voir kasım 2013 online dergi

108
Yaşam Son Sürat Hayat ONUR KARAKAŞ Okan Bayülgen’den Fotoğraf Sergisi LOVE ARADIĞINIZ HERŞEY ATLANTİS HAKAN AKKAYA “Her İnsanın İki Rengi Olduğuna İnanıyorum” Bade İşçil Sualp “İyi Oyuncu Karşısındakine Oyun Verebilendir”

Upload: burak-gokcul

Post on 14-Mar-2016

229 views

Category:

Documents


6 download

DESCRIPTION

 

TRANSCRIPT

YaşamSon Sürat HayatONUR KARAKAŞ

Okan Bayülgen’denFotoğraf Sergisi

LOVEARADIĞINIZ HERŞEY

ATLANTİS

HAKAN AKKAYA“Her İnsanın İkiRengi Olduğunaİnanıyorum”

Badeİşçil Sualp

“İyi Oyuncu KarşısındakineOyun Verebilendir”

4

Değerli sektör mensupları,

Bizim için verimli bir fuarın ardından yeni sayımız ile sizlerleyiz. Bu sayı-da özel isimleri konuk ettik dergimize. Birbirinden şık ürünle-riyle göz dolduran; Karakaş Atlantis'in yeni koleksiyonu "Love

Atlantis" kapak sponsorumuz oldu. Bade İşçil Süalp bizlere hayatının perdesini araladı. Oyunculuktan günlük yaşantısına uzanan ve dergimiz Kurumsal İletişim Müdürü, köşe yazarımız Özden Bölükbaşı’nın ger-çekleştirdiği röportajı keyifle okuyacağınızı umuyorum. Takı sektörü için önemli olan İstanbul Jewelery Show gibi Moda sektö-rünü yakından ilgilendiren Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul da ekim ayı içerisinde gerçekleşti. Etkinlik, top modellerin yer aldığı, bir-birinden şık kıyafetlerin sunulduğu değerli moda tasarımcılarının defile-lerine ev sahipliği yaptı. Fashion Week vesilesiyle yollarımızın çakıştığı Hakan Akkaya ile de özel bir röportaj gerçekleştirdik.Her ikisine de dergimiz aracılığıyla teşekkür ederim. Bizim için bir onur ve mutluluk kaynağı oldular.Bundan sonraki sayılarımızda da farklı isimleri konuk edeceğimizi umu-yorum.Farklı projelere tanık olduğumuz şu son günlerde, özellikle bir isim-den etkilendiğimi ve takdir ettiğimi de belirtmeden geçemeyeceğim; Erdoğan Aşık… Vizyonel bakışına hayran kaldığım bu kişi, gerçekten sektörün yararına sayılabilecek işler yapmaya gayret ediyor. Bizler de ekip olarak, yayımlanmaya başladığımız ilk günden beri dikkat çekici içeriğimizle “Farkımızı” ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Hemen buradan bir yeniliğimizi de duyurmak isterim. Bu ay itibariyle dergimiz artık tab-letlerde!... Bundan sonra dergimizi dijital olarak, gideceğiniz her yere rahatlıkla taşıyabilirsiniz. Bugüne kadar destekleyen ve desteklemeye devam eden herkese te-şekkürü borç bilirim.

Nurseli’den

Nurseli GÖKÇÜL

İmtiyaz SahibiVOIR Magazin Adına Nurseli GÖKÇÜL

[email protected]

Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu)Gonca ÇİPE

Genel Yayın KoordinatörüA.Faruk GÖKÇÜL / [email protected]

Editör / Gonca ÇİPE / [email protected]

Kreatif Direktör / Burcu Tokoğlu İNCESU [email protected]

Görsel Yönetmen / Günseli Top Ö[email protected]

Moda Tasarımcısı / Erol ALBAYRAK [email protected]

Kurumsal İletişim Müdürü / Özden BÖLÜKBAŞI [email protected]

Sanat Danışmanı / Faruk ÖZ

Reklam Koordinatörü / Burak GÖKÇÜ[email protected]

Reklam Satış Müdürleri Gözde Burcu TOP / [email protected]

Ebru Akçer İŞSEVEN / [email protected]

Yayın Danışmanları / Av. Hamdi ÇİYİLTEPEYrd. Doç. Dr. Nuri SEZER

Karadeniz Temsilcisi / Mustafa İSLAMOĞLU

Ege Bölge Temsilcisi / Günseli Top ÖZ Marmaris Filarmoni Derneği

Katkıda Bulunanlar / Kerim Can TEKİN, Cem ARPACI

Renk Ayrımı & Baskı Teknik Basım Tanıtım Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.

