değişen ekonomi, değişen teori teorisi ilk olarak 1933 yılında walter christaller’ın...
TRANSCRIPT
Değişen Ekonomi, Değişen Teori
Adem Sakarya1
Öz: Mekân sürekli değişen bir yapıya sahiptir. Bu değişim mekânı etkileyen öğelerin değişiminden kaynaklanmaktadır. Bu öğelerden birisi de ekonomidir. Ekonomideki değişim
mekânı etkilemekte ve sonuçta mekân/ yerleşme düzeni aracılığı ile üretilen teorileri de değiştirmektedir. Bu çalışmada, ekonomik değişimin teorileri ne şekilde değiştirdiği kademelenme teorisi kapsamında incelenmiştir. İnceleme farklı ekonomik özelliklere sahip olan neo klasik ve çağdaş dönemlerde üretilen kademelenme teorileri üzerinden yapılmıştır. Teorilerin oluşumunda baskın olan faktörlerdeki değişim, teorilerdeki genel değişimi ortaya koymaktadır. Sonuç olarak neo klasik dönemde üretilen teorilerin oluşumunda tüketici davranışlarının daha baskın olduğu, çağdaş dönemde üretilen teorilerde ise üretici kararlarının etkin olduğu görülmüştür.
Anahtar Kelimeler: Kademelenme teorisi, ekonomi, mekân, neo klasik dönem, çağdaş dönem
Abstract: Space has a continues changing structure. This change originates from the changing of units affecting space. One of these units is economy. Changing in economy affects space and also theories established via space/ settlement patterns. In this study, the question of how changes in economy change the theories is examined within the scope of urban hierarchy theories. This
examination is done through neo classical and contemporary terms that have different economic base; the first one is statist, the second one is liberal economy. Changes in dominant factors at establishment of theories produce main changes in theories. As a conclusion, it is seen that in theories established at neo classical term consumer behaviors, while in contemporary term producer decisions are dominant.
Keywords: Hierarchy theory, economy, space, neo classical term, contemporary term
1 Yıldız Teknik Üniversitesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü, İstanbul: [email protected]
1. Giriş
Yerleşme organizasyonu salt coğrafyaya bağlı olarak değişip gelişmemekte, bunun yanında birçok faktör bu organizasyonu etkilemektedir. Bu faktörlerden birisi de
ekonomidir. Ekonominin yerleşme organizasyonunu etkilemesi ise farklı araçlar ile
olmaktadır. Yerleşmede yer alan üreticilerin kâr maksimizayonu amacı
kapsamındaki davranışları, yerleşmede yaşayan bireylerin “homo economicus”
davranışı ile maksimum ekonomik fayda elde etme eğilimi ve içinde bulunulan
dönemin/ devletin ekonomik yapısı, ekonominin yerleşmeyi etkileme araçlarından
bir kaçıdır. Bu araçlardan devletin ekonomik yapısı diğer iki aracı etkilemekte,
dolayısıyla yerleşmeyi ekonomik açıdan etkileyen önemli bir araç olmaktadır.
Ekonominin yerleşmeyi etkilemesi sonucu ortaya çıkan yapı yerleşmelerin
kademelenmesi teorisinde açık bir şekilde görülmektedir. Bu teori, ekonominin
mekân/ coğrafya ile kesiştiği noktada ortaya çıkmaktadır. Farklı yerleşmelerin bu kesişim sonucu farklı ekonomik kimlikler elde etmesi yerleşmeler arasında bir
kademelenmenin oluşmasına yol açmaktadır.
Yerleşme organizasyonunu etkileyen bir araç olan devletin ekonomik yapısı süreç
içerisinde geliştirilen yeni akımlar kapsamında değişmektedir. Dolayısıyla bu
değişim yerleşme organizasyonunu ve bu organizasyon sonucu oluşturulan
yerleşmelerin kademelenmesini yönelik teorileri de değiştirmekte, ekonominin
yerleşmeye etkisini farklılaştırmaktadır.
Ekonomik yapının değişmesi ile oluşan kademelenme teorisinin değişimi, teorinin
ilk ortaya çıktığı neo klasik dönemden, teoriye yönelik yeni bakışın geliştirildiği
çağdaş2 döneme (1960 sonrası) geçişte açık bir şekilde görülmektedir. Bu nedenle
bu çalışmada kademelenme teorisi incelenerek, neo klasik ve çağdaş dönemler
arasındaki geçirdiği değişim ortaya konulmuştur.
2. Kademelenme Teorisi
Kademelenme ile ilgili teoriler farklı yaklaşımlar sonucu elde edilmiştir. Bazıları
yerleşmeler arası ilişkiler gibi dinamik bir yapıya dayanırken bazıları da daha statik
bir bakış açısı olarak nüfus vb veriler ile yerleşmeler arası bir hiyerarşi ortaya
koymuştur (örn. Zipf modeli).
