zonguldak bölgesine ait bİlsat-1- uydu görüntüsünün geometrik ve semantik analizi...
TRANSCRIPT
![Page 1: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/1.jpg)
Şekil 2.9’da BİLSAT-1 uydusunun genel görünümünü göstermektedir (Leloğlu, 2003)
Şekil 2.9: BİLSAT-1 Uydusunun Görüntüsü
Güç üretimi 4 güneş solar panel tarafından gerçekleşmektedir. Her bir panel, Şarj
modellerinde bataryanın sonlanması durumunda yada uygulamada yüksek düzeyde güç
noktasına ulaşmak için Batarya Şarj Regulatörü (düzenleyici), kendini adadığı besleme
aygıtlarıdır. Görev yükleri ve altsistem uygulamaları, PDM (Power Distribution Module)
üzerinden elektronik güç switchleri (3 farklı switch) komutları ile kontrol edilmektedir.
BİLSAT-1 bu güç donanımı ile 15 yıllık ömre göre tasarlanmıştır, fakat istenilen
gerçekleşmemiş Ağustos 2006 yılında görevini sonlandırmıştır.
2.3.1 Güneş Eşlemeli Yörünge
Uzaktan algılama amaçlı uydular tarafından izlenen yörüngeler genellikle iki tiptir:
Kutupsal güneş uyumlu ve Ekvatoral yer uyumlu. Bu çalışmada Ekvatoral yer uyumlu
yörüngeler hakkında bilgilere yer verilmemiştir. Uydu yörüngeleri elipsoidik karakterde
olup yeryüzünün tümünün görüntülenmesi amaçlanıyorsa kutupsal bir yapıdadır. Kutupsal
22
![Page 2: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/2.jpg)
yörüngeler tam kutuptan değil de ona oldukça yakın bölgelerden geçer. Yeryüzünden
itibaren nominal yörünge yüksekliği 800 ile 1500 km civarında olup yerel alanların
tanımlanması için uygun çözünürlük (GSD) ile geniş yeryüzü bölgelerinin
görüntülenmesini sağlar. Yükseklik azaldıkça atmosferik sürtünme ve yerçekimi gibi
nedenlerden dolayı uydu ömrü de azalacaktır. Uydu yörüngesi üzerinde çizgisel bir yol
izlemeyip yaklaşık çapı 10km olan bir tünel içinde hareket etmekte, dolayısıyla elde ettiği
görüntülerde ölçek değişimlerine neden olmakta, daha da önemlisi güneş uyumlu
uydularda zamanlama sorunlarını ortaya çıkarmaktadır. Çoğunlukla elektro-optik uydular
güneşe uyumludur. Böylece her zaman Dünya’nın belli bölgesinden tekrar geçişlerini hep
günün aynı zamanı yaparlar. Kutupsal yörüngeli uyduların yeryüzü etrafındaki turu,
Dünyanın kendi ekseni etrafındaki dönüşü ile uyumlandırıldığından bu tür yörüngeler
‘‘Güneş Uyumlu Yörüngeler (Sun-synchronous orbit)’’olarak da bilinir. Sonuçta farklı
zamanlarda (gün-yıl-ay) algılanan görüntüler hep aynı güneş açısına ve gölgeye sahip
olurlar. Bir çok yörünge, ekvatoru sabah geçecek şekilde zamanlanmıştır. Böylece görüntü
algılaması güneş açısının düşük ve ortaya çıkan gölgelerin yüzey şekillerini ortaya
koymasını sağlar.
2.3.2 Küçük Uyduların Büyük Uydulara Göre Üstün Yönleri
Üstün yönleri;
Büyük uydulardan çok daha ucuza mal olurlar.
Uluslar arası işbirliği olanakları daha geniştir.
Tasarlanma ve üretim süreleri daha kısadır. Ortaya çıkan bir ihtiyaca kısa sürede
cevap verebilirler.
Aynı yörüngeye çok sayıda küçük uydu atılabilir böylece görüntüleme sıklığı
arttırılabilir. Ve günlük kapsama sağlanabilir. Ayrıca, bir uydunun çalışmaz hale
gelmesinin sistemin tümü üzerindeki etkisi sınırlı olur.
Yerden izlenmeleri ve imha edilmeleri büyük uydulara göre daha zordur.
Performansları da iyi olduğundan, Fiyat performans oranı büyük uyduların çok
altındadır.
Küçük uydu teknolojisi, küçük yatırımlar ile uzay teknolojisine adım atma olanağı
sağlar.
Bunun yanında zayıf yönünden de bahsedecek olursak; faydalı yük oranının tüm kütle
içerisindeki yerinin büyük uydulara göre daha küçük olmasıdır. Bu yörüngeye yerleştirilen
23
![Page 3: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/3.jpg)
faydalı yükün birim kütle başına göre de daha yüksek bir maliyetle oraya yerleştirilmesi
anlamına gelmektedir. Özellikle bilimsel çalışmalar ya da bir kavramın işlerliğinin
gösterilmesi gibi amaçlarla tasarlanan görev yüklerinin, bir büyük uydunun yapılmasını
bekleyerek ona bir görev yükü olarak eklenmek yerine, gittikçe daha fazla küçük uydularla
atılma eğilimi dikkat çekmektedir.
2.3.3 Türkiye’de küçük uyduların yeri ve önemi
Türkiye bugüne kadar telekomünikasyon uyduları alanına büyük yatırım yapmıştır. Ancak,
uydu sistemleri ‘‘anahtar taslimi’’ alındığı için, uydu teknolojisi alanında ciddi bir transfer
gerçekleşmemiş ve Türkiye’nin kazancı uydu işletmeciliği ile sınırlı kalmıştır. Bunun
dışında uzay teknolojisi ile ilgili üniversitelerde ve araştırma kuruluşlarında yapılan
çalışmalar çok küçük ölçeklerde gerçekleşmiştir. Türkiye’nin uzay teknolojisi ile ilgili ilk
büyük atılımı TÜBİTAK UZAY’ın gerçekleştirdiği Araştırma Uydusu Projesi ile olmuştur.
Türkiye, 1997 yılında SPK’na başvurulması ve kredi başvurusunun onaylanması ile
projenin uygulamaya geçme süresi hızlanmıştır. Kredi başvurusun onaylanmasından sonra
uluslar arası bir ihale yapılmış ve 1999 yılında sonuçlandırılmıştır. İhaleyi İngiltere’de
bulunan Surrey Üniversitesi’nin bir şirketi olan SSTL kazanmıştır. Sözleşme 2000 yılının
mart ayında son hali ile imzalanmıştır. 2001 yılının haziran ayında kredi sözleşmesinin de
tamamlanması ile TÜBİTAK UZAY tarafından BİLSAT-1 projesi 2001 ağustosunda
başlamıştır (Leloğlu, 2003).
