yürüyüs 309

54
www.yuruyus.com [email protected] [email protected] Haftalık Dergi / Sayı: 309 25 Mart 2012 Fiyatı: 1 TL (kdv dahil) www.yuruyus.com Kızıldere’den Bugüne Yürüyoruz Devrime Yasemin Karadağ ve Tüm Hasta Tuksaklar Serbest Bırakılsın! TAYAD’lılar, AKP İl Binaları Önünde Açlık Grevi Çadırı Açtı 30 Mart’ta Kızıldere’ye Gidiyoruz! Kızıldere’nin Yolu Devrimin Yoludur! Çorum AKP İl Binası Önünde Çadır Açıldı: Polis Saldırdı 6 Gözaltı İstanbul AKP İl Binası Önünde 2 Günlük Açlık Grevi Çadırı ıldı Ankara AKP İl Binası Önünde Çadır Açıldı: Polis Saldırdı 21 Gözaltı

Upload: age-age

Post on 10-Mar-2016

268 views

Category:

Documents


9 download

DESCRIPTION

Turkish-language weekly magazine

TRANSCRIPT

Page 1: Yürüyüs 309

www.yuruyus.com

[email protected]

info

@yuru

yus.c

om

Haftalık Dergi / Sayı: 30925 Mart 2012

Fiyatı: 1 TL (kdv dahil)

ww

w.y

uru

yus.c

om

Kızıldere’den Bugüne Yürüyoruz Devrime Yasemin Karadağ ve Tüm Hasta

Tuksaklar Serbest Bırakılsın!

TAYAD’lılar, AKP İl Binaları Önünde Açlık Grevi Çadırı Açtı

30 Mart’ta Kızıldere’ye Gidiyoruz!

Kızıldere’nin YoluDevrimin Yoludur!

Çorum AKP İl Binası Önünde Çadır Açıldı: Polis Saldırdı 6 Gözaltı

İstanbul AKP İl Binası Önünde2 Günlük Açlık Grevi Çadırı Açıldı

Ankara AKP İl BinasıÖnündeÇadır Açıldı:Polis Saldırdı 21 Gözaltı

Page 2: Yürüyüs 309

Sahibi ve Sorumlu YazıişleriMüdürü: Mustafa DOĞRUAdres: Katip Mustafa Çelebi Mah.Billurcu Sok. No: 20 / 2 Beyoğlu / İSTANBUL

Ofset Hazırlık: Ozan Yayıncılık

Adres: Gülbahar Mah. Cemal SahirSok. Kral Apt. 7/1 B Blok No: 17Daire: 6 Mecidiyeköy / İSTANBULTel: (0-212) 216 41 78

Faks: (0-212) 216 41 79

Yurtdışı Büro: Vakıf EFSANE

Pieter de Hoochstr. 303021 CS Rotterdam/Nederland

ISSN: 1305-7944

Baskı: Ezgi Matbaacılık-SanayiCad. Altay Sok. No: 10Çobançeşme / Yenibosna / İST.Tel: (0-212) 452 23 02

Dağıtım: Turkuvaz DağıtımPazarlama San. ve Tic. A.Ş.Tel: (0-216) 585 90 00

Avrupa: 4EuroAlmanya: 4EuroFransa: 4 Euroİsviçre: 6Frank

Hollanda: 4Euroİngiltere: £ 3Belçika: 4EuroAvusturya: 4Euro

www.yuruyus.com [email protected]ık Süreli Yerel Yayın

Siyasi Dergi Fiyatı: 1 TL

Tel: (0-212) 251 94 35

ÖÖğretmenimizğretmenimiz

Gerisi hayat...Gerisi hayat...

Büyük Direnişimiz ve BizEmperyalizmin ve oligarşinin, Türkiye devrimci

hareketini imha ve tasfiye operasyonunu, bu inanç

ve kararlılıkla püskürttük.

Devrimci hareketin geleceği açısından belirleyici

öneme sahip bir aşamada, saldırının önüne

bedenlerimizden barikat kurarak, sonuç almasını

engelledik. Büyük bedeller ödedik ve ödemeye

devam ediyoruz.

Bilinir ki, büyük saldırılar, büyük bedeller

ödenmeden savuşturulamaz, durdurulamaz. Neden

bu kadar büyük bedelleri göze aldığımızı soran ve

‘gereksiz’ görenler, gerçekte saldırının boyutunu

anlamadıkları gibi, direnişin siyasi ve tarihsel

muhtevasını da anlamayanlardır.

Kızıldere’nin Yolu Devrimin Yoludur! 30 Mart’ta Kızıldere’ye Gidiyoruz!

DayıBakıyor o kerpiç evin çatısındanTarih: 30 Mart doksan dörttürUmudun gemisiO çatıdan denize indiriliyorVe coşkun akıyor Kızıldere…

145…Karanlık denizinin içindeGidilecek yönü gösterenUmudun pusulasıdır KızıldereVe Dayı’nın geleceği gösteren eliKızıl işaretidir umut pusulasının…

146…Umudun gemisi içinKaranlık denizinde ilerlemekBuzkıran olmasına bağlıdırVe zorbalığın huzurunu kıracak olanHalkın örgütlenen öfkesidirBu bir çarpışmadırBuza kesilmiş zaman ileHayatın buzkıranı arasındaÖlümüne bir kavgadırBeyaz Saray ile halklar arasındaVe zafer Devrimdir…

147…O kerpiç evin çatısındanHayatın içine uzananDayı’nın elleridir bunlarDüştüğümüzde kaldırırDuranı koştururVe daima yakın olurŞahdamarımızdan daha yakınO kerpiç evin çatısındanHayatın içine uzananDayı’nın elleridir bunlarÇalar halkın gönül kapısınıVe girip yoksul hanelerePaylaşır acıyı hınca çevirmenin sırrınıO kerpiç evin çatısındanHayatın içine uzananDayı’nın elleridir bunlarDosta dost düşmana düşmanca uzanırVe hakkını verir herkesin…

148…Umudun gemisi içinNefesini getirdi Yunus EmreRüzgara muhtaç etmedenDoldurur kızıl yelkenleriSırtlayıp getirdi Pir SultanAsıldığı darağacını

Bayrak direği olsun diyeKawa yaktığı ateşiDadal çıktığı dağlarıFerhat ile Şirin’de sevdalarınıGetirdiler Umudun Gemisi içinNice istiklal şehidiSıkılmış ilk kurşunlarının devamınıGetirip girdiler saflaraMustafa Suphi ve yoldaşlarıKurdukları o kızıl düşüGetirdiler Karadeniz’inderinliklerindenKesilmiş ama eğilmemiş başlarınıGetirdiler Munzur yücelerindenAlişer ve Zarife

Umudun gemisi için on iki kapıdaaynı andaGörünüp geçen NesimiYüzülmüş derisini getirdiYelken bezi niyetineVe Umudun GemisiDevrime yelken açtıKi o kerpiç evArtık Umudun Gemisi idiVe halkın tarihsel rotasındaİlerliyor Umudun Gemisi…

Kızıldere;Vatan sevgisidir,vatanımız için ölüyoruz!Kızıldere; Bağımsızlıktır,emperyalizme karşı 40 yıldırsavaşıyoruz!Kızıldere; Dün değil, bugü-nümüzdür! Yeni Kızıldereleryaratarak tarih yazıyoruz!Kızıldere; Umuda giden yol-

dur. Umudun yolunda umudubüyüterek devrime yürüyoruz!Kızıldere; Devrim andı-mızdır,Kızıldere;Enternasyonalizmdir,Kızıldere; Türkiye devrimmanifestosunun yazıldığı yer-dir.

Kızıldere; 30 Mart’ta yinesana geliyoruz...

Kızıldere’ye yola çıkış:Tarih: 30 Mart 2012

Toplanma yeri: GaziMezarlığıToplanma Saati: 17.00

Page 3: Yürüyüs 309

İİ ç i n d e k i l e r

6 TAYAD’lılar AKP il binaları

önünde açlık grevi çadırı açtı!

8 Yaseminlerimizi zulmün elinden

çekip alacağız!

9 Özgür Tutsaklardan: Tedavi

hakkının engellenmesi

10 Vatan için canını feda edenler

devrimcilerdir! Onlar bağımsızvatan için şehit düştüler!

11 Halka karşı işlenen suçlarda

zaman aşımı yoktur!Er ya da geç halkın adaletihesap soracak

14 Sivas haberler...

15 Gerekirse yıktıkları evlerin

yerine yenisini yapacak amabizi şehir dışına sürmelerineizin vermeyeceğiz!

18 Esenyurt’ta 11 inşaat işçisi

katledildi

21 Devrimci Okul: Bir ömür

boyu devrimcilik (4)

4 Halk için, vatan için şehit düşenler

sadece devrimcilerdir!

Yasemin Karadağ ve Tüm HastaTutsaklar Serbest Bırakılsın!

24 Haklıyız Kazanacağız:Sosyalizimde toprakhalkın, tarım halkın

ihtiyaçları içindir

25 Röportaj: Eğer birleşirsek

emperyalizme karşıdirenebiliriz

29 Devrimcilere korkakça

kara çalmaya gücünüzyetmez!

31 Kaçak Güreş: Geç kalmak

32 SOL’un Köşe Taşları:Kadın devrim şehitlerininresimlerini 8 Martkutlamalarına almayanSOL’un köşe taşlarıyıkılmıştır

34 Kürt halkına Newroz

Bayramı’nı yasaklayanAKP, İstanbul’da gazbombalarıyla birBDP’liyi katletti!

35 Dünden Bugüne Halkİsyanları: Demirci Kawa

36 HHB: Çeber davasında

yargılama oyunusürüyor!

Ülkemizde Gençlik

37 Gençlik Federasyonu’ndan:Kızıldere yolumuzuaydınlatmaya devam ediyor!

38 Gençliğin Gündeminden:Direnmekten başka yolyoktur!

39 Liseliyiz Biz: Dersleri, düzenin

eğitim sistemini teşhir etmekiçin kullanacağız

41 Gençlikten haberler...

42 Dev-Genç’liler kanla yazılan

tarihlerini unutmuyor!

45 Newroz isyandır

47 300 bin hedefine

komitelerimizle ve yoğunemeğimizle ulaşacağız

50 Avrupa’dakiBiz: Irkçılığa karşı

büyük yürüyüşte buluşalım

51 Avrupa’da Yürüyüş...

52 Yitirdiklerimiz...

54 Hayatın Öğrettikleri:Devrimci bir evlattan,anne ve babasına!

55 Öğretmenimiz

Yer: Ezgi SarayStolberger Str.317 50933 Köln

Tarih: 9 Nisan2012

Saat: 14.00

Daha Fazla Bilgiİçin Konser Hattı:0177 / 8542535

Page 4: Yürüyüs 309

İşbirlikçi iktidarlar onyıllardır “va-tan, millet, sakarya” diyerek halkın

VATAN sevgisini kullanarak, halkıkandırdılar. Oysa en büyük vatanhaini onlardır.

Topraklarımızda 1966 yılı itibariyle112 tane Amerikan ve NATO'ya

ait üs vardı. Bugün bu rakam çok dahafazla. Vatanımızın 35 milyon metre-karesi tamamen Amerika ve NA-TO'nun denetimi altındadır. 19-20Kasım 2010'da Lizbon Zirvesi'ndefüze kalkanıyla ilgili alınan kararla va-tanımızın 780 bin kilometre karesiyani tamamı emperyalizmin kullanı-mına açık hale getirildi.

Bugün, AKP iktidarının ülkemiziOrtadoğu'da Amerika'nın maşa-

sı olarak nasıl kullandırdığı ortada.

Afganistan’la vatanımızın ne ilgisivar? TSK, 2001 yılından beri

NATO şemsiyesi altında Afganis-tan’ı işgal eden Amerika’nın işgal or-taklığını yapıyor. Geçen hafta Cumagünü TSK’ya ait bir helikopter düş-tü ve 12 subay öldü. 12 subayın ölü-mü bir yarbay tarafından ailesine“oğlunuz vatan için şehit oldu”diye bildirildi. Devlet, ölen 12 suba-yın cenazesini halkın “şehitlik” ve“vatan” duygusunu sömürerek gös-teriye dönüştürdü.

TSK, Afganistan’da vatanımız içinbulunmuyor. Afanistan toprakla-

rı, Amerika’nın başını çektiği em-peryalistler ve işbirlikçileri tarafındanişgal altında. TSK, Afganistan’daAmerika’nın uşaklığını yapıyor. Ölenaskerler Afgan halkının vatanını iş-gal eden Amerika’ın çıkarları içinöldüler.

Başka halkların vatanını işgal et-mek suçtur. Gayrı meşrudur.

Tüm dünya halklarının kendi vatan-larını işgal eden düşmanlarına karşıbağımsızlık savaşı vermesi en meşruhakkıdır. Afgan halkı da kendi vata-nını işgal eden işgalcilere karşı dire-niyor. AKP iktidarı ve TSK’nın, ölensubayların cenaze törenini gösteriye

dönüştürmesi Afganistan’daki işgalortaklığını ve suçlarını örtmek içindir.

AKP ve TSK için vatan kavramı-nın anlamı Amerika’ya uşak-

lıktan ibarettir.

TSK, vatan topraklarını koruyan,halkın çıkarlarını koruyan bir

ordu değildir. Emperyalistlerin çıka-rarlarını koruyan Amerikan işbirlik-çisi bir ordudur.

TSK, 1950’lerde ülkemizin yeni-sömürgeleştirilmesiyle birlikte

emperyalist ve işbirlikçi tekellerin çı-karlarını koruyan, halka karşı örgüt-lenmiş iç savaş ordusudur.

Ölen askerlerin vatan için öldüğüve “şehit” olduğu koca bir ya-

landır. Afganistan nere, Türkiye nere?Halkın bu soruyu sormasını, ger-çekleri öğrenmesini engellemek içinyapılan bir demagojidir şehitlik.

AKP, “Afganistan’dan NATO çe-kilse de biz çekilmeyeceğiz”

diye açıklama yaptı. Siz kimin adınakalacaksınız Afganistan’da? AKP,artık tamamen Amerika’nın bölgehalklarına karşı kullandığı maşasıdır.Amerika, “çekil” demeden Afganis-tan’dan çekilemez.

Ülkemizin her tarafı Amerikanüsleriyle dolu. Topraklarımızın

tamamı emperyalistlerin hizmetine su-nulmuş durumda. TSK’nın bu duru-ma karşı tek bir itirazı var mı? Hayır.Malatya Kürecik’te NATO şemsiye-si altında yapılan Amerikan FüzeRadar Sistemi’ne karşı çıkan halk, sis-temin kurulacağı dağın eteklerinedahi yanaştırılmadı. Bırakın halkı, dü-zenin kendi parlamentosunda yeralan CHP’yi de füze radar sistemi-nin bulunduğu alana sokmadı. Amahalkın sokulmadığı Kürecik’te Ame-rikan askerleri fink atıyor. Fink atanAmerikan askerlerinin güvenliğinisağlamak için TSK elinden geleni ya-pıyor. Amerikan askerlerine; “Sakınsolcuların bulunduğu mahalleleregirmeyin, ev tutmayın” diyor.

Ey, halkımız! Bakın, görün, ta-nıyın!

“Göz bebeğimiz” gibi sahip çıktı-ğınız bu ordu halkın çıkarlarını ko-

rumak için değil, vatanımızı korumakiçin değil, emperyalizmin ve işbirlikçioligarşinin çıkarlarını korumak içinvardır.

TSK içindeki ölen askerler elbet-te yoksul halkın çocuklarıdır.

Ama orduyu yöneten, ordunun üst ko-muta kademesinin hepsi de Amerikanyetiştirmeleridir. Tek bir Genelkurmaybaşkanı yoktur Amerika’ya bağlılıkyemini etmeyen ve Amerika’dan “Li-yakat madalyası” almamış olan. Bu-gün Silivri Hapishanesi’nde tutukluolan komutanların da Amerika’yabağlılık konusunda durumu farklıdeğildir.

AKP iktidarı, Amerikan uşaklığıve halk düşmanlığı arttıkça “şe-

hitlik” demagojisini daha çok kulla-nıyor. AKP’nin “şehitlik”le ilgili yap-tığı son düzenlemeler uşaklığın vehalk düşmanlığının daha da artacağınıgöstermektedir. Ölen asker ve polis ai-lelerine devlet olanaklarından dahaçok yararlanma ve tazminat verilme-si gibi düzenlemeler yapılacağı açık-landı. Halkın, Afganistan’da, Orta-doğu’da ya da dünyanın herhangibir yerinde Amerikan çıkarları içinölen askerin, “vatan için öldüler” de-magojisini sorgulamasının önünü kes-mek için yapılan düzenlemelerdirbunlar. Yine halka karşı açılan savaştaherhangi bir nedenle ölen “sivil”lerinde “şehit” sayılacağının açıklanma-sı faşist devletin bu savaşta yoksul hal-kı, parasını verip susturma ve yanınaçekme manevrasıdır.

Ey, halkımız! Bakın, görün, ta-nıyın!

Din tüccarı AKP, her şeyi kullan-dığı gibi “şehitlik” kavramını da

çıkarları için kullanıyor. Yasalarla, dü-zenlemelerle birilerini “şehit” ilanediyor, birilerini “terörist.”

Halk İçin, Vatan İçin Şehit DüşenlerSadece Devrimcilerdir!

44

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 5: Yürüyüs 309

Müslümanlık inancına göre şehit;“Allah ve din yolunda kendi-

ni feda eden inanmış kişidir.” Diğerdinlerdeki tanımı da farklı değil. Şe-hitlik kavramı, dini tanımının dışın-da “fikri, inancı, ulkesi, vazifesiuğruna ölenler” için de kullanıl-maktadır.

Şeyh Bedreddin, Börklüce’nin kat-ledilmesi üzerine yaptığı konuş-

mada şehitliği şöyle tarif ediyor: “Birkişi, inancı için vuruşurken ölürse,inancı da doğruysa, o ölmüş olmaz...Tarih, gelecek için kavga verip yitmişbile olsa, insanlık uğruna vuruşanlarıhiç unutmaz.”

Ki, gerçek de budur. Halk için şe-hitliğin değeri çok büyüktür.

Yüz yıllar da geçse halk şehitleriniunutmamış ve çok büyük bir saygıy-la sahiplenmiştir. AKP, halkın buduygularını sömürüyor. Genelgeler-le, düzenlemelerle “şehitlik” ünvanıdağıtıyor.

Tekrar soruyoruz: Afganistan’da 12asker kimin vatanı uğruna öldü?

Daha önce adını bile duymadığı Ko-re’de yoksul halk çocukları hangivatan uğruna canını feda etti.

“Şehitlik” ünvan dağıtılır gibi da-ğıtılmaz. Birileri tarafından bah-

şedilmez. Bedreddin’in 600 yıl ön-cesinden yaptığı tanım bugün için deen doğru olanıdır.

Ölen “şehit” asker ailelerinin, sıksık şu yakınmalarına tanık olu-

ruz: “Devlet bizi unuttu. Yüzümüzebile bakmıyor” Sonuç olarak devletinkendi çıkarları için dağıttığı “şehitlik”ünvanlarının tarihe kalması müm-kün değildir. Devlet için “şehitlik” oanda yaptığı demagojiye hizmetiyle sı-nırlıdır. Sonrası umurunda bile de-ğildir. Ölenler nasıl olsa yoksul halkçocuklarıdır.

Ey, halkımız; “şehit” diye sahipçıkmanız gerekenler sadece

DEVRİM ŞEHİTLERİDİR. Çünkü,halkı için, vatanı için, inançları için hiçbir çıkar gözetmeksizin canını fedaedenler sadece devrimcilerdir.

Vatanımızın dört bir yanı Amerikanve NATO üsleriyle, askerleriyle

doldurulurken, üslere karşı çıkan, va-

tanımızın bağımsızlığını gerçek an-lamda savunan, onun için canını fedaeden sadece devrimcilerdir.

Kurtuluş Savaşı’nda binlerce şehitvererek ülkemizden kovduğumuz

emperyalistler 1950’de, Menderes ik-tidarında, işbirlikçi tekeller aracılığıy-la ülkemizi yeniden işgal ettiler. Yapı-lan ekonomik ve askeri anlaşmalarla ül-kemiz emperyalistlerin yeni-sömür-gesi yapıldı. 1950’lerden bugüne yer-altı, yerüstü tüm zenginliklerimiz em-peryalistlere peşkeş çekildi. Halkımı-zın emeği alınteri emperyalistler ve iş-birlikçileri tarafından iliklerine kadar sö-mürüldü. Bu sömürü, yağma ve talandüzeni halka, ordu, polis ve faşist ikti-darlar tarafından baskıyla, terörle, kat-liamlarla, işkencelerle zorla kabul et-tirilmeye çalışıldı. Devrimciler, bu zu-lüm düzenine boyun eğmeyenler veemperyalizmin işgal ve sömürüsünekarşı vatanımızın bağımsızlığı, halkı-mızın kurutuluşu için savaşanlardır.Halkın evlatlarıdır. Halktır.

Emperyalizmin uşaklığını yapanoligarşinin tüm sözcüleri dev-

rimciler için “kökü dışarda”, “dışmihrak”, “anarşist”, “terörist” gibi söz-lerle karalamışlardır. Bunlar yalandır.Devrimciler gerçek vatanseverlerdir.

Devrimcilere düşmanlıkları, dev-rimcilerin onların sömürü dü-

zenlerinin sonunu getirecek olma-sındandır.

Mahir Çayan ve 9 yoldaşı 40 yılönce Tokat Kızıldere’de bu-

nun için canlarını feda ettiler. Em-peryalizmin gizli işgaline ve sömü-rüsüne karşı tam 40 yıldır BağımsızTürkiye için savaşıyoruz.

Mahir Çayanlar THKP-C’nin 1No’lu bildirisinde ne için sa-

vaştıklarını şöyle açıklamışlardı:“Amerikan emperyalistleri ve onunköpekleri uzun yıllardır ulkemizi ta-lan edip yağmaladılar; neyimiz varneyimiz yoksa alıp göturduler. Emek-çi halkımızın ve butun çalışanlarınalınterini ve emeğini çaldılar. Butunzenginliklerimize, petrolumuze, kro-mumuza, bakırımıza... butun doğalkaynaklarımıza el koydular. Geriyebize açlık, tahammul edilemez bir se-falet, binlercemizi kırıp geçiren bu-

laşıcı hastalıklar, halkımızı karanlık-ta yaşamaya mahkum eden bir ceha-let bıraktılar.

Bugun ulkemizde işgalci duşmanınziyafet sofralarından kalan ar-

tıklarla beslenen bir avuç hain, biravuç köpek bu alabildiğine iğrençduzeni surdurmek, Amerikan emper-yalizmine gerektiği gibi uşaklık etmekiçin kurdukları zulum çarkını insaf-sızca çeviriyorlar. (...)

Kendi topraklarımız uzerinde kölebir halk haline getirildik. Bu du-

rum hep böyle surup gidecek midir?

HAYIR BİN KERE HAYIR!

Bu durum böyle surup gidemez; ar-tık isyan etmek, silaha sarılmak,

işgalci duşmanı alaşağı etmek için ha-rekete geçmek zamanı gelmiştir.”

“Kurtuluşa Kadar Savaş” diye bitenbildiride Mahirler ne söyledilerse

onu yaptılar. 30 Mart 1972’de TokatKızıldere’de bir destan yarattılar.Türkiye devriminin manifestosunuyazdılar.

Mahirlerin şehit düştüğü Kızıldereköylüleri Mahir ve arkadaşla-

rının yüzlerini dahi görmemişti. Şah-sen hiç birini tanımamışlardır. Amaüzerinden 40 yıl geçmesine rağmenfaşist devletin “anarşist, terörist” diyekatlettiği Mahirler’i unutmamışlardır.Kızıldere sanki dün yaşanmış gibi Kı-zıldere’nin köylüleri destanlaştıra-rak Mahirler’in kahramanlığını an-latmaktadır. Sadece Kızıldere köylü-leri de değil, devletin her türlü ya-lanlarına, karalamalarına, yasakla-malarına rağmen Mahirler ve devrimşehitleri Türkiye halklarının bağrın-da yaşamaktadır.

Onlar, devletin genelgeleriyle, ilanedilen “şehit”ler değildir. Onlar

halkı ve vatanı için canlarını fedaeden halkın şehitleridir. Devrimin şe-hitleridir. 600 yıl önce Şeyh Bedred-din’in tarif ettiği şehitlik bugünündevrim şehitleridir. 30 Mart-17 NisanUMUDUN kuruluş yıldönümü ve şe-hitlerimizi anma günleridir. 31 Mart’taHalk Cepheliler Türkiye devrim yo-lunun çizildiği Kızıldere’de olacak. Kı-zıldere’den bir kez daha haykıracağız:KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!

55

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 6: Yürüyüs 309

İstanbul AKP İl Binasıönünde 2 günlük açlıkgrevi çadırı açıldı

Ankara AKP İl Binasıönünde çadır açıldı:Polis saldırdı, 21 gözaltı

Çorum AKP İl Binasıönünde çadır açıldı:Polis saldırdı, 6 gözaltı

TAYAD’lı Aileler, Bakırköy KadınKapalı Hapishanesi’nde 7 aydır tutsakolan ve tutuklanmadan bir süre önceyüksek tansiyona bağlı beyin kanamasıgeçiren Yasemin Karadağ’ı zulmünelinden çekip almak için yaptıklarıeyleme bir yenisini daha eklediler.17 Mart günü İstanbul Sütlüce’dekiAKP il binasının karşısında iki günsürecek açlık grevi çadırı açtılar.

50 kişinin katılımıyla yapılan ey-lemde Yasemin Karadağ’ın bir anönce serbest bırakılması istendi.

Eylemde yapılan açıklamanın ar-dından aileler, açlık grevi çadırınıkurmak için yolun karşısına durakkısmına geçerek, çadırın hazırlıklarınabaşladı. AKP’nin önünde yığınakyapan polis, kitlenin yanına gelerek,çadıra müdahale etmeyecekleriniama, zabıtanın müdahale edebilece-

ğini söyledi. Bunun üzerine, “Eğer,herhangi bir müdahale olursa çadırın,durak kısmında değil, AKP binasınıntam dibinde açılacağı” söylendi.Branda tarzı çadır açmaya, durakkısmı elverişli olduğu için oraya ge-çilmişti.

Direniş çadırında, 13 kişi ile de-vam eden eylemde saat başı sloganlaratılarak, “Yasemin Karadağ’a Öz-gürlük” istemeye devam edildi. “Has-ta Tutsak Yasemin Karadağ’ın SerbestBırakılaması İçin 2 Günlük AçlıkGrevindeyiz” pankartı da çadıra asıl-dı.

Çadırın açık olduğu 2 gün süre-since pek çok ziyaretçi, esnaf uğra-yarak desteklerini sundular. 18 Mart'tayapılan açıklamayla açlık grevi biti-rilerek, çadır kaldırıldı.

AnkaraAnkara’da ise, Yasemin Karadağ’ın

serbest bırakılması için TAYAD’lı Ai-leler tarafından AKP Ankara il binasıönünde 17 Mart günü eylem yapıldı.“Hasta Tutsak Yasemin Karadağ İçin2 Günlük Açlık Grevindeyiz! YaseminKaradağ Serbest Bırakılsın!” başlıklıaçıklamada, “Yasemin Karadağ öl-dürülmek istenmektedir. Geç kalma-dan, sesimizi yükseltmeliyiz. YaseminKaradağ'ın serbest bırakılması ve sağ-lıklı bir şekilde tedavi olması talebiyleaçacağımız 2 günlük açlık grevi ça-

dırımızı açıyoruz. Susma-yacağız. Susmamak tut-saklarla birlikte, dayanışmaiçinde olmak demektir” de-nildi.

Açıklamanın ardından,açlık grevi çadırı kuruldu.Kısa süre sonra ÇevikKuvvet polislerinin saldı-rısıyla, Ayşe Arapgirli, Ser-hat Arda, Ezgi Antmen,Şahin İmğa, Doğukan Ay-dın, Volkan Tokur, HakanEmek Tuncel, Ali Altınsoy,

Ufuk Anıl Çalımlı, Özge Doğan,Murat Egemen Akkuş, Kenan Güven,Batuhan Uluergün, Bilal Gürbüz,Berk Özdemir, Barış Önal, AhmetKaraboğa, İlker Kapusuzoğlu, UğurCan Güneş ile TAYAD'lı Aileler’edestek vermek üzere orada bulunanKESK MYK Üyesi Akman Şimşekve Eğitim-Sen Ankara 1 No’lu Şubeyöneticisi Acun Karadağ gözaltınaalındı. İşkence yapılarak gözaltınaalınanlar Çankaya Polis Karakolu’nagötürüldüler. Polisin saldırısı sırasındabir TAYAD’lı, yapılan işkenceler so-nucu fenalaştığı için ambulans çağ-rılarak hastaneye kaldırıldı.

Yasemin Karadağ'ı sahiplendiğiiçin gözaltına alınan TAYAD'lılarısahiplenmek için Yüksel Caddesi İn-san Hakları Anıtı önünde yine TA-YAD’lılar tarafından oturma eylemiyapıldı. Eğitim-Sen 1 No’lu Şubeyöneticileri ve KESK'li memurlarında desteklediği bir eylem yapıldı.

TAYAD’lılara yapılan saldırıyıprotesto ederek, “Gözaltılar serbestbırakılana kadar buradan ayrılmaya-cağız. Yasemin Karadağ'ı da, gözaltınaaldığınız ailelerimizi ve arkadaşları-mızı da derhal serbest bırakın!” de-diler. Ardından, pankartlarını ve dö-vizlerini yere sererek oturma eyleminebaşladılar.

Yanıbaşlarında ise, kurduklarıstant ile Grup Yorum'un 15 Nisankonserinin duyurusunu yapan HalkCepheliler vardı. Sloganlar atıp, GrupYorum konser standında çalınan Yo-rum marşlarına eşlik edip, halay çe-kerek bekleyişlerini sürdürdüler. Halk-tan desteklerini sunanlar, halaya ka-tılanlar oldu. Kimileri de tepsilerdeçay getirip ikram ettiler TAYAD'lılara.

Hastaneye kaldırılan TAYAD'lıbirkaç saat müşahade altında tutul-duktan sonra taburcu edilirken; göz-altına alınanlar da serbest bırakıldılar.Gözaltından çıkanlar soluğu YükselCaddesi'ne oturma eylemi yapan TA-

TAYAD’lılar AKP İl Binaları Önünde Açlık Grevi Çadırları Açtılar

Yasemin Karadağ ve Tüm Hasta TutsaklarSerbest Bırakılsın!

Ankara İl Binası Önü

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 6

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 7: Yürüyüs 309

YAD'lı Aileler’in yanında aldılar.Yüksel Caddesi'ne sloganlarla girenTAYAD'lıları yine sloganlarla TA-YAD'lılar karşıladı. Kucaklaşmalarancak böylesi bir kavganın içindeyaşanabilecek sıcaklıktaydı. Slogan-ların ardından burada bir açıklamayapan TAYAD'lı Aileler hasta tutsakYasemin Karadağ'ı sahiplenmeye de-vam edeceklerini ve bunun için de18 Mart’ta yine AKP il binası önündeolacaklarını ve saat 18.00'e kadarorada Yasemin Karadağ'ın serbestbırakılması için oturma eylemine de-vam edeceklerini belirttiler.

ÇorumÇorum’da da Halk

Cephesi, hasta tutsakYasemin Karadağ’ınserbest bırakılmasıiçin 17 Mart günü Ço-rum AKP il binasıönünde 2 günlük açlıkgrevi eylemi başlat-mak üzere açıklamayapıldı. Açıklamanınardından açlık grevi çadırını kuranHalk Cepheliler, bu sırada imza datopladılar. Eyleme Eğitim-Sen, SES,HDP, Emekli-Sen ve EMEP de destekverdi.

Çadır kurulduktan bir süre sonrapolis Halk Cepheliler’e saldırdı. HalilTop, Devrim Top, Gözde Erdal, KutluBalıkçı, Taşkın Güler, Didem ve Zen-gin gözaltına alınarak Çarşı Karako-lu’na götürüldü. Gözaltına alınanlar-dan 6’sı daha sonra serbest bırakılır-ken; Devrim Top “polise darp” şika-yetiyle ertesi güne kadar tutuldu.

Halk Cepheliler, 18 Mart günütekrar Çorum AKP il binası önüne

giderek eylem yaptılar. Eylemde oku-nan açıklamada “Yasemin Karadağserbest bırakılana kadar eylemlerimizisürdüreceğiz. Dün burada 7 arkada-şımız gözaltına altına alındı. DevrimTop hala gözaltında yaptıklarınızlabizleri durduramaz, yıldıramazsınız.Arkadaşımızı derhal serbest bırakın”denildi. Halk Cepheliler açıklama-larının ardından çadırı kurdular. Polisyarım saat geçmeden çadıra ikincikez saldırdı. Halil Top, Ender Özçiftçi,Gözde Erdal ve Dursun Turna göz-altına alındılar. Gözaltılar aynı günserbest bırakılırken, Devrim Top’a,3 ay boyunca her Cuma karakolaimza verme şartı konuldu.

İstanbul Sütlüce

1992’de gözaltında kaybedilen ve itirafçı kontrgerillaAyhan Çarkın’ın itiraflarına rağmen mezarının yeri tespitedilmek istenmeyen Ayhan Efeoğlu’nun katillerinden hesapsormak için TAYAD’lı Aileler tarafından 16 Mart günüTaksim Tramvay Durağı’da eylem yapıldı.

Ayhan Efeoğlu’nun fotoğrafının da yer aldığı “AyhanEfeoğlu’nun Mezarı Nerede? Cevap Alıncaya Kadar Sus-mayacağız!” yazılı pankartı taşıyan TAYAD’lı Aileler, slo-ganlar atarak Galatasaray Lisesi önüne yürüdüler. Yürüyüşesnasında yoldan geçen bir faşist polislerin yönlendirmesiyleTAYAD’lı Aileleri provoke etmek istedi ama istediğini eldeedemeden uzaklaştırıldı.

Galatasaray Lisesi önüne gelinmeden cadde üzerinde15 dakika oturma eylemi yapılarak “Haklıyız Kazanacağız”marşı ve “Çav Bella” hep bir ağızdan söylendi. Basın açık-laması yapılacak alana gelindiğinde, TAYAD’lı Aileleradına Nagehan Kurt tarafından basın açıklaması yapıldı.

Halkın Hukuk Bürosu’ndan Av. Ebru Timtik de bir ko-nuşma yaparak, kayıpların, katliamların hesabının mutlakasorulacağını belirtti.

80 kişinin katıldığı açıklamanın ardından, her hafta olduğugibi gelecek hafta da aynı yer ve saatte eylem yapacaklarınıduyuran TAYAD’lı Aileler, eylemi sloganlarla sonlandırdılar.

Çorum’da 19 Eylül 2011 tarihinde “Zorunlu DinDersleri Kaldırılsın, Parasız Bilimsel DemokratikEğitim” talebiyle yaptıkları eylem sonrasında haklarındadava açılan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD)üyesi 11 kişinin yargılandı dava sonuçlandı. 2 kişininberaat ettiği davada, diğer 9 kişiye 7.500 TL. paracezası verildi.

Duruşma sonrasında PSAKD üyeleri adliye önündeeylem yaparak, Sivas şehitlerinin katillerini koruyanAKP’nin, kendilerine “Katil Devlet, Katil Polis” de-dikleri için dava açtığını belirttiler. Dernek üyelerinin,yılmayacaklarını, talepleri kabul edilene, haklarınıkazanana kadar mü-cadelelerini sürdüre-ceklerini ifade etme-lerinin ardından eylem“Aleviyiz HaklıyızKazanacağız”, “PirSultanlar Ölmez HalkYenilmez”, “Adalet İs-tiyoruz” sloganlarıylabitirildi.

Hiçbir Şehidimizin Cenazesini KatillerinElinde Bırakmayacağız Ayhan Efeoğlu’nun

Mezarı Bu Sözümüzün Nişanı Olacak

Katilleri KoruyupHak Arayana Dava Açan Devlet

Halka Düşmandır

Çorum

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 7

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 8: Yürüyüs 309

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 88

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Hasta Tutsakları zulmün elindençekip alma mücadelemiz eskilere da-yansa da, bu mücadele asıl olarak Gü-ler Zere sürecinde ciddi ve sonuç alı-cı bir kampanyaya dönüşmüştü.

Önce biz TAYAD'lı aileler sar-maladık evladımız Güler'i. Sonrahalkı sahiplendirme ve tüm dünyayaduyurma çalışmamız başladı. Ardın-dan tüm solun, hem de bugüne kadarpek görmediğimiz genişlikte, birlik-te mücadelesiyle ülke gündemimizinbir parçası oldu bu kararlı mücade-lemiz.

Türkiye, solun ve halk güçlerinintek bir slogan etrafında, tek bir pan-kartın arkasında, tek bir sesle nasılgüçlü olduğuna tanık oldu. Bu daya-nışmayla köşeye sıkıştırdık zalimle-ri.

Gülerimizi sesssizce imha etmekistiyorlardı. Bunun için F Tipi hapis-haneleri inşa etmiş, tecrit uygula-masını hayata geçirmişlerdi. Bu ülketopraklarından devrimi, devrimci dü-şünceleri yok edeceklerdi. Politikabuydu. Bu amaçla bu düşüncelerintemsilcisi olan tutuklu evlatlarımızıimha etmeye çalışıyorlardı. Tecrit, iş-kenceli ölümdü; hedefinde kısa veuzun vadede evlatlarımızın yok edil-mesi vardı. Tecrit evlatlarımızı hastaediyor, hasta olanların durumunuağırlaştırıyordu. İşte biz bu bilinçletecrite karşı çıktık. Hasta tutsaklaraözgürlük mücademizi, tecrite karşımücadelemizin bir parçası haline ge-tirdik. 'Güler Zere'ye Özgürlük' mü-cadelesi, bu mücadelenin en güçlü ifa-desi oldu.

Bu mücadelemiz sonucunda Gü-lerimizi zulmün elinden aldık, Fakatsağlığı artık dönülmez bir noktaday-dı. Ve şu an aramızda değil.

Güler, hasta tutsaklar mücadele-mizin sembolü oldu.

Güler Zere bir mesajında şöyle di-yordu, "Geç bırakıldım. Beni ölü-

mün kıyısına getirip öyle bıraktılar.Yaşam hakkım gasp edildi. Dışarıda'Ölme hakkı' verildi. Bunu da unut-mayacağım. Henüz içeride hastatutsaklar var. Hala tecrit var."

Çağrısı, başka hasta tutsakların sa-hiplenilmesi çağrısıydı. Bugün, baş-ka Gülerler aynı şekilde katledilmekisteniyor. Yasemin Karadağ, HediyeAksoy ve onlarca ağır hasta tutsak kat-ledilmek isteniyor.

Güler Zere sürecinde yarattığımızbirliği, büyütelim ve sürdürelim, de-dik. Güler Zere'nin vasiyetini yerinegetirip, hasta tutsaklarımızı zulmünelinden çekip alalım, dedik. Fakat, neyazık ki grupçuluk ve düzenden et-kilenen düşüncelerden dolayı hastatutsaklar yalnız bırakıldı. Hasta Tut-saklar Platformu’ndan çekilenlerlebaşlayan süreç, platformun dağılma-sına kadar sürdü. En önemli mevzi-lerimizden birini kaybetmiştik. Ogün sormuştuk ve bugün, bu katliamınYaseminlerle sürdürülmeye çalışıldığıbir zamanda tekrar soruyoruz; hastaevlatlarımızın özgürlüğü mücadele-sinden daha önemli ve bu mücadele-nin önünde engel olabilecek halkaaçıklayabileceğiniz ne var?

Bu sorunun cevabı bellidir ve busorumluluktan kaçmanın, daha fazlainsanımızın ölüme terk edilmesi dı-şında bir anlamı yoktur!

AKP iktidarı, 2 duruşmadır Yase-min’i tahliye ettirmiyor. YaseminKaradağ'ı katletmeye çalışıyor. Dok-toruna gardiyanları göndererek ya-şayacağı süreyi sordurtuyor.

Hasta tutsaklara özgürlük müca-delesinin birliğini dağıtanlar, bu mü-cadeleyi tamamen gündemlerinden çı-karanlar oluşturulan birliği ne uğru-na dağıttıklarını tekrar gözden geçir-meliler. Bozgunculuklarının neyemalolduğunu görmeliler. Hapisha-nelerde durumu ağır olan onlarcatutsak var. Son 15 yılda 2497 tutuk-

lu ve hükümlü yaşamını yitirdi. Dev-rimciler, demokratlar, aydınlar bunugöremzlikten gelemez. AKP’nin tut-sakları sessiz imha politikasına kar-şı kayıtsız kalmak kabul edilemez.

Hasta tutsaklara özgürlük müca-delesini yeniden yükseltmeliyiz. Ya-semin Karadağ’a özgürlük temelindegeliştirilen duyarlılığı büyütüp tümhasta tutsakların tedavilerinin yapıl-ması için tüm hasta tutsaklara öz-gürlük istemeliyiz.

Bizler her koşulda, Yaseminler’i,hasta tutsakları sahiplenecek ve tümhalka sahiplendireceğiz. Önce tutsakailelerimizden başlayarak, tüm hal-kımızın güçlerini birleştirerek Yase-minlerimiz’i zulmün elinden çekipalacağız. Bunun için görev başta TA-YAD’lı Aileler’e düşmektedir. Yase-min’i en geniş halk kesimlerine sa-hiplendiren bizim ısrar ve kararlılı-ğımız olacak.

