fİlİst İn-İsra İl Çati Şmasi ve hamastez.sdu.edu.tr/tezler/ts00671.pdf · 2013-09-23 · ii...

154
T.C SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ SOSYALBİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI FİLİSTİN-İSRAİL ÇATIŞMASI ve HAMAS YÜKSEK LİSANS TEZİ Ali BURHAN Tez Danışmanı : Yard. Doç. Dr. Timuçin KODAMAN ISPARTA, 2008

Upload: others

Post on 05-Jan-2020

4 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

T.C SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ

SOSYALBİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLARARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

FİLİSTİN-İSRAİL ÇATIŞMASI ve HAMAS

YÜKSEK LİSANS TEZİ

Ali BURHAN

Tez Danışmanı : Yard. Doç. Dr. Timuçin KODAMAN

ISPARTA, 2008

Page 2: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel
Page 3: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

i

ÖNSÖZ

Ortadoğu, çok stratejik bir coğrafya olması sebebiyle eski çağlardan beri önemini korumaktadır. Bölge, Mezopotamya ve Nil Havzaları gibi verimli tarım alanlarının yanı sıra önemli kara ve suyollarına sahiptir. Ayrıca 20. yüzyıla damgasını vuran petrolün yaklaşık %60’ının bu bölgede olması, Ortadoğu’yu eşsiz bir coğrafya haline getirmiştir. Önemli kara ve suyollarına sahip ve ulaşım yollarının kavşak noktası olan bölge asırlardan beri büyük güçlerin ilgisini çekmiştir. Büyük güçler bölgedeki Osmanlı hâkimiyeti sebebiyle bu emellerine 4 asır ulaşamamıştır. 20. yüzyılda Osmanlı’nın bölgeden tasfiyesiyle birlikte Ortadoğu, büyük güçlerin hâkimiyetine girmiş ve uzun yıllar istikrara hasret kalmıştır. Sahip olduğu eşsiz coğrafya ve petrol, bölgeye refah ve huzur getirmemiş; bölgeyi birçok önemli sorunun merkezi haline getirmiştir.

Ortadoğu, birçok komplike sorunu barındırmasına rağmen, kuşkusuz bölgenin en önemli sorunu Filistin-İsrail Çatışmasıdır. Filistin-İsrail Çatışması bölgedeki diğer sorunları doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Arap ülkelerinde Filistinli çok sayıda mülteci yaşamaktadır. Ayrıca İsrail’in Filistinlilere karşı baskıcı ve sert tutumu, Arap halklarında İsrail’e karşı bir düşmanlık yaratmaktadır. Bölgede oluşan İsrail karşıtlığı, İsrail’i güvenlik endişesine sevk etmektedir. Bu endişe, İsrail’i daha agresif politikalara itmekte fakat uygulanan politikalar çözüm getirmemektedir. Çatışma’da sertlik, sertliği doğurmaktadır. İsrail’in Filistinlilere karşı sertlik yanlısı tutumu 1987 yılında HAMAS’ın doğmasına neden olmuş ve HAMAS, Filistin’de önemli bir aktör haline gelerek 25 Ocak 2006 Filistin Seçimlerini kazanmıştır.

HAMAS’ın Filistin seçimlerini kazanarak iktidara gelmesi ABD, AB ve İsrail tarafında tepkiyle karşılanmıştır. Uzun yıllar Ortadoğu’ya sırtını dönmüş olan Türkiye ise, HAMAS’ın, seçimleri kazanmasından kısa bir süre sonra, liderlerini Ankara’ya çağırarak görüşme yapmıştır. Böylece Türkiye Filistin-İsrail Çatışmasında ve Ortadoğu’da etkin bir dış politika izleyeceğini göstermiştir. Bu bakımdan çalışmamız daha anlamlı ve önemli hale gelmektedir.

Filistin-İsrail Çatışmasını akademik bir çalışmanın gerektirdiği tarafsızlıkla ele almaya çalışsak ta başvuruda bulunduğumuz kaynakların bazıları taraflıdır. Tarafsız kalmaya çalışan araştırmacılar dahi İsrail’in uyguladığı baskı ve şiddeti gözardı edememiştir. Bu bakımdan biz burada İsrail’e eleştiri getiren her kaynağı titizlikle inceleyip yalnız Anti-Semitik bir düşünceyle yazıldığına kanaat getirdiğimiz kaynaklara başvurmadık.

Çalışmamıza katkılarından dolayı Süleyman Demirel Üniversitesi araştırma görevlileri Selim Kanat ile Esma Saraç’a, Sabancı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans öğrencisi Hakan Günaydın’a ve Fatma Doğan’a müteşekkirim. Manevi desteğini hep hissettiğim ve motivasyonumda önemli katkısı bulunan babama minnettarım. Özellikle yoğun iş temposu içinde bana vakit ayıran değerli hocam Süleyman Demirel Üniversitesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Timuçin Kodaman’a ne kadar teşekkür etsem azdır. Hocamın desteği olmadan bu çalışmayı tamamlamam mümkün olmazdı.

Page 4: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

ii

ÖZET

FİLİSTİN-İSRAİL ÇATIŞMASI VE HAMAS

Ali BURHAN

Süleyman Demirel Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Yüksek Lisans Tezi, 145 sayfa, Eylül 2008

Danışman: Yard. Doç. Dr. Timuçin KODAMAN

Bu tezin amacı, yaklaşık bir asırdan beri devam eden Filistin-İsrail

Çatışmasını incelemektir. Çalışmanın temel çıkış noktası sorunun kaynağının Batı kökenli olduğudur. Sorunun kökeni, Anti-Semitizm ve Siyasi Siyonizm’e dayandırılmıştır. Özellikle diasporadaki Yahudilere karşı oluşan Anti-Semitizm Batı kökenlidir. Siyasal objeler kullanılarak Kudüs ve çevresinde bir Yahudi yurdu kurma ideolojisi olan Siyonizm’in de en büyük destekçisi Batılı büyük güçler olmuştur. Sorunda bu denli pay sahibi olan batı, günümüz jeopolitiğinde Filistin Sorununda önemini devam ettirmektedir. Zira sorunun çözümü yine Batılı büyük güçlerin özellikle ABD’nin elindedir. Ayrıca İsrail’in bölgede gücüyle doğru orantılı kullandığı aşırı şiddet 1987’den sonra HAMAS fenomeninin doğmasına neden olmuştur. HAMAS’ın analizi, çatışma ve barış süreci üzerine etkisi çalışma içinde incelenmektedir.

Çalışmada iki temel varsayım üzerinde durulmuştur. Birincisi Çatışmanın kökeninde yatan nedenlerin Batılı güçler tarafından çıkarılması nedeniyle, Çatışmanın Batı tarafından yaratıldığıdır. Gerek Anti-Semitizm, gerekse Siyasi Siyonizm Batılılar nedeniyle ortaya çıkmıştır.

İkinci temel varsayım ise çatışmada şiddetin şiddeti doğurmasıdır. 1987 yılındaki I. İntifada ile kurulan HAMAS, Ariel Sharon’un provaketif Harem-i Şerif ziyareti sonucu başlayan II. İntifada’nın en önemli aktörü haline gelmiştir. II. İntifada sırasında İsrail’in aşırı güç kullanımı 25 Ocak 2006 tarihinde yapılan Filistin seçimlerini HAMAS’ın kazanmasıyla sonuçlanması bu durumun açık göstergesidir.

Sonuç olarak büyük güçlerin Ortadoğu politikası bu haliyle devam ettikçe veya büyük güçler arası denge bugünkü konjonktürdeki haliyle sürdükçe Filistin sorunun çözümü İsrail’in inisiyatifinde olurken, bölgede de şiddetin sona ermesi mümkün görünmemektedir. Anahtar Kelimeler: Filistin, Kudüs, Anti-Semiztizm, Siyonizm, Ortadoğu, Büyük Güçler, İntifada, HAMAS, Barış Süresi.

Page 5: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

iii

ABSTRACT

The PALESTINE-ISRAEL CONFLICT AND the HAMAS Ali BURHAN

Süleyman Demirel University, Department of International Relations

MA Thesis, 145 pages, September 2008

Supervisor: Assist. Prof. Dr. Timuçin KODAMAN This thesis aims to analyze the nearly one century long Palestine-Israel

conflict. The main starting point for this study is that the source of this conflict is Western originated and is based on anti-Semitism and political Zionism. Especially the anti-Semitism against the Jews in exile is Western originated. Also the main supporters of the Zionism which is basically an ideology that aims to establish an autonomous Jewish state around the Jerusalem by the use of political symbols are the major Western powers. The West, which has such an important share in the conflict, continues to play an important role in today’s geopolitics. Because, the solution for the conflict lies in the hands of Western powers, especially the US. Additionally, the Israeli use of extreme force parallel to its power in the region resulted in the birth of HAMAS phenomena. The analysis of the HAMAS and its role on the conflict and peace processes are analyzed in this study.

This study focuses on two main assumptions. One assumes that the conflict is created by Western powers due to the fact that the reasons behind the conflict were Western originated. Both anti-Semitism and political Zionism have been results of the Western actions.

The second main assumption is that the violence results in more violence in this conflict. HAMAS, which was established with the 1st Palestinian uprising in 1987, became the most important actor with the 2nd uprising period that resulted from the Ariel Sharon’s provocative visit to Harem-i Şerif. The extreme Israeli violence during the 2nd uprising period and the HAMAS victory in the 25 January 2006 elections is a clear indicator of this assumption.

To sum up, if the Middle Eastern policies of the major powers and the balance of power between them continue the same, the initiative to end the conflict will be in Israel’s hands and therefore it is not possible to foresee the end of the violence in the region. Key Words: Palestine, Jerusalem, Anti-Semitism, Zionism, the Middle East, Major Powers, Palestine Uprising, HAMAS, Peace Process.

Page 6: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

iv

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ .......................................... HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.

ÖZET ............................................. HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.

ABSTRACT ...........................................................................................................İİİ

İÇİNDEKİLER......................................................................................................... İ

KISALTMALAR............................ HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.

GİRİŞ………………………………………………………………………………...1

BİRİNCİ BÖLÜM

KAVRAMLAR, FİLİSTİN-İSRAİL ÇATIŞMASININ KÖKENLERİ ve ORTADOĞU

1.1. Filistin-İsrail Çatışmasında Genel Kavramlar .....................................................8

1.1.1. Filistin..........................................................................................................8

1.1.2. İsrailoğulları (Yahudiler) ..............................................................................9

1.1.3. Vaadedilmiş Toprak ...................................................................................10

1.2. Filistin-İsrail Çatışmasının Kökenleri ...............................................................11

1.2.1. Anti-Semitizm............................................................................................12

1.2.1.1. Anti-Semitizm Kavramı.....................................................................12

1.2.1.2. Anti-Semitizm’in Nedenleri...............................................................13

1.2.1.2.1. Anti-Semitizm’in Dini Ve Kültürel Nedenleri ........................13

1.2.1.2.2. Anti-Semitizm’in Siyasal Nedenleri .......................................15

1.2.1.2.3. Anti-Semitizm’in Ekonomik Nedenleri ..................................16

1.2.1.3. Anti-Semitizm’in Tarihsel Süreci.......................................................17

1.2.2. Siyonizm....................................................................................................20

1.2.2.1. Siyonizm Kavramı.............................................................................20

1.2.2.2. Siyonizm’i Ortaya Çıkaran Nedenler .................................................23

1.2.3. Siyonizm – Anti-Semitizm İlişkisi..............................................................24

1.3. Ortadoğu..........................................................................................................25

1.3.1. Ortadoğu Kavramı ve Coğrafi Sınırlar ........................................................26

1.3.2. Ortadoğu’nun Önemi..................................................................................26

1.3.2.1. Ortadoğu’nun Jeopolitik Önemi.........................................................27

1.3.2.1.1. Jeopolitik Kavramı .................................................................27

1.3.2.1.2. Jeopolitik Kuramlar ve Ortadoğu’nun Jeopolitik Önemi.........27

Page 7: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

v

1.3.2.2. Ortadoğu’nun Tarihi, Kültürel ve Dini Önemi ....................................31

1.3.2.2.1. Tarihi ve Kültürel Faktör.........................................................31

1.3.2.2.2. Dinsel Faktör ..........................................................................33

1.3.2.3. Ortadoğu’nun Ekonomik Önemi .........................................................35

İKİNCİ BÖLÜM

ÇATIŞMANIN TARİHSEL SÜRECİ ve BÜYÜK GÜÇLERİN FİLİSTİN POLİTİKASI

2.1. Çatışmanın Tarihsel Süresi..... HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.7

2.1.1. 1917 Öncesi Dönem ...................................................................................38

2.1.2. 1917-1948 Arası Dönem ............................................................................43

2.1.3. 1949-1987 Arası Dönem ............................................................................52

2.2. Büyük Güçlerin Filistin Politikası ....................................................................59

2.2.1. İngiltere’nin Filistin Politikası ....................................................................60

2.2.2. ABD’nin Filistin Politikası .........................................................................63

2.2.3. Rusya’nın Filistin Politikası .......................................................................69

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÖRGÜTLÜ FİLİSTİN DİRENİŞİ

3.1. Filistin’in Bağımsızlığı İçin Kurulan Örgütlenmeler.........................................72

3.1.1. İslami Hareket (Müslüman Kardeşler) ........................................................73

3.1.2. Filistin Kurtuluş Hareketi (El-Fetih) ...........................................................78

3.1.3. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ..................................................................79

3.1.4. İslami Direniş Hareketi (HAMAS) .............................................................81

3.1.4.1. Siyasal İslam’ın Yükselişi..................................................................81

3.1.4.2. HAMAS’ın Doğuşu ve I. İntifada ......................................................83

3.1.4.2. HAMAS’ın Kuruluşu.........................................................................85

3.1.4.4. HAMAS’ın Stratejik Zihniyeti...........................................................87

3.1.4.5. HAMAS’ın Örgüt Yapılanması..........................................................89

3.1.4.5.1. HAMAS’ın Askeri Yapılanması.............................................90

3.1.4.5.2. HAMAS’ın Sivil Yapılanması................................................91

3.1.4.6. HAMAS’ın Önderleri ........................................................................92

3.1.4.7. HAMAS’ın Mali Yapısı.....................................................................96

3.2. Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Barış Süreci ....................................................98

Page 8: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

vi

3.2.1. Madrid Konferansı ...................................................................................100

3.2.2. Oslo Anlaşması ........................................................................................102

3.2.3. Gazze-Eriha Anlaşması ............................................................................104

3.2.4. Oslo II Anlaşması.....................................................................................105

3.2.5. Wye River Anlaşması...............................................................................106

3.2.6. Cam David Görüşmesi .............................................................................107

3.2.7. II. İntifada ve Şarmu’ş Şeyh Anlaşması ....................................................109

3.2.8. Barış Sürecinin Değerlendirilmesi ............................................................112

3.3. Barış Sürecine HAMAS’ın Yaklışımı.............................................................113

3.4. 2006 Filistin Seçimleri ve Hamas’ın İktidarı ..................................................118

3.4.1. HAMAS’ı İktidara Getiren Sebepler.........................................................120

3.4.2. HAMAS’ın Seçim Zaferi Sonrası Filistin .................................................121

SONUÇ ................................................................................................................126

KAYNAKÇA ............................. HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.31

EKLER....................................... HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.39

ÖZGEÇMİŞ................................ HATA! YER İŞARETİ TANIMLANMAMIŞ.45

Page 9: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

vii

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği ABD : Amerika Birleşik Devletleri a.g.e. : adı geçen eser a.g.m. : adı geçen makale BM : Birleşmiş Milletler Bkz. : Bakınız Çev. : Çeviren Der. : Derleyen EL-FETİH : Filistin Kurtuluş Hareketi FKÖ : Filistin Kurtuluş Örgütü HAMAS : İslami Direniş Hareketi IDF : İsrail Silahlı Kuvvetleri IZL : Irgun Zvei Levmi Örgütü MC : Milletler Cemiyeti MÖ : Milattan Önce MS : Milattan Sonra NATO : Kuzey Atlantik Savunma Paktı NGO : Non-Govermental Organizations (Hükümetleraşırı Örgütler) OPEC : Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü s. : Sayfa SSCB : Sovyetler Birliği UNSCOP : Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komitesi yy. : Yüzyıl ZHL : İsrail Savunma Kuvvetleri

Page 10: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

1

GİRİŞ

20. yüzyılın en karmaşık uluslararası sorunlarından biri Filistin-İsrail

Çatışmasıdır. Filistin-İsrail Çatışmasında 2006 yılı başında yaşanan gelişmeler,

çatışmayı daha karmaşık hale getirmiştir. 25 Ocak 2006 tarihinde Filistin’de yapılan

genel seçimleri İslami Direniş Hareketi (HAMAS) kazanmıştır. Bu durum Filistin-

İsrail Çatışmasının uluslararası gündemin en önemli konularından biri olmaya devam

edeceğini göstermektedir. Zira Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD), Avrupa

Birliği’nde (AB) ve İsrail’de terör örgütü olarak kabul edilen HAMAS’ın Arap

Ülkelerinde seçimle iktidara gelen ilk İslami Hareket olması, Ortadoğu siyasetinde

deprem olarak nitelendirilmiştir.1

ABD ve AB’nin terör örgütü listesinde yer alan HAMAS’ı, Filistin halkının

iktidara getirmesi Filistin-İsrail Çatışmasında dönüm noktasıdır. Gerek HAMAS’ın

örgütsel davranışı, gerekse Filistin’de yaklaşık 40 yıldır devam eden statükonun

sonlanması açısından Filistin-İsrail Çatışması daha farklı bir boyuta girmiştir. 2006

Filistin genel seçimleri, 2 Haziran 1964 yılında Arap Devletleri tarafından kurulan

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) 1969 yılından beri başında bulunan Filistin

Kurtuluş Hareketi’nin (El Fetih)2 yaklaşık 40 yıllık hâkimiyetine son vermiştir.

HAMAS, iktidara gelerek uluslararası aktör olma konumunu güçlendirmiştir.

Gerek İsrail yerleşim yerlerinde yaşayan Yahudi sivillere ve İsrail askeri gücüne

saldırıları olsun, gerekse örgütün siyasi ve ekonomik bağlantıları olsun HAMAS’ın

uluslararası aktör olduğunun kesin bir göstergesi olsa da Filistin halkının oyuyla

iktidara gelmesi bu aktör konumunu iyice güçlendirmiştir.

1 Bora Bayraktar, HAMAS: Terör mü Yoksa Silahlı Direniş Örgütü mü? İslami Hareket Demokratik ve Ilımlı bir Siyasi oluşuma mı Dönüşüyor?, 1.Baskı (İstanbul: Karakutu Yayınları, 2007), s. 30. 2 Yıldırım Boran, Geçmişten Günümüze Filistin Direniş Hareketi El-Fetih ve HAMAS, 1. Baskı (İstanbul: Mephisto Kitabevi,2006), s. 87-90.

Page 11: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

2

17. yüzyılda Avrupa’da yaşanan siyasi gelişmeler, ulus devletin ortaya

çıkmasında önemli rol oynamıştır. Papalığın gücünün kırılmasıyla monarşiler

kuvvetlenmiştir. Özellikle 1618-1648 tarihleri arasında süren 30 Yıl Savaşları’nın

Protestanların galibiyetiyle sonuçlanmasının ardından 1648’de Westphalia

Anlaşması imzalanmıştır. Belirli kurallara göre hareket eden ve aralarında düzenli

ilişkiler bulunan devletlerin oluşturduğu bütün uluslararası sistem Westphalia

Anlaşmasıyla ortaya çıkmıştır. Westphalia ile Katolik Habsburgların Avrupa’ya

egemen olma tehdidi ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca uluslararası sisteme çok sayıda

devlet bu anlaşmadan sonra katılmıştır.3

Dini çatışmalar, Avrupa’da Modern Devletlerin doğuşunu hızlandırmıştır.

Avrupa’da devlet; belirli bir toprak parçası üzerine konuşlanmış ve dokunulmaz

sınırlarıyla çevrili toprak bütünlüğüne sahip bir yapı olarak tanımlanmıştır. Bu tanım

çerçevesinde Westphalia Anlaşması’na dâhil olmuş bütün devletler egemenliğe

kavuşmuştur. Ayrıca devletin en önemli unsuru olan egemenliğin üzerinde

durulmuştur. Dış egemenlik kavramının kabul edildiği Westphalia Anlaşması,

modern toprak bütünlüğüne sahip devletin yasal temellerini oluşturmuştur. Böylece

yeni bir uluslararası etkileşim sistemi, yeni kavramlar ve teoriler sistemi ortaya

çıkmıştır. Anlaşmanın dış egemenlik ilkesini tanıması, modern devletlerarası

sistemin resmi olarak tanınmasıyla ve yasal olarak zemininin sağlamlaşmasıyla

sonuçlanmıştır.4

Uluslararası siyasal sistemde devletlerin önemi 19. yüzyılda yaşanan yeni

gelişmelerden dolayı giderek artmıştır. Özellikle 19. yüzyılda ulusçuluk hareketi;

bireyin, merkezi devlete sıkı bir biçimde duygusal bağlarla bağlanmasını sağlamıştır.

Bu durum normal vatandaşında devletin siyasal yaşantısında söz sahibi olmasına

neden olmuştur. Dönemin ulusçu önderleri, ayrı bir devletin var olabilmesi için

gerekli olan tek meşru temelin ayrı bir etnik ve dinsel grubun var olması gerektiğini

3 Oral Sander, Siyasi Tarih İlk Çağlardan 1918’e, 15. Baskı (Ankara: İmge Kitabevi, 2006), s. 100-101. 4 Torbjon L. Knutsen, Uluslararası İlişkiler Teorisi Tarihi, çev. Mehmet Özay, 1. Baskı (İstanbul: Açılımkitap Yayınları, 2006), s. 124-126.

Page 12: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

3

belirtmiştir. Bu akım doğrultusunda etnik gruplara dayalı olmayan Avrupa

Devletlerinde ulusçuluk hareketi başlamış ve Osmanlı, Rusya, Avusturya-Macaristan

İmparatorlukları gibi çok uluslu yapıya dayalı devletler yıkılıp, yerine ulusal

devletler kurulmuştur.5

Uluslararası siyasal sistemde 20. yüzyıla kadar devletler en önemli aktör

olmuştur. Fakat 20. yüzyılda yaşanan siyasal gelişmeler uluslararası politikada köklü

değişiklikler yaratmıştır. Özellikle uluslararası siyasal sistemin aktörleri

çeşitlenmiştir.6

Devletlerin dışında, uluslararası siyasal sistemin aktörlerini hükümetleri

temsil etmeyen ulusal nitelikli aktörler, hükümetlerin temsil edilmediği uluslararası

nitelikli aktörler ve hükümetlerin temsil edildiği uluslararası nitelikli aktörler olarak

ayırmak mümkündür. Hükümetleri temsil etmeyen ulusal nitelikli aktörleri,

Sönmezoğlu; birey ve grup olarak ikiye ayırmaktadır. Birey, devleti oluşturan en

önemli unsur olması açısından klasik liberal görüşe göre uluslararası siyasal sistemin

en temel aktörü kabul edilse de, Sönmezoğlu burada uluslararası siyasal sistemi bir

bireyin etkileyip, aktör olabilme gücü açısından değerlendirmektedir.7

Ulusal düzeyde olup da hükümetleri temsil etmeyen uluslararası aktörler

genellikle çeşitli gruplardan oluşmaktadır. Bunlar ekonomik, siyasi, dini, etnik çeşitli

temeller üzerine ortaya çıkan baskı grupları şeklindeki örgütlenmelerdir. Bu gruplar

bulundukları ülkenin dış politikasını kendi arzuladıkları doğrultuda yönlendirmeye

çalışmaktadır. Bu türden baskı gruplarının etkili olduğu ülkelerde, söz konusu

gruplar dış politikada birincil rol oynamaları mümkün olmaktadır. Özellikle etnik

gruplar daha etkin bir rol oynamaktadır.8

5 Mehmet Gönlübol, Uluslararası Politika: İlkeler, Kavramlar, Kurumlar, 3. Baskı (Ankara: Atilla Kitabevi, 1985), s. 44. 6 Tayyar Arı, Uluslararası İlişkiler, 2. Baskı (İstanbul: Alfa Yayınları, 1997), s. 40. 7 Faruk Sönmezoğlu ve diğerleri, Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, 1. Baskı (İstanbul: Cem Yayınları, 1992), s. 37-38. 8 Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, 3. Baskı (İstanbul: Filiz Kitabevi, 2000), s. 38-39.

Page 13: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

4

Hükümetlerin temsil edilmediği uluslararası nitelikli aktörler, uluslararası

uzmanlık kuruluşları, çokuluslu şirketler, siyasal nitelikli hükümetleraşırı kuruluşlar

olarak üçe ayrılmaktadır. Uluslararası uzmanlık kuruluşları, belli alanlarla ilgili

kurulan ve hükümetlerin temsil edilmediği örgütlenmelerdir. Bu tip örgütlerin zaman

zaman uluslararası siyasal sistemde aktör olma durumu söz konusu olabilmektedir.

Örneğin Uluslararası Kızılhaç insani nedenlerle, bazı uluslararası çatışmaların

sonlandırılması için girişimde bulunmakta, bazen sorunlu iki ülke arasında

arabuluculuk yaparak uluslararası roller üstlenmektedir.9

Hükümetlerin temsil edilmediği uluslararası aktörlerden biri de çokuluslu

şirketlerdir. Çok uslulu şirketler; faaliyetleri ülke sınırlarını aşan ve birden fazla

ülkede üretim ve yatırım faaliyetlerini sürdüren şirketlerdir.10 Amacı kar

maksimizasyonu olan bu şirketlerin uluslararası politik alanda da etkin bir konumu

vardır. Günümüzde ekonomik yapı siyasal yapıyı doğrudan etkilediğinden çok uluslu

şirketler, bulunduğu yerel bölgenin siyasetini etki altına almak istemektedir.

Manisalı, küresel sistemde çok uluslu şirketler ile gelişmiş ekonomilerin egemen

unsur olarak çıktığını savunmakta, çok uluslu şirketlerin bulundukları devletlerde

etkinliğini arttırıp, ulusal siyaset ve bürokrasiyi kendilerine bağımlı kıldığını

belirterek çok uluslu şirketlerin uluslararası politik gücünü ortaya koymaktadır.11

Hükümetlerin temsil edilmediği uluslararası aktörlerden sonuncusu ise siyasal

nitelikli hükümetleraşırı kuruluşlardır (NGO). Bu kuruluşların uluslararası politika

ile olan ilişkileri diğer hükümetlerin temsil edilmediği uluslararası aktörlere göre

amaç ve sonuç açısından daha nettir.12 Faaliyetleri ülke sınırlarını aşan NGO

niteliğindeki uluslararası örgütler, siyasal iktidarı legal veya illegal yollardan kendi

istekleri doğrultusunda yönlendirmeye çalışmaktadırlar.13

9 Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, s. 43-44. 10 Arı, Uluslararası İlişkiler, s. 64. 11 Erol Manisalı, Türkiye ve Küreselleşme, 1. Baskı (İstanbul: Der Yayınları, 2002), s. 4. 12 Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, s. 50. 13 Arı, Uluslararası İlişkiler, s. 62.

Page 14: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

5

Hükümetlerin temsil edildiği uluslararası nitelikli aktörler ise Birleşmiş

Milletler (BM), AB, Kuzey Atlantik Savunma Paktı (NATO), Petrol İhraç Eden

Ülkeler Örgütü (OPEC), Varşova Paktı gibi ulusal devletlerden oluşan ve üye

devletlerin temsil edildiği örgütlerdir.

Bağımsız bir Filistin Devleti kurmak amacıyla ortaya çıkan ve bu amaç

doğrultusunda İsrail’e karşı silahlı mücadeleyi savunan HAMAS’ı siyasal nitelikli

hükümetleraşırı uluslararası aktör olarak kabul etmek mümkündür. HAMAS, iktidara

gelene kadar Arap Birliğince tek temsilcisi olarak kabul edilen FKÖ’ye, İsrail’e karşı

askeri yöntemler kullanması yönünde eleştiriler yaparak, bazı devletlerce Filistin’in

tek meşru temsilcisi olarak görülen FKÖ’nün uyguladığı dış politikayı etkilemeye

çalışmıştır. Ayrıca HAMAS’ın, Mısır, Ürdün, Suriye gibi Arap Devletleri ile

ilişkileri vardır. Örgütün özellikle bu aktör konumu, 2006 yılında yapılan seçimlerde

iktidara gelmesiyle daha da güçlenmiştir. Özellikle bu seçimlerle HAMAS’ın siyasal

anlamda uluslararası aktör konumu netleşmiştir. HAMAS’ın önemli uluslararası

aktörlerce terör örgütü olarak görülmesinin devam edip etmeyeceği HAMAS’ın

yönetimdeki başarısına ve terör eylemlerine vereceği tepkiye göre şekilleneceğinden,

örgütün hüviyeti terör örgütlüğünden siyasal partiye dönüşen bir hükümetleraşırı

uluslararası aktör olarak değişebilir. Fakat ABD, AB ve İsrail’den gelen seçim

sonuçlarına ilk tepkiler HAMAS’ın örgütsel tutumu gözetilerek yapılmıştır ve

Demokratik yollardan iktidara gelen HAMAS’ı dışlanmıştır. HAMAS’a karşı

uygulanan bu tutum HAMAS’ın daha ılımlı bir politika izlemesinin yolunu

tıkamaktadır.14

Filistin-İsrail Çatışması sadece Ortadoğu’nun değil, dünyanın en önemli

sorunlarından biridir. Çatışma sebebiyle Arap Devletleri ile İsrail arasında güvene

dayalı ilişliler oluşturulamamaktadır. Bu güvensizlik ortamında yaşanan küçük

gerilimler, kısa sürede büyümektedir. Böylece bütün dünya Ortadoğu’nun jeopolitik

ve jeoekonomik öneminden dolayı etkilemektedir. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin

Ortadoğu’da beş asra yakın bir süre hâkim olmuştur ve Osmanlı’nın ardılı

14 Serhat Erkmen, Filistin’de Kriz: İki Millet, Üç Devlet, Stratejik Analiz, Temmuz 2007, s. 48.

Page 15: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

6

konumundaki Türkiye, yönünü Batı’ya döndüğünden bölgeyi ve bölgenin sorunlarını

kuruluşundan beri görmezden gelmiştir. Fakat HAMAS’ın 2006 seçimlerini

kazanması sonrası örgütün önemli liderlerinden Halit Meşal’in Ankara’ya çağrılıp

görüşülmesi, Türkiye’nin Ortadoğu ve Filistin politikasında daha aktif bir rol

oynayacağını göstermektedir. Gerek dünya gerekse Türkiye için çok önemli olan

Filistin-İsrail Çatışması belirtilen nedenlerden dolayı araştırmaya değerdir.

Filistin-İsrail Çatışması uzun yıllardır süre gelen çok karışık bir sorundur ve

birçok bilimi ilgilendirmektedir. Biz sorunu uluslararası ilişkiler disiplinin siyasi

tarih alt disiplini çerçevesinde ortaya koyduk. Çatışma incelenirken iki temel

varsayım üzerinde durulmuştur. Çatışmanın kökeni olarak gördüğümüz Anti-

Semitizm ve Siyonizm’in Batı yüzünden ve desteğiyle oluşması sebebiyle

Çatışmanın Batı’dan kaynaklandığı ilk varsayımımızdır. İkinci varsayım ise

Çatışmada, şiddetin şiddet yarattığıdır. İsrail’in Filistinlilere aşırı güç kullanımı,

İsrail’e karşı silahlı mücadele ile başarılı olunacağını savunan örgütleri

güçlendirirken, bu örgütlerin İsrail’e yönelik eylemleri Filistinlilerle barışa karşı olan

İsrail sağının siyasal gücünü arttırmakta ve barış sağlanamamaktadır.

Çalışma, giriş ve sonuç bölümünün dışında üç bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde, Filistin-İsrail Çatışmasıyla ilgili temel kavramlar ile çatışmanın

kökeni olarak düşündüğümüz Anti-Semitizm ve Siyonizm incelenmektedir. Ayrıca

Filistin-İsrail Çatışmasının uluslararası bir sorun olarak görülmesinin nedeninin

Ortadoğu’nun jeopolitik ve dinsel öneminden kaynaklandığını düşündüğümüzden, bu

bölümde Ortadoğu kavramı, Ortadoğu’nun coğrafi sınırları, jeopolitik, dinsel ve

kültürel önemi ile ekonomik önemi yer almaktadır.

İkinci bölümde, Çatışmanın tarihsel süreci ile büyük güçlerin Filistin

politikaları aktarılmaktadır. Çatışmanın tarihsel süreci üç başlıkta aktarılmaktadır. İlk

olarak, Siyonizm’in ortaya çıktığı, Siyonizm’in kurucusu Thedore Herzl’in Osmanlı

Devleti’nden toprak taleplerinin olduğu ve bu doğrultuda II. Abdülhamit’le yapılan

görüşmeler ile Balfour deklarasyonun yayınladığı dönem arasındaki tarihsel süreç

Page 16: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

7

aktarılmaktadır. İkinci olarak, uluslararası siyasal sistemin olmadığı Filistin’de

İngiliz mandasının olduğu iki dünya savaşı arasındaki tarihsel süreç ele alınmaktadır.

Son olarak, İki Kutuplu Sistemin başladığı ve İsrail’in bağımsız bir devlet olarak

ortaya çıktığı 1948’den HAMAS’ın Filistin’de aktif bir şekilde görülmeye ve I.

İntifadanın başladığı tarih olan 1987 yılına kadar olan süreç ele alınmaktadır. Ayrıca

bu bölümde ABD, AB, ve Rusya’nın büyük güçlerin Filistin politikaları ele

alınmaktadır.

Çalışmanın üçüncü bölümünde örgütlü Filistin direnişi ve HAMAS ele

alınmaktadır. İlk olarak, HAMAS’ın ideolojisinin oluşmasında en önemli

etkenlerden olan İslami Hareket ele alınmaktadır. Böylece HAMAS’ın ideolojik ve

fikri alt yapısının temelleri incelenmektedir. Örgütlü Filistin direnişinin en önemli

aktörlerinden olan El-Fetih ve FKÖ’ye de kısaca değinilmektedir. Daha sonra

HAMAS’ın ortaya çıkışı, örgütün stratejik zihniyeti, siyasi ve askeri yapılanması ile

mali yapılanması ele alınmaktadır. 1993 yılında başlayan Filistin-İsrail barış

görüşmeleri ile HAMAS’ın sivillere yaptığı ses getiren bazı eylemleri incelenmiştir.

Yine bu bölümde HAMAS’ı Filistin’de 2006 yılında yapılan seçimlerde iktidara

götüren süreç ve seçim sonuçları incelenmektedir.

Sonuç bölümünde ise HAMAS iktidarının Filistin-İsrail Çatışmasına etkileri

ile Filistin’de HAMAS iktidarı sonunda Ortadoğu’da kalıcı bir barışın sağlanıp

sağlanamayacağı değerlendirilmektedir.

Page 17: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

8

BİRİNCİ BÖLÜM

KAVRAMLAR, FİLİSTİN-İSRAİL ÇATIŞMASININ KÖKENLERİ ve

ORTADOĞU

1.1. Filistin-İsrail Çatışmasında Genel Kavramlar

1.1.1. Filistin

Filistin kelimesi M.Ö. bugünkü İsrail, Ürdün ve Mısır topraklarının bir

bölümünü kapsayan alanda yaşamış kavmin adı olup, İbraniler bu halka “Pelishtin”

ve bunların yaşadığı yere de Filistin ülkesi anlamına gelen “Pelesheth” derken

Romalılar bu topraklara “Palestina” demiştir.15

Filistin’in ilk halkı Arap yarımadasından göçen Sami ırkındandır.16 İddiaya

göre Arap yarımadasında büyük bir kuraklık gösterince, burada yaşayan halklar civar

bölgelere göç etmiştir. Filistin bölgesine de ilk göçlerin M.Ö. 5000-3000 yılları

arasında Kenaniler tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır. Kudüs şehrinin

kurucularının da Kenaniler olduğu belirtilmektedir.17

Dört bin yıldan beri tarih içinde yer alan Filistin, sık sık fetih ve istilalara

maruz kalıp, sınırları devamlı değişimler gösterdiğinden bu topraklara belirgin siyasi

sınırlar çizmek mümkün olmamıştır. Tarih içinde siyasi sınırları değişiklik gösteren

Filistin’in coğrafi sınırları konusunda bir görüş birliğinden söz etmek mümkündür.

15 Fahir Armaoğlu, Filistin Meslesi ve Arap İsrail Savaşları, 2. Baskı (Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1991), s. 3. 16 Celal Tevfik Karasapan, Filistin ve Şark-ül-Ürdün, 2. Baskı (İstanbul: Ahmet İhsan Basımevi, 1942), s. 5., Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 5. [Söz konusu bilgiyi Armaoğlu, Karasapan’ın eserinden aktarmıştır.] 17 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 5-6.

Page 18: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

9

Filistin denen topraklar, esas itibariyle Suriye ile Mısır ve Akdeniz ile Şeria Nehri

arasında kalan alanı kapsamaktadır. Şeria Nehrinin döküldüğü Ölü Deniz (Lut Gölü)

Filistin’in doğu sınırına dâhildir.18

1.1.2. İsrailoğulları (Yahudiler)

Yahudilerle ilgili bilgilerin geneli Tevrat’a (Eski Ahit) dayanmaktadır.

Tevrat’ın yaradılışa ait ilk kitabı Genesis’e göre Yahudi Kavminin başlangıcı ve

Yahudilerin en ulu dedeleri Hz. İbrahim’dir. Hz. İbrahim’den sonra kabilenin başına

oğlu Hz. İshak geçmiştir. Hz. İshak’tan sonra İsrail teriminin de ortaya çıkmasına

sebep olan Hz. Yakup, kabilenin başına geçmiştir.19 Tekvin’de Yehova’nın (Tanrı)

Yakup’un ismini İsrail olarak değiştirdiği belirtilmektedir.20 Hz. Yakup’un

çocuklarına da İsrailoğulları denilmiştir.21 Yahudi olarak isimlendirilmeleri ise Hz.

Yakup’un dördüncü oğlu Yahuda’dan (Juda) dolayı olmuştur.22

İsrailoğulları, M.Ö. 17. yüzyılda yaşanan kuraklık sebebiyle Kenanilerin

yaşadığı topraklardan (Filistin topraklarından) Mısır’a göçmüştür.23 İsrailoğulları,

Hz. Yakup’un oğullarından Hz. Yusuf’un liderliğinde Nil Nehri civarındaki Gessen

bölgesine yerleşmiştir. Belli bir süre Mısır’da refah içinde yaşamalarının ardından,

Yeni İmparatorluk döneminde Mısır Firavunlarının zulümlerinden dolayı M.Ö. 13.

yüzyılda Hz. Musa’nın liderliğinde Mısır’dan ayrılmıştır. Yahudiler, Musa

Peygamberin liderliğinde 40 yıl kadar çöllerde yaşamıştır. İsrailoğulları’nı Filistin’e

götüren Musa’nın komutanlarından Yeşu olmuştur. Fakat burada Filistinlilerle büyük

bir mücadele içine girmişlerdir. Bütün Yahudi kabileleri bir araya gelerek Hz.

18 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 3-4. 19 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 7. 20 Tayyar Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 2. Baskı (İstanbul: Alfa Yayınları, 2005), s. 34. 21 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 7. 22 Süleyman Sayar, Yahudi Karakteri (Tarihi ve Sosyo-Psikolojik Bir Yaklaşım), Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı 9. <http://kutuphane.uludag.edu.tr/Univder/PDF/ilh/2000-9(9)/htmpdf/M-14.pdf>, 20.05.2008. 23 Süleyman Özmen, Ortadoğu’da Etnik, Dini Çatışmlar ve İsrail, 2. Baskı (İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2002), s. 30.

Page 19: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

10

Davut’u Kral seçmelerinin ardından İsrailoğulları, Hz. Davut’un liderliğinde

Filistin’de devlet kurmuştur. Hz. Davut, Kenanilerin yaşadığı Kudüs’ü ele geçirerek

tarihteki ilk Yahudi devletinin başkenti yapmıştır.24

40 yıl boyunca Yahudi Devletinin Kralı olan Hz. Davut, ölmeden önce oğlu

Hz. Süleyman’ı yeni Yahudi Devletinin Kralı olarak tahta çıkarmıştır. Hz. Süleyman

döneminde Yahudi Krallığı en parlak dönemini yaşamıştır. Ayrıca Yahudilerin en

kutsal mabetleri olan Beyt-i Makdis, Hz. Süleyman tarafından inşa ettirilmiştir. Hz.

Süleyman’ın M.Ö. 930’da ölümünden sonra tarihteki ilk Yahudi Devleti, başkenti

Nablus olan İsrail Krallığı ile Davut’un soyundan gelenlerin kurduğu ve başkenti

Kudüs olan Yahuda Krallığı olarak ikiye bölünmüştür.25

İsrail Krallığı, M.Ö. 722’de Asurlar tarafında istilaya uğrayarak yıkılmıştır.

Asurlar, İsrail Krallığında yaşayan Yahudileri yaşadıkları topraklardan sürmüştür. Bu

sürgünden sonra Nablus’ta sadece 200 kadar Yahudi aile kalmıştır.26 Yahuda Krallığı

ise M.Ö 587’de Babil Kralı Buhti Nassar tarafından yıkılmıştır. Ayrıca Yahudiler

üzerinde derin yaralar açılmasına neden olan Kutsal Mabetlerinin ilk yıkılışı da Babil

istilasında yaşanmıştır.27

1.1.3. Vaadedilmiş Toprak (Arz-ı Mev’ud)

Filistin-İsrail Çatışmasının temelinde dış etmenler göz önüne alınmadığında

toprak sorunu yatmaktadır. Yahudilerin, bugünkü İsrail topraklarına 20. yüzyıl

başında sistemli olarak başlattıkları göçün nedeni, göç ettikleri yerlerin “Yahudi

Yurdu” ve buraları kendilerine vaat edilen topraklar olduğu düşüncesidir.28

24 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 7-8. 25 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 8. 26 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 8-9. 27 Ömer Turan, Medeniyetlerin Çatıştığı Nokta Ortadoğu, Yeni Şafak Gazetesi Kültür Armağanı, (İstanbul, 2003), s. 43. 28 Turan, a.g.e., s. 154.

Page 20: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

11

Yahudilerdeki Arz-ı Mev’ud anlayışı, Allah’ın emirlerini yerine getirmeleri

karşılığında, Allah’la yapmış oldukları anlaşma anlamına gelmektedir. Tevrat’ın

Tekvin bölümünde, Yahudiler, namaz kılma, zekât verme, kan dökmeme, kimseyi

yurtlarından çıkarmama, yetim ve düşkünlere yardım etme konularında Allah’a söz

vermiştir. Allah’ta Yahudilere verdikleri sözü tutarsa, Yahudileri seçkin bir kavim ve

kutsal topraklara varis kılacağını belirtmiştir. 29

Yahudiler verdikleri sözü tutmayıp Arz’a uymadıklarından memleketlerinden

kovularak cezalandırılmıştır. Daha sonra Allah, Yahudileri tekrar affetmiş, yeniden

bir anlaşma yapılmıştır. İbrahim Peygamberin soyundan gelenler, Allah’ın emirlerini

yerine getirilerse Allah’ta onlara Arz-ı Mev’ud’u verip ve diğer kavimler üzerinde

hakimiyet sağlayacaktır. Arz-ı Mev’ud’ta vaadedilen topraklar ise Tekvin’in 15.

bölümünün 18. ayetinde belirtilmiştir. O günde Rab Abraham’la ahdedip dedi; Mısır

Irmağından büyük ırmağa, Fırat Irmağına kadar, bu diyarı, Kenileri ve Kenidzileri

ve Kadmonileri ve Hıttileri ve Perizzilerri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve

Girganileri ve Yebusileri senin zürriyetine verdim ayetinde Yahudilere vaadedilen

toprakların Nil Nehriyle Fırat Nehri arasında kalan bütün toprakları kapsadığı

görülmektedir. Vaadedilmiş toprak anlayışı Tevrat’ın bu hükmünden

kaynaklanmaktadır.30

1.2. Filistin-İsrail Çatışmasının Kökenleri

Filistin-İsrail çatışmasının kökeninde, yaygın düşünce iki düşman toplum

arasında yaşanan tarihsel ve dinsel uzlaşmazlıklardan kaynaklanan olaylar olduğu

düşünülmektedir. Kanaatimizce bu düşünce doğru değildir. Dünya tarihine

bakıldığında komşu pek çok ülkelerin arasında husumetlerin yaşandığı görülmekte,

yaşanan sorunlar uluslararası aktörlerin ve toplumun desteği hatta bazen baskısıyla

çözülmekte, çözülemediği durumlarda ise var olan anlaşmazlığın en azından sıcak

29 Levent Ersin Orallı, Dinsel Temeller Işığında Siyasal Yahudilik ve Arz-ı Mevud, Türel Yılmaz, Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin (der.), Ortadoğu Siyasetinde İsrail, 1. Baskı (Ankara: Platin Yayınları, 2005), s. 18-19. 30 Orallı, a.g.m., s. 19.

Page 21: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

12

çatışma ortamına varması engellenmektedir. Fakat Filistin’le İsrail arasında yaklaşık

bir asırdan fazla zamandır süren düşmanlık, çatışma her geçen gün artarak devam

etmekte, uluslararası aktörler çözüm için inisiyatif ortaya koymadığından uluslararası

toplumun baskısı da belli bir noktada tıkanmaktadır. Bu bakımdan Filistin-İsrail

çatışmasının tarihsel sürecinden önce, Filistin ve İsrail halkları arasında oluşan bu

düşmanlığın kökenlerini incelemek gerekmektedir.

Çatışmanın kökeninde Anti-Semitizm ve Siyonizm’in çok büyük etkisi

vardır. Anti-Semitizm, Yahudilerde travmatik bir etki yaratırken31 Siyonizm;

Filistinlilere, Yahudilerin tarihte yaşadıkları acıları yaşatmıştır. Ama Anti-Semitizm,

Batı uygarlığının Yahudilere uygulamalarıyken, Siyonizm, Filistinlileri hedef

almıştır. Dolayısıyla Filistinlilerin bu çatışmada olmasının tek nedeni bu topraklarda

yaşıyor olmalarıdır.

1.2.1. Anti-Semitizm

Burada ilk olarak Anti-Semitizm tanımı üzerinde durulduktan sonra, Anti-

Semitizm’in ortaya çıkma nedenleri incelenmektedir. Son olarak Anti-Semitizm’in

kısaca tarihi üzerinde durulmaktadır.

1.2.1.1. Anti-Semitizm Kavramı

Yahudi Karşıtlığı, Yahudi Düşmanlığı anlamına gelen Anti-Semitizm, Anti

ve Semitizm kelimelerinin anlamına bakıldığında Sami halkları karşıtlığıdır. Sami

halkları ise Nuh Peygamberin oğullarından Sam’ın soyundan gelenlere

denilmektedir.32 Yahudilerin en ulu dedeleri olan Hz. İbrahim’de Sam’ın soyundan

gelmektedir.33 Hz. İbrahim, Arapların da atasıdır. Filistin halkı ise, Arabistan

31 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 111. 32 “Sami”, Meydan Larousse, Cilt 17. 33 “İbrahim”, Meydan Larousse, Cilt 9.

