bulması anlamına geliyor.

Karlarına kar katamayacaklar, sömürüyü sürdüremeyecekler.Ülkemizde devrimci mücadelenin başlamasıyla birlikte düşmanınideolojik, politik saldırıları da başlamıştır. Tutsaklıklarla, katli-amlarla, infazlarla mücadeleyi bitirmek istediler. Gözaltılar, iş-kenceler, kaçırmalar, kayıplar mücadeleyi bitiremedi. Elbette bupolitikaların karşısında teslim olanlarda vardı, mücadeleyi terkedenler de vardı, ama Marksist-Leninist ideolojilerine ve halkınagüvenen devrimciler de vardı ve bu politikalar karşısında direndilerve teslim olmadılar. Ulaş Bardakçı, Arnavutköy'de direndi,Hüseyin Cevahir ve Mahir Çayan Maltepe'de direndiler, MahirlerKızıldere'de teslim olmadı ve Anadolu halklarına direniş geleneğinibıraktılar. O günlerde yaratılan direniş geleneği bugüne kadarkesintisiz sürdürüldü. Düşman fiziki olarak imha etmişti amaideolojileri teslim alamadı. Emperyalizm faşist saldırılarla dev-rimcileri teslim almak istedi, bunun karşısında faşit teröre karşısilahlı ekipler faşizmden hesap sordu, düşmanın politikalarınateslim olmadı.

Darbelere başvurdular ama halkın mücadelesini bitiremediler.Hapishanelerde teslimiyeti dayattılar, biz direnişi seçtik, teslimolmadık. Önder kadrolarımızı katlettiler, “bitirdik” dediler, bizdirenişlerle karşılık verdik.

Hapishanelerde devrimcileri düşüncelerinden vazgeçirmek vebeyinleri teslim almak istediler, 122 şehit ile cevap verdik. Tektek insanlarımıza saldırdılar, teslim olmadık, her koşulda direnişisürdürdük. Bugün sözde barış anlaşmaları ile silah bırakmayı,teslim olmayı dayatıyorlar. Devrimcilerin silahlarını eritiyorlar,gömüyorlar, üzerine beton döküyorlar. Emperyalizmin bütün busaldırıları karşısında uzlaşmama geleneğini sürdüren bir tek bizvarız. Silahların gömüldüğü dönemlerde, sığınaklardan silahlarıçıkaran savaşçılar vardır.

Emperyalizm ile uzlaşmak dünya halklarının sömürülmesine,katledilmesine onay vermektir. Bizim iddiamız var: Emperyalizmiyeryüzünden sileceğiz ve halkımızın kurtuluşunu, vatanımızınbağımsızlığını sağlayacağız. Bunun için örgütleniyoruz, bununiçin savaşıyoruz. Bu savaşı büyütmek için emperyalizmin hiçbirpolitikasına teslim olmadık, uzlaşmadık. Devrim için bir zorun-luluktur bu. Uzlaşmama geleneğini bugüne kadar sürdürdük vezafere kadar sürdüreceğiz.

Page 29: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

"FAŞİZME KARŞI BİRLEŞELİM,SAVAŞALIM VE KAZANALIM"şiarıyla halkımızı eylemlerimizle, et-kinliklerimizle, çalışmalarımızla kav-gaya omuz vermeye davet ediyoruz.

Nuriye ve Semih'in direnişini ül-kenin dört bir yanına halkımızla birlikteyayacağız. Onların dışarıdaki sesi, heryerde biz olacağız.

Her birimizin onlar için yapabilecekbir şeyleri vardır mutlaka. Küçük-bü-yük, herkes gücü kadar yapabilir, Nu-riye ve Semih'in talepleri kabul edilsindiye katkıda bulunabilir ama sessizkalmak bugün faşizme boyun eğmektir.

Boyun eğmeyelim. Onların mü-cadeleleri bizim geleceğimiz içindir,geleceğimiz için savaşımızı birliktebüyütelim. Faşizmi yıkacak tek güçhalkın elleridir.

Halk Cephesi’nin Yaptığı Açıkla-maya Göre:

“Topkapı: İkitelli'de her gün birsokakta kapı çalışması yapıldı. İki-telli'de ısrarla yapılan kitle çalışma-larında toplam 300 el ilanı dağıtıldıve 300 pul yapıştırıldı. Halkımıza fa-şizme karşı mücadele etmenin zorun-luluk olduğunu, faşizme karşı birleş-memiz ve savaşmamız gerektiğinikahve konuşmalarında anlattık. Toplam10 kahve konuşması yapıldı.

Esenyurt'ta halkın matbaası du-varlara faşizme karşı sloganlarımıznakış nakış işlendi. Toplam 30 taneyazılamalarımızla faşizmi halkın du-varlarında teşhir ettik. Mücadeleyeçağrı yaptık.

İstanbul'un Bahçelievler ilçesindedört gün ve Avcılar'da iki gün pankartasıldı. Halkımıza faşizme karşı sa-vaşmanın kaçınılmaz olduğunu birkez daha duyurduk. Aynı zamandahalkımızı evlerinde ziyaret ettik. Çat-kapı çalışmamız ile toplam 300 kapıçaldık. Kapısını vurduğumuz evlerdeNuriye Gülmen'i ve Semih Özakça'yıanlattık.

Gelecek hafta sadece ev ziyaretleriile sınırlı kalmayacağız. Ev ziyaret-lerinin dışında düğünleri ve cemevle-rini de ziyaret edeceğiz. Ev ziyaretle-rimizi neredeyse iki katına çıkarmayıhedefledik. Hedefimiz 500 ev. Bu he-defe birlikte ulaşalım. Nuriye ve Se-mih'i anlatmak bir zorunluluktur. Ne-rede olursak olalım Nuriye ve Semih'iherkese anlatalım. Onların direnişlerinesahip çıkalım. Onlarla birlikte olamı-yorsak da, faşizme karşı bir sloganla,bir bildiri ile, bir şarkıyla, bir dövizle,bir telefonla ve daha onlarca yollaonlara selamlarımızı gönderebiliriz.

Şişli'de onurlu kamu emekçilerinindirenişlerini duyurmak için 12 yazı-lama, 800 adet pullama yapıldı vetoplam 250 bildiri dağıtıldı. AyrıcaOkmeydanı' nda ve Çayan'da iki günhalkımızın kapılarını çaldık.

Oturma eylemleri yaptık. Okmey-danıYolağzı'nda Nuriye ve Semih içinmumlar yakıp oturduk. Dikilitaş'a iseçiçek bıraktık.

Alibeyköy'ün bir parkında halkımızaajitasyon çektik. Nuriye ve Semih'inson durumlarını anlattık. Ardından birdakikalık alkışlama eylemi yaptık.

Ve diyoruz ki; "bu son değil, önü-müzdeki hafta da Nuriye ve Semihiçin seferber olacağız. Onları sokaksokak, ev ev anlatacağız. "

İstanbul Sarıgazi'de 8 adet yazılamayapıldı. 1 Mayıs Mahallesi’nde ise50 esnafa Nuriye ve Semih'in işlerinigeri istedikleri için açlık grevi direni-şinde oldukları ve onurları için mü-cadele ettikleri anlatıldı.

Sarıgazi'de halkımızı kepenk ka-patma, ışık söndürme eylemlerine da-vet ediyoruz. Destek açlık grevi yap-maya da çağrıyoruz.

Dev-Genç’liler Nuriye'nin ve Se-mih'in sesi olmak dışında gerçeğinsesi olmaya da devam ediyor. 240adet gerçeğin sesi olan Yürüyüş der-gisiyle birlikte Nuriye ve Semih'i an-latan bildiriler de dağıtıldı.

Adalet Bakanlığı ve Sincan Ha-pishanesi’ne faks eylemi gerçekleşti-rildi. Adaletsizliği anlatmak için AdaletBakanlığı'nı aradık, aramaya da devamedeceğiz.

Dev-Genç’liler coşkun yürekleriyleNuriye'nin ve Semih'in sesi olmayadevam edecek. İstanbul'un her yerindeonların direnişlerini duyuracaklar. Oto-büslerden kahvelere her yerde onlarıanlatacaklar.

TAYAD’lılar her zamanki gibi ço-cuklarının haklı, en meşru kavgalarınıhaykırmaya devam ediyorlar. Üç otobüsve dört kahve konuşması yaptılar. Basınaçıklamasıyla da ülkemizdeki faşizmkoşulları ve yapılan adaletsizlikler an-latıldı. Adalet Bakanlığı'na toplu faksçekme ve telefon açma eylemleri yapıldı.TAYAD'lılar ise önümüzdeki hafta, buhafta yapılanların iki katını yapacaklarınıduyurdular. Onlara destek çıkalım vehedeflerimizi daha da yükseltelim.

Halkın Mimar Mühendisleri kamuemekçilerine destek çıkmaya devamediyor. Nuriye ve Semih için üç ayrıvideo çektiler. Üç ayrı açıklama yaparakonların yanında olduklarını, onlarınsesi olmayı sürdüreceklerini açıkladılar.Pankart asarak, iki ayrı yazılama ya-parak ve sonra dilek feneri uçurarakkamu emekçilerine destek çıktılar.Mehmet Güvel'e destek olarak onunlabirlikte türkülerimizi söyledik.

Halkın Mimar Mühendisleri de önü-müzdeki hafta tıpkı TAYAD'lılar gibiiki katı eylem yapacaklarını açıkladılar.

TAYAD'lılardan Dev-Genç’lilere,Halk Cephelilerden halkın her kesiminetüm halkımız Nuriye ve Semih'in sesineses katıyor, onların direnişlerine sahipçıkıyor. Çıkmaya da devam edecek, di-renişlerine yeni direnişler katacağız. Birkez daha 'FAŞİZME KARŞI BİRLE-ŞELİM SAVAŞALIM VE KAZANA-LIM' diye haykırıyoruz. Herkesi Nuriyeve Semih’i, sahiplenmeye ve onlarınsesi olmaya çağrıyoruz.”

Tüm Baskılara RağmenFaşizme Karşı Mücadelemiz Devam Ediyor

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

229DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 30: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Ülkemiz, 1945’lerden bugüneAmerikan emperyalizminin YENİSÖMÜRGECİLİK politikalarıyla,işbirlikçi siyasi iktidarlar tara-fından, faşizmle yönetilmekte-dir.

Sınıflı toplumlarda, işçi sını-fının ve bütün emekçi güçlerinin,hakları ve özgürlükleri için, ENGÜÇLÜ SİLAHLARI, SINIFÖRGÜTLERİDİR VE SINIFÖRGÜTLERİ ÖNDERLİĞİN-DE, ÖRGÜTLÜ MÜCADELE-LERİDİR.

1952 yılında, Amerikan em-peryalizminin isteği üzerine, Ad-nan Menderes hükümeti; İşçi sı-nıfının, yükselen direnişlerinibastırmak, haklar ve özgürlüklermücadelesini de denetim altındatutmak ve işbirlikçi PATRONSENDİKACILAR yetiştirmekiçin, Amerika’da, CIA tarafındaneğitim görenler, TÜRK-İŞ Kon-federasyonu’nu kurdular.

Amerikancı, düzen işbirlikçisiTÜRK- İŞ işçi sınıfının EKMEKVE ADALET mücadelesininönünde engeller oluşturdukça,TÜRK-İŞ içinde, Maden-İş, Las-tik-İş, Basın-İş, Bağımsız Gıda-İş, Türk Maden-İş (Zonguldak)sendikaları ve onların genel baş-kanları olan Kemal Türker, RızaKuas, İbrahim Güzelce, MehmetAlpdündar ve Kemal Nebioğlutarafından Devrimci İşçi Sendi-kaları Konfederasyonu, DİSKkuruldu. 12 Eylül askeri darbesiile kapatılmasının ardından, 19Ocak 1992 tarihinde yeniden ku-ruldu.

Bugün gelinen aşamadaDİSK’de TÜRK-İŞ’leşmiştir.

Başta DİSK Genel Başkanı

Kani Beko olmak üzere, BirleşikMetal-İş Sendikası Genel BaşkanıAdnan Serdaroğlu da, AKP fa-şizminin politikalarına karşı sessizkalmaktadırlar.

Patron SendikacılarınaSoruyoruz

AKP faşizminin, Grev Yasak-lamalarına, Kıdem TazminatınınGaspına, İş Kazaları Adı Altında,İşçi Katliamlarına, İşten Atılma-lara, Haklar Ve ÖzgürlüklerininYok Edilmesine Yönelik Saldı-rılarına Karşı, Bugüne Kadar NeYaptınız?

KAÇ KIRMIZI ÇİZGİ PAR-ÇALADINIZ?

KAÇ GREV YASAĞINIYOK SAYDINIZ?

KAÇ İŞ YERİ İŞGALİ ÖR-GÜTLEDİNİZ?

KAÇ SİYASİ İKTİDARIALAŞAĞI ETTİNİZ?

Devrimci İşçi Hareketi olarak,İŞÇİ SINIFINA VE BÜTÜNEMEKÇİLERE çağrımızdır.

İşçileri oyalayan, işçilere yalansöyleyen, işçileri aldatan, işçilerinhaklarının ve özgürlükleriningasplarına seyirci kalan patronsendikacılarını teşhir edelim.

Tek Başımıza da Kalsak daBunu Yapalım

Rakamlar birden başlar vekatlanarak gider. Onlar, yüzler,binler, onbinler, yüzbinler, mil-yonlar ve milyarlar olabilmeyibaşarmalıyız.

Metal-İş "Kıdem Tazminatı Kırmızı Çizgimiz"Sendikaların İşçileri Oyalama Politikası:

DİH’li Kimdir?Sınıf bilincine sahip olandır.

Sınıf bilinci nedir?

1- Sınıf bilinci kim olduğunu, neye karşı sa-vaştığını bilmektir.

2- Sınıf bilinci dostunu düşmanını tanımak,dostuna sonsuz bir sevgi, düşmanına uzlaşmazbir kin duymaktır.

3- Sınıf bilinciyle yöneten devleti yenmenintek yolu sınıf bilinciyle savaşmaktır.

4- Parlemento ve reformizm halkların sınıfkavramını bulanıklaştırır ve sınıf savaşına zararverir.

5- Sınıf bilinci insana kişiliğini ve onurunukazandırır.

6- Sınıf savaşının en üstün biçimi silahlı mü-cadeledir ve taraflardan biri yok edilene kadarvazgeçilmezdir.

7- Zulüm bir noktayı aştı mı meydan umudakalır. Sınıf bilinci insanı umutlu yapar.

8- Savaşı tüm zorluklarına rağmen sürdürebilmeiradesini ve motivasyonunu sınıf bilinci sağlar.

9- Sınıf savaşının sürdürücüsü örgüttür. ör-gütsüzlüğü dayatmak veya örgüt bilincinden uzak-laşmak sınıfsallıktan da uzaklaşmaktır.

10- Sınıf bilinciyle, sınıfımız iktidar olanakadar savaşacak ve kazanacağız.

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!30

Birleşik Metal-İş Sendikasından"Kıdem Tazminatı Fonu" Eylemi

19 Haziran 2017 Pazartesi, Eskişehir’de kıdemtazminatı fonunu protesto etmek amacıyla toplananBirleşik Metal-İş Sendikası üyeleri ve diğer katı-lımcılar, kıdem tazminatının kaldırılmamasınıistedi. Grup adına basın açıklaması yapan BirleşikMetal-İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serda-roğlu, kıdem tazminatının kendileri için kırmızıçizgi olduğunu belirterek, "kıdem tazminatı ileilgili 80 yıllık kazanımımıza sahip çıkmak vebugün işçi arkadaşlarımızı bütün bölgelerde duyarlıhale getirmek için başlattığımız bu buluşmalarımızbundan sonraki süreçte de sürecek. Hükümetetavsiyemiz; hep OHAL var diyerek karşımıza çık-mak yerine işverenlerin karşısına çıkın ve deyinki 'OHAL var işçileri işinden çıkarmayın.” dedi.

Page 31: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

-TÜRK-İŞ’İ ve DİSK’İ EMEK-ÇİLERİN MÜCADELESİNİNÖNÜNDE ENGEL OLMAKTANNASIL ÇIKARACAĞIZ?

İşsizliğin resmi rakamlarla yüzde11’lerde seyrettiği,

Asgari ücretin bir lokma ekmeğedöndüğü,

Günde ortalama 5 işçinin öldü-ğü,

Yoksulluk sınırının altında yaşa-mak zorunda kalan milyonların ol-duğu koşullarda işçiler örgütsüzdür.

Önce gerçekler: Cumhuriyet ga-zetesinin 12 Ağustos tarihli manşe-tinde “işçiler sendikasız” “DİSK’inaraştırmasına göre 14 milyon 500bin sigortalı işçiden 1 milyon 600bini sendikalı”İşçilerin yüzde 90’ısendikasız.

Bu tablonun sorumlusu patronsendikacılarıdır.

TÜRK-İŞ’tir ve DİSK’tir.

-Bu iki sendikanın tarihlerine bak-tığımızda bugünlerini görüyoruz.

TÜRK-İŞ kurulduğu günden bu-güne kendini saklamayarak patronsendikacılığı yapmıştır. Yüzlercegrevi satmış, direnişi kırmış, toplusözleşme masasından işçilerin hak-larını almadan kalkmıştır.

-Ya kendine Devrimci İşçi Sen-dikası diyen DİSK’in geçmişinde nevar? Çağdaş sendikacılıktan, MGKsendikacılığına evrilen bir süreç var.Çağdaş sendikacılığı keşfederken sı-nıfların varlığını reddetmiş, tercihinipatronlardan yana yapmıştır. Sınıflarınvarlığını reddederek uzlaşmacı çiz-gisini ilan etmiştir. MGK sendikacılığıyaparak da oligarşinin laik-anti laiksaflaştırmasında, oligarşinin ve em-peryalizmin safında yer almıştır.

DİSK’in TÜRK-İŞ’ten aşağı kalırbir yanının olmadığını görüyoruz.

DİSK, ne süren kamu emekçile-rinin direnişini sahiplenmek, ne deişten atılan işçilerin haklarını savun-mak için ileriye doğru bir adım at-mıştır.

Öyle ki; işten atılan kendi üyesi1900 işçi için bile zoraki basın açık-laması dışında bir şey yapmamıştır.

TÜRK-İŞ’in ve DİSK’in yaptıklarısay say bitmez.

-Bu gidişata dur demeliyiz.

Atılan işçinin,

dökülen kanın,

iş cinayetlerinde ölen işçinin,

aç açına yatağa giren emekçinin,

işsizlikten sürünen emekçinin he-sabını sormak için canla başla çalış-malıyız.

Devrimci İşçi Hareketi olarak;

İpliği pazara çıkmış bu sendika-lardan işçileri, emekçileri kurtarmakve patron sendikacılarından hesapsormak için işçileri İşçi Meclislerindeörgütlemeliyiz.

İşçilerin örgütsüzlükten kıvrandığı,

sendikalı olanların aleni olarak sa-

tıldıkları bir ortamda, işçi meclisleri

işçilerin öz örgütlülükleridir.

-Örgütlenmek için üç silaha sa-

rılmalıyız.

1-İddialı olmalıyız,

2-Israrcı olmalıyız, asla hiçbir

şeyden vazgeçmemeliyiz,

3-Emekçi olmalıyız.

İddia olarak, işçilerin haklarını

söke söke almalıyız.

Israrcı olarak, sonuç almalıyız,

Emek vererek olmazı olur yap-

malıyız.

KURTULUŞU BAŞKALARIN-

DA DEĞİL, KENDİ ÖZ GÜCÜMÜZ

OLAN, İŞÇİ MECLİSLERİNDE

ARAYALIM. SORUNLARIMIZI

ÇÖZMEYİ ÖĞRENELİM.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

31DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

İşçilerin Başına Musallat Olan Patron SendikacılığındanNasıl Kurtulacağız?

Page 32: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Hedefli ÇalışalımDİH’li, planlı programlı olmak zorunda-

dır.

Attığı her adımda,

yaptığı her faaliyette,

örgütlediği her yeni insanda

iktidarı hedeflemelidir.

İşçilerin temel sorunları nelerdir?

- iş cinayetleri

- işten atılmalar

- sağlık güvencesinin olmaması

- taşeronluk

DİH’liler olarak görevlerimiz nedir?

-Kadrolaşmak ve faaliyet örgütlemek.

Sorunlarımız?

- Kitleden kopukluk

- Eğitimsizlik

DİH’i nasıl bir örgütlemeliyiz?

