arkeolojv o ne arkelogardr e arkeoloj 0...
TRANSCRIPT
Sunuþ
3ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Sevgili ÝDOL okurlarý,Sisli bir Ankara gününde perdeyi araladýðýmýzda dýþarýnýn hiç te iç açýcý olmayan görünü-
müyle karþýlaþýyoruz. Bir türlü düþmeyen enflasyon, batan bankalar, inip çýkan borsa, Genel Af,F Tipi cezaevleri, %10'luk IMF heyetinin geliþ gidiþleri, AB süreci tartýþmalarý gibi sorunlarülke gündemini hayli aðýrlaþtýrmýþ: Bu durumda sis yalnýzca Ankara'yý deðil adeta tüm ülkeyikapla-mýþ durumda.
Tüm bu olup bitenler içerisinde Kültür politikalarýnýn, arkeolojinin ve arkeologlarýn yeri veönemi gündemden uzakta, Zeugma'nýn sular altýnda kaybolmuþ görüntüsü gibi sis altýnda.
Ülkemizde Zeugma ile birlikte tarihi ve kültürel varlýklarýn korunmasý ve önemi medyaaracý-lýðý ile bir yükseliþe geçmiþ,hemen her ortamda tartýþýlýr hale gelmiþti, deyim yerindeyse,rüzgârý arkamýza almýþtýk. Ama ne olduysa oldu, Zeugma boðulunca, medya ilgi ve desteðiniçekince, tüm bu olumlu geliþmeler ortadan kayboldu.
Bu geliþmelerden, olup bitenlerden herkesin çýkarmasý gereken bazý dersler olduðunu düþü-nüyoruz. Bürokrasi, Yasal-Yönetsel yöneticiler, bireyler, meslek kuruluþlarý, derneðimizin örgüt-sel yapýsýný, katýlýmcýlýðýmýzý mutlak sorgulamalýyýz. Mesleðimizin ve meslektaþlarýmýzýn sorun-la-rýný ülke gündemine taþýmak ve tartýþmak için yeni ZEUGMA'lar beklememeliyiz.
Bundan sonra ne yapýlabilir, ne yapýlmalý tartýþmalarýný hep birlikte baþlatmalýyýz. Bazý altbaþlýklara burada yer vererek, bu çalýþmalara bir ivme kazandýrmanýn yerinde olacaðý inancýn-dayýz.
Zeugma ve birçok kültür varlýðý sular altýnda, neden-sonuç iliþkileri ve artý deðerler irdelen-meli,
Yeni Zeugma'larýn yaþanmamasý için neler yapýlmalý,Allionai ve Hasankeyf'i kurtarmak için projeler var mý? Ýstanbul Metrosu için bir politikamýz var mý?Avrupa Arkeolojik Mirasýn Korunmasý Sözleþmesinin hükümlerini Türkiye arkeolojisi
pratiði-ne nasýl yansýtacaðýz,Kentsel Arkeoloji çalýþmalarýný ciddi boyutta ele alýp uygulayacak mýyýz?Müze soygunlarý ve eski eser kaçakçýlýðýna iliþkin ciddi önlemlerimiz var mý?
Bu baþlýklarý çoðaltabilir, bir dizi konu daha ekleyebiliriz. Ama asýl yapýlmasý gereken soru-larý ve sorunlarý alt alta dizmek deðil, tüm bu geliþmeleri, bu iþin yasal-yönetsel çerçevesiniyürü-ten bürokrasi, bilim adamlarý, meslek odalarý, meslek kuruluþlarý gibi katýlýmcý vedemokratik bir ortamda tartýþýp çözmek gerekliliði düþüncesini bir kez daha ilgililere anýmsat-makta yarar görü-yoruz.
Katýlýmcýlýk, bireylerin söz hakký, þeffaflýk gibi öðeler demokratik bir toplum olmanýn temelkoþuludur. Hem bunlardan sýkça söz edip, uygulamalarda bunlardan kaçýnmak demokratlýkla vedemokrasiyle baðdaþmayacak davranýþlardýr. Öyle þeyler duyuyoruz ki inanmak olasý deðil,3386 sayýlý yasa ile deðiþik 2863 sayýlý yasada bazý deðiþiklikler yapýlmýþ, bundan ne çalýþan-larýn, ne bilim adamlarýnýn ne de ilgili meslek odalarý ve kuruluþlarýnýn haberi olmuþ!
Biz de yasa taslaðý çalýþmalarýnda bulunan ilgililer yeni çýkarýlacak af yasasýnda, eski eserkaçakçýlarýnýn da affedilip edilmeyeceðini ve bu konudaki düþüncelerini kamuoyuna açýkla-mala-rýný bekliyoruz.
Sorunlar ve sorular saymakla ve sýralamakla bitecek gibi deðil, biraz da ÝDOL'ün yeni sayý-sýnýn içeriðine deðinelim. 2000 yýlýnýn son sayýsýnda; Kazýlarda karþýlaþýlan kamulaþtýrmasorun-larý, ülkemizde pek tartýþýlmayan ve bilinçli olarak gözden uzakta tutulmaya çalýþýlanKentsel Arkeoloji, Ýstanbul Tarihi Yarýmada'da yapýlan kazýlarda arkeologlara yer verilmeme-si,arkeolojik eserlerin tahrip edildiði Ýstanbul Metrosu, Numizmatik, Mitoloji, AhmetTOPBAÞ'ýn tanýtýldýðý Biyografi, Basýndan, Bize Yansýyanlar, Öðrenci Köþesi'ndeki birbirindenilginç tartýþma ve Üye-lerimizden Haberler konularýný bulacaksýnýz.
SaygýlarýmýzlaYönetim Kurulu
Prof. Dr. Levent ZOROÐLU
Biz arkeologlarýn yürüttükleri araþtýrmalarsýrasýnda karþýlaþtýðý sýkýntýlar, sorunlar
saymakla bitmez ve bununla ilgili çeþitli konularmeslektaþlarýmýz tarafýndan da sýk sýk dile getiri-lir, yazýlýr, çizilir. Yakýnmalarýmýz kimi zamanyanký bulur, sorunlar çözülür; kimi zaman da sü-rüncemede kalýp, býktýracak bir durum alýr. Kýz-sanýz da, sorunlarý çözmek için ne kadar çabagösterseniz de, olumlu ya da olumsuz bir sonucaulaþamazsýnýz. Böylesi konularda bürokrat mes-lektaþlarýmýzýn iyi niyetli çabalarý da fazla bir so-nuç vermez; her þey ortada kalýr. Çünkü herhangibir zamanda, herhangi bir yerde yapýlan bir yan-lýþ, her þeyi alt üst etmiþtir. Eskilerin deyimiyle,birisi kuyuya bir taþ atmýþtýr, kýrk kiþi bir arayagelse de, artýk onu çýkarmak mümkün deðildir. Ýþ-te dergimizin bu sayýsýnda ele alacaðým ve yazý-mýn baþlýðýndan da anlaþýlan konu, eski eser alan-larýnýn kamulaþtýrýlmasýnda karþýlaþýlan çeþitlisorunlar arasýnda en ilginci olduðunu düþün-düðüm bir olaydýr ki, benzeri bir durumun arkeo-lojik kazý yapan meslektaþýlarýmýn þu ya da bu þe-kilde baþýna geldiðini sanmadýðým, ya da en azýn-dan yazýya dökülmediðini düþündüðüm için, bukonuyu burada dile getirerek, deðerli meslektaþla-rýmýzýn ve yönticilerin bilgisine ve ilgisine sun-maya çalýþacaðým.
Öykümüz 1989 yýlýnda baþlar. Ýçel'in Aydýncýkilçesinde antik Kelenderis kentinde, 1987 yýlýndabaþlattýðýmýz kurtarma kazýsýnýn üçüncü yýlýnda,Anadolu'da ve Anadolu dýþýnda benzeri hiçbir bi-çimde bulunmayan eþsiz birzemin mozaiki ortaya çýkar-dýk. Meslektaþlarým çeþitlikonferanslarýmdan ve yazý-larýmdan bu (þimdilik) 12 muzunluktaki, 3 m geniþlik-teki; hemen hemen hiç bo-zulmamýþ olan ve üzerindebir kent manzarasýnýn (ola-sýlýkla Kelenderis'in manza-rasý) betimlendiði önemlieseri anýmsayacaklardýr. Ýkisezon süren çalýþmalar so-nunda, 1991 yýlýnda bu ze-min mozaikinin kazý alaný-mýza bitiþik bir bahçe duva-rýyla kesilen kýsmýna kadarolan bölümünü ortaya çý-kardýk. Mozaikin geri kala-nýný da ortaya çýkarmak içinbitiþik bahçede kazý yapma
isteðimiz, bu bahçeyi kullanan ailenin bireyleritarafýndan tepkiyle karþýlanýnca, biz de hiç olmaz-sa çýkardýðýmýz kýsmýn onarýmýný tamamladýk vekoruma önlemlerini aldýk. Ardýndan kazý alanýnýnve mozaikin devam ettiði diðer bahçenin kamu-laþtýrýlmasý için Silifke Müze Müdürlüðünebaþvurarak, ilk iþlemlere baþladýk. Niyetimiz hemçalýþmalarýmýz sýrasýnda açtýðýmýz sondajda bul-duðumuz ve Kelenderis'in, dolayýsýyla DaðlýkKilikya bölgesinin tarihini M.Ö. 8. yüzyýla kadargötüren kalýntýlarýn geri kalan kýsýmlarýný, bu ara-da mozaikin tamamýný da ortaya çýkarmak, hemde I. derece sit alaný içinde kalan bu parsellerinsahiplerinin yaptýðýmýz çalýþmalardan dolayý olu-þan ve gelecekte oluþacak olan maðduriyetlerini,kamulaþtýrma yoluyla önlemekti. Baþvurumuzolumlu karþýlanarak, gerekli yazýþmalar baþladýve yasa gereði ilgili kurumlarca "kamu yararýkararý" alýnarak, iþ deðer tespit komisyonuna ha-vale edildi. Tespit edilen rayiç bedel o günün ko-þullarýnda oldukça iyi bir paraydý. Kuþkusuz, kiþimülkiyetinde olan bir evin, bir arsanýn herhangibir nedenle kamulaþtýrma kapsamýna alýnýp,bedeli neyse onu eline verip, "hadi git!" demekçok da hoþ olmayan bir durumdur. Vatandaþýnkökleri oradadýr. Onu bir anda yerinden, yurdun-dan etmek kolay verilecek bir karar deðildir. Busorun, ancak hakkaniyete uygun bir kamulaþtýrmabedelinin tam ve zamanýnda ödenmesiyle çözülürdiye düþündük; ülke çýkarlarý, korumacýlýk gibinedenlere baðlý olarak ve yasalara dayanan böylebir karara kimsenin karþý çýkacaðýný ummuyor-duk. Ancak kazýn ayaðý öyle deðilmiþ!
Kamulaþtýrma bedelinin en kýsa sürede öden-mesi ve mülk sahiplerinin maðduriyetinin önlen-mesi, bu arada çalýþmalarýmýzý daha rahat sür-dürme gibi nedenlerle, Genel Müdürlükteki
4 iDOL
Kazý
BÝR KAMULAÞTIRMA ÖYKÜSÜ
Kelenderis Mozaiði
meslektaþlarýmýzla konu-nun çabuklaþtýrýlmasýiçin görüþmeler yaptýðý-mýz sýralarda, kamulaþtý-rýlan parsellerin sahip-lerinden bir kaçý bir he-yet oluþturarak, ayný za-manda Ýçel milletvekiliolan zamanýn Kültür Ba-kanýna (CHP) ricalardabulunup, kamulaþtýrma-nýn durdurulmasýný talepederler. Ve bu taleplerisiyasi, yani birkaç oydanolmamak kaygýsýyla o-naylanýr ve o zamanýngenel müdür yardýmcýla-rýndan biri tarafýndan da"Sayýn Bakan" tarafýn-dan bu konuda kiþilereverilmiþ söz bana da ile-tilir. Bu þekilde ülkemiz-deki kültür deðerlerininaraþtýrýlmasý, bunlarýn korunmasý, sergilenmesigibi asli görevleri bulunan bir bakanlýðýn en yet-kili ve sorumlu kiþisi tarafýndan yukarýda sözünüettiðim basit ve bayaðý nedenlerle kamulaþtýrmaparasýnýn ödenmesi bile bile engellenir. Bu durumTürkiye'deki siyasetin son yýllarda ne durumadüþtüðünün de güzel bir örneðini oluþturmaktadýr.
Doðal olarak biz haklý olduðumuz bir konuda,mesleðimize ve bilime duyduðumuz saygý gereðiboþ durmadýk; mümkün olan her platformda bukonuyu dile getirdik. Ama nafile!. Bu arada yýllarsu gibi geçti. 1993 yýlýnda biz mozaikin bulundu-ðu alanda her türlü kazý çalýþmalarýný durdurmakzorunda kaldýk. Çünkü, siyasi desteði de arkasýnaalmýþ bulunan ve kamulaþtýrmaya karþý olan par-sel sahibi bazý kiþiler artýk bizi tehdite de baþla-dýlar. Aydýncýk savcýlarýndan biri, gayet ciddi birbiçimde, neden korumasýz dolaþtýðýmý bile sor-muþtu. Demek ki, yýlýn 12 ayý Aydýncýk' ta oturanbir yargý görevlisi olarak bu savcý, bu konuda birþeyler biliyordu ki, bana böyle bir soru sormak vegerekli önlemleri almamý salýk vermek gerektiði-ni duymuþtu. Bu da ne yazýk ki, sadece bilimselnedenlerle araþtýrma yapan bizlerin, ülkesi için vemesleðinin gerekleri uðruna ne gibi tehditlerlekarþý karþýya kaldýðýnýn bir örneðidir. Konununasýl muhatabý olan Kültür Bakanlýðýnýn böyle birdurumda kamulaþtýrmayý derhal yapmak yerine,araþtýrma ve kazý izni, para desteði verdiði biraraþtýrmacýnýn, bu gibi kötü niyetlilerin hedef tah-tasý durumuna getirilmesine seyirci kalmasý iþi-mizin ne kadar zor olduðunu göstermektedir. Birbaþka deyiþle bu insanlar kamulaþtýrmada konu-nun asýl muhatabýný, yani devleti temsil eden Kül-tür Bakanlýðýný deðil de, ekibiyle araþtýrma yapan
bir öðretim üyesini hedef almýþlardýr. ÇünküSayýn Bakan kamulaþtýrmayý istemediði halde,kazý baþkaný ýsrar eder havasý yaratýlmýþtýr ve ar-týk bundan da dönüþ olamaz. Böylece yasalarýuygulamak zorunda olanlar, bu görevi yerinegetirmemiþler, savsaklamýþlardýr; dahasý bizisorunlarla baþbaþa býrakmýþlardýr; vatandaþýn tep-kisini, asýl görevi bilimsel araþtýrma yapmak, yer-altýndaki ve yer üstündeki kalýntýlarý kurtarmakolan bir araþtýrma ekibine yönlendirilmiþtir. Hal-buki, Sayýn Bakan ve diðer ilgililer vatandaþladialog kurup, bizim yaptýðýmýz gibi, onlara bukamulaþtýrmanýn nedenlerini anlatýp, paralarýný dazamanýnda ödemiþ olsalardý; hatta, hak sahiple-rinin bedel artýrýmý davasý açmasýna ve birazcýkdaha fazla para almasýna yardým edilseydi; busýkýntýlara düþülür müydü? Ne acý! Meslek-taþlarýmýz benzeri durumlarla hep karþýlaþtýlar vegenellikle de böylesi durumlarda yalnýz býra-kýldýlar. Kazý evine baskýn yapýlan, bana olduðugibi, tehdit edilen çok sayýda meslektaþýmýz busöylediklerimi daha iyi anlýyorlardýr. Ancak bizlermeslek ve görev ahlakýmýz gereði buna da katla-narak, özveriyle, çalýþmalarýmýzý sonuna kadar vemücadele ederek sürdüreceðiz. Gerekirse canýmýzpahasýna...
Yeniden öykümüze dönelim. Kamulaþtýrma buþekilde, hem de bir Kültür Bakaný tarafýndan en-gellenince, ne yapýlabilir? Öncelikle belirtmeli-yim ki, bunun sonuçlarý üzücü oldu; özellikle bumozaikin ortada kalmasý, bir örtünün altýna sak-lanmasý, tahribe açýk olmasý gibi bize acý veren,üzücü sonuçlar… Ýþte bir anlýk siyasi çýkarýn so-nucu!.. Bu arada yýllar geçiyor, bakanlar ve diðeryöneticiler deðiþiyor. Doðal olarak, her yeni ge-
Kazý
5ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Kelenderis Mozaiði
lene bu sorunu anlatýyo-ruz. Kimi zaman parabulunamadýðý için, kimizaman olan para veril-mediðinden kamulaþtýr-ma yürütülmüyor. Diðertaraftan kamulaþtýrmabedelinin 5 yýllýk süreiçinde ödenmemesi so-nucu, alýnmýþ kamulaþ-týrma kararýnýn düþmeolasýlýðýnýn ortaya çýk-masý da, iþin tuzu, biberioluyor. Sonunda yakýn-malarýmýza kulak verenbir kültür-sever vatandaþsöz konusu kamulaþtýr-ma bedelini þahsen öde-meyi kabul ettiðindeyüreðimize biraz olsunsu serpiliyor.
Bundan sonra ikinciaþama yazýþmalar baþladý. Kültür BakanlýðýHukuk müþavirliðinden olumlu yanýt alýndýktansonra, uygulama gereði, 1993 yýlýnda saptanan ve1997 yýlýna gelindiðinde, enflasyon nedeniyle,kuþa dönen kamulaþtýrma bedeli bankada blokeedilerek hak sahiplerine yasal yollarla duyuruldu.Biz tam yarým kalan iþlerimizi tamamlama hazýr-lýklarýna giriþmiþken, bir de baktýk ki, kamulaþtý-rýlmanýn durdurulmasý için baþýndan beri giriþim-de bulunan (12 hak sahibinden sadece ikisi) va-tandaþlar konuyu bu kez yargýya taþýdýlar. Ancak,yargý (Adana Bölge Ýdare Mahkemesi) kamulaþ-týrmayla ilgili iþlemlerin yasaya uygunluðunakarar verdi. Bu arada iki yýl daha geçmiþti. Yinede olumlu bir geliþme diye umutlandýk. Ne ge-zer!.. Bu kez konu Danýþtay'a intikal ettirildi ... VeYüce mahkeme, Bölge Ýdare Mahkemesinin,kamulaþtýrmanýn yasalara uygun olduðu yollukararýný bu kez bozdu...
Öykümüz iþte bu noktada. Ortada tamamýaçýlamamýþ, üzeri brandayla örtülü, doðanýn veinsanlarýn tahribine açýk bir mozaik, çaresiz vetehdit altýnda bir araþtýrma ekibi... Tümü, iþin enbaþýnda bir Kültür Bakanýnýn, oy kaygýsýyla yap-týðý engelleme ve bu engellemeye karþý çýkmayanbirkaç üst düzey bürokratýn konuyu savunma-masý, bizi böyle anlamsýz, üzücü bir sonucagötürdü. Bunlardan kimileri þimdi bu görevdebile deðiller, belki böyle bir olumsuzluða nedenolduklarýný bile unutmuþlardýr. Ancak, sonuç orta-da...Bu arada, parsel sahibi vatandaþlardan birkýsmý paralarýný almak istedikleri halde alamaz-ken, kamulaþtýrmaya baþýndan beri karþý çýkan birkaç kiþi de, devletin bir gün bu olaya kesin olarakel koyacaðýnýn tedirginliði içinde bekliyorlar. Bizde çýkar yol olarak, söz konusu mozaikin müzeye
taþýnmasý için baþvurduðumuzda, bu kezAydýncýk halký, bunun taþýnmamasý için giriþim-lerde bulunuyorlar. Yani kýsýr bir döngü!..
Kýssadan hisse: Bilirsiniz, her öyküden, helehele bu tür gerçek olaylardan bir sonuç çýkarmakgerekir. Genç bilim adamlarý ve araþtýrmacýlar, sizsiz olun, kaldýysa, sahipsiz dað baþýnda ve kamu-ya ait arazilerde kazý yapýn, kamulaþtýrma iþinehiç girmeyin; varsýn arsa rantiyecileri ve kaçak-çýlar kýyýlardaki antik kentleri yaðmalasýn, kalýn-týlar üzerine beton binalar diksin. Sakýn ola ki,eþsiz, insanlarýn görmek istediði, ülkemizin kül-türüne, tarihine, turizmine katkýda bulunacak birkalýntý bulmayýn, bulmaya da gayret etmeyin.Sonra onun ortada býrakýlmýþ olmasýna seyircikalmak ve kendi kendinizi kahretmek durumundakalýrsýnýz. Biz nasýl bulmakla hata ettiysek, sizbulmayýp, doðrusunu yapmýþ olun ve yaþadýk-larýmýzdan ders alýn. Býrakýn onlarý definecilerbulsun, götürsün (nasýl olsa birileri devlet bütçe-sinden para verip, gidenlerin bir kýsmýný gerigetirtir; bundan da mutluluk duyup, kamera kar-þýsýna geçerek, gerine gerine demeçler verir, baþa-rýlý bir yönetici olduðunu cümle aleme kanýtlar).
Not: Bu arada, 1993 yýlýndaki KültürBakanýnýn tutumunun aksine þimdiki BakanSayýn Ýstemihan Talay ikinci parti istimlaktalebimizin karþýlýðý olan meblaðý, kendi seçimbölgesi olmamasýna karþýn, 1999 yýlýnda öde-terek, övülecek bir tutum sergilemiþtir. Bu vesi-leyle kendisine teþekkür ederken, hiç olmazsa bukamulaþtýrmanýn sonucunun öncekine benze-memesi dileðimiz belirtmek isteriz. Zira 2000 yýlýbiterken hala bundan da bir sonuç alýnamadý.
6 iDOL
Kazý
Kelenderis Mozaiði
Numan Tuna
ODTÜ TAÇDAM
Bilinen bir çok yerleþme türü içinde kentlerkendilerini ayýrdedici özellikleriyle belli eder.Kentler, insanlýk tarihinin izlediði geliþme süreciiçinde özel koþullarýn getirdiði sayýsýz farklýlýklargösterse de, yerleþme tipi olarak uzun ve þanlý birortak geçmiþe sahip olmakla övünebilirler. En-düstri devrimi ile beraber oluþan modern toplumbüyük ölçüde kent kültürü ile beslenir. Moderntoplumun ileri düzeyde kentleþmesi sonucu tarihigeçmiþe olan ilgi artmýþtýr; bu olgu arkeoloji bili-minin geliþmesini de etkilemiþtir.
Arkeoloji, genel ifadeyle, geçmiþ yüzyýllarýnmaddi dünyasýný araþtýran bi-limsel bir faaliyetalaný olarak tanýmlana- bilir. 20. Yüzyýl baþlarýn-dan itibaren çok kýsa sürede hýzlý bir geliþme içinegiren arkeoloji bilimi, hem ilgi alanlarýnda vehem de araþtýrma yöntemlerinde büyük deðiþimgöstermiþtir. Araþtýrma konularý giderektoplumun daha büyük kesimini ilgilendirir duru-ma gelmiþtir. Tarihi kent- lerde arkeolojik araþtýr-malara baþlanmasý da bu yeni ilgi alanlarýndanbirisidir.
Kentsel Arkeoloji'nin geliþimi:
1870'lerde Oslo kentinin güneyinde inþaatlarsýrasýnda Ortaçað Oslo yerleþi- mine ait bir çokkalýntý günýþýðýna çýkarýl- mýþtý. Döneminde pekfarkýna varýlma- yan bu keþif Avrupa'da kentselarkeoloji çalýþmalarýnýn baþlangýcý sayýlabilir.Novgorod'ta yapýlan kazýlar da bu anlamda ilkçalýþmalar arasýnda yeralmaktadýr. Rusya'nýnkuzeybatýsýnda bulunan bu kent, Orta Çaðboyunca kuzeyde Baltýk bölgesi ile güneydeKaradeniz ve Hazar Denizi arasýnda kýtasal suyol-larý ile ger- çekleþen ticarette çok önemli bir kon-uma sahipti. Baþlangýçta, Novgorod kentininaltýnda bu eski döneme ait bir kaç metrelik kat-manlaþma bulunduðu tahmin edi- liyordu.Arkeolojik çalýþma için koþullar çok el- veriþliy-di; burada kültür katmanlarý kesintisiz ola- raktabakalanmýþtý, ayrýca nem oranýnýn oldukça sabitolmasý da ahþap, kemik ve benzeri organik bulun-
tularýn oloðanüstü iyi korunmuþ olmalarýnýsaðlýyordu. Ortaçað katmanlarý üzerine gelen 18.Yüzyýlýn yeni, oldukça düzenli ýzgara kent doku-su bir çok yerde eski organik dokuya oldukçaaykýrý durumdaydý. Yeni yapýlanmanýn Ortaçaðorganik dokusunun özelliklerini bozmadan ger-çekleþtirilmiþ olmasý ve çoðunlukla ahþap malze-meden yapýlma Ortaçað yapý katlarýnýn iyi durum-da ele geçmesi sonucu, eski sokaklarda birbiriniizleyen 28 yapý evresi belirlenebildi. 1932 yýlýn-dan günümüze kadar, bazý dönemlerde ara veril-mesine raðmen, Novgorod sürekli kazýlarak, yer-leþim tarihinin kesintisiz geliþimi elde edilmiþtir.Novgorod, bu nedenle, tarihi kentlerin altýndayeralan arkeolojik verilerin zenginliðini gösterenen iyi örneklerden birini temsil etmektedir.
