cİlek abla - butundunya.com.tr filecİlek abla - butundunya.com.tr

83
Nisan 2009

Upload: vutu

Post on 10-Aug-2019

278 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Nisan 2009

Page 2: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

314 0 8 88

Page 3: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Baflkent Üniversitesi’nin bir kültür hizmeti olan Bütün Dünya 2000, Baflkent Üniversitesi kurulufllar›ndan 1. Cadde, No: 77, Bahçelievler, Ankara adresindeki Aküm Reklamc›l›k, Dan›flmanl›k ve Yay›nc›l›k Ajans› Sanayi

ve Ticaret A.fi.’nin 3. Cadde, No: 2, Yenimahalle, Ankara adresindeki tesislerinde bas›lm›flt›r.

YEREL SÜREL‹ YAYIN

BAfiKENT ÜN‹VERS‹TES‹ KÜLTÜR YAYINI

Baflkent Üniversitesi Ad›na Sahibi:

Prof. Dr. Mehmet Haberal

Yay›n Genel Yönetmeni:Mete Akyol

Yay›n Genel YönetmeniYard›mc›s›:

Mehmet Muhsinoğlu

Genel Koordinatör:Gülçin Orkut

Sorumlu Yaz› ‹flleri Müdürü:Çiğdem Ayhan

‹flletme Genel Yönetmeni: Sina Şen

Yay›n Dan›flman›:Yaşar Öztürk

Türk Dili Dan›flman›:Haydar Göfer

Sanat Dan›flman›:Süheyla Dinç

Redaksiyon:Fatma Ataman

Düzeltme Sorumlusu: Nükhet Alicikoğlu

[email protected]

Seçiciler Kurulu:Prof. Dr. Nevzat Bilgin (Anısal Başkan), Prof. Dr. Ahmet Mumcu, Prof. Dr. Solmaz Doğanca, Prof. Dr. Sevil Öksüz, Prof. Dr. Ender Varinlioğlu, Prof. Dr. Okay Eroskay, Prof. Dr. Fuat Çelebioğlu, Prof. Dr. Sedefhan Oğuz, Prof. Dr. Levent Peşkircioğlu, Necmi Tanyolaç,Kaya Karan, Alaettin Giray, Ayhan Erten, İlhan Banguoğlu, Ahmet Aydede, Manuel Bilos, Cengiz DolunaySürekli Yazarlar:Yücel Aksoy, Metin Atamer, Nuray Bartoschek, Cahit Batum, Prof. Dr. Yüksel Bozer, Sadi Bülbül, Halûk Cansın, Ali Murat Erkorkmaz, Konur Ertop,Gürbüz Evren, Metin Gören, İlyas Halil, Pelin Hazar, İlker İnal, Muzaffer İzgü, Özüm Larçın, Mehmet Muhsinoğlu, Filiz LeloğluOskay, Saniye Özden, Yaşar Öztürk, Erdoğan Sakman, Erdoğan Tokmakçıoğlu, Songül Saydam, İzlen Şen, Cheryl Tanrıverdi,İzmir Tolga, Engin Ünsal, Mehmet Ünver, Dr. Mehmet Uhri, Orhan Velidedeoğlu, Mustafa YıldızYönetim Merkezi:10. Sok., No: 45, Bahçelievler, AnkaraTel: (0312) 212 8016 (pbx) Faks: (0312) 234 1216‹letiflim Adresi:Sedef Cad., 2446 Ada, 1. Parsel, A Blok, Kat: 3, D: 16, Ataşehir, 34750, İstanbul Tel: (0216) 456 2727 (pbx) Faks: (0216) 456 2729Abone Hizmetleri:(0212) 314 0888Da¤›t›m: YaysatRenk Ayr›m›: Mat YapımBas›m Tarihi: 30. 03. 2009

Page 4: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

4 5

N ‹ S A N 2 0 0 9

‹ Ç ‹ N D E K ‹ L E R

Y›l: 11, Say›: 131

Sizden Bize 8‹lk Dersimiz Türkçe 13F›rçalayarak 49Bilginizi Denetleyin 93Nisan SuDokular› 122Anne ve Babalardan 146

Mankafa Poldi 148Kareler ve Rakamlar 152Mant›k Bilmecesi 153Satranç 154Bulmaca 156Ay›n Kitaplar› 158Bir Fotograf Bin Sözcük 160

KÖY ODALARI

Sayfa: 82

YEN‹L‹K ZAMANI:‹LKBAHAR

43 20’nci Yüzyılın İlk İnsanlık Suçu: Herero ve Nama SoykırımıMEHMET MUHS‹NO⁄LU

51 Kabotaj’dan Çevre YolunafiEBNEM fiEN

55 Mareşal Fevzi ÇakmakAL‹ NA‹L‹ ERDEM

57 Bir Antolojide Genç Cumhuriyetin Şiir Birikimi KONUR ERTOP

62 Bir “Ünlü Türk”ün Olay Yaratacak Anıları ERAY D‹NÇER

70 Ben TÜBİTAK BursiyeriydimDR. MEHMET UHR‹

73 Vatandaşımız Ryan’dan Obama’ya Mektup BARIfi TARKAN

78 Kral ve BenMET‹N GÖREN

82 Yenilik Zamanı: İlkbahar CHERYL TANRIVERD‹

88 Ayşe Kulin’den Olağanüstü Güzel Bir “ÜçlemeDEM‹R AYTAÇ

95 Amerika’da Yayınlanan Bir Radyo Programı:

“Genç Türkler”‹ZM‹R TOLGA

98“Gnothi Seauton”SONGÜL SAYDAM

02 Kemal Atatürk İçin Bir Viyola AldıkBURCU GÖKER

06 Yepyeni Bir İş Okyanusu SEVDA TANTAN

10 Şenol AğabeyMUZAFFER ‹ZGÜ

15 Ünlü Besteci Liszt İstanbul’da...YÜCEL AKSOY

18 Kızımla SöyleşiBEK‹R ÖZGEN

23 Bizim Tam 300 Köpeğimiz VarNEV‹N DEDEO⁄LU

27 Rüyaların RüyasıAL‹ MURAT ERKORKMAZ

32 Köy OdalarıMEHMET ÜNVER

37 Bir Fiyat ListesiERDO⁄AN TOKMAKÇIO⁄LU

40 Eskiler Alır Eskiler SatarımNURAY BARTOSCHEK

49 Asalak Yağ BöceğiERDO⁄AN SAKMAN

1

1

1

1

1

1

1

1

1

1

1

Sayfa: 132

7 Son Sözü Hukuk Söyledi...METE AKYOL

10 Arapça Kökenli DeyimlerimizORHAN VEL‹DEDEO⁄LU

15 Atatürk’ün Gün Işığına Çıkan Yeni Fotografları

21 Yine 24 Nisan Yine Soykırım YalanıGÜRBÜZ EVREN

26“Tarihimizle Yüzleşmek ve Kimi Yüzlere AynaSEMRA ATAY

34 80 Ermeni Aile Yük Vagonlarıyla KaçırıldıMEHMET ERKAN DÜLGERO⁄LU

Page 5: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

‹STEME ADRES‹:Ajans-Türk Bas›n ve Bas›m A.fi.

‹stanbul Yolu 7. Km., Necdet Evliyagil Cad., No: 24, Bat›kent / Ankara(0312) 278 0824 [email protected]

7

B ir hukuksal karar›n kesinnoktas›n› koymak üzereadalet kürsüsüne inen ka-

pa¤›m›zdaki yarg›ç çekici asl›nda,yüzy›llard›r birlikte, iç içe yaflam›fliki milletin aras›na kendi ç›karlar›n›sokuflturmak isteyen ülkelerin ka-falar›na inen bir hukuk tokma¤›d›r.

Anlam›n›n özü, Türkiye’niny›llard›r dünyaya duyurmaya ça-l›flt›¤› sözüdür:

“Varsa belgeniz, gösteriniz.Yoksa kan›t›n›z, lütfen konuyukapat›n›z.”

Asla Ermeniler’e dostluk yap-mak için de¤il, fakat tümüyle Türk-ler’e düflmanl›k yapmak için y›llar-d›r lafla peynir gemisi yürütmeyeçal›flan ülkeler, Avrupa Adalet Di-van›’n›n red karar›ndan sonra pey-nir gemilerine, olduklar› limandademir att›rmay› umar›z ak›l ederler.

Yazar›m›z Semra Atay’›n bukonudaki titiz çal›flmas›n› okur-ken, “O günler” diye söz edilen1915 ve 1916 y›llar›nda Osmanl›yönetiminin üst düzey görevlileriaras›nda bulunan Ermeni yönetici-lerin adlar› ve görevlerinin listesinide özel bir ilgiyle izleyeceksiniz.

Bu konuda özel bir ilgiyle izle-yece¤iniz bir baflka yaz›m›z ise, ko-nuk yazar›m›z Mehmet Erkan Dül-gero¤lu’nun “aile miras›” an›s›d›r.

Kayseri’de 1910’lu y›llarda ha-l› ticareti yapan dedesi merhumHac› Hilmi Efendi’nin, kulaktankula¤a abart›larak yay›lan dedi-kodular karfl›s›nda korkuya kap›-lan Emeni dostlar›n›n kendisineilettikleri bir “iste¤i”ni nas›l yerinegetirdi¤inin öyküsünü yazd› Meh-met Erkan Dülgero¤lu.

Kayseri’de yaln›zca birkaç kifli-nin bildi¤i ve 93 y›ld›r bir s›r olaraksaklanan bu olay›n öyküsünü oku-yunca, “üçüncü flah›slar”›n henüzaraya girmedikleri dönemde Türk-ler’le Ermeniler’in birbirleriyle vebirlikte ne denli iç içe ve dostlukiçinde yaflad›klar›n› bir kez dahaan›msayacak, Türkler’le Ermenileraras›ndaki dostluk bütünlü¤üne birkez daha tan›k olacaks›n›z.

Geçen say›m›zda yay›mlad›¤›-m›z ve büyük bir ilgiyle karfl›lad›-¤›n›z Atatürk’ün görmedi¤imiz fo-tograflar›n›n yeni bölümünü busay›m›zda yay›ml›yoruz.

‹nternette www.butundun-ya.com.tr adresindeki sitemizdenbu fotograflar› siz de bilgisayar›-n›za aktarabilirsiniz.

Bu çok özel fotograflar› bizimarac›l›¤›m›zla sizle paylaflan sayg›-de¤er okurumuzla aran›za flimdi yi-ne giriyor, içtenlikli teflekkürlerinizibir kez daha iletiyoruz kendisine...•

Son Sözü Hukuk Söyledi...

’DAN S‹ZEMete Akyol

Page 6: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

ternet sitesi gibi kaynaklar var m›? Yard›mlar›n›z için flimdiden

teflekkür ederim. Sayg›lar›mla,Serap Köksal,

Almanya.

Ben de derginizin takipçilerin-den biriyim. Ç›kan baz› yaz›-

lar› yeri ve zaman› geldikçe ö¤-rencilerime okuyorum, hofllar›nagidiyor. Geçen gün yine “Çocuk-lara bir fleyler okuyay›m” dedimve 2000 y›l›n›n Mart say›s›n› elimeald›m. Dokuz rakam›n›n sihrinianlatan yaz›y› ö¤rencilerime ak-tard›m. Konufltuk ve tart›flt›k.

Dersten sonra daha önceleriçevirip okudu¤um sayfalar› birkez daha okumak istedim ve52’nci sayfadaki Shakespeare’in“Ayaklar Alt›nda ‹nsan Onuru”sonesini okudum. Günümüze nekadar uyuyor. Hele flu dönemdedefalarca okunmas› gerekiyor bi-zi kendimize getirmek için...

Sizden ricam gündeme uyanbu yaz›y› gelecek say›lar›n›z›n bi-rinde tekrar yay›nlaman›z. Belkiokumayan birileri vard›r, dikkati-ni çeker. En içten sayg›lar›mla,

Selma Ayd›n, Bal›kesir.

B irkaç dakika önce bitirdi¤imve sizlerin tüm eme¤iyle ya-

ratt›¤› bu derginin, gerçekten ina-n›lmaz bir güzelli¤i oldu¤unusöylemek istiyorum. Dergiyi, gü-zel bir arkadafl›mdan ay›p olma-s›n diye almak zorunda kald›m.Önce pek önemsemedim, okuya-

bilece¤imi pek düflünmüyordum.Okumaya bafllay›nca, bitirdi¤im-de ancak masamdan kalkabildim.

Özellikle flunu söylemek isti-yorum “Bütün Dünya” dergisi ina-n›lmayacak derecede insanc›l vemodern düzenin yozlaflm›fl de¤er-lerinden çok uzak. Uzun süredirbu kadar keyifle ve istekli hiçbirfleyi okumam›flt›m. “Bütün Dünya”dergisi çal›flanlar›na ve beni dergi-nizle tan›flt›ran güzel arkadafl›masonsuz teflekkürlerimi sunuyorum.

Mehmet To¤rul,Armutlu, Yalova.

B izler, Nevflehir ili Derinkuyuilçesinde görev yapan bir

grup ö¤retmeniz. Okulumuz De-rinkuyu ilçesine ba¤l› Yaz›höyükkasabas›nda hizmet vermektedir.E¤itim, ö¤retimde ö¤retmenin et-kinli¤i kadar e¤itim materyali deson derece önemlidir. Okulumuz-da ne yaz›k ki, maddi imkans›zl›k-lar yönünden çocuklar›m›z›n yarar-lanabilece¤i bir kütüphanemiz (ye-terli seviyede) bulunmamaktad›r.

‹nsanl›¤›n ortak de¤eri olan ço-cuklar›m›z›n modern bir kütüpha-neye kavuflabilmeleri için ilgi gös-terece¤inizi umut eder, her türlüilgi ve yard›m›n›z için flimdiden te-flekkür ederim. Sayg›lar›mla,

Turan Pala, Türkçe Ö¤retmeni,

Yaz›höyük Gazi ‹lkö¤retim Okulu,

Yaz›höyük Kasabas› Derinkuyu, Nevflehir.

Okul tel.: (0 384) 393 6003

8 9

Çok be¤endi¤imiz dergimizin2009 / 03 say›s›nda, Say›n

Bar›fl Tarkan’›n yaz›s›n› okudum.Atatürk’ümüzün o benzersiz ön-görüsü karfl›s›nda bir kere dahahayran kald›m. Ancak fiam büyü-kelçimiz (!) Y. Halit Çelik’in, Ata-türk resmini göremeyince çok fla-fl›ran Sevgili R›za Zelyut’a verdi-¤i yan›t, “O günler geçti R›za Bey,ne Atatürk’ü, bunlar› aflal›m” de-mesine çok flafl›rd›m. O elçi kimitemsil ediyor merak ettim.

Say›n Tarkan’›n yaz›s›n›n so-nuna ekledi¤i N. Tevfik’in o ünlüdörtlü¤ü az bile kal›r bu nankör-lük karfl›s›nda, beni yat›flt›rmakiçin... Sayg›lar›mla,

Cahit Yücel,Emekli Ö¤retim Görevlisi,

Datça, Mu¤la.

S ay›n Gürbüz Bey, ben Al-manya’da ö¤retmenim. Her

Türkiye’ye tatile geliflimde mutla-ka derginizin mevcut olan say›-s›ndan al›r›m. Mart ay›nda yay›m-lam›fl oldu¤unuz dergideki yaz›-n›z› okudum.

Yaz›n›z› okudu¤umda tam daihtiyac›m olan bir fley oldu¤unudüflündüm. Çal›flt›¤›m okulda birAlman ö¤retmen Ermeni Soyk›r›-m› oldu¤unu düflünüyor.

Ben, bu ö¤retmene böyle bir-fleyin olmad›¤›n› anlatmaya çal›fl-t›m; fakat bu ö¤retmen bana “Wi-kipedia” sitesinden (“Völkermordan den Armeniern”) Ermeni Soy-k›r›m› ile ilgili olan k›sm› benimiçin yazd›rm›fl ve okumam içinbana verdi. Okudu¤umda yaz›-lanlara inanamad›m. Ayn› siteyeben de girdim ve Türkçe k›sm›n-dan Ermeni Soyk›r›m› ile ilgili k›s-m› bulup okudum; ama Almancaolarak yazd›r›p bana verdi¤i yaz›ile birebir çevirisi de¤ildi.

Ben Ermeni Soyk›r›m›’n›n ger-çeklikten uzak oldu¤unu anlat-maya çal›fl›yorum. Ancak bu söy-ledi¤imi belgelerle kan›tlamamgerekiyor. Bana yard›mc› olabile-ce¤inizi düflündüm.

Acaba bu ö¤retmeni ErmeniSoyk›r›m› olmad›¤›na iliflkin fikrinide¤ifltirebilmem için bana Almancadilinde önerebilece¤iniz kitap, in-

Bütün Dünya, Mimoza 4/9, D: 1, Ataflehir, 34750, ‹stanbul [email protected] Faks: 0216-456 2729

S‹ZDEN B‹ZE MEKTUPLARB‹ZDEN S‹ZE YANITLAR

Page 7: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

10 11

lü üzücü, ac› verici olaylar›n, aln›-m›z›n yaz›s›, yazandan sual ol-maz / Allah’›n takdiri bu, üzerin-de durulmaz, inanc›yla “de¤iflmezal›n yaz›s›”na ba¤lan›p üzerindefazla durulmamas›, aksi durumdabunun Allaha karfl› gelmek, güna-ha girmek olaca¤› düflüncesindenyola ç›k›larak, “ceffe’l kalem” deyi-mine böylesi anlam yüklenilmiflolmas›, güçlü bir olas›l›k.

Iran’›n ünlü filozofu flairÖmer Hayyam (1047-1122),kuflkular›n› dile getirdi¤i ru-baîlerinin birinde Hudâ’s›na,flöyle sitemde bulunur:

Beni özene bezene yaratankim? Sen. / Ne yapaca¤›m› da yaz-m›fls›n [aln›ma] önceden. / Demek,günah iflleten bana sensin; / Öy-leyse nedir bu cennet cehennem?..

(Çeviri: Sabahattin Eyübo¤lu) Osmanl› divan flairlerinden

Sürurî (1752-1814), yaz› sanatç›s›Yesârî’nin ölümüne ebced hesa-biyle tarih düflürür:

Ceffe’l kalem, Yesâri- i hattatgitti ah! (H. 1213).

Attilâ ‹lhan da bir yaz›s›nda budeyimi flöyle kullanm›flt›:

Bilmem kaç y›ll›k ‘medeniyetbirikimini’ ceffelkalem reddedi-yorlar. (Cumhuriyet, 14.6.2000)

***Ömer As›m Aksoy’un “De-

yimler Sözlü¤ü”nde (1976 bask›-s›), 7814 numaral› bir deyim var:Zemheri zurafas› (K›fl›n ince giy-si giyen...)

Ali Püsküllüo¤lu’nun “Türkçe

Deyimler Sözlü¤ü”nde (1995) iseflöyle yaz›lm›fl: Zemheri zürafas›gibi... (K›fl›n ince giysi giyen kim-seler için alay yollu söylenir.)

Oysa, bu her iki de¤erli dilci-mizin sözlüklerine ald›klar› de-yimde geçen zurafa ve zürafasözcükleri zürefa olmal›yd›.

Çok yararland›¤›m bir kaynak,Pars Tu¤lac›’n›n “Okyanus 20.Yüzy›l Ansiklopedik Türkçe Söz-lük”üne bak›yorum:

“Zemheri i. Osm. <Ar. Zemhe-rir. esk. Karak›fl.”

Zemheri ile ilgili çeflitli aç›k-lamalar yap›ld›ktan sonra ör-nek deyim olarak “zemheri zü-rafas›” gösterilir:

“Zemheri zürafas› dey. (Alayolarak) K›fl›n ince giysi ile gezen-lere denir.”

Pars Tu¤lac› gibi ünlü birdilbilimci ve de sözlük-çü, üç ciltlik bu de¤erliyap›t›nda, “uzun bacak-l› ve boyunlu hayvan”

zürafa ile “zarif, kibar kimseler”demek olan zürefâ’n›n de¤iflikanlamda sözcükler oldu¤ununay›rd›na varamam›flsa, Arapça zü-refâ’n›n ne anlama geldi¤ini bil-meyen, bilmek zorunda da olma-yan halk nas›l yan›lmas›n?..

Zemheri zürefâs›, k›fl›n en so-¤uk günlerinde bile (Zemheri / Er-bain, 22 Aral›k’tan 31 Ocak’a ka-dar süren afl›r› so¤uklar) fl›k, zarifgörünmek u¤runa ince elbise giy-di¤i için üflüyüp titreyenlere –alayyollu– yak›flt›r›lan bir deyimdir:

Dilimizde Do¤u kökenlipek çok deyim var.Özellikle XIII’üncü yüz-y›ldan sonra Arapçayaboyun e¤menin sonu-

cu, Arap kökenli atasözü ve de-yimler ço¤alm›fl; baz›lar› dilimizegirdi¤i biçimde varl›klar›n› korur-ken baz›lar› da anlam ya da seskaymas›yla de¤iflime u¤ram›fl.

Örne¤in, Ceffe’l kalem:Milli Kütüphane Genel Müdür-

lü¤ü’nce derlenen “Türk Atasözlerive Deyimleri” (1971) adl› yap›ttayer alan bu deyim, yüzy›llar öte-sinden anlam kaymas›na u¤raya-rak Osmanl›caya girmifl, günümüz-de de “üzerinde durmadan, düflün-meden, bir ç›rp›da yaz›ld› / söylen-di” anlamlar›nda kullan›lm›flt›r.

Bu Arapça söz, 1980 öncesiTBMM kürsülerinde, üzerinde ye-terince durulup düflünülmedi¤ibelirtilmek istenen kanun tasar›veya teklifleri için s›kça kullan›l›r;arada bir, a¤dal› konuflmaya öze-nen genç milletvekillerinin bu

deyimi yanl›fl alg›layarak “ceffelkalem” yerine “cetvel kalem” bi-çiminde kullanmalar› da yafll› vedeneyimli milletvekillerinin espri-lerine yol açard›.

Gerçekte, Arapça cefif, “kuru”;ceff-el kalem (ceffe’l kalem) deyi-mi ise “kalem kurudu” demektir.Hangi kalem? Allah taraf›ndan ki-flinin kaderini belirleyen “al›n ya-z›s›”n› yazan kalem... Bu yaz› birkez yaz›l›r ve kalem kurur, bir da-ha yazmaz; yaz›lan de¤iflmez...

“Al›n yaz›s›” deyimiyle “her-hangi bir fley üzerinde fazla du-rup düflünülmemek” aras›nda na-s›l bir ba¤ kurulmufl olabilir?

(28 fiubat Cumartesi gecesi birtelevizyon kanal›nda iki genç ileyap›lan söyleflide, ölümündensonra Hz. Muhammed’in, insanla-r›n kaderlerinin saptand›¤› yere,al›n yaz›lar›n› yazan kalemlerinsesini duyacak kadar yak›n oldu-¤u anlat›l›yordu...)

Kadercili¤in a¤›r bast›¤› top-lumlarda, meydana gelen her tür-

TÜRK D‹L‹Orhan Velidedeoğlu

Arapça kökenlideyimlerimiz

Page 8: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

12

Mangal bile yak›lmad›¤› içinzemheri zürefâs› gibi tirtir titriyor-dum (Ahmet Rasim, 1864-1932).

Baflka yap›tlarda da rast-lad›¤›m bu yan›lg›yadüflenler, en az›ndan,yaz›m k›lavuzlar›nabaksalard›, 1928 tarihli

ilk ‹mlâ Lugat›’ndan günümüze,k›lavuzlar›n bütün bask›lar›ndaArapça “zerafa”dan Osmanl›ca-ya giren ve hayvan ad› olan zü-rafa sözcü¤ünü görebileceklerigibi, 1941-1973 y›llar› aras› bas-k›larda da zürafa sözcü¤ününhemen alt›nda zürefa (zarifler)sözcü¤ünü bulabilirlerdi.

***Dilimizde yine Arapça kö-

kenli olup ses benzeflmesi ya dasözcük yak›flt›rmas›yla söyleyiflide¤iflen; ama yine ayn› anlamdakullan›lan deyimler de var:

Bir heybe has›r kalmak (Herfleyini kaybetmifl olmak).

Bu deyim, hâib ve hâsir söz-cüklerinin anlam›n› bilmeyen hal-k›n yak›flt›rmas›d›r ki, Arapça “hâ-ib ü hâsir” biçiminde kullan›l›rd›.

Hâib, eme¤i bofla giden,umutsuz, kederli [kimse];

Hâsir, zarara u¤rayan, elibofl (“hâib” sözcü¤üyle birlik-te kullan›l›r).

Bir heybe has›r kald›; Heybehas›r yola koyuldu; Heybe has›reve döndü... biçimlerinde söylenenbu eski deyim, emekleri bofla git-mifl, kayba u¤ram›fl kifliler için “um-du¤unu elde edememek, eli boflkalmak” anlam›nda kullan›l›rd›:

Hayvanlar›, mahsulleri selal›p götürür, ortal›k duruluncama¤aradan ç›k›p hâib ü hâsir evegelir (Fâik Reflat, 1851-1914).•

[email protected]

Bir yaz akflamı annesi dört yaflındaki o¤lunu yata¤a yatı-rırken dıflarıda bir anda fliddetli bir fırtına koptu. Gök gürüldüyor,flimflekler çakıyordu.

O¤lu annesine sarıldı ve gitmemesi için yalvardı:“Çok korkuyorum anne” dedi. “Bu gece benim yan›mda ya-

tar mısın lütfen?”Annesi, buna gerek olmadı¤ını söyledi:“Sen koca bir adam oldun artık” dedi. “Gök gürültülerinden ve

flimfleklerden korkmamalısın...”Sonra da o¤lunu yana¤ından öperek yanından ayrılırken ha-

fifçe gülümseyerek ekledi:“Ben içeride babanla yataca¤ım, yavrum.”Annesi odasından çıkarken o¤lu merakla sordu:“Babam neden korkuyor gök gürültülerinden, anne?” dedi.

“Yoksa o hâlâ koca bir adam olamadı mı?”•

13

1. nafta (frans›zca) –a) patiska türü b) anlat›mlailgili c) benzinle gaz aras› birürün ç) bir tür uyuflturucu

2. obelisk (frans›zca) –a) dikilitafl b) k›sa namlulutop c) bir mineralç) otsu bir bitki

3. ödem (frans›zca) – a) burunve orta kula¤› birlefltiren borub) çokgen planl› tap›nakc) kimi hastal›klarda görülenflifllik ç) ince tahta

4. paçavra (yunanca) – a) yar›flatlar›n›n gezdirildikleri yerb) bez ya da kumafl parças›c) ateflli bir hastal›kç) dantel i¤nesi

5. raca (hint dilleri) –a) bir san b) kuralc) giysi ç) kabaday›

6. sabo (frans›zca) –a) tahta ayakkab› b) köseleterlik c) semer ba¤› ç) yular

7. flablon (almanca) –a) bir zehir türü b) cetvelebenzer araç c) denizdekiyüzen iflaret cismi ç) en eskidinlerden biri

8. taba (frans›zca) –a) tütün kesesi b) h›zölçerc) çizelge ç) bir renk

9. uçarkefal (yunanca) –a) Karadeniz bal›¤› b) Egebal›¤› c) Akdeniz bal›¤›ç) Marmara bal›¤›

10. ülser (frans›zca) –a) kalp deli¤i b) karaci¤erhastal›¤› c) mide yaras›ç) akci¤er kanseri

11. yakamoz (yunanca) –a) su içinde oluflan ›fl›lt›b) ateflböce¤i ›fl›lt›s› c) puslugecede ay ›fl›¤› ç) mehtap

12. zagon (bulgarca) –a) zikzak biçimi b) yöntemc) derisi çizgili hayvanç) bir tür yelkenli

Sözcük bilginizi denetledikten sonra, do¤ru yan›tlar için 14’üncü sayfam›za bak›n›z

‹LK DERS‹M‹Z TÜRKÇESaniye Özden

Page 9: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

14

1. nafta (frans›zca) –c) benzinle gaz aras›bir ürün.

2. obelisk (frans›zca) –a) dikilitafl.

3. ödem (frans›zca) –c) kimi hastal›klardagörülen flifllik.

4. paçavra (yunanca) –b) bez ya da kumafl parças›.

5. raca (hint dilleri) –a) bir san.

6. sabo (frans›zca) –

a) tahta ayakkab›.

7. flablon (almanca) –b) cetvele benzer araç.

8. taba (frans›zca) –ç) bir renk.

9. uçarkefal (yunanca) –c) Akdeniz bal›¤›.

10. ülser (frans›zca) –c) mide yaras›.

11. yakamoz (yunanca) –a) su içinde oluflan ›fl›lt›.

12. zagon (bulgarca) –b) yöntem.

13’üncü sayfam›zda yer alan sözcüklerin do¤ru karfl›l›klar›

‹LK DERS‹M‹Z TÜRKÇEYANITLAR

Kurnaz bir tüccar, güney denizinde yaflayan yerlilerin bolmiktarda altını oldu¤unu duyunca, bir gemi dolusu so¤anla yolaçıktı. Yaflamlarında ilk kez so¤an yiyen yerliler so¤andan o denlimemnun kaldırlar ki, tüccara bunun karflılı¤ında bir gemi dolu-su altın verdiler.

Bu haberi duyan baflka bir kurnaz tüccar “Madem so¤anı sev-diler, o zaman sarmısa¤ı da severler” diye düflünerek bir gemi do-lusu sarmısakla aynı adaya do¤ru yola çıktı.

Gerçekten de yerliler sarmısa¤ı so¤andan daha fazla sevdiler.Bunun karflılı¤ının öyle altınla falan ödenmeyece¤ine inandıkla-rı için de, sarmısaklara karflılık ellerindeki en de¤erli fleyi verdiler,bir gemi dolusu so¤an...•

15

Page 10: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

16 17

Page 11: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Üstteki fotograftaki yaz›: “Bin Yafla Gazi Pafla”

Büyük Gazi Pafla Hazretleri’nin Kastamonu seyyahati avdeti intibalar›ndan.

Ankara 1 Eylül 1341 (1925).

18 19

Page 12: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

20 21

De¤erli okuyucular, herf›rsatta tekrarlad›¤›mbir düflüncemi bir kezdaha aktarmakda ya-rar görüyorum. Hiçbir

ulusa ya da topluma karfl› helehele Ermeniler’e karfl› düflmanl›kbeslemedim. Tek amac›m soyk›-r›m yalan›na karfl› gerçekleri bel-geye ve bilgiye dayal› olarak or-taya koymakt›r. Yaflanan ac›olaylar› da yads›m›yorum. Buac›lar karfl›l›kl›d›r ve sorumlular›da öncelikle Rusya, ‹ngiltere, Al-manya, Amerika Birleflik Devlet-leri ve Fransa’d›r. Yaln›zca Erme-niler de¤il, Türkler de çok büyükac›lar çekmifltir. Akrabalar›mdanyüzlerce insan Ermeni çeteleritaraf›ndan katledilmifl olmas›nakarfl›n, asla Ermeniler’e karfl› kinbeslemedim. Bu konuda 2 kitap

yazd›¤›m ve say›s›z makaleyeimza att›¤›m için kimi “özürlü”çevrelerce Ermeni düflman› ola-rak gösteriliyorum. Birçok Erme-ni arkadafl›m var ve onlar ne ol-du¤umu çok iyi biliyorlar. Yal-n›zca gerçe¤in peflindeyim veyalan›n düflman›y›m.

Önce, 24 Nisan’da ne yafland›-¤›n› k›saca anlatarak bafllayal›m.Birinci Dünya Savafl› s›ras›nda,Mart 1915’te Rus ordusununVan’a girmesiyle Ermeniler’in ge-ride yaln›zca 1500 kadar Türk ka-lacak bir katliama giriflmeleri üze-rine Osmanl› Devleti, önce ‹stan-bul’daki Ermeni Patri¤i’ni sonrada Osmanl› Meclisi’ndeki Ermenimilletvekillerini ve Ermeni toplu-munun önde gelenlerini bir top-lant›ya davet etmifltir. Bu toplan-t›da, Ermeniler, vatandafl› olduk-

Yine 24 NisanYine Soyk›r›m Yalan›Her y›l 24 Nisan’da dünyan›n birçok ülkesinde 1915 olaylar›yla ilgili Ermeni iddialar› yaz›l› ve görsel medyada genifl yer bulur. Soyk›r›m iftirac›lar› için 24 Nisan, seslerini en çok ç›kard›klar› ve dünya kamuoyunu en çok zehirlediklerigündür. Dünyay› ifllemedi¤imiz bir cinayete inand›rmak içinuydurduklar› yalanlara simgesel bir gün olarak seçtikleri 24 Nisan, olmayan bir soyk›r›m›n bafllang›c›d›r.

EVRENSEL BAKIfi AÇISIGürbüz Evren

Page 13: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

22 23

Atatürk’ün yapt›¤› iddia edilenkonuflman›n tarihine bak›ld›¤›nda,10 Nisan 1921’de meclisin kapal›oldu¤u görülecektir. Bu çeliflkian›msat›ld›¤›nda, Gahrton söz ko-nusu bilgileri Ermeni kaynaklar›n-dan ald›¤›n› ve bilginin do¤rulu-¤unu araflt›rmad›¤›n› söylemifltir.

Mustafa Kemal Ata-türk’ün Ermeni katli-am›na de¤indi¤inive bu yönde ifadelerkulland›¤›n› ileri sü-

ren kimi çevreler de, “Nutuk’un66’nc› ve 97’nci sayfas›nda AtatürkErmeniler’e yap›lanlar› itiraf edi-yor” demektedir. Yurt d›fl›ndakibirçok radyo ve televizyon prog-ram› ile panellerde soyk›r›m iftira-c›lar› taraf›ndan dile getirilen buiddian›n ne denli büyük bir yalanoldu¤unu anlamak için Nutuk’abakmak yeterlidir. Nutuk’un ne66’nc› ne 97’nci sayfa-s›nda ne de baflka biryerinde Atatürk Ermenikatliam› anlam›na gelenifadeler kullanmam›flt›r.Atatürk’ün yurt d›fl›nda-ki sayg›nl›¤› ve yabanc›-lar›n elinin alt›nda Nutuk bulun-mayaca¤› düflünüldü¤ünde, butür iddialar›n uluslararas› kamu-oyunda yapaca¤› etkiyi tahmin et-mek zor olmasa gerek.

Bu konuda bir baflka örnek iseMustafa Kemal’in bilinçli olarak,1919-1920 y›llar›nda ‹stanbul’dakurulan askeri mahkemelerde birdönem baflkanl›k yapan “Nemrut

Mustafa Pafla” ile kar›flt›r›lmas›d›r. Ermeni Tehciri’ne iliflkin dava-

lara kat›lan, özellikle de mahke-me baflkanl›¤› yapt›¤› davalarda,ac›mas›z davranmas› ve hukukuhiçe saymas› nedeniyle de halkaras›nda ad› “Nemrut”a ç›kanMustafa Pafla, Bo¤azl›yan Kayma-kam› Mehmet Kemal Bey, Diyar-bak›r Valisi Mehmet Reflit Bey veUrfa Mutasarr›f› Nusret Bey’inidam karar›n› vermifltir.

Birinci Dünya Savafl›’n›n yeni-lenleri aras›ndaki Osmanl› Devle-ti’ne Mondros Mütarekesi’ni imza-latan ‹tilaf Devletleri, Ermeni Teh-ciri baflta olmak üzere birçok ko-nuyu araflt›rmaya bafllam›flt›. Hem‹ttihat ve Terakki Partisi’nden inti-kam almak isteyen hem de iflgalgüçlerinin sempati ve deste¤inialarak iktidarda kalmay› hedefle-yen yeni Osmanl› hükümeti ise Di-van-› Harp Mahkemeleri kurarak

savafl s›ras›nda görev yapan kimiidarecileri birtak›m suçlar üreterekyarg›lamaya bafllayacakt›r.

Urfa Mutasarr›f› Nusret Bey,sorgusunda suçsuz bulunmas›nakarfl›n ‹ngiltere’nin, Fransa’n›n veErmeni Patri¤i’nin iste¤i üzerineDamat Ferit Hükümeti’nin emriy-le Nemrut Mustafa Pafla’n›n bafl-kanl›¤›n› yapt›¤› askeri mahkeme-

lar› devlete karfl› düflman bir ül-kenin ordusuyla yani Rus ordusuile iflbirli¤i yapmaktan vazgeçme-leri, Türkler’i, Kürtler’i ve ötekiMüslümanlar’› katletmemeleri ko-nusunda uyar›l›r, aksi takdirdeönlemler al›naca¤› bildirilir.

Tüm bu görüflmeler ve uyar›-

lar Ermeni Patrikhanesi baflta ol-mak üzere birçok Ermeni kayna-¤›nda da yer almaktad›r.

Buna karfl›n, Ermeni çe-telerinin sald›r›lar›ndaazalma olmay›nca Os-manl› hükümeti hareketgeçerek, 24 Nisan

1915’te ‹stanbul’daki Ermeni Dev-rim Komitesi’ni kapat›r, Ermenikomitelerinin önde gelenlerini tu-tuklayarak, bunlardan 235 kifliyiAnkara ve Çank›r›’ya sürgünegönderir. Olmayan Ermeni soyk›-r›m›n›n bafllang›c› olarak her y›l24 Nisan’da kopart›lan yaygara-n›n asl› budur. Ermeni çevreleri-ne göre sürgüne gönderilenlerinhepsi öldürülmüfltür. Oysa 235kifliden yaln›zca 1 kifli hastal›knedeniyle yaflam›n› yitirmifltir.Ötekilerse daha sonra baflka böl-gelere da¤›lm›fl, büyük bir bölü-mü de yurt d›fl›na ç›km›flt›r.

Soyk›r›m iddialar›n› destekle-

yenler Atatürk’ün aç›klamalar›n›da çarp›tmaktad›r. Bu çevrelerinMustafa Kemal Atatürk’ün hiçbirzaman söylemedi¤i ve yazmad›¤›ifadeleri Atatürk’e aitmifl gibi gös-terme çabas› içinde olduklar›n›ortaya koyan birçok örnek vard›r.Atatürk’ün Türk insan› için ne an-

lam ifade etti¤ini, ya-banc›lar›n gözündekisayg›nl›¤› ve inand›r›c›l›-¤›n› bilenler, MustafaKemal’e at›fta bulunarakiddialar›na destek bul-maya yönelik çal›flmala-

r›n› ›srarla sürdürmektedir. Buçevreler söz konusu iddialar› cid-di olarak bilinen uluslararas› ku-rulufllar›n resmi belgelerine bilesokmay› baflarm›flt›r.

Bu durumun en somut örnek-lerinden biri Avrupa Parlamento-su’nun Yefliller Grubu üyesi ‹s-veçli Per Gahrton taraf›ndan ha-z›rlanan Güney Kafkasya Rapo-ru’nda yer alm›flt›r. Avrupa Parla-mentosu’nun 28 fiubat 2002 tarih-li genel kurul toplant›s›nda oyla-narak kabul edilen raporda, “Tür-kiye’nin Avrupa Birli¤i adayl›¤›f›rsat bilinmeli ve bu ülkeye bas-k› yap›lmal›d›r. Türkiye, Ermenis-tan için tehdit oluflturmaktad›r.Birinci Dünya Savafl› sonunda ki-mi Türk sorumlular, soyk›r›m ne-deniyle cezaland›r›ld›. Atatürk’ün10 Nisan 1921’de mecliste yapt›¤›bir konuflmada, savafl s›ras›ndaErmeniler’e soyk›r›m uyguland›¤›yönünde ifadeler kullanm›flt›r”ifadeleri yer almaktad›r.

Atatürk’ün yabanc›lar›n gözündekisayg›nl›¤›n› bilenler, Mustafa Kemal’e at›fta bulunarak iddialar›nadestek bulmaya yönelik çal›flmalar›n››srarla sürdürmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Ermeni katliam›na de¤indi¤ini ileri süren kimi

çevreler de, “Nutuk’un 66’nc› ve97’nci sayfas›nda Atatürk Ermeniler’e

yap›lanlar› itiraf ediyor” demektedir.

Page 14: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

24 25

ve bunu tüm dünya anlatmak is-tedi¤ini söyleyecektir.

Ermeni çevrelerin söz ko-nusu Frans›z gazeteciyiiflaret ettikleri anlafl›l›-yor; ama Berthe GeorgeGaulis’in dönemin Fran-

s›z gazetelerinde ya da dergile-rinde Mustafa Kemal’in a¤z›ndanç›km›fl Ermeni katliam›n› de¤er-lendiren hiçbir haberi ya da yaz›-s› yoktur.

Soyk›r›m iftirac›lar›n›n kaynakgösterdikleri bir baflka yabanc›gazeteci ise, Amerika BirleflikDevletleri’nde yay›mlanan “Chi-cago Daily News” gazetesininmuhabiri Louis Edgar Brown’dur.Amerikan gazeteci Sivas Kongre-si’ni izlemifl, Mustafa Kemal veRauf Orbay’›n yan›s›ra kongreyekat›lan birçok temsilci ile röpor-tajlar yapm›flt›r. Louis EdgarBrown’un söylefli ve haberleri ga-

zetesinde 13 Ekim 1919’dan itiba-ren yay›mlanm›flt›r. Mustafa Ke-mal Atatürk de, “Büyük Nutuk”unSivas Kongresi ile ilgili bölümün-de, Amerikan gazeteci Brown ileyapt›¤› görüflmeden söz etmekte-dir. Amerikan gazetecinin “Chica-go Daily News” gazetesinde o ta-rihlerde yay›mlanan hiçbir haberya da söyleflisinde Ermeni iddi-alar›n› destekler yönde bir ifade-nin yer almad›¤› bilinmektedir.

‹flte bu gerçekler dünya ka-muoyunun maalesef umurundade¤ildir. Çünkü Ermeniler soyk›-r›m iddialar›n› art›k tümüyle siya-si bir platforma tafl›may› baflar-m›fl, dünya kamuoyunu yalanlar-la, bilgi kirlili¤i ve sahte belgeler-le davas›na inand›rm›flt›r. Türkkamuoyu ise oyalanmakta, uyu-tulmakta ve savafl›m verildi¤i ya-lan›yla kand›r›lmaktad›r.•

[email protected]

de yeniden yarg›lanacak ve idamcezas›na çarpt›r›lacakt›r.

6 fiubat 1919’da intihar edenDiyarbak›r Valisi Dr. Reflit’in ar-d›ndan Bo¤azl›yan Kaymakam›(o dönem Yozgat sanca¤›) Meh-met Kemal Bey, 10 Nisan 1919’daBeyaz›t Meydan›’nda hem de gün

ortas›nda halk›n gözü önündeas›lacakt›r. Nusret Bey ise 5 A¤us-tos 1920’de idam edilecektir.

Damat Ferit Pafla Hükü-meti’nin ard›ndan ku-rulan Tevfik Pafla Hü-kümeti askeri mahke-melerin kararlar›n› in-

celeme alt›na ald›¤›nda, NusretBey’in suçsuz yere idam edildi¤iortaya ç›kacakt›r. Bunun üzerinemahkeme baflkan› Nemrut Musta-fa Pafla tutuklan›p yarg›lanacakt›r.

Birçok Ermeni kayna¤›, Mus-tafa Pafla’n›n ad›n›n bafl›ndakiNemrut lakab›n› ve Mustafa Ke-mal Pafla’n›n da Kemal ad›n› kal-d›rarak, Atatürk’ün Ermeni Tehci-ri’ndeki katliamlar›n sorumlular›-n› yarg›layan askeri mahkemeninbaflkan› oldu¤unu ve idam ceza-lar› verdi¤ini yazmaktad›r. Yinebirçok Ermeni kayna¤›, bu kezNemrut Mustafa Pafla’n›n NusretBey davas› nedeniyle yarg›land›¤›

davaya at›fta bulunarak, sankiMustafa Kemal Pafla askeri mah-kemede Ermeni Tehciri s›ras›ndayaflananlardan dolay› yarg›lanm›flgibi göstermeye çal›flmaktad›r.

Mustafa Kemal’in Sakarya Sa-vafl› s›ras›nda, Eylül 1921’de Pa-ris’ten gelen bir kad›n gazeteciye

cephede yapt›¤› aç›kla-mada, Ermeni katliam›n-dan söz ederek, sorum-lular›n cezaland›raca¤›n›dile getirdi¤i iddia edilir.Ayn› kaynaklar böylesibir konuflmay› tan›k

gösterirken bu kez yabanc› gaze-tecinin Amerikan oldu¤unu söy-lerler. Kimi Ermeni çevreleri iseMustafa Kemal ile görüflen gaze-teciden ‹ngiliz diye söz ederler.Ama hiçbiri Mustafa Kemal’in Er-meni iddialar›n› desteklemek içinkullan›lan bu söyleflinin, hangigazetede ne zaman ve kimin im-zas›yla yay›mlad›¤›n› söyleyemez,kaynak gösteremez.

1921’de Mustafa Kemal Paflaile görüflen bir Frans›z kad›n ga-zeteci vard›r. Berthe George Ga-ulis adl› gazeteci 14 Nisan1921’de Burdur’dan, 18 Nisan1921’de de Eskiflehir’den MustafaKemal’e gönderdi¤i telgraflarda,Pafla’ya ve yürütülen ulusal sava-fl›ma duydu¤u sayg› ve sempatiyidile getirmifl, görüflme iste¤indebulunmufltur. Ankara’ya 30 Nisan1921’de gelen Berthe George Ga-ulis, Mustafa Kemal ile görüflerek,Yunan ordular›n›n Anadolu’dauygulad›¤› zulme tan›k oldu¤unu

Mustafa Kemal’in Sakarya Savafl› s›ras›nda, bir kad›n gazeteciye yapt›¤›aç›klamada, Ermeni katliam›ndan sözederek, sorumlular›n cezaland›raca¤›n›dile getirdi¤i iddia edilir.

