181 182

32
Haklarınızı bilerek kullanın >> S 02 - 03 Oruç ve Takva bilinci >> S 28 GENÇLER ŞÖLENDE BULUŞTU S 14 Haziran/Temmuz Juni/Juli 2013 sayı/editie 181/182 - tiraj/oplage 12.000 e-mail: [email protected] www.dogus.nl ------------------------------------------------------------------------ ---------------------------------------------------- --------------------------------------------------------------- --------------------------------------------- ----------------------------------------------- ----------------------------------- İzin yolunuz sevgi ve muhabbetle dolsun, bayramınız mübarek olsun Editör sayfa 2’de Okullarımız devlet okullarıdır, eğitim düzeyi ülke ortalamasının üzerindedir >> Başarının çoğu okul yönetimine aittir >> Öğretmenlerimiz uzman ve donanımlıdır >> Yeni okul açma projemiz sürüyür >> Velinin okul ile ilişkisi sevindirici boyutta S 10 - 11 YOLUNUZ AÇIK OLSUN S 10 ON BİNLER MEHTERANLA COŞTU S 08 ÜÇ AYLARINIZ MÜBAREK OLSUN S 25 ONLAR FİTRE VE ZEKÂTINIZI BEKLİYOR S 07 Foto: Adnan Şahin Stichting İslamitische College Müdürü Hasan Hüseyin Göğüş Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Upload: dogus-gazetesi

Post on 29-Mar-2016

234 views

Category:

Documents


17 download

DESCRIPTION

Dogus Gazetesi

TRANSCRIPT

Page 1: 181 182

Haklarınızıbilerek

kullanın>> S 02 - 03

Oruçve Takva

bilinci>> S 28

GENÇLER ŞÖLENDE BULUŞTU

S 14

Haziran/Temmuz Juni/Juli 2013sayı/editie 181/182 - tiraj/oplage 12.000

e-mail: [email protected] www.dogus.nl

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İzin yolunuz sevgi ve muhabbetle dolsun, bayramınız mübarek olsun Editör sayfa 2’de

Okullarımız devlet okullarıdır, eğitim düzeyi ülke ortalamasının üzerindedir >> Başarının çoğu okul yönetimine aittir >> Öğretmenlerimiz uzman ve donanımlıdır >> Yeni okul açma projemiz sürüyür >> Velinin okul ile ilişkisi sevindirici boyutta S 10 - 11

YOLUNUZ AÇIK OLSUN

S 10

ON BİNLER MEHTERANLA COŞTU

S 08

ÜÇ AYLARINIZ MÜBAREK OLSUN

S 25

ONLAR FİTRE VE ZEKÂTINIZI BEKLİYOR

S 07

Foto

: Adn

an Ş

ahin

Stichting İslamitische College Müdürü Hasan Hüseyin Göğüş

Türkçe ve Hollandaca aylık enformasyon gazetesi Maandelijks informatieblad in het Turks en Nederlands

Page 2: 181 182

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013 yayın odası

redactie

Özel haber

02

Evrensel ekonomik krizin, Hollanda’da da etkilerini, herkesin üzerinde ağır bir şekilde hissettirdiği bu dönemde, çoğu kişi gerçekten “kemer sıkmak” zo-runda kalıyor. Bu dönemde yoksulluk arttı. Her gün işsizler ordusuna yenile-rinin eklendiği haberleriyle karşı karşıyayız. Doğal olarak ekonomik darboğaz, bu ülkede en çok göçmenleri etkiliyor.

Haklarınızı bilerek kullanın!

B u durum genel olarak her yer ve ortamda sıklıkla dile getiriliyor ama bu gerçeği rakamlar, çok daha net bir

şekilde ortaya koyuyor. Örneğin, Türk ailelerin dörtte biri, yani her dört aileden birinin toplam geliri yoksulluk sınırı sayılan miktara eşit veya bunun altında. Bu oran Hollandalılar arasında ise yüzde 5,5 düzeyinde bulunuyor.Göçmen aileler açısından kriz döneminde ortaya çıkan bu görüntüye rağmen, Hollanda’da, yoksul ve dar gelirliler için pek çok yardım ve destek imkânları da bulunuyor. Bu imkânların bir bölümü, başvuruda bulunulmadığı için kullanılamıyor. Kimi parasal yardım ve ödenekler doğrudan otomatik olarak ödeniyor. Ama kimi parasal olanaklar için ise başvuruda bulunmak gerekiyor. İnsanlar bu başvurulara

hakkı olduğunu bilmediğinden bu olanaklardan yararlanamıyor. Bu noktada uzun süreli bir ödenek, okul için öğrencilere yardım, özel bir yardım vb. akla gelebilir. Aslında bu tür yardımlar konusunda belediyelerin kendilerine göre kuralları bulunuyor. Yani her belediye bu yardımı kendisine göre farklı kurallara bağlayabiliyor. Bir belediyede yardım için istenen, aranan koşullar bir başkasında geçerli olmayabiliyor. Örneğin 65 yaş üstü kişilere sağlanan olanaklarda görüleceği gibi. Amsterdam Belediyesi’nin 65 yaş üstü kişilere sunduğu yardım ve destek olanakları diğer belediyelerden farklılık gösteriyor. Bir de bu tür yardımların, “sadece asgari geçim yardımıyla geçinen aile ya da kişilere verilmekte olduğu yönünde yaygın

bir kanı var. Bu bir ölçüde doğru ama, belirli bir gelir düzeyinin altında kalan aile ya da kişilerin de bu olanakları kullanma hakkı var. Yani illaki bu destekler sadece asgari geçim yardımı almak zorunda olanlara verilmiyor. Yıllardır aynı düşük gelir düzeyinde kalanlar da başvurarak kimi yardım olanaklarını kullanabiliyor. Ayrıca kendini geçindirecek geliri olduğu halde evde bakıma muhtaç olan kişiler için bu yardım olanakları söz konusu. Kısaca vurgulamak gerekirse, her belediyenin bu tür imkânları kullandırmada, kendilerinin belirlediği koşulları bulunuyor. Bundan dolayı dar gelirlilerin imkânlar konusunda belediyelerden bilgi edinmeleri gerekiyor. Bunu öğrenmenin bir çok kolay yolu var. Hatta istendiğinde belediyeler bu konuda bilgilendirme

Moslim Omroep adıyla oluşturulan yeni yayın organının, haftada toplam bir saat süreyle radyo televizyon yayını yapacağı bildirildi.

Müslüman Yayın Kurumu (Stichting Moslim Omroep - SMO) Başkanı Arif Yakışır yazılı bir açıklama yaparak bu konudaki gelişmeler ve gelinen son nokta hakkında kamuoyuna bilgi sun-du. Arif Yakışır açıklamasında, SMO ve SMON birlikte oluşturdukları ku-ruma, Yayın Komiserliği’nin, 2015 yılı sonuna kadar yayın hakkı tanıdığını ve bu kurumun da NTR işbirliği yaparak 1 Mayıs’tan itibaren yayına başlaya-cağını belirtti.

Arif Yakışır ’ın açıklaması şöyle: “Hol-landa genelinde 30 kuruluşun bir araya gelerek oluşturduğu Müslüman Yayın Kurumu (Stichting Moslim Om-roep – SMO) 2009 yılı Eylül ayında kuruldu. Bu kurumun oluşumunda, Hollanda’da faaliyetlerini sürdüren, 13 Müslüman milletten, toplam 30

Müslüman kuruluş bir araya gelerek birlik oluşturmuş olup, eylül 2009 ‘da da resmî olarak tüzük çıkarılmıştır. Şu andaki SMO kurumuna bağlı kuruluş sayısı 25 İslamî kurumdur. 30 Eylül 2009 tarihinde Yayın Komiserliği’ne (Commissariaat voor de Media- CvdM), yayın hakkı almak için müracaat edilm-iştir. Yayın Komiserliği ise yayın hak-kını 30 Aralık 2009 tarihinde açıkladığı kararıyla Hollanda Müslümanlar Kuru-luşu’na (SMON) verdi. Müslüman Yayın Kurumu SMO bu durumda mahkem-eye müracaat ederek, Yayın Komiser-liği’nin vermiş olduğu bu karara itiraz etti. Uzun süren hukuk mücadelesinin neticesinde en son 22 Temmuz 2011 tarihinde Danıştay’ın (Raad van Sta-at) vermiş olduğu kararla, ‘SMO kuru-munun bütün Müslümanları, birinci ikinci nesil, kadın- erkek ve gençleri

temsil ettiği’ görüşüne vardı. Bu an-laşma ışığında Müslümanların iki ku-ruluşu tarafından Moslim Omroep – MO adıyla yeni bir yayın kurulu oluşturuldu. SZM kurumu yöneticile-ri, NTR idarecileriyle görüşmeler yap-arak Müslümanlara yayın hakkı ver-ildiğinde birlikte çalışabilme imkanları üzerinden görüşmeler yapıldı ve an-laşmaya varıldı. Sonuç olarak, Yayın Komiserliği, SMO ve SMON Müslüman yayın kurumlarının ortaklaşa oluştur-dukları SZM kurumuna, Müslümanlara yayın hakkını 2 Nisan 2013 tarihinden, 31 Aralık 2015’e kadar verdi. SZM ku-rumu da, yayın hakkını bir anlaşmay-la Müslüman Yayın Kurumu’na (MO) devrederek, bu kurumun NTR işbirliği-yle 1 Mayıs 2013 tarihinden itibaren haftada toplam 1 saat radyo televi-zyon yayını yapmasını kararlaştırdı.”

Hollanda’da Müslümanlara yayın hakkı verildi

EditördenBayram Altıntaş

İzin yolunuz sevgi ve muhabbet yolu olsun“Her kim can ve malıyla akrabasına doğru gidecek olursa,aziz ve celil olan Allah, yüz şehidin sevabını inayet buyurur.”Hadis-i Şerif

Değerli dostlar, bildiğiniz gibi içerisinde bulunduğumuz şu günlerde iki güzel mutluluğu birlikte yaşıyoruz. Birincisi sevdiklerimize kavuşacağımız günlerin hayali ve hazırlıklarıyla

meşgul olurken diğer taraftan da üç aylara kavuşmanın

huzurunu yaşıyoruz. Hem

sevdiklerimizle izin vesilesiyle

beraber olmak hem de ramazanın habercisi olan üç

ayların içerisinde

bulunmak, mutlulukların en

güzeli olsa gerek.

İZİN YOLUNUZ SEVGİ VE MUHABBET YOLU OLSUNKimi kardeşlerimiz sevdiklerine kavuşmak için karayoluyla izine gitmeyi seçerken, kimi kardeşlerimiz de havayoluyla gitmeyi tercih etmekteler. Hangi yolu seçerseniz seçin sonuçta sevdiklerinize kavuşmaya, onların gönlünü almaya ve Allah’ın emri olan “sıla-i rahim” yapmaya niyet ettiğinizden dolayı, yolunuz sevgi yolu olmalıdır. Bunun için de yolculuk boyunca sevdiklerinizi ve dostlarınızı kırmayınız ve onları üzmeyiniz. Zira yolculuk esnasında yolculuğun verdiği zorluklarla ve sıkıntılarla karşılaşıyorsunuz. Bunu sizler çok iyi biliyorsunuz. Bu gibi durumlarda sabırlı olmanızı, sevgili peygamberimizin şu hadis-i şerifini, yolculuğunuzda aklınızdan çıkarmamanızı istiyorum: “İmanı en üstün olan; sabırlı, cömert ve hoşgörülü olandır.” Sevgi yolunda güzel hatıraların unutulmadığı gibi, hoş olmayan hatıralar da unutulmayacaktır. Sevgi yolunda hem kendinizi hem de sevdiklerinizi üzmemek için kurallara uymanızı ve sevgi yolunuzun muhabbet yolu olmasını arzu ediyoruz.

HER GÜNÜMÜZÜN DEĞERLİ OLDUĞU AYLAR: ÜÇ AYLAR Üç aylar manevî atmosferin daha yoğun olduğu ve yaşandığı aylardır. Bundan dolayı içinde Ramazan ayını da barındıran günleri ve geceleri iyi değerlendirmeliyiz. Bilhassa izinde olan kardeşlerimiz için daha da önemlidir. Çünkü sevdikleriyle beraber olmaları ve onların dualarını ve rızalarını alıp gönüllerini hoş edecekleri bir ortama sahiptirler.Mübarek aylarda alınan dualar ve yapılan iyilikler, sevindirilen yetim ve öksüz çocuklar, diğer zamanlardan daha bereketli ve anlamlı olacaktır. Sevabı da bir o kadar daha fazla olacaktır.

DOĞUŞ’TA YENİLİKLER DEVAM EDİYORDeğerli Doğuş okuyucuları, geçen sayımızda sizlere Doğuş gazetemizde yeniliklerin devam edeceğini söylemiştik. Çünkü sizler, her şeyin en iyisine layıksınız. Bundan dolayı da sizlerin içerisinde

kendinizi bulabileceğiniz ve ailece okuyup istifade edeceğiniz bir gazeteyi sizlere sunmak için bütün imkânlarımızı seferber ediyoruz. Tabi ki güzel olan başarılar ve yenilikler tek başına ortaya konmaz. Bizlerde bundan hareketle, birikiminden ve tecrübesinden istifade edeceğimiz arkadaşlarla çalışmaktayız. Tecrübelerin ve birikimlerin kazanılması kolay bir şey değildir. Bunlar göz ardı edilmemeli, insanımıza bu manada sahip çıkmalı, kurumlar olarak onları hak ettikleri konumlarda ağırlamalıyız.

DOĞUŞ GAZETESİNE YENİ BİR KONSEPT VE YENİ BİR MİZANPAJ Doğuş gazetesinin yeni bir konsept/düzen ve yeni bir mizanpajla çıkmasına karar verdik. Önceden beri hazırlıkları devam eden elinizdeki Doğuş’u sizlerin hizmetine, beğenisine sunuyoruz. Bu konuda sizlerin görüşleri ve düşünceleri bizler için çok önemlidir. Gazetemizin içeriği ile alakalı düşüncelerinizi, görüşlerinizi bizlerle paylaşabilirsiniz. Güzel düşünceleriniz bizleri mutlu ettiği gibi, gazetemizin daha iyi noktalara gelmesi için yapacağınız eleştiriler de bizleri mutlu edecektir.

DOĞUŞ’TAN DOSTLARIMIZA YOL HARİTASIDostlarımızın sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yolculuk geçirebilmeleri için bir yol haritası hazırladık. İnşallah yol haritasından ve verilen bilgilerden istifade eder, bizlere de dua edersiniz.

DOĞUŞ GAZETESİNİN YÖNETİCİLERİNE TEŞEKKÜRLERDoğuş gazetesine verdikleri katkılarından dolayı Zeynel Abidin Kılıç ve Osman Akın kardeşlerimize ve diğer bütün yöneticilerimize teşekkür ediyorum. Bütün amacımız ve niyetimiz sizlere faydalı olmak ve her ailenin her ferdinin okuyabileceği ve de istifade edebileceği bir gazeteyi her ay sizlere ulaştırmaktır.

UĞURLAR OLSUN…Yaz tatili nedeniyle göçmen kuşların yurda dönüşleri başladı. Birinci kuşağın pek çoğu, köylerinde kalan akranlarıyla vakit geçirmeye başladılar bile. Pek çoğunu ise ebediyete uğurladık. İkinci nesil, memlekette sadece izin nedeniyle değil, sürekli kalmanın hesabını yapıyor. Üçüncü nesil, ana-baba yurduna bir ‘tatil beldesi’ gözüyle bakıyor. Her geçen gün izin anlayışımız farklılaşıyor. Her halükarda izine gidecek olanlara kazasız, belasız, gönüllerince bir yolculuk diliyorum. Burada kalanlara da dayanma gücü ve esenlikler diliyorum. Yolculuk sırasında yaşadığınız sıkıntıları, sorunları ya da güzellikleri ilgili mercilere ulaştırmak ve gazetemizde yayımlamak üzere yolculukta yaşadığınız anılarınızı, tuttuğunuz günlüklerinizi, çektiğiniz

fotoğraflarınızı beklediğimizi tekrar hatırlatıyorum. Dünyada ve özellikle Türkiye’de baş gösteren kargaşanın, üç ayların hürmetine son bulmasını umuyor, insanlığın hak ettiği barışa, dostluğa, kardeşliğe, huzura bir an önce kavuşmasını diliyor, şimdiden bayramınızı tebrik ediyorum…

Mübarek aylarda alınan dualar ve yapılan iyilikler, diğer zamanlardan daha bereketli ve anlamlı olacaktır.

[email protected] artan yoksulluk, mağdur sayısını artırıyor

Page 3: 181 182

Eğitimde ayrımcılık Hollanda’daki ilkokulların, “siyah okul” damgası yememek için yabancı kökenli çocukların kayıt başvurularını geri çevirdikleri belirlendi. Çok kültürlü gelişmeler enstitüsü FORUM tarafından araştırma bürosu KBA Nijmegen’e yaptırılan incelemeler, okulların kaydı kabul etmemek için “başvuru yaşı geçmiş” diyerek çocuğu başka okula yönlendirdiklerini ortaya koydu.FORUM yetkilileri, araştırmanın küçük çaplı olduğunu ve 30 veli ile 12 okul müdürü, yönetici ve eğitimle ilgili memur arasında yapıldığını kaydetti. Velilerin çocuklarının kökenlerinden dolayı kabul edilmedikleri düşüncesini okul müdürleri tarafından onaylandığı belirtildi. Okulların “siyah” okul damgası ye-mekten korktukları, ayrıca yabancı öğrencilerin okulun Cito sınavı not ortalamasını düşürebileceklerinden kaygı duydukları ifade edildi. FORUM yetkilileri, Eğitim Bakanı Jet Bussema-ker’ın bu konuda geniş kapsamlı bir araştırma yaptırmasını umut ettiklerini belirttiler.

Kok ve Lubbers en başarılı bulundu Hollanda halkı Maurice de Hond’un araştırmasına göre Wim Kok ve Ruud Lubbers’i, 2. Dünya Savaşı sonrası döneminin en başarılı başbakanları buluyor.Ankete katılanların yüzde 17’si, Hıristi-yan Demokratlar (CDA), Sosyal Demok-ratlar (PvdA) ve Sosyal Liberallerden (D66) oluşan Wim Kok önderliğindeki I. Mor Kabine’nin (1994 -1998) en başarılı hükümet olduğunu söyledi.Ruud Lubbers önderliğinde kurulan I. Lubbers kabinesi (1982-1986) de güçlü bulunan kabineler arasında yer aldı.

“İzin parası tatil için yeterli değil” Hollanda halkının yarısı, kendilerine ödenen izin parasının tatil giderle-rini karşılayamadığı görüşünde. TNS Nipo’nun yaklaşık 1200 kişi arasında yaptığı araştırmaya göre, çalışanların yüzde 60’ı tatil giderleri için tasarruf hesabından da para kullanıyor.Ankete katılanların yaklaşık yüzde 50’si, izin parasını yaz tatili için kullandığını belirtti. Yüzde 33’lük grup izin parasını ilerde yapacağı bir tatile harcamak üzere tasarruf hesabına yatırırken, özellikle çocuklu aileler parayı yaz tatili için kullandıklarını ifade ettiler. Yalnız yaşayanların ise parayı olası ani bir harcamada kullanmak üzere bankaya yatırmayı tercih ettikleri gözlendi.

Hollanda’nın kurtuluşu kutlandı Hollanda’nın Alman işgalinden kurtu-luşunun 68’inci yıldönümü kutlandı. Kral Willem-Alexander, Kraliçe Maxima, Prenses Beatrix ve Başbakan Mark Rut-te, Amsterdam’daki geleneksel Kurtuluş Konseri’ne katıldılar. Hollanda’nın kurtuluşu nedeniyle ülkenin çeşitli kentlerinde düzenlenen halk konserleri büyük ilgi gördü.Kral ve Kraliçe, 4 Mayıs Cumartesi günü ise savaşta yaşamlarını yitirenleri anma törenine katıldılar. Kral Wil-lem-Alexander ve eşi, Amsterdam’daki törende 2 dakikalık saygı duruşu son-rası Dam meydanındaki anıta çelenk koydular.

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013 gündem

agenda

Kısa Toplum

03

akşamları bile düzenleyebiliyor. Bu konularda ülke düzeyinde belediyeler ve var olan haklar konusunda Bütçe Kurumu’nun internet sayfası önemli bilgi veriyor ve kişilerin durumuna ışık tutuyor. Bu sayfayı ziyaret ederek, hangi konu ve noktalarda yardım alma hakkına sahip olup olmayacağınızı öğrenebilirsiniz.

Bu sayfanın adresi: http://www.nibud.nl/berekenuwrecht

“Yoksulluk artıyor” Demokratik Sosyal Dernekler Federasyonu (DSDF) Genel Başkanı Zeki Baran, Hollanda’da artan yoksulluktan olumsuz yönde etkilenen

grupların başında y a b a n c ı l a r ı n geldiğini söyledi. Zeki Baran, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yaptığı

açıklamada mali krizin yükünün çalışanların omuzlarına yüklendiğine dikkat çekti.

EN ÇOK YABANCILAR ETKİLENİYORZeki Baran, “Mali kriz yükünün emekçilere yüklendiği bir zamandan geçiyoruz. Hollanda’da yoksulluk artıyor. Yoksulluktan en çok etkilenenlerin başında yabancı kökenli Hollandalılar geliyor. Bunu kırmak için sendikalarla, sosyal dayanışmadan yana olan politik partilerle ve diğer toplumsal kurumlarla ilişkileri

geliştirmeliyiz” ifadesini kullandı.

ADİL PAYLAŞIM UMUDUAyrımcılığa ve yoksulluğa karşı ortak mücadele yürütülmesi gerektiğinin altını çizen DSDF Genel Başkanı Zeki Baran, sözlerini şöyle sürdürdü: “1 Mayıs 2013, dışlanmaya, ayrımcılığa ve yoksulluğa karşı yerli ve yabancı kökenli Hollandalıların ortak çalışma, ortak yaşama için dayanışmanın geliştirildiği yeni bir dönemin adımıdır. Dünyada savaşlardan en çok yoksullar ve çocuklar etkileniyor. Savaşlara karşı çıkmak ve barışı savunmak bütün emekçilerin ortak görevidir. Dünyada refahın ve huzurun artması için emekçilerin söyleyeceği çok şey var. Daha hakça bir paylaşım umudu arttıkça, mali ve ekonomik krizden daha hızlı çıkılacaktır.”

“Kemer sıkma yaşamı kökten sarsıyor” Hollanda Türkiyeli İşçiler Birliği (HTİB) Genel Başkanı Mustafa Ayrancı, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Hollanda’da sağlık, refah ve insanın kendini geliştirmesine yönelik fonlardan sürekli kısıtlamalar yapılıyor. Toplumda eşit olmayan gelişmeler sürüp gidiyor. VVD ve PvdA hükümetinin uyguladığı kemer sıkma politikası emekçi Hollanda halkının

ve göçmenlerin yaşamını kökten sarsıyor” dedi.

AÇLIK VE SEFALETGünümüz dünyasında açlık ve sefaletin halen yaşam biçimi olarak sürdüğünü, ülkeler arasındaki gelir dağılımının daha dengesiz bir yol izlediğini anlatan Ayrancı, “Bugün yalnız şirketlerin, holdinglerin iflasından söz edilmiyor,

borçlu devletlerin iflasından da söz ediliyor. Bu tehlike yalnız borçlu ülkeleri tehdit etmiyor, tüm insanlığı ve

insani değerleri tehdit ediyor. Sosyal ödenekler kısılıyor, sosyal güvence sisteminde değişikliğe gidiliyor; emekli, engelli, genç yani toplumun her kesiminden emekçi olan vatandaşlarımızın hakları ellerinden alınıyor, vergiler artıyor, zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oluyor” şeklinde konuştu.

CİDDİ UÇURUM VARİşsizlik sorununun sosyal bir felaket olarak sürdüğüne dikkati çekerek, sorundan en çok gençlerin ve yabancıların olumsuz yönde etkilendiklerini vurgulayan HTİB Genel Başkanı Mustafa Ayrancı, daha sonra şunları söyledi: “Sosyal güvenlik yasa tasarısı ile işsizliğin daha kötü boyutlara ulaşacağı açıkça görülmektedir. Bugün Hollanda’da

genel işsizlik ile göçmenler arasında yaşanılan işsizlik oranında ciddi uçurum gözlenmektedir. Bu eşit olmayan durum Hollanda toplumu ile göçmenler arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etkilemektedir. Buna ‘dur’ demek için birlikte mücadele etmek gerekmektedir.”

ORTAK MÜCADELESoruna karşı ortak mücadelenin şart olduğunun altını çizen Ayrancı, “Bugüne kadar yapılan bazı çalışmaların etkin olamaması, halkın yeterince birlik olamamasından kaynaklanmaktadır. Şunu bilmeliyiz ki ancak birlik olursak mevcut haklarımızı koruyabilir ve yeni haklar elde edebiliriz. Ortaya çıktığı günden bu yana 1 Mayıs, işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. Dil, din, ırk ayrımı yapmaz. Bugüne kadar verilen mücadeleler gibi biz de taşın altına elimizi koymalıyız. Daha eşit ve adaletli bir dünya için, daha iyi bir gelecek inşa edebilmek için, işsizliğe, yoksulluğa ‘hayır’ diyen, savaşa ‘hayır’ diyen, barış isteyen başta sendikalar olmak üzere tüm ilericileri, demokrasiden yana olan güçlerle iş birliği yapmaya çağırıyoruz” ifadesini kullandı.

Doğuşhaber merkezi

Çınar Cenaze Vakfı olarak Bayramınızı Tebrik Ediyor, Hayırlı Yolculuklar Diliyoruz

Giderek artan yoksulluk, mağdur sayısını artırıyor

«

Page 4: 181 182

Programda konuşma yapan Genel Başkan Kemal Ergün, bu bağlamda, IGMG’nin kendi hâlinde yaşamayı değil, toplumsal katılımı teşvik ettiğini; geçici projeleri değil, kalıcı projeleri desteklediğini kaydetti. projeleri değil, kalıcı projeleri

desteklediğini kaydetti.

Ergün Müslümanların hayatın her alanında aktif ve görünür olmaları; toplumda örnek birer şahsiyet olmaları gibi mesuliyetleri olduğunu hatırlatarak; “Şu unutulmamalıdır ki; içinde yaşadığımız ülkelerin huzur ve refahına katkı sağlamak insanî bir görevimizdir. Yerleşik olmak demek toplumun kenarında kalmış bir grup olmayı değil, toplumun merkezinde yer almayı ve aktif katılımda bulunmayı gerekli kılar. O hâlde; göçmen refleksi ile davranmamalı; kültürümüzle, sanatımızla, estetiğimizle, bilgimizle hayatın tam ortasında, toplumsal yaşamın merkezinde olduğumuzu yansıtabilmeliyiz.

Anlam bakımından selam ve esenliği içeren İslam’ın müntesipleri olarak, içinde yaşadığımız toplumlarda selamı yaygınlaştırmalı; emin olma vasfı ile toplumu kendimize şahit kılmalıyız. Bu sebeple; Almanya’daki bir gencimiz kendi okulundaki arkadaşlarına

B elçika Hasselt’de düzenlenen IGMG Kardeşlik ve Dayanışma Günü’ne Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı

Mustafa Kamalak’ın yanı sıra çeşitli ülke ve kuruluşlardan önemli isimler katılarak 25 binden fazla kişinin coşkusuna ortak oldular.

Avrupa’nın farklı ülkelerinden katılımın gerçekleştiği Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nde; Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç, Belçika Büyükelçisi Mehmet Hakan Olcay, Almanya İslam Konseyi Başkanı Ali Kızılkaya, Avusturya İslam Cemaati Başkanı Fuat Sanaç, Sancak Halk Haraketi ve Millî Meclis Başkanı Esad Dzudzeviç, Anvers Başkonsolosu Deniz Çakar, Brüksel Başkonsolosu Ali Barış Ulusoy, Belçika Din Hizmetleri Müşaviri Prof. Dr. Halife Keskin, Belçika Müslüman Temsil

Kurumu Başkanı Şemsettin Uğurlu gibi çok sayıda önemli isim misafirler arasında yer aldı.Birlik ve beraberlik içerisinde önemli mesajların verildiği program, Kur’ân-ı Kerîm tilaveti ile başladı. Yoklama ve IGMG tanıtım klibinin gösteriminden sonra kürsüye gelen IGMG Genel sekreteri Oğuz Üçüncü, yapılan çalışmaların aktarıldığı faaliyet raporunu takdim etti. “Yaptığımız faaliyetlerin giderek toplumda daha fazla rağbet gördüğünü rakamlar da açıkça ortaya koyuyor” diyen Üçüncü, yürütülen tüm karalama kampanyalarına rağmen son beş yılda IGMG üye sayısının 26 bin artarak 114 bin’e yaklaştığını, cemiyet sayısının ise 515´e çıktığını, toplam teşkilat sayısının ise 2282 olduğunu kaydetti.