Herkese anlatmalıyız YaseminKaradağ'ı. AKP'nin katliamcı yüzünügörmeyen kimse kalmamalı. AKP'yi,gittiğimiz her yerde teşhir etmeliyiz.

Evet, Yasemin Karadağ hepimizinevladı. Tüm ailelerimiz bu sahiplen-meyle halka hasta tutsakları anlat-malıyız. Bizler, tecrite karşı müca-delede 122 evladımızı şehit verdik.Güler Zere, 122'lerin bir uzantısıolarak tecritin aldığı bir canımızoldu. Sabırla, imkansızlıkları aşa-rak, ama asla vazgeçmeden tecritte birgedik açtık. Bu mücadelenin ışığıy-la aydınlandı yolumuz. Gülerimiz’i debu güçle aldık zalimin elinden.

Şimdi, Yasemin Karadağ'ı zulmünelinden çekip alacağız! Eylemlerle, tektek insanlara anlatarak, dalga dalga bü-yütmeliyiz bu mücadeleyi.

Birimiz hepimiz, hepimiz biri-miz için şiarıyla, Güler Zere'nin çağ-rısını tüm halka taşıyalım.

Yaseminlerimizi Zulmün ElindenÇekip Alacağız!

TAYAD’lı Aileler

Page 9: Yürüyüs 309

Kızıldere ve On’larDeniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve

Yusuf Aslan’ın idamını engellemekiçin, Türkiye Halk KurtuluşPartisi/Cephesi (THKP-C) önderi Ma-hir Çayan’ın da aralarında bulunduğu9’u THKP-C, 2’si THKO(TürkiyeHalk Kurtuluş Ordusu)’lu 11 devrimci,26 Mart 1972’de Ünye'de NATO üs-sünde görevli 3 İngiliz teknisyenirehin aldılar. Yanlarında rehinelerlebirlikte Tokat’ın Niksar ilçesinin Kı-zıldere Köyü’ne gittiler. 30 Mart1972’de Kızıldere’de, düşmanın ku-şatması karşısında, Mahir Çayan’ın“Biz buraya dönmeye değil, ölmeyegeldik!” sözleriyle Türkiye devrim ta-rihinin manifestosunu yazarak şehitdüştüler. Samanlığa geçip saklananErtuğrul Kürkçü dışında savaşçılarınhepsi, dillerinde slogan ve marşlarla,çatışarak şehit düştüler.

Mahir ÇAYAN: THKP-C önderi.Yazılarıyla, eylemleriyle, yaşamıyla veölümsüzleştiği Kızıldere direnişiyle,çizdiği devrim yolu bugün de yol gös-termeye devam ediyor. 15 Mart 1946Samsun doğumludur. 1963’te müca-deleye atıldı. 1964'te Ankara SBF(SiyasiBilgiler Fakültesi) öğrencisi olduğu dö-nem, onun önderlik misyonunu üstlen-diği dönemdir. Dev-Genç’te hep önderbir devrimci olarak yer aldı. Türkiyedevriminin yolunun netleştirilmesininönderi oldu. THKP-C’nin kurucusu,Merkez Komitesi üyesidir.

Sinan Kazım ÖZÜDOĞRU:THKP-C'nin önder kadrolarındandır.Genel Komite üyesidir. 1947 Sivas-Şarkışla-Ortaköy doğumlu olan SinanKazım, Ankara'da mücadele içinde yeraldı. Ekim 1970'te TDGF(TürkiyeDevrimci Gençlik Dernekleri Fede-rasyonu) Genel Sekreterliği’ne getirildi.12 Mart faşizmi ve ihanet karşısındada omuz omuzadır Mahir'le; Kızılde-re'de olduğu gibi.

Sabahattin KURT: 1949, Van Ge-vaş doğumludur. Ankara'da devrimcigençlik hareketi içinde savaşçı yanla-rıyla öne çıktı.

Nihat YILMAZ: 1937, Fatsa-Boz-dağı köyü doğumludur. Karadenizbölgesindeki Parti-Cepheliler’dendir.Fındık mitinglerinden tütün miting-lerine kadar bölge halkının mücade-lesinin içindedir.

Ahmet ATASOY: 1946 Ünye-Sa-rıhalil köyü doğumludur. Karadenizköylüleri içinde yürütülen mücadele-lerde örgütlenmiş bir devrimcidir.TİP(Türkiye İşçi Partisi) içinde yaşananayrışma sürecinde reformizmden ko-parak THKP-C önderliğinde müca-deleye atılmıştır.

Hüdai ARIKAN: 1946, Denizli-Çivril doğumludur. Ankara'da gençlikmücadelesinin ve Dev-Genç'in örgüt-lenmesinin bir çok aşamasında vardır.

Partinin ilk örgütlenmelerinde yer alankadrolardan ve THKP Genel Komitesiüyesidir.

Ertan SARUHAN: 1942, Fatsa,Beyceli köyü doğumludur. Karade-niz'deki mücadelenin yerel önderlerin-dendir. Karadeniz'in çeşitli kesimlerindeyayın faaliyetinden eylemleri organizeetmeye, gerillanın lojistik hazırlıklarınakadar sürekli aktif bir yerel önderdir.

Saffet ALP: THKP-C'nin ordu için-deki örgütlenmesini gerçekleştiren kad-rolardan biridir. 1949, Kayseri doğum-ludur. Başlangıçta askeri birliklerde“Hava Kuvvetleri Proleter DevrimciÖrgütü” adlı bir örgüte önderlik yapmış,giderek Parti-Cephe'nin kadrolarındanbiri olarak doğrudan örgütlenmeniniçinde yer almıştır.

Ömer AYNA: 1952 Diyarbakır,Dicle doğumludur. THKO'ludur.1960'ların gelişen mücadelesi içindetercihini silahlı savaştan yana yapmıştır.Kızıldere'deki siper yoldaşlığına THKOcephesinden katılan ikinci savaşçıdır.

Cihan ALPTEKİN: 1947 Rize,Ardeşen doğumludur. THKO yöneti-cilerindendir. Bir dönem TDGF İs-tanbul Bölge Yürütme Kurulu üyeliğiyaptı. 1969 Temmuz’unda, THKO'yuoluşturacak gençlik önderleriyle birlikteFilistin kamplarına gitti. Ayrışmalardatercihini silahlı kurtuluş savaşındanyana koyarak THKO içinde yer aldı.

Vatan İçin Canını Feda Edenler DevrimcilerdirOnlar Bağımsız Vatan İçin Şehit Düştüler!

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 99

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 10: Yürüyüs 309

Oligarşi suçlarını ve adaletsizliğinihukuk perdesi ardında gizler. Faşiz-min hukukunda, “Zaman aşımı”uygulaması, halkı katleden katillerve soyan hırsızlar için her zaman birkoruma duvarı olmuştur. Zaman aşı-mı halka karşı suç işleyen işken-cecilerin, katillerin burjuva hukukueliyle kurtarılmasının yöntemle-rinden biridir. AKP faşizmi de, ken-dinden öncekiler gibi, yandaşlarınıkoruyup kollamak için, yargının ken-dilerine sunduğu “zaman aşımı” yön-temini çok iyi kullandı. Katilleri veişkencecileri akladı, yağmacıları vehırsızları kurtardı.

Ülkemiz tarihinin utanç sayfala-rına ve hesap defterlerine “SivasKatliamı” olarak geçen katliam, 2Temmuz 1993’te gerçekleşti. 20 yıldırgöstermelik olarak süren dava, AKPfaşizminin yargısı tarafından, 13 Mart2012 günü “zaman aşımı” gerekçe-siyle düşürüldü ve katiller cezasızbırakıldı. Bu dava ile de, o çok öv-dükleri “Hukuk Devleti”nin, “Hu-kukunun üstünlüğü” ilkesinin, ”Yargıyoluyla hak arama”nın ne anlamageldiğini, hukukun, egemenlerin elin-de baskı ve sömürüyü kolaylaştırmaaracı olduğunu gördük bir kez daha.

Katilleri koruyan ve aklayan, halkdüşmanlarını cezasız bırakan yargımeşru değildir. AKP’nin yargısı, 5kişi ile ilgili, suç tarihi itibarıyla 15yıllık “zaman aşımı” süresini dol-durduğu gerekçesiyle, 35 aydın vesanatçının diri diri yakıldığı Sivaskatliamı davasını düşürdü. Mahkemeheyeti, davanın düşürülme gerekçesiniaçıklarken bile katil devleti korumayadevam ediyordu. “İnsanlık suçundazaman aşımı olmaz ancak bu suçuişleyenler kamu görevlisi değil siviloldukları için davanın düşmesine

karar verildi” diyerekbir yandan yargılananları, arananlarıaklarken diğer yanda da gerçek suç-luları gizliyordu.

Erdoğan Katillerin Aklanmasına Çok Sevindi

Başbakan Erdoğan, Sivas katliamıdavası için “zaman aşımı” kararı ve-rildiği haberini büyük bir sevinç vemutlulukla karşıladı. Hiç yüzü kı-zarmadan, sanki halkımıza müjdelibir haber veriyor gibi, insanların acı-larıyla alay edercesine, “Milletimiziçin, ülkemiz için hayırlı olsun.”diye açıklama yaptı. Ardından, “Si-vas’a gidişimizde 18-19 yaşındakikızlar yanımıza gelip babalarınınhaksız yere idama mahkum oldu-ğuyla ilgili ağlıyor. Tek taraflı bak-mayı doğru bulmuyorum” diyerekkatilleri aklamaya devam etti. Mademhaksızlık Erdoğan’ı bu kadar duy-gulandırıyor o zaman soruyoruz: Ma-dımak otelinde diri diri yakılarakkatledilen 35 insanın ailesi, çocukları,eşleri yok muydu peki? Onların ya-kınları haksız yere katledilmemişlermiydi? Erdoğan bunlarla ilgilenmiyor.O, katiller ve yakınları için adaletistiyor yalnızca.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ise;daha düne kadar, Madımak otelinde35 kişiyi yakan katilleri savunanavukatlarla aynı parti içindeydi. On-ların belediye başkanlıklarını, mil-letvekilliklerini, il-ilçe başkanlıklarını,meclis üyeliklerini destekleyen ken-disi değilmiş gibi riyakarca yaptığıaçıklamada şöyle dedi: “Bu olay,yakın siyasi tarihimizin en acı veen utanılacak olaylarından birisidir.Bunun bütün veçheleriyle ortaya

çıkartılması lazım. Bu olay tam ay-dınlatılmamıştır, tam aydınlatılmasıgerektiği kanaatindeyim.’’

Başbakan Yardımcısı Arınç açık-lamalarında tepkiyi yumuşatmak için;dönemin yöneticilerine soruşturmabaşlatılabileceğini işaret ederken, Kül-tür Bakanı Günay, “Karar kamu vic-danını incitmiştir. Bir Türkiye Cum-huriyeti yurttaşı olarak derin bir acıduyuyorum. Çünkü bir kitleye karşıtopyekün hiçbir ayrım yapılmaksızıntoptan hedef gösterilerek yapılmış birsaldırı, insanlık suçudur” dedi.

Bırakın bu kepazeliği, ikiyüzlüriyakarlığı. Her karardan sonra halklaalay eder gibi bu tür açıklamalaryapmanız, timsah gözyaşları dök-meniz moda oldu. Artık kimse inan-mıyor.

Siz, ellerinize bulaşmış buncakandan sonra, aç ve açık bıraktığınız,ezip, aşağıladığınız milyonlarca insanvarken “vicdan”dan söz edemezsiniz.“Utanmak”tan ve “acı”dan bahse-demezsiniz. Katillerin elini soğut-mayan da, onları destekleyen de, ko-ruyan da, besleyen de sizsiniz. Budavayı sizin hukukunuza göre sizinyargınız kapatabilir ama halkın hesapdefterinde kapanmayacak bu dava.

Sivas DavasındaYargılananlar Bir GrupGerici, Dinci, Faşistti!Asıl SorumlularYargılanmadı

Sivas katliamı davasında meseleyesadece davanın düşürülmesi olarakbakmak eksik ve yanlıştır. 20 yıldırdevam eden bu davada Sivas katlia-mının asıl sorumluları yargılanmadı.Binlerce kişilik saldırgan güruhu ora-ya toplayanlar, onlara emir verenler,

Halka Karşı İşlenen Suçlarda Zaman Aşımı Yoktur

Er Ya da Geç Halkın Adaleti Hesap Soracak

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 110

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Ankara

Page 11: Yürüyüs 309

katliamı planlayanlar yoktu bu da-vada. 1993’ün 2 Temmuz’unda, ik-tidarda olan DYP-SHP koalisyonu,ordunun başındakiler, poliste sorumlumüdürlüklerde, görevlerde olanlardıasıl sorumlular. Sivas katliamını ya-panlar, kısacası bu ülkeyi yöneten-lerdi. Ama bunlar yargılanmadı.“Devleti aklamak” için binlerce katilarasından küçük bir grup kurban se-çildi. Bu gün zamanaşımı ile aklanansadece bu küçük gruptur. Gerçek ka-tiller, ellerinde 35 insanın kanıylaserbestçe dolaşıyor.

Göstermelik bir yargılamanın ol-ması gerekiyordu. Hızla dava açıldı.Katliam 2 Temmuz’da oldu, 22 Tem-muz’da da alelacele iddianame ha-zırlandı. Davanın delillerini karartma,üstünü kapatma girişimleri ilk andanitibaren başladı. 19 yıl boyunca mah-keme oyalandı. Sözde davada ara-nanlar listesi çıkardılar. Ne listede-kileri buldular ne de bu işi planla-yanlar ortaya çıkarıldı. Bulduklarınıda biçimsel olarak yargıladılar veçoğu zaman aşımından salıverildi.Yerleri yurtları bilinmesine rağmenyurtdışına kaçmalarına göz yumuldu.Arananlardan evlenenler, askere gi-denler, ehliyet alanlar oldu ama devlethiçbirini yakalamadı. Hiçbir devletyetkilisi de soruşturmaya uğramadı.İki kişi bir araya geldiğinde örgütkurmaktan yargılayan, dergi okuyana,bilet satana örgüt üyeliğinden onlarcayıl ceza veren oligarşi, 35 insanınkatledildiği bu davayı özellikle örgütkapsamı dışında tuttu.

Sivas Katliamının Sorumlusu Devlettir! Devlet Hesap Verecek!

Katliamdan kısa bir süre sonrakatliamın bütün ayrıntıları ortayaçıktı. Sivas’ta, Pir Sultan AbdalKültür ve Sanat Şenliği’ne saldırınınaylar öncesinden planlandığı anlaşıldı.Katliamdan bir kaç ay önce Sivas’taÖzel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlıbir birim oluşturulduğu ve bu birimebağlı kontrgerilla elemanlarının, sal-dırı ve katliamda başı çeken MilliGençlik Vakfı’nda defalarca toplan-

dıkları, Katliamdan bir hafta önceKonya’dan, Kayseri’den, İstanbul’dangruplar halinde getirilen gericilerin,faşistlerin MGV yurtlarına yerleşti-rildikleri, Belediyenin, tamirat ba-hanesiyle otelin önüne ve şehrin mer-kezindeki uygun yerlere bol miktardakaldırım taşları yığdığı çıktı ortaya.

Bu nedenle, polisin, askerin, hü-kümetin bilgisi dahilinde adım adımörgütlenen Sivas katliamını sadece“şeriatçıların” işi gibi görmek vegöstermek yanlıştır. Oligarşinin tümkesimleri, bu katliamın içinde açıkçayer almışlardır. Madımak oteli ya-narken, polisin, ordunun ve hükü-metin tavrı, katliamın devlet ope-rasyonu olduğunu göstermiştir. Ben-zini döken, ateşi tutuşturan kendilerine

İslamcı, Müslüman diyen yobazlardırfakat bu ülkedeki gerici, dinci, faşistörgütlenmeler, devlet eliyle kurulmuşve hiçbir zaman devletten bağımsızolmamıştır. Devlete maşalık göreviniüstlenmişlerdir.

Sivas katliamı, oligarşinin linçsaldırılarının en boyutlu örneklerindenbiridir. Katliamın sorumlusu devlettir.Katil devlettir. Diri diri yakanlar veyaktıranlar, onları savunanlar ikti-dardadırlar. 35 insanın diri diri ya-kıldığı katliamdan sonra DYP-SHPHükümetinin Başbakanı Tansu Çiller,“Çok şükür, otel dışındaki halkımızbu yangından zarar görmemiştir!..Halktan kimsenin burnu kanama-mıştır ve ölenler de çıkan yangındanboğularak ölmüşlerdir. Olayı bu ka-

Sivas davasında katilleri savunan avukatlar bugün AKP vedevletin içinde köşe kaptılar. Aşağıdaki listede adı geçenavukatlar, ya devlet bakanı ya milletvekili, ya belediye başkanı,ya da il-ilçe başkanları olarak ihya edildiler.

Av. Celal Mümtaz Akıncı: Afyon Barosu Başkanı ve AKP oylarıylaAnayasa Mahkemesi üyesi.Av. Hayati Yazıcı: AKP’nin Devlet Bakanı.Av. Haydar Kemal Kurt: AKP Isparta Milletvekili.Av. Zeyid Aslan: AKP Tokat Milletvekili, Başbakan Erdoğan’ıneski avukatı.Av. Hüsnü Tuna: AKP Konya Milletvekili.Av. Burhanettin Çoban: Afyonkarahisar AKP’li Belediye Başkanı.Av. Faik Işık: Başbakan Erdoğan’ın ve Süleyman Mercümek’inavukatı.Av. İbrahim Hakkı Aşkar: 22. Dönem AKP Afyon Milletvekili.Av. M. Ali Bulut: AKP Maraş Milletvekili ve Anayasa Komisyonuüyesi.Av. Bülent Tüfekçi: AKP Malatya İl Başkanı.Av. Halil Ürün: AKP Afyon Belediye Başkan adayı.Av. Mevlüt Uysal: AKP İstanbul Başakşehir Belediye Başkanı.Av. Nevzat Er: Eski AKP Eminönü Belediye Başkanı.Av. Suat Altınsoy: AKP Konya İl Başkanı Yardımcısı.Av. Tayfun Karali: İstanbul Büyükşehir Belediyesi DarülacezeMüdürü.Av. Ferruh Aslan: İstanbul Büyükşehir Belediyesi Basın YayınMüdürü.Av. Ali Aşlık: Eski AKP İzmir İl Başkanı.Av. Reşat Yazak: Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Üyesi. Av. Şevket Kazan: Eski RP vekili ve Adalet Bakanı

Madımak Katillerini Savunan Avukatlar AKP’de

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 111

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 12: Yürüyüs 309

dar büyütmek yanlış, bir futbol ma-çında da bu kadar insan ölebilirdi”diyecek kadar katliamcı yüzünü gös-termiştir. 35 aydın ve sanatçıya sınıfkinini kusuyor. Onları halktan say-mıyor. Katliamı aklıyor.

1991-1995’li yıllar, şehirlerde, kır-larda, infaz ve kaybetmelerin, katli-amların en yoğun olduğu yıllardır.Sivas katliamı da işte böyle bir ortamdagerçekleşti. İnfazlarla, işkencelerle,kaybetmelerle devrimci mücadeleyibastırmaya çalışan oligarşinin halka,özel olarak da Alevi halka gözdağıydı.Aynı zamanda, halkı birbirine düşürmeplanıydı. O gün bu gün oligarşi, değişikboyutlarda onlarca saldırıyla hala kat-letmeye devam ediyor. Sivas’ta yakılanilerici düşünceydi, düzen muhalifle-riydi. 35 insanı Madımak otelinde ya-kanlar 6 devrimci tutsak kadını ha-pishanelerde diri diri yaktılar, dörtduvar içinde kimyasal silahlarla kat-lettiler devrimcileri.

Çorumlar, Maraşlar, Sivas, Gazi,Ümraniye, Ulucanlar, 19-22 Aralık...tüm katliamlar ilerici, demokrat, muhalifgüçleri susturmak, sindirmek için ya-ratıldı. Hala yanıyor insanlarımız, ay-

dınlarımız. Hiç durmuyor bu ülkeninaydınlarının, ilericilerinin, Aleviler’inyakılması, katledilmesi. Aleviler’in bü-yük bir çoğunluğunun desteğini alan,“sosyal demokratlar” da o döneminiktidar ortağı olarak bu katliamın orta-ğıdır. Birinci dereceden sorumlusudur.Sivas katliamı onların maskelerini dü-şürmüş, gerçek yüzlerini göstermiştir.Bu nedenle, bu gün Aleviler’in yeribirlikte hesap sormak için zulme karşıdirenen devrimcilerin yanıdır. Aleviliğintarihi zulme boyun eğmeme tarihidir.Zulme karşı direnme tarihidir.

35 aydın ve sanatçıyı yakanlar,bugün ülkeyi yönetmeye devam edi-yorlar. Onlar iktidar koltuğundalar,ordunun, polisin en tepesindeler.Onlar gerici örgütlenmelerin, tarikat-ların başındalar, içindeler. Bu neden-ledir ki; Sivas davasını ne zamanaşımı bitirilebilir ne üç beş gericiyeverdikleri cezalar. Çünkü; halka karşıişlenen suçların zaman aşımı yoktur.Üç-beş sene ceza ile kurtulamaya-caklar. Sivas katliamını bitirmek veunutturmak isteyenler yanılıyorlar.Er ya da geç halkın adaleti yapışacakyakalarına, hesap verecekler, bedeliniödeyecekler.

AKP Faşizmi, Adalet

İsteyenlere SaldırıyorBaşbakan Erdoğan; Bir yandan

Sivas davasının zaman aşımı için“Milletimiz için, ülkemiz için hayırlıolsun.” Derken diğer yandan kararıprotesto edenler için “Ankara‘daAdliye Sarayı’nın önünde gösteriyapmak suretiyle belli bir ideolojininborazanlığını yapmanın doğru oldu-ğunu düşünmüyorum” diyordu.AKP’nin polisi de Erdoğan gibi dü-şündüğü için azgınca saldırdı kararıprotesto eden kitleye.

13 Mart günü, Sivas katliamı da-vasının düşürülmesinin ardından An-kara Adliyesi önünde bekleyen kitlekarara tepki gösterdi. Atatürk Bulvarıtrafiğe kapatıldı. Protestolar Kızılay’dason buldu. Polis, karara tepki gösterenkitleye biber gazı ve tazyikli suylasaldırdı. Kitle, “Zaman Aşımına Ha-yır, Adalet İstiyoruz’’ sloganlarıylapolise taş ve sopalarla karşılık verdi.Çok sayıda kişi yaralandı.

DİSK Genel-İş Sendikası aracındankatliamda hayatını kaybedenlerin isim-leri okundu. Okunan her isimin ardındankitle ‘’burada’’ karşılığını verdi.

Antalya’da Manavgat ilçesindeDeğirmenözü ve çevresindeki köylerile Isparta’nın Darıbükü Köyü’ndeHES projelerine karşı bölgeleri tanımave bilgilendirme çalışmaları başla-tıldı.

7 Mart’ta Değirmenözü Köyü’negiden Halk Cepheliler, HES projesininuygulanacağı alanı yerinde gördüler.Ardından köyün gençleriyle sohbetederek, HES’lerin kuruluş amacı an-latıldı. Ertesi gün köylülerle konu-şularak, 2 bin adet su kaynağınınHES vasıtasıyla talana açıldığı, bun-ların tamamının yapılması halindebile enerji ihtiyacının ancak bindedokuzunun karşılanabileceği anlatıldı.Sohbetin ardından, HES projelerininnasıl katliama dönüştüğünü anlatan“Gökyüzü Ağlamazsa Yeryüzü Gül-mezmiş” isimli belgesel izlendi.

8 Mart günü Yeşilbağ Köyü’ne

de gidildi. HES inşaatının yapılacağıalana gidilerek tespit çalışması ya-pıldığı sırada, köylüye haber verme-den maden arama çalışması yapanbiri mühendis 4 kişiye rastlanıldı. 4kişinin köylüye teşhir edilmesininardından köye dönülerek 20 kişiylebir sohbet gerçekleştirildi. Akşamda 20 kişi ile belgesel izlendi.

İbişler Köyü’nde akarsu üzerineküçük çaplı bir HES yapıldığı gö-rüldü. Bu küçük HES’in dahi ağaçkatliamı, suların kirlenmesi ve ağaç-ların kurumasıyla yarattığı tahribatböyleyken; kurulması düşünülen 230HES’in bölgeyi ne hale getireceğikonuşuldu.

Darıbükü Köyü Muhtarı ile ko-nuşuldu. Muhtar, mücadele etmekgerektiğini ama yalnız olduklarınıbelirterek; köylerinin, yaşamlarınınve doğanın bozulmasına karşı sonuna

kadar mücadele edeceklerini söyle-di.

9 Mart’ta ise Çaltepe Köyü’negidilerek, öğlen namazı sonrası 25köylüyle ağaçların altında küçük birtoplantı gerçekleştirildi. Çayeli ilçe-sinin HES öncesi ve sonrası halininfotoğraflarını gören köylüler, müca-dele etmenin önemini anladıklarınısöylediler. Köyler arası bir toplantıdüzenlenmesinin gerektiğini, düzen-lenirse katılacaklarını söylediler.

Suyumuzu, Toprağımızı, Ormanlarımızı Kaybetmek İstemiyorsak, Örgütenelim!

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 112

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 13: Yürüyüs 309

Sivas’ta CanlarımızYanarken MüdahaleEtmeyen Devlet, KararıProtesto Eden EdenlereSaldırmada Engel Tanımadı

13 Mart günü saat 09.30'da Dev-rimci Alevi Komitesi, Pir Sultan Ab-dal Kültür Derneği ve çeşitli demo-kratik kitle örgütleri Ankara Adliyesiönünde toplandı. Mahkeme sırasındadışarıda binlerce kişi mahkemeninsonucunu bekledi. Pir Sultan AbdalKültür Derneği üyeleri, aydın ve sa-natçılar Sivas katliamını ve devletiteşhir eden açıklamalar yaptılar.Devrimci Alevi Komitesi “AleviyizHaklıyız Kazanacağız” yazılı pan-kartla Ankara Adliyesi önünde yeraldı.

Mahkemenin Sivas katliamı da-vasını zaman aşımına uğratmasınınardından Devrimci Alevi Komitesive diğer devrimci örgütler yolu ka-patarak Kızılay'a doğru yürüyüşegeçmek istedi. Sivas katliamı dava-sının hesabını sormak için Kızılay'ayürüyüşe geçen kitleye devlet “hemyakar katlederim hem de hesabınıvermem” diyerek “dağılın” uyarısıdahi yapmadan panzeri, TOMA’sı,tazyikli su ve gaz bombalarıyla sal-dırdı.

Sivas katliamı davasının hesabınısormak için orada bulunanlar, AnkaraAdliyesi önünden Opera’ya doğrupolisin saldırılarına cevap vererekilerlediler. Daha sonra Numune Has-tanesi’nin olduğu caddeye geçen dev-rimcilere, polis sürekli gaz bombasıve tazyikli su ile saldırmaya devametti. İbn-i Sina Hastanesi önündenKurtuluş Parkı'na doğru inen dev-rimciler, Kolej Meydanı’na doğruilerlediler. Kolej Meydanı’nın trafiğikapatarak polisle çatışıp ilerleyendevrimciler sık sık öfke dolu sloganlarattılar. Pir Sultan Kültür Derneği Ge-nel Merkezi önüne gelen devrimciler,buradan Yüksel Caddesi’ne geçerekeylemi iradi olarak bitirdiler. Eylemyaklaşık iki saat sürdü.

Akşam saat 17.30'da Ankara Yük-sel Caddesi'nde bir araya gelen Dev-rimci Alevi Komitesi, ESP, BDP,

SDP, EMEP, EHP, İHD Ankara Şu-besi, Pir Sultan Abdal Kültür Derneğive DHF, hem Sivas katliamı davasınınzaman aşımından düşürülmesini, hemde dava sonrasında Ankara sokakla-rında AKP polisinin halka saldırılarınıteşhir etmek için bir açıklama yaptı.

Yakan da Aklayanda Devlettir

Sivas katliamı davasının zamanaşımına uğratılarak katillerin korun-ması üzerine 16 Mart günü TaksimTramvay Durağı’nda Halk Cephesitarafından eylem yapıldı. 25 kişininkatıldığı eylem, Ayhan Efeoğlu içinyapılacak eyleme katılmak üzere bi-tirildi.

Sivas KatliamınınHesabı Sorulacak!

Cepheliler, Okmeydanı AnadoluKahvesi bölgesinde, Sivas katliamıkatillerini koruyan dava kararını pro-testo etmek için 16 Mart’ta bir eylemyaptı. Anadolu Kahvesi'nde yolu mo-lotoflarla trafiğe kapatan Cephe'liler,"Sivas'ta Katleden Devlettir HesabınıSoracağız! DHKC" yazılı pankartıasıp caddeyi ateşe verdiler.

Yoldan araçlarıyla geçenler kornaçalarak ve zafer işareti yaparak ey-leme destek verdiler. Yaya olarakkaldırımda bekleyen insanlar da alkışve ıslıklarıyla Cephe'lileri selamla-yarak eyleme destek verdiler. AKP'ninkatil, korkak polislerinin gelmesininbeklenmesine rağmen, gelmemeleriüzerine eylem iradi olarak bitirildi.

Zaman Aşımı KararıAlanlar KatliamınSuç Ortaklarıdır

18 Mart günü Esenyurt Kıraç Ku-ruçeşme'de, Kuruçeşme Halk Komi-tesi tarafından zaman aşımı kararınıprotesto etmek için yürüyüş yapıldı.Kuruçeşme Otobüs Durağı önündetoplanan halk, Sümbül Caddesi so-nuna kadar “Kuruçeşme Halk Ko-mitesi” imzalı “Yakan da Aklayanda Devlettir” yazılı pankartın arka-sında yürüyüşe geçti.

Yürüyüş boyunca atılan sloganlarve yapılan konuşmalarla katledeninde, aklayanın da devlet olduğu halkaanlatıldı. Yürüyüş boyunca halkıncamlardan ve balkonlardan alkışlarve ıslıklarla destek verdiği görüldü.Eyleme 100 kişi katıldı.

SİVAS KATLİAMININSORUMLUSUDEVLETTİR!

Ankara’da Sivas katliamı dava-sının kararını bekleyenlere yönelikyapılan saldırı ve mahkemenin verdiğikarar Bursa’da Halk Cephesi tara-fından 18 Mart günü meşaleli yürü-yüşle protesto edildi.

Bursa Teleferik/Akçağlayan Ma-hallesi’nde toplanan Halk Cephelilermahalle içinde megafonla duyuruyaparak, eylem çağrısı yaptılar. Saat19.00’da cemevi yanında toplanankitle “Sivas Katliamı Zaman Aşımıile Unutturulamaz Sivas KatliamınınSorumlusu Devlettir! Halk Cephesi”pankartı açarak meşalelerle, kızıl fla-malarla mahalle içinde yürüdüler.Sloganlar atılarak, Teleferik yol ağzınakadar yüründü. Burada Halk Cephesiadına yapılan açıklamanın ardından45 kişilik kitle tekrar cemevi önünesloganlar eşliğinde yürüyerek eylemiburada bitirdi.

Zaman AşımıKararını Tanımıyoruz

17 Mart günü Taksim’de, Pir Sul-tan Abdal Kültür Derneği öncülü-ğünde, Devrimci Alevi Komitesi, Al-evi kurumlar, demokratik kurumlarve bazı siyasi partilerin katılımıylaeylem yapıldı.

Beyoğlu Tünel mevkiinde topla-nan kitle Taksim’e doğru yürüyüşebaşladı. Sloganlarla Taksim'e yürüyenkortejde Devrimci Alevi Komiteside “Davamız Mahşere KalmayacakKatillerden Hesap Soracağız” pan-kartıyla yerini aldı.

Mücadele Birliği, ESP, TKP, Aka-Der gibi dernekler ve siyasi partilerde pankart ve dövizleriyle katılarakdestek verdiler.

YAKAN DA AKLAYAN DA DEVLETTİR

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 113

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 14: Yürüyüs 309

Halk Cephesi üyeleri, 17 Martgünü AKP'nin “Kentsel DönüşümProjesi”ni protesto etmek üzere, İs-tanbul Büyükşehir Belediyesi önünde250 kişinin katılımıyla eylem dü-zenledi.

Halk Cephesi, gecekondu ma-hallelerinde, yıkımlara karşı halkınörgütlü gücünü yaratmak amacıylayıkımlara karşı halk komiteleri ku-rarak, güçlü bir direnişin öncülüğünüyürütüyor. Bu doğrultuda sempoz-yum düzenleyen, yeni kurulan ma-hallelerde komiteler kuran Halk Cep-hesi, AKP’nin halk düşmanı yüzünügöstermek ve halkın tepkisini olmasıgereken yere yöneltmek amacıyla bireylem düzenleyerek, yıkımlara karşıbir kampanya başlattığını duyurdu.

17 Mart’ta İstanbul’un çeşitli ma-hallelerinden gelen Halk Cepheliler,İstanbul Büyükşehir Belediyesi önündetoplanarak, “Yıkımlara Karşı BirleşelimDirenelim İktidara Halkın YenilmezGücünü Gösterelim” ve “Zengine Ta-pusuz Villa, Yoksula Polis, Zabıta,Mafya Evlerimizi Yıktırmayacağız”pankartları ile “Evimizi Yıkanın Vil-lasını Yıkarız”, “AKP Bir Milyon EviYıkacak Yıkımlara Karşı BirleşelimDirenelim” dövizlerini taşıdılar.

Basın açıklaması yapan Halk Cep-heliler, “Yasalara uygun değil diye hal-kın iki göz kondusuna göz diken devlet,yanı başındaki kaçak villalara göz yu-muyor, tekellerin çıkarları için yenigökdelenlerin yapımı için tek gecede

imar yasaları çıkarmaktan geri dur-muyor. Bütün bunların yanında, su,elektrik, kanalizasyon gibi temel so-runları hala çözülmemiş olan halk, sal-gın hastalıklarla boğuşuyor, damı akanevlerde yaşam mücadelesi veriyor. Hal-kın sorunlarını çözmek için örgütlen-meyen devlet, tüm gücünü bu halkısindirmek, evlerini yıkmak için seferberediyor.” dediler.

Van depremini bahane edenAKP'nin, “İktidarı kaybetmek pahasınada olsa, tapulu tapusuz 1 milyon eviyıkacağız” diyerek halk düşmanlığınıkanıtladığını ifade eden Halk Cepheliler,“Şimdiye kadar direnişimizle oligarşiyeyıkımlar konusunda birçok kez geriadım attırdık. Yine bu bilinçle yıkımlarakarşı omuz omuza duracak ve evlerimiziyıktıklarında, yerine yenisini yapmakdâhil, her şekilde direneceğiz.” diyerekaçıklamalarını bitirdiler.

Yarım saatlik oturma eylemiyle de-vam eden eylemde bir villa maketi deyakıldı. Ardından İdil Tiyatro Atölyesi“Yıkım Var” adlı oyunlarını oynadı.Son olarak Grup Yorum Korosu şarkı-larla eyleme destek verdi. Eylem ha-laylar çekilerek bitirilirken, kampanyaçalışmalarının sürdürüleceği belirtildi.

Halk Cepheliler, 16 Mart günü deEsenyurt Yeşilkent Mahallesi Amas-yalılar Caddesi ile Uğur Mumcu Cad-desi’nde “Evimizi Yıkanın VillasınıYıkarız Halk Cephesi” imzalı 6 taneyazılama yaptılar.

Yıkacağız Diyorlar, GelsinlerBiz Varız Halkın ÖrgütlüGücüyle KarşılayacağızOnları

Armutlu’da yıkım tehdidine karşıörgütlenme çalışması yapan 5 Cephe-

Gerekirse Yıktıkları Evlerin YerineYenisini Yapacak Ama Bizi Şehir

Dışına Sürmelerine İzin Vermeyeceğiz

İstanbul’da Esenyurt Kıraç Ku-ruçeşme'de 18 Mart günü Yürüyüşdergisinin toplu dağıtımı yapıldı.Kapı kapı dergi dağıtan Halk Cep-helilere halkın ilgisi yoğundu. Halklasohbetlerin edildiği dağıtımda toplam40 dergi halka ulaştırdı.

İzmir’de ise Yürüyüş dergisiokurları 18 Mart günü BademlerKöyü’nde ve Güzeltepe Mahalle-si’nde Yürüyüş dergisinin tanıtımınıyaptılar. Halka, AKP’nin ağır sağlıksorunları olan özgür tutsak YaseminKaradağ’ın, Güler Zere gibi katle-

dilmek istendiği anlatıldı. Sosyaliz-min öldüğü naralarının atıldığı budönemde, emperyalizme karşı 300bin yürekle Bağımsız Türkiye demekiçin Grup Yorum konserine katılımçağrısı yapıldı. Toplam 85 dergihalka ulaştırıldı.

Yürüyüş Umudun Sesini Halka Ulaştırıyor

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 114

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 15: Yürüyüs 309

linin tutuklanmasının ardından, Ar-mutlu’da kurulan direniş çadırı, "Yı-kımlara ve Tutuklamalara Karşı AçlıkGrevindeyiz" duyurusuyla devam edi-yor.

17 Şubat’ta mahallenin girişine ku-rulan çadır bir ayını geride bırakırken,mahalle halkının ziyaretleri eksik ol-muyor. Eylemin 27. gününde yıkımlarakarşı bildiri dağıtılarak, 17 Mart’ta İs-tanbul Büyükşehir Belediyesi önünde

yapılacak eyleme çağrı yapıldı.Duyuru, evler kapı kapı gezi-lerek de yapıldı. Direnişin 28.gününde mahalleden bir kişisatın aldığı odun sobası ile se-maveri direniş çadırına getirdi.Çadır, Armutlu halkını birleş-tirme ve yıkımlara karşı bilinçlihale getirme işlevini görmeyedevam ediyor.

Evimiz Barkımız HerŞeyimizdir YıkanınOcağını Söndürürüz

Gazi Halk Cephesi, yıkımlara karşımahallede çalışmalar yürütmeye devamediyor. Sekizevler ve Mezarlık bölge-sindeki gecekonduların bulunduğu yer-lerde “Evimizi Yıkanın Villasını Yı-karız-Halk Cephesi” yazılamaları ya-pıldı.

18 Mart günü Pazar Caddesi so-nunda bulunan parka, yıkımlara karşıçadır kuruldu. Çadırın kurulduğu akşamtürküler söyleyen Halk Cepheliler’ihalktan ziyaret edenler oldu. Geç sa-atlere kadar mahallenin yaşlı insanla-rıyla çadırda oturulup sohbetler edildi.Ertesi sabah mahallelilerin getirdiğikahvaltılıklarla hep birlikte kahvaltıyapılıp, paylaşımın bir örneği gösterildi.Çadırda imza toplandığını duyan ge-cekondu halkı imza atmak için çadıragelmeye başladı ve kısa sürede onlarcaimza toplandı.

Halk Cephesi’nin yıkım karşıtı kam-panyası dahilinde 10 gün kurulu kalacakçadırda yapılacak program ile halkaAKP’nin yalanları teşhir edilecek vebarınmanın hak olduğu anlatılacak.

Burjuvazi, sanatı üstün, özel ye-tenekleri olan, erişilmez insanlarınyapabileceği bir şey olarak tanıtıyor.Oysa sanat, bin yıllardır halklarındili olmuştur. Sanatın ortaya çıkışınabaktığımızda, üretim faaliyetininiçindeki insanın acılarını, sevinçlerini,kendini hayatın içerisinde nasıl varettiğini anlatma çabasından doğdu-ğunu görürüz.

Sanatın en önemli dallarındanbiri olan müzik de, halkımızın ken-dini anlatmakta kullandığı etkili biraraçtır. Türkülerimiz halkı anlatır.Halkın duygularını, düşünce tarzınıtüm çıplaklığıyla gözler önüne serer.

Halk için halkla birlikte savaşı-yoruz. Sanatımız da halk içindir.Halkın özünü oluşturan halk sanatınıdaha da ilerletmek, yeniyle harman-layarak halka kendi gücünü göster-mektir amacımız. Bunu başarmanınilk adımı da halkı tanımaktır. "Halktürküleri halkı anlama klavuzudur"diyemeyiz elbette. Çünkü halk, tekbaşına türkülerle anlatılamayacakkadar büyük bir deryadır. Ama yinede türküler halkın yaşamını görme-miz için bize ışık tutar.

Halkımız kendi yaptığı türkülerdeyeri gelir ekinini, buğdayını, hay-vanını; yeri gelir sevdasını, hasretini,isyanını anlatır. Yani halk, kendi ya-şamında belirleyici olan neyse, onuanlatır aslında. Tarlasındaki ürüneyağmur vurur, onun acısıyla türküyakar; sevdalanır, dağlara taşlaraanlatır sevdasını. Halk türkülerindekibenzetmelerin çoğunlukla bitkilerdenve hayvanlardan oluşması, halkıntemel geçim kaynağının tarım vehayvancılık olmasından kaynaklıdır.

Alay edilsin diye yazılmamıştıro türküler. Halkımız o sözlerle ağlar,coşar, sevinir. Eğer o türküler bu-günlere kadar gelebilmişse, halkınyüreğinde bir yeri olduğu içindir.

Halk türküleriyle alay etmek,halkla alay etmektir. Halktan kopukolanlar, kendini halktan üstün gö-renler ancak böyle yaparlar. Onlar,burjuvazinin "modernizm" adı altındadayattığı yozluğa teslim olanlar, hal-kına yabancılaşanlardır.

Halkı aşağılayanlar, halktan kor-kanlardır. Bu derin korkunun nedeni,düzenlerini yıkacak olanın halk ol-masıdır.