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin, ‘‘teknolojiyi alma’’ yerine ‘‘teknolojiyi üretme’’
her yönüyle özümseme ve AR-GE yoluyla türev teknolojilere dönüştürme kavramını
benimsemeleri gerekmektedir ki, BİLSAT-1 uydusunun yerine yeni uydular üretebilecek
bir teknik kadroya ihtiyaç göze çarpmaktadır. BİLSAT-1 projesinde SSTL firması ile
anlaşma gereği yer gözlem uydusunun yapılıp fırlatılmasını, bir yer istasyonu kurulmasını,
benzer uydular yapmak için gerekli teknoloji transferini ve lisans antlaşmasını, bir çekirdek
ekibin teknik yönden ve uydu projesi yönetimi, fırlatma, sigorta gibi idari yönlerden
eğitilmesini kapsamaktadır. Dolayısı ile Türkiye BİLSAT-1 uydusu sonrası yapacağı yeni
uydu çalışmalarına yetişen teknik personel ve sahip olunan donanım sayesinde kendi
başına üstlenebilecek konuma gelmiştir diyebiliriz. Fakat, BİLSAT-1 uydusunun 14
24
![Page 4: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/4.jpg)
milyon dolar tutması ve beklenilenden önce görevini bitirmesi, gelecek projeler için
eksiklerin giderilmesi yönünde çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir.
25
![Page 5: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/5.jpg)
BÖLÜM 3
UZAKTAN ALGILAMA GÖRÜNTÜLERİNİN TOPOGRAFİK HARİTA YAPIM
AÇISINDAN ÖNEMLİ PARAMETRELERİ
Konuma bağlı bilgi elde etmede uzaktan algılama görüntülerinin kullanımı giderek
artmaktadır. Bunun pek çok nedeni vardır. Bunların başlıcaları, teknolojiye paralel olarak
geometrik, radyometrik, spektral ve zamansal çözünürlüğün artması, bunun yanında
görüntülerin kontrol noktalarına ihtiyaç duyulmadan da yer koordinat bilgisi ile birlikte
elde edilebilmesidir. Bununla beraber, atmosferik koşullar, güneş yükseklik açısı ve
nesneler arasındaki geometrik ayrım ve radyometrik zıtlık, ayrıca GSD değeri, konuma
bağlı bilgi elde edilmesini ve görüntülerin içerdiği bilginin verimli bir şekilde
çıkartılmasını etkilemektedir (Topan, 2004).
Fotogrametri ve Uzaktan Algılama yöntemleri ile topografik harita üretiminde temel unsur
olan görüntünün değerlendirilmesinde göz önüne alınacak ilk kriter doğruluk kriteridir.
Doğruluk, görüntünün çözünürlüğüne bağlı bir büyüklüktür fakat aynı anlamı taşımaz.
Çözünürlük, görüntü üzerinde tanımlanabilen en küçük büyüklüktür.
Doğruluk ise görüntü üzerinde tespit edilen bir detayın resim uzayından okunan
koordinatları ile cisim uzayındaki mutlak koordinatları arasındaki farkı ifade etmektedir.
Analog görüntülerin çözünürlüğü mm’deki çizgi sayısı ile (çizgi/mm), dijital görüntülerin
ise GSD değeri ile tanımlanır. Örneğin, analog bir görüntünün çözünürlüğü 60 çizgi/mm,
dijital bir görüntünün GSD değeri ise 1m gibi ifade edilmektedir. Burada 60 çizgi/mm
ifadesi; görüntü üzerindeki 1mm’lik uzunlukta 60 adet çizginin her birinin ayrı ayrı
tanımlanabildiği anlamını taşımaktadır. Bu çözünürlük; 1:25 000 ölçekli bir görüntü için
~42cm, 1:30 000 ölçekli bir görüntü için 50cm, 1:15 000 ölçekli bir görüntü için 25cm
çözünürlüğe karşılık gelmektedir. Diğer taraftan, dijital görüntünün çözünürlüğünü
belirtmek için kullanılan GSD değeri ise, dijital görüntüyü oluşturan piksellerden bir
tanesinin yeryüzünde kapladığı uzunluktur (Yıldırım, 2005). Çözünürlük ve doğruluk
kavramlarından bahsettikten sonra görüntünün çözünürlüğünü etkileyecek nedenler
üzerinde devam edelim; Uzaktan algılama görüntülerinin çözünürlüğünü belirleyen önemli
26
![Page 6: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/6.jpg)
özelliklerden ikisi geometrik ve radyometrik çözünürlüktür. Uydu algılayıcılarının
geometrik çözünürlüğünün iyi olması, nesnelerin konumlarının yanı sıra, geometrik
yapılarının da (şekillerinin) uydu görüntülerinden doğruluklu belirlenmesini sağlamakta,
dolayısıyla görüntülerden elde edilen bilgi içeriğini arttırmaktadır.
Radyometrik ve Geometrik çözünürlükler, çeşitli sebeplerlen dolayı bazı değişimlere
uğramakta bu yüzden bir takım düzeltmelerin getirilmesi uygun görülmektedir.
3.1 BİLGİ İÇERİĞİNE ETKİ EDEN RADYOMETRİK HATALAR
Görüntüdeki piksellerin parlaklık değeri ölçümlerini etkileyen mekanizmalardan (Örneğin;
CCD sensörleri) kaynaklanmakta ve radyometrik bozulmaya neden olmaktadır. Bu
bozulmalar;
Aletsel Hatalar
Kaynağından algılayıcıya kadar giden yolda ışınımın geçtiği atmosferin varlığı,
neden olmaktadır.
Radyometrik düzeltmeler; tarayıcı veya görüntünün geometrisine bağlı olmaksızın,
verilerdeki sistematik hataları ortadan kaldırmak amacı ile veriler üzerinde yapılan
dönüşüm işlemleridir. Sistematik hatalar, sabit karakterli ve modellenebilen türdeki
hatalardır (Önder, 2000)
3.1.1 Aletsel Hatalar
Bant içindeki ve bantlar arası radyometrik hatalar, algılayıcı sistemin tasarımı ve/veya
çalışmasından kaynaklanmaktadır. Bu hataların en önemlileri, algılayıcıdaki dedektör adı
verilen aygıtlar ile ilişkilidir (Önder, 1998).
Dedektörler, algılanan ışınımı elektrik sinyali (voltaj) veya parlaklık değerine dönüştüren
sistem elemanlarıdır. Örneğin LANDSAT MSS veya BİLSAT-1 MSS; her biri dört
spektral bölgede tarama ölçümünü gerçekleştiren 6 dedektöre, LANDSAT-TM; yakın ve
orta kızılötesi enerjiyi de içeren altı spektral bölgede tarama ölçümü yapan 16 dedektöre,
SPOT-HRV; pankromatik modda 6000, SPOT-XS modda ise üç spektral bölgede tarama
yapan 3000 dedektöre sahiptir. Dedektörlerden kaynaklanan çeşitli hatalar olmasına
rağmen bu çalışma içerisinde o konular üzerine değinilmeyecektir.