“Kalıcı eserler bırakıyoruz”Konuşmasına, “Barışın, huzurun, esenliğin ve güvenliğin yaralandığı; hakkın, adaletin ve özgürlüğün

hasretinin çekildiği bir dünyada, bizlerin burada kardeşlik ve dayanışma içerisinde olması esasen çok şey söylüyor” ifadeleri ile başlayan IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün, Avrupa’ya gelen birinci neslin kendi imkânları doğrultusunda yapabileceklerinin en güzelini yaptıklarını, İslam’ın bu topraklarda yaşanması ve yaşatılmasının bugünkü neslin görevi

olduğunu belirtti. Ergün, “Geriye dönüp baktığımız zaman bu hareketi başlatan o gençlerin vesile olduğu bu çalışma

‘Önden gidenlerimizin’ yönlendirmesi, duası ve himmetiyle insanlarımızın imanlarını ve değerlerini korumasından aktif katılımı önceleyen çalışmalara yol açtı,” dedi. Ergün, bu bağlamda, IGMG’nin kendi hâlinde yaşamayı değil, toplumsal katılımı teşvik ettiğini; geçici

Ölümü bekliyorlar… Hollanda’da geçtiğimiz yıl açılan ötanazi kliniği, hızla artan başvurular nedeniyle ekip sayısını 16’dan 30’a yük-seltmeyi kararlaştırdı. Merkezi Lahey’de bulunan klinik, ötanazi istemini yerine getirebilecek bir doktor bulamayanlara hizmet sağlıyor. Şu an 4 hafta olduğu bildirilen ortalama bekleme süresinin, yeni ekiplerin çalışmaya başlamasıyla kısalacağı düşünülüyor.

1,4 milyar kâr yaptılar Sağlık giderlerinin hızla artmasının büyük rahatsızlık yarattığı Hollanda’da, sağlık sigortası şirketlerinin geçtiğimiz yıl toplam 1,4 milyar euro kâr yaptıkları saptandı. Hollanda Merkez Bankası ver-ilerini meclise gönderen Sağlık Bakanı Edith Schippers, sağlık sigortası şirketlerinin temel sig-ortada 1,3 milyar, ek sigortada da 100 bin euro kâr yaptıklarını bildirdi. Bakan Schippers, 2011 yılında 600 milyon euro kâr yapan sigorta şirketlerinin, kârı prim indirimi için kullanmalarını istiyor.

Kaçak yasağı konusunda ısrarlı Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fred Teeven, ülkede kaçak bulun-manın suç sayılması planına ilişkin ısrarını sürdürüyor. VVD’li (Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi) Teeven, mecliste yapılan oturumda bu planda herhangi bir değişikliğe gidilmesinin söz konusu olmadığını söyledi. Koal-isyon ortağı PvdA’nın (İşçi Partisi) kongresinde parti üyeleri bu plandan vazgeçilmesini talep etmişlerdi. Müsteşar Teeven, ülkede kaçak bulunduğu belirlenen ya-bancıların ilk etapta kuralları ihlalden cezalandırılacaklarını, birkaç kez yakalananlara ülkeye girme yasağı uygulanabileceğini ve buna da uyulmaması durumunda kişinin suç işlemiş sayıla-cağını belirtti.

Üye kaybına uğradı Hollanda’nın en büyük sendikası olan FNV Bondgenoten üye kaybına uğradı. Sendikanın üye sayısında geçtiğimiz yıl 9 bin 152 kişilik azalma yaşandı. Hizmet, ticaret, sanayi, tarım, bilgi işlem, metal, taşımacılık ve özel istih-dam sektörleri çalışanlarının yanı sıra emekliler ve ödeneklilerin de bağlı bulundukları sendikanın üye sayısı 461 bin 333’e geriledi.İstatistik Bürosu verilerine göre, Hol-landa’da sendika üyelerinin sayısı 2012 yılında 27 bin kişilik azalma ile 1,8 milyona düştü. Sendikaya üye olanların yüzde 70’i 45 yaş ve üstündekilerden oluşuyor.

Asayiş suçlarında başı çekiyor Başkent Amsterdam, geçtiğimiz yıl olduğu gibi bu yıl da asayiş suçlarında başı çekti. Algemeen Dagblad gazetesi tarafından hazırlanan listenin ikinci sırasında Rotterdam, üçüncü sırasında da Eindhoven yer aldı. Eindhoven’in artan otomobil hırsızlıkları ve soygun-lar nedeniyle üçüncü sıraya yükseldiği belirtildi.

(İnterAjans)

IGMG üye sayısı 150 bine yaklaştıGündemKısa haberler

Ülke genelinde faaliyet yürüten Sivil Toplum Kuruluşları çalışma sezonu öncesi yaptıkları etkinliklerle göz doldurdu.

STK’lar sezon sonu programlarla yaza ‘merhaba’ dediler

BATİM’den kır şenliği Batı Avrupa Türk İslam Merkezi ve kendisine bağlı olan Rijnmond Kültür Merkezi Kır Şenliği Programı düzen-ledi. Yoğun bir katılımın olduğu Şen-lik Batı Avrupa Türk İslam Merkezi’nin kendi mekanında gerçekleştirildi. Bahçesiyle birlikte toplam 600 met-rekare alana sahip Batı Avrupa Türk İslam Merkezi, şenliğe katılanların çok beğenisini kazandı.

Avukat Ejder Köse’nin de ara-larında bulun-duğu davetli-

lerle tek tek ilgilenen Batı Avrupa Türk İslam Merkezi Genel Başkanı Uğur Arısoy açılış konuşmasında programa katılan davetlilere katıldıkları için te-şekkür etti.

An-Nisa’dan yarışma Bir yanda istediği her şeye sahip olan-lar, diğer tarafta da insanın doğal ihtiyacı olan temiz suya sahip olama-yanlar var. “Hayat paylaşınca güzel” düşüncesiyle yola çıkarak, çocuklara paylaşmanın hazzını yaşatmak adına An-Nisa Kadınlar Teşkilatı tarafından ve ISEM Kız Kur’an Kursu Müdiresi Sultan Küçük önderliğinde bir yarış-ma düzenlendi.

Küçük yürekle-riyle su olma-yan ülkedeki kardeşlerine bir damlacık umut

olmak ve ihtiyaçları olan su kuyusu açtırmak tek hedefleri idi. Küçük ayak-lar, hedeflerine ulaştı. 800 Euro katkı sağlayarak Afrika ülkelerinden birine gönderdiler.

HTİKB’den tiyatro Hollanda Türk İslam Kuruluşları Birliği (HTİKB) Gençlik Teşkilatl arı’nın, Hollanda’da doğup büyüyen gençlerden kurduğu Vatan Kokulu Kahramanlar (VKK) Tiyatro Gurubu tarafından hazırlanan ‘Uhud’ gösterisi büyük beğeni topladı. Vatan Kokulu Kahramanlar ‘Uhud’ tiyatro oyunu, Theater aan de Schie salonunda yaklaşık bin kişinin katılımıyla

sahne aldı. Hollanda’da doğup büyüyen gençlerin rol aldığı tiyatroda

yer yer duygulu anlar yaşandı. Yaklaşık iki saat süren Uhud tiyatro oyununda HTİKB Onursal Başkanı Abdullah Güven, ara sunumları ile Uhud’u günümüze taşıdı.

Hasene tanıtıldı Dünyada çeşitli ihtiyaçlar içindeki mazlum ve mağdurların imdadına koşmak için oluşturulan Hasene adlı yardım kurumu kendini daha geniş kitlelere tanıtmaya ve yardımsever insanlarımızla buluşmaya devam ediyor. Hasene Hollanda sorumlusu Mehmet Yaramış, bölge temsilcileri Tahir Karademir ve Murat Kurt Ahoy’da

düzenlenen festivalde 3 gün boyunca davetlilere Hasene

hakkında bilgi verdiler ve sandallarını ziyaret edenlerle tek tek ilgilendiler. Hasene çalışanları, yapılan faaliyetlerden ve gösterilen ilgiden duyulan memnuniyeti dile getirdiler.

habernieuws04 maandblad/aylık gazete doğuş

nr. 181/182 - 2013

Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nde 25 bin kişi buluştu

Page 5: 181 182

NPB Federal Polis Memurları Sendikası, polislerin ‘vergi toplayıcısı’ konumuna düşürülerek aşağılandıklarını söyledi.

Kutlay Yağmur profesör oldu Tilburg Üniversitesi doçentlerinden Dr. Kutlay Yağmur profesör oldu. Tilburg Üniversitesi tarafından yapılan açıklamada, Kutlay Yağmur’un Dil, Kimlik ve Eğitim Anabilim dalına profesör olarak atandığı belirtildi. Üniversitede 2007 yılından bu yana görev yapan Prof. Dr. Yağmur’un çalışma alanlarının çok dillilik, iki dillilik ve eğitim olacağı ifade edildi.

5 Türk’e kraliyet nişanı Toplumsal hizmetlere katkılarından dolayı bu yıl kraliyet nişanına 5 Türk layık görüldü. Bugün ülkenin dört bir yanında düzenlenen törenlerle toplam 3016 kişiye kraliyet nişanı verildi. Bu yıl kraliyet nişanına layık görülen Türklerin isimleri şöyle: Mustafa Kalın (Cuijk), Murat Yıldırım (Oldenzaal), Mehmet Ali Yalvaç (Zeist), Recep Işık (Leerdam), Şadiye Üstüner (Eindhoven).

Pronk, “PvdA ruhunu sattı” VVD ile ortaklıktan ve ülkede azınlıklar ve kalkınma politikalarından dolayı PvdA’dan ayrılan Jan Pronk, koalisyon protokolüne ilişkin “PvdA ruhunu sattı” değerlendirmesinde bulunarak, partisinin Liberaller (VVD) ile ortaklığını sert bir şekilde eleştirdi.

Hollanda Mehteran’ın Danimarka seferi 22 kişilik ekiple Danimarka sokaklarını Mehter Marşlarıyla inleten Hollanda Mehteran, Danimarka Millî Görüş Teşkilatlarının düzenlediği iki ayrı programa katıldı. İGMG Başkanı Kemal Ergün ile bir araya gelen ekip, Savunan Adam marşından dolayı başkanın övgüsüne mazhar oldular.

24 yaş sınırına olumsuz tavsiye Azınlıklar Tavsiye Komisyonu, Güvenlik ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fred Teeven’in AB dışından aile birleşiminde yaş sınırının 24’e yükseltilmesini öngören planıyla ilgili olarak olumsuz görüş bildirdi.

İkinci Rutte Hükümeti rekor miktar-da trafik cezası kesmeye kararlı. Bu cezalar devlet kasasını da dolduracak gibi gözüküyor.Güvenlik ve Adalet Bakanlığı’nın bir tahminine göre, bu yıl devletin ka-sasının kesilecek 1,07 milyar Euro’luk trafik cezası ile doldurulacağını duyur-du. Bu rakam, 2012 yılında kesilen trafik cezalarıından yüzde 30 daha fazla.

Bu yılın ilk dört ayında Merkez Adli Tahsilat Dairesi tarafından araç sa-hiplerine 3,7 milyon ceza mak-buzu gönderildi. Her gün ortalama 30.000’den fazla para cezası kesilmiş oluyor. Mayıs ayına kadar kesilen trafik para cezası toplamı yaklaşık 330 mi-lyon Euro’ya çıktı. Özellikle çok şeritli otoyollarda uygulanan hız kontrol-

lerinden devletin daha çok para ka-zandığı bildiriliyor. Geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık bir milyondan fazla para cezası kesildi. Şuana kadar yüzde 30’luk bir artış gerçekleştirilmiş oldu. Bu trendin yıl boyu süreceği tah-min ediliyor.

Adalet Bakanlığı, 10 yıl önce trafik para cezalarından elde ettiği yaklaşık 500 milyon Euro’luk gelirin miktarını bu yıl 1,1 milyar Euro’ya çıkarmak isti-yor. Bakanlık bunu, hız kontrolü, park ve kırmızı ışık ihlali ve kemer takmama gibi nedenlerle sürücülere ceza kes-mek yoluyla sağlamayı planlıyor.

Kurumlar kızgınHollanda Karayolları danışma ve Ulaşım Yardımı Kurumu (ANWB) ile polis sendikaları ACP, ANPV ve NPB,

hükümetin nispeten güvenli karayol-larında hız kontrolleri yaptırmak sure-tiyle sürücüleri ‘inek gibi sağdıkları’ için kızgın olduklarını söylüyorlar. ANWB ve polis sendikaları yaptıkları ortak açıklamada II. Rutte Hüküme-ti’nin bu trafik cezası furyasına bir son vermesini istediler. ANWB ve polis sendikaları, sorunun saatte 130 kilometreye çıkarılan yeni maksimum hız sınırının belirsizliğin-den kaynaklandığı ve hız limitinin ne-reden başlayıp nerede bittiğinin belli olmadığı görüşünü savundular. ANWB sözcüsü Ad Vonk, “Nerede saatte kaç kilometre hızla araç kullanacağı şaşırtılmış birçok insan var’’ dedi.

NPB Federal Polis Memurları Sendikası, polislerin ‘vergi toplayıcısı’ konumuna düşürülerek aşağılandıklarını söyledi.

Devlet, kasasını trafik cezalarıyla dolduracak

IGMG üye sayısı 150 bine yaklaştı Foto haber

karşı sorumluluğu olduğunu bilmeli; Fransa’daki bir anne çocuğunun anasınıfında aktif olmalı; Hollanda’daki Müslüman işveren işçilerine adil davranmalı; Danimarka‘daki genç bir kızımız ahlakı ve çalışkanlığı ile örnek olmalı ve Belçika’daki bir kardeşimiz sokakta davranışlarıyla fark edilebilmelidir.

Geçmişte birçok topluluğun İslam’la tanışması gittikleri yerlerde sadece sözleriyle değil, hâlleri, ahlakları ile örneklikleri ile irşat eden Müslümanların vasıtasıyla olmuştur. Bizden sonraki nesillerin şahsiyetiyle, yaşantısıyla örnek bir birey olarak yetişmesi, ancak bu sorumluluk perspektifinden bakıldığı takdirde hayat bulacaktır.” şeklinde konuştu.

Bosna Hersek İslam Birliği Bihaç Müftüsü Hasan Efendi Makiç yaptığı kısa bir selamla konuşmasında, Bosna halkı ve Müslümanlar için yaptığı çalışmalardan ötürü IGMG’ye teşekkür etti. “Benim bugün burada bulunmam bizim kardeşlik ve dayanışmamızın bir göstergesidir” diyen Makiç, IGMG teşkilatlarının Avrupa’da İslamî kimliğin korunması anlamında önemli çalışmalar gerçekleştirdiğini dile getirdi.

“Millî Görüş’e zorluk çıkartanlar kendilerine kötülük yapıyor”“Millî Görüş, barış demektir, kardeşlik ve dayanışma demektir.” diyen Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Millî Görüş teşkilatlarının yıllardır takdire şayan çalışmalar yürüttüğünü vurguladı. Peygamberlerin hayatlarından ve mücadelelerinden örnekler vererek, toplumsal huzuru sağlayacak öğretilerin önüne her zaman güçlükler çıkartıldığının altını

çizen Kamalak şöyle devam etti: “ K a r ş ı l a ş t ı ğ ı n ı z zorlukların elbette farkındayız. Bu sizin yanlışınız değildir. Bu engelleri

koyanlar emin olun, asıl kendilerine kötülük yapıyorlar. Karşılaştığınız zorluklar sizi yıldırmasın.”

“Sizlerden biri olan Başbakan Erdoğan’ın selamı ile”Programda önemli mesajlar içeren bir konuşma yapan Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ise kurulduğu günden bugüne Avrupa’da kimliğin korunması adına değerli çalışmalar yapan İslam Toplumu Millî Görüş teşkilatının, hizmet aşkıyla dolu olan nesilleri; cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, milletvekilleri, siyaset ve bilim insanları yetiştirmiş bir topluluk olduğunu dile getirdi. Bozdağ konuşmasında

“Sizlerden biri olan, içinizden çıkan Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan

adına sevgi ve saygıyla sizleri s e l a m l ı y o r u m . ” ifadelerini kullandı. Bozdağ, Prof. Dr. Necmettin Erbakan’dan da

söz ederek “Merhum başbakanımız Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızı bir kez daha sizlerin huzurunda rahmet, minnet, şükran ve dua ile yad ediyorum. Mekanı Cennet olsun diyorum.” dedi. Bozdağ, salondaki coşkulu kalabalığa ithafen, “Bu coşku Erbakan’ın yaktığı meşalenin güçlü bir şekilde yanmaya devam ettiğini gösteriyor.” şeklinde konuştu.

Adalette eşitlik herkes içinİlk bölümü okunan Kur’ân-ı Kerîm ve yapılan dua ile son bulan programın ikinci bölümünde sevilen sanatçılar Mustafa Cihat ve Maher Zain sahne aldı. IGMG Genel Kurulu’nun da gerçekleştirildiği etkinlikte, IGMG eğitim kurumlarının çalışmalarının tanıtıldığı sergiler ve stantlar büyük ilgi gördü. Çocuk Kulübü ise tiyatro gösterileri ve çeşitli oyunlarla çocuklara hoşça vakit geçirtti.

IGMGBasın bürosu

toplumsamenleving 05doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 181/182 - 2013

Kardeşlik ve Dayanışma Günü’nde 25 bin kişi buluştu

«

Page 6: 181 182

Bayramınızı Tebrik Ediyor ve Şimdiden Hayırlı Yolculuklar Diliyoruz

Page 7: 181 182

Bay

ram

ınız

ı Teb

rik

Ediy

or v

e Şi

mdi

den

Hay

ırlı

Yolc

uluk

lar

Dili

yoru

z

Page 8: 181 182

Rotterdam’ın Ahoy fuar alanında düzenlenen 7. Multifestijn’de ikinci ve üçüncü gün adeta izdiham yaşandı. 3 gün boyunca yoğun bir ilgi ve sevgi seliyle karşılaşan Hollanda Mehteranla birlikte yürüyen, onlarla birlikte marşlar söyleyen davetliler mehter marşlarıyla salonu âdeta inlettiler.

R otterdam’da düzenlenen festivalin bu seneki ayağına 70 bin civarında ziyaretçinin katıldığı tahmin ediliyor.

Festivalin resmî açılışına katılan T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral birer konuşma gerçekleştirdiler.

İşadamları, Türk ve Hollanda Sivil Toplum Kuruluş temsilcileri ile siyasilerin de yoğun ilgi gösterdiği festivalde, Multifestijn Yönetim Kurulu Başkanı Arif Yakışır davetlileri selamlayan konuşmasında Multifestijn organizasyonunun artık bir marka olduğunu belirterek, festivali bundan sonra daha da genişletilerek organize etmeye çalışacaklarını ifade etti.Üç gün süren festivalin ilk gününde beklenenin üstünde ilgi olması diğer

günlerde yaşanan izdihamın adeta habercisi niteliğindeydi.Her gün Hollanda saati ile 22.00’ye kadar açık kalan Multifestijn fuar alanları birebirinden güzel etkinlik ve stantları ile davetlilere zamanın nasıl geçtiğini unutturdu.İlk gün sahne alarak ziyaretçilerle buluşan komedyen Yavuz Seçkin yaptığı espri ve tiplemelerle yüzlerce seyirciye neşeli dakikalar yaşattı.Festivalin ikinci gününde ise Prof. Nihat Hatipoğlu, Sedat Uçan ile ünlü sanatçı Kubat, festival çerçevesinde sahne alarak on binlerle buluşarak sevgi seli oluşturdular.

3 gün boyunca yoğun bir ilgi ve sevgi seliyle karşılaşan Hollanda Mehteranla birlikte yürüyen, onlarla birlikte marşlar söyleyen davetliler mehter

marşlarıyla salonu adeta inlettiler. Multifestijn Yönetim Kurulu Başkanı Arif Yakışır olmak üzere bütün ekip güzel bir organizasyon olmak için adeta seferber oldular.

Bursa Vali Yardımcısı Samet Ercoşkun, Prof. Dr. Nihat Hatipoğlu, CDA Partisi Genel Başkanı Ruth Peetom, HOTIAD Başkanı Hükmet Gürcüoğlu, Yazar Emine Şenlikoğlu, İşadamı Turgut Torunoğulları, Ertan Torunoğulları, BJK Hollanda Başkanı Aykut Torunoğulları; Rotterdam Anakent Meclis Üyesi ve DSDF Genel Başkanı Zeki Baran, Şevval Kayhan; Medikal Park İstanbul Göztepe Hastanesi Dr. Gürsoy Yıldırım, Tiyatrocu oyuncu Tamer Barış Ülger, Sanatçı Sami Çelik, sanatçı Sebile Can, Gölge sanatçısı Ali Köken; Farabi Hastanesi Yönetim

Kurulu Başkanı Namık Kemal Acar, Özel Selçuklu Hastaneleri Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Seyit Karaca, Benim Sigortam’dan Mehmet Keskin, Mültifestijn Sanat Kültür Danışmanı ve sahne amiri tiyatrocu, yönetmen, şair yazar Vedat Gültekin; ünlü tiyatrocu İbrahim Yarar, ICM’den

2014’ten önce düzelme beklenmiyor Hollanda’daki konut piyasasında 2014 yılından önce bir düzelme beklenmi-yor. Kredi derecelendirme kuruluşu Standard&Poor’s tarafından hazırlanan raporda, Hollanda konut piyasasında önümüzdeki yılın sonundan itibaren düzelme yaşanabileceği yer aldı. Konut fiyatlarında bu yıl en büyük düşüşün İspanya’da beklendiği ifade edilerek, İspanya’daki (yüzde 8) düşüşü yüzde 5,9 ile Hollanda’nın takip edeceği, Almanya’da ise konut fiyatlarının yüzde 3 oranında yükselebileceği belirtildi.

Tasarruf hesaplarında 328 milyar var Ekonomik kriz nedeniyle tasarrufa yönelen Hollanda halkının bankalarda-ki birikimleri 328 milyar euroya ulaştı. Hollanda Merkez Bankası, tasarruf hesaplarındaki paraların geçtiğimiz ay bir yıl öncesine göre yüzde 4,2 oranın-da artarak 328 milyar euroya yükseldi-ğini açıkladı. Uzun vadeli hesaplardaki miktarın 54 milyardan 47 milyar euroya gerilemesinin dikkati çektiği ifade edildi.

Yabancı araçlar için de vergi ödenecek Maliye Bakanlığı Müsteşarı Frans Wee-kers, Hollanda’da uzun süre kullanılan yabancı plakalı otomobiller için de mo-torlu araç vergisi ödenmesini istiyor.Bir radyo programına konuşan Müste-şar Weekers, Hollanda’da Doğu Avrupa ülkelerinden çok sayıda aracın bulun-duğuna işaret ederek, “Buraya tatile gelenler sorun değil. Ancak bu ülkede çalışılıyorsa ve uzun süre kalınıyorsa, bence motorlu araç vergisi de ödenme-li” ifadesinde bulundu. Hollanda’da bir yıldan daha az bir süre kullanılan yabancı plakalı araçlar için vergi ödenmesi gerekmiyor.

İstihdam kaygısı artıyor Çalışanlarda işsiz kalma korkusu gi-derek artıyor. Bilimsel araştırmalar enstitüsü TNO ve İstatistik Bürosu tarafından 25 bin kişi arasında yapılan araştırma, 2007 yılında yüzde 16 olan oranın yüzde 32’ye yükseldiğini ortaya koydu. İşsiz kalmaktan kaygı duyanlara en çok 50-60 yaş grubunda rastlandı. 20 yaş altı gençlerin yüzde 17’si, 60 yaş ve üstündekilerin de yüzde 23’ü bu konuda kaygı yaşadığını söyledi.

Vatandaşlık numarasını kapatın Hollanda’da bugüne kadar 2 milyonun üstünde insanın sahte kimlik suçu mağduru olduğu tahmin ediliyor. İçiş-leri Bakanı Ronald Plasterk tarafından konuyla ilgili olarak parlamentonun alt kanadını oluşturan Temsilciler Mecli-si’ne gönderilen yazıda, sahte kimlik suçlarının 2007 yılından bu yana neden olduğu maddi zararın 2,8 milyar euro civarında bulunduğu kaydedildi. 2012 yılında yaklaşık 600 bin kişinin sahte kimlik suçu mağduru olduğu ve onlara verilen zararın 350 milyon dolayında bulunduğu ifade edildi. Bu tür suçların hemen, hemen yarısının, banka kartı-nın kopyalanması gibi mali suç kapsa-mında bulunduğu belirtildi.

GündemKısa haberler

Merkezi Rotterdam’da bulunan Afra Mobilya, üçüncü mağazasının açılış töreninde çevre esnafı başta olmak üzere birçok işadamı ve basın mensu-bu ve dostları hazır bulundular .Interieur Huis Gorinchem, şehir mer-kezinde çok uygun bir binada 4000 metrekare bir alanda ve pek çok ürün yelpazesiyle, uygun fiyatlarıyla, kalite-siyle, güler yüzlü personeliyle hizmet verecek olmanın haklı gururunu yaşı-yor. Ayaküstü görüşlerini aldığımız Afra Mobilya sahibi Adnan Mutlu özetle şunlara değindi:“Interieur Huis Gorinchem / Afra Meu-bel-Tapijthuis, 20 yıllık sektör tecrübe-si, güler yüzlü ve kalite standartlarının üzerindeki hizmetiyle müşterilerini memnun etmek amacına yönelik ye-nilikçi bir sistem anlayışına sahiptir.

Modern ve dekoratif tasarımlara sa-hip ürün yelpazesi ile kaliteden ödün vermeden hizmetini devam ettirmeyi başarmış ender Mobilya öncülerin-dendir. Modayı anlık olarak takip et-mesi ile yapılan modern düzenleme-leri kendi bünyesinde uygulaması, oldukça geniş bir kitleye hitap etmesi-ni beraberinde getirmiş olup, Interieur Huis Gorinchem / Afra Meubel-Tapijt-huis’yı sektöründe tanınmış bir firma-ya dönüştürmüştür.

“Memnuniyetiniz, memnuniyetimiz-dir.” Sözünü kendine ilke edinerek bu ilke üzerinden tüketicilere hizmetini sunan firmamız, mobilya arayışı içinde olan değerli müşterilerine taksit im-kânları ile kolaylık sağlamaktadır.En şık koltuk takımları, yatak odası ta-kımları, yemek odası takımları, duvar

üniteleri, genç odaları, laminat, mu-şamba, hali ile müşterilerimizin istek ve taleplerini karşılamak amacıyla hiz-met vermekteyiz. Kaliteye uygun fiyat-lardan sahip olmak ve ihtiyacınız olan

mobilyayı satın almak için tek yapma-nız gereken Interieur Huis Gorinchem mağazasına gelmek…

Hollanda’da 3 mağazada var olan ürünler ile sizlere kalite standartları-nın üstünde bir hizmet sunmayı amaç-lamaktayız. Mağazamızı ziyaret etmeden ve www.ihgorinchem.nl www.afratapijthuis.nl‘e göz atmadan mobilya satın almak konusunda karar vermeyin… Sizleri kaliteden yararlan-mak için mağazalarımıza bekliyoruz.” 20 yıldır bu sektörde belli bir birikim-le, vatandaşa hizmeti esas alan bir anlayışla ticaret yaptıklarına dikkat çeken Mutlu, Afra Mağazalarının, ka-litenin, güvenin, uygun fiyatın adresi olduğuna vurgu yaptı. Açılış töreni ve-rilen ikramın ardından sona erdi.

Afra Tapijt/Meubel olarak bilinen mobilya mağazası, Hollanda’nın merkezî yeri olan Gorich-hem’de, “Interieur Huis” adlı üçüncü şubesinin açılışını gerçekleştirdi.