Yenilik adı al-tında halkı inkâredenler kaybede-

ceklerdir. Burjuvazi yozluk demektir.Halk kültürünü eğlence aracı ol-maktan öte görmezler.

Yaratan, mücadele ve halktır, bizyalnızca onu düzenleriz. Hiç bir mü-zik türünü küçümsememeliyiz. Hal-kın yarattıkları olmasaydı, yaratı-lanları anlatan türküler de olmazdı.Bundan 600 yıl önce Şeyh Bedrettinönderliğindeki halk "eşitlik, kardeş-lik, hakça düzen" şiarıyla ayaklan-mamış olsaydı, bugün Şeyh BedrettinDestanı diye bir şey de olmazdı.Halk; gelenekler değerler yaratmışve yarattıklarını da söze, besteyedökmüştür.

Halk kültürümüzün hazineleriniburjuva sanatının zavallı paçavra-larıyla karşılaştırmak ve değiştirmekboş bir çabadır.

Devrimcilere düşen görev; halkıntürkülerini yaşatmak ve geliştirmektir.Halk türkülerini yepyeni düzenle-melerle de söyleyebiliriz ama özünüinkar etmeyiz, unutmayız. Temelsorun "kimin için?" sorusunun ce-vabıdır. Halk için yapılan her şeybizimdir. Reddeden, küçümseyen,dalga geçen burjuvazidir.

Halk İçin Yapılan Her Şey Bizimdir

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 15

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 16: Yürüyüs 309

İstanbul Esenyurt'ta bir alışverişmerkezi inşaatında çalışan işçilerinkaldığı çadırda çıkan yangın sonucu11 işçi hayatını kaybetti.

Yaşanan açık bir katliamdı. Bel-geliydi de üstelik.

Yangının çıktığı şantiyedeki işçiler10 kişilik çadırlarda 35 kişi kalı-yordu. Bu kadar da değil elbette Al-man 'devleri' ECE ve DWS firmalarıile Finansbank, İş GYO ve Kayıİnşaat'ın inşa ettiği Marmara Park,inşaat işçilerine ağır çalışma koşullarıdayatıyordu.

Ortaya çıkan tepkiler ve katliamaduyulan öfke karşısında BaşbakanTayyip Erdoğan, şunları söyledi: "Yok-sulun, garibanın, işçinin, emekçinin,alınteriyle geçinen insanın hayatıhiç ama hiç ucuz değildir. Milyarlarcaliralık yatırımlar yapanların, milyar-larca liralık karlar elde edenlerin,alınteriyle geçinen işçilerin güvenli-ğini bu kadar hiçe saymasını aslakabul etmeyiz, edemeyiz."

Tayyip Erdoğan, “bu olayda so-rumluluğu bulunanların, en kısasüre zarfında adalete teslim edile-ceğini” kaydederek "Çalışma Ba-kanıma da dün akşam bu konuylailgili gerekli talimatları, yaptığımızbir toplantıda verdim. İş kazalarını,meslek hastalıklarını minimuma in-dirmek, iş ve işçi güvenliğini enideal şekilde tesis etmek için çokdaha kararlı tedbirleri hayata geçi-receğiz" diye konuştu.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-kanı Faruk Çelik ise Esenyurt'ta 11işçinin yanarak, boğularak hayatınıkaybettiği katliama ilişkin açık biritirafta bulundu: “Çadırda karşılıklıçıkış kapılarının olması gerekiyor.Bunun olmadığını yanmayan çadır-lardan gördük. Ayrıca malzemelerçok yanmaya müsait, yanıcı malze-meler”... AKP’li Bakan Faruk Çelik,yangın sonrası yaptığı açıklamalardaİşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Yasası’nadair eksikliklerden şikayet etti.

Konuşan sanki muhalefet partisininbir üyesi. Yasayı çıkaracak kim? AKP

değil mi? Tekellerin çıkarları içinmeclise dahi gerek duymayıp KanunHükmünde Kararnamelerle ülkeyi yö-neten AKP, iş halka, emekçilere gel-diğinde yasaların eksikliğinden sözediyor. Yalan söylüyorlar. Yasal mev-zuatı uygulayacak, uygulatacak daAKP’nin kendisidir. Kaldı ki yasaleksikleri bir kenara bırakalım. Kendiyasalarına dahi uymamaktadırlar.

"Bakanlığın sorumluluğu olmasın"diye bir çaba içine girmedikleriniifade eden AKP’li Bakan Çelik, “'Yazıkölene ' diye bir tabir vardır Anadolu'da.Keşke kardeşlerimizi kaybetmemiş ol-saydık. Yoksa diğer haklarla, cezalarla,müeyyidelerle ilgili ne varsa, bu yan-lışın içinde olan kim varsa onlar ce-zasını bulur. Onlar sorun değil ama,yazık ölene” diyor büyük bir pişkin-likle. Yalan söylüyor, düpedüz yalan.Sorumluluk kendilerinindir. Katil ken-dileridir. Elbette bundan önceki kat-liamlarda olduğu gibi bunun da üstünüörtüp unutturacaklardır.

Söyledikleri her sözle biraz dahabatıyor Amerikan işbirlikçisi AKPiktidarı. Halk düşmanı yüzünü ortayaseriyor, itiraf ediyor. “Sorumlularcezasını bulur bunlar önemli değil”diyor. Hayır önemli olan sorumlularıncezasını bulmasıdır. Halkın adaletibudur. Ancak AKP’nin adaleti “yazıkölene” deyip sorumluları yargılama-mak, dahası bize mezar olan yeni te-meller atmak, katillerimize ödüllervermektir.

Attıkları Temel Bizi MezaraGömmek İçin VerdikleriÖdül Katledilmemiz İçin

Ece Türkiye, Deutsche Bank’ınyatırım şirketi DWS ile Finansbank,İş GYO ve Kayı İnşaat işbirliği ileinşa edilen Marmara Park'ın temeli,1 Mart 2011 Salı günü Esenyurt Be-lediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, AKPEsenyurt İlçe Başkanı Şenay Değer,Ece Türkiye Genel Müdürü AndreasHohlmann, Finansbank Genel Mü-dürü Sinan Şahinbaş, İş GYO GenelMüdürü Turgay Tanes ve Kayı Hol-

ding Yönetim Kurulu Başkan Yar-dımcısı Orhun Kartal'ın da katıldığıbir törenle atılmıştı.

Ece Türkiye, Marmara Park'ı yap-tıran Alman firması ECE'nin Türki-ye’de taşeronudur. Şirket, 2000 yılından bu yana

Türkiye'de faaliyet gösteriyor. Onyılda Metrocity, Beylikdüzü Migros,CarrefourSA Maltepe Park, Ankara’daANKAmall, Antalya’da Antalya Mig-ros ve Eskişehir’de Espark AlışverişMerkezi gibi yatırımlarda bulunanEce Türkiye, Fethullah Gülen'e ya-kınlığıyla bilinen Eskişehir GirişimciSanayiciler ve İş Adamları Derneği(EGSİAD)'dan da 2009 yılında bizzatBaşbakan Tayyip Erdoğan'ın elinden"Yılın Yabancı Yatırımcısı" ödülünüalmıştı.”

Yine katliamın ortaklarından Kayıİnşaat’ta 2007 yılında bizzat BaşbakanTayyip Erdoğan’ın elinden ödül al-mıştı. Tayyip Erdoğan, Kayı İnşaat’aödül verirken şunları söylemişti:"Özel sektörümüzün ayağına ta-kılan her türlü prangayı çözeriz."

Katliamların, katilliğin bundandaha açık itirafı olabilir mi?

Nedir patronların ayağına takılanpranga? Maliyeti belirleyen her şey;çalışma koşulları, iş ve işçi güvenliği,yasal zorunluluklar.

Daha çok kar daha çok kar.Patronların sloganı budur. Ölümle-rimiz pahasına daha çok kar edecekler.AKP’de, onun Başbakanı Tayyip Er-doğan’da patronların, tekellerin önünüdüzleyecek.

Patronlar için yeni yasalar çıkar-tacak. Patronlara engel olan yasalmevzuatı uygulamayacak. Patronları

Esenyurt’ta 11 İnşaat İşçisi Katledildi KATLİAMINIZ BELGELİ, KATİLLER BELLİ

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 116

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 17: Yürüyüs 309

teşvik etmek için ödüller verecek, şaşaalıtemel atma törenleri yapacak. Ortayaçıkan katliamlarda, ölümlerimizde ise al-çakça “yazık ölene” diyerek, sorumluları,katilleri, sorumluluğu gizleyecekler.

AKP'nin yaklaşık 10 yıllık iktidarında10 bin 297 işçi yaşamını yitirdi. Tek birsorumlu yargılanmadı. Göstermelik ayyukaçıkan bir iki kişiyi bulup yine göstermelikcezalarla yüzlerce katliam örtbas edildi. İşte AKP’nin adaleti. Başbakan Tayyip

Erdoğan’ın ve Bakanı Çelik’in söyledikleriadaletsizliğin, halk düşmanlığının özetidir.Amaç tepkiyi, öfkeyi yatıştırmaktır.

Bir İşçinin Değeri 710 TLBize Bu Değeri BiçenlerinDüzenini Yıkalım

“KAYI İNŞAAT adlı şirketin aldığı iha-lede 'alt firma' olarak hizmet veren KaldemA.Ş ise, 11 canın hayatını kaybetmesinemal olan pazar gecesi, tazminat ve cezayükünden kurtulmak için ilginç bir adımattı. Kaldem AŞ, kendi bünyesinde çalışanişçilerin bir kısmının "sigorta girişi"ni yap-tırdı. Facia haberini saat 21.30 sularındaalan şirket, saat 22.40 sularında işçilerinkayıtlarını SGK'ya yaptırdı. SGK'nın buduruma nasıl izin verdiği ise ayrı bir skandalkonusu...” (Gerçek Gündem) İşçilerin kazadan önce işe başladığı

ortaya çıkarsa ödenecek ceza sigortalı ba-şına asgari ücretten ibaret kalacak. Bu dasigortalanmamış iki işçi için 1402 TL’dir. İşte AKP ve patronlar nezdinde işçinin

değeri. İşçilerin iş cinayetlerine kurban gitmesi

patrona “ucuza” değil “bedavaya” malolmaktadır. Hatta bu cinayetler patronapara bile kazandırmaktadır. Çünkü patroniş güvenliğine yatırım yapmayı “gereksizmasraf” olarak görmekte, bu yüzden deiş güvenliğine yapacağı harcamayı tasarrufedip kar hanesine kaydetmektedir!

Evet her şey açıktır. Katliam belgelidir;güvencesiz, esnek, sendikasız çalışma ko-şulları. Katiller bellidir; emperyalist veyerli tekelci patronlar ve onun iktidarıAKP.

Tekellerin, işbirlikçilerin düzenine karşıörgütlenmedikçe, mücadele etmedikçeölümlerimiz bitmeyecektir. Bu aşağılık,kapitalist düzeni yıkmadıkça daha çokacılar yaşamaya devam edeceğiz.

SGK İstatistiklerine göre, işkazaları sonucu ölümler 2008 yı-lında 865 iken 2010 yılında1.434’e ulaşmıştır. Bu veri ikiyılda ‘iş kazası’ sonucu ölen işçisayısının yüzde 70 oranında art-tığını göstermektedir. Henüz 2011yılı istatistikleri açıklanmamıştırancak, yaşanan ölümler göster-mektedir ki iş cinayetleri artışısürmektedir.

AKP’nin yaklaşık on yıllık ik-tidarı döneminde 10 bin 297 işçiyaşamını yitirdi. Ve yitirmeye de-vam ediyor. İşte değişik yıllardaakıllarda kalan, unutulmayan kat-liamlar:

- 2005, Balıkesir-Dursunbey’de-ki SENTAŞ şirketine ait madenocağında meydana gelen grizu pat-laması sonucu, 1 işçi öldü.

- 29 Aralık 2005, Bursa’daçalıştıkları fabrikanın kapıları üze-rine kilitli olduğu için çıkan yan-gında dışarı çıkamayan 5 kadınişçi yanarak öldü.

- 1 Haziran 2006, Balıkesir-Dursunbey’deki SENTAŞ şirketineait maden ocağında meydana gelengrizu patlaması sonucu, 17 işçi öldü.

- 2006-2007, İstanbul Tuzlatersanelerinde iki yıl içinde 22işçi öldü.

- 31 Ocak 2008, İstanbul Da-vutpaşa’da bir maytap atölyesindemeydana gelen patlamada 21 işçihayatını kaybetti.

- 20 Mart 2008, Maraş-Andı-rın’da, hidroelektrik santralinde,santral vanasının patlaması sonucu4 işçi öldü.

- 24 Ağustos 2008, İstanbulTuzla’daki GİSAN Tersanesi’ndekifilika denemesinde, işçiler kumçuvalı yerine filikaya koyuldu. Fi-likanın denize düşmesi üzerine 3işçi boğularak öldü… 2008 yılıboyunca tersanelerde 21 işçi öldü.

- 14 Eylül 2009, İstanbul İki-telli-Halkalı’da, tekstil atölyesi ça-lışanlarını taşıyan ve servis koşul-

larına uygunsuz olan bir minibüs,sel suları arasında mahsur kaldı.8 kadın işçi boğularak öldü.

- 10 Aralık 2009, Bursa Mus-tafakemalpaşa’daki Bükköy MadenOcağı’nda meydana gelen göçükte19 işçi öldü.

- 2009 yılı içinde İstanbul Tuzlave Yalova tersanelerde 15 işçiöldü.

- 25 Şubat 2010, Balıkesir-Dursunbey’deki SENTAŞ şirketineait maden ocağında meydana gelengrizu patlaması sonucu, 13 işçiöldü.

- 17 Mayıs 2010, Zonguldak’taTTK’nin Karadon işletmesindegrizu patlaması sonucu 30 işçi ya-şamını yitirdi. 2 işçinin cesedine8 ay sonra ulaşıldı.

- 11 Aralık 2010, Mersin-Ana-mur’da Çaltıbükü köyü Dibekmevkiinde AKFEN Holding’e bağ-lı Beyobası Enerji Üretim AŞ’ninOtluca HES inşaatında çalışan 3işçi toprak kayması sonucu göçükaltında kalarak öldü.

- 26 Ocak 2011, Ankara Bey-pazarı’nda mevsimlik işçileri ta-şıyan minibüs tırla çarpıştı. 10 ta-rım işçisi öldü.

- 3 Şubat 2011, Ankara Os-tim-İvedik sanayi sitelerinde aynıgün meydana gelen patlamalardatoplam 20 işçi öldü.

- 6 Şubat 2011, Kahraman-maraş Elbistan’da Ciner Holding’ebağlı Çölalan maden alanında 2’simühendis 11 kişi toprak altındakaldı. 9 işçinin cesedine halaulaşılamadı.

- 24 Şubat 2012, Adana’nınKozan’daki baraj inşaatında, barajaerken su toplatıldığı için baraj ka-pağının kopması sonucu 10 işçisel sularına kapılarak öldü.

- 20 Mart 2012, Amasya'damaden ocağında metan gazı ne-deniyle 2 işçi öldü. Zonguldak'taise TTK'ya ait maden ocağında1 işçi göçük altında kalarak öldü.

AKP Son 10 Yılda 10 Bin 297 İşçiyi Katletti

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 17

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 18: Yürüyüs 309

İşçi alanı bugün en hareketli alan-lardandır. Bu nesnel bir gerçektir.Ama bu hareketlilik, tek başınayeterli değildir. Bu hareketlilik kadargerçek olan bir başka olgu da, buhareketliliğin, artık birbirinden pekfarkı kalmayan, reformist önderlik-lerin ve sarı sendikacıların politikalarıtarafından boğulduğu ve etkisizleş-tirildiğidir. Reformistlerin, sarı sen-dikacıların, burjuva partilerin, hattaM-L Proletarya Partisi dışındaki solve devrimci partilerin peşinden sürük-lenen bir işçi sınıfı ise öncü değil,ancak burjuva ve küçük-burjuvasınıfların; onların ekonomik ve politikçıkarlarının artçısı olabilir.

Bugün gerek DİSK'e egemenolan "çağdaş sendikacılık" anlayışı,gerek TÜRK-İŞ'e ve diğer sendika-lara egemen olan işbirlikçi-gerici-devletçi sarı sendikacılık, işçi sınıfınınmücadelesi önündeki asıl engel konu-mundadır. İşçi sınıfı mücadelesindeyıllardır süren ve bir türlü kırılamayanbu gelenek işçi sınıfının, devrimci,militan bir mücadele içine çekilmesive öncü rolünü gereğince oynamasıönünde temel engellerden biridir.Bugün DİSK’in bütün çalışmalarınabakın, buna hizmetten başka bir şeygöremezsiniz. Amerikancı, devletçibir sendika olarak kurulan TÜRK-İŞ’in temel misyonu zaten budur. Oher zaman işçi sınıfının mücadelesiniyok etmeyi, en geri sınırlarda tutmayı,ihaneti ve satıcılığı kendine görev

bilmiştir. Tabii ki böylesi önderliklerden

işçi sınıfının mücadelesini geliştir-mek, hak ve çıkarlarını elde etmekiçin çetin savaşlara girmek bekle-nemez. Diğer emekçi sınıf ve taba-kaların mücadelesine önderlik etmekise hiç beklenemez… Onların tekmisyonu sınıfın devrimcilere yönel-mesini engellemektir.

Bu nedenle temel sorun önder-sizliktir. Doğru-devrimci ideolojik-politik bir hatta oturmuş, militan birişçi örgütlenmesi ve mücadelesineihtiyaç vardır. Böyle bir örgütlen-menin işçi sınıfı içinde hızla yay-gınlaşmasının şartları vardır. Bugünüzerinde durmamız gereken, asılyönelmemiz gereken, tüm gücümüzleyüklenmemiz gereken nokta işçisınıfı mücadelesini doğru devrimcibir hatta oturtmaktır. Oligarşi veemperyalizm, işçi sınıfını asla başıboşbırakmayacaktır. Her zaman onunpotansiyelini düzen sınırları içindetutmanın, kendi çıkarları doğrultu-sunda yönlendirmenin yol ve yön-temlerini bulacaktır. Buna hizmeteden örgütlenmeleri, tek işçi örgütügibi, işçi sınıfına dayatacaktır.

Görev bize, devrimci işçileredüşüyor. Her zaman vurgulamışızdır:Devrim kitlelerin eseri olacaktır!..Kitleleri örgütlemeden devrim hayaledilemez... İdeolojin, politikalarınne kadar doğru olursa olsun, nekadar gerçekleri yansıtırsa yansıtsın,

ne kadar halkın çıkarlarını temsilederse etsin, onu kitlelere götür-mediğinde hiçbir işe yaramaz. Birideoloji, ancak kitlelere yayıldı-ğında, kitleler tarafından benim-sendiğinde maddi bir güce dönüşür.Ve bu maddi güçle gelişmelereyön verir, devrimi ilerletir ve ennihayet gerçekleşmesini sağlar.Bu nedenle devrimci ideolojiyikitlelere götürmeliyiz. Sınıflarmücadelesinde her şeyin kaynağıkitlelerdir. Başka güç kaynağı ara-mak beyhude bir çabadır.

Kitleler ise soyut bir olgu değil-dir. Sosyal bir olgudur... Sınıflarlaifade edilir. Biz devrimin kitlepotansiyelinden söz ederken dev-rimde çıkarı olan sınıf ve tabaka-

lardan söz ediyoruz demektir. Busınıf ve tabakaların en başında iseişçi sınıfı gelir... Çünkü devrim enbaşta onun çıkarını temsil eder. Onundevrimidir. Onu kitlesel olarak dev-rimci saflara katmadan, eninde sonun-da bunu başarmadan, devrimi hedefevardırma olanağı yoktur... Bu nedenleişçi sınıfı, devrimin sınıflar mevzi-lenmesinde özel bir yer tutar...

Onu devrim mücadelesinde bumevziye fiilen oturtmanın tek yoluise işçi sınıfını kitlesel olarak dev-rimci partinin bayrağı altında örgüt-lemektir. Ne pahasına olursa olsunbunu başarmanın yol ve yöntemlerinibulmaktır.

İşyerlerinde Çevre veÇalışma KoşullarınınDüzeltilmesini İstemeliyiz

Birçok fabrikada, atölyede sonderece sağlıksız çevre ve çalışmakoşulları içinde çalıştırılmaktayız.Burjuvalar en basit güvenlik önlem-lerini bile ihmal etmekte, adeta "ölenher işçinin yerine binlerce işsiz sıradabeklemekte" diye düşünmektedir.

İnsan hayatına dahi kesinliklesaygıları yoktur. Bu yüzden ülkemiziş kazalarında hep ön sıralardadır.Özellikle kayıt dışı sektör bu açılar-dan içler acısı durumdadır.

Başta iş güvenliği olmak üzere

Sendikalar Sınıf Örgütüdür, DüzenPartilerinin Arka Bahçesi Değildir

Düzen Partilerine Bağımlı Olmak Sendikaların Temel Zayıflıklarındandır (5)

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 18

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 19: Yürüyüs 309

çevre ve çalışma koşulları noktasındapekçok sorunla karşı karşıya bulun-maktayız. Buna karşı mücadele etme-li, insanca çalışma koşulları talepetmeliyiz.

Çocuklarımız İçin ParasızEğitim Hakkı İstiyoruz:

Özellikle paralı eğitimin getirdiğikülfetler yüksek öğretimi neredeyseimkansız hale getirmektedir. Bunedenle parasız eğitim ve çocuklarınokul masraflarının karşılanması her-kesten çok biz işçilerin talebidir.

Öte yandan bilinçli olarak burjuvazitarafından cahil bırakılan işçi ve eşide hayatı anlamak, bunun için gereklibilgi ve kültürel birikime kavuşmakistemektedir. Ancak buna da imkantanınmamaktadır. Adeta posamız çıka-rılana kadar çalıştırılmaktayız. Ondanda önemlisi, karnımızı doyurmaktanartırıp, bu tür faaliyetlere katılacakmaddi imkanlara da sahip değiliz.Oysa eğitim hakkı, kültürel birikimi-mizi artırmak en doğal hakkımızdır.Bunu talep etmeliyiz.

Sağlıklı Konut ve UlaşımHakkımızdır, İstiyoruz:

Sağlıklı konut ve ulaşım, her emekçigibi işçinin de hakkıdır. Hatta hepsindençok işçinin hakkıdır. Oysa bugün işçi-lerimizin çoğu gecekondu mahallele-rinde, sağlıksız koşullarda, zoraki başınısokacak bir dam bulmuş durumdadır.O da çoğunlukla başına yıkılmak, elin-den alınmak istenmektedir. Bu konutsorununu yakıcı bir sorun haline getir-mektedir. Bunun tek çözüm yolu iseher emekçinin konut edinme hakkınıntanınması ve bunun devlet tarafındanmutlaka karşılanmasıdır.

Çalışan herkes ulaşım hakkındanda hiçbir kısıtlama olmadan, parasızolarak yararlanmalıdır.

Pahalılığa ve YoksulluğaKarşı Mücadele Etmeliyiz:

Pahalılık ve yoksulluk en çokişçilerin sorunudur. En çok işçilerivurmaktadır. Burjuvazi hayatı süreklipahalandırarak işçilerin onca müca-

dele ve bedel ödeyerek aldıkları eko-nomik ve sosyal hakları bir çırpıdakuşa çevirmekte, hatta tersine işçileridaha da yoksul hale getirmektedir.Öte yandan ülkede yoksulluk olduğusürece işçilerin iş garantileri de aslaolmayacaktır. Milyonlarca aç ve yok-sulun iş için sırada beklediği birülkede, hiç kimse iş garantisine sahipdeğildir.

Bu nedenle yoksulluğa karşı gerekliönlemlerin alınması işçi sınıfının dasorunudur. İşçiler toplumda herkesebelli bir yaşam standardı sağlanmasıiçin mücadele ettiği sürece, kendi işgüvenliği, refahı ve huzuru için demücadele ediyor demektir.

Emeklilere YaşamlarınıSürdürebilecekleriOlanaklar Tanınmalıdır:

Burjuvazi emeklileri adeta yükolarak görmektedir. Bu insanlarınyıllardır ekonomiye, ülkenin kültürelve manevi yaşamına katkılarını anmakbile istememektedir. Çalışırkensömürdüğü gibi emekliyken desömürmekte ve haklarını gasbetmek-tedir. Toplumun kendisine yaptığıkatkıların bedeli olarak yaşamlarınınson dönemlerinde emeklilere tanıdığı

haklara ve verdiği paraya bile gözdikecek kadar aşağılık ve insanlıkdışı bir yaratıktır burjuvazi. Mezardaemeklilik yasası getirmiştir.Emeklilerin bir çok haklarını gaspetmiştir. Onları açlık ve sefaletle yüzyüze bırakmış, banka kuyruklarındabir an önce ölmelerini bekler olmuştur.Bu nedenle bu talepler uğruna müca-dele hem işçi sınıfının kendi gelece-ğinin mücadelesidir, hem de emekli-lere karşı bir insanlık ve vefa borcudur.

Mezarda emeklilik uygulamasınason verilmeli, emeklilik yaşı düşürül-meli ve emeklilere yaşamlarını sür-dürebilecekleri olanaklar tanınmalıdır.

Sosyal ve EkonomikDayanışma Talebi:

Burjuvazi toplumdaki tüm daya-nışma duygularını yok etmeye çalı-şırken, işçilerin koşullarından kay-naklanan, yani kendi yarattığı koşul-lardan kaynaklanan, yeni bir zemindeve yeni bir biçimde gelişen dayanışmakültürünü ve bunun yarattığı talepleriengelleyemez. Bunun en somut biçi-mi, grevlerde, direnişlerde ortayaçıkan sınıf dayanışmasıdır. Bu daya-nışmayı geliştirmek, bundan doğantaleplere sahip çıkmak, geçmişteDevrimci İşçi Hareketi’nin yarattığı“Grevlerle Dayanışma Komiteleri”gibi her fabrikada, her işçi mahalle-sinde ekonomik ve sosyal dayanışmakomiteleri kurarak bunu örgütlü halegetirmek bizlerin görevidir.

Ulusal Haklara ve İnanç ÖzgürlüğüneSahip Çıkmalıyız:

Bu talepler özellikle, Kürt ulu-sundan ve Alevi inancından işçilerintalebidir. Ancak diğer ulus ve inanç-lardan işçiler de bu uğurda mücadeleetmezse işçi sınıfının birliği ve bütün-lüğü tehlikeye girer. Bu nedenle Kürtsorunu ve inanç özgürlüğü sorunutüm işçi sınıfının sorunudur.Sosyalizmin yolunu açmanın tek yoluülkemizde emperyalizmi ve faşizmiyenmektir.

Bunun için ise işçi sınıfı bütünezilenlerle, ezilenlerin ulusal veya

Fabrikalarda, Atölyelerde,İşyerlerinde Yönetime

Katılmak İstiyoruz:

Burjuvazi siyasette olduğu gibi,iş yaşamında da son derece anti-demokratiktir. İşyerinin yöneti-

mini işçilerle paylaşma düşüncesibile onun için korkunç-kabulleni-

lemez bir şeydir. Elinde tutuğusermayenin gücüyle her şeyi ken-disi belirlemeye o kadar alışmış,bunu o kadar doğal bir şey gibi

toplum kabul ettirmiştir ki, işçilerarasında bile bu konuda ciddi bir

bilinç çarpıtması vardır. İşyerlerinin, atölyelerin, fabrika-

ların her türlü yönetim işiningörüşüldüğü mekanizmalara biz-lerin aktif olarak ve demokratikbir şekilde katılımını en temel

hakkımız ve talebimizdir...

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 119

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 20: Yürüyüs 309

dinsel hareketleriyle birlikte mücadeleetmelidir.

Bu nedenle ulusal haklar ve inançözgürlüğü talepleri aynı zamandaişçi sınıfının da talepleridir.

İşçilerin İş YerlerindeKameralarla Takibi GibiUygulamalaraSon Verilmelidir:

Burjuvazi işçilerin daha çok çalış-tırılması ve denetimi için geliştirdiğionca yöntem yetmezmiş gibi, bir dehemen bütün iş yerlerinde kameralıkontrol yapmaktadır. İşçilerin her anıher saniyesi kameralarla kontrol edi-lerek, özel yaşam, örgütsel yaşamdiye bir şey bırakılmamaktadır. Buişçiler üzerinde büyük bir psikolojikve fiili baskıdır. İnsanlık dışıdır. Hayave edep dışıdır. Bunun için kameralıkontrol sistemine son verilmesini talepetmeli bunun için mücadele etmeliyiz.Elbette irili ufaklı daha bir dizi soru-numuz vardır. Ancak en temeldesorunlarımız ve taleplerimiz bunlardır.

Sendikal mücadele alanında butaleplerimiz için mücadele etmek,bu taleplerimizi gerçekleşebilir kılmakgüçlü bir örgütlenmeyle, doğru birsendikal anlayışla mümkündür.

Biz Devrimci İşçiler Olarak;Sendika yönetimlerine talibiz. Fiili-meşru-militan sendikacılık

şiarımızdır. Kendiliğinden örgütlenme anlayışı

yerine iradi örgütlenme çalışmasıhedefimizdir.

Tabanı söz ve karar alma süreç-lerine katmak örgütsel ilkemizdir. İşçileri düzene bağlamak yerine

sınıf bilinci ve sınıf kiniyle donatmak,işçileri sömürüyü ortadan kaldırıphalkın iktidarını kurma, halkın ana-yasasını yapma mücadelesine ortaketmek anlayışımızdır.

Patronlarla, düzen partileriyledeğil halk güçleriyle ittifak yapmak, İşçi sınıfının halkın öncüsü olduğu

bilinciyle halkın sorunlarını işçi sını-fının sorunu, işçi sınıfının sorunlarınıda halkın sorunları olarak görmek

sınıf bakış açımızdır.

Alternatif YönetimProgramımız

DİSK başkanlığına geldiğimizde; 1. TİSK, TESK, TOBB gibi patron

örgütleriyle kurulan platformları lağ-vedip, kamu emekçileri, gençlik,aydın ve sanatçılar, meslek örgütleri,demokratik kitle örgütleri vb. düzenekarşı emekten yana tüm kesimlerinkatılacağı DEMOKRATİK MUHA-LEFET MECLİSLERİ’ni kuracağız.

2. Düzenin sendikasızlaştırma,örgütsüzleştirme saldırılarına karşıülke çapında tüm DİSK örgütlülüğününkatılımıyla uzun süreli örgütlenmekampanyası başlatacağız. İl il, semtsemt örgütlenme komiteleri kurarakyeni işkollarında, işyerlerinde yeniüye kazanma seferberliği yürüteceğiz.

3. İş yerlerinde işçi sorunlarınıçözecek, her inançtan, her mezhepten,her milliyetten işçilerin yer alacağı,işleyişi ve programı işçiler tarafındanbelirlenecek İŞÇİ MECLİSLERİ’nikuracağız.

4. İşçilerin eğitimi için eğitimmerkezleri, işçi okulları açmak hede-fimiz. Hedefimize ulaşıncaya kadarbağlı sendikaların sosyal tesislerieğitim amacıyla daha fazla kullanı-lacak, düzenli eğitim programları,işyeri toplantıları yapılacak ve eğitimmateryalleri çıkartacağız. İşçilereeğitimlerde sınıf ideolojisi, işçi sını-fının tarihi ve yasalardan doğan hak-ları anlatılacak.

5. İrili-ufaklı tüm organize sanayibölgelerinde, işçilerin yoğun olduğutüm yerlerde DİSK’in temsilcilikleriniaçacağız. Örneğin İstanbul’daDİSK’in onlarca temsilciliği olacak.Kurulacak bu DİSK temsilciliklerisendikasız, sigortasız küçük işletme-lerde çalışan çeşitli işkollarındakiişçileri bir araya getirecek, onlaraörgütlü bir şekil verecek.

6. Örgüt içinde eleştiri-özeleştirimekanizması işletilecek, hiçbir sen-dikaya üvey evlat muamelesi yapıl-mayacaktır.

7. “Çağdaş sendikacılık” diyebize yutturulmaya çalışılan, patronlarıkollayan sendika anlayışı terk edile-

cek. Her türlü burjuva ideolojisinekarşı yoğun ideolojik mücadele veri-lecek. İşçilerde sınıf bilinci, sınıfkini ve sınıf tavrı geliştirilecektir.

8. 6 ayda bir ülke çapında işçikurultayları yapılacak, işçilerin sözve karar mekanizmalarına katılmalarısağlanacak, işçilerin iktidar bilinci,deney ve tecrübeleri arttırılacaktır.

9. Sendika seçme, sendika kurmave toplu sözleşme yapma özgürlüğüönünde engel taşıyan yüzde on işkolubarajının kaldırılması, paralı noterüyeliğinin son bulması için ulusalve uluslararası arenada aktif mücadelevereceğiz.

10. Toplu sözleşmelerdeki yetkiuyuşmazlığı devletin atadığı üçmemurdan oluşan Yüksek Hakemkurulu’ndan (YHK) alınacak, işçilerinözgür iradelerine bırakılacak. Toplusözleşmede yetkili sendika referan-dumla belirlenecek.

11. Asgari ücretin en az dört kişilikbir ailenin insanca yaşaması ölçü alı-narak belirlenmesi ve vergi dışı bıra-kılması için mücadele verilecek.

12. Sigortasız işçi çalıştırılmasına,geçici, mevsimlik, taşeron adı her neolursa olsun güvencesiz çalıştırmayason verilmesi için her türlü mücadelesonuna kadar verilecek.

13. Özelleştirmelerle işçilerin iştenatılmasına, sendikasızlaştırmaya, kaza-nılmış haklarımızın yağmalanmasına,yeni yasal düzenlemelerle sömürününkatmerleştirilmesine izin verilmeyecek. İşte bu temeller üzerinde diyoruz ki, İŞÇİLERİ DİSK’E DİSK’İİŞÇİLERE TAŞIYACAĞIZ! DEMOKRATİK, MÜCADELECİ,DEVRİMCİ DİSK’İYARATACAĞIZ DİRENMEK VE KAZANMAKZORUNDAYIZ! İŞÇİYİZ HAKLIYIZKAZANACAĞIZ! DEVRİMCİ İŞÇİ HAREKETİ

Aralık 2011 (DİSK 14. Genel Kurulu’na

Giderken Görüş ve Önerilerimiz –Devrimci İşçi Hareketi Broşüründen)

Bitti

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 220

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 21: Yürüyüs 309

Merhaba sevgili Yürüyüş okurla-rı. Devrimci Okul’da bu hafta “BirÖmür Boyu Devrimcilik” dersimize“Vatanseverlik ve Halk Sevgisi” iledevam ediyoruz.

Bir devrimcide temel olan halk vevatan sevgisidir. Emperyalistler ve iş-birlikçileri aracılığıyla, kültürel eko-nomik, askeri kurumlarıyla vatanımızişgal altındayken ve halkımız yaşa-yacağı bir ev, karnını doyuracağı birdilim ekmek bulamazken ve hergün zulme uğrarken bu halk ve va-tan gerçekliğinden kopuk, halka ya-bancı iki arada bir derede yaşam,duygu ve düşünceler, devrimci de-ğildir. Halkını ve vatanını sevme-yenler kimlerdir? Düşmanlarımız-dır. Onlar bu vatanı ve halkı kendiçıkarları, karları ve pis yaşamlarıiçin satmışlardır. Halka güvenme-yip onlara gitmeyenler, halkı ör-gütlemeyenler "Bu halktan adam ol-maz" diyenler eğer bilgisiz değiller-se, ikiyüzlü sahtekarlardır.

Küçük burjuva aydınları da öyledüşünür. Halkın uzağındadırlar veyabancısıdırlar. Osmanlı'dan günü-müze "batı hayranlığı" içindedirler.Bugün emperyalist ideolojinin, boşumutların yayıcısı durumundadırlar vehalkı tanımamaktadırlar.

Bir devrimci her zaman halkıniçindedir. Devrimciliğiyle gurur du-yarak, emeğiyle, alınteriyle yaşayan-ların, namusuna ve onuruna düşkünolan halkımızın bir parçası olduğunuhissederek işlerine dört elle sarılır. Hal-kını ve vatanını seven 18'indeki Sibel,40'ındaki Selçuk ölüme silahlarıyladüşmana kurşun sıkarak giderler. 10yaşındaki bir çocuk da, 50-60 yaşın-daki yaşlı ana ve babalarımız da, birgenç de Cephe ailesi içinde olmaktanmutludurlar. Cephe halkı birleştir-miş, halk geleceğini onunla birliktemücadelede görmüştür. Halka ve va-tana sahip çıkan, özgürlüğü ve kur-

tuluşu sağlayacakolan Cephe'dir.

Bu halk ve va-tan Cephe’ye,Cephe bu halka vevatana layıktır.

Halkın kurtulu-şu ve özgürlüğü

için mücadele etmek, savaşmak, bedelödemeyi göze almak kendini halkın birparçası olarak görmektir. Vatan vehalk sevgisine sahip olmayanlar, değilbir ömür, güçsüzlükleri ve çaresizlik-leriyle çok kısa sürede devrimden ko-parlar, devrimcilik yapamazlar. Birömür boyu devrimcilik yapmakgüçlü bir vatanseverlik ve halk sev-gisiyle sürdürülür.

Bir Ömür BoyuDevrimcilik YapmakHalk İçin Yaşamaktır

Kapitalizmin yaşamı, burjuva de-jenerasyonun, yozluğun, her türlüahlaksızlığın, kirin-pasın, pisliğin ol-duğu bir yaşamdır. Orada insanındeğeri yoktur. Emek, alınteri yoktur.Asalak, çürümüş bir yaşamdır bu.

Devrimcinin yaşamı yeni bir ya-şamdır. Bu yaşam yeni bir toplu-mun, yeni bir ahlakın, yeni bir kül-türün, yeni insanın yaşamıdır. Sos-yalist yaşamdır. Kapitalizme alternatifolan bu yaşam devrimcidir.

Devrimci diliyle, üslubuyla, otur-ması ve kalkmasıyla, sohbeti, ko-nuşması ve tartışmasıyla, davranışlarıve hareketleriyle, ilişkileriyle, giyimive kuşamıyla, sadeliği, saflığı ve te-mizliğiyle yeni insandır. O sosyalistinsan olma yolunda mücadeleye atıl-mış, geleceği, yeni bir toplumu, sos-yalizmi temsil etme iddiasında olan

insandır. Onun yaşamı canlı, diri,dinamik ve aktif bir yaşamdır. Dev-rimci heyecanıyla, ruhuyla, iç zen-ginliğiyle kıpır kıpırdır. Yerinde du-ramaz, o işten o işe, o görevden o gö-reve koşan, bir devrim hamalıdır.

Onun yaşamı emperyalizme ve fa-şizme karşı savaş içinde yeni gele-nekleri, yeni kültürü, sosyalist kültürüyaratarak şekillenecek olan güzellik-lerin, mutlulukların, üretimin, yara-tıcılığın, ileriye doğru gelişimin ol-duğu bir yaşamdır.

Devrimci AdaletlidirDevrimcinin yaşamı toplumsaldır.

Halk içindir. O yaşamı halkın kurtu-luşunda görür. Pratiğiyle, ya-şamıyla, davranışlarıyla ör-nektir bu yaşam. Kendisindençok başkasını, yoldaşını, hal-kı düşünür. Yemede, içmede,giyimde en sonuncu, özveri-de, fedakarlıkta en öndedir.

Devrimci bulunduğualanda, çalıştığı birimde herşeyde ve her yerde adaletlidir.Adaletli olmak temiz ol-

maktır. Devrimcinin kendisi için baş-ka, başkaları için başka ölçütleri vestandartları yoktur. Halk adaleti, bi-zim ilişkilerimizde ve yaşamımızda,mücadelemizde görecektir. Düzenleolan en büyük farkı adaletimizle ya-şayacaktır. Bunu canlı olarak görüpyaşamadığı yerde, devrime ve dev-rimcilere karşı güvensizleşecektir.

Devrimi biz temsil ediyoruz.1996 Ölüm Orucu şehitlerimizden İdil"devrim biziz" diyor. Halkı devrimiçin örgütleyeceksek devrimin ve bi-zim alternatif olduğumuzu ispatla-yabilmeliyiz. Adaletimizin en te-mel ölçüsü, devrimimizin temizkalmasıdır. Onu kirleten her şeyadaletsizliktir. Adaletsizlik yapana vedüşmana büyük bir şiddetle karşı çı-karken, halka büyük bir sevgiyleyaklaşırız.

Devrimci yaşamda emekçi ve ça-lışkandır. Her işte gönüllü olarak ça-lışır ve üreticidir. O coşkusuyla üre-ten, ürettikçe coşan ve yaratandır.

Bir Ömür BoyuDevrimcilik GüçlüBir Vatanseverlik

ve Halk Sevgisidir

Ders: Bir Ömür BoyuDevrimcilik (4)

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 221

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 22: Yürüyüs 309

DevrimciAhlaklıdır

Onun yaşamı ahlaklı biryaşamdır. Onun ahlak anlayı-şı, burjuvazinin ahlaksızlığınacepheden savaş açan devrim-ci ahlakla şekillenmiştir. Ben-cilliğe, bireyciliğe, yozluğakarşı kolektivizmle, yardım-laşma, dayanışma ve payla-şımla, dostluk, kardeşlik veyoldaşlıkla cevap verir. Onunahlaklı oluşu emekçi olma-sından çalışmasından gelir. Oahlak anlayışını şekillendirir-ken, sınıfsal bakış açısıyla ha-reket ederek, sınıfının halkınınahlakını ileri düzeyde temsil eder.

