fyzy dergisi - sayı 18

44

Upload: fmv-isik-okullari

Post on 07-Mar-2016

247 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

FYZY Dergisi - Sayı 18

TRANSCRIPT

Page 1: FYZY Dergisi - Sayı 18
Page 2: FYZY Dergisi - Sayı 18

FMV_Isik_Butik_Ilan 2/4/11 3:35 PM Page 1

Composite

C M Y CM MY CY CMY K

Page 3: FYZY Dergisi - Sayı 18

BAfiYAZI

De¤erli Ifl›kl›lar,

3

Y. Müh. Tufan DURGUNO⁄LUFeyziye Mektepleri Vakf› Yönetim Kurulu Baflkan›

u y›l Ifl›k’›n 125. y›l›n› coflkuyla kutlu-yoruz. Bundan 125 y›l önce, 14 Aral›k1885 tarihine rastlayan pazartesi günü

kurulmufl olan okulumuz, geçen süre boyuncailk günkü ›fl›¤›ndan ödün vermeden büyük birgeliflim gösterdi. 1885 Feyz-i S›byan’dan, gü-nümüze, dört kampüs, on okul müdürlü¤ü veIfl›k Üniversitesine uzanan bu meflakkatli yol,kuflaklar boyu, Ifl›kl›lar›n bir bayrak yar›fl› ola-rak tamamland›.

Ifl›k olarak “önce iyi insan yetifltirme” idealiy-le e¤itim ve ö¤retim veren tüm kurumlar›m›zda,daima ayd›nl›k nesiller yetifltirmeyi amaçlad›k.Bu nedenle laik, ça¤dafl ve yenilikçi yap›m›z›özenle koruyarak yolumuzda yürüdük. Yar›n daTürkiye Cumhuriyeti’nin gelecek nice 125 y›lla-r›na tan›kl›k ederek on binlerce dünya vatanda-fl› yetifltirece¤iz. Ifl›k e¤itimi alm›fl bu gençler,dünyan›n neresinde olurlarsa olsunlar “›fl›k ro-zetini” büyük bir gururla tafl›yacaklard›r.

Ancak, Feyziye Mektepleri Vakf›m›z›n,okullar›m›z›n ve üniversitemizin e¤itim alan›n-daki baflar›lar›n› ve önderli¤ini daha nice 125y›llar boyunca sürdürebilmesi için, dünyam›-z›n de¤iflen flartlar›n› göz önüne alarak, e¤itimve iletiflime odakl› çal›flmam›z gerekmektedir.Bu da yapt›¤›m›z arama konferans›nda da be-lirtildi¤i gibi, FMV’nin yeniden yap›lanmas› ge-rekti¤ini ortaya ç›karm›flt›r.

Bu gereksinimi karfl›lamak ve daha etkin biryönetim yap›s›n› sa¤lamak amac›yla 10 Ocak2011 tarihinden itibaren FMV’nin organizas-yon yap›s› yeniden flekillendirildi. Görev ta-n›mlar›, yetkiler ve sorumluluklar belirlendi.Yeni organizasyon flemas› içinde, kurumumuz-da “E¤itim ‹flleri” ile “‹letiflim ve Geliflim” bö-lümleri kuruldu.

Yeni organizasyon yap›s›n›n, Vakf›m›za dahaetkin iletiflim, daha h›zl› karar alma, daha verim-li çal›flma ve daha kurumsal bir yap›ya kavuflma

aç›s›ndan büyük katk›s› olaca¤›na inan›yorum.Di¤er yandan, geçti¤imiz dönemde, ö¤ret-

menlerimizle gurur duymak için de bol bol f›r-sat›m›z oldu.

26 ö¤retmenimiz, de¤iflik kongre ve konfe-ranslarda sunumlar yapt›. Yüzden fazlas›, de¤i-flik hizmet içi e¤itimlere kat›ld›, geziler düzen-ledi, ö¤rencilerinin ufuklar›n› geniflletti. Tümokullar›m›z, yabanc› ülkelerdeki okullarla iflbirli¤i yaparak oluflturduklar› projeler kapsa-m›nda, ö¤renci ve ö¤retmen gruplar› ile karfl›-l›kl› ziyaretlerde bulundular. Kendi okullar›n-da bildiklerini arkadafllar›yla paylaflmak, tart›fl-mak için çal›flma gruplar› yapt›lar, sunumlarhaz›rlad›lar. Kütüphanelerimizi daha fazla kul-land›lar, ö¤rencilerimizin de kullanmas› içinyeni kitaplar seçtiler, seçkilerimizi zenginlefltir-diler. Bir okulumuzda, klasik ö¤retmen-veligörüflmelerine ek olarak ö¤retmen-ö¤renci gö-rüflmeleri düzenlendi ve ö¤rencilerimize, ö¤-renmeden kendilerinin sorumlu oldu¤u göste-rildi. Ö¤retmenlerimiz, ak›ll› tahtalar›, e-›fl›kplatformunu, bloglar› daha çok kulland›lar veö¤rencilerimize kulland›rd›lar. Ö¤retmenleri-mizin ö¤rencilerimize daha verimli ö¤renmeortamlar› oluflturmak için kendilerini sürekligelifltirmelerini memnuniyetle izliyor ve onlaraiçtenlikle destek veriyoruz.

Ancak bu güzelliklerin yan›nda yaflad›¤›m›ziki büyük üzüntümüz var: Y›llard›r Ayaza¤a ‹l-kö¤retim Okulumuzda s›n›f ö¤retmeni olarakgörev yapan ve yüzlerce çocu¤umuzu baflar›l›bir flekilde yetifltiren, sevgili Macide Özdemir’ive Vak›f Kalite Müdürümüz sevgili Aycan Ön-cel’i çok genç yafl›nda kaybettik, kendileriniözlemle an›yoruz.

Kurumumuzu 125 y›lda bugünlere getirenö¤retmenlerimize ne kadar teflekkür etsek azd›r.

Bu vesileyle tüm Ifl›kl›lar›n 125. y›l›n› tekrarkutluyor ve hepimize nice 125 y›llar diliyorum.

B

Page 4: FYZY Dergisi - Sayı 18

FMV125. YIL

4

Ifl›k’›n 125. y›l› tüm Ifl›k camias›nda büyükcoflku ve gururla kutlan›yor. 125. y›l kutlama-lar› çerçevesinde gerçeklefltirilen gala yeme¤ide bu coflkuyu gözler önüne serdi. FeyziyeMektepleri Vakf› Yönetim Kurulu ad›na Yöne-tim Kurulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu ve efli-nin ev sahipli¤i yapt›¤› gala yeme¤ine, FMVYönetim Kurulu Üyeleri, Ifl›k Üniversitesi Mü-tevelli Heyeti Üyeleri, yöneticiler, mezunlar veIfl›k camias›n›n yan› s›ra sanat, akademi, sporve siyaset dünyas›ndan pek çok seçkin isim dekat›ld›.

‹stanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, ilkokuly›llar›n› Ifl›k’ta geçirmifl olan ‹stanbul Büyükfle-hir Belediye Baflkan› Kadir Topbafl, fiiflli Beledi-ye Baflkan› Mustafa Sar›gül, fiile Belediye Bafl-kan› Can Tabako¤lu ve Ifl›k mezunu Bal›kesirMilletvekili Ahmet Edip U¤ur da geceye kat›lanisimler aras›ndayd›.

Gala yeme¤inde bir konuflma yapan Yöne-tim Kurulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu, Ifl›k ca-

125. Y›l Gala Yeme¤i:

IfiIKLI B‹R GECEIfl›k Okullar›n›n 125. y›l gala yeme¤ine 500’ün üzerinde davetli kat›ld›.

Sanat, akademi, spor ve siyaset dünyas›ndan pek çok ismin yer ald›¤›

geceye 125. y›l coflku ve gururu yans›yordu.

Page 5: FYZY Dergisi - Sayı 18

5

mias›n›n köklü geçmiflinin önemini vurgularken Ifl›kl›lar›ngelece¤e de güçlü ve kenetlenmifl bir camia olarak uzand›-¤›n› ifade etti. Konuflmas›nda davetlilere; “1885 Feyz-i S›b-yan’dan, 2010’a uzanan zaman; dört kampüs, on okul mü-dürlü¤ü ve Ifl›k Üniversitesine çizgisinden hiç ayr›lmadan,de¤erlerinden hiç ödün vermeden gelinmifl meflakkatli veuzun bir yol… Bu salonda bulunan herkes, bir flekilde, buyolda bize efllik etti. Kimi hizmet verdi, kimi ailenin bir bi-reyi oldu. Y›llar sonra, iflte yine hep birlikte buraday›z, ku-caklaflmak ve tek yürek olmak için!..” diye hitap eden Tu-fan Durguno¤lu, sözlerini “125 y›ll›k tarihinde, sadecekendi öz sermayesiyle e¤itime yat›r›m yapan bu kurum;Türkiye Cumhuriyeti’nin gelecek 125 y›llar›na da tan›kl›kederek on binlerce dünya vatandafl› yetifltirecek ve bugençler, dünyan›n neresinde olurlarsa olsunlar, ‘Ifl›k roze-ti’ni büyük bir gururla tafl›yacaklar.” diyerek tamamlad›.

Yo¤un bir coflku içinde geçen gala yeme¤inde sahnealan ve Latin ezgileriyle davetlilere keyifli anlar yaflatan Ay-han Sicimo¤lu, geceye renk katt›. Gece ilerlerken Sicimo¤-lu’nun Latin ezgileriyle bütünleflen coflkulu müzi¤i danspistine yans›yordu.

Page 6: FYZY Dergisi - Sayı 18

FMV125. YIL

6

ezunlar Günü, 19 Aral›k’ta üç kam-püste de coflkuyla kutland›. Etkin-likler çerçevesinde Niflantafl› Kam-

püsü Muvaffak Benderli Salonu’nda düzenle-nen törende 25, 40 ve 50. y›l›n› kutlayan me-zunlara gümüfl an› plaketleri verildi.

Genç Ifl›kl›lardan oluflan koronun flark›lar›,izleyenlere hem keyifli hem duygusal anlar ya-flatt›. Törenin sürprizini de 41. y›l›n› dolduranIfl›kl›lar gerçeklefltirdi. “41 kere maflallah” diye-rek flark›lar eflli¤inde sahneye ç›kan, 41. y›l›n›doldurmufl mezunlar›n bu sürprizi, görülmeyede¤erdi. 40 ve 41. y›l mezunlar›n›n sahnedebirlikte kucaklaflt›¤› resim 125. y›l kutlamalar›-n›n güzel an›lar›ndan birini oluflturdu.

Geleneksel ö¤le yeme¤inde, tüm Ifl›kl›lar›nokul günlerindeki gibi ifltahl› ve nefleli oldu¤ugörülüyordu. Yemek sonras›nda, bahçede ku-rulan çad›rda bir araya gelen de¤iflik kuflaklar-dan Ifl›k mezunlar›, Ifl›kl› günlerini and›klar›sohbetlerini boza, k⤛t helva ve macunla tat-land›rd›lar. Tabii herkes “125. Y›l Hat›ras›” ya-z›s›n›n önünde foto¤raf çektirmenin keyfini deyafl›yordu.

Art›k geleneksel hâle gelen eski ve yeni me-zunlar›n basketbol maç› da büyük çekiflmeiçinde gerçekleflti. Spora her zaman büyükönem veren Ifl›k Okullar›n›n hem genç hem deeski mezunlar› performanslar›yla izleyenlerintakdirini kazand›.

Yusuf Ziya Efe Matematik Üstün Baflar› Ödülü 125. y›l kutlamalar› çerçevesinde Niflantafl›Kampüsü’nde gerçekleflen törende Yusuf ZiyaEfe Matematik Üstün Baflar› Ödülü de sahiple-rini buldu. Ifl›k Lisesi mezunlar›ndan Prof. Dr.Turan Durguno¤lu taraf›ndan, unutulmaz ho-calar›m›zdan, rahmetli Dr. Yusuf Ziya Efe ad›-na her y›l verilen ödül için oluflturulan jüri,birbirinden nitelikli ö¤rencilerin aras›nda se-çim yapmakta çok zorland›. Bunun sonucundaProf. Dr. Turan Durguno¤lu, bu y›la mahsusolarak iki ö¤rencimize ödül verilmesini arzu et-

125. y›l coflkuyla kutlan›yorFeyziye Mektepleri Vakf›n›n 125. y›l coflkusu 19 Aral›k’ta da doruktayd›. Tüm

kampüslerdeki kutlamalarda, Ifl›kl›lar bir araya geldi ve bu coflkuyu paylaflt›

M

En küçük Ifl›kl›lar Mezuniyetlerinin 50. y›l›nda Ifl›kl›lar

Mezuniyetlerinin 40. y›l›nda Ifl›kl›lar Ve “41 kere maflallah”

Mezuniyetlerinin 25. y›l›nda Ifl›kl›lar Yeni ve eski mezun rekabeti!

Macunun tad› baflka! Yusuf Ziya Efe Matematik Üstün Baflar› Ödülü

Page 7: FYZY Dergisi - Sayı 18

7

ti. Zor seçimin sonunda Matematik dal›nda enbaflar›l› bulunan iki ö¤renci; Ayaza¤a Ifl›k Lise-sinden Do¤ufl Can Ekdal ve Erenköy Ifl›k FenLisesinden Ezgi Sönmez bu ödüle lay›k görül-düler. Törende ödüllerini alan ö¤rencilerimizinmutluluklar› gözlerinden okunuyordu.

Ayaza¤a ve Erenköy Kampüsleri’nde125. y›l mutlulu¤u19 Aral›k, Erenköy ve Ayaza¤a Kampüsleri’ndede coflku içinde kutland›. Erenköy Kampü-sü’ndeki kutlamalarda, izleyiciler ve veliler, gençIfl›kl›lar›n konseri kadar küçük Ifl›kl›lar›n koro-sunu da büyük bir be¤eni ile izlediler. Ayaza¤aKampüsü’ndeki tüm kutlamalar da nefle içindegerçekleflirken özellikle ö¤rencilerin resimlerin-den oluflan pano, büyük ilgi gördü.

Ifl›k Butik aç›ld›125. y›l etkinlikleri çerçevesinde, 19 Aral›kkutlamalar›yla birlikte Niflantafl› ve Ayaza¤aKampüslerinde önemli bir aç›l›fl da gerçekleflti.Ifl›kl›lara özel olarak tasarlanan ürünlerin yerald›¤› Ifl›k Butikler, Ifl›kl›larla bulufltu. Ürünyelpazesinin geniflli¤iyle hem ö¤rencilere hemvelilere hem de mezunlara hitap eden Ifl›k Bu-tik’te yer alan Ifl›k Okullar›n›n logolu ürünleri-nin yan› s›ra 125. y›l için özel tasarlanm›flürünler de büyük ilgi gördü. Ifl›k Butik’te ‹dilTarzi koleksiyonlar›yla birlikte Faruk Malhan,Eda Tekcan gibi ünlü tasar›mc›lar›n ürünleride yer ald›.

Ifl›kl› Portreler Sergisi125. y›l kutlamalar›nda gerçekleflen bir di¤erönemli etkinlik de Galeri Ifl›k Teflvikiye’de aç›-lan “Ifl›kl› Portreler” sergisi oldu. Serginin aç›l›-fl›, Niflantafl› Kampüsü’ndeki törenler sonras›n-da, seçkin ve genifl bir davetli kat›m›yla gerçek-leflti. Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k Okullar› ta-rihine renk katan 125 simay› kapsayan sergi,yo¤un ilgi gördü. 125 Ifl›kl›n›n Ifl›kl› y›llar›n›anlatt›klar› “Ifl›kl› Portreler” kitab› da yay›nlan-m›fl bulunuyor.

Feyziye Mektepleri Vakf›n›n 125. y›l kutlamalar› ve etkinlikleri tüm y›l boyunca

devam edecek. Ifl›kl›lar bu y›l pek çok güzel sürprizle karfl›laflacak.

Erenköy Kampüsü Erenköy Kampüsü kutlamalar›ndan

Erenköy Kampüs Korosu Ayaza¤a Kampüsü

Ayaza¤a Kampüsü’nde panonun cazibesi Ayaza¤a Kampüsü’nde flerbet keyfi

Ifl›k Butik aç›ld› Ifl›kl› Portreler Sergisi

Page 8: FYZY Dergisi - Sayı 18

8

FMVHABERLER

Ayaza¤a Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu Müdür Yard›mc›s› Damla Gül Sapmaz gezi izlenimlerini flöyle aktar›yor:Selanik: Balkanlar›n narin incisi, Ata’m›z›n do¤du¤u flehir… 5. s›n›f ö¤rencilerimizle ç›kaca¤›-

m›z gezi öncesinde Ata’m›z›n hayat›n› anlatan “Veda” adl› filmi izlemifltim. Genç bir subay olanMustafa Kemal ve çocukluk arkadafl› Salih, Selanik’ten ayr›l›yor, komutanl›k yapacaklar› cephele-re savaflmaya gidiyorlard›. Son kez arkalar›na dönüp bakt›lar. Salih Bozok: “Mustafa, sence bu be-yaz kuleyi tekrar görebilecek miyiz? Bizim olarak görebilecek miyiz?” diyerek ac›yla Mustafa Ke-mal’e gözlerini dikti. Mustafa Kemal, her zamanki öngörüsüyle “‹nflallah” dedi ama bunun son gö-rüfl ve bir veda oldu¤unu biliyordu. Bir flehre gidememek… Do¤du¤unuz, çocuklu¤unuzu, genç-li¤inizi geçirdi¤iniz yeri, hayat›n›z›n ayr›lmaz bir parças›n› b›rakmak, geçmifle gömmek ve kaybet-mek... Selanik ile bu duygular eflli¤inde tan›flt›m.

Ö¤rencilerimizle birlikte Feyz-i S›byan’›n ilk kez kuruldu¤u yerleri ziyaret etmek, bizler içinçok anlaml›yd›. 125 y›l öncesinin Selanik’i ve o dönem, gözümde canlan›r gibi oldu. Ata’m›z›n birdaha göremeyece¤ini düflündü¤ü beyaz kule, art›k “Beyaz Kale” idi.

9 Kas›m sabah›, 125. y›l etkinlikleri çerçevesinde kardefl okulumuz “Protypa”y› ziyaret ettik.Ö¤rencilerimizle kardefl okulumuzun ö¤rencileri çeflitli etkinliklerle birbirlerini tan›d›lar.

Ifl›kl› gençler olarak 10 Kas›m sabah› Ata’m›z›n evinde, ona bir kez daha sayg› ve ba¤l›l›¤›m›z›sunduk. Anma töreni s›ras›nda, eskiden ‹stanbul ya da ‹zmir’de yaflayan, mübadelelerden sonraSelanik’e dönen Yunan vatandafllar›, flark›lar›m›za Türkçe olarak efllik ettiler. Kiminin gözlerindeyafllar parl›yordu. Onlar da Ata’m›z gibi çocukluk ve gençliklerini ‹stanbul ya da ‹zmir’de b›rak-m›fllard›. Bu iki ülkenin insan›; asl›nda Ege’de kaynaflm›fl, ortak bir kültür oluflturmufl, kalpleri ay-n› özlemlerle atan, ayr› kalm›fl dostlard›.

Her fleyin sonu oldu¤u gibi bu güzelli¤in de sonu geldi. Bu geziden kazan›lanlar, üç güne s›-¤an koca bir tarih ve kültür harman›yd›. Yaflam kitab›mda ayraçla ay›rd›¤›m ve sona geldi¤imde,“Neler önemliydi?” diye dönüp bakt›¤›mda, hiç kaybetmek istemedi¤im bir sayfam daha oldu.

Bir Ifl›kl› olan, seramik sanat›n›n us-ta ismi Sadi Diren’in y›llard›r sürensessizli¤i, 6 y›l sonra haz›rlad›¤›,ilk temal› sergisi “Seramik veCam”la Galeri Ifl›k Teflviki-ye’de bozuldu. Son olarak2009 y›l›nda açt›¤› “retrospek-tif sergisi”yle sanatseverlerle bulu-flan Diren, Galeri Ifl›k Teflvikiye’degerçekleflen “Seramik ve

Cam” sergisinde, seramik yap›tlar›n›n yan› s›raahflap çerçeveler içine yerlefltirilmifl cam pa-

nolar› devreye sokarak önemli bir yenili¤eimza att›.