Afra Mobilya Yeni Şubesini Açtı

habernieuws08

Multifestijn bu yıl on binleri buluşturdu

Festival bundan sonra daha da genişletilerek organize edilecek

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013

Page 9: 181 182

Londra’nın Güneyi Bedir Meydanı mı?“Onlarla mücadele etmemiz gerektiğini çok sık Kur’an’da okudum, onlar da bizimle mücadele ediyor. Göze göz, dişe diş. Burada kadınların bu olaya şahit olmalarından dolayı üzgünüm. Fakat bizim ülkemizdeki kadınlar da aynı olaylarla karşılaşıyorlar. Hiç bir zaman güvende olmayacaksınız. Devletiniz geri çekilsin. Onlar sizin çıkarlarınızı savunmuyor.” Bu cümleler, Londra’nın güneyinde bir İngiliz kışlasının önünde sokak ortasında bir İngiliz askerini öldürdükten sonra orada tevafuken bulunanlardan birinin kamerasına olayın faillerinden birisinin söyledikleri. Görüntüye dikkatle bakıldığında, sol elinde satır taşıyor ve sağ eli ise kanlar içerisinde. Harika bir İslam imajı! Ne dersiniz? Olayın faili Kur’an’ı okuduğunu söylüyor, hatta 11 Eylül’ü, İspanya ve yine İngiltere saldırılarını yapanlar da kuvvetle muhtemel Kur’an’ı okumuşlardır. Bir ihtimal okudukları ayetlerden bir tanesinin kısa bir analizini yapmaya çalışalım: “Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez. Onları yakaladığınız yerde öldürün; sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne, öldürmekten daha kötüdür…” (Bakara 190-191’in bir kısmı). Hicret, İslam tarihinde en önemli kırılma noktalarından bir tanesidir. Hicrete kadar Müslümanlara, şartlar ne olursa olsun, müşriklerle savaşmaları yasaklanmış, onlarla ilişkilerinde barışçı yöntemler izlenmesi emredilmiştir. Hicret sonrasında İslam devletinin kurulması ve gücün artmasıyla, zamanla ayrıntıları belirlenen şartlara ve kurallara riayet etmek kaydıyla savaşmalarına izin verilmiş ve gerektiğinde emredilmiştir. (Kaynak: Kur’an Yolu Tefsiri, Cilt 1, s. 294.) Daha fazla ayrıntı için kaynağa bakılabilir. Ayetin özellikle ‘aşırılığa sapmayın, Allah aşırılığa sapanları sevmez’ bölümü daha da enteresan. Müfessirler aşırılık ile ilgili şu sonuca varmışlar: 1. Haksız saldırı.2. Başlanmış savaşta aşırı gitmek (kadın, yaşlı ve çocukların öldürülmesi, anlaşma yapılmış toplumlara saldırmak, baskın saldırılar düzenlemek).3. Gereksiz kan dökmek.

4. Çevreye zarar vermek. Yukarıdaki hemen her başlık ayrı ayrı üzerinde durulacak konular. Üç büyük savaş (Bedir-Uhud ve Hendek) hicret sonrası yapılan savaşlar. Her savaş da ayrı ayrı analiz edilecek türdendir. Sonuç olarak Müslümanlar, gerek savunma ve gerekse genişleme amaçlı savaşlar ve fetihler yapmışlardır. Tarihsel olayların hepsi bir genel kural olarak o dönemin, kültürel, siyasî ve ekonomik ortamı göz önünde bulundurularak bir değerlendirmeye tâbi tutulur. Bu çerçeveden bakıldığında Müslümanlar ya da hangi toplum olursa olsun, kendisinde savaş potansiyeli olduğu zaman yeri geldiğinde gücünü başka ülkelerde test etmekten çekinmez.

Şu an yeryüzü Müslümanları, hicret sonrasındaki Müslüman potansiyeline sahip midir? Sanmıyorum. Her ne kadar Londra olayı sonrasında Obama’nın, kendilerinin İslam ile savaşta olmadıklarını ifade etmesine rağmen, Irak ve Afganistan’da ne aradıklarını sormadan edemiyoruz. Doğrudan “Biz Müslümanlarla savaş halindeyiz” demiyor Obama, ama 11 Eylül sonrası junior Bush’un söylediği “Haçlı Seferleri başlatacaklarını” nasıl yorumlamak lazım o zaman? Londra ve diğer eylemleri Kur’an’a dayandıranların delilleri ne kadar abesle iştigal ise, Obama’nın söyledikleri de bir o kadar anlamsız.Bu türden eylemler yaparak İslam daha sempatik hale mi getirilecek? Kur’an ve Sünnet’e dayanan hangi tecrübelere sarılarak suikast-saldırı yapılıyor? Üstelik eylemi yapanların görünüşlerine dikkat edilirse birçok ortak noktalar bulunabilecektir. Genç olmaları, hidayete yeni ermeleri, Kur’an’la yeni tanışmaları, hatta bazılarını tanıyanların hayrete düşmeleri… Zira radikal hiç bir düşünceyi dışarıya yansıtmamaları ve bu durumun, kıyafetlerinde bile gözlenmemesi, oldukça manidar geldi bana! Oldum olası, İslam dünyasında yaşananların faturasını Müslümanların dışındaki unsurlara (Batı, Yahudiler, Masonlar v.d.) doğrudan çıkarmadım. Eğer yaşananlardan memnun değilsek bunun en başta sorumlusu yine Müslümanlardır ve değiştirmesi gerekenlerin de yine içerideki Müslümanlar olduğunu düşündüm. “Eğer bir kavim, kendini değiştirmezse Allah o kavmi değiştirmez”. (Ra’d Suresi 11).

Bir kavmi değiştirmek zor olduğundan mıdır acaba, gidip de orada burada cennete bilet alma eylemleri yapılıyor. Gelen haberlere göre eylemciler Nijeryalı. Acaba neden kendi toplumlarında Allah için çalışıp, insanlara hizmet edip, samimî Müslümanlar yetiştirmiyorlar da, sokak ortasında adam öldürüyorlar? Bu arada Hollanda’da yaşayan Mısırlı aktör Sabri Saad El Hamus, Twitter hesabından, ‘liberal Müslümanların seslerini yükseltmeleri’ çağrısında bulunmuş. Merak etmesin, yaşananlardan yalnızca ‘liberal Müslümanlar’ değil, bilakis en çok benim gibi liberal olmayanlar muzdarip. Ama haklı olduğu bir taraf var: Hepimiz, bunun İslam olmadığını avazımız çıktığı kadar bağırmalıyız. Ama batılılara kendimizi ispatlamak için değil, bilakis İslam dünyasında bu tartışmayı başlatıp buna bir son vermek için.

Allah; Rasûlünü âlemlere rahmet olarak gönderdi. Yaşadığı toplumu putperestlik cahilliğinden, karanlığından kurtarıp, medeniyete, aydınlığa kavuşturdu ve hâlâ Kur’an’ın ışığı ile aydınlanmaya devam ediyoruz. O dönem hiç bir Müslümanın, Medine’den kalkıp Mekke’ye gelip sokak ortasında kimi müşrikleri infaz ettiklerini, suikast düzenlediklerini ben hiç bir siyer kaynağında okumadım. Âlemlere rahmet olarak gönderilen bir peygambere ve O’nun takipçilerine de bu yakışmaz. Maalesef Kur’an’ın ışığı bazılarının gözlerinde flaş gibi patlayınca Londra’nın güneyini Bedir zannedebiliyorlar.

AnalizErgün Madak

‘Aşırılığa sapmayın, Allah aşırılığa sapanları sevmez’

aktüaliteactualiteit 09

Festival bundan sonra daha da genişletilerek organize edilecek

yanı sıra Hollanda, Fas, Bosna-Hersek ve Surinam kökenli şirketler, kendi kültürlerini ve el sanatlarının tanıtımını yaptılar. Ziyaretçiler, Ebru sanatı, Hat sanatı, Resim sergileri, Uygulamalı Cam işleme sanatı, Lüle taşı süslemeciliği, Oltu taşı işlemesi, Bakır işleme, Halı ve kilim dokuma

ile el işini yakından görme fırsatı bulurken, Türk mutfağının emsalsiz lezzetini de tattılar. Rotterdam Belediyesi tarafından önümüzdeki 5 yıl boyunca Multifestijn’in Ahoy’da yapılması yolunda teklif alındığı da gelen bilgiler arasında bulunuyor.

Mehmet Ali Kıran, Güler Finans’tan Bahattin Güler, Konyalı Restorandan Mehmet Akçay, Dildade Tiyatro ekibinden Cengiz ve Mesut festivalde göze çarpan simalardı.Mülti festival şöleninde, Türkiye’den gelen ve Hollanda’da faaliyet gösteren Türk kökenli işletmecilerin

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013

[email protected]

Page 10: 181 182

habernieuws10

T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan Hollanda’daki Türk toplumunun değerli üyelerinin, Ramazan Bayramını şimdiden içtenlikle kutluyor; gönüllerince bir izin yapmalarını umut ediyor, huzur, mutluluk, barış ve kardeşlik dileklerimle selam ve saygılarımı sunuyorum.

HDV Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver Bütün müminlerin Üç Aylar ve Ramazan Bayramını şimdiden tebrik ediyor, bu önemli günlerin bütün insanlığa huzur, mutluluk, barış ve esenlik getirmesini Yüce Allah’tan bir kez daha niyaz ediyor, hayırlı bir izin yapmanızı diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum

T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral İzin dönemine girdiğimiz şu günlerde vatandaşlarımıza hayırlı yolculuklar diliyor, yola çıkmadan evvel resmî evraklarını kontrol etmelerini, kaza ve hırsızlık gibi olumsuzluklara meydan vermemek için dikkatli olmalarını istiyor ve bilvesile şimdiden bayramlarını kutluyorum.

T.C. Deventer Başkonsolosu Yunus Belet İzine gidecek olan vatandaşlarımıza kazasız, sıkıntısız bir yolculuk diliyor, herkesin bayramını şimdiden kutluyorum. Yolda herhangi bir sıkıntı yaşamamaları için, Bakanlığın hazırladığı yol bilgilerini içeren Tatil Aydınlatma Projesinden istifade etmelerini istiyorum.

HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu İzin günleri ve Ramazan ayı yaklaştıkça insanlarımızda heyecan da artmakta. İzin yapacak olanlara hayırlı yolculuklar diliyor, bayramlarını şimdiden tebrik ediyor, güzel bir tatil yapıp dönmelerini temenni ediyorum.

“İslam okulları iyi yönde ilerliyor”

2 3 yıl önce kurulan ve eğitime aralıksız olarak devam eden Stichting Islamitisch College şuan iki okul ve

600’ün üzerindeki öğrencisi ile göz doldurmaya devam ediyorBir yıldır genel müdürlük görevini sürdürdüğü Stichting Islamitisch College hakkında Hasan Hüseyin Göğüş ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Sürekli Hollanda basın ve kamuoyunu meşgul eden İslam okullarıyla alakalı en doğru bilgileri en yetkili kişilerden almaya çalışıyoruz. Sohbetimizden istifade edeceğinize inanıyoruz…

Bize kısaca okullarınız hakkında bilgi verir misiniz?Hasan Hüseyin Göğüş: Okulumuz 23 yıl önce “El Furkan” adıyla kurulmuş bir okuldur. 6 yıl önce ‘Ababil’ adlı ikinci bir okul açılmıştır. Stichting Islamitisch College adı altında çalışan iki okulumuzda şuan toplam 652 öğrenci bulunmaktadır. Okulumuzla ilgili genel bir bilgi olarak şunu söylemek isterim ki, çeşitli nedenlerden dolayı Hollanda’da pek çok Hristiyan ve Katolik okulları küçülürken Allah’a hamdolsun ki, bizim okulumuz sürekli bir büyüme ve artış kaydetmektedir. Bizi bunu Allah’ın bir lütfu olarak kabul ediyoruz. Kadın ve erkek iki müdürümüz ve çeşitli kökenden öğretmenlerimiz var. İyi bir iletişim ve harmoni içinde çalışmalarımızı yürütüyoruz.

İki okulunuz ve 652 öğrencinizin olduğunu söylediniz. Mevcut binalarınız bu talebi karşılıyor mu? Üçüncü bir okul açma planınız var mı?Evet, tabii var. Bu konuda bir süre önce yapılmış müracaatlarımız var. Ancak konu biraz siyasete takılmış olduğu için maalesef henüz olumlu cevap alamadık. Vlaardingen şehrinde açma niyetimiz vardı. Bunun için başvuruda bulunduk. Ama bu kabul görmedi. Elbette bir takım göstermelik gerekçeler belirtiliyordu ama biz bunun siyasî bir karar olduğunu biliyoruz. Bize göre üçüncü bir okulu açma gerekçeleri daha güçlüdür ve biz bu konuda ısrarcıyız yeni bir müracaat yapacağız.

Ababil adlı okulun taşınma durumu nasıl yürüyor?Ababil ‘i 2014 yılında yeni binasına taşıyacağız. Geçtiğimiz Nisan ayında Schiedam’da temelini attığımız ve 2014’de tamamlanacak olan yeni

binamızda Ababil olarak yerimizi alarak eğitimimize layık olduğu üzere en güzel ortamda devam edeceğiz. Bu, 8,5 milyonluk bir proje. Bu büyük binayı bir “Openbareschool” (kamuya açık) ile birlikte kullanacağız. Girişleri tamamen ayrı iki ayrı blok olan bu binada, spor salonu ve teknik sınıf gibi ortak kullanılabilecek bazı bölümler olacak. Aynı şekilde El Furkan okulumuz için de yeni bir bina müracaatımız oldu. Ondan da olumlu sonuç alacağımızı umuyoruz.

Okullarınızla ilgili biraz bilgi alabilir miyiz, önce Ababil okulundan başlasak…Ababil’in şu an 345 tane öğrencisi var. Okulumuzun eğitim düzeyi cito toets’larında yıllardır Hollanda ortalamasının üzerinde bir grafik çizmektedir. Elhamdülillah, bu bizim için önemli bir başarıdır diye düşünüyoruz. Elbette hedefimiz çıtayı daha da yükseltmektir. Bu yıl yüksek kabiliyetli (hoogbegaafd) çocuklarımıza yönelik bir çalışma başlattık. Kısaca okulumuzu başarıya götürecek tüm imkânlarımızı ortaya koymaya çalışacağız.

El Furkan için neler söylemek istersiniz?El Furkan’ın da şu an 307 öğrencisi bulunmaktadır. Bu okulumuzun da eğitim düzeyi yıllardır Hollanda ortalamasının üzerinde bir grafik çizmektedir. Elbette hedefimiz çıtayı daha da yükseltmektir.

Okulların önemli bir dayanağı olan veliler konusunda neler söylersiniz? Velilerin katkısından memnun musunuz? Hollandaca tabirle ‘ouders-betrokken-heid’ veli ilgisi ya da bağlılığı biz de gayet güzel. Gerçekten her iki okulumuza verilen veli desteği ve onlarla olan ilişki gayet iyi. Gerektiğinde her zaman gelip yardımcı olurlar. Bu yakın ilgi Hollandalıları hayli şaşırtıyor doğrusu. Velilerimizde aynı şekilde okulumuzdan çok memnunlar. Öylesine ki, çok yakınında başka okullar olmasına rağmen, gerek Rotterdam’dan gerekse Vlaardingen ve Delft’ten çocuklarını bizim okullara getiren velilerimiz var.

İslam okullarının genellikle sık karşılaştığı sorunların başında öğrenciyi taşıma sorunu yer almaktadır. Siz bu konuyu nasıl çözdünüz?

Bizim böyle bir sorunumuz yoktur. Velilerimiz kendileri getiriyorlar.

Okulunuzun yıllardır çizdiği başarı grafiğini neye borçlusunuz?Öncelikle belirmem gerekir ki, başarının büyük bir bölümü okul yönetimine aittir. Okulun başarısını kendisine dert edinenler bu başarının altına imza atanlardır. Başarı, geleceğe duyulan kaygıdan kaynaklanmaktadır. Bu yöneticilerimizden bazılarının okulun kuruluşundan beri faal olmasının da payı var elbette. Bilhassa kaliteli, vasıflı, ehliyetli öğretmen alımında müdürlerin daha rahat bırakılması da önemlidir diye düşünüyorum. Özellikle yöneticilerin İslam okulunda çalışmayı bir dava şuuruyla yürütmüş olmaları, önemli bir etken.

Yönetim kurulu başkanımız Muhammed Başalan’dır ve birlikte gayet esnek/rahat çalışmaktayız. Eğer bir sorun hâsıl olursa -yıllık planlanmış yönetim kurulu toplantısı dışında- derhal toplanabiliyor ve problemleri çözmeye çalışıyoruz. Hamdolsun bu konuda da gayet rahatız. İyi bir diyalog içindeyiz. Yaptığımız işi seviyoruz, gönlümüzü ortaya koyarak çalışıyoruz. Geleceğimize yatırım yapıyoruz. Yaşadığı ülkeyi ve insanlarını sevecek, onlara hizmet edecek hayırlı bir neslin yetişmesi için uğraşıyoruz.

Peki, Hollanda’da bulunan diğer İslam okulları ile ne tür bir iletişim içerisindesiniz? Onlarla da elbette görüşüyoruz. Çatı kuruluşumuz olan ISBO çerçevesinde belli aralıklarla üyeler toplantısında bir araya gelmekteyiz. Bunun dışında özellikle Rotterdam’daki okullarımızla, onların müdürleri Cihan Gerdan(SIPOR) ve Ayhan Tonca(IBN GHALDOUN) ile görüşüyoruz. Hatta bu yıl beraber çalışma ya da birlikte hareket etme adına bir adım attık. Yani okula bir malzeme alınacaksa aynı yerden daha uygun fiyatla birlikte almak ya da düzenlenen bir kursa birlikte katılmak gibi.

Öğretmen profiliniz nasıl? Daha çok hangi kökendendirler? Okulumuzda şu an itibariyle daha çok Fas ve Türk kökenli öğretmenlerimiz var. Daha başka Surinam ve Hollandalı kökenli öğretmenlerimiz var. Bizim önceliğimiz Müslüman olması. Ama Müslüman olmayan öğretmenlerimiz de var tabii ki. Öğretmen konusunda

Stichting Islamitisch College Müdürü Hasan Hüseyin Göğüş:Dost SohbetleriMesajlar

Başarının büyük bir bölümü okul yönetimine ait-tir. Okulun başarısını kendisine dert edinenler bu başarının altına imza atanlardır. Başarı, geleceğe duyu-lan kaygıdan kaynaklanmaktadır.

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013

Page 11: 181 182

söyleşiintervieuw 11

“İslam okulları iyi yönde ilerliyor”

Stichting Islamitisch College Müdürü Hasan Hüseyin Göğüş:

Anketten en büyük parti çıktı Manevi Koalisyon ortakları Liberaller (VVD) ve Sosyal Demokratların (PvdA) oy potansiyelleri Eylül 2012 seçim-lerinde bu yana en düşük düzeye indi. Şu an 150 kişilik mecliste toplam 79 sandalyeye sahip olan iktidar ortak-ları, bugün seçimler yapılsa ancak 40 milletvekili çıkarabilecekler. Partilerin oy potansiyelleri ankete göre şöyle: VVD(-19) 22, PvdA(-20) 18, PVV(+13) 28, SP(+8) 23, CDA(+1) 14, D66(+5) 17, CU(+1) 6, GL 4, SGP(+1) 4, PvdD(+2) 4, 50Plus(+8) 10.

Belediye meclisi üyeleri ödenek alamayacak İçişleri Bakanı Ronald Plasterk, görevi bırakan belediye ve eyalet meclisi üyel-erine işsizlik maaşı ödemesi yapılmasına son verilmesinin karar-laştırıldığını açıkladı. Plasterk, “bekleme parası” adı altında verilen işsizlik maaşından, 2014 yılında yapıla-cak belediye meclisi seçimleri ve bir yıl sonra yapılacak eyalet meclisi seçim-lerinden sonra ancak görevlerine geri dönemeyenlerin yararlanabileceklerini bildirdi.PvdA’lı (İşçi Partisi) Bakan, eyalet ve belediye meclisi üyelikleri-nin bir ek iş olarak değerlendirilmesi gerektiğine işaret etti.

Ton Heerts seçildi Ton Heerts, FNV İşçi Sendikaları Kon-federasyonu’nun yeni Genel Başkanı oldu. Daha önce geçici başkanlık göre-vini üstelenen Heerts, oyların yüzde 62’sini alarak rakibi Corrie van Brenk’i geride bıraktı. FNV üyelerinin başkanı ilk kez doğrudan seçebildikleri oylama-ya 1,2 milyon sendika üyesinden 139 bini katıldı.

Meclis araştırması isteniyor SP (Sosyalist Parti) milletvekili Renke Leijten, sağlık hizmetlerindeki yolsu-zluklar konusunda bir meclis araştır-ması yapılmasını istiyor. Hastanelerin ve özel kliniklerin sigorta şirketlerin-den yılda 50 milyon ila 180 milyon euro arasında haksız yere ödeme talep ettikleri belirtilen rapora dikkati çeken Leijten, bu konudaki araştırmanın ned-en daha önce yapılmadığının belirlen-mesini istediğini kaydetti.

“Eyaletler 2016’da birleşecek İçişleri Bakanı Ronald Plasterk, Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, Kuzey Hollanda, Utrecht ve Flevoland’ın 2015 yerine 2016 yılında birleşeceklerini belirtti. Plasterk, eyaletleri birleştirme çalışmalarının 2015 yılında yapılacak olan eyalet meclisi seçim-lerinden önce tamamlanamayacağını, bu bölgelerde bu nedenle 2016’da sandık başına gidileceğini kaydetti. Koalisyon ortakları Liberaller (VVD) ve Sosyal Demokratlar (PvdA), şu an 12 olan eyalet sayısının 5’e düşürülmesini kararlaştırmışlardı.

www.interajans.nl

Kısa Politika

okullarımız bir cazibe merkezi denebilir. Bize çok müracaat oluyor. Dolayısıyla seçme imkânımız daha geniş. Ben bir yıldır buradayım ve Hollanda’nın çeşitli bölgelerinden aldığım sinyaller, Ababil ve El Furkan okullarının çok iyi bir imajının olduğu yönündedir.

Farklı çalışmalarınız var mı? Elbette. Gezi amaçlı pek çok ülke ziyaret ediliyor. Endülüs’e gidiyoruz. Bu akla gelebilecek normal bir turistik gezi değil elbette. Studieweek dediğimiz bir eğitim çalışması. Üç yıldan beridir öğrencilerimizle birlikte Endülüs’e gidip orasını baştan sona gezerek öğrencilerimize tarihî süreci anlatıyoruz.

Öğrencilerimize oraya gitmeden önce bir tarih bilgisi veriyoruz. Daha sonra İspanya’ya vardığımızda oraya ilk adım atan 1.Abdurrahman’ın adım attığı yerden başlıyoruz ve orada yaşanan tarih nasıl yaşanmışsa onu anlatmaya çalışıyoruz. Beş gün süren gezimiz içinde Cordoba, Sevilla, Granada gibi önemli merkezleri geziyoruz ve en son Müslümanların Endülüs’ü terk ettikleri noktadan geri dönüyoruz. Bizce çok önemli bir gezi oluyor. O dönemde Müslüman ilim adamlarının yaptıklarını duyduklarında öğrencilerin daha çok özgüven kazandıklarını düşünüyoruz.

Son olarak okulunuz ile alakalı nasıl bir mesaj vermek istersiniz? İnsanlarımız maalesef halen İslam okulları hakkında yanlış bilgilere sahipler. Burasının bir devlet okulu olduğunu bilmiyorlar. Burasının çok değişik yer olduğunu sanıyorlar. Oysa burada verilen dersler devlet okullarında verilen derslerdir. Biz sadece bunun yanında din ve ahlak dersleri veriyoruz. İtikad ve ibadetler noktasında donanımlı bir şekilde hayata hazırlamış oluyoruz.Kısaca buraya gelen çocuklara bir Müslümanın nasıl davranması gerektiği öğretiliyor ek olarak.

Öğretmenlerimiz gayet kaliteli, her biri yüksekokul mezunu; zaten aksi takdirde öğretmen olamıyor. Şunun da altını çizmek isterim. Öğretmenlerimizin çoğu genç ve Müslüman olduğu için çocuklarımızı

çok iyi anlıyorlar. Onların ev ortamlarını iyi bildikleri için çocuklar kendilerini güvende hissediyorlar. Çocuklarda kendilerini bu sıcak ortamda haliyle daha rahat ifade edebiliyorlar. Ve böylece başarı kaçınılmaz oluyor. Bu gün bakıldığında üniversite bitirmiş çok sayıda İslam Okulu mezunu var.

İslam okuluna giden her çocuk namaz kılmak dâhil dinimizin pek çok temel şartlarını öğrenmiş oluyorlar. O bilgiler ki, onların hayatları boyu her daim kullanabilecekleri önemli bilgilerdir. Hamdolsun gidişat her bakımdan okulumuzun iyi yönde ilerlediğini gösteriyor. Okulların kalitesini yükseltmek için sürekli projeler üretiyoruz ve uzun vadeli yatırımlar yapıyoruz. Beden eğitim öğretmenimiz Akif Başalan’ın büyük gayreti ve becerisiyle okullarımızın aldığı çok sayıda spor alanında ödülleri var.

İlkokullar, eğitimde son nokta değildir. Bundan dolayıdır ki, bugünlerde yine zan altında tutulan ve suçlanan İslam ortaokulu Ibn Ghaldoun’a sahip çıkılması gerekir.

Asıl kahramanlar... Müdürlerimiz Bu arada Ababil okul müdürü Ali Kemal Kadı ile ve El Furkan okul müdiresi Ümüs Yıldırım ve okulun olmazsa olmazı olarak tanımladıkları otobüs şoförlüğü dâhil pek çok alanda okula yardımda bulunan kurucu üyelerden Aslan Aydın’la tanışarak kısaca çalışmaları hakkında bilgi almaya çalıştık.

Ali Kemal 16 yıldır eğitim alanında değişik kademelerde görev yapmış. O da genel müdür gibi bir yıl önce Ababil’de göreve başlamış. 350 öğrencisi bulunan Ababil okulunda müdürlük yapıyor.

Ababil’le alakalı düşüncelerini soruyoruz. Her kesimden talebesinin bulunduğunu, bunun da bir zenginlik olduğunu söylüyor. Bilhassa o da genel müdür gibi diğer okullar öğrenci kaybederken kendi okullarının büyük bir artış kaydettiğinin altını çiziyor ve bundan da büyük memnuniyet duyuyor. Müdürlüğün kendisi için yeni bir meydan okuma olduğunu belirten Kadı, günlük çalışmalarının haftalık planlamalarla belirlendiğini

söylüyor. Ali Kemal Kadı son günlerde okulun eksi ve artılarını tespit etmeye çalışıyor. El Furkan Okulu müdiresi Ümüs Yıldırım okullarına gelen talebelerin genellikle Vlaardingen, Maasluis ve Delft’ten geldiklerini ve diğer okullarda olduğu gibi çeşitli kökenlerden olduğunu söylüyor.

Okullarında 16 gurubun bulunduğunu belirten Yıldırım, velilerin çocuklarını neden El Furkan’a gönderdiklerini şöyle açıklıyor. “İslamiyet’e önem verdikleri için. Eğer bu böyle olmasaydı Delft’teki ya da Rotterdam’daki bir veli çocuğunu hemen evlerinin köşesindeki bir başka okula gönderirdi”

Esasen herkes aynı şeylerin altını çiziyor: “Dayanışma”. Kısaca bu okullarda genel müdür, müdür, öğretmen, öğrenci ve veli arasında çok sıkı bir dayanışmanın olduğunu gördük. Önümüzdeki yıllar daha güzel günlere gebe gözüküyor.

Adnan ŞahinSchiedam «

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013

“İslam okulları iyi

Geleceğimize yatırım yapıyoruz. Yaşadığı ülkeyi

ve insanlarını sevecek, onlara hizmet edecek

hayırlı bir neslin yetişmesi için uğraşıyoruz.

Page 12: 181 182

Bayramınızı Tebrik Ediyor, Şimdiden Hayırlı Yolculuklar Diliyoruz...

06 34 34 75 34

Page 13: 181 182

Bayramınızı Tebrik Ediyor, Şimdiden Hayırlı Yolculuklar Diliyoruz...

Page 14: 181 182

Hollanda İslam Federasyonu Gençlik Teşkilatı, düzenlendiği “Gençlik Şöleni” adlı programla yüzlerce genci bira araya getirdi. Programa coşku ve heyecan hâkimdi.

“Batıl tiyatrosunda hak piyesi oynanmaz”

SİM Müdürü Hasan Koç:Güncel

P rograma konuşmacı olarak eski bölge başkanlarından, gezici hatip Hasan Koç, sanatçı Umut Mürare,

şovmen Recep Demirkaynak katıldılar. Rotterdam İskender Paşa Cami imamı Mustafa Kılıç’ın okuduğu Kur’an-ı Kerîm ile başlayan programı Bölge Gençlik ‘İslam Color’ birim başkanı Sezer Değmez sundu. Şölende tema olarak seçilen ‘Hidayete Davet’ konusu çerçevesinde son yıllarda dünyada hidayete erip İslam’ı seçen yabancı kökenli insanların hidayete eriş hikâyeleri sinevizyon aracılığı ile gösterildi. Ayrıca 6 yıl önce İslam’ı seçen ve şu an İslam Color’da Genel Koordinatörlük görevini yürüten Jeffrey Xavier adındaki genç ile sahnede canlı olarak bir söyleşi gerçekleştirildi. Jeffrey, Hollandaca olarak salondakilere İslam’ı neden ve nasıl seçtiğini, huzuru İslam’da nasıl bulduğunu anlattı.

