dr. bünyamin çetinkaya - pegem. n farkında... · pdf filemerhaba...

21

Upload: dinhxuyen

Post on 20-Feb-2018

231 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Dr. Bünyamin Çetinkaya

HAYATIN FARKINDA OLMAK

ISBN 978-605-318-061-6Kitap içeriğinin tüm sorumluluğu yazarlarına aittir.

© 2015, Pegem AkademiBu kitabın basım, yayın ve satış hakları

Pegem Akademi Yay. Eğt. Dan. Hizm. Tic. Ltd. Şti.ne aittir.Anılan kuruluşun izni alınmadan kitabın tümü ya da bölümleri,kapak tasarımı; mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik, kayıtya da başka yöntemlerle çoğaltılamaz, basılamaz, dağıtılamaz.

Bu kitap T.C. Kültür Bakanlığı bandrolü ile satılmaktadır.Okuyucularımızın bandrolü olmayan kitaplar hakkında

yayınevimize bilgi vermesini ve bandrolsüz yayınlarısatın almamasını diliyoruz.

1. Baskı: Şubat 2015, Ankara

Yayın-Proje Yönetmeni: Ayşegül EroğluDizgi-Grafik Tasarım: Hilal Sultan Coşkun

Kapak Resmi: Kenan KuriKapak Tasarımı: Emriye Batur Demirkır

Baskı: Ayrıntı Basım Yayın ve Matbaacılık Ltd. Ştiİvedik Organize Sanayi 28. Cadde 770. Sokak No: 105/A

Yenimahalle/ANKARA(0312-394 55 90)

Yayıncı Sertifika No: 14749Matbaa Sertifika No: 13987

İletişim

Karanfil 2 Sokak No: 45 Kızılay / ANKARAYayınevi 0312 430 67 50 - 430 67 51

Yayınevi Belgeç: 0312 435 44 60Dağıtım: 0312 434 54 24 - 434 54 08

Dağıtım Belgeç: 0312 431 37 38Hazırlık Kursları: 0312 419 05 60

İnternet: www.pegem.netE-ileti: [email protected]

MERHABA…

Sözlerime, sizlere yeni bir kitapla merhaba diyebilmenin mut-luluğunu ifade ederek başlamak istiyorum. Ne mutlu bana ki Allah güç ve ömür verdi de bir kitapla daha sizlerle buluşma şansını yaka-layabildim.

Aslında, boş verin akıp gitsin hayat demeyi çok isterdim. Bıra-kın her yer darmadağınık olsun ve biz her şeye rağmen mutlu olmayı başarabilelim. Ama maalesef ki öyle olmuyor. Boş verdikçe çok şeyin avuçlarımızdan kayıp gittiğini görmek de kötü. Ortalama yetmiş yıla sığan bir ömrün her saniyesinin ne kadar değerli olduğunu daha çok yaşı ilerlemiş kişilerden dinlemek gerekir diye düşünüyorum. İşte ha-yatın farkında olmak bunun için çok önemli…

Küçük ayrıntıların içlerinde bazen ne kadar büyük mutlulukla-rı barındırdığını gördükçe hayretlere düşeriz. Şaşırmalarımız adeta yepyeni keşifl eredir. Sanıyorum bizler en çok da ayrıntıları kaçırdığı-mız için çok şeyi farkında olmadan yaşadığımızı zannederiz. Oysaki farkında olmadığımız hiçbir an bizim değildir. Bizim olan yaşadık-larımız, hissettiklerimiz, dokunduklarımızdır. Bir yıl, bir ay, bir gün ya da birkaç dakika bile olsa farkında olduğumuz anlardır bizlere anılar olarak kalanlar.

Kısa ve öz…

Hayatın farkında olmak, doğumdan ölüme kadar süren ve kontrol edebildiğimiz kadar bizim olan bir yaşamın bazı kesitleri-ne vurgu yapmak ve bu “bazı” lardan hareketle okuyucunun “tüm”ü sorgulamasını sağlamak amacındadır. Bu kitapta farkındalığın felse-fesini yaparak bilge bir yazar olmak rollerine bürünmedim. Hiçbir kitabımda olmadığı gibi bu kitabımda da okuyucunun anlamakta zorlanacağı, günlük yaşamda sıkça kullanılmayan ve özellikle de ya-bancı dillerden dilimize girmiş bazı kelimeleri kullanmamaya özenle gayret gösterdim. Bazı yazarlar gibi, İngilizce, Almanca veya başka

iv Haya n Farkında Olmak

dillerden terimlerle kitabımı süsleyerek kendimi çok şey bilen bir yazar iddiası ile ileri sürmedim ve aklım başımda olduğu sürece de buna dikkat edeceğim.