Bir adam, baltasını kaybetmiflti. Onu, komflusunun o¤lununçaldı¤ını sanıyordu. Bunda da yanılmadı¤ına inanıyordu. Çün-kü onun yürüyüflü, bir balta hırsızının yürüyüflüne benziyordu.Yüzü, bir balta hırsızının yüzü gibiydi. Konuflması da bir baltahırsızının konuflmasından farksızdı. Onun, bir balta hırsızınabenzemeyen hiçbir yanı yoktu. Fakat bir gün adam, baltasını bah-çesinin uzak bir köflesindeki bir hende¤in içinde buldu. Ertesi günkomflusunun o¤luna baktı. Yürüyüflü, hiç de bir balta hırsızınınyürüyüflü gibi de¤ildi. Yüzü de bir balta hırsızının yüzüne benze-miyordu. Konuflmasının ise, bir balta hırsızının konuflmasıyla enküçük bir benzerli¤i bile yoktu. Onun, bir balta hırsızına benze-yen hiçbir yanı yoktu. •

Page 15: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

27

“Adalet divan›n›ngörevi, Avrupaan la flma la r ›n ›nyasaya uygun bi-çimde yorumlan-

mas› ve uygulanmas›n› sa¤la-mak. Üye devletlerin anlaflmalar-da öngörülen yükümlülükleri ye-rine getirip getirmediklerine ka-rar vermek, ulusal mahkemelerinbaflvurusu üzerine topluluk hu-kukuna iliflkin çeflitli konular›nyorumlanmas› ya da geçerlili¤ihakk›nda ön kararlar almak, di-van›n yetkileri aras›nda.

“Hukuki bir ifllemin tart›flmal›bir konu do¤urmas› halinde, ulu-sal mahkemelerden herhangi biriAvrupa Adalet Divan›’ndan önkarar isteyebiliyor. Ancak bununyap›labilmesi için üye devlette,daha yüksek bir temyiz makam›bulunmamas› gerekiyor.

“Ve divan karar› ba¤lay›c›oluyor.

“Avrupa Adalet Divan› (AAD),merkezi Strasbourg’da olan veAvrupa Konseyi’nin bir kurumu

olan Avrupa ‹nsan Haklar› Mah-kemesi (A‹HM) ve merkezi La-hey’de olan Uluslararas› Adalet(UAD) ile kar›flt›r›lmamal›d›r.

“Avrupa ‹nsan Haklar› Mahke-mesi (A‹HM), uluslararas› bir tefl-kilat olan Avrupa Konseyi’neba¤l› olarak kurulmufl uluslarara-s› bir mahkemedir. Mahkeme,Avrupa ‹nsan Haklar› Sözleflmesive ek protokolleriyle güvence al-t›na al›nm›fl olan temel haklar›nçi¤nenmesi durumunda bireyle-rin, birey gruplar›n›n, tüzel kifli-liklerin ve öteki devletlerin, belir-li usul kurallar dahilinde baflvura-bilece¤i bir yarg› merciidir.

“Avrupa Konseyi’ne üyeolan ve aralar›nda Türkiye, Rus-ya, S›rbistan, Gürcistan ve Azer-baycan’›n da bulundu¤u 47 Av-rupa devleti, Avrupa ‹nsan Hak-lar› Mahkemesi’nin yarg› yetki-sini tan›maktad›r.

“Uluslararas› Adalet Divan›(UAD), Birleflmifl Milletler’in bafl-l›ca yarg› organ›d›r.

“Uluslararas› Adalet Divan›’n›nmerkezi Hollanda’n›n Lahey ken-

“Oyun bitti, “game over”, “der Spiel ist aus!” Ermeni diasporas›n›n güncellefltirilmesinden korktu¤u Avrupa Adalet Divan›’n›n (AAD) nihai karar›. Merkezi Luxembourg’da olan Avrupa Adalet Divan› (AAD), Avrupa Birli¤i üyesi ülkeleri aras›nda, AB hukukunu ilgilendiren konularda son sözü söyleyen kurumdur.

26

Page 16: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

28 29

tindedir. Genel Kurul ve GüvenlikKonseyi’nden seçilen 15 yarg›çtanoluflur. Yarg›çlar de¤iflik ülkeler-den seçilir, böylece dünyadaki de-¤iflik hukuk sistemlerinin temsiledilmesi sa¤lanmaya çal›fl›l›r.

“Divan›n yetki alan›,bir uluslararas›uyuflmazl›kta ta-raf olan ülkeleringetirdikleri dava-

larla, BM Antlaflmas›’nda ya dayürürlükteki uluslararas› antlafl-malarda özellikle öngörülmüfl ko-nular› içine al›r. Uluslararas› Ada-let Divan› Statüsü, BM Antlaflma-s›’n›n (BM fiart›) ayr›lmaz bir par-ças›d›r ve Adalet Divan›’n›n çal›fl-ma esaslar›n› belirler.”

***“Afla¤›da Türkçe çevirisini

yapt›¤›m AAD Nihai Karar›, bukonuda, baflta flu anda tozu du-mana katan ‘özür diliyoruz’ kam-panyas›n› yürütenleri zor durumasokaca¤a benziyor.

“Avrupa’n›n kimi ulusal parla-mentolar›nda siyasi amaçlarla al›-nan, sözde Ermeni soyk›r›m› ka-rarlar›, bu en yüksek nihai hukukkarar› karfl›s›nda, geçerlili¤ini ar-t›k tamamen kaybetmifltir.

“Sivil toplum örgütleri ve poli-tikac›lar, yasal temsilcileri kana-l›yla veya bizzat, bu karar› Fede-ral Almanya’n›n di¤er meclis üye-lerine ve bas›na zaman kaybet-meden ulaflt›rmal›d›rlar.

“Türkiye Cumhuriyeti D›fliflleriBakanl›¤›’ndaki hukuk uzmanla-

r›n›n da, bu konuda art›k hareke-te geçmeleri ve bu meclislerin al-d›klar› siyasi karar›n hukuken ar-t›k hiçbir de¤eri olmad›¤›n› bildir-meleri gerekmektedir.

“Karar›n çevirisi AB ülkeleri-nin tüm dillerine zaten yap›lm›fldurumda.

“Gereksinim durumunda afla-¤›daki adresten temin edilebilir:

“http://curia.europa.eu/ju-risp/cgi-bin/form.pl?lang=de

“Bundan sonra herhangi birAvrupa ülkesi, sözde Ermenisoyk›r›m› hakk›nda karar ald›-¤›nda, yine Türkiye Cumhuriye-ti D›fliflleri Bakanl›¤› hukukçula-r› taraf›ndan, o ülke hakk›nda,AAD’n›n bu konudaki karar›n›ihlal etti¤inden dolay› giriflimdebulunulmal›d›r.

“Avrupa Adalet Divan›’n›n Er-meniler’e son sözü, ‘’Sözde soyk›-r›m› önce ispatlay›n, ondan sonratazminat isteyin’’ olmufltur.

“Her ne kadar Erme-ni diasporas› tara-f›ndan bu dava;‘’Akit d›fl› sorumlu-luktan kaynakla-

nan maddi ve manevi tazminat da-vas›’’ olarak lanse edilse de, sözdesoyk›r›m›n ve bu soyk›r›mdan kay-naklanan zarar›n ispatlanmas›, da-van›n esas›n› teflkil etmifltir.

“Ermeniler bu dava ile k›y›-s›ndan buca¤›ndan, göle bir ma-ya çalmaya çal›flm›fllard›r; amatutmam›flt›r.

“Tüm medeni ceza kanunlar›-

n›n mihenk tafl› –ço¤u zaman bi-rinci maddesi– içerik olarak he-men hemen afla¤›daki gibidir:

“‘Nulla poena sine lege, nul-lum crimen sine lege’

(“‘Kanunsuz ceza kesilmez,kanunsuz suç olmaz’)

“‘Keine Strafe ohne Gesetz,kein Verbrechen ohne Gesetz’

(“‘Kanunsuz ceza kesilmez.Bir eylemin cezaland›r›labilmesi,bu eylemin yap›lmas›ndan öncekesinleflmifl bir kanunla ancakmümkündür’)

“Örne¤in 2000 y›l›n-da kesinleflmifl birkanunla, kalk›p1999 y›l›nda iflle-nen bir suçu yarg›-

layamazs›n›z. ‹spat yükünün dava-c›da oldu¤u bu davada, sözde Er-meni diasporas›, kendilerinden is-tenilen ‘sözde Ermeni soyk›r›m›’n›ispatlama konusunda, siyasi söy-lem ve iddiadan baflka hiçbir kan›tgösterememifllerdir.

“AAD’n›n reddetti¤i ‘T-346/03, C-18/04 P’ esas say›l› da-van›n, 25 nolu gerekçesinde ha-kim flöyle demektedir:

“‘25. (Hüküm vermenin) flart›-na gelince, davac›lar›n gerçektensomut olarak zarara u¤ram›fl ol-malar›n›n tesbit edilmesi gerekir.

Davac›lar›n dava dilekçesindetalep ettikleri, flah›slar›n›n ve Er-meni cemaatinin u¤rad›¤›, geneltarifi ile yetindikleri sözde mane-vi zarar›n ispat› konusunda, kidavac›lar bu konuda ne kapsam›

ne de varl›¤› hususunda zerre ka-dar somut bilgi sunmufl de¤iller.Davac›lar bununla, kendileriningerçekte, somut olarak zarar gö-rüp görmedikleri hakk›nda mah-kemenin hüküm verebilmesi içinyeterli bilgi verememifllerdir.’

“Ermeni diasporas›, AvrupaParlamentosu’nun 20 Temmuz1987 tarih ve C-190 esas nolu ka-rar›na at›fta bulunarak, ‘Türkiyeönce Ermeniler’e yapt›¤› soyk›r›m›kabul etsin, ondan sonra üyeli¤eadayl›k statüsü verilsin, aksi tak-dirde AB akit d›fl› sorumlulu¤unuzedelemifl olur’ diyerek, AvrupaParlamentosu’na, Avrupa Birli¤iKonseyi’ne ve Avrupa Birli¤i Ko-misyonu’na karfl›, Avrupa AdaletDivan›’nda (AAD) dava açm›flt›.

“Bu dava, AAD’n›n birinci da-iresi taraf›ndan 17 Aral›k 2003 ta-rih ve Esas No: T-346/03 karar›y-la reddedildi.

“Ermeni diasporas›bunun üzerinetemyize gitti veAAD’n›n dördüncüdairesinde görülen

temyiz davas›, 17. 04. 2004 tarihve “C-18/04 P” Esas nolu nihaikararla yeniden reddedildi. Bu ni-hai kararla Ermeniler, ayr›ca 30bin Avro’luk mahkeme masraf›n›da ödemeye mahkum edildiler.”

*** Baflbakanl›k Devlet Arflivleri

Genel Müdürlü¤ü’nün “Osmanl›Arflivi Daire Baflkanl›¤›”ndaki bel-geler, “Osmanl› Belgeleri’nde Er-

Page 17: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

30 31

meniler (1915-1920)”; “ErmeniOlaylar› Tarihi (1, 2 Cilt)”, “ArflivBelgeleri’ne göre Kafkaslar’da veAnadolu’da Ermeni Mezalimi (1, 2,3, 4 Cilt)”, Sadi Koçafl’›n “Tarih Bo-yunca Ermeniler ve Türk-Ermeni‹liflkileri”, Naflide Kerem Demir’in“Türkiye’de Ermeni Meselesi” ki-taplar›nda, Osmanl› Devleti’ndegörevli Ermeni memurlar konu-sunda ayr›nt›l› bilgiler veriliyor.

Naz›rlar (bakanlar), ayan aza-lar› (senatörler), milletvekilleriyan›nda, PTT, maliye, milli e¤i-tim, adalet, d›fliflleri, içiflleri, ba-y›nd›rl›k bakanl›klar›nda, ormanve tar›m hizmetlerinde çal›flanbirçok Ermeni görevli, ad ad yer

al›yor bu ve di¤er kaynaklarda...Bunlar aras›ndan bir bölümünü

özetledi¤imiz listeye göre, AgopKazazyan maliye bakan›, MareflalGarabet Artin Davut Pafla, AndonT›ng›r Yaver Pafla ve Oskan Mar-dikyan PTT bakan›, Berdos Hallac-yan, Mareflal Garabet Artin DavutPafla, Avukat Krikor Sinapyan, Kri-kor Agaton ve Gabriel Noradunk-yan bay›nd›rl›k bakan›, Gabriel No-radunkyan d›fliflleri bakan› olarakgörev yapm›fllard›.

Bunlardan baflka “HazineyiHassa Naz›r›” denilen ve özelliklehükümdar›n kiflisel güveni olankiflilere verilen görevlerde de,Agop Kazazyan Pafla, Mikael Por-takalyan Pafla, Sak›z Ohannes Pa-fla gibi Ermeniler çal›flm›fllard›.

Ayan azalar› (senatörler)flunlard›: Mareflal Ohannes Ku-yumcuyan Pafla, AbrahamEramyan Pafla, Manuk Azaryan,Gabriel Noradunkyan.

1876 Birinci MeflrutiyetMeclisi’nde (9), 1908‹kinci Meflrutiyet Mecli-si’nde (11), 1914 Mecli-si’nde (12) olmak üzere

32 milletvekili, ‹stanbul, Edirne,Bursa, Erzurum, Halep, Ankara,Sivas, Tekirda¤, ‹zmir, Kozan,Mufl, Van, Ergani, Marafl, Kayseri,Ba¤dat illerini temsil etmifllerdi.

Bu arada Andon T›ng›r YavarPafla, Abraham Yeremyan Pafla,Mihran Düz, Bedros KuyumcuyanDan›fltay üyeli¤inde, Ohannes Sa-k›z Pafla, Artin Dadyan Pafla, Ha-

rutyun Dadyan Pafla, Manuk Azer-yan D›fliflleri Müsteflarl›¤›nda, Mih-ran Düz Milli E¤itim Bakanl›¤›müsteflarl›¤›nda, Krikor AgatonPTT Genel Müdürlü¤ü, Kevork Sa-bit Fincanciyan PTT müfettiflli¤igörevlerinde bulunmufllard›.

Büyükelçiler: Garabet Ar-tin Davut Pafla (Berlinve Viyana), Dikran Alek-sanyan (Brüksel), Yet-vart Zohrab (Londra),

Hovsep Misakyan (Lahey), MareflalOhannes Kuyumcuyan Pafla (Ro-ma maslahatgüzar›), Dikran T›ng›r(Berlin Elçili¤i müflaviri), MihranKavafyan (Berlin Elçili¤i müflaviri),

Konsoloslar: Hrant Düz,Ohannes Magakyan, Mihran Ka-vafyan, Hovsep Azaryan, SerkisBalyan, Dikran Hünkarbe¤endi-yan, Miyas Yeram, M›g›rd›çEremyan, Ohannes Nafilyan,Hrant Noradunkyan, Arsen, Ay-van, Manuk Azaryan, Puzant Ma-nas, Rupen Manas.

‹çiflleri Bakanl›¤›’nda önemligörevlerde bulunan Ermeniler:Mareflal Garabet Artin Davut Pafla,Vartan Pafla, Krikor fiabanyan,Osep Amira, Haçadur Dernerses-yan, Niflan Kazazyan, Mikael Ma-mikonyan, Bedros Kapamac›yan,Karakin Deveciyan, Servet Parac›-yan, Sisak Ferit, Minas Gamsar,Levon Sürenyan, Yervan Yusuf-yan, Bogos Parnasyan, HarutyunHandanyan.

Hazineyi Hassa müdür ve me-murlar›: Artin Zeki, Agop Cinci-

yan, Aram Hurdac›, M›g›rd›ç He-kimyan, Garabet, Tomas, H›ma-yak Seferyan, Aram Adil, KevorkTorkomyan, Melkon Miloyan,Behram Yakupyan, Sahak Yerem-yan, Levon Papazyan, Kevork Ko-ran, Dikran Çüberyan, KevorkÇüveryan, Hovsep Takvoryan,Krikor Takvoryan.

*** Gerçek kimli¤ini saklayarak,

sürekli "Holdwater" takma ad›n›kullanan New Yorklu bir ifl ada-m›, y›llard›r sistematik biçimde“soyk›r›m” propagandas› yapanAmerikan Ermenileri’yle, internetsitesinde k›yas›ya çarp›fl›yor.

Bir gazeteci, 2000’li y›llar›n

Gabriel Noradunkyan, d›fliflleri bakan› (1912-1913)

Artin Davut Pafla,PTT ve bay›nd›rl›k bakan›

Page 18: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

da, Ankara’y› verdi¤i mücadele-lerde sessiz ve derinden çabalarladesteklemekteler.

“‘Holdwater’, bun-lar›n en ilginç ves›rad›fl› olanlar-dan biri. Bu gi-zemli Amerikal›,

uzun y›llardan buyana, ABD mer-kezli ve de çok etkili bir internet si-tesinin finansörlü¤ünü yap›yor.

“‘Tall Armenian Tale: Other Si-de of the Falsified Genocide”(“Büyük Ermeni Yalan›: SahteSoyk›r›m›n Öteki Yüzü”) adl› site-nin ana hedefi ise –ad›ndan daanlafl›laca¤› üzere– Ermeni dias-poras›n›n soyk›r›m iddialar›naesasl› yan›tlar vermek.

“Her tarih araflt›rmac›s›n›nmutlaka incelemesi gereken bumuhteflem arflivde, Ermeni propa-gandas›na yan›t oluflturan ne çeflitbilgi, belge ve fotograf ararsan›zfazlas›yla var.

“Söylefli yapt›¤›m›z ‘Holdwa-ter’ diyor ki:

“‘Sizler, binlerce kilometre öte-deki ülkenizde Amerikan Ermeni-leri’nin Türkler’e ve Türkiye dostla-r›na duydu¤u nefretin boyutlar›n›tahayyül bile edemezsiniz. Bu in-sanlar bütün hayatlar›n› Türkiye’yiher alanda güç duruma düflürmeyeve karalamaya adam›fl durumdalar.Özellikle Kaliforniya ve Kana-da’daki Ermeni toplumu, bu ifl içinneredeyse ülkenizin bütçesi kadarpara harc›yor.

“‘Sizler ise Türkiye’de büyük

bir umars›zl›k ve piflkinlikle uyu-maya devam ediyorsunuz!

“‘Bu nefret dolu insanlar, ta-rihte hiç yaflanmam›fl hayali birsoyk›r›ma pek yak›nda bütündünyay› inand›racaklar.

“‘Türkiye, 1915’te kendisinisavafl›n en kötü günlerinde arka-dan vurup, binlerce yurttafl›n›katleden hain bir toplulu¤a verdi-¤i hakl› bir cezan›n (tehcir) bede-lini, 20’nci yüzy›l›n ikinci büyüksoyk›r›m hareketinin sorumlusuolarak lanse edilerek ödeyecek!’

“Holdwater’a göre Türk Dev-leti, gazeteleri, dergileri, sine-may›, televizyonu, sporu, edebi-yat›, hatta diplomasi ve turizmleoluflan bireysel dostluk iliflkileri-ni bir bütün olarak, karfl› propa-gandada kullanmay› ö¤renmedi-¤i sürece, Ermeni yalanlar›n›nkarfl›s›nda ilelebet durabilmeflans› olmayacak.

“Ona göre, sa¤l›kl›bir iletiflim kurma-n›n imkans›z ol-du¤u bu gözü-dönmüfl topluluk

karfl›s›nda en iyi savunma yöntemi‘sald›r›’ ve Ankara, art›k gerçekgücünü kullan›p, ata¤a kalkmakzorunda...

“Holdwater’in kurup yönetti¤i‘Tall Armenian Tale’, sanal alem-deki sitelerin ziyaret edilme s›k-l›¤›n› ölçen ba¤›ms›z gözlemcikurulufllar tarafindan, ABD’de in-ternetin ‘en popüler 25 tarih site-si’ aras›nda gösteriliyor.”•

32 33

bafllar›ndan buyana yay›nda olan“Büyük Ermeni Yalan›: SahteSoyk›r›m›n Öteki Yüzü” adl› site-si nedeniyle, fanatik Ermeni-ler’den sürekli ölüm tehditlerialan, yay›nlar› hergün, birkaçkez sabote edilen Holdwater’aulaflt› ve amac›n› sordu.

Yan›t k›sa ve netti:“Çünkü Türkler hakl›. Bu iddia,

yak›n tarihin en büyük yalan›d›r!”Holdwater’un söz konusu site-

si flu adreste:http://www.tallarmenianta-

le.com/

“Türkiye’nin, uzun ve zengintarihsel geçmifli nedeniyle yaln›z-ca ‘amans›z düflmanlar’ de¤il, yer-kürenin her köflesinden bir y›¤›n‘gönül dostu’ da kazanm›fl, sonderece özel ve ayr›cal›kl› bir ül-ke” oldu¤unu belirten gazeteci,özetle flöyle devam ediyor:

“Devletin zirvesinde yer alan-lar uluslararas› arenada serserimay›n gibi dolaflan türlü suçlama-lara ve aleyhte propagandalaravar güçleriyle cevap yetifltirirken,Türkiye’nin co¤u kez ad›n› san›n›dahi bilmedi¤i bu gönül dostlar›

BD N‹SAN 2009

“Büyük Ermeni Yalan›: Sahte Soyk›r›m›n Öteki Yüzü” adl› sitesi nedeniyle, fanatik Ermeniler’den sürekli ölüm tehditleri alan, yay›nlar› her gün, birkaç kez sabote edilen

Holdwater, “Türkler hakl›. Bu iddia, yak›n tarihin en büyük yalan›d›r!” diyor.

Page 19: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

35

Hac› Hilmi Efendi’nin 1910’lu y›llarda hal›c›l›k iflindeuygulad›¤› kendi buluflu ticaret yöntemi, kimi büyükflirketlerin bugün uygulad›klar› çal›flma yöntemindenpek farkl› de¤ildi. Yapa¤› ticareti, çal›flma zincirininilk halkas›n› olufltururdu. Dokutaca¤› hal›lar›n iplikle-

rini, boyalar›n› sat›n almaz, yapa¤›dan ipli¤ini kendi e¤irttirir,çeflitli a¤açlar›n ve bitkilerin köklerini kendi kaynatt›r›r, boyala-r›n›n renginin, a¤das›n›n ölçüsünü kendi belirler, kaç çile yünipli¤in hangi renge boyanaca¤›n›n karar›n› kendi verirdi. ‹plik-lerin kurutulmas› tamamland›ktan sonra bunlar›, çevre köylereçuval çuval, renk renk götürür, köyün kad›nlar›na ve genç k›z-lar›na bölüfltürürken, hangi eve kaç renk iplikten, kaç kilo ve-rildi¤inin hesab›n› da özenle ifllerdi defterine... Günü geldi¤in-de köyleri yeniden dolaflmaya ç›kar, iplik verdi¤i her evden do-kunmufl hal›lar› toplarken hal›lar›n önce kilolar›n› denetler, birbaflparmak bo¤umu kadar alanda kaç dü¤üm at›ld›¤›n› sayma-y› sona b›rak›rd›.

Çevre köylerde dokuttu¤u hal›lar› kent merkezindeki depo-sunda biriktirir, bir vagonu dolduracak say›ya geldiklerinde is-tasyona götürür, kira anlaflmas›n› birkaç gün önce yapt›¤› vago-na yükletir, “Haydi u¤urlar olsun” diyerek tüm hal›lar›n› ‹stan-bul’a, toptan sat›fl anlaflmal› oldu¤u hal› tüccar›na gönderirdi.

Yapa¤›dan bafllatt›¤› çal›flma zincirini, toptan sat›fl halkas›y-la tamamlard›.

Hac› Hilmi Efendi, iflindeki özeni nedeniyle sahip oldu¤u

80 Ermeni aileyük vagonlar›yla

kaç›r›ld›YAZAN: MEHMET ERKAN DÜLGERO⁄LU

Hac› Hilmi Efendi, Kayseri’nin büyük çapl› hal›c›lar›ndanbiri, belki de birincisiydi. “Göbekli Bünyan Hal›s›” denildi¤inde, kentte de, köylerde de önce onun ad› gelirdi akla... Kayseri’de tan›nm›fl, Kayseri’de ünlenmiflti;ama y›llar geçtikçe ünü Kayseri’nin s›n›rlar›n› aflm›fl, tüm“Memalik-i Osmaniye”de tan›n›r olmufltu.

34

Aşağıda okuyacaklarınız 93 yıl önce Kayseri’de yaşanmış bir gerçeğin öyküsüdür. Bu olayı o günlerde başta Hacı Hilmi Efendi olmak üzere hiç kimse başkasına anlatmamış, o nedenle olay bugüne değin Kayseri’de hiç duyulmamıştır.

Hacı Hilmi Efendi’nin yeğeni Mehmet Kaşif Efendi, aradan 13 yıl geçtikten sonra, 1929 yılında ölüm döşeğinde bu “büyük sırrı” yalnızca 10 yaşındaki oğlu Mustafa’ya anlatmış, birkaç hafta sonra da genç yaşta yaşamını yitirmiştir.

Çocukluk döneminde çevresinde “Yetim Mustafa”, ilerideki yıllarda ise “Mustafa Hoca” adıyla anılan öğretmen Mustafa Dülgeroğlu yazarımızın öğrencilik yaşamında da “Mustafa Hocası” olmanın ötesinde onun ayrıca tüm yaşamında “Mustafa Babası” olarak yer almıştır. Çünkü o, Mehmet Erkan Dülgeroğlu’nunhem Türkçe öğretmeni hem de babasıydı.Merhum Mustafa Dülgeroğlu da babası gibi, bu olayı yalnızca kendi oğluna anlatmıştı.Mehmet Erkan Dülgeroğlu’nun yazısı ‰ ‰ ‰

Page 20: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

36 37

ünü ve sayg›nl›¤› yan›s›ra, köklüailesinin örfünü sürdürmektekiözeni nedeniyle özel bir ünün vesayg›nl›¤›n da sahibiydi.

Onun, Kapal› Çarfl›’daki bü-yük dükkan› bir çeflit ifl mahke-mesiydi de...

Heybetli bedensel yap›-s›ndan umulmayacakdenli sevecenli¤i, insan-c›ll›¤› ve bu sevecenli-¤inden umulmayacak

denli ödün vermez kat›l›ktakiadalet inan›fl› onu, Kayseri esnaf›-n›n gözünde ve gönlünde, “kara-r› tart›fl›lmaz, sözünden ç›k›lmaz”sayg›nl›kta bir yarg›ç konumunagetirmiflti. Tüccar ya da esnaf,tüm ifl sahipleri, kendi aralar›ndauyuflamayacaklar›n› anlad›klar›sorunlar›n› Hac› Hilmi Efendi’yegötürürler, ayr›nt›lar›yla anlat›rlarve sonunda onun karar›n› sayg›y-la karfl›lar, inanarak uygularlard›.

Bir al›flverifl anlaflmazl›¤› ne-deniyle kad›ya gitmek, Hac›Hilmi Efendi’nin var oldu¤uKayseri’de sayg›s›zl›k say›l›rd›,ay›p olarak bilinirdi. Kayseri’ninMüslüman’› da, Ermeni’si, Rum’uda, o özlenilesi 1910’lu y›llarda,iflte böylesine bir huzur iklimiiçinde ve birbirinin içinde bir bü-tünlükte yaflard›. Camileri ve kili-seleri ile y›l›n belirli günlerindekidinsel bayramlar› d›fl›nda arala-r›nda bir ayr›l›k yoktu.

Güneflli bir günde bir anda gö-¤ün, nereden ve nas›l geldiklerineak›l ermez kara bulutlarla kaplan-mas› örne¤i, y›llardan bir y›l, bukez ülkenin üzeri nereden ve na-s›l geldiklerine ak›l ermez kara bu-lutlarla kaplan›verdi bir anda...

1915 y›l›, tozu dumana katanbir f›rt›na patlatt› ülkenin do¤u-sunda... Çakan flimfleklerin birparlayan, bir sönen ›fl›klar› Kay-seri’de de gözleri kamaflt›rd›, gü-

rüldeyen göklerin gürültüleri,Kayseri’de de kulaklarda ürperti-ler oluflturdu.

“Ermeniler Osmanl›’ya baflkal-d›rm›fllar k›ran k›rana bir çarp›fl-ma bafllam›fl Ermeniler’le Osman-l› aras›nda... Osmanl› kovuyor-mufl Ermeniler’i...”

Kulaktan kula¤a yay›lan söy-lentiler, görenlerin tan›kl›klar›ylagiderek daha korkutucu olaylar›nön bilgilerine dönüfltü.

Kayseri’de Ermeniler de,Türkler de önce üzüntü, sonra ra-hats›zl›k duymaya bafllad›lar.

Kara bulutlar›n getirdi¤iolaylar›n haberleri, Hac›Hilmi Efendi’yi de üzü-yordu. Talas, Derevenk,Nize, Gesi, A¤›rnas,

Dars›yak, Zincidere’de, yün ald›-¤›, yün e¤irttirdi¤i, boyatt›rd›¤›,hal› dokutturdu¤u, üstelik her bi-riyle aile dostu oldu¤u yüzlerceErmeni ailesi vard›. Onlar›n birhata yapmalar›n› da istemiyor,onlara bir hata yap›lmas›n› da is-temiyordu Hac› Hilmi Efendi...

Bu üzücü olaylar› ve onlar›ngetirece¤i belli daha üzücüolaylar› Hac› Hilmi Efendi birsabah erken saatlerde dükka-n›nda kara kara düflünürken,yak›n dostu ve y›llard›r birlikteifl yapt›¤› arkadafl› Nizeli KirkorEfendi girdi içeri...

“Büyü¤ümüzsün, babam›z sa-y›l›rs›n Hilmi Efendi” dedi KirkorEfendi... “Y›llard›r ben de, bütünbizim köyün halk› da senin sa-

yende ekmek yiyoruz, hastalar›-m›za senin sayende ilaç yapt›r›yo-ruz, çocuklar›m›z› senin sayendeokula gönderiyoruz; babam›z ye-rine koyduk seni... Bize bir ak›lver, gözünü seveyim.”

Hac› Hilmi Efendi bir fley söy-lemiyor, karan›n en karas› derin-liklerde, kara kara düflünüyordu.Nizeli Kirkor Efendi, çaresizli¤inebir çare istiyordu.

“Önceleri uzaklarda oluyor buifller, buralara u¤ramaz diyorduk;ama gele gele bak, Marafl’a kadargeldi” dedi. “Hiç flüphen olmas›n,yar›n öbür gün s›ra bize de gele-cek. Sen akil adams›n. Bir çarebul bize, kurban›n olay›m.”

Hac› Hilmi Efendi o gün ö¤le-den sonra Kayseri meb’uslar› Ga-

Kayseri’nin tarihi Nize köyünün bugünkü ad› Güzelköy’dür.

Nize köyünde bir sokak...

Page 21: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

38 39

rabet Tomayan Efendi ile Mustafafieref Efendi’ye gitti, yaflam›nda ilkkez, devlet büyüklerinden kendiiçin özel bir istekte bulundu:

“‹stanbul’a yüklü bir miktardatoplu sat›fl›m var” dedi. “Demir-yollar› ‹daresi’nden her zamanbir vagon kiralay›p yükümü ra-hatça gönderebiliyorum; amaflimdi yüklü bir siparifl ald›m,mal›m da haz›rd›r.”

Hac› Hilmi Efendi, bu ön bil-giden sonra, milletvekillerindenistedi¤ini de aç›klad›:

“Acaba bir defaya mahsus ol-mak üzere, bedeli mukabili befladet vagon tahsisinde bulunul-mas› için bendenize müzahirolur musunuz?”

Kayseri milletvekilleri GarabetTomayan Efendi ve Mustafa fierefEfendi, birbirleriyle el ele vererek

ve birbirleriyle yar›fl›rlarcas›na bircoflkuyla, kentlerinin bu sayg›de-¤er büyü¤ünün iste¤ini yerine ge-tirebilmek için çal›flt›lar ve baflar-d›lar da... Demiryollar› ‹daresi’ylegörüfltüler ve Hac› Hilmi Efen-di’ye, bedeli karfl›l›¤›nda befl adetvagon kiralanmas›n› sa¤lad›lar.

Vagonlar, Kayseri istasyonun-da Hac› Hilmi Efendi’ye teslimedildikten üç gün sonran›n gece-si, Nize’nin tüm evlerinde gerek-li eflyalar sar›l›p sarmalanm›fl, ço-cuklar ve genç k›zlara kat katgiysiler giydirilmifl, tüm haz›rl›k-lar tamamlanm›flt›.

Gecenin yar›s›na do¤rubu saatlerde Nizeli 80Ermeni ailesi, dönüflüolmayaca¤›n› bildikleriuzun yolculuklar› için

evlerinden ayr›lacaklar› iflaretibekliyordu flimdi...

Beklenen haber, bir komflupenceresinden öteki komflu pen-ceresine ulaflt›:

“Hac› Hilmi Efendi, herkesi Ç›-narl› Meydan’da bekliyormufl.”

Ç›narl› Meydan’›nda topla-nan Ermeniler, köyde b›raka-caklar› Türk komflular›yla sonkez kucaklaflt›lar. Arkalar›ndanbakraçlarla dökülen sular›n sesi,kalanlar›n ve gidenlerin h›çk›-r›klar›na kar›flt›. Gidenlerin Ni-ze’de son b›rakt›klar›, arkalar›n-daki bu ses oldu.

Atlar› olanlar, çocuklar› ku-caklar›na ald›lar. Hac› HilmiEfendi de atl›yd›. Onun da ku-

ca¤›nda bir çocuk vard›. Yolcu-lar, gecenin karanl›¤› içinde göz-den kayboldular.

Nizeliler iki saatlik yürüyüfltensonra Kayseri’ye vard›klar›nda, sa-atler gecenin birini gösteriyordu.

Hac› Hilmi Efendi’nin at›-n› izleyerek kentin arasokaklar›ndan geçtiler,tren istasyonunun karfl›-s›nda a¤açl›k bir alanda,

a¤açlar›n alt›na oturdular. Hac› Hilmi Efendi’nin önce is-

tasyona gidece¤ini, sonra gelipkendilerini alaca¤›n› biliyorlard›.O dönünceye de¤in orada, olabil-diklerince sessiz bekleyeceklerinide biliyorlard›.

Gitti¤i yerde çok kalmad› Hac›Hilmi Efendi...

“Yol yorgunlu¤unuzu üzeriniz-den atamad›¤›n›z› biliyorum; amaart›k çok az kald›” dedi ve istasyon

binas›n›n arkas›ndaki karanl›¤› ifla-ret etti. “fiuradan gidece¤iz vagon-lar›n bekledi¤i yere... Oraya kadaryüz ad›m var, yok yolumuz.”

Yük vagonlar›n›n önünde, ikidemiryolu iflçisi bekliyordu yolcu-lar›... Ellerindeki gemici fenerleri-ni hareket ettirdikçe, yüzlerindebir belirip bir kaybolan ürkütücügölgeler olufluyordu. Fenerlerinsolgun ›fl›¤›nda yüzleri seçilmiyor-du. Merdiven gibi kullan›lmakiçin iki sand›k getirmifller, yük va-gonlar›ndan birinin kap›s› önüneyerlefltirmifllerdi.

“Buraya basarsan›z, daha ko-lay ç›kars›n›z” dedi iflçilerden bi-ri... “Her vagona 30-40 kifli ka-dar alaca¤›z.”

Birinci vagon yolcular›n› ald›k-tan sonra iflçiler kap› önündeki ikisand›¤› ald›lar, arkadaki vagonunkap›s› önüne götürdüler.

Yar›m saate kalmadan tüm

Nize köyünde evler...

Page 22: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

***

Baflta Hac› Hilmi EfendiEfendi olmak üzere buolay› o günlerde Kay-seri’de hiç kimse, birbaflka kifliye anlatma-

m›flt›r. O nedenle bu olay› Kay-seri’de o günlerde de, o günler-den sonraki günlerde de hiçkimse duymam›flt›r.

Hac› Hilmi Efendi’nin ye¤eniyaln›zca Mehmet Kaflif Efendi,aradan 13 y›l geçtikten sonra1929 y›l›nda, bu olay› 10 yafl›n-daki o¤lu Mustafa’ya anlatm›fl,birkaç hafta sonra da genç yafl-ta ölmüfltür.

On yafl›nda babas›z kalanMustafa, o y›llarda çevresinde“Yetim Mustafa” olarak tan›n-m›flt›. Hizmet yaflam›nda Kayse-ri’de ve çevredeki çeflitli okul-larda Türkçe ö¤retmenli¤i yapt›-¤› sürece ve 2003 y›l›nda ölümü-

ne de¤in ise, tüm Kayserililer’inve ö¤rencilerinin gönlünde,“Mustafa Hoca” ve “Mustafa Ba-ba” tan›mlamalar›yla an›ld›. Ço-cuklu¤u döneminin “Yetim Mus-tafa”s›, ö¤rencili¤im dönemimdebenim gönlümde de “MustafaHocam” olmufl; fakat do¤u-mumdan bugüne de¤in tüm ya-flam›mda hep, “Mustafa Babam”olarak yer alm›flt›r.

Çünkü kendisi hem Türkçeö¤retmenimdi, hem babamd›.

O da, babas› gibi, yaln›zca ken-di o¤luna, bana anlatt› bu olay›.

***Y›llar, y›llar sonra, dört befl y›l

kadar önce, memleketim Kayse-ri’ye davet etti¤im birkaç arkada-fl›ma, Kayseri kentini ve çevresinigezdiriyordum. Ö¤retmenimizmerhum Giyasettin Tokyay’›ndo¤du¤u Dars›yak köyünü, Mi-mar Sinan’›n do¤du¤u A¤›rnas

40 41

yolcular befl vagona bölüfltürül-müfller, vagonlardaki yerlerineyerlefltirilmifllerdi.

Hac› Hilmi Efendi herolas›l›¤a karfl›n vagon-lara, elleri tüfekli birerakrabas›n› da bindir-miflti. ‹lk iki vagondan

birinde, evlad› yerine koyupbüyüttü¤ü ye¤eni Mehmet Ka-flif’i görevlendirmifl, ötekindeise yolcular› koruma görevinikendi üstlenmiflti.

Tüm yolcular›n ve koruyucu-lar›n vagonlar›na bindiklerini gör-dükten sonra öndeki vagona ken-di bindi ve iflçilere, kap›lar› ka-patmalar›n› bildirdi.

Bir saat kadar sonra vagonlar-da, çarpma sars›nt›s›na benzerbir sars›nt› oldu. Manevra yapt›-

rarak vagonlar› ana hatta çek-mek için öndeki vagona bir lo-komotif ba¤lanm›flt›.

Herkes çok yorgundu; fakatkimse uyumuyordu. ‹lk üçü k›sa,dördüncüsü uzun bir tren düdü-¤ü sesi bekliyordu tüm yolcular.

“Düt, düt, düt, düüüüt...” Dördüncü uzun düdük sesin-

den sonra demirin demire çarp-mas› gürültülerini, demir teker-leklerin demir raylar üzerindedönmeleri sesleri izledi.

Dönüflü olmayan yolculu¤unikinci bölümü bafllam›flt›. Bu bö-lümde ilk ve son durak, ‹stan-bul’un Haydarpafla Gar›’yd›.

Dört gece önce Kayseri istas-yonunda bir gece karanl›¤›ndabindikleri vagonlar›ndan, flimdiHaydarpafla Gar›’nda yine bir ge-ce karanl›¤›nda inen Nizeliler,yüzlerini hangi yöne çevirecekle-rini bir süre bilemediler, birbirle-rine döndüler, birbirlerinin yüzle-rini seyrettiler.

Gün ›fl›rken bu kez birbirleriy-le kucaklaflmalar bafllad›, h›çk›ra-rak iç çekmeler yine duyuldu.

Baflta Kirkor Efendi olmaküzere tüm Nizeliler s›raya girdi-ler, Hac› Hilmi Efendi’nin eliniöptüler, ona teflekkürler ettiler,dualar ettiler. Sonra kimi teyze-sinin fiehremini’deki evini ara-mak için, kimi Kad›köy’deki ha-las›na gitmek için, kimi K›nal›-ada vapurunun kalkaca¤› iske-leyi bulmak için, ortalar›na birtafl düflmüfl kufl sürüsü gibi dörtbir yana da¤›ld›lar.

Page 23: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

42

köyünü, ba¤lar› türkülere geçmiflGesi köyünü gezdirdikten sonraarkadafllar›ma, içinde büyük birkatedral olan Nize köyünü degezdirmek istedim.

Nize’ye geldi¤imizde,Erciyes Üniversite-si’nden bir ö¤retimüyesinin, varl›kl› ol-duklar› belli olan, orta

yafll› bir Amerikal› çifte, köyüanlatmakta oldu¤unu gördük.Yanlar›na yaklaflt›k, önce kulakverdik anlatt›klar›na, sonra bizde kat›ld›k konuflmalar›na...

Kaliforniya’da oturuyorlar-m›fl Amerikal› kar› koca... Nize-li imifller Kendileri gibi birçokNizeli varm›fl Kaliforniya’da...Hatta bir de dernekleri var-m›fl orada... Bize, aile büyükle-rinden kalan birkaç fotograf dagösterdiler. Derneklerinin top-lant›lar›ndan da fotograflar gös-terdiler. Türkçe’yi düzgün ko-nuflam›yorlard›; ama ezberle-rindeki birkaç Türkçe sözcü-¤ü, hem de tam Kayseri flivesiy-

le, yanl›fls›z söylüyorlard›. “Biz, aile büyüklerimiz gibi

yapt›k, Nizeli aileler olarak birbi-rimizden hiç ayr›lmad›k” dediler.“Hatta birkaç›m›z Arjantin’e yer-leflmifl; ama onlarla da sürdürüyo-ruz iliflkimizi...”

Biraz daha derinlefltirdikkonuflmam›z›...

“Dedelerimiz 1916 y›l›nda,çok zor koflullar alt›nda kaçm›fllarNize’den” dediler. “Muhterem birMüslüman’›n yard›m›yla, yük va-gonlar›nda, hal› ve yapa¤› çuval-lar› aras›nda, hep birlikte trenle‹stanbul’a gitmifller, daha sonrada Amerika’ya gelmifller.”

Dedelerini 1916 y›l›nda, çokzor koflullar alt›nda Nize’den ka-ç›ran Hac› Hilmi Efendi’nin toru-nu ile, Amerika’ya göç eden Ni-zeli Ermeniler’in torunlar› o günorada, Nize’de yan yana gelmifl-ler, aralar›nda “üçüncü, dördün-cü, beflinci flah›slar” olmadan,dedelerinin o eski günlerini an›-yorlard›, onlar›n 93 y›l öncekidostluklar›n›n s›cakl›¤›n› yaflaya-rak ve yaflatarak...•

BD N‹SAN 2009

Mehmet Erkan Dülgero¤lu, 29 Mart 1945 tari-hinde Kayseri’de do¤du. Talas Amerikan Orta-okulu, Tarsus Amerikan Lisesi ve Robert Kolej ‹fl‹daresi Fakültesi’nden 1967 y›l›nda mezun oldu.

Kayseri ve ‹stanbul’da çeflitli üretici flirketler-de ortakl›k ve üst kademe yöneticili¤i yapt›ktansonra, 2000 y›l›nda kendi iflini kurdu, yönetti veevlatlar›na devretti.

fiimdilerde bol bol okuyor ve Bodrum’daki evive teknesi ile denizin tad›n› ç›kart›yor.

BU YAZININ YAZARI MEHMET ERKAN DÜLGERO⁄LU’YLA TANIfiIN

Bat›l›lar’›n Çin’de bulun-mas›na karfl› ç›kan hal-k›n, 1900 y›l›nda bafllat-t›¤› “Boxer ‹syan›” s›ra-s›nda, Alman büyükel-

çisi de öldürülmüfltü. Bunun üzerine ordusundan

bir alay› Çin’e gönderen Almanimparatoru, 27 Temmuz 1900’deflöyle diyordu askerlerine:

“Binlerce y›l önce Hunlar, im-paratorlar› Attila’n›n buyru¤u al-t›nda, kendilerine bugün bilesayg› duyulan bir ün yaratt›lar.Sizler de Almanya ad›na, Çin’debinlerce y›l an›msanacak böylebir ün yaratmal›s›n›z!”

‹mparatorun bu vahfli iletisinialan Alman askerleri, Çin’de vetüm dünyada binlerce y›l an›msa-nacak –ancak sayg› duyulmayan–kanl› bir üne imza att›lar.

Çin’de, Afrika’da, Birinci ve

‹kinci Dünya Savafl›’nda oldu¤ugibi, “ünlerine” ün katt›lar.

***1904’te bafllay›p 3 y›l süren

Güneybat› Afrika’daki direnifl s›-ras›nda, Almanlar’›n yapt›¤› “He-rero ve Namaqua Soyk›r›m›”, tari-he “20’nci yüzy›l›n ilk soyk›r›m›”olarak geçti.

Herero halk› 12 Ocak 1904 Sa-l› günü Alman sömürge yönetimi-ne karfl›, Samuel Maharero’nunönderli¤inde isyan bayra¤›n› açt›.

A¤ustos’ta “Waterberg Sava-fl›”nda isyan› bast›ran KorgeneralLothar von Trotha, Herero halk›n-dan geriye kalanlar› “Kalahari Çö-lü”ne sürdü.

Açl›k ve susuzluk çeken buinsanlar, k›zg›n çöl kumlar› ara-s›nda can verdiler.

Ekim ay› içinde bu kez NamalarAlmanlar’a karfl› silaha sar›ld›lar.

20’nci yüzy›l›n ilk insanl›k suçu:Herero ve Nama Soyk›rm›

43

Mehmet MuhsinoğluKÖfiEDEN BUCAKTAN

Ulusal tarihlerinin kanl› sayfalar›na bakmadan, milyonlar›n yaflam›na mal olan “insanl›k suçlar›”ndan utanmadan, Türkiye’nin s›rt›na “soyk›r›m” etiketi yap›flt›rmaya kalk›flan Bat›l› “uygar” ülkelerin, i¤renç geçmifllerinden birçok örnekler verdik bu sütunlarda... Bugün de s›ra Almanya’da!

Page 24: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

44 45

Üç y›ll›k direnifl sonunda, ge-nel nüfus yap›s›na göre 65 binHerero ve 10 bin Nama’n›n öldü-rüldü¤ü hesaplan›yordu. Çöldeaçl›k, susuzluk çektirerek ya dazehirle öldürmek, Almanlar’›n uy-gulad›¤› yayg›n yöntemlerdi.

Birleflmifl Milletler’in 1985y›l›nda yay›mlad›¤›“Whitaker Raporu”, Al-manya’n›n Güneybat›Afrika’da yaflayan Here-

ro ve Nama halklar›n›n kökünükaz›maya çal›flt›¤›n›, bunun 20’nciyüzy›l›n ilk soyk›r›m olaylar›ndanbiri oldu¤unu aç›klad›.

Alman hükümeti bu olaylar için,100 y›l sonra, 2004’te özür diledi.

***Afrika’daki kar›fl›kl›klar sürer-

ken, ‹ngiltere bölgeyle ilgilenme-di¤ini aç›klam›fl, A¤ustos 1884’teAlmanya, bölgenin “korumac›l›¤›-n›” ilan etmiflti. Böylece denizafl›-r› ülkelerden gelen “beyazadam”, Afrika’da yeni bir yerleflimalan› daha kazanm›flt›!

