cilt:2 sayı:2 Şubat 2015 - akilciilac.gov.tr · ‡nispeten az sayıda trisiklik antidepresan...

15
Cilt:2 Sayı:2 Şubat 2015

Upload: lamliem

Post on 31-Mar-2019

219 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Cilt:2 Sayı:2 Şubat 2015

ÇEVİRİ EDİTÖRÜ

Uzm. Ecz. Elif SARIGÖL

DÜZELTMEN

Uzm. Dr. Kubilay ORANSAY

Yayın Kurulu

Prof. Dr. İrfan ŞENCAN

Prof. Dr. Özkan ÜNAL

Dr. Ali ALKAN

Ecz. Mesil AKSOY

Uzm. Ecz. Elif SARIGÖL

Dr. Dyt. Pınar GÖBEL

Dr. Ecz. Melda KEÇİK

Danışma Kurulu

Prof. Dr. Ahmet AKICI

Prof. Dr. Ayşe GELAL

İLETİŞİM ADRESİ: Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, Söğütözü Mahallesi 2176. Sok. No:5

PK 06520 Çankaya/ANKARA

Tel:+90 (312) 218 30 00 F:+90 (0312) 218 34 60

Soru ve önerilerinizi [email protected] e-posta adresine gönderebilirsiniz.

1

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

İçindekiler

Editörün Önsözü ……………………………………..................................................3

Anksiyetede İlaç Tedavisi……………………………………….……………….…..….…4

Lisa Lampe (Aust Prescr 2013;36:6: 186-189)

Çeviren: Uzm. Ecz. Elif SARIGÖL

2

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

3

Editörün Önsözü

Anksiyete, evrensel bir deneyimdir. Sürekli hale gelmesi, strese yol açan bir tetikleyicinin

ortadan kalkmasına karşın hala devam etmesi veya beklenenden farklı bir hale gelmesi

ve işlevselliği engellemesi durumlarında, anksiyete bir hastalık/bozukluk haline

dönüşmüş olabilir. Anksiyete bozukluğunda, psikolojik ve farmakolojik tedavi

stratejilerinin her ikisi de iyi kanıtlara dayanmaktadır. Anksiyete bozukluğu, genel olarak

tedaviye, depresyona göre daha yavaş yanıt vermektedir. Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni’nin

Şubat 2015 sayısında çevirisi yapılmış olan makalede, anksiyete bozukluğunun

tedavisinde ilaç dışı ve ilaçlı tedavi yaklaşımları ele alınmıştır.

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

Anksiyetede İlaç Tedavisi

(Australian Prescriber dergisinin izniyle orijinal metinden çevrilmiştir.)

Orijinal makaleye aşağıdaki bağlantı üzerinden ulaşılabilir.

Lisa Lampe, Drug treatment for anxiety, Aust Prescr 2013;36:6: 186-189

http://www.australianprescriber.com/magazine/36/6/article/1461.pdf

Özet

Anksiyete bozukluğunda farmakoterapinin gerekli görüldüğü durumlarda antidepresanlar,

ilk sırada kullanılması tavsiye edilen ilaç grubudur.

Selektif serotonin geri alım inhibitörleri anksiyete bozukluklarının tümünde, serotonin ve

noradrenalin geri alım inhibitörleri ise anksiyete bozukluklarının çoğunda etkilidir. Bunlar,

tedavide ilk sırada tercih edilen ilaçlardır.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) haricinde, antidepresanlarda doz yanıt ilişkisinin

bulunduğuna dair kanıt çok azdır ve pek çok hasta standart doza yanıt vermektedir.

Anksiyete bozukluğu, depresyona göre genel olarak tedaviye daha yavaş yanıt vermektedir

ve hekimlerin tedavi sürecinde hızlı doz artışından kaçınması gerekmektedir.

Sonuçlar, farmakoterapiye ek olarak bilişsel davranış terapisi alan hastalarda büyük

olasılıkla daha başarılı olmaktadır.

Benzodiazepinler, anksiyete bozukluğunda ilk seçenek ilaç tedavisi değildir.

Anahtar Kelimeler: Antidepresanlar, Benzodiazepinler, Bilişsel Davranış Terapisi

Giriş

Anksiyete, evrensel bir deneyimdir. Sürekli hale gelmesi, strese yol açan bir tetikleyicinin

ortadan kalkmasına karşın hala devam etmesi veya beklenenden farklı bir hale gelmesi ve

işlevselliği engellemesi durumlarında, anksiyete bir hastalık/bozukluk haline dönüşmüş

olabilir.

