bianchi
TRANSCRIPT
EGE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
(DOKTORA TEZİ)
BIANCHI TİPİ EVRENLERİN
KOZMOLOJİK ÇÖZÜMLERİ
Özgür AKARSU
Tez Danışmanı : Prof. Dr. Can Battal KILINÇ
Astronomi ve Uzay Bilimleri Anabilim Dalı
Bilim Dalı Kodu : 402.02.01Sunuş Tarihi : 01.07.2010
Bornova-İZMİR2010
Özgür AKARSU tarafından doktora tezi olarak sunulan “Bianchi Tipi Evrenlerin Kozmolojik Çözümleri” başlıklı bu çalışma E.Ü. Lisansüstü Eğitim ve Öğretim Yönetmeliği ile E.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Eğitim ve Öğretim Yönergesi’nin ilgili hükümleri uyarınca tarafımızdan değerlendirilerek savunmaya değer bulunmuş ve 01.07.2010 tarihinde yapılan tez savunma sınavında aday oybirliği ile başarılı bulunmuştur.
Jüri Üyeleri: İmza
Jüri Başkanı : Prof. Dr. Cafer İBANOĞLU
Raportör Üye : Prof. Dr. Hüsnü BAYSAL
Üye : Prof. Dr. Can Battal KILINÇ
Üye : Prof. Dr. İhsan YILMAZ
Üye : Prof. Dr. Ömer Lütfi DEĞİRMECİ
ÖZET
BIANCHI TİPİ EVRENLERİN KOZMOLOJİK ÇÖZÜMLERİ
AKARSU, Özgür
Doktora Tezi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü
Tez Yöneticisi: Prof. Dr. Can Battal KILINÇ
Temmuz 2010, 137 sayfa
Uzaysal olarak homojen fakat anizotropik Bianchi uzay-zamanları
maksimum uzaysal simetriye sahip Robertson-Walker (RW) uzay-zamanlarının
üzerine kurulu Friedmann-Lemaître evren modellerinin genelleştirilmesine,
anizotropik enerji kaynaklarının çalışılmasına ve dolayısıyla daha gerçekçi evren
modellerinin kurulmasına olanak sağlar. Yüksek çözünürlüklü Wilkinson
Microwave Anisotropy Probe (WMAP) verilerinin başarılı bir biçimde
çözümlenmesi ve yorumlanması için Bianchi tipi bir geometriye gerek olup
olmadığı üzerine sürmekte olan tartışmalar son yıllarda Bianchi tipi kozmolojik
modellere ve anizotropik enerji kaynaklarına olan ilgiyi arttırmıştır. Bu tez
kapsamında da, özellikle karanlık enerji bağlamında, belli varsayımlar altında
tanımlanmış bazı hipotetik anizotropik akışkanların varlığında genel görelilikçi
Bianchi I, LRS Bianchi I ve Bianchi III evren modelleri kurulmuş, modellerin
kinematikleri ve akışkanların dinamikleri incelenmiştir. İleride yapılacak
gözlemlerle günümüz evrenini anlatmakta RW metriğinin yeterli olduğu ortaya
çıksa bile anizotropik enerji kaynaklarının dışlanamayacağı sonucuna varılmıştır.
Anahtar sözcükler: Genel görelilik, Bianchi uzay-zamanları, anizotropik
akışkan, karanlık enerji, enflasyon, izotroplaşma
v
vi
ABSTRACT
COSMOLOGICAL SOLUTIONS OF BIANCHI TYPE UNIVERSES
AKARSU, Özgür
Ph.D. in Astronomy and Space Sciences
Supervisor: Prof. Dr. Can Battal KILINÇ
July 2010, 137 pages
Bianchi space-times give opportunity to generalize Friedmann-Lemaître
cosmological models that are based on spatially maximally symmetric Robertson-
Walker (RW) space-times, use anisotropic energy sources, and hence construct
even more realistic cosmological models. The interest in such models and
anisotropic fluids was promoted in recent years due to the debate that going on on
the analysis and the interpretation of the high resolution Wilkinson Microwave
Anisotropy Probe (WMAP) data, whether they need a Bianchi type morphology
to be explained successfully. In the scope of this dissertation, some anisotropic
fluids, particularly in the context of dark energy, are defined under certain
assumptions and some general relativistic Bianchi type I, locally rotationally
symmetric (LRS) Bianchi type I and Bianchi type III cosmological models in the
presence of the fluids that have been constructed, and the kinematics of the
models and the dynamics of the fluids are examined. It is concluded that, even if,
in the future, it turns out that RW space-times are sufficient to describe the current
universe the anisotropic fluids cannot be ruled out.
Keywords: General relativity, Bianchi space-times, anisotropic fluid, dark
energy, inflation, isotropization
vii
viii
TEŞEKKÜR
Öncelikle, doktora ve yüksek lisans eğitimim boyunca üzerimde büyük
emeği olan değerli hocam Prof. Dr. Can Battal Kılınç’a teşekkürlerimi borç
bilirim. Lisansüstü eğitimim boyunca emeklerini esirgemeyen tüm diğer
hocalarıma da ayrı ayrı teşekkürlerimi sunarım. Lisansüstü eğitimim boyunca aynı
ortamı paylaştığım tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ederim. Doktora
eğitimimin bir kısmını İngiltere Cambridge Üniversitesi Uygulamalı Matematik
ve Teorik Fizik Bölümü’nde (DAMTP) yapmama olanak sağlayan Prof. Dr.
Fernando Quevedo’ya teşekkür ederim.
Doktora eğitimim boyunca 2211-Yurt İçi Doktora Burs Programı
kapsamında maddi destek sağlayan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu’na (TÜBİTAK) teşekkürlerimi borç bilirim.
Anlayış ve desteğiyle doktora eğitimimi tamamlamama büyük katkısı olan
sevgili eşim Gözde Akarsu ne kadar teşekkür etsem azdır. Beni en iyi şekilde
yetiştirip, büyüten sevgili anneme ve babama ve ayrıca beni her zaman manevi
olarak destekleyen sevgili kardeşlerime teşekkür ederim. Ayrıca, başta benden
hiçbir desteğini esirgemeyen Rıza Yılmaz olmak üzere, bu zor süreç boyunca beni
hiçbir zaman yalnız bırakmayan ve bana güç veren tüm sevgili dostlarıma
teşekkür ederim. Dr. Anastasios Avgoustidis ve Rui F. Lima Matos’a candan
arkadaşlıkları ve bilimsel paylaşımları için ayrıca teşekkür ederim.
ix
x
İÇİNDEKİLER
Sayfa
ÖZET ................................................................................................................ v
ABSTRACT ..................................................................................................... vii
TEŞEKKÜR ..................................................................................................... ix
ŞEKİLLER DİZİNİ .......................................................................................... xiii
ÇİZELGELER DİZİNİ ..................................................................................... xv
1. GİRİŞ ............................................................................................................ 1
2. STANDART ΛCDM KOZMOLOJİK MODELİ VE ENFLASYON .......... 7
2.1 Robertson-Walker Metriği ve Friedmann Modelleri .................................. 7
2.2 Standart Büyük Patlama Modelinin Temel Sorunları ................................. 13
2.3 Enflasyon Modelleri ................................................................................... 16
2.3.1 Kozmolojik sabit (Λ), vakum enerjisi ve de Sitter genişlemesi .............. 17
2.3.2 Temel enflasyon mekanizması ................................................................. 20
2.4 Karanlık Enerji ............................................................................................ 29
2.5 Soğuk Karanlık Madde (CDM) ................................................................... 37
2.6 Kozmolojik Parametrelerin Gözlemsel Değerleri ....................................... 38
xi
İÇİNDEKİLER (devam)
Sayfa
3. STANDART ΛCDM MODELİ SORUNLAR VE BIANCHI MODELLERİ 41
4. ANİZOTROPİK AKIŞKANIN VARLIĞINDA BIANCHI MODELLERİ . 49
4.1 Bianchi I Uzay-Zamanında de Sitter Genişlemesi ..................................... 55
4.1.2 LRS modeller ve iki tam model .............................................................. 61
4.2 İki Akışkanlı LRS Bianchi I Modeller ....................................................... 67
4.3 Bianchi III Modeller .................................................................................. 90
5. SONUÇ ........................................................................................................ 101
KAYNAKLAR DİZİNİ ................................................................................... 104
ÖZGEÇMİŞ ..................................................................................................... 115
xii
ŞEKİLLER DİZİNİ
Şekil Sayfa
2.1 Kaotik enflasyon modelinde ikinci dereceden inflaton potansiyeli.
(Linde, 2008) ........................................................................................... 24
2.2 WMAP5 verilerine göre CMB ışınımında açısal büyüklüğe göre
sıcaklık değişimleri. Kırmızı eğri uzaysal olarak düz ΛCDM modeline
göre elde edilmiş ve gözlemsel veriyle en uyumlu kuramsal eğridir.
(http://map.gsfc.nasa.gov/media/080999/index.html) ............................. 29
2.3 Farklı Ω(0)Λ
değerleri için kırmızıya kaymaya karşı H0dL ışıtma
uzaklığı kuramsal olarak çizdirilmiştir. Evrenin uzaysal olarak düz ve
yalnızca toz parçacık ve geleneksel vakum enerjisi içerdiği
varsayılmıştır. (Copeland et al., 2006) ..................................................... 32
2.4 Uzaysal olarak düz evren için kırmızıya kaymaya karşı H0dL ışıtma
uzaklığı. Veriler Gold ve HST SN Ia verilerinden derlenmiştir.
Kuramsal değerler üç kuramsal eğriyle gösterilmiştir. i) Ω(0)m = 0 ,
Ω(0)Λ = 1 ii) Ω(0)
m = 0.31 , Ω(0)Λ = 0.69 iii) Ω(0)
m = 1 , Ω(0)Λ = 0 .
(Choudhury and Padmanabhan, 2005) .................................................... 34
2.5 SN Ia, CMB ışınımı ve gök ada kümelerinden Ω(0)Λ
ve Ω(0)m değerleri
için güven aralıkları. (http://www.supernova.lbl.gov/) ............................ 38
4.1 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı
ρ(ke). λ = k = 1 olduğu varsayılmıştır. ................................................... 78
4.2 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı
w(ke). λ = k = 1 olduğu varsayılmıştır. .................................................. 78
xiii
ŞEKİLLER DİZİNİ (devam)
Şekil Sayfa
4.3 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı ∆.
λ = k = 1 olduğu varsayılmıştır. ............................................................ 79
4.4 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı
karanlık enerjinin anizotropisi. λ = k = 1 olduğu varsayılmıştır. .......... 79
4.5 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda,
kozmik zaman t’ye karşı ρ(ke). λ = −0.8208092487n seçilerek, ∆’ın
t = 1’de sıfır olması sağlanmıştır. .......................................................... 85
4.6 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda,
kozmik zaman t’ye karşı w(ke). λ = −0.8208092487n seçilerek, ∆’ın
t = 1’de sıfır olması sağlanmıştır. .......................................................... 86
4.7 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda,
kozmik zaman t’ye karşı ρ(m). ρ(m)’in davranışı n’den bağımsızdır. ... 86
4.8 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda,
kozmik zaman t’ye karşı Ω(ke). λ = −0.8208092487n seçilerek, ∆’ın
t = 1’de sıfır olması sağlanmıştır. Ω(ke)(1) = 0.73 . ............................. 87
4.9 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda,
kozmik zaman t ’ye karşı ∆ . λ = −0.8208092487n seçilerek, ∆ ’ın
t = 1’de sıfır olması sağlanmıştır. .......................................................... 87
4.10 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda,
kozmik zaman t ’ye karşı karanlık enerjinin anizotropisi.
λ = −0.8208092487n seçilerek, ∆ ’ın t = 1 ’de sıfır olması
sağlanmıştır. ............................................................................................. 88
xiv
ÇİZELGELER DİZİNİ
Çizelge Sayfa
2.1 Standart ΛCDM modeli çerçevesinde WMAP7 ve WMAP7+Baryon
Akustik Salınımları+SN Ia gözlemlerinden kozmolojik parametreler.
Toplam yoğunluk dışındaki tüm değerler evrenin uzaysal olarak düz
olduğu varsayılarak hesaplanmıştır. Karanlık enerji için durum
denklemi parametresi (w) sabit olduğu varsayılarak hesaplanmıştır.
(Jarosik et al., 2010) ............................................................................ 39
3.1 Bianchi uzayları için invaryant bazlar. (Fagundes, 1992; Ryan and
Shepley, 1975) ..................................................................................... 44
3.2 Bianchi ve Kantowski-Sachs uzayları için standart metrikler.
(Fagundes, 1992; Ryan and Shepley, 1975) ........................................ 45
xv
xvi
1. GİRİŞ
Ciddi bir bilimsel çalışma alanı olarak kozmolojinin, Einstein’ın madde ile
uzay-zamanın etkileşimini anlatan alan denklemlerini verdiği genel görelilik
kuramının evrene uygulanmasıyla başladığı söylenebilir (Ellis, 2006b). Einstein,
alan denklemlerinin çözümünden boş olmayan evrenin durağan olamayacağını
görmüş ve 1917’de alan denklemlerine itici bir “kuvvet” gibi davranabilen
kozmolojik sabiti (Λ) ekleyerek uzaysal olarak homojen ve izotrop Robertson-
Walker (RW) metriği çerçevesinde durağan bir evren modeli oluşturmuştur
(Einstein, 1917). Hubble’ın 1929’da gök ada ışınımlarının kırmızıya kayma
değerlerinin uzaklıkla doğru orantılı olduğunu duyurmasının ardından Einstein’ın
durağan evren modeli yerini Friedmann’ın 1922 ve 1924’deki çalışmalarıyla
ortaya koyduğu yine RW metriği üzerine kurulu olan ancak genişleyebilen evren
modelleri almıştır (Friedmann, 1922; 1924). Bugün FRW modelleri olarak bilinen
bu model Standart Büyük Patlama (SBP) evren modelinin temelini oluşturur. SBP
modelinin başarısı Hubble genişleme yasasını, evrende gözlemlenen hafif element
bolluklarını ve kozmik mikrodalga ardalan (CMB) ışınımı açıklamasından gelir.
Ne var ki, SBP modelinin bazı önemli sorunlar barındırdığı fark edilmiştir. Bu
sorunların, erken evrenin de Sitter’in 1917’deki iki çalışmasında (de Sitter, 1917a;
1917b) Λ kullanarak elde ettiği üstel olarak genişleyen evren modeline benzer bir
evreden geçmesiyle çözülebileceği görülmüştür. Bu, evrenin erken dönemlerinde
Λ gibi davranan enerji kaynaklarının kullanılmasıyla elde edilen enflasyon
modellerinin temelini atmıştır. Enflasyon modelleri, CMB ışınımı gözlemlerinden
evrenin kozmolojik parametrelerinin belirlenebilmesinin de önünü açmıştır. Son
on beş yıl içerisinde, özellikle Süpernova Ia (SN Ia) ve CMB ışınımı gözlemleri
sayesinde daha önceleri matematiksel ağırlıklı olan ve oldukça spekülatif bulunan
kozmoloji hızla gelişen bir bilimsel alan olmuştur. Bugün, yüksek duyarlıklı yeni
gözlem olanakları farklı kozmolojik modellerin birbirleriyle karşılaştırılmasına ve
öngörülerinin sınanmasına olanak sağlamaktadır.
Bugünkü kozmolojik veriler erken evrenin bir enflasyon döneminden
geçtiğini, daha sonra SBP modellerine uygun olarak evrimleştiği ve günümüz
1
evrenin Λ gibi davranan bir enerji kaynağının (karanlık enerji) etkisiyle
hızlandığını ve hemen hemen uzaysal olarak düz bir geometriye sahip olduğunu
göstermektedir. Gözlemler, evrenin fiziksel bileşenlerinin oranlarını da büyük
duyarlılıkla verebilmektedir. Son verilere göre, standart ΛCDM (burada CDM
soğuk karanlık maddenin kısaltmasıdır) çerçevesinde, evrenin enerji
yoğunluğunun yaklaşık %5’i baryonik madde, %22’si CDM ve %73’i yapısı hala
çok iyi anlaşılmamış olan karanlık enerji biçimindedir.
Enflasyon modelleri evreni çok genel başlangıç koşullarından standart
ΛCDM modelinin başarıyla işleyeceği koşullara evrimleştirir. Standart ΛCDM
modeli ise enflasyon sonrası evrenin evrimini anlatır. Ne var ki, yüksek
çözünürlüklü Wilkinson Microwave Anisotropy Probe (WMAP) (Peiris et al.,
2003; Spergel et al., 2007; Hinshaw et al., 2009; Komatsu et al., 2009; 2010)
gözlemlerinden elde edilen CMB sıcaklık haritalarının standart enflasyon+ΛCDM
modellerine göre bazı anomaliler içerdiği yönünde kuşkular oluşturmuştur. Bu
anomalilerin gerçek olma olasılığı, WMAP verilerinin başarılı bir biçimde
çözümlenmesi ve yorumlanması için Bianchi tipi bir geometriye gerek olup
olmadığı üzerine bir tartışma başlatmış ve Bianchi modellerine olan ilgiyi hızla
arttırmıştır.
Bianchi modelleri uzaysal olarak homojen ancak anizotropik genel
görelilikçi kozmolojik modeller ailesinin neredeyse tamamını oluşturur. Bianchi
modellerinin dışındaki homojen ve anizotropik evren modeli ailesini ise özel bir
durum olan Kantowski-Sachs (Kantowski and Sachs, 1966) ailesi oluşturur.
Bianchi modelleri uzaysal olarak maksimum uzaysal simetriye sahip RW
metrikleri üzerine kurulan standart Friedmann-Lemaître (FL) modellerinin
genelleştirilmesine ve daha gerçekçi evren modellerinin kurulmasına olanak
sağlar. Bianchi metrikleri yalnızca uzaysal geometrinin genelleştirilmesine değil,
evrenin fiziksel içeriği bakımından da ideal akışkana göre daha karmaşık enerji
kaynaklarının (örneğin, ısı akısı, anizotropik basınç kaynakları, kozmik sicimler,
viskoz akışkanlar vb.) ele alınmasına olanak sağlar. Genel görelilikçi Bianchi tipi
kozmolojik modellerin çalışılmaya başlanması Kasner’in 1925’de vermiş olduğu,
2
bugün Kasner vakum çözümü olarak bilinen, çözümlere kadar götürülebilir.
Kasner (1925) düz RW metriğinin üç uzaysal boyutta farklı hızlarla genişlemesine
izin vererek (ki böylesi bir düzenleme Bianchi tip-I metriğine karşılık
gelmektedir) boş evren için Einstein alan denklemlerini çözmüştür. Daha sonra,
Lemaître (1933) bu metrik çerçevesinde, ancak evrenin fiziksel içeriği için bilinen
bazı maddesel kaynakları (toz, ışınım) kullanarak alan denklemlerini çözmüştür.
Kasner ve Lemaître’ın bu çalışmaları daha sonra Shücking, Robinson,
Raychaudhuri, Thorne ve bazı başka yazarlarca ele alınmıştır (Ellis, 2006a).
Ancak, Bianchi tipi modeller genelde gözlemsel kozmolojiden çok matematiksel
kozmolojinin ilgi alanında bulunmuştur. Bunun önemli bir nedeni enflasyonist
evren modellerinin SBP modelinin sorunlarına getirdiği oldukça başarılı çözüm
önerisi ve CMB sıcaklık gözlemlerinden elde edilen verilerin enflasyon
modellerinin öngörülerine uygun, istatistiksel olarak neredeyse izotropik,
olduğunun gözlemlenmiş olmasıdır. Enflasyon modellerinin karakteristik özelliği
evrenin erken dönemlerinde kısa bir süre için Λ’ın doğurduğuna benzer bir
hızlanma döneminden geçmesidir. Wald (1983) tarafından ortaya koyulan ve
bugün cosmic no-hair teoremi olarak bilinen teoreme göre Bianchi IX modeli bazı
koşullar altında olmak üzere diğer bütün Bianchi tipi evrenlerin pozitif bir Λ’ın
varlığında üstel olarak de Sitter evrenine yaklaştığını, dolayısıyla izotroplaştığını
göstermiştir. Bu nedenle geleneksel enflasyon modelleri evrenin neden izotropik
olduğunu açıklama iddiasında olmalarına karşın en baştan homojen ve izotropik
RW metriği üzerine kurulmuşlardır. Oysa ki, gerçekçi bir model kurmak için,
evrenin daha genel bir metrik ile başlayıp günümüz evreninde gözlemlenen
miktarlardaki homojenlik ve izotropiye evrimleştiklerinin gösterilmesi gerekir.
Bugünkü uzay gözlemsel olarak ayırt edilemeyecek kadar izotrop olsa bile erken
evren ve/veya çok geç evren oldukça anizotropik olabilir (Ellis, 2006a). Ne var ki,
kozmoloji dünyası daha çok enflasyona neden olan inflaton alanının yapısına
odaklanmış ve inflaton alanını oluşturabilecek skaler alanlar üzerinde durmuştur.
Çünkü enflasyon döneminde gerçekleşmiş olduğu düşünülen yaklaşık e60 katlık
genişleme evrenin enflasyon öncesi izlerini zaten silecekti. Oysa Cosmic
Background Explorer (COBE) gözlemlerinden beri CMB ışınım anizotropisinin,
standart enflasyon+ΛCDM modelleri çerçevesinde bazı anomaliler gösterdiği
3
yönünde kuşkular bulunmaktaydı. Ancak COBE gözlemlerinin yeterli duyarlıkta
olmadığı düşünüldüğünden bunun üzerinde pek durulmamıştır. COBE
gözlemlerinde emin olunamayan bu anomalilerin, yüksek çözünürlüklü WMAP
gözlemlerinde de ortadan kalktığını kesin olarak söylemek mümkün olmamıştır.
Farklı araştırma grupları bu olası anomaliler için farklı yorumlar getirmektedir.
Bir kısım araştırmacı bu anomalilerin istatistiksel olarak standart enflasyon
+ΛCDM modelleriyle uyumlu olduğunu söylerken, bir kısım araştırmacı bu
anomalilerin istatistiksel rastlantıyla açıklanabilecek bir özellikte olmadığını ve bu
anomalilerin standart enflasyon+ΛCDM modellerinin, hatta genel göreliliğin,
gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ettiğini söylemektedir. Bu tartışma bugün
devam etmekle birlikte, anomalilerin istatistiksel bir rastlantı olmadığı olasılığı
üzerinde duranlar, evrenin uzaysal geometrisinin Bianchi tipi bir geometriye sahip
olması durumunda WMAP verilerinin daha yüksek başarıyla açıklanabileceği
seçeneği üzerinde durmaktadırlar.
Büyük Patlama modelinin sorunlarına oldukça başarılı bir biçimde çözüm
getiren enflasyon paradigmasının terk edilmesi olanaklı gözükmemektedir.
Öyleyse, günümüz evrenin enflasyon modellerinden beklenene göre daha büyük
bir anizotropiye sahip olması nasıl açıklanacaktır? Bunu için başlıca iki yöntem
düşünülebilir. Birincisi, geleneksel enflasyon modelleri enflasyon sonunda belli
ölçüde anizotropik bir evren oluşturacak biçimde yenilenebilir. Ya da, ikincisi,
geleneksel enflasyon modellerine dokunulmadan evrenin enflasyon sonunda
oluşmuş izotropisi enflasyon sonrası bir süreçte bozulabilir. Her iki yöntem için
de, izotroplaşmayı tedirgin edebilecek bilinen bazı anizotropik enerji kaynakları
dikkate alınabileceği gibi doğrudan enflasyona neden olan inflaton alanının ya da
evrenin bugünkü hızlanmasına neden olan karanlık enerjinin anizotropik özellikte
olabilecekleri düşünülebilir. Karanlık enerjinin ve inflaton alanının izotropik bir
yapıya sahip oldukları üstü örtük bir varsayımdır ve bunların izotropik özellikte
olmaları için a priori ya da ampirik bir gerekçe bulunmaktadır. Kozmolojik model
kurgularında genelde anizotropik enerji kaynakları ihmal edilmiştir. Bunun başlıca
iki nedeni olduğu söylenebilir. Birincisi, uzaysal simetri özelliklerinden dolayı
anizotropik enerji-momentum kaynaklarının incelenmesine izin vermeyen RW
4
metriğinin büyük ölçeklerde evreni başarıyla betimlediği düşüncesidir. Güncel
kozmolojik gözlemler bu düşüncenin sorgulanmasına neden olarak anizotropik
enerji kaynaklarına ilgiyi arttırmaktadır. İkincisi ise, anizotropik enerji
kaynaklarının anizotropik genişleme doğurarak evrenin gözlemlere aykırı olarak
anizotropik bir geometriye evrimleşmesine neden olacakları düşüncesidir. Oysa
ki, bu tezde gösterileceği gibi anizotropik enerji kaynaklarının evreni anizotropik
bir genişlemeye zorlayacağı her zaman doğru değildir. Buna göre, ileride RW
metriğinin evreni betimlemekte yeterli olduğu ortaya çıksa bile, bu anizotropik
enerji kaynaklarının var olma olasılığını dışlamayacaktır.
Yukarıdaki gelişmeler ışığında oluşturulan bu tez üç ana kısımdan
oluşmaktadır: Bunlar; standart ΛCDM modeli ve enflasyon senaryosunun
verildiği Bölüm 2, standart ΛCDM modelinin sorunlarının ve Bianchi uzay-
zamanlarının tartışıldığı Bölüm 3 ve belli varsayımlar altında tanımlanmış bazı
anizotropik enerji kaynaklarının varlığında kurulmuş olan Bianchi tipi evren
modellerinin verildiği Bölüm 4’tür.
Bölüm 2’de öncelikle RW metriği üzerine kurulu olan SBP modeli ve bu
modelin temel sorunları, daha sonra Λ ya da geleneksel vakum enerjisinin
doğurduğu de Sitter genişlemesinin bu sorunları nasıl çözebildiği ve enflasyon
senaryosu, evrenin bugünkü hızlanmasından sorumlu tutulan karanlık enerji
kavramı üzerinde durulmuştur. Böylece geleneksel vakum enerjisi ya da benzeri
enerji kaynaklarının kozmolojideki yeri ve önemi vurgulanmış ve standart
enflasyon+ΛCDM kozmolojik modelinin ana hatları verilmiştir. Bu bölümde son
olarak standart ΛCDM modeli çerçevesinde kozmolojik parametrelerin değerleri
en güncel kozmolojik veriler dikkate alınarak verilmiştir. RW metriğinin simetri
özelliklerinin enerji-momentum tensörü üzerine getirdiği kısıtlamalara yine bu
bölümde değinilmiştir.
Bölüm 3’te, ilk olarak standart enflasyon+ΛCDM kozmolojik modeli
çerçevesinde kalındığında WMAP verilerinden elde edilen CMB ışınım
haritalarında saptanan olası anomaliler listelenmiş ve bazı araştırmacıların bu
5
anomalilerin evreni betimlemek için Bianchi uzay-zamanlarının kullanılmasıyla
çözülebileceğini belirtiğine değinilmiştir. Daha sonra Bianchi uzay-zamanlarının
sınıflaması verilip, bu uzay-zamanlar çerçevesinde bazı kozmolojik parametreler
tanımlanmış ve genelleştirilmiş Friedmann denklemleri verilmiştir.
Bölüm 4’te ilk olarak Bianchi uzay-zamanlarının enerji-momentum
tensörünün seçiminde anizotropiye izin verdiği gösterilmiş ve bu uzay-zamanların
izotroplaşma özellikleri kısaca tartışılmıştır. Daha sonra anizotropik akışkanın
varlığında üç ayrı Bianchi tipi kozmolojik model kurulmuştur. İlk modelde,
Bianchi I uzay-zamanının de Sitter genişlemesi sergilemesinin koşulları verilmiş
ve vakum enerjisi kavramı genelleştirilerek de Sitter genişlemesi sergileyen iki
ayrı LRS (locally rotationally symmetric) Bianchi I modeli verilmiştir. İkinci
modelde, anizotropik ve dinamik bir durum denklemi parametresine sahip bir
hipotetik karanlık enerji ve sıradan maddeden oluşan iki akışkanın varlığında sabit
ivmelenme parametresine sahip bir LRS Bianchi I kozmolojik modeli
kurulmuştur. Bu modelin günümüz evreni yöresindeki davranışı üzerinde de
ayrıca durulmuştur. Üçüncü, model ise anizotropik uzaysal eğriliğe sahip Bianchi
III uzay-zamanı çerçevesindedir. Bu modelde, Bianchi III uzay-zamanının özel bir
anizotropik akışkanın varlığında, izotropik akışkanın varlığındaki Bianchi I ve V
uzay-zamanları gibi izotroplaşabileceği gösterilmiştir.
Bu tezde metrik için (+,−,−,−) işaret ve doğal birimler (ışık hızı c = 1, G
Newton sabiti olmak üzere 8πG = 1 ) uzlaşısı kullanılmıştır. Başka bir anlamda
kullanıldığı belirtilmediği sürece Yunan harfleriyle (µ, ν, ...) gösterilen indisler
0’dan 3’e, Latin harfleriyle (i, j, ...) gösterilen indisler 1’den 3’e kadar değer alır
ve (x0, x1, x2, x3) = (t, x, y, z)’dir.
6
2. STANDART ΛCDM KOZMOLOJİK MODELİ VE ENFLASYON
2.1 Robertson-Walker Metriği ve Friedmann Modelleri
SBP kozmolojik modeli; fizik yasalarının evrenselliği (Kopernik ilkesi),
evrenin büyük ölçekli yapısının Einstein görelilik kuramına uygun olarak
evrimleştiği ve kozmolojik ilke üzerine kurulmuştur (Carroll, 1997; Wald, 1984,
Peiris, 2008).
Kozmolojik ilke, yeterince büyük ölçeklerde ele alındığında evrenin uzaysal
olarak homojen ve izotrop olduğunu söyler. İzotropluk, uzayın belli bir
noktasındaki gözlemcinin hangi yöne bakarsa baksın uzayın özelliklerinin
değişmediğini görmesi, homojenlik ise uzayın özelliklerinin bakış doğrultusu
boyunca değişmemesi demektir. Diğer yandan, kozmolojik ilke durağan olmayan
bir evrene izin vermektedir. Buna göre, Einstein’ın genel görelilik kuramı
çerçevesinde, uzaysal olarak homojen ve izotrop ancak büyüklüğü zamanla
değişen bir evren her biri homojen ve izotrop olan uzaysal kesitlerin zamansal
olarak arda arda gelmesi olarak ele alınabilir. Evreni temsil etmek için (R zaman
yönünü ve Σ üç boyutlu homojen ve izotropik uzayı temsil etmek üzere) R×Σ olan
bir uzay-zaman dikkate alınabilir ve evren
ds2 = gµνdxµdxν = dt2 − a2(t)γij(x)dx
idxj , ui = δi0, (1)
biçimindeki dört boyutlu komoving metrik ile betimlenebilir (Carroll, 1997).
Burada, t zaman koordinatı, (x1, x2, x3) Σ üzerinde bulunan uzaysal koordinatlar
ve γij Σ üzerindeki maksimum simetriye sahip uzaysal metrik tensördür. a(t) ise
ölçek çarpanıdır ve (1) denkleminde verilen metriğin belli bir t anındaki uzaysal
kesitinin (Σ) büyüklüğünü verir. ui ≡ dxi/ds dörtlü-hız vektörüdür ve bu tez
kapsamında yalnızca komoving (ui = δi0 ) koordinatlarda çalışılacaktır. γij ’nin
maksimum simetriye sahip olması metrikte dtdxi çapraz terimlerinin bulunmasına
izin vermez ve metriğin uzaysal bileşenleri yalnızca kozmik zaman t’nin
fonksiyonu olur. Bu durumda (1) denkleminde verilen metrik Robertson-Walker
7
metriği olarak bilinen biçimde aşağıdaki gibi yazılabilir (Carroll, 1997; Peiris,
2008; Peacock, 2002):
ds2 = dt2 − a2(t)
dr2
1− kr2+ r2dθ2 + r2 sin2 θdφ2
, (2)
burada k uzaysal eğriliği anlatır ve yalnızca üç değer alabilir; k = −1, 0, 1 ve
bunlar sırasıyla uzaysal olarak açık (sonsuz, hiperbolik uzay), düz (sonsuz, düz
uzay) ve kapalı (sonlu, küresel uzay) evrene karşılık gelir.
Uzay-zamanın her türlü eğrilik özelliğini içeren Riemann eğrilik tensörü
aşağıdaki gibi verilebilir:
Rµαβγ =
∂Γµαγ
∂xβ−
∂Γµαβ
∂xγ+ Γµ
σβΓσγα + Γµ
σγΓσβα. (3)
Bir Riemann metriği tarafından belirlenen bir geometrinin N-boyutlu Öklit
uzayından sapmasının ölçüsünü veren Ricci eğrilik tensörü, Riemann tensörünün
büzülmesiyle elde edilebilir:
Rαβ = Rµαβµ. (4)
Ricci eğrilik skaleri ise Ricci eğrilik tensörünün izi olarak tanımlanır:
R = Rµµ = gµνRµν . (5)
Einstein’ın ortaya koyduğu genel görelilik kuramı Riemann geometrisiyle
betimlenen uzay-zamanın geometrisi ile enerji yoğunluğu ve akısı ve
momentumun etkileşimini belirler. Bu kuramda uzay-zamanın eğriliğini ve
evrimini Einstein alan denklemleri verir (Wald, 1984; Peacock, 2002):
Gµν ≡ Rµν − 1
2Rgµν = −Tµν , (6)
burada Gµν Einstein tensörü, Tµν enerji-momentum tensörüdür. Einstein alan
denklemlerinin sol tarafı (Gµν ) uzay-zamanın geometrik özelliklerini sağ tarafı
(Tµν ) ise ele alınan uzay-zamanın fiziksel içeriğini anlatır.
