psikolojisiisamveri.org/pdfdrg/d01535/1997_4/1997_4_senturkh.pdfdİnİ İnancin psikolojisi...

12

Upload: others

Post on 24-Jan-2021

15 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir
Page 2: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

DİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi

Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK*

A- İnanç ve Dini İnanç Kavramları

İnanç, bir kabul ediştir. İnanç, Türkçe-inanmak fiilinden türetilmiş bir isimdir. Kavram olarak, şüpheden kesinliğe doğru bütün ihtimalleri içine alan kapsamlı bir kavramdır. Kanaat, bilgi ve iman kavramlannın hepsini içine alır. 1 Ayrıca inancın hükümle de yakın mana ilişkisi vardır. Çünkü hükümler, inançlan bünyelerinde taşırlar. Mesela, "taş serttir" demek, aynı zamanda, "ben taşın sert olduğuna inanıyorum" demektir. 2

İnanmak bir ihtiyaçtır. 3 Bir an için inanma gücümüzün veya kabiliyetimizin olmadığını farzedelim. Her şey zıddı ile kaimdir, denir ya. inancın psikolojik hayatımızdaki önemını, fonksiyonunu anlayabilmek için onu yok sayarsak, psikolojik hayatımızda ne gibi eksiklikler ve aksaklıklar doğar, bunu bir gözden geçirelim.

Aslında, hayatımııda o kadar çok şeyi, inancımıza veya inançlanmıza dayanarak yapıyoruz ki, ancak düşünürsek farkına varıyoruz. Yoksa farkında bile değiliz. En basit bir örnek bile, inancın hayatımızdaki yerini ve önemini ortaya koyar. Mesela, yolda yürürken ayağımızın bastığı yerin çökmeyeceğine inandığımız için basıyoruz, çökeceğine inansaydık veya çökmeyeceğine inanmasaydık basmazdık. Bir öğrenci, o sene sınıfı geçeceğine inandığı için okula devam eder, derslerine çalışır, sınıfı geçmek için gereken her şeyi yapar. Hani bazen hocalar öğrenciye kızar ve şöyle der: "Artık bundan sonra ağzınla kuş tutsan sınıfı geçemezsin." Her ne sebeple olursa olsun, öğretmenin öğrencisine bu tarz bir tepki göstermeye hakkı yoktur,

S.D.Ü. ilahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Psikolojisi A.B.D.

Öğretim Üyesi

Erdoğan Fırat, Üniversite Öğrencilerinde Allah inancı ve Din Duygusu, s.l9-24; Hayati

Hökelek!i, Din Psikolojisi, s. 156 vd.; Hüseyin Peker, Din Psikolojisi, s. 45 vd.

Osman Pazarlı, Din Psikolojisi. S.13

O. Pazarlı, a.g.e., s. 32-36; H. Peker, a.g.e., s.46

Page 3: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

olmamalıdır. Çünkü bu tarz bir tepkinin öğrenci üzerinde oluşturacağı psikolojik etkiyi düşünürsek bunun pedagojik bir davranış da olmadığını görürüz. işte burada da öğrencinin halet-i ruhiyesini anlayabilmek için, inancın psikolojik manasını iyi bilmek gerekir. Kendimizi bu öğrencinin yerine koyarsak, şöyle düşünebiliriz: "Bu öğrenci o andan itibaren, madem ki o dersten sınıfı geçemeyecek, ondan sonra niçin çalışsın ki? Çalışırsa çalıştıklan boşa gidecek. Öyleyse en akıllı iş, ya o dersi bırakıp başka derslere daha çok çalışmak veya hocayla olan ilişkilerini düzeltmek. Eğer bu da olmuyarsa idari ve hukuki yoldan hocanın bu yanlış tutumundan zarar görmemenin yollarını aramak."