Her kitabımda olduğu gibi bu kitabımda da, yazımı bittikten sonra en az altı ay bekletip, sonra tekrar okuyup, olmaz dediğim yer-lerini değiştirdim. Tamam dediğim anda her yaştan ve her eğitim düzeyinden (10 yaşından 70 yaşına kadar değişen ve ilkokul öğren-cisinden doktor, profesör, marangoz, ev hanımına kadar) onlarca kişiye okutarak kitabımın anlaşılırlığını incelettim. Sonuçta bu hale getirdim. Bütün bunları yapmak yerine, iyi yazar, büyük yazar(!) olmak adına bir çok yabancı kökenli kavramı kullanarak kendimi aslımın dışına taşımayı hiç düşünmedim. Bununla da gurur duyu-yorum. Kendi kültürüme kitap yazıyorum ve elbette ki kültürüme uygun bir dil kullanacağım.

Dilerim bu kitabımın da diğer kitaplarım gibi yolları açık, oku-yucusu bol olur. Bu kitabı okuyarak hayatın farkında olmak adına çıktığınız yolda size mutluluklar diliyor, ayrıca verdiğiniz destek için bizzat SİZE teşekkür ediyorum.

Elinizdeki bu kitap piyasada var olan onlarca “farkındalık” kitabından farklı bir anlayış ve kurgu ile yazılmış bir kitaptır. Bu nedenle sizlerden ricam, okuduğunuz her bir konu üzerinde düşünmenizdir. Çünkü her bir konu aslında hayatımızda var olan gerçekler hakkında bir bakış açısı yakalayabilmek ya da farkındalık oluşturabilmek amacıyla kaleme alınmıştır. Bazı konuları okurken “Bunu biliyorum!” diyeceğinizi biliyorum. Çünkü konular tamamıyla yaşamın içinden konulardır. Ancak bazı vurgular size ne kadar tanıdık gelse de kendini yabancı hisseden ve o konudan bir farkındalık kaza-nacak birilerinin mutlaka olacağına inanıyorum.

Kitabın akışı içinde, sizlerden gelen yaşanmışlıklara yer verebil-miş olmaktan ayrıca mutluluk duyuyorum. Çok sevgili dostlarımın, arkadaşlarımın, okuyucularımın kendi dünyalarından birer parçayı bize sunmaları da büyük bir nezaket örneğidir. Kendilerine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

vİçindekiler

Başkalarını bilmem ama benim için kitap yazmanın en güzel kısmı, kitabı bitirdikten sonra yazdığım bu teşekkür kısmı… Çünkü bu bölümde yaşamıma anlam katan, varlığımı sürdürmeme destek olan, belki kendileri bile farkında olmasalar da beni tamamlayan bir-çok gönül dostuma bu vesile ile teşekkür etme imkânı buluyorum. Biliyorum ki hepsini yazma şansım yok ama en azından her kitapta birkaç ismi telaff uz edebilmek de benim için büyük bir onurdur. Kala-balık isimlerin okuyucuyu sıkmamasını aksine buradan da bir farkın-dalığın sağlanmasını umuyorum.

Kitabıma paylaşımları ile katkıda bulunan değerli dostlarımın yanı sıra bu kitabımda da hayatıma anlam katan, kitaba doğrudan veya değişik vesilelerle katkıda bulunan tüm gönül dostlarıma teşek-kür edeceğim.

Sevgili Eşime, oğullarım Yiğithan ve Atakan’a, kendilerinden çaldığımın farkındalığı ile teşekkür ettikten sonra bu defa öncelik-le sevgili dostum ve mesai arkadaşım Dr. Dursun ŞAHİN ile başla-mak istiyorum. Dursun Hocam benim her kitabımın tashihini türlü fedakârlıklar ile yapmaktadır. Değerli yorum ve görüşleri ile kitabıma olağanüstü katkılar vermektedir; sağ olsun, var olsun…

Sevgili mesai arkadaşlarım: Bilgisayarda, Hüseyin KARA ve Abdullah DEMİR’e; Okumada, Nazım KURUCA, İsmail Hakkı TOMAR, Jülide SARIGÖL, Nafiz KÖSE, Oğuz Serdar KESİCİOĞ-LU, Kürşad Han DÖNMEZ ve Güven ÖZDEM’e; Ruhani destekte, İsmail BOZALİOĞLU, Murat TOMAK, Abdullah ATACAN, Ahmet GÜRSOY’a ne desem bilemedim… İyi ki varsınız. Varlığım sizlerin koyduğu tuğlalarla örülü desem?...