Page 22: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

13

yarımadasından göçen Sami (Semitic) ırkından olduğuna göre34 Anti-Semitizm,

sadece Yahudi karşıtlığından ziyade Sami ırkının diğer mensuplarını da içine

katmaktadır. Fakat diğer Sami ırklarıyla Yahudi karşıtı medeniyetlerin etkileşiminin

daha az olması sebebiyle (19. yüzyıla kadar) Sami karşıtlığı Araplarda

hissedilmemiştir. Fakat Yahudilerin yaşadıkları topraklarda tarihsel süreçte sık sık

istilalara uğrayıp, kendi yurtlarından sürgün edilmelerinden dolayı diğer kavimlerle

yaşamak zorunda kalmışlardır. Bir sonraki bölümde Anti-Semitizm’in nedenlerinde

de belirtildiği gibi Yahudilerin yaşadıkları yerlerde kendilerini diğer halklardan farklı

ve üstün tutan davranış ve adetlerinden dolayı Yahudi düşmanlığı oluşurken, Batı’da

ise Tanrı Katilleri kabul edildiklerinden Yahudi düşmanlığı ortaya çıkmıştır.

Anti-Semitizm’in başlangıcı İlk Çağ’a kadar uzanmaktadır. M.Ö. 7. yüzyılda

Asur istilalarıyla başlayıp, Babil ve Roma’yla devam eden saldırılardan sonra

Yahudiler’in kendi yaşadıkları topraklardan başka topraklara sürgün edilmesi Anti-

Semitizm’in çok eski tarihlere kadar uzandığını göstermektedir.

1.2.1.2. Anti-Semitizm’in Nedenleri

Yahudi karşıtlığının nedenlerini dini (Musevilik inancından kaynaklanan

kültürel ve sosyal yaşamları da dini nedenler içersinde aktarılmaktadır), ekonomik ve

siyasal olarak üç ana başlık altında ele alınmaktadır.

1.2.1.2.1. Anti-Semitizm’in Dini ve Kültürel Nedenleri

Yahudiler için din çok önemlidir. Bir dini inanışın yanı sıra aynı zamanda bir

yaşam biçimdir. Bu nedenle “Yahudilik” bir inanç sistemi gibi düşünülse de

Yahudiler, toplumsal bir yapıyı oluşturmaktadır. Yahudilerin dinleri Musevilik ve

Kutsal Kitapları Eski Ahit’tir (Tevrat). Yahudilerin Eski Ahit’e dayalı dini

34 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 5.

Page 23: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

14

inanışlarına göre yaşantıları Yahudi karşıtlığının Hıristiyanlık’tan önceki dönemlere

kadar uzanmasına neden olmuştur. Yahudilerin, Musevi inançlarına göre hareket

etmesi antikçağda dahi düşmanlarının olmasına sebep olmuştur. Yahudi erkeklerinin

sünnet olması, Yahudi bir erkeğin Yahudi olmayan başka toplumlardaki bir bayanla

evlenmemesi gibi Yahudi erkeğine kutsanmışlık işareti veren davranışlar,

Yahudilerin birlikte yaşadıkları diğer toplumlarda hoşnutsuzluk yaratmıştır. Bu

dönemde Yahudilere, fiziksel bir karşı çıkış olmamasına rağmen, Yahudilerin

yaşadıkları diğer toplumlardan farklı davranışları özellikle dönemin aydınlarında

belirgin bir Yahudi düşmanlığı oluşturmuştur.35

Yahudi karşıtlığının en önemli dini nedeni olarak Hz. İsa’nın çarmıha

gerilmesinden sorumlu tutulmalarıdır. Hz. İsa kendine vahyedilen ilahi mesajı

yaymaya başladığında en büyük tepkiyi içinden geldiği Yahudilerden görmüştür.

Başlangıçta Hıristiyanlığı Yahudi cemaatinin iç sorunu olarak gören Roma, Yahudi

hahamların kışkırtmaları sonucunda, Hz. İsa’yı çarmıha germiştir.36 Fakat daha sonra

Roma içinde Hıristiyanlık hızlı bir şekilde yayılmaya başlamıştır. Hıristiyanlık

inanışına göre Hz. İsa Tanrısal bir nitelik taşımaktadır ve Hz. İsa’nın ölümünden

Yahudiler sorumlu tutulmuştur. Hıristiyanlık açısından varolabilecek en büyük suç

sayılan “Tanrı katli”, Hıristiyanlardaki günümüze kadar gelen Yahudi düşmanlığının

temelini oluşturmuştur.37

Yahudilerin “Tanrı katili” olarak gösterilmesi sonucu oluşan Yahudi

karşıtlığının yanı sıra diğer önemli bir nedende Yahudilerin kutsal kitaplarından olan

Talmud’ta yazanlardır. Örneğin zor durumda kalmış Yahudi olmayan birine, bir

Yahudi yardım etmemelidir. Hatta Talmud yorumcuları Yahudi olmayan birisinin

dolaylı yoldan öldürülmesini uygun ve doğru bir davranış olarak görmektedir.38

35 Eva Groepler, Anti-Semitizm Antik Çağdan Günümüze Yahudi Düşmanlığı Tarihi, çev: Süheyla Kaya, 1.Baskı (İstanbul: Belge Yayınları, 1999), s. 7-8. 36 Turan, a.g.e., s. 154. 37 Groepler, a.g.e., s. 7-8. 38 Cevat Eroğlu, İsrail’in Beka Stratejisi ve Kürtler, 1. Baskı (İstanbul: Sayfa Yayınları, 2003), s. 37.

Page 24: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

15

Yahudi Diasporası sonucu başka yerlere göç eden Yahudiler, gittikleri

yerlerde Kudüs Edebiyatını geliştirerek asimile olmamayı başarmışlardır.39 Asimile

olmamanın getirdiği farklılığın yanı sıra Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesinde suçlu

görülmeleri40, Yahudilerin bulundukları toplumlardan dışlanmasına sebep olmuştur.

Özellikle Ortaçağ’da Yahudiler, Anti-Semitizm’in getirdiği baskı ve şiddetten dolayı

büyük açılar yaşamıştır. Haçlı Seferleri sebebiyle dinsel duyarlılığın en üst düzeye

çıktığı 11. yüzyılda, Orta ve Batı Avrupa’da yaşayan Yahudilerin çoğu din

değiştirmekle ölmek arasında karşı karşıya bırakılmıştır.41 Yahudiler bu dönemde

ağır baskı ve şiddete maruz kalmış, çeşitli katliamlara tabi tutulmuş, bununla da

yetinilmeyip yaşadıkları topraklardan kovulmuşlardır.42

1.2.1.2.2. Anti-Semitizm’in Siyasal Nedenleri

Yahudi karşıtlığının en önemli siyasal nedeni, yurttaşlık bilincine dayalı

milliyetçiliğin yerini etnik kökene dayanan Volk milliyetçiliğine bırakmasıdır.

Avrupa’da Aydınlanmanın sona erip yerini romantizmin alması, beraberinde milli

duyguların oluşmasına neden olmuştur. Ulus devlete bağlılık anlayışındaki yurttaşlık

bilinci, özellikle Cermen asıllı Orta Avrupa uluslarında, vatan kabul ettikleri

toraklarda uzun süre yaşama, oraya kök salma anlamına gelmektedir. Yahudilerin ise

kendilerine ait yurtları olmadığından Avrupa’daki milliyetçiler tarafından Yahudiler

ruhsuz bir toplum olarak görülmeye başlanmıştır. Zaten Yahudilerin kendi haklarıyla

eşit haklara sahip olmasını kabullenmeyen Hıristiyanlarla Yahudiler arası

Aydınlanmayla gelen iyi ilişkiler kısa sürmüştür. Yahudiler vaftiz olup din değiştirse

bile ırkları değişmeyeceği düşüncesi hâkim olmuştur.43

39 Turan, a.g.e., s. 21. 40 Mim Kemal Öke, Siyonizm’den Uygarlık Çatışmasına Filistin Sorunu, 4. Baskı (İstanbul: Ufuk Kitapları, 2002), s. 17. 41 Bernard Lewis, Çatışan Kültürler Keşifler Çağında Hıristiyanlar, Müslümanlar, Yahudiler, 4. Baskı (İstanbul: Tarih Vakfı Yurt yayınları, 2002), s. 19-20. 42 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 11. 43 Öke, a.g.e., s. 14.

Page 25: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

16

Yahudi karşıtlığının diğer bir önemli siyasal nedeni de, Yahudilerin içinde

yaşadıkları topluma kendi idealleri çerçevesinde yaptıkları yıkıcı siyasal etkilerdir.44

Çarlık Rusyası’nın yıkılıp sosyalizmin getirilmesinden Yahudiler sorumlu

tutulmuştur. Marx’ın Yahudi olması bunun en önemli göstergesi olarak

görülmüştür.45

Siyasal nedenler açısından Yahudilerin yaşadıkları ülkeler içinde yıkıcı etki

yapan birçok girişimin ardında olduklarına inanılmaktadır. Çarlık Rusyası’nı yıkıp

Sovyetleri kuran Bolşeviklerin büyük bir bölümü Yahudilerden oluşmuştur. Ayrıca

demokrasilerin oluşmadığı, anayasal hukuk sisteminin tam olarak işlevsellik

kazanmadığı 20. yüzyıl başında ülkelerde demokrasi, özgürlük, anayasal hukuk

sistemlerinin savunucusu olduklarını belirterek var olan düzende önemli çalkantıların

yaşanmasına sebep olan Masonlarında arkasında Yahudilerin olduğu

düşünülmektedir.46

1.2.1.2.3. Anti-Semitizm’in Ekonomik Nedenleri

Avrupa’da Anti-Semitizm’in önemli bir nedeni de ekonomik sebepler

olmuştur. Milliyetçiliğin hızla yükseldiği dönemde Anti-Semitizm’in halk tarafından

benimsenmesinde ekonomik durum belirleyici olmuştur. Özellikle Alman

toplumunun büyük bir kısmını oluşturan orta sınıf, tekelci şirketlerin hegemonyası ile

işçi sınıfının giderek artan siyasal istemleri arasında sıkışmıştır. Orta sınıf, büyük

şirketlerle rekabet edemedikleri için işçi sınıfının saflarına katılmak durumunda

kalmıştır. Bu duruma düşen orta sınıf üyeleri, sıkıntılarının bütün nedeninin

Yahudiler olduğunu düşünmeye başlamıştır. Zengin Yahudilerin endüstrileşmeyi

finanse etmesi, borsada etkin olmaları sebebiyle Kapitalizm’in kurucuları olarak

Yahudiler görülmüştür.47

44 H. A. Gwynne, Derin İhtilal Küresel Entrikan İçyüzü, çev: İlker Özyaşar, 1. Baskı (İstanbul: Selis Kitapları, 2003), s. 10-34. 45 Öke, a.g.e., s. 14. 46 H. A. Gwynne, a.g.e., s. 10-34. 47 Öke, a.g.e., s. 18.

Page 26: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

17

1.2.1.3. Anti-Semitizm’in Tarihsel Süreci

Anti-Semitizm’i tarihsel süreç olarak ele alırken, Yahudilere karşı doğrudan

fiziksel saldırıların başladığı dönemden itibaren ele alınmaya başlanmıştır. Yukarıda

da belirtildiği gibi Yahudi karşıtlığı İlk Çağ’a kadar uzanmaktadır. İlk Çağ’ın en

tanınmış Yahudi düşmanı Haman’dır. Haman, M.Ö. üçüncü yüzyılda Pers Kralı’nın

Vezir’idir ve Pers Kralını Yahudilere karşı kışkırtmıştır. Fakat gibi bu dönemde

Yahudilere karşı fiziksel bir saldırıya girişilmemiştir.48

M.Ö. I. Yüzyıldan itibaren Kudüs’ün de dâhil olduğu bölge, Roma

İmparatorluğu hâkimiyeti altına girmiştir.49 Hıristiyanlık öncesinde Yahudilere

egemenliğini kabul ettiren Roma, Yahudi karşıtı bir politika gütmemiştir. Roma

kanunlarına göre Yahudiler, yasalar önünde Romalılarla eşit kabul edilmiştir.

Hıristiyanlığın doğup, üç yüz yıl gibi bir sürede Roma’da hâkim bir din haline

gelmesi, Anti-Semitizm’in doğuşu açısından çok önemlidir.50 Özellikle

Hıristiyanlığın Roma’da hızlı bir şekilde yayılması sonucu, Yahudilerin İsa’nın

ölümünden sorumlu tutulmaları, Yahudi karşıtlığının Roma’da başlamasına ve

Yahudilere fiziksel saldırılara dönüşmesine neden olmuştur.

M.S. 70 yılında Kudüs, Romalılarca işgal edilmiştir ve Yahudilerin büyük bir

bölümü topraklarından çıkarılmıştır. Babil esaretinden kurtulan Yahudilerin ikinci

kez yaptığı Kutsal Mabedleri, Beyt-i Makdis yıkılıp, Yahudiler köleleştirilmiştir.

Fakat Romalıların, Yahudilere olan bu tutumu Yahudileri Roma’ya karşı

başkaldırıdan alıkoymamıştır. Özellikle M.S. 135 yılında yaşanan Bar-Kohba

isyanından sonra Yahudilerden kesin bir şekilde kurtulmak isteyen Romalılar, M.S.

70 yılındaki sürgünden geri kalan Yahudileri de yurtlarından sürmüştür.51

Yurtlarından M.S 70 yılında sürülmeye başlayan Yahudilerin bu sürgününe

48 Groepler, a.g.e., s. 8. 49 Turan, a.g.e., s. 45. 50 Groepler, a.g.e., s. 9. 51 Lewis, Ortadoğu Hıristiyanlığın Başlangıcından Günümüze Ortadoğu’nun İki Bin Yıllık Tarihi, 3. Baskı (Ankara: Arkadaş Yayınevi, 2005), s. 34.

Page 27: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

18

“Diaspora”52 denilmektedir. Diaspora’daki Yahudiler dünya’nın dört bir tarafına

dağılmıştır.53

Özellikle Ortaçağ’da Yahudi karşıtlığı hat safhaya ulaşmıştır. Artık

Hıristiyanlığın tam anlamıyla oturduğu Batı toplumlarında, Tanrı Katliyle

suçlanmalarının yanı sıra yurtsuz bir şekilde başka topraklarda yaşamak zorunda

kalmaları Yahudilerin, yaşadığı diğer toplumlarda küçük görülmelerine yol açmıştır.

Orta Çağ’ın şiddetli Anti-Semitizm’i sonucu Yahudiler, 1290’da İngiltere’den,

1392’de Fransa’dan, 1492’de İspanya’dan ve 1497’de de Portekiz’den kovulmuştur.

Bu dönem sadece İspanya’da öldürülen Yahudi sayısı yüz bini bulmuştur. Kovulan

Yahudilerin bir kısmı Hollanda ve Polonya’ya, kalan büyük bir kısmı da Osmanlı

topraklarına göç etmiştir.54 Diaspora’da yaşayan Yahudilere en hoş görülü

yaklaşanlar, Müslümanlar olmuştur.55 Ortaçağ’da bugünkü İspanya topraklarında

büyük bir medeniyet kuran Müslümanlar (Emeviler), Yahudilere hoş görülü

davranmakla kalmayıp; Yahudilerin, yönetim, tıp, eğitim, ticaret ve maliye

alanlarında önemli noktalara gelmesine izin vermiştir.56

18. yüzyılda Avrupa’da yaşanan gelişmeler Yahudilere karşı alınan Anti-

Semitik tavrın yumuşamasına neden olmuştur. Zira Fransız Devrimiyle gelen

liberalleşme süreci; özgürlük, eşitlik, kardeşlik gibi kavramları beraberinde getirerek

Yahudilere karşı getirilen sınırlamalara karşı yumuşamaya neden olmuştur.

Yahudiler, yasalar önünde diğer yurttaşlar gibi eşit sayılmış, istediği mesleği

seçebilme özgürlüğüne kavuşmuşlardır. Bu durum Yahudilerin, Sanayi Devriminin

de etkisiyle yoğunlaşan ekonomik hayattan daha etkin bir şekilde pay almasına neden

olmuştur. Ekonomik durumlarının artması Yahudileri siyaset alanında da

güçlendirmiştir. Yahudiler, bu dönem parlamento üyesi hatta bakan dahi olmayı

başarmıştır. Öyle ki, Yahudiler, kendilerinin ayrı bir ulus oluşturmadıklarını iddia 52 Diaspora, Erez Israel’den (vaat edilen Topraklar) dağılmış olarak yaşayan Yahudiler için kullanılan kolektif terim. Paul Johnson, Yahudi Tarihi, çev: Filiz Orman, (İstanbul: Pozitif Yayınları), s. 676. 53 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 9. 54 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 9 55 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 9 56 Norman Davies, Avrupa Tarihi Doğu’dan Batı’ya Buz Çağı’ndan Soğuk Savaş’a Urallar’dan Cebelitarık’a Avrupa’nın Panoraması, 1. Baskı (Ankara: İmge Kitabevi, 2006), s. 422.

Page 28: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

19

ederek yaşadıkları topluma bağlılıklarını belirtmiş, İbrani dininin temellerinden olan

Siyon’a dönme umudunu artık unutmaya başlamıştır. Fakat bu durum fazla uzun

sürmemiş, Aydınlanma, yerini Romantik ve Milliyetçi akımlara bırakmıştır.57

Çarlık Rusyası içinde Orta Çağ’dan beri Yahudi karşıtlığını barındırmıştır.

Ortodoks Hıristiyanlar, Yahudilerin İsa’nın düşmanı olduğunu düşünmektedirler.

Ayrıca Yahudilerin, Hıristiyanları Musevileştirmek amacında olduklarına

inanmışlardır. Özellikle Polonya’nın da Rusya topraklarına katılmasıyla önemli bir

Yahudi nüfusu barındırmaya başlayan Rusya’da Yahudi karşıtlığı daha da

kuvvetlenmiştir.58 Yahudi karşıtlığının Rusya’da aldığı boyut Siyonizm’i doğuran en

önemli etkenlerin başında gelmesi sebebiyle Yahudiler için bir dönüm noktası olarak

kabul edilmektedir.

1880’li yıllarda Yahudilere karşı Rusya’da başlayan şiddet, Yahudileri

Rusya’dan göçe zorlamıştır. Özellikle Rus Çarı II. Aleksandr’ın 1881’de öldürülmesi

Yahudiler ve Siyonizm için dönüm noktası olmuştur. Rus Çarı II. Aleksandr’ın

öldürülmesinden Ruslar, Yahudileri sorumlu tutmuş ve Yahudilere karşı katliamlara

girişmişlerdir. Rusya’da gerçekleştirilen katliamlar üzerine birçok Yahudi farklı

bölgelere göç etmek zorunda kalmıştır. 1881 ile 1891 tarihleri arasında Rusya’dan

göçen Yahudilerin 134.000’i Amerika’ya 10.000’i diğer ülkelere yerleşmiştir. 5.000

kadar Yahudi de Filistin’e yerleşmiştir. Kitle halinde yapılan bu göçlere “Aliyah”

denilmektedir.59 Rus Çarına suikastın düzenlendiği 1881 tarihinde Yahudilerin maruz

kaldığı şiddetin de etkisiyle Rusya’da “Siyon Sevgisi” adı verilen bir hareket ortaya

çıkmıştır. Hareketin temel amacı Siyon’a geri dönme (Filistin’e yerleşme) ve

İbranice’yi diriltmektir.60

57 Öke, a.g.e., s.14. 58 Mustafa Coşkun, Rusya ve Anti-Semitizm, Stradigma.com, Sayı 7, Ağustos, 2003, <http://www.stradigma.com/turkce/agustos2003/08_2003_03.pdf>, 07.11.2007. 59 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 13. 60 Suat Parlar, Ortadoğu Vaadedilmiş Topraklar, 1. Baskı (İstanbul: Yar Yayınları, 2002), s. 374.

Page 29: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

20

Yahudiler, 1881 yılında Rusya’dan göç etmeye başladıysalar da yine önemli

bir çoğunluk Rusya’da yaşamaya devam etmiştir. Yahudi karşıtları 1890’li yıllarda

Rusya’da Yahudilere karşı tutumunu daha da sertleştirmiştir. Buradan kaçan

Yahudiler, Avrupa Devletlerine sığınmıştır fakat Avrupa’ya Yahudi göçü nedeniyle

Yahudilerin, Avrupa Devletlerinde de sayıları iyice fazlalaştığı için Yahudi

düşmanlığı Avrupa’da da artmıştır. Bu dönemde Rusya ve Doğu Avrupa

ülkelerinden göçen eden Yahudilerin büyük bir çoğunluğu ABD’ye yerleşmek

zorunda kalmıştır. Öyle ki, ABD’ye göçen Yahudi sayısı üç milyonu bulmuştur. Üç

yüz bin kadar Yahudi de Kanada, İngiltere ve Güney Afrika’ya göç etmiştir.61

1.2.2. Siyonizm

Siyonizm, 20. yüzyılda Ortadoğu’ya damgasını vurmuş siyasal bir akımdır.

Burada ilk olarak Siyonizm, kavram olarak ortaya konulmaktadır. Daha sonra

Siyonizm’in ortaya çıkması ve Siyonizm’i ortaya çıkaran etmenler ele alınmaktadır.

Son olarak Siyonizm’in ortaya çıkıp benimsenmesine kadar geçen tarihsel süreç

incelenmektedir. Siyonistlerin, Filistin’de Yahudi yurdu için harekete geçmeleri ve

İsrail’in kurulmasına kadar giden tarihsel süreç ise 2. bölümde Filistin-İsrail

Çatışmasının tarihsel sürecinde ele alınmaktadır.

1.2.2.1. Siyonizm Kavramı

“Siyonizm” teriminin kökü olan Siyon sözcüğü, İlk Çağ’dan beri Kudüs

anlamına gelmektedir. Yahudilerin ilk Kutsal Tapınaklarının M.Ö. 587’de Babilliler

tarafından yıkılıp, Yahudilerin Babil’e sürgün edilmesinden sonra “Siyon”a özel bir

anlam yüklenmiştir. Siyon, yurtlarından kovularak Babil’e sürgün edilen Yahudi

halkının Filistin’e dönme arzu ve özlemi anlamında kullanılmaya başlanmıştır.62

61 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 14. 62 Öke, a.g.e., s. 22-23.

Page 30: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

21

Siyon kelimesi yaklaşık 2.500 yıldır kullanılmasına rağmen siyasal bir

düşünce akımını simgeleyen bir anlam olarak ilk kez 19. yüzyılın son çeyreğinde bir

Rus Yahudi olan Nathan Birnbaum tarafından siyasal düşünceler literatürüne

sokulmuştur. Birnbaum kendi çıkardığı “Kendi Kendine Kurtuluş” adlı derginin 1

Nisan 1890 tarihli sayısında Siyonizm’i, Yahudileri Filistin’e yerleştirme amacını

güden ve üyelerini Yahudilerin oluşturduğu bir siyasal parti örgütünün kurulması

olarak belirtmiştir. Bu terim kısa süre içinde Yahudi çevrelerce benimsenmiş ve

Yahudi Milliyetçiler tarafından kullanılmaya başlanmıştır.63

İsrailoğulları bölümünde de belirtildiği gibi Tevrat’a göre Yehova (Tanrı)

kutsal toprakları kıyamete kadar İbrahim Peygamber ve onun ümmetine vermiştir.

Bu inanç çerçevesinde Yahudiler Siyon dedikleri Kudüs ve çevresine dönme,

Kralları Süleyman tarafından yapılan Kutsal Mabedleri Beyt-i Makdis’i yeniden inşa

etme Tevrat’ın ana prensibini oluşturmaktadır. Bu inanç Yahudilerin benliklerine

öylesine işlemiştir ki, bir gün Diaspora’daki bütün Yahudilerin Kral Davud’un altı

köşeli yıldızı altında ve onları kutsal topraklara yeniden götürecek bir Mesih’in

gelişine inanmış ve bunu sabırla beklemişlerdir.64 Siyon’a bir gün bir Mesih

önderliğinde dönme umudu dini Siyonizm’dir.65

Dini Siyonizm’i, siyasal niteliğe dönüşmesinde 19. yüzyıla damgasını vuran

milliyetçi akımların büyük etkisi olmuştur. Milliyetçilik akımından etkilenen bir grup

Yahudi, Museviliği dinin ötesinde milliyeti oluşturan unsur olarak algılamaya

başlamıştır. Böylece 19. yüzyıla kadar sadece dini bir mesele olarak görülen Siyon’a

dönme hayali, etnik unsurlara dayalı modern bir ideolojiye dönüşmüştür. Yahudiler

artık Siyon’a Mesihsiz de geri dönebileceklerine inanmışlardır.66 Bu haliyle

Siyonizm’i ana hatlarıyla laik bir ideoloji olduğunu söylemek mümkündür.

Siyonizm’in kurucusu Theodore Herzl’den önce Avrupa’nın çeşitli yerlerinde 63 G. Kressel, The Word and Its Meaning, Encyclopedia Judaica’dan Zionism, (Kudüs, 1973), s. 52., Öke, a.g.e., s. 23. [Söz konusu bilgiyi Öke, Encyclopedia Judaica’nın Zionism maddesinden aktarmıştır.] 64 Öke, a.g.e., s. 23-24. 65 Roger Garaudy, Siyonizm Dosyası, çev: Nezih Uzel, 3. Baskı (İstanbul: Pınar Yayınları, 2000), s. 14. 66 Turan, a.g.e., s. 145.

Page 31: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

22

yaşayan birçok haham, Yahudi halkının kendi başının çaresine bakması gerektiğini

vurgulayarak, dini bir beklentiyle Siyon’a dönemeyeceklerini vurgulamıştır.67 Fakat

bu düşünceye şiddetle karşı çıkan Yahudiler de olmuştur. İnançları doğrultusunda

gerçekleşmeyen Yahudi yurduna dönüşe, orada kurulacak bir devlete karşı

çıkmışlardır.68

Baskı altında tutuldukları Avrupa’da bütün çözüm yollarının tükendiğine

inanan genç Yahudiler kendilerini vaat edilmiş topraklara götürecek modern bir

Mesih arayışına girmişlerdir. Bu Mesih, Theodore Herzl’dir.69 Herzl’in örgütsel

anlamda kurucusu olduğu Siyasi Siyonizm ise dünyanın çeşitli yerlerinde dağınık

olarak yaşayan, yani Diaspora’daki bütün Yahudilere, politik ve siyasal enstrümanlar

kullanarak vatan sağlamayı hedefleyen siyasal bir terimdir.70

Herzl’in Yahudilere, politik ve siyasal enstrümanlar kullanarak vatan

sağlamayı hedefleyen görüşleri Siyasi Siyonizm’in temelini oluşturmaktadır. Ancak

Herzl için kurulacak Yahudi Devletinin nerede olacağı veya olması gerektiği çok

önemli değildir. Önemli olan Yahudilere dünyanın herhangi bir yerinde boş bir

arazide devlet kurulmasıdır. Kurulacak Yahudi Devletinin Filistinlilerin yaşadığı,

Kudüs ve çevresinde olmasının benimsenmesinde Yahudi köktenciliği etkili bir rol

oynamıştır. Kudüs ve çevresinde bir Yahudi Devleti kurulmasını öngören Siyonizm,

Rusya’da, Fransa’da, Almanya’da, Avusturya’da ve Avrupa’nın daha birçok yerinde

18. yüzyıl sonlarında şiddetlenen Yahudi düşmanlığı sonucu, Yahudilere boş bir

toprakta (Herlz, Arjantin’de, Kıbrıs’ta ve son olarak Uganda’da kurulabilecek bir

Yahudi Devletine sıcak bakmıştır) devlet kurulması amacıyla kurulmuştur. Fakat

Yahudi Köktencilerin baskısıyla, kurulacak Yahudi Devleti Kudüs ve çevresinin

dışında boş her hangi bir yerde kurulması fikri kabul görmemiştir.71

67 Mehmet Yılmaz, Radikal Sağın İsrail Dış politikasına Etkisi, Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003), s. 212. 68 Turan, a.g.e., s. 145. 69 Turan, a.g.e., s. 147. 70 Garaudy, a.g.e., s. 14. 71 Turan, a.g.e., s. 155.

Page 32: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

23

1.2.2.2. Siyonizm’i Ortaya Çıkaran Nedenler

Siyonizm’in72 ortaya çıkmasında Rusya’nın önemli bir etkisi olmuştur.

Rusya, Avrupa’daki diğer devletler gibi milliyetçilik hareketlerinden çok fazla

etkilenmediği halde, Ruslar tarihsel olarak Yahudileri sevmeyen bir toplumdur. 19.

yüzyılda Rusya’da üç milyon Yahudi yaşamaktaydı fakat Yahudiler, ikinci sınıf

vatandaştılar. Bulundukları şehirlerde Ruslarla ilişkiye girmemekte, şehirlerin

dışında ayrı yerleşim birimlerinde yaşamaktaydılar.73

Rusya’da Yahudilere uygulanan şiddet ve bunun neticesinde gelen göç

Siyonizm’in ortaya çıkmasında çok önemlidir fakat Siyonizm’in sistemli bir şekilde

doğmasında Fransa’da yaşanan “Dreyfus olayı” bir dönüm noktası olmuştur.74

Özellikle Siyonizm’in kurucusu Theodore Herzl, Dreyfus olayından çok

etkilenmiştir. Uygarlığın beşiği olarak gördüğü ve gönülden bağlı olduğu Fransa’da

Anti-Semitik bir olayın yaşanması şiddetle savunucu olduğu asimilasyona Herzl’in

inancını yitirmesine yol açmıştır.75

1894 yılında Fransız Haber Alma Servisine gelen ve bir askeri Alman

ataşesine, Fransa ile ilgili askeri belgelerin gönderildiğine dair imzasız bir yazı

sonucu bir soruşturma başlatılmış ve soruşturma sonunda Almanlara bilgi sızdıranın

Genel Kurmayda stajyer olarak çalışmakta olan Yahudi asıllı Yüzbaşı Dreyfus

olduğu iddi edilmiştir. Yüzbaşı Dreyfus bu olay sebebiyle suçlanmış, ordudaki

görevine uzun bir süre son verilmiştir. Basında Dreyfus’u küçük düşürücü ve Yahudi

düşmanlığını körükleyici şiddetli bir kampanya başlatılmıştır.76

72 Çalışmada geçen Siyonizm teriminden Siyasi Siyonizm kastedilmektedir. 73 Armaoğlu, a.g.e., s. 11-12. 74 Armaoğlu, a.g.e., s. 16. 75 Turan, a.g.e., s. 147. 76 Emile Zola, Dreyfus Olayı, çev: Muammer Tuncer, 6. Baskı (İstanbul: Yalçın Yayınları, 2002), s. 7.

Page 33: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

24

Herzl, Avrupa’da Dereyfusculara karşı Anti-Semitiklerin galip geleceği

düşüncesiyle Yahudilerin kendine ait bir vatanı olması gerektiğini vurguladığı ve

amaçlarını belirttiği “Der Judenstaat”77 adlı kitabını yayınlamıştır.78 Asıl uğraşı alanı

politika olan Herzl, kitabında Yahudilerin tek bir halk (dini Siyonizm’de Yahudilik

dinken, Herzl’in Siyasi Siyonizmi’nde halktır) meydana getirmesi gerektiklerini

vurgulamış ve boş bir arazide Yahudi Devletinin kurulması gerektiğini belirtmiştir.79

1.2.3. Siyonizm - Anti-Semitizm İlişkisi

Filistin-İsrail Çatışmasının kökenindeki iki önemli olgunun, Siyonizm ve

Anti-Semitizm, olduğunu daha önce vurgulamıştık. Burada belirtmemiz gereken

önemli diğer bir nokta da Siyonizm’in, Anti-Semitizm’e ihtiyaç duyduğu ve Anti-

Semitizm’den beslendiği gerçeğidir. Theodore Herzl, Yahudileri bulundukları

ülkelerden kaçarak İsrail’e göç etmeye ikna etmek için siyasi Siyonizm’in Anti-

Semitizm’e ihtiyacı olduğunu bilmektedir.80 Yahudiler yaşadıkları ülkelerde baskı

ve katliamların dışında bazı hak ve özgürlüklere sahip olmamalarına, ikinci sınıf

vatandaş kabul edilmelerine (hatta bazı yerlerde vatandaş bile kabul edilmemişlerdir)

rağmen Herzl, Yahudilerin Kudüs’e göçmesi için şiddetli bir Anti-Semitizm’e ihtiyaç

olduğunun farkındadır.81 Özellikle, Filistin’e Yahudi göçü 1925’e kadar yoğun bir

şekilde yaşanmaktayken bu tarihten sonra yapılan göçler azalmaya başlamıştır. Hatta

Filistin’e göç eden fakat aradığını bulamayan bazı Yahudiler geldikleri ülkelere geri

dönmeye başladıklarından 1927 ve 1929 yılları arasında Filistin’deki Yahudi nüfusu

gerilemeye başlamıştır. Bu durum Siyonizm’i başarısızlık riskiyle karşı karşıya

getirmiştir. İşte tam bu kritik noktada Nazi faktörü ortaya çıkmıştır. Tarihte eşi az

görülmüş bir barbarlıkla Yahudilere soykırım yapan Nazi Almanyası, Siyonizm’in

sıkıştığı noktada kurtarıcısı olmuştur. Zira Filistin’e göç edip memnun olmayan

Yahudiler artık göç fikrinden tamamen uzaklaşırken, sosyo-ekonomik durumları iyi

77 Yahudi Devleti. 78 Johnson, a.g.e., s. 467. 79 Garaudy, a.g.e., s. 16. 80 Garaudy, a.g.e., s. 108. 81 Turan, a.g.e., s. 172-173.

Page 34: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

25

olan ve Filistin’e göçe sıcak bakmayan Yahudiler yapılan bu Nazi soykırımından

sonra Filistin’e göçmek zorunda kalmıştır.82

1.3. Ortadoğu

Filistin-İsrail Çatışmasını ele alırken, Filistin-İsrail Çatışmasıyla ilgili

kavramların bulunduğu ilk bölüme Ortadoğu’yu da koymamızın sebebi, büyük

güçlerin Ortadoğu’da hegemon olmak için bölgede, sorun ve anlaşmazlık alanları

yarattığı düşüncesindendir. Çünkü Ortadoğu’da meydana gelen bir gerginlik

dünyanın diğer yerlerini etkilemektedir.83 Dolayısıyla dünya üzerinde bu kadar etkili

bir coğrafyaya hâkimiyet, büyük güçler için çok hayatidir.

19. yüzyıl sonuna kadar Osmanlı Devleti içinde yaşayan halklar arasında

etnik ve dinsel farklılıklar konusunda ciddi çatışmalar yaşanmazken, 20. yüzyılda

Ortadoğu, savaşların, çatışmaların, sorunların merkezi haline gelmiştir. Gerek 19.

yüzyılın sonlarından 20. yüzyılın ortalarına kadar bölgede hâkim olan İngiltere olsun,

gerekse İkinci Dünya Savaşından sonra bölgede ağırlığını arttıran ve Soğuk Savaşın

ardından bölgeyi hemen hemen kontrolüne alan ABD olsun, bölgede sorunları

çözmek bir tarafa yeni sorunlar ve çatışma alanları yaratmasının sebebi,

Ortadoğu’daki varlıklarını uzun süre korumaktır.

Bu bölümde ilk olarak Ortadoğu kavramı ve bu kavramın ifade ettiği coğrafi

sınırlar ele alındıktan sonra, Ortadoğu’nun jeopolitik, dini ve ekonomik önemi

incelenmektedir.

82 Turan, a.g.e., s. 172-173. 83 Talha Köse, Filistin-İsrail Sorunu’nda Askeri Müdahale ve Barış Gücü Operasyonları: İmkanlar ve Sınırlar, Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003), s. 181.

Page 35: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

26

1.3.1. Ortadoğu Kavramı ve Coğrafi Sınırlar

Ortadoğu kavramını ilk kez Amerikalı deniz stratejisi uzmanı Alfred Thayer

Mahan, 1902 yılında Basra Körfezinin önemini ele aldığı “The Persian Gulf and

International Relations” başlıklı yazısında kullanmıştır. Mahan, Ortadoğu terimiyle

Arap Yarımadasıyla Hint Yarımadası arasında kalan coğrafyayı kastetmiştir.84 İkinci

Dünya Savaşında bölgeye konuşlanan İngiliz Güçlerine “İngiliz Ortadoğu

Komutanlığı” adı verilmesiyle Ortadoğu kelimesi dünya çapında tanınıp,

kullanılmaya başlanmıştır.85

Ortadoğu’nun kapsadığı coğrafyanın sınırları konusunda tam bir netlik

olmasa da86 dar anlamıyla87 bu coğrafya Arap Yarımadasını (Suudi Arabistan,

Yemen, Kuveyt, Umman, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn), Türkiye-İran

Havzasını Türkiye-İran-Afganistan), Bereketli Hilal olarak tabir edilen bölgeyi

(İsrail, Irak, Ürdün, Lübnan ve Suriye) ve Afrika’da Mısır’ı kapsamaktadır.88

1.3.2. Ortadoğu’nun Önemi

Ortadoğu, birçok yönüyle önemli bir bölgedir. Ortadoğu, insanoğlunun

oluşturduğu medeniyetlerin beşiğidir.89 Bölge, Nil Vadisi ve Mezopotamya’nın

verimli coğrafyalar olması sebebiyle Mısır, Sümer, Babil, Asur gibi medeniyetleri

84 Bernard Lewis, Orta Şarkın Tarihi Hüviyeti, (Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, XII, 1964), s.75, Davut Dursun, Ortadoğu’nun Ekonomik, Sosyal ve Siyasi Yapı Özellikleri Üzerine Genel Tespitler, <http://iibf.kou.edu.tr/ceko/ssk/kitap50/51.pfd> (22.01.2008), s.1233. [Söz konusu bilgiyi Dursun, Lewis’in makalesinden aktarmıştır.] 85 Ekrem Memiş, Kaynayan Kazan Ortadoğu, 1. Baskı (Konya: Çizgi Kitabevi Yayınları, 2002), s. 5-6. 86 Memiş, a.g.e., s. 7. 87 Arı, Ortadoğu’nun coğrafi sınırlarını geniş ve dar olarak ayırmıştır. Amerika’nın Büyük Ortadoğu Projesiyle bahsettiği coğrafyanın sınırlarını; batısını Kuzey Afrika ülkeleri, Somali ve Etiyopya’dan, kuzeyini, Türkiye, Kafkasya ve Türk Cumhuriyetlerinden, doğusunu Afganistan ve Pakistan’dan güneyini Aden Körfezi ve Yemen’den oluşan coğrafyayı kapsadığını belirtmiştir. Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 25. 88 Turan, a.g.e., s. 15. [Bkz. Harita 1] 89 Ahmet Davutoğlu, Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 13. Baskı (Küre Yayınları, İstanbul, 2003), s. 130.

Page 36: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

27

barındırmıştır. Ayrıca Yahudiliğin, Hıristiyanlığın ve Müslümanlığın bu bölgede

doğması bölgeye hiç bitmeyecek kutsal bir önem yüklemiştir.90

Bölgenin çok önemli kara ve deniz geçiş yollarına sahip olması, bölgeyi

jeopolitik ve ticari açıdan eşsiz kılarken91, bölgenin dünya petrol rezervlerinin

%60’ından92 fazlasına sahip olması, büyük güçler açısından bölgeyi daha önemli hale

getirmektedir. Zira büyük güçler Ortadoğu enerji kaynaklarını kontrol altında

tuttuğunda, dünya ekonomisine yön verecek gücü elinde bulundurabilmektedir.93

1.3.2.1. Ortadoğu’nun Jeopolitik Önemi

1.3.2.1.1. Jeopolitik Kavramı

Jeopolitik, bir devletin veya bölgenin coğrafi ve fiziki konumunun

uluslararası güçler ve dış politika açısından değerlendirilmesidir.94 Bu açıdan

jeopolitiği, siyasi coğrafya ile eşanlamlı kullanan yazarlar bulunmasına rağmen95

siyasi coğrafya, siyasi topluluklar ile coğrafya arasındaki bağı incelediğinden dolayı

jeopolitikten daha geniş bir kavramdır.96

1.3.2.1.2. Jeopolitik Kuramlar ve Ortadoğu’nun Jeopolitik Önemi

Kurucusu Alman bilim adamı Friedrich Ratzel sayılan97 jeopolitikle ilgili

kuramlarda Ortadoğu çok stratejik bir konuma sahiptir. Bu bakımdan burada

90 Turan, a.g.e., s. 18-19. 91 Turan, a.g.e., s. 16. 92 Ramazan Özey, Dünya Denkleminde Ortadoğu Coğrafyası Ülkeler-İnsanlar-Sorunlar, 3. Baskı (Aktif Yayınları, İstanbul, 2004), s. 63. 93 Arı, Uluslararası İlişkiler, s. 27. 94 Sönmezoğlu ve diğerleri, Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, s. 180. 95 Sönmezoğlu ve diğerleri, Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, s. 180. 96 Sönmezoğluve diğerleri, Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, s. 506. 97 Özey, a.g.e., s. 23.

Page 37: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

28

Ortadoğu’yla bağlantılı jeopolitik kuramlar dikkate alınmakta, ayrıca jeopolitik

kuramlar çerçevesinde Ortadoğu’nun jeopolitik önemi belirtilmektedir.

Jeopolitik kuramlar, Anglo-Amerikan ve Alman Okulu olarak ikiye

ayrılmaktadır.98 Burada inceleyeceğimiz ilk jeopolitik kuram, İngiliz bilim adamı

Halford Mackinder’in ortaya koyduğu Kara Hâkimiyet Kuramıdır. Mackinder

devletleri “kara” ve “deniz” devletleri olarak ayırmıştır. Mackinder, Dünya

egemenliğini kara gücünün sağlayacağını düşünmektedir.99 Mackinder’e göre, Doğu

Avrupa ile Sibirya dünyanın “kalpgah”ıdır. Kalpgahı çevreleyen Balkanlardan Çin’e

uzanan saha “İç Hilal”i oluşturur. Dünya Adaları olarak da nitelenen Amerika,

Afrika, Avustralya ve Japonya Hattı ise “Dış Hilal”i oluşturmaktadır. Mackinder,

dünyayı jeopolitik konumlarına göre sınıflandırdıktan sonra kuramını ortaya

koymaktadır: Doğu Avrupa’ya hâkim olan bir devlet, Kalpgaha hâkim olur.

Kalpgaha hâkim olan ise önce İç Hilale hâkim olur sonra Dış Hilale. Dış Hilalin

hâkimiyeti de dünya hâkimiyetini beraberinde getirir. Mackinder’in ortaya attığı

Kara Hâkimiyet Kuramında Ortadoğu bölgesi İç Hilal içinde yer almaktadır.100

Dolayısıyla Ortadoğu, dünya hâkimiyeti için çok önemli bir jeopolitik konuma

sahiptir.

Mackinder’in görüşlerinden ortaya çıkan fakat Mackinder’in görüşüne karşı

bir görüş, Nicholas Spykman tarafından ortaya konulan “Kenar Kuşak Kuramı”dır.

Spykman, Dış Hilali kontrol edenin dünyaya hâkim olacağını belirterek, Kalpgahı,

Dış Hilale taşımıştır. Ancak dünya hâkimiyeti için “Kenar” yani İç Hilal’in ele

geçirilmesini savunmaktadır. Spykman’ın Kuramında da Ortadoğu, önemini daha da

arttırmaktadır. Zira Ortadoğu, İç Hilal’in merkezi konumundadır.101

98 Sönmezoğlu, Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, s. 507-509. 99 Erol Mütercimler, Yüksek Stratejiden Etki Odaklı Harekata Geleceği Yönetmek, 1. Baskı (Alfa Yayınları, İstanbul, 2006), s. 309. 100 Özey, a.g.e., s. 23. 101 Özey, a.g.e., s. 23.

Page 38: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

29

Kara Hâkimiyet Kuramına karşı olarak Alfred Mahan tarafından ortaya

konulan ve ABD ile İngiltere tarafından savunulan ve deniz hâkimiyetine dayanan

çok önemli bir kuram da “Deniz Hâkimiyet Kuramı”dır.102 Mahan, dünya hâkimiyeti

için deniz hâkimiyetine büyük önem vermiştir. Bunun için kuvvetli bir deniz

gücünün oluşturulmasını savunmuştur.103

Ortadoğu, önemli kara ve deniz havzalarını barındırmaktadır. Kara havzası

açısından Asya’nın batısını, Afrika’nın kuzeyini ve Avrupa’nın doğusunu

barındırırken, deniz havzası açısından da Akdeniz’in güneyi ve doğusunu, Karadeniz

ve Hazar’ın güneyini, Kızıldeniz ve Basra Körfezini barındırmaktadır.104

Deniz bağlantıları ve suyolları açısından da Ortadoğu çok önemli bir

coğrafyadır. Belli başlı dünya denizlerine açılan suyollarına sahiptir. Bu su yoları

Ortadoğu’daki iç denizler üzerinden çıkışlar sağlar. Ayrıca Ortadoğu’yu çeviren

denizleri birbirine bağlayan boğazların ve kanalların varlığı bölgenin konumunu

stratejikleştiren bir başka unsurdur. Karadeniz’le Akdeniz bağlantılarını sağlayan

İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Kızıldeniz’i Hint Okyanusuna bağlayan Babül-

Mendep Boğazı, Basra Körfezi çıkışında Hürmüz Boğazı ile Akdeniz’le Kızıldeniz’i

birleştiren Süveyş Kanalı105 bölgenin jeopolitiğini çok önemli kılan suyollarıdır.

Bölgenin jeopolitik önemi Ümit Burnu’nun keşfedilmesiyle birlikte azalmıştır. Fakat

Asya ile Avrupa arasındaki mesafeyi %67 oranında azaltan Süveyş Kanalı’nın 19.

yüzyıl sonunda açılmasıyla Ortadoğu eski önemini yeniden kazanmıştır.106

Ortadoğu’nun, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarını birleştiren bölgenin

merkezinde olması, jeopolitik yapısını ortaya koyması açısından çok önemlidir. Bu

yapısıyla Ortadoğu, modern jeopolitiğin tespit ettiği kara devletlerinin, açık denizlere

inme politikalarının jeostratejik mekânı olmuştur. İlkçağlardan itibaren Avrasya 102 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s.135. 103 Alfred Mahan, Deniz Gücünün Tarih üzerine Etkisi, çev. Kerem ve Melehat Fındık, 2. Baskı (Q-Matris Yayınları, İstanbul, 2003) s.17-19. 104 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 324. 105 Memiş, a.g.e., s. 9. 106 Turan, a.g.e., s. 16-17.

Page 39: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

30

steplerinden bölgeye, kuzey-güney ve doğu-batı istikametindeki kavim göçleri

yapılmıştır. Bu durum bölgedeki kültürel etkileşimi hızlandıran insan hareketlerini

beraberinde getirmiştir.107

Stratejik suyollarına sahip Ortadoğu’da, 15. yüzyılda başlayan Osmanlı

hâkimiyetinin bölgeyi kısa sürede etkisi altına alması sebebiyle, güç mücadelesi

Ortadoğu’dan uzak yerlerde devam etmiş özellikle Avrupa’ya kaymıştır.