4

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

Anksiyete bozukluğunda, psikolojik ve farmakolojik tedavi stratejilerinin her ikisi de iyi

kanıtlara dayanmaktadır. Anksiyete için mevcut ilaç tedavileri, serotonin, noradrenalin ve

gama-aminobütirik asit (GABA) nörotransmitter sistemlerini hedef almaktadır. Bu ilaçlar,

benzodiazepinler de dahil, neredeyse tüm antidepresan sınıflarını içermektedir (Tablo).

Ancak, bazı antidepresan ilaçlar için diğerlerine göre daha çok kanıt bulunmaktadır ve

benzodiazepinlerin ilk sırada kullanılmasını engelleyen bir takım dezavantajları vardır.

Uygulamaya Genel Bir Bakış

Anksiyetenin tedavisinde, basamaklı bir model önerilmektedir. Avustralya2 ve Birleşik

Krallık3 kılavuzları, başlangıç müdahalesi olarak ilaç dışı yaklaşımları listelemektedir. Bu

yaklaşımlar, bireysel olarak rehbersiz veya rehber eşliğinde kendi kendine yardımı ve

psikolojik eğitim gruplarını içermektedir. İşlevsel bozukluk belirtilerine sahip ve başlangıç

müdahalesine yanıt vermeyen hastalar için çoğunlukla psikolojik müdahale (bilişsel

davranış terapisi gibi) veya ilaç tedavisi önerilmektedir.

Panik bozukluk ve agorafobi (alan korkusu) hakkındaki Avustralya-Asya Kılavuzları4

bilişsel davranış terapisini ilk basamak tedavi olarak belirtmektedir. Bu tedavi, tek başına

en az farmakoterapi kadar etkili; hatta bazı vakalarda farmakoterapiden daha etkili

olabilmektedir. Antidepresanların tek başına kullanımı, sadece bilişsel davranış

terapisinden veya antidepresan ve bilişsel davranış terapisinin bir arada olduğu

tedaviden daha az etkili olmaktadır. 4-6 Buna ek olarak, bilişsel davranış terapisi büyük

olasılıkla daha kalıcı yarar sağlamaktadır. Depresyonun aksine, anksiyetede ortaya çıkan

tedavi etkisi, antidepresanın kesilmesinden kısa bir süre sonra kaybolmakta ve

anksiyetenin tekrarlaması istisnadan çok, bir kural olmaktadır.

Kendi Kendine Yardım Programları

Rehbersiz kendi kendine yardım, birkaç çevrimiçi kaynak yolu ile ulaşılabilir durumdadır.

Bunlardan bazıları*: (*ÇN: Özgün metinden birebir çeviri yapıldığı için Avustralya’daki

kaynaklara ilişkin bilgi verilmiştir).

5

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

• www.anxietyonline.org.au – Swinburne Teknoloji Üniversitesi’ndeki (Victoria) Ulusal e-

Terapi Merkezi tarafından geliştirilmiştir ve Avustralya Hükümeti Sağlık Bakanlığı tarafından

finanse edilmektedir.

• www.thiswayup.org.au – St. Vincent Hastanesi (Sidney) Anksiyete ve Depresyon Klinik

Araştırmalar Birimi’nin bir girişimidir.

• www.ecentreclinic.org – Macquarie Üniversitesi Ruhsal Sağlık Merkezi tarafından

geliştirilmiştir.

Bu internet temelli programları destekleyen kanıtlar artmaktadır.7 Etkililikleri, Avustralya

Ulusal Üniversitesi’ndeki bir ekip tarafından incelenmiştir (www.beacon.anu.edu.au). Bir

terapist -uzman olması gerekmez- ile iletişimde olunması tedaviyi bırakma oranını

azaltmaktadır. Örneğin; Depresyon ve Anksiyete Klinik Araştırma Birimi, uygulama

hemşiresi tarafından kullanılabilecek sözel senaryolar sunan bir program hazırlamıştır.

Hastaların teknoloji ile araları iyiyse, hafif şiddetten orta şiddete kadar anksiyete bozukluğu

olan hastalara, basamaklı tedavi modeli kapsamında, iyi kalitede çevrimiçi anksiyete tedavi

programı önerilebilmektedir.