60 y›ll›k sanat yaflam› boyunca, ulusla-raras› galerilerde 40’›n üzerinde sergi açan

Sadi Diren, kendi biçimlerinden yola ç›karak ger-çeklefltirdi¤i özgün bask›larda ve farkl› malzemeler-

le oluflturdu¤u heykellerde de ayn› ustal›¤› sergileye-rek eserlerini sanatseverlerle buluflturuyor.

10 Kas›m’da yine Ata’m›z›n evindeydik…10 Kas›m’da Ifl›kl›lar yine Ata’m›z›n evini ziyaret ederek onu sayg›, özlem ve sevgiyle and›lar.

Ifl›k’›n 125. kurulufl y›l dönümünde, ziyarete FMV Yönetim Kurulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu ve

FMV Yönetim Kurulu Baflkan Vekili Ak›n Süel de kat›ld›.

Sadi Diren’den “Seramik ve Cam” sergisi

Page 9: FYZY Dergisi - Sayı 18

E⁄‹T‹MC‹GÖZÜYLE

9

24 Kas›m Ö¤retmenler Günü, FMV Ifl›k Okullar›nda, 125. y›lda tüm ö¤retmenlerin bir araya gel-di¤i coflkulu bir törenle kutland›. Atatürk’ün resminin alt›nda toplanan ö¤retmen ve idarecilerinresmi, Ata’n›n “Ö¤retmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacakt›r.” sözünün bilincini ve sorumlulu-¤unu yans›t›yordu.

Ö¤retmenler Günü coflkuyla kutland›

“Alofl”un s›ra d›fl› heykelleri Galeri Ifl›k’tayd›Ça¤dafl Türk heykelcileri aras›nda hat›r› say›l›r bir yeri bulunan ve“Alofl” lakab›yla tan›nan Ali Teoman Germaner’in Bronzlar ve Desen-ler Heykel Sergisi Galeri Ifl›k Teflvikiye’de sanatseverlerle bulufltu.

Heykelin, bir ölçüde, maddenin sanat› oldu¤una inanan ve eser-lerinde düflünce aç›s›ndan yo¤un ve görsel aç›dan zengin anlat›flaönem veren Ali Teoman Germaner’in “do¤aüstü varl›klar ve fantastikbiçimleme” anlay›fl›n› ustaca aktard›¤› bronz heykelleri sanatseverler-ce büyük ilgi gördü.

Sanatç›n›n uzak geçmifl kültürlerinin kal›nt›lar›n›, kendine özgüve s›ra d›fl› bir dille aktard›¤› eserleri, çarp›c› alg›lar› ve desenleriylesanatseverleri s›n›rlar›n ötesine tafl›d›.

Dünyaca ünlü arp sanatç›s› fiirin Pancaro¤lu’nun “Cafe Tango” projesinin prömiyeri, ‹fl Sanat Merkezinde ger-çeklefltirildi. Seçkin bir davetli toplulu¤unun büyük be¤enisini kazanan gösteride Salgan, Piazzolla, Discepolo,Bardi, Gardel ve Pugliese’nin tangolar›n›n yan› s›ra, unutulmaz Türkçe sözlü tangolar da seslendirildi.

Topluluk, virtüöz niteli¤indeki di¤er müzisyenleri ve dansç›lar›yla gösteriyi izleyen velilerimizle Ifl›kOkullar› ve Üniversitemiz çal›flanlar›, Üniversite mütevelli heyeti, Vak›f yönetim kurulu baflkan ve üyelerineunutulmaz bir akflam yaflatt›.

fiirin Pancaro¤lu’ndan “Cafe Tango”

Page 10: FYZY Dergisi - Sayı 18

10

FMVETK‹NL‹K

Feyziye Mektepleri Vakf›n›n “125. Kurulufl Y›l Dönümü” etkinlikleri

kapsam›nda, Ayaza¤a Ifl›k Lisesi, Türk Kültür Vakf› ifl birli¤i ve Ifl›k

Lisesinin kat›l›m›yla “Dünya Gençleri, 2010 Kültür Baflkenti ‹stanbul’da

Bulufluyor.” projesini hayata geçirdi. Kat›l›mc›lar, proje kapsam›ndaki “S›rt

çantanda neler var?” etkinli¤iyle kültürel zenginlikleri paylaflt›lar.

S›rt çantamda çok fley var!

• AFS Letonya• CJD Christophorusschule,

Königswinter - Almanya• Giuseppe Piazzi Scientific Lycee of

Morlupo, Roma - ‹talya• Robert Koch Gymnasium,

Berlin - Almanya• Konrad-Adenauer-Realschule,

Köln - Almanya• Istituto Superiore Statale Serrani -

Cambi, Falconara - ‹talya• AFS, S›rbistan

KONUK OKULLAR

roje, ö¤rencilerimizin farkl› kültürleritan›malar›, geleceklerinin temellerinihoflgörü, paylafl›m ve insan haklar›na

sayg› de¤erleri üzerine kurmalar› ve “kültürleraras› anlay›fl” fark›ndal›¤›n› gelifltirmelerinekatk› sa¤lamay› amaçl›yordu.

Proje kapsam›nda Almanya, ‹talya, Letonyave S›rbistan’dan 127 ö¤renci, 13 ö¤retmenle-riyle birlikte 28 Ekim-5 Kas›m 2010 tarihleriaras›nda konu¤umuz olarak ‹stanbul’a geldi.Gelen ö¤rencilerin 69’u Ayaza¤a Ifl›k Lisesi ö¤-rencileri ve 23’ü Ifl›k Lisesi ö¤rencileri taraf›n-dan evlerinde konuk edildi. 34 ö¤renci ise TKVtaraf›ndan AFS gönüllüsü ailelerin yan›na yer-lefltirildi. Yabanc› ö¤retmenler, Ayaza¤a Ifl›k Li-sesi ö¤retmenleri ile TKV’nin gönüllü aileleritaraf›ndan misafir edildi.

Proje aç›l›fl töreni, 29 Ekim 2010’da Ayaza-¤a Kampüsü’nde genifl bir kat›l›mla gerçekleflti-rildi. Konuklar, Cumhuriyet Bayram› törenineve akflam düzenlenen fener alay›m›za da kat›ld›-lar. Konuk ö¤renci ve ö¤retmenler, TKV gönül-lüleri ve ö¤retmenlerimiz eflli¤inde Miniatürk,Piyer Loti, Ifl›k Üniversitesi fiile Kampüsü, fiile,Topkap› Saray›, Ayasofya Müzesi, SultanahmetCamii’yle çevresi, Kapal› Çarfl› ve Çaml›ca tepe-sini kapsayan gezilerle de kültürel zenginlikleri-mizi yerinde inceleme f›rsat› buldular.

Gelen ö¤renciler, kald›klar› süre içinde ö¤-rencilerimiz ve aileleriyle birlikte çeflitli etkin-liklere kat›l›rlarken “S›rt Çantanda Neler Var?”

etkinli¤iyle kendi kültürlerinin özelliklerini deö¤rencilerimizle paylaflt›lar. Proje, ö¤rencileri-mize ‹ngilizce ve ikinci yabanc› dillerinde pra-tik yapma olana¤› sundu.

Dokuz gün süre proje kapsam›nda konukokullardan ö¤renci gruplar›, Ifl›kl› kardeflleriyleokulumuzda derslere de kat›ld›lar. 4 Kas›m2010 Perflembe günü, konuklar›m›z ve projedeyer alan ö¤rencilerimizin yer ald›¤› bir veda tö-reni gerçeklefltirildi. Törende kat›l›mc›lara kat›-l›m belgeleri verildi. Konuk ö¤rencilere ve ö¤ret-menlerine proje sembolü olarak birer s›rt çanta-s›, ‹stanbul Kültür Haritas›, FMV Ifl›k Okullar›ve Türkiye tan›t›m›n› içeren CD hediye edildi.

Proje, 125. y›l›m›zda, kültürler aras› anlay›flave dünya bar›fl›na katk›da bulunmay› amaçlad›.

P

Page 11: FYZY Dergisi - Sayı 18

nsano¤lunun tarihiyle yafl›t olan bilgi, in-san yaflam›nda sürekli ön planda olmufltur.Ancak içinde bulundu¤umuz ça¤da bilgi,

yaflam›m›zda ön planda olman›n ötesinde çokbüyük bir önem kazanm›flt›r. Öyle ki yüzy›llar-d›r toplumlar›n geliflmifllik düzeyi; ürettikleritar›msal ürünler, sanayi ürünleri ve enerji mik-tarlar›na göre belirlenirken günümüzde, gelifl-mifllik düzeyi; enformasyon teknolojilerinin te-meli olan mikroelektronik, telekomünikasyon,bilgisayar teknolojisiyle elde edilen ifllem, ileti-len ve saklanan bilgi miktar› ile ölçülmeye bafl-lanm›flt›r.

Bilginin kullan›m›n›n artmas› üretim yap›-s›nda da de¤iflimlere yol açm›fl; bilgi, ifl gücü vesermayeden daha öncelikli bir etmen olaraküretim sürecine girmifltir.

Tüm geliflimlerin temelinde, var olan bilgi-nin üzerine yeni bilgilerin eklenmesi vard›r.Bilgi ça¤›, ö¤renmeyi herkes için ulafl›labilir veolanakl› k›lan yeni e¤itim teknolojilerinin gelifl-mesini sa¤lad›¤› için “Sanayi Devrimi”ndensonra insanl›k tarihindeki en önemli yol ayr›m›olarak görülmektedir.

Özellikle geçti¤imiz yüzy›l›n son çeyre¤in-deki de¤iflimler, pek çok alanda oldu¤u gibie¤itim alan›nda da de¤iflimleri zorunlu k›lm›fl-t›r. Geliflmifl toplumlar›n ço¤u ve baz› gelifl-mekte olan toplumlar, e¤itim sistemlerinde re-form niteli¤inde yenilikler yapm›fllar, modernö¤retim araç-gereçleri tasarlam›fllar, ö¤retmen-lerin mesleki bilgi düzeylerini yükseltmifllerdir.

K›sacas› e¤itim ve ö¤retim süreçlerinde ge-liflmeye dönük yeni uygulamalar yapm›fllard›r.

E¤itim sistemleri düzenlenirken hedef; ço-cuklara kal›p hâlinde temel bilgilerin ezberletil-mesi de¤il, düflünmeleri, daha çok düflünmeleri,tart›flmalar›, araflt›rma yapmalar› için ortamlarhaz›rlamakt›r. Geçmiflte kalmas›n› ümit etti¤i-miz bir ö¤retim yöntemi olan ansiklopedik bil-gilerin zihne yüklenmesinin yerine, konular› de-rinli¤ine inerek anlamaya çal›flma ve kendisinesunulana elefltirel bakabilme davran›fllar›n›edindirmeye yönelik bir ö¤retim yöntemi önem-li olmal›d›r. H›zla de¤iflen bilgilerin ezberlenme-sinin yerine, var olan bilgileri sürekli yenilemeyiöngören yarat›c› süreçler olmal›d›r.

Alvin Toffler’e göre “Gelece¤in cahili; oku-

mayan de¤il, nas›l ö¤renece¤ini bilmeyen kifliolacakt›r.” E¤itimde as›l önemli olan konu; na-s›l ö¤renece¤imizdir.

2003 PISA sonuçlar›n› de¤erlendiren uz-manlara göre uygulanmakta olan e¤itim prog-ramlar› ezberci, pasif, üretken olmayan ve ko-flulsuz itaat eden çocuklar yetifltirmektedir.

Türkiye, PISA’n›n 9 y›ll›k üç s›nav dönemindeyer alm›flt›r. Bu süreçte, puan›n› üç puan türününortalamas›nda 433’ten 454’e yükseltmesine ra¤-men 2009’da yine de 34 OECD ülkesi aras›nda31. s›rada kalm›flt›r.

Yap›lan bu araflt›rmaya göre ilkö¤retim ö¤ren-cilerinin % 62’si y›lda ancak 1-10, % 10,7’siyse20-29 aras›nda öykü ve roman türünde kitaplarokumaktad›r.

2007 OKS’de 27.277 ö¤renci, 2008 OKS’de31.220 ö¤renci, 2007 ÖSS’de 47.000 ö¤renci,2009 ÖSS’de 30.000 ö¤renci “0” net yapt›.

Bu olumsuz tablolar› geride b›rakmak, bilgitoplumu olmak, ça¤dafl e¤itim süreçleri olufltu-rabilmek için e¤itime yat›r›m yapmak gereklidir.

Türkiye’de ilkö¤retim yafl›ndaki nüfus, yak-lafl›k 11 milyondur. Bu rakam, dünya üzerinde-ki 194 ülkenin 120’sinin nüfusundan fazlad›r.Durum böyle olunca, e¤itime ayr›lan bütçe pay›-n›n fazla olmas› gerekmektedir. OECD ülkele-rinde ö¤renci bafl›na yap›lan harcamalar, okulöncesinde y›ll›k 5447 $, ilkö¤retimde 6741 $,Türkiye’deyse ilkö¤retimde 1130 $’d›r.

Özel sektörde, kifli bafl›na düflen e¤itim har-camalar›na ait sa¤l›kl› bir veri bulunmamaklabirlikte bu miktar›n kamu rakamlar›ndan da,OECD ülkelerine ait genel rakamlardan da da-ha fazla oldu¤u tahmin edilmektedir. 2003PISA sonuçlar›na göre Türkiye Kamu Okullar›puan ortalamas› 418, OECD Kamu Ortalamas›493, OECD Özel Okullar Ortalamas› 526 puaniken Türkiye Özel Okullar ortalamas› 569 pu-an olmufltur. Fen okuryazarl›¤›nda, problemçözmede ve okuma becerilerinde de benzer birtablo vard›r.

Dünya üzerinde e¤itimin önemini vurgula-mayan tek bir ülke olmamakla birlikte e¤itimeayr›lan kaynaklar vurgulanan düzeyde de¤ildir.Gelece¤in insan›n› yetifltirme, geliflmifl bir top-lum olma ve bilgi ça¤›na uyum sa¤lama yolun-da e¤itime gereken yat›r›m yap›lmal›d›r.

Ergun KARAHASANO⁄LUFMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim OkuluMüdürü

E⁄‹T‹MC‹GÖZÜYLE

Ö¤renmenin yöntemi

Page 12: FYZY Dergisi - Sayı 18

25. y›l›nda Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›kOkullar› olarak çocuklar›m›z› yetiflkinlikyaflam›na haz›rlaman›n yan›nda onlar›n

duygusal, sosyal, bedensel, ahlaki gereksinim-lerinin karfl›lanmas› ve sorunlar›n›n giderilme-si de e¤itim faaliyetlerimizin önemli bir bölü-münü oluflturuyor.

Ancak, çocuklar›m›za bilgi, beceri, tutumve al›flkanl›klar kazand›r›lmas› ve bunlar›n on-lar›n üzerinde kal›c› olmas› için velilerimizinbu çal›flmalar› desteklemeleri gerekiyor. Okul-da yap›lan çal›flmalar ebeveynlerin deste¤iyleanlam kazan›yor ve kal›c› olabiliyor. Bu neden-le velinin okulla ifl birli¤i içinde olmas›, ö¤ren-cinin e¤itimini kolaylaflt›r›yor.

Yeni nesli yetifltiren anne-babalar oldukçazorlu bir görev ve sorumluluk yüklenmifl du-rumdalar. Bu sorumluluk; çocuklar›n› do¤ru

yönlendirmeyi, onlarla uyumlu ve sa¤l›kl› biretkileflim içinde olmay› gerektiriyor. Ö¤renci-lerimizi daha iyi yetifltirip yararl› sonuçlar eldeetmek ve onlar› yeterli duruma getirmek hepi-mizin ortak sorumlulu¤unu kaps›yor.

Bu sorumlulukla Ifl›k Okullar›nda ailelereve ebeveynlere yönelik süreklili¤i olan çal›flma-lar ve “Ana-Baba Okulu” uygulamalar› hayatageçiriliyor. Ana-Baba Okulu çal›flmalar›yla an-ne ve babalar›n çocuklar›yla iliflkilerini, ana-babal›k anlay›fllar›n› yeniden gözden geçirme-lerine ve deneyimlerini birbirleriyle paylaflma-lar›na olanak tan›n›yor. Bu çal›flmalar, anne-babalara çocuklar›yla sa¤l›kl› bir iletiflim kura-bilmeleri için yol gösteriyor. Ana-Baba Okuluetkinliklerinde, anne-babalar›n günlük hayattakarfl›laflt›klar› e¤itim ve iletiflim sorunlar›n›nçözümüne yönelik pratik öneriler yer al›yor;yap›lan pedagojik hatalar, olmas› gereken do¤-rularla birlikte ele al›n›yor. Ana-Baba Okulu,kendini de¤ifltirmek konusunda istekli ve ka-rarl› olan tüm anne-babalar ve ö¤retmenlerevazgeçilmez bir deneyim kazand›r›yor.

Erenköy Kampüsü Aile E¤itimi ve ‹fl Birli¤i Çal›flmalar›2001 y›l›ndan bu yana gerçekleflen veli payla-fl›m ve grup çal›flmalar›, 3 ila 12 oturumluk-haftal›k olarak yap›l›yor. Çal›flmalar›m›zda za-man zaman toplum yarar›na çal›flan AÇEV(Anne Çocuk E¤itim Vakf› ) ya da konusundauzman akademisyenlerle gerçeklefltirilen semi-nerler de yer al›yor. Gruplarda çal›flmalar›kampüsümüzün Rehberlik ve Psikolojik Dan›fl-ma Servisi kadrosundaki psikolojik dan›flman-lar yürütüyor.

Bu çal›flmalara okul öncesi, ilkö¤retim ve li-se düzeyinden yaklafl›k 620 veli kat›ld›. Veli

FMVE⁄‹T‹M

12

Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi

Ailelerle birlikte geliflimIfl›k Okullar›, ö¤rencilerimizin gelifliminde ebeveynlerin katk›s›n› ve ifl birli¤i

gereksinimini dikkate alarak ailelere yönelik e¤itim programlar›n› hayata

geçiriyor. “Ana-Baba Okulu” çal›flmalar› ve ailelerin kat›ld›¤› e¤itim

programlar›yla çocuklar›m›z›n geliflimine boyut kazand›r›yor.

1

Page 13: FYZY Dergisi - Sayı 18

paylafl›m ve grup çal›flmalar›nda flu ana kadarele al›nan konular; ana-baba tutumlar›, geliflimdönemleri ve özellikleri, iletiflim becerileri ko-nular›n› içeriyor.

‹letiflim becerileri çal›flmas›, iliflkilerimizdeyapaca¤›m›z küçük de¤iflikliklerin günlük ha-yat›m›zda büyük farkl›l›klara yol açabilece¤iinanc›yla “Küçük Ad›mlar” ad› alt›nda gerçek-lefltiriliyor. “Ergenle ‹letiflim” ve “DuygusalOkuryazarl›k” konusu da tercih edilen bir bafl-ka Ana-Baba Okulu veli paylafl›m grup çal›fl-mas›n› oluflturuyor.

Çocu¤un geliflim süreçlerinde; baflar›l› birsosyal etkileflim kurma, yeterli özgüven sahibiolma ve kendi kendini disipline etme gibi özel-liklerin kazan›lmas›nda baba modeliyle kuru-lan özdeflimin önemini irdeleyen, baba-çocukiletiflimini art›rmay› ve babal›k rolü konusundafark›ndal›k kazand›rmay› amaçlayan “KumdanKaleler” adl› baba paylafl›m grubu da önemli il-gi gördü. Çal›flmaya 180 baba çocu¤u ile birlik-te kat›ld›.

2010-2011 E¤itim-Ö¤retim Y›l›nda da veli-lerimiz için “fiiddet Davran›fl›n› Önlemede Ai-lenin Rolü” konusu ele al›nacak ve May›s 2011tarihinde “Kumdan Kaleler II” baba-çocuk e¤i-timi gerçeklefltirilecek.

Ayaza¤a Kampüsü Ana-Baba OkuluOkullar›n rehber ö¤retmenleri, T.C. Hükümetitaraf›ndan Avrupa Birli¤i’nin mali katk›s› veUNICEF’in teknik deste¤iyle 2006 y›l›nda ha-yata geçirilen “7-19 Yafl Aile E¤itimi Program›Projesi” kapsam›nda e¤itim ald›lar. Bu e¤itimlebirlikte Rehberlik ve Psikolojik Dan›flma Servi-simizin plan› dâhilinde düzenlenen veli semi-nerleri revize edildi. 2006 y›l›ndan itibaren de“Ana-Baba Okulu” çat›s› alt›nda topland›.