Kent arkeolojisinin geliþmesine yol açan ikiönemli ön koþul olarak, modern yapýlaþmanýnzorunlu kýldýðý kurtarma kazýlarý ve kent merkez-lerinin taþýdýðý zengin tarihsel verilerin anlaþýl-masý, en iyi þekilde Oslo ve Novgorod örnekleriile temsil edilmektedir. Bu koþullarýn berabercegörülebildiði Ýkinci Dünya Savaþý hemen sonra-sýnda, savaþ sýrasýnda yýkým görmüþ bir çokAvrupa kent merkezinde restorasyon çalýþmalarýile beraber ivedi olarak arkeolojik belgelemegereksinimi de ortaya çýkmýþtýr. Almanya, Polon-ya ve Sovyetler Birliði'nin batý kesimleri gibisavaþýn en yýkýcý etkilerinin görüldüðü bu ülkeler-de, modern kent arkeolojisi çalýþmalarýnýn ilkönemli sonuçlarýnýn alýndýðý görülmektedir.
Savaþ sonrasý tarihi kent merkezlerinde yapý-lan kazýlarýn açýklamaya çalýþtýðý konular arasýn-da baþlýcasý, Orta ve Doðu Avrupa kentlerininErken Ortaçað kökenlerine iliþkin olmuþtur. Yazý-lý kaynaklarýn oldukça geç dönemlerde ortaya çýk-masý, bu bölgelerin kentleþmedeki geliþmeleriancak arkeolojik kazýlarla anlaþýlmasýný olanaklýkýlmýþtýr. Bu baðlamda en önemli araþtýrmalardanbiri olarak, Polonya'nýn Baltýk kýyýsýnda yeralanGdansk kentinde gerçekleþtirilmiþtir. Gdansk'taGeç 10. Yüzyýldan 14. Yüzyýl baþýna kadar 17kültür katman ile tabakalanmýþ yaygýn bir yerleþi-min bulunduðu anlaþýlmýþtýr. Burada yönetim,ticaret, küçük üretim gibi önemli kentsel fonksi-yonlarýn mekansal dönüþümü diðer Slav kent-lerinde görülen tipik özelliklere model olacak ni-telikte arkeolojik verilerle belgelenmiþtir.Gdansk'ta yapýlan kazýlar bize, kentleþme süre-cinin geleneksel tarih araþtýrmalarýnýn ötesinde,
Araþtýrma
7ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
KENTSEL ARKEOLOJI
ÜZERÝNE
ancak arkeolojik çalýþmalarla açýklanabileceðininanlaþýlmasýný saðlamýþtýr. Burada ilk kez, Arkeo-loji'nin "açýklamalý tarih" olmaktan kurtularakTarih'ten baðýmsýz, ayrý bir disiplin olabileceði or-taya çýkmýþtýr. Gdansk çalýþmalarýnýn bir diðerkatkýsý olarak, kentsel arkeoloji'nin yerleþim ar-keolojisinin özel bir türü olarak, baðýmsýz araþtýr-ma disiplini olabilmesi, ancak arkeolojik verilerinbir yerleþim alaný bütününde ele alýnabilmesiyleolanaklý olacaðý görülmüþtür.1940'lý yýllardan iti-baren, yerleþimin tümünü ele alan bu yeni yak-laþým günümüz kentsel arkeoloji çalýþmalarýndada temel hareket noktasý durumundadýr.
Yerleþim arkeolojisi genel bir ifade ile, maddikültürel verilerin olabilecek tüm özelliklerini yer-leþim bütününde araþtýrmayý temel alan bir yakla-þým olarak tanýmlanabilir. Bu yaklaþým ile ele alý-nan arkeolojik çalýþmalarda ilk kez uygulamalýfen ve doða bilimlerin iþbirliðine yol açmýþtýr. Budisiplinler günümüzde her kentsel arkeolojikçalýþmanýn içinde mutlaka yer almaktadýr. Böy-lece, disiplinlerarasý çalýþmalarýn getirdiði verilergeleneksel kent tarihi çalýþmalarýnda ele alýnma-yan þekilde, günlük yaþamýn tüm maddi taraf-larýyla anlaþýlmasýný saðlayabilmektedir.
Savaþ sonrasý Avrupa'sýnda kentsel arkeolojiyietkileyen bir diðer önemli geliþme, daha önce dedeðindiðimiz gibi, savaþýn yýkýma uðrattýðý tarih-sel kentlerde yer alan önemli yapýlarýn yýkýntýla-rýnýn kaldýrýlmasýnda yaþanmýþtýr. Katedraller,büyük kiliseler, saray kompleksleri savaþýn yýkýcýetkilerinin sonucu, beklenmedik þekilde arkeolo-jik incelemeye elveriþli duruma gelmiþtir. Tarihikentlerin sembolik ögeleri olarak ayrýlmaz parça-sý olan bu yapýlardaki onarým ve restorasyon ça-lýþmalarýnýn kýsa sürede sonuçlandýrýlmasý gereði,örneðin Köln'deki St. Parthaleon Kilisesi,Aachen'de Þarlman Sarayý, Münster Katedraligibi Avrupa'da bir çok anýtsal yapýnýn arkeolojikkazýlarý gerçekleþtirilmiþtir.
Yangýn, deprem gibi felaketler de kentsel alan-larda arkeolojik çalýþmalara olanaklar saðlamýþtýr.Norveç batý kýyýsýnda yeralan Bergen'de büyükölçüde Ortaçað limaný üzerinde yer alan ahþapdepolarýn 1955'te yanmasýyla baþlayan arkeolojikkazýlar Ortaçað boyunca liman kýyýsýnýn nasýlgeliþtiðini gösteren verileri ortaya çýkarmýþtýr.Burada, kentsel arkeolojik kazýlarla belgelenençok iyi korunmuþ ahþap malzemenin deðer-lendirilmesi sonucu 12. Yüzyýldan 15. Yüzyýla
kadar bir dönemde deniz kýyýsý dolgusunun geliþi-mi anlaþýlmýþtýr. 1950'lerden itibaren, Londra'daThames Nehri kuzey kýyýsý, Dublin, Hollanda veAvrupa'nýn bir çok yerinde olduðu gibi, nehir vedeniz kýyýlarýnda yapýlan arkeolojik çalýþmalar,kentlerin topoðrafik deðiþimlerine iliþkin entemel verileri saðlamaya baþladýlar. Sonuç olarak,kent tarihleri için yazýlý kaynaklarýn çok kýsýtlýoluþu, bilinen kent planlarýnýn 16. Yüzyýl sonra-sýna ait olmalarý gibi geleneksel verilerin fazlaaçýklayýcý olmamalarýna karþýn, her türlü kentseldeðiþimin izlenmesinde arkeolojik belgelemeninaçýk bir þekilde temel veri olduðunun anlaþýlmasýsavaþ sonrasý geliþmeler ile saðlanmýþtýr.
1960'lardan itibaren Avrupa kentlerinde baþla-yan kent merkezlerini yenilemeye yönelik projefaaliyetleri arkeolojik mirasa olumsuz etkisi dahabüyük ölçüde, daha yaygýn olan geliþmelere yolaçmýþtýr. Tarihi kent merkezlerindeki bu inþaatfaaliyetleri en modern inþaat tekniklerini kullana-rak, çok katlý iþhanlarý, yeraltý otoparklarýnýn be-tonarme temel sistemleri için daha derin temelaçarak geçmiþte olanlardan daha fazla arkeolojikkatmanlara olumsuz etkileri olmuþtur. Bu geliþ-melere karþýn, modern arkeoloji de özellikle bilgiteknolojilerinde saðlanan geliþmelerin katkýlarýy-la daha süratli kazý ve belgeleme teknikleriniyaygýn olarak kullanmaya baþlamýþtýr. Ayrýca,kent merkezlerindeki artan arkeolojik faaliyetlerkentli yurttaþlarýn giderek ilgisini çekmiþ, ve çoksayýda gönüllünün uzman arkeologlar yönetimin-de kazýlara katýlýmýný saðlamýþ, arkeoloji toplum-da popüler bir ilgi alaný haline gelmiþtir.
Savaþ sonrasý kent arkeolojisi için ikinci dalgaolarak nitelenecek bu geliþmelerde arkeolojikçalýþmalar ele alýnan tarihi yerleþimin bütününeyönelik sorunlara yanýt arayan projeler çerçe-vesinde yürütülmüþtür. Tarihi kent merkezlerindeyürütülen arkeolojik kazýlar rastlantýsal kazý ope-rasyonlarý olarak yürütülmekten çok, iyi taným-lanmýþ bir araþtýrma projesi çerçevesinde ele alýn-mýþtýr; yeni yaklaþým baþta Ýngiltere olmak üzerebirçok Batý Avrupa ülkesinde yaygýnlýk ka- zan-mýþtýr. Bu baðlamda en iyi örnekler olarakÝngiltere'nin kuzeyinde York, ve güneyinde yeralan Winchester tarihi kentlerindeki kazýlar gös-terilebilir.
Winchester'in güney Ýngiltere'de önemli birRoma yerleþmesi olduðu kadar, Ortaçað boyuncaLondra'dan sonra ikinci büyük kentsel merkez
8 iDOL
Araþtýrma
olduðu gözönüne alýnarak, buradaki arke-olojik çalýþmalar tarihi yerleþimin uzunbir zaman dili-mine yayýlan sürekliliðiniortaya çýkarýlmasýna yönelik programlan-mýþtýr. Arkeolojik veriler kentin tarihitopografyasýný büyük ölçüde taným-lamýþtýr; Roma yerleþiminin standard adabirimlerine göre geliþtirilmiþ planý ortayaçýkarýlmýþtýr. Ý.S. 9. Yüzyýl sonrasýndanitibaren yeni ýzgara planýna göre yenidengeliþen kent, Roma Çaðý düzenli yerleþi-minin çok az sayýda ögesiyle çaký-þabildiði görülmüþtür. Ayrýca, buradayürütülen kazýlar sonucunda, Ortaçaðdönemi boyunca yö- netim ve küçük üre-tim faaliyetlerinin beklenme- dik þekildeönemli olduðu anlaþýlmýþtýr. Ortayaçýkarýlan genel yerleþim özelliklerinidaha iyi anlaþýlmasý bakýmýndan, 1962-74 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen kentkazýlarýnýn sona ermesinden sonra, küçükaçmalarla kontrol kazýlarý ve mo-derngeliþmelerin tehdidi altýndaki yerlerdeyapý- lan kurtarma operasyonlarý ile çalýþ-malar sürdü- rülmüþtür.
Kuzey Ýngiltere'de önemli bir Romayerleþmesi olan York kentinde yapýlankentsel arkeolojik çalýþmalarda Ortaçaðdönemine geçiþ arkeolojik olarak iyianlaþýlamamýþ olmakla beraber, Ý.S. 10-11. Yüzyýllarda Geç Viking döneminetarihlen- dirilen yerleþimin oldukça geliþkinbir kent uygarlýðýný sergilediði görülmüþtür.Bu dönemde Jorvik olarak bilinen kentte ham-madde ithal ederek, iç pazara yönelik üretimyapan Viking kolonisinin oldukça geliþmiþ sosyo-ekonomik ve yerleþim düzeni Novgorod benzerikorunmuþ arkeolojik katmanlarýn yardýmýyla bel-gelenmesi saðlanmýþtýr.
1970'lerde kentsel arkeolojik çalýþmalar özel-likle Ýngiltere'de gerçekten bir patlama halindeartýþ saðlamýþtýr. Birçok çalýþma Winchester veYork örneðine benzer þekilde maddi açýdan des-teklenmemiþ olsalarda, kamuoyunda yitirilmek-te olan arkeolojik kültür varlýklarýna -özellikletarihi kent merkezlerinde- olan duyarlýlýk çok art-mýþ ve böylece bu çalýþmalara gerekli ilgi ve des-tek saðlanmýþtýr. 1975 yýlýnda "Avrupa MimariMiras Yýlý" kutlamalarý kapsamýnda Oxford'tatoplanan uluslararasý kongre ile ilk kez Avrupa'
daki kentlerde arkeolojik çalýþmalar ortak plat-formda tartýþýlmýþtýr. 1970'lerin kentsel arkeolojiyaklaþýmý "olabildiðince daha fazla arkeolojikkültür varlýðýnýn belgelenerek kurtarýlmasý" idi.1980'lerden itibaren, bu yaklaþýma göre yürütülenprojelerin saðladýðý inanýlmaz bilgi birikimininyayýnlanmasý zorunluluðu, giderek azalan büyükinþaat operasyonlarý ile beraber daha az finansdesteði, kentsel arkeolojik çalýþmalardaki geliþ-menin doðal sýnýrlarýný belirlediði görüldü.
197o'lerin ikinci yarýsýndan itibaren bazýAvrupa ülkelerinde örnekleme yapýlan kentlerinarkeolojik potansiyelini araþtýran projelerin hazýr-lanmaya baþladýðý görülür. Bu yeni dönemde, ör-neklenen çok sayýda tarihsel kent için planlananarkeolojik kazý ve belgeleme çalýþmalarýný prog-ramlama amacýna yönelik araþtýrma yayýnlanmýþ-týr. Böylece, parasal kaynaklarýn daðýtýmýnda
Araþtýrma
9ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Tarihi Kent Merkezinde Roma Çaðý Kalýntýlarýnýn Sergilenmesi, Verona
öncelik arazi çalýþmalarýndan çok, belgeleme veenvanter iþlerinin yapýldýðý ofislere verilmeyebaþlanmýþtýr. Bu geliþmeler arasýnda, Ýskandinavülkelerinden Ýsveç ve Finlandiya tarafýndan herkent için bilinen tüm kültür varlýklarýna iliþkin hertürlü belge ve bilginin bulunduðu envanter vetoplu yayýn çalýþmalarýný içeren çalýþmalar ilgiçekicidir. Ortaçað dönemi kentleþmesini temsileden 10 kadar kent için benzeri bir belgeleme ça-lýþmasý Danimarka tarafýndan yapýlmýþtýr. Ýlk kez,modern bir ulus devlet tarafýndan baþlatýlan böy-lesi bir araþtýrmanýn sonuçlarý, ayný þekilde millikentsel arkeolojik araþtýrma programýna dahiledilmiþtir. Kuzey Ýtalya, Fransa gibi ülkelerde ise,ilginin daha çok Roma Çaðý'na olmasý nedeniyleOrtaçað arkeolojisi yakýn zamanlara kadar ihmaledilmekteydi; günümüzde geleneksel yaklaþýmterkedilerek, örneðin Tours, Strasbourg, Arles,Grenoble benzeri bir çok tarihsel kentte olduðugibi, tüm dönemleri kapsayan ayrýntýlý kent arkeo-lojisi envanter çalýþmalarý yapýlmaktadýr.
Kentsel arkeoloji nedir?
Kentsel arkeoloji geleneksel arkeoloji kazýtekniklerinin günümüz kentsel alanlarýn özelkoþullarýnda uygulandýðý bir araþtýrma konusu ilesýnýrlý deðildir. Sadece yapýlan kurtarma kazýlarýve az sayýda sondaj alanlarýndan elde edebil-diðimiz arkeolojik verilerle deðil, kentin bu kesi-mindeki eski sokak dokusundan, tarihi yapýlar-dan, kullanýlan veya kullanýlmayan duvar izlerin -den hareketle, tüm bilgi parçacýklarýnýn anlamlýbir bütünlük kurgusunda tarihsel kentin geçmiþiüzerine bilinenler yeniden yorumlanmaktadýr. Bubütünlük içinde, mülkiyet deseni,eski dönem kent yapýlarýna iliþkinipuçlarý, kent ile ilgili her türlüyazýlý ve görsel belge kent arke-olojisinin inceleme konusunagirmektedir.
Kent arkeolojisi, yukarýda ver-ildiði gibi, 1970'li yýllarda Avrupakentleri içinde yoðun ola- rakyeni inþaatlar sonucu ortayaçýkarýlan arkeo- lojik kültür kat-larýnýn kurtarma arkeolojisi yön-temleri ile hýzlý bir belgeleme vedeðerlendirilmesi kamuoyundakentin geçmiþine ilgi uyandýrmýþ-týr. Öte yandan geliþmiþ kurtarmaarkeolojisi tekniklerine rað-
men, kent merkezlerinin altýnda bulunan çok has-sas yapýda arkeolojik kültür katlarýnýn belgelen-emeden yok olmalarý karþýsýnda yeni politikalarve yaklaþýmlar geliþtirilmiþtir. Çaðýmýza kadargelen eski, geleneksel inþaat tek-nikleri genelliklearkeolojik kültür katlarýný tahrip etmedikleri bil-inmektedir. Buna karþýlýk, modern yapý teknolo-jisi geliþmiþ iþ makinalarý ile çok daha derin kazýyapabilmekte, kent dokusunu deðiþtiren büyükmimari kitleleri gerçekleþtirme olanaðýna sahiptir.
Öte yandan, insan ölçeðine yakýn, ilginç tarihi-geleneksel konut dokularý günümüzde modernyaþamýn sýkýcý mekan kalitesinden kaçan kentlileriçin yeniden keþfedilmektedir. Korunabilmiþ ge-leneksel konut dokularý ve tarihi kent merkezleriarkeolojik kültür katlarý ile beraberce korunmak-tadýr. Geneneksel yapý stoðunun yeni inþaat tek-nikleri ile yapýlaþmaya açýlmasý, burada bulunaninsan ölçeðindeki mimari çevrenin yok olmasý ileberaber, altýndaki arkeolojik katmanlarýnda yiti-rilmesine neden olmaktadýr. Ayrýca, gelenekseldokuda eski kalýntýlar, duvarlar kýsmen veya bütü-nüyle yapý stoðu olarak kullanýlmakta, her türlüeski yol izleri, çeþme kalýntýsý, mescit, türbe gibihenüz belgelenmemiþ çok sayýda kültür varlýðýnýda içinde barýndýrmaktadýr. Arkeolojik kalýntýlargeleneksel yapý stoðu ile bütünleþmiþtir, fizikiolarak ayrýlmasý bu stokta yer alan deðerlerin her-birinin deðerini azaltacaktýr. Beraberce korunmasýanlamlýdýr, dolayýsýyla sit oluþturmaktadýr.
Toprak üstünde görünen yapý stoðu ve toprakaltýndaki arkeolojik varlýklar bir bütündür. Bualan konut ve ticaret benzeri kullanýþlar ile içinde
10 iDOL
Araþtýrma
Kentsel Arkeoloji Kurtarma Kazýlarý, Mozaikli bir taban Eski Foça
halen yaþanan bir bölgedir; mevcut yapýlarýn kýs-men dayandýðý antik duvarlar, kimi bahçeleriniçinde görülen teras duvarlarý, hamam, çeþme v.b.kalýntýlarýn özgün sýnýrlarýný belirlemek olanak-sýzdýr. Bu çeþitlilik ve çaðlarýn birbirine eklem-lenmesi, buradaki mekaný zenginleþtirmekte vedeðerini arttýrmaktadýr. Bu alanlarda arkeolojiksondaj yapýlmasý bu baðlamda anlamsýz, ve çað-daþ yaþayan sit kavramýna aykýrý bir uygulamaolarak görülmelidir. Ancak, bu bölgelerde dahaönce açýlmýþ bulunan kimi alanlar ve bazý önemliantik yapýlarýn ortaya çýkarýlmasýna yönelik ar-keolojik operasyonlar yapýlabilir. Bu çalýþmalarýnortaya çýkaracaðý kültür varlýklarýnýn sergilenmesiburada yaþayan kentli için yeni bir kent kimliðireferansý olacak, kentlilik bilinci daha da zengin-leþecektir. Bu durumda kentsel arkeoloji, sözkonusu alanda yaþayanlarýn kentsel yaþamýnýzenginleþtirici bir veri olacaktýr. Daha da ötesi,alanýn zengin bir tarihe referans olarak, kültürelturizm için özgün bir köþe durumuna gelmesiiþten bile deðildir.
Türkiye'de kentsel arkeoloji çalýþmalarý:
Ülkemizde hýzlý kentleþme ile artan yeni inþaatgiriþimleri sonucu genellikle tarihi kent merkez-leri altýnda kalan eski yerleþim katlarýnýn arkeolo-jik kurtarma kazýlarýnda günýþýðýna çýkarýlmasý,buradaki eski yerleþimin sürekliliðini izleyebilmefýrsatlarýný vermektedir. Kent merkezlerine olanyoðun kullaným talepleri sonucu metro, yeraltýotoparký, kentsel altyapý, çok katlý iþ merkezleri,vb. projelerin hayata geçirilmesi toprakaltý kul-laným planlamasýný, dolayýsýyla arkeolojik potan-siyel dolgu alanlarýnýn belirlenmesini zorunlu kýl-maktadýr. Son yýllarda baþta Ýstanbul TarihiYarýmada olmak üzere, Ýzmir, Ankara, Konya,Antakya, Kayseri gibi kentlerde uygulanmak iste-nen kentsel altyapý ve benzeri büyük projelerinortaya çýkardýðý olaðanüstü arkeolojik veriler kentarkeolojisinin önemini ortaya koymuþtur.
Türkiye'nin de üye olduðu Avrupa Konseyi,Mimari Miras Komitesi tarafýndan 1992-1997 yýl-larý "Arkeoloji Yýllarý" olarak ilan edilmiþti. Bukapsamda, Konsey, Avrupa kültürü ortak deðer-lerinin ve bilincinin tüm üye ülkelerde daha iyikavranmasý, pekiþtirilmesi amacý ile kültürelmirasýn en önemli kaynaklarýndan arkeolojik var-lýklarýn kent yaþamý içinde sürdürülebilmesinisaðlayan bir çok proje ve etkinlikler planlamýþ veuygulamaya koymuþtur. 1997 yýlýnda Avrupa
ülkelerinin her birinden kentsel arkeoloji çalýþ-malarýnda örnek olabilecek bir kent seçilmiþtir.Türkiye'den Ýzmir, gelecekte kent arkeoloji çalýþ-malarý için sahip olduðu ayrýcalýklar gözönünealýnarak, önerilmiþtir. Avrupa Konseyi üye ülkele-rinde kentsel arkeolojinin durumuna iliþkin bildi-rilerden oluþan teknik el kitabý Konsey tarafýndan1999 yýlýnda yayýnlanmýþtýr. Türkiye'de bir bölümolarak bu kitapta yer almaktadýr.
Ülkemiz ilgili meslek çevrelerinde, özelliklekoruma planlamasý baðlamýnda kentsel arkeolojikavramý ancak 1990'lý yýllarýn baþýnda tanýtýlmýþ-týr. T.C. Kültür Bakanlýðý, Kültür ve Tabiat Var-lýklarý Yüksek Kurulu'nun 1993 yýlýnda, 338Sayýlý Ýlke Kararý ile kentsel arkeolojik sit tanýmýgetirilerek, bu alanlarda kapsamlý arkeolojik en-vanter çalýþmalarýnýn baþlatýlmasý öngörülmüþtür.Bu envanter çalýþmalarýnýn en önemli kaynaðý,Ülkemiz mevcut koþullarýnda, Kültür Bakanlýðý'na baðlý Müze Müdürlükleri'nin kentsel arkeolo-jik alanlarda yapmakta olduðu sondaj çalýþmalarýsonuçlarýnýn getirdiði veriler olmaktadýr. Ne var
Araþtýrma
11ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Kentsel Arkeoloji Kurtarma Kazýlarý, Mozaikli bir taban Eski Foça
ki, bu verilerin yetersiz bilimsel yöntem veolanaklarla elde edilmesi ve eriþilebilme güçlüðükent arkeolojisi kültür varlýklarýnýn korunmasýndatemel kaynak olarak kullanýmlarýný çoðu kezolanaksýz hale getirmektedir. Kentsel arkeoloji,Türkiye gibi en eski yerleþik kültürlerden berisürekli yerleþim gören bir ülkede bulunan vedünya kültür mirasýnýn bir parçasý olan bu zenginarkeolojik kültür varlýklarýnýn her gün süratli birþekilde yitip gitmemesi, bu kaynaðýn kullanýmý vegerektiði gibi yönetimi için arkeolojik kültürmirasý veri tabaný oluþturulmasý sorunsalýnýAvrupa Arkeolojik Kültür Mirasý'na iliþikin MaltaSözleþmesi'ni imzalayan ülkemizin aþmasý gerek-mektedir.
Arkeolojik kültür mirasý en az olumsuz etki-lenme ile yaþayan modern çevrede bütüncül vecanlý bir öge olarak varlýðýný sürdürebilmelidir.Dünyamýzda yeni geliþen koruma anlayýþýnýntemelinde geçmiþe ait her türlü iz ve kalýntýnýn birveri olduðu, dolayýsýyla seçici olmadan, her türlüverinin belgelenmesi öngörülmektedir. Her arkeo-lojik verinin taþýdýðý eþsiz bir bilgi kaynaðý oldu-ðu kadar, dönüþümü olmayan ve kolaylýkla yitiri-lebilen yapý göstermesi, belgeleyerek korumaözellikle kurtarma arkeolojisinde temel bir kav-ram olmuþtur. Nitekim, 1992 yýlýnda Malta'daaralarýnda Türkiye'nin de bulunduðu üye ülkeler-ce imzalanan "Avrupa Arkeolojik Kültür MirasýnýKoruma Sözleþmesi" hükümlerinde yer alanbütünleþik koruma yaklaþýmýna göre, kamu yararýbulunan büyük projelerin uygulanmasýnda bel-geleyerek koruma ilkesigözönüne alýnmaktadýr.Buna göre, her düzeydeplan-proje-programçalýþmalarý içindekültürel mirasýn -en azolumsuz et-kilenme ile-varlýðýný yaþayan mod-ern çevre ile bütünleþikolarak sürdürebilmesiöngörülmektedir. Bubaðlamda, kentsel arke-olojik kültür varlýklarýkentsel geliþmenin -zorunlu altyapý yatýrým-larý, sýnýrlý düzeydekentsel yenileme-sürdürü- lebildiði en azkayýp ile korunmalýdýr.