Keyap Ticaret Merkezi Bostancıyolu Cad. F1 Blok No: 93 Y. Dudullu / İstanbul

T. 0216 508 20 20 • F. 0216 508 20 45 www.teknikbasim.com

Sertifika No: 24871

Dağıtım / Aras KuryeYayın Türü / Aylık Süreli Yayın

Yönetim Yeri ve İletişimAlemdar Mah. Nuruosmaniye Cad. No: 21 D:105

Eser Han Fatih - İstanbul / TürkiyeTel: +90 212 522 15 51

www.voirmagazin.com [email protected]

VOIR KASIM - 2013

SAYI: 13KAPAK: ATLANTİS KARAKAŞ

VOIR Magazin’de yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyele-ri, yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Bu dergide yer alan yorum ve tavsiyeler, yorum ve tavsiyede bulunanların kişisel görüşlerine dayanmaktadır. Bu uyarı VOIR Dergi-si’nin birinci sayfasından son sayfasına kadar, içinde yer alan tüm haber, yorum, analiz ve öneriler için geçerlidir. İlan ve reklamların sorumluluğu sahiplerine aittir. Dergide yayım-lanan yazı, fotoğraf ve konuların her hakkı saklıdır. İzinsiz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.

VOIR Magazin’in Tüm Hakları Saklıdır.Yerel Süreli Yayındır.

5

TAKI HABER8 "Teknoloji Size Ait İse Bilginizle, Değilse Paranızla" Berkay Altunbay, Roberto Bene

11 Cemil Elmas'la Geçmişten İzler

18 Türk Mücevher Sektörü İhracatı Eylül Ayında Tavan Yaptı, Ayhan Güner

19 Yeni Bir "Gong" Daha, Özcan Gümüş

20 Dev Markadan Nadir Bir Hediye, Nadir Metal

22 Okan Bayülgen'den "Kendi Efsanesinin Peşinde" Fotoğraf Sergisi

24 Aradığınız Herşey, Love Atlantis

26 Sonbahar Kış Koleksiyonu Hazır Karakaş Atlantis Kuyumculuk

27 Atasay Zorlu Center'daki Mağazasını Açtı Kasım Ayı Şans Taşınız Sitrin Fazıl Özen Köşesi

30 Son Haber, QR Kod

31 Yarım Ekmek Köfte Ya Da Bir Bakışta Aşk Nilgün Yüksel

32 Moda Demek, Akım Demek Engin Çağlayan, Orotalia 34 “Her Yeni Fikir, Başlangıçta Diğerleri Arasında Azınlıkta Kalır”, İSGOLD

36 Yenilik Vazgeçilmez Bir Unsur Parlesos Kuyumculuk, Mehmet Acar

38 Öyle Gizli Kapaklı İşlerimiz Yok Gizil İnci, Mustafa Atayık

40 Sektörün Önündeki En Büyük Engel ÖTV Barış Lek, Sina Montür

46 Varlık Alımlarına Devam Murat Tırpan Köşesi

Yeni İKO Başkanı Sektörün İçinden Olmalı Erhan Hoşhanlı

50 KOSGEB Destekleri ve Başvuru Süreçleri Özlem Yalçın Köşesi

52 Bade "İyi Oyuncu Karşısındakine De Oyun Verebilendir"

58 Modern Çizgiler Ser Diamond

62 Yeni Web Sitesi Dünyayı Ayağımıza Getiriyor Wings'in Yenilenen İnternet Sitesi

VOIR MODA58 "Her İnsanın İki Rengi Olduğuna İnanıyorum" Hakan Akkaya

60 İstanbul'da Moda Rüzgarı Mercedes - Benz Fashion Week İstanbul

62 Tadasana Özden Bölükbaşı Köşesi

Siyah Beyaz Asalet Elif Doğan

VOIRYAŞAM78 Son Sürat Hayat, Onur Karakaş

80 "Takı Başrol Oyuncusudur" Hasret Çınar

VOIR MEKAN82 Modern ve Şık Bir Akşam Ali Ocakbaşı Ropörtajı

84 Eğitimli Personel Mi? Eğitilebilir Personel Mi? Kazım Şahin Köşesi

100 Engelliye Bayram Hediyesi Ebru Gündeş ve Reza Zarrab 1000 Akülü Tekerlekli Sandalye Sözünü Tuttu

86 Altın İçin Alım Zamanı Mıdır? Dr. Mustafa Turhan Köşesi Yeni Ne Var? Nev Mücevherat

88 Sektörün Gelişimine Katkı KİAŞ ve Harmony Akademi İşbirliği

Tanıtım Çalışmaları Hız Kazandı İstanbul Jewellery Show 90 2013-2014 Sonbahar / Kış Makyaj Trendleri

