dyp 2007 entegre İletişim stratejisi

111
NAB DYP 2007-2008 ENTEGRE İLETİŞİM STRATEJİLERİ Hülya Nigar Aksu Bozkurt Doğruluk sonsuzluğun güneşidir. Nasıl olsa doğar. Wendell Phillips

Upload: huelya-nigar-aksu-bozkurt

Post on 25-May-2015

1.253 views

Category:

Documents


8 download

DESCRIPTION

"2007 Genel Seçimleri" öncesi dönemin DYP Başkanı Mehmet Ağar ve kurmaylarına sunulmuştur.

TRANSCRIPT

HNAB

DYP 2007-2008 ENTEGRE İLETİŞİM STRATEJİLERİ

Hülya Nigar Aksu Bozkurt

Doğruluk sonsuzluğun güneşidir.

Nasıl olsa doğar.Wendell Phillips

HNAB

• DURUM ANALİZİ• SİYASİ PAZAR ANALİZİ• SEÇMEN ANALİZİ• RAKİP ANALİZİ• SWOT ANALİZİ• ENTEGRE İLETİŞİM STRATEJİSİ 2007

2007 İletişim Stratejisi

BAŞLARKEN

HNAB

DURUM ANALİZİ

Kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte ışığı ve de gelecek treni görür.

HNAB

“Ağacı Kesen Baltaymış, Baltanın Sapı da Ağaçtanmış!...”

Ülkemiz cumhuriyetin kurulmasından sonra uzun bir dönem tek partili iktidarlarla yönetilmiş ve halkın iradesi mecliste tecelli bulamamıştır. 1946 yılında milletin içinde başlayan milletin irade kullanma mücadelesi 1950 de meyvesini vermiş ve 408 milletvekili İle tek başına DP iktidara gelmiştir. Bu aslında bir iktidar, bir seçim kazanma hikayesi değil, bu bir demokrasi savaşının kazanılması hikayesidir. Bu milletin meclise iradesini koyma hikayesidir. Evet millet iktidar olmuştur… Bu gelişmeler bir durumu ortaya çıkarmıştır. Mevcut statüko DP ye karşı gelerek milletle karşı karşıya gelmiştir ve kazanan millet olmuştur. DP millet adına milletin menfaatleri uğruna devletle karşı karşıya gelmiş ve verdiği demokrasi savaşını kazanmıştır.Fakat bu süreç 1960 da bir müdahale ile sona ermiş DP lideri Menderes katledilmiştir. Bu mücadele ve demokrasi savaşına millet liderini şehit vermiştir. Ama yazık ki darbeciler kerametin yorganda olduğunu sanmışlardır ama mesele iktidar olma değil millet iradesini hakim kılma meselesidir.

HNAB

Millet bundan sonraki 1965 seçimlerinde ilk dersini vermiş DP nin devamı AP yi tek başına iktidara getirmiş ve mücadeleye kaldığı yerden devam etmiştir.Bu süreç 1971 de ikinci müdahale’ye kadar devam etmiştir. Ve statüko demokrasiye, millet iradesine ikinci kez darbe vurmuştur.1971 müdahalesi ile sekteye uğrayan Türk demokrasi hayatı 1973 ile normale dönmüş fakat AP yıpranmıştır. Millet iradesini temsil eden AP 1969 da başlayan ayrışım süreci 1973 de doruğa tırmanmış ve bu seçimde MSP-DP-MHP’nin aldığı oylarla bölünme kurumsallaşmıştır. MSP ve DP-MHP’nin şiddetle savunduğu ideoloji ve hassasiyetleri içinde barındıran AP bu ayrışma ile sadece bir kitle partisi olarak kalmıştır. 1980 darbesine kadar devam eden bu süreçte eski gücüne ulaşamamış bu süreç darbe ile noktalanmıştır.

HNAB

“Yine, Yeni, Yeniden!...” 1980 ihtilalinden sonra 1983 yılında seçimler yapılmış ve dört eğilimi de içinde barındırdığını söyleyen ANAP statükonun temsilcisi HP’ ne karşı üstünlük sağlamış ve millet iradesi her türlü baskıya rağmen iktidara gelmiştir.Bu süreç Türkiye için önemli bir süreç olup ülke serbest piyasa ekonomisine ve konvertibilite ye geçmiş ve yüksek dış borçlanma ile büyüme sürecine girmiştir. O dönemim başbakanı Özal ve medya sık, sık ülkenin çağ atladığını söylemişler, bunu da kırk dan fazla söyleyince kendileri de inanmışlardır.1987 de siyasi yasakların kalkmasıyla eski liderler siyaset sahnesine geri dönmüşler fakat ANAP’ın erken seçim ısrarından sonra girdikleri ilk seçimde başarı kaydedememişler ve ANAP tek başına iktidar olmaya devam etmiştir.1990 yılında görev süresi devam ederken Turgut ÖZAL cumhurbaşkanı olmuş ve ANAP liderini kaybetmiştir. Bunun bir kayıp olduğu bugüne kadar gelişen süreçte daha iyi anlaşılmıştır.

HNAB

Akabinde 1991 yılında yapılan seçimlerde daha karmaşık bir süreç ortaya çıkmış ve sağ partiler tekrar bölünmüştür. RP-MHP-IDP ittifak yaparak meclise girmiş Süleyman DEMİREL liderliğindeki DYP az bir farkla sandıktan birinci parti olarak çıkmıştır.Koalisyon aramaları sonucunda DYP SHP ile koalisyon kurarak 13 yıl aradan sonra hükümet olmuştur. Bu süreçte SHP DEP ittifakı DYP’nin başını bir hayli ağrıtmıştır. Özal’ın ani ölümü ile 1993 de S.DEMİREL Çankaya ya çıkmış ve DYP ekonomi bakanı Tansu ÇİLLER’ i genel başkanlığa getirmiştir.Yeni dönemde kendine fikri ve kültürel zemin arayan DYP modern ve şehirli bir imaja yeni genel başkanıyla kavuşmuştur. Fakat 1990 Irak savaşı, 1991 den sonra Türki cumhuriyetlerin bağımsızlıklarını ilan etmesinden ve PKK’nın terörün şiddetini arttırması ile ülke kendini korunmacı ve milliyetçi bir havanın içinde bulmuş Çiller de bu dönemde Türki cumhuriyetler ile ilişkileri geliştirmiş ve PKK’nın üstüne de karalılıkla gitmiştir.

HNAB

1995 seçimlerine gelindiğinde ise iki anahtar sözünü tutamayan Çiller, Özal dan sonra karışan ANAP ve Ecevit in böldüğü solun zayıflaması ile son dönemlerde ciddi çalışan, gençlere ve kadınlara yatırım yapan, seçmenle birebir iletişim kuran; RP seçimlerden birinci parti olarak çıkmıştır. Bu Türk siyasi hayatında marjinal bir partinin ilk defa birinci olması anlamına gelmektedir.Seçimlerden hemen sonra DYP ANAP ile dışarıdan DSP’nin desteklediği bir azınlık hükümeti kurmuş fakat bu hükümet uzun ömürlü olmamıştır. Akabinde tüm eleştirilere rağmen REFAHYOL hükümeti kurulmuş ERBAKAN başbakan Çillerde yardımcısı olmuştur. Bu hükümet kısa sürede ekonomik alanlarda önemli işler yapmış olsa da RP’nin ortamı geren siyaseti ülkeyi yeni bir kaosa sürüklemiş ve malum 28 Şubat kararları alınmıştır. Aynı yılın ağustosunda anlaşma gereği ERBAKAN istifa etmiş ve başbakanlığı Çiller e bırakmıştır. Fakat Cumhurbaşkanı Sayın DEMİREL eski partisine hükümet kurma görevi vermeyip ANAP lideri YILMAZ ı görevlendirmiştir. Yani S.DEMİREL eski partisine bir anlamda sırt çevirmiştir. Parti artık AP ’nin sembol ismi DEMİREL in partisi değildir.

HNAB

DYP-SHP hükümeti döneminde üzerine kararlılıkla gittiği PKK lideri Öcalan ın ECEVİT e teslim edilmesiyle milli hassasiyetler en üst düzeye çıkmış ve 1999 seçimlerinde Öcalan aktörü ECEVİT birinci, milliyetçi esas oğlan MHP ikinci parti olarak meclise girmişlerdir. Bu iki aktör yanlarına küçük ortak ANAP’ ı da alarak 3,5 yıl sürecek uzun metrajlı bir kabus filmi çekmişlerdir. Bu filmin sonunda ülkede bütün dengeler alt üst olmuş ekonomi çökmüş ve hükümet nezdinde siyasetçilere güven sıfıra inmiştir.İşte tam bu esnada halk koalisyonlardan bıkmıştır ve tek başına bir iktidar arayışına girmiştir. 28 Şubat ta partisi kapatılan, 1999 da ise yürüttüğü İstanbul b.b.bşk. dan şeriat yanlısı bir şiir yüzünden alınıp cezaevine giren R.TAYYİP ERDOĞAN partisinden ayrılmış marjinal söylemlerden kurtulmuş ve aynen DP hareketinde olduğu gibi geniş halk kitlelerinin görüşlerini söylemlerinde birleştiren yeni bir parti kurarak halk nezdin de ki mağdur görüntüsü ile tepki oylarıyla birlikte tüm partilerin göz ardı ettiği gençlerin oylarını da alarak iktidar olmuştur. Bu partide sağ görüşlü eski politikacılarda çeşitli görüşlerden motifler oluşturmuşlardır.

HNAB

Dış Politika“Kazan-Kazan dı, Hep Onlar Kazandı”AKP hükümeti iktidar olduktan sonra kazan – kazan üzerine kurulu ve hep bir adım önde olacağımız bir dış politika stratejisi ortaya koydu. Fakat gelinen noktada Türkiye izole olmuş ve dış politikada hep kaybeden, taviz veren taraf olmuş ve attığı adımla kalmıştır.ABD’nin Irak savaşından önce Türkiye den taleplerini içeren teskere meclisten geçirilememiş ve sonunda bugün Irak a sadece dışarıdan bakar hale gelmişizdir.Türkiye Irak ile olan ilişkilerini istenilen düzeye getirememiş ve neticesinde Irakta olan biten her şey Türkiye’nin aleyhine olur hale gelmiştir. Irak parçalanmakta PKK desteklenmekte Kürdistan fiilen kurulmuş, Musul ve Kerkük Kürt yönetiminin eline geçmek üzeredir.

HNAB

AB ile ilişkilerinde ise inanılmaz tavizler verilerek bir müzakere süreci başlatılmış ve önceden belli olduğu üzere fasit bir dairenin içerisinde tıkanmıştır.Kıbrıs meselesinde ise tek taraflı çözüm talebimiz karşı tarafı güçlendirmiş ve her geçen zaman Rumların lehine işlemiştir. Bugün Kıbrıs’ın durumu daha da vahim bir hale gelmiş ve gelmeye de devam edecektir.ABD ve Rusya Kafkas devletleri üzerinde istedikleri enerji oyunlarını oynarken Türkiye bu süreçte sadece seyirci kalmıştır.Rusya İran enerji tekeline giderken Türkiye doğalgaz kullanımını pervasızca arttırmıştır.Sonuç itibarı ile Türkiye kurulduğundan beri bütün çevresi ile problemli ve sıkıntılı bir sürece girmemiştir.Fakat uygulanan dış politikalar nedeniyle Türkiye tamamen izole edilmiştir.