1990'lý yýllarda tarihi Eski Foça yerleþimiiçinde sürdürülen arkeolojik kazýlarýn ortaya koy-duðu veriler sonucu deðiþen sit kararlarý ile Ülke-mizde kentsel arkeolojik kültür varlýklarýnýnyönetimi konusunda tartýþma baþlatýlmýþtýr. 1997yýlýnda Ýzmir metrosunun inþaatý sýrasýnda ortayaçýkartýlan Roma Çaðý anýtsal cadde ve benzerikentsel arkeolojik veriler belgelenmeden, kýsasürede Ýzmir 1 No.lu K.T.V. Koruma Kurulukararlarýna raðmen yok edilmesi, daha da kötüsüolaya Kamuoyu'nun sessiz kalmasý yanýnda yet-kili Ýdare ve mahkemelerin de yasa dýþý iþlemlerigörmezden gelmeleri, kentsel arkeoloji için Ülke-mizin yolun baþýnda olduðunu göstermekte.Burada metro inþaatýnýn ortaya çýkardýðý arkeolo-jik verilerin süratle belgelenmesi ve belki antikcadde kalýntýsýna örnek bir bölümün kent belleðiiçin býrakýlarak, projenin geciktirilmeden uygu-lanmasý saðlanabilirdi. Ne var ki, mevcut kurum-sal iþleyiþ ve beceri düzeyi gereken iþbirliðiniengelleyerek, uygulamada optimizasyon gerçek-leþmemiþtir. Ülkemizde tarihi kent merkezlerin-de, özellikle altyapý ve büyük inþaatlarda genel-likle arkeolojik belgeleme yapýlmadan, hatta ilgiliMüze'ye haber verilmeden uygulamalar gerçek-leþmektedir. Ýzmir benzeri örnekler olarak Kayse-ri, Antakya, Bergama, Trabzon, Bursa, Sinop,Konya ve Ýzmit kent merkezleri ile Ýstanbul TarihiYarýmada bütününde çok sayýda alanda Müzedenetiminin yapýlamadýðý inþaatlarýn ortayaçýkardýðý arkeolojik veriler çoðu kez belgelene-meden yok edilmiþtir.
12 iDOL
Araþtýrma
Kybele Kutsal Alaný Çevre Düzenlemesi, Eski Foça
Yeni yapýlanma talepleri ile kentlerin eski böl-gelerinde yapýlan kurtarma kazýlarý sonucu sürek-li yenilenen arkeolojik veriler, uzaktan algýlama,jeofizik teknikleri ve bilgi-iþlem teknolojisindekiyeni geliþmelerin desteðinde kentin geçmiþine aitbilgilerimizi, dolayýsýyla kentli yurttaþlarýn kim-liðini oluþturan kentsel referanslarý daha dazenginleþtirmektedir. Kentsel belleði sürekli yeni-leyen bir kaynak olarak kentsel arkeoloji veri-tabaný henüz Ülkemizde hiç bir kent için hazýrlan-mamýþtýr. Bu anlamda ilk bilimsel çalýþma Dr.Müller-Wiener tarafýndan Ýstanbul Tarihi Yarým-ada için, daha çok toprak üstü taþýnmaz kültürvarlýklarýný kapsayacak þekilde yapýlmýþtýr. Top-rak altý arkeolojik kültür verilerinin ilk kez plan-lama çalýþmalarýnda veri tabaný olarak kullanýl-masý Eski Foça için Kültür Bakanlýðý tarafýndanhazýrlatýlmýþtýr. Daha dar kapsamlý bir çalýþma ise,tarihi Antakya kenti ve arkeolojik sit alaný içinKültür Bakanlýðý tarafýndan oluþturulan bir ko-misyona yaptýrýlmýþtýr. Ankara Büyük Þehir Bele-diyesi'nin uygulamaya konulacak kentsel geliþmeprojelerinin arkeolojik kültür mirasýna olan etkisi-nin en az olmasýný saðlamak üzere AnkaraMetropoliten Alan kapsamýnda envanter çalýþma-sý sözkonusu Ýdare tarafýndan 1994-5 yýllarýndayaptýrýlmýþtýr. Bayýndýrlýk Bakanlýðý, DLH tara-fýndan geçtiðimiz günlerde inþaatýna baþlatýlan"Ýstanbul Tüp Geçiþ Projesi"nde güzergâhitibarýyla Ýstanbul Tarihi Yarýmada kültürel varlýk-larýna olan etki deðerlendirmesi yapýlarak, bu türuygulamalarda ilk kez kent belleðini oluþturantopraküstü ve toprakaltý verilerine en az zararverecek seçenek tercih edilerek uygulamayageçilmiþtir. Arkeo-jeofizik yöntemlerinin denen-diði benzeri bir arkeolojik etki deðerlendirmeçalýþmasý ise, Doç.Dr. Mahmut Drahor tarafýndanÝzmir tarihi kent merkezinde arkeolojik katman-larýn sýnýrlandýrýlmasý için TUBÝTAK projesi kap-samýnda yapýlmasý planlanmaktadýr.
SEÇÝLMÝÞ KAYNAKÇA:
BOLOGNESI, E. ve FRANCESCHINI, R., The Great Palace Survey: Second and Third Seasons, 1993-1994", XIII. Araþtýrma sonuçlarý Toplantýsý, Haziran 1995: Ankara, T.C. Kültür Bakanlýðý (Ankara: 1996), sh.127 vd.
CARVER, M., Underneath English Towns: Interpreting Urban Archaeology, B.T.Batsford Ltd. (London: 1987).
COUNCIL of EUROPE, Archaeology and Planning: Report ofthe Florence Colloquy,Florence: Oct.1984, ArchitecturalHeritage Reports N.5 (Strasbourg: 1987).
DEPARTMENT of ENVIRONMENT, Archaeology and Planning: Planning Policy Guidance, PPG 16, H.M.S.O.(London: 1990).
DICKENS,R.S.,(ed), Archaeology of Urban America: The Search for Pattern and Process,Studies in Historical
Archaeology, Academic Press (New York: 1982).
ERGENECÝ, G. "Kemeraltý'ndan denize açýlmak,"EgeMimarlýk (92/1), pp. 27-34.
ERGENECÝ, G. "Unutmayalým diye..." Ege Mimarlýk (95/1), pp. 37-44.
FEILDEN, B.M ve JOKILEHTO, J., Management Guidelines for World Cultural Heritage Sites, ICCROM(Rome: 1993).
FÝRUZBAY, E. "Ýstanbul'da önemli bir simge: Sphendone," Ýstanbul Dergisi (1993: 4), pp. 139-142.
KA-BA Grubu, Eski Foça Koruma Ýmar Planý Araþtýrmalarý, T.C. Kültür Bakanlýðý, K.T.V. Koruma Gn. Md. (Ankara:1993).
KÖKSAL, A., "Kentsel dizgeyi görebilmek", Ýstanbul Dergisi (1995) sayý 13, sh. 70 vd.
LEECH, R. (eds), Report on the Situation of Urban Archaeology in Europe, Council of Europe Publishing (Strasbourg: 1999).
MANGO, C. "Arkeolog gözüyle mütavazi bir ütopya," ÝstanbulDergisi (1993:5), pp. 64-65.
MULLER-WIENER, W., Bildlexikon zur Topographie Ýstanbul, Deutsches Archäologisches Institut, Verlag Ernst Wasmuth (Tübingen-Würzburg: 1977).
ODTÜ AGÜDOS, Ankara Kentsel Arkeoloji Master Planý, Ankara Büyük Þehir Belediyesi (Ankara: 1994).
ÖZBEYOÐLU, E. "1990 imar planý," Ýstanbul Dergisi (1993: 4), pp. 72-79.
ÖZDOÐAN, A.E.., "Tarihi Yarýmada'da Metro", Ýstanbul Dergisi, (2000) sayý 35, sh. 35 vd.
ÖZYÝÐÝT, Ö. "Foça ve Phokaia nereye gidiyor?" Ege Mimarlýk (1992/2), pp. 20-22.
ÖZYÝÐÝT, Ö. "1991 yýlý Phokaia kazý çalýþmalarý," XIV. Kazý Sonuçlarý Toplantýsý II, Ankara: Mayýs 1992, T.C. KültürBakanlýðý, Anýtlar ve müzeler Gn. Md. (Ankara: 1992), pp. 1-22.
TANKUT, G. "Kentsel arkeolojik alanlarda arkeolojik deðerlerin kent hayatýna katýlýmý," Arkeolojik Sit alanlarýnýn Korunmasý ve Deðerlendirilesi I. Ulusal Sempozyumu, Antalya: Ekim 1991, T.C. Kültür Bakanlýðý (Ankara: 1992), pp. 19-24.
TUNA, N. "Arkeolojik sit alanlarýnda koruma sorunlarý: Erythrai örneði", Ege Mimarlýk (1992: 3-4), pp. 38-46.
TUNA, N. "Kent tarihleri ve arkeolojik kaynaklar," Kent Tarihçiliði Sempozyumu, Ýstanbul: Mart 1994, Tarih Vakfý (Ýstanbul: 1994), pp. 141-143.
TUNA, Numan, Boðaziçi Tüp Geçiþ Baðlantýsý ile Gebze-Haydarpaþa ve Yenikapý-Halkalý Banliyö Hattý Ýyileþtirme Güzergahýndaki Kültür Varlýklarýn Etki Deðerlendirmesi Raporu, ODTÜ (Ankara: 1997).
Araþtýrma
13ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Aslý Erim-Özdoðan
Karadeniz ile Marmara Denizi arasýnda fark-lý ekolojik yapýlarý bünyesinde barýndýran ol-dukça geniþ bir alana yayýlmýþ Ýstanbul'un çokeski dönemlerden beri iskân görmüþ olduðu bi-linmektedir. Deðiþik bölgelerdeki Paleolitik,Epipaleolitik, Neolitik ve Kalkolitik dönemlereait yerleþme yerleri ve münferit buluntularÝstanbul'un tarihini yüzbinlerce yýllýk bir zamandilimine yaymaktadýr.
Yarýmburgaz Maðarasý, Karadeniz kýyýsýn-daki yerleþmeler ile Pendik ve Fikirtepe Hö-yükleri bu daðýlýmý çok iyi yansýtmaktadýr.Özellikle, Ýstanbul'un üç tarafý sularla çevrilitabii limanlara sahip Tarihi Yarýmada'sý tarihselsürecin izlendiði, Ýstanbul il sýnýrlarý içindeki enbüyük höyüðüdür. Yunan, Roma, Bizans veOsmanlý dönemleri boyunca kesintisiz yerleþimgörmesine karþýn iki kýta arasýnda, önemlijeopolitik konumdaki dünyaca ünlü bu yarý-madanýn höyükleþme süreci -tabakalanma sýradüzeni, dolgu kalýnlýðý ve yayýlým alaný- gerçekanlamda bir terra incognita' dýr. 20. yy. baþlarýn-dan itibaren gerek yangýnlar, gerekse bayýndýr-lýk projeleri ve sur içinin dokusu ile uyuþmayanderin temelli yapýlar Tarihi Yarýmada ile ilgilipek çok bilgiyi yok etmiþtir. Oysa buradaki yer-leþimin, yapýlan birkaç tane sistematik, fakatçoðunlukla temel kazýlarýndan, ya da tesadüfenortaya çýkan buluntulardan Kalkolitik Dönem-lere, M.Ö. 5000'lere kadar indiði biliniyor.Kýsaca gerçek anlamda üstünde yaþadýðýmýzhöyüðün geçmiþini çok az biliyoruz ve bilme-diðimiz içinde hoyratça tahrip etmekten kaçýn-mýyoruz. Bu, aslýnda 21. yy' a gelindiði halde,hala "Kent Arkeolojisi" kavramýnýn bir türlüTürkiye arkeolojisi bünyesine yerleþmemiþ ol -masýndan kaynaklanmaktadýr.
Türkiye gibi kültür ve doða varlýklarý açýsýn-dan zengin bir toprak parçasýnda "koruyucuarkeoloji" kavramýnýn yerleþtirilmesi için çokgeç kalýnmýþtýr. Bu kavrama göre, herhangi birimar faaliyetine giriþilmeden önce, etüt aþa-masýnda, arkeologlarýn da aralarýnda bulunduðubir uzmanlar grubu imar faaliyetinin gerçekle-þeceði alaný ayrýntýlý tarayarak kültür ve doðavarlýklarýnýn bulunup bulunmadýðýný saptar vebunlarý korumaya yönelik önlemler alýr. Bu ar-keoloji bilimi açýsýndan, taþýnýr, taþýnmaz eskieserlerin bulunduðu alanýn kapsamlý bir þekildearaþtýrýlarak uzun süreli kazý, kurtarma kazýsý,açýk hava müzesi, restorasyon gibi deðiþik ön-lemler alýnmasýna götürür. Ana hatlarý ile belir-tilen bu önlemler kapsamýnda imar faaliyetininprojelendirilmesine izin verilir ya da proje baþ-ka bir yere kaydýrýlýr. Eðer projenin uygulanma-sý "elzem” se alanda yapýlacak bilimsel çalýþ-malarýn bütün giderleri proje sahibince üstle-nilir. Ancak proje sahibinin araþtýrmalarüzerinde hiçbir yaptýrým ve denetim yetkisiyoktur. Bu tür bir uygulama hem proje sahibi-nin, hem de kültür ve doða varlýklarýný koru-makla yükümlü kamu kuruluþlarýnýn yararýna,gerek parasal gerekse zamansal açýdan oldukçaekonomik bir uygulamadýr: Her iki taraf da ge-rek bütçelerini, gerekse zamanlarýný öncedenayarlayarak zarara uðramazlar.
Entegre (!) Metro Projeleri ve Arkeoloji(var mý?)
Bilindiði gibi 2010 yýlýnda bitirilmesi plan-lanan raylý sistem doðu-batý ve kuzey-güneyyönünde Ýstanbul'u en uç noktalarýndan bir-birine baðlayacaktýr. Sur içine, biri BoðaziçiTüp Geçiþ ile entegre Marmararay, diðeriLevent-Taksim baðlantýsýnýn devamý Taksim-Yenikapý olmak üzere iki yönden metro hattýgirecektir. Levent-Taksim hattý tamamlanmýþolan metro, Azapkapý ile Unkapaný arasýna ya-pýlacak bir köprü ile Haliç'i geçerek Unkapaný,ÝMÇ çarþýsý arkasýndan Süleymaniye/Küçük
14 iDOL
Güncel
Ýstanbul'un En Büyük Höyüðünde
Arkeologsuz KazýlarTarihi
Yarýmada'da Metro
Pazar, Þehzadebaþý/ Vezneciler, Mesih Paþa,Niþanca ve Langa /Yenikapý semtlerini izleye-rek Cerrahpaþa'ya ulaþacaktýr. Bu hat üzerindeUnkapaný, Þehzadebaþý ve Langa'da "Yenikapý"olmak üzere üç istasyon kurulacaktýr.
Üsküdar'dan gelecek olan Boðaziçi TüpGeçiþ, Sarayburnu'ndan girip Sirkeci BüyükPostane'nin arkasýndaki Aþir Efendi ve Mura-diye Caddeleri ile Ýstanbul Erkek Lisesi, Mah-mutpaþa/Kürkçü Han ve Kapalýçarþý'nýn altýn-dan, Þimkeþhane-i Amire ve Koca Ragýp Paþakitaplýðýnýn yakýnlarýndan Niþanca'ya yönel-mektedir. Niþanca'dan Langa/Yenikapý'ya ula-þan hat Samatya üzerinden Yedikule'de mevcutSirkeci-Halkalý banliyö hattýna baðlanacaktýr.Bu hat üzerinde Sirkeci Garý ile entegre olacakiki giriþli Sirkeci ve Langa'da "Yenikapý" istas-yonlarý yapýlacaktýr. Her iki hattýn Niþanca'danitibaren birbirine adeta teðet geçerek Langa/Yenikapý'da iki farklý seviyedeki istasyonaulaþtýðý, ancak sahildeki feribot iskeleleri vemevcut Yenikapý banliyö hattýyla entegre olma-dýðý görülmektedir. Hatlarýn anlamsýz eðriler çi-zerek ayrý kanallarda Yarýmada içini katederekiki ayrý istasyona açýlmasý, Yenikapý'da hali-hazýrda kullanýlan banliyö istasyonu ve feribotiskelesine oldukça uzakta kalmasý ve aradakibaðlantýlarýn kurulmamasý, ana ulaþým arteriolarak planlanan Yenikapý'nýn bu iþlevi ne kadaryerine getireceði konusunda soru iþaretleri o-luþturmaktadýr.
Metro inþaatýnda, "delme tünel" yöntemihatlarda, "aç-kapa" yöntemi ise istasyonlardauygulanacaktýr. En büyük tahribata, ortalama6.500-10.000 m² ve en az 20-30 m arasýndadeðiþen derinlikleri ile muazzam alanlarý kap-layan istasyonlarýn neden olmasýnýn yanýsýraservis tünellerinin çýkýþ bölgeleri ve hatlar tari-hi dokuyu tamamen parçalayacaktýr. Birbirineçok yakýn adeta teðet geçen iki metro hattýMesih Paþa, Niþanca ve Yenikapý semtleri arasýnda, gerek Bizans gerekse Osmanlý
Dönemi'nin son kalan tarihi yapýlarýna (KocaRagýp Paþa Kitaplýðý, Mektebi ve Mescidi, Pa-pazoðlu Mescidi, Hasanpaþa Hamamý, HavuzluHamam, Bodrum Cami/Myrelaion Kilisesi veX. yy. Romanos Sarayý, Kýzlar- aðasý Hamamý,Mercimek Mescidi/Hagioi Thedoroi, Muhase-beci Mescidi, vs.) zarar verecek ve arkeolojikdokuyu da büyük oranda silip süpürecektir.
Süleymaniye/Küçük Pazar semti, Bi-zans Dönemi'nde Haliç'e açýlan Ayasýna Kapýsý'yla Zeugma ve Staurion mahallelerini içerir.Haliç surlarýnýn hemen ardýndaki bu bölge, Ha-liç kýyýsýnda yer alan iskeleleri ile gerek Bizansgerekse Osmanlý Döneminde çok canlý konut veticaret merkezlerini içeriyordu. Ayný canlýlýkgünümüzde de geleneksel el zenaatlarýnýn yeraldýðý hanlar yöresinde izlenmektedir. Süley-maniye Külliyesi ve Ýstanbul Üniversitesi bina-larýnýn çevresi ile hem Bizans, hem de OsmanlýDönemi anýtsal yapý (Bozdoðan Kemeri, Þeh-zadebaþý Camii, Kalenderhane Camii v.b.) vesaraylarýnýn bulunduðu kesimdir. Bu binalarýnetrafýnda, deðiþik dönemlere ait sayýsýz kilise-camii, küçük camii, tekke (Mimar Mehmet AðaCamii, Nevþehirli Ýbrahim Paþa Cami, ÞeyhEbül Vefa Camii, Kilise Camii, Kuyucu MuratMedresesi vs.) ve çok sayýda sarnýç, hamam veçeþme de yer alýr. Böylesine yoðun tarih içerenbir bölgede bir istasyonun planlanmýþ olmasýakýl almazdýr. Ayrýca çok uzaklardaki kaynak-lardan söz konusu yapýlara su ulaþtýran irsalehatlarýnýn bir bölümünün de hafriyatlar sýrasýn-da yok olacaðý kesindir. Bu da, bugün yýkýlsýnmý yýkýlmasýn mý diye tartýþýlan, Yeniçerilere aitkorunmuþ yegâne hamam olan Acemoðlu Ha-mamý'nýn sonunu kolaylaþtýracaktýr, keza çevre-deki diðer tarihi hamamlarýn da... Taksim yö-nündeki son istasyon olan Þiþhane-Azapkapýbaðlantýsý ise Galata bölgesinin çok önemli veçok az bilinen arkeolojik dolgularýný tehdit et-mektedir.
Ýstanbul'un ulaþým çözümüne yönelik bumega proje, tartýþmasýz olarak kamuoyu tara-
Güncel
15ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
fýndan da desteklenmektedir. Bu tür bayýndýrlýkprojelerine kalkýnmanýn gereði olarak karþýolmamakla birlikte bu projelerin içinde arke-olojik araþtýrmalarýn, en baþta yasal bir zorunlu-luk olarak, yer almasý gerektiðini de göz ardýedemeyiz. Ancak, Ýstanbullular için deniz yol-larý ikinci, hatta üçüncü plana atýlarak karayoluaðýrlýklý ulaþým sorununa çözüm olarak ortayaatýlan metro projesi kararlarý ve uygulamalarýnabaktýðýmýzda, arkeolojik kazý ve araþtýrmalarane denli yer verildiði konusu ciddi boyutta soruiþaretleri taþýmaktadýr. Bir Ýstanbul'lu ve bir ar-keolog olarak kültür varlýklarýnýn metro hatla-rýndan nasýl etkileneceðinin yeterince sorgulan-madýðýný düþünüyorum. Hele Sur içi gibi dün-yada tek olan toprak parçasýna "kepçeyle girile-meyeceði" söz konusu iken...
Toprak altýnda her an deðiþik dönemlere aitkalýntýlarla karþýlaþýlabileceði olgusu metroprojesi sorumlularýnca da bilinmesine- ya dabilinmesi gerektiðine- karþýn projede deðil bi-limsel kazý, bir arkeoloðun katýlýmý ve dene-timine bile gereksinim duyulmamýþtýr. Levent-Taksim-Þiþhane hattý boyunca yapýlan tümdelme ve aç-kapamalar denetimsiz gerçekleþti-rilmiþtir. Gerek Tarihi Yarýmada'da yaklaþýk biryýl önce baþladýðý anlaþýlan tünel çalýþmalarýgerekse Þiþhane istasyonunun müze denetimin-den yoksun yapýldýðýnýn ortaya çýkmasý korumayasalarýnýn hiçbir þekilde dikkate alýnmadýðý vealýnmayacaðý yönünde ciddi kaygýlar uyandýr-maktadýr.
Halbuki, kent tarihçesinin aydýnlatýlmasýna
katkýda bulunacak olan her türlü bilimsel çalýþ-
manýn rahatça yürütülebilmesi yönündeki her
tür koþulun saðlanmasý belediyenin asli görev-
leri arasýndadýr. Bu baðlamda, söz konusu araþ-
týrmalarýn, Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi' nin
metro yapýmýna karar verip, güzergâhý saptamýþ
olduðu 1992 yýlýnda -hatta ilk metro proje-
lerinin planladýðý 50'li yýllarýn sonunda,- iþ
yapým ve ihale aþamasýna gelmeden, henüz etüt
aþamasýndayken- yapýlmasý gerekmekteydi.
1992 yýlýndan günümüze kadar geçen yýllar
içinde bir çok ekip tarafýndan kazýlar yapýlýp
metro güzergâhýnda deðiþiklik yapýlýp yapýl-
mayacaðý kararý somut veriler ýþýðýnda alýna-
bilir; çýkan kalýntýlarýn restore edilerek açýk
hava müzesi ya da metro istasyonlarý içinde
gerçekleþecek bir sergileme þeklinde, metro ve
istasyon planlarýnýn yapýlabilmesi doðrultusun-
da plan üretilmesine olanak verirdi. Nitekim
bunun oldukça baþarýlý uygulamasýný Atina
Metro'sunda görebiliyoruz.
Tarihi Yarýmada veya Ýstanbul'un en
büyük höyüðünde 12.000 metrelik (!) dolgu
Tarihi Yarýmada ve Beyoðlu Ýstanbul 1
Numaralý Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma
Kurulu tarafýndan deðiþik tarihlerde alýnmýþ
kararlarla Kentsel ve Tarihsel Sit olarak taným-
lanmýþ alanlardýr. Ayrýca Süleymaniye ve çev-
resi, Turizm ve Kültür Bakanlýðý Gayrimenkul
Eski Eserler ve Anýtlar Yüksek Kurulu'nun 9
Nisan 1977 tarihli kararýyla tescil edilmiþtir.
Söz konusu 40 hektarlýk alan UNESCO'nun
Dünya Kültür Mirasý Ýstanbul Projeleri kap-
samýnda da yer almaktadýr. Ýstanbul Büyükþehir
Belediye Baþkaný Ali Müfit Gürtuna, bu böl-
gedeki rehabilitasyon çalýþmalarýnýn birkaç
aþama halinde bitirileceðini yakýn dönemde
açýklamasýna karþýn bu proje ile metronun nasýl
bir uyum saðlayacaðý büyük bir soru iþareti
olarak kalmaktadýr.
Yapýlan gerek servis çýkýþlarý ve metro hattý,
gerekse istasyonlarýn çevrelerindeki çalýþmalar-
da, söz konusu güzergâhýn arkeolojik açýdan
incelenmesine gerek duyulmamasýnýn arkasýn-
da, iyi niyetle alýndýðýna inandýðýmýz ancak
araþtýrmalarýn yeterli duyarlýlýkta yapýlmama-
sýndan kaynaklanan, maalesef bazý ciddi boyut-
ta yanýlgýlarý bünyesinde barýndýrmaktadýr.