Bu süreçte, velilerimizin çocuklar›n›n e¤i-tim ve yetifltirilmesinde karfl›laflt›klar› güçlük-leri aflmalar›nda, onlara destek olmak, temelkonularda paylafl›mda bulunmak ve birlikteçözüm yollar› üretmek için, her e¤itim-ö¤retimy›l›nda ayda bir defa yap›lan, toplamda 6 otu-rumluk “Ana-Baba Okulu” aç›l›yor. Grup li-derliklerini de psikolojik dan›flmanlar›m›z yü-rütüyor.

Ana-Baba Okulu’nda temel konular›; de¤er-ler, etkin ö¤renmede ailenin rolü (çal›flma al›fl-kanl›klar›, zaman yönetimi), geliflim dönemiözellikleri (bedensel, duygusal, sosyal, biliflsel),ergenlik dönemi, anne-baba tutumlar› (aile içifliddet), zararl› al›flkanl›klar (madde, TV, inter-net ba¤›ml›l›¤› vb.), sa¤l›kl› iletiflim oluflturu-yor. Bu konulara velilerin gereksinimlerine gö-re baflka konular da ekleniyor ve bunlar her ayinteraktif olarak ele al›narak sunum ve çeflitlietkinliklerle zenginlefltiriliyor. Ayr›ca ele al›nankonular›n özeti niteli¤inde kitapç›klar haz›rla-narak velilere sunuluyor.

Ifl›k AnaokuluNiflantafl› Kampüsü Ifl›k Anaokulu Rehberlik vePsikolojik Dan›flmanl›k Birimi taraf›ndan Ifl›kAnaokulu velilerine yönelik olarak her ay›n ilkperflembe günü bilgilendirme toplant›lar› dü-zenleniyor. Bu toplant›larda, “okula bafllang›çve uyum süreci”, “anne-baba tutumlar›”, “aileiçi iletiflim”, “okul öncesi dönemi geliflim özel-likleri” gibi farkl› konular ele al›n›yor.

FMV Ifl›k Okullar›, e¤itim-ö¤retimle bera-ber ebeveynlerle ifl birli¤i ve ortak çal›flmalargerçeklefltirerek ö¤rencilerimizin gelece¤inebirçok boyutta katk› sa¤lamay› amaçl›yor.

13

FMVMÜZ‹K

Ana-Baba Okulu,

anne ve babalar›n

çocuklar›yla

iliflkilerini,

ana-babal›k

anlay›fllar›n›

yeniden gözden

geçirmelerini ve

deneyimlerini

birbirleriyle

paylaflmalar›n›

sa¤l›yor.

Page 14: FYZY Dergisi - Sayı 18

‹Ç‹M‹ZDENB‹R‹

dil Tarzi Genço¤uz’la Ayaza¤a Kampüsü Bo-tanik Seras›’n›n fantastik ortam›nda, uçuflanHint bülbüllerinin flak›malar› aras›nda söy-

lefliyoruz. Söyleflimizin bir baflka özelli¤i dahavar. K›sa bir zaman önce biz bu söylefliyi yapar-ken ‹dil Han›m’›n bir k›z› vard› ama flimdi siz-ler röportaj› okurken iki k›z› bulunuyor. Engenç Ifl›kl› Elif, dünyaya merhaba, dedi. Biz deona “Hofl geldin Ifl›kl› bebek!” diyoruz.

Bir tasar›mc› ayn› zamanda bir akademis-yensiniz. Ifl›k Üniversitesindeki e¤itmenli¤i-niz nas›l bafllad›?Akademik kimli¤im benim için oldukça yeni…Atölyem ve ofisim 15 y›ld›r Maslak’ta bulunu-yor. Kampüsün önünden geçerken, d›fl cephe-deki duyurulardan Ifl›k Üniversitesi Güzel Sa-natlar Fakültesi kuruldu¤unu fark ettim. BirIfl›kl› olarak mezun oldu¤um okulun üniversi-tesinde böyle bir fakültenin aç›lm›fl olmas› be-nim için inan›lmaz heyecan verici bir olayd›.Bu duyguyla fakülteye geldim ve Say›n Süley-man Saim Tekcan Hoca’yla tan›flt›m. Üç y›l ön-ce, görüflmemiz sonucunda, moda trendlerineyönelik bir seçmeli dersle Ifl›k Üniversitesinde-ki akademik hayat›m bafllam›fl oldu.

E¤itimci olmak sizde nas›l bir duygu yaratt›?Ifl›k Lisesinden mezun olurken kendime iki ka-riyer hedefi koymufltum. Birincisi; moda tasa-r›mc›s› olmakt› çünkü bunu çok istiyordum veR›fat Özbek’in Londra’daki baflar›lar› benim rü-yalar›m› süslüyordu. Di¤eri ‹ngilizce ö¤retmeniolmakt›. S›navlarda tasar›mc›l›kla ilgili bir bö-lüme giremeseydim ‹ngilizce ö¤retmenli¤ini yada mütercim tercümanl›k bölümünü tercihederdim. Üniversite s›navlar›nda her ikisini de

Modan›n prensesi:

‹dil Tarzi Genço¤uzModa ve tasar›m alan›nda Türkiye’nin önemli de¤erleri aras›nda yer alan

‹dil Tarzi, ayn› zamanda fanatik bir Ifl›kl›. Ifl›k Üniversitesi Güzel Sanatlar

Fakültesinde de ö¤retim görevlisi olan Tarzi’nin Ifl›k için tasarlad›¤› özel

koleksiyonlar da Ifl›k Butiklerde Ifl›kl›larla bulufluyor.

‹Sevil KARACIKFMV ve Ifl›k Okullar›

Kültür Sanat Yöneticisi

Giray KARANLIKYazar - Araflt›rmac›

Page 15: FYZY Dergisi - Sayı 18

15

kazand›m ve tasar›m› tercih ettim. Üniversiteve master e¤itimimi tamamlay›p Türkiye’ye dö-nerek kendi çal›flmalar›ma bafllad›ktan sonrada atölyeme stajyerler almaya bafllad›m. Y›lda20 civar›nda stajyer e¤itiyordum ve bundanbüyük bir haz al›yordum. Güzel Sanatlar Fa-kültesinde e¤itmenlik imkân› olunca, o stajyer-lerin say›s› üzülerek azalmak zorunda kald›.

Moda tasar›mc›l›¤›nda akademik e¤itiminönemi nedir?Öncelikle düflünmeyi ö¤reniyorsunuz. Bir tasa-r›m› nas›l flekillendirmeniz gerekti¤ini ö¤reni-yorsunuz. Tasar›m süreçleri bir hayal âlemi de-¤il, özellikle moda tasar›m›, endüstri ürünleri ta-sar›m›, mimarl›k gibi alanlarda endüstriyle iç içetasar›m yapmak zorunlulu¤u bulunuyor. “Birhayalim var, bir elbise yapay›m. Biri de gelsinonu als›n, duvar›na ass›n!” bak›fl› bizim alan›m›ziçin söz konusu de¤il. Dolay›s›yla akademide,iflin süreçlerini, kendinizi nas›l planlaman›z ge-rekti¤ini, iflin yarat›c› k›sm›yla beraber teknolojiaç›s›ndan bilmeniz gerekenleri ö¤reniyorsunuz.

Sizin de önemli bir e¤itim kariyeriniz var.Bundan da söz edelim mi?1989 y›l›nda liseden mezun olunca, MarmaraÜniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde, modave tekstil bölümünde 4 y›l e¤itim ald›m. O dö-nemde Türkiye’de modadan çok, tekstildensöz ediliyordu ve sektörün ismi de tekstildi.Yerli markalar, imajlar›yla uluslararas› anlamdabir aç›l›ma girmemiflti. Ben de belki uzun y›llarsonunda olsa da uluslararas› anlamda bir kari-yer hedefliyorsam, mutlaka yurt d›fl›na gitmeli-yim ve burada ald›¤›m e¤itimi pekifltirmeliyim,diye düflündüm. Marmara Üniversitesindekiikinci senemde Londra’ya gittim. Londra’damoda alan›nda önemli isimler yetifltirmifl olanCentral Saint Martin’s School Of Art and De-sign’›n yaz okuluna kat›ld›m. Hem moda tasar›-

m› hem de moda illüstrasyonu dersleri ald›m.Okul süreci boyunca da devaml› olarak fabrika-lara staj yapmaya gittim. Bu stajlarda pek çokfarkl› fabrika deneyimim oldu. Saat 15.00-16.00gibi dersten ç›k›p arabayla hemen fabrikalara gi-der ve akflam mesaisine kal›rd›m. Orada perso-nelle yemek yer ve gece 10 gibi eve dönerdim.

Okuldan sonra?Okuldayken master yapmay› ve Milano’da Do-mus Academy’e girmeyi kendime hedef belirle-dim. Bunu seçme sebebim; okulun hem modaalan›nda verdi¤i e¤itim hem de ikinci bir ya-banc› dili ö¤renebilme imkân›yd›. Bu hedefleüniversitenin üçüncü s›n›f›nda ‹talyanca kurs-lar›na gittim. Yaz›n da Floransa’ya giderek ‹tal-yanca kursuna kat›ld›m. Orada bir de erkek ar-kadafl›m oldu. Döndü¤ümde ‹talyanca konu-sunda bülbül gibi olmufltum! Bunu bütün Ifl›k-l› gençlere tavsiye ediyorum. Yurt d›fl›na gittik-lerinde o ülkenin dilini konuflan insanlarla -gü-zel vakit geçirmek anlam›nda söylüyorum- ar-kadafl olsunlar. Yabanc› dili gelifltirmede yüzdeyüz garantisi var! Giyim Sanayicileri Derne¤i-nin açt›¤› yar›flmalara kat›ld›m ve ödüller al-d›m. Mezun olunca onlara sundu¤um dosya-larla Domus Academy’e baflvurdum ve kabuledildim. Master yapt›m ve bir y›l Milano’da ya-flad›m. Benim tasar›m alan›ndaki kiflisel özgün-lü¤ümü yakalamamda, hayat›m›n dönüm nok-talar› Londra ve Milano’dur. Bu flehirlerin be-nim üzerimde çok etkisi oldu.

Tarzi, aristokrat bir aile. Siz prenses misiniz?Ben kendimi hep prenses zannettim ama de¤i-lim. Hayat›m boyunca babam bana “prenses”dedi ve ben, evin prensesi oldum. Özel günler-de de prensesler gibi giyindim. Bizim hikâye-miz flöyle: Benim baba kökenim Afganistan’›nKandahar bölgesinden geliyor. Büyük bü-yükbabam Mahmut Tarzi, bir filozof ve flair. Af-ganistan’da ilk gazeteyi ç›karan önemli bir dü-flünür. Kendisi Kral Amanullah Han’a k›z›n› ge-lin olarak veriyor. Benim büyük halam KraliçeSüreyya. Dolay›s›yla Tarzi ailesi saraya giriyor.Daha sonra Amahullah Han’›n ve Süreyya’n›no¤ullar› Prens Ehsanullah da halam Leyla ile ev-leniyor. Dolay›s›yla halalar›m kraliçe ve pren-ses… Ben de orada kalsayd›m belki beni de birprens al›rd›!.. Krall›k da¤›l›nca aile Türkiye, ‹s-viçre, ‹spanya gibi farkl› ülkelere da¤›l›yor. Bü-yükbabam da Atatürk’ün kabulüyle Türkiye’ye

‹dil Tarzi’nin k›z›

Mina da kendisi

gibi bir Ifl›kl›...

Ailedeki en genç

Ifl›kl›’n›n ismi ise

Elif...

Elif bu röportaj

yap›l›rken henüz

do¤mam›flt›. Ama

o da dünyaya

“merhaba” dedi.

Page 16: FYZY Dergisi - Sayı 18

geliyor. Kendisine Niflantafl›’nda bütün hayat›boyunca oturdu¤u bir ev tahsis ediliyor.

“Trikoyu yeniden tan›tan tasar›mc›” olarakda an›l›yorsunuz. Bu nas›l olufltu?Bunda ‹talya’n›n etkisi var. E¤itim esnas›nda aka-demisyenlerin ö¤renciler üzerindeki etkisinin bird›fla vurumu diyebiliriz. ‹talya’daki e¤itim siste-minde, jüriye sunmak için yapt›¤›n›z çal›flmalar›nönemli bir k›sm›n› seçti¤iniz dan›flman›n atölye-sinde yap›yorsunuz. Benim seçti¤im dan›flman,çok Sevgili Ö¤retmenim Ornella Bignami ‹tal-ya’da çok önemli bir e¤ilim öngörücüsüydü(trend setter) ve iplik tasar›m› konusunda uzman-d›. Milano’nun merkezindeki stüdyosunda, tasa-r›m ekibiyle beraber hem iplik gelifltirme, renk vekonsept dan›flmanl›¤› hem de ‹talya ve ‹talya d›-fl›ndaki pek çok markan›n triko koleksiyonlar›n›ntasar›m›n› yap›yordu. Ben orada triko dâhil, teks-til sektörü içinde her türlü ürünü yapman›n birüretim metodu oldu¤unu gördüm. Nas›l örme vedokuma makineleri varsa ayn› biçimde de trikomakineleri var. Ancak trikoda üretim süreçleri ör-me ve dokumaya nazaran daha özen ve uzmanekipler gerektiriyor çünkü daha naif bir ürün.Ama bir stiliniz, bir özgün tasar›m duruflunuzvarsa triko sizin için sadece bir üretim metodu.Ben bundan o kadar etkilendim ki bütün diplo-ma projemi triko üzerine yapmaya karar verdim.Bunun için ‹talya’daki bütün fuarlara gittim, herstanda girdim ve pek çok kifliyle tan›flt›m. Bu ara-da Türkiye’de Beymen Academia’y› kazanm›flt›mve ülkemizde ilk koleksiyonumu ç›karacakt›m.Beymen’le benim portfolyomun sponsoru olma-lar› için görüfltüm. Onlar da heyecanland›lar vekabul ettiler. Ben de ticari olan, ayaklar› yere ba-san bir portfolyoyla mezun oldum. Ortaya bir se-zon sonra Beymen ma¤azalar›nda sat›fla sunulan

bir koleksiyon ç›kt›. Türkiye’de bu alanda birTürk tasar›mc› da yoktu ve ben ülkeye döndü-¤ümde yolumu bu alanda çizmeye karar verdim.Böylece triko yolculu¤u bafllad›.

Bu arada önemli markalarla önemli koleksi-yonlar gerçeklefltirdiniz.Firmalar›n beni seçti¤i kadar ben de firmalar›seçmeye çal›flt›m. Her zaman marka yat›r›m sü-reci olan, ard›nda güçlü bir grup bulunan veekiplerinin vizyonu bana bir fleyler katacak fir-malar› tercih etmeye çal›flt›m. Alt›ny›ld›z Ku-mafl, ADV, Collezione, Damat, Hamam, Gü-müflsuyu Hal›lar›, Mudo, Network, Ramsey,Fabrika, Pierre Cardin, Yünsa gibi birçok mar-ka ve firmaya marka etiketlemeleri, ev tekstilive moda alanlar›nda hizmet verdim. ‹dil TarziLtd, Turquality Akredite Marka Dan›flmanl›kFirmas› olarak kabul gördü.

Ifl›k’a dönersek… Sizin için Ifl›k’›n anlam›?Ben fanatik bir Ifl›kl›y›m! Ifl›k’a da anaokulun-dan girdim ve liseden mezun oldum. Bizim dö-nemimiz çok disiplinliydi. Biz de çal›flkan amah›nz›r ö¤rencilerdik! Ben çal›flkan, büyüklerinesayg›l›, iliflkilerde idareci olmam, kimi zamanh›nz›rl›klar› üstlenip ama tatl› dille hocalar›-m›zla konuflup olaylar› yumuflatmamdan dola-y› sevilen bir ö¤renciydim. Bir de beni okulaba¤layan koro vard›. Sevgili Selahattin Evcil…Herhalde Ifl›k’› damarlar›ma sokan kiflilerin enönemlilerinden birisidir. Ortaokuldan itibarenkorodayd›m ve sopranoydum. Hatta beni rad-yoya önerdiler. Koro öyle büyük bir aflkt› ki…Ifl›k da öyle. Robert’li olan annem; benim de li-sede Robert’e gitmemi istemiflti. Çok da baflar›-l› bir ö¤renciydim ama o gün s›nava gitmedim.Anneme flöyle demifltim: “Ben gidersem bu s›-nav› kazanaca¤›m› biliyorum ama okulumu okadar çok seviyorum ki beni gönderme!” VeRobert Kolej’in s›nav›na girmedim; ö¤renimi-me Ifl›k’ta devam ettim. Ifl›kl› olmaktan her za-man gurur duydum. Ifl›k Marfl›’n› söyleyincehâlâ a¤l›yorum. Niye a¤l›yorum bilmiyorumama a¤l›yorum!

Ifl›k’la ilgili önemli bir proje de Ifl›k Butik…Bu süreç nas›l olufltu?Yaklafl›k 4 y›l önce Vak›f Genel Müdür Yard›m-c›s› Say›n Volkan K›r›m’la bir hayalimi paylafl-m›fl ve bir modac› olarak Ifl›k ö¤rencilerininformalar›n› tasarlamak istedi¤imi söylemifltim.

16

‹Ç‹M‹ZDENB‹R‹

“Ben fanatik bir

Ifl›kl›y›m... Ifl›kl›

olmaktan her

zaman gurur

duydum. Ifl›k

Marfl›’n› söyleyince

hâlâ a¤l›yorum.

Niye a¤l›yorum

bilmiyorum ama

a¤l›yorum!”

1988-1989 Ifl›k Lisesi Y›ll›¤›

Page 17: FYZY Dergisi - Sayı 18

FMVKÜLTÜR

Böylece bir diyalo¤umuz oluflmufltu. Bu sene deVolkan Bey beni arad›, “125. Y›l ve 14 Aral›kGecesi için Ifl›k Logolu Ürünler” ad›nda bir pro-jemiz var, diyerek beni davet etti. Bu konudabir brifing ald›m. Ekibimle bunu de¤erlendirdi-¤imizde, bu projenin içinde promosyon ürünle-rinden ünlü tasar›mc›lar›n Ifl›k için yapaca¤›ürünlere, moda ürünlerine kadar genifl bir yel-pazenin olmas› gerekti¤ini düflündük. Vakfa,bu konseptin bir sunumunu yapt›k. Bununüzerine Ifl›k Kampüsleri içindeki belirli alanlar-da, içinde Ifl›k logolu ürünlerin yer ald›¤› vema¤aza fleklinde iflleyecek ama henüz ismi ol-mayan bir projeleri daha oldu¤undan söz etti-ler. Bunun üzerine bu projeyle ilgilenen ekibebir sunum yapt›m. Bu sunumda, genel konsept,koleksiyonun kendi duruflu ve tasar›m gusto-suyla ilgili ortak bir dilde konufltu¤umuzu farkettik. Sonunda Ifl›k Butik içindeki bu koleksi-yonlar›n ifl yüklenicisi olarak Ifl›kl› olman›n ge-tirdi¤i ba¤la beraber, bütün operasyona birçokfarkl› alanda destek verir hâle geldim.

Ifl›k Butik ismi nas›l olufltu? Ne amaçland›?Belli çal›flmalar sonucunda beraberce isminikoyduk. 125 y›ll›k bir kurum olarak Ifl›k Okul-lar›n›n bir felsefesi var. Yolu Ifl›k’tan geçmiflolanlar üzerine yans›tt›¤› bir kültür var. Ö¤ren-cilerimiz, velilerimiz, mezunlar›m›z, ö¤retimelemanlar›m›z, Ifl›k Okullar›na hizmet veren ku-rulufllar var. Yani bakt›¤›n›zda ciddi bir Ifl›k a¤›,Ifl›k toplulu¤u ve kendini Ifl›kl› hisseden büyükbir kitlenin varl›¤›n› görüyorsunuz. Biz Ifl›k ola-rak bu kitlenin kendi hayat›nda, sosyal yaflant›-s›nda veya ev ortam›nda var olmak istiyoruz. Buda 21. yüzy›l›n moda ve tasar›m anlay›fl› içinde,onlara al›flverifl zevklerini tatmin edecek ürünlersunmakla mümkün olabilir. Dolay›s›yla Ifl›k Bu-tik, onlar›n günlük yaflamlar›nda Ifl›k’›, Ifl›k zev-kini ve kültürünü daha iyi hissederek yaflamala-r›na vesile olmay› amaçl›yor.