92 Türk Minyatür Sanatı Yrd. Doç. Dr. Nuri Sezer Doğada Aşk, Ajur Mücevher Takı Tasarım Yarışması

96 Bu Ambalaja Dikkat Jelatinsan, İsmail Türkarslan

KÜLTÜRSANAT98 32. Uluslararası Kitap Fuarı Müge Bilgin Akdaş Kitap Köşesi

100 The Bling Ring Burak Kaplan Sinema Köşesi

VOIR EDİTÖRDEN

6

Üretirken gerçekten büyük keyif aldığımız, enerjisi bol, dolu dolu yeni bir sayı…

Neler var bu ay?Takı sektörünün ileri gelen isimlerinden

çarpıcı açıklamalarıyla bilgileneceğiniz, moda kokan sayfalarla görsel yolculuğa çıkacağınız ve popüler isim-lerle yapılan samimi röportajlarla keyif alacağınız, sa-natla besleneceğiniz…Beslenmek demişken, insanın zihnini, ruhunu da bes-lemesi lazım. Kişisel gelişimin belki de en baş ve ana kuralı bu. Geçenlerde İstanbul Business School’un dü-zenlediği “Zihintonik” seminerine de sırf bu yüzden katıldım. Eğitim direktörü Selim Geçit’in muhteşem anlatımıyla tutkunun ve farkındalığın altı çizildi. Bir-çok örneklerin ve egzersizin yapıldığı seminer, aslında hedeflerimize dikkat çekiyordu. İşlerini mutsuz yapan, hayallerini erteleyen insanların, aslında yaşadığını sa-narak bu dünyadan ayrılışlarını anlatıyordu. Neden bu kadar bu konudan bahsettim? Tam da sektörümüz için çıkarılması gereken dersler yüzünden. İçinde bulunduğumuz sektörümüze bakıldığında ina-nılmaz tasarımların, çok değerli ustaların, sözel olarak değil, gerçekten vizyon sahibi insanların olduğunu gö-rüyoruz. Ama ne yazık ki azınlık olarak kalıyorlar (dı). Artık bu durum nihayet değişiyor. Demek ki sektörü-müz de “Farkındalığa” kavuşuyor. Açıkcası yıllardır hizmet ettiğim bu sektörde yepyeni başlangıçların,

yepyeni fikirlerin havada uçuştuğunu görmek bana mutluluk veriyor. Gencecik, pırıl pırıl gençlerimizin o muhteşem buluşları, zehir gibi beyinleri ile ürettikleri parlak projelere ihtiyacımız var. Neredeyse tüm dün-yanın değiştirdiği tarihi kabuğu, sektörün de değiştir-mesi; sadece “Kazanmak” değil, sektöre yararlı işlere de imza atması gerektiğinin farkında mısınız? Herkesin buradan geçim sağladığını düşünecek olursak, sadece “Kendi” işimize değil gençlerimizin önünü açarak yep-yeni bir sektöre kavuşabiliriz. Tam da bunları düşü-nürken bir projeyi duydum ve buradan tebrik etmek; teşekkür etmek istedim. Şimdi detaylarını çok fazla veremeyeceğim bu işin mimarı İsgold… Proje; Aralık Ayının 25’inde Lütfi Kırdar Kongre Mer-kezi’nde gerçekleşecek olan ve yılbaşına yönelik “Out-let Fırsat Günleri” nde ilk olarak görücüye çıkacak. İsgold, yatırıma yönelik çıkartacağı yepyeni ürününü çok özel ve farklı etkinliklerle, deyim yerindeyse bom-ba gibi patlatacak. Projenin tamamını bilen biri olarak gerçekten tebriği hak ediyorlar. Çünkü sektöre hizmet eden bir tarafı da var bu projenin…Firma sahibi Erdo-ğan Aşık’ın vizyonu, genç nesil Erdem Aşık ve Kerem Yasin Kayalı’nın dokunuşlarıyla, bu proje bir yıl boyun-ca uçacak ve uçuracak…Sektör böyle projeler arttıkça gelişecek ve Dünyada’da hak ettiği yere kavuşacak diye düşünüyorum. Başta da dedim ya farkındalık ve tutku bu sektöre gerekli iki olgu. Vizyonu ise konuşmaya bile gerek yok…