HNAB

İç Politika “AKP Türkiye’yi Çok Güzel İdare Etti!...”AKP iktidara geldiği günden itibaren bütün meselelerde toplumsal ve kurumsal uzlaşma arayacağını söylemiştir. Fakat bugüne kadar neredeyse hiçbir konuda kimseyle uzlaşamamış ve birçok önemli ülke meselesi çözümsüz kalmış ve hatta birçok konuda ülke gereksiz yere gerilimler yaşamıştır. Neticede sonuca gidememiş ve sadece idare edilmiştir.Türkiye’nin kronik meselesi olan başörtüsü ve imam hatip meseleleri daha da çözülemez hale gelmiştir.T.C. tarihinde ilk defa bir başbakan Kürt sorunu olduğunu söylemiş ve sorunu kurumsallaştırmıştır. Bu PKK nın siyasallaşma sürecinde ve gizli ayrışmada milat olmuştur. Ve aynı başbakan maalesef bir sene sonra Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır diyerek geri adım atmıştır.

HNAB

Hükümetin YÖK gerginliği üniversitelerde bir kavga ortamı başlatmış tartışmalar fasit dairede devam etmiş ülkenin bu sorunu da çözülemeden orta yerde kalmıştır.Hükümet bürokrasi atamalarında da cumhurbaşkanı ile büyük gerilimler yaşamış ve kararnamelerin nerdeyse büyük bir kısmı cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiştir.Ülkenin önemli ve stratejik müsteşar ve genel müdürlük mevkileri vekalet ile yönetilmektedir.Ülkenin içeride ve dışarıda düştüğü sıkıntılar ve uğradığı mağduriyetler içeride milliyetçi hassasiyetleri ve politikaları arttırmaktadır.

HNAB

“Fakirden Alıp Zengine Veren Robin Hood Düşmanları!”

Büyük bir ekonomik kriz neticesinde kurtarıcı olarak iktidara gelen AKP dört yıl içerisinde ülkeyi rakamsal olarak büyütmüştür. Hükümetin açıkladığı rakamlara bakıldığında ;İhracat 2 kat artmış, GSMH 2,5 katına, kişi başı milli gelir 2,5 katına çıkmıştır. Halka açıklanan bu toz pembe görünüm aslında basit bir oyundan ibaret olmasına rağmen halka halkın anlayacağı bir dille anlatılamadığından halk da bu pembe hayallere inanmış çektiği ekonomik sıkıntıyı kendi şansızlığına ve beceriksizliğine bağlamıştır. Fakat bunlar büyürken iç ve dış borç 2 katına, ithalat 2,5 katına, cari açık ise 5 katına çıkmıştır. Sonuç itibarı ile zenginlerin tasarruflarını enflasyonun 2-3 katı üstünde bir faizle fakir halkın üstüne borç olarak yüklemiş ve neticede böyle bir büyüme olmuştur.İşsizlik halen % 10 seviyelerindedir.Faizlerin enflasyonun 2,5 katıdır.Özelleştirmede önemli soru işaretleri vardır.

HNAB

Turizm politikası sonucunda katma değer yaratmayan ve niteliksiz bir turizm portresi ortaya çıkmıştır.Tarım politikaları sonucunda ülkede tarım durma noktasına gelmiştir Gelir dağılımında adaletsizlik devam etmektedir.Ülkede son dört yılda sadece büyük üreticiler ve zenginler büyümüş, zenginliklerine zenginlik katmış ve fakir halk olduğu yerde saymıştır.KOBİ’ler büyümeyi bırakıp hayatta kalmak için son mücadelelerini vermektedirler.

HNAB

Geçmişten Bugüne Siyasi Ve Kurumsal Tespitler : DP Geleneği

“Zul’m İle Abad Olanın Ahiri Berbat Olur!…”Milletin özgürlüğe ve hoşgörüye verdiği cansiperane destek ve mücadeledir.Milletin içinden çıkmış milletin iktidara gelmesi efsanesidir.Statükoya ve özgürlüklerin engellenmesine karşı verilen bir siyasi mücadeledir.Milletin demokrasi içinde yaşama isteğinin siyasi tezahürüdür.Geçmişle kesin çizgilerle ayrılan bir siyasi harekettir.Devamında liderine vefalı bir siyasi harekettir.Bölünmelere tahammülü olmayan bir siyasi harekettir.Bütün siyasi akımların, milleti oluşturan bütün parçaların uzlaşma içinde yaşama isteğinin siyasetteki karşılığıdır.Marjinal akımlara tepkili bir siyasi harekettir. Optimizasyon’u esas alır yok saymayı değil.Bütün milletin demokrasi, özgürlük ve hoşgörüde buluşma noktasıdır.Liderine vefalıdır ama kendine vefasızlığa tepkilidir.Demokrat parti geleneği bir kitle hareketidir geniş toplum kesimlerini içine alır.

HNAB

Geleneğin Tezahürleri “Su Gelince Teyemmüm Bozulur”

CHP ve İnönü demokratik davranmadılar, halkın milli ve manevi değerlerine sahip çıkmadılar ve karşılığında millet 1950 de iktidar oldu.1960 da aynı zihniyet millet iradesini kaba kuvvet ile engelledi, Menderesi astı, karşılığında millet AP de birleşti ve yine iktidara geldi.1969 da sağduyu bölündü 1971 darbesinden sonra millet uzlaşmadı. Bölünerek kuvvetsizleşen hareketi sahipsiz bırakarak bölündü.1980 ihtilalinden sonra millet HP nin ‘Bizi seçmezseniz tekrar darbe yaparız’ tehdidine karşı tekrar birleşti ve ANAP la tekrar meclise iradesini koydu.

HNAB

1987 de aynı ANAP siyasi yasaklar kalkmasın dedi, fakat millet yine özgürlüklerin yanında yer aldı. Hemen akabinde yapılan seçimlerde ANAP ı tekrar iktidar yapmasına rağmen.1991 de sağduyu bölününce millet tepkisini gösterdi ve hiçbir partiye sahip çıkmadı.2002 de siyaset yapma özgürlüğü elinden alınmış partisi son on yılda iki kez kapatılmış ERDOĞAN söylemlerinde milli uzlaşmayı vaat edince millet yine sahip çıkmış ve kendisini kaosa sürükleyen statükocuları meclisin dışında bırakarak AKP yi tek başına iktidara getirmiştir…

HNAB

2002 Seçim Değerlendirmeleri

Olağan üstü çarpıcı sonuçların alındığı bu seçimlerde, tüm partilere verilen oyların büyük bir bölümünün son derece kaygan olduğu açığa çıktı. Özellikle yaratılan kutuplaşmadan kaynaklı, CHP ve kısmen AKP de hatırı sayılır ölçüde "kerhen" oy aldı. Ayrıca özellikle AKP oylarının büyük bölümünün IMF politikalarına tepki olarak biçimlendiği, ideolojik bir tercih olmadığı da açık. Bu tablo, bugün parlamento da temsil edilen seçmenlerin de aslında arayış içinde olduğunu ve kalıcı tercihler yapmadığını, ancak henüz sistemi sorgulayacak bir bilince de ulaşmadığını ortaya koyuyor.

HNAB

AKP-CHP Çiftinden Sırat Köprüsü Üzerinde Son Tango...

2002 seçimlerinde halkın katılım oranındaki önemli düşüş dikkat çekici. 1999 seçimlerinde 3,5 milyon civarında katılmayan seçmen sayısının, bu seçimlerde 9 milyonu aştığı ve 1,2 milyon iptal oyunun da çoğunlukla protesto oyu olduğu yan yana konduğunda, bu durumun sonuçların en çarpıcı boyutunu dile getirdiği anlaşılıyor. Seçime katılmayan ve protesto eden 10 milyon seçmene, barajın altında kalan partilere oy veren 14 milyon seçmen eklendiğinde 41 milyon içinde 24 milyon kişinin temsil edilmediği, sadece 17 milyonunun oyunun temsil edildiği, hükümet ve muhalefetin bu azınlık içinden belirlendiği görülmektedir. Özellikle AKP'ye oy veren seçmenlerin büyük bir bölümünün de arayış içinde oldukları ve tepkiyle AKP'ye yöneldikleri göz önünde tutulduğunda, AKP'nin (elbette CHP'nin de) sırat köprüsü üzerinde dans etmekle yüz yüze olduğu ortadadır.

HNAB

Beklenen Deprem Sağda Oldu, Tsunami AKP’yle Geldi.

Seçimler sağ partilerde büyük bir yıkıma yol açtı. AKP'nin sağın tek alternatifi olarak biçimlendiği bu seçimlerde, AKP'nin misyonu süreç içinde belirginleşecektir. AKP'nin merkez sağın yeniden inşasında, gerici seçmen arayışıyla devlet partisi arasında orta vadeli bir barışı gerçekleştirecek, dünyadaki büyük arayışlara paralel olarak ekonomide ve rejimde yeniden yapılanmayı yönlendirecek kilit partiye dönüşüp dönüşmeyeceğini zaman gösterecektir. AKP'nin hedefinin bu misyon olduğu ortada. Yani AKP 1983'lerin ANAP'ı 1950'lerin DP'si gibi yeni dönemin kuruculuğu misyonunu üstlenmek istemekte. Ancak ortada çok temel bir fark var. DP, savaşın ardından, ANAP ise 1980 krizinin aşılmasının ardından geldi ve kriz sonrasındaki genişleme içinde yeni yapılanmaya yön verdi. AKP ise dünyada ve ülkedeki krizin tam ortasında iktidarı devraldı. O nedenle AKP'ye ilişkin basit ANAP veya DP benzetmeleri doğru olmayacaktır.

HNAB

Bugünden bakınca AKP 1980 sonrasındaki İslamcılığın en son ve "en olgun" atağı olarak görülmelidir. 28 Şubat yenilgisinin ardından liberalleşen İslami akımlar, kendi geleneksel zeminlerini (Erbakan ekolünü) tüketirlerken, başarı durumunda sisteme tam entegrasyon, başarısızlık durumunda ise büyük bir çözülme ile yüz yüzeler. O nedenle AKP iktidarı aynı zamanda Türkiye'deki etkili islami siyasetin de sonu anlamına gelen bir devre olacaktır.

HNAB

GP’nin beklenmeyen başarısının sırrı... Canlı örneğiyle kolay köşe dönme

vaatleri! Egemen siyasetin ekseninin AB'ye doğru kaymasıyla birlikte, ulusalcı politikalar arka plana atıldı ve ulusalcı politika güden partilerin (DSP, MHP ve İP) toplam oy oranında kritik bir düşüş yaşandı. AKP ise, gayet akıllı bir politika ile bu seçmen kitlesinin bilincindeki ulusalcı motifleri örtük bir şekilde söyleminde içselleştirdi.