Günlük hayatımızda inanem ne kadar önemli olduğunu gösteren örnekleri çoğaltabiliriz. Peynirciden peyniri, zeytinciden zeytini temiz, sağlıklı, kaliteli ve biraz da ucuz olduklarına inandığımız için alırız. Eğer kirli, rnikroplu, işe yaramaz ve pahalı

. olduklarını bilirsek veya buna inanırsak almayız. Bir otobüsün, bir tren, uçak veya geminin bizi kazasız ve sağ salim hedefirnize ulaştıracağma inanrnazsak bunlara binemeyiz, bunlarla yolculuk yaparnayız. Bu arada insanlara da, şüpheli bir durum olmadıkça

inanmak ve güvenrnek zorundayız. Eğer inanrnaz ve güvenrnezsek, o zaman kimseyle iyi ve sağlıklı. ilişkiler kuramayız, bu sebeple de hayatımız bir kaos ve zindan olur.

İnanç konusunun psikolojik manasını ve mahiyetini iyi kavrayabilirsek inancın, insan şahsiyetinin temel unsurlarından biri olduğunu görürüz. Şahsiyetin oluşması ve gelişmesi için inancın veya inançların bir temel teşkil ettiğini farkederiz. Çünkü inançlar, genellikle değişmezlik ve devamlılık özelliklerine sahiptirler.4 Bu sebeple hayatırnızda bir istikrar olur, kararsızlık ve düzensizlik olmaz. İnanç bir karardır, kararlılıktır; inançsızlık, inanamamak veya şüphe ise, kararsızlıktır. Bir konuda kararsız kalınca da hiçbir şey yapılmaz. Kararsızlık, duygusal bakırndan da bir rahatsızlık, huzursuzluk sebebidir.

Dini inanca gelince, inancımızın gereği birtakım dini davranışlarda bulunuyor, inancımızm gerektirdiği şekilde bir şahsiyet geliştirrneğe çalışıyoruz. Bu dini davranışları yaprnadığırnızda suçluluk duyuyor, Allah'a tevbe ediyoruz. Temel inanç esasları birbiriyle ilgili bir bütün oluştururken, yani birine inanmak diğerine de inanınayı gerektirirken; birine inanabilmek için diğerine de inanmış

David Krech-Richard S. Crutchfıeld, Sosyal Psikoloji, s. 181

90

Page 4: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

olmak icap etmektedir. Mesela, Hz. Peygamber'e inanmak, O'nun getirdiği her şeye inanınayı gerektirir. Ahirete inanmak ise, öncelikle Allah'a da inanınayı gerektirmektedir. Bir şeyin helal veya haram olduğuna inanmak için, öncelikle o şeyin helal veya haram kabul edildiği dine inanmak icap eder. Böylelikle dini inanç, bir inançlar organizasyonu, bir inançlar örgüsü ve bütünüdür. Bu öyle bir bütündür ki, biri diğerine kopmaz bağlarla bağlıdır. Bu bağların kopması ise inanç bütünlüğüne zarar verir, tutarsızlığa sebep olur. Bu sebeple sağlıklı bir şahsiyetin temelinde sağlıklı bir inanç sistemi bulunmaktadır. Çünkü her davranışın temeline indiğimizde bir veya birçok inançla karşılaşmamız mümkündür, yahut kaçınılmazdır.

B- Nasıl İnanıyoruz?

