~ İsmaİl - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · ya ki en m uz ec (kazan 189 1 ) . rus dilinin okuma,...

2
ez-Zeccacl, esma'illah Abdülhüseyin el -Mübarek). Beyrut 1406/ 1986, s. 1 05-108; Hattabi, 'd- du'a' Ahmed Yusuf ed-Dekkak ). 1404/1984 , s. 80-81; EbG Abdullah ei-Halimi. {f Hilmi M. FGde), Beyrut 1399/ 1979, 200; FGrek, Mücerredü'l-Ma/!:alat, s. 55; Kacti el-Mugnf , V, 239; Ab- dülkahir e/-Esma' Kayse- ri Efendi Ktp ., nr. 497, vr. 160'; et- fi 't-te?kfr BesyGni) . Kahi- re 1968, s. 76; Gazzall, '1-esna (Faz- lu h). s. 143; Fahreddin er-Razi, Beyrut 1410/1990, VII, 222; a.mlf., Leuami'u'l- Taha AbdürraGf Sa'd). Beyrut 1404/1984, s. 307-31 O; '1-/!:adlr, Kahire 1349, 243, 282, 295. r L [;il BEKiR TOPALOGLU KAYYÜM (1825-1902) Tatar Türkleri'nden yazar, muallim ve dil alimi. _j 1 S 182S'te Kazan Yu- köyünde Ab- Dedeleri ve bölge- nin alimlerindendi. Ab- Molla, temel dini bilgi- leri sonra onu Kazan'a götü- rerek Akmescid Mahalle) Medre- sesi'ne verdi. Burada 1855 kadar dini gördü; Arapça, Farsça ve Rus- ça Rus ibtidal dini okulda ve bu okulun olan ilahiyat Akademisi'nde Tatarca 1871 uzak- medreselerde okuyan Tatar Rusça düzenledi. 1873'te müslüman mektepleri Radloff'un Muallim Mektebi'n- de Tatarca dersler vermeye Fakat Radloffla görevinden isti- fa etti. 1879 kadar Rus okulla- da sonra gö- r evini Geçimini ki- geliri ve Rusça bilmeyen Tatar- resmi dairelerdeki için dilekçelerle itibaren risalelerinin büyük bir kitaplardan toplayarak kaleme en önemli yönlerinden biri dil konusundaki ve faaliyetleri- dir. Eskiden beri idil-Ural bölgesinde sü- regelen ve Türkçesi ka- bir Tatar Türkçesi yerine müstakil, saf ön plana ancak bu hususta Tatar Türkçesi'nin bir kolu oldu- kendine has kaide ve usullerinin savunarak saf Tatarca ile yazmaya gayret etti. 1871'de idil-Ural bölgesinde ilkdefa takvim (sa lname) Na- bunu 1897 kadar sürdürdü. Na- takvimlerde genel takvim bilgilerinden tarih, halk gibi konularda da makaleler Türk-Tatar toplumu da ilk defa matematik, geometri, ya, anatom i ve bilgisi ders kaleme ve bu ilim yeni Ta- tarca terimler Maka- leleri Rus cemiyeti da gibi 2 1885 tari- hinde Kazan Üniversitesi Arkeoloji- Tarih ve Etnografya Cemiyeti'ne asli üye seçil- di. Tatar yenilikçilik (Cedldcilik) nin en önemli temsilcilerinden olan Kay- yum ve önem vermemelerinden ediyordu. Özellikle ders talim ve terbiye konusundaki le döneminde ile (usOI-i cedld) hareke- tinin öncülerinden edebiyatma Os- Farsça ve Arapça'dan edebiya- ta dair çok metni Tatarca'ya tercü- me etti. Kabusndme, Ve zir, Bakça ve Fevdkihü'l-cülesd eserle- rinde bu hikayelere yer verdi. ilgili eserlerini Katib Çelebi ve Ahmed Harndi'nin faydalan- Özellikle Katib Çelebi'nin Cihannü - onun üzerinde büyük etki Dil ve edebiyat meselelerine dair malara da veren Tatarca'- imla kaideleriyle sarf ve nahvini (Ka- vaid-i Kitabet, Enmüzec), (Leh- çe-i Tatari, 1-11 , Ka za n 1895) Özellikle yaz çe- bölgelerine seyahatler yaparak Tatar falklorunun örneklerini ve ce hatta tehdit edilen uzak bir kesimle kur- de Ruslar'la olan sebebiyle uzak durdu. ri'nin Rusya hükümetiyle diyalogu hiçbir zaman iyi 1886'da ça- göre ve pacak 1891 itibaren Rus- ça imtihan vermeleri bu Tatarca olarak Bunun üzerine halk fermana tepki KAYYUM NASIRi gösterdi. biçimde dil- Ural bölgesinde lar tercümesi Tatar Rusça olmakla birlikte bu zorla ve misyoner Rus Bu sebeple Rusça mek isteyenler için gramer kitap- ve sözlükler Ekim 1902'de vefat etti. Cena- zesi çok az Kazan defnedildi. Ölümüne bir kala dostu BediT Müezzin'e 3000 (rub l e) bu pa- rayla köyünde bir mescid ettirmek bildirdi ve BediT Müezzin'i bu görevlendirdi. Mescid ancak nin sonra tamamlanabildi. dinsizlikle kendi göre dindar, ay- taassup derecesinde milliyetçi idi. Onun etkisinde kalan Rus en ünlüsü Gülnar olarak bili- nen Olga de Lebedef'tir. Kazan Üniversi- tesi'nde okurken Türkçe-Ta- tarca dersleri alan Gülnar onun dil, edebiyat. falklor ve arkeoloji bilgilerinden ölçüde istifade etti. Joseph M. E. Gottwald ve Maslovsky gibi Rus da kendisinden Tatar- ca dersleri istan- bul'daki kesim bunlar Ahmed Mithad Efen- di ve Cemaleddln-i Efganl'nin de bulun- dil- Ural bölgesine bir seyahat ya- pan gazetesi sahibi Ahmed Cev- det Bey'in onu Kazan'da ziyaret ederek ve ölümü da bir bilinmektedir. Eserleri. 1. Mecma'u'l-ahbdr (Kazan 1895). Hz. Peygamber'in ve faali- yetlerini konu 2. Nahiv (Ka- zan 1860). Tatarca Ruslar ve Rus- ça Tatarlar için olup Rusça olarak da 3. Numune ya ki En m uz ec (Kazan 189 1 ). Rus dilinin okuma, sarf ve na hiv kaidelerini içerir. 4. Kavdid-i Kitdbet (Kazan 1892). Küçük bir gramer olmakla birlikte önemli eserleri yer fiil killerinden, masdar ve edatlardan bahse- der. 5. Enmilzec(Kazan 1895) . Tatarca dil bilgisi olup daha çok fonetik özel- likler üzerinde 6. Fevdki- hü'l-cülesd (Kazan 1884) . hi- kaye, masal, bilmece vb. folklorik malze- meyi ihtiva eden eserde Arapça'- dan çok hikaye tercümesi de bu- Eser bir nevi ansiklopedi mahiyetindedir. 109