Son okuyucularım, Sevgili dostum Servet SARIKAYA ve Sev-gili Emine KIVRAK, sizlere de sonsuz teşekkürlerim var. Ve tabii ki de Sunay Amca’ya, Gürsel AVCI’ya ve İhsan DEMİR’e de… Ve ve ve görünmez kahraman Suat DÜZ’ü de unutacak değilim.

vi Haya n Farkında Olmak

Ve her zaman ki gibi muhteşem öğrencilerim.., paylaştıkları anı-ları, kitaba yardımları, sözün özü; varlıkları ile sevgili öğrencilerim (Bugünün öğretmenleri) Hasan DUR, Nazan BOZYEL, Neslihan YILDIZ, Alper ÇIPLAK, İlknur KARTAL, Tayfun-Banu USTA, Yase-min KARAHAN, Demet GÜNDOĞAN, Abdullah KANAT, Gökhan/Alphan ÇOLAK, Esma YAVUZ, Ayça DİKER, Çağla ERGÜL, Merve ERDOĞAN, Ertuğrul BAYIR ve Rahmi K ÖSE ve Pelin DOĞAN’a çok teşekkür ediyorum. Öğretmen kimliği içinde sürekli öğrenmeme yardımcı oldukları için ismini burada telaff uz ettiğim ve edemediğim tüm öğrencilerime minnettarım.

Dr. Bünyamin Çetinkaya

Giresun, 26.01.2015

Dr. BÜNYAMİN ÇETİNKAYA

Samsun/Bafra’da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Bafra’da tamamladı. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümünde Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini tamamladı.

Rize Rehberlik ve Araştırma Merkezi’nde Okul Rehberlik Hiz-metleri Bölüm Başkanı ve Müdür Vekili olarak görev yaptı. Yüksek Lisans eğitimi nedeniyle Trabzon/Araklı’ya tayin oldu. Yüksek Li-sans eğitiminin ardından Yedek Subay olarak askerlik görevini ta-mamladı. 1997 yılı Eylül ayında Karadeniz Teknik Üniversitesi Gire-sun Eğitim Fakültesinde Araştırma Görevlisi olarak göreve başladı, 1998 yılı sonunda Öğretim Görevlisi oldu. 2005 yılında Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Rehberlik ve Psikolojik Da-nışmanlık Doktora Programını tamamladı. 2007 yılında Yardımcı Doçent Unvanı aldı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi Okulöncesi Uygulama ve Araş-tırma Merkezi yönetim kurulu üyeliği, müdür yardımcılığı, Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölüm Başkan Yar-dımcılığı, Anabilim Dalı Başkanlığı ve Karadeniz Stratejik Araş-tırmalar Merkezi (KARASAM) yönetim kurulu üyeliği ve müdür yardımcılığı görevlerinde bulundu. Dört yıl süre ile Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcılığı, Fakülte Yönetim Kurulu Üyeliği görevini yürü-ten Dr. ÇETİNKAYA, halen Giresun Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık ABD Öğretim Üyesi olarak görevini yürütmektedir.

Akademik çalışmaları, makaleleri, gazete ve dergilerde yayın-lanan köşe yazılarının, sosyal ve psikolojik konuları içeren televiz-yon ve radyo programlarının yanında, “Duvarına Sevda”, “Kurşunlu Yolları”, “Gubidik…” ve “Abidik…” adlı yayınlanmış dört şiir kitabı ile; Yayınlanmış, “Ruhsal Açıdan Sağlıklı Aile Sağlıklı Çocuk”, “Ki-şilerarası İlişkilerde Kendini Açma”, “Sevdiğinize Bağlı mısınız, Ba-

viii Haya n Farkında Olmak

ğımlı mısınız?” adlı üç akademik ve kişisel gelişim kitabı daha bu-lunmaktadır. “Rehberlik” ve “Kişilerarası İlişkiler ve Etkili İletişim” kitaplarında da bölüm yazarı olan Dr. ÇETİNKAYA, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği (TÜRK-PDRDER) üyesidir. Evli, Yi-ğithan ve Atakan adında iki çocuk babasıdır.