27
![Page 7: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/7.jpg)
3.1.2 Atmosferik Hatalar
Yeryüzündeki nesnelerin ve arazi türlerinin uzaktan algılama yoluyla
tanımlanabilmelerinin en önemli nedeni spektral özelliklerinin değişiklik göstermesidir.
Algılayıcıların tasarımı da bu değişiklikleri fark edecek ve istenilen ayrımları yapabilecek
biçimde düşünülür. Her spektral bant (ya da kanal) elektromanyetik spektrumun belirli
bölgesinde duyarlıdır. Bu bölge başlangıç ve bitiş dalga boyları ya da merkez frekansı ve
bant genişliği biçiminde verilir (İnce, 1986). Uyduda yeralan, Aktif sensörden çıkan
sinyallerin uzay boşluğunda herhangi bir etkileşim söz konusu olmayacağını, Güneşten
yayılan radyasyona olan etkileşimsizliğinden tahmin edebilmek mümkündür.
(a) (b)
Şekil 3.1: (a) Pasif ve (b)Aktif sensörler
Ancak, elektro manyetik radyasyonun içinden geçmek zorunda olduğu atmosfer; gaz
moleküleri, su buharı, toz zerrecikleri gibi çok değişik partiküller içerdiğinden bir
etkileşme yeteneğine sahiptir. Yeryüzünü kuşatan bu atmosfer ağının etkisi, algılanan
enerji sinyalinin büyüklüğü, mevcut atmosferik koşullar ve dalga boyuna bağlı olarak
değişir ve enerjinin atmosferde bir doğrultu boyunca yayılımında, gittiği yolun uzunluğunu
engeller (Önder, 1993).
Uzaktan algılama aletinin spektral çözünürlüğü, kullanılan kanalın bant genişliği ile
belirlenir. Kuramsal olarak spektrum ne kadar çok ve küçük parçaya ayrılırsa, spektral
çözünürlük o kadar artar. Ancak, dar bantlı aletler, sistemin radyometrik gücünü azaltan,
düşük sinyal-gürültü (signal-noise) oranı ile veri elde etme eğilimindedir (ASP,1983). Bu
açıklamadan sonra şunu söyleyebiliriz ki, spektral çözünürlüğün artması için uyduların
görüntü alımında yardımcı olan bantların dar olması gerekmektedir, fakat bant daraldıkça
bu sefer radyometrik çözünürlük azalmaktadır. Dolayısıyla; sinyal, algılayıcı tarafından
28
![Page 8: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/8.jpg)
elde edilen bilgi içeriği iken, bu dar bandın sayesinde sinyale katılan istenmeyen
degişimler olarak gürültü miktarı artma eğiliminde olmaktadır. Bu yüzden her ikisi için
uygun bir yol bulunmalıdır. Gürültü, rastgele ya da sistematik yapıda olup, aletin iyi
çalışmayan mekanik veya elektronik bileşenlerinden kaynaklandığı gibi elektromanyetik
enerjinin atmosferdeki etkileşimleri saçılma (scattering) ve soğurma (absorption) gibi,
‘‘elde edilen görüntüde kontrastlığı ve çözünürlüğü azaltıcı etki yapmanın yanı sıra’’
gürültü katıcı nitelik taşırlar (İnce, 1986).
Atmosferik saçılma; atmosferdeki partiküller nedeni ile radyasyonun önceden bilinmeyen
dağılması olup, etkileşime giren partiküller çapının dalga boyundan küçük, eşit veya büyük
olmasına göre ‘‘ Rayleigh saçılma’’, ‘‘Mie saçılma’’ ve ‘‘Seçici olmayan saçılma’’
adları ile anılırlar (Tablo 3.1). Saçılmanın tersine, atmosferik soğurma, atmosfer içinde
enerjinin etkili bir biçimde kaybolması ile sonuçlanır. Güneş radyasyonunun en etkili
soğurucuları; su buharı, karbondioksit ve ozondur. Atmosferde enerjinin özel olarak
geçirgenleştiği dalga boyu alanlarına ‘‘ atmosferik pencere’’ adı verilir (Şekil 3.2) (Önder,
2002).
dp < Rayleigh Saçılmadp = Mie Saçılmadp > Seçici olmayan Saçılma
Tablo 3.1: Atmosferik Saçılma çeşitleri
Uzaktan algılamada, elektromanyetik spektrumun neden bir kısmının kullanılıp diğer
kısmının kullanılmadığı atmosferik pencere ile açıklanabilir. Atmosfer tarafından tutulan
ışınlardan görüntü oluşmayacağı için uzaktan algılama’da kullanılmaz.
Şekil 3.2 : Atmosferik Pencere
Sonuçta, atmosferden kaynaklanan ve uzaktan algılanan verilerde sistematik olmayan
yapıda ortaya çıkan bu radyometrik bozulmaları ‘‘hata’’ olarak değerlendirmek yanlıştır.
29
![Page 9: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/9.jpg)
Atmosferden geçerken etkileşen ve bu şekli ile algılayıcı tarafından kayıt edilen enerji,
yeryüzünün spektral yansıma modellerini ölçme yeteneğini bütünü ile ortadan kaldırsa
bile, gerçek bir sinyaldir. Bununla birlikte, algılanan verilerden yararlı bilgi çıkartma
gücünü azaltabilen bu atmosferik saçılma ve soğurmanın etkilerini göz önüne alıp, bunların
olumsuzluklarını belirli düzeyde ortadan kaldırıcı düzenlemelerin yapılması da
gerekmektedir (Önder, 2002).
Örneğin; yeşil dalga boyundaki (0.5-0.6µ) enerjide atmosferik saçılma, yansıyan kızılötesi
( 0.8-1.1µ) enerjiden 4 kez daha büyüktür. Atmosferde su buharı ve diğer gazların neden
olduğu atmosferik soğurma, çoğu kez 0.8µ’dan daha uzun dalga boylarının yayılımını
etkiler. Diğer taraftan atmosferik saçılma, görüntü üzerinde ilave bir parlaklık değeri
yaratırken; atmosferik soğurma, spektral ölçümlerden parlaklık değerini çıkartıcı bir etki
yapar. Sonuçta atmosferdeki bu parlaklık etkisi, görüntüdeki spektral ölçümlerle yer
gerçekliği ölçümlerinin kıyaslanması istendiğinde sorun çıkartır. Bu durum sınıflandırma
doğruluğunu da etkileyebilir ( Önder, 2002).
60
5040
30
20
10
0.5 .6 .7 .8 1.1
Saçılma ile artan değerler Soğurma ile azalan değerler
Dalga boyu
BV
Şekil 3.3 : Bir uzaktan algılayıcı tarafından elde edilen parlaklık değerleri (BV)
üzerine saçılma ve soğurmanın birleşmiş etkisi
Atmosferik saçılmanın yarattığı olumsuz etkileri gidermede iki ayrı teknik
uygulanmaktadır. Bunlar;
Histogram dengelemesi
Regrasyon dengelemesi
olup, çalışma içerisinde bahsedilmeyecektir (Önder, 1998).