Ortadoğu’da bulunan Akdeniz ve diğer önemli suyollarının Osmanlı hâkimiyetine

girmesi sebebiyle, dönemin önemli deniz gücüne sahip Portekizleri, İspanyolları,

İngilizleri ve Hollandalıları doğu ticareti için yeni arayışlara itmiştir. Bu durum Batı

Avrupa Devletlerinin yeni keşifler yapmasına sebep olmuştur. Bunun sonucu olarak

sömürgecilik devri başlamıştır. Fakat bölgenin Osmanlı hâkimiyetinde olması çeşitli

sömürgelere sahip büyük ülkelerin sömürgeleri arasındaki ulaşım sorununu

yaratmıştır. Böylece Ortadoğu, sömürgeci güçlerin sömürgelerine kısa sürede

ulaşabilmesi için son derece önemli hale gelmiş ve büyük güçlerin Ortadoğu’ya,

dolayısıyla Osmanlı’ya bakış açısını değişmiştir.108

19. yüzyılın ilk yarısından itibaren bölgede hâkimiyet kurmak isteyen büyük

güçlerin, bu amaca yönelik diplomatik ve askeri girişimleri olmuştur. Napolyon,

Hindistan Ticaret Yolunu kontrol altına almak amacıyla Mısır’a saldırmış ve bu

girişiminden sonuç elde edememiştir. Birinci Dünya Savaşından sonra ise

Osmanlı’nın yıkılmasıyla Ortadoğu’nun büyük bir kısmı sömürgeci devletler

arasında paylaşılmıştır. Bölgede, bu sömürgeci yapılanma sonunda ortaya çıkan yeni

durum, Soğuk Savaş dönemi ve sonrasını da etkilemiştir. Bu dönemde bölgenin

jeopolitik yapısı çift kutuplu yapıya uygun hale gelmiştir. Bölgenin İki Kutuplu

Sistemde jeopolitik anlamı, Amerikan Çevreleme doktrinin temelini oluşturan

Spykman’ın Kenar Kuşak kuramı çerçevesinde dikkate alınmıştır. Müthiş bir kara

gücüne sahip olan Sovyetler Birliği’nin (SSCB) sıcak denizlere inme politikası ile

107 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 132. 108 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 133.

Page 40: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

31

ABD’nin çevreleme doktrinin çatışma alanının yaşandığı en yoğun bölge Ortadoğu

olmuştur.109

1.3.2.2. Ortadoğu’nun Tarihi, Kültürel ve Dini Önemi

Ortadoğu’nun essiz jeopolitik önemi bölgenin tarih ve kültürüne de yansımış,

bölge; farklı kültür ve medeniyetleri barındırmıştır. Bunun yansıra üç semavi dinde

Ortadoğu’dan çıkmıştır.

1.3.2.2.1. Tarihi ve Kültürel Faktör

Ortadoğu, tarihin başlangıcı sayılan yazının bulunmasından bu yana

medeniyetlerin beşiği olmuştur.110 Dünyanın en eski uygarlığı olan Dicle ve Fırat

nehirleri arasından Basra Körfezine kadar uzanan topraklarda kurulan Sümer Devleti

bu bölgede kurulmuştur.111 Bölge, içinde özellikle zengin su kaynakları sebebiyle ilk

yerleşik hayatın başladığı Mezopotamya ve Nil havzalarını barındırmaktadır. Sümer

Uygarlığının yanında Mısır, Asur, Babil, Akad bölgedeki diğer önemli

medeniyetlerdir. Ayrıca Ortadoğu, diğer bölgelerdeki medeniyetlerin dünyanın başka

bölgelerine yayılmasında kavşak noktası haline gelmiş, Doğu ile Batı

medeniyetlerinin birleştiği nokta olmuştur. Bölge, tarih boyunca medeniyetlerin

geçiş ve intikal yeri olması sebebiyle bir yandan çeşitli kültürlerin çatışma alanı

olurken diğer yandan farklı kültürlerin bir birine karışmasıyla yeni medeniyetlerin

oluşmasında önemli rol oynamıştır.112 Bölge, Haçlı Seferlerinde iki farklı inancın

çatışmasını yaşarken, tarihin en önemli istilalarından olan Moğol İstilasında, dış

tesirleri kendi bünyesinde eritmeyi başarmıştır. Ortadoğu’da yaşanan bu kültür

çeşitliliği ve alışverişi, bölgeyi dünya tarihini etkileyen değişme ve gelişmelerin

yaşandığı en önemli coğrafya haline getirmiştir. Ortadoğu’nun bu tarihi çeşitliliği, 109 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 133-135. 110 Dursun, a.g.m., s.1240. 111 William H. McNeill, Dünya Tarihi, çev. Alaeddin Şenel, 9. Baskı (Ankara: İmge Kitabevi, 2004), s. 34. 112 Dursun, a.g.m., s.1240-1242.

Page 41: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

32

dünya hâkimiyetine yönelmek isteyen her devlet için hâkim olunması gereken

vazgeçilmez bir yer olmuştur.113

Ortadoğu’nun tarih boyunca (20. yy hariç) sürekli merkez olduğunu söylemek

mümkündür. Bölgede ilk yerleşim birimleri ve büyük medeniyetlerin kurulması,

bölgenin diğer önemli medeniyetler için kavşak noktası ve medeniyetler arası

çatışma alanı olması, etkileşim içinde bulunduğu medeniyete kendi kültürel ve dini

özelliğini yansıtması bölgeyi sürekli merkez kılmıştır.114

Bölgenin, 11. yüzyılda Selçuklu hâkimiyetine girmesine tepki olarak

başlatılan Haçlı Seferleri, bölgede var olan jeokültürel ayrımın kaynağı olmuştur.

Bölge, Haçlı Seferlerinden bu yana sadece jeopolitik olarak değil, Doğu ve Batı

Medeniyetleri arasında jeokültürel hat alanı olarak da kendine has bir özellik

taşımaktadır. Bu özelliği sebebiyle Batılı stratejisyenlerce, Ortadoğu kavramının

kullanış biçimi, değişen uluslararası konjonktüre göre yeniden belirlenmesine neden

olmuştur. Özellikle İslam Medeniyetinin, Ortadoğu’nun bütününe hâkim olmasıyla

bölge, coğrafi bütünlüğü aşan bir jeokültürel bütünlüğe kavuşmuştur. Böylece

Ortadoğu, İslam Medeniyetinin hâkimiyet sahası olarak kabul edilmiş ve bölgedeki

İslam Medeniyetinin hâkimiyet alanına göre Ortadoğu tanımı yeniden

güncellenmiştir.115

Selçuklu Devletinin ardından bölgede 17. yüzyıla kadar süren Osmanlı

hâkimiyetinin başlaması ve Osmanlıların Hıristiyan Avrupa karşısında büyük

zaferler kazanarak Orta Avrupa’ya kadar ilerlemesi, Ortadoğu’nun jeokültürel

bütünlüğünün pekişmesine neden olmuştur.116 Osmanlı Devleti’nin 18. yüzyılda

başlayan çöküş süreci 19. yüzyılda giderek artmış ve Osmanlı’nın 20. yüzyılın ilk

çeyreğinde tamamen yıkılmasıyla bölge, sömürgeci devler tarafından paylaşılmıştır.

113 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 130-131. 114 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 131. 115 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 131-132. 116 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 133.

Page 42: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

33

İkinci Dünya Savaşından sonra Ortadoğu’da yeni devletler ortaya çıkmış

fakat uluslararası siyasal sistemin İki Kutuplu Soğuk Savaş Dönemine rastlaması,

bölgenin din temelli yapısını değiştirerek, sistemle uyumlu olarak ideolojik ayrışma

çerçevesinde şekillenmiştir.117

Ortadoğu’nun Soğuk Savaşın temel özelliklerine uyumlu ideoloji temelli

kültürel yapısı seksenli yılardan itibaren yine sistemdeki değişimle birlikte kültürel

dönüşüm yaşanarak yeni nitelikler kazanmıştır. İdeolojik kutuplaşma yerini, bölge

tanımlamasının doğuşuna da yol açmış olan din ve medeniyet eksenli bir

kutuplaşmaya terk etmeye başlamıştır.118

1.3.2.2.1. Dinsel Faktör

Dinsel faktörü, Ortadoğu’nun tarihi ve kültürel faktör dışında ele almamızın

nedeni, İsrail Devleti içinde Yahudi Fundemantilizminin çok güçlü bir şekilde yer

edinmesi ve bu durumun Filistin-İsrail Çatışmasının belirleyici unsurlarından

olmasındandır. Ayrıca din, HAMAS’ın örgütsel zihniyetinin temellerinin

şekillenmesinde çok önemli bir yere sahiptir.

Ortadoğu, üç semavi dinin çıktığı bölge olması sebebiyle bu dinlerin

mensupları için kutsaldır.119 Özellikle Kudüs, bütün dinler için önemli bir yere

sahiptir. Ezeli çekişmelere sebep olan Yahudi Devleti’nin Krallarından Hz.

Süleyman’ın yaptırdığı Beyt-i Makdis120, M.Ö. 586 yılında Babil Kralı

Nabukednezar tarafından yıkılmıştır. Yahudiler esir alınıp Babil’e götürülmüştür.

Babil esaretinden kurtulan Yahudilerin tekrar Kudüs’e dönerek yıkılan Kutsal

Mabed’in eski yerine yaptığı ikinci Mabed,121 M.S. 70 yılında Romalılar tarafından

117 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 134. 118 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 134-135. 119 Turan, a.g.e., s. 18-19. 120 Jean Attias ve diğerleri, Paylaşılamayan Kutsal Topraklar ve İsrail, 2. Baskı (İstanbul: İletişim Yayınları, 2002), s. 26. 121 Lewis, Ortadoğu Hristiyanlığın Başlangıcından Günümüze …, s. 30.

Page 43: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

34

yıkılmıştır.122 Günümüzde Yahudilerin kutsal Mabedi’nin dört duvarından üçü

yıkılmış olup, sadece “Ağlama Duvarı” olarak bilinen Batı Duvarı kalmıştır.123

Yahudi Köktencilerin en büyük hedeflerinden biri de, bir bölümünü Ağlama

Duvarının oluşturduğu Kutsal Mabetlerini tekrar inşa etmektir.124

Filistin toprakları ve Kudüs, Hıristiyanlar için de çok önemlidir. Batı

Medeniyetlerinin temelini oluşturan Hıristiyanlık, dünyaya buradan yayılmıştır. Hz.

İsa, Filistin’de doğmuştur ve Peygamberliğinin başladığı 27 yılından, çarmıha

gerildiğine inanıldığı 30 yılına kadar Kudüs’te yaşamıştır.125 O tarihlerde Yahudi

yurdu olan Filistin, Roma’ya özel statüyle bağlı bir konuma sahiptir. Hz. İsa,

kendisine vahyedilen öğretileri bu bölgede yaymış, Havarileri ile bu bölgede

karşılaşmıştır. Hıristiyanlık inancına göre bu bölgede çarmıha gerilen Hz. İsa’ya

karşı Yahudiler, yeni bir dinin gönderilmesini kabullenmediğinden Romalıları

kışkırtmış ve Hz. İsa’nın çarmıha gerilmesine neden olmuştur. Ancak bu tarihten

itibaren Hıristiyanlık, Roma’da hızla yayılmaya başlamıştır. Roma’da başlayan ve

batı medeniyetlerinde hızla yayılan Hıristiyanlık, Ortadoğu’da, Müslümanlarla ve

Yahudilerle kıyaslanmayacak kadar etkisizdir.126

Kudüs’ün Müslümanlar için önemi ise, Hz. Muhammed’in miraca çıktığı

kayayı örten Kubet-üs Sahra’yla El Aksa Camii’nin (Mescid-i Aksa) bulunduğu

Müslümanlarca Harem-i Şerif diye adlandırılan kutsal yerdir. Mescid-i Aksa,

Romalılar tarafından yıkılan Mabedin kalıntıları üzerine inşa edilmiştir. Harem-i

Şerif, İslamiyet’in ilk yıllarından 624 yılına kadar Müslümanlar için kıble işlevi

görmüştür. Kudüs, Hz. Ömer tarafından 637’de Yermuk Savaşında Bizanslılardan

geri alınmış ve Mescid-i Aksa tamir ettirilmiştir.127 Yahudiler, yıkılan Kutsal

Mabetlerini bir gün tekrar yapacakları inançlarını korumaktadır ancak Mabedin

tekrar yapılabilmesi için Müslümanlarca kutsal olan Mescid-i Aksa’nın yıkılması 122 Eroğlu, a.g.e., s. 29-30. 123 Özmen, a.g.e., s. 32-33. 124 Israel Shakak ve Norton Mezvinsky, İsrail’de Yahudi Fundamentalizmi, 1. Baskı (Anka Yayınları, İstanbul, 2002), s. 34. 125 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 37. 126 Turan, a.g.e., s. 23. 127 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 37.

Page 44: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

35

gerekmektedir. İsrail’in buna kalkışması dahi bölgeyi büyük çatışmalara

sürükleyecektir. İsrail Savunma Bakanı Ariel Şaron’un 2000 yılında Mescid-i

Aksa’ya girmesinin bile II. İntifada’nın başlamasına neden olduğu düşünüldüğünde,

Mescid-i Aksa’yı yıkmaya yönelik girişimler büyük karşılıklara neden olabilir.

1.3.2.3. Ortadoğu’nun Ekonomik Önemi

İlk yerleşik hayatın görüldüğü Ortadoğu, Mezopotamya ve Nil havzaları gibi

verimli bölgelere sahiptir. Ortadoğu’nun Mısır, Sümer, Babil, Asur gibi nehirlerin

etrafında kurulmuş medeniyetleri barındırması havzalardaki verimli topraklar

sayesindedir.128 Bölgenin ulaşım ve ticaret yollarına sahip olması tarımsal önemini

daha da anlamlı hale getirmektedir.129

Ortadoğu, Sanayi Devriminin tamamlanmasıyla artık sadece ulaşım açısından

kavşak noktası olmaktan çıkmış, sanayi hammaddesi için çok önemli bir kaynak yeri

haline gelmiştir. Ayrıca bölge, sanayileşmeyle birlikte gelen üretim fazlasının

eritebileceği geniş bir pazar olarak yeni bir jeoekonomik anlam ifade etmeye

başlamıştır. Ortadoğu’nun güçlü bir tüketim potansiyeline sahip bu durumu bölge

üzerinde süren rekabetin niteliğini, nicelik ve şeklini de değiştirmiştir.130

Ortadoğu’yu ekonomik açıdan yeraltı kaynakları, tarım ve ticaret olarak

değerlendirmek mümkündür. Fakat Ortadoğu’nun ekonomik yapısında en önemli

etmen petroldür. Ortadoğu’nun, dünya petrol rezervlerinin yaklaşık %60’ına sahip

olduğu tahmin edilmektedir.131 Çin ve Hindistan gibi yeni büyük ekonomik güçlerle

birlikte petrolün kullanımının giderek artması Ortadoğu’yu vazgeçilmez bir bölge

haline getirmektedir. Avrupa’nın petrol ithalatının %30’u, Japonya’nın %80’i Basra

128 Turan, a.g.e., s. 18. 129 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 332. 130 Davutoğlu, Stratejik Derinlik…, s. 133-134. 131 Özey, a.g.e., s. 63.

Page 45: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

36

Körfezinden sağlanmaktadır.132 Petrol açısından Ortadoğu hâkimiyeti

düşünüldüğünde, sanayileri petrole bağımlı birçok güçlü ülkenin bile bölgeye hâkim

gücün etkisinde kalacağından, petro-politik daha anlamlı bir şekilde karşımıza

çıkmaktadır. Petrol uluslararası sistemde güçlü olmayan Arap Ülkelerince bile 1967

yılında silah olarak kullanıldığında etkili olduğu göz önünde bulundurulduğunda

büyük güçlerin hâkimiyetinde bu silahın daha etkin hale gelmedi mümkündür.

132 Abdülkadir Gerçeksever, Kayıp Kimlik Basra Körfezi, 1. Baskı (İstanbul: IQ Kültür-Sanat Yayıncılık, 2005), s. 22.

Page 46: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

37

İKİNCİ BÖLÜM

ÇATIŞMANIN TARİHSEL SÜRECİ VE BÜYÜK GÜÇLERİN

FİLİSTİN POLİTİKASI

2.1. Çatışmanın Tarihsel Süreci

Filistin-İsrail Çatışması, Çatışma sürecinin dönüm noktaları esas alınarak üç

alt bölümde incelenmektedir. Siyonizm’in ortaya çıkıp, Herzl’in Osmanlı

hâkimiyetinde bulunan Kudüs ve çevresinde para karşılığı II. Abdülhamit’ten toprak

talepleri ile bir Yahudi devleti kurulmasında çok önemli olan ve 1917 yılında ilan

edilen Balfour Deklarasyonu arasındaki süreç 1. alt bölümde incelenmektedir.

Balfour Deklarasyonun yayınlanıp yoğun bir şekilde Filistin topraklarına Yahudi

göçünün başladığı ve Yahudiler, Araplar, İngilizler arasında sıcak çatışmaların

yaşandığı, nihayetinde İsrail’in 1948 yılında kurulduğu ve yaşanan ilk Arap-İsrail

Savaşından galip çıkarak kendini askeri güç olarak da ispatladığı dönem 2. alt

bölümde ele alınmaktadır. 3. alt bölümde, İsrail Devletinin bağımsızlığı sonrası Arap

Devletleriyle yaşanan bunalım ve savaşların nedenleri ve sonuçları

değerlendirilmektedir. Bu bölüm 1987 yılında başlayan ve HAMAS’ın temellerinin

atıldığı I. İntifada’ya kadar sürmektedir. Filistin-İsrail Çatışmasında 1987 yılından

günümüze ki tarihi süreç ise HAMAS’ın aktif döneminin aktarıldığı üçüncü bölümde

yer almaktadır.

Bu bölümde son olarak Çatışmanın devam etmesinde en önemli faktör olarak

gördüğümüz büyük güçlerin Filistin politikaları incelenmektedir. Sorunun

başlangıcındaki büyük güç olması ve ilan ettikleri Balfour Deklarasyonuyla sorunun

dönüm noktalarından birini ortaya çıkarması sebebiyle ilk olarak İngiltere’nin Filistin

politikası incelenmiş, ardından da özellikle 1956 sonrası dönemde bölgede en etkin

güç olan ABD’nin Filistin politikası incelenmektedir. Son olarak Rusya’nın Filistin

politikaları ortaya konulmaktadır.

Page 47: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

38

2.1.1. 1917 Öncesi Dönem

Bu bölümde Teodor Herzl’in Osmanlı’dan Yahudi Devleti için para karşılığı

toprak satınalma taleplerine, Filistin topraklarının 1917 öncesi demografik yapısına

ve Filistin topraklarına Yahudilerce yapılan göce değinilmektedir.

Farklı amaç ve gayeleri olan üç farklı eğilimi (dindar, reformcu, asimilasyon

yanlısı) temsil eden örgütlere mensup yaklaşık 200 kadar Yahudi’yi İsviçre’nin Basel

kentinde toplayan Herzl, 1897 yılında 29-31 Ağustos tarihleri arasında Birinci Dünya

Siyonist Kongresini düzenlemeyi başarmıştır. Böylece Herzl, üç farklı eğilimin

Siyonist ideolojide birleşmesini sağlayarak Yahudi yurdu için büyük bir adım

atmıştır.133

Birinci Dünya Siyonist Kongresinde, Yahudi yurdunun nereleri kapsaması

gerektiği konusu tartışılmıştır. Herzl için önemli olan Yahudileri yerleştirmek için

acilen gerekli yurdu bulmaktır. Herzl’i Yahudi yurdu için dini Yahudi inancında

geçen yerler ilgilendirmemektedir. Yahudi yurdu için dünyanın her hangi bir yeri

olabileceğini düşünmüştür. 1897 yılında topladığı Birinci Dünya Siyonist

Kongresinde Yahudi yurduyla ilgili düşüncelerini açıklasa da dünyanın çeşitli

yerlerinden gelmiş Kongredeki Yahudilere bunu kabul ettirememiştir. Herzl, farklı

eğilimleri benimsemiş Yahudi grupları arasında herhangi bir görüş farklılığı

oluşmaması için ve Siyonist hedeflere birlik ve bütünlük içinde ulaşılsın Yahudi

yurdu için Filistin topraklarını kabul etme durumunda kalmıştır.134

Birinci Dünya Siyonist Kongresinde 4 maddelik karar alınır:

1- Filistin’de Yahudi çiftçi, esnaf ve tüccarının anlamlı bir şekilde

yerleştirilmesine,

133 Turan, a.g.e., s. 148. 134 Turan, a.g.e., s. 149.

Page 48: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

39

2- Her ülkenin kendi yasalarına uygun bir şekilde Yahudilerin birleştirilmesi

ve örgütlenmesine,

3- Yahudi ulusal duygularının ve bilincinin kuvvetlendirilmesine,

4- Siyonizm’in amacına erişebilmek yolunda ilgili hükümetlerin onayını

almak için hazırlık çabalarına girişilmesine karar verilmiştir.135

Herzl, Kongrede farklı eğilimlerin farklı talepleri doğrultusunda bazı ödünler

verse de kendisi için asıl önemli olan dördüncü maddeydi. Kongre bu maddeyle

Herzl’e büyük güçlerle diplomatik ilişkilerin başlatılması için yeşil ışık yakmıştır.

Program bütün olarak değerlendirildiğinde, Siyonistlerin Filistin’e yerleşebilmeleri

için gerekli her türlü imkânın seferber edilerek, Kongrede belirlenen amaçlara

ulaşmak için aynı anda birkaç politikanın uygulanmaya başlandığı görülmektedir.136

Herzl, Kongrede Yahudi yurdu olarak belirlenen toprakları ele geçirebilmek için

Kongrede alınan kararlardan dördüncü maddeye göre devletlerle diplomatik ilişki

kurma yetkisi almış ve bu doğrultuda harekete geçmiştir.137

Herzl, Yahudi yurdu edinme çerçevesinde 1896 ve 1902 yılları arasında II.

Abdülhamit’i ikna edebilmek için toplam beş defa İstanbul’a gelmiş, ziyaretleri

sırasında hem Yıldız Sarayında hem de Babıâli’de Osmanlı devlet adamları

tarafından kabul edilmiştir. Bu görüşmeler esnasında II. Abdülhamit’le yüz yüze

konuşma fırsatını da yakalamıştır.138

Herzl, Osmanlı’nın içinde bulunduğu ekonomik sıkıntıların farkındadır ve

bunu Kudüs ve çevresinde kurmak istedikleri Yahudi Devleti için kullanmaya

çalışmıştır. Herzl, Padişahın Avrupa’daki hafiyelerinden biri olan Newlinski’ye

başvurarak, II. Abdülhamit’le arasında arabuluculuk yapmasını istemiştir.

135 D. Vital, The Origins of Ziyonizm, (Oxford, 1975), s. 52., M. Kemal Öke, Siyonizm’den Uygarlıklar Çatışmasına Filistin Sorunu, 4. Baskı (İstanbul: Ufuk Kitapları, 2002), s. 38. [Söz konusu bilgiyi Öke, Vital’in kitabından aktarmaktadır.] 136 Öke, a.g.e., s. 39. 137 Turan, a.g.e., s. 150. 138 Öke, a.g.e., s. 41.

Page 49: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

40

Abdülhamit’le görüşen Newlinski, Abdülhamit’e, Herzl’in 20 milyon sterlin

karşılığında Filistin toprakları önerisini sunmuştur. Abdülhamit bu öneriye olumsuz

cevap vermekle kalmayıp, Newlinski’ye Herzl’in bu yönde ikinci bir adım

atmamasını söylemiştir.139 Abdülhamit, Newlinski’ye …Benim bir karış toprak

vermem söz konusu olamaz. Zira istenen toprak bana ait değil, milletime

aittir…Herhangi birisine vermek veya bizden koparılmasına razı olmaktansa,

yeniden kanımızla yıkamayı tercih ederiz… Türk İmparatorluk toprakları bana değil,

Türk milletine aittir… Yahudiler şimdilik milyarlarını biriktirsinler. Kimbilir, bir gün

bu İmparatorluk paylaşılırsa onlar da istediklerini belki de bir şey ödemeden elde

edebilirler. Ancak kadavramız paylaşılır, canlı vücuttan parça koparılmasına

müsaade edemem.140 Padişahın bu tutumu kendisine “Kızıl Sultan” gibi haksız bir

yakıştırmaya neden olmuştur.141

Abdülhamit’in, Filistin toprakları için ikinci adım atmamasını istemesine

rağmen Herzl, Sultan’la bizzat görüşmek için çabalamış ve bunu başarmıştır. Herzl,

görüşmeler sonrasında kesin bir sonuç alamamıştır. Fakat yeni görüşmeler olmuştur.

Padişah, Herzl’in siyasi yapılanmasının arkasında Avrupa Devletlerinin olduğunun

farkındadır ve bu açıdan Yahudileri hemen karşısına almamaya özen göstermiştir.

Sultan, Herzl’den, Osmanlı Devleti’nin borçlarının konsalidasyonu karşılığında

Yahudilerin, Filistin toprakları dışında herhangi bir Osmanlı toprağında koloni

kurup, Osmanlı egemenliğinde refah içinde yaşayabilecekleri bir teklif sunmuştur.

Herzl, Yahudi Devleti için Filistin toprakları dışında başka bir yeri kabul

etmediğinden anlaşma yine sağlanamamıştır. Bu görüşmeler sonunda Herzl,

Abdülhamit’in Filistin toprakları konusundaki hassasiyetini anlamıştır.

Abdülhamit’in Osmanlı’nın borçlarına rağmen Siyonist tekliflere reddetmesini,

Tür142, Abdülhamit’in izlediği pan-İslamcı politikası bağlamış, ayrıca Sultan’ın Arap

139 Öke, a.g.e., s. 42. 140 Ergun Göze, Siyonizmin Kurucusu Theodor Herzl’în Hatıraları ve Sultan Abdülhamid, (İstanbul: 1995), s. 14., Özmen, , a.g.e., s. 99. [Söz konusu bilgiyi Özmen, Göze’nin kitabından aktarmıştır.] 141 Memiş, a.g.e., s. 91. 142 Yrd. Doç. Dr. Özlem Tür, Ortadoğu Teknik Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi

Page 50: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

41

tepkilerinden çekindiğinden Siyonist teklifleri reddettiğini belirtmektedir.143 Bundan

sonra Herzl’e Abdülhamit arasında yapılan bir görüşmede Herzl, Hayfa’nın dâhil

olduğu Akka sancağıyla yetinmeye razı olduğunu belirtse de, Abdülhamit, borçların

tasfiyesi için Fransa ile anlaşma sağladığından bu tekliften de sonuç alınmamıştır.144

Yaptığı görüşmelerden olumlu sonuç elde edemeyen Herzl, Siyonist amaçları

doğrultusunda girişimlerini Alman Kralı II. Wilhelm aracılığıyla yapmıştır. I.

Wilhelm’in ölümünden sonra iktidara gelen II. Wilhelm, Alman Şansölye Bismark’la

dış politika konusunda zıt görüşlere sahiptir. Bismark, Avrupa’da güçler arası denge

sistemini çok iyi anlamıştır ve bu denge ekseninde geliştirdiği stratejilerle kısa sürede

Alman Birliğini sağlamıştır. Bismark, güç dengesinin sürdürülmesi taraftarıyken II.

Wilhelm aktif bir dış politika izleme taraftarıdır ve bu sebeple Bismark’ı görevden

alarak, dış politikada “dünya politikası” (sömürgeci) stratejisini belirlemiştir.

Belirlenen “dünya politikası”nda da Osmanlı devletinin çok önemli bir yeri

olduğundan Osmanlı’ya özel önem vermiş ve Abdülhamit’le iyi ilişkiler

geliştirmiştir.145 Bunun bilincinde olan Herzl, Siyonist amaçlarını

gerçekleştirebilmek için II. Wilhelm’den aracılık yapmasını istemiştir. II. Wilhelm,

Abdülhamit’le görüşmeler yapmış fakat görüşmelerden Herzl’in istediği sonuç yine

çıkmamıştır.146

Herzl, Osmanlı’dan toprak elde etmek için diplomatik girişimlerini Almanya

ile rekabet içinde olan Rusya’ya kaydırmıştır. Rusya’da gerçekleştirilen en korkunç

katliamlardan Kichinev’in sorumlusu olan Rusya İçişleri Bakanı Plevhe’den, amacı

Filistin’de bağımsız bir devlet kurmak oldukça Siyonizm’i destelediklerini belirtir bir

mektup alan Herzl, Abdülhamit üzerindeki baskıyı artırmaya çalışmıştır.147

143 Özlem Tür, Türkiye ve Filistin – 1908-1948: Milliyetçilik, Ulusal Çıkar ve Batılılaşma, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Cilt 1, Sayı 62, s. 227. 144 Öke, a.g.e., s. 44-45. 145 Oral Sander, Siyasi Tarih İlk Çağlardan 1918’e, 15.Baskı (Ankara: İmge Kitabevi, 2006), s. 255, 318-319. 146 Hasan Karaköse, Yahudilerin Filistin’e Yerleşme Girişimleri ve Süleyman Fethi Bey’in Layihası (1911), Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, s. 50. <http://www.kefad.gazi.edu.tr./2004.1/43-57.pdf.pdf>, 15.11.2007. 147 Turan, a.g.e., s. 153.

Page 51: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

42

Avrupa’da Anti-Semitizm’in en güçlü olduğu iki ülkenin Siyonizm’e verdiği

destek bir paradoks gibi gözükse de, Herzl’in Rusya ve Almanya’ya verdiği

taahhütler buna neden olmuştur. Herz, Almanya’ya Ortadoğu’da kurulacak bir

Yahudi Devletinin, Almanya’nın Ortadoğu çıkarları için yararlı olacağı taahhüdünü

verirken, Rusya’ya ise, Rusya içinde önemli bir sorun teşkil eden Yahudiler ve

bunların devrimci hareketlerinden kurtulacağı garantisini vermiştir.148

Abdülhamit, Herzl’in kendinden alamadığı toprakları Yahudilerin,

Filistinlilerden satın almaya başlayacaklarını tahmin ettiği için 1867 tarihli “Arazi

Kanunnamesi”nin bu alımları engelleyemeyeceğinden 1883 tarihinde yeni bir Arazi

Kanunnamesi çıkarmıştır. Çıkarılan kanunname, yabancıların Filistin’de toprak

almasını engellemektedir ancak bu yabancılara Osmanlı Devletinde yaşayan

Yahudiler dâhil olmadığından, Siyonistler uzun süre bunların üzerinden Filistin’de

toprak almayı başarmıştır. Bunun üzerine 1892 tarihinde millet ayrımı yapılmaksızın

hiçbir Yahudi’nin Filistin’de toprak alamayacağı halka bildirilmiştir.149

Siyonist çabaların yavaş yavaş kendini göstermesiyle 1882-1903 ve 1904-

1914 yılları arasında Filistin’e Yahudilerce iki büyük Siyonist göçmen dalgası

yaşanmıştır.150 Ayrıca 1882’de Rus Çarı II. Aleksandr’ın öldürülmesinde sorumlu

tutulup, ağır baskı ve şiddete maruz kalmalarından dolayı Rusya’dan göç eden

Yahudilerin bir bölümünü oluşturan üç bin civarındaki Yahudi, Caffa yakınlarında

Rishon-Lezion adı verilen bir koloni oluşturmuşlardır.151 İlk dalgada 25 bin Doğu

Avrupa Yahudisi gelirken, ikici göçmen dalgasında bu sayı 40 bine çıkmıştır. Yine

de bu rakamlara rağmen Filistin topraklarında genel nüfus içerisinde Yahudiler

%6’lık oranı oluşturmaktadır.152 Filistin halkının bu topraklarda çok az olduğu hatta

hiç olmadığı153 savı gerçeği yansıtmamaktadır.

148 Turan, a.g.e., s. 153. 149 Öke, a.g.e., s. 79-80. 150 Özmen, a.g.e., s. 38-39. 151 Parlar, a.g.e., s. 374. 152 Özmen, a.g.e., s. 38-39. 153 Garaudy, a.g.e., s. 48.

Page 52: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

43

2.1.2. 1917-1948 Arası Dönem

İsrail Devleti’nin varoluş sürecinde ilk aşama olarak izlediği politika, Birinci

Dünya Savaşı sonrasında İngiltere’nin oluşturduğu siyasal ve coğrafi zemin üzerinde

yer edinme çabası olarak nitelendirilmektedir.154 Bu bakımdan 1917 yılında

yayınlanan Balfour Deklarasyonu çok önemlidir. Deklarasyonda, İngiltere’nin

Filistin’de kurulacak bir Yahudi Devletine sıcak baktığı ve bunun için çaba harcayan

Siyonistlere destek verileceği açıkça belirtilmektedir.155 İngiltere’nin amacı,

Siyonizm’in bölgede oluşturacağı istikrarsızlıktan faydalanarak bölgedeki

hakimiyetini kuvvetlendirmektir. Bu amaç doğrultusunda İngiliz General Allenby,

Balfour Deklarasyonundan kısa bir süre sonra Filistin’i Osmanlı’dan alarak 1948’e

kadar sürecek İngiliz mandasını başlatmıştır. Filistin topraklarında İngiliz mandası

altında yaşayan Yahudiler, yakaladıkları fırsatı değerlendirerek kuracakları devletin

temellerini atmıştır.156

İngiliz mandasına giren Filistin topraklarına Yahudiler tarafından yapılan

göç, daha da kolaylaşmıştır. Daha önce bölgeye yapılan iki büyük göçün ardından

1919-1923 yılları arasında üçüncü Yahudi göçmen dalgası gerçekleşmiştir. Bu

dönem 35 bin Yahudi göçmen Filistin’e getirilmiştir. Böylece Yahudilerin nüfusta

oranı %6’dan %12’ye çıkmıştır fakat Yahudilerin sahip oldukları topraklar ise

Filistin’in %3’ü kadardır. Bu dönem de 1924-1928 ve 1929-1939 yılları arasında

Filistin’e iki büyük Yahudi göçü daha yaşanmıştır. Bu göçlerle Yahudi nüfusunun

oranı %30’a157 yükselirken Yahudilerin Filistin’de sahip oldukları toprak oranı %5,7

olmuştur.158 Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir husus, Yahudi göçüyle

Filistin’de Yahudilerin oranı hızla artarken, Yahudilerin sahip olduğu toprakların

154 Alptekin Dursunoğlu, Dördüncü Dünya Savaşı ve Ortadoğu, 1. Basım (İstanbul: Anka Kitabevi, 2005), s. 197 155 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 200. 156 Turan, a.g.e., s. 162. 157 Filistin topraklarında yaşayan Arap ve Yahudi nüfusu konusunda farklı kaynaklarda farklı bilgiler verilmektedir. Özellikle Arap yanlısı kaynaklar Yahudi nüfusunu olduğundan az göstermeye çalışırken, Yahudi yanlısı kaynaklar ise fazla göstermeye çalışmaktadır. Filistin topraklarında yaşayan Arap ve Yahudi nüfus hakkında daha fazla bilgi için bkz. Armaoğlu, a.g.e., s. 24-25,32,42. 158 Özmen, a.g.e., s. 44.

Page 53: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

44

nüfusları kadar hızlı artmadığı gerçeğidir. Fakat Yahudi topraklarının artış hızı oranı

yüksektir çünkü bu Yahudilerin sahip olduğu toprakların başlarda az oluşundan

kaynaklanmaktadır. Bu durumda göstermektedir ki; Yahudilerin, Filistinlilerden

toprak satın alarak sınırlarını genişletip, devlet kurduğu inancı salt olarak doğru

değildir.

Filistin’de Yahudi nüfusunun giderek artması Araplarla Yahudiler arasında

sıcak çatışmaların başlamasına neden olmuştur. Özellikle Filistin’de artan Yahudi

nüfusuna tepkili olan Araplar, Yahudilerin bulunduğu eski yerleşimlere saldırmış ve

Arap saldırılarına karşı Yahudiler de karşılık verince iki taraftan önemli kayıplar

yaşanmıştır.159 1921 ve 1929 yılında meydana gelen olaylarda 385 Yahudi ve 116

Filistinli ölmüş, yüzlerce kişi yaralanmıştır. 1929 yılında meydana gelen çatışmaların

sebebi, Ağlama Duvarının paylaşımından kaynaklanmıştır. Bu yüzden Ağlama

Duvarı için bir çözüm bulmak maksadıyla Kudüs’te bir konferans düzenlenmiştir.160

Ayrıca artan Arap tepkisinin ayaklanmaya dönüşmesi üzerine İngiltere Filistin’de

yeni bir çözüm arayışına girmiştir. Filistin’de incelemelerde bulunmak üzere biri

“Hukukçular Komitesi” diğeri “İktisatçılar” Komitesi olmak üzere iki farklı komite

kurularak Filistin’e gönderilmiştir. İki Komitenin de Filistin’de üç ay süren

incelemeleri sonunda hazırladıkları raporda bölgeye yapılan Yahudi göçünün

durdurulması ve Yahudilere toprak satışının yasaklanmasını tavsiye etmiştir.161

1930 yılında İngilizler tarafından hazırlatılan bir rapor, Arapları ilk defa

desteklemesi açısından çok önemlidir. Siyonizm’i emperyalizm olarak gören ve

sosyalist olan Lord Passfield, “Beyaz Kitap” adı verilen raporunda, Arap ve Yahudi

işbirliğine dayanan bir yönetim önermiştir. Ayrıca Kitapta, Yahudilerin iyi bir

örgütlenme ve politikayla 1 milyon dönüm toprağa sahipken Arapların üçte birinin

topraksız olduğu belirtilmiştir. Bölgeye yapılan Yahudi göçünün hem toprak

yetersizliğine hem de Araplarda işsizliğe neden olduğu belirtilerek, hem göçün hem

de Yahudilere toprak satışının sınırlandırılması gerektiği vurgulanmıştır. Bu belge

159 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 40. 160 Özmen, a.g.e., s. 46-48. 161 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 53.

Page 54: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

45

Yahudilerde büyük tepkiye neden olmuş, Chaim Weizman, Dünya Siyonist Teşkilatı

Başkanlığından istifa etmiştir. Beyaz Kitap, dünyanın birçok yerinde Yahudiler

tarafından protestolara neden olmuştur. Protestoların şiddeti, İngilizleri geri adım

atmaya zorlamış ve İngiliz Başbakanı McDonald, 13 Şubat 1931’de Weizman’a bir

mektup yazarak, İngiltere’nin 1917 Balfour Deklerasyonu ile benimsediği politikayı

sürdürdüklerini belirtmiştir. Bu açıklamayla Beyaz Kitap’ın Araplar açısından

hoşnutluk yaratacak bir yanı kalmamıştır. Bunun üzerine başlayan Arap protestoları,

Manda Yönetimi tarafından çok sert önlemlerle bastırılmaya çalışılmıştır.162

Bölgede başlayan şiddet Yahudileri bir takım örgütler kurmaya itmiştir.

Örgütler, Arap saldırılarına karşı mücadele vermek için kurulmuştur.163 Fakat

kurulan örgütler bağımsızlık sonrası İsrail’in askeri gücü açısından son derece

önemli olmuştur. 1921’den bağımsızlığın gerçekleşeceği 1948’e kadar askeri

yapılanmanın omurgasını oluşturan Haganah, Vladimir Jabotinsky tarafından

kurulmuştur.164 Haganah, savunmayı hedeflediğinden gizli bir örgüt değildir. Bu

bakımdan kendi başına hareket etmemiş, siyasi organların emriyle eylemlerini

gerçekleştirmiştir. Örgüt, verdiği mücadelede çok başarılı olmuştur. Haganah’a karşı

İngiltere ve İngiliz subaylar da sıcak bakmıştır. Hatta örgüt üyelerine İngiliz subaylar

askeri eğitim vermiştir. İsrail’in 1948’deki bağımsızlığından sonra örgüt, İsrail

Savunma Kuvvetleri (ZHL) adını almıştır. Bugünkü İsrail Silahlı Kuvvetleri (IDF) de

Haganah örgüt yapılanmasının bir sonucudur.165

1929 Arap ayaklanmasında Haganah’ın siyasi kanadının pasif davrandığını

düşünen bir grup Haganah üyesi, örgütten ayrılarak 1931 yılında bağımsız ve gizli

bir terör örgütü kurmuşlardır. Filistin’de yaşayan Araplara karşı koymak maksadıyla

kurulan örgütün adı Irgun olmuş daha sonra Irgun Zvei Levmi (IZL) olarak

değiştirilmiştir. IZL, İbranice Etzel diye okunduğundan Yahudi çevrelerde Etzel

162 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 54. 163 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 47. 164 Özmen, a.g.e., s. 102. 165 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 47-48.

Page 55: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

46

olarak zikredilmektedir.166 Ulusal Askeri Örgüt manasına gelen örgüt IZL’nin başına

Jabotinsky getirilmiştir.167 Ayrıca Avraham Stern’in kurduğu, İsrail’in Özgürlük

Savaşçıları Örgütü de (Stern) bu dönemlerde kurulmuştur.168

İngiliz Manda Yönetiminin yanlı tutumu ve Siyonistlerin büyük önem verdiği

Yahudi göçünün sürekli devam etmesi üzerine 1936 yılında büyük Arap ayaklanması

gerçekleşmiştir. Bunun üzerine İngilizler bölgeye, Lord Robert Peel Başkanlığında

bir araştırma heyeti (Peel Komisyonu) göndermiştir. Heyetin raporunu Temmuz

1937’de hükümete sunmuştur. Raporda Filistin toprakları, Arap, Yahudi ve

Kudüs’ün İngiliz mandasında bulunan uluslararası bölümü olmak üzere üçe

ayrılmıştır. Araplar bu paylaşım planına karşı çıkarken, Siyonistler ilk etapta küçükte

olsa bir devlete sahip olmak istediğinden Irgun ve Stern gibi örgütlerin karşı

çıkmasına rağmen planı kabul etmiştir.169

İngilizler tarafından sorunun çözümüne yönelik adımların atılmaması ve

Yahudi göçünün devam etmesi sebebiyle 1939’da Yahudi nüfusun Arap nüfusunun

yarısına yetişmesi170 Arapların hoşnutsuzluğunun giderek artmasına neden olmuştur

ve Araplar, İngilizlere karşı protestolara girişmiştir. Gerek Arap tepkileri gerekse

İkinci Dünya Savaşının başlamasıyla oluşan konjonktürde İngilizler, Siyonistlere

karşı köklü politika değişikliğine gitmiştir. İngilizler artık Yahudi göçünü

sınırlandırmak istemektedir ve bunun için Beyaz Kitap’ı yaygınlaştırıp, politika

haline getirmeyi hedeflemiştir. Çünkü Yahudi göçünden son derece rahatsız olan

Araplar, göçün İngilizlerin desteğiyle yapıldığının farkında olduğundan, Nazilere

sempatiyle bakmışlardır. Nazilere sempatiyle bakan Arap kamuoyunu yanlarına

çekebilmek amacıyla İngilizler, Yahudi göçünü beş yıl süre için yetmiş beş bin’le

sınırlandırmıştır. Ayrıca İngilizler, paylaşma planından vazgeçerek Filistin’in on

yıllık bir süreç sonunda bütün olarak bağımsızlığa ulaşmasına karar verirken, bu

karar Siyonistleri şoke uğratmış ve Yahudi çevrelerce İngiltere’ye karşı çok sert

166 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 48. 167 Özmen, a.g.e., s. 102. 168 Turan, a.g.e., s. 166. 169 Turan, a.g.e., s. 168. 170 Armaoğlu, Filistin Meselesi …, s. 56.

Page 56: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

47

tepkiler oluşmuştur. Fakat Yahudiler, İkinci Dünya Savaşının etkisiyle, İngilizlerin

en önemli müttefiki olan ABD’yi de kızdırmamak için İngiltere’yi zor durumda

bırakacak hareketlere girişmemiştir.171

İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle 1945’den itibaren Haganah, Irgun ve

Stern örgütleri İngilizlere karşı ortak harekât planları geliştirip, eylemlere girişmiştir.

Yahudi Ajansı’nın başında bulunan David Ben Gourion, bu örgütlerin yaptıkları

şiddeti görünüşte kınarken İngilizleri dize getirmek için bu örgütlerin yaptıkları

eylemleri desteklemiştir. Bu örgütler İngilizlere karşı çok ses getirecek kanlı

eylemlerde bulunmuştur. Özellikle ilerde İsrail Başbakanı olacak Menahem Begin

önderliğindeki Irgun örgütü İngilizlerin genel karargâh olarak kullandıkları

Kudüs’teki Kral David otelini havaya uçurup, birçok bombalama ve suikast

eylemlerinde bulunmuştur.172

İngilizlerin desteğiyle büyük gelişme göstermiş Siyonist hareketin, İngilizleri

hedef alan Yahudi terörünü desteklemesi, İngilizler gibi Siyonistlerinde politika

değişikliğine gittiğini açık bir şekilde göstermektedir. Siyonistlerin yeni stratejileri,

ABD’nin uluslararası siyasi ve diplomatik desteğiyle kuruluş aşamasına geçmek

olmuştur.173

İngiliz mandası altındaki Filistin Yönetimi, bir yandan önleyemedikleri

Yahudi göçü diğer yandan İngilizleri de hedef alarak tırmanan şiddet sebebiyle çok

zor durumda kalmıştır. İngilizler için sorun başa çıkılamaz hale gelmiştir. Özellikle

Yahudi örgütlerinin yaptığı eylemlerle bölgede iyice sıkışan İngilizler, sorunu

uluslararası gündeme getirmek suretiyle çözülmesini istemiştir. Filistin-İsrail

Sorununun çözümü için İkinci Dünya Savaşı sonrasında Milletler Cemiyeti (MC)

yerine kurulan BM’ye devredilmiştir.174

171 Turan, a.g.e., s. 168. 172 Turan, a.g.e., s. 167-168-169. 173 Dursunoğlu, a.g.e., s. 197. 174 Bülent Aras, Filistin-İsrail Barış Süreci ve Türkiye, 1. Baskı (İstanbul: Bağlam Yayıncılık, 1997), s. 15.

Page 57: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

48

İngiliz Dış İşleri Bakanı Ernest Bevin, Filistin sorunun çözümü için 1947

yılında BM’ye başvuruda bulunmuştur. 11 üye ülkenin oluşturduğu BM Filistin Özel

Komitesi, sorunu görüşmek için toplanmıştır. Yapılan çalışmalar neticesinde Komite

raporunu açıklamıştır. Raporda Filistin ve İsrail olarak iki ayrı devlet kurulması

gerektiği belirtilmiştir.175 Komitenin aldığı bu kararın geçerli olması için BM Genel

Kurulu’nda kabul edilmesi gerekmektedir. Genel Kurul görüşmelerinde ABD,

Yahudiler lehinde etkin bir şekilde yer almıştır. Ayrıca Genel Kurulda oylamaya

katılacak ülke temsilcilerine Yahudi Ajansı yoğun baskı yapmıştır. Yahudi Ajansı,

oy kullanacak üyelerin Komitenin aldığı kararın lehinde oy vermeleri için, odaların

dinlenmesinden şantaja kadar gerekli gördükleri bütün baskı araçlarını kullanmaktan

çekinmemiştir. 29 Kasım 1947 tarihinde BM Genel Kurulunda Komitenin aldığı

paylaşım planı 181 sayılı kararla kabul edilmiştir. Böylece Yahudiler, Genel Kurulun

onayladığı bu karar sayesinde asırlardır özlemini çektiği devletin hukuki zemini

sağlamıştır (Bkz. Harita 2).176

BM’nin kararına göre Filistin topraklarının %56’sı, nüfus olarak toplumun

%33’ünü oluşturan ve Filistin topraklarının sadece %5.67’sini elinde bulundurmakta

olan Yahudilere verilmiştir. Bu tarihte nüfusun bir buçuk milyona yakın bir

bölümünü Filistinliler oluştururken, Yahudilerin nüfusu 650 bin civarındadır.