Anksiyetede Farmakoterapi

Ağır semptomlara sahip, anksiyete yüzünden demoralize olmuş veya eşzamanlı depresyonu

olan hastalar, ilaç tedavisinden fayda görebilmektedir. İlaç tedavisinin birkaç günden fazla

sürmesi gerektiği durumlarda, bir antidepresan kullanılması gerekmektedir. Kılavuzlar8, her

türlü anksiyete bozukluğu için selektif serotonin geri alım inhibitörlerini (SSRI’ları); bazı

anksiyete bozukluklarında ise serotonin ve noradrenalin geri alım inhibitörlerini (SNRI’ları)

birinci sıra tedavi olarak önermektedir (Tablo).

6

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

Tablo. Anksiyete Bozukluğunda İlaç Tedavisinin Etkililiği

7

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

İlaç (Günlük doz) Meta analizin veya birden fazla randomize

kontrollü araştırmanın tutarlı pozitif

bulgularından elde edilen etkililik****

Selektif Serotonin Gerialım İnhibitörleri (SSRI’lar)

Essitalopram (10-20 mg) † Bütün anksiyete bozukluklarında

Paroksetin (20-60 mg)

Sertralin (50-150 mg, OKB’de200 mg’a kadar)

Fluoksetin (20-40 mg, panik bozuklukta 60 mg’a

kadar ve OKB’de80 mg)

Panik bozukluk/agorafobi, sosyal fobi, OKB**,

PTSB***

Fluvoksamin (100-300 mg) Panik bozukluk/agorafobi, sosyal fobi, OKB**

Sitalopram (20-40 mg) † Panik bozukluk/agorafobi, sosyal fobi

Serotonin ve Noradrenalin Gerialım İnhibitörleri (SNRI’lar)

Venlafaksin (75-225 mg, daha yüksek dozlar bazen

uzman doktor uygulamalarında kullanılmaktadır)

OKB** hariç bütün anksiyete bozukluklarında

Duloksetin (60-120 mg) YAB*

Benzodiazepinler

Alprazolam YAB*, panik bozukluk/agorafobi

Klonazepam Panik bozukluk/agorafobi, sosyal fobi

Diazepam YAB*, panik bozukluk/agorafobi

Lorazepam YAB*, panik bozukluk/agorafobi

Trisiklik Antidepresanlar‡ §

Amitriptilin (75-200 mg) PTSB***

Klomipramin (75-250 mg) OKB**, panik bozukluk/agorafobi

İmipramin (75-250 mg) YAB*, panik bozukluk/agorafobi

Monoaminoksidaz inhibitörleri

Fenelzin (45-90 mg) Panik/agorafobi, sosyal fobi

Antipsikotikler

Ketiapin (50-150 mg) § # YAB*

*YAB:Yaygın Anksiyete Bozukluğu **OKB: Obsesif Kompulsif Bozukluk

***PTSB: Post Travmatik Stres Bozukluğu ****Bir antidepresan sınıfının çeşitli üyeleri etkililik göstermiş olsaydı, büyük ihtimalle sınıfın bütün üyeleri etkililik gösterirdi

ancak bazı ilaçlar için kısıtlı çalışmalar bulunabilmektedir. Benzodiazepinlerin düşük potensli ve yüksek potensli sınıf üyeleri

arasında etkililik farkları bildirilmiştir.

† Yüksek doz tavsiyelerinin, doz bağımlı QT interval uzaması raporlarına göre gözden geçirildiği belirtilmelidir. Sitalopramın, QT

intervali üzerine, essitaloprama göre çok daha büyük bir etkisi vardır. (www.fda.gov/Drugs/DrugSafety/ucm297391.htm).

‡Nispeten az sayıda trisiklik antidepresan yoğun olarak çalışılmıştır ve bu sınıfın sosyal fobideki etkisine yönelik bir çalışma

bulunmamaktadır.

§QTc intervali için EKG monitörizasyonu gerekebilir. Elektrolit dengesizliğine veya QT uzamasına neden olduğu bilinen diğer

ilaçlar ile kullanımından kaçınılmalıdır.