Basit bir inançta bile bir oluşum süreci vardır. Hiçbir inanç, birdenbire oluşuvermez. Duyum, algı, düşünme, muhakeme, duygu gibi birtakım psikolojik süreçlerden geçerek bir hükme ve inanca ulaşılır. 5 Bu ulaşılan sonuca ters bir durumla karşılaşmadığımız müddetçe bu inancımızı muhafaza ederiz, daha sonra başka düşünce, duygu, tutum ve davranışlarımızı da bu inanca bina ederiz. MeseHi, "taş serttir" hükmüne nasıl vanyoruz, taşın. sertliği ile ilgili inancımız nasıl oluşuyor? Taşa dokunuyoruz, taşın sert olduğunu zihinsel süreçler yardımıyla algılıyoruz. Bu durumla ilgili duygusal bir hal yaşıyoruz. Hoşluk veya nahoşluk hissini duyuyoruz. Neticede taşın sert olduğu hükmüne vanyoruz. Belki iş burada bitmiyor, taşın sert olduğu hükmüne ve inancına geçmeden önce "bu taş serttir veya sertmiş" diyoruz. Daha sonra başka taşların sert olduğuyla ilgili birtakım gözlemler ve tecrübeler yapıyoruz. Bu konuda zihnimizde bir genelleme yaparak bizde bir kanaat oluşuyor. Bu kanaat kesinleşince genel bir hüküm veriyoruz: "taş serttir veya bütün taşlar serttir." Burada basit bir muhakeme ve akıl yürütme ile biz mantık! bir sonuca vanyoruz, bu sonuç bizde konuyla ilgili bir inanç oluştuıuyor. Bu akıl yürütme şekline (parçadan bütüne, özelden genele) mantıkta tümevanın diyoruz.

Tabii ki bütün inançlar bu kadar basit değil, bu kadar basit teşekkül etmiyor. Belki ateşin yakıcılığını anlamak da taşın sert olduğunu anlamak kadar basit; fakat suyun boğucu olduğunu anlamak biraz daha karmaşık ve tehlikelidir. Çocuk veya kişi, ilk defa ateşle

H. Hökelekli, a.g.e., s. 158 vd.: H. Peker, a.g.e., s.45-46

91

Page 5: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

karşılaştığında, mesela yanan sobaya elini değdirdiğinde hoş olmayan bir tecrübeyi yaşar, çünkü eli yanmıştır. Fakat ateşin yakıcı olduğunu öğrenmiştir. Halbuki suyun boğucu olduğunu tecrübe etmek o kadar basit ve kolay değildir. Buradan daha· karmaşık tecrübelere ve kompleks hüküm ve inançlara geçebiliriz. Mesela, "Hasan dürüsttür" hükmüne ve Hasan'ın dürüst olduğu inancına varabiirnek için, taşın sert, ateşin yakıcı, suyun da boğucu olduğuna dair inanca ulaşmak için yaşanan basit tecrübeler yetmez. Hasan'ın dürüst olduğunu anlayabilmek ve bu inanca sahip olmak için bu konuda pek çok tecrübe edinmemiz gerekir. Ta ki, gönlümüz mutmain olarak, göğsümüzü gere gere "Hasan dürüst bir arkadaştır" diyebilelirn. Bazı hüküm ve inançlara ulaşınaya göre, bu da basit sayılır. Burada ilmin konusu olan objektif hükümlerden , ahiakın konusu olan değer hükümlerine, basitten karmaşığa doğru bir geçiş yaptık. Buradan da gene bir değer hükmü olan dini değerler ve inançlar alanına geçelim.

Taşın sertliği, ateşin yakıcılığı ve suyun boğucu oluşu bir objektif gerçektir. Fakat, Hasan'ın dürüstlüğü o kadar objektif değildir. Size göre dürüsttür, başkasına göre dürüst değildir. Ancak gene de bu, görünür ve somut alemle ilgili bir durumdur. Ne kadar subjektif olursa olsun gene de tecrübeye açık bir konudur. Hasan'ın dürüst olup olmadığım anlamak isteyen kişi, Hasan'ı ahlaki bakımdan bir tecrübeden geçirilebilir veya ahlaki yönden onu kendi tecrübeleriyle tanımaya çalışabilir. Fakat dini tecn1be veya dini değerler dünyası, daha karmaşık, daha soyut ve daha üst seviyede değerlendirmeleri gerektiren daha bütüncül bir konudur. Bu basitten mürekkebe, somuttan soyuta doğru tecrübe, bilgi ve inançlar dünyası birbirine derece derece basamak teşkil eden; duyulan, bilinen ve hissedilenden inanılana doğru bir geçişi sağlamaktadır. Bütün bunlar, bizim zihinsel ve duygusal tecrübe bütünlüğümüz içinde cereyan eden, iç bütünlüğürnüzü meydana getiren psikolojik süreçlerdir.

