bursa'da dÜnden bugÜne tasavvuf kÜltÜrÜisamveri.org/pdfdrg/d086561/2002/2002_akc.pdfl...

13
BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜ Merkezi · Kütüphanesi Dem. No: Tas. No: 3

Upload: others

Post on 22-Feb-2020

6 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜ

Vakfı İslAm Ara~tırrrıalan Merkezi

· Kütüphanesi

Dem. No: ffb~t

Tas. No:

3

Page 2: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

BURSA KÜLTÜR SANAT VE TURİZM V AKFI YA YINLARI BURSA KİTAPLIGI: ı ı

ISBN 975- 7093- 09- 02

Birinci Basım Kasım2002

Yayıma Hazırlayan

Ramis Dara

Kapak- Sayfa Tasarımı Ömer Yıldız

Baskı

Graphis Matbaa Yüzyıl M. Matbaacılar Sitesi,

1. Cadde No: 139 Bağcılar/ İstanbul Tel: (02ı2) 629 06 07

BURSA KÜLTÜR SANAT VE TURİZM V AKFI Açık Hava Tiyatrosu Yanı, Kültürpark - Bursa

Tel : 0224 - 234 49 ı2 (3 hat) Faks : 0224 - 234 49 ı ı

E-posta: [email protected]

2

ı

i . \

Page 3: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

DiVAN ŞiiRiVETASA VVUF

Prof. Dr. Coşkun AK*

Tasavvuf akımının, divan şairleri üzerindeki etkilerini, divan şiirindeki yerini anlayabilmek için başlangıç yıllarına gitmek gerekir.

Türkler İsHimiyeti kabul edince, dinin yayılması için büyük bir çaba içinde olmuşlardır. Henüz İslamiyeti kabul etmemiş Türkler arasında bu çabalar sürdürülürken, diğer yandan da Türk Edebiyatının dini etkiler çerçevesinde gelişmeye başladığını görüyoruz. Birçok Türk dervişi, göçebe Türkler arasına karışarak yeni dini, onların aniayacakları ve hoşlanacakları bir dil ve üslup içerisinde yaymaya çalışıyorlar. Böylece ilk dönemlerde kuru ve basit eserler verecek tasavvufı edebiyatın temelini atmış oluyorlardı.

Bu ilk dönemlerin ve tasavvufı Türk edebiyatının ilk habercisi ve en büyük temsilcilerinden birisi şüphesiz ki Ahmet Y es evi' dir. Yapılan

çalışmalar neticesinde, Anadolu Türk Edebiyatının başlayıp gelişmesinde Ahmet Yesevi'nin rolünün önemli ölçüde olduğu ortaya çıkmıştır.

İslamiyet öncesi Türk Edebiyatı, bütün dış etkilerden uzak bir şekilde toplumun tüm özelliklerini son derece samimi bir şekilde ortaya koyan saz şairlerinin çalıp söyledikleri halk şiirlerinden ibaretti. Bu şiirlerin genel özelliği; canlı, samimi olmaları Türk'ün savaşçı aynı zamanda ince ve derin ruhunu yalın bir şekilde yansıtmalarıydı.

Türklerin İslam ordularıyla ilk teması, Emir Kuteybe kumandasındaki Arap ordularının Maveraün-Nehr'e gelişleriyle başlamıştı. Daha sonra Emevi ve Abbasiler zamanında bu temaslar devam etmiştir. Bu bölgelerin tamamiyle Müslüman olması Samaniler zamanmdadır. Giderek Türkistan bölgesini de içine alan bir İslamiaşma hareketi sonucunda, bu bölgede yaşayan Türkler de İslamiyetİn etkisi altına girmişlerdir.

Asırlardan beri kendi örf ve ananelerine göre yaşayan kitlelerin İslamiyetİn etkisine girmeleri, İsHimiyette de bazı değişikliklerin, farklı yorumların ortaya çıkması sonucunu doğurmuştur. İslam dininin başka medeniyetler ve dinlerle karşı karşıya gelmesi, yapılan tercüme eserlerle ortaya çıkan fikir cereyanları çeşitli tesirler meydana getiriyor ve çeşitli

mezhep ve tarikatların ortaya çıkmasına neden oluyordu. Bütün bunlar olurken diğer yandan tasavvufi görüşleriyle ön plana çıkan

dervişler, kısa zamanda bu görüşün İslami çevrelerde yaygınlaşmasını sağlamışlar ve tasavvuf akımı giderek bütün İslam ülkelerini kaplamıştır.

