cdn.islamansiklopedisi.org.tr · týr (trc. necdet tosun, Ýstanbul 1998). 2. ri-sâle. kâinatýn...

4
13 yatýn iman, Ýslâm ve ihsanla yaþamak þek- linde üç dereceye ayrýldýðý bu Farsça ese- rin Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcut tek nüshasý (Ayasofya, nr. 2910, vr. 257 a - 289 b ) Muhammed Emîn Riyâhî tarafýndan neþredilmiþtir (Tahran 1362 hþ./1983). Eser, Hayat Nedir adýyla Türkçe’ye çevrilip mü- ellifin iki risâlesiyle birlikte yayýmlanmýþ- týr (trc. Necdet Tosun, Ýstanbul 1998). 2. Ri- sâle. Kâinatýn insanýn emrine ve hizme- tine verildiðini anlatan Arapça risâlenin bi- linen tek nüshasýnýn (Köprülü Ktp., Fâzýl Ahmed Paþa, nr. 853, vr. 209 a -212 b ) tercü- mesi Hayat Nedir içinde (s. 99-101) ba- sýlmýþtýr. 3. Risâle. Tarikat âdâbýna dair bu Farsça risâlenin (Millet Ktp., Ali Emîrî Efendi, Farsça, nr. 1028, vr. 13 a -14 b ) tercü- mesi de Hayat Nedir içinde (s. 91-95) yer almaktadýr. 4. Risâle. Tahran Üniversite- si Merkez Kütüphanesi’nde bulunan (nr. 2114/18) tevhide dair Farsça risâle Celîl-i Misgernejâd tarafýndan neþredilmiþtir (bk. bibl.). 5. Øafâvetü’t-tev¼îd li-ta½fiyeti’l- mürîd. “Sûfî mahlûk deðildir” sözünün açýklamasýný, sabýr, sâlikin kalp temizliði- ne ulaþmasýnýn yollarý ve fenâ ba‘de’l-fenâ gibi konularý içerir. Bu eseri de Celîl-i Mis- gernejâd yayýmlamýþtýr (bk. bibl.). 6. Ki- tâb-ý Keþf. Câmî’nin Nefe¼âtü’l-üns’ün- de anýlan bu eserde müellifin günah ve tövbe konusundaki görüþleri Þemseddin Muhammed-i Deylemî tarafýndan Risâ- le-i ݽfahân’da eleþtirilmiþ, Sümeyremî de ona karþý Redd-i Risâle-i ݽfahân’ý kaleme almýþtýr. Süleymaniye Kütüpha- nesi’nde (Nâfiz Paþa, nr. 438) Kitâbü’l- Keþf £an menâzili’s-sâßirîn adýyla kayýtlý olup baþ tarafýndaki eksiklik sebebiyle müellifi bilinmeyen yazmanýn Kitâb-ý Keþf’in II. cildi olmasý muhtemeldir. Mü- ellifin kaynaklarda adý geçen Menâzi- lü’s-sâßirîn, Menâzilü’s-sâlikîn, Vâridât adlý risâleleri günümüze ulaþmamýþtýr. Yûsuf el-Hemedânî’nin ahlâkýný ve sözle- rini ihtiva eden Mašåmât-ý Yûsuf-i He- medânî (Risâle-i Øâ¼ibiyye) adlý bir ri- sâle (nþr. Saîd-i Nefîsî, Ferheng-i Îrân-ze- mîn, I/1, 1332 hþ./1953, s. 70-101) Heme- dânî’nin halifelerinden Abdülhâlik-ý Guc- düvânî’ye nisbet edilmektedir. Türkçe ter- cümesi Hayat Nedir içinde yayýmlanmýþ- týr (s. 37-50). BÝBLÝYOGRAFYA : Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), I, 412; Abdülhâlik-i Gucdüvânî, Risâle-i Øâ¼ibiyye (nþr. Saîd-i Nefîsî, Ferheng-i Îrân-zemîn, I/1 içinde), Tahran 1332 hþ./1953, s. 70-101; Ýbnü’l-Cevzî, Øýfatü’½-½afve (nþr. Abdurrahman el-Lâdikî – Hayât Þîhâ el-Lâ- dikî), Beyrut 1996, IV, 331; Ferîdüddin Attâr, Te×- kiretü’l-evliyâß (nþr. Muhammed Ýsti‘lâmî), Tah- ran 1374 hþ., s. 8; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, XX, 66-68, 446; Abdurrahman-ý Câmî, Nefa¼âtü’l-üns (nþr. Mahmûd Âbidî), Tahran 1375 hþ./1996, s. 380-382, 417, 487, 510-511, 874; Devletþâh, Te×- kiretü’þ-þu£arâß (nþr. Muhammed Abbâsî), Tah- ran 1337 hþ., s. 107; Ali Þîr Nevâî, Nesâyimü’l- mahabbe min þemâyimi’l-fütüvve (haz. Kemal Eraslan), Ýstanbul 1979, s. 230-232; Fahreddin Safî, Reþe¼ât-ý £Aynü’l-¼ayât (nþr. Ali Asgar Mu- îniyân), Tahran 2536/1977, I, 13-14; Zeynelâ- bidîn-i Þirvânî, Riyâ²ü’s-siyâ¼a (nþr. Asgar Hâ- midî), Tahran 1341, s. 506-507; Nefîsî, TârîÅ-i Na¾m u Ne¦r, s. 718; Ma‘sûm Ali Þah, ªarâßiš, II, 553; Münzevî, Fihrist, II, 1169; Necdet Tosun, Ba- hâeddîn Nakþbend: Hayatý, Görüþleri, Tarîka- tý, Ýstanbul 2002, s. 38-51; Ahmed Ateþ, “Kasta- monu Genel Kitaplýðýnda Bulunan Bazý Mühim Arapça ve Farsça Yazmalar”, Oriens, V (1952), s. 39-42; Ebû Ca‘fer M. Kâtib Sümeyremî, “Þerâyit-i Mürîdî”, Ferheng-i Îrân-zemîn, XIV/1-4 (1345-46/ 1966-67), s. 321-328; W. Madelung, “Yusuf al- Hamadaný and the Naqšbandiyya”, Quaderni di Studi Arabi, sy. 5-6, Venezia 1987-88, s. 499- 509; P. Ballanfat, “Théorie des organes spirituels chez Yûsuf Hamadânî”, St.I, LXXXVII/2 (1998), s. 35-66; Celîl-i Misgernejâd, Pâce Ebû Ya.kub-i Hemedânî ve Risâle-i der Beyân-ý Tevhîd”, Ma- £ârif, XVII/2, Tahran 1379 hþ./2000, s. 90-96; a.mlf., Safâvetü’t-tevhîd li-tasfiyeti’l-mürîd der Beyân-ý es-sûfî gayrü mapk”, a.e., XVIII/2 (1380 hþ./2001), s. 153-168; Hamid Algar, “Abu Ya.kub Hamadaný”, EIr., I, 395-396; Nâsýr Gü- zeþte, “Ebû Ya.kub-i Hemedânî”, DMBÝ, VI, 430- 432. ÿNecdet Tosun YÛSUF b. HÜSEYÝN (bk. KÝRMASTÎ). ˜ YÛSUF el-IÞ (bk. IÞ, Yûsuf b. Reþîd). ˜ YÛSUF ÝZZEDDÝN EFENDÝ (1857-1916) Sultan Abdülaziz’in oðlu, veliaht þehzade. ˜ 11 Ekim 1857’de babasý henüz þehzade iken Ýstanbul’da doðdu. Annesi Dürrinev Baþkadýnefendi’dir. Þehzadelerin çocuk sa- hibi olmasý yasaklandýðýndan doðumu giz- lendi ve Mekke Mollasý Kadri Bey’in Eyüp’- teki evinde gizlice büyütüldü. Ancak Sul- tan Abdülmecid’in bu doðumdan haber- dar olduðu rivayet edilir. Sultan Abdüla- ziz tahta çýktýktan sonra oðlunun varlýðý- ný kamuoyuna duyurdu. Ýyi bir eðitim gö- ren Yûsuf Ýzzeddin, Miralay Süleyman Bey, Ömer Efendi, Tophane Müftüsü Ömer Lutfi Efendi, Gazi Ahmed Muhtar Paþa ve Gürcü Þerif Efendi’den ders aldý. Fran- sýzca hocalarý padiþahýn baþtabibi Marko Paþa ile Sakýzlý Ohannes’in damadý Þarl idi. dat’a döndü. Daha önce ders okuduðu Ni- zâmiye Medresesi’ndeki vaazlarý halktan büyük bir ilgi gördü. Hayatýnýn son yýllarý- ný Merv ve Herat’ta geçiren Yûsuf el-He- medânî, Herat’tan Merv’e dönerken Bað- þûr yakýnlarýndaki Bâmeîn’de vefat etti (22 Rebîülevvel 535 / 5 Kasým 1140) ve buraya defnedildi. Ardýndan Ýbnü’n-Neccâr adlý bir müridi kabrini Merv’e nakletti. Mezarý bu- gün Türkmenistan sýnýrlarý içinde Merv yakýnlarýndaki Bayramali denilen yerde olup Hâce Yûsuf adýyla bir ziyaretgâhtýr. Yûsuf el-Hemedânî birçok mürid yetiþtirmiþtir. Meþhur þair Senâî, Radýyyüddin Ali Lala’- nýn babasý Þeyh Saîd Lala ve Ebû Sâlih Ab- dullah et-Tabaký er-Rûmî onun önde ge- len müridleri arasýnda zikredilir. Hâce Ab- dullah-ý Beraký, Hasan-ý Endaký, Ahmed Ye- sevî ve Abdülhâlik-ý Gucdüvânî en meþhur halifeleridir. Dinî emirlere son derece baðlý olan Yû- suf el-Hemedânî sahv ve temkini esas alan bir tasavvuf anlayýþýna sahipti. Keramete ve keramet göstermeye iltifat etmez, sekr ve vecdin tesiriyle zuhur eden ölçüsüz söz ve davranýþlarý doðru bulmazdý. Nitekim Sevâni¼u’l-£uþþâš müellifi Ahmed el-Gaz- zâlî’nin bazý söz ve davranýþlarýný beðen- mediði, “Eðer Hallâc mârifeti hakkýyla bil- seydi ‘enelhak’ yerine ‘ene’t-türâb’ derdi” dediði bilinmektedir. “Bu devir geçer ve gerçek þeyhler âhirete göçerse selâmete ulaþmak için ne yapalým?” diye soruldu- ðunda, “Onlarýn eserlerinden her gün se- kiz varak okuyun” diye cevap vermiþ, bu söz Ferîdüddin Attâr’ýn Te×kiretü’l-evli- yâßyý kaleme almasýna vesile olmuþtur. Bâtýnîler’le mücadele eden Selçuklu Hü- kümdarý Sultan Sencer’in Yûsuf el-Heme- dânî’nin tekkesine 50.000 dinar gönder- mesi, bu dönemde diðer Sünnî âlim ve mu- tasavvýflar gibi onun da devlet tarafýndan desteklendiðini göstermektedir. Eserleri. 1. Rütbetü’l-¼ayât. Bir sûfî gözüyle hayatýn yorumunun yapýldýðý, ha- YÛSUF ÝZZEDDÝN EFENDÝ Yûsuf el-Hemedânî’nin sandukasý