#300 mg doz etkililiği ile ilgili bulgulara dayanan üst limit doz aralığının, plasebo kontrollü çalışmalardaki düşük dozlar ile

karşılaştırıldığında güvenilir olmadığı ve daha fazla advers etki ve tedaviyi bırakma ile ilişkili bulunduğu belirlenmiştir. Bir başka

güncel çalışmada, 150 mg dozunda ketiapinin yaygın anksiyetede etkili olduğu bulunmuştur.1

SSRI veya SNRI Seçimi

Klinisyenlerin, en iyi tolere edilebilir profile ve en az ilaç etkileşimi potansiyeline sahip

olan ilacı seçmeleri gerekmektedir. Birçok antidepresan, sitokrom P450 enziminin potent

inhibitörüdür.9 Çoklu antidepresan, sarı kantaron (St. John’s wort) ve tramadol gibi bazı

analjezikleri içeren birden fazla serotonerjik ilacın kombine edilmesi, serotonin sendromu

oluşmasına neden olabilmektedir. Serotonerjik bir ilaç ile tedaviye başlandıktan, ilave

yapıldıktan veya doz arttırıldıktan hemen sonra, hipertansiyonu, otonomik belirtileri ve

hiperrefleksisi olan hastalara, yüksek klinik şüphe ile yaklaşılması gerekmektedir.10

Yoksunluk sendromu, venlafaksin ve paroksetin gibi bazı antidepresanlarla daha sık

görülmektedir.

Tedavi Öncesi Danışmanlık

Özellikle agorafobi ile birlikte olan veya olmayan genel anksiyete bozukluğu ve panik

bozukluk gibi sağlık sorunları olan anksiyeteli pek çok hasta, ilaç tedavisinin fizyolojik

etkilerine çok duyarlıdır. Antidepresanların başlanması sırasında yaygın olarak görülen

bulantı, baş ağrısı ve sersemlik gibi advers etkiler, ciddi bir fiziksel rahatsızlığın veya

yaklaşan mental kontrol kaybının belirtileri olarak yanlış yorumlanabilmektedir. Bu

nedenle, SSRI’ların başlanması sonrası sıklıkla artan anksiyete, normal fizyolojik etkiler

(istenmemesine rağmen), bu advers etkilerin ciddiyetinden veya kalıcılığından

kaynaklanan korku sonucu abartılmış anksiyete belirtileri veya daha az yaygın olarak

ajitasyon veya akatizi veya akut intihar eğiliminin kombinasyonu olarak

yansıyabilmektedir.

Pek çok hasta, tedaviye başlamadan yıllar öncesinden beri anksiyete belirtilerine sahiptir

ve genellikle tedaviye yanıt beklerken, bu tarz artan sorunları birkaç hafta daha tolere

edecektir. Klinik deneyimler, hastaların en çok, hastalıklarının ve tedavilerinin doğası

hakkında bilgilere değer verdiklerini ve semptomlarının hızlı bir şekilde düzelmesini

beklemediklerini göstermektedir.

8

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

9

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

Bu faktörlerin bir sonucu olarak hastanın tedaviyi bırakma ihtimalini en aza

indirmek için:

• Hastayı, mevcut olan en düşük dozdaki tabletin yarısı ile tedaviye başlatın. Bu doz ile

birkaç günden bir haftaya kadar veya hasta doz yükseltmek için kendine yeterince

güvenene kadar devam edin.

• Dozu artırmadan önce işe yaraması için önerilen en düşük dozu verin (en az dört

hafta).

• Hastayı, ilacı reçete etmeden önce, yaygın ve beklenen advers etkiler hakkında

bilgilendirin. Hastayı yakın zamanda tekrar görün ve herhangi bir konuda endişesi

olması durumunda, telefon ile ulaşması için cesaretlendirin. Uygun şekilde güven

verilmesi yardımcı olabilir.

• Tedaviye yanıtın beklendiği zaman dilimi hakkında bilgi verin.

Ara sıra hastalar, tolere edilemeyen, ısrarcı ve alışılmadık advers etkiler betimlemektedir.

Bu gibi vakalarda, başka bir SSRI (veya SNRI) denenmelidir. SSRI’lara başlanırken

benzodiazepinlerin rutin kullanımı önerilmemektedir ve genellikle yukarıdaki stratejiler

kullanıldığında buna ihtiyaç duyulmamaktadır.

Doz ve Süre

Doz bağımlı ilişki gösteren obsesif kompulsif bozukluk hariç, hastaların yaklaşık %75’i,

minimum dozda antidepresan ile başlangıç tedavisine yanıt vermektedir.8 Ancak,

anksiyete için etkinin başlangıcı genellikle depresyondakinden daha yavaştır ve 4-6 hafta

sürebilmektedir.

