15 klasİklerİmİz ix - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır....

27
tasavvuf· ve Akademik Dergisi Ankara 2004

Upload: others

Post on 18-Jan-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

tasavvuf· İlrrli ve Akademik Araştırma Dergisi

Ankara 2004

Page 2: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

Klasikle rimiz/Xl ('Avarifü~l-Ma (arif, Ebu Hafs Şihabuddin

Ömer es -Sühreverdi (539/ 1144-632/ 1234)

Ethem CEBECİOGLU

Prof. Dr., Ankara ü . ilahiyat Fakültesi

Özet [Ethem Cebecioğlu, "Avarifli'l-Ma'arif', Tasawuf itmf ve Akademik

Araştırma Dergisi, Ankara 2004, Yıl 5, S. 12, ss. 239-2641 Makalemizde yazarın hayatı hakkında kısaca bilgi verdikten sonra

eserlerinin bir listesini verdik. Bu eserlerin kütüphanelerdeki yerlerini gös­tererek eserleri hakkında kısaca bilgi verdik.

Daha sonra Şeyhu'ş-ŞüyOh lakabıyla tanınan Suhreverdl'nin Avarif ad­lı eser tanıtmaya çalıştık. Eseıin tasawufi düşüncede meydana getirdiği yeniliklere işaret ettik. Özellikle tarikatleşme ve tasavvufi düşüncenin mü­esseseleşmesinde oynadığı büyük role dikkat çektik. Yazıldıktan bu yana eser hakkı nda gerçekleştirilmiş bulunan çalışmaları kronolojik bir sıra için­de verdik. Son olarak da eserin, yazılma sebebini ve tasavvufi eserler için­deki yerini, açıklamaya çalıştık. Eserin kaynaklanru ve daha sonraki eser­Iere tesirlerini izah ederek makalemizi tamamladık.

Tasavvuf bin yılı aşkın çok yönlü engin bir birikime sahiptir. Prof. Fazlurrah­

ınan'ın da açık yüreklilikle ifade ettiği gibi, tefsir, hadis, fıkıh ve kelam gibi do­

nuklaşmış bilimiere karşılık , çağımızda İslam'ın son çıkış kapısı ve yumuşak kar­

nı, tasavvuftur.

Tasavvufu İslam'ın fikri donukluğundan kurtuluş çaresi kılaQilmek için, hiç

şüphesiz, onun kaynaklarının ortaya çıkanlmasına ve dilinin aniaşılmasına ihti­

yaç vardır. Süleymaniye kütüphanesindeki el yazmaJannın yüzde altmıştan faz­

lasının sırf rasavvufa ait olması, onun, her asırda diğer isHiml ilimler yanında par­

lak ve canlı bir yapıya sahip bulunduğunu gösterir. Bütün bu kültür mirasunız,

ulu oıta na ehil ellerle yalan yanlış değil, alanın gerçek mütehassıslarınca çok

yönlü olarak günümüze raşınmayı bekliyor. İşte bunun için biz, tasavvufun ima-

Page 3: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

240 tasavvuf

mı sayılan bir numaralı uzmanlarınca kaleme alınmış kaynak eserleri ilk elden ülkemiz aydınlarına tanıtmayı kaçınılmaz bir görev olarak görüyoruz.

Bunlar arasında h. VI ve VII. yüzyıllarda yaşamış Ebu Hafs Şihabuddin Ömer es-Sühreverdi, Avarifü'I-Ma 'iırifadlı ölmez eseriyle ilk sırada yerini alır.

Sühreverdlyye tarikatının kurucusu, Hz. Ebu Bekir (r.) neslinclen o lan Ömer es-Sühreverdl, asırlarca İslam toplumlannın zihin ve kalp dünyasına ışık tutan klasikleşmiş Ava,·ifü. 'l-Ma 'arif adlı eserindeki irfanl katkılarıyla, tasawuf tarihi­nin önemli kilometre taşlarından b.iridir.

Şimdi onu, eserlerini ve Avarifini çeşitli yönleriyle tanımaya çalışalım.

ı. Ebu .Hafs Şihabüddin Öme r es-Sührevercfi'nin Hayatı ve Eserleri

A. Hayatı

Ömer es-Sühreverdl Zendn'ın Sühreverd kısabasında 539/1145'te dünyaya gelmiştir. ' Babasının adı Muhammed'dir. Soyu Hz. Ebu Bekir (r.)'e kadar ulaşır. Şöyle ki: Ömer b. Muhammed b. Abdullah b. Muhammed b. Abdullah AmmOye b. Sa' d b. el-Huseyn b. el-Kasım b. Alkame b. en-Nadr b Muaz b. Abdurrahman b. el-Kasım b. Muhammed b. Ebu Bekir es-Sıddtk (r./

Şihabuddin-i Sühreverdl, Şeyhu'I-İsliim , Şeyhu'ş-ŞuyOh lakablarıyla tanınmış­

tır. Künyesi Ebü Abdullah ve Ebu Hafs'tır. Hz. Ebu Bekir (r.) neslinden geldiği için el-Bekrl, el-Kureşl ve et-Teymi gibi nisbelerle anılır. 3

Efiakl Decle'ye göre Hz. Ebu Bekir (r.) neslinden gelmesi münasebetiyle Süh­reverdl, Mevlana Celaleddin-i Rüml (ö. 1273) ile akrabadır.J

Sührevercll'nin ailesi ilmiye sınıfındandı. Bu aileden pek çok tanınmış alim ve süfi zuhur etmiş o lup bazıları şunlardır:

1. Amcası, Nehcü 's-Sülı1k adlı siyasi etik konusunda kıymettar eserin sahibi Ebu'n-Necib Ziyaueldin Abdulkahir es-Sühreverdl.

2. Babası Ebu Cafer Muhammed es-Sühreverdi. 3. Büyük dedesi Abdullah b. Sa'd AmmGye.5

Uç fikirlerinden dolayı 585/ 1190'da Haleb'de idam edilen Sühreverdl-i Mak­tu! olarak tanınmış Yahya b. Habeş es-Sühreverdl (548/1154-585/ 1190) ile nisbe benzerliği dışında her hangi bir akrabalığı yoktur.•

ı ei-Münzlrl, et-Tekmi/e ll-Vejeyc1ri 'rı-Nakale, Beyrm 1981, c ll l. ss. 380-1

2 İbn Hall ik<1n. Vejeyatü "I-A 'yiiu, BeynH I9n, s. 204, 446; Sübkl , Tafx.ıkdtü'ş-Şafiiyycti'I·Kübıii,

Mısır trs. c .VIII, s . 338.

3 ez-Zehebi, Siyeru A 'famii'ıı-Nabelt1, Beynıt 1985. c. XXII, s. 374; İbn Hallikan, Ve(eytit, c. III ,

s-~. 204-5. 4 Etlfıki, Mcnakibü ·t-Artjin, nşr. Tahsin Yazıcı, Ankara 1947, c. ı, s . 45.

5 ez-Zehebi, Tarihu "l-islam, c. X, ss. 97·8.

6 Corbin, Henri, La Philosophic Shahabaddirı SobrawardiMaqtul, Paris 1935, s . 21.

Page 4: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

ethem cebedoğlu/"avarifü'l-ma'a.rif' 241

Herşeyden önce Ömer es-Sühreverdi'nin doksan yıllık uzun ömründe, altı

Abbasl halifesinin saltanatını görmüştür: 1. Muktefi li-Emrillah (530/1135-555/ 1160), 2. el-Müstencid Billah (555/1160), 3. el-Musta'zl Billah (566/1170-

575/1179), 4. en-Nasır li-Dlnillah (575/1179-622/1125), 5. ez-Zahir Billah

(622/1225-623/ 1226), 6. ei-Mustansır Billah (623/1226-640/1243).7

Yine bu dönemde doğudan Moğol istilası ve barıdan da Haçlı saldırılarıyla,

İslam dünyası büyük tehditlere maruz kalmışt ı. Ayrıca sosyo-politik hareketlili­

ğin en üst seviyede seyr ettiği bu zaman diliminde, Abdulkadir-i Geylani (561/1160), Ahmed er-Rini! (578/ 1182), Necmedin-i Kübra (618/ 1221), Muhyid­

clin İbnü'l-Arabl (638/1240) ve Feridüclclin-i Artar (632/1235) gibi tasavvufun pek çok abiele şahsiyetlerinin yetiştiğini görürüz.

Ömer Sühreverdi, on altı. yaşına kadar meınleketi Zendin'ın Sühreverd kasa­

basında ilk tahsilini yaptı. Altı aylık iken babasının vefat ettiği göz önünde tutu­

lursa, onun bu dönemdeki tahsilini amcası Ebu'n-Nedb es-Sühreverdl veya ba­zı yakınlarından aldığı düşünülebilir.

Ebu'n-Necib es-Sühreverdi, yeğeni Ömer es-Sühreverdl'yi on altı yaşında iken

yüksek tahsil için Bağdat'a götürür. Orada Nizamiye'de tedris ile meşgul olan

Ebu'n-Necib bir süre sonra Şam ve Küdüs'e gider. Or:.ıdan dönüşte Bağciaci'da ken­

di medrese ve zaviyesinde ders vermeye başlar. O sırada bir yandan yeğeni Ömer

es-Sührevercli'nin ve diğer talebelerinin tahsiliyle meşgul olurken, diğer yandan

Bağdad'ın ünlü Hanbeli süfisi Abdulkadir-i Geylani ile görüşmeler yapar. Ömer es­

Sühreverdl yirmi dört yaşıncL1, amcası Ebu'n-Necib'i kaybeder (563/1168).8

Ömer es-Sühreverdl''nin hayat boyu ders okuduğu hocalan şunlardır: Ebu'I­Kasun b. Fadlan (ö. 565/1169), Ebu'I-Muzaffer Hibetullah eş-Şibll (ö. 563/ 1167),

Ebu'l-Feth İbnü'I-Batti (ö. 564/ 1168), Ma'mer b. el- Fiihir (564/ 1168), Ebu Zür'a

el-Makdisl (ö. 566/1170), Ebu'l-Fütüh et-Ta! (555/ 1160), Abdulkadir-i Geylani

(ö. 567/1165). Sühreverdi'nin hocalarından aldığı dersler de şöyledir: Tasavvuf,

Kelarn. Fıkıh, Tefsir, Hadis. Rivayerlere bakılırsa, Sühreverdl bu ilimler arasında

özellikle Hadis alanında [ebahhur ettiği görülür.9

Sühreverdl ilim tahsili.nden sonra, Bağdat'tan ayrılır Basra'ya gider. Orada Ebu Muhammed Abde'l-Basri (499/1105-572/ 1176)'nin sohbetlerinde bulunur.'0 Da­

ha sonra Ebu's-Suud el-Bağciadi ile görüşür. Bir süre ilm-i kelamla meşgul olur."

7 Sülıreverdi, Avar[fü'I-Ma.'ar·[(. çev. H. Kamil Yılmaz-İrfan Gündüz, istanbul1990 (Giriş), s. IX.

8 ez-Zeheb'l, el-lberjf Haberi men Gaber, Beyrut l985. c. IV, s. 181; Sübki, Tabakiit, c. Vll. ss.

173-4. 9 Zehebl, A 'liim. c. XX. s. 420, 481-7; Kaıip Çelebi, Keşfil 'z-Zünun, c. ı, s. 56; Cami, Nefahat, La­

mil Çelebi, istanbul 1289, s . 472.

10 Cami, N(!(ahat. s . 527.

ll Hoca:dde, HadU~atü 'l-evliya. ss. 27-8.