* U.Ü.Eğitim Fak.Dekanı.

103

Page 4: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

Bölgede yaşayan birçok mutasavvıf, yavaş yavaş binlerce mürit ve diğer insanlar arasında nüfuz sahibi olmuş, devrin yöneticilerinin de desteği

sonucunda yapılan tekke ve zaviyelerde şeyhler ve dervişler yetişmiş,

böylece yeni bir manevi topluluk ortaya çıkmıştır. İslam dünyasının her alanında olduğu gibi bu topluluğun etkilerinin

yoğun bir şekilde görüldüğü bölgelerinden birisi de Türkistan illeriydi. Horasan'a gidip gelen Türkler arasından da mutasavvıflar yetişiyor, tasavvuf cereyanı git gide kuvvettenerek geniş kitleleri etki alanı içine alıyordu. Türk aleminin tasavvufi fikirlere iyice alıştığı, göçebe topluluklar arasında

mutasavvıfların kerametlerinin, menkıbelerinin yayıldığı bir dönemde Ahmet Y es evi, böyle bir hazırlık döneminin ardından ortaya çıkıyordu.

Halkın ve sonraki kitlelerin üzerinde derin izler bırakan Türkistan'ın bu büyük şairi menkıbe ve kerametleriyle Türkler arasında saygın bir yer edirriyor ve temsilcisi olduğu fikir ve düşünce akımının en belirgin etkileyicisi oluyordu.

Ahmet Y esevi 'yi izleyen dervişlerin vasıtasıyla Anadolu içlerinde de yayılma alanlan bulan tasavvuf cereyanı, daha Osmanlı Devleti'nin teşekkülünden önce geniş bir kitleyi etkisi altına almıştır. Moğol istilalan sonucunda Anadolu'ya kaçıp gelen insanlar arasında bulunan Yesevi dervişleri bu etkileri gittikleri her yere taşımışlardır.

Böylece Anadolu'da yetişen halk ve divan şairleri içerisinde tasavvufi etkileri yansıtan ve giderek yaygınlaşmasına hizmet eden şair ve yazarlar ortaya çıkmış, eserleriyle asırlar boyu büyük kitleleri etki altına almışlardır.

Divan Şiiri ve Tasavvuf

Tasavvuf cereyanı bir yandan halk şairlerinin ilgi odağı olurken bir yandan da divan şairlerince benimsenmiş ve şiirlerinin vazgeçilmez. unsurlarından biri haline gelmiştir.

XIII. asırdan itibaren dini olaylardan, kahramanlık duygulanndan bahseden şiirler yanında tasavvufi duygu ve düşüncelerin işlendiği şiirlerin ve bunları işleyen şairlerin çağaldığını görüyoruz. Yunus Emre'yle birlikte Türk zevkinin, özel dehasının eseri olan milli unsurlada birleştirilen ve İran tasavvufi eserlerinden büyük bir farklılık gösteren Türk tasavvuf edebiyatının temelleri atılmış ve geçmişten geleceğe damgasını vuran ünlü şairler yetişmiştir.

Türk şairleri içerisinde, tasavvufu işleyip yayma, geliştirme açısından ön plana çıkanlan olduğu gibi, adı bilinmeyen nice şair de bu akımın geniş halk kitlelerince benimsenmesinde etkili oldular. Bir kısım şairler yalnızca

şiirlerini güzelleştirmek, zenginleştirmek amacıyla tasavvufı unsurlan malzeme olarak kullandılar. Bazı şairler de tasavvufun niteliklerini

104

Page 5: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

l

öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar. Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler yetişti. Sade ve güzel bir Türkçe ile şiirler ve ilahiler söyleyen bu şairlerle Anadolu'da zengin ve güçlü bir dini-tasavvufi Türk Edebiyatı doğmuş oldu.