Şimdi bu bilinenden bilinrneyene doğru yolculuğumuza devam edelim ve dini inançlar konusuna açıklık getirrneğe çalışalım.

Dini inançlada ilgili konuların da tamamen hepsi rnücerred ve gaybla ilgili değildir. Peygambere iman daha somut bir konu olduğu halde, Allah'a ve ahirete iman konuları daha soyut ve gaybla ilgili konulardır. Akıl, görünenden görünmeyene, bilinenden bilinrneyene doğru yol alır. Yani görünenler ve bilinen! erde, görünmeyen ve bilinrneyenlerle ilgili bir takım deliller, belirtiler ve ipuçları mevcuttur. Bu sebeple görmediğirne ve duyrnadığırna, duyu organlarıyla duyup algılamadığıına inanmam denilemez. Çünkü duyu organlarımızm

92

Page 6: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

olaylardan, gerçeklerden bizi haberdar etme gücü sınırlıdır. Olaylar ve gerçekler dünyası sadece bizim görüp işittiklerimizden ve duyu organlarımızın haberdar ettiklerinden ibaret değildir. Bugün psikoloji, her bir duyu organımızın duyum eşiğiyle ilgili bilgiler vermektedir.6

Biz ancak duyum eşiğimizin alt ve üst sınırları arasındaki belli bir kısım uyarıcıları alabiliyoruz. Duyum alt eşiğinin altındakileri ve üst eşiğinin üstündekileri alamıyoruz. Ama biz alamıyoruz diye bu uyarıcılar da yok değildir. Bugün teknolojik gelişmeler, bizim bu uyarıcılardan daha fazla haberdar olmamıza yardımcı olacak aletleri ortaya koymuştur. İşte radyo, televizyon, telefon, telsiz gibi araçlar bizim için görünür ve duyulur ~Hemde olmayan uyarıcılan görünür ve duyulur §Jeme taşıınaktadırlar. Bizim duyabileceğiıniz, görebileceğimiz şekilde uyarıcıların frekansını veya dalga boyunu duyum eşiğinin uygun seviyesine getirmektedirler, uyarıcıların durumunu duyu organlannın alabileceği şekilde ayarlamaktadırlar.

Demek ki bizim bir organizma olarak uyarıcılan alına gücümüz sınırlıdır. Öyleyse duyu organlarıınızın sınırının bittiği yerde aklıınızın, duygu ve sezgilerirnizin imkan ve kabiliyetleriyle yolumuza devarn edeceğiz. Mantık denilen ilim, doğruyu bulmada aklırnızı nasıl kullanrnamız gerektiğini bize öğretir. Felsefe, daha üst seviyede görünen ve görünmeyen, bilinen ve bilinmeyen varlık alemiyle ilgili olarak akhmızm ufkunu açar.

Öyleyse kişinin dini inanç alanında, en basitten en mürekkebe; basit bilgiden ilmi bilgiye, oradan ahlaki ve dini değerler alanına kadar geniş bir tecrübeler ve değerlendirmeler dünyası, bir bütünlük içerisinde ve sağlıklı bir şekilde işlernek durumundadır. O zaman hem duyulannı, hem aklını ve hem de gönlünü tatmin eden bir sonuca varacaktır. Bir varlığın kendisini göremesek bile onun varlığının belirtileri, ipuçları ve delilleri görünüyorsa, o varlığın var olduğunu anlamak; varlığına inanmak için o varlığın bizzat kendini görmek şart değildir, buna ihtiyaç yoktur. Bu bakımdan elektrik, akıl ve ruh birer örnek olabilir. Elektriğin kendisini göremiyoruz ama ampulde ışık, elektrik sobasında ısı ve makinalarda güç olarak belirtilerini ve tezahürlerini görüyoruz. Aynı şekilde akıl ve ruhu da görerniyoruz, ama aldı kişinin davranışlarında, zeka testlerinde; ruhu da gene canlılık emaresi olan her türlü tepki ve davranışla tezahürlerini görebiliyoruz. Allah'ı da göremiyoruz, ancak varlığının emareleri, belirtileri ve delilleri bizi O'nun varlığına inanmaya götürmektedir.