Page 5: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

242 tasavvuf

Sühreverdl bütün bunlardan sonra Gazall'nin Şam'da Umeyye Cami' inde_ uz­lete çekildiği gibi insanlardan nzaklaşır. Manevi olgunluğa erdikten sonra, amca­sının Dicle kıyısındaki medrese ve tekkesinde derslere ve vaazlara başlar. Etra­fında büyük bir müntesip halkası oluşur. ı ı

Bağciaci'da 'Makber Mahallesi'ndeki toprak minberinde uzun yıllar va'z u na­sihatta bulunur.·~

Onun bu zaman zarfında halife Nasır li-Dinillah ile irtibata geçtiği görülür. Fütüvvet teşkilatının kurucusu olan bu halife, hadis rivayet edecek kadar ilmi ol­gunluğa sahiptir.'' N asır, Sühreverdl'ye derin saygı duymakta, her işte ona danış­

makta, onun fikrine itibar etmekte ve duasını almaktadır. 1s Ayrıca Halife Nasır, onun için bir tekke inşa ettirir.'6

Güvenilir kaynaklar, onun Sühreverdi'ye intisap ettiğini ve onunla Bağciaci Merzebaniye Tekkesinele özel o larak görüştüğünü kaydeder. "

Halife, Sülu-everdl'yi Bağciaci'daki tekkelerin nikap mürşidi olarak kabul ede­rek, ona 'Şeyhu'ş-Şüyfıh', 'Şeyhü'l-İslam' ve 'Şeyhü'I-Irak' unvaniarını verir.'~

HalifeNasır li-Dinillah, devrio siyasi çalkantıları içinde, gerek sulh, gerekse hakimiyetini sağlamak üzere, civar bölge yöneticileri ile sürekli diplomatik irti­bat halindeydi. İşte bu noktada halifenin Sühreverdi'yi, sefaret göreviyle sık sık çeşitli yerlere gönderdiği görülür.

Sühreverdl Şam'daki Eyyubi Sultan larından Melik Eşref e birkaç defa elçi ola­rak gönderilmiştir. 1217'cle Harezm Sultanı kalabalık bir ordu ile Bağdad'ı almak üzere yola çıktığında, Halife Nasır onu durdunnak üzere Sühreverdl'yi elçi ola­rak gönderir. Ne kadar uğraşsa da Sühreverdl Harezm Sultanını ikna edemez.

Ancak Bağdad'ı almaya kararlı bu orduyu semavi bir felaket durdurur: Şiddetli soğuk ve kar yağışı. 19

Onun bu siyasi kişiliğinin teşekkülünde, amcası Ebu'n-Necib es-Sührever­

cli'nin büyük rolü olduğu muhakkaktır. Ebu'n-Necib, sulranlarla temas halinde bir süfi idi ve onları uyarmak üzere çok kıymetli bir eser telif etmişti : Nehcü 's-Sü­

luk. O, bu eserinde tıpkı Farabi'nin ei-Medinetü'I-Fazıla'sındaki gibi, ideal bir devletin ve yöneticilerinin nasıl olması gerektiğini ele almış, siyasi ahlak konu­larında tavsiyelerde bulunmuştur.

12 Zehebi, Tarih. c. IV, s. 97; Sül)ki. Tabakat, c. VII I, s. 340.

13 İbn Tağriberdi, en-Nücı?.mü'z-Ziihire. Kalıire 1375, c. VI , s. 285.

14 Zehebi, A'lam, c . XXII , s. 197.

15 Sübki, age., c. vııı , s . 339. 16 lzzüddin Ali ei-Kfiş1, Mısbahu '1-Hidaye, Ta hran 1323, s . 23.

ı 7 ei-Mün<.iri, et-Tekmile li-vf?f(!ytiti 'n-rıakale, c. Ili, s. 380. Ayrıca bk. Sühreverdi, Avaı'if, çev. H. Kamil Yılmaz-İrfan Gündüz, (Giriş), s. XVII.

18 Sübk1, age., c . VII , s. 339.

19 Zehebi, age., c. XXll , s. 195. 233.

Page 6: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

eıhem cebecioğlu/ "avarifü '/-ma 'arif' 243

Sühreverdl, Bağdat halifesinin bir mektubu ve itimadnamesini, yetmiş sekiz gibi ileri bir yaşm olmasına rağmen Konya'ya Alaeddin Keyktıbad'a götürmüş, yolda Malatya'ya uğrayarak orada Mirsddü 'l-İbad yazarı ünlü sOfi Necmüddin Da ye ile görüşmüştür. Hana bu görüşmede Necmüddin Daye, eserini Sührever­di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın babası Sultanu'l-Ulema ile bir araya gelir, onunla sohbetler yapar. 2' Bu sohbet ve buluşmalarda Mevla­na'nın bulunduğu hususu kesindir.

Bu seyahatlerinde Sühreverdl'nin Hicaz'a gittiği, sık sık hac yaptığı da kayde­dilir. Meşhur sOfi İbni.i'l Farıd ile Mekke'de görüşen Sühreverdi. onun iki oğluna

hırka giydirir. Aynı sene, Mısır'lı Ziyaeeldin İsa b. Yahta ei-Ensari es-Sebti de Mekke'de Sühreverdl tarafından hırka ilbasına nail olur. ız

Vefauna az bir zaman kala gözlerini kaybeden Sühreverdi, ınanevi görevleri­ni ihmale uğratmadan sürdürür. Doksan yaşında 1 Muharrem 632/ 26 Kasım 1234 tarihinde vefat eder. Kalabalık bir ceınaatle cenaze namazı kılınır. Verdiy­ye'deki tekkesinde defnedilir.2~

Rivayere göre çok cömert olan Sühreverdi, eline geçeni fakir fukaraya dağıt­tığı için vefat ettiğinde onu kefenlemek üzere bir bez parçası bulmakta sıkmtı çe­kilmişti.24

Sühreverdi, ,pek çok ilim adamı yetiştirmiştir. Ondan hadis dinleyip, fıkıh tah-sil edip icazer alanlardan tespit edilenleı: şunlardır.

1. Muhammed b. Said el-Ma'lul (ö. 633/1236) 2. İbn Nokta (ö·. 629/1232) 3. Zekiyytiddin Ebu Abdullah Muhammed b. Yusuf el-Birzall el-İşbill (ö.

632/1234) 4. İbnNeccar(ö. 643/1245) 5. Şihabuddin Ebu'I-Mehamid İsmail b. Hamid ei-Ensarl el-Hazrecl (ö.

653/1255) 6. Ebu'I-Ganaim b. Allarn (ö. 630/ 1233) 7. Ebu'I-Abbas ei-Eberkuhl 8. Hafız Zeyneddin (İmamı Nevevi'nin hocası) 9. Münziri (et-Terğfb ve't-terhib sahibi) 10. Fahr b. Asakir ll. eş-Şems eş-Şirazl 12. el-KM! el-Hanbell

20 Necmüddin Da ye, Mirsad (takdim), Tahr.ın 1365, ss. 22-3.

21 Ellaki, Mentlkibü 'I-Arifirı, c. ı , s. 45.

22 Zehebi, A 'lam, c. XXII, s. 377.

23 Tarih u '/-Islam, c. IV, s. 98. 24 Siihk'i, Tabaka.ı, c. vın, s. 340.

Page 7: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

244 tcısavvuf

13. Ebu'I-Abbas el-Vasit! (ö. 694/ 1295)

14. Ebu'l-Mehamid ez-Zencani (ö. 674/ 1275)

15. Ebu'I-Faeli el-Hılatl (ö. 675/1276)

16. Sa'd b. Muzaffer e i-Mutahher (ö. 637/ 1239)

17. İbn .Meymun e l-Kaysi (ö. 686/ 1287)

Ayrıca Sühreverdl'nin kendisine intisap ile kemalat makamlarını ibraz etmiş

çok sayıda müridi ve halifesi varclır. Onlar da şunlardır:

1. Ebu Ca'fer Muhammed b. Ömer es-Sühreverdi (oğlu) (ö. 655/1257)

2. Bahauddin Zekeriyya el-Multanl (ö. 661/1262)

3. Necibuddin Ali b. Buzguş eş-Şirazi (ö. 678/ 1279)

4. Kemaledelin-i Isfahani (ö. 635/ 1237)

5. Izzuddin b. Abdusselam (ö . 660/ 1262)

6. Sadi-i Şir-azl (ö. 691/ 1292)2;

B. Eserleri Sühreverdl'nin İslam Kültürüne yetiştirdiği talebeleriyle olduğu gibi kaleme

aldığı eserleriyle de geniş ölçüde katkıda bulunduğu görülür. Şimdi kısaca eser­

lerini ve bu eserlerin bulunduğu kütüphane adreslerini verelim.

1. Avarifü 'l-Ma 'ari/ Tasavvuf ve inceliklerine dair, makalemizin de konusu

olan klasikleşmiş abiele bir eserdir.

a. Süleymaniye, Lala İsmail Paşa,180 .By b. Süleymaniye, Ayasofya, 1963

c. Süleymaniye, Nafiz Paşa , 428/ 1 de kayıtlıdır.

2. Nuğbetü '/-Beyan fi Tefsiri'l-Kur'an: İşari bir tefsirdir.

a. Süleymaniye , H . Beşir Ağa (Eyüp) 24 no da kayıtlıdır.

Ayr. bk. Vefayatü '!-Ayan, c. Vll, s. 323; Keşfü. 'z-Zünun, c. I s. 251 .

Bu tefsirin, başından Tevbe suresine kadar tahkiki yapılmıştır. Yaşar Düzen­

li, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü , Danışınan Doç.Dr. İsmail Ka.­

raçam, Doktora, 1994. (85 sayfa) YÖK Tez Merkezi, no: 36437.

3. Reşfıi 'n-Nasayihi'l-İmaniyye ve Keşfu 'I-Fedaythi 'l- Yunaniyye: Yunan fel­

sefesine ve onu benimseyen İslam felsefecilerine karşı şeriatı savunmak üzere

yazılmış tenkid!-tahlili bir eserdir. 15 bölümden oluşur. Muinuddin Mualliın ese­

ri şerh etmiştir.

a. Süleymaniye, Esad Efendi, 3527/ 6. (120-160 varaklar arası.)

b. Süleymaniye, Köprülü Kütüphanesi 728 no. da,

c. Bursa,Ulucami, Tas 95 no da kayıtlıdır.

d . Eser ayrıca , Reşfü 'n-Nesayihi'l-İman~yye fi Keşfi'l-Fedayihi'I-Burhan~yye adıyla , Milli Kütüphaneele de vardır. Mikrofilm no. 1994, c . 551. (Osınanlıca)

25 Sühreverdl. Avari:{; çev. H. Kamil Yılnıa:t.-İrfan G ündOz (Giriş), ss. XXII-XXVI.

Page 8: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

et hem cebecioğlu/ "avar{/ü ·ı-ma'arif" 245

4. Jrşadü 'l-Mürfdfn ve Mecdü 't-Talibfn: Tasavvuf ve edepleriyle ilgili bir eser.

a. Süleymaniye,Crh. 1084/1.

b. Milli Kütüphane, Yer. 2000. AD 10327.

Ayr. b k. izahü '1-Meknun, c. 1, s. 63. Eseri, .M. Emin Fidan Türkçeye tercüme etmiştir. Hacegan Yay. İst . 2000.

5. /'iamü 'l-Hüda ve 'Akfdetü Erhah-i Ehli't-Tüka: Tasavvuf ve kelama dair bir eserdir.

a. Süleymaniye, Aşir Efendi, 416/10 (172-190 varaklar arası..

b. Süleymaniye, Nafiz Paşa, 428/ 2.

c. Süleymaniye, Bağdatlı Vehbi Ef, 2023/ 10. d. Süleymaniye, Murat Buhari, 210/2. e. Süleymaniye, Nafiz Paşa, 770.