Einstein alan denklemlerinin önemli bir özelliği Bianchi özdeşliğinden
gelmektedir ve aşağıdaki gibi verilir (Ellis, 2002):
8
Gµν;ν = 0 = Tµν
;ν . (7)
Bu özdeşlik Einstein alan denklemlerinin enerji-mometum tensörünün
korunumunu garantilediğini söyler.
Einstein alan denklemleri genelde oldukça karmaşık ve doğrusal olmayan
denklemler sistemidir ve genel çözümlerini elde etmek çok zordur; çoğu zaman
basitleştirici bazı varsayımlar yapmak gerekmektedir. Diğer yandan, uzay-zamanı
betimleyen metrik, kendisinin basitleştirilmesini sağlayan birçok simetri
serbestliğine sahiptir. Dolayısıyla, bazı simetri özelliklerinden yararlanılarak
metriklerin basitleştirilmesi Einstein alan denklemlerinin çözümünde en sık
başvurulan yöntemlerden biridir. Carroll’ın (1997) belirttiği gibi, Einstein alan
denklemleri, herhangi bir enerji-momentum tensörünün yapısını belirleyen
herhangi bir kuram belirlemeden de çözülebilir. Tµν üzerinde herhangi bir
sınırlama olmaması durumunda herhangi gibi bir metrik için Einstein tensörü
hesaplanabilir ve daha sonra −Tµν Einstein tensörüne eşitlenerek buna karşılık
gelen enerji-momentum tensörü elde edilebilir. Bu yöntem sayesinde, kuramsal
evren modellerinde evrenin gözlemlenen kinematiklerine uygun varsayımlar
yapılarak varlığını yalnızca kozmolojik evrimde gösteren karanlık enerji gibi
enerji kaynaklarının doğası hakkındaki bilgimizi arttırabiliriz.
Kozmolojik ilke evrenin maksimum uzaysal simetriye sahip RW metriğiyle
betimlenebileceğini söylediğinden Einstein alan denklemleri kozmolojik
bağlamda kolayca çözülebilmiştir. Einstein alan denkleminin kozmolojik
bağlamdaki ilk çözümleri bilinen enerji ve momentum kaynakları (ışınım, toz
parçacık vb.) için elde edilmiştir (Friedmann, 1922, 1924). Bu çözümler bugün
Friedmann-Robertson-Walker (FRW) modelleri olarak bilinmektedir.
RW metriği için Einstein alan denklemlerinin sıfırdan farklı bileşenleri
aşağıdaki gibidir:
G00 = −3
a2
a2+
k
a2
= −T 0
0 , (8)
9
Gji =
−2
a2
a2− a2
a2− k
a2
δji = −T j
i , (9)
burada her bir nokta kozmik zaman t’ye göre türeve (d/dt) karşılık gelmektedir.
RW metriğinin maksimum uzaysal simetrik yapısı, diyagonal olmayan (µ = ν )
bütün bileşenlerin sıfır olmasını sağlar. İzotropluk, ayrıca, diyagonal uzaysal
bileşenlerin (i = j ) de özdeş olmasını sağlamıştır. Sonuç olarak elde edilen
denklem sistemi üç bilinmeyen ( a, T 00 , T 1
1 = T 22 = T 3
3 ) ve lineer bağımsız iki
denklem içermektedir. Dolayısıyla, bu sistemin tam olarak belirlenebilmesi için ek
bir sınırlamaya gerek vardır. Görülebileceği gibi, RW metriğinin simetri
özellikleri, enerji-momentum tensörünün en fazla iki serbestlik derecesine sahip
olmasına izin verir. Bunlar T 00 ve T 1
1 = T 22 = T 3
3 ’dir. Böylesi bir akışkan, enerji-
momentum tensörü yalnızca diyagonal bileşenlere sahip olan ideal akışkanlar
kapsamında ele alınabilir ve matematiksel olarak, tensörel gösterimiyle
Tµν = (ρ+ p)uµuν − pδµν , (10)
biçiminde, ya da matris gösterimiyle
Tµν = diag[ρ,−p,−p,−p] (11)
biçiminde ifade edilebilir. Buna göre, sistemi tam olarak belirlemek için akışkanın
enerji yoğunlu ile basıncı arasında bir ilişki kurmak yeterlidir. Bilinen bütün ideal
akışkanlar
p = wρ (12)
gibi basit bir biçimdeki durum denklemine uyarlar (Carroll, 1997). Burada w
akışkanın basıncı ile enerji yoğunluğu arasındaki oranı belirleyen bir katsayıdır ve
durum denklemi parametresi olarak bilinir. Dikkat edilirse, RW metriği w ’nun
zamanın fonksiyonu olmasına izin verir. Ancak, sıradan enerji kaynakları için bu
katsayı genelde bir sabittir; örneğin, relativistik olmayan madde (toz, vb.) için
w = 0 , relativistik madde ve ışınım için w = 1/3 alınabilir (Peiris, 2008).
Dolayısıyla, bu katsayının sabit olduğu varsayılarak fiziksel olarak anlamlı ve tam
olarak belirlenmiş bir denklem sistemi elde edilir.
10
Denklem (8), (9) ve (12) ele alınır ve yeniden düzenlenirse aşağıda verilen
Friedmann denklemleri elde edilir:
H
2 ≡ a2
a2=
ρ
3− k
a2, (13)
a
a= −1
6ρ(1 + 3w), (14)
burada H ≡ a/a Hubble parametresidir ve günümüzdeki değeri H0 ile gösterilir.
Literatürde (13) ve (14) denklemleri çoğu zaman sırasıyla birinci ve ikinci
Friedmann denklemleri olarak anılmaktadır.
Süreklilik denklemi, (7) denkleminde verilen Bianchi özdeşliğinden (ya da
enerji-momentum tensörünün korunumundan, Bkz. (7) denkleminin sağ tarafı),
elde edilebilir:
ρ+ 3(1 + w)ρa
a= 0 . (15)
Sıradan madde formlarına uygun olarak akışkanın durum denklemi parametresi
w ’nın sabit olduğu varsayımı altında, bu denklemin integre edilmesinden
akışkanın cinsine (w ) bağlı olarak enerji yoğunluğu ile ölçek çarpanı arasındaki
ilişki bulunur:
ρ ∝ a−3(1+w) . (16)
Çoğu zaman, evrenin fiziksel içeriğinin aşağıdaki gibi tanımlanan bir
yoğunluk parametresi ile ifade edilmesi kolaylık sağlamaktadır:
Ωi =ρiρkrt
, (17)
burada i alt indisi evrenin herhangi bir fiziksel bileşenini işaret etmektedir ve
ρ(krt) kritik enerji yoğunluğudur. Kritik enerji yoğunluğu, evrenin uzaysal olarak
düz (k = 0) olması durumundaki toplam enerji yoğunluğuna karşılık gelir ve (13)
denkleminden yararlanılarak aşağıdaki gibi verilebilir:
ρkrt = 3H2 . (18)
11
Evrenin toplam enerji yoğunluğu parametresi
i Ωi = Ωtop (13), (17) ve (18)
denklemlerinin kullanılmasıyla
Ωtop = 1 +k
a2H2 (19)
biçiminde ifade edilebilir. Buna göre; uzaysal olarak düz evren (k = 0) için
Ωtop = 1 olur. Buradan, sırasıyla, uzaysal olarak kapalı, düz ve açık evren için
Ωtop > 1 ya da ρtop > ρkrt → k = 1, (20)
Ωtop = 1 ya da ρtop = ρkrt → k = 0, (21)
Ωtop < 1 ya da ρtop < ρkrt → k = −1 (22)
yazılabilir.
Uzaysal olarak düz olan model için Hubble parametresinin, ölçek çarpanının
ve akışkanın enerji yoğunluğunun evrimi aşağıdaki gibidir (Copeland et al.,
2006):
H =2
3(1 + w)(t− t0), (23)
a = (t− t0)2
3(1+w) , (24)
ρ ∝ a−3(1+w) . (25)
Evrenin ivmelenmesini gösteren ivmelenme parametresi aşağıdaki gibi tanımlanır
(Carroll, 1997):
q ≡ − aa
a2. (25)
Bu tanıma göre; −1 < q < 0 ise evren hızlanarak, q = 0 sabit hızla ve q > 0 ise
yavaşlayarak genişler. Düz uzay için ivmelenme parametresi ile evrenin fiziksel
içeriği arasındaki ilişki aşağıdaki gibidir:
q =1
2Ωkrt(1 + 3w). (26)
Kozmolojik olarak önemi olan iki tür akışkan, sırasıyla ışınım ve basınçsız toz,
için evrenin evrimi aşağıdaki gibi bulunur (Copeland et al., 2006):
a ∝ (t− t0)1/2, ρ ∝ a−4 ve q = 1 , (27)
12
a ∝ (t− t0)2/3, ρ ∝ a−3 ve q = 1/2. (28)
Buradan hemen görülebileceği üzere, ışınımın enerji yoğunluğunun ölçek
çarpanına bağlı değişimi toz parçacıklarınkine göre daha hızlıdır. Dolayısıyla;
erken evrende ışınım baskın olur ve erken evren (27)’de verilen denklemlere
uygun olarak, geç evrende toz baskın olur ve evren (28)’de verilen denklemlere
uygun olarak evrimleşir.
2.2 Standart Büyük Patlama Modelinin Temel Sorunları
FRW modelleri günümüz evrenini başarıyla betimlemesine karşın, bu
modellerin erken evrenden günümüze evrimleşmesinde bazı önemli sorunlar
içerdiği bilinmektedir. Bu sorunlar literatürde SBP’nin temel sorunları olarak
bilinmektedir ve başlıcaları düzlük sorunu, ufuk sorunu (izotropi sorunu),
yapıların oluşumu sorunu, manyetik tek-kutuplu sorunudur. Bunlardan ilk ikisi
SBP modeli ilk ortaya atıldığında fark edilmiş diğer iki sorun ise daha sonradan
SBP modelinin geliştirilmesinde açıklanması gereken iki önemli sorun olarak
ortaya çıkmıştır.
Düzlük sorunu:
Denklemi (19), Hubble parametresinin tanımından yararlanılarak aşağıdaki
gibi yazılabilir:
Ωtop = 1 +k
a2. (29)
Burada Ωtop = 1 noktası kararlı bir nokta değilidir. a < 0 ise, yani evren
yavaşlayarak genişliyorsa, denklemde eğrilikten gelen terim sürekli olarak
büyüyecek yani Ωtopbir değerinden sürekli olarak uzaklaşacaktır. a > 0 ise, yani
evren hızlanarak genişliyor ise, eğrilikten gelen terim sürekli olarak küçülecek
yani Ωtop bire yaklaşacaktır. Buna göre, Ωtop = 1 ancak hızlanarak genişleyen bir
evrende kararlı bir noktadır. (29) denklemi (13) ve (16) denklemleri kullanılarak
aşağıdaki gibi de yazılabilir:
13
Ωtop = 1 +k
13ρ0a
−1−3w − k. (30)
Buna göre; k ne olursa olsun w > −1/3 olduğu sürece a → 0 iken Ω → 1
olacaktır. Ancak, k = −1 için a → ∞ iken Ω(top) → 0 ve k = 1 için
a → amak = (ρ0/3)1/(1+3w) iken Ω(top) → ∞ olacaktır. Buna göre SBP
modelinde kullanılan başlıca fiziksel bileşenler ışınım ve toz olduğundan bu
modellerde Ωtop = 1 kararlı bir durum değildir. Diğer yandan, kozmolojik
gözlemler Ωtop∼= 1 olduğunu göstermektedir (Jarosik et al., 2010), dolayısıyla
erken evrende Ωtop doğal denilemeyecek kadar yüksek bir yaklaşıklıkla bir
değerine sahip olmalıdır. Örneğin; ilkel çekirdek sentezlenmesi döneminde
|Ωtop − 1| < O(10−16) (Liddle, 1997), Planck zamanında |Ωtop − 1| < O(10−64)
(Riotto, 2002) ve büyük birleşik kuram (GUT) enerji düzeylerinde
|Ωtop − 1| < O(10−52) (Guth, 1981) olmalıdır.
Diğer yandan, (30) denkleminden görülebileceği gibi, w < −1/3 olan bir
akışkanın varlığında genişleyen bir evrende k ne olursa olsun, Ωtop = 1 kararlı bir
noktadır. Buna göre, eğer genişleyen bir evren böylesi bir bileşene sahip ise
düzlük sorunu doğal bir yolla çözülebilir.
Ufuk sorunu (İzotropi sorunu):
SBP modeli çerçevesinde uzay homojen ve izotropik kabul edilmiş olsa da,
bugünkü gökyüzü geçmişte birbiriyle nedensel ilişkide bulunmamış olan birçok
bölgeden oluşmuş olmalıdır. FRW modellerinde ölçek çarpını a ∼ t2
3(1+w)
biçiminde büyümektedir (Olive, 1990). Diğer yandan ufuk mesafesi dH ∼ t
biçiminde büyür (Olive, 1990). Buna göre w > −1/3 olduğu sürece, ölçek
çarpanı ufuk mesafesine göre daha yavaş büyüyecek ve geçmişte ufuk mesafesi
içerisinde bulunmayan bölgeler zamanla gözlemlenen evrenin parçası olacaktır.
14
Basit bir hesapla, son saçılma döneminde yolculuğa çıkan fotonlardan
oluşan CMB’nin nedensel ilişki içerisinde olmayan yaklaşık 104 bölgeden oluş
olması gerektiği görülebilir (Olive, 1990). Oysaki, CMB neredeyse izotropik bir
ışınım sıcaklığına sahiptir; ∆T/T ≤ O(10−5) . SBP modeli çerçevesinde, bu
durum nedensellik ilkesi ihlal edilmeden açıklanamaz. Nedensellik ihlal edilemez
ise, nasıl oluyor da son saçılma döneminde ilişki içerisinde olmayan bölgeler
ısısal dengeye gelebiliyor ve dolayısıyla ortak genişleme hızına sahip olabiliyor?
Yapıların oluşumu sorunu:
Bu problem ufuk sorunuyla yakından ilişkilidir. RW metriği en büyük
ölçeklerde iyi bir yaklaşım olsa da, evrende bugün gözlemlenen küçük ölçekli
inhomojenliklerin ve anizotropilerin açıklanması gerekir.
Evrenin fiziksel içeriğindeki yerel yoğunluk dalgalanmaları metrikte de
yerel dalgalanmalar yani yerel gravitasyon alanları oluşturabilir. Daha sonra bu
dalgalanmalar gravitasyonun etkisiyle büyüyerek evrendeki yapıları oluşturabilir.
Ne var ki, gök ada oluşturabilecek büyüklükteki bir dalganın son saçılma
dönemindeki boyu o dönemdeki ufuk mesafesinden çok daha büyük olmalıdır.
Dolayısıyla, bugünkü yapıların kaynağı olan dalgalanmaların nedensel ilişki
içerisinde olmayan parçalardan oluşmuş olması gerekirdi. Diğer bir deyişle, SBP
modelinde evren, gök adaları oluşturacak dalgalanmaları üretecek zamana sahip
olmamış olmalıdır (Olive, 1990; Brandenberger, 2010).
Manyetik tek-kutuplu sorunu:
Evrendeki parçacık karşı-parçacık asimetrisini açıklayan GUT kuramından
kaynaklanan bir sorundur. GUT kuramları baryon asimetrisi sorununu (parçacık
anti-parçacık asimetrisini) çözmekle beraber simetri kırılması gerçekleşirken çok
büyük kütleye sahip ( ∼ 1016GeV ) manyetik tek-kutupluların üretilmiş olması
gerektiğini söyler (Olive, 1990). Kurama göre simetri kırılması sırasında oluşan
manyetik tek-kutuplu sayısı evrenin o dönemdeki ufuk hacmi başına yaklaşık bir
15
tane olmalıdır. Olive’in (1990) belirttiğine göre simetri kırılması döneminin
sonunda manyetik tek-kutuplu sayı yoğunluğunun foton sayı yoğunluğuna oranı
yaklaşık nmtk/nfoton ∼ 10−9 ’dur. Manyetik tek-kutupluların evrendeki ortalama
enerji yoğunlukları, toz parçacıklarda olduğu gibi, ∼ a−3 biçiminde değişir. Diğer
yandan fotonların ortalama enerji yoğunluğu ∼ a−4 biçiminde değişir. Öyleyse,
manyetik tek-kutupluların oluştuktan kısa bir süre sonra ışınıma baskın hale
gelmesi ve evrenin ortalama enerji yoğunluğunu hızla kritik yoğunluğun üzerine
çıkarması gerekirdi. Ayrıca, bugüne kadar tek bir manyetik tek-kutuplu bile
gözlemlenmiş değildir.
2.3 Enflasyon Modelleri
Başarılı bir evren modelinin SBP modelinin yukarıda değinilen temel
sorunlarını doğal bir fiziksel mekanizma ile çözmesi gerekir. Düzlük sorununun
evrenin hızlanarak genişlemesi durumunda ortadan kalktığı (29) denkleminden
hemen görülebilmektedir. Böylesi bir genişleme diğer bütün problemleri de
çözebilir.
Evrendeki bir gözlemcinin ufuk hacmi VH ∼ t3 biçiminde büyür. Bugün
ufuk hacmi ile evrenin hacminin eşit olduğu kabul edilirse, hızlanarak genişleyen
bir evren ( m > 1) için, geçmişte her zaman VH > V ∝ t3m olur. Buna göre
geçmişe doğru gidilirse ufuk hacmi evrenin hacminden her zaman daha büyük
olur. Diğer bir deyişle, evrenin hacmi ufuk hacmine göre daha hızlı
büyüdüğünden gözlemlenebilir evren, evrenin küçük bir bölgesi olur. Böylece
nedensel ilişki içerisinde olmayan bölgeler evren hızlanarak genişlediği sürece
gözlemlenebilir evrenin dışında kalacaktır. Hızlanarak genişleme, yeterince uzun
sürerse yapı oluşumu için gerekli büyüklükte dalgalanmaları da oluşturabilir. Çok
erken evrendeki kuantum dalgalanmaları hızlanarak genişleme sırasında
kozmolojik ölçeklere genişletilebilir hatta ufuk hacminin dışına çıkabilir. Daha
sonra bu genişleme bir şekilde yerini yavaşlamaya bırakırsa bu dalgalanmalar
yeniden ufuk hacmi içerisine girerek yapıların oluşumu için gerekli olan
büyüklükteki dalgalanmaları oluşturabilir. Hızlanarak genişleme manyetik tek-
16
kutuplu sorununu da çözebilir. Evren hızlanarak genişlediği sürece daha önceden
ufuk mesafesi içerisinde bulunan manyetik tek-kutuplular ufuk mesafesinin dışına
çıkacaktır, bu genişleme yeterince uzun sürerse de ufuk hacmi içerisindeki
manyetik tek-kutuplu sayısı sorun olmayacak kadar azaltılabilir. Ancak, evrendeki
manyetik tek-kutupluların ortalama enerji yoğunluğu, ışınımın ortalama enerji
yoğunluğuna göre daha yavaş azalacağından manyetik tek-kutuplulardan
kurtulmak evrenin de aşırı soğuması demektir Bu da başka bir sorun gibi
görülebilir. Ancak, evrenin hızlanmasına neden olan enerji kaynağı enerjisinin bir
kısmını evreni ısıtmaya harcarsa bu da sorun olmaktan çıkabilir.
Hızlanarak genişleme düşüncesi oldukça güçlüdür ve enflasyon
senaryolarının temelini oluşturur. Evren hızlanarak genişleyen bir evreye girebilir
ve daha sonra bu evreyi sonlandırarak SBP modeline uygun bir şekilde
genişlemeye devam edebilir. Bunun için evrenin yeterince uzun bir süre
hızlanarak genişlemesini sağlayacak, daha sonra bunun son bulmasına izin
verecek ve bu dönemin ardından SBP modelinin işlemesi için evreni yeniden
ısıtabilecek bir enerji kaynağı gerekir. Hızlanarak genişleyen ilk evren modelini
de Sitter (1917a; 1971b), Einstein’ın durağan bir evren modeli kurmak için alan
denklemlerine dahil ettiği Λ’yı kullanarak elde etmiştir ve bugün bu model de
Sitter evreni olarak bilinmektedir. Λ matematiksel olarak vakum enerjisine
eşdeğerdir. Λ sonsuz bir enerji kaynağı gibi davranarak evrenin hem genişlemesi
hem de yeniden ısıtılması için gerekli enerjiyi sağlayabilir.
2.3.1 Kozmolojik sabit (Λ), vakum enerjisi ve de Sitter genişlemesi
Einstein alan denklemleri Λ’nın varlığında, Einstein’ın yazdığı biçimiyle,
aşağıdaki gibidir (Wald, 1984; Peacock, 2002; Copeland et al., 2006):
Gµν + Λgµν = −Tµν . (31)
Λ alan denklemlerinin sağ tarafına da alınabilir,
Gµν = −Tµν − Λgµν . (32)
Bu durumda Λ aşağıdaki gibi bir enerji-momentum tensörüne karşılık gelir:
Tµν Λ = Λδµν . (33)
17
Matris gösterimiyle
Tµν Λ = [Λ,Λ,Λ,Λ] = [ρΛ, ρΛ, ρΛ, ρΛ], (34)
olur. Bu denklem, ideal akışkanı betimleyen (12) denklemiyle kıyaslanırsa, Λ’nın
durum denklemi parametresi
wΛ =pΛρΛ
= −1, (35)
olan ideal bir akışkana özdeş olduğu görülebilir.
Genel görelilik kuramında gravitasyon alanının kaynağı toplam enerji-
momentum tensörüdür. Yani, herhangi bir fiziksel büyüklük gravitasyon alanına
katkıda bulunur. Diğer yandan, genel görelilik dışındaki fizik kuramlarında
(örneğin kuantum kuramları), fiziksel olarak ölçülebilir olan büyüklük mutlak
enerji değil enerji farkıdır (ya da potansiyel farkı, ki bu sıfırdan farklı bir net
kuvvet doğurur). Dolayısıyla, bu kuramlarda enerji keyfi olarak normalize
edilebilir. Ancak genel görelilik kuramında enerji keyfi olarak normalize
edilemez; çünkü enerji yoğunluğunun mutlak değeri uzay-zamanın geometrisini
belirlemektedir (Peiris, 2008). Bu, boş uzayın enerjisinin sıfırdan farklı
olabileceğini söylemektir. Tüm uzaya eşit olarak dağılmış bir enerji gravistasyon
dışındaki fiziksel süreçlerde kendisini göstermeyecektir. Boş uzayın, yani
vakumun, sıfırdan farklı bir enerji büyüklüğü var ise, uzayda ayrıcalıklı bir yön
seçmemesi beklenir, yani vakumu betimleyen bir enerji-momentum tensörünün
yerel eylemsiz koordinatlarda Lorentz-invariant olması beklenir (Peiris, 2008).
Buna göre
Tµν(vak) = ρ(vak)η
µν , (36)
olmalıdır. Bu, her türlü koordinat sistemine genelleştirilirse
Tµν(vak) = ρ(vak)g
µν (37)
şeklinde yazılır. RW metriği çerçevesinde, bu enerji-momentum tensörü durum
denklemi parametresi
w(vak) =p(vak)ρ(vak)
= −1 (38)
18
olan bir ideal akışkana karşılık gelir. Vakum enerjisi için verilen (38) denklemiyle
Λ için verilen (35) denklemi karşılaştırılırsa, vakum enerjisinin RW metriği ile
betimlenen bir uzay-zamanda matematiksel olarak kozmolojik sabite eşdeğer
olduğu görülebilir. Bu nedenle geleneksel olarak kozmolojik sabit ve vakum
enerjisi aynı anlamda kullanılmıştır,
ρΛ = ρ(vak) = sbt. (39)
Geleneksel vakum enerjisinin enerji yoğunluğunun da sabit olduğu denklem
(15)’te w = −1 koyulmasıyla hemen görülebilir.
Böylesi bir enerji kaynağı SBP modelinin temel problemlerini çözmek için
gerekli olan hızlanarak genişlemeyi sağlayabilir. Bu, Friedmann denklemlerinin
vakum enerjisinin dahil edilerek yeniden yazılmış halinde görülebilir:
H2 ≡ a
2
a2=
ρ
3+
ρ(vak)3
− k
a2, (40)
a
a= −1
6ρ(1 + 3w) +
1
3ρ(vak). (41)
Vakum enerjisinin diğer fiziksel içeriklerden baskın olması durumunda bu
denklemlerin çözümünden sırasıyla uzaysal olarak açık, düz ve kapalı evren için
ölçek çarpanının evrimi aşağıdaki gibi bulunur (Peacock, 2002; Carroll, 1997):
k = −1 ise a ∝ sinhHt , (42)
k = 0 ise a ∝ eHt , (43)
k = 1 ise a ∝ coshHt , (44)
burada H(=ρ(vak)/3) sabittir; k = 1,−1 çözümleri üstel olarak de Sitter evreni
olarak bilinen k = 0 çözümüne evrimleşir. H, k = 0 çözümü dışında, Hubble
parametresine karşılık gelmemektedir, ancak hiperbolik trigonometrik
fonksiyonlar hızla üstel çözüme yaklaştığından k = 0 dışındaki çözümlerde de H
hızla Hubble parametresine yaklaşır.
Vakum enerjisinin varlığında genişleyen bir evrende vakum enerjisi önünde
sonunda evrenin diğer fiziksel içeriklerine göre baskın hale gelir, diğer hepsinin
ortalama enerji yoğunlukları sıfıra yaklaşır ve geriye yalnızca vakum enerjisinin
19
var olduğu boş bir evren kalır. Oysa, üstel genişlemenin SBP modelinin temel
sorunlarını çözecek kadar sürdükten sonra sonlanması ve evrenin evriminin SBP
modelinde olduğu gibi devam etmesi gerekir. Ayrıca, bu sonlanma öyle olmalı ki
üstel genişleme sırasında gerçekleşen soğuma telafi edilerek evrenin SBP
modelinin ilkel çekirdek sentezlemesi için gerekli sıcaklık koşulları yeniden
sağlansın ve geriye bugün gözlemlenen CMB ışınımı kalsın. Dolayısıyla,
hızlanma sürecinin başlamasına bir süre sonra da sonlanmasına neden olan bir
mekanizma gereklidir.
2.3.2 Temel enflasyon mekanizması
Enflasyon senaryosu erken evrenin de Sitter ya da benzeri bir genişleme
(Bkz. denklem 43) sergilediği bir dönemden geçtiği düşüncesi üzerine kuruludur.
Dolayısıyla, enflasyon senaryoları erken evrende bir dönem negatif basıncın
üretilebilmesine bağlıdır. Linde (1974) vakum enerjisinin gerçekten sabit olup
olmadığı sorusunu ortaya atmış ve kozmolojik evre geçişi sırasında değişebilen
skaler alanların (Kirzhnits, 1972; Kirzhnits and Linde, 1972) vakum enerjisi gibi
davranabileceğini öne sürmüştür. Bugün, enflasyona neden olabilen bu tür enerji
alanlarına inflaton alanları denmektedir ve geleneksel enflasyon modellerinde bu
alanlar skaler alanlarla temsil edilir.
Skaler alanlar için Lagrangian yoğunluğu (L)
L =1
2∂µφ∂
µφ− V (φ), (45)
şeklinde verilir (Peacock, 2002). Burada φ inflaton alanı ve V (φ) alanın
potansiyelidir.
Noether teoremi böylesi bir alan için enerji-momentum tensörünün
aşağıdaki gibi verilebileceğini söyler (Peacock, 2002):
Tµν = ∂µφ∂νφ− δµνL . (46)
Skaler alanın homojen olduğu varsayımıyla (45) ve (46) denklemlerinden, alanın
sırasıyla enerji yoğunluğu ve basıncı aşağıdaki gibi bulunur:
20
T 00 = ρ =
1
2φ2 + V (φ), (47)
T 11 = T 2
2 = T 33 = p =
1
2φ2 − V (φ). (48)
(47) ve (48) denklemlerinden böylesi bir alana karşılık gelen durum denklemi
parametresinin aşağıdaki gibi olduğu görülebilir:
w(φ) =p
ρ=
12 φ
2 − V (φ)12 φ
2 + V (φ). (49)
Dikkat edilirse, φ V (φ) ise w(φ) −1 olur ve skaler alan geleneksel vakum
enerjisi gibi davranır.
Bu skaler alan için süreklilik denklemi (Tµν;ν = 0) aşağıdaki gibi bulunur:
φ+ 3Hφ+dV (φ)
dφ= 0 . (50)
Denklem (47) ve (49), denklem (13) ve (14)’te kullanılırsa skaler alan için
Friedmann denklemleri aşağıdaki gibi olur:
H2 =
1
6φ2 +
1
3V (φ)− k
a2, (51)
a
a= −1
3
φ2 − V (φ)
. (52)
Denklem (52)’den görülebileceği gibi potansiyel terimi kinetik terime baskın
olduğunda (V (φ) > φ2 ) evren hızlanarak genişleyecektir.
Enflasyonun yeterince uzun sürmesi için inflaton alanının potansiyelinin
yavaşça değişmesi (yavaş-yuvarlanma) gerekir. Yavaş yuvarlanma koşulları şöyle
verilebilir: 12 φ
2 V (φ) , φ 3Hφ ve H2 ka2 . Bu koşulların sağlanması
durumunda (51) ve (52) denklemleri sırasıyla
H2 V (φ)
3, (53)
3Hφ −dV (φ)
dφ (54)
21
olur. Buna göre, yavaş-yuvarlanma koşulları sağlandığında H sbt olacak ve
evren de Sitter evrenine (a eHt) benzer bir genişleme sergileyecektir. Yavaş
yuvarlanma koşulları ortadan kalktığında da enflasyon sonlanacaktır.
Başarılı bir enflasyon modeli şu koşulları sağlanmalıdır: Enflasyonun
başlayabilmesi için enflasyon öncesinde uzayın yeterince büyük bir bölgesinde
( H−1) alanın potansiyelinin (V (φ)) kinetik terime (φ2) baskın olması gerekir.
Yavaş-yuvarlanma koşulları, ufuk sorununun çözülebilmesi için, evrenin en az
e60 kat genişlemesini sağlayacak kadar uzun süre korunmalıdır. Enflasyonun,
yeterince sürdükten sonra, sonlanması ve sonlanırken de hızlanarak genişlerken
soğumuş olan evrenin yeniden ısıtılması gerekir. Kuantum dalgalanmalarının
enflasyon döneminde yaklaşık 10−5(CMB gözlemlerine uygun olarak) düzeyinde
sıcaklık dalgalanmaları üretmesi gerekir.
İlk yarı-gerçekçi bir enflasyon modeli Starobinsky (1979, 1980) tarafından
ortaya koyulmuştur. Ancak, Starobinsky oldukça karmaşık olan bu modeli
homojenlik ve izotropi sorunlarını çözmek amacıyla değil erken evrenin üstel
olarak genişlemesiyle başlangıç tekilliğinden kurtulmak amacıyla kurmuştur.
Ancak, bu çalışmadan hareketle Mukhanov and Chibisov (1981) CMB
gözlemlerinde görülen ve evrendeki yapıların kökenini atan adyabatik
dalgalanmaların üretilebildiğini göstermiştir. SBP modelindeki nedensellik ve
eğrilik sorunlarını çözmek amacında olan ilk model 1981’de Guth tarafından
ortaya koyulmuştur. Guth’ın çalışmasının ardından Einhorn and Sato (1981)
benzer bir model önererek enflasyonun manyetik tek-kutuplu sorununu
çözebileceğini göstermiştir. Bu gelişmeler, enflasyon senaryosunun geliştirilmesi
yönündeki çabaların hızla artmasına neden olmuştur.
Guth tarafında ortaya koyulan modelde, V (φ)’nin şekli GUT modellerinden
esinlenerek belirlenmiştir ve bu model bugün “eski enflasyon” (old inflation)
olarak bilinmektedir. Bu modelde inflaton alanı kararlı olduğu bir potansiyel
duvarı içerisine tuzaklanmıştır (sahte-vakum durumu). Sahte-vakum
durumundayken Λ gibi davranan inflaton alanı uzayı üstel olarak genişletir ve
22
düzleştirir. İnflaton alanı sahte-vakum durumdayken kararlı olsa da potansiyel
duvarından kuantum mekaniksel tünelleme etkisiyle kurtulabilir ve potansiyel
minimumu V (φ) = 0 ’a (gerçek-vakum) doğru yuvarlanmaya başlayabilir. Bu
evrede inflaton alanı artık Λ gibi davranmaz ve minimuma vardığında da
enflasyon son bulmuş olur. Ancak bu senaryo Ω 0 olan evrenler ya da boş
olmayan ancak oldukça inhomojen ve anizotropik evrenler üretir (Linde, 2008).
Guth’un bu çalışması erken evrendeki bir enflasyon döneminin varlığıyla SBP
modelinin temel problemlerinin nasıl çözülebileceğine işaret eden ilk çalışma
olması bakımında oldukça önemlidir. Guth’un modelinin sorunları 1982’de Linde
tarafından ortaya koyulan ve bugün “yeni enflasyon” ya da “yavaş-yuvarlanma
enflasyonu” olarak bilinen modelle çözülür. Bu modelde eski enflasyondan farklı
olarak, potansiyel duvarı yoktur ve enflasyon potansiyel kararlı bir sahte-vakum
durumundayken başlamak zorunda değildir. Potansiyel oldukça yatay bir platoya
sahiptir, inflaton alanı potansiyel minimumuna doğru yavaşça yuvarlanır ve
enflasyon bu yavaş-yuvarlanma evresinde gerçekleşir. İnflaton alanı potansiyel
minimumuna vardıktan sonra bu minimumu etrafında salınım yapmaya başlar,
enflasyon son bulur ve bu süreçte evren yeniden ısıtılır.