Doğan Cüceloğlu, İnsan ve Davranışı, s.99-l01

93

Page 7: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

İnsanoğlu, eserden ınüessire geçerek bir akıl yürütme ile O 'nun varlığına inanmak ihtiyacını duymaktadır.

Her eserin bir yapıcısı vardır. Kainat da bütün içindekilerle birlikte mükemmel bir eserdir. Öyleyse, onun da daha mükemmel bir yaratıcısı vardır. Buraya kadar yapmış olduğumuz 1zahlarda, inancın

oluşmasında etkili olan faktörlerden, daha çok zihinsel süreçleri ele alınış olduk. Elbette, gerek inancın normal seyri içindeki oluşması, gerekse inanem şu veya bu yönde bir sonuca ulaşmasını etkileyen başka faktörler de vardır. Bunları duygusal ve sosyal faktörlerle irade faktörü olarak sıralayabiliriz.7

Sevdiğimiz insanlara inanmak ve güvenmek isteriz. Anamıza, babamıza ve kardeşlerimize olan sevgimiz ve bağlılığıınız sebebiyle onların başkalarının ana, baba ve kardeşlerinden daha iyi kişiler

. olduklarına inanınz. Bu sebeple sevdiklerimizin eksiklerini, kusurlarını göremeyiz; sevmedikieriınizin veya nefret ettikterimizin de iyilik, fazilet ve üstünlüklerini görmekte zorlanınz. Bu yüzdendir ki, sevgi gözü kör eder, rlenmiştir.

inancın oluşmasında sosyal faktörlerin de önemli payı vardır. Ancak bütün bu faktörler, birbirinden bağımsız olarak fonksiyon icra etmezler. İrade faktörü ise, bütün bunların üzerinde bir kontrol, tercih, değerlendirme ve karar verme sürecidir.

C- Dini inanem İç Dünyamız Üzerindeki Etkileri

1 ~ Duygular ve Motivasyon Üzerindeki Etkileri

Duygu ve motivasyon konuları yakın ilişki içindedirler. Duygular heyecan haline gelınedikçe kontrol edilebilir psikolojik durumlardır. Motivasyon ise, duygulara dayalı ancak inanç, bilgi ve kanaatıerin ışığında düşüncenin yol göstermesiyle oluşan karar; davranışa iten güç ve davranışı idare eden iradedir. Buna göre duygu ve motivasyon arasındaki ilişki, bir birikme ve boşalına sürecindeki fonksiyonları bakımından incelenebilir. Duygular, hemen davranışa sebep olmazlar. İç dünyamızcia hafif hafif başlayan ve zaman içinde birikerek şiddetlenen veya gerginliğe sebep olan duygular kişiyi rahatsız eder veya tatmin olmak ister. Bu tıpkı bir bardağa damla