Upload: others

Post on 13-Oct-2019

5 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · týr (trc. Necdet Tosun, Ýstanbul 1998). 2. Ri-sâle. Kâinatýn insanýn emrine ve hizme-tine verildiðini anlatan Arapça risâlenin bi-linen tek

13

yatýn iman, Ýslâm ve ihsanla yaþamak þek-linde üç dereceye ayrýldýðý bu Farsça ese-rin Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcuttek nüshasý (Ayasofya, nr. 2910, vr. 257a-289b) Muhammed Emîn Riyâhî tarafýndanneþredilmiþtir (Tahran 1362 hþ./1983). Eser,Hayat Nedir adýyla Türkçe’ye çevrilip mü-ellifin iki risâlesiyle birlikte yayýmlanmýþ-týr (trc. Necdet Tosun, Ýstanbul 1998). 2. Ri-sâle. Kâinatýn insanýn emrine ve hizme-tine verildiðini anlatan Arapça risâlenin bi-linen tek nüshasýnýn (Köprülü Ktp., FâzýlAhmed Paþa, nr. 853, vr. 209a-212b) tercü-mesi Hayat Nedir içinde (s. 99-101) ba-sýlmýþtýr. 3. Risâle. Tarikat âdâbýna dairbu Farsça risâlenin (Millet Ktp., Ali EmîrîEfendi, Farsça, nr. 1028, vr. 13a-14b) tercü-mesi de Hayat Nedir içinde (s. 91-95) yeralmaktadýr. 4. Risâle. Tahran Üniversite-si Merkez Kütüphanesi’nde bulunan (nr.2114/18) tevhide dair Farsça risâle Celîl-iMisgernejâd tarafýndan neþredilmiþtir (bk.bibl.). 5. Øafâvetü’t-tev¼îd li-ta½fiyeti’l-mürîd. “Sûfî mahlûk deðildir” sözününaçýklamasýný, sabýr, sâlikin kalp temizliði-ne ulaþmasýnýn yollarý ve fenâ ba‘de’l-fenâgibi konularý içerir. Bu eseri de Celîl-i Mis-gernejâd yayýmlamýþtýr (bk. bibl.). 6. Ki-tâb-ý Keþf. Câmî’nin Nefe¼âtü’l-üns’ün-de anýlan bu eserde müellifin günah vetövbe konusundaki görüþleri ÞemseddinMuhammed-i Deylemî tarafýndan Risâ-le-i ݽfahân’da eleþtirilmiþ, Sümeyremîde ona karþý Redd-i Risâle-i ݽfahân’ýkaleme almýþtýr. Süleymaniye Kütüpha-nesi’nde (Nâfiz Paþa, nr. 438) Kitâbü’l-Keþf £an menâzili’s-sâßirîn adýyla kayýtlýolup baþ tarafýndaki eksiklik sebebiylemüellifi bilinmeyen yazmanýn Kitâb-ýKeþf’in II. cildi olmasý muhtemeldir. Mü-ellifin kaynaklarda adý geçen Menâzi-lü’s-sâßirîn, Menâzilü’s-sâlikîn, Vâridâtadlý risâleleri günümüze ulaþmamýþtýr.Yûsuf el-Hemedânî’nin ahlâkýný ve sözle-rini ihtiva eden Mašåmât-ý Yûsuf-i He-medânî (Risâle-i Øâ¼ibiyye) adlý bir ri-sâle (nþr. Saîd-i Nefîsî, Ferheng-i Îrân-ze-mîn, I/1, 1332 hþ./1953, s. 70-101) Heme-dânî’nin halifelerinden Abdülhâlik-ý Guc-düvânî’ye nisbet edilmektedir. Türkçe ter-cümesi Hayat Nedir içinde yayýmlanmýþ-týr (s. 37-50).