6. er-Rahikü.'l-Mabtum li Zevki'l- 'Ukali ve'!- Fühunı: İlahi sırlara dair bir eser. a. Süleymaniye, H. Mahmud Efendi, 2682/ 1 (31 varak). b. Süleymaniye, Halet Efendi, 814/8

c. Süleymaniye, Şehid Ali Paşa, 1377/3

d. Beyazid, Veliyyüddin Efendi, 1821.

Ayr. bk. Hediyyetü'l- Arifin, s. 786.

Osman Yahya bu eserin İbn Arabi'ye ait olduğunu söyler. Biz bu görüşe ka-

tılmıyoruz. Kitab-ı Şinasi-i lbni Arahi, Fransa, 591. 7. Risaletü's-Seyr ve't-Tayr: Tecelli, seyr, tayr ve silluka dair bir eserdir. a. Süleymaniye, Hamidiye, 1447/66

b. Süleymaniye, Nafiz Paşa, 428/3. Bu nüshanın ismi el-Kelam fi's-Seyri ve't-Tayn'dır. (2 varak)

c. Süleymaniye, Bağdatl ı Vehbi Efendi, 2023/ 9 d. Süleymaniye, Köprülü, 1589

e. Bursa, Ulucami,Tas.65/ S Ayr. bk. Mehdevi, Musannifat-ı İbn Sina, s.177; Fihrist-i Farisi-iMünzevi, s.

758. 8. Vesaya: Suhreverdl''nin müridie rine ve oğluna yaptığı tavsiyeleridir. a. Süleymaniye, İbrahim Efendi, 854/4

b. Süleymaniye, Aşir Efendi, 443/4 c. Süleymaniye, Nafiz Paşa, 428/ 4

d. Süleymaniye, Şehid Ali Paşa, 1396 e. Süleymaniye, Köprülü,329/5

f. Milli Kütüphane,Yz. A. 8225; Yz. A.995/4; Yz.B.217/2; Yz. B. 346/19; Yz. A.

868/14; Yz. A.3069/6A. g. Ankara Üniversitesi, ilahiyat Fakültesi Kütüphanesi, 297.7.

Ayr. bk. Kerbelai, el-Cinan, c. Il, s . 399. Mikro film fihristi, c. I, ss. 527-550, Tahran.

Page 9: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

246 ıasawuf

9. Risaletü Cezbi'l-Kulub ila Muvasalati'l-Mahbub: Tasavvfıfi bir eserdir.

a. Süleymaniye, H. Mahmud Efendi, 3122/1 (1-37 varak arası) Eser h. 1328

de Halep'te basılmıştır.

10. Evradu's-Suhreverdi: Suhreverdi"nin tertip ettiği virdleri ihtiva eden bir

mecmua. 110 virdden oluşur. Eser, HalifesiZekeriya Multani tarafındanEvrad-ı

Şeyhu'ş-Şuyuh adıyla, Farsça'ya tercüme edilmiştir.

Bu eser Kenzü'l-İbad fi Şerhi 'I-Evrad adıyla Ali b. Ahmed Guri tarafıt)dan

şerh edilmiştir.Bu şerhin nüshası , ·

a. Süleymaniye, H. Selim Ağa Kütüphanesi, 550/2 (237 varaktır)

b. Süleymaniye, Pertevniyal, 445. de kayıtlıdır. (309 varaktır) Ayr. bk. Fihrist-i Gençbahş, s. 556; Ahval ve Asar-ı Multarıf, ss. 91-5; Keifü'z­

Zürıun, s. 1517.

ll. Sünuhu '1-Fütuh bi Zikri 'r-Ruh: Ruh, nefs ,istiğrak, vücud, havatır gibi ko-

nuları ihtiva eden bir eserdir.

Bu eser Risale fis-Süluk olarak da adlandırılır.

a. Süleymaniye, Köprülü, 1605 1 6 b. Süleymaniye, Laleli,1593/3 (71-79 varaklar arası)

Ayr. bk. Keşfü'z-Zürıun, s. 827.

12. el-Esi/e ve't-Ecvibe: Sorulan tasavvufi sorulara verilen cevaplardan oluşur.

a. Mısır, Emane, 1962 no da kayıtlıdır. (35 varaktır.)

Ayr. bk. Milli Kütüphane de Risa/e el-Esi/e ve'l-Ecvibe mine'/- İman adlı bir

eser, Yz. A. 8096/1 de kayıtlıdır.

13. Fütüvvetname: Farsçadır. Fütüvvete dair bir eserdir.

a. Süleymaniye, Ayasofya , K. 2049. bu nüsbanın adı , Kitabü_'l-Fütüvvedir.

(159-181 varaklar arası)

b . Paris Milli Müzesi no: S. P. 1-13. Bu nüshanın ismi Risaletü'I-Fütüvvedir.

Arapça' dır.

c. Murtaza Savvaf ve Henry Corbin tarafından Resait-i Cevanmerdan içinde

neşredilmiştir . İran, 1357 1 1973. 14. Risale fi Gurari '!-Hak ve İstid1·acibim

15. Makamatü'l-Ari.firı

16. Risalefi'l-Fakr

a. Süleymaniye, Esad Efendi, 378715 ( 14-15 varaklar arası.)

Araştırmacı Necib Ma yil Herevi Sühreverdl'nin bu eserlerine şunları da ekler;

17. Edilletü '/- 'İyarı 'ale'l-Burhcm: Arapça olan bu eser, İslam akaidinin sa­

vunması ve sapık mezhepterin reddine dairdir.

a . Süleyn-.Jniye, Hamidiye, ll47/12 (131-150 varaklar arası)

Ayr. b k. Keşjü 'z-Zünurı, c. I, s . 50; Mikrofilm Fihristi, c. I, s. 424, Tahran.

Page 10: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

ethem cebecioğlu/ "avarifü '/-ma 'ari/'" 247

18. Eçrarü 'l-'Arifin ve Siyerü't-Talibfn: Arapça bir eserdir. Farsça'ya da çev­

rilmiştir.

Bk. Tatib-i Nazmu Neşr, Netisl, s. 731.

19. el-Esmaü'I-Erba't1n: Arapça bir eserdir. Bu eseri, Fahreddin Eba'l-Melcl­

rim Farsça'ya tercüme etmişti r.

a. Süleymaniye, Yazma Bağışlar, 2773/1 (1-15 varaklar arası)

b. Süleymaniye, Ayasofya, K. 1870 (11 va rak) Bu nüshanın adı, Şerhü '/-Es­

maa 'l-Erba 'fn'dir.

Ayr. bk. Keşfü'z-Zünıln, c. I, s . 90.

20. Behcetü'l-Ebrar: Arapça bir eserdir.Abdü'l-Kadir-i Geylani'nin menkabe­

lerini muhtevidir. Bk. İzahu'l-Meknün, c. I, s. 199.(İzahü'l-Meknün, Milli Kütüphane Yz.

c.16/1)

21. Hilyetü'n-Nasik: Arapça bir eserdir. Tarih-i Erbil sahibi bu eserden bah-

seder. a. Süleymaniye, Ayasofya, K.U36 (98-121 varaklar arası)

Ayr. bk. Tarih-i Erbil, s. 176; Vefayatü'l-Ayan, c. VII, s. 323.

Menasik adlı bir eser daha vardır ki Hi/yetü 'n -Nasik ile hemen hemen aynı-

dır. B k. Keşfü 'z-Zünün, s. 1832.

22. Risale-i Suhreverdi be Fahri Razi:

a. Süleymaniye, Bağciatlı Vehbi Efendi, 2023/15 (95-96 varaklar arası)

Ayr. bk. Mikrofilm Fihristi, c. I, s . 517, Tahran.

23. Risale fi's-Süluk: Arapça bir eserdir.

a. Süleymaniye, İbrahim Efendi, 870/2 (100-102 varak arası)

b. Süleymaniye, Laleli,1593/4. Bu nüshanın adı Risaletü's-Sülulttur. (71-79

varaklar arası.)

Ayr. bk. Keşfü'z-Zünı1n, s. 872.

24. Şerh-i Rubai-i Şeyh Şihabuddin es-SU.fi:

Bk. Mikrofilm Fihristi, c. I, s. 569, Tahran; Suhancl.n-ı Manzum Ebu Said

Ebu'I-Hayr, s. 151. 25. Kelamü Şihabuddin es-Sühreverdf ve Şerhtthu:

a. Süleymaniye, Ayasofya, K.4792. Nüshanın adı , Muhtasar min Ketarn es­

Sübreverdfdir. (799-801 varaklar arası sayfa kenarında.)

Ayr. bk. Mikrofilm Fihristi, c. III, s. 157, Tahran.

26. Kenzü 'l- 'İbô.d fl Şerhi 'l-Evrcld: Arapça'dır. Sühreverdl'ye ait evradın Ali

bin Ahmed Gurl tarafından yapılmış şerhiclir.

a. Süleymaniye, H. Selimağa Kütüphanesi, 550/2 (237 varak)

b. Süleymaniye, Pertevniyal, 445, (309 varak)

Ayr. bk. Keşfü'z-Zünun, s.1517.

Page 11: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

248 ıasavvuf

27. e/-Levamiü'I-Gaybiyye: Arapça'dır.

a. Süleymanye, Bağdatlı Vehbi, 2023/31 (185-186 varaklar arası)

b. Süleymaniye, Bağdatlı Vehbi, 2023/16

c. Ulum-i Yezd, no: 630, Tahran.

d. Medis-i Şura-yı İsHimi, no:l26, Tahran.

28. Name-i Suhreverdi be .Kemaleddin ismail-i İsfehani: Arapça'dır.

a. Mukaddime-i Divan- ı İsfehani, Mikrofilm Fihristi, c. I, s. 423, Tahran.

29. Nisbet-i Hırka-ı Suhraverdi

a. Mikrofilm Fihristi, c . I. s. 676,.. Tahran .

30. en-Nikatü'z- Zevkiyve: Arapça'dır. er-Risaletü'ş-Şevkiyyeşeklinde de bili-

nir. Hüsarneddin Yahya Uihici tarafından Farsça'ya çevrilmiştir.

a . Bk. Fiht'isti Nusbaba-yı Hatti, V. Defter. s. 412.

3 ı. Sıfat-ı Halvet ve Adabı

a. Süleymaniye, Ayasofya, K 2117 (175-176 varaklar arası)

b. Mikro film fihristi c. III s . 224 Tahran. Bu nüshanın adı, Adab-ı Halveftir.

32. Meşihatü 'ş-Şeyh Şihabuddirı ömer es-Sühreverdf: Müellifi bilinmemekce-

dir.

a. Keşfü 'z-Züm1n, s. 1697.

33. eJ-Mutekid: Yazara aidiyeti şüphelidir. Cüneyd Şirazi, el-lzarda (s. 7) bu

eseıin, el-Mutekidfi'/-Mıttekidden fark lı olduğunu kaydeder.

34. er-Risaletü 'l- Asımıyye: Yazara aidiyeti şü phelidir, çünkü risalede müelli­

fin Maveraünnehre giu.iği belirtilir.

a. Keş(ü'z-Zünun, s. 877.

Bizim tespit ettiklerimiz ise şunlardır:

35. Fsraru'l- Işk: Farsça'dır.

a. Süleymaniye, Ayasofya, K 2052. (12 varak)

36. Putubat

a. Süleymaniye, Şehit AJi Paşa, 1382/1(2-9 varaklar arası)

37. Gud;etü 'l-Gariba

a. Süleymaniye, Reisü'l- Küttab, 451/2 (30-37 varaklar arası)

b. Süleymaniye, Crh. 1834/9 (28. varak)

38. Risale fi ennehü yelzam

a. Süleymaniye, Esad Efendi, 3796/4 (28. varak)

39. Risa/e-i Fadliyye: Farsça'dır.

a. Süleymaniye, Yazma bağışlar, 4345/23 (300. varak) Farsça.