Nasıl bir mücadele vermeliyiz?

-İşçinin yaşamından uzaklaşmayarak, bü-rokratlara karşı hep uyanık olmalıyız.

-Attıkları her adımın ardındaki hesaplarıgörmeliyiz.

-Bunların temel zaafları kitlelere gitmemek,gidememektir.

Biz ne yapmalıyız?

-Doğru devrimci politikalarla bunları altüst etmeliyiz.

-Cephe çizgisinin gücünü yaşayarak, ya-şatarak göstermeliyiz.

Nasıl yapacağız?

-Tek yolumuz kitlelere gitmek ve onlarıörgütlemektir.

Kitlelere gitmek

-Kitle örgütlemek

-Kitle örgütleri yaratmak

-İktidar bilinci vermek.

-işçi alanındaki devrimci savaşı geliştirmek,

devrimci faaliyetlerimizin temelidir.

-Düzene alternatif işçi alanı mücadelesibudur.

Attığımız her adımda bunun güvenini ta-şımalıyız.

Bu bilinçle kitlelere gitmeliyiz ve bizi en-gelleyen iç engellerden, zaaflardan kurtulma-lıyız.

Bundan sonra atacağımız adımlar kitlelereulaştığında, bu politikaların kitleler tarafındansahiplenildiğini göreceğiz.

Kıssadan HisseBasit ve Sade Düşünmeliyiz

Sobadaki Hikmet

Soba yerden 1 metre kadar yuka-rıda, altındaki dizili taşların üzerindedir.Sobanın niçin böyle kurulmuş olabi-leceğine dair bir tartışma başlar.

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeo-log ve antropologdan oluşan bir heyet,bir araştırma için arazide bulunmak-tadır. Birden yağmur bastırır. Hemenyakındaki bir arazi evine sığınırlar.Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram et-mek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkatisoba üzerinde toplanır. Soba yerden1 metre kadar yukarıda, altındaki dizilitaşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğinedair bir tartışma başlar.

Kimyacı: “Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini dü-şürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış”.

Fizikçi: “Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanındaha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş”.

Jeolog: “Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan, herhangibir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını sağlayarakyangın olasılığını azaltmayı amaçlamış”.

Matematikçi: “Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş,böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış”.

Antropolog: “Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanındaha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarı kurmuş.”der.

Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarıda olmasınınnedenini sorarlar. Adam cevap verir:

“Boru yetmedi de efendim!”

Şiir:İşçilerin Birliğiİnsan insan olduğundan

Acıkan karnı doymalıdır

Boş laflarla karın doymaz

Yiyecek ekmek olmalıdır.

Marş sol’ki üç

Marş sol’ki üç

Arkadaş yerini bil

İşçinin sınıf cephesine gir

Çünkü sen de bir işçisin

İnsan insan olduğundan

Ezmekten ezilmekten nefret eder

Ne altında köle ister

Ne üstünde efendiye boyun eğer

Marş sol’ki üç

Marş sol’ki üç

Arkadaş yerini bil

İşçinin sınıf cephesine gir

Çünkü sen de bir işçisin

İşçi işçi olduğundan

Başkası kurtaramaz onu

Çünkü işçileri kurtaracak olan

İşçiden başkası olamaz

Marş sol’ki üç

Marş sol’ki üç

Arkadaş yerini bil

İşçinin sınıf cephesine gir

Çünkü sen de bir işçisin

Bertold BRECHT

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!332

İşçi OkuluUstalardan ÖğrenmeliyizKitlelerin GüveniniKazanmalıyız

“Kendini kendi kabuğu içinehapseden, kendini kitlelerden tecriteden ve kendi sınıfıyla bağlarınıyitiren ya da hatta gevşeten birparti, kitlelerin güven ve desteğinikaybetmeye ve dolayısıyla kaçı-nılmaz olarak çökmeye mahkumdur.Parti, gücü kuvveti yerinde bir ya-şam sürdürmek ve gelişmek içinkitlelerle bağları artırmalı ve kendisınıfının milyonluk kitlelerinin gü-venini kazanmalıdır.”

(Stalin, cilt 15, Syf.66)

Page 33: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

NURİYE VE SEMİH’İ SAHİPLENMEK ONLARIN DİRENİŞİNİ SAHİPLENMEKTİR

KESK BASIN AÇIKLAMALARIYLA DURUMUNU KURTARAMAZ!

KESK, NURİYE VE SEMİH’İN DİRENİŞ ÇİZGİSİNEUYGUN DAVRANMALIDIR!

KESK 9 Ağustos günü, 160 gündür işlerine geri döne-bilmek için açlık grevinde bulunan Nuriye Gülmen veSemih Özakça için basın açıklaması yayınladı. Ardındanda KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ortak bir basın açıkla-ması yayınladılar.

“Bugün DİSK üyesi 2000’e yakın işçi, KESK üyesi3942 kamu çalışanı, TMMOB üyesi 3000’in üzerindemühendis, mimar ve şehir plancısı ve 3315 hekim ihraçedilmiş durumdadır.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça, KHK ile haksızhukuksuz biçimde atıldıkları işlerine geri dönmek için 10Mart 2017 tarihinde açlık grevine başladılar. Bugün açlıkgrevinin 156. günündeler. Açlık grevi yapmaları nedeniyle23 Mayıs 2017 tarihinde tutuklandılar ve bu tarihten itibarenaçlık grevine cezaevi koşullarında devam etmektedirler.

(...)

Açlık grevi sürecinde yaşamı olumsuz etkileyen cezaevikoşullarından kurtulmaları için, Nuriye Gülmen ve SemihÖzakça acil olarak tahliye edilmelidirler.

OHAL kaldırılmalı, KHK’lar iptal edilmeli, haksız hu-kuksuz ihraç edilen Nuriye Gülmen, Semih Özakça vekamu çalışanları görevlerine iade edilmelidir.”

Bugün Nuriye ve Semih açlık grevi direnişinin 160 gü-nündeler. Her gün hücre hücre eriyorlar. Faşizme karşı kan-larıyla, canlarıyla, tüm hücreleriyle bir direniş hattı yarattılar.OHAL adı altında halkımızın üzerine çöken faşizmin karanlığınıher gün Yüksel Caddesi’ne gelip haklarını isteyerek dağıttılar.Umutsuzlara umut oldular. Tek başına da olsa direnmeningücünü tüm halkımıza gösterdiler.

Binlerce üyesi işten atılan başta KESK olmak üzereadında devrimci yazan DİSK, TTB, TMMOB ise basınaçıklaması yaparak sahiplendiklerini söylüyorlar. “OHALkaldırılsın, KHK’lar iptal edilsin” diyorlar. Nuriye veSemih yaşasın diyorlar. Peki, bu talepler için ne yapıyorlar?

Ortada bu soruya verebilecekleri bir cevap yoktur. Re-formizmin hakim olduğu bu sendikalar başlarını kumagömüp fırtınanın dinmesini bekliyorlar. Onlar kendi kafa-larını kurtarmanın derdinde iken faşizmin rüzgarı bu ku-rumları her gün didikleyerek yok ediyor. KESK üyeleriolan Nuriye ve Semih her gün ölüme yürürken dahi başınısakladığı kumdan çıkarmıyor.

Bekleyerek Ölüyor ve ÖldürüyorReformizm

Sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin görevisadece basın açıklaması yapmak değildir. Asıl olarak di-renişin sahibi ve örgütçüsü olmaktır. Ülkemizde ise direnişiörgütlemek sorumluluğunu taşıyanlar, kendi üyeleri iştenatılırken bir şey yapmadıkları gibi bugün Nuriye veSemih’in direnişi karşısında dahi acizdir.

Ne bekliyorsunuz? AİHM kararının AKP faşizmindenyana olması dahi onları üzmüş!

Ne bekliyordunuz? AİHM ve Avrupa’dan demokrasibekleyenler kendilerini kandırıyorlar.

Onlardan Nuriye ve Semih lehine bir karar beklemekkendi sorumluluğundan kurtulmayı ummaktır. Kendiüzerine düşeni yapmamak için arkasına sığınabilecek birperde aramaktır. AİHM’nin Nuriye ve Semih’in tahliyetalebini reddetmiş olması onların sınıflar mücadelesindekiyerini göstermiştir. Hal böyle iken başta KESK ve DİSKolmak üzere binlerce üyesi KHK’lar ile işten atılansendikalar artık iyi niyet temennilerini bırakmalıdır. Nuriye,Semih ve OHAL'de KHK ile işten atılan tüm emekçileriçin mücadeleye omuz veren olmalıdırlar. Yüzlerini halka,direnişe dönmelidirler.

Nuriye ve Semih’in yaşamasını istemek onların direnişinibüyütmekle olur.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

333DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 34: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!334

KEC'lininEĞİTİM NOTU

İdeolojik netlik düşmanın

gözünün içine bakmaktır.

İdeolojik netlik hayata vemücadeleye dair ne kadar soruvarsa bunlara doğru cevaplarverebilmektir.

Düşünmek, savaşmaktır.

Düşünmemenin sıradanlaş-mak demek olduğunu, yozlaş-tıracağını, çürüteceğini biliriz.Düşünmek, kafa yormak ise,birçok şeyi başarmak içinönemli bir adımdır. Düşündü-ğümüzde mutlaka bir yol bu-luruz. En olmaz denileni ya-ratırız. Yanlışlarımızı, hatala-rımızı düşünerek bulur, derslerçıkarırız. Eksikliklerimizi görür,gideririz. Ufkumuz genişlerdüşündükçe...

Bu yanıyla KEC'li için dü-şünmek iradidir. İlk aklımızageleni söylemeden, plansız biradım atmadan önce, bir kararavarmadan, bir işi yapmadanönce, mutlaka düşünmeliyiz.

Bunun ötesinde ise, düşün-mek asıl olarak bir eylemdir,bir faaliyettir, devrimci faaliyetinuyanık olduğumuz her dakika-sında devam eden bir parçası-dır.

KEC'li düşünür, beyninikullanır.

Bunu yaptığında, yenilmez-dir.

Emperyalizm asla insanbeyninden daha gelişkin birsilah bulamayacaktır.

Bütün KEC'liler direnişinzaferi için düşünmeli ve dü-şündüklerini eyleme dönüştür-melidir.

Nazife,Mehmet, Acun ve Nazan olup AKP faşiz-

minin politikalarını boşa çı-kartmalıyız.

Mahir Çayan: "Görülüyor ki kadrolaşma hareketinde,

kişinin teorik formasyon durumu çokönemli rol oynamaktadır. Kadronun, yı-ğınların önderi olarak doğru çizgide eylemyapması, bağımsız örgütçü olarak çalış-ması, bu niteliğine sıkı sıkıya bağlıdır.Eğitimin temel yükünün bireylerin omu-zunda olması kaçınılmazdır.

Öğretmenin, öğrenmeiçin etkin bireysel çalışmanındevrimci bir görev olduğuunutulmamalıdır. Devrimci-liğin statik, mekanik bir iş,genel anlamıyla bir meslekdeğil, bir ruh, bir coşku, biryurtseverlik duygusu olduğuçıkmayacak biçimde kafa-mıza kazınmalı. Eğitimin buruhun, bu coşkunun bir ge-reği olarak birinci görev ol-duğu, benlikte biçimlenmeli.Ancak o zaman devrimcieğitimin temelini oluşturanbireysel çalışmalar aksatıl-

madan yürütülebilir. Ancak ozaman kağıt üzerindeki dev-rimci eğitim üzerine aldığımız

kararlar, bürokratik kararlar olmaktançıkar, somut günlük eğitim biçimine döner."Yürüyen devrim arabasına ben de omuzvereyim, benim de payım olsun işte" biçi-mindeki tutum tümü ile mekanik bir tu-tumdur. Bu tutum kişiyi edilgenliğe iter.Zor anlarda ise dönekliğe götürür. Sorunarabanın itilme eylemine katılma durumudeğil, sorun tüm olanakların seferberliği

ve devrim için sorumlulukyüklenebilme sorunudur.Bu da bir yerde devrimcicoşkuyu, karşı-devrimcigüçlere karşı zorluğu, hın-cı gerektirir. Uzun devrimgünlerinde bizi ayakta tu-tan yıkıcı gücün bu dev-rimci coşku ve hınç oldu-ğunu bilelim, nasıl silahınıyitiren ordu, orduluk ni-teliğini yitirirse, yurtsevercoşkusu taşımayan dev-rimci de devrimcilik ni-teliğini yitirir...."

Biz DevrimcilerNasıl Yenilmez Olduk?

Biz devrimciler nasıl ölümsüz olduk. Biz diyalektik ve tarihsel materyalizm

gibi bir silaha sahip olduğumuzdan beriyenilmez olduk.

Biz diyalektik ve tarihsel materyalizmve onun ürünü olan eleştiri-özeleştiriyidevrimin-devrimciliğin hizmetinde birsilah olarak kullanmayı öğrendiğimizdenberi yenilmez olduk.

Bu silah bize her şeyi doğru anlamave değiştirme araçlarını sunar.

Bu araçlardan en önemlisi eleştiri-öze-leştiridir.

Eleştiri özeleştiri devrimcilerin enönemli silahıdır.

Bu silah bize eksiklerimizle, yanlış-larımızla alay etme gücü verir.

Bu silah bize dünyaya meydan okumagücü verir.

Bu silah sayesinde en güç sorunlarıaçık ve sade bir duruma getiririz.

Bu silah bize düşüncemizle irademizibiraraya getirme gücü verir.

Eğer iyi ve güzel bir şey yapmak isti-yorsak o işi eleştirel bir bakışın süzgecinden

geçirmek ZORUNLULUKTUR. Yani eleş-tiri olmadan iyi ve güzel olan HİÇBİRŞEY OLAMAZ, OLMAZ.

Eleştiri-özeleştiri bize anlama gücüverir.

Eleştiri-özeleştiri bize değiştirme gücüverir.

Bu silah bize burjuva ideolojisine karşımüthiş bir savunma ve saldırı gücü verir.

Bu silahı kullanmayı öğrenmeyelimdiye neler yapıyor burjuvazi düşünün.Hayatını yaşa... Bireyci ol... Hiçbir şeyuğrunda ölmeye değmez, fırsatları kaçırma,babana bile güvenme… Kimseye sakınhiçbir açığını bırak göstermeyi, hissettirmebile…vs vs.

Bizi vareden, devrimci yapan, güçlüyapan bu silahtır.

Eğer bu silahı gerektiği gibi kullan-mazsak, bırakalım gelişmeyi, kendi ken-dimizi vururuz.

Kendi kendimizi, kendi ellerimle vu-ruruz.

Kendi kendimizi zehirleriz. En bilinen zehir ise küsmektir. İkinci sırada vazgeçmek vardır.Küsmek ve vazgeçmek yok. Anlamak ve değiştirmek var.

ŞİİR: Sosyalizme Dair...Yoksulluğa son veripHakkımızı almayaDevrim diyorlarBol üretip paylaşmayaBir de insaniyete ve adaleteSosyalizm diyorlarÖtesi de var elbetteFakat yetmez mi bunlarSosyalist olmak içinVe bu uğurda dövüşmekGerekmez mi...(Ümit İlter)

KEC'lilerin ÖNÜNDEK� HEDEF KADROLA�MAKTIRKADRO NED�R?

Page 35: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

335DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

KEC’'li KİMDİR?Her konuda YÖNTEM

VE ARAÇ bulandır.

- Doğru sonuçlara ulaş-mak için doğru yöntemlerive uygun araçları bulandır.

1- YÖNTEM NEDİR:

Bir amaca, bir sonuçaulaşmak için izlenen yoldur.

Yöntem, BİLGi edin-mek için tutulması gerekenyoldur.

- YÖNTEM KEYFİDEĞİL, BİLİMSELDİR.

Yöntem gelişi güzel,keyfi bir yol değildir.

Yöntem, o alandaki ge-çerli toplumsal ve tarihselyasalardan çıkarılır. Kişininkeyfine göre belirlenmişdeğil, nesnel ve bilimseldir.

- TEK BİLİMSELYÖNTEM VARDIR.

Günümüzde, iki yöntemkullanılır: Metafizik yön-tem, diyalektik yöntem.

İlki bizi bilgiye değil,bilinemezciliğe ulaştırır.

Tek bilimsel yöntem, di-yalektik yöntemdir.

- YÖNTEM, PLANLI-DIR.

Bilimde belli bir sonuca

erişmek için, bir plana göreizlenen yol demektir.

Yani yöntemde, bir plan-lılık söz konusudur.

2- ARAÇ NEDİR:

Bir iş yapmakta veyasonuçlandırmakta, gücün-den yararlandığımız nes-nelerdir.

- Doğru ve uygun araç,bizi hedefe ulaştırır; uygunolmayan araçlar, sonucaulaşmayı engeller.

- Önümüzdeki işi yap-mamızı sağlayacak uygunbir araç mutlaka vardır. Yok-sa, araştıralım, buluruz.Araştırdığımızda bulamaz-sak, kendimiz geliştirebili-riz. Ama mutlaka her işiyapmak için uygun bir araçvardır.

SONUÇ OLARAK

Savaş iki iradenin savaşıise ve savaşın sonucu ikiiradeden birinin üstünlüğüile bitecekse bu irade bizolmalıyız.

Nasıl?

Bilimsel düşünerek.

bunun yöntem ve araç-larını bularak!

Bizi Vazgeçiremeyeceksiniz! Haklı veMeşru Olan Biziz, Biz Kazanacağız!

Yüksel Direnişi Kararlılıkla Sürüyor…

- Ankara Yüksel Direnişi’nin 275. Günü AkşamAçıklaması – 10 Ağustos:

Yüksel’de açlığın 155. günü direnişin 275. günüakşam açıklaması yapıldı. Acun Karadağ ve Nazan Boz-kurt, “Ev Hapsini Tanımıyoruz, Yüksel Direnişi Hapse-dilemez” diyerek açıklamaya katıldılar ve gözaltına alın-dılar.

- Yüksel Direnişi’nin 276. Günü – 11 Ağustos:

Polis açıklama yapmak isteyen insanlara saldırdı.

- Yüksel Direnişi’nin 277. Gün Öğlen Açıklaması –12 Ağustos:

Nuriye ve Semih’in açlığının 157. Günü… TAYAD’tanAtatürk Bulvarı’nda yol kesme eylemi yapıldı.

- Yüksel Direnişi’nin 278. Günü Öğlen Açıklaması -13 Ağustos:

Yüksel’de 278. günü Nuriye Gülmen Semih Özakçaaçlığında 158. Gün... Öğlen açıklamasına, polis saldırıpeylemcileri Konur Sokağın sonuna kadar sürdü.

- Yüksel Direnişi’nin 279. Günü Öğlen Açıklaması –14 Ağustos:

Nuriye ve Semih’in açlığında 159 Yüksel’de 279.gün öğlen açıklamasına polis saldırdı. Yüksel Caddesi’ndeöğlen açıklamasına yapılan saldırıda İlker Işık gözaltınaalındı.

- Yüksel Direnişi 280. Gün Öğlen Açıklaması – 15Ağustos:

Nuriye ve Semih’in açlığında 160. gün… Bir yandaNuriye Semih için bir yanda Nazife Öğretmen için biryanda da gözaltında olan Acun öğretmen için öğlenaçıklaması…

Nazan Bozkurt - Acun Karadağ

Mehmet Dersulu - Nazife Onay

Page 36: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Ülkemizde Gençlik

GGençlik Federasyonu’ndan

Gençlik Federasyonu’na 8 Ayda 7 baskın yapanfaşizm asıl olarak binamıza değil Dev-Genç’lilerin teslimalınamayan beyinlerine, iradelerine saldırıyor. OHALsürecinde onlarca Dev-Genç’li tutuklandı. Düşman sıksık saldırarak gözaltı ve tutuklamalar yaparak bizlerikorkutmanın, yıldırmanın yanı sıra, saflarımızda da da-ğınıklık ve belirsizlik yaratmayı hedefliyor.

Binamızı ne zaman yapsak tekrar saldırıyor. Hangiprogramımızı hayata geçirmeye başlasak o işle ilgilenenarkadaşlarımızı gözaltına alıyor ya da tutukluyor.

İnsanların gözünde belirsizlik ortamı yaratmaya çalı-şıyor. Kim ne zaman alınacak, ne zaman baskın olacak,ne zaman tutuklayacak, ne zaman dağıtacak, ne zamansaldıracak gibi soruları düşünelim istiyor.