BÝBLÝYOGRAFYA :

Sem‘ânî, el-Ensâb (Bârûdî), I, 412; Abdülhâlik-iGucdüvânî, Risâle-i Øâ¼ibiyye (nþr. Saîd-i Nefîsî,Ferheng-i Îrân-zemîn, I/1 içinde), Tahran 1332hþ./1953, s. 70-101; Ýbnü’l-Cevzî, Øýfatü’½-½afve(nþr. Abdurrahman el-Lâdikî – Hayât Þîhâ el-Lâ-dikî), Beyrut 1996, IV, 331; Ferîdüddin Attâr, Te×-kiretü’l-evliyâß (nþr. Muhammed Ýsti‘lâmî), Tah-ran 1374 hþ., s. 8; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, XX,

66-68, 446; Abdurrahman-ý Câmî, Nefa¼âtü’l-üns(nþr. Mahmûd Âbidî), Tahran 1375 hþ./1996, s.380-382, 417, 487, 510-511, 874; Devletþâh, Te×-kiretü’þ-þu£arâß (nþr. Muhammed Abbâsî), Tah-ran 1337 hþ., s. 107; Ali Þîr Nevâî, Nesâyimü’l-mahabbe min þemâyimi’l-fütüvve (haz. KemalEraslan), Ýstanbul 1979, s. 230-232; FahreddinSafî, Reþe¼ât-ý £Aynü’l-¼ayât (nþr. Ali Asgar Mu-îniyân), Tahran 2536/1977, I, 13-14; Zeynelâ-bidîn-i Þirvânî, Riyâ²ü’s-siyâ¼a (nþr. Asgar Hâ-midî), Tahran 1341, s. 506-507; Nefîsî, TârîÅ-iNa¾m u Ne¦r, s. 718; Ma‘sûm Ali Þah, ªarâßiš, II,553; Münzevî, Fihrist, II, 1169; Necdet Tosun, Ba-hâeddîn Nakþbend: Hayatý, Görüþleri, Tarîka-tý, Ýstanbul 2002, s. 38-51; Ahmed Ateþ, “Kasta-monu Genel Kitaplýðýnda Bulunan Bazý MühimArapça ve Farsça Yazmalar”, Oriens, V (1952), s.39-42; Ebû Ca‘fer M. Kâtib Sümeyremî, “Þerâyit-iMürîdî”, Ferheng-i Îrân-zemîn, XIV/1-4 (1345-46/1966-67), s. 321-328; W. Madelung, “Yusuf al-Hamadaný and the Naqšbandiyya”, Quaderni diStudi Arabi, sy. 5-6, Venezia 1987-88, s. 499-509; P. Ballanfat, “Théorie des organes spirituelschez Yûsuf Hamadânî”, St.I, LXXXVII/2 (1998),s. 35-66; Celîl-i Misgernejâd, “Pâce Ebû Ya.kub-iHemedânî ve Risâle-i der Beyân-ý Tevhîd”, Ma-£ârif, XVII/2, Tahran 1379 hþ./2000, s. 90-96;a.mlf., “Safâvetü’t-tevhîd li-tasfiyeti’l-mürîd derBeyân-ý es-sûfî gayrü maplûk”, a.e., XVIII/2(1380 hþ./2001), s. 153-168; Hamid Algar, “AbuYa.kub Hamadaný”, EIr., I, 395-396; Nâsýr Gü-zeþte, “Ebû Ya.kub-i Hemedânî”, DMBÝ, VI, 430-432.

ÿNecdet Tosun

– —YÛSUF b. HÜSEYÝN

(bk. KÝRMASTÎ).˜ ™

– —YÛSUF el-IÞ

(bk. IÞ, Yûsuf b. Reþîd).˜ ™

– —YÛSUF ÝZZEDDÝN EFENDÝ

(1857-1916)

Sultan Abdülaziz’in oðlu,veliaht þehzade.˜ ™

11 Ekim 1857’de babasý henüz þehzadeiken Ýstanbul’da doðdu. Annesi DürrinevBaþkadýnefendi’dir. Þehzadelerin çocuk sa-hibi olmasý yasaklandýðýndan doðumu giz-lendi ve Mekke Mollasý Kadri Bey’in Eyüp’-teki evinde gizlice büyütüldü. Ancak Sul-tan Abdülmecid’in bu doðumdan haber-dar olduðu rivayet edilir. Sultan Abdüla-ziz tahta çýktýktan sonra oðlunun varlýðý-ný kamuoyuna duyurdu. Ýyi bir eðitim gö-ren Yûsuf Ýzzeddin, Miralay Süleyman Bey,Ömer Efendi, Tophane Müftüsü ÖmerLutfi Efendi, Gazi Ahmed Muhtar Paþave Gürcü Þerif Efendi’den ders aldý. Fran-sýzca hocalarý padiþahýn baþtabibi MarkoPaþa ile Sakýzlý Ohannes’in damadý Þarl idi.

dat’a döndü. Daha önce ders okuduðu Ni-zâmiye Medresesi’ndeki vaazlarý halktanbüyük bir ilgi gördü. Hayatýnýn son yýllarý-ný Merv ve Herat’ta geçiren Yûsuf el-He-medânî, Herat’tan Merv’e dönerken Bað-þûr yakýnlarýndaki Bâmeîn’de vefat etti (22Rebîülevvel 535 / 5 Kasým 1140) ve burayadefnedildi. Ardýndan Ýbnü’n-Neccâr adlý birmüridi kabrini Merv’e nakletti. Mezarý bu-gün Türkmenistan sýnýrlarý içinde Mervyakýnlarýndaki Bayramali denilen yerde olupHâce Yûsuf adýyla bir ziyaretgâhtýr. Yûsufel-Hemedânî birçok mürid yetiþtirmiþtir.Meþhur þair Senâî, Radýyyüddin Ali Lala’-nýn babasý Þeyh Saîd Lala ve Ebû Sâlih Ab-dullah et-Tabaký er-Rûmî onun önde ge-len müridleri arasýnda zikredilir. Hâce Ab-dullah-ý Beraký, Hasan-ý Endaký, Ahmed Ye-sevî ve Abdülhâlik-ý Gucdüvânî en meþhurhalifeleridir.