Devrimci Kadın-Erkekİlişkilerinde deDüzenin Alternatifidir

Devrimci insanın sevgisi, dürüst,samimi, açık, saf ve temiz, namusluve ahlaklı olur. Bu sevgi çıkarsız, yol-daşça, dostluk, emek ve paylaşıma da-yalı bir devrimci sevgidir. Vatanaolan sevdanın, halk sevgisinin, Cep-he ve devrim sevgisinin, bağlılığın,mücadelenin içinde olduğu bir sev-gidir. Bu değerlerin dışında kalan veonların yerini alan sevgi, bir dev-rimcinin sevgisi olamaz. Çok değişikbiçimlerde, "sevgi", "duygusal ilişki","evlilik" gibi kadın-erkek ilişkile-rinde devrimci olmayan, halk kültü-rü, gelenek ve değerlerinden uzak,çarpık, yoz ilişkiler ortaya çıkmak-tadır. Bu ilişkilerde cinsellik, birbiri-ni kullanma, onun da ötesinde hare-keti kullanma gibi devrimci ahlak veadalet anlayışıyla da bağdaşmayan,devrimci olmayan bir gerçeklik ya-şanmaktadır.

Hareketin hukukunu da perde ola-rak kullanmak ve düşünce tarzıyla dü-zene giden bir ilişki olmaktadır. Dev-rimci değerlerin, güzelliklerin kirle-tilmesidir. Devrimci saflardaki sev-giye dayalı kadın-erkek ilişkileri ha-reketin bilgisi, izni ve onayıyla olur.İzinsiz, onaysız bir ilişki devrimin hal-kın çıkarlarına değildir. Bu ilişkide ka-dın ve erkek, her an her yerde hare-

ketin ve devrimin ihtiyaçlarına görebirlikte ya da ayrı ayrı çalışmaya, mü-cadele etmeye hazırdır. Devrimci ha-reket bu konuda yarattığı örnekleriyle,güzellikleriyle de halka örnek ol-mak, burjuvazinin yarattığı ahlak-sızlaşmanın, çarpık ilişkilerin karşı-sında devrimci alternatif yaşamın birparçasını yaratmaya çalışmaktır.

Devrimci Onurlu Gururlu ve Namusludur

Devrimcinin onuru ve gururu hak-sızlıklara, yolsuzluklara, rüşvete, ta-lana, soyguna ve zulme, ahlaksızlık-lara ve fuhuşa, uyuşturucuya karşımücadele etmesidir. O ülkemiz ger-çekliğine, emperyalizme ve faşizmekarşı savaşarak, onurunu, gururunu,namusunu ancak koruyabilir. İştedeprem ve katledilen on binlerce in-sanımız. Halkımız aç ve açıktadır. Yi-yeceği bir tas yemek, başını sokabi-leceği bir evi yoktur. Türkiye tablo-suna karşı savaşarak, bu gerçekliği vebu tabloyu halkın lehine çevirerek hal-kın yönetimini kurmak içindir. Bunuyapacak olan Cepheliler’dir.

Devrimci Sözünün Eridir Devrimci hareket söylediklerini yap-mış, yaptıklarını savunmuştur. Halkane söz verdiyse yerine getirmiştir.Devrimci her şeyden önce sözününeridir. Onun söz verip de yapmadığıbir şey yoktur. Onun sözü Cepheye,

şehitlere, halka verdiğisözdür.

Kan uyku infaz-lar için,

Kapılar çaldığın-da,

Burçlarımızda ke-fenleri kana bulayıp,

Kollarına saldıkrüzgarın,

Ölüm çaresiz ka-lıp çığlıklar attı ar-kamızdan

Bir kez çıkmıştısöz ve biz "pimi çe-kilmiş yürekte"

Dalmıştık karan-lığın ortasına

Onun sözü namustur.

Devrimci özü sözü bir insan olmakdurumundadır. Dili başka, yüreği baş-ka, beyni başka bir devrimcilik olmaz.Devrimcinin dili, yüreği, beyni birdir.Dili, yüreği, beyni bir olmayanlarkendini ve halkı örgütleyemezler. Sö-zünün eri olmak, verilen sözü tutmakhalk için namus anlamına gelir. Bununbilincinde ve öneminde olmak birdevrimci için temel bir öneme sahip-tir. Okulda, mahallede, bir birimde, biralanda çalışma yapan bir arkadaşı, şöy-le bir düşünelim. Bir kampanya için yada 1 Mayıs için pankart yazılıp hazır-lanacaktır. "Tamam" deriz. Bu pankartyazılır. Hazırdır. Bu doğrudur. "Parabulamadık", "Bez bulamadık", "bezvardı boya bulamadık" diyerek birçokgerekçe sıralamak yanlıştır. Söz yeri-ne getirilecektir. Ya da yapmamız ge-reken işleri erteler dururuz. Günler ge-çer o iş yapılmamış olur, verilen söz tu-tulmamıştır. Sözünü tutmak namusluolmaktır. Sözünün eri olmak yiğitlik-tir. Kapitalizm dün farklı, bugün fark-lı, bir günü bir güne uymayan, gel-git-ler yaşayan, yanardöner, ikiyüzlü, is-tikrarsız, ne yapacağını bilmeyen,amaçsız, bunalımlı insan tipleri ya-ratmak ister. Devrimci saflara adımatan insan kapitalizmin birçok özelli-ğinden etkilenerek gelmiştir. Halkkültürü ve değerlerine sahip oluşu yada bu yabancılaşmanın düzeyine göredevrimci kültür ve ahlakla donanma-

Eleştiri ve özeleştiri namustur;Özeleştiri yapıyor, sözündedurmuyor, çaba ve emek

harcamıyor, kendini tekrarediyor, eleştiri ve özeleştirinin

içini boşaltıyor, yoldaşının,örgütünün, devrimin emeğini boşa

harcıyor, ayak diriyor. Böyle birdurumda onurlu olmak, namuslu

olmaktan söz edilebilir mi?

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 222

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 23: Yürüyüs 309

sı, yeni bir insan olması, süreçiçinde şekillenecektir.

Devrimci SağlamKarakterli,Sağlam Kişiliklidir

Devrimcinin içi ve dışıbirdir. Onun özü ve sözü bir-dir. O içi başka, dışı başkaolan, özü sözü farklı olan, iki-yüzlü, iki kişilikli, sözünegüvenilmez kapitalizmin in-sanı değildir. Devrimci, rüz-garlarda ve fırtınalarda, zor-luklardan etkilenmeyen, yıl-mayan, yolundan dönmeyen,emin adımlarla hedefine gi-den, ideolojisinden ve mücadelesin-den taviz vermeyen, eğilip bükülme-yen, sağlam karakterli ve sağlam ki-şiliklidir. Devrimci, sağdan ya dasoldan, reformizm ve oportünizmdenetkilenmelere karşı, burjuva ve küçükburjuva ideolojisiyle mücadele ede-rek, kendisini sağlam tutarak, dev-rimci olmayan her şeye karşı cephe-den mücadele ederek, ideolojisine, ör-gütüne, halkına her şeyiyle kendisi-ni sunmuştur. Ona bu karakteri ve ki-şiliği veren, onu şekillendiren Cep-hedir. O adaletli ve ahlaklı oluşuyla,onurlu, gururlu ve namuslu oluşuylaverdiği sözleri yerine getirerek, sev-gi ve saygısıyla, cesaret sahibi olu-şuyla, yeri geldiğinde silah kuşanıpdüşmana darbeler vuran, yeri geldi-ğinde halka giderek örgütleyen bir sıraneferi bir bilge insandır.

Devrimciler yaşam biçimiyle,duygu ve düşünceleriyle, kişilikle-riyle, çalışmaları ve mücadeleleriylehalkı etkileyerek, örgütleyerek geli-şirler. Birçok insanın devrimci olması,kapitalizmden koparak devrimci saf-lara gelmesinde alternatif yaşam ya-ratmadaki ısrarcılığımız, kararlılığı-mız ve bunun hayat bulması, kapita-lizmde yaşadıklarından farklı bir ya-şam bulmasının etkisi büyük olmuş-tur. Okulda, mahallede ya da başka birbirimde çalışma yapan arkadaş, in-sanlara sevgi ve saygı göstererek, on-lara verdiğimiz sözleri yerine getire-rek, onların düşünce ve duygularına

değer vererek yaklaşıyor mu? Disip-linimizle, dilimizle ve üslubumuzla,onların gönlüne girerek onlara şefkatleyaklaşarak, haksızlığın ve zorbalığın,yanlışların karşısında durarak, onla-ra örnek olup etkileyebiliyor mu? Çokçalışmamızla, emekçiliğimizle, özverive fedakarlığımızla onlara kendimi-zi sevdirebiliyor muyuz? Adaleti-mizle, ahlakımızla, pratiğimizle on-ları örgütleyebiliyor muyuz? Bizlerdevrimci olarak, halk için yaşayıp dü-şünerek, 24 saatimizle onların acıla-rında ve sevinçlerinde öfke ve ke-derlerinde, onlarla birlikte, onlarıniçinde olduğumuzda, onları politik-leştirerek çocuk, genç, yaşlı, kadın, er-kek devrimcileştirdiğimizde halkınmücadelesi büyüyecektir.

Bir Ömür BoyuDevrimcilik İdeolojikSağlamlıktır

Bir ömür boyu devrimcilik dü-zenden ideolojik, kültürel, ahlaki ola-rak kopuştur. Oligarşi iktidarını zor-balıkla, zulümle, sömürüyle, faşistyöntemlerle sürdürürken tüm uygu-lamaları, tüm güçlülük gösterilerionun güçsüzlüğüdür. Oligarşi bu güç-süzlüğü yanında, halka karşı ideolo-jik, kültürel, ahlaki saldırılarıyla ken-di düzenini, kapitalizmi sistem olarak,yapısal olarak güçlü kılmak ister.Burjuvazi bencilliği, bireyciliği, zen-ginleşmeyi, burjuva yaşamı özendi-rerek, reformistleri, değişik küçük bur-

juva kesimleri de yanı-na alarak kendi sınıfsalzeminimi güçlendirmekister. Oligarşi her türlükurumuyla, ideolojikkültürel kurumlarıyla,basınıyla, TV'leriyle,eğitim kurumlarıyla,yozlaşmış ilişkileriyle,yaratmış olduğu yaşambiçimleriyle, devrimci-lerle arasında köprülerkurarak, onu bu köprü-lerden kendi düzenineçekmek ister. Burjuvaideolojisi, her gün "sos-yalizmin öldüğü", "dev-rimlerin, devrimciliğin

bittiği", "hiçbir şeyin uğruna ölüne-cek kadar değerli olmadığı" propa-gandasını yaparak, devrimcilere sal-dırırken, devrimcilerin "terörist","anarşist", "provokatör" olduğu pro-pagandasını yaparak halkın gözündekaralamaya çalışıyor. Burjuvazi dev-rimcilerin yaşamına, ahlakına, kül-türüne saldırılarını da sürdürür. Ancak,tüm bunlar karşısında, burjuvazinin buyalan ve demagojileri, çarpıtmaları,saldırıları karşısında, Marksizm-Le-ninizme inanmış, devrime ve halkınabağlı olan devrimci, niçin savaştığı-nı, niçin öldüğünü, bilerek, yaşayarakve yaşatarak devrim yürüyüşünü sür-dürür.

İdeolojik, kültürel, ahlaki olarak dü-zenden kopmuş olan devrimci içinher şey sular kadar arı, berrak ve te-mizdir. Onun için artık ara yol kalma-mıştır. Hedefi, idealleri halkın dava-sıyla, devrimle, örgütüyle bütünleş-miştir. Devrimci esas olarak düşünce-sini her koşulda koruyarak ve bunun ge-reğini yerine getirerek reformizm veoportünizmle kendi arasında sağlam du-varlar örerek ideolojik sağlamlılığınıkorur. Bugün emperyalizm ve burjuvazidevrimci ideolojiyi ve devrimcileritasfiye etmek için her türlü aşağılık yön-teme ve vahşete başvuruyor. Bununkarşısında bir devrimcinin ideolojiksağlamlığını koruması her zamankin-den daha fazla önem taşıyor. İdeolojiksağlamlık, tarih bilinci, iktidar bilinci,devrimci bir kişilik, halka, davaya de-ğerlere bağlılıktır.

Bu halk ve vatan Cephe’ye, Cephe buhalk ve vatana layıktır. Et ve tırnak gibi

koparılamaz bir güç olmuşlardır. Veorada mutluluk, sağlık, temizlik,

güzellikler vardır. Halkın kurtuluşu veözgürlüğü için mücadele etmek,

savaşmak, bedel ödemeyi göze almakkendini halkın bir parçası olarak

görmektir. Vatan ve halk sevgisine sahipolmayanlar, değil bir ömür, güçsüzlükleri

ve çaresizlikleriyle çok kısa sürededevrimden koparlar, devrimcilik

yapamazlar. Bir ömür boyu devrimcilikyapmak güçlü bir vatanseverlik ve halk

sevgisiyle sürdürülür.

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 223

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 24: Yürüyüs 309

Bir Ömür BoyuDevrimcilik Bilge Olmaktır

Devrimci insan bilgili, yaşamı ta-nıyan, gerçeğin bilincinde olan, ya-şamda ustalaşmış bir insandır. Bilgi güç-tür. Güçlü kılar devrimciyi. Devrimciyaşamdan, pratikten, savaştan öğrene-cek ve savaşacaktır. Bu temel olmaklabirlikte, tek başına yaşamdan, pratiktenöğrenmek bir devrimciye yetmez. Dev-rimci teoriyi öğrenecek, pratikte onurehber olarak kullanacaktır. Bilimselsosyalizmi, Marksist felsefeyi, top-lumları, ekonomi politiği, devrimleri öğ-renecek ve dersler çıkaracaktır. Halkıntarihini, kültürünü öğrenecektir. Öğ-rendiklerini devrimci savaşta kullana-caktır. Marksizm-Leninizm’in hazine-sinde olan her şey bir devrimci için bil-gi kaynağıdır ve güçtür. Devrimci bu ha-zinenin içinden gerekli olanları alacakve kendi somutuyla bütünleştirecektir.

Devrimci, teoriyi entelektüel geve-zelik için değil, onu pratikte kullanmakiçin öğrenir. Çok öğrendiğini, çok bil-

gili olduğunu sanan birisi, yapmasıgerekenleri yapmıyorsa o hiçbir şey bil-miyordur ve bilgili değildir. Bilen insanyapmalıdır. Öğrenen, araştıran, üre-ten, yazan ve bunları hayata geçiren birdevrimci bilgedir. O süreci kavrayarak,devrimci hareketin politika ve taktik-lerini hayata geçiren olmalıdır. Bilge birdevrimci anlayan, anlatan, mütevazı vehoşgörülüdür. Gün olur derviş gibi sa-bırlıdır. Gün gelir öfkesiyle, savaşma ar-zusu ve isteğiyle, düşmana vurduğu dar-belerle iyi bir savaşçıdır.

Öğrenci Arkadaş;Okuduğun okulda ve sınıfta,

gençliği tanıyor musun? Sınıfsal özel-liklerini, uğraşlarını, beğenilerini bi-liyor musun?

Gençliğin devrimci mücadelede-ki önemini, dünya devrimlerinde oy-nadığı rolü öğrenmek için araştırıyormusun?

Bilimsel dünya görüşünü, diya-

lektiği öğrenmek için çalışıyor mu-sun? Öğrendiklerini, yaşamda, mü-cadelede kullanıyor musun?

Mahallede ÇalışmaYapan Arkadaş;

Oturduğun, devrimci çalışma yü-rüttüğün mahallendeki, halkın özel-liklerine, sosyal, siyasal, ekonomikdurumuna vakıf mısın?

Halkın mücadele tarihini, halkınkültürünü ve değerlerini biliyor mu-sun? Dünya devrimlerini öğreniyormusun?

Öğrenmeli, araştırmalı bugünlebütünleştirmeli, çalıştığımız mahal-lede, okulda ya da başka bir birimdebunu somutlamalıyız.

Kendi mahallemizde, okulumuz-da, ya da başka bir birimde Marksizm-Leninizmi somutlamalıyız.

Devam edecek

* Küba’da ilk toprak reformu ya-sası 1959’da devrimin hemen sonra-sı çıkarıldı. 1000 dönümden büyükarazisi olan şirketlerin tümü kamu-laştırıldı. Tamamı topraksız köylüle-re, kiracılara dağıtıldı. İkinci toprakreformu ise 1963 yılında yapıldı. 67hektarın üzerindeki bütün şirketler ka-mulaştırılarak devlet çiftlikleri hali-ne getirildi.

* Sovyetler büyük sosyalist Ekimdevrimi, önceden toprak ağalarının,kapitalistlerin, Çarlık hanedanınınelinde bulunan 150 milyon desiyoni(1 desiyoni 10.9 dönüm) aşkın toprağıköylülere verdi. Sovyet sistemi altındaköylüler kendi kaderlerinin efendisioldular.

* Çin’de toprak, ağalardan alınıphalkın hizmetine sunulmuştur. Tarım,kooperatifle elli kat artmıştır. Bu ge-

lişmeyle birlikte sosyalist devletçiftlikleri kuruldu.

* Çin’de sınırlı ölçüde imkanlarıolanlarla iyi durumdaki köylüler ara-sında eşitlik için mal paylaşımı yapıl-mıştır. Toprak ve üretimde kullanılanaraçları köylüler eşit ölçüde kullan-mıştır. Emek ve iş değişim gruplarıy-la insan ve hayvanın işgücünü kul-lanmada düzenlemeler yapılmıştır.

Üretimin artması için, Çin’de,yeni tarım teknikleri kullanılmıştır.Toprağı derin sürme, yoğun tarım, kü-çük kümelerle sık ekim, yılda iki-üçkez ürün veren alanları genişletipkaliteli tohum kullanmak, yeni tiptetarım ilaçlarıyla bitki hastalıklarınınönüne geçmek bu tekniklere örnektir.Ekilebilir topraklar, gübre, sulama ça-lışması, koşum hayvanları ve tarımaraçları artırılmıştır. Yollar yapılıpköylere ulaşım rahatlamıştır. Tarım-da kullanılan setler onarılmıştır. Ta-

rımın ülke ekonomisine büyük bir kat-kısı olmuştur. Köylük bölgelerde ya-şayan 500 milyon nüfus için tahıl, et,yağ ve diğer ihtiyaçlar karşılanmıştır.

* Sovyetler’de kolektif çiftlikler-de en iyi araçlarla en iyi toprağı işle-yen köylülerin geliri sefaletten ortadüzeye çıkmıştır. Her köylünün ken-di toprağı ve emeği vardır.

* Çin ekonomisini devrimdenönce tarım oluşturuyordu. Devrimdensonra 70 milyon köylü ailesinin koo-peratiflere katılmasıyla temel deği-şiklikler yaşanmıştır. Tarım üretimi%76, kerestecilik ve ağaç %56, mey-ve üretimi %62,87 oranında artmış-tır. Halk yoksul köylülerin öküz veçiftlik ihtiyaçları için köylü fonukurmuştur. Kuru ve çorak topraklarağaçlandırılmış ve kullanılır hale ge-tirilmiştir.

Sosyalizmde ToprakHalkın, Tarım Halkın İhtiyaçları İçindir

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 24

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 25: Yürüyüs 309

Yürüyüş: Sempozyuma ilk kezmi katılıyorsunuz? Daha önce katıl-dınız mı? Emperyalizmin saldırganlığıhakkında son iki yılı da gözönündebulundurarak gelinen aşamayı de-ğerlendirir misiniz?

Ely Wakweika: (Tüm AfrikaHalkları Devrimci Partisi’nden(AAPRP)-Uganda)

Evet, bu sempozyuma ilk kez ka-tılıyorum. Bu sürecin çok önemli ol-duğu kanısındayım. Emperyalistlerher ne kadar aralarında kimi anlaş-mazlıklar yaşasalarda, gerekli olduğuzamanlarda bir araya gelmeyi başa-rıyorlar. Bizim tecritimizden fayda-lanarak bizi yenmek adına ortak ha-reket ediyorlar. Eğer bizler birleşirsek,onlara karşı direnebileceğimizi dü-şünüyorum.

Dermont Douglas: (RepublicanSinn Fein İrlanda)

Emperyalizm KendinePazar Alanları Açmak İçinKatliamlar Yapıyor

Benim bu konferansa ilk gelişim,ancak 2009 yılında Londra’daki kon-feransa katılmıştım. Bana göre dün-yadaki her yerde emperyalistler ta-rafından toprak, petrol ve doğal kay-naklar adına katliamlar yürütülmek-tedir.

Dan Borjal: (Filipinler Ulusal

Demokratik Cephesi)

“Somut Eylemlerin ve Koodi-nasyonun Zamanı Gelmiştir”

Bu sempozyuma ikinci kez katı-lıyorum. Bu sempozyumun anti-em-peryalist güçleri birleştirmek adınaönemli bir inisiyatif olduğunu düşü-nüyorum.

Arap Lütfi: (Mısır SosyalistBirliği’nden)

“Birlik, Daha Militan EylemBirliğine Ortak AdımlarAtmalıdır”

Sempozyuma ilk kez katılıyorum.Önceki sempozyumlara çağrılmamarağmen katılamadım. Daha önce anti-emperyalist sempozyumlara Lüb-nan’da ve Türkiye Halk Cephesi’ninbileşen olduğu Yunanistan’da katıl-mıştım.

Alexander Chebotarev: (Rus-ya Komünistleri temsilcisi 27)

“Libya’daki OlaylarAçık Bir EmperyalistSaldırıdır”

Daha önce bu sempozyuma katıl-mamıştım. Bence Libya ve Suriye’dekiolaylar, geçtiğimiz 30 yılda gerçekleşenemperyalist saldırılar zincirinin üçüncüdalgasını teşkil etmektedir. İlki doğu-daki sosyalist ülkeler bloğunun dağı-tılmasıydı, ikincisi ise NATO veABD’nin Sırbistan’a saldırısıdır; bu

seferki ise üçüncüsüdür.

Yousef Bassam:(Hizbullah’ınGençlik Örgütü Başkanı)

“Bilgisi Olanın, Gücü Olur”Bu sempozyuma ikinci kez katı-

lışım. 2009’daki ilk sempozyuma dakatılmıştım. Geçen iki yıl içerisindeemperyalist saldırganlık karşısında,özellikle Irak ve Afganistan’da em-peryalistlere tehdit olma derecesinevaran çok çabalar harcandı.

Yürüyüş: Tunus'ta, Mısır'da ,Libya'da bir devrim olduğunu söy-leyebiliyor musunuz?

Ely Wakweika: Tunus ve Mı-sır’daki olayları devrimci bir po-tansiyel taşıyan halk ayaklanmalarıolarak değerlendiriyorum. Ancak şuhalleriyle onları devrimci olarakniteleyemem. Çünkü şu ana kadarkitleler yeni sömürgecilerin iktidar-larını ellerinden almayı başaramadılar.Meydana gelen olayları doğru atılmışadımlar olarak görüyorum, çünkü buhareketler emperyalist kuklaları yer-lerinden etmeyi başarabildiler.

Libya ise Tunus ve Mısır’dan çokfarklı bir noktada. Libya Cumhuri-yeti ilerici, sosyalist ve anti-em-peryalist bir karakterdeydi. Kad-dafi’nin önderliği altında Libya hal-kının hayat standardı büyük bir yük-selme göstermişti ve Afrika’daki

Röportaj

3. Eyüp Baş Emperyalist Saldırganlığa Karşı Halkların Birlik Sempozyumu’nadünyanın dörtbir yanından kadılan temsilciler ile dünyada yaşanan gelişmelerüzerine yaptığımız röportajı yayınlamaya devam ediyoruz

Ely Wakweika Dermont Douglas Dan Borjal

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 225

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

‘EĞER BİRLEŞİRSEK EMPERYALİZME KARŞI DİRENEBİLİRİZ’

Page 26: Yürüyüs 309

açık ara en yüksek hayat standar-dına ulaşılmıştı. Ayrıca Libya, Af-rika’nın emperyalizmden bağım-sızlaşması konusunda planlar yap-maktaydı ve Afrika birliği ve geli-şiminin büyük bir savunucusu idi.Oradaki isyan hareketi NATO ilebirlikte hareket eden karşı devrimciöznelerden oluşmaktaydı. Bu bir halkayaklanması değildi. Tam tersine,Libya’nın ilerici niteliğine karşı gi-rişilmiş bir isyan idi. Bu, özü itibariylebir karşı devrimdir.

Dermont Douglas: Tunus’takisüreç bir halk devrimi gibi gözük-mektedir. Ayrıca Mısır’daki süreç debaşarılı bir halk devrimi izlenimi ver-mektedir. Ancak şu günlerde Batımedyasında ülkeyi halen ordununyönettiği söylenmektedir. Bu rejimüzerinde yönetimi kendileri sağlaya-madıkları için Batılı güçler bu süreçtenpek de mutlu değillerdir. Libya’dakisüreç ise petrolü ele geçirmek adınaemperyalistler tarafından desteklenmişbir iktidarın değişmesi süreciydi.

Dan Borjal: Bu hareketler em-peryalizme ve siyonizme nesnel ola-rak darbe vuran hareketlerdir.

Arap Lütfi: Tunus ve Mısır’dakiayaklanmaları devrim olarak değer-lendiriyoruz. Devrimin içinde gericigüçler olsa da (aşırı dinciler, liberaller,reformistler) sosyalistlerin düşüncesiMısır ve Tunus’ta gerçekleşen devrimmücadelemizin ilk adım zaferi olarakdeğerlendiriyoruz. Adına devrim de-yişimiz bundandır. Libya’da yaşananise biz sosyalist Mısırlılar’ın bakışaçısıyla, emperyalist destekli ve gericigüçlerin karşı devrimidir. Libya’dakarşı devrimin halk hareketiyle bü-tünleşmesi bu gerçeği değiştirmez.Bu noktada Mısır ve Tunus, Libyaile aynı konumda değildir. Mısır veTunus’taki halk ayaklanmaları ilerici

kazanımla sonuçlandı. Libya’da isegericiliğe hizmet etti. Libya’da em-peryalizm daha etkindir. Konumunuişbirlikçi, gerici güçlerin halklardakimeşruiyeti ile daha da etkinleştirmişdurumdadır. Oysa Mısır ve Tunus’tabu çok rahat değildir.

Alexander Chebotarev: Tunusve Mısır’daki olaylar devrim olaraknitelendirilebilirler, ancak akıbetle-rinin pek de iyi olduğu söylenemez.Libya’daki olaylar ise açık bir em-peryalist saldırıdır.

Yousef Bassam: Tunus, Mısırve Libya’da meydana gelenleri dev-rim olarak değerlendiriyorum. BaştaABD olmak üzere emperyalizm, dev-rimleri yavaşlatmak ve devrimlerinamaçlarının yerine gelmesine engelolmak adına, özellikle Mısır’da ka-yıplarını en aza indirgemeye çaba-lamaktadır. Hüsnü Mübarek emper-yalizm ve siyonizm adına Ortado-ğu’da önemli bir üs teşkil ediyordu.

Yürüyüş: Şu anda Suriye'de ya-pılmak istenen nedir? Emperyalizminamacı nedir?

Ely Wakweika: ABD ve onunmüttefikleri Libya’da yaptıklarınıSuriye’de de yapmak istiyorlar. Libya,NATO’ya karşı savaşırken, MuammerKaddafi bu savaşın sadece Libya’yıkorumak adına değil aynı zaman Su-riye ve İran’ı korumak adına veril-diğini belirtmişti. Şu sıralar dedik-lerinin doğru çıktığına şahitlik edi-yoruz. Emperyalistler, Suriye hükü-metini yerinden etmeyi ve böylelikleHizbullah’ın ana destekçisini ortadankaldırarak İran’ı çembere almayıplanlıyorlar.

Dermont Douglas: Suriye’dekisüreç hakkında ise, bunun yönetimindeğiştirilmesi amacıyla ve dolayısıyla

İran’ı izole etme amacıyla yürütül-düğü kanısındayım. Ayrıca Batı ül-keleri geniş petrol kaynaklarına ih-tiyaç duymaktadırlar. Üretimin vekaynakların kontrolü büyük bir önemteşkil etmektedir.

Dan Borjal: Libya’daki süreçtedeneyimlediğimiz gibi emperyalizmkendisine direnen rejimleri, kuklarejimlerle değiştirmek adına saldırı-larda bulunmaktadır.

Arap Lütfi: Suriye halkı deği-şimden yanadır, hak ve özgürlükle-rinin genişlemesini istiyor. Siyasibaskıların kalkmasını istiyor. Eko-nomik yolsuzlukların bitmesini istiyor.Bu olumlu talepleri isteyen güçler,emperyalist güçlerin Suriye’deki ge-rici güçlerin baskınlanması altındakaldılar. Bu barışçıl, demokratik gös-terilerden emperyalizmin daha öncezeminini hazırladığı saldırganlığı ic-raate geçirmesine neden oldu. Bunuda Suudi Arabistan ve Lübnan’dakiHariri yönetimi ile yapmaktadır. Tür-kiye emperyalist saldırganlığın Su-riye’deki mimarı olduğundan ekmekistiyor. Emperyalizmin Suriye’dekiişgalle amacı mevcut yönetimi yı-kıp, işbirlikçisi olacak siyasi yö-netimi başa getirmektir. Emperya-lizmin ekonomi politikaları emper-yalist saldırganlığı zorunlu kılmak-tadır. Mevcut yönetim emperyalistsömürüye engeldir. Mevcut yönetimİsrail siyonizmine karşı mücadeleeden güçleri fiilen desteklemektedir.Saysk Piko anlaşmaları ile böl-par-çala-yönet politikalarını hayata ge-çirmiştir. Mevcut saldırganlık Saysk-Piko anlaşmalarının devamıdır. Buanlaşma emperyalistlerle olmuştur.

Alexander Chebotarev: Suri-ye’de de açık bir emperyalist saldırıizlemekteyiz. Amaç gerçek bir halkdemokrasisine sahip olan bir ülkeyi

Alexsander Chebotarev Yousef Bassam Arap Lütfi

Röportaj

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 226

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 27: Yürüyüs 309

yok etmektir. Kısaca söy-lemek gerekirse emper-yalist saldırganlığa köktençözüm sol siyasettir. Solmücadele yükselmedikçeemperyalizm her yolabaşvuracaktır.

Yousef Bassam: Şusüreçte Suriye’de meyda-na gelen şey, emperyaliz-min bir müdahalesidir. Filistin, Lübnanve Irak’taki mücadeleleri desteklediğive İran İslam Cumhuriyeti ile ittifakhalinde olduğu için Suriye rejiminekarşı bir oyun oynanmaktadır. Em-peryalizm bu rejimi yıkmak adınaonu izole etmeye çabalamaktadır.Bunu başaramayacakları durumda iseSuriye içinde bir iç savaşı kışkırtmayaçalışacaklardır. Emperyalistlerin is-tedikleri ne demokrasidir, ne de öz-gürlüktür; bu tamamıyla bir şakadanibarettir. Esad rejimi medya, siyasipartiler, anayasa ve seçimler konu-sunda reform yapma sözü vermiştir,ancak buna karşın emperyalistler kendiçıkarlarına uyan bir rejim kurma ça-balarını sürdürmektedirler.

Yürüyüş:Emperyalistler, Suriye'deEsad'ın 'diktatör' olduğu, İran'da danükleer silah yapıldığı gerekçesiylemevcut iktidarları yıkmak için işgalekadar uzanacak saldırı hazırlıklarıyapıyorlar. Bu durumda devrimci, sol,sosyalist, komünist partilerin, kısacadünya halklarının tavrı ne olmalı?

Ely Wakweika: Partimiz, İranve Suriye de dahil olmak üzere dün-yanın herhangi bir yerindeki emper-yalist müdahaleye karşı çıkmaktadır.Emperyalistler ve kapitalistler sa-dece halkın zararına olan kendiçıkarlarının peşindedirler. Ne za-man emperyalistler başka ülkeleriniç işlerine müdahale ederlerse, bundanher zaman halklar zarar görmektedir.Libya’ya, Irak’a ve Afganistan’a ba-kalım. Geçen bir yıl içerisinde İn-giltere’deki ve ABD’deki birçok solözne Libya konusunda çok zayıf birtutum sergiledi. Ayaklanmaları des-teklediler ve hükümetlere saldırdılar.Ancak bu sadece emperyalist sal-dırganlığı meşrulaştırmaya yaradı.

Umarım ki, bu onlar için bir ders ol-muştur ve ileriki süreçte emperya-listlerin Suriye ve İran’a karşı giriş-tikleri müdahalelerde daha net birtutum takınırlar.

Dermont Douglas: Esad mese-lesinde ise, bütün sol parti ve gruplarıninsanları; Suriye’deki sürecin bir “HalkMücadelesi” mi olduğu ya da emper-yalistlerin işi mi olduğu hakkında in-ternet ya da e-mail yoluyla bilgilen-dirmeleri gerekmektedir. Ancak böy-lelikle dünya halkları bu konuda ba-ğımsız bir fikre sahip olabilirler.

Dan Borjal: Suriye halkının ta-lepleri meşru, demokratik taleplerdir.Ancak bu süreçte devrimciler içinönemli olan emperyalist saldırganlığakarşı bir muhalefetin bulunmasıdır.Esad rejimi bir dereceye kadar İsra-il’in ve emperyalistlerin müdahale-lerinin karşısında durabilmektedir.Sonuç olarak halkın meşru taleplerimeselesi Esad rejimi ve Suriye halkıarasındaki bir iç meseledir.

Yousef Bassam: Başkan Esad;Mübarek, Saddam ya da Kaddafi gibibir diktatör değildir. Esad rejimi yö-neticilerinin birçok hatası olmuşturancak emperyalistler Esad’ın desteğinikeserek İsrail’e huzur getirme niye-tindedirler. İran’ın barışçıl bir nükleerprogramı vardır ve emperyalistlerİran’ın bunun bilgisine dahi erişmesinetahammül edememektedirler çünkü;“bilgisi olanın, gücü olur”. Ve böy-lelikle İran emperyalistler bağımsız-laşabilecektir. Bu sebeple bütün dev-rimciler, tavırları her ne olursa olsunİran ve Suriye rejimlerine ve dünya-daki diğer liberal rejimlere destekolma konusunda hazır olmalıdırlar.

Yürüyüş: Eyüp Baş UluslararasıEmperyalist Saldırganlığa Karşı

Halkların Birliği Sempozyu-mu’nun üçüncüsü yapılıyor.Emperyalizmin dünya halk-larına saldırganlığı ortada.Bu sempozyum somut görevlerkonusunda daha ileriye nasıltaşınır?

Ely Wakweika: Sempoz-yumu geliştirmek adına, ge-lecekte Latin Amerika ve

Afrika’dan katılımcı sayısını arttır-mamız gerektiği kanısındayım. Muh-temelen gerçekleştirmemiz gerekenen önemli şey birbirimizle süreklibir irtibat kurmak ve mücadeleleri-mize dair bilgi paylaşımında bulun-maktır. Önümüzdeki birkaç ay içe-risinde yeterli iletişim mekanizma-larını oluşturmalıyız ki; herhangi birihtiyaç halinde birbirimize daha hızlıbir şekilde yardımcı olabilelim.

Halk Cephesi’ne bu sempozyumuörgütlemek adına harcadığı emekiçin teşekkürlerimi sunuyorum. Busempozyum dahilinde ilişki kurdu-ğumuz örgütlerle, özellikle de dev-rimci ve sosyalist örgütlerle partimiziniyi ilişkiler geliştirmesini dört gözlebekliyorum. Pan-Afrikacı sosyalistKwame Nkrumah’ın da dediği gibi:“Her zaman ileriye, Asla geriye!”

Dermont Douglas: Yapılmasıgerekenler konusunda ise, eğer müm-künse bu sempozyumun delegeleri,sempozyuma katılamayan ülkelerdekiörgütlere ulaşarak, onları birebir bil-gilendirmeli diye düşünüyorum. Veyine eğer mümkünse sempozyumunbir gün daha sürmesi iyi olur.

Dan Borjal: Örgütümüz anti-emperyalist güçleri bir araya getirmekamacında olan bir başka platformunhalihazırda bir üyesidir. Bu inisiyatifHalkların Uluslararası Mücadele Plat-formu’dur (ILPS). ILPS önderliğine,bu sempozyum sonucunda oluşacakcephe ile ilişkiler geliştirmesi ve em-peryalizme karşı ortak kampanyalarörgütlemesi konusunda bir teklif su-nacağım.

Arap Lütfi: Sempozyumun ge-lişmesi katılımcı ülkelerin ülkelerin-deki anti-emperyalist mücadelesinebağlıdır. Biz diplomat değiliz. Birlikdaha militan eylem birliğine ortak

Röportaj

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 227

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 28: Yürüyüs 309

adımlar atmalıdır.

Alexander Chebotarev: Halkındevrim sürecine daha kitlesel bir şe-kilde katılmasını sağlamak zorunlu-dur. Bence Küba’dan ve KuzeyKore’den gelebilecek katılımcılar bukonuda bize ciddi bir şekilde yardımcıolabilirler.

Yousef Bassam: Bu sempozyumemperyalistlerin tehlikeli niyetleriniortaya sermektedir. Bütün liberal ör-gütler bu niyetlere karşı adımlar (ey-lemler, paneller, sempozyumlar gibi)atmalıdırlar ve anti-emperyalist re-jimlerin emperyalistler tarafındansaldırıya maruz kalacaklarını, İraniçin ve Lübnan’daki Hizbullah içinbu tehlikenin hala mevcut olduğunubilmelidirler. ABD ve İsrail tarafındangerçekleştirilecek her türlü saldır-ganlığa karşı hazır olmalıdırlar.

Eyüş Baş Sempozyumu’nun yıllıkolarak toplanmaya devam etmesi veTürkiye dışından gelen konuk sayı-

sının arttırılmasını umuyorum.

Yürüyüş: Biz AKP'yi Amerika'nınOrtadoğu’daki maşası olarak görü-yoruz. Geçen yıl Ortadoğu’daki sol,komünist örgütler dahil AKP'yi olum-layan yaklaşımları vardı. Siz nasıldeğerlendiriyorsunuz?

Arap Lütfi: Ortadoğu’daki bütünsol güçlerin AKP’yi olumladığını söy-lemek yanlış olur. Biz Mısır’daki solgüçler, AKP iktidarının işbirlikçiliğiniİncirlik Üssü’nün Irak işgalinde kul-lanılmasından tanıyoruz. Yanılgı ge-nelde dinci örgütlerde hayat buldu.Çünkü Erdoğan, Gazze kuşatmasınakarşı olan bir söylem içindeydi. Buda pragmatist tavrı olan örgütlenme-lerin bakış açısıdaki sakatlıktan kay-naklıdır. Oysa bizi söylemler değil,pratik yönlendirmelidir.

Son olarak Halk Cephesi’ninanti emperyalist tavrındaki IS-

RAR’ı bize durumun ciddiyetinibu birlik üzerinden gösterdi. Buçalışmalar bizim yalnız, güçsüz ol-madığımızı gösterdi.

Yürüyüş:Hamas'ın Suriye'yi terketmesini ve FHKC ile birleşmesininasıl değerlendiriyorsunuz? Suriyekonusunda Filistinli örgütlerin tavrınedir?

Yousef Bassam: Hamas resmiolarak Suriye’den ayrılmak isteğiniya da Suriye’deki ofislerini kapata-caklarını açıklamamıştır. Filistinlileri,silahları ve İsrail’e karşı her türlüdirenişi desteleme konusunda çağrıyapmaktayız.

Halk Cephesi’ne bizleri bu sem-pozyuma davet ettiği için ve bölgedemeydana gelen olaylar konusundabakış açımızı anlatma şansını bizlereverdiği için teşekkürlerimi sunuyo-rum.

Sürecek

AKP Çalışana daEmekliye de Düşman

DİSK’e bağlı Emekli-Sen İstan-bul şubeleri, AKP’nin “İntibak Ya-sası”na karşı 17 Mart günü TaksimTramvay Durağı’ndan GalatasarayLisesi önüne kadar yürüyüş düzen-ledi. “AKP Yasanı Al Başına Çal”,“Emekliyiz Haklıyız Kazanacağız”,“Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”sloganlarının atıldığı eylemde, Ga-latasaray Lisesi önünde açıklamayapıldı.

Emekli-Sen adına açıklama ya-pan Hasan Kaşkır, “SendikamızEmekli-Sen'in ülke gündemine ta-şıyarak basının, siyasilerin ve emek-

lilerin gündemine soktuğu İntibakYasası, AKP hükümeti tarafındannihayet çıkartıldı. Daha doğrusuher zaman olduğu gibi yine, dağfare doğurdu. Gerçek anlamda birİntibak Yasası çıkartarak emekliücretleri arasındaki farklılığı gide-receği düşüncesi ile milyonlarcaemekliyi, büyük bir beklenti içersinesokan AKP hükümeti; ‘Kamuoyun-da yıllardır çözülemeyen bir sorunudaha çözdüm’, ‘Emeklilerin İntibakYasası’nı çıkardım’ diyebilmek adı-na ucube bir yasa çıkarmıştır. Emek-li-Sen İstanbul Şubeleri olarak çı-kartılan bu sahte intibak yasasınıkabul etmediğimizi ve gerçek an-lamda bir İntibak Yasası çıkartılarakemekliler arasındaki ücret farklılığıgiderilene kadar bu mücadelemizedevam edeceğimizi buradan açık-lıyoruz.” dedi.

Eylem, AKP’nin halkın tüm ke-simlerine saldırdığı gibi emeklilerede İntibak Yasası’yla saldırdığı be-lirtilerek bitirildi.

BOSCH İşçileri TürkMetal Sendikası’ndan

DİSK’e GeçtiBursa’da bulunan BOSCH fabrika-

sında çalışan 4 binden fazla işçi, uzunsüredir üye oldukları işbirlikçi faşistTürk Metal Sendikası’ndan istifa ederekDİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendi-kası’na üye oldu.