Belirsizlik ortamı, düşmanın yaratmaya çalıştığı or-tamdır. Biz adım adım, mevzi mevzi bir savaş yürütüyo-ruz.Yoldaşlarımız tutuklanıyor mevzimizde savaşmayadevam ediyoruz. Örgütlenmeye devam ediyoruz.

31 Temmuz günü yapılan baskının ardından bir haftaboyunca Gençlik Federasyonu binasından düşmanla herakşam mevzi savaşı yürüttük. Yürütüyoruz. Teslim ol-madığımızı gördükçe kuduruyor katiller. İki kişi, hattatek kişi bile kalsak direnecek teslim olmayacağız. Buinancımıza saldırıyor, bu kararlılığımızı teslim almak is-tiyor. Bu yüzden sonuna kadar saldırıyor. Hiçbir yasayla,hukukla bağlamıyor kendini. Keyfilik bir politikaya dö-nüştürülmüş durumda. Derneğimizin kapısının önünegeliyor, taciz ediyor. Plastik ve gerçek mermiler ilekafasına göre binamızı tarayıp kaçıyor. Sürekli mahallededolanarak bize saldırarak halkın da sahiplenmesininönüne geçmek istiyor.

Düşmanın istediği olmayacak. Belirsizliğe yer yok.

Yapılacak her iş, karar altına alındığı gibi yapılacak.Yapılan hiçbir iş, hiçbir zaman boşa gitmez. Böyle dü-şüneceğiz.

Belirsizlik karmaşadır, programsızlık ve telaştır.

Bizim yapmamız gereken; hiçbir şeyi belirsiz bırak-mamak, her işimizi programlı ve hedefli yapmak. Eği-timlerimizi aksatmadan yerine getirmek, kadrolaşma ça-lışmalarına hız vermektir.

Belirsizliğe yer yok: “Şu olursa şöyle yapacağız, ol-mazsa böyle yapacağız. “Kesin kararlarımız olmalı vepratiğimiz aynı kesinlik içinde yürümeli.

Çürüyen, çözülen bir devletin saldırılarıyla karşı kar-şıyayız. Gençliği biz örgütleyeceğiz. Milyonlarca halkçocuğunun öfkesine biz tercüman olacağız. Adalet öz-lemlerini bizim saflarımızda dindirecekler. Hak ettiklerigeleceği Dev-Genç saflarında savaşarak, örgütlenerekkuracaklar. Bu yüzden biz Dev-Genç’lilerin her adımı-mızda, her sözümüzde, her işimizde kesinlik, kararlılık,iradilik ve kendine güven olmalıdır.

Biz Kazanacağız.

BİLDİĞİMİZ TEK GERÇEK BU VE BU GERÇEKİÇİN ÖMRÜMÜZÜ VERMEYE HAZIRIZ.

BİLDİĞİMİZ TEK BİR GERÇEK VAR “BİZ KAZANACAĞIZ”HER KOŞULDA PROGRAMLARIMIZI HAYATA GEÇİREREK HER KOŞULDA ÖRGÜTLENME YAPMAYA DEVAM EDEREK

SALDIRILARA RAĞMEN DEV-GENÇ’İ DAHA FAZLA SAHİPLENEREK DÜŞMANA EN BÜYÜK DARBEYİ İNDİRECEĞİZ

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!36

DEV-GENÇ’Lİ OLMAK-DEV-GENÇ’Lİ gençliğin öncü ve örgütlü gücü-

dür.-DEV-GENÇ’Lİ yılmak nedir bilmeyen, her koşulda

mücadele edendir.-DEV-GENÇ’Lİ sadece bugünü düşünen değil

devrimi örgütleyendir.-DEV-GENÇ’Lİ kitle çalışmasında, örgütlenmede

emektir, sabırdır.

Page 37: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Liseliyiz Biz

Liseli arkadaşlar,

Her zaman duyduğumuz bir cümledir;“Programlı çalışmalıyız. Programlı faa-liyet yürütmeliyiz.”

Bu cümlenin kimi zaman siyasi öne-mini anlamıyor ya da uygulamada so-runlar yaşıyoruz. Bu yazımızda programlıçalışmak nedir, ne değildir bunu anlat-maya çalışacağız.

Öncelikle doğru bildiğimiz bir yanlışvar.

Program denilince genellikle yapılangünlük, acil işlerin planlanması, hangiişlerin hangi zaman yapılacağını göste-recek şekilde zamanın planlanması veyayapılacak eylem ve etkinliklerin, geli-şi-güzel alt alta sıralanması olarak anlı-yoruz.

Ancak böyle değildir. Program yapmadüşüncesiyle bu tür bir çalışma izlemekpratiğimizi yanlış yönetmektir. Özelliklesonuncusunun, yani eylem ve etkinlikleringelişigüzel alt alta dizilmesinin, programlahiç ilgisi yoktur.

PROGRAMLI ÇALIŞMANINBAŞLICA AŞAMALARI

Bir programlı çalışmayı başlıca dörtaşamaya ayırabiliriz. Bunlar:

1- PROGRAMA HAZIRLIKSoru sor. Ne yapacağız, nerede yapa-

cağız, nasıl yapacağız, kimlerle yapacağız,elimizde ne var, elimizdekilerle neredenbaşlayabiliriz sorularına cevap vereceğiz.

2- PROGRAMI BELİRLEMEAmacımızı tespit etmeliyiz. Hedefi-

miz ne olacak, nereye varmak, hangisonuca ulaşmak istiyoruz. Bu sorularavereceğimiz cevap açık, net, anlaşılırve geniş kesimlerce kabul edilebilir ol-malıdır.

Amacı en iyi şekilde ortaya koyacakbir veya birkaç sloganla ifade etmek

çok yerinde bir tutum olur.

Hedeflerimizi tespit etmeliyiz. Nezaman, neyi başarmak istiyoruz?

Hedefler; kadrolaşma, kitleselleşme,şu kadar yeni insan çıkarma, mahalleyiörgütleme, bir lisede şu kadar bildiridağıtıp şu kadar liseliyle tanışmak gibiolabilir. Soyut genel ifadeler belirsizliktir,hedef değildir. Örneğin yüzbin bildiridağıtmak somut bir hedeftir.Yüz kişiyleyüz yüze konuşmak somut hedeftir.Ancak yeni insanlarla tanışılacak, in-sanlara kendimizi anlatacağız gibi soyutgenel ifadeler hedef değildir.

3- PROGRAMI HAYATA GE-ÇİRME

Ne kadar gerçekçi bir program ya-parsak yapalım, sonuçta belirleyici olanpratiğin kendisidir. Asıl gerçek pratikteortaya çıkar. Bu nedenle pek az programpratikte değişmeden kalır. Bir programınuygulanmasında baştan bunu kabul ede-rek pratiğe girmek önemlidir. Progra-mımızı hayatın canlı gerçeğinden ko-paramayız. Somut gelişmelere göre amatemel ilkelerimizden ve ana hedefimiz-den kopmadan programımızı hayatıniçinde yenileriz. Bazen pratik önümüzeyeni fırsatlar yeni olanaklar da yaratır.

Bu değişiklikleri doğru şekilde yap-manın ve programı başarıya götürmeninen önemli şartı, dikkatli bir izleme, de-netim ve değerlendirme faaliyetini pratiksüresince elden bırakmamaktır.

Yani denetimi elden bırakmayaca-ğız.

4-PROGRAMIN SONUCUNUNDEĞERLENDİRİLMESİ

Gerekli hazırlıklar program uygu-lanırken düzenli olarak değerlendirmetoplantıları yapılmalıdır. Örneğin haf-talık durum değerlendinmeleri, günlükkontrolller... Çalışmalarımız bittikten

PROGRAM NEDİR, PROGRAMLI ÇALIŞMA NEDİR?

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

37DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Bi̇z Li̇seli̇ Dev-Genç’li̇leri̇z

� Çürümenin içindebüyümek istemiyoruz.

� Uyuşturucu bataklığın-da büyümek istemiyoruz.

� Üniversite kapılarındaadaletsizlik istemiyoruz.

� Büyüdüğümüzde işsizlikbataklığında boğulmakistemiyoruz

� Bunun için, demokratikbir lise istiyoruz.

� Demokratik bir lise için,özgür, bağımsız bir ülkeistiyoruz.

� Bunun için, bu yaşta,

BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

� Liseliyiz biz... Genciz,çok genç... Ama yürekleri-miz büyük.Erken olgunlaşıyoruz biz.Bu ülke, bu düzen erkenbüyümek zorundabırakıyor bizi.

� İşte bu yüzden,BU KAVGADABİZ DE VARIZ!

Bu Kavgada Biz de Varız!

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz varız!

Page 38: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

sonra son değerlendirmede soracağımız sorular şunlarolmalıdır: Amaç ve hedeflerimize ulaştık mı veya nekadar ulaştık? Kitlenin taleplerine ne oranda cevapverdik? Ortaya çıkan politik sonuçlar nelerdir? Düşmanınsaldırı politikalarına karşı tedbirlerimiz nedir? Pratikte

ortaya çıkan aksaklıklar ve çözüm üretme insiyatifimiznasıldı? Daha farklı neler yapılabilirdi? Sonuçların ör-gütlenmemiz ve kadrolaşmamız üzerindeki etkisi nasıldır?Ortaya çıkan sonuçları ve kazanımları nasıl değerlendi-receğiz?

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!38

Terörünüzle Dev-Genç'i Bitiremeyeceksiniz! Biz Kanazacağız!

Gençlik Federasyonu, son sekizay içerisinde yedi kez AKP'nin halkdüşmanı katil sürüsü polisleri tara-fından basıldı. Her operasyonda Genç-lik Federasyonu talan edildi; kapılar,pencereler kırıldı; duvarlar yıkıldı,kitaplarımız yerlere döküldü, eşya-larımız talan edildi.

Her operasyonda Gençlik Fede-rasyonu'nda bulunan Dev-Genç’lilergözaltına alındı. Bu operasyonlarda23 Dev-Genç’li tutuklandı. Operas-yonlarla, tutuklamayla Dev-Genç'inhaklı mücadelesini bitirebileceklerinisandılar. Her operasyonda Dev-Genç’lilerin direnişi katillerin yanıl-dığını gösterdi.

Her operasyonda talan edilenGençlik Federasyonu'nu hemen to-parladık, yıkılan duvarlarımızı onar-dık. Duvarımızı yapacak olan ustalarkatil polisler tarafından tehdit edildi.Halkımızı korkutarak Dev-Genç’lilerisahiplenmemeleri istendi. Ama hal-kımız Dev-Genç’lileri sahiplendi,katillerin tehditlerine boyun eğmedive Gençlik Federasyonu'nun onarıl-masına yardım etti.

Halk düşmanları hergün saldırdılarGençlik Federasyonu'na; taciz ettiler,içeriyi gaza boğdular. Bunun karşı-sında Dev-Gençliler barikat kurarakdirendiler. Katillerin gazına karşılık,

Dev-Gençliler akreplerin vegetirilen TOMA'nın üzerineboya atarak katilleri mahalle-den kovdular. Düşman plastikmermiler yağdırdı Dev-Genç’liler üzerine, Dev-Genç’liler ellerinde ne varsaonunla direndiler.

Tutuklayarak bizi bitire-ceklerini sandılar. Dev-Genç’liler bütün işlerini ara-larında paylaşarak mücadeleyikaldığı yerden sürdürdüler.Halk sahip çıktı Dev-Gençli-ler'e ve yerlerini doldurmaya hazır-dılar.

Halk düşmanları, halkın çocuk-larına küfürler savurdular, Dev-Gen-çliler ise megafonlardan tüm halkasesleniyordu, “Halkımız Sizi Sevi-yoruz, Sizin İçin Savaşıyor, Sizinİçin Mücadele Ediyoruz”. Bu sesteslim olmayan Dev-Gençliler'in se-siydi. Bu ses Dev-Genç'in gücüdür.Bu güç teslim olmayan Elif-Şafak-Bahtiyar'ın gücüdür, Bilgehan, Mahir,Aysun, Bünyamin ve Sıla'nın gücüdür.Onlardan aldığı güç ile direniyorDev-Genç’liler.

Kızıldere'den bugüne teslim ol-madı Dev-Genç’liler. Düşmanın hersaldırısından güçlenerek çıktılar. Halkve vatan sevgisi ile dolu yürekleribitiremeyecek halk düşmanları. Dev-Genç’liler 48 yıldır halkın kurtuluşu,vatanın bağımsızlığı için mücadeleediyor. Tarih boyunca Dev-Genç’li-lerin teslim olduğu görülmemiştir.

AKP faşizmi bu mü-cadeleyi tutuklama-larla, operasyonlarlabitiremeyecek, Dev-Genç'liler'i teslim ala-mayacak. Milyonkere de gelseniz hal-kın mücadelesini dur-duramayacaksınız.Dev-Gençliler diren-meye ve hesap sor-

maya devam edecektir.

Yaşasın Dev-Genç, Yaşasın Dev-Genç'liler!

Direnişi, Nuriye ve Semih’i Sahiplenelim!

Liseli Dev-Genç’liler 12 Ağus-tos’ta Okmeydanı’nda bulunan kah-velerde Nuriye ve Semih için ko-nuşma yaptılar. Liseli Dev-Genç’lilerhalka “Nuriye ve Semih 157 gündüraçlık grevinde. AKP iktidarı bu di-renişin hazımsızlığıyla saldırıyor.Nuriye ve Semih’i hastaneye kaçı-rarak zorla müdahale etmek istiyorlar.Biz iki emekçinin katledilmesine izinvermeyeceğiz. Bu da ancak halkındirenişi sahiplenmesiyle olacak. Di-renişi, Nuriye ve Semih’i sahiplene-lim” çağrısı yapıldı.

Halkın Matbaası Duvarlar, Nuriye ve Semihle Donatılacak!

Liseli Dev-Genç’liler 12 Ağus-tos’ta Nuriye ve Semih’in sesini ma-halle mahalle, sokak sokak taşımayadevam ediyor. Örnektepe Mahalle-si’nde Nuriye ve Semih için “Nuriyeve Semih Onurumuzdur”, “Nuriyeve Semih’i Katlettirmeyeceğiz!”,“Nuriye ve Semih Yalnız Değildir”,“Nuriye ve Semih’e Uzanan ElleriKıracağız” yazılamaları yapıldı.

Liseliyiz Biz

Page 39: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Ülkemizde Gençlik

Mücadelemizi Çatılarımıza Kadar Kur-duğumuz Barikatlarımızla Büyüteceğiz!

“…İsyanlarda / Darağaçlarında, / Kanlıpusularda. / Görkemli zaferlerde, / Ortakekip biçtiğimiz / Ve hep beraber ağlarımızıçektiğimiz / Toprak ve sularında… DE-FOLUP GİDECEKSİNİZ!”

AKP iktidarı ve onun ağzı salyalı katilsürüleri Dev-Genç’lilere ve bir direnişmevzisi haline gelen Gençlik Federasyo-nu’na 8 ay içerisinde 7 defa baskın yaparak,pankart çalarak, plastik mermilerle tara-yarak saldırdı. Her baskında Gençlik Fe-derasyonu’nun duvarında yazılı bulunan“DEV-GENÇ’İ BİTİREMEZSİNİZ” slo-ganını parçalayarak kendilerince “BİTİR-DİK” mesajı verdiler. Baskınlarda işken-ceyle gözaltına aldıkları Dev-Genç’lilerinsayısını kendi lağım kokulu medyalarınavererek, kahramanlık destanı diye buhalka yutturmaya çalıştılar. Boşuna uğ-raşmayın; işkencelerinizi, katliamlarınızıyalanlarınızla meşrulaştıramaz ve bu halka“kahramanlık ” diye yutturamazsınız! Buhalk gerçek kahramanların kim olduğunuiyi bilir. Gaza boğduğunuz, halkın kanınıakıttığınız bu sokaklardan geçen gerçekkahramanlar, Sibel YALÇINLAR'dan,Sıla ABALAYLAR'a direnen, savaşanhalk çocuklarıdır.

Gençlik Federasyonu’nu basıyorlar,çünkü buranın bir direniş mevziisi oldu-ğunu biliyorlar. Ve bu mevziinin sadeceDev-Genç’lilerin değil bütün bir halkınmevziisi haline geldiğinin de farkındalar.Gençlik Federasyonu; direnişin taşa tuğlayadöndüğü bir mevzi, Dev-Genç’liler isedirencin ve cüretin ete, kemiğe büründüğühalidir. İşte bunu bilmenin korkusuylasaldıran halk düşmanları çözümü duvarlarıyıkmakta, eşyaları parçalamakta, Dev-Genç’lileri işkenceyle gözaltına alıp tu-tuklamakta buluyor.

Tabii bu bir çare değil, halkın örgütlügüçlerinin karşısında içine düştükleri ça-resizlikleridir. Evet, AKP’nin kiralık kö-

pekleri! Çaresizsiniz, çaresizce içine düş-tüğünüz bataklığın içinde çırpınıyorsunuzve çırpındıkça batıyorsunuz!

3 gün önce işkenceyle gözaltına alınan5 arkadaşımızı, 5 Dev-Genç’liyi tutukla-dılar. Ne var ki baskın yaptıkları ilk saat-lerden, tutukladıkları son anlara kadarbaskın sevinçleri kursaklarında kaldı.Yüzlerce polisle Gençlik Federasyonu’nunkapısına dayandıklarında aldıkları cevaphalka umut, kanlı ayaklarıyla kapımızadayananlara korku oldu. Şöyle haykırı-yordu DEV-GENÇ’LİLER “DEV-GENÇ’Lİ OLMANIN ONURUNU VEGURURUNU YAŞIYORUZ!”

�� Dev-Genç Bir Mücadele Tarihidir! Dev-Genç Bir Okuldur!

Bizler Dev-Genç’liyiz teslim olma-yanların soyundanız. Berkin’den Dilek’ekanı dökülen tüm kardeşlerimizin hesabınısoracak olanlarız. Emperyalizme karşıbağımsızlık, faşizme karşı demokrasi mü-cadelesinin en önünde yer alıyoruz. Vebiz “Halkımıza adalet borcumuz var…Borcumu ömrümle ödemek istiyorum ”diyen Şafak Yaylalar’ın öğrencileriyiz.Şafaklar’ın, Bahtiyarlar’ın adımladığı bumahalleler bizimdir. Biz değil siz gide-ceksiniz! BİZ DEĞİL SİZ BİTECEKSİ-NİZ!

Yaşımız genç ancak hesap sorma is-teğiyle dolup taşıyoruz. Bize bu isteğiveren en başta gördüklerimizdir. Her günmahallerimizi gaza boğuyor, bizim yaş-larımızda yüzlerce binlerce genci uyuş-turucu batağının içine çekiyor, 5 yaşındakiçocuklarımızı panzerlerin altında ezerekkatlediyorlar. Tenekelerinin içinden mehtermarşları çalarak, sağa sola kurşun yağdı-rarak halka gözdağı vermeye çalışıyorlar.Bu yapılan alçaklıkların sonucunda neolacağı belli, halkın barikatına çarpacaklar.Katillere sesleniyoruz: Yaptığınız baskın-ların hesabını, mahallerimizde estirdiğiniz

terörün hesabını soracağız. Biz bu ma-hallelerin her sokağını avucumuzun içigibi biliriz. Bu sokaklarda köşeyi dönerkendahi o çok güvendiğiniz zırhlılarınızı par-çalayacak kadar halkının öfkesini yüreğinedoldurmuş, adaletin tetiğini çekmeye hazırolan halk çocuklarıyla karşılaşabilirsiniz.

Yaşasın Dev-Genç, Yaşasın Dev-Genç’liler!

� Armutlu Dev-Genç: Tarihselve Siyasal HaklılığımızlaHaykırıyoruz; Dev-Genç’iBitiremezsiniz!

Armutlu Dev-Genç, Gençlik Federas-yonu baskınıyla ilgili 9 Ağustos’ta biraçıklama yaptı. Açıklamada: “ Bu de-mokrasinin değil yönetememe krizi kar-şısında bataklığa saplanan AKP faşizmininresmidir. Bu resim bu ülkenin en onurludamarı olan devrimciler tarafından yırtıl-makta. Biz Dev-Genç’liler olarak kuru-mumuzu, yüklendiğimiz tarihi misyonuher nerede olursak olalım savunacağız.Baskınlarınız, talanlarınız karşısında bizdeğil siz çaresizsiniz. Bizler her baskının,saldırının, katliamın ardından yeni insanlardoğuran Büyük Ailemizin evlatlarıyız.