40. Risale fi'l-İrade

a. Süleymaniye, Şehid AJi Paşa, 1393/6 (63-69 varaklar arası)

4 ı. Risale fi 't-TasavvJ!f

Page 12: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

et hem cebecioğlu/ "avarija 'l-ma 'arif' 249

a. Süleymaniye, Hamidiye, 1447/18 b . Ankara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Kütüphanesi, 297.7.

42. Taksimü '1-MevcU.diit

a. Süleymaniye, E. Hüsnü Paşa 1230/8 (40-41 varak )

43. Haviisü'l-&ma

a. Süleymaniye, Esad Efendi, 3704/15 (141-142 varak arası) 44. Haviisii. '1-Hur·aj

a. Süleymaniye, Ayasofya , K. 1863 (84-116 varak arası)

Suhreverdi'nlıı, Farsça şiirleri için kaynaklar: a. Hamdullah Mustevfi, Tarihi Guzide, ( Milli Kütüphane, Osmanhca, Mfl.

1994. c. 75, Ankara)

b. Reşldl , Sevanihü'l-Ejkar.

Aynca, Suhreverdi'nin hayatı ve tasavvuf anlayışına' dair; a. ed- Dirasetü'l-İslamiyye , ei-Arabiyye Fakültesinde, Şihabuddin Suhreuer­

df, Hayatuhu ve Tasavvufubu adlı Yüksek Lisans çalışması yapılmıştır. Aişe Yu­suf Ömer el- Menai, 1985.

b. M. Emin Fidan , Müridliğin Temel Öğretileri adlı Yüksek Lisans çalışmasm­

da Sühreverdi'nin hayatı eserleri ve tasavvuf anlayışını incelemiştir. Hacegan, 2000.

II. 'Avilrifü'l-Ma'llrif

A. Avarif'in Yazılış Sebebi Sühreverdl, siyasi açıdan olduğu kadar fikri ve kültürel yönden de çalkantılı

bir dönemde yaşamıştır.

O, kitabının mukaddimesinde önce bu kargaşa içinde süfil erin Allah'ı en iyi tanıyan takva ve veralanyla gerçek kulluğa erebilen kişiler olduğunu söyler ve

onları özetle şu şekilde takdir eder: Arifler dünya ile ilgili menfaatleri değersiz görür ve onların kalpleri, zikir ışığıyla aydınlandığı için iç alemleri hep mele-i

a'laya bağlı o larak korku ve ümidin de ötesine yönelmiştir. Onlar bedenleriyle bu dünyaya ait gibi gözükseler de kalpleriyle kurb fezasında tayeran etmektedir­ler. Bu durumlarını bilmeyen cahiller, onları yoldan çıkmış samr. Oysa ki onlar

zaman ve mekanın ötesinde arş etrafındaki yüce alemleri seyre dalmışlardır. On~ lar gündüzü açlık susuzlukla, geceyi de hicret ve ibadetle geçirirler. Şehvetleri­

ne karşılık namazla teselli bulurlar, Kur'an tilavetinden zevk alırlar. Kalplerinde­ki ışık yüzlerine yansunıştır. Her zaman Hakk'ı bilen bu arifler, alemde eksik ol­mazlar. Bunlar, Kur'an ve sünnete tam anlamıyla bağlılıkları sebebiyle İslam'a.

davet ve muuakilere örnek olmakla ikram olunınuşlardır.

Page 13: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

250 ıasavvı4

Sühreverdi, onları yaklaşık bu tarzda değerlendirip takdir ettikten sonra kita­bın yazılış sebebine şu şekilde temas eder: SGfilerin sıdkına olan inancım, onla­

ra olan muhabbetim ve kitap sünnete bağlılıkları, beni onların şerefl i halini yaz­maya ve savunmaya yöneltti. Bu kitabımda sGfilerin fikirlerini, dayandıklan ilmi

delillerle açıklamaya çalıştım. Bu şekilde, devrimizde çoğalan sahte sfıfılerin ya­lan yanlış, nefreteve su-i zanna sebep olan şekle dayalı ruhsuz anlayışlarını ger­çek sufilerden ayırdıın.

Sühreverdl bu şekilde hakiki sGfileri sahtelerinden ayırma gerekçesi doğrul ­

tusunda bu eseri yazınaya başladığmı ifade ederken, ikinci bir sebep olarak da

sufiyye yoluna rağbeti artırmayı zikreder.

B. Avarifiiı Yazma ve Matbu Nüshaları ile Çevirileri ve Avarifle İlgili Yazılar Bir tasavvuf kHisiği olarak Avarif'in çok sayıda nüshaları bulunmaktadır. Şim­

di bunları görelim.

ı. Avarifin Yazma Nüshaları Süleymaniye Lala İsmail Paşa/180.By, tarihen en eski Avarif nüshası olup

614/1217'de yani Sühreverdi hayana iken Abdulkeriın b. Mansur tarafından istin­

sah edilmiştir. 2. Matbu Avarifler -Beyrut'ta 1966, 1973 müstakil olarak basılan Avarif. -İhyau ulfımi'd-din kenannda Kahire'de 1289'da basılan Avarif. Bu nüsha

1302, 1306 ve 1312'de olmak üzere dört defa neşredilmiştir. -İhya'nın ekinde Beyrut'ta 1983'te neşrolunan Avarıf. -Müstakil olarak Beyrut'ta 1966'da yayınlanan Avarif.

-Yine müstakil olarak Mısır'da 1973'de neşredilen Avarif -Tahkikli üç yazma nüshamn karşılaştırılmasıyla Ezher üstadlarından Abdül-

halim Mahmud ve Mahmud b. eş-Şerif tarafından yapılan Avarif'in ilk cildi 1971'de neşredilmiştir. Bu cild 21. bab (Süfilere Göre Evlilik ve Bekarlık) ile hi­

tam bulmaktadır. 3. Avarif Tercümeleri -Avarif'in en eski tercümesi, Farsça'ya Si.ihreverdT'nin vefatından on sene

sonra 642/1244'de Kasım Davud tarafından yapılanıdır. Bu zat, Sühreverdi'nin halifesi Zekeriyya ei-Multan'i'nin müridlerindendir.

-İsmail b. Abdu'l-Mü'min Ebu Mansur Maşade 665/1267'de Farsça'ya yapılan

ikinci bir tercüme. Bu çeviri Kasım Ensari tarafından Tahran'da 1985'de neşredil­

miştir.

-Yine izzeddin b. Muhammed b. Ali el-Kaşani'nin kısmen Avarif'i çevirerek,

Page 14: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

ethem cebecioğlul"avarifu'l-ma'arij 251

kısmen de telif olmak üzere "Mısbahu'l-Hidaye ve Miftihu'l-kifaye" adıyla Farsça­

ya yaptığı üçüncü bir tercüme. Bu çeviri önce 129l'de Haydarabad'da daha sonra

Celaleddin Hümal tarafından 1325'de Tahran'da olmak üzere iki defa basılmıştır.

-Farsça dördüncü bir tercüme de Zahiruddln Abdurrahman b. Ali Buzguş ta­

rafından yapılmıştır.

-Hind Sühreverdlleri tarafından Farsçaya defalarca yapılan Avarif çevirileri­

nin hiç b-irisi tam değildir.

-Şeyh Sadreddin Cüneyd b. Fadlullah tarafından Farsça ya yapılan bir tercüme

Zeylü'l-Ma'arif fi tercemeti'l-Avarif a_dını taşımaktadır.

-Beşinci Farsça bir terceme, Bil1bud Ali Horasanl tarafından XIII. yy.da Neca­

tü 's-Salikfn ünvanıyla yapılmıştır. (Bu tercüme Asitan-ı Ku ds· Khanesi, no:

284'tedir .)

-Altıncı FarS\'a çeviriesi Kemalzade Çelebi tarafından yapılmıştır. (Bkz: Fih­

rist-i Parisf-i Münzevf, c. II, s. 1 186)

-Avarif, 863/1458'de Zeyniyye meşayıhından Bigalı Hacı Ahmed b. Seydi tara­

fından 2 cild halinde Türkçeye çevirilmiştir. İlk cild 262, ikincisi 255 varaktır. Bu

tercüme, Bursa Eski Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi'nde "Genel nr. 4453" de kayıtlıdır. Bu çeviri 918/1512'de 515 büyük varak halinde istinsah edilmiştir.

-Kaynaklara göre, bir Avarif çevirisi de on yedinci yüzyılda Arifi ve Kanil-i

ROm! diye tanınan Ahmed b. Abdullah-ı Bur0sev1 (ö. 1643) tarafından yapılmJş­

tır. Bu tercüme Şereji.ı'l-Mülukfi Adaleti ve's-Sulukadını taşımaktadır. Sül., Esad

Efendi, 1 998; Mi lll Kütüphane, mikrotüm, 1994, A. 2064, Osmanlıca Yayun 1961.

-Avarifin son zamanlardaki en başarılı çevirisi, H. Kamil Yılmaz ve İrfan Gün­

düz tarafından yapılarak Vefa yayıncılık eliyle 1989'da İstanbul'da basılmışrır.

-Eserin Almanca çevirisi, Richard Gramlich tarafından bazı tashihlerle birlik­

te yapılarak 1978'de Wiesbaden'de neşrolunmuştur. Almanca çevirisinin adı şöy­

ledir. Die Gaben der Erkenntnisse, (Hartmann, Angelika, "al-Sühreverdi", EI,

new edition, c. IX, Leiden 1977, s. 780) -H. Wieberforce Clarke, Avarif'i, Farsça çevirisini esas alarak İngilizce'ye ter­

cüme etmiştir. Bu tercüme 1891'de Londra'da, 1970'te de New York'ta olmak

üzere iki kere neşrolunmuştur·: The Awarifü 'l-Ma 'arif Writıen in the Tbirteenth

Century by Shaikh Shahaheddin Umar.

-Yine Dilaver Selvi tarafından yapılan Türkçe bir çevirisi İstanbul'da 1995'te

neşredilmiştir. Umran yayınları arasında çıkan bu çeviri Avarifü 'l-Ma 'arif (Ger­

çek Tasavvuj) adını taşımaktadır.

4. AvarifÜzerine Yazılmış Makaleler, Şerhler, Zeyiller ve Talikler Avarif üzerine çok sayıda çalışma yapılmıştır. Süleyman Uludağ'ın itadesiyle

"Avarifu'l-Ma'arif"in Arapça metninin okunmasına Sühreverdiyye'nin Anadolu­daki bir kolu olan Zeyniler ayrı bir önem vermişlerdir. Bu husus, Zeynüddin el-

Page 15: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

252 tasawt{(

Hat'i''nin Merzifonlu Şeyh Abdurrahim-i Rumi'ye verdiği icazetnamede de ifade edilmektedir.16

Tasavvufun ölmez kliisiklerinden biri olan Avarifüzerine yapılan tespit ede­bildiğimiz çalışmalar şunlardır.

• Avarife Ali b. ei-Mehami (ö. 835/1431) tarafından bir şerh yapılmış olup bu "Avarifü 'l-Letaif' adıyla tanınmıştır.

• Daha sonra da Ali b. Burhaneeldin el-Halebl (ö. 1044/1634) tarafından şerh yapılmıştır. Bu şerh "el~Letaif an Avarifi'l-Maarif" adını taşır.

• Avarif, Muibbuddin Ahmed b. Abdullah (ö. 694/1294) tarafından seçmeler yapılarak ihtisar edilmiştir.