Tabi ama bu süre zarfında geliştirdiniz kendinizi. Değil mi?Hep geliştik, hep okuduk, hep araştırdık. Makale okunmayan bir hafta hatırlamıyorum. Arama motorlarının gelişimi ile bin-lerce sayfa tükettik. Çıkan yazılımları kurup kurup siliyoruz. Gelişimi kaçırmamak ve gelişimin içinde olmak için hayal dün-yamıza bir girip bir çıkıyoruz.

Peki halen ne durumdayız bu konuda? Özellikle sektör ola-rak soruyorum bunu.Artık e-ticaret sitesi açmak da kolaylaştı. Ürünlerinizi ekleyebi-lir, çıkarabilir, fiyatlarını belirleyerek sitenizden sunabilirsiniz. Hatta en son sayımımda 170 adet pırlanta sitesi açıldığını isim-leri ile biliyorum. Ama tabi site açmak, e-ticarete adım atmak oluyor. Çoğu ayda en fazla 1 ila 15 adet sipariş alıyorlar. İnanın emeklerine üzülüyorum. O kadar zaman harcıyorlar ki… Açılır açılmaz para kazanacak hayalleri sektör içinde halen mevcut. Ayrıca sektörün o garip insan çalıştırma politikası ile e-ticaret konusunda birini çalıştırmak… Ama bu bir zaman meselesi, adaptasyon meselesi. Zaman ile öğrenilecek şeyler.

Siz sonuçta bu işin eğitimini de aldınız. Avantajlarınız neydi rakiplerinize karşı?Doların durumu, Amerika’nın sancıları, yanı başımızdaki yaşlı Avrupa, tüketimin azalması, insanların tasarrufta olması ekono-miyi zayıflatıyor. Tabi bu durum bizi daha yaratıcı, daha inovatif hale getiriyor. Yaratıcılığımız ve internet tekniklerimiz geliş-tikçe tüm internette daha çok görünür oluyoruz. 2013 Rober-

8

Uzun yıllardır e-ticaret ile ilgileniyorsunuz. İlk satışınızı yap-tığınızdaki duygu durumunuz nasıldı ve nasıl bir tepki ver-diniz?2005 senesinin Ekim aylarında robertopirlanta.com’dan ilk siparişimizi almıştık. Önüme bir mail geldi. Bodrum’da bir ha-nım safir ve pırlantadan oluşan bir sipariş vermişti. O kadar çok şaşırdım ki; inanamadım. Hemen telefona sarıldım. Karşılıklı müşterimiz ile sohbet ettik. Sonra hemen paketleyip yüzüğü yolladık. Bugüne kadar açılan her web sitesinde gelen her ilk sipariş yüreğimi hoplattı. 10 sene evvel açtığımız bilgisayar malzemelerinde, mobil operatörlerin hazır kartlarının online satılmasında… Hepsinde büyük mutluluklar yaşadık. Büyük tecrübeler edindik.

İnternet ve e-ticaret yeni yeni hayatımızda kabul gördü. Siz bir de bundan uzun yıllar öncesinde başlamışsınız bu işe. Nasıl karşılandı o dönem?İlk olarak bundan 11 sene önce internetten kontür satacağımı söylediğimde, komşum kahkaha atıp gülmüştü. Hele bir de bundan 8 yıl önce internetten pırlanta satacağız dediğimde ise tüm arkadaşlarımda bir tebessüm oluşmuştu. Çok zaman geçti. Çok sular aktı köprülerin altından.

Size Ait İse Bilginizle,Değilse Paranızla…Değişen pazarlama anlayışı tüm dünya ile birlikte ülkemizi de etkiledi. Artık hızlı yaşamın gerekliliği olan e-ticaret siteleri hayatımızın vazgeçilmezi halini aldı. Özellikle sektörümüzde yeni yeni oturmaya başlayan bu satış sisteminin farkına varıp, çeşitli dallarda uygulayan ve günümüzde de bunu başarıyla yürüten Roberto Bene ortaklarından Berkay Altunbay, işin inceliklerinin altını çizdi.