İslam Color’a Genel Merkezden tam notSezer Değmez gençlik teşkilatının son yıllarda üzerinde önemle durduğu, kendisinin de başkanı bulunduğu İslam Color projesi hakkında bilgiler sundu. Çok önemli bir boşluğu

dolduran İslam Color Projesi’yle yabancılara yönelik olarak Ehl-i sünnet vel cemaat’e uygun olarak bilgilendirmeler yapılmakta.

Futbol putlaştırılıyorArdından Gençlik Teşkilatı Başkanı Erkan Turan söz alarak gençlere hitap etti. Erkan Turan konuşmasında şunlara değindi:“Gençler, gerek ekrana yansıtılanlardan gerekse konuşulanlardan önümüzdeki yılın temalarını anlamanızı istirham ediyoruz. Ülkemizde son yirmi yıldır İslam aleyhtarı çeşitli olaylar çıkarılmaktadır. Ama Allah’ın lütfu keremiyle olaylar İslam’ın lehine dönmektedir. Dönmeye de devam edecektir. Allah’ın nurunu tamamlayacağına inanıyoruz. Olayları ibret alarak takip ediniz. Hollanda’da yetişen gençlik artık her alanda kendini yetiştirmektedir. Bu birikimin bilhassa İslam’ı anlatma konusunda iyi kullanılması gerekmektedir. Gençlik Teşkilatı olarak üzerinde çalıştığımız önemli temalar var. Bunlardan bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz: İnsanların hidayetine vesile olmak, Aile kavramının korunması ve ilahlaştırılan futbol tutkusuna karşı mücadele

etmektir. Günümüzde, Avrupa’da çeşitli cephelerden saldırıya uğramış bulunan ‘aile’ ortamını korumak, vatanı korumak kadar önemli ve kutsaldır.İnançlarımızla futbol arasındaki ayrımı çok iyi belirlememiz gerekir. Futbol, keyif alınarak izlenen ya da yapılan bir spor olması gerekirken, onu bir “put” haline getirmemek gerekir. Millî Görüş gençliğinin, futbolu gerektiği ölçüde anladığından kuşkum yoktur. O gençlik, sosyal medya kanallarından futbol borazanlığı yerine dünyanın dört bir köşesinde zulme uğrayan mağdur, mazlum ve yoksulun sesi olmakta, haksızlığa karşı haykırmaktadır.”

“Sizi gören İslam’a âşık olsun” Babasının vefatı nedeniyle Türkiye’de bulunan NIF başkanı Mehmet Erdoğan adına başkan yardımcısı Bahri Bulut gençlere hitap etti. Bulut, Millî Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın gençlere yönelik bazı tembihlerini hatırlatarak ve tüm geçmişlerimize rahmet dileyerek başladığı sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz gençler bizlerin ümidisiniz. Gururumuzsunuz. Sizler geleceğin ümmetini oluşturan gençlersiniz. Bunun farkında olun

İbhâr/Deniz YoluDeniz Çatıkkaş

Gençlerle iletişim ve usulüne göre konuşmak…Bu ayın yazısında, sizlerle kasaca aile içi ve çocuklarla, özelliklede gençlerle olan ilişkilerde usulüne göre uygun söz ve iletişimin önemine değinmek istiyorum. Yazıma konuyla

alakalı olarak kısa bir hikâyeyle başlamak isterim…

New York’ta, Brookleyn

köprüsünün üzerinde dilenen âmâ bir dilenci bürgün, bir şairin dikkatini

çeker. Dilencinin

boynunda asılı bir tabela vardır.

Şair dilenciye ‘günlük kazancının ne

kadar olduğunu’ sorar. Dilenci, “8 -10 dolar olduğunu” söyler. Bunun üzerine şair, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar: “Şimdi buraya senin kazancını artıracak bir şeyler karaladım, bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin!” der ve oradan ayrılır.

Şair bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci: “Beyefendi, size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı.Çok merak ediyorum tabelaya ne yazdınız?” diye sorar. Bunun üzerine şair gülümser ve: “Tabelada doğuştan körüm, bana yardım edin!” yazıyordu; bense “Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim!” diye yazdım.

Doğruları söylemek ne kadar önemliyse, bunları en güzel şekilde ifade etmekte o kadar önemlidir… Zira güzel sonuçlara ulaşmak için

güzel yollar aranmalıdır.Nice hakikatler, yanlış veya kusurlu söz ve usullerin kurbanı olmuştur...

Özellikle ergenlik çağında olan gençlerle olan iletişimde, usule dikkat etmek ve onun, yaşadığı fiziksel ve psikolojik durumu göz önünde bulundurmak çok önemlidir.Ergenlik döneminde, ergenin duygusal gelişimi ile ilgili ihtiyaçları ve onda kaygı oluşturan bazı durumları sizlerle paylaşmak istiyorum…

- Karamsarlık, huzursuzluk ve iç sıkıntısı yaşarlar ve bu gibi hoşa gitmeyen duygulardan bunalırlar. Kendisine güven verecek ve bu duygusal durumların yaşa bağlı, bu çağa has ve geçici bir durum olduğunu anlatacak bir anne babaya ihtiyacı vardır.

- “Anlaşılmamak” bu gibi gençlerin en belirgin sorunlarındandır. Anne ve babanın, gencin söylediklerini, onu eleştirmeden, küçümsemeden ve yargılamadan dinlemesi ve böylelikle kendisini anlatmasına fırsat tanıması genci rahatlatacaktır.

- Özellikle karşı cinsle ilgili hayal kırıklıklarında genç, kendisini anlayacak birine ihtiyaç duyar.

- Anne ve babadan daha fazla izin ister. Bağımsızca davranışları engellenince gerginleşebilir ve anne babası ile çatışmaya düşebilir.

- Anne ve babanın, genci istediğinden farklı alanlara yöneltmesi, ondan yapabileceğinin üstünde görevler beklemesi, onu aşağılaması, onu başkaları ile kıyaslaması, ona akranları yanında kaba davranması, sık sık eleştirmesi ve çocukların yanında birbirleriyle kavga etmesi, genci kaygılandıran tipik anne-baba davranışlarıdır.

habernieuws14

“Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim!” diye yazdım.

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013

[email protected]

Page 15: 181 182

SİM Müdürü Hasan Koç:

Çocuklarımızı sapıkların eline teslim ederken...35 yaşında bir bayan öğretmen 15 yaşındaki erkek öğrencisini 2 yıl boyunca taciz ediyor ve sırf ona yakın olabilmek için öğrencisinin ailesiyle de bir şekilde tanışıp onlarla da arkadaş oluyor. Burada öğretmenin asıl amacı hepinizce malum; amaç, öğrencisinin ailesi ile arkadaşlık kurmak değil, aksine öğrencisine daha yakın olmak ve onunla daha sık görüşüp, onu istediği zaman taciz edebilmek. Nasıl bir ruh hali ve nasıl bir sapıklık; tabi ki bunu anlamak mümkün değil!Çocuklarımızı gönül rahatlığıyla eğitim almaları için okullarına göndermek neredeyse hayal oldu desek, yanlış bir cümle kurmuş olmayız herhalde. Okul denilince aklımıza ilk olarak olumlu düşünceler gelmesi gerekirken artık maalesef olumlu düşünemiyoruz okullar hakkında. Aklımızda ne kadar olumsuz düşünce var ise artık ‘okul’ denilince ortaya çıkabiliyor.

Benim okul yıllarımda sapıklar, saldırganlar gibi kötü insanlar, kısacası tüm kötülükler okul ile ev arasındaki mesafede bulunurdu. Ama günümüzde okulların içinde bile sapıklar kol geziyor ve hatta bu bir öğretmen bile olabiliyor! Günümüzde bu tür ve benzer olaylara basında sıkça rastlamak mümkün.

Gözlemlediğim şu ki: Birçok aile bu tür olaylara duyarsız kalarak görmezlikten, duymazlıktan geliyor. Bazıları bu olayları yaşanmamış sayarken, bazıları da kendi çocuklarının veya yakınlarının çocuklarının başlarına böyle bir şeyin gelmeyeceğini düşünüyorlar. Oysa ne kadar yanlış bir düşünce bu. Bu tür olayları yok saymak, bu olayların olmadığı anlamına, bu olaylara tepkisiz kalmak da bir daha bu olayların yaşanmayacağı anlamına gelmez. Bu olayları kabul etmemiz ve tepki göstermemiz gerek. Ancak kabullendiğimiz takdirde çözüm

arama aşamasına geçebiliriz.Çocuklarımızı karşımıza alıp açık bir şekilde konuşmalıyız. Sokağa gönderdiğimizde karşılaşabilecekleri tehlikelerden onları nasıl haberdar ediyorsak, aynı şeyleri okula gönderdiğimizde de söylemeliyiz.Genel olarak devlet ortaokullarında duymaya alıştığımız bu tür olaylar bizleri yanıltmasın.

Geçtiğimiz yıl Ekim ayında Hollanda’nın en iyi ortaokullarından sayılan SH Hıristiyan Özel Okulu’nda da taciz olayı yaşanmıştı. Oğlum da bu okulun öğrencisi olduğu için bu olayla ilgili yaşanan süreçten bizzat haberdarım. Olay ilk ortaya çıktığında tüm ailelere böyle bir olayın varlığını kabul eden mektuplar dağıtılmış ve konu hakkında konuşmak isteyenler için dinleme, anlatma ve paylaşma odası hazırlanmıştı. Daha sonra taciz konusu açıklığa kavuşunca ailelere yine bilgilendirme mektupları dağıtılmıştı. Ayrıca bir akşam ailelere konuyla ilgili konuşma günü, öğrencilere yönelik de ayrıca bir program organize edilmişti. Yani burada biz ailelere anlatmak istediğim şu; ortada bu türden bir olay varsa bunu her yönü ile konuşmamız ve paylaşmamız gerekiyor. Yaşanan olay olmamış gibi davranmamamız ve her şey yolunda, hiçbir sorun yokmuş gibi olayların üzerini kapatmamamız gerekiyor.Sapık davranışların ve sapıkların büyük oranda arttığı bir dönemde yaşıyoruz.

Bize emanet olan çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Onları sapıkların kol gezdiği bir zamanda azıksız bırakmayalım. Yaşanan taciz olaylarını çocuklarımızla her yönü ile ele alıp konuşalım. Onları sokaklarda yaşanan sapıklıklardan nasıl haberdar edip koruyorsak, aynı şekilde okullarda yaşanan sapıklıklardan da haberdar ederek koruyalım.

AynaHavva Koç

lütfen. Bu toplum ne kadar talihli aslında. Sizler varsınız çünkü bu toplumda. Sapasağlam bir imana sahip, alnı secdeleri öpen, kendi öz benliğini yitirmemiş, toplumun dilini ve dertlerini bilen ve o dertlere çare arayan bir gençliksiniz siz. Hamdolsun! Bu toplumda nice sıkıntı çekenler var. Nice fenalıklar içerisinde zaman geçirenler var. Arayışta olanlar var. Onlar için bir ışık, bir nur olmaya aday olun. Kucaklayıcı olun. Ümmetçi olun. Davanızda o kadar samimi olun ki, sizi gören İslam’a âşık olsun. Allah’a ve habibine sevgisi artsın. Çalışkan ve üretken olun.Kutlu elçimiz, “İnsanların en hayırlısı insanlara faydası dokunandır” buyurarak bizler bir yol haritası çıkarmaktadır.“Kurtuluşa erenler, ancak hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülüğü men edenlerdir” buyuran Rabbimiz, bizim duruşumuzu şekillendirmektedir.

Daha sonra sanatçı Umut Mürare sahne alarak çok sevilen “Güller açmasa da” adlı eseriyle sevenlerine merhaba dedi. Ve okuduğu güzel eserleriyle gençleri coşturdu. “Batıl tiyatrosunda hak piyesi oynanmaz”

Günün konuşmacısı Hasan Koç çeşitli konularda gençleri uyararak şunları söyledi:“En tehlikeli yanlış, gerçeğe en yakın olan yanlıştır. Bugün İslam dünyası bununla aldatılmaktadır. İman sahibi olduğunu zannettiğimiz milyonlarca insan bu gidişe aldanmaktadır. Eğer hakiki manada iman sahibiysen Allah sana üç şey verir. Hidayet, dirayet ve feraset. Hidayetle hakla batılı ayırt edebilirsin. Ferasetle neyin hakka ve neyin batıla hizmet ettiğini bilirsin. Ne yazık ki on yıldır Türkiye başta olmak üzere İslam âleminde Müslümanların hidayeti kararmıştır. Allah muhafaza buyursun.Millî Görüş bir tıp doktoruna benzer. Önce dünyanın fotoğrafını çeker, ardından hastalığı teşhis eder. O hastalığın ilacını tespit eder, bir doktor gibi reçeteyi yazar, bir eczacı gibi gelir ilacı hazırlar ve o hastaya içirir. Ancak hasta ilacı içmek istemez, seni tekmeler. O tekmelemesi niye? Aslında iyileşeceğini biliyor. Ama ilacın tadı acı olduğu için içmek istemiyor. “Efendim bu beni tekmeledi ne hali varsa görsün” diyemezsin. Şefkatle yaklaşıp o ilacı ona içireceksin. Zira onun da iyileşip dünya ve ahiret saadetine ulaşması lazım. Müslümanlar son

on yıldır yanılgı içinde batıla hizmet etmekteler. Batıl tiyatrosunda hak piyesi oynanmaz. Arap Baharı’nı belli merkezler organize ederek düğmeye bastılar. Bu oyun şimdilerde Türkiye’de oynanmak isteniliyor. İki ağacı bahane ederek başlatılmak istenen bu oyun bir felakettir ve bunun önüne geçecek olan ise sadece Millî Görüştür. Başka adres yoktur. Programda ünlü şovmen Recep Demirkaynak da sahne alarak gençlere güncel konularda kendine has mizahî üslubuyla anlatımlarda bulundu.

İlim En son bir değerlendirme konuşması yapan IGMG Gençlik Başkanı Selçuk Çiçek böyle başarılı bir program yaptığı için gençlik başkanını tebrik etti. Program boyu heyecanları artarak devam eden gençlere de programa katkılarından dolayı teşekkür etti. Çiçek özetle eğitimin önemine değindi. Endülüs’te zirveye ulaşan İslamî ilimlerin nasıl başlayıp inkişaf ettiği sürecini örneklerle anlattı.

Adnan ŞahinSchiedam

panoramapanorama 15doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 181/182 - 2013

[email protected]

«

1000 Yılın Temel EseriDeliller ve Hükümleriyle İslam Fıkhı

Prof. Dr. Cevat Akşit

Prof. Dr. Cevat Akşit başkanlığında bir ekip

tarafından Türkçe’ye kazandırılan 31 ciltlik bu

önemli esere mutlaka sahip olmalısınız...

İsteme adresi: Hollanda İslam Federasyonu Strevelsweg 700 U413 3083 AS Rotterdam

Telefon: 010 - 471 68 47E-posta: [email protected]

€ 199,-€ 399,-

Page 16: 181 182

iyi y

olcu

lukl

ar d

iler

Page 17: 181 182

Bayramınızı Tebrik Ediyor ve Şimdiden Hayırlı Yolculuklar Diliyoruz

Page 18: 181 182

habernieuws18

Bursa’nın tarihî ve kültürel zenginlikleri keşfedilmeyi bekliyor…Gezi-Yorum

Dört yıldır İç Anadolu Mutfağı ile Rotterdam’da hizmet veren Konyalı Otantik Restoran yeni yüzü ile Rotterdamların karşısına çıktı.Başta Konya’nın etli ekmeği ile

Rotterdamların ağız tadına hitap eden Konyalı Restoran, daha geniş kitlelere ulaşmak için 125 m2’lik ek bölümünü düzenlenen tören ile hizmete açtı. Özellikle Hollandalıların beğenilerini “Hımm, Lekker” şeklinde ifade ettikleri açılış töreni, adeta şölen havasında geçti. Açılış törenine başta T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu’ndan Muavin Konsolos Aslin Savran olmak üzere, Fijenoord Belediye Başkanı Seyit Yeyden, yardımcısı Turan Yazır, Ijsselmonde encümen azası Nejat Kaya, İşçi Partisi (PvdA) milletvekilleri Tunahan Kuzu ve Selçuk Öztürk, Sivil Toplum Temsilcileri, çevre esnafı, birçok işadamı, basın mensubu ve dostları katıldı.Vatandaşa daha iyi hizmet vermek için imkânlarını zorlayarak ek bölümü hizmete açtıklarını ifade eden işletme sahiplerinden Mehmet Akçay, mekanlarına duyulan güven ve

teveccühten dolayı memnuniyetini belirtti.Türk mutfağının her çeşidini vatandaşların beğenisine sunduklarını belirten Levent Akçay ise, Konya etli

ekmeği tadında hazırladıkları etli pidelere büyük bir rağbet olduğunu söyledi. Sundukları kaliteli ve sağlıklı ürünlerle müşterilerinin uğrak yeri haline gelen Konyalı Restoranın açılış töreninde bir konuşma yapan Fijenoord Belediye Başkanı Seyit Yeyden, Belediye başkanlığını yaptığı bu ilçede kaliteli restoran sayısının çoğalmasının mutluluk verici olduğunu, söyledi.Milletvekilleri Tunahan Kuzu, Selçuk Öztürk ve Muavin Konsolos Aslin Savran da kısa birer selamlama konuşması yaparak, bu gibi önemli girişimlerden duydukları memnuniyeti dile getirdiler ve işletme sahiplerini tebrik ettiler. Açılış törenine ikramların lezzeti kadar Karagöz ile Hacivat’ın esprileri de damga vurdu.Açılış töreni, dostlarla yapılan sohbetlerin ve ikramların ardından sona erdi.

Konyalıdan eşsiz hizmet

Hollanda’da düzenlenen Utrecht Turizm fuarına katılan Bursa Valiliği yetkililerinin daveti

üzerine Hollanda’dan bir grup Türk gazeteci 4 günlük bir ziyaretle Bursa’ya çıkarma yaptılar. Gazetemiz elemanlarından sevgili Adnan Şahin’in de takip ettiği gezinin çarpıcı notlarını önemine binaen sizlerle paylaşıyoruz.

‘Tüm Zamanların Güzel Şehri’ dedikleri Bursa’nın tarihî ve kültürel zenginliklerinin sadece kendi insanımız tarafından değil, Hollandalılar tarafından da keşfedilmesi amacıyla düzenlenen geziye önce Hollandalı, ardından da Türk gazetecileri katıldılar.

Davet, Bursa Vali Yardımcısı Samet Ercoşkun tarafından yapılmıştı. HOGİAF Başkan Yardımcısı Vecih Er’in organizesini üstlendiği dört günlük geziye Bursa özel Medical Park Hastanesi destek verdi. Bu çerçevede kentte ağırlandık, Bursa’nın doğal güzelliklerinin yanı sıra geniş kitlelere tanıtılmayı çoktan hak etmiş pek çok yeniliklerini tanıma fırsatı bulduk. İlk gün, Bursa’nın cennet köşelerinden Cumalıkızık köyü yakınlarındaki Saitabat Şelalesi gezdirildi. Yeşillikler içinde bitmeyen bir şarkıyı söyleyen şırıl şırıl akan suya kuş sesleri de eşlik ediyordu.

50 yıl önce Bursa’dan Belçika’ya işçi olarak gelen (1963) Burhan Suat Erkal’ın kızı olan ve şuan TBMM Milletvekilliğinin yanı sıra

aynı zamanda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türk Grubu Üyeliğini yapan Tülin Erkal Kara ile görüşüldü. İşçi ailesi çocuğu olan Tülin Erkal Kara’nın siyasete giriş süreci kendi ağzından dinlenildi

“Şehrin hoşgörüsünü dünya ile paylaşıyoruz”İkinci gün, Bursa Girişimci İşadamları Derneği Yöneticileri ile bir araya gelindi. Dernekleri hakkında bilgi veren BUGİAD Başkanı Ali Fuat Er, yaklaşık bin işadamının üye olduğu dernekleri ile şehrin hoşgörüsünü dünya ile paylaştıklarını söyledi.

Şehrin önemli yerlerine ziyaret… Bursa, denizi, ovası ve dağları ile birlikte farklı güzellikleri bir arada barındırdığı gibi, Museviliği, Hristiyanlığı, Müslümanlığı ve daha başka farklı inanışları da bir arada kucaklayarak ebrunun birbirine karışmadan şekillenen renkleri gibi bir tablo koyuyor ortaya. Milattan önce 185 yıllarında kurulan, Roma ve Bizans medeniyetlerine ev sahipliği yapan Bursa daha sonra 1326’da Orhan Gazi tarafında fethedilerek Osmanlının ilk başkenti olmuş.

Osmanlının beylikten devlete ve devletten de imparatorluğa giden yolunu açmış bu kutlu kent keyifle gezildi ve tarihe şan veren sultanlar rahmetle yâd edildi. Ulu Camii’nin, Yeşil Türbe’nin, içinde 12 türbe bulunan Muradiye Külliyesi’nin manevî ikliminden istifade edilmeye çalışıldı. Ebedî istirahat hanelerine çekilmiş olan Osman Gazi, Bursa

fatihi Orhan Gazi, ilk şehitlik unvanına sahip olan Sultan Murat Hüdavendigar, Rumeli fatihi Yıldırım Bayezid’in mücadelesine şahit olundu. Devlet-i Âli’nin fetret devrinden çıkışının mimarı ve yeşil türbede metfun olan Sultan Çelebi Mehmet ve Sultan II. Murad’ın türbelerinin bulunduğu topraklar üzerinde dolaşmak onların manevî huzurlarında olmanın ayrıcalığı yaşanıldı. 20 adet kubbesiyle, kubbesinde güneş sistemi gezegenlerini anlatan ilginç bilim verileriyle, duvarlarında akıllara durgunluk verecek bir incelik ve güzellikteki hat sanatıyla, içine girenleri büyüleyen Ulu Camii’nde namaz kılmanın huzuru yaşanmaya çalışıldı.

“OGÜ, Avrupa’dan bu yıl öğrenci kabul edecek”Güney Marmara bölgesinde Aralık 2011 tarihinde kurulan ilk vakıf üniversitesi olma özelliğini elinde bulunduran ve Avrupa’ya da açılmak isteyen Bursa Orhan Gazi Üniversitesi rektörü ve diğer yöneticileri ile görüşüp üniversite hakkında bilgi alındı. Rektör Prof. Dr. Recep İleri, ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirdi Bursa Vali Yardımcısı Samet Ercoşkun ise, Orhangazi Üniversitesi’nin de kurulmasıyla kentte üniversite sayının üçe çıktığını, OGÜ’nin kente ayrı bir değer kattığını söyledi.

Ülkenin en büyük sağlık gurubu: “Medical Park Hastanesi”Şehrin tam merkezinde bulunan Medical Park Hastanesi Genel Müdürü Doç. Dr. Sedat Demir ve yardımcıları

Tüm Zamanların Güzel Şehri Bursa’dan Selam Var

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013

İş Dünyası

Bayramınızı tebrik ediyor,

hayırlı yolculuklar

diliyoruz

Page 19: 181 182

yaşamhet leven 19

Babam! Göz bebeklerine ninniler söyleyeceğimBazen geçmişin özlemiyle dolup taşar insan; bir sinema şeridi gibi geçer günler, haftalar, aylar ve yıllar. Aynanın karşısına geçip hesap sorası gelir zamandan. Yüzündeki acı çizgiler derinleşir yılların yorgunluğundan.

“Gitti gelmez geri gençlik, selam sana ihtiyarlık” diyerek bulunduğu yaşı kabullendirir insana aynalar zamanla.Hatıralar dolaşır gözlerinin önünde. İçi bir başka kıyılır. Hele bir de gurbette isen, düştüyse içine bir sıla özlemi, o zaman daha farklı bir acı çöreklenir göğsünün tam orta yerine. Can tahtına oturmuş, bağdaş kurmuş gibi Azrail, kaba soluk alış verişleri ile sılaya selam çakar insan...

Özledim seni… Kaybettiklerini özler insan. Vefat etmiş rahmetli babayı, anayı, dedeyi, nineyi, kardeşleri özler. Sıcak tatlı bakışları, huzur veren gülüşleri mahalleyi özler insan. Bir yanı yıkık kerpiç evleri, gençliğin baharında başımızda kavak yelleri estiren ağaçları, çamurlu yolları, köyün ortasından şırıl şırıl akan dereleri çayları, bu günün haber merkezi gibi çalışan berrak akan pınar başlarını. Yurttan sesler korosunu özler insan. Yani şimdilerde olmayanları özler insan.Ve şu anda yanı başımızda olanlarımızı, hala nefesiyle hayat bulduklarımızı belki de hiç aklımıza getirmeden onlardan hiç ayrılmayacakmış gibi umarsız davranıyoruz, cömertçe harcıyoruz ya da öyle davrandırıyor bize zaman!

Sürükleniyoruz kötü rüzgâr önünde köksüz bir diken misali…Hâlbuki gidenler gitti, iyilik kervanları ellerimizin arasından bir sabun gibi kayıp geçti. Geride vefa ve özlem bıraktılar. Ancak şu an hala ellerimizin ulaşacakları var, gözlerine bakacaklarımız var. Varsa eğer “bu eli bırakma oğlum” diyen babalarımız analarımız var; o zaman onların gözlerine korkmadan ürkmeden, edebi gözlerinden düşürmeden bakacak evlatlarımız da olmalı. Çok sevdiğim bir dostum demişti

“Ben babamın göz rengini bilmiyorum. Çünkü onun gözlerine bir kerecik doyasıya bakamadım, bu korkudan değildi, o günün saygı anlayışındandı.”

Bu hâl bana çok dokundu. Ey babam ben senin göz bebeklerine ninniler söyleyeceğim. Şimdi ey evlatlar, geçin babalarınızın karşısına, oğullarımız kızlarımız, kaybolun babalarınızın okyanus misali gözlerinde, unutmayın hayatın her rengini içinde saklayan o emsalsiz gözlerin size baktıkça parlayan bebeklerini unutmayın. Özleminiz kalmasın gözlerden ve gönüllerden yana. Tutunun daha hayatta iken o dağ gibi sarsılmaz baba ellerine, şefkat zirvesi ana yüreklerine.Yine bir sıla özlemi düştü içime, yaklaştıkça yaz, toprak kokan Anadolu havasının serinliği vurdu yüzüme. Oğluma baktım bir Anadolu özlemiyle. Onun can karası gözlerinden seyretmek istedim geçmişin bütün özlemini… O, geleceğe uyurken, ben “gitsin sıla özlemim, bitsin hasretim” diyordum. Anam da benim gözlerimde görür müydü ki kaybettiği yitik sevdalarını, uğruna evlât fedakârlığı yaptığı suskun hasretlerini. Yokuşuyla, düzüyle, oğluyla kızıyla, mevsimleriyle bir ananın gözlerinde umut olabildik mi acaba?

Şimdi geçmişe dair içimde oluşmuşsa bir hasret, giriyorsa ince bir sızı gönlüme o zaman gurbetin sılaya diyeceği çok şeyleri var, içini dökeceği çok dertleri var demektir dostlarUzansa yolumuz sılaya, varsak bildik bir köy kahvesine, içimizi ocakçıya döksek, gurbetin sılaya derdini bir ocakçının gönül heybesine boşaltsak ne söyleyebilirdik acaba? Gözlerimiz buğulu dolanacak etrafı, her şeyi temelden değişmiş göreceksin ve acı bir ses tonuyla sesleneceksin o zaman;

“Ocakçı, kaynat bir ağa çayıYanına bir dilim limon koy sahi, ama yeni kesilmiş olsun,Bakıyorum bu gün pek de keyiflisin, üç sandalyeye birden oturuyorsunAynalı gümüş tabakan, muhtar çakmağın muhkem,Ver şu koka tesbihi biraz çekem ocakçı,Dokunma keyfime be,Balköpüğü akan ırmaklarım mı var sanki? Amber çiçeği mi koklayabiliyorum anlı şanlıBoynu kınalı kekliklerim mi ötüşüyor dağlarda gakguburakBeton yığınları arasında mı kaldı buradaki ulu kavak Ocakçı?Yoksa oturduğum sandalyenin ham maddesi mi oldu?Bak yine gözlerim dolduOcakçı kaynat bir ağa çayı Yanına bir dilim limon, bir paket mendil, biraz da sabır koy. Ama çekilmemiş olsun.”

Geçmişe olan vefamızı unutmadan, içerisindeki yaşadığımız zamanın ve el altında ulaşacağımız değerleri kaybetmeden geleceğe de güzel miraslar bırakacak bir hayat tedbiri içerisinde olmamız temennisiyle.

Not: Bütün gönül dostlarımızın 9 Haziran 2013 tarihinde sahnelenen “Vatan Kokulu Kahramanlar UHUD” gösterisinden keyif almış ve beğenmiş olmanızı umuyorum.

Mavera [email protected]

Abdullah Güven

Çok sevdiğim bir dostum demişt i: “Ben babamın göz rengini bilmiyo- rum. Çünkü onun gözlerine bir kere- cik doyasıya baka- madım, bu korku- dan değildi, o günün saygı an- layışındandı.” Bu hâl bana çok dokundu. Ey ba- bam! Ben senin göz bebeklerine ninniler söyleyeceğim.