Ifl›k Butikler nerelerde ve içlerinde neler var?14 Aral›k’ta bütün Ifl›k Kampüslerinde ve fiile’de-ki Üniversite içinde aç›ld›. Ürünler içinde haftasonunu çok daha keyifli geçirecekleri, benim im-zam› tafl›yan bir koleksiyon var. Bunlarda modarenkleri; nar k›rm›z›, indigo ve ekruyu görüyo-ruz. 3 yafltan bafll›yor ve yukar› do¤ru giderkenbayanda 42 ve erkekte extra large bedenlerineuzan›yoruz. Ayr›ca Benetton markas›n›n da Ifl›kButikler için özel olarak üretti¤i bir koleksiyon

yer al›yor. Bu koleksiyonda da erkek, kad›n veçocuk için, yeflil, bordo, gri tonlar›n›n hâkim ol-du¤u çok keyifli bir renk skalas› içinde ürünleryer al›yor. Koleksiyonda eflofman, k›sa ve uzunkollu Ifl›k meflaleli tiflört gibi pek çok ürün var.Bu koleksiyonlar d›fl›nda Ifl›k Butiklerde çok de-¤erli tasar›mc›lar›n özel ürünleri var. Bunlardanbiri Faruk Malhan… Faruk Malhan, ayn› zaman-da bir Ifl›kl› veli, o¤lu Ifl›k mezunu. O da bizi k›r-mayarak, Ifl›k Butik ve özellikle Ifl›k Okullar›n›n125. y›l› hat›ras›na, kupa bardak seti tasar›m›ylabutiklerimizde yer ald›. Yine Ifl›k’ta ö¤retim gö-revlisi ve Ifl›kl› bir veli olan Eda Tekcan da bar-dak altl›klar› ve kitap ayraçlar› tasarlad›. Ayr›caproje kapsam›nda ‹dil Tarzi imzas›n› tafl›yan birkravat ve triko flal›m›z da var. Butiklere haftasonlar› da ulafl›labiliyor ve kampüslerde sporalanlar›na ve merkeze yak›n yerlere konumlan-m›fl durumdalar. Her zaman rahatl›kla al›flveriflyapma imkân› bulunuyor.

Son olarak bir Ifl›kl› olarak Ifl›kl› gençlere nesöylemek istersiniz?Ifl›kl› olmak; ›fl›k saçmakt›r. Öncelikle bu s›ra-larda geçirdikleri günlerin keyfini ç›kars›nlar.Çal›flkanl›klar› ve tembellikleriyle, disiplinlerive haylazl›klar›yla bunu yaflas›nlar. Her fleyiyaps›nlar. Zaten bunu çok iyi yöneten bir e¤i-tim kadrosu var. Çünkü süper çal›flkan bir ö¤-rencinin hayatta çok baflar›l› olaca¤›na dair birkural yok. S›n›f›n en haylaz›, çok baflar›l› olabi-lir. Bu kurum içinde kifliliklerini, bilgi ve bece-rilerini gelifltirsinler, kültür düzeylerini yük-seltsinler. Ezber yapmadan ö¤renerek ilerlesin-ler. K›z›m da flimdi Ifl›k’ta ve ben onun için buyolu izleyece¤im. Ders her fley de¤il; kiflisel ge-liflim, kültür birikimi için ne gerekiyorsa bunuyap›n. Ders haricinde de gruplar kurun, etkin-likler organize edin, projeler yarat›n ama herfleyi sevgi ve sayg› çerçevesi içinde yap›n.

“Ifl›k Butiklere

hafta sonlar› da

ulafl›labiliyor.

Kampüslerde

merkeze ve spor

alanlar›na yak›n

yerlerde

konumlanm›fl

durumdalar. Her

zaman rahatl›kla

al›flverifl yapma

imkân› bulunuyor.”

125. y›l gala yeme¤inde, efliBekir Genço¤uz (solda) vekardefli Kerim Tarzi’yle (sa¤da)beraber...

Page 18: FYZY Dergisi - Sayı 18

KAPAK

18

Feyziye Mektepleri Vakf› Ifl›k

Okullar›, kuruluflunun 125.

y›l›nda, geleneksel 29 Ekim

Fener Alay› Yürüyüflü’nü ‹stiklal

Caddesi’nde, iki binin üzerinde

Ifl›kl›n›n kat›l›m›yla

gerçeklefltirdi. Yürüyüfl,

Taksim’deki Cumhuriyet An›t›’na

b›rak›lan çelenk ve Ata’ya

sunulan flükranla son bulurken,

Ifl›kl›lar, Türkiye’nin ayd›nl›k

gelece¤inin güvencesi

olduklar›n› bir kez daha

kan›tlad›lar.

CUMHUR‹YET’‹N IfiI⁄IYIZstiklal Caddesi’nin ismi, önceleri Cadde-iKebir (Büyük Cadde) idi; Cumhuriyet’inilk y›llar›nda, 1927’de ‹stiklal Caddesi ad›-

n› al›r. 1928 y›l›ndaysa Taksim Meydan›’naçok önemli bir anlam kat›l›r. ‹talyan heykelt›-rafl Pietro Canonica’ya yapt›r›lan CumhuriyetAn›t›, iki genç Türk; Hadi (Bara) Bey ve Sabiha(Bengütafl) Han›m’›n yard›mlar›yla aç›l›r. Budurum güzel bir ba¤›, çok de¤erli bir anlam› dabetimler: fiimdi, “‹stiklal, Cumhuriyet’e ç›k-maktad›r.”

An›t, genç ve ça¤dafl Cumhuriyet’i, Ata-türk’ün devrimlerini anlatan önemli bir sem-boldür. 2,5 y›lda tamamlanan, yap›m›nda taflve bronz kullan›lan An›t’›n kuzey yüzündeMustafa Kemal, askerlerinin önünde görül-mekte, di¤er yüzündeyse sivil, ça¤dafl giysile-riyle Mustafa Kemal Atatürk, yan›nda ‹smet‹nönü ve Fevzi Çakmak, askerler ve halkla bir-

Page 19: FYZY Dergisi - Sayı 18

K‹TAP

19

likte betimlenerek genç Türkiye Cumhuriye-ti’nin kuruluflu canland›r›lmaktad›r.

‹stiklal Caddesi yürüyüflleri ve An›t önündedüzenlenen törenler, Cumhuriyet tarihindeAtatürk’e ve Cumhuriyet’e ba¤l›l›¤›n ifadesiolarak bir gelenek hâline gelir.

Geçen zaman içinde, Feyziye’de 11 y›l mü-direlik yapan ve 1935 y›l›nda ilk kad›n millet-vekilleri aras›nda yer alan Nakiyye Han›m’›nTaksim Cumhuriyet An›t› önünde “çocuk hak-lar›” üzerine yapt›¤› konuflman›n resmi, Ifl›k’›nça¤dafl, ilerici yüzünü gösteren önemli bir bel-gedir.

Bu belgeler aras›na 29 Ekim’de bir yenisidaha kat›ld›. FMV Ifl›k Okullar› ve tüm Ifl›kl›-lar, 125. kurulufl y›llar›nda ve Cumhuriyet’in87. kurulufl y›l dönümünde de ça¤dafl Cumhu-riyet’e ve Atatürk’e ba¤l›l›klar›n› yine görkemlibir kutlamayla gösterdiler.

‹stiklal Caddesi boyunca, Taksim Cumhuri-yet An›t›’na kadar süren 29 Ekim Fener Alay›Yürüyüflü iki binin üzerinde Ifl›kl›n›n kat›l›-m›yla gerçekleflti.

Niflantafl›, Ayaza¤a ve Erenköy Kampüsle-rinde yer alan tüm okullar›n, Ifl›k Üniversitesi-nin, Feyziyeliler Ifl›kl›lar Derne¤inin, ö¤rencile-rin, velilerin, mezunlar›n ve yönetim kadrosu-nun da içinde bulundu¤u 7’den 70’e tüm Ifl›k-l›lar›n kat›ld›¤› yürüyüfl, büyük bir coflku için-de gerçekleflti.

Fener Alay› Yürüyüflü s›ras›nda caddede,Ifl›kl›lar›n hep birlikte söyledi¤i 10. Y›l Marfl›yank›lan›rken bayraklar Cumhuriyet için dal-galan›yordu. Ayd›nl›k yar›nlar› simgelemekiçin yak›lan meflalelerse “Cumhuriyet’in ›fl›¤›-y›z.” düflüncesini ifade ediyordu.

Bir saati aflk›n bir zamanda ve çevredeki in-sanlar›n yo¤un alk›fl ve deste¤iyle gerçekleflenyürüyüflte son derece duygulu bir atmosfer ya-fland›. Yürüyüflün sonunda, FMV Yönetim Ku-rulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu, Taksim Cum-huriyet An›t›’na tüm Ifl›kl›lar ad›na bir çelenkb›rakt›.

FMV Ifl›k Okullar› 125. y›l›nda gerçeklefltir-di¤i bu kutlamayla ça¤dafl, Atatürkçü e¤itiminen güçlü temsilcileri aras›nda yer ald›¤›n› birkez daha göstermifl oldu.

Page 20: FYZY Dergisi - Sayı 18

Nesillerden nesillere...

KAPAK

20

arih 29 Ekim 1937... Cumhuriyet henüz 14 yafl›ndaama ça¤dafllaflma, ilerleme ve modernleflme yolunda›fl›k h›z›yla ilerliyor. Atatürk devrimleri, ça¤dafl bir ülke-

nin temel harc› oluyor. Ata’n›n önderli¤inde ayd›nlanan nesil-ler, Cumhuriyet’i onun gösterdi¤i yolda daha ileriye götürmeinanc› ve arzusuyla yetifliyor.

Ifl›k Okullar›, bu heyecan ve mutlulukla Cumhuriyet Bay-ram›n› kutluyor.

Gö¤sünde Ifl›k Lisesi yaz›s›yla ça¤dafl bir Cumhuriyet k›z›,5. s›n›f ö¤rencisi fieyma Resne gelece¤e gülümsüyor. O,Ege’nin incisi Manisa’n›n önde gelen ailelerinden, Manisal›za-delerin k›z›… Babas›, ‹stanbul Üniversitesi Hukuk FakültesiDekan› Ord. Prof. fievket Yunt! Resimdeki bayra¤› tafl›yan er-kek ö¤renci, s›n›f arkadafl›, daha sonra Galatasaray Spor Kulü-bünün santrforu olacak Reha Eken, di¤er k›z çocu¤u da yines›n›f arkadafllar› olan Leyla Düren (Karaköse).

Ifl›k, Cumhuriyet için yürüyor.Tarih 2011... Ifl›k Okullar› 125, Cumhuriyetimiz 88 yafl›nda.Ifl›k, ça¤dafl ve Atatürkçü e¤itim anlay›fl›yla, kökleriyle ba-

¤›n› hiç koparmadan, Türkiye’nin ayd›n gençlerini, yeni nesil-lerini yetifltirmeye devam ediyor ve bu anlay›flla, bu ba¤la 2011Cumhuriyet Bayram› gazete ilanlar›nda o tarihî resmi paylafl›-yor genç nesillerle.

Ve 125. y›lda, köklerle o ba¤› en güzel tarif edecek bir olayhayata geçiyor. 29 Ekim 1937 tarihindeki Cumhuriyet Bayra-m› kutlamalar›nda gö¤sünde Ifl›k Lisesi yazan Cumhuriyet ço-cu¤u fieyma Resne, FMV ve Ifl›k Okullar› Kültür Sanat Yöneti-cisi ve Ifl›k Lisesi 1973 mezunu Sevil Karac›k’›n organizasyo-nuyla Feyziye Mektepleri Vakf›nda genç nesillerle bulufluyor.

FMV Yönetim Kurulu Baflkan› Tufan Durguno¤lu ve Vak›fGenel Müdürleri; Alp Günay ve Turgut Binzet, fieyma Han›m’›Vak›f toplant› odas›nda ailesiyle birlikte a¤›rl›yor, hat›ralar yâdediliyor. Geçmifle yönelik an›lar ö¤reniliyor.

fieyma Han›m anlat›yor: O dönem, okulda balo ve özeltemsiller düzenlenirmifl. Bahçe küçük oldu¤u hâlde erkek ö¤-renciler futbol oynarm›fl ve her gün bir cam k›r›l›rm›fl! O za-man Ifl›k’›n müdürü Eflref Binzet Bey’mifl. fieyma Han›mlar›nevi fiiflli’de olmas›na ra¤men 4 ve 5. s›n›flar› Ifl›k’ta yat›l› oku-mufl. Evde imkânlar› oldu¤u hâlde ailesi bunu arzu etmifl.

fieyma Han›m 125. kurulufl y›l dönümü yeme¤ine de FMVYönetim Kurulu Baflkan›’n›n davetlisi olarak kat›l›yor.

125 y›ll›k köklü bir kurumun arflivindeki bir foto¤raf, biran› olarak kalm›yor. Yaflamaya devam ediyor ve yeni an›lara,yeni güzelliklere vesile oluyor: Ifl›kl› olman›n, Cumhuriyet’esahip ç›kman›n sonsuzlu¤a uzanan gücünü, de¤erini ve anla-m›n› betimleyerek…

T

Page 21: FYZY Dergisi - Sayı 18

Az zamanda çok ve büyük ifller yapt›k!

TAR‹H

21

Ö¤rencilerime Türkiye Cumhuriyeti ‹nk›lap Tarihi ve Atatürkçülük dersini

anlat›rken bütün bir y›l içinde devrimlerden bahsediyorum. Anlat›rken o kadar

çok fleyden bahsediyorum ki gören; yap›lanlar›n son yüzy›l boyunca sürdü¤ünü

san›r. Ama hay›r. Yap›lanlar çok de¤il; 10-12 y›lda baflar›lm›fl ifller.

üflünüyorum ve inanam›yorum. Düfl-man yurdu sarm›fl, Kütahya-EskiflehirSavafllar› devam ediyor. Üstelik ifller de

pek yolunda gitmiyor. Herkes ülke elden gidi-yor derken, birisi ç›k›yor ve “e¤itim flart” diyor.Savafl›n orta yerinde “Maarif Kongresi” toplan›-yor. Dönemin Millî E¤itim Bakan› HamdullahSuphi Bey, Mustafa Kemal’e geliyor: “Pafla’m,vaktinizi almayaca¤›z… Ö¤retmenler Derne¤i,birkaç gün sonra Ankara’da toplanacak. ‹ki yüz-den fazla ö¤retmen kat›l›yor. Fakat Fevzi Pafla’y›dinleyince tereddüde düfltük. Savafl›n yo¤unla-flaca¤› anlafl›lan bir s›rada, böyle genifl bir top-lant› size ayak ba¤› olabilir. Uygun görürsenizerteleyelim.” diyor. Pafla ise “Hay›r, hay›r ertele-meyin… Cahillikle, ilkellikle savafl, düflmanlasavafltan daha az önemli de¤ildir. Toplant›ya ka-

t›laca¤›m ve konuflaca¤›m.” diyor.Yine buna benzer bir örne¤e Lozan Bar›fl

görüflmelerinin kesintiye u¤rad›¤› bir dönemderastl›yoruz. Savafl tehlikesi devam ediyor amaMustafa Kemal “Bir dakika, önce bar›fl yapma-y› bekleyelim, sonra di¤er ifllere bakar›z.” de-miyor. ‹zmir’de, ülkenin her yerinden iflçi, çift-çi, tüccar ve sanayici temsilcilerinin kat›ld›¤›‹ktisat Kongresi’ni topluyor. Kongrede yeniTürk devletinin izleyece¤i ekonomik programve kalk›nma hedefleri belirleniyor. Zaten 9 Ey-lül 1922’de Türk ordular›n›n ‹zmir’e girdi¤igün “Gerçek savafl›m›z flimdi bafll›yor.” deme-mifl miydi?

Beni en çok etkileyen ve flafl›rtan devrimler-den biri de harf ink›lab›d›r. O günleri gözleri-min önüne getiriyorum. Ülkede okuma-yazmabilmek âdeta ayr›cal›k hâlinde. Düflünsenizesiz flansl› az›nl›ktans›n›z; okuryazars›n›z. Harfdevrimi olmufl, ertesi gün okuyamaz-yazamazhâle geliyorsunuz. K›z›yorsunuz, bu da nere-den ç›kt› diyorsunuz, gazete bile okuyam›yor-sunuz. Birisi ç›km›fl, kara tahtan›n bafl›na geç-mifl, “Bu A, Bu B” diyor. Ama bir bak›yorsunuzbu harflerle daha rahat okunuyor. Üstelik sade-ce sen de¤il, herkes kolayca okuyabiliyor. ‹na-n›lmaz bir okuma-yazma seferberli¤i bafll›yor.Her yerde millet mektepleri kuruluyor. Ülke-de kimsecikler okuyamaz-yazamazken herkesbir anda okuryazar oluyor.

Bu anlatt›klar›m sadece bir, iki örnek. Azzamanda e¤itim, kültür, sa¤l›k, toplumsal, si-yasal, spor, güzel sanatlar alanlar›nda o kadarçok ifller yapt›k ki… Ama bize düflen, sadecebu yap›lanlar› anlatmak olmamal›. Bu yap›lan-lar›n üzerine bizler neler koyabilirizi, koydura-bilirizi düflünmeliyiz. Mustafa Kemal milletinegüvenerek milletinden ald›¤› güçle bu kadarçok ifl baflard›. Bizler de onun güvenine lay›kolmal›y›z. Türk, övün, çal›fl, güven.

Fatma F‹L‹ZFMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim OkuluSosyal Bilgiler Ö¤retmeni

D

Page 22: FYZY Dergisi - Sayı 18

YAfiAM

22

BURGAZ ADASIOn bir isim tespit ettim: ‹stanbul Adalar›, Evliya Adalar›, Keflifl Adalar›,

Kad›köy’ün Adalar›, Ruh Adalar›, Demonesca (Demonisia), Prens Adalar›,

Halka Adalar›, Papadonisia, Cin Adalar›, K›z›l Tak›m Adalar›... Bu adalara

‹stanbul’dan hareket eden gemilerin ikinci iskelesi Burgazada (Pyrgos

Antigoni-Antigone-Panormos) d›r.

Osman F. ERBELGERFMV Yönetim Kurulu Üyesi

Ifl›k Lisesi Mezunu (1949 - 1961)

Aya Yani Kilisesi

lk ad› Panormos iken, sonras›nda Büyük ‹s-kender’in önde gelen generallerinden Anti-gone’nin o¤lu Demetrios, (M.Ö. 298’de)

kazand›¤› savafl sonras›, babas›n›n isminiölümsüzlefltirme gayesiyle adaya “Antigone” is-mini vermifltir. Burgaz ad›, Türkler taraf›ndan,Yunanca’da kule anlam›na gelen “Pyrgos”unönce Burgazlu olmas›, daha sonra Piri Reis’inKitab-› Bahriye adl› eserinde Burgaz’a dönüfltü-rülmesiyle oluflmufltur.

Adalara vapur 1846’da iflletilmifltir. Gerek-sinim sonucu, 1850’de fiirket-i Hayriye ad›ylaOsmanl› Denizcilik ‹flletmesi kurulmufl, 1944y›l›na kadar hizmet vermifltir.

fiair Nedim’in (d.1681 ‹stanbul - ö.1730 ‹s-tanbul) ‹stanbul Kasidesi’nde ”Bu flehr-i Sitan-bul ki bi misl ü behad›r. Bir sengine yekpareAcem mülkü fedad›r.” (Bu ‹stanbul ki emsalsizve de¤erlidir. Bir tafl›na tüm Acem mülkü feda-

d›r.) dedi¤i 5712 km’lik flehrimizin 1,5 km’likparças› Burgazada’d›r.

Ben do¤ma büyüme Burgazadal›y›m. Bizle-re, Burgazl›lara “vatan” denince, akl›m›za k›z›lrenkli adam›z›n topra¤› gelir. Topraktan bahse-dince akl›ma geldi. 19. yüzy›lda adada bir tafloca¤› varm›fl, ancak Temmuz 1898’de oca¤›nfaaliyetinin sonland›r›ld›¤›n› ö¤reniyoruz. Je-olojik yap› ile ilgili bilgiler kaynakçada gösteri-len eserlerde mevcuttur.

Vapurla adaya ulafl›ld›¤›nda ‹skele’nin he-men karfl›s›nda Çarfl› Caddesi, sa¤ taraf›nda(cami yönü) Gezinti Caddesi, sol taraf›nda(Heybeliada taraf›) Yal› Caddesi, Ç›narl›k Cad-desi, Barbaros Hayrettin Caddesi (‹ndos - Hint-li Mevkii): (cami yönünde) Cennet Mevkii’ni(Paradisos) katederek Gönüllü Meydan›’na(Aya Nikola) ulaflan Gönüllü Caddesi (eskiad›yla Manast›r Caddesi) bulunmaktad›r.