Upload: vuthien

Post on 02-May-2019

215 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ~ İSMAİL - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · ya ki En m uz ec (Kazan 189 1 ) . Rus dilinin okuma, sarf ve na hiv kaidelerini içerir. 4. Kavdid-i Kitdbet (Kazan 1892). Küçük bir

Ebü'I-Kasım ez-Zeccacl, İşti/!:al!:u esma'illah (nşr. Abdülhüseyin el -Mübarek). Beyrut 1406/ 1986, s. 1 05-108; Hattab i, Şe'nü 'd-du'a' (nşr.

Ahmed Yusuf ed-Dekkak). Dımaşk 1404/1984, s. 80-81; EbG Abdullah ei-Halimi. el-Minhfıc {f şu'abi'l-fman (nşr. Hilmi M. FGde), Beyrut 1399/ 1979, ı, 200; İbn FGrek, Mücerredü'l-Ma/!:alat, s. 55; Kacti Abctüıcebbar. el-Mugnf, V, 239; Ab­dülkahir ei-Bağdadi. e/-Esma' ue'ş-şıfat, Kayse­ri Raşid Efendi Ktp ., nr. 497, vr. 160 ' ; Kuşeyri, et-Ta/:ıbfr fi 't-te?kfr (nşr. İbrahim BesyGni) . Kahi­re 1968, s. 76; Gazzall, el-Ma/!:şadü '1-esna (Faz­lu h). s. 143; Fahreddin er-Razi, Me{atf/:ıu'l-gayb, Beyrut 1410/1990, VII, 222; a.mlf., Leuami'u'l­beyyinat(nşr. Taha AbdürraGf Sa'd). Beyrut 1404/1984, s. 307-31 O; Şevkani, Fet/:ıu '1-/!:adlr, Kahire 1349, ı , 243, 282, 295.