Dinî emirlere son derece baðlý olan Yû-suf el-Hemedânî sahv ve temkini esas alanbir tasavvuf anlayýþýna sahipti. Kerameteve keramet göstermeye iltifat etmez, sekrve vecdin tesiriyle zuhur eden ölçüsüz sözve davranýþlarý doðru bulmazdý. NitekimSevâni¼u’l-£uþþâš müellifi Ahmed el-Gaz-zâlî’nin bazý söz ve davranýþlarýný beðen-mediði, “Eðer Hallâc mârifeti hakkýyla bil-seydi ‘enelhak’ yerine ‘ene’t-türâb’ derdi”dediði bilinmektedir. “Bu devir geçer vegerçek þeyhler âhirete göçerse selâmeteulaþmak için ne yapalým?” diye soruldu-ðunda, “Onlarýn eserlerinden her gün se-kiz varak okuyun” diye cevap vermiþ, busöz Ferîdüddin Attâr’ýn Te×kiretü’l-evli-yâßyý kaleme almasýna vesile olmuþtur.Bâtýnîler’le mücadele eden Selçuklu Hü-kümdarý Sultan Sencer’in Yûsuf el-Heme-dânî’nin tekkesine 50.000 dinar gönder-mesi, bu dönemde diðer Sünnî âlim ve mu-tasavvýflar gibi onun da devlet tarafýndandesteklendiðini göstermektedir.

Eserleri. 1. Rütbetü’l-¼ayât. Bir sûfîgözüyle hayatýn yorumunun yapýldýðý, ha-

YÛSUF ÝZZEDDÝN EFENDÝ

Yûsuf el-Hemedânî’nin sandukasý

Page 2: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · týr (trc. Necdet Tosun, Ýstanbul 1998). 2. Ri-sâle. Kâinatýn insanýn emrine ve hizme-tine verildiðini anlatan Arapça risâlenin bi-linen tek

14

YÛSUF ÝZZEDDÝN EFENDÝ

ray tarafýndan yalanlandý. Ardýndan þehza-deyi ön plana çýkarma faaliyetleri yine sür-dü. Ýtalya Kralý Vittorio Emanuele’in Veli-aht Murad Efendi için General Pralormoaracýlýðýyla Ýstanbul’a gönderdiði niþan Ab-dülaziz’in bir manevrasýyla Yûsuf Ýzzed-din’e verildi. Ancak þehzadenin her fýr-satta ön plana çýkarýlmasý halk ve bürok-rasi nezdinde hoþ karþýlanmýyordu. Öteyandan Sultan Abdülaziz’in, Ýsmâil Paþa’-nýn Mýsýr’da ekberiyet usulüne dayananveraset sistemini deðiþtirme isteklerinekarþý çýkmamasý ve neticede 28 Mayýs 1866tarihli fermanla veraset usulünü Ýsmâil Pa-þa’nýn çocuklarý lehine deðiþtirmesi, ken-disinin Yûsuf Ýzzeddin lehine yapmayý dü-þündüðü düzenlemeye kamuoyunu hazýr-lama operasyonu olarak deðerlendirilebi-lir. Þehzade hakkýndaki bu algý sadece içkamuoyunda deðil yabancý diplomat, sey-yah ve gazetecilerde de yaklaþýk ayný bi-çimde oluþmuþtu. Fransa’nýn Ýstanbul se-firi Kont de Mouy þehzadeyi küstah, serttavýrlý ve gururlu biri diye tanýmlar. 1872’-de Ýstanbul’u ziyaret eden Fransýz seyyahýPaul Eudel daha da ileri giderek “sarar-mýþ, solmuþ, zayýf bir genç” olarak nitele-diði þehzadenin yüz ifadesini “sersemce”bulur. Paul Fesch ise onun maðrur bir ta-biata sahip olduðu sanýlsa da bu görünü-münün gözlerinin miyopluðundan kaynak-landýðýný belirtir. Sultan Abdülaziz, Þehza-de Yûsuf Ýzzeddin, Mahmud Celâleddin veSüleyman efendilerin sünnetlerini Ýstan-bul halkýnýn davetli olduðu büyük bir eð-lenceye ve fakir çocuklarýnýn da sünnetedileceði bir sosyal hizmete dönüþtürmekistedi; ancak 5 Haziran 1870’te çýkýp 7-8000 evi harap eden ve pek çok kiþinin ya-narak ölmesine yol açan büyük Beyoðluyangýný yüzünden þenlikler iptal edildi. Ne-ticede 20 Haziran 1870’te þehzadelerinsünnetleri gerçekleþtirildi ve bu vesileyleÝstanbul’da 14.207 fakir çocuk sünnet et-tirildi.

Babasýnýn 1876’da, veraset deðiþikli-ðiyle ilgili çabalarý bir sonuca ulaþtýrama-dan bir darbe ile tahttan indirilmesi üze-rine Yûsuf Ýzzeddin Efendi’nin eski þaþaalýgünleri sona erdi. II. Abdülhamid döne-minde maliyenin içinde bulunduðu sýkýn-týlardan o da nasibini aldý; diðer pek çokhânedan üyesi gibi maaþýnýn ödenmesin-de zorluklar çýktý ve aylarca maaþ alama-dýðý zamanlar oldu. Buna raðmen II. Ab-dülhamid nezdindeki itibarý yüksekti. Pa-diþahýn Yûsuf Ýzzeddin Efendi’ye karþý olanduygularýnýn yabancý gözlemciler tarafýn-dan da farkedildiði anlaþýlmaktadýr. Nite-kim Paul Fesch II. Abdülhamid’in ona di-

ðer þehzadelere göre daha fazla serbest-lik tanýdýðýný, La Westminster Gazetteise Yýldýz Sarayý ile iliþkilerinin iyi olduðu-nu belirtir. Ancak kendisi ve maiyeti diðerhânedan üyeleri gibi hafiyelerin gözetimialtýndaydý.

27 Nisan 1909’da II. Abdülhamid’in taht-tan indirilip Mehmed Reþad’ýn tahta çýka-rýlmasýnýn ardýndan Yûsuf Ýzzeddin Efen-di “veliahd-ý saltanat” oldu. Ayný tarihte alý-nan bir kararla 1876’dan itibaren II. Ab-dülhamid adýna padiþahýn emlâkine akta-rýlan bütün arazi, imtiyaz ve taþýnmazlarmaliye hazinesine devredildi. Bunlarýn ara-sýnda, babasýnýn döneminde Yûsuf Ýzzed-din adýna tapu ile kayýtlý olan Tophane’de-ki seksen yedi dükkânla Hekimbaþý ve Ça-vuþbaþý çiftlikleri de vardý. Veliaht bu ka-rar üzerine dükkânlarýn altmýþ dördünü as-keriyeye baðýþladý; geri kalan yirmi üçünüde kendi adýna tescil ettirdi. Bir belgedenSüleymaniye mahallesi Küçükçiftlik soka-ðýnda Yûsuf Ýzzeddin Efendi adýna tarla,bostan, bir köþk ile bir dükkânýn bulundu-ðu anlaþýlmaktadýr. Þehzadenin asýl ika-metgâhý Zincirlikuyu Köþkü’ydü. Ayrýca Ni-þantaþý’nda Cumhuriyet döneminde IþýkLisesi olarak kullanýlan konak da ona aitti.Yine Çamlýca’da bir köþkü ve bu köþke aitgeniþ arazisi vardý.