Anadolu'daki ilk temsilcisi sayılan Yunus Eıme'yle birlikte birçok ünlü şair, bu edebiyatın gelişip yayılmasında etkili olmuşlardır.

Divan Şiirinden Örnekler

Tasavvufun niteliklerini şiirine malzeme olarak seçen şairler arasından Fuzuli'nin divanını incelediğimizde yer yer bu düşünce doğrultusunda

mısralar ortaya koyduğunu, zaman zaman mutasavvıf bir şair edası

içerisinde samimi duygulada süslenmiş öğüt verici mısralarına rastlıyoruz. Tasavvufun şiirinin diğer unsurları içerisinde adeta eritildİğİ şiirleriyle

beraber, baştan sona bu duygularının hakim olduğu beyitleri, Fuzuli 'yi zirve şairler arasına taşımakta oldukça önemli bir rol oynamıştır.

Vadi-i vahdet hakfkatde makdm-ı aşktır Kim müşahhas olmaz ol vadide sultandan geda

diyen Fuzuli'ye göre aşkı gönlünün derinliklerinde gizleyen aşığın tek hedefi vardır. İlahi sevgilisiyle bir olmak, bütünleşmek, onda yok olmaktır. Artık orada beyin, paşanın kuldan köleden farkı kalmamıştır. Birlik sırrına ulaşan aşık için farklılık duygusu ortadan kalkmıştır:

Eylemez halvet-saray-ı sırr-ı vahdet mahremi Aş ıkı ma 'şuktan ma 'şuku aşıktan cüda

Ancak bu noktaya varahilrnek için aşıkların aşması gereken engeller, geçmesi gereken dereceler vardır, bu yollar büyük bir sabırla katedilirken mutlaka yardım gereklidir. Yoksa tek başına bu yollar aşılamaz:

Yilrab hemişe lutfunu kıl reh-nüma bana Gösterme ol tariki ki yetmez sana bana

Ben bilmezsem bana gereken sen hakimsin Men' ey le verme her ne gerekmez sana bana

Ey Fuzuli menzil-i maksuda yetsem ne aceb Hidmet-i pir-i mugan irşadı rehberdir bana

105

Page 6: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

Aşığın hedefi bellidir. Gidilecek yol uzundur. Onu engellemek isteyenlere cevabı hazırdır:

Zahida sen kıl teveccüh kuşe-i minraba kim Kıble-i taat ham-ı ebru-yı dilherdir bana

Aşk zevkiyle hoş am terk-i nasihat kıl refik Ben tiryaki-mizacam zehr kar etmez bana

Aşk yolunda çekilen acılar boşa değildir. Kavuşmanın gereği maddi benliği terk etmek kaçınılmazdır.

Ey Fuzuli mah-nisbet mahv kıl varzn tamam Gel dilersen bulmak ol hurşid ile bir ittisal

Aşkın zevkine varmak, ancak her türlü maddi bağlardan kurtulmakla mümkündür:

Zevk istersen Fuzuli terk-i dünya kıl ki ben Bulmadım bir zevk bundan gayrı ta dünyadayzm

Aşkın ebedi zevkine varan aşık, kendinden geçmiştir. Maddi zevkler bir kenara bırakılmıştır:

Kimi hüşyar görsen sen ana sun camz ey saki Bihamdillah Fuzuli mesttir vahdet şarabından

Aşk sarhoşu aşığın artık gözünde gönlünde sevgiliden başka bir şey yoktur. Tüm benliğiyle kendini feda etmekten çekinmez:

Bin can olaydı kaş men dil-i şikestede Ta her biriyle bir kez olaydımfeda sana

Aşk yolu dert yoludur. Sıkıntı yoludur. Bunların haddi hesabı yoktur:

Bu gamlar kim benim vardır bairin başına koysan Çıkar kajir cehennemden güler ehl-i azaboynar

Burada şairin ince zekasını, bilgi ve kültürünü görmek mümkündür. Devenin bile taşıyamayacağı, altında ezilip küçülerek iğne deliğinden

geçebileceği ağır dertlere işaret eden şair, "Kafırler, ancak deve iğne

106

Page 7: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

deliğinden geçtiklerinde cehennemden çıkacaklar" mealindeki ayete telmihte bulunarak aşığın sıkıntısını, derdini gözler önüne seriyor.