r

L

[;il BEKiR TOPALOGLU

KAYYÜM NASIRİ (1825-1902)

Tatar Türkleri'nden yazar, muallim ve dil alimi.

_j

1 S Şubat 182S'te Kazan civarındaki Yu­karı Şırdan köyünde doğdu. Asıl adı Ab­dülkayyCım'dur. Dedeleri ve babası bölge­nin tanınmış alimlerindendi. Babası Ab­dünnasır Molla, Nasıri'ye temel dini bilgi­leri öğretlikten sonra onu Kazan'a götü­rerek Akmescid (Beşinci Mahalle) Medre­sesi'ne verdi. Burada 1855 yılına kadar dini eğitim gördü; Arapça, Farsça ve Rus­ça öğrendi. Rus çocuklarının okuduğu ibtidal dini okulda ve bu okulun devamı olan ilahiyat Akademisi 'nde Tatarca öğ­retmenliği yaptı. 1871 yılında işten uzak­laştırılınca medreselerde okuyan Tatar çocuklarına Rusça kursları düzenledi. 1873'te müslüman mektepleri müfettişi Radloff'un yardımıyla Muallim Mektebi'n­de Tatarca dersler vermeye başladı. Fakat Radloffla araları açılınca görevinden isti­fa etti. 1879 yılına kadar bazı Rus okulla­rında da öğretmenlikyaptıktan sonra gö­revini bıraktı. Geçimini tercümanlık, ki­taplarının geliri ve Rusça bilmeyen Tatar­lar'ın resmi dairelerdeki işleri için yazdı­ğı dilekçelerle sağlamaya çalıştı.

1860' 1ı yıllardan itibaren yayıncılık işine girişen Nasırl risalelerinin büyük bir kıs­mını çeşitli kitaplardan toplayarak kaleme almıştır. Nasıri'nin en önemli yönlerinden biri dil konusundaki görüş ve faaliyetleri­dir. Eskiden beri idil-Ural bölgesinde sü­regelen Osmanlı ve Çağatay Türkçesi ka­rışımı bir Tatar Türkçesi yerine müstakil, saf Tatarca'yı ön plana çıkarmaya çalış­tı , ancak bu hususta yalnız kaldı. Tatar Türkçesi'nin Çağatayca'nın bir kolu oldu­ğunu, kendine has kaide ve usullerinin

bulunduğunu savunarak saf Tatarca ile yazı yazmaya gayret etti.

1871'de idil-Ural bölgesinde ilkdefa takvim (salname) geleneğini başlatan Na­sırt bunu 1897 yılına kadar sürdürdü. Na­sırt, çıkardığı takvimlerde genel takvim bilgilerinden başka tarih, coğrafya , halk edebiyatı gibi konularda da makaleler yazdı. Ayrıca Türk-Tatar toplumu arasın­da ilk defa matematik, geometri, coğraf­ya, anatom i ve sağlık bilgisi ders kitapları kaleme aldı ve bu ilim dallarında yeni Ta­tarca terimler geliştirmeye çalıştı . Maka­leleri Rus coğrafya cemiyeti mecmuasın­da yayımlandığı gibi 2 Kasım 1885 tari­hinde Kazan Üniversitesi Arkeoloji- Tarih ve Etnografya Cemiyeti'ne asli üye seçil­di.

Tatar yenilikçilik (Cedldcilik) düşüncesi­nin en önemli temsilcilerinden olan Kay­yum Nasırl Tatarlar'ın cahilliğinden ve eğitime önem vermemelerinden şikayet ediyordu. Özellikle yazdığı ders kitapları, talim ve terbiye konusundaki görüşleriy­

le döneminde Gaspıralı İsmail ile başlayan eğitimde yenileşme (usOI-i cedld) hareke­tinin öncülerinden sayılıyordu.