3.1.3 Aydınlanma ve Bakış Açısı Etkileri
Uydudaki bir algılayıcının aldığı sinyal büyüklüğü çeşitli etmenlere bağlı olup, bunların
en önemlileri;
Hedefin yansıtması
30
![Page 10: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/10.jpg)
Atmosferik etkileşimlerin etkisi
Güneş azimutuna göre hedefin eğim ve yönü
Algılayıcının bakış açısı ve
Güneş yükseklik açısı’dır.
Atmosferin bulunmadığı ve karmaşık etken olmadığı düşünüldüğünde, algılayıcı tarafından
kayıt edilen yayılım, aydınlanma açısı ve algılayıcının bakış açısına bağlıdır. Hedefin
yansıtması, bu iki açıdaki farklılığa bağlı olarak değişecektir. İşin içine atmosfer girince,
burada gidilen yol uzayacağından hedefteki yansıma azalacaktır. Güneş yükseklik açısı
azaldığında, atmosferde kat edilen yol uzayacak ve böylece atmosferik etkileşim derecesi
artacaktır (Önder, 2002).
Yeryüzündeki herhangi bir nesneden gelen yayılım atmosferden geçmek zorundadır.
Algılayıcının bakış açısı, atmosferde gidilen yolu yukarıya doğru kontrol edecektir. Nadir
bakış, atmosferik etkileşimlerden eğik bakışlara nazaran daha az etkilenecektir. Gölge
büyüklükleri de yine güneş yükseklik açısına bağlıdır. Görüntülerdeki nesnelerin
tanınmasında önemli etkenlerden birisi yine güneş yükseklik açısıdır. Güneş yükseklik
açısı 41o olan IKONOS görüntülerinde bina gölgelerinden dolayı yolların tanınması güçtür.
Bina çatılarında güneş yansıması nedeniyle, binaların haritalanmasında herhangi bir sorun
bulunmamaktadır. Ancak, Zonguldak proje alanındaki sıralı binalar birbirlerine çok yakın
olduğu için, bazen yol ve ev bahçeleri birbirlerinden ayırt edilememektedir. Güneş
yükseklik açısının yanında, güneş azimutu değerinin de önemi büyüktür. Örneğin,
IKONOS için yapılan bir araştırma sonrası; güneş yükseklik açısı 67o ve güneş azimutu
138o olan bir görüntüden yolların çıkartılması mümkün iken, pan-sharpened görüntüsü ile
güneş yükseklik açısı 41o ve güneş azimutu 166o olması ile binaların tanınması
kolaylaşmaktadır. Kısaca söylemek gerekirse, binaların ve diğer yüksek geometrik
yapıların gölgelerinde kalan nesneler, görüntüde seçilememekte ve dolayısıyla bu durum,
görüntülerin verdiği bilgi içeriğini azaltmaktadır. Bu bakımdan güneş yükseklik açısı ve
güneş azimutu, nesne çıkarımında dikkate alınması gereken etkenlerdir (Büyüksalih vd.,
2005).
Bunun yanında; alçak güneş yükseklik açısı değeri, bitkileri yüksek açıya göre daha büyük
gösterecektir. Bu açıklamalar sonrası şunu söyleyebiliriz ki, farklı zamanlarda ya da eğik
bakışlı veya geniş açılı algılayıcılarla elde edilen görüntülerin kıyaslanmasının söz konusu
31
![Page 11: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/11.jpg)
olduğu uygulamalarda, detay çıkarılmasına geçilmeden önce bir ön işlem yapılarak bu gibi
etkilerin ortadan kaldırılması gerekmektedir (Önder, 2002).
Uzaktan Algılama ile alınan görüntülerde renk kavramı da bilgi içeriğine olumlu katkı
sağlayıcıdır. Topografik harita yapımı açısından karşılaştırıldığında LANDSAT-7
ETM’nin bant 4, 3 ve 2’den oluşan 30m GSD’li MSS görüntüsü ile 15m GSD’li
pankromatik görüntüleri arasında görsel açıdan bir fark olmadığı söylenebilir. Bunun
nedeni, MSS görüntülerinin sahip olduğu renk bilgisidir (Büyüksalih, 2005).
3.2 GEOMETRİK ÇÖZÜNÜRLÜK
Geometrik çözünürlük, uydu görüntülerinin topografik harita yapımında kullanılmasında
önemli bir etkendir. Basit olarak şu şekilde tarif etmemiz mümkün olmaktadır. Geometrik
çözünürlük, bir görüntüleme sistemi tarafından ayrık olarak kaydedilebilen iki nesne
arasındaki en küçük uzaklık olarak tanımlanabilir ve bunu ortaya koyan en uygun ölçüt,
görüntünün GSD değeridir. Ancak, bu büyüklük, sensör piksel boyutundan farklı olarak,
yeryüzüne izdüşürülmüş piksellerin merkezleri arasındaki uzaklığı ifade etmektedir.
Geometrik çözünürlükle radyometrik çözünürlük arasında bir ters ilişki söz konusudur.
Küçük piksel boyutuna sahip olan görüntüde, piksel üzerine gelen enerji küçük
olacağından, gürültü sinyale oran ile baskın olduğu görülmektedir. Söz konusu olan bu
olay karşısında, belirli bir orandan sonra, küçülen piksel boyutuna rağmen geometrik
doğrulukta bir değişiklik olmadığı sonucunu sağlamaktadır. Bu durumun geçerliliği, 10 m
GSD değerine sahip SPOT stereo-görüntülerinin hava fotoğraflarıyla karşılaştırıldığında
daha başarılı eşleştirme düzeyinin sağlanması ve ayrıca fotogrametrik nirengi etkinliğinin
ve doğruluğunun küçük GSD değerinde belli bir noktadan sonra artmamasıdır (Büyüksalih
ve Li, 2003). Bu yukarıda yapılan ifadenin yanında, doğrudan CCD dizinindeki bir
pikselin yeryüzündeki karşılığı olabildiği gibi (GSD gibi), iki CCD dizininin birbirine
göre ötelenmesi sonucu da elde edilebilir. Şekil 3.4’de gösterildiği gibi birbirine göre
yarım piksel ötelenmiş CCD dizinleri sayesinde yarım piksel boyutunda GSD’ye sahip
görüntüler elde edilebilir. Örneğin SPOT-5 pankromatik bant 5 m GSD değerine sahipken,
bu teknik sayesinde 2.5m GSD değerine sahip Supermode görüntüsü elde edilebilir.
Benzer şekilde OrbViev-3 pankromatik bandında piksel boyutu 2 m iken GSD değeri 1
m’dir. Bu teknik sayesinde CCD dizinlerdeki piksellerin boyutlarını fiziksel olarak
küçültmeye gerek kalmamakta, böylece görüntüleme sistemlerinin yapım maliyetleri
düşmektedir (Jacobsen, 2006).