Filistinlilerin nüfusta ve özellikle de sahip olduğu torak açısından da ezici

çoğunluğuna rağmen BM’nin aldığı bu kararın ne kadar haksız olduğu

görülmektedir.177

BM tarafından alınan bu haksız karara rağmen BM gündeminin önemli

maddelerinden biri İsrail Devletinin kurulmasından sonra da Filistin Sorunu olmaya

devam etmiştir. BM, Filistinlilerin vazgeçilmez haklarını tanıyıp, bunları garanti

altına almaya çalışmıştır. Ayrıca BM toprakların paylaşımını esas alan bir çözüm

gözetmeye çalışırken, İsrail’in kendisi için belirlenen sınırların ötesinde yayılmacı

175 Özmen, a.g.e., s. 57. 176 Turan, a.g.e, s. 170. 177 Turan, a.g.e, s. 171.

Page 58: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

49

politikalar benimsemesi BM’nin çalışmalarını boşa çıkarmıştır.178 BM’nin verdiği

kararlar karşısında özellikle toprak konularında Filistin tarafı “ya hep ya hiç” tavrı

ortaya koymuş, hiçbir şekilde toprak konusunda müzakerelere katılmamıştır. Bu

dönemde Yahudiler ise realist bir politika izlemiştir.179

BM Genel Kurulunun kabul ettiği 181 sayılı kararı Araplar benimsememiştir.

Arap Yüksek Komitesi BM’nin aldığı bu kararı reddettiğini açıklamıştır. 1947

Eylülünde İngilizler, manda yönetimini sonlandırdıklarını ilan etmiştir.180 Bu kararın

ardından Araplarla Yahudiler arasında bir çatışmanın çıkması kaçınılmaz olmuştur.

İngiltere’nin İngiliz mandasının sona ermesinin ardından Siyonist tehlikeye karşı

alınacak önlemleri konuşmak üzere Arap Birliği de Lübnan’da toplanmıştır. Birlikte

alınan kararlar, Filistin topraklarındaki bölünmenin illegal olduğunu vurgulayıp

Filistinlilere 10 bin piyade tüfeği, savaş için üç bin gönüllü ve bir milyon sterlin,

sağlamayı kararlaştırmışlardır. Haganah’da Filistin’de bulunan yaşları 17 ile 25

arasında olan Yahudileri askere almıştır.181

1948 yılının Nisan ayında ilk Arap-İsrail savaşı çıkmıştır. Arap Devletlerinin

Kralları, İngiltere ile ters düşmek istememişlerdir. Ancak ülke kamuoylarından gelen

yoğun baskı Kralları, tahtlarından itebileceği düşüncesine sevk etmiştir. Arap

Liderleri ve özellikle Ürdün Kralı Abdullah, isteksiz bir şekilde Filistin’i kurtarmak

için askeri birliklerini bölgeye göndermek zorunda kalmıştır.182

14 Mayıs 1948’e gelindiğinde 30 yıllık İngiliz Manda Yönetimi son

bulmuştur. Yahudiler ile Araplar arasında İngiliz Karargâhının bulunduğu stratejik

mevkileri ile diğer büyük binaları ele geçirme mücadelesi başlamıştır. David Shatiell

komutasındaki Yahudi birliklerin daha erken davranmasıyla bütün stratejik mevziler

Yahudilerin eline geçmiştir. Kudüs ve İngilizlerin çekildiği yerlerde hâkimiyet

178 Aras, a.g.e, s. 21. 179 Aras, a.g.e, s. 23. 180 Özmen, a.g.e., s. 57. 181 Özmen, a.g.e., s. 57. 182 Turan, a.g.e., s. 181-182

Page 59: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

50

mücadelesi yaşanırken Yahudiler için önemli diğer bir durum Milli Yahudi Konseyi

tarafından açıklanan bağımsızlık bildirgesi olmuştur. 14 Mayıs 1948’de David Ben

Gourion, İsrail Devleti’nin bağımsızlığını ilan etmiştir.183

Araplarla Yahudiler arasında yaşanan çatışmalarda Yahudiler, hâkim olmak

istedikleri yerlerde Filistinlileri göçe zorlayacak katliamlara girişmiştir ve bu

hedeflerinde başarılı olmuşlardır. Özellikle ilerde İsrail Başbakanı olacak Irgun’un

lideri Menahem Begin’in yaptığı Deir Yasin Katliamı Filistinlileri göçe zorlamada

etkili olmuştur. Sıranın kendilerine geleceğini düşünen yüz binlerce Arap, Lübnan,

Mısır ve Batı Şeria’ya kaçmak zorunda kalmıştır.184 Katliamın başında olan Begin,

“Eğer Deir Yasin zaferi olmasaydı, İsrail Devleti de olmazdı” sözleriyle yaptığı

vahşetin bir devlet politikası olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.185

Arap-Yahudi çatışmaları sırasında bazı bölgelerde karşılıklı püskürtmeler

içinde savaş sürerken, Yahudi üstünlüğü ve ilerlemesi kendini belli etmiştir.

Özellikle Kudüs, tamamen Yahudilerin eline geçmek üzereyken Arap Birliği Genel

Sekreteri Azzam Paşanın Ürdün Kralı Abdullah’a sert çıkışı, Kral Abdullah’ın Ürdün

birliklerini savaşa göndermesiyle sonuçlanmış ve savaşın seyri Araplar lehine

değişmeye başlamıştır. Savaşta artık Araplar ilerlemeye başlamıştır. Kral

Abdullah’ın birlikleri Eski Kudüs’ü ele geçirerek Yeni Kudüs’e doğru yönelmiştir.

İsrail’in ağırlıklı askeri gücünü oluşturan Haganah, Eski Kudüs’ü boşlatmak zorunda

kalmıştır. Bu esnada İngilizlerin, Kral Abdullah’a sert tepkisi sebebiyle Arap güçleri,

savaşa son noktayı koyacak adımı atamamıştır.186 Ayrıca savaşın Kuzey Cephesinde

ise Mısır Ordusu Tel-Aviv’e kadar dayanmıştır. Yahudiler, Cenin önlerinde Mısır

ordusuna karşı ağır bir yenilgiye uğramıştır. Yeni Kudüs ağır bir kuşatmayla Araplar

tarafından kuşatılmıştır.187

183 Turan, a.g.e., s. 179. 184 Selahattin İbas, Arap-İsrail Sorunu, Türel Yılmaz, Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin (der.), Ortadoğu Siyasetinde İsrail, 1. Baskı (Ankara: Platin Yayınları, 2005), s. 65. 185 Mahmut Akçay, Filistin’de Barış Oyunu Stratejik Aldatmalar, 1. Baskı (İstanbul: Sayfa Yayınları, 2003), s. 75-76. 186 Akçay, a.g.e., s.75-76. 187 Turan, a.g.e., s. 183-184.

Page 60: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

51

Arap-Yahudi çatışmasının seyrinin Araplar lehine dönmesi ve Arap

ilerleyişinin başlaması sonucu büyük güçler devreye girerek ateşkes önermiştir.

Turan’ın hayati bir hata olarak gördüğü ateşkes, Yahudiler için kurtuluş olup,

Siyonistlerin ateşkese sıkı sıkıya sarılmalarına neden olmuştur. 11 Haziran 1948’de

Araplar ateşkesi kabul etmiştir. Arap birliklerinin başındaki Paşaların ateşkese karşı

olmalarına rağmen ateşkes ilan edilmiştir. Dört hafta süren ateşkes boyunca

Siyonistlere, batı kaynaklı cephane ve teçhizatın yanında yiyecek gibi yardımlar

akmıştır. Savaş yeniden başladığında artık savaşın seyri Siyonistler lehine

değişmiştir. Ateşkesi Arap liderlerinin kabul etmesi, savaşa isteksiz katıldıklarının

açık bir göstergesidir. Arap liderleri, savaş esnasında bile ABD ve İngiltere ile ters

düşmek istememiştir.188

9 Temmuz günü savaş yeniden başlamıştır. Yahudiler hızlı bir ilerleyiş içine

girmiştir. Artık Araplar zor durumdadır. 18 Temmuzda ilan edilen ikinci ateşkese bu

sefer Arapların ihtiyacı olmuştur. Yahudilerin ilerleyişini durduramayan Arap

Devletleri anlaşma masasına oturmak zorunda bırakılarak, saf dışı edilmişlerdir. 14

Mayıs 1948 yılında ilan edilen İsrail Devleti, kendini cephede Arap Devletlerine

kabul ettirmeyi başarmıştır.

Arap Liderleri kamuoylarında mağlubiyetin birinci sorumluları olarak

görülmüştür. Ateşkese imza koyan Mısır Başbakanı Nukrasi Paşa 1948, Filistin’de

kurulacak Yahudi Devletine sıcak bakan Ürdün Kralı Abdullah 1951 yılında yapılan

suikastlar sonucu öldürülmüştür. Başarısızlıkta parmağı olan kalan yöneticiler ise

gelecek nesil komutanlar tarafından tasfiye edilmekten kurtulamamışlardır.189

188 Akçay, a.g.e., s. 185. 189 Akçay, a.g.e., s. 189.

Page 61: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

52

2.1.3. 1949-1987 Arası Dönem

Bu dönem Arap-İsrail çatışması, 1967 yılındaki Arap Devletleri ile İsrail

arasında yapılan Altı Gün Savaşına kadar uluslararası siyasal sistemle sıkı bir ilişki

içinde sürmüştür. Soğuk Savaşın dengelerini göz önünde bulunduran ABD, Arap

Devletlerinin SSCB kontrolüne geçmesini önlemek için bazı müdahalelerde

bulunmuştur. Fakat özellikle 1967 yılındaki Altı Gün Savaşında İsrail askeri

gücünden etkilenen ABD, İsrail ile Arap Devletleri arasındaki denge politikasından

vazgeçerek tamamıyla İsrail yanlısı bir dış politika benimsemiştir.190

İsrail’in bu dönemki stratejisi, ABD ve müttefiklerinin askeri ve siyasi

şemsiyesi altında korunmak ve güçlenmektir.191 Dolayısıyla ABD’nin İsrail’e verdiği

rolle, İsrail’in stratejisi arasında bir uyumluluk söz konusu olmuştur. İsrail’in

dengeyi bozucu girişimleri yine ABD tarafından engellenmiştir.

1950 yılında Araplar Devletleri, İsrail’le ateşkesi kabul etmeye razı olmuştur

ancak Arap Birliği üyeleri ateşkes kararının bir barış olmadığı gerekçesiyle İsrail’e

uygulanan ablukanın devam etmesi konusunda anlaşmıştır. Bunun nedeni 1948

Arap-İsrail Savaşının Araplarca kaybedilmesi sonucu, Arapların ulusal onurlarının

kırılmış olmasındandır. Bu sırada Arap Devletlerinden Suriye’de ve Mısır’da

darbeler yaşanmaktadır. Ayrıca Soğuk Savaşın konjonktürel etkisi Arap Devletlerine

de yansımış, Arap Birliği Doğu ve Batı Bloğu arasında ikiye bölünmüştür. Ürdün,

Lübnan ve Suudi Arabistan Batı yanlısıyken, Nasır’ın liderliğindeki Mısır, Suriye ve

Kuzey Afrika ülkeleri Doğu Bloğu içinde yer almıştır.192

Mısır’da iktidarı bir darbeyle genç subayların lideri Cemal Abdülnasır (Nasır)

1952’de ele geçirmiştir. Nasır, Arapların 1948’de yaşanan ve İsrail’in bağımsızlığı 190 Norman G. Finkelstein, Soykırım Endüstrisi: Yahudi Acılarının İstismarı, çev. Erkan Saka ve Gökçe Kaçmaz, 1. Baskı (İstanbul: Söylem Yayınları, 2001), s. 22-26. 191 Dursunoğlu, a.g.e., s. 197. 192 Kayabalı, İ. ve C. Arslanoğlu, Ortadoğu’da Savaş ve Strateji 2 Lider, 4 Savaş ve Bir Bozgun, (Ankara: 1990), s. 48.

Page 62: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

53

ile sonuçlanan Arap-İsrail Savaşındaki yenilgisiyle kırılan onurlarını düzeltip,

Arapların lideri olmayı hedeflemiştir. Nasır, bu hedefi doğrultusunda Süveyş

Kanalını işleten İngiliz-Fransız şirketini millileştirdiğini ilan etmiştir. Çıkarları

tehlikeye düşen İngiltere ve Fransa ile birlikte Nasırizm’in bölgeye yayılmasından

endişe eden İsrail, anlaşarak Mısır’a saldırmıştır.193 Anlaşmaya göre İsrail, Mısır’a

saldıracak; bunun üzerine İngiltere ve Fransa savaşta arabuluculuk bahanesiyle

bölgeye asker çıkartıp, kanalı işgal etmeyi planlamışlardır. İki ülke arasındaki

çatışmaların sonlandırılmasının ardından, meydana gelebilecek başka çatışmaları ve

dünya ticaretinin bölge savaşlarından etkilenmesini önlemek amacıyla bölgede kalıcı

bir İngiliz-Fransız askeri gücü konuşlandırmayı hedeflemişlerdir.194

İngiltere, Fransa ve İsrail’in aralarında yaptıkları anlaşma gereği İsrail, 29

Ekim 1956’da Mısır’a saldırı başlatmıştır. İsrail güçleri Sina Yarımadası ve Akabe

Körfezine doğru ilerlemeye başlamıştır. İngiltere, Fransa ve İsrail’in arasındaki plan

doğrultusunda İngiltere ve Fransa, 30 Ekim 1956 tarihinde İsrail ve Mısır’a

ültimatom vermiş, her iki devletin Süveyş Kanalı’nın iki kıyısından 16 km geri

çekilmesini istemiştir.195 İsrail’in, Sina’daki askeri harekâtı başarılı olmuş ve

Sina’nın kontrolü İsrail’e geçmiştir. Mısır ordusu ağır bir kayıpla Sina’dan geri

çekilmek zorunda kalmıştır.196 İngiltere, Fransa ve İsrail’in planları başarılı bir

şekilde sonuçlansa da istediklerini elde edememişlerdir. Zira Soğuk Savaşın

jeopolitiğinden kaynaklanan nedenlerle ABD, Mısır ve diğer Arap devletlerinin

SSCB ile daha fazla yakınlaşabilecekleri düşüncesiyle İngiltere, Fransa ve İsrail’e

yönelik baskıları sonucu Fransa ve İngiltere bölgeden geri çekilirken, İsrail de işgal

ettiği Sina’yı boşaltmak zorunda kalmıştır. İngiltere ve Fransa bu olayla

Ortadoğu’dan tasfiye edilmiştir. Ayrıca İsrail, Mısır’la arasında güvenlik şeridi

oluşturup, Akabe Körfezindeki deniz ulaşımını kendi çıkarları doğrultusunda

düzenleyince nispeten bu saldırıdan karlı çıkan taraf olmuştur.197

193 Turan, a.g.e., s. 152. 194 <http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCvey%C5%9F_Krizi> (20.05.2006). 195 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1980), (Ankara: Türkiye İş Bankası Yayınları, 1984), s. 499-500. 196 İbas, a.g.m., s. 68-69. 197 Turan, a.g.e., s. 152.

Page 63: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

54

Süveyş bunalımının Araplar açısından en önemli sonucu, antiemperyalist bir

tutum sergileyerek kanalı millileştiren Nasır’ın, Arapların ulusal kahramanı haline

gelmesi olmuştur. Emperyalizmin baskısı altında olan bölge için Nasır, yeni bir umut

haline gelmiştir.198 İngiltere ve Fransa açısından savaşın sonucu ise, artık

Amerika’nın askeri desteği olmadan bu devletlerin uluslararası alanda eskisi gibi

rahat hareket edemeyeceği gerçeğidir.199

Savaşın ABD ve SSCB’nin baskılarıyla bitirilmesinin ardından, bölgede

kalıcı bir barış sağlanana kadar BM önderliğinde oluşturulan Barış Gücü, Sina

Yarımadasına ve Gazze Şeridine konuşlanmıştır. Barış Gücü bölgede 1967 yılında

yaşanan Altı Gün Savaşına kadar kalmıştır.200

1956 II. Arap-İsrail Savaşı’nın ardından dokuz yıl boyunca Mısır’la İsrail

arasında ciddi bir problem yaşanmamasına rağmen iki ülke arası ilişkiler 1964

yılından itibaren tekrar gerilmeye başlamıştır. Bunalımın yeniden başlamasının

nedenleri ise 1964’te FKÖ’nün siyasal bir güce ulaşması ve Suriye’de Nasır’ın

görüşlerini benimseyen Baas Partisi’nin iktidara gelmesi olmuştur. Ayrıca Nasır’ın

Sina’da konuşlandırılan BM Barış Gücü askerlerinin çekilmesini istemesi ve Mayıs

1967’de Akabe Körfezi’ni deniz ulaşımına kapatması, İsrail Savunma Bakanı Moşe

Dayan’ı harekete geçirmiştir.201 Arapların İsrail tarafının girişimlerinden rahatsızlığı

ise İsrail’in üçüncü başbakanı Levi Eshkol, döneminde ülkesine önemli miktarda

sermaye girişini sağlayarak, İsrail’e büyük Yahudi göçü sağlamaya yönelik aktif

politikalar izlemesidir.202

Arapların, İsrail’le bir savaş çıkmasını istemesi ve buna yönelik İsrail’i

kışkırtıcı eylemlerinin üç nedeni vardır. Birincisi Nasır’ın 1948 Arap-İsrail Savaşı ve

1956 Süveyş Bunalımımda yaşadığı yenilgilerin intikamını alma düşüncesidir.

198 Turan, a.g.e., s. 152. 199 <http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCvey%C5%9F_Krizi>. 200 <http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCvey%C5%9F_Krizi>. 201 <http://home.arcor.de/filistin/filistinin/islamidonem/israildevleti/altigunsavasi.html>, (20.06.2006). 202 İbas, a.g.m., s. 70.

Page 64: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

55

Süveyş Bunalımında Nasır, Arapların ulusal kahramanı haline gelmiş olsa da İsrail’in

Akabe Körfezindeki deniz ulaşımını kendi çıkarları doğrultusunda düzenlemesi,

İsrail’i karlı çıkarmıştır. Mısır’ın İsrail’i kışkırtmasının ikinci nedeni, 1956 yılından

itibaren SSCB, Mısır ve Suriye’yi çok güçlü bir şekilde silahlandırmıştır. Mısır-

Suriye ve İsrail arasında çıkacak savaşta yalnızca Mısır ve Suriye değil, SSCB’de

savaşı Mısır ve Suriye’nin kaybedeceğine ihtimal vermemiştir. Üçüncü neden de,

ABD’nin bu dönemde Vietnam’da zor durumda olması sebebiyle İsrail’e destek

vermeyeceği düşüncesidir.203

Karşılıklı gerilimler sürerken İsrail, güvenliği için tehdit olarak gördüğü

Nasır’ı (Mısır ve Suriye’ye) tasfiye etmeyi düşünmüştür. Bunun için 1966 yılının son

aylarında oluşmaya başlayan Suriye-İsrail gerginliği iyi bir fırsat olmuştur. Suriye’de

iktidarda olan Baas Partisinin solcu kanadı, bir darbeyle iktidarı ele geçirmiştir. Yeni

iktidarla birlikte Suriye-İsrail sınırında olaylar çıkmış, Yeni Baasçılar, Nasır’ı İsrail’e

karşı yumuşak politikalar uygulamak ve BM doğrultusunda İsrail politikasını

belirlediği gerekçesiyle suçlamıştır. Bu nedenlerle Suriye-İsrail gerginliği ortaya

çıkmıştır.204

Suriye-İsrail arasındaki gerginlik Mayıs 1967’de iyice tırmanmış ve 5

Haziran 1967’de düzenli Arap orduları ile İsrail ordusu ilk defa karşı karşıya

gelmiştir. Mısır hava kuvvetlerini ani bir saldırıyla imha eden İsrail, Mısır'ın yanı sıra

Suriye ve Ürdün'e de saldırmıştır. Bu arada İsrail’e karşı savaşan Arap Devletleri

arasında tam bir uyum ve fikir birliği olmamıştır. Bu nedenle İsrail, saldırıya geçen

Arap ülkeleri arasındaki iletişim kopukluğu ve çıkar ayrılıklarını çok iyi

değerlendirerek, Filistin topraklarının %22'sini, Mısır topraklarının %6'sını, Suriye

topraklarının %1'ini (Golan Tepeleri) işgal etmiştir (Bkz. Harita 3). Altı gün süren bu

savaşla İsrail, kendi kontrolündeki toprağı, üç kattan daha fazla büyütmüştür.

Müslümanlara ait kutsal mekânlarla birlikte Kudüs'ün tamamı İsrail'in eline

geçmiştir. Ancak İsrail’in savaş sırasındaki işgalleri, BM Güvenlik Konseyi’nin 22

203 Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi…, s. 702. 204 İbas, a.g.m., s. 72.

Page 65: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

56

Kasım 1967 tarihinde oybirliği ile aldığı, “savaş yoluyla toprak kazanımının kabul

edilemeyeceğini öngören 242 sayılı karara” aykırıdır. Arap ülkeleri 242 sayılı karara

göre İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesini isterken İsrail, Arapların bu

isteğini kabul etmemiştir.205

Altı Gün Savaşı, binlerce Filistinlinin mülteci konumuna düşmesine neden

olmuştur. 1967 savaşı sonrası dört yüz binden fazla mültecinin Filistin’in Doğusuna

geçmesiyle, Ürdün en büyük mülteci kamplarını barındıran ülke durumuna gelmiştir.

İsrail, BM Güvenlik Konseyi’nin, işgal edilen topraklarda halka insani muamele

yapılması ve yurtlarına dönmek isteyenlere izin verilmesi yolunda aldığı 14 Haziran

1967 tarihli ve 237 sayılı kararını uygulamayınca, mültecilerin sayısında yarım

milyona yakın bir artış olmuştur.206

Altı Gün Savaşı, İsrail’e yönelik Arap politikasını şekillendiren tarihi

olayların başında gelmektedir. Arapların en–Nekba (büyük felaket) dedikleri ve

Arapları İsrail’in varlığı ve mülteci problemiyle karşı karşıya bırakan 1948 savaşı

bile Arapların onurunu bu kadar zedelememiştir. O güne kadar İsrail’i haritadan

silmeye kilitlenmiş olan Arap Devletleri, Altı Gün Savaşıyla birlikte savunmaya

geçmiştir. Çünkü 1948 Savaşı’nda Filistin dışında hiçbir Arap ülkesi toprak

kaybetmemişken, buna karşılık Altı Gün Savaşında Ürdün, Mısır ve Suriye önemli

oranda toprak kaybetmiştir. Bu devletlerin kaybettikleri toprakları geri alma çabaları,

takip eden çeyrek asrın temel Arap politikasını belirlemiştir: 242 No’lu BM Kararı

çerçevesinde İsrail’le barış karşılığında kaybettikleri topraklarını geri almak

hedeflenmiştir.207

1967’de yaşanan Altı Gün Savaşının getirdiği diğer önemli sonuç ise Filistin

direniş hareketinin yükselmeye başlamasıdır. Bu anlamda Filistinli mücadele grupları

bir araya gelerek silahlı mücadelenin gereği üzerinde durmaya başlamıştır. Arap

205 <http://home.arcor.de/filistin/filistinin/islamidonem/israildevleti/altigunsavasi.html>. 206 <http://home.arcor.de/filistin/filistinin/islamidonem/israildevleti/altigunsavasi.html>. 207 <http://home.arcor.de/filistin/filistinin/islamidonem/israildevleti/altigunsavasi.html>.

Page 66: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

57

Devletlerinin Altı Gün Savaşı’ndaki ağır yenilgisi, El-Fetih’in gerilla savaşını

gündeme getirmiştir. Arafat, Nasır’ın da onay vermesiyle 1969’da FKÖ’nün başına

geçmiştir. Aynı tarihlerde, 21 Ağustos 1969 tarihinde, Doğu Kudüs’teki Mescid-i

Aksa’nın bir Yahudi tarafından yakılmak istenmesi İslam dünyasının tepkisine yol

açmıştır. Mescid-i Aksa’nın yakılmak istenmesi ve Altı Gün Savaşında alınan ağır

yenilgi, Türkiye’nin de içinde bulunduğu İslam ülkelerini 22-25 Eylül 1969 tarihleri

arasında Rabat Zirvesi’nde ilk defa bir araya getirmiştir. Bu zirvede İsrail’in

Kudüs’ten çıkması ve 1967 öncesi statüsüne geri dönmesi istenirken, İslam

Konferansı Örgütü (İKÖ) adlı yeni bir yapılanmanın da temeli atılmıştır.208

Altı Gün Savaşı çok kısa sürmesine rağmen hiçbir şeyi çözmemiştir. Kısa

süren savaşlar kalıcı sonuçlar sağlamazken, uzun süren savaşların sonuçlarının daha

etkili ve kalıcı olduğu tarihi olaylar incelendiğinde görülmektedir.209 Altı Gün Savaşı

1973 yılında yaşanacak Yom Kipur’un nedeni de olmuştur.

Nasır’dan sonra iktidara gelen Enver Sedat, İsrail’e karşı bir zafer kazanarak

Altı Gün Savaşında Arap dünyansın kaybettiği onurunu tekrar kazandırmak

istemiştir. Bunun için Yahudilerin bayramı olan Kipur, uygun görülmüştür. Mısır

kuvvetleri ansızın İsrail’e saldırı gerçekleştirmiş fakat İsrail saldırıya, hemen karşılık

vermiştir. Mısır’a hemen karşılık vermesine rağmen İsrail, Altı Gün Savaşına

nazaran büyük kayıplar vermiştir. Bu savaş Arapların, İsrail’e karşı ilk başarısı

olarak görülmüştür.210

Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat, 1970’lerin sonlarında Mısır’da iktidara

geldikten sonra, BM elçisi Gunnar Jarring’e yaptığı bir açıklamada İsrail ile bir barış

anlaşması imzalamayı istediğini ama bunun için de 1967 yılında kaybedilmiş olduğu

Mısır topraklarının geri verilmesi gerektiğini söylemiştir. Bu teklif İsrail ve ABD

208 <http://home.arcor.de/filistin/filistinin/islamidonem/israildevleti/altigunsavasi.html>. 209 William Stuntz, Yüce Amaç, <http://turkish.turkey.usembassy.gov/uploads/images/GJXFnqmrebMK_nhd4m2D_A/stuntz.pdf>, (20.06.2006). 210 Özmen., a.g.e., s. 76.

Page 67: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

58

tarafından görmezden gelinince, Mısır ve Suriye bu politik çıkmazı ortadan

kaldırmak için harekete geçmeye karar vermiştir. Mısır, Ekim 1973’te, Yahudilerin

kutsal günü Yom Kipur’da Sina Yarımadası ve Golan Tepeleri’ndeki İsrail güçlerine

saldırmıştır.211

Bu sürpriz saldırı İsrail’i hazırlıksız yakalamıştır. Araplar, savaşın başlarında

bazı askeri başarılar elde etmiştir. Bu durum Amerika’yı politik müdahale yoluna

gitmeye ve bununla birlikte İsrail’e artan bir şekilde askeri yardım göndermeye

yöneltmiştir. Savaştan sonra, ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, diplomatik bir

şekilde sınırlı iki taraflı anlaşma stratejisi izlemiştir. Buna göre İsrail’in Sina

Yarımadası ve Golan Tepeleri’nden kısmi olarak çekilmesi garantilenecek ama daha

zor sorunlar üzerinde Batı Şeria ve Gazze’nin kaderi dahil olmak üzere

pazarlıklardan kaçınılacaktır. 1975’in sonlarına doğru bu çabaların potansiyel güçleri

tükenmiş ve kapsamlı bir Arap-İsrail barış anlaşmasına ulaşma umudu

kalmamıştır.212

Enver Sedat, Yom Kipur Savaşının sonucunu büyük bir zafermiş gibi

göstererek istediği diplomatik girişimleri başlatmıştır. Sedat, Altı Gün Savaşının

ezikliği içinde olan Mısır halkına rağmen İsrail ile diplomatik girişimde bulunmanın

mümkün olmadığını görerek Yom Kipur Savaşına kalkışmıştır. Sedat’ın kafasında

çizdiği strateji başarıya ulaşmış, Camp David’de İsrail’le Mısır arasında barış

anlaşması 17 Eylül 1978’de imzalanmıştır. Bu durum Arap dünyasında şok etkisi

yaratmıştır. Çünkü Mısır o güne kadar Arap Devletleri içinde İsrail’e karşı en sert

politikaların uygulanmasından yana olan bir devlettir. Araplar için çok hassas

oldukları Filistin sorununda Mısır’ın İsrail’i diplomatik anlamda tanıyıp anlaşma

yapması sonucu Mısır, Arap dünyasından 90’lı yıllara kadar dışlanmıştır. Ayrıca

Enver Sedat, İsrail ile diplomatik ilişkiye girmenin bedelini, 1981 yılında Yom Kipur

Savaşının kutlamaları sırasında bir suikast sonucu canıyla ödemiştir.213

211 Beinin, J. ve L. Hajjar, Filistin, İsrail ve Arap-İsrail Çatışması, <http://www.zmag.org/turkey/merip.htm>, (20.06.2006). 212 Beinin, J. ve L. Hajjar, a.g.m. 213 Turan, a.g.e., s. 197.

Page 68: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

59

Burada değinilmesi gereken önemli bir konuda 1982 Eylül’ünde İsrailli

askerlerin desteği ve yönlendirmesiyle Lübnanlı Hıristiyan Falanjist grupların

Beyrut’ta gerçekleştirdiği Sabra ve Şatilla katliamıdır. Beyrut’ta yaşayan Filistinli

mülteciler Sabra ve Şatilla mülteci kamplarında insanlık dışı muamelelerle

öldürülmüştür. İsrailliler, kuruluşundan beri Filistinlilere karşı soykırım niteliğinde

birçok katliam yapsa da Şabra ve Şatilla’da öldürülen mültecilerin sayısının üç bini

geçmesi olayın soykırım niteliğinde olduğunun göstergesidir. Saldırının sorumlusu

olduğu anlaşılan dönemin İsrail Savunma Bakanı ve 2001 yılında İsrail Başbakanı

olan Ariel Şaron, bu saldırıdan sonra “Beyrut Kasabı” olarak anılmaya

başlanmıştır.214

2.2. Büyük Güçlerin Filistin Politikası

Filistin-İsrail Çatışmasını daha iyi anlamak için Ortadoğu’nun önemini birinci

bölümde belirttik zira bu Çatışma sadece iki toplum arasında tarihi husumetlerinden

kaynaklanıp, bugüne kadar gelmiş değildir. Yahudilerin Babil sürgününe maruz

kalmasından, Bizanslılarca diasporaya uğramasına, birçok batı devletinin Yahudilere

karşı giriştikleri katliamlara, İkinci Dünya Savaşında altı milyon Yahudi’nin

soykırıma uğramasına kadar Yahudilere karşı oluşan bu Anti-Semitik tavır

incelendiğinde, olayda Filistinlileri görmek mümkün değildir. İki toplum arasında

husumet olduğu, Filistin topraklarının Yahudi Yurdu olduğu ve Yahudilerin tekrar

burada bir vatan oluşturması Batılı Büyük Güçler (İngiltere ve ABD) tarafından

desteklenmiştir. Davutoğlu da sorunun salt iki toplum arasında görülüp, tarafların

daraltılması, meselenin anlaşılmasını güçleştirdiğini belirtmektedir.215

Ortadoğu’nun jeopolitik, jeoekonomik ve jeokültürel önemi sebebiyle Büyük

Güçlerinin yarattığını ve çözümü yönünde etkili bir politika uygulamadığını

savunduğumuz Filistin-İsrail Çatışmasının ilk ortaya çıkmasında Büyük Güçlerden

214 Akçay, a.g.e., s. 82-83. 215 Ahmet Davutoğlu, Küresel ve Bölgesel Dengeler, Ortadoğu Barış Süreci, Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003), s. 4.

Page 69: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

60

İngiltere olduğu için bu bölümde ilk olarak İngiltere’nin bölgede hâkimiyeti sürene

kadar ki Filistin politikasını ele aldıktan sonra ABD’nin Filistin politikası

incelenmektedir. Ardından Rusya’nın Filistin politikası ele alınmaktadır.

2.2.1. İngiltere’nin Filistin Politikası

İngiltere’nin Filistin politikasından önce 18. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı

Devletine karşı uyguladığı politikayı ele almak gerekmektedir. Zira İngiltere’nin

Filistin politikası, Osmanlı’ya karşı uyguladığı politikalar çerçevesinde nitelik

değiştirmiştir.

18. yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti’nin zayıflamasını değerlendirmek

isteyen Rusya, sıcak denizlere inme politikasını gerçekleştirmek amacıyla İstanbul ve

Boğazları ele geçirmeye yönelik eylemlere girişmiştir. Osmanlı’nın Avrupa

dengesinin büyük bir ağırlığını oluşturduğunu düşünen İngiltere ise bu durumdan

rahatsızlık duymuştur. İngiltere, Osmanlı’nın parçalanması halinde Avrupa

dengesinin Rusya lehine bozulacağı ve Avrupa’da aşırı güçlenen Rusya’nın,

Avrupa’nın güvenliğini tehlikeye sokacağı düşüncesiyle Osmanlı’nın toprak

bütünlüğünü savunmuştur. Osmanlı’nın toprak bütünlüğünün korunması İngiliz

Parlamentosunda 1791 yılında kabul edilerek, resmi devlet politikası haline

getirilmiştir. Bu politikaya geçilmesinin diğer önemli nedeni de 1798 yılında

Fransızlar, Mısır’ı işgal ederek Hindistan yolunun güvenliğini İngilizler için tehlikeli

hale getirmiştir. Rusya ve Fransızların güçlenmesi, 1648 yılında imzalanan

Westphalia Anlaşmasıyla kurulan klasik güç dengesi sisteminin bozulması anlamına

geleceğinden, sistemin devamı için İngiltere, Osmanlı’nın yaşatılıp, toprak

bütünlüğünün korunmasını politika haline getirmiştir.216

216 Mehmet Temel, Ulusal Çıkar Politikası Açısından İngiltere’nin Osmanlı Devleti’ne Milli Mücadeleye Bakışı, s. 122. <http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c1s1/makale/c1s1m8.pdf>, 21.06.2008.

Page 70: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

61

İngiltere’nin Filistin politikasında belirleyici olacak önemli bir gelişme

1841’de yaşanmıştır. 1840 yılında Şam’da patlak veren yüzlerce Yahudi’nin

öldürüldüğü katliamdan sonra Avrupa’nın Büyük Güçlerince Osmanlı’ya karşı tepki

oluşmuştur. Yahudiler, Avrupalı Büyük Güçleri propaganda yöntemiyle, Osmanlı’da

yaşayan Yahudilerin can ve mal güvenliğini koruması yönünde çağrıda bulunmuştur.

Bu çağrıya ilk olumlu tepki İngiltere’den gelmiş ve Londra Hükümeti, 1841 yılında

Yahudileri himayesi altına aldığını bildirmiştir. Ayrıca İngiltere, Avrupa’da

soykırıma uğrayan Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmesini de savunmuştur.

İngiltere’nin insancıl amaçlardan çok dış politik hedefler doğrultusunda başlattığı

himaye sistemini öne sürerek Osmanlı’nın bazı kısıtlamalarını yok etmeye çalışması

üzerine Osmanlı Devleti, 1840 katliamından uzun yıllar geçtiğini ve Devletin içinde

yaşayan azınlıkları koruyabileceğini belirterek İngiltere’den Yahudilere uyguladığı

himaye sisteminden vazgeçmesini istemiştir. Osmanlı’nın bu girişimi üzerine

İngiltere, Yahudilere yönelik himaye sisteminin kaldırılmasını kademeli olarak kabul

etmiş ve bunun için plan hazırlamıştır. Fakat 1877’de başlayan Osmanlı-Rus savaşı

İngiltere’nin Osmanlı’ya bakış açısında değişikler meydana getirmiştir. 1791 yılında

İngiltere’nin hayata geçirdiği politikadan vazgeçilmesi konusu tartışılmaya

başlanmıştır.217

Osmanlı’nın toprak bütünlüğünü koruma politikası sorgulanır hale gelen

İngiltere’de özellikle 1877 yılında başlayıp 1878’de biten Osmanlı-Rus Savaşında,

Osmanlı’nın ağır bir yenilgiye uğramasıyla, Rusya’yı durdurup dengelemenin

yolunun Osmanlı’nın toprak bütünlüğünün korunmasıyla başarılabileceği

politikasından vazgeçilmiştir. Osmanlı’nın toprak bütünlüğünün korunması

politikasına karşı olan Liberal Partinin 1880 seçimlerinde iktidara gelmesiyle,

1882’de bu politikadan tamamen vazgeçilmiştir.218 Ortadoğu’daki durumun

geleneksel yapısında değişiklikler olacağı kanısıyla Hasta Adam’ın iyileşeceğine

inancını kaybeden İngiltere, Osmanlı Devleti’nin dağılması durumunda kendine

düşecek payı biran evvel belirleme doğrultusunda harekete geçmiştir.219

217 Öke, a.g.e., s. 84-85. 218 Temel, a.g.m., s. 124. 219 Öke, a.g.e., s. 85.

Page 71: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

62

İngiltere hükümetinin Osmanlı’ya karşı değişen bu politikasında Osmanlı

içinde yaşayan Yahudilerin varlığı büyük önem kazanmıştır. Yahudileri himaye eden

politikası sebebiyle İngiltere, Osmanlı içindeki nüfuzunu daha da güçlendirme

fırsatını yakalamıştır. Osmanlı’nın yıkılmasıyla İngiltere’nin himayesinde Filistin’de

kurulacak bir Yahudi Devleti, İngiltere’nin Ortadoğu ve Hindistan’daki çıkarlarının

korunmasında yararı dokunacağı düşüncesiyle İngiltere, Yahudileri himayesinden

çıkarmaktan vazgeçmiştir. Bu durum İngiltere’nin 1841 yılında Yahudilere karşı

yapılan katliamlar göz önüne alarak insani düşüncelerden ziyade kendi çıkarları

doğrultusunda hareket ettiğinin açık bir göstergesidir.220

İngiltere, Osmanlı Devletine karşı belirlediği politikayı Birinci Dünya

Savaşının koşullarıyla uygulamaya koymuştur. İngiltere ilk olarak Arapları,

Osmanlı’ya karşı harekete geçirmek için Arap milliyetçiliğini desteklenmiştir.

Osmanlı’yı bölgeden tasfiye etmek isteyen ve eylemlerini büyük bir gizlilik içinde

sürdüren İngiltere, Araplara Arap Devleti sözü verirken, Yahudilerin ve ABD’nin

desteğini sağlamak içinde Yahudilere, Filistin topraklarında Yahudi Yurdu kurulması

sözünü vermiş ve bunu Balfour Deklarasyonuyla deklare etmiştir. Ayrıca

Fransızlarla yaptığı gizli Sykes-Picot anlaşmasıyla da bölgeyi kendi aralarında

paylaşmışlardır. Paylaşmanın hedefi, savaştan sonra bölgeyi doğrudan veya dolaylı

her halükarda denetleyebilmeyi sağlamaktır. İngiltere, Ortadoğu’dan İkinci Dünya

Savaşından sonra çekilmek zorunda kalmış olsa bile uyguladığı bu politikalar

sayesinde bölge devletleri arasında husumetler oluşmuş ve böylece bölge, Batılı

güçler tarafından rahatlıkla yönetilmiştir.221

Arı, İngiltere’nin Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı topraklarını birçok

devletle paylaşmasını, yine birçok devlete bu topraklarla ilgili birbiriyle çelişen

vaatlerde bulunmasını, Ortadoğu’nun kargaşa ortamına sürüklenmesi için bilinçli bir

politika olduğu değerlendirmesini yapmaktadır.222

220 Öke, a.g.e., s. 84-85. 221 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s.124-125. 222 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s.137.

Page 72: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

63

2.2.2. ABD’nin Filistin Politikası

ABD, İkinci Dünya Savaşına kadar Ortadoğu’ya özel bir ilgi göstermemiştir.

Bölge ile ikili ilişkileri daha çok özel şirketlerin ve kuruluşların ticari temasları

şeklinde olmuştur. Osmanlı topraklarını gizli anlaşmalarla aralarında paylaşan

İngiltere ve Fransa gibi bu topraklara yönelik talebi olmamıştır. Ayrıca İngiltere’nin

Filistin’de, Yahudi Yurdu kurulmasına yönelik açıklaması olan Balfour

Deklarasyonu’na da ABD’nin hiçbir katkısı olmamıştır. Fakat Amerikan Kongresi,

Balfour Deklarasyonu’nu onaylayarak Yahudilere, Filistin’de bir Yahudi Yurdu

kurulması yönünde destek verdiğini göstermiştir. Birinci Dünya Savaşından sonra

ABD, İngiltere’nin Ortadoğu’da attığı adımları desteklemiş, Filistin’in İngiliz

mandası altına girmesine karşı çıkmamıştır.223

İkinci Dünya Savaşı sonrası oluşan yeni dünya, ABD’nin Ortadoğu’ya olan

ilgisinin artmasıyla sonuçlanmıştır. Ayrıca Yahudilerin savaş esnasında soykırıma

uğramaları Yahudi Lobisini harekete geçirmiş, etkili faaliyetlerde bulunmuştur. ABD

Dışişleri Bakanlığı, Filistin meselesine ABD’nin Ortadoğu’daki stratejik çıkarları ve

petrol açısından baktığından Arap görüşleri doğrultusunda bir konum belirlemiştir.

Filistin meselesi ile ilgili olarak bu dönemde çeşitli Arap liderleri ile ABD’li

yetkililer arasında görüşmeler yapılmış olsa da ABD’nin net bir Filistin politikası

oluşturduğunu söylemek mümkün değildir. ABD’nin soruna tam anlamıyla müdahil

olması, İngiltere’nin Filistin mandasını BM’ye devrettikten sonra gerçekleşmiştir.224

İngiltere’nin Filistin’i BM mandasına bırakmasının ardından ABD, BM

Filistin Özel Komitesi (UNSCOP) kurulmasını sağlamıştır. Oluşturulan Komisyon,

Filistin’de Arap ve Yahudi Devleti olmak üzere iki ayrı devlet kurulmasını önermiş

ve Komisyonun kararı BM Genel kurulunda kabul edilmiştir. Kararın olumlu çıkması

için ABD, kararı belli olmayan devletlere baskı yaparak Filistin meselesinde ilk defa

223 Tanju Bilgiç, İsrail-ABD İlişkileri: Özel Bir Perspektif, Türel Yılmaz, Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin (der.), Ortadoğu Siyasetinde İsrail, 1. Baskı (Ankara: Platin Yayınları, 2005), s. 90-92. 224 Bilgiç, a.g.m., s. 92-93.

Page 73: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

64

aktif rol almaya başlamıştır. İsrail’in 14 Mayıs 1948 tarihinde bağımsızlığını ilan

etmesinin ardından on bir dakika sonra ilk tanıyan devlet, ABD olmuştur.225 Hem

İsrail’i hem de Arapları küstürmeme politikası izleyen ABD’nin, İsrail’i tanıma

nedenleri, ABD’de yapılacak Başkanlık seçimi kaygısı, Yahudilerin Avrupa’da

soykırıma uğraması nedeniyle insani nedenler, soykırımdan kurtulan Yahudilerin

yüksek işsizliğin yaşandığı ABD’de göçmen olarak alınmak istenmemesi gibi

faktörler etkili olmuştur. Bütün bunlara rağmen Amerikan yönetiminde İsrail’i

tanıma konusunda tam bir fikir birliğinin olduğunu söylemek mümkün değildir. CIA,

Genel Kurmay Başkanı, Dışişleri Bakanı ve Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu uzmanları,

bölgede böyle bir devletin Amerikan çıkarlarına uygun olmayacağını

savunmuşlardır.226 Fakat Başkan Truman’ı ikna etmek mümkün olmamıştır. Buna

rağmen İsrail’in bağımsızlığı sonrası başlayan Arap-İsrail savaşına ABD, müdahil

olmamaya çalışmış ve savaşan güçlere yönelik silah ambargosu koymuştur. İsrail’in

1948 yılında kurulup ABD’nin tanımasından 1953 yılında ABD’de başkanlığa

Eisenhower’ın geldiği sürece kadar Amerika’nın bölgeye yönelik politikası Arap-

İsrail çatışmasını bölgeye yayılmadan çözmek, bölgedeki istikrarı sağlamak, bölgede

ABD çıkarlarını arttırmak olmuştur.227

ABD’de 1953’de iktidara Eisenhower’ın gelmesiyle İsrail’le ilişkiler

değişmeye başlamıştır. Sovyetleri çevreleme politikasına yönelen ABD,

Ortadoğu’daki radikal unsurların Sovyetlerle işbirliğini önlemek için İsrail’e karşı bir

duruş sergilemiştir. Eisenhower yönetimiyle İsrail arasında ilk gerginlik 1953’te

Banat Yaqıp’ta İsrail’in Kanal yapımıyla başlamıştır. Eisenhower, kanal inşaatının

durdurulmasını istemiş fakat İsrail, kanalın yapımına devam edince ABD tarafından

çeşitli yaptırımlara maruz kalmıştır. Özellikle İsrail’e yapılacak 26.25 milyon

dolarlık ekonomik yardımın dondurulmasının ardından İsrail kanal yapımını

durdurmuştur. Aynı dönemde İsrail ile ABD arasında ikinci önemli krizde 1956

yılında yaşanan Süveyş Bunalımıdır.228 Mısır Lideri Nasır’ın Süveyş Kanalını 1956

225 Bilgiç, a.g.m., s. 94-95. 226 Ekrem Karakoç, ABD’nin Filistin Politikası, Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1 Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003), s. 106. 227 Bilgiç, a.g.m., s. 95. 228 Karakoç, a.g.m., s. 106-107.