Theodor Leutwein ayn› y›l sö-mürge valisi olarak atan›yor, Al-manya “huzur ve güveni” sa¤la-y›p bölgeyi “sakinlefltirmek” ama-c›yla, “Schutztruppe” imparatorlu-¤un sömürge birliklerini Afrika’yagönderiyordu.

Avrupal› göçmenler, yerliler-den ele geçirilen topraklara yer-leflmeleri için “korumac›” yöne-

tim taraf›ndan yüreklendiriliyor,bu uygulama halk›n büyük tepki-sine neden oluyordu.

Herero ve Nama halk›n›ngeçim kayna¤› olantopraklar ve s›¤›r sürü-leri, ony›llar içinde, Gü-neybat› Afrika’ya gelen

Almanlar’›n eline geçti. Ulusalvarl›klar› yabanc›lar›n sahiplen-mesi sonucunu veren “küresellefl-me” uygulamas›, o y›llarda Afri-ka’da bafllam›flt› sanki!..

***Alman sömürge yönetimi eflit-

likten, adaletten çok uzaklardayd›. Yerli halk “beyaz adam”›n kö-

lesi olmufltu art›k... Bu arada 1908 y›l›nda yay›m-

lanm›fl kimi raporlarda, Alman-lar’›n bölgedeki en büyük ç›karla-r›n›n, madenlerden elde ettiklerielmaslar oldu¤u vurgulan›yordu.

1903 y›l›nda Hendrik Witbo-oi’nin önderli¤inde isyan edenNama kabilesi, yaklafl›k 60 Almangöçmeni öldürdü. Y›llar›n biriktir-di¤i öfke nedeniyle silahlananHerero kabilesi de, Ocak 1904’teisyanc› Namalar’a kat›ld›.

Çat›flmalar›n ana nedeni, yerli-lerin ve göçmenlerin ayn› toprak-lar üzerinde hak iddia etmeleriydi.Afrika k›y›lar›n› ülkenin iç bölgele-rine ba¤layacak olan Otavi demir-yolu inflaat›n›n tamamlanmas›, Av-rupa’dan gelen yeni göçmen dal-galar›n›n, bu bölgelere daha kolayulaflmas›n› sa¤layacakt›.

***

Yerli halk›n birikmifl borçlar›n›ödemesi için Kas›m 1903’te uygu-lamaya konulan yeni politika,Herero isyan›n›n öteki nedenle-rinden biriydi. Y›llar boyu tüccar-lardan yüksek faizle borç almayaal›flan yoksul Herrerolar, giderekkatlanan bu borçlar› ödeyecekgüce sahip de¤illerdi.

Bu sorunu “iyi niyetle” çöz-mek isteyen Sömürge Valisi Leut-wein, gelecek y›la ait tüm borçla-r›n ödenmeyip silinmesi karar›n›

‹syandan önce 1895 y›l›nda çekilen bu foto¤rafta, Alman Sömürge Valisi Theodor Leutwein, Hererolar’›n flefi Samuel Maharero ile birlikte görülüyor.

Korgeneral Lothar von Trotha

Page 25: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

46 47

verdi. Alacaklar› ödenmedi¤i içinnakit para s›k›nt›s› çeken tüccar-lar, borçlular›n s›¤›rlar›na ya daeflyalar›na el koymaya bafllad›lar.

Herero halk›n›n Alman-lar’a karfl› duydu¤u öf-ke bu nedenle daha daartt›. Alman sömürgegörevlilerini, mallar›na

el koyan tüccarlar›n “suç orta¤›”olarak görüyorlard›.

Bu nedenle Hererolar, 1904y›l› bafl›ndaki isyanlar›nda ne ka-dar hakl› olduklar›na bir kez da-ha inan›yorlard›. fiefleri SamuelMaharero’nun önderli¤inde, ka-d›n ve çocuk ayr›m› gözetmeksi-zin 120 Alman’› öldürmüfl, çiftlik-lerini yak›p y›km›fllard›.

Okahandja’y› kuflatan isyanc›-lar, sömürgenin baflkenti Wind-

hoek ile ba¤lant›s›n› kesmifllerdi. Vali Leutwein düzenin yeni-

den sa¤lanabilmesi için, Almanbaflkenti Berlin’den deneyimli birsubay›n gönderilmesini istemiflti.Bunun üzerine Korgeneral Lotharvon Trotha, 3 May›s’ta Güneybat›Afrika sömürge ordusu baflkomu-tanl›¤›na atand›. General Trotha,14 bin askeriyle birlikte 11 Hazi-ran’da Afrika’ya ulaflt›.

Sömürge ordusu 11-12 A¤us-tos’ta Waterberg Savafl›’nda 3bin-5 bin Herero’yu ma¤lup et-mesine karfl›n, isyanc›lar› kuflat-may› ve böylece askeri tehdidiönlemeyi baflaramad›.

***‹ngilizler’in kendi bölgelerin-

de isyan ç›kartmamalar› koflu-luyla, s›¤›nma hakk› tan›d›¤› He-rero savaflç›lar›, aileleriyle birlik-

te Bechuanaland’a çekildiler. Bu arada 24 bin Herero, Ka-

lahari Çölü’nden geçip ‹ngilizbölgesine ulaflma umuduyla yo-la ç›km›flt›. Daha sonra çöldedevriye gezen Alman askerleri,8-15 metre derinlikteki çukurla-r›n çevresinde, çok say›da iske-letle karfl›laflt›lar.

Su bulma umuduyla kum-lar› kazan Hererolar’dangeriye bu iskeletler kal-m›flt›! fief Maherero veyaklafl›k bin Herero, Ka-

lahari Çölü’nü geçip Bechuana-land’a ulaflabilmifl, 23 bin kad›n,erkek ve çocuk ise, k›zg›n çöl ku-munda can vermifllerdi.

Korgeneral Trotha, 2Ekim’de Herero halk›na yaz›l›bir bildirim yapt›:

“Ben, Alman birliklerinin bü-yük komutan›, bu mektubu Here-ro halk›na gönderiyorum...

“Bütün Hererolar bu toprakla-r› terk etmek zorundad›r...

“Alman s›n›rlar› içinde, silahl›ya da silahs›z, s›¤›rla birlikte yada yan›nda s›¤›r olmadan yakala-nacak her Herero, o anda vurula-cakt›r. Bundan böyle hiçbir kad›nya da çocu¤u kabul etmeyece-¤im; onlar tekrar kendi halk›n›naras›na sürülecek, ya da kendile-rine atefl aç›lacakt›r.

“Herero halk› hakk›nda kara-r›m budur!”

Çat›flmalarda kesin zafer kaza-namayan Korgeneral Trotha, ya-kalanan Herero erkeklerinin infaz

edilmesini, kad›n ve çocuklar›nçöle sürülmesini emretti.

***Bu arada Alman ‹mparatoru,

Afrika’daki uygulamalar›n› dünyakamuoyu önünde savunmaya çal›-fl›yor, Cenevre Antlaflmas›’n›n be-lirledi¤i insan haklar›n›n Herero-lar’› güvence alt›na almad›¤›n›,çünkü onlar›n “insan olmayan” ya-rat›klar oldu¤unu öne sürüyordu.

Berlinde sivil hükümetle aske-ri kanat aras›nda ortaya ç›kan po-litik çat›flma sonucu, ‹mparator II.William, Trotha’n›n Herero halk›-na yapt›¤› 2 Ekim tarihli bildirimi8 Kas›m’da iptal etti. Ancak, Afri-ka’da soyk›r›m çoktan bafllam›flt›!

1904 y›l› sonunda Trotha’n›nemri tümüyle yürürlükten kald›r›-l›nca, tutuklular toplama kampla-r›na sürüldü ve Alman ifl yerlerin-de köle olarak, zorla çal›flt›r›ld›lar.

Befl toplama kamp› ara-s›nda en kötüsü, “Kö-pekbal›¤› Adas›” kam-p›yd›. Afl›r› çal›flma veaçl›k sonucu, günde 12-

18 köle can veriyordu bu kamp-ta... Alman komutan Von Estorff,Nisan 1907 tarihli raporunda,yaklafl›k 1.700 köle iflçinin öldü-¤ünü bildiriyordu.

Alman otoritesinin bölgedeyeniden sa¤lanmas›, ancak 1908y›l›nda olanakl› oldu.

Bu yönde gösterilen yo¤unçabaya, 19 bin Alman askeri desilahlar›yla kat›lm›flt›!

***

fief Maherero ve yaklafl›k bin Herero, Kalahari Çölü’nü geçip Bechuanaland’a ulaflabilmifl, 23 bin kad›n, erkek ve çocuk ise, k›zg›n çöl kumunda can vermifllerdi.

Fotografta kurtulan Hererolar’dan bir grup görülüyor.

Page 26: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Bölgede elmas madenlerininayn› dönemde keflfedilmesi, Al-manlar’›n zenginli¤ine önemlikatk› sa¤lad›ysa da, bu “mutlu”süreç fazla devam etmedi.

Birinci Dünya Savafl›’n›n kolo-ni çat›flmalar› s›ras›nda, 1915 y›-l›nda Güney Afrika Birli¤i bölgeyiiflgal edip Alman kolonisini elegeçirdi. Güneybat› Afrika’daki budurum 1919 Versay Antlaflmas›’y-la hükme ba¤land›.

1904-1908 isyan› s›ras›nda,

birçok Herero ve Nama tutsakla-r›na ait kafataslar›, “beyaz Avru-pal›lar’›n Afrikal›lar’dan üstün ol-du¤unu kan›tlama” amac›yla ya-p›lacak “bilimsel” araflt›rmalar içinAlmanya’ya götürülmüfltü.

Namibya’n›n Almanya Büyü-kelçisi Peter Katjavivi, A¤ustos2008’de bu kafataslar›n›n geriverilmesini, resmen istemifltiBerlin hükümetinden!•

48

BD N‹SAN 2009

[email protected]

Hayvanat bahçesindeki tek kangurunun, kapat›ld›¤› yer-den ç›k›p, bahçede dolaflt›¤›n› gören yetkililer, hemen bir önlem al-d›lar. Kangurunun z›plama yetene¤ini bildiklerinden, onun bu-lundu¤u bölümün çevresindeki tel örgü duvar› iki metre daha yük-selttiler. Fakat sabah uyand›klar›nda, kangurunun yine d›flar› ç›k-t›¤›n› ve hayvanat bahçesindeki yollarda gezindi¤ini gördüler.

Yetkililer, ald›klar› önlemin yetersiz oldu¤unu anlad›lar ve ikimetre yükselttikleri tel örgülerin boyunu iki metre daha yükseltti-ler. Fakat ertesi sabah, bu önlemin de yeterli olmad›¤›n› gördüler.Çünkü kanguru, kapat›ld›¤› bölümden yine ç›km›fl, hayvanat bah-çesinde yine özgürce dolafl›yordu.

Baflka bir önlem düflünemeyen hayvanat bahçesi yetkilileri, ça-reyi yine tel örgülerin yüksekli¤ini art›rmakta buldular. Kanguru-nun kald›¤› bölümü çevreleyen tel örgülerin yüksekli¤ini bu kezonbefl metreye ç›kard›lar.

Hayvanat bahçesinde kangurunun yan›ndaki bölümde kalandeve, komflusunun çevresindeki tel duvar›n hemen her gece yüksel-tilmesi karfl›s›nda daha fazla dayanamad› ve sordu:

“Kanguru kardefl, bu durumun sonu ne olacak böyle?” diyesordu. “Senin bölümün çevresindeki tel örgünün boyunun yüksel-tilmesi ne zamana kadar sürecek dersin?”

Kanguru bir yandan gülerken, bir yandan da deveyi yan›tlad›:“Yetkililer, bahçe kap›s›n› geceleri kilitlemeyi ö¤reninceye

dek...”•

49

FIRÇALAYARAKSerdar Günbilen

Page 27: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

K›rm›z› Yay›nlar›Ba¤dat Cad., No: 142/13, Maltepe, ‹stanbul(0216) 371 3629 www.kirmiziyayinlari.com

YAZAN: fiEBNEM fiEN

51

Page 28: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

52 53

ise, flu bilgilere yer veriliyordu:“Türkiye, denizle iç içe yafla-

yan bir ülkedir. K›y›lar›m›z›nuzunlu¤u Akdeniz’in boyunun2,5 kat› kadard›r. ‹llerimizin yüz-de 40’n›n denizle k›y›s› bulun-maktad›r. Ülkemizin k›y› uzun-luklar›, Anadolu k›y›s› 6.480 km,Trakya k›y›s› 786 ve Adalar k›y›s›106 km olmak üzere, toplam8333 km.’dir.

“Dünya yük tafl›mac›l›¤›n›nyüzde 90’dan fazlas› denizyolu ileyap›lmaktad›r. Deniz yolu enekonomik ve güvenilir tafl›ma yo-lu olmas›na ra¤men, yurt içi yüktafl›mac›l›¤›m›z›n yüzde 88’i kara-yolu, yaln›zca yüzde 4’ü denizyo-lu ile yap›lmaktad›r.

“Benzer durum yolcu tafl›ma-c›l›¤› için de geçerlidir. Ülkemiz

yolcu tafl›mac›l›¤›n›n yüzde 95’ikarayolu, yaln›zca binde 3’ü de-nizyolu ile gerçekleflmektedir. Üçtaraf› denizlerle çevrili ülkemizinyük ve yolcu tafl›mac›l›¤›nda de-nizyolunun bu kadar az pay al-mas›, ekonomik ve sosyal boyut-lar bak›m›ndan büyük olumsuz-luklar do¤urmaktad›r.

“Ulkemizin 8333km.’lik sahil fle-ridi ile sahip ol-du¤u bedava su-yoluna karfl›n

demiryolu yap›m› kilometre bafl›-na yaklafl›k 1 milyon dolara malolmakta, 2 milyon dolardan bafl-layan otoyol infla maliyetleri ise,viyadüklü kesimlerde 12 milyon

“Denizcilik sadeceulaflt›rma ifli de-¤il, ikitisadi iflolarak anlafl›la-cak ve tersane-

ler, gemiler, limanlar ve iskele-ler infla edilecek, deniz sporlar›kulüpleri kurulacak ve korunupgelifltirilecektir.

“Çünkü, topraklar›n ucu denizolan bir ulusun s›n›r›n›, halk›n›nkudret ve yetene¤inin hududu çi-zer. En uygun co¤rafi konumda veüç taraf› denizlerle çevrili olanTürkiye, endüstrisi, ticareti ve spo-ru ile en ileri bir denizci ulus ye-tifltirmek yetene¤indedir. Bu yete-nekten yararlanmas›n› bilmeliyiz.

“Denizcili¤i Türk’ün büyükulusal ülküsü olarak düflünmeli veonu az zamanda baflarmal›y›z.”

***Atatürk’ün Adliye Vekili Mah-

mut Esat Bozkurt'un görev döne-minde, Türkiye Cumhuriyeti hu-kuk sisteminin di¤er temel yasa-lar› gibi, “Kabotaj Kanunu” da ha-z›rlanm›fl ve yürürlü¤e girmiflti.

“Türkiye Sahillerinde Nakliya-t› Bahriye ve Limanlarla Kara Su-lar› Dahilinde ‹cray› San'at ve Ti-caret Hakk›nda Kanun”, 20 Nisan1926’da mecliste kabul edildiktensonra, Resmi Gazete’de 28 Nisan1926’da yay›mlanm›flt›.

Bir devletin kendi limanlar›aras›nda yolcu ve yük tafl›mahakk› olan “kabotaj”, Frans›zca’da“egemenlik” anlam›na geliyor.

Osmanl› Devleti’nin kapitülas-

yonlar çerçevesinde yabanc› ülkegemilerine tan›d›¤› kabotaj ayr›-cal›¤›, Lozan Bar›fl Antlaflmas›’yla1923 y›l›nda kald›r›ld›.

Kabotaj Kanunu 1 Temmuz1926’da yürürlü¤e girdi. Bu yasayagöre, akarsularda, göllerde, Mar-mara Denizi ile bo¤azlarda, tümkarasularda ve karasular içinde ka-lan körfez, liman, koy ve benzeriyerlerde, makine, yelken ve kürek-le hareket eden araçlar› bulundur-ma, bunlarla mal ve yolcu tafl›mahakk› Türk yurttafllar›na verildi.

Ayr›ca, dalg›çl›k, k›lavuzluk,kaptanl›k, çarkç›l›k, tayfal›k vebenzeri mesleklerin Türk yurt-tafllar›nca yerine getirilebilece¤ibelirtildi.

Yabanc› gemilerin yaln›z Türklimanlar›yla yabanc› ülkelerin li-manlar› aras›nda insan ve yük ta-fl›yabilece¤i kabul edildi.

Yarg›tay 11’inci HukukDairesi, 8 Aral›k 1970 ta-rihinde ald›¤› 4935 say›l›karar›nda, denizde kur-tarma ve yard›m›n da

Türk gemilerinin temel hakk› ol-du¤unu, kurtarmaya kat›lan ya-banc› bir geminin, kabotaj ve te-kel hakk›n› ihlal etti¤ini bildirdi.

*** Kabotaj hatt› ve iç sular›m›z-

daki mevcut durum konusunda,Gemi Mühendisli¤i ve Sanayimiz2004 Sempozyumu’nda, Bekir fie-ner, U¤ur Bu¤ra Çelebi ve SerkanEkinci’nin yapt›¤› bir sunumda

Atatürk, denize büyük sevgi duyar ve bu sevgisini tüm ulusa afl›lamaya çal›fl›rd›. ‹stanbul’daCumhurbaflkanl›¤› Florya Köflkü’nde bulundu¤u günlerde denize girer, kürek çekerdi.

BD N‹SAN 2009

Page 29: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

54

dolara kadar ç›kabilmektedir.“Bugüne kadar ülkemizde in-

fla edilmifl toplam 1.600 km. oto-yoluna 14 milyar dolar (ortalamakilometre maliyeti 8,8 milyon do-lar) sarf edilmifltir.

“Bu hesapla 150 km.’lik birotoyol bedeli bir milyar dolar› afl-maktad›r. Buna karfl›n flu anda ül-kemizde kullan›lmakta olan enmodern ve en h›zl› yolcu-araç fe-ribotunun maliyeti 25-30 milyondolar civar›ndad›r.

“Ulaflt›rmada ülkemiz genelin-

deki durum, ‹stanbul ilimizde debenzerlik tafl›makta, kent içi ula-fl›mda yüzde 90 karayolu, yüzde6 demiryolu ve yaln›zca yüzde 4denizyolu kullan›lmaktad›r.

“fiehirleraras› ulafl›mda de-nizyolunun oran› daha da altseviyelerdedir.

“Bu durumun iyilefltirilmesi veulafl›m›n deniz yoluna kayd›r›lma-s›, ülke ekonomisi, emniyetli tafl›-ma ve çevre kirlili¤i aç›s›ndan aci-len ele al›nmas› gereken bir konuolarak karfl›m›za ç›kmaktad›r.”•

Ne denli kötü olursa olsun, asla pes etmeyin. “Bu benim ba-fl›ma nas›l geldi?” diye düflünmeyin, “Benden daha kötü durumdaolan insanlar da var” diye düflünün. Uçurumun kenar›nda biletaklalar atabilirsiniz, üstelik gülümseyerek. Önemli olan ruh veak›ld›r. Herfleyin en iyisini yapmaya çal›fl›n ve hastal›¤›n›z›n ar-kas›na saklanmay›n. Her günün tad›na var›n. Akflam nereye gi-dece¤inizi planlay›n, gelece¤inizi planlamay›n. Yaln›zca baflkala-r›n›n yard›m›na aç›k olmay›n, kendinize de yard›m edin. Hâlâbirfleylerin üstesinden gelebilece¤inizi gösterin herkese. Yapama-yaca¤›n›z fleyler için bofl yere üzülmeyin, yapabilece¤inizi yap-maktan zevk almak için u¤rafl›n.• Stephen Hawking

Bir yere varmanın ilk adımı, bulundu¤unuz yerde kalma-maya karar vermektir. Bulundu¤unuz çevrenin sizi etkiledi¤iniunutmayın. Bu nedenle sizi amacınıza ulafltırabilecek çevreyi se-çerken özenli davranın. Yaflamınızla çevreniz arasındaki iliflkidengesini dikkatle de¤erlendirin. Çevrenizdeki fleyler geliflmenizeyardımcı mı oluyorlar, yoksa sizi oldu¤unuz yerde mi tutuyorlar?Çevrenizin tutsa¤ı de¤ilsiniz. Bulundu¤unuz yerden hofllanmıyor-sanız, bu durumunuzu de¤ifltirmek elinizdedir. Çünkü siz bira¤aç de¤ilsiniz. “Yapabilseydim, yapardım” demeyin, “Yapabilir-sem, yaparım” deyin. E¤er siz sevdi¤iniz bir fleyin parçası olursa-nız, o sevdi¤iniz fley de sizin bir parçanız olur.•

55

Maddi zevklerin öneç›kar›ld›¤› bir ortam-da cumhuriyeti ku-ran ve yaflad›¤›m›ztopraklar› bizlere va-

tan yapan destan kahramanlar›n-dan birini, Mareflal Fevzi Çakmak’›böyle bir nisan ay›nda kaybetmifl-tik. Sessiz kalamazd›k. Binlerce ö¤-renciyle ‹stanbul’a akt›k. Takvimler12 Nisan 1950’yi gösteriyordu.

Mareflalin aziz naafl› ‹stanbul,Teflvikiye’den Eyüp’e de¤in binler-ce omuzlar›n üzerinde tafl›nm›flt›.

Benim kufla¤›m ulusal savafl›m›nsevdas›, heyecan› ve tutkusuylabüyümüfltür. fiehitleri, gazileriylebizi biz yapan efsaneleflmifl kahra-manlar›yla benli¤imizin bütünündeyaflarlar. Bu nedenle de vatan biz-ler için bir co¤rafya parças›, bayrakda bir bez parças› de¤ildir. Biz on-larla yaflar›z, biz onlarla var›z.

O mareflal ki, büyük kurtar›c›-n›n en yak›n arkadafllar›ndan bi-riydi. Dünya ihtiraslar›ndan uzakbir ahlak ve erdemlikler an›t› ola-rak yaflam›flt›.

Yirmiüç y›l milli savunma vegenel kurmay baflkan› olarak gö-rev yapan ve Türkiye’nin iki ma-reflalinden biri olan Fevzi Çakmakyaln›zca bir asker de¤ildir. O in-meyen bir bayrak, unutulmaz birdevlet adam›d›r.

Binbir yoklu¤un içinde ak›llar›ve imanlar›n›n kutsiyetiyle dövü-flerek, yoku var ettiler. Mazlum vema¤dur bir ulusla bütünleflerekkan ve can verdiler. Da¤› tafl›yla,analar bac›lar›yla, erleri erenleriy-le bir tek vücut olarak TürkiyeCumhuriyeti Devleti’ni kurdular.

Kurtulufl Savafl› bir onur sava-

Mareflal Fevzi Çakmak

Ali Naili ErdemYAfiAMDAN GÖZLEMLER

Page 30: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

56

fl›d›r. Sömürgeci güçlere, Türki-ye’yi haz›r bir lokma diye düflü-nenlere hadlerini bildirme savafl›-d›r. Yedi cephede dövüflmüfl, za-ferler kazanm›fl bir ulusun yenil-mifl ilan edilmesini içlerine sindi-remeyen ve geçmiflten gelece¤eözgür yaflam›fllar›n savafl›d›r.

Türk’ün ve Türklük’ün var-l›¤›n› koruma savafl›d›r.Bu nedenledir ki, Kuva-y›Milliye’yi oluflturanlar rast-lant›lar›n ortaya ç›kard›¤›

kifliler de¤illerdir. Her biri sa¤lamve engin bir kültürün insanlar›d›r-lar. Ak›llar› denli iman ve inançla-r›yla y›ld›zlar› yakalayacak güçtey-diler. Nitekim bugün An›tkabir’i zi-yaret edenler Atatürk’ün 3 bin kita-b› notlar alarak okudu¤unu gör-mektedirler. Onun yan›nda ömürle-ri boyunca yer alm›fl olanlar da“Hürriyet ve istiklal benim karakte-rimdir” inanc› ve ilkesiyle bütünlefl-mifl ayn› mayan›n insanlar›d›rlar.

Halk›ndan hiçbir fley bekleme-den hizmet veren Fevzi Çakmak,yapt›klar›n› söylemeyen, an›msat-mayan bir yüceli¤in örne¤idir. O,Atatürk’ün ba¤ evini saray olarakalg›layan alçakgönüllülü¤ünü ve“Servetim ve iftihar›m Türklük’tenbaflka bir fley de¤ildir” sözünügönlünde yaflatm›fl ve övgülerinsarhofllu¤una düflmemifltir. Sadebir yaflam›n insan› olarak Türklükbilincini ulusal bir kültür olarakcumhuriyetin kimli¤i yapanlar›ntaraf›nda yer alm›flt›r.

Ulusun yalans›z ve riyas›z sesi-

nin temcilcisi olarak halk›na güç-lü ve sayg›n bir Türkiye’de yafla-mas›n›n olanaklar›n› sa¤layan Ata-türk’ün devrimleriyle bütünleflmifl,onun mutlulu¤unu yaflam›flt›r.

fierefle dolu ömrü ya KafkasCephesi’ndedir ya Rumeli’de yaBalkan Savafllar›’n›n zulmeden ha-vas›nda ya da Çanakkale’nin flanl›savunmas›ndad›r. Suriye’nin ihanetyüklü gecelerinde Türk’ün zafer k›-l›c› ve her aflamas› bir destan olanulusal savafl›m›n flanl› komutan›d›r.Tarihi yapanlar ve tarihe yön ve-renler zihni allak bullak eden bü-yük olaylar›n yarat›c›lar›d›r.

Atatürk’ün üstün dehâs›n› kav-rayabilmek, bireyin çokça nitelik-leri bünyesinde tafl›mas›na ba¤l›-d›r. Mareflal Fevzi Çakmak bu ni-teliklerin adam› oldu¤u için Ata-türk’ün yan›nda yer alm›flt›r.

Bir vatansever, ayn› za-manda bir milliyetse-verdir. Atatürk’ün deyi-fliyle “Övüngen ve ben-cil olmayan” bir milli-

yetseverdir. Hiçbir ulusa düfl-manl›k beslememifl, hiçbir devle-tin de Türk ulusuna yan bakma-s›na katlanamam›flt›r.

Felaketlerimizin içinden birulusal gurur gibi yükselen flereflitarihimize lay›k bir savafl›m› ölümpahas›na gerçeklefltirenlerden biriolarak o, Atatürk’ün kendisine “Enbüyük asker sensin” de¤erlendir-mesini hak etmifl bir insan›n huzu-ru içinde Tanr›’n›n rahmetinekavuflmufltur.•

“Yücel” dergisi cumhuriyetinuygarl›k yolundaki hedeflerinigözetiyor, cumhuriyetle gelen de-¤erlere sahip ç›k›yordu. Bu dergi-nin yazarlar›ndan Orhan Burian,Behçet Kemal Ça¤lar, Haluk fieh-suvaro¤lu’nun “MütarekedenSonrakiler” ad›n› tafl›yan fliir anto-lojisi yay›mland›¤›nda “Mütare-ke”nin üzerinden yaln›zca on y›lgeçmiflti. Antoloji yeni Türki-ye’nin geliflen fliir zenginli¤ini or-taya koyuyordu.

Orhan Burian 1946’da bu yap›-t› bu kez yaln›z bafl›na gelifltirdi.Yeni ozanlar, yeni fliirler, önemlide¤er yarg›lar›yla zenginlefltirdi.Böylece “Kurtulufltan Sonrakiler”fliir antolojisi ortaya ç›kt›.

Orhan Burian Türk fliirininçeyrek yüzy›ll›k serüveni sonun-da ulaflt›¤› yeri, antolojisine haz›r-

l›k oldu¤u sezilen, –daha sonrada yap›t›n›n bafl›nda yer alan– ya-z›s›nda flöyle de¤erlendiriyordu:

Bir antolojide genç cumhuriyetin fliir birikimi

“Baflard›klar›na her zaman güzel denemez; ama cesaretleri her zaman hayranl›k uyand›r›yor.”

Orhan Burian

57

Konur ErtopBÜYÜK YAPITLARIMIZ

“Yücel” dergisinin birinci say›s›n›n kapa¤›

Page 31: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

58 59

ralara s›¤may›p naz›mla cenklefl-ti¤i seziliyor” der.

Necip Faz›l K›sakürek’i “Kur-tulufltan sonraki Türk fliirine ikiz›t halinde ben meselesiyle ruhmeselesini getiren flairdir. Cans›zeflyay› insanla ilifli¤i bak›m›ndancanland›rmak kadar insan› daölüm ve ötesi bak›m›ndan ebedi-lefltirmek, baflar›l› fliirlerinin özel-likleridir” diye de¤erlendirir.

fiiirimizin ustalar›yla ilgili fluyarg›lar da onundur:

“Bir fleye inanamaman›n flafl-k›nl›¤› içinde. Dinde, tarihte, aflk-ta, tende, ruhta ümit ar›yor. Hep-sini efsane harabesi halinde bulu-yor. Tutunacak bir yeri yok.”(Asaf Halet Çelebi)

“Bazen kendini fazla tekrarla-d›¤› oluyor. Son dört befl senedirfliirlerinde geceden ve ölümdenduydu¤u ürküntünün yerini haya-ta ve insano¤luna duydu¤u sevgialm›flt›r.” (Cahit S›tk› Taranc›)

Orhan Burian için Faz›l Hüs-nü Da¤larca’n›n apayr› bir yerivard›r. Ondan söz ederken,“Atatürk Devrimi’nden beri yeti-flen ozanlar›n en büyü¤ü” diye-cektir. Antolojisindeki de¤erlen-dirmesi de flöyledir:

“Türk fliiri üzerinde dil, fikirve ahenk bak›m›ndan en ihtilalcibir sanat anlay›fl› ile çal›flm›fl olansanatkârd›r. Dünyan›n güzellikle-rine vurgun; fakat bir kâbus gibiölmek yahut öldürmek düflüncesiüstüne çullan›yor. Ancak çocu-¤un ve Allah’›n sahip oldu¤u onimetler nimeti dinginli¤e özlemi

var. Son fliirlerine bak›l›rsa onavarman›n yolunu hayvanlar gibi,bitkiler gibi düflünceden s›yr›la-rak bütün do¤all›¤›yla büyük küt-lenin yaflad›¤› gibi yaflamakta ar›-yor. fiiirinde pürüzlü olan dili dedüzgünleflecek ve yad›rganma-yan bir uyum kazanacak gibi...”

Garip ak›m›n› de¤erlendir-di¤i s›rada, bu harekethenüz ilk y›llar›ndad›r.Orhan Veli’nin fliirini“hayal gücünün de¤il ze-

kân›n mal›” sayar. fiöyle yarg›lar: “Çok kere b›y›k alt›ndan güle-

rek yaz›l›vermifl gözüken fliirininnefis bir yapayl›¤› var. El dokun-sa hemen k›r›lacak, yahut sönü-verecek gibi duruyor. Ama daya-n›yor. Yaln›z ne kadar dayanaca-¤›n› kestirmek çok zor.”

Garip’çilerden Oktay Rifat ileMelih Cevdet’e ay›rd›¤› sayfalardailki için, “perakende gibi gözüken

“Genç ozanlar sade al›flageldi-¤imiz biçimleri k›rmakla kalm›-yorlar, fliirde görünce yad›rgad›¤›-m›z en ayk›r› duygu ve düflünce-leri de eserlerinde araç olarakkullanmaktan çekinmiyorlar. Ba-flard›klar›na her zaman güzel de-nemez; ama cesaretleri her za-man hayranl›k uyand›r›yor.”

Orhan Veli ve arkadaflla-r›n›n ilk ürünlerine bude¤erlendirmeyle dik-kati çeken Orhan Buri-an, befl y›ld›r cezaevin-

de bulunan, yap›tlar›n› art›k ya-y›mlayamayan Nâz›m Hikmet’i dehak etti¤i biçimde de¤erlendire-rek anmaktan çekinmiyordu:

“Son yirmi befl y›l›n ozanlar›içinde destan rüzgâr›yla flahlan-maya en yeterli ozan olarak ken-dini bize kabul ettiriyor. Gür birses, insan bir yürekle fliir yaz›yor.‘Simavna Kad›s›o¤lu’ eserinde–kahraman yoklu¤una göz yu-munca– destan›n bir yerde kocanehir gibi ak›fl›, harelenifli var;beldeleri, sahralar›yla bir ülkevar; bir duyufl birli¤i var. Bu herozan›n ulaflamad›¤› bir esin nime-tinin eseridir.”

Orhan Burian’›n “KurtulufltanSonrakiler” antolojisini do¤ru de-¤erlendirmek için, genç yaflta ölenbu ‹ngiliz edebiyat› profesörününelefltiri anlay›fl›n› da gözönündebulundurmak yararl› olacakt›r.

Üniversiteyi bitirdi¤i y›l ya-y›mlanm›fl “Edebi Yap›t ve EdebiElefltiri Üzerine” yaz›s›nda, “Du-

yular› s›radan insanlardan dahaincelmifl bir insan... Yüksek birseçme gücü olan insan... Kendinetemelli bir yaflam felsefesi edin-mifl adam... Kendine özgü üslubuolan insan” diye tan›mlar yazar›.Elefltirmen için ise öncelikle,“Okudu¤u yap›t›n niçin ve nas›lyaz›ld›¤›n› bulmaya ve ondanzevk almaya bakmal›d›r” der.Onun, “edebi görüflü genifl bir in-san” olmas›n› gerekli sayar. Yap›-t› okurken flu iki amac› gözetme-sini bekler:

“•Önceki flair ve yazarlar›okuyuflundan edindi¤i ‘yetkin ör-nek’le o yeni yap›t› ölçmek; ku-surunu, güzelli¤ini ortaya ç›kar-mak... •Her yeni yap›tta buldu¤uiyi özellikleri ‘kusursuz örne¤ine’ekleyerek elefltiri ölçüsünü dahayetkinlefltirmek...”

Son olarak da elefltirinin “y›k›-c› de¤il yap›c›” olmas›n› zorunlusayar.

“Kurtulufltan Sonrakiler”, Or-han Burian’›n tüm bu görüflleri-nin tutarl› bir uygulama örne¤idir.

Antoloji sahibinin ele al-d›¤› ozanlarla ilgili art›-larla eksileri çok iyiaraflt›rd›¤› belli olur, k›-l› k›rk yaran de¤erlen-

dirmeleri dikkat çeker. Örne¤inAhmet Hamdi Tanp›nar için,“Hem hayal zenginli¤i var, hemfikri fliirin hizmetinde kullanabi-liyor. Zamana, has güzelliktenhaber soruyor. Bununla berabersöyleyeceklerinin, çok defa, m›s-

Orhan Burian

Page 32: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

60 61

bakanl›¤›na ba¤l› üniversitedeö¤retim üyesi Burian’›n de¤er-lendirmesi flöyledir:

“Hayat›n çarp›nt›s› de¤il, felse-fenin heyecan› hâkim geldi¤i za-man güzellefliyor.”

Kitab›n›n ilk biçimini birliktehaz›rlad›klar› Behçet Kemal Ça¤lariçin de, “Sanat›, dava savunmas›naaraç olarak kullanmak istedi¤i va-kit, fliiri tehlikeye düflüyor” der.

Antolojinin ilginç bir yan›,henüz geliflip gerçek kimli¤inekavuflmam›fl ozanlara ay›rd›¤›“Nebula” bölümüdür. Burada bi-

rer ikifler fliirlerine yer verilen“Sabahattin Kudret Aksal, Meh-met Baflaran, ‹lhan Berk, NecatiCumal›, Cahit Külebi, BehçetNecatigil” gibi adlar, fliirimizin1950’den sonraki gelifliminde enöne ç›kacak olanlard›r. Bu bö-lümde dikkat çeken bir ad ise os›rada ancak 20 yafl›nda olanBülent Ecevit’tir.

Burian’›n antolojisi cumhuri-yetin ilk 25 y›l›n›n fliirini nesneltutumla büyüteç alt›na alan, de-¤erini günümüzde de yitirmemiflolan bir kaynakt›r.•

hayal ve düflüncelerle fliir kuru-yor. (...) fiiiri, hayallerden duygu-lara götürmek sihrini bulmufl”der. ‹kincisini ise, “fiimdilik arka-dafllar›na ba¤l›l›¤› sanat›na ba¤l›l›-¤›ndan daha a¤›r basar görünü-yor” diye de¤erlendirdi¤i görülür.

1947’de Ankara Üniversi-te’sinde ba¤naz ulusalc›ö¤rencilerin taflk›nl›kla-r›yla geliflen olaylar kar-fl›s›nda kayg›lar›n› cum-

hurbaflkan›na gönderdi¤i mek-tupta dile getirecektir. Buradaonun baflta laiklik gelmek üzerecumhuriyetin de¤erlerine yürek-ten ba¤l›l›¤› görülür. O, “ancakdüflünce özgürlü¤ü içinde mem-lekete ve insanl›¤a yararl› ifllergörebilecek olan üniversitenin”,ba¤›ms›zl›¤›n› yürekten savunur.

“Y›k›c› zihniyet”in örne¤inköy enstitüleri karfl›s›ndaki tutu-munu var gücüyle elefltirmifltir.Bununla birlikte, ‹kinci DünyaSavafl› boyunca ve sonras›ndadünyay› kargaflaya sürükleyensert siyasal ö¤retilere uzak dur-mufltur. Bunlar›n sanat üzerindekibask›s›n› da pek hofl görmez.

Örne¤in antolojisine, ceza-evindeki Nâz›m Hikmet’ten ör-nekler almaktan kaç›nmaz. Ancakflu de¤erlendirmeye de yer verir:

“Edebiyat›m›z›n imanla hayk›-ran flairlerinden biri; ne çare ki ima-n› bu topraktan de¤il, köksüzdür.”

40 kufla¤›n›n toplumcu ozan›R›fat Ilgaz’› de¤erlendirirken söy-ledikleri de flunlard›r:

“fiimdi günün e¤ilimine kap›la-rak en alelade konularla insanl›kflairi olmaya çal›fl›yor. Ama o sana-t›n ustal›¤›na henüz eriflmifl de¤il.”

Ozanlar›n yap›tlar›nda gördü-¤ü olumsuz özellikleri, hat›r gö-nül gözetmeden s›ralar:

Faruk Nafiz Çaml›bel için, “fii-irleri sürekli duygular›n de¤il, ge-çici tutkular›n ifadesine gitti¤i za-man kuvvetleniyor” der. HalideNusret Zorlutuna’y› “Yazd›klar›kad›n kalbinden ziyade erkek ka-fas›ndan ç›km›fl gibi” diye elefltirir.

Ahmet Kutsi Tecer için, “Onsene kadar sevgiyi, ince duyuflla-r› anlatmak için sesi ve sözü do-kumakta epey bir ustal›k göster-dikten sonra, ilham›n› memleke-tin topra¤›nda, havas›nda, gele-neklerinde aramaya bafllad›. ‹kin-ci kaynak elbet birincisinden da-ha gürdür; ama ondan beslenen›rmak henüz evvelkinin vard›¤›yere varmad›” der

Ahmet Muhip D›ranas içinyarg›s› ise flöyledir:

“Yavafl yavafl ço-rak topraklarda-ki çilesi büyük,ümidi k›t insan-lar›n duygusuy-

la fliir yazar oldu. (...) Ama ka-l›plar›na her zaman iyi yerlefl-memifl gözüküyorlar.”

Elefltirmen “b›ça¤›n keskin yü-zü”ne hiç uzak de¤ildir. Yine desözünü esirgemez. Tek parti dö-neminde Milli E¤itim Bakan› Ha-san Âli Yücel’in fliiri için, onun

Genç adam, cuma akflam› arabas›yla evine gidiyordu. Efli-ni evden al›p birlikte müzikli bir yere, akflam yeme¤i yemeye gi-deceklerdi. Bunu düflünürken yol kenar›nda otostop yapan güzelbir k›z gördü. Çok düflünmeden arabay› durdurdu ve k›z› ara-baya davet etti.

Adam, güzel k›zla yol boyunca sohbet etti. Güzel k›z gidece¤iyere yak›n bir yere geldi¤inde teflekkür ederek arabadan indi. Birsüre sonra genç adam evine geldi, eflini ald› ve tekrar yola ç›kt›lar.O s›rada adam›n gözüne hemen yan›nda duran topuklu bir ayak-kab› iliflti. Hemen akl›na biraz önce arabadan indirdi¤i güzel k›zgeldi. Herhalde ayakkab›y› çantas›ndan düflürmüfltü. Bunu eflineaç›klayamazd›, anlatsa da belki efli inanmazd›.

Hemen bir plan yapt› ve eflinin dikkatini ters tarafa yöneltti¤in-de ayakkab›y› ald› ve kendi oturdu¤u taraftaki camdan d›flar› at-t›. Genç adam flimdi kendini rahatlam›fl duyumsuyordu.

Bir süre sonra yemek yiyecekleri restorana gelmifllerdi; amagenç adam›n efli kuflkuyla araban›n içini araflt›r›yordu. Gençadam sinirli bir biçimde efline sorununun ne oldu¤unu sordu.

Efli, flaflk›n bir biçimde yan›tlad›:“Ayakkab›m›n tekini bulam›yorum.”•

Page 33: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

62 63

Onalt› yafl›nda yay›mlananilk karikatürü gibi, “ol-gunluk” döneminin ürünörneklerini çerçeveletipduvarlar›na ast›¤› “emek-

lilik” bürosunda, Cemil Ünlütürk“olay yaratacak” an› kitab›n›n sonhaz›rl›klar›n› sürdürüyordu.

“Yeni ‘istidatlar›n’ (yetenekle-rin) karikatürlerini ‘neflretme¤e’(yay›mlamaya) devam etti¤ini”bildiren “Bütün Türkiye” dergisi,“genç karikatürcü” Cemil Ünlü-türk’ün bir yap›t›na da yer ver-miflti. Alt yaz›s› ise, günümüzüyans›t›r gibiydi:

Dilenci Çocuk: “Bir sadaka...” Partili Bay: “Hangi partidensin

söyle ondan sonra.” ***

“Bütün Dünya” okurlar› içinçizdi¤i bir “güncel” karikatürü gö-rüflmemiz s›ras›nda arma¤aneden Ünlütürk, 1934 y›l›nda Ri-ze’de do¤du. ‹lk, orta ö¤reniminiAnadolu’nun çeflitli illerinde, ‹n-giliz Dili ve Edebiyat› dal›ndayüksek ö¤renimini Ankara’dayapt›. Anadolu’da ve Ankara’dabir süre ‹ngilizce ö¤retmeni ola-rak çal›flt›.

‹ngilizce dil e¤itimi için gitti¤iCambridge’de karikatür çal›flma-lar›na devam etti. “EveningNews” gazetesinde çizgileri tamsayfa olarak yay›mland›.

Bürokrasiye geçmeden önce‹lhan Selçuk’un “Dolmufl” ve “41Buçuk”; Yusuf Ziya Ortaç’›n “Ak-baba” gibi önemli mizah dergile-

YAZAN: ERAY D‹NÇER

rinde karikatürleri yay›mlanan veMetin Toker’in “Akis” dergisinderessam olarak çal›flan Cemil Ünlü-türk, derginin birçok say›s›na ka-pak çizdi. ‹smet ‹nönü, NazmiyeDemirel, Osman Bölükbafl› gibiünlü kiflilerin portrelerinden olu-flan “68’in 38 kiflisi” adl› “ilk veson” sergisini, Ankara Frans›zKültür Merkezi’nde açt›.

Turizm Bakanl›¤›’nda ta-n›tma genel müdür yar-d›mc›s›, Baflbakanl›kBas›n Yay›n genel mü-dür baflyard›mc›s› gö-

revlerinde bulundu. Devlet dil s›nav›n› verdikten

sonra yurt d›fl› atamas› yap›ld›.Bas›n müflaviri olarak Bern,Londra ve Cidde Büyükelçilikleri-mizde görev yapt›. Baflbakanl›kBas›n-Yay›n Enformasyon genelmüdürü oldu.

1974 K›br›s Bar›fl Hareka-t›’ndan sonra, I. ve II. K›br›s-Ce-nevre Konferanslar›’na Türk dele-gasyonu üyesi olarak kat›ld›.

***“Sanatç›n›n kötüsü bürokrat

olur!” diye gülüp an›lar›ndananekdotlar aktaran Ünlütürk, çiz-ginin yaflam›nda hep olumlu roloynad›¤›n› söylüyor.

Londra’da görevli yabanc›misyon fleflerinin, kendilerindenve ülkelerinden söz etmesi içincan att›klar› “The Diplomatist”dergisinin sahibi Bayan Millan ileyemekte buluflmufl ve “yan›ndafotograf› olmad›¤› için” lokantada

çiziverdi¤i portresiyle, dergininfiubat 1977 say›s›nda yer alm›flt›.

Bu arada Ulusal GazetecilerSendikas›’n›n ‹skoç Baflkan› Gor-don McLean ile gelifltirdi¤i dostlu-¤un örneklerinden söz ederken,“BBC”den kovulan bir Türk gaze-tecisini hemen üye yapan McLe-an’›n –flimdi merhum– meslekta-fl›m›z› nas›l korudu¤unu, önemlid›fl politika konular›nda –içyüzü-nü burada aç›klayamayaca¤›m›z–hangi katk›lar› yapt›¤›n› minnetlean›msat›yordu.

Cumhuriyetin 50’nci y›ldönü-münde “Atatürk’ün Sevdi¤i fiark›-

Yeni “istidatlar›n” (yeteneklerin) karikatürlerini“neflretme¤e” (yay›mlamaya) devam etti¤ini

bildiren “Bütün Türkiye” dergisi, “gençkarikatürcü” Cemil Ünlütürk’ün yukar›daki

yap›t›na da yer vermiflti. Alt yaz›s› ise,günümüzü yans›t›r gibiydi: Dilenci

Çocuk: “Bir sadaka...”, Partili Bay: “Hangipartidensin söyle ondan sonra.”

Page 34: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

64 65

lar”› bir LP plakta “uzun-çalar”toplatm›flt› Ünlütürk... fiark›lar›seslendiren Münir Nurettin Sel-çuk, Londra’da pla¤›n kapa¤›n›imzalayarak, flöyle teflekkür edi-yordu kendisine:

“Düflünüfl ve buluflu ile bu ne-fis pla¤› Cumhuriyetin 50. y›l›ndaTürk milletine kazand›ran Say›nCemil Ünlütürk’e sonsuz sevgiler-le. 29 Ekim 1973.”