Tedavinin ne kadar sürdürülmesi gerektiği hakkında az sayıda çalışma bulunmaktadır.

Uygulamada, hastalara ilk aşamada bir yıl antidepresan kullanmaları önerilmektedir

(depresyonun ilk dönemi için kılavuzlarda önerilene benzer şekilde). İdeal olarak,

hastalar -nüksleri önlemek adına- aynı zamanda bilişsel davranış terapisi de almalıdır.

Şiddetli anksiyete veya beraberinde depresyonu olan hastalarda, bilişsel davranış terapisi

semptomatik iyileşme oluştuktan sonra tedaviye eklenebilmektedir.

Diğer antidepresanlar

Trisiklik antidepresanlar, panik bozukluklarda; nispeten serotonerjik trisiklik antidepresan

olan klomipramin ise obsesif kompulsif bozuklukta etkilidir. Post travmatik stres

bozukluklarında kullanımlarına dair kanıtlar da bulunmaktadır. Ancak; trisiklik

antidepresanların, seçenekler listesinin en altlarına inmesine neden olan önemli advers

etkileri bulunmaktadır. Doz aşımında yüksek toksisite gösterirler, alkolün sedatif etkilerini

potansiyalize ederler ve QT intervalini uzatabilmektedirler. Pratisyen hekim trisiklik

antidepresan reçetelemeyi düşünüyorsa, öncelikle bir uzman hekimin görüşünü alması

tercih edilmektedir.

Benzer olarak, geri dönüşsüz monoaminoksidaz inhibitörlerinin panik ve sosyal anksiyete

bozukluklarında etkili olduğu gösterilirken, bunlar yüksek risk ve advers etkiye sahiptir ve

genel olarak sadece uzman görüşü ile başlanmalıdır. Yaygın görülen advers etkiler

bulantı, postüral hipotansiyon, insomnia, antikolinerjik semptomlar ve kilo alımıdır.

Tiramin veya dopa içeren yiyeceklerle, sempatomimetik ilaçlarla ve bazı alkollü

içeceklerle etkileşebilirler ve hayatı tehdit edici hipertansif krizlere neden olabilirler. Diğer

antidepresanlar, opioidler, levodopa ve anestezikleri içeren geniş aralıkta ilaçlarla ciddi

etkileşimler olarak hipertansiyon veya hipotansiyon ve hipertermi görülebilir. Hastalar,

normal diyetlerinde önemli yer alan, eski kaşar, dinlendirilmiş et veya karaciğer ürünleri

ve maya ekstreleri gibi yiyecekleri tüketmekten kaçınmalıdır.

Geri dönüşümlü monoaminoksidaz inhibitörü olan moklobemid ile ilgili olarak, anksiyete

için yapılan etkililik çalışmalarında tutarsız bulgular elde edilmiştir. Nispeten az sayıda

klinik araştırma, mirtazapin kullanımını desteklemektedir. Anksiyeteli hastalarda nispeten

sedasyon yapıcı profili nedeni ile verilmesi düşünülebilir, ancak; anksiyete hafiflemiş ve

hasta idame sürecine girmiş ise, kilo alımı ve kalıcı sedatif etkiler sorun oluşturabilir.

Reboksetin ve agomelatin için güçlü yayınlar bulunmamaktadır.

10

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

Benzodiazepinler

Yaygın anksiyete bozukluğunda ve panik bozuklukta benzodiazepinler, sosyal anksiyete

bozukluğunda ise yüksek potansiyelli benzodiazepinler, anksiyetenin somatik ve psikolojik

semptomlarını azaltır. Ancak, bazı deliller, benzodiazepinlerin hasta fonksiyonlarını benzer

derecede iyileştirmediğini göstermektedir.11 Bilişsel azalmaya neden olmaları ve bağımlılık

potansiyelleri nedeni ile benzodiazepinler ilk sıra tedavide değildir. Alprozolam,

anksiyolitik etkisinin hızlı başlaması ve kısa yarı ömrü nedeni ile diğer benzodiazepinlere

göre çok daha yüksek bağımlılık potansiyeline sahiptir. Diğer benzodiazepinlerin kullanımı

azalırken veya sabit kalırken, alprazolamın kullanımı son yıllarda artmıştır.12 Alprazolam

reçetelemeye niyetlenen hekimlerin, krizdeki bir hastayı izleyebilmek için kullanımının

birkaç günden bir haftaya kadar çok kısa bir süre ile sınırlı olacağını dikkatle

değerlendirmeleri gerekmektedir.