14 Mart sabahından itibaren vardi-yalardan çıkarak üyelik işlemleri içinDİSK’e gitmek isteyen işçilerin servisaraçları Türk Metal Sendikası üyeleritarafından engellenmeye çalışıldı. Bununüzerine işçiler yürüyüş yaparak diğerbölümdeki işçilerle birleştiler ve DİSK’inayarladığı araçlara binerek üyelik işlem-lerinin yapıldığı Osmangazi Emek KültürMerkezi’ne gittiler. Burada coşkulu al-kışlarla karşılanan işçiler, Türk Metal’denistifa dilekçelerini yazdıktan sonra BirleşikMetal-İş’e üye oldular. Devrimci İşçiHareketi üyesi işçilerle Halk Cepheliler,Gemlik ve Bursa’dan BOSCH işçilerininbu tavrına destek verdiler.

Röportaj

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 28

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 29: Yürüyüs 309

Özgür Gelecek dergisi 26. sayı-sında Gazi Mahallesi’nde DHF’lilerleçeteciler arasında yaşanan bir ça-tışma sürecini ele alan bir yazı ya-yınladı.

Yazı Gazi Mahallesi’ndeki geliş-meleri ve çetecilerin devlet destekliolduklarına ilişkin devrimcilerin geneldoğrularını aktardıktan sonra şöyledevam ediyor.

"Hele ki çetelere ya da çetevarigruplara faydacı bir tutumla yakla-şarak güç ve otorite olmaya çalışıl-ması sorunu daha da katmerli halegetirmekte, halkta devrimcilere gü-vensizliği beslemektedir. Buna paralelolarak belli mahallelerde çetevarigruplaşmalar içerisinde politik biretkileşimi gözlemlemek de mümkünolabilmektedir. Nitekim Gazi Mahal-lesi’nde cemeviyle ilgili yürüyüştesaldırıyı gerçekleştiren grubun “Nal-bur” yazılı pankart açması, bazıla-rının “Mahir, Hüseyin, Ulaş; Kur-tuluşa Kadar Savaş” diye sloganatması bu durumun göstergesidir."(Özgür Gelecek, sayı 26, sayfa 28)

Yazının bütününde Halk Cephe-si’nin adı doğrudan geçmemektedir.Ancak sözkonusu yer Gazi Mahallesiolduğu; "güç ve otorite olmaktan"sözedildiği; özellikle de saldırıyı ger-çekleştiren grubun "Mahir HüseyinUlaş Kurtuluşa Kadar Savaş!" slo-ganını attığının yazılmış olması eleş-tiri konusunun HALK CEPHESİolduğunu anlamamıza neden oluyor.

Özgür Gelecek dergisi tüm yazıboyunca SÖYLEMEK İSTEDİKLE-RİNİ AÇIKÇA SÖYLEMEMİŞTİR.İMA ETMİŞTİR. KISACASI; LAFIDOLANDIRMIŞTIR.

Biz ne söylenecekse açıkça söy-lenmesinden yanayız. Özellikle be-lirtmek isterizki; Özgür Gelecek"açık konuşmuyor" derken sadeceHALK CEPHESİ adının doğrudangeçmemiş olmasını kastetmiyoruz.Yazı bir bütün olarak, içerik olarak

böyledir. Emekçi mahallerdeki kültürel yoz-

laşmanın devrimci kültürü aşındırdığı;devrimcilerin çeteci eğilimler taşı-maları "tespitleri’nin” ardından asılkonuya geliyor: Devrimciler çetecigruplara faydacı yaklaşıyorlar. Böy-lece güç ve otorite olmaya çalışı-yorlar...

- Çetecilere karşı faydacı yak-laşan kimlerdir?

- Faydacı yaklaşıldığının ör-nekleri nelerdir?

- Hangi tarihte, ne zaman, nasılfaydacı yaklaşılmıştır?

HALK CEPHESİ’nin bunları yap-tığının somut örnekleri nelerdir?

Devrimcilik açıklıktır. Kime nesöyleyecekse açıkça söyler. ÖzgürGelecek söyleyeceklerini açıkça söy-lemeyip karnından konuşmaktadır.Halk Cephesi’ne çamur atmaktadır.

Bırakın çamur atmayı, ne söyle-yecekseniz açıkça söyleyin.

Yozlaşmaymış, çeteleşmeymiş,uyuştucuymuş, fuhuşmuş... çetelerekarşı mücadeleymiş... Özgür Gelecek“derin” teoriler yapıyor. “Tespit”lerde bulunuyor...

Günaydın...Halk Cephesi yıllardır İstanbul’un

yoksul gecekondu mahallelerindebunun mücadesini veriyor. Halk Cep-hesi bu uğurda şehit verdi. Onlarcatutsak verdi.

Biz şehitler, tutsaklıklar pahasınayozlaşmaya, çeteleşmeye, hırsızlığa,kumara, fuhuşa karşı mücadele ve-rirken oportünistler bizim “namusbekçiliği” yaptığımızı söylüyordu.

Özgür Gelecek karnından konuş-mayı bırakıp ne söyleyecekse açıkçasöylemelidir.

Özgür Gelecek, Gazi Mahalle-si’nde HALK CEPHESİ’ne tarafıolmadığı bir olay üzerinden üstü ka-palı imalarla çamur atmaya kalk-maktadır. Bu devrimcilik değildir.

Sonra da ne olduğu belirsiz bir

sözle konuyu bağlıyor: "...çetevarigruplaşmalar içerisinde politik biretkileşim" den sözediyor.

Neymiş bu "politik etkileşim"?Nereye çeksen oraya gidecek birlaf...

Çetecilerle devrimciler "politiketkileşim" içindeler... Öyleki çeteciler"Mahir, Hüseyin, Ulaş Kurtuluşa Ka-dar Savaş!" sloganı atıyorlar.

Ne demek istiyorsunuz? Bu slo-ganı atıyorlardı derken neyi anlatmayaçalışıyorsunuz. Hiçbir şey anlatmı-yorsunuz. Çamur atıyorsunuz. Busloganlarla Halk Cephesi arasındabağ kurdurmaya çalışıyorsunuz.

Açıkça söyleme cesareti göstere-miyor. Ancak böyle çamur atıyor.Açıkça söylese somut gerekçeler,bilgiler, belgeler ortaya koyması ge-rekecek. Ama yok.

Özgür Gelecek, yozlaşma, çete-leşme konusunda Halk Cephesi’nebir şey söylerken ne söylediğininfarkında olmalıdır.

Özgür Gelecek, bu konuda kim-seye akıl verecek durumda değildir.Önce dönüp kendine, tarihine bak-malıdır.

Dönüp politikalarına bakmalıdır.Israrla soldaki çürümeyi yazıyoruz.Reformizmin, oportünizmin “sol”adına savunduğu düşüncelere bakın.

"Emekçi mahallelerde halk veözellikle gençlik içerisinde önemlibir boyuta ulaşan kültürel yozlaşma,bu alanlarda faaliyet yürüten politikkurumları da doğrudan etkilemekte,devrimci kültürü önemli orandaaşındırmaktadır” diyor.

Biz o bahsettiğiniz yozlaşmaylacepheden savaşıyoruz. Bahsettiğinizo kültür burjuvazinin yoz kültürüdür.Biz burjuvazinin yoz kültürünün dev-rimci safları kirletmesine asla izinvermeyeceğiz.

Aşınan devrimci kültür değil, dev-rimcilikten uzaklaşanların kültürüdür.Bırakın Gazi’deki yozlaşmayı, o sizin

Devrimcilere Korkakça Kara Çalmaya Gücünüz Yetmez!

Güç Olmak Halkı Örgütlemektir! Kara Çalarak Güç Olamazsınız!

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 229

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 30: Yürüyüs 309

boyunuzu aşar. Gidin siz eşcinsellerinmücadelesini verin. Feminizmin kul-varında koşturun.

Tekrar ediyoruz: AYNAYA BA-KIN! Devrimcilik adına savunduğu-nuz düşüncelere bakın.

Çeteleşmeye, yozlaşmaya, uyuş-turucuya, fuhuşa karşı mücadele et-mek devrimci bir politika gerektirir.

Özgür Gelecek ortaya bir laf atı-yor. Kime söylediği belli değildir.“Çeteleşmeye karşı mücadele etmesigerekenlerin kendilerinin çeteci eği-limler taşıması gibi vahim bir ger-çeklik kendini göstermekte, buradanbaş gösteren sorunlar yer yer kimipolitik kurumlar arasında çatışma-lara kadar uzanmaktadır" (ÖzgürGelecek, sayı 26, sayfa 28)

Kimi kastediyorsunuz? Böyle biriddiada bulunurken kimi kasdettiğiniziaçıkça örnekleriyle yazmak zorun-dasınız.

Hangi politik çatışmalardan bah-sediyorsunuz? O kadar aşındırıyormuşki devrimcilerin kendisi çeteci eği-limler göstermeye başlamış...

Özgür Gelecek, devrimcilerle çe-teciler arasında açık bir ilişki kuruyor.DHF’lilere saldıran çetecilerin mut-

laka HALK CEPHESİ ile bağını kur-mak istiyor çünkü...

Halk Cephesi’nin çetelere karşıtavrının net olmadığını söylüyor.Özgür Gelecek böyle bir iddiayıelbette açık açık yapamaz. Ancak“ima” ederek çamur atabilir. Çün-kü çamur attığı hareket çeteleşmeyekarşı mücadelede şehit vermiş, be-deller ödemiştir. İnsanları yıllarca FTipi hücrelerde tecrit altında hapse-dilmektedir. Herkes bilmektedir ki,yozlaşmaya karşı mücadele deyinceilk akla gelen Cephe’dir.

Çetelere ve yozlaşmaya karşı ciddibir mücadele deneyimi olmayan Öz-gür Gelecek anlayışı "aşınan dev-rimci kültür" ya da "devrimcilerdeçeteci eğilimlerin ortaya çıkması"gibi tespitlerde bulunabilecek du-rumda değildir.

Özgür Gelecek o "çeteciler" inkim olduklarını; nasıl düzenin tortusuçetelerin içinde yer aldıklarını bilirmi?.. Bu konuda pratik bir deneyimivar mıdır?.. İçlerinde devrim saflarınakattıkları var mıdır...

Ya da battıkça batan, devrimcilerekarşı silah çekmekten dahi çekin-meyecek noktaya geldiklerini görmüş

müdür?.. Gördüyse ne yapmıştır?..Nasıl bir mücadele vermiştir?.. Hangibedeli ödemiştir?.. Bunun için ÖzgürGelecek "çetelere karşı tavır netolmalıdır" diyerek kimseye akıl ve-remez.

İddiaya bakın: “Çetevari gruplarafaydacı bir tutumla yaklaşarak güçve otorite olmaya” çalışılıyormuş.Kimmiş çetevari gruplara yaslanarakgüç ve otorite olmayan çalışanlar?

Güç ve otorite sahibi olmak içinCephe’nin çetelere ihtiyacı yoktur...Kimse çetevari politikalarla, çetelereyaslanarak güç ve otorite kuramaz.Özgür Gelecek bunu bilmiyorsa öğ-renmeli. Bu tespitler halktan uzak-lamaşmanın, halka yabancılaşmanınsonucudur.

Güç ve otoritenin kaynağı halktır.Halkla kurulan bağdır. Halk için öde-nen bedellerdir. Halktan kopanlar,halk için bedel ödeyemeyenler, halkıörgütlemeyenler, örgütlemek içinemek harcamayanlar... halk içindegüç olamaz. Güç ve otorite dediğinizşey halkın kendisidir.

Gazi’de Cephenin gücü Gazi hal-kına dayanır.

İdeolojik Saldırılar Karşısında BilgiyleDonanacak, Okuyup Okutacağız

İstanbul Gülsuyu’nda Engin Çeber Halk Kütüphanesi18 Mart günü 250 kişinin katılımıyla açıldı. Günler ön-cesinden mahallede yapılan sesli çağrılar, açılan stantlar,davetiye dağıtımı ve afiş çalışmalarıyla duyurusu yapılankütüphanenin açılışı Engin Çeber ve tüm dünya devrimşehitleri için yapılan saygı duruşuyla başladı. RasimÖzdemir tarafından yapılan konuşma da “Bilgi güçtür,okumayan insan güçsüz ve çürümeye mahkumdur. Oku-yarak, bilginin ışığıyla yolumuzu aydınlatacak, emper-yalizmin yozlaştırma politikasına karşı bilginin gücüylekarşı koyacağız” denildi.

Ercan Aydın’ın verdiği konserle devam eden prog-ramda, Kandıra Hapishanesi’ndeki özgür tutsaklarıngönderdiği mesaj okundu. Özgür tutsaklar “GülsuyuGülensu Engin Çeber Halk Kütüphanesi, yozlaştırmasaldırılarına karşı kazanılmış bir mevzidir. Bu mevziiyiyaratan Adalıları, Gülsuyu Gülensu emekçi halkını kut-luyoruz” sözleriyle açılıştaki yerlerini aldılar.

Ardından sahneye çıkan Tiyatro Simurg, EnginÇeber’i anlatan bir oyun sergiledi. Onun ardından Kenan

Bal, Erdal Güney,Nurettin Güleç, Ke-nan ve Şengül kar-deşler ile son olaraksahneye çıkan GrupYorum Korosu söy-ledikleri türküler vemarşlarla kitleyi coş-turdular.

Sanatçılar tarafından yapılan konuşmalarda, EnginÇeber’in işkenceyle katledilmesi kınanarak, yeni EnginÇeberler çıkacağı vurgulandı.

Halk Cephesi adına yapılan konuşmada ise mahalle-lerimizi can kan pahasına kurduğumuz, bu uğurda şe-hitlikler ve tutsaklıklar yaşadığımız anlatılarak, mahal-lelerimize sahip çıkmamız gerekiyor denilerek örgüt-lenmenin önemini vurguladı.

Tüm-Emekliler 4 No’lu Şube yöneticileri ve DevrimciMücadelede Emekliler’in mesajlarının da okunduğuaçılışa, Maltepe Belediyesi’ndeki işinden atılan taşeronişçilerinden Serhat Yurtsever de katılarak direnişini an-lattı.

Engin Çeber Halk Kütüphanesi Açıldı

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 330

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 31: Yürüyüs 309

Günlük yaşamın koşturmacasıiçinde sık sık zamana karşı yarış-maktan bahsederiz. İşlerin çok yoğunolduğu, bütün gün koşturduğumuzu,yine de yetişemediğimizi anlatırız.Hatta öyle anlar olur ki, zaman bizimkontrolümüzden çıkar ve bizi yö-netmeye başlar. Biz, zamanın tutsa-ğı haline geliriz. O koşturmaca için-de boğulan, hiçbir şeye yetişemeyenve her yere hep geç kalan oluruz.

Geç kalmak, gidilmesi gerekenyerde zamanında olmamak; bize, iliş-kilerimize, örgütümüze zarar veren birdurumdur. Ama bundan daha kötüsübu durumun bir alışkanlık haline gel-mesi ve zamanla doğallaşmasıdır.“Her yere-her zaman geç kalan”olarak anılmak ve bunu kabul etmekise bu durumun geldiği son noktadır.Ve durumun vehametini anlatır.

Bu tür zamanlarda geç kalan kişi,genellikle suçu kendinde aramaz.Çeşitli bahanelerle geçiştirmeye ça-lışır. Durumun ciddiyetini yumuşat-mak ister. Bahaneler ise hazırdır…

Kimimiz yola kusur arar hemen.“Trafik sıkışıktı, otobüs geç geldi,yol yokuştu, yavaş geldik.” ilk sı-ralananlardır.

Uyumak, uykuda kalmak, uyan-dırılmamak, sabahları “uyanama-mak” gibi mazeretlerle ise sorumlu-luktan kaçmak vardır. Uyandırmayankişi, çalmayan saat, geç uyuduğu içinsabah kendine gelememe gibi ma-zeretler koruma duvarı gibi sıralan-maya başlar.

Yapılan işlerin uzaması, sokaktagördüğümüz birinin lafa tutması, anigelişen bir olayın bizi yolumuzdan alı-koyması… Bu türler ise ne kadar yo-ğun olunduğunun anlatımıdır. Kişininbir suçu yoktur nerdeyse. İstenmeyen

olaylar peşini bırak-madığı için böyle ol-muştur her şey. Mü-dehale edememiştir.

Geç kalma konu-sunda saatin gerikalmasından, yağ-mur yağmasınakadar bir sürü ma-zeret sıralanabilir.

Ve yaşadıklarımızı düşündüğümüz-de çok daha renkli ve farklı maze-retler de bulabiliriz. Ama tüm bunlar“mazeretin” kabul edilebileceği veyeterli olduğu anlamına gelmez.Tam tersine iyi düşündüğümüzde“mazeret” olduğunu bile biliriz. Vebu daha da ağırlaştırır durumu.

Geç kalmak, temelde program-sızlığın sonucudur. Programlı ol-mak, kağıt üzerinde gerçekliktenkopuk planlar yapmak değildir. Prog-ramlı olmak, olabilindiğince tümihtimalleri göz önünde bulundurarakharekete geçmektir. Mesela yolunuzunluğunu, arabaların gelmesini,yürüme mesafesini, ilk anda göre-ceğimiz kişiyi bulamama, ilk gitti-ğimiz bir bölgede yeri arama olası-lıklarında hesaplanmalıdır. Bunlar dayetmez. Ek olarak; polis çevirmesi-ne denk gelmekten, hava koşulları ne-deniyle trafiğin tamamen tıkanmasınakadar birçok ihtimalin göz önünealınması gerekir. Yani ayrıntılı dü-şünmektir. Böyle hesaplayıp hareketegeçtikten sonra ise yetişememekgibi bir durum ortadan kalkmış olur.

Programsızlığın bir diğer yanı da,günlük işlerimizi ayarlarken, doğrudüzenlemeler yapmamaktır. Uzun sü-receğini bildiğimiz bir işi kısa zamandilimine sığdırmak ya da tam tersiniyapmak da programsızlıktır. Bunlarıkestiremeyen, hesaplayamayan in-san hiçbir yere yetişemez. Zaman veolaylara hakim olamamaya başlar.Sürüklenen, boğulan olur. Ve bu da sa-dece “geç kalmayı” değil alelaceleayak üstü iş yapmayı ciddiyetsizliğidoğurur. Bu durumun bir başka türüde ani çıkan, beklemediğimiz olaylarlaboğuşup bir yerlerde bizi bekleyenlerolduğunu önemsememektir. Elbette,hayat her zaman bizim belirlediğimiz

gibi akıp gitmez. Ani gelişmeler ya-şayıp, hızla müdahale etmek zorundakalabiliriz. Bu da aksamalara yolaçabilir. Bu durumda bile tek çözümprogramlı olmaktır. Hızla düzenlemeyapıp, öncekini gözden geçirip yeni-sini yapabilmektir. Haber veremi-yorsak bile, gelişen olayı da kontro-lümüz altına alıp, başında durmadanorganize edebilmeyi düşünmek ge-rekir. Ötesi yoğunluk adına sürekli biryerlerde birilerini bekleten kişiler ol-mamız anlamına gelir.

“Geç kalma” sadece bir yere ye-tişme üzerinden düşünülmemelidir.Bir kitabı zamanında bitirme, yazı-yı zamanında teslim etme, işi ge-rektiği gibi yapma benzeri durumlarda bunun bir parçasıdır. Ama hangiaçıdan bakarsak bakalım, doğruprogramlar yapıp, onları uygulama-yı son dakikaya bırakmazsak, za-manında ve doğru emek harcarsak,geç kalma olasılığını da en aza in-dirmiş oluruz.

Bilmeliyiz ki, sürekli geç kalmak,bizim sözümüze inanılmamasını do-ğurur, kimsenin güvenmediği insan-lar olmaya başlarız.

Geç kalmak, karşımızdaki insan-larla olan ilişkilerimize zarar verir.Saygısızlıktır. Saygı göstermezsek,saygı da göremeyiz. İlişkilerimizalt-üst olur.

Biliriz ki, söz namustur. O sözüzamanında yerine getirmek namu-suna sahip çıkmaktır. İş işten geç-tikten sonra namustan bahsetmeninanlamı kalmaz. Mesele onu gerekti-ği gibi korumaktır.

Son dakikacılık, telaşlı ve alelaceleiş yapmak, kuralsızlıkları da berabe-rinde getirir. Kuralsız iş yapmanın be-deli ağırdır. Tutsaklık ve ölüme kadargider. Zamanında hareket etmemekeylem anında bizim ve yoldaşlarımı-zın vurulması-ölümüdür.

Tüm mesele zamanı doğru kul-lanmayı öğrenmekte bitiyor. Öğren-mek zorundayız. Zamanı doğru plan-layıp, gerekli emeği harcadıktansonrası gelir. Başka yolumuz yoktur.Aklımıza kazımalıyız. Geç kalmakzarar verir.

GEÇ KALMAK

Kaçak Güreşerek DeğilDevrimci Doğrularla

Yaşamalıyız

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 31

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 32: Yürüyüs 309

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 332

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Şehitler, SOL’un üzerinde aslatartışma konusu yapmayacağı de-ğerlerinden birisidir. Solu sol yapanköşe taşlarından birisidir.

Bizim için şehitlerimiz, tarihimiz,bugünümüz ve yarınımızdır. Devrimiçin içilmiş andımızdır.

Onlar halkı için, vatanı için, dev-rim için canlarını feda ettiler. Buuğurda yapabileceklerinin en fazlasınıyaparak, bayrağı geride kalan yol-daşlarına devrettiler.

Onları sahiplenmek, devrimi sa-hiplenmektir.

SOL’un şehitler konusundaki köşetaşları yerinden oynamıştır. Hattakaybolmuştur.

Bu sene 8 Mart kutlamaları, dev-rimci olanla devrimci olmayan ara-sındaki ayrımı daha da belirginleş-tirmiştir.

Malatya’da geçen sene BDP,ESP, EMEP, ÖDP ve bu anlayışlarınhakim olduğu KESK, Eğitim-Sengibi kurumların içinde olduğu 8 Martiçin bir platform oluşturulmuş.

Aynı platformun bu seneki, 8Mart’ı örgütleme toplantılarına HalkCephesi’de katıldı. Halk Cephesi 8Mart’a kendi bakış açısını, talepleriniyansıtan pankartlarıyla, dövizleri-mizle ve kadın şehitlerin resimleriylekatılacağını bildirdi.

Ancak Platform, “yürüyüşte tekpankart olacak” diyerek Halk Cep-hesi’nin kendi pankartıylayürüyüşe katılmasını kabuletmedi.

Şehit resimleri için isegeçen yıl polis tarafındanproblem çıkartıldığı, vebu sene “problem olma-ması” için şehit resmi ta-şınmaması kararı aldık-larını bildirdiler. Dolayı-sıyla Halk Cephesi’nin şe-hit resimlerinin de 8Mart’ta taşınmasına izin

vermeye-ceklerini söylediler. Dövizler içinise herkesin ortak sloganlar atacağıdövizlerin taşınacağını söylediler.

Tek bir pankartın açılacağı, tekbir sloganın atılacağı ortak mitingler,eylemler de olabilir elbette. Ancakburadaki durum çok farklıdır.

Burada SOL adına tartışma ko-nusu yapılamayacak noktalar var.Birincisi yapılan 8 Mart baştan sonadüzenin icazet sınırları içinde ya-pılmaktadır. Hangi sloganların atı-lacağına, hangi pankartın açılacağına,hangi dövizlerin taşınacağına poliskarar vermiştir!

Polis bunu doğrudan şunu şunuyap diye belirtmemiş olabilir. Ancakgörünen o ki, platform, önceki 8Mart’ta polisin “sorun” çıkarttığışeylerin yapılmadığı bir 8 Mart kararıalmıştır.

Başka zaman reformizm ve opor-tünizm ortak eylemlerde alınan kararne olursa olsun, -kararlara uyacak-larına dair söz vermelerine rağmen-“propaganda ve ajitasyonda serbestlikilkesi” diye tutturarak kendi rek-lamlarını yaparken nedense düşmankarşısında bu “ilke”yi unutuvermişler.

Malatya’da 8 Mart Platformu’nunproğramını belirleyen adı geçen ör-gütler değil faşizm olmuştur.

İşte solun köşe taşlarının kay-bolduğu nokta burasıdır. Bu durumda

artık devrimin değerlerinin tartışıl-ması mümkün değildir.

Nitekim, düşmanın icazetiyle ey-lem proğramı çıkartanlar SOL içintartışma konusu dahi yapılmayacakdevrim şehidi kadınların resimlerintaşınmasına izin vermemiştir.

İcazetle ve inkarla yapılan bueylemin ne kadın mücadelesine,ne de demokratik mücadeleye hiçbir katkısı yoktur. Tam tersinedüşmanın dayatmaları kabul edil-diği için bedellerle kazanılan meşruhakların gasp edilmesine ortakolunmuştur.

Malatya’da şehit resimleri taşıdığıiçin bedel ödeyenler, Halk Cepheli-lerdir. Geçen yıl Grup Yorum konserbileti standı açtığı için, 8 Mart ve 1Mayıs mitinglerine katıldıkları vedevrim şehitlerinin resimlerini taşı-dıkları için devrimcilere 8 ila 14 yılarasında hapis cezası verilmiştir.Şehit resimlerinden, taşıdıkları pan-kart, flama ve kıyafetlerinden dolayıdüşmanla çatışan ve bedel ödeyenlerHalk Cepheli’ler olmuştur.

Ama korkusu reformizmi ve opor-tünizmi sarmıştır. Bu korkuylaSOL’un değerleri terk edilmiştir.Halk Cephesi Malatya’da 8 Martplatformu’nun icazetli 8 Mart proğ-ramını kabul etmemiş ve Platformuneylemine katılmamıştır. Şehit resim-lerini açarak kendi kutlamasını yap-

mıştır. Malatya’da yaşanan

olay farklı biçimde Der-sim’de yaşanmıştır. Amabu kez Kürt milliyetçileri,reformistler ve oportünist-ler benzer bir tartışma ya-şanmaması için Halk Cep-helileri toplantıya çağrıl-mamıştır. Dersim Beledi-yesi’nin yaptığı çağrıylayapılan toplantılaraDHF’liler neden Halk Cep-

Kadın Devrim ŞehitlerininResimlerini 8 Mart Kutlamalarına

Almayan SOL’unKöşe Taşları Yıkılmıştır

Page 33: Yürüyüs 309

hesi’nin çağrılmadığını sorduğundaise “ulaşamadık” gibi ciddiyetsiz bircevap vermişlerdir. Dersim gibi her-kesin gün içinde birbirini on kezgördüğü küçük bir ilde böyle bir ge-rekçeye ciddiyetsizlikten başka birşey değildir.

Halk Cephesi’ni çağırmayanlargerçek nedenleri söyleyemeyecekkadar da cüretsizdirler.

Mesele ulaşamama meselesi de-ğildir. Mesele ideolojiktir. ÇünküHalk Cephesi toplantıda icazetçi, uz-laşmacı tavrı eleştirecektir. Refor-mizmin 8 Mart’a bakış açısını daeleştirecektir. Onun için Halk Cephesitoplantıya çağrılmamıştır. İdeolojikmücadeleden korkulduğu için.

Devrimci eleştiri, ideolojik mü-cadele SOL’a zarar vermez. İdeolojikmücadele SOL’u güçlendiren enönemli köşe taşlarından birisidir.Ama SOL’un bu köşe taşı da yerinden

oynamış ve kaybolmuştur. “Ulaşa-madık” bahanesi o taşın oynamasın-dan da öte o taşın yıkıldığının gös-tergesidir.

Onun içindir ki, Kürt milliyetçihareket ideolojik mücadele yerinesaldırmayı tercih etmektedir. Onuniçindir ki SOL, devrimci değerlerihiçe sayıp şehitlerin alanlara sokul-masına yasak koyuyor.

Ama biz tartışacağız. SOL’unköşe taşlarının kaybolduğu günü-müzde ideolojik mücadeleşi büyü-teceğiz. SOL’un köşe taşlarını yerineoturtacağız. SOL’un değerlerini gözügibi korumayanlar, sahip çıkmayanlardüzenin değerleriyle şekillenir.

SOL’un Köşe TaşlarıBir: SOL eylemlerini faşizmin

icazet sınırları içinde yapmaz. İki: SOL şehitlerini “polis sorun

çıkartıyor” diye pazarlık konusu yap-maz. Düşman şehit resimlerinin alın-masına engel mi çıkarttı. Devrimcileriçin o noktadan itibaren aşılması ge-reken en önemli engel odur. Hele ki,devletin 129 kadını yakarak katlettiği8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günügibi bir günde devrimci kadın şehit-lerin resimlerinin taşınmasına engelolmak devrimci değildir.

Üç: SOL, ideolojik mücadeledenkaçmaz.

Dört: SOL, yalan söylemez. HalkCephesi’yle aynı platformda olmakistemeyebilirsiniz, ortak eylem yap-mak istemeyebilir, ancak nedeni so-rulduğunda gerekçeniz neyse açıkçaortaya konulmalıdır. “Ulaşamadık”gibi ciddiyetten uzak cevap, SOLdeğildir.

Sonuç olarak, soldaki çürümeyevurulacak her neşter SOL’un köşetaşlarını yerine oturtacak girişimdir.

13 Şubat günü AKP grup toplantı-sında konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan,

okullarda eksiklikler olduğunu söyleyenlerecevap verirken, “Evet doğrudur bazı okullarda eksiklervar ama kenarda köşede kalmış okullar bunlar, üstelik ge-lişmiş ülkelerde bile böyle eksiklere rastlamak mümkündür,önemli olan bunları ilgililere bildirip, düzeltilmelerini sağ-lamaktır.” dedi.

Her sözlerinde, her eylemlerinde halka düşmanlık vardır.Ve Erdoğan bunu yalan ve demogojiyle gizliyor. Onun ke-narda köşede kalmış dediği okullar, yoksul halk çocuklarınınokuduğu okullardır. Kayıt parası almayı bilirler ama öğ-rencinin öğretmeni mi yok, üzerinde oturacak sırası mıyok, tahtası mı eksik, sobası mı yanmıyor önemli değil…Çocuklar kışın soğuktan hasta olmuş önemli mi, demogojihemen hazır: “Gelişmiş ülkelerde de var bu tür şeyler.”

24 Şubat’ta Kilis’in Musabeyli ilçesindeki 75. Yıl İlk-öğretim Okulu'nda 109 öğrenci yere dökülen civadan ze-hirlenerek hastaneye kaldırıldı.

Konya'nın Cihanbeyli ilçesindeki Seniha Belgin İlköğ-retim Okulu'nda yere dökülen civadan 30 öğrenci, 1öğretmen ve 1 hademe zehirlendi.

28 Şubat’ta Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesine bağlıKarahasanuşağı Köyü İlköğretim Okulu’nda laboratuvardacivayla oynayan 19 öğrenci civa zehirlenmesi nedeniylehastanelik oldu.

7 Mart’ta Osmaniye’de Salih Bahçeli İlköğretim Oku-lu’nda okuyan 28 öğrenci civa zehirlenmesi şikayetiyle

götürüldükleri hastanede tedaviye alındı.Civa zehirlenmeleri peşpeşe yaşanırken; Milli Eğitim

Bakanlığı sadece küçük bir uyarı yapmakla yetiniyor. Okullaboratuvarlarında civa bulundurulması gibi bir zorunlulukolmamasına, tehlikesi bilinmesine ve yaşanan zehirlenmelererağmen önlem alınmıyor.

Ve açığa çıkıyor ki, Milli Eğitim Bakanlığı’nın müfre-datında civalı deneyler yer almıyor. Yani civa gerekli dedeğil. Özel okulların laboratuvarlarında civa bulundurul-mazken; yoksul halk çocuklarının okuduğu okullarda neolup olmadığı dahi bilinmiyor. Erdoğan’ın söylediği gibi“kenarda köşede bırakılmış okullar” onlar.

Peki kim bıraktı kenarda, köşede? Neden bıraktılar? Okulda zehirlenen çocukların tedavisini yapacak ilaç

bile bulundurulmaz. Nitekim civa zehirlenmelerinde ilk24 saatte verilmesi gereken ilaç, Kilis’te yoktu. İlaç Anka-ra'dan getirtildi. En ufak bir gecikmede 109 çocuğumuzhayatını kaybedebilirdi.

Halka düşmanlıkları bunlarla da sınırlı kalmadı, hasta-nelerde yeterli yatak olmadığı için aynı yatakta 3-4 öğrencitedavi gördü. Kiliste çocuklar, serumu oturur vaziyettealmak zorunda kaldılar.

Tüm bunlar, eksiklerin öyle kenarda köşede, ufak tefekşeyler olmadığını gösteriyor. Oligarşinin eğitim sistemihalka düşmandır, okullarda çocuklarımızın can güvenlikleriyoktur. AKP’nin bunları yalan ve demogojiyle gizlemesineizin vermeyeceğiz.

DüşmanıHalk

AKP

AKP Çocuklarımızın CanınaKast Ediyor

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 33

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 34: Yürüyüs 309

Baskıyla, zulümle, terörle, katliamlarla, işkencelerle,tutuklamalarla, yasaklarla bir halkı teslim alamazsınız.

AKP; BDP’nin, 2012 Newrozu’nun hafta içinegelmesi nedeniyle 18 Mart Pazar günü yapacağınıaçıklaması üzerine, İstanbul Valiliği ve İçişleri Bakanlığı21 Mart tarihi dışında yapılacak kutlamalara izin ver-meyeceğini açıkladı.

Hem halkların bayramını resmen tanıma, hem deonun nasıl kutlanacağına karar ver. Faşizmin bupolitikası kabul edilemez. Oligarşi Kürt halkına diyorki, Newroz’u ancak benim belirlediğim sınırlar içindekutlayabilirsin.

Ama AKP iktidarının istediği olmadı. AKP’ninKürt halkının Newroz’unu yasaklama terörü Newroz’unisyan duvarına çarptı. AKP’nin yasaklarına ve hertürlü polis terörüne rağmen Kürt halkı 18 Mart’taNewroz bayramını kutlamak için yüz binlerle sokaklaraçıktı.

BDP'nin çağrısıyla İstanbul Kazlıçeşme Meydanı’ndayapılacak Newroz kutlamaları için Kazlıçeşme'ye gitmekisteyen kitleye polis izin vermedi. Yasaklı 1 Mayıslardaolduğu gibi, İstanbul'da adeta sıkıyönetim uygulandı. Kaz-lıçeşme'ye giden yollar trafiğe kapatıldı. Metro'nun Topkapıistasyonu iptal edildi. Bütün bu engellere rağmen alanagirmek isteyen halkı dağıtmak için polis azgınca kitleyegaz bombalarıyla saldırdı. Kitle saatlerce KazlıçeşmeMeydanı’na giden yollarda, ara sokaklarda polisle çatıştı.

Polisin attığı gaz bombalarından etkilenen BDP'liHacı Zengin yaşamını yitirdi. Yüzün üzerinde kişigözaltına alındı. Hacı Zengin'in katili, Kürt halkına bay-ramını yasaklayan AKP iktidarıdır.

Diyarbakır'da AKP'nin Barikatlarına Rağmen Yüz binler Newroz'u Kutladı

18 Mart'ta yapılacak Newroz kutlamalarına DiyarbakırValiliği de izin vermeyeceğini açıkladı ve 18 Mart günüNewroz alanına gitmek isteyen halka polis biber gazıyla,coplarla, tazyikli suyla saldırdı. Kitleyi dağıtmak istedi.Barikatlar kurarak Newroz alanına giren yolları kapattı.Ancak polisin terörüne halk direnişle karşılık verdi. Yüzbinlerce kişinin Newroz alanına akın ettiği Diyarbakır'dapolis barikatları halkın alana girmesine engel olamadı.Helikopterlerden atılan gaz bombaları da halkı dağıtmayayetmedi. Halk polis barikatlarını yıkarak Newroz alanınagirdi. Öğle saatlerine kadar süren çatışmaların sonucundapolis barikatları açmak sorunda kaldı. Siirt, Bismil ve

Batman'dan yüzlerce otobüs durdurularak cezalar kesildi.Diğer illerden Diyarbakır'a gelen halk engellenmekistendi. Ancak her şeye rağmen yüz binlerin karşısındadevlet çaresiz kaldı.

18 Mart’ı takip eden günlerde yapılan Van, GercüşBatman, Mersin gibi il ve ilçelerde de Newroz kutlamalarınaizin verilmemesine rağmen halk Newroz’unu kutladı. Ya-pılan kutlamalarda çok sayıda kişi gözatına alındı.

Halkına Newroz’u Yasaklayan, Terör Estiren, Bir Kişiyi Katleden AKP Kırılan Camların, Sökülen Kaldırım Taşlarının Demagojisini Yapıyor

AKP kendi terörünü ve çeresizliğini gizlemek içinyine kırılan camın, çerçevenin demagojsini yapıyor. Za-rar-ziyan hesabı çıkartıyor.

AKP sözcülerinin yaptığı açıklamaya göre sadeceDiyarbakır'da 2 milyon 600 bin lira maddi hasar olduğusöyleniyor.

Bu da oligarşinin 1 Mayıslardan, Newrozlardan, halkasaldırdığı eylemlerden sonra klasik başvurduğu dema-gojidir. Böylece kendi terörünü meşrulaştırıp halkın di-renişini mahkum edecek.

Peki kim veriyor size bir halka bayramını yasaklamahakkını? Onyıllar boyunca 1 Mayıslar için aynı demagojiyiyaptınız.

Her şeyin sorumlusu baskıyla, terörle Halklara New-roz’u yasaklayan AKP iktidarıdır.

AKP her şeyden önce İstanbul'da katlettiği Hacı Zen-gin'in hesabını vermelidir.

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 334

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Kürt Halkına Newroz Bayramı’nı Yasaklayan AKP, İstanbul’da Gaz Bombalarıyla Bir BDP’liyi Katletti!

Page 35: Yürüyüs 309

2600 yıl önce, Mezopotamya’yı kan gölüne çevirenAsur Kralı zalim Dehak’a karşı, Ortadoğu halklarınınbaşkaldırısının kahramanıdır Demirci Kawa.

Kawa’nın yaktığı isyan ateşi, özgürlüğe atılan yenibir adım, geleceğe açılan “yeni gün”dür. Yani Newroz’dur.Newroz, sömürüye, zorbalığa karşı kazanılmış zaferinbayramıdır .

Zorbalığa karşı kazanılan zaferden bu güne kadar,yüzyıllar boyunca, Ortadoğu halklarının başından, yeniDehak’ların, yeni zalimlerin zulmü ve sömürüsü hiç ek-silmedi.

Halklar da, zalimlerin, zorbaların saltanatına karşıbirliğinin, kardeşliğinin, kurtuluş umudunun simgesiolarak, Demirci Kawa’nın yaktığı isyan ateşini söndür-mediler. Newroz’u hep yaşattılar.

Efsaneye göre yüzyıllar öncesinin zalimi Dehak’tır.Dehak, Asur İmparatorluğu’nun kralıdır. Bu zalim karşısındaezilen ise Mezopotamya halklarıdır. Dehak, yüksekçe birkayalığın zirvesinde, halka tepeden bakan sarayında yaşar.Dehak’ın bildiği tek şey kötülük etmektir. Zevk-ü sefaiçinde yaşarken Dehak, amansız bir hastalığa yakalanır.Beynindeki zehir bir ura dönüşür ve onu ölümcül bir has-talığın pençesine düşürür. Dehak acılar içinde kıvranarakyataklara düşer ve hastalığına çare bulanamaz. Doktorlar,Dehak’ın acılarının dinmesi ve hastalığının iyileşmesiiçin yaraya gençlerin ve çocukların beyinlerinin sürülmesiniönerirler. Halk buna karşı çıkar. Bile bile evlatlarınıncanına kıyıp beynini götürmek istemez. Ama zalim Dehak,karşı çıkanları kaleye toplar ve işkencelerden geçirereköldürür. Halk yaratıcılığını kullanıp kendine bir çözümyolu bulur. Gençlerin yerine her gün oğlak veya kuzubeynini temizleyip götürmeye başlar. Bu uzun süre böyledevam eder. Halk biraz rahatlamıştır. Ama bir gün götürülenbeynin içinde kuzu kılı çıkınca Dehak durumu anlar veçok sinirlenir. Askerlerine, gençleri kendilerinin öldürüpbeyinlerini alıp getirmelerini emreder.

Böylece Mezopotamya’da yıllarca süren bir katliambaşlar; her gün zorla anne babalarından alınan gençlerinkafası kesilip beyinleri merhem olarak Dehak’ın yarasınasürülür. Dehak'ın zalimliği böyle büyür. Halk çaresiz vegüçsüz düşmüştür. Herkeste öfke çığ gibi büyür. Henüzpatlak vermemiştir ama öfke her geçen gün içten içe büyür.

Çocuğunun beynini verme sırası Kawa adındaki birdemirci ustasına gelmiştir. Demirci Kawa daha önce 6

çocuğunu dehak için kurban vermiştir. Fakat zulmün debir sınırı vardır. Demirci Kawa’nın son çocuğuna sırageldiğinde ‘artık yeter’ demiştir. Çocuğunu zalim Dehak’akurban vermez ve isyan ederek dağlara çıkar. Dağlardahesaplaşma günü için hazırlıklarını yapar.

Yıllarca egemenlerin ihtiyaçları için demir dövenKawa’ın kolları bu sefer zalimi alt etmek için çalışır.