Yerleşmeler arası ilişkiler, devlet ekonomisinin mekâna etkisindeki araçlar olan
firma ve birey davranışlarına (yük ve insan akımı) dayanmaktadır, dolayısıyla devlet
ekonomisindeki değişim, yerleşmeler arası ilişkilere dayanılarak oluşturulan
teorilerde karşılığını bulmaktadır. Bu nedenle bu çalışmada dinamik kademelenme
teorileri ele alınarak süreç içersinde geçirdiği değişim incelenmiştir.
Kademelenme teorisi ilk olarak 1933 yılında Walter Christaller’ın “Merkezi Yerler Kuramı” adı ile ortaya koyduğu çalışmasında yer almaktadır. Bu teori ekonomi ile
coğrafyanın ilk kesişme noktasını oluşturmaktadır. Bununla birlikte Krugman’a
(1996) göre kent kademelenmesinde iki temel teorik yaklaşım vardır;
İlk olarak kademelenme teorisinin ortaya konulması ve geliştirilmesi
kapsamında Christaller ve Lösch’ün teorileri (neo klasik yaklaşım)
2 Burada bahsedilen çağdaş yaklaşımlar dönem olarak liberal ekonominin hâkim olduğu döneme denk gelmektedir
İkinci olarak da çağdaş bir yaklaşım olarak kabul edilen Henderson teorisi
Bu çalışmalara ek olarak Krugman’ın kademelenme çalışması da çağdaş
yaklaşımlar içerisinde ele alınmaktadır.
2.1. Neo Klasik Teoriler
Klasik iktisat temel olarak serbest ekonomiye dayanan bir yapıya sahiptir. Bu tür
ekonomilerde, ekonomik anlamda, özel sektör ön planda olurken devlet geri planda
kalmıştır. Sistemde ortaya çıkan üretim, arz, herhangi bir müdahale olmadan yine
sistemde yeterli talebi bulacaktır ve sistem dengelenecektir öngörüsü hâkimdir
(Güngör, 2002). Bu öngörü özellikle klasik iktisat kuramı kurucularından olan Adam Smith’in “ Milletlerin Refahı” kitabında ortaya konulmaktadır.
19. yy ikinci yarısında Alfred Marshall klasik ekonomiye ilk temel eleştiriyi
gerçekleştirmiştir. Marshall’a göre herhangi bir müdahale olmadan, hızlı büyüme
gösteren sanayileşme uzun çalışma saatlerine, toplumsal sağlık sorunlarının
görülmesine, sağlığa zararlı çalışma koşullarına vb. neden olmaktadır. Eleştiriler
sonucunda ortaya konulan öneri ise ekonomide devletin sınırlı müdahalesinin
gerekliliğidir. Bu öneri kapsamında neo klasik kuram oluşturulmuştur. Klasik
kuramdan tamamen farklı olmayan neo klasik yaklaşım, klasik kuramın ortaya
çıkardığı sorunlara çözüm getirmeye çalışmaktadır. Kuram 1870’lerde başlamış ve
liberal ekonominin hissedilmeye başlandığı 1960’lı yıllara kadar iktisat biliminde
kalmıştır (Güngör, 2002).
Klasik iktisatta yer alan ekonomik modellerde temel amaç “büyüme” iken neo klasik iktisat yaklaşımında ise “dengeli büyüme” kavramı esas alınmış ve bu kapsamda
klasik iktisadın sorunlarına çözüm aranmıştır. Bu amaç çerçevesinde neo klasik
yaklaşımda sektör ve bölge kavramlarına yer verilerek dengeli büyümenin yolları
aranmıştır. Neo klasik büyüme modellerine bağlı olarak yerleşmelerdeki mevcut
yapıya yönelik ilk teoriler Walter Christaller ve Lösch tarafından ortaya
konulmuştur. Bu çalışmaların devamında Walter Isard çalışmaları geliştirerek
ekonomik faaliyetlerin, üretimin bölgesel dağılımını çözmeye yönelmiştir (Dinçer,
1994).
Dicken ve Llyod (1990) neo klasik dönemde yapılan 3 kademelenme çalışmasından
bahsetmektedir; ilki Christaller ve ikincisi Lösch tarafından ortaya konulan dinamik
teoriler iken sonuncusu Zipf’in nüfus ve sıra ilişkisinden yola çıkarak statik bir yapı ile tanımladığı “Sıra Büyüklük Kuralı” çalışmasıdır.
Teoriler ortaya konulurken çeşitli kabuller yapılmıştır. Bu kabulleri iki başlıkta ele
alınabilir (Dicken ve Llyod, 1990):
Arazinin tüm noktalarda aynı özellik göstermektedir
Nüfusu oluşturan bireyler aynı özelliklere sahiptir. Üreticiler kâr
maksimizayonu ve tüketiciler minimum maliyet kapsamında hareket
ederler
2.1.1. Christaller, Merkezi Yerler Teorisi
Kademelenme ile ilgili ilk teoriyi oluşturan bu çalışma, Walter Chrsitaller tarafından
1933 yılında Güney Almanya’da yer alan yerleşmelere yönelik gözlemler sonucu
oluşturulmuştur. Çalışma “Güney Almanya’da Merkezi Yerler” adı ile yayınlanmıştır (Dinler, 2008).