Page 74: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

65

yılında millileştirdiğini ilan etmesi üzerine İngiltere ve Fransa yanlarına İsrail’i de

alarak Mısır’a saldırmıştır. Bu durum hem ABD’nin hem de Sovyetlerin tepkisini

çekmiştir. ABD Başkanı Eisenhower, Mısır’a saldırı esnasında İsrail’in işgal ettiği

topraklardan çekilmesini, çekilmemesi durumunda İsrail’e yaptırım uygulayacağını

ve BM’nin yaptırım kararlarını desteleyeceğini açıklamasının ardından İsrail, işgal

ettiği topraklardan çekilmek zorunda kalmıştır. Süveyş Bunalımının diğer bir önemli

sonucu da ABD’nin bölgeye yönelik yeni bir politikası olan Eisenhower doktrini

olmuştur. Buna göre ABD, bölgede Sovyetlerin etkin olmasını engellemek için

çalışacak, komünist saldırıya uğrayan Ortadoğu devletlerine ekonomik yardım

yapılacaktır. Bu doktrinle ABD, Ortadoğu’da İngiltere ve Fransa’nın bıraktığı

boşluğu dolduracağını göstermiştir. Ayrıca bu doktrinle ABD, Ortadoğu’nun en

önemli unsurlarından biri olmuştur.229

Süveyş Bunalımından sonra ABD Yönetiminde İsrail’e karşı olumlu

düşünceler oluşmaya başlamıştır. Gücünü gösteren İsrail’in bölgedeki ömrünün kısa

süreli olacağına dair düşünceler değişmiştir. Ortadoğu’da etkin bir şekilde varlığını

ortaya koymak isteyen ABD, bölgede müttefik arayışında olduğundan İsrail’e olan

desteği artmaya başlamıştır. Bölgede ABD’nin müttefike ihtiyaç duyulmasında iki

görüş öne çıkmıştır. Eisenhower döneminde hâkim olan görüşe göre, yükselişte olan

Sovyetler destekli Arap milliyetçiliğine karşı İsrail’in varlığının önemli hale

gelmesidir. İkinci görüşte, Kennedy döneminde zayıf İsrail’in nükleer silah

kullanarak dünya çapında bir felakete yol açabileceği korkusu nedeniyle İsrail’in

konvansiyonel silahlarla güçlendirilmesi gerekliliğidir. Bu doğrultuda Kennedy

döneminde İsrail son model helikopter ve anti-tank silahlarının içinde bulunduğu

askeri yardımlar yapılmıştır. ABD’nin bu askeri yardımları yapmasının asıl amacı

İsrail’in nükleer silah elde etmesini engellemek olmuştur.230

İsrail-ABD arasındaki ilişkiler giderek yoğunlaşırken 1964’de İsrail

Başbakanı Levi Eskol ABD’ye gitmiş ve ABD Başkanı Johnson’la ortak bir bildiri

229 Bilgin, a.g.m., s. 97-98. 230 Karakoç, a.g.m., s. 107-108.

Page 75: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

66

yayımlanmıştır. Bildiride ABD, İsrail’in bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü

koruyacağını teyit etmiştir. Bütün bunlara rağmen ABD, İsrail’e yaptığı yardımları

arttırmak dışında bölgeye ihtiyatlı bir şekilde yaklaşmayı sürdürmüş, İsrail’le Arap

Devletleri arasında yaşanacak bir savaşı engellemeye çalışmıştır.231

1967 yılında yaşanan ve altı gün süren Arap-İsrail Savaşında, Arap

devletlerinin büyük bir hezimete uğraması ABD’nin bölgeye ve İsrail’e olan bakış

açısı değişmeye başlamıştır. ABD, bölgede İsrail ile Arap Devletleri arasında yapılan

ateşkesi sürdürmeyi hedefleyen bir politika izlerken, 1967 Savaşından sonra İsrail ve

Arap Devletleri arasında etkili ve sürekli olan barış anlaşmasının sağlanmasına

yönelik politikalar izlemiştir. Yine 1967 Savaşından sonra ABD, 1957 yılındaki

politikasından farklı olarak, İsrail’i bu savaşta elde ettiği topraklardan çekilmeye

zorlamamıştır. İsrail’den işgal ettiği topraklardan hemen çekilmesini isteyen

Sovyetler Birliğine karşı çıkmış, Sovyetlerin BM’de İsrail’in işgal ettiği yerlerde

çıkmasına yönelik girişimlerini desteklememiştir.232

ABD’nin Ortadoğu politikası 1969’da başkan olan Nixon tarafından ortaya

konan Nixon doktrini çerçevesinde şekillenmiştir. Nixon doktrinine göre ABD,

bölgesel müttefiklerinden savunma konusunda daha aktif olmalarını istemiş, böylece

bu doktrinle ABD, müttefiklerine yaptığı savunma yardımını arttırmıştır. Nixon,

Filistin sorununun çözümü için Sovyetler Birliği, İngiltere ve Fransa’nın da içinde

olacağı bir girişim başlatmıştır. İsrail ise ABD’nin Sovyetlerle anlaşarak kendilerine

dayatılacak bir barış planından endişe duymuştur. Bu dönem ABD-İsrail ilişkileri

Eisenhower döneminden sonra en gergin dönem olmuş, barışa yönelik yapılan

girişimler İsrail tarafından desteklenmediği için başarısız olmuştur.233

İsrail’le ABD arasında ilişkilerin arttığı dönem 1970’li yılların ilk yarısı

olmuştur. 1973 yılında Mısır’ın İsrail’e savaş ilan etmesi ve İsrail’in askeri gücünü

231 Bilgin, a.g.m., s. 102. 232 Bilgin, a.g.m., s. 102. 233 Bilgin, a.g.m., s. 103-104.

Page 76: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

67

yeniden kanıtlaması üzerine Arap Devletlerinin petrol ambargosuna başlayarak

petrolü bir silah gibi kullanmasıyla, ABD için İsrail’in önemi artmıştır. Mısır’ın

Sovyetler’le çeşitli anlaşmalar yapması, Suriye ve Irak’ta sosyalist milliyetçi Baas’ın

iktidara gelmesi gibi gelişmelerden dolayı bölgedeki dengelerin Sovyetler lehine

kayabileceği endişesiyle ABD, bölgede güçlü ve güvenilir bir aktöre ihtiyaç

duymuştur. 1973 yılında Mısır’la yaşanan Yom Kipur savaşıyla askeri gücünü tekrar

gösteren ve bölgede kalıcı olduğunu gösteren İsrail, ABD için, bölgede Sovyetler’e

ve milliyetçi Arap rejimlerine karşı önemli bir partner olabileceğini kanıtlamıştır.

Böylece İsrail, ABD’nin Ortadoğu çıkarlarında en önemli müttefik haline

gelmiştir.234 Yom Kipur savaşının ABD için bir önemli sonucu da Mısır’la ilişkiler

açısından olmuştur. ABD Başkanı Nixon, Mısır’ın Arap dünyası üzerindeki ağırlığını

fark etmiş ve Filistin sorununda barış için önce Mısır’ı yanlarına almalarını

gerektiğini fark ederek Mısır’la İsrail’i arasında diplomatik yollarla barış yapılması

politikasına geçmiştir.235 Bu politika 1978’de başarıya ulaşmış ve Mısır’la İsrail

arasında Camp David anlaşması imzalanmıştır. Böylece İsrail’i tanıyan ilk Arap

Devleti Mısır olmuştur.

1980’li yıllarda ABD-İsrail ilişkileri daha da gelişmiştir. Özellikle

Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler İsrail’i ABD için daha stratejik bir hale sokmuştur.

1979 yılında İran’da İslam Devrimiyle iktidara Humeyni’nin gelmesi ve bölgede

İslamcı akımların yükselmesi endişe sebebiyle ABD, Regan döneminde İsrail’i

stratejik değer olarak tanımlamıştır. Sadece ABD ordusunda bulunan son sistem

silahlar ABD’nin stratejik değerlerini koruması bağlamında İsrail’e verilmiştir. Bu

dönemde İsrail’in uluslararası hukuka aykırı davranışları ABD tarafından

görmemezlikten gelinmiştir. Filistin sorunu için Regan döneminde toprak karşılığı

barış planları gündeme gelmiş fakat İsrail tarafından destek görmediğinden sonuca

ulaşılamamıştır. Regan, Filistin sorununda Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ)

Filistin’in resmi temsilcisi olarak tanımamış, FKÖ’yü terör örgütü olarak kabul

etmiştir. ABD Yönetimi’nin temel politikası Filistin hareketinin marjinalleştirilmesi

234 Karakoç, a.g.m., s. 108. 235 Türel Yılmaz, Uluslararası Politikada Ortadoğu: Birinci Dünya Savaşından 2000’e, 1. Baskı (Ankara, Akçay Yayınları, 2004), s. 181.

Page 77: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

68

ve Filistinlilerin FKÖ yerine Ürdün tarafından temsil edilmelerini sağlamak

olmuştur.236

ABD’de George Bush’un Devlet Başkanı olmasıyla İsrail-ABD ilişkilerinde

Regan dönemine göre gerileme yaşanmıştır. Bush’un iktidara gelir gelmez İsrail’i

yayılmacı politikasından vazgeçmesi yönündeki tavsiyesi ve Kudüs’ü İsrail

tarafından işgal edilmiş bir bölge olarak nitelemesi ilişkileri germiş olsa da 1990

yılında ortaya çıkan Körfez Savaşı, ABD’nin Ortadoğu çıkarları için İsrail’in

vazgeçilmez olduğunu yeniden göstermiştir.237 Ayrıca Körfez Savaşında FKÖ’nün

Irak ve Saddam Hüseyin yanlısı tutum sergilemesi, Turan’ın deyimiyle Arafat’ın 30

yıllık mücadelesinin en büyük hatası olmuş ve uluslararası platformda İsrail’in elini

güçlendirmiştir. İntifada sebebiyle sıkışmış olan İsrail, Körfez Savaşında FKÖ’nün

tutumuyla rahatlamıştır.238

1992-2000 yılları arasında iki dönem ABD Başkanlı yapan Bill Clinton

döneminde, Filistin sorunun çözümü için önemli barış görüşmeleri yapılmış fakat

başarılı olunamamıştır. Clinton’un desteklediği barış görüşmeleri, tarafların

isteksizliği sebebiyle olumlu neticelenmemiştir. Ayrıca Clinton döneminde Kongre

ve Senato’nun Cumhuriyetçilerin elinde bulunması sebebiyle, Clinton’un sorunun

çözümü için daha ciddi adımlar atmasını engellemiştir.239

Filistin sorununu doğrudan etkileyen en önemli faktör olan ABD-İsrail

ilişkilerinin niteliği İsrail açısından, 1948-1973 arası dönem ve 1973 sonrası dönem

olarak ayrılmaktadır. 1948-1973 arası dönemde İsrail, ABD’yi kendi yanında tutma

gayreti içinde büyük bir caba harcamıştır. 1973 Yom Kipur Savaşıyla bölgede

önemli bir aktör olduğunu kanıtlayan ve Arap Devletlerinin ABD karşıtı bir tutum

alıp petrol ambargosuna başlaması nedeniyle İsrail, ABD’nin Ortadoğu’daki en

236 Karakoç, a.g.m., s. 112-114. 237 Bilgin, a.g.m., s. 109. 238 Turan, a.g.e., 231. 239 Bilgin, a.g.m., s. 110.

Page 78: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

69

önemli müttefiki haline gelmiş ve ABD’nin Filistin sorunun çözümüne yönelik

girişimlerini rahatlıkla reddedebilme imkânına kavuşmuştur.

2.2.3. Rusya’nın Filistin Politikası

Sovyetler Birliği, Ortadoğu’da ABD’ye karşı bir denge unsuru olmuştur.

Bölgede Irak, Suriye, Libya, Cezayir ve FKÖ, Sovyetler tarafından İsrail’e karşı

olarak desteklenmiştir.240 Mısır’da 1978’de imzalanan Camp David anlaşmasına

kadar Soğuk savaş döneminde kendi çıkarlarına göre ABD ile SSCB arasında bir

tutum izlemiştir. SSCB, İsrail karşıtı bir Arap Birliği kurulmasını destelemiştir.241 Bu

dönemde SSCB’nin, Ortadoğu politikası Arap Devletleri temelli olmuştur. Özellikle

İsrail’le 1967 Savaşı sonrası kesilen diplomatik ilişkiler ancak 1991’de yeniden

başlamıştır.242

Rusya’nın 90’lı yılların başındaki politikasında Ortadoğu önplana çıkmamış,

Rusya önceliği eski SSCB coğrafyasında ortaya çıkan yeni devletler üzerine

hâkimiyet kurmaya vermiştir. Rusya bu politikaya uygun hareket ettiğinden İsrail ile

FKÖ arasında yapılan barış görüşmelerine de katılmamıştır fakat bu konuda ABD’ye

tam destek vermiştir.243

Rusya-İsrail ilişkileri bu dönemde hızlı bir gelişme sürecine girmiştir. Rusya

Devlet Başkanı Boris Yeltsin’in batılılaşma yönünde politikaları ve bu politikaların

Rusya içindeki destekçileri, İsrail ile ilişkilerin daha da geliştirilmesini istemiştir.

Yeltsin’in politikalarına karşı olan ve Avrasya’da tekrar hâkim bir Rusya’yı savunan

gruplar, İsrail ile ilişkilerin geliştirilmesine karşı olmamakla beraber Arap

240 İdris Demir, Sovyetler Birliği Sonrası İsrail-Rusya İlişkileri, Türel Yılmaz, Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin (der.), Ortadoğu Siyasetinde İsrail, 1. Baskı (Ankara: Platin Yayınları, 2005), s. 353. 241 İlyas Kamalov, Rusya’nın Ortadoğu Politikası, Stratejik Analiz, Mayıs 2007, s. 93. 242 Kamalov, a.g.m., s. 98. 243 Demir, a.g.m., s. 356-357.

Page 79: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

70

Devletlerinin de göz ardı edilmemesini savunup, Rusya’nın dengeli bir politika

izlemesinden yana tavır koymuşlardır.244

Yeltsin’in, 1993 yılında ABD’nin Irak’ı bombalamasını kınaması batı yanlısı

politikadan denge politikasına doğru bir geçiş sinyali vermiştir. 1994’te Yakın Çevre

politikasına daha da önem Rusya, Filistin sorunun çözümü için ABD’den bağımsız

olarak Arafat ve Rabin’i Moskova’ya davet etmiştir. Bu dönemde İsrail’le ilişkiler

özellikle ticaret ağırlıklı olmak üzere gelişmeye devam etmiştir. 1996’da Yeltsin’in

Dışişleri Bakanlığına Yevgeniy Primakov’u atamasıyla siyasal anlamda İsrail’le

ilişkiler gerilmiş fakat ekonomik ilişkilerin gelişim süreci devam etmiştir. Primakov,

Filistin sorunu için Rusya’nın arabuluculuğunu önermiştir. Rusya’nın diplomatik

gücünün artmasıyla Araplar’ın, ABD’ye bağımlılığın azalması sonucunu doğuracak

bu yaklaşım, İsrail’i endişelendirmiş, ilişkilerin gerginleşmesine neden olmuştur.

Ayrıca Rusya’nın İran’a silah satması da İsrail’in tepkisine yol açmıştır.245

Rusya’da Vladimir Putin döneminde İsrail’le ilişkilerde köklü bir değişiklik

olmamış, iki ülke arasındaki ilişkilerin inişli çıkışlı seyri devam etmiştir. Fakat bu

dönemde Rusların, Çeçenistan politikasına İsrail’in destek vermesiyle Rusya, Filistin

sorununda geleneksel çizgisinden dışarı çıkıp, sorunun çözülememesinde sadece

İsrail’i değil, Filistinli yetkilileri de suçlamıştır.246

Rusya-İsrail ilişkilerinde Putin’in 26-29 Nisan 2005 tarihlerinde

gerçekleştirdiği İsrail ziyareti önemli bir gelişmedir. Putin, Sovyet Liderler de dâhil

edildiğinde İsrail’i ilk ziyaret eden Rus lider olmuştur. Bu ziyarette İsrail, Rusya

tarafından Arap ülkelerine yapılan silah satışı ile Rusya’da yükselen Yahudi

düşmanlığından duydukları kaygıları dile getirmiştir. İki ülke arasında bu ziyaretin

244 Demir, a.g.m., s. 358. 245 Demir, a.g.m., s. 360-364. 246 Kamalov, a.g.m., s. 98.

Page 80: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

71

en önemli neticesi ticari anlaşmalar olmuş, 2010 yılına kadar ticaret hacminin beş

milyar dolara çıkarılması hedeflenmiştir.247

Rusya ile İsrail ilişkililerinde yaşanan bu gelişmelere rağmen, ilişkileri daha

ileri boyuta taşınmasını engelleyecek Rusya içinde çevreler mevcuttur. Sovyetler

döneminde olduğu gibi Arap ülkeleri ile yakın ilişkiyi savunun Rus İstihbarat (FSB)

görevlileri, Rusya Dışişleri Bakanlığı’nda bulunan ve Arap ülkeleri ile ilişkilerin

geliştirilmesini savunun görevliler, Yahudi karşıtı komünist ve milliyetçiler, Arap

ülkelerine silah satan Rus silah endüstri yetkilileri ile Rusya içinde yoğun olarak

bulunan Müslümanları temsil eden cemiyetlerin görevlileri, Rusya ile İsrail

arasındaki ilişkilerin daha da gelişmesine karşı çıkmaktadır.248

Rusya ile İsrail arasında ilişkilerin geliştiği gözlemlense de Rusya’nın

geleneksel Filistin politikasını sürdürdüğünün bir göstergesi, 2006’da yapılan Filistin

seçimlerini HAMAS’ın kazanması üzerine Rusya, HAMAS’ın yöneticilerini

Moskova’ya davet edeceğini açıklamıştır. Ayrıca Rusya, Filistin seçimlerini

HAMAS’ın kazanmasını ABD’nin mağlubiyeti olarak değerlendirmiştir. Rusya’nın

HAMAS konusunda AB ve ABD’den bağımsız bir politika izlemekle kalmayıp

özellikle ABD’ye muhalif bir politika izlemesi uluslararası alanda Rusya’nın halen

önemli bir aktör olduğunu göstermiştir.249

247 Kamalov, a.g.m., s. 98. 248 Kamalov, a.g.m., s. 99. 249 Kamalov, a.g.m., s. 99-100.

Page 81: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

72

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÖRGÜTLÜ FİLİSTİN DİRENİŞİ ve HAMAS

Bu bölümde örgütlü Filistin direnişi incelenmektedir. HAMAS’ın ideolojik

kökeninde önemli etkileri bulunan Müslüman Kardeşler, El-Fetih ve FKÖ ele

alınmaktadır. Ayrıca HAMAS’ın detaylı analizi yapılmaktadır. Yine bu bölümde

İsrail’le Filistin arasında yapılan barış görüşmeleri ile HAMAS’ın barış

görüşmelerine tavrı ele alınmaktadır. Son olarak 2006 Filistin seçimleri ve seçimleri

HAMAS’ın kazanmasının bölgeye etkileri incelenmektedir.

3.1. Filistin’in Bağımsızlığı İçin Örgütlenmeler

Filistin’in bağımsızlık mücadelesi için yapılan örgütlenmeler, uluslararası

siyasal sistemin etkileri ve Çatışma’da yaşanan olayların etkilerine göre nitelik

değiştirmiştir. İsrail’in kurulmasından sonra yükselen Arap milliyetçiliği Filistin’in

bağımsızlık mücadelesinde ön plana çıkarken, 1967 yılında yaşanan Altı Gün

Savaşında Arap Devletlerinin İsrail’e karşı ağır bir yenilgi almasıyla, İslami

Hareketler etkisini arttırmaya başlamıştır.

Bu bölümde ilk olarak HAMAS’ın da ideolojik alt yapısında büyük öneme

sahip Müslüman Kardeşler, ardından Arap milliyetçiliğiyle yükselen sosyalist ve laik

niteliği olan El-Fetih ele alınmaktadır. El-Fetih ve FKÖ’nün ardından HAMAS

detaylı olarak incelenmektedir. Örgütler, ele alınırken ideolojik yakınlık değil

kronolojik sıra göz önüne bulundurulmuştur.

Ortadoğu’da yaşayan Arap toplumu, 19. yüzyılda başlayan milliyetçilik

hareketlerinin etkisiyle öncelikle Osmanlı Devletinden kopup bağımsız bir devlet

Page 82: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

73

olma yönünde inisiyatif ortaya koymuştur. Araplar, Birinci Dünya Savaşından sonra

Osmanlı’nın yıkıp bölgenin büyük bir bölümünün İngiltere’ye geçmesiyle İngilizlere

karşı bağımsızlık mücadelesi vermiştir. Dolayısıyla bölgede kurulan devletlerin

ortaya çıkmasında Arap milliyetçiliği önemli rol oynamıştır.

Filistin’de İslami hareketler 20. yüzyılın ikinci çeyreğinde Şeyh İzzetin El

Kassam’le ortaya çıkmaya başlamıştır. Şeyh Kassam’in 25 arkadaşıyla İngilizler

tarafından 19 Kasım 1936 yılında öldürülmesiyle250 İslami düşünceye dayalı örgütlü

hareketler sona ermiş, 1970’li yılların ortalarına kadar görülmemiştir.251 İslami

Direniş Hareketlerin, Filistin-İsrail Çatışmasının yeniden ortaya çıktığı Soğuk Savaş

döneminin sonu rastlaması çok manidardır. Filistin-İsrail Çatışmasında yaşanan

önemli gelişmeler açık bir şekilde göstermektedir ki, Filistin-İsrail Çatışması salt iki

toplum arasında değildir.

3.1.1. İslami Hareket (Müslüman Kardeşler)

İslami hareketi Turan, “… gayri İslami (tağut) bulduğu rejimleri devirip

yerine asr-ı saadet örneğinde olduğu gibi Kur’an ve Sünnete sayalı şeri bir idare

kurmayı amaçlayan siyasal bir oluşumdur. Hareket tağuti olmakla suçladığı

rejimlerle işbirliği içinde olan tarikatlara, dini cemiyetlere cephe almaktan

çekinmez”252 diyerek tanımlamıştır.

İslami hareket meşruiyetini, M.S. 6. yüzyılda inen Kur’an-ı Kerim’den

almaktadır. Fakat Hilafetin 3 Mart 1924 tarihinde Atatürk tarafından kaldırılıp, batı

eksenli seküler anlayışa sahip rejimlerin kurulmasıyla ortaya çıkan tağuti rejimler,

İslami hareketi modern bir fenomen olarak ortaya çıkarmıştır. Hilafete ve Sultan’a

büyük bir bağlılık içinde yaşayan Reşid Rıza, İslami Hareketin ilk

250 Faik Bulut, İslamcı Örgütler-1, 3. Baskı (Ankara: Doruk Yayınları, 1997), s. 262. 251 Nedret Ersanel, İran-HAMAS Çizgisinde Bir Terör Analizi, Avrasya Dosyası, Cilt: 3, Sayı:2, Yaz, 1996, s. 47. 252 Turan, a.g.e., s. 263-264.

Page 83: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

74

teoriysenlerindendir. Osmanlı Devletinin yıkılıp Halifeliğin lağvedilmesine karşılık

umudunu yitirmeden Halifeliğin yeni Türkiye önderliğinde yeniden kurulması için

çalışmalar yürütür. Düzenli olarak çıkardığı El-Menar dergisiyle Arap dünyasında

yankı bulan görüşleri, İslamcı düşünürlerin ve gençliğin şekillenmesinde önemli rol

oynamış, Müslüman Kardeşlerin (İhvan-ı Müslimin) oluşumuna düşünsel anlamda

katkıda bulunmuştur.253

Müslüman Kardeşler, Mısır’da Hasan El-Benna tarafından kurulmuş; İslami

hareketi siyasi güce dönüştüren ilk teşkilattır.254 Filistin’de siyasal anlamda İslami

hareketin kökleri 20. yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkan Müslüman Kardeşler

hareketine dayanmaktadır.255

Hasan El-Benna, gençliğinde yeni ortaya çıkan Selefilik’ten etkilenmiştir.

Selefilik, Peygamberin ve ilk Müslümanların yaşadığı İslam’ı yaşamayı savunan

Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh gibi fikir adamlarının başlattığı bir reform

hareketidir.256 Dolayısıyla Hasan El-Benna’nın kurduğu Müslüman Kardeşler

hareketinde Cemaleddin Afgani ve Muhammed Abduh gibi fikir adamlarının etkisi

büyük olmuştur.

Osmanlı Devletinin giderek gücünü kaybederek Ortadoğu topraklarını yavaş

yavaş kaybetmesi Hasan El-Benna ve arkadaşlarını gidişatla ilgili endişeye sevk

etmiştir. Asıl endişeleri ise İngiliz sömürgeciliğine karşı İslam âlemindeki

hareketsizlik ve ilgisizliktendir. Hasan El-Benna ve arkadaşları iyi Müslüman

yetiştirmek amacıyla cami, kahvehane, kulüplerde vaaz vermek üzere bir dernek

kurmak için anlaşmıştır. Böylece 1928 yılında Müslüman Kardeşler örgütü

kurulmuştur. Örgütün üyelerine Ihvan denilmektedir. Ihvan öncelikli hedeflerini,

253 Turan, a.g.e., s. 264-265. 254 Turan, a.g.e., s. 264-265. 255 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 44. 256 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 44.

Page 84: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

75

toplumsal dönüşümü sağlayabilmek için eğitim ve propagandaya vermiştir. Eğitim

ve propagandayla halk bilinçlendirildikten sonra Cihad bir sonraki hedefleridir.257

Müslüman Kardeşler, Mısır’ın gerek coğrafi konumunun Filistin’le yakınlığı

sebebiyle gerekse Filistin’in İslam dünyasındaki öneminden dolayı Filistin’deki

gelişmelerle yakından ilgilenmiştir. Ihvan ilk dış temaslarını Filistin’e açılarak

yapmıştır. 1935 yılında Ihvan’dan oluşan bir heyet Filistin ve Suriye giderek,

buralarda şubeler açmak için çalışmalar yapmıştır.258

İslami düşünceye dayalı direnişi, ilk olarak Şeyh İzzeddin El Kassam

başlatmıştır. Suriye doğumlu olan ve 1920’lerde Suriye ve Lübnan topraklarında

Fransızlara karşı mücadele veren Kassam bir din âlimidir. Filistin’in giderek

Yahudilerin eline geçmesinden son derece rahatsız olan Kassam, siyasal ve

diplomatik yollar izlenerek Filistin’in Yahudilerden kurtarılamayacağına düşünerek,

Filistin’in cihatla kurtarılabileceğine inanmıştır. Bunun için köylüler arasında küçük

hücreler şeklinde örgütlenerek gerilla eylemleri başlatmıştır.259

Kassam, Reşid Rıza’nın görüşlerini benimsemiştir. Düşüncesinde Afgani ve

Abduh gibi İslami hareketin fikir adamlarının belirttiği Hz. Muhammed dönemindeki

saf ve temiz İslam toplumunu kurmak vardır. Bu sebeple kendisine maddi ve manevi

anlamda çok bağlı cihat birimleri oluştururken, dini konulara ve bilinçlenmeye önem

vermiş; camii, medrese, mescit açtırarak, dini konularda görüş bildirmiştir. Özellikle

köylüler arasında örgütlenen Kassam, 1936’da İngilizler tarafından öldürüldükten

sonra köylüler arasında efsane haline gelmiş ve 1936-39 yılları arasında süren Köylü

Ayaklanmaları başlamıştır.260

257 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 45-46. 258 Brynjar Lia, Müslüman Kardeşlerin Doğuşu, 1. Baskı (İstanbul: Yöneliş yayınları, 2000), s. 196. 259 Bulut, a.g.e., s. 261. 260 Bulut, a.g.e., s. 261-262.

Page 85: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

76

1936 tarihinde Filistin’de bir Yahudi Devletinin kurulmasını öngören Peel

Komisyonu raporu sonrasında başlayan Filistin’deki tepkilerle Müslüman Kardeşler

bölgede daha güçlenmiştir. Burada Ihvan üyeleri Yahudilerle sıcak çatışmaya

girmiştir. Ihvan üyeler, özellikle İsrail Devletinin ilanıyla 1948 yılında yaşanan

savaşta aktif bir görev almıştır. Müslüman Kardeşlerin Filistin’e resmi olarak girişi

1945 yılında olmuş ve Kudüs’te ilk ofisini açmıştır. Bundan sonra örgüt Filistin’de

hızla büyümüştür. 1947 yılına gelindiğinde Filistin’deki Müslüman Kardeşler

şubelerinin sayısı 25 olurken, örgüt üye sayısı 12 ile 20 bin arasında değişen bir

yoğunluğa ulaşmıştır. Özellikle Kudüs Müftüsü ve Filistin direnişinin ilk

liderlerinden olan Hacı Emin El Hüseyini’nin, Müslüman Kardeşlerin Filistin’deki

lideri olması örgütün bölgede daha da güçlenmesine neden olmuştur.261

Müslüman Kardeşlerin Mısır’daki durumuyla örgütün Filistin’deki durumu

paralellik arz etmiştir. Müslüman Kardeşlerin hızlı yükselişi Mısır Kral’ı Faruk’u

endişelendirmiş ve Faruk, Mısır’da Müslüman Kardeşlerin faaliyetlerini

durdurmuştur. Bu durum, Müslüman Kardeşlerin Filistin’deki faaliyetlerini sekteye

uğramaya başlamıştır. Kral Faruk’un, Nasır’ın başında olduğu Hür Subaylar

tarafından tahttan indirilmesiyle örgüt bir müddet daha faaliyetlerini sürdürse de laik

devlet anlayışını benimsemiş olan Nasır’la aralarının açılması uzun süre almamıştır.

Özellikle Nasır’a yapılan başarısız suikasttan sonra örgüte yönelik büyük bir

kovuşturma başlatılmıştır ve böylece Müslüman Kardeşler etkisizleştirilmiştir.262

Müslüman Kardeşler ve diğer İslami örgütlerden istediğini alamayan Filistin direnişi

de uzun bir dönem etkisiz kalmıştır.263 Bu durum Müslüman Kardeşlerin Gazze

politikası üzerinde derin etkiler bırakmıştır.264 Müslüman Kardeşler, bu durumuna

rağmen Gazze’de her zaman gücünü korumayı başarmıştır.265

261 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 47. 262 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 48. 263 Timuçin Kodaman ve Esme Saraç, HAMAS, Akademik Ortadoğu Dergisi, Cilt 1, Sayı 1, 2006, s. 181. 264 Oytun Orhan, Hedefteki Örgüt HAMAS, Startejik Analiz, Cilt: 5, Sayı: 52, Ağustos 2004, s. 57. 265 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 48.

Page 86: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

77

Müslüman Kardeşlerin Gazze’ye girişi Mısır’da olurken Batı Şeria’ya girişi

daha farklı olmuştur. 1948 savaşında Batı Şeria, Ürdün tarafından işgal edildiğinden

Gazze’deki İslami hareket Mısır etkisinde, Batı Şeria’daki İslami hareket ise Ürdün

etkisinde sürmüştür. Ürdün Kralı Hüseyin’in Müslüman Kardeşler’e bakışı Nasır’dan

farklı olmuştur. Hüseyin, örgütle ilişkisini realist politik temeller üzerine kurmuştur.

Hüseyin, Müslüman Kardeşleri dini bir yapı olarak görmüştür ve siyasetle ilgili

olduğunu düşünmemiştir. Örgütünde kendi sistemine uyması durumunda hukuki bir

biçimde faaliyetlerine izin vermiştir. Örgütte Hüseyin’in bu isteklerine uymuş ve

Ürdün’deki faaliyetleri sosyal yardımlarla sınırlı tutmuştur.266

Nasır’la yükselen Arap milliyetçiliği ve Ihvan’a gelen yasaklamalar sonunda,

Ihvan ikiye bölünmek durumunda kalmıştır. Ihvan içinde yer alan ve İslam’a bağlı

kalınarak kurtuluşu sağlayabilecekleri inancında olan fakat bunun için öncelikle

vatan toprağının kurtarılması gerektiğini savunan bir grup genç, milliyetçi nitelikli

El-Fetih’i kurmuştur. Bu tarihten itibaren El-Fetih modern milliyetçilik çizgisinde

büyük mesafe alırken, Ihvan bir taraftan bölünmüşlüğün etkisiyle, diğer taraftan da

Nasır’ın baskısıyla kendi kabuğuna çekilmek zorunda kalmıştır. Bu durum 1967

yılına kadar sürmüştür.267

Müslüman Kardeşler, 1967 yılında Arap Ülkeleri ile İsrail arasında yapılan ve

Arap dünyasının büyük bir hezimete uğradığı Altı Gün Savaşından sonra tekrar

yükselmeye başlamıştır. Ihvan, bu malubiyetin sebebi olarak, Arapların kurtuluşu

hak yolu bırakarak Sosyalizm ve Milliyetçilik gibi ideolojilerde aramalarından dolayı

kendilerine verilen bir ceza olduğunu savunmuştur. Altı Gün Savaşı Nasır’ın gücünü

kırarken Ihvan’ın yükselmesinin yanı sıra El-Fetih’in de güçlenmesine neden

olmuştur. Dolaysıyla Ihvan’ın karşısında güçlü bir örgüt ortaya çıkmıştır.268

266 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 49-50. 267 Bulut, a.g.e., s. 267-268. 268 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 51.

Page 87: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

78

3.1.2. El-Fetih

Hareketi Tahriri Filistiniye (Filistin Kurtuluş Hareketi) adının kısaltılmış şekli

olan HATAF’ın ölüm anlamına gelmesinden dolayı, tersten okunuşu olarak

isimlendirilerek El-Fetih adı verilmiştir.269 Örgüt, Yaser Arafat’la özdeşleşmiştir. El-

Fetih, 1958 yılında Kuveyt’te Arafat’ın da aralarında bulunduğu mühendis, memur,

öğretmenlerden oluşan bir grup küçük bir burjuvazi tarafından kurulmuştur. Örgütün

içinde Arafat gibi eski Ihvan üyeleri de bulunmaktadır. Bu sebeple örgüt ilk

kurulduğunda liderleri arasında ideolojik bir netlik yoktur. Hemfikir oldukları nokta,

İsrail’e karşı, silahlı mücadele ile başarı olabilecekleri düşüncesidir.270

El-Fetih’in küçük burjuvadan oluşan yapısından dolayı, Filistin burjuvazisi

ile Arap Devletlerinin desteğini almada avantaj sağlamıştır ancak bu durum örgütün

bazı Arap Devletlerinin etkisi altına girmesine neden olmuştur. Örgüt, etkisine

girdiği Arap Devletleri sebebiyle uzlaşmacı bir çizgiye yönelmek zorunda

kalmıştır.271 Bu durum ileri de İslami hareketin, El-Fetih’e karşı en önemli

propaganda gereçlerinden birine dönüşmüştür.

Kuruluşundan beri faaliyetlerini gizlilik içinde yürüten Örgüt’ün, 1959

yılında Ürdün Komünist Partisinden ayrılan bir grupla beraber “Filistinimiz” adlı

dergiyi çıkarması, El-Fetih hücrelerinin Ürdün, Suriye ve Lübnan’da hızla artmasına

neden olmuştur.272

1962 yılında Cezayir’in Fransızlara karşı Ulusal Kurtuluş Savaşını kazanmış

olması sebebiyle, El-Fetih kadrolarınca silahlı mücadelenin önemi bir kez daha

anlaşılmıştır. Cezayir Yönetimi tarafından El-Fetih üyelerine gerilla eğitimi ve

gerilla mücadelesi hakkında eğitim verilmiştir. Gerilla saldırılarıyla mücadelesine

269 Turan, a.g.e., s. 220. 270 Boran, a.g.e., s. 87-88. 271 Boran, a.g.e., s. 88. 272 Boran, a.g.e., s. 88.

Page 88: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

79

devam eden Örgüt, özellikle 1967 yılındaki Kerame direnişiyle FKÖ içinde etkin

olmuş, Filistinlilerin en önemli örgütü haline gelmeyi başarmıştır.273

3.1.3. Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ)

El Fetih’in hızlı gelişimi Arap dünyasında liderlik rolünü üstlenen Mısır

Lideri Nasır’ı endişelendirmiştir. Nasır’ın çağrısı üzerine Ocak 1964 yılında toplanan

Arap Birliği’ne, yine Nasır’ın etkisiyle Filistin temsilcisi atanmaya karar verilmiştir.

Arap Birliği’ne temsilci olarak Nasır’ın desteklediği Ahmet Şukayri seçilmiştir.

Şukayri’ye Filistinlileri temsil edecek bir örgüt kurma görevi verilmiştir. Filistin

mücadelesini denetimleri altında tutmak isteyen Arap Devletlerinden Mısır, Suriye,

Ürdün, Katar, Kuveyt ve Irak hükümetleri tarafından seçilmiş 242 üyeden oluşan

Filistin Ulusal Konseyi 2 Haziran 1964 tarihinde Filistin Kurtuluş Örgütü’nün

kuruluşunu ilan etmiştir. Örgütün Başkanlığına Ahmet Şukayri seçilmiştir. Ayrıca

Arap Devletleri’nin ordularında bulunan Filistinli askerlerden oluşturulmak üzere

Filistin Kurtuluş Ordusu’nun kurulması kararlaştırılmıştır. Nasır’ın Filistin direnişini

kendine bağımlı kılmayı amaçlayan politikalarına El-Fetih, İsrail’e karşı silahlı

mücadeleye girişerek karşılık vermiştir. 1964 yılında El-Fetih, Batı Şeria’ya yerleşip,

İsrail’e karşı çeşitli çatışmalara girişmiştir.274

Suriye, bu dönemde El-Fetih’e topraklarını kullanma iznini vererek Örgütün

harekat kabiliyetini genişletmesine neden olmuş, bu sebeple Örgüt, askeri

çatışmalarda başarılar elde etmiştir. Bu başarılı çatışma süreci halk arasında El-

Fetih’e karşı büyük bir sempatiye neden olmuştur. Özellikle 1967 yılındaki Altı Gün

Savaşıyla büyük bir yenilgi alan Arap Ülkelerinde Nasır’ın saygınlığı ve gücünü

yitirmesiyle ters orantılı olarak El-Fetih gücünü giderek arttırmıştır. Özellikle Arap

Devletleri yaşadıkları bu yenilgiyle içerde düzenli bir Filistin gücü desteği olmadan

İsrail’i karşı savaş kazanmanın kolay olmayacağı anlaşılmıştır. İsrail’e karşı yaşanan

bu ağır yenilginin ardından Şukayri, FKÖ Başkanlığından istifa etmiştir. Kasım

273 Boran, a.g.e., s. 88. 274 Boran, a.g.e., s. 89-90.

Page 89: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

80

1968’de El-Fetih’in de aralarında bulunduğu birçok örgüt üyesi Filistin Ulusal

Konseyi’ne girmiştir. Arafat, 1969 yılında FKÖ’nün Yürütme Kurulu Başkanlığı’na

getirilmiştir. Artık FKÖ’nün niteliği değişmeye başlamış, Filistin direnişinde daha

etkin bir rol oynamıştır.275

Arafat yönetimindeki FKÖ, 1973’ten sonra diplomatik etkinliğe önem

vererek uluslararası alanda gücünü arttırma girişimlerinde bulunmuştur. Arafat,

FKÖ’nün sürgün hükümeti niteliği taşıdığını vurgulamış ve bu girişimleri sonuç

doğurmuştur. 1974’te Arap Birliği, İslam Konferansı Teşkilatı ve son olarak 22

Kasım 1974 tarihinde BM Genel Kurulu FKÖ’yü bütün Filistinlilerin tek meşru

temsilcisi olarak tanımıştır. Yine aynı tarihte FKÖ, BM Genel Kurulu’nda konuşma

yapan ilk hükümet dışı örgüt olmuştur. Eylül 1976’da Arap Birliği’ne FKÖ’nün tam

üyeliği kabul edilmiştir.276

Haziran 1982’de Lübnan’ı işgal eden İsrail, FKÖ’nün karargahının

bulunduğu Beyrut’u kuşatmıştır. ABD’nin aracılığıyla İsrail, Lübnan ve FKÖ

temsilcileriyle yapılan görüşmelerde FKÖ üyeleri, uluslararası bir komisyonun

gözetiminde Beyrut’u terk ederek, kendilerini kabul eden Arap ülkelerine dağılmıştır.

Arafat ve yanındaki 5 bin adamı, Lübnan’ın kuzeyindeki Trablusşam kentinde,

Suriye birliklerinin desteğindeki Arafat karşıtı Filistin Kurtuluş Ordusu kuvvetlerince

kuşatılmıştır. Arafat, buradan da ayrılmaya mecbur edilmiştir. Artık Arafat,

diplomasiyle eski gücünü yeniden kazanmak için çabalamıştır. 1987’de Cezayir’de

toplanan Filistin Ulusal Konseyi’nde FKÖ, birliğini yeniden sağlamayı başarmış ve

Arafat, diğer örgütlerin desteğini yeniden sağlamayı bilmiştir.277

275 Boran, a.g.e., s. 90. 276 Boran, a.g.e., s. 90-91. 277 Boran, a.g.e., s. 91.

Page 90: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

81

3.1.4. İslami Direniş Hareketi (HAMAS)

25 Ocak 2006 tarihinde Filistin’de yapılan seçimleri kazanarak dünya

gündeminde önemli yer edinen ve birçok devlet tarafından da terör örgütü kabul

edilen HAMAS’ın iktidara gelişi Filistin-İsrail Çatışmasında çok önemli bir

dönemeçtir. Zira HAMAS, İsrail’le yapılan barış görüşmelerine karşı çıkmakta hatta

İsrail’in varlığını dahi tanımamaktadır. Zaten HAMAS, seçimleri kazanmasının

ardından dünya kamuoyundan (ABD, AB) İsrail’i tanıması yönünde baskılarla

karşılaşmıştır.

Bu bölümde önce Siyasal İslam’ın yükselişi, HAMAS’ın ortaya çıkışı, örgüt

yapısı, stratejik zihniyeti ve önderleri ele alınmaktadır.

3.1.4.1. Siyasal İslam’ın Yükselişi

Siyasal İslam, İslami yasalara veya şeriata dayalı devlet kurmayı amaçlayan

yeni bir siyasi ideolojidir. Bu bağlamda İslam dininden veya İslam toplumundan

farklıdır. Kişiler, Siyasal İslamı bilinçli olarak karar verip seçim yaparak kabul

etmektedir. Ayrıca 20. yüzyılda Hz. Muhammed’in zamanına Asr-ı Saadet dönemine

geri dönmeyi amaçladığı izlenimini veren çoğu İslamcı hareketin aksine, İslamcı

devlet fikri yeni bir olgudur ve batı dünyasının ulus devlet kavramına verilen bir

cevap niteliğini taşımaktadır.278

Modern İslam devleti kavramı Halifeliğin kaldırılmasına, Batılı sömürgeci

güçlerin Müslüman toplum üzerindeki artan etkisine ve Siyonist harekete cevap

olarak Reşid Rıza tarafından geliştirilmiştir. Rıza’nın İslam devleti kavramına

bakılırken iki bakış açısı dikkate alınmaktadır. Birincisi batı medeniyetinin İslam

devletine fiziksel ve kültürel olarak yayılmaya başlamasını ele alan bir bakıştır. Bu

278 Antony Best ve diğerleri, Uluslararası Siyasi Tarih: 20. Yüzyıl, çev. T. Ulaş Belge, 1. Baskı (İstanbul: Yayınodası Yayıncılık, 2008), s. 404.

Page 91: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

82

anlayış, İngiltere’nin 1882’de Mısır’ı işgal etmesinde belirmiştir. Rıza, bu koşullarda

Mısır toplumu yalnız işgale karşı değil, Mısır toplumuna sızan fikirlere karşıda

ulusalcı veya dini cevap oluşturması gerektiğini belirtmiştir. İkinci bakış açısı ise,

Rönesans, Aydınlanma ve Kapitalizmle birlikte büyüyüp gelişmeye başlayan batılı

devletler, bireyciliğe, özgürlüğe ve hukuka vurgu yapmıştır. Bu toplumlarda devlet,

bireysel özgürlüğün kefili olarak görülmektedir. İslam devletinde ise toplumsalcılık,

adalet ve biatçilik (liderlik) öne çıkmaktadır.279

19. yüzyıl sonu 20. yüzyıl başlarında İslam’ın siyasal olarak ifade edilmeye

başlanması, İslam’ın modernleşmesi olarak adlandırılmıştır. Böylece Müslümanlık

hayatın bütün yönlerini kapsayan ve bunlara uyum sağlayacak kadar esnek bir olgu

gibi görülmüştür. Cemalettin Afgani, Muhammed Abduh ve Reşid Rıza’nın

eserlerine dayalı bu düşünce ekolü “modernist” olarak anılması Batı dünyasını

tanımaktan kaynaklanmıştır. Batının teknolojik üstünlüğü kabul edilmekte, bu durum

Batının İslam toraklarını sömürgesi altına almasına bağlanmıştır. Batıya cevap olarak

İslam toplumunda reform yapılmasını gündeme getirmiş, Müslüman cemaati, zayıf

kılan bütün unsurlardan arındırıp onu güçlendirmek için gerekli olan moderniteyi ve

teknolojik unsurları kullanmayı hedeflemiştir.280

Milliyetçi ideolojilerle rekabet içinde olan Siyasal İslam’ın geçerli bir

alternatif olarak ortaya çıkması, milliyetçi ve laik ideolojilerin sözlerini yerine

getirememelerinden kaynaklanmıştır. Arap dünyasında bu süreci tetikleyen Mısır,

Ürdün ve Suriye’nin İsrail ile yaptıkları savaşlarda yenilgiye uğraması, o güne kadar

Filistin’in Arap milliyetçiliğiyle kurtarılacağı inancını yok etmiştir. İslami hareket

Müslüman Kardeşlerin anlatıldığı bölümde de belirtildiği gibi Arap milliyetçiliğin

ahlaki yönden çöktüğü, milliyetçilik ve laikliğin yabancı ideolojilerin taklidi

olduğunu belirtip, yerli değerlere dönmeyi savunmuşlardır. 1967 yılında Arapların

279 Best ve diğerleri, a.g.e., s. 405. 280 Best ve diğerleri, a.g.e., s. 405.

Page 92: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

83

İsrail’e karşı yaşadığı büyük hezimetle 1970’lerde Siyasal İslam bütün dünyada hızla

yükselmeye başlamıştır.281

3.1.4.2. HAMAS’ın Doğuşu ve I. İntifada

Arapça silkip atma anlamına gelen İntifada, İsrail işgaline karşı Filistinlilerin

yükselen mücadelesi için kullanılmaktadır. 1987 yılında İsrail’e başlatılan

mücadeleye I. İntifada, 2000 yılında Sharon’un, provokatif Mescid-i Aksa ziyaretiyle

başlayan mücadeleye ise II. İntifada (El-Aksa İntifadası) denilmektedir.282 Gerek I.

İntifada gerekse II. İntifada, HAMAS’ın varlığında çok önemli sonuçlar

doğurmuştur.

HAMAS’ın ideolojik alt yapısı 1920’lerde Mısır’da örgütlenmeye başlayan

Müslüman Kardeşler’e kadar dayanan köklü bir geçmişi olsa da, örgütsel anlamda

ortaya çıkışı Aralık 1987 yılında I. İntifada’yla birilikte yaşanan olaylar esnasında

olmuştur.283 HAMAS, İsrail’le diplomatik ilişkilerden yana olmadığı için kendi

örgütsel zihniyetine uygun olarak, İsrail’e karşı çatışarak belli kazanımlar elde

edeceğine inandığından, İntifada süreci HAMAS yöneticileri için çok önemli bir

fırsat olmuştur.

7 Aralık 1987 günü Filistin’de bir İsrail yerleşim yerinde yaşayan Yahudi

öldürülmüştür. İsrail’e göre olayın sorumlusu Filistinli militanlardır. 8 Aralık

tarihinde ise İntifada’nın fitilini ateşleyen olaylar meydana gelmeye başlamıştır.

Yahudi’ye ait bir kamyon Cebeliye mülteci kampında yaşayan Filistinli işçileri

taşıyan kamyona çarpmış ve sonucunda da altı Filistinli ölmüş; ikisi de ağır

yaralanmıştır. İsrail, cenazelerin Cebeliye mülteci kampına götürülmesine izin

vermiştir. Zaten gergin olan ortamda cenazelerin gelişiyle birlikte yas ve öfke 281 Best ve diğerleri, a.g.e., s. 405-406. 282 Richard Ben Cramer, İsrail Nasıl Kaybetti: Ortadoğu Sorununa İlişkin 4 Soru, 1. Baskı (İstanbul: Pegasus Yayınları, 2006), s. 254. 283 L. Carl Brown, Hamas: Political Thought and Practice, Foreign Affairs, Vol: 80, Issue: 2, March/April 2001, p. 162.