Halkımıza, Dostlarımıza, Yoldaşları-mıza; 6 ayda 7 defa baskın yapılması herbaskında yoldaşlarımızın gözaltına alınıptutuklanması ve ardından yine o binadano pankartın sallanması bizim siyasi zafe-rimizin resmidir. Biz Dev-Genç’lileriz.Biz kazanacağız.

Düşmanlarımıza; Ey halk düşmanları!Yaşıtlarımızın, kardeşlerimizin katilleri!Size bizim irademizi sınamayın demiştik.İrademiz karşısında yenildiniz. Hepinizbaskında kırdığınız duvarların altında kal-dınız. O çok güvendiğiniz zırhlı araçlarınızboya dolu şişelerimizin, saldırılarınızatek başına direnen Dev-Genç’limizin kar-şısında yenildi. Daha evvel de size söyledik,sizler siyasi ölüsünüz.”

8 ayda 7 baskın!AKP’nin Gücü Dev-Genç’i Bitirmeye Yetmez!

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

39DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 40: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

İstanbul Valiliği, 16 Ağustos’ta‘sağnak yağış’ uyarısı yaptı.

Peki ne olacak sonra? Bu uyarıne işe yarayacak? Halk nasıl önlemalacak?

Halkın evden çıkmamak, dükka-nını kapatmak dışında alabileceğibir önlem yok.

Belediyeler, sorumluluğu sırtla-rından atmak için, “biz uyarmıştık,herkes önlemini alsaydı” diyebilmekiçin, her sağnak öncesinde bu tür“uyarılar” yapıyor.

Sonuç malum. Yağmur bir afete dönüşüyor. Yok-

sul mahallelerin sokaklarını sular ba-sıyor, evler harap oluyor, eşyalarıkullanılamaz hale geliyor, işyerlerinegidecek olanlar, gidemiyor.

Yıllarca zor bela alınmış eşyalartahrip oluyor ve onları yeniden yerinekoymak, yine yıllar alacak.

Sele dönüşen her yağmur karşı-sında itfaiyeler, ambulanslar sefer-berdir genellikle. Ama bu da önceliğizengin semtlere veren bir seferber-liktir.

Yoksul halkın yardımınagiden olmaz başlangıçta. An-cak iş işten geçtikten sonra

gelirler. Sadece selde mi?Yangın olur, yine aynı. Halk bazen alevlerle, bazen sön-

dürülmüş alevler sonrasının yalnızlığıve çaresizliğiyle baş başa kalır. Ağıtlarsarar her yanı. Kaybedilen bir canvarsa, onun üzüntüsü öne çıkar. Veyaevini kısa sürede eski haline getire-meyecek olmanın üzüntüsü.

Halktan Yana Bir Düzenle Emperyalist Bir Düzenin Farkı:

Amerika kıtasını boydan boyavuran fırtınalar, her seferinde kıyılarıyıkıp geçer. Her seferinde, onlarca,yüzlerce, hatta 2005 Eylül’ündekiKatrina Kasırgası’nda olduğu gibibinlerce kişi ölür.

Seller, fırtınalar artık günü gününetesbit edilebiliyor. Fakat tesbit edil-diğinde, ABD’de farklı bir yöntemizlenir; Küba’da farklı.

ABD, genellikle halka yönelikbir “uyarı” yayınlar, herkesten “ön-

lemlerini” almasını ister. Bu haberleregenellikle, ekranda, evinin pencere-sine tahtalar çakan veya evin önünekum torbaları yığan insanların gö-rüntüleri eşlik eder.

Tabii bu önlemler yetmez. Fırtına ABD’yi vurduğunda ABD

Sağlık Kuruluşu, fırtınanın geçtiğibölgelerden cesetler toplar.

Küba’da ise, fırtınanın şiddetinegöre, devletin ve halkın işbirliğiyle,mutlak önlemler alınır. Çoğu kez,fırtınanın yayılma alanına göre, fırtınabölgesinde yaşayan tüm halk tahliyeedilir. Bu tahliye operasyonlarının,1 milyon, hatta 1,5 milyon insanınfırtına bölgesinden çıkarıldığı devoperasyonlara dönüştüğü olur. Ve buoperasyonlar, tümüyle devletin ola-naklarıyla ve kolektif biçimde yapılır.Sonuç, en şiddetli fırtınalarda bile,Küba’da kolay kolay can kaybı olmaz.

İki farklı devletin iki farklı uy-gulamasıdır bu.

HHalkın Her SorunuMeclislerin Sorunudur

İki kişi çıkmış ışık olmuş tümemekçilere. Kapıları çaldığımızdabunu anlatmaya devam edeceğiz buhafta da.

Devletin bu haklı, meşru direnişintaleplerini karşılamak yerine, dire-nişi kırmak için ZORLA MÜDA-HALEYE hazırlandığını anlatacağız.

Anlatacağız çünkü; Bizim de tüm varımızı yoğumuzu

kullanıp onlara bu müdahaleyi en-gellememiz gerekir.

Bu müdahale onları sakat bırakır.

Bu müdahale direnme hakkını yokeder. Direnme hakkı yoksa, hiçbirhak yoktur.

Nuriye ve Semih için yapılan bireylem varsa, gidin, destekleyin. Bir-likten güç doğar.

Siz de anlatın birilerine. Kendikomşunuza, akrabalarınıza, arka-daşlarınıza.

Devlet Nuriye ve Semih demeyiyasaklıyor. Telefonda, mailde Nuriyeve Semih deyin, elinizin ulaştığı heryere Semih Nuriye yazın.

Süleyman Soylu’yu anlatacağızyine çaldığımız kapılara.

İki direnişçi, defalarca gözaltınaalındı bırakıldı. Direnişi kırama-yınca, onları örgüt üyesi ilan ediptutukladılar.

Diyelim Cepheli. Cephe onlara ne öğretmiş? Ekmeğine sahip çıkmayı öğret-

miş. Ne var bunda?Son sözümüz çağrımızdır. Halk

olarak her tarafta direnmemiz ge-rekiyor.

Siz de Başkasına Anlatın!

Afetlere, felaketlere karşıAfetlere, felaketlere karşıhalkın dayanışmasını halkın dayanışmasını örgütleyelim!örgütleyelim!

Çat Kapı Her Eve GirmektirÇat Kapı tüm halkı devrime katmaktır

Haftanın Çat KapıGündemi

Atasözü:Aman dileyerek kılıç

kalkmaz!

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!40

Page 41: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Halk Meclisleri Olarak, Halkın Elini Uzattığında Tutabileceği Kadar Yakınında Olmalıyız

Sel gelip yutup geçiyor. Depremgeliyor, yıkıp geçiyor. Yangın olu-yor yutuyor. Ve yoksul halk, afetintüm yıkıcı sonuçlarıyla baş başakalıyor.

İşte orada Halk Meclisleri olarakbiz çıkmalıyız ortaya. Meclislerolarak, çaresizlerin çaresi olabil-meliyiz. Düzenin bir kenara bıraktığıyoksul halkın yanında biz olabilme-liyiz.

Afetzedelerin seslerini duyurabi-lecekleri kadar, ellerini uzattıklarındatutabilecekleri kadar yakın olabil-meliyiz.

Özellikle örgütlendiğimiz mahal-lelerde, selde mağdur olan, sorunyaşayan herhangi bir sokak varsa,herhangi bir aile varsa, orada mutlakayardımlaşmayı ve dayanışmayı ör-gütleyebilmeliyiz.

Meclis olmak, zor durumdaki hal-kı, halkın diğer kesimleriyle kucak-lamaktır. “Birimiz hepimiz için, he-pimiz birimiz için” kültürünü hayatıniçine taşımaktır.

Birinin evini, birinin dükkanınısu mu bastı? El birliğiyle temizleye-biliriz. Bir ailenin bütün eşyalarımahvolduğunda dayanışmayla onlarınyerine yenilerini koymaya çalışırız.Evinde kalamayacak olanlara geçicibarınma için yer ayarlayabiliriz. So-runun, felaketin boyutları daha bü-yükse, daha büyük bir seferberlikledaha büyük bir dayanışmayı örgüt-leriz. Diğer Halk Meclislerini yar-dımlaşmaya çağırırız.

Bize bu zorlukları yaşatanlardanhesap sormayı, onları teşhir etmeyide unutmamalıyız. Bu, yollara, tü-nellere büyük yatırımlar yapıp, yinede yolların sokakların bir yağmurdatıkanmasını engelleyemeyen yağmacı,

talancı AKP iktidarını ve belediyesiniteşhir etmekle başlar. Gereken ön-lemlerin alınması için imza toplaya-bilir, mahallemizde, belediyeler önün-de gösteriler yapabiliriz.

Sonuç olarak; 1- Halk Meclisleri, halkın kendi

mahallesinde, sokağında yaşadığı so-runlar temelinde örgütlenir. Yaşadı-ğımız sel, yangın, iş cinayetleri debu türden sorunlardır.

2- Halk Meclislerimiz, bu du-rumlarda mutlaka müdahil olmalıdır.

3- Her müdahalemiz, halkın da-yanışma geleneklerini güçlendirmeninve örgütlenmemizi yaygınlaştırmanında zeminidir.

Sorumlu DOĞA değil, KAPİTA-LİZM’dir.

Çünkü, doğal olayları afete, katliama, doğaolaylarını yıkıma çeviren, kapitalizmdir.

Neden?Ormanları yok eden, gölleri kurutan, dere ya-

taklarını imara açan, suları kirleten, ozon tabakasınıdelen, dağları traşlayan, maden yataklarını boşaltıpterk eden... kapitalizmdir.

SUÇLU KAPİTALİZMDİR. Kapitalizm, kendi suçunu halka yıkarak, halkın

çevreyi kirlettiğinden, deprem önlemlerine uyma-dığından bahsederek bu katliamların sorumlulu-ğundan kurtulmaya çalışıyor.

Bıkmadan, usanmadan teşhir etmeliyiz. KatledenDOĞA değil, KAPİTALİZMDİR.

ARAÇ: TARİH Bu hafta, 17 Ağustos 1999’da yaşadığımız Marmara dep-

reminin yıldönümü. Egemen sınıfların halkın can güvenliğinine kadar ciddiye aldığının göstergesidir Marmara depremi.

Sömürücü devlet, depreme karşı hiçbir önlem almamışve depremden sonra da halkın sorunlarını çözmemiştir.Aradan 18 yıl geçmiş olmasına karşın, hala o zamanınsorunları devam etmektedir.

2008’de Çin’de meydana gelen depremde 60 bin kişiöldü. 2010’daki Haiti depreminde resmi rakamlara göre 110bin kişi öldü.

Çünkü kapitalizm, halkın can güvenliğini almayı gereksizmasraf, maliyeti artıran bir unsur olarak görüyor.

Halkın doğal afetler karşısında tek çaresi, önce örgütlenmek,dayanışmak ve esas olarak da sömürücü iktidarları alaşağıetmektir. Depremlerde ölmemek için devrimin depremigerek.

iideolojik mücadele yöntem ve araç

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

41DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 42: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Kitleye ulaşma araçları çok çeşitlidir.

Her birinin etkisi, işlevi farklı farklıdırve hepsi birbirini tamamlar. Biri diğerininalternatifi değildir. Biri varken, diğeri ge-reksiz hale gelmez.

Her birini ne kadar etkili ve ne kadaryaygın bir şekilde kullanabilirsek, kitleyeulaşma araçlarımız o kadar çoğalmış,güçlenmiş olur. Şimdi kitleye ulaşmaaraçlarımızı görelim:

- AJİTASYON PROPAGANDAARAÇLARIMIZ: Bildirilerimiz, afiş-lerimiz, pankartlarımız, duvar yazıla-maları, en yaygın kullandığımız ve kul-lanmamız gereken araçlarımızdır. Bildirive afişlerimizde, esas olan yaygınlık veSÜREKLİLİKTİR. Bir yerde ne kadarçok ve ne kadar sürekli bildiri dağıtıyor,afiş yapıyorsak, orada varlığımız o kadargüçlü hissediliyor demektir. Karşısına sü-rekli olarak bizim bildirilerimizin, afişle-rimizin çıktığı insanlar, bizim varlığımızı

her gün hissedeceklerdir.

- DERGİMİZ: Kitleye ulaşmaaraçlarımızın en temel ve en önemliolanlarındandır. Mücadele, bir yandanyalanlarla gerçeğin mücadelesidir. Busavaşta, gerçek bizim en güçlü silahla-rımızdan biridir ve dergimiz o gerçekleri

kitleye ulaştıran araçlarımızdır.

Bir yerde dergi dağıtımı olmadanorada bir kitle çalışması düşünülemez.Dergimiz aracılığıyla kitlelere düşünce-lerimizi ulaştırırız. O bizi kitle çalışmasındayönlendiren eğitimcimiz, sorumlumuzduraynı zamanda. Dergimiz aracılığıyla birçokinsanı örgütlemişizdir.

- KENDİMİZ: Devrimcinin kendisi,en önemli kitleye ulaşma araçlarındanbiridir. Çatkapıyla, bildiriyle, eylemle,her vesileyle kitleye biz gideriz ve kitlebize bakarak bir değerlendirmede bulunur.

Bu yüzden, bedenimiz, beynimiz, di-limiz de kitle çalışmasının en temel araç-larıdır. Oturup kalkmamız, yememiz iç-memiz, konuşmamız, anlatmamız, cid-diyetimiz, kitle çalışmasının bir parçasıdır.

- DERNEKLERİMİZ: Kitlelerinbize ulaşabilecekleri yerlerdir dernekler.Biliyoruz ki, örgütsüz hak alma mücadelesi

sürdürülemez. Dernekler, mahallelerdekiörgütlenmemizin bir biçimidir. Bugünekadar kurduğumuz dernekler halkı ör-gütleme ve mücadeleye katma konusundaönemli bir rol üstlenmişlerdir. Birçok in-sanımızın hayatında, mahallelerdeki der-nekler derin izler bırakmıştır. O derneğimiz,ilk fırsatta uğranılacak yerdir. Anmaların,panellerin, toplantıların, tartışmaların ya-pılacağı yerdir. Ancak dernekler, eğerkitleyi derneğe getirebiliyorsak kitleyeulaşma aracı olurlar. Değilse, sadece sınırlıüç beş kişinin gelip gittiği bir yer olurlarki, o zaman burada sözü edilen misyonuyerine getiremezler.

MECLİSLERİMİZ: Kitleye ulaş-mamızın bugünkü en temel aracıdır. Mec-lisler taban örgütlenmeridir. Halkın temelsorunlarının çözümü doğrultusunda halkıbir araya getirir. Kitleye meclisler aracı-lığıyla gider, meclisler aracılığıyla onlarıkendi sorunları doğrultusunda mücadeleyekatarız.

ARAÇLAR SINIRSIZDIR

Yukarıda saydıklarımız, kitleye ulaş-maktaki en temel araçlarımızdır. Bunlardışında başka birçok araç sayabiliriz. Ko-şullara, ihtiyaçlara göre de bunların bazılarıdaha öne çıkar.

çözüm Nereden başlayıp, nasıl devam

ettireceğimizi netleştirmekYapacağımızı netleştirmiş ama başlamakta sorunumuz varsa, bu, bir şeyi eksik

bıraktığımızı gösterir. Her şey “ilk adım”la başlar. Hedefe doğru yürümeye bir türlübaşlayamıyorsak, bu ilk adımı atmakta tereddüt ediyor olabiliriz. Yol, kafamızda netleşmemiş olabilir.

Veya ilk adımı somutlamamış olabiliriz. Bir işe başlamak için, bir yerde örgütlenmek için; BİRİNCİ HALKA: TANIMAK, VAKIF OLMAK’tır.

İKİNCİ HALKA: SOMUT BİR SORUNDAN HAREKET ETMEK’tir. ÜÇÜNCÜ HALKA: BİR ÖRGÜTLENME VEYA EYLEM BİÇİMİNDE ISRAR’dır.

Dolayısıyla mahalle çalışmalarımızda veya bir sokağa yönelik çalışmamızda, orada bir somut sorunu esasalmalıyız. O sorunda ısrar edip, ikinci adımda, o sorunun çözümü için en uygun eylem biçimi veya örgütlenme

biçimini netleştirmeliyiz. Bu netlik ve ısrar olursa, adım atabiliriz. Değilse, aynı yerlere, aynı eylemleresıkışır kalırız. Bunun sonucu devrimci mücadelenin, örgütlenmenin daha rahat yürütülebileceği

yerlere sıkışıp kalmaktır. Biz ise bütün mahalleler bizim diyoruz. Belli alanlara hapsolmayıkabul etmemeliyiz. Hedefimiz bizi tanımayan, bilmeyen kitlelere ulaşmak olmalıdır.

Bunun için de atacağımız her adımda cüretli olmalıyız. Adım atmalı,statülerin dışına çıkmalıyız.

soru

n

Başla

yam

amak

!

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!442

Kitleye Ulaşma AraçlarıSınırsız Çeşitliliktedir

Page 43: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

- Kuşlama, yapıştırma (pullama)

- Duvar gazeteleri (ozalit)

- Kokart, broşür vb…

- Kapı çalışmaları,

- Kahvehane otobüs konuşmaları

- Kahvaltılar, piknikler

- Pazarlarda konuşma, bildiri dağıtma

- Film gösterimleri

- Konserler, dinletiler

- Şehrin kalabalık yerlerinde sokak ko-nuşmaları, sesli anonslar

- Paneller, seminerler, sempozyumlar,sergiler

- Tiyatro, sokak oyunları…

- Kültürel faaliyetlerimiz,

- Gösteriler, mitingler, yürüyüşler

- Anmalar

- İnternet siteleri ve hesapları

- Videolar, belgeseller

- Radyo, televizyon

KİTLEYE ULAŞMAK,

ÖZEL BİR PLAN

PROGRAMDIR

Her eylem, her etkinlik, bizikitleye ulaştırır. Asıl sorun, hereylemi, etkinliği, kitleye ulaşmanınve ulaşmış olduğumuz kitleyi eğitipdönüştürmenin bir aracı olarakgörmektir.

Burada özel olarak dikkat ede-ceğimiz nokta, bu eylem ve et-kinlikler içinde, kitleye ulaşmayıKENDİLİĞİNDENCİLİĞE BIRAK-MAMAMIZ gerektiğidir.

Eğer bunu özel olarak planlamazsak,birçok yeni insanın katıldığı bir mitingden,yürüyüşten, bir tek yeni insanla tanış-madan dönebiliriz.

Bunu özel olarak planlamazsak, der-neğimize gelen yeni insanlara bile ula-şamamış oluruz; onlarla sistemli bir ilişki

kuramayız. Dolayısıyla, eğer tüm bueylemlerin, etkinliklerin bir amacı daKİTLEYE ULAŞMAK ise, her eylemve etkinlik için bunu iradi olarak yapacakkişi veya komiteler belirlemeliyiz. Ör-neğin bir mitingde, yürüyüşte, kitleninkatıldığı bir gecede, konserde, belli in-sanların görevi sadece yeni insanlaraulaşma ve onlarla kalıcı bağlar kurmaolabilmelidir.

Bu elbette oraya katılan tüm Cephe-liler’in görevidir ve her Cepheli, özelbir görev verilmemiş de olsa, bunu ya-pacaktır. Ancak bu yine de kitleye ulaş-

mayı, daha iradi ve örgütlü hale getir-memize engel değildir.

Eğitim:Düzen der ki;

- “Marangozun kendi kapısı kırık olur”Der ki, “terzi kendi söküğünü dikemez”.Biz ne diyoruz: “Devrimci kendi söküğünü dikebilen ter-zidir.”“Kendi kapısını tamir edebilen maran-gozdur.”Çünkü devrimci olmazı, çaresizliği, çö-zümsüzlüğü kabul etmeyendir.

Kabul etmemek, niyet meselesi değildir. EĞİTİME GÜVENİMİZDİR. Bilmiyorsak öğreniriz. Bir yöntemle yapamadıysak, başka

yöntemle deneriz.Yapamazsak, yenilirsek, yine deneriz. Çünkü her sorunun çözümü olduğunu

biliriz. Çünkü herkesin değişebileceğini, dö-

nüşebileceğini biliriz. Bize bunu öğreten devrimci eğitimdir.