Adnan KURUOĞLU

Rahmetli kardeşim, Trabzon’un dişleri yeşil elma kokan, sarı saçlı mavi gözlü yiğidi;

Çok şeyin farkına seninle vardım kardeşim. Mekânın cennet ol-sun…

Kardeşim Burak Tolga BEKTAŞOĞLU

Kardeşim Yahya CÖMERT

İYİ Kİ OLDUNUZ HAYATIMDA…

“İnsanları kandırmak, kandırılmış olduklarına ikna etmekten daha kolaydır.” (Mark Twain)

İÇİNDEKİLER

Merhaba ...............................................................................................................iiiBünyamin Çetinkaya .........................................................................................vii

FARKINDALIK DURAKLARI

NE BİLİYORSUN? ............................................................................................111. DURAK/Hayata Başlarken .................................................................13…bebeksi farkındalıklar… ...............................................................................132. DURAK ...............................................................................................25…çocuk, nasılsa büyür... ...................................................................................25...çocuklar çocukturlar!….................................................................................27BİR DEMOKRASİ OYUNU: ...........................................................................30Hadi evimizi boyayalım ....................................................................................303. DURAK ...............................................................................................33…çocuğunu fark et…........................................................................................33…görme işitme sorunları… .............................................................................33…misafir odası faktörü… ................................................................................34...kaliteli zaman geçirmek… .............................................................................35…ilgi ve yetenekler… ......................................................................................374. DURAK ...............................................................................................41…gençlik yıllarını hatırla... ...............................................................................41...ilk dost… .........................................................................................................42…okumak… .......................................................................................................43...ilk aşk… ...........................................................................................................45...geleceğin farkındalığı… ................................................................................455. DURAK/Hayatın İçinden... ................................................................49...E büyüdük artık, hadi yiyelim… ..................................................................49...yine mi televizyon… ......................................................................................52

xiv Haya n Farkında Olmak

6. DURAK ......................................................................................... 57...Çekilin yolumdan. Engel sizsiniz… .......................................................57Engel siz bir yaşam! ....................................................................................597. DURAK ......................................................................................... 63...Kırk yıl hatırı olan kahvemiz… ..............................................................63MARTI BİZİ GÖRMÜŞ MÜDÜR? ..........................................................668. DURAK ......................................................................................... 69...Sevgi Adası… ............................................................................................69...evlenmek… ...............................................................................................749. DURAK ......................................................................................... 79…çalışmak ama kendini ihmal etmeden… .............................................79...Kaş’a doğru… ............................................................................................82...Nasılsa bir daha gelmezsiniz, kirletin!... ................................................82...Kemer bir sevdadır… ...............................................................................8310. DURAK ....................................................................................... 87…coğrafyan, kültürün… ............................................................................8711. DURAK ....................................................................................... 93...konuşuyorum, o halde anlarım… ..........................................................9312. DURAK ....................................................................................... 99...bilimsel bakış… ........................................................................................99...Hayata at gözlüğüyle bakmamak… .....................................................10213. DURAK ..................................................................................... 105…aldatılmalarımız… ................................................................................105…Kendini sabote etmek… .......................................................................10614. DURAK ..................................................................................... 109...araçlarımız ve amaçlarımız… ...............................................................110...internet bağımlılığı… .............................................................................111...Zamanı yönetebilmek… ........................................................................112

xvİçindekiler

15. DURAK ..................................................................................... 115...eğitim, okul, veli, öğretmen… .............................................................115…hazır elimiz değmişken… ....................................................................117…elini veren kolunu alamaz mı?... ..........................................................118...bir çocuğu bile kaybetme lüksümüz yoktur… ....................................120İÇİMİZDEKİ EVRENİN FARKINA VARMAK ...................................12116. DURAK ..................................................................................... 127GİZİL GÜÇLERİN FARKINDALIĞI .....................................................127…potansiyellerimiz… ...............................................................................128…gizil güç dedikleri… ..............................................................................131…yüz wattlık ampul… ..............................................................................134…Gizil güçler her yönlüdür… .................................................................13617. DURAK ..................................................................................... 141…kendimizin ne kadar farkındayız!... ....................................................141…ne isteriz?... ............................................................................................143…çağdaş insanın sorunu… ......................................................................145Dünyanın en mutlu ülkesi hangisi? ........................................................149SON DURAK/Sona Giderken... ..................................................... 153…makamların en güzeli… .......................................................................153...Dini sahibinden öğrenmek gerekir… ..................................................154...ölümün de hayırlısını dilemek lazım… ...............................................156Yararlanılan kaynaklar: .............................................................................158