O. Pazar lı, Din Psikolojisi, s. 17-21; H. Peker, Din Psikolojisi, s. 45-46

94

Page 8: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

damla biriken su gibi, duyguların hafiften başlayarak zamanla biriken ve şiddetlenen durumları, kişiyi bir davranışa hazırlar. Bu arada kişi, bu duyguları tatmin etmek için şartların elverişli olup olmadığına bakar ve şartlar elverişli ise motivasyon ve davranış gerçekleşir. Burada basit bir örnek olması sebebiyle açlık duygusunu ele alalım. Kişi hafiften bir açlık hisseder, ortam müsaittir, bu duygu hemen tatmin edilebilir. Ama ortam müsait değilse, dur bakalım diyerek açlık duygusu frenlenir. Bir müddet sonra tekrar bir açlık hissedilir, durum tekrar gözden geçirilir. Ortam müsait değildir, ancak bir çay içebilecek kadar imkan vardır. Öyleyse çayın yanında bir de sirnit veya bisküvi yenilebilir. Böylece bir tam tatmin olmasa da bir yatıştırma, bir zaman kazanma mümkündür. Çay-simitle geçiştirme imkanı da yoksa, meseHi işler çok yoğun veya mesai şartları buna elvermiyorsa o zaman tekrar bu açlık duygumuzu bastırmak ve gereken faaliyetlere devam etmek icap eder.

Bu arada açlık duygusu şiddetlenmiş, bardağı taşıran son damlaya yaklaşılmıştır. İşte bu noktada kişi, bütün imkanlarını değerlendirerek karnını doyurmaya karar verecek ve karın dayurma davranışını gösterecektir. Bu muhtelif durumlardaki davranışlarda bir "duygu- değerlendirn1e ve karar- davranış" formülü geçerlidir. Demek ki duygudan davranışa giden yolda, . motivasyon bir köprü oluşturmaktadır. İşte bu köprüden geçebilmek ıçın yapılan değerlendirmelerde "geç veya geçme, dur", kararı verilirken işin içine inanç, kanaat ve içinde bulunduğumuz şartlada ilgili bilgiler girmekte, karann şu veya bu yönde verilmesinde bunların da rolü olmaktadır.

İnanç ve kanaatler bu konuda duygu, düşünce, motivasyon ve davranışlan bir düzene sokmak suretiyle şahsiyetin temel taşları

mesabesindedirler.8 Birtakım duyguların ve arzuların tatmininde, bu tatminierin şu veya bu yolla gerçekleşmesi, kişinin değerler dünyasına göre bir şekil alır. Mesela, kişi acıktı, açhğını gidermede helal ve haram inancı onun karın dayurma davranışının şeklini belirleyecektir. Tabii ki bu arada inancın gerekleri ile duyguların veya ihtirasların çatışması sonucunda kişi, duygulanna, ihtiraslarına mağlup olabilir.

Bu noktada inancın gücü ve iradenin önemi ortaya çıkmaktadır. Ayrıca, hayatın çeşitli problemleri karşısında kişi, zaman zaman zor durumlara düşebilir. Bu zor durumlarda kişi, kaygı kızgınlık ve öfke gibi duygu ve heyecanlarını veya bunların tesiriyle ortaya çıkacak davranışlarını kontrol etmekte, yanlış davranışıarına engel olmakta

D. Krech ve diğ., a.g.e., s. 178

95

Page 9: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

zorlanabilir. Sonra bu davranışların doğru veya yanlış olduğuna da gene inanç ve değerler dünyası karar verecektir. Bu noktada Allah'a ve ahirete inanan kimse, duygu ve heyecanıanna hakim olmağa, dini inançları ve değerleri istikametinde hareket etmeğe gayret edecektir. Sıkıntılara karşı da Allah'a güven9 duygusuyla sabır ve metanet gösterecek, O'ndan yardım dileyerek dua ve niyaziarda bulunacaktır.

2- Düşünce veya Hayata Bakış Tarzı Üzerindeki Etkileri

Dini inancın düşünce üzerindeki etkileri deyince de şunları söyleyebiliriz. Düşünce hayatımız da elbette, duygu ve inançlardan bağımsız değildir. Zaten kişinin iç dünyasındaki birlik ve bütünlük de bu unsurlar arasındaki uyum ve sükfmete veya itminana bağlıdır. Kişinin· iç dünyasında bir uyum, şuur olaylan arasında bir organizasyon olmazsa veya iç bütünlük gereği gibi sağlanamazsa o takdirde bir çatışma ve huzursuzluk söz konusu olacaktır. İşte bu sebeple kişi kendi iç dünyasında uyumlu olmak, çatışma ve problemlerini sağlıklı bir şekilde halletmek durumundadır. Yoksa bu iç dünyadaki problemler dışa da yansıyacak, dış uyumu da engelleyecektir. Böylece sosyal planda da bir uyumsuzluk ve ruh sağlığı problemleri doğuracaktır.