Teknoloji

zanmak ve harcamak için interneti iyi kullanmamız gere-kiyor. Artık ister gazete, ister yemek bloğu, isterseniz bir

e-ticaret sitesi açın… En önemli konu bu sitenizi milyonlar-ca kişinin görmesini nasıl en ucuza sağlayacaksınız? Teknoloji size ait ise bilginiz ile; size ait değil ise ancak paranızla …

9

to Bene olarak ilk çeyreğimiz en kârlı senelerden birisi oldu. Bunun sebebinin arama motoru optimizasyonunda yaptığımız büyük değişim oldu. Kalbimiz yüreğimize geldi ama teknemizi doğru yöne çevirmeyi başardık. Çok mutluyuz ve şanslıyız ki, az araştıran bir sektörümüz var. Biz bu yöne döndürürken gemimizi, fark edebilen az oldu. Aslında en büyük avantajımız bu oldu diyebilirim.

Alışkanlıklar tüm dünyada değişkenlik göstermişken haya-tımıza ve sanala yansıması nasıl oldu?Türkiye’de kendi sektörümüz dışında da büyük değişimler ve gelişmeler var. Arama motorlarında Yandex hayatımıza girdi ise de Google’a hiç yaklaşamadı. Sosyal Medya’da kullanım yaş üst segmenti 55’lerden 65’lere geldi. Bu büyük bir gelişimdir. Çevrenizde İnstagram’dan resminizi beğenen bir amcanız ya da Facebook’ta yayınladığınız bir haberi paylaşan teyzeniz ortaya çıkabilir. Alışkanlıklarımız, yaşama tarzımız, her şey internet üzerine kurulu hale geldi. Okuduğumuz gazetenin soft copy’si-ni bile 3 - 5 liraya telefonunuza indiriyorsunuz. Hiç bilmediğiniz bir yerde güzel yemek yapan bir yeri, insanların tavsiyelerine göz atarak bulabiliyorsunuz. İnternet kolumuzda, gözlüğümüz-de, cebimizde, masamızda, her tarafımızda.Zaman İstanbul’da o kadar hızlı akıyor ki, paramızı verimli ka-

11

El-Malik Koleksiyonu

Mühr-ü Malik

Sadece Sultanlar ve Şehzadeler tarafından açılabilen El-Malik mührü, Sultan ve Şehzadelerin günlük yaşamlarındaki ihtiyaç-larının güvenliğini sağlayan ko-ruyucu mühürdür. “Bu mühür bu güzel insanı korusun, yediği ye-mek, içtiği su temiz olsun, giydiği kumaş ona haz versin …” Cemil Elmas tasarım ekibi bu mührü ta-şıyan bu özel yüzüğü günümüzün sultanları ve şehzadeleri için özel olarak üretti.

Daye’lik Osmanlı Sarayı'nda önemli bir mevkidir. Bu mevkide bulunan kadınlar, nice şehzade ve sultan hanımların süt anneleri olduğu gibi tahta çıkan padişah-lara da, süt annelik etmişlerdi. Bu nedenle Daye denilen süt anneler Osmanlı hanedanınca pek makbul muameleler gösterilmesi gere-kenler olarak kabul edilmişlerdir. Sultan II. Mahmut kendisi için çok önemli olan Daye’sine çok özel bir yüzük hediye etmişti. Cemil Elmas üretim bölümünden Ohannes ve Rafı Sadekârları bu nadide yüzüğün 2012 versiyonu-nu sizler için üretti.

Sonsuzluk düğümü mücevher tasarımlarının esin kaynağı meditas-yondur. Sonsuzluk düğümü koleksiyonunun amacı vücudun yetenek-lerini açığa çıkarmak ve doğal enerjisinin farkındalığını sağlamaktır. Tüy naifliği gösterir. El-malik Allah’in (c.c) bizleri koruması sonsuz-luk düğümü bin asırdır bu topraklarda yaşayan insanların hayatlarının devamlılık sürecidir. Kazaziye topu kadınımızın doğaya sunduğu en büyük el emeğidir.

GEÇMİŞTEN İZLER

Şehr-i İstanbul Koleksiyonu'ndan

Cülus3.Selim tahta çıkmasının ardın-dan annesi Mihrişah Sultan’ın (Aygül Sultan) saraya gelişi sı-rasında düzenlenen cülus töreni için, devrin sadrazamı Koca Yusuf Paşa Isparta’dan 9000 adet gül getirilmesini ister. 3. Selim gül-ler yerine annesine hediye olarak sadrazamın kuyumcu babasından elmaslarla süslü 9 yapraklı bir gül kolye yapmasını ister. Aygül Sultan saraya girerken törende boynunda bu kolyeyi taşır. Bu eşsiz kolyenin 2012 versiyo-nunu Cemil Elmas tasarım ekibi sizler için özel olarak üretti.