Hepimiz zaman zaman günlük yaşama dair neler söylemeyiz ki?. Hayatın üç günlük olduğundan bahseder, her şeyi kafaya tak-mamak gerektiğini vurgular, hayatın anlamını çözebilmek ve keyfini sürebilmek için ayrıntılarda gizlenen incelikleri fark etmek gerek-tiğini dillendiririz. Bazılarımız da ayrıntılarla uğraşmanın anlamsız bir yükleme ve gereksiz bir meşguliyet olduğuna inanır ve ısrarla kü-çük işlerle değil büyük işlerle uğraşmak gerektiğini savunuruz.

Elbette bir insanın yaşam biçimini belirleyen en önemli faktör o insanın yaşam denen olayı nasıl algıladığı ve onun adına neler he-defl ediği ile ilgilidir. Alfred Adler, insanın sosyal bir varlık olduğu-nu güçlü bir şekilde vurguladığı kuramında, her insanın bireyselli-ğinden bahsetmiş ve bireysellikten kastının ise sosyal uyum içinde kişiliğin biricikliği ve bölünmezliği olduğunu söylemiştir. Adler’in kuramında en dikkat çeken hususlardan birisi, her insanın dört beş yaşlarda kişiliğe birlik ve bütünlüğünü veren, kişinin davranışlarının tutarlılığını ve anlaşılabilirliğini sağlayan yaşam hedefl eri oluştur-duğunu söylemesidir. Adler ayrıca her insanın kendi yaşam hedefini belirleyecek ve kişisel bir yaşam hedefi oluşturacak yaratıcı güce do-ğuştan sahip olduğunu da ileri sürmüştür.

İnsanların farklı yaşam tarzlarının bir nedeni de Adler’in ifade-sinde yerini bulan yaşam hedefl eri olabilir. Herkesin kendine göre bir yaşantı içinde olduğu gözlenebilen bir gerçek olmakla birlikte bu yaşantılar diğerleri tarafından tasvip de edilebilir eleştiri de ala-

FARKINDALIK DURAKLARI…

BAŞLARKEN

2 Hayatın Farkında Olmak

bilirler. Sonuçta yaşam süreci öyle bir işliyor ki çoğu zaman bizler başkalarının yaşamlarını eleştirmekle kendi yaşamımızın gidişatını bile izleyemez olabiliyoruz. Oysa bizim de başkalarınca eleştirilen bir yaşamımız olduğunun farkına varamadığımız nice zamanlar ge-lip geçiyor.

İnsanın varlığı bir farkındalıktır aslında. Erich Fromm’un, “ İnsanın sahip olduğu akıl, imgelem ve kendinin farkında olma gibi özellikler onu hayvanlardan ayıran en temel özelliklerden biridir.” deyişi, bizim hayvanlardan ve diğer canlılardan farklı olarak yaşadı-ğımız zamanı ve öleceğimizi bilmemizi vurgulamaktadır. Fromm’a göre insan bireyselleştikçe, kontrol edemediği şeylerin farkına daha çok varmakta ve kendisinin ne kadar önemsiz olduğu gerçeğiyle yüz yüze gelmektedir.

Gerçekten de birçok şeyin farkına vardığımız anlar, çoğu zaman yalnız kaldığımız anlar olmaktadır. Yalnızlaştıkça kendiliğimizi, ne-denleri, sonuçları sorgular ve bir çıkarım yapmaya çalışırız. Sonuç-ta ulaştıklarımız ne kadar doğrudur bilinmez ama farkındalıkların önemli zamanlamaları yalnızlıklarımızdır. Freud, Adler, Jung, Hor-ney gibi ünlü bilim adamlarının yaşam hikâyelerini incelediğimizde yaşamlarının bir döneminde kendilerini yalnızlaştırdıklarını ve bu dönemde ortaya attıkları kuram ve çalışmalarının en önemli bul-gularını ortaya koyduklarını görürüz. (Burada bir yanlış anlamayı düzeltmek adına ifade etmek isterim ki bu yalnızlaştırma aileden, eşten dosttan kendini tamamen soyutlama olarak görülmemelidir. Böyle de olabilir. Kalabalıklardan uzaklaşıp, sadece yakınlarla olan diyaloglarla sınırlama da olabilir. Bir bilim adamının yalıtımı, kendi-ni alan bilimden geri çekmesi, çalışmalarını yapmakla birlikte alana çalışma sunmayı ertelemesi de olabilir.)