Eski ve yeni enflasyon modelleri sahte-vakumdan gerçek-vakuma
(V (φ) = 0 ) olan bir evre geçişi fikri üzerine kuruludur. Ancak bu mekanizmanın
çalışması için evrenin ısısal dengede olması gerekir (Linde, 2008). Oysa,
enflasyon senaryosunun amaçlarından biri zaten ısısal dengeyi sağlamaktır.
Üstelik, enflasyonun yüksek kütleli istenmeyen parçacıklar oluşturmaması için de
inflaton alanının diğer alanlarla çok zayıfça bir etkileşiyor olması gerekir. Bu
nedenle, inflaton alanının çevresi ile ısısal dengeye gelmesi ve uzayın homojen
kalması daha da zordur.
Eski ve yeni enflasyon modellerinin sorunları yine Linde (1983) tarafından
geliştirilen kaotik enflasyon modeliyle çözülmüştür. Kaotik enflasyon modelinde
ısısal denge gerekli değildir, kaotik sözcüğü inflaton alanının başlangıç
koşullarının kaotik olarak dağıldığını anlatır. Bu modelde temel düşünce eski ve
yeni enflasyon modellerinden farklı bir felsefeye sahiptir ve evre geçişi gerekli
23
değildir. Bu modele göre, birbirinden farklı özelliklere sahip birçok bölgeden
oluşan kaotik bir ortamda bazı bölgeler enflasyon için gerekli koşulları sağlayıp
yeterli miktarda enflasyon döneminden geçerek bizim içerisinde yaşadığımıza
benzer evren bölgeleri oluşturabilir. Kaotik başlangıç koşullarının en doğal
koşullar olduğu açıktır; çünkü başlangıç koşulları için hiçbir sınırlama
getirilmemiştir.
Kaotik enflasyon modeli basit bir ikinci ya da dördüncü (ya da aynı anda
ikisinin de bulunduğu) dereceden inflaton potansiyeliyle elde edilebilmektedir:
V (φ) =1
2m2φ2 ya da V (φ) =
1
4λ2φ4, (55)
burada m ve λ sabittir. Yalnızca ikinci dereceden potansiyelin (Şekil 2.1)
incelenmesi, bu modelin temel özelliklerinin değerlendirilmesi için yeterlidir.
İnflaton alanı için ikinci dereceden potansiyel kullanıldığında (47), (48) ve (50)
denklemleri sırasıyla aşağıdaki gibi olur:
ρ =1
2φ2 +
1
2m2φ2, (56)
Figure 1: Motion of the scalar field in the theory with V (!) = m2
2 !2. Several di!erent regimesare possible, depending on the value of the field !. If the potential energy density of the field isgreater than the Planck density M4
p = 1, ! ! m!1, quantum fluctuations of space-time are sostrong that one cannot describe it in usual terms. Such a state is called space-time foam. At asomewhat smaller energy density (for m " V (!) " 1, m!1/2 " ! " m!1) quantum fluctuationsof space-time are small, but quantum fluctuations of the scalar field ! may be large. Jumpsof the scalar field due to quantum fluctuations lead to a process of eternal self-reproduction ofinflationary universe which we are going to discuss later. At even smaller values of V (!) (form2 " V (!) " m, 1 " ! " m!1/2) fluctuations of the field ! are small; it slowly moves downas a ball in a viscous liquid. Inflation occurs for 1 " ! " m!1. Finally, near the minimum ofV (!) (for ! " 1) the scalar field rapidly oscillates, creates pairs of elementary particles, andthe universe becomes hot.
6
Şekil 2.1Kaotik enflasyon modelinde ikinci dereceden inflaton potansiyeli. (Linde, 2008)
24
p =1
2φ2 − 1
2m2φ2 , (57)
φ+ 3Hφ = −m2φ . (58)
İnflaton potansiyeli φ = 0 ’da minimuma sahiptir V (0) = 0 . (58) denkleminden,
durağan bir evrende (H = 0) inflaton alanının minimum etrafında salınan basit
harmonik salınıcı (φ = −m2φ) gibi davranacağı görülebilir. Ancak genişleyen bir
evrende H > 0 olacağından direnç terimi 3Hφ > 0 olur ve inflaton alanı
sürtünme etkisi altındaki bir harmonik salınıcı gibi davranır.
Denklem (56) ve (57)’den elde edilebilen Friedmann denklemleri aşağıdaki
gibidir:
H2 =
1
6φ2 +
1
6m
2φ2 − k
a2, (59)
a
a= −1
3
φ2 − 1
2m2φ2
. (60)
Birinci Friedmann denklemi (59)’a göre, başlangıçta inflaton alanı φ çok büyükse
Hubble parametresi H de çok büyük olacaktır. Bu 3Hφ’ın da çok büyük olmasına
neden olur ve inflaton alanı çok yavaş değişir. Dolayısıyla bu dönemde inflaton
alanının enerji yoğunluğu hemen hemen sabit kalır ve evrenin genişlemesi
ışınımın ya da toz maddenin varlığındakine göre çok daha hızlı olur. Ölçek
çarpanının hızla büyümesi ve inflaton alanı φ ’nin yavaş değişiminden dolayı, bu
dönemin başlamasından hemen sonra φ 3Hφ , H2 ka2 ve φ2 m2φ2 olur
ve evren aşağıdaki denklemlere göre evrimleşir:
H mφ√6, a m
2φ2
6a ve φ −m
2
3. (61)
Denklem (61)’in ikinci denkleminden evrenin pozitif ivmeye sahip olduğu
görülebilir. İlk denklem ise φ ’nin yavaş değişmesi durumunda evrenin yaklaşık
olarak de Sitter evreni gibi genişleyeceğini söyler. Bu dönemde, (59)
denklemindeki uzaysal eğrilikten gelen terim üstel olarak sıfıra yaklaşır. Bu
25
denklemlerden yararlanıldığında, enflasyonun bu evresinde, inflaton alanının ve
ölçek çarpanın zamanla değişiminin aşağıdaki gibi olduğu bulunur:
φ φilk −m
2
3t , (62)
a ailkem√6
φilkt−m
√23 t
2
, (63)
burada φilk inflaton alanının, ailk ise ölçek çarpanının başlangıç değerleridir.
Buna göre inflaton alanı yavaş-genişleme koşulları sağlandıktan sonra,
başlangıçta de Sitter benzeri bir genişleme sergileyecek ancak (63) denklemindeki
t2’li terimden dolayı genişleme hızı zamanla yavaşlayacaktır. Bu denklemden
görüldüğü üzere de φ = mφ/√2 olduğunda hızlanarak genişleme son bulacaktır.
İnflaton alanı potansiyel minimumuna indikten sonra bu minimum etrafında
3Hφ terimi tarafından sönümlendirilen bir salınım yapmaya başlar. İnflaton
alanının madde alanı (foton ve diğer madde parçacıkları) ile etkileşmesine izin
verilirse, inflaton alanının (58) denkleminde verilen süreklilik denklemi aşağıdaki
gibi yazılabilir (Peacock, 2002):
φ+ 3Hφ+dV (φ)
dφ= −Γφ . (64)
Burada (58) denklemine ek olarak Γφ terimi bulunmaktadır. Bu terim inflaton
alanının parçacık oluşturma etkisini belirler. Böylece salınım sönümlenirken
inflaton alanın enerjisi evrenin genişlemesine değil temel parçacık çiftleri (ışınım
ya da baryon) oluşturulmasına da harcanabilir. Böylece, enflasyon döneminde
gerçekleşen hızlı soğuma (çünkü, ufuk hacmi içerisinde foton sayı yoğunluğu
azaldığı gibi fotonların dalga boyu üstel olarak uzamıştır) enflasyon çıkışında
inflaton alanının oluşturduğu yeni fotonlarla telafi edilebilecek ve evren yeniden
ısıtılabilecektir.
Enflasyon döneminde gerçekleşecek ∼ e70 katlık bir genişleme SBP
modelinin sorunlarının tümünü ortadan kaldırır. Evren uzaysal olarak düz RW
uzay-zamanına yaklaşır ve ısıtılır, sonrasında evren SBP modeline uygun olarak
genişlemeye devam ederek evrimleşir.
26
Enflasyon, günümüz evrenin hemen hemen uzaysal olarak düz bir
geometriye sahip olabilmesi için gerekli olan aşırı hassas başlangıç koşullarını
dinamik olarak oluşturur. Aslında uzayın eğriliği global olarak düzleşmez, ancak
bu evrende yaşayan bir gözlemci sınırlı bir ufuk mesafesine sahip olacağından
kendi yerel evreninin uzaysal eğriliğini fark edemeyecektir. Enflasyon, enflasyon
öncesinde de nedensel ilişki içerisinde olan bir bölgeyi hızlandırmış ve ışık
hızından daha büyük hızlarla genişletmiştir. Bugünkü ufuk hacmi, ∼ e70 kat
genişleyen bu bölgenin küçük bir parçasıdır. Diğer bir deyişle, enflasyon çağının
sonundaki bir gözlemcinin gözlemlenebilir evreninin her noktası birbiriyle daha
önceden de nedensel ilişki içerisinde bulunmuştur. Enflasyondan sonra ise evren
SBP modelinde olduğu gibi yavaşlayarak genişleyeceğinden, daha önceden
gözlemleyemediği bölgeler zamanla gözlemcinin ufuk hacmine girmeye başlar.
Ancak bu bir sorun oluşturmamaktadır, çünkü bu bölgeler de daha önceden
nedensel ilişki içerisinde bulunmuş ve ısısal dengeye ulaşabilmiş bölgelerdir.
Enflasyonun en başlarında nedensel ilişki içerisinde olan bölgelerdeki küçük
kuantum salınımları enerji yoğunluğunda (dolayısıyla metrikte) dalgalanmalar
üretilebilir. Bunlar daha sonra üstel genişlemeyle kozmolojik ölçeklere büyütülür
hatta ufuk hacmi dışına çıkabilirler. Enflasyon bitiminde ise yeninden ufuk hacmi
içerisine girerek kozmolojik yapıların oluşması için gerekli olan büyüklükteki
dalgalanmaları oluştururlar. Üstel genişleme sırasında, manyetik tek-kutuplular
ufuk hacmi dışına atılmıştır. Nedensel ilişki içerisinde bulunan bölge başına
yaklaşık bir manyetik tek-kutuplu üretildiği anımsanırsa gözlemlenebilir evren
içerisinde en fazla bir tane manyetik tek-kutuplu kalmış olmalıdır ve bu da
evrenin yaşı kadar bir zaman ölçeğinde bozunuma uğramış olmalıdır. Enflasyon
döneminin sonunda evren yeniden ısıtıldığından evrenin aşırı soğuması gibi bir
sorun da bulunmamaktadır.
Enflasyon çıkışındaki yeniden ısıtma sürecinde, bugün gözlemlenen hafif
element bollukları ve foton miktarını bozacak istenmeyen parçacıkların
üretilmemesi gerekir. Genelde yeniden ısınma sıcaklığı yeterince düşük tutulduğu
sürece istenmeyen parçacıkların oluşmasının önlenmesi mümkün olur (Tsujikawa,
27
2003). Böylece, enflasyonun ardından evren SBP modeli ilkel çekirdek
sentezlemesi başarıyla işleyebilir.
Enflasyon modelleri ayrıca kozmolojik gözlemlerle sınanabilecek birçok
öngörüde de bulunur. Bunların bazıları şöyledir (Linde, 2008): Birçok enflasyon
modeli bugün gözlemlenen evrenin uzaysal olarak hemen hemen düz
(Ωtop = 1± 10−4) olması gerektiğini öngörmektedir. Enflasyon döneminde
metrikte üretilen dalgalanmaların adyabatik olması ve gaussian bir dağılım
sergilemesi gerekir. Ancak, farklı enflasyon modelleri bu dalgalanmalarda
modellerin birbirleriyle kıyaslanmasına olanak veren küçük farklar da üretir.
Enflasyondan kaynaklanan bu dalgalanmalar CMB ışınımı tayfının biçimini
etkiler ve enflasyon modelleri CMB tayfında kozmolojik parametrelerin
ölçülmesini sağlayan özel tepeler üretir. Enflasyonun bu özelliği günümüz
kozmolojisinin, CMB ışınımının yüksek duyarlıklı ölçümleriyle kozmolojik
parametrelerin saptanmasına ve farklı kozmolojik modeller arasında kıyas
yapılmasına olanak sağlar. Örneğin WMAP ve Sloan Digital Sky Survey
gözlemlerinden günümüz evrenin uzaysal olarak hemen hemen düz olduğu
(Ωtop = 1.003± 0.01) bilinmektedir (Linde, 2008). CMB güç tayfında ilk
Doppler tepesinin (ya da ilk akustik tepesinin) konumunun Hubble parametresi ve
diğer kozmolojik parametrelerden çok evrenin ortalama yoğunluk parametresine
duyarlı olduğu kuramsal olarak bilinmektedir. CMB güç tayfında, son saçılma
dönemindeki açısal ufuk ölçeklerini veren ilk Doppler tepesinin konumuyla
evrenin toplam yoğunluk parametresi arasında l = 220× Ω−1/2top bağıntısı vardır
(Peacock, 2002). Buna göre; uzaysal olarak düz evren için l = 220 olması gerekir.
Gerçekten de, en son WMAP gözlemleri ilk Doppler tepesinin konumunun
l ≈ 220 (Şekil 2.2) ve buradan günümüz evrenin toplam yoğunluk parametresini
Ωtop = 1.080+0.093−0.071 olduğunu söylemektedir (Jarosik et al., 2010).
28
2.4 Karanlık Enerji
Günümüz kozmolojisinin bir diğer önemli bileşeni karanlık enerji
kavramıdır. 1998 yılında iki grup (Perlmutter et al., 1999; Riess et al., 1998)
tarafından, Süpernova Ia (SN Ia) gözlemlerinin günümüz evreninin hızlanarak
genişlediğine işaret ettiği bildirildi. Evrenin hızlanarak genişlediği ilk
duyurulduğundan bugüne kadar yapılmış birçok başka gözlemle de
desteklenmiştir. Bu, günümüz evreninde de kozmolojik sabit ya da benzeri bir
enerji kaynağının baskın olduğunu işaret etmektedir.
Evreni temsil eden metrik dinamik özelliktedir ve bir ışınım kaynağından
çıkan bir fotonun dalga boyu yolculuğu sırasında ölçek çarpanı ile doğru orantılı
olarak değişir. z kırmızıya kayma miktarı, λ0 ışığın gözlemci tarafından ölçülen
dalga boyu, a0 evrenin gözlemcinin gözlemi yaptığı andaki ölçek çarpanı olmak
üzere aşağıdaki ifade yazılabilir:
Şekil 2.2 WMAP5 verilerine göre CMB ışınımında açısal büyüklüğe göre sıcaklık değişimleri.
Kırmızı eğri uzaysal olarak düz ΛCDM modeline göre elde edilmiş ve gözlemsel veriyle en uyumlu kuramsal eğridir.(http://map.gsfc.nasa.gov/media/080999/
index.html)
29
1 + z =λ0
λ=
a0a
, (65)
Buna göre genişleyen bir evrende a zamanla büyüyen bir nicelik olduğundan ışık
kaynaktan çıktığı anda a < a0 olacaktır; dolayısıyla da λ < λ0 olur. Yani
genişleyen bir evrende ışığın yolculuğu sırasında dalga boyu uzar (kırmızıya
kayma). Dolayısıyla da kozmolojide evrenin farklı dönemlerini doğrudan
ölçülebilen z ile belirtmek mümkündür.
Genişleyen bir evrende uzaklık, uzay genişledikçe değişmeyen komoving
uzaklık (koordinat uzaklığı), ölçek çarpanı ile orantılı olan fiziksel uzaklık ve
ışınım kaynaklarının ışıtması üzerinden tanımlanan, ışıtma uzaklığı gibi çeşitli
şekillerde tanımlanabilir.
Işıtma uzaklığı dL , Ls kaynağın ışıtması ve F kaynağın kaynaktan dL
uzaklığındaki akısı olmak üzere
d2L ≡ Ls
4πF (66)
biçiminde tanımlanabilir. Denklem (2)’de verilen RW metriği aşağıdaki gibi de
yazılabilir:
ds2 = dt2 − a2(t)dχ2 + f2
k (χ)dθ2 + sin2 θdφ2
(67)
burada
k = 1 ise f1(χ) = sinχ , (68)
k = 0 ise f0(χ) = χ , (69)
k = −1 ise f−1(χ) = sinhχ (70)
dir. χ = 0 koordinat noktasında bulunan bir gözlemciye göre χs koordinat
uzaklığında bulunan ve ışıtması Ls olan bir ışınım kaynağının, ışıtma uzaklığı
metrik ve kırmızıya kayma cinsinden
dL = a0fk(χs)(1 + z) (71)
30
biçiminde yazılabilir. (68)-(71) denklemleri ve Friedmann denklemleri dikkate
alındığında, ışıtma uzaklıklarıyla evrenin fiziksel içerikleri arasındaki ilişki
sırasıyla uzaysal olarak kapalı (k = 1), düz (k = 0) ve açık (k = −1) evren için
dL = a0(1 + z) sin
1
a0H0
z
0
dz
i Ω
(0)i (1 + z)3(1+wi) − Ω(0)
k (1 + z)2
, (72)
dL =(1 + z)
H0
z
0
dz
i Ω
(0)i (1 + z)3(1+wi)
, (73)
dL = a0(1 + z) sinh
1
a0H0
z
0
dz
i Ω
(0)i (1 + z)3(1+wi) − Ω(0)
k (1 + z)2
(74)
olarak bulunur (Copeland et al., 2006). Burada a0 ölçek çarpanının günümüzdeki
büyüklüğü, wi her bir enerji bileşeninin durum denklemi parametresidir ve
Ωk = k/(a2H2) uzaysal eğriliğe karşılık gelen enerji yoğunluğunun kritik
yoğunluğa oranıdır. Bu denklemler sayesinde ışıtma uzaklıkları saptanarak
evrenin fiziksel içeriğinin yapısı hakkında bilgi edinmek mümkün olur.
Enflasyon modelleri evrenin ortalama yoğunluk parametresini bire
götürmekte ve son CMB gözlemleri de bunu desteklemektedir;
Ωtop = 1.080+0.093−0.071 (Jarosik et al., 2010). Ayrıca günümüz evreni ışınım ve
relativistik parçacıkların boşlanabileceği kadar soğuktur (∼ 2.7K ). Bu nedenle
günümüz evreninde toz maddenin ışınım ve relativistik maddeye baskın olduğu
düşünülerek yalnızca toz maddenin yoğunluk parametresini dikkate almak
oldukça iyi bir yaklaşımdır. Dolayısıyla bu denklemlerden düz evren için geçerli
olanını (73) ve fiziksel içerik olarak evrenin yalnızca geleneksel vakum enerjisi
(wΛ = −1) ve toz (wm = 0) bileşenlerinden oluştuğunu varsaymak uygun bir
yaklaşımdır. Copeland et al.’dan (2006) alınan Şekil 2.3’te düz evren (k = 0) için
Ω(0)m + Ω(0)
Λ = 1 varsayımıyla farklı Ω(0)Λ değerleri için kırmızıya kaymaya karşı
H0dL çizdirilmiştir.
31
Şekil 2.3’ten görülebileceği gibi kozmolojik sabitin daha büyük yoğunluk
parametreleri aynı kırmızıya kayma değerinde daha büyük ışıtma uzaklıkları
vermektedir. Kırmızıya kayma miktarı doğrudan gözlemlenebilir bir parametredir,
ışıtma uzaklıkları bir şekilde belirlenebilirse bu grafikte eğrilerin hangisinin
gözlemlenen evreni daha iyi betimlediğini bulmak olanaklı olur. Işıtma
uzaklıklarının belirlenmesi için özellikleri iyi bilinen bir standart ışınım kaynağı
gereklidir. Pogson denklemi yardımıyla,
m−M = 5 log10
dLMpc
, (75)
standart ışınım kaynaklarından yararlanmak olanaklı olur. Burada m kaynağın
görünür parlaklığı, M standart ışınım kaynağının mutlak parlaklığıdır. Bugün
mutlak ışıtması hakkında en güvenilir ve yüksek ışıtmaya sahip gök cisimleri tip
Ia süpernovalardır (SN Ia). SN Ia’ların oluşmasının temel mekanizması, bir beyaz
cücenin Chandrasekhar limitini aşarak patlamasıdır. Bu mekanizmanın evrenin
January 5, 2007 15:59 WSPC/142-IJMPD 00942
1766 E. J. Copeland, M. Sami and S. Tsujikawa
Then, from Eq. (9) the Hubble parameter takes the convenient form
H2 = H20
!
i
!(0)i (1 + z)3(1+wi) , (40)
where !(0)i ! 8!G"(0)
i /(3H20 ) = "(0)
i /"(0)c is the density parameter for an individual
component at the present epoch. Hence, the luminosity distance in a flat geometryis given by
dL =(1 + z)
H0
" z
0
dz!#$i !(0)
i (1 + z!)3(1+wi)
. (41)
In Fig. 1, we plot the luminosity distance (41) for a two-component flat universe(non-relativistic fluid with wm = 0 and cosmological constant with w! = "1)satisfying !(0)
m + !(0)! = 1. Notice that dL # z/H0 for small values of z. The
luminosity distance becomes larger when the cosmological constant is present.
3.2. Constraints from supernovae Ia
The direct evidence for the current acceleration of the universe is related to theobservation of luminosity distances of high redshift supernovae.1–3 The apparent
0 . 0
1 . 0
2 . 0
3 . 0
4 . 0
5 . 0
0 0 . 5 1 1 . 5 2 2 . 5 3
(a) !!!!""""((((0000))))= 0
(b) !!!!""""((((0000))))= 0.3
(c) !!!!""""((((0000))))= 0.7
(d) !!!!""""((((0000))))= 1
H0d L
z
(a)
(b)(c)
(d)
Fig. 1. Luminosity distance dL in the units of H!10 for a two-component flat universe with a
non-relativistic fluid (wm = 0) and a cosmological constant (w! = !1). We plot H0dL for various
values of !(0)! .
Şekil 2.3 Farklı Ω(0)Λ değerleri için kırmızıya kaymaya karşı H0dL ışıtma uzaklığı kuramsal olarak
çizdirilmiştir. Evrenin uzaysal olarak düz ve yalnızca toz parçacık ve geleneksel vakum enerjisi içerdiği varsayılmıştır. (Copeland et al., 2006)
32
her yerinde aynı işlediği düşünülürse SN Ia’ların mutlak parlaklıklarının da
kırmızıya kaymadan bağımsız olacağını söylemek mümkündür.
Şekil 2.3’e bakılırsa, ilkesel olarak tek bir gözlem Ω(0)Λ değerinin
belirlenmesi için yeterlidir. Ancak böyle bir çıkarım yeterince güvenilir olmaz.
Güvenilirliğin yüksek olması ve yanılgıların azaltılması için incelemeler
istatistiksel olarak yapılır (Copeland et al., 2006). Bunun için mümkün olduğunca
çok SN Ia gözlemi yapılmaya çalışılmaktadır. 1998 yılına kadar Perlmutter et al.
(1999) z = 0.18− 0.83 arasında bulunan 42 tane SN Ia gözlemlemiş; Riess et al.
(1998) ise z = 0.16− 0.62 arasında bulumuş olan 34 tane SN Ia’ya ek olarak 14
tane daha SN Ia gözlemlemiştir. Perlmutter et al. (1999) Ω(0)m + Ω(0)
Λ = 1 alarak
günümüz evrenindeki toz parçacık yoğunluk parametresini Ω(0)m = 0.28+009
−0.08
(tanımlanan sistematik hatalardan +0.05−0.04) olarak bulmuşlardır. Buna göre günümüz
evreninde enerji yoğunluğunun yaklaşık %70’i vakum enerjisi ya da benzeri bir
tür enerji biçiminde olmalıdır. Bugün, evrenin bu enerji bileşeni genel olarak
karanlık enerji olarak adlandırılmaktadır.
Perlmutter et al. (1999) çalışmalarının daha büyük z değerlerine taşınması
son yıllarda kozmolojinin önemli araştırma alanlarından biri olmuştur. 2004
yılında Riess et al. (2004) Hubble uzay teleskobunu kullanarak saptadıkları,
yüksek kırmızıya kayma gösteren (z > 1.25 ) 16 tane SN Ia gözlemlediklerini
duyurmuştur. Bu verileri daha önceden bilinen 170 tane SN Ia verisi ile birlikte
değerlendirerek %99 güvenle evrenin z ∼ 1 ’de hızlanmaya başladığını ve madde
yoğunluk parametresi için en iyi çakışmanın Ω(0)m = 0.29+0.05
−0.03 (hata barı 1σ )
olduğunu saptamışlardır.
Choudhury and Padmanabhan’ın (2005) çalışmasından alınmış Şekil 2.4’te
(73) denklemine göre çizdirilmiş kuramsal eğrilerle Tonry et al. (2003) ve Riess et
al. (2004) tarafından ayrı ayrı elde edilmiş gözlemsel verilerin bir derlemesi
verilmiştir. Bu grafikten salt gözle de görülebileceği gibi gözlemlere en uygun
33
kuramsal eğri Ω(0)m ∼ 0.30 olanıdır. Gerçekten de bu verilerin istatistiksel
çözümlemesinden Ω(0)m = 0.31+0.08
−0.08 değerini vermişlerdir.
Daha önce de belirtildiği gibi, evrenin hızlanması z ∼ 1 ’de başlayan bir
olgudur. Evrenin genişleme hızının değişimini belirten ivmelenme parametresi
kırmızıya kayma cinsinden
q(z) = −1
2
i
Ω(0)i (1 + 3wi)(1 + z)3(1+wi) (76)
4 Choudhury & Padmanabhan: Cosmological parameters from supernova observations
Fig. 1. Comparison between various flat models and the obser-vational data. The observational data points, shown with error-bars, are obtained from the ‘gold’ sample of Riess et al. (2004).The most recent points, obtained from HST, are shown in red.
considerable amount of analysis exist in the literature work-ing with these approximations, there are various systematicsbecause of which such approximations do not hold true. Forexample, the uncertainties in calibrating the data would surelyintroduce correlations in the errors (Kim et al. 2004). Similarly,uncertainties in the host galaxy extinction would introducenon-gaussian asymmetric errors. Neglecting such e!ects mightresult in lower errors on the estimated values of the cosmolog-ical parameters. Note that the main thrust of our analysis is tostudy some of the theoretical degeneracies inherent in any ge-ometrical observations, in particular the supernova data, whichare not adequately stressed elsewhere. Of course, this study canbe complemented by other analyses which actually deal withquality and reliability of data, validity of error estimates, hid-den correlations, nature of statistical analysis etc. All of theseare important, but in order to make some key points we have at-tempted to restrict the domain of our exploration. Keeping thisin mind, we believe that the simple (non-rigorous) !2 analysisshould be adequate.
Let us start our analysis with the flat models where "m +"# = 1, which are currently favoured strongly by CMBR data(for recent WMAP results, see Spergel et al. 2003). Our simpleanalysis for the most recent RIESS data set, with two free pa-rameters ("m,M2), gives a best-fit value of"m (after marginal-izing overM2) to be 0.31 ± 0.04 (all the errors quoted in thispaper are 1"). This matches with the value "m = 0.29+0.05
!0.03obtained by Riess et al. (2004). In comparison, the best-fit "mfor flat models was found to be 0.31 ± 0.08 in Paper I – thusthere is a clear improvement in the errors because of increase inthe number of data points although the best-fit value does notchange. The comparison between three flat models and the ob-
servational data from the RIESS data set is shown in in Figure1.
To see the accelerating phase of the universe more clearly,let us display the data as the phase portrait of the universe in thea ! a plane. Though the procedure for doing this is describedin Paper I (see also Daly & Djorgovski 2003), we would like todiscuss some aspects of the procedure in detail to emphasize adi!erent approach we have used here in estimating the errors.
Each of the three sets of observational data used in this pa-per can be fitted by the function of simple form
mfit(z) = a1 + 5 log10!
z(1 + a2z)1 + a3z
"
, (11)
with a1, a2, a3 being obtained by minimizing the !2. We canthen represent the luminosity distance obtained from the databy the function
Qfit(z) = 100.2[mfit(z)!M] (12)
Note that one needs to fix the value ofM to obtain the functionQfit(z). It is obvious, from the form of the fitting function (11)at low redshifts, that the parameter a1 actually measures thequantityM. It is then straightforward to obtain
Qfit(z) =z(1 + a2z)1 + a3z
(13)
For flat models, it the Hubble parameter is related to Q(z) bya simple relation – in this work we are interested in a relatedquantity
H!10 a(z) =!
(1 + z) ddz
#
Q(z)1 + z
$"!1
(14)
which will enable us to plot the data points in the a ! a plane.Using the form of the fitting function, we can obtain the “fitted”a as:
H!10 afit(z) =(1 + a3z)2 (1 + z)
1 + 2a2z + (a2 ! a3 + a2a3)z2(15)
To plot the individual supernova data points in the a ! aplane, we first write H!10 afit as a function of mfit [which is triv-ially done by eliminating z from equations (11) and (15)]. Wethen assume that the same relation can be applied to obtain thea corresponding to a particular measurement of m. Note thatthe relation between a and m will involve the fitting parametersa1, a2, a3, and hence is dependent on the fitting function.
The determination of the corresponding error-bars is a non-trivial exercise. In this paper, we obtain the error-bars using aMonte-Carlo realization technique, along the following lines:Given the observed values of m(z) and "m(z), we generate ran-dom realizations of the data set. Basically we randomly varythe magnitude of each supernova from a gaussian distributionwith dispersion "m – each such set corresponds to one real-ization of the data set. Next, we fit each of the realizationof the data sets with the fitting function (11), and obtain theset of three parameters a1, a2, a3. Given the set of parametersa1, a2, a3, we can obtain a for each a (or equivalently, z). Inthis way we end up with di!erent values of a for each super-nova, each corresponding to one realization. Finally, we plot
Şekil 2.4. Uzaysal olarak düz evren için kırmızıya kaymaya karşı H0dL ışıtma uzaklığı. Veriler
Gold ve HST SN Ia verilerinden derlenmiştir. Kuramsal değerler üç kuramsal eğriyle
gösterilmiştir. i) Ω(0)m = 0 , Ω
(0)Λ = 1 ii) Ω(0)
m = 0.31 , Ω(0)Λ = 0.69 , iii) Ω(0)
m = 1 ,
Ω(0)Λ = 0. (Choudhury and Padmanabhan, 2005)
34
şeklinde yazılabilir. Buna göre evrenin yalnızca toz madde ve vakum enerjisi ile
dolu olduğu düşünülürse hızlanmanın (q < 0) başlayacağı kırmızıya kayma değeri
zh değerleri aşağıdaki gibi olur:
z < zh ≡2Ω(0)
Λ
Ω(0)m
1/3
− 1. (77)
Buna göre Ω(0)m = 0.30 ve Ω(0)
Λ = 0.70 alınırsa hızlanarak genişlemenin başladığı
kırmızıya kayma değeri zh = 0.67 olarak bulunur.
2010 yılında yayımlanmış, 567 tane SN Ia içeren Union2 derlemesi
verilerine göre uzayın düz olduğu varsayımı altında karanlık enerjinin durum
denklemi parametresi w = −0.997+0.050−0.054 olarak, uzaysal eğrilik de dikkate
alındığında w = −1.035+0.055−0.059 olarak bulunmuştur (Amanullah et al., 2010). Bu
çalışmada w ’nun kırmızıya kaymaya bağlı olarak (yani evrenin yaşına göre)
önemli bir değişim gösterdiğinin saptanmadığı ancak w ’in dinamik bir özellikte
olması olasılığının da dışlanamadığı belirtilmektedir. Ayrıca verilerin z 1 için
karanlık enerjinin varlığı ve yapısını çok zayıfça sınırladığı belirtilmektedir.
İleride yapılacak gözlemler z 1 için w ’nın dinamik özellikte olup olmadığını
güvenilir bir şekilde gösterebilir.
Evrenin hızlanarak genişlemesini açıklayabilecek en basit aday geleneksel
vakum enerjisi ya da matematiksel olarak özdeşi olan kozmolojik sabittir. Ancak
gözlemler zamanla evrimleşen bir karanlık enerjiye de izin vermektedir. Sınırlara
dikkat edilirse durum denklemi parametresinin -1 değerinin altında ve üzerinde
olma olasılığı var.
Farklı enerji düzeylerinde olsa da karanlık enerji alanından inflaton alanına
benzer bir dinamik mekanizma sorumlu olabilir. Gözlemler, karanlık enerjinin
durum parametresinin w −1 olamayacağını fakat w −1 olabileceğini ve
sabit olmak zorunda olmadığını -1 yöresinde yavaşça değişebileceğini
35
söylemektedir. Dolayısıyla w < −1 ve w > −1 durumlarını da dikkate almak
gerekir. Bunlardan birincisi phantom karanlık enerjisi, ikincisi ise quintessence
karanlık enerji olarak bilinmektedir. Buna göre, karanlık enerji denildiğinde genel
olarak anlaşılan şeyin günümüz evreninin ortalama enerji yoğunluğunun yaklaşık
%70’ini oluşturan, enerji yoğunlu evrenin hacmi genişledikçe hiç değişmeyen
(geleneksel vakum enerjisi) ya da çok yavaşça değişen (phantom ve quintessence)
bir enerji alanı olduğu söylenebilir.
