22 kasım toplum ağız ve kutlu olsun - ido.org.tr · • ido@ido.org.tr ... vam ediyor. dönemin...
Post on 04-Jun-2018
229 Views
Preview:
TRANSCRIPT
İKİ A
YD
A B
İR Y
AYIN
LAN
IREY
LÜL
/ EK
İM 2
017
SAY
I:172
22 Kasım Toplum Ağız ve Diş Sağlığı HaftasıKutlu Olsun
Hassasiyet_IDO lan_C.pdf 1 31/10/17 11:52
ADINI TEKNOLOJİDEN ALDIK!
Bağdat // Göztepe 0216 360 7330 - 360 5301 Kadıköy 0216 330 89 43rontgen@teknodent.com // newtom@teknodent.com www.teknodent.comDento-Maksillofasiyal Görüntüleme Merkezi
NEWTOM 5G TEKNOLOJİSİ İLE HİZMETİNİZDEYİZ!
TEKNODENT “MFR-GRUP” üyesidir.
• En Son Teknoloji • En Yeni Tomografi Teknikleri • Renkli Tomografi • 20 Kat Daha Hızlı Çekim • En Küçük Voksel Kalınlığı 0,075 mm • 360 derecede 480 Projeksiyon • Yüksek Çözünürlük • Düşük Radyasyon • Işınlama süresi 2,4 saniye
dergi eylül/ekim 20174
48
38
Bilimsel: Oral Ülserlerde Teşhis ve Tedavi Yaklaşımları 2017 Konsenüs Raporu
TDB 23. Uluslararası
Dişhekimliği Kongresi
Başkan .................................................................. 06
Editör ..................................................................... 08
Oda Haberleri ........................................................ 10
TDB 23. Uluslararası Dişhekimliği Kongresi ......... 16
22 Kasım Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası ....... 30
Bilimsel: Oral Ülserlerde Teşhis ve Tedavi Yaklaşımları
2017 Konsenüs Raporu ......................................... 38
Genç Dişhekimlerinden:
Almanya’da Dişhekimi Olmak .............................. 41
Sağlık Hukuku ..................................................... 44
Hukuk: Kadıların Hukuk Külliyatı ........................ 48
Geziyorum: Košice ................................................ 50
Aidat Formu ......................................................... 54
Kitap / Müzik ..................................................... 55
Duyurular ............................................................. 56
Akıl Oyunları ........................................................ 58
Aslında Hergün Fırçalıyorum ............................... 60
Karikatür .............................................................. 63
Hoşgeldiniz ...................................... arka kapak içi
REKLAM DİZİNİ
Listerine .............................................. ön kapak içi
Teknodent ............................................................ 03
Queisser Farma .................................................... 07
Drogsan Kloroben ................................................ 09
Drogsan Dolarit .................................................... 15
Türk Oral İmplantoloji Derneği .............................. 29
Ena Farma ............................................................. 37
Avixa ...................................................... arka kapak
Hukuk: Kadıların
Hukuk Külliyatı
16
dergi eylül/ekim 2017 5
50
41
Geziyorum:
Košice
30
22 KasımToplum Ağız
ve Diş Sağlığı Haftası
Genç Dişhekimlerinden: Almanya’da Dişhekimi Olmak
Yönetim Yeri ve Adresi
İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI
Cumhuriyet Caddesi Safir Apt.
No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul
T. 0212 225 03 65 - 296 21 05 • F. 0212 296 21 04
www.ido.org.tr • ido@ido.org.tr
İmtiyaz Sahibinin Adı ve Adresi
Prof. Dr. Turhan Atalay
Cumhuriyet Caddesi Safir Apt.
No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul
Sorumlu Müdürün Adı ve Adresi
Ahmet Tarık İşmen
Cumhuriyet Caddesi Safir Apt.
No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul
Yayın Kurulu
Füsun Şeker
Süha Sertabipoğlu
Ferah Ulu
Sevgi Türkmen
Kenzi Özge İlbaş
Yazarlar
Fırat Budacı
Tülün Sönmezgil
Feride Aktan
Çizer
İlhan İşler
Redaksiyon
Süha Sertabipoğlu
Yayın Koordinatörü
Özgü Bircan
ozgu.bircan@ido.org.tr
Yayın Adı
dergi
Yayın Türü
Yerel süreli yayın (iki ayda bir yayımlanır.)
Editoryal ve Teknik Üretim
Basım Atölyesi
Karaman Çiftlik Yolu Sk. No:56 Ataşehir - İstanbul
T. 0216 418 84 91
Baskı
GD OFSET
Atatürk Bulvarı Deposite İş Merkezi A5 Blok
4.Kat No:405 İkitelli OSB, Başakşehir/İstanbul
T. 0212 671 91 00
F. 0212 671 91 90
Basım Yeri ve Tarihi
İstanbul - Kasım 2017
172. sayı 7500 adet basılmıştır. Dergi’de yer alan
yazıların hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
dergi eylül/ekim 20176
ido.
org.
tr
Prof. Dr.Turhan Atalayİstanbul
Dişhekimleri Odası
Başkanı
Değerli Meslektaşlarım,
TDB’nin 23. Uluslararası Dişhekimliği Kongresi’ni
İstanbul’da başarıyla gerçekleştiren İstanbul
Dişhekimleri Odası olarak, bugüne kadar yapıl-
mış olan TDB Kongrelerinin en çok meslektaşı-
mızın katıldığı ve de en görkemli “Dişhekimliği
Kongresi”ni gerçekleştirmenin mutluluğunu ve
gururunu yaşıyoruz. Bu nedenle kongremize emek
veren, başta Organizasyon Komitesi üyeleri olmak
üzere tüm komitelerde görev alan hocalarıma ve
arkadaşlarıma, bilimsel programda yer alan ko-
nuşmacılara, kongremize katılan tüm meslektaşla-
rımıza ve de oynadıkları “Lüküs Hayat” opereti ile
kongremize renk katan ve hepsi de meslektaşımız
olan sanatçı arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler
ediyorum.
Bu kongrenin organizasyonu görevini ülkemizin
çok zor bir süreçten geçtiği dönemde üstlendik.
Ancak binlerce meslektaşımızın, tüm olumsuz-
luklara rağmen kongremize katılarak kongremizi
bu başarılı noktaya taşımaları bizlere ayrı bir güç
vermiştir.
Değerli meslektaşlarım, sizler bu dergiyi okurken
Cumhuriyetimizin 94. yılını, onu geriye çevirmeye
çalışanlara inat, tüm coşkumuzla kutladık; özgür
ve yüzünü Batı medeniyetine dönmüş, kulluktan
yurttaşlığa taşınmış çağdaş bir ülke yaratmak için
kurtuluş mücadelelisinde canlarını vermiş olanları,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Büyük Önder
Atatürk’ü minnetle ve saygıyla andık.
Sevgili dostlarım, hepinizin bildiği gibi Kasım ayı
Dişhekimliği için özel bir aydır. Meslekte 25, 40, 50
ve 60 yıllarını dolduran meslektaşlarımızın ve ca-
miamızın “22 Kasım Dişhekimliği Günü”nü daha
aydınlık, daha demokratik ve de daha çağdaş bir
Türkiye dileği ile kutluyorum.
Gelecek güzel günlerin umuduyla sizleri sonsuz
sevgilerimle selamlıyorum.
dergi eylül/ekim 2017 7
AlmanKalitesi
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
PressQuality.pdf 2 10/31/17 2:31 PM
dergi eylül/ekim 20178
ido.
org.
tr
A. Tarık İşmenİstanbul
Dişhekimleri Odası
Başkan Vekili
Merhaba,
Sevgili meslektaşlarım, İstanbul Dişhekimleri Odası
olarak kongreler tarihinin üst sıralarına yazılacak bir
kongreyi üstlenmiş ve başarı ile bitirmiş olmanın guru-
runu yaşıyoruz.
Kongrelerin hikâyeleri, anıları, biriktirdikleri vardır. Bu
kongre ülkenin en kaotik günlerinde yüklenildi. Ül-
kenin her yerinde bombalar patlarken, tüm kongre ve
toplantılar birbiri ardına iptal edilirken, nerede ise tüm
özgür dünyanın insanlarına seyahat etmeyin uyarıları
yapılırken kongremize start verdik. İstanbul Dişhekim-
leri Odası olarak çalışmalara başlarken yaptığımız fizi-
bilite sonucunda kongre üzerinden bazı yükleri alarak
ve meslektaşlarımızın anlayışla karşılayacağı birtakım
kısıtlamaları planladık. Kongreyi “nasıl daha uygun fi-
yatlara yaparız” diyerek çıktığımız yolda önerilerimizi
TDB’ye sunduk ve Merkez Yönetim Kurulu’nu ikna et-
tik. Desteğini bizden esirgemeyen başta sponsorlarımız
olmak üzere, katılımcı tüm firmalar, akademik çevre ve
elbette tüm meslektaşlarımızla her şeye inat kongre ışı-
ğını söndürmedik; aksine bir fener gibi tüm kongrelere
ışık tutacak bir konuma taşıdık.
Kongrede görev yapan ve gece gündüz çalışan tüm ar-
kadaşlarımıza, profesyonel arkadaşlarımıza teşekkür
ediyoruz. Dergimizin iç sayfalarında yer alan haberlerde
ve röportajlarda da göreceğiniz gibi her yönü ile dolu
dolu bir kongre yaşadık ve yaşatmaya çalıştık.
Kongre içinde Başkanlar Toplantısı, Komşu Ülkeler Ça-
lışma Platformu Toplantısı ve Öğrenci Kongremizi de
gerçekleştirdik.
Şiddet son bulsun…
Sevgili dostlar, ne yazık ki sağlıkta şiddet durmuyor ve
durulamıyor. Gerek hekime şiddet uygulayanlara yö-
nelik cezaların caydırıcı olmaması, gerekse yanlış söy-
lemler ve meslek içinden gelen etik dışı hasta yönlen-
dirmeleri meslektaşlarımıza şiddet olarak dönmekte.
Bir de bunlara ilave olarak kamuda dayatılan vahşi per-
formans uygulamaları ve mobbing sonucu, hayatının en
güzel dönemlerinde meslektaşlarımızı intihara sürük-
lemekte ya da bu kutsal mesleği terk etme noktasına
getirmektedir. Ne yazık ki “şiddet son bulsun” demenin
ötesine geçmeyen söylemlerimiz havada asılı kalmakta.
Eğitim programı tüm hızıyla devam ediyor
İstanbul Dişhekimleri Odası’nın 2017-2018 dönemi
eğitim programı, kongre sonrası tüm hızı ile başladı.
İstanbul’un iki yakasında yaptığımız akşam toplantıla-
rına ek olarak firma destekli Bölgesel Kahvaltılı Toplan-
tılar ve tüm yönleri ile bir uzmanlık alanının irdelendiği
Konsensüs toplantıları da devam etmekte. Bu arada
hafta içi kurslarımız da yoğun ilgi görmekte.
Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri
Değerli meslektaşlarım, Kasım ayındayız ve bu ay bizim
mesleğimiz için gurur, onur zamanındır. Odalarımızın
kuruluşundan bu yana kutlamaya başladığımız, 22
Kasım Dişhekimliği Günü’nü içine alan Toplum Ağız ve
Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri kapsamında mesleğinde
25, 40, 50, 60 yılını başarı ve sağlıkla tamamlayan mes-
lektaşlarımıza Odamız adına plaketlerini sunarız. Kolay
değildir bu meslekte kilometre taşlarını sağlıklı olarak
geçmek. Okula başlarsınız, aslında o gün dişhekimi ol-
duğunuzu düşünürsünüz ama karşınızda dağ gibi ders-
ler, cebinizden para harcayarak alacağınız materyaller,
gerekirse parasını cebinizden vererek puan tamamla-
mak için bakılan hastalar… Sonra diplomanızla kapı-
nın önündesinizdir. Devlette iş yoktur ya da kura çok
yüklüdür; muayenehane açmak ailenizin parası varsa
neyse de yoksa… Ne size kredi verecek bir banka vardır
ne de devlet desteği… Fakülteye girmek ise hayallerde
bir yerde…. Ama işte şimdi tüm bu zorluklara rağmen
yılları devirmiş meslektaşlarımıza şükranlarımızı sunma
zamanı.
Çözülemeyen sorunlar yumağı ile çark aynen devam et-
mekte; önünü alamadığımız fakülte sayıları ve gittikçe
daraltılan eğitim müfredatı, sahada olabildiğince haksız
rekabet, okurken yüzünüzün kızaracağı reklamlar, Sağ-
lık Bakanlığı kurasında 1000 kişi için 3000 müracaat...
Sermayenin dizayn ettirdiği yönetmelik karmaşası ve
uzmanlık savaşları tüm hızı ile devam etse de onurlu bir
mesleği yapmanın haklı gururu ile nice Kasım aylarına
diyoruz.
Sevgili dostlar, ülkemiz son 1 yılını OHAL kapsamında
geçirdi. Bu süreçte seçili meclisi yok etmeye çalışanla-
rın yanında, yıllarca bunlara karşı savaş vermiş insanla-
rın da bu alçaklarla aynı kefeye konup yargılanmadan
aylardır hapiste olmaları ne yazık ki ülkemizi dış dün-
yadan iyice tecrit etmekte. Güneyimizde bitmekte olan
İŞİD’in yerine hangi aktörlerin sahaya sürüleceğini bil-
miyoruz ama bizim acilen bağımsız yargıya ve demokra-
siye ihtiyacımız var.
Gün birlikte durma, ortak akılla üretme ve karanlık gün-
leri aydınlığa çevirme zamanıdır.
dergi eylül/ekim 2017 9
KISA ÜRÜN BİLGİSİ: Formülü: Kloroben Gargara %0.12 Klorheksidin glukonat ve %0.15 Benzidamin HCl içerir. Farmakolojik Özellikleri: Benzidamin yapı olarak steroid grubuyla ilişkili olmayan bir antien�amatuar analjezik ajandır. Klorheksidin bir biguanid antiseptiktir ve genel oral hijyene ara verildiği zaman plak ve gingivitis gelişimini azaltmaya yardımcı olur. Farmakodinamik: Diğer NSAİ ajanlar gibi benzidamin belirli koşullarda prostoglandin biyosentezini inhibe eder. Klorheksidin gram (+), gram (-) bakteriler, maya ve bazı mantarlar, virüsler gibi mikroorganizmaların çoğuna etkilidir. Farmakokinetik: Topikal uygulamayı takiben benzidamin antien�amatuar ve lokal anestezik etkilerini göstereceği en�amasyonlu lokal mukozaya kolaylıkla absorbe olur. Uygulanan klorheksidin glukonatın yaklaşık %30’u oral kavitede kalır ve 24 saat boyunca oral sıvılara yavaşça salınır. Endikasyonları: Ağız ve boğaz antisepsisi, hastanın yutma fonksiyonunun rahatlaması ve diş eti rahatsızlıklarında semptom giderici olarak kullanılır. Diş hekimliğinde işlemlerden önce pro�laktik amaçlı kullanılabilir Kontrendikasyonları: Benzidamin ve klorheksidine bilinen hipersensitivitesi olan hastalarda kontrendikedir. Gebelik ve emzirme döneminde kullanılmamalıdır. Uyarılar / Önlemler: Yutulmamalıdır.Ağız içinde, dil ve diş üzerinde geri dönüşümlü renk değişikliği yapabilir. Absorblanan benzidamin ve metabolitleri yüksek oranda karaciğerde metabolize olduğu ve idrarla atıldığı için şiddetli karaciğer ya da renal bozukluğu olan özen gösterilmelidir. Araç ve taşıt kullanımına etkisi yoktur. Advers Etkiler: Kloroben Gargara genellikle iyi tolere edilir ve yan etkileri çok azdır. Kullanım Şekli Ve Dozu: Kloroben Gargara 6 yaşın üzerindeki tüm bireylerde kullanılabilir. Kullanımdan sonra ağızdan atılır. Gerekirse uygulama her 1,5-3 saatte bir tekrarlanabilir. Dozu çocuklarda her uygulamada 5-15 mL, yetişkinlerde 15 mL kadardır. Kloroben Gargara kazara içilirse semptomatik tedavi yapılmalıdır. Belirli bir antidotu yoktur. Saklama Koşulları: 25 0C’nin altındaki oda sıcaklığında saklanmalı ve ışıktan korunmalıdır. Ticari Takdim Şekli Ve Ambalaj İçeriği: 200 mL’lik renkli pet şişe ve ölçek. Ruhsat Sahibi Ve İmal Yeri: Drogsan İlaçları Sanayii ve Ticaret A.Ş. 06760 Çubuk ANKARA Ruhsat Tarih ve No: 29.05.2002 – 200/32 REÇETESİZ SATILIR Perakende Satış Fiyatı: Kloroben Gargara 10.12 TL. (Şubat 2017) AYRINTILI BİLGİ İÇİN LÜTFEN FİRMAMIZA BAŞVURUNUZ
dergi eylül/ekim 201710
odahaberleri
İstanbul Aydın Üniversitesi Dişhekimliği Fakülte-
si Endodonti Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.
Dr.Dilara Arslan’ın ve Periodontoloji Anabilim Dalı
öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr.Süleyman Emre Meşeli’nin
konuşmacı olduğu, “Endodontide Lazer Kullanımı Ba-
şarıyı Artırır mı?-Başlangıç Periodontal Tedavide ve
Yumuşak Doku Cerrahilerinde Diyot Lazer Kullanımı”
konulu toplantı 04 Ekim 2017 tarihinde İDO Eğitim
Merkezi’nde yapıldı.
2017-2018 TDB Akademi eğitim programı kapsamın-
da İstanbul’da yapılacak iki toplantıdan ilki 24 Ekim
2017 tarihinde İDO Eğitim Merkezi’nde gerçekleşti-
Medipol Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Endodon-
ti Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr.Tan Fırat
Eyüboğlu’nun konuşmacı olduğu, “Çözüm Odaklı Endo-
donti: Kanallara Giriş ve Şekillendirme” konulu toplantı
11 Ekim 2017 tarihinde Caddebostan Kültür Merkezi’nde
gerçekleştirildi.
İstanbul Aydın Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Perio-
dontoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr.Cenker
Zeki Koyuncuoğlu’nun konuşmacı olduğu, “Serbest Dişe-
ti Greftleri: Diş ve İmplant Çevresi Uygulamaları” konulu
toplantı 18 Ekim 2017 tarihinde İDO Eğitim Merkezi’nde
yapıldı.
ENDODONTİDE LAZER KULLANIMI BAŞARIYI ARTIRIR MI? -BAŞLANGIÇ PERİODONTAL TEDAVİDE VE YUMUŞAK DOKU CERRAHİLERİNDE DİYOT LAZER KULLANIMI
İMPLANT ÜSTÜ PROTEZLERDE SİMANTASYON, KOMPLİKASYONLAR VE ÇÖZÜMLERİ
ÇÖZÜM ODAKLI ENDODONTİ: KANALLARA GİRİŞ VE ŞEKİLLENDİRME
SERBEST DİŞETİ GREFTLERİ: DİŞ VE İMPLANT ÇEVRESİ UYGULAMALARI
rildi. “İmplant Üstü Protezlerde Simantasyon, Komp-
likasyonlar ve Çözümleri” konulu toplantıda Prof.
Dr.Aslıhan Üşümez konuşmacı olarak yer aldı.
dergi eylül/ekim 2017 11
odahaberleri
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral İmp-
lantoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Dr.Dişhekimi
B.Alper Gültekin’in konuşmacı olduğu, “Oral İmplan-
tolojide Yönlendirilmiş Kemik Rejenerasyonu Uygula-
maları” konulu toplantı 25 Ekim 2017 tarihinde Cad-
debostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Meslektaşlarımızın yoğun ilgisiyle karşılanan “Kon-
sensüs Toplantıları” 2017-2018 döneminde de de-
vam ediyor. Dönemin ilk konsensüs toplantısı 29
Ekim 2017 Tarihinde Karaköy Novotel Bosphorus’ta
yapıldı.
“Oral İmplantolojinin Geleceği” ana başlıklı toplan-
tıda; Prof.Dr.Hakan Özyuvacı, Prof.Dr.Z.Cüneyt Ka-
rabuda, Prof.Dr.Serdar Yalçın, Prof.Dr.Selim Ersanlı,
Doç.Dr. Volkan Arısan, Doç.Dr.Mustafa Ramazanoğlu
konuşmacı olarak yer aldılar.
Odamızın düzenlediği ve farklı firmalarca destekle-
nen Bölgesel Bilimsel Toplantılar 2017-2018 döne-
minde de devam ediyor.
Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kadıköy, Kar-
tal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile,
ORAL İMPLANTOLOJİDE YÖNLENDİRİLMİŞ KEMİK REJENERASYONU UYGULAMALARI
İMPLANTOLOJİ KONSENSÜS TOPLANTISI: ORAL İMPLANTOLOJİNİN GELECEĞİ
BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTILARTuzla, Ümraniye, Üsküdar ilçelerindeki meslektaş-
larımızın katılımıyla 19 Ekim 2017 Perşembe günü
Moda Deniz Kulübü’nde gerçekleştirilen ve Orthero
firması tarafından desteklenen “Şeffaf Plaklar ile
Ortodonti” konulu toplantıda Dr. Dişhekimi Yasin
Erdem Akgül konuşmacı olarak yer aldı.
dergi eylül/ekim 201712
odahaberleri
2017-2018 dönemi içinde görev yapacak olan İlçe
Temsilcileri’ne yönelik bilgilendirme toplantısı 18
İLÇE TEMSİLCİLERİ BİLGİLENDİRME TOPLANTISI
Odamız Yerel Öğrenci Kolu İstanbul Üniversitesi Diş-
hekimliği Fakültesi temsilcisi Deniz Yenidünya, Ulus-
lararası Dişhekimliği Öğrencileri Birliği’nin (IADS)
2017-2018 Dönemi Eğitim Komisyonu Başkanlığı gö-
revine seçildi.
Dünyadaki dişhekimliği öğrencilerini bir araya ge-
tirmek ve dişhekimliği konularında uluslararası
düzeyde bilgi ve deneyimi paylaşmak amacıyla ku-
rulan IADS’te ülkemizi başarıyla temsil eden Deniz
Yenidünya’yı tebrik eder, başarılarının devamını di-
leriz.
IADS YENİ DÖNEM EĞİTİM KOMİSYONU BAŞKANI TÜRKİYE’DEN
Ekim 2017 Çarşamba günü Taksim Point Otel’de ger-
çekleştirildi.
İlçe Temsilcileri Komisyonu’ndan sorumlu
Yönetim Kurulu üyesi Bilgehan Nesiri’nin
açılışını yaptığı toplantıda Başkan Vekili
Tarık İşmen Oda çalışmaları ve 22 Kasım
Dişhekimliği Günü’nü içine alan Toplum
Ağız ve Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri
konusunda bilgi verdi. İşmen’in ardından
Başkan Prof.Dr.Turhan Atalay bir konuş-
ma yaptı.
Konuşmaların ardında Genel Sekreter Aret
Karabulut yeni Yönetmelikle ilgili yaşanan
sorunlar, denetimlerde ortaya çıkan aksak-
lıklar ve güncel konulara ilişkin bir sunum
gerçekleştirdi. Sunumun ardından ilçe
temsilcilerinden gelen sorular yanıtlandı.
dergi eylül/ekim 2017 13
odahaberleri
2017–2018 eğitim-öğretim döneminde, zorlu bir yarışı
başarıyla tamamlayıp dişhekimliği fakültelerini kaza-
nan yüzlerce öğrenci önlük giyme törenleriyle res-
men “dişhekimi adayı” oldular. İstanbul Dişhekimleri
Odası bu mutlu günlerinde öğrencileri ve velileri yal-
nız bırakmadı.
ÖNLÜK GİYDİRME TÖRENLERİ
11 Ekim 2017 Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi
önlük giydirme törenine Denetleme Kurulu Başkanı
Yaşar Baytak katıldı.
23 Ekim 2017 Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi önlük giydirme törenine Başkan Prof.Dr. Turhan Atalay katıldı.
Okan Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 4. sınıf öğ-
rencisi Ayberk Kara, Avrupa Dişhekimliği Öğrencileri
Birliği’nin (EDSA) 20-26 Ağustos 2017 tarihleri ara-
sında Litvanya’da gerçekleştirilen toplantısında Baş-
kan Yardımcılığı görevine seçildi.
1988 yılında kurulan ve halen 32 farklı ülkedeki 182
dişhekimliği okulundan 65 binden fazla dişhekimliği
öğrencisini temsil eden kuruluş, dişhekimliği fakül-
tesi öğrencileri arasında uluslararası ağı oluşturmak,
öğrenci değişimlerini geliştirmek ve teşvik etmek,
farklı eğitim sistemleri arasında bağ kurmak gibi ça-
lışmalar yürütmekte.
EDSA içinde ülkemizi başarıyla temsil eden Ayberk
Kara’yı tebrik eder yeni görevinde başarılar dileriz.
AYBERK KARA EDSA BAŞKAN YARDIMCILIĞI GÖREVİNE SEÇİLDİ
dergi eylül/ekim 201714
odahaberleri
Son zamanlarda her alanda artan şiddet giderek sıradanlaşmış, “sağlık ve şiddet” kelimeleri ülkemizde
sık sık beraber kullanılır olmuştur.
Son olarak Bahçelievler Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde görevli meslektaşımız Dr. Seyit Aydın 26 Ekim
2017 Perşembe günü hastane çıkışında hasta ve yakınları tarafından darp edilmiş, çenesinde, dişlerinde
ve kolunda kırıklar oluşmuştur.