Nasırl Şark edebiyatma hayrandı. Os­manlıca. Farsça ve Arapça'dan edebiya­ta dair çok sayıda metni Tatarca'ya tercü­me etti. Kabusndme, Kırk Ve zir, Kırk Bakça ve Fevdkihü'l-cülesd adlı eserle­rinde bu hikayelere yer verdi. Coğrafyayla ilgili eserlerini hazırlarken Katib Çelebi ve Ahmed Harndi'nin kitaplarından faydalan­dı. Özellikle Katib Çelebi'nin Cihannü­md'sı onun üzerinde büyük etki bıraktı.

Dil ve edebiyat meselelerine dair çalış­malara da ağırlık veren Nasırl, Tatarca'­nın imla kaideleriyle sarf ve nahvini (Ka­vaid-i Kitabet, Enmüzec), sözlüğünü (Leh­çe-i Tatari, 1-11 , Kaza n 1895) hazırladı. Özellikle yaz aylarında Tataristan'ın çe­şitli bölgelerine seyahatler yaparak Tatar falklorunun örneklerini topladı ve bunları neşretti.

Görüşlerinden dolayı mutaassıp kişiler­

ce aşağılanan, hatta tehdit edilen Nasırl gösterişten uzak bir şekilde yalnız yaşadı. Diğer aydın kesimle doğrudan ilişki kur­madı. Gaspıralı İsmail'den de Ruslar'la olan ilişkileri sebebiyle uzak durdu. Nası­ri'nin Rusya hükümetiyle diyalogu hiçbir zaman iyi olmadı. 1886'da neşredilen ça­rın fermanına göre kadılık ve imamlıkya­pacak kişilerin 1891 yılından itibaren Rus­ça imtihan vermeleri şart koşulmuştu .

Nasırl bu fermanı Tatarca olarak yayım­ladı. Bunun üzerine halk fermana tepki

KAYYUM NASIRi

gösterdi. Tatarlar'ın yoğun biçimde yaşa­

dığı İ dil- Ural bölgesinde çeşitli karışıklık­lar çıkınca Nasıri'nin tercümesi toplatıldı. Nasırl. Tatar halkının Rusça öğrenmesi taraftarı olmakla birlikte bu işin zorla ve misyoner Rus papazları vasıtasıyla yapıl­masına karşıydı. Bu sebeple Rusça öğren­mek isteyenler için çeşitli gramer kitap­ları ve sözlükler hazırladı.

Nasırl2 Ekim 1902'de vefat etti. Cena­zesi çok az sayıda öğrencinin katılımıyla Kazan Mezarlığı'na defnedildi. Ölümüne bir yıl kala yakın dostu BediT Müezzin'e 3000 suriı (ruble) parası olduğunu, bu pa­rayla köyünde bir mescid inşa ettirmek istediğini bildirdi ve BediT Müezzin'i bu işle görevlendirdi. Mescid ancak Nasırl'­nin vefatından sonra tamamlanabildi. Muarızlarınca dinsizlikle suçlanmasına rağmen kendi anlayışına göre dindar, ay­rıca taassup derecesinde milliyetçi idi. Onun etkisinde kalan Rus şarkiyatçıla­rının en ünlüsü Gülnar Hanım olarak bili­nen Olga de Lebedef'tir. Kazan Üniversi­tesi'nde okurken Nasırl'den Türkçe-Ta­tarca dersleri alan Gülnar Hanım onun dil, edebiyat. falklor ve arkeoloji alanındaki bilgilerinden geniş ölçüde istifade etti. Joseph M. E. Gottwald ve Maslovsky gibi Rus şarkiyatçıları da kendisinden Tatar­ca dersleri aldılar. Nasırl'nin ayrıca istan­bul'daki aydın kesim tarafından tanın­dığı, bunlar arasında Ahmed Mithad Efen­di ve Cemaleddln-i Efganl'nin de bulun­duğu, İ dil- Ural bölgesine bir seyahat ya­pan İkdam gazetesi sahibi Ahmed Cev­det Bey'in onu Kazan'da ziyaret ederek görüştüğü ve ölümü dolayısıyla İkdam'­da bir yazı yayımladığı bilinmektedir.