32
![Page 12: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/12.jpg)
a) Ötelenmiş CCD’ler
b) Bindirmeli piksel ve GSD ilişkisi c) Ayrık piksel gösterimi
Şekil 3.4: Ötelenmiş CCD dizinleri, piksel ve GSD ilişkileri
(NOT:Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ)- Leibniz Hannover Üniversitesi (LHÜ) ile ortaklaşa yapılan
Uzaydan Harita Yapımı II kursundan alınmıştır.)
Günümüzde GSD değeri 1m’nin altındaki yüksek çözünürlüklü uydu görüntüleri, büyük
ölçekli topografik harita yapımına olanak sağlayarak vektörel harita üretiminde hızlı, doğru
ve ekonomik bir veri kaynağı olmaktadır. Tabi ki bu konumsal verilerin etkin olarak
kullanılması için güncellemenin gerekliliği göze çarpmaktadır. Günümüzün mevcut yüksek
çözünürlüklü uydu görüntülerinin geometrik doğruluğu, yer kontrol noktaları (YKN)
kullanılarak yapılan çalışmalara göre, hem YKN’lerde hem de bağımsız denetim
noktalarında (BDN) bir pikselin altında doğruluğa sahiptir (Topan, 2004). Bu doğrultuda
örneğin 1m GSD değerine sahip bir görüntü 1:5000 ölçekli bir haritanın sağladığı konum
doğruluğuna sahipken bu ölçekteki bir haritanın bilgi içeriğine sahip değildir. Bunu şu
şekilde açıklayabiliriz; görüntü ile harita arasında 0.05 – 0.10 mm GSD ilişkisinin mevcut
olmasıdır. Yani, Harita üzerinde çizgi ile gösterilen bir nesne, en az 0.25 mm kalınlığa
sahiptir. Görüntü çözünürlüğüne bağlı olarak bir nesne görüntü üzerinde 2-5 piksel ile
tanımlanabilir. Bu durumda harita yapımı için gereken GSD:
GSD = (2 – 5) x 0.25mm x ölçek = ( 0.05 – 0.10)mm x ölçek
Şeklinde belirlenebilir. Bu durumda 1:10000 ölçekli bir haritanın yapılabilmesi için
gereken GSD değeri 1.0 m’dir. Buradan 1.0 m GSD değerine sahip bir görüntü 1: 5000
ölçekli bir haritanın konum doğruluğunu verirken ancak 1: 10000 ölçekli bir haritanın bilgi
33
![Page 13: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/13.jpg)
içeriğine sahiptir, diyebiliriz. Bu kural, GSD’ye göre oluşturulmuş yaklaşık bir kuraldır.
Fakat pek çok etken vardır ki bu yaklaşımı olumlu ve olumsuz yönde etkileyebilen, bunlar;
geometrik ve radyometrik çözünürlük, etkin GSD, görüntünün geometrisi, atmosferik
durum, gölge boyları ve yönü, görüntülenen alanın topografyası ve nesnelerin durumudur
(Büyüksalih vd., 2005).
3.3 RADYOMETRİK ÇÖZÜNÜRLÜK
Parlaklık ya da yayın şiddeti olarak ölçülen değerlerin bilgisayar ortamında saklanabilmesi
için belirli sayıda ayrık değerler biçiminde ifade edilmesi, yani sayısallaştırılması gerekir.
Radyometrik çözünürlük ya da radyometrik duyarlık; algılayıcı tarafından toplanan
verilerin, seçilebilen ayrık parlaklık değeri sayısı ve düzeyinin belirlenmesini tanımlar.
Diğer bir değişle sinyalin bölünebildiği ayrık düzey sayısının saptanmasıdır (ASP, 1983).
Uzaktan algılamada elde edilen görüntüler, yeryüzünden yansıyan ve yayılan
elektromanyetik enerjinin kaydıdır. Radyometrik çözünürlük, bilgisayar ortamında ve ikili
sayı sistemi veya bit cinsinde tanımlanmaktadır. Örneğin, BİLSAT-1 uydusu 8 bitten
oluşan ve bir bayt (byte) adı verilen radyometrik çözünürlük gösterimi, 0 ile 255 arasında
değişen 28= 256 farklı parlaklık düzeyinin sayısal ortamda yer almasını sağlamaktadır.
Yüksek çözünürlüklü IKONOS-2 uydusu ise çeşit gri değeri üreterek
görüntüleri kaydetmektedir. Ancak, 11-bitlik IKONOS görüntülerinin gerçekte 2048 gri
değerinden daha azını içerdikleri bilinmektedir (Baltsavias vd., 2001).
34
![Page 14: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/14.jpg)
BÖLÜM 4
UZAKTAN ALGILAMA GÖRÜNTÜLERİNİN GEOMETRİK DÜZELTİLMESİ
Algılayıcı verileri genellikle sistematik ve sistematik olmayan geometrik hataların her
ikisinide içerir. Sözkonusu hatalar; algılayıcının kendi iç geometrisinden kaynaklanan hata
bilgileri ve platform yörünge verilerinin kullanılmasıyla düzeltilebilen hatalar ile, yeterli
sayıda YKN olmaksızın kabul edilebilir duyarlıkta düzeltilemeyen hatalar şeklinde de ikiye
ayrılabilir. Bu durumda; platform yörünge verilerine dayalı sistematik hataların
düzeltilmesinde uydu yörünge geometrisi esas alınırken, sistematik olmayan hataların
düzeltilmesinde ise YKN ve SYM verileri kullanılır (Önder, 2002).
4.1 SİSTEMATİK HATALAR
Sabit karakterli ve modellenebilen türdeki hatalardır. Algılayıcı görüntülerinde karşılaşılan
başlıca sistematik hatalar aşağıda başlıkları ile verecek olursak;
Tarama eğikliği
Tarama hızındaki değişimler
Panoramik bozulma
Platform hızı
Yer dönmesi
Yer küreselliği
4.2 SİSTEMATİK OLMAYAN HATALAR
Uydu platformunun yükseklik ve durum değişimlerinden kaynaklanması nedeni ile sabit
nitelik taşımayan ve sonuçta önceden kestirilemeyen hatalardır. Algılayıcı platformunun
yüksekliğinde olabilecek değişimler, görüntü ölçeğinin değişmesine neden olur. Bunun
yanında; normal olarak algılayıcının bakış ekseni yere, tarama ekseni ise gidiş yönüne
diktir. Platformun hareketlerinden dolayı algılayıcının bakış ve hareket eksenleri bu
35
![Page 15: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/15.jpg)
nominal durumun dışına çıkınca, geometrik bozukluklar doğar. Bu bozuklukların
düzeltilmesi için platformun açısal durumunun sürekli kaydedilmesi gerekir (İnce, 1986).