Ajitasyon Propaganda:NURİYE SEMİH NURİYE SEMİHNURİYE SEMİHBugünkü gündemimizde, ajitasyon propaganda bu iki keli-

mede özetleniyor.Her yerde, her an, her biçimde, bu iki kelimeyi seslendire-

bilmeliyiz.***YÜRÜYÜŞYÜRÜYÜŞ YÜRÜYÜŞDergimizde ısrar etmeliyiz. Dergi satış ve dağıtım sayısını artırmak, ajitasyon propaganda

savaşını büyütmekten başka bir şey değildir. Daha güçlü bir propaganda savaşı için, daha çok Yürüyüş.***MECLİSLERMECLİSLERMECLİSLERMahallelerde her konuyu, her olayı, meclislerle birlikte ele

almalıyız. Propagandamızın odağında meclisler olabilmeli.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

443DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

DevrimciKişilik,

eskiyi yıkıp yeniyi kuracak olandır

Page 44: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Panzerler mahallemize dalıyorlar veSuriyeli bir çocuğumuzu eziyorlar.

Polis, Gazi’de içinde gençlerin olduğubir otomobili taradı; Barış Kerem ileOğuzhan Erkul katledildi. 17’sindeydiler.

Özel Harekat Timleri mahallemizedalıyorlar ve Sıla’yı katledip çıkıyorlar.

Katiller sürüsü, bir süre sonra İnanç’ıkatlediyorlar.

Zırhlılar, TOMA’lar, birkaç aydır sıksık yaptıkları gibi yine Gençlik Derne-ği’nin kapısındalar. Duvarları yıkıp gi-riyorlar içeri. İşkencelerle gözaltına alı-yorlar içeridekileri.

İşkenceciler, Yürüyüş dergisine baskındüzenliyorlar bu kez.

*

Küçükarmutlu’da katillere “galoş gi-yin” dediği için katledilen Dilek Doğan,yine Küçükarmutlu’da katledilen YılmazÖztürk var katliamcıların suç defterinde.

Düşmanın hiçbir kuralı yok, yasasıyok, ahlakı yok.

*

Tüm bunların hesabını kim soracak?

Bunlara karşı mahallemizi kim ko-ruyacak?

*

Bu sorunun cevabı milislerdir.

Milislerin varlık nedeni, yukarıda sı-ralananlardır.

Hepimiz biliyoruz ki, o listeyi tamolarak sıralayacak olsak, daha sayfalarcauzar. Mahallelere yönelmiş işkenceler,baskınlar, yasaklar, infazlar, operasyonlar,

günübirlik olarak estirilen terör,milislerin var oluş nedenidir.

Halka yönelik, polis zo-ruyla halkı sindirmeyi amaç-layan politikalara karşı, halk

kendini milislerle savunacaktır. Milisler,oligarşinin zulmüne karşı, halkın askericevabıdır.

Halkın zulme karşı askeri bir cevabıolmak zorundadır. Halk askeri zorunu,kendi çocukları aracılığıyla kullanıyor.

*

Sorun milisin silahları değildir. Milisinsilahı, bazen basit bir molotof, bazen birsapan, bazen bir sopa, bazen bir havaifişek, bazen pompalı, bazen bir tabancadır.

Milis, mahallenin sorunlarını dev-rimci şiddet yoluyla da çözmeye çalışanörgütlenmelerdir. Ve böyle bir örgüt-lenme, her mahalle için kaçınılmaz birzorunluluktur.

Böyle bir örgütlenmeye sahip olmayanmahalle örgütlenmesinin bir yanı eksiktir.

Milisler, mahallemizin gözü kulağı-dırlar. Her taşından, her sokağındansorumludurlar. Mahalleleri uyuşturucusatıcılarına, çetelere, hırsızlara, katillereve tüm halk düşmanlarına karşı savu-nurlar.

*

Milis, mahallenin güvenliğidir.

Milis, mahallenin sorulacak hesabı-dır.

Milis, mahallenin elidir.

Milis, mahallenin namluya sürülmüşdilidir. Milis, mahallenin duygularının,düşüncelerinin tercümanıdır.

Milis, mahallenin onuru gururudur.

*

Milisler, sayılan bu misyonlarını dahaetkili, daha sonuç alıcı biçimde yerinegetirdiklerinde, mahalle halkı ve mahallegençliği içinde, milis olma isteği venedeni de güçlenmiş olacaktır.

Milisin düşmana karşı mahalledekisavaşı büyütmesi, milisin büyümesinide beraberinde getirir. Çünkü milisin hereyleminde, halk ve özellikle gençler açı-sından, milisin varlık nedeni daha açıkbiçimde ortaya çıkar ve bu da gençliğinmilis olma isteklerinin önünü açar. Miliseylemlerinde, halkın, gençliğin sahip-lenmesi çok çeşitli biçimlerde kendinigöstermektedir.

*

Milislerin varlığı, düşmanın politi-kalarını rahatça hayata geçirememesidemektir. Karşısında hiçbir direniş, hiçbirgüç olmayacağını bilen polisin perva-sızlığının sınırı olmayacaktır. Karşısınabir güç çıkmazsa, mahallerde zaman za-man estirdiği terör, sürekli hale gelecektir.

Karşı-devrimci güçlerin karşısınadevrimci bir gücü çıkaramamak, sa-dece polisin değil, uyuşturucu tacirlerininde, mafya çetelerinin de mahallelerimizdedaha rahat hareket etmesi demektir.

Milisler, varlıklarıyla düşmanın po-litikalarını bozarlar.

MMahallelerdeki Zulüm, Milislerin Varlık Nedenidir

Milis, mahallenin elidir. Milis, mahalleninnamluya sürülmüş

dilidir.

MİLİSLER MAHALLENİN ŞAHANLARIDIR

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!44

Page 45: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

AKP döneminde uyuşturucu kullanımı da, satışları da kat kat artmıştır.“AKP döneminde uyuşturucu patladı” 23 Şubat 2015“ AKP döneminde alkol uyuşturucu patlaması” 31 Ocak 2014“ AKP iktidarının 12 yıllık faturası: Çöküntü! Uyuşturucu kullanımı, depresyondaki artış, kadın cina-

yetleri...” 9 Ocak 2015“ AKP İKTİDARI DÖNEMİNDE: Alkol Tüketimi 4 defa Uyuşturucu Kullanımı 17 defa arttı”“ AKP döneminde İstanbullu yoksullaştı ama uyuşturucu kullanımı azalmadı, aksine arttı” 14 Şubat

2015“ AKP döneminde uyuşturucu ve fuhuş patlama yaptı” 29 Ocak 2015“ Türkiye'de uyuşturucu kullanımı ilkokul çağına düştü”

AKP UYUŞTURUCU VE MAFYA DÜZENİNİN SAHİBİDİR, KORUYUCUSUDUR!AKP UYUŞTURUCU VE MAFYA DÜZENİNİN SAHİBİDİR, KORUYUCUSUDUR!

DEVRİM İÇİN SAVAŞIN OLMADIĞI,EMPERYALİZMİN HAKİMİYETİNDEKİ DÜNYA,

UYUŞTURUCUNUN, MAFYANIN EGEMEN OLDUĞUBİR DÜNYADIR

Emperyalizm Sadece Silahlarla, Uçaklarla, Talanla,Sömürüyle Katletmiyor

Aynı Zamanda Uyuşturucuyla, Mafyayla,Uyuşturucu Tekelleriyle de Katlediyor (5.Bölüm)

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

45DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 46: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Haziran 2015Bu resimde gördüklerimizden biri bu ülkenin Cumhurbaşkanı, diğeri bu ülkenin mafya

şefi Sedat Peker. Faşist mafya şefi tam da olması gereken yerde, bu ülkenin en büyükmafya şefi olan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanında. İki mafya şefinin bu samimi ilişkilerisonraki iki yıl içinde daha da alenileşmiş ve gelişmiştir.

Tarih 18 Temmuz2013. Resimdeki mafyaşefi Mehmet Ali Ağca,bulunduğu yer, AKP'liDilovası Belediye Baş-kanı'nın “makam oda-sı”.

Birlikte resim çektir-diği arkadaşı, AKP Di-lovası Belediye BaşkanıCemil Yaman.

Recep Tayyip Erdoğan: “Çeteler, mafyalar bizim dönemimizde olması gereken

yere gittiler…”Bakın nereye gitmiş mafya çeteleri ?Bu fotoğrafta faşist mafya şefi Sedat Peker, olması

gereken yerdedir. AKP medyası Milliyet gazetesininödül töreninde. “En hayırsever iş adamı” ödülünelayık görülmüş. Bu “hayırsever iş adamı”nın yaptığı işnedir ? Mafyadır. Mafyanın işi nedir? Uyuşturucuticareti yapmak.

Kadınları fuhuşa zorlamak, yani kadın ticareti yap-mak. Çek-senet tahsil etme işleri yapmak. Haraç almak.Rant için pazar kavgası yapmak, insan öldürmek.Tehdit, şantaj, işkence, yaralama suçlarını işlemek.Kumarhaneler kurmak, işletmek.

AKP, işte bunları ödüllendiren bir iktidardır. Tıpkı,pezevenk Manukyan'ı “vergi rekortmeni” diye ödül-lendirenler gibi. Ve mafya olması gereken yerde; mafyayıödüllendiren AKP iktidarının yanında.

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!46

Page 47: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Uyuşturucu,Faşizmin YönetememeKrizinin Sonucudur

Uyuşturucu faşizmin yönetme yön-temlerinin içindedir.

Türkiye'deki sistemin faşist ka-rakterini tespit etmek, sistemin yapısınıanlamamızı sağlar. Nedir Türkiye'dekisistemin karakteri?

Emperyalizmin yeni-sömürgesibir ülkede yaşıyoruz. Tüm yeni-sö-mürge ülkelerde olduğu gibi, ülke-mizde de sistemin belirgin özelliğiyönetememe krizidir. Yönetemiyorlar,çünkü, yeni sömürgecilik halkın üze-rinde iki kat sömürü çarkının işletil-mesi demektir. Bunun sonucu katla-nılamaz düzeyde yoksulluk ve açlıktır.Halk böylesi bir düzene razı olma-yacak, tepki gösterecektir. Bu tepkileribastırmak için faşizm bizim gibi ül-kelerde sürekli yönetim biçimidir.Yani, yeni sömürgecilik aynı zamanda

sürekli faşizmin varlığı demektir.

Faşizm, baskı zulümdür, halkınüzerinde baskı kurmaktır.

Baskının bir yanını da faşist çeteleroluşturur. Uyuşturucu hem bu çetelerindüzenden rant elde etmesinin, dü-zenden beslenmesinin hem de bu çe-teler eliyle halkın uyuşturucu zehriyleuyuşturulmasının, etkisizleştirilme-sinin, kolay yönetmenin aracıdır.

Faşizm, halkın bilincinin zehir-lenmesi, ırkçılıkla, dinle halkın bir-birine düşmanlaştırılması demektir.Uyuşturucu mafyaları aynı zamandafaşizmin ırkçılık ideolojisinden bes-lenen ve bu ideolojiyi halkın üzerindebaskı aracına dönüştüren, halkın bi-lincini bu ideoloji ile zehirleyen araç-larındandır.

Yani, AKP iktidarından önce deAKP iktidarında da oligarşik devletinkendisi mafyadır. En büyük mafyahep faşist devlet olmuştur.

AKP İktidarı DönemindeUyuşturucu KatlanarakArttı

23 Şubat 2015: “AKP dönemindeuyuşturucu patladı”

CHP İzmir Milletvekili Aytun Çı-ray'ın açıkladığı rapora göre, 2007yılında 38 bin 61 olan uyuşturucubağımlılığı merkezlerinde tedavi gö-renlerin sayısı, 2013’te 7 kat artarak258 bin 441’e çıktı.

Uyuşturucuya bağlı hapishanelerdebulunanlardan 304’ü çocuk.

Raporda TÜİK'in rakamlarına dayer verildi. TÜİK’in verilerine görede uyuşturucuyla ilgili suçlardan ha-pise girenlerin sayısı 2009-2013 yıllarıarasında yüzde 355 oranında artarak,2 bin 605’ten 11 bin 851’e çıktı.

2010’da ortaya çıkan ve Bonzaiismiyle bilinen sentetik uyuşturucununkullanımında yüzde 300 artış olduğubelirtildi.

Tarih 13 Mayıs 2016. M. Ali Ağ-ca'nın, AKP'li Bayrampaşa Bele-diyesi’ne ait bir kültür merkezinde“Kıyamet Yaklaşırken İnsanlık Çö-kerken Tek Çare İslam” başlığıylavereceği panel, tepkiler nedeniyleiptal edildi.

10 Ocak 2017 tarihinde Ağrı Diyadin AKPİlçe Gençlik Kolları Başkanı Mehmet AkifYardımcı, yanında bulunan bir polis memuruile birlikte 1 buçuk milyon lira değerindeeroin taşırken yakalandı.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

47DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 48: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

29 Mart 2016 tarihinde TBMM'deCHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nunaçıkladığı rakam; AKP iktidarının 14yılında uyuşturucudaki artış yüzde678.

Amerika Birleşik Devletleri DışişleriBakanlığının hazırladığı 2015 Ulus-lararası Narkotik Kontrol Stratejik Ra-poru’na göre Türkiye’de Bonzai vediğer sentetik uyuşturucuların tüketimigeçen yıla göre yüzde 200 arttı.

Merve Ağdağlı'nın 11 Ocak 2016tarihinde yayınladığı bir çalışmayagöre, “Türkiye’de en çok kullanılanuyuşturucu madde esrar ve bonzai”ve Türkiye’de uyuşturucu kullanımı%51.81’lik bir oranla 11 ve 18 yaşarasında gençler arasında yaygın.

21.04.2017: AKP’nin yarattığı Tür-kiye: İstanbul’da 600 bin, Türkiye’debir milyon uyuşturucu kullanan var!

Sokaklarımız uyuşturucu bağım-lılarının yerlerde sürünen, acı çekengörüntülerinden geçilmiyor. Bu tablokendiliğinden oluşmadı, bu tablo AKPiktidarının uyuşturucu kullanımını en-gellemekte yetersiz kaldığının gös-tergesi de değildir. Bu tablo, AKP ik-tidarının uyuşturucu kullanımını yay-gınlaştırmayı, uyuşturucu mafyasınınörgütlenmesinin önüne engel çıkar-mamayı ve olanak sunmayı, bir poli-tika olarak belirlediğini ve uyguladığınıgösteriyor.

Sedat Pekerler, Mehmet Ali AğcalarTayyip Erdoğan'ın yanında, AKP'li

belediyelerin içinde. Uyuşturucu sa-tışları da kullanan sayısı da yüzde678'ler oranında artıyor.

AKP iktidarı yüzüne din maskesitakmış, bu maskenin arkasına sakla-narak halka karşı emperyalizmle, te-kellerle her türlü işbirliğini ve uşaklığıyapan bir iktidardır. Kendilerini nedini kurallarla, ne halkın ahlaki ku-rallarıyla sınırlamıyorlar. AKP ikti-darını bunlar yönetmiyor, kapitalizminyasaları, emperyalist sömürgeciliğinyasaları yönetiyor. Uyuşturucu dindeyasakmış. Bu AKP'yi ilgilendirmiyor.Dini de sadece halkı uyutmak içinkullanıyor. Bunun sonucu olarak,uyuşturucu, fuhuş, kumar ve her türlüyozlaşma bu nedenle AKP iktidarıdöneminde katlanarak büyüyor.

Uyuşturucu batağında can çekişenhalkın çığlıkları dini imanı Amerikandoları olan AKP iktidarının kulaklarınaulaşmıyor. Oysa bakın halk uyuşturucukuşatmasında nasıl çığlık atıyor; “Baknasıl eritiyor. Bizi iki dakikada yokediyor, yok ediliyoruz. Gençler yokoluyor. Yok olmayalım. Yok olmayalım.Kurtarın bizi bu hayattan”�diye hay-kırıyor bir uyuşturucu bağımlısı. Yüz-binlerce uyuşturucu bağımlısının çığ-lığını dile getiriyor.

Çocuğunu uyuşturucudan kaybedenbir baba feryat ediyor: “Bir saniyedealışılıyor, altı ayda kurtaramıyorsunuz,bu bir tuzak, gençlerimizin bu tuzağadüşmesini istemiyorum. Bugün benimevladım, yarın bütün çocuklarımız.

Bunu devlet büyüklerimizinçok iyi organize etmesi lazım.Hapla, ilaçla olacak bir tedavideğil.”

Bir anne; “Devletten yardımistiyorum, devlet sahip çıksın,başka bir şey istemiyorum. Heryere başvurdum, çaresizim, amabir şey yapmıyor devlet” diyerekferyat ediyor.

AKP iktidarına ulaşmıyorbu sesler.

Çünkü, bu sonuçlar AKPiktidarının zaten bilinçli olarakyarattığı sonuçlardır. Onlar,halkı uyuşturucu zehriyle ken-di en basit sorunlarına dahisahip çıkamaz hale getirmek

istiyor, böyle boyun eğdiriyor, böyleyönetiyor.

Bu nedenle, AKP iktidarı Cep-he’nin uyuşturucu ve yozlaşmayakarşı mücadelesinden rahatsız olmuş,faşist mafya çetelerini bu mücadeleyiengellemek için örgütlemiş, devrim-cilere ve halka karşı silahlı saldırılaryaptırmış, onlarca kişiyi uyuşturucuve yozlaşmaya karşı mücadeleyi en-gellemek için tutuklamış, Birol Karasu,Hasan Ferit Gedik gibi Cephelilerikatlettirmiştir.

Bunun için, Hasan Ferit Gedik Uyuş-turucuyla Savaş ve Kurtuluş Merkezi'nedefalarca kez saldırmış, çalışmalarınıengellemek istemiş, korkutmak içinkurşunlamış, son olarak çalışanlarınıve tedavi gören hastalarını gözaltınaalmış, çalışanlarını tutuklamıştır.

Bunun için, AKP'nin polisi uyuş-turucuya ve yozlaşmaya karşı Cep-he'nin eylemlerine saldırmaktadır.Halkların en doğal hakları, uyuşturu-cuya karşı mücadeleleri AKP faşiz-minin büyük bir hışımla ve korkuylasaldırısına maruz kalıyor.

Bunun için, AKP'nin faşist polisleri“31 Ağustos günü sabaha karşı he-likopterler, TOMA’lar ve akreplereşliğinde yüzlerce Özel Harekat Po-lisiyle Hasan Ferit Gedik Uyuştu-rucu ile Savaş ve Kurtuluş Merkezi(HFG)’ne saldırdılar. HFG’de tedavigören hastalar ve çalışanlardan 15kişiyi gözaltına aldılar.”

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!48

Page 49: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Bunun için, AKP iktidarında uyuş-turucu satışı serbestken, uyuşturucuylahalkı zehirlemek serbestken, uyuştu-rucu çetelerinin zehirlediği gençleri-mizi tedavi etmek büyük bir “suç”olarak görülmüştür. Suç mudur, uyuş-turucunun bataklığına çekilmiş genç-lerimizi tedavi etmek?

Halka karşı suç değildir, fakatAKP iktidarına karşı büyük bir suçolduğu kesindir. Çünkü, AKP iktidarıda uyuşturucunun bağımlısıdır.AKP'nin iktidar olması halkın, genç-lerimizin uyuşturucuyla zehirlenmesinebağlıdır. Bu nedenle de uyuşturucuyakarşı mücadeleyi AKP doğrudan ik-tidarına karşı mücadele olarak gör-mektedir, haklıdır da uyuşturucuyakarşı mücadele AKP iktidarına karşımücadeledir.

Gerçek budur, yalan ise AKP ikti-darının uyuşturucu operasyonları,uyuşturucuya karşı mücadelesidir.

Tayyip Erdoğan diyordu ki; “…bize aslımızı unutturdular, neslimiziunutturdular, bize kökümüzü unuttur-dular. Onun için bizi bu sıkıntılarıniçine soktular. Ondan sonra bu ülkedemafya ülkeyi yönetmeye kalktı. Çetelerülkeyi yönetmeye kalktı. Mafyalardan,çetelerden bu ülkede, caddelerde, so-kaklarda dolaşılamaz hale gelindi.Bununla mücadele ediyoruz… Çeteler,mafyalar bizim dönemimizde olmasıgereken yere gittiler…”.