Şehr-i İstanbul Koleksiyonu'ndan

Asmalı PeraPera’nın Asmalısı ve günümüz Beyoğlu’sunun gece mavisi . Beyoğlu gecelerinin enerjisi, hareketi ve gecelerinin rengini simgeleyen bu takılar İstanbul’un tarihinde, moderni yaşayan-lar için Cemil Elmas tarafından özenle tasarlandı.

Tarihi Türk Takıları Koleksiyonu'ndan

Daye

Cemil Elmas'la

Tılsımlı Yol

"ADVERTORIAL" SAYFADIR.

ise ilk sırada Yakın, Orta ve Doğu Asya ülkeleri yer alırken; bu bölgeyi Diğer Avrupa Ülkeleri, AB ve Kuzey Afrika ülkeleri takip etti.

Türk mücevher sektörünün ihracatı Eylül ayında tavan yaptıMücevher İhracatçıları Birliği verilerine göre; 2013 Eylül ayı ihracatı, geçen yılın aynı ayı ile kıyaslandığında, miktarda yüzde 211,26 artış ile yaklaşık 422 ton, değerde ise yüzde 15,79 artış ile 207 milyon 280 bin dolar olarak gerçekleşti.

Eylül ayı sonuçlarına göre 43 milyon 724 bin dolarlık ihracat ile Birleşik Arap Emirlikleri liderliğini koruduEylül ayı ihracat rakamları ile ilgili açıklamalarda bulunan Mü-cevher İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Güner; “Ülkemiz konum itibariyle tüm mücevher pazarlarının merkezinde yer alıyor. Ürün çeşitliliğimiz ve kalitemizi tüm dünyaya kanıtlamak için çalışmalarımıza devam ediyoruz. İhra-cattaki yükseliş trendimiz de bu çalışmalarımızın başarısını ka-nıtlıyor. Özellikle son dönemde gerçekleştirdiğimiz Hong Kong ve İstanbul fuarları çok iyi geçti. Kalite ve çeşitliliğimizle tüm dünyayı cezbettik.” dedi. Eylül ayı ihracatındaki yükselişin sektör için oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Ayhan Güner, “Yılın son çeyreğine gi-rerken Eylül ayını geçen yıla göre miktar bazında yüzde 211’lik ihracat artışı ile kapattık. Global piyasalarda yaşanan fiyat dü-şüşleri bu miktardaki artışın değer olarak yansıması yüzde 15’ler seviyesinde kaldı. Ancak söz konusu yükseliş sektörü-müz için çok önemli. Mevcut ihracat pazarlarımıza ticaretimiz artıyor, yeni pazarlara da giriyoruz. Son çeyrekte ihracatımızda-ki bu artış seyrinin devam edeceğini rahatlıkla söyleyebilirim” diyerek sözlerini bitirdi.

18

Mücevher İhracatçıları Birliği tarafından açıklanan 2013 yılı dokuz aylık verilerine göre; Türkiye’nin külçe altın hariç mücevher ihracatı değer bazında geçen yılın aynı

dönemine göre yüzde 10,5 artarak 1 milyar 636 milyon dolar, miktar bazında ise yüzde 6,81 gerileyerek 1,604 ton olarak ger-çekleşti. Küresel piyasalardaki dalgalanmalara rağmen ihracat-ta yakaladıkları başarılı performansı sürdüren Türk mücevher-ciler, Ocak-Eylül 2013 döneminde 1 milyar 464 milyon dolar “altından mamul mücevherci ve kuyumcu eşyası” ihraç etti. Bu ürünleri sırasıyla 77 milyon 246 bin dolar ile “gümüşten mamul mücevherci ve kuyumcu eşyası”, 35 milyon 763 bin dolar ile “pırlantalı altından mücevherci eşyası ve aksamı” izledi.