Yûsuf Ýzzeddin Efendi veliaht olarak res-mî protokollerde daha fazla yer alýyordu.

Abdülhak Hâmid (Tarhan) onun Fransýzcabildiðini, ancak biraz tutuk konuþtuðunubelirtir. Fransýzca dersleri veliahtlýk döne-minde de sürdü.

Saltanatý kendi çocuklarýna intikal ettir-mek isteyen Sultan Abdülaziz bu husus-ta aðabeyi Sultan Abdülmecid’den dahaileri gitti. Mýsýr ziyareti dönüþünde Nisan1863’te seyahatte yanýnda bulunan henüzaltý yaþýndaki Yûsuf Ýzzeddin’i kara kuv-vetlerine, diðer oðlu Mahmud Celâleddin’ideniz kuvvetlerine kaydettirerek ilerideyapmayý düþündüðü veraset deðiþikliðiiçin muhtemel itirazlarýný önlemeyi amaç-ladýðý güçlerden biri olan askerî bürok-rasiyi yanýna çekmeye çalýþtý. 3 Temmuz1866’da Hassa Ordusu Beþinci Talîa Tabu-ru binbaþýlýðýna getirilen dokuz yaþýndakiYûsuf Ýzzeddin, Ekim 1866’da Ýstanbul’uziyaret eden Prens Karl von Hohenzollern-Sigmaringen adýna düzenlenen tören es-nasýnda taburuna emir verip geçit resmiyaptýrdý. 3 Eylül 1867’de kaymakamlýk rüt-besine yükseltildi, ayrýca Mekteb-i Harbiy-ye’ye devam etti. 15 Temmuz 1868’de Has-sa Ordusu Saf Piyade Alayý miralaylýðý, 30Mayýs 1870’te Hassa Ordusu Birinci ve Ýkin-ci Saf Piyade Alaylarý mirlivâlýðý, 3 Kasým1871’de feriklik rütbesiyle Hassa Ordusuerkân reisliði ve 18 Nisan 1872’de Muras-sa Mecidî niþaný verilerek Hassa müþirliðirütbelerini aldý. Bu görevleri bir vekil va-sýtasýyla yürütmekteydi. Bir yandan rütbe-leri yükseltilirken diðer yandan babasýnýnyanýnda selâmlýk törenlerine katýlarak ka-muoyunun gündeminde tutuluyordu. Sul-tan Abdülaziz 1867’de çýktýðý Avrupa ge-zisine onu da götürdü. Padiþahýn oðlunusürekli ön plana çýkarmasý, iþlerini yürüt-mek isteyen bazý bürokratlarýn Yûsuf Ýz-zeddin üzerinden (kimi eserini ona takdimederek, kimi hediye göndererek, kimi deürettiði hizmeti þehzade adýna tescil etti-rerek) üst yönetimle irtibat kurmaya ça-lýþmalarýna yol açtý. Hassa müþirliðini iyi-ce benimseyen Yûsuf Ýzzeddin askerî tat-bikatlara ve geçit törenlerine katýlýyordu.Tophaneyi, askerî birlikleri, Mekteb-i Har-biyye ve Mekteb-i Týbbiyye’yi denetledi; bumekteplerde okuyan öðrencilerin dersle-rine girdi. Zeytinburnu Demir Fabrikasý ileBez Fabrikasý’ný gezerek bilgi aldý; Ýstan-bul’da temel atma ve mezuniyet törenle-ri gibi pek çok faaliyete katýldý.

1872 yýlý baþlarýnda Ýstanbul’da Sadra-zam Mahmud Nedim Paþa’nýn þeyhülislâm-dan veraset deðiþikliðine dair sözlü cevazaldýðý yönünde bir söylenti yayýldýysa dabu söylenti Mahmud Nedim Paþa ve sa-

Yûsuf Ýzzeddin Efendi

Page 3: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · týr (trc. Necdet Tosun, Ýstanbul 1998). 2. Ri-sâle. Kâinatýn insanýn emrine ve hizme-tine verildiðini anlatan Arapça risâlenin bi-linen tek

15

da olmadýðýný söylemesi üzerine trendeninmeden geri döndü. Temmuz 1913’teEdirne’ye, Temmuz 1915’te savaþýn sür-düðü Çanakkale’ye ve Gelibolu’ya gitti.

Yurt dýþýnda da devleti temsil eden Yû-suf Ýzzeddin Efendi 6 Mayýs 1910’da ölenÝngiltere Kralý VII. Edward’ýn cenaze töre-nine olaðan üstü bir heyetle katýldý. He-yet, dönüþ yolunda Belgrad ve Sofya’yauðrayýp daha önce Sýrp ve Bulgar kralla-rýnýn Ýstanbul’a yapmýþ olduklarý ziyaret-leri iade etti. Ýngiltere’nin yeni kralý Geor-ge’un 22 Haziran 1911’de yapýlan taç giy-me merasiminde bulundu. WestminsterKatedrali’nde yapýlan törene ve bu müna-sebetle gerçekleþtirilen diðer törenlere iþ-tirak etti; Kral George kendisine Victorianiþaný verdi. Londra’ya giderken Paris’teFransa Cumhurbaþkaný Clément ArmandFallières’le görüþtü. Londra’dan Roma’-ya geçti; Ýtalya kralý tarafýndan istasyon-da karþýlanýp Quirinale Sarayý’nda iki gecemisafir edildi ve 11 Temmuz’da Viyana üze-rinden Ýstanbul’a döndü. Alman Ýmparato-ru II. Wilhelm, 1 Eylül 1911’de yapýlacakaskerî tatbikatý izlemesi için Veliaht Yû-suf Ýzzeddin’i Berlin’e davet etti. VeliahtMecidiye kruvazörüyle Köstence’ye gitti veRomanya kralýnýn Sinaya’daki yazlýk köþ-künde þerefine verilen ziyafete katýldý. Al-manya’daki görevini tamamlayan heyet 12Eylül’de Ýstanbul’a döndü.

Çeþitli olaylar yanýnda veliaht olduktansonra Ýttihatçýlar tarafýndan çevresine yer-leþtirilen yaver ve teþrifatçý gibi özel gö-revlilerin üzerinde kurduklarý baský YûsufÝzzeddin’i ruhsal açýdan yýprattý. Önce kalphastasý olduðu vehmine kapýldý; ancak ya-pýlan tetkikler sonucu kalp hastasý olma-dýðý ortaya çýktý. Bir süre sonra gýrtlak kan-serinden þüphe etmeye baþladý. 1911 yýlý-nýn sonlarýna doðru Vahîdeddin Efendi’-nin ikinci veliahtlýða tayin edilme arzusuve bu konudaki giriþimleri þüphelerinin da-ha da artmasýna yol açtý. Padiþahýn böylebir niyet taþýmadýðýný bildirmesine raðmenvehimleri devam etti. Hükümet, kanserkonusunda doktorlarýn ve çevresinin iknaçabalarýnýn sonuç vermemesi üzerine ve-liahdý tedavi için Ýsviçre’ye göndermeyekarar verdi. 9 Aðustos 1912’de Köstenceüzerinden Viyana’ya ulaþan Yûsuf Ýzzed-din ve yanýndakilerin düþüncesi buradanÝsviçre’ye geçmekti. Fakat veliahdý mua-yene eden Ýmparator Franz Joseph’in he-kimi Hermann Schlesinger hastalýðýn kan-ser deðil sinir bozukluðu olduðunu belirt-ti; bunun üzerine Viyana yakýnlarýndaki birsanatoryumda tedavisinin yapýlmasý karar-laþtýrýldý. Doktor Schlesinger tedavi neti-

cesinde veliahdýn þikâyetlerinin azaldýðý-ný, ancak depresif ruh halinin bir süre da-ha devam edebileceðini söyledi. Heyet 7Ekim’de Ýstanbul’a döndü.