3Dr. Bünyamin Çe nkaya

4 Hayatın Farkında Olmak

“Neden insanın farkındalığı yalnızlığında daha çok orta-ya çıkar?” diye çok zaman düşünmüşümdür. Bu sorunun cevabını vermek oldukça güçtür ama varsayımlar ortaya atılabilir. Örneğin, kalabalıkların insanı kendiliğinden uzaklaştırdığı söylenebilir. Çün-kü kalabalıklarda insanlar toplumsal rollerini doğru oynamak duru-mundadırlar. Yani uyum denen süreci sağlıklı işletmek adına gerek-tiği gibi davranmak zorunluluğu hissederler. İnsanlar bazen bunun için Carl Gustav Jung’ın persona adını verdiği maskeleri takmak ve kendiliklerinin dışında hareket etmek durumunda kalırlar. Jung’a göre persona, kişinin toplumsal beklentiler doğrultusunda takındı-ğı ve toplumun kişiyi buna göre değerlendirdiği koruyucu bir yüz, dış dünya ile ilişkilerini sağladığı bir gereklilik olarak tanımlamak-tadır. Persona, bireyin dış dünya ile ilişkilerinde uyum sağlaması ya da başa çıkabilmesini sağlayan bir sistemdir. Başkalarına nasıl gö-rünmek istiyorsak ona göre maskeler takarız. Evde, işyerinde, ka-feteryada, alışverişte, yemekli bir eğlencede ve daha aklımıza gelen birçok yerde başka başka maskeler takarız. Bazen de bu maskelerle özdeşleşir ve öyle olduğumuzu zannetmeye başlarız. İşte o zaman kendiliğimizden bir hayli uzaklaşmışız demektir. Bu da bizim birçok konudaki farkındalığımızı elimizden alır götürür. Gün gelir kendi-mize yabancılaşırız.

Geceleri yatağa yattığımız ve uyumak için yastığa başımızı koyduğumuz anlar bizim kendiliğimiz adına yaşayabileceğimiz en doğru anlardandır. İşte o anlarda tek başımıza kalırız. Ölümü düşü-nürüz bazen, yine tek başımıza yatacağımızı bilerek. Yaptıklarımızı, yapamadıklarımızı, borçlarımızı, alacaklarımızı, yapacaklarımızı

5Dr. Bünyamin Çe nkaya

düşünürüz. Bu durum gerçek benliğimizle ideal benliğimizin bir hesaplaşmasıdır. Bir yandan kendimizi nasıl gördüğümüze bakar-ken öte yandan nasıl olmak istediğimizin hesabında oluruz. Sig-mund Freud’un, süper egonun iki alt sistemi olarak sunduğu vicdan ve ego idealimizin hesap kitabıdır bir anlamda yaptığımız.

Issızlıklarımızın, tıpkı uyumak için ışıkları söndürüp yatağa girdiğimizdeki yalnızlıklarımızın bize en büyük katkısı bu düşünce sistemi içerisinde bir farkındalığa varmamızdır. Düşünür, yorumlar ve bir sonuca ulaşmaya çalışırız. Sokakta gördüğümüz kediye ne-den tekme atmaya çalıştığımızı(!) düşünürüz bazen. Bazen de neden dilenciye para vermediğimizi… İkisi birbirinden çok ayrı şeylerdir ve her ikisinde de doğru-yanlış vardır. Davranışlarımızın doğru olup olmadığına karar veririz.

Keşkelerimizi düşünürüz. Keşke gitseydim, keşke annemi ara-saydım, keşke söyleseydim, keşke yapmasaydım… Aslında bitmez tükenmez keşkelerimiz vardır. Düşündüğümüz zaman bunlara karar verir ve sonra yine düşünerek hangisinin bizi yıprattığına, hangisi-nin ise “olsun, yine de iyi ki yapmışım!” olduğuna karar veririz.

İşte tüm bu farkındalıklarımız daha çok kendiliğimizle yani yalnızlığımızla baş başa kaldığımızda karşımıza çıkarlar. Ya da bir psikolojik destek aldığımız zaman danışman desteği ile bu farkında-lıklara ulaşırız.