Page 23: FYZY Dergisi - Sayı 18

23

KAYNAKÇA

1. Adalar›n Türk Turizmindeki ve Edebiyat›ndaki Yeri veÖnemi. Seminer-Panel sonras› yay›nlanan kitap2. Bat›l›laflan ‹stanbul’un Rum Mimarlar› - HasanKuruyaz›c›, Eva fiarlak3. Burgazada Sevgilim - Bercuhi Berberyan4. Dünden Bugüne ‹stanbul Ansiklopedisi - Kültür Bakanl›¤›5. ‹stanbul - Saffet Emre Tonguç - Pat Yale6. ‹stanbul Adalar› - Orhan Erdenen7. ‹stanbul Gezi Rehberi - Murat Belge8. ‹stanbul ‹mparatorluklar Baflkenti - Stefanos Yerasimos9. Prens Adalar› - Gustave Schlumberger 10. Prens Adalar› - Joachim Sartorius11. fiirket-i Hayriye - Eser Tutel12. Tarih Boyunca ‹stanbul Adalar› - Pars Tu¤lac›13. Yak›n Ada Uzak Ada Burgazada - Nedim Hazar - DVD

Görülmesi tavsiye olunan yerler:Hristos (‹sa Tepesi - Bayraktepe) Meta-

morfosis Manast›r›: Makedonyal› Basileius ta-raf›ndan 867-887 y›llar›nda yapt›r›lm›flt›r. 921y›l›nda Romanus Lekapenos (Romen Diyojen),kendisine karfl› ayaklananlar›n elebafllar›n› bu-raya sürmüfltü. 1894 depreminde hasar görenmanast›r yenilenmifltir.

Aya Yani Kilisesi (Ayios Ioannis Kilisesi):Mimar Nikolaos Dimadis’in bugünkü yap›s›ndan(1896) önce, 842 y›l›nda ‹mparatoriçe Theodorataraf›ndan yapt›r›lm›fl ve kiliseye, kilisenin yap›-m›na vesile olan Aziz Methodios hapsedilmiflti.Hâlen Ortodokslar taraf›ndan önemli bir yerdir.Kiliseye çok yak›n bir yerde, her y›l 29 A¤ustos’tayortusu yap›lan bir ayazma mevcuttur.

Aya Yorgi Manast›r› ve Kilisesi (AyiosYeoryios): 17. yüzy›lda yap›ld›¤› tahmin edil-mektedir. 1894 depreminde tahrip oldu¤un-dan, 1897’de flu anda faal olan kilise inflaolunmufltur.

Kalpazankaya: Ada’n›n iskelesinin aksi yö-nünde bulunan Kalpazankaya Gazinosu’nayaklafl›k yar›m saatlik tempolu bir yürüyüflleulaflmak mümkündür. Araba ile de gidilebilir.Gün bat›m›nda ve mevsiminde mehtab›n engüzel izlendi¤i bu yerde, denize girmek ve ga-

zinoda sunulan kaliteli hizmetten yararlanmakmümkündür. ‹smi; zaman›nda burada kalp pa-ra bas›lmas› sonucu verilmifltir. Eskiden, k›s-men denizin içinde bulunan kayan›n tam orta-s›nda kalpazanlar›n tezgâh› görülebiliyordu.

Adalar Su Sporlar› Kulübü: 1963 y›l›ndakurulan kulübün ilk baflkan› rahmetli babamOp. Dr. Ahmet F. Erbelger’di. Bendeniz de ku-rucular› aras›nda bulunmaktan müftehirim.Kardeflim M. Orhan Erbelger de bir süre bafl-kanl›k görevini üstlenmifltir.

Burgazada Deniz Kulübü: 1934’te Dr. Me-deni Akman, Nafiz Özalp ve ‹zzettin Feray gibiada ileri gelenleri taraf›ndan kurulmufltur. Ku-lüp; bugünkü eski plajda, Adalar Su Sporlar› Ku-lübü tesislerinin yan›nda faaliyet göstermektedir.

Sait Faik Abas›yan›k Müzesi: 1939 y›l›n-da babas›n›n vefat› üzerine, annesiyle birlikteBurgazada’ya yerleflen ünlü edebiyatç›m›z, ya-flam›n›n son y›llar›n› burada geçirmifltir. Adayaflam›, birçok öyküsüne konu olmufltur. Da-rüflflafaka Cemiyeti taraf›ndan yazar›n Burgaza-da’daki evi, müzeye dönüfltürülerek içindekieflya ve belgeler korunmufltur.

Burgazada Camii: Adan›n tek camisi olanBurgazada Camii, ‹stanbul’un fethinin 500.y›l dönümünde, 1953’te yap›lm›fl ve ibadeteaç›lm›flt›r.

Sait Faik’in

öykülerine konu

olan bal›kç› ve

mart›lar›n

dostlu¤unu bugün

de görebilirsiniz.

Adalar Su Sporlar› Kulübü

Kalpazankaya’da gün bat›m› Burgazada Camii

Page 24: FYZY Dergisi - Sayı 18

FELSEFE

24

Erkut DeralFMV Özel Ifl›k Lisesi

Felsefe Ö¤retmeni

arad›l›flç›lar ve evrimciler insan›n nere-den geldi¤i konusunda henüz bir fikirbirli¤ine varamad›larsa da -ve asla vara-mayacaklarsa da- insan›n dünyada var

oldu¤u kesindir. Kesin olan bir fley daha vard›rki insan, ötekilerden farkl›d›r. Bu cümleyi “çün-kü insan ak›ll›d›r.” diye bitirmiyorum bak›n›zokur, dikkatinizi çekerim. Çünkü hemen “‹nsanak›ll› olan tek canl› m›d›r ki?” diye sorar, konu-yu daha bafltan, gitmesini hiç istemedi¤im biryere götürürsünüz. Ne kendinizde okuma zevki,ne bende okunma keyfi b›rak›rs›n›z, karfl›l›kl› si-nir oluruz. Bu karfl›l›kl› sinirlenmeye f›rsat vemeydan vermemek için, ben de “çünkü insanak›ll›d›r.” deyip birbirleriyle uzun uzun sohbeteden yunus ve balinalar›, dehfletli birer haf›zayasahip olan fil ve develeri, taklit yetenekleri flap-ka ç›kartt›ran papa¤an ve muhabbet kufllar›n› vealet kullanan maymunlar› toptan d›flla-m›yor ve diyorum ki “‹nsan hayretedebilen tek canl›d›r.”

Do¤ada bizimki gibi ol-masa da konuflan, hat›rla-yan, ezberleyen, alet kulla-nan, korkan, tedirginolan, kuflkulanan vesaçmalayan birçokcanl› türü görebilirsi-niz ama insandangayr›, hayret edebi-lenini göremezsiniz.

Hayret edebil-mek… Bu, insa-n›n iyi yan›…Güzel… Ama in-san›n bunu göl-geleyen bir yan›daha var ki o

da al›flmak… ‹nsan al›fl›r, ne fena… Fena, çün-kü al›flmak insana pek çok f›rsat kaç›rt›r. Bak›-n›z, nas›l?..

‹nsan do¤ar; daha küçücük bir bebektir.Çevresindeki her fley de onun için yenidir. Bafl-ta kocaman anne ve baba, onlar kadar kocamanötekiler (teyze, day›, hala ve daha niceleri), çev-reyi kuflatan eflyalar, alet edevat… Bunlar hepilk karfl›laflt›¤› fleylerdir bebeci¤in ve hepsi, hep-si yenidir. Bebek, bu yeni fleylere hep hayretleriçinde bakar. Onlar› önce bak›fllar›, sonra ellerive illa ki a¤z›yla inceler, hatta mutlu olur onla-r› görünce; sevinç 盤l›klar› atar. Çünkü çal›fl›r-ken ç›kard›klar› sesler çok ilginçtir onlar›n; sar-s›lmalar›, tatlar›, kokular›… Aman yarabbi,

dünya ne kadar ilginç fleylerledolu? Daha da güzeli bu fley-ler ne kadar e¤lenceli! Çokkeyifli zamanlar geçirece-¤im burada…

Böyle bafllar iflte insan ya-flamaya… Ya da böyle bafllasa iyiolur. Çünkü böyle anlatmas› çokkeyifli oluyor. Ama keyif, o ka-dar uzun sürmüyor, çünkü in-

san büyüyor. Büyüdükçe de al›-fl›yor. Art›k çevresindeki fleyler ve

olup bitenler ona o kadar e¤-lenceli gelmiyor. Çünkü on-lara al›flm›flt›r insan; onlar›benimsemifl, kan›ksam›fl ves›radanlaflt›rm›flt›r.

“O¤lum bak dütdüt.”“‹yi, n’apiyim yani! Orda da bi

tane var; bak, burada da var. Aha bitane daha… Her yer dütdüt.”Al›flm›flt›r çocuk dütdütlere, daha da fe-

nas›, böyle giderse bir gün s›k›lacakt›r da…

Y

Filozof kimdir ve nedir felsefe?

Page 25: FYZY Dergisi - Sayı 18

25

Dütdütlerden, bipbiplerden, g›yg›ylardan, çu-kulardan, pukulardan, her fleyden s›k›lacak veas›k suratl› bir adam / kad›n olup ç›kacakt›r.Trafikte bunalan, kiray› denklefltirmeye, taksitiyetifltirmeye çal›flan, televizyona bakan, seçim-lerde oy atan ya da oy atacak kimseyi bulama-d›¤›nda yan yatan biri olacakt›r.

Böyle olmas›n›n, s›radanlaflmas›n›n, huysuz-laflmas›n›n binlerce nedeni bulunabilir, amabence en temel nedeni; hayret etmeyi unutmas›-d›r. Çok kötü bir hadisedir hayret edememek.

Ama böyle olmayanlar da vard›r.Ender de olsa, vard›r.Büyüdü¤ü hâlde, hayret etmeyi unutma-

yanlar, flafl›r›p kalabilenler, olup biten bu ifllerkarfl›s›nda küçük dilini yutanlar, niye böyleoluyor, diye merak edenler, meraktan kudu-ranlar yani bir yan› hep bebek kalanlar vard›r.

Biz, iflte bunlara filozof diyoruz.

Felsefe Ad› ve Anlam›M.Ö. 6. yüzy›lda yaflam›fl bir matematikçi var-d›, Pythagoras diye… Alçakgönüllü adamd›.Kendisine Sophos (Bilge) diyenlere, bu alçakgö-

nüllülük içinde yan›t verirdi: Ben Sophos (Bilge)de¤il, Philosophos’um. (Bilgelik Afl›¤›y›m.)

Platon’un ö¤rencilerinden Herakleides Ponti-kos, felsefe ad›n›n ortaya ç›k›fl›n› böyle anlat›r.1Macit Gökberk Hoca, Herakleides Pontikos’unbu öyküsünün do¤rulu¤una inanmaz ama itirafeder ki bu öykü, philosophia deyiminin kazan-d›¤› anlama çok yak›fl›r. Do¤ru ya da yanl›fl amagüzel... Çünkü iki sözcü¤ü, Philia (sevgi) ve Sop-hia’y› (bilgelik) birlefltirmifl ve yeni bir kavram ya-ratm›fl Pythagoras: Philosophia… Kastetti¤i fley;bilgeli¤i sevmek, bilginin peflinden koflmak…Bunu yapan da Philosophos demek oluyor.

Buradan da anlafl›laca¤› gibi filozofya asl›ndabir tevazu ifli… Yaflam boyu bilgeli¤in peflindekoflmaya, hatta yolunda ölmeye haz›rs›n, amakendine ben bilgeyim, demiyorsun. Tamam, benoldum, demiyorsun. O bebecik gibi hayret edi-yor, merak ediyor ve ö¤renmeye çal›fl›yorsun.Bilgi, senin için, ulafl›lmas› gereken bir fley veona ulaflmak için ha babam kofluyorsun. Tamyakalad›m, diyorsun, o anda cevaplanmas› gere-ken yeni bir soruyla karfl›lafl›yorsun ve ne yor-gunluk kal›yor ne bir fley; aynen devam…

Böyle adam mütevaz› olur tabii. Ben bilge-yim, aç›l›n, diye böbürlenmeye zaman› kalmaz.Çünkü o kas›m kas›m kas›l›rken, Allah muha-faza, bilgiler uçuverir, kaç›verir elinden… Varm› öyle oturup kalmak…

‹flte böyle bir fleydir filozof olmak ve büyüsüvard›r. Bulafl›c›d›r yani; insanl›¤›n ortak mal›d›rve sar›verir insanl›¤›. Böyle de oldu. YunancaPhilosophia, Arapçaya Felsefe olarak geçti; bizde Arapçadan aynen ald›k ve edindik felsefeyi.

Felsefeyi edinmek kolayd›r ve kendisini edi-nenin mal› olur felsefe, hem de bir ç›rp›da…

Tavsiye ederim.

1 Macit Gökberk, Felsefe Tarihi, Bilgi Yay›nevi, ‹stanbul1961, sf.17

Ortaça¤da bir Manast›r Okulu… Keflifl filozof ö¤rencilerineyedi sanattan birini anlat›yor.

Barok resmin en önemliadlar›ndan Peter Paul Rubens’in“Dört Filozof” adl› yap›t›. Sanatç›,dostlar› olan dört filozofu tuvaleaktarm›fl: kardefli Philip Rubens,Lipsius ve Wowerius…

‹ki sözcü¤ü,

Philia (sevgi)

ve Sophia’y›

(bilgelik)

birlefltirmifl,

yeni bir kavram

yaratm›fl

Pythagoras:

Philosophia…

Page 26: FYZY Dergisi - Sayı 18

‹stanbul’un kimli¤inde bir sayfa:

Haydarpafla Gar›

26

KENTKÜLTÜR

Bir flehre kimli¤ini

veren nedir?

Mesela ‹stanbul…

Surlar›, kubbeleri,

minareleri,

köprüleri, K›z

Kulesi, vapurlar›,

mart›lar› olmasa

‹stanbul, ‹stanbul

olur mu? Ya

Haydarpafla Gar›?

Giray KARANLIKYazar - Araflt›rmac›

enginlik nedir diye hiç düflündünüzmü? ‹nsanlar›n kiflisel servetinden sözetmiyoruz. Evrensel ve ortak olan zen-

ginlik söz konusu etti¤imiz, yani tüm insanla-ra ve insanl›¤a ait olan…

Sorunun yan›t›; insanl›¤›n biriktirdikleri,gelece¤e uzatt›klar› olmas›n…

‹nsanlar tarih boyunca, bilgiyi, de¤erleri,teknolojiyi, esteti¤i, güzelli¤i biriktirerek gele-cek kuflaklara sundular. Her yeni nesil, ken-dinden öncekilerin b›rakt›klar›na bir ilave yap-ma çabas›nda oldu. ‹nsanl›¤›n yükseldi¤i kat,ondan öncekiler olmasayd› elbette ulafl›lamazbir yer olurdu.

‹nsanlar›n biriktirdikleri; iyisiyle kötüsüyle,ac›s›yla tatl›s›yla, gelece¤e yönelik birer belge deoldu ayn› zamanda. Bin y›llar› anlatan büyük birtarih ve ders kitab›n›n sayfalar› asl›nda bunlar.

‹flte yaflad›¤›m›z zaman diliminde elimizde-ki en gerçek, en büyük ve en önemli servet bu.Bu servetin en önemli özelli¤i de bir kifliye, birkuruma, bir zümreye ait olmamas›… O, hepi-mizin serveti ve ona hepimiz sahibiz.

Bu servet bizi köklerimize ba¤l›yor, bizekimli¤imizi hat›rlat›yor, yaflam biçimimizi be-lirliyor, de¤erlerimizi ve kültürümüzü olufltu-ruyor. ‹flte bu yüzden de bu serveti meydanagetiren tüm unsurlar ve yap›lar paha biçilemezbir de¤er tafl›yor.

Asl›nda vard›¤›m›z noktada, elimizde olanteknolojiyle bu yap›lar›n tümünü y›k›p dahagüçlü, daha büyük olanlar›n› yapabiliriz…Bunu yapt›¤›m›z› bir hayal edin. ‹stanbul’uhayal edin... Surlar›, kubbeleri, minareleri,köprüleri, K›z Kulesi’ni, geçmiflten gelen nevarsa hepsini y›k›p yerine kocaman, gösteriflli,modern ve ak›ll› binalar yapt›¤›m›z› hayaledin... Hayalinizde canland›rd›¤›n›z yer neresiflimdi? Sizce bir ismi var m›? Bir kimli¤i? Birde¤eri? Peki, size ait bir yaflam alan› var m›burada? Al›flt›¤›n›z, kendinizi iyi hissetti¤iniz,kendinizi ona, onu kendinize ait hissetti¤iniz,an›lar›n›z olan ve di¤er insanlarla paylaflabildi-¤iniz...

‹flte bize ‹stanbul’da bu de¤erleri, bu duygu-lar› yaflatan yap›lardan biri, Haydarpafla Gar›...

Z

Page 27: FYZY Dergisi - Sayı 18

27

SA⁄LIK

Önünden her 20 dakikada bir pefline tak›l-m›fl mart›lar›yla vapurlar›n geçti¤i, her vapur-da bir çocu¤un, bir yafll› amcan›n, bir genç çif-tin mart›lar› simitle besledi¤i, onlara gülümse-yen Haydarpafla Gar›.

Haydarpafla Gar›’n›n çat›s›n›n yand›¤›n› ö¤-renen, televizyondan o alevi ve duman› görenpek çok kimsenin kalbinin s›k›flmas› da buyüzdendir.

Ayn› zamanda kalplerin s›k›flmas›, insanlar›no kayboldu¤unda, Alzheimer olmufl gibi, kendi-ne, kente ve yaflama yabanc›laflaca¤›n› bilmesin-den, bundan korkmas›ndan olsa gerektir. Çün-kü yanan, kentin haf›zas›ndan bir yaprakt›r.

Haydarpafla Gar›, ‹stanbul’u demiryoluylaAnadolu’ya ba¤lar. Bu ba¤, tükenmez öyküleride bar›nd›r›r. O öyküler; hiç dönmemek üzeredört bir yandaki cephelere giden askerleri, tafl›topra¤› alt›n diye gelenleri, flehre ilk bak›fl›, de-nizi ilk kez görüflü, gar lokantas›nda yenen sonyemekleri, vedalar›, kavuflmalar› ve daha nele-ri neleri anlat›r...

Haydarpafla Gar›’n›n geçmifli 1906 y›l›nauzan›r. Yap›m›na II. Abdülhamit döneminde,30 May›s 1906 tarihinde bafllanm›flt›r. II. Mefl-rutiyet’in ilan edildi¤i 1908 y›l›nda da tamam-

lan›p hizmete girmifltir. Neo-klasik Alman mi-marisi özelliklerine sahip gar binas›n›n projesiAlman mimarlar, Otto Ritter ve Helmut Cunotaraf›ndan haz›rlanm›fl ve binan›n yap›m›ndaAlman ve ‹talyan ustalar birlikte çal›flm›flt›r.

Gar binas›n›n önündeki flirin ve zarif vapuriskelesi de Ferit Tek’in eseridir.

Gar, her biri 21 metre uzunlu¤unda olansuya karfl› izole edilmifl 1100 adet ahflap kaz›küzerine infla edilmifl ve inflaat›nda 2500 metre-küp Lefke tafl›, 13000 metreküp beton, 1140ton demir, 520 metreküp kereste, 19000 met-re sert a¤aç ve 6200 metrekare arduvaz çat›kaplamas› kullan›lm›flt›r.

Gar›n, yap›ld›¤› günden bu yana bafl›na gel-medik de kalmam›flt›r. Çat›s›n›n ilk yan›fl›, da-ha yap›m›ndan 9 y›l sonraya rastlar. Bu yang›n,bir sabotaj sonucunda meydana gelir. I. DünyaSavafl›’nda, Anadolu’ya sevk edilmek üzere garbinas›nda depolanan cephaneler, 6 Eylül 1917günü yap›lan bir sabotaj sonucu infilak ederekmuazzam bir yang›na sebep olur. Sabotajdagarda hareket için bekleyen çok say›da askerve cephane dolu vagon da yok olur.