Hastalýk vehminin þiddetlendiði 1912yýlýndan sonra Yûsuf Ýzzeddin Efendi’ninçevresindeki doktorlara ve devlet adamla-rýna rahat vermediði, sürekli onlarý tâcizettiði dosyasýnda mevcut onlarca rapor vemektuptan anlaþýlmaktadýr. Bunlar ara-sýnda özel hekimleri Nuri Kenan Paþa, TýpFakültesi hocalarýndan Celâl Ýsmâil ve Hil-mi Kadri’nin raporlarý, hocasý Gazi AhmedMuhtar Paþa’nýn mektuplarý ile AbdülhakHâmid’in manzum tavsiyeleri sayýlabilir. Bukiþiler yeminlerle veliahdý ikna etmeye ça-lýþtýlarsa da baþarýlý olamadýlar. 1914 ilk-baharýnda hastalýðýn biraz daha artmasýüzerine tekrar Avrupa’ya gönderilmesinekarar verildi. Bu arada veliahtlýktan düþü-rülmeyeceðine dair teminat vermesi içinpadiþahý sýkýþtýrmaktan geri kalmadý. Sul-tan Mehmed Reþad böyle bir þey düþün-mediðini ona kesin bir dille bildirdi. FakatI. Dünya Savaþý’nýn çýkmasý üzerine Av-rupa gezisi ertelendi. Halid Ziya (Uþaklýgil)hastalýk ilerledikçe veliahdýn vehimlerininsorguya dönüþtüðünü, karþýlaþtýðý kiþile-re hastalýðý konusunda yeminler ettirerekcanýndan bezdirdiðini kaydeder. Yûsuf Ýz-zeddin Efendi, 31 Ocak 1916 günü kona-ðýndan çýkýp Aksaray Pertevniyal VâlideSultan Camii’nde namaz kýldýktan sonraoradaki mezarlýkta yatan babaannesinin,ilk eþi Çeþmiâhû ile oðlu Mehmed Bahâ-eddin’in kabirlerini ziyaret etti. Ertesi güntedavi için Avrupa’ya gitmesi planlanmýþ-tý; ancak buna istekli deðildi. Neticede ogece sol kolunun bileðindeki damarlarý us-tura ile keserek intihara teþebbüs etti veçaðrýlan doktorlarýn bütün müdahalesineraðmen kan kaybýndan öldü. El yazýsýylabýraktýðý mektupta içinde bulunduðu du-ruma tahammül edemediðini, maddî sý-kýntý çektiðini, intiharýn kötü bir þey oldu-ðunu bildiðini ve Allah’ýn affýna sýðýndýðý-ný belirtmekte, mektubunu, “Cenâb-ý Hakkusurumu affetsin” sözüyle bitirmektedir.Mezarý II. Mahmud Türbesi’ndedir.

Yûsuf Ýzzeddin Efendi’nin trajik ölümüdaha sonra pek çok söylentiye ve senar-yoya malzeme teþkil etmiþtir. Hakkýndayazý yazanlarýn bir kýsmý onun intihar et-tiðini, bir kýsmý da Ýttihatçýlar tarafýndanöldürülüp intihar süsü verildiðini ileri sür-müþtür. Yûsuf Ýzzeddin’in vatan sevgisi-ne, yönetim anlayýþýna, kadýnýn toplumiçindeki yerine, Osmanlý milletinin yöneti-cilerine karþý itaatkâr sabrýna, matbuatve sansüre, demokrasinin (usûl-i meþve-

15 Kasým 1909’da Çýraðan Sarayý’nda ger-çekleþtirilen Meclis-i Meb‘ûsan’ýn ikinci dev-re açýlýþ merasimine, her yýl ramazan ayý-nýn on beþinde yapýlan hýrka-i þerif ziyare-tine, 21 Mart 1910 günü de Sultan Meh-med Reþad’ýn ilk hükümdar misafiri olanBulgar Kralý I. Ferdinand ile Kraliçe Ele-anor’u karþýlama törenine katýldý. AyrýcaKral Ferdinand maiyetiyle birlikte veliah-dý dairesinde ziyaret etti. 3 Nisan’da Ýs-tanbul’a gelen Sýrbistan Kralý Petar da ya-nýndaki heyetle veliahdýn dairesinde misa-fir edildi. 23 Temmuz 1910’da Meþruti-yet’in ilânýnýn ikinci yýl dönümü münase-betiyle Osmanlý donanmasýnýn Haydarpa-þa önlerinde yapýlan geçit resmini padi-þah ve diðer davetlilerle birlikte Ertuðrulyatýndan þehzade de izledi. 28 Aðustos’-ta Osmanlý Donanma Cemiyeti yararýnaModa’da düzenlenen kayýk yarýþlarýna Er-tuðrul yatýyla gitti ve gece þenliklerini ta-kip etti. 27 Ekim’de Kýrklareli’nin Seyyit-ler bölgesinde Balkan devletlerine gözda-ðý vermek amacýyla yapýlan manevraya pa-diþahla birlikte katýldý. Ertesi gün SelimiyeCamii’ndeki cuma selâmlýðýna ve 14 Ka-sým’da yapýlan Meclis-i Meb‘ûsan’ýn üçün-cü dönem açýlýþ merasimine de iþtirak et-ti. Ýlk olarak 1869’da Ýstanbul’a gelen Fran-sa Ýmparatoru III. Napolyon’un eþi Euge-nie, 29 Haziran 1910’da özel yatýyla tek-rar Ýstanbul’a geldiðinde bizzat onun is-teði üzerine padiþahla görüþmesinde Yû-suf Ýzzeddin de yer aldý. Hatta imparato-riçenin yatýna giderek iâde-i ziyarette bu-lundu.