Sağlık çalışanlarına şiddetin kaynağı “sağlık çalışanı ile hasta veya hasta yakını arasındaki kişisel an-
laşmazlıklar” gibi gösterilmeye çalışılsa da olayın kaynağı sistemseldir. Yaşanan şiddet olayları sağ-
lıkta dönüşüm programının, piyasalaşmanın bir sonucudur. Kalabalık hastaneler, bekleme sürelerinin
uzun oluşu, hekimlerin hastalarına yeterli zaman ayıramaması hasta ve yakınlarının saldırganlığını art-
tırmaktadır. Hasta ve hasta yakınları sistemden kaynaklanan bu sorunların sorumlusu olarak ne yazık
ki sağlık çalışanlarını görmektedir.
Bizler bu şiddet olaylarına karşı sessiz kalmadık, kalmayacağız. Kamuoyunu da şiddeti sona erdir-
mek konusunda destek olmaya, şiddeti sıradanlaştırmamaya çağırıyoruz. Aynı zamanda, Şiddet Yasa
Tasarısı’nın bir an önce yasalaşmasını ve sağlıkta şiddetin iş kazası olarak değerlendirilmesini istiyo-
ruz.
Sorumluların cezalandırılması ve sağlık çalışanlarına şiddetin son bulması için her türlü mücadelemizi
kararlılıkla sürdüreceğimizi bir kez daha belirtir, meslektaşımız Dr. Seyit Aydın’a acil şifalar dileriz.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
Artık Yeter! Gerekli adımlar atılsın, bir daha bu acılar yaşanmasın...
İnsan yaşamının sorumluluğunu üstlendiğimiz ve onurla sürdürdüğümüz
meslek hayatımızda düzelmeyen yoğun ve yorucu çalışma koşulları, uzun
süren çalışma saatleri, mesleğimizi uygularken yaşadığımız duygusal fi-
ziksel yüklenmenin getirdiği yıpranma, yetmezmiş gibi şiddete uğrama
riskimiz, değersizleştirilen emeğimiz ve mesleki kimliğimiz, güvencesiz-
likle yaratılan geleceksizlik…
Başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere tüm yetkilileri, meslektaşlarımızın
hayatlarını sonlandırmaya götüren koşullara ilgisiz kalmamaya davet
ediyoruz.
İstanbul Dişhekimleri Odası
Yönetim Kurulu
DİŞHEKİMİNE ŞİDDETSıradanlaşan şiddet dün de Bahçelievler Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’nde görevli meslektaşımız
Dr. Seyit Aydın’ı hedef aldı.
BATMAN’DA DR. ENGİN KARAKUŞ, ADANA’DA DR. ECE CEYDA GÜDEMEK’İN ARDINDAN İSTANBUL’DA
TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ YAĞMUR ÇAVUŞOĞLU YAŞAMINA SON VERDİ. İKİ GÜN İÇİNDE, ÜÇ KAYIP…
dergi eylül/ekim 201716
TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi, İs-
tanbul Dişhekimleri Odası ev sahipliğinde 21-
24 Eylül 2017 tarihleri arasında İstanbul Kongre
Merkezi’nde (ICC) gerçekleştirildi.
TDB Kongreler tarihine bugüne dek yapılmış en
yüksek katılımlı organizasyon olarak geçen 23.
Uluslararası Dişhekimliği Kongresi’ne 2971 diş-
hekimi, 1731 dişhekimliği fakültesi öğrencisi ka-
yıt yaptırdı. Dişhekimlerinden ve genç dişhekimi
adaylarından büyük ilgi gören Kongre’nin bilim-
sel bölümünde ‘Uzun Dönem Başarı’ ana teması
işlendi. Program kapsamında; yurt dışından 22,
Türkiye’den 66 konuşmacının yer aldığı 12 panel,
53 konferans, 16 kurs, 2 uydu sempozyumu, 1 fo-
rum oturumu ve yardımcı personel eğitimi yapıldı.
TDB 12. Ulusal Öğrenci Kongresi bu yıl uluslararası
kongre içinde gerçekleştirildi ve 25. yılını kutladı.
Dişhekimleri ile dental sektörün buluştuğu, yakla-
şık 5 bin m2 alanda kurulan Expodental 2017’de;
14’ü yabancı, 163'ü yerli toplam 177 firma yer aldı.
TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi, bilim-
sel programının yoğunluğu, fuarının renkliliği ka-
dar sosyal programıyla da dikkat çekiciydi.
TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi Rekor Katılımla Gerçekleştirildi…
dergi eylül/ekim 2017 17
Meslek SorunlarıSempozyumu
Sanatçı Dişhekimleri Karma Sergisi, tiyatro, si-
nema ve dizi oyuncusu, şair ve eğitmen Müjdat
Gezen’le söyleşi, bütün kadrosu dişhekimlerinden
oluşan EDAD Tiyatro Grubu’nun sergilediği Lüküs
Hayat Müzikali, Prof.Dr. Emre Kongar’ın, Mirgün
Cabas’ın ve Uğur Dündar’ın imza günü, bir kongre
klasiği olan Gala Yemeği, Levent Işıktekin Project
Orkestrası ve büyük usta Erol Evgin’in konseri diş-
hekimlerine unutulmaz bir Kongre keyfi yaşattı.
İlklerin Kongresi…
23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi 21 Eylül
günü yapılan açılış töreni ile başladı. Prof.Dr. Se-
dat Küçükay ile Yrd.Doç.Dr. Elif Çiftçioğlu’nun su-
nuculuğunu üstlendiği törende saygı duruşu ve
İstiklal Marşı’nın ardından TDB’nin ve Kongre’nin
anlatıldığı kongre tanıtım filmi gösterildi.
Açılış konuşması Kongre’ye ev sahipliği yapan İs-
tanbul Dişhekimleri Odası ve Kongre Organizasyon
Komitesi Başkanı Prof.Dr. Turhan Atalay tarafından
yapıldı. Ardından Kongre Organizasyon Komitesi
Genel Sekreteri Ali Gürlek söz aldı; Kongre’nin ilk-
lerini, klasiklerini anlattı ve programa ilişkin bilgi
verdi. Daha sonra sırasıyla; sektör adına DİŞSİAD
Başkanı Ali Çakır, dişhekimliği fakültesi dekanları
adına Kırıkkale Üniversitesi Dişhekimliği Fakülte-
si Dekanı Prof.Dr. Ali Erdemir, FDI Gelecek Dönem
Başkanı Dr. Gerhard Seeberger ve Türk Tabipleri
Birliği Merkez Konseyi Üyesi Prof.Dr. Taner Gören
birer konuşma yaptı. Konuşmaların ardından Vol-
kan Şanda ve ekibi törene katılanlara unutulmaz
bir Su Davulları gösterisi sundu.
TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi, 20 Eylül 2017 tarihinde
İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Meslek Sorunları Sempoz-
yumu ile başladı. TDB Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve Dişhekimleri
Odaları’nın başkan ve yöneticilerinin katıldığı toplantıda açılış konuşma-
sını Kongre’ye ev sahipliği yapan İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı
Prof.Dr. Turhan Atalay yaptı. Açılışın ardından Kongre Genel Sekreteri Ali
Gürlek Kongre çalışmalarını ve programı özetledi. Ali Gürlek’ten sonra
kürsüye MSS’den sorumlu TDB Genel Başkan Vekili Hüseyin Tunç geldi
ve MSS gündemine alınan konulara ilişkin bilgi aktardı.
Bu yıl tek gün olarak organize edilen Meslek Sorunları Sempozyumu’nda
ilk olarak Prof.Dr. Zeliha Öcek tarafından TDB Ulusal Ağız Diş Sağlığı Po-
litikası Çalışma Grubu Raporu sunuldu, çalışmaların nasıl yürütüldüğüne
ilişkin bilgi verildi. Ardından TDB Genel Başkanı Dr. A.R.İlker Cebeci,
çeşitli iletişim ortamlarında dolaşan ve Sağlık Bakanlığı tarafından
doğruluğu teyit edilmeyen 3224 sayılı Türk Dişhekimleri Birliği Kanun
değişikliği metnine ve Uluslararası Sağlık Turizmi ve Turistin Sağlığı
Yönetmeliği’ne ilişkin mevcut durumu aktardı.
MSS gündeminde ayrıca; Ulusal-Uluslararası TDB Kongreleri ve bölgesel
Oda Sempozyumlarıyla ilgili izlenecek yol haritası ile TDB Akademi-
Dişhekimleri Odaları iş birliğinde 2017 yılında yapılmış olan bilimsel
etkinlikler ve 2018 programı değerlendirildi.
dergi eylül/ekim 201718
ÜNALDI MEDİKAL-Bülent BüyükünaldıKongre’nin İstanbul’da olması ne-
deniyle katılım oldukça yoğun. Bi-
zim için çok verimli geçiyor. Daha
önce Kuşadası’nda fuara katılmış-
tık, biraz hayal kırıklığına uğramış-
tık. Genç katılım oldukça fazlaydı
kongrede, özellikle öğrencilerin il-
gisi çok yoğundu. Gençler yenilikle-
re çok açıklar ve çok ilgililer.
BATI DENTAL-Cüneyt BaştimurUzun yıllardan beri gerçekleşen en iyi
fuar diyebilirim, çok memnunuz. Hem
katılımcı sayısı hem katılımcı ilgisi açı-
sından çok iyi. Biz katıldığımız için çok
memnunuz bu fuara. TDB Kongreleri
her zaman çok önemli ve çok verimli
oluyor. İstanbul’da olması daha verimli
oluyor. Bu sene gençlerin ilgisi çok faz-
la, oldukça memnunuz. Kadın dişheki-
mi ilgisinin de arttığını gözlemliyoruz.
Sektör Temsilcileri
TDB 23. Uluslararası
Dişhekimliği
Kongresi Bünyesinde
Gerçekleştirilen
Expodental 2017
Fuarını Değerlendirdi
Kongre açılış töreni boyunca TDB eski genel baş-
kanları Eser Cilasun, Celal Korkut Yıldırım ve Prof.
Dr. Onur Şengün, Bursa Dişhekimleri Odası eski
Başkanı Dr. Metin Bozkurt ile Samsun Dişhekim-
leri Odası eski Genel Sekreteri Alper Dilek önceki
yıllarda düzenlenen TDB Kongrelerine ilişkin anı-
larını paylaştılar.
Törenin son konuşmasını TDB Genel Başkanı Dr.A.
R.İlker Cebeci yaptı.
TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi açılış
töreni, Türkiye İletişimciler Derneği Başkanı Gonca
Karakaş’ın “Dişhekimliğinde İletişim” konulu su-
numunun ardından sona erdi.
Expodental 2017
Kongre açılış töreninin ardından Expodental
2017’nin açılışına geçildi. 5 bin m2²alanda, 14’ü
yabancı, 163’ü yerli toplam 177 firmanın yer aldı-
ğı fuarın açılışını TDB Genel Başkanı İlker Cebeci,
Odamız ve Kongre Organizasyon Komitesi Baş-
kanı Prof.Dr. Turhan Atalay, FDI Gelecek Dönem
Başkanı Dr. Gerhard Seeberger, DİŞSİAD Başkanı
Ali Çakır, Azerbaycan Dişhekimleri Birliği Başkanı
Dr. Rena Aliyeva, Dekanlar Konseyi Başkanı Prof.
Dr.Zeynep Yeşil Duymuş, 24.Dönem CHP İstanbul
Milletvekili Dişhekimi Kadir Gökmen Öğüt, Eski-
şehir Tepebaşı Belediye Başkanı Dişhekimi Ahmet
Ataç gerçekleştirdi.
dergi eylül/ekim 2017 19
İMPLAMENT-Serap SerçeFuardan oldukça memnunuz. Diğer şe-
hirlere göre daha aktif geçiyor. Geçen
sene İzmir’de katılmıştık fuara ama
İstanbul gibi değildi. Burada herkesle
doğrudan irtibat kurabiliyorsunuz, o
yüzden oldukça güzel bir durum. IDS
gibi uluslararası çapta fuarlara da ka-
tılıyoruz. Fuara olan ilgi bazı uluslara-
rası fuarlara göre daha yoğun, oldukça
memnun kaldık.
AKTEON GROUP- Talha GoncaBurada çalışan arkadaşlarımızla konu-
şuyoruz; bu seneki TDB kongresi katı-
lım yönünden daha öncekilere göre çok
daha başarılı. Çok zengin bir katılım var.
Dişhekimlerinin yanı sıra öğrencilerin
de olması bizim gibi firmaları çok mem-
nun etti.
Biz üretici firma olarak çok memnunuz
umarım distribütörlerimiz de memnun
kalmıştır.
AGS MEDİKAL- Görkem SerçeGüzel bir organizasyon olmuş. İyi orga-
nize olmuş bir fuar. Ben aynı zamanda
İmplantder başkan yardımcılığı görevini
yürütüyorum. Bu tür organizasyonların
daha da büyümesini istiyoruz. TDB ile iş
birliği içinde uluslararası platforma taşı-
mak bizim görevimiz.
Bu sene kongre katılımı çok fazlaydı,
özellikle öğrenci çoktu ve herkes çok
ilgiliydi.
Kongrenin ilklerinden biri de fuarda yaşandı; bu
yıl dişhekimleri, bilimsel programın bitiminden bir
gün sonra da fuarı ziyaret etme olanağı buldular.
Uzun Dönem Başarı
TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi bilim-
sel programının teması bu yıl ‘Uzun Dönem Başarı’
olarak belirlendi ve dişhekimleri tarafından büyük
beğeni topladı. Programda 22 yabancı ve 66 yerli
konuşmacının yer aldığı 12 panel, 53 konferans,
16 kurs, 2 uydu sempozyumu, 1 forum oturumu ve
yardımcı personel eğitimi gerçekleştirildi.
Program kapsamında ağız ve diş sağlığının öne-
mi, korunması, tedaviye ihtiyaç duyulduğunda
uygulanan teşhis yöntemleri ve buna göre yapılan
tedavilerin uzun dönem başarılı olabilmesi için ge-
rekenler tartışıldı. Kongrede ayrıca halk sağlığında
ağız ve diş sağlığının önemi, koruyucu ve önleyici
tedavi yöntemlerinin, rahatsızlıklardan sonra uy-
gulanan tedavi yöntemleri ile karşılaştırılması ele
alındı.
dergi eylül/ekim 201720
Sosyal Program
sporuyla. Benim istediğim, biz bugünlere nereden geldik sorusu-
nun cevabını vermekti... AKP öncesinde Türkiye nasıl bir yerdi...
Yaşamayanlara ya da yaşayıp unutanlara hacimli bir rehber olsun
istedim. Sadece siyasetten ibaret olmayan, her alana dokunan bir
kitap olsun dedim.
Eski Türkiye’yi 2001’de bitiren süreç nasıl başladı? Ya da sizin
sorduğunuz biçimiyle; “biz buraya nereden geldik”?
Birkaç faktör var... Özal’ın ölümünden sonra DYP-SHP koalisyo-
nunun çıkmaza girmesi, Mesut Yılmaz- Tansu Çiller çekişmesi, bu
çekişmede basının oynadığı rol, PKK terörüne bağlı olarak aske-
rin siyasetteki ağırlığının artıp günlük meselelere müdahale eder
hale gelmesi, bu ortamda RP’nin yükselmesi, “irtica tehdidinin”
en önemli ülke gündemi haline getirilmesi, ekonomik kriz ve seç-
menin yeter artık demesi... İşte bunlar hazırladı bugünlerin altya-
pısını.
İçinde bulunduğumuz atmosfer düşünüldüğünde şu Yeni Türkiye
tanımlaması biraz gerilim yaratmıyor mu sizde de?
Bende yaratmıyor. Kitabın girişinde de söyledim, ben bunu bir
övgü ya da bu dönemi parlatma niyetiyle kullanmıyorum. Sevin
ya da sevmeyin, Türkiye çok ciddi bir şekilde değişti, dönüştü. 15
Sizi tanıyabilir miyiz
klasiğini atlayıp kitabı-
nıza ilişkin bir klasikle
başlayalım: Neden 2001
yılını başlangıç noktası
aldı bu kitap?
Kitabın alt başlığı, “Eski
Türkiye’nin Son Yılı” bu
sorunun cevabını veri-
yor. Çünkü Türkiye’nin
radikal bir şekilde değiş-
meye başlamasından hemen önceki yılı anlatıyor. 2001 yılı AKP’nin
kurulduğu yıl, iş başına gelmesinden önceki son yıl. Bu yılın bir iki
temel özelliği var... Ciddi bir ekonomik krizin yaşandığı, radikal
bir ekonomik programın uygulandığı bir yıl. Bu krizle birlikte siya-
set kurumunun, iktidardaki ve muhalefetteki partilerin, liderlerin
ciddi itibar ve güven erozyonuna uğradığı bir yıl. AKP’nin önünü
açan koşulların olgunlaştığı bir yıl. Dünyada 11 Eylül saldırılarının
yol açtığı küresel bir çalkantı, İslamla ilgili sorular ve yeni küre-
sel politika arayışları var. Türkiye’de ciddi toplumsal sorunlar var,
örneğin ölüm oruçları, ciddi bir mafya tehdidi, sokak gösterileri
vs. Ama hareketli bir sosyal gündem de var, medyası magazini,
Mirgün Cabas ile son kitabı “2001 Eski Türkiye’nin Son Yılı” üzerine konuştuk.
Uğur Dündar İmza Günü
Usta gazeteci Uğur Dün-
dar, kongrenin ilk günü
meslektaşlarımızla bir
araya geldi.
Sanatçı Dişhekimleri
Karma Sergi Açılışı
Sanatçı meslektaşlarımızın
eserlerinden oluşan Karma
Sergi, kongre katılımcıla-
rından büyük ilgi gördü.
Müjdat Gezen İle Söyleşi
Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu, şair ve eğitmen
Müjdat Gezen, keyifli sohbetiyle kongreye renk kattı.
Emre Kongar İmza Günü
Toplumbilimci Prof.Dr. Emre Kongar, kongrenin
ikinci gününde kitaplarını imzaladı.
dergi eylül/ekim 2017 21
yıl öncesinin Türkiyesi yok artık. Toplumun önemli bölümünde bu
söz alerji yaratıyor, belki de haklılar, ama bu durumu anlatan en
iyi kelime de bu.
Çok uzun ve derin bir araştırmanın ürünü kitabınız. 2001 yılından
baktığınızda 2017’de böyle bir ülke görülebiliyor muydu sizce?
Hiç sanmıyorum. Belki dönemin askerleri, “bakın irtica endişeleri-
miz haklı çıktı” diyor olabilirler. Ama unutulma-
malı ki bu tabloda, onların bu gerekçeyle siya-
sete yaptıkları müdahalelerin, 28 Şubat’ın, parti
kapatmaların da rolü var. Onlar geri dursaydı,
bunlar olmayabilirdi.
Şu eskiden-yeniden azade “başka bir memle-
ket” mümkün görünüyor mu? Umut var mı?
Bu sorunun kimsede cevabı yok... Ayrıca sizin
için umut olan, başkasının felaketi olabiliyor
biliyorsunuz. Toplumsal dalgalar bazen yavaş,
bazen hızlı gelişir. Ama her dalga da önemli so-
nuçlar yaratır, bunu daha önce gördük. Böyle
dalgalar karşısında kaygılanması gerekenler de
en çok kaybedecek şeyi olanlar...
“Gazetecilik hamamböceği gibi, her koşulda
hayatta kalmayı başarır” demişsiniz bir röpor-
tajınızda. Bugün yaşayan bir gazetecilik faali-
yeti görebiliyor musunuz gerçekten?
Gazetecilik son beş altı yılda ciddi yaralar aldı, çok kan kaybet-
ti. Ama gazetecilik somut bir ihtiyaca cevap veren bir iştir ve bu
mesleği yapanlar zor koşullarda işlerini yapmaya alışkındır. Bu
bir meslek olduğu kadar bir karakter özelliğidir ve karakterlerin
de hapisle, yıldırmalarla kolay kolay değişmeyeceği görüldü.
Su yolunu bulacaktır.
Lüküs Hayat Müzikali
Bütün kadrosu dişhekimlerinden oluşan, Celal Tak
yönetimindeki Lüküs Hayat, kongrenin ilk günü
meslektaşlarımızla buluştu.
Gala Yemeği
Gala Yemeği, kongrenin
ikinci günü akşamı Hilton
Bosphorus Hotel Conventi-
on Center’da gerçekleştiril-
di. Levent Işıktekin Project
Orkestrası’nın ardından
sahne alan büyük usta Erol
Evgin katılımcılara unutul-
maz bir gece yaşattı
Mirgün Cabas İmza Günü
Gazeteci Mirgün Cabas, kongrenin üçüncü günün-
de meslektaşlarımızla bir araya geldi ve kitaplarını
imzaladı.
dergi eylül/ekim 201722
Kapanış Töreni
TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi, 23
Eylül 2017 Cumartesi günü yapılan kapanış tö-
reni ile sona erdi. Başından sonuna Kongre’nin
hikâyesinin anlatıldığı kapanış filminin ardından
İstanbul Dişhekimleri Odası ve Organizasyon
Komitesi Başkanı Prof. Dr. Turhan Atalay ve TDB
Genel Başkanı Dr.A.R.İlker Cebeci birer konuşma
yaptılar.
Konuşmaların ardından TDB Öykü Yarışması’nda
dereceye giren meslektaşlarımız; Tevfik Emre
İmamoğlu, Bilge Kılıç ve Berkant Sezer ile jüri özel
ödülüne layık bulunan Serdar Devrim Erkmen ve
Osman Erkan Özaydın’a ödülleri verildi.
Daha sonra sahneye davet edilen Kongre ana
sponsorlarına katkılarından dolayı birer teşekkür
belgesi sunuldu.
Bir yılı aşkın süredir büyük bir özveriyle çalışan,
TDB Kongreler tarihine bugüne dek yapılmış en
yüksek katılımlı Kongre olarak geçen organizasyo-
nun emektarları olan meslektaşlarımız da sahneye
davet edildi ve kendilerine teşekkür edildi.
Teşekkür seremonisinin ardından, 2018 TDB
Kongresi’ni düzenleyecek olan Ankara Dişhekim-
leri Odası Başkanı Faik Serhat Özsoy’a kongre
flaması teslim edildi. Son olarak, kapanış töre-
nine katılanlara, yapılan çekilişle çeşitli ödüller
verildi.
Bilimsel Derneklerle İş Birliği
TDB 23.Uluslarararası Dişhekimliği Kongresi kap-
samında 23 Eylül 2017 Cuma günü TDB Merkez
Kongre Merkezi
girişinde Kanserli
Çocuklara Umut Vakfı
( KAÇUV) yararına
satış yapan Umut Kafe
aracının elde ettiği
gelirle yedi kanserli
çocuğa ve ailesine
maddi destek sağlandı.
Yönetim Kurulu ve Bilimsel Dernek Başkanla-
rı Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıda; Ulusal
Dişhekimliği Eğitimi Kurulu (UDEK) kurulması,
TDB Uluslararası Dişhekimliği Kongreleri içinde
bilimsel derneklerin de yer alması, Çekirdek Eği-
tim Programı (ÇEP), Genişletilmiş Eğitim Progra-
mı (GEP) ve uzmanlık müfredatları konusundaki
çalışmalarda iş birliği yapılması, TDB ve Bilimsel
Dernekler arasındaki iletişimin çeşitli yöntemlerle
artırılması konuları ele alındı.
7. Komşu Ülkeler Dişhekimleri Birlikleri İş Birliği Platformu Toplantısı
TDB 23. Uluslararası Dişhekimliği Kongresi kapsa-
mında, Türkiye ile coğrafi, tarihi, sosyal, mesleki
ve kültürel olarak komşu olan ülkelerle dişhekim-
liği mesleği alanında fikir alışverişinde bulunmak,
bilimsel ve ekonomik iş birliğini arttırmak amacıyla
bu yıl yedincisi düzenlenen Komşu Ülkeler Dişhe-
kimleri Birlikleri İş Birliği Platformu Toplantısı, 22
Eylül 2017 tarihinde İstanbul Kongre Merkezi’nde
yapıldı.
Toplantıda; Komşu Ülkeler Dişhekimleri Bir-
likleri İş Birliği Platformu’nun 2011-2017 yılları
arasındaki sürecinin genel bir değerlendirmesi
yapıldı ve Platformun verimliliğinin, görünürlü-
ğünün ve etkinliğinin artırılmasına yönelik bir
yeniden yapılanma ihtiyacı üzerine görüş alışve-
rişinde bulunuldu.
dergi eylül/ekim 2017 23
“ Teknolojiden yararlanan tüm alanlarda olduğu gibi
dişhekimliği de gerek uygulama alanları gerekse
materyal anlamında teknolojinin etkisi altında.
Dijital teknolojiler çok hızlı bir biçimde diş-
hekimliğinin içine girdi. Hem günlük ha-
yatımızda hem de bilimsel çalışmalarda
etkisini yoğun olarak görüyoruz. ”
Başlarken Kongre izlenimlerinizi öğrenebilir mi-
yiz?
Yıllar içinde dişhekimliğinin gelişmesiyle hem
kongrelerin ivmesi arttı hem de kongrelerin içerik-
leri çok gelişti. Dünyadaki ve ülkemizdeki mesle-
ki gelişmeleri meslektaşlarımızla buluşturan TDB
Kongresini çok kıymetli bulduğumu söylemeliyim.
Yurt dışında katıldığınız kongrelerle kıyasladığı-
nızda arada büyük bir fark görüyor musunuz?
Konuşmacı olarak oldukça sık katılıyorum yurt dı-
şındaki kongrelere. Bir kısmı Avrupa ve dünya ça-
pında, bir kısmı da ulusal düzeyde… Bu kongrelerin
birçoğu hem katılımcı hem konuşmacı sayıları açı-
sından buradan oldukça farklı, bunu kabul etmek
gerekli. Çünkü çok büyük çapta kongreler bunlar;
bir kısmı iki senede bir yapılıyor. Ancak bu bölgede
-coğrafi olarak- en büyük kongreler bize ait.