Quintessence alanının sabit ya da dinamik bir w değerine sahip olduğu
düşünülebilir. Quintessence, durum denklemi parametresi −1 < w < −1/3
değerlerine sahipken evrenin güç yasasına göre hızlanarak genişlemesine neden
olur. Quintessence, literatürde inflaton alanlarına benzer şekilde, skaler bir alan
olarak da ifade edilmektedir (Copeland et al., 2006):
wφ =p
ρ=
φ2 − 2V (φ)
φ2 + 2V (φ). (78)
Dikkat edilirse bu durumda quintessence −1 < w < 1 arasında değerler alır.
Durum denklemi parametresi w < −1 olan karanlık enerji adaylarına
Phantom enerjisi denmektedir. Böylesi bir durum denklemi parametresi
Friedmann denklemlerinde kullanılırsa büzülen bir evrenle karşı karşıya kalınır.
Ancak, Einstein alan denklemlerinden böyle bir durum parametresi için
Friedmann denklemlerinden farklı olarak genişleme veren bir çözüm de elde
etmek mümkündür. Bu çözüme göre evrenin ölçek çarpanı ve Hubble parametresi
aşağıdaki gibidir (Copeland et al., 2006):
a ∝ (ts − t)2
3(1+wphm), (79)
H ∝ 2
3(1 + w)(ts − t), (80)
burada ts sabittir. Bu çözümde ilginç olan şey ölçek çarpanı ve Hubble
parametresinin sonlu bir zamanda ıraksıyor olmalarıdır; t → ts iken a → ∞ ve
36
H → ∞. Bu durum Büyük Yarılma (Big Rip) olarak bilinir. Literatürde, phantom
enerjisi
wφ =p
ρ=
φ2 + 2V (φ)
φ2 − 2V (φ) (81)
şeklinde bir durum denklemi parametresine sahip skaler alan olarak da ele
alınmaktadır (Copeland et al., 2006).
2.5 Soğuk Karanlık Madde (CDM)
SBP’nin önemli girdilerinden biri de günümüz evrenin ortalama enerji
yoğunluğunun yaklaşık %20’sini oluşturan elektromanyetik etkileşime hiç ya da
çok zayıfça giren (karanlık), yavaş hareket eden (soğuk) ve elektriksel olarak nötr
olan parçacıklardır (Garrett and Duda, 2010). Fotonla etkişimleri olmadığından ya
da çok zayıf olduğundan ışınımsal olarak gözlemlenemeyen bu tür parçacıklar
soğuk karanlık madde (CDM) olarak adlandırılmaktadır. Bu parçacıklar evrendeki
hiyerarşik yapı oluşumlarının, büyük ölçekli kozmolojik yapıların dinamiklerinin
açıklanmasını sağlamaktadırlar. Büyük ölçekli yapıların dinamikleri ve CMB
ışınımındaki dalgalanmalar dikkate alındığında CDM’nin ortalama enerji
yoğunluğu ρCDM sıradan baryonik maddenin enerji yoğunluğu ρb ’den yaklaşık
beş kat fazla bulunur. Yine, CMB ışınımındaki sıcaklık dalgalanmaları dikkate
alındığında, ilkel element sentezlenmesinde bugün gözlemlenen hafif element
bolluklarının oluşabilmesi için ρCDM/ρb ∼ 5 olması gerekmektedir. CDM’nin
varlığına en güçlü kanıt iki gök ada kümesinin çarpışmasından oluşmuş olan
Bullet Kümesidir (1E 0657-56) (Markevitch et al., 2004; Clowe, et al., 2006).
CDM ve sıradan baryonik madde (relativistik sıcaklıklar söz konusu
olmadığı sürece) aynı durum denklemi parametresi ile ifade edilebilirler;
wCDM = wb = 0 . Aralarındaki fark CDM’nin, ışınımla etkileşmediğinden,
baryonik madde gibi ısınmaması ve basınç üretememesidir. Evrenin evrimi
açısından ele alındığında CDM de toz parçacık olarak değerlendirilebilir; yani
37
ρm = ρCDM + ρb yazılabilir. Bu nedenle, bu tez kapsamında CDM üzerinde daha
fazla durulmamıştır.
2.6 Kozmolojik Parametrelerin Gözlemsel Değerleri
CMB ışınımı ve SN Ia uzaklaşma hızlarının gözlemleri kozmolojik
parametrelerin saptanması için iki önemli veri kaynağıdır. Kozmolojik açıdan
önemi olan başlıca üç parametre Ωtop , ΩΛ ve Ωm ’dir. Şekil 2.5’te, CMB ışınımı
ve SN Ia gözlemlerinden ΩΛ ve Ωm değerleri için elde edilen güven aralıkları
verilmiştir.
No Big Bang
1 2 0 1 2 3
expands forever
-1
0
1
2
3
2
3
closed
recollapses eventually
Supernovae
CMB
Clusters
open
flat
Knop et al. (2003)Spergel et al. (2003)Allen et al. (2002)
Supernova Cosmology Project
!
!"
M
Şekil 2.5 SN Ia, CMB ışınımı ve gök ada kümelerinden Ω(0)Λ ve Ω(0)
m değerleri için güven
aralıkları. (http://www.supernova.lbl.gov/)
38
Görülebileceği gibi, CMB ışınımı verileri evrenin yoğunluk parametrelerine
ΩΛ ∝ −Ωm biçiminde duyarlılık gösterirken, SN Ia verileri ΩΛ ∝ Ωm . biçiminde
duyarlılık gösterir. CMB ışınımı ve SN Ia verilerinin birbirlerine dik duyarlılığa
sahip olması bu iki veri grubunun birlikte kullanılmasıyla kozmolojik
parametrelerin oldukça duyarlı olarak belirlenmesine olanak sağlar. Şekil 2.5’ten
görülebileceği gibi CMB ve SN Ia verileri, birlikte elde alındığında, hemen hemen
uzaysal olarak düz (Ωtop ∼ 1), Ωm ∼ 0.25 ve ΩΛ ∼ 0.75 olan bir evreni
desteklemektedir.
En son kozmolojik verilere göre, ΛCDM modeli çerçevesinde, evrenin belli
başlı kozmolojik parametrelerinin değerleri Çizelge 2.1’de verilmiştir.
Karanlık enerjinin durum denklemi parametresi için yedi yıllık WMAP
verilerinin (WMAP7) çözümlemesinden −1.50 w −0.70 , Union2
derlemesinden düz uzay varsayımıyla −1.05 w −0.95 ve uzaysal eğrilik
Çizelge 2.1 Standart ΛCDM modeli çerçevesinde WMAP7 ve WMAP7+Baryon Akustik Salınımları+SN Ia gözlemlerinden kozmolojik parametreler. Toplam yoğunluk dışındaki tüm değerler evrenin uzaysal olarak düz olduğu varsayılarak hesaplanmıştır. Karanlık enerji için durum denklemi parametresi (w ) sabit olduğu varsayılarak hesaplanmıştır. (Jarosik et al., 2010)
Açıklama Sembol WMAP WMAP+BAO+H0
Evrenin yaşı (Gyıl) t0 13.75± 0.13 13.75± 0.11
Hubble sabiti (km/s/Mpc) H0 71.0± 2.5 70.4+1.3−1.4
Baryon yoğunluğu Ωb 0.0449± 0.0028 0.0456± 0.0016
Karanlık madde yoğunluğu Ωc 0.222± 0.026 0.227± 0.014
Karanlık enerji yoğunluğu Ωke 0.734± 0.029 0.728+0.015−0.016
Madde-ışınım eşitliği kırmızıya kayma uzaklığı
zeq 3196+134−133 3232± 87
Son saçılma yüzeyinin kırmızıya kayması z∗ 1090.79+0.94−0.92 1090.89+0.68
−0.69
Son saçılma döneminde evrenin yaşı (yıl) t∗ 379164+5187−5243 377730+3205
−3200
Durum denklemi parametresi w −1.12+0.42−0.43 −0.980± 0.053
Toplam yoğunluk Ωtop 1.080+0.093−0.071 1.0023+0.0056
−0.0054
39
olduğu olasılığı dikkate alınarak −1.10 w −0.98 ve WMAP+BAO+SN
Ia’dan −1.03 w −0.97 değer aralıkları verilmektedir.
Kozmoloji sabit ya da benzeri davranışlar gösteren enerji kaynaklarının
varlığı erken evrende önemli (enflasyon) olduğu gibi evrenin geç dönemlerinde de
gerekli bir fiziksel bileşen olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu tür enerji
kaynaklarının yapısının açıklanmasının çağdaş kozmolojinin en temel
konularından biri olduğunu söylenebilir. Karanlık enerjinin durum denklemi
parametresinin değerlerinde görülen -1 civarındaki aralıklar w ’ın zamana, yöne ya
da ikisine birden bağlı olarak değiştiğine işaret ediyor olabilir.
40
3. STANDART ΛCDM MODELİ SORUNLAR VE BIANCHI MODELLERİ
Kısaca toparlanacak olursa, standart ΛCDM modeline göre; evren SBP’nin
başlangıç koşullarının dinamik olarak oluşturulduğu bir enflasyon döneminden
geçmiştir; en büyük ölçeklerde evren uzaysal olarak düz RW metriği ile
betimlenebilir, ortalama enerji yoğunluğunun yaklaşık %5’i baryonik madde,
%22’si CDM ve %73’ü karanlık enerjiden oluşmaktadır.
Yüksek çözünürlüklü WMAP (Peiris et al., 2003; Spergel et al., 2007;
Hinshaw et al., 2009; Komatsu et al., 2009, 2010) verileri açıklandıktan sonra
çeşitli çalışma grupları CMB sıcaklık haritalarının, standart ΛCDM modelleri
çerçevesinde değerlendirildiğinde bazı anomaliler gösterdiğini duyurdu.
Bunlardan en iyi bilineni 60o derecelik açıdan daha büyük ölçeklerdeki CMB
ışınım dalgalanmalarının genliğinin standart ΛCDM modellerinden beklenenden
daha küçük değerlerde olmasıdır (Bkz. Şekil 2.2) (Bennett et al., 2003). Diğer
anomaliler ise daha çok eksensel simetrinin ihlal edildiğini işaret eder türdendir.
CMB ışınımı dalgalanmalarının istatistiksel rastgele (Gaussian) ve izotropik
olması en basit enflasyon modellerinin bile en temel öngörülerinden biridir. Bu
yüzden, CMB ışınımında istatistiksel izotropiden herhangi bir sapma enflasyon
senaryoları ve ΛCDM modelleri için ciddi bir sorun oluşturur.
Bazı araştırmacılara göre, var olduğu söylenen anomaliler istatistiksel
olasılık içerisindedir ve CMB ışınımı büyük ölçeklerde izotropiyi ihlal
etmemektedir (Armendariz-Picon and Pekowsky, 2009; Pereira and Abramo,
2009; Bennett et al., 2010). Araştırmacıların üzerinde durduğu olası anomalilerin
bir listesi ise şöyledir: i) CMB güç tayfının kuadrupole (l=2) ve oktapol (l=3)
momentlerinin ortak bir düzlemde uzanıyor olmaları (de Oliveira-Costa et al.,
2004; Bennett et al., 2010). ii) Benzer olarak l=4∼8 momentlerinin l=2,3
momentleriyle istatistiksel olarak rastgele konumlanmadığını gösteren bir
korelasyon gösteriyor olmaları (Schwarz et al., 2004; Copi et al., 2004; Bennett et
al., 2010). iii) CMB ışınımında, 10o derece mertebesinde bir büyüklüğe sahip ve
büyük olasılıkla Gaussian olmayan soğuk bir lekenin varlığı (Vielva et al., 2004;
41
Cruz et al., 2006, 2007; Bennett et al., 2010). iv) Güney ve kuzey yarım kürede
asimetri (Eriksen et al., 2004; Bernui, 2008; Hoftuft et al., 2009). v) Kuadrupol
momentinin büyüklüğünün kuramsal olarak beklenenden çok daha küçük bir
değere sahip olması (Efstathiou, 2003; Campanelli, 2007).
Bu anomalilerin gerçekten var olup olmadığı üzerine tartışmalar henüz
devam etmektedir. Yine de, bu tartışmalar kozmoloji dünyasında Bianchi uzay-
zamanlarına olan ilginin hızlanarak artmasına neden olmaktadır. Bu olası
anomalilerin açıklanması için ortaya atılan çeşitli öneriler şöyledir: i) Evrenin
alışılmamış (non-trivial) bir topolojiye sahip olması (Luminet et al., 2003). ii)
Bianchi VIIh çerçevesinde eksensel anizotropik bir geometrinin kuadrupol/oktapol
düzlemselliğini açıklayabileceği (Jaffe et al., 2005; Jaffe et al., 2006). iii) Lineer
olmayan inhomojenlikler (Moffat, 2005; Alnes et al., 2006a; 2006b; Tomita and
Inoue, 2008). iv) Evrenin uzaysal olarak elipsoid bir geometriye sahip olması
durumunda CMB güç tayfındaki düşük kuadropol değerinin açıklanabileceği
(Campanelli et al., 2006, 2007).
Son çalışmalarda ise, evrenin uzaysal izotropisinin erken hızlanma ya da geç
hızlanma döneminde kırılmasını sağlamak için anizotropik enerji kaynaklarının
olasılığı dikkate alınmaya başlamıştır (Rodrigues, 2008; Koivisto and Mota
2008a; 2008b; 2008c; Campanelli, 2009; Akarsu and Kılınç, 2010a; 2010b; Sharif
and Zubair, 2010, Yadav and Yadav, 2010).
Eğer bu anomalilerin varlığı kesinleşirse evrenin daha yüksek doğrulukla
betimlenebilmesi için öncelikle standart ΛCDM modelinin üzerine kurulu olduğu
RW metriklerinin uzaysal olarak anizotropiye sahip metriklere genelleştirilmesi
gerekecektir. Ayrıca, enflasyonun temel başarıları kaybedilmeden, enflasyon
döneminin anizotropiyi izotropiye yaklaştırması belli ölçüde sınırlandırılabilmeli
ya da enflasyonun oluşturduğu izotropi enflasyon sonrası bir süreçte belli ölçüde
bozulabilmelidir. Bunu sağlamanın bir yolu evrende anizotropik enerji
kaynaklarının kullanılması olabilir. RW metriği çerçevesinde, evrenin fiziksel
içeriğini oluşturabilecek en karmaşık enerji-momentum tensörü durum denklemi
42
parametresi zamanın fonksiyonu olan bir ideal akışkanı temsil edebilir. Bu
nedenle, SBP modeli çerçevesinde, evrenin erken ve geç hızlanma dönemleri
temelde izotropik akışkanlar ya da skaler alanlar dikkate alınarak incelenmiştir.
Diğer yandan RW metriğinin uzaysal izotropisinin gevşetilmesiyle elde
edilebilecek uzaysal olarak anizotropik olan metrikler dinamik ya da statik olarak
anizotropik basınca ya da durum denklemi parametresine sahip akışkanların da
kullanılmasına verir. Bu düşünce son yıllarda anizotropik enerji kaynaklarına
özellikle anizotropik inflaton alanı ve karanlık enerji olasılığının
değerlendirilmesine ilgiyi arttırmıştır. Doğasını henüz çok iyi bilmediğimiz
inflaton ve özellikle karanlık enerji alanlarının izotropik olduklarını söylemek için
a priori ya da ampirik bir neden bulunmamaktadır. İleride bu söz konusu
anomaliler yanlışlansa dahi, bu, inflaton ve karanlık enerji alanlarının izotropik
olmasını gerektirmez. Bu tezde gösterileceği gibi, evrenin izotroplaşmasını
destekleyen anizotropik alanlar da mümkündür. Ayrıca, gerçekçi bir evren
modelinde en baştan RW metriğinin değil mümkün olduğunca daha genel bir
metriğin kullanılıp evrenin bugün gözlemlenen geometrisine evrimleşmesi
beklenir. Bu nedenle, ileride RW metriğinin günümüz evrenini anlatmakta yeterli
olduğu ortaya çıksa da anizotropik evren modellerinin çalışılması gerçekçi
modeller kurmak için önemli bir olanak sağlar.
RW metriğinin yalnızca uzaysal izotropisinin gevşetilmesiyle uzaysal olarak
homojen fakat anizotropik olabilen metrikler elde edilebilir. Homojen fakat
anizotropik olan olası metriklerin çok büyük bir kısmı Luigi Bianchi (1898, 1918)
tarafından sınıflanmıştır. Bianchi’nin sınıflaması farklı eğrilik durumlarına göre
dokuz tip anizotropik uzay içerir. Bianchi tarafından verilen bu listeye çok özel bir
durum olan Kantowski-Sachs metriği (Kantowski and Sach, 1966) de ilave
edildiğinde olası tüm homojen ve anizotrop uzaylar elde edilmiş olur. Çağdaş
kozmolojide Bianchi’nin orjinal sınıflaması yeniden düzlenmiş ve genel çerçeve
Ellis and MacCallum (1969) tarafından kurulmuştur.
Uzay-zamanı anlatan metrik aşağıdaki gibi zamansal (dt2) ve uzaysal (dl2)
iki parçaya ayrılabilir (Fagundes, 1992; Ryan and Shepley, 1975):
43
ds2 = dt2 − dl2, (82)
burada
dl2 = γij(t)dxidxj’dir (83)
ve uzayın homojenliğinden dolayı γij yalnızca zamanın fonksiyonudur. Bu
uzaysal metrik, dokuz adet Bianchi tipini karakterize eden wi invaryant bazları
tarafından ifade edilmek üzere aşağıdaki gibi yazılabilir:
dl2 = γijwiwj , (84)
burada γij = γji ’dir. (84) denkleminde γij = δij alınarak her hangi bir Bianchi
tipi uzay aşağıdaki gibi verilen standart metrikle
dλ2 = (w1)2 + (w2)2 + (w3)2 (85)
ifade edilebilir. Bianchi tipleri için invariant bazlar Çizelge 3.1’de verilmiştir.
Çizelge 3.1 ve (85) denkleminden yararlanılarak, tüm Bianchi tipleri için
standart metriklerin bir listesi Çizelge 3.2’de verilmiştir. Çizelge 3.2’e Bianchi
sınıflamısında bulunmayan Kantowski-Sachs metriği de dahil edilmiştir. Çizelge
3.2’de verilen standart metriklerde uzaysal kesitinin her bir yöndeki büyüklüğünü
anlatmak için her bir eksen için yalnızca zamanın fonksiyonu olan ayrı bir ölçek
Çizelge 3.1 Bianchi uzayları için invaryant bazlar. (Fagundes, 1992; Ryan and Shepley, 1975)
Tip w1 w2 w3
BI dx dy dz
BII dx− zdy dy dz
BIII dx dy exdz
BIV dx exdy exdz + exxdy
BV dx exdy exdz
BVI dx e(m−1)xdy e(m+1)xdz
BVII dx emx cosx dy − emx sinx dz emx sinx dy + emx cosx dz
BVIII cosh y cos z dx− sin z dy cosh y sin z dx+ cos z dy dz + sinh y dx
BIX cos y cos z dx− sin z dy cos y sin z dx+ cos z dy dz − sin y dx
44
çarpanının yazılmasıyla uzaysal kesiti homojen fakat anizotrop olan tüm olası dört
boyutlu uzay-zamanlar elde edilebilir.
Her bir Bianchi tipi eğrikler bakımından farklı simetri özelliklerine sahiptir.
Bianchi I, V, VII ve IX metriklerinin uzaysal eğrilikleri izotropiktir ve Bianchi I
metriği özel durum olarak uzaysal olarak düz RW metriğini, Bianchi V ve VII
metriği özel durum olarak uzaysal olarak açık RW metriğini ve Bianchi IX metriği
özel durum olarak uzaysal olarak kapalı RW metriğini içermektedir. Diğer
Bianchi tiplerinin uzaysal eğrilikleri ise anizotropiktir.
Bu metriklerin her bir yöndeki ölçek çarpanının evrimi Einstein alan
denklemleri tarafından belirlenebilir. Einstein alan denklemlerini çözmek için bu
metriklerden biri seçilebilir ve metriğin simetri özelliklerinin izin verdiği
genellikte ya da daha basit herhangi bir enerji-momentum tensörü dikkate
alınabilir.
Çizelge 3.2 Bianchi ve Kantowski-Sachs uzayları için standart metrikler. (Fagundes, 1992; Ryan and Shepley, 1975)
Tip dλ2 RW özel durumu
BI dx2 + dy2 + dz2 k=0
BII (dx− zdy)2 + dy2 + dz2 -
BIII dx2 + dy2 + e2xdz2 -
BIV dx2 + e2xdy2 + e2x(dz + xdy)2 -
BV dx2 + e2xdy2 + e2xdz2 k=-1
BVI(m)0 ≤ m ≤ 1
dx2 + e2(m−1)xdy2 + e2(m+1)xdz2 -
BVII(m)0 ≤ m ≤ 1
dx2 + e2mxdy2 + e2mxdz2 k=-1
BVIII cosh2 y dx2 + dy2(dz + sinh y dx2) -
BIX cos2 y dx2 + dy2 + (dz − sin y dx)2 k=1
KS dx2 + dy2 + sin2 y dz2 -
45
Bianchi metrikleri uzayın üç yönde ayrı hızlarla hareket edip
evrimleşmesine izin verebildiğinden RW metriği çerçevesinde tanımlanan bazı
kozmolojik parametrelerin genelleştirilmesi ve farklı eksenlerin farklı hızla
genişlemesinden kaynaklanan bazı yeni büyüklüklerin tanımlanması gerekir.
Hubble parametresi her üç eksen için ayrı ayrı genişleme hızlarını
gösterecek biçimde genelleştirilir ve yönsel Hubble parametreleri, sırasıyla x, y ve
z yönleri için aşağıdaki gibi tanımlanabilir:
H1 ≡ A
A, H2 ≡ B
Bve H3 ≡ C
C. (86)
Hubble parametresinin RW metriği çerçevesindeki tanımı, Bianchi uzay-
zamanlarında, V = ABC hacimsel ölçek çarpanı olmak üzere, evrenin hacimsel
genişleme hızını belirleyen ortalama Hubble parametresine karşılık gelir ve
aşağıdaki gibi verilir:
H =1
3
V
V=
1
3
3
i=1
Hi . (87)
Ortalama ölçek çarpanı da bir çok denklemin daha kolayca yazılmasını
sağlar ve aşağıdaki gibi verilir:
S = V13 = (ABC)
13 (88)
Evrenin hacimsel genişleme hızını belirten genişleme skaleri aşağıdaki gibi
verilir:
θ = 3H =V
V. (89)
Friedmann modellerinde kullanılan ivmelenme parametresi (25) anizotropik
modeller için ortalama ivmelenme parametresi olarak yeninden tanımlanabilir:
q ≡ SS
S2= 2− 3
V V
V 2=
d
dt
1
H
− 1. (90)
46
Bu tanıma göre ortalama ivmelenme parametresi evrenin hacimsel genişlemesinin
bir ölçüsüdür.
Uzaysal olarak anizotropik modellerde genişleme hızının farklı yönlerde
farklı olmasının ölçüsü shear skaleri ile gösterilebilir:
σ2 = σijσij =
1
2
3
i=1
(Hi −H)2 . (91)
Buna göre, shear skaleri evrenin ortalama genişleme hızından sapmasının bir
ölçüsüdür.
Genişleme anizotropisi, evrenin genişleme hızındaki anizotropinin
büyüklüğünün bir ölçüsünü verir aşağıdaki gibi tanımlanır:
∆ ≡ 1
3
3
i=1
Hi −H
H
2
(92)
ve ∆ = 0 izotropik genişlemeye karşılık gelir.
Evrenin farklı yönlerde farklı hızla genişlemesinden doğan shear skaleri
FRW modellerinde verilen her iki Friedmann denklemlemine de ek bir terim
olarak girer. Ayrıca Bianchi uzay-zamanları anizotropik basınç kaynaklarına izin
verdiğinden ikinci Friedmann denklemine dahil olan basıncın her yön için ayrı
ayrı yazılması gerekir. Buna göre, Bianchi uzay-zamanları için genelleştirilmiş
Friedmann denklemleri aşağıdaki gibi verilebilir (Ellis, 1969, 2002):
3H2 = ρ+ σ2 +3R
2, (93)
S
S= −1
6(ρ+ p1 + p2 + p3)−
2
3σ2. (94)
Burada 3R Ricci skaleridir ve sol üstte bulunan 3 indisi dört boyutlu Reimann
uzay-zamanlarının yalnızca üç boyutlu uzaysal kesitlerinin dikkate alındığını
belirtir. Uzaysal Reimann ve Ricci tensörleri ve uzaysal Ricci skaleri (3), (4) ve
(5) denklemlerinde Yunan harfleriyle verilen indislerin Latin harfleri ile
değiştirilmesiyle elde edilebilir. Dikkat edilirse genelleştirilmiş Friedmann
denklemleri evrenin hacimsel dinamikleri hakkında bilgi içermektedir. Bianchi
47
tipi bir kozmolojik modelde evrenin ve akışkanın dinamiklerinin her bir eksen için
ayrı ayrı incelenmesi gerekir. Dolayısıyla, Bianchi modelleri matematiksel olarak
FRW modellerine göre daha karmaşıktır. Diğer yandan, bu da daha karmaşık
dinamiklerin olanaklılığını işaret etmektedir.
Bir sonraki bölümde yukarıdaki tartışmalardan hareketle öncelikle, Bianchi
uzay-zamanlarının enerji-momentum tensörünün seçiminde anizotropiye izin
verdiği gösterilecek ve bu uzay-zamanların izotroplaşma özellikleri kısaca
tartışılacaktır. Daha sonra anizotropik akışkanın varlığında üç ayrı Bianchi tipi
kozmolojik model verilecektir. İlk modelde (Akarsu and Kılınç, 2010b), Bianchi I
uzay-zamanının de Sitter genişlemesi sergilemesinin koşulları tartışılacak ve
vakum enerjisi kavramı genelleştirilerek de Sitter genişlemesi sergileyen iki ayrı
LRS Bianchi I modeli verilecektir. İkinci modelde (Akarsu and Kılınç, 2010a),
anizotropik ve dinamik bir durum denklemi parametresine sahip bir hipotetik
karanlık enerji ve sıradan maddeden oluşan iki akışkanın varlığında sabit
ivmelenme parametresine sahip bir LRS Bianchi I kozmolojik modeli
kurulacaktır. Bu modelin günümüz yöresindeki davranışı üzerinde de ayrıca
durulacaktır. Anizotropik uzaysal eğriliğe sahip Bianchi III uzay-zamanı
çerçevesindeki son modelde (Akarsu and Kılınç, 2010c) ise, Bianchi III uzay-
zamanının özel bir anizotropik akışkanın varlığında, izotropik akışkanın
varlığındaki Bianchi I ve V uzay-zamanları gibi izotroplaşabileceği
gösterilecektir.
48
4. ANİZOTROPİK AKIŞKANIN VARLIĞINDA BIANCHI MODELLERİ
Bianchi tipi uzay-zamanlar ideal akışkanlara göre daha fazla serbestlik ve
karmaşıklığa sahip enerji-momentum tensörlerinin evrenin fiziksel içeriği olarak
değerlendirilmesine olanak sağlar.
Uzaysal olarak homojen fakat anizotropik en basit uzay-zaman Bianchi I
metriği ile verilebilir. Bu metrik uzaysal olarak düz RW metriğinde uzayın farklı
yönlerde farklı hızlarla genişlemesine izin verilmesiyle elde edilebilir:
ds2 = dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2dy2 − C(t)2dz2 (95)
Bu metrik dikkate alınarak enerji-momentum tensörü için hiçbir kısıtlama
getirilmeden Einstein alan denklemleri çözülürse aşağıdaki denklem sistemi elde
edilir:
G00 = − A
A
B
B− A
A
C
C− B
B
C
C= −T 0
0 , (96)
G11 = − B
B− C
C− B
B
C
C= −T 1
1 , (97)
G2
2 = − A
A− C
C− A
A
C
C= −T 2
2 , (98)
G33 = − A
A− B
B− A
A
B
B= −T 3
3 . (99)
Denklem (96)-(99) oluşan bu sistemde T 11 , T 2
2 ve T 33 ’ün birbirlerine eşit olmak
zorunda olmadığı görülebilir. Buna göre, bu metrikle betimlenen bir evrendeki bir
akışkanın x, y ve z basınçları aynı büyüklükte olmak zorunda değildir ve bu
akışkanı temsil edecek enerji-momentum tensörü aşağıdaki gibi yazılabilir:
Tµν = [T 0
0 , T11 , T
22 , T
33 ] = [ρ,−p1,−p2,−p3]. (100)
Enerji-momentum tensörünün kazandığı bu serbestlik, evrenin evriminde ideal
akışkanların yanısıra manyetik alan, viskozite, kozmik sicim gibi bilinen ve
birçok hipotetik anizotropik enerji kaynaklarının etkisini inceleme olanağı sağlar.
49
Denklem (96)-(99) oluşan bu sistem dört tane lineer bağımsız denklem ve
yedi bilinmeyen (A, B, C, ρ , p1 , p2 , p3 ) içermektedir. Bu sistemin tam olarak
belirlenmesi için dört tane ek sınırlama gerekir. Enerji-momentum tensörünün
ideal akışkanı temsil ettiği varsayılırsa, p1 = p2 = p3 = p olur ve bilinmeyen
sayısı beşe indirgenir. FRW modellerinde olduğu gibi akışkanın enerji yoğunluğu
ile basıncı arasında bir ilişki belirlenerek sistem tam olarak belirlenebilir. Dikkat
edilirse, RW metriğinin anizotropiye sahip olacak şekilde genelleştirilip, RW
metriğinin simetri özelliklerine uyan ideal akışkana dokunulmaması FRW
çözümlerine fazladan yalnızca iki serbestlik derecesi getirmekte bu da Einstein
alan denklemlerinden gelen iki ek lineer bağımsız denklemle telafi edilmektedir.
Bunun anlamı şudur: Metriğin simetri özellikleri enerji-momentum tensörünün
yapısını kısıtlar fakat enerji-momentum tensörünün metriğin simetri
özelliklerinden daha yüksek bir simetriye sahip olması metriğin yapısını değil
kinematiğini kısıtlar. Bu, metriğin farklı yönlerdeki hızlarının farkının enerji-
momentum tensörünün yapısıyla ilişkisine bakılarak görülebilir. (97)-(99)
denklemleri kullanılırsa
d
dt(H1 −H2) + (H1 −H2)(H1 +H2 +H3) = p1 − p2 , (101)
d
dt(H2 −H3) + (H2 −H3)(H1 +H2 +H3) = p2 − p3 , (102)
d
dt(H1 −H3) + (H1 −H3)(H1 +H2 +H3) = p1 − p3 (103)
denklemleri elde edilir. Bu denklemlere göre yönsel Hubble parametreleri
arasındaki fark enerji-momentum tensörünün farklı yönlerdeki basınçlarının
farkının fonksiyonudur. Enerji-momentum tensörünün ideal akışkanı temsil ettiği
varsayılırsa bu denklemlerin sağ tarafı sıfır olacaktır. Bu durumda, (87)
denkleminden de yararlanılarak, (101)-(103) denklemleri kolayca integre
edilebilir ve yönsel Hubble parametreleri arasında aşağıdaki ilişki bulunur:
H1 −H2 ∝ H2 −H3 ∝ H1 −H3 ∝ 1
V. (104)
Bu sonuç (91) denkleminde kullanılırsa shear skalerinin evrenin hacminin
karesiyle ters orantılı olduğu bulunur:
50
σ2 ∝ 1
V 2 (105)
(Barrow, 1995). Bu kinematikler, enerji-momentum tensörünün ideal akışkan
özelliğinden, diğer bir deyişle RW metriğinin enerji-momentum tensörüne
getirdiği kısıtlamadan kaynaklanmaktadır. Dikkat edilirse (104) ve (105)
denklemleri sistem tam olarak belirlenmeden elde edilebilmiştir. Buna göre, bu
sonuç her türlü ideal/izotropik akışkan için geçerlidir.
Denklem (105) uzaysal olarak anizotropik metriklerin erken evreni
anlatmak bakımından neden önemli olduğunu da göstermektedir. İdeal akışkanın
varlığında evren genişledikçe evrenin farklı yönlerdeki genişleme hızları
arasındaki fark monoton olarak azalmakta ve evrenin hacmi sonsuza giderken
sıfıra gitmektedir. Evrenin başlangıcına doğru gidilirse de, yani evrenin hacmi
sıfıra götürülürse, evrenin farklı yönlerdeki genişleme hızları arasındaki fark
ıraksamaktadır. Diğer yandan, anizotropik bir akışkan dikkate alınırsa (101)-(103)
denklemlerinde basınçlar farkı sıfırdan farklı olacak ve akışkanın basınçları
arasındaki farkın davranışı evrenin kinematiklerinin (104) ve (105) denkleminde
verilenlerden farklılaşmasına neden olacaktır.
Denklem (96)-(99) oluşan sistemi tam olarak belirlemek için ışınım, toz ya
da geleneksel vakum enerjisi gibi bilinen ideal akışkanlar kullanılabilir. Ancak bu
tek yol değildir. Enerji-momentum tensörünün ideal akışkan gibi davrandığı
varsayılarak, evrenin kinematiği için yapılacak ek bir sınırlama getirilebilir.
Örneğin, evrenin hacminin değişim yasası için bir fonksiyon belirlenebilir (üstel
genişleme vb.), ölçek çarpanları arasında bir ilişki belirlenebilir (n > 0 bir gerçel
sabit olmak üzere A = Bn gibi), vb. Enerji-momentum tensörü için kozmik
sicim, manyetik alan gibi bilinen bazı anizotropik enerji kaynakları dikkate
alınabilir. Ancak böyle bir çözümde sistemi kapatmak için çoğu zaman yine
kinematik ya da enerji-momentum tensörünün davranışı üzerinde ek bir sınırlama
gerekmektedir.