Bursa’nın tarihî ve kültürel zenginlikleri keşfedilmeyi bekliyor…

tarafından çok samimi bir ortamda karşılanıyoruz. Slayt eşliğinde bize kısa başlıklarla hastaneyi tanıtıyor genel müdür. 1995’ten beri Türkiye’de sağlık sektörü alanında faaliyet gösteren Medical Park Hastaneler Gurubu’nun; 15 Hastane, 2 Hastane Kompleksi ve 2 Tıp Merkezi ile toplam 19 hizmet merkezi, yaklaşık 10 bin çalışanıyla Türkiye’nin çeşitli illerinde hizmet veren ülkenin en büyük sağlık gurubu olduğunu öğreniyoruz. Görüşmeye daha sonra katılan hastanenin Başhekimi Doç. Dr. Şükrü Aydın Düzgün, basın mensuplarına hastane hakkında detaylı bilgi verdi.

Uludağ’da 21 gün kalanın kanı temizleniyormuş… Bursa’ya 40 km. uzaklıkta bulunan Uludağ’a yeşiller arasından kıvrıla kıvrıla ilerleyerek ulaşıyoruz. Teleferiğe binip etrafı temaşa ediyoruz. Yılın dört mevsimi farklı güzelliklere sahip olan Uludağ’da 1200 çeşit bitki türünün bulunduğunu öğreniyoruz. 15 Aralık 15 Mart tarihleri arasında kış sporlarına hizmet eden Uludağ, 2543 metre yüksekliği ile Marmara bölgesinin en yüksek noktası olarak biliniyor. Türkiye’de ilk kez Bursa’da kurulan teleferik, kentin sembolü olmuş. Bu dönemde çok küçük kar adacıkları dışında her yer yeşile bürünmüş gözüküyordu. Tertemiz oksijenli bir hava ile ferahlıyoruz. Söylendiğine göre Uludağ’da 21 gün kalan insanın kanı tamamen temizleniyormuş.

Termal Suları…Bursa Kültür Turizm ve Tanıtma Birliği

Yazı İşleri Müdürü Zeki Beyhan kendi tabiriyle ‘adam beli gibi’ akan termal sularının ve bu suların kullanımı için yapılan tesislerin mutlaka yurt dışında sağlık turizmi adına tanıtılacağını ve yurtdışındaki insanımızla buluşacağını ifade etti.

Özel Rentıp Hastanesi… Önce Rentıp’a uğruyoruz. Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Tamam bizi makamında karşılıyor. Kendisiyle tanışıyoruz ve bilgiler alıyoruz.

55 yatak kapasiteli oldukça temiz görünen küçük bir hastane. Daha önceleri ticaretle uğraşan Urfalı Tamam, daha sonra sağlık sektörünü seçtiğini söylüyor.

Bursa Gazeteciler Cemiyeti.Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkan Nuri Kolaylı gayet açık sözlü, esprili, deneyimli bir gazeteci. Bizi önce çalışma ofisinde kabul ediyor. Bu görüşmeye Vali Yardımcısı Samet Ercoşkun da katılarak eşlik ediyor.

Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin açtığı gazetecilik müzesini geziyoruz. Ortada, elle ve çok büyük emekle çalıştırılan bir dizgi ve baskı makinası duruyor. Duvarlarda yer alan geçmişe ait resimler, gazetecilik çalışmaları hakkında ipuçları veriyor,

Veda vakti…Sabah erken saatlerde otelimizden ayrılarak saat 12.00’de Sabiha Gökçen havalimanından kalkacak olan uçağımıza yetişmek üzere yola

koyuluyoruz. Dolu dolu bir gezi oldu bize göre. Bu vesileyle hem geziyi tertip eden Bursa Valiliğimize hem gezinin destekçisi olan Medical Park Hastanesi yetkililerine hem de Hollanda’dan bizimle beraber gelerek gezi programını takip edip yönlendiren Hollanda Genç İşadamları Federasyonu Başkan Yardımcısı Vecih Er’e teşekkür ediyoruz.

Adnan Şahin Bursa «

Tüm Zamanların Güzel Şehri Bursa’dan Selam Var

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013

Page 20: 181 182

Bayramınızı Tebrik Ediyor ve Şimdiden Hayırlı Yolculuklar Diliyoruz

Page 21: 181 182

İflaslarda rekor kırıldıİflas eden kurum ve kuruluş sayısında mayıs ayında rekor kırıldı. İstatistik Bürosu sayının bir ayda 694’ten 796’ya yükseldiğini ve tek kişi işletmelerinin bu rakamlara dahil olmadığını açıkladı. İflası açıklanan kurum ve kuruluş sayısında 1981 yılına ait rekorun kırıldığı bildirildi. Mayıs ayındaki iflaslarda hizmet sektörü başı çekerken, inşaat sektöründeki iflaslar nisan ayı düzeyinde kaldı. İflasların son 3 aylık ortalaması 733 olarak belirlendi. Nisan ayındaki 3 aylık ortalama ise 721 olarak saptanmıştı.

Ekstra kısıtlamalar bekleniyorHollanda Merkez Bankası, bütçe açığının azaltılması için önümüzdeki yıl 8 milyar Euro ekstra kısıtlama yapılmasının gerekebileceğini bildirdi.Hazırlanan

raporda, ekonomide bu yıl yüzde 0,8 oranında küçülme beklendiğine de yer verildi. Haziran 2012’de hazırlanan raporda ekonomide bu yıl yüzde 0,6 oranında büyüme olabileceği belirtilmiş, Aralık 2012’de ise yüzde 0,6 oranında bir küçülmeden söz edilmişti. Hollanda Merkez Bankası işsizlik oranının bu yıl yüzde 7,2’ye kadar yükselmesini bekliyor. Bu oranın 2014 yılında yüzde 6,8’e gerileceği tahmininde bulunuldu.

Enflasyon arttıMayıs ayı enflasyon oranı yüzde 2,8 olarak belirlendi. İstatistik Bürosu, Nisan ayında yüzde 2,6 olan enflasyon oranındaki artışta akaryakıt ve gıda fiyatlarının önemli rol oynadığını bildirdi. Özellikle sebze ve meyve fiyatlarında önemli artış olduğuna işaret edildi. Hollanda’daki enflasyon

oranının AB ortalama metoduna göre yüzde 2,8’den yüzde 3,1’e yükseldiği ve Euro Bölgesi’ndeki ortalama oranın ise yüzde 1,4 olduğu belirtildi. Yüzde 1,7 oranındaki farkın 2002 yılından bu yana kaydedilen en yüksek fark olduğu ifade edildi.

İşsiz sayısı 700 bini aştıSosyal sigortalar kurumu UWV, iş arayanların sayısının önümüzdeki yıl 739 bine yükselmesini bekliyor. İşsiz sayısında bu yıl 127 bin kişilik artış olacağının düşünüldüğünü bildiren UWV, hazırladığı raporda iş arayanların sayısında bu yıl yüzde 6, 2014 yılında da yüzde 22 oranında artış yaşanabileceğini kaydetti.İstihdam olanaklarında bu yıl 88 bin, önümüzdeki yıl da 23 bin kişilik azalma olacağı tahmin ediliyor.

Koalisyon protokolleri çerçevesinde kararlaştırılan tasarruf paketlerinin toplamı 46 milyara ulaşıyor.

Hollanda ekonomisinde son durum

İzinde dikkat edilmesi gerekenlerDeğerli okurlar, nihayet günler uzamaya başladı ve tatil havasına girmeye başladık. Sorunsuz bir tatil geçirmeniz için bazı önemli bilgileri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Havayoluyla yolculuk…Tatile uçakla gitmeyi planlamışsanız uçuşunuzun iptali veya ertelenmesi durumunda uçuş şirketinin ceza ödemesi gerekir. Ertelemenin 3 saatten fazla olması durumunda bu, Türkiye uçuşları için kişi başı € 400’dur. Daha fazla bilgi için “euclaim.nl” sitesine bakılabilir.

Araba ve hasar…Seyahatiniz esnasında dönüşünüze kadar geçerli olan yeşil kartı yanınızda bulundurun. Ayrıca yeşil kartınızın geçeceğiniz ülkelerde geçerli olduğuna üzerinde yazılı olan ülke kodlarını kontrol ederek emin olun.Eşyalarınızı yola çıkmadan hemen evvel arabanıza yükleyin ve kısa duraklamalarda dahi arabanızı kilitleyin. Seyahat sigortaları kilitli olmayan araçlardan yapılan hırsızlıkları ödememekte.Seyahatinizde olası bir çalınma, hırsızlık veya hasarla karşılaşırsanız mümkünse polis raporu alın. Sigorta şirketi muhtemelen hasarınızı karşılamadan bu raporu isteyecektir. Yurtdışında yapılan hasarlarda karşı taraftan hasar bedeli alınması gerekiyorsa biraz sabır gerekebilir. Tecrübeye dayanarak söylüyoruz, hasarın ödenmesi Hollanda’da yapılan hasara göre ortalama 2-3 kez daha uzun sürebiliyor.

Nakit para…Yolda hırsızlığı engellemek adına gereğinden fazla nakit para almayın. Bunun yerine gideceğiniz kente para

havalesi yapıp paranızı oradan alın.Banka pasonuzun kaybolması veya çalınması durumunda bankaya derhal iletin. Bu sebeple nakit sıkıntısına girerseniz birçok banka bulunduğunuz yere acil para havalesi yapabilmekte. Bunun için tek yapmanız gereken bankanızı aramaktır.Seyahate çıkmadan evvel bankanızın ve sigorta şirketlerinizin numaralarını telefonunuza kaydedin. Böylelikle bir

sorunda ulaşmanız daha kolay olur.

Kimlik…Kimliğinizin en azından dönüşünüze kadar geçerli olduğuna emin olun. Aksi halde yenisi için başvurun. Kimliklerde gerek Hollanda belediyelerinde ve gerek Türk konsolosluklarında kimlikler anında verilmiyor. Bu sebeple bu işlemleri vaktinde başlatın.Öğrenci iseniz uluslararası öğrenci kartı almanız durumunda Türkiye’deki birçok müze ve kültür merkezlerinden indirim alırsınız.

Sağlık sigortanız…Türkiye’de sağlık sisteminden yararlanabilmeniz için sigorta şirketinizden “Ntur formu” almanız işlerinizi kolaylaştırır. Bu formu Türkiye’de SGK’nda mühürlettikten sonra Türkiye sağlık sisteminden yararlanabiliyorsunuz. Yine de herhangi bir rahatsızlığınızda sigorta şirketinizin alarm numarasına durumunuzu bildirip onlardan yönlendirme almanız geri döndüğünüzde sürpriz faturalarla karşılaşmanızı önleyecektir.Araba ile seyahat edecekseniz yolculuk esnasında geçtiğiniz ülkelerde olası bir hastalanmada o ülkelerde sağlık yardımı alabilmeniz için EHIC(European Health Insurance Card)-kartı sigorta şirketinizden almanızı tavsiye ederiz. Bazı sigorta şirketlerinde EHIC kartı, normal sigorta kartınızın arkasında koyu mavi renk içerisinde yer alır. Aksi halde kartlarınızı sigorta şirketinizden isteyiniz. Bunun ek bir ücreti yoktur.

Posta ve ödemeler…Siz tatildeyken postanıza bakacak birilerin olmasına özen gösterin. Bazı postalara cevap verilmesi veya itiraz edilebilmesi için belirli bir süre vardır. Bu sürenin geçmemesini sağlamış olursunuz. Sigortala primlerinizin ödendiğinden emin olun. Allah korusun, olası bir hasarda ödeme yapılmaz. Her zaman için siz primin ödenmesinden sorumlusunuz. Mektubun veya hatırlatmanın gelmediğini öne sürerek ne yazık ki suçu sigorta şirketine atmak mümkün değil. Sizin de hesabınızı kontrol etme yükümlülüğünüz var.

Primin ödenmemesi durumunda RDW’den € 400’ya yaklaşan bir ceza da alabilirsiniz. Bunun dışında, sigortanın ödenmemesi sebebiyle kapanması durumunda kişi, sigorta şirketlerinin kullandığı ortak bir listeye kaydedilir ve yeni sigorta açmak istemi reddedilir. Bu kişiler genelde sadece “Railto” adında bir şirket tarafından kabul edilir. Bu şirketin primleri de normal şirketlerin 2-3 katı yüksekliktedir.

Seyahat sigortası…Seyahate çıkarken “Doorlopend Reisverzekering” denilen sürekli seyahat sigortanızı yenilemeyi, yoksa yeniden bir sigorta başlatmayı ihmal etmeyiniz. Bu sigorta sizin pek çok sıkıntınızı çözecek, yükünüzü hafifletecektir.

Bu konuyla veya merak ettiğiniz diğer konularla ilgili bana 078-6551655 numaralı telefondan, www.yilmaz.nl sitesinden veya [email protected] adresinden ulaşabilirsiniz. Bir sonraki yazımızda buluşmak üzere, hoşça kalın.

PusulaOsman Aslan

Türkiye’de sağlık sisteminden yararla- nabilmeniz için sigorta şirke- tinizden “Ntur for- mu” almanız işlerinizi kolaylaştırır. Bu formu Türkiye’de SGK’nda mühürlet- tikten sonra Türkiye sağlık sisteminden yararlanabiliyor- sunuz.

Haklarımız

Hollanda kesintiye son veriyorTürkiye’de yaşayan ve Hollanda’dan emeklilik

maaşı (AOW) alanların aylıklarında 1 Haziran 2011 tarihinden itibaren yapılan, emeklilerin satın alma gücünü telafi ek ödeneğini (MKOB) kısıtlama uygulaması durduruluyor. Sosyal İşler ve İstihdam Bakanı Lodewijk Asscher ile Müsteşarı Jetta Klijnsma tarafından parlamentonun alt kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi’ne gönderilen yazıda, kesintilerin hak sahiplerine toplu halde geri ödeneceği belirtildi.

Emeklilere alım gücü kaybının karşılanması amacıyla yapılan ödeneğe, gelirin en azından yüze 90’ı üzerinden Hollanda’da vergi mükellefi olma şartı getirilmiş ve bu

Türkler haklarını alacak Emeklilere alım gücü kaybının karşılan-ması amacıyla yapılan ödeneğe, gelirin en azından yüze 90’ı üzerinden Hollanda’da vergi mükellefi olma şartı getirilmiş ve bu çerçevede Türkiye’ye gönderilen MKOB adlı ek ödenekler durdurulmuştu.

ekonomieconomie 21doğuş aylık gazete/maandblad

nr. 181/182 - 2013

[email protected]

çerçevede Türkiye’ye gönderilen MKOB adlı ek ödenekler d u r d u r u l m u ş t u . Uygulamanın haksız olduğunu savunan Hollanda’da Türkler için Danışma Kurulu’nun (İOT ) çağrısı üzerine yüzlerce emekli karara itiraz etmiş ve açılan davada Haarlem Mahkemesi mağdurları haklı bulmuştu.

Daha sonra Avrupa Komisyonu da, Hollanda’nın yürütmeyi durdurması talebiyle Avrupa Birliği Adalet Divanı’na başvurmuştu. Hollanda bu gelişme üzerine uygulamayı durdurma kararı aldı. Temsilciler Meclisi’ne gönderilen yazıda, Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın da Haarlem

Mahkemesi gibi uygulamanın mali bir önlem olmadığı yönünde karar verme olasılığı bulunduğuna işaret edildi.İOT Başkanı Emre Ünver, hak sahibi vatandaşları ve avukatlarını yürüttükleri hukuk mücadelesinden dolayı kutladıklarını ifade etti. “Sıra şimdi primsiz nitelikteki ödeneklerde” diyen Emre Ünver, yaşanılan ülke prensibi kapsamında Türkiye’ye gönderilen primsiz ödeneklerde yapılan kesintilerin de bir an önce durdurulmasını umduklarını kaydetti.

Page 22: 181 182

habernieuws22

Rotterdam Başkonsolosundan Gençlere Önemli Tavsiyeler

Hollanda İslam Federasyonu tatil öncesi yeni sezon çalışmalarını gözden geçirmek için Elspeet’te bulunan Manerode tesislerinde 25 – 26 Mayıs tarihlerinde iki günlük kampa girdi.

NIF’in yeni yönetimi 2013 -2014 yılı çalışma takvimini gözden geçirmek için kampa çekildi. İki günlük kampta hem yeni sezonun çalışma takvimi gözden geçirildi hem ye yeni dönemde ne tür faaliyetlerin yapılabileceğine dair istişareler yapıldı, görüş alışverişinde bulunuldu.

NIF ana teşkilat ve gençlik teşkilatının yanı sıra bazı cemiyet başkanları ve konuşmacılar da kampa katıldılar. NIF yöneticileri ilk olarak tek tek söz alarak birimlerinin

gelecek sezon neyi nasıl yapmak istediğini anlattılar. Daha sonra konuşmacılar söz alarak birer seminer verdiler.

İlk gün CMO başkanı Raşit Bal ve Eindhoven Cemiyet Başkanı işadamı Arif Balcı birer sunum yaptılar. İkinci gün ise İSBO’ya bağlı İslam Okulları Genel Müdürü ve YTB (Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı) temsilcisi Yusuf Altuntaş ve Arnhem Cemiyet Başkanı Bahaeddin Budak NIF yönetim kurulu üyelerine hitap ettiler.

Raşit Bal ve Arif Balcı daha çok NIF’in misyon ve vizyonu hakkında bir sunum yaptılar.Yusuf Altuntaş ve Bahaeddin Budak, teşkilatın işleyişinin nasıl olması konusunda birer seminer verdiler.

İnteraktif olarak yapılan sunumlarda yöneticiler sık sık konuşmacılara sorular sorarak kafalarına takılan konularda daha geniş bilgi edinme fırsatı buldular.

Son günün son bölümünde ise bölge yönetim kurulu üyesi Dr. Bahri Bulut iki gün içinde birimlerin gelecek sezona yönelik öngördükleri faaliyetleri ana başlıklar halinde tekrar sıralayarak kayıt altına aldı.

Son olarak bölge başkanı Mehmet Erdoğan kısa bir değerlendirme konuşması yaptı. Erdoğan önce çalışma arkadaşlarına iki günlük kampa katıldıkları için teşekkür etti. Oldukça yoğun bir kamp olduğunu belirten Erdoğan birim başkanlarının çok samimi bir şekilde birimleri hakkında öngörülerde bulmalarının çok önemli olduğunun altını çizdi.

Başkan Erdoğan, uzun ve kısa vadede yapılabilecek-lerin harmanlandığı bu toplantıda çıkan sonuçların çalışma takvimine işlenerek uygulamaya konulacağını söyledi. Erdoğan “Yüce rabbim iki gündür yaptığımız bu çalışmamızı hayırlara vesile eylesin. Cenabı Allah bizlere şeytana ve nefsimize uymadan kendi rızasına uygun çalışmalar yapmayı nasip eylesin” diye dua ederek toplantıyı kapattı.

Kısa adı NIF olan Hollanda İslam Federasyonu’na bağlı Gençlik Teşkilatı Yönetim Kurulu üyeleri Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral’ı nezaket ziyaretinde bulundular. Hollanda’da çalışmalarını sürdüren büyük sivil toplum kuruluşlarından olan Hollanda İslam Federasyonu Gençlik Kolları Teşkilatı, başkan Erkan Turan’ın nezaretinde yönetim kurulu olarak başkonsolos Togan Oral’ı makamında ziyaret ettiler. Bir tanışma ve nezaket ziyareti olan bu karşılaşmada, karşılıklı olarak çeşitli konularda konuşma imkânı bulundu. Göreve geldiğinden beri vatandaşlarla çok sıcak ilişkiler sürdüren Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, NIF gençliğini de aynı şekilde gayet sıcak bir şekilde karşıladı.

Samimiyet eksikleri örter…NİF Gençlik Teşkilatı Başkanı Erkan Turan teşkilatlarının yapısı ve çalışmaları hakkında başkonsolosa bilgiler sundu. Turan tüm çalışmalarının temel olarak insanların huzurunu, mutluluğunu ve hidayete ermesini hedef aldığını söyledi. Her yıl gündemdeki konulardan esinlenerek seçtikleri temalar üzerinde çalışmalarını yoğunlaştıklarını belirten Turan, bu yıl, “İnsanların hidayetine vesile olmak”, “Aile ilişkileri, anne-baba hakları” ve “Futbola verilen aşırı değer” konuları tema olarak belirlediklerini dile getirdi.Erkan, başkonsolos Oral’ın, kutlu doğum programında peygamberimiz ile alakalı yaptığı konuşmaya atfen kendisine Peygamber Efendimizin

hayatını çok özel bir şekilde anlatan bir kitap hediye etti.Oral konuşmaya ilişkin: “Esasen onca ilim sahibi insanın karşısında benim bu konuda konuşmam çok yerinde midir bilmiyorum. Ancak ben şuna inanıyorum ki, samimi olunduğu zaman bu karşı tarafa yansıyor ve böylece sizin eksik ve yanlışlarınız da hoş görülüyor” diye konuştu.

Gençlerin her biriyle uzun uzun konuşup tanışan Oral, onlara çalışma alanlarıyla alakalı bazı önemli tavsiyelerde bulundu. Gençlerle daha sık bir arada olmayı çok istediğini ancak zaman baskısı altında olduğunu belirten başkonsolos her hâlükârda projelerle gelen gençlere yardımcı

olmak için zaman ayırabileceğini söyledi.

Toleransı saygıya dönüştürün…Hollandalı komşularla iletişimin çok önemli olduğuna işaret eden Oral, sohbetinde özetle şunlara değindi: “İnsanlarımızın dış dünyasıyla olan ilişkiyi ya da iletişimi tam olarak gerçekleştiremediklerini gözlemliyorum.

Siz onların organize ettikleri programlara bazı hassasiyetlerinizden dolayı katılamıyorsunuz, o zaman siz onları kendi programlarınıza çağırın ve bu iletişimi kurmaya çalışın. Komşunuz size ya da siz komşunuza toleranslı davranıyor olabilirsiniz. Ama bu saygı değildir. Tolerans aynı zamanda içinde beğenmemeyi hatta nefret etmeyi de barındırır. Karşınızdakini sevmezsiniz ama onu o şekilde kabul edersiniz. Oysa saygı, sevgiye dayalıdır. Bunu elde eden insanlar yan yana yaşayabilirler. Ben de bize saygı duyulmasını istiyorum. Batı kültürü, Müslümanlara saygı duyduğu zaman pek çok problemimiz kendiliğinden çözülür zaten. Kısaca biz kurduğumuz iletişimle o toleransı saygıya dönüştürmeye çalışmalıyız. Bu da kesinlikle samimi davranmakla mümkün olur.

50 yıl boyunca Amsterdam’a gitmeyenler var… Bir zamanlar Türkiye ile Hollanda’nın arası üç bin kilometreydi. Ama artık günümüzde bu mesafeler anlamsız hale geldi. Biz artık yan yanayız hatta iç içe yaşamaktayız. Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, algı değişiyor.Türkiye’nin yurt dışındaki vatandaşlara ve STK’lara bakışı değişiyor. Biz bütün STK’lara aynı uzaklıkta değil aynı yakınlıktayız. Gençler olarak hepinizi dinledim çok anlamlı konuştunuz. Aynı fikri olmasa bile aynı dili konuşuyoruz. STK’ları içinde yaşadıkları toplumun derdiyle dertlenmelidirler. Türkiye’ye yönelik kültürel gezi faaliyetlerini, aile ziyaretlerini sıkça yapınız. Elbette bunlar güzel şeyler. Bilhassa Çanakkale, her Türk gencinin mutlaka görüp ders çıkarması gereken bir yerdir. Bosna-Hersek, Endülüs buralarda önemli ancak elli yıldır burada yaşayıp Amsterdam’ı görmeyen insanlarımızın olduğunu tespit ettim

İletişim ağı olmadan başarı olmaz…Gençler artık baba ve dedelerine göre bulundukları ortamı daha iyi değerlendirerek başta eğitim olmak üzere pek çok imkândan daha iyi faydalanmaktalar. Sizler artık tek savunma refleksli değilsiniz. Buradan aldıklarınızla bir adım daha ötesini düşünebiliyorsunuz. İnsanları tanımaya çalışın. Kariyer yapmanın olmazsa olmazlarından biri de budur. Hollandalıların takdire şayan, mücadeleci, ticarî alanda dünya çapında müthiş başarılar gösterdiklerini ve üzerinde yaşadıkları ülkeyi de doğaya karşı verdikleri mücadele sonunda elde ettiklerini biliyorsunuz. Bu münasebetle, Hollandalı komşulardan alınabilecek güzel örnekler olduğuna inanıyorum. Gençler, ‘samimî’ olun. Ne iseniz öyle olun. Burada ayakta kalmak veya yer edinmek için değişik davranışlar ve şekiller içerisine asla girmemeliyiz ” Gençler Oral’a, “İslam Color” adı altında Hollandaca olarak dîni ve kültürel konularda doğru bilgiler aktarmak için sohbet türü bir çalışma içinde olduklarını aktardılar. Başkonsolos buna ilişkin yaptığı değerlendirmede alanın çok hassas bir alan olduğunu belirterek çalışmaların dikkatli yapılmasını önerdi.

Adnan ŞahinRotterdam

NIF Yeni Sezon İçin Hazırlandı

«

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013

Teşekkür…

Boyutu, içeriği, ve mizanpajıyla yenilenen Doğuş Gazetesi, ikinci

doğuşundan sonra da ilkeli duruşundan taviz vermeden yoluna

devam edecektir. Bugüne kadar yanımızda olan dostlarımızın bu yürüyüşümüzde de bizlere

yoldaşlık edeceğini ümit ediyor, bugüne kadar verdiğiniz her türlü

destekten ötürü bütün gönül dostlarımıza teşekkürlerimizi

bildiriyoruz…

Page 23: 181 182

cemiyetmaatschappij 23

Necati Sezgin: “Sizler Allah’ın Adının Hamalısınız”

MÜSİAD Yurtdışı Teşkilatlanma Komisyonu Başkanı Eyüp Akbal, YTK Üyeleri Şeref Aygün, Gökhan Aydoğdu, Ahmet Selvi, Coşkun Topaloğlu, Abdulkadir Akkuş, Emin Tarık Argıt ve Serkan Cantürk’ün aralarında bulunduğu Heyet, MÜSİAD Hollanda’yı ziyaret ederek çalışmaları hakkında bilgi edindi.MÜSİAD Hollanda Başkanı Sinan Tosun, programa katılan ve MUSİAD a gönül veren 20 işadamına MÜSİAD Hollanda’nın geçmişinden ve yarınlar için hedeflerinden bahsederken, daha güçlü ve sağlam bir oluşum için birlikteliğin ve beraberliğin önemini vurguladı. Yeni kuşakların dikkate alınarak, beraber belirlenecek adımların atılmasının gerektiğine dikkat çekti.

Türkiye MÜSİAD’ın Hollanda MÜSİAD Ziyareti

HEDEFLERİ ANLATTIFederasyonun genel idare kurulu üyelerinden Erim Uğurlu, Ahmet Çöm-lekçi, Sadettin Şimşek, Kani Yaşar, Mustafa Şenyürek, Neslihan Büyükhan, Mustafa Uca, Tahsin Özer ve Yasin Koçak ile birlikte Rotterdam’da basın toplantısı düzenleyen HTF Başkanı Murat Gedik, yürütülen çalışmalar ve önümüzdeki sürece ilişkin hedefler konusunda bilgiler aktardı.

“TOPLUM ZARAR GÖRMEMELİ”Yaşanan toplumsal olaylara temkinli yaklaşım gösterdiklerini belirten Gedik, “Temkinli davranıyoruz. Bir olayı araştırmadan, incelemeden üze-rine gitmiyoruz. Yanlış bir değerlendirme toplumumuza büyük zarar verebilir” ifadesini kullandı. Birlik ve beraberliği önemsediklerinin altını çizen HTF Genel Başkanı Murat Gedik, “Türk milletinin menfaatine olan her şey federasyonumuzun menfaatinedir. Özümüze bağlılık bizleri ayakta tuttu. Federasyon aynıdır, değişmemiştir, yalnızca zamana uyum sağlan-mıştır. Yaşadığımız toplumun vazgeçilmez unsuruyuz. Avrupa Türklüğünü temsil etmekteyiz. Büyük bir ailenin bir parçasıyız” dedi. Konuşmasının bir bölümünde uyum konusuna da değinen Murat Gedik, “Uyumu hayata geçirmek için her alanda çalışma yapılmalı. Hollanda’nın geleceği bizim de geleceğimizdir. Buranın kalkınması bizim de kalkınmamızdır. İki tarafa da bakmalıyız. Yalnızca Türkiye’ye ya da yalnızca Hollanda’ya bakmak iyi olmaz” ifadesinde bulundu.