Uydu platformu, yörüngesi üzerinde ilerlerken, üç eksen etrafında ( roll, pitch, yaw)
yaptığı küçük açısal hareketler, o esnada elde edilen görüntü üzerinde söz konusu
bozulmaların oluşmasına neden olur (Şekil 4.1). Uyduda yer alan Durum Kontrol Alt
Sistemi (Attitude Control Subsystem) vasıtasıyla, söz konusu açısal değişimleri içeren
konum bilgileri (yörünge verileri), belirli bir sıklıkta yer alım istasyonuna iletilir. Daha
sonra bu verileri esas alan yazılımlar kullanılarak, YKN’nin de yardımıyla gerekli
düzeltmeler gerçekleştirilir (Önder,2002).
YawRollPitch
y
x
y
x
Şekil 4.1: Durum Değişimlerinin Görüntü Üzerine Etkisi
(Not:Şekil Mustafa Önder kaynaklarından alınmıştır.)
Sistematik olmayan geometrik hatalarının düzeltilebilmesinde pek çok matematiksel model
mevcuttur. İki veya üç boyutlu bu yaklaşımlar, parametrik veya parametrik olmayan
modeller olarak ikiye ayrılabilir. Parametrik olmayan yaklaşımlarda, algılayıcı sisteme ait
parametreler mevcut değildir aynı zamanda çözümde sistemin görüntüleme geometrisi
dikkate alınmaz.
4.3 UYDU GÖRÜNTÜLERİNİN GEOMETRİK DÜZELTİLMESİ
Ham uzaktan algılama görüntülerindeki geometrik hatalar, sistematik (tekrarlı, düzenli) ve
sistematik olmayan (rastgele, düzensiz) yapıya sahiptirler. Sistematik hatalar, bazı yörünge
ve kalibrasyon bilgileri ile düzeltilebilirler ve çoğu zaman satışı yapılan görüntüler,
pazarlamacı firma tarafından sistematik düzeltmesi yapılmış olarak satılırlar. Sistematik
olmayan hatalar ise önceden kestirilemedikleri için ancak YKN ve SYM (Sayısal
Yükseklik Modeli) verilerinin kullanılması ile giderilebilirler (Topan vd., 2005).
36
![Page 16: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/16.jpg)
4.3.1 Yer Kontrol Noktaları ve Seçimi
YKN, piksel değeri cinsinden ölçülen görüntü koordinatları (satır, sütun) ve derece, feet
veya metre cinsinden ölçülen harita koordinatlarının her ikisi için de belirlenebildiği
yeryüzüne ait noktalardır. Algılayıcı sistemin durum ve/veya yükseklik değişimlerinden
kaynaklanan rastgele karakterdeki geometrik hataların düzeltilmesi, ancak YKN’lerin
kullanılması ile sağlanabilmektedir (Önder, 2002).
Doğru bir geometrik düzeltmenin gerçekleştirilebilmesi, gerek görüntü gerekse bu işlem
için yeterli ölçekteki haritadan seçilecek noktaların iyi tanımlanabilmelerine, yeterli sayıda
olmalarına ve görüntü üzerinde uygun bir dağılım göstermelerine bağlıdır. Söz konusu
noktalar keskin detay niteliğindeki yol kesişim noktaları, küçük su kütlesi veya kara
parçaları gibi yapay ve doğal yeryüzü detaylarından seçilir. Normal olarak uydu
görüntülerinin geometrik doğruluklarının test işlemi, mevcut haritadan alınmış iyi bilinen
yer kontrol noktalarının koordinatları ile bu noktaların görüntü üzerindeki iyi
tanımlanabilen karşılıklarına ait koordinatların kıyaslanmasını gerektirir (Önder, 2002).
Görüntü koordinatlarından yer koordinatlarına dönüşümü sağlamada çeşitli matematiksel
modeller kullanılabilir. Bu dönüşüm modelleri arasında;
Benzerlik Dönüşümü
Afin Dönüşümü
Polinom Dönüşümleri (çeşitli dereceden)
Benzerlik dönüşümünde, dönüşüm sonucunda elde edilen şekil, orijinal şeklin benzeridir.
Sadece uzunluklar ölçek faktörü oranında değişerek, şekilde büyüme yada küçülme olur.
Açılar değişmez. En az 4 parametre ile çözüm yapılması gerekir. Afin dönüşümünde, şekil
dönüşümden sonra geometrik olarak bozulur ve açılar değişir. Ancak doğrular yine
doğrudur, paralellik değişmez. Afin dönüşümü için en az 6 parametre ile çözüm yapılması
gerekir. Parametre sayısı arttıkça geometri daha fazla bozulmakta ve şekil gittikçe daha
fazla deforme olmaktadır (Tüdeş ve Bıyık, 1994)..
Dönüşüm modelinin seçimi büyük ölçüde görüntünün türüne ve görüntü üzerinde
oluşturulan ön işlem düzeyine bağlıdır (Önder, 1998).
Uzaktan algılama ile elde edilen görüntüleri kullanabilmek için harita gibi diğer yer kodlu
verileri, görüntü ve görüntü içindeki piksellerle coğrafi olarak ilişkilendirmek gerekir ki,
37
![Page 17: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/17.jpg)
bu çalışma kapsamında görüntünün koordinatları çeşitli dereceden polinom dönüşümleri
ile 1:25000 lik topografik harita ile ilişkilendirilmesi sağlanmıştır. İki boyutlu dönüşümde,
görüntüyü sadece bir düzlem üzerine izdüşürecek bilgi ilişkilendirilmesi yapılır. Uydu
görüntülerinde geometrik düzeltme üç farklı şekilde gerçekleştirilmektedir. Bunlar;
Görüntü Gridleme
Görüntü Düzenleme ve
Görüntü Rektifikasyon’dur.
Burada sadece görüntünün geometrik olarak düzeltilmesinde yararlanılan görüntü
Rektifikasyon yönteminden bahsedilmiştir.
4.3.2 Görüntü Rektifikasyonu
Uydu görüntüleri bir harita gibi kullanılmasını engelleyecek çeşitli geometrik bozulmaları
içermektedir. Bu nedenle söz konusu rektifikasyon işlemi haritadan alınan noktalar yardımı
ile bir görüntü düzenleme işlemi olarak da düşünülebilir. Yani, her iki görüntüde yer alan
belirli sayıdaki ortak noktanın ilişkilendirilmesi esasına dayanır, tek fark burada iki
görüntü değil de tek görüntü ve bir tek haritanın birbirleriyle ilişkilendirilmesidir.
Rektifikasyon (yataylanma) sonrası, geometrik hatalardan arındırılmış yeni bir görüntü
oluşturulmak amaç edinilmiştir. Uzaktan algılanmış bir görüntüyü, bir harita koordinat
sistemine geometrik olarak rektifikasyon edilmesinde iki aşılacak adım vardır. İlk olarak,
ham görüntü üzerindeki pikselin( satır ve sütun) değerini ve aynı noktanın ilgili harita
üzerinden (x,y) koordinatını tespit ederek aralarında geometrik ilişkinin kurulması sağlanır.
Bu ilk adım görüntünün her pikselinin (xi,yi), haritaya göre yataylanmış (x,y) koordinatına
uygun bir doğrulukta dönüşümünü sağlamaktır (Önder, 2002).