Hep birlikte görüyoruz mafyanıngittiği yeri. Mafya AKP iktidarının için-dedir, AKP'dir. AKP iktidarının uyuş-turucu çetelerine karşı mücadele gö-rüntüsü yaratmaya çalışmasının iki yanıvardır. Birincisi, devrimcilerin uyuştu-rucuya karşı savaşının baskılanması ilehareket etmekte, gerçek yüzlerinin teşhirolmasından dolayı, halkı uyuşturucuyakarşı mücadele ettikleri yalanıyla al-datmaya çalışmaktadır.

İkincisi, AKP iktidarı asıl olarakuyuşturucu çetelerinin rant kavgasınıyürütmektedir. Kendi denetimleri dı-şındaki mafyaya operasyon yapıp,

onları tutuklarken, kendi denetimle-rindeki mafyanın alanını genişletmek-te, onları geliştirmektedir. Bunu ya-parken, aynı zamanda mafyayı dakendi denetimlerinde halk düşmanıpolitikaların silahlı gücü olmaya zor-lamaktadır.

Gerçekler çarpıcıdır ve herkesingörebileceği açıklıktadır; AKP iktidarıuyuşturucunun hamisidir, örgütleye-nidir, mafyanın başıdır. Bunun karşı-sında Cephe vardır. Bu politikanınkarşısında Halk Meclisleri ve HFGUyuşturucu ile Savaş ve KurtuluşMerkezleri vardır.

Uyuşturucu BataklığınaKarşı Savaş, AKP İktidarınaKarşı Savaştır

Bu uyuşturucu bataklığından kur-tulmak için AKP iktidarından kurtul-mak gerekir. Yeter mi? Hayır. Buuyuşturucu bataklığından kurtulmakiçin uyuşturucu üreten, halkı zehirleyenoligarşik düzenden kurtulmak gere-kir.

Bugün, emperyalizmin ve oligar-şinin iktidarı AKP iktidarıdır. Arala-rındaki çelişkiler tali, işbirlikleri esastır.Bu nedenle de AKP iktidarına karşısavaş, aynı zamanda emperyalizmeve oligarşiye karşı savaştır.

Uyuşturucu çetelerine karşı savaş,aynı zamanda AKP iktidarına karşısavaştır.

AKP faşizmine karşı her alandamücadele etmeliyiz. Bunun için ör-gütlenmeli, bunun için her türlü fe-dakarlığı göze alabilmeliyiz.

Mahallelerimizde, sokaklarımızdaAKP faşizminin uyuşturucu çetelerineyaşam hakkı tanımamalıyız.

Bunun için, Halk Meclislerininuyuşturucuya karşı mücadele kam-panyalarına katılmalı ve destek ver-meliyiz.

Bilmeliyiz ki, halka karşı olan hiç-bir iktidar sonsuza kadar yaşamaya-

caktır. Bir gün mutlaka yıkılacaktır.O yıkılacakları günü yakınlaştırmak,halk olarak bizim elimizdedir.

Bilmeliyiz ki, adaletsiz hiçbir dü-zenin ömrü sonsuz değildir. Adaletsizmafya düzeninin yeri, tarihin çöp se-petidir. Bu mafya düzenini bir çöpyığını gibi, bir artık gibi çöpe atabil-meliyiz. Bunun için kendimize gü-venmeliyiz. Bunun için haklılığımızagüvenmeliyiz. Haklı olan bir gücünkarşısında; bu soyguncu, çapulculardüzeni, bu zehir taciri mafya düzeniduramaz. Halk düşmanı zehir tacirle-rinin bizleri yönetmesine, gençlerimizi,çocuklarımızı zehirlemesine izin ver-memeliyiz.

Bu mafya düzenine karşı savaş-manın tek yolu devrim için, devrimsaflarında örgütlenmektir. Çünkü, bumafya düzeninin tek alternatifi dev-rimdir, halkın iktidarıdır. Halkın ikti-darı için savaşanlar devrimcilerdir.Devrimciler halk çocuklarıdır, halktır.Uyuşturucu tüccarı, mafya AKP ikti-darına, oligarşinin iktidarına halk sonverecektir.

Bitti

Kıraç: MahallemizdeUyuşturucuya

İzin Vermeyeceğiz!İstanbul Esenyurt Kuruçeşme

mahallesinde 7 Ağustos’ta halk Dev-rimci İşçi Hareketinin öncülüğündemahallelerinde torbacıları dövdü.Mahallede uyuşturucu satıldığınıtespit eden DİH’liler torbacılarıhalka teşhir etti. Halk ile birlikteDİH’liler torbacılara bir daha ma-halleye giremeyeceklerini, çocuklarızehirlemelerine izin vermeyeceklerinibelirterek uyardılar.

Emperyalistlerin mahallelerimiziuyuşturucu ile yozlaştırmasına aslaizin vermeyeceğiz diyen DİH’lilergece mahallede nöbet tuttu.

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

449DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 50: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

38. Gün – 8 Ağustos 2017: Saat 15.30’da Armutlu halkından

Rabina ana ve TAYAD’lı Aileler’imizziyarete geldiler. Nuriye ve Semih ey-lemlerinin yasaklanmasına ilişkin sohbetettik. Saat 14.40’da Yürüyüş dergisindenve İzmir’den arkadaşlarımız geldilerdesteğe. Son zamanlarda AKP’nin bas-kınları hakkında tartışıldı. Saat 16.10’daise Çayan’dan ve Çağlayan’dan birerdostumuz ziyarete geldiler. Halimizihatırımızı sordular. Saat 17.00’da slogansaatimiz geldiğinde, sloganlarımızı hepbir ağızdan attık. Saat 17.30’da Abbasağadirenişçileri ziyaretimize geldiler. Çağ-layan Adliyesi’ndeki gelişmeleri aktar-dılar bizlere.

Ardından Grup Yorum’dan bir ar-kadaşımız hem Grup Yorum’un özgür-lüğü için hem de Nuriye ve Semih’intaleplerinin kabul edilmesi için bizlerinyanında 1 aylık açlık grevine başladı.Grup Yorum’dan gelen arkadaşımızaönlüğünü giydirdik ve başladık kavgatürkülerimizi hep beraber söylemeye.

1 Mayıs Mahallesi’nden dostlarımızziyarete geldiler. Çaylar eşliğinde güzelbir sohbet gerçekleştirdik kendileriyle.Ardından bizlerle vedalaşıp gittiler.

39. Gün : … Saat 12:30’da evladınınkemiklerini alabilmek için 91 gün açlıkgrevi yaparak zafere ulaşan Kemal Gün,bu sefer ise Nuriye ve Semih için 2günlük destek açlık grevine başladı.7’den 70’e bu direniş gün geçtikçe dahaçok büyüyor. Ve saat 13.00’da slogan-larımızı attık.

40. Gün: … Saat 12.20’de ÖzgürüzTV çalışanları direniş alanımıza röportajageldi. Kendileriyle biraz sohbet ettiktenhemen sonra röportaja başladık. Rö-portajda Nuriye ve Semih’in durumuve Tek Tip Elbise üzerine sorular sor-dular, biz de dilimiz döndüğünce ce-vapladık. Saat 13.00’da ise hep birliktesloganlarımızı attık. Saat 15.30’da iseTAYAD’lı Aileler’imiz ve halktan 3kişi ziyaretimize geldi. Bandırma Ha-pishanesi’nde tutsaklara yapılan işkenceüzerine konuşuldu. Saat 17.00’da slo-ganlarımızı attıktan hemen sonraAKP’nin katil polisleri bir TOMA vebir Akrep ile direniş alanına saldırmaya

geldiler. AKP’nin katil polisleri dağılınanonsları yaptıkça, meşruluğumuzlasloganlarımızı daha gür haykırmayadevam ettik.

Saldırıdan hemen sonra direniş ala-nımızı hep birlikte hemen geri toparladıkve direnişimize devam ettik. Akşamsaat 19.20’de Abbasağa direnişçilerişiir dinletimize geldiler. Saat 20.00’daşiir dinletimize başladık. AKP’nin katilpolisleri şiir dinletimize de aynı ha-zımsızlıkla saldırmaya geldi. Bu sefer4 akrep ve bir TOMA ile gelmişlerdi.Biz ise eylemimizin meşru olduğunu,alanı hiçbir şekilde terk etmeyeceğimizisöyledik.

Bunun üzerine katiller direniş ala-nımıza gazlarla ve tazyikli sularla sal-dırdılar. Onlar saldırdıkça direnişimizgittikçe büyüyordu. Saldırıya gelen ka-tiller pankartlarımızın hepsini çaldılarve sonra gittiler. Tekrardan şiir dinletimizkaldığı yerden devam etti. Halkımızınyoğun katılımıyla sloganlarımızla ira-

demizi teslim alamayacaklarını gösterdikonlara. Saat 21.00’da sloganlarımızıatıp dinlenmeye çekildik.

41. Gün: … Alibeyköy’den birdostumuz ve Halkın Hukuk Bürosu’ndanbir arkadaş geldi. Dünkü saldırılardandolayı geçmiş olsun dileklerini ilettilerbize. Saat 13.00’da sloganlarımızı attık.Ardından saat 15.00’da TAYAD’lı Ai-leler’imiz ve Kadıköy’den bir dostumuzziyarete geldi. AKP’nin katil polislerinindirenişimizi kırmaya çalıştıklarını, fa-şizmin büyük bir korkusu haline gelenNuriye ve Semih’in adının her yerdesöylenmesi gerektiğini belirttik.

42. Gün: Her zamanki gibi dire-nişçilerimiz Grup Yorum’dan Betül,Dev-Genç’ten Deniz ve refakatçimizleyeni bir direniş gününün heyecanı iledirenişteki yerlerimizi aldık. Cumhuriyetgazetesindeki Nuriye ile ilgili haberleriokuyup, çaylarımız eşliğinde haber üze-rine yorumlar yaptık.

43. Gün: ...Biz burada direnişe de-

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!550

Onurlu Direnişimiz Sürüyor!Nuriye ve Semih’in Taleplerinin Kabul Edilmesi İçin 71 Yaşındaki TAYAD’lı Mehmet Güvel’in Süresiz AçlıkGrevi Direniş Günlüğü

Page 51: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

551DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

vam ettik. Bugün Nuriye ve Semih’intaleplerinin kabul edilmesi için süresizve 1 aylık destek açlık grevleri başla-yacak. Cemevinden alınan masa ve san-dalyeler direniş evimizin önüne dizildi.Hazırlıklar bitti ve artık saat 19.00’ı,tören saatimizi bekliyorduk. Tam osırada sokağın başına karakoldan birTOMA geldi ve sokağın içine girerekbizlere ve törene gelen arkadaşlarımızadağılmamızı anons etti. Törene gelendostlarımız ve mahalledeki insanlarımıztöreni yapmanın meşruluğuyla dağılmadıve TOMA’nın su sıkmasına rağmen“Nuriye ve Semih Yalnız Değildir”,“Yaşasın Açlık Grevi Direnişimiz” ,“Katil Polis Mahalleden Defol” slogan-larını atarak karşılık verdiler. O sıradaakrep geldi ve insanların üzerine gazfişeği atarak saldırdı. Tören alanımızve benim de içinde olduğum direnişevimizi gaza boğmaya başlamışlardı, osırada refakatçimiz biz açlık grevinde-kileri daha güvenli bir yere götürdü. 2saat kadar polisin tüm saldırılarına rağ-men törene gelen dostlarımızın dağıl-maması ve direnmesiyle direniş alanınageri döndüm.

Geri döndüğümde kitlenin motivas-yonu ve morali düşmanı püskürtmeninve zaferin kazanılmasıyla çok yüksekti.Tören hazırlıkları hemen tekrardan ya-pıldı ve törene başladık. Açılış konuş-masını yapan genç arkadaşımız şehitle-rimizin adına 1 dakikalık saygı duruşununardından sözü bana verdi. Ben de kısabir konuşma yaptım ve ardından bugün1 aylık açlık grevinin sonuna gelenDev-Genç’li Deniz arkadaşımız bir ko-nuşma yaptı ve yeni 1 aylık açlık grevinebaşlayacak olan Ramazan arkadaşımızadireniş önlüğünü giydirdi. Bu anlarduygu dolu anlardı.

44. Gün: … Grup Yorum’danBahar geldi. Grup Yorum’dan bir aylıkaçlık grevine gelen Betül bugün hapis-haneye görüşe gittiği için gelemedi.Biraz sohbet ettikten sonra Bahar kızımızbize dergi okumaya başladı. Sloganla-rımızı attıktan hemen sonra Armutlu’danbir dostumuz bizi ziyarete geldi.

Nuriye ve Semih'in direnişi Anadoluve İstanbul'un çeşitli yerlerindeki ça-lışmalarla halka duyurulmaya devamediyor.

İstanbulİkitelli'de kepenk kapatma: İki-

telli Halk Cephesi 8 Ağustos’ta öğlenve akşam Kemal Delen Parkı Çevresive 1. Sokak’ta Nuriye – Semih içinafişleme çalışması yaptı. Ayrıca kapıçalışması yapılarak Nuriye ve SemihÖzakça ile direnen kamu emekçilerin-den bahsedildi.

İkitelli Halk Cephesi 10 Ağustos’tasaat 16.00 – 17.00 arasında Beşkat’taNuriye Gülmen ve Semih Özakça içinesnafların kepenk kapattığını duyur-du.

Okmeydanı: Okmeydanı HalkMeclisi olarak her hafta Perşembe gün-leri Mehmet Ayvalıtaş parkı trafo önün-de Nuriye ve Semih için etkinlik dü-zenleniyor. Trafo önüne çiçeklerin bı-rakılmasıyla başlayan etkinlik AKP fa-şizmi tarafından zikredilmesi bile ya-saklanmaya çalışılan Nuriye ve Semihisimleri ajitasyonlarla halka duyurularakson durumları hakkında bilgiler verildi.10 Ağustos’ta yapılan program yaklaşık1 saat sürdü.

Küçükarmutlu: Halkın MühendisMimarları 9 Ağustos’ta, saat 12.00-13.30 arasında Küçükarmutlu Mahal-lesi’nde Nuriye ve Semih’in taleplerininkabul edilmesi için ana cadde üzerine‘’Nuriye ve Semih’in Talepleri KabulEdilsin!” yazılı ve "Halkın MühendisMimarları" imzalı pankart astılar.

Kağıthane: TAYAD’lı Aileler 9Ağustos’ta Adalet Bakanlığı’na Nuriyeve Semih’in taleplerinin kabul edilmesiiçin faks çekme eylemi yaptı. KağıthanePTT’sinde yapılan eyleme 16 kişi ka-tıldı.

TAYAD’lı Aileler 15 Ağustos’taNurtepe Cem Evi sokağında saat 17.00-18.30 arası halka yönelik konuşmayaptı. Nuriye ve Semih’in talepleri in-sanidir. KHK’ların kaldırılması, Nuriye

ve Semih’in işine geri dönmesi veAdalet Bakanlığı’na faks çekilmesiiçin 1 sayfa imza metni dolduruldu.

Artvin-Hopa: İşinden atılan tüminsanlar için bedenlerini açlığa yatıranNuriye ve Semih'in açlık grevi direni-şinin 157. gününde, Hopa’nın heryerine 2 Halk Cepheli tarafından 60adet pullama yapıldı. Pullama sırasında10 tane Yürüyüş dergisi de halka ulaş-tırıldı.

Muş: 10 Ağustos’ta Nuriye ve Se-mih için bildiri dağıtıldı, pullamayapıldı. Yapılan çalışmada 200 adetbildiri dağıtılırken, 15 adet de pul ya-pıştırıldı.

Nevşehir: Hacı Bektaş anma et-kinliklerinde, 5 Ağustos’ta Nuriye veSemih’in direnişleri sahiplenildi.PSAKD adına yapılan konuşmada“Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nınaçlık grevini ilk günden beri sahiplendikve sahipleneceğiz” ifadeleri kullanıldı.Hep bir ağızdan “Nuriye Semih YalnızDeğildir” sloganı atıldı.

Mersin:Mersin’de Demirtaş Ma-hallesi’nde 4 Ağustos günü Nuriye veSemih için balon uçuruldu.

Direniş Dalga Dalga YayılıyorNuriye ve Semih için süresiz açlık

grevi yapan Mehmet Güvel’den sonra,TAYAD’lı Feridun Osmanağaoğlu da13 Ağustos’ta süresiz açlık grevinebaşladı.

Nuriye ve Semih Zaferi KazanıncayaDek, Direnişi Büyüteceğiz

Hopa

Page 52: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!552

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nındirenişinin zaferi kazanması için başla-tılan kampanyanın çalışmalarına Lüb-nan’da da devam ediliyor.

� 11-13 Ağustos-Lübnan: Anadolu Topraklarındaki Direnişimizi

Dünyaya Duyuracağız! Zaferi Biz Ka-zanacağız!

“Tek kişilik direniş mi olur?” demişti‘çok bilmiş direniş uzmanları’ sendikacılar.Cevabını en iyi şekilde, Nuriye-Semihve direnişe katılan diğer gönüllülerle ve-riyoruz. Suriye Halk Cephesi ise, direnişidaha geniş kesimlere duyurmak için ça-lışmalara başladı. Çalışmalar ilk olarak,şu an emperyalist politikaların en alçakçaşekilde uygulandığı Suriye’de başladı.İkinci bir ayağı ise Lübnan’da sürüyor.

Lübnan’da 11 Ağustos’ta anti-emper-yalist kurum, örgüt ve kişilerle görüşmeleryapıldı. İlk olarak İşkence Mağdurlarıİçin Khiam Rehabilitasyon Merkezi –Genel Sekreteri Muhammed Al Safa ilegörüşme yapıldı. Ziyaretten ve görüşmedenmemnun olan Safa’ya genel olarak NuriyeGülmen ve Semih Özakça’nın direnişsüreçleri ve şu an geldikleri aşama aktarıldı.Görüşmenin sonunda direnişe kesin desteksunacağını belirtti. Ardından Lübnan Hiz-bullah’ından Tutsaklarla YardımlaşmaKurumundan Haj Ali ile görüşme yapıldı.Genel olarak yine Gülmen ve Özakça’nındurumları ve direnişleri anlatıldı. Direnişindaha geniş kesimlere ve halka duyurulmasıiçin yardımcı olacaklarını belirtti. Bu gö-rüşmenin ardından Hizbullah’ın basınsorumlusunun yardımcısı ile de görüşmeyapıldı ve Halk Cephelilere basın ile ilgiliher konuda katkıda bulunabileceklerinibelirtti. Ayrıca programın ne olduğunusordu. Halk Cepheliler programı birliktekararlaştırılabileceğini, bir yerde ya dakurumda Nuriye ve Semih ile dayanışmaamaçlı basını bilgilendiren açıklama ya-pılması gerektiğini, televizyona çıkıp bukonuyla ilgili konuşabileceklerini belirttiler.

Ardından ise Lübnan Dar Al Nadwa(Seminer Evi) diye bilinen ve genel olarakbasın toplantılarının yapıldığı yerde so-rumlu olan Maen Beşşur ile görüşüldü.Yapılan görüşmede yine ilk olarak bilgi-lendirme yapıldı. Basın konusunda yar-dımcı olacaklarını belirttiler.

13 Ağustos’ta ise sabah ilk olarakLübnan FHKC bürosu ziyaret edildi ve

orada bulunanlara direnişhakkında ön bilgilendirmeyapıldı ve tekrar ziyaretedileceği belirtildi. Aynıgün içinde Lübnan HalkınHareketi sorumlusu NecahAl Vekim ve yönetimdeolan bazı kişilerle görüşmeyapıldı. Halk Cephelilergenel olarak Nuriye Gül-men ve Semih Özakça baş-ta olmak üzere, Türkiyegündeminden de bahsetti.Parti sorumluları görüşmeden memnunolduklarını belirtti ve yer konusunda hiçtereddütsüz yardımcı olacaklarını ve kendiparti binasında dahi toplantının yapılma-sından onur duyacaklarını belirttiler.

Yapılan görüşmelerde, ziyaret edilenher kurum ve şahıslara Gülmen ve Özak-ça’nın direnişleri ile ilgili Arapça çevirilive direniş fotoğraflarının yer aldığı dosyalartakdim edildi.

� 14 Ağustos: Nuriye ve Semih’inDirenişiyle Ölü Toprağı Dirilteceğiz

Suriye Halk Cephesi, Nuriye Gülmenve Semih Özakça’nın direnişlerinin dahageniş kesimlere duyurulması için Suriyeve Lübnan’da çalışmalara başlamıştı. Ya-pılan çalışmalar kapsamında, 14 Ağustos’taLübnan Halkın Hareketi kurumu sorum-luları ve Lübnan Komünist Partisi, Basınve Dış İlişkiler komitesinden bir sorumluile görüşme yapıldı.