Eserleri. 1. Mecma'u'l-ahbdr (Kazan 1895) . Hz. Peygamber'in hayatı ve faali­yetlerini konu alır. 2. Nahiv Kitabı (Ka­zan 1860). Tatarca öğrenen Ruslar ve Rus­ça öğrenen Tatarlar için hazırlanmış olup Rusça olarak da basılmıştır. 3. Numune ya ki En m uz ec (Kazan 189 1 ) . Rus dilinin okuma, sarf ve na hiv kaidelerini içerir. 4. Kavdid-i Kitdbet (Kazan 1892). Küçük bir gramer niteliğinde olmakla birlikte önemli eserleri arasında yer alır; fiil teş­killerinden, masdar ve edatlardan bahse­der. 5. Enmilzec(Kazan 1895) . Tatarca dil bilgisi kitabı olup daha çok fonetik özel­likler üzerinde durulmuştur. 6. Fevdki­hü'l-cülesd (Kazan 1884) . Çeşitli şiir, hi­kaye, masal, bilmece vb. folklorik malze­meyi ihtiva eden eserde ayrıca Arapça'­dan çok sayıda hikaye tercümesi de bu­lunmaktadır. Eser bir nevi ansiklopedi mahiyetindedir.

109

Page 2: ~ İSMAİL - cdn.islamansiklopedisi.org.tr · ya ki En m uz ec (Kazan 189 1 ) . Rus dilinin okuma, sarf ve na hiv kaidelerini içerir. 4. Kavdid-i Kitdbet (Kazan 1892). Küçük bir

KAYYÜM NASIRi

Bunların dışında Coğrafya-yı Kebir (Kazan 1894). Coğrafya-yı Kebir(l-11 , Kazan 1898-1899) ve IstıJQhô.t-ı Coğraf­ya (Kazan 1900) Nasıri'nin önemli eser­leri arasında yer alır. Sözlük çalışmalarını

ise Tatarca-Rusça Lugat(Kazan 1878), Lugat-ı Rus (Kazan 1892). Lehçe-i Tata­ri I (Kazan 1895) teşkil eder. Eğitimle il­gili olarakAkaid Risalesi (Kazan 1867), Ahlak Risalesi (Kazan 1884), AhJQk Ri­salesi-Kebir (Kazan 1890), Terbiye Ki­tabı(Kazan 1891) ve Otuz Vaaz (Kazan 1897) adlı eserleri bulunmaktadır. Bir kıs­mı ders kitabı mahiyetinde tarih, halk sağlığı. şifalı bitkiler. marangozluk vb. ko­nuları işleyen diğer eserleri arasında Boş Vakit (Kazan 1860), Şecere-i Mübarek-i Peygamber(Kazan 1860). Hesaplık(Ka­zan 1873), MenMi-i A'za ve Kanun-ı Sıhhat (Kazan 1873), Tevarih-i Enbiya (Kazan 1884). Zübdetün min tevarihi Rus (Kazan 1890), İlm-i Ziraat (Kazan 1892) , Havass-ı Nebatô,t (Kazan 1893), İlm-i Hendese (Kazan 1895). !cek (Ka­zan 1895), Kavaid-i Usdn-ı Ara b (Kazan 1896), Sanayi-i Ulfaniye (Kazan 1900) sayılabilir. Edebi türden kitapların başta geldiği tercümeleri Kırk Ve zir (Kazan 1868), Kırk Bakça (Kazan 1880), EbUAli Sina Hikayesi (Kazan 188 ı. 1975). Ka­busname(Kazan 1884,1898,Rusçatrc. O. Lebedava. Kazan 1886)ve Cevahirü'l-hi­kdyat'tır (Kazan 1886). Hayatta iken bas­tıramadığı Kazan Tatarları'nın etnograf­yasına ait Rusça makaleleri ve çeşitli ha­tıraları Ali Rahim tarafından yayımianmış (Ka yy um Nasıri'nin Munar:ça Basılma­gan Eserleri, Kazan 1926). çeşitli eserlerin­den yapılan seçmeler de basılmıştır (Say­lanma Eser/er, Kazan 1956). Nasıri'nin ay­rıca Kazan Tatarları' nın etnografyası . mi­tolojisi ve halk edebiyatıyla ilgili henüz ya­yımlanmamış yedi Rusça makalesi bulun­maktadır.