• Sadreddin Cüneyd b. Fadlullah'ın Avarife zeyl yazamk Farsça'ya yaptığı çeviri, Zeylu 'l-ma 'arif fl tercemeti 'l-Avarif adıyla tanınmıştır.

• Katib Çelebi, Seyyid Şerif Cürcanl'nin (ö. 816/1413) Avmife taHk yazdığı­

nı, Kasım b. Kutlu boğa (879/1474) tarafından hadislerinin tahric edildiğini, ei­

Arifi tarafından da Türkçe'ye çevrildiğini27 kaydeder. Ancak Mustafa Kara'nın da tespitine göre eserin el-Arifı tarafından yapılmış butercümesi elimizde mevcut değildir.211

• İmam-ı Rabhani'nin Avarif e, et-Ta 'lfkiiı ala Avarifi'l-Me'arif adıyla bir ta'llk yazdığı kaydedilir. ı<ı Ancak bu ta'like rastlayamadık.

• Avarife, ez-Zavaarif ad1yla bir şerh yazılmışsa da, şaribi belli değildir.

• Gisudıraz tarafından Avarife Arapça olarak yapılan şerh sonradan Fars-ça 'ya çevrilmiştir.

• Avarife Zeynüddin-i Hafı tarafından bir haşiye yazılmıştır. • Bir haşiye de Abdullah b. Sa'deddin el-Medeni tarafından yazılmıştır. • Avarif'in değerlendirilmesi konusunda makalelerinden biri, Kasım Ensa­

rl'nin E. A. Isfahanl'nin Farsça 'ya yaptığı çevirisinin başındaki takdim yazısıdır.30

• Necib Mayil Herevl'nin Avarif çevirisine yapuğı tenkid yazısı da öneınlidir.3'

• İslam Ansiklopedisi'nde William C. Chittick tarafından yazılan Avarifınad­desi.32

• Süleyman Uludağ'ın TDV İsl:1m Ansiklopedisinde yazdığı Avarifu'l Ma'arif maddesi. ~3

26 Uludağ, Süleyman, "Avarifu'l-Maarif" DİA, c . V, s. lll

27 K:ıtip Çelebi, Keş(u'Z-Zunwı, c. 11, s . 1177

28 Kara. Mustafa, "XIV. ve XV. Yüzyıllarda Osmanlı Toplumunu Besleyen Türkçe Kitaplar", Is-Iiimf Araştırmaft1r-Osmantıya Dair-ll, c, Il. sy. 2, Ankara 1999, s. 146.

29 el-Hani, Muhammed b. Abdullah, ei-Hadfkatü'n-Ned(yye. Mısır 1908, s. 190.

30 Suhreverdi, Avarifü'I-Ma'iiri:f.' çev. E. A. Isfahanl. Tahran 1374 (Kasım Ensarl'nin takdim yazısı). 31 Bk. Necib Mfı.yil 1-lerevi. "Terceme-i Avarifü'I-Ma'arif-i Sührevı::rdl". Neşr-i Diiniş, c. VI, no. 2,

Tahmn 1363/ 1986, ss. 34-40. ~2 Bk. William C. Chinick, "Awaref ei-M:ı'ilref", Elr, c. 3, London 1989, ss. 114-5.

33 Uludağ, Süleyman, agın., c. 5, ss. 109-10.

Page 16: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

ethem cehecioğlu/"avarifü '/-ma'arif' 253

• Avarifin tanıtımı üzerine Mısırlı Abdu'I-Hafiz Farğall el-Kareni tarafından

kaleme alınan bir makale de oldukça seviyeli ve objektiftir.34

• Kasım Ensari'nin Farsça Avarif çevirisinin başındaki takdim yazısı, ilmi ve

tahlili açıdan öneme haizdir.3s

• Hasan Kamil Yılmaz tarafından yazıJan ve Avarif çevirisinin Giriş kısmın­

daki yirmi üç sayfa halinde yayımlanan yazıdaki tahlitler son derece mühimdir . .ll>

• Mustafa Aşkar tarafından yapılan Avariftanıtımı , objektif kıstaslarla değer­

lendirilmesi. yönüyle kıymetli dir. 37

• Beşir Dar, Tarih-i Felsefe Der İslam, Şerif, c. I, s. 496.

C. Avarif'in Muhtevası ve Kaynakları Sühreverdi hadis ahzeden ve kendinden hadis nakledilen bir muhaddis-slıfidir.

Hz. Resulullah'a (s.) olan sevgisi ve bağlılığı sebebiyle Sühreverdl, Avarifi onun

yaşına uygun olarak altmış üç fasıla ayırmıştır. Şimdi sırasıyla bunları görelim:

ı. Tasavvuf i lminin Kaynağı

2. Sufılerin İşittiklerini Anlamaları

3. Tasavvuf ilminin Fazileti 4. Sıltilerin Halleri ve Yollan

5. Tasavvufun Mahiyeti 6. Süfi Kelimesinin Kökü

7. Mutasavvıflar ve Onlara Benzeıneye Çalışanlar

8. MeHimetilik ve Meh1metiler

9. Sahte Süfıler (Bu "Olmadıkları Halde Sufi Zannedilenler" başlığı altında ve-

rilmiştir.

10. Şeyhlik Makamı

l l. Hizmet Edenler ve Onlara Benzerneye Çalışanlar

12. Sufilere Göre Hırkanın Hükmü

13. Rıbat ve Tekketerde Yaşayan Slıtller

14. Suffe Ashabı ve Rıbattaki Süfile r

15. Murabıtlar ve Sufilerin Özellikleri

16. Sefer ve İkarnet Aclabı

17. Seferin Farzları ve Faziletleri

18. Seferden Dönme Adabı

34 Abdu'l-Hat'iz Farğall ei-Karenl, "Kitab u Avarifu'l-Ma'ftrif li's-Sühreverdi", Mecelle tü '1-Ezher, c.

56, S. 2. Kahire 1983, ss. 307-12. 35 Sühreverdl, Avar({u'I-Ma'ar{(, çev. E. A. Isfalıanl, Kasım Ensarl'nin takdimi, ss. 1-72, Tahran

1374/1985. 36 Sühreverd i, Avartfu'I-Ma'arif, Tasavvufun Esasları, çev. H. Kamil Yılmaz- İrfan Gündüz, H.

Kamil Yılmaz tarafmdan kaleme alman Giriş yazısı, ss. IX-XX:Xll.

37 Aşkar, Mustafa. TasavvufTaribi Literatünl, Ankara 2001, ss. 84-8.

Page 17: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

254 tasavvuf

19. Esbaba Tevessül ve SGfiler

20. Feth-i Manevi ve İhsan-ı İlahi 21. Süt'ilere Göre Evlilik ve Bekarlık

22. Süfilerin Sema'ı

23. Sern~'i'a Karşı çıkanlar

24. Sema'a İhtiyaç Duymayanlar

25. Sema' Adabı 26. Halver

27. Halvette Ortaya Çıkabilecek Fetihler

28. Halvete Nasıl Girilir

29. Sı1fiyyenin Ahlak anlayışı

30. SGfilerin Ahlakı

31 . Tasavvufta Edeb

32. Huzür-ı ilahlde Edeb

33. Tahare t Adabı

34. Abctest Adabı

35. Havassın Abdesr Adabı 36. Namazın Faziletleri

37. Namazın Keyfiyeti ve Evsafı

38. Namazın Adabı ve Sırl arı

39. Orucun Fazileti ve Tesiri

40. Onıçla İlgili Muhtelif Görüşler

41. Onıetın Adabı 42. Yemenin Fayda ve Zararları

43. Yeme-içme Adabı

44. Giyinme Adabı 45. Gecele ri İhya Etmenin Faziletleri

46. Teheccüde Kalkış ve Uyku Adabı 47. Teheccüd ve Adabı

48. Geceyi Bölümlere Ayumak

49. Gündüze Ait Edebler

50. Günlük İbadetlerin Vakitleri Göre Dağı~ışı

51. Mürid-Mürşid Münasebetleri

52. Şeybin Riayet Edeceği Adab

53. Sohbet ve Tesirleri

54. Sohbet ve Kardeşliğin Sonımlulukları

55. Sohbet ve Kardeşliğin Adabı 56. Kendini Tanıma Hususunda Sfıfilerin Görüşleıi

57. Kalbe Gelen Havatırın Tanınması

58. Hal-Makam ve Aralarındaki Fark

Page 18: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

et hem cebecioğlu/ "avarifü 'l-ma 'arif" 255

59. Makamların Değerlendirilmesi 60. Makamlar Hakkında Sufilerin Görüşleri

61. H~Hlerle İlgili Bazı Açıklamalar

62. Hallere Dair Bazı Tasavvufi Istılahlar 63. Bidayat ve Nihayatla ilgili Açıklamalar. Chittick bu altmış üç babı beş ana bölüme ayırma cihetine gider.38 Onun bu

tür karegorik yaklaşımını kabul etmekle birlikte biz, Avarif'in altı ana bölüm al­tında toptanabiieceği düşüncesindeyiz.

ı. 1-9. bablar arası tasavvuf, süfı gibi kavramların açıklanmasını ihtiva eder. 2. 10-28. babalar arası, tasavvufta özel yapılar ve uygulaınaları anlatır: Şeyh,

hadim, hırka, ribat, suffe, sefer, evlilik, bekarlık , sema', erbain. 3. 29-30. bablar Ahiakla ilgilidir: Tevazu', hilm, Isk .. vs. 4. 31-55. bablar kitabın en geniş ana bölümü olup adabla aHikalıdır. 5. 56-57. bablar ınarifeti ele alı r.

6. 58-63. bablarda hal ve makamlar incelenir. Avarif'te ibadetler ele alınırken, insan fıtratına uyuşması yönünde bazı değer­

lendirmeler yapılır. Mesela teheccüd namazı ve itina göstermek konusu anlatılır­ken Suhreverdl şöyle der: "Gece narnazına mani olan hususlardan bir kısmı şun­lardır: Dünya işlerine fazla itina göstererek onlarla çokça meşgul olup vÜcudu yorgun düşürmek, mideyi yemekle doldurmak, çok ve boş konuşmak, halkın arasına karışmak, kay lu le uykusunu terk etmek. "-'9

Şüphesiz Şeyh, tasavvufta olgun insanı ifade eder. O kemalatı tamamlamıştır.

O kamalatı olgunlaşma sürecini geçmiş böyle bir salikte meydana gelen iç yapı­lanma Suhreverdl tarafından şu minval üzere değerlendirillr:

"Şeyhlik makamına layık olan ve Allah tarafından sevilen ve istenen salikie­rin kalbi selim olur. Göğsü (sadn) genişler, derisi yumuşar, kalbi ruhun özellik­lerine sahip olur. Nefsi her tiirlü isyana istekli ve kötülüğü emredici iken yumu­şayarak ibadet ve tilata yönlendirici hale gelir. Nefs uyumadığı için cilt ve ceset de yumuşayarak, sahibini hissettiği ve bulduğu bir hal ile amel ve ibadetlere yönlendirir. Ruhu iHihl buzurda kesintisiz bir cezbe içinde bulunur. Ruh kalbin, kalb nefsin, nefs de bedenin kendisine tabi olmasını ister. Kalbi ile bedeni birbi­rine, zahiri batınına, batını zahir'ine, kudreti hikmctine, hikmeti kudretine, dün­yası ahiretine, ahireti dünyasına öyle karışmıştır ki bunlardan menfı olanlar da müspete inkılap etmiş; sahibini ibadet ve tilata teşvik eder hale gelmiştir."40

Suhreverdl, eserinde sistem içi bir takım tenkit! ere yer verir. Mesela, Melame­tl, Kalenderl ve Sufı'yi kendi değerlendirme skalasındaki bir eleştiriyi şöyle dile getirir:

38 Chittick, "Awftref al-Ma':ıref". Ek., c. lll , s . 115. 39 Siihreverdl, Şihabiiddin, Ebu Haf.5, Ömer b. Muhammed, Kitabu Avdrifü'/-Mearij, Süleyma­

niye, NaıifPaşa no: 428, istinsah: Hamid b. Mesud es-Sivasi (Turhal h. 713) , 48. bab, 122a.