Benzodiazepinler kullanılırken yapılması gereken bir diğer değerlendirme de; hastaların

sıklıkla, yoksunluk sendromunu, ilacın başlandığı endikasyon olan aksiyetenin geri

döndüğü şeklinde yanlış algılamalarıdır. Alprazolam için, ilacın kısa yarı ömürlü olması,

bazı düzenli kullanıcıların bir önceki gece alınan dozu takiben sabahları yoksunluk

belirtileri yaşamaya başlayabilmeleri anlamına gelebilmektedir, bu da ilaç ihtiyacının

devam ettiği şeklinde algılamaya neden olmaktadır. Diğer ilaç ve farmakolojik olmayan

yaklaşımlar ile iyileşmenin başarısız olduğu hastalarda, benzodiazepin kullanımının yeri

vardır.

Diğer ilaçlar

Buspironun yaygın anksiyete bozukluğu için etkili olduğunu gösteren bazı kanıtlar vardır,

ancak sonuçlar tutarlı değildir. Kullanımı sırasında bulantı yaygın olarak görülmektedir ve

günde 3 kez olan dozlam şekli hasta uyuncu açısından uygun değildir.

11

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

Çeşitli randomize kontrollü çalışmalar, sekiz haftanın üzerinde kullanımında, ketiapinin

yaygın anksiyete bozukluğu semptomlarını iyileştirmede etkili olduğunu göstermektedir.1

Ancak, kilo alma riski, metabolik advers etkiler, düşük olasılıklı ama gerçek tardif

diskinezi riski ve atipik antipsikotiklerin13 muhtemel advers kardiyak etkiler ile ilişkili

olmaları nedeniyle, antipsikotiklerin uzun süreli kullanımları önerilmemektedir.

Pregabalinin, yaygın anksiyete bozukluğunda etkili olduğu gösterilmiştir ve Birleşik Krallık

Kılavuzlarında ikinci sıra ilaç tercihi olarak yer almıştır. Ancak, Avustralya’da bu

endikasyon için geri ödeme sistemine girmemiştir. Beta blokörlerin -sosyal anksiyete

bozukluğu da dahil- anksiyete bozukluğunda kullanımını destekleyen az sayıda kanıt

bulunmaktadır.

Tedaviye Yanıtsızlık

Hasta tedaviye yanıt vermiyorsa, atılması gereken ilk adım, tanının ve ilaç tedavisinde

herhangi bir değişiklik olup olmadığının (yakın zamanda başlanan veya bırakılan ilaç gibi)

gözden geçirilmesidir. Anksiyete bozukluğu olan hastalar, kafeinin anksiyojenik etkilerine

kısmen duyarlı olabilmektedirler. Madde istismarı (alkol de dahil) anksiyeteyi

alevlendirebilmekte veya oluşmasına neden olabilmektedir. Anksiyete, majör

depresyonda sıklıkla görüldüğü için, tanının ajite depresyon* olma olasılığı

düşünülmelidir. (*ÇN: Ajite depresyon terimi, bu depresyon tipinin belirtilerini tanımlar;

bu depresyon türünde hasta gergin, kaygılı ve huzursuzdur).

Kişilik tarzı, anksiyetenin etkili bir nedeni olabilmektedir ve ilaç tedavisine tek başına

yanıt vermesi pek mümkün değildir. Örneğin, obsesif kompulsif kişilik tipi olan bireyler

(mükemmeliyetçi, aşırı kuralcı, düzene ve kesinliğe ihtiyacı olanlar) normal düzenleri

bozulduğunda aşırı huzursuz hale gelebilmektedirler. Bağımlı kişilik tipi olanlar ise, önemli

bir ilişkilerini tehdit eden bir durumda, aşırı huzursuzlaşabilmektedirler.

12

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

İkinci olarak, ilaç tedavisine uyumun ve yanıt için yeterli süre geçip geçmediğinin gözden

geçirilmesi gerekmektedir. Hastaya, çevresi ile ilgili herhangi bir kronik endişe kaynağı

olup olmadığına dair sorular da sorulmalıdır. Son olarak, bilişsel davranış terapisinin

eklenmesi veya değerlendirilmesi veya farkındalık temelli stratejiler gibi diğer ilaç dışı

tedavi stratejileri düşünülmelidir. İlaç dozunun artırılması stratejilerinden önce, uzman

görüşü alınması önerilmektedir.