51
Enerji-momentum tensörü serbest bırakılarak, metriğin kinematiğine istenen
bazı davranışlara uygun sınırlamalar getirilip, bu istenen davranışları veren
hipotetik enerji-momentum tensörleri de elde edilebilir. Böylesi bir yöntem, henüz
bilmediğimiz ancak evrenin gözlemlenen davranışlarını açıklayabilecek enerji-
momentum tensörlerinin yapısı hakkında bilgi edinmemize yardımcı olabilir.
Evrenin kinematiklerine getirilen sınırlamayla elde edilecek herhangi bir enerji-
momentüm tensörü Bianchi özdeşliğinden dolayı enerji-momentum tensörünün
korunumunu her zaman sağlayacaktır. Bu yolla elde edilen enerji kaynaklarının
fiziksel anlamlılığı enerji yoğunluğunun pozitif olması gibi koşullarla ayrıca
değerlendirilebilir.
Bianchi tipi kozmolojik modellerin fiziksel olarak gerçekçi olup
olmadıklarına karar verilebilmesi için incelenmesi gereken önemli bir özellik bu
modellerin izotropiye yaklaşıp yaklaşmadıklarıdır. Pertürbasyonlar dikkate
alınmadığında bir Bianchi evren modelinin izotropiye yaklaşma koşulları Collins
ve Hawking (1973) tarafından verilmiştir. Bu koşullara göre; t → ∞ iken
i) V → ∞ ii) ∆ → 0 iii) T 00 > 0 veT 0i
T 00→ 0 (106)
olmalıdır. Birinci koşul evrenin durmaksızın genişlemesi gerektiğini, ikinci koşul
evrenin farklı yönlerdeki genişleme hızları arasındaki farkın ortadan kalkması
gerektiğini söyler. Üçüncü koşul ise metriğin izotropiye yaklaşmasıyla dolaylı
olarak ilişkilidir. Enerji yoğunluğunun pozitif olma koşulu genişleyen evrenin
yeniden çökmeye başlamasını engellemek üzere getirilmiştir. Bu yüzden, bu koşul
geometrik nitelikteki birinci koşulun sağlanması için evrenin fiziksel içeriğine
getirilmiş bir koşul olarak da düşünülebilir. Son koşulun getirilmesinin gerekçesi
şöyle açıklanabilir. T 0i , i ekseni boyunca olan enerji akı yoğunluğuna karşılık
gelir. Buna göre, Collins ve Hawking’in (1973) belirttiği üzere, bu koşul
sağlanmaz ise evren homojen ve izotropik gözükmeyecektir. Ancak, kozmolojik
ölçeklerde yerel hareketleri gözardı etmek, yani maddenin koordinat sistemine
göre hareketsiz olduğunu varsaymak, oldukça iyi bir yaklaşımdır. Bu nedenle
dörtlü hız vektörünün yalnızca zaman bileşenin sıfırdan farklı alındığı
çalışmalarda bu koşulun en baştan sağlanmış olduğu düşünülebilir. Ne var ki,
52
madde koordinat sistemine göre durağan olsa da ısı akısı enerji akısına katkıda
bulunabilir. Dolayısıyla, T 0i i ekseni boyunca olan ısı akısı (hi ) olarak da
değerlendirilebilir (Bkz. Landau and Lifshitz, 2005; McGlinn, 2003). Eğer i
ekseni boyunca ısı akısı var ise bu eksen boyunca sıcaklık gradyenti oluşur (Roy
and Banerjee, 1996; Singh, 2009). Bu durumda, evrendeki bir gözlemcinin
anizotropik bir evren gözlemlemesi gerekir. Yani CMB ışınımının anizotropik
olması gerekirdi. Dolayısıyla, madde koordinat sistemine göre hareketsiz olsa da,
son koşul hiρ → 0 biçiminde yorumlanabilir ve izotroplaşma koşulu olarak
modellerde aranmalıdır.
Collins ve Hawking (1973), T 00 ≥ |Tµν | koşulu (ışınım ve toz gibi bilinen
madde formları bu koşula uyarlar) altında yalnızca Bianchi I, V ve VII
evrenlerinin uzaysal izotropiye yaklaşabildiğini diğerlerinin ise erken dönemlerde
oldukça izotropik olsa bile geç evrende oldukça anizotropik olacaklarını
göstermiştir. Diğer yandan, Wald (1983) tarafında ortaya koyulan cosmic no-hair
teoremine göre; başlangıçta genişleyen Bianchi IX dışındaki tüm Bianchi
evrenleri kozmolojik sabitin varlığında uzaysal olarak homojen ve izotrop olan de
Sitter evrenine üstel olarak yaklaşırlar. Uzaysal olarak kapalı olan Bianchi IX
evrenlerinin, kozmolojik sabit yeterince büyük değil ise evren bir süre sonra
çökmeye başlayacağından, de Sitter modeline yaklaşması mümkün olmaz. Ancak,
kozmolojik sabitin eğrilik terimine göre yeterince büyük olması durumunda
Bianchi IX evrenleri de üstel olarak de Sitter genişlemesine yaklaşabilirler.
İnflaton alanlarının karakteristik özelliği belli bir süre kozmolojik sabit gibi
davranmalarıdır. Dolayısıyla, cosmic no-hair teoremi bir enflasyon dönemine
girip bu dönemi yeterince uzun sürdürebilen Bianchi tipi evrenlerin
izotroplaşacağını söyler. Ne var ki, (94) denkleminden de görülebileceği gibi,
hızlanarak genişlemenin gerçekleşebilmesi için evrenin farklı yönlerdeki
genişleme hızlarının farklılığının bir ölçüsü olan shear skalerinin pozitif ivmeyi
engellemeyecek değerlerde olması gerekir.
53
Bianchi I, V, VII ve IX modelleri dışında olan Bianchi II, III, IV, VI, VIII
metrikleri özel durum olarak RW metriğini içermemektedir. Bu metrikler
izotropik eğrilik terimlerine sahiptir ve aslında hiçbir zaman tam olarak RW
metriklerine evrimleşemezler (Ellis, 2002). Ancak yine de uzaysal eğrilik terimleri
ortalama ölçek çarpanının karesi ile ters orantılı olarak değiştiğinden anizotropik
uzaysal eğriliğe sahip olan Bianchi modelleri de düz FRW modellerine gözlemsel
olarak fark edilemeyecek kadar yaklaşabilirler. Bu, aşağıdaki gibi verilen
anizotropik uzaysal eğriliğe sahip en basit Bianchi tip III metriğiyle
örneklenebilir:
ds2 = dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2e−2αxdx2 − C(t)2dz2. (107)
Bu metriğin uzaysal Ricci tensörleri aşağıdaki gibidir:
3R11 = 3R2
2 = −α2
A2ve 3R3
3 = 0 , (108)
Görüleceği gibi x ve y eksenlerindeki eğrilikler sıfırdan farklı iken z eksenindeki
uzaysal eğrilik sıfırdır. x yönündeki ölçek çarpanı A çok büyük değerlere
ulaştığında 3R11 = 3R2
2 3R33 = 0 olacaktır.
Yukarıda gösterildiği gibi ideal akışkanın varlığında, evren izotropik bir
genişleme hızına monoton olarak yaklaşmaktadır (Bkz. denklem 105). Ancak
Bianchi tipi uzay-zamanlar anizotropik basınca sahip enerji kaynaklarının da
evrende var olmasına izin vermektedir. Bu tür enerji kaynakları genişleme
anizotropisinin monoton olmayan bir davranış sergilemesini sağlayabilir.
Dolayısıyla, Bianchi modellerinin ara bir dönem için izotropik genişleme evresine
yaklaşıp daha sonra yeniden anizotropik genişlemeye başlaması mümkündür.
Buna göre başlangıçta anizotropik genişleyen evren ilkel element bolluklarının
oluşum zamanlarını ve günümüz evrenini kapsayacak bir dönem boyunca yaklaşık
olarak FRW modelleri gibi büyük yaklaşıklıkla izotropik olarak genişleyebilir ve
daha sonra bu genişleme yeniden anizotroplaşabilir. Evreni betimlemek için
kullanılan metrik maksimum uzaysal simetriye sahip RW metriklerinden Bianchi
tipi metriklere genelleştirilirse, evrenin fiziksel içeriğini ifade edecek olan enerji-
momentum tensörü, elle alınan metriğin simetri özelliklerine uygun olarak
anizotropik basınca (durum denklemi parametresine) sahip olacak şekilde
54
genelleştirilebilir. Anizotropik durum denklemine sahip bir akışkanın varlığındaki
böylesi modellerde evren değişik izotroplaşma tarihleri sergileyebilir ve uzayın ve
akışkanın izotropiye yaklaşıp yaklaşmadıkları ayrı ayrı incelenebilir. Böylece,
yalnızca metriğin genelleştirildiği ancak akışkanın en baştan izotropik varsayıldığı
modellere göre daha genel kozmolojik modeller kurmak mümkün olabilir.
4.1 Bianchi I Uzay-Zamanında de Sitter Genişlemesi
de Sitter ve benzeri genişlemeler, dolayısıyla geleneksel vakum enerjisi ve
benzeri enerji kaynakları çağdaş kozmolojinin temel ilgi alanlarından biridir.
Yukarıda da değinildiği gibi Wald (1983), kozmolojik sabitin varlığında homojen
fakat anizotropik olan kozmolojik modellerin davranışlarının incelemiş ve bütün
Bianchi tiplerinin (Bianchi IX özel durum altında olmak üzere) üstel olarak de
Sitter modeline doğru evrimleştiklerini göstermiştir. Grøn (1985), kozmolojik
sabitin varlığında Bianchi I evreninin enflasyon dönemindeki izotroplaşmasını
incelemiş ve de Sitter modellerinin anizotropik genelleştirmelerini tartışmıştır. Ne
var ki, Beesham’ın (1994) gösterdiği üzere, kozmolojik sabitin varlığındaki
Bianchi I evrenleri gravitasyon sabiti eksili değerler almadıkça saf de Sitter
genişlemesi gösteremezler. Diğer yandan, Kalligas et al. (1995) Bianchi I
evrenlerinin çok geç dönemlerde de Sitter genişlemesi sergileyebileceğini
göstermiştir. Arbab (1997), zamanla değişen Newton sabiti G ve kozmolojik
“sabit” Λ’nın varlığında de Sitter genişlemesi sergileyen bir Bianchi I tipi bir
kozmolojik model sunmuştur. Kumar and Singh (2007) varsayımsal bir akışkanın
varlığında de Sitter genişlemesi sergileyen Bianchi I tipi bir kozmolojik model
sunmuşlardır.
Bu tez kapsamında da ilk olarak uzaysal olarak düz ve anizotropik Bianchi I
metriği çerçevesinde vakum enerjisinin anizotropiye sahip olması olasılığı dikkate
alanacak ve de Sitter genişlemesi yapan evrenler üzerinde durulacaktır.
Bianchi I metriği aşağıdaki gibi verilir;
ds2 = dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2dy2 − C(t)2dz2 , (109)
55
burada A(t) , B(t) ve C(t) yönsel ölçek çarpanlarıdır ve yalnızca kozmik zaman
t’nin fonksiyonudur.
Verilen bu metrik çerçevesinde, bir akışkanın enerji-momentum tensörü en
genel olarak aşağıdaki gibi yazılabilir:
Tνµ = diag[T0
0, T11, T2
2, T33]. (110)
(109) ve (110) denklemleri dikkate alındığında Einstein alan denklemlerinin
çözümünden aşağıdaki denklem sistemi elde edilir:
A
A
B
B+
A
A
C
C+
B
B
C
C= T0
0, (111)
B
B+
C
C+
B
B
C
C= T1
1, (112)
A
A+
C
C+
A
A
C
C= T2
2, (113)
A
A+
B
B+
A
A
B
B= T3
3 . (114)
Genişleme anizotropi parametresi, evrim denklemleri (112)-(114) kullanılarak
enerji-momentum tensörü (110) ve ortalama Hubble parametresi cinsinden
aşağıdaki gibi bulunur;
∆ =1
9H2
3
i,j=1
λi+j +
(Ti
i − Tjj)V dt
2V
−2 ve i > j , (115)
burada λi+j gerçel sabitlerdir. Akışkanın izotropik olması durumunda
T11 = T2
2 = T33 olur. Bu durumda (115) denklemi Grøn (1985) tarafından
verilen aşağıdaki basit biçime indirgenir:
∆ =K
2
H2V 2. (116)
burada K2(= [λ32 + λ4
2 + λ52]/9) bir sabittir.
56
Denklem (111) kullanılarak, T 00 yani akışkanın enerji yoğunluğu ρ ,
genişleme anizotropisi ∆ ve ortalama Hubble parametresi H cinsinden aşağıdaki
gibi yazılır:
ρ = T00 = 3H2
1− ∆
2
. (117)
Bu, Bianchi I uzay-zamanı için genelleştirilmiş Friedmann denklemine eşdeğerdir
(Ellis and van Elst 1999; Barrow 1995). Buna göre, Bianchi I uzay-zamanında,
verilen bir Hubble parametresi H için, genişleme anizotropisi akışkanın enerji
yoğunluğunu azaltır; en büyük enerji yoğunluğu genişlemenin izotropik (∆ = 0)
olması durumunda elde edilir ve referans sistemine göre hareketsiz bir
gözlemcinin pozitif enerji yoğunluğu gözlemlenmesi için ∆ < 2 olmalıdır.
Denklem (117)’den hareketle, anizotropi enerji yoğunluğu (genişleme
anizotropisiyle ilişkili enerji yoğunluğudur ve shear skalerine özdeştir) aşağıdaki
gibi tanımlanabilir:
ρβ ≡ 3
2H
2∆. (118)
Denklem (115) bu tanımda kullanılırsa anizotropi enerji yoğunluğu için aşağıdaki
denklem elde edilir:
ρβ =1
6
3
i,j=1
λi+j +
(Ti
i − Tjj)V dt
2V −2 ve i > j. (119)
Burada, akışkanın anizotropisinin, integralli terim aracılığıyla, anizotropi enerji
yoğunluğunun belirlenmesine katkıda bulunduğu görülebilir. (119) denklemi,
akışkanın izotropik olması durumunda aşağıdaki basit biçime indirgenir:
ρβ =1
6
λ3
2 + λ42 + λ5
2V −2. (120)
Bu denklem Barrow and Turner (1981) tarafından izotropik akışkan durumu için
verilmiş olan denkleme eşdeğerdir. (120) denklemine göre, ρβ evrenin hacmi
arttıkça monoton olarak azalmakta, V → ∞ iken sıfıra yakınsamakta ve V → 0
iken ıraksamaktadır. Diğer taraftan, (119) denkleminden görülebileceği gibi,
akışkanın anizotropik olmasına izin verildiğinde, ρβ alışılmamış davranışlar
57
sergileyebilir. Diğer bir deyişle, anizotropik bir akışkanın varlığında, alışılmamış
izotroplaşma tarihi sunan evren modelleri elde edilebilir. Örneğin, V → 0 iken
ρβ ’nın ıraksamadığı ve/veya V → ∞ iken ρβ ’nın sıfıra yakınsamadığı modeller
kurulabilir.
Akışkanın basıncının, dolayısıyla durum denklemi parametrelerinin,
anizotropik olmasına izin verilmesi enerji kaynağının evriminde de yeni olanaklar
doğurur. Bunu görmek için öncelikle (110) denkleminde verilen enerji-momentum
tensörü aşağıdaki gibi parametreleştirilebilir:
Tνµ = diag[ρ,−p1,−p2,−p3] = diag[1,−w1,−w2,−w3]ρ
= diag[1,−w,−(w + γ),−(w + δ)]ρ. (121)
Burada p1 , p2 ve p3 sırasıyla x, y ve z yönlerindeki basınçlar, w1 , w2 ve w3
sırasıyla x, y ve z yönlerindeki durum denklemi parametreleridir. x yönündeki
durum denklemi parametresi w1 = w olarak yazıldıktan sonra, y yönündeki
durum denklemi parametresinin bundan sapmasını göstermek için γ parametresi
tanımlanmıştır (w2 = w + γ ). Benzer biçimde, z yönündeki durum denklemi
parametresinin sapmasını göstermek için δ parametresi tanımlanmıştır
(w3 = w + δ ). w , γ ve δ sabit olmak zorunda değildir ve kozmik zaman t’nin
fonksiyonu olabilirler.
Denklem (121)’deki gibi parametrize edilmiş bir enerji-momentum
tensörünün korunumu (Tµν;ν = 0),
ρ+ 3(1 + w)ρH + γρH2 + δρH3 = 0 (122)
denklemini verir. Buradaki son iki terim, γ ve δ ’yı içeren terimler, akışkanın
anizotropisinden dolayı gelmişlerdir. Bu iki terimin, geleneksel vakum enerjisinin
durum denklemi parametresinin anizotropi içerecek biçimde biraz
değiştirilmesiyle ne gibi olanaklar doğuracağı kısaca tartışılabilir. Geleneksel
vakum enerjisi p = −ρ biçiminde bir durum denklemi ile betimlenmektedir ve
matematiksel olarak Λ’ya özdeş alınmaktadır. (122) denkleminden açıkça
görülebilir ki, geleneksel vakum enerjisi (γ = δ = 0) dikkate alındığında, eğer
58
w = −1 ise zorunlu olarak enerji yoğunluğu ρ sabit olur; benzer biçimde, eğer ρ
sabit ise zorunlu olarak w = −1 olur. Diğer yandan, eğer vakum enerjisinin
enerji-momentum tensörü (121) denklemindeki biçime genelleştirilirse, yani
durum denkleminde anizotropiye izin verilirse, farklı olanaklar doğmaktadır.
Vakum enerjisinin tanımından en az miktarda uzaklaşılarak iki durum göz önüne
alınabilir. Birincisi, vakum enerjisinin, durum denklemi ile ilgili bir kısıtlama
koymadan, yoğunluğu sabit olan bir kaynak olduğu varsayılabilir. Bu durumda,
yani ρ = sbt. durumunda, (122) denklemi
3(1 + w)ρH + γH2 + δH3 = 0, (123)
biçimine dönüşür. Buna göre, enerji yoğunluğu sabit olsa da w sabit olmak
zorunda değildir. İkinci durum olarak da, w = −1 olan bir akışkanın vakum
enerjisini karakterize ettiği düşünebilir. Bu durumda da, (122) denklemi
ρ+ γρH2 + δρH3 = 0 (124)
biçimine dönüşür. Buna göre de, w = −1 olduğunda enerji yoğunluğu sabit
olmak zorunda değildir.
Denklem (119)’da verilen anizotropi enerji yoğunluğu (121) denkleminde
verilen enerji-momentum tensörü dikkate alındığında aşağıdaki gibi olur:
ρβ =1
6
3
i,j=1
λi+j +
(wj − wi)ρV dt
2V −2 ve i > j . (125)
Denklem (125)’e dikkat edilirse, anizotropi enerji yoğunluğu yalnızca λi+j
sabitleri ve evrenin hacmi tarafından değil integralli terim aracılığıyla yönsel
durum denklemi parametreleri (w1, w2 ve w3 ) ve akışkanın enerji yoğunluğu (ρ )
tarafından da belirlenmektedir.
Denklem (117) ve (118) dikkate alınırsa genelleştirilmiş Friedmann
denklemi aşağıdaki gibi yazılabilir ve evrenin hacimsel genişleme hızını
belirleyen etkin enerji yoğunluğu ρetk denilen yeni bir büyüklük tanımlanabilir:
3H2 = ρ+ ρβ ≡ ρetk . (126)
59
Ortalama Hubble parametresinin tanımından (87), evrenin hacmi aşağıdaki gibi
bulunur:
V = c1e3Hdt , (127)
burada c1 > 0 integral sabitidir. (126) ve (127) denklemlerinden, evrenin hacmi
etkin enerji yoğunluğu cinsinden yazılabilir:
V = c1e√3 √
ρetkdt . (128)
Buna göre, de Sitter hacimsel genişlemesinin koşulu sabit enerji yoğunluğuna
sahip bir akışkan değil, sabit etkin enerji yoğunluğudur; şöyle ki,
ρetk = ρ+ ρβ = sbt. ise (128) denklemi
V = c1e√3ρetk t (129)
şeklinde yazılabilir. Şu açık ki, anizotropi enerji yoğunluğu (ρβ ) sıfır ise
geleneksel vakum enerjisinin varlığında (ρ = sbt.) evren de Sitter genişlemesi
sergileyecektir. Ancak, eğer anizotropi enerji yoğunluğu sıfır değil (ρβ = 0) ise,
etkin enerji yoğunluğu da sabit olmayacak ve ρβ ∝ V −2 olduğundan evren
genişledikçe küçülen bir fonksiyon olacaktır. Dolayısıyla, Beesham’ın (1994) da
gösterdiği gibi, Bianchi I uzay-zamanları geleneksel vakum enerjisinin varlığında
saf bir de Sitter genişlemesi sergilemez ancak güç yasasına uygun bir genişleme
sergileyebilir.
de Sitter genişlemesinin durumu, yalnızca vakum enerjisinin varlığında
tartışıldı. Anizotropi enerji yoğunluğunun etkilerinin vakum enerjisinin ve ideal
akışkanın birlikte bulunduğu durum için de irdelenmesi gerekir. Geleneksel ideal
akışkanlar (ışınım, basınçsız madde vb.), p = wρ (w sabit) biçiminde bir durum
denklemi ile betimlenebilmekte ve enerji yoğunlukları V −(1+w) ile orantılı olarak
değişmektedir. Dolayısıyla, geleneksel vakum enerjisi, ideal akışkan için w > −1
koşulu sağlandığı sürece, V → ∞ iken diğer bütün ideal akışkanlara baskın
duruma gelecektir. Buna göre, Wald (1983) tarafından ortaya koyulan cosmic no-
hair teoremine uygun olarak, bu evren geç dönemlerinde üstel olarak de Sitter
evrenine yaklaşacaktır. Diğer bir deyişle, kozmolojik sabitin varlığında Bianchi I
uzay-zamanları V → ∞ iken izotroplaşır ve bu uzay-zamanların hacimsel
60
genişleme hızları de Sitter genişlemesine yaklaşır. Diğer taraftan, (120)
denklemine göre, anizotropi enerji yoğunluğu bugünkü evrendeki tüm diğer ideal
akışkanlara göre ne kadar küçük olursa olsun bu ideal akışkanların durum
denklemi parametresi w < 1 olduğu sürece, V → 0 iken anizotropi enerji
yoğunluğu erken evrende tüm bu ideal akışkanlara baskın olur. Buna göre erken
evrenin dinamiklerini anizotropi enerji yoğunluğu belirler; yani erken evren için
çözümler Kasner vakum çözümlerine yaklaşır. Ancak, eğer vakum enerjisinin
izotropik olduğu varsayımı kaldırılır ve anizotropik özellikte olmasına izin
verilirse yukarıda söz edilen bu durumlar zorunluluk olmaktan çıkar. Çünkü,
(125) denkleminden görülebileceği gibi, vakum enerjisinin anizotropik özellikte
olması durumunda ρβ ’nın V −2 ile orantılı olması bir gereklilik değildir; ρβ ,
V → 0 iken ıraksamayabilir ve benzer biçimde V → ∞ iken sıfıra gitmeyebilir.
İzotroplaşma için verilen koşullar de Sitter genişlemesi gösteren bir evren
için şöyle yazılabilir: t → ∞ iken ρβ → 0 (çünkü de Sitter genişlemesi için H
sabittir ve V sürekli artmaktadır). Buna göre, (126) denkleminden görülebileceği
gibi, tanım gereği ρβ > 0 olduğuna göre ρβ < 0 olmalıdır. Bu da, yine (126)
denklemine göre H sabitken ρβ + ρ = 0 olacağından, t → ∞ iken ρ > 0
olmasını gerektirir. Dolayısıyla, izotroplaşma koşulları, de Sitter genişlemesi
sergileyen Bianchi I modellerinde, akışkanın phantom enerjisi (enerji yoğunluğu
evrenin hacmi arttıkça artan enerji kaynakları) gibi davranmasını gerektirir. Diğer
yandan, yine (126) denkleminden görülebileceği üzere, akışkanın enerji
yoğunluğu sabit (ρ = 0) ise anizotropi enerji yoğunluğu da sabittir (ρβ = 0). Yine
aynı denklemden, akışkanın enerji yoğunluğunun zamanla azalması dıurumunda
(ρ < 0) anizotropi enerji yoğunluğunun zamanla arttığı ρβ > 0 görülebilir.
4.1.2 LRS modeller ve iki tam model
Aşağıda, LRS Bianchi I çerçevesinde de Sitter hacimsel genişlemesi
sergileyen kozmolojik modeller incelenecek ve iki tam model verilecektir.
61
LRS Bianchi tip-I metriği aşağıdaki gibi verilebilir:
ds2 = dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2(dy2 + dz2). (130)
Dolayısıyla bu metrik için H2 = H3 olur ve aşağıda bunlar H2,3 ile temsil
edileceklerdir. (121) denkleminde verilen enerji-momentum tensörü bu metriğe
uygun olarak aşağıdaki gibi özelleştirilebilir:
Tνµ = diag[1,−w,−(w + γ),−(w + γ)]ρ . (131)
Denklem (130) ve (131) dikkate alındığında, Einstein alan denklemleri (111)-
(114) aşağıdaki denklem sistemine indirgenir:
B2
B2+ 2
A
A
B
B= ρ , (132)
B2
B2+ 2
B
B= −wρ, (133)
B
B+
B
B
A
A+
A
A= −(w + γ)ρ . (134)
Buna göre, başlangıç olarak beş değişken A , B , ρ , w , γ ve üç lineer bağımsız
denklem (132)-(134) vardır. Dolayısıyla, denklem sisteminin tam olarak
belirlenmesi için iki ek sınırlamaya gerek vardır. Ancak, bu yapılmadan önce de
(132)-(134) denklemlerinden yararlanılarak akışkanın fiziksel parametreleri (ρ, w
ve γ ) ortalama Hubble parametresi H ve x yönündeki yönsel Hubble parametresi
H1 cinsinden yazılabilir:
ρ = 3H2 − 3
4(H1 −H)2, (135)
w =ddt (H1 − 3H)− 3
4 (H1 − 3H)2
3H2 − 34 (H1 −H)2
, (136)
γ =32
ddt (H −H1) +
92 (H −H1)H
3H2 − 34 (H1 −H)2
. (137)
Anizotropi enerji yoğunluğu da, (117), (118) ve (135) denklemleri kullanılarak, H
ve H1 cinsinden yazılabilir,
ρβ =3
4(H1 −H)2. (138)
62
Denklem (135) ve (138)’in taraf tarafa toplamının (126) denklemini verdiği
görülebilir.
İlk sınırlama olarak etkin enerji yoğunluğunun evrenin tarihi boyunca sabit
olduğu varsayılmıştır:
ρetk = 3k2 , (139)
burada k pozitif bir sabittir ve dolayısıyla (126) denkleminden
H = k , (140)
bulunur. Bu da çok iyi bilinen de Sitter hacimsel genişlemesine karşılık
gelmektedir, yani,
V = AB2 = c1e3kt (141)
olur. (135) ve (140) denklemleri dikkate alınarak, (137) denklemi çözülürse x
eksenindeki ölçek çarpanı aşağıdaki gibi bulunur:
A = κekt+λ3k e−3kt+ 2
9k (e−3kt e3ktΓ(t)dt−
Γ(t)dt), (142)
burada κ > 0 ve λ gerçel sabitlerdir ve Γ(t) = γρ ise akışkanın basıncındaki
çarpıklıktır. (142) denklemi (141) denkleminde kullanılırsa y ve z eksenlerindeki
yönsel ölçek çarpanı aşağıdaki gibi bulunur:
B =c1κ
1/2ekt−
λ6k e−3kt− 1
9k (e−3kt e3ktΓ(t)dt−
Γ(t)dt). (143)
Bu ölçek çarpanları kullanılarak da yönsel Hubble parametreleri aşağıdaki gibi
bulunur:
H1 = k − λe−3kt − 2
3e−3kt
Γ(t)e3ktdt , (144)
H2,3 = k +λ
2e−3kt +
1
3e−3kt
Γ(t)e3ktdt . (145)
Denklem (140), (144) ve (145) denklemin (92)’de kullanılırsa, genişleme
anizotropisi ve anizotropi enerji yoğunluğu aşağıdaki gibi bulunur:
∆ =2
3
ρβk2
=1
18
e−6kt3λ+ 2
e3ktΓ(t)dt
2
k2. (146)
Görüldüğü üzere akışkanın basıncındaki çarpıklık kozmolojik parametrelerin
evrimine katkıda bulunmaktadır.
63
Belirlenen bir Γ(t) fonksiyonunun yukarıdaki denklemlerde yerine
koyulmasıyla kozmolojik parametreler elde edilebilir. Bir başka seçenek olarak
kozmolojik parametrelerden birisine (örneğin, akışkanın enerji yoğunluğuna ya da
durum denklemi parametresine) bir sınırlama daha getirilerek denklem sistemi
tam olarak belirlenebilir. Veya, akışkanın bir ideal akışkan olduğu, yani γ(t) = 0
(dolayısıyla, Γ(t) = 0 olur), varsayılabilir. Bu durumda, Kumar and Singh’in
(2007) ideal akışkanın varlığında üstel olarak genişleyen Bianchi I evreni için
verdiği çözümün bir benzeri elde edilir. Herhangi bir ideal akışkan için, yani
Γ(t) = 0 için, genişleme anizotropisinin başlangıçtaki büyüklüğü zaman arttıkça
monoton olarak azalır; ancak genişleme aniztoropisi, Γ(t) için seçilecek
fonksiyonun özelliğine göre alışılmamış davranışlar da sergileyebilir.
i) ρetk = sbt. ve w = −1 için model
Yukarıda belirtildiği gibi, (132)-(134) denklemlerinden oluşan sistemin tam
olarak belirlenebilmesi için, (139) denkleminde koyulan ve evrenin hacimsel
olarak de Sitter genişlemesi sergilemesini sağlayan ρetk = sbt. sınırlamasına ek
bir sınırlamaya daha gerek vardır. (139) sınırlaması evrenin hacimsel olarak de
Sitter genişlemesi sergilemesini garanti altına aldığına göre, ek sınırlama olarak
w = −1 (147)
uygun olur. Alan denklemleri (132-134), (139) ve (147) denklemlerinde verilen
sınırlamalar dikkate alınarak çözülürse, ölçek çarpanları aşağıdaki gibi bulunur:
A = c1ektκk−1 + 3λe−3kt
−2/3, (148)
B = ektκk−1 + 3λe−3kt
1/3 . (149)
Buradan, yönsel Hubble parametreleri de aşağıdaki gibi bulunur:
H1 = k +6λk2
κe3kt + 3λk, (150)
H2,3 = k − 3λk2
κe3kt + 3λk. (151)
Genişleme anizotropisi ve anizotropi enerji yoğunluğu
64
∆ =2
3
ρβk2
=18λ2k2
(κe3kt + 3λk)2 (152)
olarak bulunur. Burada ∆ ve ρβ ’ın dinamik bir davranış sergilediği görülebilir.
Akışkanın enerji yoğunluğunun da, ρ+ ρβ = 3k2 denklemini garantiye alacak
biçimde, dinamik olduğu bulunur:
ρ = 3k21− 9λ2k2
(κe3kt + 3λk)2
. (153)
Durum denklemin parametresinin çarpıklığı da dinamik bir özelliktedir:
γ = − 27λ2k2
κe3kt (κe3kt + 6λk). (154)
Bu çözüm (124) denklemini sağlamaktadır. Enerji yoğunluğunun pozitif olma
koşulu (ρ > 0 ), genişleme anizotropisinin ikiden küçük olmasını (∆ < 2)
gerektirir. Buna göre de λ yalnızca pozitif değerler alabilir. Aksi taktirde,
genişleme anizotropisinin ıraksadığı bir t zamanı mutlaka bulunacaktır.
Dolayısıyla bu modelde yalnızca λ > 0 durumları fiziksel evreni betimlemek için
uygun olabilir ve aşağıda λ > 0 durumları dikkate alınarak değerlendirme
yapılacaktır.
∆, t arttıkça monoton olarak azalmaktadır ve t → ∞ iken ∆ → 0 olur.
Öyleyse, bu modelde evren uzaysal izotropiye yaklaşmaktadır. Diğer yandan,
t → 0 iken ∆ → 2 [1− κ/(κ+ 3λk)]2 olur.
t → ∞ iken ρ → 3k2 ve γ → 0 olur. Bu, akışkanın evrenin geç
dönemlerinde izotroplaştığını ve geleneksel vakum enerjisini taklit ettiğini
gösterir. Diğer yandan, t → 0 iken ρ → 3k21−
1 + κ
λk
−2 ve γ → − 27λ2k2
κ2+6λκk
olmaktadır. Dikkat edilirse, γ her zaman negatif bir değerdir, bu da de Sitter
genişlemesi sergileyen bir Bianchi I evreninin izotroplaşma şartından beklenenle
uyumludur. Çünkü evrenin tarihi boyunca w = −1 olsa da, sonsuz limiti dışında
akışkanın y ve z eksenlerindeki yönsel durum parametresi -1’den küçüktür
65
(w2,3 < −1). Dolayısıyla akışkanın phantom enerji kaynağı gibi davranması
beklenir. Gerçekten de, enerji yoğunluğunun zamanla arttığı görülebilir.
ii) ρetk = sbt. ve ρ = sbt. için model
Bir önceki modelde (132)-(134) denklemlerinden oluşan sisteminin tam
olarak belirlenebilmesi için (139) kısıtlamasına ek olarak w = −1 kısıtlaması
getirilmişti. Bu modelde ise w serbest bırakılmış ancak akışkanın enerji
yoğunluğunun sabit olduğu varsayılmıştır:
ρ = sbt. (155)
Böylece, geleneksel vakum enerjisinin özelliklerinden biri yine korunmuş
olmaktadır.