Yerleşmelerin büyüklüklerinin nasıl değiştiğini, aralarındaki ilişkilerin nasıl
olduğunu, şehirlerin büyüklüğünü ve dağılışını nasıl bir istatistik içerisinde
olduğunu merak etmesi Chrsitaller’ı bu çalışmayı yapmaya yönlendirmiştir (Dinler,
2008).
2825 yerleşmeyi inceleyen Christaller, yerleşmelerin merkezinde yer alan
fonksiyonları, merkez etkisinde kalan alanları ve yerleşmeler arası ilişkileri
inceleyerek Güney Almanya’da 7 kademeli bir yapı olduğunu gözlemlemiştir
(Tümertekin ve Özgüç, 2006).
Resim 1: Güney Almanya yerleşme merkezlerinin kademelenmesi (Kaynak: Christaller, 1933)
Christaller, kasabadan ülke merkezine kadar 7 kademede oluşan bu yapıda aynı
kademe merkezlerin etkisindeki nüfusların birbirine yakın, sahip oldukları
fonksiyonların ise birbirlerine paralel oldukları gözlemlemiştir. Yapılan bu gözlemler sonucu Christaller merkezi yerler teorisini oluşturmuştur. Bu
teorinin temeli, diğer alanlarda bulunmayan ürün ve hizmetlerin merkezlerde
bulunması ve bu merkezlerden temin edilmesidir. Bu nedenle tüketiciler ihtiyaçları
doğrultusunda merkeze giderler, bu durum merkezin yerleşmede bir etki alanı
oluşturmasına sebep olmuştur. Merkezler ise sahip oldukları farklı fonksiyonlar
kapsamında kademelenmektedir. Üst kademe merkezler, alt kademe merkezlerin
sunduğu hizmetlerin tamamı ve bunun dışında da farklı hizmetler sunmaktadır, bu
kapsamda alt kademe merkezler, üst kademe merkezlerin etki alanında kalmaktadır
(Hottes, 1983).
Merkezlerin etki alanlarını inceleyerek Christaller 3 temel sunumundan (K kuralı)
bahsetmektedir. Alışveriş, ulaşım ve yönetim olarak belirlenen bu hizmet
sunumlarına bağlı olarak merkezin etki alanı belirlenmektedir. Bir merkez alışveriş kuralına göre kendi yer aldığı yerleşmenin hem alan hem de nüfus olarak 3 katına,
ulaşıma göre 4 katına ve yönetim olarak 7 katına hizmet etmektedir (Dicken ve
Llyod, 1990). Teoriye yönelik bu genel bakışın ardından merkezin ve etki alanının
hangi kriterler sonucu belirlendiğinin tespiti önemlidir. Merkezin seçimine yönelik Christaller herhangi bir tespitte bulunmamaktadır. Ancak diğer neo klasik
kuramlardan çıkarımlar ile merkezin belirlenmesinde firmanın kendisi için en uygun
yer seçiminin temel etken olduğu anlaşılmaktadır.
Merkezin etki alanın belirlenmesinde ise Christaller tüketici davranışlarının
belirleyici olduğunu söylemiştir. Tüketici ekonomik birey davranışı ile maliyeti
gözetir, aynı kademe iki merkezden kendisine yakın olanı tercih eder ve bu şekilde
merkezin etki alanı/ kent sınırı belirlenir. Etki alanının belirlenmesinde merkezde
yer alan firmanın/ firmaların etkin olmaması bu teoriden önemli bir çıkarımdır.
2.1.2. Lösch
Lösch, Chirstaller teorisine eleştirel bir bakış açısı ile oluşturduğu kademelenme
çalışmasını 1940 yılında yayınlamıştır (Mulligan ve diğ. 2012).
Christaller modelinin çok keskin sınırlara sahip olması, mikro ekonomik (firma)
etkilerin modelde yer almaması, merkez etkisinde bulunan alanın tespitine yönelik
ortaya konulan 3 K ( alışveriş, ulaşım, yönetim) değerinin yetersiz olduğu gibi
eleştiriler bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır (Dicken ve Llyod, 1990).
Lösh’e göre her hizmetin/ ürünün farklı etki alanları vardır, bu nedenle 150 farklı K
değeri belirlemiştir. Tüm yerleşmeleri etkisi altında bulunduran merkez (metropol)
bu 150 farklı K değerinin tamamına sahipken en alt yerleşme tek bir K değerine
sahiptir (Dicken ve Llyod, 1990). Yerleşme merkezleri sahip oldukları K değerine
göre kademelenmektedir.
Kademelenme kapsamında yerleşme organizasyonunu ortaya konulduğunda bir
dairenin (merkezinde tüm hizmetleri içeren metropolün bulunduğu) 12 eşit parçaya
bölünmesi gibi 30 derecelik alanlar ortaya çıkmaktadır. Bu alanlardan 6 tanesi üst kademe merkez sayısı fazla olan zengin bölge iken diğer 6 tanesi alt kademe merkez
sayısının fazla olduğu yoksul bölgedir (Dicken ve Llyod, 1990).