Dişhekimliği mesleğinin geleceğini nasıl görü-
yorsunuz? Hem dünya ölçeğinde hem de Türkiye
özelinde…
Teknolojiden yararlanan tüm alanlarda olduğu gibi
dişhekimliği de gerek uygulama alanları gerekse
materyal anlamında teknolojinin etkisi altında. Diji-
tal teknolojiler çok hızlı bir biçimde dişhekimliğinin
içine girdi. Hem günlük hayatımızda hem de bilim-
sel çalışmalarda etkisini yoğun olarak görüyoruz.
Ülkemize baktığımızda, dişhekimliği fakülteleri-
nin, dolayısıyla genç dişhekimi sayısının son yıl-
larda çok hızlı arttığını gözlemliyoruz. Gençlerin
dijital uygulamalara olan ilgisi de düşünüldüğün-
de maddi olanaklar el verdiği ölçüde teknolojinin
kullanımı daha da artacaktır ülkemizde.
Dişhekimi sayısı artıyor, teknoloji son sürat iler-
liyor… Peki, ağız- diş sağlığı verilerinde bir deği-
şiklik oluyor mu?
Teknolojik gelişmeler dediğimiz zaman bu geliş-
melerin bir kısmı tanıya yönelik, daha büyük kısmı
ise tedaviye yönelik teknolojiler. Oysa ülkemiz için
çok daha yararlı olan yaklaşım koruyucu hekimlik
olmalı. Ancak teknolojinin bu alanda yatırımının
çok fazla olmadığını biliyoruz. Oysaki yönetim po-
litikalarının önceliğinin, hem genel sağlıkta hem
dişhekimliğinde, bir hastalığın erken dönemde
gözlenmesi ve tedaviye ihtiyaç duyulmadan çö-
zülmesi olmalı diye düşünüyorum. Böyle olduğu
takdirde hem ülke kaynakları hem de insanların
sağlığı daha iyi korunabilir. Ama şu anda bahset-
tiğiniz çelişkiyi yaşıyoruz; teknoloji gelişiyor ancak
ağız-diş sağlığı verileri oldukça kötü. Tahminim
ileride daha da derinleşecek bu çelişki. Sonuçta
koruyucu hekimliğe verilmeyen önem tedavi edici
harcamalar olarak maliyet gösteriyor. Bu da yük-
sek bir maliyet tabi ki.
Prof.Dr. Ateş Parlar
Kongreden Kısa Sohbetler…
dergi eylül/ekim 201724
Yabancı bir mes-
lektaşımızla sohbet
etme fırsatımız oldu;
kendisi de ülkesinde-
ki koruyucu hekimlik
çalışmalarıyla ilgili
sıkıntılar yaşandığını
ifade etti. Yani bu so-
run sadece bize has
değil sanırım…
Sadece ülkemizde
değil daha gelişmiş
olduğunu düşündü-
ğümüz ülkelerde de bu konu sorun olarak yaşa-
nıyor. Ancak burada ölçek çok önemli. Bunu de-
ğerlendiren herkes kendi ülkesinin ölçeğinden
değerlendirir elbette. Gelişmiş ülkelerde koruyu-
cu dişhekimliği anaokulu çağlarında başlıyor. Ço-
cuklardaki çürük, kayıp, eksik diş sayısını anlatan
indekslerin bizim ülkemize göre çok daha düşük
olduğunu, toplum genelinde ağız sağlığının daha
iyi olduğunu biliyoruz. Bunlar elbette ki genç yaş-
larda ve toplum tabanında yapılan koruyucu he-
kimlik çalışmalarının, hastalık önleme gayretleri-
nin sonucunda ortaya çıkan veriler. Meslektaşımız
elbette kendi ülkesinin ölçeğinde değerlendirdi-
ğinde yetersiz bulmuş olabilir. Çünkü sistemin en
temel amacının bu problemlerin sıfıra indirilmesi
olduğu düşünüldüğünde eğer bu hedefe ulaşıla-
mamışsa eksik başarıdan söz edilebilir. Ama bizde
hiç olmayan ya da çok az olan koruyucu hekimlik
anlayışı bu durumla kıyaslanamaz bile.
Kongreyi ve bilimsel programımızı nasıl değerlen-
dirirsiniz?
Programın oldukça güzel hazırlandığını düşünüyo-
rum, çünkü asıl hedef kitlesi klinisyenler/dişhekim-
leri. Kongre için seçilen lokasyon da oldukça iyi ve
organizasyon açısından başarılı.
Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
35 seneden fazladır dişhekimliği yapıyorum. 2000
yılına kadar özel olarak çalışıyordum. İlk 15 yılımı
pratiğe ve eğitime ayırdım. 2000 yılına kadarki dö-
nemde lisansüstü eğitimimi prostodonti üzerine
Boston’daki Tufts Üniversitesi’nde yaptım. Sonra,
1995’te Amsterdam’da doktoramı tamamladım.
Kariyerimi Tufts Üniversitesi’nde 1990’da başladı-
ğım okutmanlıktan tam zamanlı öğretim üyeliğine
kadar ilerlettim. 1999’da Tufts Üniversitesi’nde tam
zamanlı öğretim üyeliği teklifi aldım, o zamanlar
Amerika Birleşik Devletleri’ne taşınmayı planlıyor-
dum. Tam ailece bu kararı vermeye hazırlanırken,
İtalya’da Bocconi Üniversitesi’nden teklif aldım.
Prof. Dr. Marco Ferrari
“ Gelecekte de dişhekimliği bir alan olarak varlığını
sürdürmek istiyorsa, ulusal sağlık sistemi üzerinden veya
dişhekimliği odaları ve birlikleri aracılığıyla nüfusun
düzenli olarak dişhekimine gitmeyen %70’ini
yakalayabilmemiz gerekiyor. ”
2000’den itibaren Siena Üniversitesi’nde çalışma-
ya başladım, 2002’den itibaren de bu üniversitenin
dişhekimliği fakültesi dekanlığını yapıyorum. Kısa
süre önce yeniden dekanlığa seçildim.
Dekanlığını yürüttüğünüz fakültede nasıl bir eği-
tim programı uygulanıyor?
Üniversitemizde bu yıl itibariyle lisans seviyesin-
deki dersleri İtalyanca yerine İngilizce vereceğiz.
İtalya’daki dişhekimliği fakülteleri arasında bu ka-
rarı alan ilk ve tek üniversiteyiz. Ayrıca, prostodonti
üzerine eğitim dili İngilizce olan 3 yıllık bir master
programı başlatıyoruz. İtalya’da sadece iki dalda
uzmanlık eğitimi veriliyorken, prostodonti üzerine
bir yüksek lisans programı tamamlamak fark yara-
tan bir faktör. Bu programın da eğitim dili İngilizce
ve programa uluslararası katılım var.
Lisans ve lisansüstü seviyede eğitim dilini İngilizce
olarak belirlemenizin sebebi nedir? Global çaptaki
gelişmeleri takip etmekle bağlantılı olabilir mi?
dergi eylül/ekim 2017 25
Bunu yapmak zorundayız, çünkü İtalyanca sadece
İtalyanlar tarafından, dünyada birkaç ülkede konu-
şuluyor. Ancak dünyada bilimsel dil İngilizce. Eğitim
alanında uluslararası pazardaki yerinizi korumak
istiyorsanız eğitim diliniz İngilizce olmalı. Çünkü
burada da İngilizce konuşuyoruz – ben Türkçe bil-
miyorum, siz İtalyanca bilmiyorsunuz, ama İngilizce
üzerinden iletişim kuruyoruz. Uluslararası alanda
kalmanın tek yolu bu. Yoksa yok oluruz.
Kongre’de “21. Yüzyılda Dişhe-kimliği’nin Önlene-
mez Yükselişi” başlıklı bir konuşma yapıldı. Bun-
dan yola çıkarak, dünyada ve Türkiye’de dişhekim-
liğinin gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Dişhekimliğinde en önemli soru şu: Tedavi ücreti-
ni kim ödeyecek? Bunu soruyorum çünkü biz üni-
versite hastanesinin, tıp fakültesinin ya da sağlık
bilimleri fakültesinin parçasıyız. Ancak Avrupa’daki
ülkelerin çoğunluğunda, Türkiye’de ve Amerika Bir-
leşik Devletleri’nde genel tıbbi bakım ulusal sağlık
sistemi tarafından sağlanıyor. Dişhekimliği söz ko-
nusu olunca durum böyle değil. Örneğin İtalya’da,
dişhekimlerinin sunduğu tedavilerin %95’i özel
dişhekimleri tarafından sağlanıyor ve tedavi ücret-
leri doğrudan hastanın cebinden çıkıyor. Bazı has-
taların özel sağlık sigortası var. Sistem bu şekilde
olduğu sürece, dişhekimleri arasında hasta kapmak
için büyük bir rekabet oluyor. Klinisyenlerin başa-
rısı; sunduğu tedavilerin kalitesi, iletişim ve ücret-
kalite oranı üzerinden belirleniyor. Ancak biz dişhe-
kimlerinin üzerinde rekabet ettiğimiz kitle, nüfusun
ufak bir parçası, yaklaşık %30’u. Yani halkın sade-
ce %30’u kendi tedavisi için özel bir dişhekiminin
ücretini karşılayabiliyor, gelecekte de dişhekimliği
bir alan olarak varlığını sürdürmek istiyorsa, ulusal
sağlık sistemi üzerinden veya dişhekimliği odala-
rı ve birlikleri aracılığıyla nüfusun düzenli olarak
dişhekimine gitmeyen %70’ini yakalayabilmemiz
gerekiyor.
Yani gelecekte yeni bir sisteme ihtiyaç var diyorsu-
nuz. Nasıl bir sistem öngörüyorsunuz?
Evet bunun için yeni bir sisteme ihtiyacımız var.
Öncelikle toplum ve hasta sağlığı için, tedaviye
ihtiyacı olan ancak yeterli gelire sahip olmayan
bu grubu tedavi etmeliyiz. Hasta sayısının yüksek
ve yapılacak işlerin fazla olmasından dolayı her
dişhekimi için iş fırsatı doğuyor. Bugüne kadar bu
%70’lik grubu yakalamaya yönelik hiçbir şey yap-
madığımız için, İtalya’da bu hastalara yönelik dü-
şük maliyetli kliniklerden oluşan bir franchising
trendi mevcut. Aynı isimle, farklı şehirlerde görülen
bu klinikler uyguladıkları tedavilerde kalite garanti-
si veremiyorlar. O yüzden başka işler, başka hasta-
lar için alanımız olduğunu düşünürken, bir yandan
da bu düşük maliyetli kliniklerle rekabet etmemiz
gerektiğini unutmamalıyız. Bunu yapmanın ancak
iki yolu var: Birincisi, ulusal sağlık sisteminin bu
insanların bakımını üstlenmesi. Ancak bunun için
devletin bütçesinin olması gerekir. İkincisi de daha
hasta dostu olmak için tedavi ücretlerimizi düşür-
memizdir.
İtalya’da da dişhekimlerinin asgari ücret tarifesi
var mı?
Eskiden vardı ancak şu an yasalar buna izin vermi-
yor. Politikacıların, hükümetin gözünde dişhekimli-
ği konusu gerçekten problemli bir konu. Dişhekim-
leri olarak biz oylar üzerinde çok fazla etkiye sahip
değiliz. Bu sebeple politikacılar bizimle ilgilenmi-
yorlar. Onların gözünde hastanelerde hastalarının
hayatlarıyla ilgilenen doktorlar, bizim gibi sadece
dişleriyle ilgilenen hekimlerden çok daha fazla öne-
me sahip. Dişleriniz olmadan hayata devam ede-
bilirsiniz ama yaralıyken veya böbreğiniz olmadan
edemezsiniz. O yüzden politikacılar sağlıkla ilgili
yatırım yapmak zorunda kaldıklarında, dişhekimli-
ğine değil de hastanelere ve genel tıp hizmetlerine
yatırım yapıyorlar, o da eğer paraları varsa.
Türkiye’yle çok benzer bir sistem aslında.
Amerika Birleşik Devletleri’nde de aynı. Dünyanın
her yerinde neredeyse aynı. Bu yüzden de ağız ve
diş sağlığı tedavileri çoğunlukla pratisyenler tara-
fından yapılıyor, çünkü kamu kuruluşları bu konuda
yatırım yapmıyor. O yüzden, benim fikrime göre, diş-
hekimliğinin geleceğinde yine özel klinikler olacak.
İçinde bulunduğumuz ekonomik koşulların yakın
gelecekte hükümetlerin dişhekimliği alanında ya-
tırımlar yapmasını kolaylaştıracağını düşünmüyo-
rum. Dişhekimlerinin, meslek örgütlerinde ve diğer
kuruluşlarında bu konuyu tartışmaları gerekir. Belki
indirimleri değil de en azından bazı temel tedavile-
rin ücretlerinin kontrol altına alınması, hasta için
uygun hale getirilmesi konuşulmalı. Unutmamalıyız
ki ağız ve diş sağlığı tedavileri aileler için masraflı.
Her dört aileden sadece birinin bu tedavilere parası
yetiyor. Çocuklara yönelik tedaviler için ve yaşlılara
yönelik protez tedavisi gibi tedaviler için ücretleri
düşürüp, daha rahat karşılanabilir hale getirmenin
bir yolunu bulmalıyız.
Tedaviye yönelik sistem önerileriniz içinde koru-
yucu ağız diş sağlığı hizmeti nerede duruyor?
Prof.Dr.Marco Ferrari ve
Dişhekimi Serhat Köken
Öncelikle meslek örgütümüz adına, Kongremize
katıldığınız için size teşekkür etmek isterim. Kı-
saca sizi tanıyabilir miyiz?
Avusturyalıyım, ülkenin en büyük ikinci şehri
olan Graz’da yaşıyorum. Dişhekimliğine Graz’da
başladım ama Viyana’da da eğitim aldım. 1988-
1989 yılları arasında New York City’de, Colum-
bia Üniversitesi’nde çalışmalarımı sürdürdüm.
Sonra yeniden Avusturya’ya döndüm. Bir sene
Londra’da, King’s College’a ait Guy’s Hospital’da
oral ve maksillofasiyal cerrahi bölümünde görev
yaptım.
Kongre konuşma başlığınız da olan piezo-sonik-
lerin cerrahi ve endodontide kullanımıyla ilgili
çalışmalara ne zaman başladınız?
Columbia Üniversitesi’nde bulunduğum sırada
piezo-sonik endodontik cerrahiler hakkında bilgi
edinmiştim. O zamanlar henüz yeni bir yöntemdi
ve küresel çapta bu prosedürü başlatan ilk hekim-
Prof.Dr. Christof Perth
“ Genç meslektaşlarıma hayatın hareket
demek olduğunu söylemek isterim. Burada
bu kadar meraklı genç yüzü görmek çok
güzel, ancak bunu yapmayı asla bırak-
mamaları gerekiyor. ”
Bu çok mühim bir soru ve beraberinde şu soruyu
da getiriyor: Peki ama, önleyici sağlık hizmetini
kim verecek? Kanser, kalp-damar hastalıkları için
yaptıkları gibi, bunu yine ulusal sağlık sistemi sağ-
lıyor olmalı ama onların da dişhekimliği alanında
yatırım yapacak parası yok. Yani yine aynı kısır
döngüye giriyoruz.
Çok tanıdık bir hikaye duyuyoruz.
Dişhekimlerinin koruyucu ve önleyici çalışmalar
yapma gibi bir amacı yok. Burada saçma bir du-
rum da var: Koruyucu hekimlik için hastamdan ne
kadar ücret talep edeceğim? Hastamla konuşmam
gerek, hastamı eğitmem gerek, sonra bu muayene
ziyareti için de para almam gerek. Kaç hasta bunu
kabul eder? Muhtemelen de, dişhekiminin bakış
açısını göz önüne alırsak, aynı süreyi dolgu işlemi
için harcamakta bir beis yok. Koruyucu ve önleyici
hizmetleri devlet sunmalı, özel dişhekimleri değil.
Bu hizmetler de çocuklarla başlamalı.
Meslek Odamız, Birliğimiz çocuklara yönelik eği-
timler yapıyor; İtalya’da aynı sistem var mı?
Bizde de dişhekimleri birliği bu tür eğitimler ya-
pıyor ama bu gönüllülük esasına dayalı. Bu iş gö-
nüllülük esasıyla yürütülebilecek bir iş değil, so-
rumluluğunu devletin üstlendiği belli bir program
dahilinde yürütülmesi gerekiyor. Hiç bir kardiyo-
loğun veya diğer tıp hekiminin gönüllülük esasına
dayalı olarak kanser veya kalp hastalığını önleyici
çalışmalar yaptığını duydunuz mu? Asla göremez-
siniz. Elbette, gönüllülük esasına dayalı bir çalışma
olması, hiç olmamasından daha iyi; bir dişhekimi-
nin bir okula gidiyor olması iyi bir şey, ama bu şe-
kilde yürütülen önleyici bir çalışmanın etkinliğin-
den nasıl emin olabiliriz? Olamayız; çünkü kontrol
edemiyoruz. Ülkedeki bütün okullara ulaşabiliyor
muyuz? Eğer ulaşamıyorsak koruyucu ve önleyici
ağız- diş sağlığı çalışmalarını sadece belli yerlere
serpiştirmiş oluyoruz. Kanser önleyici sağlık çalış-
maları tüm ülke çapında, tüm topluma yapılıyor.
Demek ki dişhekimliği söz konusu olunca ortaya
çıkan bu farkın asıl sebebi maliyet. Günün sonun-
da, dişhekimliğine dair konuların maliyeti tüm hü-
kümetler için çok fazla geliyor, o yüzden özel pra-
tisyen ve kliniklere bırakılıyor. Yani geleceğimizin
gündemi, toplumun dişhekimlerine düzenli olarak
gidemeyen kısmına tedavileri ulaştırabilmek ve
bu da oldukça zor bir iş. Bu noktadan sonra, eğer
gelecekte ne tür tedavi yöntemleri ve materyaller
olacağını tartışıyor olsak bile, yine de toplumun
%30’u için konuşuyor olacağız.
dergi eylül/ekim 201726
lerdik. Bunun üzerine piezo-sonik ve endodontik
cerrahiler üzerine bir eğitim merkezi kurdum. Graz
Üniversitesi Hastanesi’nde eğitim alabilmek için
bir aylığına benimle kalan 100’ün üzerinde profes-
yonel olmuştu. Çoğunluğu Pensylvania Üniversi-
tesi, Philadelphia Üniversitesi ve Harvard Üniver-
sitesi Dişhekimliği Fakülteleri’ndendi. Daha sonra
Harvard Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nde
misafir öğretim üyesi oldum ve orada bir sene ge-
çirdim.
Kongreyi nasıl buldunuz?
Kongrenin bu denli ilgi görmesi harikulade. Eğer
Avrupa ülkelerindeki diğer toplantılarla kıyasla-
yacak olursak, örneğin Almanya’daki en büyük
dişhekimliği kongresi 2000-3000 katılımcı ile ger-
çekleşiyor, nüfusu daha yüksek bir ülke olmasına
rağmen.
Almanya’da 60 bin dişhekimi var sanırım. Bu da
Türkiye’deki hekim sayısının iki katı demek.
Evet, bu açıdan oldukça başarılı kongreniz. Birçok
genç yüz görüyorum, birçok genç profesyonelin
bilgi ve becerilerini artırma konusunda arzulu ol-
duğu için burada olduğunu görüyorum.
Türkiye ve Türk Dişhekimleri Birliği ile oldukça
yakın bir ilişkiniz var. Bu dostluk nasıl başladı?
Medical University of Graz’da Ağız Cerrahisi Bölüm
Başkanı olan Antranik Eskici Türkiyeli bir Ermeni
ve kendisiyle uzun süre birlikte çalıştık. Bölüm
başkanlığı görevini yürüttüğü süre içinde onun
aracılığıyla Türkiye’den birçok genç meslektaşımız
bölümümüze misafir oldu. Prof. Dr. Hakan Özyu-
vacı bu isimlerden biriydi. Bu vesileyle Türkiyeli
birçok genç meslektaşımla tanışma fırsatı yakala-
dım. Eskici sayesinde şu anda Türkiye’de mesleğe
devam eden Vedat Bankaoğlu ile tanıştım, kendisi
10 yıl boyunca bizim bölümümüzdeydi. Benim için
adeta bir kardeş oldu, onunla bolca vakit geçirdik.
Sanıyorum ki şu anda memleketinde olduğu için
mutludur. Ayrıca 1992 yılında gerçekleştirilen TDB
1. Uluslararası Dişhekimliği Kongresi için buraday-
dım. O zamanlar eğitimimi yeni tamamlamıştım,
yanılmıyorsam başka bir ülkede yaptığım ilk İngi-
lizce konuşmayı yapmıştım. Yani Türk Dişhekimle-
ri Birliği ve Türkiyeli dişhekimleriyle yakın ilişkim
uzun yıllara dayanıyor.
Bu kongrenin odak noktası dişhekimliği alanın-
daki yeni teknikler ve tedavi opsiyonları. Siz bu
konularda ne düşünüyorsunuz?
Aslında ben hep muhafazakâr biri olmuşumdur.
Üniversitede okuduğum yıllarda insanlar her za-
man sınırları zorlamak, ileri gitmek isterken ben,
“Yeniliklere gelmeden önce, halihazırda elimizde
olan yöntemleri kullanmalı ve uygulamalıyız,” di-
yen kişi olmuşumdur. Bu dişhekimliği alanı için de
geçerli. Dişhekimleri için geniş bir çapta yürürlüğe
konması gereken şeyler, zaten elimizde olan uy-
gulamalar. Çünkü yeni teknolojilerin, tekniklerin,
düşünce sistemlerinin dişhekimliğinde uygula-
maya konması genelde on yıllar alıyor. Bu yüzden
bunca insanın burada bu yenilikleri öğrenmek için
bulunması çok güzel. Günlük pratiklerine bunları
entegre etmeleri zaten aylar, yıllar sürecek. Fakat
geleceğin genel anlamda nasıl olacağına bakar-
sak, tabii ki diğer alanlardaki gibi, robotikteki ve
dijital teknolojilerdeki gelişmeler bizim alanımıza
da giderek etki etmeye devam edecek. Ancak yine
de şu an için elimizde bulunan teknolojilerden
yararlanırken daha kusursuz sonuçlar elde etmek
amaçlanabilir diye düşünüyorum. Bu da unutma-
mamız gereken bir nokta.
Röportajımızı bitirirken, son olarak genç dişhe-
kimlerimize neler söylemek istersiniz?
Genç meslektaşlarıma hayatın hareket demek ol-
duğunu söylemek isterim. Burada bu kadar me-
raklı genç yüzü görmek çok güzel, ancak bunu
yapmayı asla bırakmamaları gerekiyor. Gördüğüm
kadarıyla pratiklerine başladıklarında, ilk yıllarda
toplantılara katılıyorlar, yeni şeyler öğrenme ko-
nusunda meraklılar. Bir yandan profesyonel grup-
lar arasında olmaya alışıklar,
üniversiteden veya eğitimden
tanıdıkları insanlarla buluş-
mayı ve görüşmeyi istiyorlar.
Ancak birkaç sene içinde bun-
lar gitgide azalıyor. Sonra bir
toplantıya geliyorlar, tanıdık-
ları çok fazla insan yok ve “Bu
insanlar neden bahsediyorlar,
bunun pratikte uygulanması
mümkün değil, bunu çalışma-
ma entegre edemem” şeklinde
düşüncelere sahip oluyorlar.
Hayal kırıklığına uğruyorlar, ve
sonra da 30 yıl boyunca üniver-
sitede öğrendikleri şekillerde
çalışıyorlar. Bu nedenle genç
meslektaşlarımız hayatın hare-
ket demek olduğu mottosunu
asla göz ardı etmesinler.
Prof.Dr.Christof Perth ve
Prof.Dr.Cüneyt Karabuda
dergi eylül/ekim 2017 27
TDB Öğrenci Kolu’nun 25. Yıl Kongresi bu yıl TDB 23.Uluslararası
Dişhekimliği Kongresi kapsamında 21-23 Eylül 2017 tarihleri ara-
sında gerçekleştirildi. İstanbul Dişhekimleri Odası Yerel Öğrenci
Kolu ev sahipliğinde gerçekleştirilen kongreye 1731 öğrenci katıldı.
Kongre programı kapsamında Öğrenci Hakları Çalıştayı düzenlen-
di. Çalıştayda, 5 dişhekimliği fakültesinden gelen TDB Öğrenci Kolu
temsilcileri fakültelerindeki sorunlarını dile getirdiler. Sözlü ve ya-
zılı olarak ifade edilen konuların TDB Öğrenci Kolu aracılığıyla ilgili
yerlere iletilmesi karara bağlandı.
Yeni mezun dişhekimlerine yönelik düzenlenen Öğrenci Forumu ve
STR Eğitimi de kongrenin yoğun ilgi gören programları arasındaydı.
Farklı birçok üniversiteden gelen kongre katılımcısı öğrenciler ay-
rıca TDB 23.Uluslararası Dişhekimliği Kongresi’nin bilimsel prog-
ramına da katılarak, alanında yetkin konuşmacıları dinleme fırsatı
buldular.
Sosyal program kapsamında düzenlenen tekne turu ve Gala
Yemeği’nde öğrenciler kongre yorgunluğunu atma ve İstanbul’un
keyfini yaşama olanağı buldular. 25. Yıl Kongresi, cumartesi günü
yapılan kapanış töreninin ardından “25.Yıl Kokteyli” ile son buldu.