Demirci Kawa'nın örse vurduğu her çekiç zalimdenhesap sorma gününün habercisidir. Her çekiçte güçlenir,çelikleşir. Demirci dükkanında demirden savaş malzemeleriyapar ve bir taraftan da halkı bu zalimliğe dur diyebilmekiçin bir araya gelmeye çağırır. Kawa’nın, Dehak’tan hesapsorma fikri yıllardan beri ezilen, horlanan ve evlatlarınıkaybeden, canı yanan halk içinde yavaş yavaş yayılmayabaşlar. Mart ayının 20'sini 21'ine bağlayan gece zalimDehak'a karşı isyan başlatılır. Ve Kawa’nın önderliğindehalk zalim Dehak’ın sarayını basıp sarayı yerle bir ederler.Dehak, Demirci Kawa tarafından cezalandırılır.

Zalim Dehak’tan kurtulan halk, kendi aralarında dağlardaateş yakarak kutlarlar zalimin sonunu. Ateşlerin alevleriningörüldüğü her yerde yeni ateşler yakılır. Sevinçle dağlarakoşan halk bu ateşlerin etrafında oynamaya başlar.

Dehak’a ait olan her şeyi ateşe verirler. Dehak'a vezulmüne dair her şey o ateşin içinde yok olur. O ateşartık yenilik, özgürlük olur. Zulmün olmadığı yeni gününbaşlangıcı olur. O gün halklar için YENİ BİR GÜNDÜR.NEWROZ’dur.

Efsaneler halkların ortak belleğidir. Demirci Kawaefsanesi, kahramanların isimleri değişse de bu gün, Kürt,Fars, Arap, Türk halkları arasında hala yaşanılır, anlatılır.Ortadoğu halklarının tarihinde onlarca isyan, başkaldırıörneği vardır. Ve mayasını Demirci Kawa'lardan alır.Her isyan bir Newroz'dur.

Bu Halk, Bu Vatan Bizim! Kahrolsun Faşizm Kahrolsun Emperyalizm!

Dünden Bugüne Anadolu'daDünden Bugüne Anadolu'daHALK İSYANLARIHALK İSYANLARI

HALK KAHRAMANLARIHALK KAHRAMANLARI

Zalimler Oldukça İsyan Edenler,Zulüm Sürdükçe İsyanlarda Sürecek!

Demirci Kawa, Cephelilere diyor ki, hiç bir zu-lüm bin yıl sürmez. Hiçbir zalim binlerce yıl sö-müremez. Ona da dur diyen çıkacaktır. Onu dayıkan olacaktır.

Tarihten Günümüze

DEMİRCİ KAWA

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 35

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 36: Yürüyüs 309

Engin Çeber’in katilleri-nin cezalandırılması için ada-let mücadelemize devam edi-yoruz. Engin Çeber’in katil-

lerin yargılandığı davaya 19 Mart2012 tarihinde devam edildi.

Duruşmadan önce kısa bir hatır-latma yapacak olursak; Engin katle-dildiğinde AKP’nin eski adalet bakanıMehmet Ali Şahin, alelacele, devletadına özür diledi. Bunun üzerine,“Özür değil adalet istiyoruz!” diyenailesinin ve yoldaşlarının sahiplen-mesi, avukatlarının çabasıyla yapılanyargılama sonucunda Engin Çeber’inkatledilmesine ilişkin dava 1 Haziran2010’da karara bağlandı. Engin’i iş-kenceyle katledenler “ağır şekilde” ce-zalandırılmak zorunda kalındı. Ancakyargılama süreci henüz bitmemişti.Temyiz aşaması vardı daha. Ve budevlet kendine yakışanı yaptı. Yargı-tay dosyayı usul eksikliğinden bozdu.Üstelik bizim, yani Engin’in ailesininavukatlarının duruşmanın başındanberi dile getirdiği bir usul yanlışlığıyüzünden. Niyet baştan belliydi: Za-mana yayarak ceza vermek zorundakaldıkları işkenceci katlilleri en azceza ile kurtarmak.

İlk yargılama sonucunda tutukluyargılanan altı işkenceciden dördü“ağır” cezalara çarptırıldı. Ancak bugörüntüden ibaretti. Ağırlaştırılmışmüebbet hapis ile cezalandırılan dörtişkenceci, yasal olarak yüksek gü-venlikli hapishaneye (tecrit hapisha-nelerine) konulmaları gerekirken Pa-şakapısı Cezaevi’ne konuldu.

Devlet, işkencecilerini her dönemolduğu gibi sahiplenmeye devam etti,korudu, kolladı, kol-kanat gerdi. Hat-ta işkenceciler için yardım kampan-yaları bile düzenlendi.

Bizler, Birtan Altunbaş, YunusGüzel ve daha pek çok devrimcininişkencede öldürülmesine ilişkin da-vaların yakın tanıkları olduğumuziçin devletin işkenceci ve katliamcıyüzünü çok iyi bilen avukatlar olarak,bu davanın sıradan bir dava olmadı-ğını en başından beri ifade ettik.

Devletin sanık olduğu tüm dava-larda olduğu gibi, bir devrimcinin, En-

gin Çeber’in işkenceyle öldürülmesisöz konusu olduğu için bu davada dasalt hukuksal bir yargılama değil si-yasal bir yargılamadır. Bu nedenledirki, devletin sanık olduğu tüm dava-larda olduğu gibi bu dava da yargıla-ma makamlarını, düzeni, faşizmi zor-layan bir davadır. Zira bu davalardafaşizmin mahkemeleri öylesine ağırbir yükün altına girmektedirler ki,çoğu zaman görüntüyü kurtarma der-dine bile düşmeden doğrudan siyasaltavır takınabilmektedirler. Kimi zamanda görüntüyü kurtarma adına üç beşişkenceciyi, üç beş tetikçiyi ceza-landırmak zorunda kalmaktadırlar.Bu davada da böyle olmuştur.

Faşist devletler işkenceden hiçbirzaman vazgeçmezler, duruma görekimi zaman azaltır kimi zaman biçi-mini değiştirirler. İşkence yapan me-murun yargılanması mutlaka devletedokunur. İşte bu yüzden faşist ikti-darlar ve onun mahkemeleri işken-cecileri asla yargılamazlar. Onları enaz cezalarla kurtarmaya çalışırlar.Çünkü faşist devlet, işkencecilerineher zaman ihtiyaç duymaktadır.

Bu nedenle faşizmin mahkemele-ri bu gibi dosyaların üstesinden gel-mede ustadır. Bugüne kadar işkence,infaz dosyalarında failler mahkeme-ler aracılığı ile gizlenmiş, aklanmış,korunmuştur. Bu davada mahkeme ka-tilleri korumaya çalışıyor. İşkenceci-lerden dördünün müebbet hapis ilecezalandırıldığı dosya tam 6 ay bo-yunca Yargıtay’a gönderilmeyerekhiçbir işlem yapılmadan bekletildi.Altı ay sonra Yargıtay’a gönderilen dos-ya da Yargıtay tarafından 1,5 yıl son-ra bozuldu ve yargılamaya yenidenbaşlandı.

Yargıtay’ın bozma kararından son-raki ilk duruşması 20 Şubat 2012’deyapıldı. Bu duruşmada sadece bazıusul işlemler yapılmakla yetinildi.Sanıklardan birçoğu gelmedi. Duruş-maya gelmeyen sanıklardan ikisi dahaönce Engin’i işkenceyle öldürmektentutuklu yargılanırken hükümle birlik-te tahliye edilmişlerdi. Doğru adres bil-dirmek zorunda olan bu sanıklaramahkeme ulaşamamıştı (!)

Mahkemeye göre bozma kararınakarşı tarafların beyanlarının alınma-sı gerekiyordu. Beyanlar alınmadanbozma kararına uyulup uyulmayaca-ğına karar veremiyor, yargılamanınesasına geçilemiyordu. Bu nedenle du-ruşma sonunda bu iki sanığa yenidençağrı kağıdı (tebligat) gönderilmesi-ne karar verildi. Davanın ikinci du-ruşması 19 Mart’ta yapıldı. Bu du-ruşmada da değişen bir şey olmadı.Daha önce ‘ulaşılamayan’ iki sa-nık’tan biri yine gelmedi ve yinetebligat çıkarılmasına karar verildi.

Oysa mahkeme sanıklara tebligatyapmadan duruşmayla devam edebi-lir ve Yargıtay’ın kararına karşı dire-nebilir ya da Yargıtay kararına uyabi-lirdi. İkinci duruşma mahkemeninsanıklara ‘ulaşamıyorum’ bahane-siyle davayı uzatarak sanıklarıntahliye olmasını sağlayacak zama-na ulaşmaya çalıştığını göstermiştir.

Senaryo önceden planlandığı gibi iş-liyor. Tıpkı Birtan Altunbaş davasındaolduğu gibi devlet, memurlarına ula-şamıyor(!) duruşmaya getiremiyor. Buböyle sürüp gidecek. Sanıklar gelme-yecek, ulaşılamayacak, beyanları alı-namayacak. Bu arada beş yıllık “azamitutukluluk süresi” dolan işkenceciler tah-liye olacak. Bu senaryonun gerçeğe dö-nüşmesi hiç de uzak bir ihtimal değil.İşte geçtiğimiz günlerde zamanaşımı-na uğrayan Sivas davasında yaşananlarortada. Yıllarca devletten “kaçmayı” ba-şaran bir türlü bulunamayan sanıklar ensonunda zamanaşımı kararı ile kurtarıldı.Ama devlet kayıtları sanıkların hiçbirzorluk çekmeden resmi işlemlerde bu-lunduklarını gösteriyordu. Onlar aslın-da hiçbir zaman kaçmamış, kayıp ol-mamışlardı; ama devletin her şeye ka-dir gücü bu sanıkları bulmaya yetme-di(!)

Çeber Davası’nı da Sivas Dava-sı’nın akıbetine uğratacağını sananlarboşuna uğraşmasın. İşkenceci katil-lerin zaman aşımıyla cezasız kalma-sına izin vermeyeceğiz. Zaman bazışeyleri unutturur diye avunmasın za-limler. Bilsinler ki tarih de zamanlayazılır. Adalet mücadelemiz giderekbüyür ve yerini bulur.

Çeber Davası’nda Yargılama Oyunu Sürüyor! Halkın Hukuk

Bürosu

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 336

Page 37: Yürüyüs 309

Bedel ödeyerek tarih yazıyoruz.Yılların getirdiği mirasımızı yarınla-ra taşımanın mücadelesini veriyo-ruz. Yarınları, tarihimizin gösterdiğiyolda kuracağız. Kızıldere, yarınlaraolan umudun Anadolu topraklarınaekildiği günün adıdır. Bu ada layıkolacağız. Dev-Genç, Parti-Cephemirasının taşıyıcısı olma göreviniasla unutmayacak.

Yaratılan direnişlerle umut oldukhalkımıza. Her anımız emperyalizm veoligarşinin baskısı, dayatmaları ilegeçti. Hep bitirildiğimiz, yok edildi-ğimizin haberleri yapıldı. Kaybetme-lerin, işkencelerin, katliamların, kuşat-maların hepsi umut olmayalım, halkınhaklı mücadelesini göğüslemeyelimdiye yapıldı. 30 Mart 1972’de Mahir-ler’in bağımsızlık ve sosyalizm bay-rağını dalgalandırmaları devrim müca-delesinin Anadolu topraklarında zafe-re kadar süreceğinin kanıtı oldu.Bugün emperyalizm ve oligarşiyekarşı sürdürdüğümüz mücadele bunungöstergesidir. Düşmanın tüm saldırı-ları, direnişimiz ile karşılaşmayadevam ediyor.

Ne kadar tarihi karalamaya, çar-pıtmaya çalışsalar da gerçekler biryolunu bulup halka ulaşıyor. Gerçe-ği ne kadar gizleyebilirler ki? Dev-rimcilerin verdiği mücadeleyi terördemagojileri ile alçakça, namussuz-ca iftiralarla karalamaya çalışanlar oyalanlarının altında kalmaya devamedecekler. Eğer bugün hala umudunadı haykırılıyorsa, önderlerimizinmirası sahipleniliyor, halka ulaşıyor-sa düşmanın demagoji ve yalanlarınınamacına ulaşamadığının kanıtıdır.Çünkü öyle bir tarihimiz var ki neyalanlar, ne de hayasızca iftiralarkitlelere yol göstermesini engelle-yemiyor. Anadolu topraklarında umutolmak kolay değildir. THKP-C’denDHKP-C’ye uzanan direniş; tarihibedel ödenerek, nice şehitlerle, dire-

nişlerle yaratılmıştır.

30 Mart 1972 Kızıldere dire-nişi üzerinden kendilerine çıkarsağlayacak düşünce ve faaliyetyürütmek isteyenler de var.Mahirler’in kanlarıyla yarattık-ları tarihi kullanarak, Kızılde-re’nin içeriğini boşaltmaya çalı-şıyorlar yıllardır. Bir iki günlü-ğüne mezar ziyaretleri yapma-lar, beylik sözler etmelerle san-ki Mahirler’in mirasına sahipçıkılıyormuş gibi ne kadar büyükbir iş yaptıklarını anlatıyorlar.Böyle davranarak hangi tarihesahip çıktıklarını sanıyorlar?Kızıldere’de yaratılan direnişeancak zulmün karşısında boyuneğmeyenler sahip çıkabilir. Hem düzeniçi siyaset yapacaklar hem de Mahir-ler’in mirasını kullanarak kitleleri yan-lış yönlendirmeye çalışacaklar. BugünKızıldere mirasını direnişleri, değerle-ri, ödediği bedellerle Dev-Genç’liler sür-dürmektedir. Halka umutsuzluk yay-maktan, dönekliği, ihaneti meşrulaştır-maktan başka ne yaptınız ki Kızılde-re’yi, Mahirler’in adını ağzınıza alı-yorsunuz? Tarih hırsızlığı yapmanızaizin vermeyiz. Mezar ziyaretleri, ikiyürüyüş, basın açıklaması yapmaklatarih yazılmıyor, tarih sahiplenilmiyor.Biz, bu tarih bizim derken değerleri-mize, yarattıklarımıza dayanarak, onlar-dan aldığımız güçle haykırıyoruz. Ya sizne kattınız devrim mücadelesine, umut-suzluğu yaymaktan başka?

Kızıldere’nin Metris’te, Çifteha-vuzlar’da, üniversite boykotlarında,hapishanelerde, alanlarda, kırlardanasıl sahiplenildiğini ve yaşatıldığı-nı bizler çok iyi biliyoruz. Çünkükanımızı, canımızı verdik bu uğurda.Umudun adını vatanın dört bir yanın-da yankılandırdık. Yapılmaz, olmazdenilenleri yaptık. Herkesin emper-yalizmin değiştiğini söylediği, onunicazetine sığındığı, umutsuzluğu yay-

maya çalıştığı yıllarda biz orak-çekiç-li bayrağımızı dalgalandırmaya devamettik. Emperyalizme ve oligarşiyedarbeler vurduk. Kara listelere alın-dık, düşmanın korkusunu büyüttük. 7yıl süren Büyük Direniş’te F Tipleri-ne, tecrite karşı bedenlerimizle diren-dik. Umudun Anadolu topraklarındansilinemeyeceğini tarihte eşi benzeriolmayan direnişimizle gösterdik. Par-ti-Cepheli kimliğimizden asla tavizvermedik. Her yerde canımız pahasınasavunduk. Cananlar, Zehralar, Gök-çeler, Ali Rıza Kurtlar ve daha nice-leri Dev-Genç’in umudun kaynağıolduğunu yazdılar tarihe.

30 Mart 72’den 30 Mart 94’e,THKP-C’den DHKP-C’ye uzananbu tarih bizim!

Dev-Genç bu tarihin içinde onur-lu yerini almıştır. Bugün de Parti-Cep-he mirasını yarına taşımanın verdiğisorumluluk ve bilinçle mücadelesinedevam ediyor. Umudun tohumlarıvatan topraklarına bağımsızlık vesosyalizm olarak ekildi. Sonuna vesonuncumuza kadar mücadelemizedevam edeceğiz. Önderimiz, başko-mutanımızın yolundayız! Umudunbayrağı asla yere düşmeyecek!

Gençlik Federasyonu’ndan

Bu Tarih Bizim! Kızıldere YolumuzuAydınlatmaya Devam Ediyor!

Ülkemizde Gençlik

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 37

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 38: Yürüyüs 309

Ülkemizde Gençlik

13 Mart Salı günü Dersim’de Na-mık Kemal Lisesi yurdundaki öğren-ciler gördükleri baskılardan dolayı yur-du işgal etti. Öğrenciler yaşadıkları po-lis baskısını ve yurdun olumsuz koşullarını protesto etmekamacıyla basın açıklaması düzenlemek istedi. Yapılan po-lis yığınını gördükten sonra açıklamalarını, işgale dön-üştürdüler. Bu işgalde yurt öğrencileri yanlarında Dev-Genç’lilerin olmasını istedi. Herkes, “ başınızı yakarsı-nız” derken Liseli Dev-Genç’liler yurt işgalinde öğren-cilerle yan yana, omuz omuzaydı. Öğrenciler işgal sıra-sında taleplerini dışarı ilettiler.

Talepleri arasında şunlar vardı:

1- Polislerin geri çekilmesi,

2- Öğrencilere soruşturma açılmaması,

3- Öğrencilere işkence yapan Savaş adındaki kom-sere soruşturma açılması,

4- Yurttaki koşulların düzeltilmesi.

Bu işgalin olduğu hafta başka bir yerde BDP’li OsmanBaydemir, ''Çocuğun yeri sokakta eyleme katılmak, pan-zere taş atmak değildir. Çocuğun yeri okuldur, okul bah-çesi, oyun gruplarıdır. Çocuğun elinde taş ve sopa değil,kalem olmalıdır'' dedi.

İktidar ve muhalefet partileri halkı yalanlarla oyalar-ken öğrencilerin temel sorunlarını görmezden geliyorlarve göstermek istemiyorlar. Barınma, yeme-içme gibi so-runlara çözüm hala yok ve bu yurdun öğrencileri gibi bin-lerce yüz binlerce öğrenci aynı durumda. Öğrencilerin ih-tiyaçlarını ne kalem çözebilmiş bu zamana kadar ne ka-ğıt, ne diyalog. Bu düzen, öğrencilere direnmekten baş-

ka yol bırakmıyor. Yaşları daha 14-15 olan liseliler teh-ditlere, zulme, kalacak yerlerinin olmamasına boyun eğ-miyor, yurt işgali gerçekleştiriyorlar ve oradaki çevik kuv-vet, özel harekatçılar karşısında 14-15 yaşındaki liselilerdirenerek geri adım attırıyorlar.

Onların korktukları aslında mazlumun isyanıdır, kat-lettikleri halkın öfkesidir. Dersim halkı, 38'lerde katle-dilmiştir, 80'lerde işkencelerden geçirilmiştir. Ve bugünekadar saldırılar, katliamlar, işkenceler hiç eksik olmamı-şır.

Ama görüyoruz ki Osman Baydemir, burjuvazinin yıl-lardır pişkince söylediği demagojileri yapmaktan geri dur-muyor.

Katliamlar yapmış, çalıp çırpmış, halkı iliğine kadarsömürmüş burjuvazi hak arama, hak alma mücadelesiniher zaman terör olarak yansıtıp, hak arayanları “terörist”diye suçlamıştır. Peki Osman Baydemir’in yaptığı şey ne-dir? Halkın hak arama mücadelesini kırmak, onu yumu-şatıp düzen sınırlarının içine sokmak değil midir?

Faşist düzen halka başka seçenek mi bırakıyor ki, hal-kımız, çocuklarımız taşa sarılmasın.

Halkın en sıradan taleplerine bile AKP’nin polisi gazbombalarıyla azgınca saldırınca halkın taşlara sarılmak-tan başka yolu mu var? Ne yapsın halk? Çocuklar panzertaşlamasın da ne yapsın? Panzerler çocuk yaşlı demedenölüm saçıyorsa, panzerler terör estiriyorsa elimize taş damı almayalım?..

GençliğinGündeminden Direnmekten Başka Yol Yoktur!

Başka Yerlerde ÇözümAramak, Düzeni Savunmaktır!

25 -31 Mart30 Mart 1975: İYÖKD’lü Cepheliler Taksim Anıtı

önünde bir korsan gösteri yaptılar. Anıta pankart astık-tan sonra polis korsana saldırdı. Polis, direnişle püs-kürtüldü.

30 Mart 1995: İstanbul Çağlayan Son Duraktaki fa-şistlere ait bir mağaza DHKC Liseli Dev-Genç tarafın-dan molotoflandı. Eylem "Yaşasın Kızıldere Direni-şimiz","Yaşasın DHKC" sloganları ile bitirildi.

30 Mart 1996: Kastamonu TÖDEF'li öğrenciler Par-ti Kuruluşu ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası’nda birpiknik düzenlediler.

gençliğin tarihindenParasız ve Kaliteli Eğitim İstiyoruzŞili’de eğitim sistemindeki eşitsizliğini protesto

eden öğrenci hareketi, eylemlerine kaldığı yerden devamediyor.

Başkent Santiago’nun merkezinde eyleme başlayanöğrenciler Eğitim Bakanlığı’na girmek istemesiyle bir-likte polisin saldırısıyla karşılaştı. Polis saldırısına öğ-renciler de molotoflarla karşılık verdi. Çıkan çatışma-larda 50 kişi gözaltına alındı.

Öğrenciler, herkes için parasız ve kaliteli eğitim ta-lep ediyor, ayrıca eylemlere katıldıkları için okuldanuzaklaştırılanların cezasının kaldırılmasını istiyor. Öğ-rencilerin yaptığı bu eylemler sayesinde 5 ayda 2 Eği-tim Bakanı istifa etmek zorunda kalmıştı.

Dünya Gençliğinden

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 38

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 39: Yürüyüs 309

Yıllarımızı okullarda geçiriyoruz.“Biz ne öğrendik?” diye sorsak, her-halde doyurucu bir cevap alamayız.

Yıllardır gidip geldiğimiz, aileleri-mizin kıt kanaat, binbir zorlukla bizigönderdiği okullarda ne öğrendik?

Kimimiz yüksek notlarla, kimimizdaha düşük not ortalamalarıyla geçiri-yoruz eğitim-öğretim dönemini. Ancak“Ne öğrendik?” sorumuzun cevabınınotlarımız değil, gerçekte hayatın ken-disi veriyor.

Derslerde bize öğretilenle yaşamınkendisinin birbirinden ne kadar kopukolduğunu yaşadıklarımızdan görebili-yoruz. Ki bunun bir sonucu olarak bü-yük çoğunluğumuz derslerde sıkılı-yor, okula gitmeyi istemiyoruz. Okul-larımıza karşı kayıtsızlaşıyoruz. Tamtersi düşünenlerimiz ise derslere çokdaha büyük misyon biçip, adeta haya-tının merkezine koyarak verileni olduğugibi alıyor.

İki zıt davranış biçimi olarak gö-rünse de her ikisinin özünde de sorgu-lamama, düşünmeme vardır. Tam da dü-zenin istediği öğrenci tipidir yani.

Derslerin hayattan kopuk olmasınıülkemizdeki eğitim sisteminin niteliğibelirler. Mevcut eğitim sistemi gerici,faşist, antibilimsel ve antidemokratik-tir. Tarihi, hukuksal ya da genel ahlak,kültür içeren dersler ise tamamen ya-lan ve çarpıtmalardan ibarettir. Bu-nun böyle olmasının bir nedeni vardırelbet; amaç düzene uygun kafalar ye-tiştirmektir. Yani emperyalist sistemegöbekten bağımlı işbirlikçi iktidarlarıntalimatlarını harfiyen yerine getiren, aç-lığın, yoksulluğun, katliamların vedaha yaşadığımız yüzlerce sorununnedenlerini sorgulamayan, üretmeyen,hayatı tüketim üzerine kurulmuş “mo-dern köleler” yaratmaktır amaçları.

“Okulda insan imal edilir. İnsanyapma aracı ise bilgidir. İnsanlarınalışkanlık ya da şiddet gibi doğal ol-mayan davranışları, aslında edindiği

bilgilerin sonucudur. Alışkanlıklarımızıda bir ölçüde edindiğimiz bilgiler oluş-turur. Bir insanın davranışları yaşa-mının akışını belirlediği gibi, edindiğibilgiler de yaşama biçimini belirler.Öyleyse okullarda yalnız insan değil,aynı zamanda insan hayatı da biçim-lendirilir.” (Düzene Uygun Kafalar Na-sıl Oluşturulur? Syf: 5)

Bu nedenle idaresinden okul ailebirliklerine, disiplin kurullarından müf-redata kadar bütün bir okul, iktidarla-rın amacına hizmet etmek üzere do-natılmıştır. Bir uygulamaya itiraz etti-ğimizde ya da yapılanları sorguladığı-mızda hemen bu kurullar devreye gi-rer. Disiplin kurulları tarafından sor-gulanır, idare tarafından tehdit edilir,daha da “ıslah olmazsak” polis tara-fından sorgu, gözaltı adı altında iş-kenceye tabi tutuluruz… Sorgulamı-yorsak da başta belirlediğimiz gibi birboşvermişlik ya da idealize etme sözkonusudur.

Peki ne yapacağız? Öncelikle şunuaklımızdan çıkartmamalıyız. Söz ko-nusu olan geleceğimizdir. Ve bunun biz-den çalınmasına, karartılmasına izinvermemeliyiz. Bunun için derslerdebize verilenleri olduğu gibi almamalı,sorgulamalıyız. Bilmeliyiz ki verilenher bilginin amacı bizi “ıslah etmek”tir.

Gerici, faşist eğitime karşı tavrımızıbelirlemeliyiz. Ders boykotlarındanokul işgallerine, kampanyalardan yü-rüyüşlere kadar pek çok mücadele bi-çimi geliştirilebilir. Bu konuda LiseliDev-Genç’in tarihi oldukça zengin de-neyimler içermektedir.

Öğrenmeliyiz. Tarihimizi, halk kül-türümüzü, içinde yaşadığımız sistemi,onun alternatifini, yani sosyalizmi öğ-renmeli, derslerde anlatılan çarpıtma-lara karşı gerçekleri savunmalıyız. Ya-lanlarını tersyüz etmeliyiz. Öğretmen-lerle, idarecilerle yanlış gördüğümüzher şeyle ilgili olarak tartışabilmeliyiz.Dersleri, öğrencilere gerçekleri anlat-

Dersleri, Düzenin Eğitim Sistemini Teşhir Etmek İçin Kullanacağız

Bu ülkede yaşıyoruz... Bu halkın çocuklarıyız... Ezilen, sömürülen, katledilen bir halkın çocuklarıyız... Bu halkın kavgasında biz de varız!

Liseliyiz Biz

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 39

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 40: Yürüyüs 309

Liseliyiz Bizmanın bir aracı olarak kullanabiliriz.

Tarih derslerinde halkı eşkıya,Osmanlı’yı ise kahraman gösterenmüfredata karşı gerçek tarihi anlat-malıyız.

Bize verdikleri ezberci eğitimin birşey öğretmediğini anlatmalı ve ne-denlerini sorgulamalıyız.

Öğrenciler bizi sınıf içindeki dav-

ranışlarımızla da örnek alacaktır.Ders dinleyen, her kurala uyan öğ-renciler olmayacağız elbette. Dersleri,öğrencilere ulaşmak için kullanacak;öğrencilerin her türlü sorunlarındayanlarında önce biz olacağız.

Eğitim sisteminin gericiliğini teş-hir etmeli ve gençliğe geleceğin dersçalışmakla kurulamayacağını anlat-

malıyız.

Eğitim hakkımızı savunmalı, bi-limsel demokratik bir eğitim içinmücadele etmeliyiz.

Liseliyiz biz, halk çocuklarıyız!Anne-babalarımızın emeğini sömürendüzen bizim de geleceğimizi çalıyor.Buna izin vermeyelim, beyinlerimi-zin çöplük olmadığını gösterelim.

Merhaba,

Sizlere Kandıra 2 No’lu T Tipi Hapishanesi’nden ya-zıyorum. Ben Gülşah Işıklı. Ankara Gazi Üniversitesi Eko-nometri bölümü öğrencisiyim. 3 Aralık 2011 tarihinde "Füze Kalkanı Değil, Demokratik Lise İstiyoruz" yazılı birpankartı astığımız için tutuklandık. Halkımızın savaş teh-likesine maruz bırakılmasına karşı sesimizi yükselttiğimiz,emekçi ailelerin çocuğu olarak eğitim hakkımızı savun-duğumuz, parasız eğitim istediğimiz için tutuklandık benve Meral Dönmez.

Gördüğüm haksızlıklara, adaletsizliklere karşı heronurlu insan gibi ben de karşı çıktım, demokratik meşruhaklarımı kullandım. Bütün bunların karşılığı dövülerek,yerlerde sürüklenerek gözaltına alınmak oldu. 3 gün bo-yunca gözaltında tutulduğum Kocaeli Emniyet MüdürlüğüSiyasi Şube’de polislerin kaba dayağına, tacizine, tehditve hakaretlerine maruz kaldım.

Tutuklandıktan sonra getirildiğim hapishanede onur-suz arama dayatmasıyla karşılaştım. 4 ayı bulan tutsak-lığım sürecinde hapishanelerdeki tecrit ve baskıcı uygu-lamalara karşı çıktığım için disiplin cezaları aldım. Disiplincezalarına karşı itirazım ve İnfaz Hakimliği’ne ifade ver-mek için gitmem de bir başka cezanın gerekçesi oldu / olu-yor.

Ciddi sağlık sorunlarım var. Hapishanelerdeki hasta tut-saklardan biriyim. Hipofiz glandında 2x4,5 mm boyut-larında lezyon bulunuyor. Sürekli baş ağrısı, mide bulantısı,bayılma gibi etkileri de beraberinde getiriyor bu hastalık.Büyüme tehlikesi olduğu gibi ilerlemesi halinde bir çokhasta tutsakta olduğu gibi ölüm. Hastalıktan dolayı zor-laşan yaşamım hapishane koşullarında daha da zorlaşıyor.Üstelik gördüğüm işkence de cabası. Her hastaneye gidişve gelişimde gardiyanlar tarafından darp ediliyorum. 5 Ara-lık 2011 tarihinden bu yana hastaneye gidiş ve gelişlerimde

9 kez,İnfaz Hakimliği’ne gidiş ve gelişimde 7 kez darp edildimgüvenlik bahanesi adı altında. Ve bunların sonucunda cezaalan yine ben oluyorum. Birçok kez suç duyurusunda bu-lundum. Ne işkence yapanlar hakkında ne de sorumlularhakkında hiçbir işlem yapılmadı. Örneğin, Galip diye çağ-rılan bir müdür tarafından "Sıfatsız, suratsız senin ifade-ni de öncekilerin nasıl aldıysam öyle alacağım" şeklindehakaret ve birçok defa da tehdite uğradım. Bunlardan birtanesi ise şöyle: 02.03.2012 tarihinde bana verilen ceza-dan dolayı İnfaz Hakimliği’nden dönüşüm sırasında hüc-reye getirilirken bana ayakkabımı çıkarmamı ve arama ya-pacağız demedikleri halde bir anda 10 belki daha fazla gar-diyan tarafından darp edildim. Darp raporu için Adli Tıp’agitmek istediğimde ise götürmediler. Üstelik darp edildiğimgardiyanlar tarafından İnfaz Hakimliği’ne götürülürken teh-dit edilmiştim. Hangi birini sayayım sadece bunlarda de-ğil.

Hapishane idaresi aracılığıyla okuluma başvurdum. Sı-navlara girme talebimi ilettim. Henüz daha iddianame açık-lanmadığı halde yaklaşık bir ay önce rektörlük bir yargı-sız infaza imza atarak, eğitim hakkımı gasp etti. Başvu-ruma yönetmeliğin 40. Maddesi gerekçe gösterilerek vizeve final sınavlarına girme hakkım elimden alındı.

Yaşadığım süreci kısaca dile getirmeye çalıştım. 18 Ni-san’da İstanbul Çağlayan 15. Ağır Ceza Mahkeme-si’nde hakim karşısına çıkacağım. Sizden uğradığımhaksızlıkları dile getirmenizi ve 18 Nisan’da Çağlayanadliyesinde görülecek duruşmamıza katılmanızı ve bizedestek vermenizi bekliyorum.

Sağlıcakla Kalın

GÜLŞAH IŞIKLI

“Füze Kalkanı Değil, Demokratik Lise İstiyoruz” Dedikleri İçin Tutuklandılar!

18 Nisan’da İstanbul Çağlayan’da Görülecek Mahkemeye Desteğe Çağırıyoruz!

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 440

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 41: Yürüyüs 309

Dev-Genç’liler İstanbul SarıyerÇayırbaşı ve Dağevleri’nde de “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek İstiyoruzAlacağız” kampanyasının ve “GrupYorum Bağımsız Türkiye ON’larınTürküsü” konserinin afişlemeleriniyaparak oluşturacakları 300 bin kişilikhalk korosuna çağrı yaptılar.

Liseli Dev-Genç’liler, parasız eği-tim taleplerini sınavsız gelecek tale-biyle birleştirerek başlattıkları kam-panyalarının çalışmalarına tüm coş-kularıyla devam ediyorlar. Üniversisınavıyla gelecekleri çalınan liselilerise kampanyaya ilgi gösteriyorlar.AKP’nin Anayasa üzerinde dahi olsa“parasız eğitim” hakkını kaldırma ça-basına karşı hakkımızı aramalı, bizigüdülecek sürüler olarak görmelerineizin vermemeliyiz. Bunun için örgütlübir güçle dikilmeliyiz karşılarına…

İstanbul-Kaptanpaşa Lisesi: LiseliDev-Genç’liler, 16 Mart günü “ParasızEğitim Sınavsız Gelecek Hakkımız İs-tiyoruz Alacağız" kampanyasının bildiridağıtımını Kaptanpaşa Lisesi önündeyaptılar. Okul önünde yapılan konuş-malarda, eğitim sisteminin bilimselliktenuzak, gerici bir sistem olduğu, gelece-ğimizin sınavlarla belirlenmeye çalı-şıldığı anlatılarak; parasız eğitim iste-dikleri için 2 Dev-Genç’linin, Meralve Gülşah’ın tutuklandığını söylediler.

Bazı öğrenciler, okul müdürünün,bildiriyi aldıkları takdirde haklarındasoruşturma açmakla tehdit etmesi ne-deniyle bildiriyi almaya çekindiler. Li-seli Dev-Genç’liler, parasız eğitiminbir hak olduğunu ve bu hakkı gasp et-tirmemek gerektiğini söylediler. Bununüzerine öğrenciler bildirileri aldılar.Çalışma sonunda 150 bildiri dağıtıldı.

İstanbul-Yıldız Teknik Üniversitesi:15 Mart günü Dev-Genç'liler, İstanbulYıldız Teknik Üniversitesi’nde kafelereve yemekhaneye girerek bildiri da-ğıttılar ve Yürüyüş dergisini öğrencilereulaştırdılar. Fakültelere afişleme ya-

pıldı. ÖGB’lerin engelleme çabaları,konulan tavırla engellendi.

Dev-Genç'liler, okul içinde gör-dükleri milliyetçiliği körükleyen, fa-şizmi meşrulaştıran ve oligarşininkatil ordusunun idare ile işbirliğinegirerek astığı afişleri söktüler. Engelolmak isteyen iki öğrenci ile tartıştılar.Neden bu afişleri okulda istemedik-lerini ve yırttıklarını anlattılar. Bununüzerine afişin Türk Silahlı Kuvvetleriyazan kısmını kendi elleriyle yırttılar.Ve Dev-Genç'lilerin afişleri ile ilgili;“Sizin astığınız afişler bizim de sa-vunduğumuz talepler o yüzden onlaradokunamayız.” dediler. 1,5 saatlik ça-lışma ile 40 afiş asıldı ve 15 Yürüyüşdergisi öğrencilere ulaştırıldı.

Edirne: Dev-Genç’liler, 9 Mart günü,80.Yıl Lisesi önünde eylem yaparakkampanya hakkında bilgi verdiler. Ey-lemde Grup adına açıklama yapan ErenYankı Cemgil, parasız eğitim istediklerinive parasız eğitim istedikleri için tutuk-lanan arkadaşları Gülşah Işıklı ve MeralDönmez'in derhal serbest bırakılmasıgerektiğini söyledi. Cemgil’in söylediği,“Bu düzen istediği kadar kendine uygunkafalar yetiştirmeye çalışsa da biz dev-rimci, ilerici, yurtseverler olarak herzaman bunun karşısında duracak vepes etmeyeceğiz! Çünkü bizler çürü-menin içinde, uyuşturucu bataklığındabüyümek, işsizlik bataklığında boğulmakistemiyoruz. Bu amacımıza ulaşmakiçin ise özgür bağımsız bir ülke istiyoruz”sözleri liseliler tarafından alkışla karşı-landı. Dev-Genç’liler açıklamanın ar-dından bildiri dağıtımı yaptı.

Eskişehir: Eskişehir Anadolu Üniver-sitesi’nde Dev-Genç’liler, 14-15-16Mart tarihlerinde Yunus Emre ve İkiEylül kampüslerinde afişleme çalışmasıyaptılar. 3 gün boyunca Dev-Genç’liler,“füze kalkanına hayır” dedikleri içintutuklanan Gülşah ve Meral’in sesiniduyurmak için 200 bildiriyi üniversiteöğrencilerine ulaştırdılar.

Kütahya: 13 Mart günü Dev-Genç’li-ler, Kütahya merkeze bağlı YıldırımBeyazıt Mahallesi’nde, “Grup Yo-rum’un Bağımsız Türkiye ON’larınTürküsü” konserinin afişlemesini yap-tılar. Ayrıca, “füze kalkanına hayır”dedikleri için, bağımsız bir vatan iste-dikleri için tutuklanan Meral ve Gül-şah’ın serbest bırakılmalarıyla ilgilipullama yapıldı. “Parasız Eğitim Sı-navsız Gelecek Hakkımız İstiyoruzAlacağız” kampanyasıyla ilgili de 50broşür dağıtıldı.

Bursa: Uludağ Üniversitesi ÖğrenciKültür Merkezi önünde 14-15 Martgünlerinde stant açan Dev-Genç’liler,Gülşah ve Meral’in serbest bırakılmasıiçin imza topladılar. “Parasız EğitimSınavsız Gelecek Hakkımız İstiyoruzAlacağız” kampanyasını öğrencilereanlatan Dev-Genç’liler standa gelenöğrencilere 15 Nisan “Bağımsız Tür-kiye ON’ların Türküsü” konserininçalışmalarını da anlattılar. Standınikinci günü masaya gelen bir ÖGB’li,Dev-Genç’lilerden telefon numarasıisteyip rektör yardımcısının kendile-riyle konuşmak istediğini söyledi.Dev-Genç’liler telefon numaraları ver-meyeceklerini, rektör yardımcısı gör-mek istiyorsa burada olduklarını söy-leyerek tavırlarını koydular.

Dersim: Dev-Genç’liler, 19 Mart günüHozat Zübeyde Hanım Lisesi önündebildiri dağıttılar. Öğlen çıkışında ön-lükleriyle bildiri dağıtımı yapan LiseliDev-Genç’lileri gören liseliler, Dev-Genç’lilerin yanına gelip kendi sorun-larını anlatarak sohbet ettiler.

İzmir: 19 Mart günü Dev-Genç'lilerYamanlar'daki Halit Özpirinç Lisesiönünde öğrencilere ve öğretmenlerekampanyayı anlatıp, bildiri dağıttılar."Parasız Eğitim Sınavsız Gelecek"sözlerini duyan öğrenciler çok sevindive kendi taleplerinin de bu olduğunudile getirdiler.

5 Milyon Liseliyiz… Geleceğimizle İlgiliBiz mi Karar Vereceğiz, Halk Düşmanı AKP mi?

5 Milyon Liseliyi, 5 Milyon Örgütlü Liseli Yapalım!

Örgütlü Gücümüzle Hakkımız Olanı Alalım!

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 441

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 42: Yürüyüs 309

İstanbulBundan tam 34 yıl önce 16 Mart

1978’de İstanbul Üniversitesi’nde, ba-şında Abdullah Çatlı’nın olduğu oli-garşinin faşist katilleri yedi öğrenciyibombalarla katletmişti. Dev-Genç’liler16 Mart 2012’de, yani katliamın 34.yıl dönümünde şehit düşenleri unut-madıklarını ve unutmayacaklarını Be-yazıt Meydanı’nda yaptıkları eylemlebir kez daha gösterdiler.

İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesiönünde toplanan Dev-Genç’liler, kor-tejler oluşturup, önde sancak taşıyantek tip, “16 Mart Katliamının HesabınıSorduk Soracağız” ve “16 Mart’ınKatili Devlettir” pankartlarıyla HukukFakültesi önüne doğru yürüyüşe geç-tiler. TAYAD’lı Aileler’in de destekverdiği yürüyüşte “Hatice ÖzenÖlümsüzdür”, “Yaşasın Dev-GençYaşasın Dev-Genç’liler”, “KahrolsunFaşizm Yaşasın Mücadelemiz”, “Ma-hir Hüseyin Ulaş Kurtuluşa KadarSavaş” sloganları gür ve coşkulu birşekilde atıldı.