16 iDOL
Güncel
Söz konusu yanýlgýnýn en vahimi, bence,Ýstanbul 1 Numaralý Kültür ve Tabiat Var-lýklarýný Koruma Kurulu tarafýndan alýnan24.2.1999 gün ve 10627 sayýlý kararýn ikincimaddesindeki “..her türlü toprak altý ve üstüinþai müdahalelerin çok titizlikle yapýl-masýný zorunlu kýlmaktadýr. Metro proje-sinde veriler ortalama güzergâh derinliði -12-45 m'den geçmekte olduðundan ve bugüne kadar yapýlan bilimsel araþtýrmalar-dan dolgu topraðýn -2.00-12.00 m arasýndaolduðu ve arkeolojik kalýntýlara genellikle buseviyelerde rastlanýldýðý bilindiðinden orta-lama -30.00 m derinlikten geçmesi planlanangüzergâhýn yer altý buluntulara zarar ver-mesinin çok düþük bir olasýlýk olmasýnedeniyle...., ....ancak yüzeye yaklaþýldýðýalanlardaki ve çýkýþ noktalarýndaki, ayrýcatoprak üstünde bulunan korunmasý gereklikültür varlýklarýna zarar vermeyecek þekildeher türlü mühendislik önlemlerinin alýn-masýna...." þeklindeki tanýmlamadýr.
Bu karardaki "arkeolojik dolgularýn 2.00-12.00 m. arasýnda olduðu" varsayýmýnýn yan-lýþlýðý arkeolog olmayan uzmanlar tarafýndan davurgulanmaktadýr. Mimar Prof. Dr. A. Batur,1984-86 çalýþmasý kapsamýndaki sondajlardanarkeolojik dolgularýn 27.00 m.'ye kadar indi-ðinin anlaþýldýðýný ifade etmektedir (Bayçýn2000:36). Þehircilik uzmaný Prof. Dr. HandeSUHER iseYarýmada’da 32.00 m’ye kadar ar-keolojik dolgularýn bulunduðunu belirtmektedir(Bayçýn 2000;42). Ayrýca, 1950'li yýllarda gün-deme getirilen metro projesi kapsamýnda dajeolojik yapýnýn belirlenmesi yönünde açýlansondajlar ve çeþitli yapýlarýn temel kesitlerininincelenmesi sonucu "suni dolgular" olarak nite-lendirilen "arkeolojik dolgularýn" Yarýmada'nýndeðiþik kesimlerinde farklý kalýnlýklarda oldu-ðunu ortaya çýkartmaktadýr. Örneðin, Kadýrga'da 6.00-7.00 m. iken, Beyazýt Fen-EdebiyatFakülteleri arazisinde 4.00-11.00 m., Kapalýçarþý Beyazýt kapýsý önünde 5.20 m., Nuri-
osmaniye Camii avlusunda 7.60 m., EminönüVakýf Ýþhaný arkasýnda ise 27.50 m. dir. Aynýþekilde saðlam kayanýn Eminönü-Unkapanýarasýnda 60.00-70.00 m., Eyüp'te 59.50 m. veKaraköy'de 70.00 m. olduðu bu çalýþmalar sýra-sýnda saptanmýþtýr. Karaköy-Azapkapý arasýnda45.00 m. kadar inilen sondajda ise sahilde doðalve suni dolma kil ve çamurlara rastlandýðý, budolgularýn, yangýn ve deprem felaketleri ve bi-na temellerinden çýkan molozun yüzyýllarboyunca dolmasý sonucunda oluþtuðu belirtil-mektedir (Sayar ve Sayar 1962). Ancak arkeo-lojik kazýlar yapýlmadan söz konusu dolgularýnne kadarýnýn taþýnma, ne kadarýnýn özgün ko-numda (in situ) olduðunu ve hangi dönemleriiçerdiðini hiçbir þekilde söyleyebilecek durum-da deðiliz. Bununla birlikte, bu dolgularýn ka-lýnlýðý, Ýstanbul'un yaþamýnýn oldukça derin-lere indiði yönünde fikir vermektedir.
Bu deðiþkenlik¹, Yarýmada'nýn deðiþik ke-simlerinde yapýlan temel hafriyatlarý ve kazýlar-la da kanýtlanmaktadýr. Kimi yerde 15.00 m.'deHelenistik dönemle karþýlaþýlmakta (Cankurta-ran/Amiral Taftil Sokak), kimi yerde 12.00 m.'de ancak Bizans'a ulaþýlabilmekte (Tahta-kale/Mercan), kimi yerde ise 5.00 m.'de ana-kayaya (Küçük Ayasofya) varýlmaktadýr.1927'deki Hipodrum kazýlarýnda 12.50 m. kadarinildiði halde ana topraða ulaþýlamamýþtýr(Casson 1928:8). Üstelik göreli olarak arkeolo-jik tabakalarýn en ince yer olduðu kabul edilendeniz surlarýnýn arkasýndaki Amiral TaftilSokak'da yapýlan bir temel kazýsýnda yol sevi-yesinin 10-15 m. altýna inildiði halde ana toprakortaya çýkmamýþ fakat bu seviyede Helenistikdöneme ait bir mozaik bulunmuþtur.
¹ Bu deðiþkenliði daha ayrýntýlý verilerle göster-mek amacýyla 24.11.1999 tarihli Kültür BakanlýðýAnýtlar ve Müzeler Genel Müdürlüðü'ne metrogüzergâhýndaki temel kazýlarýyla ilgili ÝstanbulArkeoloji Müzesi'ndeki dosyalarý inceleme doðrul-tusunda yaptýðým baþvurum Genel Müdürlüktarafýndan müzedeki elemanlarýn zamanlarýolmadýðý gerekçesiyle reddedilmiþtir.
Güncel
17ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Tarih öncesi verilere gelince; Topkapý surlarýiçinde 1945-1950 yýllarý arasýnda Aya Ýrini'ningüneyinde açýlan sondajlardan çýkan gri Frigkeramiði, 1973 yýlýnda Ýstanbul ArkeolojiMüzeleri ek binasý temel kazýlarýndan Son TunçÇað sonlarýna tarihlenen çanak çömlek, Çarþý-kapý'da Orta Tunç Çaðý'na tarihlenen KýbrýsMalý benzeri kap parçasý, kezâ hipodromkazýlarý sýrasýnda bulunan M.Ö. 5000'lere ait,halen Ýstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen,kaplar bu bölgenin iskanýný günümüzden 7000yýl öncesine indirmektedir.
Bütün bu daðýnýk veriler bize aslýnda çokönemli bir höyüðün tipik özelliðini yansýtmak-tadýr. Bu baðlamda Yarýmada'nýn 45.00-50.00metreyi bulan muazzam bir höyük olduðunusöylemek yanlýþ olmaz. Dolayýsýyla, Tarihi Ya-rýmada'daki arkeolojik dolgunun 24.2.1999/10627 tarihli kararda ileri sürüldüðü gibi 12.00m. olmadýðý ve büyük deðiþkenlik gösterdiðianlaþýlmaktadýr. Ancak metro hatlarý ve istas-yonlarýn, tüm bu verilerle birlikte çok ayrýntýlýetüt edilerek planlanmasý gerektiðinin önemiortada iken, deðil bu veriler, kabaca iddia edilen12.00 metrenin bile yeterince dikkate alýnma-masý Tarihi Yarýmada ve Beyoðlu-Azapkapýadýna son derece kaygý vericidir.
Ayrýca yukarýda sözünü ettiðimiz tarihseldokunun tam ortasýna açýlmasý plânlanan Þeh-zadebaþý istasyonunun yerinin Kurul tarafýndanonaylanmýþ olmasý ise üzerinde çok tartýþýlmasýgereken bir konudur.
Yürürlükteki Koruma Kararlarý ÝleMetro Projesi Uyuþmamaktadýr
Binlerce yýl içinde sayýsýz uygarlýklara sahneolan Türkiye'de doðal ve kültürel varlýklarýmýzýkoruma yönünde 2863 sayýlý, eksikleri olmaklabirlikte, oldukça kapsamlý yükümlülükleriçeren ve yaptýrýmlar getiren bir yasa bulun-maktadýr. Bu yasanýn yanýsýra Avrupa Konseyiüyesi devletler ile Avrupa Kültür Sözleþmesine
taraf diðer ülkeler, 16 Ocak 1992'de Malta'da"Arkeolojik Mirasýn Korunmasýna YönelikAvrupa Sözleþmesine" imza atmýþlardýr. Tür-kiye bu kararý 13 Ekim 1999 tarihli Resmi Ga-zete'de yayýnlayarak yürürlüðe koymuþtur.Kýrsal ve kentsel yapýlaþmanýn tehdit ettiði ar-keolojik mirasýn korunmasý amacýyla geliþtir-ilen bu sözleþmenin 2. ve 5. maddelerinde yeralan;
- "Miras kimliðinin saptanmasý ve korumaönlemleri" baþlýðý altýnda su ve toprak altýndagörünür bir kalýntý olmasa dahi arkeolojikreserv alanlarýnýn oluþturulmasý ve arkeolojikmirasýn bir envanterinin yapýlmasýdýr. Arkeo-lojik mirasýn tanýmý, yapýlar, inþaatlar, mimarieser gruplarý, açýlmýþ sit alanlarý, taþýnýr varlýk-lar, diðer tür anýtlar ve bunlarýn çevresi istertoprak isterse su altýnda bulunsunlar arkeolojikmirasa dahildirler.
- Arkeologlar, þehirciler ve inþaatçýlar ara-sýnda sistemli bir dayanýþma mekanizmasý oluþ-turmak suretiyle: “Arkeolojik mirasý tahripetmesi muhtemel olan yapýlanma planlarýnýndeðiþtirilmesi; sitin bilimsel incelenmesininyapýlabilmesi ve sonuçlarýnýn yayýnlana-bilmesi için yeterli zamanýn ve olanaklarýnverilmesini saðlamak; arkeolojik deðeri olansitlerin korunmasý, saklanmasý ve deðerlen-dirilmesi için dengeli stratejiler saptanmasý-na yönelik planlama politikalarýna ve yapý-lanma programlarýnýn çeþitli uygulama saf-halarýna katýlýmlarýný saðlamak suretiyle,arkeolojinin ve yapýlanmanýn ihtiyaçlarýnýnbaðdaþtýrmaya ve belirtmeye çalýþmak." ola-rak özetleyeceðimiz maddelerin hiç biri-sininTarihi Yarýmada'da þu anda yapýlan uygu-lamalarla baðdaþmadýðýný açýkça görmekteyiz.
Ýstanbul 1 Numaralý Kültür ve TabiatVarlýklarýný Koruma Kurulu'nun 24.2.1999/10627 sayýlý "....ancak yüzeye yaklaþýldýðý alan-lardaki ve çýkýþ noktalarýndaki, ayrýca topraküstünde bulunan korunmasý gerekli kültür var-
18 iDOL
Güncel
lýklarýna zarar vermeyecek þekilde her türlümühendislik önlemlerinin alýnmasýna...." doð-rultusundaki kararýna raðmen Ýstanbul Bü-yükþehir Belediyesi -öncelikli olarak bizzatuymak zorunda olduðu halde- Beyoðlu Kentselve Tarihi Sit alaný içinde yer alan Galatasarayve Þiþhane semtlerindeki 17 Aðustos depreminisaðlam olarak atlatmýþ tarihi ve tescilli binalarazarar vererek, ayrýca 3.5.2000/11785 sayýlýkararýndaki; "istasyon alanlarýnýn tümündeÝstanbul Arkeoloji Müzeleri denetiminde kazýyapýlmasý" maddesine karþýn halihazýrdaÞiþhane istasyonunda arkeolojik kazý yaptýrma-yarak 2863 sayýlý yasaya göre suç iþlemektedir.
Bu baðlamda, özetlersek, metro projeleriningerek ulusal gerekse uluslararasý yükümlülüklergetiren yasa ve antlaþmalara aykýrý olarak plan-landýðý ve uygulamaya sokulduðu ve uygulan-dýðýný ileri sürmenin yanlýþ olmadýðýnýdüþünüyorum.
Son Söz
Ýstanbul Metrosu planlama ve yapým aþama-larýnda izlenen yol, Ýzmir Metro Ýnþaatý deneyi-minden ders almadýðýmýzýn ve kendi kanunlarý-mýz dahil altýna imza koyduðumuz sözleþ-melere bile "tam uymak zorunda olmadý-ðýmýzýn" göstergesidir. Ýstanbul'a tarihi kimliði-ni veren Tarihi Yarýmada'nýn binlerce yýldan be-ri oluþan birikimi ile muazzam bir höyük oldu-ðunu görmemiz ve ona hakettiði þekilde bilinçliyaklaþmamýz gerektiðini kabul etmeliyiz.
Eski kentlerde ulaþýmýn bir amaç deðil araçolduðunu göz önüne alýrsak Yarýmada'nýn tarihikimliði içinde metronun yerinin olmadýðý dahada belirginleþir. Ýstanbul'un 1950'lerin kriterler-ine dayanarak hazýrlanmýþ ulaþým planlarýný 21.yüzyýlda artýk geçerliliðini yitirmiþtir. Günü-müz anlayýþý içinde geliþen koruma bilinciyleYenikapý'yý ana arter konumuna getirmek Ýstan-bul'un tarihi kimliðine saygýsýzlýk ve rant aç -mak demektir. Sadece Türkiye'nin deðil tüm
dünyanýn ortak mirasý olan Yarýmada'nýn bu türprojelerle geriye dönülemeyecek bir noktayagelmesine tahammülü yoktur. Ýstanbul gibi birkentin Belediye'sinin "kapalý kapýlar ardýnda" iþyapmamasý gerekir, ayrýca "SüleymaniyeCamii'nin altýndan geçmiyoruz ki, 150 m. öte-sinden geçiyoruz" ² deme hakkýna sahip deðil-dir. Kýsaca, Ýstanbul kentine sorumlu olan Bü-yükþehir Belediyesi yasalarý hiçe sayarak kentekarþý suç iþlemektedir.
Kaynakça
Bayçýn, N. 2000
"Suriçi'nde Neler Oluyor? Tarihi Yarýmada'da Metro" yazýsý kapsamýnda yer alan ropörtajlarÝstanbul 35:35-45.
Casson, S. 1928
"The Excavation", Preliminary Report upon the Excavations Carried Out in the Hippodrome of Constantinople in 1927. London, Oxford University Press.
Çaykara, E. 2000
"Þehrin Altýndaki Þehir", Tempo 655:50-54.
Erim Özdoðan, A. 2000
Suriçi'nde neler oluyor? Tarihi Yarýmada'da Metro. Ýstanbul 35:35-45.
Fýratlý, N. 1978
"New Discoveries Concerning the First Settlement of Ancient Ýstanbul-Byzantion", Proceedings of the Xth International Congressof Classical Archaeology:565-544, lev161-168
Pasinli, A. 1995
Byzantion'da Bulunmuþ Yunan Seramiði. Yayýnlanmamýþ doktora tezi.
Sayar, M. ve C. Sayar 1962
Ýstanbul'un Surlar Ýçindeki Kýsmýnýn Jeolojisi. ÝTÜ Maden Fakültesi, Ýstanbul.
Tuna, N. 1997
DLH T.C. Ulaþtýrma Bakanlýðý, Gebze-Haydarpaþa, Sirkeci-Halkalý Banliyö Hattý Ýyileþtirme Etüdü, Boða-ziçi Tüp Geçiþ Baðlantýsý, Doðal ve Kültürel Varlýklarýn Etki Deðerlendirme raporu ve ek raporu.
² Hürriyet/Ýstanbul 13 Eylül 2000
Güncel
19ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Turgut BATURMilli Park Plancýsý
Arkeolog
Bütün dünyada olduðu gibi ülkemizde de,20'nci Asrýn hýzlý nüfus artýþý, teknolojik
geliþmeler, ulaþým imkanlarýnýn artmasý, plânsýzarazi ve kaynak kullanýmlarý orman yangýnlarý,açmalar, aþýrý otlatmalar, sulak alanlarýn kurutul-masý, deðiþik yollarla meydana gelen kirlenmeler,tabiatý korumadaki yasal noksanlýklar doðal kay-naklarýn tahribine ve ekolojik sistemin bozul-masýna neden olmaktadýr.
Çaðlar boyu deðiþik medeniyetlere beþiklikyapan yurdumuz (Paleolitik Çaðdan günümüzekadar) sayýsýz doðal güzelliklere ve kültürel de-ðerlere sahip bulunmaktadýr. Asya ve AvrupaKýtalarý arasýnda bulunan ve insanlýk tarihi kadareski olan Anadolu Yarýmadasý tabii bir köprüolarak doðal ve kültürel mirasýný nesilden nesiletaþýmaktadýr.
Ýnsanýn yeþile olan sevgisi Anadolu'da HattiUygarlýðýndan baþlayarak ve O'nun devamý olanHitit uygarlýðýndan itibaren kendini göstermiþtir.Anadolu'nun yerli halký olan Troyalýlar, Urartular,Lidyalýlar, Trakyalýlar, Ýonyalýlar, Karyalýlar,Likyalýlar, ve daha bir çokkavimler bu geleneði eniyi þekilde kurduklarý þe-hirlerde uygulamýþlardýr.
Mezopotamya'da iseBabil'in asma bahçeleriherkesin hafýzasýnda halenyer almaktadýr.
Kýsaca Peyzaj dedi-ðimiz olay milattan önceki yýllarda bu topraklardabaþlamýþ;. daha sonralarýise Anadolu'da Selçuklu-lar, Beylikler ve Osman-lýlar döneminde daha dageliþmiþtir.
Bu coðrafi konum, yurdumuzu kültürel deðer-ler açýsýndan zenginleþtirirken, ilk yerleþmelerdengünümüze kadar tabiat varlýklarýnýn ve Doðal SitAlanlarýnýn artan bir hýzla aþýrý kullanýmýna vetahribine de neden olmuþtur.
Bu nedenle pek çok medeniyetlere beþik ol-muþ yurdumuzun doðal ve kültürel kay-naklarý-nýn korunarak geliþmesi, milli ekonominin iler-lemesi toplum saðlýðýnýn korunmasý, yurdumu-zun özellik ve güzelliklerinin daha iyi korunarakgelecek kuþaklara en iyi þekilde aktarabilmesi içinmilli park ve benzeri çalýþmalarýn Türkiye içinbüyük önemi bulunmaktadýr. 1956 yýlýnda yürür-lüðe giren 6831 Sayýlý Orman Kanununun 25.maddesine göre 1958 yýlýnda ilk ilan edilenYozgat Çamlýðý ve Karatepe-Aslantaþ Milli Park-larý ile baþlatýlan milli park çalýþmalarý, ülkemizinbilimsel, kültürel ve sosyo-ekonomik yapýsýnaolumlu katkýlar saðlanmýþtýr.
Milli Parklar;
1- Bilimsel ve estetik bakýmdan milli ve mil-letlerarasý düzeyde ender bulunan tabii ve kültürelkaynak deðerlerine sahip, koruma, dinlenme alan-larý ile Çanakkale ve Kurtuluþ Savaþýný simge-leyen önemli savaþ alanlarýný,
2- Bilim ve eðitim bakýmýndan önem taþýyannadir tehlikeye maruz veya kaybolmaya yüz tut-muþ ekosistemleri ve tabii olaylarýn meydanagetirdiði seçkin özellikleri,
24 iDOL
Koruma
DÜNYA KÜLTÜR MÝRASI
“The World Heritage”
MÝLLÝ PARKLARIMIZ
Ýstanbul Eminönü 1994
3- Tabiat ve tabiat olaylarýnýn meydana getir-diði özelliklere ve bilimsel deðere sahip yerleri,
Koruma altýna alarak; koruma-kullanmadengesi içerisinde bugünkü ve gelecek nesil-lerin yararlanmasýna sunmayý amaçlamak-tadýr.
Bu düþünceler içerisinde yaþadýðýmýzdünyanýn tüm kaynaklarýna sahip çýkarken, üze-rinde olan kültürel ve doðal miraslara da sahiplen-mek en tabii görevimizdir. Bu miraslar tüm insan-lýðýn malýdýr.
Vatanýmýzýn doðal gü-zellikleri ile kültürel zen-ginliklerini, gençliðimizevatan sevgisi olarak sun-manýn, en güzel þekille-rinden biri de, hiç þüpheyok ki milli park ve benze-ri alanlarýmýzdýr.
Bu nedenle, milli parkçalýþmalarý yurdumuz içinvazgeçilmez ve gecikilme-mesi gereken bir faaliyetalaný olduðu önemle orta-ya çýkmaktadýr.
Unesco, 1972 yýlýndanitibaren Dünya Kültürel veDoðal Mirasýnýn Korun-
masý, restorasyonu ve ge-liþtirilmesine büyük önemvermektedir. 1997 yýlýMayýs ayýna kadar dünya-da 108 ülkede toplam 506saha kültürel miras olaraktespit edilmiþtir. Bunlar-dan 380 tanesi kültürelmülk, 107 tanesi doðalmülk ve 19 tanesi dekarýþýk yani kültürel vedoðal mülk olarak ayrýl-mýþtýr.
Unesco tarafýndanhazýrlanan Dünya KültürMiras Listesinde ülkem-izde 2000 yýlý itibariyle 9kültür varlýðý bu statü
içerisine alýnmýþtýr. Bunlar;
1- Historic Areas of Ýstanbul (Ýstanbul'un Tarihi Yerleri)
2- Göreme National Park and the Rock Sýtes ofCappadocia (Göreme Milli Parký ve KapadokyaKayalýklarý)
3- Great Mosque and Hospital of Divriði (Divriði Ulu Camii ve Hastanesi)
4- Hattusha (Boðazköy Hitit Merkezi)
5- Nemrut Mountain ( A d ý y a m a nNemrut Daðý)
Koruma
25ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Göreme
Göreme Kasabasý (Avcýlar)
6-Xanthos-Letoon (Antalya Likya Kenti)
7-Hieropolis-Pamukkale (Pamukkale)
8- City of Safranbolu (Safranbolu þehri)
9- Troya (Truva Milli Parký)
Bu sayýyý 1997 yýlý itibariyle dünya ülkelerininbazýlarýyla karþýlaþtýrýrsak;
AmerikaBirleþik Devletleri 18Kanada 10USA ve Kanada 2Meksika 16Bulgaristan 9Kýbrýs 2Fransa 22Almanya 19Yunanistan 14Ýngiltere 16Ýspanya 23Rusya 11Ýtalya 16Portekiz 8Mýsýr 5Tunus 7Avustralya 11Çin 16Hindistan 21Ýran 3Japonya 8Pakistan 5Özbekistan 2
Dünya Kültürel ve Do-ðal Mirasýn KorunmasýnaDair Sözleþme gereðinceülkemizde;
Dünya kültürel miraslistesinde yer alan 9 yer-den 5 tanesi Orman Ba-kanlýðý'nca deðerlendiril-miþ olup, bunlardan 4 ta-nesi Milli Park olarak ilanedilmiþtir.
Bunlardan Göreme veçevresi kültürel ve tabiikaynaklarýn bir arada bu-
lunduðu Kapadokya bölgesinin en önemli açýkhava müzesi olmasý nedeniyle Orman Bakan-lýðý'nca 25.11.1986 tarihinde 9572 hektarlýk alantarihi milli park olarak, Boðazköy Hititlerin Ana-dolu'daki Baþkenti olmasý ile tarihi ve Arkeolojikaçýdan önemi nedeniyle “Göreme Milli Parký”Orman Bakanlýðý'nca 21.09.1988 tarihinde 2634hektarlýk alan “Boðazköy-Alacahöyük TarihiMilli Parký” olarak, Nemrut Daðý ve çevresiKommagene Krallýðýnýn önemli bir merkezi veKral Antiochos'a ait tümülüs ve çevresindekiKolosal Heykellerin muhteþemliði nedeniyle kül-türel ve tabii kaynaklarýn birarada korunabilmesiiçin Orman Bakanlýðý'nca 07.12.1988 tarihinde13850 hektarlýk alan “Nemrut Daðý Milli Parký”olarak, Anadolu'lu yazar Homeros'un epik eserle-ri Ýliadia ve Odysseia ile ölümsüzleþen Troya,Anadolu'nun yerli halký olan Troyalýlarla, Aka-larýn 10 yýl süren savaþlarý ve tahta at efsanesi ilemitolojide yerini bulan ve uluslararasý bir ünesahip olan Troya Tunç çaðýndan baþlayan 3000yýllýk tarihi süresince yayýlým gösteren 9 mede-niyet katýndan oluþan Troya Höyüðü ülkemiz içinoldukça önemli olup arkeolojik zenginlikler, tari-hi kalýntýlar, Mitolojik Kaynaklar ve Jeomorfo-lojik oluþumlarýn üstün niteliklerde olmasý nede-niyle 07.11.1996 tarihinde 13350 hektarlýk alan“Troya Tarihi Milli Parký” Bakanlar KuruluKararý ile Milli Park ilan edilmiþtir.
Dünyada ve yurdumuzda Milli Park konusunada kýsaca deðinmek isterim. Zira Dünya Kültür
26 iDOL
Koruma
Boðazköy Aslanlý Kapý
Mirasýnda Milli Parklar oldukça önemlidir. Bilim-sel ve estetik bakýmdan, Milli ve Milletlerarasýender bulunan doðal ve kültürel kaynak deðerleri-ne sahip alanlar olarak tanýmladýðýmýz Milli Park-lar kavramý dünyada ilk defa Amerika BirleþikDevletleri'nde ortaya atýlmýþtýr. 1872 yýlýndaYellowstone, Milli Park olarak ilan edilmiþtir.
Yurdumuzda ilk defa 1958 yýlýnda Orman Ge-nel Müdürlüðü'nce Yozgat Çamlýðý Milli Parký ileKaratepe-Aslantaþ Tarihi Milli Parkýnýn ilan edil-mesiyle baþlayan Milli Parkçýlýðýmýzýn bu gününebakarsak 33 saha ilan edilmiþ olup, toplam687.245,5 hektarlýk bir alaný kapsamaktadýr.