İlk olarak Lübnan Halkın Hareketisorumlusu Najah Al Vekim ile, Gülmenve Özakça ile dayanışma amaçlı yapılacakbasın toplantısı ile ilgili görüşme yapıldı.Görüşmede her türlü materyallerin so-rumluluğunu üstlenmekten onur duya-cağını belirten Al Vekim, hatta basın vebaşka kurumların davet edilmesinde veduyurusunda da gönüllü olabileceklerinibelirtti.

Ardından LKP (Lübnan KomünistPartisi) Basın ve Dış İlişkiler komitesineHalk Cepheliler tarafından Nuriye Gülmenve Semih Özakça’nın direnişi hakkındageniş anlatım ve fotoğrafların olduğudosya verildi. Dosyayı gören arkadaş ko-nuyu daha önceden yabancı basında gör-düğünü dile getirdi.

� 15 Ağustos: “Halka Karşı Bas-kı ve Zulüm Varsa Buna Sessiz Kalma-

yız, Karşı Geliriz”Çalışmalar kapsamında 15 Ağustos’ta

Lübnan Dar Al Nadwe (Seminer Evi) bi-nasında her hafta Lübnan ve Filistin ör-gütlerinin düzenlediği haftalık toplantılarakatılım sağlandı. Halk Cepheliler, toplantıöncesi katılan örgüt yöneticilerine NuriyeGülmen ve Semih Özakça’nın direnişindenve başlatılan kampanyadan bahsetti.

� 16 Ağustos: Lübnan Örgütle-

rinden Nuriye ve Semih'e DestekSuriye Halk Cephesi'nin Nuriye ve

Semih'in direnişini duyurmak ve büyütmekiçin başlattığı çalışmalar 16 Ağustos'tada devam etti. Gün içinde yapılan çalış-malarda ilk olarak Lübnan FHKC yöne-ticilerinden Abu Jaber ile görüşüldü vegenel olarak Gülmen ve Özakça'nın di-renişi anlatıldı. Bilgilendirmenin ardından17 Ağustos'ta yapılacak basın toplantısınadavet edildi.

Nuriye ve Semih'i Halkların Daya-nışmasıyla Yaşatacağız! Yaşasın Nuriyeve Semih'in Mücadelesi! Yaşasın HalklarınDayanışması!

Lübnan'da Basın AçıklamasıTürkiye Halk Cephesi (Suriye Tem-

silciliği) ve Lübnan Halk Hareketi OlarakTürkiye hapishanelerinde tutuklu bulunanNuriye Gülmen ve Semih Özakça ile da-yanışma amaçlı yapacağımız basın top-lantısına, tüm direniş örgütlerini, duyarlıkişi ve kurumları davet ediyoruz.

Yer: Lübnan Halk Hareketi MerkeziBürosu, Sultan İbrahim Yokuşu, LanedTerayed Binası

Tarih: 17 Ağustos 2017 - PerşembeSaat: 11: 00

Suriye Halk Cephesi, Lübnan’da da Nuriye ve Semih’in Sesi Oldu

Page 53: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Nuriye ve Semih’in DirenişlerininSesi Yunanistan Atina’da YankılanmayaDevam Ediyor.

Atina Çadır Günlüğü:Çadır direnişimizin 2. günü 9 Ağus-

tos 2017 saat 07.30’da çadırımız ma-samız hazır durumda, yalnız dün gecekurduğumuz çadırımızdan daha büyükve daha dirençli ayrıca görselliğimizdedikkat çekiyor. 2. çadırımızda 2. gü-nümüze başladık. Yunan halkının veoraya tarihi yerleri ziyaret etmeye gelenturistlerin direniş çadırımıza karşıilgileri oldukça yoğun oluyor. İlgileriniçekiyor.

3. günü Nuriye ile Semih’in AGdirenişlerinin 156. günü çadır direni-şimizin 3. günü masamızı açtık, bildi-rilerimizi dağıtıp imza alarak, mesajkartlarını doldurduk. Yunanlı dostları-mız bizleri yalnız bırakmadı. Bizimleoturup sohbet etti, söylediğimiz tür-külere ve marşlara katıldılar. Biz dekendisini yapacağımız türkü gecesinedavet ettik. Türkiyeli dostumuzla çadırın

kurulmasından buyana hep birlikteyiz.Yunanlı bir bayankendisinin de öğret-

men olduğunu söyleyerek imza attı.Nuriye ve Semih’e başarılar diledi.Bildiriyi alıp imza atan bir kişi İtalyanolduğunu, 5 yıldır burada oturduğunusöyledi. Burada olduğumuz sürece uğ-ramaya devam edeceğini belirtti. Yüzeyakın bildiri dağıtıldı, 16 adet mesajkartı yazıldı ve 27 adet imza toplandı.

4. gün: Nuriye ve Semih’e destekolmak, onların sesini tüm dünya halk-larına duyurmak için buradayız. Ati-na’da, Atina’nın en merkezi yerlerindenPropilya Meydanı’nda sabah çaylarımızıve şekerlerimizi aldık. Öğle saatlerinekadar bildirilerimizi dağıtıp imza top-ladık.

Öğle saatlerinde 3 günlük açlıkgrevi yapan bir arkadaşımız yerinibaşka bir arkadaşımıza devretti. Şimdi30 gün açlık grevi yapan arkadaşımızlabirlikte dönüşümlü 1 haftalık ve dö-nüşümlü 3 günlük açlık grevi yapıyoruz.Çadırımızın ziyaretçileri eksik olmuyor,Yunanlı Anarşist dostlarımızdan birisidün altı gibi geldi. Bugün de bizi yalnız

bırakmadı, direniş çadırında birliktemarşlar söyledik.

Dayımız için okuyacağız türküle-rimizi. Bugün 11 Ağustos. Dayımızher zaman bilincimizde olarak bir senedaha geçirdik. Yarattığımız bu direnişlerkavgamızın Mahir’i Dayımıza sela-mımız olsun.

5. günü: Nuriye ve Semih’in dire-nişini çadırımızdan duyurmaya devamediyoruz. Bugün Yunanistan’ın İtalyanişgalinden kurtuluş bayramının ikincigünü olması sebebiyle çadırımızın bu-lunduğu meydan tenhaydı. Gelenlerise daha çok turistlerdi. Yine her zamanolduğu gibi anarşist dostlarımız veTürkiyeli dostumuz çadırımızı ziyaretettiler. Öğleden sonra türküler söyleyipşiirler okuduk. Bildiri dağıtımımızıyaptık. Bugün 12 imza toplayıp 3 adetmesaj kartı yazdırdık.

6. günü: Her sabah olduğu gibi6.30-7.00 arası temizliğimizi yaparakgüne başladık. (...) Akşama kadar bildiridağıtıp imza topladık. Dağıtılan 60bildiri sonucu 15 adet imza topladık,1 adet de mesaj kartı yazdırıldı.

7. gün: Nuriye ve Semih açlık grevidirenişinin 159. gününde. Bugün de

Av ru pa’da NuSEMİH

RİYE yaşasın!

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

53DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 54: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

güne sabah yedide çadırımızı ve etra-fımızı temizleyerek başladık. Çayımızıve şekerimizi aldık. Yunan halkınınkurtuluş günü bayramı devam ediyor.Dün olduğu gibi bugünde masamızı zi-yaret edenler daha çok turistlerdi.

Dün gece üçte çadırımızı Portekizlibir genç ziyaret etti. İngilizce bildirimizialıp okuduktan sonra Nuriye ve Semihiçin kart yazıp imza attı. Ziyaretçilerimizdaha çok İngilizlerdi. Ayrıca Türkiye’dentatil için gelenler. de masamızı ziyaretettiler.

Gün boyunca 60 adet bildiri dağıtıldı.27 imza toplandı.7 adet mesaj kartı ya-zıldı.

Nancy’de Semih ve Nuriye’yle Dayanışma

Fransa’nın Nancy şehrinde NancyHalk Cephesi 14 Ağustos günü saat17.00’da Saint Ssébastien Kilisesi önündebiraraya geldiler. Açtıkları pankart vedövizlerle açlık grevi eyleminin 159. gü-nünde olan Nuriye Gülmen ve SemihÖzakça ile dayanışma eylemi düzenlediler.Eylem alanına saat 17.00’da gelen HalkCepheliler pankartlarını ve dövizleriniaçarak bildirilerini dağıtarak, imza topladı.Konuya ilişkin dağıtılan bildiriler ve top-lanan imzalarla, oturma eyleminde söy-lenen Grup Yorum türküleri eşliğindeçekilen halaylarla son buldu. İki saatzarfında 50’ye yakın imza toplanılarakonlarca bildiri dağıtıldı.Nancy Halk Cephesi: Semih ve Nuriye’yi Ölüme Terk Etmeyeceğiz!

Fransa’nın Nancy şehrinde NancyHalk Cephesi, 15 Ağustos Salı günü saat18.00’da Saint Sébastien Kilisesi önündetoplanarak oturma eylemine geçti. Açılanpankart ve dövizlerin önünde oturma ey-lemi yapan kitle sık sık Fransızca veTürkçe bildiriler okuyarak Türkiye’deiki eğitimci olan Semih Özakça ve NuriyeGülmen’in 160 gündür açlık grevindeolduklarını vurguladı.

Fransa’da AİHM KararıProtesto Edildi

Fransa Halk Cephesi Avrupa İnsanHakları Mahkemesinin 2 Ağustos günüNuriye ve Semih için verdiği kararı tehşiretmek amacıyla 10 Ağustos günü saat14:00’da Fransa’nın Strasbourg kentinde

AİHM’nin önündeydi.Yaptıkları açıklamada; Nuriye ve Se-

mih’in açlık grevleri nedeniyle hapisha-nede tutulmaları yaşamlarını tehdit etmeklebirlikte insan haklarına aykırıdır. Eylemesnasında 3 kişi AİHM’ye girerek biryetkili ile görüşmek istedi fakat kapıdakigörevliler kapıyı açmayarak buna izinvermediler. Görevliyle tartıştıktan sonrasloganlarımızı ata ata oradan ayrıldık.Fransa Dev-Genç: Dijon’da Nuri-ye ve Semih İçin Eylem

160 gündür açlık grevi eylemleri iledirenen Nuriye ve Semih’in taleplerikabul edilsin diye Fransa’nın Dijon ken-tinde Nuriye ve Semih’in sesini duyurmakiçin bir Dev-Genç’li 8 Ağustos günüsaat 16.15’ten itibaren Dijon’da Repub-lique Meydanı’nda 1 saatlik oturmaeylemi yaptı.

Dev-Genç’li eyleme, dövizlerini otur-ma eylemini gerçekleştirdiği meydanaasarak başladı. Oturma eylemi esnasındameydandan geçen insanlara Nuriye veSemih’in direnişi anlatıldı.

Viyana’da Nuriye ve Semih İçin Direniş ÇadırıDevam Ediyor

12 Ağustos Cumartesi günü Viya-na’daki Nuriye ve Semih direniş çadırıher hafta olduğu gibi 11.00-20.00 arasıaçıldı.

Bu Cumartesi günü öğlen saatlerindenitibaren eylemin yapıldığı alışveriş caddesikalabalıklaşmaya başladı ve gün boyuncaAlmanca üç ayrı bildiri dağıtıldı. Birçokkişi çadırın yanına gelip Nuriye ve Se-mih’in son durumlarını ve nasıl destekolabileceklerini sordu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ninTürkiye lehine ve Nuriye ile Semih’iniradesini yok sayan siyasi kararının mah-kum edildiği yeni bir bildiri dağıtıldı.

Almanya-Bielefeld’de Nuriye ve Semih İçin Otur-ma Eylemi

Almanya’nın Bielefeld şehrinde, Nu-riye Gülmen ve Semih Özakça’nın açlıkgrevi direnişlerine destek olmak amacıylaher çarşamba günü gerçekleştirilen oturmaeylemine 9 Ağustos günü devam edildi.Şehir merkezlerinden olan Jahn Platz dagerçekleşen oturma eyleminde 50’ye

yakın Almanca bildiri dağıtıldı. Eylemigörüp merak edenlere açıklamalar yapıldı.T.C. Adalet Bakanlığı’na gönderilecekprotesto faksları imzalatıldı.Dortmond: 9 Ağustos Çarşamba günüNRW Dev-Genç Dortmund’da AKP ta-rafından işinden atılan Nuriye Gülmenve Semih Özakça için afiş çalışmasıyaptı.

Borsigplatz’da yapılan çalışmada50’ye yakın afiş asıldı, sokaktan geçenlereNuriye ve Semih’in direnişi anlatıldı.Duisburg: Nuriye ve Semih’in açlıkgrevinin 154. gününde Almanya Duis-burg’da Türkiyeli işçi ailelerin yoğunyaşadıkları semtlerde (Markxlöh veHamborn’da) toplam 27 yazılama ya-pıldı. Onların isimlerini, baktığımız heryerde görelim ve gösterelim denildi.

Hamburg: 10 haftadır Hamburg Al-tona Çarşısı’nda Nuriye ve Semih içinsaat 17:00-19:00 arası Dayanışma Standıaçıldı. Grup Yorum türküleriyle birlikte,ilgi yoğundu. Bildiri okunduktan sonraalkışlandı.

Frankfurt: Frankfurt’ta Halk Cep-helilerin öncülüğünde oluşturulan Nuri-ye-Semih Dayanışması’nın çağrısıyla 22Temmuz’da ve 5 Ağustos’ta eylem ger-çekleştirildi.

5 Ağustos’ta yinelenen eylem dahakapsamlı idi. Birçok Alevi Kültür Mer-kezi’nden duyarlı yöneticiler ve üyelerile demokrat kesimin çağrıya kulak ve-rerek katıldığı eylem yaklaşık 150 kişiyeulaştı. 3,5 saat süren eylemde yine Al-manca - Türkçe konuşmalar ile AKP fa-şizmi teşhir edilerek direnen Nuriye veSemih’e destek selamları yollandı.

Avrupa Dev-Genç Dortmund DayEv’de Halk Toplantısı Düzenledi

14 Ağustos Pazar günü DortmundDayEv Derneği’nde halk toplantısı dü-zenlendi.

Toplantıda son süreçte Dev-Genç’egerek ülkemizde gerekse Avrupa`da yö-nelik artan baskılar ve saldırılar konuşuldu.Şubat ayından bu yana Avrupa Dev-Genç’e yönelik saldırılar tek tek anlatıl-dı.

NRW Dev-Genç: 16 Ağustos2017 tarihinde başlattığımız destek aç-lık grevinin ilk gününü tamamladık.

Yürüyüş

20 Ağustos2017

Sayı: 28

DİRENİŞLERİMİZİ YARATAN, TARİHSEL VE SİYASAL HAKLILIĞIMIZDIR!554

Page 55: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Duisburg Hamborn bölgesinde açtığı-mız açlık grevi çadırımıza halkın yoğunilgisi vardı, Nuriye ve Semih’in haber-lerini takip ettiklerini söylediler. Birçokbildiri dağıtıldı ve imzalar toplanıldı.Çadıra toplam 6 NRW Dev-Genç’li ka-tıldı.

Emperyalizmin ve FaşizminYalnızlaştırıp BencilleştirmeÇabalarına Karşı BizlerBir Arada Olmaya, Birlik ve Beraberliğimizi Güçlendirmeye DevamEdiyoruz

Her pazar olduğu gibi bu hafta dakahvaltıdan sonra doğal bir sohbet ortamıoluştu.

Yaz kampına giden herkes dönmüştüve gitmeyenlere kampın eksikleri ve ek-siklerinin yanında güzel yanlarını da an-latarak, sosyalizm hayallerimizi yenidencanlandırdılar gözümüzde. Her şey ortaktıve paylaşılıyordu. Hayat eğlenceden bes-lenmeye, eğitimden uyumaya kadar eşittiorada.

Halk Meclislerinin ve Hasan FeritGedik Uyuşturucuyla Savaş ve KurtuluşMerkezi’nin Avrupa’da da yaşama geçi-rilme çalışmalarının başladığı bilgisiverildi ve İngiltere’den de bu çalışmalarakatılmanın gerekliliği ve ihtiyacı konu-şuldu.

31 kişinin katıldığı toplantı yaklaşıkiki saat sürdü.

Belçika’da Nuriye ve Semih’in Sesiyiz Eylemi

Her Cumartesi yapılan “Nuriye veSemih’in Sesiyiz” eylemi bu hafta daBrüksel’de yapıldı. Brüksel’in çokişlek meydanı olan Place de la Mona-ie’da eylem yapıldı. 35 kişinin katıldığıeyleme gelen geçenlerin ilgisi bu haftada oldukça yoğundu. Karikatürist İsmailKızıl Doğan ve Berna Güzel’in bu haf-taki eylemde yere tebeşir ile Nuriyeve Semih’in silüetlerini çizmesi izle-yenlerin beğenisini topladı. Yere yapılan

resimler Nuriye’nin papatyalar ile süs-lenecekti.

Yere çizimleri yapılırken Türkçe veFransızca açıklamalar yapıldı. SanatçıTanar Çatalpınar ve Özgür ile birliktemarşlar ve türküler söylendi, şiirler okun-du, sloganlar hiç susmadı.

İsviçre Halk Cephesi HalkKültürü ve Değerlerini Tanımaya, Tanıtmaya Devam Ediyor!

13 Ağustos Pazar günü Boran Kültür

Merkezi’mizde yapmış olduğumuz kül-türel etkinliğimiz, saat 11.30’da masalarınkurulup, yemeklerin dağıtımıyla başla-tıldı.

Anadolumuzun binlerce yıllık tarihininköklerinin ne kadar derinliklerden gel-diğini, o günün halkın kahramanları,ozanları ve tüm gelenek görenekleriniyaşatanlar, bugün de halk kurtuluş sava-şımızda sürmeye devam ediyor.

Bir sonraki yöre yemeklerimiz Er-zincan, Malatya, Sivas olacağı açıklanaraksonlandı.

Devrimci İşçi Hareketi 9 Ağustos’tabir açıklama yaparak, Şişli Belediye İş-çileri’nin yanında olduklarını belirtti.Açıklamada şunlar ifade edildi:

“Şişli Belediyesinde KENT YOLPersonel ihalesi bir bilmeceye döndü.Üç ay önce İşçiler KENT YOL ihalesininsessiz ve sedasız bir şekilde satıldığınıöğrendiklerinde ihale oyununu bozdu.Bu süreç ihalenin iptal edilmesine ve 3ay sonrasına uzamasına neden oldu. Üçay sonra ise 15 Temmuz 2017 tarihi idi.15 Temmuz 2017 tarihinde başlayansüreç 25 Temmuz 2017'ye kadar sürdü.

Ve sendika, burada işçilerin militanyönünü törpülemek için pasif eylemlerleişçiyi oyaladı, sonunda ise işçiye biraçıklama yaptılar. “İhale %49’u üçşirkete olmak üzere %51 KENT YOL’daolmak üzere son buldu, işçi hakkını ko-rudu 3 ay sonrada tekrar ihale yapılacak”dediler ve eylem sonlandırıldı.

İşçilere ise sürekli şöyle haberleruçurdular. Bu ihaleye karşı çıkanlarabunlar SARIGÜL’ün adamları, yok di-ğerleri İNÖNÜ’nün adamı diye bir de-dikodu yaptılar. Ya da İNÖNÜ’nün buişlerden haberi yok başkan yardımcılarıbu işi yapıyor gibi…

İşçiler Sizlere Sesleniyoruz!Bu dedikodular sizi hiç mi hiç ilgi-

lendirmemeli. Oyun şudur. İşçileri butür dedikodular ile oyalamak ve hakkınıaramayı engellemek!

CHP Genel Merkezi ihaleye karşı,yok şu karşı, yok bu karşı gibi bir oyunakapılmadan bu oyundan hepsini sorumlututarak işe başlamalısınız. Ne Hayri neUğur ne de Hasan birbirinden bağımsızdeğildir. Bu ihale devam ettikçe birileriservetine servet katacaktır.