Düzenli kortejlerle Hukuk Fakültesiönüne gelen Dev-Genç’liler, buradabir açıklama yaptılar. Yapılan açıkla-mada katliamın nasıl yaşandığı anla-tılarak, bu katliamla devletin Dev-Genç’lileri korkutma, sindirme ama-cında olduğu belirtildi. Katliama karşıgerçekleştirilen direnişler de anlatı-larak, Dev-Genç’lilerin korkmadığıve sinmediği ifade edildi. Açıklamada“16 Mart 1978'den bugüne tam 34yıl geçti. Ama oligarşinin korkusubüyüyor. Çünkü devrimci gençlik‘Yeni 16 Martlar’a izin vermeyeceğiz’

diyerek faşist saldırıların karşısına di-kilmeye, hesap sormaya, halk için bi-lim, halk için eğitim kavgasını, em-peryalizme karşı Tam Bağımsız Tür-kiye şiarını yükseltmeye devam ediyor.Devrimci gençlik, dün olduğu gibibugün de 16 Mart şehidimiz HaticeÖzenler’in cüretiyle mücadeleyi sür-dürüyor. Tüm devrimci-demokrat, ay-dınlarımızı tüm halklarımızı katillerdenhesap sormaya, umudu büyütmeyeçağırıyoruz.” denildi.

Dev-Genç’lilerden sonra DİSKGenel Başkanı Erol Ekici de bir ko-nuşma yaptı. AKP iktidarının bu kat-liamın hesabını soramayacağını be-lirten Ekici, “Çünkü bu bir devletorganizasyonudur.” dedi. Ekici, Ke-mal Türkler’in, Bahriye Üçoklar’ın,Düzgün Tekin’in, Ayhan Efeoğlu’nunve faşizmin katlettiği insanların he-sabını AKP iktidarının soracağınainanmadıklarını söyledi.

Ekici’nin açıklaması bittikten son-ra kortejler tekrar oluşturuldu ve kat-liamın gerçekleştiği Eczacılık Fa-kültesi önüne gelindi. Anma prog-ramlarına burada devam eden Dev-Genç’liler, 16 Mart şehitleri nezdindetüm dünya devrim şehitleri için birdakikalık saygı duruşunda bulundular.Daha sonra Dev-Genç yeminini ede-rek, taşıdıkları pankartı demir par-maklıklı giriş kapısına astılar. GrupYorum da, söylediği 16 Mart marşıile eylemde yer aldı.

Kapıya yedi devrimci anısına yedikaranfil bırakılması ve Fen Fakülte-si’ne yürüyüş yapılmasıyla 95 kişininkatıldığı eylem sona erdi.

Eylemin ardından Özel GüvenlikBirimleri (ÖGB’ler) okula girmek is-teyen Dev-Genç’li öğrencileri, üst veçanta arama bahanesiyle durdurmakistedi. Dev-Genç'lilerin üst aratmamasıüzerine etrafta toplanan Çevik Kuvvetpolisleri Dev-Genç'lileri gözaltına al-maya çalıştı. Sloganlarla karşılık ve-rilmesi ve yapılan teşhir üzerine katillersürüsü geri çekilmek zorunda kaldıve Dev-Genç’liler üstlerini aratmadanokula giriş yaptı.

Dev-Genç’liler, anma öncesinde15 Mart günü İstanbul ÜniversitesiEdebiyat Fakültesi’nde masa açarakeyleme çağrı yaptılar. Açılan masadaGrup Yorum şarkıları çalındı. Ye-mekhanede ve kantinde konuşmalaryapılarak, afiş ve bildirilerle anmayaçağrı yapıldı.

Ankara16 Mart günü Yüksel Caddesi'nde

bir araya gelen Dev-Genç'liler, “16Mart 1978... Katleden Devlettir So-rumluları Cezalandırılsın!” pankartıile Sakarya Caddesi'ne kadar yürüyüşgerçekleştirdiler. Yürüyüş boyuncasloganlar atılarak katliam halka teşhiredildi. Korteji izleyen halk, Dev-Genç'lileri alkışlayarak destek verdi.

Sakarya Caddesi'ne gelen Dev-Genç'liler, burada sinevizyon sistemikurarak Beyazıt Katliamı’nı anlatanbir gösterim yaptılar. Yoldan geçenhalk sinevizyonu ilgiyle izledi. Gös-terimin ardından Ankara GençlikDerneği tarafından katliamla ilgilieylem yapıldı. Dev-Genç'liler şiir

Dev-Genç’liler Kanla Yazılan Tarihlerini Unutmuyor, Unutturmuyor

Katliamların Hesabı Sorulacak!

İstanbulİstanbul

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 442

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 43: Yürüyüs 309

okuyup, marşlar söylediler. Yapılaneyleme 55 kişi katıldı.

Bolu15 Mart günü, Bolu’da, Abant

İzzet Baysal Üniversitesi’ndeki dev-rimci-demokrat-yurtsever gençlik ör-gütleri bir araya gelerek, bir eylemgerçekleştirdiler. Eylemde yapılankonuşmalarda, dün olduğu gibi bugünde, devletin, başta devrimciler de-mokratlar, Aleviler ve Kürtler olmaküzere, tüm halkı, aynı katliam vezulüm saldırılarıyla korkutmaya, sin-dirmeye ve örgütlü mücadeleden vaz-geçirmeye çalıştığı ifade edildi.

Eğitim Fakültesi önünden başla-yan, İktisadi ve İdari Bilimler Fa-kültesi ile Fen Edebiyat Fakültesiönlerinde süren ve Aktivite Merkeziönünde bitirilen yürüyüşün ardındanyapılan basın açıklaması ile eylemsona erdi. Gençlik Federasyonu üye-lerinin de aralarında bulunduğu 100'üaşkın öğrencinin katıldığı eylem slo-ganlarla bitirildi.

17 Mart'ta da Bolu Halkevi'nde,Halk Cephesi, Bolu Dost Meclisi veDYG tarafından bir anma yapıldı.Burada yapılan anmanın ardındanBankalar Önü'ne gidilerek 20 kişininkatılımıyla eylem yapıldı.

Dersim16 Mart’ta Dev-Genç’liler, Tunceli

Üniversitesi Mühendislik Fakültesiönünde Beyazıt Katliamı’yla ilgilieylem yaptılar. Eylemden önce ye-mekhanede bildiri dağıtarak ve me-gafonla duyuru yaparak öğrencilerieyleme çağırdılar. Sloganlarla baş-layan eylemde Beyazıt Katliamı’nıntarihi anlatılarak, “Beyazıt Katliamıülkemizde yaşanan katliamlardanyalnız biridir. Ülkemizde katliamlarhiçbir dönem bitmemiştir… Faşizmekarşı mücadeleyi yükseltmeliyiz, Fa-şizme karşı omuz omuza mücadeleetmeliyiz.” çağrısı yapıldı.

20 kişinin katıldığı açıklama son-

rası, öğrencilerin yemekhanede bu-lunduğu sırada Dev-Genç’liler, Be-yazıt ve Halepçe katliamlarını anla-tarak, bütün öğrencileri saygı duru-şuna çağırdılar. Yemekhanede bulunanöğrencilerin dışında, yemekhane ça-lışanları ve güvenlik görevlileri desaygı duruşuna katıldılar. Saygı du-ruşu sırasında 16 Mart şiiri okundu.Ardından alkışlarla program bitirildi.Partizan da eyleme destek verdi.

Dev-Genç’liler aynı gün Hozat’tabulunan Hozat Meslek Yüksekoku-lu’nda da eylem yaptılar. 38 kişininkatıldığı açıklamanın ardından anmayapıldı. Saygı duruşuyla başlayananmada Beyazıt katliamının anlatıl-dığı sinevizyon gösterildi, yazılar veşiirler okundu. Bir öğrenci Halep-çe’yle ilgili yazdığı Kürtçe şiiriokudu. Program Kürtçe ve Türkçesöylenen marş ve türkülerle sonaerdi.

HatayHatay Gençlik Derneği Girişimi

öğrencileri, 16 Mart Katliamı anma-sının öncesinde 13-14-15 Mart gün-leri, Mustafa Kemal Üniversitesiiçinde, çevresinde, yemekhanede,kantinde ve otobüs duraklarında 90adet el ilanı dağıtarak, anmaya çağrıyaptılar.

16 Mart’ta Tayfun Sökmen Kam-püsü önünde anma yapıldı. Dev-Genç flaması ve dövizlerin taşındığıeylemde katliamın devlet eli ile ya-pıldığı ve suçluların cezalandırılma-dığı belirtildi. 25 kişinin katıldığıeylemden önce Özel Güvenlik Bi-rimleri (ÖGB) okul dışına çıkmakisteyen öğrencilere keyfi bir şekildekimlik kontrolü yapmak ve ellerindekiçantaları aramak istedi. Keyfi uygu-lamaya izin vermeyen Dev-Genç’liler,eylemlerini sloganlarla bitirdiler.

Tekirdağ Tekirdağ Gençlik Komitesi, 14

Mart’ta anma programı düzenleyerek16 Mart, Halepçe ve Gazi katliam-larında şehit düşenleri andılar. Anmaprogramı, tüm devrim şehitleri anısınayapılan bir dakikalık saygı duruşuylabaşladı. Ardından yapılan konuşmada16 Mart Katliamı’nın adım adımdevlet eliyle nasıl gerçekleştirildiğianlatıldı ve sorumlusunun devlet ol-duğu, 16 Mart’ın 12 Eylül öncesidevletin gerçekleştirdiği kitle katli-amlarının ilklerinden olduğu vurgu-landı. Katliamla ilgili hukuki sürecinsonuçsuz bırakılarak katillerin ak-landığı da hatırlatılarak “Katliamcı-lardan hesap soracağız.” denildi.

32 kişinin katıldığı anma,16 Mart, Halepçe, Gazi katliamlarıylailgili görüntüler ve Ortak DüşmanAmerika’dır filmi izlenerek bitiril-di.

Malatyaİnönü Üniversitesi’nde devrimci

demokrat öğrenciler, 15 Mart günüyaptıkları eylemle Gazi, 16 Mart veHalepçe katliamlarını protesto ettiler.Kütüphane önünde toplanan öğren-ciler Mediko önüne kadar yürüyüşyaptılar. Mediko önünde yapılan açık-lamada "Ülkemiz tarihi katliamlartarihidir. Dün Gazi'de, Beyazıt'ta,yaşananlar bugün Uludere'de yaşa-nıyor." denildi.

Dev-Genç'lilerin de "FaşizmiDöktüğü Kanda Boğacağız" yazılıdövizlerle yer aldığı eyleme 150 kişikatıldı.

Edirne17 Mart’ta DİSK’in Abdullah Baş-

türk Toplantı Salonu’nda katliamlaradair belgesel gösterimi düzenlendi.Programa 33 kişi katıldı. Açılış ko-nuşmasının ardından şiirler okundu,tiyatro oyunu oynandı. Program-dan sonra Saraçlar Caddesi’ne gidi-lerek burada da eylem yapıldı vesokak tiyatrosu gerçekleştirildi. Ey-leme 17 Dev-Genç’li katılırken; DGH,

Ankara Dersim Hatay Tekirdağ

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 443

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 44: Yürüyüs 309

Ekim Gençliği ve Gençlik Muha-lefeti de destek verdi.

Antalya16 Mart’ta Akdeniz Üniversi-

tesi’nde, Antalya Gençlik DerneğiGirişimi, Antalya Kolektif, GençlikMuhalefeti ve Demokratik GençlikHareketi tarafından ortak bir eylemdüzenlendi. Eylemin hazırlık ça-lışmaları sırasında üniversite giri-şinde, yemekhane ve fakülte ön-lerinde, ayrıca 14 Mart Tıp Şenli-ği’nde Grup Umudun Türküsü’nünverdiği konser sırasında toplam1500 bildiri dağıtıldı.

30 kişinin katıldığı eylemde, ya-pılan açıklamanın sonunda tüm öğ-rencilere katliamların hesabını sor-mak için çağrı yapıldı. Grup UmudunTürküsü’nün verdiği kısa bir konserinardından eylem sonlandırıldı.

Çanakkale Çanakkale Gençlik Derneği Gi-

rişimi, 16 Mart günü On Sekiz MartÜniversitesi Terzioğlu YerleşkesiÖğrenci Sosyal Etkinlik Merkeziönünde bir eylem yaptı. “16 MartKatliamı’nın Sorumlusu Devlettir

Hesap Soracağız” pankartının açıl-masıyla başlanan eylemde öfkelisloganlar atıldı. Basın metnininokunmasından sonra 16 Mart şiiriokundu ve eyleme katılan 26 kişihep bir ağızdan Grup Yorum’un 16Mart marşını söyledi, halaylar çekti.Eylem sonrası öğrenciler okuldanayrılmayarak çardakta oturup tür-küler marşlar söylediler.

İzmir16 Mart günü Ege Üniversite-

si'nde Dev-Genç'liler 16 Mart kat-liamıyla ilgili yürüyüş ve eylemyaptılar.

Yabancı Diller Yüksek Okuluönünde toplanan Dev-Genç’liler,“16 Mart’ta Katleden Devlettir”pankartıyla sloganlar ve marşlareşliğinde yürüyüşe başladı. Öğrenciçarşısına gelen Dev-Genç’liler slo-ganların ardından basın açıklamasıyaptılar.

Ege Gençlik Derneği adına ya-pılan açıklamada, halkın adaletarayışının faşizme ve oligarşiyekarşı mücadelenin yükseltilmesiylekarşılığını bulacağı söylendi. 14kişinin katıldığı eylem alkışlar vesloganlarla sona erdi.

Yürüyüş dergisi dağıtımı yaparkenFerhat Gerçek’i sırtından vuranAKP’nin polisinin yargılanmasını is-teyip eylemlerde bulunduğu için tu-tuklanan, önce karakolda ardındanMetris Hapishanesi’nde yapılan iş-kenceler sonucu öldürülen Engin Çe-ber için Halk Cepheliler BakırköyAdliyesi önünde eylem yaptılar. Engin’in ölümünden sorumlu olanpolis, gardiyan, astsubay, cezaevi mü-dürü ve doktordan oluşmak üzere 52kişinin yargılandığı davanın duruşması19 Mart günü görüldü. Halk Cephe-liler, “AKP Engin Çeber’in KatilleriniKoruyor Katledenlerden Hesap So-racağız” pankartını açarak, duruşma

öncesinde basın açıklaması yaptı. 25Halk Cepheli’nin katıldığı eylemdeaçıklamayı Nagehan Kurt yaptı.

Açıklamanın ardından Ardındanmahkemenin bitimini bekleyecek-lerini söyleyen Halk Cephelilerinattıkları sloganlar Bakırköy Adliye-si’nde yankılandı. Duruşma yaklaşıkiki buçuk saat sürdü. Duraşmayagelmeyen 4 katil hakkında Av. SelçukKozağaçlı’nın talebiyle yakalamaemri çıkartıldı. Davanın 14 ay içindebitmemesi durumunda katillerden4’ü serbest kalacak. Davayı 14 aybekletip, sonra da katillerin CMK’nın102. maddesinden yararlanarak tah-liye edilmesini planlayan mahkeme

duruşmayı 30 Nisan’a erteledi.Engin Çeber’in avukatları ve çe-

şitli illerden gelen baro başkanlarıAdliye önünde kısa bir konuşmayaptılar. Av. Selçuk Kozağaçlı, tu-tuklu ve hükümlülere işkence ya dacinsel istismarda bulunan hiç kim-senin cezasız kalmayacağını ve bukatliamlara istismarlara göz yumanherkesin cezalandırılması için çalı-şacaklarını belirttiler.

Diğer illerden gelen baro baş-kanları da aynı şekilde Engin Çeberdavasının Türkiye açısından çokönemli olduğunu, işkencecilerin artıkcezasız kalmaması gerektiğini ifadeettiler.

İzmir'de Dev-Genç'liler, iki haftadabir düzenlenecek olan “Gülşah ve MeralBağımsızlık Film Günleri”nin ilkini 18Mart günü gerçekleştirdiler.

Çağdaş Hukukçular Derneği İzmir Şu-besi'nde yapılan gösterimde Cezayir Savaşı(La Battaglia Di Algeri) filmi izlendi. Ce-zayir'in bağımsızlığı için savaşan FLN'nin(Ulusal Kurtuluş Cephesi) mücadelesininanlatıldığı film, dört FLN önderinin yaka-lanması üzerine mücadelenin biteceğinisanan sömürgeci Fransızlara Cezayir hal-kının verdiği direniş cevabını anlatıyor.

Film sonrası yapılan değerlendirmelerdeFLN önderlerinin teslim olmama gelene-ğinin ve halkın, önderleri yakalandıktanve öldükten sonra bağımsızlık mücadelesinidevam ettirerek bağımsızlığını kazanma-larının öneminden bahsedildi. Devletinaskeri güçlerinin bağımsızlık mücadelesinisindirmek için her türlü yönteme başvur-ması üzerinden hareket edilerek, işkenceve katliamların ezilen tüm halklara karşıemperyalist devletin kullandığı bir yöntemolduğu ifade edildi.

Gülşah ve Meral BağımsızlıkFilm Günleri Emperyalizm

Gerçeğini ve HalkınDirenişinin Gücünü Gösteriyor

Çanakkale Malatya Antalya İzmir

Engin Çeber’in Katillerini Koruyan AKP Hesap Vermekten Kaçamayacak

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 444

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 45: Yürüyüs 309

İsyan ateşleri zulmün hüküm sür-dürdüğü Anadolu topraklarında yüz-yıllardır yanmaktadır. 21 Mart’ta isyanateşi İstanbul Armutlu’da yıkımlarakarşı harlandı.

Armutlu gecekondu halkına New-roz’un yapılacağını duyurmak için 19Mart günü mahallenin 15 ayrı yerine“Demirci Kawa’dan Cengiz Soydaş’aUzanan İsyan Ateşini Yıkımlara KarşıBüyütelim” sloganının ve programakatılacak sanatçıların yazılı olduğuafişler asıldı. Aynı gün akşam üzeri300 gecekondunun kapısı çalınıp New-roz davetiyesi verilerek isyanı büyütmeçağrısı yapıldı.

20 Mart günü ise “Newroz AteşiniYıkımlara Karşı Büyütelim” sloganınınyazılı olduğu pankart mahallenin mer-kezi yerine asıldı. 20 Mart’ta yine 300gecekondunun daha kapısı çalınarak,Newroz’a çağrı yapıldı.

Malatya'da da Halk Cepheliler, 15Mart günü Cemal Gürsel Mahallesi'ndeNewroz’a çağrı bildirileri dağıttılar.Yapılan çalışmada kapı kapı bildiridağıtılarak mahalle halkı 21 Mart günüCemal Gürsel Mahallesi’nde yapılacakolan Newroz kutlamalarına davet edildi.Halk Cephesi ve Haklıyız Kazanacağızyazılı önlüklerle yapılan çalışmada280 bildiri halka ulaştırıldı.

İstanbul-Küçük Armutlu21 Mart günü İstanbul Küçük Ar-

mutlu Mahallesi’nde Halk Cephelileryürüyüş düzenleyerek Newroz’u kut-ladılar. Ayrıca Newroz’da şehit düşenCengiz Soydaş’ı da andılar.

Halk Cephesi yazan yeleklerini gi-yen Cepheliler, Armutlu Cemevi önün-de toplanarak, sesli duyuru ile New-roz’u kutlama çağrısı yaptılar. Ardındanyürüyüş başladı. En önde, büyük di-renişte hapishanelerde verilen ilk şehitolan Cengiz Soydaş’ın fotoğrafı ikiDev-Genç’li tarafından taşındı. Arka-sında “Newroz İsyandır İsyanı Yıkım-lara Karşı Büyütelim” ve “DemirciKawa’dan Cengiz Soydaş’a Uzananİsyan Ateşini Yıkımlara Karşı Büyü-telim-Halk Cephesi” pankartları açıldı.

Kortej, Armutlu sokaklarında, gürbir şekilde atılan sloganlarla yürüdü.Newroz kutlamasının yapılacağı alandakitleyi elektrik direklerine asılı olankızıl bayraklar karşıladı. Kitlenin alanagelmesiyle program başladı.

Halk Cephesi adına Hasan Kara-pınar bir konuşma yaptı. Karapınar,“Bugün kavga günüdür. İsyan bayrağınıdalgalandırma, hesap sorma günüdür.Demirci Kawa bundan yüzyıllar öncezalim Dehak’ın cezasını verip, MuştuAteşini yaktığında mazlumların umudubir kez daha büyüdü. Ama yoksulhalklar Baba İshak, Bedrettin, Kawaoldu isyan ateşleri yaktı, ayaklandı,düzenin sömürü, zulüm çarklarını kırdıteker teker can verdi can aldı. Yendiyenildi ama asla boyun eğmedi. New-

roz ateşini söndürmedik Cengiz Soy-daş’la yüzlerce yıl sonra Demirci Ka-wa’dan alınan mirasa bir kez dahasahip çıktık. Tecrit saldırısına karşı 7yıl boyunca 122 canımızla gün günölerek destansı direnişimizi tüm dünyahalklarına armağan ettik.” diye ko-nuştu.

AKP iktidarı yoksul halkın düş-manıdır. Bizleri şehrin dışına atmakistiyorlar, hem evlerimizi elimizdenalacaklar hemde bizleri binlerce liralıkborçların altına sokacaklar. Yıllarıdırdişimizle, tırnağımızla kurduğumuzmahallelerimizi elimizden alacaklaronlara göre İstanbul bize değil onlaralayık. Biz milyonlarız onlar bir avuç.Biz güçlüyüz onlar güçsüz. Biz Hak-lıyız onlar haksız. Buradan bir kezdaha haykırıyoruz, AKP iktidarı istediğikadar saldırsın ne bizi bitirebilir nedeevlerimizi yıkabilir.” dedi.

Ardından Newroz ateşinin yakıl-masıyla insanlar ateşin üzerinden at-lamaya başladılar. Nurettin Güleç veErcan Aydın sırasıyla sahne alaraktürkülerini seslendirdiler. Ve BağımsızTürkiye Konseri’yle yüzbinleri birarayagetiren Grup Yorum çıktı sahneye.Grup Yorum “Armutlu Mahallesi dev-rimcilerin alınteri ile kurulmuş bir ma-halledir, bizleri buradan atmak ve ev-lerimizi zenginlere peşkeş çekmek is-tiyorlar. Bizler direnirsek hiç kimsebizlerin evlerini yıkamaz.” diyerekbaşladı konserine. Kürtçe ve Türkçe

NEWROZ İSYANDIR “DEMİRCİ KAWA’DAN CENGİZ SOYDAŞ’A

UZANAN İSYAN ATEŞİNİ YIKIMLARAKARŞI BÜYÜTELİM”

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 445

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 46: Yürüyüs 309

söylediği türkülerle Newroz ateşi et-rafında omuz omuza halaylar çekildi.3 saat süren Newroz kutlamasına 450kişi katıldı.

İstanbul-Gazi MahallesiGazi Halk Cephesi 20 Mart akşamı,

Ortadoğu halklarının isyan günü New-roz’u kutladı. Gazi Özgürlükler Derneğiönündeki caddede Newroz ateşi zıl-gıtlarla, sloganlarla yakıldı. CengizSoydaş’ın resminin olduğu ve HalkCephesi imzalı “Newroz İsyandır İsyanıBüyütelim Yıkımlara Karşı Direnelim”pankartının açıldığı eyleme yaklaşık70 kişi katıldı. Yapılan konuşmalarladevam eden kutlamada, ateş etrafındatürküler söylenip halay çekilmesininardından çalınan davul zurna ile çoşkudaha da büyüdü. Sloganların atıldığı

kutlama, 21 Mart’ta Armutlu’da yapı-lacak Newroz programına çağrıyla sonbuldu.

İstanbul-Gülsuyu20 Mart’ta Gülsuyu halkıyla beraber

Heykel Meydanı’nda umudunAteşi göklere kadar yükseldi. Slo-

ganlarla başlayıp yakılan ateşle birlikteısınan umutlar davul-zurna eşliğindehalaylarla, alkışlarla devam etti. Ar-mutlu’da yapılacak Newroz kutlama-sına katılım çağrısıyla biten programa50 kişi katıldı.

ElazığElazığ Halk Cephesi 21 Mart günü

Fevzi Çakmak Mahallesi'nde Newrozkutlaması yaptı. Günler öncesinden1000 adet el ilanı ile Fevzi Çakmak

Mahallesi başta olmak üzere, YıldızBağları ve Esentepe mahalle halkınınkapıları çalınarak Newroz’a çağrı içinel ilanları dağıtılmıştı. Newroz çalış-maları Newroz günü de devam etti.

Elazığ Haklar Derneği önünde mü-zik yayını yapılarak halk Newroz'açağırılırken, Hazar Lisesi önünde HalkCephesi önlükleri ile el ilanları dağıtıldı.Newroz alanında Halk Cephesi imzalı"Newroz İsyandır İsyanı Büyütelim"pankartı açılırken, kızıl flamalar asıldı.Alanın tam ortasında ateş yakıldı. Ma-hallenin gençleri yakılması için lastiklergetirdi. Newroz ateşinin yakılmasıylaberaber sloganlar arka arkaya atıldı.Sıra davul ve zurnaya geldiğinde ateşiyice harlanırken, yüzlerce kişi halayçekti. 2 saat süren Newroz kutlamasına400 kişi katıldı.

Faşist AKP’nin polisleri 16 Aralık 2011 tarihindeÇayan Mahallesi’ni abluka altına almış, Nurtepe HaklarDerneği’ne ve bir çok eve baskın düzenlemişti. 16 Martgünü, bu baskınla ilgili açılan mahkemenin ilk duruşmasıyapıldı.

Halk Cepheliler, duruşma günü Adliye önünde bireylem yaparak “Keyfi Tutuklama Zulmüne Son Kom-ploları Boşa Çıkaracağız” yazılı bir pankart açtılar.“Polis Terörüne Son”, “Baskılar Bizi Yıldıramaz”,“Halkız Haklıyız Kazanacağız” sloganlarının atıldığıeylemde açıklamayı, şu anda Bakırköy Kadın KapalıHapishanesi’nde tutuklu bulunan Bahar Ertürk’ün annesiFatma Yayla yaptı. Yayla yapılan baskınları anlatarak,“Görevi adaleti değil, düzenin bekasını sağlamak olanoligarşinin mahkemelerinin devrimcileri yargılayama-yacağı kesindir. Sosyalizmin, umudun simgesi kızılbayrağı gayrimeşru göstermek, halkı itirafçılaştırmayaçalışmak, uydurma asılsız beyanlarda bulunarak kendiyasalarına dahi uymamak, ancak düzenin adalet ahlakınayakışır. Yalan ve demagoji üzerine kurulu bir mahkemeningerçekleri haykıran devrimciler karşısında hükmü olamaz.Ne F Tipleri ne işkenceler bizi umudun türküsünü hay-kırmaktan vazgeçiremez. Bağımsızlık, demokrasi vesosyalizm mücadelesinde gücümüz örgütlülüğümüzdür.Örgütlenme hakkımızı savunmaya ve bağımsız, sosyalistTürkiye mücadelemize devam edeceğiz.” dedi. Mahkemeileri bir tarihe ertelendi.

Kuruçeşme Halk Komitesi, “Yozlaşmaya Karşı HalkKültürümüzü Koruyalım” kampanyası başlattı. İstanbulEsenyurt’ta Kıraç-Kuruçeşme Mahallesi’nde başlatılankampanya kapsamında, mahallenin merkezine 15 Martgünü “Mahallemizde Uyuşturucuya Fuhuşa KumaraYozlaşmaya İzin Vermeyelim- Kuruçeşme Halk Komitesi”pankartı asıldı.

Yozlaşma tüm halkımıza yönelik bir tehdittir. Butehdide karşı alınacak önlem, birliğimiz beraberliğimizdir.Birlik olursak bizi yozlaştırıp, yalnızlaştıramazlar. De-ğerlerimize sahip çıkalım.

Devrimci Alevi Komitesi (DAK) tarafından başlatılan

“İnanç Özgürlüğü İstiyoruz” kampanyası çalışmaları

Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda devam etti.

18 Mart günü “İnanç Özgürlüğü İstiyoruz Devrimci

Alevi Komitesi” yazan önlüklerini giyerek, 2 saat

içerisinde 2 bin adet kampanya bildirisi dağıttılar.

Alevileri yönelik saldırıların karşısında inanç

özgürlüğü talebi daha da önem tazanıyor. DAK, bu

talebi yaptığı eylemlerle duyurmaya devam ediyor.

ÖRGÜTLENME HAKKIMIZISAVUNMAYA DEVAM

EDECEĞİZ

FAŞİZMİN ALEVİ-SÜNNİÇATIŞMASI YARATMA

ÇABALARINI BOŞAÇIKARTACAĞIZ

BUGÜN YOZLAŞMA YARIN TECRİTBEYNİMİZİ TESLİM ALMALARINA

İZİN VERMEYELİM

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 446

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 47: Yürüyüs 309

Grup Yorum’un 15 Nisan’da Ba-kırköy Halk Pazarı’nda yapılacak olan“Bağımsız Türkiye ON’ların Türküsü”konserinin çalışmaları Halk Cephelilertarafından coşkulu bir şekilde sürdü-rülüyor. Komiteler kuruldu, afişlemeleryapılıyor, davetiyeler, el ilanları dağı-tılıyor… Afiş asılmadık duvar, konseriduymayan insan bırakmayacağız…

İstanbul- Şişli-MecidiyeköyTAYAD’lı Aileler, 14 Mart günü

Eski Şişli Tanzim mağazasının duvarı,Çağlayan yolu ve Kuştepe yolu üzerineafişleme yaptılar. Bağımsız Türkiyekonserinin afişinden 155 adet asan Ai-leler, 40 adet de tecrit afişlerindenastılar.

Sürekli eylem halinde olan TAYAD’lıAileler, 16 Mart günü MecidiyeköyMetrobüs Durağı yanında, tanıtım masasıaçarak el ilanı dağıttılar. 2 saat süreyleaçık kalan masada halka, konsere gelerekBağımsız Türkiye şiarına sahip çıkmalarıgerektiği anlatıldı. 5 bin el ilanı dağıtı-larak, 6 adet Grup Yorum İnönü KonseriDVD’si halka ulaştırıldı.

İstanbul-LeventDevrimci İşçi Hareketi (DİH), 18

Mart günü 4. Levent metro girişinde14.30-16.00 saatleri arasında konser da-vetiyelerini halka ulaştırdı. 7 kişinin ka-tıldığı davetiye dağıtımında bir buçuksaat içinde 1000 adet davetiye dağıtıldı.Taksiciler, minibüsçüler, piyango satı-

cıları, büfeciler… Yani etraftaki esnafve halk da kendini çalışmalara dahil et-mek, tanıdıklarına ulaştırmak için ücretsizkonserin davetiyelerinden istedi.

İstanbul-Şirinevler18 Mart günü Şirinevler Metrobüs

çıkışında ve Şirinevler Meydanı'nda 5DİH'li tarafından kısa bir zaman içerisinde1000 adet davetiyenin dağıtımı yapıldı.Kendi tanıdıklarına, çevresine konser ta-nıtımı yapmak için davetiye isteyen GrupYorum dinleyicileri oldu. Aynı zamanda7 DİH'li Terazidere Metro Durağı'nda veGaziosmanpaşa Meydanı'nda “BağımsızTürkiye” konserinin davetiyelerini halkaulaştırmak için çalıştı. Bu yerde de 2000davetiye dağıtıldı.

İstanbul-YenibosnaBahçelievler-Yenibosna’da 6 Mart’ta

bir araya gelen Halk Cepheliler, konserhazırlığı ile ilgili toplantı yaptılar. Busene 300 bin kişi olunacağı kararlılığınavurgu yapılarak, konsere 300 bin kişiyitaşıyacak olanın kurulacak olan komi-teler olacağı söylendi. “Komitelerimizikuralım” çağrısı yapılarak, “300 binkişi olabilmek için çalmadık kapı, ulaş-madığımız insan bırakmamalıyız.” de-nildi. Komite çalışması hakkında ko-nuşulduktan sonra türküler söylenip,halaylar çekildi. 67 kişinin katıldığıprogram 2.5 saat sürdü.

Yenibosna’da 9 bin davetiye ev ev,esnaf esnaf dolaşılarak halka ulaştırıldı.

İstanbul-BahçelievlerBahçelievler Özgürlükler Derne-

ği’nde 14 Mart’ta konser hazırlık top-lantısı yapıldı. 17 Halk Cepheli’nin ka-tıldığı toplantıda Bağımsız Türkiyekonserinin insanlara duyurulması içinmasalar açılması, toplu davetiye dağı-tımları yapılması kararı alındı.

17 Mart günü de Bahçelievler So-ğanlı Cumartesi Pazarı’nda masa açıldı,bildiri ve DVD satışı yapıldı. 2 saatsüreyle açık kalan masada 5 DVD ve1500 bildiri dağıtıldı. 18 Mart’ta ise, 7Halk Cepheli’nin katılımıyla Yenibosna,Siyavuşpaşa, Soğanlı, Basın Sitesi,Çamlıkahve ve Koca Sinan’da toplam350 afişleme yapıldı ve 3 bin bildiridağıtıldı. Çalışmaya halk da destekoldu ve Halk Cepheliler ile birlikteafişleme yapmak isteyenler, bildiri da-ğıtanlar oldu.

İstanbul-EsenlerEsenler Özgürlükler Derneği’nde

10 Mart günü konser çalışmaları ileilgili toplantı düzenlendi. Komitelerinoluşturulduğu toplantıda konser çalış-maları programı çıkarıldı. Buna görekapı kapı dolaşılarak, toplu davetiyedağıtımları yapılarak, masalar açılarakhalka ulaşma hedefi konuldu. Alınankararların devamında, Esenler’de 14Mart günü Karabayır ve Kazımkarabekirmahallelerinde ev ve esnaflar dolaşılarak3 bin davetiye dağıtıldı, 30 afişlemeyapıldı.

300 Bin Hedefine Komitelerimizle ve YoğunEmeğimizle Ulaşacağız Herkes Cepheliler’in

Çalışma Disiplinine ve Enerjisine Hayran Olacak

150 Bin KişilikBağımsız Türkiye

Halk Konseri

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 447

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Page 48: Yürüyüs 309

İstanbul-İkitelliİkitelli Özgürlükler Derneği’nde 12

Mart günü toplantı düzenlendi. Komi-teler oluşturarak konser çalışmasını ör-gütleme çağrısı yapıldı. “İnsanlar ka-falarını çevirdiği her yerde afişlerimizigörmeli, çağrılarımızla karşılaşmalılar.”denildi. 12 kişinin katıldığı toplantıdakomiteler oluşturuldu ve konser çalış-ması programı çıkarıldı.

15 Mart günü İkitelli Atatürk MahallesiPerşembe Pazarı'nda konser davetiyeleridağıtıldı. Grup Yorum önlükleriyle pazarıniçinde konsere çağrı yapıldı. Bir pazarcı,Yorum’un Berivan türküsünü söyleyerekdestek verdi. 1 saat süren çalışmada 500davetiye dağıtıldı.

18 Mart günü de Namık Kemal Ma-hallesi Esenler girişi ve otogar önüne50 afişleme yapıldı.

İstanbul-BağcılarBağcılar Karanfiller Kültür Merke-

zi’nde 14 Mart günü konser toplantısıyapıldı. 20 kişinin katıldığı toplantıdakitle çalışmasının önemine vurgu ya-pılarak, halka ulaşmak için komiteleroluşturmak ve daha fazla çalışmak ge-rektiği konuşuldu.

Yeni Mahalle, Yüzyıl, Kemalpaşave Yavuz Selim mahallelerinde 150adet afiş asıldı. 7 Mart günü YenimahalleAhmet Kabaklı Caddesi’nde 70 adetafişleme yapıldı. Aynı gün içerisindeYenimahalle 1. ve 4. sokakta kapı ça-lışması yapılarak 100 tane davetiye da-ğıtıldı ve halk konsere davet edildi. 9Mart’ta ise Kemalpaşa Mahallesi veYüzyıl Köprüsü’nde 50 tane afiş asıldı.

İstanbul-AltınşehirAltınşehir’in Tokat Mahallesi'nde 16

Mart günü, Halk Cepheliler tarafındanafişleme yapıldı. Konser afişlerini görenTokat Mahallesi halkı, Cepheliler’i büyükbir ilgiyle karşıladı. “Kolay gelsin, herzaman yanınızdayız.”, “Bizim de evi-mizin duvarlarına yapıştırın.” diyerek,Cepheliler’i sahiplendiler. Konsere mut-laka geleceklerini söyleyen halkımızHalk Cepheliler’e afişleme yaparkenyardımcı oldular. 100 afişin yapıldığıTokat Mahallesi'nden Cepheliler, 300bin kişiyi Bakırköy Halk Pazarı'na taşı-yacaklarının umuduyla ayrıldılar.

İstanbul-Avcılar15 Mart günü Avcılar‘da, Merkez

Mahallesi’nde metrobüs yürüyüş yoluna,

İnsa Lisesi çevresine ve Merkez Postaneönüne afişleme yapıldı. Halka, konserdavetiyeleri dağıtıldı.

İstanbul-Çayan Mahallesi Halk Cepheliler, 14 Mart günü afiş-

leme yaparak, halkı Grup Yorum’unücretsiz halk konserine çağırdılar. Top-lam 60 adet afişleme yapıldı.

İstanbul-Sarıgazi19 Mart günü, Sarıgazi'de Demokrasi

Caddesi, Eski Ankara Caddesi ve İnönüMahallesi olmak üzere üç ayrı bölgeye200 adet afişleme yapıldı, 2000 adetdavetiye halkımıza ulaştırıldı.

Demokrasi Caddesi girişine açılanmasada da Grup Yorum şarkıları eşliğindekonser tanıtımı yapıldı. Burada 3000adet davetiye halkımıza ulaştırıldı.

İstanbul-Sefaköy18 Mart günü Sefaköy Metrobüs

çıkışında davetiye dağıtımı yapıldı.Grup Yorum önlükleri giyen 5 HalkCepheli 2 saat boyunca konserin çağ-rısını yaptı. Eylem boyunca 1000 da-vetiye dağıtıldı.

İzmirİzmir’de “Bağımsız Türkiye ON’ların

Türküsü” konseri çalışmaları 14 Mart’taGültepe Mahallesi’nde asılan afişlerleve Limontepe’de açılan masayla başladı.Gültepe Mahallesi’nde 80 adet afiş asıldı.Limontepe’de açılan masada 100 bildiridağıtıldı. 16 Mart’ta Grup Yorum dinle-yicileri tarafından Üç yol ve Konak’aonlarca afiş asıldı. 17 Mart’ta Karşıya-ka’da 16.00-18.00 saatleri arasında 14kişiyle bildiri dağıtımı yapıldı.

Halkın konser çalışmasına ilgisi yo-ğun oldu. Temizlik işçilerinden biriyere atılan bildirileri toplayıp, “Bunlarıalın yere atmışlar.” derken; bir diğertemizlik işçisi de yerden aldığı Yorumkonseri bildirisini katlayıp ce-bine koydu. Halktan bir diğerkişi de “Sizin burada olmanızbize güç veriyor, ben sizi bu-rada görünce sizden elektrikalıyorum, buradaki insanlarınçoğu sizin yanınızda olmak is-tiyor, fakat hepsi korkuyor.”dedi.

Bildiri dağıtımı sırasında“Grup Yorum Halktır Sustu-rulamaz” ve “Türküler Susmaz,

Halaylar Sürer” sloganları atıldı. Yorumşarkıları eşliğinde coşkulu bir şekildeçekilen halaylara oradan geçen gençlerde eşlik etti. İki saatte 2 bin bildiri da-ğıtıldı.

19 Mart günü de Kemeraltı’nda 3,5saat süreyle açılan masada el ilanı da-ğıtıldı. Altı kişiyle yapılan dağıtımda1400 el ilanı dağıtıldı.

14 ve 19 Mart günleri de Dev-Genç'liler Ege Üniversitesi'nde masaaçarak Boran, Tavır ve Haziran yayın-larından çıkan kitapları tanıtırken, biryandan da Grup Yorum'un konserininel ilanını dağıttılar.

BursaBursa’daki çalışmalara, 18 Mart

günü Bursa Haklar Derneği’nde yapılantoplantıda konser komiteleri kurularakbaşlandı. 300 bin hedefli konserin Bursaçalışmalarının konuşulduğu bir toplantıyapılarak program çıkarıldı. 300 binhedefli konsere Bursa'dan 500 kişi ilekonsere gitme hedefi konuldu.

Dersim17 Mart günü Dersim’in Hozat il-

çesinde, esnafların bulunduğu Cumhu-riyet Caddesi’nde masa açıldı. Yorumtürkülerinin çalındığı masada el ilanlarıdağıtılarak, konser çağrısı yapıldı. Birçokkişi konsere gelmek istediğini söyleyerekkonserle ilgili bilgi aldı. Yürüyüş der-gisinin dağıtımının da yapıldığı masada,50 Yürüyüş dergisi halka ulaştırıldı.

18 Mart gününde de Hozat’ta masaaçılarak, halka ve esnafa bildiri dağıtıldı.Ayrıca Hozat merkez de bulunan bütünesnaflara konser afişleri asıldı. 3,5 saataçık kalan masada gün boyu Grup Yo-rum şarkıları çalındı.

Dersim merkezde ise 15 Mart günüTunceli Üniversitesi Merkez, Edebiyatve Mühendislik fakültelerinde afişlemeyapıldı.

20 Mart'ta ise Liseli Dev-Genç’lilerMunzur Mahallesi’nde afişleme yaptılar.

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 448

Mecidiyeköy

Page 49: Yürüyüs 309

68 afiş yapıştırılırken, bildiri de dağıtıldı.

AntalyaAntalya’da 20-21 Mart günleri Dev-

Genç’liler tarafından 180 adet afişlemeyapıldı.

AdanaHalk Cepheliler, 11 ve 15 Mart ta-

rihlerinde Adana Şakirpaşa ve Uçakmahallelerinde afişleme yaptılar. Ma-halle çocuklarının da katıldığı çalışmadatoplam 60 afiş asıldı.