Görebilen için küçük şeyler çoğu zaman büyük şeylerdir as-lında… Örneğin, Üstün Dökmen’in “Küçük Şeyler 1” adlı kitabının giriş bölümünde yazdığı “Az’la Öz’ün hikâyesi” gibi... Bir kuşun gagasının bazen hayat kurtarabildiğinin farkına varırız bu hikayeyi okuyunca. Yine, bir kuşun ötüşü, rengi, kanatları ve gagasının biçimi bize nerede yaşadığımızı, coğrafyamızı bulma konusunda yardımcı olur. Eğer bu bizim için hayati bir gereklilikse işte o zaman küçücük bir kuşun ne kadar önemli olduğunu anlarız. Hayatın aslında küçük ayrıntılarla ne kadar ilişkili olduğu ve ayrıntı dediğimiz küçücük şeylerin gün geldiğinde ne kadar önemli olabileceğini keşfederiz “Küçük Şeyler”i okuduğumuzda.

6 Hayatın Farkında Olmak

Okurken çok şey kazanırız. Kitaplar sayesinde ulaşılmadık kapı bırakmaz, dış dünya ile ilgili birçok bilgiye ulaştığımız gibi kendi zihnimiz ve iç dünyamızın karanlık noktalarını da birer birer keşfe-deriz. Okumak bir bilgi yığması değil aksine, bilinmeyene ulaşma çabasıdır. Bilinmeyen bizim dünyamıza ya da başka dünyalara ait olsa da ona ulaşmak ve farkındalık sahibi olmak bize kendimizi daha güçlü hissettirir.

Hümeyra Kaya’nın Aldatmaca adlı romanı, okuyucusu için bir bilinmeyene ulaşma örneğidir. Romanın sonlarına kadar okuyucu-nun çözemediği bir sihir vardır. Büyük bir aşk ve bu aşk uğruna karşı konulmuş, kırılmış anne babalar vardır. Evlendikten sonra mutluluk içerisinde sürüp giderken bilinmez bir kişiden gelen “Karın seni al-datıyor!” sözleri ile karmakarışık hale gelen bir yaşam vardır. İler-ledikçe “Bir an önce çıksın ortaya bu muhbir adam, kimse biz de bilelim artık!” diyerek okurken, bir anda, gelen telefonların aslında şizofren kişinin kendi bilinçaltından gelen sesten başka bir şey ol-madığını görürsünüz. Oysaki “Aldatmaca” adlı romanı okumanızın öncesinde buna benzer bir deneyiminiz ve bilmişliğiniz yoktur. Şaşı-rır kalırsınız ve “Nasıl olur?” diyerek kendinize sormaya başlarsınız. Bu da bir farkındalık yaratır sizde; insan psikolojisinde, hastalıkta, davranış ve düşünce bozukluğunda sınır olmadığını fark edersiniz.

Bir farkındalıktır yaşam… Mesleğe, sevmeye, emeğe, hayatın tü-müne karşı bir farkındalık. Bir öğrencim mesleğe başladığının daha üçüncü ayında mesajla halimi hatırımı sorduktan sonra mesleğe tam olarak alışamadığından dert yandığında, ona, “kaç yaşındasın?” diye sordum. “Yirmi iki!” dediğinde, “Acelen ne? Mesleğine alışabilmek için önünde daha 43 yılın var!” dedim. Önce anlamadı sanırım, bir zaman durakaldı ve sonra “Hocam, hiç bu taraft an bakmamıştım. Ta-bii yaa, ben altmış beş yaşıma kadar bu işi yapacağıma göre acelem ne, dimi ama!” diyerek belki de o ana kadar hiç düşünmediği bir farkın-dalığa varmıştı. Koşuşturmasına, bir an önce ve en kısa zamanda her şeyi bilip mesleğinin en iyisi olmak için kendini yıpratmasına gerek yoktu. Birçok şeyi yavaş yavaş, sindire sindire ve yaşayarak öğrenecek-ti. Çünkü teori ile pratik çoğu zaman aynı olmazdı…

7Dr. Bünyamin Çe nkaya

Çok yönüyle farkındalığa dokunmak amacıyla yola çıktık bu kitabımızda. Beklentimiz okuyucumuzda tatlı bir gülümseme ile birlikte yalnızca bu kitapta yazılan değil de tüm konularda bir farkındalık yaratmaktır. Kiminiz buna farkındalığın farkındalığı da diyebilirsiniz. Kiminiz de bilinenlerin etrafında dolanmak… Her ne ad verilirse verilsin çoğu zaman güzel şeydir farkında olmak.