HNAB

Genç Parti kısmen bu ulusalcı hafızaya seslenirken, esas olarak IMF'ye dönük "en harbi" tutumuyla, yaşadıkları sıkıntı karşısında otorite arayışına giren tepkisel ve lümpen genç oyların bir yandan bu arayışlarını gıdıklarken, diğer yandan da onlara kolay köşe dönme çağrışımları yapmaktaydı. Ancak Genç Parti olgusunun iki açıdan üzerinde durmak gerekiyor: Birincisi, özellikle genç tepkisel oyların kolaylıkla lümpen bir tavırla inanılmaz bir kayganlıkta hareket edebileceği gerçeği. Bu kitlelerin düzenin en otoriter arayışlarına kayabileceği gibi, çok kısa bir sürede en yıkıcı/düzen dışı arayışlarla da temas edebilme potansiyeli taşıdığını gösterdi.

HNAB

İkinci olarak ise, GP'nin IMF karşıtı vurgusunun aslında tüm halk kesimleri içinde yankı yaratarak sol bir zemine de olanak taşıdığını görmek gerekir. Ancak, henüz geleceği belirsiz olan GP, günümüzde demagojik söylemlerle, klasik milliyetçi motiflerin nasıl güçlendirilebileceğinin çarpıcı bir örneğini oluşturdu. Buna karşın GP'nin oylarının asıl deposunu kapitalizmin en gelişkin olduğu (ağırlıkla Ege, Trakya ve Marmara) illerinden oluşturulması ve sanıldığı gibi sadece MHP'den değil, her kesimden oy alması (örneğin İzmir'deki %18'lik oyun ağırlıkla sosyal demokrat ve sola meyledilebilecek genç lümpen tabandan alması) bu seçimin en çarpıcı olgularından birisiydi.

GP’nin en büyük rakibi sayılan MHP'de ise suların çalkalandığı görülüyor. MHP'nin geleceği ve rolünü ise sistemin otoriterlik arayışları biçimlendirecektir.

HNAB

Sosyal Demokrat Cephede Zafer Sevinci Getiren Yenilgi...

Seçimin bir başka, belki de en önemli sonucu solun ve sosyal demokratların büyük yenilgisidir. CHP'nin %19'luk oyu hiçbir şeyi örtmeye yetmez. 1999 seçimlerine kıyasla CHP-DSP oylarında yüzde 10'luk (net 3,2 milyonluk) bir azalma göze çarpmaktadır. Üstelik bu sonuç Türkiye tarihinin en derin krizinin yaşandığı atmosferde alındı. Önümüzdeki dönemde de CHP'nin -aynı misyon gereği- kendisine AKP'yi IMF ve ABD politikaları doğrultusunda denetleme ve eleştirileri bu çerçevede yöneltme rolünü biçtiği görülüyor. Bu durum karşısında sosyal demokrat cenahtaki arayışların durulması olası değil. Özellikle, sol sosyal demokratların tatminsizliğinin derinleşme potansiyeli taşıdığı açık. Bu noktada, asıl büyük soru solda bu arayışlara cevap oluşturabilecek bir yeniden yapılanma atağının başlayıp başlamayacağı. Aksi taktirde, bu tatminsizliğin un ufak olması kaçınılmazdır.

HNAB

SİYASİ PAZAR ANALİZİ

Siyaset, Onu Bir Pazar Olarak Görenleri Daha Çok Seviyor...

HNAB

Parti Oyu % Milletvekili

DP 4.241.393 52.7 420

CHP 3.176.561 39.4 63

MP 250.414 3,1 1

Bağımsızlar 383.282 4,8 3

1950 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Seçmen Sayısı 8.905.743Kullanılan Oy 8.051.650Geçerli Oy 7.953.055Katılma Oranı %89,3

HNAB

1954 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

DP 5.151.550 57.6 505

CHP 3.161.696 35.4 31

CMP 434.085 4,9 5

KP 57.011 0,6 -

Bağımsızlar 137.318 1,5 1

Seçmen Sayısı 10.262.063Kullanılan Oy 9.095.617Geçerli Oy 8.941.660Katılma Oranı %88,60

HNAB

1957 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

DP 4.372.621 47.9 424

CHP 3.753.136 41.0 178

CMP 652.064 7,1 4

HP 350.597 3,9 4

Bağımsızlar 4.994 0.1 -

Seçmen Sayısı 12.078.623Kullanılan Oy 9.250.949Geçerli Oy 9.138.412Katılma Oranı %76,60

HNAB

1961 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

CHP 3.724.752 36.7 173

AP 3.527.435 34.8 158

YTP 1.391.934 13,7 65

Bağımsızlar 81.732 0.8 -

Seçmen Sayısı 12.925.395Kullanılan Oy 10.522.716Geçerli Oy 9.307.558Katılma Oranı %81,00

HNAB

1965 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili AP 4.921.235 52.9 240

CHP 2.675.785 28,7 134

MP 597.818 6,3 31

YTP 346.514 3,7 15

TYP 276.101 3,0 15

CKMP 208.696 3,0 15

Bağımsızlar 296.523 3.2 -

Seçmen Sayısı 13.679.753Kullanılan Oy 9.748.678Geçerli Oy 9.307.558Katılma Oranı % 71,30

HNAB

1969 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

AP 4.229.712 46.5 256

CHP 2.487.006 27,3 143

CGP 597.818 6,6 15

MP 292.961 3,2 6

MHP 275.091 3,0 1

TBP 254.695 2,8 8

TİP 243.631 2,8 2

YTP 197.929 2,2 6

Bağımsızlar 511.023 5.6 13

Seçmen Sayısı 14.788.552Kullanılan Oy 9.516.035Geçerli Oy 9.089.866Katılma Oranı % 64,30

HNAB

Parti Oyu % Milletvekili

CHP 3.570.583 33.3 185

AP 3.197.897 29,8 149

DP 1.275.502 11,9 45

MSP 1.265.771 11,8 48

CGP 564.343 5,3 13

MHP 362.208 3,4 3

TBP 121.759 1,1 1

MP 62.377 0,6 -

Bağımsızlar 303.218 2.8 6

Seçmen Sayısı 16.798.164Kullanılan Oy 11.223.843Geçerli Oy 10.723.658Katılma Oranı % 66,80

1973 Milletvekili Seçimi Sonuçları

HNAB

1977 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

CHP 6.136.171 41.3 213

AP 5.468.202 36.9 189

MSP 1.269.918 8,5 24

MHP 951.544 6,4 16

CGP 277.713 1,9 3

DP 274.484 1,9 1

TİP 20.565 0,2 -

Bağımsızlar 370.035 2.5 4

Seçmen Sayısı 21.207.303Kullanılan Oy 15.358.210Geçerli Oy 14.827.172Katılma Oranı % 72,40

HNAB

1983 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

ANAP 7.833.148 45.1 212

HP 5.285.804 30,5 117

MDP 4.036.970 23,3 71

Bağımsızlar 195.588 1.1 -

Seçmen Sayısı 19.767.366Kullanılan Oy 18.238.362Geçerli Oy 17.351.510Katılma Oranı % 92,30

HNAB

1987 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

ANAP 8.704.335 36.3 292

SHP 5.931.000 24,8 99

DYP 4.587.062 19,1 59

DSP 2.044.576 8,5 -

RP 1.717.425 7,2 -

MÇP 701.538 2,9 -

IDP 196.272 0,8 -

Bağımsızlar 89.421 0.4 -

Seçmen Sayısı 26.376.926Kullanılan Oy 24.603.541Geçerli Oy 23.921.629Katılma Oranı % 93,3

HNAB

1991 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

DYP 6.600.644 27.0 178

ANAP 5.862.639 24,0 115

SHP 5.066.546 20,8 88

RP 4.121.292 16,9 62

DSP 2.624.310 10,2 7

SP 108.374 0,4 -

Bağımsızlar 32.721 0.1 -

Seçmen Sayısı 29.978.837Kullanılan Oy 25.157.089Geçerli Oy 24.416.526Katılma Oranı % 83,90

HNAB

1995 Milletvekili Seçimi Sonuçları

Parti Oyu % Milletvekili

RP 6.012.450 21,3 158

ANAP 5.527.288 19,6 131

DYP 5.396.009 19,2 135

DSP 4.118.025 14,6 76

CHP 3.011.076 10,7 50

MHP 2.301.343 8,1 -

HADEP 1.171.623 4,2 -

YDH 133.889 0.48 -

MP 127.630 0,45 -

YDP 95.484 0,34 -

İP 61.428 0,22 -

YP 36.853 0,13 -

Bağımsızlar 133.895 0.48 -

Seçmen Sayısı 34.155.981Kullanılan Oy 29.101.469Geçerli Oy 28.129.963Katılma Oranı % 85.20

HNAB

1999 Milletvekili Seçimi Sonuçları Parti Oyu % Milletvekili

DSP 6.884.643 22,1 136

MHP 5.604.538 17,99 129

FP 4.799.312 15,4 111

ANAP 4.121.440 13.23 86

DYP 3.740.443 12,0 85

CHP 2.740.233 8,79 -

HADEP 1.477.675 4,74 -

BBP 458.688 0.2 -

ÖDP 261.096 0,84 -

DTP 179.922 0,58 -

LDP 127.178 0,41 -

DP 91.773 0,29 -

DSP 6.884.643 22,1 136

MHP 5.604.538 17,99 129

FP 4.799.312 15,4 111

ANAP 4.121.440 13.23 86

DYP 3.740.443 12,0 85

CHP 2.740.233 8,79 -

HADEP 1.477.675 4,74 -

BBP 458.688 0.2 -

ÖDP 261.096 0,84 -

DTP 179.922 0,58 -

LDP 127.178 0,41 -

DP 91.773 0,29 -

Seçmen Sayısı 37.566.0193Kullanılan Oy 32.654.653Geçerli Oy 31.160.436Katılma Oranı % 86,92

HNAB

2002 Milletvekili Seçimi SonuçlarıParti Oyu % Milletvekili

AKP 10.808.229 34,28 363

CHP 6,113,352 19,39 178

DY) 3,008,942 9,54 -

GP 2,285,598 7,25 -

MHP 2.635.787 8,36 -

DEHAP 1.960.660 6,22 -

ANAP 1.618.465 5,13 -

SP 785.489 2,49 -

DSP 384.009 1,22 -

YTP 363.869 1,15 -

Seçmen Sayısı 41.436.538Kullanılan Oy 32.682.772Geçerli Oy 31.416.584Katılma Oranı % 78,87

HNAB

2002 Milletvekili Seçimi Sonuçları

BBP 322.093 1,02 -

YP 294.909 0,94 -

İP 159.843 0,51 -

BTP 150.482 0,48 -

ÖDP 106.023 0,34 -

LDP 89.331 0,28 -

MP 68.271 0,22 -

TKP 59.180 0,19 -

Bağımsızlar 314.251 1 6

HNAB

2002 Seçimlerinde Hangi Partiye Oylar Nereden Geldi?

DYP nin Oy Kaymaları

HNAB

ANAP CHP DSP DYP MHP FP HADE

PDiğer C.yok

/BoşKullan madı

Topl

AK Parti 10,1 0,9 7,4 7,7 20,9 28,6 0,4 2,2 4,5 17,4 100,0

CHP 4,5 36,8 29,9 2,5 3,3 0,5 0,3 3,4 3,0 15,6 100,0

DYP 5,5 2,8 7,5 56,3 10,5 2,0 0,6 0,2 2,8 11,9 100,0

Genç Parti 9,6 3,9 20,2 9,2 14,9 2,4 0,8 1,6 5,5 32,0 100,0

MHP 3,4 0,3 2,8 2,6 72,7 0,3 0,0 1,5 2,1 14,4 100,0

Dehap 4,2 2,7 1,3 1,9 1,1 2,7 55,2 2,9 5,8 22,3 100,0

ANAP 65,8 2,1 3,7 4,3 5,9 2,1 0,0 1,6 2,7 11,8 100,0

SAADET 0,6 1,9 1,9 1,3 1,9 72,3 0,6 0,6 6,5 12,3 100,0

DSP 0,0 1,3 79,5 1,3 7,7 1,3 0,0 0,0 1,3 7,7 100,0

Diğer7,8 5,8 13,6 3,2 18,8 1,9 0,6 16,9 8,4 22,7 100,0

HNAB

• Tablo şöyle okunur; 3 Kasım 2002 seçimlerinde AKP’ye oy verenlerin % 10,1’i 1999 seçimlerinde ANAP’a, % 20,9’u MHP’ye oy vermiştir. AKP oylarının % 17,4’ünü 1999’da oy kullanmayanlardan - yaşı tutmayanlardan yani ilk defa oy kullanan yeni seçmenden almıştır.