Page 93: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

84

artmıştır. İsrail, olayın bir trafik kazası olduğunu iddia etmektedir fakat Gazze’de

yaşayan Filistinliler ise bir gün önce bıçaklanarak öldürülen Yahudi’nin intikamını

almak için olayın kasıtlı yapıldığına inanmışlardır. İsrail askerlerinin cenazeleri

tekrar geri alması ve olayı örtbas etmek istemesi Filistinlileri düşüncelerinde haklı

olduğunu göstermektedir. İsrail askerleri cenazelerde meydana gelen tepkiyi

önlemekle görevlendirilmiştir fakat bu aksi bir etki doğurmuştur. Büyük baskılar

altında yaşayan, her gün yeni İsrail yerleşim yerleriyle toprakları azaltılan Filistinliler

için dönüm noktası olacak olaylar, bir Filistinli gencin topladığı taşları yoldan geçen

bir İsrail askerine atmasıyla başlamıştır. Kısa süre içinde İsrail askerlerine taş

atanların sayısı hızla artmıştır. Yaşanan bu olaylar bütün Filistin’e yayılmıştır.284

İntifada’nın özellikle organize bir direnişe dönüşmesi, 1987 yılının Aralık ayında iki

Filistinli gencin öldürülmesiyle başlatılan grev sonucunda olmuş ve grevler

Filistin’in büyük bir kısmını kapsamıştır.285

İsrail Devleti, kurulduğu tarihten itibaren Arap Devletleriyle yaptığı bütün

savaşlardan galibiyetle ayrılmıştır. Fakat 1987’da başlayan İntifada, İsrail için

oldukça şaşırtıcı ve ürpertici olmuştur. Savaş meydanlarında büyük başarılar elde

eden İsrail ordusu elinde taşlarla dünyanın en modern ordularından birine meydan

okuyan Filistinli çocuklar karşısında çaresiz kalmıştır. İntifada karşısında çözüm

üretemeyen İsrail genel Kurmay Başkanı “Bu savaş için askeri çözüm yoktur, çözüm

sadece siyasidir” diyerek içerisinde bulundukları çıkmazı ortaya koymuştur. Taşla

İsrail askerlerine saldıran Filistinli çocuklar, zayıflıklarının verdiği güçle İsrail için

ciddi bir tehdit oluşturmuştur.286

İntifada, Yahudiler tarafından intikam için altı Filistinlinin öldürüldüğüne

inanıldığından başlasa da, asıl neden uzun yıllar devam eden işgaldir. Özellikle 1967

yılında yaşanan Altı Gün Savaşından sonra İsrail’in, Filistin topraklarında

sürdürdüğü yeni yerleşim yerlerinin açılma politikası ile Filistin topraklarının giderek

284 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 58-59. 285 Serkan Taflıoğlu, İran, Silahlı İslami Hareketler ve Barış Süreci, Avrasya Dosyası, Cilt: 5, Sayı: 1, İlkbahar, 1999, s. 41. 286 Mustafa Coşkun, Ortadoğu Barış Süreci Yine Bıçak Sırtında, Stratejik Analiz, Cilt: 1, Sayı: 7, Kasım 2000, s. 8-9.

Page 94: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

85

daralması, Filistinlilere uzun yıllardır uygulanan baskı ve şiddet, sokağa çıkma

yasağı, seyahatlerin engellenmesi gibi yaptırımlar Filistinlileri İntifada’ya iten gerçek

nedenler olmuştur.287 Ayrıca Altı Gün Savaşından sonra yirmi yıllık İsrail işgaline

maruz kalan Filistinlilerin yaşadığı ekonomik hüsran da İntifada’nın ortaya

çıkmasının önemli etkenlerinden olmuştur. Filistinli mülteciler, 1967’den sonra

İsrail’de çalışmak zorunda kalmıştır.288

Bir anda başlayıp kısa sürede bütün Filistin’e yayılan İntifada, Müslüman

Kardeşleri hazırlıksız yakalamıştır. İntifada heyecanı bütün Filistinliler gibi

Müslüman Kardeşleri de almıştır. Gazze’deki Müslüman Kardeşlerin yöneticileri

Filistin-İsrail Çatışmasında artık yeni bir döneme geçildiğinin farkındadır. İntifada,

Arafat’ı da etkilemiş, Müslüman Kardeşler gibi İntifada’nın devam etmesi için

çalışmalara başlamıştır.289

3.1.4.3. HAMAS’ın Kuruluşu

İntifada’nın başlamasından kısa bir süre sonra 9 Aralık 1987 gecesi

Müslüman Kardeşlerin Filistin’deki en önemli ismi olan Şeyh Yasin’in evinde İslam

Derneği’nin diğer yöneticilerinin katıldığı bir toplantı başlamıştır. Toplantıya

Abdülaziz Rantisi, İbrahim El-Yazuri, Şeyh Salah Şhada, İssa El-Naşar, Muhammed

Şam ve Abdülfettah Dukhan katılmıştır. Toplantının konusu halk ayaklanmasının

gidişatı, kendilerinin bu durumda neler yapmaları gerektiğidir. Toplantıda, aldıkları

karar, İsrail işgaline karşı direnişin başlatılması ve İntifada’nın devam ettirilmesidir.

Aslında bu durumu 1980’lerin başından beri düşündükleri silahlı direniş örgütü

kurma düşünceleri için çok elverişlidir ve “Hareket El-Mukavvama El-İslamiyye”

(İslami Direniş Hareketi) sözlerinin Arapça baş harflerinde oluşan HAMAS, 14

Aralık 1987 tarihinde Gazze’de kurulmuştur. HAMAS, kelime anlamı olarak cesaret,

287 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 60-61. 288 Yashar Kerameti, Twenty Years In The Making: The Palestinian Intifada Of 1987, Nebula, 4, 2, 2007., s. 110. <http://www.nobleworld.biz/images/Kerameti3.pdf>, (01.04.2007). 289 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 60.

Page 95: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

86

yiğitlik anlamındadır.290 14 Aralık 1987 tarihinde halkı İsrail işgaline karşı direnişe

çağıran HAMAS, ilk bildirisini yayınlamıştır. Bildiri, halkı eylem, gösteri ve greve

davet etmektedir. Örgüt, kısa bir süre sonrada İsrail hedeflerine yönelik saldırıya

geçmiştir.291 Bundan sonra HAMAS, Davutoğlu’nun deyimiyle İntifada’nın motor

gücü olmayı başarmıştır.292

HAMAS, İsrail işgaline direnişi sadece Gazze ile sınırlı tutmamıştır.

Kudüs’teki El-Aksa Cami vaizlerinden Şeyh Cemil’le görüşen Şeyh Yasin, hareketi

Batı Şeria’ya yaymayı başarmıştır. HAMAS lehine gelişen bir durum da Müslüman

Kardeşler’den daha sert bir tutum ve söylev benimsemelerinden dolayı Ihvan

dışından örgüt sempatizanı toplamayı sağlamıştır. Ayrıca İntifada’ya FKÖ ve

Arafat’ta sahip çıktığı ve İntifada’nın sürdürülmesi gerektiğini düşündüğü için her

hangi bir sorun yaşanmamıştır.293 İntifada’da takındığı tutum, İsrail’e karşı verdiği

mücadele karşısında halktan büyük destek alan HAMAS, giderek Ihvan’dan

uzaklaşmaya başlamıştır. Ihvan’la HAMAS arasındaki en büyük görüş ayrılığı Arafat

konusunda olmuştur. Arafat’ı Filistin’in tek temsilcisi olduğunu savunan Ihvan’a

karşılık HAMAS, FKÖ’nün Filistin halkının temsilcisi olduğunu kabul etmesine

rağmen Arafat’ın kendi şahsında bu temsili toplamasına karşı çıkmıştır. Ayrıca

HAMAS, Ihvan’la FKÖ’nün laik siyasi yapısı konusunda da anlaşmazlığa

düşmüştür.294 Artık HAMAS, sadece Ihvan’dan kopmakla kalmamış, aynı zamanda

FKÖ’den bağımsız, FKÖ’ye çok ciddi bir rakip olarak ortaya çıkmıştır.

Burada değinilmesi gereken önemli bir nokta da HAMAS’ın kuruluşunda ilk

etapta FKÖ’yü bölmek için ardında İsrail’in desteği olduğu düşüncesidir.295

Filistin’de İsrail’e karşı verilen mücadelede milliyetçiliğin en etkin rolü oynaması

sebebiyle Arap milliyetçiliğine ilişkin kitap, dergi gibi birçok şeyi yasaklayan İsrail,

İslam dini ve tarihine ilişkin kitapların yayımına izin vermiş, dini cemaatleşmeye göz 290 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 60-61. 291 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 62. 292 Ahmet Davutoğlu, Yahudi Meselesinin Tarihi Dönüşümü ve İsrail’in Yeni Stratejisi, Avrasya Dosyası, Cilt: 1, Sayı: 3, Sonbahar, 1994, s. 97. 293 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 62. 294 Murat Erdin, Hizbullah ve HAMAS, 2. Baskı (İstanbul: Kastaş Yayınevi, 2002), s. 61. 295 Boran, a.g.e., s. 124.

Page 96: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

87

yummuştur. Bunun yanı sıra İsrail hapishanelerinde bulunan Filistinli direnişçilere,

dini bir takım faaliyetlerde bulunmalarına izin verilmiştir. Çünkü hapishanede

bulunan direnişçiler milliyetçi veya Marksist ideolojiyi benimseyen Filistinlilerdir ve

bunların bazıları savundukları ideolojiden umudunu kesmeye başlamıştır. Bu durumu

fırsat bilen İsrail, Filistin direnişini bölmek amacıyla hapisteki mahkûmlara bir takım

dini özgürlükler vermekten kaçınmamıştır.296

3.1.4.4. HAMAS’ın Stratejik Zihniyeti

Davutoğlu, stratejik zihniyeti, “içinde kültürel, psikolojik, dini ve sosyal

değer dünyasını da barındıran tarihi birikim ile bu birikimin oluşturduğu ve

yansıdığı coğrafi hayat alanının ortak ürünü olan bir bilincin, o toplumun dünya

üzerindeki yerine bakış tarzını belirlemesinin ürünüdür. Bu açıdan bakıldığında

zihniyet ile strateji arasındaki ilişki, coğrafi verilere dayalı mekan algılaması ile

tarih bilincine dayalı zaman algılamasının kesişim alanında ortaya çıkar.

…Toplumun kendi coğrafi konumlarını eksen edinen mekan algılamaları ile kendi

tarihi tecrübelerini eksen edinen zaman algılamaları, yönelişleri ve dış politika

yapımını etkileyen zihniyet alt yapısını oluşturur”297 diyerek unsurlarıyla birlikte

tanımlamaktadır.

İntifada ile birlikte aktif bir şekilde ortaya çıkan HAMAS, 18 Ağustos

1988’de tüzükleri niteliğinde bir temel metin yayınlayarak298 burada örgütün stratejik

zihniyetini açıkça ortaya koymaktadır. 5 bölüm ve 36 maddeden oluşan tüzüğün

birinci bölümünde hareketin temel ilkeleri, ikinci bölümde örgütün hedefleri, üçüncü

bölümde İsrail işgaline karşı izlenecek stratejiler ve yöntemler, dördüncü bölümde

yapılması gerekenler ve son bölümde Filistin tarihi gelişimi anlatılmaktadır.299

296 Bulut, a.g.e., s. 275-276. 297 Davutoğlu, Startejik Derinlik…, s. 29. 298 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 65. 299 Kodaman ve Saraç, a.g.m., s. 193.

Page 97: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

88

HAMAS’ın, kültürel, psikolojik ve dini değer dünyasının tarihi birikimini

Müslüman Kardeşler örgütü ve onun ideolojisi oluşturmaktadır. Bu durumu

tüzüklerinin 2. maddesine “İslami Direniş Hareketi, Müslüman Kardeşlerin Filistin

kanadını teşkil eder” diyerek açıkça ortaya koymaktadırlar. Müslüman Kardeşler

temel felsefesi İslam olduğu düşünüldüğünde HAMAS için en önemli faktörün de

İslam olduğu anlaşılmaktadır. Bunu tüzüklerinin 1. maddesinde HAMAS’ın, kendine

rehber olarak İslam’ı seçtiğini açıkça ortaya koymaktadır. 5. maddedeki “HAMAS’ın

amacı İslam, rehberi Peygamber ve anayasası Kuran’dır” şeklinde ifade edilmektedir.

Ayrıca ilk bölümde doğrudan Kuran ayetlerine yer verilmiştir.300

Örgüt, gayelerini 9. maddede “…hakkı hâkim kılmak, vatanları asıl

sahiplerine vermek, camilerin minarelerinde okunan ezanı aynı zamanda İslam

devletinin hakim kılındığını ilan eden bir unsur haline getirmek, insanları ve eşyaları

asıl mekanlarına döndürebilmek için bâtılın hakimiyetine son vermek, onu mağlup

ederek ortadan kaldırmak…” olarak sıralamıştır.301 Burada en önemli unsur olarak

karşımıza Filistin toprakları çıkmaktadır. Örgüt’ün, belirlediği gayeler ancak Filistin

topraklarına hakim olduğunda mümkün olabilir. Örgüt, Filistin topraklarına bütün

Müslümanların ilgisini çekebilmek ve Filistin topraklarında bütün Müslümanların

hak iddia edebilmelerini sağlayacağı düşüncesiyle bu toprakların vakıf olduğunu 11.

maddede belirtmiştir. Bu toprakların düşman eline geçtiği durumda cihat edilmesi

gerektiğini, bu cihada bütün Müslümanların katılması gerektiğini 15. maddede yer

almaktadır.302

HAMAS, 17. maddede kadınlara da erkekler kadar önem verdiğini açıkça

ortaya koymuştur. Siyonistlerin çocukları, sistemli bir şekilde İslam’dan

uzaklaştırmaya çalıştırdıklarını belirterek, kadına düşen en büyük görevin çocukların

300 <http://caferi.blogcu.com/filistin-islami-direnis-hareketi-hamas-nin-tuzugu_1010347.html>, (20.04.2008). 301 <http://caferi.blogcu.com/filistin-islami-direnis-hareketi-hamas-nin-tuzugu_1010347.html>. 302 <http://caferi.blogcu.com/filistin-islami-direnis-hareketi-hamas-nin-tuzugu_1010347.html>.

Page 98: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

89

yönlendirilip, eğitilmesi olduğu belirtilmiştir. 20. maddede sosyal yardımlaşmanın

önemine değinilmiştir.303

Örgüt, 23 ve 24. maddelerde diğer İslami hareketlere karşı konumunu ortaya

koymuş, diğer hareketleri de amaçlarından dolayı saygıyla karşıladıklarını

belirtmiştir. 25. maddede ise Filistin’deki milliyetçi hareketlere değinilmiş, yine

İslami hareketlerde olduğu gibi milliyetçi hareketlere de sıcak baktıklarını belirtmiş

ama burada milliyetçi hareketlerin Hıristiyan Batı ile Komünist doğuya dost

olmamaları gerektiği şartını koymuştur. 27. maddede FKÖ’ye değinilmiştir. Bu tip

örgütlerin birbirine yakın olduğunu, baba, kardeş, akraba, arkadaş gibi olduklarını

belirtmiştir fakat FKÖ’nün oryantalist, sömürgeci, misyoner faaliyetler sonucu

bozulduğunu ve laik bir çizgiye geldiği, laik çizginin ise dini düşünceye tamamen

ters olduğunu belirtmektedir.304

3.1.4.5. HAMAS’ın Örgüt Yapılanması

İstihbarat ağı dünyanın en iyi ülkelerinden olan İsrail, HAMAS’ın örgütsel

yapılanmasını deşifre etmekte zorlanmaktadır. Bu durumda örgütün organizasyon

yapısının kusursuz olduğunu açık bir şekilde göstermektedir. HAMAS’ın

örgütlenmesini Erdin, “Ortadoğulu benzer gruplar gibi su üstünde görülmeyen ancak

son derece organize olmuş bir yapıya sahiptir”305 diyerek yapılanmanın

mükemmeliyetine vurgu yapmaktadır.

HAMAS’ın örgüt yapılanması askeri ve sivil kanat olmak üzere ikili bir

yapıdan oluşmaktadır.306 Burada ilk olarak askeri kanat ele alınmaktadır. Askeri

kanattan sonra sivil kanat incelenmektedir. Askeri kanadı daha önce ele almamızın

303 <http://caferi.blogcu.com/filistin-islami-direnis-hareketi-hamas-nin-tuzugu_1010347.html>. 304 <http://caferi.blogcu.com/filistin-islami-direnis-hareketi-hamas-nin-tuzugu_1010347.html>. 305 Erdin, a.g.e., s. 66. 306 Taflıoğlu, a.g.m., s. 40.

Page 99: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

90

nedeni, HAMAS kurulmadan önce askeri yapılanmanın ilk temelinin “Filistin

Mücahitleri” adıyla 1982’de atılmış olmasındandır.307

3.1.4.5.1. HAMAS’ın Askeri Yapılanması

1982’de Şeyh Yasin tarafından askeri yapılanmanın ilk temellerini oluşturan

Filistin Mücahitleri’nin amacı, ileride kurulması planlanan örgüt için gerekli askeri

mühimmatı bulup toplamaktır. Hareketin güvenliğini sağlamak ve istihbarat

toplamak olan Güvenlik Biriminin adı ise Cihad ve Davet Grubudur (Mecmua-tül

Cihad ve Deva – MECD). Güvenlik biriminin diğer bir görevi de İslami örf ve

adetlere uymayan, içki ve uyuşturucu kullanan, fahişelik yapanlara şiddet kullanarak

bu alışkanlıklarını sonlandırmaktır.308

HAMAS’ın İsrail’e karşı direnişinde vurucu gücünü, askeri yapılanması

oluşturmaktadır. Askeri kanadın en önemli yapılanmalarından biri olan İzzettin

Kassam Birlikleri bu birime bağlıdır.309 İzzettin Kassam Birlikleri 1991’de

kurulmuştur.310 Bölüme bağlı üyelerin İsrail tarafından deşifre edilmemesi için

düzenli bir halde bulunmamaktadırlar. Yapılacak eylemlerde hücre sorumluları

kendilerine bağlı üyeleri harekete geçirmektedir. Sadece kendi hücresinin üyelerini

hücre sorumluları tanımaktadır. Ayrıca askeri birimde yer alan örgüt mensupları,

birbirinin gerçek isimleriyle değil, güvenlik ve gizlilik çerçevesinde kod adlarıyla

anılmaktadır. Kod adı kullanmanın amacı, yakalanma anında kimsenin kimseyi ele

vermemesi içindir. Kod adı kullanımı sadece savaşçılarla sınırlı olup, örgütün

liderleri kendi adlarıyla anılmaktadır.311

307 Bulut, a.g.e., s. 284. 308 Bulut, a.g.e., s. 284. 309 Erdin, a.g.e., s. 68. 310 İlyas Kara, HAMAS Bir Direnişin Perde Arkası, 1. Baskı (İstanbul: Ra Kitap, 2006), s. 66. 311 Erdin, a.g.e., s. 68.

Page 100: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

91

3.1.4.5.2. HAMAS’ın Sivil Yapılanması

HAMAS’ın sivil örgüt yapılanmasını siyasi bölüm, istihbarat bölümü, Şura

Meclisi ve son olarak halka sosyal bakımdan çeşitli hizmetler veren kanadı olarak 4

bölüme ayırmak mümkündür.312

1- Siyasi Yapılanma : Örgütün üst düzey siyasetinin belirlendiği “Politbüro”

olarak da isimlendirilen yerdir. Yetkileri çok geniştir ve kritik kararlarda bölümün

lideri Şura Meclisine katılarak görüşlerini açıklamaktadır. İntifada yıllarınde örgüt bu

bölümün hakimiyetinde yönetilmiştir. Ayrıca sosyal yardımlara bakan kanatta bu

bölümün kontrolündedir.313

2- İstihbarat Yapılanması : Bu bölüm örgüt için istihbarat toplamaktadır. İşgal

topraklarında HAMAS’a sempati duyan herkes potansiyel istihbaratçı sayılmaktadır.

Bölümün en önemli görevlerinden biri de İsrail istihbaratına örgüt içinden bilgi

sızdıran üyeleri tespit etmektir. Filistin’deki çoğu örgütte istihbarat üzerinde titizlikle

durulmaktadır.314

3- Şura Meclisi : HAMAS’ın yönetildiği yer Şura Meclisi’dir. Örgütün beyni

niteliğindedir. Meclis genellikle liderin başkanlığında toplanmaktadır fakat güvenlik

nedeniyle lider katılamazsa, talimatları sözlü veya yazılı bir şekilde toplantıya

katılanlara aktarılmaktadır. Toplantılara liderin onayıyla alınan kararlar kesin ve

tartışmasız bir şekilde yerine getirilmektedir. Şura Meclisi’ne siyasi, istihbarat ve

askeri bölümlerin yöneticileri ile bunların yardımcıları, din ulemalarıyla örgütün ileri

gelenleri katılmaktadır.315

312 Erdin, a.g.e., s. 67-68. 313 Erdin, a.g.e., s. 68. 314 Erdin, a.g.e., s. 68. 315 Erdin, a.g.e., s. 68.

Page 101: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

92

4- Sosyal Yardımlar Bölümü : Örgütün ihtiyacı olan fakir Filistin halkına

çeşitli yardımlarda bulunan kanadıdır. Siyasi bölümün kontrolündedir. Ekonomik

durumu iyi olmayan öğrencileri okutmak, bazı özel günlerde yemek dağıtmak,

İsrail’e karşı savaşırken ölen veya sakat kalan askerlerin ailelerine bakmak gibi

yardımlarda bulunmaktadır. Bu durum örgüte daha fazla üyenin dâhil olmasına

neden olmaktadır. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği dahi HAMAS’ı, Gazze’de

etkin bir sosyal örgüt olarak kabul etmektedir.316

3.1.4.6. HAMAS’ın Önderleri

Bu bölümde HAMAS’ın kurucusu Şeyh Ahmet Yasin, örgütün bugünkü

lideri Halit Meşal, yine önemli isimlerden Abdülaziz Rantisi, İsmail Haniye ve

İbrahim Goşe’nin kısaca hayatları yer almaktadır.

Şeyh Ahmet Yasin : Şeyh Yasin, 1937 yılında Filistin’in El-Cevra köyünde

doğmuştur. Üç yasındayken babası ölen Yasin, 1948’de Yahudilerin Filistin’i işgal

etmeleri üzerine ailesiyle birlikte Gazze’ye göç etmiştir. 1952 yılında Gazze’de

ilköğrenimini tamamladıktan sonra aynı yıl yüzme esnasında boyun kemiğinin

kırılması sebebiyle felç olmuştur. Bu durumuna rağmen ortaokulu ve liseyi

bitirmiştir. Liseyi bitirmesinin ardından bazı ilim adamlarından özel ders almıştır.

Öğrenimini tamamladıktan sonra öğretmen olmuştur.317

1967 yılında İsrail’in altı günde kazandığı büyük zaferin ardından Filistin’in

tamamının işgal edilmesi sonucu Filistinliler örgütlenmeye başlamıştır. Bu

örgütlenmede Yasin’in önemli rolü olmuştur. Özellikle Yasin, Gazze’de İslam

Merkezi kurmuştur. Bu durum onun iyice tanınmasına neden olmuştur. İsrail,

Yasin’in konumundan rahatsız olmuştur. Bu sebeple kendisi sık sık polis tarafından

sorgulanmıştır. 1984’te İsrail Devletini yıkıp, yerine İslam devleti kurma çalışmaları

316 Erdin, a.g.e., s. 68. 317 Boran, a.g.e., s. 137-138.

Page 102: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

93

nedeniyle 13 yıl hapse mahkûm edilmiştir. Fakat on ay sonra Filistin ve İsrail

arasında varılan anlaşma neticesinde esir değişimine gidilmiş ve böylece Şeyh Yasin

1985’te hapisten çıkmıştır. Yasin, Filistin direnişinde giderek ön plana çıkmaya

başlamıştır.318

Yasin için İntifada’nın başladığı süreç bir dönüm noktası olmuştur. Aralık

1987’de HAMAS’ı kurmuş ve liderliğini yapmıştır. İntifada’nın sürmesinde

belirleyici bir rolü olmuştur. Etkisini giderek arttıran Yasin’i, İsrail 18 Mayıs 1989

tarihinde yeniden tutuklamıştır. İsrail’in amacı İntifadayı durdurmaktır fakat İsrail

istediği sonucu alamamış; İntifada bu olay üzerine daha da şiddetlenmiştir. Yasin,

uzun bir dava sürecinden sonra 16 Ekim 1991 tarihinde ömür boyu hapse mahkum

edilmiştir. İsrail, Yasin’le pazarlık yapmak istemiştir. İsrail’i tanıması ve FKÖ ile

imzalanan özerklik anlaşmasına olumlu baktığını açıklaması karşılığında serbest

bırakma önerisini sunmuş fakat bunu Yasin kabul etmemiştir. Bunun üzerine İsrail,

kendini tanımayı çıkarmış sadece özerklik anlaşmasına olumlu baktığını açıklamasını

istemiş ancak Yasin bunu da reddetmiştir.319

Yasin yaklaşık sekiz yıldan fazla bir süre İsrail hapishanelerinde tutuklu

kaldıktan sonra 30 Eylül 1997 tarihinde İsrail tarafından serbest bırakılmak zorunda

kalmıştır. Ürdün, elindeki iki MOSSAD ajanının (Halid Meşal’e suikast düzenlemek

için Ürdün’e Kanada pasaportuyla İsrail ajanları sızmıştır) karşılığında Yasin’in

bırakılmasını istemiştir. İsrail bunu kabul etmiş ve Yasin serbest bırakılmıştır. 64

yaşındaki Yasin, Gazze’ye dönmüş Filistin çıkarları açısından Filistinli liderler ve

Arap liderlerle iyi ilişkiler yürütmeye özen göstermiştir.320

Yasin, Filistin direnişindeki mücadelesine devam etmiş özellikle II. (Aksa)321

İntifada’nın manevi lideri olmuştur. Bu sebeple sürekli İsrail tarafından izlenilmiş,

318 Boran, a.g.e., s. 138. 319 Boran, a.g.e., s. 138-139. 320 Kara, a.g.e., s. 94. 321 Arial Şaron’un Mescid-i Aksa’ya yaptığı provakatif ziyareti sonucu patlak veren II. İntifada’ya Aksa İntifadası da denilmektedir.

Page 103: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

94

bazı suikastlara uğramış fakat bunlardan kurtulmuştur. 24 Haziran 2002 tarihinde

Filistin Yönetimi tarafından Gazze’deki evinde göz hapsine alınmıştır. 22 Mart

2004’te İsrail tarafında Gazze’ye düzenlenen bir hava saldırısında öldürülmüştür.322

Halit Meşal : Halit Meşal 1956’da Batı Şeria’da bulunan Ramallah şehrinin

Selvad ilçesinde doğmuş olup, ilkokulu da aynı yerde bitirmiştir. 1967’deki Arap-

İsrail savaşında İsrail’in Batı Şeria’yı işgal etmesi sebebiyle ailesiyle birlikte

Kuveyt’e göçmüştür. Burada ortaokul, lise ve üniversite eğitimlerini tamamlamıştır.

Meşal, Üniversite yıllarında Filistinli öğrenciler içinde İslami akımın başkanlığını

yapmıştır. Üniversite öğrenimini Fizik dalında tamamlayan Meşal, mezun olduktan

sonra Fizik öğretmeni olarak görev yapmaya başlamıştır. Fakat 1990 yılındaki

Körfez Savaşında pek çok Filistinli gibi o da Kuveyt’i terk etmek zorunda

kalmıştır.323

Kuveyt’ten ayrılıp Ürdün’e yerleşen Meşal, HAMAS’ın siyasi birimi içinde

görev yapmaya başlamıştır. Musa Ebu Merzuk’un ABD’de tutuklanmasının ardından

1996’da siyasi birimin başına geçmiştir.324 HAMAS’ın siyasi büro şefi olan Meşal’i

İsrail istihbaratı ortadan kaldırmak istemiş; bu amaçla iki İsrail ajanı sahte Kanada

pasaportuyla Amman’da yaşayan Meşal’i öldürmek için Ürdün’e girmiştir. Aylarca

Meşal’i takip eden İsrailli ajanlar, bu suikast için özel bir silah kullanacaktır. Işın

yoluyla beyni etkileyecek olan silah, bir müddet sonra Meşal’i felç edip, Meşal’in

ölümüne yol açması beklenmektedir. Operasyonun yapıldığı gün Meşal evinden

bürosuna gitmek için çıkmıştır. Ardından Meşal’e yaklaşan İsrailli ajanlardan biri

silahı Meşal’in ensesine dayayarak ateşlemiştir.325 Meşal’in koruması olayları

gördüğünden hemen koşup iki ajanın yanına gider ve ne yaptıklarını sorar ve

ajanlarla tartışır. Koruma, Ürdün polisi gelene kadar ajanları bırakmamıştır. Ürdün

polisi korumanın anlattıklarını pek inandırıcı bulmasa da Kanada pasaportlu ajanlarla

birlikte karakola götürülen korumanın dediklerinin doğruluğu yaklaşık bir saat sonra

322 Boran, a.g.e., s. 139-140. 323 Boran, a.g.e., s. 140. 324 Boran, a.g.e., s. 140. 325 Erdin, a.g.e., s. 92.

Page 104: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

95

ortaya çıkar. Zira Meşal kendini kötü hissetmektedir. Bir süre sonra Kanada

pasaportlu aşanların pasaportlarının da sahte olduğu anlaşılmış ve olay açığa

kavuşmuştur. Ülkesinde yapılan bu suikasta çok sinirlenen Ürdün Kralı Hüseyin,

ilacın panzehirini İsrail’den istemiştir. Panzehirin verilmemesi halinde ajanların idam

edileceğini belirtmiştir. İsrail teklifi kabul etmek zorunda kalmıştır. Kanada, İsrail’e

tepki göstererek Büyükelçisini ülkesine geri çekmiştir. Ayrıca pazarlıkta Şeyh

Yasin’in de serbest bırakılması istendiğinden İsrail, Yasin’i teslim etmiştir.326

Abdülaziz Rantisi : HAMAS’ın lideri Şeyh Yasin’in 2004 tarihinde İsrail

hava saldırısı sonucu öldürülmesinin ardından örgüt içinde en güçlü isim olarak

ortaya çıkan Abdülaziz Rantisi, örgütün siyasi liderliğini yürütmüştür.327

Rantisi, 1947 yılında Yabna köyünde doğmuştur. Ailesi Rantisi altı aylıkken

Deir Yasin katliamından kaçarak Gazze’ye yerleşmiştir. 18 yaşında Mısır

İskenderiye Üniversitesi tıp fakültesine kaydolmuştur. Üniversitede okurken

Müslüman Kardeşler örgütünün fikirlerinden etkilenmiştir. Okul bittikten sonra

pediatri uzmanı olarak çalışmaya başlamıştır. 1976’da Gazze’ye dönüp, burada bir

hastanede doktorluğa devam etmiştir. 1978’de Gazze İslam Üniversitesinde ders

vermeye başlamıştır. Üstün hitabet yeteneği sayesinde gençleri Müslüman Kardeşler

fikri yönünde etkilemiştir. 1987 sonrası İntifada yıllarında İsrail tarafından

tutuklanarak hapse atılmıştır. 1992’de Lübnan’a sürülmüş ancak sürgünde sık sık

medya önüne çıkarak HAMAS’ın sözcülüğünü yapmıştır. Böylece dünyada

tanınmıştır. Sürgünden sonra Filistin’e tekrar dönse de İsrail yeniden tutuklamış ve

yasa dışı örgüt kurmaktan üç yıl hapse mahkûm etmiştir. Oslo görüşmelerini şiddetle

eleştirdiği için Filistin Yönetimince de hücre hapsine alınmıştır. Rantisi 2003 yılında

bir İsrail saldırısından kurtulmuş ancak 17 Nisan 2004 tarihinde İsrail

helikopterinden otomobiline atılan füzeler neticesinde yanında bulunan 27 yaşındaki

oğlu ve bir korumasıyla birlikte öldürülmüştür.328

326 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 180-181. 327 Boran, a.g.e., s. 140. 328 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 151-152.

Page 105: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

96

İsmail Haniye : HAMAS’ın ruhani lideri Şeyh Yasin’in en güvendiği

isimlerden olan Haniye, I. İntifada döneminde Gazze Üniversitesi Arap Edebiyatı

bölümünden mezun olmuştur. İsrail’e yönelik eylem ve saldırılarda bulunduğu için

hapse girmiştir. 1992 yılında İsrail, Haniyey’yi Güney Lübnan’a sürgün etmiştir. Bir

yıl sonra Gazze’ye geri dönmüş ve özellikle Şeyh Yasin’in 1997 yılında hapisten

çıkmasıyla siyasi yaşantısı da hareketlenmiştir. Yasin’in sekreterliğine gelip,

HAMAS’ın temsilciliğini yürütmeye başlamıştır. Bu durum Haniye’yi hedef haline

getirmiş ve İsrail saldırılarına maruz kalmasına neden olmuş fakat bu saldırılardan

Haniye kurtulmuştur. 2006 yılında Filistin’de yapılan seçimlerde HAMAS’ın seçim

kampanyasını yürütmüş ve HAMAS’ın seçimleri kazanmasında önemli rol

oynamıştır.329

İbrahim Goşe : 1950’de Müslüman Kardeşler’le Filistin Öğrenci Birliği

üyesi olan Goşe, Filistin tarihinin en önemli liderlerinden biri haline gelmiştir.

Kudüs’ün 1970’lerde işgalinden sonra Ürdün’e gitmiş ve bu ülkedeki Müslüman

Kardeşler örgütüyle güvenilir bağlar kurmuştur. HAMAS’ın sözcüsü seçildikten

sonra FKÖ ve Arap ülkeleri arasında ilişkilerin geliştirilmesinde önemli rol

oynamıştır.330

3.1.4.7. HAMAS’ın Mali Yapısı

I. İntifada’nın başlamasıyla ortaya çıkan HAMAS’ın mali yapısında önemli

bir gelişme Körfez Krizinde olmuştur. Saddam Hüseyin’in Kuveyt’i işgal ederek Irak

topraklarına katmasına, Arafat ve FKÖ destek vermiştir. Arafat’ın Saddam’a bu

desteği, finansörü olan zengin Arap Devletlerini kızdırmıştır.331 Suudi Arabistan

başta olmak üzere Kuveyt, Sudan, İran ve Yemen gibi ülkeler FKÖ’ye yaptıkları

rutin yardımları kesmiş, FKÖ’den kestiği yardımları HAMAS’a yönlendirmişlerdir.

329 Boran, a.g.e., s. 140. 330 Kodaman ve Saraç, a.g.m., s. 192. 331 Turan, a.g.e., s. 233-234.

Page 106: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

97

HAMAS’a 1991’den beri bu ülkelerden yapılan yardımlar eskisi kadar olmamakla

birlikte halen devam etmektedir.332

Petrol zengini Arap Devletlerinden gelen mali yardımın yanı sıra HAMAS’ın

en önemli mali kaynaklarından biri de HAMAS’a sempatiyle bakan İslamcı fikirlere

sahip bazı işadamları ve sivil toplum örgütlerinin desteğidir. Suudi Arabistanlı bir

dolar milyarderi Üsame Bin Laden’in etkisindeki Dünya İslam Birliği gibi bazı sivil

toplum örgütleri HAMAS ve benzer nitelikte İslamcı örgütlere para ve lojistik destek

sağlamaktadır. Ayrıca Örgüt’e yardım yapan sadece ABD’de 15 yerel kuruluş

bulunmaktadır. Filistin İçin İslam Derneği, Kutsal Topraklar Vakfı, Birleşik Eğitim

ve Araştırma Derneği gibi ABD’nin çeşitli bölgelerinde bulunan çeşitli sivil toplum

kuruluşları HAMAS’a mali yardımda bulunmaktadır. HAMAS’ın zengin işadamları

ve sivil toplum örgütlerinden sağladığı gelirlerin yanı sıra, mali yapısındaki önemli

bir gelir kaynağı da örgüt sempatizanlarından gelen yardımlardır. Halk kendine yakın

hissettiği oluşuma, yardım yapacak boyutta ekonomik duruma sahip olmasa bile

yardım yapmaktadır. HAMAS, dünyanın en fakir bölgelerinden olan Gazze’de ortaya

çıkmıştır ve Gazze halen örgütün en güçlü olduğu bölge konumundadır.333

HAMAS, Gazze ve Batı Şeria’da kurduğu sosyal yardım kurumlarıyla bir

takım harcamalar yaparken, örgüt üyeleri aracıyla dükkan basıp haraç toplamaktadır.

Yardımlar özellikle köylerde, İzzeddin El-Kassam militanları tarafından

toplanmaktadır. Yine önemli dini günlerde ve Ramazan ayında Örgüt, cami ve

okullarda çok ciddi paralar toplamaktadır.334

HAMAS, mali kaynaklarını ikiye ayırmaktadır. Birincisi ana kaynak olarak

nitelendirdikleri Basra Körfezindeki zengin tüccar, işadamları, çeşitli kurum ve

kuruluşlardan gelen bağışlardır. İkinci kaynakları ise zengin tüccar, işadamları,

çeşitli kurum ve kuruluşlardan gelen ana kaynakların, düzenli ve devamlı bir gelir

332 Erdin, a.g.e., s. 75. 333 Erdin, a.g.e., s. 75-77. 334 Erdin, a.g.e., s. 76-77.

Page 107: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

98

getirmesi amacıyla mali yatırımlara dönüştürülmesidir. Bu yolla farklı Arap

ülkelerinde yaşayan bazı Filistinli ve Arap tüccarlara Örgüt, borç vererek yatırım

imkânı sağlamaktadır. Örgüt’ten kaynak alarak yatırım yapan tüccarların kazancına

Örgüt ortak olmaktadır.335

Burada belirtilmesi gereken diğer önemli bir konu da, Örgüt’ün sağladığı

kaynağı silahlı mücadele ve sosyal yardımlarda kullanmanın yanı sıra kendi kontrolü

ve yarı kontrolünde bulundurduğu yayınlar için de kullanmaktadır. HAMAS adına iş

yapan işadamlarının elinde bulunan El Thabat ve El Vatan gazeteleri Örgüt adına

propaganda yapmaktadır. İsrail’e karşı eylem çağrısı yapan El Vatan gazetesi, İsrail

tarafından kapattırılmıştır. Bunun yanı sıra Örgüt’ün ABD’de bir yayını devam

etmektedir. Örgüt, Gazze’de yayın yapan küçük bir radyo istasyonu ile internet sitesi

bulunmaktadır.336

3.2. Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Barış Süreci

İntifada ile Filistin Sorununu tekrar uluslararası gündeme taşımayı başaran

Arafat, İsrail’le barış yapılması yönünde girişimlerde bulunmuştur. Özellikle

1988’de FKÖ, Çatışmanın bütün taraflarının BM’nin beş daimi temsilcisinin

gözetiminde bir uluslararası toplantıda buluşmalarına yönelik teklifte bulunmuştur.

ABD ile FKÖ arasında resmi diyalogun başlamasıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu

(AET), BM gözetiminde bir barış konferansı için çağrıda bulunmuştur. FKÖ ile barış

masasına oturmak istemeyen İsrail köşeye sıkışmıştır. AET’nin barış konferanslarına

yönelik kararlı tavrından sonra, BM’nin 1989 tarihli 44/42 sayılı kararı yürürlüğe

konmuş ve barışa yönelik ciddi bir ortak tavır belirlenmiştir. Fakat BM’nin bu

girişimleri Sorun’la ilgili bir uluslararası konferansın düzenlenmesine yetmemiştir.337

335 Bulut, a.g.e., s. 291. 336 Erdin, a.g.e., s. 78. 337 Aras, a.g.e., s. 70-71.

Page 108: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

99

Filistin ile FKÖ arasındaki barış girişimlerinin seyri, 2 Ağustos 1990’da

Irak’ın Kuveyt’i işgali ile değişmiştir. Filistin Sorunu’nda İntifada ile elde edilen

kazanımlar, FKÖ’nün ve Arafat’ın, Irak’ın Kuveyt’i işgalinde Saddam Hüseyin

yanında yer almaları sebebiyle kaybedilmiştir. Zira 1987 yılında başlayan İntifada,

İsrail’i köşeye sıkıştırmışken, Kuveyt’i işgal eden Saddam’a, FKÖ’nün destek

vermesi Arap Devletlerinin tepkisine neden olmuştur. Bu durum uluslararası

platformda İsrail’in elini güçlendirmiştir.338

Arafat’ın önemli uluslararası aktörleri karşısına alma pahasına Irak’ın

Kuveyt’i işgaline destek vermesinin nedeni, yaptığı barış önerisinin reddedilmesidir.

Bu yüzden Arafat, yüzünü Irak’a çevirerek, ikili ilişkileri güçlendirmeye başlamıştır.

Arafat, barış önerisinin reddedilmesiyle içine düştüğü başarısızlık atmosferinde Irak’ı

yegâne alternatif olarak görmüş ve Saddam’ın gücünden yararlanarak İsrail’i barış

masasına oturmaya ikna edebileceğini düşünmüştür. Özellikle Saddam’ın,

Kuveyt’ten geri çekilmesini İsrail’in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesi ile

irtibatlandıran339 bir girişimde bulunması, Arafat’ın barış yönünde umudunu

arttırmıştır.340

Körfez Krizinin barış sürecine etkisi, barış sürecinin taraflarına etkisi şeklinde

gerçekleşmiştir. FKÖ, Batı sempatisinden uzaklaşmıştır. Arap Devletleri, Irak’ı

desteklediğinden dolayı FKÖ’yü cezalandırmak için dikkatlerini HAMAS’a

çevirmiştir.341 Dolayısıyla İntifada ile ortaya çıkan HAMAS, Körfez Kriziyle

yükselişini sürdürmüştür.

338 Turan, a.g.e., s. 233. 339 Aras, a.g.e., s. 79. 340 Aras, a.g.e., s. 77. 341 Aras, a.g.e., s. 84.

Page 109: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

100

3.2.1. Madrid Konferansı

Irak’ın Kuveyt’i işgali sonucu yaşanan Körfez Savaşıyla ABD, geçmişte

olmadığı kadar etkili bir diplomatik konuma yerleşmiştir. ABD, Filistin Sorununda

barış için Arap Devletlerinin önemli bir bölümünün desteğini sağlama şansı elde

etmiştir. Soğuk Savaş döneminde Sovyetlerin safında yer alan Suriye, Golan

tepelerini tekrar elde edebilmesi karşılığında barış girişiminin içinde

olabileceklerinin sinyalini vermiştir. Suriye’nin içinde olduğu bir barış girişimine

İsrail’inde sıcak bakacağı düşünülmüştür. Körfez Krizi esnasında ABD’nin telkinleri

doğrultusunda savaşa girmeyen Yitzhak Shamir’in Başbakanlığını yaptığı İsrail,

önemli ölçüde güven sağlasa da ABD taleplerine karşı direnci oldukça azalmıştır.342

Barış görüşmeleri için Yitzhak Shamir, FKÖ temsilcileriyle görüşmeme

konusunda ısrarcı olmuştur. Görüşmelerde Filistin’i temsil problemi, FKÖ devre dışı

bırakılarak çözülmüştür.343 FKÖ’nün yerine işgal altındaki topraklardan gelen

Filistinli temsilcilerin görüşmelere katılması kararlaştırılmıştır.344

Barış Konferansı 30 Ekim 1991’de ABD, Rusya ve Arap Devletlerinin bir

kısmının desteğiyle, Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün ve Filistin heyetlerinin katılımıyla

Madrid’de toplanmıştır. Açılışla birlikte taraflar birbiriyle görüşmelere başlamıştır.

Konferansta, İsrail’le diğer Arap Devletleri arasındaki ortak sorunları gidermeye

yönelik çok taraflı görüşmeler ve İsrail’le diğer devletlerin arasında ikili görüşmeler

yapılmıştır. İkili görüşmeler; İsrail-Ürdün, İsrail-Filistin, İsrail-Lübnan ve İsrail-

Suriye arasında yapılmış olup, geçmiş dönemlerdeki sorunların çözümü ele

alınmıştır. İsrail-Filistinli temsilciler arasındaki görüşmelerdeki temel konu ise işgal

altındaki topraklarda Filistin otonom bölgesi kurulması görüşülmüştür.345 Çok taraflı

görüşmelerde, bölgenin geleceğinde çok önemli olan beş konu (çevre, su, ekonomik

342 Aras, a.g.e., s. 87-89. 343 Aras, a.g.e., s. 90. 344 Turan, a.g.e., s. 234. 345 Yunus Sönmez ve Ö. Faruk Kalaycı, 1990 Sonrası Dönemde Ortadoğu Barış Süreci’ne Bakış, Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003), s. 52.

Page 110: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

101

gelişme, mülteciler, silahlanmanın kontrolü ve güvenlik) üzerinde yapılmıştır. Çok

taraflı görüşmelerin katılımcıları, Filistin temsilcileri, İsrail, 11 Arap Devleti, Avrupa

Devletleri, Kanada, Japonya ve BM olmuştur.346

Görüşmeler devam ederken 1992 Haziran’ında İsrail’de seçim olmuş ve

seçimi Izak Rabin kazanmıştır. Rabin’in barış süreci konusundaki tutumu

beklenmeye başlanmıştır. Rabin, barış sürecini devam ettireceğini bildirmiş ve

samimiyet göstergesi olarak Batı Şeria’da yapılacak altı bin konutluk Yahudi

Yerleşim projesini iptal ettiğini açıklamıştır.347

Görüşmeler esnasında sorunlar daha karmaşık bir hal almıştır. Özellikle

Filistin dışında yaşayan Filistinli mülteciler sorunu için İsrail, Filistinlilerle ikili

görüşmeler yapmaktan kaçınmıştır. Ayrıca İsrail, kurulacak Filistin Özerk

Yönetiminin otoritesine olabildiğince az yetki verip, Özerk Yönetimin kendi

güdümünde olmasını istemiştir. İsrail, dördüncü tur görüşmelerde idare, yargı ve

güvenlik konularında sınırlı yetki devrini öngören yeni bir öneri sunmuştur. Filistin

tarafı ise getirilen önerinin İsrail denetimi altındaki bazı küçük sivil yetkilerin devrini

içerdiğinden bu öneriyi kabul etmemiştir.348

1992’de ABD’de seçim dönemine girdiğinden ABD’nin barış sürecine etkisi

iyice azalmıştır. Ayrıca 1992 Aralığı’na gelindiğinde bölgede gerilim iyice artmaya

başlamıştır. İsrail, bazı HAMAS ve İslamı Cihat üyelerini sınır dışı ettiğinden

Madrid Barış Konferansı barış konusunda ilerleme kaydedilemeden askıya alınmak

durumunda kalmıştır.349

Madrid Konferansı, İsrail için barış sürecinde masaya oturmanın verdiği

meşruiyet dışında başka herhangi bir faydası olmamıştır. Filistinliler açısından ise

346 Aras, a.g.e., s. 96. 347 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 53. 348 Aras, a.g.e., s. 98. 349 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 53-54.