Farkındalığın farkındalığı sözü bize bir anlamda görmezden geldiğimiz bazı bilinenlerin olduğunu da hatırlatır. İnsanoğlu bazı durumlarda bazı şeyleri bilmezden, görmezden gelir. Eşinin, dostunun, arkadaşının hatalarını ya da bizzat kendisine yapılan yan-lışları görmezden gelmek gibi... Bu sayede kurulu sistemin sürdürü-lebilirliğini, ilişkilerin devamlılığını sağlamak mümkün olabilir. Te-lafi edilebilir, hoş görülebilir durumlarda geçerli olan bu tutum aynı zamanda bir farkındalığın da göstergesidir; karşıdakinin zayıfl ığının ve kendine güvenin.

Bilinenin yanlışlığını öğrenmek de bir farkındalıktır. Bilinen yanlışın aksine doğruya, yalanın aksine gerçeğe ulaşmak, kısacası bilinenler üzerine çıktığımız yolculukta gerçek bilgiye ulaşmak bizim için bir farkındalıktır. Örneğin günlük yaşamımızda sıklıkla kullandığımız bir deyim vardır: “Pabucu dama atılmak.” Bu deyimi hemen birçoğumuz kendimizce uygun yerde ve uygun bir örnekle-me olduğunda cümlelerimiz içinde kullanırız. Söyleyen de dinleyen

8 Hayatın Farkında Olmak

de çoğunlukla halk arasında bilinen anlamına sahip olduğundan gö-rünen bir sorun olmaz ama gerçek anlamı bizim bildiğimiz gibi ol-madığında ciddi sorunlar ortaya çıkabilir. Mesela pabucu dama atıl-mak deyimi halk içinde genellikle “yenisi geldiğinde eskisinin yok sayıldığı, göz ardı edildiği ya da artık umursanmadığı” gibi anlamla-ra geldiği şeklinde bilinir. Yeni bir bebek olduğunda büyük çocuğun pabucu dama atıldı, yeni bir oyuncak alındığında eskisi dama atıldı gibi söylemleri çok duyarız. Oysaki bu deyimin gerçek anlamı ve ifa-de etmek istediği bu değildir. Hatta bu sözün söylenmesini ve yaşam içinde yerini bulmasını sağlayan gerçek öyküsünü öğrendiğimizde bambaşka bir anlama geldiğini görürüz. Nasıl mı? Anlatalım:

Osmanlı döneminde esnaf ve sanatkârların bağlı bulunduğu teşkilat, ticaretin yanında sosyal hayatı da düzene sokuyordu. Bir ahilik geleneği olarak kusurlu malın, malzemeden çalmanın ve kali-tesiz işin önüne geçmek için de ilginç bir önlem alınmıştı. Vatanda-şın aldığı herhangi bir üründe sorun çıkarsa derhal tedbir alınıyor ve gereği yapılıyordu.

Ayakkabı imalatçıları da Ahilik geleneği gereği bu kurallara uy-mak ve işlerini ona göre yapmak durumundaydılar. Eğer bir vatan-daşın satın aldığı ya da tamir ettirdiği bir ayakkabıda imalatçıdan kaynaklı bir sorun çıkar ve müşteri bunu şikâyet ettiğinde yapılan inceleme sonrasında imalatçının hatalı olduğuna karar verilirse, ön-celikle müşterinin ödediği bedel iade ettirilir ve sonra da o ayak-kabılar ibret-i âlem olsun diye ayakkabıyı imal edenin dükkânının çatısına (dam) atılırdı. Gelen geçen insanlar da dükkânların damına bakarak kimin iyi, kimin kötü ayakkabı tamir ettiğini bilirdi. Böylece pabuçları dama atılan ayakkabıcı hem onur ve şerefinden, hem de müşteri kaybettiği için maddi kazancından olurdu. Yani gerçek an-lamda o ayakkabıcının pabucu dama atılmış olurdu.

Yukarıdaki örnekte ifade edildiği gibi pabucu dama atılmak deyimi bilinenin aksine yeni geldiğinde eskinin atılması değil, biri-nin doğru, dürüst ve onurlu iş yapmadığını göstermek için yapılan bir eylemi ifade etmektedir. Şimdi tam da burada bazı arkadaşları-mız “İyi güzel de burada bir bilgi eksikliğinden bahsediliyor. Bunun