Resim 2: Lösch yerleşme kademelenmesi (Kaynak: Dicken ve Llyod, 1990)
Zengin
Bölge
Fakir
Bölge
Lösch teoriyi oluştururken Christaller teorisine yönelik yaptığı “mikro ekonomik
etkiyi içermeyen bir yaklaşım” olma eleştirisi üzerine yoğunlaşır. Christaller’ın yerleşme organizasyonun belirlenmesinde kullanıcının temel alınması fikri yerine
Lösch firma arzı ile tüketici taleplerinin birlikte mekânsal organizasyonu
oluşturduklarını belirtmektedir (Mullingan ve diğ. 2012). Bu fikir Lösch’ü bu etkiler
kapsamında mekânsal organizasyonun nasıl oluşacağı sorusuna yöneltmiştir.
Lösch’e göre yerleşmede merkezin seçimi firmaya bağlıdır. Firma kârını en yüksek
değere çıkarmak için maliyetlerini minimuma düşürme çabasındadır, bu nedenle
kendisi için avantajlı bir noktayı seçer ve hizmet sunar.
Yerleşme sınırının belirlenmesinde ise tüketici davranışları belirleyicidir. Birey,
Christaller teorisinde olduğu gibi, aynı hizmeti sunan merkezlerden kendisine en
yakını tercih eder ve bu şekilde kendisi için merkeze uygun uzaklıkta yer alır. Bunun
dışında Lösch, Christaller’dan farklı olarak firma üzerinden de yerleşme/ kent sınırını incelemiştir. Lösch, bu noktada tüketici taleplerinden yola çıkarak firmanın
karşılayabileceği toplam talebi hesaplamış ve bunu yerleşmeye yansıtarak da
firmanın kârının maksimum olduğu sınırın incelediği yerleşmelerde geçerli
olduğunu belirtmiştir. (Mulligan ve diğ, 2012), (Dicken ve Llyod, 1990).
Yerleşme organizasyonunda birey ve firma etkilerini açıklayan Lösh teorisi yeni bir
merkezin oluşması konusuna değinmemiştir. Bu nedenle bu teori Christaller teorisi
gibi statik bir yapıya sahiptir.
2.2. Çağdaş Teoriler
Klasik kuramın aksayan yönlerini düzeltmeye çalışan neo klasik kuram 1960’lı
yıllarda zayıflamaya başlamıştır. Dengeli kalkınmayı sağlamaya çalışan devletin
ekonomideki rolü giderek zayıflamış ve özel sektör ekonomide etkin bir konuma,
klasik ekonomideki gibi, gelmiştir.
Neo klasik dönemden çağdaş döneme geçildiğinde ekonomideki değişimin yanında
mekânın değişimi dolayısıyla mekândan kaynaklanan teorilerin değişimi de söz
konusu olmuştur.
Kademelenme teorilerinin de değiştiği bu dönemde birçok çalışma yapılmış ve
teoriler ortaya konulmuştur. Bu teorilerden ilki 1974 yılında Henderson tarafından
ortaya konulmuştur. Daha sonra Stiglitz (1977), Wilson (1987), Hobson (1987),
Abdel- Rahman (1988), Rivera Batiz (1988), Fujita (1990) ve Krugman, (1994-96)
tarafından çalışmalar yapılmıştır (Rahman, 2003).
Bu çalışmalardan Henderson’un çalışması, neo klasik dönemde ortaya konulan
teorilerin ilk defa geliştirilerek çağdaş yaklaşım kapsamında ele alındığı bir
çalışmadır (Krugman, 1994). Bu nedenle neo klasik teoriler ile çağdaş teoriler arasındaki köprü mahiyetinde olması nedeni ile önemlidir.
Diğer önemli bir teori de Krugman tarafından ortaya konulmuştur. Yeni ekonomik
coğrafya akımının kurucularından olan Krugman’ın oluşturduğu bu teori çağdaş
kademelenme teorilerinin sonuncusudur.
2.2.1. Henderson Teorisi
Kent türlerine ve büyüklüklerin yönelik analiz ve değerlendirmelerde bulunan Henderson, kademelenme ile ilgili teorisini 1974 yılında “The Sizes and Types of
Cities” ismi ile yayınladığı çalışması ile ortaya koymuştur.
Henderson, teorisinde kentte yaşayan halkın refahı ile kent büyüklüğü arasındaki bir
ilişkiden bahseder. Bu ilişki çerçevesinde kent kendisi için ideal bir büyüklüğe ve
yaşayanlar herkes için aynı olan, ideal refah seviyesine ulaşır. Kentlerin kendileri
için ideal büyüklükleri ise kentte yer alan firmaların üretim türlerine göre değişir
(Krugman, 1996).