15 Kas›m 1979’daysa, yafl› eriflenlerin hat›r-layaca¤› gibi, mendire¤in biraz a盤›nda akar-yak›t yüklü “Independenta” adl› tankerin bafl-ka bir gemiyle çarp›flmas› sonucunda meydanagelen patlama ve büyük yang›n›n oluflturdu¤u›s› neticesinde, O Linneman adl› ustan›n yapt›-¤›, çok de¤erli kurflunlu vitraylar› hasar görür.

Gar, 1976’da asl›na uygun olarak geniflçapta onar›l›r ve 1983’ün sonunda, dört d›flcepheyle iki kulenin yenilenmesi tamamlan›r.Son yang›ndan sonra da çat›s›n›n onar›m›nabafllanm›flt›r.

Bugün Haydarpafla Gar›, ‹stanbul’un Ana-dolu’ya aç›lan kap›s› olarak ve stratejik önemi-ni de koruyarak hâlâ ayakta duruyor. Trenleryine demir raylar üzerinde yola koyuluyor.

‹lginç bir tesadüftür ki, 2010 ‹stanbul Av-rupa Kültür Baflkenti’nin son etkinli¤i olan birprogramda Haydarpafla Gar› üzerinde ›fl›k gös-terisi yer al›yordu. Çat›s›z, yang›n isli duvarla-r›nda, bu etkinlik gerçekleflti mi bilmiyoruz.Ama o, Marmara Denizi’nden yans›yan ›fl›¤›yla‹stanbul’un kültür ve mimari varl›klar› içinde-ki yerini koruyor.

Vapur yolcular›, bu aflina resmi her gün ke-yifle seyrederlerken mendirek üzerine s›ralan-m›fl mart› ve karabataklar da resimdeki yerleri-ni al›yor.

Page 28: FYZY Dergisi - Sayı 18

SA⁄LIK

28

orgunluktan flikâyet eden kiflilerin dört-te birinde herhangi bir sa¤l›k sorunubulamay›z. Dörtte üçünde ise afla¤›da

s›ralad›¤›m rahats›zl›klardan birini saptar›z.E¤er siz de yorgunluktan flikâyetçiyseniz ilkad›m olarak yorgunlu¤unuzun nedenini bul-maya çal›fl›n.

Uzun ve kaliteli uyku eksikli¤i Toplam uyku sürenizin 6 saatten az olmas› hâlin-de ertesi gün kendinizi yorgun hissedersiniz. Ba-z› insanlar, yatakta 8-10 saat geçirmelerine ra¤-men uykular› yeterli kalitede olmad›¤› için ertesigün yorgun olurlar. ‹ki üç saatte bir uyanan, ya-takta kendileriyle bo¤uflan, sa¤a sola dönüp du-ran bu insanlar, dinlendirici uyku fazlar›na gire-medikleri için ertesi gün yorgun olurlar.

Uyku apnesi yorgunluk nedeni olabilir fiiflmanl›k, geniz eti, burun deviasyonu gibi ne-denlerle nefes al›p verme düzeni bozulan, apnenöbetleri geçiren kifliler, yeterli oksijeni alama-d›klar› için ertesi gün kendilerini yorgun hisse-derler. ‹flin kötü taraf›; uyku apnesi olan hasta-lar›n ço¤u kalitesiz uyuduklar›n›n fark›na var-mazlar. Eflinizin gözlemleri önemlidir. Horlayaninsanlarda uyku apnesi daha çok olur. Bazenkesin teflhis için uyku laboratuvar›nda bir gecegeçirmeniz gerekebilir. Tedavide doktorunuz,apne nöbetlerini engelleyen solunum cihaz› kul-lanman›z› isteyebilir, bazen küçük dile veya yu-muflak dama¤a operasyon gerekebilir.

Yanl›fl beslenme yorgunluk yapabilirBeslenmelerinde protein, karbonhidrat ve ya¤dengesini iyi kuramayan, çeflitli nedenlerle iyibeslenemeyen insanlar yorgunluktan flikâyetederler. Tek yönlü beslendi¤inizi düflünüyor-

san›z, örne¤in; devaml› ekmek, pilav, makarnayiyorsan›z veya “Ben et yemeden doymam, ar-kadafl!” diyenlerdenseniz bu ihtimali akl›n›zagetirin.

Kans›zl›k (anemi)Ülkemizde s›k görülen yorgunluk nedenlerin-den biridir. Daha çok bayanlarda ve çocuklar-da görülür. Hastalar soluk benizli olurlar, ça-buk yorulmaktan ve çarp›nt›dan flikâyet eder-ler. Basit bir kan say›m›yla tan›, kolayca konur.Kandaki hematokrit ve hemoglobin seviyeleridüflük ç›kar. Doktorunuz, kans›zl›¤›n nedeni-ne göre tedavi önerecektir.

DepresyonBana, en s›k gördü¤ünüz yorgunluk nedenihangisidir, diye sorarsan›z, “depresyon” ceva-b›n› veririm. Mutsuz insanlar, kendilerini hepyorgun hissederler. Uzun mesai saatleri olan, iflveya özel hayat›nda stres alt›nda yaflayan, iflinegidip gelirken trafikte uzun saatler geçiren in-sanlarda yorgunluk s›k görülür.

Baz› ilaçlar yorgunluk yapabilirÖrne¤in; antidepresan ilaçlar, betablokerlerbaflta olmak üzere baz› tansiyon ilaçlar›, antibi-yotikler, antihistaminikler, statin grubu koles-terol ilaçlar› (yüksek dozlarda) yorgunluk ya-pabilir. ‹laçlar›n›z›n prospektüslerini dikkatliokuyun. ‹lac›n›zdan flüpheleniyorsan›z b›rak-madan önce doktora dan›fl›n.

HipotiroidizmYorgunluk, en çok Hashimoto rahats›zl›¤› dedi-¤imiz, tiroid bezinin otoimmün rahats›zl›¤›ndagörülür. Tiroid içindeki nodüllere ba¤l› olarakveya yafl›n ilerlemesi sonucu tiroid bezinin kü-

Yorgunlu¤un nedeni

Yorgunluk, s›k

karfl›laflt›¤›m›z bir

flikâyettir. Baz›lar›

yorgunlu¤u bir

rahats›zl›k olarak

görmez, kabullenip

onunla birlikte

yaflamaya çal›fl›r,

baz›lar› da doktor

doktor dolafl›p

derdine derman

bulmaya u¤rafl›r.

Dr. Murat KINIKO⁄LUKalp ve ‹ç Hastal›klar› Uzman› Y

Page 29: FYZY Dergisi - Sayı 18

29

çülmesiyle de hipotiroid ortaya ç›kabilir. Teflhisçok kolayd›r. Bir kan numunesi verin ve TSHde¤erinizi ölçtürün. Yüksek ç›kmas› tiroid bezi-nizin yeteri kadar çal›flmad›¤›n› gösterir. Tedaviiçin doktorunuz, a¤›zdan tiroid hormonu vere-cektir. Eksik tiroid hormonlar›n›n yerine kon-mas› ile flikâyetleriniz süratle düzelir.

Afl›r› çay, kahve tüketimi Az miktarda çay ve kahve yorgunluk giderici,enerji verici, dikkat ve konsantrasyonu art›r›c›bir etki yapar. Bunlar›n uzun bir süre fazlamiktarda içilmesi ise nabz›, tansiyonu ve kasgerginli¤ini art›rarak yorgunlu¤a neden olur.Miktar kifliden kifliye de¤iflebilir ama günde onbardaktan fazla çay-kahvenin yorgunluk nede-ni olabilece¤ini söyleyebiliriz.

Gizli enfeksiyonlar Hepatit B ve C gibi kronik enfeksiyonlar›n, ba-yanlarda s›k görülen sistit ve üriner sistem en-feksiyonlar›n›n yorgunluk yapabilece¤i bildi-rilmifltir. Gizli hepatitler, kan tetkiki ile kolay-ca yakalan›r. (HBsAg, AntiHBs, Anti HCV de-¤erlerine bak›l›r.) Sistit rahats›zl›¤›nda, idrardalökosit ad›n› verdi¤imiz iltihap hücreleri fazlamiktarda görülür. Enfeksiyonlarda genel ola-rak kan lökosit say›s› artar, sedimantasyon veCRP de¤eri yükselebilir.

fieker hastal›¤›Kandaki fleker, hücrelerimizde yak›t olarak kul-lan›l›r. fieker hastalar›nda, flekerin hücreye giri-fli ve kullan›m› bozulmufltur, yeteri kadar yak›tbulamayan hücreler, yorgunluk hissine nedenolur. Gizli flekerin de uzun dönemde yorgunlukyapabilece¤ini unutmay›n. Teflhis için açl›k kanflekeri ve HbA1C ölçümleri yapt›r›n.

Kalp hastal›¤› E¤er yorgunluk daha çok bir ifl yaparken, mer-diven ç›karken ya da yürürken ortaya ç›k›yorsasorun kalbinizde olabilir. Ço¤u hastada efor es-nas›nda hafif de olsa gö¤üste bir yanma ya da

bask› hissi vard›r. EKG, efor testi ve gerek görü-lürse daha ileri tetkiklerle teflhis konur. Kalp da-marlar›n›n diyet, ilaç, stent veya baypas gibi me-totlarla aç›lmas›yla yorgunluk ortadan kalkar.

Kronik böbrek hastal›¤› Böbreklerimiz, baflta üre olmak üzere, vücudu-muzdaki at›k maddelerin, toksinlerin at›lmas›n›sa¤lar. Böbreklerin rahats›zlanmas›, bu toksinle-rin vücutta birikmesi sonucu yorgunlu¤a nedenolur. Kanda üre, kreatin gibi de¤erlere bak›larakveya ultrasonografi ile böbrekler görünür hâlegetirilerek teflhis kolayl›kla konabilir.

Gece gündüz vardiyal› çal›flanlar ‹kifler günlük veya haftal›k vardiyalarda gecegündüz de¤iflimli çal›flanlar yorgunluktan flikâ-yet edebilirler. De¤iflimler s›ras›nda 8 saatlikuyku periyotlar›na dikkat etmeleri gerekir.

Kronik yorgunluk sendromuE¤er yorgunluk flikâyetiniz aylar ya da y›llard›rvarsa kronik yorgunluk sendromu denen (as-l›nda ne oldu¤u tam olarak bilinmeyen) rahat-s›zl›ktan flüpheleniriz.

Fibromiyalji rahats›zl›¤› Sinir sistemi gerginli¤i, yayg›n kas-eklem a¤r›la-r›, özellikle ense, boyun, omuz a¤r›lar› ile karak-terize bir rahats›zl›kt›r. Yorgunluk, fibromiyalji-nin en önemli bulgular›ndan biridir. Özel bir tet-kiki yoktur, doktorunuz sizin anlatt›klar›n›za vemuayene bulgular›n›za göre teflhis koyacakt›r.

SigaraTek bafl›na yorgunluk nedenidir. 20 y›l› aflk›nbir süredir sigara içiyorsan›z ve yorgunluktanflikâyet ediyorsan›z, sebebi; muhtemelen içti¤i-niz sigarad›r. Kan›n akci¤erlerde yeteri kadaroksijen alamamas› ve vücutta biriken toksikmaddeler yorgunluk nedenidir.

Bir de bahar

yorgunlu¤u var.

Bahar aylar›nda

sebebini

bulamad›¤›m›z

yorgunluklara

bahar yorgunlu¤u,

der, geçeriz.

Doktor, iyi kötü bir

teflhis koydu¤u için

memnun olur,

hasta da

yorgunlu¤unun

alt›nda önemli bir

sebep olmad›¤›na

sevinir.

Page 30: FYZY Dergisi - Sayı 18

30

KOLEKS‹YON

Mert SANDALCIIfl›k Lisesi Mezunu (1974)

Yalova Kapl›calar› manzara-› umumisi 1898

u kez sevgili Ifl›kl›lara taa Romal›lardanbafllayarak dönem dönem pek çok ün-lüyü a¤›rlayan ve pek çok dertliye flifa

olan bir yerden söz edece¤im. Osmanl› Sultan-lar› Abdülmecid ve Abdülhamid’in anneleri olanValide Sultanlar›n ve Ulu Önder Atatürk’üngözdesi “Yalova Da¤ Hamam›”ndan ya da günü-müzdeki ad›yla “Yalova Termali”nden...

Termal’i bana ilk kez rahmetli babam tan›t-m›flt›. Bo¤az çocu¤u olan babam, okul bitip deyaz tatili geldi¤inde küçük sandal›yla bal›k tut-may› hayal edermifl, ancak tam Bo¤az’›n keyfi-ni ç›kartmaya haz›rlan›rken hevesi kursa¤›ndakal›rm›fl. Okullar›n kapanmas›yla birlikte evle-rinde hummal› bir faaliyet bafllar, denkler top-

lan›r, babaannemin romatizmalar›na iyi geldi¤iiçin Yalova’ya do¤ru yola ç›k›l›rm›fl. Babam›n‹stanbul’da belki de tek nefret etti¤i yer, yaz ta-tillerini katleden Yalova Termali idi. Ad›n› an-mak bile istemedi¤i bu yerden geri kalan tekolumlu hat›ras› ise keyfi geldi¤inde ba¤dafl ku-rarak okudu¤u, o zamanlar kad›nlardan kuru-lu bir Macar Çigan Orkestras›’n›n seslendirdi¤i“Yovvafl tivizaano, haydi f›fl f›fl f›fl…” diye bafl-layan bir flark›yd›.

60’l› y›llar›n sonuydu san›r›m, on yafllar›nageldi¤imde babam, haydi bakal›m, siz de Yalo-va Termali’ni görün, dedi ve bir sonbahar gü-nü ailece Yalova’n›n yolunu tuttuk. Babam, yaztatillerinde âdeta hapis hayat› yaflad›¤› bu yeri

B‹R ANI, B‹R KOLEKS‹YON…B

Page 31: FYZY Dergisi - Sayı 18

31

Kartal vapur iskelesinde uzun bir kuyruk... Küçücükaraban›n içinde ter içinde kalm›fl çocuk... “Hadi biniyoruz “nidas›yla do¤rulur yerinden... Simitler, nane flekerleri...Güderi - Gözlük Pelüfller... Suhulet’in kazan dairesi akl›n›bafl›ndan al›r çocu¤un... Bir süre seyreder, Sonra... Çelikzemin üzerinde bir koflu tutturur, t›rman›r bir halat y›¤›n›nüzerine.... Dev çarklar büyük gürültülerle dönmektedir...Dalgalar, köpükler, köpükler... Bir baflka özlemdir denizinkokusu... Ve sis... Kulaklar›nda Debussy’nin “La mer”i...Birden vapurun deniz k›zlar› taraf›ndan kayal›klara do¤ruyönlendirildi¤i korkusu kaplar içini... Deniz k›zlar› aç olmal›,diye geçirir içinden... Sa¤›na soluna bakar,düflürüveriyormuflças›na suya b›rak›r sahip oldu¤u kaflarl›tostun yar›s›n›... Gemi bir sa¤a, bir sola dönmeye bafllar...Sis da¤›lmaktad›r... Yalova karfl›s›ndad›r...

Beyo¤lu’ndan hareket edeli neredeyse on saat geçmifltir. ‹nan›lmaz bir sessizlikte sadece araban›n motor gürültüsüduyulur... Gün batmaktad›r. Öylesine düzgün dizilmifltir kia¤açlar... Arabadakiler sonsuzlu¤a do¤ru gittiklerinidüflünmeye bafllar. Rüzgâr›n sesi ile h›yaban âdeta onlar›içine çekmektedir. Çocu¤un akl›na, geçenlerde lunaparktabindi¤i o korkunç alet gelir... Korku arabadaki herkesisarmaya bafllam›flt›r... Dururlar... Girdaba karfl› durman›n,korkuyu yenmenin keyfi bir baflkad›r... Ç›karlar arabadan...‹stanbul’dan uzakta bambaflka bir ‹stanbul’dur buras›....Serin, yeflil kokulu...

bana ve kardeflime göstermek, Termal’i tan›t-mak istiyordu.

Gitti¤imizde, Termal âdeta terk edilmiflti.Eski günlerin kötü an›lar›n› silmek ve bizlerede farkl› bir fleyler yaflatmak ad›na olsa gerek,babam Atatürk’ün banyosunu açt›rm›flt›. Hepi-miz çok etkilenmifltik. Tuhaf bir duygu seli ya-fl›yorduk. Bu arada bir felaketin de efli¤indendöndük; ilk basamakta oturan ve s›cak su,burnunun hizas›n› geçti¤inde garip sesler ç›-kard›¤›n› biraz geç fark etti¤imiz kardeflimYaprak’› bo¤ulmak üzere iken, son anda farkedip kucaklayarak üst basamaklardan birineoturttu¤umuzu hat›rl›yorum. Neyse ki her fleytatl›ya ba¤lanm›flt›. Hamam sefas›ndan sonra,kardeflimle birlikte, eski kiliseden geriye kalangaleride, biraz heyecan biraz da korkuyla ko-fluflturup oynad›¤›m›z›, kendimizce Termal’intad›n› ç›kartt›¤›m›z› an›ms›yorum.

‹flin garibi, babam›n aksine, bay›lm›flt›mburaya ben, o kadar ki biraz daha büyüyüp ak-l›m bafl›ma geldi¤inde biriktirmeye bafllad›¤›milk “yer” belgeleri buran›nkiler oldu, bine ya-k›n belge toplad›m. Zaman geçtikçe öylesineetkilendim ki buradan, Roma’y›, Bizans’›, Os-manl›y›, ortancalar›, Bahç›van Pandeli Rek-tus’u, havuzlar›, yosun tutmufl mermerleri,banyolar›, su seslerini, k›sacas› 1930’lardankalan o armoniyi art›k kimse duymuyor, bun-dan sonra da kimse duymayacak olsa bile ses-sizlikte yank›lanan geçmiflin seslerini izleyenbir libretto yazmak istedim.

Yosun tutmufl mermerler için, çevrenin eflsizbir botanik bahçesini and›ran do¤as›n› yaratanBahç›van Pandeli Usta için, sineman›n önündehafifçe sallan›rken g›c›rdayan avize için…

Ben kendi ad›ma bulabildi¤im belgeleri,bilgileri toplay›p biriktirdim. Belle¤imdeki ses-leri, renklerle ve an›larla yo¤urdum ve bütünbunlar› yüre¤imde yaflat›yorum…

Haydi, an›lar› bir yana b›rak›p gelece¤e ba-kal›m, isterseniz.

fiimdi art›k “yer” ile ilgili koleksiyonlar, ko-runmaya al›nmas› gerekli en ciddi koleksiyon-lardan say›l›yor. Biliyoruz ki bir bölge, bir ül-ke, bir flehir, bir kasaba üzerine, ilgi alan›m›zve bütçemize göre flekillendirebilece¤imiz, bü-yüklü¤ü seçilen yerin tarihine, ifllevine, nüfu-suna, nüfusun e¤itim düzeyine göre flekillenençok çeflitli koleksiyonlar oluflturulabiliyor. Ör-ne¤in; turizm merkezlerinde ya da büyük as-kerî birliklerin oldu¤u bölgelerde, insanlar,

‹SKELE

DA⁄ HAMAMI YOLU

Page 32: FYZY Dergisi - Sayı 18

32

KOLEKS‹YON

haberleflmelerini kartpostallar üzerinden yap-may› seviyorlar. Tabii bir de gittikleri yerlerdehat›ra foto¤raflar› çekenler var. Onlar›n al-bümlerine y›llar sonra bak›ld›¤›nda pek çokfoto¤rafa ya da kartpostala rastlamak müm-kün. Bunlar, bir koleksiyonda toplan›p düzen-lendi¤inde farkl› bir de¤er kazan›yor çünküaraflt›rmac›lar taraf›ndan kimi boflluklar›n dol-durulmas›nda, tarihin gerçe¤e uygun bir bi-çimde canland›r›lmas›nda yard›mc› oluyorlar.

E¤er bir toplumda araflt›rmak, biriktirmekve gelecek kuflaklara bir fleyler aktarabilmekbilinci yeterince geliflmemiflse bu bilinci gelifl-tirmek, hemen her konudaki ciddi örnekleritopluma tan›tmak ve gelecekte bir veri taban›olarak kullanaca¤›m›z koleksiyonlar›n, da¤›l-madan, gelecek kuflaklara aktar›lmas›n› sa¤la-mak görevi, koleksiyonlar› yaparken yorgundüflenlerden çok, hiç de¤ilse bir süreli¤ine ka-naat önderlerine ve yöneticilere düflecektir.Öncelikle koleksiyoncular›m›za gereken des-tek verilmeli, onlar yüreklendirilmeli ve çokbüyük emeklerle haz›rlanan koleksiyonlar›nülke içinde korunmas› sa¤lanmal›d›r. Bu ba¤-lamda ilk ad›m; koleksiyonlar›n tan›t›lmas›,mümkünse kitaplaflt›r›lmas›d›r. Bir sonrakiad›m ise farkl› konularda (do¤a, sanat, tekno-loji) müzelerin aç›lmas›d›r.