“DİL DE DİN DE KALMAZ”Türkçe konusunda da çalışmalar yaptıklarını anlatan ve anadilin öğre-nilmesinin büyük önem taşıdığını vurgulayan Hollanda Türk Federasyonu Genel Başkanı Murat Gedik, “Türkçe’nin olmadığı yerde ne din, ne dil kalır. Türkçe konusunda teşkilatlarımızda bazı çalışmalar var. Bu konu üzerinde hassasiyetle durmaktayız” şeklinde konuştu. Seçimlerde Türk kökenli adayların desteklenmesi konusunda yöneltilen bir soruya Gedik, “Adı yal-nızca ‘Türk’ diye bir adaya yönelmiyoruz. Bizim görüşlerimizi benimseyip benimsememesinin önemi yok. Yeter ki toplumumuza hizmet verip, fay-dalı olsun. Hiçbir zaman ‘şunu destekliyoruz’ diye ortaya çıkmayız. Bir Türk kökenli seçilecekse hak ederek gelsin, iş yapacaksa gelsin. Türk toplumunu temsil edecekse işe soyunsun. Seçilerek gelen bazı politikacıların vatan-daşları hakir görmesi kabul edilemez” yanıtını verdi.

HTF Genel Başkanı Murat Gedik: Şeffaflığa büyük önem veriyoruz”

HDV Din Görevlileri Alphen a/d Rijn’da Toplandı

Hollanda İslam Federasyonu’nun üye sayısı itibariyle küçük cemiyetlerinden olan Veenendaal Cemiyeti düzenlediği kutlu doğum programıyla bölge insanlarını Asr-ı Saadet’e doğru bir yolculuğa çıkardı.

Peygamberimizi anma programına konuşmacı olarak IGMG Gezici vaizi Necati Sezgin katıldı. NIF başkanı Mehmet Erdoğan’ın bazı cemiyet başkanlarının ve Veenendaal Diyanet Camii imamı ve başkanının da hazır bulunduğu program gökkuşağı sanat kurumu tarafından sunuldu. Programda ilahiler eşliğinde sema gösterisi yapıldı. Program, Kur’an-ı Kerîm ila açıldı.Çeşitli slaytlarla geçmişe dönük bazı faaliyet çalışmaları gösterildi. Bir vefa örneği olarak Veenendaal teşkilatının kurucularından ve ilk imamı İbrahim hoca için özel bir slayt sunuldu. Hollanda Müslümanlarının ilk cami açmaya yönelik çalışmaların gösteren bir sine vizyon gösterildi. Başkan İsmail Şentürk yaptığı kısa konuşmasında tüm davetlilerini isimleri ile anarak hoş geldiniz dedi. Şentürk kendisi ve çalışma arkadaşları adına yaptıkları bu ilk programda meydana gelebilecek

hata kusurlarının hoş görülmesini istedi. İbrahim Turgut hoca kürsüye davet edildi ve kısa bir selamlama konuşması yaptı. Bölge başkanı Mehmet Erdoğan ise yaptığı konuşmada böyle bir program yaptıkları için Şentürk ve ekibine teşekkür ederken programın hayırlara vesile olmasını diledi. Mehmet Erdoğan siyasî arenada yabancılar hakkında bir dizi olumsuzlukların sergilendiğini hatırlatarak Hollanda’da faaliyet gösteren STK’ların birbirlerini desteklemelerinin elzem olduğuna dikkat çekti. Gelecek nesillerin donanımlı bir şekilde yetiştirilmesinin çok önemli olduğunun altını çizen Erdoğan, bunun semeresi 50 yıl sonra görülecek ve yapılan işlerin nedenli takdire şayan olduğu anlaşılacaktır, diye konuştu. Daha sonra kürsüye gelen günün konuşmacısı Necati Sezgin, peygamberimizin hayatından çok önemli kesitler anlattı. Buralara gelmemizin sadece bir rızık yüzünden olmadığına ve buralara zorla gelmediğimiz dikkat çeken Sezgin özetle şunlara değindi:“Eğer biz memleketimizde kalsaydık Allah bizim rızkımızı oralarda da

verirdi. Anadolu’nun çeşitli yerlerinden gelen Müslümanların hayatı, tıpkı peygamberimizin görevli olarak Çin’e gönderdiği bir sahabesinin hayatına benziyor.Efendimiz Ebu Kebeşe’yi yanına çağırarak Allah’ı anlatmak amacıyla görevli olarak Çin’e göndereceğini söyler. Görev derhal kabul edilir. Bir yıllık yolculuk sonucu Çin’e ulaşan ve bir yıl görevden sonra geri dönerek görevinin tamam olup olmadığını sormak isteyen Ebu Kebeşe üç yıl sonra geri döndüğünde peygamber efendimizin vefat ettiğini öğrenir. Ona artık soru soramayacağını bilen sahabe görevinin bitmediğine hükmederek tekrar Çin’e gitmek için yola çıkar ve göreve ömrünün sonuna dek devam eder. “Kıyamet kopmadan önce yeryüzünde Allah’ın adının girmediği hiçbir ev kalmayacak” Hadis-i Şerif ’te anlamını bulan çalışmalarınızla, sizler burada Allah’ın adının hamallarısınız. Allah mükafatınızı artırsın.Program davetlilere verin çiçeklerle son buldu.

Adnan ŞahinVeenendaal

Rotterdam Başkonsolosluğu bölgesindeki HDV Camilerinde görev yapan din görevlileri HDV Alphen a/d Rijn Hacı Bayram Camii’nde toplandı.

Toplantıya T.C. Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Ünver, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. İsmail Hilmi Bilgi ve Rotterdam bölgesi HDV camilerinde görev üçü bayan olmak üzere 79 din görevlisi katıldı.

Amsterdam Fatih Camii Din görevlisi İbrahim Çavdar’ın okuduğu Kur’an-ı Kerîm ile başlayan toplantı, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. İsmail Hilmi Bilgi’nin açılış konuşmasıyla devam etti. Daha sonra Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral Din görevlilerine hitap etti. Başkonsolos yaklaşık bir saat süren konuşmasında din görevlilerine değişik bir perspektifle görev yapmaları konusunda çeşitli tavsiyelerde bulundu. Başkonsolosun konuşmasından sonra kürsüye gelen Din Hizmetleri Müşaviri ve HDV Başkanı Prof. Dr.

Mustafa Ünver din görevlilerine yaptığı konuşmada, Hollanda Diyanet Vakfı olarak son bir yılda din görevlilerinin de katkılarıyla gerçekleştirilen hizmetlerden bahsederek katkılarından dolayı kendilerine teşekkür etti. Camilerde verilen din eğitimine önem vermelerini istedi. Din görevlilerine, yaklaşan Ramazan ayı vesilesiyle yapılması gereken rutin faaliyetlerden bahsederek başarı dileklerini iletti. Toplantının son bölümünde Din görevlileri tarafından sorulan sorular cevaplandırıldı.

«

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013

Page 24: 181 182

Bayramınızı Tebrik Ediyor ve Şimdiden Hayırlı Yolculuklar Diliyoruz

Page 25: 181 182

NIF Başkanı Mehmet Erdoğan

“Üç Aylarınız Mübarek Olsun!”Manevî atmosferi yoğun olan Ramazan ayına doğru ilerlerken ilk durağımız olan Regaib Gecesi’ni geride bıraktık. Peygamber efendimiz üç aylara girdiği zaman “Allah’ım, bizim için Recep ve Şaban aylarını bereketli ve mübarek kıl ve bizi Ramazan’ı Şerif ’e ulaştır.” duasını yapardı, Regaib Kandili ile müminler bu mübarek aylara giriş yapmaktadır, Recep ayının yirmi yedinci gecesi ise Miraç Kandili’dir Miraç kandilinde müminlere beş vakit namaz farz kılınmıştır, Şaban ayının tam ortasında ise Berat kandilini inşallah idrak etmiş olacağız, Allah bu mübarek gecede ana-babaya asî olanlarla, Allah’a ortak koşanlar dışında bütün kullarını bağışlar.

9 Temmuz 2013 tarihinde ise Ramazan ayına ulaşmış olacağız.Ramazan ayı ise on bir ayın sultanıdır. On bir aydan daha değerlidir. İçinde bin aydan daha hayırlı olan ve o gecede Kur’an’ın indirildiği Kadir Gecesi mevcuttur. Yüce Rabbimiz Ramazan ayının önemini bizlere şöyle bildirmektedir:“Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır. Öyle ise, sizden ramazan ayına ulaşanlar idrak edenler onda oruç tutsun.”Hz. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz ise

Ramazan ayında gerçekleşen manevî atmosferi şöyle bildirmektedir.“Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır.” Sevgili Peygamberimiz diğer bir hadislerinde Ramazan ayında tutulan orucun önemine şu şekilde işaret etmektedir.

“Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”Değerli kardeşlerim bu sene Ramazan- ı şerif ayı izin dönemine denk gelmektedir, Bazı kardeşlerimiz sıla-i rahim için Türkiye ye gidecekler; şimdiden memleket hasretiyle bekleyen kardeşlerimize hayırlı yolculuklar diler, salimen gidip gelmelerini yüce Allah’tan temenni ederiz.

Millî Görüş Teşkilatları olarak kurulduğumuz günden bu yana mazlumların yanında olmaya ve onlara fitre ve zekâtlarımızla yardımcı olmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda Kadir Gecesi’ni de mazlumlara ayırmaktayız. Bu çerçevede, Ramazan ayında “Fitre ve Zekâtınla sen de Bir Kelebek uçur” sloganıyla inşallah kampanyamız başlatılacaktır. Bütün Müslüman kardeşlerimizin fitre ve zekât kampanyamıza katılmalarını hassaten rica ediyoruz.Böylesi mübarek gün ve geceler dinî yaşantımızın muhafazası ve toplumsal bağlarımızın kuvvetlendirilmesi için de önemli günleridir. Zira, “Şüphesiz Allah, kendi yolunda, sanki birbirlerine kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çaba harcayanları sever.” (Saff suresi, 61:4) âyet-i kerîmesinde tarif edilen hedef doğrultusunda, camilerimizde toplu hâlde kutladığımız bu dinî gün ve geceler kardeşliğimizi pekiştirir ve cemaat bilincimize güç katar.

Yaşadığımız çağda, bu manevî güç ve sebata, din kardeşliğimizin pekişmesine, mübarek gecelerin lütuf ve rahmetine ziyadesiyle ihtiyacımız vardır. Kardeşliğimizin ve dayanışmamızın muhafazasının önemi ise Allah’ın rızasını kazanacak doğrultuda bir hayat sürdürmenin vazgeçilmezliğinden kaynaklanır. Hedefimiz herhangi bir dünyevî karşılık beklemeden, sadece Allah’ın rızasını kazanmak olduğu kadar, gelecek nesillerimize kıvanç duyacakları bir miras bırakmaktır. Fakat din, kimlik ve İslamî kültürümüzü muhafaza etmeye ve yaşadığımız toplumlara olumlu katkılarda bulunup Allah rızası için marufa doğru yön vermeye çalışırken, Müslümanlar olarak kimi zaman, hem yaşadığımız topraklarda hem de dünya genelinde birtakım sıkıntılarla karşılaşıyoruz.

Avrupalı Müslümanlar olan bizler sağlık, afiyet ve güvenlik içinde, nisbeten huzurlu bir yaşam sürdürürken; Suriye’de, Arakan’da ve belki adını dahi daha önce duymadığımız nice beldelerde, mahzun ve zor bir hayat süren milyonlarca kardeşimiz var. Bu gün ve geceler vesilesiyle onlar için de hep birlikte dua edelim. Zira onlara ulaştırdığımız maddî yardımlarla birlikte sunabileceğimiz en büyük desteğimiz dualarımızın gücü olacaktır. Böylece Efendimiz (s.a.v.)’in öğüdü gereği, hem hayırda yarışmış olacağız hem de bir ve beraber olduğumuzu, kardeş ve ümmet olmanın bir gereği olarak acıların paylaşılması gerektiğini tüm âleme göstermiş olacağız.

Ramazan ayının bereketi, mağfireti hepinizin ve hepimizin üzerine olmasını temenni ediyor, tutacağımız oruçlarımızın yapacağımız ibadetlerin vereceğimiz fitre ve zekâtlarımızın günahlarımızın affına vesile olmasını Allah’tan diliyoruz.

Hollanda İslam Federasyonu (NIF) Gençlik yöneticilerinden ve NIF dışındaki bir grup genç tarafından yaklaşık iki yıl önce kurulan, NİF Gençlik Teşkilatına bağlı olan Islam Color, İslam dinini Hollandaca lisanıy-la özelde gençlere, genelde içerisinde yaşadığımız ülke insanına, eksik-siz-katışıksız olarak anlatmayı, aktar-mayı hedeflemektedir.

Her hafta Salı akşamları kadın ve erkeğin katıldığı, Ehl-i Sünnet itikadını esas alan, Hollandaca olarak verilen ders, sohbet ve programlara katılım her geçen gün artmakta. İslam’ın içinin boşaltılarak anlatıldığı-na, Peygamber’siz bir din inşası oluşturulduğuna dikkat çeken Islam Color Vakfı baskanı Sezer Değmez, bu eksikliğin meydana getirdiği tahri-

batı ve yozlaşmayı önlemek için yola çıktıklarını ve gerçekleştirdikleri pro-gramlarla vakfın bu amaca kısmen de olsa ulaştığını ifade etti.Türk kökenli gençlerin bu derslere katılımını özellikle beklediklerini be-lirten Değmez, gençlerimizin, tanıdık ve arkadaşlarından oluşan yabancıları, Müslümanları veya Müslümanlığı öğrenmek isteyenleri de bu sohbetlere getirmelerini istedi. Rotterdam’daki ders ve programların haricinde Aralık 2012 ayı itibari ile her Pazartesi Den Haag’da tefsir ve hadis dersleri verildiğini ifade eden Sezer Değmez, farklı şehirlerde 2-3 ayda bir genel sohbet organize düzenledikler-ini belirtti. “Allah’ın boyası; Allah’ın boyası ile boyanandan daha güzel olan kim vardır? Ve biz, O’na kul olan-larız.” mealindeki ayeti, Islam Color’un

adını belirlediğine dikkat çeken Sezer Değmez, “Buradan hareketle, adımızı ve sloganımızı ‘ İslam’ın boyası ile boyan’ anlamına gelen “Islam Color” olarak belirledik” dedi. Kurumsallaşma aşamasını tamamlayan ve daha geniş kitlelere hizmet sunabilmek gayesiyle bölgedeki pek çok kurum-kuruluş ve cami ile ortaklaşa çalışan Islam Color, hedef kitlesi olarak, 12-40 yaş arasında bulunan, sonradan Müslüman olanlar, olmayanlar ve Türkçe/Arapça diline yeterince vakıf olamayan Müslüman-ları belirlemiştir. Yapılan konuşma-ların, sunumların, Türkçe, Arapça ve Hollandaca metinleri, yapılacak soh-betlerin konularını ve Islam Colors ile alakalı öğrenilmek istenilen bilgilere, www.islamcolor.nl adlı siteden ve (Islam Color) Facebook sayfasından ulaşılabilir.

“Allah’ın boyası; Allah’ın boyası ile boyanandan daha güzel olan kim vardır? Ve biz, O’na kul olanlarız.”

“İslam’ın Boyası ile Boyanın!..”

Aktüel

H ollanda’da Türk toplumu, son yıllarda sıkça gündeme gelen ailelerinden uzaklaştırılan çocuklarla

ilgili sorunu çözmek için çalışmalarına hız verdi.Umut Yıldızı Vakfı’nı kuran gönüllüler, Türk çocuklarının kültürlerine uygun ailelerin yanına yerleştirilmesi için çalışmalarda bulunacak. Hollanda’da Türk toplumu, son yıllarda sıkça gündeme gelen ailelerinden uzaklaştırılan çocuklarla ilgili sorunu çözmek için çalışmalarına hız verdi.

Hollanda Umut Yıldızı Vakfı’nın bu amaçla Rotterdam bölgesinde hizmet veren Gençlik Bakım Merkezi ve Çocuk Esirgeme Kurumu’yla Spijkenisse Atlas otelde düzenlediği toplantıya Vakıf Başkanı Kasım Akdemir, Rotterdam Başkonsolosu Togan Oral’ın yanı sıra Rotterdam Bölgesi Gençlik Bakım Merkezi Müdürü Rene Meuwissen, Almanya Umut Yıldızı Derneği Başkanı Kamil Altay ve mağdur ailelerin katıldı.

150 TÜRK KORUYUCU AİLE OLMAK İÇİN BAŞVURDUAvrupa genelinde ve Hollanda’da son tartışmalardan sonra Türkler’in koruyucu aile konusuna büyük önem verdiğini söyleyen Umut Yıldızı Hollanda Başkanı Kasım Akdemir, sadece son bir ay içinde

150 Türk’ün koruyucu aile olmak için kendilerine başvurduğunu söyledi. Türk toplumunun bu konuya daha önce gereken önemi vermediğini kaydeden Akdemir, farklı nedenlerle el konulan çocukların Müslüman ve Türk ailelerin yanına yerleştirilmesi gerektiğini söyledi. Kanunlara göre çocukların sahip oldukları kültür ve inanç sistemine yakın ailelerin yanına yerleştirilmesinin öncelikli olduğuna değinen Akdemir, Hollanda genelinde gönüllü olarak yapacakları çalışmalarla bu kanayan yarayı tedavi etmeye çalışacaklarını ifade etti.

Rotterdam Bölgesi Gençlik Bakım Merkezi Müdürü Rene Meuwissen bölgelerinde farklı nedenlerle ailelerinden uzaklaştırılan toplam bin 390 çocuğun 41’inin Türk kökenli olduğunu, bunların 17’sinin koruyucu ailelerin yanında kaldığını ve bunlardan beşinin Türk ailesi olduğunu söyledi.

BM ÇOCUKHAKLARI SÖZLEŞMESİ-NİN 20. MADDESİ İŞLETİLMELİRotterdam Başkonsolosu Togan Oral ailelerin içinde bulunduğu şartların bazen çocuklarla ilgili özel tedbirlerin alınmasını zorunlu kılabildiğini biyolojik ailedeki şartların düzeltilip çocuğun en hızlı şekilde öz ailesinin yanına dönmesinin esas olduğunu dile

getirdi. Koruyucu aile desteğiyle evlat edinmenin tamamen farklı olduğunun altını çizen Oral şuna dikkat çekti: “Koruyucu ailede çocuk biyolojik ailesi ile temas içinde kalmaya devam etmektedir. İşte bu nedenle Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 20. Maddesinde, çocuğun koruyucu aile yanına yerleştirilmesinin zorunlu olduğu durumlarda, çocuğun biyolojik ailesinin etnik, dini, kültürel ve dilsel yapısına uygun hareket edilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.”

KORUYUCU AİLE ARTIŞI OLDUAlmanya Umut Derneği Başkanı Kamil Altay, “Hollanda genelinde toplam 20 Müslüman koruyucu aile vardı. Hollanda Umut Yıldızı Federasyonu işe başlar başlamaz, 30 koruyucu aile buldu. Yetkililere iletti. Türk koruyucu aile bulma amaçlı ‘Ailenizde bana da yer var mı’ projemizi Hollanda’da da hayata geçirdik. Koruma altına alınan çocuklarımızın geleceklerinin, kendi anadil, kültürü ve din değerleriyle kurulmasını sağlamak istiyoruz. Oradaki mağdur aileler derneğe başvurabilirler. Ücretsiz olarak hizmet alabilirler.” şeklinde konuştu.

Basri DoğanSpijkenisse

Hollanda’da koruyucu aile sayısı artıyor Ailelerinden uzaklaştırılan çocuklarla ilgili sorunun çözümü için çalışmalara hız verildi.

Kardeşliğimizin ve dayanışmamızın muhafazasının önemi ise Allah’ın rızasını kazanacak doğrultuda bir hayat sürdürmenin vazgeçilmezliğin den kaynaklanır. Hedefimiz herhangi bir dünyevî karşılık beklemeden, sadece Allah’ın rızasını kazanmak olduğu kadar, gelecek nesillerimi- ze kıvanç duyacak- ları bir miras bırak- maktır.

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013

«

görüşlermeningen 25

Page 26: 181 182

Muştular

Mürşide Uysal [email protected]

Portakala batırılan iğne Şeyh Vefa hazretleri, Fatih zamanının âlimlerinden idi. Allah dostuydu. Devlet adamları da halk da onu çok sever ve sayardı.Bu büyük insanın oyun yaşlarındaki bir oğlu kötü bir alışkanlık edinmişti. Ucuna çivi çakılmış bir sopa ile evlere içme suyu taşıyan sakaların (sucuların) kırbalarını (su kovalarını) deliyordu. Evcil hayvan derisinden yapılmış su tulumu olan kırba, sivri bir madde ile dokunulduğunda kolayca delinirdi.

Sakalar, “Çocuk, Şeyh Vefa hazretlerinin oğludur, çok sürmez bu işten vazgeçer” dediler. Bir süre çocuğun yaramazlıklarına sabrettiler. Fakat çocuk yaramazlığını iyice artırınca Şeyh Vefa’ya şikâyete geldiler.Vefa hazretleri olanları duyunca hayretler içinde kaldı. Nasıl olur da bunca dikkat ve özenle yetiştirilen, her türlü haramdan korunan bir çocuk böyle bir şey yapardı?Şeyh Vefa, sakalara “Tamam, konu anlaşıldı. Gereken yapılacak. Sizin de zararınız ödenecek” dedi. Sakalara zararlarını ödedi ve helâllik diledi. Sonra düşünmeye başladı. Önce kendi kendini hesaba çekti. “Acaba ben bu çocuğa yanlışlıkla da olsa haram yedirdim mi?” diye düşündü. Bir şey bulamadı. Sonra hanımına sordu:- Hanım, sen bu çocuğa hâmileyken veya süt verirken haram bir şey yedin mi? Çok iyi düşün, bana bildir. Yoksa oğlanın sonu kötü” dedi.Hanım düşündü, taşındı. Sonra bir olay hatırladı. Kocasına hatırladığı olayı anlattı. “Oğluma hâmileyken bir komşuya ziyarete gitmiştim. Orada bir tabakta portakallar vardı. Portakalları görünce canım çekti ama istemeye utandım.

Ev sahibi hanım da ikram etmedi. Ev sahibi bir ara odadan dışarı çıkınca yakamdaki iğneyi portakallara batırıp sularını içtim.”Hanım bu olayı şeyhe anlatınca Vefa hazretleri:- Aman hanım hiç vakit geçirmeden o komşuya git. Olanı biteni dosdoğru anlat ve helâllik dile.” dedi.Kadın doğruca komşusuna giderek helâllik diledi. Çocuğa bu olaydan hiç söz etmediler. “Hakkında şikâyet var. Bir daha böyle şeyler yapma” demediler. Ama o günden sonra çocuk hiçbir sakanın su kırbasını delmedi. Kimse de babasına şikâyete gelmedi.

ÖğütlerÇocuk terbiyesi, anne karnında başlar. Çocuklarımızın kötü olmasını istemiyorsak daha onlar doğmadan anne ve babalar haramdan sakınmalı, kötülüklerden korunmalıdır. Doğacak çocuklarına helâl gıdalardan oluşmuş helâl süt emzirmeli, helâl lokma yedirmelidirler.Terbiyeli, görgülü insanlar için Türkçemizde “Helal süt emmiş” tabiri kullanılır.

Ne ekersenonu biçersinVaktiyle dilenci kıyafetli biri durmadan gezer ve gittiği yerde:- Kim ne yaparsa kendine yapar. Kötülük eden ancak kendine kötülük eder, der dururdu. Mahallede bir kadın o adamın söyleyip durduğu bu sözlerden bıktı. Hiçbir işe yaramadığını düşündüğü dilenciye bir kötülük yapmayı düşündü. Bir gün ihtiyar dilenci, kadının evinin önünden geçiyordu. Kadın, dilenciye seslendi:- Börek yapıyordum. Gel, sana da vereyim, dedi. Sonra da hazırladığı böreğin içine bolca zehir koyarak dilenciye uzattı. Dilenci çok memnun olmuştu. Kadının verdiği börekleri severek aldı. Her zamanki gibi:- Kim ne yaparsa kendine yapar. Kötülük eden ancak kendine kötülük yapar, diyerek uzaklaştı. Dilencinin karnı çok açtı. Günlerdir yemek yememişti. Köyün dışında bir çeşme başına vardı. Kadının verdiği börekleri çıkardı. Tam ağzına alacağı zaman asker kıyafetiyle bir genç:- Amca, çok uzak yollardan geliyorum. Çok açım. Elindeki böreklerin birazını bana da versen olur mu? diye sordu.İhtiyar dilenci, hiç tereddüt etmeden böreklerin tamamını asker gence verdi. Kendisi de cebinden çıkardığı kuru ekmeği yemeğe başladı. Asker, böreği afiyetle yedi. Çeşmeden suyunu da içti. İhtiyar adama dualar ederek ayrıldı. Börek yemiş, su içmiş canlanmıştı. Kendisini beklemekte olan anasına koşa koşa gitmeye başladı. Eve vardığında evden mis gibi börek kokuları geliyordu. Anası uzun süredir görmediği oğluyla hasret giderdi. Ona börek ve ayran verdi. Delikanlı:- Ben karnımı doyurdum ana. Gelirken yaşlı bir adamdan yiyecek istemiştim. O da böreğinin tümünü bana verdi. Ne kadar merhametli bir adammış. Aynı senin yaptığın böreklere benziyordu. Dilinde de hep:- Kötülük yapan kendine kötülük yapar, diyordu. Delikanlı bunları derken birden kıvranmaya başladı. Oğlunun, kendi elleriyle koyduğu zehirle, zehirlendiğini gören kadıncağız bağırmaya, feryat etmeye başladı:- Eyvah, ben ne yaptım. Kendi elimle, aylardır yolunu gözlediğim oğlumu zehirledim. Adamcağız kötülük eden bulur, diyordu. İşte ben de ettiğimi buldum. Ama iş işten geçmişti. İhtiyar dilenciden kurtulmak için böreğin içine bolca zehir koymuştu. Oğlunu kurtaramazdı. Oğlu çok geçmeden kadının gözleri önünde kıvranarak can verdi.

Hikâyelerle “esmâ-i hüsnâ” (Allahu teâlâ’nın güzel isimleri)Bizi bizden daha çok seven, bizim doğru yolu bulmamız için bize kitaplar ve peygamber gönderen, bütün âlemleri yoktan var eden, varlığından bizi haberdar eden, bizlere türlü nimetler veren Yüce Allah’a sonsuz hamd ve şükürler ederiz.Kur’an ahlâkıyla ahlâklanan, bizlere her haliyle örnek olan, Allah’ın sevgilisi peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e salât; ailesine, ashabına ve sevenlerine de selâm ederiz.Kuluna şah damarından daha yakın olan Allah’ı, isim ve sıfatlarıyla tanımak imanın temelidir. İman, bu büyük temelin üzerine bina edilir.İnsanın yaratılış gayesi, Allah’ın rızasına ermek, O’nun dostluğunu kazanmaktır. Bu hedefe Allah’ı bilmek, O’nu sevmek ve O’na itaat etmekle ulaşılır. Allah’ı bilmek, O’nun isimlerini ve sıfatlarını öğrenmekle olur.Allah’ı sevmek, bütün güzelliklerin ancak Allah’ta bulunduğunu ve O’ndan olduğunu bilmekle kazanılır.

“ESMÂ-İ HÜSN”Allahu Teâlâ’nın Güzel İsimleri

1-Allah (Celle celâlühü): Kendisinden başka ilah (tanrı, yaratıcı) olmayan ve ancak O’na ibâdet edilen tek varlığın özel adıdır.2-Er-Rahmân (c.c.): Dünyada her kuluna karşı merhametli.3-Er-Rahîm (c.c.): Âhirette sadece mü’min kullarına merhametli.4-El-Melik (c.c.): Her şeyin tek sahibi.5-El-Kuddûs (c.c.): Bütün noksanlıklardan uzak ve temiz olan.6-Es-Selâm (c.c.): Kullarını selâmete ve esenliğe ulaştıran.7-El-Mü’min (c.c.): İman edenleri koruyan, güvenlik içinde yaşatan.8-El-Müheymin (c.c.): Herşeyi koruyan ve yöneten.9-El-Azîz (c.c.): Herşeyden üstün ve kuvvetli olan, yenilmeyen.10-El-Cebbâr (c.c.): Dilediğini zorla yaptırma gücüne sahip olan.