***Y›llarca süren kamu görevleri-

nin verdi¤i birikimle, iç ve d›fl po-litika konusunda otomobil lasti¤i

benzetmesi yap›yor Ünlütürk: “‹ç lastik inik olursa, d›fl lastik

yerlerde sürünür!” Ve hemen arkas›ndan ekliyor: “Türk diplomasisini manifatu-

rac›lar, sucukçular, bisküvicileryürütüyor. Toplant›larda diplo-mat görünmüyor.”

Diplomatlar›n görünmeyen,ancak o dünyada yaflayanlarca bi-linen tutkular›n› ise, “olay yarata-ca¤›n›” yukar›da belirtti¤imiz kita-b›nda flöyle s›ral›yor:

“Yabanc› efl tutkusu, imzal› fo-tograf tutkusu, pet tutkusu, içki

tutkusu, antika tutkusu, dedikodututkusu, kumar tutkusu, hastal›ktutkusu, isim takma tutkusu, al›fl-verifl tutkusu.”

Diplomatlar›n “yabanc›efl” tutkusunu çizgileriy-le elefltiren Ünlütürk,eflini Kenan Evren’le ta-n›flt›ran bir büyükelçi-

mizle ilgili karikatürü de okurlar›-m›za arma¤an ediyordu.

Ünlütürk’ün d›fl deneyimlerinegöre, diplomatik davetlerde flun-lar önemle not al›n›yordu, gele-cek davetlerde ayn› karfl›l›¤› vere-bilmek için:

Gelenler/gelmeyenler, efliyle ge-lenler/tek gelenler, koyu renk/aç›krenk elbiseyle gelenler, kaç gazete-ci geldi? ‹simleri ve görevleri?

Bu arada çok önemli bir nokta: Tek gazeteci gelse bile davete,

merkeze “Londra bas›n› geldi” di-ye bildirilirmifl kural olarak...

***“Senin için bir not haz›rla-

d›m” dedi, sütlü kahvelerimizi iç-tikten sonra...

Okudu¤u notu dinlerken, “Bun-lar› gerçekten yay›mlayacak m› ki-tab›nda?” diye düflünüyordum!

Sonunda, “Sana sürpriz yap-t›m” dedi. “Bunlar›n hiçbirini bensöylemiyorum. Emekli diplomatla-r›n kitaplar›ndan ald›m hepsini...”

Sonra yan taraftaki 14-15 ki-tab› kucaklay›p masan›n üstüney›¤›verdi.

Buyrunuz, birlikte okuyal›m: “Hariciye mesle¤i bir jungle’a

benzer. Meslekte bakir orman ka-nunlar› geçerlidir. Kimse kimseyisevmez. Büyük küçü¤ü, kuvvetlizay›f› yener.

“Merhametsiz hareket edebil-mek, flahsi servet, gerekti¤indeyard›m istenebilecek makam sa-hibi dostlar, akrabalar, meslektekibaflar›n›n ilk flart›d›r.”

Semih Günver, E. Büyükelçi(“Milliyet” gazetesi, ‘HariciyeMesle¤i’ bafll›kl› makale)

“Mesle¤e girdikten beri bunla-r›n tek derdi büyükelçili¤e f›rlay›-vermekten ibarettir. Ac›kmadanyiyerek, düflünmeden söyleyerekyürür giderler.”

Y. Kadri Karaosmano¤lu, E.Büyükelçi (“Zoraki Diplomat”)

Diplomatlar›n “yabanc› efl” tutkusunu çizgileriyle elefltiren Ünlütürk, eflini Kenan Evren’le tan›flt›ran bir Büyükelçimizi böyle karikatürize ediyordu.

Ünlütürk’ün “Bütün Dünya” okurlar› için çizdi¤i bir “güncel” karikatürü...

Page 35: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

66 67

“Keyfilik bakanl›¤›n bünyesineiyice ifllemifltir ve her ifllemdekendini göstermekten çekinmez.”

M. Y›lmaz ‹kizer, E. Elçi (“fiuBizim Garip Hariciye”)

“Aralar›nda z›ddiyet olanlarülkenin ç›karlar›n› korumaktançok, rakibini zorda b›rakma he-vesi tafl›rlar.”

Haluk Afra, E. Baflkonsolos(“Hariciyeciler Dedikoduyu Sever”)

“Bugün bir büyükelçinin mesa-isinin en az üçte birini, bir maitred’hotel’in yapaca¤› ifller oluflturur.”

Tansug Bleda, E. Büyükelçi(“Maskeli Balo”)

“Hiçbiri kalk›p, ‘Benden önce

flunlar yap›lm›fl, ben de birfleylerekledim’ demez. Öncekileri kü-çümser, alçalt›r, çukura sokar.”

Haluk Afra, E. Baflkonsolos(“Hariciyeciler Dedikoduyu Sever”)

“Devlet büyüklerine yaranan,daha do¤rusu dalkavukluk eden-ler, istedikleri yere kendilerini ta-yin ettiriyorlar.”

Kamran ‹nan, E. Büyükelçi(“Sabah” gazetesi, 5 Nisan 1993)

“Bakanl›¤›n k›demli memurlar›aras›nda efl transferi revaçtayd›.Amirlerim ‘fiu flunun eflini, flu daflunun eflini ald›’ diye dedikoduyaparlard›.”

Haluk Afra, E. Baflkonsolos(“Hariciyeciler Dedikoduyu Sever”)

“Bizim d›flifllerininiçyüzünü yaz›yo-rum. Birçok bü-yükelçinin en ya-k›n arkadafllar›yla

kar›lar›n› nas›l takas ettiklerini an-lat›yorum. Mesela Büyükelçi ‹lterTürkmen’in en yak›n arkadafl›Gündo¤du Üstün’ün kar›s›yla na-s›l evlendi¤ini anlataca¤›m. Güzelkar›lar›n› Ça¤layangil’le ayn› ma-saya oturtmaya çal›flan büyükelçi-lerden bahsedece¤im.”

Bilge Erol, E. Baflkonsolos(“Tempo” dergisi, 11 Mart 1989)

“Olumsuz sicil alanlar›n, ba-kanl›¤›n terfi komisyonunda dost-lar› oldu¤unda bu sicilin dikkateal›nmad›¤› görülmüfltür.”

Haluk Afra, E. Baflkonsolos(“Hariciyeciler Dedikoduyu Sever”)

“Büyükelçi Cemal Hüsnü Ta-

ray’›n afl›r› kad›n düflkünlü¤ü dip-lomatik skandallara yol açabile-cek düzeydeydi.”

Semih Günver, E. Büyükelçi(“Diplomaside Bir Dönem”, “Mil-liyet”, 7 Ekim 1985)

“Birileri bakanl›ktan aya¤›m›kayd›rma çabas›na girmifl vegeçmiflten g›c›¤› olanlar da des-tek vermifl.”

Turgut Tülümen, E. Büyükelçi(“‹ki Mülkiyeli”)

“Arkadafllar›n›, selef-lerini çekifltirmeyebay›l›rlard›. Birbir-leri için ileri gerikonuflmufl olduk-

lar› a盤a vurulunca da, durumumesleki bir maharetle geçifltirirler,elefltiriyi be¤eni haline sokman›nyolunu bulurlard›.”

‹. Sabri Ça¤layangil, E. D›fliflleriBakan› (“Milliyet” gazetesi, 1984)

“1990-2000 y›llar› aras›nda, 10y›l içinde al›nan 250 meslek me-murunun 37’si d›fliflleri mensubu-nun çocuklar›.”

(“Sabah” gazetesi, Ocak 2000) “Numan Menemenci’nin 105

bin TL. kumar borcu örtülü öde-nekten ödendi.”

(Yass›ada duruflmalar›nda Men-deres’e soruldu, ‘Memleketin itiba-r›’ yan›t› nedeniyle beraat etti.)

***Londra Büyükelçili¤i’nde 4 y›l

süren görevinden sonra yurda dö-nen Cemil Ünlütürk, iki gün son-ra “Devlet Sansür Kurulu” üyeli¤i-ne atanm›flt›. Dansözlü, dövüfllü

yerli filmleri sansür edecekti! Öykünün gerisini kendisinden

dinleyelim: “Sevgili babac›¤›m hayattayd›

o günlerde... S›k›nt›dan ona u¤ra-y›verdim. Yeni bir göreve atand›-¤›m›, sabahtan akflama kadar si-nema filmi izleyece¤imi söyleyin-ce, kafas› kar›flan rahmetli, kaflla-r›n› çatarak, ‘‹flin gücün yok muo¤lum senin? Her gün sinemayagidilir mi?’ diye ç›k›flt›. ‹flimin ar-t›k, yerli film seyretmek oldu¤u-nu, bunun resmi görevim oldu¤u-nu ona izah etmeye çal›flt›m. An-lamad›¤›m bir göreve atand›¤›m›,bundan mutlu olmad›¤›m› dabelirttim. Babam, ‘O iflten anlay›panlamad›¤›n› devlet senden iyianlar o¤lum. Sen devlet büyük-lerinden daha m› iyi bileceksin?’

Londra’da görevli yabanc› misyon fleflerinin,kendilerinden ve ülkelerinden söz etmesi için

can att›klar› “The Diplomatist” dergisinin fiubat1977 say›s›nda, dergi sahibi Bayan Millan ile

yemekte buluflan Cemil Ünlütürk,“yan›ndafotograf› olmad›¤› için” lokantada çiziverdi¤i

portresiyle yer al›yordu.

“Akis” dergisinde ressam olarak çal›flan CemilÜnlütürk, derginin birçok say›s›na kapak çizdi.

Page 36: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

diyerek, en ‘baba’ yorumunu dayapm›fl oldu.

“Sansür kurulundakiarkadafllar›m, ‹çifl-leri Bakanl›¤›’ndanbir merkez valisive bir bayan bafl-

komiser, Genelkurmay’dan biralbay, Baflbakanl›k’tan bir görev-liydiler. Baflkan›m›z vali banak›saca görevimizi anlatt›. Elimiz-de bir Sansür Yönetmeli¤i vard›.Filmde uygun olmayan yerlervarsa, yap›mc›s›na bildirilecekti.Sak›ncal› görülen bölümler film-den ç›kar›ld›¤› taktirde sansür-den geçecekti.

“Göreve bafllad›¤›m gün,odan›n ›fl›klar› söndü ve ilk filmiizlemeye bafllad›k. fiark›l›-türkülü,vurdulu-k›rd›l› bir filmdi. Hani ogünlerde film afifllerinde yazard›ya, ‘Tekmili birden’ diye, bu filmonlardan biri olmal›yd›. Att›k im-zalar› ve film sansürden geçti.K›sa bir çay molas›ndan sonraikincisi bafllad›. ‹kinci filmde de

bir-iki öpüflme sahnesi vard›.Bayan komiser o sahnelerde ar-kam›zdaki paravan›n arkas›nageçiyordu. Ne ki, o sahnelerzaten pek k›sayd›. Bitince de valibey, ‘Gel k›z›m bitti’ diye bayankomiseri ça¤›r›rd›.

“O günlerde bas›nda ‘Seksfilmleri furyas›’ gibi haberlerç›kard›. ‹yi de, biz filmlerde böy-le sahnelere hiç rastlam›yordukki... Me¤er Yeflilçam’›n kurtlar›filmleri sansüre ‘sansür edilmifl’olarak gönderirler, daha sonra dayeniden eklerlermifl. Ancak resmibaflvuru ile flikayet olursa, filmesinemada el konulup sansüregelirmifl, ‘Geçen film bu mu?’sorusuyla.. Yap›mc›, ‘Benim san-sürden geçmifl filmime sinemac›sahne eklemifl, benim ne kabaha-tim var?’ diye savunurmufl ken-dini. Herhalde sinemac› da, sah-tekâr (!) makinisti suçlard›.

“Benim üyeli¤im dönemindeböyle bir fley olmad›. Zaten k›sasansür üyeli¤im de, yeni birgöreve atanmamla son buldu.”•

68

BD N‹SAN 2009

Ö¤retmen, anaokulu ö¤rencilerini polis merkezine götürdüve onları polislerle tanıfltırdıktan sonra polis merkezinin çalıflma-sı konusunda bilgi verdi.

Uygulamalı ders sonunda ö¤retmen ve ö¤renciler polis merkezin-den ayrılırken, ö¤rencilerden biri polis müdürünün yanına gitti ve...

Duvarda dört kiflinin fotografının bulundu¤u ve üzerinde“Aranıyor” yazılı bir afifli iflaret etti:

“Size çok teflekkür ederim” dedi. “Babam›n fotograf›n› duvaraasm›fls›n›z.”•

K›rm›z› Yay›nlar›Ba¤dat Cad., No: 142/13, Maltepe, ‹stanbul(0216) 371 3629 www.kirmiziyayinlari.com

Page 37: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

70 71

may›p kat›lamad›¤›m TÜB‹TAKyaz kamp› sayesinde ö¤rendim.

Üniversite y›llar›nda daTÜB‹TAK hep yan›m-dayd›. Yapt›klar› s›nav›aflarak o günün k›s›tl›koflullar› içinde TÜB‹-

TAK bursiyeri olmufltum. Evet,TÜB‹TAK bursiyeriydim. Alt› y›l-l›k t›p fakültesi e¤itimini TÜB‹-TAK bursuyla okuyanlardand›m.600 kiflilik s›n›fta 6 kifliydik. 12Eylül yaflanm›fl ülke derin sus-kunlu¤a gömülmüfltü. Üniversite-lerden ö¤retim üyeleri siyasi ne-denlerle uzaklaflt›r›l›yor, amaçedindi¤imiz bilime, bilgiye ulafl-ma yollar› birer birer kapan›yor-du. ‹flte o karamsar y›llarda bursi-yerlerine sahip ç›kan TÜB‹TAK’t›.Bilimi ve bilgiyi iflaret eden yeniyollar gösteriyor, aç›l›mlar sunu-yordu. Üniversitelerin karanl›¤asuskunlu¤a gömüldü¤ü o günler-de bilimin ve bilginin ›fl›¤›n›nkaybolmayaca¤›n›, ne olursa ol-sun ayd›nl›¤›n karanl›¤› alt edece-¤ini vurguluyorlard›. O y›llardabenzeri pek çok özerk kurumauyguland›¤› gibi bütçesinin k›s›l-mas›na, bask› görmesine karfl›nsanki hiçbir fley de¤iflmemifl gibibilimin ve bilginin ›srarl› savunu-cusu olarak duruyorlard›. Aradayaflad›klar› s›k›nt›lar› anlatan veburs ücretlerini art›ramad›klar›için üzüntülerini dile getirenmektuplar gönderiyor; ama bizle-rin bilimin ›fl›¤›ndan uzaklaflma-mam›z gerekti¤ini vurguluyorlar-

d›. ‹nsanlar›n yanl›fl anlafl›lma yada baflkalar›n›n eline geçer kor-kusuyla mektup yazmaya bile çe-kindi¤i o karanl›k suskun günler-de bilimden ve bilgiden korkma-mam›z gerekti¤i ö¤ütleyen devletciddiyetiyle yaz›lm›fl olmas›nakarfl›n içten s›cak o mektuplar› 30y›la yak›n geçen zamana karfl›neski bir sevgiliden kalanlar niyeti-ne hâlâ saklar›m. Bilimin tarafs›z-l›¤›n› ve er ya da geç ayd›nl›¤›nkazanaca¤› inanc›m› yitirmememisa¤layan o mektuplard›. TÜB‹-TAK bursiyeriydim.

Asistanl›k y›llar›mda ciddibilimsel çal›flmalar›ma destekolan, uluslararas› ilk yay›n›maproje deste¤i veren ve verdi¤ideste¤in karfl›l›¤›nda kuru te-flekkürden baflka verecek birfleyi olmayan kendi yetifltirdi¤ibilim insan›n›n gururuyla yeti-nen yine TÜB‹TAK kurumuydu.Ben TÜB‹TAK bursiyeriydim.

Önceleri TÜB‹TAK için bi-limin ve bilginin ›fl›¤›n›,tarafs›zl›¤›n› yitirdi¤ineiliflkin haberler okudum.Üzerinde durmad›m,

inanmak istemedim. Evrim Kura-m›’n›n heyecan›n› ortaokul y›lla-r›nda yine TÜB‹TAK “Bilim Tek-nik” dergisinden ö¤renmifl biriolarak ayn› dergide Darwin Kura-m›’n›n sansüre u¤rad›¤› iddialar›ortal›¤a dökülünce uzaktaki eskidostu yitirmiflçesine sars›ld›m. Nede olsa TÜB‹TAK bursiyeriydim.

80’li y›llar›n karanl›¤›n› ayd›n-

Keskin siyasi kutuplafl-malar›n yafland›¤› o ka-ranl›k, karamsar 70’liy›llarda ilk gençli¤in s›-k›nt›lar›n› aflabilmek,

yaflam› anlaml› ve yaflan›l›r k›l-mak için bizlere ö¤renmenin he-yecan›n› ve bilimin ›fl›¤›n› sunu-yordu. O y›llar›n çat›flmal› ve ka-ramsar günlerinde ayda bir ya-y›mlanan “Bilim ve Teknik” der-gisi özlemle beklenen sat›r sat›rokunan derin bir soluk oluyordu.

“Bilim Teknik” dergisiyle bafl-layan TÜB‹TAK tan›fl›kl›¤›m lisey›llar›nda bilimsel proje yar›flma-lar› ile devam etti. ‹cat ç›karanla-r›n sesinin kesildi¤i çatlak sesle-re f›rsat verilmedi¤i günlerdeproje yar›flmas›na kat›lmak bü-yük heyecand›. “G›rg›r” dergisihenüz “Porof. Zihni Sinir’in Pro-

celeri”ne yer vermemiflti. Akvar-yum bal›klar›n›n elektrik ak›m›nayan›t›ndan tutun arabalar›n hare-ket enerjisinden elektrik üretme-ye çal›flan pek çok akl› evvelproje yar›fl›yordu. Yak›n çevre-mizde projelerimize b›y›k alt›n-dan gülünüp geçilse “Elalem bu-lamam›fl sen mi icat ç›karacak-s›n” alayc›l›¤› yaflansa da TÜB‹-TAK yetkililerinin ciddiyeti, göz-lerindeki umut ve heyecand› biz-leri ayakta tutan... 1979 y›l›ndayap›lan o yar›flmada dereceye gi-remesem de günümüz hibridotomobillerinin öncü fikrini yan-s›tan projenin derece ald›¤›n› dagayet iyi an›ms›yorum.

Bilimin ve bilginin heyecan›n›,tarafs›zl›¤›n›, hak edenin yan›ndaduruflunu çok istememe karfl›naç›lan s›navda yeterli puan ala-

BEN TÜB‹TAKBURS‹YER‹YD‹MYAZAN: DR. MEHMET UHR‹

TÜB‹TAK ile ilkokul y›llar›nda “Bilim Teknik” dergisi sayesinde tan›flm›flt›m. Bilimi, bilginin s›n›rs›zl›¤›n› evrenselli¤ini anlat›yor, o günün küçük dünyas›nda kocaman bilim aleminden, yepyeni dünyadan söz ediyordu.

Page 38: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

72

latan, bilimin tarafs›zl›¤›n›, evren-selli¤ini ö¤ütleyen, bursiyeri ol-maktan her zaman gurur duydu-¤um TÜB‹TAK’t› yitirmekte oldu-¤um... Hani ülkenin suskun, yok-sul ve karanl›k y›llar›nda gönder-di¤i o umut dolu mektuplar›n› 30y›ld›r saklad›¤›m eski sevgiliydiyitip giden...

80’li y›llarda ö¤retim üyesihocalar›m›z 1402 say›l› yasaylaüniversiteden uzaklaflt›r›l›rken“Buna da m› al›flaca¤›z?” diyesordu¤umda mektuplar›nda

“Yaflananlar y›ld›rmas›n. Hiçbirkaranl›k bilimin ›fl›¤›na uzun sü-re direnemez. Yeter ki o ›fl›¤aarkam›z› dönmeyelim” yan›t›n›veren TÜB‹TAK kurumu yetkili-lerine sesleniyorum:

Siz ne yapt›¤›n›z›n fark›ndam›s›n›z? Buna da al›flmam›z› m›bekliyorsunuz?

Kusura bakmay›n hiçbir ka-ranl›¤›n bilimin ayd›nl›¤›na uzunsüre direnemeyece¤ini iyi bilenbiri var karfl›n›zda... Ben TÜB‹-TAK bursiyeriydim.•

Bir iflveren, kendisinden yalnızca bir gün için izin isteyençalıflanına flöyle bir “hesap” çıkardı:

“Demek yalnızca bir günlük izin istiyorsunuz. Bu bir gününflirketimiz için ne anlama geldi¤ini birlikte görelim” dedi.

“Bir yılda, bir insanın çalıflabilmesi için 365 gün vardır. Bu365 günün içinde 52 hafta ve bu 52 haftada da, her birinde iki-fler olmak üzere, tam 104 tatil günü vardır. Bu durumda çalıfla-bilmek için geriye yalnızca 261 gün kalmaktadır. Bu ifl yerindenher gün 16 saat uzakta bulundu¤unuza göre bu sürenin 170 gü-nünü de kullanmıfl sayılırsınız. ‹fl yapabilmeniz için flimdi yalnız-ca 91 gününüz kalmaktadır. Her gün ifl yerinde en az yarım sa-atinizi çay kahve içerek ya da telefonla özel konuflarak geçirdi¤i-nizi de hesaba kattı¤ımızda, bu sürenin 23 gün oldu¤unu görü-rüz. Bu durumda çalıflabilmeniz için yalnızca 68 gününüz kal-maktadır. Her gün bir saatinizi ö¤le yeme¤i için kendinize kullan-dı¤ınızı da hesaba katarsak, bunun 46 gün oldu¤unu ve çalıfla-bilmek için geriye 22 gün kaldı¤ını görürüz. Yılda en az 2 gün,hastalık izni kullandı¤ınızı unutmayalım. Çalıflabilece¤iniz gü-nün sayısı bu durumda 20 oluyor. Yılda 8 günün bayram tatili ol-du¤unu da düflünürseniz, ifl yapabilmeniz için geriye 12 günü-nüz kalmaktadır. Zaten ifl yasasına göre yılda 15 gün yıllık izni-niz var. Onu da toplam çalıflma gününüzden çıkardı¤ımızda so-nuç olarak -3 rakamıyla karflılaflırız ki... Bu da elimizde, size izinolarak verebilece¤imiz bir günümüzün bile kalmadı¤ını göster-mektedir. Hatta sizin bize 3 gün borcunuz bulunmaktadır.”•

73

ABD New York Eyale-ti'nde, West Point’debulunan Harp Oku-lu’nun fen bölümünübitiren ve Iona Kole-

ji’nde (ekonomi-master), Colum-bia Üniversitesi’nde (yazarl›k-master), New York Koleji’nde(yaz›n-master) ve WarnboroughÜniversitesi’nde (yaz›n sosyoloji-si-doktora) e¤itimi gören James(Cem) Ryan, emekli olduktansonra Türk vatandafll›¤›na geçti, 9y›ld›r ‹stanbul’da yafl›yor.

Baflkan Barack H. Obama’n›ntörenle yemin edip göreve baflla-d›¤› 20 Ocak 2009 Sal› günü, ken-disine Türkiye ile ilgili 2.600 keli-melik bir mektup yazan Ryan,BBC’nin Türkiye uzman› gazete-ci-yazar Andrew Mango’nun ya-y›mlad›¤› “Atatürk” ve MustafaKemal Atatürk’ün “Büyük Söylev”kitaplar›n› da, “Türkiye hakk›nda

daha çok bilgiye sahip olmas›”için, Obama’ya gönderdi.

James (Cem) Ryan, eski Bafl-kan Bush’un Türkiye’yi “›l›ml› ‹s-lam cumhuriyeti” yapma politika-s›n›, “saçma ve ak›l d›fl›” olaraktan›mlay›p Ergenekon’dan DenizFeneri’ne de¤in önemli konular-da görüfllerini aç›klad›¤› mektu-bunun tam metnini, internetteblog sayfas›nda da yay›mlad›.

Atatürk ve Türkiye Cumhuri-yeti’nin içten ve d›fltan sald›r› al-t›nda oldu¤unu, h›rs›zl›k, rüflvetve seçim yolsuzlu¤unun yayg›n-laflt›¤›n›, Türkiye’nin fleriata do¤-ru ilerledi¤ini belirten Ryan’›n,“ABD’nin bunlar› desteklemesiutanç vericidir” dedi¤i mektubuözetle flöyle:

“Türkiye’yi ›l›ml› bir ‹slamcumhuriyeti durumuna getirmekolan ve devam eden Bush politi-kas› felaketlerin alan› olmufltur.

DERLEYEN: BARIfi TARKAN

Page 39: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

74 75

“Say›n Baflkan bunun düzeltilme-si aç›s›ndan zaman çok kritik birhal alm›flt›r.

“Türkiye hakk›nda daha çokbilgiye sahip olmal›s›n›z.

“Mektupla birlik-te iki kitapgönd e r i y o -rum. BirincisiAndrew Man-

go taraf›ndan yaz›lm›fl bir biyog-rafi ve di¤eri ise Mustafa KemalAtatürk’ün ‘Büyük Söylevi’dir.

“Dinci afl›r› ‹slamc› güçlerin,Atatürk’ün saltanat› kald›r›p hali-feli¤i devre d›fl› b›rakt›ktan sonrasihirli bir biçimde ortadan kay-bolmad›klar›n› göreceksiniz.

“Türkiye her zaman bu gerikafal› güçlerin hedefi olmufltur.Ve flimdi bu geri kafal›lar Türki-ye’yi yönetmektedir.

“Hayat› boyunca dinci terörist-lere karfl› savaflm›fl olan (Ata-türk’ten) çok fleyler ö¤renebilece-¤inizi düflünüyorum.

“fiu anda laik, demokratik,sosyal ve hukukla yönetilen Tür-kiye Cumhuriyeti içeriden ve d›-flar›dan sald›r› alt›ndad›r.

“Afl›r› dincili¤in kara düflünce-li gericili¤i her gün daha da belir-gin duruma gelmektedir.

“Burada ‘liberal’ olarak bilinen-ler d›fl güçlerin iste¤i do¤rultusun-da çal›flmaktad›r. ‘Örnek sizinCIA’inizle Bay Baflkan’. ‹ktidardabulunan dinci partinin yolsuzluk-lar› flafl›rt›c› düzeydedir ve h›rs›z-l›ktan, rüflvete ve seçim yolsuzlu-

¤una kadar göklere ç›kmaktad›r.“fiu anda Ergonokon olarak

bilinen düzmece, uydurmaca hu-kuki sel dalgas›, karfl›t sol taraf›tasfiye etmektedir. Atatürk’ün ya-ratt›klar›n› daha da kirletmek içinal›koyulanlar aras›na adi suçlularda eklenmektedir.

“Tüm bunlar demokratik Tür-kiye’yi nerdeyse diz çökmeninefli¤ine getirmifltir.

“Ve Mustafa Kemal Atatürk as-la diz çökmemifltir. Çocukken bi-le uzun eflek oynamay› e¤ilece¤iiçin reddetmifltir.

“Türk liberalleri ‘Libofllar’ de-mokrasi ad› alt›nda laik Türki-ye’yi ve Atatürk’ün prensipleriniyok etmeye çal›flmaktad›rlar. ‹kti-dar partisi dini program›na ba¤l›kalarak, Mustafa Kemal Atatürktaraf›ndan sa¤lanan vicdan özgür-lü¤ünü her f›rsatta ortadan kald›r-mak için çal›flmaktad›rlar.

“Ve Amerika Birle-flik Devletleri, bi-zim ülkemiz Sa-y›n Baflkan, di-rekt olarak yar-

d›m etmekte ve bu güçleri des-teklemektedir. Bu utanç vericidir.

“Say›n Baflkan size akacak olanve Türkiye’nin ›l›ml› bir ‹slam ül-kesi oldu¤unu anlatan Bush saç-mal›¤› ak›l d›fl›, uydurulmufl veyanl›fl olan bilgilerle doludur.

“Say›n Baflkan Amerika ›l›ml›bir H›ristiyan ülke midir? fiunukastediyorum, Amerikal›lar gö-rünebilir haçlar m› takmal›lar?

Lütfen bu anlams›z politikay›tekrar düflününüz.

“Say›n Baflkan yanl›fl bilgilen-dirmeden daha kötü olarak, fluandaki din kökenli hükümetinTürk halk›n›n ço¤unlu¤unu tem-sil etti¤ini iddia eden sald›r› vegösterilerle karfl›laflabilirsiniz.

“Say›n Baflkan, sizin ve Ameri-ka Birleflik Devletleri’nin bu biçim-de kand›r›lmas› çok tehlikelidir.

“Farkl› oldu¤unuzu düflünür-ken, flu konuda sizi öncedenuyarmak isterim. CIA, D›fliflleriBakanl›¤›’n›n ve Beyaz Saray’›nen ak›ll› beyinlerine ulaflabilme-nize karfl›n, Türkiye’nin önemi ve

Türk ulusuna iliflkin do¤ru bilgi-leri, fikirleri alamayacaks›n›z. Ke-sinlikle de flu andaki Türk hükü-meti üyelerinden de, Türk ulusu-nun ruhu hakk›nda bu bilgilerialarak ö¤renemezsiniz.

“(Atatürk) savaflarak halk›n›Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nun y›-k›nt›lar› aras›ndan kurtarm›flt›r.Bugün onun düflünceleri ve çal›fl-malar›, Türk ulusunun var olmatemellerini tan›mlamaktad›r. Fa-kat Say›n Baflkan, flu an MustafaKemal Atatürk d›flar›dan ve içeri-den sald›r› alt›ndad›r.

“‘New York Times’ yazar› Sabri-na Tavernise’nin yanl›fl ve kesinlik-

James (Cem) Ryan, eski Baflkan Bush’un Türkiye’yi “›l›ml› ‹slam cumhuriyeti” yapma politikas›n›,“saçma ve ak›l d›fl›” olarak tan›mlay›p Ergenekon’dan Deniz Feneri’ne de¤in önemli konularda

görüfllerini aç›klad›¤› mektubunun tam metnini, webte blog sayfas›nda da yay›mlad›.

Page 40: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

76 77

le yanl› olan inan›lmaz ‘güçlü gene-raller, yarg›çlar toplulu¤u’ biçimin-deki laik elitler tan›m› aptalcad›r.

“Milyonlarcam›z–evet Say›nBaflkan bende Türk va-tandafl›y›m–

Erdo¤an hükümetini destekleyenAmerikan politikas›n› protesto et-mek için 2007 ilkbahar›nda cad-delere döküldük. Ve durum o za-mandan buyana daha ciddi birdurum ald›.

Demokrasi ad›na AKP genel-de afl›r› yoksul ve e¤itimsiz seç-menlerine kömür ve küçük evaletleri biçiminde ‘Yard›m’ ad›alt›nda rüflvet vermektedir. ‹kti-dar partisi taraf›ndan, yüksekmahkeme çal›flmalar›na taarruzedilmektedir.Bu özellikle baflba-kan taraf›ndan yap›lmakta vesavc›lar dinci bas›nda hedef ola-rak gösterilmektedir.

“Demokrasi, sosyal adalet vehukuksal eflitlik ad›na iktidar par-tisine karfl› olduklar› bilinen yüz-lerce kifli, ‘Ergenekon’ ad› verilenbüyük bir yakalama operasyonuile devre d›fl› b›rak›lmaktad›r. Ke-sinlikle bir cad› av›, suçlar› belir-lenmeden 18 ay boyunca hapis-hanede tutulan sözde askeri dar-be üyeleri, bu süre geçtikten son-ra yarg›lanmaya bafllanm›flt›r.

“Toplu tutuklamalar genellikleiktidar partisinin yasal ya da ada-letsizlikleri nedeniyle halk karfl›-s›nda zor duruma düfltü¤ü zaman-

lardan hemen sonra yap›lmaktad›r.“Almanya’daki Türkler taraf›n-

dan organize olan Deniz Feneriyard›mseverlerden 41 milyon Eu-ro toplam›fl ve bunun 17 milyonEuro’sunu iktidar partisine yak›n-l›¤› ile bilinen medya kurulufllar›-na aktarm›flt›r.

“RTÜK baflkan› AKP’li ZahidAkman, Alman mahkemeleri tara-f›ndan aktar›lan paralar›n toplan-d›¤› kifli olarak tespit edilmifltir.

“Alman savc› Deniz Feneriyard›m örgütünün ba¤lant›lar›n›nbaflbakan›n ofisine de¤in uzand›-¤›n› tespit etmifltir.

“Türkiye’nin fleriata do¤ru ha-reketi devam ediyor.

“fiunu bir düflünün, siyasetyapmas› yasaklanan Recep Tay-yip Erdo¤an hiçbir kanunidayana¤› olmamas›na karfl›n,Bush taraf›ndan Beyaz Saray’dakabul edilmifltir.

“Ne kadar sinir bo-zucu de¤il mi? Buyüzden emirlerineksiksiz takipçisiE r d o ¤ a n ’ › n ,

Bush’u ziyaret etti¤i her zaman y›l-d›z› parlam›flt›r. Sak›n yan›lmay›nBay Baflkan, bu hükümet ne sizene de Türk halk›na hizmet eder.Öylesine demokrasi ad› alt›ndayaln›zca kendine hizmet eder.

“Emperyalizmin bu bozucu, y›-k›c› çal›flmalar› çok uzun zaman-lardan beri devam etmektedir.

“Atatürk, 500 y›ll›k Osmanl›saltanat›ndan Türkiye’yi kurtar-

d›¤›nda, Türk halk›n›n hayat›n›yaflamas› için yeni bir yol ortayakoymufltu. Bu ayd›nlanma veBat›l›laflma yolu idi. Umuyorumki Bat›’n›n nas›l kendi hastal›kl›bencil amaçlar› için bu ayd›nlan-ma ve Bat›l›laflma çal›flmalar›n›sabote etmeyi cesaretlendirdi¤inianl›yorsunuzdur.

“Say›n Baflkan, Amerika içindeve d›fl›nda politikalar›n›z› ‘Ba-bamdan Rüyalar’ adl› kitab›n›zdayazd›¤›n›z gibi düzenleyece¤inizegüvenim tam. Uygulad›¤›m›z po-litikalar›n yaflad›¤›m›z gerçek ya-

flamlar›n felsefesini yans›tmas› ge-rekmektedir. Türk halk›n›n ço-¤unlu¤u da ayn› fleyi arzulamak-tad›r ve Amerika Birleflik Devlet-leri yollar›ndan çekilirse buna sa-hip olabilirler.

“Sayg›lar›mla,“James (Cem) Ryan.”•

Dileyen okurlar›m›z, mektubun tam metnini

(http://forreasonsunknown-cem.blogspot.com/2009/01/letter-

to-president-obama.html) adresinde okuyabilirler.•

Vücudunda dokundu¤u her yerinde a¤rı duyumsayan biradam, artık daha fazla dayanamadı ve doktora gitti.

“Doktor bey parma¤ımı karnıma bastırıyorum acıyor, omzumabastırıyorum acıyor, kalbime bastırıyorum acıyor, kafama bastırıyo-rum acıyor, gözüme bastırıyorum acıyor. Her yerim a¤rıyor” dedi.

Doktor hiç böyle birfleyle karflılaflmamıfltı, flimdiye dek hastala-rının belirli yerlerinde flikayetleri oluyordu. Fakat dokundu¤u heryeri a¤rıyan bir hastaya, bir sürü tahlil yapılması gerekiyordu.Hastaya yapılabilecek tüm tahliller yapıldı. Sonuç flaflırtıcıydı.Çünkü hiçbir fley çıkmamıfltı. Fakat doktor, hastanın neyi oldu¤u-nu anlamıfltı. Ertesi gün hastasını ça¤ırdı ve flöyle dedi:

“Beyefendi, bir yeriniz hariç tümüyle sa¤lamsınız. Korkarım kiparma¤ınız kırılmıfl.”•

Çevresindeki insanlar Konfüçyüs’a “Bir ulusun tüm yöne-timi sana b›rak›lsayd› önce ne yapard›n?” diye sordular.

Bilge Konfüçyüs “Önce dilini gelifltirirdim” dedi ve aç›klad›:“Dil düzgün olmay›nca, söylenen, söylenmek istenen de¤ildir.

Söylenen, söylenmek istenen olmay›nca, yap›lmas› gereken yap›l-madan kal›r. Yap›lmas› gereken yap›lmadan kal›nca, gelenek vesanat geriler. Gelenek ve sanat gerileyince, adalet yoldan ç›kar.Adalet yoldan ç›k›nca, halk çaresizlik içinde kal›r. ‹flte bu neden-le söz, bafl› bofl b›rak›lmaz.”•

Page 41: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Oflubat ay›nda, o zafergününün doksan daki-kas›n› ayn› yafllarda on-befl arkadafl›mla birlik-te paylaflm›flt›m. Pili za-

y›f bir cep radyosundan, sesinigüçlükle iflitebildi¤imiz spikeringol gol diye ortal›¤› ç›nlatt›¤›n›tahmin etti¤im o anda ‹stan-bul’dan yüzlerce kilometre uzak-ta Adana’da bir grup çocuk dazafer türküleri söylüyordu. Düngibi an›msar›m, o günü 1956 y›-l›n›n 19 fiubat’›n›...

Dün gibi an›msar›m, can›m›niçi annemin ayn› günde, belkide son golümüzü att›¤›m›z o za-man diliminde son nefesini ver-di¤ini... ‹flte bu yüzden hep çe-liflki yaflar yüre¤im... Sevinçlehüzün aras›nda gider gelir duy-

gular›m, durduramam. Bir s›z›çöker içime, dalar giderim 1956y›l›na... Macaristan zaferini de,annemin ölümünü de birliktegömdüm yüre¤ime... O gün evedöndü¤ümde, ald›¤›m haberindayan›lmaz ac›s›n› yaflar›m, y›l-lar sonra...

Ve ben nereden bilirdim ki,Adana’n›n tafll› yollar›ndan, 5Ocak Stad›’n›n tozlu alanlar›nadüflen ve ülkenin çeflitli kentle-rine dek uzanan futbolcu yolcu-lu¤umun sürpriz bir finalle sonaerece¤ini? Nereden bilirdim ki,sevgili Metin Oktay’la tribünler-de yanyana oturarak futbol yo-rumculu¤u yapaca¤›m›? Çok da-ha önemlisi, unutulmaz dost-luklar kurabilece¤imizi... Anla-tacaklar› vard›, büyük futbolcu-

KRAL ve BEN

79

Bir büyük futbolcunun ad›n›, kalbimin sevgi yüklü kilometre tafllar›na yazm›flt›m, 1956 y›l›n›n 19 fiubat’›nda... “Metin Oktay” diyordum, binlerce Metin Oktay dökülüyordu dudaklar›mdan... Macaristan zaferinin doyumsuz mutlulu¤unu yaflam›flt›m, o gün... Çocuksu duygular›m bir sel gibi ak›p gidiyordu, tutam›yordum. Vatan sevgisinin bir futbolkarfl›laflmas› sonras›nda böylesine duygu yükleriyle yüre¤imi hoplatabilece¤ine ilk kez tan›k oluyordum.

SPORUN DÜNYASIMetin Gören

78

Page 42: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

80 81

y›ld›r›m h›z›yla giden s›n›rs›z birsevginin odak noktas› olmufltu.Türk futbolunun gelmifl geçmiflen büyük golcüsü ve oyuncusuiflte böyle bir adamd›. Adam gi-bi adamd› o...

Ne yaz›k ki, bu denli duyguyüklü, harika bir yüre¤i olansevgili Metin Oktay genç say›la-bilecek bir yaflta kaybettik. Birdaha do¤um günü yapamadan,s›cac›k duygularla yüklü dostlu-¤una doyamadan...

Can›m›n içi, sevgili MetinA¤abey’im... Unutmadan söyle-meliyim.... Annem gönderdi¤in, oharika arma¤an› çok be¤endi.Geçen hafta Adana’ya gittim, me-zar›n› ziyaret ettim. Hep seni ko-nufltuk, kalbimin en de¤erli köfle-sine ad›n› irice yazarak... ‹çimde-ki hüzün ve göz p›narlar›mdanyanaklar›ma dökülen gözyafllar›mikiniz içindi.•

[email protected]

nun... Y›llarca anlatt› ve ben dedinledim, büyük bir keyifle...Bense ona bir tek olay› aktar-d›m. Annemin ölümünden sözettim, baflkentte bir büyük ote-lin yemek salonunda... 19 fiubat1956 y›l›ndaki Macaristan zaferi-nin ayn› gün ve saatine rastla-yan büyük ac›m› anlatt›m.

Istemeyerek de olsa yüre¤inida¤lam›flt›m, can dostum,a¤abeyim Metin Oktay’›n...Yüre¤ini santimetrekarelerebölmüfltüm sanki... Ben an-

latt›kça o tan›mlanamaz bir hü-zün seli içinde sürüklenip duru-yordu. Piflman da olmufltum, üz-müfltüm kral›... Tam 35 y›l sonra,tam 35 y›l önce yaflanm›fl sevinçve hüzün, iki Metin aras›nda ringseferine ç›km›flt› adeta... MetinOktay, Metin Gören’le birliktea¤l›yordu. Ve onlarca göz bizisüzüyordu. Belli ki, a¤layan ikiadam› merak ediyorlard›. Tan›-yorlard› Metin Oktay’›... Belki deneden a¤lad›¤›n› merak ediyor-lard›, radar gibi tarayan gözleriy-le... Sevgili Metin Oktay’›n umu-runda bile de¤ildi. Bir süre dahaa¤laflt›k. Merakl› bak›fllar da azal-d›. Ben gitme zaman›d›r diye dü-flünürken, büyük ustan›n yan›-m›zdan geçen garsonu ça¤›rd›¤›-n› duydum:

“Bugün çok önemli bir do-¤um günü kutlayaca¤›z. Sizdenbu günü, anlaml› bir biçimdekutlamam›za yard›mc› olman›z›rica ediyorum.”

Merak›m giderek artm›flt›. Bujest benim için olamazd›. Çünkü,Metin A¤abey benim do¤um gü-nümü bilemezdi. “Belki de kendido¤um gününü kutlayacakt›r” di-yordum. Düflüncelerimi hemenanlad› ve bafllad› anlatmaya:

“Sevgili Gören, biliyor musun,ben bugüne de¤in hiç do¤um gü-nü yapmad›m. Galatasaray’da oy-narken, benden habersiz birkaçkez yapm›fllard›. Sipariflim, bunukutlamak için de¤il, bilesin.”

Merak›m daha da artm›flt›.Soramad›m, bekledim. Bir süresonra, büyük özen gösterilerekhaz›rland›¤› belli kocaman birpasta, bir ›fl›k gösterisi içinde vegarsonlar›n çabalar›yla masam›-za geldi. fief garson önce bize,daha sonra Metin Oktay’›n iste-¤i üzerine lokantada bulunanmüflterilere servis yapt›. Ve son-ra, Metin Oktay yeniden konufl-maya bafllad›:

“Sevgili annenin do-¤um günü kutluolsun, Sevgili Me-tin... Bundan böy-le o güzel insan›n

ölüm y›l›n›, do¤um günü olarakde¤ifltirerek kutlayal›m. Ve benona her y›l ayn› arma¤an› vere-ce¤im. Macaristan’a att›¤›m golü,anneci¤ine arma¤an ediyorum.”

fiaflk›nd›m, flafl›rm›flt›m. Birfleyler söylemek istedim, söz-cükler bo¤az›mda dü¤ümlendi.Metin Oktay, beni bir kez dahakalbimden vurmufl, benden ona

Page 43: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

‹lkbahar mevsimi mart ay›nda bafllasa da, do¤an›n asl›n-da tam olarak uyan›p canlanmas› nisan ay›n› buluyor-mufl gibi gelir bana... A¤açlar›n ç›plak dallar›nda to-murcuklar ç›karken bir yandan da k›r çiçekleri bafllar›-n› ›l›k topraktan ç›karmaya bafllar. Artan s›cakl›klarla

çiftçiler topra¤› ifllemek için tarlalar›na giderler. Kufllar, kala-bal›k kentlerin en yo¤un yerlerinde bile, yeni bir bafllang›c›nhabercisiymiflcesine, bir baflka flevkle c›v›ldar. Çocuklar vebüyükler ›s›nmaya bafllayan temiz havan›n keyfini ç›kar›rlar.

K›fl ne denli so¤uk geçerse geçsin, her y›l ilkbahar›n yeni-den gelece¤inden emin olabiliriz. Ben ilkbahar mevsimi yak-laflt›kça heyecanlan›yorum ve yeni keflifler için sab›rs›zl›klabeklemeye bafll›yorum. Do¤a beni sürekli flafl›rt›yor. ‹lginçolan herfleyin büyük olmas› gerekir diye bir fley yok. Ço¤uzaman, bana en etkileyici ve ilginç gelen fleyler küçük oluyor.

‹lkbaharda küçücük böceklerin ve çiçeklerin dikkatimiçekti¤i çok olmufltur. Örne¤in, geçen y›l çiçeklerimi ne za-man sulasam, sapsar› bir örümcek sar› bir çiçe¤in üzerindegezerdi. Onu hiç farkl› renkte bir çiçe¤in üzerinde görmemifl-tim. Bir baflka sefer, plastik sandalyenin arka taraf›ndaki birsaman çöpünü oradan kald›rmaya niyetlendim. Son anda,onun asl›nda minicik bir peygamber devesi oldu¤unun ay›r-d›na vard›m. Bir ö¤leden sonra, çal›l›klar içine uçan küçük birfley gördüm. Hareket ederek kendini belli edince, çal›l›¤›nyapraklar›ndan zorlukla ay›rt edilebilen fleyin aç›k yeflil birkelebek oldu¤unu anlad›m.

‹lkbahar ilerledikçe, güneyden dönen çeflit çeflit kufllar›

Yenilik Zaman›:

‹lkbahar

82

B‹R BAfiKA BAKIfiCheryl Tanrıverdi

83

Page 44: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

84 85

fleyler ö¤renmeyi çal›flt›¤›m› söyle-rim hep. Bu kifliler, gözlem yete-ne¤inin gelifltirilebilece¤ini göster-mifllerdir bana... Herfleyden öncemerakl› ve sab›rl› olmal›s›n›z. Oku-yarak, araflt›rarak ve benzer ilgialanlar›na sahip kiflilerle konufla-rak kendinizi gelifltirebilirsiniz. Ör-ne¤in, kufllara olan ilgim çocuklu-¤umda bafllam›fl olsa da, gün geldidaha çok fley ö¤renmek istedim.Kufllarla, onlar›n renkleri, ötüfllerive davran›fllar›yla ilgili okumayabafllad›m. Üniversite gruplar›ylakufl gözlem turlar›na kat›ld›m.Özel kufl türlerinin ne zaman venerelerde bulundu¤unu ö¤rendim.Ö¤rendikçe, daha çok kufl gör-mekle kalmad›m, onlar› do¤ru bi-çimde ay›rt etmeye ve yaflamlar›n›daha iyi anlamaya bafllad›m.