Veliaht Yûsuf Ýzzeddin bazý sivil toplumkuruluþlarýnda da aktif görev almýþtýr.1908’de kurulan Türk Derneði’nin hâmisive fahrî baþkanýydý. Osmanlý Donanma Ce-miyeti’ne yardým ediyordu. Ayrýca Orta-köy Ýttihat ve Teâvün Kulübü’nün fahrîbaþkanlýðýný yaptý. Yine veliaht sýfatýyla Sul-tan Mehmed Reþad’ýn yurt içi gezilerinekatýldý. 2 Eylül 1909’da Ertuðrul yatýyla pa-diþahýn yanýnda Mudanya’ya gidip oradantrenle geçtikleri Bursa’daki türbeleri, ca-mileri ve padiþahýn seyahati þerefine açý-lan sergiyi ziyaret etti. 27 Ekim 1909’dayine padiþahla birlikte trenle Ýzmit’e gittive geceyi Ýzmit’e gönderilen Ertuðrul ya-týnda geçirdi. 9 Mart 1911 tarihinde Sul-tan Mehmed Reþad’ýn himayesi altýndayeniden oluþturulan Osmanlý HilâliahmerCemiyeti’nin fahrî baþkanlýðýna getirildi.Balkan Savaþý esnasýnda 4 Kasým 1912’deaskerleri þevke getirmek için bir heyetlebirlikte trenle Çatalca’ya gitti; ancak mek-tep arkadaþý Nâzým Paþa’nýn aç ve peri-þan askerlerin nasihat dinleyecek durum-

YÛSUF ÝZZEDDÝN EFENDÝ

Page 4: cdn.islamansiklopedisi.org.tr · týr (trc. Necdet Tosun, Ýstanbul 1998). 2. Ri-sâle. Kâinatýn insanýn emrine ve hizme-tine verildiðini anlatan Arapça risâlenin bi-linen tek

16

YÛSUF ÝZZEDDÝN EFENDÝ

yýnevi), Ýstanbul 1945, s. 14-16; Halid Ziya (Uþak-lýgil), Saray ve Ötesi, Ýstanbul 1981, tür.yer.; Vas-fi Þensözen, Osmanoðullarý’nýn Varlýklarý ve II.Abdülhamid’in Emlâki, Ankara 1982, s. 71-72;Ali Fuat Türkgeldi, Görüp Ýþittiklerim, Ankara1984, s. 119-120; Yusuf Sarýnay, Türk Milliyetçi-liðinin Tarihî Geliþimi ve Türk Ocaklarý: 1912-1931, Ýstanbul 1994, s. 95; Abdülhak Hâmid’inHatýralarý (haz. Ýnci Enginün), Ýstanbul 1994, s.232-234, 331-334, 336-339; P. Fesch, Abdülha-mid’in Son Günlerinde Ýstanbul (trc. Erol Üye-pazarcý), Ýstanbul 1999, s. 170-172, 174-176; Se-lahittin Özçelik, Donanma-yý Osmanî Muavenet-iMilliye Cemiyeti, Ankara 2000, s. 186, 224; ArzuT. Terzi, Hazine-i Hassa Nezareti, Ankara 2000,s. 151-153; Hakan T. Karateke, Padiþahým ÇokYaþa: Osmanlý Devleti’nin Son Yüzyýlýnda Me-rasimler, Ýstanbul 2004, s. 20-23; Ercüment Ek-rem Talu – Ziya Þakir, Þehzade Yusuf ÝzzeddinÖldürüldü mü? Ýntihar mý Etti? (haz. Tahsin Yýl-dýrým), Ýstanbul 2005; Leyla Açba, Bir Çerkes Pren-sesinin Harem Hatýralarý, Ýstanbul 2010, tür.yer.;Basîret, nr. 33, Ýstanbul 1286, s. 1; nr. 37, s. 1;nr. 93, s. 2-4; nr. 94, s. 2-3; nr. 95, s. 1-2; nr.101, s. 1-2; nr. 103, s. 1-2; nr. 1342, s. 1; nr .1411, s. 1; nr. 1414, s. 1; nr. 1415, s. 1; nr. 1423,s. 1-2; nr. 1479, s. 1; nr. 1484, s. 1; nr. 1574, s.1; nr. 1592, s. 1; nr. 1587, s. 1; SF, nr. 911(1324), s. 3; nr. 968 (1325), s. 82-83; nr. 981(1326), s. 297; nr. 983 (1326), s. 333; nr. 986(1326), s. 376; Necmeddin Erim, “Yusuf Ýzzed-din’e Dair Yeni Vesikalar”, Tarih Dünyasý, I/3,Ýstanbul 1950, s. 125-127; Ýsmail Baykal, “Veli-aht Yusuf Ýzzeddin Efendi Nasýl Ýntihar Etti?”,a.e., II/12 (1950), s. 487-491; II/13 (1950), s. 531-535; II/14 (1950), s. 579-582; II/15 (1950), s. 623-626; II/16 (1950), s. 663-666, 703; Ýsmail HakkýUzunçarþýlý, “Veliaht Yusuf Ýzzettin Efendinin Ýn-tiharý”, Resimli Tarih Mecmuasý, sy. 54, Ýstanbul1954, s. 3150-3154; Bedi Þehsuvaroðlu, “Veli-ahd Yusuf Ýzzeddin Efendi’ye Dâir”, Hayat Ta-rih Mecmuasý, I/5, Ýstanbul 1974, s. 13-16; Cen-giz Göncü – Üzeyir Karataþ, “Veliahd Yusuf Ýz-zeddin Efendi’nin Toplumsal Yaþama Ýliþkin Gö-rüþleri ve Yaþamýnýn Son Yýllarýnda Ruhsal Du-rumuna Ýliþkin Belgeler”, Milli Saraylar, Belge-ler, sy. 1, Ýstanbul 2007, s. 118-151.

ÿAli Akyýldýz

– —YÛSUF el-K…DÎ

( ���� א���� )

Ebû Muhammed Yûsuf b. Ya‘k†bb. Ýsmâîl el-Kådî el-Ezdî

(ö. 297/910)

Mâlikî kadýsý, muhaddis.˜ ™

208’de (823) doðdu. Aslen Basralý olupatalarý Baðdat’a yerleþmiþti. Hammâd b.Zeyd’in soyundan gelen ve II. (VIII.) yüzyý-lýn ortalarýndan VI. (XII.) yüzyýlýn ortalarý-na kadar Mâlikî mezhebine mensup bir-çok fakih, muhaddis ve kadý yetiþtiren Be-nî Hammâd (Ýbn Dirhem) sülâlesine men-suptur. Medine kadýsý olan babasý Ya‘kubayný zamanda Cehdamî diye bilinen KadýÝsmâil’in amcasýdýr. Yûsuf küçük yaþta ilim

meclislerine katýldý. Hocalarý arasýnda Sü-leyman b. Harb, Amr b. Merzûk, Müsed-ded b. Müserhed, Muhammed b. Ebû Be-kir el-Mukaddemî, Ali b. Medînî, Osmanb. Ebû Þeybe, Þeybân b. Ferruh, kendisivasýtasýyla Ebû Hanîfe’den hadis rivayetettiði Abdullah b. Yezîd el-Adevî el-Mukrî,Ebü’l-Bahr Abdülvâhid b. Gýyâs el-Basrîgibi isimler yer alýr. Ebû Amr Ýbnü’s-Sem-mâk, Taberânî, Ýbn Adî, Ebû Sehl Ýbn Zi-yâd el-Kattân, Ebü’l-Hasan Ali b. Muham-med b. Keysân en-Nahvî, Âcurrî ve Râm-hürmüzî onun talebelerindendir.