1958 den 1983 yýlýna kadar 6831 Sayýlý OrmanKanununun 25. Maddesine göre, ancak ormanrejiminde olan alanlar, Milli Park olarak ilanedilebiliyordu. Bunlarýn da sayýsý 17 adettir. 1983yýlýnda çýkarýlan 2873 Sayýlý Milli Parklar Kanu-nu ile, orman rejiminde olmayan alanlar da MilliPark olarak deðerlendirildi.
Orman Bakanlýðýnca 1967-1973 yýllarý arasýn-da, Milli Park Uzun Devreli Geliþme Planý (Mas-ter Plan) yapýlmasý Devlet Planlama TeþkilatýMüsteþarlýðý'nýn koordinatörlüðünde, Orman Ge-nel Müdürlüðü'nce, Milli Park Planlama çalýþma-larý, Milli Park Planlama Heyeti tarafýndan yapýl-mýþtýr. Benim de aralarýnda bulunduðum bu heyetOrman Genel Müdürlüðü Milli Parklar Þubesindeçalýþan deðiþik meslek elemanlarý ile üniversiteöðretim üyeleri (Prof. Dr. Ekrem AKURGAL,Ümit SERDAROÐLU, Prof. Dr. Enver Bostancý,Prof. Dr. Suat SÝNANOÐLU v.d.) ve ilgili bakan-lýklarýn temsilcileri Hikmet GÜRÇAY, BurhanTEZCAN vd. bulunmaktaydý. Ayrýca bu servisteAmerika Birleþik Devletleri Milli Park Servisin -den de (USAÝD)10 uzman yer almýþtý.
Dünya Kültrel Miras Listesinde yer alan birçok saha 1967-1973 yýllarý arasýndaki Tasarý MilliPark Master Planlarý sýrasýnda ele alýnmýþ olma-larý oldukça önemlidir. Ve bu sahalarýn tümü bu-gün için Dünya Kültürel Mirasýnda yer almasýgerekmektedir. Bunun için Unesco'ya gereken bil-gilerin bildirilmesi ve Unesco'nun Türkiye DaimiTemsilciliði ile ilgili bakanlýklarýn müþterekenyapacaklarý bir toplantýda bu sahalarýn belirlen-mesi gerekir.
Yukarýda bahsettiðim Milli Park PlanlamaHeyeti ülkemizde Milli ve Milletlerarasý doðal vekültürel kaynak deðerlerine sahip alanlarýn 1967-1973 yýllarý arasý Milli Park olarak Uzun DevreliGeliþme Planlarýný yapmýþtýr. Bunlar;
1-Pamukkale Milli Parký
2- Göreme Tarihi Milli Parký
3- Troya Tarihi Milli Parký
4- Boðazköy-Alacahöyük Tarihi Milli Parký
5- Termessos (Güllük Daðý ) Milli Parký
6- Olimpos-Beydaðlarý Sahil Milli Parký
7- Halikarnassos (Bodrum) Sahil MilliParký
8- Köprülü Kanyon Milli Parký
9- Kovada Gölü Milli Parký
10- Efes TarihiMilli Parký
11- Bergama Tarihi Milli Parký
Bunlardan 6831 Sayýlý Orman Kanununun 25.maddesine göre Milli Park olarak ilan edilenler;
Koruma
27ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Divriði Ulu Cami
Termessos Milli Parký 03.11.1970 tarihinde6702 hektar olarak; Kovado Gölü Milli Parký03.11.1970.tarihinde 6534 hektar olarak, Olim-pos Beydaðlarý Sahil Milli Parký 16.03.1972tarihinde 34425 hektar olarak, Köprülü KanyonMilli Parký da 12.12.1973.tarihinde 36614 hektarolarak ilan edilmiþtir.
Ýþte Milli Parklar Teþkilatý daha o yýllarda,Dünya Kültür Mirasýnda yer alan, Göreme,Boðazköy, Pamukkale ve Troya'yý Milli Park ola-rak Master Planlarýný yapmýþtýr.
Þu an Dünya Kültür Mirasýnda yer alýp da,Milli Park olarak ilan edilemeyen tek yer Pamuk-kale'dir. Diðerleri ilan edilmiþtir.
Ülkemiz doðal ve kültürel kaynaklar açýsýndanoldukça zengindir. Böylesine zengin bir tarihiolan Anadolu Medeniyetlerine sahip çýkmak, bun-larý en iyi þekilde koruyarak ve geliþtirerek, gele-cek nesillere intikal ettirmek, hepimize düþenulusal bir görevdir.
Bu açýdan Milli Parklarýmýz oldukça önem arzeder.
Ülkemizde doðal ve kültürel kaynaklarýmýzbaþta olmak üzere Dünya Kültür Mirasýna girensahalarýn nitelikleri ile baþta Amerika BirleþikDevletleri ve bazý Avrupa ülkelerini mukayeseedersek önemli sonuçlar elde ederiz. Bu ise MilliParkçýlýðýmýz açýsýndan oldukça önemlidir.
Bugün U.S.A' da 18 adet Dünya Kültür Mira-sýndan bulunan alandan 12 tanesi Milli Parktýr.
1- Redwood National Park
2- Yellowstone National Park
3- Grand Canyon National Park
4- Everglades National Park
5- Olimpic National Park
6- Great Smoky Mountains National Park
7- Yosemite National Park
8- Chaco Culture National Historical Park
9- Hawaii Volcanoes National Park
10- Carlsbad Caves National Park
11- Mammoth Cave National Park
12- The Statue of Libecty
13- Mesa Verde
14- Indepence Hall
15- La Fortaleza and San Juan Historic Site
in Puerto Rico
16- Cahokia Mounds State Historic Site
17- Pueblo de Taos
18- Monticello and Universitiy of Virginia in
Charlottesville.
Kanada'da 10 adet Kültür Mirasýndan 5 tanesiMilli Parktýr.
Örneðin;
1- L'Anse aux Meadows National HistoricalPark
2- Nahanni National Park
3- Wood Buffalo NationalPark
4- Gros Mome NationalPark
5- Canadian RockyMountains Park
6- Quebec (HistoricalArea)
7- Dinosaur ProvincialPark
8- Anthony Island.
Avrupa'daki durum birazdaha deðiþiktir. Dünya Kül-türel Mirasýnda yer alan sa-halarýn içerisinde kültür vedoðal miras yanýnda, bazýdini yapýlar da (Kilise, kated-ral gibi) yer alýyor.
28 iDOL
Koruma
Grand Kanyon
Fransa'daki 22 yerin hemen hepsi kültürelkaynaklý sahalar olup 6 adeti kilise ve kate-draldir.
Örneðin;
1- Cathedral of Notre-Dame
2- Chartres Cathedral
3-Vezelay, Churland Hill
4- Pont du Gard (Roman Aqueduct)
5- Historic Center ofAvignon
6- Paris, Banks of the Seine
7- Palace and Park of Versailles
8- Bourges Cathedral
9- Le Canal du Midi
10- Palace and Park of Fontainebleau
Almanya'da ise 19 adet Kültür Mirasýnýn 8tanesi katedral veya kilisedir. Diðerleri sarayveya tarihi alanlardýr.
1- Aachen Cathedral
2- Speyer Cathedral
3- Pilgrimage Churc of Wies
4- Historic Town of Goslor
5- Cologue Cathedral
6- Prigrimage Church of wes
7- Messel Pit Fosil Site
8- Town of Bamberg.
Yunanistan'da 14 yerin çoðunluðu Ar-keolojik alanlarý kapsamaktadýr.
Örneðin;
1- Archaelogical Site
of Delphi
2- Archapolis,
Athens
3- Archaelogical Site
of Olympia
4- Archaelogical Site
of Vergina
5- Delos.
Son olarak Ýngiltere'den de örnek vermekgerekirse; 16 yerin bir kýsmý mimari yapýlar vedoðal kýyýlardan oluþmuþtur.
Örneðin;
1- Tower of London
2- Hadrians Wall
3- Old and New Towns of Edinburg
4- Blenheim Palace
5- Giant's Causeway and Causeway Coast
6- The Castles and Town Walls of king
Edward in Gwynedd
7- City of Bath
8- Henderson Island.
Avrupa ve Amerika Kýtasýndan verdiðimiz buörneklerden de anlaþýlacaðý gibi, Kültürel Miraskonusunda, ülkemiz oldukça zengindir.
Ancak bunlarýn anlatýlmasý ve tanýtýlmasý için,çalýþmalara derhal baþlamak gerekir.
Eðer ülkemizde Mimar Sinan'a ait birçok sivil,askeri ve dini yapýlardan birisi bugüne kadarDünya Kültür Mirasý olarak tespit edilmemiþse bu
Koruma
29ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Grand Kanyon
oldukça üzücüdür. Avrupa ülkeleri birçok kated-ral ve kiliseyi Dünya Kültür Mirasýna aldýrýrkenbizim de bu konuda gereken baþvurularý derhalyapmamýz gerekir. Amerika ve Kanada'da ki bir-çok milli park bu listeye girerken ülkemizde deKöprülü Kanyon, Karatepe-Aslantaþ, Termessos,Dilek Yarýmadasý, Kaçkar Daðlarý, BeydaðlarýSahil Milli Parký gibi birçok milli parkýmýzýn daDünya Kültür Mirasý Listesinde mutlaka yer al-masý gerekir.
Bu konuda, Unesco Türkiye Daimi Temsilci-liðinin koordinatörlüðünde Orman Bakanlýðý,Kültür Bakanlýðý, Turizm Bakanlýðý, Çevre Ba-kanlýðý ve Dýþ Ýþleri Bakanlýðý ile Vakýflar GenelMüdürlüðü temsilcilerinden oluþacak bir komis-yonun derhal Türkiye'nin Dünya Kültür Mirasýnagirebilecek kaynaklarýný tespit etmek ve gerekengiriþimlerde de bulunmak üzere çalýþmalara baþ-lamasýnýn gerekliliðine inanmaktayýz.
Dünya Kültürel ve Doðal Mirasýn Korunma-sýna dair sözleþme gereðince, Dünya KültürMirasýnda yer alan ülkemizin dokuz kültür varlý-ðýndan biri olan ve Milli Park statüsünde bulunanNemrut Daðý Milli Parkýnda yapýlacak MasterPlan oldukça önemlidir.
Bizler, milli parklarýmýzý ve koruma alanlarý-mýzý geleceðin en önemli kaynaðý olduðunu ve bukaynaðýn bu günden Uzun Devreli Geliþme Plan-larýna uygun olarak koruma ve kullanma dengesiiçinde gelecek kuþaklara devredebileceðimiz mil-li bir miras olarak görmekteyiz.
Bu nedenle milli parklar hepimizindir. Bu sa-halarý korumak her birimizin olduðu gibi baþtaUnesco olmak üzere bütün dünya insanlarýnýn dagörevidir. Bütün bu açýklamalar ýþýðýnda görülü-yor ki Türkiye'nin kültürel miras alanlarý konu-sunda Milli Parklar Genel Müdürlüðü doðrudaniliþki içerisindedir. Bu durumda söz konusu olankültürel miras projesi içinde Orman Bakanlýðý'nýnve dolayýsýyla Milli Parklar ve Av-Yaban HayatýGenel Müdürlüðü'nün de Kültür Bakanlýðý'nýnKültür ve Tabiat Varlýklarý Genel Müdürlüðü ileAnýtlar ve Müzeler Genel Müdürlüðü ve VakýflarGenel Müdürlüðü ile birlikte yer almasý gerekir.
Ayný zamanda, Dünya Mirasýnýn ve tüm Koru-ma Alanlarýnýn bölgedeki yerel halkýn, bilim
adamlarýnýn, meslek kuruluþlarýnýn, vakýflarýn,kamu kurum ve kuruluþlarý ile sivil toplum kuru-luþlarýnýn da katýlýmýyla plan ve projeler üretilmelidir.
Geliþme planý uyarýnca iskan ve yapýlaþmayakonu olacak yerler için, imar kanununa göre imaruygulama planlarý, milli park geliþme planý hü-küm ve kararlarýna uyarak süratle hazýrlanmalýdýr.
Uzun Devreli Geliþme Planý yapýlýþý sýrasýnda;yörenin arazi koþullarý ile bölgenin sosyo-eko-nomik yapýsý, halkýn geçim kaynaklarý ile yerelhalkýn ihtiyaçlarýna göre, hizmet götürecekolan bütün kurumlarýn koordineli bir þekildeiþbirliði ile, sadece planlanan alanýn sýnýrlarýiçerisinde deðil, kaynaðý etkileyen çevresi ilebirlikte, yani havza bazýnda ortak planlarý,uygulamaya yönelik kararlarý, çalýþma alan vetekniklerinin yerel halkla birlikte belirlemekgerekir.
Yapýlacak projelerde tüm ayrýntýlý planlar ile(deðiþik ölçeklerde) sosyo-ekonomik ve demog-
30 iDOL
Koruma
Ohrid Makedonya
rafik yapý mutlaka ele alýnmalý ve sahanýn Yöne-tim Planý elde edilmelidir.
Aksi taktirde yerel halkýn katýlýmýný saðlaya-mamýþ bir master plan ve buna baðlý olarak yöne-tim planý uygulama imkaný bulamaz.
Uzun Devreli Geliþme Planý (master plan) ça-lýþmalarýnda; alan içerisindeki yerleþim alan-larýyla ilgili, bilhassa köy yerleþik alanlarýnda-ki iþ yerleriyle bire bir kooperatiflerle bire bir,hane halký ile de %30 örnekleme ile anketleryapýlmalýdýr. Bu anketler yoluyla korunacakAlanýn, koruma-kullanma dengesi içerisinde,çevresindeki nüfusun demografik, ekonomikve sosyal yapýlarýnýn yanýnda Milli Park veyabenzeri alandan direk yararlanan yakýn köy-lerin de sorun ve beklentileri saptanmýþ olur.Analitik ve sentezden sonraki aþamada, Plankararlarýnda havza bazýnda kullanýlacak, öne-riler önemli birer veri olarak doðal ve kültürelalanýn korunmasýnda getirilebilecek kullaným-larla ilgili ipuçlarýnýn elde edilmesini mümkünkýlar.
Planlama çalýþmalarýný, yönlendiren ve sýnýr-layan etkenleri de þöyle sýralayabiliriz.
1- Yasal sýnýrlayýcýlar2- Fiziki sýnýrlayýcýlar (Doðal eþikler)3- Antropojenik sýnýrlayýcýlar (Ýnsana dayalý kullaným baskýsý).
1- Yasal sýnýrlayýcýlar:
3800 Sayýlý Orman Bakanlýðý Kuruluþ ve Görevleri Hk. Kanun
6831 Sayýlý Kanunu
2873 Sayýlý Milli Parklar Kanunu
2863 Sayýlý Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kanunu
3386 Sayýlý Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kanunu (deðiþiklik)
2872 Sayýlý Çevre Kanunu
3194 Sayýlý Ýmar Kanunu
2634 Sayýlý Turizm Teþvik Kanunu
3167 Sayýlý Kara Avcýlýðý Kanunu
797 Sayýlý Kuþlarýn Korunmasý Hk. Kanun
3086 Sayýlý Kýyý Kanunu
1380 Sayýlý Su ürünleri Kanunu
442 Sayýlý Köy Yerleþik Alanlarýna ÝliþkinKanun
3367 Sayýlý Köy Yerleþik Alanlarýna Ýliþkin Kanun
3573 Sayýlý Zeytinciliðin Ýslahý ve Yabanilerinin
4086 Sayýlý Araþtýrýlmasý Hk. Kanun
4342SayýlýMer'a Kanunu
6200 Sayýlý DSÝ KuruluþKanunu
2886 Sayýlý Devlet Ýhale Kanunu
2-Fiziki Veriler (Sýnýrla-yýcýlar)
Arazi kullaným kararlarý-nýn geliþtirilmesinde dikka -tealýnmasý gereken doðal eþik-ler, oldukça zengin doðal kay-naða sahip Milli Park ve ben-zeri alanlarda, biyolojik alanave jeomorfolojik öneme sahipalanlar olarak tanýmlanabilir.
Koruma
31ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Termessos Antalya
Sahip olduklarý ekosistemler ile doðal eþiklerioluþturan morfolojik oluþumlar (karstik alan, ko-ruganlar, doðal maðaralar, düdenler, kayonlar vb.)Milli Park veya benzeri alanlarýn doðal kaynakdeðerlerinin diðer bir zenginliðidir. Biyolojik ö-neme haiz alanlarda, endemik bitki alanlarý, or-man alanlarý ve fauna açýsýndan önemli alanlardýr.
Kültürel Kaynaklarda ise tarihi, arkeolojik vemimari veriler ile tesbit edilmiþ SÝT alanlarý ol-dukça önemli alanlardýr.
1-Antropolojenik Veriler (Sýnýrlayýcýlar)
Ýnsana dayalý kullaným baskýsý;
Doðal Eþikler ile tanýmladýðýmýz kullanýmaaçýlmayacak mutlak korunmasý gerekli alanlardýþýnda kalan alanlarda, Planlama safhasýndageliþtirilecek arazi kullaným kararlarýnýn niteliði-ni ve yoðunluðunun belirlenmesinde önemli yön-lendirici ve sýnýrlayýcý verilerden sonuncusu daantropojenik verilerdir.
Buna baðlý olarak ta, sentez bölümündeAnalitikte elde edilen verilerin deðerlendiril-mesiyle, sorun tanýmlamasý yapýlarak, sentez har-itasý elde edilir. Yasal, fiziki ve antropojenik sýnýr-layýcýlar belirlenir. Mevcut veriler birleþtirilir.Mevcut verilerin karþýlýklý iliþkilendirilerekdeðerlendirilmesi yapýlmýþ alanýn doðal siste-mini olumlu veya olumsuz etkileyen faktörleri ilekültürel kaynaklarýn irdelenmesi ile elde edilen"SÝT" alanlarý, varsa Çevre Düzeni Planý sentezharitalarýnýn elde edilmesinde kullanýlýr. Planlamametodu olarak ta bölgeleme kullanýlmalýdýr.
Planlama da üç etken vardýr. Arazi kullanýmkararlarýnýn belirlendiði Fiziki Planlarda, doðaleþikler kullanýma açýlmayacak alanlarý ortayaçýkarýr, (Mutlak koruma zonu) AntropojenikSýnýrlayýcýlar ise arazi kullaným niteliðini veyoðunluðunu belirler. (Sýnýrlý Kullaným Zonu-Kullaným Zonu) En son olarakta Yasal Sýnýr-layýcýlar (Kanun ve Yönetmelikler) ise planýnuygulanabilirliðini tanýmlar ve saðlar.
Burada þunu da önemle belirtmek yerinde ola-caktýr;
Yasalardan ve buna baðlý olarak çýkarýlanyönetmeliklerden kaynaklanan, diðer kamukurum ve kuruluþlarý ile görev ve yetki kargaþasýyaþanmasýnýn süratle çözümlenmesi gerekir.
Bunun için yasal verilerde kanunlarýn çok olmasý-na raðmen kavram ve yetki kargaþasý içerisindebulunmalarý ve yetersizliklerinden dolayý (1983yýlýnda çýkarýlan 2873 Sayýlý Milli ParklarKanunu, 2863 Sayýlý Kültür ve Tabiat VarlýklarýnýKoruma Kanunu ve 2872 Sayýlý Çevre Kanunugibi...) günümüz korumacýlýk anlayýþýna vebugünün þartlarýna cevap vermemesi nedeniyle,yasalarýn yeniden gözden geçirilmesi zaruri halegelmiþtir.
Yurdumuzda Milli Saraylarýmýz baþta olmaküzere, bilhassa geleneksel mimarimizin en güzelörnekleri olan Safranbolu Evleri, KastamonuEvleri, Ýstanbul Boðaziçindeki Yalýlar, AntalyaKaleiçi, SÝT alanlarýmýz ve diðer mimarimirasýmýzýn korunmasý geleceðimiz için oldukçaönemlidir.
Orman Bakanlýðý yurdumuzda bilimsel veestetik bakýmdan, milli ve milletlerarasý enderbulunan doðal ve kültürel kaynak deðerlerinin,zengin folklorik yapýsýnýn ve gelenekselmimarisinin korunarak devamlýlýðýnýn saðlanmasýve bu sahalarýmýzýn koruma-kullanma dengesiiçerisinde planlanarak, gelecek kuþaklara milli birmiras olarak býrakýlabilmesi için, bu sahalarýngünümüz koþullarýna uygun olarak Uzun DevreliGeliþme ve Yönetim Planlarýný derhal yapmalýdýr.Daha önceki yýllarda yapýlmýþ olan MasterPlanlarýn da, günümüz þartlarýna uygun olarakplan revizyonlarýnýn yapýlmasý þarttýr. Yapýlmasýdevam eden master planlarýnda, çözüm getirici vekalýcý planlar olmasýna dikkat etmeliyiz.
Milli Parklar ve Av-Yaban Hayatý GenelMüdürlüðünce yurdumuzda 1958 yýlýndangünümüze kadar ilan edilen Milli Park ve benzerialanlarýmýz 33 adet Milli Park, 16 adet TabiatParký, 35 adet Tabiatý Koruma Alaný, 58 adetTabiat Anýtý'dýr.
Yurdumuzda Milli Parklar 687.245.5 hektar,Tabiatý Koruma Alanlarý 85.531 hektar, TabiatParklarý da 69.090 hektar olup, toplam korunanAlanlar 893.866,5 hektardýr.
Buna Tabiat Anýtlarý ile SÝT Alanlarý dahildeðildir.
Unutmayýnýz ki Milli Parklar hepimizindir.Koruma Alanlarýný çoðaltarak korumak he-pimizedüþen milli bir görevdir.
32 iDOL
Koruma
Halil Hamdi EKÝZ*
Bu yazýmýzda Tekirdað MüzesiKoleksiyonerlerinden Sayýn Mehmet ÝlhanTaþmerdiven- li'nin koleksiyonunda bulunan ikiHitit Tanrý heykelciðini inceleyeceðiz.1
Heykelciklerin ke- sin buluntu yerleri bilin-memekle beraber, muh- temelen Gaziantepcivarýnda bulunmuþ olabileceði sanýlmaktadýr 2
Her iki heykelciðin de daha önceden hazýr-lanmýþ olan bir kalýba dökülmek suretiyle yapýl-dýðý; ancak ikisinin de kalýptan çýkarýldýktansonra baþlarýnýn arka tarafý ile gövdelerinin ar-ka taraflarýnýn üst kýsýmlarýnýn dövme tekniði iledüzleþtirildiði anlaþýlmaktadýr.
KATALOG
69 ENVANTER NUMARALI HEYKELCÝK(Resim 1, 2, 3, Þekil 1, 2,)
Bronzdan yapýlmýþ olan heykelcik çok pas-lanmýþ durumda olup, siyah renktedir. Sol kolu-nun uç kýsmý ve gövdesinin alt kýsmýnýn ucukýrýk ve eksiktir. Sol kolunun uç kýsmýnda yeþilrenkte bir pas tabakasý bulunmaktadýr. Yüzü-nün detaylarý çok az belirgindir. Boyu 8,7 cm.,baþ geniþliði 1,4 cm., kol geniþliði ise 3,2 cm.
dir.
Eser gövdesinin alt kýsmý ince, uzun vesilindirik þekilli olan bir tanrý heykelciðidir. Ba-þýnda konik þekilli, uzun, baþa oturan kýsmý darve ucu sivri olan külaha benzer bir baþlýk vardýr.Gözleri yuvarlak birer çýkýntý þeklindedir. Düzolan burnunun ucu sivridir. Çok az belirgin olanaðzý hafif yatay bir çýkýntý halindedir. Kulaklarýyarým elips þekilli birer çýkýntý halindedir.
Boynu uzuncadýr. Gövdesinin üst kýsmýüçgen þekilli; alt kýsmý ince, uzun ve silindirikþekillidir. Kýrýk olan gövdesinin alt kýsmýnýn ucu-nun ne þekilde son bulduðu ise belli deðildir.Yanlara açýlmýþ olan kollarý dirsekten bükülmüþdurumda öne doðru uzatýlmýþtýr. Elleri vebacak hatlarý belirtilmemiþtir.
70 ENVANTER NUMARALI HEYKELCÝK(Resim 4, 5 , 6, Þekil 3, 4)
Bronzdan yapýlmýþ olan heykelcik oldukçapaslanmýþ durumda ve siyah renktedir. Kol-larýnýn uç kýsýmlarý kýrýk ve eksik olup, sað kolu-nun uç kýsmýnda yeþil renkte bir pas tabakasývardýr. Yüzünün detaylarý fazla belirgin deðildir.Boyu 6,8 cm., baþ geniþliði 1,3 cm., kolgeniþliði ise 2,1 cm. dir.
Eser ayakta durur þekilde tasvir edilmiþ olanbir tanrý heykelciðidir. Baþýnda konik þekilli,uzunca, baþa oturan kýsmý dar ve ucu sivri olankülaha benzeyen bir baþlýk bulunmaktadýr. Çokaz belirgin olan gözleri yuvarlak þekillidir. Burnu
33
Makale
TEKÝRDAÐ'DA ÖZEL BÝRKOLEKSÝYONDA BULUNANÝKÝ HÝTÝT TANRI HEYKELCÝÐÝ
Resim-1 Resim-2 Resim-3
Resim-4 Resim-5 Resim-6
ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
iri düzdür. Ýnce bir çizgi halinde belirtilmiþ olanaðzý silikleþmiþ durumda olup, fazla belirgindeðildir. Kulaklarý yarým elips þekilli birer çýkýntýhalindedir.