Ayn› durum bana kelebekleriçin de geçerli olmaya bafllad›.Dikkatle inceleyene de¤in hepsigözüme hemen hemen ayn› gö-rünüyordu. Bir sonraki ilgi alan›mbüyük olas›l›kla böcekler olacak.

Daha yak›ndan bak›n-caya de¤in, bahçem-de çeflit çeflit böcekoldu¤unun ay›rd›navarmam›flt›m. Önce-

leri tüm örümcekleri, çekirgeleri,ar›lar› ve sinekleri sevimsiz bö-cekler kategorisine koyard›m. Ar-t›k, flimdi onlar›n renkleri, biçim-leri ve boyutlar›yla ilgili daha çokfley ö¤renmek istiyorum.

Gözlemcili¤i ö¤renmek birazçaba gerektiriyor. Günlük tutuyo-rum. Eksiksiz de¤il, kimi zaman

görmek için sab›rs›zlan›r›m. Hery›l, mutfak penceremden görü-nen yoldaki zeytin a¤ac›n›n dal›-na konan bir kufl görürüm.

Kufllarla ilgili bir kita-b›n da yard›m›ylaonun maskeli örüm-cekkuflu oldu¤u so-nucuna vard›m. Güç-

lü gagas›yla böcek yakalamak içins›kl›kla tünedi¤i daldan ayr›l›p ayn›dala geri dönüyor. O dala konankuflun her y›l ayn› kufl olup olma-d›¤›n› hep merak ederim. Bu mera-k›m› giderecek kesin bir yan›t bu-lamad›m; ancak her bahar ayn› da-la konan, ayn› hareketleri sergile-yen ayn› kufl türünü görüyorum.

Do¤ay› daha yak›ndan izle-dikçe, daha da ilginç fleylerle kar-

fl›lafl›yorum. ‹lkbaharla gelen kü-çük k›r çiçeklerini gözlemlemekiçin onlara yaklaflt›¤›mda, gözü-me ola¤anüstü renkler ve biçim-ler çarp›yor. ‹ster bir örümceka¤›n›n karmafl›k deseni, ister birt›rt›l›n renkli derisi olsun, do¤abizleri hiçbir zaman s›kmayan birgösteri sergiliyor asl›nda... Geçenilkbaharda bir gün bahçemde birkaplumba¤a gördüm. Uzaktanbak›ld›¤›nda kabu¤uyla ilgili birtuhafl›k oldu¤u ortadayd›. Yak›n-dan bak›nca gözlerime inanama-d›m. Kabu¤unun eflsiz deseni biry›l önce gördü¤ümle ayn›yd›. Ay-n› kaplumba¤a geri gelmiflti!

Kimi arkadafllar›m bana bu gibifleyleri nas›l ay›rt etti¤imi sorarlar.Onlara, benden daha fazla tetikteolan, gözü keskin kiflilerden bir

Bu kaplumba¤a her y›l ayn› yere geliyor. Hofl kokulu portakal çiçe¤i ar›lar› çeker.

Page 45: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

86 87

uzunca bir süre bir fley yazmad›-¤›m da oluyor. Ancak geçmifl y›l-larda yazd›klar›ma bak›nca, “‹yiki yazm›fl›m” diyorum.

Onlardan yola ç›karakgöçmen kufllar›n nezaman gelece¤ini,yabani gelinciklerinne zaman açaca¤›n›

ya da kaplumba¤alar› ne zamanbeklemeye bafllamam gerekti¤iniafla¤› yukar› biliyorum. Kufllarlailgili kitap ve dergi okumay› sevi-yorum. Onlar› okurken, sanki birmacera roman› ya da öyküsün-den alabilece¤im keyfi al›yorum.

Uzmanlar ve amatör kifliler debana yararl› ipuçlar› veriyorlar.Do¤ay› gözlemlerken tüm duyu-lar› kullanman›n ne denli önemli

oldu¤unu onlardan ö¤rendim.Do¤ayla bütünleflip vahfli bir can-l›ym›fl gibi düflünmeye çal›flmay›da öneriyorlar.

Çocuklar, bizim göremedi¤i-miz fleyleri görmekte flafl›rt›c› de-recede baflar›l› olabiliyor. Bir ke-re, onlar do¤ufltan merakl›lar. Ay-r›ca, yere daha yak›nlar ve nesne-lere bakmak için onlara yaklafl-may› seviyorlar.

Çocuklardaki merak duygusubiz büyüklerde yeniden uyan›r-sa, yeni fleyler ö¤renmenin sonuolmad›¤›n› görece¤iz. Örne¤in,geçen y›l kelebeklerin kanatla-r›yla ilgili yeni bir fley okumufl-tum. Yukar›dan ya da afla¤›dan,nereden bakt›¤›n›za ba¤l› olarakkanatlar farkl› görünüyorlarm›fl.fiok edici bir haber olmasa da,

bu bilgi kelebeklere bak›fl aç›m›tümüyle de¤ifltirdi. Geçenlerdeson derece ileri teknoloji saye-sinde, birçok kufl göçünün gök-yüzünün yükseklerinde gecegerçekleflti¤ini ortaya ç›kard›¤›n›okumufltum. Geceleri uzaklardakufllar uçtukça “Ötüflmelerini du-yabilir miyim acaba?” diye düflü-nüyorum. Bu ilkbaharda bir gecebunu kesinlikle deneyece¤im.

Do¤a de¤iflime u¤ray›nca hery›l, gelen ilkbahar yeniden do¤u-flun ve umudun simgesi olur

hep... Umar›m maskeli örümcek-kuflu ve kaplumba¤a bu bahar dagelirler. Dünya ve do¤a ilkbahar-da kendini yeniledikçe, belki,bizler de do¤ayla daha uyumluyaflamak için kendimizi yenileye-biliriz. Çevremizde olup bitenle-rin ay›rd›na vard›kça, kimi fleyle-rin do¤ru olmad›¤›n› görüp birfleyler yapma, de¤iflme ve de¤ifl-tirme olas›l›¤›m›z da artar.•

CherylTanr›[email protected]

Çeviri: Pelin Hazar

Küçük k›r çiçe¤inin güzelli¤i en çok yak›ndan bak›ld›¤›nda belli oluyor.

Zen ö¤rencilerinden biri, Bankei’ye geldi ve flöyle dert yandı:“Usta, denetlenemez bir öfke var içimde, nasıl tedavi edebili-

rim bunu?”Bankei, “Çok garip bir fley bu. Bir görelim bakalım” dedi. Ö¤-

renci, “Ama flu anda sana bunu gösteremem ki” diye yanıt verdi.Bankei sordu:“Ne zaman gösterebilirsin peki?”“Beklenmedik bir anda geliyor” diye açıkladı ö¤renci.“Öyleyse” dedi Bankei, “Bu senin do¤al yapında olmayan bir

fley... Olsaydı istedi¤imde gösterebilirdin. Do¤du¤unda seninle bir-likte de¤ildi, ailenden geçen bir fley de¤il bu. Bunun üzerine dü-flün biraz.”•

Küçük bir çocuk, tek katlı bir evin kapı zilini çalmak is-tiyor, fakat zile bir türlü yetiflemiyordu. Onun, zıplayarak bile zi-le yetiflemedi¤ini gören yafllı bir kifli yanına geldi ve “Dur sanayardım edeyim” dedi. Ve çocu¤un uzanamadı¤ı zile dokundu,zili çaldı.

Sonra da çocu¤a dönerek sordu:“Eveeet, senin için baflka ne yapabilirim bakayım?” dedi.Çocuk bir yandan koflarken, bir yandan da yafllı adama

akıl verdi:“Benim için bir fley yapmanıza gerek yok” dedi. “Kendiniz için

bir fley yapmak istiyorsanız, var gücünüzle koflmaya bakın...”•

Page 46: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

88 89

Insan› insan yapan edebiyatsanat›n›n güzel taraf›, “Art›kbu kubbe alt›nda söylene-cek pek bir fley kalmam›flt›r”diye düflündü¤ünüz bir or-

tamda, biraz da güncel sorunlar›netkisiyle karamsar olabilece¤inizbir dönemde, güzel yaz›lm›fl biredebiyat yap›t›n›n her koflulda si-ze heyecan vermesi ve yaflam›güzellefltirebilmesidir.

Ayfle Kulin, bunca baflar›l› ya-p›tlar›ndan sonra, baflka bir lezzetve yöntemle, birbirini izleyecek

olan, bir “üçleme” ile (belki dedörtleme?) karfl›m›za ç›k›yor. “Üç-leme”nin ilk ikisiyle bulufltuk. Odenli çok be¤enildi ki, heyecanlaüçüncüyü bekliyoruz. Ben, hem“Veda-Esir fiehirde Bir Konak”›hem de “Umut-Hayat Akan BirSudur”u okuduktan sonra, mutluoldum, kendimi iyi duyumsad›m.Mutlu olmam›n nedeni, daha ön-ce yap›tlar›n›n ço¤unu okumuflbir kifli olarak, yazar›m›z›n bir gü-zel yap›t›yla daha buluflabilmekti.Kendimi iyi duyumsamam›n ne-

deni ise, okuyucunun yazar›ylakendi de¤erlerin örtüflmesi, çokkeyifli bir ortam› oluflturdu¤uiçindir. Bu, yeni kuflak yazarlar›-m›zla pek s›k rastlaflabildi¤im birdurum olmasa gerek.

Ayfle Kulin her iki yap›-t›nda da, hem “Veda”dahem de “Umut”da, bi-yografik verilerle romantekni¤ini birlefltirmede,

ola¤anüstü baflar›l›... Her iki ro-manda da yazar›n çok güçlü birsezgisi, sosyal olgular› toplamakiçin efli görülmeyen bir büyütecivar. Yazar›n Osmanl› ve cumhuri-yet dönemiyle ilgili bu iki yap›t›n›okuyacaklar, o günlerde ulusu-muzun içinde bulundu¤u durumve geliflen olaylar hakk›nda temelbir tarih bilgisine sahip olacaklar-d›r. Türk edebiyat›nda bugünede¤in yaz›lm›fl en güzel klasikleri-mizi (“Çal›kuflu”, “Ateflten Göm-lek”, “Çankaya” gibi) okurkenduydu¤umuz duygular› an›msaya-caklard›r. Kulin Ailesi’nin detayla-r› ve karakterlerin üzerimizdekietkisi zaman içinde azalabilir. An-cak, Bosna’y› tek bir kurflun bileatamadan terk etmifl olmam›z, Ça-nakkale Savafl›’nda destan yazma-m›za karfl›n Oniki Ada’y› adeta hiçyoktan vermek zorunda kalmam›-z›n bilinci, Girit’in elimizden ç›k›-fl›n›n hazin süreci yaflam boyubizlerle olacakt›r.

“Veda”da aile ortam› içinde, birkonakta yaflananlar›, Osmanl› ‹m-paratorlu¤u’nun son günlerini ve

iflgal alt›ndaki kentin resmini bütü-nüyle görebiliyorsunuz. “Umut”daise cumhuriyet döneminin tümçoflkusu sat›r aralar›nda sizi kucak-l›yor. Ay›rd›na varmadan bir yafla-m›n içine giriyorsunuz ve o günle-ri yafl›yorsunuz. Yaflam›n içindengelen bir güçle çarp›c› ve sürükle-yici... Anlat›m›ndaki duyarl›l›k doluhava bir anda ruhunuzu sar›yor.Söz konusu romanlar biyografi ola-rak sunulmufl. Ancak, dönemineiliflkin yazar›n görüfl ve siyasi bilin-ci o denli sa¤lam ki, karakterin birtümcesinde yakalayamazsan›z, ar-ka plan olarak gösterilen bir olay-da kendini sunuyor, orada da gö-remezseniz, gözlerinizin nemlen-meye bafllad›¤› duygu yükünde ç›-k›yor. Hiç tekrar duygusuna kap›l-maks›z›n, verilmek istenen iletiokuyucunun bilincine, bu denli sa-de, ancak bu denli sars›lamayacakkadar güçlü yerlefltirilebilinir.

Siz, y›llarca tarih kitapla-r›nda ‹stanbul’un iflgalinianlat›n, fimlerde iflleyin,iflgal y›llar›n›n kederini,tutsak kentin bireyin

güncel yaflam› üzerindeki etkisinipaylafl›n; ama günlerin havas›n›,minarelerindeki ezan seslerininkaramsarl›¤›n›, Ayfle Kulin denlibugünün insan›na solutamazs›n›z.

Aç›n bak›n, “Umut”un bafllan-g›ç bölümünde, Osmanl›’n›n göz-desi Bosna’n›n elimizden ç›k›fl›n›Ayfle Kulin’in dedesi Zeki Salihnas›l anlat›yor:

“Bir kurflun atamadan verdik

YAZAN: DEM‹R AYTAÇ

Page 47: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

90 91

topra¤›m›z›, bir tabur askerle ol-sun karfl› koyamadan, masa üze-rinde gitti vatan›m.”

Salih Bey ‹stanbul’da art›kyerinden yurdundan ol-mufl, sekiz yüzy›ll›k itiba-r›n› yitirmifl s›radan birgöçmen konumundad›r.

Ancak kararl›d›r. Çocuklar› yenitutunmaya çal›flt›¤› Osmanl›’n›n enseçkin kentinde, en iyi biçimdeyetifleceklerdir ve kendisi gibiduyumsamamalar›için elinden gelenherfleyi yapacakt›r.Bu bilinçle efli GülHan›m’la dertleflir:

“Kendime göç-men dedirttim, on-lara taflral› dedirt-meyece¤im.”

Ve çocuklar›-na sesi titreyerekseslenir:

“fiimdi size söy-leyeceklerimi cankula¤› ile dinleyin.Anneniz ile benim iki vatan›m›z ol-du. Birinde do¤duk, di¤erinde öle-ce¤iz. Sizin tek bir vatan›n›z var.Bu vatan› çok sevin, da¤›n› tafl›n›her fleyden, hatta kendinizden deçok sevin ki kimse gelip elinizdenalmas›n. ‹lerde ihtiyar oldu¤unuz-da inflallah, emri hak do¤du¤unuztoprakta nasip olur sizlere...”

O gün befl yafl›nda olan Muhit-tin (Ayfle Kulin’in babas›) vatansevgisini bu sözcüklerle ö¤renmiflve tüm bir ömrü cumhuriyetimizin

kurulufl de¤erlerini korumak içinharcam›flt›r. ‹flte “Umut” bu ömrünöyküsüdür. Ancak öyle biröyküdür ki, Muhittin’in yaflam› bir-birini izleyen y›llar›n zinciri de¤il,bir azmin ve sevginin silsilesidir.Sonuç olarak bu dünyada insan neiçin yafl›yorsa onun kadar de¤erli-dir. Bu ba¤lamda, Muhittin’in nedenli de¤erli bir cumhuriyet çocu-¤u oldu¤unun tescilidir, k›z› AyfleKulin’in “Umut” adl› yap›t›...

Bu havay› çok do¤ru verebil-menin yan›s›ra, Ay-fle Kulin’in bir bafl-ka ancak bir o den-li baflar›s› da romantekni¤indeki strate-jisidir. Okuyucu-nun, neyi ne kadaralabilece¤inin, ogün bulundu¤unokta ve o noktayagelene dek alm›flolu¤u e¤itim ve ö¤-rendi¤i do¤rular iledirek ba¤lant›l› ol-du¤unun bilincinde

olmas›d›r. Onun için de yazar›m›z“Kalem” denilen teraziyi bu alan-da çok dengeli kullan›yor. Herke-sin görebildi¤i denli görmesi, ala-bildi¤i denli alabilmesi için ro-man gibi s›n›rlar› belli bir kanvasüzerinde bile çok farkl› renk kul-lan›yor ve ton detaylar›na iniyor.Söz gelimi e¤er siz padiflaha kar-fl› bir tutum ve geçmifle sahipse-niz, sizin do¤rular›n›za hiç do-kunmadan, sizi hiç k›rmadan,karfl›s›na almadan, tümüyle baflka

bir aç›dan olaya bakman›n daolas› olabilece¤ini duyumsat›r-ken, olaylar›n içinde ve yap›t›nkurgusunda sizi bir yolculu¤a da-vet ediyor.

Siz o yolculukta istedi¤inizyerde inip yap›t›n sadekonusuyla devam edebili-yorsunuz. “Rahats›z ol-dum” deyip de, kitab› b›-

rakman›z olas› de¤il. Çünkühiçbir tümcesinde kafan›za vuru-lan, “Do¤ru budur”denilen, tansiyonuyükselten bir tutumyok. Tam tersine,su ak›fl›na b›rak›l-m›fl, okuyucuyu hiçyormayan, dinginbir hava var. Ayn›biçimde, koyu pa-diflah yanl›s›ysan›zda, cumhuriyet de-¤erlerinin hakl›l›¤›,akl›n gücüne davetedilerek ve zaman›-n›n öteki uygula-malar›yla da birebir karfl›laflt›r›la-rak, ancak bu denli sa¤lam sunu-labilir. Ayfle Kulin roman sanat›arkas›nda bizleri kavga etmeden,gürültüsüz pat›rt›s›z “bir de¤erlerbütünü” üzerinde tatl› bir anlafl-maya davet ediyor. Bunu yapar-ken de dünyam›z› sarsm›yor! “Ve-da”n›n sonunda, Reflat Pafla’n›n‹stanbul’dan ayr›l›rken bizlerlepaylaflt›¤› duygularla cumhuriyetçocu¤u olarak bizlerin çoflkusunukarfl› karfl›ya getirmiyor.

Örne¤in flapka devrimi... De-¤iflimin ne denli zor bir süreç ol-du¤unu ve o günün koflullar›ndasan›ld›¤› kadar da kolay olmad›-¤›n› Salih Bey’in duygular› bizene kadar güzel anlatmaktad›r:

“Vatan›n› bir imza ile gözdenç›karan makam›n feshine de peküzülmemiflti fakat s›ra bafl›ndakifesten ayr›lmaya geldi¤inde, dofl-tolar› tutmufltu. Bir süre soka¤afessiz ç›kmay› reddetmifl, ilelebetevde kapanmas› mümkün olmad›-

¤›ndan, sonundapes etmiflti, kafas›naasla bir gavur flap-kas› geçirmeyece¤i-ne yemin billahederek. K›fl gelince,bafl› üflümüfltü. Biriki kere kar alt›ndaüflütüp yata¤a dü-flen babas›na birfötr flapka hediyeetmiflti Nusret (o¤-lu)... Salih Bey flap-kay› ilk giydi¤i gün,soka¤a sanki ç›plak

ç›km›fl gibi utanç içinde, yüzü yer-de, etraftan gözlerini kaç›rarak yü-rümüfltü yolda...”

Ayfle Kulin her iki roman›ndada aile iliflkileri, bireylerin birbir-lerine olan ba¤l›l›¤›, kar›-kocasevgisi, çocuk sahibi olma, genç-lerin aflk› gibi konular› da çok gü-zel iflliyor ve anlat›yor. “Veda”da,yazar›m›z büyük dedesi Osmanl›‹mparatorlu¤u’nun son MaliyeBakan› Reflat Pafla ile efli Behi-ce’yi yer yer öyle baflar›l› konufl-

Page 48: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

92

turuyor ki, en çetin siyasi olaylarkonak halk›n›n güncel ifadelerin-de adeta ekmek su gibi ola¤anfleylerden söz eder gibi oluyor.

En karakteristik ac›lar›m›z›zarif bir söylefliyle belir-tirken, bizi en duyguluan›m›zda bile gülmeyezorunlu k›lan mizaç güç-

lü sat›rlarla karfl›m›z ç›k›yor. Ça-nakkale Zaferi’nden sonra, ‹ngilte-re ve Fransa’n›n aralar›nda gizliceanlaflarak Oniki Ada’y› ‹talya’yavermeleri, Reflat Pafla’y› kahrederve “Bize dan›flmaya dahi gerekgörmeden nas›l yapt›lar bunu?” di-ye ac›lar içinde efliyle dertleflir. Be-hice Han›m ise, ev ifllerinden sözedercesine, “Ayol, koskoca BosnaHersek gitti, Balkanlar gitti, OnikiAda’ya ne diye hay›flan›yorsunuz,ilahi Reflat Bey” der.

Kan›mca Ayfle Kulin’in iyi birroman yazar› olmas›n›n nedeni,titiz bir araflt›rmac›, detayc› bir ta-sar›mc›, roman tekni¤i konusun-da ustal›¤›, kurgu sanat›ndaki be-cerisi ve sürükleyici biçemidir.Ancak, çok baflar›l› bir edebiyatyazar› olabilmesindeki yetenek,en sade sat›rlar›nda bile ruhununinceli¤inden gelen do¤all›klasözcüklere yükleyebildi¤i duygu-lar, insan iliflkilerindeki detaylar›yakalayabilme yetisindedir. Biryazar›n ne denli içten ve samimiolmas›, ruh güzelli¤inde ne denliderin katmanlara sahip olmas› ge-rekir ki, okuyucusunu Ayfle Kulingibi hiç yormadan, zahmetsizce

sanat›n›n zirvesine ç›kartabilsin. Bu ba¤lamda, bugün Ayfle Ku-

lin ad› kimilerinin düflündü¤ü gibiyaln›zca ilginç konular bulan,bunlar› güzel kalemi ve ak›c›biçemiyle bize sunan, yap›tlar›ndaçeflitli karakterleri iyi canland›ran,yap›tlar›n›n ve karakterlerinin yel-pazesi çok genifl olan bir yazarolarak yorumlanamaz. Günümü-zün birçok yazar›, uçlarda gezme-yi ve marjinal olmay› “de¤iflim”ad› alt›nda sunarken, kimileri de-¤erlerimizi küçümsemenin adetabir bilinçlenme, kendimizi ve ül-kemizi reddetmenin ça¤dafllaflmau¤rafl› oldu¤u yan›lg›s›n› ezberler-ken, kimileri ülkeyi ve insanlar›n›küçük düflürme pahas›na Bat›’n›nbizi görmek istedi¤i penceredenbakmay› ye¤lerken, hemen he-men yaln›z o, Ahmet Hamdi Tan-p›nar’›n ifade etti¤i gibi “devamederken de¤iflebilme” çizgisinde,Osmanl› tarihi, cumhuriyet kuru-lufl dönemi, vatan sevgisi gibi ko-nular›, bugünün test çözebilmeyöntemleriyle yetiflmifl, entrika veteknoloji tutkunu okuyucusunaokutabilmekte, daha da önemlisisevdirebilmektedir.

Ayfle Kulin’in “Veda” ve“Umut” yap›tlar›n› mut-laka okuyunuz, çevre-nizle paylafl›n›z. Sat›r-lar›m›n de¤erli yazar›-

m›z› sa¤l›kl› ve mutlu günlerdebulmas›n› çok içten diliyor, ro-man serisinin devam›n› sab›rs›z-l›kla bekliyorum.•

10

9

5

4

6

1

8

7

3

2

93

Tarihte Habsburg Ailesi’ninhüküm sürdü¤ü ülke afla¤›daki-lerden hangisidir?

a) Fransab) Avusturyac) ‹spanyaç) Portekiz

Birinci ve ‹kinci Viyana Ku-flatmalar›n›n tarihleri afla¤›daki-lerden hangileridir?

a) 1526 - 1680b) 1527 - 1681c) 1528 - 1682ç) 1529 - 1683

Özel uçaklarla havadan ya-p›lan elektronik gözetleme siste-minin k›sa ad› nedir?

a) Awbcsb) Awacsc) Awecsç) Awscs

Ay’›n devimini çekim gücüy-le hangisi yönlendirir?

a) Dünyab) Güneflc) Marsç) Jüpiter

Frans›zlar’›n 1902 y›l›nda çe-virdi¤i ilk bilimkurgu filmininad› afla¤›dakilerden hangisidir?

a) “Mars Yolculu¤u”b) “Aya Seyahat”

c) “Günefle Do¤ru”ç) “Y›ld›zlar›n Alt›nda”

Ayasofya ile Topkap› Saray›aras›ndaki Bizans kilisesinin ad›afla¤›dakilerden hangisidir?

a) Aya Triadab) Aya Theodosiac) Aya ‹riniç) Aya Thekla

“Ayak-Bacak Fabrikas›” oyu-nunun yazar› kimdir?

a) Sermet Ça¤anb) Ülkü Tamerc) Attilâ ‹lhanç) Muhsin Ertu¤rul

Kufladas› hangi ilimizin s›n›r-lar› içindedir?

a) Ayd›nb) Mu¤lac) ‹zmirç) Bal›kesir

Çizim bürolar›nda kopyala-ma ifllerinde kullan›lan özel ka-¤›t afla¤›dakilerden hangisidir?

a) Ayd›nc›kb) Ayd›ngerc) Ayd›ncaç) Ayd›neli

Tarihsel filmlerle tan›nan tiyat-ro ve sinema oyuncusu kimdir?

a) Muzaffer Tema

B‹LG‹N‹Z‹ DENETLEY‹NÖzüm Larçın

Page 49: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

20

18

1914

15

16

17

13

12

11

94

b) Baki Tamerc) Sami Ayano¤luç) Kenan Pars

Milli Güvenlik Konseyi dö-neminde Kültür Bakan› olan bafl-yazar kimdir?

a) Cihat Babanb) Fatin Fuadc) Bediî Faikç) Mümtaz Faik Fenik

ABD’nin Vietnam’daki suçla-r›n› araflt›ran Russell Mahkeme-si’nin Türk üyesi kimdir?

a) Behice Hatko Boranb) Tar›k Ziya Ekincic) Mehmet Ali Aybarç) Ekrem Alican

Susuz ilçesindeki tatl› su gö-lü Ayg›r, hangi ilimizdedir?

a) Mardinb) Diyarbak›rc) Kahramanmaraflç) Kars

Eflini neflelendirmek için Ba-bil’in Asma Bahçeleri’ni yapt›rankral›n ad› nedir?

a) Nabukodonosorb) Babuinc) Babicç) Belisarios

Ayasofya müze olarak hangiy›l ziyarete aç›ld›?

a) 1915b) 1925

c) 1935ç) 1945

‹ttihat ve Terakki Partisi’ninünlü silahflörü kimdir?

a) Mustafa Necipb) Sapancal› Hakk›c) Yakup Cemilç) Ömer Naci

Bürokrat ve romanc› Hik-met Erhan Bener’in do¤um yerineresidir?

a) Lefkofleb) Ba¤datc) Kahireç) fiam

Avrupa, Olimpiyat, Dünyave Süper kupalarda maç yöne-ten Türk hakemi kimdir?

a) O¤uz Sarvanb) Do¤an Babacanc) Hilmi Okç) Sabahattin Lâdikli

Malavi’nin baflkenti neresidir?a) Antananarivob) Lilongwec) Nuakflotç) Lagos

Alt›nordu Devleti’nin kuru-cusu kimdir?

a) Cengiz Hanb) Baybarsc) Battal Gaziç) Batu Han

Yan›tlar 101’inci sayfam›zdad›r.

Amerika’da uydu üzerin-den yay›n yapan “SiriusRadyosu”nda, “GençTürkler” (“Young Turks”)adl› bir radyo program›

yay›mlan›yor. Kaliforniya’dan ya-y›n yapan ve Amerika çap›nda din-lenen “Young Turks”, sol e¤ilimlibir siyasi tart›flma program›.

Küçük yafllarda Amerika’ya gi-den Cenk Uygur’un haz›rlay›psundu¤u program, büyük ilgi çe-kiyor. Bu nedenle “Amerika’n›nSesi Radyosu”na konuk olan Uy-gur, Bar›fl Ornarl›’n›n sorular›n›flöyle yan›tlad›:

Bar›fl Ornarl›: “Program›n›zhakk›nda sohbet etmek istiyorum.Ama önce sizi tan›yal›m.”

Cenk Uygur: “1978 y›l›nda ‹s-tanbul’dan New Jersey eyaletinetafl›nd›k. Ben ‹stanbul do¤umlu-yum; ama ailem Kilisli. New Jer-sey’de büyüdüm. PennsylvaniaÜniversitesi’nde lisans e¤itimimitamamlad›ktan sonra, NewYork’ta, Columbia Üniversite-si’nde hukuk fakültesini bitirdim.Bir süre avukatl›k yapt›ktan sonra,radyo ve televizyon programc›l›¤›-

na bafllad›m. Miami, Boston veWashington’da çal›flt›ktan sonra,flimdi Los Angeles’ta yafl›yorum.”

BO: “Peki, siz iflletme fakültesi-ni bitirdiniz, hukuk fakültesini bi-tirdiniz, flimdi ise radyo program-lar› haz›rl›yorsunuz. Neden böylebir de¤ifliklik yapt›n›z?”

CU: “Çünkü, avukatl›k beni çoks›kt›. Babam benim GM gibi bir flir-ketin yöneticisi olmam› ya da biravukatl›k flirketinin bafl›na geçme-mi istiyordu. Ben, bir süre sonra‘Bu iflleri b›rakaca¤›m, radyo prog-

İzmir TolgaDÜNYANIN DÖRT KÖfiES‹

Amerika’da yay›nlanan bir radyo program›:

95

“GENÇ TÜRKLER”

Cenk Uygur

Page 50: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

96 97

ramlar› haz›rlayaca¤›m’ dedim. Ba-bam›n ise baflka düflleri vard›. Ama,bana uygun de¤ildi bu düfller...

“Zaten avukat olarakçok fazla çal›flmamgerekmedi. Alt› ayiçinde bu ifli dahafazla yapamayaca-

¤›m› anlad›m, benim ilgimi çekmi-yordu. O s›rada küçük bir televiz-yon program› haz›rl›yordum Was-hington’da... ‹flte o zaman anla-d›m, ömrümün sonuna de¤in buifli yapmal›y›m...”

BO: “Biraz da ‘Young Turks’program›ndan söz edelim.”

CU: “Dört y›l önce bafllad›k ya-y›nlar›m›za... Ben eskiden ‘YoungTurk’ diye bir program haz›rl›yor-dum. Bunu, arkadafllarla devamettirmeyi kararlaflt›rd›m. Program›ben, Mankiewicz ve Jill Pike’la bir-likte sunuyoruz. Biz önceleri çokküçük çapl› bafllad›k. Haftada ikigünlük yay›n›m›z vard›. ‘YoungTurks’ zaman içinde haftada beflgün yay›n yapmaya bafllad›. Dahasonra, ‘Sirius Radyosu’ bize büyükbir f›rsat verdi. Amerika’daki partikurultaylar›na gönderdiler. Siyasia¤›rl›kl› oldu¤umuz için seçim ge-cesi 9 saat canl› yay›n yapt›k. Da-ha sonra, Amerika’n›n önde gelenpolitikac›lar›, gazetecileri, uzman-lar› program›m›za konuk oldular.”

BO: “Ben program›n›z› tan›t›r-ken, sol e¤ilimli bir tart›flma prog-ram› olarak tan›tt›m. Ne gibi konu-lar tart›fl›l›yor?”

CU: “‹lk bafllad›¤›m›zda, çok

belirgin bir amac›m›z yoktu. fiöy-le, bizim ilgimizi ne çekiyorsa, okonuyu tart›fl›yorduk. Biz gençlereyönelik bir program yapmak isti-yorduk; çünkü öbür siyaset prog-ramlar› ciddi ve s›k›c› oluyor. Bizbiraz daha renkli bir program yap-mak istiyorduk.

“Yay›nlar›m›za bafllad›ktansonra, çok büyük bir geliflme ya-fland›. Irak Savafl›, en önemli konuoldu ve biz de sürekli savafl› ko-nuflur olduk. George Bush, flimdi-ye de¤in Amerika’da iktidara ge-len en kötü baflkan... Onun karar-lar›, çok kötü sonuçlar getirdi. Ya-vafl yavafl, en çok Bush’u tart›fl›rolduk. En enteresan konu buydu.George Bush gelmeden önce, benasl›nda Cumhuriyetçi’ydim. Bencebabas›, çok iyi bir baflkand›. An-cak, George W. Bush, dedi¤im gi-bi Amerika’n›n gördü¤ü en kötübaflkan oldu¤u için, bu çok önem-li bir konu durumuna geldi.”

BO: “Bu konuda ne gibi tar-t›flmalar yaflan›yor?”

CU: “Irak Savafl› bafllamadanönce, bunun çok kötü bir fikir ol-du¤unu söylemifltik. Savafl bafllad›-¤›nda, bizim muhalefet etmemizetepkiler gelmeye bafllad›. Biz de,tabii ki karfl› ç›kar›z diyorduk, çün-kü saçma bir fikirdi bu savafl... ‹fltebu tart›flmay› bafllatt›k. Ama art›kbu da de¤iflti. fiimdi, Cumhuriyetçiseçmenler bile programa kat›ld›¤›n-da ‘Evet hakl›s›n›z, savafl kötü bir fi-kirdi, ama...’ diye konufluyorlar.Amerika’n›n fikri çok de¤iflti.”

BO: “Amerika’da sa¤ e¤ilimli

BD N‹SAN 2009BD N‹SAN 2009

siyasi tart›flma programlar› var.Ancak, sol e¤ilimli haber program›pek yoktu.”

CU: “Yok. Bafllad›¤›m›zda, bizilktik. Sol e¤ilimli programlar hiçyap›lm›yordu. Hatta, radyo istas-yonlar› bizim program›m›z› yay›n-lamak istemiyorlard›. Radyo istas-yonlar› ‘Dinleyicilerimizden tepkigelir, sizin program›n›z iyi hofl da,biz yay›nlayamay›z’ diyorlard›. ‹fltebiz de bu nedenle, uydu üzerin-den yay›n yapmaya bafllad›k. Ovesileyle büyüdük. Bizden sonra‘Air America’ diye sol a¤›rl›kl› birradyo yay›n› bafllad›. Ama yine de,Amerika’da radyoda yay›nlanansiyaset programlar›n›n yüzde 90’›sa¤ e¤ilimlidir.”

BO: “Nas›l tepki ald›n›z?”CU: “Çok iyi tepki ald›k. Niye?

Çünkü, Amerika’da halk›n yar›s›sa¤c›, yar›s› solcudur. Demokratla-ra oy verenlerin dinleyebilece¤ibir program yoktu. Bizi duyanlar‘Hele flükür, bizim görüfllerimiziyans›tan bir program var’ diye tep-ki gösterdiler.

“Örne¤in, Amerika’da gelenek-sel olarak Cumhuriyetçiler’e oyveren Kansas eyaletinde bizimprogram›m›z birinci oldu. Nedeniise, bizimki gibi bir yay›n› dahaönce dinlememifl olmalar›yd›.

“Bunu her yerde görüyoruz:Avustralya’dan, Güney Kore’den,Finlandiya’dan, Türkiye’den, ‹ngil-tere’den bize dinleyici mektuplar›geliyor ve flöyle yaz›yorlar:

‘En sonunda Amerika’da akl›bafl›nda yay›n yapan birileri var.’”

BO: “‹lginç bir yay›n›n›z›, il-ginç bir an›n›z› paylafl›r m›s›n›z?”

CU: “Akl›ma ilk gelen, 2004seçimlerinde yapt›¤›m›z yay›n...Biz normal olarak günde 3 saatlikyay›n yap›yoruz; ama seçim akfla-m› 9 saat canl› yay›ndayd›k. Yay›-n›n ilk bafl›nda hepimiz çok he-yecanl›yd›k. Çünkü John Kerrykazanacak gibiydi.

“Program›m›za kat›-lan herkes, iflinbafl›nda çok he-yecanl›yd›. An-cak, gece ilerle-

dikçe, John Kerry’nin seçimlerikaybedece¤i anlafl›l›nca, bu heye-can giderek azald›. Çok üzüldüktabii... fiimdi, o yay›n›n CD’lerinisat›yoruz. CD’leri en çok Cumhu-riyetçiler sat›n al›yor, bay›l›yorlar.”

BO: “Peki Say›n Uygur, ‘Ameri-ka’n›n Sesi’ yay›nlar› Türkiye’dedinleniyor. Dinleyicilerimize nesöylemek istersiniz?”

CU: “fiunu söyleyebilirim: Her-kesin tabii ki Amerika hakk›ndabir fikri var. Ama esas›nda, Ameri-ka daha komplike bir yer... Bura-da çok de¤iflik düflünen insanlarvar. Demokratlar’›n ve solcular›nsay›s›n›n az oldu¤u san›l›r. Bazen,gördü¤ümüz gibi çok kötü insan-lar bafla geliyor; ama bazen deçok iyi insanlar bafla geliyor. Dahaiyi insanlar bafla geçip, daha iyiyola götüreceklerdir. Ve inflallahbu olacak.”•

[email protected]

Page 51: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

98

Düflünce tarihinin en eskiözdeyifli Yunanca“Gnothi Seauton” yani“Kendini bil”dir. Busöz, Delphi’deki Apol-

lon Tap›na¤›’n›n giriflinde alt›nharflerle kaz›lm›flt›.

Uzun y›llar antikça¤da do¤du-¤u san›lan bu deyiflinköklerinin dünyan›ndört bir yan›na uzan-d›¤› arkeolojik kaz›-lar ve araflt›rmalarlagörüldü. M›s›r’da ta-p›nak duvarlar›ndabenzer sözler yaz›l›y-d›. ‹nsan› “büyük ev-renin küçük evreni”olarak gören M›s›rl›-lar duvara “BedenTanr›’n›n evidir. ‹nsa-no¤lu kendini bil, kendini tan›!”sözlerini ifllemifllerdi. Sümer tab-letlerinde de benzer özlü sözlerinoldu¤u Muazzez ‹lmiye Ç›¤ gibide¤erli Sümerbilimcilerin çal›flma-lar› sonucu ortaya ç›kt›.

Latince’ye “Nosce te ipsum”ya da “Temet nosce” olarak çevri-

len ve Çiçero’nun sözü gibi çeflitlikaynaklarda da gösterilen “Kendi-ni bil” sözünün, Sümer, M›s›r, Çin,Hindistan, Latin Amerika uygarl›k-lar›n›n içinde dolaflsa da can bul-du¤u ve uygarl›¤a mal oldu¤u yerAnadolu’dur. “Kendini bil” sözü,Anadolu’da yüzy›llar boyu yank›-

land›ktan sonra,14’üncü yüzy›lda Yu-nus Emre’nin dizele-rinde boy gösterdi:

“‹lim ilim bil-mektir, ilim kendinbilmektir,

Sen kendini bil-mezsin, ya niceokumakt›r,

Okumaktan mu-rat ne, kifli Hak’k›bilmektir,

Çün okudun bilmezsin, ha birkuru emektir,

Okudum bildim deme, çok tâ-at k›ld›m deme,

Eri Hak bilmez isen, abes ye-re yelmektir.”

Halk edebiyat›m›zda da yerinialan bu söz, Hacivat ile Kara-

‘Gnothi Seauton’‘Kendini Bil’

EVRENSEL KÜLTÜRSongül Saydam

Yunus Emre

“Felsefenin piri”, “ilk bilim adam›”, “fizi¤in ve do¤al felsefeninilk kurucusu” Thales, “Bilge” denen ilk kifliydi. Politikac›, geometriciydi. Mitlerle de¤il, dünya ve y›ld›zlar›n bilgisiyle ilgilendi. Pratik bir düflünürdü. Thales’i farkl› k›lan bilimle büyüyü birbirinden ay›rm›fl ve tanr›lar› düflünmek zorunda olmadan dünyay› düflünmeye cesaret etmiflti.

“Felsefenin piri”, “ilk bilim adam›”, “fizi¤in ve do¤al felsefeninilk kurucusu” Thales, “Bilge” denen ilk kifliydi. Politikac›, geometriciydi. Mitlerle de¤il, dünya ve y›ld›zlar›n bilgisiyle ilgilendi. Pratik bir düflünürdü. Thales’i farkl› k›lan bilimle büyüyü birbirinden ay›rm›fl ve tanr›lar› düflünmek zorunda olmadan dünyay› düflünmeye cesaret etmiflti.

99

Page 52: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

100 101

yan›t›n› veriyordu. Mevsimleri, y›-l›n 365 gün oldu¤unu, ay›n songününe ‘otuzuncu gün’ ad›n› ve-ren oydu.”

Laertios’un kitab›nda Thales’indünya görüflü konusunda flu not-lar da yer almaktad›r:

“En güzel fley evrendir; çünküTanr›’n›n eseridir.

“En büyük fley yerdir; çünküherfleyi içine al›r.

“En h›zl› fley ak›ld›r; çünküher yeri dolafl›r.

“En güçlü fley zorunluluktur;çünkü herfleyi alt eder.

“En bilge fley zamand›r; çün-kü herfleyi ortaya ç›kar›r” öz-lü sözleriydi.

“Ak›ll› düflünceyi gösteren çok konuflmak de¤ildir, “Bir tek bilgeli¤i ara, “Bir tek onu seç. “Böylece geveze insanlar›n kesilmek bilmeyen seslerini k›sacaks›n” flark›s›d›r. “Ölümle yaflam aras›nda hiç-

bir fark olmad›¤›n› söylüyordu,‘Peki neden ölmüyorsun?’ dendi-¤inde karfl›l›¤› ‘Çünkü arada farkyok’ olurdu.”

“Gecenin mi yoksa gündüzün

mü daha önce olufltu¤unu sora-na, ‘Gece’ dedi. ‘Bir gün önce.’

“Neyin zor oldu¤unu sorana,‘kendini bilmek’,

“Neyin kolay oldu¤unu sora-na, ‘baflkas›na ak›l vermek’,

“Neyin en tatl› oldu¤unu sora-na, ‘kavuflmak’,

“Gördü¤ü en acayip fleyin neoldu¤unu sorana, ‘Yafll› bir Tiran’,

“‹nsan›n talihsizli¤ine en kolaynas›l katlanaca¤›n› sorana, ‘Düfl-manlar›n›n daha kötü durumdaoldu¤unu gördü¤ü takdirde’,

“En iyi ve en do¤ru nas›l yafla-yaca¤›m›z› sorana, ‘Baflkalar›ndak›nad›¤›m›z fleyi kendimiz yap-mad›¤›m›z takdirde’,

“‘Kim mutludur?’ diye sorana,‘bedence sa¤l›kl›, ruhça becerikli,yarad›l›flça e¤itimli olan’ yan›tlar›-n› verdi.

“Dostlar› yak›ndayken de uzak-tayken de unutmamak gerekir.”

“‹nsan göze güzel görünme-meli, davran›fllar›yla güzel olmal›.”

“Kötü yoldan zengin olma.” “Ana babana yapt›¤›n yard›m-

lar›n ayn›s›n› çocuklar›ndan gör.”•

göz’de, “Kendini bil, kendini! Bil-mez isen kendini, patlat›rlar ense-ni!” tekerlemesiyle yans›d›.

“Kendini bil” özde-yiflinin içerdi¤ianlam, ayn› yüz-y›lda Mevla-na’dan, “Ya ol-

du¤un gibi görün, ya da görün-dü¤ün gibi ol” sözleriyle yans›d›.

Oscar Wilde ise bu sözün anla-m›na, flu görüflüyle katk› sa¤lad›:

“Antik dünyan›n kap›s›nda‘Kendini bil!’ yaz›yordu. Yenidünyam›z›n kap›s›nda ise ‘Kendinol!’ yazmal›.”

Antikça¤›n “Dünyan›n yedi ha-rikas›” örne¤i, yedi bilgesi de var-d›: Bu yedi bilge, Thales, Solon,Periandros, Kleobulos, Kheilon,Bias, Pittakos’du. “Kendini bil” biryandan bu bilgelerin sözüymüfl gi-bi kay›tlara geçerken, bir yandanda büyük Latin flair Juvenalis’inmistik görüflü “araya girdi”. Juve-nalis’e göre, “Kendini bil” bir il-keydi ve cennetten gelmekteydi.

Antikça¤›n filozoflar› ilahi etki-ye göndermede bulunmadan dün-yay› aç›klama peflindeydi. Özü iti-bariyle var oluflun temeli neydi?Daha sonra toplumsal de¤erleri,örgütsel biçimleri elefltirel bir yak-lafl›mla incelemeye yöneldiler.Kendilerine flu soruyu sordular:

‹nsano¤lu hangi koflullardaen iyi geliflme ve mutlu olma yo-lunu bulabilir?

Bu soruya aranan yan›t felse-feyi bugüne uzanan yolculu¤una

ç›kard›. Hurafelerden uzaklaflaraknedenler ve aç›klamalar yapmayada “kendini bil” diye giriflti. Felse-feciler, tarihçiler büyük ço¤unluk-la sözün Thales’in oldu¤u konu-sunda birleflmekle kalmaz; felse-feyi Thales’le, Milet’le bafllat›rlar.

“Felsefenin piri”, “ilk bilim a-dam›”, “fizi¤in ve do¤al felsefeninilk kurucusu” Thales “Bilge” de-nen ilk kifliydi. Politikac›, ge-ometriciydi. M.Ö. 585 y›l›ndakiGünefl tutulmas›n› önceden haberverdi. Mitlerle de¤il, dünya ve y›l-d›zlar›n bilgisiyle ilgilendi. Pratikbir düflünürdü. Thales’i farkl› k›-lan bilimle büyüyü birbirindenay›rm›fl ve tanr›lar› düflünmek zo-runda olmadan dünyay› düflün-meye cesaret etmiflti.

Thales’in mezar tafl›na,“Bilgelerin bilgesi Tha-les’in mezar› bu... Ken-disi küçük, ama flan›göklere ç›k›yor” sözleri

yaz›lm›flt›. “Ünlü Filozoflar›n Ya-flamlar› ve Ö¤retileri” adl› önemliyap›t›n yazar› Diogenes Laertiosyap›t›nda Thales’le ilgili olarak flunotlara da yer vermektedir:

“Araflt›ran, inceleyen ve düflü-nen biriydi. Bir gün göklere ba-karak giderken önündeki kuyuyadüfltü. Bu dalg›nl›¤› da tarihe geç-ti. Annesi gençli¤inde ‘Evlen’ de-di¤i zaman ‘Daha zaman› de¤il’yafl› ilerledi¤inde de ‘Art›k zama-n› de¤il’ yan›t› verdi. Neden ço-cuk sahibi olmad›¤›n› soranlarada ‘Çocuklar› çok sevdi¤im için’

[email protected]

•1) Avusturya •2) 1529-1683 •3) Awacs •4) Dünya •5) “AyaSeyahat”•6) Aya ‹rini •7) Sermet Ça¤an •8) Ayd›n •9) Ayd›n-ger •10) Sami Ayano¤lu •11) Cihat Baban •12) Mehmet AliAybar •13) Kars •14) Nabukodonosor •15) 1935 •16) YakupCemil •17) Lefkofle •18) Do¤an Babacan •19) Lilongwe•20) Batu Han•

“Bilginizi Denetleyin”in Yan›tlar›...