40 Kitcıbu Avarifu ·t-Mear(f, 28a.

Page 19: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

256 rasa!lllı~f

"Kalender! ve Melameti arasındaki fark şöyle aç ıklanabilir: Melaıneti ibadet­

lerini gizlemeye özen göster ir. Kalender! ise ~ıdet tahrip etmek, alışılanları boz­

mak için çalışır. Melametl, her türlü iyilik ve hayrın kapılarını sımsıkı sarılır ve

bunlarda fazilet olduğunu kabul eder. Ancak bütün arnelleri ve hallerini başka­

larından gizlemeye çalışır. Melametl, kendisini avam derecesindeki insanlar se­

viyesine koyar; kıhk kıyafette hareket ve davranışlannda onlar gibi gözüke rek,

halini izlemeye ve tanınmamaya çalışır. Bununla beraber o bulunduğu derece­

lerden daha yüksek derecelere varmak ister. Kendisini Ma'bud'una yaklaştıracak

her şeyi bütün gücüyle yapmaya çalışır. Kalender!, bilinmeye veya bilinmemeye

pek aldınnaz. Belli b ir kıyaJer ve görünüş içine girmez. Bütün sermayesi o larak

kabul ettiği kalb temizliği dışındaki şeylere aldırınaz .

Sufi'ye gelince, o , her şeyi yerli yerine koyar. Rütün vakitleri ve halleri bilerek

harcamaya ve tedbirli hareket etmeye çal ışır. Hakk'ı Hak yerine koyar. Gizlenil­

mesi yerde gizlenir. Açık tavır alınması gereken yerde de açıkça davranır. Her işi

yerinde ve zamanmda yapmaya, yapılması gereken her şeyi huzurltı biJ· akıl , kamil

bir ınarifet ile ihlas ve sadakat kiideleriJ1e riayet ederek yerine getirmeye çalışır."4'

Eserdeki şiirler oldukça hikeml manfilar ihtiva eder. Örnek o larak birkaç bey­

tini zikretmek isteriz:42

''Pisliği ebediyen sevgilisi gibi kendinde taşıyan; Bununla iken nasıl öğünebilir nasıl kibirlenebilir. (İnsanın başlangıcı pis bir su, sonu da cifedir.)"

Suhreverdl, Sema' eelerken ağlayanları sevinç veya korku kaynaklı diye ikiye

ayırır. Sevinçren ağlamaya şu şiiri şahid getirir.

"Ozerime sevinçler öylesine saçıldı ki Beni sevindiren (Allab)ın büyuklüğü beni ağ/attı. '"3

Allah ile muameleyi anlatırken şu şiiri irad eder.

O sevgilinin kotıU§ması da tat/ıdır, susması da! .. ''''

Sühreverdl, bir müridin ibadetlerini vakitle re göre tanzim eder ve he r rekatta

okuyacağı ayetlere kadar teferruata gider. Mesela öğle ile ikindi arasında kılına­

cak 20 rekatlık namazda hangi ayetterin okunacağını şöyle belirtir:

"1. Rekat: Bakarcı 201; 3 . Rekat: Bakara 286; 4. Rekar Alü Imran 8; 5. Rekat Alü

lınran 193; 6. Rekat: Alü Imran 53; 7. Rekat: el-Araf 155; 8. Rekat: Yusuf 101; 9.

41 Kitabu Avarifii 'I-Metlrif, 25a. 42 Aynı eser, 80;ı. 43 Aynı eser, 64b. 44 Aynı eser, 92b.

Page 20: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

eıhem cebecioğlu/"avar!fü'l-ma'aıi.f' 257

Rekat: İbrahim 38; 10. Rekat: Taha 114; ll. Rekat: Enbiya 87; 12. Ikkat: Enbiya

89; 13. Rekat: Mü 'minun llS; 14. Rekar: el-Furkan 74; 15.Rekat: en-Nemi 19; 16. Rekat: Gafir 19; 17. Rekat: el-Ahkaf15; 18. Rekat: ei -Haşr 10; 19. Rekat: ei-Müm­

tahine 4; 20. Rekat: Nuh 28."""

Suhreverdi'nin sefer adabına ait şekli unsurları aniatmadaki inceliği kadar, o konudaki fikir ayrılıklarını ağır, yaşlı bir hakem edası içinele değerlenclirerek, se­

lim aklın eınrettiği o rta yolu göstermedeki ustalığı da ilgi çekicidir:

"Daha önce de söylediğimiz gibi sefer günü sabahleyin erkenden tekkeden çı­karken iki rekat namaz kılmak sutlyyenin zahiri adabındandır. Derviş , iki rekat

namazdan sonra tekkeden çıkar, ayakkabısın ı çevirir tozunu s ilkeler, ayakkabıla­

rını giyrneyi arzuladığı yere kadar gelir. Seecadesini yere iki kat yayar, ayakkabı­

larını birbirine süı-rer. Ayakkabılarını sol eline, torbayı sağ eline alır, Ayakkabılan

sol eliyle torbanın dip tarafına gelecek şekilde koyar. Sonra seediclenin üzerine

oturur ve mestini sol eliyle çevirir ve tozunu silker ve sağdan başlayarak girer.

Mest ve ayakkabı cinsinden hiçbir şey bırakınachın yerine yerleştirir. Sonra elle­

rini yıkayarak yüzünü yola çıkacak hale getiri r ve orada bulunanlara veda edip ayrılır. Tekke dışına çıkarak Sll kabını taşımak isteyene; asa ve ibriğini götürmeyi

arzCı edene mani olmaz. Kendisini yolcu edenlere veda ettikten sonra su kabını

sağ elini kaldırarak omzuna takar. Sol elini sağ kolruğunurı altından çıkararak su kabını sol tarafına bağlar. Sağ omuzu boş kalır, sadece su kabının bağı sağ taraf­

ta bulunur. Yolculuğu esnasında iyi bir mevkie ulaştığı, ya da ihvandan bir grup

veya sufiyyeclen bir şeyh kendisini karşıladığı zaman sırrındaki su kabını çözer,

ortaya yerleşip bir süre ikamet eder, onlarla görüşür ve selamlaşır. Oradan ayrılın­

ca su kabını yeniden bağl::ır, tekke veya benzeri bir konağa yaklaşınca su kabını

tekrar çözer ve onu sol kolıuğunun alında t:ı şır, asa ve ibriği de sol elinde tutar. Bütün bu saydıklarımız Horasan ve Cebel sütllerinin seçip benimsediği ka­

idelerdir. hak, Şam ve Mağrib (Kuzey Afrika) sufilerinin ekserisi bunlara riayet

etmez. Dervişler arasında bu kaidelere riayet hususunda bir mücadele devam

eder durur . .Bu kaidelere riayet etmeyenler kendilerini şöyle savunurlar:' .Bunlar

uyulması gerekli kaicleler değildir. Bunlara bağlanmak insanı şekle ve surete

bağlı ktlar, gerçeklerden ve özden uzaklaştırır. '

.Bu kaideleri benimseyenler de şöyle derler: 'Bunlar, bizelen öncekilerin koy­duğu a.dabdır.' Bu gruptaki safiler bu kilideleri ihlal eden birini gördükleri zaman

ona hakaret ve istiskal nazarıyla bakarlar. Hatta böyleleri için 'Bu sufı değildir'

derler. Her iki taife de birbirlerinin görüşünü reddetmek hususunda aşırı gidiyor­lar. Bu hususta gerçek ölçüye göre bu kaidelere bağımlı kalanlar reddolunamaz;

çünkü bunlar şeriata aykırı şeyler değildi r ve güzel bir edepclen ibarettir. Bunu

böyle kabul etmeyenlerin görüşü de büsbütün recldolunamaz. Çünkü bunlar şe-

45 Kitabu AviJrl.fil '1-Mear{(, 128b.

Page 21: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

riatın gerekli kıldığı şeyler de değildir. Horasan ve Cebel dervişlerinin ekserisi bu

kaiclelere riayette ıni.ibalağa ediyor ve işi ifrata vardırıyorlar. Irak, Şam ve Mağrib

ülkeleri dervişlerinin çoğu da bu kaideleri ihlal ederek işi tefrit sınırına zorluyor­

lar. Halbuki en münasibi, şeriatın redelettiğini reddetmek, onun reddetmediğini

reddetmeyip kabul etmektir; davranışlarında münker veya meşru olanı ihlal eden bir tavır bulunmadıkça ihvan miizurdur. Başanya götüren Allah Teiila'dır."~"

Suhreverdi, hale bağlı kalmayı ve ona mahkum olmayı duraklama ve gerile­me olarak görür ve bunu mantıki bir usulle şöyle izah eder:

"Hal sahibi bazı kimseler, kurb makamına yaklaşıp o makamın manevi refa­

hına erince şevkleri azalmaz olur ve onlar gece namazını şevk makamına vakıf

olarak görürler. Ancak bu makam son derece aldatıcı ve iddia sahiplerini helake

götürücü bir makamdır. Kendisinde böyle bir hal bulunan kimse bunun devam­

lı olmasının zor olduğunu bilmelidir. İnsan , kusur, şüphe ve hataların sergilen­

diğ~ bir yer gibidir. ResOluilah (s.)'ın halinden daha değerli bir hille sahip olan

kimse bulunmadığı halde o, gece namazından uzak kalmazdı. Kıyamı o kadar

uzatırdJ ki ayakları şişerdi.

ResOluilah (s.) ' ın böyle ayakları şişecek derecede gece namazı kılması, ken­

disine delil gösterilenlerden bazısı: 'Rasululblı'ın bu h:lli, bunun meşru olduğu­nu göstermek içindir', der. Biz de eleriz ki:

'Biz ResOiullah (s.)'ın gösterdiği bu ıneşnl hükme tabi olmuşsak ne olmuş yani?'

Bu ince bir konudur. Bilirsiniz ki, fazileti gece namazını terk etmekte görüp

uyku ve uyanıklığı eşit sayarak Cenab- ı Hakk'a yakınlık iddia etmek, yok olanı

var saymak şeklinde bir ibtiladır, içinde bulunan hale bağlanıp kalma ve bir hal­den başka hale geçmeye engel olmadır. Güçlü sufilere M l tahakküm edemez.

Aksine onlar, aınellerin zahiri içinde hale tasarruf ederler. Bunun böyle olduğu

bilinmelidir. Biz pek çok sGfi arkadaşırnızı da bu halde gördük. Allah Teala, keş­

fen bize, hale mahküm olmayı gerileme ve kusur olarak bilditcli."47

D. Yazılış Yöntemi Suhreverdi bu kıymetli eserinj öncelikle Kur'an ve Hadis referanslarına da­

yandırmıştır. Sühreverdi, özellikle Hadis ilminde mütebahhir bir alimdir. Özel­

likle Kuşeyrl ash::ıbı denilen erken dönem sufllerinin hemen hemen tamarnının

muhaddis olması, tasaVVtıf yolunun meşrOiyet sını rları içinde kalmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuştur. Bu muhaddis-sufi yapılanması geleneği, Seri es-Sa­

katl'nin, yeğeni Cüneyd'e yapuğı şu nasihatte vedzeleşmiştir: "SOfi muhaddis

değil, muhaddis sGfl ol!''