• DYP’nin oy kaymalarına baktığımızda; 3 Kasım 2002 Seçimlerinde Partiden en fazla oyun 9,2 ile Genç Partiye kaydığını görüyoruz. Hemen arkasından7,7 ile AKP ve 4,3 ile ANAP geliyor. Diğer Partilerden Partimize; 10,5 ile MHP ve 7,5 ile DSP oylarının kaydığını görüyoruz.

HNAB

Kültürün Üretmediği Fikir, Değişkenlik Üretir !

Yakın tarihimize baktığımızda seçimlerin son dönemecinde "kanaatlerin ve tutumların" önemli ölçüde değişebildiğini görürüz. 1999 seçimlerinin sonundaki tablo şaşırtıcıydı, 2002 seçimlerinde ise seçimlere üç ay kala kimse AKP'den bu ölçüde etkili bir zafer beklemiyordu. Terör, milliyetçilik, ekonomik kriz gibi güçlü toplumsal dalgaların siyaseti oldukça zorladığı görünüyor. Partileri iktidara taşıyan rüzgâr, kendi söylemleri kadar seçmen beklentilerini köklü sarsıntılarla değiştiren gündemi de yakalamak ve vaatleri çeşitlendirmek de oluyor.2007 seçimlerinde hangi partinin nerede durduğu, hangi liderin neyi temsil ettiği konusunda nihai kararlarını vermek zorunda olan seçmenler, seçim atmosferinin genel sükununda biraz daha ayrıntılara dayalı, nispi üstünlükleri esas alan bir akıl yürütmeyle tutumlarını belirleyecekleri görülüyor.

HNAB

Bunun iki düzeyde şekilleneceği söylenebilir. Birincisi,seçmenin akıl yürütme yolları ve bunlara dayalı birleşik akılkategorileri önem kazanacak demektir. Seçim sürecindeköylülük, şehirlilik, hayat biçimleri ve bunlar çerçevesinde"değerler" daha baskın rol oynayacaktır. İkincisi ise çok etkin bir şekilde öne çıkan, rakiplerinin bilekafa sallayarak "evet onlar kazanacak" dedikleri bir iklimolmadığına göre seçmen biraz "olmayana ulaşmayöntemiyle" davranacaktır. Kimin daha iyi iş yapacağı, ülkeyi kurtaracağı biçimindedeğil, kimin hatalarının daha az olduğuna yönelik bir akılyürütme baskın olacaktır.

“Hepsi Aynı” İnancı Değişmedikçe Şans, “Kötünün İyisinden” Yana !

HNAB

Böyle ortamların sürprizi şudur: Eğer bir seçmenin aklı "makul bir gerekçe üzerinden" bir partiye ve lidere yattıysa aynı gerekçelerle milyonların da aklı yatabilir. Elbette yerleşik temel ayrımlar var; bir hayli belirsizleşmiş olmasına rağmen hâlâ sağ ve sol kavramları iş yapıyor. Mevcut şartlar 2002 paylaşımının benzer bir şekilde tekrarlanacağını gösteriyor. Buradan hareketle bir sürpriz olacaksa bunun, neredeyse seçmenin dörtte üçüne ulaşmış bulunan merkez sağda yaşanacağını ve bunu da parti liderinin doğrudan doğruya isminin yaratacağını öngörmek gerekiyor.

Bu Seçimde Farkı, Liderin Kimliği Yaratacak !

HNAB

Seçimin Vurucu Silahı Liderin Karizmasıdır...

Bu Silahın Mermisi İse Tanıtımdır...Seçim atmosferinin sakinliği, aktörlerin çabalarından büyük ölçüde bağımsız olarak şartları tayin edecek bir temel "olay"ın yokluğu, belagati, propagandayı, sureti haktan görünüyormuş gibi yapılacak yönlendirmeleri, nihayet "kamuoyunu bilgilendiren saha araştırmalarını" artıracaktır. Buradan, profesyonellerin, uzmanların, danışmanların, imaj-maker'ların daha fazla ilgi göreceklerini çıkarmak zor değil. Fark yaratmak, algıları biçimlendirmek, verileri amaçlı olarak değerlendirmek, nihayet parlak sözlerin büyüleyiciliğinde sonuç almaya çalışmak önem kazanacaktır.

HNAB

Reklamların ayartıcı ve baştan çıkartıcı repliklerine alışık ve duyarlı kulaklara -ve zihinlere- yeni jestler ve "vurucu" ifadeler bulunmaya çalışılacaktır. Unutmayalım, hikâye sadece profesyonellerin seçmeni ayartması biçiminde yaşanmıyor; aynı zamanda seçmen de "gel beni ayart, beni etkile, başımı döndürecek sözler et, ayaklarımı yerden kes" konumunda. Tıpkı "karizma"nın, tek yanlı bir inşa ile değil, kitlelerin "İskender'in kılıcı"nı bekliyor olmalarıyla ancak ortaya çıkması gibi, bu alanda da bir karşılıklılık var.

Herkes elinden geleni yapacak, "uzmanlıklar" konuşturulacak. Ancak "siyaset oyunu"nun tüm oyunları mümkün kılan aynı gerekçeyle kurallı bir şekilde yürütülmesi önemli.

HNAB

Kayıtsızlık derecesi artmış seçmen, araştırma savaşlarının sonuçlarına bağlanan umutları artıracaktır. Bu türden araştırmalar, ekonominin bildik arz-talep ilişkisi etrafında değerlendirilmelidir. Siyasiler; durumlarını görmek, halk; ne olup bittiğini anlayarak kendisi ve toplumun eğilimini daha açık seçik değerlendireceği verilere ulaşmak, medya; belirsizliğe ışık tutarken halkın beklentisini karşılamak için saha araştırmalarını talep edecektir. Öte yandan bu araştırmaları yapan şirketler para kazanmak; yaptıranlar ise elde edilen sonuçları en verimli şekilde kullanmak isteyeceklerdir. Bu "verimli kullanmanın içinde siyasi eğilimleri yönlendirme girişiminin eksik olması düşünülemez. Bu konuda artık bazı tedbirler alarak sonuçların daha güvenilir olmasını sağlamak gerekiyor.

HNAB

HADEP’in İmralı Hapsi...2002 seçimleri, HADEP‘ in Kürt sorununu temel alarak güttüğü politikanın sınırlarını da ortaya çıkarması açısından ilginçti. DEHAP‘ın doğuda ortalama %40'ları bulan oy oranı yakın çevrede %7-8 ve batıda büyük şehirlerde %2,5-5,5 arasında ve Anadolu'nun kalanında ise %1-2 arasında seyretti. Bu seçimlerde DEHAP‘ ın kaydettiği artış net 450 bin oydu. Bunun yaklaşık 50 bininin EMEP oyları, 100 bininin eski ÖDP oyları olduğu düşünülürse, kalan 300 bin oyun ise geçen seçime göç nedeniyle katılamayan ve yeni kayıt yaptırmış Kürt seçmen olduğu büyük olasılıkla varsayılabilir.

HNAB

Yani büyük bir baskı altında geçen 1999 seçim ortamıyla, oldukça rahat geçen 2002 seçim ortamı arasında HADEP oylarının aslında çok fazla değişmediği genel olarak istikrarlı bir yer tuttuğu anlaşılmaktadır. 1,5 milyon civarında gezinen HADEP‘ in (Kürt kökenli) oylarının koşullara göre şimdilik 1 milyonla 1,5 milyon arasında gidip geldiği, en iyimser koşullarda da 2-2,5 milyon düzlemine ulaşabileceği anlaşılmaktadır. Kaldı ki uluslararası planda da, Kürt sorununun merkezinin Irak'a kaydığı ve Kürt sorununda önderliğin Barzani-Talabani ikilisine geçtiği gerçeği göz önünde tutulduğunda, Türkiye Kürtleri açısından yeni bir dönemin açılacağı anlaşılmaktadır.

Öyle görünüyor ki, Kürt siyasetinde de bir dönemin sonuna gelinmektedir.

HNAB

Türkiye’nin Değişmez Gerçeği; Solun Kurdu Sol...

Seçim sonuçları 1990'larda başlayan yasallaşmacı akımın hüsranı ve sonudur. Bu akımın başını çeken ÖDP‘ nin başarısızlığı sadece kendi aldığı oy ile sınırlı tutulmamalıdır. Bu akım sendikal alandan siyasal alana dek tüm sol zemine damgasını basarak geçtiğimiz on yıldaki sol siyasetin ana kulvarını biçimlendirmiş ve sol liberalizmle bulaşık çizgisi nedeniyle IMF politikalarının en şiddetli saldırılarına maruz kalınan yıllarda solu uysallaştırmıştır. Bu politikanın sonuçlarını ise, hep birlikte en derin krizin yaşandığı atmosferde en derin yenilgiyi alarak yaşamaktayız. TKP‘ nin aldığı binde 2'lik oyun ise içine kapalı bir siyaset tarzının doğal ürünü olduğu ve çok fazla uzayıp kısalamayacağı ortadadır.

HNAB

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

En kolay şey insanın kendisini aldatmasıdır, çünkü bir insan genellikle istediği şeyin gerçek

olduğuna inanır.Demosthenes

HNAB

Olası Seçim Senaryoları

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile aynı döneme gelmesinden ötürü, 2007 Seçim senaryoları hergün değişim gösteriyor.Senaryo1:RTE’ nin Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda seçimlerin erkene alınması kesinlikle AKP ‘nin işine yarayacak ve cumhurbaşkanlığı meselesi kaynayacaktır.AKP içindeki seslere göre RTE Cumhurbaşkanlığına kesinlikle aday olacak ve Başbakanlığı emaneti devraldığı Abdullah Gül’e devredecektir.Ancak bu durumda Bülent Arınç’ın nasıl bir tavır sergileyeceği yakın çevrelerce bile tahmin edilememektedir. Erken seçime gidilmesi AKP içindeki çatlak sesleri de susturacaktır. Ancak Arınç’ ın bir cenaze töreninde Erbakan’ın elini öpmesi RTE ye verilmiş bir gözdağı olarak da yorumlanabilir. Sonuçta mecliste Arınç’ın 150-200 sandalyesi bulunduğu biliniyor. SP ise Kutan ile bir yere varamayacağının ve Arınç’ın güçlü bir siyasi lider ismi olduğunun farkında. AKP ile kan kaybeden SP yine AKP içinden güçlü bir isimle siyasi arenada boy gösterebilir.