Page 53: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

102 103

Michele Margandehocam, viyola sat›l-d›¤›n› bildi¤i yerle-re telefon etmekleve randevular al-makla kalmad›, bizitek tek o yerleregötürdü ve viyolala-r› kendi denetleye-rek en kusursuz olan›n›seçmeye özen gösterdi.

Tam üç gün bo-yunca hocam,Paris’i kazan,bizi kepçe yapt›.Paris’te sat›lan he-

men hemen tüm viyolalar›denetledi, elemeden geçirdi. ‹lkiki günde denetledi¤i 40 viyola-dan yaln›zca 9’u üçüncü gününelemelerine kalm›flt›.

Michele Margande, birliktegitti¤imiz kimbilir kaç›nc› yerdedenedi¤i bir viyolan›n sesini çokbe¤enmiflti. Sat›c›ya belli etme-mek için bu karar›n› bize, SunaKan’dan ö¤rendi¤i ve zaman za-man kulland›¤› birkaç Türkçesözcükten ikisiyle bildirdi:

“Çok güzel” dedi. Michele Margande, arkadafl›m

için en be¤endi¤i viyolay› sat›nalmadan önce sat›c›yla koyu birpazarl›¤a da giriflti. Sonunda bu-nu da baflard›. ‹stedi¤i oranda birindirim de sa¤lad›.

Günün sonunda, bir taflla ikikufl vurduk. Hem günün yorgun-lu¤unu giderebilmek hem de bukez ayr›ca zaferimizi kutlamak

için bir kafeye gittik, çok tatl› birsöylefliye bafllad›k.

Hocama bir ara, üç gün boyukatland›¤› zahmeti ve yapt›¤› iyili-¤i için arkadafl›m ad›na da, anne-si, annem ve kendi ad›ma da çokçok teflekkür etti¤imi söyledim.

Michele Margande hocam›nyüzünü bir anda bambaflka birifade kaplad›:

“Ben bunlar› senden, Ece’denve annelerinizden önce, bil baka-l›m kimin için yapt›m?” dedi vezaten veremeyece¤imi bildi¤i ya-n›t›m› beklemeden sözünün geri-sini getirdi:

“Üç gün boyunca tüm ‘En iyiviyolay› bulma’ çal›flmam›, Ke-

Sabahlar› ikimizi de oku-lun kap›s› önüne annele-rimiz getirir, ders bitimiokul ç›k›fllar›m›zda iki-mizi de okulun kap›s›

önünden yine onlar al›rlard›. Ö¤leden sonralar› okuldan ç›-

karken annelerimizi, sabah b›rak-t›¤›m›z kap›n›n önünde bizi bek-lerken görünce yüzlerimize ac›-yan bir ifade tak›n›r, “Tüm günbizi beklemekten kimbilir ne ka-dar çok yorulmuflsunuzdur” diye-rek onlara flaka yapard›k.

Günde iki kez okul kap›s›önünde biraraya gelmeleri, anne-lerimizi, en az Ece Erdo¤an’la be-nim oldu¤umuz denli yak›nlaflt›r-m›fl, arkadafl yapm›flt›.

‹lerideki y›llarda Ece, benim“Teyze” dedi¤im annesiyle birhaftal›¤›na Paris’e geldi ve anne

k›z, do¤al olarak, bizde kald›lar.‹yi bir viyola sat›n almak istiyor-lard›. Fakat ne viyola sat›lan özelyerleri biliyorlard›, hatta ne deParis’i biliyorlard›. Onlara bu ko-nuda annemle benim yard›mc› ol-mam›z gerekiyordu.

Paris’teki keman hocalar›m-dan biri, ünlü keman sanatç›m›zSuna Kan’›n okul arkadafl›yd›. Su-na Kan’›n etkisiyle Türkler’i veTürkiye’yi çok seven MicheleMargande hocam, Türkiye’de Su-na Kan’›n ö¤rencili¤ini yapt›¤›m›ö¤renince beni daha çok sevmifl,hocal›k bilgisi yan›s›ra bendenço¤u zaman babal›k duygular›n›da esirgememiflti.

Onun bu yak›nl›¤›ndan cesaretalarak Ece’yi kendisiyle tan›flt›rd›mve viyola sat›n almam›z için bizeyard›mc› olmas›n› rica ettim.

YAZAN: BURCU GÖKER

Kemal Atatürk içinbir viyola ald›k ‹stanbul’da, konservatuvarda, benim keman dersleri, Nevin’in ise viyola dersleri almaya bafllad›¤›m›z çocukluk günlerimizde, biz iki müzisyen aday› çocu¤un yan›s›ra, annelerimiz de çok yak›n arkadafl olmufllard›. Ece’yle ben “okul arkadafllar›”yd›k, annelerimize de “okul kap›s›önü arkadafllar›” ad›n› takm›flt›k.

Page 54: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

104 105

mal Atatürk için yapt›m” dedi. Hocam›n beklemedi¤im bu

sözü karfl›s›nda bir heykel gibihareketsiz kald›m.

Bu donmufl kalm›fll›¤›monu flafl›rtmad›. Sözleri-nin bende böyle bir et-ki yapaca¤›n›, belli kibiliyordu. Sakin bir bi-

çimde sürdürdü sözlerini: “Kemal Atatürk, Türkler’in öz

vatan›n› iflgalci düflmanlardankurtarm›flt›r ve bu vatanda yepye-ni, ça¤dafl bir devlet ve ulus olufl-turmufltur. Onun sanata verdi¤iönemi y›llar önce arkadafl›m SunaKan’dan ö¤renmifltim ve SunaKan’›n kiflili¤inde görmüfltüm. As-l›nda bu bir sanat devrimiydi. Y›l-lar sonra seni tan›d›m burada...Kemal Atatürk’ün bafllatt›¤› bu sa-nat devriminin uzant›s›n› sendegördüm. Sana ders verirken, Ke-mal Atatürk’ün bir iste¤ini yerinegetirmekte oldu¤uma inand›mhep... fiimdi, yaflam›mda üçüncüTürk müzisyen bayanla tan›flt›mve ona ders veremedim; ama Pa-ris’te bulunabilecek en iyi viyola-y› onun için seçtim. Üç günkü ça-l›flmam da, özenim de Kemal Ata-türk’e bir hizmetimdir. Benim buyapt›¤›m, bu kez Ece’’nin arac›l›-¤›yla, Kemal Atatürk’ün sanatdevrimine kendi sanatç› kimli-¤imle ve sanatç› gücümle bir kat-k›da bulunmakt›r.”

***Zaman çok çabuk geçmiflti.

Arkadafl›m›n Türkiye’ye dönme

zaman› gelmiflti. O zamanlar An-kara’da lisans e¤itimini yap›yorduve annesiyle birlikte Paris’ten ‹s-tanbul’a, sonra Ankara’ya geçe-ceklerdi. Havaalan›na annemlebirlikte gidip onlar› u¤urluyor-duk. Bavullar›n› vermek için kuy-rukta beklerlerken, arkadafl›m›nannesi de ald›klar› viyolan›n ver-gisi için havaalan›nda gerekli ifl-lemleri yapmaktayd›. Hepimizyo¤un bir biçimde bavul vermeve bilet ifllemlerini yapt›r›yorduk.

O yo¤unlu¤umuza karfl›n göz-lerim nedense, önümüzde duranbir çiftte tak›ld›. Arkadafl›mla veannesiyle son kez vedalaflm›fl veonlar›n polis denetiminden geç-melerini beklerken biraz önce ba-vul kuyru¤unda önümüzde durançiftin, Ece’yle annesinin arkas›n-dan ayr›lmad›klar›n›n ay›rd›na var-d›m. Hatta kad›n›n, eflinin ceketiniçekerek, önlerindeki Ece’yle anne-sini iflaret etti¤ini gördüm.

Önce kuflkuland›m, sonrakorkmaya bafllad›m. 60yafllar›nda olabilecekle-rini varsayd›¤›m çift, ar-kadafl›m ve annesini

iflaret ederek, birbirleriyle f›s›lt›-larla konufluyorlard›.

Nas›l olsa birkaç ad›m ötemiz-de polisler vard›. Onlar›n varl›¤›n-dan cesaret alarak Eve’yle annesi-nin arkas›ndaki bu çiftin yan›nagittim, kafllar›m› çatarak onlarakim olduklar›n› ve arkadafl›mlaannesini birbirlerine neden iflaretettiklerini sordum.

Sorular›m› Frans›zca sordum;ama karfl›mdakiler Türkçe karfl›-l›k verdiler:

“K›z›m sen Türk’sün, biliyo-ruz. Biz de Türk’üz” dedi adam...

Bu kez Türkçe sormaya baflla-d›m sorular›m›:

“Kimsiniz siz? Ve arkadafl›mlaannesini birbirinize gösterip ara-n›zda ne f›s›ldafl›yorsunuz, öyle?”

Af dilercesine bir ses tonuylayan›t verdi adam:

“Biz burada çal›fl›-yoruz, iflçiyiz”dedi. “Uzun y›l-lar önce geldikburaya, flimdi ta-

til için memlekete gidiyoruz. Azönce sizi kendi aran›zda konuflur-ken duyduk da, sizin gibi onlar›nda Türk oldu¤unu anlad›k. Oku-mam›z yazmam›z k›t oldu¤un-dan, uça¤a hangi kap›dan ç›k›pgidece¤imizi bilemiyoruz. Onla-r›n yolcu oldu¤unu anlay›ncapefllerine tak›ld›k, ‘Onlar nereyegiderse biz de oraya gideriz’ de-dik. Nas›l olsa onlar da Türki-ye’ye gidiyorlard›r. Pefllerindengideriz, Türk uça¤›n› buluruz.”

Ece ve annesi geri döndüler,konuflmam›za kat›ld›lar:

“Ayr›lmay›n bizden” dediler.“Biz sizi uça¤a götürürüz.”

Ve birlikte, polis denetimikuyru¤undaki yerlerine geçtiler.

Polisten geçtikten sonra Eceve annesi bize döndüler, son kezel sallad›lar. Bakt›k, yanlar›ndakiiflçi çift de el sall›yorlar bize...

Onlara da el sallad›k. O s›rada arkamdan bir ses duy-

dum. Döndüm, bakt›m. 8-9 yaflla-r›nda bir çocuk, elini tutan annesi-ne öteki eliyle Ece’yi gösteriyordu:

“Anne bak, o dört kifli turne-den dönüyorlar, de¤il mi? Onlarbir kuartet, kad›n›n elinde de vi-yolas› var.”

Çocu¤un heyecanla gösterdi¤io dört kifliye bir kez daha bakt›m.Arkada yürüyen iki kifli, okumayazmas› k›t Anadolu köylüsüydü.

Onlar, Türk’ün öz vatan›n›, ifl-galci düflmandan kurtaran Ana-dolu köylüsüydü.

Atatürk’ün “Milletin efendisi”olarak tan›mlad›¤› köylülerimizdi.O köylüler ki, bugün borçlu ol-du¤umuz ba¤›ms›zl›¤›m›z› sa¤la-mak için Mustafa Kemal’in iflaretparma¤›n›n gösterdi¤i yönde,ölümü bile umursamadan düflma-n›n üstüne yürümüfltü.

O flimdi ekonomik aç›danda kültürel aç›dan da neden“k›t” kalm›flt›.

Bir hatam›z vard› bir yerler-de... Ama kimbilir nerelerde?•

Küçük yamyam annesine dert yand›: “Anne.. Ben halam› hiç sevmedim.”Annesi o¤lunun bu sözlerine çok k›zd›: “Hiç olmazsa patateslerini ye o¤lum...”•

Page 55: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

106 107

tüm rotalar› üretip alan kolayl›k-lar›n› ve o havayoluna ait tümuçak tiplerinin özellikleriyle oalana operasyon yap›l›p yap›la-mayaca¤›n› da incelemektedir.Uça¤›n havalanmas›yla birliktekokpit personeliyle yer personeliaras›ndaki temel arabulucuk gö-revini üstlenir.

K›saca mesle¤imden sözettikten sonra WAI(“Women In Aviation In-ternational”, “Uluslarara-s› Havac›l›kta Kad›nlar”)

ve AWE (“Aviation and Women InEurope”, “Avrupa’da Havac›l›k veKad›nlar”) Dernekleri hakk›nda dabilgi vermek istiyorum.

“Women In Aviation Internati-onal” Derne¤i 1990 y›l›nda kurul-ma çal›flmalar›na ve 1994 y›l›ndada resmi olarak çal›flmas›na bafl-lad›. Kâr amac› gütmeyen bu or-ganizasyon havac›l›k kariyerindekad›nlar› desteklemeye ve cesa-retlendirmeye yönelik çal›flmalar-da bulunuyor.

Yedi binin üzerindeki üyeniniçinde astronotlar, pilotlar, dispe-çerler, teknisyenler, hava trafikkontrolörleri, ö¤retmenler, gaze-teciler, kabin memurlar›, lise veüniversite ö¤rencileri, havaalan›yöneticileri gibi havac›l›¤›n herkolunda görev yapan kad›nlarbulunmakta.

AWE (“Aviation and WomenIn Europe”) ise 2005 y›l›ndado¤du. WAI’nin Avrupa bölümü-nü oluflturmas› hedefleniyor. Av-

rupa’da kad›nlar aras›nda hava-c›l›k bilgisinin ve kültürünün ya-y›lmas›na yard›mc› olmak hedef-leri aras›nda.

Benim WAI ile tan›flmam2000 y›l›nda oldu. Amac›m FAAlisans›n› almakt›; ancak birazmaddi deste¤e gereksinimimvard› ve WAI Derne¤i’nin sa¤la-d›¤› burs sayesinde bu deste¤ialm›fl oldum. 2002 y›l›n›n May›say›nda Amerika “Hurst, Texas,Airline Flight Dispatcher Tra-ining Center”da düflünü kurdu-¤um bu lisans› ald›m. THY’deFAA lisans›na sahip ilk bayandispeçer olmak gurur vericiydi.Bu arada belirtmem gereken birkonu var. Türkiye’de Sivil Hava-c›l›k Kurumu taraf›ndan verilendispeçer lisans› da mevcut, an-cak yaln›zca Türkiye’de geçerli.

FAA lisans›m› ald›ktan 6ay sonra flirketim tara-f›ndan Brüksel’de bulu-nan Slot KoordinasyonOfisi’mize 5 y›l görev

yapmak üzere atand›m. Bu ofi-se gönderilen ilk bayan dispe-çerdim. Bu ofiste standart dis-peç görevlerimizin yan›s›ra “Eu-rocontrol”ün CFMU (“CentralFlow Management Unit”) biri-miyle ba¤lant›l› olarak slot ko-ordinasyonunu sa¤lamak davard›. (Slotu, alanda ya da yol-boyundaki yo¤unluk nedeniylehavayolu iflleticilerine uygula-nan kalk›fl k›s›tlamalar› olarakk›saca aç›klayabiliriz.)

Size k›saca kendimi tan›t-mak isterim. Ad›m SevdaTantan. 1970 Ankara do-¤umluyum. Gazi Üniver-sitesi ‹ktisadi ve ‹dari Bi-

limler Fakültesi, ‹flletme Bölümümezunuyum. Türk Hava Yolla-r›’nda uçufl dispeçeri olarak görevyapmaktay›m. Yayg›n olarak bili-nen meslek dallar› aras›nda yeralmad›¤›ndan mesle¤imi birkaçtümceyle sizlere tan›tmak isterim.

Havayolu dispeçerinin temelgörevi havayolunun planlananseferini en ekonomik ve güvenlibir biçimde yap›lmas›n› sa¤la-makt›r. Seferin varaca¤› havalima-

n›na zaman›nda, alabilece¤i mak-simum “payload” (yolcu, kargotoplam a¤›rl›¤›) ile uçufl güvenli-¤ini tehlikeye sokmayacak biçim-de uygun uçufl rotas›n› da bula-rak bu rotadan uçufl plan› üret-mek görevleri aras›ndad›r. Buplan› üretirken, yolboyu ve var›flalan› hava durumlar›, üst seviyerüzgarlar›, var›fl ve yolboyu alanyedekleri, gereken yak›t miktar›ve uçaca¤› uçufl seviyesini analizederek, yolboyu ve var›fl alan›ylailgili olarak operasyonu etkileye-cek herhangi bir tehdit bulunupbulunmad›¤›n› da dikkate al›r.

Ayr›ca çal›flt›¤› havayoluna ait

YAZAN: SEVDA TANTAN

Page 56: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

108 109

“Eurocontrol” ile ilgili de k›sa-ca bilgi vermeliyim.

“Eurocontrol”, Avru-pa hava sahas› ileilgili üye ülkelerinhava sahas› kapa-siteleri göz önüne

al›narak güvenli ve düzenli bir ha-va ak›fl› sa¤lamak amac›yla 1989y›l› sonlar›nda kurulmufl ve Türki-ye de ayn› zamanlarda üye olmufl-tur. Avrupa hava sahas›ndaki ilgiliüye ülkelerin entegrasyonunu sa¤-lamak, üye olan ülkelerin seyrüse-fer ücretlerini tahsil etmek ve üyeülkeler ad›na proje, e¤itim, teknikmalzeme hizmetlerini vermek bafl-l›ca kurulufl amaçlar›d›r.

Bu befl y›ll›k görevim harikabir ifl deneyiminin yan›s›ra birAvrupa kentinde yaflama flans›n›

da tan›d›. Vize problemi olma-dan yolculuk yapabilme özgürlü-¤ü, Belçika kültürünü tan›ma,Frans›zca ve biraz da ‹spanyolcaö¤renmek müthifl bir deneyimdibenim için...

2005 y›l›nda yine WAI üyesiolan Michelle Bassanesi (flu an-daki AWE baflkan›m›z)’dan gelenbir ileti, bu deneyimlerime yeni-lerini eklememi sa¤lad›. WAI’ninAvrupa bölümünü (“EuropeanChapter”) oluflturmak için çal›fl-malara bafllad›k ve ilk toplant›-m›z Trento adl› küçük bir ‹talyankasabas›nda oldu. Toplant›yakonuflmac› olarak kat›lmak veburada düzenlenen hava gösteri-sinde Piper PA-18 uça¤›nda uç-ma deneyimini yaflamak gerçek-ten inan›lmazd›.

Ayr›ca WAI’nin ç›kard›¤› der-

gileri okurken burada tan›t›lanhavac›l›kta kariyer yapm›fl birçokbaflar›l› kad›nla da tan›flma f›rsa-t› yakalad›m.

Öteki toplant›lar›m›z s›ra-s›yla Varese, Londra veSandefjord (Norveç)kentlerinde yap›ld›.Trento ve Varese’deki

toplant›lar›m›za bir kontes ev sa-hipli¤i yaparken, Londra’daki top-lant›m›zda ise düfl bile edemeye-ce¤im bir tan›flma yaflad›m. Mar-garet Thatcher, House of Lords(Lordlar Kamaras›)’da düzenlenenaç›l›fl kokteylimize kat›ld›. Hepi-miz için sürprizdi bu... Tüm butoplant›lar›m›zla ilgili bilgi ve re-simleri http://www.aweu.org site-sinde bulabilirsiniz.

5’inci toplant›m›z›n ‹stan-bul’da olmas› için çal›fl›yorum.Toplant›ya ev sahipli¤i yapmakisteyen öteki aday kentler Barce-lona ve Prag. Toplant›n›n hangikentte düzenlenece¤i flubat sonuAtlanta’da yap›lacak olan WAItoplant›s›nda belli olacak.

Hedeflerim aras›nda WAI’ninTürkiye bölümünü oluflturmakvar. Ülkemde havac›l›kta kariyeryapan kad›nlar›n tahmin edilen-den çok daha fazla oldu¤unu gös-termek istiyorum. Daha flimdidenTHY’de 10’a yak›n kad›n pilot,40’›n üzerinde teknisyen, 8 dispe-çer bulunuyor. Avrupa’n›n en faz-la kad›n hava trafik kontrolörününTürkiye’de çal›flt›¤›n› biliyor muy-dunuz? Hava kuvvetlerindeki ka-

d›n pilotlar›m›z› da unutmayal›m. Bu bölümü oluflturduktan

sonra yapaca¤›m›z çal›flmalar ara-s›nda çocuklara havac›l›¤› sevdi-recek biçimde dersler vermek(birkaç örnek anaokulda bunudeneyebiliriz), havac›l›kta e¤itimgörmek isteyip de maddi aç›danbunu gerçeklefltiremeyen gençk›zlar›m›za destek olabilmek, t›p-k› öteki ülkelerde yap›lan ünlühava gösterilerini ülkemde de ya-pabilmek gibi daha sayamayaca-¤›m birçok çal›flmalar da var.

***Hani kimi zaman denize gir-

meden önce aya¤›m›z› uzat›r,parmak uçlar›m›zla deniz suyu-nun s›cakl›¤›n› denetleriz ya yafla-ma ilk ad›mlar›n› atmadan önce,böylesi bir duraksama dönemigeçirmekte olan tüm genç k›zlar›-m›za, ayak parmaklar›n› uzatmakzorunda kalmay›p çivileme dala-caklar› güvenli bir okyanusu ta-n›tmak için yazd›m tüm bunlar›...

Bu güvenli okyanuskonusunda daha çokbilgi sahibi olmak is-teyebilirsiniz. Zamanyitirmeyin. Önce,

afla¤›daki flu internet adresine gi-rin: http://www.wai.org

Sonra da http://www.aweu.orgadresini t›klay›n.

Sizin de girmeyi düflündü¤ü-nüz o yepyeni okyanusta, tek ba-fl›na cesur kulaçlar atan bir kad›ngöreceksiniz orada... O kad›n ya-banc›n›z de¤il, benim...•

Margaret Thatcher, House of Lords (Lordlar Kamaras›)’da düzenlenen aç›l›fl kokteylimize kat›ld›.

Page 57: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

111

man onar›m çantas›n› al›r, kendisi-ni ça¤›ran›n ard›na düfler, ar›zay›onarmaya çal›fl›r. Hem de hiç paraalmadan... Onun için bazen sitedeoturanlar ona hediye al›rlar. Birgömlek, bir kravat, bir gözlük...

Aman aman ne teflekküreder fienol A¤abey...Uzun boyunu ikiye kat-lar, üç kez e¤ilir, kalkar.Gözlü¤ü hemen gözüne

takar, kravat›n› ç›kar›r, hediyekravat› yakas›na geçirir. “Nas›l ço-cuklar?” diye bize sorar.

“Oooo!” diye ba¤›r›r, alk›fllar›z.Bazen site bahçesinde oyna-

d›¤›m›z oyuna kat›l›r, topumuzatekme atar, kaleci olur. Hiç unut-mam bir kezinde saklambaçoyunumuza bile kat›lm›flt›. Nere-ye saklanm›flt› biliyor musunuz?Sitenin tek a¤ac› olan akasyan›nüzerine ç›km›flt›. Biz çocuklarapartman bofllu¤una, kap›c› da-iresinin arkas›na, site duvar›n›nd›fl yan›na saklanm›flt›k. Aytül,hepimizi sakland›¤›m›z yerdebulmufl ve sobelemiflti.

Peki fienol A¤abey neredeydi?Kimsenin akl›na yukar›ya bak-

mak gelmiyordu ki... Köfle bucakfienol A¤abey’i ar›yorduk. fienolA¤abey, sanki görünmez adamolmufl, uçmufl gitmiflti. Art›k hepi-miz ebeydik ve “fienol A¤abey,fienol A¤abey, ç›k ortaya!” diyeba¤›r›yorduk. Yer yar›lm›fl, fienolA¤abey içine girmiflti.

Birden, bir ›sl›k sesi duyduk.Bu ›sl›k fienol A¤abey’in ›sl›¤›yd›.

Demek ki fienol A¤abey yerin al-t›na girmemiflti. ‹yi de neredeydi?Haydi bir kez daha dolaflt›¤›m›zyerleri dolaflmaya bafllad›k. Yine›sl›k... Ah ah ah, fienol A¤abeykahkaha atmasayd› onu bulama-yacakt›k. O güle güle akasya a¤a-c›ndan iniyor, biz arkadafllar, flafl-k›n flaflk›n birbirimize bak›yorduk.

“Kaç kez alt›mdan geçtiniz ço-cuklar, kaç kez?”

Hepimizi bafl›na toplad›. “Ba-k›n bu size bir ders olsun” dedi.“Kuflkucu olun. Acaba fienol A¤a-bey a¤aca ç›kabilir mi?”

Berfin, “Ama ayakkab›n a¤a-c›n alt›nda durmuyordu fienolA¤abey” dedi.

“Eh o zaman ayakkab›yla daa¤aca ç›k›laca¤›n› düflünmelisiniz.”

fienol A¤abey evlerin küçükonar›mlar›n› yap›yordu; ama ençok bizim oyuncaklar›m›z› onar›-yordu. Kimin oyunca¤› bozulsa,hemen fienol A¤abey’e koflard›.

Benim konuflan bebe¤imbozuldu. Öyle çok sevi-yordum ki bebe¤imi...Uzun sar› saçlar› var,kocaman gözleri var,

burnu hokka gibi... Sesi de en gü-zel çocuk sesi... Yumuflak, su gi-bi... Hele o, “Seni çok seviyorumçocuk” deyifli... O zaman bebe¤i-mi s›k›ca tutar, öperim, “Ben deseni seviyorum, ben de seni sevi-yorum” derim.

Ya o çocuk flark›s›n› söyleyi-fli... Her gece yatmadan öncemutlaka o flark›y› dinlerim. An-

Bizim sitede fienol A¤a-bey’i sevmeyen yoktur,onu herkes sever. Bü-yükler de onu sever-ler. Ama biz küçükler

“fienol A¤abey” deriz, baflka birfley demeyiz.

fienol A¤abey çok kitap okur.Herfleyi bilir. Ona ne sorarsak so-ral›m yan›t› haz›rd›r. Bilmedi¤iolunca, “Bana izin verin de evdekitaplara bakay›m, size yar›n yan›tvereyim” der.

Okudu¤u kitaplar› bazen bizede verir, okumam›z için... “Bak›n,çok seveceksiniz bu roman›... Ben

okudum. Sen zaten sekizinci s›n›f-tas›n, çok rahat okuyabilirsin” der.

O, annesiyle üç numaral›blokta oturur; ama birinci blokda, ikinci bloktakiler de onu tan›r-lar. Nesrin Teyze, emekli ö¤ret-men... fienol A¤abey’in babas› öl-müfl. Nesrin Teyze ona hem anneolmufl hem baba olmufl.

Sitemizde oturanlar, küçükonar›mlar için fienol A¤abey’i ça¤›-r›rlar. Küçücük bir elektrik ar›zas›m›, yoksa Jale Abla’n›n daire kap›-s› yine çalm›yor mu, fienol A¤a-beylerin kap›s›n› çalarlar. Hiçüflenmez fienol A¤abey, o koca-

110

YAZAR DEDE VE TORUNLARIMuzaffer İzgü

fienol A¤abey

Page 58: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

112 113

nem üzerime yorgan›m› örterken,ben bebe¤imin konuflma dü¤me-sine basar›m, flark› bafllar.

“Ben bir küçük çocu¤umKedilerin dostuyumKufllarla arkadafl›mYa¤murun bulutuyum”

Annemin kap›y› kapatt›-¤›n› duymam, bebek ar-kadafl›m Ninnofl’a sar›l›ruyurum. ‹flte o bebe-¤im, yani Ninnofl’um

konuflmaz oldu. Babam, “Pili bit-mifltir, ben akflam gelirken onapil getireyim” dedi.

Pilleri tak›ld›; ama konuflmad›Ninnofl’um...

‹flte o zaman a¤lad›m. Annem,“Can›m a¤lama, fienol A¤abey’ingelsin, yapar” dedi.

fienol A¤abey üniversiteyi ka-zand›; ama oturdu¤umuz kenttede¤il, baflka bir kentte... Babam,“Ben anlamam k›z›m, koy bir k›y›-ya, fienol A¤abey’in gelinceye dekbeklesin, gelince onar›r” dedi.

Kofltum gittim Nesrin Tey-ze’ye, Ninnofl elimde...

“Ne oldu, bebe¤in emeklemiyormu?” diye sordu Nesrin Teyze...

“Yoo, bu büyük bebek” de-dim. “Bu emeklemiyor, yürüyor.Ama flimdi ne yürüyor ne de ko-nufluyor. Yoksa bana m› küstüNesrin Teyze?”

Nesrin Teyze güldü. “Sen onabir fley mi yapt›n?” diye sordu.

“Yooo” dedim. Onun yan›ndaNinnofl’u öptüm.

“O zaman fienol A¤abey’inin

gelmesini bekleyeceksin.”“Ne zaman gelecek?”“fiubatta...”“Uf uf Uf!..”A¤layarak eve kofltum. Eve

gelirken It›r’a da, Gonca’ya dasöyledim:

“Ninnofl benimle konuflmuyor.”Onlar›n da oyuncaklar› bozul-

mufl. Birinin öten kuflu ötmüyor-mufl, ötekinin de havuzda yüzenbebe¤i art›k yüzmüyormufl.

Ne yapay›m, ne yapay›m?Ben yatarken Ninnofl’la konu-

fluyordum. O da bana flark› söylü-yordu. Can›m babac›¤›m, Nin-nofl’a öykündü, o akflam, banaonun söyledi¤i flark›y› söyledi.Ben biraz güldüm; ama sonra içi-mi çektim, yorgan› bafl›mdan afl›r-d›m, uyudum.

‹yi de flubata daha çok var.

Ninnofl’la yine oynuyo-rum, ona diller döküyo-rum, saçlar›n› tar›yor,ayakkab›lar›n› siliyorum.“Bak cici k›z oldun ar-

t›k... Cici k›zlar konuflur” diyorum.I›››h, konuflmuyor. “Lütfen Ninnofl, lütfen konufl

benimle...”Annem, “Sana baflka bir konu-

flan bebek alal›m” diyor.Omuzlar›m› kald›r›yorum: “Ama o Ninnofl de¤il ki...”Bizim dinlenme tatilimizle fie-

nol A¤abey’in gelme zaman› ay-n›... Ne kadar zaman var? Aylar›say›yorum, günleri say›yorum.Hepsini Ninnofl’a söylüyorum.

“Doktor fienol Bey, altm›fl günsonra gelecek Ninnofl... Sen flimdim›fl›l m›fl›l uyu. Biliyorum, konu-flurken çok yoruldun. Doktor beygelsin, seni bir eline als›n, yinebülbül gibi flak›yacaks›n.”

Gülüyorum.“It›r’›n bülbülü ötmüyormufl.

Gagas› varm›fl, dili varm›fl, bo¤az›

da varm›fl; ama ötmüyormufl. Oda fienol A¤abey’i bekliyormufl.

Kimler bekliyor?Çoook...Sitemize yeni tafl›nan bankada

çal›flan anne baban›n, o¤lan ço-cuklar› Sinan da bekliyor. Si-nan’›n makineli tabancas›, savafluça¤› ve tank› bozulmufl. Makine-

li tabancas›n›n teti¤ine bast›nm›yd› tak›r tak›r ötermifl. Tank›namlusunun ucundan atefllerpüskürürmüfl. Savafl uça¤› da in-lermifl, bir yandan da bomba ses-leri ç›kar›rm›fl.

Bize soruyor:“Çok mu anlar oyuncaklardan

fienol A¤abey?”

“Anlar; ama...” diyoruz.O durmadan bize bu “Ama”n›n

anlam›n› soruyor. “Tank›m› bir yaparsa, ben ona

pasta al›r›m.”Gülüyoruz. O ba¤›r›yor:“Çocuklar lütfen flu ‘Ama’n›n ne

demek oldu¤unu bana söyleyin!..”Eh, kendisi önersin, kendi

Page 59: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

114

kulaklar›yla duysun, bize nesi...Hem flunun fluras›nda ondört

gün kald› fienol A¤abey’in gelme-sine... Nesrin Teyze “O da siziçok özlemifl çocuklar” diyordu.

Sonra o¤lunun baflar›s›n›anlat›yordu. fienol A¤a-bey bütün derslerden eniyi notlar› al›yormufl. Bizide özlemifl, annesini de

özlemifl, annesinin yapt›¤› karn›-yar›k yeme¤ini de çok özlemifl.

Sinan, “Benim annem öyle gü-zel karn›yar›k yapar ki...” diyordu.“Bir tencere karn›yar›¤› tank›m,tüfe¤im, uça¤›mla birlikte al›p gö-türdüm müydü, fienol A¤abey si-zin gibi ‘Ama’ demez, hemenoyuncaklar›m› onar›r.”

Biz hep bir a¤›zdan “Amaaaa”diye ba¤›r›yorduk.

fienol A¤abey gelmifl.Uf, bütün çocuklar›n dilinde

ayn› tümce:“fienol A¤abey gelmifl, fienol

A¤abey gelmifl!..”“Ninnofl’um flark›lar›n› söyleme-

ye bafllayacaks›n. Haydi bakal›m,gel benim kuca¤›ma... Öncelik ben-de... Nesrin Teyze öyle söyledi.”

“En önce seninkini yapacakGöze” dedi. “Çünkü en çok sengelip sordun.”

Ay benden önce giden çocuklarda var. “I-pod”unu getiren bile var.Nesrin Teyze çocuklara meyve su-yu veriyor. Beni görünce “Hah iflteGöze geldi” dedi. Ba¤›rd›m:

“Hofl geldin fienol A¤abey...”“Hofl bulduk Göze...”Sinan da orada, tank›n›, maki-

neli tabancas›n›, savafl uça¤›n› s›-k› s›k› tutuyor.

Ay ay ay, bu benim Ninnofl’um,fienol A¤abey’in gelmesini mi bek-liyormufl! Hemencecik konufltu. AyNinnofl’cuk, sesin daha güzel ol-mufl. Ay benim yast›k arkadafl›m...

fienol A¤abey’e teflekkür ettim,sevinçle evimize kofltum.

Ah Sinan ah, fienol A¤abey se-nin tank›n›, savafl uça¤›n›, maki-neli tabancan› onarmaz. Onlar›hiç onarmaz. fienol A¤abey bar›fl›sever, kardeflli¤i sever.•

Dalgınlı¤ıyla ünlü profesör, akflam eve geldi¤inde, efli

gülerek, o günkü gazeteyi uzattı:

“Bak senin öldü¤ünü yazmıfllar” dedi.

Profesör gazeteyi elinin tersiyle itti:

“Neden güldü¤ünü anlayamadım” dedi. “Ölüm haberini verir-

ken biraz saygılı ve üzüntülü olmanı beklerdim.”

Sonra da paltosunu çıkarırken eflinden bir istekte bulundu:

“Yarın sabah unutturma da, aileye bir baflsa¤lı¤ı mektu-

bu yazalım.”•

Franz Lizt, güzelli¤ini çoks›k duydu¤u ‹stanbul’u veBo¤az’› görmeyi çok isti-yordu. Bu arzusunu ilk

kez, 1 Ekim 1838 tarihinde Pa-ris’te yaflan dostu Victor Schoelc-her’e yazd›¤› mektupta belirtiyor-du. Ancak düflledi¤i ziyaret o za-

man gerçekleflmedi. Çünkü yol-culu¤u birlikte yapmay› planlad›-¤› sevgilisi Kontes Marie d’Agoulthamileydi ve uzun yolculu¤a ç›k-mas› sak›ncal› bulunmufltu.

Kontes d’Agoult’un 1843 y›l›n-da ‹stanbul’daki dostlar› A. Pic-tet’e yazd›¤› mektupta “Franz yal-

YAKINDAN TANIDIKÇAYücel Aksoy

115

‹stanbul’da...Ünlü besteci Liszt

Page 60: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

116 117

ertesi y›l Berlin’de SchlesingerYay›nevi taraf›ndan “Grande Pa-raphrase de la Marche de J. Doni-zetti” bafll›¤›yla bas›ld›.

Liszt, ‹stanbul’da kald›¤› süre-ce, ünlü piyano fabrikatörü A.Alexandre Kommendinger’in ozamanki ad›yla Polonya Sokak’ta-ki 19 numaral› evinde konukedildi. Soka¤›n flimdiki ad› NuriZiya Sokak’t›r.

Liszt’in ‹stanbul yolculu¤u,baflta ‹ngiltere ve Fransa olmaküzere Avrupa bas›n›nda da geniflyank›lar uyand›rd›.

Ünlü piyanistin ‹stanbul’da ve-rece¤i resitaller için, flan›na yak›fl›rbir piyano getirtilmiflti. Ünlü piya-no yap›mc›s› Sebastian Erhard ta-raf›ndan özel olarak üretilen bupiyano sonradan, Fenerli bir Rumolan M. Baltac› taraf›ndan, niflanl›-

s›na arma¤an edilmek üzere 16bin alt›n kurufla sat›n al›nd›.

Liszt, 13 Temmuz 1847tarihinde, yine denizyoluyla, ‹stanbul’danayr›ld›. Yolculu¤u s›ra-s›nda Kontes d’Agoult’ayazd›¤› mektupta, en k›-

sa sürede ‹stanbul’a tekrar gelmeamac›nda oldu¤unu özellikle vur-guluyordu. Ayr›ca Abdülmecid’inkendisine verdi¤i madalya, para vearma¤anlarla muazzam bir zerafetörne¤i sergiledi¤ini ve kendisiniçok duyguland›rd›¤›n› yaz›yordu.Ancak Liszt bu arzusunu gerçeklefl-tiremedi. Çünkü ‹stanbul’dan sonragitti¤i Odessa’da verdi¤i konserleritakiben sahne yaflam›ndan çekildi.•

BD N‹SAN 2009

n›z sultandan söz ediyor, yaln›zsultan› düfllüyor ve Osmanl›lar’a‘hümaniter’ müzi¤i tan›tmak isti-yor” diyordu.

Kontesin mektubun-dan üç y›l sonra bukez ‹talyan besteciGaetano Donizetti,Osmanl› saray›ndagörev yapan ve “M›-

z›ka-y› Hümayun”un kurucusukardefli Giuseppe Donizetti Pa-fla’ya yazd›¤› mektupta, yak›ndostu Franz Liszt’in ‹stanbul’a gel-me konusunda çok istekli oldu-¤undan söz ediyordu.

1846 y›l›na gelindi¤inde Lisztbüyük iste¤ini gerçeklefltirmeküzere harekete geçti ve yak›ndostu Frans›z flair Lamartine’idevreye soktu. O da SadrazamMustafa Reflit Pafla’ya bir mektupyazd›. Liszt’in bu arzusu sarayda,elbette, sevinçle karfl›land›. “Tak-vim-i Vakayi” gazetesinin 2 Aral›k1846 tarihli bask›s›nda flu haberdikkat çekiyordu:

“Baz› haberlere göre, piyanoüstadlar›n›n meflhurlar›ndan, Av-rupa’n›n bütün hükümet merkez-lerinde nam kazanm›fl olan Mös-yö Liszt bu aral›k ‹stanbul’a gel-mek üzere imifl.”

Bu haberden alt› ay sonra 8Haziran 1847 günü Franz Lisztdeniz yoluyla ‹stanbul’a geldi.R›ht›ma ayak basar basmaz, Sul-tan Abdülmecid’in emri gere¤i,hemen Ç›ra¤an Saray›’na götürül-dü. fierefine büyük kutlama haz›r-

lanm›flt›. Sultan›n övgü dolu söz-lerinden sonra Liszt piyanonunbafl›na geçti ve tufllar›n üzerindeuçarcas›na dolaflt›rd›¤› parmakla-r›yla dinleyenleri flaflk›na çevirdi.

Liszt’in sarayda verdi¤i ikinciresitalin hemen ard›ndan padiflahkendisini 4. dereceden MecidiyeNiflan› ile onurland›rd› ve üzeride¤erli tafllarla bezenmifl bir kutuarma¤an etti. Saraydaki iki resita-lin ard›ndan Liszt, Rus Büyükelçi-li¤i’nde ve Büyükdere’deki Avru-pa Oteli’nin içinde bulunanFranchini Salonu’nda da konser-ler verdi. Franchini Salonu’ndakikonserin afifli flöyleydi:

Franz Liszt Taraf›ndan Musiki MatinesiKonser Tarihi: 18 Haziran 1847 CumaSaat: 14:00Fiyat›: 20 KuruflEserler: Lucia di Lammermoore’dan AndanteLa Norma üzerine fantasieChopin’in mazurkas›Orman Kral› Chubert’in melodisiPrutaines’den bir tema üzerine HexameronMacar Melodisi (Franz Liszt)Bu alçakgönüllü sanatç›n›n ‹s-

tanbul günleri yaln›zca konserler-le s›n›rl› kalmad›. Donizetti Pa-fla’n›n Sultan Abdülmecid onuru-na besteledi¤i “Mecidiye Marfl›”temas› üzerine bir çeflitleme ha-z›rlad›: “Marfl-› Parafraz” (Prafraz:aç›mlama, yorumlama). Bu yap›t [email protected]

Page 61: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

118

“K›z›m” dedim. “Her nimetinbir külfeti olacakt›r. Dün bizlerinnesi vard› ki? Mutfaklar›m›zdabuzdolab›m›z, bulafl›k makine-miz mi? Oturma odam›zda tele-vizyonumuz, telefonumuz, mü-zik setimiz, masa ve koltuklar›-m›z m›? Çal›flma odam›zda bilgi-sayar›m›z m›? Alt›m›zda renkrenk, model model, marka mar-ka arabam›z m›? Kaloriferimiz,klimam›z m›?

“Dünyan›n hiçbir yerinde, öylearmut pifl a¤z›ma düfl cinsinden birbedava yaflam yok ki...”

“Do¤ru söylüyorsun babac›-¤›m da” diye sözü a¤z›mdan ald›k›z›m... Ve “fiu halimize bak›n he-le... Ne yemek yemeye, ne din-lenmeye, ne okumaya, ne de ikisat›r hal hat›r sormaya zaman›-m›z var. Düflmüflüz bir azg›nselin içine, a¤aç kütükleri gi-bi sürüklenip duruyoruz.Okul sürelerimiz ve okudu-¤umuz kitaplar›n say›s› art-m›fl; ama sabr›m›z ve dayan-c›m›z k›salm›fl. Hoflgörümüzdaralm›fl, bir tutam kalm›fl.Daha çok e¤itimle, dahaaz sa¤duyulu olmaya raz›olmufluz. Daha fazla bilgi-miz var belki ama, görmüflgeçirmiflli¤imiz yok, bilgeli-¤imiz yok. ‹fl yerlerimizdeuzmanlardan geçilmiyor, oysasorunlar›m›z diz boyu...

“Düne k›yasla, bugün bizle-rin cebine daha çok para girdi-¤i kesin. Ekonomik s›k›nt›m›zyok. Ne var ki, vars›ll›¤›m›z,

savurganl›¤a dönüflmüfl. Diledi¤i-mizi al›p diledi¤imizce harcamayaal›flm›fl›z; ama bunca çok fleyle,çok daha yoksuluz sanki... De-mem o ki, daha fazla sat›n al›yoruzalmas›na da, daha az hoflnut kal›-yoruz. Hani, geçimimizi iyi sa¤l›-yorsak da, yaflam kurmay›, yaflam-dan zevk almay›, yaflam›n tad›n›ç›karmay› bir türlü be-ceremiyoruz. Ya-flam süremizi

Oturdu¤umuz binalar›nyüksekliklerine bak›nbir! Nerdeyse gö¤ü de-lecekler. Oysa içindeoturdu¤umuz evlerin

tavanlar› gittikçe alçalagelmifl.Uzun boylu birisinin kafas› tava-na de¤ecek neredeyse... Dahabüyük evlerimizin daha genifl da-irelerinde, daha küçük ailelerimizolmas› ne garip de¤il mi? Helebunca ak›ll› ev araç gereçleri ya-n›nda, eflimize, çocu¤umuza, da-has› kendimize ay›rabilece¤imizzaman›m›z olmamas›, ne çokutanç verici...

Biliyor musunuz, biz insano-¤ullar›, aya¤›m›z› yerden kesiptepelere do¤ru yükseldikçe, afla-¤›dakilere yukar›dan bakmaktangizemli bir zevk duyuyoruz. So-kakta yürüyenleri kar›nca gibigörmek hoflumuza gidiyor. Sonrada, biraz olsun kendimize geldi-

¤imizde, a¤lamakl› oluyoruz a¤-lanacak durumumuza...

Dün gece, k›z›mla söyleflmekiçin bir iki saatlik zaman›m›z oldu.Akflamüzeri, iflten ç›k›p eve geldi-¤inde durgun, solgundu. ‹çten içebir fleylere üzüldü¤ü yüzündenokunuyordu. Kendince belli etme-meye çal›flsa da, duruflu, mimikle-ri, s›k›nt›s›n› ele veriyordu. Beniyaln›z buldu¤undan olmal›, daya-namay›p yan›ma yanaflt›. ‹çindekikurtlar› dökmek, biraz olsun ra-hatlamak istiyordu besbelli... “Bili-yor musun baba” dedi. “Yorgu-num, bitkinim, erinç yoksunuyum.Ne çocuklar›ma ne eflime ne deannemle sizlere yeterince zamanay›rabiliyorum” deyip sustu.

Anlam›flt›m k›z›m›n derdini...Derin bir soluk ald›m. Yasland›-¤›m koltukta do¤ruldum. K›z›m›ngözlerinin içine bakarak, baflla-d›m say›p dökmeye:

K›z›mla söylefliYAZAN: BEK‹R ÖZGEN

Ça¤dafl uygarl›k, yaflam›m›za büyük kolayl›klar getirirken, biryönüyle de, bizi, biz olmaktan ç›kar›yor. Yaflam, getirdiklerininyan›nda, götürdükleriyle de hepimizi flafl›rtmay› sürdürüyor.

119

Page 62: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

120 121

uzat›p ömrümüze y›llar katabilme-mize karfl›n, y›llara yaflam katmak-ta hep acemi kald›¤›m›z aç›k venet. Daha çok ilaçla, daha az sa¤-l›kl› olmak gibi bir fley bu.

“Baksan›za baba,kar› koca iki bafl-l› çal›fl›yoruz;ama evimizin,afl›m›z›n bereketi

yok. Ben a¤a, eflim a¤a, bu ine¤ikim sa¤a?

“Ben bu yaflad›klar›m›za bak›pkendimle bar›fl›k olam›yorum.Varl›k içindeki darl›¤›m›z, benirahat›z ediyor. Bu gidiflle, yar›n-larda, çocuklar›m›n durumu neolacak diye, içim içimi yiyor, ge-celeri uykular›m› yitiriyorum.”