Hikâyeleriyle atasözleri ve deyimler Deyimler ve atasözleri, toplumların hafızalarıdır. Geçmişin deneyimlerini bugüne taşıyan söz değerleridir.Atasözleri ve deyimler, ulusun söz yaratma gücünden doğar. Bu küçük söz dağarcıklarına koca bir âlem sığdırılmıştır.Atasözü; uzun gözlem ve tecrübelerden sonra varılmış hükümleri, hikmetli bir tarzda kısa olarak ifade eden eskilerden kalma sözdür. Mesel veya darb-ı mesel de denir.“Parayı veren düdüğü çalar”, “ev alma komşu al”...gibi. İşte onlardan biri…

Dereyi, görmeden paçaları sıvama!“Sırası gelmeden bir işe başlama, aslını bilmeden karar verme” anlamında bir atasözüdür.Hikayesi şöyle anlatılır:Çölde kumlar, ışığın yansıması ile uzaktan su gibi görünerek insanı yanıltır. Buna SERAP ya da ılgın denir.

Delikanlının biri, oba halkı ile kervana katılmış. Konya ovasında giderken, sıcağın ve yorgunluğun etkisi ile serap görmüş. O güne kadar hiç serap görmeyen delikanlı, suya yaklaştıklarını sanmış. Sevinçle paçalarını sıvamaya, suya girmek için hazırlık yapmaya başlamış.Delikanlıyı görenlerden, tecrübeli biri:- Oğlum. O gördüğün seraptır. Dereyi görmeden paçaları sıvama! Demiş

Tarihin en çok okunan mektubu... Her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğret ona.Zaman alacak biliyorum,Fakat eğer öğretebilirsen ona,Kazanılan bir doların, bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret.Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı.Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu,Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona.Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını.Eğer yapabilirsen ona kitapların mucizelerini öğret.Fakat ona sessiz zamanlar da tanı.Gökyüzündeki kuşların, güneşin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği...Okulda hata yapmanın hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona.Kendi fikirlerine inanmasını öğret,Herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı sert olmasını öğret ona.Herkes birbirine takılmış bir yöne giderken,Kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma.Tüm insanları dinlemesini öğret ona.Fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret.Eğer yapabilirsen,Üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona.Göz yaşlarında hiçbir utanç olmadığını öğret.Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona,Ve aşırı ilgiye dikkat etmesini...Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını,Fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret.Uluyan insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona,Ve eğer kendisinin haklı olduğuna inanıyorsa,Dimdik ayakta durup savaşmasını öğret.Ona nazik davran, fakat onu kucaklama.Çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır.Bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun.Bırak cesur olacak kadar sabrı olsun.Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret.Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır.Bu büyük taleptir.Ne kadarını yapabilirsin bir bak.O, ne kadar iyi, küçük bir insan...Benim oğlum...

ABRAHAM LINCOLN

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013 kadın ve aile

vrouw en gezin26

Page 27: 181 182

Perspektif

Doğukan Ergin [email protected]

Tatile giderken yağmura yaka-lanmak! Haziran ayına kavuştuk ve 2013 yılını yarıladık. Yani bir yaz dönemine daha “merhaba” dedik. Her ne kadar bol yağmur ve soğukla karşılaşmış olsak bile “Bu sene izin var mı?” sorusu muhabbetlerimizin en önemli konusu, en belirleyici unsuruydu. Yani izin/tatil muhabbetimiz her sene olduğu gibi yine olanca yoğunluğu ile sürmekte. Her yazımızda gündemimizi meşgul eden konular hakkında görüş belirtmenin yanı sıra, olaylara farklı bir pencereden bakmaya, yorumlamaya çalışıyorum. Olumlu tepkileriniz için teşekkürler. Yine tatil ve izin konusunda toplumumuzun klişe haline gelmiş ve klasikleşmiş fikirleri olduğu hepinizce malûm. Camilerimizde ‘Sıla-i rahim’ konuşulacak. Büyüklerimiz ‘Torunlarımın torunları tatil için Türkiye’ye gitmez’ sözlerini dillerine dolayacak. Gençlerimiz de ‘Köyüme en fazla 3 gün giderim’ cümleleri ile tatil planları yapacaklardır. Kanımca bu sözler, bu dönem sıkça kullanılacak olanlardan sadece birkaç tanesidir.Hayat çoğu zaman renklidir, yani bir gelişmeye birçok noktadan ve pencereden bakabilirsiniz ve her defasında farklı sonuçlar çıkarabilirsiniz ama hayatın içerisinde siyah-beyaz olan ve hükmü kesin olarak belirtilen meseleler de vardır. Aile ise siyah-beyazdır. Aile her zaman önemlidir ve bir insanın köküdür. Ailesi ne kadar iyi veya ne kadar kötü olursa olsun, bir insanın ruh ve zihniyet oluşumu ailesiyle pekişir. Maalesef yaşadığımız bu toplumda aileye gereken değer verilmiyor.

Özellikle burada doğan, okuyan ve büyüyen gençler bu kültürden etkileniyor; sadece gençler mi, elbette HAYIR! Büyüklerimiz de maalesef individüalist/bireyci hayat tarzından etkilenmiş durumdadır. Yine her zaman olduğu gibi herkes kendine dönüp bakmalı ve “ben aileme gereken önemi veriyor muyum, kıymet ve değerlerini biliyor muyum?” sorusunu açık yüreklilikle ve dürüst bir şekilde cevaplamalıdır. Aile, izinden izine, kandilden kandile veya musibetten musibete hatırlanması gereken bir olgu/yapı değildir. Aile, mal paylaşımından dolayı dağılması ve kopması gereken bir yapı hele hele hiç değildir. Tam aksine aile, bir olmaktır, bütün olmaktır. Ne olursunuz ailenizi belirli günlere, dönemlere sıkıştırmayın. Aile müessesine renkli bakmayın, her zaman beyaz tarafından bakın ve önemseyin. Ailesini unutanlar, şemsiyesiz yağmura çıkan ve evinin yolunu bulamayanlarla eşit durumdadır. Bu vesileyle daha öncede yazdığım çok değerli bir söze dikkatinizi çekiyorum: Wie zijn wortels vernietigd, kan niet groeien.(Parnassia)

Jet skiJet ski; su üzerinde altındaki kızaklar yardımıyla hareket edebilen, üzerinde motoru

bulunan bir spor aracıdır. Kişisel deniz aracı olan jet ski, ister tek kişi isterse iki kişi binerek kullanabilir. Jet ski Kawasaki tescilli markasıdır.Jet skinin tarihçesi 2000’den öncesine dayanmaktadır. Ülkemizde özellikle sahil kesiminde bulunan oteller tarafından çok kullanılmaktadır. Denizde hız yapmak ve bu yaptığı hızı kendi yüzünde hissetmek isteyenler için vazgeçilmez bir deniz aracıdır. Herkesin yapabileceği bir spor dalıdır ama bunun da tehlikeli yanları bulunmaktadır. Çünkü kıyı kesiminde kullananlar için denizde yüzenlere çarpma riski bulunmaktadır.

Mercedes S-seriMercedes-Benz ve lüks sedan otomobil sınıfının amiral gemisi olarak nitelendirilebilecek S-Serisi baştan aşağı yenilendi. Ge.enlerde tanıtılan 2014 S-Serisi’ni geliştiren Mercedes-Benz mühendisleri: “Akıllı Sürüş”, “Verimli Teknoloji” ve “Nitelikli Lüks” felsefelerini modele aktarmayı başarmışlar. Yeni S-Serisi ile otomotiv endüstrisinin çıtayı bir adım yükselteceği biliniyor.

Daimler ve Mercedes-Benz Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Dieter Zetsche, lansmanda bir açıklama da yaptı: “Yeni S-Serisi’ni tasarlarken güvenlik ya da estetik, güç ya da verimlilik, konfor ya da dinamizm unsurlarından birini seçmeyi hiç düşünmedik.

Rahatlıkla söyleyebilirim ki, yeni Mercedes-Benz S-Serisi’ni “En İyisi ya da Hiç” sorusunu sorarak tasarladık.”

Eylül ayından itibaren arka çekiş ve 4MATIC 4 tekerlekten çekiş sistemleri ile satışa sunulacak yeni Mercedes-Benz S-Serisi’nin S63 AMG versiyonu ise Kasım ayında satışa çıkacak. Yeni S-Serisi’nin hala geliştirilmekte olan yeni hybrid motorun ise 2014 yılının 3. çeyreğine yetişmesi bekleniyor.

Metro: Last Light

Metro: Last Light (Türkçe: Metro: Son Işık) bir Ukrayna yapımı, birinci şahıs nişancı türünde hayatta kalma-korku oyunudur.

Rus yazar Dmitry Glukhovsky’nin “Metro 2033” adlı romanından uyarlanan Metro 2033 oyunun devamıdır. Sene 2034 ve oyunda yirmi sene öncesi Rusya’da büyük bir nükleer felaket meydana gelmiştir. Yeryüzünde yaşayan varlıklar yaşamını yitirmiş, yaşam savaşı verenler ise nükleer radyasyon sebebiyle birçoğu aklını

yitirip, korku ve dehşet saçan canavarlar haline gelmiştir. Şanslı olan bir grup insan, yeryüzündeki radyasyon tehlikesinden sakınmak için Moskova’nın yeraltı metro tünellerine yerleşmişlerdir. Ve bu insanlar son yirmi senedir yaşam mücadelesi veriyorlar ve durumları gün geçtikçe kötüye gidiyor. Yeryüzündeki canavarlarla savaşan bu insanların tek umudu oyunun başrolünde oynayan Artyom isminde bir gençtir.

Bir sene öncesi yeryüzündeki canavarlara karşı füze bombardımanına tabi tutmuştur ve sayesinde sayılarını neredeyse hiçe indirmiştir. Bu sefer Artyom, yeni bir tehdit duyumunu alır ve savaşa hazırlanır.Metro: Last Light bir nükleer post-apokaliptik senaryo dramıdır ve

bu zamanımızda hiç de olmayacak diyemeyeceğimiz bir gelecek öyküsüdür.

Akıllı telefonSaç telinden bin kat daha ince bu formül cihazlarda ‘sıvı teması’ sorununu ortadan kaldırıyor. Bu formül hem telefonlarımızı su temasının verdiği hasardan hem de cebimizi ortaya çıkacak maddî kayıptan kurtaracağa benziyor. Kaplanacak cihazlar vakum yöntemiyle içerisindeki havası alınan özel bir makineye konuluyor. Burada yaklaşık

45 dakika süren işlemin ardından, cihazların iç ve dış kısmı saç telinden bin kat daha ince formülle kaplanıyor. Şu anda akıllı telefonlar ve tablet bilgisayarlara uygulanan bu teknoloji, ileriki dönemlerde dizüstü bilgisayarlar başta olmak üzere diğer küçük

boyutlu elektronik cihazlara da uygulanacak.

Hayırlı yolculuklarDoğuş Gençlik siz değerli okuyucularımıza şimdiden hayırlı bir Ramazan ve hayırlı bir tatil geçirmenizi diler. Yeni sezonda görüşmek ümidi ile.

Ayın Tezi: Tatil, gezmek, eğlenmekdeğildir.Buna katılmıyorum, çünkü tatilin amacı bir tek eğlenmek veya gezmek değildir. Diğer amaçları da vardır: Mesela dinlenmek.

Bazı insanlar tatile gidip hiç gezmezler/eğlenmezler. Onlar için ailelerini ziyaret etmek, onlarla ilgilenmek onlara göre en güzel “tatil” olarak algılanır. Başka bir örnek vermek gerekirse; bazı gençlerin tatil yerine umreye gitmeleridir. Son yıllarda dikkatimi çeken bu gençlerin sayılarının artmasıdır. Bu tür seyahatler bir tek “gezi” olarak algılanmamalıdır. Umreye gitmenin kendini eğitmek, maneviyatını yükseltmek ve bunun gibi birçok avantajları vardır.Necmeddin Aydın

“Tatil” denildiğinde akla ilk gelen serbestlik olur. Bu bir nevi gençler için doğrudur çünkü okul zorunluluğu yoktur tatilde. Fakat Müslüman bir genç boşalan bu ekstra “boş» vakti dinî yönde olsun kendini geliştirmede olsun en iyi şekilde kullanmalıdır.Enes Şahin

Ben bu konuya şu anlamda baktım; dinimiz hususunda bize tatil yok bu dünyada. Bu eğlenmemek, gezmemek anlamına gelmiyor. Ama bu, ibadetleri yerine

getirdikten sonra olabilir tabi ki. Ve de bu gezmeler eğlenmeler de dinimizin izin verdiği sınırların içerisinde kalmalıdırAbdullah Gül

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013 gençlik

jeugd 27

Page 28: 181 182

Oruç ve Takva bilinci

“Umulur ki Allah’a karşı sorumlu-luğunuzun bilincine varırsınız” ifadesi orucun farz oluşunun gerekçesidir. Buna göre orucun en büyük hik-meti, en fazla faydası, en yüce gayesi Müslümanı takvaya erdirmektir.”

Hikmet Pınarı

Hüseyin Kerim Ece [email protected]

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013 yaşam ve inanç

leven en religie28

Takva, Allah’tan hakkıyla korkup çekinmek demektir. Bir başka açıdan takva, Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle hareket etmek, Allah’ı hesaba katarak davranmaktır. Takva bilinci, Müslümanın kendisi için çizilen sınırlara uyma titizliliği ve dikkatidir. Kur’an, bazı ilahî hükümleri bildirdikten sonra çoğu zaman ‘Allah’tan korkup sakının, Allah’a karşı sorumluluk bilinciyle hareket edin, Allah’tan ittika etmez misiniz?’ diyerek bu ibadetlerin takva bilinci ile yapılmasını tavsiye ediyor. İnsan ya gafletinden, ya nefsinin engellemesinden, ya da başka sebeplerden dolayı İslâmî (hükümleri/emirleri ve yasakları) yerine getirmede gevşeklik gösterebilir. Kur’an’daki bu ‘takva çağrısı’ bu hükümleri/ibadetleri daha bir dikkatli yapmaya, ihmal etmemeye bir teşviktir.Mesela, hac’la ilgili pek çok ahkâm anlatıldıktan sonra “...Allah’a karşı sorumluluk bilinci duyun ve bilin ki Allah, cezası pek çetin olandır” (Bakara 2/196-197. Maide, 5/96) Allah’a karşı sorumluluk bilinci ile hareket edenler, şüphesiz kendilerini Allah’a yaklaştıracak vesileler (sebepler ve imkânlar) bulurlar. (Maide 5/35) Müslümanlar, helâl rızık yeme

konusunda da takva bilinci ile hareket etmek zorundadırlar. Bu konuda Allah’tan korkup-sakınırlar. (Maide 5/4, 88, 100) Birinin yanında bir emanet varsa, o kimse Allah’tan ittika etmeli ve emaneti olduğu gibi yerine vermelidir. (Bakara, 2/283. Maide, 5/106-108)

Doğru sözlü olmakta takvanın gereklerindendir. “Ey iman edenler, Allah’tan ittika edin ve sözü doğru olarak söyleyin.” (Ahzab 33/70)Aynı durumu orucu emreden ayette de görüyoruz. “Ey iman edenler, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, oruç size de farz kılındı. Umulur ki takva ahlakı kazanırsınız.” (Bakara 2/183)“Umulur ki Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincine varırsınız” ifadesi orucun farz oluşunun gerekçesidir.

Buna göre orucun en büyük hikmeti, en fazla faydası, en yüce gayesi Müslümanı takvaya erdirmektir. Buradaki takvanın da ‘korku-sevgi’ denkleminde olduğu unutulmamalı. Zaten takva bilinci biraz Allah’ın makamından saygıyla korkmak, biraz da O’nun sevgisini kaybetmekten çekinmektir. Bundan dolayı da dikkatli olmaktır. Oruç bu titizliği, bu dikkati artıran

önemli bir süreçtir. Zira oruçlu bir kimse iftar vaktine kadar niçin helâl olan yiyecekleri bile yemediğinin farkındadır. Şehevî isteklerini niçin terk ettiğini iyi bilmektedir. Oruç tuttuğu için nefsine hakim olmakta, kendisini kontrol altında tutmaktadır. İşte bu niyet ve tavır mü’mini Allah’a daha yaklaştırır, O’nun sevgisini daha çok kazandırır, takvasını daha çok artırır.

Mü’min, oruç sayesinde gerçek bir irade eğitiminden geçer. Nefsinin arzuları ile, ilahî hüküm arasında tercih yapar. İlahî emre değer verenler, nefislerinin arzularını izin verilen süreye kadar ertelerler. Oruçlu, bırakın haram olan yiyecek ve içecekleri; helâl olanları bile bir müddet, gizlide ve açıkta asla yemez/içmez.

Mü’min, Allah’ın kendisini her yerde gördüğünün, kendisini murakabe ettiğinin, O’ndan gizli bir anın ve mekanın olmadığının bilinciyle hareket eder. Bu da Allah’a karşı sevgi ve saygının kazandırdığı bir edeptir. Kur’an’ın takvayı telkin etmedeki bütün çabası insanı bu gelip geçici hayatın üstüne çıkartmaya, böylece de onun davranışlarını uzun vadeli hedefleri ve “amellerin sonunu/sonucunu”

gözeten sağlam bir temele oturtmasına yöneliktir. “Ey Ademoğulları, içinizden size âyetlerimi haber veren peygamberler geldiği zaman, kim ittika ederse (korkup sakınırsa) ve (davranışlarını) düzeltirse işte onlar için korku yoktur, onlar üzülmeyecekler de.” (A’raf 7/35Oruç ibadeti bu şuuru, bu titizliği, bu dikkatliliği artıran, zenginleştiren, yoğunlaştıran müstesna bir fırsattır. Allah’ın makamından korkmak, O’nun makamına karşı sorumluluk hissi taşımak, O’nun emirlerine aykırı hareket etmekten sakınmak, O’nun öldükten sonra kendisini hesaba çekeceğine inanıp o günden ve o günün kötü sonuçlarından korkmak; şüphesiz ki takvanın gereğidir.

Maide Suresi 93. âyette üç defa tekrarlanan şey; İslâm’da dinî hayatın üzerine oturduğu sorumluluk bilinci, yani ‘takva’dır. Bu bir anlamda ‘sorumluluğu yerine getirememe korkusu’dur. Rabbinin murakabesi (gözetimi) altında olduğunun şuurunda olan bir Müslüman, O’nun huzurunda kendisini utandıracak hataları yapmaktan çekinir. Kendini kontrol eder. Onu, mahkemelerin vereceği

cezadan, halkın ayıplamasından, polisin korkusundan önce bu anlayış frenler. Bu bilinç onu -özellikle Ramazan’da- gizli de ve açıkta günah işlemekten, başkalarına zarar vermekten, insanların haklarına tecavüz etmekten sakındırır.

Ramazan mevsimi, oruç ibadeti, Kadir Gecesi titizliği Müslümanların Allah’a karşı sorumluluk duygularını güçlendirir. Allah’ın emir ve yasakları konusundaki dikkatlerini artırır. Kendilerine zarar verebilecek her türlü yanlışa karşı duyarlı hale getirir. İbadetlerin niçin ve kimin için yapıldığını daha iyi anlatır. Onları bir adet, bir gelenek ya da maddî bir fayda amacıyla değil; Allah rızası için yapılması gerektiği bilincine vardırır. Ramazan ve oruçla birlikte kazanılan ve kuvvetlenen bu şuur, bu titizlik, bu sorumluluk anlayışı, Ramazan’dan sonraki aylara/günlere de taşınır.(Not: Yeryüzündeki suçları önlemenin tek yolu vardır: o da herkesin başına bir polis dikmektir!!! Bu mümkün mü? Elbette... Bu polis, takva şuuru, yani Allah’a karşı sorumluluk bilincidir. u: Madem öyle, Müslümanlar niçin suç işliyor? Cevabı basit: Takvaları az olduğu için.)

Page 29: 181 182

SemerkantLübnan asıllı ve Amerika’da yaşayan yazar Amin Maalouf ’un “Semerkant” adlı kitabı, 1988 yılında okuyucularıyla buluştuğunda büyük beğeni görmüştü. Yazarın iki yıl önce çıkardığı “Afrikalı Leo” isimli eseri daha şimdiden klasiklere girmeye aday kabul edilmiştir. Kendi kitap kulübümüzde de okuyup tahlil ettiğimiz bu kitap iki ana bolümden oluşmuştur. İlk bölüm iki başlıkta toplanmış olup birincisi: “Şairler ve Sevgililer”, ikincisi: “Haşhaşiler Cenneti”dir. Kitabımızın ikinci bölümü ise yazarın kendisinin de kitapta kahraman rolü aldığı, “Birinci Yılın Sonu” ve “Denizde bir Şair” başlığı altında sunulmuştur. Çevirisini Ali Berkay’ın yaptığı 318 sayfadan oluşan “Semerkant” tarihi bir romandır.

Kitabin Özeti: Ünü herkes tarafından duyulan şair, gökbilimci, matematikçi, Hayyam, kalabalık tarafından linç edilmekte olan Cabir isimli birini kurtarır. Kalabalık onu önce tanımaz ve kadı Ebu Tahir’e teslim ederler. Kadı, şahsın Ömer Hayyam olduğunu öğrenince ona çok iyi davranıp Rubaiyyat olarak adlandırdığı bir defter verip, şiirlerini onda biriktirmesini ister.

Bu arada ülkenin sultanı Nasır Han, Türklerin İran’a yapacağı seferleri duyarak askerî denetim için Semerkant’tadır. Kadı Ömer’i Nasır Han’la tanıştırır. Ömer Cihan adlı güzel şiir okuyan bir kadını görür ve birbirlerine aşık olurlar. Büyük Selçuklu imparatoru Alparslan, Türklerin başındaki komutandır. İran Hanı’nın tahmin ettiği gibi Alparslan Semerkant’ı alır ve bir esir tarafından

öldürülür. Alparslan’ın yerine oğlu Melikşah geçmiştir. Taziyelerde Ömer de vardır. Ünlü vezir Nizamülmülk, Ömer’i görür ve onu Isfahan’a davet eder. Ömer bir yıl sonra verilen randevu için giderken yolda Kasan şehrinde bir handa konaklar. Oda arkadaşı Hasan Sabbah’tır. O da ünlü veziri ziyarete gitmektedir. Hasan Sabbah, Ömer’i bilgisiyle oldukça etkiler. Vezirin huzuruna çıkan Ömer’e “Sahib-i Haber” (Gizli İstihbarat Teşkilat Başkanlığı) görevi teklif edilir. Ömer bunu kabul etmeyerek Hasan’ı tavsiye eder. Hasan hırslı bilgisiyle kısa sürede padişahın gözüne girmeyi başarır. Veziri görevinden edip kendini o göreve layık görme hırsı

açığa çıkınca,

Melikşah tarafından sürgüne gönderilir. İntikam hırsıyla sürgündeki Hasan, Alamut kalesini ele geçirip ünlü “haşhaşiler” teşkilatını kurarak İsmailliye mezhebini yaymaya başlar. Hasan’ın üzerine gönderilen vezir Nizamülmülk suikasta kurban gider. Bu arada Melikşah da zehirlenmiştir. Eşi Terken Hatun Ömer’den yardım ister. Melikşah’ın

ziyaretinde, dedesinin tanıdığı birinin Rubaiyat’ı gördüğünü söylemesi oldukça ilgisini çeker ve o kitaba sahip olmak ister.

Osmanlı Devleti’nde sürgün hayatı yaşayan İranlı Şeyh Cemaleddin de olduğu söylenen kitap için İstanbul’a gider. Şah’ın torunu Şirin de Cemaleddin’in ziyaretçilerindendir. Şeyh, kitabın İranlı bir askere kendisini tutsak ettikleri anda geçtiğini, İran’a gitmek istediğinde vereceği mektuplarla yardımda bulunacağını anlatır. Benjamin İran’a gider. Cemaleddin’in adamlarından Mirza Rıza, Kitabı alan askeri tanımaktadır. Ancak 50. yılını kutlayan Şah, Mirza Rıza tarafından öldürülür. Benjamin dönmek zorunda kalır. Şirin kitabın kendisine geçtiğini mektupla bildirir. Tahran karışmıştır. Benjamin Tebriz’e gelir. Şirin de oraya yerleşir. Benjamin yanıp tutuştuğu Rubaiyat’a sonunda kavuşmuştur. Rusya, Amerika ve İngiltere’nin kontrol altında tutmaya çalıştığı İran kaos içindedir. Benjamin, Şirin’i Amerika’ya götürmeye ikna eder.

Yolculuk, Southampton - New York seferi yapan “Titanik” gemisiyle

olmaktadır. Ancak gemi, 14 Nisan, 1912 tarihinde bir buzdağına çarparak

batar. Kitabı kurtarmak için Şirin uğraşsa da, Benjamin kasadaki kitabın emniyetli yerde olduğunu ve geminin batmayacağını

düşünerek buna engel olur. Birçok yolcuyla

birlikte ünlü kitap Rubaiyat’ta okyanusa

gömülür. Benjamin ve sevgilisi kurtulur. Şirin, kitabı kurtaramamanın yasıyla asla tek kelime etmeden Amerika’ya kadar sessizliğini korur.

Rıhtıma inen yolcuları büyük bir insan ordusu karşılar. Şirin aniden kaybolmuştur. Bütün arayış ve çırpınışlarına rağmen sevgilisini bulamayan Benjamin, onun mektupları ve hayaliyle, dönüş ümidiyle yaşar…

başka hanımından olan büyük oğlu Beryakuk ülkeyi ele geçirerek Terken Hatun’u öldürür. Ömer’in sevgilisi Cihan da bu katliamda öldürülmüştür. Ömer, gönüllü koruması Ermeni

Vartan’la İran’ı terk ederek şehir şehir dolaşır. Birlikte Rubaiyat’ı yazmaya devam ederler. Bir sabah, Ermeni Vartan öldürülmüş, Rubaiyat Alamut’a kaçırılmıştır. Ömer, sonunda Merv şehrine gelerek orada vefat eder. Bu

arada 36 yıl Alamut kalesinde hüküm süren

Hasan Sabbah da ölür. 4. kuşak Hasan, Moğol hükümdarı Hülagû Han’a kaleyi teslim eder. İçindeki kitapların birçoğu yakılıp kale darmadağın edilir. Tarihçi Civeyni, Rubaiyiat’ı kurtarmıştır.Benjamin O. Lasage, Amerikalı bir genç, ikinci ismi Ömer’dir. Fransa’ya dedesini

“Denizde bir Şair”başlığı altında sunulmuştur. Çevirisini Ali Berkay’ın yaptığı 318 Çevirisini Ali Berkay’ın yaptığı 318

“Semerkant” tarihi

Ünü herkes tarafından duyulan şair, gökbilimci, matematikçi, Hayyam, kalabalık tarafından linç edilmekte olan Cabir isimli birini kurtarır. Kalabalık onu önce tanımaz ve kadı Ebu Tahir’e teslim ederler. Kadı, şahsın Ömer Hayyam olduğunu öğrenince ona çok iyi davranıp Rubaiyyat olarak adlandırdığı bir defter verip,

başarır. Veziri görevinden edip kendini o göreve layık görme hırsı

açığa çıkınca,

Yolculuk, Southampton - New York seferi yapan - New York seferi yapan “Titanik” gemisiyle

olmaktadır. Ancak gemi, 14 Nisan, 1912 tarihinde bir buzdağına çarparak

batar. Kitabı kurtarmak için Şirin uğraşsa da, Benjamin kasadaki kitabın emniyetli yerde olduğunu ve geminin batmayacağını

düşünerek buna engel olur. Birçok yolcuyla

birlikte ünlü kitap Rubaiyat’ta okyanusa

gömülür. Benjamin ve sevgilisi kurtulur. Şirin,

şehrine gelerek orada vefat eder. Bu arada 36 yıl Alamut kalesinde

hüküm süren

Gözlem

İsmail Coşkun [email protected]

Ahmet Necip Fazıl Kısakürek 1904 - 1983

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013 kültür/sanat - edebiyat

kunst/cultuur - literatuur 29

Hollanda’da Edebiyat Keyfi Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü’nün de ortak üyesi bulunduğu Avrupa Birliği Ulusal Kültür Enstitüleri Birliği Hollanda Şubesi (EUNIC-Netherlands) Amsterdam’da Avrupa Edebiyat Akşamının üçüncüsünü düzenledi. Avrupa Birliği Komisyonu Hollanda Temsilciliği, EUNIC ve EUNIC-Nether-lands üyesi Türkiye, Almanya, Belçika Walon İdaresi, Belçika Flaman İdaresi temsilcilikleri, Fransa, Litvanya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, İsrail, İs-panya, Avusturya, Hollanda olmak üzere toplam 12 ülkenin kültür enstitü veya müşavirliklerinin desteğiyle gerçekleşen bu etkinliğe büyük bir ilgi vardı.