TDB ÖĞRENCİ KOLU’NUN 25. YIL KONGRESİ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Dental Olimpiyatlar
Bu yıl 3.sü gerçekleştirilen Ulusal Dental Olimpiyatlar, TDB Öğrenci
Kolu Ulusal Bilimsel Sorumlusu Cahit Kesgin başkanlığında 23 Ey-
lül 2017 tarihinde gerçekleştirildi. 3’er kişilik toplam 10 takımın mü-
cadele ettiği olimpiyatlar kapsamında; sütur atma, sabun yontma,
radyografi inceleme ve tel bükme alanlarında yarışmalar düzenlen-
di. Prof. Dr. Hakan Özyuvacı, Prof. Dr. Atilla Sertgöz, Prof. Dr. Tamer
Lütfi Erdem ve Doç. Dr. Didem Nalbantgil’den oluşan jüri üyelerinin
değerlendirmesi sonucunda birinciliği Güney Berksu Duman (Mar-
mara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi), Günay Öztürk (Marmara
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi), Berk Tiryaki’den (Yeni Yüzyıl
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi) oluşan ekip; ikinciliği Esra Avcı
(İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi), Beste Kirişoğlu (Ege
Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi), Neslihan Uluğ’dan (Ege Üni-
versitesi Dişhekimliği Fakültesi) oluşan ekip, üçüncülüğü Ömer
Göktuğ Kocaoğlu (Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi),
Eda Nur Çıkım (Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi) ve
Beyza Kolçak’tan (Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi)
oluşan ekip aldı.
Birinci, ikinci ve üçüncü olan ekiplere çeşitli hediyeler verildi.
dergi eylül/ekim 201728
dergi eylül/ekim 2017 29
dergi eylül/ekim 201730
MASA TENİSİ TURNUVASI29 Ekim 2017
Terakki Vakfı Spor Tesisleri
TENİS TURNUVASI4-5 Kasım 2017
Taç Spor Tesisleri
MİNİ FUTBOL TURNUVASI8 Kasım 2017
Taç Spor Tesisleri
SANATÇI DİŞHEKİMLERİ KARMA SERGİSİ15 Kasım-01 Aralık 2017 / Açılış Kokteyli 15 Kasım 2017 • 14.00
Basın Müzesi
BİLİMSEL TOPLANTIDijital Çağda Dişhekimliği
19 Kasım 2017 Pazar
Grand Cevahir Hotel
TAKSİM CUMHURİYET ANITI ÇELENK TÖRENİ20 Kasım 2017
Taksim Meydanı
BASIN TOPLANTISI20 Kasım 2017
İstanbul Dişhekimleri Odası
BOWLING TURNUVASI22 Kasım 2017
Profilo AVM
22 KASIM YEMEĞİ25 Kasım 2017
Wyndham Grand Levent
GELENEKSEL PLAKET VE SERTİFİKA TÖRENİ26 Kasım 2017 15.00-18.30 Tören / 18.30-21.30 Kokteyl
Grand Cevahir Hotel
TOPLUM AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI HAFTASIPROGRAMI20-26 Kasım 2017
dergi eylül/ekim 2017 31
Fakülteye giriş yılım 1953. O yıllarda fakülte
normalde 60 kişi alıyordu. O dönem çokça
ihtiyaç vardı dişhekimine. 1957’de mezun
oldum; tabi o zamanki şartlar bu günküyle
kıyaslanmayacak kadar zayıftı.
Bizim dişhekimliğine başladığımız zamanla
bugün arasında teknik olarak dev farklar var.
Bu gelişmeleri takip edip muayenehanede
uygulamak hep ilkem oldu.
Aynı dönem mezun olduğumuz arkadaşları-
mızla meslekte 40. yılımızı kutlamamız do-
layısıyla bir araya gelmiş ve birlikte olmanın
zevkine tekrar varmıştık. 40. yıldan sonra
sık sık kendi aramızda buluşmaya başladık
ama tabi ki zaman hükmünü icra ediyor, bir
sürü arkadaşımızı kaybettik. Ben meslektaş-
lar arasındaki dayanışmanın önemine çok
inanıyorum. Dayanışmayı güçlendirmek için
dişhekimliği yaptığım Fatih’te büyük faali-
yetler yapmıştık. Eskiden çarşamba günleri
buluşurduk o bölgedeki meslektaşlarımızla,
hem yemek yer hem de mesleki konuları
aramızda görüşürdük. Fatih’teki bu bera-
berlik o zamanlar büyük örnek olmuştu. Çok
Behiç Berge
(60.YIL)
şükür bugüne kadar da devam etti, şimdiler-
de 15 günde bir buluşuyoruz.
Ben lise çağlarında futbol oynardım, Vefa
Lisesi’nde kaptanlık da yapmıştım. Hatta
dişhekimliği futbol takımının da kaptan-
lığını yaptım. Yani spor hep zevk aldığım
bir meşgale oldu bende. Beni 20 yaş daha
genç tahmin ederler hep. Bunda spor kadar,
zevkle çalışmamın, aşkla çalışmamın da etkisi
büyük. Tekrar bir meslek tercihi yapmak
durumunda kalsam kesinlikle yine dişhekimi
olurdum.
Bu duygularla oğlumun dişhekimi olmasını
arzu ettim ve Tunç da tercihini bu yönde
yaptı. Şimdi sıra torunlarımda.
En samimi duygularımla ilave etmek isterim
ki mesleğimizi sevmek, iddialı olmak, hasta-
larımızla candan ilişkiler kurmak ve meslek-
taşlar arasında dayanışmaya önem vermek
gençlere tavsiyem olacaktır.
Son olarak, Türk Dişhekimleri Birliği’nden
tüm meslektaşlarımın faydalanacağı bir lokal
kazandırmasını diliyorum.
dergi eylül/ekim 201732
Prof.Dr.Özen Tuncer
(50.YIL)
Dişhekimi olmaya nasıl karar verdiniz?
Balıkesir Lisesi’nden 1961 yılında mezun
oldum; Almanca öğrenmek ve mimarlık
okumak için Almanya’ya Hannover‘a gittim.
Orada çalıştım ve Almanca öğrendim. Daha
sonra Viyana’ya gittim ve orada teknik üni-
versitede mimarlığa başladım. Ancak öğrenci
olarak çalışıp okumak zordu; savaş sonrası
Avusturya ekonomisi iyi değildi. O sırada
küçük ablam İstanbul’da dişhekimliğinde
öğrenciydi. O nedenle dişhekimliği okumaya
karar verdim ve Almanya’ya döndüm. Er-
langen- Nürnberg Üniversite’sinde dişhe-
kimliğine başladım. Okurken, bir yandan da
çeşitli işlerde çalışıyordum; fakat dişhekimliği
eğitimi buna pek müsait bir alan değildi
maalesef. Daha sonra İstanbul’a bizim okula
geçiş yaptım ve Erlangen’de okuduğum bazı
dersleri kabul ettiler. O dönem Almanya’dan
gelen başkaları da vardı; ama onların nere-
deyse tamamı mezuniyet sonrası Almanya’ya
döndüler. Onlarla kalıcı, sağlam arkadaşlıkla-
rım hala devam ediyor.
Akademik kariyere nasıl karar verdiniz?
1967’de fakülte bitti, asistanlarımız ve hoca
da destekleyince akademik kariyer için okul-
da kaldım. İstanbul Üniveritesi Dişhekimliği
Fakültesi Tedavi Kürsüsü’nde Suat İsmail
Gürkan’ın asistanı oldum. 1968’de Eleşkirt’de
(Ağrı) 29.Piyade Alayı Diş Tabibi olarak iki
sene askerlik yaptım, bu süre zarfında mu-
ayenehanem de oldu. Terhis sonrası okula
döndüm ve 1971 yılında doktorayı verdim.
Periodontoloji bağımsız bir kürsü olunca
oraya geçtim ve 1976 yılında doçent, 1982
yılında da profesör oldum.
Öğrenciliğiniz nasıl geçti?
O yıllarda öğrenci - asistan - hoca ilişkile-
rimiz çok iyiydi, zira öğrenci sayısı azdı. Biz
Beyazıt Kütüphanesi yanındaki binada ve
yine Beyazıt’da eczacılık okulunun yanındaki
binada okuduk. Çalışma şartları zor ve teknik
imkânlar zayıftı. Ancak el becerisi daha çok
ön plandaydı, bir de usta-çırak ilişkisi çok
yoğundu.
Akademik ve meslek hayatınız asıl geçti?
Benim çeşitli burslarla uzun süreler yurt
dışında çalışma imkânım oldu. Avusturya
devlet bursuyla, Viyana Üniversitesi Dişhe-
kimliği Periodontoloji Bölümü’nde, daha son-
ra Almanya Alexander Von Humbold Vakfı
(AvH) bursuyla Kiel ve Münster Üniversiteleri
Periodontoloji bölümünde çalıştım. Doçent
olduğum dönemde fakültemiz kontenjanı
ile Londra Üniversitesi Royal Dental Hospital
periodontoloji bölümünde bulundum.
Dişhekimliğine Almanya’dan Türkiye’ye geldi-
ğimde daha çok bağlandım. Ayrıca dişhekim-
liğinin idari, mesleki ve sosyal yönleriyle hep
ilgilendim. Bu nedenle okulda, uzun yıllar
anabilim dalı başkanlığında, yönetim kurulu
üyeliğinde bulundum. Türk Diş Tabipleri Ce-
miyeti Başkanlığı yaptım. Avrupa Periodon-
toloji Akademisi Türkiye temsilcisi ve yönetim
kurulu üyesi oldum. Yüzlerce öğrencimin
yanı sıra, doktora yöneticiliği yaptığım on altı
öğrencim oldu. Doktoraları bittikten sonra;
çok iyi meslek uygulayıcılarının yanı sıra,
profesör, dekan oldular. Onların bizlerden
daha iyi olduklarını görünce, verilen eğitimin
amacına ulaşması,” boynuzun kulağı geçme-
si” bizleri çok mutlu ediyor.
dergi eylül/ekim 2017 33
Prof.Dr. Firdevs Betül Tuncelli
(40.YIL)
Ben içimizden en iyilerinin, en donanım-
lılarının mesleki ve akademik kuruluşların
başında olması gerektiğine, ancak böylece
mesleğimizin her yönüyle gelişebileceğine
hep inandım.
Özel hayatınızdan bahseder misiniz?
Meslekdaşım İsmet Tuncer ile evliyim; kızımız
İpek ve oğlumuz Emre üniversiteyi bitirdi-
ler, çalışıyorlar. Ama ikisi de bizim mesleği
seçmediler.
Genç dişhekimlerine önerileriniz nelerdir?
Dişhekimliği temelde muayenehanelerde uy-
gulanan bir meslek. Bunu yapabilen meslek-
taşlarımızın ve hastalarının daha mutlu oldu-
ğuna eminim. Ama şimdi maalesef, çalışma
şartlarının giderek çok farklılaştığını görü-
yoruz. Bizim meslek bir uygulama mesleği
ama bunun yanına teori de katarsanız ancak
o zaman iyi dişhekimi oluyorsunuz. Meslekte
başarılı olmak istiyorsanız, en gelişmiş aletle-
re yatırım yapmak için imkanlarınızı zorlayın.
Teknolojiyi takip ederken hem geç kalmayın
hem de çok acele etmeyin. Kendinizi sürekli
eğitin. Örneğin Oda’nın düzenlediği kursla-
ra, konferanslara mutlaka katılın. Hastanızın
daima en iyisine layık olduğunu unutmayın.
Davranışlarınızla hastayı soru sormaya teşvik
edin. Ergonomik çalışmak bizde çok önem-
lidir; böyle çalışmazsanız acısı sonra çıkar.
Dişhekimliğinin muayenehane uygulamasının
bir hekimlik, bir de ticari yönü vardır. Ticari
yönü asla ihmal edilmemeli; ancak her za-
man hekimlik yönü ön planda olmalıdır. Çok
yönlü olmaya çalışmalı ve çok okumalıyız.
İnsanla uğraşan bir meslek mensubunun
muhakkak meslek dışı ilgileri olmalı. Son
olarak; meslektaşlarınıza ve meslek odanıza
sahip çıkın.
Mimarlık okumak isteyip nasıl dişhekimi ol-
duğumu hâlâ anlamış değilim ama mesleğimi
çok severek yaptığım gibi olmak isteyen her-
kesi de bu yönde yüreklendirmeye çalıştım.
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nin
güçlü akademik kadrosu ve eğitim disiplininin
bu mesleği severek yapmamda büyük katkısı
olduğuna inanıyorum.
Meslekte 40 yıl benim için göz açıp kapayın-
caya kadar geçti.
Tüm meslektaşlarıma mesleğin saygınlı-
ğının korunabilmesi adına birlik içinde ve
birbirlerine destek olarak hareket etmelerini
öneririm. Mutlu olmanın, hizmet verdiğiniz
kişilerin mutluluğu ile orantılı olduğunu da
unutmayalım.
Sorumlu olduğumuz sağlık hizmetinin kalite-
sini arttırmak, gelişen teknoloji ve uygulama-
ları yakından izlemekle mümkün olabilmekte-
dir; bu amaçla mezuniyet sonrası eğitimleri
sürdürmelerini öneririm.
Tüm meslektaşlarıma sağlık ve mutluluklar
dilerim.
dergi eylül/ekim 201734
Sizi tanıyabilir miyiz?
Cumhuriyet’in temel ilkelerine sıkı sıkı bağlı
bir anne ve babanın 5 çocuğundan 4.üncü-
sü olarak Zara’da (Sivas) dünyaya gelmişim.
Çocuklarının iyi bir eğitim alması, topluma
yararlı, iyi insanlar olmaları ailemin hayattaki
öncelikleri idi. Hayata hep o açıdan bakarak
yetiştirildim ve yaşadım.
İlkokula Samsun’da başladım, daha son-
ra İstanbul’a taşındık. İlkokulu İstanbul’da
Arnavutköy İlkokulu’nda bitirdim. İngiliz Kız
Ortaokulu’ndan (1969) ve Robert Lisesi’nden
(1972) mezun oldum. 1972 yılında İÜ Dişhe-
kimliği Fakültesi’ne kayıt oldum. Amacım aka-
demisyen olmaktı. Öğrenciliğim esnasında
doktora yapan asistanlar İngilizce literatürle-
rini tercüme etmemi isterlerdi. Değişik kür-
sülerden asistanların literatürlerini tercüme
ederken bilimsel dişhekimliği ile tanıştım. O
yıllarda fakültede eğitim daha çok pratiklere
dayanıyordu, teorik dersler azdı. Literatürleri
tercüme ederken dişhekimliğinde yapılan
araştırmaları, kullanılan metot ve materyalleri
tanımaya başladım. Bu dişhekimliği maddele-
rine olan ilgimi artırdı. 1977 yılında İÜ Dişhe-
kimliği Fakültesi’nden mezun oldum. Aynı yıl
Maddeler Bilgisi asistanı olarak göreve başla-
Prof.Dr.Halide Emine Nayır
(40.YIL)
dım. 1981 yılında YÖK yasası ile fakültede ida-
ri olarak değişiklikler oldu ve Maddeler Bilgisi
kürsüsü Protez bölümüne bağlandı. Ben de
Protez asistanı oldum. 1988 ‘de doçent,1994
yılında profesörlüğe atandım. 2004 yılında
emekli oldum. 2004 yılından itibaren serbest
dişhekimi olarak çalışmaktayım.
Meslekte 40 yıl nasıl geçti?
Oldukça yoğun, hareketli, bazen stresli ba-
zen keyifli oldukça güzel geçti.
Ben yaşamı bir dağa çıkmaya benzetiyo-
rum. Bir çıkış kısmı var, bu dönem gençlik
yılları, olgunluk döneminde tepeye çıkılıyor,
sonra iniş bölümü başlıyor; yaş aldığımız
yıllar. Mesleki hayat da benzer bir tablo
çiziyor. Çıkış kısmı öğrenmenin çok olduğu,
tecrübenin az olduğu kısım. Her adımınızı
dikkatlice atmanızın gerekli olduğu dönem-
ler. Dişhekimliğinin teknolojiye de dayanan
bir meslek olması nedeni ile, devamlı yeni bil-
giler, aletler, materyaller tanımak, denemek,
oluşan problemleri çözmek zorundasınız.
İniş ise bilginin büyük oranda tamamlandığı,
tecrübenin ve öz güvenin kazanıldığı dönem.
Hayat daha kolay ve hızlı akıyor.
Benim mesleki hayatım özellikle ilk 25 yıl
dergi eylül/ekim 2017 35
oldukça hareketli geçti. Akademisyen olarak
oldukça yoğun bir çalışma temposu içindey-
dim. Ders hazırlıkları, doktora tezleri, bilimsel
araştırmalar...Buna muayenehane çalışmaları
eklenince, günde bazen 16-18 saat çalışmam
gerekiyordu. O yıllar dişhekimliğinde ilerle-
melerin büyük ivme kazandığı yıllardı. Yeni
bilgiler, teknikler, materyaller dişhekimliğinde
kullanılmaya başlamıştı. Ben dişhekimliği
öğrencisi iken asma motorla diş kesiyorduk.
Kompozitler, silikon ölçüler gelişim aşama-
sında idi. Koruyucu dişhekimliğine gerekli
önem verilmiyordu. Yeni bilgileri kavramak
ve bunları öğrencilere aktarmak zorunda
idik. Bazen bu yeni bilgilere karşı çıkanlara
da savunma yapmak zorunda kalıyorduk.
Oda ile yollarınız nasıl kesişti?
1986 yılında TDB kuruldu ve İDO seçimleri
yapıldı. Ben de meslek örgütünde görev
almaya başladım. TDB delegesi olarak FDI
Kongrelerinde, Türkiye’yi temsil ettim. 1994
yılında İstanbul’da yapılan ERO toplantısında
görev aldım. TDB Kongrelerinde organizas-
yon komitelerinde yer aldım. 2002 yılında
İDO Yönetim Kurulu’na seçildim. Tüm bu
yıllar içinde TDB olarak hedefimiz İstanbul’da
bir FDI kongresi organize edebilmekti. Bu
hedefe 2013 yılında ulaşıldı. Bir dönem
TDB’nin bilimsel yayını olan Klinik Dergisi’nde
editörlük yaptım.
2003 yılında ağır bir hastalık geçirdim. Bu
çalışma hayatımı yavaşlatma gerektiğini orta-
ya koydu. Fakülteden emekli oldum. Serbest
dişhekimliğine devam ettim.
2008 yılında mesleki açıdan farklı bir tec-
rübe olanağı karşıma çıktı. Dentistanbul
Diş Hastanesi Amerikalılar tarafından satın
alınmıştı. Fakülteden sınıf arkadaşım Prof.Dr.
Sedat Küçükay’a oranın yeniden yapılandı-
rılması görevi verilmişti. Ben de o kadroya
dahil oldum; protez bölümünün başkanı ola-
rak protez protokollerinin oluşturulmasında
görev aldım. O dönem mesleki tecrübelerim
açısından en doyurucu yıllardı. Dentistan-
bul’daki hasta şikayetleri en aza indirgendi.
2010 yılında Dentistanbul tekrar satılınca,
tekrar serbest dişhekimi olarak çalışmaya
başladım.
Ülkemizde dişhekimliğinin gelişimi hakkın-
da neler söylemek istersiniz?
Genç , dinamik, kendini geliştirmeye yat-
kın dişhekimleri ülkemizdeki ağız diş sağlığı
hizmeti açısından bana ümit veriyor. Artık
halkımız da dişhekimliği hizmetinden daha
çok yararlanmaya başladı. Ancak genç diş-
hekimlerinin koruyucu dişhekimliği kavra-
mına daha çok önem vermeleri gerektiğini
düşünüyorum.
Genç dişhekimlerine 40 yılın verdiği tec-
rübeyle tavsiyeleriniz olur mu?
Olur tabii…
-İşinizi sevin çünkü hayattaki en önemli
dayanağınız odur. İşinizi severek yaparsa-
nız daha az yorulursunuz. İnsanlara sağlık
hizmeti vermek sizi mutlu etsin. Hastalarınız
buna karşılık olarak sizi maddi ve manevi
olarak tatmin edecektir.
-Sınıf arkadaşlarınızı iyi tanıyın. Asistanları-
nızla iyi ilişki kurun. Onlar sizin meslek haya-
tınızdaki en önemli destekleriniz olacaklardır.
Sorunlarınızı, olgularınızı onlarla tartışın ama
bilimsel verileri asla göz ardı etmeyin. “Ben
yaptım oldu”dan uzak durun.
-Piyasaya sürülen yeni teknolojik ürünleri, ilk
kullanan siz olmayın ama sona da kalmayın.
Yeni materyaller kullanırken de dikkatli olun
ve kendi gözlemlerinizi not edin. Yeni her
zaman en iyi değildir.
-Komplike işlerden kaçının. Basit her zaman
daha sorunsuzdur. Amerikalıların bir sözü
vardır, “keep it simple”. En iyi yapabildiğin
tedaviyi uygula ama hastanın daha farklı bir
tedaviden faydalanması gerekiyorsa onu o
uygulamayı daha iyi yapabilene yönlendir.
- Dinlemeyi öğrenin. Hastalarınıza kulak
verin. Aptal, cahil, agresif, ön yargılı olduk-
ları zaman bile onları dinleyin; çünkü şikâyet
ediyorlarsa bir nedeni vardır.
-Hastanın şikayetini anlamaya çalışın. Bazen
onlar dertlerini ifade edemeyebilirler. Aynı
fikri hep aynı cümleler ve kelimeler ile ifade
etmeyin. Farklı sözlerle anlatmayı deneyin.
Telaşsız, kısa ve açık seçik konuşun.
Sorunu tam olarak tespit etmeden çözüm
üretmeyin. Çözümler basit olsun, sorunu
daha da karmaşık hale getirmeyin.
dergi eylül/ekim 201736
Lisedeyken önümüze çıkan yollardan hangisini
seçebilirim diye düşünürken, tıp dallarından
bir mesleğin olmasını istemiştim. 1972 yılında
girmiş olduğum sınavda kazandığım puanla
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’ne
girdim.
Bu yıllarda ülkemiz 12 Mart 1971 darbesinin
etkisi altındaydı ve ortalık bir hayli karışıktı. Biz
liseyi bitirip üniversiteli olmanın heyecanı ve
mutluluğu içerisinde, ayaklarımız yere basma-
dan fakülteye gittik. Fakültenin olanakları kısıtlı
olduğu için özellikle 1. ve 2. sınıflarda dersle-
rin büyük bir bölümü Beyazıt’ta ana binada,
mesleki dersler Çapa’da idi. İlk iki yılın nasıl
geçtiğini hiç anlayamadık. Bir ilaç firmasının
verdiği karşılıksız bursu almaya hak kazanmış-
tım ve bursumun devam edebilmesi için sınıfta
kalmama zorunluluğum vardı. Ailemden ve
Pertevniyal Lisesi’nden edindiğim çalışkanlık
ve disiplin duygularıyla da 1977 yılında üniver-
siteyi bitirdim. Sınıfımız 150 kişiydi, fakat bu
sayının büyük bölümü Ortadoğu, Kıbrıs ve Batı
Trakya’dandı.
Ülkenin politik atmosferi öğrenciliğimizi çok et-
kiledi. Okulumuz bir açık, bir kapalıydı. Hastala-
rımızla irtibatımız, hocalarımızla irtibatımız sık
sık kesintiye uğruyordu. Bu durum da maale-
sef bizim eğitimimizi, daha yetkin bir dişhekimi
olmamızı büyük ölçüde etkiledi. O yıllardaki
kayıp zamanlara çok üzülüyorum. Bunun yanı
sıra ülkemiz ve dünyamızın sorunlarına hiçbir
Dişhekimi Hüseyin Meşeci
(40.YIL)
zaman kayıtsız kalmadım. Halen de elimizden
geldiğince, dilimiz döndüğünce eksikliklere,
aksaklıklara dikkat çekmeyi bir yurttaşlık görevi
olarak görüyorum.
Meslek örgütüyle ilişkim de oldukça eskiye da-
yanır. Mezun olduğumuz zaman İstanbul Tabip
Odası’nın üyesiydik. Birçok değerli hocayla
birlikte çalışma şerefine eriştim. 1980 darbesi
sonrası biz de uzunca bir süre sessiz kalmak
zorunda kaldık.
1985 yazında, o dönemin İstanbul Valisi’nin
başkanlığındaki 100’e yakın meslektaşımızla
yapılan toplantıda, daha çok kıdemli meslek-
taşlarımızdan oluşan Geçici Yönetim Kurulu
seçildi. Böylece İstanbul Dişhekimleri Odası’nın
kuruluş süreci başladı ve atanmışların dışında
ilk üye olarak Oda’ya kaydımı yaptırdım.
Daha sonra 1986 Nisan’ında yapılan seçimlerde
ilk Yönetim Kurulu’na seçildim. Sonraki yıllarda
Yönetim ve Disiplin kurullarında, TDB Yüksek
Disiplin Kurulu’nda üyelik ve başkanlık, Oda’nın
ve TDB’nin genel kurullarında sayısını bileme-
diğim kadar çok kez Divan Başkanlığı görevini
yürüttüm.
Dişhekimliği gerçekten son derece zor ve
meşakkatli, kendi içinde oldukça özveri isteyen,
empati kurmayı gerektiren bir meslek. Yani,
empati kuramıyorsanız, özveri göstermeye-
cekseniz bu mesleği yapmanız, devam etmeniz
ve bu meslekten mutlu olmanız mümkün değil.