HNAB

Erken seçim için gösterilen tarih Haziran- Ağustos aralığı. AKP ve Genç Parti dışındaki tüm partilerin hazırlıksız yakalanacağı bir dönem olan yaz aylarında oylar sağda ; AKP, GP ve AKP nin gençlik örgütlenmesi nedeni ile ürkerek izlediği MHP arasında paylaşılacaktır. Aynı zamanda burjuvazinin tatilde olduğu bu dönem yine CHP nin oylarını da zayıflatacaktır.Bu senaryoda ilk kez oy kullanacak seçmen ve genç oylar, gençlik örgütlenmeleri sağlam olan ve gençlere yatırım yapan MHP, AKP ve GP arasında paylaşılırken gençleri bugüne kadar gözardı etmiş ve gençleri yeni farketmiş olan partilerin ümitlerini bir sonraki seçimlere ertelemesine neden olacaktır. Bu durumda AKP’ye kayan oylarımızla birlikte AKP den rahatsız olan yetişkin oyları için çalışmak ve bu oyları partiye yönlendirmek üzere stratejiler kurmak gerekmektedir.Ancak bu durumda AKP nin seçilme yaşının 25 e inmesi avantajını kullanması söz konusu olamayacaktır.

HNAB

Senaryo 2;RTE’ nin Cumhurbaşkanı adayı olması durumunda, seçilme yaşının 25 yaşa indirilmesi maddesini kullanılabilmesi için tarihin en erken 28 Ekim 2007 olması gerekmektedir ve bu durumda seçimler normal tarih olan 4 Kasım da yapılacaktır. Eğer RTE ve AKP bunu beklerse diğer partilerin hazırlık ve kampanyalarını tamamlamaları için gerekli zaman kalacaktır. Aynı zamanda ramazan ve ayına gelen bu dönemde muhafazkar kesim oruçlu olacak ve bu kesimden seçime katılım zayıf kalacaktır.AKP nin bunu göze alması farklı dayatmalar olmadığı sürece pek mümkün görünmüyor. Böyle bir senaryoda tüm partilerin gözünü diktiği ilk kez oy kullanacak seçmenin oyları, gençleri parlak sözler ve dün yada yarın söylemi, ekonomi dış borç gibi söylemler yerine bugünü vaat eden ve gençlerle aynı dili kullanan partilerin oylarında büyük artışlar olacaktır ki bu süre gençliği etkilemek için yeterli bir süredir.

HNAB

Senaryo 3;RTE Cumhurbaşkanlığına aday olmaz, meclisten bir başka ismi aday gösterir. Bu durumda adaylık bekleyen ve adaylıkları desteklenmeyenlerden oluşan bir küskünler grubu oluşabilir. Küskünlerin parti karşıtı hareketlerine engel olmak için erken seçim kararı alınabilir. Erken seçim durumunda küskünlerin bir başka partiden aday olmaları ve adapte olmaları için gerekli zaman kalmayacaktır.RTE nin cumhurbaşkanlığından feragati halkta sempati uyandıracak ve 2002 seçimlerinde olduğu gibi mazlum halk mazlumun yanında yer alacaktır. Bu senaryo AKP için çok olumlu görünse de RTE için bundan sonra köşk şansı yok denecek kadar azdır. RTE’nin partisini ayakta tutmak için bunu göze alıp almayacağı tartışma konusudur.

HNAB

Senaryo 4;RTE cumhurbaşkanı adayı olmayarak yine mazlumu oynarken köşk için desteklemediği ve küstürdüğü adaylara rağmen 25 yaş uğruna 4 kasımda seçime gidebilir. Bu durumda lider olarak güçlenmesine rağmen, partiden kopacak olası milletvekilleri ile partiyi zayıflatacaktır. Bu durumda muhafazakar oylar bölünmesine rağmen bu seçimlerde parti değil lider çekişmesi yaşanacağından ve duruşuyla hem mazlum hem de gururlu lideri oynayacağından kararsızların oylarına talip olacaktır.

HNAB

SEÇMEN ANALİZİ

Aklın gücüne hiçbir engel karşı duramaz.Marcus Aurelius

HNAB

TÜRKİYE DE SEÇMEN EĞİLİMLERİ

HNAB

21. yüzyılın ilk 25 ve 50 yıllık süreçleri itibariyle Türkiye’nin genç nüfusu üzerine bir takim bilgiler vermek istiyoruz. Türkiye, nüfus yapısının iç dinamiklerine bağlı olarak önümüzdeki 25 – 40 yıllık sure içerisinde çok önemli bir fırsat penceresi içine girmekte, hatta son bir kaç yıldır girmiş bulunmaktadır. Bu konuyu biraz daha açarak neden genç nüfusun 2002 seçimleri dahil olmak üzere 25-40 yıllık süreçte ne kadar büyük önem taşıdığını görmekte fayda var.

Türkiye’de Nüfus Yapısı

HNAB

Tüm toplumlar, 100 – 200 yıl arasında değişen aralıklarla demografik dönüşümler geçirir. Nüfus biliminde “demografik geçiş sureci” olarak adlandırılan bu dönüşümler uç evrede gerçekleşir ve her evrede farklı nüfus özellikleri gözlenir. Birinci donemin en temel özelliği; hızlı nüfus artış oranlarıdır. Buna bağlı olarak 0 – 24 yas grubun, yani eğitim cağı nüfusunun toplam nüfus içindeki oranı yüksektir. İkinci donemde, nüfus artış hızı yavaşlama eğilimine girer. Bu aşamada çalışabilir nüfusun (15 – 64 veya 24 – 55 arası) toplam nüfus içindeki payı en yüksek seviyededir. Uçuncu donemde ise, nüfus artış hızı sıfırlanır ve gerileme baslar. Bir diğer deyişle nüfus azalmaya ve yaslanmaya baslar.

HNAB

Azalan Nüfus Artış Hızı, Artan Kalite...Türkiye bir suredir, demografik geçiş surecinin toplumlar için “Fırsat Penceresi” olarak nitelendirilen ikinci evresinde bulunmaktadır ve bu süreç en az 25 yıl daha sürecektir. Türkiye’de nüfus artış hızı beklenenin üzerinde yavaşlamış durumdadır ve bu sayede eğitimde ilk kez niceliği değil niteliği on plana çıkartmak ülkemiz için artik mümkün hale gelmektedir.

Nüfus artış hızının yavaşlaması, nüfusun azaldığı anlamına gelmiyor. Türkiye nüfusu 1970 yılında 35.6 milyon iken, 2000 yılında 67.8 milyona ulaştı. Nüfusumuz elbette artmaya devam ediyor ancak eskisi kadar hızlı değil. Buna bağlı olarak nüfus içerisindeki farklı yas gruplarının toplam nüfusa olan oranı da değişiyor ve bize fırsat penceresini açan olgu da bu durumdan kaynaklanıyor. Türkiye’de çocukların toplam nüfusa oranı azalıyor ve 2000 yılından bu yana ülkemiz hızla artan bir genç ve yetişkin nüfusa sahip oluyor.

HNAB

Milletvekili seçilebilme yaşının 25’e indirilecek olması ülkede siyasi ritüeli değiştirebilecek potansiyele sahip bir gelişme mi? Bu soruyu irdelemekte fayda var zira genç nüfusun mecliste temsili demokrasi adına üzerinde durulması gereken bir konu. Fakat şu anki siyasi yapıda, milletvekili seçilebilme yaşının 25’ e indirilmesi ile meclisteki temsilin alışılagelmiş yapısının değişecek olma ihtimali bir hayli zayıf görülüyor. Nitekim, siyasi partilerin gençlik kollarına baktığınızda, bu örgütlerin, merkez karar yürütme organları dahil yerel yönetimlerde de karar verme mekanizmalarında etkili bir paya sahip olmamaları, mecliste yapılan bu tarz değişikliliklerin pratikte başarı bulmasını engelliyor.

Siyasette Genç Nüfusun Etkinleştirilmesi Süreci...

HNAB

Mevcut siyasi partilerin gençliğe fazla önem vermemesi sonucunda, Güçlü Türkiye Partisi gibi genç nüfus eksenli partilerin kurulması, bu tarz yasaların uygulamada da başarıya ulaşmasını sağlayabilecek bir çözüm olabilir mi? Eğer olaya ideal varsaydığımız bir siyasi konjüktürden bakıyor olsaydık, sorunun cevabı evet olabilirdi. Fakat,günümüz Türkiyesi’nde irili ufaklı 50 partinin olduğu bir siyasi ortamda, kitlesel hareketler, yerini genellikle parçalanmış ve kararsız bir seçmen yapısına bırakmış durumda. Kaldı ki, siyasal örgütlenmeler ve “şirket promosyonlarına” benzeyecek kadar bayağılaşmış tanıtım faaliyetlerini karşılayacak olan finansman gereksinimleri, bu tarz oluşumların büyümesinde önemli bir engel teşkil etmekte.

Ne Geçmiş Ne Gelecek... Gençlik

Bugününü İstiyor!

HNAB

Geçtiğimiz 2002 seçimlerini tam bu noktada hatırlamakta fayda var. Doğru dürüst bir parti programı bile olmayan Genç Parti genel başkanı, elindeki medya organlarını bu konuda seferber ederek, seçime 1 yıl kala başlattığı propagandalar ve gezilerde dağıttığı bedava dönerler ile bu ülkeden %8’e yakın bir oy oranı alabilmişti. Öte yandan, parti programlarında ülke meselelerine çok ciddi yaklaşımlar sunan bir çok küçük parti ise yüzde bire bile yaklaşamamıştı.

HNAB

Genç Enerjiyle Uçan Bir Ekonomi...Türkiye, çalışabilir nüfusun toplam nüfus içindeki payının en üst noktaya ulaşacağı 2000 – 2025 yılları arasında “Fırsat Penceresi” adi verilen bu demografik sureci yasayacaktır. Yaratacağı çalışan nüfus potansiyeli nedeniyle, bu donem ekonomik büyüme için en uygun koşulları taşıyor. Ve bu yüzden toplumların hayatında “Fırsat Penceresi” olarak adlandırılıyor.

Ülkemizde 2000 – 2025 yılları arasında nüfus artış hızı yavaşlamaya devam edecek. Demografik öngörüler, Türkiye’de nüfusun 2025 yılında 90 milyona, 2050 yılında 98 milyona ulaşacağına işaret ediyor. Türkiye’de 2000 – 2025 yılları arasında genç nüfusun mutlak olarak artısı önce duruyor. Bir donem sonra ise genç nüfus, hem mutlak hem de toplam nüfus içindeki pay olarak azalıyor.