Fransız düşünür Michel de Mon-taigne’nin “Aynı şeyler için sevinmek ve aynı şeyler için üzülmek” sözünden yola çıkan yazarlar Nihan Kaya (Tür-kiye), Laurent Binet (Fransa), Jáchym Topol (Çek Cumhuriyeti), Marcel Beyer (Almanya), Krisztina Tóth (Macaristan), Laura Sintija černiauskaité(Litvanya), Marja Pruis (Hollanda), Constantin Göttfert (Avusturya), Nicolas Ancion (Belçika-Walon İdaresi), Etgar Keret (İsrail), Gustavo Martín Garzo (İspanya) ve Christophe Vekeman (Belçika-Fla-man İdaresi) kendi dillerinde ve still-erinde birer makale veya öykü yazdılar. Bu yazarlara ait makale veya öyküler edebi mütercimler tarafından Hollan-dacaya çevrilerek Hollanda’nın ünlü yayınevi Cossee tarafından kitap olarak yayınlandı. 12 Katılımcı ülkenin yazarlarından yedisi, Avrupa Edebiyat Akşamında bir araya gelerek Hollanda’nın ünlü edebi-yat eleştirmeni ve Akademik-Kültürel Merkezi Spui25 adlı kurumun müdürü Margot Dijkgraaf moderatörlüğünde İngilizce olarak edebi bir sohbet gerçekleştirdiler. Yazarlar yazma nedenleri, eserlerinde ele aldıkları temalar, yaşadıkları duygu yoğunluğu, edebi stilleri, ülkelerindeki edebiyat alanındaki gelişmeler ve son yıllardaki eserler konularında bilgi ver-erek 3 saat boyunca edebiyat severlere güzel bir edebiyat akşamı yaşattılar. Müzisyen ve tiyatro sanatçıları Hen-drik Willekens (Belçika), Rob List (ABD), Eva Susova (Çek Cumhuriyeti) ve Dennis Deter (Almanya) yazarların öyküleri ve sohbetlerinden esinlener-ek gerçekleştirdikleri müzikal tiyatro ile Avrupa Edebiyat Akşamına renk kattılar. Hollandalı edebiyat severlerin büyük ilgi gösterdiği Avrupa Edebi-yat Akşamı gerek izleyiciler gerekse organizatörler tarafından şu ana kadar gerçekleştirilen edebiyat akşamların-dan en iyisi olarak değerlendirildi. Amsterdam Yunus Emre Enstitüsü müdürü Remzi Kabadayı ise 2013 Avrupa Edebiyat Akşamının EUNIC- Hollanda’nın bugüne kadar düzen-lendiği etkinliklerin en başarılısı olduğunu duymaktan, bu etkinliğe ilk defa katılan bir kültür merkezi olarak kurumu ve Türkiye adına büyük mutlu-luk duyduğunu dile getirdi.

Necip Fazıl Kısakürek anıldı Üstad Necip Fazıl Kısakürek, vefatının 30. Yıldönümünde Hollanda Türk Müzesi’nde düzenlenen bir programda anıldı.

Üstadın fotoğraf, şiir ve vecizeler ile bezeli 30. yıla ait Hatıra Panosu, Kültür ve Tanıtma Müşaviri Enis Tataroğlu tarafından kurdelesi kesilerek ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Millî Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın yapılan anma programını tebrik ve takdir eden telgrafının okunmasının ardından, Üstadın hayatı ve mücadelesini konu alan belgesel film ilgiyle izlendi.Üstadın ‘Kaldırımlar’ şiirinin edebiyatsever Ted Quist tarafından Hollandaca okunması dinleyicilerin büyük ilgisini çekti.

Quist şairin çok gizemli ve karizmatik bir söylem biçiminin olduğunu ifade etti.Üstadı sağlığında görüp konferans ve sohbetlerine katılan İlahiyatçı Ömer

Baler de hatıralarını ve Üstadın renkli kişiliğine ait anılarını katılımcılar ile paylaştı. Üstadın ‘Çöle İnen Nur’ isimli kitabının mutlaka okunmasını tavsiye etti. Karşılıklı soru cevap içerisinde geçen sohbette Hollanda’da doğup büyüyen gençler, Üstadın varlığından ilk defa haberdar olduklarını ve böyle bir programa katılmaktan gayet memnun olduklarını dile getirdiler.Yazar ve şair H.Kerim Ece’nin Sakarya Türküsünü okumasının ardından yapılan dua ile Üstadı anma ve anlama programı kapandı.

Hollanda Türk Müzesi yetkilileri eylül ve ekim aylarında Üstadın filmlerinin izletileceği, kitap ve Büyük

Doğu dergilerinin sergileneceği, konferansların verilip ve

şiirlerinin okunacağı daha geniş kapsamlı

bir program çabasının da devam ettiğini bildirdiler.Bunun yanında Türk dil, edebiyat, tarih, kültür, müzik,

sanat, sinema gibi konularda büyük

eserler vermiş geniş kitleler tarafından tanınıp

benimsenen kişilerinde önümüzdeki zamanlarda farklı faaliyetler ile Hollandalı ve Hollanda’da yetişmiş Türklere anlatılması ve tanıtılmasına devam edeceklerini de ifade ettiler.

Ahmet Necip Fāzıl Kısakürek Kimdir? Ahmet Necip Fāzıl Kısakürek (d. 26 Mayıs 1904, İstanbul - ö. 25 Mayıs 1983, İstanbul) Yazar ve düşünür. Necip Fazıl, 24 yaşındayken yayımladığı ikinci şiir kitabı Kaldırımlar ile tanınmıştır. 1934 yılına kadar sadece şair olarak tanınmış ve o devirde Türk basınının merkezi olan Bâb-ı Âli’nin önde gelen isimleri arasında yer almıştır.

1934 yılında Abdülhakîm Arvâsî ile tanıştıktan sonra büyük bir değişim yaşayan Kısakürek, 1943-1978 arasında 512 sayı yayımlanan Büyük Doğu Dergisi yoluyla İslamî görüşlerini kamuoyuna duyuran ve Büyük Doğu Hareketi’ne önderlik eden bir siyasî eylemcidir.

Page 30: 181 182

Doğuş is een maandelijks informatieblad in het Turks en af en toe Nederlands o.a. kunst, cultuur, politiek, educatie, wetenschap, literatuur en filosofie.

Uitgever/Sahibi Stichting Doğuş/Doğuş Vakfı Coördinator/Koor-dinatör Mehmet Erdoğan Hoofdredacteur/Yayın Yönetmeni Bayram Altıntaş Eindredacteur/Yazı İşleri Müdürü Zeynel Abidin Kılıç Art Directeurs/Görsel Düzenleme Hamza Gök, Osman Akın İlan ve Advertenties/İlan- Reklam Servisi [email protected] Afdeling Nieuws en Tips/Haber Dairesi Adnan Şahin (Tel. 06-43 85 74 32) Abonnement / Abone Servisi Ünal Utku (Tel. 06-13 40 16 12)Oplage/Tiraj 12.000 Verspreiding/Dağıtım Alanı Lande-lijk/Hollanda Geneli Adres Strevelsweg 700 unit 413, 3083 AS Rotterdam Tel. (010) 471 68 47 Fax (010) 471 95 13 E-mail [email protected] Website www.dogus.nlIngezonden artikelen vallen niet onder de redactionele verant-woordelijkheid. Alle auteursrechten van deze uitgave worden uitdrukkelijk voorbehouden. Druk Wegener

AboneColofon

Ondergetekende verleent hierbij tot wederopzegging aan de STICHTING DOGUS (Dogus) om van zijn/haar hierondergenoemde (giro-)rekening het bedrag af te schrijven voor jaarlijksabonnement maandblad Dogus. (Abonesi olduğum Doğuş gazetesi için, bağlı olduğu Doğuş Vakfı'na aşağıda belirtilen abone ücretin banka hesap numaramdan çekilmesi için yetki vererek bu formu imzalıyorum.

Over te schrijven / stortingsbedrag: € Giro of bankrekening:(abone ücreti) (banka numarası)

Naam en Voorletters: (Adınız ve Soyadınız).............................................................................................................................

Adres:.......................................................................... Postcode en Woonplaats:................................................................. Geb. datum: (Doğum tarihi).................................. Datum en Plaats: (Tarih ve yaşadığınız Şehir)..............................

Telefoon:....................................................................

E-mail:......................................................................... Handtekening: (İmza)......................................................................... MAC

HTIG

INGS

KAAR

T

Tenzij ik mijn abonnement schriftelijk opzeg, zal mijn abonnement automatisch 1 jaar verlengd zijn en de

kosten hiervan van mijn bank of girorekening afgeschreven

worden. (Aboneliğim yazılı olarak iptal edilmediği sürece,

abone sürem 1 yıl otomatik olarak uzatılmış olur.

maandblad/aylık gazete doğuş nr. 181/182 - 2013 bizim sayfa

onze pagina30

Sağduyulu bir okur mektubu

Spits Gazatesi’nde yayımlanan bir okur mektubu, yaşadığımız çifte standardı bakın nasıl gözler önüne koymakta… “Yahudilere hakaret edemezsin, çünkü Yahudi karşıtlığı yapmış olursun. Zencilere hakaret edemezsin, çünkü ırkçılık yapmış olursun. Eşcin-sellere hakaret edemezsin, çünkü ayrımcılık yapmış olursun. Kraliçeye hakaret edemezsin, çünkü o zaman da kutsallara dil uzatmış olursun. Maç hakemlerine hakaret edemezsin, çünkü maçın iptaline yol açabil-irisin. Ama Müslümanlara hakaret edebilirsin, çünkü o, ‘fikir özgürlüğü’dür. Bu durumu anlayabiliyor musunuz? Ben anlayamıyorum, ama PVV seçmeni çok akıllı olmalı ki, bu sakatlığı anlayabiliyorlar…” J. Westbroek, Utrecht

İyi düşünün, belki yaşadığınız son andır…

Meltem İyigün, içinde yaşadığımız zamanı değerlen-diren bir yazı göndermiş. Beğendim, sizinle paylaş-mak istedim. Meltem, yaşamın ne kadar kısa old-uğunu ve bu kısa ömür içinde yapmamız gerekenleri anlatıyor bizlere…

“Günümüzde yüksek binalara sahibiz. Fakat daha az karaktere ve daha dar bakış açısına…Daha çok harcıyor ama daha az zevk alıyoruz. Daha büyük evlere sahibiz ama daha küçük ailelere.Daha çok bilgiye sahibiz ama daha az doğru karar-lar veriyoruz. Daha çok ilacımız var ama daha az sağlıklıyız. Servetimizi katlayarak çoğalttık, fakat değerlerimizi azalttık. Daha fazla konuşuyor, çok az seviyor, çok fazla nefret ediyoruz. Dışımızdaki alanları fethettik fakat içimize ulaşamadık. Daha çok gelirim-iz var, fakat daha az moralimiz. Daha çok yiyeceğe sa-hibiz, fakat daha az besleniyoruz. Her eve iki maaşın girdiği, fakat boşanmaların arttığı günlerdeyiz.Daha iyi evlerin, fakat daha çok yıkılmış yuvaların olduğu zamanlardayız. Hiçbir şeyinizi özel an için saklamayın, çünkü yaşadığınız her an özeldir.Araştırın, daha çok okuyun. Ailenizle ve arkadaşlarını-zla daha fazla vakit geçirin ve onları ne kadar çok sevdiğinizi söyleyin. Sevdiğiniz yiyecekleri yiyin ve beğendiğiniz yerleri ziyaret edin. Hayat sadece yaşamı sürdürmek değildir. Zevkli dakikalardan oluşan bir zincirdir. Sözlüğünüzden ‘günün birinde’ ve ‘bir gün’ gibi kelimeleri çıkartın. Ne zamandır yazmayı düşündüğünüz mektubu şimdi yazmaya başlayın. Hayatınıza zevk ve keyif katacak hiçbir şeyi erteleme-yin. Her gün, her saat, ve her dakika özeldir. Ve bunun sizin için ‘son’ olup olmadığını bilemezsiniz…”

Ajanda

50 Yıllık Türk TarihiTürklerin Gorinchem’e göçünün 50’nci yılı kutlamaları çerçevesinde Belediye Sarayı’nda ‘50 Yıllık Türk Tarihi’ sergisi açıldı. Belediye Arşiv Dairesi, Türk sivil toplum kuruluşları ve Gorinchem Belediye Meclisi üyeleri Ali Koçak, İlhan Tekir ve İbrahim Elmacı’nın inisiyatifleri-yle gerçekleştirilen serginin açılışı Rotterdam Başkon-solosu Togan Oral ile Belediye Başkanı Piet Ijssels tarafından yapıldı. 27 Eylül tarihine kadar sürecek olan sergi, şimdiden ziyaretçilerini beklemeye başladı.

Söz sizde

BAŞSAĞLIĞI-VEFAT

Hollanda İslam Federasyonu Güney Hollanda Millî Görüş Başkanı Mehmet Erdoğan’ın sevgili babası

vefatını teessürle öğrenmiş bulunmaktayız.Merhuma Allah’tan rahmet, başta başkanımız olmak üzere bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…NIF Yönetim Kurulu

Utrecht Türk Kültür Merkezi eski başkanlarından Mustafa Alaca Bey Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Mustafa Bey kardeşimize Allah’tan rahmet diliyorum, mekanı Cennet olsun. Ailesinin ve camiamızın başı sağ olsun!Murat Gedik - H.T.F. Genel Başkanı

Abonelerimizden Yusuf Akın’ın kız kardeşi genç yaşta vefat etmiştir.Merhumeye Allah’tan rahmet, bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…

Abonelerimizden Ali Osman Okur’un ablasının genç yaşta vefat haberini aldık.Merhumeye Allah’tan rahmet, bütün aile, eş-dost tanıdıklara sabr-ı cemil ve başsağlığı diliyoruz…

Şifa Dileği

Hollanda İslam Federasyonu İdarî İşler ve Genel Merkez Üyeli Sorumlusu Necip Erdem’in önemli bir rahatsızlıktan dolayı bir süre hastanede müşa-hede altında kaldığını öğrendik. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

Abonelerimizden Resul Yılmaz’ın önemli bir rahatsızlıktan dolayı bir süre hastanede müşahede altında kaldığını öğrendik. Hastamıza geçmiş olsun diyor, acil ve hayırlı şifalar diliyoruz.

Tebrik

Hollanda İslam Federasyonu(Güney Hollanda Millî Görüş) Sosyal İşler Başkanı Bilal Yanık ile Mücahide (Hoca) Yanık ‘ın Ahmet Yusuf adını verdikleri bir evlâdı dünyaya gelmiştir. Genç çifti tebrik ediyor, Ahmet Yusuf’umuza ‘hoş geldin’ diyor, adına yaraşır, hayırlı bir ömür diliyoruz…

Abonelerimizden Furkan Aktalan ile Raziye Aktalan‘ın Yusuf adını verdikleri bir evlâdı dünyaya gelmiştir. Genç çifti tebrik ediyor, Yusuf’umuza ‘hoş geldin’ diyor, adına yaraşır, hayırlı bir ömür diliyoruz…

Abonelerimizden Sevgili Mehmet ve Havva Akbulut’un mahdumu Muhammed Emin ile Bünyamin ve Ayşe Gülmüş’ün kerimesi Melek, 3 Mayıs 2013 tarihinde düzenlenen sade bir düğün töreniyle dünya evine girdiler. Akbulut ve Gülmüş ailelerini tebrik ediyor, Muhammed Emin ve Melek’i kutluyor, mutluluklar diliyoruz.

Abonelerimizden Sevgili Mehmet ve Şengül Sarıdağ’ın mahdumu Mahmut ile Abdullah ve Satı Karaca’nın kerîmesi Gurbet, 5 Mayıs 2013 tarihin-de düzenlenen görkemli bir düğün töreniyle dünya evine girdiler. Sarıdağ ve Karaca ailelerini tebrik ediyor, Mahmut ve Gurbet’i kutluyor, mutluluk-lar diliyoruz.

Abonelerimizden Sevgili Fahrettin ve İclal Aydemir’in kerîmesi Elvan ile Abdurrahman ve Hatice Arabacı’nın mahdumu Bedirhan, 17 Mayıs 2013 tarihinde düzenlenen sade bir merasimle nişanlandılar. Aydemir ve Arabacı ailelerini tebrik ediyor, Elvan ve Bedirhan’ı kutluyor, mutluluklar diliyoruz.

Abonelerimizden Sevgili Cihan ve Sevgi Gerdan’ın mahdumu Nurullah ile Ağa ve Hatun Erdoğan’ın kerîmesi Melek, 19 Mayıs 2013 tarihinde düzenlenen sade bir düğün töreniyle dünya evine girdiler. Gerdan ve Erdoğan ailelerini tebrik ediyor, Nurullah ve Melek’i kutluyor, mutluluklar diliyoruz.

Abonelerimizden Sevgili Hasan ve İlknur Yar’ın kerîmesi Rabia ile Osman ve Fadime Doğan’ın mahdumu Mustafa, 1 Haziran 2013 tarihinde düzen-lenen sade bir düğün merasimiyle dünya evine girdiler. Yar ve Doğan ailelerini tebrik ediyor, Rabia ve Mustafa’yı kutluyor, mutluluklar diliyoruz.

Abonelerimizden Sevgili Osman ve Suna Turan’ın kerîmesi Meryem ile Hüseyin Yüce 1 Haziran 2013 tarihinde düzenlenen sade bir nişan töreniyle evliliğe ilk adımı attılar. Turan ve Yüce ailelerini tebrik ediyor, Meryem ve Hüseyin’i kutluyor, mutluluklar diliyoruz.

Abonelerimizden Sevgili Faris ve Nuziye Ocak’ın kerîmesi Gülnihâl ile Metin Okuducu’nun 14 Haziran 2013 tarihinde sade bir düğün nişan mera-simiyle evliliğe ilk adımı attılar Gençleri ve Ocak ile Okuducu ailelerini tebrik ediyor mutluluklar diliyoruz

Abonelerimizden Sevgili Erdal ve Ayşe Özdemir’in kerîmesi Demet ile Musa ve Kiraz Gökdemir’in mahdumu Erkan15 Haziran 2013 tarihinde sade bir düğün merasimiyle dünya evine girdiler. Özdemir ile Gökdemir ailelerini tebrik ediyor, Demet, ve Erkan’ı kutluyor, mutluluklar diliyoruz.

Tebrik Taziye Şifa dileği

Ramazan Erdoğan’ın

2 9 ,-

Page 31: 181 182

3

4

5

1

2

6

10

7

8

1 İlk vahiyi getiren melek, dört büyük melekten biri.

2 Peygamberimiz Cebrail’den korkunca onu yatıştıran kişi.

3 İlk vahiyin gelme yılı.

4 İlk vahiyin geldiği ay ve günü

5 Peygamberimizin peygamber olduğunu belli eden belindeki mühür

6 İlk vahiyin geldiği yer.

Hz. Hatice’nin amcası, Peygamberimizin Peygamber olduğunu anlayan kişi.

Peygamberimize, Cebrail tarafından gelen Alak suresinin ilk beş ayetinin başı.8

‘Oku’ ayetinin, suresi.

‘Oku’ nun arapçası.10

M E R D İ V E N B U L M A C A 1 İlk vahiyi getiren melek, dört büyük melekten biri.

2 Peygamberimiz Cebrail’den korkunca onu yatıştıran kişi.

3 İlk vahiyin gelme yılı.

4 İlk vahiyin geldiği ay ve günü

5 Peygamberimizin peygamber olduğunu belli eden belindeki mühür

6 İlk vahiyin geldiği yer.

7 Hz. Hatice’nin amcası, Peygamberimizin Peygamber olduğunu anlayan kişi.

8 Peygamberimize, Cebrail tarafından gelen Alak suresinin ilk beş ayetinin başı.

9 ‘Oku’ ayetinin, suresi.

10 ‘Oku’ nun arapçası.

PEYGAMBERİMİZVE

ÇOCUK

25 4 15 16 2 18 17 4 5 6 18 6 20 13 7 21

9 10 1 2 5 11 13 7 10 12 4 24 4 5 8 6

7 3 1 2 5 1 2 14 2 10 2 1 2 14 11 5

7 3 1 2 5 1 2 7 15 9 3 7 15 3 2 5

8 11 7 3 1 2 5 12 2 3 10 6 15 2 14 11

19 11 15 18 11 14 16 6 17 6 7 3 1 2 5 11

21 6 8 8 6 15 4 2 1 11 5 8 11 23 20 4

1 1 6 10 1 4 15 4 19 6 18 13 7 21 9 10

1 2 5 11 22 6 18 2 15 4 4 8 4 5 8 6

7 3 1 2 5 2 10 7 1 10 2 3 2 19 16 4

5 4 5 8 6 7 3 1 2 5 11 3 17 2 14 1

2 5 11 3 11 7 10 14 2 5 8 11 7 3 1 2

5 1 2 6 1 16 6 1 4 3 6 5 8 6 2 12

22 2 17 11 3 2 8 2 13 7 21

9 10 1 2 5 2 6 15 6 8 2

24 5 2 3 18 2 1 2 5 11 3

11 19 2 24 12 6 5 4 4 8 4

5 8 6

R L A İ L G İ L E N İ R D İ A S

PEYGAMBERİMİZ VE ÇOCUK

Peygamberimiz çocukları çok severdi. Onlarla şakalaşır onlarla oyun oynardı. Onlar san-ki yaşıtıymış gibi onları ciddiye alırdı. Özellikle yetim çocukları himaye ederdi. Onlara kol kanat gere arın başlarını okşardı. Onlarla ilgilenirdi. Ashabınada çocuklara iyi davranılması konusunda telkinde bulunurdu.

P E Y G A M B E R İ M İ Z Ç O C

U K L A R I Ç O K S E V E R D İ

O N L A R L A Ş A K A L A Ş I R

O N L A R L A O Y U N O Y N A R

D I O N L A R S A N K İ Y A Ş I

T I Y M I Ş G İ B İ O N L A R I

C İ D D İ Y E A L I R D I Ö Z E

O N L A R A K O L K A N A T G E

H A B I N A D A Ç O C

U K L A R A İ Y İ D A

V R A N M A L A R I N

I T A V S İ Y E E D E

R D İ

R E R D İ O N L A R I N B A Ş L

A R I N I O K Ş A R D I O N L A

L L İ K L E Y E T İ M Ç O C U K

L A R I H İ M A Y E E D E R D İ

ŞİFRELİ BULMACA ÇÖZÜM

PEYG

AMBE

RİM

İZVE

ÇO

CUK

254

1516

218

174

56

186

2013

721

910

12

511

137

1012

424

45

86

73

12

51

214

210

21

214

115

73

12

51

27

159

37

153

25

811

73

12

512

23

106

152

1411

1911

1518

1114

166

176

73

12

511

216

88

615

42

111

58

1123

204

11

610

14

154

196

1813

721

910

12

511

226

182

154

48

45

86

73

12

52

107

110

23

219

164

54

58

67

31

25

113

172

141

25

113

117

1014

25

811

73

12

51

26

116

61

43

65

86

212

222

1711

32

82

137

21

910

12

52

615

68

2

245

23

182

12

511

3

1119

224

126

54

48

4

58

6

R

L

A

İ

L

G

İ

L

E

N

İ

R

D

İ

A

S

PEYG

AM

BER

İMİZ

VE

ÇO

CU

K

Peyg

ambe

rimiz

çocu

klar

ı çok

seve

rdi.

Onl

arla

şaka

laşır

onl

arla

oyu

n oy

nard

ı. O

nlar

san-

ki y

aşıtı

ymış

gibi

onl

arı c

iddi

ye a

lırdı

. Öze

llikl

e ye

tim ço

cukl

arı h

imay

e ed

erdi

. Onl

ara

kol

kana

t ger

e ar

ın b

aşla

rını o

kşar

dı. O

nlar

la il

gile

nird

i. A

shab

ınad

a ço

cukl

ara

iyi d

avra

nılm

ası

konu

sund

a te

lkin

de b

ulun

urdu

.

P

E

Y

G

A

M

B

E

R

İ

M

İ

Z

Ç

O

C

U

K

L

A

R

I

Ç

O

K

S

E

V

E

R

D

İ

O

N

L

A

R

L

A

Ş

A

K

A

L

A

Ş

I

R

O

N

L

A

R

L

A

O

Y

U

N

O

Y

N

A

R

D

I

O

N

L

A

R

S

A

N

K

İ

Y

A Ş

I

T

I

Y

M

I

Ş

G

İ

B

İ

O

N

L

A R

I

C

İ

D

D

İ

Y

E

A

L

I

R

D

I

Ö

Z

E

O

N

L

A

R

A

K

O

L

K

A

N

A

T G

E

H

A

B

I

N

A

D

A

Ç

O

C

U

K

L

A

R

A

İ

Y

İ

D

A

V

R

A

N

M

A

L

A

R

I

N

I

T

A

V

S

İ

Y

E

E

D

E

R

D

İ

R

E

R

D

İ

O

N

L

A

R

I

N

B

A

Ş

L

A

R

I

N

I

O

K

Ş

A

R

D

I

O

N

L

A

L

L

İ

K

L

E

Y

E

T

İ

M

Ç

O

C

U

K

L

A

R

I

H

İ

M

A

Y

E

E

D

E

R

D

İ

ŞİFR

ELİ B

ULM

ACA

ÇÖZÜ

M

7 2 89 4 1

5 8 9 62 8 6

1 6 5 78 4 2

2 4 9 67 8 3

6 3 7

5 2 37 3 8

8 9 1 5 4 66 3

3 5 6 16 9

9 7 3 4 1 51 2 9

1 9 7

Sudoku

93 6 1

1 7 4 3 5 62 9 3

8 4 7 36 8 2

3 6 8 1 9 43 2 8

3

Senaryo

Hazırlanışı: Karakterlerin elbiseleri tarihsel figürlerine uygun olarak dikilir.

Uygulanışı: Palyaço sınıfa girer, birkaç komik hareket yapıp sınıfı güldürür. Daha sonra Nasreddin Hocayı davet eder. (Bunun için sınıf öğretmenine rica eder beraber kapıdan alırlar) Hoca Nasreddin sevgi temalı bir kısa hikayeyi espirili bir dille anlatır. Daha sonra Yunus Emre davet edilir ve karşılanır. Yunus emre bütün tevazusuyla

Ben gelmedim kavga içinBenim işim sevgi içinDostun evi gönüllerdirGönüller yapmaya geldim

Diyerek meşhur şiirini okur. Son olarak Mevlana davet edilir.Ve Mevlana mesnevisinden (sev-gi temalı) bir hikaye anlatır.Sonra Mevlana, Hoca Nasreddin, Yunus Emre elele tutuşarak“Biz Anadolu medeniyetini sevgi ve hoşgörü ile yoğurduk. Bu sevgi ve hoşgörüyü de Hz. Mu-hammed’den öğrendik. Gelecekteki sevgi medeniyetini de siz sevgi-li çocuklar oluştura-caksınız.“ der ve perde alkışlarla kapanır.

Daha sonra Nasreddin Hocayı davet eder. (Bunun için sınıf öğretmenine rica eder beraber kapıdan alırlar) Hoca Nasreddin sevgi temalı bir kısa hikayeyi espirili bir dille anlatır. Daha sonra Yunus Emre davet

Ben gelmedim kavga için

Gönüller yapmaya geldim

Diyerek meşhur şiirini okur.

Ve Mevlana mesnevisinden (sev-gi temalı) bir hikaye anlatır.Sonra Mevlana, Hoca Nasreddin, Yunus Emre elele tutuşarak“Biz Anadolu medeniyetini sevgi ve hoşgörü ile yoğurduk. Bu sevgi ve hoşgörüyü de Hz. Mu-hammed’den öğrendik. Gelecekteki

medeniyetini de siz sevgi-

İpucu: Her bir rakam bir harfi temsil etmektedir. Örneğin bulmacanın içindeki bütün ‘21’ rakamı ‘C’ harfini ifade etmektedir.

SÜLEYMAN ÇELEBİ

Meşhûr Türkçe “Mevlid” kasîdesinin yazarı. Bursa’da dogdu. Süleymân Çelebi, Bursa’da asrının ileri gelen âlimlerinden ilim tahsîl etti. Büyük bir âlim olarak Sultan Yıldırım Bâyezîd zamanında Dîvân-i hümâyûn imâmı, sonra daBursa’da onun inşâ ettiği câminin imâmı oldu. Resûlullah efendimize olan muhabbeti,Vesîlet-ün-Necât isimli mevlid kasîdesini yazmasına vesîle oldu.

Mezarı, Bursa’da, Çekirgeyolu üzerindedir.

Sudoku Nasıl Oynanır

Toplamda 9×9=81 kare olan kümelere 1'den 9'a kadar rakamlar yerleşti-rilir. Her bir rakam, her bir satırda ve her bir sütunda sadece bir kez kullanılabilir. Her bir rakam, 3×3=9 kareden oluşan bloklarda da sadece bir kez kul-lanılabilir. Bazı raka-mlar bulmacaya zaten yerleştirilmiş olacaktır. Bu rakamlar ne kadar artarsa bulmaca o kadar kolaylaşır. Bir sudoku bulmacanın çözümü zor-luk derecesine göre 20 dakika ile 2 saat arasında değişebilir.

doğuş aylık gazete/maandbladnr. 181/182 - 2013 bilmece - bulmaca

puzzels - raadsels 31

Hazırlayan: Mikâil Okumuş

Page 32: 181 182