Boynu kýsa ve kalýndýr. Gövdesinin üstkýsmý üçgen þekilli; alt kýsmý ise ince ve silindi-rik þekillidir. Kollarý yanlara açýlmýþ ve dirsektenbükülmüþ durumda öne doðru uzatýlmýþtýr.Elleri ve birbirine bitiþik olan bacaklarýnýn hat-larý belirtilmemiþtir. Geniþçe olan ayaklarýnýnucu düz olup; ön kýsmý uzunca, arka kýsmý isekýsa bir çýkýntý þeklinde belirtilmiþtir. Ayaklarýnýnaltýnda üst kýsmý daha ince olan kýsa, kalýn vedikdörtgen þekilli bir sap kýsmý bulunur.
KARÞILAÞTIRMA ve TARÝHLENDÝRME
Her iki heykelciðin de külaha benzeyen baþ-lýklarý konik þekilli, uzunca ve baþa oturan ký-sýmlarý dar olup, uçlarý sivridir. Bu tip baþlýklarAssur Ticaret Kolonileri Devri'ne ait KültepeKarum II. katta bulunmuþ Anadolu Grubumühür baskýlarýnýn üzerindeki bazý tanrý figür-lerinin3 ve yine ayný yerde bulunmuþ bir kurþunfigürin4 ile bir taþ kalýbýn5 , Boðazköy'de elegeçmiþ bir kurþun figürinin6; Eski Hitit Devri'netarihlendirilen Açana heykelciðinin7, TilmenHöyük heykelciðinin8, Ýstanbul ArkeolojiMüzeleri'ndeki 77.11 (Doðanþehir heykelciði)9,87.75, 7501 M10 envanter numaralý heykelcik-lerin, Çorum heykelciðinin11 ve Cafer SaitOkray Koleksiyonu'ndaki 16, 17 envanter nu-
maralý heykelciklerin12 baþlýklarýyla benzerlikgösterir. Heykelciklerin ikisinin de yarým elipsþekilli birer çýkýntý halinde olan kulaklarý EskiTunç Çaðý'na ait Alaca Höyük'te bulunan ikikadýn heykelciði13 ile Ýkiztepe'de ele geçen birkadýn heykelciðinin14; Eski Hitit Devri'ne aitAliþar heykelciðinin15, Çorum heykelciði-nin16, Karaman heykelciðinin17, ÝstanbulArkeoloji Müzeleri'ndeki 77.11 (Doðanþehirheykelciði)18, 87.5, 87.75, 7501 M19 envanternumaralý heykelciklerin ve Cafer Sait OkrayKoleksiyonu'ndaki 18, 19, 20, 399 envanternumaralý heykelciklerin20 kulaklarýný andýrmak-tadýr. Ýki heykelciðin de fazla belirgin olmayanyüz hatlarý þematik üslûpta yapýlmýþtýr.
Her iki heykelciðin de yanlara açýlmýþ olankollarý dirsekten bükülmüþ durumda öne doðruuzatýlmýþtýr. 70 envanter numaralý heykelciðinbirbirine bitiþik olan bacaklarýnýn hatlarý belir-tilmemiþtir, ancak geniþçe olan ayaklarýnýn önve arka kýsýmlarý birer çýkýntý halinde belirtil-miþtir. 69 envanter numaralý heykelciðin debacak hatlarý belirtilmemiþ olup, kýrýk olan göv-desinin alt kýsmýnýn ucunun ne þekilde son bul-duðu belli deðildir.
70 envanter numaralý heykelciðin alt kýsmýn-da bulunan kýsa, kalýn ve dikdörtgen þekilli sapkýsmý bunun bir yere yerleþtirilerek veya soku-larak kullanýldýðýný göstermektedir.
Burada incelediðimiz heykelciklerin ikisininde benzeri olan diðer heykelcikler gibi Eski HititDevri'ne, yani M.Ö. 16-18. yüzyýllara tarihlen-dirilebileceði kanaatindeyiz.
Makale
34
Þekil-1 Þekil-2
Þekil-3 Þekil-4
iDOL
DÝP NOTLAR
*- Halil Hamdi Ekiz, Arkeolog, Ýzmir Müzesi, Ýzmir.
1- Koleksiyonunda yer alan bu tanrý heykelcik
lerini yayýnlama için izin veren Sayýn Mehmet
Ýlhan Taþmerdivenli'ye; kendisinden izin alma
ma yardýmcý olan, yardýmlarýný esirgemeyen
ve eserlerin resimlerini çeken Tekirdað
Müzesi Müdürü Sayýn Mehmet Akif Iþýn'a ve
yardýmlarýný gördüðüm ayný müzenin Müze
Araþtýrmacýsý Sayýn N. Önder Öztürk'e teþek-
kür etmeyi bir borç bilirim.
2- Koleksiyoner Sayýn Mehmet Ýlhan Taþmerdi-
venli heykelciklerin Gaziantepli bir þahýs tara-
fýndan getirilmiþ olduðunu ve Gaziantep civa-
rýnda bulunmuþ olabileceðini belirtmektedir.
3- Özgüç 1965, s.7, Lev. I 2, VI 8, VIII 24.
4- Emre 1971, s. 27, Lev. V 7.
5- Emre 1971, s. 165, Lev. XV 1 a, 1 b.
6- Emre 1971, s. 25, Lev. V 6.
7- Woolley 1955, s. 276, Pl. LXX No. AT/39/67.
8- Alkým 1968, s. 218, 272, Res. 142.
9- Uzunoðlu 1979, s. 321-325, Fig 1, 2, 3.
10- Ekiz 1998 a, s. 15, 18, Lev. II 1 a, b, 3.
11- Ekiz 1997, s. 162, 164, Res. 4, 5, 6, Þek. 3, 4.
12- Ekiz 1998 b, s. 79-80, 82, Res. 1, 6, Þek. 1, 4.
13- Koþay 1951, s. 73, Lev. CXCV L 1, L 2.
14- Alkým 1979 s. 155 , Lev. 115, Res. 32-33.
15- Ekiz 1997, s.161-162, Res. 1, 2, 3, Þek. 1, 2;
Osten 1937, s. 192, 193, Fig. 230 e 1612.
16- Ekiz 1997, s. 162, Res. 4, 5, 6, Þek. 3, 4.
17- Ekiz 1997, s. 162-163, Res. 7, 8, 9, Þek. 5, 6.
18- Uzunoðlu 1979, S. 321-325, Fig. 1, 2, 3.
19- Ekiz 1998 a, s. 15,18, Lev. II.
20- Ekiz 1998 b, s. 80-83, Res. 7-18, Þek. 5-12
KAYNAKÇA
ALKIM, U. Bahadýr 1968, Anatolia I. From the
Beginnings to the end of 2 nd Millenium B.C.
Archaeologia Mundi, Nagel Publishers,
Geneva.
ALKIM, U. Bahadýr 1979, "Ýkiztepe Kazýsý: Ýlk
Sonuçlar", VIII. Türk Tarih Kongresi, 11-15
Ekim 1976, Kongreye Sunulan Bildiriler, I. Cilt,
s. 151-157.
EKÝZ , Halil Hamdi 1997, "Ankara Anadolu Medeni-
yetleri , Çorum, Karaman ve Konya Müzeleri '
nde Bulunan Bazý Tanrý Heykelcikleri", Ana-
dolu Müzesi 1996 Yýllýðý, Ankara, s. 161-172.
EKÝZ , Halil Hamdi 1998 a, "Ýstanbul Arkeoloji
Müzeleri'nde Bulunan Üç Tanrý Heykelciði",
Arkeoloji Dergisi V, Ege Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Yayýnlarý, Edited By H. Malay, Ýzmir,
s. 15-18
EKÝZ , Halil Hamdi 1998 b, "Özel Bir Koleksiyonda
Bulunan Bir Grup Tanrý Heykelciði", Anadolu
Medeniyetleri Müzesi 1997 Yýllýðý, Ankara,
s. 79-93.
EMRE, Kutlu 1971, Anadolu Kurþun Figürleri ve
Taþ Kalýplarý. Türk tarih Kurumu Yayýný VI.
Seri No: 14, Ankara
KOÞAY Hamit Z. 1951, Türk Tarih Kurumu Tara-
fýndan Yapýlan Alaca Höyük Kazýsý 1937-1939
daki Çalýþmalara ve Keþiflere Ait Ýlk Rapor.
Türk tarih Kurumu Yayýný V. Seri No: 5,
Ankara.
OSTEN, Hans H. Von der 1937, The Alishar Hüyük
Seasons of 1930-32, part II. The University of
Chicago, Oriental Institute Publications
Volume XXIX, Chicago, Illinois.
ÖZGÜÇ, Nimet 1965, Kültepe Mühür Baskýlarýnda
Anadolu Grubu. Türk tarih Kurumu Yayýný V.
Seri No: 22, Ankara.
UZUNOÐLU, Edibe 1979, "Une Figurine de
Fondation Hittite", Florilegium Anatolicum,
Melanges offerts a Emmanuel Laroche,
Editons E. De Doccard, Paris, s. 321-325.
WOOLLEY, Sir Leonard 1955, Alalakh. An
Account of the Excavations at Tell Atchana in
the Hatay, 1937-1949, Oxford.
35
Makale
ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Latince'den Çeviren Haydar DÖNMEZ
Ben, Colchis'lerin kraliçesi hâlâ unut-madým þunu: Sen benim hünerimden
yararlanmaya can attýðýnda, ben sana zamanayýrabilmiþtim. O günler, geçici ömür ipliðinipaylaþtýran kardeþ tanrýçalarýn benim yazgýipliðimi eðirdiði zamandý. O gün Medea güzelceölebilirdi. O günden bu yana ömür diyegördüðüm ne varsa, yalnýzca ceza oldu.
Ne dertli baþým varmýþ benim! Gürbüz genç-lerin denetimindeki Argo gemisi ne diye aradýPhrixus'un postunu? Biz Colchis'lilerniçin çevirdik bakýþlarýmýzýMagnesia Argo'suna ve siz,Yunan tayfasý, niçin içtinizPhasis'in sularýndan? Niyebunca okþadý gözümügönlümü, senin o sarýsaçlarýn, boyun bosunve tatlý dillerin? Bir elgemisi kýyýlarýmýzayanaþýp gözü karayiðitleri bizegetirdiðinde, her þeyibir çýrpýda unutanAesonoðlu, aðzý yalýmlýboðalarýn karþýsýnabüyülü merhemden yoksunçýkacaktý demek! Çiftçi oluptohum ekecekti ve bir o kadarda düþman, kendi ektiðindenölüm biçmek için! Nice hýyanetin kökükurumuþ olurdu seninleböylece, belâlým, ben deonca derde sokmamýþolurdum baþýmý!
Gördüðü iyiliði nankörün baþýna kakmaktada bir zevk varmýþ! Yararlanacaðým bundanben. Senden koparýlmýþ biricik zevkim bu ola-cak! Denenmedik bir gemiyle Colchis'lilerinyanýna git buyruðunun ardýndan, geldin yurdu-mun varsýl topraklarýna. Yeni gelinin buradaeriþtiðine ben orada kavuþmuþtum. Onunbabasý nice varlýklýysa, benimki de onca varlýk-lýydý. Bununki iki deniz ortasýndaki Ephyre'yielinde tutar, benimki ise karlý Scythia'ya dek,Pontus'un solundaki tüm topraklarý.
Ey Aeetes! Pelasg gençlerini evinde aðýr-layan sen oldun! Yunan kahramanlarý!
Rengârenk yataklarda yan gelip yatan siz! Bende seni o sýralar gördüm iþte, seni o sýralar taný-maya baþladým. Buydu iþte beni canevimden ilkvuran! Gördüm seni, mahvoldum. Daðladý benimisli menendi görülmedik bir yalaz. Yüce tan-rýlarýn önünde yandým çýra misali. Hem gözalýcýydýn hem de yazgým sürüklüyordu beniardýndan. Gözlerinin ýþýðýyla kamaþtý gözlerim.Hain! Sen bunu gördün. Hem sevdayý kimgizleyebilir ki! Sevda yalazýný alabildiðine vururdýþa.
Bir ara dendi ki sana azgýn boðalarý tut boy-nundan, koþ alýþýlmadýk sabana. O boðalarMars'ýndý, boynuzlarýyla göründüðünden dahakorkunçtu, o soluklarý yalýmlý boðalar! Ayaklarýtunçtandý, burunlarý tunçtan. Soluklarýndanötürüydü o kurumlar, karalar. Bir de içindensilâhlý adamlar fýþkýracak tohumlarý geniþ tar-lalara ekmek buyruldu sana, senin canýna
kaste- decek yaratýklarý sadýk elinleekmek! Ekenin baþýna kendi
biçtiði belâ oldu. Bekçinin uykubilmez gözlerini bir yolla alt
etmekti senin son görevin.
Aeetes buyurmuþtubunu. Sonra, kalktýnýzhepiniz yasla ayaða.Kaldýrýldý mor yataklarýnyaný baþýndan yüksekmasalar. Eskidendilinde ne Creusa'nýnkrallýðýyla çeyizi vardý,
ne de yüce Creon'unkýzýyla kayýnbaba Creon!
Üzgün üzgün ayrýlýyordunbenden. Yaþlý gözlerle bakýp
durdum yalnýzca, gideninardýndan. Mýrýltýlý bir "güle güle"
diyebildim ben. Odamdaki yatakta bendertli dertli yatarken,gözümün yaþýndanuzadý geceler. Boðalar,
topraktan çýkacak o baþ belâlarý ve o uyanýkyýlan hiç gitmedi gözlerimin önünden! Sevda biryandaydý, korku bir yanda! Büyüttü sonundakorku sevdayý. Caným bacým odama geldiðindeseher vakti, yüzükoyun yatar durumda buldubeni, saçým baþým daðýnýk, yüzüm gözüm yaþiçinde, Minyae için yardým istedi benden.Böyledir iþte: Biri ister, bir baþkasý alýr. Onunistediðini Aesonoðluna veren benim.
Hani gölgeli bir çam ve meþe korusu var ya,içine gün ýþýðý sýzmayan! Hani Diana'nýn birtapýnaðý var ya-en azýndan eskiden vardý-içinde barbar iþi altýndan bir tanrýça heykeliolan! Biliyor musun burayý? Yoksa benimle bir-likte burasý da mý çýktý gönlünden? Oraya
36 iDOL
Mitoloji
P. OVÝDÝUS NASO
MEDEA’DAN ÝASON’A*
Pompeii üslubuyla çizilmiþ bir genç kýz portresi (M.S. 1. yüzyýl). Ulusal Müze, Napoli.
eriþmiþtik. Ýlk konuþan sen olduydun güve-nilmez bir dille: “Esen- liðimiz üzerine sözsöyleme hakkýný size yazgý verdi. Yaþamam daölmem de sana baðlý. Kudretten zevk alana yoketme gücü yeter. Ancak beni kurtarmakla dahabüyük bir üne kavuþacaksýn. Merhemi olacaðýnyaralarým aþkýna, soyun, her þeyi gören deden,tanrý güneþ aþkýna, Diana'nýn üç yüzü ve kutsalgizleri aþkýna - baþka tanrýlarývarsa soyunun eðer- bütünbunlar aþkýna, acý bana, yal-varýrým, kýz, acý adamlarýma!Lütfunla destek ver, hep seninolmama! Ama çýkýp da sanatalip olan bir Pelasg'a burunkývýrýrsan, senden baþka birkýz yataðýma girmeden, çýka-cak caným o zaman, karýþa-cak nefesim havalara! Hemsonra, isteðime uygun tan-rýlarý ben nereden bulayým ki?Evlilik törenlerinin koruyucusuÝuno tanýðým olsun, mermertapýnaðýna girdiðimiz o tan-rýça!”
Böylesi sözler -bunlarsöylenenin küçük bir bölümü!- temiz bir kýzýn çeldi gönlünü.Ve sen sað elinle tuttun benimelimi. Aðladýðýný bile gördümben. Bu gönül oyununda iyioynadý rolünü gözyaþlarý.Düþüverdim böyle aðýna, tut-saðý oldum sözlerinin. Tunçayaklý boðalara boyundurukvurdun yanmaz bedeninle vebuyruk gereði yardýn katýtopraðý demirden sabanla.Tohum yerine aðýlý diþlerledoldurdun sürülmüþ tarlalarý.Böylece, kýlýçlý kalkanlý erler doðdu topraktan.Ben bile etkilendim topraktan çýkýveren o silâh-lý adamlarý görünce, o büyülü ilâçlarý veren ben!Topraktan doðan kardeþler - bu ne görülmedikbir olay! - silâhlarýný çekip birbiriyle boðuþun-caya dek, benim de sarardý soldu benzim.
Pullarý takýrdýyan gövdesiyle o uyku nedirbilmez, korkunç yaratýk, o gözcü gelmiþti ýslýðýandýran bir sesle, kývrýk karnýyla yerleri süpür-erek! Neredeydi o zaman senin o dolgun çey-izin? Neredeydi o saraylý dilberin, iki denizinsularýný ayýran o Ýsthmus'un? Ben ki seningözünde bir barbarým þimdi, senin gözündesefil, senin gözünde günahkâr! Oysa benuykuya daldýrmýþtým o yalýmlý gözleri! Seningüvenle alýp götüreceðin o postu ben vermiþtimeline! Babama ihanet ettim ben senin için, yurt-tan yuvadan ayrýldým senin için! Þimdi senden
aldýðým tek ödül sürgünde yaþama iznidir.Kýzlýðým yaðmalanacak mal oldu bir eloðlunun,bir haydutun gözünde! Geçtim güzelim bacý-dan, oldum caným anadan!
Ah kardeþim! Seni ben kaçarken býrak-madým ardýmda! Artýk söz de yetmez olduderdime! Aklýmýn ettiðini, þimdi el yazmaktanâciz! Keþke ben de seninle parça parça olay-
dým! Kadýn olmama karþýn, denizegüvenmekten korkmadým -bütünbunlardan sonra, ne diye korkacak-tým ki? - Þimdi ise ben birgünahkârým. Nerede kutsal adalet?Nerede tanrýlar? Görelim cezamýzýdenizde, çekelim cezamýzý ikimiz:sen aldatmanýn, ben yanýlmanýncezasýný!
Keþke Symplegades yakalayýpezseydi bizi ve yapýþtýrsaydý benimkemiklerimi senin kemiklerine! Yada açgözlü Scylla daldýrsaydý biziderine, köpeklerine yem etmekiçin. O nankör adamlarýn hakkýn-dan gelmeliydi Scylla -o ki nicekusarsa, onca yutar bir yaratýk- Bizide yollayacaktý ki o Sicilyasularýnýn dibine! Oysa sapasaðlamve yengin dönüyorsun senHaemonia'nýn kentlerine. Altýn postkondu baba tanrýlarýnýn önüne.
Ne diye söz edeyim Pelias'ýngünahkâr kýzlarýndan, sevgidenbabasýný doðrayan o genç kýzellerinden? Baþkalarý ayýplasa da,sen övmelisin beni. Senin uðrunaben kaç kez suça uzattým ellerimi!Sonunda, "çýk git Aeson'un evin-den" demeye dilin vardý. Sözleryetmez oldu, ah, haklý derdimi
anlatmaya! Senin bir buyruðunla ayrýldým evimbarkýmdan, yanýmda iki çocuðumla. Ve sevdandüþtü ardýma hep, býrakmadý beni. Bir düðüntürküsü duyar duymaz, iliþir iliþmez gözümeyanarcalarýn yalazý, flüt senin için düðüntürküsü çalar çalmaz, kaptýrdým alabildiðinekendimi korkuya -Bu flüt, ölümü anýmsatanborazandan daha acýklýydý benim için. Böyle birsuça yeltenilebileceðine hâlâ inanamýyordum.Buz kesmiþti baþtan baþa yüreðim. Kalabalýkyol alýrken, ikide bir "Hymen, hey Hymenaeus"diyordu. Bu ses yaklaþtýkça bana, daha birkorkunç oldu. Köleler bir köþeye çekilip aðlýyor-lardý, gözyaþlarýný gizliyorlardý benden- Buncabüyük bir yýkýmýn habercisi olmayý kim ister ki?Olup biteni bilmemek benim için kuþkusuz dahaiyiydi, ancak her þeyi sanki biliyormuþum gibi,bir hüzün çöktü içime, beni görme isteðiyle ya
Mitoloji
37ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Medea. Herculaneum’daki duvar resminden bir detay
(M.S. 70-79). Ulusal Müze, Napoli.
da rastgele dýþarý çýkan, iki kapýnýn önünde,eþikte duran küçük çocuðum “Buraya gelanneciðim. Düðün alayý geçiyor, babam Ýasonaltýnlar içinde, en baþta, atlarýný sürüyor!”dediðinde.
Ýþte o zaman yýrttým üstümü baþýmý ben,yumrukladým göðsümü, geçirdim týrnaklarýmýyüzüme. Koþup kalabalýðýn ortasýna dalmayýdüþündüm bir an, güzelim saçlarýmdan çelenklitacý kopara kopara almak için. Yolunmuþsaçlarýmla “O be-nimdir!” diye haykýrmaktan veyakana yapýþmaktan güç alýkoydum kendimi.
Ey incittiðim babam! Þimdi sen sevin! Terkettiðim Colchis'liler! Gülüp eðlenin! Kardeþiminkaraltýsý! Al adadýðým kurbanlarý! Kaldým birbaþýma ben! Oldum krallýktan, yurttan,yuvadan! Kopardýlar beni, varlýðý her þeyimolan kocadan! Alt ettim canavarlarý da azgýnboðalarý da, bir kocayý alt edemedim ben!Harlayan yalazlarýusta iþi büyülerimlepüskürtürdüm eski-den. Þimdi kendiyalazlarýmla baþedemiyorum ben!Yoksunum artýkb ü y ü l e r i m d e n ,otlarýmdan veb e c e r i l e r i m d e n .Tanrýçam yarolmadý bana, güçlüHecate'ye de hiçkurban gitmiyorbenden. Günümkara, gecem yaslý, derdimden uyku girmezgözüme. Canavarý uyutmak geldi elimden,þimdi kendimi uyutamýyorum. Onca çýrpýnýþýmel içinmiþ, bundan hiç yarar görmedimkendime! Benim kurtardýðým adam þimdi birkumanýn koynunda! Bir el kýzýdýr þimdiçabalarýmýn yemiþini devþiren!
Sen o budala eþine kendini övmek iste-diðinde ve onun hak tanýmaz kulaklarýnayaraþýr sözler söylemeye can attýðýnda, belkide benim alnýma yeni karalar çalýp ahlâkýmýsuçlayacaksýn. O hatun varsýn gülsün benimhalime, varsýn benim kusurlarýmdan sevinçduysun! Varsýn gülsün ve sere serpe yatsýnTyrus moru örtülerde gururla! Bir gün o daaðlayacak elbet, yakacak onu da bundan beterkor ateþ! Hançer, yalým yalaz ve aðýlý sularvarken elinde, Medea'nýn her düþmaný ettiðinibulacak! Bu yalvarýþlarým o taþ yüreðini bir güntitretirse, eðer o zaman kulak ver hiç olmazsa,yüceliðime göre hayli sýradan bu sözlere! Senbana nice yalvardýysan, ben de sana onca yal-varýyorum. Ayaklarýna kapanmaya da hazýrým.
Bana hiç deðer vermiyorsan eðer, çocuk-larýmýzý düþün! Çatýk kaþlý bir üvey anne çocuk-larýma merhamet etmeyecek! Ne de çok ben-ziyor onlar sana! Dokunuyor yüreðime bubenim. Onlara her bakýþýmda yaþarýyor gözler-im. Gökteki tanrýlar aþkýna, parýldayan dedeminýþýklarý aþkýna, sana ettiðim iyilik aþkýna, bizibirbirimiz baðlayan iki yavrumuz aþkýna, yal-varýrým sana, ne olur kavuþtur beni, uðrunanice þeyden çýlgýnca geçtiðim yataðýma!Sözünün eri ol, koþ yardýmýma! Sana çýkdemiyorum boðalarýn, askerlerin karþýsýna,uyut demi-yorum bir sürüngen canavarý! Tekistediðim sensin, seni ben kazandým, kendiniveren sensin bana; ben seninle bir ana oldum,sen benimle bir baba!
Çeyizim nerede diye soruyor musun? Oalanda verdim ben onu, altýn postu alýpgitmeden, ekip biçmen gereken o alanda! Yünü
bol, o güzelim altýnkoçtur, benim çeyiz-im. “Ver bana”desem, "vermem"diyeceðindir! Seninkurtulmuþluðundurbenim çeyizim,Yunanlý gençler tay-fasýdýr!
Þimdi git,Sisyphus’un varsýl-lýðýyla karþýlaþtýrbunu, hayýrsýzadam! Þimdi canýnsað, yeni bir eþin ve
güçlü bir kayýnbaban var, nankörlüðü deöðrendin. Bütün bunlarý sen bana borçlusun.Kuþkusuz, ben onlarý hemen... Ancak cezanýönceden bildirmenin ne yararý var ki? Öfkemisyanýmý durmadan körüklüyor. Öfkem nereyegiderse, ben oraya gideceðim. Belki yaptýðým-dan piþmanlýk duyacaðým. Ancak hayýrsýz birkocayý düþünmek de bana azap veriyor. Þu anbenim yüreðimi altüst eden tanrý bunlarýgörsün! Aklýmdan neler geçireceðimi doðrusuben de bilmiyorum.
***
* Yukarýda çevirisi verilen mektup Ovidius’unHeroides adlý yapýtýndan alýnmýþtýr.Medea’dan Ýason’a baþlýklý mektup yapýttaki12. mektuptur. Çeviride Grant Showerman’ýnkullandýðý Latince metin kullanýlmýþtýr. TheLoeb Classical Library: Ovid, Heroides andAmores, London, 1977.