Neo klasik teorilere eleştirel bakışla oluşturulan bu çalışmada Henderson, neo klasik
teorilerin eksik yönü olan mikro ekonomik bakış açısını geliştirmiş ve ekonominin/
pazar güçlerinin kenti nasıl şekillendirdiklerini, kent büyüklüğünü nasıl
etkilediklerini sorgulamıştır (Henderson, 1974).
Sorgulama temelde 4 başlık altında yapılmıştır (Henderson, 1974);
1. Ekonominin neden kenti vardır?
2. Kent büyüklüğünü ne sınırlar?
3. Kent büyüklüğü neden değişir?
4. Üretim ve tüketim yapısının oluşturduğu kent büyüklüğü en uygun mudur?
Sorgulanan başlıklar incelendiğinde Henderson’un teorisini geliştirmede üretim,
tüketim, kent büyüklüğü ve ekonomi gibi kavramlar ile ilgilendiği görülmektedir.
Henderson bu sorgulamalar kapsamında yaptığı incelemeler ile kentlerdeki merkezlerin oluşumunu, bu merkezin etki alanı ile oluşan kentin sınırını (ideal
büyüklüğü) ve yeni kent oluşumu aşamalarından oluşan ile teorisini oluşturmuştur.
Henderson’a göre yerleşmelerde iki farklı ekonomik güç vardır ve bu iki güç
arasındaki gerilimin dengeye geldiği nokta ideal kent büyüklüğünü oluşturur
(Krugman, 1994);
Merkezcil Kuvvet: Ekonomik açıdan olumlu bir etkiye sahip olan merkezcil
kuvvet ölçek ekonomileri kapsamında firmaların yığılmasını sağlar. Bu
yığılma yapısı Henderson yaklaşımında merkezi iş alanı olarak ortaya
çıkmakta ve kente hizmet eden merkezi oluşturmaktadır.
Merkezkaç Kuvvet: Ekonomik açıdan olumsuz olan bu yapı kentte
yaşamanın maliyetlerini kapsamaktadır. Henderson yaklaşımında merkezi iş alanında çalışanların işe gidiş- geliş harcamaları ve arsa maliyetleri ile
firmaların hammadde ve ürün taşıma maliyetleri bu kapsamda alınmıştır.
Bahsedilen güçlerden ilki firmaların yer seçimi ile ilgilidir. Firmalar, neo klasik
teorilerde olduğu gibi, kendileri için avantajlı bir noktada yer seçer, ayrıca neo
klasik teorilerden farklı olarak Henderson’a göre firmanın yer seçiminde ölçek
ekonomileri kapsamında diğer firmaların bulunduğu noktalarda önemli olmaktadır.
Bu kapsamda firmalar bir noktada yığılarak merkezi oluştururlar.
Bu teorideki varsayımlardan birisi yerleşmede yaşayanların hem bu merkezde çalışması hem de bu merkezden tüketim ihtiyaçlarını karşılamasıdır. Yaşayanlar,
çalışan olarak işe gidiş/ geliş maliyetlerini, yaşayan olarak konut/arsa maliyetlerini
ve tüketici olarak da ürüne erişim maliyetlerini azaltma amacındadır. Merkezkaç
kuvvet içerisinde yer alan bu amaç kapsamında bireyler kendileri için ideal noktayı
seçerler.
Henderson teorisinde merkez dinamik bir yapıda olan merkezde yer alan firma
sayıları, firma kararlarına bağlı olarak, artmakta, mevcut firmalar büyümektedir. Bu
kapsamda merkezde çalışan sayısı artmakta dolayısıyla kent büyümektedir. Kent bu
büyüme ile yaşayanların refah seviyesine ulaştığı ideal büyüklüğe erişir. Bu
noktadan sonra kentin büyümesi özellikle ulaşım maliyetlerini arttırması nedeni ile
refah seviyesinin düşmesine neden olur.
Bu noktada, daha önce belirtildiği gibi, kentin ideal büyüklüğe erişmesi kentin
merkezinde yer alan firmaların türlerine göre değişmesi önemli olmaktadır.
(Krugman, 1996).
Resim 3: Kent büyüklüğü ve refah arasındaki ilişki (Kaynak: Krugman, 1996)
Şekilde de görüldüğü gibi ortak bir refah seviyesi vardır ancak finans kentinde
yaşayanlar bu seviyeye daha büyük bir kentte sahip olurken tekstil kentinde
yaşayanlar daha küçük bir kentte yaşayarak sahip olmaktadırlar. Bunun en temel
nedeni finans kentinde işçi ücretlerinin yüksek olması dolayısıyla daha fazla
maliyete katlanılabilmesidir.