Kırgızistan ve Litvanya’ya mücevher ihracatı artıyorMücevher sektörünün dokuz aylık dönemde en çok ihracat yap-tığı ülkeler; Birleşik Arap Emirlikleri, Irak, Rusya, ABD ve Lit-vanya olarak sıralandı. Bölgeler açısından değerlendirdiğimizde

Türk mücevherine dünya pazarlarının talebi artıyor. Mücevher İhracatçıları Birliği’nin 2013 yılının dokuz aylık verilerine göre Türkiye’nin külçe altın hariç mücevher ihracatı geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 10,5 artarak 1 milyar 636 milyon dolara ulaştı. Sektör, sadece Eylül ayında geçen yılın aynı ayına oranla ihracatını miktar bazında yüzde 211, değer bazında ise yüzde 15,79 oranında artırdı.

Türk Mücevher Sektörü İhracatı Eylül Ayında Tavan Yaptı

IRAK

A.B.D

LİTVANYA

ALMANYA

LİBYA

KAZAKİSTAN

KIRGIZİSTAN

ÜLKEOCAK - EYLÜL 2012

DEĞER (USD)

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ 284.541.906,24

138.535.322,08

127.053.226,20

81.325.853,00

36.413.779,42

81.006.975,98

62.010.704,09

25.498.767,53

41.028.786,06

12.794.584.76

411.709.231,22

237.993.548,20

136.831.036,91

84.791.120,39

77.598.876,95

77.457.926,59

74.741.240,25

50.485.493,87

47.011.876,56

37.349.005,01

44,69

71,79

7,70

4,26

113,10

-4,38

20,53

97,99

14,58

191,91

RUSYA FEDERASYONU

AZERBEYCAN - NAHCIVAN

DEĞER (USD) DEĞER (USD)

OCAK - EYLÜL 2013%

DEĞİŞİM

Ocak- Eylül Döneminde En Çok İhracat Yapılan Ülkeler

Halka arz töreninde konuşan İz Hayvancılık Tarım Yönetim Ku-rulu Başkanı Sinan Araç, Borsa’da işlem göreceklerinden dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, halka arzdan gelen kaynağın ta-rım yatırımı ve perakende süt satışı projesinde kullanacaklarını söyledi. Sinan Araç; “Yapacağımız yatırımlar neticesinde Tür-kiye'nin verimliliği, kalitesi yüksek süt üreticisi olarak ön pla-

na çıkacağız ve sütümüzü perakende süt satışı projesi ile birlikte tüketicilere direkt olarak ulaştıracağız. Süt üretimi büyüme-sini sürdürerek, 2015 yılında 760 sağmal inek sayısı ile tam kapasiteye ulaşacak olup, mevcut durumda 12 ton olan süt üre-timini 22 tona yükselteceğiz. Ayrıca halka arz gelirinin büyük kısmını faaliyet çeşit-liliğini sağlayacak ve riskimizi dağıtacak olan tarım yatırımına aktarmak istiyoruz. Tarım yatırımı kapsamında meyve veren bahçelere ve fidan satışı yapılacak fidan-lıklara yatırım yapacağız. Çeşitlilik yara-

tacağımız faaliyetlerle sürdürülebilir büyümeyi hedeflediğimiz İz Hayvancılık Tarım’da şirkete güvenen yatırımcılarımız ile de güzel bir ortaklık kurmaktan mutluluk duyuyoruz” diyen Araç, sözlerini teşekkür ederek tamamladı.İz Tarım; Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde 20.000 metreka-resi kapalı olmak üzere 178.000 metrekarelik alanda hayvan-cılık ve tarım faaliyetlerini sürdüren İz Hayvancılık Tarım ve Gıda Sanayi A.Ş. şuanda 1,100 adet canlı hayvan sayısına ulaştı.

19

Önemli isimlerin bir araya geldiği halka arz töreninde, ilk “Gong” u İz Hayvancılık Tarım Yönetim Kurulu Başka-nı Sinan Araç, A1 Capital Menkul Değerler Genel Mü-