Gözleri dolmaya, yüzü k›zar-maya bafllam›flt›. Onu biraz olsunrahatlatmak için, elinden tutup,hafif kanlanm›fl gözlerine bakt›m.Beni avutacak denli olsun birmutluluk ›fl›lt›s› yoktu. Belli etme-meye çal›flsam da içim içimi ye-meye bafllam›flt›.

O gece, bafl›m› yast›¤a koydu-¤umda, kafamda, dünle bugününart›lar› eksileri yan›nda, k›z›m›ns›k›nt›s› vard› hep... Yar› uykulu,yar› uyan›k, sa¤a sola, döndümdurdum. Hem uykum hem huzu-rum kaçm›flt›. Zaman oldukçailerlemifl, gece yar›s›n› çoktangeçmiflti. “Bu saatte, k›z›m uyku-ya dalm›fl olmal›” diye söylendim.Öyle san›yordum. Yataktan ses-sizce kalk›p bir hayalet gibi mut-fa¤a dald›m. Damacanadan biraz

su al›p masan›n çevresindeki san-dalyelerden birine oturdum. Da-ha ilk yudumu mideme indiriyor-dum ki, k›z›m›n yan› bafl›mda birgölge gibi belirdi¤ini ayr›msad›m.

“Hayrola k›z›m! Uyku tutmad›m› yoksa?” diye sordum.

“Sorma baba” dedi k›z›m.“fiu ‘çok’larla ‘az’lar aras›nda s›-k›fl›p kald›m.”

“Hangi ‘çok’lardan söz ediyor-sun?” diye sormama f›rsat kalma-dan, bafllad› bir bir s›ralamaya:

“Çok, çok, çok! Bir y›¤›nçoklar... Örne¤in, ço¤umuz, çokfazla alkol ve sigara tüketiyor,çok savurganca para harc›yor,çok geç yat›yor, çok çabuk kal-k›yor, çok yoruluyoruz. Bunakarfl›n çok az okuyor, çok azgülüyor, çok çabuk k›z›yor vede çok ender flükrediyoruz. Da-has›, çok konufluyor, çok azdinliyoruz. Çok az seviyor, çokfazla nefret ediyoruz.”

Durdu, bir bana bakt›, bir ye-re y›kt› gözlerini... Derin bir “Of”çektikten sonra, konuflmas›n› b›-rakt›¤› yerden sürdürdü.

“Hani, do¤rusu ya,bir gün, bir kezolsun, içindeb u n d u ¤ u m u zkoflullar üzerin-

de kafa yormam›flt›m. fiöyle birazderinlere giderek, kendimle, ya-flam›mla ve de zamanla olan ilifl-kilerimi de¤erlendirmemifl, birözelefltiri yapmam›flt›m. Buna f›r-sat da bulamam›flt›m, do¤rusu...

Dün gece, bu kör uykudan ilkkez uyand›m. Ve anlad›m ki ba-bac›¤›m, durumumuz gerçekteniçler ac›s›...

“Evet, mal›m›z çok,ama insanl›¤›m›zaz. Evimiz süslüve donan›ml›,ama yuvam›z da-

¤›n›k ve içtenliksiz. Bir gecelikiliflkiler çok, etik de¤erlerle besle-nen kal›c› birliktelikler az. Bencil-lik çok, özveri ve hoflgörü az.Yüksek kârlar yan›nda s›¤ iliflki-ler. Buldukça bunayan büyükadamlar ve küçük kiflilikler” diyenoktalad› diyeceklerini...

fiaflk›nd›m. Ne diyece¤imi bi-lemez olmufltum. K›z›m›n sözleriiçime batm›fl, ac›tm›flt›. Büyükumut ve özverilerle büyütüp ye-tifltirdi¤imiz yavrular›m›z›n, çok-larla azlar aras›na s›k›fl›p kalmala-r›n› flaflk›nl›kla izliyordum.

K›z›ma bir fley söylemesem de,kafam›n içinde dizi dizi sorular be-liriyordu. Yavrular›m›z, bunca gör-kem içinde, mutluluk ad›na bir kö-rebe oyunu mu oynuyorlard› yok-sa? Böylesine ac›mas›z bir yar›fl›niçine onlar› biz mi itmifltik? Ortadabir suç ya da suçlu var m›yd›? K›-z›m gibi ben de kendimi amans›zbir üzüntünün ak›fl›na kapt›rmaküzereydim ki, birden irkiliverdim.Karabasan dolu bir düflten uyan-m›fl gibiydim. Nas›l olduysa, k›z›mauzun zamand›r sar›lamad›¤›m akl›-ma geliverdi.

“K›z›m!” dedim. Kollar›m›

boynuna dolay›p uzun süre öp-tüm onu... Y›llar›n özlemi ne ka-dar da birikmiflti me¤er bir sar›l-mal›k kucakta. Dünüm gibi, onunkokusunu da unuttu¤umu anlad›-¤›mda, sabah olmufltu.

Kahvalt› sonras›nda, k›z›mbeni, torunlar›m› okula götürür-ken buldu. Ona dönüp “Biliyormusun yavrum” dedim. “Sankidaha dünmüfl gibi... Elinden tut-muflum da, birlikte ‹stiklal Marfl›söylemeye gidiyoruz.”

El sallay›p ad›mlar›m› aral›yor-dum ki, arkam›zdan, bizi gözucuyla izleyen k›z›m›n, a¤z›ndandökülen, flu sözleri duydum:

“Bugün, dünyam›z›n temel so-runu, uygarl›¤›n verilerinin bizle-re katt›klar›yla, bizden al›p götür-düklerinin, iyi bir dökümününyap›lamam›fl olmas›d›r.”

Ifl ç›k›fl›, k›z›m, daha bir can-l› döndü eve... “Babac›¤›m,sana uzun süredir hiç arma-¤an almad›¤›m› an›msay›pkendimden utand›m. Bunu,

be¤enece¤inizi umuyorum” di-yerek bana bir paket uzatt›. Üze-rindeki albenili ambalaj› açt›¤›m-da, kapa¤›nda “‹nsan›n ‹nsanl›¤›-n› Yeniden Keflfi” yazan kal›ncabir kitap ç›kt›. ‹lk sayfas›n› çevir-di¤imde, k›z›m›n o al›flageldi¤iminci gibi el yaz›s›yla karfl›laflt›m.“Sevgili babama” diye bafllad›¤›tümcesini, “Ça¤dafl yaflam›n bizedayatt›¤› açmazlardan bir an ol-sun kurtulabilmemiz dile¤iyle”diyerek sonland›rm›flt›.•

Page 63: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

122

Yan›tlar 126’nc› sayfam›zdad›r.

Sudokusuz Yapamayanlar ‹çin

Sudokuyu Yapamayanlar ‹çin

SUDOKUNükhet Alicikoğlu

123

Üstelik de çok hastayd›. Bizigörünce, yan›m›za yaklaflt› veyalvaran bak›fllar›yla öylece dur-du önümüzde... K›z›m Defne hiçduraksamadan e¤ilip onu sevgiy-le kucaklad›. O anda anlad›m ki,bizim bir köpe¤imiz olmufltu. K›-z›m›n, ad›n› fiansl› koydu¤u buyavru sokak köpe¤i, tüm yaflam›-m›z› de¤ifltirdi. Evimizde kedi-miz K›nal› ile sakin bir yaflamsürdürürken, fiansl› da aniden

yaflam›m›za girivermifl oldu.Ancak, fiansl›’y› geçici bir sü-

re konuk edebilecektik. Evimizinkoflullar› bir köpe¤i bar›nd›rmakiçin hiç uygun de¤ildi. Fakat onusokakta da b›rakamazd›k. Evegetirmeden önce, uzun süre bi-zimle ilgilenecek bir veterinerhekim arad›k. Sahipli ev köpek-lerinin her zaman önceli¤i vard›,sokak köpekleri bekleyebilirdi.Sonunda fiansl›’n›n acil bak›m ve

Page 64: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

124 125

tedavisini yapt›rarak eve getire-bildik. O gece fiansl›, yaflam›ndabelki de ilk kez huzur içinde m›-fl›l m›fl›l uyudu.

Onu, günlerce biberonlabesledik. Zaman geçtik-çe hayvansever kedimizK›nal› ile fiansl› aras›n-da inan›lmaz bir dost-

luk olufltu. Defne de bu durum-dan çok hoflnuttu.

Bir ay sonra, av köpe¤i k›rma-s› oldu¤u anlafl›lan fiansl› büyüdüve evin balkonuna s›¤amaz oldu.Günler geçtikçe çevremizden fli-kayetler gelmeye bafllad›. En k›sazamanda fiansl›’ya bir yuva bul-mal›yd›k. Onu sahiplendirebilmeçabalar›m›z, tüm u¤rafl›m›za kar-fl›n baflar›s›zl›kla sonuçland›. Çokçaresiz kalm›flt›k. Ne yapaca¤›m›-z› bilemiyorduk.

‹flte tam böyle bir anda Antal-ya Sahipsiz Hayvanlar› Bar›nd›r-ma Merkezi’nin varl›¤›n› ö¤ren-dik. Antalya Büyükflehir Beledi-yesi ile Hayvanlar› Koruma Der-ne¤i Antalya fiubesi’nin birlikteoluflturduklar› bu bar›nak, fiansl›ve bizim için son flans oldu. Bar›-na¤a kabul edilen fiansl›’dan çokzor ayr›ld›k. Tek avuntumuz, onugüvenilir bir yere b›rakm›fl olma-m›zd›. Y›llard›r Antalya’da yafla-yan, çevreye duyarl› biri olarakböyle bir merkezin varl›¤›ndanhabersiz olmam›za inanamad›m.

Dernek baflkan› Sevda K›raçve bar›na¤›n tek veteriner hekimiMehmet Kocakasap’›n, say›lar›

yetersiz personel ve ekipmanlabüyük bir özveri içinde çal›flmala-r›n› sürdürmeleri gerçekten çoketkileyiciydi. 1999 y›l›ndan buya-na hayvanat bahçesi yak›n›ndakiyerinde birkaç kiflinin ola¤anüstüçabalar›yla çal›flmalar›n› sürdürenbar›nd›rma merkezinin amac›, sa-hipsiz ve bafl›bofl hayvanlar› k›s›r-laflt›rmak, gerekli t›bbi müdahale-lerde bulunmak, bak›m ve tedavi-lerini gerçeklefltirmek, sa¤l›¤›nakavuflturulan hayvanlar›n önce-likle sahiplendirilmelerini sa¤la-mak, di¤erlerini ise getirildikleriortama b›rakmak, hasta ve muh-taç olanlar› ise bar›nd›rmak. fiuanda kapasitesinin iki kat üzerin-de, üç yüz köpek, yüz kedininbar›nd›r›lmas› söz konusu olanbu bar›nakta yeterli hizmetin ve-rilebilmesi için bu say›n›n azalt›l-mas› gerekiyor ve çevre belediye-lere de görevler düflüyor.

Befl y›l önce ç›kar›lanHayvanlar› Koruma Ka-nunu, alt belediyelerdegeçici hayvan bak›mevikurulmas›n› zorunlu k›-

l›yor. E¤er çevre belediyeler yasagere¤ince bunu gerçeklefltirip sa-hipsiz ve bafl›bofl hayvanlar› k›s›r-laflt›r›p afl›lar›n› yaparak yenidendo¤al ortamlar›na b›rak›rsa Antal-ya’daki bar›nak çok daha iyi ko-flullarda hizmet verebilecektir. Ül-kemizdeki yerel yönetimler buyasal yükümlülüklerini yerine ge-tirselerdi sokak köpeklerininutanç verici katliam görüntülerini

yaflamazd›k herhalde... Tam aksi-ne, sokaklar›m›z›n do¤al sakinleriolan hayvanlarla yaflam›m›z› pay-laflt›¤›m›z bir dünya çok daha an-laml› olurdu.

Geçenlerde televizyondaizledi¤im “Köpeklerfiehri” adl› yabanc› birbelgeselde, Amerika’dabulunan ve dünyan›n

en büyük bar›na¤› oldu¤u belirti-len bir yer tan›t›l›yordu. Bu mo-dern tesiste befl yüz köpek bar›n-d›r›l›yor ve elli altm›fl bak›c›, yedisekiz veteriner hekim, birçok gö-nüllü çal›flan kifliyle köpeklerehizmet veriliyordu. Bu bizim içink›yaslanabilecek bir örnek de¤ilkuflkusuz... Ama bizlerin de, ko-flullar›m›za göre yapabilece¤imizfleyler her zaman var.

Eflim Necati, Defne ve ben,merkezce uygulanan Gönüllü

Köpek Gezdirme Projesi’ne katk›-da bulunmak üzere yaklafl›k ikiy›ld›r her hafta sonu düzenli ola-rak bir saat zaman ay›r›p bar›nak-ta yaflayan köpekleri gezdiriyo-ruz. Bu süre içinde birçok köpektan›ma flans›m›z oldu. Buraya ge-tirilen her köpe¤in ayr› bir öykü-sü var. Bunlardan kimileri, sahip-leri taraf›ndan sokaklara terk edil-mifl cins köpekler, kimileri insan-lar taraf›ndan kötü muamele gör-müfl, h›rpalanm›fl ya da çeflitli ka-zalar geçirmifl hayvanlar... Bu kö-pekler aras›nda kangal, kurt,husky, teriyer, dalmaçyal› vb. kö-pekler bile var. Tümünün ortakbeklentisi ise kendilerine yaln›zcasevgi ve flefkatle uzanacak bir elbulabilmek. Birlikte oldu¤umuzanlarda hem biz hem de gezdirdi-¤imiz köpekler öyle mutlu oluyo-ruz ki... Zaman zaman ekibimizehayvansever dostlar›m›z ve Def-

Onlar, yaln›zca sevgi bekliyorlar

Page 65: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

126

ne’nin arkadafllar› da kat›l›yor. Biryandan ormanda yürüyüfl yapm›floluyoruz, bir yandan da çeflit çe-flit köpeklerle birlikte olman›n ay-r›cal›¤›n›, keyfini yafl›yoruz. Bunusorumluluk sahibi, do¤ay› vehayvanlar› seven herkes yapabi-lir. Ayr›ca, köpek gezdirmek d›-fl›nda katk›da bulunulabilecekbaflka seçenekler de var. Köpekya da kedi sahibi olmak isteyen-ler bar›naktan hayvan alabilirler.Gençler, bofl zamanlar›nda bura-da gönüllü olarak çal›flabilirler.K›sa bir süre önce, k›z›m›n da iç-lerinde bulundu¤u Antalya Kolejiö¤rencilerinden bir grup, Top-lumsal Proje dersi kapsam›ndaö¤retmenleriyle birlikte bar›na¤›ziyarete gittiler ve gereksinim du-yulan temizlik malzemeleri götür-

düler. Böylece bar›na¤a ilk kezgelen ö¤renciler, hayvanlar içinyararl› bir fleyler yapman›n mutlu-lu¤unu yaflad›lar.

En son gitti¤imizde yine bar›-na¤›n çevresindeki ormanl›k alan-da befl alt› köpekle yürüyüfl yapar-ken çevremizi çocuklar sard› vearalar›ndan biri “Bu köpeklerinhepsi sizin mi?” diye sordu banaflaflk›nl›kla... “Evet, bizim” yan›t›n›al›nca, gözleri fal tafl› gibi aç›ld›.

“Abla, siz o zaman çok zen-ginsiniz” sözleriyle ifade edebildidüflüncelerini... Ay›rd›nda olma-dan çok do¤ru bir söz söylemiflti.Evet, biz gerçekten de öyleyiz.Biz gerçekten çok zenginiz. K›sabir süre önce yaln›zca bir köpe¤i-miz vard›, flimdi tam üç yüz kö-pe¤imiz var.•

Orta yafll› bir diplomat davet edildi¤i önemli yemek son-ras› “Nas›ld›?” diye merak eden arkadafl›na flu yan›t› verdi:

“E¤er çorba sunulan flarap denli s›cak; flarap, önüme konantavuk denli y›llanmfl; tavuk, servis yapan güzel hizmetçi denli ta-ze; hizmetçi k›z, evin sahibesi denli istekli olsayd› inan çok dahaharika olurdu.”•

Sudokuyu Yapamayanlar ‹çin Sudokusuz Yapamayanlar ‹çin

“Sudoku”nun Yan›tlar›

127

Çok rüya görür müsünüz? Bengörürüm. Her gece, ama her ge-ce, k›sal› uzunlu bir sürü film iz-lemeden uyanamam. Hatta uya-n›p tekrar uyudu¤umda da kald›-¤›m yerden devam ederim. Bazenkeyifli, e¤lenceli, bazen de “ka-busun Freddy’sizi” art›k flan-s›ma ne ç›karsa mecbu-ren izlerim.

Uyand›¤›m-da sanki her-fley akl›mda-d›r; ama kah-valt›ya otur-du¤umda ço-¤unu hat›rla-yamam. Za-ten hat›rlaya-bildiklerimi tü-müyle hat›rlar›m;ama ço¤u zaman“Bunu mutlaka hat›r-lamam gerek” dediklerimin yer-lerinde yeller eser. Bazen bütüngün “Ben ne görmüfltüm?” diyekendimi yer dururum.

‹nsanlar›n baz›s› rüyalar›na gö-re hareket ederler. Shakespeare’inünlü eseri “Jül Sezar”da kar›s› Se-zar’a gece rüyas›nda onun öldü-

rüldü¤ünü gördü¤ünü söyler. Se-zar da kendisine korkaklar›n öl-meden önce ölümü defalarca tatt›-¤›n› ancak cesurlar›n ölümle sade-ce bir kere karfl› karfl›ya kald›¤›n›söyler. O gün gitti¤i forumda han-çerlenerek öldürülür. Hatta en gü-vendi¤i Brutus’a “Sen de mi Bru-

tus?” demesi dillerepelesenk olmufltur.Tabii Brutus’un

ona “Kar›n›nrüyas›na inan-man gerekirdi,bana ne, ç›k-masayd›n ev-den” dedi¤inibenden baflkabilen yoktur.

Rüya gö-rebilmek için

uyumak gerekti-¤i ise sadece bir söylentidir.

Ço¤u insan›n sadece uyurken rü-ya görebilmeleri benim yoldayürürken bile bunu yapabilmemgerçe¤ini de¤ifltiremez. Özelliklesanatç›lar›n iç dünyalar›n›n eflzamanl› olarak rüyalar›n kol gez-di¤i paralel evrenlerde de dolafl-t›¤› reddedilemez.

Rüyalar›n rüyas›

ÇOCUK BÜYÜKLER, BÜYÜK ÇOCUKLAR ‹Ç‹N

Ali Murat Erkorkmaz

Page 66: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

128 129

Bazen gerçek hayatta çal›fl›rkenrüyamda devam ettirdi¤im proje-lerim bile oldu. San›r›m bizimmeslekte hayal ço¤u zaman ger-çe¤in önüne geçti¤i gibi gerçek-leri görüp tartabilmemizi de önlü-yor. Öyle ya, biz çizgi filmler üre-ten yazar çizer tak›m›n›n görevi,olmayan dünyalar› varm›flcas›natasarlay›p baflkalar›na yutturmakde¤il mi?

Üniversiteyi bitirdi¤im y›l ga-zetecilikle de tan›flm›flt›m. “Hürri-yet” gazetesine karikatürler çizipekler ç›kar›yor-dum. Daha son-ra yurt d›fl›nagi t t i¤ imde,zaman za-man rüyala-r›mda gaze-teye yeniöneriler gö-türdü¤ümügö r ü r d ü m .Sayfa tasar›m-lar›ndan pikajlar›nakadar bitirirdim yapmak istedi¤i-mi ve o zamanlar›n “Hürriyet” ga-zetesi genel müdürü Nezih De-mirkent’e götürürdüm. Gazeteninüzerleri aç›k mavi kareli pikajkartonlar› vard›. Çizimlerimi onla-ra yap›flt›r›r koyard›m NezihBey’in önüne. Bir ço¤unu sankigerçekten yap›l›p bas›lm›flcas›nahat›rlar›m. Oysa sadece birer düflürünüydüler.

Yurt d›fl›nda yaflarken de ha-yallerim rüyalar›ma girmeyi ba-flarm›fllard›. Bilim kurgu filmler

sanki gerçekten çekiliyorlarm›fl-cas›na geceleri odama, beyniminiçine giriyorlard›. Belki bütünbunlara inanmay› çok istemem-den dolay› olacak, o filmlerde,romanlarda olanlar› gerçek gibiyaflar olmufltum.

Hâlâ herfleyin olabilece¤ineinan›r›m. Yeter ki hayal edilebilsin.

Ama bak›n geçen gece ne oldu.Her zamanki gibi kafam›n içi

çözülmesi gereken binbir sorudolu olarak yatm›flt›m. Gözlerimiaçt›¤›mda kendimi üç-dört katl›bir ifl yerinde buldum. Kendi ifl

yerimdi. Enüst kattayd›mve masam›n

üstü y›¤maka¤›t, kar-ton, kitap,dergi faland o l u y d u .Yerler vekoltuklar›nüzerleri de

ayn› durum-dayd›. ‹nan›lmaz bir da¤›n›kl›kvard›. Hintli bir kad›n, bana baz›video kasetleri uzat›yor ve çar-p›k bir ‹ngilizce’yle onlar›n ya-y›nlanmad›¤›n› söylüyordu. Ko-cas›yla beraber izlemifller, arflivekald›r›yorlard›.

Yerlerde üzeri aç›k mavi kare-lenmifl pikaj kartonlar› ve onlaratutunmaya çal›flan yaz› ve resimparçac›klar› dolafl›yorlard›. Sankihepsini tan›yor, biliyordum. Hep-si üzerinde çal›flm›fl, emek vermiflve hayaller kurmufltum. Ama flim-

Okulda ders dinlerken rüyakuran gençler, otobüste durak ›s-kalayanlar sanatç› olmasalar bileolabilme vizesi tafl›yanlard›r. Yi-ne de çok flükür insanlar›n ço¤uyat›p uyuduklar›nda bu flansa sa-hip olmaktalar.

Gündüz ak›l neyle mefl-gulse, gece rüyada okonunun ifllenmesi ola-s›l›k içindedir. Bu yüz-den gündüz s›k›nt› yafla-

yanlar›n gece kabus görmeleribeklenir. Haa, bu arada bu yaz›darüya görme iflinin fiziksel ve tek-nik taraf› ile fazla yüz göz olma-maya çal›fl›yorum. Her ne kadarbu k›sm› da heyecanla araflt›r›yorolsam da flimdilik beni ilgilendireniflin sinemasal görüntü boyutu...

Rüyalar›n uyanma s›ras›ndabirkaç saniye içinde görüldü¤üsöylenir. Daha önceki baz› yaz›la-r›mda bu konuyla ilgili deneyim-lerimi aktarm›flt›m. Zaman›n rüyas›ras›ndaki görecelili¤i konusun-da yapt›¤›m deneyler sayesindeen verimli çal›flma ortamlar›m›sa¤lam›flt›m. Hâlâ sabahlar› uya-n›nca gözümü açmam, o günyapmam gereken çal›flmalar›nmetin yazma, yaz›l›m formülleriüretme, görsel tasar›m oluflturmagibi hayalle yap›labilecek k›s›mla-r›n› o s›rada yapar›m. Normalflartlarda yar›m saatte yap›labile-cek çal›flmalar topu topu bir ikidakikada ç›kar. Tavsiye ederim.

‹fllerim ve hayallerim de za-man zaman rüyalar›m›n konusu

olmufllard›r. Gençli¤imin ilk y›lla-r›nda çizgi filme merak sald›¤›m-da Walt Disney’in klasiklerini iz-leyip hayaller kurard›m. O za-manlar bu filmleri izleyebilmekiçin pazar sabahlar›ndan birindebir sinemada gösterilmelerinibeklerdiniz. fiimdiki gibi televiz-yon ve video yok, tek tük sinemavar. Arada bir gelen uzun metraj-l› çizgiler tek defal›k sabah 10 se-ans›nda gösterilirdi. Onun d›fl›n-da filmlerden önce “Renkli Miki”olurdu. Burada da k›sa metrajl›çizgiler gösterilirdi.

Bir gece rüyamda bir film ya-p›yordum. Karl› bir ormanda bafl-l›yordu. Küçük bir köpek ve birceylan yavrusunun öyküsüydü.Herhalde “Bambi” filminin etkisialt›nda kalm›flt›m. Filmi tasarla-m›flt›m ve öyküdökümünü, bat›l›-lar›n “Storyboard” da dedikleri,filmin gelifliminin resimli romangibi çizimini haz›rl›yordum.

Neredeyse hâlâ kare karehat›rlar›m o öyküdökü-mü. Uyand›¤›mda he-men kaleme sar›l›p çal›fl-malara bafllam›flt›m. Ne

heyecand› anlatamam. Tabii, kocastüdyolar›n yapabildi¤i dev pro-düksiyonlar› tek bafl›ma yapabil-memin imkan› olmad›¤›n› kendimeanlatamad›¤›mdan bu hayalim su-ya düflmüfl fena halde ›slanm›flt›.

Daha sonra da benzer düfllerbeni yeni yeni projelere yönlen-dirdi. Her birinde ilk çal›flmalar›rüyamda yapmaya devam ettim.

Page 67: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

130 131

di onlar sürüne sürüne y›¤›nlar-dan uzanmaya çal›fl›yorlard›.

Etraftaki da¤›n›kl›¤a para-lel olarak havada rüyalaruçuflmaktayd›. Bunlarbenim eski rüyalar›md›.‹lk çizgi film rüyam olan

kardaki köpek ve ceylan yavrusuda ordayd›, çirkin ördek yavrusuöyküsünün devam› olacak olan“Kuka” da... Nezih Demirkent’egötürdü¤üm tüm gazete ve dergisayfalar›, karikatürler, hepsi eskirüya format›nda iç içe geçiyorlar-d›. O s›rada ablam içeri girdi. Et-raftaki y›¤›nlar› ve havada uçuflanprojeleri gösterek “Ne kadar çokfley yapm›fls›n, bir ton para ka-zanm›fls›nd›r” dedi. Oysa hiçbiriyap›lmam›flt› ve b›rak›n tonu,hiçbir zaman do¤ru dürüst parada kazanamam›flt›m. Üzerinde ça-l›flt›¤›m bu projeler gerçe¤e en-dekslendi¤inde her zaman ülke-min ebad›na birkaç boy fazla gel-di¤i için övgü flakflaklar› d›fl›ndabir gelir elde edememifltim. Her-kes bana “Git ruhunu Amerika’yasat” tavsiyesini veriyordu ve benbuna tüm gücümle karfl› ç›k›yor-dum. Ama gerçek gerçekti ve ül-kem bana hiçbir zaman rüyalar›-m› gerçeklefltirebilmek için ger-çekten el uzatmam›flt›.

Etrafta a¤›r bir tempo ile uçu-flan rüyalar›m› hüzünle izlerkenuyand›m. Evet bir y›¤›n fley üret-mifltim; ama rüyalar›m›n ço¤uöylece kalakalm›fllard›. Üstelikbugünün koflullar›nda art›k on-

lar için ayn› heyecan› tafl›yam›-yordum, tafl›yamayacakt›m. Oy-sa onlar› gerçek yapabilece¤imeo kadar inanm›flt›m ki... A¤layaa¤laya gözlerimi açt›m, kalk›pyüzümü y›kad›m. fiu zaman nekadar nankördü. Art›k bu düfllergerçek olamayacakt›. Art›k Ne-zih Demirkent yaflam›yordu veben “Hürriyet” gazetesine dü-flümdeki sayfay› öneremeyecek-tim. fiimdiki çocuklar karlardadolaflan ceylan yavrular›yla ilgi-lenmiyorlard›, silah ve bilgiflleroyunlar› peflindeydiler. ‹nsanla-r›n hayalleri parayd› art›k... Kim-se Kuka ile tan›flamayacakt›. Ka-rikatürlere gülemeyeceklerdi.Müzikler dinlenemeyecekti.

Masal dünyamdan kopmakçok zor oldu. Birkaç gün etkisin-den kurtulamad›m. Geriye dönüpbugüne kadar gerçeklefltirebildi-¤im hayallerime bakt›m. Bunlaraüç befl tane daha eklense ne olur-du? Kimin umurundayd› ki? Do-laplar›m milyonlarca çizim, öykü,müzik ve film doluydu. Ben bileilgilenmiyordum art›k...

Durdum ve geriye dönükkaba bir envanter ç›-kartt›m. Elli küsur mü-zik enstrüman› çalmay›ö¤renmifltim. Dünyan›n

dört bir buca¤›nda çeflitli caz, folkve rock gruplar›nda çalm›flt›m. ‹kikonçerto, bir opera, yüzlere sonatve yüzlerce çocuk flark›s› bestele-mifltim. Üç befl parça daha fazlabestelesem, iki konser daha ver-

sem ne fark ederdi ki? K›rkdokuzçizgi televizyon dizisi üretmifltim.Altm›fliki ülkede yay›na girmifltim.Ellidokuz dizi daha olsa veya yet-mifliki ülkede daha gösterilse nefark ederdi ki? Hem kendi eviminhem de birçok arkadafl›m›n evi-nin duvarlar›nda yüzlerce resmimvard›. Befl on bin tane daha yap-sam ne fark eder di ki? Binlerceyaz›l›m üretmifltim, haberlere,dergi kapaklar›na tafl›nm›flt›m.Birkaç bin tane daha olsa ne farkederdi ki?

Fark edecek kendi yaflam›m›zengin tutabilmekti.Hayalleri olmadanyaflayanlar ölüm-lerini bekleyen or-ganizmalard›r ben-ce... Evet ben deherkes gibi karbonatomlar›ndan falanoluflan, etten,kemikten bir can-l›y›m; ama hedefimyaflam›m›n sonuna gelebilmekde¤il, oraya varmadan doya doyayaflayabilmektir. Bu nedenlehayaller kurar, onlar› gerçeklefltir-meye çal›fl›r›m. Hayal kurar›m;çünkü hayaller zamana göreceliolmayan dünyalar› içerir, gerçekhayatta yapabileceklerimin öy-küdökümünü olufltururlar. Bun-lar›n da en s›n›r tan›mayan mekan›rüyalard›r. Burada kurulan hayal-ler zamana yenik düflemezler. On-lar uyanmakla s›n›rl›, çal›flmaklas›n›rs›zd›rlar. Bu yüzden rüyalaryaflama eskiz olufltururlar. O gece

gördü¤üm rüya, yaflam eskiz-lerimin bir muhasebesi, gerçekler-le düfllerin hesaplaflmas› olmufltur.Belki o rüyalar› görmesemyapabildiklerimi de yapam›yorolacakt›m, kimbilir?

Üç çocu¤um var. Üçü debaflar›l›, gurur duydu¤um çocuk-lar... Üçü de hayalpereset, üçü deçal›flkan. Onlar›n da yaflamlar›için rüyalar›nda eskizler yapt›k-lar›na eminim. Onlar da ileridebenzer hesaplaflmalar yapacaklarve onlar da hayallerini gerçe¤edönüfltürdükleri oranda yaflam›fl

olacaklar. Onlar dasoracaklar; acabagerçek mi güzel,düfller mi diye...

Her düfl gerçek-leflmeli mi? Ger-çek nedir? Yaflamgerçek mi?

Y a fl a m › mboyunca binlerce

farkl› projeye imza att›m.Müzikten resme, filmden romana,bilgifller yaz›l›mlar›ndan mimariyeher türlü e¤lenceye bal›klama dal-d›m ve birçok fley ürettim. Baflar›l›veya baflar›s›z, iyi veya kötü,be¤enilir veya be¤enilmez biry›¤›n çal›flma sonunda durupgeriye bakt›¤›mda daha hâlâ yolunbafl›nda oldu¤umu görmekteyim.Yafl 60’› geçse de, saatin kurgusuzay›flasa da, takvimde yaprakazalsa da önümde yap›lacak okadar çok fley var ki...•

[email protected]

Page 68: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Ç ocukluk y›llar›m›n birbölümünü yaflad›¤›mAnadolu’da tan›k oldu-¤um köy odalar› kuru-munun bugün hâlâ ya-

flat›l›p yaflat›lmad›¤›n› bilemiyo-rum. Umar›m Türk konukseverli-¤inin en güzel örneklerinden biriolan bu güzel gelenek hiç de¤ilsememleketimizin ulafl›m güçlükleriçekilen çetin taflra co¤rafyalar›n-da devam ediyordur.

Henüz onbir yafl›ndayken gör-dü¤üm ilk köy odas› yaln›zcauzak bölgelerden gelip kasabayagidecek yolcular›n konaklamas› vedinlenmesi amac›n› gütmüyordu.Ayn› zamanda içinde bulundu¤uyerleflimin ve sakinlerinin kendizevklerine göre dekore ederekkonuklar›n hizmetine sunduklar›bir tür konuk odas› ifllevi görüyor-du. Her zaman kap›n›n üstündebulunan büyük anahtarla aç›p gir-di¤inizde tabana döfleli el doku-mas› hal›lardan, ifllemeli yast›klara,renkli örtülerle süslü sedirlerden,bir köflede duran su testilerine,yüklükteki döflek ve çarflaflardan,

kap›da sürekli yanar durumda b›-rak›lan fenere de¤in tüm eflyalar›nbir anlam› vard›. O odadaki her-fley köy halk›n›n belki de yüzleri-ni hiç görmedikleri gececi konuk-lar› için haz›rlad›klar› bir a¤›rla-mayd› ve tanr› misafirlerine, “Siz-leri önemsiyoruz, bizim için de-¤erlisiniz” mesaj›n› vermenin engüzel yoluydu. Öte yandan ev sa-hiplerinin bu çabalar›n›n kendile-rini de olanakl› oldu¤unca iyi sim-gelemekle do¤rudan ba¤lant›l› ol-du¤unu unutmamal›y›z. Geçmiflte-ki kervan yollar› üzerindeki hanla-r›n ufak çapl› ve ücretsiz bir ben-zeri olan köy odalar›n›n ana iflle-viyse uzun mesafeleri kat etmekzorunda olan yorgun, yüklü yol-culara geçici konaklama sunmakt›.

Bu konuyu biraz daha açmakistiyorum: Bundan k›rk y›l önceAnadolu kasabalar›nda haftadabir kurulan pazarlara mal götür-mek, doktora gitmek ya da ötekidevlet dairesi ifllerini halletmekiçin uzak da¤ köylerinden yayanolarak yola ç›kan insanlar›n buuzun mesafeyi bir günde aflabil-

KOY ODALARI

132

‹NSANLAR YAfiADIKÇA Mehmet Ünver

133

Ifl›klar köyünün konuksever, dost insanlar›na... Tam k›rk y›l geçmifl....

meleri olanaks›zd›. O zamanlarmotorlu tafl›t olan›¤›ysa hemenhiç yoktu. Hele bir de kat›rlarayükledi¤i da¤ meyvelerini, or-manlardan toplanm›fl sepet sepetmantar›, çuval çuval cevizi, kesta-neyi, flifal› otlar› kasabadaki paza-ra götürüp satmak zorunda olanda¤ köylülerini düflünün. Bir dek›fl koflullar›n› iflin içine katarsakküçük çapl› bir kervan›n bu me-safeyi yayan olarak almas› kimizaman iki gün sürerdi.

Bizim oturdu¤umuz ev, köyünakarsuyunu sa¤layan çeflmelerininde bulundu¤u ana meydana bak›-yordu. Köy odas› da hemen karfl›-

m›zdayd›. Kap›daki gazl› fenerinsürekli yand›¤›n› an›ms›yorum.Üstünde köy odas› oldu¤unu bellieden bir iflaret olmad›¤› halde ge-ce yar›s› yükleriyle köye girifl ya-pan kafileler yerini ezbere bilirler-mifl gibi bulup ›s›nmak ve uyumaküzere buraya yerleflirlerdi. Bu ne-denle köy odalar›n›n her zamaniçin o yerleflimin en merkezi ye-rinde, genellikle çeflmelerin vekahvehanelerin bulundu¤u mey-danda yer ald›¤›n› ö¤renmifltik.Kap›lar›nda gece gündüz yananfenerse geleneksel iflaretleriydi.Dolay›s›yla yörenin yabanc›lar› bi-le gecenin karanl›¤›nda yerini ra-

Page 69: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

134 135

hatl›kla bulup gün boyu da¤ yol-lar›nda yürümekle y›pranan be-denlerini dinlendirebilirlerdi.

Odada konuklar›n ye-meklerini piflirmeleriiçin kap kaçak, renga-renk tahta kafl›klar,ocak, oca¤› yakmak için

odun ve elbette yatmak için yor-ganlar, döflekler bulunurdu. Buücretsiz otellerin tek koflulu, birsonraki konuk için bulunduklar›gibi temiz, düzenli b›rak›lmalar›y-d›. Odan›n genel temizli¤i, gün-lük gereksinimler, fenerinin sü-rekli yan›k tutulmas›, yakacak te-miniyse imece yoluyla köy ahali-si taraf›ndan üstleniyordu.

Kimi k›fl geceleri bizler s›cac›kyataklar›m›zda, tatl› uykular›m›zadalm›flken haftal›k kasaba pazar›için da¤ köylerinden kat›rlara yük-ledikleri ürünleri tafl›yanlar›n ses-leriyle uyan›rd›k. Ender de olsa ki-mi zaman bu kat›rlara efllik edenbir ya da iki devenin de o küçükkervana kat›ld›¤›n› gecenin içineyay›lan çan seslerinden anlard›k.Ard›ndan köy odas›n›n önündetoplan›fllar›n›, yüklerini indiriphayvanlar›n› d›flar›ya ba¤lad›ktansonra kap›y› aç›p içeriye yerleflme-ye çal›flmalar›n› dinlerdik. Sabahuyand›¤›m›zda hemen karfl›m›zda-ki odan›n kap›s›na çökmüfl durandeveleri gördü¤ümüzde tan›mla-namaz bir sevinç duyard›k. Kasa-ba yolcular› fazla oyalanmazlard›.Kimi zamanlar kasabaya gitmeleri-ne gerek kalmadan satmak için

yanlar›nda getirdikleri cevizler, el-malar, kestaneler, mantarlar ve fli-fal› otlar bizim köyün ahalisi tara-f›ndan sabaha dek d›flar›da b›rak›-lan çuvallardan ya¤malan›rd›.Aman sak›n yanl›fl anlamay›n. Sa-bah oldu¤unda herkes ne kadarald›ysa getirir, ürün tart›l›r belirle-nen fiyattan ücreti ödenirdi.

‹çeride kimselerin kalmad›¤›bir gün yafl›t›m›z çocuklarla köyodas›na girmifltik. Tabandaki eldokumas› hal›lar›n, duvardanduvara yay›lm›fl keçelerin veocak için konulmufl çam odunla-r›n›n kendilerine özgü kokusuoday› doldurmufltu.

Yerli tafllardan yap›lm›floca¤›n yan›nda güveçkaplar›, tencereler,üzerleri birbirinden gü-zel motiflerle süslü tah-

tadan kepçe ve kafl›klar vard›. Bizen çok sedirlerdeki el dokumas›örtüleri ve yast›k k›l›flar›n›n iflle-melerini sevmifltik. Yüklüktekiyorgan ve yataklar yerlere serildi-¤inde rahatl›kla on kiflinin uyuya-bilece¤i bir ortam sa¤lan›yordu.

Ulafl›m olanaklar›n›n hemenhiç olmad›¤› geçmifl y›llarda uzakda¤ köylerinde yaflayan bir üreticioldu¤unuzu düflünün. Tek geçimkayna¤›n›z olan bahçenizde yeti-flen meyveleri ve öteki ormanürünlerini hayvanlara yükleyipuzun k›fl aylar› boyunca her haftakasabadaki pazara götürmek zo-runda oldu¤unuzu hesaba kat›n.Küçük çapta bir kervanla karda,

ya¤murda yollar yürümekle bit-mez. Gece oldu¤unda gidilecekyere daha çok mesafe vard›r. Alt›-na s›¤›n›lacak bir dam, kursa¤›n›zagirecek s›cak bir yemek o an siziniçin son derece önemlidir. Zatenyorulmuflsunuzdur. Sonra uzaklar-da küçük bir köyün solgun ›fl›kla-r› görünür, köpeklerin havlamasesleri duyulur. Orada çal kap› gi-rip konaklama, yeme içme, hay-vanlar›n›z› dinlendirme olana¤›bulaca¤›n›z bir köy odas› oldu¤u-nu bilmeniz içinizi rahatlatacakt›r.

Odadaki onca eflya içinderengarenk tahta kafl›klar›n yeribizim için ayr›yd›. Sanki çocuk-

lar için özel olarak yap›l›p oca-¤›n üstüne as›lm›fl oyuncaklar-m›fl gibi gelirdi bize...

‹lginçtir köyün köpekleri za-manla kan›ksam›fl olmal›lar ki, he-men her yabanc›ya havlad›klar›halde uzaklardan yola ç›k›p dagecenin bir yar›s› köy odas›nayerleflmek için acele acele hareketeden bu yolculara hiç havlamaz-lard›. Yataklar›m›zda uyurken ka-ranl›¤›n içinden ç›k›p gelen bu in-sanlar›n varl›¤›n› uzaklardan se-zen köpekler köy meydan›ndayatt›klar› yerden flöyle hafifçe birh›r›ldan›p sonra hemen susarlard›.

Anlard›k ki, pazar kervanlar›

Page 70: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009

136

geliyor. Ard›ndan kat›rlar›n nal t›-k›rt›lar›, insan sesleri duyulur, köyodas› önünde yaflanan telafll› gü-rültülerden sonra gece yine sessiz-li¤e bürünürdü. Bu yolcular yazgeceleri odada kalmaz, hemenönündeki tahta terasa serdiklerihas›rlar›n, keçelerin üstünde, y›l-d›zlar›n alt›nda uyurlard›.

1968 y›l›n›n May›s ay› or-talar›nda, havalar›n iyice›s›n›p k›r çiçeklerininbeyaz, k›rm›z›, mor, sar›renkleriyle çay›rlar›, te-

peleri, orman kenarlar›n› kapla-d›¤› günlerden birinde komfluköyde düzenlenen ya¤l› güreflle-re davet edilmifltik. Kafile biçi-minde yola ç›k›p bizim köyünard›ndaki çaml›k koruya ulafla-rak, gö¤ün zorlukla göründü¤üa¤açlar›n aras›ndan uzunca birsüre yürüdü¤ümüzü an›ms›yo-rum. Hemen yan›m›zdan akanbir derede yüzen bal›klar› gör-dü¤ümde onca yüksekli¤e nas›lgelebildiklerine flafl›rm›flt›m. Bir‹stanbul çocu¤u olarak bal›klar›nyaln›zca denizlerde bulundu¤u-nu san›rd›m. Da¤›n tepesindekiderede ne iflleri olabilirdi?

O gün akflama de¤in konukgitti¤imiz köyde ya¤l› güreflleri iz-ledik. Finaller ertesi gün yap›la-cakt›. Peki, o kadar insan gece ne-rede kalacakt›? Yan›t, köy odas›y-d›. Akflam indi¤inde ev sahibi vebiz konuklar gürefllerin yap›ld›¤›çay›rl›k meydan›n hemen yan›ndakurulan kazanlarda piflirilen nefis

keflke¤i, etli pilav› yiyip so¤uk ya-y›k ayran›n› içerek karn›m›z› do-yurduk. Ard›ndan aç›k alanda ya-k›lan dev atefllerin çevresinde bü-yükler ulusal oyunlar oynad›. Ne-reden geldi¤ini anlayamad›¤›m›zrak›lar, mezeler tepsilerle servisedildi. Bizlere yine ayran düflmüfl-tü. Uyku zaman› geldi¤inde a¤a-beyler yanan ateflin hemen yan›naserilen has›rlara uzan›p y›ld›zlar›nalt›nda uyuklamaya bafllad›lar. Bizçocuklar da onlarla birlikte gökyü-zünün alt›nda uyumak istiyorduk.Oysa babacan muhtar, analar›m›-z›n babalar›m›z›n bizleri ona ema-net etti¤ini söyleyerek hepimiziönüne kat›p köy odas›na götürdü.Binbir motifli kal›n keçe hal›lar›nüzerine rengarenk döflekler veyorganlar konulmufltu. Bir köfle-deki sepete yine bizler için bolcakuru incir, kay›s›, kufl üzümü ce-viz, f›nd›k doldurulmufltu.

Ogece kâh uyuduk, kâhuyand›k, kâh sepettekikuru yemiflleri talan et-tik, hatta bir ara d›flar›ç›k›p y›ld›zlar›n alt›nda

uyuyan a¤abeyleri uyand›r›p yineiçeri kaçt›k. O günlerin üzerindentam k›rk y›l geçti. Ne diyebilirim?‹nsanlar, özellikle çocukluk dö-neminde yaflad›klar› ender güzel-likteki böylesi anlar› hiç unuta-mazlar. Zihinlerinin bir köflesineyerlefltirip sürekli an›msarlar. Ogece de bunlardan biriydi.•

[email protected]

Erdoğan Tokmakçıoğlu‹LG‹NÇ ‹fiLER ve ‹LG‹NÇ K‹fi‹LER

Diyelim ki zaman tünelinde 90y›l falan öncesinin ‹stanbul’unagittik. Yani 1919’a... Ve ünlü To-katl›yan Lokantas›’na girip bir ma-saya oturduk. Ve garson gelip lo-

kantan›n fiyat listesini bize uzatt›.Hadi birlikte okuyal›m listeyi:

“Osmanl› Donanma Cemiye-ti’ne mahsus varakad›r

“Tokatl›yan Lokantas›

“Sahibi: Nikola Mdroviç“Akflam Taam› (Yeme¤i):“Tak›m ‹çin (masadaki çatal,

b›çak, kafl›k, peçete vs): 3 kurufl“Havyar: 50 (krfl), Sardalye: 35,

Yumurta Salatas›: 35, Fasulye Pila-ki: 30, Dolma: 45, Kalamata: 25,Zagoda (bir tür k›r›lm›fl zeytin): 25,Midye F›r›n: 35, Kroket (yuvarlak,içi kaflar peynirli patates köftesi):

137

Bir fiyat listesi

Page 71: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

138 139

Bir Ölüm Biçimi:8 Haziran 1982 tarihinde, Er-

zurum’un Horasan ilçesine ba¤l›A¤›l Köyü’nden ‹smail Gül ad›n-daki çoban, derede bo¤ularak ya-flam›n› yitirdi.

‹smail Gül, ‹¤deli Deresi’nikarfl›dan karfl›ya geçmek üzere,otlatt›¤› öküzün kuyru¤unu tuta-rak suya girdi.

‹smail Gül, bir süre sonra,ak›nt›ya kap›ld›, öküzün kuyru¤uelinden kay›p gitti ve bo¤ularakyaflam›n› yitirdi.