Veya mutlu etmeniz de…
Geldiğimiz bu noktada, endüstriyel dişhekimliği
diyebileceğim bir çağa girdik artık. Kendimizi
bilimsel bilgi açısından, teknolojik açıdan iyi
yetiştirmemiz gerekiyor. Tek başına ne kadar
yetkin olursanız olun, bir hayli zor bir sürece
girildi. En az iki üç meslektaşın birlikte çalışabi-
leceği bir atmosferde mesleklerini icra etmele-
rini öneriyorum genç meslektaşlarıma. Ben de
meslek hayatımın büyük bir bölümünde sevgili
eşim Zühre Tezel Meşeci ile birlikte çalıştım.
Kendisine şükranlarımı sunarım.
40 yıllık meslek hayatımın sonunda “jübileye
bir var” diyorum ama inzivaya çekilmeyi hiç
düşünmüyorum. Farklı bir profesyonel veya
amatör çalışmanın içerisinde kendimi konum-
landırmaya çalışacağım.
dergi eylül/ekim 2017 37
Oral Ülserlerde
Teşhis ve Tedavi Yaklaşımları
2017 Konsensüs Raporu
Oral mukozada ülserler basit bir travmatik ülser-
den kanser ülserine kadar değişebilen oldukça
geniş bir yelpazede görülmektedir. Bu panelde
ülsere lezyonların klinik özellikleri, tanı ve tedavi
yaklaşımları sunulmuş olup şu şekilde özetlen-
miştir:
Aftöz ülserasyonların hala kesin bir tedavisi yok-
tur. Tedavi yaklaşımları genelde semptomatik
olup lokal anestezik ve antiseptik solüsyonların
kullanımı şeklindedir. Üzeri yapışkan jel ile ka-
patılan tetrasiklin tozu aplikasyonlarıyla ağrı çok
çabuk azalmakta ve epitelizasyon hızlanmaktadır
(aft kürü). Fitoterapötik ilaçların kullanımı düşü-
nülebilir fakat bunun için daha fazla araştırma
yapılması gerekmektedir. Rekürrent aftöz ülse-
rasyon tespit edilen hastalar mutlaka Behçet
Hastalığı açısından değerlendirilmelidir.
Ülsere lezyon kandidiyazisle ilişkiliyse öncelikle
fungal enfeksiyon oluşmasına neden olan faktör-
ler araştırılmalıdır (Eski protezler, sistemik du-
rum, vb.). Eski veya dikey boyutu uygun olmayan
protezler varsa değiştirilmelidir. Hastanın protez
kullanımında hijyen kurallarına uyması sağlan-
malı ve protezin çıkarılmadan sürekli takılması
önlenmelidir. Gerekli ise antifungal tedavi baş-
lanmalıdır ve lokal tedavilerde öncelikle Nistatin
preparatları kullanılmalıdır. Ağız hijyeninin sağla-
namaması ve tedavi konusunda hasta uyumunun
iyi olmaması, terapötik ajanların enfeksiyon böl-
gesine ulaşamaması, etkin konsantrasyonun altı-
na düşmesi ve altta yatan, tanısı konmamış siste-
mik predispozan varlığı gibi nedenler antifungal
tedavilerin başarısızlıkla sonuçlanmasına neden
olur. Antifungal ilaçlarla tedaviler şu nedenlerden
dolayı diğer tedavilerden farklıdır:
•Fungus hücreleri ökaryotiktir.
•Antifungal ajanlar genel olarak antibakteriyel
ilaçlara göre daha toksiklerdir. Tedavi haftalar
veya aylarca uzun sürebilir.
•Cilt ve mukoza yüzeyindeki fungal enfeksiyonlar
tedaviye iyi yanıt verir.
•Nüks olasılığı fazladır ve derin sistemik fungal
enfeksiyonların tedavisi bu konuda deneyim ka-
zanmış uzmanlarca yeterli laboratuar koşulları
olan hastanelerde yapılmalıdır.
Oral kavite mukozasında kronik ülserler; malig-
Moderatör
Prof.Dr. Şebnem Yalçınkaya
Konuşmacılar
Yrd.Doç.Dr Emre Aytugar, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Ağız,Diş ve Çene Radyo-
lojisi AD (Aftöz ülserasyonlar ve fungal enfeksiyonlarda doğru ilaç kullanımı)
Doç.Dr. Erinç Önem, Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi AD (İmmünolo-
jik Disfonksiyonlarda Oral Ülseratif Yaklaşımlar)
Prof.Dr.Ayşe Gülşahı, Başkent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi AD
(Prekanseröz lezyonlar ve klinik yaklaşımlar)
Prof.Dr.Tamer Lütfi Erdem, Okan Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Ağız, Diş ve Çene Radyolojisi AD
dergi eylül/ekim 201738
niteler ve sistemik hastalıkların yanısıra immün
aracılı bazı otoimmün, enflamatuar, granülama-
töz hastalıklarla veya çeşitli ilaç reaksiyonları
yada kontakt allerjisi nedeniyle oluşabilmektedir.
Bu ülserler otoimmün vezikülobüllöz lezyonların
kolayca rüptüre olup önce erozyona, zamanla
derinleşerek kenarları düzensiz uzun süre iyi-
leşmeyen inatçı geniş ülserasyona dönüşmeleri
sonucunda (sekonder) veya doğrudan ülseratif
lezyonlar (primer) olarak gelişirler. Bu hastalık-
larda oral tutulum görülen ilk lezyon ve hastalığın
damgası olabilmekte, sistemik belirtilerden önce
gelişebilmesi nedeniyle de dişhekimlerinin far-
kındalığı sayesinde erken teşhis imkânı yakala-
nabilmektedir. Ayrıca etiyoloji patogenezi ve kli-
nik göstergeleri farklı ancak oral belirtileri benzer
olan bu hastalıkların ayırıcı tanılarının anlaşabil-
mesi halinde multidisipliner yaklaşım ile hastalı-
ğın prognozu iyileştirilmekte tedavi protokolleri
kolaylaşabilmektedir. Bu amaçla dişhekimlerinin
tanı koyma becerilerini arttırabilecek kılavuzlar
ve tanısal algoritmaları görsel sembollerle ifade
eden akış şemalarından yararlanılmalıdır. İmmün
aracılı kronik ülseratif lezyon oluşturan hastalık-
lara ilişkin tanı algoritması tablo 1’deki gibi özet-
lenebilir.
Oral ülserler klinikte bazen de bir kanser ülseri
olarak karşımıza çıkabilmektedir. Ağız kanserleri
öldürücü tümörlerdir, büyük bir kısmı prekanse-
röz veya öncü bir ülsere lezyondan sonra gelişe-
bilir. Ancak, bir çok ağız kanseri vakasının, pre-
dergi eylül/ekim 2017 39
kronik ülser
deri ve mukozada vezikül, bül sonrası ülsere lezyondeskuamatif gingivitisvezikülobüllöz hastalıklar
*frajil kısa ömürlü bül rüptüre vezikül*soyulan epitel
*vezikül,bül daha dirençli*göz lezyonları*deri lezyonunadir
ilaç kullanımıEnfeksiyonidiopatik
eitemamultiforme
* oral lezyon(simetrik bilateral)* el ayak bilek iç yüzeyinde mor papüler lezyon
Travmatik etiyoloji
keskin dişproteziritasyonu
*indurasyon*dektrüktif*risk sahası*karsinom*diğer malignensi*tbc, sifiliz vb nadir vakalar
*tipik olma-yan liken planus benzeri oral lezyon*beklenmedi lokasyonunilateral
tüm ağız, bukkal m. veya dudaklar, deri genital,göz lezyonlarıkendini sınırlayan
Etrafında ince beyaz çizgilen-meler bulunan ülser veya deskuamatif g. deride döküntül.planus / likenoid lez.
tek ülser
*ilaç kullanımı*Ag vb kontakt hikayesi
damak vermilionçizgilenme lezyondan ışınsal LE
Lezyondamalignensi şüphesi
etken ortadan kaldırılır
biyopsipemfigus ve pemfigoid şüphesinde immunofloresans testi için biyopsi
10 g. rez.yok
10 g. rez.yok
sebep belirlenir
travmatikülser
spesifiktedavi
tedavi gerekmez
le histolojisiotoantikor mevcudiyeti
l.planusa benzer ancak atipik histoloji
Likenoid reaksiyon
l.planus histolojisi
Liken planus
l.planus histolojisi
pemfigoid
l.planus histolojisi
pemfigus (+ )SLE (-)DLE
Tablo 1
kanseröz lezyon saptanamadan geliştiği ve hızla
ilerlediği de bilinmektedir. Prekanseröz lezyonlar,
malignite potansiyeli taşıyan ve bu nedenle erken
teşhisi önem taşıyan bir grup lezyonu ifade etmek-
tedir. Lökoplaki, eritroplaki, oral submüköz fibro-
sis, liken planus ve proliferatif verrüköz lökoplaki
bu lezyonlar içinde en sık görülenler arasındadır.
Kısaca özetlemek gerekirse;
•Sigara, alkol, Human papilloma virüs enfeksiyon-
ları ve kronik yaralanma ve irritasyonlar önemli et-
yolojik faktörlerdendir.
•Risk faktörleri olmayan hastalarda ağız lezyonları
daha agresif seyirlidir.
•Prekanseröz lezyonların, kadınlarda, sigara içme-
yen bireylerde ve liken planus zemininde gelişen-
lerde çok daha riskli olduğu ve gelişen tümörlerin
de daha agresif davrandığı bilinmektedir.
•Diş hekimleri ağız kanseri gelişimine sebep olabi-
lecek etkenleri görme olasılığı en çok olan hekim-
lerdir. Bu nedenle kanserlerin erken tanısında en
önemli rol diş hekimlerinindir.
•Gereksiz tedavi denemeleriyle zaman kaybı/
hastanın-hekimin belirtiyi önemsememesi evrenin
ilerlemesine yol açmaktadır.
Bu panelde genel kural olarak iyi bir anamnez son-
rası, iyi bir ışık altında dört kadranın gözle muaye-
ne edilmesi, yalnızca dişlerin değil, dil, dil altı, ağız
tabanı gibi bölgeler de dahil edilerek oral mukoza-
nın muayene edilmesi ve şüphelenildiğinde mutla-
ka palpasyon yapılması bu işlemlerin yalnızca bir-
iki dakika kadar zaman alacağı düşünüldüğünde
prensip haline getirilmesi gerektiği bir kez daha
vurgulanarak oral ülserlerde tanı ve tedavi yakla-
şımları anlatılmıştır.
dergi eylül/ekim 201740
Yeni bir ülke, yeni bir başlangıç demek!
Peki ya Almanya’da başlamak,
Hem de dişhekimi olarak…
“
“Çoğumuz üniversitede okurken yurt dışında dok-
tora ya da çalışma hayalleri kurduk. Ancak hayal-
leri gerçekleştirmek için biraz araştırmaya baş-
layınca sürecin o kadar da basit olmadığını fark
etmek çok uzun sürmedi. Yurt dışında eğitim fu-
arlarına gidip, bütün stantların mühendislik ya da
başka branşlarla ilgili olduğunu görünce hangimiz
boynu bükük dönmedi? Ancak bu kadar karamsar-
lık yeter! Aramızda şansını deneyip bu yolda başa-
rılı olmuş ya da olmaya ramak kalmış arkadaşları-
mız da yok değil. Sıla, Onur ve Özgün; Almanya’da
alışmak için canını dişine takan bu 3 arkadaşımla
beklentileri, nedenleri, niçinleri ve yaşadıkları
süreçleriyle ilgili keyifli bir sohbet gerçekleştir-
dik. Üçü de Marmara Üniversitesi Diş Hekimli-
ği Fakültesi’nden mezun birer genç dişhekimi.
Sıla’nın ailesinin bir bölümü Almanya’da olduğu
ve dil olarak da bir zemini olduğu için tercihini
bu ülkeden yana kullanmış. Arkasından da bir bir
Onur ve Özgün hayallerini gerçekleştirmek üzere
yola düşmüşler. Önce biraz onlardan edindiğim
bilgiler ışığında süreçten bahsetmek istiyorum
sizlere. Tüm ülkelerde olduğu
gibi her şeyin başı denklik.
“Aman ne var canım, ne gere-
kiyorsa yapar alırız denkliği”
demeyin. Süreç insanın saçını başını yoldurtacak
cinsten. Hepsinin hemfikir olduğu şey ise işlemle-
rin sonuçlanmasının uzun, manen yorucu olduğu
ve bu dönemde de sizi orda idare edecek ciddi bir
maddi destek gerektiği.
ALMANYA’DA ÇALIŞMAK
Gelin en başından konuyu ele alalım. İlk iş Al-
manca öğrenmek. Çünkü onların kriterlerinde
“B2” seviyesinde Almanca biliyor olmak gere-
kiyor. Dil kursları çeşit çeşit: Goethe, TestDaf,
Inlingua... Hangisine girdiğinizin bir önemi yok.
Mühim olan istenilen dereceyle dil sertifikasını
almak. Almanya’da dil kursuna giderseniz sevi-
yeleri daha hızlı atlamanın mümkün olduğunu
söylüyorlar. Mesela Berlin’de Inlingua’nın kurs-
ları mevcut. Onur da İstanbul’da bir süre kursa
gidip, sonra Almanya’da dil kursuna devam etmiş.
Ancak Türkiye’de dil kurslarında seviye atlamak
biraz daha zor (örneğin; Goethe’de 2 ayda 1 sevi-
ye ilerlenebiliyormuş). Bu da daha yolun başında
sürecinizin uzamasına sebep oluyor.
Almanya’daDişhekimi Olmak
Dişhekimi Yaprak Kalkan
dergi eylül/ekim 2017 41
Sıla ve Özgün Onur
Sonra sırada gerekli belgeleri toparlamak var:
• Dil sertifikası
• Diploma
• Transkript
• Fakültede stajlarda bakılan hasta sayısı
• Detaylı ders programı
• Sabıka kaydı
• Sağlık durumu
• Pasaport
• Vize
Dil öğrenmek ya da iş arama/denklik gibi gelme
amacına göre başvurulan vize tipi de değişiklik
gösteriyor. Dolayısıyla da vizede verilen kalma sü-
resi de değişiyor. Tüm bu belgelerin yeminli tercü-
man tarafından Almanca’ya çevirisinin yapılması
gerekliliği de cabası.
Başvuru için Almanya’da bir bölge/şehir seçmek
gerekiyor. Her eyaletin kendi internet sisteminden
istediği belgeleri öğrenmek mümkün (örn: Berlin
accommodation). Bir eyalette olumsuz yanıt alır-
san başka eyalette yeni başvuru için 2 hak daha
veriyorlar. Bunlarda da olumlu yanıt alamazsan
maalesef denklik hayalleri suya düşüyor ve tekrar
başvuramıyorsun.
Süreç oldukça yavaş. Belgeler posta yoluyla ulaş-
tırılıyor. Cevap posta yoluyla geliyor derken zaman
su gibi akıp geçiyor. Tüm bu işlemler sırasında sa-
hip olduğunuz Almanca seviyeniz ise sizin ciddiye
alınmanızda önemli bir kritermiş. Belgeler bilirkişi-
ye ulaşınca süreç daha kolay. Yetkili kişiler dersle-
ri teorik ve pratik olarak karşılaştırıyor. Aklınızda
bulunsun, Türkiye’de Almanya’ya kıyasla pratik
ders sayısı fazla teorik ders sayısı ise daha azmış.
Başvuru yapan kişinin üniversitesinden daha önce
başka birine daha denklik verilip verilmemesi yet-
kililer tarafından dikkate alınan bir diğer konu. Bu
kadar zorluk sonrası işte size güzel bir haber. İşler
yolunda gider ve denklik alırsan sadece başvuru
yapılan şehirde değil diğerlerinde de çalışabiliyor-
sun. Ancak denklik almakla süreç tamamlanmıyor,
dil ile ilgili bir sınav sürecinden daha geçiyorsun.
İlk olarak hasta hekim ilişkisi adına tiyatro oyunu
düzeninde sınav yapılıyor. Bu sınavda esas mese-
le dişhekimliği bilgisi değil, hastayla iletişim kura-
bilme becerisi. Tıp dilini konuşmak, epikriz raporu
yazabilmek dikkat edilen kriterler. Aynı zamanda
bir dişhekimiyle de birlikte sohbet ederek konuş-
manı istiyorlar. Bu aşamada zor olan şey Almanca
Latin kökenli kelimeleri kullanmadığı için rutin
duyduğunuz tıp dilindeki kelimelerden onların-
ki çok farklı. O sebeple dile hakim olmak bir kez
daha önemiyle öne çıkıyor.
dergi eylül/ekim 201742
dergi eylül/ekim 2017 43
Bunun dışında radyografi değerlendirmek üzere
bir sınava daha giriyorsun ve bunu da geçersen
artık dişhekimi olarak çalışabilirsin. Gördüğünüz
gibi süreç zorlu, sınayıcı ve meşakkatli... O yüzden
bu yolda başarıyla denkliğini ve çalışma hakkını
elde eden arkadaşlarımı hem başarılarından hem
de sabırlarından dolayı gönülden tebrik ediyorum.
Çalışma sürecine geçmenin detayları yukarıda
bahsettiğim gibi. Çalışma hakkı kazandıktan son-
ra da bir dişhekiminin yanında 2 sene staj yapmak
gerekiyor. Asistan olarak çalıştığın yere mutlaka
%25 oranında kazandığından veriyorsun. Dolayı-
sıyla maaş düşmüş oluyor. İki sene zorunlu olarak
yapılan staj sonrası kendi yerini açabiliyorsun.
2500 brüt kazanıyorsanız, %30 üzerinden vergi
veriyorsunuz.
Hasta yoğunluğu açısından Sıla’yla konuştuğu-
muzda kliniğine çok fazla Türk’ün geldiğini söyle-
di. Uzmanlık alanı olmadan dişhekimi olarak çalış-
manın maddi olarak yeterli geldiğinden bahsetti.
Bu da bir uzmanlık alanında çalışmayı düşünmü-
yorsanız sizi istemediğiniz bir maratona daha gir-
mekten uzak tutmuş oluyor.
Devlet sağlık hizmeti sunuyor ama “benim şart-
larıma uyarsan faydalanabilirsin” diyor. Bizdeki
gibi 40 yaşına gelip “ben daha hiç dişhekimine
gitmedim” gibi yersiz ve gereksiz övünme durum-
ları yok. Almanya’da hastalar çok düzenli kontrole
gidiyor. 18 yaşın altındaki bireyler senede 2 kere,
18 yaşın üstündeki bireyler senede 1 kere kontro-
le gidiyorlar. Bütün randevular kayıt altına alınıp
dişhekimine düzenli gelinip gelinmediği kontrol
ediliyor. Tek kişilik muayenehanede bile devlet
anlaşması olmasından dolayı hastalar özel klinik-
lerde de devlet desteğiyle sağlık hizmeti alabili-
yorlar. Ancak bunun yanı sıra kanal tedavisini 3.
seanstan sonra devlet karşılamıyor. Retreatment’ı
hiç bir şekilde karşılamıyor. Çok köklü kanal teda-
visi 300 Euro, okluzal dolgu 50 Euro, 2 yüzlü dol-
gu 80 Euro gibi fiyatlandırmaları var. Periodontal
tedaviyi devlet karşılamıyor. O sebeple de çoğun-
lukla zengin kesim yaptırabiliyor. Amalgam kulla-
nımı Almanya genelinde yok. Teleskop kron daha
çok tercih ediliyor.
Her branşta olduğu gibi dişhekimliğinde de çalı-
şanın hakları Almanya’da oldukça iyi korunuyor.
Çalışma saatlerine çok dikkat ediliyor. Hafta sonu
hekimlere çalışmak yok, 2 hafta içi gün de normal-
den daha kısa çalışılıyor. Yasalar çalışanın hakkını
koruyor. Evlilik durumunda, çocuk hastalandığın-
da devlet anneyi 3-4 yıl maaşlı olarak destekliyor.
Evli ve/veya çocuklu bireylerden daha az maaş
alınıyor. Diyelim ki şef doktorla tartıştın ve işten
ayrıldın, sosyal kurum işsizlik süresince %70 maa-
şını vererek yaklaşık 1 sene boyunca koruyor.
ALMANYA’DA EĞİTİM
Doktora ya da uzmanlık eğitimi almak da ayrı
bir maraton. Mevcut doktora dalları protez, cer-
rahi, periodontoloji, konservatif, ortodontiyle
pedodonti bir arada olmak üzere toplam 5 dalda
yapılmakta. Giriş sınavı yok, tamamen kişisel gö-
rüşmeyle doktoraya kabul ediliyorsunuz. Sizin bir
konu belirleyip öğretim üyesine bu talebinizle git-
meniz gerekiyor. Eğer öğretim üyesi kabul ederse
belirlediğiniz konunuzda çalışmanız için danışma-
nınız oluyor. Eğer ilgilendiğiniz bölümde kadro
yoksa o zaman misafir öğrenci olarak katılıyorsu-
nuz. Doğal olarak da bütün harcamalar, masraflar
size kalıyor. Eğer şanslıysanız size destek olması
adına burs bulabilirsiniz.
Tüm bu çileyi çekmek istemiyorum ben derseniz
eğer, “doktor” ya da “med-
dent” unvanını para vererek
de alabilirsiniz. Hafta sonları
teorik ve pratik eğitim alıyor-
sunuz ve sonunda 10 farklı
vaka yapıp sunuyorsunuz.
Yani üniversitede çalışmak
zorunda değilsiniz. İçerik ola-
rak master programı gibi ama
sonunda “med-dent” unvanı
alıyorsunuz. Bu özel eğiti-
min bedeli 3 sene için 30.000
Euro. Uzmanlık ise sadece 2
alanda yapılıyor: cerrahi ve
ortodonti. Fakülteden tanıdığınız birileri varsa
eğer bildiği kişiyle çalışmayı tercih ettikleri için
üniversiteye girmek bu durumda daha kolay olu-
yor, aklınızda bulunsun …
SILA, ONUR ve ÖZGÜN
Sıla denkliğini alıp çalışmaya başlamış bile,
Özgün ve Onur da belgelerini teslim etmiş so-
nuçlarının açıklanmasını bekliyorlar. Hepsi batı
Almanya’dan başvurularını yapmışlar. Eğitimli,
gittikleri yere ayak uydurmanın ötesinde mevcut
kapasite ve değerleriyle orayı bir basamak daha
yükseğe taşıyan bu gençler sayesinde Türklere
olan bakış açısı da değişiyor. Gençler Almanya’nın
değil artık Almanya bu gençlerin peşine düşmüş
durumda. Var olan dişhekimi açığı da iş bulma
şansını arttırıyor. Hadi sıra şimdi sizde...
dergi eylül/ekim 201744
Sağlık Hukuku:Sağlık - Tıp Hukuku Kongreleri, Sempozyumları ve Çalıştayları
Sağlık- tıp hukuku kongreleri, sempozyumları ve
çalıştaylarının son yıllarda dünya çapında yaygın-
laştığını görüyoruz. Türkiye’deki öncüleri olarak
bu alandaki çalışmalarla ilgili genel bilgi verir mi-
siniz?
Sağlık-tıp hukuku kongreleri, sempozyumları ve
çalıştayların üniversiteler ve meslek örgütleri tara-
fından düzenli olarak yapıldığı görülmektedir. Tıp
Hukuku Sempozyumu’nun uluslararası alanda ya-
pılmasının öncüsü, okul arkadaşım Prof. Dr. Dr.h.c.
Hakan Hakeri’dir. Kendisi Türk- Alman Tıp Hukuku
Sempozyumu’nu Türkiye ve Almanya’da dönüşüm-
lü olarak, yılda bir olmak üzere, üniversiteler ve
barolar bünyesinde 14 kez gerçekleştirip tebliğleri
yayınlatmıştır.
Düzenleme komitesinde benim de bulunduğum An-
kara Barosu Sağlık Hukuku Kurulunca 6 Sağlık Hu-
kuku Kurultayı düzenlenmiştir.
Prof. Dr. Nilgün Sarp hocamızın Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nde Rektörlüğünü yaptığı özel üni-
versite ile daha sonra Sağlık Bilimleri Fakültesi
Dekanlığını yaptığı devlet üniversitesinde, Türkiye
kısmı tarafımdan organize edilmek suretiyle 6 kez
KKTC Sağlık Hukuku Sempozyumu gerçekleştirildi.
Bu sempozyumların kitaplarında da ortak editörlük
yaptım.
Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi, Erciyes Üni-
versitesi Hukuk Fakültesi ve diğer özel üniversite-
lerde de sempozyumlar yapılmıştır.
Geçtiğimiz Eylül ayında Antalya’da düzenlenen ‘’2. Uluslararası Tıp Hukuku Kongresi’’nde
Dergi’de sağlık hukuku alanında yazılarıyla yer alan Dişhekimi Kenzi Özge İlbaş ve Av.
Tuğçe Eroğlu “Dişhekimliği Pratiğinde Etik ve Endikasyon, Hukuki Perspektif” başlıklı bir
sunum gerçekleşirdiler. İlbaş, kongrede Sağlık Hukukçusu ve Kamu Yönetimi Bilim Uzmanı
olan Av. Cahid Doğan ile Dergi adına görüştü.
dergi eylül/ekim 2017 45
Şuan 2.si düzenlenen kongrenin ilki ne zaman ve
kimlerle yapıldı?
İlk Tıp Hukuku Kongresi, İstanbul Medeniyet Üni-
versitesi Tıp Hukuku Araştırmalar Birimi tarafından
“Uluslararası Katılımlı Ulusal Tıp Hukuku Kongresi”
(vaka tartışmalı), 2- 5 Eylül 2015 tarihleri arasında
Bodrum’da düzenlendi. Kongre Başkanlığını ben
ve Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan Hakeri birlikte üstlen-
miştik. Kongre’de Almanya ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nden gelenlerle beraber 200 katılımcı
yer aldı ve bu katılımcıların 75’i tebliğ sundu.