38
![Page 18: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/18.jpg)
BÖLÜM 5
UYGULAMA
Bu çalışmada test alanı olarak, oldukça değişken bir topoğrafyaya sahip olan Zonguldak ili
seçilmiştir. Bölge; bir madencilik, demir-çelik ve orman endüstri merkezidir. Ancak, yıllar
boyu madencilik sektörünün de getirdiği kısıtlamalar ile kentsel alan açısından ve konut
sayısı açısından fazlaca genişleyememiştir. Şehir bir tarafında denize komşu iken diğer
tarafında farklı yüksekliklere varan sık ormanlarla kaplı dağlarla çevrilidir.
Bu çalışma kapsamında, BİLSAT-1 uydusunun Zonguldak ili test alanını da almış olduğu
multispektral uydu görüntüsünün geometrik düzeltmesi ile UTM projeksiyonunun dik
koordinat sisteminde bulunan 1:25000’lik topografik haritadaki sağa ve yukarı koordinat
değerleri ile tanımlanması sağlanmıştır. Çalışmaya başlandığında ilk olarak görüntü,
düzenli bir şekilde yayılmış olması göz önünde bulundurularak, YKN için yer seçimi
tespit edilmiştir. Bu tespit sonucunda 16 farklı YKN 1:25000’lik topografik harita
üzerinden koordinatları alınarak ilgili programda geometrik düzeltme işlem adımları
gerçekleştirilmiştir.
Şekil 5.1: Zonguldak test alanı görüntüsü
Bu noktaların seçimi BİLSAT-1 uydu görüntüsü üzerinden çok güçlükle belirlenmektedir.
Ayrıca, daha önce görüntüye ve alan aşinalığı olmayan bir operatör tarafından bu durum
39
![Page 19: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/19.jpg)
daha da zor bir hal almaktadır. Ayrıca, Zonguldak test alanının dağlık bir topografyaya
sahip olması nedeniyle ve YKN belirlenirken yalnız analog 1:25000’lik ölçekli
haritalardan çalışmamız ve bunun yanında BİLSAT-1 uydu görüntüsünün yalnız geniş
alanlara ait bilgiyi yorumlama özelliğinden dolayı, görüntü üzerinde kolay nokta belirleme
olasılığımızı azaltmaktadır. Bu durum karşısında belirlenen YKN’nin görüntü
koordinatlarının ölçülmesi, PCI Geomatica-Orto Engine yazılımının YKN Ölçme Arayüzü
(GCP Collection Tool) ile gerçekleştirilmiştir.
Şekil 5.2: PCI Geomatica-Orto Engine programında YKN seçimi
40
![Page 20: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/20.jpg)
Uydu BİLSAT-1
Çekim Tarihi 2003
Boyutları(sütun/satır) 2048 /2048
Çekim saati (yerel) 10:00
Düzeyi Yörünge düzeltilmiş
Yan bakış açısı +/- 30o
Yer Piksel Çözünürlüğü 26 m (görüntüleme sırasında)
30 m (pazarlanırken)
Kurum / Kuruluş TÜBİTAK-BİLTEN
Kaplanan Alan 55X55 km2
Görüntüleme Aralığı 8 bit
Tablo 5.1: Kullanılan BİLSAT-1 görüntü ve özellikleri
BİLSAT-1 görüntüsünün GSD değeri MSS 26m olmakta olup, uygulama sırasında
kullandığımız görüntü 30m ‘ye örneklenmiş halidir. Kullanılan görüntünün elipsoidi ED-
50, projeksiyonu UTM ve dilimi 6º olarak, PCI Geomatica-Orto Engine yazılımı ile
belirlenmektedir (Şekil 5.3). Görüntü 8 bit RGB renk tonlamasındadır.
Şekil 5.3 : Görüntünün harita ile; projeksiyon, dilim ve elipsoid yönünden
uyumlandırılması
Uzaktan algılama’nın geçmişinden bugüne kadar, Uzaktan Algılama görüntülerinden
geometrik ve semantik bilginin çıkarılması temel konu olduğu, yapılan araştırmalar sonrası
rahatlıkla söylenebilir. Orta çözünürlük olarak nitelenen 30 m çözünürlüğe sahip
görüntülerin; su taşkınları, yangınlar ve deprem gibi doğal afetlerin gözlenmesinde önemli
41
![Page 21: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/21.jpg)
yarar sağladığı bilinmektedir. BİLSAT-1 uydusundan elde edilen görüntüdeki bilgilerin bir
anlam ifade etmesi için yani yapılan yorumlamaların yerinde olması için bir takım
düzeltmelere gereksinim vardır. Çalışma içerisinde geometrik düzeltme işlemleri
gerçekleştirilerek, orta çözünürlüklü uydu kapsamında yer almakta olan BİLSAT-1 uydu
görüntüsü 1:25000’lik haritaya uyum sağlaması gerçekleştirilmiştir. Bunun için ilk olarak
belirlediğimiz YKN’ye ait (X,Y) konumsal değerleri ile görüntüye en uygun matematiksel
model olan çeşitli dereceden polinom dönüşümü tercih edilerek geometrik düzeltme
işlemine devam edilmiştir. Aşağıdaki tabloda ilgili PCI Geomatica programında belirlenen
YKN’lere ait farklı derecelerde polinom dönüşümleri sonrası bulunan karesel ortalama
hataları (rms) verilmektedir (Tablo 5.2).
YKN YKN (PİKSEL) YKN (M)X(rms) Y(rms) X(rms) Y(rms)
Birinci Derece Polinom 16 11.01 3.48 433.80 141.55İkinci Derece Polinom 16 1.42 0.92 59.47 33.43Üçüncü Derece Polinom 16 1.08 0.89 26.28 30.01Dördüncü Derece Polinom 16 0.63 0.57 5.61 0.49Beşinci Derece Polinom 16 - - - -
Tablo 5.2 : Farklı derecelerde polinom dönüşümü ile YKN’lerinde rms değerleri
Elde edilen YKN’lere ait rms değerlerinin, PCI programından rapor olarak çıktısı alınarak
bu sonuca göre (Şekil 5.4), MATLAP 7 programı kullanılmak üzere tüm YKN’lere ait hata
vektörleri grafiği çizilmiştir (EKA).
Şekil 5.4: 1.polinom dönüşümü sonrası alınan rapor
42
![Page 22: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/22.jpg)
Geometrik düzeltme işlemi gerçekleştirilen BİLSAT-1 uydu görüntüsü ilgili 1:25000’lik
topografik harita ile uyumlu hali aşağıdaki Şekil 5.5’de verilmiştir.