Page 111: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

102

kendi savundukları tezleri diğer Arap Devletlerinin şemsiyesi dışında savunup,

diplomatik bir eğitim tecrübesi dışında esaslı bir sonuç sağlanamamıştır.350 Fakat

Madrid Konferansının Filistin için önemli bir sonucu, Arafatsız Filistin sorunun

görüşülemeyeceği, istenilen tavizlerin Arafat olmadan alınamayacağıdır.351

3.2.2. Oslo Anlaşması

Madrid Konferansı sürecinde ABD’de yaşanan seçimlerden dolayı ABD,

çözüm için yeterince caba sarf etmemiştir. ABD’deki seçimleri Bill Clinton’un

kazanmasıyla Clinton’un gayretiyle görüşmeler Washington’da yeniden başlamıştır.

Madrid Konferansında barışın temelde iki dönemde gerçekleşmesi fikri

benimsenmiştir. Bu dönemlerden ilki, ilk beş yılı kapsayan geçiş dönemi, ikincisi ise

bu beş yıldan sonraki nihai dönemdir. Washington görüşmelerinde İsrail tarafı geçiş

döneminde çekilmemeyi öngörmüş ve 242 sayılı BM kararını nihai dönem için

benimsediğini bildirmiştir. Filistinliler ise çekilmenin, geçiş dönemini kapsadığını

iddia etmiştir. İsrail, geçiş döneminde Filistin Özerk Yönetimine kısıtlı yetkiler

vermeyi hedeflemişken, Filistinliler geçiş döneminde de İsrail’in icra ettiği bütün

yetkileri istemiştir.352

Görüşmeler sırasında İsrail tarafının FKÖ ile müzakerelerde bulunmak

istemeyen tavrının ABD tarafından desteklenmesi ve ABD’nin görüşmelerde

takındığı yanlı tutum sonucu Arafat, müzakerelere katılan Filistin heyetine olumsuz

sinyaller göndermiş ve görüşmeler tıkanmıştır. Washington’daki görüşmeler ABD ve

İsrail tarafına yapılacak bir barış anlaşmasında Arafat’ın mutlak olması gerektiğini

göstermesi açısından önemli olmuştur.353

350 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 54. 351 Turan, a.g.e., s. 234. 352 Aras, a.g.e., s. 102. 353 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 55.

Page 112: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

103

Washington’daki görüşmelerin tıkanması ve ABD’nin yanlı tutumu, barış

görüşmelerinin Avrupa kıtasına kaymasına yol açmıştır. 20 Ocak 1993’te Rabin’in

bilgisi dışında iki İsrailli akademisyen üç FKÖ temsilcisiyle Norveç’in başkenti

Oslo’da gizli görüşmede masaya oturmuştur.354 Gizli görüşmeler sonunda İsrail ve

FKÖ birbirini tanımıştır. Gazze ve Batı Şeria’da sınırlı bir Filistin Yönetimi

kurulması hususunda anlaşma sağlanmıştır. Her iki tarafın imzaladığı İlkeler

Bildirgesi barış sürecinin en önemli belgesi olmuştur.355

İlkeler Bildirgesi, BM Güvenlik Konseyinin 242 ve 338 sayılı kararlarına

uygun olarak, bölgede kendi kendini yönetebilen bir Filistin Yönetimi kurulmasını

sağlamayı amaçlamıştır. İlkeler Bildirgesi içinde seçim, kamu düzeni ve kamu

güvenliği, İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’dan çekilmesi gibi konular düzenlenmiştir.

Bildirgede belirlenen hedeflerin uygulamasına aşamalı olarak geçilmesi

düşünülmüştür. Belirlenen hedefler, Geçiş dönemi adı altında beş yıllık bir zaman

dilimi içinde gerçekleştirilmesi öngörülmüştür.356

Filistin’de kurulacak Yönetim için demokratik kurallara uygun olarak Gazze

ve Batı Şeria’da, genel seçim usulü ile Filistin polisinin asayişi sağlayacağı bir

ortamda seçimlerin yapılması kararlaştırılmıştır. Seçimlerin Filistin Yönetiminin,

İlkeler Bildirgesi doğrultusunda kurulmasından sonra dokuz ay içerisinde yapılacağı

belirtilmiştir. İki tarafında önemle üzerinde durduğu, Filistin Yönetiminin

yetkilerinin sınırları 4 ve 6. maddelerde belirtilmiştir. Buna göre Filistinliler, kendi

polis gücünü kurabilecektir. Ayrıca eğitim, kültür, sosyal refah, direkt vergilendirme

ve turizm konularındaki yetkileri Filistin Yönetimine devredilmiştir. Bildirgenin

diğer önemli bir konusu da İsrail askerlerinin işgal altındaki topraklardan çekilmesi

konusudur. Bildirgenin yürürlüğe girmesinden sonra iki ay içerisinde İsrail

askerlerinin Gazze Şeridi ve Batı Şeria’dan çekilmesini öngören bir anlaşmanın

354 Bora Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan El Aksa İntifadasına Ortadoğu, 1. Baskı (İstanbul: Aykırı Yayınları, 2003), s. 131. 355 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 55. 356 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 56.

Page 113: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

104

yapılması kararlaştırılmıştır. Yapılacak bu anlaşmadan sonra İsrail askerlerinin dört

ay içerisinde Gazze Şerdi ve Batı Şeria’dan çekilmesi hedeflenmiştir.357

İlkeler Bildirgesi, yukarıda belirtilen sorunların dışında, tarafların ilişkilerini

geliştirmek amacıyla başta ekonomik konular olmak üzere birçok konuda

düzenlemeler yapmıştır. Bu düzenlemelerin uygulanabilmesi için komiteler

kurulmuştur. Fakat iki taraf arasında en büyük sorunu oluşturan Kudüs’ün Statüsü,

Filistinli mültecilerin geri dönmesi, Filistin Yönetiminin sınırları gibi çok önemli

konulara barış görüşmelerinde hiç değinilmemiştir. Önemli konuların çözümü ileriki

tarihlere ertelenmiştir. Oslo Görüşmelerinde nispeten çözümü daha kolay olan

konular müzakere edilmiştir.358 Özellikle Kudüs’ün nihai statüsü ile yapılacak

görüşmelere kadar bütün tartışmaların ertelenmesi için anlaşma sağlanmasına

rağmen, Kudüs’ün durumu barış görüşmelerinde anlaşmazlık ve tartışmaların

kaynağı olmuştur. İki tarafta Oslo Anlaşmasının Kudüs’le ilgili yol gösteren

çizgilerini ihlal etme yönündeki faaliyetler konusunda birbirini suçlamıştır.359

Taraflar, ABD’nin yardımı olmadan barış yapmıştır. Bu durumu Davutoğlu,

İsrail’in uluslararası ekonomi politiğin yeni gerçeklerine uygun bir politika izleme

davranışı olarak nitelendirmektedir.360 İlkeler Bildirgesi, İsrail’in dış politik

tercihlerinin çeşitlendiğini göstermesi bakımından çok önemlidir. İsrail’in Japonya,

Hindistan gibi Asya ülkeleri ile iyi ilişkiler kurması kaçınılmaz olmuştur.361

3.2.3. Gazze ve Eriha Anlaşması

İlkeler Bildirgesinin imzalanmasından sonra taraflar Kahire ve Paris’te barış

görüşmelerine tekrar başlamıştır. Yedi ay süren sıkı bir çalışma döneminden sonra

357 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 56-57. 358 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 57. 359 Süleyman Beşli, Kudüs’ün Statüsü Sorunu, Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003), s. 294. 360 Davutoğlu, Yahudi Meselesinin …, s. 91. 361 Aras, a.g.e., s. 105.

Page 114: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

105

uzlaşmaya varılmıştır. Gazze-Eriha Anlaşması 4 Mayıs 1194’te Kahire’de

imzalanmıştır. 400 sayfalık anlaşma, ana metnin dışında dört ekten oluşmuştur.

Görüşmelerde dört ana konu üzerinde yoğunlaşılmıştır.

Bu anlaşmayla güvenlik ve İsrail güçlerinin çekilmesi konusunda önemli

adımlar atılmıştır. Filistin Yönetiminin dış güvenliği İsrail’e bırakılmıştır. İç

güvenlik ise İsrail ve Filistin arasında paylaşılmıştır. Gazze ve Batı Şeria’daki

Yahudi Yerleşimlerin güvenliğinden İsrail sorumlu olmuştur. İsrail askerleri, yeni

kurulan İsrail-Filistin Ortak İşbirliği ve Koordinasyon Komitesi ile işbirliği içinde

Filistin Yönetimi bölgesinden çekilecektir. Ayrıca yolların güvenliği, Filistinlilerin

Gazze-Batı Şeria arasında güvenli geçişi, İsrail hapishanelerinde bulunan HAMAS

ve İslami Cihat örgütü üyeleri dışındaki Filistinlilerin serbest bırakılması konularında

anlaşılmıştır.362

Gazze-Eriha anlaşması ile Gazze ve Batı Şeria’da İsrail sivil yönetimine son

verilerek yetkilerin Filistin Yönetimine geçişi kararlaştırılmıştır. Ayrıca Filistin

Yönetiminin yasal yetkisi, İsrail vatandaşları ve yerleşimler hariç, bölgesel ve kişisel

yetki sorumluluğuna giren bütün alanları kapsayacak şekilde genişletilmiştir.

Ekonomik alanda ise ithalat politikası, yerel pazarlar ve turizm, para politikası,

vergilendirme ve iş gücü konularıyla ilgili düzenlemeler yapılmıştır. Bu

düzenlemeler, Oslo Anlaşmasının genel çerçevesini somut ayrıntılara dönüştürerek

Filistinlilerin ekonomi üzerine karar verme yetkisini daha fazla sınırlamıştır.363

3.2.4. Oslo II Anlaşması

Tarafların Oslo Anlaşması ile belirledikleri takvime uymamaları sebebiyle

ABD gözetiminde Washington’da yapılan görüşmede 28 Eylül 1995 tarihinde Rabin

362 Aras, a.g.e., s. 114. 363 Aras, a.g.e., s. 115.

Page 115: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

106

ile Arafat arasında Oslo II Anlaşması imzalanmıştır. Anlaşmaya göre İsrail öncelikle

900 Filistinli mahkumu serbest bırakmıştır.364

Anlaşmada Batı Şeria’nın Filistin Yönetimine bırakılma şekli belirlenmiştir.

Buna göre Batı Şeria üçe ayrılmıştır. Batı Şeria’nın %2,7’lik kısmını kapsayan ve altı

Filistin kentiyle özel statüdeki El Halil’i kapsayan A bölgesi tamamen Filistin

denetimine bırakılmıştır. Batı Şeria’nın %25’lik kısmını kapsayan, 450 Filistin köy

ve kasabasını içeren ve nüfusun %65’lik kısmının yaşadığı B bölgesi ise Filistin

Yönetimine verilmiş ancak bölgenin güvenliği, İsrail ve Filistin ortak denetimine

verilmiştir. Batı Şeria’nın %70’den fazlasını kapsayan İsrail askeri birlik ve

karargâhları ile Yahudi Yerleşimlerin bulunduğu C bölgesi, nihai statü görüşmeleri

sonuçlanıncaya kadar tamamen İsrail denetimine bırakılmıştır (Bkz. Harita 4).365

3.2.5. Wye River Anlaşması

Oslo II Anlaşmasından kısa bir süre sonra 4 Kasım 1995’de barış karşıtı

fanatik bir Yahudi genç, Rabin’i öldürmüştür. Rabin’in yerine Başbakanlığa Şimon

Peres geçmiştir. Peres, barış yanlısı deneyimli bir siyasetçi olsa da barış umutları

yavaş yavaş tehlikeye girmiş; taraflar arasında gerilim artmıştır. Özellikle 29 Mayıs

1996’de İsrail’de yapılan seçimleri barış yanlısı tutumundan dolayı Rabin’i çok sert

bir şekilde eleştiren Benjamin Netenyahu’nun Peres’e karşı kazanması366 İsrail

halkının da barış konusundaki olumsuz düşüncelerini açık bir şekilde göstermektedir.

Ortadoğu’da tekrar tırmanan şiddet ve Netenyahu’nun barış sürecine sıcak bakmayan

tutumu karşısında ABD devreye girmiş, tarafları bir araya getirmiştir. Taraflar

arasında 23 Ekim 1998 tarihinde anlaşma yapılmıştır.367

364 Tayyar Arı, İç Politikanın Gölgesinde Barış: Likud ve Ortadoğu, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Nisan-Haziran 1999, s. 38. 365 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 165. 366 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 167-180. 367 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 189.

Page 116: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

107

Görüşmelerde en büyük anlaşmazlık Batı Şeria’dan İsrail’in çekilmesi

konusunda çıkmıştır. İsrail, Batı Şeria’nın C bölgesinin %13’lik kısmından çekilmeyi

kabul etmiştir. %13’lük kısmın %12’si B bölgesine, %1’lik kısmın A bölgesine

aktarılması kararlaştırılmıştır. İsrail ile Filistin’in birlikte denetledikleri B bölgesinin

%14’lük kısmından İsrail tamamen çekilmeyi kabul etmiştir. Bu kısım da tamamen

Filistin Yönetimi kontrolündeki A bölgesine aktarılması düşünülmüştür. İsrail

güçlerinin çekilme süresi 3 ay olarak belirlenmiştir.368

Anlaşma, tarafların terörü önlemek için gerekli girişimlerde bulunmasını,

terörü oluşturan etmenlerin ortadan kaldırılmasını öngörmüştür.369 Özellikle Filistin

tarafı terör ve şiddet eylemlerine karşı sistematik bir şekilde mücadele etmeyi taahhüt

etmiştir.370

3.2.6. Camp David Görüşmesi

Oslo Barış görüşmeleri ve sonrasında yapılan görüşmelerde taraflar Kudüs,

Filistinli mülteciler gibi konuları, geçici dönem sonrasına bırakmıştır. Söz konusu

sorunlarla ilgili nihai statü, geçici dönem sonrası yapılacak barış görüşmeleriyle

şekillendirmeyi planlamışlardır.371 Geçici dönem sona ermiş ve bu konuda hala ciddi

adımlar atılmamıştır. Ayrıca Rabin sonrası iktidara gelen ve barışa karşı olduğunu

açıkça ortaya koyan Netenyahu’nun 1999 yılında yapılan seçimleri kaybedip yerine

Ehud Barak’ın kazanması barış için umut olmuştur.

Arafat, Oslo sonrası süreçte barış görüşmeleri için Barak’a oranla daha az

istekli görünmüştür. Arafat, taraflar arasında tam bir barış anlaşması sağlanabilmesi

için ciddi bir hazırlık sürecinden geçmenin ve şartların olgunlaşmasını beklemenin

daha gerçekçi bir yol olduğunu düşünmektedir. Bu ortamda ABD Başkanı Clinton’un

368 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 195. 369 Arı, a.g.m., s. 47. 370 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 196. 371 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 57.

Page 117: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

108

girişimleriyle Temmuz 2000’de barış için sembolik bir önemi olan Camp David’de

görüşmeler başlamıştır.372

Görüşmelerde Filistin egemen bir devlet olma talebinde bulunmuş, İsrail ise

bu isteği kısmen kabul etmiştir. İsrail, kurulacak Filistin Devletinin askeri güçten

arındırılmasını şart koşmuştur. Filistin, İsrail’in 1967 öncesi sınırlara geri çekilmesini

isterken, Barak bu isteği şiddetle reddetmiştir. Geçici dönemde Gazze’nin %70’i Batı

Şeria’nın %40’ı Filistin Yönetimine devredilmiştir. Görüşmelerde Barak, Gazze ve

Batı Şeria’nın Filistin kontrolüne bırakılmasını kabul etmiştir. Barış için bu önemli

gelişmelere rağmen Oslo görüşmeleriyle başlayan süreçte ele alınmayan iki taraf

içinde hayati konular nihai bir barış anlaşması için Camp David’de ele alınmıştır.373

Kudüs sorunu her iki taraf için hayati öneme sahiptir. Davutoğlu, …Ortadoğu

Meselesi Filistin Meselesi’ne, Filistin Meselesi Kudüs meselesine, Kudüs meselesi de

Mescid-i Aksa meselesine indirgenebilir374 diyerek Filistin-İsrail Çatışmasında

Kudüs’ün ne kadar önemli bir konu olduğunu vurgulamaktadır. Zaten görüşmelerin

tıkanmasında başlıca etken Kudüs’ün Statüsü olmuştur. Doğu Kudüs’le ilgili

Arafat’ın olumlu hiçbir adım atmadığını Clinton’a ileten Barak, zirveden ayrılmaya

hazırlanırken, ABD görüşmelerin tıkanmasına neden olan Kudüs sorununun çözümü

için çeşitli planlar sunmuş fakat taraflar bu konuda nihai bir anlaşmaya

varamamışlardır. 25 Temmuz 2000’de sona eren zirvenin anlaşmazlıkla

sonuçlandığını ABD Başkanı Clinton açıklamıştır.375

Camp David Zirvesi, taraflar arasında hayati meselelerde dâhil olmak üzere

hemen hemen bütün konuların en üst seviyede konuşulup tartışıldığı ve birçoğunda

küçümsenmeyecek gelişmelerin kaydedildiği düşünüldüğünde çok önemli bir

zirvedir (Bkz. Harita 5). Kudüs sorunu dışında taraflar çok iyi bir performans

sergileyerek önemli konularda büyük ölçüde uzlaşmışlardır. Ancak Zirve’de, plan ve

372 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 57. 373 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 59-60. 374 Davutoğlu, Küresel ve Bölgesel Dengeler …, s. 13. 375 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 60-61.

Page 118: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

109

öneriler bir bütün halinde tek bir paket olarak taraflara sunulduğundan, Kudüs’te

uzlaşma sağlanamadığı için diğer konularda da varılan uzlaşma ve alınan kararların

bir hükmü kalmamıştır.376

3.2.7. II. İntifada ve Şarmu’ş-Şeyh Anlaşması

Camp David görüşmelerinin sonuçsuz kalmasından kısa bir süre sonra

İsrail’de muhalefetteki Likud Partisinin lideri Ariel Sharon’un çok sayıda güvenlik

gücünün aldığı önlemler eşliğinde tahrik edici Harem-i Şerif (Mescid-i Aksa) ziyareti

barış umutlarının azalmasına yol açıp, bölgede tansiyonun iyice yükselmesine neden

olmuştur. 28 Eylül 2000 tarihinde yapılan bu ziyaret, barış girişimlerine darbe vurma

amacı taşıyan tamamen siyasi, taktik ve sonucu önceden tahmin edilmiş bir

girişimdir. Barak hükümetinin barış planına başından beri karşı olan Sharon’un bu

ziyaretini çok sayıda güvenlik görevlisinin aldığı tedbirler altında yapması bunun

açık bir delilidir.377 Ayrıca Sharon, Harem-i Şerif’i ziyaretinden günler önce New

York Times gazetesine verdiği bir demeçte “Kudüs dünya Yahudilerinin malıdır ve

biz İsrailliler onun bekçileriyiz” diyerek niyetini ortaya koymuştur.378

II. İntifada ile birlikte 1993’ten beri belli aşamaya getirilen barış süreci ağır

darbe yemiştir. Taraflar arasında tırmanan şiddet ve karşılıklı yok etme kampanyası

barış için gerekli olan güven ortamını ortadan kaldırmıştır. Zaman içinde asimetrik

savaşa dönüşen çatışma; İsrail açısından bir işgalin sürdürülmesi, Filistinliler

açısından da var olma mücadelesi haline gelmiştir. Çünkü İsrail hükümeti ağır

silahları kullanarak barış süreci içinde Filistin Yönetimi terk ettiği Batı Şeria’daki

toprakları yeniden işgal ederken, Filistin Yönetiminin bunu önleyecek politik ve

askeri güce sahip değildir. Fakat Sharon’un Mescid-i Aksa’yı ziyareti sonucu

yaşanan şiddette inisiyatif HAMAS’ın eline geçmiş, Filistin Yönetimi

376 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 61. 377 Coşkun, a.g.m., s. 8. 378 Zafer Yoruk, Ortadoğu’daki Sarsıntı Dünyaya Yayılıyor, Görüş, Kasım, 2000, s. 8.

Page 119: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

110

yıpranmıştır.379 Sivil itaatsizliğe dayalı I. İntifada’dan farklı olarak II. İntifada,

gerilla saldırıları, konvansiyonel silahlı çatışmalardan başlayıp intihar bombalarına

uzanan şiddet eylemlerine dönüşmüştür.380

Arafat, İnisiyatifin HAMAS ve radikal örgütlere geçmesiyle birlikte güvenlik

kuvvetlerine şiddete yönelen halkı durdurmak için herhangi bir girişimde

bulunmayarak gelişen ortamdan fayda sağlamak istemiştir. Arafat, bu ortamda halkı

bastırmaya çalışsa Arafat’ı halktan tamamen uzaklaştırıp, muhalif radikal gruplara

yakınlaştıracaktır. Nitekim Barak, Arafat’a olayları iki gün sürede bastırması için

ültimatom vermiş fakat ültimatomun süresi dolunca süresini belli olmayan bir tarihe

uzatmak zorunda kalmıştır. Zira halkın Arafat’tan uzaklaşarak HAMAS ve radikal

grupların saflarına yanaşması İsrail’in çıkarlarına da ters düşmektedir.381

Ortadoğu barışı için ciddi çabalar harcayan ABD Başkanı Clinton, kendi

elleriyle inşa ettiği barış sürecinin yok olmasını engellemek için tarafları bir araya

getirmeye çalışmıştır. Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in devreye girmesiyle

16-17 Ekim 2000 tarihlerinde Mısır’ın Şarmu’ş-Şeyh şehrinde Barak, Arafat, Clinton

ve Mübarek şiddeti durdurmak için bir araya gelmiştir. Şarmu’ş-Şeyh görüşmeleri

Ortadoğu’da önüne geçilmeyen şiddeti durdurmak için son çare olarak görülmüştür.

Barak’la Arafat, Camp David görüşmelerinden sonra ilk defa yüz yüze gelmiştir.382

Şarmu’ş-Şeyh görüşmelerinde İsrail’in talepleri, Arafat’ın şiddeti hemen

durdurulması emrini vermesi, serbest bırakılan HAMAS liderlerinin yeniden

tutuklanması ve zarar verilen kutsal yerlerin yeniden onarılması gibi isteklerde

bulunmuştur. Arafat ise şiddet olaylarının nasıl başladığını saptanması için

uluslararası bir soruşturmanın açılmasını, İsrail’in Filistin Yönetimi kontrolündeki

379 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 737-738. 380 Best ve diğerleri, a.g.e., s. 447. 381 Coşkun, a.g.m., s. 9. 382 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 237-238.

Page 120: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

111

bölgelerden çekilmesini istemiştir. Clinton ise Şarmu’ş-Şeyh’e iki liderin taleplerini

birleştiren önerilerle gelmiştir.383

Filistin ve İsrail kamuoyunun görüşmelerden bir beklentisinin olmadığı hatta

barış görüşmelerine son verilmesi gerektiğini düşündüğü bir ortamda başlayan ve üç

gün süren Şarmu’ş Şeyh görüşmeleri, kırılgan bir ateşkes anlaşmasıyla

sonuçlanmıştır. Anlaşmaya göre, önce şiddetin durdurulması için kamuoyuna çağrıda

bulunulacaktır. Bu amaçla iki tarafta yaşanan kriz öncesi duruma dönmek, kanun ve

düzenin yeniden tesisi, birliklerin yeniden konuşlandırılması, çatışma noktalarının

yok edilmesi, güvenlik ve işbirliğinin güçlendirilmesi, Filistin’e uygulanan ablukanın

kaldırılması ve Gazze havaalanın açılması için taraflar caba harcayacak, ABD’de

güvenlik ve işbirliği konusunda taraflara yardımcı olacaktır. Nihai hedefin BM’nin

242 ve 338 sayılı Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda kalıcı bir barışı tesis

etmek olarak belirtilmiştir.384

Şarmu’ş Şeyh’te alınan karaları taraflar kabul ettiklerini beyan etmiş, her

hangi bir yazılı anlaşma yapılmamıştır. İki liderde görüşmelerden sonra yaptıkları

açıklamalarda karşılıklı güvensizliklerini vurgulayıcı sözler söylemiştir. Zirvede

alınan kararlar iki tarafı da memnun etmemiştir. Özellikle HAMAS, zirvenin bütün

sonuçlarını reddettiğini belirterek, Filistin halkına Şarmu’ş Şeyh kararlarına karşı

çıkmaya ve direnişe katılmaya davet ettiğimi açıklamıştır.385 İsrail’de de 6 Şubat

2001 tarihinde yapılan seçimleri Likud Partisi lideri Ariel Sharon’un kazanması

İsraillilerin barışa inanmadıklarının açık bir göstergesidir. Sharon’un iktidarıyla

şiddet daha da artmıştır.

383 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 238. 384 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 239-240. 385 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 240.

Page 121: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

112

3.2.8. Barış Sürecinin Değerlendirilmesi

Ortadoğu barış süreci nihai bir barış anlaşmasıyla neticelenemese de bazı

noktalarda atılan adımlardan dolayı umut verici olmuştur. Tarafların barış için sarf

ettikleri çaba gelecek için barış umutlarının korunmasına neden olmuştur. Sorunun

görüşmelerle çözümlenememesinde en önemli faktör olarak karşımıza taraflar arası

güvensizlik çıkmaktadır. Ayrıca yaklaşık bir asırdır süren bu çatışmayı masa başında

kısa sürede çözmekte mümkün değildir.386 Özellikle iki taraf içinde de yer alan

radikal unsurların varlığı dikkate alındığında sorunun çözümü kolay, süresi de kısa

değildir. Bütün bunlara rağmen uzun bir müzakere sonucu herhangi bir barış

anlaşması ortaya çıkmasa da bazı önemli gelişmeler olmuştur. İsrail ve ABD

tarafından Filistin’in meşru temsilcisi olarak tanınmayan FKÖ, barış sürecinde

tanınmış, müzakereler FKÖ temsilcileriyle sürdürülmüştür. Yapılan zirve

görüşmelerine ise bizzat Filistin tarafından Arafat katılmıştır.

Burada belirtilmesi gereken önemli bir hususta ABD’nin yaklaşımıdır.

Çalışmanın başından savunduğumuz, Filistin-İsrail Çatışmasının kaynağının batı

olduğu ve bu Çatışma sona erdirilecekse yine batının inisiyatifiyle olacağı

görüşürdür. Barış sürecinde ABD ve özellikle Clinton’un girişimleri barış için yoğun

caba sarf ettiklerini göstermektedir. Fakat Filistin-İsrail çatışmasında taraflar

arasında çok orantısız bir güç dengesi söz konusudur. Bu orantısız güç dengesi de

ancak ABD’nin dengeleyici faktörüyle aşılabilir. Görüşmelerde ABD tarafı İsrail’i

dengelemek bir tarafa bazı önemli konularda İsrail’in yanında yer alarak Filistin

tarafının ABD’ye olan güven duygusunu yitirmesine yol açmıştır. Ayrıca İsrail

içindeki barışa karşı olan radikal grupların eline “ABD’nin bütün çabalarına, İsrail’in

ciddi tavizlerine rağmen Arap tarafının tutumu yüzünden barış görüşmeleri

neticelenememiştir” imajının verilmesi,387 sorunun çözümünde daha içinden çıkılmaz

bir hal almasına neden olmuştur.

386 Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 61-62. 387 Camp David Zirvesinin sonunda açıklama yapan Clinton, görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını belirttikten sonra, müzakereler esnasında Arafat’a oranla daha esnek bir pozisyon takındığı için Ehud Barak’a teşekkür etmiştir. Sönmez ve Kalaycı, a.g.m., s. 61.

Page 122: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

113

Müzakerelere katılan temsilcilerin müzakerelerdeki tutum ve davranışları,

barış sürecinde etkili bir diğer önemli husus olmuştur. Filistinli müzakerecilerden

edinilen izlenim derin bir “kurban kültürü” içinde olduklarıdır. Kurban kültürü, her

türlü başarısızlığa ve inisiyatifsizliğe peşinen bahaneler geliştirilmesine psikolojide

verilen addır.388 Filistinli Müzakerecilere göre İsrail tarafı güçlüdür, güçlü oldukları

için verecek tavizleri daha çoktur. Böylece müzakerelerde veren taraf İsrail olması

fikrini geliştirmişlerdir. İsrail tarafı ise bu zihniyet dünyası ile baş etmenin mümkün

olmadığı görüşündedir. Filistinlilerin bundaki düşüncesi yüksek taleplerle daha geniş

manevra alanı yakalamaktır. İsrail tarafı ise anlaşma masasına yavaş

yaklaştıklarından sert müzakereciler olarak anılmaktadırlar.389

İkinci sorunda iki tarafta sert müzakereciler olarak görüşmelere başladıkları

için ilk tavizleri almak veya vermek son derece zordur. Bu noktadan sonra İsrail çift

etkili pazarlık yaparken, Filistinliler tek etkili pazarlık yaptığı görülmektedir.

Filistinlilerin müzakereleri çıkarlar yerinde değerler düzlemine çekmesi müzakereleri

çıkmaza sokmaktadır. Üçüncü olarak belirtilmesi gereken bir hususta önerilerin geri

çekilmesidir. Filistinliler için bu durum oyunun bir parçası olarak görülmekte, hatta

müzakere kültürü haline gelmektedir. Bu durum İsrail’in Filistin tarafının isteklerini

müzakerelerden önce rahatlıkla görebilmesine neden olmaktadır. İsrail ise verdiği

öneri bir sunduktan sonra karşı tarafın elini güçlendirmemek için öneri yanlış olsa

bile öneriyi geri çekmemektedir.390

3.3. Barış Sürecine HAMAS’ın Yaklaşımı ve Terör Eylemleri

HAMAS’ın barış sürecine yaklaşımından evvel, HAMAS’ın tüzüğünde

belirttiği barışçıl çözüm arayışı, görüşme ve uluslararası konferanslara bakış açısını

ortaya koymak gerekir. HAMAS Tüzüğünün 13. maddesi örgütün barışa karşı

388 Vamık Volkan ve Norman Itzkovitz, Türkler ve Yunanlar: Çatışan Komşular, İstanbul: Bağlam Yayınları, 2002, s. 103. 389 Cumhur Mumcu, Ortadoğu’da Siyasal Modernleşme Süreci ve Müzakere Kültürü, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 10, Güz, 2006/2, s. 228. 390 Mumcu, a.g.m., s. 228-229.

Page 123: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

114

tutumunu açıkça ortaya koymaktadır. Buna göre; Görüşmeler, barışçı çözümler diye

adlandırılan şeyler ve Filistin meselesinin çözümü için uluslararası konferanslar,

İslami Direniş Hareketi’nin anlayışına ters düşmektedir. İslami Direniş Hareketi’nin

vatanseverliği dininden bir parçadır. Elemanlarını da buna göre yetiştirir…Arasıra

Filistin davasına bakılması için uluslararası konferans düzenlenmesi çağrıları

yaygınlık kazanıyor. Kabul eden ediyor, bazıları da herhangi bir sebebe binaen

uluslararası konferansa evet diyebilmek için bir şart ve şartlar öner sürerek karşı

çıkıyor, İslami Direniş Hareketi ise konferansa katılacak tarafları tanıdığı, onların

Müslümanların problemlerine karşı geçmişte ve şimdi gösterdiği tavırları bildiği için

bu tür konferansların istenilenleri gerçekleştirmediği veya hakları iade etmede bir

fonksiyon icra etmeyeceğini zannetmektedir. Bu konferanslar İslam toprağında ehli

küfrün hakimliğine başvurmaktan başka bir şey değildir…391 denilerek barış

görüşmelerine olan karşı tutumunu açıkça ortaya koymaktadır.

HAMAS’ın barış sürecine tutumu iki etkene dayanmaktadır. Birincisi

Siyonizm’e olan güvensizlikten kaynaklanan barış karşıtlığı, ikincisi ise barış

görüşmelerine katılarak İsrail’in tanınması ve Siyonistlerin Filistin topraklarının

büyük bir bölümü üzerine kurdukları varlık hakkının da tanınacağı endişesidir. Böyle

bir durumda Filistin toprakları dışında yaşayan milyonlarca Filistinlinin yurtlarına

geri dönme olasılığının kalmayacağını düşünmektedirler. HAMAS, Filistin

toprağının kutsal bir İslam toprağı olduğu ve Siyonistler bu toprakları zorla, baskıyla

ele geçirdiği gerekçesiyle Müslümanların Filistin’i geri almak ve işgalcileri kutsal

topraklardan çıkarmak için cihat etmelerinin farz olduğunu belirtmektedir. Bu

nedenlerden dolayı HAMAS, barış görüşmeleriyle Filistin sorunun çözüme

kavuşturulabileceği görüşüne karşı çıkmakta, barış görüşmeleri sonucu ortaya çıkan

bütün anlaşma ve planları reddetmektedir.392

HAMAS, barış sürecine kuruluş felsefesiyle karşı olduğu için barış

görüşmeleri başlamadan Filistin’in barış sürecine katılmasına şiddetle karşı çıkmıştır.

391 <http://caferi.blogcu.com/filistin-islami-direnis-hareketi-hamas-nin-tuzugu_1010347.html>. 392 Boran, a.g.e., s. 134-135.

Page 124: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

115

HAMAS, başından karşı olduğu barış görüşmelerine FKÖ içinden Arafat’a ve barış

sürecine karşı olanların oluşturduğu Filistin Halk Kurtuluş Cephesi ve Filistin

Demokratik Kurtuluş Cephesi ile birlikte Oslo Anlaşmasını tanımadıklarını,

İntifadanın süreceğini deklare etmişlerdir.393 İntifada’nın süreceğini açıklayan

HAMAS, Oslo görüşmelerinin başladığı Eylül 1993’ten itibaren terörist saldırılarını

askeri hedeflerden sivil hedeflere kaydırmıştır.394 Özellikle İsrail sivil hedeflerine

yönelik canlı bomba eylemleri barış sürecine önemli ölçüde darbe vurmuş, taraflar

arasında karşılıklı güvensizliğin oluşmasına neden olmuştur.

1987 İntifada’sıyla doğan HAMAS için şiddet varlık nedenidir. Kuruluş

tüzüklerinde açıkça belirtilen bütün Filistin topraklarını ele geçirinceye kadar

savaşma, barış görüşmelerine karşı olma ve barış sürecini baltalama kendi varlığını

korumaya yöneliktir.395 1987 sonrası dönemde İsrail’in kullandığı ölçüsüz şiddet

HAMAS’ı güçlendirmiş, barış yanlısı bir tutum içinde olan FKÖ’yü zayıflatmıştır.

Halk FKÖ’ye ve barışa inanmamaya başlamıştır. Diasporadaki Filistinliler, Arafat ile

İsrail arasında sürdürülen görüşmelerden memnun olmadıklarını belirtirken bu

durum HAMAS’ın diğer bir yükseliş nedeni olmuştur.396 HAMAS’ın yaptığı

eylemlerde İsrail halkında aynı sonucu doğurmuştur. Bölgede gerilim tırmandıkça

barışa ılımlı yaklaşan partiler iktidardan uzaklaşmıştır.

1988 yılında HAMAS, Ürdün Nehrinden Akdeniz’e kadar olan İsrail’i de

kapsayan coğrafyada Filistin Devleti kurulması için cihat ilan etmiştir. Böylece

FKÖ’nün halkın tek temsilcisi olduğunu iddia eden bir kuruma karşı güçlü bir

alternatif çıkmıştır. Cihat ilanının ardından İsrail’e karşı eylemlere girişen HAMAS,

1989’da İsrail hedeflerine yönelik saldırılar başlatmıştır. Özellikle 1991 yılında

kurduğu İzzettin Kassam Birliklerinden sonra HAMAS, askeri anlamda güçlenmiş ve

bölgedeki terör saldırılarının bir numaralı faili haline gelmiştir.397

393 Tayyar Arı, Basra Körfezi ve Ortadoğu’da Güç Dengesi, 2. Baskı (İstanbul: Alfa Yayınları, 1996), s. 265-271. 394 Taner Tavas, İntihar Saldırıları, Avrasya Dosyası, Cilt: 5, Sayı: 1, (İlkbahar, 1999), s. 61. 395 Tavas, a.g.m., s. 62. 396 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 691. 397 Kara, a.g.e., s. 93.

Page 125: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

116

1994 tarihinde bomba yüklü bir araçla İsrail’in Afula kentinde HAMAS,

İsrail’e yönelik saldırı da bulunmuş ve saldırı sonucu sekiz İsrail vatandaşı

öldürülmüştür.398 Bu saldırı HAMAS’ın bundan sonraki saldırı stratejilerini ortaya

koyması açısından önemlidir. Zaten aynı yıl iki intihar komandosu tarafından Hadera

ve Tel Aviv’de gerçekleştirilen saldırılarda toplam 67 kişi öldürülmüştür.

1997 yılında Ürdün’ün elindeki iki İsrail ajanı karşılığında Şeyh Yasin

hapisten kurtulup Gazze’ye dönmüştür. Aynı yıl Arafat’la İsrail Başbakanı

Netenyahu arasında Clinton’un öncülüğünde barış görüşmeleri başlamıştır. Arafat’la

Erez sınır kapısında buluşan Netenyahu el sıkışmış, Washington’da yapılacak

görüşmeler öncesi bütün dünyayı umutlandırmıştır.399 HAMAS’ın barış süreci

esnasında Tel Aviv’de on beş kişinin öldürüldüğü saldırıları düzenlemesiyle barış

sürecine yaklaşımları da ortaya çıkmış, örgüt barış sürecine darbe vurmakla

suçlanmıştır. 1998 yılında doğrudan Filistin-İsrail barış görüşmelerini protesto etmek

amacıyla HAMAS’ın bombalı eylemlerde bulunması Yasin’le Arafat’ın arasının

açılmasına neden olmuştur.400

2000 yılında II. İntifadanın başlamasıyla örgüt eylemlerini hızlandırmıştır.

İntifada, barış anlaşmasının uygulanmasını engelleyebilecek nitelikte görülen çok

önemli bir unsur olmuştur. FKÖ içindeki hemen hemen El-Fetih’in dışındaki bütün

grupların sürdürülmesini istediği II. İntifada, esas olarak HAMAS’ın kontrolünde bir

hareket olarak görüldüğünden endişeye neden olmuştur. Filistin sorunu

çözülmedikçe radikal grupların kullanabileceği önemli bir öğe olma özelliği

taşıyacağı bilinciyle bu endişeler oluşmuştur.401

II. İntifada ile birlikte HAMAS, İsrail hedeflerine yönelik intihar saldırılarına

başlamıştır. 1993 yılında başlayan ve bir direniş stratejisi olarak görülen intihar

saldırıları özellikle II. İntifada’ya damgasını vurmuştur. II. İntifada’nın başlamasıyla

398 Kara, a.g.e., s. 94. 399 Bayraktar, A’raf: Oslo Barışı’ndan …, s. 184-185. 400 Kara, a.g.e., 94. 401 Arı, Geçmişten Günümüze Ortadoğu…, s. 692-693.

Page 126: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

117

birlikte 2006 yılı sonuna kadar HAMAS, İsrail’e yönelik 153 intihar saldırısında

bulunmuştur. I. İntifadanın başından itibaren gerçekleşen intihar saldırısı sayısı ise

190 olmuştur.402 Burada değinilmesi gereken önemli bir hususta intihar

bombacılarının karakteristiğidir. 190 intihar bombacısının 9’u kadın diğerleri

erkektir. İntihar bombacılarıyla ilgili önemli bir hususta eğitim durumlarının yüksek

olmasıdır. İntihar bombacılarının %88’i lise ve üstü eğitime sahip kişilerden

oluşmaktadır. Eylemcilerin %91 bekâr, yaş ortalamaları ise 22’dir. Hiçbiri psikolojik

olarak intihara meyilli kişiler değildir. İntihara yatkın olan kişilerde görülen

depresyon, alkol, uyuşturucu bağımlılığı gibi özellikler bombacılarda yoktur. İntihar

bombacılarının çoğunun aileleriyle ve arkadaşlarıyla arasının iyi olduğu

belirtilmektedir. Dolayısıyla intihar bombacılarının profilinden çıkan sonuç, canlı

bomba eylemlerini bir mücadele biçimi olarak algılıyor olmalarıdır.403

Ayrıca bu dönem HAMAS eylemlerini Batı Şeria’ya da taşımıştır. 2001

yılında örgüt tarafından düzenlenen intihar saldırıları hızla devam etmiştir. Tel

Aviv’de bir diskoda düzenlenen intihar saldırısında 21 kişi, Kudüs’te işlek bir cadde

üzerinde bulunan lokantaya yapılan saldır da 15 kişi ölmüş, 130 kişi de yaralanmıştır.

2002 Mart’ında bir otele intihar saldırısı düzenlenmiş, saldırıda 29 kişi hayatını

kaybetmiştir. Saldırılar 2003 yılında da karşılıklı olarak sürmüştür. 10 Haziran 2003

tarihinde HAMAS’ın sözcüsü Rantissi’ye İsrail tarafından helikopterle aracına füze

fırlatılmış, saldırıda Rantissi hafif yaralı olarak oğluyla birlikte kurtulmuştur.

Rantissi’ye düzenlenen saldırının hemen ertesinde HAMAS, Kudüs’te bir halk

otobüsüne saldırı düzenlenmiş, saldırıda 17 kişi ölmüş ve 70’den fazla kişi

yaralanmıştır. Bu saldırıdan hemen sonra İsrail helikopterlerince Gazze’de füze

saldırısı düzenlenmiş, saldırıda yedi Filistinli öldürülmüştür. 21 Ağustos’ta

HAMAS’ın liderlerinden İsmail Abu Shanab bir İsrail hava saldırısında öldürülmüş

ve saldırının ardından HAMAS tarafından düzenlenen üç ayrı intihar saldırısında

toplam 39 İsrailli öldürülmüştür.404

402 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 105-106. 403 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 110. 404 Kara, a.g.e., 96-97.

Page 127: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

118

3.4. 2006 Filistin Seçimleri ve HAMAS’ın İktidarı

Filistin’de 2004 Kasım ayında Arafat’ın ölümünün ardından oluşan siyasi

boşlukta, ilk olarak Ocak 2005’te devlet başkanlığı seçimleri yapılmıştır. HAMAS’ın

boykot ettiği seçimleri Mahmud Abbas kazanıp, devlet başkanı olmuştur.405

Ardından 25 Ocak 2006 günü yapılan parlamento seçimleri HAMAS’ın zaferiyle

sonuçlanmıştır. HAMAS’ın seçimde güçlü bir ikinci parti olacağı beklenirken

seçimleri kazanması, Batıda şok etkisi yaratmıştır. HAMAS, parlamentoya 76

parlamenter sokarken, Mahmud Abbas’ın El Fetih’i 43 sandalyede kalmıştır. 13

sandalyeyi de küçük partiler kazanmıştır. Seçim sonuçları henüz kesinleşmemişken

Filistin Başbakanı Ahmet Kurey istifa etmiştir.406

Filistin’de 25 Ocak 2006 yılında yapılan genel seçimlerden önce Aralık 2004,

Ocak 2005 ve Mayıs 2005’te yapılan yerel seçimlerde alınan sonuçlar, HAMAS’ın

önemli bir güç olarak El-Fetih’in karşına genel seçimlerde çıkacağını göstermiştir.

Yerel seçimlerde özellikle büyük şehirlerde başarılı olan HAMAS, Gazze Şeridinde

tartışmasız en önemli güç olduğunu ortaya koymuştur. Mahmut Abbas, yerel seçim

sonuçlarını değerlendirip, genel seçimlerde HAMAS’ın olası bir seçim başarısından

çekindiği için HAMAS’a bazı bakanlıklar verme karşılığında genel seçimleri

erteleme talebinde bulunmuş fakat talebi kabul edilmemiştir.407

Filistin seçimlerini El-Fetih’in kazanacağına kesin gözle bakılmaktadır. İkinci

güçlü hareket “Değişim ve Reform” adlı bir listeyle seçime giren HAMAS’tır.

Bunların dışında dokuz parti daha seçime katılmıştır. Seçim günü yaklaşık bin

merkezde bir milyondan fazla seçmen 132 sandalyeli parlamentoyu belirlemek üzere

oylarını kullanmıştır. Bütün dünyanın merakla beklediği Filistin seçimleri, her hangi

bir sorun yaşanmadan sonuçlanmıştır. Böylece Filistinliler demokrasi sınavını

405 Turhan Fırat, Arap-İsrail Çatışmaları ve Filistin Sorunu (5): HAMAS ile Her Şey Yeniden Başlıyor, Cumhuriyet Strateji,Cilt: 2, Sayı: 96, Mayıs, 2006., s. 11. 406 Boran, a.g.e., 181. 407 Serhat Erkmen, Filistin Yerel seçimleri ve HAMAS’ın Yükselişi, Stratejik Analiz, Haziran 2005, s. 15-17.

Page 128: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

119

başarıyla geçmiştir. Gece yarısına doğru üç araştırma kurumu tahminlerini

açıklamıştır. Tahminlere göre üç araştırma kurumunda da ilk sıra El-Fetih’in olduğu

belirtilmiştir. Ertesi günü açıklanan sonuçlarda seçimin galibinin HAMAS olduğu

açıklanmıştır.408 Seçimlerinde HAMAS, oyların % 42,9’unu almış fakat seçim

sistemi yüzünden Meclisin %56’sını hâkim olmuştur. Seçimlerde, seçmenlere iki oy

pusulası verilmekte, birinci pusula ile ulusal çapta alınan oyla orantılı olarak 132

sandalyeli meclisin yarısı, ikinci pusulada ise bölgeler için ayrılmış vekil

kontenjanından meclisin diğer yarısı seçilmektedir.409 2006 Filistin seçimlerinde

HAMAS, 132 sandalyenin 73’ünü kazanmıştır.

Filistin seçim sonuçları için ABD Başkanı George Bush, yaptığı açıklamada

sonuçların şuan ki Filistin Yönetimi için bir uyarı olduğunu ve halkın dürüst bir

yönetim istediğini belirtmiş fakat İsrail’in ortadan kaldırılmasını isteyen siyasi

gruplarla ilişki kurmayacaklarını belirtmiştir. Filistin seçimlerinin yapıldığı tarihte

İsrail Başkan Vekili Ehud Olmert ise, HAMAS’ın içinde bulunduğu Filistin

Yönetimine güvenmeyeceklerini belirtmiştir. Seçim sonuçları, İslam dünyasında

Batı’nın aksine memnuniyetle karşılanmıştır.410

Filistin halkının oylarını alarak iktidara gelen bir parti olduğu halde, 21.

yüzyılın en önemli değerinin demokrasi olduğunu belirten Batı ve ABD,

demokrasinin en önemli unsuru olan seçimleri kabul etmemektedir.411 Üstelik ABD

Başkanı Bush’un 2004 yılında Filistin’de demokrasi çağrısında bulunup,

demokrasinin en önemli unsuru olan seçimlerde desteklediği El-Fetih’in yerine

HAMAS’ın kazanmasıyla, ABD’nin yeni seçilen hükümete verilecek mali desteğin

kesileceğini bildirmesi ve İsrail’in gümrük gelirlerini göndermeyeceğini açıklamaları

manidardır. Aslında ABD ve İsrail’in asıl amacı HAMAS’ın para akışını keserek

İsrail’in varlığını kabul ettirmektir. ABD ve İsrail, yeni hükümet olan HAMAS’ı

müzakereler başlamadan itaate zorlayabileceklerine inanmışlardır. Bunun nedeni,

408 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 27-30. 409 <http://www.ainfos.ca/tr/ainfos02542.html>, (19.05.2008). 410 Boran, a.g.e., 182. 411 Kodaman ve Saraç, a.g.m., 194.