Alan denklemleri (132-134), (139) ve (155) denklemlerinde verilen
kısıtlamalar dikkate alınarak çözülürse ölçek çarpanları aşağıdaki gibi bulunur:
A = κ−2c1ekt± 2
3
√9k2−3ρ t , (156)
B = κ1ekt∓13
√9k2−3ρ t . (157)
Buradan, yönsel Hubble parametreleri aşağıdaki gibi bulunur:
H1 = k ± 2
3
9k2 − 3ρ , (158)
H2,3 = k ∓ 1
3
9k2 − 3ρ . (159)
Genişleme anizotropisi ve anizotropi enerji yoğunluğu
∆ =2
3
ρβk2
= 2− 2
3
ρ
k2. (160)
olarak bulunur.
Akışkanın x eksenindeki yönsel durum denklemi parametresi
w =ρ− 6k2
ρ± 2
k
ρ
9k2 − 3ρ = −1− ∆∓
√2∆
1− ∆2
(161)
ve durum denklemi parametresinin çarpıklığı
66
γ = ∓3k
ρ
9k2 − 3ρ = ∓
3
∆2
1− ∆2
. (162)
olarak bulunur.
Bu çözüm (123) denklemini sağlamaktadır. Yönsel Hubble parametreleri,
genişleme anizotropisi, anizotropi enerji yoğunluğu ve yönsel durum
parametrelerinin hepsi evrenin tarihi boyunca sabit kalmaktadır.
Denklemlerden ρ ≤ 3k2 olduğu görülebilir. Bundan dolayı da, ρβ ≤ 3k2 ve
∆ ≤ 2 olur. ρ = 3k2 durumunda w = −1 , γ = 0 ve ∆ = 0 olmaktadır; buna
göre de, akışkan geleneksel vakum enerjisi gibi davranmakta ve evren izotropik
olarak genişlemektedir. Diğer yandan eğer ρ < 3k2 ise, akışkan için w > −1 ,
γ < 0 ya da w < −1, γ > 0 ve genişleme anizotropisi için ∆ > 0 olur. Diğer bir
deyişle, ρ < 3k2 ise, hem akışkan hem de evrenin genişlemesi izotropiden
sapmaktadır. Akışkanın durum denklemi parametresinin, x eksenindeki bileşeni
quintessence bölgesinde (w > −1) iken, y ve z eksenlerindeki bileşenleri phantom
w + γ < −1 bölgesindedir ya da tersi olur. Buna göre, evrenin x yönündeki
genişlemesi akışkanı, enerji yoğunluğunu azaltacak biçimde etkilerken evrenin yz
düzlemindeki genişlemesi enerji yoğunluğunu arttıracak biçimde etkilemektedir
(ya da tersi olur) ve bu toplamda akışkanın enerji yoğunluğunun sabit kalmasını
sağlayacak biçimde olmaktadır.
4.2 İki Akışkanlı LRS Bianchi I Modeller
Bir önceki bölümde verilen modelde vakum enerjisinin diğer her türlü
madde formlarının boşlanacağı kadar baskın olduğu bir evre için, de Sitter
genişlemesi vakum enerjisi anizotropik yapıda olacak şekilde genelleştirilerek
incelendi. Bu modelde ise, bileşenlerden biri anizotropik karanlık enerji alanı
yerine geçebilecek hipotetik bir akışkan diğeri ise bilinen geleneksel madde
alanlarını temsil eden bileşen olmak üzere iki akışkanın varlığı dikkate alınmıştır.
Bianchi I uzay-zamanı çerçevesinde anizotropik akışkanlı evren modelleri son
67
yıllarda bazı yazarlar tarafından incelenmiştir. Rodrigues (2008), dinamik
olmayan ancak anizotropik basınca sahip vakum enerjisinin varlığında bir modeli
iki farklı yolla kurmuştur: i) enerji-momentum korunumunu ihlal etmeden
vakumun anizotropik basınca sahip olduğunu varsayarak ve ii) vakum enerjisini
Poisson yapı bozunumuna uğratarak. Rodrigues bu çalışmasında enflasyonun
evrendeki anizotropiyi tamamen kaldırmayacak şekilde olmasını sağlayacak bir
vakum enerjisi kurgulamayı amaçlamıştır. Koivisto and Mota (2008a; 2008b;
2008c) ise enflasyonda oluşmuş olan izotropik uzayın, evrenin geç dönem
hızlanmasını sağlayan karanlık enerji tarafından bozulabileceğini öne
sürmüşlerdir. Bu bağlamda, dinamik olmayan ancak anizotropik durum denklemi
parametresine sahip ve geleneksel madde alanıyla etkileşen bir karanlık enerji
varsaymışlardır. Bu yaklaşımın kuadrupol problemini çözebileceğini ve evrenin
anizotropik bir genişlemeye sahip olup olmadığının SN Ia gözlemleri ile
sınanabileceğini belirtmişlerdir.
Campanelli et al. (2006, 2007, 2009) elipsoid bir evrenin WMAP
verilerindeki en öne çıkan kuadrupol değeri sorununu çözebileceğini öne
sürmüşlerdir. Böylesi bir uzaysal geometri LRS Bianchi I uzay-zamanı
çerçevesinde betimlenebilir. Bu yüzden LRS Bianchi I metriği iyi bir başlangıç
noktasıdır.
Uzaysal olarak homojen, anizotropik LRS Bianchi I uzay-zamanı aşağıdaki
gibi verilebilir:
ds2 = dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2(dy2 + dz2), (163)
burada A(t) ve B(t) ölçek çarpanlarıdır ve yalnızca kozmik zaman t’nin
fonksiyonudur. İdeal akışkanın ve anizotropik akışkanın birlikte bulunduğu durum
için Einstein alan denklemleri aşağıdaki gibi yazılabilir:
Gµν = Rµν − 1
2Rgµν = −T (m)
µν − T (ke)µν . (164)
Burada T (m)µν ve T (ke)
µν sırasıyla ideal akışkanı ve karanlık enerjiyi temsil
eden enerji-momentum tensörleridir. İdeal akışkanın enerji-momentum tensörü
karışık formda aşağıdaki gibi verilebilir:
68
T (m)
νµ= diag[ρ(m),−p(m),−p(m),−p(m)]
= diag[1,−w(m),−w(m),−w(m)]ρ(m), (165)
burada ρ(m) ideal akışkanın enerji yoğunluğu, p(m) basıncı ve w(m) durum
denklemi parametresidir. İdeal akışkan sıradan maddeyi ya da soğuk karanlık
maddeyi temsil edebilir; dolayısıyla izotropik bir basınca sahiptir ve
w(m) ≥ 0 ’dır. Karanlık enerjinin enerji-momentum tensörü ise aşağıdaki gibi
verilmiştir:
T (ke)νµ= diag[ρ(ke),−p1
(ke),−p2(ke),−p3
(ke)]
= diag[1,−w1(ke),−w2
(ke),−w3(ke)]ρ(ke)
, (166)
burada ρ(ke) karanlık enerjinin enerji yoğunluğu; p1(ke), p2(ke) ve p3(ke) sırasıyla
x, y ve z yönlerindeki basınçları; w1(ke) , w2
(ke) ve w3(ke) sırasıyla x, y ve z
yönlerindeki durum denklemi parametreleridir ve zamanın fonksiyonu olabilirler.
(163) denkleminde verilen metrik y ve z yönlerindeki basınçların farklı olmasına
izin vermez; dolayısıyla p2(ke) = p3(ke) ve w2(ke) = w3
(ke) olmalıdır. Buna
göre karanlık enerjinin enerji-momentum tensörü (166) aşağıdaki gibi
parametreleştirilebilir:
T (ke)νµ= diag[1,−(w(ke) + δ),−(w(ke) + γ),−(w(ke) + γ)]ρ(ke) , (167)
burada, w(ke) durum denklemi parametresinin sapmadan bağımsız bileşenidir ve
w(ke)’den olan sapmalar x yönündeki için δ , y ve z yönlerindeki için ise γ ile
gösterilmiştir. w(ke) , δ ve γ sabit olmak zorunda değillerdir ve zamanın
fonksiyonu olabilirler.
Einstein alan denklemleri, (163) denkleminde verilen metrik için, (165) ve
(167)’de verilen enerji-momentum tensörlerinin varlığında çözülürse aşağıdaki
denklem sistemi elde edilir:
B2
B2+ 2
A
A
B
B= ρ(m) + ρ(ke), (168)
B2
B2+ 2
B
B= −w(m)ρ(m) − (w(ke) + δ)ρ(ke), (169)
69
B
B+
B
B
A
A+
A
A= −w(m)ρ(m) − (w(ke) + γ)ρ(ke). (170)
Ayrıca Bianchi özdeşliği,
Gµν;ν = T (m)µν
;ν + T (ke)µν;ν = 0 (171)
toplam enerji-momentum tensörünün korunum denklemini aşağıdaki gibi verir:
ρ(m) +1 + w(m)
ρ(m)
A
A+ 2
B
B
+ρ(ke) +1 + w(ke)
ρ(ke)
A
A+ 2
B
B
+ ρ(ke)
δA
A+ 2γ
B
B
= 0
. (172)
Bu denklem, (168)-(170)’de verilen alan denklemlerine lineer bağımlıdır.
Başlangıç olarak sekiz bilinmeyen (A, B , ρ(m) , w(m) , ρ(ke) , w(ke) , δ , γ ) ve
üçü lineer bağımsız dört denklem -alan denklemleri (168-170) ve Bianchi
özdeşliğinden elde edilen korunum denklemi (172)- bulunmaktadır. Dolayısıyla,
sistem henüz tam olarak belirlenmemiştir. Yani, sistemin tam çözümü için ek
sınırlamalar gerekmektedir. İlk varsayım karanlık enerjinin yalnızca gravitasyonel
alanla etkileştiğidir, T (ke)µν;ν = 0 . Buna bağlı olarak, Bianchi özdeşliğinden
ideal akışkanın da yalnızca gravitasyonel alanla etkileştiği görülebilir,
T (m)µν;ν = 0 . Böylece, Bianchi özdeşliği kendi içinde korunan iki bileşene
ayrılmış olur. Yani, karanlık enerjinin enerji-momentum tensörünün korunumu
T (ke);ν = ρ(ke) +
1 + w(ke)
ρ(ke)
A
A+ 2
B
B
+ ρ(ke)
δA
A+ 2γ
B
B
= 0 (173)
ve ideal akışkan bileşenin enerji-momentum tensörünün korunumu
T (m)µν;ν = ρ(m) +
1 + w(m)
ρ(m)
A
A+ 2
B
B
= 0. (174)
Karanlık enerjinin korunum denklemi (173), w(ke) ’den sapmalardan doğan
(denklemde en sağda bulunan) terim ayırt edilecek biçimde iki parçaya ayrılabilir:
T (ke)µν;ν = T
(ke)µν;ν + τ (ke)
µν;ν = 0 . (175)
Sapmalardan doğan terimin sıfır olduğu varsayılmıştır; yani,
70
τ (ke)µν
;ν = ρ(ke)δA
A+ 2γ
B
B
= 0 . (176)
Bu denklem, (175) denkleminde kullanıldığında da yalnızca gravitasyonel alanla
etkileşen ideal akışkanın korunum denklemine benzeyen
T(ke)µν
;ν = ρ(ke) +1 + w(ke)
ρ(ke)
A
A+ 2
B
B
= 0 (177)
denklemi elde edilir. Bu denklem d lnρ = −(1 + w(ke))d lnV şeklinde de
yazılabilir. Buna göre, karanlık enerjinin enerji yoğunluğunun değişimini
sapmadan bağımsız durum parametresi w(ke) doğrudan kontrol etmektedir. Ne var
ki, tam çözümlerde görüleceği gibi, δ ve γ sapmaları w(ke) ’yi etkileyeceğinden
dolayı ρ(ke) ’nin davranışı izotropiden sapmalardan dolaylı olarak etkilenir. (176)
denklemine dönülecek olursa, δ ve γ sabit iseler, bu denklemin sağlanabilmesi
için δ = γ = 0 ya da evrenin x eksenindeki genişleme hızının y ve z eksenindeki
genişleme hızına oranı −2γ/δ olmalıdır. Diğer yandan, eğer δ ve γ ’nın zamanın
fonksiyonu olmalarına izin verilerek bir sınırlandırılma getirilirse daha genel ve
ilginç çözümler bulmak mümkün olur. Bu düşünceden hareketle x yönündeki
sapma parametresi δ’nın aşağıdaki gibi bir dinamiğe sahip olduğu varsayılmıştır:
δ(t) = n2
3
B
B
A
A+ 2
B
B
1
ρ(ke), (178)
ve bu denklemin (176) denkleminde kullanılmasıyla, y ve z eksenindeki sapma γ
aşağıdaki gibi bulunur:
γ(t) = −n1
3
A
A
A
A+ 2
B
B
1
ρ(ke). (179)
Burada n parametresi boyutsuz bir gerçel sabittir ve w(ke) ’den sapmanın
büyüklüğünün ayarlanmasını sağlar. Karanlık enerjinin anizotropisinin bir ölçüsü
olarak (δ − γ)/w(ke) değerine bakılabilir. Bu değerin sıfır olması karanlık
enerjinin izotropik olduğu anlamına gelir ve n = 0 durumunda bu değerin de sıfır
olduğu görülebilir.
71
Daha önce de belirtildiği gibi, SN Ia, CMB ve büyük ölçekli yapı
oluşumlarından elde edilen güncel kozmolojik veriler karanlık enerjinin dinamik
olarak evrimleşiyor olabileceğini ve phantom ayrım çizgisini geçebileceğini bir
ölçüde desteklemektedir. Bu yüzden bu modeldeki karanlık enerji bileşeninin
sapmadan bağımsız durum denklemi parametresinin serbest bırakılarak zamanın
fonksiyonu olmasına izin verilmesi makul bir yaklaşımdır. Diğer yandan, ideal
akışkan bileşeni sıradan maddeyi ya da soğuk karanlık maddeyi temsil ettiğinden,
ideal akışkanın durum denklemi parametresinin sabit olduğunun varsayılması da
makul bir yaklaşım olur:
w(m) =p(m)
ρ(m)= sbt. (180)
Ancak, w(ke) serbest bırakıldığından modelin tam olarak belirlenebilmesi için ek
bir sınırlandırmaya daha gerek vardır. Bunun için ortalama Hubble parametresi
H’nin belli bir yasaya göre değiştiği varsayılmıştır. İlk kez Berman (1983) ve
daha sonra Berman and Gomike (1988) tarafından RW uzay-zamanı çerçevesinde
kullanılan bu yasa evrenin ivmelenme parametresinin (q) değerinin sabit olmasını
sağlamaktadır. Böylesi bir Hubble parametresi gözlemlerle de tutarsız değildir
(Kumar and Singh, 2007; Singh and Kumar, 2007) ve yavaşça değişen bir
ivmelenme parametresi durumları için de yaklaşık olarak geçerli alınabilir (Singh
et al. 2008a). Yakın geçmişte, benzeri bir Hubble parametresi değişim yasası
anizotropik uzay-zamanlar için önerildi ve Bianchi I (Kumar and Singh, 2007),
LRS Bianchi II (Singh and Kumar, 2006; Singh and Kumar, 2007) ve Bianchi V
(Singh et al., 2008a; Singh et al., 2008b; Singh and Baghel, 2009) metrikleri
çerçevesinde genel görelilikçi kozmolojik model çözümleri verildi. Bu değişim
yasasına göre LRS Bianchi I metriği için ortalama Hubble parametresi aşağıdaki
gibi verilir:
H = k(AB2)−m3 , (181)
burada k > 0 ve m ≥ 0 sabitlerdir. Bu modelde dikkate alınan metrik için
ortalama Hubble parametresi, (92) denkleminde verilen tanımdan, aşağıdaki gibi
yazılabilir:
72
H =1
3
A
A+ 2
B
B
. (182)
Denklem (181) ve (182)’in eşitlenmesiyle elde edilen denklemin integre
edilmesinden;
m = 0 icin AB2 = c1e3kt (183)
ve
m = 0 icin AB2 = (mkt+ c2)3m . (184)
bulunur. Bu denklemler ortalama Hubble parametresinin tanımında kullanılırsa
m = 0 icin H = k (185)
ve
m = 0 icin H = k(mkt+ c2)−1 (186)
bulunur. Bunlar da ivmelenme parametresinin tanımında (90) kullanıldığında
m = 0 icin q = −1 (187)
ve
m = 0 icin q = m− 1 (189)
bulunur. Dolayısıyla, 0 ≤ m < 1 aralığındaki modeller hacimsel olarak hızlanarak
genişleyen, m > 1 olan modeller yavaşlayarak genişleyen ve m = 1 olan model
sabit hızla genişleyen modellerdir.
(169) denklemi (170) denkleminden çıkarılır, bulunan sonuçta sapma
parametreleri (178 ve 179) ve ortalama Hubble parametresi tanımı kullanılarak
gerekli düzenleme yapılırsa aşağıdaki denklem elde edilir:
d
dt
A
A− B
B
+
A
A− B
B
3H = 3nH2. (190)
Bu denklem, (185) ve (186) denklemleri dikkate alınarak integre edilirse; evrenin
x eksenindeki genişleme hızı ile y ve z eksenlerindeki genişleme hızı arasındaki
fark bulunabilir:
m = 0 icinA
A− B
B= λe−3kt + nk, (192)
73
m = 0 ve 3 icinA
A− B
B=
λ
(mkt+ c2)3m
+3nk
(3−m)(mkt+ c2), (193)
m = 3 icinA
A− B
B=
λ
3kt+ c2+
nk ln(3kt+ c2)
3kt+ c2, (194)
burada λ integral sabitidir ve gerçel bir sayıdır. Dikkat edilirse, λ ve n Hubble
parametreleri arasındaki farkı parametrize eden iki parametredir.
i) m = 0 (q = −1) için model
(192) denklemi kullanılarak A/B oranı bulunabilir, sonuç (183) denklemi
kullanılarak düzenlendiğinde, ölçek çarpanları aşağıdaki gibi bulunur:
A = c11/3κ2/3ekt−
29
λk e−3kt+ 2
3nkt , (195)
B = c11/3κ−1/3ekt+
19
λk e−3kt− 1
3nkt , (196)
burada κ > 0 integral sabitidir. Buradan yönsel Hubble parametreleri aşağıdaki
gibi bulunur:
H1 = k +2
3λe−3kt +
2
3kn , (197)
H2,3 = k − 1
3λe−3kt − 1
3kn. (198)
Yönsel Hubble parametreleri (197 ve 198) ve ortalama Hubble parametresi
(185) kullanılırsa genişleme anizotropisi
∆ =2
9
λe−3kt + nk
2
k2 (199)
olarak ve shear skaleri
σ2 =1
3
λe−3kt + nk
2 (200)
olarak bulunur.
Ölçek çarpanları (174) denkleminde kullanıldığında, ideal akışkanın enerji
yoğunluğu
74
ρ(m) = ρ(m)0 e−3k(1+w(m))t , (201)
olarak bulunur. Burada ρ(m)0 integral sabitinden gelmektedir ve ideal akışkanın
t = 0 anındaki enerji yoğunluğuna karşılık gelir. Karanlık enerjinin enerji
yoğunluğu, ölçek çarpanlarının ve ideal akışkanın enerji yoğunluğunun (168)
denkleminde kullanılması ile bulunabilir ve genişleme anizotropisi (199)
cinsinden ifade edilebilir:
ρ(ke) = 3k21− 1
2∆
− ρ(m). (201)
Ölçek çarpanları ve (201) denklemi (73) denkleminde kullanılarak, karanlık
enerjinin sapmadan bağımsız durum denklemi parametresi aşağıdaki gibi bulunur:
w(ke) =3w(m)ρ(m)(t) + λ2e−6kt + k2
9− n2
3ρ(m)(t) + λ2e−6kt + 2λkne−3kt − k2 (9− n2). (202)
Ölçek çarpanları ve (201) denklemi (178) ve (179)’da kullanılırsa sapma
parametreleri aşağıdaki gibi bulunur:
δ =2λkne−3kt + 2k2n(n− 3)
3ρ(m) + λ2e−6kt + 2λkne−3kt − k2 (9− n2), (203)
γ =2λkne−3kt + 2k2n(n+ 3/2)
3ρ(m) + λ2e−6kt + 2λkne−3kt − k2 (9− n2). (204)
Bu modelde q = −1 ve dH/dt = 0’dır. Bu da, bu modelde ortalama Hubble
parametresinin ve evrenin genişleme hızının en büyük değerlere sahip olduğu
anlamına gelir. Dolayısıyla bu modelin, karanlık enerjinin çok baskın olacağı
evrenin en geç dönemlerini temsil edebileceği gibi, erken evrendeki enflasyon
dönemini de temsil edebileceği düşünülebilir.
Uzaysal hacim, t = 0 ’da sonlu bir değere sahiptir, t artıkça üstel olarak
genişler ve t → ∞ iken sonsuz büyüklüğe ulaşır. Yönsel Hubble parametreleri
hem t = 0 ve t = ∞ ’da sonlu değerlere sahiptirler ve ortalama Hubble
parametresinden sapmadan λ ve n parametreleri sorumludur. λ evrenin x
75
yönündeki genişlemesini desteklerken, y ve z yönlerindeki genişlemesine karşı
çıkmaktadır ya da tersi gerçekleşir. Ancak bu etki zamanla üstel olarak azalmakta
ve t → ∞ iken sıfıra yakınsamaktadır. Karanlık enerjinin anizotropisi de
λ’nınkine benzer bir etkiye sahiptir ancak bu etki λ’nınkinin aksine kalıcıdır. n’in
etkisi (yani karanlık enerjinin anizotropisi) evrenin x yönündeki genişlemesini
desteklerken, y ve z yönlerindeki genişlemesine karşı çıkar ya da tersi olur. Ancak
burada dikkat edilmesi gereken bir nokta, tek başlarına alındığında λ ve n
parametreleri genişlemenin izotropiden sapmasına neden olsa da birlikte ele
alındıklarında bunların belli bir dönem genişleme anizotropisinde azaltıcı etki de
yapabilecek olmalarıdır. Denklem (93)’e bakıldığında, λ ile n ters işaretli ise,
∆’nın λ ’nın tek başına var olması durumundakine göre daha küçük değerlere
sahip olduğu bir zaman dilimi olacaktır; ancak, ∆ önünde sonunda n’e bağlı
olarak sıfırdan farklı bir değere yakınsar. Başka bir deyişle, λ ile n ters işaretli
olduğu durumda, karanlık enerjinin anizotropisi genişleme anizotropisini
küçültme yönünde bir etki yapabilse de nihai olarak evrenin uzaysal olarak
anizotropiye gitmesine neden olacaktır.
Genişleme skaleri evrenin evrimi boyunca sabittir. Shear skaleri t = 0 ’da
sonludur ve t → ∞ iken n2k2/3 değerine yakınsar. −3/2 < n < 3 ise evren her
yönde sonsuza kadar genişlemeye devam eder. Diğer yandan, n < −3/2 ise evren
t → ∞ iken pankek tipi tekilliğe, n > 3 ise de sigara tipi tekilliğe gider.
n = −3/2 ise, t → ∞ iken x ekseni sonlu bir pozitif değere yakınsarken y ve z
eksenleri sonsuza gider. n = 3 ise, t → ∞ iken y ve z eksenleri sonlu bir pozitif
değere yakınsarken x ekseni sonsuza gider.
İdeal akışkanın enerji yoğunluğu, tanım gereği w(m) ≥ 0 ve sabit
olduğundan, t arttıkça üstel olarak azalır ve t → ∞ iken sıfıra gider. Karanlık
enerjinin enerji yoğunluğu, görece erken zamanlarda biraz değişim sergileyebilir
ancak önünde sonunda sıfırdan farklı bir değere yakınsar. Dolayısıyla,
ρ(de)/(ρ(m) + ρ(de)) oranı zamanla 1 değerine yaklaşır; yani, beklendiği gibi üstel
76
hacimsel genişlemede (enflasyon dönemi ya da evrenin çok geç dönemleri
düşünülebilir) karanlık enerji önünde sonunda ideal akışkan bileşenine baskın
gelecektir. Karanlık enerji baskın olacağından, analize devam edilirken ideal
akışkan bileşeni boşlanabilir. |n+ λ/k| < 3 ve |n| < 3 koşulları sağlandığında;
karanlık enerjinin enerji yoğunluğu her zaman pozitiftir, t = 0 anında sonlu bir
değere sahiptir ve sabitlere verilen değere bağlı olarak görece erken zamanlarda
farklı davranışlar sergileyebilir. Ancak t → ∞ iken 3k2(1− n2/9) değerine
yakınsar (Şekil 4.1). Şekil 4.1’den, herhangi bir anda, genişleme anizotropisi ne
denli büyükse karanlık enerjinin enerji yoğunluğunun o denli küçük olduğu
görülmektedir. λ sabiti genişleme anizotropisindeki etkisini üstel olarak
kaybettiğinden, görece büyük t değerleri için, |n| ne denli büyükse ρ(ke) ’nin belli
bir andaki değerinin o denli küçük olacağı söylenebilir. w(ke) phantom bölgesinde
(w < −1) ya da quintessence bölgesinde (w > −1) başlayabilir, t artıkça farklı
davranışlar sergileyebilir, ancak önünde sonunda t → ∞ iken w(ke) → −1
(Şekil 4.2). Şekil 4.1 ve Şekil 4.2’ye birlikte bakılacak olursa, beklendiği gibi,
w(ke) > −1 iken ρ(ke) ’nin zamanla azaldığı, w(ke) < −1 iken ρ(ke)’nin zamanla
arttığı ve w(ke) = −1 iken ρ(ke) ’nin zamanla değişmeyip sabit kaldığı görülebilir.
n = 0 ise genişleme anizotropisi zamanla monoton olarak azalır. Ancak, n = 0
ise, görece erken zamanlarda çeşitli davranışlar sergiler ve geç zamanlarda
sıfırdan farklı bir değere doğru yakınsamaya başlar (Şekil. 4.3). Sapma
parametreleri δ ve γ , t = 0’da sonlu değerlere sahiptirler, t → ∞ iken sırasıyla
2n/(n+ 3) ve n(2n+ 3)/(n2 − 9) değerlerine yakınsarlar. Karanlık enerjinin
(δ − γ)/w(ke) biçiminde tanımlanabilecek olan anizotropisi zamanla 9n/(n2 − 9)
değerine yaklaşır (Şekil 4.4).
77
Şekil 4.1 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı ρ(ke). λ = k = 1
olduğu varsayılmıştır.
Şekil 4.2 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı w(ke). λ = k = 1 olduğu varsayılmıştır.
78
Şekil 4.3 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı ∆ . λ = k = 1
olduğu varsayılmıştır.
Şekil 4.4 m = 0 modelinde n’in farklı değerleri için kozmik zaman t’ye karşı karanlık enerjinin
anizotropisi . λ = k = 1 olduğu varsayılmıştır.
79
ii) m = 0 (q > −1) için model
Bu bölümdeki çözümler m = 0 ve m = 3 dışındaki bütün m değerleri için
geçerlidir; m = 3 için çözüm bu bölümün ardından ayrıca verilecektir.
(186) denkleminden görülebileceği gibi m = 0 için evrenin başlangıç
zamanı t∗ = −c2/mk ’dır. Bu nedenle, kolaylık olması açısından kozmik zaman
aşağıdaki gibi yeniden tanımlanabilir:
t = mkt+ c2, (205)
böylece evrenin başlangıç zamanı t = 0 olarak belirlenmiş olur. Dolayısıyla,
metrik yeni zaman tamına göre yeniden yazılabilir:
ds2 = (mk)−2dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2(dy2 + dz2). (206)
(193) denklemi kullanılarak ölçek çarpanlarının oranı A/B bulunabilir, daha
sonra sonuç (184) denklemi kullanılarak düzenlendiğinde ölçek çarpanları
aşağıdaki gibi bulunur:
A = κ2/3t1m− 2n
m(m−3) e23
λk(m−3) t
1− 3m , (207)
B = κ−1/3t1m+ n
m(m−3) e−13
λk(m−3) t
1− 3m, (208)
burada κ > 0 integral sabitidir. Yeni zaman tanımına göre evrenin hacmi aşağıdaki
gibi bulunur:
V = t3m . (209)
Yönsel Hubble parametreleri aşağıdaki gibi bulunur:
H1 = kt−1
+2
3λt
− 3m − 2nk
(m− 3)t−1, (210)
H2,3 = kt−1 − 1
3λt
− 3m +
nk
(m− 3)t−1. (211)
(186), (210) ve (211) denklemleri genişleme anizotropisinin tanımında
kullanılırsa, genişleme anizotropisi için aşağıdaki denklem elde edilir:
∆ =2
9
λ
kt1− 3
m − 3n
m− 3
2
, (212)
80
ve shear skaleri aşağıdaki gibidir:
σ2 =1
3k2t
−2λ
kt1− 3
m − 3n
m− 3
2
. (213)
Ölçek çarpanları (174) denkleminde kullanılır ve gerekli işlemeler yapılırsa
ideal akışkanın enerji yoğunluğu aşağıdaki gibi bulunur:
ρ(m) = ρ(m)0 t
− 3m (1+w(m)). (214)
(168) denkleminde, karanlık enerjinin enerji yoğunluğu, ölçek çarpanları ve
ideal akışkanın enerji yoğunluğu (214) kullanılarak bulunabilir ve genişleme
anizotropisi cinsinden yazılabilir:
ρ(ke) = 3k21− 1
2∆(t)
t−2 − ρ(m). (215)
Ölçek çarpanları ve (215) denklemi (177) denkleminde kullanıldığında
karanlık enerjinin sapmadan bağımsız durum denklemi parametresi için aşağıdaki
denklem bulunur:
w(ke) =
23
mm−3λnkt
−1− 3m − 1
3λ2t−
6m + (2m− 3)k2t−2
1− n2
(m−3)2
− w(m)ρ(m)
3k21− 1
2∆(t)t−2 − ρ(m)
. (216)
Son olarak ölçek çarpanları ve karanlık enerjinin enerji yoğunluğu (178) ve
(179) denklemlerinde kullanılırsa sapma parametreleri aşağıdaki gibi bulunur:
δ =nkt−2
2k − 2
3λt1− 3
m + 2nk(m−3)
3k21− 1
2∆(t)t−2 − ρ(m)
, (217)
γ =nkt−2
−k − 2
3λt1− 3
m + 2nk(m−3)
3k21− 1
2∆(t)t−2 − ρ(m)
. (218)
(90) ve (209) denklemleri dikkate alındığında, evrenin 0 < m < 1
modellerinde hacimsel olarak hızlanarak, m > 1 yavaşlayarak ve m = 1 için
sabit hızla genişlediği görülebilir. Bu model m = 2 ve w(m) = 1/3 alındığında
81
ışınım baskın dönemi m = 3/2 ve w(m) = 0 alındığında madde baskın dönemi
temsil edebilir.
Ortalama Hubble parametresi, genişleme skaleri ve shear skaleri t = 0 ’da
sonsuz büyüklükte ve t = ∞ iken sıfırdır.
m > 3 ise, t = ∞’da uzay λ > 0 için sigara tipi ve λ < 0 için pankek tipi
tekillik sergiler. m < 3 ise, (m− 3)/2 < n < 3−m koşuluyla evren her yönde
sonsuz büyük değerlere genişler. n = 3−m ise, t → ∞ iken A → ∞ ve
B → κ−1/3 . n = (m− 3)/2 ise, t → ∞ iken B → ∞ ve A → κ2/3 .
n > 3−m ise, uzay t = ∞ ’da sigara tipi tekillik sergiler. n < (m− 3)/2 ise
uzay t = ∞’da pankek tipi tekillik sergiler.
m < 3 ise, genişleme anizotropisi t → 0 iken ıraksar, t → ∞ iken sonlu
bir değere yakınsar. Genişleme anizotropisinin karanlık enerjinin enerji
yoğunluğunu azalttığı görülmektedir. Dolayısıyla karanlık enerjinin dinamiği
incelenirken genişleme anizotropisinin davranışı, özellikle de ıraksadığı durumlar
olduğundan, göz önünde bulundurulmalıdır. m < 3 olan modellerde, t sıfıra
giderken ∆ ıraksayacağından t → 0 iken ρ(ke) önünde sonunda negatif değerlere
ulaşır. Dolayısıyla bu modeller evrenin görece erken dönemlerini temsil etmek
için uygun değildir. Diğer yandan, bu modeller evrenin görece geç dönemlerini
temsil edebilir; çünkü sabitler için uygun değer aralıkları verilerek her zaman için
t → ∞ iken ρ(de) ≥ 0 olması sağlanabilir. Benzer biçimde, m > 3 olan
modellerde, bu kez genişleme anizotropisi t → ∞ iken ıraksayacağından,
t → ∞ iken ρ(ke) önünde sonunda negatif değerler alır. Dolayısıyla, bu modeller
ise evrenin geç dönemini temsil etmek için uygun değildir; ancak, sabitler için
uygun değer aralıkları seçildiğinde evrenin görece erken dönemlerini temsil
edebilirler.
82
w(ke) ve karanlık enerjinin anizotropisi (δ − γ)/w(ke) parametrelerin
seçimine göre çeşitli davranışlar gösterebilir. Burada şunu bir kez daha
belirtmekte yarar var; karanlık enerjinin anizotropisi evrenin genişlemesinde her
zaman anizotropi doğuracak demek doğru değildir. λ ile n ters işaretli ise karanlık
enerjinin genişleme anizotropisini azalttığı dönemler de vardır.