Devrimci İşçiler ve İşçi Meclisiüyesi işçiler! Birlik olalım ve bu pat-ronlara dünyayı dar edelim. Bizimlekedinin fare ile oynadığı gibi oynaya-masınlar. Biz meclislerde güçlü bir şe-kilde örgütlenip bu asalaklara dünyayıdar edelim. İşçiler bu asalaklar bizimparçalı olmamızdan kaynaklı güçlü gö-rünüyorlar. KENT YOL personel iha-lesinde İşçi Meclisi üyesi işçilerin militantavrı olmasaydı ne sendika direnecektine de bu ihale bu kadar uzayıp bu asa-lakların kirli oyunu ortaya çıkacaktı.Şimdi gücümüzü ve birliğimizi koruyarakonlara karşı güçlenelim. İŞÇİLER, MEC-LİSLERDE ÖRGÜTLENELİM.”

Şişli Belediyesi’nde Süren İhale Oyunuİşçilerin Umutları İle Oynamaktr

20 Ağustos2017

Yürüyüş

Sayı: 28

55DEMOKRASİ MÜCADELESİ, MEVZİ SAVAŞIDIR!

Dergimizin 28. sayısının yayınlandığı 20 Ağustos 2017 günü;*KEC- Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevlerinin 165. günündeler

*Yüksel Direnişi 285. gününde*Esra Özakça açlık grevi direnişinin 90. gününde*KEC- Düzce Alev Şahin direnişinin 181. gününde

*Mehmet Güvel açlık grevinin 50. gününde

Page 56: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

"Gerilla kültürü ve yaşam tarzının egemen kılınması için,içimizdeki küçük burjuva yaşam kalıntılarını tuzla buz etmemiz,devrimci proleter yaşam biçimini içselleştirmemiz, her saniyemizidevrime adamamız, bunun için de en önemli faktör, moral dü-zeyimizi, psikolojimizi ve kolektivizmi sürekli yüksekte tutmamızgerekir”

Ali Rıza Karagöz28 Ağustos - 3 Eylül

Ekrem Akın SAVAŞ31 Ağustos 1992’de İstanbul Reşitpaşa’daki evinde polis

tarafından pusuya düşürüldü. Tüpgazını silah yaparak direndive şehit düştü. Dev-Genç’in yönetici kadrolarındandı.

Ekrem Akın Savaş

Ali Rıza KARAGÖZ1968 doğumlu olan Ali

Rıza, Sivaslı yoksul bir Kürt(Zaza) ailesinin çocuğuydu.Ailesinin maddi durumu ne-deniyle öğrenimini lise ikincisınıftan itibaren terk ederekyaşamını işçi olarak sürdürdü.Gazi halkının faşizme karşı

mücadelesi içinde büyüdü. Militanlığı ve mü-tevaziliğiyle tüm Gazi halkının sevdiği, saygıduyduğu bir devrimciydi. 1990 yılından beriDevrimci Sol üyesi olarak profesyonel dev-rimcilik yapmaktadır. Bir dönem mahalli böl-gelerde, gecekondu semtlerinde örgütlenmefaaliyetleri sürdüren Ali Rıza, bu süreçte birimçapında çeşitli sorumluluklar da üstlendi. 1991sonunda SDB üyesi olan Ali Rıza, Temmuz1992’de Birlik Komutanlığı görevini üstlendi.1 Eylül 1992’de İstanbul Avcılar’da bir işkencecipolisin cezalandırılması eyleminde şehit düştü.

A.Rıza Karagöz

Kemal ALTUN1960 Samsun doğumludur. 30 Ağustos 1983’te Almanya’nın

Türkiye’ye iade politikasını ölümü seçerek protesto etti. Cemal Kemal Altun, faşist terörün tüm halka saldırdığı

dönemde, o safını Devrimci Sol içinde belirledi. Ankara'da Dev-Genç içinde mücadele etti. MHP'li Gümrük ve Tekel Bakanı GünSazak'ın Devrimci Sol tarafından cezalandırılması eylemindendolayı aranmaya başladı.

Bu dönemde yurtdışına çıkarak Almanya'ya gitti. Ne var ki 12 Eylül faşizmiyleişbirliği içindeki Alman hükümeti, onun Türkiye'ye iadesini gündeme getirdi.İade kararı için yapılan mahkemede, mahkemenin iade yönünde karar vereceğibelli olunca, duruşma sırasında mahkemenin penceresinden kendini atarak, Al-manya’nın mültecilere karşı iade politikasını ölümüyle protesto etti.

Kemal Altun

Asuman KOÇ, Aydemir ŞAHİN, Hülya ATEŞ, Nurhan AZAK, Orhan KORKUT1994’ün 3 - 4 Eylül günleri boyunca Dersim’in Çemişgezek

İlçesi’ne bağlı, Ulukale Köyü Arasor Deresi mevkiinde sürençatışmalarda şehit düştüler.

Aydemir ŞAHİN: 1970 yılında Malatya’nın Hekimhan İl-çesi’ne bağlı Karaçayır Köyü’nde doğdu. Hekimhan MeslekLisesi’ni bitirdi. Okul ihtiyaçlarını karşılamak ve ailesine maddidestekte bulunmak için hem okur hem de çalışırdı. Devrimcileritanıdıkça mücadeleye her geçen gün daha fazla bağlanarak,kısa sürede Devrimci Sol saflarında yerini aldı. Israrıyla, müca-delesiyle, örnek kişiliğiyle 1993 Mart’ında gerillaya katıldı.Katledildiğinde grup komutanıydı.

Hülya ATEŞ: Hülya, 1977 Hozat doğumludur. Bir emekçiolarak büyüdü. İlkokuldan sonrasına gidemedi ama Anadoluhalk gelenekleri okulunda yetiştirdi kendini. Düzenin kadına

biçtiği rolü daha küçük yaştan itibaren reddetti. İni-siyatifli, herkesin yardımına koşan, sözünü sakınmayanbir genç kız olarak yetişti. Devrimci Sol gerillalarıylatanıştı. 1993 Temmuz’unda gerillaya katıldı.

Orhan KORKUT: Orhan, 1974 Kahramanmaraşdoğumludur. İlkokulu bitirdikten sonra, yaşamınınbüyük bölümü Dersim’de geçmiştir. Dersim'de ak-rabalarının yanında kaldığı sırada devrimcileri, ge-

rillaları tanımış ve gerilla olmaya karar vermiştir. 1993 Ekim’indegerillaya katıldı. Bir halk kurtuluş savaşçısı olarak ölümsüzleşti.

Nurhan AZAK: Nurhan, 1974 Pertek doğumludur. Dev-rimcilerle 1991'de lise ikideyken tanıştı. 1992'den itibarenDevrimci Sol’cularla birlikte hareket etmeye başladı. Köyünde,liseli gençlik içinde, Pertek'te görevler aldı, sorumluluklarüstlendi. Haziran 1993'te gerillaya katıldı.

Asuman KOÇ: Asuman, 1971 Çemişgezek doğumludur.Okulu olan ama öğretmeni olmayan bir köyde yaşadığı içinokula gidemedi. Okuma-yazmayı kardeşlerinden öğrendi.Çocukluktan beri devrimcilerle iç içeydi. 1980-84 yıllarındaköylerine gelen Devrimci Sol gerillalarını tanıdı. AmcasıHayri Koç da bir Devrimci Sol’cuydu. 1991'de Devrimci Solgerillalarından Nazım Karaca ve Mürsel Göleli'yle tanıştı,onlardan çok etkilendi. 1993 Nisan’ında gerillaya katıldı.Bir savaşçı olarak ölümsüzleşti.

Asuman Koç Aydemir Şahin Nurhan AzakHülya Ateş Orhan Korkut

Page 57: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

Hülya ŞİMŞEK4 Mart 1963’te Erzincan’da doğdu.

Pir Sultan ve Mahir sevgisiyle büyüdü,kendi deyimiyle “15 yaşından beri katıksızbir anti-faşist”tir. Anadolu TAYAD’ın ku-rucu üyelerinden biriydi. F Tipleri gündemegeldiğinde, Bursa’da destek eylemine baş-ladı. Tutuklandı. Eylemini bırakmadı. Tah-

liyesinin ardından Küçükarmutlu’ya gelerek ölüm orucunuorada sürdürdü. 31 Ağustos 2001’de, ölüm orucunun286. gününde Armutlu’daki direniş evinde şehit düştü.

Hülya Şimşek

Açlığının 300’lü günlerinin sonunda, Kütahya DevletHastanesi'ne, oradan da Ankara Numune Hastanesi'ne kal-dırılan ve 395. gününde zorla müdahale edilen FatmaTokay Köse, 5 gün boyunca Mengelelerin sürdürdüğü zorlamüdahale işkencesi altında, 31 Ağustos’ta şehit düştü.

Direnme savaşı 681. gününe girmişti Fatma şehit düş-tüğünde.

Direnme savaşının şehitleri, Fatma’yla birlikte 96’yaulaştı.

Rakamlar büyüyor; Rakamlar büyüdükçe; direniş ve direnişçilerimizin KAH-

RAMANLIĞI büyüyor. Rakamlar büyüdükçe; direniş karşısında susanların SO-

RUMLULUĞU büyüyor. Rakamlar büyüdükçe; direnişe karşı hala işkence, tecrit,

zorla müdahale politikasını sürdürenlerin SUÇLARI büyüyor. Türkiye gerçeğini göstermeye ve anlatmaya devam

ediyoruz. Fatma Tokay Köse, 6. Ölüm Orucu Ekibi’nde yer alan

direnişçilerdendi. 28 Temmuz 2001’de başladı ölüm orucuna.19-22 Aralık’ta Çanakkale Hapishanesi’nde katliamı yaşadı.Ünlü “Hayata Dönüş” saldırısının sonunda ağır işkencelerdengeçirildikten sonra Kütahya Hapishanesi’ne sevk edildi.

Orada da baskılar, tecrit ve tehditler sürdü. İşkenceciler, aylardır boyun eğdiremedikleri bu iradeyi,

zaman zaman bilincini kaybettiği, baygınlıklar geçirdiğison beş gün içinde her türlü insanlık dışı ve aşağılık yön-temlerini kullanarak kırmaya çalıştılar. Ama başaramadılar.

Fatma Tokay Köse’nin yaşamının son beş günü, “hayatkurtarma işkencesi” altında geçti.

Bunlar Nazi Toplama Kamplarında değil; T.C. Adalet Bakanlığı’na bağlı hapishanelerde,T.C. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde yaşanıyor.Kardeşi, Fatma Tokay Köse’yi son gördüğü anı anlatıyor: “28.08.2002 günü 15 dakika süre ile görüşmeme izin

verildi, ancak gördüğüm manzara karşısında dehşete düş-mekten kendimi alıkoyamadım. Çünkü... Kapıda iki asker,odada bir asker vardı. Kardeşim çırılçıplak soyulmuş, üze-rindeki çarşaf ve yatağı kusmuk ve kandan su gibi ıslaktı...

Sol eline bir kan torbası bağlı idi. Sağ eline bazı cihazlar

bağlanmıştı. Ayrıca sağ eli yeşil bir bez ile ranzaya bağ-lanmıştı. Ellerinde damar açmak için olsa gerek, delik

deşik edilmişti. Sağ kalçasında zaten var olan yara iyiceaçılmıştı. Üç gün önce yaptığım pansumandan sonra hiçpansuman edilmemişti.

Kardeşimin ayakları bir süreden beri çok şişmişti. Ayrıcaayaklarını tam olarak uzatamıyordu. Bu duruma rağmenözellikle ayaklarının şiş kısımlarına gelecek şekilde birzincir vurulmuş ve zincir ranzaya bağlanmıştı. Zincir ayak-larındaki şişliklere denk geldiğinden zincirler etine gö-mülmüştü.”

HALKIMIZ, Bu Sahneler, Bir Nazi Toplama Kampından Değil,

Türkiye Cumhuriyetinin Nazi Kamplarına Çevrilmiş Ha-pishane ve Hastanelerinden...

“Kardeşim çıplak ve çarşafları ıslak olmasına, pencereninönünde yatırılmış olmasına rağmen cam ve kapı karşılıklıolarak açık olduğundan içeride sürekli olarak hava sirkü-lasyonu vardı. Bu nedenle kardeşim üşüyordu.

Kardeşim sürekli olarak üşüdüğünü, giyinmek istediğini,özellikle kan verdikten sonra kendisini kötü hissetmeyebaşladığını, müdahale istemediğini, mahkum koğuşundakalan arkadaşlarının yanına götürülmeyi istediğini söylüyordu.15 dakika sonunda asker, görüşümün bittiğini söyleyerekbeni dışarı çıkardılar...”

Bakın; burada “kurtarma” niyeti var mı?Buradaki “kurtarma”, aynı 19-22 Aralık’ın “hayat kur-

tarma” tarzıdır. Burası Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Bu doktorlar, bu askerler, bu hapishane görevlileri BU

DEVLETİN MEMURLARIDIR. Bu devletin memurlarının yaptığı her şey, hükümetten

bakanlıklara, MGK’dan Genelkurmay’a, devletin tüm kat-larının bilgisi ve onayı dahilindedir.

Türkiye gerçeğinde hak ve özgürlüklerin, kurtuluşunyolunu göstermeye devam ediyoruz.

30 Temmuz -31 Ağustos arasında 5 ölüm orucu direnişçisişehit düştü. Her büyük çatışmada olduğu gibi, bu bir iradeve kararlılık savaşıdır. Ve her şehidimiz, irade ve kararlılı-ğımızın yenilmezliğinin kanıtıdır. Bu irade, emperyalizminve oligarşinin halkımızı teslim alma, bütün ülkeyi F Tipihaline çevirme politikası karşısındaki iradedir. Yenilmezliğiişte bu noktada önemli ve belirleyicidir. Bu irade, düzenkarşısında devrimin iradesidir. Yenilmezliği işte bu noktada,

Fatma TOKAY KÖSE14 Eylül 1967’de, Elazığ-Alacakaya Çataklı

Köyü’nde doğdu. 1987’de Hacettepe Üni-versitesi Tarih Bölümü’nde öğrenciyken dev-rim mücadelesine katıldı. 1990’a kadar,gençlik örgütlenmesinde yer aldı. Bir süresonra illegal örgütlenmede Kırşehir, Nevşehirve Kırıkkale sorumlusu olarak görevler üst-

lendi. 1994’te tutsak düştü. 19-22 Aralık Katliamı’nınardından Kütahya Hapishanesi’ne sevk edildi. Burada 6.Ölüm Orucu Ekibi direnişçisi olarak ölüm orucuna başladı.31 Ağustos 2002’de şehit düştü.

Fatma Tokay Köse

Fatma Tokay Köse’nin şehitliğinin anlamını Cephe Anlatıyor:

Anıları Mirasımız

Page 58: yuruyus.biz@gmail.com r ı d a ...yuruyus.biz/pdf/pdf/EOKY028.pdf · yuruyus.biz@gmail.com yuruyus.biz@gmail.com Haftalık Dergi Sayı: 28 20 Ağustos 2017 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

umudun yenilmezliğidir. Bu ülkede haklar ve özgürlükler mücadelesi, büyük

bedeller istiyor. Şehit yoldaşlarımızın, neden ölüm orucuna gönüllü ol-

duklarına dair mektuplarının her biri, bir direniş manifestosudeğerindedir. Onları yayınlıyoruz; çünkü onlar, bir yanıylaoligarşinin demagojilerini boşa çıkarırken, asıl olarak daöğretiyorlar. Ölüm orucu direnişçisi olan taraftarlarımız da,kadrolarımız da, zulüm karşısında her şeylerini ortaya koymuşolmanın bilgeliği ve kendine güveniyle, Türkiye gerçeğinive devrimcilerin, demokratların görevlerini apaçık ortayakoyuyorlar.

Kimsenin o mektuplarda dile getirilen ve altı tarihimizinen büyük fedakarlık ve kararlılığıyla imzalanan görüşlerekarşı söyleyecek bir şeyi yoktur.

Avrupa’yla, TÜSİAD’la, Genelkurmay’la “demokratikleş-mede adımlar atılacağını” savunanlar da, eğer biraz siyasi

utanma duygusu olsaydı, halkın karşısına çıkamamaları gerekirdi. Eğer biraz sorumluluk duygusu olsaydı, bunca şehit kar-

şısında gerçeği teslim eder, bu topraklarda haklar ve özgürlüklermücadelesinin, bağımsızlık ve demokrasi mücadelesininböyle verildiğini ve verileceğini görür, direniş karşısındakiaymazlıklarına son verirlerdi.

Biz direnmeye, ülkemizi F Tipi haline çevirtmeme mü-cadelesine devam ediyoruz.

Gerçek vatanseverler ve demokratlar, eninde sonunda,bizimle olacaklardır. Bundan kuşku duymuyoruz. Fatmalar’ınçağrısı, bu toprakların vatanseverlerinden ve demokratlarından,genç kızlarından ve kadınlarından, halkından cevabını bula-caktır...”

“Tüm değerlerimizin yağmalandığı, alt-üst edilmek is-tendiği, adalete, ahlaka, onura dair kırıntının dahi bırakılmakistenmediği koşullarda her şeyimizle direnmekten, savaşmaktanbaşka yol görmüyorum.” Fatma Tokay Köse

Bandırma 1 No’lu T tipi Hapishanesi’ndebulunan Özgür tutsaklara hafta içi gardiyanlartarafından işkence yapıldı. Aynı koğuşta bu-lunan; Yoldaş Bingöl, Onur Vural, MuharremÇay, Aziz Arslan ve Doğucan Kurne’ye ellerindedemir sopa, coplar bulunan yaklaşık 35-40kişilik gardiyan güruhu tarafından işkence ya-pılmıştır.

Saldırı sonrası tutsaklardan kafaları kırılanlar,elmacık kemiği kırılan ve kan kusanlar olma-larına rağmen, tutsaklar hastaneye götürülme-miştir.

Saldırıyla ilgili 9 Ağustos’ta açıklama yapanGazi Halk Cephesi şunları ifade etti: “Bandırma1 No’lu T tipi Hapishane idaresine ve işkencetalimatını verenlere sesleniyoruz; tutsaklarınbaşına gelecek her türlü durumun sorumlususizlersiniz. Evlatlarımızın başına gelecek hertürlü durumun hesabını sizlerden misliyle so-rarız. Devrimci tutsakların iradesini teslimalamayacaksınız. Tüm dostlarımıza çağrımızdır:İşkenceci Bandırma 1 No’lu T Tipi Hapisha-nesi’ni arayalım, evlatlarımıza yapılan işken-cenin hesabını soralım!

Bandırma 1 No’lu T Tipi Hapis-hane iletişim; 0266 733 84 61 - 0266 733 84 62

İkitelli Halk Cephesi 11 Ağus-tos’ta bir açıklama yaparak EnginAteş’in serbest bırakılmasını istedi.Açıklamada şunlara değinildi:

“Mahallemizin yiğit devrimcisiEngin Ateş halk için mücadele yü-rütüyordu. İkitelli halkı Engin Ateş’içok iyi tanır. Engin Ateş yaptığı ça-lışmaları tüm kararlılığıyla ve hal-kımız için yapardı. Her bir kişi içinçok emek harcar, o kişiyi eğitir vehalk için mücadeleye katardı. EnginAteş İkitelli sokaklarında yetişti.

Daha öncesinde faşist AKP iktidarıtarafından da haksız, hukuksuz yere

tutuklanmış ve yılmadan daha sonra

mücadelesini devam ettirmiş ve bir

gece yarısı AKP’nin katil polislerince

evine baskın yapılmış ve ellerinde

hiçbir delil yokken Engin Ateş’i evin-

de annesinin gözü önünde işkence-

lerle, bağırmasın diye ağzı bantlanarak

evinden keyfi olarak alınmıştır!

Önce Metris sonrasında Silivri 2

No’lu Hapishanesi’ne sürgün sevk

edildi. Engin Ateş bu ülkede halkın

çocuklarını katledenlere karşı, fa-

şizme, iktidara, emperyalizme, yoz-

laşmaya karşı mücadele vermiştir!”

İkitelli’de SılaAbalay İçin

Kahvaltı Düzenlendi!

İkitelli Halk Cephesi 13 AğustosPazar sabahı saat 10.00 – 11.30arasında Sıla Abalay adına halkkahvaltısı düzenledi. Kahvaltıya ai-leler davet edildi. Kahvaltı sırasındagündem üzerine ve mahallenin so-runları için neler yapılabileceği üze-rine konuşuldu.

Bandırma 1 No’lu T TipiHapishanesi’nde Tutsaklara Demir Sopalarla Saldırıp İşkence Yapıldı!

İşkence Yapmak Şerefsizliktir!

İkitelli Halk Cephesi:Engin Ateş Serbest Bırakılsın!