Sabahlara kadar çekilen sıkıntı, acı, ıztırap sonucu göz yaşlarına hakim olamayan aşık için halden anlayan kimse de kalmamıştır:

Gözü yaşlıların hiilin ne bilsin merdüm-i gafil Kevakib seyrini şeb-ta-seher bfdar olandan sor

Ancak o bu durumdan asla şikayetçi değildir:

Vefa resmin unutmuşsun diye ineinmezenz zira Bu kim benden cefa kem eylemezsen hem vefadandır.

Kimsenin yardımını istemez:

Aşk derdiyle hoş em el çek ilacımdan tabfb Kılma derman kim helakim zehri dermanzndadzr

Çekme zahmet çek elin tedbfr-i derdirnden tabib Kim değil sen bildiğin ben çektiğim bfmarlzğ

Çünkü onun için hedef artık görünmeye başlamıştır. Onu bu doğrultudan saptıracak her şeye karşıdır. Kavuşma için gerekli önlemler almaktadır:

Yakdım tenimi vas! günü şem' tek amma Bil kim bu tedarik şeb-i hicrdnın içindir.

Önüne çıkan engelleri tek tek aşan aşık ıçın artık olgunluk dönemi başlamıştır. Adeta sevgiliyle bütünleşmiştir. Her şey odur, her şeyde o vardır. Var olan her şey onun yeryüzüne akseden görüntüleri sayılır. Onun varlığı herkesi kendine bağlamıştır:

Alemi pervane-i şem '-i cemiilin kıldı aşk Can-ı alemsin feda her lahza bin candır sana

Ay ve güneş ışığını ondan almaktır:

Sen ne nur-ı paksın ey mazhar-ı sun '-ı İlah Kim alır ş em' -i ruhından afitab u mah tab

Suda toprakta hep o vardır:

107

Page 8: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

Aks-ı ruyun suya salmış saye zülfun toprağa Anber etmiş toprağın adın suyun ismin gülab

Onun güzelliği tüm aleme yansımıştır:

Güneş levhi değil gökte şua üstünde zerrin hat Felek almış eline bir varak hüsnün kitabından

Her şeyde her yerde sevgiliyi bulan, onunla adeta bütünleşen aşık artık hedefe ulaşmıştır. Gerçek mutluluğun yeri bellidir:

Teşne-i cam-ı visalin ab-ı hayvan istemez Mail-i mur-ı hatın mülk-i Süleyman istemez

Tasavvufi duygu ve düşüncelerin Fuzuli'nin şiirindeki yansımalarma kısa bir göz attıktan sonra şimdi de yine yaşadığı dönemin büyük şairlerinden Nesimi'nin şiirlerine bir göz atalım:

Şiirlerinde din ulularını, büyük mutasavvıfları her vesile ile anan Nesimi'nin, kendisinden önce yaşayan büyük şairlerin eserlerini iyi okuduğu anlaşılıyor. Özellikle Fazlullah Hurüfi ile tanıştıktan sonra kaleme aldığı şiirlerinde; öğüt verme, inancını yayma arzusu ön plana çıkmaktadır. Bu tür şiirleri lirizm, ifade zenginliği yanında ilk şiirlerine oranla coşku yüklü olup, özellikle tasavvufı düşünce ve fikirler açısından dikkat çekici bulunmaktadır. Yaşadığı dönemdeki siyasi karışıklıkların yanında git gide yayılma alanı genişleyen tasavvufi edebiyatın Nesimi'yi de kendine çektiği

·gözlenmektedir. Büyük bir coşku ve taşkınlık içerisinde;

Derya-yı muhft cuşa geldi Kevn ile mekan huruşa geldi

diyen şair, büyük bir ustalıkla düşüncelerini şıırıne yansıtarak, halk kitlelerinin ilgi odağı oluyordu. İnsan yüzünde olduğunu söyledikleri harfiere dayalı bir inanç sistemi kurmaya çalışan hurüfilerin kabul gördüğü topluluklarda da Nesimi şiirleri el üstünde taşınır olmuştur.