Güncel kozmolojik veriler kullanılarak t = 1 günümüz evrenini temsil eden
zaman olarak ayarlanabilir. Bunun için Hinshaw et al. (2009) tarafından günümüz
evreni için verilen değerler, H0 ≈ 0.71 (boyutsuz Hubble parametresi),
Ω(ke)0 ≈ 0.73 (karanlık enerjinin yoğunluk parametresi), w(ke)
0 ≈ −1 ,
Ω(m)0 ≡ 1− Ω(ke)
0 ≈ 0.27 yaklaşık olarak kullanılabilir. Yine gözlemler günümüz
evreninin büyük yaklaşıklıkla uzaysal olarak düz RW metriği ile temsil
edilebileceğine işaret etmektedir. Buna göre ∆0 = 0 alınabilir. Son olarak
günümüzde basınçsız maddenin enerji yoğunluğu ışınıma baskındır ve öyleyse
w(m) = 0 alınabilir. Değerlerdeki 0 alt indisi günümüz evrenini, yani buradaki
modelde t = 1 zamanını temsil etmektedir. Bu parametreler kullanıldığında
evrenin kritik yoğunluğu ρ(c)0 = 1.5123 ve ivmelenme parametresi q0 = −0.595
olarak bulunur. Bu değerler dikkate alındığında, buradaki model için
λ = −0.8208092487n alınarak ∆0 = 0 ve w(ke)0 = −1 bulunur ve
ρ(ke)0 = 1.103979, ρ(m)0 = 0.408321 olur.
Böylece verilen model günümüz evrenini temsil edecek biçimde uyarlanmış
oldu. m ∼= 0.4 olduğuna göre, ideal akışkanın enerji yoğunluğu yaklaşık olarak
t−8 ile orantılı olarak azalırken, karanlık enerjinin enerji yoğunluğu yaklaşık
olarak t−2 ile orantılı olarak azalmaktadır ve en büyük değerine genişleme
anizotropisinin sıfır olduğu t = 1 anında ulaşmaktadır. Dolayısıyla, t > 1
dönemlerinde karanlık enerji ideal akışkana baskın hale gelecektir. Günümüz
evreni için ivmelenme parametresi q’nün çok yavaş değiştiği düşünülürse,
yukarıda bulunan değerler kullanılarak farklı n değerleri için kozmolojik
83
parametrelerin t = 1 yöresindeki davranışlarını grafikle göstermek mümkündür.
Grafikler akışkanın izotropik olduğu n = 0 durumunu, n parametresinin negatif
olduğu bir durumu (n = −0.3) ve n parametresinin pozitif olduğu bir durumu
(n = 0.5) kapsamaktadır. n’in bu kadar büyük değerleri gerçekçi olmasa da
farklılıkların grafiklerde gözükmesi amacıyla büyük seçilmişlerdir. Daha önce
değinildiği gibi m < 3 modelleri görece erken evrenden çok görece geç evreni
betimler. Bu nedenle grafiklerde zaman aralığı geçmişe doğru az ancak ileriye
doğru daha fazla uzatılmış ve 0.9 < t < 1.5 aralığında verilmiştir. Karanlık
enerjinin enerji yoğunluğunun değişimi Şekil 4.5’ten görülebilir. Karanlık
enerjinin enerji yoğunluğu t = 1 anına kadar artmakta daha sonra azalmaya
başlamaktadır. Karanlık enerjinin sapmadan bağımsız durum denklemi
parametresinin farklı n değerleri için davranışı Şekil 4.6’da görülebilir. w(ke) , n’e
bağlı olarak phantom bölgesinde bulunan farklı değerlerle başlayıp, artmaktadır;
bütün n değerleri için t = 1’de -1 değerine ulaşmakta, daha sonra n’e bağlı olarak
yine farklı yollar izleyerek artmaya devam edip, quintessence bölgesinde bulunan
n’den bağımsız sabit bir değere (∼ −0.75 ) yaklaşmaktadır. Daha erken
zamanlarda daha dik bir değişim gösterirken, zamanla daha yatay bir duruma
geçmektedir. Şekil 4.5 ve Şekil 4.6’a birlikte bakılırsa, w(ke) ’in davranışının
ρ(ke)’in davranışı ile uyumlu olduğu görülebilir. w(ke) phantom bölgesinde iken
ρ(ke)’in enerji yoğunluğu artmakta, w(ke) quintessence bölgesinde iken
azalmaktadır ve w(ke) = −1 ’de (t = 1 anında) dönüm noktası bulunmaktadır.
ρ(m), n’den bağımsız olarak zamanla azalmaktadır (Şekil 4.7). Ω(ke)’in davranışı
Şekil 4.8’de verilmiştir. Ω(ke) , n’e bağlı olarak küçük farklılıklar göstermekle
birlikte zamanla sürekli olarak büyümekte, n’den bağımsız olarak t = 1 anında
0.73 değerini almakta, daha sonra n’e bağlı olarak küçük farklılıklar gösterse de
n’den bağımsız olarak 1 değerine yaklaşmaktadır. Genişleme anizotropisinin
davranışı Şekil 4.9’da verilmiştir. ∆ , n = 0 durumu için sürekli olarak sabit ve
sıfırdır. Diğer durumlar için, sonlu bir değerden başlayıp t = 1 anında sıfır
değerine ulaşıncaya kadar azalmakta ve daha sonra yeniden büyümeye başlamakta
ve n’in değerine bağlı bir sabit bir değere yaklaşmaktadır. Bu davranış karanlık
84
enerjinin davranışı ile uygunluk içerisindedir. Son olarak karanlık enerjinin
anizotropisinin davranışı çizdirilmiştir (Şekil 4.10 ). n = 0 için n’in işaretine göre
negatif ya da pozitif değere sahip olur ve önceleri yavaşça değişip zamanla sonlu
bir değere yakınsar.
Şekil 4.5 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda, kozmik zaman
t ’ye karşı ρ(ke) . λ = 0.8208092487n seçilerek, ∆ ’ın t = 1 ’de sıfır olması sağlanmıştır.
85
Şekil 4.6 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda, kozmik zaman
t ’ye karşı w(ke) . λ = 0.8208092487n seçilerek, ∆ ’ın t = 1 ’de sıfır olması
sağlanmıştır. w(ke) = −1.
Şekil 4.7 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda, kozmik zaman
t ’ye karşı ρ(m). ρ(m)’nın davranışı n’den bağımsızdır.
86
Şekil 4.8 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda, kozmik zaman
t ’ye karşı Ω(ke) . λ = 0.8208092487n seçilerek, ∆ ’ın t = 1 ’de sıfır olması
sağlanmıştır. Ω(ke)(1) = 0.73.
Şekil 4.9 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda, kozmik zaman
t ’ye karşı ∆. λ = −0.8208092487n seçilerek, ∆’ın t = 1’de sıfır olması sağlanmıştır.
87
iii) m = 3 (q = 2) için model
(184) denkleminden, m = 3 seçildiğinde, evrenin başlangıç zamanının
t∗ = −c2/3k olduğu görülebilir. Buna göre kozmik zaman yeniden aşağıdaki gibi
tanımlanır:
t = 3kt+ c2. (219)
Böylece evrenin başlangıç zamanı t = 0 olarak ayarlanmış olur ve metrik
yeniden aşağıdaki gibi yazılır:
ds2 = (3k)−2dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2(dy2 + dz2). (220)
(194) denklemi kullanılarak bulunan A/B oranı m = 3 alınarak (184)
denkleminin yardımıyla düzenlenirse, ölçek çarpanları aşağıdaki gibi bulunur:
A = κ23 t
13+
29
λk e
n9 ln(t)2 , (221)
B = κ− 13 t
13−
19
λk e−
n18 ln(t
)2 , (222)
burada κ > 0 integral sabittir ve pozitif değerler alabilir. Evrenin hacmi aşağıdaki
gibidir:
Şekil 4.10 m = 0.405 modelinde n’in farklı değerleri için t = 1 komşuluğunda, kozmik zaman
t ’ye karşı karanlık enerjinin anizotropisi. λ = −0.8208092487n seçilerek, ∆ ’ın t = 1’de sıfır olması sağlanmıştır.
88
V = t. (223)
Yönsel Hubble parametreleri aşağıdaki gibidir:
H1 = kt−1
+2
3(λ+ nk ln(t)) t
−1 , (224)
H2,3 = kt−1 − 1
3(λ+ nk ln(t)) t
−1. (225)
Ölçek çarpanları genişleme anizotropisinin tanımında kullanıldığında,
genişleme anizotropisi
∆ =2
9k−2 (nk ln(t) + λ)
2 (226)
ve shear skaleri
σ2 =1
3(nk ln(t) + λ)
2t−2 (227)
olarak bulunur.
Ölçek çarpanları (174) denkleminde kullanıldığında, ideal akışkanın enerji
yoğunluğu aşağıdaki gibi bulunur:
ρ(m) = ρ(m)0 t
−(1+w(m)), (228)
burada ρ(m)0 integral sabitinden gelmektedir ve ideal akışkanın t = 1 anındaki
enerji yoğunluğudur. Karanlık enerjinin enerji yoğunluğu, ölçek çarpanlarının ve
(228) denkleminin (168) denkleminde kullanılmasıyla bulunabilir ve genişleme
anizotropisi cinsinden aşağıdaki gibi verilebilir:
ρ(ke) = 3k21− 1
2∆
t−2 − ρ(m). (229)
Ölçek çarpanları ve (229) denklemi (177) denkleminde kullanıldığında,
karanlık enerjinin sapmadan bağımsız durum denklemi parametresi aşağıdaki gibi
bulunur:
w(ke) =3k2t−2 − 1
3 (nk ln(t) + λ)2t−2 + 2
3nk(nk ln (t) + λ)t−2 − w(m)ρ(m)
3k21− 1
2∆t−2 − ρ(m)
. (230)
89
Son olarak ölçek çarpanları ve karanlık enerjinin enerji yoğunluğu (178) ve
(179) denklemlerinde kullanılırsa sapma parametreleri aşağıdaki gibi bulunur:
δ =nk
2k − 2
3nk ln(t)− 2
3λt−2
3k21− 1
2∆t−2 − ρ(m)
, (231)
γ =nk
−k − 2
3nk ln(t)− 2
3λt−2
3k21− 1
2∆t−2 − ρ(m)
. (232)
Bu modelde daha ileri bir analiz yapmayı gerektiren özel bir durum
gözlemlenmemiştir. Ancak bu modelin yalnızca evrenin ara dönemlerini temsil
edebileceğini söylemek gerekir. Çünkü bu modelde ∆ hem t = 0 iken hem de
t = ∞ iken ıraksamaktadır, dolayısıyla bu modelde ρ(ke) evrenin çok erken
döneminde ve evrenin çok geç dönemlerinde negatif değerlere ulaşır.
4.3 Bianchi III Modeller
Yukarıda anizotropik bir akışkanın varlığında monoton olarak
izotroplaşmayan bazı Bianchi I modelleri verildi. Bunun nedeni son kozmolojik
gözlemlerin geleneksel enflasyon modellerinden beklenenin tersine belli ölçüde
anizotropik bir evreni destekliyor olabileceğine işaret etmesiydi. Ancak ileride
yapılacak gözlem ve analizler uzaysal olarak homojen ve izotrop bir metriğin
evreni açıklamakta yeterli olduğunu ortaya koyabilir. Aşağıdaki modelin
verilmesindeki amaç, uzaysal izotropinin kesinleşmesi durumunda da anizotropik
akışkanların dışlanamayacağını göstermektir. Öyle anizotropik akışkanlar olabilir
ki, izotropik bir akışkanın varlığındaki Bianchi tip I, V ve VII uzay-zamanları gibi
monoton olarak izotroplaşabilir ve dolayısıyla karanlık enerjinin olası anizotropik
özelliği gözlemsel olarak saptanamayabilir. Diğer bir deyişle, gözlemsel olarak
evrenin izotropik genişleme sergilediğinin kesinleşmesi karanlık enerjinin
izotropik özellikte olduğunu göstermez.
Son otuz yıl içerisinde, karanlık enerjinin varlığında genel görelilikçi
Bianchi III uzay-zamanları birçok araştırmacı tarafından çalışılmıştır. Moussiaux
et al. (1981) kozmolojik sabitin varlığındaki boş uzay-zaman için tam çözümler
90
vermiştir. Lorenz (1982), kozmolojik sabit ve toz maddenin varlığında bir model
sunmuştur. Chakraborty and Chakraborty (2001) bulk viskozite ve değişen G ve Λ
varlığında bir model vermiştir. Singh et al. (2007) özel bir korunum yasası
kullanarak ideal akışkan ve değişen G ve Λ ile bir model kurmuştur. Yakın
zamanda, Tiwari (2009) evrenin sabit ivmelenme parametresine sahip olduğunu
varsayarak ideal akışkan ve değişen Λ’nın varlığında bir model vermiştir. Bali et
al. (2010) ise barotropik akışkanın varlığında değişen G ve Λ’lı bir model
vermiştir. Son olarak, Yadav and Yadav (2010), anizotropik akışkanın varlığında
sabit ivmelenme parametresine sahip bir model vermiştir.
Birbirlerine göre farklı hızlarla hareket eden en az iki ideal akışkan,
anizotropik tek bir akışkan gibi de düşünülebilir. Bu düşünceyle, Letelier (1980)
birbiriyle etkileşmeyen ancak farklı dörtlü-hızlara sahip iki ideal akışkanın
eksensel simetrik anizotropik basınç ürettiği bir Bianchi tip III modeli vermiştir.
Burada verilen model de ise evrenin monoton olarak izotroplaşmasını
sağlayan, koordinat sistemi ile birlikte hareket eden hipotetik bir akışkan elde
edilmiştir. Daha sonra Einstein alan denklemlerinin tam çözümleri elde edilerek
modelin kinematikleri ve akışkanın dinamiği incelenmiştir.
Anizotropik eğriliğe sahip uzaysal olarak homojen, anizotropik Bianchi III
uzay-zamanı aşağıdaki metrik ile ifade edilebilir:
ds2 = dt2 −A(t)2dx2 −B(t)2e−2αxdy2 − C(t)2dz2 , (233)
burada, A(t) , B(t) ve C(t) ölçek çarpanlarıdır ve yalnızca kozmik zaman t’nin
fonksiyonudur, α = 0 bir gerçel sabittir (α = 0 alınırsa metrik Bianchi tip-I
metriğine indirgenir).
Bu metrik çerçevesinde yazılabilecek en genel enerji-momentum tensörü,
enerji akısı (ya da momentum yoğunluğuna karşılık gelen) T 01 = T 10 terimlerini
ve anizotropik basınç içerir. Ancak burada enerji akısı dikkate alınmayarak enerji-
momentum tensörü
Tνµ = diag[T0
0, T11, T2
2, T33]. (234)
91
biçiminde seçilmiş ve aşağıdaki gibi parametreleştirilmiştir:
Tνµ = diag[ρ,−p1,−p2,−p3] = diag[1,−w1,−w2,−w3]ρ
= diag[1,−w,−(w + γ),−(w + δ)]ρ, (235)
burada, ρ akışkanın enerji yoğunluğu; p1 , p2 ve p3 akışkanın sırasıyla x, y ve z
yönlerindeki basıncı; w1 , w2 ve w3 akışkanın sırasıyla x, y ve z yönlerindeki
durum denklemi parametreleridir. x yönündeki durum denklemi parametresi
w1 ≡ w olarak gösterilmiştir. y ve z yönlerindeki durum denklemi
parametrelerinin w ’dan sapmalarının gösterimi için sırasıyla δ ve γ parametreleri
kullanılmıştır. w , δ ve γ sabit olmak zorunda değillerdir, zamanın fonksiyonu
olabilirler.
Einstein alan denklemleri, (233) denkleminde verilen Bianchi III metriği
için, (235) denkleminde verilen enerji-momentum tensörünün varlığında
çözülürse aşağıdaki denklem sistemi elde edilir:
A
A
B
B+
A
A
C
C+
B
B
C
C− α2
A2= ρ , (236)
B
B+
C
C+
B
B
C
C= −wρ , (237)
A
A+
C
C+
A
A
C
C= −(w + δ)ρ, (238)
A
A+
B
B+
A
A
B
B− α2
A2= −(w + γ)ρ , (239)
α
A
A− B
B
= 0 . (240)
(240) denkleminin çözümü
B = c1A , (241)
verir. Burada, c1 > 0 integral sabitidir. Bu denklem (238) denkleminde kullanılır
ve sonuç (237) denkleminden çıkarılırsa y eksenindeki sapma parametresinin sıfır
olduğu bulunur:
δ = 0. (242)
92
Buna göre, Einstein alan denklemleri akışkanın basıncının x ve y yönündeki
değerlerinin farklı olmasına izin vermez. Diğer yandan, Einstein alan denklemleri
z yönündeki durum denklemi parametresinin w ’dan sapmasına izin vermektedir.
Yönsel ve ortalama Hubble parametrelerinin tanımları dikkate alınarak, Einstein
alan denklemleri ve (241) denklemi kullanıldığında genişleme anizotropisinin
genel ifadesi aşağıdaki denkleme indirgenir:
∆ =2
9
1
H2(H1 −H3)
2 . (243)
(241) ve (242) denklemleri kullanıldığında alan denklemleri (236-240) aşağıdaki
denklem sistemine indirgenir:
A2
A2+ 2
A
A
C
C− α2
A2= ρ , (244)
A
A+
C
C+
A
A
C
C= −wρ , (245)
2A
A+
A
A
2
− α2
A2= −(w + γ)ρ. (246)
Evrenin x ve z yönleri arasındaki genişleme hızlarının farkı, (245)
denkleminin (246) denkleminden çıkarılıp sonucun integre edilmesiyle
bulunabilir:
H1 −H3 =A
A− C
C=
λ
V+
1
V
α2
A2− γρ
V dt , (247)
burada λ gerçel integral sabitidir, γ ’yı içeren terimler akışkanın olası
anizotropisinden, α ’lı terimler ise uzaysal eğriliğin anizotropisinden
kaynaklanmaktadır.
(247) denklemi (243) denkleminde yerine koyulursa genişleme anizotropisi
aşağıdaki gibi bulunur:
∆ =2
9
1
H2
λ+
α2
A2− γρ
V dt
2V
−2. (248)
93
İzotropik bir akışkan durumunda, yani γ = 0 durumunda, bu denklem aşağıdaki
gibi olur:
∆ =2
9
1
H2
λ+ α2
V
A2dt
2V
−2 . (249)
(248) denklemindeki integralli terim,
γ =α2
ρA2 (250)
alınırsa ortadan kalkar. Bu aynı zamanda aşağıdaki biçime sahip bir enerji-
momentum tensörüne karşılık gelir:
Tνµ = diag
1,−w,−w,−w − α2
ρA2
ρ , (251)
ve genişleme anizotropisi aşağıdaki biçime indirger:
∆ =2
9
λ2
H2V
−2. (252)
Bianchi III uzay-zamanı için anizotropik akışkan (251) kullanılarak elde edilen bu
genişleme anizotropisi (252), Bianchi I ve V uzay-zamanlarında izotropik bir
akışkanın varlığında elde edilenle özdeştir.
(251) denkleminde verilen enerji-momentum tensörünün varlığında evrenin
x yönündeki genişleme hızı ile z yönündeki genişleme hızları arasındaki fark
aşağıdaki gibi bulunur:
H1 −H3 =λ
ABC. (253)
Ayrıca Bianchi III uzay-zamanı için enerji yoğunluğunun en genel ifadesi
(244) denklemi ve genişleme anizotropisinin tanımının kullanılmasıyla aşağıdaki
gibi bulunur:
ρ = 3H2
1− ∆
2
− α2
A2. (254)
(251) ve (254) denklemleri dikkate alınırsa (244)-(246) denklem sistemi
aşağıdaki sisteme dönüşür:
94
A2
A2+ 2
A
A
C
C= ρ+
α2
A2= (1 + γ)ρ , (255)
A
A+
C
C+
A
A
C
C= −wρ , (256)
2A
A+
A2
A2= −wρ . (257)
Üç lineer bağımsız denklemden oluşan bu sistemde dört bilinmeyen (A, B , w ve
ρ) vardır. Dolayısıyla, sistemin tam olarak çözülebilmesi için ek bir sınırlamaya
gerek vardır. Bunun için üstel genişleme yasası
V = c2e3kt (258)
ve güç yasasına göre genişleme
V = c2t3m (259)
için ayrı ayrı çözümler elde edilmiştir. Burada, c2, m ve k pozitif sabitlerdir. Bu iki
genişleme yasasının seçimiyle ivmelenme parametresinin sabit olduğu tüm olası
modeller için çözüm elde edilmiş olur. Bu yasalara göre üstel genişleme ve m > 1
olan modeller hızlanarak genişleyen modellerdir. m = 1 sabit genişleme hızı
sergileyen modeldir. m < 1 olan modeller ise yavaşlayarak genişleyen
modellerdir. Bunlara göre, hızlanarak genişleyen modellerde, burada ele alınan
anizotropik akışkan, fenomenolojik olarak karanlık enerji adayları çerçevesinde
değerlendirilebilir.
i) Üstel genişleme sergileyen model
(255)-(257) denklemleri üstel genişleme yasası (258) için, (241) ve (253)
denklemleri dikkate alınarak, çözülürse ölçek çarpanları aşağıdaki gibi bulunur:
A =
c2c1c3
12
ekt−19
λkc2
e−3kt
, (260)
B =
c1c2c3
12
ekt−19
λkc2
e−3kt
, (261)
C = c3ekt+ 2
9λ
kc2e−3kt
, (262)
burada, c3 > 0 integral sabitidir.
95
Ortalama Hubble parametresi aşağıdaki gibi bulunur:
H = k . (263)
x, y ve z yönlerindeki yönsel Hubble parametreleri aşağıdaki gibi bulunur:
H1 = H2 = k +1
3
λ
c2e−3kt, (264)
H3 = k − 2
3
λ
c2e−3kt . (265)
Yönsel ve ortalama Hubble parametreleri kullanılarak genişleme
anizotropisi aşağıdaki gibi bulunur:
∆ =2
9
λ2
c22k2e−6kt. (266)
Genişleme anizotropisi için elde edilen bu denklem Kumar and Singh (2007)
tarafından Bianchi I uzay-zamanında ve Singh et al. (2008a) ve Singh and Baghel
(2009) tarafından Bianchi V uzay-zamanında izotropik bir akışkanın varlığında
üstel olarak genişleyen evren için bulunan denkleme özdeştir.
Akışkanın enerji yoğunluğu, ölçek çarpanlarının (255) denkleminde
kullanılmasıyla, aşağıdaki gibi bulunur:
ρ = 3k2 − 1
3
λ2
c22e−6kt − α2 c1c3
c2e−2kt+ 2
9λ
kc2e−3kt
. (267)
Sapmadan bağımsız durum denklemi parametresi w , (260) ve (267)
denklemlerinin (257) denkleminde kullanılmasıyla bulunabilir:
w =λ2 + 9c22k2e6kt
λ2 − 9c22k2e6kt + 3α2c1c2c3e4kt+ 2
9λ
kc2e−3kt . (268)
Akışkanın durum denklemi parametresinin w ’dan z yönünde yaptığı sapma
γ , (260) ve (267) denklemlerinin (250) denkleminde kullanılmasıyla bulunabilir:
γ = − 3α2c1c2c3e4kt+ 2
9λ
kc1e−3kt
λ2 − 9c22k2e6kt + 3α2c1c2c3e4kt+ 2
9λ
kc2e−3kt
. (269)
96
Genişleme anizotropisi, akışkanın anizotropisi tarafından arttırılmamaktadır
ve t arttıkça üstel olarak azalmaktadır. t → ∞ iken ∆ → 0 ve V → ∞
olduğundan uzay evrenin geç dönemlerinde izotropiye yaklaşır.
λ ve α akışkanın enerji yoğunluğunu negatif olarak etkilemektedir.
Akışkanın enerji yoğunluğu, sapmadan bağımsız durum denklemi parametresi ve
sapma parametresi dinamik özelliktedir. t → ∞ iken γ → 0 , w → −1 ve
ρ → 3k2 olur. Buna göre, t → ∞ iken anizotropik akışkan izotroplaşır ve
geleneksel vakum enerjisini taklit eder. Görüldüğü gibi, evren anizotropik bir
akışkanın varlığında da monoton olarak uzaysal izotropiye yaklaşabilir.
ii) Güç yasasına göre genişleyen model
(255)-(257) denklemleri güç yasasına göre genişleyen evren (258) için,
(241) ve (253) dikkate alınarak, çözülürse ölçek çarpanları aşağıdaki gibi bulunur:
A =
c2c1c3
12
tme−13
λc1
t1−3m
3m−1 , (270)
B =
c1c2c3
12
tme−13
λc1
t1−3m
3m−1 , (271)
C = c3tme
23
λc1
t1−3m
3m−1 , (272)
burada c3 > 0 integral sabitidir.
Ortalama Hubble parametresi aşağıdaki gibidir:
H =m
t. (273)
x, y ve z yönlerindeki yönsel Hubble parametreleri aşağıdaki gibi bulunur:
H1 = H2 =m
t+
1
3
λ
c2t−3m, (274)
H3 =m
t− 2
3
λ
c2t−3m
. (275)
97
Yönsel ve ortalama Hubble parametreleri kullanılarak genişleme
anizotropisi aşağıdaki gibi bulunur:
∆ =2
9
λ2
c22t2−6m
m2. (276)
Genişleme anizotropisi için elde edilen bu denklem Kumar and Singh (2007)
tarafından Bianchi I uzay-zamanında ve Singh et al. (2008a) ve Singh ve Baghel
(2009) tarafından Bianchi V uzay-zamanında izotropik bir akışkanın varlığında
güç yasasına göre genişleyen evren için bulunan denkleme özdeştir.
Akışkanın enerji yoğunluğu ölçek çarpanlarının (255) denkleminde
kullanılmasıyla bulunabilir:
ρ = 3m2t−2 − 1
3
λ2
c22t−6m − α2 c1c3
c2t−2me
23
λc2
t1−3m
3m−1 . (277)
Sapmadan bağımsız durum denklemi parametresi w , (270) ve (277)
denklemlerinin (257) denkleminde kullanılmasıyla bulunabilir:
w =λ2t2 + 3mc22(3m− 2)t6m
λ2t2 + 3α2c1c2c3t4m+2e23
λc2
t1−3m3m−1 − 9m2c22t6m
. (278)
Akışkanın durum denklemi parametresinin w ’dan z yönünde yaptığı sapma
γ , (270) ve (277) denklemlerinin (250) denkleminde kullanılmasıyla bulunabilir:
γ = − 3α2c1c2c3t4m+2e23
λc2
t1−3m
3m−1
λ2t2 + 3α2c1c2c3t4m+2e23
λc2
t1−3m3m−1 − 9m2c22t6m
. (279)
Evrenin hacmi, bütün m değerleri için sürekli genişlemekte ve kozmik
zaman sonsuza giderken sonsuz büyüklüğe ulaşmaktadır.
Genişleme anizotropisi, akışkanın anizotropisi tarafından artırılmaz; m > 0
için monoton olarak azalır ve t → ∞ iken sıfıra yakınsar; m < 0 için monoton
olarak artar ve t → ∞ iken ıraksar; m = 1/3 için evrenin tarihi boyunca sabit
kalır.
98
λ ve α terimleri akışkanın enerji yoğunluğunu negatif olarak etkilemektedir,
dolayısıyla akışkanın enerji yoğunluğunun pozitif olma şartı dikkate alınarak
farklı m durumlarının incelenip hangi m değerinin evrenin hangi dönemlerini
betimleyebileceğinin saptanması gerekir. λ = 0 ise; ρ > 0 koşuluna göre, m < 1
modelleri evrenin görece erken dönemlerini, m > 1 modelleri evrenin görece geç
dönemlerini ve m = 1 modeli 3c2 > α2c1c3 koşuluyla evrenin bütün tarihini bu
koşul sağlanmadığında ise evrenin ara dönemlerini betimleyebilir. λ = 0 ’a ayrıca
bakılması gerekir. Bu durumda, 0 < m ≤ 1/3 modelleri evrenin görece erken
dönemlerini, 1/3 < m < 1 evrenin ara dönemlerini, m > 1 evrenin görece geç
dönemlerini, m = 1 modeli 3c2 > α2c1c3 koşuluyla evrenin görece geç
dönemlerini, bu koşul sağlanmadığında ise evrenin ara dönemlerini betimleyebilir.
Öyleyse, yalnızca m ≥ 1 modelleri ve m = 1 modeli yukarıda belirtilen
koşul altında izotroplaşmanın koşullarından birini sağlayabilir, çünkü evren
yalnızca bu modellerde akışkanın enerji yoğunluğunun pozitif olma koşulu ihlal
edilmeden sonsuza dek genişleyebilmektedir. m > 1 için, t → ∞ iken ∆ → 0 ve
V → ∞ olduğundan bu modeller uzaysal izotropiye yaklaşır. t → ∞ iken
w → −1 + 23m ve γ → 0 olduğuna göre, hızlanarak genişleyen modellerde
evrenin geç dönemlerinde akışkan izotroplaşır ve durum denklemi parametresi
m’in değerine bağlı olarak quintessence bölgesinde bulunan bir değere yaklaşır.
m = 1 için, bir önceki paragrafta belirtilen koşul altında, t → ∞ iken
w → −(3− α2c1c3/c2)−1 ve γ → (α2c1c3)/(3c2 − α2c1c3) olur. Buna göre
evren uzaysal izotropiye yaklaşır (çünkü t → ∞ iken ∆ → 0 ve V → ∞ ), ancak
akışkan izotroplaşmaz. Ancak α çok küçükse ya da c2 çok büyükse akışkan yine
gözlemsel olarak ayırt edilemeyecek kadar izotropik bir özellik sergileyebilir.
Üstel olarak genişleyen modele benzer biçimde, güç yasasına göre
genişleyen bu modellerde de hızlanarak genişleyen modeller ve sabitlerin uygun
şekilde seçilmesi durumunda sabit hızla genişleyen model izotropiye monoton
olarak yaklaşabilir. Ancak, akışkan yalnızca hızlanarak genişleyen modellerde
99
evrenin geç dönemlerinde izotroplaşabilir ve durum denklemi parametresi
quintessence bölgesinde bulunan izotropik bir akışkana doğru evrimleşebilir.
100
5. SONUÇ
Yüksek çözünürlüklü WMAP verilerinin başarılı bir biçimde çözümlenmesi
ve yorumlanması için Bianchi tipi bir geometriye gerek olup olmadığı üzerine
sürmekte olan tartışmalar son yıllarda Bianchi tipi kozmolojik modellere ve
anizotropik enerji kaynaklarına olan ilgiyi arttırmıştır. Bu tez kapsamında da belli
varsayımlar altında tanımlanmış bazı hipotetik anizotropik akışkanların varlığında
uzaysal olarak homojen fakat anizotrop Bianchi I, LRS Bianchi I ve Bianchi III
kozmolojik modelleri kurulmuş, modellerin kinematikleri ve akışkanların
dinamikleri incelenmiştir.
İlk modelde, geleneksel vakum enerjisi, durum denklemi parametresinin
anizotropi içermesi sağlanacak şekilde genelleştirilmiştir. Elde edilen bu
varsayımsal akışkanın varlığında de Sitter hacimsel genişlemesi sergileyen
Bianchi I uzay-zamanları incelenmiştir. de Sitter genişlemesinin koşulunun etkin
enerji yoğunluğunun (akışkanın enerji yoğunluğuyla anizotropi enerji
yoğunluğunun toplamı) sabit olması durumunda gerçekleşeceği gösterilmiş ve
sonra LRS Bianchi tip I uzay-zamanı çerçevesinde iki tam çözüm verilmiştir. Her
iki modelde de etkin enerji yoğunluğunun sabit olduğu varsayılarak evrenin de
Sitter genişlemesi sergilemesi güvence altına alınmıştır. Akışkanın x yönündeki
durum denklemi parametresinin eksi bir kabul edildiği ilk modelde, akışkanın
enerji yoğunluğunun ve anizotropisinin dinamik özellikte olduğu bulunmuştur. Bu
modelde evrenin geç dönemlerinde uzaysal anizotropi ve akışkanın anizotropisi
azalarak sıfır değerine yaklaşırken, akışkanın enerji yoğunluğu artarak bir
maksimum değerine yaklaşmaktadır. Akışkan evrenin geç dönemlerinde
geleneksel vakum enerjisini (Λ) taklit etmektedir. İkinci modelde, vakum enerjisi,
enerji yoğunluğu evrenin hacmi ile değişmeyen bir enerji kaynağı olarak
tanımlanmıştır. Bu modelde hem uzaysal anizotropi hem akışkanın anizotropisi
evren evrimleştikçe başlangıçtaki değerlerini korumaktadır. Akışkanın enerji
yoğunluğuna olanaklı en büyük değer verilirse akışkan izotrop olup geleneksel
vakum enerjisine dönüşmekte ve evren izotropik olarak genişlemektedir. Diğer
yandan akışkanın enerji yoğunluğunun en büyük değerinin altına düşmesi evrenin
101
genişlemesinde de anizotropi doğurmaktadır. Akışkanın enerji yoğunluğunun en
büyük değerinden sapmasının evrenin genişlemesinde anizotropi doğuruyor
olması ilginç bir sonuçtur. Çünkü, bu model vakum enerjisinin değerindeki olası
küçük doğal sapmaların evrenin uzaysal geometrisinde de izotropiden küçük
sapmalar doğurabileceğini göstermektedir.
Sabit ivmelenme parametresiyle genişleyen, anizotropik ve ideal akışkanın
birlikte olduğu LRS Bianchi I modelleri üstel genişleme ve güç yasasına göre
genişleme için incelenmiştir. Bu modelde, anizotropik akışkanın belli bir süre için
evrenin izotropik olarak genişlemesine katkıda bulanabileceği gösterilmiştir.