Yoğun talepler üzerine ikinci kongremizi gerçekleş-
tiriyoruz. İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Hu-
kuku Araştırmalar Birimi tarafından düzenlenen ‘’2.
Uluslararası Tıp Hukuku Kongresi’’ daha geniş ka-
tılımlı olarak gerçekleşmekte. Kongre Başkanlıkları
Prof. Dr. Refik Korkusuz ve tarafımdan yürütüldü.
Ayrıca Kongremiz, YÖK’ün akademik teşvik kriterle-
rini de karşılamaktadır.
İki yıl önce düzenlediğimiz kongremiz uluslarara-
sı katılımlı iken, bu kongre uluslararası nitelikte
oldu. Kongremizde, 250-300 civarı yurt içinden,
60-70 civarı Afrika ve Ortadoğu ülkelerinden ka-
tılımcımız oldu. Bunların yanı sıra; Almanya, İn-
giltere, Bulgaristan, Belarus ve Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nden hekim ve hukukçu katılımcıları-
mız olup, 89 kişi tarafından tebliğ sunuldu.
Kongre hazırlık süreci hakkında bilgi verir misiniz?
Tıp ve hukuk gibi iki farklı disiplini aynı platformda
birleştirmek zor olsa gerek, bu konuda hekimlerin
ve hukukçuların genel tutumunu değerlendirir mi-
siniz?
Kongre en az 1 yıllık hazırlık sürecini kapsar. Kongre
organizasyonunda; düzenleme kurulu, bilim kurulu,
sekretarya oluşturulması, önerilecek konuların se-
çimi, tanıtımı, yapılacağı şehir, ulaşım hizmetleri,
konaklamalar ve kongre saatleri dışında zaman ge-
çirilecek alanlar, kaliteli hizmet sunumu gibi husus-
lara dikkat edilmiştir.
Sağlık ve hukuk konuları iki farklı disiplindir. Hu-
kukçular ve tıpçılar meslekleri de gereği özgüvenli
olup, bundan dolayı da özerk bir yapı içerisindedir-
ler. Tıp hukuku incelemeleri ve sunmalarında da bu
özelliklerinin yansımaları görülmektedir.
Tıp hukuku kongrelerinin temel amacı nedir? Yapı-
lan kongrelerde beklenti karşılandı mı, bu konuda
bilgi verir misiniz?
Her ne kadar kongremizin adı Tıp Hukuku Kongresi
olsa da tıp hukuku dışında sağlık hukukunun diğer
konularına da yer verilmektedir. Tıp hukuku, sağlık
hukuku içerisinde bir bölümdür. Sağlık hukukunun
temeli sağlık hakkının korunması, ihlallerinde ge-
rekli hukukî yaptırımların uygulanmasıdır.
Sağlık hakkı; koruyucu sağlık hakkı (halk sağlığı
hakkı), tedavi edici sağlık hakkı (hasta hakkı) ve
rehabilitasyon (esenlendirme, iyileştirme) hakkını
kapsar. Sağlık hakkı, sırf teşhis ve tedavi hakkını
içermemekte, sağlığı etkileyen; güvenli gıda, su,
güvenli ve yeterli giysi hakkı, dinlenme hakkı, sağ-
lıklı ve güvenli çevrede yaşama hakkı gibi hakları da
içermektedir. Sağlık hukuku konuları irdelendikçe
sağlık hakkını içeren hakların açılımları yapılarak
toplumun ve devletin dikkatleri bu alana çekilmek-
tedir. Toplumsal bilinç oluşturularak devletten bu
konuların hukuksal düzenlenmesi istenilir. Meselâ,
organ ve doku naklinde, kotasyonda, hastanın ay-
dınlatılmış rızasında, gürültü kirliliği gibi çeşitli ko-
nular da tebliğler sunulur, tartışılır bu konuda eğer
düzenlemeler yok ise, kamuoyu bilinci oluşturula-
rak devletten hukuki düzenlemeler yapılması için
taleplerde bulunulur.
Hayatın başlangıcından ve sonlanmasına kadarki
“ Sağlık hakkı; koruyucu sağlık
hakkı (halk sağlığı hakkı), tedavi
edici sağlık hakkı (hasta hakkı)
ve rehabilitasyon (esenlendirme,
iyileştirme) hakkını kapsar. Sağlık
hakkı, sırf teşhis ve tedavi hakkını
içermemekte, sağlığı etkileyen;
güvenli gıda, su, güvenli ve yeterli
giysi hakkı, dinlenme hakkı, sağlıklı
ve güvenli çevrede yaşama hakkı
gibi hakları da içermektedir. Sağlık
hukuku konuları irdelendikçe sağlık
hakkını içeren hakların açılımları
yapılarak toplumun ve devletin
dikkatleri bu alana çekilmektedir.
Toplumsal bilinç oluşturularak dev-
letten bu konuların hukuksal düzen-
lenmesi istenilir. ”
dergi eylül/ekim 201746
Uluslararası platformda bir kongre düzenlediniz.
Katılımcıların genel dağılımı nasıldı, kongreye en
çok ilgi gösteren branşlar hangileri oldu?
Kongrede tebliğ sunan ve katılımcı olanlar sırf hu-
kukçular olmayıp, özellikle sağlık meslek mensup-
ları olmak üzere diğer meslek mensupları da tebliğ
sunmuş ve katılımcı olmuştur. Diğer taraftan, sırf
akademisyenler tebliğ sunmamakta avukat, hâkim,
C. Savcısı, tıp hekimi, dişhekimi, eczacı, hemşire
gibi tıp ve hukuk meslek mensupları da tebliğ sun-
maktadır.
Dişhekimlerinin sağlık hukuku alanına ilgilerini
nasıl değerlendiriyorsunuz? Bugüne kadar düzen-
lenen kongrelerde dişhekimliği otu-
rumları mevcuttu, bundan sonrası için
neler planlıyorsunuz?
Ülkemizde ilk defa dişhekimliğinde
hukukî ve cezaî sorumluluklar ve so-
nuçları, 23-24 Eylül 2011 tarihinde
yapılan, hukukçular ve dişhekimlerin-
den oluşan 6 konuşmacının katılımıy-
la Ankara Barosu 4. Sağlık Hukuku
Kurultayı’nda, “Dişhekimliğinde Hu-
kuki Sorunlar” başlığı altında tartışıldı.
Kurultayda tebliğ sunan o zaman Anka-
ra Topraklık Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi
Başhekim Yardımcısı Dr. Dişhekimi Gül
Ateş, Ankara Dişhekimleri Odası bün-
yesinde Dişhekimliği Hukuku Komisyonu kurma
teklifi sunduğunu ve yönetim kurulunun kabul etti-
ğini sevinçle anlattı. Ceza hukuku, idare hukuku ve
iş ve sosyal güvenlik hukuku anabilim dallarında üç
öğretim üyemiz ve konusunda deneyimli dişhekim-
leri komisyonu oluşturdular. Hukuk Müşaviri gö-
revi yaptığım Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı
Kurumu’nda izin alarak komisyon üyesi
oldum ve Başkan yardımcısı seçildim.
Devamında, Ankara Dişhekimleri Oda-
sı tarafından “I. Dişhekimliği Hukuku
Sempozyumu”, Ankara Barosu Eğitim
ve Kültür Merkez’inde 22 -23 Mart 2013
tarihleri arasında gerçekleştirildi.
Hukukçular ve hekimler genel olarak
rekabet halinde gibi bir algı var. Reka-
beti iş birliğine çevirmek için dişhekim-
lerine neler tavsiye edersiniz?
Hukukçular ve hekimler rekabet halinde
olmamalıdır. Hekimler, sağlığın korun-
ması, hastalıkların iyileştirilmesi ve top-
lumun gelişmesi için çalışır. Hukukçular
da temel hak ve hürriyetlerin temini, haksızlığa uğ-
rayanların devletin yetkili mercileri aracılığıyla ko-
runması ve toplumun aydınlatılması için çalışır. Her
iki meslek grubu da toplumsal düzenin sağlanması
ve devamı için hareket eder.
Dişhekimliği fakültelerinde konuya hâkim öğretim
elemanları tarafından Dişhekimliği Hukuku ve etiği
dersinin okutulması gerekmektedir. Dişhekimliği
Meslek kuruluşları, hukuk ve etik kurallarının öğre-
tilmesi için özellikle hasta hakları konusunda; eği-
tim, seminer, sempozyum, çalıştay vb. yapmalıdır-
lar. Dişhekimleri hukuk kuralları ve etik değerlere
uygun özerk ve adaletli hizmet sunumunda bulun-
malıdır.
süreçte sağlığın korunması ve hastalığın tedavisin-
de sağlık hukuku düzenlemeleri uygulanmaktadır.
Sağlık konuları sürekli gelişen dinamik bir alandır.
Hukuk kurallarında tıbbî gelişmeler karşısında dü-
zenlemeler yapılmalıdır; aksi takdirde hukuk kural-
ları geride kalır ve ihtilafları çözümleyecek kurallar
bulunamaz.
dergi eylül/ekim 2017 47
Kamuda Çalışan Dişhekimlerine Karşı
Açılacak Rücu DavalarıEn son yayınlanan makalemizde “Kamuda Çalışan Dişhekimlerinin Tıbbi Uygulama Hatasından Doğan
Tazminat Sorumlulukları” başlığını değerlendirmiştik. Bu çalışmamızda ise; kamuda çalışan dişhekimleri
aleyhine, çalışan kurum tarafından açılma ihtimali olan rücu davalarını inceleyeceğiz.
Öncelikle şunu tekrar hatırlatmak isteriz ki; kamuda çalışan bir dişhekimi aleyhine, zarar görenin doğrudan
tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Hasta, dişhekiminin çalıştığı kurumu davada taraf olarak
göstermek zorundadır. Hasta ile kurum arasındaki yargılamanın sonucunda, kurumun, dişhekiminin kusu-
ru neticesiyle hastaya belli bir bedel ödemesi halinde, kurumun, dişhekimine rücu hakkı doğacaktır. Başka
bir ifadeyle; rücu davasının söz konusu olabilmesi için, kamu kurumunun, kusurlu dişhekimi adına ödemiş
olduğu bir tazminatın varlığı gerekmektedir. Nitekim, işbu sayıda da bu husus üzerinde durulacaktır.
Avukat Tuğçe Eroğlu Sağlık Hukuku Bilirkişisi
av.tugceeroglu@gmail.com
Dişhekimi Kenzi Özge İLBAŞ Sağlık Hukuku Uzmanı
mdkenzidentistry@gmail.com
A. Rücu Kavramı
Rücu, geri dönme; rücu hakkı ise bir kimsenin
alacaklısına ödediği şeyi diğer birinden istemeye
hakkı olmasıdır. Rücu, özel hukukta ortak kusuruy-
la bir zarara sebebiyet verenlerin kusur oranlarıyla
birbirlerine rücu haklarının bulunması şeklinde
ifade edilmektedir.
B. Rücu Davaları
Anayasa’nın 40. maddesi; “Kişinin, resmî görevli-
ler tarafından vâki haksız işlemler sonucu uğradığı
zarar da, kanuna göre, Devletçe tazmin edilir.
Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı
saklıdır” hükmünü taşımaktadır.
Devlete ve Kişilere Memurlarca Verilen Zararların
Nevi ve Miktarlarının Tespiti, Takibi, Amirlerinin
Sorumlulukları, Yapılacak Diğer İşlemler Hakkında
Yönetmelik (Rücu Yönetmeliği)’nde1 ; rücu-
nun zararın mevcut olması ve zararın doğrudan
doğruya memurun fiilinden doğması halinde rücu
edilmesi gerektiğini belirtmektedir. Yani yönet-
melik rücu da takdir yetkisi öngörmemiştir. Diğer
yandan idare, rücu yetkisini kullanırken zarar
görenin halefi sıfatıyla hareket etmemekte, tazmi-
ni kamu görevlisi adına yapmamaktadır. İdarenin
sorumluluğu asli ve doğrudandır2 .
Rücu davasının açacak olan İdare ise, hiç kuşkusuz
ki; tazminat ödemeye mahkum edilen İdare’dir.
Makalemizin başında da bahsetmiş olduğumuz
gibi; İdare’nin rücu davası açabilmesi için, so-
rumlu hekimi tespit edebilmesi ve hekimin kusu-
runun bulunması gerekmektedir. Ancak, İdare’ye
karşı açılan tam yargı davalarında, çoğu zaman
doğrudan bir kamu görevlisine kusur yükletilme-
mekte veya kusurlu kamu görevlilerinin sayısının
çokluğu nedeniyle rücu konusunda sorunlar
yaşanmaktadır.
Görüldüğü üzere; yargılama sürecine katılmak,
kusur oranının belirlenmesinde ve devam eden
süreçteki rücu davasında önem arz etmektedir.
Kamuda çalışan diş hekimlerinin, doğrudan kend-
ilerine dava açılmaması nedeniyle, açılan davaları
takip etmemesi veya savunma yapmaması, ileride
aleyhlerine açılacak olan rücu davalarına da etki
etmektedir. Bu itibarla; doğrudan veya dolaylı
olarak, açılan her türlü hukuki uyuşmazlıkta sa-
vunma yapılması son derece önemlidir.
Bu makale sonucunda, Kamuda Çalışan
Dişhekimlerine dair sürecimizi tamamladık. Bun-
dan sonraki sayılarda yeni konulara değinmeye
başlayacağız.
1. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/8.html, e.t: 10.10.2017.
2. M. Savaş BAYINDIR, “Sağlık Hizmetlerinde İdarenin ve
Hekimlerin Sorumluluğu”, GÜHFD, C: XI, S: 1-2, 2007, s.
566 – 567, http://webftp.gazi.edu.tr/hukuk/dergi/11_23.
pdf, e.t: 14.10.2017.
Av. Fikret İlkizİstanbul DişhekimleriOdası Hukuk Danışmanıfikret.ilkiz @gmail.com
Kadıların Hukuk Külliyatı
Kadı, şeriat mahkemesi yargıcıdır.
Kadı, “Hüküm manasına olan kaza maddesinden-
dir ki dâva ve muhasamaları (iki taraf arasındaki
zıtlıkları, düşmanlıkları) hal ve fasl için veliy-ül-
emir (emir sahibi, amir) tarafından nasp ve tayin
olunan zattır”.
Eskiden Emeviler ve Abbasiler kendilerini Allah’ın
yeryüzündeki temsilcileri olarak gördükleri için
“kanun koyucu” olduklarını düşünürlerdi. O yıllar-
da mahkemeye hakimleri hükümdarlar tayin eder-
di. Hakimler de idarenin bir parçası ve hükümdarın
vekili sayılırlardı. Daha sonraları hakimler Halife
tarafından atanmaya başlamıştı.
Abbasi Halifeliği döneminde vilayet kadılarını ata-
ma görevi Halifenin, denetimi ise valilerindi. Rüş-
vet aldığı için suçu sabit görülen Mısır Kadısının
cezasını Halife Harun vermiştir. Suçlunun saçının
ve sakalının tıraş edilerek, dövülüp bir eşeğin üze-
rinde halka teşhir edilmesi ise vilayetin valisine
havale edilmişti.
İslam toplumunda “güçler ayrılığı” gibi bir ilke
yoktu.
İlk Halifeler “hukuk” yapmak için kendilerine Al-
lah tarafından verilmiş “güçleri” olduğu iddiasıyla
bazı kararlar verdiler. Şeriat meselelerini çözüm-
leme bilgisi diyebileceğimiz şeriat bilgisi yani, fık-
hın özünün oluşmasında ortaya hukuk yapıcıları
çıkmış oldu. Böylece onların ürettiği hukuk daha
sonra medreselerde, mahkemelerde fetva verme
sürecini yarattı. Bu dönemlerde bizzat hakimler
kendi verdikleri kararlarda yasama işlevlerini de
üzerlerine almış oldular.
Aslında “içtihat” ve “caiz olup olmadığı” bu yasa-
ma süreciyle ilgilidir.
Bu süreçte “içtihat kapısının kapanması” denilen
tartışmanın asıl amacı; şeriata uygun “sabit bir
hukuk külliyatı” oluşturmak ve bu dondurulmuş
hukuku esas almak suretiyle içtihatlarla değişe-
bilecek hukuki yenilenme sürecine son vermekti.
Oluşturulmuş hukuk külliyatı ne iş görür? Hukuk,
bu dönemde şeriattan ayrılabilir mi?
Eskiden Emeviler ve Abbasiler kendilerini Allah’ın yeryüzündeki temsilcileri olarak
gördükleri için “kanun koyucu” olduklarını düşünürlerdi. Mahkemeye hakimleri (kadı)
hükümdarlar tayin ederdi. Hukuk yoktu, hükümdarlar vardı!
dergi eylül/ekim 201748
Cumhuriyetin bütün kazanımla-
rını reddetmek üzerine kurulu si-
yasetler ne çağdaştır ne de laikliği
korumak isterler. Yeniden önceki
hukuk külliyatına dönülemez.
Ne şeriat kaldı…
Ne halife ne hükümdar kaldı mahke-
meye kadı tayin edecek…
Ne kadı kaldı ve ne de veliy-ül-emir…
Ve Mahkeme kadıya mülk değildir…
Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Cumhuriyetin adalet ve hukuk anla-
yışı insan haklarına saygıdır, insan
haklarını korumak olmalıdır.
Cumhuriyet, yaşadığımız topraklar-
da devlete hâkim olan rejimdir.
Şeriata bağlı olan hâkim (kadı) temsilci ya da atan-
mış/tayin edilmiş kişi olarak yetkiyi hükümdardan
almaktadır. Hâkim ise hükümlerinde; şeriata ve
şeriatla ilişkili kendi vicdan ve kanaatine bağlıdır.
İzahı çok basittir. Mahkemeye kadıyı hangi otorite
tayin ederse etsin o, şeriata göre hükmetmelidir.
Onu tayin eden, atayan yönetici ise “şeriata ay-
kırı olmamak” koşuluyla verilen hükme birtakım
kararlar ekleyebilir… Ama ne olursa olsun kadının
mahkemesinde işleyen temel hukuk külliyatı şeri-
ata göredir. Nihayetinde bir kadının verdiği hüküm
onun Allah karşısındaki kendi sorumluluğudur ve
o ahiret hayatında onun için hesap verecektir (Zu-
baida, Sami. İslam Dünyasında Hukuk ve İktidar.
Bilgi Ünv.Yayınları. Şubat 2008).
Böyle bir hukuk külliyatı hukuki özerlik yaratabilir
mi?
Bir nebze olsun “hukuki özerklik” vardır denilse
ve içtihat kapısı aralanmış olsa bile; siyasi iktidar
açısından hukukun özerkliği veya kadıların bağım-
sızlığı geçersizdir.
Hukuku yönetmek isteyen yöneticilerin kadıları/
hakimleri tayin ve denetleme bakımından yetkileri
ellerinde tutmak suretiyle yarattıkları kayırma ve
hamilikleri sarayların lütuflarıyla kurulan bir dü-
zenden ibaretti. Hukuk yoktu, hükümdarlar vardı!
Hukukun ve kendisinin özerkliğini sağlamaktan
yoksun bir yargı düzenin hiçbir geleceği ve hukuku
yoktur ve olmamıştır zaten…
Çünkü hukuk; insanlar içindir, yeryüzünün işidir.
24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması imzalandıktan
hemen sonra Mustafa Kemal Ağustos’ta Meclis
Başkanı seçildi… Meclis, Ankara’yı başkent yaptı.
İstanbul’u siyasetten uzaklaştırıldı ve sadece hali-
feliğin merkezi olarak bırakılmış oldu.
29 Ekim 1923’te Meclis, Türkiye’nin bir Cumhuriyet
olduğunu ve Mustafa Kemal’in de Cumhurbaşkan-
lığını ilan etti.
Buna karşı 1924’te Terakkiperver Cumhuriyet Fır-
kasını kuran muhalif milliyetçiler Halife’yi Cumhur-
başkanı olarak tutmak istiyorlardı. İstanbul muha-
lefeti bu yolla halifeliği tüm İslam dünyasının bir
kurumu haline dönüştürmek ve bir çeşit İslam Pa-
palığı yaratmak peşindeydi. Olmadı, yapamadılar.
3 Mart 1924’te Halifelik kaldırıldı, Osmanlı Hane-
danı sürgüne gönderildi ve muhalifler tutuklandı.
İstanbul muhalefetine böylesine bir karşılık ve-
rilmiş olması aynı zamanda ülkeye çağdaşlık ve
laikliğin yerleştirilmesi mücadelesinin başlangıcı
oldu…
Cumhuriyetin bütün kazanımlarını reddetmek üze-
rine kurulu siyasetler ne çağdaştır ne de laikliği
korumak isterler. Yeniden önceki hukuk külliyatı-
na dönülemez.
Ne şeriat kaldı…
Ne halife ne hükümdar kaldı mahkemeye kadı ta-
yin edecek…
Ne kadı kaldı ve ne de veliy-ül-emir…
Ve Mahkeme kadıya mülk değildir…
Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
Cumhuriyetin adalet ve hukuk anlayışı insan hak-
larına saygıdır, insan haklarını korumak olmalıdır.
Cumhuriyet, yaşadığımız topraklarda devlete
hâkim olan rejimdir.
Bayramlık bir emanet değil, aksine egemenlik ka-
yıtsız şartsız milletindir.
Laik, demokratik ve sosyal hukuk devletinin “Cum-
huriyet ve Egemenlik Bayramı” hukukun gerçek
özerkliğidir, kutlu olsun!
*Bu yazı 30 Ekim 2017 tarihinde Bianet’te yayın-
lanmıştır.
dergi eylül/ekim 2017 49
dergi eylül/ekim 201750
Bu kez anlatacağım gezi bizim için de bir bilin-
meze yol alma hikayesidir tam olarak. Filmlerde
olur ya, hızla dönen kürenin bir yerine parmak
konur ve o belirlenen yer gidilecek yeni yerdir,
öyle aşırı heyecan ve merak barındırır. Bizimki
tam olarak böyle yüksek adrenalinli bir seçim
değildi ama hafta sonu için şöyle ucuz biletle
gidilecek bir yer bulsak da gitsek diye sayık-
ladığımız bir mesai bitiminde, gelen maillere
bakarken “Košice diye bir şehre ucuz bilet var-
mış, nere ola ki bura?” diye başladı maceramız.
Schengen vizemizin olması böyle rahat konuştu-
ruyordu bizi elbette… Adını dönmeye yakın doğ-
ru telaffuz ettiğim bu şehirde –Kosice diyoruz–
şöyle plansız programsız, yalnızca kalacak yer
ayarlayarak bir
hafta sonu geçir-
mek bizi Indiana
Jones yapmadı
ama yine de bir
maceracı ruh kı-
pırdanması yarat-
madı değil.
Sonda söyleye-
ceğimi burada
diyeyim: Vize so-
rununuz yoksa,
öyle aktiviteden
aktiviteye koşacak değil kafa dinleyecek bir
hafta sonu istiyorsanız Košice’yi görün muhak-
kak. Sükunetin kol gezdiği bu şehri özel kılan
başka şeyler de var elbette ama geziniz nasıl
geçti diye soranlara ilk söylediğimiz şey bence
bu kenti de en iyi anlatan şeydi: Sonbaharda
şehrin en kalabalık yerinde, yalnızca düşen yap-
rakların sesini duyduğunuzu düşünün; telaşsız,
gürültüsüz, sakin…
Košice, Slovakya’nın başkent Bratislava’dan
sonra ikinci büyük şehri. 250 bin civarında in-
san yaşıyormuş resmi rakamlara göre ancak
bize soracak olursanız 200 kişi ya vardı ya yoktu
şehirde; o geniş yolları, ara sokakları gezerken
bazen yalnız olduğumuzu bile düşündük. Biraz
utandırıcı ama paylaşmak için en uygun yer bu-
rası sanırım: Tatile gelmiş turist sevinciyle ve
elbette İstanbul gibi bir kaostan çıkmış olmanın
etkisiyle attığımız her kahkaha delici bakışlarla
kesildi, şehre gürültü gelmiş muamelesi gördük
anlayacağınız. Ve yalnızca iki kişiydik.
Bu kısma pek takılmadan şehri tanımaya koyul-
duk…
2013 yılında Marsilya ile birlikte Avrupa Kültür
Başkenti seçilen Košice küçük ve kompakt bir
şehir merkezine sahip. Görülmesi gereken, tu-
ristik değeri olan her şey bu merkezde toplan-
Orta Avrupa’da Yeni Bir Keşif:
Košice
Özgü BircanDergi Yayın Koordinatörü
ozgu.bircan@ido.org.tr
dergi eylül/ekim 2017 51
Košice’nin ilgi çekici yerlerinin çoğu, Hlavná ulica (Ana Cadde), Námestie Maratónu Mieru (Hlavna’nın kuzey ucundaki Barış Maratonu Meydanı) ve Hlavná ‘nın güney ucundaki Námestie Osloboditeľov (Osloboditeľov Meyda-nı) olarak adlandırılan, trafiğe kapalı cadde boyunca uzanıyor. St.Elizabeth Katedrali, St. Michael Şapeli, kule, Devlet Tiyatrosu, Immaculata, şarkı söyle-yen çeşme bu yaya yolu boyunca dizilmiş.
mış ve yürüme mesafesinde. Biz konaklayacağı-
mız oteli merkezden seçmiştik; hem çok uygun
hem de çok temiz bir yerdi. Otelden çıkıp merke-
ze ulaşmamız 10 dakika alıyordu. Konaklamayı
merkez dışında bir yerden seçseniz de hiç dert
değil çünkü ulaşım sistemi çok yaygın ve ucuz.