Dini inanç veya inançlar, kendi içinde bir tutarlılık ve bütünlük oluşturur. Bu bütünlük bir inançlar örgüsü veya inanç sistemi halinde fonksiyon icra eder. Bu örgünün veya yapının her bir unsuru birbirine düşüncenin işleyiş tarzıyla bağlıdır. Algı, muhakeme ve akıl yürütme ile kavramların oluşması gibi düşünme faaliyetleri bir koordinasyon ve organizasyon halinde çalışırlar. Bu arada düşüncenin yapısında, olayların değerlendirilmesinde bir takım inançların ve ön kabullerin rolü büyüktür. Neticede zihinsel süreçlerin işleyişinde inançlar ve dini inançlar birer köşe taşıdır. Buna göre kişide bir dünya görüşü, hayat anlayışı veya olaylara bakış tarzı oluşacaktır. Yani kişinin dünya görüşünün oluşmasında dini inançlar ve değerler belirleyici unsur olma durumundadırlar. 10

Fazlurrahman, Ana Konularıyla Kur 'dn, s.58 lO D. Krech ve diğ., Sosyal Psikoloji, s.lSl-182; Pazlurrahman, a.g.e., s.78

96

Page 10: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

D- Dini inanem Davranışlar Üzerindeki Etkileri

Dini inancın davranışlar üzerindeki etkileri derken, inancın davranışlara yansıması veya davranışlan yönlendirmesini düşünüyoruz. Dini inançlar bir doğrudan doğruya dini davranışlar üzerinde etkili olurlar; .bir de dini olmayan, dünyevi görüntülü davranışlar üzerinde etkili olurlar, D1n1 davranışlar üzerinde etkili olurlar. Çünkü, bu davranışlar o inancın gereği, o inancın uzantısı ve yansıması olan davranışlardır. ı ı Bunlar öncelikle ibadetlerdir. Mesela, namaz kılmanın farz olduğuna inanan bir müslüman tabii olarak, inancının gereği olarak namazını kılacaktır. Eğer kılınazsa o zaman, inancıyla davranışı arasında bir tutarsızlık baş gösterir ve bu durum kişiyi rahatsız eder. Rahatsız da olmuyorsa, o zaman dini inancında bir zayıflık, inancın davranışa yansıma gücünde bir zayıflama var demektir. Kişinin dini inancının gücü ve dini bilgilerinin seviyesi onun tutum ve davranışıanna yansırnasıyla ölçülebilir.

Dini inancın davranışlara etkisi, ahlaki davranışlarda da kendini gösterir. Ancak bu etkileri görebilmek için kişinin şahsiyet gelişmesi ne durumda ise, o derece bir yansıma veya inanç davranış uyumu kendini gösterecektir. Şahsiyeti yeteri kadar gelişmemiş veya bütünleşernemiş olan dindar kişilerin inançlarının ahlaki davranışıarına yansıması tam olmayabilir, inanç-davranış tutarlılığı gereği gibi tezahür etmeye bilir. 12