Şekil 5.5: Görüntünün geometrik düzeltilmiş hali
43
K
![Page 23: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/23.jpg)
BÖLÜM 6
SONUÇLAR
Bu çalışmada Zonguldak iline ait BİLSAT-1 uydu görüntüsü geometrik ve semantik olarak
ele alınmıştır. Bu doğrultuda; BİLSAT-1 uydusundan alınan görüntüler, orta çözünürlüklü
uydu görüntülerinin sınıfına girdiğinden ötürü elde edilen görüntüler çoğunlukla semantik
yani yorumlamaya dayalı bilgi üretiminde kullanılmaktadır. Aynı zamanda diyebiliriz ki,
BİLSAT-1 Uydu görüntülerinin çözünürlüğü arttıkça bunlardan elde edilen geometrik
çözünürlükte artacaktır. Bunun gerçekleşmesi bu görüntüleri elde etmede kullanılan
algılayıcılarda yer alan optik ve elektronik yapıyı üreten teknolojinin gelişimine bağlıdır.
Yüksek çözünürlüklü mercekler ve küçük piksel boyutlu CCD dedektör dizinlerinin
geliştirilmesi bunu sağlayacaktır.
Yapılan uygulama da, BİLSAT-1 görüntüsünde geometrik düzeltme işlemleri sırasında
kullanılan çeşitli dereceden polinom dönüşümleri, YKN’lerin rms değerlerini belirlemede
önemli olmaktadır. Şöyle ki, görüntü üzerinden tespit edilen YKN’nin homojen
dağılmasının yanı sıra dönüşümde kullanılan matematiksel model olarak alınan çeşitli
dereceden polinom dönüşümleri, görüntü üzerindeki X ve Y düzlemindeki değerlerin,
1:25000’lik haritada ki değerlere (X,Y) göre en uygun olmasını bize göstermektedir.
Polinom dönüşümleri sırasında rms değerleri (Tablo 5.2) arasındaki değişimin fazla olması
durumunda daha iyi modellemenin yapılması için derecenin arttırılarak işlemlere devam
edilmesi gerektiğidir. Bu işlemleri yaparken şunu da unutmamalıyız ki, derece arttıkça
bilinmeyenlerin parametresi de artacağından dolayı geometri daha fazla bozulmakta ve
şekil gittikçe daha fazla deforme olacaktır. Örneğin x yönündeki rms’deki değişim 1.
polinom dönüşümünde mx= 11.01 piksel iken, 2. polinom dönüşümünde mx=1.42 ve 3.
polinom dönüşümünde mx=1.08 piksele düşmüştür. Tüm YKN’lere ait hata vektörleri
grafiğine baktığımızda; 15-16-17 ve 8-9-10 numaralı noktaların aynı yönde değişim
gösterdikleri göze çarpmaktadır (EKA). Dolayısı ile bu sonuç BİLSAT-1 uydu görüntüsü
üzerinde sistematik hata olduğunu açıklamaktadır. 1. polinom dönüşümü sonrası elde
edilen YKN’ye ait vektör grafiğinde noktalarda çok fazla yer değişimi göze çarparken, 2.
ve 3. polinom dönüşümü sonrası bu değişim azalmaktadır. Özellikle son polinom
44
![Page 24: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/24.jpg)
dönüşümleri arasında (2 ve 3) fazla bir fark olmadığı söylenebilir. Bu sonuç rms
değerlerine de yansımaktadır.
Toprak tipleri, topografya, iklim ve geniş alanlara ait konumsal bilgiye ulaşabilmek uydu
görüntülerinin sağladığı avantajlar arasındadır. LANDSAT serisi uydularda olduğu gibi
BİLSAT-1 uydu görüntülerinin sınıflandırma amaçlı çalışmalardaki başarısının topografik
harita yapımında geçerli olmadığı ve ancak küçük ölçekli haritaların yapımı için
kullanılacağı söylenebilir. Harita ölçeği ile uydu görüntülerin ölçeği arasında tecrübeye
dayalı geliştirilmiş bir ilişki sözkonusu olduğu bilinmektedir. Normal şartlarda, GSD veya
komşu piksel merkezleri arasındaki uzaklık, harita ölçeğinde 0.05mm ila 0.1mm
boyutunda olduğu düşünülürse; bu durumda, 30m GSD’ye sahip BİLSAT-1 görüntüsünden
1:300000 ve 1: 600000 ölçekli harita yapımının gerçekleştirilebileceği söylenebilir. Bilgi
içeriği açısından bu sonuca varılırken, konum doğruluğu bakımından ise harita üzerinde
bulunan en ince çizginin kalınlığının 0,25mm olduğunu veya insan gözünün mm’nin beşte
biri (0,20mm) inceliğindeki nesnelerin altındaki büyüklükleri algılayamadığını düşünecek
olursak o zaman 1:150000 ölçekli haritayı karşılayabileceğini söyleyebiliriz.
Uydu görüntülerinin bilgi içeriklerinin değerlendirmelerinde unutulmaması gereken bir
durum ise; görüntülerin geometrik, radyometrik ve spektral çözünürlüklerine ek olarak, dış
etkenlerin; atmosferik şartların, güneş yükseklik açısı ve yönünün, topografyanın eğimli
veya düz olmasının ve bunun yanında nesnelerin durumunun ( planlı ve plansız yapılaşma,
büyük binalar, geniş yollar vb.) elde edilecek bilgi içeriğini doğrudan etkilediğidir.
Zonguldak bölgesine ait orta çözünürlüklü BİLSAT-1 görüntüsünde bilgi içeriğinin
değerlendirilmesi sırasında, atmosferik saçılmadan dolayı ilave bir parlaklık değeri göze
çarparken, atmosferik soğurma, spektral ölçümlerden parlaklık değerini çıkartıcı bir etki
yapmaktadır. Sonuçta bu durum görüntü üzerindeki spektral ölçümlerle gerçek
yeryüzündeki değerler arasında sorun yaratmaktadır. Bu yaklaşım sınıflandırma
doğruluğunda da sorunların çıkabileceğini göstermektedir. Uzaktan algılamada nesnelerin
kolay ve doğru tanımlanmasında renk bilgisi önemli bir etkendir. Yollar, BİLSAT-1
görüntüsünde; meskun alanlarda binalar ve bina gölgeleri, şehir merkezi dışında ise ağaçlar
ile kaplanmasından dolayı net belirlenememektedir. Eğer görüntüler nadirden çekilse ve
güneş yükseklik açısı daha yüksek olsa yollar daha rahatlıkla belirlenebilir.
45
![Page 25: ZONGULDAK Bölgesine ait BİLSAT-1- Uydu Görüntüsünün Geometrik ve Semantik Analizi -BÖLÜM*2*3*4*5*6-](https://reader035.vdocuments.site/reader035/viewer/2022062419/5585ece6d8b42a812a8b48bf/html5/thumbnails/25.jpg)
Son olarak BİLSAT-1 uydusu için şu söylenebilir ki; 2006 Ağustos ayında görevini
beklenilenden erken sonlandırması, uzay alanında çalışmalara yeni girmiş ülkemiz
açısından hayal kırıklığı gibi görünse de, bundan sonraki çalışmaların daha titizlikle ve
eksiksiz yapılması yönünde TÜBİTAK-UZAY teknik personeline bir tecrübe olmuştur.
46