Hemen her yere otobüs ve tramvayla ulaşmak
mümkün.
Košice’nin ilgi çekici yerlerinin çoğu, Hlavná
ulica (Ana Cadde), Námestie Maratónu Mie-
ru (Hlavna’nın kuzey ucundaki Barış Marato-
nu Meydanı) ve Hlavná’nın güney ucundaki
Námestie Osloboditelov (Osloboditelov Mey-
danı) olarak adlandırılan, trafiğe kapalı cadde
boyunca uzanıyor. St.Elizabeth Katedrali, St.
Michael Şapeli, kule, Devlet Tiyatrosu, Immacu-
lata, şarkı söyleyen çeşme bu yaya yolu boyun-
ca dizilmiş.
Hlavná, şehrin kalbi adeta. Sokak aralarında
rastladığımız eski fotoğraflardan anladığımız
kadarıyla bu Ortaçağ meydanından çevreye
doğru büyümüş şehir. Biz merkezin bir yerin-
den nehir geçtiğini okumuştuk, fotoğraflarda da
gördük ancak ana caddenin ortasında, küçücük
bir kanaldan akan suyu görünce pek anlam ve-
remedik. Daha sonra öğrendik ki şimdi dümdüz
meydan olan bu yer geçmişte tepelikmiş ve bu-
rada gerçekten de bir akarsu varmış. Gelişen
altyapı nedeniyle bu akarsu 1899 yılında inişe
geçmiş ve 1990’lı yıllarda ana cadde yenilemesi
sırasında sadece sembolik olarak gördüğümüz
o kanal kadar bırakılmış.
dergi eylül/ekim 201752
St. Elizabeth Katedrali meydanın en görkem-
li yapısı ve gezmeye başlamak için başlangıç
noktası olarak kabul edilebilir. Bu gotik Ortaçağ
anıtının girişi ücretsiz ve gün boyunca ziyaret
etmek mümkün. Katedralin kuzey bölümünde
bulunan kule de ziyarete açık ama giriş için cüzi
bir miktar ödeme gerekiyor. Yaklaşık 60 metre
yüksekliğinde olan kulenin tepesinden tarihi
merkezi kuşbakışı izlemek mümkün. Katedralin
güney tarafında bulunan St. Michael Şapeli, 14.
yüzyılın ilk yarısında yapılmış ve St. Elizabeth
Katedrali’nin bir parçası olmuş. Özetle katedral,
kule ve şapel aynı bahçe içinde bir “Gotik seti”
oluşturmuşlar. Katedralin de şapelin de duvar -
tavan süslemeleri oldukça gösterişli ve etkileyi-
ci. Seversiniz bence…
Gotik setin ardından bir barok tarz lazım değil
mi? Bu da düşünülmüş elbet… Katedralden cad-
de boyunca ilerlerken Devlet Tiyatrosu (²tátne
divadlo) binası çıkıyor karşımıza. 1788- 1790 yıl-
ları arasında inşa edilen tiyatro binasının sah-
nesi lir şeklinde inşa edilmiş. Binasının tavanı
da Shakespeare’in Othello, Romeo ve Juliet,
Kral Lear ve Bir Yaz Gecesi Rüyası eserlerinden
sahnelerle süslenmiş.
Katedral ile tiyatro arasındaki park küçük ama
şehir için turistik değeri olan bir alan. Çünkü
müzik eşliğinde dans eden fıskiye gibi bir dü-
zenek var. Çeşme diyenler de var buraya ama
doğrusu biz pek esprisini anlamadık mekânın.
Son tahlilde park işte, banklarda oturup soluk-
lanmak için ideal bir mekân, suların dans etmesi
de çeşni olmuş ancak…
Ve bir barok eser daha… Hlavná’nın orta yerinde
yükselen Plague Sütunu (Immaculata) şehrin en
güzel barok tarzı heykel anıtı. Taş temel üzerine
kurulu sütun 14 m yüksekliğinde ve en üstüne
Meryem Ana’nın heykeli yerleştirilmiş. Sütunun
eteklerinde de çeşitli azizlerin ve meleklerin
heykelleri var.
Košice sarayları diye bir ara başlık atmak is-
tedim yazının bu bölümüne ama gerçekten şe-
hirde saray gördük mü pek emin değilim. Yani
fotoğrafladığımız yerlerin saray olduğunu son-
radan anlayacak kadar mütevazı yapılar olduk-
larını belirtmeliyim. Örneğin sürekli önünden
geçtiğimiz bir pastanenin aslında bir sarayın gi-
riş katı olduğunu sonradan fark etmemiz gibi…
Örnekler çoğaltılabilir. Bu yüzden ben saraylar
konusuna hiç girmeyeyim, keşfetmek gidenlere
kalsın.
Košice havaalanında şehrin tanıtım filmi sürek-
li bir maraton hikâyesini anlatmakta. Sonradan
çözdük meseleyi: Uluslararası Barış Maratonu
St. Elizabeth Katedrali meydanın en görkemli yapısı ve gezmeye başlamak için başlangıç noktası olarak kabul edilebilir. Bu gotik Ortaçağ anıtının girişi ücretsiz ve gün boyunca ziyaret etmek mümkün. Katedralin kuzey bölümünde bulunan kule de ziyarete açık ama giriş için cüzi bir miktar ödeme gerekiyor. Yaklaşık 60 metre yüksekliğinde olan kulenin tepesinden tarihi merkezi kuşbakışı izlemek mümkün. Katedralin güney tarafında bulunan St. Michael Şapeli, 14. yüzyılın ilk yarısında yapılmış ve St. Elizabeth Katedrali’nin bir parçası olmuş.
dergi eylül/ekim 2017 53
Gotik setin ardından bir barok tarz lazım değil mi? Bu da düşünülmüş elbet… Katedralden cadde boyunca ilerlerken Devlet Tiyatrosu (Štátne divadlo) binası çıkıyor karşımıza. 1788- 1790 yılları arasında inşa edilen tiyatro binasının sahnesi lir şeklinde inşa edilmiş. Binasının tavanı da Shakespeare’in Othello, Romeo ve Juliet, Kral Lear ve Bir Yaz Gecesi Rüyası eserlerinden sahnelerle süslenmiş.
1924’ten beri her sonbahar burada koşuluyor-
muş. Dünyadaki en eski maratonlardan biriymiş
aynı zamanda. Hatta şehrin sembolü de Mara-
ton Koşucusu heykeliymiş. Oldukça önemliymiş
yani maraton işi burada.
Birçok Avrupa şehrine göre aşırı mütevazı bu-
labilirsiniz Košice’yi, kasaba tadında hatta…
Ancak Ortaçağ dokusunu, 41 yıl boyunca Doğu
Bloku’nun bir parçası olmasının yarattığı siyasi
motiflerle harmanlamış olması hayranlık uyan-
dırıyor bence. Ayrıca şehrin konumu da çok de-
ğerli; buradan Prag’a, Budapeşte’ye, Viyana’ya
ve elbette başkent Bratislava’ya otobüs ya da
trenle ucuza, kısa sürede ulaşmak mümkün.
Yani bir Orta Avrupa şehirleri seyahati için de
uygun ve ucuz bir başlangıç noktası olabilir.
Yeme ve içme kısmı en sevdiğim bölüm. Özel bir
Slovak mutfağından söz etmek mümkün olma-
sa da ağırlıklı olarak etin, patatesin, peynir ve
yoğunluklu sosların temel tatlar olduğunu söy-
leyebilirim. Sebze olarak da lahana kullanımı
revaçta. Benim için biraz tuzlu olmakla birlikte
patates ve peynirin olduğu her yemeği severek
tattım diyebilirim. Bir de bol sebzeli bir çorba-
ları var ki bütün öğünlere yetecek büyüklükte
ve doyuruculukta. İçecek bölümü ise biradan ve
meyve aromalı içkilerden yana oldukça zengin.
Belki bu yazıyı okuduğunuz mevsim gitmek için
çok uygun olmayabilir ama bir yere not düşün
derim, bahar ya da yazda bir Košice ziyareti çok
iyi gelebilir size…
dergi eylül/ekim 201754
Aidat ödemeleriyle ilgili bilinmesi gerekenlerBanka havalesiyle yapılacak ödemelerde:
DENİZBANK Harbiye Şubesi Şube Kodu: 2060 Hesap No:6394112 IBAN: TR 43 0013 4000 0063 9411 2000 01
GARANTİ BANKASI Cihangir Şubesi Şube Kodu: 575 Hesap No:6299545 IBAN: TR 81 0006 2000 5750 0006 2995 45
TEB Harbiye Şubesi Şube Kodu: 380 Hesap No: 38609378 IBAN: TR72 0003 2000 0000 0038 6093 78
TÜRKİYE İŞ BANKASI Pangaltı Şubesi Şube Kodu: 1041 Hesap No: 630289 IBAN: TR 87 0006 4000 0011 0410 6302 89
YAPI KREDİ BANKASI Elmadağ Şubesi Şube Kodu: 124 Hesap No: 81802288 IBAN: TR 24 0006 7010 0000 0081 8022 88
(Denizbank ve TEB şubelerinden havale yaptırdığınız takdirde havale ücreti alınmayacaktır)
Notlar:
• Aidatınızı ve birikmiş aidat borçlarınızı yatırmadan önce Odamız 0.212 296 21 06 no.lu telefondan aidat miktarınızı öğrenmenizi önemle rica ederiz.
• Aidatlarını bankamatikten yatıran meslektaşlarımızın Odamızı arayıp bildirmelerini rica ederiz.
Peşin Taksitli
GARANTİ BANKASI (3 TAKSİT)
YAPI KREDİ BANKASI (3 TAKSİT)
FİNANSBANK (3 TAKSİT)
TÜRKİYE İŞ BANKASI (3 TAKSİT)
DENİZBANK (3 - 6 TAKSİT)
TEB (1 - 9 TAKSİT)
KART SAHİBİNİN
ADI SOYADI: .................................................................. CEP TEL: ...................................................................
ADRESİ: ..................................................................................................................................................................
ŞEHİR: .................................... İLÇE: .................................. POSTA KODU: ..........................................................
KART NUMARASI:
SON KULLANMA TARİHİ:
GÜVENLİK KODU (CCV):
Yukarıda belirttiğim tutarın, VISA, MASTER CARD kredi kartı hesabıma borç kaydedilerek, GARANTİ BANKA-
SI Cihangir Şb., YAPI KREDİ BANKASI Elmadağ Şb., FİNANSBANK Osmanbey Şb., DENİZBANK Harbiye Şb.,
İŞBANKASI Pangaltı Şb., TEB Harbiye Şb. nezdindeki ilgili hesabınıza yukarıda belirtilen bankalar ile İSTANBUL
DİŞHEKİMLERİ ODASI arasında yapılan anlaşma koşulları çerçevesinde alacak kaydedilmesini kabul ediyorum.
Lütfen hesabımdan .............................................................................................................TL tahsil ediniz.
TARİH:
AD SOYAD:
İMZA:
KREDİ KARTI BİLGİLERİ (KREDİ KARTIYLA YAPILACAK ÖDEMELERDE)
İletişim Yayınları, daha önce okur tarafından büyük beğeni ve ilgiyle karşılanan Peri Gazozu, Cin Aynası
ve Bozkırda Gece Yarısı adlı kitaplarını yayımladığı Ercan Kesal’ın bu kez söyleşilerini bir araya getiri-
yor.
“Aslında…” başlığı altında bir araya gelen bu söyleşiler, okuru Ercan Kesal’ın hayata, memlekete, in-
sana, edebiyata ve sinemaya dair bakışının doğrudan tanığı yaparken, bir sohbet havasında geçecek
keyifli anlar sunuyor.
Tanıtım metninden:
Aslında her metnin “ebesi” de şiirdir.
Bizim sesimiz aslında yaşadığımız coğrafyanın, kişisel ve toplumsal tarihimizin ve belleğimizin bize
bağışladığı bir “tını”dır. Aslında yazmıyorum da bir şey çekip izletiyorum gibi. Aslında klasik diye ad-
landırdığımız bütün yönetmenlerin bir sinema felsefecisi gibi yaşadıklarını söyleyebiliriz.
Aslında, iyilik kendiliğinden ve istenmeden vermek değil midir? “Sinemanın atına binmiş, edebiyatı
kırbaç yapmış” bir yazarla söyleşiler… Hekim sıfatıyla hastalarının, yazarlığıyla Anadolu’nun sır kâtibi
olan Ercan Kesal, edebiyatla ilgili, eserleriyle ilgili, memleketle ilgili, hal-i pürmelâlimizle ilgili, taşray-
la ilgili, insan halleriyle ilgili, umut ve direnişle ilgili, ahlâkla ve vicdanla ilgili, sinemayla ilgili sohbet
ediyor bizimle.
Tüm yapıp ettiklerimizle aramızdaki mesafe, aslında bunların yarattığı iktidarın ne kadarından vazgeçe-
bildiğimizin mesafesidir. Hayat aslında kalabalıkmış gibi görünüyor ama çok izole yaşıyoruz ve yalnızız.
Her şeyden haberdarmışız gibi davranıyoruz ama çok da yalnız ve çaresiziz aslında. Biz İstanbul’da
küçük kasabalarda, küçük şehirlerde yaşıyoruz aslında. Aslında hatırlamak, ayıklamaktır. Belleği diri
tutmak da ahlâkî bir seçim aslında. Utanmayı kaybetmek aslında kişinin kendine olan saygısını kaybet-
mesidir. Kendi yaşadıklarımızı, “Ben olsaydım ne yapardım?” sorusunun cevaplarından, başkalarından
duyduklarımızı “Benim başıma gelseydi ne olurdu?” üzerinden kuruyoruz aslında.
Dünya Barış Günü’nün kutlandığı Eylül ayında, “Yol” isimli yeni albümüyle müzikseverlerle buluşan
Kardeş Türküler, herkesi çok sesli ve çokkültürlü bir müzik yolculuğuna davet ediyor. Yaşamdan ve
yaşatmaktan yana olanları; farklılıklarımızı bir arada, eşit ve özgürce yaşamayı savunanları; daima
haktan, adaletten ve barıştan yana duranları müziğin birleştirici yolunda buluşmaya çağırıyor. Türkçe,
Kurmancî, Ermenice, Kırmanckî, Arapça, Romeika (Karadeniz Rumcası), Çerkesçe ve Boşnakça şarkılarla
hem umutları tazeliyor hem de bu toprakların yaşanmışlıklarına, zengin hikâyelerine selam gönderiyor.
Albümdeki şarkılardan SEBAHÜL XEYR’in hikayesini Kardeş Türküler’den dinleyelim;
“16. yüzyıl tasavvuf şairlerinden Melayê Cizîrî’nin Diwan’ında geçen dizeler, Reşîd Sofî tarafından
bestelenmiş. Bu şarkıyı Kardeş Türküler olarak duyup dinlediğimizde, düzenlerken Hindistan’dan
Kuzey Afrika halklarının müziklerine kadar geniş bir yelpazede, sınır tanımadan ve özgürce gezinmek
istedik. Şarkıda dünyevilik ve ruhanilik birarada, yani gündelik coşku ile ruhani coşku... Şarkı saba-
hın dinginliği ile başlar. Sesler sakin, makam huzurlu, zaman geniştir. Bu dinginlik, yerini meyânla
birlikte bir tutkuya bırakır. Tutku da, adeta bir panayır coşkusuna evrilir.”
“ASLINDA” / Ercan Kesal
YOL / Kardeş Türküler
01 – BEYAZ ATLI
02 – HALÂLÊ
03 – KAYSERİ ĞOGUM:
04 – HANANE
05 – KALK GİDELİM (OĞLAN ADIN İSMAİL)
06 – ALA DEL’UNA – EVLERİNDE LAMBALARI YANIYOR
07 – EŞREFOĞLU AL HABERİ
08 – BİR İNCECİK DUMAN TÜTER
09 – AİTENTS’ EPARAPETANEN:
10 – MİTO BEKRİJO
11 – SEBAHÜL XEYR
12 – GULÊ
13 – KARANFİL DESTE GİDER
dergi eylül/ekim 2017 55
VEFAT
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1957 yılı mezunlarından Dişhekimi Bahir İzzet Eren,
Johannes Gutenberg Üniversitesi (Almanya) 1957 yılı mezunu, Odamız üyesi Dişhekimi Ali Oktay Tuncer,
Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1980 yılı mezunlarından, Odamı geçmiş dönem Denetleme Kurulu üyesi ve Odamız
Bahçelievler İlçe Temsilcisi Dişhekimi Sayit Yıldız’ın annesi Selver Yıldız,
Hacettepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1987 yılı mezunlarından, Marmara Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji
AD öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Kemal Naci Köse’nin annesi Yıldız Köse,
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1979 yılı mezunlarından, Odamız üyesi Dişhekimi Füsun Tırman’ın kardeşi Sabri Canbeyli,
İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1987 yılı mezunlarından, Odamız üyesi Dişhekimi Ayşe Deniz Şaşmaz’ın annesi
Fatma Yıldız Şaşmaz vefat etmiştir.
Meslektaşlarımızın, ailelerinin ve yakınlarının acılarını paylaşır başsağlığı dileriz.
İLAN
> Erenköy Bağdat Caddesinde iki muayene odası olan muayenehanede birlikte çalışacak dişhekimi aranıyor.
İletişim: 5462045827
> Levent semtinde bulunan, mülkiyeti şahsıma ait muayenehanemi tüm dişhekimliği aletleriyle devretmek istiyorum. Alternatif
olarak, kiralanabilir ya da yalnızca dişhekimliği malzemelerinin satışı da değerlendirilebilir.
İletişim: 05326117712 (Dişhekimi İzzet Ahmet Arman)
> Satılık zoom beyazlatma cihazı
İletişim: 05333589902 (Dişhekimi Ali Adalı)
dergi eylül/ekim 201756
TARİH SAAT YER TOPLANTI TÜRÜ KONUŞMACI KONU FİRMA
04 EKİM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ BİLİMSEL TOPLANTI Yrd.Doç.Dr.Dilara Arslan-Yrd.Doç.Dr.Süleyman Emre Meşeli
Endodontide Lazer Kullanımı Başarıyı Artırır mı?-Başlangıç Peri-odontal Tedavide ve Yumuşak Doku Cerrahilerinde Diyot Lazer Kullanımı
11 EKİM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 Caddebostan Kültür Merkezi
BİLİMSEL TOPLANTI Yrd. Doç.Dr.Tan Fırat Eyüboğlu Çözüm Odaklı Endodonti: Kanallara Giriş ve Şekillendirme
18 EKİM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ BİLİMSEL TOPLANTI Yrd.Doç.Dr.Cenker Zeki Koyuncuoğlu
Serbest Dişeti Greftleri: Diş ve İmplant Çevresi Uygulamaları
19 EKİM 2017 PERŞEMBE
09.30-12.30 Moda Deniz Kulübü BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI(KAHVALTILI)- Kadıköy, Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar
Dr. Dişhekimi Yasin Erdem Akgül Şeffaf Plaklar ile Ortodonti ORTHERO
24 EKİM 2017 SALI
14.00-18.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ TDB AKADEMİ-BİLİMSEL TOPLANTI Prof.Dr.Aslıhan Üşümez İmplant Üstü Protezlerde Simanta-syon, Komplikasyonlar ve Çözümleri
UMG MEDİKAL BİOHORİZON
25 EKİM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 Caddebostan Kültür Merkezi
BİLİMSEL TOPLANTI Dr.Dişhekimi B.Alper Gültekin Oral İmplantolojide Yönlendirilmiş Kemik Rejenerasyonu Uygulamaları
29 EKİM 2017 PAZAR
13.00-17.00 Novotel İstanbul Bosphorus-Karaköy
KONSENSÜS TOPLANTISI Prof.Dr.Hakan Özyuvacı, Prof.Dr.Z.Cüneyt Karabuda, Prof.Dr.Serdar Yalçın, Prof.Dr.Selim Ersanlı, Prof.Dr. Volkan Arısan, Doç.Dr.Mustafa Ramazanoğlu
İmplantoloji: Oral İmplantolojinin Geleceği
01 KASIM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 Caddebostan Kültür Merkezi
BİLİMSEL TOPLANTI Prof.Dr.F.Bülent Topbaşı Dişhekimliğinde Akupunktur Uygulaması
08 KASIM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ BİLİMSEL TOPLANTI Yrd.Doç.Dr.Esra Koç Estetik Post Sistemleri ve Uygulamaları
09 KASIM 2017 PERŞEMBE
09.30-12.30 Moda Deniz Kulübü BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI(KAHVALTILI)- Kadıköy, Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar
Doç.Dr.Kıvanç Bektaş Kayhan Sistemik Rahatsızlıkların Ağız Belirtileri, Teşhis ve Tedavisi
PIERRE FABRE ORAL CARE
15 KASIM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ BİLİMSEL TOPLANTI Yrd.Doç.Dr.Nazlı Altın Dişhekimliğinde Kullanılan Greft Materyalleri ve Endikasyonları
16 KASIM 2017 PERŞEMBE
09.30-12.30 Taksim Point Otel BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI(KAHVALTILI)-Beyoğlu(Taksim), Bayrampaşa, Beşiktaş, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Sarıyer, Sultangazi, Şişli
Dr. Dişhekimi Yasin Erdem Akgül Şeffaf Plaklar ile Ortodonti ORTHERO
19 KASIM 2017 PAZAR
13.00-18.00 Grand Cevahir Otel 22 KASIM BİLİMSEL TOPLANTI 16.DÖNEM EĞİTİM KOMİSYONU Dijital Çağda Dişhekimliği
21 KASIM 2017 SALI
10.00-17.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ KURS Yrd.Doç.Dr.A.Tolga Şitilci Temel Yaşam Destsği Kursu-CPR
22 KASIM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ BİLİMSEL TOPLANTI Yrd.Doç.Dr.Işıl Özgül Kalyoncu Down Sendromlu Çocuklarda Ağız Diş Sağlığı
28 KASIM 2017 SALI
14.00-18.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ TDB AKADEMİ-BİLİMSEL TOPLANTI Prof.Dr.Atilla Sertgöz İmplant Protezlerde Estetik Bölgede Başarının Anahtarı
BİYODENT
29 KASIM 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 Caddebostan Kültür Merkezi
BİLİMSEL TOPLANTI Doç.Dr.Ali Çekici Periodontal Tedavide Riskli Hasta Grupları
05 ARALIK 2017 SALI
10.00-13.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ KURS Dr.Dişhekimi Bilge Duymaz Trombositten Zengin Kan Konsant-releri
DURU DENTAL
30 KASIM 2017 PERŞEMBE
09.30-12.30 Moda Deniz Kulübü BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI(KAHVALTILI)- Kadıköy, Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar
Dr.Dişhekimi S.Volkan Arıcı Açık Sinüs Lifting: Ne, Nerede, Ne Zaman?
BATIGROUP DENTAL
06 ARALIK 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ BİLİMSEL TOPLANTI Yrd.Doç.Dr.Sinem Yıldız Çiftlikli Diyabet ve Ağız Diş Sağlığı İlişkisi
07 ARALIK 2017 PERŞEMBE
09.30-12.30 Taksim Point Otel BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI(KAHVALTILI)-Beyoğlu(Taksim) , Bayrampaşa, Beşiktaş, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Kağıthane, Sarıyer, Sultangazi, Şişli
PIERRE FABRE ORAL CARE
10 ARALIK 2017 PAZAR
KONSENSÜS TOPLANTISI Restoratif
12 ARALIK 2017 SALI
10.00-17.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ KURS Yrd.Doç.Dr.A.Tolga Şitilci Temel Yaşam Destsği Kursu-CPR
13 ARALIK 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 Caddebostan Kültür Merkezi
BİLİMSEL TOPLANTI Doç.Dr.Emir Yüzbaşıoğlu Dijital Çağda Monolitik Zirkonya Restorasyonları; Muayenehane Pratiğinde Endikasyonlarımız ve Sınırlarımız
18 ARALIK 2017 PAZARTESİ
10.00-12.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ KURS Doç.Dr. Ali Çekici Periodontal El Aletlerinin Kullanımı PAŞA DENTAL
14 ARALIK 2017 PERŞEMBE
09.30-12.30 Bakırköy Ramada Otel
BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI(KAHVALTILI)-Bakırköy, Bağcılar, Bahçelievler, Esenler, Güngören, Zeytinburnu, Fatih
Dr. Dişhekimi Yasin Erdem Akgül Şeffaf Plaklar ile Ortodonti ORTHERO
20 ARALIK 2017 ÇARŞAMBA
19.00-22.00 İDO EĞİTİM MERKEZİ BİLİMSEL TOPLANTI Dr.Dişhekimi Duygu Ofluoğlu Bisfosfonat İlaç Kullanan Hastalarda Cerrahi Tedaviler Açısından Dikkat Edilmesi Gerekenler
21 ARALIK 2017 PERŞEMBE
09.30-12.30 Moda Deniz Kulübü BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI(KAHVALTILI)- Kadıköy, Adalar, Ataşehir, Beykoz, Çekmeköy, Kartal, Maltepe, Pendik, Sancaktepe, Sultanbeyli, Şile, Tuzla, Ümraniye, Üsküdar
UNIVERSEMEDIKAL-DTI
İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI 2017-2018 DÖNEMİ SÜREKLİ DİŞHEKİMLİĞİ EĞİTİM PROGRAMI
BİLİMSEL TOPLANTI BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTI (KAHVALTILI) KONSENSÜS TOPLANTISI KURS TDB AKADEMİ-BİLİMSEL TOPLANTI
NOT: Bölgesel Bilimsel Toplantılar ve kurslar kontenjanla sınırlı olup kayıt zorunludur. Eğitim programı içinde zorunlu hallerde; tarih, yer ve saat değişiklikleri veya iptaller olabilir. Eğitimleri güncel olarak www.ido.org.tr adresinden takip edebilir, kayıt yaptırabilirsiniz. İDO EĞİTİM MERKEZİ: Cumhuriyet Caddesi Safir Apt. No: 203 1/1 Harbiye - İstanbul (İstanbul Dişhekimleri Odası Alt Katı)
dergi eylül/ekim 201758
“Kasparov Ölümsüz Oyunu”
1. e4 d6 2. d4 Nf6 3. Nc3 g6 4. Be3 Bg7 5.