20 Mart günü Çakmak Caddesi Kül-tür Sokağı girişinde tanıtım masasıaçıldı. Grup Yorum şarkıları çalınanmasada 500 bildiri dağıtıldı.Çorum

20 Mart günü afişleme yapılarakkonser hazırlık çalışmalarına başlandı.

Bahabey Caddesi ve MahsuniŞerif Parkı civarında yapılançalışmada toplamda 50 afişlemeyapıldı. Halktan gelen, “Ço-rum’da da olacak mı, buradanİstanbul’a nasıl gideceğiz?” so-rularına Çorum’dan otobüs kal-dırılacağı cevabı verildi.

EdirneEdirne Gençlik Derneği tarafından

yürütülen çalışmada 21 Mart günü 31adet konser afişi Edirne esnafının cam-larına asıldı.

Grup Yorum’u 27 YıldırBitiremediniz! Aksine 150 BinKişi Oldu! 300 Bin deOlacak, Milyonlar da!..

Grup Yorum her hafta Pazar günüGalatasaray Lisesi önünde tutuklu ele-manları Seçkin Aydoğan için eylemyapmaya 18 Mart’ta da devam etti. Buhafta 7.’si gerçekleşen eylemde GrupYorum, Seçkin Aydoğan'ın aydınlarave sanatçılara yazdığı mektubu okudu.Okunan mektupta Grup Yorum üzerin-deki baskıların ilk olmadığı, 27 yıldır

Grup Yorum ve dinleyenlerinin baskılaramaruz kaldığı, albümlerin yasaklandığıve elemanlarının tutuklandığı ifade edil-di. Aydın ve sanatçılar, 2 Nisan'da Çağ-layan Adliyesi'nde görülecek olan SeçkinAydoğan'ın duruşmasına davet edildi.

Grup Yorum, yaptığı konuşmada İs-tanbul ve Anadolu'nun çeşitli illerinde,Kürt halkının kutlamak istediği NewrozBayramı'na yapılan saldırıları protestoetti. Saldırılar sırasında BDP Arnavutköyİlçe Yönetim Kurulu üyesi Hacı Zen-gin’in hayatını kaybetmesinin AKP ik-tidarının, tüm halka yönelik baskısınınbir sonucu olduğunu belirttiler. New-roz'un tüm Ortadoğu halklarının direnişsembolü olduğunu ifade eden Grup Yo-rum, Ortadoğu halklarının ve Kürt hal-kının Newroz Bayramı'nı kutladı.

Grup Yorum, eylemin ardından “Her-nepeş” marşıyla bir saatlik küçük kon-serine başladı. Eylem Çav Bella ile sonaererken, 2010 yılında işten atıldığı için118 gün direnerek işini geri alan TürkanAlbayrak da bir konuşma yaparak GrupYorum'un işçilerin, köylülerin, yoksul-ların, halkın sesi olduğunu ifade etti.Eyleme 300 kişi katıldı.

Antalya'da Grup Umudun Türküsü, 14 Mart Tıp Bay-ramı’nda, Tıp Fakültesi öğrencileri ve sağlık emekçilerinekonser verdi. Bir gün öncesinden Tıp Fakültesi Dekanlığı’nınCemo, Dev-Genç, Bu Vatana Nasıl Kıydınız ve Kızıldereşarkı ve marşlarının söylenmemesi dayatması karşısında,Grup Yorum şarkılarını yüz binlerin söylediği ve yasakla-namayacağı anlatıldı.

Konser günü coşkuyla karşılanan Grup Umudun Türküsü,bir konuşma yaparak “Sağlık emekçilerinin haklarının hergeçen gün daha fazla gasp edildiği, hastanelerin satıldığı,sağlığın ve eğitimin parayla alınıp satıldığı şu günlerdeTıp Bayramı’nı malesef tam anlamıyla bir bayram niteliğindekutlayamıyoruz. Ancak türkülerini söylediğimiz o özgürve bağımsız ülkede bu bayramı gerçek bir bayram gibikutlayacağız. Bu yüzden tüm sağlık emekçileri ve öğrencilerolarak IMF ve emperyalist politikalara karşı örgütlenmeliyiz.”dedi.

Hep birlikte söylenen Cemo şarkısı sırasında, Dev-Genç'liler sahnenin önüne gelerek “Bir Ulusun TürküleriniYapanlar, Yasalarını Yapanlardan Daha Güçlüdür” yazılıpankartı açtılar. Pankartı gören kitle alkışlarla Dev-Genç’li-lere destek verdi. 90 kişinin katıldığı konser 15 Nisan’daBakırköy’de yapılacak Grup Yorum Halk Konseri’nin du-yurusuyla bitirildi.

İstanbul polisi, 13 Mart 2012 tarihinden bu yana ÇayanMahallesi’nde terör estiriyor. 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ninSivas Katliamı katillerini koruyan zaman aşımı kararınınÇayan’da protesto edilmesinin ardından polis, mahalleyiablukaya aldı. Çayan halkını sindirmek, korku salmakisteyen polis, Sokullu Caddesi’ndeki kahvelerde, internetkafelerde ve cadde üzerinde keyfi olarak GBT kontrolüyaptı.

14 Mart’ta, bir önceki günün intikamını almak içinmahalleyi tekrar ablukaya alan AKP’nin polisi, akrep diyetabir edilen araçlarla mahallede dolaşarak tacizlerdebulundu. Akşam saatlerinde Sokullu Caddesi’nde, mahallegençlerinin bindiği ticari bir taksiyi durduran polis, 4genci arabadan indirerek gözaltına almak istedi. HalkCepheli Sezer Ergin ve Sülayman Canpolat, polisin gözaltıterörüne tepki göstererek mahalle gençlerini sahiplenince,polis tarafından gözaltına alındılar. Yaşı küçük olduğuiçin Sülayman Canpolat karakoldan serbest bırakılırken;Sezer Ergin İstanbul Siyasi Şube’ye götürüldü. İstanbulpolisi tarafından daha önce 2 defa evi basılan Ergin, 17Mart’ta Beşiktaş Ağır Ceza Mahkemesi’ne çıkartılarak,polis-mahkeme işbirliğinde bir komplo ile tutuklandı.

Komplolar da DüzenlesenizElinizi Kolunuzu Sallayarak

MahallelerimizdeDolaşamayacaksınız

Emeğimizi Bayramlarla Kutlarken,Direnişlerle de Koruyacağız

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 449

Dersim

Page 50: Yürüyüs 309

Anadolu Federasyonu tara-fından 24 Mart Cumartesi günüsaat 15.00'te, Köln MülheimBahnhof'da "Sıra Bize Gelme-den... Sıra Sana Gelmeden...Irkçılığa Karşı Tek Ses, Tek Yü-rek Olalım" adı altında büyük biryürüyüş düzenleniyor.

Irkçılık hakkında bir çok kezyazdık dergimizde. Irkçılığa kar-şı örgütlenmemiz gerektiği bütüninsanlarımızın ortak düşüncesiy-di. Bildiğiniz ilk gerçek şuydu,böylesine pervasız saldırıları yap-mak için gücü BİZİM ÖRGÜT-SÜZLÜĞÜMÜZDEN alıyorlardı.Ve ikinci gerçek de, bu gücü AL-MAN DEVLETİNİN DESTE-ĞİNDEN alıyorlardı.

Diri diri yaktılar çocuklarımızı.Sokak ortasında döverek öldürdü-ler. O kadar çok ev yaktılar ki, “sıra bi-zim evimize de gelir mi” sorusunu sık-ça sorar olduk. Türkiyelilerin çok yo-ğun yaşadığı (Almanların çok azınlık-ta olduğu) yerlerde evlerimizi yakma-ya dahi cesaret ettiler.

Evet bunları yapma cesaretini bizimörgütsüzlüğümüzden aldılar. Nasıl olsabiz yakarız, katlederiz, çocuklarınıgüpe gündüz vururuz ama onların sesiçıkmaz diye düşündüler. Gerçek buy-du, herkesin tepkisi vardı, evet insan-larımızın çoğu gerçeklerin de farkın-daydı. Bunun arkasında Alman devle-tinin olduğunu biliyorlardı.İşte sorun da burada başlıyor. Her

şeyin farkındayız ama bu tepkimiz ör-gütlü bir mücadeleye dönüşmüyor.“Ama bütün Almanlar da böyle değilki?”, “Türkiye’dekilerden daha iyişartlarda yaşıyoruz” diyerek kendimi-zi avutmaya çalıştık. Yani biz susarak,katliamların pervasızca artmasına daizin vermiş olduk. Biz sustukça Nazi-ler daha da azgınca, daha da güçlene-rek çıktılar karşımıza.

Biz sustukça insanlarımızı güpegündüz tek kurşunla öldürmeye kadargötürdüler saldırılarını. Artık geceyibeklemiyorlardı.

Biz sustuk, onlar daha da güçlendi.Biz sustuk, ırkçılık her yerde daha daarttı. Okullarda, belediyelerde…

Bizzat devlet kanallarında onuru-muzla, değerlerimizle, kültürümüzle dal-

ga geçildi. Aşağılandık devlet eliyle.Korktuk geleceğimizden, korktuk... Ço-cuklarımızın geleceğinden korktuk. “Ta-vır koyarsak işimizden atılır mıyız, oku-lumuzda fişlenir miyiz? Buradan da gi-dersek Türkiye’de ne yaparız?” diyekorktuk. Peki, nereye kadar?... Korka kor-ka yaşanır mı? Korkunun ecele faydasıyok demiş atalarımız. Korktuğumuz içinırkçı saldırılar durmuyor. Irkçı saldırı-lardan en çok da korkanlar zarar görüyor.

Peki Ne Yapacağız? Birlik Olacağız!

Anadolumuz’da güzel bir deyiş var-dır: BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR.Birlik olmak için, kuvvetli olmak içinÖRGÜTLENMELİYİZ! Halkı ırkçılı-ğa karşı sadece devrimciler örgütleye-bilir. Irkçılara karşı sadece devrimcile-rin çatısı altında mücadele edilebilir. Halkgerçeklerin farkında. Yaşamının heranında ırkçıların aşağılamalarıyla yüz-yüze yaşıyor. Halkı ırkçılığa karşı ör-gütlemek devrimcilerin görevi. Halkınırkçılığa karşı kendi gücünü gösterecekörgütlenmelere ihtiyacı var.

“Biz Avrupa’da 3.5 milyonuz, iste-diğimizde yeri göğü inletebiliriz! İste-diğimizde soramayacağımız hesap yok-tur!” diyebilen örgütlülüklere…

Bizzat Alman devletinin verdiğidestekle katledildik biz bu topraklarda.Emeğimizi, alınterimizi döktüğümüz butopraklarda devlet eliyle aşağılandık.

Bildiğimiz bir gerçek de şu ki; Bi-zim emeğimize ihtiyacı vardır hala Al-man Devleti’nin. Biz olmasak, biz ça-lışmasak bunlar çöplerini dahi top-layamazlar. Pislik içinde boğulurlar.Bizim emeğimizi sömürerek zen-ginliklerine zenginlik katıyorlar. Bizbu ellerde "Emeğimizle var olduk"Emeğimizin de karşılığını istiyoruz.Alman devletinin bize her zaman ih-tiyacı var. Onun için bizi bizim ken-di kültürümüzle, kendi kimliğimizle

var olmamızı istemiyor. Bizim “uyum”adı altında asimile(*) edilmiş halimi-zi istiyorlar. Nazi saldırılarının amacıda budur. Çünkü; kendi kimliğini,kendi kültürünü, kendi değerlerinikaybeden bir halkı çok daha rahat birşekilde köleleştirirler. Onun için isti-yorlar ki;

Cenazelerimizi kendi gelenekle-rimize göre defnetmeyelim,

Düğünlerimizi kendi gelenekleri-mize göre yapmayalım,

Giyimimiz kuşamımız, yemekleri-miz, halk oyunlarımız… bunlardanvazgeçmemiz isteniyor.

Kendi anadilimizi unutalım isteni-yor.

ASLA ASİMİLE OLMAYACA-ĞIZ, ASLA DEĞERLERİMİZDENVAZGEÇMEYECEĞİZ. ASLA BO-YUN EĞMEYECEĞİZ !

Bu yürüyüş çok önemlidir. ÇO-CUKLARIMIZIN GELECEĞİ İÇİNMÜCADELE ETMELİYİZ.

Bu yürüyüş asimilasyona karşı birses olacak. Bu yürüyüş öldürülen in-sanlarımızın hesabını sormaktaki ka-rarlılığımızı gösterecek. Adalet isteği-mizin göstergesi olacak. Bu yürüyüşdevrimcilerin, halkın taleplerine nekadar sahip çıktığının göstergesi olacak.

BİR AVUÇ HALK DÜŞMANIKATİL DIŞINDA, HERKESİ IRK-ÇILIĞA KARŞI TEK SES OLMAYAÇAĞIRIYORUZ! “ONURUMUZLAVE KÜLTÜRÜMÜZLE YAŞAMAKİSTİYORUZ diyen herkesi çağırıyoruz.

BİZ EMEĞİMİZLE VARIZ VEHAKKIMIZ OLAN ONURLU BİRYAŞAM İÇİN herkesi Köln'de yürü-yüşe bekliyoruz.

(*): Sindirme kendine benzetme, de-ğiştirerek, sindirerek kendine benzetme

AVRUPA’dakiBİZ

Irkçılığa Karşı BüyükYürüyüşte Buluşalım

"Sıra Bize Gelmeden...Sıra Sana Gelmeden...Irkçılığa Karşı Tek Ses,

Tek Yürek Olalım"

KIZILDERE DEVRİMİN YOLUDUR! 50

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Page 51: Yürüyüs 309

Av ru pa’da

Almanya’nın Berlin veStuttgart şehirlerinde 18 MartUluslararası Siyasi Tutsak-larla Dayanışma mitingleridüzenlendi.

1923 yılından beri yapılan18 Mart Siyasi TutsaklarlaDayanışma Yürüyüşü, Ber-lin'de, Gülaferit Ünsal'a Öz-gürlük İnisiyatifi’nin girişimiile “129/A-B yasalarının kal-dırılması, Gülaferit Ünsal'aÖzgürlük” sloganı altındagerçekleşti. Yaklaşık 250 ki-şinin katıldığı yürüyüşte, Öz-gürlük Komitesi de NurhanErdem, Şadi Özpolat, FarukEreren, Gülaferit Ünsal veCengiz Oban’ın fotoğrafla-rının da olduğu “Siyasi Tut-saklara Özgürlük” pankartıile yerini aldı. Eylem sırasın-da 1000 bildiri dağıtılırken,1500 de afiş asıldı.

Stutgart şehrinde ise Ana-dolu Federesyonu, Network,Younng Struggle, ZusammenKämpfen’nin ortak örgütle-diği kutlama, Stuttgart’ın mer-kezi sayılan SchlossplatzMeydanı’nda mitingle baş-ladı. Eyleme yaklaşık 100kişi katıldı.

Eylem sırasında, Almanyahapishanelerindeki Türkiyelidevrimci tutsakların fotoğ-raflarının yer aldığı pankart vedünya siyasi tutsaklarına aitortak pankartlar açıldı. Ve çe-şitli sloganlar atıldı.

Avusturya’nın başkentiViyana’da da 18 Mart Ulus-lararası Siyasi Tutsaklarla Da-yanışma Günü’nde AlbertinaMeydanı’nda miting düzen-lendi. Mitinge; Şili, İran, Fi-lipinler ve İrlanda’lı örgüt-lerle, Kübalı 5'ler Komitesi,Mumia Abu Jamal'e ÖzgürlükKomitesi, Avusturyalı dev-rimci yapılar ve Halk Cephe-liler katıldı.

Halk Cepheliler, “Tüm Si-yasi Tutsaklara Özgürlük”yazılı pankart, Yasemin Ka-radağ'ın fotoğrafının yer al-dığı, “Siyasi Tutsak YaseminKaradağ Serbest Bırakılmalı-dır”, “Hasta Tutsakları Öl-dürtmeyeceğiz” yazılı döviz-ler ve Filistin Halk KurtuluşCephesi (FHKC) tutsağı Ah-mad Saadat'ın fotoğraflarınıtaşıdılar.

İngiltere’nin Londra şehrinde yaşamını sürdürenKahraman Altun’un ailesi, Kahraman’ın şehitliğinin 21.yıl dönümünde ziyaret edildi. Ölüm orucu şehidimiz Mer-yem Altun’un da abisi olan Kahraman Altun, İzmir’deABD Dışişleri Bakanı James Baker’in Türkiye’ye geli-şini protesto eylemi sırasında, 16 Mart 1991’de elindebomba patlaması sonucu şehit düşmüştü.

30 kişinin katıldığı anma hep birlikte yenen yemekve helva ikramından sonra yapılan sohbetlerle sona erdi.

Almanya’nın Hamburg kentinde faaliyet gösteren Dö-ner Kalite Derneği, Irkçılıkla Mücadele Haftası kapsamındabir kampanya düzenledi. “Hamburg Ayağa Kalkıyor”sloganıyla hafta boyunca Hamburg’taki restoran ve büfe-lerde dönerler, üzerinde “Irkçılığa Hayır” yazılı kese ka-ğıtları veya ambalajlar içinde satılacak.

Dernek yöneticilerinden Filiz Demirel, "Görüşme yap-tığımız bir çok matbaa, üzerindeki slogandan ötürü kesekağıtlarını basmak istemedi. Neonazilerin tepkilerindenkorktular. Çok şaşırdık. Sonunda kese kağıtlarını Polonya’dabastırdık" dedi.

Uluslararası Siyasi TutsaklarlaDayanışma Günü Enternasyonalist

Dayanışmanın Adıdır

Irkçılığa Karşı Döner Eylemi Şehitlerimizin Ailelerini ZiyaretEtmek Devrimci Bir Görevdir

30 MART’TA KIZILDERE’YE GİDİYORUZ 51

25 Mart2012

Yürüyüş

Sayı: 309

Avusturya’nın Graz şehrinde, bir kahvehanede 15 Martgünü “Damında Şahan Güler Zere” belgeseli gösterildi.Belgeseli hazırlayan Av. Oya Aslan’ın katıldığı gösteri-min ardından Aslan bir konuşma yaparak, “Tecrit öl-dürmeye devam ediyor. Böbreğinin biri olmayan, diğe-ri ise sadece %18 oranında çalışan Yasemin Karadağ baş-ta olmak üzere birçok tutsak devlet tarafından ölüme ter-kedilmiş durumda. Hasta tutsaklar için mücadele etme-liyiz” dedi. Belgeseli izlemeye 32 kişi katıldı.

Almanya’nın Köln şehrinde, 12-13-14-16 Mart günle-rinde, 24 Mart’ta yapılacak olan “Irkçılığa Karşı Tek Ses TekYürek Olmak İçin Büyük Yürüyüş”e hazırlık çalışmaları ya-pıldı. 12 Mart günü, Mülheim Wieneplatz metro çıkışında,otobüs durağında ve Belediye önünde 250 bildiri dağıtıldı.13 Mart günü de aynı yerlerde ve ek olarak Keup Cadde-si’nde 500 bildiri dağıtıldı.

14 Mart günü, Kalk ve Vinks semtlerinde sokakta ses-li çağırı yapılarak 500 bildiri dağıtıldı, 70 tane yürüyüşçağırısı asıldı.

16 Mart günü, Yol TV yöneticileri ile görüşülerek dü-zenlenecek yürüyüş hakkında bilgi verildi. Yürüyüş çağ-rıları ve bildiriler bırakıldı.

Ehrenfeld'deki Didip Camiiler’i merkez bürosunda-ki yöneticilerden 24 Mart’ta yapılacak olan yürüyüşe çağ-rı yapılması istendi. Yöneticiyle yapılan görüşmede,“Sorun hepimizin sorunu, yürüyüşün duyurusunu yapa-rız tabii” cevabı alındı.

Vinks semtindeki Mevlana Camisi’nde Hocayla bir-likte yürüyüş çağrıları Cuma namazından çıkan cematedağıtıldı ve imza toplandı.

Mülheim semtindeki cemevi ziyaret edildi ve yürüyüşeçağrı yapıldı. Yapılan çalışmalarda 200 yürüyüş çağrısıişyerleri ve sokaklara asıldı.

Federasyon Çalışanları Büyük YürüyüşeÇağrı Çalışmalarına Devam Ediyor

Güler Zere Belgeseli Avrupa’daİzlenmeye Devam Ediyor

Page 52: Yürüyüs 309

YitirdiklerimizBağımsızlık Demokrasi Sosyalizm Mücadelesinde

31 Mart-6 Nisan

1964 Ankara doğumlu. Devrimci dü-şüncelerle lise yıllarında tanıştı. Bursa’damücadele yürütüyordu. Körfeze Bakışgazetesinin yazı işleri müdürü ve sahibiy-di. Kontrgerilla tarafından kaçırıldıktansonra, 31 Mart 1992’de Bursa Uludağyolunda işkence yapılmış ve başındanvurulmuş olarak bulundu.

Kadir Bülent ÜLKÜ

15 yıl önce işkenceciler seni kaçırıp katlettiklerinde, sen-den, senin düşüncelerinden, savunduklarından korktukları içinbu yola başvurdular. Halka korku vermenin yolu; işkence, bas-kı, kaybetme ve katliamdır. Çünkü, oligarşi başka türlü yöne-temiyor, yönetemez.

Bülent Ülkü, Körfeze Bakış gazetesinin sahibi ve yazı iş-leri müdürüydü.

Dönemin Cumhurbaşkanı cunta şefi Evren bir demecinde;"Bazı yerel gazeteler 12 Eylül konusunda zehir kusuyorlar" açık-lamasında bulunmuştu. Nitekim kısa bir süre sonra Körfeze Ba-kış aleyhinde Cumhurbaşkanıʼna hakaretten dava açıldı.

Bülent, işkenceciler tarafından kaçırıldıktan bir süre son-ra, Bursa Uludağ yolunun 12. kilometresinde gözleri bağlı, par-mak izleri alınmış ve ellerinde kelepçe izleri olduğu halde 40cm'den kafasına kurşun sıkılarak öldürülmüş olarak bulundu.

Avukatları, Bülent'in vücudunda işkence izlerinin olduğu-

nu; ellerinde, ayaklarında ve başında sigara yanıkları, ip ve ke-lepçe izlerinin bulunduğunu açıklamışlardı. Bülent'in kimliği-nin teşhis edilmesini istemeyen Emniyet yetkilileri, uzun süreolayı adli bir vaka olarak göstermeye çalışmış ve kimsesizlermezarlığına gömülmesi için çabalamışlardır.

Bülent Ülkü sadece bir gazeteci değildi. O bir devrimciy-di.

Halkını sevmek, faşizme öfke duymak, emperyalizmekarşı vatanı için savaşmak, bu ülkenin devrimci ve vatanse-verleri için bedeli de göze almaktır aynı zamanda. Bunu bilendevrimciler, katliamlara, kaybetmelere, işkencelere ve baskı-lara karşı, Bağımsızlık, Demokrasi ve Sosyalizm mücadele-sini savunmaktan geri durmadılar. 37 yıllık mücadele tarihi bu-nun yüzlerce örneğiyle doludur.

Bülent Ülkü'yü tanıyanlar, devrimci kişiliğini, mütevazılığını iyibilirler. O, bir sohbet sırasında uzatılan sigarayı almayıp, "Halkı-ma ait bir bedene zarar vermeye hakkım yok" deyişiyle, işkencecilerkarşısındaki net tavrı ve kendine güveniyle 17 yıldır hafızalardansilinmemiştir.

Onu katledenler başaramamıştır. Haklar ve özgürlükler mü-cadelesi bugün daha da büyüyor. Kızıldereʼde Mahir'ler-den,17 Nisanʼda Sabo'lara, 19 Aralıkʼtan, Ölüm Orucu zaferi-ne, devrim mücadelesi devam ediyor.

“Yaşamın anlamını bu saflarda öğrendim. Benim için engüzel yıllar hareketle tanıştığım ve mücadele ettiğim yıllardır.Hareketimiz tüm güzelliklerin, erdemlerin, değer ve gelenek-lerin, kahramanlıkların toplandığı bir aile. Bu ailenin birsavaşçısı olmaktan gurur duyuyorum.”

Ümit Günger1 Nisan1993’te, 30Mart-17 Ni-san Şehitle-rimizi AnmaGünleri do-layısıyla iş-kencecilere

karşı gerçekleştirilen bir eylemde şehit düştüler.Hakkı KARAHAN, 1970 Malatya doğumlu.

1989’da İstanbul Üniversitesi Veterinerlik Fakültesiöğrencisi iken Dev-Genç saflarında mücadeleye katıl-dı. Aksaray Bölge Komitesi’nde yer aldı. 1992’de Dev-Genç milis örgütlenmesinde komutan olarak görevaldı.

Ferda CİVELEK, 1969 İstanbul doğumlu.1988’de Sağlık Meslek Lisesi’nde devrimci mücadele-ye katıldı. Dev-Genç saflarında aktif olarak görev aldı.Dev-Genç’in yeniden örgütlenmesinde Kadıköy koor-dinasyon sorumluluğunu yürüttü.

Veysel BEYSÜREN, 1973 doğumluydu. 1991’deLiseli Dev-Genç saflarında mücadeleye katıldı. Dev-Genç milislerinde görevlendirildi.

Ferda CİVELEK Veysel BEYSÜREN

Emperyalizme Karşı Vatanı İçinSavaşan Bir Gazeteci, Bir Devrimci:

Bülent Ülkü

Hakkı KARAHAN

31Mart1998’deEge Böl-gesi’ndegözaltınaalındılar.

Gözaltına alındıkları ka-bul edilmedi. Yaklaşık bir yıl sonra, itiraflarda bulunan TuranÜnal adlı kontrgerilla elemanı, dört devrimcinin, Foça’dakiaskeri birliklerde işkence yapıldıktan sonra, kolları, bacaklarıkırılmış olarak bir tekneye konulduklarını ve teknenin Seferi-hisar açıklarında bombayla batırıldığını açıkladı.

Neslihan USLU (Hayat), 1968 Düzce’nin Çilimli köyüdoğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisiy-ken Dev-Genç içinde yer aldı. Devrimci Gençlik Dergisi’ninYazı İşleri Müdürlüğü’nü ve muhabirliğini yaptı. İYÖ-DERkurucu üyesidir. Bir dönem Bursa’da çeşitli görevler üstlendi.

Metin ANDAÇ, 1952 İzmir, Bergama, Narlıca Köyü do-ğumlu. 46 yaşındaydı. Çiftçiydi. 1980 öncesinde İzmir TarişDirenişi'nde yer aldı. Bir devrimci sendikacıydı. '90'dan sonraİzmir İşçi Hareketi Gazetesi'nin temsilcisi oldu. Bergamaköylülerinin "Metin Abi”siydi. Siyanürcü şirket Eurogold’akarşı 17 köyün direnişinin önderlerinden biriydi.

Mehmet Ali MANDAL; 1958 İzmir Menemen Aliağa do-ğumlu. 1974’te işçi çocuğu olarak yurtdışına çıktı. 1986 yılın-da Yunanistan’da örgütlü mücadeleye katıldı. Mücadele için-de ülkeye geldi. Savaşın en ön cephesindeydi.

Hasan AYDOĞAN; 1974 Tokat-Almus Akarçay doğumlu.Düzene olan öfkesi ve devrimcilere olan sempatisi çocuk yaşlar-da başladı. 16 yaşında devrimci oldu, çeşitli görevler üstlendi.

Neslihan USLU Metin ANDAÇ Hasan AYDOĞANMehmet AliMANDAL

Anıları Mirasımız

Page 53: Yürüyüs 309

Ümit Günger,1972 Artvin'in Şav-şat ilçesi Kayadibiköyü doğumlu.1990'da MarmaraÜniversitesi Atatürk

Eğitim Fakültesi öğ-rencisiyken Dev-Genç saflarındayer aldı. Kısa bir tutsaklık yaşadı.Temmuz 1991'de illegal alandamücadelesini sürdürdü. Ardındanbir savaşçı oldu. 23 Nisan 1993’tegözaltına alınarak tutuklandı. 9.Ölüm Orucu Ekibi direnişçisioldu. Tekirdağ Devlet Hastane-si'nde 31 Mart 2004 günü bedeninitutuşturup zulmü yere sererek şehitdüştü.

1991’de Avustur-ya’da devrimci hare-ket saflarında yeraldı. Salzburg veLinz bölgelerindefaaliyet yürüttü. 4yıl Avusturya hapis-

hanelerinde tutsak kaldı. Kanserhastalığı sonucunda 3 Nisan2001’de aramızdan ayrıldı.

Mustafa KURAN

Devrimci hare-ketin işçi alanındakiörgütlülüğü içindeyer alıyordu. Ecza-cıbaşı İlaç Fabrika-sı’nda ilk grevi ör-gütleyenlerdendi. 4

Nisan 1977 gecesi, grev nöbeti sı-rasında faşistler tarafından katle-dildi.

Hasan ATEŞ

BediiCengizSPB üye-siydiler. 4Nisan1995’te

Gazian-tep’te ölüm mangaları tarafından katle-dildiler.

1962 Dersim doğumlu HüseyinCoşkun, 1976’da devrimci mücadele-ye katıldı.1985 sonrası İzmir ve Egeyöresinde görevler aldı. Kısa süreli tut-saklıklar yaşadı. 1993’te Gaziantep so-rumluluğunun yanında, Bedii CengizSilahlı Propaganda Birliği’nin komu-tanlığını üstlendi.

1971 Antep doğumlu Demet TA-NER, İzmir’de üniversitede Dev-Genç’li oldu. 1992’de Ege TÖDEFTemsilciliği yaptı. İlerleyen süreçteAntalya, Burdur, Isparta illerinin so-rumluluğunu üstlendi. Daha sonra birsavaşçı olarak görev aldı.

Hüseyin COŞKUN Demet TANERÜmit GÜNGER

53

1982 Amasya’nınAydınca beldesi Kar-san köyü doğumlu.Lise yıllarında, İsta-bul Üsküdar’da mü-cadeleye katıldı.

Amasya Eğitim Fakül-tesi’nde TÖDEF çalışmalarında yeraldı. 6 Nisan 2005’te trafik kazasısonucu aramızdan ayrıldı.

1957 KırklareliPehlivanköy İlçesi do-ğumlu. Babası eskiDemokratik KültürDerneği’nin kurucula-rındandı. Mücadeleyi

İstanbul’da sürdürüyo-du. 4 Nisan 1977’de bir sol grup ta-rafından pusuda katledildi.

Mücadelede yeniolmasına rağmen, ken-dini süratle geliştirdi.Faşist cuntaya karşımücadeleyi sürdürendevrimcilerdendi.

Gözaltına alınıp işken-ce yapıldıktan sonra 2 Nisan 1981’deİstanbul Küçükköy’de katledildi.

Mustafa IŞIK Kemal KARACA

Servet DELİCE

2008 yılında, İzmir’in Buca ve Bor-nova ilçelerinde bulunan devrim şehitle-rinin mezarları başında anma yaptıkları içinhaklarında dava açılan devrimcilerin yar-gılandığı davanın mahkemesi 14 Martgünü görüldü. Devrimci kurumlar da 14Mart günü Bayraklı Adliyesi’nin önündeyaptıkları basın açıklamasıyla bu hukuk-suzluğu, adaletsizliği protesto etiler.

Alınteri, BDSP, ESP, Halk Cephesi,Kaldıraç, ve Partizan tarafında ortak ör-gütlenen eylemde “Baskılar, GözaltılarBizi Yıldıramaz! Şehitlerimizi Sahiplen-meye Devam Edeceğiz“ pankartı taşındı.

35 kişinin katıldığı eyleme İHD de göz-lemci olarak katıldı.

12 Mart 1995 tarihinde Gazi katlia-mında ve Gazi’de katledilenlerin hesabınısormak için 15 Mart’ta Ümraniye’deyapılan destek eyleminde katledilenler 15Mart günü 1 Mayıs Mahallesi’nde yapı-lan eylemle anıldılar.

Katliamın 17. yılında eski karakol du-rağında toplanan Halk Cepheliler, “Gazive Ümraniye Şehitleri Ölümsüzdür”,“Katiller Halka Hesap Verecek”, “BedelÖdedik Bedel Ödeteceğiz” sloganlarıeşliğinde yürüyüşe başladılar. Yürüyüş sı-rasında yapılan konuşmalarda “Şehitle-rimizin can kan pahasına mücadele etti-ği mahalleleri AKP iktidarı kentsel dö-nüşüm adı altında yıkmak istiyor. Gazi’deÜmraniye’de katledenler, bugün Sivas da-vasını “zaman aşımına” uğratan AKP ik-tidarıdır. AKP de diğer iktidarlar ve dü-zen partileri gibi halk düşmanıdır. Birle-şelim direnelim mahallelerimize sahip çı-kalım…” denildi. Bu sırada mahalle hal-kı da alkışlarla destek verdi.

Katliamın olduğu 30 Ağustos İlköğ-retim Okulu’nun önüne gelindiğindeaçıklama yapıldı. Açıklamada “Katiller-den, katliamcılardan hesabı ancak veancak halk sorar.” denildi. 110 kişinin ka-tıldığı anma, saygı duruşu ve katliamın ol-duğu yere TAYAD’lı Aileler eşliğinde ka-ranfil bırakılmasıyla sona erdi.

1956 Çanakkaledoğmlu. İstanbul Mali-ye Muhasebe YüksekOkulu öğrencisiykenmücadeleye katıldı. İs-tanbul Dev-Genç yö-neticilerinden birioldu. Cesareti, disiplini

ve kararlılığıyla mücadelenin hep önsaflarındaydı. 3 Nisan 1981’de cunta-ya karşı mücadeleyi sürdürürken İs-tanbul’da polis tarafından katledildi.

Mehmet SelimYÜCEL

1976 İstanbul do-ğumludur. Liseli gençli-ğin mücadelesinde yeraldı. 1991 sonlarındanitibaren, 7 yıl İngilte-re’de yaşadı. Orada damücadele içinde yer

aldı. İngiltere hapishanelerinin hücre-lerinde 6 ay tutsak kaldı. 1998’de mü-cadeleyi Türkiye’de sürdürmek içingeri döndü. Ülkesinde tutsak düştü bukez de. 3 Haziran 2001'de alnına kızılbantını takarak, ölüm orucuna başladı.31 Mart 2002’de Sağmalcılar DevletHastanesi'nde şehit düştü.

Meryem ALTUN

Devrim Şehitleri Onurumuzdur, Mezarlarında Ot Bitirmeyeceğiz

Katillerden Hesabı Ancak Halk Sorar

Page 54: Yürüyüs 309

Merhaba annecim, babacım.Arkadaşların size ziyaretlerine ve sizin isteklerinize iliş-

kin söylediklerinize ilişkin bilgi aldım. Öncelikle şunu orta-ya koyalım... Kimin durduğu yer doğru, bana onu söyleyin...

Zaliminin yanında mı yoksa mazlumun yanında olmak mı?Muaviye’nin mi yoksa, Hz. Hüseyin'in yanında olmak mı?...Kim kimin yanında...

Doğru olan bir şey varsa o da benim, devrimcilerin yap-tığıdır.

Arkadaşlara demişsiniz “geçmişte biz de yaptık”. Evet doğ-rudur ama biliyor olmanız sizi sorumluluktan kurtarmaz, aksi-ne daha sorumlu olmanızı gerektirir. Çünkü siz bilerek yan-lış yapıyorsunuz, sokaktaki sıradan insan ise bilmediği için,bu düzen tarafından uyutulduğu için yapıyor...

Ayrıca bizim de boynumuz zalimin kılıcından geçmedimi?...

Kanımızı dökenlerle yan yana olamayız, bunu mutlaka iki-nizin de anlamasını istiyorum.

Niye mi, bakın ne halde kardeşim... Öğrendiğimde deli-ye döndüm. Ama onun kabahati yok, kabahatin büyüğü sizde... Devrimci olmasın dediniz, bizlerden uzak tuttunuz... Budüzen karşısında güçsüz, yalnız, inançsız bıraktınız kardeşi-mi... Canımı ne hale getirmiş bu şerefsiz düzen...

Ablam, anne kaç defa söyledim anne, kaç defa değil mi...Getir bize, benim yanıma gelsin gitsin... Yok... Bendenuzak gitsin, devrimcilerden uzak gitsin... Ne olursa olsun...İşte sonucuyla övünebilirsiniz şimdi.

Tabi şunu da biliyorum, babam da sen de çok üzülüyor-sun. Ben bunları düşünmüyorum, bilmiyorum, anlamıyorumzannetmeyin. Ben ne kadar üzüldüğünüzü çok iyi biliyorum,kendini ne kadar paraladığını biliyorum, tahmin de ediyorumikinizin de... Ama bu değil, çocuğuna sahip çıkmak bu değil...

Elbette benim veya kardeşlerimin zarar görmesini iste-miyorsun... Ama bu düşünceler, bu davranışlar sizi iyice güç-süzleştiriyor, iyice düzen karşısında per perişan duruma düşü-rüyor...

Hayır siz bilensiniz, siz bedel ödediniz, siz hala bedel ödü-yorsunuz. Sizin evladınızın; canınızın parçasını şehit, diğe-rini de kavgaya verdiniz... Sizin başınız dik, sözleriniz onurve gururlu olmalı; zalimin karşısında, mazlumdan-haktan yana,namuslu, dürüst evlatlar yetiştirdiğiniz için...

Sonuç olarak; tek tek isteklerinizi arkadaşa belirtmişsinizben onları söyleyim, sonra ben isteklerimi sıralayım...Birincisi....(...) İkincisi; görüşmemiz şu an için mümkün değil...Ayrıca nereden çıkardınız ölmeden önce görsün... Niye öle-cekmiş annem, bakın anneme... Anne sen de sahip çık ken-dine çocukların için, kendin için toparlan... Daha gelecek uzun,gelecek neyi gösterir bilinmez dirime olmasa da ölüme elbetbirgün sarılırsınız... Ama bence biz birlikte bu şekilde konu-şarak da birbirimize sarılmıyor muyuz? Birbirimize güç kat-mıyor muyuz? Sadece bunun gücüne inanın, mektuplarımlasize sadece selamlarımı, sözlerimi değil sıcaklığımı da geti-

riyorum, arkadaşların her sarılması benim sarılmam değil mi?Birbirimizi düşünmemiz, birbirimize layık olmamız değil

mi gerçekten sarılmak, sarmalamak...Unutmayın, ben size yakışmayacak hiçbir şey yapmadım,

size yakışacak şeyler yaptım hep. Sizden de fazlasını değil,en azından buna karşılık vermenizi istiyorum...

Bana zalim deyip durursunuz, ama asıl zalim sizsiniz... Sizhakiki zalimsiniz... Devrimcilere değil, düzene vermeyeçalıştığınız için evlatlarınızı... Diyorum, tekrar diyorum.... Sizbu düzen karşısında tek başınıza onları koruyamazsınız... Neyaparsanız yapın koruyamazsınız... Ancak devrimciler onla-ra sahip çıkabilir... Savunduklarınız size çok "iyi niyetli" düşün-celer olarak gelebilir. Ama kesinlikle böyle değil... Ne yapa-cak, okuyacak, evlenecek bu düzene hizmet edecek. Bu düzenhangi düzen; kanımızı akıtmış, işkence etmiş ahlaksız, hır-sız, katil bir düzen...

Sizin iyi niyetiniz işte bu... İşte bu düzene hizmet etmek,onun devamını sağlamak istiyorsunuz. İster kabul edin,ister etmeyin bu sonucu değiştiremezsiniz.

İşte böyle bir evlat yetiştirmek istiyorsunuz... Ablasına-abisine işkence yapanlara, katledenlere, hapsedenlere çalışacakbir evlat. Gerçekten bunu mu istiyorsunuz?

Öyle değilse, bizden uzak tutmazsın. Öyle değilse, bizedevrimcilere getirirsiniz kardeşimi. Onurlu, namuslu, dürüst,ahlaklı, düşünen-sorgulayan bir evlat yetiştirmek istiyorsantek adres var. O da biziz. O da devrimciler... Başka yer, baş-ka yol, başka yöntem yok.

ANNE, BABA... Benim yanımda olmak istiyorsanızbenim yerim belli beni bulacağınız tek yer arkadaşlarımınyanıdır.

Artık sizden tamam gidip-geliyoruz sözleri gelmedikçebenden yeni bir mektup beklemeyin. Sizden bu konudaki ceva-bınızı bekliyor olacağım.

Unutmayın lütfen, buna siz "zalimlik" diyebilirsiniz amaben bunu sizi çok ama çok sevdiğim için istiyorum... Çünküsizin ilacınız bizde... Bunu dilim döndüğünce hep anlatma-ya çalıştım... Beceremedim... Olmadı... Artık bunu sizin yaşa-yarak görmenizi istiyorum...

Örneğin, 6 ay boyunca bizim kurumlarımıza gidip-gelin... 6 ay sonunda kendinizi ne kadar iyi hissettiğinizi, güç-lendiğinizi göreceksiniz... Ben size geldim, siz bana yüzünüzübile dönmüyor, bir adım bile atmıyorsunuz... Demek ki benimsevdiğim kadar siz beni sevmiyorsunuz... Umarım böyle değil-dir, ama bu süreçte beni ne kadar sevdiğinizi de göreceğim...“Nerede olursa geliriz” dediniz, ben de size nerelerde oldu-ğumu söyledim...

Mektubumu bitiriyorum. Bir daha mektup yazıp yazma-mamı sizin tavrınız belirleyecek... Bunun arkadaşlarla bir ilgi-si yok, o yüzden arkadaşları bu konuda sıkıştırmayın.... Onlargelip-giderler zaten...

Sizi çok seven evladınız...

554

Yürüyüş

25 Mart2012

Sayı: 309

Devrimci Bir Evlattan, Anne ve Babasına!

Hayatın Öğrettikleri