Ahlaki faziletler dünyası, dini inanç kaynağından beslenen birtakım tezahürlerdir. Bu sebeple dini inancın güçlü ve dini bilgilerin yeterli olması halinde, dini davranışlar olarak ahlaki faziletierin kişi davranışlarında görülmesi gayet tabiidir. Bütün bu durumlar, inanç­davranış uyumu şeklinde, kişinin kendisiyle Yüce Yaratıcı'sı

arasındaki ilişkilerin uyumunu gösterir. Kişi inandığı Allah'ın emirleri ve yasakları doğrultusunda hareket etmekle, O'nun yanında sevgili bir kul olacağına inanmaktadır. Bu sebeple insanlarla ve eşyayla ilişkilerini düzenlerken de Allah'ın iradesine boyun eğerek, O'na itaatle hareket eder. Böylece bu durum onun dini görünürnlü olmayan davranışlarını da etkileyecektir. Kişinin davranışlan arasında da bir tutarlılık olması kaçınılmaz olduğuna göre, 13 onun mesleki, ticari,

ll

12

13

Habil Şentürk, Psikoloji Açısından Hz. Peygamber 'in İbddet Hayatı, s. 25-27

İsmail Yakıt, Batı Düşüncesi ve Mevlana, s.l38-139; H. Şentürk, a.g.e., s. 37-40, 74-76

Erol Güngör, Değerler Psikolojisi , s. 54-55

97

Page 11: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

siyasi, kültürel ve her türlü faaliyet ve davranışı dini manemın etkilerini taşıyacaktır.

Sonuç

İnanç kavramı, kişinin iç dünyasının kararlılığı, sükuneti ve huzuru bakımından önemli bir kavramdır. Dini inançların da bu genel çerçeve içindeki yeri ve önemi büyüktür.

Dini inanca duygu, düşünce ve motivasyonla ilişkileri açısından baktığımızda, bu inancın veya inançların iç dünyamızın temellerini teşkil ettiğini görürüz. Çünkü inançlar, değişmeyen ve devamlılık arzeden unsurlardır. Duyguların, düşüncelerin ve motivasyonun bu inançlara göre şekillenmesi veya o istikamette organize olarak inançlada uyumlu hale gelmeleri söz konusudur. Bu sebeple kişi, temelinde inançlar bütünü veya inanç sisteminin bulunduğu bir dünya görüşüne sahip olacaktır. bu dünya görüşünün merkezi teşkil ettiği iç dünya, kendi içinde uyumlu ve tutarlı hale gelecektir.

Davranışlar, iç dünyamızın dışa yansıyan uzantılar olduğuna göre, genel olarak inançların ve özel olarak da dini inançların davranışlara yön vermesi, onları etkilernesi kaçınılmaz olarak kendini gösterecektir.

Bibliyografya

CÜCELOGLU, Doğan, İnsan ve Davranışı, Remzi Kit., İstanbul1991 FAZLURRAHMAN, Ana Konularıyla Kur'an, Çev. A.Açıkgenç, Fecr

Yay., Ankara 1987 FIRA T, Erdoğan, Üniversite Öğrencilerinde Allah İnancı ve Din

Duygusu, (Basılmamış Doktora Tezi) Ankara 1977 GÜNGÖR, Erol, Değerler Psikolojisi, Amsterdam 1993 HÖKELEKLİ, Hayati, Din Psikolojisi, Diyanet Vak. Yay., Ankara

1993 KRECH, David-Richard S. Grutchfield, Sosyal Psikoloji,

Çev.E.Güngör, İstanbull980 PAZARLI, Osman, Din Psikolojisi, Remzi Kit., İstanbul1963 PEKER, Hüseyin, Din Psikolojisi, Samsun 1993

98

Page 12: PSiKOLOJiSiisamveri.org/pdfdrg/D01535/1997_4/1997_4_SENTURKH.pdfDİNİ İNANCIN PSiKOLOJiSi Yrd.Doç.Dr. Habil ŞENTÜRK* A-İnanç ve Dini İnanç Kavramları İnanç, bir kabul ediştir

ŞENTÜRK, Habil, Psikoloji Açısından Hz. Peygamber 'in İbadet Hayatı, Bahar Yay., İstanbul 1991

YAKIT, İsmail, Batı Düşüncesi ve Mevlana, Ötüken Neş., İstanbul 1993

99