Page 129: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

120

müzakerelerle bir takım kazanımlar elde etme yerine, güç ve tehdit kullanarak

çözüme ulaşabileceklerine inanmalarındandır.412

3.4.1. HAMAS’ı İktidara Getiren Sebepler

HAMAS’ın iktidarı Batı’da şok etkisi yaratmış fakat Filistin halkının

beklentilerinin ne olduğu hiç tartışılmamıştır. Tartışmalar HAMAS’ın örgütsel

kimliği, tavrı ile İsrail’i tanımaması üzerine yoğunlaşmıştır.

İntifadadan beri büyük bir ekonomik sıkıntı içinde yaşayan Filistin halkı,

HAMAS’ın sağlık ve eğitim alanında verdikleri vaatlerden etkilenmiştir. Ayrıca

HAMAS’ın, Müslüman Kardeşler örgütünün temel niteliklerinden olan sosyal

yardımlaşmaya verdiği büyük önem HAMAS’ı iktidara taşıyan diğer önemli bir

etken olmuştur.413 Ayrıca HAMAS’ın Filistin’de son yerel seçimlerde kazandığı

belediyelerde halkın desteğini alan hizmetler yapması, genel seçimlerde başarıyı

getirmiştir.414

HAMAS, İsrail’in işgal ettiği topraklardan tamamen çekilmesini ve İsrail

Devletinin ortadan kaldırılmasını amaç edinmiştir. FKÖ ve Arafat’ın İsrail’e verdiği

tavizler ve Arafat’ın, İsrail’in işgal ederek aldığı toprakların artık İsrail toprağı

olduğunu kabul etmesi FKÖ’yü siyasal anlamda yıpratmıştır.415 Halkın barışa umudu

kalmadığı veya inanmadığı düşünüldüğünde HAMAS tercihi daha iyi

anlaşılmaktadır.

Filistin Yönetiminde örgütlenme sıkıntısı seçimi HAMAS’a kazandıran

nedenlerden biri olmuştur. Filistin yönetimi işgal dolayısıyla Batı Şeria ve Gazze’ye

412 Jeffrey D. Sachs, Filistin’de Uygulanan Akılsız Politikalar, Ekonomik Forum, Temmuz, 2007, s. 77. 413 Boran, a.g.e., 183. 414 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 34. 415 Boran, a.g.e., 184.

Page 130: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

121

paralel bakanlıklar ve temsilcilikler kurmak zorunda kalmıştır. Bunun semeresini ise

Tunus, Irak ve Ürdün’de sürgünde olup geri dönen ve sayıları yüz civarında olan

sürgünler yemiştir. Özellikle Tunus’tan gelenler, Arafat’ın Tunus ekibinde

olmalarının avantajını da kullanarak yeni kurulan bu bakanlıkları ve Filistin

Yönetiminin avantajlarını kullanan bir zümre haline gelmiştir. Ayrıca El-Fetih’in,

Filistin Yönetiminin sahibi gibi davranması ve yerel halkın sıkıntılarına uzak

kalması, ayrıca Filistin güvenlik güçlerini halkın, işgalcilerin kirli işlerini yürüten bir

maşa olarak görmesi HAMAS’ı iktidara taşıyan nedenler arasındadır.416

Son olarak HAMAS’ı iktidara taşıyan nedenler arasında belirtilmesi gereken

önemli bir hususta, dünyada Siyasal İslam’ın yükselişte olmasıdır. İslami hareket,

dini söylevi milliyetçi taleplere odaklanacak şekilde kullanmayı çok yapmıştır. Arap

dünyasında laiklerin dile getirmediği ulusal talepleri İslami hareketler sahiplenmiştir.

Arap milliyetçisi Nasır ve Arap sosyalistlerinden sonra batıya karşı ilk bayrağı açan

da İslamcılar olmuş ve Filistinlilerde bu süreçten etkilenmiştir.417

3.4.2. HAMAS’ın Seçim Zaferi Sonrası Filistin

HAMAS, seçim sisteminin sağladığı avantajlar nedeniyle tek başına hükümet

kurabilecek güce sahip olmuştur.418 Fakat HAMAS Yönetimi El-Fetih’le birlikte

hükümet kurup, Filistin’i birlikte yönetmeyi teklif etmiştir. Sosyal konuları HAMAS

yürütmeyi planlamışken İsrail’le görüşmeleri El-Fetih’in sürdürmesini düşünmüştür.

Fakat El-Fetih, HAMAS tarafından kurulacak bir hükümetin ortağı olmayı

reddetmiştir. HAMAS’ın El-Fetih’e ortaklık teklifinin diğer nedeni de İsrail’den

gelen vergi gelirleri ile AB ve ABD’den gelecek yardımların kesilmesi endişesidir.

ABD, AB ve İsrail’in terör örgütü listelerinde yer alan HAMAS’ın iktidarı sonucu

Filistin’e yardımları kesmişlerdir.419 Tek başına hükümet kuran HAMAS’a karşı

416 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 37. 417 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 37. 418 Serhat Erkmen, Yeni Filistin Hükümeti ve Ortadoğu Barış Süreci, Stratejik Analiz, Nisan, 2007, s. 16. 419 Bayraktar, Hamas: Terör mü…, s. 38.

Page 131: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

122

ABD ve AB yardımları kesmiş, İsrail ise fiziki bir kuşatma başlatmıştır. Bu zor

durumda bulunan Filistin’de bir müddet sonra HAMAS – El-Fetih gerginliği

başlamıştır. Gerginlik, Mahmut Abbas’ın erken seçim çağrısı ile daha da

tırmanmıştır. Filistin’deki bütün bu gelişmeler üzerine hem iç politik sorunlarını

çözebilmek hem de dış politikalarındaki baskıyı azaltabilmek için Filistin’deki bütün

partilerin katıldığı bir koalisyon hükümetinin kurulması kararlaştırılmıştır. Fakat

hükümet kurulma sürecinde de sancılar ve çatışmalar yaşanmış, Suudi Arabistan’ın

arabuluculuğunda bir araya gelen HAMAS ve El-Fetih aralarındaki pürüzleri

gidermiş ve 17 Mart 2007’de birlik hükümeti kurulmuştur.420 Başbakan HAMAS

liderlerinden İsmail Haniye olmuştur.

Ortadoğu’da kalıcı bir barış sağlamak için bir araya gelen Ortadoğu Dörtlüsü

(ABD, AB, BM ve Rusya), HAMAS’ın FKÖ’nün geçtiği süreçten geçip,

pozisyonunu yumuşatmasını umut ettiklerini belirtmiş ve HAMAS’la ilişkiye girmek

için İsrail’i tanımasını, barış sürecinde yapılan anlaşmaları kabul etmesini ve terörü

bırakmasını önşart olarak koşmuştur.421 Kurulan Birlik Hükümeti programında

HAMAS kendine konulan önşartlar konusunda yumuşadığı sinyalini vermiştir.

Kurulan hükümete dünyadan farklı tepkiler gelmiştir. Ortadoğu ülkeleri ve Türkiye

yeni hükümetin kurulmasını memnuniyetle karşılarken, İngiltere ve Fransa,

HAMAS’la görüşmeyeceklerini fakat HAMAS’ın dışındaki bakanlıklarla ilişkiye

geçeceklerini bildirmiştir. ABD’nin tutumu ise henüz net olmayıp İngiltere ve

Fransa’nın düşüncelerine yakındır. İsrail ise yeni hükümetle ilişkiye girmeyeceğini

ve kurulan hükümeti tanımadığını belirterek ambargonun süreceğini belirtmiştir.422

HAMAS’ın seçimleri kazanıp hükümeti kurmasıyla birlikte El-Fetih üyeleri

arasında yaşanan çatışmalar Birlik Hükümeti kurulduktan sonra kesilmemiş,

çatışmalar devam etmiştir. Özellikle 2007 Martında şiddetlenen çatışmaların

durdurulması için Mısır devreye girmiştir. Mısır, Nisan başında tarafları kendi

420 Erkmen, Yeni Filistin Hükümeti…, s. 16. 421 Gershon Baskin, A Choice To Be Made, Paletsine-Isreal Journal of Politics, Economics & Culture, Vol: 17, Issue: 2, p. 94. 422 Erkmen, Yeni Filistin Hükümeti…, s. 17.

Page 132: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

123

ülkesinde yapılacak görüşmelere çağırmış fakat HAMAS, ortamın tehlikeli olduğunu

gerekçe göstererek görüşmelere katılmamıştır. 14 Nisan 2007’de HAMAS, Gazze’de

beklenmedik bir harekâta girişerek El-Fetih’e bağlı silahlı güçleri bir gün içinde

etkisiz hale getirmiştir. HAMAS, El-Fetih’in Gazze’de bulunan önemli isimlerini

yakalayıp hemen öldürmüş, bütün El-Fetih üyelerine karşı bir eyleme girişmemiştir.

HAMAS’ın amacı El-Fetih’le arasını tamamen bozmak olmadığı bu hareketiyle

anlaşılmaktadır. Hatta kendilerine karşı savaşmış El-Fetih liderleri için af ilan

ettiklerini belirtmişlerdir.423

Gazze’de giriştiği bu hareketle önemli bir üstünlük elde edeceğini düşünen

HAMAS, Mahmut Abbas’ın sert tepkisiyle karşılaşmıştır. Abbas, HAMAS’ı

Filistin’in meşruiyetine ve hükümetine karşı darbe girişiminde bulunmakla suçlamış,

HAMAS’ın silahlı kanadını yasa dışı ilan etmiştir. Aynı zamanda hükümeti

feshettiğini açıklamış ve olağanüstü hal hükümeti için bağımsız bir milletvekili olan

Salam Fayyad’ı görevlendirmiştir. Bunun üzerine yeni hükümet kurulmadan önce

Gazze’de yaşananların tersi Batı Şeria’da yaşanmış, El-Fetih’e bağlı gruplar

HAMAS binalarını basmış ve meclisi kontrol altına almıştır. Başbakan Haniye ise bu

girişimi tanımadıklarını ve Birlik Hükümetinin halen görevde olduğunu belirtmiştir

fakat iki başlı bir Filistin Yönetimi kurulmuştur.424

HAMAS’ın Gazze’yi iyi yönetip yönetemeyeceği konusu çok önemlidir.

Gazze’nin en önemli sorunu uzun süredir hiçbir gücün Gazze’yi yönetememesidir.

HAMAS’ın çözmesi gereken problemler oldukça fazladır. Üstelik HAMAS’ın

hükümet olarak bir yönetme geleneği yoktur. Böyle bir durumda HAMAS’ın

Gazze’deki durumu Filistin’in geleceği içinde belirleyici olabilir. Zira HAMAS’ın

nihai amacı yalnızca Gazze’yi değil, bütün Filistin’i yönetmektir. Gazze’deki

durumu da bütün Filistin’i yönetme konusunda bir referans niteliği taşımaktadır.

Fakat burada yalnızca HAMAS’ın tutumuyla herhangi bir sonuç çıkarmak mümkün

değildir. Uluslararası aktörler, Bati Şeria ve El-Fetih’i desteklerken Gazze ve

423 Erkmen, Filistin’de Kriz: İki Millet, Üç Devlet, s. 44-45. 424 Erkmen, Filistin’de Kriz: İki Millet, Üç Devlet, s. 45-46.

Page 133: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

124

HAMAS’ı çökertmeye çalışırlarsa; bu durumda Gazze, HAMAS için yönetilmesi

gereken bir toprak parçasından ziyade silahlı mücadele için bir üs olarak görülebilir.

Böyle bir durumda da Filistin’deki iki başlılık kalıcı bir hale gelebilir.425

İsrail, 2005’te Gazze’den çekilmiştir. İsrail’in Gazze konusunda temel isteği

ise El-Fetih’in bölgeyi kontrol etmesi ve buradaki güvenlik sorunu çözmesidir fakat

Gazze’nin HAMAS kontrolüne geçmesiyle İsrail, Gazze’yi sıkı bir abluka altına

almıştır. Filistin’deki yeni durum İsrail’e iki açıdan tehlike yaratmaktadır. Birincisi

Gazze’nin direniş üssü haline gelmesidir. Böyle bir durumda İsrail, Gazze’ye tekrar

girse HAMAS karşısında kesin bir galibiyet alıp alamayacağı net değildir.

HAMAS’a karşı net bir üstünlük sağlayamaması durumunda HAMAS, bütün

Filistin’de daha popüler hale gelebilir. İsrail için ikinci tehlike ise HAMAS’ın

zaferinin Gazze’yle sınırlandırılmayıp Batı Şeria’ya sıçramasıdır. Bunu engellemek

için İsrail’in, El-Fetih’e daha fazla destek vermek, Abbas’ı siyasal anlamda

güçlendirmesi gerekmektedir. İsrail’in güvenliği için kritik bu sebeplerle kendi

Filistin politikası açısından bu dönem yeni bir açılım yapması beklenebilir. Bu

bağlamda Abbas’ın elini güçlendirecek siyasal tavizler ve yerleşim birimlerinin

kaldırılması gibi jestlere kadar çeşitli iyi niyet gösterilerinde bulunabilir. “Batı

Şeria’da büyük bir iyileşme olacağını, Gazze’de ise insani bir krizin yaşanmasını

engelleyeceklerini” belirten Olmert’in sözleri bu durumu desteklemektedir.426

Son gelişmelerden sonra AB, yeni hükümete destek verdiğini, HAMAS’ın

iktidarıyla askıya aldığı fonları serbest bırakılacağını ve yardımların devam edeceğini

açıklamıştır. Gelişmeler karşısında ABD’nin tavrı ise net değildir. ABD için son

yaşanan gelişmeler net bir başarısızlık örneğidir. Çünkü ABD, İsrail’in Gazze’den

tek taraflı çekilmesinde en önemli aktör olmuştur. Bunun barış süreci için çok önemli

olduğunu ileri sürmüş fakat yaşanan gelişmeler Filistin’in bölünmesi ve Gazze’nin

HAMAS’ın kontrolüne geçmesiyle sonuçlanmıştır. Diğer taraftan Filistin sorununun

çözümünün ancak demokratikleşmeyle mümkün olduğunu ve Filistin’in

425 Erkmen, Filistin’de Kriz: İki Millet, Üç Devlet, s. 46-47. 426 Erkmen, Filistin’de Kriz: İki Millet, Üç Devlet, s. 48-49.

Page 134: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

125

kurumlarının çürüdüğünü ileri süren ABD, Filistin seçimlerinden HAMAS

galibiyetle çıkınca yeni hükümeti tanımamıştır. Ayrıca ambargo uygulamaya

başlamıştır. Gazze, HAMAS’ın eline geçince ambargoyu kaldırıp barış

görüşmelerine başlayabilecek bir söylev içine girmiştir.427

Sonuç olarak ABD’nin tutarsız Filistin politikası ile İsrail’in aşırı şiddet

kullanma yönlü politikası Filistin’i bugünkü haline getirmiştir. HAMAS’ın Gazze’yi

yönetmede sağlayacağı başarı, Örgütü Filistin’in geleceğinde en önemli aktör haline

getirebilme ihtimali, İsrail için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu yüzden İsrail,

halen Gazze’ye ablukayı sürdürmektedir. Fakat bu durum Gazze’de HAMAS’ı daha

da güçlendirmekte, İsrail ve ABD’den destek alan El-Fetih’i halkın gözünde

işbirlikçi bir niteliğe sokmaktadır. İsrail ve ABD’nin HAMAS’la görüşme dışında

başka bir seçeneği kullanması bölgeyi daha farklı konumlara sürükleyebilir.

427 Erkmen, Filistin’de Kriz: İki Millet, Üç Devlet, s. 51.

Page 135: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

126

SONUÇ

Büyük Güçlerin özellikle 20. yüzyıl başında dikkatlerini yoğunlaştırdığı

Ortadoğu, yaklaşık bir asırdan fazla bir zamandır iç karışıklar, savaşlar, ihtilaller,

terörle anılır hale gelmiştir. Özellikle zengin yeraltı kaynaklarının tespitiyle

emperyalist güçler, bölgeye sadece yeraltı kaynaklarının sömürülmesi gözüyle

bakmakla kalmamış; ülkelerin ulusal sınırlarında heterojen bir yapı oluşturacak

şekilde bölümlemeye gitmiştir. Bu da Ortadoğu’yu iktidar mücadelelerine, mezhep

çatışmalarına, büyük savaşlara itmiştir. Fakat bu politikaları sayesinde bölge, Batılı

güçler tarafından rahatlıkla yönetilmiştir.

Ortadoğu’da sorunlu bölgeler oluşturmak isteyen İngiltere, Filistin-İsrail

Çatışmasının temellerini 1917 Balfour Deklerasyonuyla atmıştır. Filistin’de Yahudi

yurdu kurulmasına sıcak baktıklarını belirten İngiliz Dış İşleri Bakanı James Balfour,

bir halka yurt kazandırırken, o topraklarda yaşayan diğer bir halkı ise yok saymıştır.

İngiltere ve diğer batılı ülkelerin Filistin’de Yahudi yurduna sıcak bakmaları, kendi

içindeki Yahudilerden kaynaklanmıştır. Farklı din ve kültürleri benimsemeyi önemli

bir erdem sayan Batı, iki bin yıla yakın birlikte yaşadıkları Yahudilerin bir türlü

farklı din ve kültürden olmalarını benimseyememiştir. Yahudilerin farklılıklarını da

hazmedemeyerek, Yahudileri ağır işkencelere tabi tutmuştur. Yahudileri küçük

görerek, Yahudilerin asimilasyona yönelmelerine müsaade etmemişlerdir. Din

değiştiren Yahudilere dahi ayrımcılık devam etmiştir. Batı’nın Anti-Semitik bu

tutumu asırlarca sürmüştür. Batılı güçlerin, Filistin topraklarında bir Yahudi yurdu

kurulmasını desteklemelerinin nedeni ise Yahudilerden kurtulmaktır.

Rusya, Romanya, İspanya, İngiltere, Almanya, Portekiz gibi birçok Avrupa

ülkesinde çeşitli zamanlarda soykırıma tabi tutulan Yahudiler, Tevrat’taki Mesih

inancından vazgeçerek, kurtuluş için modern Mesih’e (Thedore Herzl’e)

yönelmişlerdir. Herzl’in, siyaset aracılığıyla ve Yahudiler arası birliği sağlayarak

Filistin topraklarında bir Yahudi Devleti kurulabileceği yönündeki ideolojisi olan

Page 136: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

127

Siyasi Siyonizm, Batılı devletlerin Yahudi Karşıtlığından doğmuştur. Zira şiddetli bir

asimilasyon taraftarı olan Herzl, Dreyfus olayı ile bu fikrinden vazgeçmiştir. Böylece

Siyonistler diplomasiyi iyi bir şekilde kullanarak, kuruluşlarından yaklaşık elli yıl

sonra hedeflerine ulaşmış; Filistin topraklarında Yahudi Devleti kurmayı

başarmışlardır.

Yahudiler, bağımsız İsrail Devletini kurduktan sonra, Yahudilerin Batılı

ülkelerdeki baskı gördüğü dönemlerdeki mağdur ve barışsever halleri kaybolmuş,

Filistinlilere karşı hâkim ve baskıcı bir metot izlemeye başlamıştır.428 Filistin halkı

büyük bir baskı altına alınmış, topraklarından çıkmaları için büyük katliamlara maruz

kalmıştır. Yapılanlar karşısında uluslararası toplum çoğunlukla sessiz kalmıştır.

Çünkü İsrail, ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarının sürdürülmesinde en belirleyici

faktördür.

İsrail’in baskı ve şiddet içeren politikalarına uluslararası aktörlerin sessiz

kalarak verdikleri dolaylı destek, Filistinlileri şiddete itmiştir. İsrail, başlangıçta El

Fetih ve FKÖ’ye karşı bir güç oluşturmak için İslami Harekete destek verip,

Hareketin sosyal ve eğitim alanlarında faaliyet göstermesine izin vermiştir. İsrail;

İslami Hareket, siyasal anlamda karşısına belli bir güç odağı olarak çıktığında,

Hareketi en tehlikeli düşmanı olarak görmüş ve tersi bir politikayla FKÖ’ye desteğini

çevirmiştir.

Sovyetler Birliğinin çöküşüyle uluslararası siyasal sistemin şeklinin ne

olacağı Medeniyetler Çatışması teziyle ortaya açık bir şekilde konmuştur. Yeni

düşman Siyasal İslam olarak belirlenmiştir. Bu sebeple dikkat çekici bir şekilde

Müslüman çoğunluğun yaşadığı ülkelerde Siyasal İslam yükselen bir değer haline

gelmiştir. HAMAS’ta bu süreçte ortaya çıkmıştır. HAMAS’ın kökleri Müslüman

Kardeşler’e dayanıyor olsa da siyasal anlamda iktidara yürüyüşleri Siyasal İslam’ın

yükselişiyle olmuştur.

428 Davutoğlu, Startejik Derinlik…, s. 375.

Page 137: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

128

İsrail’in Filistinlilere karşı uyguladığı şiddet ve baskı politikaları, karşı şiddet

yaratmış ve bu da HAMAS’ın ortaya çıkması olarak İsrail’e yansımıştır. Özellikle

Barış görüşmelerinin yapıldığı dönemler, barışı engelleyici provakatif eylemler

yapılmış, bu eylemler karşısında soğukkanlı olunması gerekirken, karşılıklı

suçlamalara girişilmiştir. Arafat’la barış görüşmelerini sürdüren İsrail Başbakanı İzak

Rabin, barış karşıtı Yahudi bir genç tarafından öldürülmüştür. Barış yanlısı İşçi

Partisi Lideri Şimon Perez ise seçimleri kaybetmiştir. Şahin kanadın önemli

isimlerinden Netenyahu, iktidarı kazanmış ve barış ümitleri iyice azalmıştır. İsrail’de

Barak’ın iktidara gelmesiyle, yavaşlayan barış süreci tekrar hızlansa da nihai bir

anlaşma sağlanamamıştır. Barışa ümitlerin azaldığı ve karşılıklı güvensizliğin hat

safhaya çıktığı bir dönemde Sabra ve Şatila katliamlarının sorumlusu eski İsrail

Savunma Bakanı Ariel Şaron iktidara gelmiştir. II. İntifadanın başlamasında büyük

pay sahibi olan Şaron’u iktidara getiren siyasal güç (şiddet politikası), Filistin’de de

HAMAS’ı iktidara getirmiştir.

Ortadoğu’ya demokrasi getirme söylevleriyle büyük bir projeye girişen ABD,

demokrasinin en önemli unsurlarından olan ve demokratik bir seçimle iktidara gelen

HAMAS’ı tanımayarak, Filistin’i kargaşaya sürüklemiştir. Ortadoğu’da barış sadece

Filistin ile İsrail’in anlaşmasına bağlı değildir. Çünkü barışın, güç dengesi inanılmaz

derecede farklılık gösteren Filistin-İsrail çatışmasının iki aktörü arasında, salt ikili

görüşmeler yoluyla sağlanması mümkün değildir. Barış için öncelikle inisiyatifi

ABD ortaya koymalıdır. İsrail dış politikası ABD eksenli yürüdüğü için429 barışın

sağlanmasında en belirleyici unsur ABD’nin barış istemesidir. Ayrıca ABD, taraflar

arası bozuk güç dengesinde dengeyi sağlamalıdır. Yani ABD’nin tavrı sadece barışı

istemekle sınırlı kalmayıp, bunu realist politikalarla destekleyici çözüm önerisi

sunma ve tarafları zorlayıcı girişimlerde bulunmalıdır.

Oslo barış sürecinin başlamasında önemli paya sahip Avrupa’nın, soruna

müdahil olması halinde, ABD’ye göre sorunun çözümü için daha fazla etkili olabilir

429 Dursunoğlu, a.g.e., s. 197.

Page 138: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

129

fakat günümüz konjonktüründe ABD dikkate alınmadan Filistin-İsrail çatışması gibi

yaklaşık bir asırlık kökene dayanan bir sorunu çözmek mümkün değildir. Özellikle

ABD’nin Ortadoğu’daki çıkarlarının korunmasında en önemli partneri olan ve Regan

döneminde stratejik değer olarak tanımlanan İsrail’in, taraf olduğu bir konuda

ABD’nin tarafsız kalması mümkün görünmemektedir. ABD’nin İsrail’i ölçüsüz

desteği kendi çıkarlarına darbe vurmadığı müddetçe, İsrail’in tezleri doğrultusunda

barış sürecine bakış açısını şekillendirecek gibi görünen ABD’yi; Ortadoğu

dörtlüsünün diğer üç üyesinin dengeleyebilmesi durumunda da barış için tekrar

umutlar yeşerebilir. Nitekim AB’nin HAMAS’a tavrının yumuşaması, Rusya’nın

seçim sonuçlarına saygı duyduğunu belirtip, HAMAS yöneticilerini Moskova’ya

davet etmesi önemlidir. ABD-İsrail karşısında güçlü bir AB-Rusya-BM-HAMAS

bloğu oluşturulabildiğinde ABD-İsrail bloğu dengelenebilir. Fakat böyle bir bloğun

oluşturabilmesi için öncelikle HAMAS’ın; İsrail’i tanıması, barış sürecinde yapılan

anlaşmaları kabul etmesi ve teröre karşı olduğunu açıkça dünya kamuoyuna deklare

etmesi gerekmektedir. HAMAS’ın bunları kabul etmesi durumunda sempatizanları,

HAMAS karşıtı bir tutum içine girebilir fakat örgüt, dış politikasını reel temeller

üzerine oturtmak zorundadır.

Ortadoğu barışı için AB-Rusya-BM-HAMAS bloğu oluşturulduğunda

FKÖ’nün de ABD-İsrail bloğunda yer alacağı ve böyle bir durumun Filistin’de

bölünmüşlüğü körükleyeceği söylenebilir. Fakat FKÖ, ABD-İsrail yanlısı bir tutum

sergilerse, Filistin halkının gözünde işbirlikçi bir konuma düşeceğinden; bölgedeki

bölünmüşlüğün bugünkünden daha fazla olmayacağı kanaatindeyiz.

Aktif bir Ortadoğu politikası izlemeye başlayan Türkiye, barış sürecine

önemli katkılar bulunabilecek güçe ve bölgeyle tarihsel bağa sahiptir. 2006 Filistin

seçimleri sonrasında HAMAS liderlerini Ankara’ya davet eden Türkiye, Filistin-

İsrail Çatışmasının çözümünde daha etkin bir rol oynayacağını göstermiştir. Halen

devam eden İsrail-Suriye görüşmeleri, Türkiye’nin arabuluculuğunda yapılmaktadır.

Bu durum Türkiye’nin bölgedeki etkinliğini göstermeye başlaması açısından çok

önemlidir. İsrail-Suriye arasındaki sorunlarla, Filistin-İsrail arasındaki sorunların

Page 139: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

130

çözüm zorluğu farklıdır. Ancak İsrail ve Suriye arasında uzun süredir çözülememiş;

egemenlik ve sınır sorunları, birbirlerine yönelik güvenlik tehditleri, Lübnan’daki

güç mücadelesi430 gibi çok köklü ve ciddi sorunlar vardır. İsrail-Suriye

görüşmelerinden olumlu netice çıkması durumunda, Türkiye’nin özellikle

Ortadoğu’da saygınlığı artacaktır. Ortadoğu’da güçlü ve saygın bir Türkiye, Filistin-

İsrail sorununa olumlu yönde çok ciddi katkılarda bulunabilir. Türkiye’nin soruna

müdahil olması, İsrail açısından da faydalı olacağı kanaatindeyiz. Zira İsrail,

İran’dan güvenliğine yönelik tehdit algılamaktadır. HAMAS’ın iktidara gelmesiyle

İran, bölgede ağırlığını daha da arttırmıştır. Türkiye’nin gerek Filistin-İsrail

sorununda gerekse Ortadoğu’da etkin bir güç olarak ortaya çıkması durumunda

İran’da belli ölçüde sınırlandırılmış olacaktır.

Son olarak Türkiye’nin Filistin-İsrail sorunun çözümünde yerinin hangi

blokta olması gerektiği de önemlidir. Biz burada Türkiye’nin bir bloğa dâhil olarak

daha etkin çözüm yolları geliştirebileceği konusuna inanmamaktayız. Ayrıca

Türkiye’nin bu sorunda herhangi bir bloktan yana taraf olması, Ortadoğu’da daha

çok ayrışmaya neden olabilir. Kanaatimizce Türkiye, ABD-İsrail bloğu ile AB-

Rusya-BM-HAMAS bloklarının arasında arabuluculuk yaparak daha etkili bir

diplomasi yürütebilir.

430 Serhat Erkmen, Suriye-İsrail Görüşmeleri ve Türkiye’nin Rolü, <http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp?ID=2212&kat1=33&kat2=>, (25.05.2008).

Page 140: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

131

KAYNAKÇA

Kitaplar:

Akçay, M., Stratejik Aldatmalar, 1. Baskı. İstanbul: Sayfa Yayınları, 2003.

Arı, T., Geçmişten Günümüze Ortadoğu Siyaset, Savaş ve Diplomasi, 2.

Baskı. İstanbul: Alfa Yayınları, 2005.

_____, Uluslararası İlişkiler, 2. Baskı. İstanbul: Alfa Yayınları, 1997.

_____, Basra Körfezi ve Ortadoğu’da Güç Dengesi, 2. Baskı. İstanbul:

Alfa Yayınları, 1996.

Aras, B., Filistin-İsrail Barış Süreci ve Türkiye, 1. Baskı. İstanbul: Bağlam

Yayıncılık, 1997.

Armaoğlu, F., Filistin Meselesi ve Arap İsrail Savaşları, 2. Baskı. Ankara:

Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1991.

_____, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (1914-1980), Ankara: Türkiye İş Bankası

Yayınları, 1984.

Attias, J. ve diğerleri, Paylaşılamayan Kutsal Topraklar ve İsrail, 2. Baskı.

İstanbul: İletişim Yayınları, 2002.

Bayraktar, B., HAMAS Terör mü Yoksa Silahlı Direniş Örgütü mü?

İslami Hareket Demokratik ve Ilımlı bir Siyasi oluşuma mı Dönüşüyor?,

1.Baskı. İstanbul: Karakutu Yayınları, 2007.

_____, A’raf Oslo Barışı’ndan El Aksa İntifadasına Ortadoğu, 1. Baskı.

İstanbul: Aykırı Yayınları, 2002.

Best A. ve diğerleri, Uluslararası Siyasi Tarih: 20. Yüzyıl, çev. T. Ulaş

Belge, 1. Baskı. İstanbul: Yayınodası Yayıncılık, 2008.

Boran, Y., Geçmişten Günümüze Filistin Direniş Hareketi El-Fetih ve

Hamas, 1. Baskı. İstanbul: Mephisto Kitabevi, 2006.

Bulut, F., İslamcı Örgütler-1, 3. Baskı. Ankara: Doruk Yayınları, 1997.

Page 141: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

132

Cramer R. B., İsrail Nasıl Kaybetti: Ortadoğu Sorununa İlişkin 4 Soru, 1.

Baskı. İstanbul: Pegasus Yayınları, 2006.

Davies, N., Avrupa Tarihi Doğu’dan Batı’ya Buz Çağı’ndan Soğuk

Savaş’a Urallar’dan Cebelitarık’a Avrupa’nın Panoraması, 1. Baskı. Ankara:

İmge Kitabevi, 2006.

Davutoğlu, A., Stratejik Derinlik Türkiye’nin Uluslararası Konumu, 13.

Baskı. İstanbul: Küre Yayınları, 2003.

Dursunoğlu, A., Dördüncü Dünya Savaşı ve Ortadoğu, 1. Baskı. İstanbul:

Anka Yayınları, 2005).

Erdin, M., Hizbullah ve HAMAS, 2. Baskı. İstanbul: Kastaş Yayınevi, 2002.

Eroğlu, C., İsrail’in Beka Stratejisi ve Kürtler, 1. Baskı. İstanbul: Sayfa

Yayınları, 2003.

Finkelstein, N. G., Soykırım Endüstrisi: Yahudi Acılarının İstismarı, çev.

Erkan Saka ve Gökçe Kaçmaz, 1. Baskı. İstanbul: Söylem Yayınları, 2001.

Garaudy, R., Siyonizm Dosyası, çev: Nezih Uzel, 3. Baskı. İstanbul, Pınar

Yayınları, 2000.

Gerçeksever, A., Kayıp Kimlik Basra Körfezi, 1. Baskı. İstanbul: IQ

Kültür-Sanat Yayıncılık, 2005.

Gönlübol, M., Uluslararası Politika: İlkeler, Kavramlar,Kurumlar, 3.

Baskı. Ankara: Atilla Kitabevi, 1985.

Göze, E., Siyonizmin Kurucusu Theodor Herzl’în Hatıraları ve Sultan

Abdülhamid, İstanbul: 1995.

Groepler, E., Anti-Semitizm Antik Çağdan Günümüze Yahudi

Düşmanlığı Tarihi, çev: Süheyla Kaya, 1. Baskı. İstanbul: Bölge Yayınları, 1999.

Gwynne, H. A., Derin İhtilal Küresel Entrikanın İçyüzü, çev: İlker

Özyaşar, 1.Baskı. İstanbul: Selis Kitaplar, 2003.

Johnson, P., Yahudi Tarihi, çev: Filiz Orman, İstanbul: Pozitif Yayınları.

Page 142: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

133

Kara, İ., HAMAS Bir Direnişin Perde Arkası, 1. Baskı. İstanbul: Ra Kitap,

2006.

Karasapan C. T., Filistin ve Şark-ül-Ürdün, 2. Baskı. İstanbul: Ahmet İhsan

Basımevi, 1942.

Kayabalı, İ. ve C. Arslanoğlu, Ortadoğu’da Savaş ve Strateji 2 Lider, 4

Savaş ve Bir Bozgun, Ankara: 1990.

Knutsen, Torbjon L., Uluslararası İlişkiler Teorisi Tarihi, çev. Mehmet

Özay, 1. Baskı. İstanbul: Açılımkitap Yayınları, 2006.

Kressel, G., The Word and Its Meaning, Encyclopedia Judaica’dan

Zionism, Kudüs, 1973.

Lewis, B., Ortadoğu Hristiyanlığın Başlangıcından Günümüze

Ortadoğu’nun İkibin Yıllık Tarihi, Selen Y.Kölay, Ankara: Arkadaş Yayınları,

2005.

_____, Çatışan Kültürler Keşifler Çağında Hıristiyanlar, Müslümanlar,

Yahudiler, 4. Baskı. İstanbul: Tarih Vakfı Yurt yayınları, 2002.

Lia, B., Müslüman Kardeşlerin Doğuşu, 1. Baskı. İstanbul: Yöneliş

yayınları, 2000.

Mahan, A., Deniz Gücünün Tarih üzerine Etkisi, çev. Kerem ve Melehat

Fındık, 2. Baskı. Q-Matris Yayınları, İstanbul, 2003.

Manisalı, E., Türkiye ve Küreselleşme, 1. Baskı. İstanbul: Der Yayınları,

2002.

McNeill, W. H., Dünya Tarihi, çev. Alaeddin Şenel, 9. Baskı. Ankara: İmge

Kitabevi, 2004.

Memiş, E., Kaynayan Kazan Ortadoğu, 1. Basım. Konya: Çizgi Kitabevi,

2002.

Mütercimler, E., Yüksek Stratejiden Etki Odaklı Harekata Geleceği

Yönetmek, 1. Baskı. İstanbul: Alfa Yayınları, 2006.

Oran, B., Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular,

Belgeler, Yorumlar, 4. Baskı. İstanbul: İletişim Yayınları, 2002.

Page 143: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

134

Öke, M. K., Filistin Sorunu, İzmir: Ufuk Yayınları, 2002.

Özey, R., Dünya Denkleminde Ortadoğu Coğrafyası Ülkeler-İnsanlar-

Sorunlar, 3. Baskı. İstanbul: Aktif Yayınları, 2004.

Özmen, S., Ortadoğu’da Etnik, Dini Çatışmalar ve İsrail, 2. Baskı.

İstanbul: IQ Kültür Sanat Yayıncılık, 2002..

Parlar, S., Ortadoğu Vaadedilmiş Topraklar, 1. Baskı. İstanbul: Yar

Yayınları, 2002.

Sander, O., Siyasi Tarih İlk Çağlardan 1918’e, 15.Baskı. Ankara: İmge

Kitabevi, 2006.

Shakak, I. ve N. Mezvinsky, İsrail’de Yahudi Fundamentalizmi, 1. Baskı.

İstanbul: Anka Yayınları, 2002.

Sönmezoğlu, F., Uluslararası Politika ve Dış Politika Analizi, 3. Baskı.

İstanbul: Filiz Kitabevi, 2000.

Sönmezoğlu, F. ve diğerleri, Uluslararası İlişkiler Sözlüğü, 1. Baskı.

İstanbul: Cem Yayınları, 1992.

Turan, Ö., Medeniyetlerin Çatıştığı Nokta Ortadoğu, Yeni Şafak Gazetesi

9. Yıl Kültür Armağanı, 2003.

Volkan V. ve N. Itzkovitz, Türkler ve Yunanlar: Çatışan Komşular,

İstanbul: Bağlam Yayınları, 2002.

Yılmaz, T., Uluslararası Politikada Ortadoğu: Birinci Dünya Savaşından

2000’e, 1. Baskı. Ankara: Akçay Yayınları, 2004.

Zola, E., Dreyfus Olayı, çev: Muammer Tuncer, 6. Baskı. İstanbul: Yalçın

Yayınları, 2002.

Makaleler:

Arı, T., “İç Politikanın Gölgesinde Barış: Likud ve Ortadoğu,” Ankara

Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Nisan-Haziran 1999.

Page 144: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

135

Baskin, G., “A Choice To Be Made,” Paletsine-Isreal Journal of Politics,

Economics & Culture, Vol: 17, Issue: 2.

Beşli, S., “Kudüs’ün Statüsü Sorunu,” Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1.

Baskı. Küre Yayınları, İstanbul: 2003.

Bilgiç, T., “İsrail-ABD İlişkileri: Özel Bir Perspektif,” Türel Yılmaz, Mehmet

Şahin ve Mesut Taştekin (der.), Ortadoğu Siyasetinde İsrail, 1. Baskı (Ankara:

Platin Yayınları, 2005)

Brown, L. C., “Hamas: Political Thought and Practice,” Foreign Affairs,

Vol: 80, Issue: 2, March/April 2001.

Coşkun, M., “Ortadoğu Barış Süreci Yine Bıçak Sırtında,” Stratejik Analiz,

Cilt 1, Sayı 7, Kasım 2000.

Davutoğlu, A., “Küresel ve Bölgesel Dengeler, Ortadoğu Barış Süreci,”

Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1 Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003).

_____, “Yahudi Meselesinin Tarihi Dönüşümü ve İsrail’in Yeni Stratejisi,”

Avrasya Dosyası, Cilt: 1, Sayı: 3, Sonbahar, 1994.

Demir, İ., “Sovyetler Birliği Sonrası İsrail-Rusya İlişkileri,” Türel Yılmaz,

Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin (der.), Ortadoğu Siyasetinde İsrail, 1. Baskı

(Ankara: Platin Yayınları, 2005)

Erkmen, S., “Filistin’de Kriz: İki Millet, Üç Devlet,” Stratejik Analiz,

Temmuz, 2007.

_____, “Yeni Filistin Hükümeti ve Ortadoğu Barış Süreci,” Stratejik Analiz,

Nisan, 2007.

_____, “Filistin Yerel seçimleri ve HAMAS’ın Yükselişi,” Stratejik Analiz,

Haziran, 2005.

Ersanel, N., “İran-HAMAS Çizgisinde Bir Terör Analizi,” Avrasya Dosyası,

Cilt: 3, Sayı:2, Yaz, 1996.

Fırat, T., “Arap-İsrail Çatışmaları ve Filistin Sorunu (5): HAMAS ile Her Şey

Yeniden Başlıyor,” Cumhuriyet Strateji, Cilt: 2, Sayı: 96, Mayıs, 2006.

İlyas K., “Rusya’nın Ortadoğu Politikası,” Stratejik Analiz, Mayıs, 2007.

Page 145: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

136

Karakoç, E., “ABD’nin Filistin Politikası,” Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1.

Baskı. Küre Yayınları, İstanbul: 2003.

Kodaman, T. ve E. Saraç, “HAMAS,” Akademik Ortadoğu Dergisi, Cilt 1,

Sayı 1, 2006.

Köse, T., “Filistin-İsrail Sorunu’nda Askeri Müdehale ve Barış Gücü

Operasyonları: İmkanlar ve Sınırlar,” Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı (Küre

Yayınları, İstanbul: 2003).

Mumcu, C., “Ortadoğu’da Siyasal Modernleşme Süreci ve Müzakere

Kültürü,” İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 10,

Güz, 2006/2.

Lewis, B., “Orta Şarkın Tarihi Hüviyeti,” Ankara Üniversitesi İlahiyat

Fakültesi Dergisi, XII, 1964.

Orallı, L. E., “Dinsel Temeller Işığında Siyasal Yahudilik ve Arz-ı Mevud,”

Türel Yılmaz, Mehmet Şahin ve Mesut Taştekin (der.), Ortadoğu Siyasetinde

İsrail, 1. Baskı. Ankara: Platin Yayınları, 2005.

Orhan, O., “Hedefteki Örgüt HAMAS,” Startejik Analiz, Cilt: 5, Sayı: 52,

Ağustos, 2004.

Sachs, J. D., “Filistin’de Uygulanan Akılsız Politikalar,” Ekonomik Forum,

Temmuz, 2007.

Sayar, S., “Yahudi Karakteri (Tarihi ve Sosyo-Psikolojik Bir Yaklaşım),”

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt 9, Sayı 9.

Sönmez Y. ve Ö. F. Kalaycı, “1990 Sonrası Dönemde Ortadoğu Barış

Süreci’ne Bakış,” Filistin: Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı. Küre Yayınları, İstanbul:

2003.

Taflıoğlu, S., “İran, Silahlı İslami Hareketler ve Barış Süreci,” Avrasya

Dosyası, Cilt: 5, Sayı: 1, İlkbahar, 1999.

Tavas, T., “İntihar Saldırıları,” Avrasya Dosyası, Cilt: 5, Sayı: 1, İlkbahar,

1999.

Page 146: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

137

Tür, Ö., “Türkiye ve Filistin – 1908-1948: Milliyetçilik, Ulusal Çıkar ve

Batılılaşma,” Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Cilt 1, Sayı 62, s.

227.

Vital, D., “The Origins of Ziyonizm,” (Oxford, 1975).

Yılmaz, M., “Radikal Sağın İsrail Dış politikasına Etkisi,” Filistin:

Çıkmazdan Çözüme, 1. Baskı (Küre Yayınları, İstanbul: 2003).

Yoruk, Z., “Ortadoğu’daki Sarsıntı Dünyaya Yayılıyor,” Görüş, Kasım,

2000.

Diğer Kaynaklar:

İnternet Kaynakları:

Beinin, J. ve Lisa Hajjar, “Filistin, İsrail ve Arap-İsrail Çatışması,”

<http://www.zmag.org/turkey/merip.htm>, (20.06.2006).

Coşkun, M., “Rusya ve Anti-Semitizm,” Stradigma.com, Sayı 7, Ağustos,

2003, <http://www.stradigma.com/turkce/agustos2003/08_2003_03.pdf>,

(07.11.2007).

Dursun, D., “Ortadoğu’nun Ekonomik, Sosyal ve Siyasi Yapı Özellikleri

Üzerine Genel Tespitler,” <http://iibf.kou.edu.tr/ceko/ssk/kitap50/51.pfd>

(22.01.2008).

Erkmen, S., “Suriye-İsrail Görüşmeleri ve Türkiye’nin Rolü,”

<http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp?ID=2212&kat1=33&kat2=>,

(25.05.2008).

Karaköse, H., “Yahudilerin Filistin’e Yerleşme Girişimleri ve Süleyman

Fethi Bey’in Layihası (1911),” Gazi Üniversitesi Kırşehir Eğitim Fakültesi

Dergisi, Cilt 5, Sayı 1, <http://www.kefad.gazi.edu.tr./2004.1/43-57.pdf.pdf>,

(15.11.2007).

Kerameti, Y., “Twenty Years In The Making: The Palestinian Intifada Of

1987,” Nebula, 4, 2, 2007., <http://www.nobleworld.biz/images/Kerameti3.pdf>,

(01.04.2007).

Page 147: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

138

Stuntz, W., “Yüce Amaç,”

<http://turkish.turkey.usembassy.gov/uploads/images/GJXFnqmrebMK_nhd4m2D_

A/stuntz.pdf>, (20.06.2006).

Temel, M., “Ulusal Çıkar Politikası Açısından İngiltere’nin Osmanlı

Devleti’ne Milli Mücadeleye Bakışı,” s. 122.

<http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c1s1/makale/c1s1m8.pdf>, 21.06.2008.

<http://caferi.blogcu.com/filistin-islami-direnis-hareketi-hamas-nin-

tuzugu_1010347.html>, (10.04.2008).

<http://www.ainfos.ca/tr/ainfos02542.html>, (19.05.2008).

<http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCvey%C5%9F_Krizi> (20.05.2006).

<http://ansiklopedi.turkcebilgi.com/İntifada>, (20.06.2006).

<http://home.arcor.de/filistin/filistinin/islamidonem/israildevleti/altigunsavasi

.html>, (20.06.2006).

Ansiklopediler

Meydan Larousse, Cilt 15-18.

Page 148: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

139

EKLER

Page 149: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

140

Şekil 1- Ortadoğu Siyasi Haritası

http://www.atlasharita.com/haritalar/00098/imperiaflex_0_0_0.jpg.php

Page 150: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

141

Şekil 2- 1947 BM Paylaşım Planı

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/thumb/1/13/Filistin_BM_Paylasim_Plani.jpg/240px-Filistin_BM_Paylasim_Plani.jpg

Page 151: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

142

Şekil 3- 1967 Arap-İsrail Savaşında İsrail’in İşgal Ettiği Topraklar

http://www.vahdet.com.tr/filistin/foto/harita/harita4.jpg

Page 152: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

143

Şekil 4- II. Oslo Anlaşması

http://www.bgst.org/keab/Oslo-II.gif

Page 153: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

144

Şekil 5- Camp David’de Anlaşma Sağlanan Yerler

http://www.bgst.org/keab/WBGSCampDavid2000.gif

Page 154: FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI ve HAMAStez.sdu.edu.tr/Tezler/TS00671.pdf · 2013-09-23 · ii ÖZET FİLİST İN-İSRA İL ÇATI ŞMASI VE HAMAS Ali BURHAN Süleyman Demirel

145

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler:

Adı ve Soyadı : Ali BURHAN

Doğum Yeri : Yalvaç / Isparta

Doğum Yılı : 1981

Medeni Hali : Bekar

Eğitim Durumu:

Lise : 1997-2000

Üniversite : 2000-2004

Yabancı Dil ve Düzeyi

1- İngilizce Orta Düzey

İş Deneyimi

2004-… TEDAŞ