“Sika, sâlih, afîf, emîn, sedîdü’l-ahkâm”gibi sýfatlarla anýlan Yûsuf el-Kadî hisbegöreviyle vazifeye baþladý. Abbâsî Halife-si Mu‘temid-Alellah’ýn kardeþi Muvaffak’ýnidareyi fiilen üstlendiði dönemde zekâtâmili idi. 276’da (889) Muhammed b. Ham-mâd’ýn vefatýndan sonra Basra kadýsý ol-du. Bu görevi sýrasýnda Vâsýt kadýlýðý daonun uhdesine verildi. 277’de (890) Bað-dat mezâlim mahkemelerinin baþýna ge-tirildi. Cehdamî’nin vefatý üzerine (282/896) Doðu Baðdat kadýlýðýna getirildi. Bugörevi sýrasýnda diðer görevleri için yeri-ne vekiller tayin etti. Vefatýndan bir yýl ön-cesine kadar Doðu Baðdat kadýlýðý devametti. Muktedir-Billâh 296’da (908-909) yö-netimi ele geçirince daha önce hilâfet mü-cadeleleri sýrasýnda oðluyla birlikte Ýbnü’l-Mu‘tezz’i destekleyen Yûsuf’u kadýlýktanazletti; o da son yýllarýný evinde geçirdi.Hayýr ehli, heybetli ve yakýþýklý bir kimseolduðu kaydedilen Yûsuf el-Kadî 9 Rama-zan 297’de (22 Mayýs 910) vefat etti veBaðdat’taki evine defnedildi. Oðullarý Fazl,Ýbrâhim, Muhammed ve Ahmed de hadisrivayet etmiþ ve ilimle meþgul olmuþlar-dýr.

Yûsuf el-Kadî 283 (896) yýlýndan itiba-ren Baðdat’ýn en büyük camisinde hadisrivayetinde bulunmuþ, Mâlikî mezhebiniçok iyi temsil etmiþ ve yaþayýþý ile herke-sin takdirini kazanmýþtýr. Görevi sýrasýndaidarecilere karþý tâviz vermez, kararlarýn-da adaletten þaþmazdý. Minberlerden Mu-âviye b. Ebû Süfyân’a ve Ümeyyeoðullarý’-na lânet okunmasýný emreden Mu‘tazýd-Billâh’ý bu kararýndan vazgeçirmiþ, görev-den alýndýktan sonra kendisini tamameneser yazmaya ve hadis rivayetine vermiþ-tir. Döneminde Baðdat’ýn en kýymetli is-nadlarýna sahip olduðu bildirilen Yûsuf el-Kadî, Taberânî, Ebû Avâne el-Ýsferâyînî,Ferrâ el-Begavî, Ahmed b. Hüseyin el-Bey-haký, Ebû Nuaym el-Ýsfahânî ve Kudâî gibimuhaddislerin eserlerindeki isnadlarda yeralmakta olup es-Sünen’i ve diðer eserle-rinin muhtevasý da bu müelliflerin kitap-

ret) erdemlerine, þairlerin ilim ve maarif-teki konumuna, panislâmizme, adalet sis-temine ve adliyelere, deniz kuvvetlerininönemine, kapitülasyonlara, eðitime ve sos-yal hayata dair görüþlerini ihtiva eden not-lar bugüne ulaþmýþtýr. 1900 yýlýnda kalemealdýðý bu yazýlar kendisini iktidara hazýr-lama çalýþmalarýnýn bir yansýmasý þeklin-de deðerlendirilebilir. L’Echo de Paris ga-zetesi Yûsuf Ýzzeddin Efendi’yi zeki ve dü-rüst; La Neue Freie Presse babasý Ab-dülaziz gibi aþýrý özgüven sahibi; A. Vam-bery iyi bir asker; teyzesinin torunu LeylâAçba kýsa boylu, kumral saçlý, yeþil-elâgözlü hoþ bir insan; Ýsmail Baykal dýþ gö-rünüþü sert, ancak nazik, hatýr bilir, mu-habbeti hoþ, vücutça saðlam, hâfýzasý güç-lü, kültürü geniþ, asil, açýk sözlü ve yardýmsever; gazeteci Ahmed Ýhsan Bey mat-buatý ve geliþmeleri takip eden aydýnlýkfikirlere sahip biri olarak onu tanýmlar. Bu-na karþýlýk Mâbeyin baþkâtibi Halid Ziyaise vücudunun en küçük zerresine kadarkibir, azamet ve gururla dolu olduðunu,titiz, huysuz, kesik, tutuk ve hafakana tu-tulmuþçasýna kýsa cümlelerle konuþtuðu-nu belirtir. Altý defa evlenen Yûsuf Ýzzed-din Efendi’nin ilk eþi Çeþmiâhû Hanýme-fendi 1883’te doðup ayný yýl ölen Þehza-de Mehmed Bahâeddin Efendi’nin annesi-dir. Daha sonra sýrayla evlendiði Câvidan,Emine Nâzikedâ, Fâika Tâzende ve Ebrû-niyaz hanýmlardan çocuðu olmadý. Son eþiolan Leman Hanýmefendi’den 24 Þubat1906’da Hatice Þükriye Sultan, 10 Ocak1909’da Mehmed Nizâmeddin Efendi ve30 Mayýs 1916’da Mihriban Mihriþah Sul-tan doðdu. Bunlarýn dýþýnda Mülevven veBedricemal adlý iki gözdesi vardý.

BÝBLÝYOGRAFYA :

BA, A.MKT.MHM, 291/4; 354/18; 354/66; 359/93; 390/44; 396/34; BA, BEO, 157/11727; 739/55406; 1465/109863; 2016/151153; 3471/260279; 3748/281054; 3748/281068; 3785/283824; 3793/284434; 3826/286884; 3441/258022; 3855/289068; 3881/291038; 3889/291651; 3929/294646; 3930/294738; 3947/296018; 4073/305456; 4073/305457; 4108/308065; 4202/315090; BA, Hanedan Defteri,nr. 1, s. 3, 10, 40; BA, HAT, 1648/10; BA, Ý.DH,474/31801; 521/35527; 548/38186; 551/38328;552/38403; 566/39394; 570/39752; 578/40253;589/40991; 612/42662; 621/43196; 640/44558;649/45108; 649/45109; 649/45138; 838/67408;964/76246; 978/77262; 986/77853; BA, Ý.HUS,103/1320/Z-045; 9/1310/Þ-3; BA, Ý.MBH, 2/1328/Ca-025; BA, ML.d, nr. 1175; BA, YEE, 15/118; Mir’ât-ý Hakîkat (Miroðlu), I, 95-96; Cev-det, Tezâkir, II, 146-147; Lutfî, Târih, X, 13-14,89, 92; XI, 51; XII, 94-97; XIII, 53; XIV, 22; XV,23; Lütfi Simâvi, Sultan Mehmed Reþad Han’ýnve Halefinin Sarayýnda Gördüklerim, Ýstanbul1340, I-II, tür.yer.; Operatör Hâzým Paþa, Hatý-ralar (Canlý Tarihler: 2 içinde, nþr. Türkiye Ya-