İdeal kent büyüklüğüne erişilmesinin ardından yeni kentlerin/ merkezlerin oluşumu
bir soru olarak kalmaktadır. Henderson bu konuda neo klasik teorisyenler gibi
durağan bir yerleşme düzeni yerine dinamik bir düzeni ele almış ve yeni kent
oluşumuna teorisinde yer vermiştir. Henderson’a göre yeni kent oluşumu tamamen
firmaya bağlıdır. Kentin ideal büyüklüğü aşması firmanın maliyetlerini (özellikle
çalışan bulamama) de arttıracaktır ve firmanın kâr oranı düşecektir, bu durumda firma daha yüksek kâr elde etmek için kentin dışında yeni bir üretim noktası seçer.
Firmanın bu noktada yer seçmesi ile ölçek ekonomileri kapsamında diğer firmalar
da bu noktaya yoğunlaşır ve merkez oluşur. Merkez ise etki alanını oluşturarak kenti
meydana getirir (Henderson, 1974).
Henderson çalışmasında kentler arasında kademelenmeyi oluşturan merkez
fonksiyonu ve kent büyüklüğü ile ilgilenirken merkez fonksiyonlarını homojen/ tek
bir yapıda kabul ederek merkezler arası bir hiyerarşiden bahsetmemektedir.
2.2.2. Krugman
Yeni ekonomik coğrafya kuramının kurucularından olan Krugman ekonominin coğrafya ile kesişmesi ile oluşan kademelenme teorileri kapsamında inceleme
yaparak yaşadığı dönemin ekonomik özelliklerini yansıtan kademelenme teorisini
1996 yılında oluşturmuştur. Bu teori aynı zamanda Krugman’ın birlikte çalıştığı
Fujita tarafından da desteklenmiştir.
Krugman (1996) ortaya koyduğu teorinin amacını “Confronting the Mystery of
Urban Hierarchy” başlıklı çalışmasında şu şekilde belirtmiştir; “Bu modelin amacı
dinamik bir süreç içerisinde kent kademelenmesinin nasıl gerçekleştiğini
göstermektir. Christaller ve Lösch’ün ortaya koydukları yaklaşımlar kenti durağan
bir yapıda ele almakta ve bu yaklaşımlar gerçekte dinamik olan kentler için eksik
kalmaktadır”. Ayrıca neo klasik yaklaşımın eksik yönü olan mikro ekonomik
dinamikler, Henderson teorisinde olduğu gibi bu teoride da ele alınmıştır.
Modelde ilk olarak kentin nasıl oluştuğuna daha sonra ise bu kentlerin
kademelenmesine yönelik açıklamalar yapılmıştır. Kentlerin oluşumu ve ideal
sınırlarına erişme süreci Henderson teorisiyle, kademelenmenin oluşması ise
Christaller ve Lösch teorileri ile paralellik göstermektedir.
Krugman teorisini oluşturduğu kent modelini ortaya koyarken kentin düz bir aks
üzerinde büyüdüğünü ve üretilen ürünlerin yine aynı kentte tüketildiği izole bir
yapıdan bahsetmektedir. Kentin tamamı tarım alanı üzerinde kuruludur ve bu
alanlardan elde edilen ürünler kentte üretim yapan firmalar tarafından işlenerek yine
kente dağıtılır (Fujita ve diğ. 1998).
Resim 3: Krugman kent modeli (Kaynak: Krugman, 1996)
Kentte üretim yapan firmalar, kentin tümünün aynı tarımsal özelliğe sahip
olmasından dolayı bu alanlardan en fazla yararlanmak amacı ile merkezde yer
seçerler. Nitekim ürün ve üretim kapsamında homojen bir alanda firmaların temel
maliyet faktörü ulaşımdır. Firmalar bu noktada Henderson teorisinde olduğu gibi
ölçek ekonomileri kapsamında bir arada bulunurlar ve tek merkezli bir yapı oluşur.
Modelde firmaların harcamaları ürünü üretme ve üretilen ürünü tüketiciye
ulaştırmadır (Krugman, 1996).
Krugman kentin ilk oluşumda ortaya çıkan firmaların oluşturduğu kent merkezini
“seviye 1” olarak nitelendirir. Seviye 1’i oluşturan firmaların üretiminin artması
kentin büyümesine neden olmaktadır. Bu büyüme devam ederek ideal kent sınırına ulaşır. Kentin ideal büyüklüğü Henderson’da refahın en yüksek olduğu noktada
iken, Krugman’da firmanın kârının maksimum olduğu noktadadır. Resim 3’de
görüldüğü gibi A ve B noktaları firma için kentin ideal büyüklüğünün sınırlarıdır
(Krugman, 1996).
Kentin ideal büyüklüğüne ulaşmasının ardından yeni merkezlerin/ kentlerin
oluşumun nasıl devam ettiği sorusuna, Krugman tekrar firma üzerinden cevap verir. Krugman’a göre seviye 1’de yer alan firma daha kârlı gördüğü durumda kentin
dışındaki bir noktada (A ve B’nin dışında) yeni üretim tesisi oluşturur ve kentin ilk
oluşumunda olduğu gibi merkez ve kent oluşur (Krugman, 1996).