38 iDOL
Mitoloji
Törensel yas dansý, Ruvo’daki (Apulia) mezardan bir friz detayý (M.Ö. 5. yüzyýlýn ikinci yarýsý). Ulusal Müze, Napoli.
Ahmet ÝLASLIArkeolog
Afyon Müzesi Uzmaný
Sanýrým ilk konuþtuðumuzda 1972 yýlýy-dý. O zaman henüz öðrenciydim.
Öðrenciliðim sýrasýnda Afyon'a geldiðimdegünlerimi müzede geçirirdim. Bir gün müzedeiken esmer, dal gibi biri girdi odaya. Ali ÖNCEaðabeyimle birlikteydim odada. Tanýþtýk, çokdurmadý hemen ayrýldý. "Pire gibidir hiç dur-maz" dedi Ali aðabey.
1977 yýlýnda Afyon Müzesinde Müdür ola-rak göreve baþladýðýnda müzede beraberdik.Ben müzede göreve baþladýðým 1978 yýlýn-dan itibaren ise abi-kardeþ olmuþtuk. Gece-gündüz beraberdik. Birlikte göreve gider, bir-likte yer-içer, birlikte gezerdik. Okulda öðren-diðimi, pratikte O'nunla pekiþtirdim. Kazýyý,arazi incelemesini, tescil dosyalamasýný,rapor yazmasýný, fotoðrafçýlýðý, kýsacasý ça-lýþmayý ondan öðrendim. "Eþeðe semeri yükdeðil" der, fotoðraf çantasý ve ajandasýnýyanýndan eksik etmez, bize bile taþýtmazdý.
1945 yýlýnda Afyon ili, Sandýklý ilçesi, Men-teþ köyünde doðmuþ, dört çocuktan en küçü-ðü imiþ. Hasan Hüseyin-Saniye TOPBAÞailesinin evlatlýðý ola- rak onlarýn yanýndabüyümüþ, onlarý anne baba olarak bilmiþ,kendi öz ailesiyle de sürekli birlikte olmuþtur.Babasýnýn memuroluþu nedeniyle deði-þik yerlerde okumuþ,Mudanya'da ilk, Tur-gutlu'da ise orta öðre-nimini yaparak,Ankara ÜniversitesiDTCF'ne girerek 1969yýlýnda arkeolog olarakSivas Müzesindegöreve baþlamýþ,Ürgüp ve Tokat MüzeMüdürlüðü görev-lerinden sonra 1977yýlýnda Afyon MüzesiMüdürlüðünde görevebaþlamýþtýr. 1994 yýlýn-da Müdürlük görevin-den ayrýlarak AntalyaMüzesinde uzman
olarak göreve devam etmiþtir. Emeklilik hakkýalmýþ olmasýna raðmen görev aþký nedeniylegöreve devam etmiþ ve görev- de iken rahat-sýzlýðý sonucu ölümüyle çok sevdiði iþinden,eþinden ve bizlerden ayrýl- mýþtýr.
Ürgüp Müzesinde iken Nevþehir Müze-sinde görev yapan ve fakültede arkadaþlýðýbaþlayan Aliye hanýmla ilk evliliði yapar. Aliyehanýmdan bir oðlu olur ve oðul Hasan Hüse-yin'in doðumundan kýsa bir süre sonra Aliyehanýmýn ölümüyle tüm gücünü iþine verir.Afyon'daki görevi sýrasýnda, müzede memurolarak görevli Öznur hanýmla 1982 yýlýndaikinci evliliðini yapmýþ, Ceren adlý bir kýz ileKaraca adlý bir oðlu daha olmuþtur.
Taþra da çaðdaþ arkeoloji ve müzeciliðinde yapýlabileceðini ve daha önceden Süley-man GÖNÇER ve Hasan Tahsin UÇAN-KUÞ'la tanýnan Afyon Müzesini 18 yýllýk çalýþ-ma sürecinde bir ekol haline getirmiþ biridir.Ekolleþmede kendini rahmet ve saygýylaandýðým ablamýz arkeolog SaadetÖZGÜNDÜZ ile benim de azýmsanmayacakdesteðimiz olmuþ ise de asýl çalýþma azmi,disiplini, düzeni O'nundur. Hala O'nun düzenive disiplini sürmektedir, hala ayný azimleçalýþýlmaktadýr. O'nun çalýþmasýnda zamankavramý yoktur. Ýster müzede, ister arazideveya köyde olsun yorulma bilmeden çalýþ-makta gündüz-gece demeden çalýþýrdý.Oturduðu ev, müzenin karþýsýndaydý. Uykusuolmadýðý zamanlar hep müzedeydi. Sürekli
Biyografi
TAÞRADA BÝR ARKEOLOG
Afyon Müze Müdürlüðü personelinin Ýzmir Müzesi ziyareti 1979
39ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
40 iDOL
okur ve çalýþýrdý. Sigarasý hiç eksik olmaz,yemek aramaz ama sigarasýz edemezdi.Ýçkiyi de eksik etmez olmuþtu. Ýþte bu ikili, içkive sigara, kýsa zamanda 54 yaþýnda, O'nunaramýzdan ayrýlmasýna neden olmuþtu.Yýllardýr uðraþtýðý, birikimlediði, tam verimegeçtiði dönemde aramýzdan ayrýldý, koptubizden.
Müdür olmasýna raðmen, müdür deðil birkardeþti bizlere. Müzede personeli bir arayagetirerek, ayda bir pide günü yaptýrýrdý. Uzunyýllar devam etti bu gelenek.
1979 yýlýnda bölgemizi iyi tanýmak içinBurdur, Isparta, Denizli, Aydýn, Antalya, Muð-la, Ýzmir, Manisa ve Uþak illerini kapsayan 10günlük araþtýrma gezisi yaptýrmasý, görevebaþladýðým yýllarda unutamadýðým bir anýolarak, çalýþma ortamýmýza bir renk katmýþtýr.
Arkeolojiyi çok sevmektedir, ama etnoloji-siz yapýlamayacaðýný da çok iyi bilmektedir.Ýkisinin birbirinden ayrýlamaz bir bütünolduðunu söyleyen bir müzecidir. Bunun içineski evlerimizin korunmasý için büyük birsavaþým verilir. Camilerimiz, çeþmelerimiz,kervansaraylarýmýz, han ve hamamlarýmýz,medreselerimiz, külliyelerimiz tescillenerekeþsiz bir dosyalama sistemi uygulanmýþtýr.Bu uygulama arkeolojik ve doðal sit alanlarý-mýz için de uygulanmýþtýr. Hatta KurtuluþSavaþýmýzýn tarihimizdeki öneminin vurgu-lanmasý için Kocatepe ve Dumlupýnar arasýn-da "Baþkomutan Tarihi Milli Parký" oluþ-masýnda önayak olmuþtur. Afyon ilinin 750
dolayýndaki taþýnmaz tescilinin 600 kadarýn-da O'nun imzasý vardýr.
Köy incelemelerinde arkeolojik alanlarýnbelirlenmesi sýrasýnda, köylülerle kurulanözel iliþkiler nedeniyle etnolojik incelemeyede aðýrlýk vermiþtir. Köylülerden el sanatýüzerine çok þey öðrenerek onlarý uygula-maya çalýþmýþtýr. Müzenin koleksiyonunu
çoðaltarak, doðal kökboyayla ip boyatýlarakkilim üretimi içinvalilikçe bir organiza-syon kurulmasýndaöncülük etmiþ, hattagünlerce bizzat ken-disi ip boyamayaparak denemeleryapmýþtýr. Kilimkurslarý açarak, genç-lerin kök boyalý kilimü r e t m e l e r i n isaðlamýþtýr. Bu orga-nizasyon, 1985 yýlýn-dan beri sürdürülmek-tedir.
Kilim bir tutkudur.O'nun için. Kültür eskiBakaný Týnaz TÝTÝZ
Biyografi
Etnografik eser sergisi açýlýþý Ankara 1982
Emekli olan Ýhsan Ayer, Ali Erceylan anýsýna Müze personeliyle toplantý
zamanýndaki kilim projesine en çok destekverendir O. Afyon il, ilçe ve köy camilerinden3000 dolayýnda halý ve kilimin arþivlen-mesinde bizzat kendisi çalýþmýþtýr. YineKültür Bakanlýðýnýn Diyanet ÝþleriBaþkanlýðýyla ortaklaþa gerçekleþtirdiði halý-kilim düzenlemesinde bizzat kendisiçalýþarak 900'ü aþkýn il, ilçe ve köy camile-rinden 240 dolayýnda halý ve kilimden oluþanbir koleksiyonu Afyon Müzesine kazandýr-mýþtýr.
El sanatlarýnýn yok olmamasý için çokuðraþmýþtýr. Bunun için dövme demircilik,bakýrcýlýk, yemenicilik, at arabacýlýðý, koþum-culuk ve hepsinden önemlisi keçecilik üze-rine incelemeler yaparak geliþmeleri için çokçaba sarfetmiþtir. Keçecilik üzerine Türkiye'yitarayarak, keçecilik üzerine yapýlan en önem-li çalýþmayý gerçekleþtirmiþtir.
Çalýþma azmiyle dolu olan Ahmet TOP-BAÞ, 1978 yýlýnda Afyon'da Kültür Müdür-lüðü'nün kurucusu Musa SEYÝRCÝ ile tanýþ-masý sonucunda, çalýþmasýna yazýmý daeklemiþtir. Musa SEYÝRCÝ' nin edebiyata vekültüre olan yatkýnlýðý, O'nun okuma ve yaz-ma alýþkanlýðýnýn artmasýný saðlamýþ,dostluklarý ilerledikçe de, birlikte çalýþ-malarýný arttýrmýþlardýr. Birlikte keçe üzerineçalýþmýþlar, birlikte el sanatlarý üzerinefotoðraflama, sergi, yayým gibi çalýþmalardabulunmuþlardýr. Bunun sonucu olarak daAhmet TOPBAÞ, "Ýhsan HINÇER TürkFolkloru Hizmet Ödülü/90" ný almýþtýr.
Daha çok hizmet edeceðine inandýðýmsayýn Ahmet TOPBAÞ'ýn erken aramýzdan
ayrýlmasý üzüntüsü içindeyim hala. Kabricennet olsun, aydýnlýk içinde yatsýn...
Ahmet TOPBAÞ'ýn YayýnlananEserleriKitaplar:Afyonkarahisar Bibliyografya Denemesi, Afyon Lions Kulübü Yayýný. 1988 AfyonAfyon Yöresi Türkmen Mezar Taþlarý.Arkeoloji-Sanat Yayýnlarý (Musa Seyirci ile birlikte)Afyonkarahisar (Folklor-Etnoðrafya-Arkeoloji -Sanat Tarihi) Bibliyografyasý, Afyon-1984 (Musa Seyirci ile birlikte)Yayýna Hazýrlanan Araþtýrmalar:
Anadolu Keçeciliði (MusaSeyirci ile birlikte)
Afyonkarahisar DokumalarýndaMotifler.
Karadilli Kasabasýnýn Etnoðrafik Ýncelemesi.
Sandýklý Hüdaverdi (Hüzai) Kaplýcasý.
Frigya Bölgesi Roma D ö n e m iHeykeltraþlýðý.
Afyonkarahisar Camileri.Afyonkarahisar Yemeniciliði.Taþpýnar Dergisi Açýklamalý Bibliyografyasý Seminerler ve SempozyumlarUluslararasý I.Halýcýlýk
Kongresi-ÝstanbulII.Ulusal El Sanatlarý
Sempozyumu-1982 ÝzmirTarih Ýçinde Afyon
Sempozyumu 1982 AfyonI.Afyonkarahisar Araþtýrmalarý
Sempozyumu 1990 AfyonFolklor-Açýk Hava Müzelerinin
Türkiye’de Kurulma ÝmkanlarýSempozyumu 1985 Ankara
Biyografi
1994 yýlý 5. Müze Çalýþmalarý Semineri Didim
1996 7.Müze çalýþmalarý Semineri Efes Kazýevi Afyon Müze MüdürleriOturanlar (soldan-saða) Ahmet ÝLASLI, H. Tahsin UÇANKUÞ, Mehmet YILMAZ
41ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
42 iDOL
Basýndan
Basýndan
43ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
Muðla'dan üyemiz Haluk YALÇINKAYAülkemizde hemen hergün bir yenisine
tanýk olduðumuz, artýk neredeyse günlük,sýradan bir olaymýþ gibi karþýmýza çýkan biryaðmanýn ve talanýn kýsa öyküsünü bizler içinkaleme almýþ:
“M.Ö.II. Binden itibarenbugünkü Muðla Vilayetisýnýrlarý içinde yaþadýðýnýbildiðimiz Karyalýlar tarihboyunca savaþçý bir kavimolarak tanýmlanýrlar. Kar-yalýlar çeþitli ordularda par-alý asker olarak savaþ-mýþlardýr. Mýsýr Firavunla-rýnýn da emrin de çalýþtýk-larý Mýsýr'da ele geçen birçok Karca yazýttan bilin-mektedir.
Bu savaþçý kavim Ana-dolu'nun Pers hakimiye-tinde olduðu devirde bileözgürdür. Savaþçýlýklarýnýnyanýnda kültürel alanda daözgün yapýtlar oluþturanKaryalýlar, baþkentleri
Halikarnassos'ta antik dünyanýn 7 harikasýn-dan biri olan Mausoleum'u krallarý Mausolosadýna inþa ederler. Karyalýlarýn kurduklarý veçeþitli idareler altýnda da olsa gene kendi-lerinin idare ettikleri bir çok antik kentinþaþýrtýcý zenginliði ve mimarisi bu- gün arke-olojik kazýlarla ortaya çýkarýlmaktadýr.
Bu kentlerden biri olan Muðla ili, Yata- ðanilçesi Eskihisar köyü sýnýrlarý içindekiStratonikeia antik kentinde dünyanýn bilinen
44 iDOL
Bize Yansýyanlar
TAHRÝP OLAN GLADYATÖRMEZARLIÐI
en büyük Gymnasium'u çatý sevi- yesindeaçýða çýkartýlmýþ bulunmaktadýr.
Gymnasion yapýlarýnýn varlýðý bir anlamdaaskeri okul demektir. Burada gençler hemfelsefi hem de bedeni olarak yetiþtirilir. Ýyi biryurttaþ ve iyi bir asker olmanýn eðitimi verilir-di. Roma Devrinde Gymnasiumlarýn bir
gladyatör okulu olarak ta kullanýldýðý bilin-mektedir. Stratonikeia Gymnasiumu'nun dagladyatör okulu ola- rak kullanýldýðý sonzamanlarda ele geçen gladyatör kabart-malarýndan ve yazýtlarýndan dolayý bilinmek-teydi.
1980'li Yýllardan bu güne Güney EgeLinyitleri Ýþletmesi tarafýndan tahrip edilmekteolan Stratonikeia Nekropolü'nde, 2000 yýlýkazý çalýþmalarý sýrasýnda muh- temelen
büyük bir gladyatör mezarlýðý yok edilmekte-dir. Dozerlerin önünden çýkan üzerlerinegladyatör kabartmalarý iþlenmiþ mezartaþlarý, yaptýklarý tahribattan üzüntü duyandozercilerin ihbarlarý ile Muðla Müzesi'netaþýnmaktadýr.
Bu tahribat Hititlerle çaðdaþ yaþayan vevarlýklarýný doðu Roma imparatorluðu"Bizans" zamanýna kadar devam ettirenKaryalýlar hakkýndaki özgün bilgileri yoketmekte olup, buraya sadece 5 Km. uzaklýktakazý yapan iki Profesörün olaya müdahaleetmemeleri ise daha vahim bir durum olarakdeðerlendirilmektedir.
-Müzeciler Derneði 1998 ve 1999 yýlýndagerçekleþtirdikleri; "MÜZECÝLÝÐÝMÝZ, MÜZE-EÐÝTÝM ÝLÝÞKÝLERÝ" ve "KÜLTÜRPOLÝTÝKALARI ve MÜZELER" konulu panel-leri: iki ayrý kitapçýkta toplayarak yayýnladý. 1.Baskýlarý 500 adet bastýrýlan bu kitapçýklarý
Bize Yansýyanlar
45ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
PK. 776 06044 Ulus/ANKARA adresindentemin edebilirsiniz.
Her iki kitapçýðýn sunuþ yazýsý Prof. Dr.Berna ALPAGUT tarafýndan kaleme alýnmýþ,birinci kitapçýkta 21 Mayýs 1998 'deAnkara'da düzenlenen panele katýlan Prof.Dr. Gürbüz ERGÝNER, Prof. Dr. Bekir ONUR,Prof. Dr. Timur ATAGÖK, Gazeteci ÖzgenACAR ve Uþak Müze Müdürü KazýmAKBIYIKOÐLU'nun konuþmalarýna yer veril-miþ.
Ýkinci kitapçýkta 21 Mayýs 1999'da düzen-lenen panele katýlan Prof. Dr. KorkmazALEMDAR, Prof. Dr. Þerafettin TURAN, Doç.Dr. Ýrfan ERDOÐAN, Gazeteci Özgen ACARve Bodrum Müze Müdürü Oðuz ALPÖZEN'inyaptýðý konuþmalara yer verilmiþ.
- Çukurova Turistik Otelciler ve Ýþletmecil-er Birliði (ÇUKTOB) Ýnanç Turizmi'ne hizmetetmek amacýyla, bölgenin inanç mekanlarýnýtanýtan "RELIGIOUS SITES IN EASTERNMEDITERRANEAN TURKEY FOR FAITHTOURISM" adlý bir kitap yayýnlandý.ÇUKTOB yönetimi kitabý, "Türk turizmindebugüne kadar bakir kalmýþ ancak yüzyýllarboyunca bir çok medeniyete vatan olmuþ tar-
ihi adýyla Kilikya, bugünkü adýyla ÇukurovaBölgesi'nde yer alan Ýnanç Turizmi mekan-larýný tanýtmak" amacýyla hazýrladýklarýnýbelirten bir yazý ekinde derneðimiz kitaplýðýnada bir adet göndermiþler. ÇUKTOB yönetimkuruluna teþekkür ederiz.
- 30 Eylül günü Ýzmir Arkeoloji Müzesindeyeniden düzenlenen "Sikke-Cam-Taký"salonu açýldý.
- 4 Kasým’da Side Müzesinde “Side AnýtMezarý” açýldý.
- 4 Kasým'da Antalya Müzesinde de"Lahitler Salonu" ve yeniden düzenlenen"Tanrýlar Salonu" açýldý.
- Kültür Bakanlýðý Anýtlar ve MüzelerGenel Müdürlüðü, Türk Ýslam EserleriMüzesi, Ýtalya Dýþiþleri Bakanlýðý, ÝtalyanKültür Merkezi ve Palatina-ÝstanbulDerneði'nce ortaklaþa düzenlenen BÝZANSÝMPARATORLARININ BÜYÜK SARAYI - BirArkeolojik Park Tasarýmý Sergisi Türk veÝslam Eserleri Müzesinde 9 Kasým günüaçýldý.
- 13-14 Ekim tarihleri arasýnda ÝTÜTaþkýþla Binasýnda "Ýmar Hukukunda Toplumve Mimarlýk" konulu bir sempozyum gerçek-leþtirildi. Mimarlar Odasý Ýstanbul Büyük KentÞubesi tarafýndan bize iletilen sempozyumunkapanýþ bildirgesinin sonuç kýsmýný sizlereduyurmak istedik;
Sonuç olarak, ülkemizin imar ve planlamadüzeni, insan haklarýna ve çevreye saygýyadayalý, insaný toplumun ve gelecek kuþak-larýn ihtiyaçlarýný dikkate alan, demokratik birbiçimde oluþturulmuþ ve bilimselliðe öncelikveren bir düzen deðildir. Sorunlarýn parçaparça ele alýnarak gideril- meye çalýþýlmasýda kargaþa yaratmaktan baþka bir sonuçdoðurmamýþtýr.
Türkiye, öncelikle insan onurunu öneçýkaran, insan haklarýnýn evrensel standart-larda tanýnýp güvence altýna alýndýðý, yöne-time katýlma mekanizmalarýný öngören,kýsacasý demokratik bir anayasayý yapýpyürürlüðe koymakta her geçen gün daha dageç kalmaktadýr.
Düzenlemeler, ilgililerin katýlýmý olmadanve açýk demokratik ortamlarda yeterincetartýþýlmadan yapýlmaya çalýþýldýðýndan,
46 iDOL
Bize Yansýyanlar
amaca uygun olmaktan uzak kalmýþtýr.
Ýmara iliþkin mevzuat, planlama, geliþ-me, katýlým, tartýþma kavramlarý dikkate alý-narak yeniden düzenlenmek zorundadýr.
Türkiye'de yasal düzenlemelerde, imarkonusu ile yapý konusu içiçe girmiþ, birbi- rinekarýþmýþ bulunmaktadýr. Bu iki konu- nun ayrýyasalarda düzenlenmesinde yarar bulunmak-tadýr.
Türkiye yerel yönetimler reformunu,bütünsel olarak, demokratik katýlým ve dene-tim (teknik ve idari denetim, halk denetimi)mekanizmalarýnýn tümünü öngörerek ve"imar reformunu" da içerecek þe-kildegerçekleþtirmelidir.
Bütün bunlarýn yapýlabilmesi ve siyasaliktidarlarýn bu sempozyumdaki sonuçlar gibiasýl yapýlmasý gerekenleri dikkate alabilmesiiçin, kamuoyunun sesini yükselt- mesi, ihtiy-acýný yüksek sesle duyurmasý ve politikacýlarüzerinde demokratik etkilenme mekaniz-malarýnýn tümünü usanmadan kullanmasýgerekmektedir.
Ýmar hukuku, sadece teknik ve yönetselçevrelerin deðil, tüm toplumun en genelolarak yaþamýný ve geleceðini güvenceyealma hakkýdýr. Bu nedenle, uygarca bir ge-leceði özleyen herkes, artýk bu konuyu önce-likli gündemi olarak görmelidir
-Koruma Kurulu “Assos yolundakiinþaatý durdurun” diyor, Karayollarý dahada hýzlanýyor
Assos’ta Kaçak yol inþaatý
“Yerinde yapýlan inceleme çalýþmasý ileMüze raporu ve fotoðraflarýndan, açýlanyolun, doðal deðerleri (zeytin aðaçlarý-kýyýkum þeridi-yýrtýcý kuþ türlerinin üzerindebarýndýðý, doðal anýt karakterindeki kay-alýklar gibi) yok edeceði, Assos-Lamponiagibi iki ören yerinin yakýnýndan geçtiðianlaþýlmýþ olup derhal durdurulmasýgerektiðine...”
Bu satýrlar, Edirne Kültür ve TabiatVarlýklarýn Koruma Kurulu’nun 6 ekim2000 günü aldýðý ve Karayollarý’nýn KorumaKurulu onayý olmadan SÝT alanýnda “kaçak”olarak baþlattýðý “Assos yolu” uygulamasý-na “durun”dediði 6385 sayýlý kararýnda yeralýyor.
Buna karþýn, öteden beri kendisini hep“devletin diðer kurumlarýnýn üstünde”gören ve bugüne dek sayýsýz Koruma Kurulukararýný dinlemediði için devleti yönetenler-den bir “uyarý” bile almadýðýndan bu“yasalarüstü” davranýþlarýný neredeyse“resmi politikaya” dönüþtüren KarayollarýGenel Müdürlüðü’nün (KGM) 16 Ekim 2000tarihinde Bayýndýrlýk Bakanlýðý Müsteþarý AliHelvacý’ya bunduðu ve Genel Müdür DinçerYiðit imzasýný taþýyan “bilgi notunda” isebakýn ne yazýyor: “Ayvacýk-Küçükkuyuarasýndaki 20 km.lik kýsmýn yol yapýmihalesi yapýlmýþ ve müteahhit çalýþmalarabaþlamýþtýr(...) Kamulaþtýrma iþlemleri detamamlanmýþ olup km. 10+700-13+700arasýnda ise toprak iþleri ve sanatyapýlarýnda çalýþmalar devam etmekte-dir...”
Oktay Ekinci Cumhuriyet 26/11/2000
Bize Yansýyanlar
47ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
OXFORD ÜNÝVERSÝTESÝ
MARTIN HARRISON BURSU
Oxford Üniversitesi Profösör MartinHarrison'ýn anýsýna yapýlan baðýþlarla oluþan fon-lar ile, amatör Türk arkeologlarýnýn araþtýrmalarýile baðlantýlý olarak Ýngiltere'yi, özellikleOxford'u ziyaret etmelerine yardýmcý olmak içinkýsa dönemli bir burs planý hazýrlamýþtýr. Her yýliçin bir kiþi seçilecektir ve yarýþma Türkiye'deyaþayan ve Anadolu arkeolojisinin herhangi biralanýnda (Prehistorik Dönemden OsmanlýDönemine kadar) çalýþan Türk vatandaþlarýna(erkek ya da kadýn) açýktýr. Adaylar en az iki yýl-lýk lisans- üstü programýný tamamlamýþ olmalý,ancak doktora programýndan mezun olduðun-dan bu yana beþ yýldan fazla geçmemiþolmalýdýr. Ýngilizce konuþma ve yazma yeterlil-iði gereklidir. Burs, altý ile onüç ay arasýnda birziyaret süresini kapsamaktadýr ve en fazla 1500pound'tur. Londra'ya gidiþ-dönüþ uçak ücretiAnkara Ýngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafýndansaðlanacaktýr.
Baþvuru formlarý ve daha ayrýntýlý bilgiAnkara Ýngiliz Arkeoloji Enstitüsü'nden a- lýn-abilir. Tahran Caddesi No:24 Kavaklý-dere/ANKARA Son baþvuru tarihi 31 Ocak2001'dir. Doldurulan baþvuru formlarý, birözgeçmiþ ile birlikte formlarý Oxford Üniver-sitesi'ne ulaþtýracak olan Ýngiliz ArkeolojiEnstitüsü'ne gönderilmelidir.