Yazarın 3000 yılına kadar olan hicri ta­rihleri miladiye çevirme ve Rusya'da gü­neşin doğuşuyla ilgili çalışmalarının oldu­ğu ( Rusya'nın özellikle kuzey bölgelerin­de yaşayan müslümanların bazı vakit na­mazlarını kılmamaları sebebiyle böyle bir eser hazırlama ihtiyacını duymuştur) Ka­busname'nin arka kapağında belirtil­mektedir. Mittahu'l-Kiır'an adıyla hazır­ladığı hacimli bir Kur'an indeksi ölümün­

den sonra kaybolmuştur. Yayımlanmamış

Tevarih-i Bulgariye, Destan-ı Cengiz Han ve Aksak Timur, Tatar Destanları gibi eserlerinin yanı sıra Pugaçev isyan­larını anlatan bir kitabı da bulunmakta­

dır.

110

BİBLİYOGRAFYA :

Cemaleddin Validov, Oçerk istorii Obrazopan· nosti i Literatun Tatar, Oxford 1986, s. 68-70, 201-203; Zeki Velidi, "Mercani'nin Bir Eseri Toğ­rusunda Kayyum Nasııi", Mercani, Kazan 1915, s. 582-589; Kayyum Nasıri Mecmuası, Kazan 1922; Abdullah Battal, Kazan Türkleri, İstanbul 1925, s. 184-190;Abdurrahman Sadi, TatarEde­biyatı Tarihi, Kazan 1926, s. 43-48; Kay um Na­sı ri (1825 -1945) Materialı Nauçnıh Sessiy, Posvyaşçennıh 120 -Letiyu so D n ya Pojdeniya, Kazan 1948; Muhammed Gaynullin. Kayyum Nasiri (Say/anma Eser/er), Kazan 1956; a.mlf., Tatar Edebiyatı XIX Yöz, Kazan 1957, s. 127-241 ; Tataristan ASSR Tarihi, Kazan 1970, s. 236-238; Vıdayuşçiysya Prosvetitel -Demokrat Kay um Nasıri, Kazan 1976; Ahmet Temir. "Ku­zey Türk Edebiyatı (Tatar-Başkurt) " , TDEK, s. 514; a.mlf., Türkoloji Tarihinde Wilhelm Rad­Loff Devri, Ankara 1991, s. 26, 29-32; a.mlf., "Abdülkayyum Nasıri'nin Hayatından Yaprak­lar", Kazan, sy. 9, Eylül. Kasım 1972, s. 18-23; Tamurbek Devletşin, Sovyet Tataristan'ı (tre. Mehmet Emircan). Ankara 1981, s. 52-55; Na­dir Devlet. Rusya Türklerinin Milli Mücadele Tarihi (1905-1917), Ankara 1985, s. 12-13, 32, 164-165; Rızaeddin ·bin Fahreddin, "Abdülkay­yum Nasıri", Şura, sy. 21, Orenburg 1912, s. 641-645; Nu reddin işayef. "Abdülkayyum Na­sıri Hakkında Hatıralar I", a.e., sy. 22 (I 9 I 2). s. 694; Hadi Tahiri-Muhammed Kemal, "Ab­dülkayyum Nasıri Hakkında Hatıralar II-III", a.e., sy. 23 ( ı9ı2), s. 719-720; E H .. "Abdülkay­yum Nasıri İle Musahabe", a.e., sy. 24 (ı9ı2), s. 745-7 48; Alimcan İbrahimov. "Kayum Nasıy­rinın Vafatına Egerme El Tula", Tatanstan, sy. 113 (ı9 Mayıs ı922); Saadet Çağatay. "Abd-ül­kayyum Nasıri" , DTCFD, X/3-4 (ı 952). s. 147-160; E. Lazzerini, "Gadidism at the Turn of the Twentieth Century: A View from within", Ca­hiers du monde russe et sovietique, XVı/2, Pa. ris 1975, s. 245-277; C. Lemercier-Queıquejay,

"Abdul Ka yum Al-Nasyıi: ATatar Reform er of the 19th Century", CAS, sy. 4 (ı 983). s. 109-132; Abdürreşid İbrahim, "Tam Kırk Sene", Ye­ni Yapon Muhbiri, sy. 20, Tokyo 1933, s. 15-16; BSE, XVII, 312; ömer Faruk Akün. "Gülnar Ha­nım" , DiA, XIV, 244, 247.