Kent merkezlerinin kademelenmesi konusunda ise Krugman, Christaller ve Lösch
teorileri ile benzer bir yöntem izler. Ancak burada yine firma baskın öğedir ki eğer
firma daha kârlı gördüğünde mevcut üretim sistemine başka ürünlerin de üretimini
ekleyerek daha fazla hizmet sağlar ve bu yapı içerisinde bulunduğu merkezin
kademesini arttırır. Bu sistem bu şekilde devam ederek kademelenmeyi oluşturur
(Krugman, 1996). Ancak bu kademelenmenin en son seviyesinin ne olduğu
konusunda ise Krugman’ın Christaller ve Lösch gibi K değerlerine benzer herhangi
bir tespiti yoktur.
3. Kademelenme Teorisinin Değişimi
Bir önceki bölümde kademelenme teorisinin ortaya çıkışı ve bu kapsamda farklı
dönemlerde ortaya konulan çalışmalar incelendi. Bu çalışmaların farklı dönemlerde,
özellikle farklı ekonomik yapıların geçerli olduğu dönemlerde, yapılması bu
çalışmalar neticesinde oluşturulan kademelenme teorilerinin de farklılaştırmıştır.
Bu farklılaşma temel anlamda ekonominin coğrafyaya farklı yansımaları sonucunda
oluşmuş dolayısıyla kademelenme teorileri neo klasik ve çağdaş (liberal) ekonomik
dönem özellikleri gösteren teoriler olarak iki bölümde incelenmiştir.
Teoriler arasındaki farklılıklar üretici/firma ve tüketici/birey faktörlerinin teorinin
oluşumundaki etkisi kapsamında olmaktadır. Farklı dönemlerde, farklı bakış açıları
ile oluşturulan teorilerde bahsedilen faktörlerin etkileri farklıdır. Bu farklılıklar
kentlerin oluşumu (merkezin ve merkezin etki alanının oluşumu), kentlerin ideal sınırlara erişimi ve yeni kent (merkez ve etki alanı) oluşumu gibi teorinin bütünün
oluşturan aşamalarda görülmektedir.
Bu kapsamda teorilerde hangi aşamada hangi faktörün daha etkin olduğunu ilişkin
aşağıdaki tablo elde edilmiştir:
Tablo 1. Teoriyi oluşturan aşamalarda etkin olan faktörler
Kentin İlk
Oluşumu
Kentin İdeal Sınırına Ulaşması Yeni Kent
Oluşumu
Christaller (1933) Üretici3 Tüketici -
Lösch (1940) Üretici Tüketici- tüketici talepleri kapsamında üretici
-
Henderson (1974) Üretici Üretici- Tüketici Üretici
Krugman (1996) Üretici Üretici Üretici
Kaynak: Çalışma kapsamında oluşturulmuştur
3 Christaller, kuramında kentlerin ilk oluşumuna değinmemiş ancak kentin merkezinde firmaların etkin olduğunu belirtmiştir
Tabloda yer alan tüm kademelenme teorileri ilk merkezin oluşumunda firmaların/
üreticilerin etkin olduğu bir yapıdan bahsetmektedir. Nitekim merkezde yer alan firmaların pazar alanını oluşturması ile kent oluşur. Ancak bu aşamada firmaların
yer seçimine yönelik Henderson ve Krugman’ın belirttiği ölçek ekonomisi
kavramına Christaller ve Lösch’de rastlanmamaktadır. Bu nedenle çağdaş dönem
kapsamında incelenen teorilerde mikro ekonomik etkilerin neo klasik teorilere göre
daha etkili olduğunu görmek mümkün.
Kentin ideal sınırlara ulaşması, sınırlarının belirlenmesi konusunda ise teoriler
arasındaki farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Neo klasik teorilerde ürün almak için
özellikle ulaşım maliyetini en aza düşürmek isteyen tüketici, aynı ürünü sağlayan
merkezlerden kendisine en yakın olanı tercih eder ve bu şekilde merkezin etki alanı/
kentin ideal sınırı belirlenir. Bu kapsamında biraz dışında olarak Lösch kuramında
tüketici talepleri doğrultusunda firmanın da sınırı belirlemede etkin olduğu görülmektedir. Çağdaş teorilerde ise firmanın etkisi belirleyici rol oynamaktadır.
Henderson’da firma ile birlikte kentte hem tüketici olan hem de kent merkezinde
çalışan olan bireyin etkisi ile ideal sınır belirlenirken Krugman’ın ortaya koyduğu
teoride firmanın kâr maksimizasyonuna göre sınır belirlenmektedir.
Yeni kentin oluşumu hakkında, statik bir yapıda olan Christaller ve Lösch teorileri
herhangi bir modelden bahsetmemektedir. Henderson ve Krugman teorilerinde ise
yeni kentin oluşumu tamamen firmaya bağlıdır. Bu teorilerde kentin ideal sınırlarına
ulaşmasının firmanın kâr amacına bağlı olması gibi, firma kârlı gördüğünde kentin
dışında yeni bir üretim alanı oluşturarak merkez ve sonucunda kentin oluşmasını
sağlar.