Türkiye 2025 yılından sonra genç nüfuslu bir ülke olmaktan çıkmaya başlayacak. Buna göre, genç nüfus politikaları yerini yetişkin nüfus politikalarına bırakacak

HNAB

Sahip olduğumuz bu genç ve çalışabilir nüfusun, hayalimizdeki büyük, aydınlık ve güçlü Türkiye özlemi doğrultusunda büyük bir fırsat olduğu gibi, çağdaş ölçülerde, rekabet gücü yüksek, kaliteli ve yaygın eğitim politikaları ile destekleyemezsek, bir diğer deyişle eğitim sistemimizi bu ihtiyaçlarımıza göre yeniden ve süratle tasarlayamazsak, bu fırsat rahatlıkla bir tehdide dönüşebilir ve doğal olarak sunduğu fırsatlar ölçüsünde, geleceğimiz için büyük bir tehlike olabilir. .

Dikkat İsteyen Nokta: Bu ‘Fırsat Penceresi’ Çift Açılımlı...

HNAB

Milletvekili seçilme yaşının 25 yaşına indirilmesini düzenleyen kanun, partiler arasında kimin daha fazla istediğine dair bir atışma konusu olmaktan geri durmadıysa da üzerinde en rahat uzlaşılan konulardan biri olarak geçti. Türkiye'de gençliğin siyasetle ilgisine dair 12 Eylül'den bu yana hiç eksik olmayan bir memnuniyetsizlik söz konusudur. Malum 12 Eylül politikalarının gençlikle ilgili tek uygulaması yoğun bir kontrol ve depolitizasyonu hedefliyordu. Süreç ortaya siyaset kavramına yaklaşılması bile çok büyük bir günahmış gibi bakan, buna mukabil kendinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen, başkalarının dertlerine en ufak bir ilgi beslemeyen, dünyanın genel gidişatına karşı da vurdumduymaz bir tutum sergileyen bir gençlik çıkarmıştı.

Üniversite gençliği ve siyaset

HNAB

Ancak, bu durum gençliğe uygulanan belli bir depolitizasyon sürecinin sonucu olabilirdi, ama gençlik, bir kurban olarak siyasete sonsuza kadar duyarsız kalamazdı. Türkiye'de her seçim dönemi (4 veya 5 yıl) içinde seçmen sayısının yüzde 15'ine yakını yenileniyor. Yeni nesiller Türk siyasetine çoğu kez sürpriz tercihlerle yansıyarak seçim sonuçlarındaki dengeleri altüst edebiliyor. 1999 seçimleri MHP'yi bir sürpriz olarak çıkardıysa, bu genelde yaşlı siyasi aktörlerin gençliğin dünyasındaki hareketliliği fark edememesinden kaynaklanmıştır. Türkiye'de oyların yükseliş ve düşüşünü seçmenin kendi partisine olağan sadakatsizliği kadar, belki bundan daha önemli ölçüde, yeni oy kullanan seçmen kitlesinin kontrol edilemeyen keyfiliği belirliyor.

HNAB

4-Sonuç ve Değerlendirme

Yirmi yaşındaki bir insan, dünyayı değiştirmek ister. Yetmiş yaşına

gelince, yine dünyayı değiştirmek ister, ama yapamayacağını bilir.Clarence S. Darrow

HNAB

Kuşaklararası Farklılıkların Çıplak Gözle Bile Görülebilen Riskleri

- genç kuşakların siyaseti daha az önemli bulduklarını, - “demokrasilerde ekonomik sistemin işleyişinin sorunlu

olacağına” daha fazla inandıklarını, - demokratik yönetim modeline alternatif olarak “güçlü

lideri” ve “uzmanların karar vereceği” bir hükümet modelini daha fazla tercih ettiklerini,

- yaşlı kuşaklarla karşılaştırıldıklarında rekabete karşı daha negatif tutumlar sergilediklerini görmekteyiz.

HNAB

RAKİP ANALİZİ

Dünyanın en güç işi birşeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan

seyretmektir.

HNAB

Türkiye de Siyasi Partiler

Siyasi Partilerimizin 90 sonrası yaşamlarına kısaca göz gezdiriyoruz...

HNAB

Türkiye’de Politikanın Kurmaylarını Yetiştiren Parti...

DYP 12 Temmuz 1991’deki seçimlerin Kasım ayında yapılması için TBMM’ye öneri götürür. 21 Ekim 1991 tarihinde sekiz yıllık ANAP iktidarı sona eriyordu. 19.dönem milletvekilliği erken seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olacak çoğunluğu sağlayamazken DYP 186 milletvekili ve Türkiye genelinde topladığı %27’lik oyla birinci parti oluyordu. 21 Kasım 1991 günü Başbakan Süleyman Demirel’in SHP ile kurulan koalisyon hükümetini Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a onaylatmasıyla, seçim meydanlarında söz verdiği “500 gün” çalışma süresi çalışmaya başlıyordu.Ancak parti içi muhalefet giderek yükseliyordu. Özellikle Demirel’e yakınlığıyla bilinen Cavit Çağlar ve Cavit Çağlar’a yakın olan Ömer Barutçu ve Yaşar Topçu, parti içi muhalefetin boy hedefi haline geliyordu.

HNAB

27 Mart Yerel seçimleri yaklaşıyordu. DYP, AP dönemi dahil 24 yıldır İstanbul’da yerel seçim kazanamamasını göz önüne alarak Bedrettin Dalan üzerine kurul bir seçim stratejisi uygulamaya çalıştı. Burada, ekonomik açıdan çok kötü bir döneme girilmişti ve Tansu Çiller, Ocak’ta Devaülasyon kararı aldı. Cavit Çağlar ve ekibi, Tansu Çiller’i eleştirmeye başlar. Bu durum 27 Mart’ın hemen öncesinde de devam eder. Cavit Çağlar, SHP ile koalisyona devam edilmesine karşı çıkmaktadır.DYP 27 Mart Yerel seçimlerine, özellikle Güneydoğu konusunu ve RP’nin yükselişini seçim propagandası olarak kullandı. “DYP’ye her oy PKK’ya bir kurşundur” sloganıyla yola çıktı. Aynı dönemde PKK’nın metropollere yönelik terör eylemleri de toplumda büyük bir tepkiyle karşılanıyordu. Tuzla katliamı bu tepkinin artmasına yol açtı. Bunun dışında, RP’den bazı milletvekillerinin Atatürk ve laiklik karşıtı söylem ve eylemleri ile birlikte kamuoyu hem Güneydoğu sorununa hem de laiklik sorununa aşırı hassaslaşmış bir görüntü çiziyordu. Bu nedenle Tansu Çiller’in seçim propaganda konusu her ne kadar yerel seçimle ilgili olmasa da gündeme tam uygun düşmekteydi.

HNAB

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Bedrettin Dalan, geçmişte ANAP’tan Belediye Başkan adayı iken, DYP tarafından “Dalan’a talana hayır” kampanyasıyla yıpratılmaya çalışılan belediye başkanıydı. İstanbul Beyoğlu Belediye Başkan adayı ise seçimlere daha sonra tartışmalara konu olacak bir tasarıyla seçime giriyordu “Önce Beyoğlu’na cami yapacağım Parti, il genel meclisi seçimlerinde 6 milyon oy alarak %21'lik bir varlık göstermiştir. En başarılı olduğu belediye kademesi kasaba belediyeleridir; bu grupta en fazla başkanlık kazanan partidir. İlçe belediyelerinde birinciliği ANAP'a kaptırmış, ikinci sıraya düşmüş; il merkezi belediyelerde RP ve ANAP'tan sonra üçüncü sıraya yerleşebilmiştir. Büyükşehir belediyelerinde ise, aldığı 3 başkanlıkla ANAP ile eşit ağırlık sergilemiştir.

HNAB

Aralık 1992’de AP’nin açılması DYP için sorun olmuştu. Demirel, AP’nin DYP’ye katılması gerektiğini belirtirken, Cindoruk buna karşı çıkıyordu. 19 Aralık 1992’de Adalet Partisi DYP’ye katılmayı kabul ediyordu. 1993 yılının başlarında, Hüsamettin Cindoruk ve ‘şahinler’, Süleyman Demirel’i DYP’’nin yetkili organlarını çalıştırmamakla ve ‘tek adam’lıkla suçluyorlardı. Şahinler, hükümette 500. Gün dolduğu zaman partinin yeniden gözden geçirilmesini aksi taktirde parti aktif muhalefet yapacaklarını açıklıyorlardı. Aynı günlerde Süleyman Demirel, 1992’un reform yılı olacağını söylüyordu.17 Nisan 1993’te Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümü üzerine, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel oldu, yerine ise Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Tansu Çiller’i bırakıyordu. 16 Mayıs 1993’te Süleyman Demirel’in Çankaya’ya çıkmasıyla, Parti genel başkanlığı yarışı hız kazanmıştı. 13 Haziran’da Türkiye’nin ilk kadın başbakanı Tansu Çiller, seçimi kazanır. 24 Haziran 1993’te İnönü ile yeni koalisyon protokolü imzalanıyordu. Çiller, kabineyi açıkladığı zaman, Demirel’in önerdiği 16 kişiyi kabineye almayarak ‘Demirel gölgesi’ni daha başlangıçtan itibaren silmeye çalıştı. DYP ile SHP arasındaki görüş ayrılığı Sivas Katliamı ile doruğa tırmanıyordu.

HNAB

AKPARTİ

HNAB

Biz Bu Filmi Bir yerlerde Görmüştük“AKP yi geleneğin temsilcisi yapan en büyük emare sağ parti olması ve milletin üzerinde ittifak etmesi ve geçmişten kesin bir çizgiyle ayırmış olması.AKP aynen gelenekte olduğu gibi muhafazakar demokrat bir parti olduğunu söyleyerek geldiği çizgiden ayrılmış ve kitle partisi olmuştur.AKP gelenek çizgisi içerisinde siyaset yapmış isimlerle ittifak ederek önyargıları azaltmıştır. Hatta son temsilci ANAP ile ittifak yapmıştır. ANAP ın ayakta kalan ve gelecek vaat eden siyasetçisi Erkan MUMCU yu partisine alarak ANAP la gizli ittifak yapmıştır.

HNAB

Bütün bunlara rağmen AKP geleneğin en zayıf temsilcisidir. Seçim barajlarından istifade ederek % 34 oyla tek başına iktidar olmuştur. Bu geleneğin iktidara geldiği en düşük oy oranıdır. Yani sağda tam olarak bir ittifak millet içinde yoktur.Bütün olumsuzluklara rağmen dört senelik iktidarı boyunca ülkede bir takım görüşleri değiştirmiş ve fikri değişimler sağlamıştır.Türkiye bütün dış ülkeleri potansiyel düşman ve yozlaşma unsuru olarak görürken AKP AB ile ilişkilerde mesafe almış ve artık milletin istediği bir düşünce haline getirmiştir.Özal la başlayan sağda modernleşme AKP ile devam etmektedir.