Geliflmifl ülkelerin hayranl›kla gezilen mü-zelerinin ço¤u da böyle kurulmufltur zaten.Bafllang›çta, merakl›, araflt›rmac› ruhlu toplay›-c›lar vard›r, sonra varl›kl› veya bilgili bireylerilk koleksiyonlar› oluflturmufllard›r. Giderekayn› konudaki koleksiyonlar, bir araya getirile-rek uzmanlarca de¤erlendirilmifl, devlet koru-mas› alt›na al›nm›flt›r. Bir süre sonra da toplu-ma tan›t›lmalar› için binalar tahsis edilmifl,böylelikle de dünyaya parmak ›s›rtan müzelerortaya ç›km›flt›r.

Gelelim Yalova Termali’ne… Gerek do¤as›gerek tarihi, dünü ve bugünüyle bence ola¤a-nüstü özelliklere sahip bir yer. Geçmiflten bu-güne çok da yol al›nm›fl burada. Gidip görme-li, tan›mal›s›n›z. Eskiyi ve yeniyi bir arada de-¤erlendirmelisiniz. Ne yaz›k ki eldeki pek çokveriye ra¤men, de¤il bir müze, bir koleksiyonbile oluflturmak kimsenin akl›na gelmemifl.Ben, bu yerle ilgili olarak flimdilik, küçük birad›m att›m, an›lar›m› ve biriktirdi¤im belgeler-den baz›lar›n› sizlerle paylaflmak istedim.Umar›m bu paylafl›m›n gerisi de gelir…

Komodinin üzerindeki ›fl›k, oday› hafifçe ayd›nlatmaktad›r...Aynalarla dolu odada hayaller görmeye bafllar çocuk.... Ba-baannesi gümüfli renkli, lepiska saçlar›n› taramaktad›r...Kollar›n› s›y›rm›fl, elindeki f›rçay› arada s›rada sa¤a sola sal-lamakta, etraf›ndaki ar›lar› k›zd›rmaya çal›flmaktad›r... Bir-kaç ar›n›n sokmas›n› beklemektedir umutsuzca... Romatiz-ma a¤r›lar› dayan›lmazd›r... Ar›lar›n i¤neleri büyür, büyür veüstüne ya¤maya bafllar. Uyuflmufl kolunun s›z›s› ile uyand›-¤›nda çocuk, söz verir kendi kendine.... Bu geceyi, bu an›hiçbir zaman unutmayaca¤›m!.... Bir süre gardrobun üze-rindeki elips aynalara bakakal›r. Büyülenmifl gibidir. K›sa birsüre sonra tekrar uykuya dalar. Panjurlar aç›ld›¤›nda içeriyeserin bir günefl ›fl›¤› girer. K›zarm›fl ekmek ve gül reçeli. Sa-bah bambaflka kokmaya bafllar.... Koflarak ç›kt›¤› gazinonunbalkonundan uçsuz bucaks›z ormanlara bakarken yine sözverir kendine... Bu an› hiçbir zaman unutmayaca¤›m!... Elin-de bezden bir bebek, Panorama Tepesi’ne giden yolda birkoflu tutturur yukar› do¤ru... Bambaflka bir mutluluktur ya-flad›¤›... Çevresindekilerin termitleflmesinden bihaber...Kuflkusuz, sorumsuz, sevecen... Saf ve temiz...

BÜYÜK OTEL VE GAZ‹NO

Page 33: FYZY Dergisi - Sayı 18

33

Gelincik paketinden ç›kan ve iki s›-ra sigaray› ay›rmaya yarayan kâ-¤›t, küçük bir kay›¤a dönüflür ço-cu¤un maharetli ellerinde... Dizlerinin üzerine çöker... Küçük bir dal parças› ile setinüzerinde tutmaya çal›fl›r kay›¤›...Tuiellier bahçesinde yafl›tlar› bezyelkenliler, tahta teknelerle oyna-maktad›rlar o s›ralarda... Ne gam! Onlar, hiçbir zaman önlerine ç›ka-cak setlere karfl› durman›n keyfi-ni yaflayamayacaklard›r... Düfllerâlemine dald›¤›nda, dakikalarca,k⤛ttan yapt›¤› sandal›n içindekürek çekenlere hayat verdi¤inidüflünür, Herkül kadar güçlü his-seder kendisini...

ÇEfiME

Yalova Da¤ Hamam›’nda esaret günleri. Sa¤da babam AsilSandalc›, yan›nda büyük amcam yazar Emil Galip Sandalc›.

MEMBANIN YANI BAfiINDA

Gönül verdi¤i beldede belki deson kez foto¤rafç›ya poz veriyor.

Hayli yorgun, hayli bitkin...

ATATÜRK TERMAL’DE

Osmanl›’dan Cumhuriyet’e bat›yaaç›lan bir pencere... Cazbantlar çigan orkestralar›...Gazebolardan yeflile saç›lanna¤meler...

TERMAL’DE MÜZ‹K

Page 34: FYZY Dergisi - Sayı 18

Kültür erozyonu ve müzik kimli¤imiz

34

MÜZ‹K

niversite zamanlar›ndan beri her yaz,Kemer’de Olimpos denen tatil yerine gi-derim. Burada geçirdi¤im yazlarda, yo-

¤unlukla bat›l› diyebilece¤imiz birçok dostedinmiflimdir. Geceleri atefl bafl›nda yap›lansohbetler genellikle müzik, edebiyat vb. kültürkonular›nda olurdu. Bu sohbetlerden birinde,bana çok korkunç gelen bir gerçekle yüzlefltim.Herkes neler dinledi¤inden, okudu¤undan bah-sederken ben de bolca Pink Floyd’dan, Metalli-ca’dan, Tom Robbins’ten, Douglas Adams’tandem vuruyordum. Bir Avustralyal› dost kalk›pda “Bizi biliyorsun ama biz buraya sizi tan›mayageldik, buralardan bahsetsene bize.” dedi. De-mez olayd›! Biraz MFÖ, Bülent Ortaçgil ve O¤uzAtay’dan bahsetmeye çal›flt›ysam da asl›nda “bi-zim”le ilgili neredeyse hiçbir fley bilmedi¤imifark ettim. Çok utand›¤›m› hat›rl›yorum.

Bundan sonras›, hayata bak›fl›m›n de¤iflme-ye bafllad›¤› zamanlar oldu. Örne¤in; bilgisaya-r›m›n haf›za deposundaki yabanc› müzikler vebizim müziklerimiz aras›nda bir karfl›laflt›rmayapt›¤›mda yabanc› müziklerin yüzde 85, bi-zim müziklerimizin yüzde 15 gibi oranlara sa-hip oldu¤unu gördüm. Türkiye’nin en iyi mü-zik ö¤retmenli¤i okulu olarak bilinen Gazi Üni-versitesi Müzik Bölümünden piyano ve viyo-lonsel çalg›lar›n› ö¤renerek mezun olmuflum.Majörleri, minörleri gayet güzel ö¤renmiflimama hicaz, nihavent gibi müzik dilimizi çat patbile anlamadan ö¤retmenli¤e bafllam›fl›m. Orta-da ciddi bir sorun oldu¤u gün gibi aç›kt› ve bende bu uyan›fl›mdan sonra, yavafl yavafl “Meselenedir?” araflt›rmalar›na bafllad›m. Vard›¤›m so-nuçlar çeflitli çevrelerce farkl› yorumlanabilirhatta asl›nda bir sorun yok, noktas›na kadar ge-tirilebilir. Bak›fl aç›s›na göre de¤iflir elbet.

Öncelikle yanl›fl anlafl›lmamak için baz› kav-

ramlar› netlefltirmem gerekiyor. Örne¤in; “Biz”nedir? Yüzy›llard›r bu topraklarda yaflam›fl, buyörenin müzi¤ine, edebiyat›na, fliirine, resmineemek vermifl herkesten bahsediyorum. Kalk›pda buna sadece “Türk Kültürü” demek çok ay›polur. Yüzlerce y›ld›r birçok Rum, Musevi, Çer-kez ve saymakla bitmeyecek kültürler “Biz”ioluflturmufllard›r. Biz, bu topraklarda yaflam›fl,kültürüne katk›da bulunmufl herkestir.

“Biz”e ne oldu¤unu daha net görebilmekiçin Cumhuriyet’in ilk y›llar›na bakmak gere-kir. Konuyla ilgili araflt›rmalara bafllad›¤›m za-man, elime ilk olarak Dr. Osman fievki Uluda¤ile ilgili bir kitap geçti. “Bir Kültür Savaflç›s›”1

isimli bu kitapta, ilk dönem milletvekillerin-den olan Uluda¤’›n ulusal müzikle ilgili yaz›la-r› ve 1940 meclis oturumlar›n›n Devlet Kon-servatuvarlar›n›n kurulufluyla ilgili tart›flmala-r›n›n oldu¤u meclis tutanaklar› bulunmakta-d›r. Meclisteki tart›flmalar, genel olarak kon-servatuvarlarda, ö¤retim program›nda yer alankonular›n ne kadar bat›l› ne kadar millî olma-s› gerekti¤i üzerinde yo¤unlaflm›flt›r. Dr. Os-man fievki Uluda¤, e¤itimin millî olmas› gerek-ti¤ini savunmufl, karfl›s›na dönemin E¤itim Ba-kan› Hasan Âli Yücel ç›km›flt›r. Sonuç olarakneredeyse tamamen Bat› müzi¤ini ö¤reten ö¤-retim programlar›yla yola ç›k›lm›flt›r. Bu nok-tada fluna dikkat etmek gerekir: Cumhuriyet’inilk y›llar›ndan itibaren müzik insanlar› ikiyeayr›lm›fllard›r. Bat›c›lar ve Türk Müzikçileriolarak isimlendirebilece¤imiz bu iki grup sene-lerce tart›flm›fllard›r. Bu tart›flmalar zaman za-man çok sertleflmifltir. Örne¤in; Cinuçen Tan-r›korur’un “Türk Müzik Kimli¤i”2 adl› kitab›-n›n bir bölümü Adnan Saygun’un ölümü üze-rine duydu¤u sevinci anlat›r. Kula¤a oldukçaitici gelen bu davran›fl›n temellerine bakt›¤›-

ÜNazif Tunç DEM‹RA⁄

FMV Ayaza¤a Ifl›k Okullar› Müzik Ö¤retmeni

Musiki Muallim Mektebi

Page 35: FYZY Dergisi - Sayı 18

m›zda belki biraz daha iyi anlayabiliriz Tanr›-korur’u. Zaten yaz›s›nda da Adnan Saygun’unkiflili¤iyle ilgili asla bir sorunu olmad›¤›n›,kendisinin cennete gitmesi temennisini belirti-yor Tanr›korur ama Saygun’un bak›fl aç›s›n›nve fikirlerinin ölmesi gerekti¤ini de ekliyor. Pe-ki, nedir Adnan Saygun ve Bat› müzi¤i taraftar-lar›n›n bak›fl aç›s›?

Cumhuriyet’in ilan›ndan sonra birçok alan-da devrimler ve yenilikler yap›lmaya baflland›.Elbette kültür ve müzik konular› da bunun d›-fl›nda kalamazd›. Atatürk’ün konuya bak›fl›;Türk müzi¤inin yeniden ele al›nmas›, çok ses-li hâle getirilip ça¤dafllaflt›r›lmas› ve uluslarara-s› boyutlara tafl›nmas› fleklindeydi. Birçok mü-hendislik fakültesinden önce, Ankara’da Musi-ki Muallim Mektebi kuruldu. Yetenekli çocuk-lar, e¤itim almalar› için yurt d›fl›na gönderildi.Daha önce Muz›ka-i Humayun olan Devlet Or-kestras› Cumhurbaflkanl›¤› Senfoni Orkestra-s›’na dönüfltürüldü. Yurt d›fl›nda Bat› müzi¤i-nin mektebini okuyan yetenekli gençler, ülke-ye döner dönmez ifle koyuldular. Halk ezgile-rini çok sesli olarak ifllediler. ‹yi-kötü birçokdeneysel ifl yapt›lar. Bizzat Atatürk, AdnanSaygun’a Özsoy Operas›’n› siparifl verdi. Bir aygibi k›sa sürede eser sahneye kondu. Bütünbunlar, ilerlemeyi yol edinmifl, oldukça na-muslu bir milletin çabalar›d›r.

Ancak Atatürk’ün yanl›fl anlafl›lmas› kültürü-müz aç›s›ndan ölümcül sonuçlar do¤urmufltur.Bat› müzikçileri daha Atatürk sa¤l›¤›ndaykenTürk müzi¤ini ilkel, tek sesli, uluslararas› ola-mayacak kadar afla¤›l›k görüp hem e¤itimdenhem de yaflam›n her alan›ndan söküp atmayaçal›flm›fllard›r. 50-60 y›l süreyle Müzik dersi ki-taplar›nda Türk müzi¤ine pek rastlayamazs›n›z.Türkiye Radyolar›n›n kurulmas›ndan sonra, birsüre bu radyoda Türk müzi¤i hiç çal›nmam›flt›r.Hatta Cinuçen Tanr›korur’un kitab›nda yazd›¤›-na göre Devlet Konservatuarlar›nda Türk müzi-¤ine ilgi duyan ö¤rencilerin okuldan uzaklaflt›-r›lmas›na kadar vard›r›lm›flt›r ifl.

Bütün bunlardan sonra, her nesilde etkisinidaha çok gösteren “kendi kimli¤ine yabanc›-laflma” sorunu ortaya ç›km›flt›r. Özellikle80’lerden itibaren yetiflen nesiller neredeyse ta-mamen Bat›’n›n popüler müzikleriyle yetiflmifl,kendi müzi¤ine burun k›v›rm›flt›r. Bu nesillerne uluslararas› çok sesli müzi¤i sevmifller ne dekendi müziklerini yaflatm›fllard›r.

Bunlar›n temelinde yatan sorun; kimlik so-runudur. Geçen y›llar içinde kendi kimli¤in-den yola ç›kan sanatç›lar da olmufltur. Örne-¤in; Mo¤ollar 60’l› y›llardan itibaren Anadolumüzi¤inden beslenerek “Anadolu Pop” ad› ve-rilen bir türün öncüsü olmufllard›r. Hem halktaraf›ndan sevilmifllerdir hem de Avrupa’da ol-dukça sayg›n bir ödül olan “Academie CharlesCros” ödülünü alm›fllard›r. Bar›fl Manço, CemKaraca, Erkin Koray, MFÖ gibi müzisyenler dekendi kültürlerinden beslenerek halk›n gözün-de farkl› bir yerde olmufllard›r. Buna örnekolarak FMV Ayaza¤a Ifl›k Korolar›m›z› da gös-terebiliriz. Hem ö¤rencilerimizle hem de ö¤ret-menler korosu olarak yurt d›fl›nda ‹talya, Rus-ya, Slovenya, Çek Cumhuriyeti gibi birçok ül-kede dünya çap›nda ödüller ald›k. Bunun se-bebi sadece çok çal›flmam›z de¤il, repertuvarseçimimizdi. Kendi halk türkülerimizden çoksesli örnekleri sunmam›z, eminim, bizi kimlik-li ve sa¤lam göstermifltir oralarda.

Türk müzi¤i güzel bir müziktir. Birçoklar›-n›n söyledi¤i gibi çok seslendirilemez de¤ildir.Her fley gibi bizim müzi¤imiz de evrimleflmelive gelifltirilmelidir. Ayr›ca yeni nesillere bunudayatarak de¤il, onlar› bilinçlendirerek kendimüzi¤imize sahip ç›kmam›z gerekti¤i hissetti-rilmelidir. Hep birlikte bu bilince sahip olur-sak gelecek için umutlanmaya bafllayabiliriz.

35

1 Bir Kültür Savaflç›s› / Dr. Osman fievki Uluda¤ / MusikiYaz›lar› - Pan Yay›nc›l›k2 Türk Müzik Kimli¤i - Cinuçen Tanr›korur - Dergâh Yay›nlar›

FMV Ayaza¤a Ifl›k Korosu St. Petersburg’da...

Page 36: FYZY Dergisi - Sayı 18

36

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

lk dura¤›m›z, tarihî ve kentsel sit alan› ola-rak korunmaya al›nan, Eskiflehir’in en eskiyerleflim yeri, Odunpazar›. Odunpazar› du-

ra¤›nda tramvaydan inince, bizi eski mimariyap›s› ve heybetli görünüflüyle Atatürk Lisesikarfl›l›yor. Burada ö¤renci de ö¤retmen de ol-mak çok güzel bir duygu olmal›, diye içimdengeçiriyorum. Liseyi solumuza al›p yukar› do¤-ru yürümeye devam ediyoruz. ‹flte, ›fl›klardansola döndük mü karfl›m›zda Safranbolu Evleri-ni an›msatan Odunpazar› Evleri…

Bir dönemin sosyal ve kültürel hayat›n›yans›tan evlerin, art›k kullan›lmayan bir teknikve iflçilikle infla edilmifl olmas›, bu semte farkl›bir karakter kazand›rm›fl. ‹ki ya da üç katl› ola-rak tasarlanm›fl, bitiflik nizam, cumbal› evleriniçleri, o dönemin yaflam biçimi nedeniyle ol-dukça genifl.

2009 Kas›m’›nda ö¤rencilerle bir kez dahagitti¤imde, rehberimiz, bu bölgenin neden eneski yerleflim yeri oldu¤unu flöyle anlatt›: “Birrivayete göre Eskiflehir’e yerleflmeyi düflünenilk halk, Odunpazar› ve flimdiki Porsuk Ça-y›’n›n oldu¤u bölgeye birer koyun ci¤eri asar.Hangi ci¤er çok dayan›rsa oray› yerleflim böl-gesi seçeceklerdir. Odunpazar›’na as›lan ci¤er,daha geç bozulur; böylece ilk yerleflim yeri bu-ras› olur.”

Evlerinin güzelli¤ine hayran kald›¤›m›zOdunpazar› sokaklar›nda dolafla dolafla Kur-flunlu Camii ve Külliyesine var›yoruz. Külliye-nin içerisinde, caminin hemen arka taraf›nda,halk aras›nda “beyaz alt›n” olarak an›lan lületafl›n› yurt içinde ve yurt d›fl›nda daha iyi tan›t-mak için aç›lan dünyan›n ilk ve tek lüle tafl›müzesi var. Müzeyi gezerken beyaz alt›n› bu

Ad› eski, kendi yeni flehir!..

Haydarpafla’dan yaklafl›k dört saat süren bir tren yolculu¤unun ard›ndan

vard›k Eskiflehir’e. Elimizde önceden belirledi¤imiz, daha do¤rusu bir

bilene dan›fl›p ö¤rendi¤imiz güzergâhla flehri keflfe haz›r›z.

‹fienay KURT

FMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim OkuluMüdür Yard›mc›s›

Page 37: FYZY Dergisi - Sayı 18

denli ince iflleyerek büyüleyici eserlere imzaatan sanatç›lar›n, ustalar›n önünde sayg›ylae¤iliyor buluyorsunuz kendinizi... Peki amanedir lüle tafl›? Lüle tafl›, do¤al magnezyum si-likattan elde edilen ve günümüzde pipo ve süseflyalar› yap›m›nda kullan›lan beyaz ya da be-yaza yak›n renkte, yumuflak dokulu bir tafl.Müzenin giriflinde ve içinde lüle tafl›yla ilgiliher yaz›da “meerschaum” tan›m›n› görüyorsu-nuz. Bu minerale, yabanc› dillerde “meerscha-um”, yani “deniz köpü¤ü” denmesinin nede-niyse mineralin yo¤unlu¤uymufl.

Eh, lüle tafl›ndan bu kadar etkilendiktensonra, müzeden ç›kar ç›kmaz solu¤u 100-200metre afla¤›daki Atl›han’da al›yoruz; çok eskiler-de Odunpazar›’na gelen tüccar, seyyah ve yolcu-lar›n konaklad›klar› kervansaray türü iki katl›çarfl›n›n içerisinde sanat atölyeleriyle lüle tafl›,gümüfl ve geleneksel el sanatlar› ürünlerininüretildi¤i, teflhir edildi¤i ve sat›fl›n›n yap›ld›¤›bölümler yer almakta. Tabii, hemen Eskifle-hir’den hat›ra olarak lüle tafl› tak›lar›m›z› al›poradan da ayr›l›yor, Cam Sanatlar› Müzesine ge-çiyoruz. Her bölümünde yerli ya da yabanc› bir-çok farkl› sanatç›n›n farkl› eserlerini hayranl›klaizlerken müze görevlisinden, bu eserlerin ne türbir teknikle yap›ld›¤›n› ayr›nt›l› bir flekilde din-liyorsunuz. Müzede, ayr›ca, eski zaman giysile-rinin sergilendi¤i bir bölüm de mevcut.