- Magnesia kazýsý, antik mimarlýk eðiti-mi laboratuvarýna dönüþtü
“Beyaz kargalar” kenti canlanýyor
Yunan söylencesinde, kýlavuzlarý “beyazkarga”, önderleri “beyaz at” (Leukippos)olan “Menderes Magnesyasý” antik kenti,tarihin yüzyýllardýr örttüðü topraklarýn altýn-dan günýþýðýna çýkarýrken bir yandan daayaða kalkýyor.
Özgen Acar Cumhuriyet 16 Ekim 2000
- Ýstanbul Alman Arkeoloji EnstitüsüMüdürü Profesör Harald HauptmannAnkara’da Ýngiliz Arkeoloji Enstitüsü tarafýn-dan düzenlenen “Alan Hall Anýsýna Bildiriler”serisinde “Yukarý Mezopotamya’da ErkenNeolitik’in Yeni Bir Resmi” konulu bildirisini 21Kasým 2000’de sundu.
- Bu bölümde, 1 Ekim 2000 Tarihli Cum-huriyet Gazetesi’nde Sayýn Leyla Tavþan-oðlu’nun Pazar konuðu olarak söyleþi yaptýðýAkdeniz Üniversitesi, Eskiçað Dilleri veKültürleri Bölüm Baþkaný Prof. Dr. SencerÞAHÝN’le yapýlan söyleþiye karþýlýk olarak,Selçuk Üniversitesi, Fen-edebiyat Fakültesi,Arkeoloji Bölümü Baþkaný Prof. Dr. RamazanÖZGAN’ýn yazýsýný sizlere iletmek istedik.
“Sayýn Leyla Tavþanoðlu'nun Dikkatine;
1 Ekim 2000 Tarihli Cumhuriyet Gaze-tesi'nde Pazar konuðunuz Akdeniz Üniver-sitesi, Eskiçað Dilleri ve Kültürleri BölümBaþkaný Prof. Dr. Sencer Þahin'le yaptýðýnýzsöyleþiyi ilgiyle okudum. Konuyla ilgili dü-þünce ve eleþtirilerimi sizinle ve okuyucular-la paylaþmak istedim.
Siz ve dolayýsýyla Prof. Dr. Sencer ÞahinBey tarafýndan dile getirilen benzer sorunlarve düþünceler, daha önce de 16-17 Aðustos2000 tarihli Milliyet Gazetesi'nde, SayýnMeral Tamer'in köþesinde dile getiril- miþti.(Sayýn Meral Tamer'e de bir yazý gönder-miþtim, fakat yayýnlanmadý, nedenini isebilemiyorum).
Konuya henüz girmeden aklýma ilk gelensoru, sanki bu ülkede bu konulara duyarlýbaþka bilim adamlarý yokmuþçasýna nedenhep ayný kiþi? Gerçekten de "ülkemizdekültür ve tarih mirasýna yaklaþýmda göste-rilen özensizlik insaný þaþkýnlýktan þaþkýn-lýða düþürüyor". "Avrupa'nýn tarihi vekültürel mirasýnýn en önemlilerinden birininüzerine çýkmýþ tepinirken, Avrupa'nýn bizianlamasýný, yaklaþýmlarýnda yumuþamasýnýhangi yüzle bekliyoruz? " Bu düþünceyebelki çok az kiþi hayýr diyebilir, ancak arkeo-loglarýn kesinlikle böyle düþünmemesigerekir.
Sayýn Profesör'ün tüm Türk arkeologlarýve bilim adamlarýný hedef alarak ve Almanmeslektaþlarýn bu alandaki uygulama veçalýþmalarýný örnekleyerek dile getirdiði"Arkeolojicilik oynuyoruz, ama iþ bilimsel
48 iDOL
Bize Yansýyanlar
araþtýrma yapýp yazý yazmaya gelincehemen kabuðumuza çekiliyoruz. Ýþin sade-ce gösteri, imaj tarafýndayýz." gibi düþün-celerin gerçekten yadýrganacak ve sonderece yakýþýksýz eleþtiriler olduðunu ifadeetmeliyim.
Birkaç yýl öncesine kadar kiþiliði ve bilim-selliðine saygý duyduðum Prof. Dr. SencerÞahin'in Kültür Bakanlýðý adýna yürütülenyerli ve yabancý tüm arkeolojik kazýlarý vesorunlarýný en az bizler kadar çok iyi taný-dýðýný biliyorum. Buna raðmen ve ne yazýkki sayýn dostumuz son yýllarda her nedensetüm meslektaþlarýný ve özellikle de onlarýnkazý çalýþmalarýný hedef alan yanlýþ ve o-lumsuz deðerlendirmelerde bulunmakta, bukonuda sizlerin aracýlýðýyla kamuoyunuyanlýþ bilgilendirmekte ve yönlendirmekte-dir.
Doðrudan hedef alýnmamakla birlikte,Datça-Knidos Ören Yeri Arkeolojik Kazý veAraþtýrmalarý Heyeti'nin Baþkaný olarakdolaylý bir biçimde suçlandýðýmdan konuyuyerli-yabancý irdelemesi yaparak kamuoyu-na iletmek istiyorum.
Bilindiði üzere, Türk kazýlarý genel olarakKültür Bakanlýðý tarafýndan finanse edilmek-tedir. 2000 Yýlý kazý sezonu için A grubukazýlara ayrýlan iþçi ödeneði 3 milyar,kazýnýn diðer harcamalarý için verilen öde-nek ise 350 milyon liradýr. Ýþçi ödeneði brütolup, iþçinin sigorta ve vergi kesintileri debunun içindedir. Kýsacasý, bu koþullardaböyle bir arkeolojik kazý yerinde en fazla 15iþçi ile ve en çok 20-22 gün çalýþýlýr demek-tir. Diðer ödenek, kazý çalýþmalarýnýn elek-trik, su, bakým-onarým, fotoðraf filmi, akar-yakýt, kazma kürek gibi ihtiyaçlarý için öngö-rülmüþtür. Bu tür gereksinimlerin, bu bütçeile karþýlanamayacaðý ortadadýr. Bu ger-çeðin günahkârý da kesinlikle KültürBakanlýðý olamaz. Aksine Kültür BakanlýðýBütçesi'ni onaylayan Meclis ve YüceMeclis'in deðerli üyeleridir. Bilindiði gibi,Kültür Bakanlýðý bütçesinin yüzdelik oran-larla ifade edilmesi arzulanýrken, bu orangerçekte binlerden oluþmakta ve bu dabaþlangýçtaki ifadenin doðruluðuna iþaretetmektedir.
Yabancý kazýlarýn finansal imkânlarýnabakýldýðýnda, gerçekler çok daha kolaycaanlaþýlacaktýr. Sayýn Sencer Þahin tarafýn-dan örnek gösterilen Milet veya Sagalassoskazýlarý, 70-80'er kiþilik heyetlerle 3-4 aysürdürülebilmektedir. Bu büyük heyet veuzun süren kazý sezonunun bütçesi herhal-de yüz milyara yakýn olmalýdýr (Kesin raka-mý siz daha kolay öðrenebilirsiniz). Bu du-
rumda Knidos veya Patara ören yerlerindeyürütülen on yýllýk kazýlarýn fiziki ve bilimselsonuçlarý ile, on yýllýk Milet-Efes veya Saga-lassos kazýlarýnýn fiziki ve bilimsel sonuçlarýbirbirine eþit olabilir mi? Ayný eþitsizlik hiçþüphesiz yayýn yapabilme zamaný için degeçerlidir.
Milet, Sagalassos ya da Pergamonkazýlarýndaki heyet üyelerinin her biri, ayrýihtisas alanýnýn uzmanýdýr ve ücretli olarakçalýþmaktadýr. Örneðin Epigraflar yazýtlarla;çizimci ya da teknik ressamlar çanak çöm-lek çizimleriyle; mimarlar plan ve mimariçizimlerle; topograflar topografik çalýþmalar-la; restoratörler restorasyon çalýþmalarýylave nihayet fotoðrafçýlar da fotoðraflamaçalýþmalarýyla meþgul olmaktadýrlar. Tümbu zorunlu uðraþlar, Türk Arkeoloji uzman-larýnca yürütülen bütün Türk kazýlarýnda,hep ayný þekilde fedakâr heyet üyelerince,çoðunlukla da öðrencilerle hiçbir karþýlýkbeklenmeksizin büyük bir özveri ile yürü-tülmekte ve baþarýlý sonuçlar alýnmaktadýr.Bu durum, doðal olarak bu tür zorunlu çalýþ-malarda, büyük emek, özveri ve özellikle dezaman kaybýna neden olmaktadýr. Sonuçtabu tür olumsuzluklar, iyi bir yayýn yapmayýzorunlu olarak geciktirmektedir. Örneðin, biryapýnýn ve yapý kompleksinin yayýmlanabil-mesi için, bu yapý kompleksinin tamamýnýnönce açýða çýkartýlmasý, sonra da en iyibiçimde plan ve röleve çizimlerinin tamam-lanmasý gerekir. Bu iþlevi þüphesiz uzmanmimarlarýn yapmasý arzu edilir. Ancak bunun için hiçbir Türk kazýsýnda, böylesi uz-manlar için ayrýlmýþ bir ödenek yoktur. Buþartlar, kazýlarda gün ýþýðýna çýkartýlan tümbuluntular için de geçerlidir. Þüphesiz bu türuðraþlarda, yabancý kazýlarda, bilgisayarteknolojisinden de en iyi þekilde yarar-lanýldýðý ve bu konuda ayrýca bir uzmançalýþtýrýldýðý bilinen bir gerçektir.
Yukarýda sözü edilen çizim ve fotoð-raflarýn tamamlanmasý, bilimsel yayýn içinatýlan ilk adýmdýr. Esas bilimsel deðer-lendirmeler bu aþamadan sonra yapýlacak-týr, iyi de, ülkemizde bu nasýl baþarýlacaktýr?Arkeolog olarak, eðer Ýstanbul veyaAnkara'da yaþýyorsanýz, bu ihtiyacý büyükoranda yabancý enstitülerin kütüphane-lerinden faydalanarak az çok gidermek fýr-satýnýz olacaktýr. Ya bulunduðunuz yerdeböyle bir olanak yoksa? O zaman en kötüþartlarda, Ýstanbul veya Ankara'ya gitmeolasýlýðý üzerinde durulduðunda buna yeter-li zaman ve para gerekecektir. Çünkü böylebir bilimsel uðraþ için haftalar, belki de aylargerekecektir. Þu çok iyi bilinmelidir ki,sorumluluk sahibi her bilim adamý, görev
Bize Yansýyanlar
49ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
gereði, tüm bu zorluklara zevkle katlanýr;yeter ki önünü kesen engeller olmasýn.
Bu çerçeve içerisinde, Türk bilimadamlarý ile batýlý bilim adamlarýnýn, diðerbir deyiþle meslektaþlarýn, ders program-larýný da karþýlýklý olarak irdelemekte yararvardýr: Üniversitelerimizin çoðunda, bilimadamlarý "eðer ikili eðitim-öðretim de varsa"lisans ve lisansüstü düzeyde, haftada en az20 saat ders, ayrýca tezler, raporlar vs. ilealtýndan kalkýlamayacak bir yükle karþýkarþýyadýrlar. Bu olayý, bu yükün nasýl taþýn-dýðýný hiçbir batýlý bilim adamýna anlatýpinandýramazsýnýz. Çünkü bilimsel evrensel-liði tartýþýlmaz olan üniversitelerde, buuygulama, bu kurumlarýn tabiatýna kesinlik-le uymamaktadýr. Batýlý dediðimiz ülkelerdebir öðretim üyesi en fazla iki saat seminer,iki saatte lisans üstü düzeyde hazýrlananyüksek lisans veya doktora tezlerinin ince-lendiði oturumlara baþkanlýk eder.
Dolayýsýyla, bir üniversite hocasýnýn aktifolarak hazýrlanýp öðrenciye anlattýðý dershaftada iki saattir, diðerleri gözlemciliktir; enkötü koþulda bile bütün yükü kesinliklesekiz saati geçmez, geçemez. Ayrýca herbölümde olmasa bile en azýndan her üniver-sitede tüm ihtiyaca cevap verebilecek geniþkapsamlý kütüphaneler vardýr. Ayrýca yineAlman bir meslektaþ her üç yýlda bir yasagereði maaþlý olarak altý aylýk araþtýrma vebilimsel çalýþma izni alabilmektedir. SayýnProf. Dr. Sencer Þahin, uzun yýllar Alman-ya'da hocalýk yapmamýþ olsa dahi, bunlarýçok iyi bilmelidir. Bir baþka konu da, bildiðimkadarýyla, arkeolojik kazý ve araþtýrmayapan her yabancý bilim adamýnýn, meslek-taþýn kendi kurumlarýnda zorunlu ders yü-kümlülükleri de yoktur; incelenirse bunlar-dan bazýlarýnýn sadece arkeolojik kazý vearaþtýrmalar için görevlendirilmiþ olduklarýgörülür.
Yukarýda irdelemeye çalýþtýðýmýz, Türkve yabancý kazýlar ve bilimsel çalýþmaortamlarýndaki farklýlýklara raðmen, SencerBey'in Türk kazýlarýnda yayýn yapýlmadýðý,"arkeolojicilik oynandýðý"gibi asýlsýz ve yer-siz suçlamalarýný temcit pilavý gibi ýsýtýpýsýtýp kamuoyuna sunmasý, þüphesizmeslektaþlarýný aþaðýlamakta ve kendisineduyulan saygýyý yok etmektedir. AyrýcaSencer Bey'in, belki de kiþisel nedenlerle,özellikle eleþtirdiði Patara kazýsýnýn da di-ðer kazýlar için söz konusu olduðu gibiyayýnlarý mevcuttur. Acaba Sencer Bey ger-çekten arkeolojik yayýnlarý ve literatürü izli-yor, yeterince tanýyor mu? Diðer taraftanher yýl Kültür Bakanlýðý tarafýndan düzenle-
nen, “Uluslararasý Arkeolojik Kazý,Araþtýrma ve Arkeometri Sempozyumu” vebunlarýn sonuçlarýnýn yayýnlanmasý hiç teküçümsenecek bir uygulama olmadýðý gibi,aksine gurur duyulmasý gereken bir olaydýr.Çünkü böyle bir hizmet ve hýzlý yayýnolayýnýn hiç- bir ülkede baþka bir örneðiyoktur.
Sonuçta, tekrar etmek ve gururla vurgu-lamak isterim ki, karþý karþýya olduðumuztüm bu zorluk ve olumsuzluklara raðmen,Türk kazýlarýnýn hepsi, öðretim elemaný veöðrencisiyle, inanýlmaz bir idealizm, özverive baþarýyla yürütülmektedir.
Bizde bulunan bu çalýþma azmi, özverive çabasýný ayný þartlarda yabancýlarda bul-mak mümkün deðildir. Bizimki gibi hiçbirkarþýlýk beklemeden gerçekleþtirilen birçalýþma ortamýnda, bu özveriyi gösterecekne bir Alman öðretim elemaný ne deBelçikalý bir öðrenci bulmak mümkündür.Lütfen yanlýþ anlaþýlmasýn ama bunlar her-kesin aðzýndan çýkan hamâsi sözler deðil,gerçeklerdir.
Son olarak, Zeugma olayýna da kýsacadeðinmek istiyorum. Sayýn Sencer Þahin'inövünçle anlattýklarýna bakýlýrsa ki bunlardoðrudur, Zeugma Ören Yeri ile ilgili ilktanýtým ve kapsamlý araþtýrmalar kendisininde içinde bulunduðu Münster Üniversitesiuzmanlarý tarafýndan 30 yýl önce yapýlmýþve buradaki çalýþmalara da kendisi bizzatkatýlmýþtýr. Tüm bu olaylarý doðrudan dene-yim sonucu bilen, yaþayan, Klasik ArkeolojiBilim Dalý'nda doçent olan ve Almanya'daçok daha iyi ortamlarda çalýþma olanaðý vezamaný bulan, ayrýca üniversitede hiçbirzaman hocalýk görevi yapmamýþ olan budeðerli bilim adamýmýz, neden kendisinideðil de, çok zor þartlar altýnda bir þeyleryapma gayretinde olan meslektaþlarýný herfýrsatta suçlamaktadýr? Bunu akýlcý izahý,olsa olsa kiþisel çatýþmalar olmalýdýr. Þunuda sormadan edemeyeceðim: Hocalýk göre-vi, ders yükü olmayan, sadece ve sadecebilimsel araþtýrma için görevlendirilmiþ olanSayýn Þahin, bizlerden fazla ne üretmiþ vene yayýmlamýþtýr?
Saygýlarýmla. 12/10/2000
Prof. Dr. Ramazan ÖZGAN
Selçuk Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Arkeoloji Bölüm Baþkaný
50 iDOL
Bize Yansýyanlar
Asuman Arzu AFACANPaleoantropolog
Klasik Arkeoloji Yüksek Lisans Öðrencisi
Anadolu yýllar boyunca bir çok uygarlýða evsahipliði yapmýþtýr. Zengin bir arkeolojik malze-meye sahip olan Anadolu'da, elde edilen bulun-tular yardýmýyla geçmiþ toplumlarý incelemekve bugünkü toplumlarla eski toplumlarýkarþýlaþtýrmak mümkündür. Arkeoloji bilimiinsanlýðýn nereden gelip nereye gittiðini somutbelgeleriyle görme imkânýný saðlarken; toplum-larýn yavaþ yavaþ nasýl geliþtiklerini, iletiþiminne derece bu etkileþime ön ayak olduðunuveya yardýmcý olduðunu gösteriyor. Arkeolojibilimi insanlýðýn geçmiþini aydýnlatýrken bir çokbilim dalýndan da yararlanýyor. Örneðin;Antropoloji bilimi ve Arkeoloji bilimi arasýndaçok yakýn bir iliþki vardýr. Çünkü her iki bilim deinsaný araþtýrmaktadýr.
Antropoloji'nin Yunancadan gelen sözcükanlamý insanýn incelenmesidir. Bu alanda çalýþ-malar Cumhuriyetin ilk yýllarýnda baþlamýþtýr. ÝlkAntropoloji merkezi; 1925 yýllarýnda, ÝstanbulDarülfünununun Týp Fakültesi bünyesinde"Türkiye Antropoloji Tetkikat Merkezi" adýylakuruldu. Merkez, çalýþmalarýna önce FizikiAntropoloji alanýnda baþlamýþtýr. Ýlk yýllarda bualanda eðitim görmemiþ kiþiler tarafýndan tem-sil edilen Antropoloji bilimi ile ilgili olarak hemcanlýlar hem de iskelet topluluklarý üzerindeçalýþmalar yapýlmýþtýr. 1929 yýlýndan itibarenAntropoloji çalýþmalarý bu konuda uzman kiþilertarafýndan yapýldý. Antropolojinin ilk kurucusuve uzmaný Ord. Prof. Dr. Þevket AzizKansu'dur. Prof. Dr. Kansu 1929 yýlýnda TýpFakültesinde Antropoloji dersleri vermeyebaþladý. 1933 yýlýnda Ýstanbul Darülfünunudaðýtýlýp Ýstanbul Üniversitesi oluþturulduðun-da, Antropoloji Enstitüsü, Týp FakültesindenÝstanbul Fen Fakültesine nakledildi. Böylecemerkezde bir kürsü niteliði kazanmýþ oldu.Antropoloji Fen Fakültesinde 1933-1935 yýllarýarasýnda faaliyet gösterdikten sonra, 1935yýlýnda Ankara'da yeni kurulmuþ olan Dil veTarih-Coðrafya Fakültesi'ne aktarýldý.Antropoloji Enstitüsü, 1946 yýlýnda Antropolojive Etnoloji Enstitüsü'ne çevrildi. Sonra buenstitüden ilk olarak Paleoantropoloji, bunu tak-iben Prehistorya ve Etnoloji ayrý ayrý kürsülerhaline geldiler(1961).
Antropolojinin tarihine kýsaca deðindikten
sonra Paleoantropoloji anabilim dalýnýn insan-lýðýn geçmiþini aydýnlatmada ne gibi bir önemesahip olduðu konusu üzerinde duralým.
Paleoantropoloji; insanlarý baþlangýcýn-dan itibaren günümüze gelinceye kadar,fosil iskelet materyellerini yer ve zamanagöre kendi yöntem ve teknikleriyleinceleyen bir bilim dalýdýr.
Zengin bir kültür ve genetik mirasa sahipolan Anadolu'da ele geçirilen iskeletlerin büyükkýsmý paleoantropolojik açýdan incelenmiþtir.Ýnsanlýðýn geçmiþi hakkýnda çok önemli bil-gilere ulaþmamýzý saðlayan kemikler binlerce,kimi durumlarda milyonlarca yýl bozulmadankalabilme özelliðine sahiptir. Paleoantropolojikaçýdan incelenen iskeletler sayesinde; eskidenyaþamýþ insanlarýn yaþam biçimlerini, ölümnedenlerini, paleodemografik ve morfolojiközelliklerini ortaya koyabilmekteyiz. Bu türaraþtýrmalar yapýlýrken iskeletten bireyinyaþýnýn ve cinsiyetinin belirlenmesi son dereceönem taþýr. Fiziksel özelliklerin ortaya konul-masýnda antroposkobik özelliklerin yanýsýraantropometrik ölçülerden de yararlanýlýr. Ayrýcaboy uzunluðunun hesaplanmasý ve metrik özel-liklerin deðerlendirilmesi o topluluðun morfolojikyapýsýnýn ortaya konulabilmesi açýsýndanoldukça önemlidir. Paleodemografik açýdanbaktýðýmýzda populasyonun kaç bireyden oluþ-tuðu, bunlarýn ölüm oranlarý, yaþ ve cinsiyetdaðýlýmý incelenip nüfus geliþimi ve nüfustakihareketlilikler belirlenmektedir. Paleoantropolojibu tür çalýþmalarda tarih, arkeoloji, týp, týp tarihigibi disiplinlerle sýký bir etkileþim içindedir.
Sonuç olarak, arkeolojik kazýlarda; gereknekropol kazýlarý, gerekse maðara araþtýr-malarýnda insan kalýntýlarýnýn pale-oantropologlar tarafýndan paleoantropolojikyöntem ve tekniklerin yardýmý ile ortayaçýkarýlmasý ve deðerlendirilmesi her zamandaha güvenilir ve saðlýklý bilgiler eldeedilmesine olanak saðlayacaktýr.
Kaynakça1-Göktepe, Ýlke; 1997 "Türkiye'de
Antropolojinin Kuruluþu ve Kýsa Tarihçesi",Antropoloji Topluluðu Bülteni, Sayý:3 (Nisan),55 .6-7.
2- Duyar, Ýzzet; 1997 "Türkiye'deAntropolojik Ýlimlerin Geliþim Tarihi", YansýmaDergisi, Sayý:1 (Mart), ss.21-22
3- White, D. T; Human Osteology. Printed inU.S.A. Academic Press.
Öðrenci Köþesi
51ARKEOLOJÝ VE ARKEOLOGLAR DERNEÐÝ DERGÝSÝ
- Yönetim Kurulu üyemiz ve ÝDOL'ün Yazý Ýþleri Müdürü Soner ATEÞOÐULLARI
görevlerinden istifa etti. Soner ATEÞOÐULLARINDAN boþalan Yönetim Kurulu
üyeliðine A.Ü.DTCF Öðretim Üyesi Doç. Dr. Fikri KULAKOÐLU, Yazý Ýþleri Müdürlüðü
görevine de Nurettin ÇELEM atandý.
- Bir süre önce Ýzmir I Numaralý Koruma Kurulu üyeliði görevlerinden alýnan Prof. Dr.
Ömer ÖZYÝÐÝT ve Feridun ÇOPUROÐLU mahkeme kararýyla görevlerine yeniden
atandýlar.
- Ayasofya Müze Müdürlüðü görevinden alýnarak Trabzon Müzesine atanan Ali
KILIÇKAYA, mahkeme kararýyla yeniden Ayasofya Müzesi Müdürlüðü görevine atandý.
- Ýstanbul Arkeoloji Müdürlüðü arkeoloðu Ferahnar GÜVEN , Hatay Arkeoloji Müzesi
arkeolog kadrosuna atandý.
- Bodrum Su Altý Arkeoloji Müzesi Müdür Yardýmcýsý Aykut Özet Anýtlar ve Müzeler
Genel Müdürlüðü, Genel Müdür Yardýmcýsý kadrosuna atandý.
-Bursa Kültür ve Tabiat Varlýklarýný Koruma Kurulu Müdürlüðü Arkeoloðu Erdal
............. Çanakkale Kültür ve Tabiat Varllklarýný Koruma Kurulu Müdürlüðü kadrosuna
atandý.
-Anýtlar ve Müzeler Genel Müdürlüðü arkeolog kadrosunda görevli Kubilay Özkul,
Sami Çulcu ve Emir Çapraz Ankara Ýl Kültür Müdürlüðü'ne geçici görevle atandýlar.
52 iDOL
Üyelerimizden Haberler
ÜYELERÝMÝZE ÖNEMLÝ DUYURU
Dernek üye aidatlarý 29/05/1999 tarihinde yapýlan IV. Olaðan
Genel Kurul’da alýnan kararla aylýk 500.000 TL. olmuþtur.
Üyelerimizin üye aidatlarýný ivedilikle Arkeoloji ve
Arkeologlar Derneði’nin T.C. Ziraat Bankasý Ulus Þubesi
255457 No’lu hesabýna yatýrmalarýný rica ederiz.