HNAB

Özal geleneği daha liberal bir çizgiye çekmiştir. Herkesin yerinde sağolması düşüncesi yerini gelişmeye modernleşmeye ve şehirleşmeye bırakmıştır. Ülke bir transformasyon sürecine girmiştir.Özal döneminde gelenek; aşırı milliyetçiliği cesaretle, muhafazakarlığı orta yolla, kapalı ekonomiyi de liberal ekonomi ile ikame edilerek daha farklı bir boyuta getirmiştir.Özal’ın partiyi bırakmasından sonra parti Özal’ın değerlerine sahip çıkmamıştır.Parti asgari bir muhafazakarlığı bünyesinde var etmiştir fakat yılmaz bunun tam aksi bir politika ile partiyi yönetmiştir.Özal döneminde partiye mal olmuş bütün isimler neredeyse tasviye edilmiş parti artık Özal’ın partisi yani DP geleneğinin partisi olmaktan çıkmış bir lider partisi olmuştur.Yılmaz ise sola daha yakın bir siyaset tarzı ile partiyi ekseninden çıkarmış ve halktan karşılık bulamayarak neredeyse tasviye olmuştur.ANAP artık DP geleneğini yaşatacak, milletin üzerinde ittifak edeceği bir alternatif değildir.

HNAB

MHP

HNAB

Durum’dan Yararlanma Stratejisinin Tartışmalı Başarısı...

Genel başkan Alparslan Türkeş’in yazdığı 9 ışık adlı kitapta MHP’nin teorik temelleri şöyle özetleniyor: Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, Toplumculuk, İlimcilik, Hürriyetçilik, Köycülük, Gelişmecilik ve Halkçılık, Endüstricilik ve Teknikçilik.1991 genel seçimlerinden beri MHP önemli bir değişim dönemi yaşamaktadır. bu değişim sürecini MHP’nin bir bakıma 1960-70’lere dönüşü olarak yorumlamak çok da yanlış olmayacaktır. Sovyetler Birliğinin çözülmesiyle birlikte, Türkçülüğün baskın hale gelmesi, bu ideolojik geri dönüşün temel esasını oluşturuyor. Türki Cumhuriyetlerin Turancı hedefleri canlandırması ve Kürt meselesinin ‘reaksiyoner Türk milliyetçiliği’ için bereketli bir zemin oluşturması, MHP’de Türkçülüğün baskın hale gelmesine neden oldu. Böylelikle, 80’lerde ideolojik ‘sıvası’na kattığı İslamcı ve muhafazakar ‘renk’ler solmaya başladı. MHP böylelikle, muhafazakar tabanını zayıflattı ise de kendine genç bir taban yaratmış oldu.

HNAB

Yerel seçim propagandasında saldırgan bir üslup görmek mümkün. MHP Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkan adayı Hüseyin Cevizoğlu, pazarcıları PKK’lı olarak nitelendiriyor ve pazarda bir ‘temizliğe’ girişeceğini söylüyordu: “Ben orada belediye yetkisini kullanarak girişimler yapacağım. Öbürünü de belediye yetkileri içerisinde yapacağım. Benim adımımla üzerine yürüsem, o zaman kavga çıkar. Yalnız temizleyeceğim. Bunu vaat ediyorum Ankaralı’ya.” (Nokta, 6 Mart 1994)MHP, seçimde, il genel meclisi sonuçlarına göre, 2.248.013 oy almış ve %7.97 oy oranıyla seçimden çıkan en başarılı parti olmuştur. Ancak MHP’nin oy oranındaki bu artış üzerinde, genel olarak, RP’ye olan tepkiler nedeniyle çok durulmamıştır.

HNAB

BBP

HNAB

Politikada Teori Mi Pratik Mi Başarı Getirir?

Büyük Birlik Partisi 29 Ocak 1993 tarihinde; Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu ve 99 kurucu üye tarafından kurularak Türk siyasi hayatındaki yerini aldı.1991 Milletvekili Genel Seçimleri’nde Sivas Milletvekili seçilen Muhsin Yazıcıoğlu; MÇP’den, Ülkü Ocakları’ndan gelen arkadaşlarıyla birlikte, MÇP’nin Ülkücü Hareket’in misyonundan uzaklaştığı ve partinin oportünist anlayışla, marjinal bir çizgiye çekildiği gerekçesiyle, 7 Temmuz 1992’de istifa ettiler. MÇP’den istifa eden Sivas Milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu'nun önderliğindeki 5 parlamenter ve beraberinde Ülkü Ocakları eski yöneticileri, 1980 öncesi MHP Gençlik Kolları Yöneticileri, MÇP Başkanlık Divanı ve MKYK üyeleri “Yeni Oluşum Hareketi” adlı bir organizasyon başlattılar.

HNAB

Bu çalışmalar sonunda bir Siyasi Karar Kurultayı toplanması ve hareketin geleceğine bu kurultayın yön vermesi görüşü benimsendi. Bu arada yayınlanan Milli Mutabakat Çağrısı’na cevaben değişik siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinden katılımlar oldu.6 Aralık 1992’de “İkinci Söğüt” olarak da isimlendirilen Siyasi Karar Kurultayı, Ankara Söğütözü Spor Salonu’nda toplandı. Kurultayda, Yeni Oluşum Hareketi’nin, siyasi parti olarak hayatına devam etmesi kararı alındı. Siyasi partinin program ve tüzük çalışmaları, çok sayıda akademik toplantıyı da içeren yoğun bir çalışma temposu sonunda tamamlandı

HNAB

GENÇ PARTİ

HNAB

CEM Uzan 2002 seçimlerinden kısa bir süre önce Genç Parti'yi kurarken ticaretten arınmış, devletle işi olmayan, şirketleriyle ilişkisini kesmiş, kendisini yalnızca siyasete adamış bir kişi izlenimi vermekteydi.Ama gerçeğin bu olmadığı çok çabuk anlaşıldı. Cumhurbaşkanı Sezer'in de onayladığı, Çukurova ve Kepez'e el konulması olayı Cem Uzan' ın gerçek kimliğini ortaya çıkardı. Cem Uzan hem politika yapıyor, hem de ticaretle iç içe yaşıyor.Uzanlar'ın ekonomik çıkarlarını korumak amacıyla siyasi parti kurdukları da artık açıkça görülüyor.Cem Uzan'ın Genç Partisi'nin bir diğer misyonu da MHP ve DYP'nin seçmen tabanından oy tırtıklayarak bu iki partiyi kıl payı yüzde onluk seçim barajının altına çekmek olmuştur.Cem Uzan 2002 seçimleri öncesinde ne kadar milliyetçi söylem varsa kullandı.IMF, AB, ABD ve gelen bütün küresel merkezlere hakaretler yağdırdı.

HNAB

Savaş öncesinde ABD'ye karşı net bir tavır sergileyen bu parti, şimdi, iddialı bir kampanyayla tekrar iç politikaya dönüş yapıyor. Gazete ve televizyonlara çarşaf çarşaf ilanlar vererek, 2002 seçimlerinde aldığı sürpriz oyları katlamanın hesaplarını yapıyor. Genç Parti'nin seçim kampanyası sırasında büyük kalabalıkları paranın gücü ile topladığı, sandıkta ise hiçbir varlık gösteremeyeceği iddia ediliyordu. Oysa, Genç Parti, DSP, ANAP ve SP gibi köklü geleneklerin temsilcisi partileri bile geride bırakarak, neredeyse DYP ve MHP kadar oy almayı başardı. Seçim sonuçları belli olduğunda, AKP'nin tek başına gelmesi ya da DYP ve MHP'nin baraja takılmalarından çok, adı gibi genç olan bu partinin sürpriz başarısı şaşkınlık yaratmıştı. Oysa toplumun yeni yüzler ve yeni söylemler aradığı bir dönemde, AKP'nin tek başına iktidara gelmesi kadar, Genç Parti'nin başarısının da yadırganacak, şaşılacak yani yoktu.

HNAB

MİLLİYETÇİ kesimden oy aldığı ve almaya devam edeceği söylenen Genç Parti'nin yayınladığı manifesto, -manifesto sözcüğü her ne kadar sevimsiz çağrışımlar yapsa da- topluma, özlenen devlet düzeninin, ekonominin, eşitliğin, adil gelir dağılımının, özgürlüklerin tümünü vaad ediyor. Genç Parti de, -tıpkı DYP gibi- gerek zenginleşen kadroları, gerekse farklı ve ilginç söylemleriyle, izlenmeye değer.

Ancak şunu da vurgulamak gerekiyor; ABD her ne kadar güvenilir bir müttefik olamasa da, çağımız dünyasında, politikalarını ABD düşmanlığı üzerine bina eden partiler, uzun vadede pek şanslı

görünmüyorlar.

HNAB

Seçime katılan partilerden MHP dışındakilerin AB’ye açıkça karşı çıkmadıkları ortada. Genç Parti’nin IMF ve ABD karşıtı söylemindeki ‘Türkiye’nin yabancılara teslim edilmeyeceği’ mesajının kapsama alanına AB’nin de girdiği düşünülebilir. Zaten parti, ‘MHP light’ olarak anıldığına göre anti - AB politikasının savunulması doğal. Genç Parti

ancak Meclis’e girerse tam olarak ne yapacağı belli olacak.

HNAB

SP

HNAB

Yönetimiyle, Seçmeniyle Yaş Haddinden Emekliliğe Hazırlanan Parti...

1969 yılında AP içinde Necmettin Erbakan, Bağımsızlar Hareketi adı altında bir grup örgütlemiş, grup bağımsız aday olmuştu. Bağımsız adaylardan sadece Erbakan Konya'da seçilmişti. Refah Partisi, 1970 yılında Milli Nizam Partisi -MNP adıyla siyasi yaşama girdi. MNP‘ nin ömrü fazla uzun sürmemiş, 12 mart 1971'de MNP‘ nin "laikliğe ve Atatürk devrimlerine aykırı hareket ettiği" gerekçesiyle kapatılmıştı. MNP‘ nin kapatılmasından bir buçuk yıl sonra Milli Selamet Partisi -MSP kurulmuştu. Erbakan, MSP‘ nin kurulmasında görev almış, 1973 seçimlerinde MSP yüzde 11.8 oy alarak 48 milletvekili çıkarmıştı. MSP 'nin devamı olan Refah Partisi 1983'te kurulmuştur. 1983 seçimlerine katılamayan parti, daha sonra pek çok kesimden insanın oyunu alarak hızla tabanını genişletmeye başlamıştır. 1990'larda Adil Düzen sloganıyla, toplumsal gelir dağılımının ve adaletin sorgulandığı bir dönemde, insanların dikkatlerini çekmeyi başarmıştır.

HNAB

Refah Partisi il genel meclisi seçimlerinde 5,4 milyon oy alarak, toplam oyların %19'unu almıştır. En fazla belediye başkanlığı kazanan üçüncü parti olarak 327 belediye başkanlığını almıştır. Ancak Büyükşehir belediye başkanlıklarında sağladığı başarı daha çarpıcı olmuştur. Bu grupta 6 Büyükşehir belediye başkanlığını alarak, birinci sıraya yerleşmiştir. Bu başarı, il merkezi belediye başkanlıkları için de geçerlidir. 22 belediye başkanlığı alarak ilk sıraya yerleşmiştir. İlçe merkezi belediyeleri ile kasaba belediyelerinde ise ancak dördüncü sıraya yerleşebilmiştir.