Ünlü şair bir yandan duygu ve düşüncelerini yansıtırken, diğer yandan insanları aydınlatmayı, onlara gerçek yolu gösterıneyi görev edinmiştir.

Adernde tecelli kıldı Allah Kıl ademe secde olma gümrah

108

Page 9: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

diyen Nesimi'ye göre insanda ve yeryüzündeki her şeyde Tanrı'yı görmek, onu bulmak seven gönüller için imkan dahilindedir. Her şeyde o vardır:

Neylerim bakmak hilal ü bedre ayruk taebed Çünki yüzün bedriZe kaşın hilali bendedir

Ona varmak ona ulaşmak karşılıksız bir aşkla mümkündür. Çünkü ona giden yollar, herkes için kolay olmayabilir:

Muhabbet muhkem iştir gafil olma Bu karı sanma kim her kara benzer

Aşkı ancak aşka düşen bilir:

Aşkın beldsı yok diyüben aşka düşme var Kim aşık oldu kim dedi aşkın belası yok

diyen şair bu yola girenleri de uyarmaktan geri durmaz. Onlara öğütlerini sıralarken, zaman zaman kendi durumundan örnekler de verir:

Gel ey Hak isteyen talib mukaddes vadiyi tayy et Ki zahmetsiz ele gelmez ne kim istersen ey dana

Aşkta kuru sözün yeri olmaz. Vaızın, hocanın söyledikleri ancak kendini bağlar:

Aşkın hadisin gel iş it efsaneye aldanma kim Kur'anz satan vaızın nakli uzun efsanedir

Aslında sofunun, vaızın daNesimi'den öğrenmesi gereken çok şey vardır. Onu uyarmak görevini de üstlenen şair;

Hacc-ı ekber kılmak istersen gel ey zahid beri Aşıkın kalbi içinde sen bu beytullahz gör

derken, asıl Ka'benin gönül evi olduğunu anımsatır. Aşk yoluna girenler için de şairin söyleyecekleri vardır:

Dilberin yolunda ey sal ik ikilik perdedir Benliğin rej' olmayınca aradan gitmez hicab

109

Page 10: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

Birliğe ikiliğin sığmayacağını, bunun için benliğin yok edilmesinin. şart olduğunu ileri sürerken öncelikle kendini bilmenin önemine işaret eder:

Özünü kim ki bildi buldu Hakı Özünü bilmeyenler oldu şakf

( ... )

Eğer bu ilmi bilip bilmedinse kendi özünü Götür bu defterini tiz bazarda bir pula sat

Bu ilmi bilmeyen için hesap günü de sıkıntılı geçecektir:

Suretin levhinde yazılmış hurufi bilmeyen B ilmedi savm u salatın sagışzn yevmü 'l-hesab

Bunun için de gösterdiği yol açıktır;

Gel gel beri ki savm u salatın kazası var Sensiz geçen zaman-ı vis al in kazası yok

diye sevgiliye sesienirken aşk yolunun yolcuları ıçın uyarılarını

sürdürmektedir:

Çıkar panbuk kulagundan gözün aç Ki haşr aldı vü çalındı bugün sur

Gerçek ve ebedi hayat vuslat ile mümkündür. Adı ölüm olsa da, ebedi mutluluk bundan başka bir şey değildir:

Bahr-ifenadafani ol gör ki ne hoş hayat olur Ab-ı hayat imiş fena gerçi adı memat olur

Dünya aldatıcıdır, ona güven olmaz. Üç beş günlük mutluluk ıçın yaşanılacak yer değildir:

Dünya evinin saltanatı beş gün imiş çün B ünyadım yık er gibi zfr ü zeber ey le

Gerçek yaşamın kuralları bellidir. Uymayanlar ancak gaflet içinde olabilirler:

ııo

Page 11: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

Kim kizahir gÖT'medi yüzünde Hakkın suretin Gözgüsü arz değildir çare kılsam paszna

Gafletten uyanmanın yolu Nesiınİ'nin öğütlerinde sıralanmıştır:

Canını kurban kılandır yar için gerçek şehfd Sad hezaran rahmet olsun ol şehfdin canına

( ... )

Ey küpeyi inciden eden benden işit pend Söz dürrümü tut lü-lü '-i şehvara yapışma

( ... )

Gel olma zag-veş ebter yegil tuti kimi şekker İş it bülbül neçe öter konuhan gül bagzna

Gerçeğin farkına varan yolcu için yapılacaklar henüz bitmemiştir.