Ancak bu modellerde evren önünde sonunda anizotropik bir genişleme hızına
ulaşmaktadır. Bu modelin parametrelerinin değerleri güncel kozmolojik veriler
kullanılarak günümüz evrenini anlatacak biçimde ayarlanmış ve modelin
günümüz yöresindeki davranışı tartışılmıştır. Buna göre, bu modelde elde edilen
hipotetik akışkana benzer karanlık enerji kaynaklarının standart enflasyon
senaryosuna göre enflasyon döneminde yüksek derecede izotroplaşmış evrenin
izotropisini kırabileceği gösterilmiştir.
Bianchi III uzay-zamanı çerçevesinde ele alınan son modelde, anizotropik
akışkanların evrenin genişleme hızını anizotropik olmaya zorlamayabileceği
gösterilmiştir. Bu modelde anizotropik eğriliğe sahip Bianchi III uzay-zamanın
izotropik akışkanın varlığındaki izotropik eğriliğe sahip Bianchi I ve V modelleri
ile aynı biçimde izotroplaşmasını sağlayan bir anizotropik bir akışkan elde
edilmiştir. Güç yasasına göre hızlanarak genişleyen modellerde evren
izotroplaşmakta ve akışkan da izotroplaşarak quintessence bölgesindeki bir
izotropik akışkana dönüşmektedir. Üstel olarak genişleyen modelde ise evren ve
akışkan izotroplaşmakta ve akışkan evrenin geç dönemlerinde geleneksel vakum
enerjisini taklit etmektedir. Hızlanarak genişlemeyen modellerde ise hem akışkan
hem de evren izotroplaşamamaktadır.
Sonuç olarak, ileride yapılacak gözlemlerle evrenin en büyük ölçeklerde
homojen ve izotrop olduğu kesinleşse dahi anizotropik enerji kaynaklarının var
102
olma olasılığı dışlanamaz. Diğer yandan, CMB ışınımdaki anomalilerin
kesinleşmesi anizotropik enerji kaynaklarının yer aldığı kozmolojik modellerin
önemini daha da arttırabilir.
103
KAYNAKLAR DİZİNİ
Akarsu, Ö. and Kılınç, C.B., 2010a,LRS Bianchi type I models with anisotropic
dark energy and constant deceleration parameter, General Relativity and
Gravitation, 42:119-140.
Akarsu, Ö. and Kılınç, C.B., 2010b, de Sitter expansion with anisotropic fluid in
Bianchi type-I space-time, Astrophysics and Space Science, 326:315-322.
Akarsu, Ö. and Kılınç, C.B., 2010c, Bianchi type III models with anisotropic
dark energy, General Relativity and Gravitation, 42:763-775.
Alnes, H., et al., 2006a, Inhomogeneous alternative to dark energy?, Physical
Review D, 73:083519.
Alnes, H., et al., 2006b, CMB anisotropies seen by an off-center observer in a
spherically symmetric inhomogeneous universe, Physical Review D,
74:103520.
Amanullah, R., et al., 2010, Spectra and Hubble Space Telescope Light Curves
of Six Type Ia Supernovae at 0.511 < z < 1.12 and the Union2 Compilation,
The Astrophysical Journal, 716:712.
Arbab, A.I., 1997, Cosmological Models With Variable Cosmological and
Gravitational “Constants” and Bulk Viscous Models, General Relativity and
Gravitation, 29:61-74.
Armendariz-Picon, C. and Pekowsky, L., 2009, Bayesian Limits on Primordial
Isotropy Breaking, Physical Review Letters, 102:031301.
Bali, R. et al., 2010, Bianchi Type III Cosmological Models for Barotropic
Perfect Fluid Distribution with Variable G and Λ, International Journal of
Theoretical Physics, doi:10.1007/s10773-010-0322-5.
Barrow, J.D. and Turner, M.S., 1981, Inflation in the Universe, Nature,
292:35-38.
Barrow, J.D., 1995, Why the universe is not anisotropic, Physical Review D, 51
(6):3113-3116.
104
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Beesham, A., 1994, Bianchi type I cosmological models with variable G and Λ,
General Relativity and Gravitation, 26(2):159-165.
Bennett, C.L., et al., 2003, First-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
(WMAP) Observations: Preliminary Maps and Basic Results, Astrophysical
Journal Supplement Series, 148:1-27.
Bennett, C.L., et al., 2010, Seven-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
(WMAP) Observations: Are There Cosmic Microwave Background
Anomalies?, arXiv:1001.4758v1 [astro-ph.CO].
Berman, M.S., 1983, A special law of variation for Hubble's parameter, Nuovo
Cimento B, 74B:182-186.
Berman, M.S. and Gomike, M.S., 1988, Cosmological models with constant
deceleration parameter, General Relativity and Gravitation, 20(2):191-198.
Bernui, A., 2008, Anomalous CMB north-south asymmetry, Physical Review D,
78:063531.
Bianchi, L., 1898, Memorie di Matematica e di Fisica della Societa Italiana delle
Scienze, serie III. Tomo XI, 267. (English translation. 2001, General
Relativity Gravitation, 33:21-57).
Bianchi, L., 1918, Lezioni sulla teoria dei gruppi continui finiti di trasformazioni
(Lectures on the theory of finite continuous transformation groups). Spoerri
Pisa, Sections 198–199.
Brandenberger, R.H., 2010, Cosmology of the very early universe, arXiv:
1003.1745v1 [hep-th].
Campanelli, L., et al., 2006, Ellipsoidal Universe Can Solve the Cosmic
Microwave Background Quadrupole Problem, Physical Review Letters,
97:131302 (97:209903 Erratum).
Campanelli, L., et al., 2007, Cosmic microwave background quadrupole and
ellipsoidal universe, Physical Review D, 76:06307.
105
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Campanelli, L., 2009, Model of universe anisotropization, Physical Review D,
80:0630006.
Carroll, S., 1997, Lecture Notes on General Relativity, arXiv:gr-qc/9712019v1.
Chakraborty, N.C. and Chakraborty, S., 2001, Bianchi - II, III, VIII and IX
bulk viscous cosmological models with variable G and Λ, Il Nuovo Cimento
B, 116:191–198.
Choudhury, T.R. and Padmanabhan, T., 2005, Cosmological parameters from
supernova observations: A critical comparison of three data sets, Astronomy
and Astrophysics, 429:807.
Clowe, D., et al., 2006, A Direct Empirical Proof of the Existence of Dark Matter,
The Astrophysical Journal, 648:L109-L113.
Collins, C.B. and Hawking S.W., 1973, Why is the universe istoropic?, The
Astrophysical Journal, 180:317-334.
Copeland, E.J., Sami, M. and Tsujikawa, S., 2006, Dynamics of dark energy,
International Journal of Modern Physics D, 15:1753-1935.
Copi, C.J., et al., 2004, Multipole vectors: A new representation of the CMB sky
and evidence for statistical anisotropy or non-Gaussianity at 2⩽l⩽8, Physical
Review D, 70:043515.
Cruz, M., et al., 2006, The non-Gaussian cold spot in Wilkinson Microwave
Anisotropy Probe: significance, morphology and foreground contribution,
Monthly Notices of the Royal Astronomical Society, 369:57.
Cruz, M., et al., 2007, The Non-Gaussian Cold Spot in the 3 Year Wilkinson
Microwave Anisotropy Probe Data, Astrophysical Journal, 655:11-20.
de Oliveira-Costa, A., et al., 2004, Significance of the largest scale CMB
fluctuations in WMAP, Physical Review D, 69:063516.
106
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
de Sitter, W., 1917a, On the relativity of inertia. Remarks concerning Einstein's
latest hypothesis, Koninklijke Nederlandsche Akademie van Wetenschappen
Proceedings,19(2):1217-1225.
de Sitter, W., 1917b, Einstein's theory of gravitation and its astronomical
consequences, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society, 78:3-28.
Efstathiou, G., 2003, The statistical significance of the low cosmic microwave
background mulitipoles, Monthly Notices of the Royal Astronomical Society,
346:L26-L30.
Einhorn, M.B. and Sato, K., 1981, Monopole production in the very early
universe in a first-order phase transition, Nuclear Physics B, 180(3):
385-404.
Einstein, A., 1917, Kosmologische Betrachtungen zur allgemeinen
Relativitätstheorie, Sitzungsberichte der Königlich Preußischen Akademie
der Wissenschaften (Berlin), Seite 142-152.
Ellis, G.F.R. and MacCallum, M.A.H., 1969, A class of homogeneous
cosmological models, Communications in Mathematical Physics, 12:108.
Ellis, G.F.R. and van Elst, H., 1999, Cosmological models, NATO Science
Series, Series C, Mathematical and physical sciences, 541:1-116.
Ellis, G.F.R., 2002, Cosmological Models, 108-158, Modern Cosmology,
Bonometto, S., Gorini, V. and Moschella, U. (Eds.), Institute of Physics
Publishing, Bristol and Philadelphia, 480p.
Ellis, G.F.R., 2006a, The Bianchi models: Then and now, General Relativity and
Gravitation, 38(6):1003-1015.
Ellis, G.F.R., 2006b, Issues in the Philosophy of Cosmology, arXiv:0602280v2
[astro-ph].
Eriksen, H.K., et al., 2004, Asymmetries in the Cosmic Microwave Background
Anisotropy Field, The Astrophysical Journal, 605:14 (609:1198 Erratum).
107
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Fagundes, H.V., 1992, Closed Spaces in Cosmology, General Relativity and
Gravitation, 24(2):199.
Friedmann, A., 1922, Über die Krümmung des Raumes, Zeitschrift für Physik,
10:377–386. Reprint: 1999, On the Curvature of Space, General Relativity
and Gravitation, 31(12):1991-2000.
Friedmann, A., 1924, Über die Möglichkeit einer Welt mit konstanter negativer
Krümmung des Raumes, Zeitschrift für Physik, 21:326–332. Reprint: 1999,
On the Possibility of a World with Constant Negative Curvature of Space,
General Relativity and Gravitation, 31(12):2001-2008.
Garrett, K. and Duda, G., 2010, Dark Matter: A Primer, arXiv:1006.2483v1
[hep-ph].
Grøn, Ø., 1985, Expansion isotropization during the inflationary era, Physical
Review D, 32(10):2522-2527.
Guth, A. H., 1981, The Inflationary Universe: A Possible Solution To The
Horizon And Flatness Problems, Physical Review D, 23:347.
Hinshaw, G., et al., 2009, Five-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
Observations: Data Processing, Sky Maps, and Basic Results, Astrophysical
Journal Supplement Series, 180(2):225-245.
Hoftuft, J., et al., 2009, Increasing Evidence for Hemispherical Power
Asymmetry in the Five-Year WMAP Data, The Astrophysical Journal,
699:985-989.
Hubble, E., 1929, A Relation between Distance and Radial Velocity among Extra-
Galactic Nebulae, Proceedings of the National Academy of Sciences of the
United States of America, 15(3):168-173.
Jaffe, T.R., et al., 2005, Evidence of Vorticity and Shear at Large Angular Scales
in the WMAP Data: A Violation of Cosmological Isotropy?, The
Astrophysical Journal, 629:L1.
108
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Jaffe, T.R., et al., 2006, On The Viability of Bianchi Type VIIh Models with Dark
Energy, The Astrophysical Journal, 644:701.
Jarosik, N., et al., 2010, Seven-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
(WMAP) Observations: Sky Maps, Systematic Errors, and Basic Results,
arXiv:1001.4744v1 [astro-ph.CO].
Kalligas, D., Wesson, P.S. and Everitt, C.W.F., 1995, Bianchi type I
cosmological models with variable G and Λ: A comment, General Relativity
and Gravitation, 27(6):645-650.
Kantowski, R. and Sachs, R.K., 1966, Some Spatially Homogeneous
Anisotropic Relativistic Cosmological Models, Journal of Mathematical
Physics, 7:443.
Kasner, E., 1925, Solutions of the Einstein Equations Involving Functions of
Only One Variable, Transactions of the American Mathematical Society,
27:155-162.
Kirzhnits, D.A., 1972, Weinberg Model in the Hot Universe, Journal of
Experimental and Theoretical Physics Letters, 15:529.
Kirzhnits, D.A. and Linde, A.D., 1972, Macroscopic Consequences Of The
Weinberg Model, Physical. Letters B, 42:471.
Koivisto, T. and Mota, D.F., 2008a, Accelerating Cosmologies with an
Anisotropic Equation of State, The Astrophysical Journal, 679:1.
Koivisto, T. and Mota, D.F., 2008b, Anisotropic dark energy: dynamics of the
background and perturbations, Journal of Cosmology and Astroparticle
Physics, 06:018.
Koivisto, T. and Mota, D.F., 2008c, Vector field models of inflation and dark
energy, Journal of Cosmology and Astroparticle Physics, 08:021.
109
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Komatsu, E., et al., 2009, Five-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
Observations: Cosmological Interpretation, Astrophysical Journal
Supplement Series, 180:330-376.
Komatsu, E., et al., 2010, Seven-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
(WMAP) Observations: Cosmological Interpretation, arXiv:1001.4538
[astro-ph.CO].
Kumar, S. and Singh, C.P., 2007, Anisotropic Bianchi type-I models with
constant deceleration parameter in general relativity, Astrophysics and
Space Science, 312(1-2):57-62.
Landau, L.D. and Lifshitz, E.M., 2005, The Classical Theory of Fields,
Elsevier, Butterworth-Heinemann, 423p.
Lemaître, G., 1933, L'Univers en expansion, Annales de la Société Scientifique
de Bruxelles, A53:51. (Reprint: 1997, The Expanding Universe, General
Relativity and Gravitation, 29(5):641-680).
Letelier, P.S., 1980, Anisotropic fluids with two-perfect-fluid components,
Physical Review D, 22:807-813.
Liddle, A.R., 1997, The Early Universe, 31-62, From Quantum Fluctuations to
Cosmological Structures (Proceedings of the First Moroccan School of
Astrophysics), Valls-Gabaud, D.; Hendry, M. A.; Molaro, P.; Chamcham, K.
(Eds.), Astronomical Society of the Pacific Conference Series, Vol. 126.
arXiv:9612093 [astro-ph.]
Linde, A.D., 1974, Is the Cosmological Constant Really a Constant?, Journal of
Experimental and Theoretical Physics Letters, 19:183.
Linde, A.D., 1982, A New Inflationary Universe Scenario: A Possible Solution Of
The Horizon, Flatness, Homogeneity, Isotropy And Primordial Monopole
Problems, Physical Letters B, 108:389.
Linde, A.D., 1983, Chaotic Inflation, Physical Letters B, 129:177.
110
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Linde, A.D., 2008, Inflationary Cosmology, Lecture Notes in Physics, 738:1-54.
Lorenz, D., 1982, Comment: On the solution for a vacuum Bianchi type-III
model with a cosmological constant, Journal of Physics A: Mathematical
and General, 15:2997–2999.
Luminet, et al., 2003, Dodecahedral space topology as an explanation for weak
wide-angle temperature correlations in the cosmic microwave background,
Nature, 425:593.
Markevitch, M., et al., 2004, Direct Constraints on the Dark Matter Self-
Interaction Cross Section from the Merging Galaxy Cluster 1E 0657-56, The
Astrophysical Journal, 606:819-824.
McGlinn, W.D., 2003, Introduction to Relativity, The Johns Hopkins University
Press, Baltimore, 205p.
Moffat, J.W., 2005, Cosmic microwave background, accelerating universe and
inhomogeneous cosmology, Journal of Cosmology and Astroparticle
Physics, 10:012.
Moussiaux, A., et al., 1981, Exact solution for vacuum Bianchi type III model
with a cosmological constant, Journal of Physics A: Mathematical and
General, 14:L277–L280.
Mukhanov, V. F. and Chibisov, G. V., 1981, Quantum Fluctuation And
‘Nonsingular’ Universe,” Journal of Experimental and Theoretical Physics
Letters, 33:532.
Olive, K.A., 1990, Inflation, Physics Reports, 190:307-403.
Peacock, J.A., 2002, Cosmological Physics, Cambridge University Press,
Cambridge, 682p.
Peiris, H.V., et al., 2003, First-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
(WMAP) Observations: Implications For Inflation, Astrophysical Journal
Supplement Series, 148:213-231.
111
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Peiris, H.V., 2008, Cosmology Part I: The Unperturbed Universe (Lecture Notes)
ht tp : / /camd05.as t .cam.ac.uk/Cosmology/COSMOLOGY_fi les /
Cosmology.pdf. (Erişim tarihi: 14/07/2010)
Pereira, T.S. and Abramo, L.R., 2009, Angular-planar CMB power spectrum,
Physical Review D, 80:063525.
Perlmutter S., et al., 1999, Measurements of Omega and Lambda from 42 High-
Redshift Supernovae, The Astrophysical Journal, 517:565.
Riess, A. G., et al., 1998, Observational Evidence from Supernovae for an
Accelerating Universe and a Cosmological Constant, The Astronomical
Journal, 116:1009.
Riess, A. G., et al., 2004, Type Ia Supernova Discoveries at z > 1 from the
Hubble Space Telescope: Evidence for Past Deceleration and Constraints on
Dark Energy Evolution, The Astrophysical Journal, 607:665.
Riotto, A., 2002, Inflation and Theory of Cosmological Perturbations, Lecture
notes, ICTP Summer School on Astroparticle Physics and Cosmology
(Trieste/Italy), arXiv:0210162v1 [hep-ph].
Rodrigues, D.C., 2008, Anisotropic cosmological constant and the CMB
quadrupole anomaly, Physical Review D, 77:023535.
Roy, S.R. and Banerjee, S.K., 1996, Bianchi VI0 electric type cosmological
models in General Relativity with stiff fluid and heat conduction, General
Relativity and Gravitation, 28:27-33.
Ryan, M.P. and Shepley, L.C., 1975, Homogenous Relativistic Cosmologies,
Princeton University Press, Princeton-New Jersey, 320p.
Schwarz, D.J., et al., 2004, Is the Low-ℓ Microwave Background Cosmic?,
Physical Review Letters, 93:221301.
Sharif, M. and Zubair, M., 2010, Dynamics of Bianchi I Universe with
Magnetized Anisotropic Dark Energy, arXiv:1005.4480v1[gr-qc]
112
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Singh, C.P., 2009, LRS Bianchi-V cosmology with decaying vacuum density and
heat flow, Astrophysics and Space Science, 323:197-203.
Singh, C.P. and Kumar, S., 2006, Bianchi Type-II Cosmological Models with
Constant Deceleration Parameter, International Journal of Modern Physics
D, 15:419-438.
Singh, C.P. and Kumar, S., 2007, Bianchi Type-II inflationary models with
constant deceleration parameter in general relativity, Pramana Journal of
Physics, 68(5):707-720.
Singh, C.P., Ram, S. and Zeyauddin, M., 2008a, Bianchi type-V perfect fluid
space-time models in general relativity, Astrophysics and Space Science,
315(1-4):181-189.
Singh, C.P., Zeyauddin, M. and Ram, S., 2008b, Some Exact Bianchi Type V
Perfect Fluid Solutions with Heat Flow, International Journal of Theoretical
Physics, 47(12):3162-3170.
Singh, J.P. and Baghel, P.S., 2009, Bianchi Type V Cosmological Models with
Constant Deceleration Parameter in General Relativity, International
Journal of Theoretical Physics, 48(2):449-462.
Singh, J.P., et al., 2007, Bianchi Type-III Cosmological Models with
Gravitational Constant G and the Cosmological Constant Λ, Chinese
Physics Letters, 24:3325.
Spergel, D.N., et al., 2007, Three-Year Wilkinson Microwave Anisotropy Probe
(WMAP) Observations: Implications for Cosmology, Astrophysical Journal
Supplement Series, 170:377-408.
Starobinsky, A.A., 1979 Spectrum Of Relict Gravitational Radiation And The
Early State Of The Universe, Journal of Experimental and Theoretical
Physics Letters, 30:682.
113
KAYNAKLAR DİZİNİ (devam)
Starobinsky, A.A., 1980, A New Type Of Isotropic Cosmological Models
Without Singularity, Journal of Experimental and Theoretical Physics
Letters B, 91:99.
Tiwari, R.K., 2009, Bianchi type-III universe with perfect fluid, Astrophysics and
Space Science, 319:85–87.
Tomita, K. and Inoue, K.T., 2008, Second order gravitational effects on CMB
temperature anisotropy in Λ dominated flat universes, Physical Review D,
77:103522
Tonry, J. L., et al., 2003, Cosmological Results from High-z Supernovae, The
Astrophysical Journal, 594:1.
Tsujikawa, S., 2003, Introductory Review of Cosmic Inflation, arXiv:0304257v1
[hep-ph].
Vielva, P., et al., 2004, Detection of Non-Gaussianity in the Wilkinson
Microwave Anisotropy Probe First-Year Data Using Spherical Wavelets,
The Astrophysical Journal, 609:22.
Wald, R.M., 1983, Asymptotic behavior of homogeneous cosmological models in
the presence of a positive cosmological constant, Physical Review D, 28(8):
2118-2120.
Wald, R.M., 1984, General Relativity, The University of Chicago Press, Chicago
and London, 473p.
Yadav, A.K. and Yadav, A., 2010,Bianchi Type III Anisotropic Dark Energy
Model with Constant Deceleration Parameter, arXiv:1007.1411 [gr-qc].
114
ÖZGEÇMİŞ
Doğum Tarihi .... : 14-Şubat-1980
Doğum Yeri ....... : İzmir/Türkiye
Uyruğu ............... :Türkiye Cumhuriyeti
Cinsiyeti ............ :Bay
Medeni Durumu: Evli
ARAŞTIRMA İLGİ ALANI
Genel görelilik • kuramsal kozmoloji • kozmolojik çözümler • anizotropik evren
modelleri • enflasyon • karanlık enerji • yüksek boyutlu evren modelleri
ÖĞRENİM DURUMU
Doktora (Ph.D.)
• Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Astronomi ve Uzay Bilimleri Ana
Bilim Dalı, Astrofizik Bilim Dalı, 2005 –
o Tez adı: Bianchi Tipi Evrenlerin Kozmolojik Çözümleri (Danışman:
Prof. Dr. Can B. Kılınç)
• University of Cambridge, Department of Applied Mathematics and Theoretical
Physics (DAMTP), misafir doktora öğrencisi, Eylül 2008 - Mart 2009.
Yüksek lisans (M.Sc.)
• Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Astronomi ve Uzay Bilimleri Ana
Bilim Dalı, Astrofizik Bilim Dalı, 2003 - 2005.
o Tez adı: Astrofizikteki Temel Problemlerden Evrensel ‘Sabitlerin’
Değişimi (Danışman: Prof. Dr. Can B. Kılınç)
Lisans (B.Sc.)
• Ege Üniversitesi, Fen Fakültesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, 1998 -
2003 (Bölüm birincisi olarak mezun olmuştur).
115
Lise ve orta öğrenim
• Bornova Mustafa Kemal Lisesi, İzmir, 1997-1998.
• İzmir Özel Türk Koleji, Fen Lisesi , İzmir, 1995-1997.
• İzmir Özel Türk Koleji, Anadolu Lisesi (orta öğrenim), İzmir, 1991-1995.
YABANCI DİL
İngilizce: Mayıs KPDS 2010, 95 Puan.
ALDIĞI BURSLAR VE DESTEKLER
• Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Yurt İçi
Doktora Burs Programı, 2006-2010.
• TÜBİTAK-ULAKBİM Uluslararası Bilimsel Yayın Teşvikleri.
• T.C. Başbakanlık Yüksek Öğrenim KYK Yüksek Lisans Bursu, 2004-2005.
• Ege Üniversitesi Araştırma ve Fon Saymanlığı Yüksek Lisans Tez Projesi
Desteği, 2003.
HAKEMLİ DERGİLERDEKİ YAYINLAR
SCI (Science Citation Index) tarafından taranan dergilerde yayınlanan
makaleler • “Bianchi Type III Models with Anisotropic Dark Energy” Akarsu, Ö. & Kılınç,
C.B., General Relativity and Gravitation 42, 763-775 (2010)
• “de Sitter Expansion with Anisotropic Fluid in Bianchi Type I Space-Time”
Akarsu, Ö. & Kılınç, C.B., Astrophysics and Space Science 326, 315-322
(2010)
• “LRS Bianchi Type I Models with Anisotropic Dark Energy and Constant
Deceleration Parameter” Akarsu, Ö. & Kılınç, C.B., General Relativity and
Gravitation 42, 119-140 (2010)
116
SCI kapsamında bir dergiye yollanmış olup henüz değerlendirmede olan
makaleler• “Some Anisotropic Universes in the Presence of Imperfect Fluid Coupling with
Spatial Curvature” Akarsu, Ö. & Kılınç, C.B., General Relativity and
Gravitation dergisine yollanmıştır.
SCI dışındaki uluslararası indekslerce taranan dergilerde yayınlanan
makaleler • “Bir Kültür Olarak Matematik ve Bilgikuramsal Bir Çözümleme” Kuryel, B. &
Akarsu, Ö., Felsefelogos (The Philosopher's Index tarafından taranmaktadır)
23, 81-92 (2004)
• “Evren Üzerine Felsefi Bir Konuşma” Akarsu, Ö., Felsefelogos (The
Philosopher's Index tarafından taranmaktadır) 19, 111-128 (2002)
BİLİMSEL TOPLANTILARDA SUNULAN VE BASILAN BİLDİRİLER
• “Anizotropik Karanlık Enerjinin Varlığında Bazı Evren Modelleri” Akarsu, Ö.
& Kılınç, C.B., XVI. Ulusal Astronomi Kongresi Bildiri Kitabı, (toplantı Eylül
2008), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Yayınları, 2008, No 37, Cilt 7b,
sf. 1049-1062.
• “Kant’ın Newtoncu Kozmolojisi ve Modern Yıldız Kuramının Temellerinin
Atılışı” Akarsu, Ö. & Ural, Ş., XV. Ulusal Astronomi Kongresi Bildiri Kitabı,
(toplantı Ağustos 2006), İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınları, 2007, No 60,
Cilt 1, sf. 55-60.
• “FG Uma’nın Üç Ayrı Yöntemle Işıkölçüm Çözümlemesi” Doğan, T., Akarsu,
Ö., Dervişoğlu, A., Evren, S., XV. Ulusal Astronomi Kongresi Bildiri Kitabı,
(toplantı Ağustos 2006), İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınları, 2007, No 60,
Cilt 1, sf. 259-266.
• “Astrofizikte Çözülmemiş Temel Problemlerden G ve Λ’nın Değişimi” Akarsu,
Ö. & Kılınç, C.B., XIV. Ulusal Astronomi Kongresi Bildiri Kitabı, (toplantı
Ağustos 2004), 2007, sf. 172-177.
117
• “Kozmos ve Kaos ile Apollon ve Dionysos” Akarsu, Ö., Mantık, Matematik ve
Felsefe II. Ulusal Sempozyumu - Kaos Bildiri Kitabı, (toplantı Eylül 2004),
İstanbul Kültür Üniversitesi Yayınları, 2004, No 49, sf. 425-430.
• “Plazma Evren Modeli ile Big Bang’in a priori ve posteriori
Karşılaştırmaları” Akarsu, Ö. & Doğan, T., XIII. Ulusal Astronomi Toplantısı
TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Toplantı Kitabı, (toplantı Eylül 2002), 2003, sf.
339-344.
DİĞER BAZI YAYINLAR
• “Evrenin Yapısı ve Evrimi” Akarsu, Ö. & Işık, E., Yaşadıkça Eğitim, 2009, No
103, sf. 8-14.
• “Newton’un İki Başyapıtı: Principia ve Optikcs: Yeni bir fizik ve doğa
anlayışı” (Bir sunuş ile “Great Physicists, Cropper, W.H., Oxford Uni. Press,
sf:31-36 çeviri) Akarsu, Ö., Bilim ve Gelecek, 2007, No 35, sf. 38-43.
• “Evren Neye Benziyor?” Akarsu, Ö., Bilim ve Gelecek, 2006, No 34, sf. 22-32.
• “Felsefe Tarih ve Evrimin Unutulan Dansı” Akarsu, Ö., Üniversite ve Toplum,
2003, No 1, Cilt 3, sf. 05.
• “İnsana Benzetilmiş Evren” Akarsu, Ö., Bilim ve Ütopya, 2001, No 84, sf.
73-75.
KATILDIĞI KISA DÖNEMLİ OKULLAR VE ÇALIŞTAYLAR
• International Workshop on Observational Cosmology, TÜBİTAK Ulusal
Gözlemevi, Antalya-Türkiye, Ekim 2009.
• Summer School in Cosmology, The Abdus Salam ICTP, Trieste-İtalya, Temmuz
2008.
• Workshop on Cosmology and Strings, The Abdus Salam ICTP, Trieste-İtalya,
Temmuz 2007.
• Summer School in Cosmology and Astroparticle Physics, The Abdus Salam
ICTP, Trieste-İtalya, Temmuz 2006.
118
KATILDIĞI TOPLANTILAR
• Mantık, Matematik ve Felsefe VII. Ulusal Sempozyumu, konu: Toplum, Bilim,
Teknoloji ve Etik Değerler, İzmir-Türkiye, Eylül 2009.
• Mantık, Matematik ve Felsefe VI. Ulusal Sempozyumu, konu: Evrim, sözlü
bildiriyle: Enflasyon Kozmolojisinde Evrenin Evrimi, İzmir-Türkiye, Eylül
2008.
• XVI. Ulusal Astronomi Kongresi, sözlü bildiriyle: Anizotropik Karanlık
Enerjinin Varlığında Bazı Evren Modelleri, Çanakkale-Türkiye, Eylül 2008.
• Conference on Mathematics, Physics and Philosophy in the Interpretations of
Relativity Theory, Budapest-Hungary, Eylül 2007.
• Mantık, Matematik ve Felsefe V. Ulusal Sempozyumu, konu: Bilim ve Sanat,
sözlü bildiriyle: Kozmos Olarak Doğa: Doğanın Nicelenmesi ve
Geometrikleştirilmesi, İzmir-Türkiye, Eylül 2007.
• XV. Ulusal Astronomi Kongresi, sözlü bildiriyle: Kant’ın Newtoncu
Kozmolojisi ve Modern Yıldız Kuramının Temellerinin Atılışı, İstanbul-Türkiye,
Eylül 2006.
• Mantık, Matematik ve Felsefe IV. Ulusal Sempozyumu, konu: Olasılık, İzmir-
Türkiye, Eylül 2006.
• Mantık, Matematik ve Felsefe III. Ulusal Sempozyumu, konu: Görelilik ve
Sonsuzluk, İzmir-Türkiye, 2005.
• XIV. Ulusal Astronomi Kongresi, sözlü bildiriyle: Astrofizikte Çözülmemiş
Temel Problemlerden G ve Λ’nın Değişimi, Kayseri-Türkiye, 2004.
• Mantık, Matematik ve Felsefe II. Ulusal Sempozyumu, konu: Kaos, sözlü
bildiriyle: Kozmos ve Kaos ile Apollon ve Dionysos, Çanakkale-Türkiye, 2004.
• Mantık, Matematik ve Felsefe I. Ulusal Sempozyumu, Çanakkale-Türkiye,
2003.
• II. Ulusal Astronomi Öğrenci Toplantısı, sözlü bildiriyle: Plazma Evren
Modeli ile Big Bang’in a priori ve a posteriori Karşılaştırmaları, Antalya-
Türkiye, 2002.
• V. İstanbul-Viyena Felsefe Çevresi Toplantısı, konu: Zaman, İstanbul-Türkiye,
Ekim 2000.
119
• I. Ulusal Astronomi Öğrenci Toplantısı, sözlü bildiriyle: Evren Modelleri ve
Bilim Felsefesi, İzmir-Türkiye, 2000.
SUNUMLAR
• “Bianchi Tipi Evren Modellerinin Kozmolojik Çözümleri I-II” Sezon
Seminerleri Dizisi, Ege Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü,
İzmir-Türkiye, Şubat ve Mart 2010.
• “Bianchi Type-I Cosmologies with Anisotropic Dark energy” Research
Presentation in Summer School in Cosmology, The Abdus Salam ICTP, Trieste-
İtalya, Temmuz 2008.
• “Evren Neye Benziyor?” EBİLTEM, Ege Üniversitesi, İzmir-Türkiye, Mart
2007.
• “Kozmolojik Sabit Problemi” Sezon Seminerleri Dizisi, Ege Üniversitesi,
Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, İzmir-Türkiye, Nisan 2005.
• “Newton Kütleçekim Sabitinin Zamana Bağlılığı” Sezon Seminerleri Dizisi,
Ege Üniversitesi, Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü, İzmir-Türkiye, Mart
2005.
• “Evren Modelleri ve Bilim Felsefesi” II. Ulusal Astronomi Öğrenci Toplantısı,
İzmir-Türkiye, Eylül 2000.
• Fizik, kozmoloji, bilim ve bilim felsefesi çerçevesinde birçok popüler
konuşma...
VERDİĞİ DERSLER
Uygulamalar
• Teorik Mekanik
• Astronomide Matematik Yöntemler
• Galaksiler ve Kozmoloji
• İleri Matematik I
• Kuantum Mekaniği II
• Görsel Bölge Dışı Astronomi
120
• Değişen Yıldızlar
• Özel Yıldızlar
• Bilim İngilizcesi I
BİLGİSAYAR DENEYİMİ
İşletim sistemleri………………….: DOS, Mac OS, MS/Windows
Hesaplama, veri analizi, yazılım..: Maple, Mathematica, Period04
Metin yazımı, düzenlemesi…….…: LaTeX, iWork, MS/Office
ÖZEL İLGİ ALANLARI
Fizik, matematik, kozmoloji, astronomi, felsefe, mantık, psikoloji, edebiyat, tarih
ve sosyoloji, yüzme (eski lisanslı yüzücü), dağ bisikleti, klasik batı müziği, klasik
Türk sanat müziği, Türk halk müziği.
121