Açıklamalar dâhilinde neo klasik teoriler ile çağdaş teoriler arasında, teorilerde öne
çıkan faktörlerin değiştiği görülmektedir. Dengeli bir ekonomik modelin olduğu neo klasik sistem kapsamında olan kademelenme teorileri daha çok tüketici dolayısıyla
talep odaklı bir sisteme sahiptir. Ürün ve hizmetlerin dengeli dağıldığı coğrafyada,
bu ürün ve hizmetlerin etki/ pazar alanı tüketicinin maliyetleri gözeterek ortaya
koyduğu seçime bağlıdır. Liberal bir ekonomik yapının hâkim olduğu çağdaş
teorilerde ise firma dolayısıyla arz talepli bir modelin geçerli olduğu görülmektedir.
Özellikle Krugman teorisinde tüm aşamalarda firmanın etkin olması liberal
ekonominin bu teorideki etkisini göstermektedir. Bu yapı klasik teorinin ortaya
koyduğu arzın yeterli talebi bulacağı öngörüsü ile paralellik göstermektedir.
4. Değerlendirme
Ekonomi mekânı, yerleşme düzenini etkileyen önemli faktörlerden birisidir. Bu
nedenle ekonomide yaşanan değişim mekânı ve dolayısıyla mekân yolu ile üretilen teorileri de etkilemektedir.
Ekonominin mekânı etkilemesinin bir örneği olan kademelenme teorileri de
ekonominin değişiminden etkilenmektedir. Farklı ekonomik temeller üzerine kurulu
olan neo klasik ve çağdaş (liberal) dönemlerde üretilen kademelenme teorileri
incelendiğinde bu değişim görülmektedir.
Neo klasik dönemde ortaya konulan ve kademelenme teorilerinin ilkleri olan
Christaller ve Löcsh teorileri ile çağdaş dönemde ortaya konulan Henderson ve
Krugman teorileri varsayımları, etkenleri ve sonuçları bakımından farklılaşmaktadır.
Bu farklılaşmalardan en önemlisi yerleşmeler arası kademelenmenin oluşmasında
etkin olan tüketici ve üretici etkenleri kapsamındadır. Merkezlerin oluşmasında, yerleşme sınırının belirlenmesinde ve yeni yerleşmelerin oluşmasında etkin olan
faktörler değişen kademelenme kuramlarında farklılaşmaktadır.
Neo klasik kuramlar, tüm hizmetlerin dengeli dağıldığının varsayıldığı
yerleşmelerde tüketici kararlarının yerleşme düzenini/ kademelenmeyi üretici
kararlarından daha fazla etkilediklerini belirtmektedir. Ancak çağdaş kuramlara
gelindiğinde ise firma kararlarının daha etkin olduğu görülmektedir. Özellikle
Krugman’ın çalışmasında liberal ekonomin teorideki etkisi, firma kararlarının
yerleşme düzenini oluşturan tüm kademelerde belirleyici olmasıyla açık bir şekilde
görülmektedir.
Referanslar:
Abdel Rahman H. M. &Anas, A. (2003). Theories of System of Cities, Department of
Economics and Finance Working Papers, 1991- 2006, s. 2, New Orleans Üniversitesi, ABD
Christaller, W. (1993). Diezentralen Orte in Süddeutschland, İngilizce Çeviri: Central Places in Southern Germany, Baskin, C. W. (1966), Pentice Hall, Englewood Cliffs, New Jersey, ABD
Dicken, P., Lloyd, P. E. (1990). Location in Space, Harper Collins Publishers, New York- ABD
Dinçer, İ. (1994). Türkiye’de Ekonomik Mekân Farklılaşmaları ve Planlama, YTÜ Mimarlık
Fakültesi Baskı İşliği, İstanbul
Dinler, Z. (2008). Bölgesel İktisat, Ekin Bası Yayın Dağıtım, Bursa
Fujita, M.& Krugman, P.& Mori T. (1998). On the Evaluation of Hierarchical Urban System, European Economic Review 43, s: 209- 251
Güngör, K. (2002). İktisadın Tarihine Kısa Bir Bakış ve Merkantilizmden Günümüze İktisadi Düşünceler
Henderson, J. V. (1972). The Sizes and Types of Cities, Queen’s Economics Department Working Paper No. 75, Ontario, Kanada
Hottes, R. (1983). Walter Christaller, Association of American Geographers
Krugman, P. (1994). Urban Concentration: The Role of Increasing Returns and Transport Costs, World Bank Annual Conference on Development Economics 1994
Krugman, P. (1996). Confronting the Mystery of Urban Hierarchy, Journal of the Japanese and International Economies 10, 399–418
Mulligan, G. F.&Partridge, M. D.&Carruthers, J. (2012). Central Place Theory and Its reemergence in Regional Science, The Annuals of Regional Science 50. Year
Tümertekin, E., Özgöç, N. (2006). Beşeri Coğrafya İnsan- Kültür- Mekân, Çantay Kitabevi,
İstanbul