~ İSMAİL TÜRKOGLU -İBRAHiM MARAŞ

İUihi takdirin zamanı gelince gerçekleştirilmesi anlamında bir terim

L (bk. KADER).

KAZA (yi..<:Wf)

Vakti içinde yerine getirilmeyen bir ibadetin, daha sonra

~

ı

ifa edilmesi anlamında fıkıh terimi. L ~

Sözlükte "bir şeyi sona erdirmek" ına­nasma ve bunun açılımı mahiyetinde "hü­küm vermek, ihtiyacı gidermek. borcu ödemek. bildirmek, tamamlamak, ilişiği

kesmek, öldürmek" gibi anlamlara gelen kaza kelimesi. fıkıh terimi olarakyargıla­ma hukukunda bütünüyle yargı erkini ve yargı kararını, borçlar hukukunda bir bor­cun yerine getirilmesini. ibadetler alanın­da vakit içinde ifa edilmesi gereken iba­detlerin vakit çıktıktan sonra yerine ge­tirilmesini ifade eder. Kelimenin birinci terim anlamı hüküm ve türevleriyle kıs­men kesişirken son iki anlamı "dini veya

hukuki bir yükümlülüğün yerine getiril­mesi" manasında buluştuğu için eda ve ifa terimleriyle belli bir anlam birliği taşır.

Kur'an-ı Kerim'de kaza kelimesi ve tü­revleri eliiyi aşkın ayette sözlükteki geniş anlam yelpazesine paralel bir zenginlikte kullanılır. Kelimenin ilahi iradeye veya be­şerin fiiline atıf yaparak ve birbiriyle an­lam iç içeliği de olacak şekilde hüküm ver­mek(YGnus 10/93; Meryem 19/35;en­Neml27/78; ei-Ahzab 33/36; ez-Zümer 39/ 42). emretmek (el-isra 17/4, 23). karar vermek ve kararlaştırmak ( ei-Bakara 2/ 117; Al-i imran 3/47; ei-En'am 6/2 ), öldür­mek (ei-Kasas 28/15). işi bitirmek (el-En­' am 6/8; ez-Zuhruf 43/77), tamamlamak ( ei-Kasas 28/28, 29). yerine getirmek (el­Hac 22/29; ei-Ahzab 33/23). ilişiği kesrnek (ei-Ahzab 33/37) manalarında, ayrıca eda ile eş anlamlı olarak ibadetlerin ifası ma­nasında (el-Bakara 2/200; en-N isa 4/103; ei-Cum'a 62/1 O) kullanıldığı görülür. Hz. Peygamber'in hadislerinde de k?za keli­mesi ve çeşitli kipleri aynı şekilde zengin bir kullanıma sahip olup ibadetlerin yeri­ne getirilmesi. borçların ödenmesi ve yar­gılama anlamlarında sıkça kullanılmıştır

(Wensinck, el-Mu'cem, "~zy" md.) . Keli­menin gerek sözlük manasının gerekse Kur'an ve hadislerdeki kullanımının daha sonraki dönemlerde ortaya çıkacak terim anlamına zemin hazırladığı anlaşılmak­tadır.

"Yargılama hukuku ve yargı kararı" an­

lamıyla kaza fıkıhta ayrı bir ilim dalı teşkil etmiş ve bu alanda zengin bir literatür doğmuştur (b k. KAZA [adli); EDEBÜ'l-KA­

DI). "Borçlanılan edimin gereği gibi ye­_rine getirilmesi" manasıyla kaza borçlar

hukuku terimi ise de bu manayı ifadede eda ve ifa daha çok yaygınlık kazanmıştır (b k. EDA; iFA ). ibadetler alanında eda bir ibadetin gerektiği şekilde ve zamanında yerine getirilmesini, bunun karşıtı olan kaza ise vakti içinde yerine getirilmeyen ibadetin vakti dışında ve gerektiği şekil­de yerine getirilmesini ifade eder. Bunun için de i badetierin kazası konusu şer'i hü­kümle bağlantısı ve emrin yerine getiril­miş olup olmaması açısından fıkıh us u-