Sühreverdi de bu gelenekte önemli bit rnuhaddis-sOfi'clir. Onun hadisçiliği,

46 Kiuıbu Avarifü't-Mearif. 43b 47 Aynı eser, 121 b.

Page 22: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

e[hem cebecioğlu/ "avariju'l-ma'cır!f" 259

selefe olan bağlılığıyla, Hz. Peygamber (s.)'e ittiba noktasında bicl'atlere karşı

sert bir tavır halinde kendini gösterir.

Sührevercll eserLni metodik bir yaklaşımla , ilmi zihniyetin gereği olarak, ba­

sitten başlayıp daha kompleks konulara doğru işiemek suretiyle kaleme almıştır.

O, eserinde, kendinden önceki sfıtllerclen sık sık alıntılar yapar, şiir istişhadların­

da bulunur sonuçta kendi değerlendirmesini yapar.

E. Tasavvufi Eserler İçindeki Yeri Avarif'in yazıldığı dönemde tasavvı.ıfun kendi içindeki yapılanması, onun ta­

rihi açıdan diğer kaynaklara göre olan önemini ortaya koyacaktır.

Siyasi olarak Abbasilerin yıkılışına rastlayan Suhreverdi döneminde Bağdat,

siyasi olmaktan çok din'i-manevi bir otorite duruınunclaydı. Selçuklu sultanlannın

Bağdat hilafet merkeziyle münasebetleri bu şemsiye alıında reşekkül etmişti.

Yine bu dönem Büyük Selçukluların yıkı lıp , parçalandığı ve küçük beylikle­

rin aıtaya çıktığı bir zaman dilimi olarak dikkat çeker. Aıtukoğulları, Harzemşah­

lar, Şam, Musul, Suriye, Erbil ve Fars atabekleri gibi.

Bütün bunların yanında Batıdan Piyer Lerınit'in retikiediği Haçlı Seferleriyle,

Doğudan Moğol istilal:ınnın başlaması, siyasi, içtimai ve iktisadi açıdan büyük sı­

kıntıları müncer olmuştu.

Nasr li-Dinillah o dönemele fütüvvet teşkilarım kurarak sosyo-ekonomik ha­

yatı zapt u rapr altına a lınaya çalışmıştı.

Yine o dönernde Nizamiye'nin yanında Mustansıriyye gibi bir medresenin ku­

ruluşu, ayrıca bu eğitim-öğretim kurumlarının sayıca artışı elikkati çeker. Herat,

Basra, Musul, Nişabur, Merv, İsfahan, Rey, Konya, Sivas, Erzurum, Kayseri gibi.

Başta Muhyiddin ibn Arabi olmak üzere Fahreddin-i Razi, Abdülkadir-i Gey­

lani, Ahmed-i Rıfai, Necmeddin-i Kübra, Mevlana gibi abiele eserler vermiş tasav­

Vl.ıfun yıldıziaşmış duayenleri de bu zaman diliminde yaşaıruşlardır.

İşte bu dönem, tarikatların müesseseleştiği, t:ısavvufun organize hale geleli­

ği önemli bir devri gösteıir. Bir başka deyişle 12. ve 13. yüzyıl büyük tarikatların

kurulduğu bir dönemdir.

ı. Necıneddin- i Kübra'nın Kübreviyyesi

2. Abdülkadir-i Geylani 'nin Kadiriyyesi

3. Seyyicl Ahmed er-Rifai'nin Rifaiyyesi

4. Mevlana'nın Mevleviyyesi

5. Ömer Sühreverdl'nin Sühreverdlyyesi

6. Ahmed-i Yesevi'nin Yeseviyyesi vs. gibi.

İşte bu tasavvufun organize olma döneminin ram ortasında görülen Sühre­

verd'i, yazdığı Avcır(fi ile bu konuda önemli katkı sağlamış dominant bir unsur

halinde güçlü etkilerde bulunmuştur.

Page 23: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

260 tasavvuf

Bu noktada Avarif; Kuşeyri (ö. 465/ 1072)'nin RisaMsi, Ebu Talib-i Mekkl (ö.

386/ 996)'nin Kutu'l-Kululiu ve Muhasibi'nin er-Riayesinden bir parça farklılık

.arzeder. İhya'nın bazı kısımları istisna edilirse, önceki diğer klasik eserlerin, ta­

rikat aclabına . şekli-ruhi kurallara bağl.ınmasına yaptığı vurgunun ve tema ola­

rak sistematik tarzda ele alışının Avarifseviyesinde olmadığı görülür.

Bir örnek vermek gerekirse Sühreverdl'nin Erbain konusundaki sistemarize

ele alış ve belli bir takım şekil-kural bütünlüğüne gösterdiği geniş açılımlı yakla­

şım,kendisinden önceki eserlerden oldukça farkl ı dır. Özellikle 26, 27 ve 28. bab­

larda balveti anlatırken halvettc yenecek yemeğin rıtlına yani kaç gram olacağı­

na kadar ölçülere dökmesi ilginçtir. Onun getirdiği bu kuralı ~imdi onun kale­

minden izleyeliın.

''Halvet ve erbainde önce ekmek ve tuzla yetinilmelidir. Mürid bir gece için­

de yatsıdan sonra olmak (izere bir rıtl -ı Bağdaeli (yani 375 gram) ö lçüsünde yer.

Eğer bunu iki öğüne taksim edecek olursa, yarısını gecenin evvelinde, diğerini

de sabaha karşı yer. Böylesi mide için daha hafif, kalkıp geceyi zikir ve namaz­

la geçirmek için daha elverişli olur, eğer sabaha karşı yiyeceğini seher vaktine te­

h ir etmek isterse böyle ele yapabilir. Müricl kauk ycmeıneğe sabredemeyecek

o lursa katık da alabilir. Ancak karıktan aldığı ölçüde yemeğini azaltır. Yediğini

daha da azaltmak isterse, her gece tokmasını naltarak erbainin son on günün­

de yarım rıtla ( 180 gram) inecek hale getirir. Erbainin başından itibaren nefsinin

kanaat duygusunu yanın rıtıl ile güçlendirir. O, bu şekilde her gece teclrici ola­

rak yiyeceği azaltmaya devanı eder. Nihayet erbainin sonuncu günü sahur ye­

meği çeyrek rıtla <90 gram ) kadar iner.···~

Tasavvufun ınüesseseleşmesi tekamülünde, Sühreverdi'nin tasavvufı ıstılah­

Iara tanım getirmesi ve şekli yapıda ictihad etmesi, büyük önem arz eder.

Yine onun, halvette ınürid in davranış adabını formülleştirmesi de kendinelen

öncekilere göre daha ileri bir y::ıpı la.nmayı gösterir.

O şöyle eler: "Mürid halvetteyken tüm vaktin i, kendisine Allah (c.) için verilen

bir şeye gönül hoşluğuyla tahsis eder. llu, ya Ku'ran tilaveti , ya Allah (c.)'ı zikir,

ya nafile namaz ya da murakabe olur. Ru vazifeleri yaparken üzerine yorgunluk

ve gevşeklik gelmesi durumunda uyur. Dilerse namazların rekatlarını ve tilavetin

miktarını belli bir sayı ile belirler. Böylece sırayla bir onu, bir ötekini yapar. Eğer

içinele bulunduğu hale göre tercihte bulunmak isterse, bunlar içinde kalbine en

hafif geleni yapar. Ondan da usanç hali oluşursa o zaman uyur. Şayet secde rüku

ve kıyamda uzunca bir süre kalmak isterse, dilediği kadar uzatabilir. Halveti es­

nasında sürekli abdestli bulunmaya çalışır. İyice bastıran uykusunu dağıtmaktan

aciz düşüneeye kadar uyurnamaya çalışır. Gece gündüz meşguliyeti budur."49

48 Bk. Sührevercfi. Kitabu Auarifü 'l-Meiirif, 74a.

49 Bk. Aynı eser. 73b.

Page 24: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

ethenı cebecioğlu/ "avarıfı.l '1-ma'arif' 261

Sühreverd'i'nin tasavvufun müesseseleşmesi bnındaki bu tür çabaları, ribat ve tekkelercleki organizasyon üzerinde de yoğunlaşır. Avaıifte şeyhin ve derviş­

lerio tekke içindeki görevleri, adab ve usul olarak netlikle ortaya konur. "Şu esaslar ribatlarda yaşayan dervişlerde bulunması gereken şartlardandır. 1. Mahlukatla olan ilgi ve alakayı azaltmak, Hakk ile olan alaka kapısını aça-

rak O'nunla meşguliyeti çoğaltmak ,

2. Cenc1b-ı Hakk'ın kefaleti ile yetinerek nzık için çalışmayı terketmek, 3. Kendini ve nefsini masiva ile hemhal etmemek, 4. Şehvetlerden, heva ve hevesten kaçınmak 5. Her çeşit alışkanlıklarını terk ile gecesini gündüzüne katarak ibadet et-

mek, 6. Vaktini gat1et ve nisyandan korumak, 7. Evradına devam etmek, Namazlarının arasındaki beklemelerde gafletten konınmak.w Bu ve benzeri pek çok kurallar vaz' eden Sühreverdl, tasavvufun müessese­

leşmesi yolunda genel hatları çizıniştir.

Tekke hayatını tanzim eden esaslar daha önce Ebu Said-i Ebu'l-Hayr (ö.440/1049) tarafından ortaya konulmakla birlikte, bu husus sistematik ınanada ve belli bir düzen içinde ilk olarak Avarif'te açıklanmıştır. Tekke ve ribatlann ku­nımlaşması yolunda bu çok önemli bir adımdır."

Kendisinden önce Serrac (ö.378/988)'ın Lüma'ında , Kuşeyri'nin Risale'sinde, Ebu Talib-i Mekki'nin Kıttü 'l-Kululiüncle bu rürclen geniş spektrumlu bir yakla­

şım görülmez. Ancak içindeki genel konularda, Avarit'in, kendinelen önce yazılan eseriere

benzediği ve onları bazen ihtisar ederek, bazen da genişleterek ele aldığı husu­su da bir gerçektir.

Mesela Sühreverdl, her devirde olduğu gibi, kendi döneminde de ortaya çı­kan sahte sufilere karşı çıkarak, hakikilerin onlardan ayrı olduğunu vurgulama­sı ve gerçek sufiliği aniatma gayreti içinele gözükmesiyle Serrac, Kuşeyri ve Huc­viri ile aynı saft:a yer alı r.

F. Avarif'in Tesirleri Avarifin kendi döneminde ve sonradan icra ettiği tesir pek mühimdir. Eser,

her şeyden önce hadis ilminde mütebahhir ehl-i sünnet inancında bir alim-sutl­nin k::ıleıninden çıkmışllr. Her ne kadar doğduğu Zencan bölgesi bugün İran-Şii nuntıkasında bulunmakta ise de, onun, irikarta Eş'ari ve anıelde Şafii mezhebine bağlı oluşu, Hz. Rasulullah (s.)'ın sünnetine ittibada kemal noktasında bulunma-

50 Bk. Sühreverdi, Kitabu Aı.iirljü'I-Metlr!f, 33a.

51 Uludağ, ·Avarifi.i'l-Ma'arir nıad . , c. 5, s. 110.

Page 25: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

262 tasawılj·

sı gibi yönleri başta olmak üzere, çok geniş açılımlı bir etkide bulunduğu husu­su calib-i dikkattir. Şimdi hususu görelim.