İntihar Riski ve Anksiyete

Anksiyete bozukluğu olan hastaların, intihar düşüncesi geliştirebilmeleri nedeniyle, bu

risk her zaman değerlendirilmelidir. Araştırmalar intihara teşebbüs riskinin, eşlik eden

depresyon varlığında büyük olasılıkla arttığını göstermektedir. Ajitasyon ve akatizi,

SSRI’ların potansiyel advers etkileridir ve intihar riskinde artış ile

ilişkilendirilebilmektedirler.

Sonuç

Anksiyete, normal ve kısa süreliden; kalıcı, acı verici ve günlük yaşamı engelleyiciye

kadar geniş bir yelpazede görülmektedir. Etkili tedavi yöntemleri bulunmaktadır ve

anksiyetenin şiddetine ve eşzamanlı hastalık varlığına bağlı olarak basamaklı bakım

modeli desteklenmektedir. Her türlü anksiyete bozukluğunun ilaçlı tedavisi için SSRI’lar

birinci sırada tercih edilmektedir. SNRI’lar da pek çok anksiyete türü için birinci sıra

tedavide değerlidir. Tedaviye yanıt tipik olarak depresyonda görülenden daha yavaştır.

Benzodiazepinler, kısa süreli kullanımla sınırlandırılmalı veya tedaviye dirençli vakalarda

kullanılmak üzere saklanmalıdır. Antidepresanlara başlanırken ek tedavi olarak rutinde

benzodiazepinlerin kullanımı gerekmemektedir.

13

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015

Kaynaklar

1. Stein DJ, Bandelow B, Merideth C, Olausson B, Szamosi J, Eriksson H. Efficacy and tolerability of extended Release quetiapine fumarate (quetiapine XR) monotherapy in patients with generalised anxiety disorder: an analysis of pooled data from three 8 week placebo-controlled studies. Hum Psychopharmacol 2011;26:614-28.

2. Australian Centre for Posttraumatic Mental Health. Australian guidelines for the treatment of adults with acute stress disorder and posttraumatic stress disorder. Melbourne: ACPMH; 2007.

3. National Institute for Health and Clinical Excellence. Clinical guidelines CG113. Generalised anxiety disorder and panic disorder (with or without agoraphobia) in adults. London: NICE; 2011.

4. Royal Australian and New Zealand College of Psychiatrists. Australian and New Zealand clinical practice guidelines for the treatment of panic disorder and agoraphobia. Aust N Z J Psychiatry 2003;37:641-56.

5. Bandelow B, Seidler-Brandler U, Becker A, Wedekind D, Ruther E. Meta-analysis of randomized controlled comparisons of psychopharmacological and psychological treatments for anxiety disorders. World J Biol Psychiatry 2007;8:175-87.

6. Watanabe N, Churchill R, Furukawa TA. Combination of psychotherapy and benzodiazepines versus either therapy alone for panic disorder: a systematic review. BMC Psychiatry 2007;7:18.

7. Lampe LA. Internet-based therapy: too good to be true? Aust N Z J Psychiatry 2011;45:342-3.

8. Bandelow B, Sher L, Bunevicius R, Hollander E, Kasper S, Zohar J, et al. Guidelines for the pharmacological treatment of anxiety disorders, obsessive-compulsive disorder and posttraumatic stress disorder in primary care. Int J Psychiatry Clin Pract 2012;16:77-84.

9. Snyder BD, Polasek TM, Doogue MP. Drug interactions: principles and practice. Aust Prescr 2012;35:85-8.

10. Boyer EW, Shannon M. The serotonin syndrome. N Engl J Med 2005;352:1112-20.

11. Munjack DJ, Baltazar PL, Bohn PB, Cabe DD, Appleton AA. Clonazepam in the treatment of social phobia: a pilot study. J Clin Psychiatry 1990;51 Suppl:35-40; discussion 50-3.

12. Moylan S, Giorlando F, Nordfjaern T, Berk M. The role of alprazolam for the treatment of panic disorder in Australia. Aust N Z J Psychiatry 2012;46:212-24.

13. Kuehn BM. FDA panel issues mixed decision on quetiapine in depression and anxiety. JAMA 2009;301:2081-2.

14

Türkiye Akılcı İlaç Kullanımı Bülteni

Cilt 2; Sayı 2; Şubat 2015