Engeller birer birer yok edilmelidir:

Himmet atzna süvar ol gey saadet cevşenin Sür aradan kibr ü kini eyle n~f.sinle kıta!

Musa tek eger aşık isen gönlünü arzt Saf olmayacak ayine dfdar ele girmez

diyen N esimi, kavuşmanın lezzetinden söz ederken;

Her kim irer visaline ayş-ı nafm içindedir Vaslma irmeyen kişi bil ki cahfm içindedir

diyerek sevgili yi isteyenlerin, ondan başka her şeyi dışladıklarılll ileri sürer:

Yar ile hemdem olanlar hiç dem urmaz özgeden Talib-i dfdar olanlar dünyeye hemdem değil

Artık aşık için o ulaşılmaz ve doyumsuz lezzetin engın denizlerinde kendini kaybetmek kaçınılmaz son olmuştur:

Şöyle mestim ta kıyamet dahi hüşyar olmazam Çün beni vahdet meyinden eyledi dildar mest

lll

Page 12: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

Kendini ebedi sarhoşluğun cenneti içinde düşünen vahdet yolcuları iÇin herkes aynı coşkuyla ona eşlik ederken görülür:

Kadı mest ü müfti mest ü sufi mest ü safa mest C ür 'a-i dim-ı elestten mü 'min ü kü.ffar mest

İlahi sırların kaynağını yakaladığına inanan aşığın dilinden artık şu sözler dökülmeye başlamıştır:

Geh çzkmışım İsa kimi çarh üstüne üstüne oturmuşum Geh varmışım Yusuf kimi Mısırda sultan olmuşum

( ... )

Hem benim Bağdat ile Şatt hem halife-i cihan Hem ene '!-hak söylerim hem darının Mansuruyum

( ... )

Cennet ü huri benim Kevser ü TuM benim Narı vü nurz benim hem susuzum hem Fırat

Hem yitiren hem yeten hem bitiren hem biten Cümle benim cümle ben dehr ile hem kainat

Hem benim haşr ile mahşer hem benim yevmü 'I-hes ab Hem bu yevmin sahibi hem olmuşum ehl-i zekat

diyebilenler için gerçek cennet sevgiliye kavuşmaktan başka bir şey değildir:

Cennet-i dfdardır maksud-ı ehl-i ma 'rifet Bir nefes ansız gerekmez cennetü '!-me 'va bize

Görüldüğü gibi Nesimi gerek doğrudan doğruya, gerekse dalaylı olarak her fırsatta insanlara yol göstermeyi, onları aydınlatmayı, kendisine görev edinmiş bir şair kimliğiyle karşımıza çıkarken, görmüş geçirmiş, deneyimli bir insan portresi çerçevesinde duygu ve düşüncelerini, inançlarını aktarmak için her yolu denemiştir.

Fuzuli'de gördüğümüz ve şiirinin güzelliğini artırmak için kullandığı geleneksel bir çerçeve içerisinde vazgeçilmez bir unsur olarak kabullendiği tasavvufı duygu ve düşünce zenginliği; Nesimi'de bir araç olmaktan çıkmış,

112

-~

Page 13: BURSA'DA DÜNDEN BUGÜNE TASAVVUF KÜLTÜRÜisamveri.org/pdfdrg/D086561/2002/2002_AKC.pdfl öğretmek, onu yaymak gayesiyle şiirler yazdılar.Her iki grupta da ünlü ve etkili şairler

onun amacına hizmet eden bir konum kazanarak tüm unsurlarıyla insanı aydıntatıcı bir rol üstlenmiştir.

Divan şiirinin bu iki büyük ustasında gördüğümüz tasavvufı özelliklerin sunumu, diğer bütün divan şairlerinde de aşağı yukarı bu iki görüş açisından gerçekleştirilmiştir. Daha ziyade şiirde güzellik kavramını artırıcı bir araç olarak, bir şiir malzemesi olarak kullanılagelmiştir.

113