Tarikat-ı Sührevediyye, Şihabuddin Sü.hreverdl'nin halifelerinden Zekeriyya Multani tarafından Hind alt kıtasına yayılmıştır. Çok kuvvetli bir ehl-i sünnet nü­vesi olarak bu tasavvufl yolun, dini içtimai, ahlaki ve iktisadi açılardan Asya 'nın

güneyine ışık verdiği ve manevi dokuyu beslediği görülür. Zengin olmaya karşı çıkmadan, yöneticilerle iyi geçinen, medrese-tekke düali­

tesinde mantıklı ve matlub bir dengenin ifadesi olan ideal bir konumu iyi koruyan bu tarikat mensuplan, Avm·ifi kendileri için ana kaynak olarak görmüşlerclir.52

Bu yüzden Avarif'in bir başka dile ilk çevirisi halifesi Zekeriyya Multani'nin müridi Ahmed Nezir tarafından yapılmışur. Bu Avarif'in en eski çevirisi olup, Sührevedi'nin vefatından on sene sonra 642/1244' de yapılmıştır.s3

Necib Mayil Herevl, Avarifin Farsça çevirisi üzerine yaptığı eleştiri hüviyerin­deki makalesinde, Sühreverdl'nin Sa' di Şiriizl üzerindeki etkisine işaret ederken şöyle der: 'Sühreverdl'nin Sa' di ile görüşmesi , ömrünün sonlanna doğru, gençle­rin deveran ettiği bir toplanuda gerçekleştiğinin ileri sürülmesi şüphe götürmez. Bostan'ın bir çok nüshasında, bu görüşmeye atıf yapılan beyitler bulunmaktadır. Konuyla ilgili beyirlerin, hemen hemen hepsi, merhum Furuğl tarafından Külli­

yii.t-ı Sa'di'nin başiyesinde beliıtilmiştir (b k. s. 271 ). Ancak söz konusu çalışma­

ların hiç birinde de araştınlıp incelenmesi gereken asıl konuya , yani Sa'dl'nin bu beyitleri niçin yazdığına hiç temas edilmemiştir.

Bilinen nüshalardaki delillerden hareketle, bu beyirierin ilave edilişine ve miktarına kısaca değinilmelidir. Bostan'ın eski nüshalarından çoğu günümüze ulaşamadığı için, eserde geçen hikayelerle, beyitler arasındaki mana bütünlüğü yakalanamamaktadır. Bunun temel sebebi, bazı beyitlerin, yukarıda da belirtil­diği üzere, Sa'dl ve Sühreverdl'nin görüşmesiyle alakalı olmasıdır.'~4

Daha sonraları Avarif'in İran ve Hind Sühreverdlleri tarafından defalarca şer­

hi ve çevirisi yapılmıştır. Ancak bunların çoğu taın tercüme değildir. Sühreverdl tekkeleri özellikle Avar(fin okunduğu yerler olarak görülür. Kay­

naklardan, Bahaüddin-i Multani, Necibücldin Ali Buzguş ve Ebu'I-Mehamid-i Zen­cani'nin Avarif okuttuklannı öğreniyoıuz. Abbasi devlet ricalinden tarihçi Reşi­düddin Fadlullah, Bağdat'cbki. naibine. G~1zan Tekkesine ŞihabedcUn Ömer es­Sühreverdl'nin eserlerini, özellikle Avarifi o kurmak üzere Şeyh Mecdücldin-i Bağ­

cladi (ö. 838/1434)'yi mütevelli olarak tayin ettirmişti.~~ Farsça çevirisinin mukad-

52 Cebecioğlu , Ethenı, imam Rabhani Harekell ue Tesirleri, istanbul 2000, s. 21

53 Uludağ, '' Av:ırifü'I-Maarif', nı::ıd., c .5. s. ııo.

54 Herevl. Necib Mayil, Terceme-i Avarifu'J-Ma 'arif-i Sulıreverdi', Neşr-i Darı iş, Tahran

1364/1986, c. VI, no: 2, ss. 35-6. 55 Ahmed Ali Recai, Ferbeng-i Eş 'ar-ı Hafız, Tahran 1340, s. 413; ayr. bk. Sühreverdl, Avarifü ·t­

Ma arif, Tasavvufun E.~asJan. I·l:ısan Kamil Yılnı:ıı'ın Giriş Yazısı . ı;_ XXVIII.

Page 26: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

ethem cebecioğlu/ "avarifu 'l-ma 'arif' 263

elimesini yazan Kasım Ensari, Avarif'in etkisini şöyle dile getirir: "Sühreverdl, Ava­

rif'ini engin malumatına ve kaynaklara dayanarak kaleme aldı. Bu eserde ehl-i ta­

savvufun zevke dayalı irfanibilgileri ehl-i şeriatın kurallarıyla birleşmiştir. Sühre­

vercfı eserinde ariflerin süluk aclabını, sufilerin izleelikleri yol ve irfanı ele almış,

bunları Kur'an ve hadislerle süslemiştir.Yazıldığmdan itibaren tüm tarikatlardaki

müridanın istifade ettikleri bir eser haline gelmiş!ir." (Sühreverdl, Avarifü'l-Ma-. " aı-if, çev. E. A. Isfabani , Tahran 1374, Kasım Ens:ıri'nin Takdim Yazısı, ss. 17-8).

Araştırmacılar, Avarif'in Osmanlı ilim ve kültür hayatına olan katkısına işaret

etmişlerdir. Özellikle tekkelerde bir başucu kitabı olan Avarif, Osmanlı entellek­

tüel muhitinin ilgisinden uz<ık kalmamıştır. ;(,

Sühreverdlliğin bir kolu olan Zeyniyyc Tarikatı için Avarif, her zaman önemi­

ni konıyagelıniştir. Adı geçen tarikatın müessisi Zeynüddin-i Hafi'nin,

826/1423'de Dervişabaci'da Avarif'in bazı ifadelerini şerh etmiş olduğu elyazma­

sı bir nüsha da dikkati calibtir. s7

Sühreverdl'nin Zeyniyye üzerindeki etkisinden olmalı ki, mezkur tarikatın

ıneşayıhından Bigalı Hacı Ahmed b. Seydi 1485'cle Avarifi Türkçe'ye çevirmiştir.

Bigalı, Avarifü 'l-Maarit'i aynen ve i.islubunu koruyarak çevirdiğini , metinde ge­

çen ayetleri Tefsir-i Kebir, Keşşaf, Teysir, Hakaih.ii 't-Tefsir, Tevilat-ı Necmiyye,

el-Ma'alim ve'l-'Uyun gibi tefsirlere dayanarak açıkladığını, hadisleri açıklarken

de Meşarik ve Mesabih ile Buhari ve Müslim şerhlerine müracaat ettiğini kayde­

der. Eserde geçen şiirler Farsça'ya ve Türkçe'ye tercüme edilmiştir. Ayrıca Fars­

ça çevirisinden faydalanılarak Av:ırifin genişletilmiş olduğu görülür.ss

Uludağ. Avarif'in Arapça metninin okunmasına Zeyniyye mensuplarının ayrı

bir önem verdiklerini ve bu hususun Zeynüddin-i Hafi'nin Merzifonlu Şeyh Ab­

durrahim-i Rumi'ye verdiği icazetnarnede de dile getirildiğini kaydeder.w

Avarif, hemen rüın İsl5m dünyasında tanınmış ve kabul görmüştür. İmam-ı

Rabbani, İsmail Hakkı Bursevi, Salabacidin-i Uşşaki başta olmak üzere pek çok

sGfi' müelJif eserlerinde Avarife atıtlarda bulunrnuşlardır.

Avarif'teki Melaınetiler ve Kalenclerilerle bunlara benzerneye çalışanlar hak­

kındaki düşünceler, başta Molla Cami o lmak üzere pek çok sGfı tarafından kabul

edilerek saVl.ınulınuş, kabul görmüştür.

56 Flk. Kar.ı . Mu:;wfa, "Osmanlı Toplumunu Besleyen Türkçe Kitaplar"; isliimi Araştırmalar; Os­manl~ya Daiı·-f. ç, U.~. 2, Ankara 1999. ,;,~. 146 vd.

57 Sühreverdl, Avari/il 1-Maar(/: ~·ev. Ebu Mansur Abdulınun'im lsfalıani, Farsça çevirisine tak·

dim yazan ve neşreden Ka~ım Ensari, s. 18. Kasım Ensari'nin verJiği bilgiye göre bı.ı nüslıa, İran

Senato Mecilsi Kütüphanesi 3355 no'd;ı kıyıtlıdır.

58 Uludağ, 'Avarifü'l-Ma 'arif.' m;ıd. c. 5, s.llO; Bu tercüme 91R/ 1512'de büyük boy 515 sayfa

halinde istinsah edilmiş olup Bursa Yazma ve Basma ~serler Kütüphanesinde Genel nr. 1449' da

kayıtltd ır.

59 Uludağ, agm., c. 5. :>. 110.

Page 27: 15 KLASİKLERİMİZ IX - tasavvufdergisi.net...di'ye sunmuş ve onun takdirini kazanmıştır. 2" Konya'ya giden Sühreverdi orada Alaaddin Keykubad'la görüştükten sonra, Mevlana'nın

264 ıasavvı4

G. Avarif'in Kaynakları Avarif'in baş kaynakları Allah (c. )'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim ile Rasülü (s.)'nün

sahih hadisleridir.

Hucviri 'nin Keşfu 'I-Mabcub'u hariç Avarif, kendinden önceki önemli tasavvuf

referanslarını kullanmıştır. Bunların en önemlileri şunlardır: Muhasibi'nin er-Ri­

aye'si , Serrac'ın Lüma 'ı , Kuşeyri 'nin Risale'si , Ebu Talib-i Mekki'nin Kutü '1-Ku­

luh'u, Abdullah ei-Ensari 'nin Afenazilı'i.'s-Sairin' i, Gazali'nin İhyau. Ulıımi'd-Din'i,

Keliibazi'nin Ta 'amıfu, Abdullah İbn Mubarek'in Kitabü 'z-Zühdü, Hakim Tirmi­zi 'nin Nevadir'i ve amcası Ebu'n-Necib es-Sühreverdi'nirı Adabii 'l-Müridin'i.

Bu kaynakların hemen hepsi, Sünni tasavvuf anlayışının oluşumuna katkıda

bulunmuştur.

Avarif'in hadis kullanışında da olumlu bir husus dikkat çeker. Sühreverdi'nin

kullandığı hadislerin pek azı müstesna, hep sahih hadis olup tamamı muteber

kaynaklarda yer almaktadır. Pek az zayıf hadisin olmasına rağmen AvarWde mevzu hadis bulunmamaktadır.(><'

Abstract

[Etheın Cebecioğlu , ''Avarifü 'l-tvıa·arif", Tasavvufllmf ve Akademı'k

Araştırma Dergisi, Ankara 2004, Yıl '5 , S. 12, pp. 239-2641

Abstracr

Tasawwuf (Sufism) is the desperate way out of the iınpasse for Islam.

fn order fo r Sufism to be able to serve such :ı wsk, it is an urgent work to

bring main Sufi somces imo dayl ight. In this :ı.ı-tide, I provided :ı list of the

works of Abu Hafs 'U mar ai-Suhrawardi along wiıh his shon biography. ı

:ı Iso gave a brief information on his works and their places at the libraries.

Then, 1 tried to review Awar{l ai-Ma 'arif one of the most import:ınt

works authored by the Sheikh of Sheikhs, Abu Ha fs 'U mar ai-Suhr:ıwardi.

I focuseel on the innovations brought about by this Sufi mamıa l in Sufı

ıhoughr. ı elaborated on the greot role it has played in the institutionaliza­

tion of the Su fı hrethren. l also added a list of srudics on this book w ithin

a chronological order. I attempted to explain the ınotivations behind the

writing of the book and i ts position among the Sufi literature. I concluded

the article by provid.ing a short information on the sources of the book anel

the influences it had on later Sufi literarure.

60 Sühreverdl, Aviirifu '1-Ma'ariJ, Hasan Kamil Yılmaz'ın Giriş Y:ı ı: ısı, s. XXVllL