Bir Film Ad›fiimdiye de¤in rastlanan en

uzun film ad›, Türk diline çevirisi12 sözcükten oluflan bir film ad›-d›r. Alman-‹talyan ortak yap›molan film, Rejisör Lina Wentmillertaraf›ndan çekilmiflti ve ad› fluydu:

“Sicilya Adas›’nda Dul Bir Ka-d›n U¤runa ‹ki Erkek Aras›ndaGeliflen Kan Davas›”.

Ölünün Ard›ndanEski M›s›r’da bir evde hat›r›

say›l›r biri yaflam›n› yitirdi¤inde,evin tüm kad›nlar› bafllar›na,

y ü z l e r i n eçamur sürer,sonra ölüyüevde b›rak›ps o k a k l a r ad ö k ü l ü r ,e t e k l e r i n ibellerine de-¤in s›y›r›pkald›r›r, gö-

¤üslerini örten örtüleri de aça-rak feryat ede ede, dö¤üne dö-¤üne dolafl›rlard›.

Kad›nlar›n tüm akrabalar› daonlarla birlikte gider, kimi erkek-ler ve çoluk çocuk da bu kad›nalay›na kat›l›rlard›.

Yaflam›n› yitiren hat›r› say›-l›r kad›nlar, çok ünlü veçok güzelse hemenmumyac›ya verilmez, befl

alt› gün bekletildikten sonramumyalanmalar›na izin verilirdi.Böylelikle, kad›n›n ölüsünün ba-fl›na hofl olmayan kimi fleyleringelmeyece¤ine inan›l›rd›.

Osmanl› fi›kk›evvel Defterdar›(Bafldefterdar) Yahnikapan Ab-dülkerim Pafla, bu göreve üç kez(I. Mustafa, Genç Osman ve IV.Murad dönemlerinde) getirildi.Son derece aç gözlü, rüflveti se-ven biri olarak ün yapm›fl, medre-se ö¤rencisiyken imarethane ye-mekleri yenilirken herkesten ön-ce davran›p en iyi et parçalar›n›kap›p yedi¤inden “Yahnikapan”lakab›yla an›l›r olmufltu.

1965’te ikinci kez bafldefterdarolduktan sonra ald›¤› rüflvetlerleçok zengin bir hazine sahibi ol-du. Padiflah IV. Murad, ülkedekiayaklanmalar ve özellikle Ba¤datgailesiyle meflgulken ona ihanetedip sipahilerin ayaklanma ç›kar-mas›n› sa¤layanlar aras›nda yerald›. Yakalan›p hapsedildi. Hazi-nesinin yerini söylemesi için ifl-kence yap›ld›. Ancak hiç konufl-mad› ve yaflam›n› yitirdi.•

30, Turflu: 25, Tuzlu bal›k: 25, Sala-ta: 25, K›l›ç Tütünü: 40, Ton: 40,Turflu Bal›¤›: 45, Pancar Turflusu:40, Tereya¤› ‹çinde Siyah Zeytin:25, Siyah Havyar Salatas›: 50, Tere-ya¤›: 6, Zeytinya¤›: 5, Limon: 5.

“Çorbalar: Konsome: 17, Seb-zeli Çorba: 17.

“Tavuk ve Pilav: 40, Tereya¤l›Makarna: 40.

“Bal›klar: Mayonezli LevrekBal›¤›: 65, Levrek Filetosu Tavas›:55, Lüfer Izgaras›: 80, MayonezliIstakoz: 80, Gümüfl Tavas›: 40.

“Etli Yemekler: Sebzeli KoyunBu¤ulamas›: 60, Salçal› S›¤›r Eti:50, Yeflil Fasulyeli Dana Butu: 60,

Yumurtal› Beyin Tavas›: 50, Pata-tes Ezmesiyle Kuzu K›zartmas›:60, Kuzu Bafl› F›r›n: 60, S›¤›r File-tosu: 80, Rumstek: 70, Siniçe: 60,Biftek: 85, S›¤›r Külbast›: 100, Ta-vuk Kroketi: 60, Dana Külbast›s›:85, Koyun Külbast›s›: 90, KuzuKülbast›s›: 70.

“Sebzeler: Etli Kereviz: 40, Te-reya¤l› Bezelye: 40, Tereya¤l› Is-panak: 45, Tereya¤l› Kuflkonmaz:100, Tereya¤l› Yeflil Fasulye: 40,Patates Ezmesi: 30.

“Tatl›lar: Kuru Meyve: 30, EnvaiTürlü Meyveler: 50, Portakal-Elma-Yo¤urt: 35, Krem Ranverse: 25, En-vai Türlü Meyve Kompostalar: 65,Kaymak: 50, Dondurma: 30.

“Peynirler: Kaflar: 60, Beyaz: 25.“Bira: 8, Kadeh: 16, Kahve: 10,

Büyük Kadeh: 15, Alafranga: 20,Filtre: 25, Balkan fiarab› fiiflesi: 55,Yar›m fiisesi: 30.

“fî 23 Kânunuevvel, sene 1335.”Uzun ÖmerGünümüzden 49 y›l önce, 4

fiubat 1960’ta, ‹stanbul’un o za-manlar için en ünlü ve ilginç si-malar›ndan Uzun Ömer yaflamagözlerini yumdu.

Tam 2 metre 25 santimlikboyuyla herkesin tan›y›psevdi¤i Ömer, ayakkab›s›-n›, haliyle, hep ›smarlama

olarak yapt›r›rd›. Eski GalataKöprüsü alt›ndaki küçük dükka-n›nda Milli Piyango bileti satarakgeçimini sa¤layan Uzun Ömer,kalp yetmezli¤inden yaflam›n› yi-tirdi¤inde henüz 40 yafl›ndayd›.

Tarihte Ünlü Hainlerimiz

Uzun Ömer

Page 72: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Fethiye’de bu koflullar› bi-raz hafifletmeye yönelik,iflsizlik ve kriz dönemin-de insanlara ek gelir sa¤-layan öyle güzel bir da-

yan›flma ve paylafl›m var ki, böy-le örneklerin daha da ço¤almas›düflüncesiyle sizlerle de paylafl-mak istedim.

Bundan tam bir y›l önce Fethi-ye’de yaflayan yabanc›lar›n aydabir kez ikinci el pazar›, eski de-yimle “bitpazar›” açacaklar›n›duydu¤um zaman sevinmifltim.Y›llard›r yurt d›fl› gezilerimde enkeyifle gezdi¤im yerlerdendir bitpazarlar›... Almanya’da eski birhavaalan›, stadyum ya da arabagaraj›, park, nerede büyük biralan varsa ayda bir ya da birkaçkez bu alanlarda ikinci el pazarla-r› kurulur. Kimilerini tüm güngezseniz bitiremezsiniz. Neleryoktur ki orada! Tek tük dü¤me-

ler, flifle kapaklar›ndan tutun da,yirmili y›llardan kalma antika giy-silere, en fl›k ma¤azalar›n giysile-rine, her türlü elektronik araçlar-dan tutun, koleksiyoncular içinsavafl döneminden kalma el yaz›-s› mektuplar, sararm›fl zarflar›nüzerindeki pullara dek herfleyibulmak olas›d›r bu pazarlarda...‹flin en zevkli yan› da pazarl›k et-mektir. Kimi zaman flansl›ysan›züzerinde etiketi olan marka birgiysiyi dörtte bir fiyat›na alman›nmutlulu¤uyla dönersiniz evinize...Yurt d›fl›nda ikinci el pazar›nayaln›zca ekonomik s›k›nt› yafla-yanlar gitmez, hatta kimi zamanilin en zengin, tan›nm›fl yüzleriniheyecanla sat›c›larla pazarl›kederken görebilirsiniz.

Ne zaman ikinci el pazarlar›n›dolaflsam içimden “Keflke Türki-ye’de de her ilde, hatta zamanlaher semtte olsa bu pazarlar, böyle-

Eskiler al›reskiler satar›m

141

Nuray BartoschekYAfiAMDAN YANSIMALAR

Bugünlerde kiminle konuflsam herkes ekonomik krizden ve yaflamkoflullar›n›n giderek daha da a¤›rlaflt›¤›ndan yak›n›yor. Koflullar a¤›rlaflt›kça bütçelerde k›s›tlamalar bafll›yor ve herkes kendince çözüm üretmek için çabal›yor.

140

Page 73: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

142 143

ce gereksiz tüketime engel oluruzve insanlar evlerindeki kullan›lma-yan eflyalarla bütçelerine katk›dabulunabilirler” diye düflünürdüm.

Fethiye’de ilk ikinci el pa-zar› kuruldu¤unda heye-canla gittim. Sat›c›lar›n veal›c›lar›n büyük ço¤unlu-¤u ‹ngiliz’di. Birkaç Türk

ise meraktan gelmifl, biraz çekim-ser, utanarak masalar aras›ndadolafl›yor, fiyat soruyorlard›. Yüz-lerinde “Ya flimdi bir tan›d›klakarfl›lafl›rsam ve beni buradanikinci el eflya al›rken görürse” en-diflesi öylesine net bir biçimdeokunuyordu ki...

Bir yandan da gereksinimduyduklar› eflyalar›n gerçek fiya-t›n›n yar›s› de¤il neredeyse dörttebir fiyat›na sat›lmas›n›n çekicili¤i-ne karfl› koymakta zorlan›yor,

aceleyle paras›n› ödedikleri eflya-y› al›p hemen uzaklafl›yorlard›.

San›yorum ki, o aceleyle, bi-raz gizlice al›nan eflyalar yavaflyavafl en yak›nlara gösterilmeyeve “Bunu kaça ald›m tahmin et”diye sorulmaya baflland›.

Al›flverifl yaparken duyduklar›s›k›nt› ve utanman›n yerine, flim-di gururla ne denli ucuza ald›kla-r›n› söylüyorlard›.

Sonraki aylarda giderek ço¤al-maya bafllad› Türk al›c›lar ve so-nunda öylesine kalabal›klaflt› ki,pazar yeri olarak ayr›lan alan ye-tersiz kal›nca k›y›ya da masalarkurulmaya, ‹ngilizler’in, Alman-lar’›n yan›s›ra Türkler de evlerin-deki kullan›lmayan eflyalar›n› sa-t›fla ç›karmaya bafllad›lar.

Biz de k›z›mla birlikte evde ifli-mize yaramayan eski eflya, kitap,oyuncak, giysi ne varsa arabam›za

doldurup her ay bir kez kurulanpazarda yerimizi ald›k. Pazar ö¤-len bire de¤in sürüyor ve saat bir-de eflyalar topland›ktan sonra birçay bahçesine oturup keyifle kaçpara kazand›¤›m›za bak›yoruz.Böylece hem bizim gereksinimduymad›¤›m›z eflyalar gerçek ge-reksinim sahiplerini buluyor hemde bütçemize ek gelir sa¤l›yoruz.

Bu hafta sonu pazar yeri öylesi-ne kalabal›kt› ki, sabah yedide bizmasalar›m›z› kurarken, sat›fllar sa-bah dokuzda bafllayacak denilsede, ço¤unlu¤u Türkler’in olufltur-du¤u al›c›lar erkenden gelmifl, efl-yalar seçilmeden almak istiyorlard›.

Ve ilk pazar kuruldu¤u aygördü¤üm utangaç, s›k›nt›l› yüz-lerin yerini, flimdi doktor, mühen-dis, ö¤retmen, ö¤renci, memur,inflaat iflçisi her kesimden nefley-le, birbiriyle flakalaflarak, keyifle

dolaflan, k›yas›ya pazarl›k yapaninsanlar alm›flt›.

Sizler de merak ettiniz mi buiflin mimarlar› kimler ve nas›l bafl-lad›lar bu ifle diye?

Fethiye’de iki y›ldan buya-na yaflamakta olan emek-li ö¤retmen Peter Clarkve efli Chrissie Clark tamoniki y›l süresince tatil

için gelmifller Fethiye’ye... Veher gelifllerinde bir kez daha âfl›kolmufllar bu güzel ilçeye...

Geldikleri yer ise ‹ngiltere’ninkarnavallar adas› olarak bilinen,y›lda yaklafl›k 14 karnaval›n ya-p›ld›¤› “Isle of Wight” Adas›... Pe-ter ve Chrissie, bir gün FethiyeÇal›fl k›y›s›nda yürürken “Nedenburada da bir karnaval bafllatm›-yoruz?” diye düflünüyorlar.

“Hemen her ülkede, her ilde

Yazar›m›z Nuray Bartoschek, Çal›fl Karnaval› Komitesi Baflkan› Peter Clark ile sat›fl yaparken... Fethiye Belediye Baflkan› Behçet Saatç› ve Çal›fl Karnaval› Komitesi

Page 74: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

BD N‹SAN 2009 BD N‹SAN 2009

144 145

de¤iflik adlarla festivaller, karna-vallar oluyor; ama genellikle hep-si de e¤lence amaçl› oluyor, bizöyle bir karnaval yapal›m ki, yal-n›zca e¤lence amaçl› olmas›n, ya-flad›¤›m›z yerin geliflmesine dekatk›da bulunal›m” diyorlar.

Karnaval için gelir nere-den elde edilecek diyedüflününce de ikinci elpazar› geliyor ak›llar›-na... Hemen Belediye

Baflkan› Say›n Behçet Saatç›’n›nkarfl›s›na ç›k›p bu düflüncelerinidile getiriyorlar. “Herkesin Fethi-ye için yapabilece¤i bir fley var-d›r” ilkesiyle yola ç›kan belediyebaflkan›, Peter ve Chrissie’ninönerilerini olumlu karfl›l›yor vepazar›n kurulaca¤› alan› gösteri-yor onlara... ‹ngiliz, Alman veTürkler’den oluflan karnaval ko-mitesinin baflkanl›¤›n› Peter Clarküsleniyor. Geçen y›l ondört ma-sayla bafllad›klar› ikinci el paza-r›nda flimdi tam seksendört masakiral›yorlar. Sat›fl yapmak isteyen-ler iki masa için 14 TL ödüyorlar.Pazar›n kurulaca¤› gün gönüllülersabah saat yedide pazar yerindeoluyor, masalar›n yerleflimineyard›mc› oluyorlar. Pazarda görevalan gönüllüler ve belediye hiçbirbedel alm›yorlar yaln›zca sosyalyard›mlaflma amaçl› çal›fl›yorlar.Karnaval komitesinin buradan ki-ralanan masalardan, ba¤›fllananeflya sat›fllar›ndan elde edilen ge-liri ne yapt›¤› konusuna gelincePeter Clark “Geçen y›l on üniver-

site ö¤rencisine burs sa¤lad›k veokullar›n› bitirinceye dek tüme¤itim giderlerini üstlendik, ayr›-ca engelli çocuklar›n e¤itim gör-dü¤ü okullara oyuncak ve e¤itimaraç gereçleri ald›k, izci grubuiçin kamp çad›rlar› ald›k, Çal›flKufl Cenneti Projesi’ne destek ol-duk. Elbette gelirimizin tümünüyaln›zca ikinci el pazar›ndan eldeetmiyoruz, s›k s›k genel kültüryar›flmalar›n›n yap›ld›¤›, e¤lenceligeceler de düzenliyoruz. Bu y›lda elde edece¤imiz gelirin yüzde80’ini yine çocuklar için harcaya-ca¤›z. Bu paylafl›ma yaln›zcamaddi gelir olarak bakmamal›y›z,elbette en öncelikli amac›m›z Fet-hiye’de yaflayan yabanc›lar veTürkler aras›nda birlik, beraberlikve dostluk sa¤lamak ve yaflad›¤›-m›z yere karfl› sorumluluklar›m›z›yerine getirmek” dedikten sonrabir fley an›msam›flças›na ekliyor:

“Asl›nda keflke tümTürkiye hatta dünyaçap›nda tan›nm›flbüyük flirketler kar-naval konseri için

sponsor olsalar, çünkü haz›rlad›¤›-m›z web sitesi arac›l›¤›yla dünya-n›n her yerinden büyük ilgi varkarnavala ve tarihlerimizi Avrupatatillerine de uyguluyoruz, böyleceyurt d›fl›ndan da kat›l›m oluyor veülke turizmine de büyük ölçüdedestek oldu¤umuza inan›yorum.”

Her sosyal çal›flmaya destekolan, Türkiye’nin en güzel huzu-revlerinden birisini Fethiye’ye

kazand›ran, Fethiye gibi bir ilçe-de Kad›n S›¤›nma Evi aç›lmas›n›sa¤layan Fethiye Belediye Bafl-kan› Behçet Saatç› ise “Bizim içinFethiye s›n›rlar› içerisinde yafla-yan, Fethiye’ye gönülvermifl her-kes Fethiyeli’dir” diyerek bir ay›-r›m gözetmeksizin Fethiye içinbir fleyler yapmak isteyen herke-sin yan›nda olduklar›n› belirtiyorve “Burada yaflayan yabanc› uy-ruklu vatandafllar›m›z›n bizimçocuklar›m›z›n e¤itimine göster-dikleri duyarl›l›k son derece etki-leyici. ‹kinci el pazar› ile de hema¤›r yaflam koflullar› alt›nda yo-

rulan insanlar için bir ek gelirolana¤› sa¤lan›yor hem de farkl›kültürlerin iç içe yaflamas›n›nzenginli¤ine hep birlikte tan›koluyoruz” diyor.

Umar›m, yak›nda sizler de he-yecanla bizim gibi evinizde ge-reksinim duymad›¤›n›z eflyalar›-n›z› heyecanla sat›fla sunmayahaz›rlars›n›z. Pazar›n kuruldu-¤u günleri bana da bildirme-yi unutmay›n lütfen, bakars›n›zyan yana masalardan “Merhaba”deriz birbirimize!•

[email protected]

‹ki çocuklu bir aile hafta sonunu piknik yaparak geçirme-ye karar verdiler. Piknik yerine vard›klar›nda anne yeme¤i haz›r-larken, çocuklar babalar›yla birlikte çevrede yürüyüfle ç›kt›lar. Birsüre sonra küçük çocuk oldukça yorulmufltu. Babas›na yalvarangözlerle bak›p “Babac›¤›m çok yoruldum. Lütfen beni kuca¤›naal›r m›s›n?” dedi.

Baba “Ben de yorgunum o¤lum” der demez, çocuk a¤lamayabafllad›. Baba tek kelime etmeden a¤açtan bir dal kesti. Dal› b›çak-la biçimlendirip, çocu¤a zarar vermeyecek biçimde yonttu. Sonradal› o¤luna verdi. “Al o¤lum, sana güzel bir at” dedi. Çocuk se-vinçle dal parças›ndan yontulmufl ata bindi ve s›çrayarak, ata vu-rarak yola koyuldu. Baba gülerek k›z›na “‹flte yaflam budur k›z›m.Bazen zihnen ya da bedenen kendini çok yorgun hissedeceksin.‹flte o zaman kendine de¤nekten bir at bul ve nefle ile yoluna de-vam et. Bu at bir arkadafl, bir flark›, bir fliir, bir çiçek ya da birgülümseme olabilir.”•

Problem: 1. Afe5 Tehdit: 2. Vg5+# 1... Vxe5 Kh2+# 1... Fg4 2. Fxg4+#

Oyun Sonu: 1. Aa2 fif8 2. fif6 fig8 3. fig6 fih8 4. Ab4 fig8 5. h7+ fih8 6. Ac6 a2 7. Ae5 a1V 8. Af7+#

“Satranç”›n Yan›tlar›

Page 75: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

Gönderi adresi: Bütün Dünya, Mimoza 4/9, D: 1, Ataflehir, 34750, ‹stanbul e-posta: [email protected](e-posta ile gönderece¤iniz fotograflar›n 150 KB’den fazla

olmamas›na lütfen özen gösteriniz.)Efe Ça¤an Karakuyu, Isparta Atefl Akbörü, ‹zmir

S›la Özp›nar, ‹zmir Minal ve Dalya Çevikçe, AnkaraBartu Cenap Çaml›tepe, ‹zmirMelce Koç, Bal›kesir

Cihat Karakuyu, Isparta

Tuana Duru fiengül, Erzurum

Elif Coflkun, Düzce Kaan Kaplan, Yalova

Nevin ‹rem Tosun, ‹stanbul Kaan Murat Do¤an, ‹stanbul Ebru Demirda¤, Batman

Anne ve BabalardanNine ve Dedelerden

Rengin ve Sungur Alt›nbafl, torunlar› Ece Alt›nbafl, ‹stanbul Fatma Cevrim ve torunu Cemre Cevrim, Samsun

O¤ullar›, K›zlar› ve Torunlar›ndanNineler ve Dedeler

Page 76: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

“Bay Poldi, at›n üzerinde ne yap›yorsunuz?”

“Hayvan›n yar›fllarda niçin kazanamad›¤›n› deneyip ö¤renmek istiyorum.”

“Hayrola, Bay Poldi, ne var?”

“Yaflas›n! Vergiler kald›r›lacakm›fl.”

“Nas›l olur?”

“Bak, burada ‘Vergilerini ödeme-yenlere son uyar›!’ diye yaz›yor.”

“Bu yap›ya 400 y›ldan buyana el sürülmemifl, Poldi.”

“Galiba buras› da bizim apartman›n sahibinin mal›, ne dersin?”

“Bay Poldi, bu çocuklar›n bize konuk olarak gelmeleri, çokpahal›ya mal oluyor. Evdeki tümçivileri sandalyeye çakt›lar.”

“Zarar› yok! Toptan ald›¤›m içinçiviler çok ucuza geliyor.”

Mankafa Poldi

148

Erdoğan SakmanHAYVANLARIN DÜNYASI

149

YA⁄ BÖCE⁄‹YA⁄ BÖCE⁄‹Yaflay›p canl› kalarak verilmifl soyu sürdürmek temel amac›n› gerçeklefltirmek için canl›lar heryola baflvururlar. Guguk kuflu, yuva yapmay› ö¤renmemifltir. Bu yüzden bellekleri çok zay›f küçük kufllar›n yetersizliklerinden yararlan›p yumurta asala¤› olur.

ASALAKASALAK

Dünyada çok genifl yay›-l›fl alan› olan orkide s›-cak ya¤mur ormanlar›taban›nda yaflayamaz.Tepedeki s›k örtü, onu

›fl›ks›z b›rakt›¤› gibi tabandaki sa-y›s›z canl›n›n da sald›r›lar›na u¤-rar. Bu yüzden a¤açlar›n üst dal-lar›nda asalak yaflar (üstbitken).

Pire, bit gibi canl›lar s›cakkan-l› bir canl› bulup kan›n› emme-den yaflayamazlar. Bunlardan bi-ri de ya¤ ya da yak› böce¤i (Me-loe violaceus) denilen asala¤›d›r.Yaflay›p eriflkin olmak ve sonuç-ta bir sonraki kufla¤› yetifltirmekiçin akl› ve hayaline gelmeyentürlü türlü yöntemler kullan›rlar.Bu böceklerin yumurta, kurtçuk,

t›rt›l ve ergin aflamalar›n› geçipamac›na ulaflmas› gerekir.

Çözülecek ilk sorun, eriflkinya¤ böce¤inin yumurtalar›n› neyapaca¤›d›r. Bunlar› gelip geçenböceklerin özellikle kum ve tüylüar›lar›n görebilecekleri bir yere vetoplu halde yap›flt›r›r. Yaklafl›kbefl yüz yumurtan›n bulundu¤uböyle bir yerde gelenlerin yönlen-dirmesi sayesinde gelifli güzel de-¤il, belli bir biçim alarak dizilirler.

Bu yöntemi orkideler de kul-lanmaktad›rlar. Ulu da¤lar›n yük-sek yamaçlar›nda yetiflen orkide-lerin çiçeklerine u¤ray›p balözü-nü alma olas›l›¤› bu böcekler içinçok düflüktür. Bu sorunu çözmekiçin, kimi orkideler çiçeklerini o

Page 77: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

150

çevrede bulunan kimi böceklerindiflilerine benzetirler. Orkide çi-çe¤ine gelen erkek bir böcek, or-kide üzerindekini kendi türün-den güzel bir difli sanarak çiftlefl-me hareketlerine giriflir. Kuflku-suz bir sonuç alamaz; ama çiçektozuna iyice bulan›r. Bunlar› ayn›türden baflka bir orkide çiçe¤inetafl›d›¤›nda tozlaflma olur ve orki-de bir sonraki kufla¤› yani tohu-mu yetifltirir.

Ya¤ böce¤inin larvalar› dakendilerine öyle bir dizilifl verir-ler ki, görünümleri ya bir kumar›s› ya da tüylü ar› diflisi benzeriolur. Erkek ar›lardan biri, kendi-lerinden bir kraliçeye benzeyenbu böce¤e indi¤inde tüm larvalaronun karn›na adeta yap›fl›rlar. Er-kek ar›lar› çeken yaln›z görünümde¤il, larvalar›n ç›kard›klar› vegerçek ar›lar›n kokular›n›n ben-zeri olan kokudur.

Bundan sonra erkek ar› top-lad›¤› yüküyle ya¤ böce¤i larvaöbe¤i yerinden ayr›l›p yuvas›nadöner. “Triungulinus” denilenbu larvalar›n yeni sorunu, ka-r›nlar›n› doyurup erginleflinceyedek büyümek, yani yaflamakt›r.Bu yüzden ar› yuvas›ndakiyumurta, bal ve kurtçuklarlabeslenmeye bafllarlar. Bunlar›nçok büyük bir bölümü ar›lar ta-raf›ndan ay›rd›na var›larak öl-dürülürler. Fakat ya¤ böce¤i so-yunun sürmesini sa¤layacak sa-y›da böcek erginli¤e ulafl›r veverilen görevi (soyu sürdür-mek) yerine getirirler.•

Biyoloji dersinde ö¤retmen, alkolün canl› organizmalarüzerindeki etkisini bir deneyle anlat›yordu. Küçük bir deney ka-b›nda oynaflan birkaç kurtçu¤u ö¤rencilerine gösterdikten sonra,kab›n içine bir miktar alkol döktü. Kaptaki kurtlar önce k›vr›ld›-lar, sonra öldüler.

“‹flte sonucu gözlerinizle gördünüz” dedi ö¤retmen. “fiimdi söy-leyin bakal›m: Bu deney size neyi göstermifltir?”

Afacan bir ö¤renci an›nda yan›t verdi:“Alkol kullananlar›n midesinde kurtlar›n bar›namayaca¤›n›...”•

151

Mant›k Bilmecesi, BulmacaMart Ay› Yan›tlar›, Çözümleri

Heykelin biçimiAyakta

At üzerindeSa¤ eli ilerideAsker elbiseliEli cebinde

MimarAyd›nSami

ErdemOsmanMurat

Yap›ld›¤› tarih19251930192819291924

Bulundu¤u kentAdanaAnkaraBursa

‹stanbulErzurum

Mant›k Bilmecesi

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

N‹LGÜNMARMARA

ERGENE

ELA

SEAN

ALERON

ODAK

CAKA

MR

ER‹N

BEK

AR‹

AH‹ZE

UMMAN

BEZ‹K

AN

T

N‹KEL

ABANOZ

SAK

O

‹T

Z

D

K

AZOT

AT

AfiK

CUD

BARET

‹TAAT

ARAS

UKALA

ESNEK

N

ARSEN

MAKALAT

TN

P‹S

NO

OR

AN‹

AZ‹L

ADAKARASI

O

L

KABAN

EMEL

MO

IRAMA

AKNE

AS

M

O

AND

V

LAM

L

‹MAN

UFAK

KULAK

LAV

ATA

MASTAR

Bulmaca

Page 78: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

152

Lütfen dikkat edin: 0-9 aras›ndaki rakamlar, her soru grubunda de¤iflik biçimlerle simgelenmektedir.

Cahit Batum’dan “Kareler ve Rakamlar”›n Mart Ay› Çözümü:

316 + 472 = 788473 318 = 155

789 + 154 = 943++ --

944 404 = 540360 117 = 243

584 287 = 297

-- ----

++ --

=

=

=

=

=

+

--

--

--

+

--

=

---- --

KARELER VE RAKAMLARCahit Batum

153

Ayn› y›l befl hasta fizik tedavi için kapl›calara gitmiflti. Afla¤›daki ipuçlar›n-dan kimin hangi kapl›caya gitti¤ini, flikayetini ve y›l›n hangi ay›nda gitti¤inibulunuz.

‹PUÇLARI:1- Ayafl Kapl›calar›’na giden hastada ameliyat sonras› bilek a¤r›lar› bulunuyordu. OFüsun’dan bir ay önce kapl›caya gitmiflti. 2- Sand›kl› Kapl›calar›’na giden hasta flubat ay›n› ye¤lemiflti.3- fiiddetli bel a¤r›s› olan kifli haziran ay›nda kapl›caya gitmiflti. Buna karfl›l›k Ber-na nisanda kapl›caya gitmiflti.4- K›z›lcahamam’a giden Gönül diz a¤r›s› çekmiyordu.5- Tu¤ba boyun a¤r›s›ndan flikayetçiydi ve Haymana’ya giden hastadan bir öncetedaviye gitmiflti.6- Dilek kapl›caya giden hastalardan ne ilk gidendi ne de son gidendi.

San

d›k

l›

DilekBerna

Tu¤baFüsunGönül

fiubatNisan

May›sHaziran

EylülDiz a¤r›s›

Bel a¤r›s›Omuz a¤r›s›Boyun a¤r›s›

Bilek a¤r›s›

Hasta Gitti¤i kapl›ca fiikayeti Gitti¤i ay

Gön

en

Aya

fl

Hay

man

a

K›z

›lcah

amam

Diz

r›s›

Bel a

¤r›s

Om

uz a

¤r›s

Boy

un a

¤r›s

Bile

k a¤

r›s›

fiub

at

Nis

an

May

›s

Haz

iran

Eyl

ül

[email protected]

MANTIK B‹LMECES‹Prof. Dr. Yüksel Bozer

Page 79: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

154 155

[email protected]

SATRANÇMustafa Yıldız

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

SEÇME YARIfiMASINDA DÖRT B‹R‹NC‹

Serkan Köse-Irmak Sipahio¤lu, 5.8 B22 Sicilya Savunmas› Alapin devam yolundan ge-len bu konumda siyahlar 20... Axd4 hamlesiy-le bafllayan 21. Fxd4 Fxd4 22. Axe4 Kxc5 23.Kxd4 hamlelerinin sonunda izole beyaz piyonve bir kaleye karfl›l›k iki alet verdi. Bunun ye-rine 20... Kxc5 21. Axe4 Kd5 devam yolu dik-kate de¤erdi. Oyunda Beyazlar, tafllar›n›n etkinkonumundan yararland› ve oyunu mat tehdi-diyle kazand›.

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

Bar›fl Esen-Erhan Tanr›kulu, 8.1 D 15Beyaz›n vezir kanad›ndaki oyununa flah kana-d›ndaki fili kovarak karfl›l›k veren siyahlar›nböylece flah kanad› da zay›flam›fl oldu. Beyazhemen güçlerini flah kanad›na aktararak oyunukazand›: 21. Vd1 Ked8 22. Vh5 fiimdi tehlikebüyük ve yak›n. 22... Ad6 23. Ag4 Kf8 24. Fe5Af5 25. Axh6+ Axh6 26. Vxh6 f6 27. Vg6+ 0-128. Fc4 hamlesiyle oluflacak tehdide karfl› sa-vunma yok. Çözümler 145’inci sayfam›zdad›r.

2 #

Alaikov, 1982

PROBLEM

Beyaz kazan›r

Grigoriev, 1933

OYUN SONU

22-28 fiubat 2009 tarihlerinde Antalya Kemer’de 206 kat›l›mc›yla 10tur olarak yap›lan 2009 Türkiye Satranç fiampiyonas› Seçme Yar›flmas›sonunda Serkan Köse, Bar›fl Esen, Tufan Can Uzuner ve Umut Atakifli8 puanla 1-4. dereceleri paylaflt›lar. Döner sistemle oynan EmektarlarTurnuvas›n› Salih Murato¤lu 7/6 puanla birinci bitirdi, Demir Büyüköz-kaya 7/5,5 puanla ikinci oldu.

Tufan Can Uzuner-Gökhan Narman, 8.8. A 85Filini etkinlefltirme savafl›m› veren siyahlar,51. hamlede onu beyazlar›n filiyle de¤ifltirme paha-s›na c8 karesinden f5’e getirdi. Ancak, bu hamle birçifte vurufl ile alet kayb›na neden oldu. 52. Ah41-0 Siyah, vezirini kaçsa bile filini kaybedecek.

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

Arif Özy›lmaz-Umut Atakifli, 5.10 D 91Beyaz›n 16. hamlesinden sonraki konum: Be-yazlar›n b ve f dikeylerinde bingeç piyonlar›var. Siyah›n her iki kanatta üçer piyondan olu-flan sa¤lam piyon adac›klar›na karfl›l›k beyazpiyonlar paramparça... Tam dört adac›ktanoluflan zay›f bir yap› bu. Atakifli, buradan son-ras›n› çok ö¤retici bir teknikle sürdürdü. Zay›f-l›klar› tafl üstünlü¤üne, tafl üstünlü¤ünü kesinkazanca dönüfltürdü.

Demir Büyüközkaya-Salih Murato¤lu, 4, 2 E 63 1. c4 Af6 2. g3 g6 3. Fg2 Fg7 4. Af3 Demir Bey’in ‹ngiliz aç›l›fl› oyna-ma iste¤i rakibinin hamleleriyle fiah-Hint oyununa dönüfltü Ac6 5. d4d6 6. Ac3 O-O 7. O-O a6 8. h3 Fd7 9. Fg5 h6 10. Fe3 e5 11. dxe5 dxe512. Vd2 fih7 13. Kfd1 Ve714. Ad5 Axd5 15. cxd5 Ad8 Bu at›n geri çe-

kilmesi siyaha 8. yatayda sorun ç›kard›. Kale-ler aras› ba¤ koptu. 16. Kac1 Kaleler hemenaç›k hatlara! 16... Ke8 17. Kxc7 Bir piyon önegeçen Büyüközkaya, rahat bir konuma ulaflt›.17... Vd6 18. Kc4 Kc8 19. Kh4 Vf8 20. g4 f621. g5 fxg5 22. Axg5+ fig8 23. Ae6 Fxe624. dxe6 Ve7 25. Kg4 g5 26. h4 Axe6 27. hxg5hxg5 28. Fxg5 Vf7 29. Fd5 Vf5 30. Kg3Kc731. e4 Vf8 32. fig2 Kf7 33. Kh1 Vc5 34. Fe3Vb5 35. Kh6 Kd7 36. Khg6 fif8 37. Kf3+ Kf7

38. Fxe6 Kxf3 39. Vd6+ Ke7 40. fixf3 b6 1-0 Murato¤lu’nun turnuvadapuan kayb› yaln›z bu oyunda oldu.

a

8

7

6

5

4

3

2

1

b c d e f g h

Page 80: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

156 157

1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 01 11 21 31 41 5

1

2

3

4

5

6

7

8

9

10

11

12

13

14

15

16

17

18

19

20

4 6 4

SOLDAN SA⁄A: 1) “Bütün renkler ay-n› h›zla kirleniyordu / Birincili¤i beyazaverdiler” diyen fotograftaki flairimiz. -Dökme demir. 2) Kuzu sesi. - Il›kla so-¤uk aras›. - Bir cins iri at. 3) Noksan. - Birflark›da her k›tadan sonra tekrarlanan vebestesi de¤iflmeyen parça. 4) Eski M›-s›r’da günefl tanr›s›. - Nobran, kaba. - He-kimlikte gaz söktürücü olarak yararlan›-lan çok y›ll›k otsu bir bitki. 5) Yunanis-tan’da bir yanarda¤. - Ege yi¤idi. - Ema-net, vedia. 6) Olumsuz, menfi. - Bir ba¤-laç. - “O¤uz .....” (“Tutunamayanlar”›nyazar›). - Bir nota. 7) Tibet öküzü. - “Bir..... Devrildi” (Musahipzade Celal’in biryap›t›). - Bir zeytin türü. 8) Bir düflünce-yi anlatan bir ya da birkaç cümlelik söz.- Ceylan. - Türkiye Kömür ‹flletmeleri’nink›sa ad›. 9) Bir zaman birimi. - Bilgisizkimse. - Karate, tekvando gibi sporlar›nyap›ld›¤› minder. 10) Askerin su kab›. -Kuru tütün yapra¤›n› and›ran k›z›l›ms›kahverengi. 11) Lantan›n simgesi. - Avru-pa’da bir baflkent. - “..... Ölüm” (AgahtaChristie’nin bir yap›t›). 12) Giysilerin dikve düzgün durmas› için kimi yerlerineözellikle yakalar›na konulan sert, uzunçubuk. - Avuç içi. - ‹kamet eden. 13) Biray ad›. - Saka Türkleri’nin ünlü destan›. -Yapma etme. 14) “Tombul Teyze”nin ya-rat›c›s› olan karikatürcümüz. - Uzun veince bir yar›fl kay›¤›. - Tanr›. 15) Kimi yö-relerde ayrana verilen ad. - En kal›n er-kek sesi. - Difli deve. 16) Arka, geri. - Kö-tü bir etkiyi ya da sonucu baflka bir et-kiyle yok etme. 17) Molibdenin simgesi.- Marmara Denizi’nde bir ada. 18) GüneyAfrika’n›n en uzun nehri. - Güç. 19) Karsilindeki ünlü harabeler. - Ahmak. 20) ‹ti-kat. - Bir cetvel türü.

YUKARIDAN AfiA⁄IYA: 1) “Gençlikbir kitapt›, okuduk bitti / Can›m bahargeçti çoktan, k›fl flimdi” diyen Fars ede-biyat›n›n rubaileriyle tan›nan flairi. - ‹z-mir’in bir ilçesi. 2) ‹nsan›n düflünme, ak›lyürütme, yarg›lama ve sonuç ç›karmayeteneklerinin tamam›, anlak. - Kiloam-perin k›sa yaz›l›fl›. - Dalkavuk. - Çingene.3) Yeni karfl›t›. - Genelge. - Valide.4) Belli belirsiz hissedilen hafif yel. - ‹rive zehirsiz bir y›lan türü. - G›rtlak. - Mü-saade. 5) Yer, bulunulan yer. - Kömür veyerya¤›ndan ›s›l ifllemler sonucu eldeedilen koyu bir hidrokarbon kar›fl›m›. -Toprak Mahsulleri Ofisi’nin k›sa yaz›l›fl›.6) ‹ridyumun simgesi. - Koyun ve keçiyeverilen ortak ad. - Mersin ilindeki petrolrafinesi. - Genç, körpe. 7) T›rpana bal›¤›.- Onaylama sözü. - Bilgiçlik taslayan. -Matematikte sabit bir say›. 8) Gelenek. -Ifl›¤› yans›tan, varl›klar›n görüntüsünüveren, cilal› ve s›rl› cam. - Soyluluk.9) Ama, lakin. - Dinsel tören. - Do¤uAnadolu’da bir nehir. 10) Gelirler. - Yaz›.- T›pta ses yitimi. - Güreflte bir oyun.11) Kemirgen bir hayvan. - Eski dildegökyüzü. 12) Ölen kimsenin yak›nlar›nabaflsa¤l›¤› dileme. - Horozlar›n kafas›ndabulunan k›rm›z› ç›k›nt›. - Yahya Kemal’inhece vezniyle yazd›¤› tek fliiri. 13) Buzüstünde kaymak için kullan›lan ayakka-b›. - Litrenin eskiden k›sa yaz›l›fl›. - Ge-milerin aç›kta beklemesi. 14) Küçük ma-¤ara. - Karagöz oyunu bafllad›ktan sonragöstermeli¤i perdeden kald›r›rken çal›-nan alet. - Yap›s›na girdi¤i sözcü¤e çiftanlam› katan bir önek. 15) Merhale, afla-ma. - Keman ve kemençe yay›. •

[email protected]

BULMACAFiliz Leloğlu Oskay

Page 81: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

158 159

Meflrutiyet, Tek Parti,Çok PartiHat›ralar›m (1908-1950)Hilmi Uran‹fl Bankas› Kültür Yay›nlar›

Kaymakaml›k, mülkiye müfet-tiflli¤i, valilik, milletvekilli¤i,

siyasi parti yöneticisi olarak Os-manl›’n›n son günlerinden cum-huriyetin kurulufl ve demokratik-

leflme sürecine enyak›n noktadan ta-n›kl›k eden HilmiUran’›n an›lar› 50 y›lsonra okuruyla bulu-fluyor. Yurdun de¤i-flik kesimlerinde çal›-

fl›rken gözlemlerini de yazanUran, Atatürk’ün vasiyetine dedönemin adalet bakan› olarak ta-n›kl›k etti.

“Atatürk devrinde ve Ata-türk’ün sa¤l›¤›nda yaflay›p da Ata-türk’ün sofras›n› bilmeyen ve onu

hiç olmazsa iflitmemifl olan Türkayd›n› yok gibi bir fleydir. Atatürkdaha ziyade geceleri ve mesai ar-kadafllar›n› bir sofra etraf›nda top-layarak çal›fl›rd›. Bu çal›flmalar›nsabahlara kadar devam edeni,çok yorucu, çok y›prat›c› olanlar›ve tart›flmal› geçenleri olurdu.Ulusal devrimlerimizin ço¤u he-men hep bu sofra etraf›ndaki tar-t›flmalardan do¤mufltu. (...) Hattahükümet iç ve d›fl iflleri yine busofrada konuflulurdu. Bu itibarlasofrada bugün dilciler ertesi güntarihçiler, daha ertesi gün politi-kac›lar veya imarc›lar yer alm›flolurdu. Odan›n bir taraf›nda du-ran karatahta ile yak›n›ndaki zen-gin kütüphane sofrada geçen ça-l›flmalar›n› daimi yard›mc›s›yd›.(...) Atatürk’ün sofras› umumi ka-rakteriyle bir bilginler sofras›yd›ve bu bilginler zaman zaman de-¤iflir, konuya göre yerlerini bafl-kalar›na b›rak›rlard›.”

Kitap, ‹zmir, Kars, Antalya ve

Adana illerine iliflkin önemli bil-giler içeriyor. Kitapta yer alan fo-tograflar kadar belgeler de dik-kat çekiyor.

Küçük fieyler 4Eflitler EviÜstün DökmenRemzi Kitabevi

Son y›llarda Türkiye’de artanboflanmalar 盤 gibi büyü-

yen parçalanm›fl ailelerin yarat-t›¤› bireysel ve toplumsal sorun-lar karfl›s›nda bir fleyler yap›la-bilece¤ini düflünmekle kalm›yorÜstün Dökmen, çözümü öneri-yor. Yap›tlar›n›n, kitabevlerininraflar›n› dolduran ço-¤u çeviri kiflisel geli-flim kitaplar›ndan far-k› Türkiye gerçe¤in-den yola ç›k›yor ol-mas›. “Küçük fieyler”dizisinin dördüncü kitab› önem-li bir iletiyi dillendiriyor:

“Bir aileyi, bir ifl yerini, birülkeyi ve sonuçta bütün dünya-y› bask›n›n sömürünün hakimoldu¤u bir esirler evinden, dost-lu¤un, iletiflimin, empatinin,eme¤e ve kifli onuruna sayg›n›nhakim oldu¤u bir eflitler evineçevirebiliriz.”

Y›¤›nla atasözü, deyim veyaflamdan örneklerle yal›n veanlafl›labilir biçimde toplum de-nen varl›¤› oluflturan hücrelerolan ailelerin nas›l daha sa¤lam

ve sa¤l›kl› duruma dönüfltürüle-bilece¤inin yollar›n› gösteriyor.

Küçü¤e Bir Dondurma Tuna KiremitçiDo¤an Kitap

Baba ve o¤ul aras›ndaki iliflkikonusunda akl›ndan ve yüre-

¤inden geçenleri sat›rla-ra döken yazar, hemkendisiyle hem de top-lumsal bask›n›n olufltur-du¤u gelenekle hesapla-fl›yor. Bunu yaparken dekendisinin de bir baba oldu¤unuunutmadan o¤luna da sesleniyor:

“Babalar o¤ullar›n› kendi içle-rinde kalm›fl heveslere itmek isti-yor. ‹puçlar›n› da çakt›rmadan ba-vulun içine koyuyorlar. Zaman›gelince o¤ullar›na b›rak›p babalargibi çekilmek için hayat sahnesin-den... Bunlar› yazarken üç kufla-¤›n ortas›nda kal›yorum. Önümdededen, arkamda sen, akl›mda Nâ-z›m Hikmet’in dizesi:

“Ölmüfl babamdan ileri, do¤-mam›fl çocu¤umdan geriyim.”

(...) Bir çocu¤un babas›n› a¤-larken görmesi önemlidir. Dev-lerin ve kahramanlar›n gözyafllar›çok fley ö¤retir insana... Bir yazgünü tutar elimden götürürsünbeni... Sonra Sevinç Pastanesininönünde dururuz birden. Bir sana,bir de külahlar›n yan›nda esneyenadama bakar ve derin bir nefesal›p flöyle deyiveririm:

‘Küçü¤e bir dondurma.’”•

MEfiRUT‹YET, TEK PART‹, ÇOKPART‹ HATIRALARIM, Efi‹TLER EV‹, KÜÇÜ⁄E B‹R DONDURMA

B‹ZE GÖNDER‹LEN K‹TAPLARDAN

Page 82: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

160

B‹R FOTOGRAF B‹N SÖZCÜ⁄E BEDELD‹RGönderi: Aylin Arasıl

Page 83: CİLEK ABLA - butundunya.com.tr fileCİLEK ABLA - butundunya.com.tr

TÜRK RESSAMLARI: YALÇIN GÖKÇEBA⁄

PEYZAJ

Yalç›n Gökçeba¤, 1944 y›l›nda Denizli’de do¤du. 1955 y›l›nda Isparta Gönenköy Ö¤retmen Okulu’na girdi. 1958 y›l›nda ‹stanbul Çapa Resim Semineri’ne kat›ld›. Ankara Gazi E¤itim Enstitüsü Resim Bölümü’nden

1963 y›l›nda mezun oldu. 1990 y›l›nda ODTÜ Güzel Sanatlar Bölümü’nde ö¤retim görevlisi olarak çal›flmaya bafllad›. ‹lk kiflisel sergisini 1967 y›l›nda

açan sanatç›, yedisi yurt d›fl›nda olmak üzere toplam otuzbefl kiflisel sergi açt›, çok say›da karma sergiye kat›ld›. Sanat›n› do¤adan bir senfoni olarak

yorumlayan Gökçeba¤’›n resimlerinde renk bütüne, ince f›rça iflçili¤i renge egemendir. Ressam Yalç›n Gökçeba¤, ODTÜ’deki görevine devam etmektedir.