HNAB

ANAVATAN

HNAB

En çok şans verilip, en az kullanabilen parti..

12 Eylül anayasası, çok yüksek bir oy çoğunluğuyla onaylanmış, Kenan Evren Cumhurbaşkanı seçilmiş, siyasal yasakları içeren geçici 4. madde de yürürlüğe girmişti. Dolayısıyla, siyasi liderlere siyaset yapma yasağı getirilmişti. ANAP, 1983 yılında böyle bir ortamda, Turgut Özal ve 37 kurucu üye ile birlikte kurulmuştur. ANAP, temel ilkelerine basına şöyle açıklar: "Milliyetçi, manevi değerlere saygılı, örf ve adetlere bağlı, serbest pazar ekonomisini hedef almış, sosyal adaletçi bir parti" (Nokta, 30 Ocak 1994).

HNAB

ANAP 12 Eylül anayasası ile onaylanan ve siyasal yasakları içeren geçici 4. maddenin yarattığı siyasal boşluk ortamında "dört eğilimi bünyesinde toplayan parti" sloganıyla kurulmuştu. Ancak kurucu 7 üye, Milli Güvenlik Konseyi tarafından veto edildi ve 30 üye ile ANAP, sonunda Milli Güvenlik Konseyinin onayını almıştı.ANAP 26 Mart 1989 yerel seçimlerinde başarısızlığa uğradı. SHP %28,4 oy almış ve ANAP üçüncü parti olmuştu. 30 Ekim 1989 tarihi ANAP için yeni bir dönemin başlangıcı olmuştu. Turgut Özal 285 milletvekilinden 263'ünün oyunu alarak üçüncü turda Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı seçilmişti. ANAP'ta Turgut Özal'sız dönem böylelikle başlamış oluyordu

HNAB

Özal'ın yerine Erzincan milletvekili Yıldırım Akbulut başbakan oldu. Akbulut'un başbakan olmasıyla parti içi muhalefet artmaya başlamış, Akbulut Hükümeti sırasında Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz "işlerin çığırından çıktığı" gerekçesiyle istifa etmişti. Yılmaz, ANAP içindeki liberal kanadı temsil ediyordu. Böylece parti Yılmazcılar, Keçeciler, Güzelciler, Akbulutçular olarak dörde bölünmüştü. Akbulut'a karşı muhalefet birleşerek bir sonraki Olağan Kurula gidildi. Çok olaylı Olağan Kurulda Yılmaz 580, Akbulut 557 ve Güzel 20 oy almış, Mesut Yılmaz üçüncü turda seçimi kazanmıştı.

HNAB

Mesut Yılmaz genel başkan seçilerek başbakanlığa atandı ve göreve başlamasından dört ay sonra erken genel seçim kararı almak zorunda kaldı. Seçimde ANAP DYP'den sonra ikinci parti olmuştu. Ancak, iktidarı ortağı olmayı kabul etmedi. İktidarda olmayan ANAP içinde tartışmalar yeniden alevlendi. Çekişme bu kez Yılmaz ve Keçeciler arasındaydı. Keçeciler ANAP'ta muhafazakar kanadın temsilcisiydi. Keçeciler‘ in başını çektiği grup, kendilerine 83 ruhunu düstur edindiğini açıklamış ve Olağanüstü Kongre'de Yılmaz'ın karşısına Keçeciler çıkmıştı. 30 Kasım 1992'deki tarihi kongre Özal'ın Keçecileri desteklemesine rağmen Yılmaz'ın parti genel başkanı olmasıyla sonuçlanmıştı. Kongre sonrası ANAP'taki muhalif kanat istifa etti, Keçeciler ve arkadaşları istifaların durmayacağını açıkladılar. "ANAP'taki erozyon" devam etti. Özal, Köşkten, "siyasete geri dönebilirim" sinyalleri yakmaya başlamıştı. Bu sonrada Adnan Kahveci‘ nin ölümü ve peşinden Özal'ın ölümüyle bu tartışmalar noktalandı. İstifa eden Keçeciler ve arkadaşları partiye geri döndüler. 27 Mart yerel seçimlerine yeni transferle girdi. İstanbul için DPT'den İlhan Kesici, Şişli için DYP'li Çatalca Belediye başkanı Gülay Atığ transfer edildi.

HNAB

ANAP'ın yerel yönetim deneyiminin örnekleri 1984 ile 1989 arasında görülüyor. Söz konusu dönemde ANAP 54 ilin belediye başkanlığı görevini yürütüyordu. Bu deneyimde toplumun ilgisini çeken çalışmalar başlatılmıştı. Örneğin, İzmir'de Özfatura Körfez'i temizletmeye başlatmış, Dalan İstanbul'da "gözleri gibi bir Haliç" ve Ulusoy Ankara'da "temiz hava" istemişti. Ancak bu çalışmalar 1989 yerel seçim hezimetini önlememişti.27 Mart Yerel seçimlerinde ANAP'ın İstanbul Belediye başkan adayı İlhan Kesici, kenti 21. yüzyılın gerekirliklerine uygun yöneteceklerini, şehrin bugünkü görüntüsünün Bizans 'ı andırdığını söylüyor. ANAP yerel seçimlere bir model bulmak için Ocak ayından itibaren hazırlıklara başlamıştır. İstanbul için bir 'İstanbul Şurası' düzenlenmiştir. Şura, " İstanbul'a yönelik düşüncelere belli bir disiplin getirmek, güncel sorunlarla geleceğin beklentileri arasındaki öncelikli dengeleri iyi kuracak değerleri ortaya çıkarmak " amacıyla düzenlenmiştir. ANAP İstanbul için yeni bir yönetim modeli sunuyor, İstanbul il sınırları içinde tek bir şehir meclisi, ilçelerde ilçe meclisi öngörülüyordu. Devletin temel hizmetleri olan milli savunma, güvenlik, adalet, eğitim ve vergi dışındaki tüm işlerin bu İstanbul meclisine bırakılması gerektiği savunuluyordu

HNAB

İzmir Belediye Başkan adayı Işın Çelebi, İzmir'in su, çöplük, trafik problemlerini aşamadığını belirterek bu sorunların üstesinden geleceğini vaat ediyordu. İzmir'i kadınlarla yönetmeyi planladığını belirten Çelebi projelerini şu şekilde özetliyordu: " Tansaş'ın yönetimini kadınlara vereceğim. İzmir Belediye Meclis üyeliklerine kadınları sokacağız. Hatta bazı müdürlüklerin başında da kadınlar olacak. Tahtalı Barajı'nı devreye sokup 24 saat su vereceğiz. Trafik konusunda da kavşak, düzenlenmesine gideceğiz. Çöp meselesini özelleştirme ile birlikte düşünüyoruz. Kemeraltı‘ nı 24 saat işletir hale getirip turizm ve ticareti geliştireceğiz. ....Emeklilerimize masa başında görevler vereceğiz. Gecekondu bölgelerini ıslah edip gecekondularda yaşayan insanların daha mutlu yaşamalarını sağlamak için altyapısı tamamlanmış arsalar vereceğiz ."

HNAB

ANAP, il genel meclisi seçimlerinden, %0.44 daha az oy oranı ile DYP'den sonra ikinci parti olmuştur. 5,9 milyon seçmenin oyunu alan parti, Büyükşehirlerde 3 başkanlık almıştır. Kasaba belediyelerindeki ağırlığı DYP'ye kaptırmış, ancak ilçe ve il merkezi belediyelerde DYP'den daha fazla başkanlık almıştır.

HNAB

CHP

HNAB

Cumhuriyet Halk Partisi, Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tarafından 9 Eylül 1923'de kuruldu. 12 Eylül döneminde 16 Ekim 1981 tarih ve 2533 sayılı "Partilerin Feshine" ilişkin yasa ile kapatıldı. CHP, "12 Eylül döneminde kapatılan siyasi partilerin yeniden açılmasına ilişkin" 19 Haziran 1992 tarih ve 3821 sayılı yasanın ardından, 9 Eylül 1992'de tekrar açıldı.

 

HNAB

DSP

HNAB

Belki 2012 seçimlerinde!

Demokrat Sol Parti’yi kurma hazırlıkları 1983’te başlamış, parti 14 Kasım 1985’de kurulmuştur. Demokratik Sol’un oluşumcuları, başta Türk-İş Başkanı Halil Tunç, işadamı Murtaza Çelikel ve doktor Sedat Akman’dı. Ancak bu kişilerin zamanla oluşumla bağları kopmuştur. Yeni oluşumcular Mimar Cahit Ülkü,Ecevit’in eski kalem müdürü Salih Kurt ve THY eski Teftiş Kurulu Başkanı Ali Ekber Eren’di. İsveç’te Olof Palme’nin uyguladığı ‘sandık çevresi’ modelini örnek aldıklarını söylüyorlardı. Bu modele göre, “her sandık çevresinde işçi, ev kadını, esnaf, üretici, vb. gibi 12 sosyal kesim temsilcisi yer alacaktı. Kaba bir hesapla Türkiye’de 85 bin sandık çevresi olduğu düşünülürse, bu bir milyonu aşkın kurucu demekti”.Partinin başkanlığını Rahşan Ecevit üstlenmiş, 1987’de yapılan referandumla, eski siyasi yasaklıların yeniden siyasete dönmesi sağlandığında, parti başkanlığı Bülent Ecevit’e geçmişti.

HNAB

1987 genel seçimlerinde barajı aşamayan DSP, 1991 genel seçimlerinde, nihayet ülke barajını aşıyor ve meclise 7 milletvekili gönderiyordu. Oy oranı ise, %10.8 idi. 1994 yılına kadar gelinen süreçte Demokratik Sol Parti liderinin adıyla özdeşleştirilen bir parti haline geldi. SHP Ecevit’i “faşist”likle Ecevit de SHP’yi PKK’laşmakla suçluyordu. 1992’de eski partilerin kurulabilmesiyle birlikte Ecevit’te bir yumuşama gözlense de İnönü’nün “CHP, SHP’ye katılsın “ demesine Ecevit “CHP, DSP’ye katılsın” diye karışlık veriyordu. Baykal’ın CHP’ye katılması ile iki partinin birleşme umudu daha da zayıflamıştı.DSP 27 Mart seçimlerine, yine birleşme tartışmalarının ortasında girdi. Tabandan sosyal demokratlara yapılan bütün baskılara rağmen, solda bir birleşme ne seçim öncesinde ne de seçim sonrasında sağlanabilmiştir. DSP 27 Mart seçimlerinde belediye başkanlıklarında kendini gösterememiştir. Hatta il genel seçimlerinde CHP’ninki katı oy almasına rağmen belediyelerde oldukça başarısız olmuştur. DSP İl Genel Meclisi seçimlerinde %8.77 oy alırken, ne Büyükşehir belediye başkanlığı ne de il belediye başkanlığı kazanmıştır. Toplam 23 belediye kazanan DSP, 4 9 ilçe ve 14 belde belediye başkanlığı kazanmıştır. Bu nedenle, DSP’ye yönelik ‘örgütsüz parti’ eleştirileri, 1994 yerel seçimlerinde doğrulanmıştır.