Odunpazar› gezimizi Cumhuriyet TarihiMüzesiyle noktalad›ktan sonra bir çi¤ börek

molas› veriyoruz. Çi¤ börek ya da çi börek; bö-re¤in ad›yla ilgili çeflitli farkl› görüfller mevcut;kimi k›ymas›n›n çi¤ olarak konmas›ndan dolay›çi¤ börek dendi¤ini söylüyor, kimi sözcü¤ün as-l›nda Tatarca’da fl›rbörek, çiberek, çuberek, çi-borek sözcüklerinden geldi¤ini iddia ediyor. Birbaflka görüfl; fl›rbörek ad›n›n börek k›zart›l›rkenç›kan sese benzemesinden kaynakland›¤› yö-nünde… Bir di¤eriyse K›pçak lehçesinde lezzet-li anlam›na gelen “çi” sözcü¤ünden geldi¤idir.

Size tavsiyem; tam merkezdeki çi¤ börek sa-lonlar›nda de¤il, daha iç taraflarda kalm›fl amagerçek Tatar ailelerin elinden ç›km›fl çi¤ börek-leri ya da çi börekleri yemeniz. Örne¤in; TemelBörek, muhteflem bir lezzet, bir oturuflta sekiztane yiyorsunuz ama hiç rahats›zl›k duymuyor-sunuz, tabii vicdanen duyulan› saymazsak!..

Page 38: FYZY Dergisi - Sayı 18

GEZ‹ ‹ZLEN‹M

Bir sonraki dura¤›m›z; yaklafl›k 300 binmetre karelik alan üzerine kurulan ve Eskifle-hir’in akci¤eri olarak adland›r›lan Kent Park.Kent Park’a tramvayla ya da tekneyle gidebili-yorsunuz. Müthifl atmosferiyle büyülenece¤i-niz bir yer buras›, park kavram›n›n çok ötesin-de… Üç taraf› denizle çevrili ‹stanbul’da bileplaj bulmakta zorlan›rken denizi olmayan birflehirde, deniz keyfini halk›n aya¤›na getirmiflyerel yönetim; halk, yap›lan suni plajlarda gü-neflleniyor, iki aç›k ve bir yar› olimpik kapal›yüzme havuzuyla yüzmenin zevkine var›yor.Küçük çocuklar için oyun bahçeleri, gül bah-çeleri, at binme alanlar›, bisiklet yollar›, resto-ranlar ve büfeler, heykel ve an›tlarla süslenmifl.Kültür sanat etkinliklerinin gerçeklefltirildi¤iönemli bir sosyal yaflam alan› olmufl Kent Park.

Eskiflehir’de yeflil alan yaln›zca Kent Park’la

da s›n›rl› de¤il. Kütahya yolunda Sazova Mev-kii’nde yaklafl›k 400 bin metre karelik alandabulunan Bilim Sanat ve Kültür Park›, gezmeyeve görmeye doyamayaca¤›n›z bir yer. Henüztamamlanmam›fl olan parkta ulafl›m; oyuncakgörünümlü, renkli ve özel trenlerle sa¤lan›yor.Belirli noktalarda kurulmufl olan mini istas-yonlar› ve özel treni, sevimli karakterlerin vemasal kahramanlar›n›n heykelcikleri sayesin-de, flehrin en büyük park›nda kendinizi Oyun-caklar Ülkesinde hissediyorsunuz. Kazlar›n veördeklerin ayr› bir huzur ve güzellik katt›¤› ya-pay gölette, Christopher Columbus’un Ameri-ka’y› keflfetti¤i seyahati s›ras›nda kulland›¤›Santa Maria Gemisi’nin bire bir kopyas› inflaaedilmifl. Kaptan köflkünden güverteye, mut-faktan yataklara kadar her fleyiyle gerçek ölçü-sünde yap›lan korsan gemisi büyük ilgi çeki-yor. Ancak flu anda inflaat› devam› eden Masalfiatosu, belli ki korsan gemisinin en büyük ra-kibi olacak. Çocuklar›m›z›n televizyon ve sanaloyunlar sayesinde k›s›tl› kalan hayal dünyalar›-n› gelifltirmelerine katk› sa¤layaca¤›na inan›lanflatoda, masal kahramanlar›na ve masal dünya-s›ndaki nesnelere yer veriliyormufl. Dört gözlemasal flatosunu görece¤im günü bekliyorum.

Yeflile bezenmifl alanlarda oyun bahçelerioluflturulurken engelli çocuklar da düflünül-müfl. Parkta, yine çocuklara yönelik suyun kal-d›rma kuvveti ve döngüsel hareketleriyle ilgilideneyler yapmalar›na olanak sa¤layan özel dü-zenekler bile oluflturulmufl. Bilim Sanat veKültür Park›’n›n ad›n›n hakk›n› veren enönemli yap›s›ysa içinde büyük bir planetaryu-

Page 39: FYZY Dergisi - Sayı 18

39

mun da bulundu¤u Bilim Deney Merkezi. Mer-kez, ö¤rencilerin çeflitli bilimsel deneyleri, ger-çek ortamlar›nda yapabilmelerine olanaksa¤layacak flekilde planlanm›fl.

Parkta, 2000 kiflilik amfi-teatr ve çeflitli restoranlar dabulunmakta; bir de kahveevi var ki, mükemmel kah-velerini içmeden, muhteflempastalar›n› tatmadan parktanayr›lmay›n, derim.

Eskiflehir’e gidilir de Tür-kiye’nin ilk otomobili görül-mez mi? 1961 y›l›nda, 4 adet üre-tilen Devrim arabalar›ndan yaln›zcabiri günümüze ulaflm›fl. fiu an TÜLOM-SAfi Müzesi (Eskiflehir Demiryolu Fabrikas›)bahçesinde, özel olarak yap›lan caml› bölmedesergilenen Devrim’in hâlâ çal›fl›yor oldu¤unugörmek gurur ve hayal k›r›kl›¤›n›, mutlulu¤uve hüznü ayn› anda yaflat›yor insana...

Eskiflehir denince ilk akla geleni sona b›-rakt›m: 448 km’yle Sakarya Nehri’nin en uzunkolu olan Porsuk Çay›. Ama Porsuk’un ilgiçekmesinin nedeni ne uzunlu¤u ne de büyükbir ›rma¤›n kolu olmas›... fiehrin içinden geçençay, y›llar süren çal›flmalar sonunda temizlene-rek eskiden halk›n burnunu s›kmadan, nefesi-ni tutmadan geçemedi¤i bir yerken flimdilerdehalk›n ve turistlerin gözbebe¤i hâline gelmifl.Çay boyunca yürürken yine nefesinizi tutacak-s›n›z ama bu kez hayranl›ktan!..

Y›llarönce Miami’yi gördü¤üm-de do¤as›ndan müthifl etkilenmifltim; minikminik adalar, adalar› birbirine ba¤layan köprü-ler… Ama sonra ö¤rendim ki adalar suniymifl,insan eli yapm›fl me¤er, ne büyük bir hayal k›-r›kl›¤›yd› benim için. ‹lginçtir ki tamamen ay-n› nedenlerden dolay› Eskiflehir, Miami’nin ak-sine, gören herkesi büyülüyor.

Orta Anadolu bozk›r›nda, yemyeflil bir fle-hir yarat›lm›fl. Eski ‹stanbul’un Göksu’sundakisandal sefalar›n›n yerini Eskiflehir’in Porsuk’ualm›fl. Y›llar öncesinin pis kokulu Porsuk’uflimdi Türkiye’nin Venedik’i olmufl; gondol se-fas› m› istersiniz, tekne turu mu, hepsi mis gi-bi Porsuk’ta sizi bekliyor. Çay boyunca, üzeri-ne infla edilen her biri farkl› renkte köprülerleçay›n bir o yan›na bir bu yan›na geçerek doyadoya yürüyüfl yap›yor, dinlenmek için bir kah-ve molas› veriyor, sonra yolunuza devam edi-yorsunuz. Buras› Eskiflehir mi yoksa Prag m›,bir an karar veremiyorsunuz.

Ço¤u insan›n s›radan bir Anadolu flehrisand›¤› oysa ‹stanbul’dan bile daha Avrupal›olan ve tüm önyarg›lar› y›kan, çok etkileyicibir flehir olmufl Eskiflehir. Büyükflehir BelediyeBaflkan› Y›lmaz Büyükerflen, göreve geldi¤igünden bu yana hiç y›lmam›fl, imkâns›z görü-nen her fleyi gerçek k›lm›fl. Büyülü bir el de¤-mifl, bir zamanlar›n kavruk Orta Anadolu fleh-rine… ‹nsan bir fleyi yapmay› istemeye görsün,azmetmeye görsün…

Henüz görmediyseniz “eski yeni flehri”, hiçdurmay›n, al›n tren biletlerinizi!..

Page 40: FYZY Dergisi - Sayı 18

SPOR

40

u tezahürat, tribünlerde binlerce kezsöylendi ve günümüze kadar geldi. Ba-ba Hakk›lar, fiükrü Gülesinler, fieref

Görkeyler, Metin Oktaylar… Her birinin efsa-neleflmifl hikâyeleri, nesillere örnek olacakcinsten ve insanda son derece derin bir sayg›uyand›rmakta. Lefter Küçükandonyadis deTürk sporunun sayg›n isimlerinden biri vesporculuk geçmifli baflar›larla dolu.

Lefter’e Türk Millî Tak›m› ve Yunan MillîTak›m›ndan ayn› anda teklif gelir. Lefter hiçdüflünmeden tercih hakk›n› Türk Millî Tak›-m›ndan yana kullan›r. 1948 y›l›nda, Türk veYunan Millî Tak›mlar› Atina’da karfl› karfl›yagelirler. Siyasi gerginli¤in yo¤un yafland›¤› dö-nemde oynanan maça, spor d›fl›nda çok farkl›anlamlar yüklenir. Maç› Türkiye kazan›r. Ge-rek Atina sokaklar›nda gerekse stadyumuniçinde, Lefter son derece a¤›r protestolara vehakaretlere maruz kal›r. Lefter hissettiklerini“Irk›m›n millî tak›m›na karfl› ulusumun tak›-m›n›n golünü att›m.” sözüyle dile getirir. Lef-ter, o günden sonra Türk insan›n›n kalbindeayr› bir yere sahip olur. Bu flekilde aç›klamayapmas›n›n nedeni ise; Lefter’in annesininTürk, babas›n›n Rum olmas›d›r.

Lefter Küçükandonyadis, futbol hayat›na,‹stanbul mahalli lig tak›mlar›ndan, Tak-simspor’da bafllar. Taksimspor yöneticileri, Lef-ter’e lisans ç›karabilmek için mahkeme karar›y-la yafl›n› büyütürler. ‹ki y›l burada top oynad›k-tan sonra, Lefter, kariyer basamaklar›n› birerbirer ç›kar ve onun için önemli günler bafllar.

Beyo¤luspor yöneticisi Ohanides Nikolio-dis ve Fenerbahçe Kulübü yöneticisi Dr. RüfltüDa¤laro¤lu, baflka bir transfer görüflmesi için

bir araya gelirler. Beyo¤luspor yöneticisi Oha-nides Nikoliodis, Rüfltü Da¤laro¤lu’na “Sanaöyle bir futbolcu ismi verece¤im ki sanki anas›onu Fenerbahçe için do¤urmufl!... Ad› Lefter...Taksim Kulübünde oynuyordu ama flimdi ne-rede bilemiyorum. Galiba Diyarbak›r’da asker-deymifl.” der. Gerçekten de Lefter, 17 yafl›n-dayken dört y›l sürecek vatani görevini yap-mak üzere Diyarbak›r’a gider. Zaman›n Fener-bahçeli futbolcusu Ruhi Karaduman’›n Diyar-bak›r emniyet müdürü babas›n›n çabas›yla1947 y›l›nda, askerli¤inin bitmesine iki ay ka-la, Lefter ‹stanbul’a getirtilir. Lefter, ilk etaptafizi¤iyle çevresindekilere güven vermez; “Buçelimsiz çocuk mu Fenerbahçe’de oynayacak?”gibi yorumlar yap›l›r. Fenerbahçeli baz› yöne-ticilerde Fenerbahçe’de oynamas›n›n zor oldu-¤u düflüncesi hâkim olur. Her fleye ra¤menLefter, sal› günü yap›lacak olan antrenmana

“Tribünler inledi binlerce kere

Ver Lefter’e yaz deftere

Bitti kalem, doldu defter

Bu âlemde kral Lefter”

VER LEFTER’E YAZ DEFTERE

Korhan SEÇ‹LM‹fiFMV Özel Ifl›k ‹lkö¤retim Okulu

Müdür Yard›mc›s› B

Page 41: FYZY Dergisi - Sayı 18

davet edilir. Lefter’e bu antrenmanda, A tak›m›y-la haz›rl›k maç› yapan B tak›m›nda yer verilir fa-kat Lefter, B tak›m›nda olmas›na ra¤men, A tak›-m›ndaki baz› futbolcu a¤abeylerinin performan-s›n›n çok üzerine ç›kar. Hatta A tak›m kalesinedört gol birden atar. Lefter bu tarihten sonra, ongün kadar ortadan yok olur. Polis yard›m›yla Bü-yükada’da bulunur. Lefter’in aç›klamalar›, müte-vaz›l›¤›n s›n›r›n›n olmay›fl›n›n çok güzel bir ör-ne¤idir. Lefter sal› günü ç›kt›¤› antrenman ma-ç›nda, dört gol at›p rakip tak›m› güç durumdab›rakt›¤›n› düflünerek “Affedin beni... O maçtaa¤abeylerime 4 gol at›nca hem korktum hem deçok utand›m. Kimseye de bu yüzden görüneme-dim.” gibi alçakgönüllü bir aç›klama yapar. Ar-d›ndan Lefter Küçükandonyadis, Fenerbahçeformas›n› giymeye bafllar. 1947-1948 Sezonun-da, Fenerbahçe ile ‹stanbul Ligi birincili¤ini ka-zan›r. 1948-1949 Sezonunda ve takip eden üçy›lda da Metin Oktay önderli¤inde, Galatasa-ray’›n flampiyonluklar› konuflulmayabafllan›r.

Lefter Küçükandonyadis’e ön-ce Ada, daha sonra da ‹stanbuldar gelir. 1951’de yurt d›fl›naFiorentina’ya transfer olur. Fio-rentina maceras›na ç›karkenLefter evlenmifl ve mutlu biryuva kurmufltur. ‹talya’da Ju-ventus ile oynad›klar› maçta,karfl› tak›m›n ünlü savunmaoyuncusu Carlo Parola,Lefter’in karfl›s›nda sonderece çaresiz kal›r.Bu güzel hareketle-ri gören tribünde-ki seyirciyse hepbir a¤›zdan“Turko, Turko”diye ba¤›rmayabafllar. Daha

sonra ‹talya’da ç›kan “üç yabanc› oyuncu” s›-n›rlamas›n›n ard›ndan Lefter, Fransa’n›n Nicetak›m›na gider. Fakat vatan hasreti her geçengün içini kemirmektedir. 1953-1954 Sezonun-da, Fenerbahçe’ye geri döner. Türkiye birincifutbol liginin bafllamas›ndan sonra üç kez flam-piyonluk yaflar. 1956 y›l›nda Macaristan’› ye-nen millî tak›m kadrosunda yer al›p iki de golatan Lefter için Macarlar, “Avrupa’n›n en iyi solkanad›” yak›flt›rmas›n› yaparlar.

Lefter son y›l›nda AEK Atina Kulübüne gi-der. Sadece 5 maç oynar, Iraklis’e karfl› yap›lanmaçta sakatlan›r ve futbol hayat›na son verir.

Türk futbolunun unutulmaz isimlerindenCan Bartu bile kendisine “efsane” lakab›n› ya-k›flt›ranlara “Ne efsanesi. Ben Lefter’in tekayakkab›s› bile olamam.” demesi, “ordinaryüs”lakapl› Lefter Küçükandonyadis’in ne kadarbüyük bir futbolcu oldu¤unu topluma anlat-maya yeter.

Lefter gibi büyük bir sporcuyu, geçeny›l düzenledi¤imiz spor ödül töreni

vas›tas›yla FMV Ifl›k Okullar›n›nö¤rencileriyle bir araya getirmef›rsat›m›z oldu. Lefter Küçükan-donyadis kurumumuzun kendi-sini böyle bir ödüle lay›k gördü-¤ünü ö¤renince, sa¤l›k durumu-na ra¤men, hiç düflünmeden ö¤-rencilerimizle birlikte olma onu-

runu bizlere yaflatt›. Geçen haftaBüyükada’daki evine ziyarete gide-

rek sa¤l›k durumu hakk›nda bilgialma f›rsat›n› bulduk ve geçmifl olsun

dileklerimizi ailesine ilettik. Ati-na’da hasta yata¤›nda bile “Beni

vatan›ma götürün.” diyerek buülkeye olan ba¤l›l›¤›n› o du-rumda bile dile getiren, gerçekbir vatanseverdir Lefter.

41

FMV Spora Ifl›k Tutanlar 2010 Ödül Töreninde “tümzamanlar›n en iyi golcüsü” ödülünü al›rken

Page 42: FYZY Dergisi - Sayı 18

umhuriyetle beraber Atatürk devrimlerien çok da kad›nlara haklar veriyordu.Yüzy›llard›r toplumdan soyutlanm›fl ka-

d›nlar, sosyal hayata kat›l›yor ve yurttafl olarakbirçok hakka kavufluyordu. Ça¤dafl Türk kad›-n›, yaflamda erkeklerle eflit statüde, her alandakendini gösteriyordu. Kad›n›n sosyal hayattakikonumunun de¤iflmesiyle beraber, Türkiye’degüzellik yar›flmalar› da düzenlendi. ‹lki;1929’da düzenlenen yar›flma, dört y›l dahasürdürüldü. 1932’de yap›lan yar›flman›n birin-cisi Keriman Halis, Belçika’da yap›lan yar›flma-da da dünya güzeli seçildi.

C

abilliler, 7 günlük haf-tay› zaman birimi ola-rak kullan›yorlard›. ‹lk

ça¤larda bilinen befl gezegenile günefl ve ay›n say›s›n›n 7oluflu, bu say›y› gizemli veu¤urlu k›l›yordu. Daha sonradinlerde, gö¤ün 7 kat, do¤a-daki ana renk say›s›n›n vemüzik notalar›n›n 7 oluflu sa-y›n›n önemini daha çok be-lirtti. Daha sonra Fransa,Napolyon döneminde, tak-vim yap›s›n› de¤ifltirerek günsay›s›n› 10’a ç›kard› ama ka-bul görmedi. Rusya, 5 günlükhafta uygulamas›na geçti, oda tutulmad›. Sonunda yinehafta, 7 gün olarak kald›.

B

TAR‹HTENSAYFALAR

42

Dr. Arif AKDEN‹ZFMV Özel Ifl›k Lisesi

Türkçe-Sosyal BilimlerBölüm Baflkan›

‹LK DÜNYA GÜZEL‹M‹Z

Haftay› Babilliler icat etti

abah günefl do¤arken öt-mek yaln›z horozlara öz-gü de¤ildir. Kula¤a en

çok horozun sesinin gelmesi;onun sesinin di¤erlerinden dahagüçlü olmas›d›r. Kufllar›n büyükço¤unlu¤u da ayn› saatlerde a¤aç-larda koro hâlinde öterler. Gün bo-

yu hem horozlar hem kufllar bu ötü-flü sürdürürler ama seslerinin en güç-

lü ç›kt›¤› zaman sabah saatleridir. Ho-roz ve kufllar›n sabah gün do¤arken öt-

meleri biyolojik saatleriyle ayarlanm›flt›r.

S

Horozlar niçin sabahlar› erkenden öterler?

Page 43: FYZY Dergisi - Sayı 18

FMV_Isik_Butik_Ilan 2/4/11 3:35 PM Page 1

Composite

C M Y CM MY CY CMY K

Page 44: FYZY Dergisi - Sayı 18