Qd2 c6 6. f3 b5 7. Nge2 Nbd7 8. Bh6 Bxh6
9. Qxh6 Bb7 10. a3 e5 11. O-O-O Qe7 12.
Kb1 a6 13. Nc1 O-O-O 14. Nb3 exd4 15.
Rxd4 c5 16. Rd1 Nb6 17. g3 Kb8 18. Na5
Ba8 19. Bh3 d5 20. Qf4+ Ka7 21. Rhe1 d4
22. Nd5 Nbxd5 23. exd5 Qd6 24. Rxd4 cxd4
25. Re7+ Kb6 26. Qxd4+ Kxa5 27. b4+ Ka4
28. Qc3 Qxd5 29. Ra7 Bb7 30. Rxb7 Qc4
31. Qxf6 Kxa3 32. Qxa6+ Kxb4 33. c3+
Kxc3 34. Qa1+ Kd2 35. Qb2+ Kd1 36. Bf1
Rd2 37. Rd7 Rxd7 38. Bxc4 bxc4 39. Qxh8
Rd3 40. Qa8 c3 41. Qa4+ Ke1 42. f4 f5 43.
Kc1 Rd2 44. Qa7
Garry Kasparov &Veselin Topalov (1999)
Satranç tarihindeki en olağanüstü şah “av”larından biri;
Satr
anç
Dün
yası
Satranç köşemizde bu sayı Garry Kasparov ve Ve-
selin Topalov’un 1999’da oynadığı ünlü bir oyunu-
nu seçtik.
Bu oyun “Kasparov Ölümsüz Oyunu” olarak bilinir
ve otoriteler tarafından Garry Kasparov’un şim-
diye kadar oynadığı en iyi satranç oyunu olarak
tanımlanmaktadır. Ünlü satranç ustası ve satranç
kitapları yazarı Andrew Soltis, bu maçın dünyada
oynanan en iyi 5. oyun olduğunu düşünmektedir
(bu maçı “20. Yüzyılın En İyi 100 Oyunu” adlı kita-
bında anlatmıştır). Larry Christiansen ise “Barikat
Storming” (Barikat Fırtınası) adlı kitabında bu oyu-
nu “Kasparov’un başyapıtı” olarak tanımlamış ve
tüm zamanların en iyi oyunları arasında olduğunu
belirtmiştir.
Bu oyun, Burgess, Nunn ve Emms’in mükemmel
“Dünyanın En Büyük Satranç Oyunları’nın Mamu-
tan Kitabı” nda da yer aldı. Kitabın tanıtımında
şöyle bir giriş var: “Satranç tarihindeki en olağa-
nüstü şah avlarından birine tanık olacaksın, açılış
ve erken gelen orta alan oyunu nispeten sakin iler-
liyor; Kasparov agresif bir tutum benimsiyor ancak
Topalov esnek bir şekilde oynuyor ve tamamen
kabul edilebilir bir pozisyon elde ediyor” diyor.
Kasparov’un 14 numaralı hamlesi kritik, daha da
kötü olmamak için savaşıyor. Ama büyük bir şampi-
yon duvara yaslandığı zaman, raki-
bini korkunç bir yanlışa sürüklüyor
demektir. Ardından gelen bir ilham
anında şaşkınca gözüken bir fikir
Kasparov’un zihninde beliriyor ve
kurban edici fikir tam da bu anda
sıraya giriyor. Topalov, mükemmel
ve güvenli bir alternatifi olduğun-
da cesurca ana hatları oynamaya
karar veriyor ancak Kasparov’un
planlarının mükemmelliği tam da
burada ortaya çıkıyor: Bir bütü-
nün parçaları ve piyonları, raki-
bini avlamak için mükemmel bir
uyum içinde çalışıyor. Sonunda
Kasparov’un kalesini feda ederek
maçı alması kaçınılmaz oluyor.
dergi eylül/ekim 2017 59
D1PasPasPas
GPas14
BPas2Pas
K
Kontr3Pas
Doğuda oturuyorsunuz ve şu konuşmaları dinlediniz.
Briç Dersleri
A R 9 7 5V 5R D 8A 9 4
6 3 2A R D 9 710 5 4R V
Çetin Hakan Şekerchseker@gmail.com
D V 8 46 4 2A 7 67 5 3
A R 9 7 5V 5R D 8A 9 4
6 3 2A R D 9 710 5 4R V
1010 8 3V 9 3 2D 10 8 6 2
Kağıtların Plase EdilmesiKapalı ellerin okunması ya da bizim için elverişli bir şekilde tasarımlanması;
Bu, savunma oyunları için mutlaka harcanması ge-
reken bir zihni çabadır. Bazen bir iki el oynandıktan
sonra, iki kapalı el aşağı yukarı belli olur ve uygu-
lanması gereken savunma taktiği ortaya çıkar. Ba-
zen de oyunun kaderini belirleyecek kağıdın dekla-
randa mı yoksa ortakta mı bulunduğu belli olmaz.
İşte bu durumda defans oyuncuları kapalı ellerde
kontratın batmasını sağlayacak dağılımları varsa-
yarlar ve bu durum gerçekmişçesine oynarlar.
İşte bir turnuva örneği; Doğunun nasıl bir muhake-
me yürüttüğünü görelim:
Batı kör üçlüsünü çıkar, yer beşliyi koyar ve damla
aldığınızda Güney ikiliyi verir.
Ortağınızın önce pas geçip ancak ikinci turda 2 Kör
diyebilmiş olması karo asının Güneyde olduğunu
gösterir: üç kör, singleton pik ve karo ası ile Batı
mutlaka ilk turda 2 kör derdi. Bu bakımdan defan-
sın alabileceği eller ancak iki kör ile iki trefl ola-
bilir. Eğer trefl damı deklaranın elinde ise, dama
doğru küçük oynayacak ve her halükarda kontratı
yapacaktır. Onun için trefl damının mutlaka batıda
olması gerekir (kontratın batabilmesi için). Doğu
bu muhakemeden sonra, önce kör ruasını çeker ve
arkasından trefl ruasını oynar.
Niçin trefl ruası? Farzedelim Doğu trefl ruasını oy-
namaya cesaret edemedi de gelişigüzel karo oy-
nadı. Güney yerden ruayla alır, trefl asını çeker ve
Doğu düşünmeden oynayarak trefl ruasını atacağı-
na valeyi verir. Artık oyunun batarı kalmamıştır.
Bu elden alınacak dersler:
- Doğu ilk eli aldıktan sonra durup düşünmeli ve
kontratı nasıl batırabileceğini hesaplamalıydı.
- Güney kazanç yolunu görerek hemen trefl asını
çekmiş ve Doğunun durumu zamanında görüp ru-
asını debloke etmesini zorlaştırmıştır.
- Bu elde sadece Doğuya değil, Batıya daönemli bir
görev düşmektedir. Çünkü Doğu 3. elde trefl ruası-
nı oynamış olsaydı bile, Batı bu basireti gösterme-
diği takdirde oyun yine çıkardı.
dergi eylül/ekim 201760
Şehre Uzak Bir Şehirli: Hi-Tower
Dişhekimi Fırat Budacıbudaci@gmail.com
Konsept:
Güvenle-konforu, ev sıcaklığıyla-otel rahatlığını,
mahalle yaşamıyla-rezidans lüksünü falan yıllardır
buluşturuyoruz, ama bu site için neyle neyi buluş-
turacağımızı bilemedik. Her başımız sıkıştığında
yaptığımız gibi “estetikle-mimari” diyeceğiz, ama
alakası yok; bildiğiniz çok katlı bina. Aslında biz en
çok “maviyle-yeşili” buluşturmayı seviyoruz, ama
site gerçekten çorak topraklarda inşa ediliyor. Sa-
mimi olmak gerekirse, “kuruyla-kupkuru”nun tam
ortasında, bir dağın eteklerinde kurulmuş projemiz
sizi adeta dağlara çıkarıyor. Bu anlamda “Zirvede-
kiler için!” sloganını kullanıp projeyi olumlayabili-
riz, ama sizin maaş en fazla üç bin lira olduğundan
“zirve” falan size ayıp olur. Tam olarak lokasyondan
bahsetmemiz gerekirse, İstanbul çok uzak, mesela
Taksim 64 km, Kadıköy 46 km... D-100 karayoluna
baya uzak, Sabiha Gökçen zaten uzakken biz daha
uzağız. Bu anlamda “şehrin gürültüsünden uzak”
sloganı doğru. Projemizin etrafında hiçbir şey yok
ya da çok büyük bir proje olduğumuzdan etrafta
yine biz varız. Bize kalırsa, burada yaşadığınıza la-
net edeceksiniz. Yine de buluşturalım mı iki şeyi?
Bize fark etmez; iki, isterseniz üç, hatta dört şeyi
buluşturabiliriz: “Maviyle yeşilin şehir yaşamıyla
buluşarak sizi beklediği proje”ye ne dersiniz? Be-
ğendiyseniz projemizin iç güzelliklerinden kısaca
bahsedelim. Hazır mısın? Art arda geliyor: Saten
boya, panel radyatör, lobby lounge, Spa&fitness
center, radye temel, granit, 7/24 ve yerler lamine!
Sevindiniz mi?
Ortak Alanlar:
Fotoğraflarda büyük görünen, ama gerçeği “bu
muymuş!” dedirten açık yüzme havuzu, size renkli
bone aldıracak kapalı yüzme havuzu, tezgahı por-
takal dolu bir vitamin bar, Türk hamamı (istenirse
Fin hamamı), squash (bir başlayın hastası olacak-
sınız), onar kişi onar kişi sessizce terleyeceğiniz bir
sauna, takım elbiselerinizi naylona koyan bir kuru
temizlemeci ve onun çok sıkılan çalışanları, batması
kesin bir kuaför, solaryum ve bronz kadınlar, içinde
hazır fit erkekleriyle fitness salonu, ergenlerin dev
şortlar giyeceği bir basketbol sahası, modern terle-
meler için tenis kortları, barmeni dert dinleyen bir
bar, barmeni işine bakan başka bir bar, şiddet eği-
limli çocukların diğer çocukları ittireceği çocuk oyun
parkı, Yunan misafirlerinizin çocukları oynasın diye
amfitiyatro, yanınıza neşeli bir köpek alarak terte-
miz spor ayakkabılarınızla yürüyebileceğiniz yürü-
yüş parkurları, etin ardından sucukla final yapmak
için barbekü alanları, çok amaçlı toplantı salonu
(çok amaçtan neyi kast ediyoruz inanın bilmiyo-
ruz), tek amaçlı başka bir toplantı salonu, amaçsız
bir iki salon daha, çocuk oyun kulübü, büyük oyun
kulübü (sex), içinde sürekli golf oynayan Kaya
Çilingiroğlu’nun da hazır bulunduğu muhteşem bir
golf sahası ve dev bir şelale. Şelalenin yukarısında
akıntıya ters yüzen balıklar ve onları avlayan bir ayı
da cabası...
Ayrıca projemiz temalı bir konut projesi olacağından
sosyal alanlardaki ortak alanlar mutlaka bir şeylere
benzetilecek: Babilin Asma Bahçeleri görünümlü
bir çay bahçesi, TBMM görünümlü bir toplantı sa-
lonu, Aspendos çakması bir amfitiyatro, içinde köy-
lü görünümlü bir kadının hamur açtığı şark köşesi
görünümlü bir gözlemeci, Moulin Rouge görünümlü
bir fırın, sert görünümlü bir kasap, deniz feneri gö-
rünümlü bir lokanta, Galata Kulesi görünümlü bir su
deposu bu temalardan bazıları.
Otoparkta size ayrılan bölümdeki duvarda araba-
Büyük inşaat şirketlerine ait projelerin tanıtımını yapan bir reklam ajansında metin yazarlığı ya-
pıyorum. Başlarda eğlenceliydi, bulduğum sloganların, yazdığım davetkâr metinlerin projenin
gerçekleriyle alakasız olması hiç canımı sıkmıyordu. Çorak arazilerde yükselen kupkuru binaları,
cennet bahçesinde yükselen birer mabede çevirdikçe ajansımdan övgüler alıyordum. Fakat son bir
kaç aydır dağ başındaki bir proje için “şehrin gürültüsünden uzak”, küçücük havuzlar için “yarı
olimpik”, fotoselli ışıklar için “akıllı bina” gibi şeyler yazmak midemi bulandırmaya başladı. Aşa-
ğıda okuyacağınız proje tanıtımı bana gelen son işe aittir. Son iş, diyorum, çünkü bu tanıtım bir
anlamda benim istifa dilekçem. Siz bu tanıtımı okuduğunuzda ben çoktan işten atılmış olacağım.
dergi eylül/ekim 2017 61
nızın plakası yazacak. Herkesin plakasını yazacağı-
mıza göre demek ki otoparkta yeterli yer var. Çok
saçma, ama çok hoş. Böylelikle siz, duvarda yazan
numara ve harflerle arabanızın önünde ve arkasın-
da yazan numara ve harflerin birbirini tuttuğu yere
park etmiş olacaksınız. Bu sayede aidiyet duygunuz
otoparktan başlayacak. Otoparktan direkt asansöre
ulaştığınızı söylememiz gereksiz sanırım. Götünü-
zün üşümesini istemeyiz. Bunun dışında, her dai-
reye bir adet kapalı depo tahsis edeceğiz. Deponun
içine, manası olmamasına rağmen, konsept gereği
bir adet çim biçme makinesi koyarak standartları
yükseltiyoruz. Bu konsepte siz de eski kaykayınızı,
üniversiteden kalan gitarınızı, zamanında bir heves
aldığınız olta takımınızı ve sağlık hevesine kapılan
bir arkadaşınızı almaması konusunda kesin bir dille
uyardığınız yürüyüş bandınızı ekleyebilirsiniz.
Projemizde her binanın on altıncı katında planlanan
“teras bahçe”lerle huzur bulacaksınız. Teras bahçe
derken hemen heyecanlanmayın. Kenarlarına saksı-
lar konulan bir tür balkondan bahsediyoruz. Yine de
bu balkonun değerini iyi bilin, çünkü evinizde pen-
cereler güvenlik nedeniyle sadece beş santim açıla-
cak. O aralıktan burnunuzu çıkarıp hava alacaksınız.
Sonuçta “güvenli bir yaşam bizim işimiz.”
Güvenlik:
Sitemizde kameralı güvenlik sistemiyle birlikte, 24
saat görev yapan bir güvenlik birimi de olacak. Gü-
venlikte uzun boylu, yakışıklı, 25-26 yaşlarında Ta-
ner ile daha yaşlı ve babacan görünümlü İsmet abi,
küçük bir cam kulübenin içinden sizi koruyacaklar.
Arabayla siteye her girişinizde selam verip sizi ono-
re ederken, kapıya gelen misafirlerinizi size bildire-
rek statünüze statü katacaklar. Keyifli günlerinizde
kamera sistemine el sallayarak hoş görüntüler yara-
tabilir, Taner ve İsmet abiyi güldürebilirsiniz.
İç Dizayn:
Ankastre sayesinde estetiği mutfağa gömdük. Me-
talik gri görünce o küçük kafalarınızda “kaliteli” al-
gısı oluştuğundan ver ettik metalik gri ankastreyi.
Karı koca örnek daireyi gezerken mobilya dizaynına
hasta olacaksınız, sonuçta mimara yaptırdık biz o
daireyi. Napsanız sizinki böyle olmayacak, ama ol-
duğu kadar idare edeceksiniz artık. “Alalım alalım!”
diye heyecanlanan kadınların yanında içi pır pır et-
mesine rağmen “Dur bakalım!” diyerek vakurluğu
elden bırakmayan adamları çok gördük biz. Acele
etmenize gerek yok. Kapakları açıp boş dolaplara
bakın, çekmeceleri çekip iterek rayların kalitesini
kontrol edin, dev davlumbazı açıp kapatın, daha
su bağlanmadı ama armatürü oynamayı da ihmal
etmeyin, iyice bir dolaşın. Kafanızı kaldırdınız ya,
asma tavan o, içine spot gömdük. Aydınlık gelece-
ğiniz bizim garantimiz altında, hiç merak etmeyin.
Teknik Özellikler:
Size biraz da dış cepheden bahsetmek istiyoruz: “Isı
yalıtımlı, fiber takviyeli beton prekast panel sistemi,
kat lobileri cephesinde alüminyum giydirme cephe
sistemi, balkonlarda lamine cam korkuluk.” Çok an-
lamadınız di mi? Sorun yok, size şöyle açıklayalım:
“Yemin ederiz dış cephe süper.” Ayrıca projemiz,
en son deprem yönetmeliğe uygun, zemin etütleri
yapılmış, radye temel ve perde beton sistemle inşa
edildi. Biliyorsunuz depremde radye temeli olanlar
kurtulur, diğerleri ölür. Normal temeli göze alabilir
misiniz? Deli misiniz?
İşte böyle yeni evliler. Gördüğünüz gibi yalnızca bir
ev almıyorsunuz. Biraz iddialı olacak ama bir yaşam
alıyorsunuz. Bize parayı ödeyin, peşin ya da 120 ay,
fark etmez. Acele edin! Son daireler... son beş dai-
re... son dört... üç... bitti. Ha ha ha!
dergi eylül/ekim 201762
Dişhekimi İlhan İşleriisler1@yahoo.com
dergi eylül/ekim 2017 63
ABDULRAHMAN SALEMABDÜL AZİZ SELAMETAHMET GÜLTEKİNAHMET KİZİRAHMET TEKDEMİRAHMET ERCAN ŞEKERCİAHMET EREN KARAKÖSEAHMET FATİH KILINÇAİŞE TAKAALİ İHSAN ERKANALP SARUHANOĞLUALPER YÜZBAŞIOĞLUALTUN KÜBRAGÜL ORANARİFE ÖZTÜRKASLI ATACANASLIHAN YILMAZAYLİN ÖZGÜRAYŞE KIRAÇAYŞE ÖZBENAYŞE ŞAHİNAYŞE ASLI ARCAAYŞE CANAN TUTKU ÇELİKAYŞE HİLAL UZUNAYŞENUR AKKOYUNAYŞENUR BAĞDAŞAZİZ GÜRBÜZBAHAR AKAYBAHAR KAYNARBAHAR ÖZGÜLBARAN YURDAKULBARIŞ BULUTBARIŞ UNANBARIŞ YÜCELBAŞAK BAŞBENDE DOĞANBERİL MURATOĞLUBERK TİRYAKİBERKAY ÖZATABEYHAN ÇAYALANBİLAL AYAZBURAK KARİPBURAK VURGUNBURCU BALKANBURKAY YAŞAR BOYOĞLUBUSE ATAGÜLBÜŞRA ALTINBÜŞRA SİNCANLIBÜŞRA ŞADIBÜŞRA TEKİNBÜŞRA YALÇINKAYABÜŞRA SELEN BÖRKLÜCAN BEN ZEYBEKCANAN GÜLERCANER GÜZELGÜNCANKUT DEMİRCANSU KIDILCANSUNAY KARAMANCENGİZ DURMUŞCEREN AYGÜZENCEREN GÖLCÜÇAĞLA EROĞLUÇAĞLA İMANCIÇİĞDEM KALIDALYA DEHGANDEFNE KARAYÜNLÜDEMET EVLİ
Değerli Meslektaşlarımız
Aramıza Hoşgeldinizİstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu
DENİZ KARAKUŞDENİZ BERK BEKARDERYA KAYADERYA ORALDERYA TÜLÜDERYA BÜŞRA YAKINCIDİDEM YÜCEDİLARA GÜLHAN UMURCAEBRU SARIECE ÇETİNECEM ÖZÇELİKECEM ÖZTÜRKELİF AKTÜRKELİF BALCIELİF SARIKURTELİF SOLGUNELİF TARIM ERTAŞELİF ALARA YILMAZELİF TUBA DURANELİFCAN ÇAKIRELVAN DOLANMAZEMEL YARGIEMRAH KAYAREMRE ÇAMLIÖZEMRE DEMİREMRE ERGUNENES SARIENES MALİK PINARBAŞIENGİN ESENTÜRKERDEM CANERKAN BARANESRA TANYELESRA TÜRKCANESRANUR ÇELİKEYYÜB TAŞOLUKFATİH ERTAŞFATMA GÖNÜLTAŞFATMA TEZCANFATMA ZEHRA ÇAĞLAYANFERDA PAMUKFERDİ KOLİPFETİYE AKINFEYYAZ GÜNGÖRFUAD HAMİDFURKAN MURAT SARIGAMZE OKDAŞGÖKTUĞ DAĞBAĞGÖNÜL BAYRAKGÖZDE GÖKÇEGÜLBİN ŞEHİTOĞLUGÜLÇİN DOĞUSALGÜLSÜM DOĞRUGÜLSÜM TÜRKAYGÜLŞAH ÜNAL KUNDAKÇIOĞLUGÜRKAN ATAKANHAFİZE HANDE ERDİNHALİL ATEŞHALİL EROĞLUHALİL İBRAHİM ÇERİĞHAMDİ DAĞHASAN CAN KAYAHATİCE BAŞARANLARHATİCE ÇİMENHATİCE KAYAHATİCE RANA TÜRKHAYDAR DALMIŞ
HAZAN ÖZAYHİLAL SELAMETHİLAL ELİF KAYNAKHİLİN TAŞHÜDAYİ BOĞAHANHÜLYA ÇERÇİHÜMEYRA TAHTALIHÜSEYİN KARAGÖZHÜSNÜ TEMELİBRAHİM GÜRKAN YÜKSELİLÇİ BERK İÇMEZİNCİ SÜLEYMANOĞLUİZEM MAĞAZACIKADİR ERKANKEMAL BAŞDÜVENCİKUBİLAY BARIŞ ÇİÇEKKÜBRA ELİF MERTKÜRŞAD AKTAŞGİLMAHMUT KİRMİÇMAZLUM GÖKDENİZMEHMET AKSANMEHMET AVCIMEHMET ÇAĞLARMEHMET GÖNÜLALANMEHMET ÖZTÜRKMEHMET TİRYAKİOĞLUMEHMET ÜNMEHMET FATİH GÜVENMELEK ÖZDEMİRMELİH ERDEMMELİH CAN ÜZELMELİKE NAZ KALENDERMELTEM BOZDOĞAN SÜZERMELTEM DEVECİMELTEM OĞHANMEMDUHA MERVE KARAMERT GEREKMERT KILIÇMERVE AKARMERVE ÇAPARMERVE ÖLMEZMERVE SEVİNDİKMERVE NUR AYDINMERVE SENA YILDIRIMMİKAİL MİNGSARMİNEVVER KILINÇMİRAY YILDIRIMMUHAMMED AYHANMUHAMMED ÇALIŞMUHAMMED ÇEVİKMUHAMMED YAZICIMUHAMMED SIDDIK BAHADIR OLCAYMUHAMMET FATİH BULUTMUHAMMET FURKAN ÖZDENMUHSİN ARDIÇMUSTAFA KALKANMUSTAFA ORTAMUSTAFA TAHA GÜLLERMÜSLÜM KENAN KANDEMİRNASUH KOLSUZNEVİN ÖZTÜRK YÜCELNİDA BERRA ÇELİKKAYANURCAN KAYANURİ YELKENOKAN ÇEVİKONUR AKSAKAL
ORHAN CEVAHİROĞLUOSMAN ÜNLÜOZAN ARSLANOZAN HAKSEVERÖMER BARIŞ ÇELİKÖZCAN EKİCİÖZGE AKSOYREMZİYE KAYAREYHAN SAĞLAMROJDA ACARRÜMEYSA AYBÖKE ARIRÜMEYSA DAMLA ENGİNSACİT YILDIZSALİHA ZEYNEP ÇİFTLERSANİYE YİĞİTSEBİHA NİHAL YILMAZSEDA HASSEDAT BATARSELAHATTİN BERİKSELÇUK KIRMACISELİM BOZKURTSENA CAMCIOĞLUSENEM REYHAN URCANSERAY CANDARSERGEN EKENELSEVCAN AKÇASEVDA YETKİNSEVDE NUR UÇARSIRAÇ BAYOĞLUSÜLEYMAN YAMANSÜMEYYE DEMİRBOZANŞEYMA ALLAŞEYMA ERDİLŞEYMA TOKATLIŞEYMA ESLEM VESKEŞEYMA NUR ÖRNEKŞİNASİ BERK TOPŞULE ŞENTÜRKŞURA YAVUZTANSEL AYAZTUÇE ALTANTUĞBA AYGÜNTUĞBA IŞIKTUĞÇE ÇEVİK IŞITANTUĞÇE KIZILTUĞTUĞÇE UYGURTUNA TİMORTUNA YAVUZUFUK AVCIUMUT ÇİLÜNALP CAN MUŞTUVEYSEL DURMAZVEZİRE SARAKVOLKAN ÖZALPYAĞMUR MALKOÇYASİN ERDEM AKGÜLYELDA SOĞANCIOĞLUYUNUS BÜLENT YERDELENYUSUF ALTINTAŞYUSUF BİLENYUSUF ÖZDEMİRZAFER KAYAZEHRA AKÇAYZEYNEP SÜZERZÜBEYİR KAZANZÜLAL PALAZLI
dergi eylül/ekim 201764
top related