dürü Bülent Kırımlı ve Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Aydın Seyman ile birlikte çaldı.İz Hayvancılık Tarım’ın gong töreninde konuşan Borsa İstanbul Genel Müdür Yardımcısı Aydın Seyman, 2013 yılında Pay Piyasası’nda 7 şirketin, Gelişen İşletmeler Piyasası’nda (GİP) ise 7 şirketin paylarının halka arz edildiğini ve yaklaşık 4,5 milyar TL hasılat toplandığı-nı belirtti. Hâlihazırda Pay Piyasası’nda 15 ve GİP’te 10 şirketin işlem görmek ama-cıyla başvuru yaptığını kaydeden Seyman, İz Hayvancılık Tarım ile birlikte payları Borsa İstanbul’da işlem gören şirket sayı-sının 418’e ulaştığını bildirdi ve sözlerine şöyle devam etti: “Tarım ve hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren İz Hayvan-cılık Tarım, Borsa İstanbul olarak başlattığımız Halka Arz Se-ferberliği’ne katıldı. İz Hayvancılık Tarım’a başarılar diliyor, bu vesileyle diğer şirketlerimizi de sermaye piyasalarının sunmuş olduğu avantajlardan yararlanmaya davet ediyoruz”.6 Kasım’da paylarının yüzde 44.95’ini halka arz eden İz Hay-vancılık Tarım, Borsa Birincil Piyasa’da “Talep Toplamaksızın Sabit Fiyatla Borsa’da Satış Yöntemi” suretiyle gerçekleşen halka arz işlemi, gelen yaklaşık iki katlık talep doğrultusunda halka arzın ilk günü tamamlanmıştı.

Sektörümüzün önde gelen markalarından olan Özcan Gümüş’ün grup şirketleri arasında yer alan İz Tarım, Borsa İstanbul’da 12 Kasım’da gerçekleştirilen törenle, IZTAR koduyla işlem görmeye başladı.

Yeni Bir “GONG” Daha

20

Külçe yatırım altını ülkemizde oldu-ğu kadar Dünyada da gittikçe popü-ler bir hale geliyor. Dünya otomobil

devi Mercedes; aracını satın alan müşte-rilerine altın bir promosyon kampanyası düzenledi. İlk olarak Mercedes’in Alman-ya merkezinde başlayan bu uygulama ile Mercedes marka araba alanlar, Nadir Me-tal tarafından üretilen hediye külçe altın elde edecekler. Nadir Metal Genel Mü-dürü Burak Yakın; külçe yatırım altınının istisnasız herkes tarafından beğenildiğini ve en güzel hediye olarak son dönemde çok büyük rağbet gördüğünü belirterek; “Bir Dünya devi olan Mercedes’in müş-terilerine altın hediye etme projesi çok güzel. Bu projede Nadir Metal kalitesini tercih etmeleri daha da güzel. Farklı gra-majlarda üretilen Mercedes hatıra altını şık ambalajlar eşliğinde hediye edilmeye başlandı” dedi. Nadir Metal’in hediyelik külçe altınları-nın birçok kurum ve kuruluş tarafından talep edildiğini, geçtiğimiz günlerde İs-

tanbul Valiliğinin Nadir Metal’in hazırla-dığı külçe hediyelik altınlar ile başarılı öğ-rencileri ödüllendirdiğini hatırlatan Yakın; “Özellikle 2013 yılı külçe yatırım altınının en parlak yılı oldu. Bu duruma; darphane-de oluşan grev nedeniyle sarrafiye altının çok yüksek işçilikle satılması da vesile oldu. Hesabını iyi yapan altın yatırımcıla-rı aynı has ve ağırlıkta ürünler arasında fazla işçilik ödememek için külçe altın tercih ettiler. Açıkçası ortaya çıkan bu durum, geçmiş yıllara göre daha fazla pi-yasaya külçe altın sunmamıza yol açtı ” diye konuştu. Nadir Metal üretim tesis-lerinin en ileri teknoloji ve uzman kadro ile oluşturulduğunu vurgulayan Burak Yakın, firmalarının ülke geneline cevap verebilecek düzeyde yatırım altını ürete-bileceğini, darphanenin sarrafiye üretilen bölümünün özelleştirilmesi halinde, bu alanda tüm ihtiyaçlara cevap verebilecek düzeyde olduklarının altını çizdi.

Dev Markadan Nadir Bir Hediye

Dünyaca ünlü otomobil devi Mercedes, bundan böyle araçlarını satın alan müşterilerine merhaba hediyesi olarak, Nadir Metal’in özel olarak hazırladığı hediyelik külçe altını verecek.

22

Nokia’nın uzun zamandır beklenen 2’nci nesil 41 megapiksel kameralı telefonu Lumia 1020 ile efsaneler

şehri İstanbul’u fotoğraflayan Okan Ba-yülgen, “Kendi Efsanesinin Peşinde” fo-toğraf sergisini yarattı.Nokia Lumia 1020’nin muhteşem görün-tüleme özelliklerini kullanarak İstanbul’u gezen ve hikayesinin peşinden giden Okan Bayülgen, efsaneler şehri olarak tanımladığı İstanbul’un detaylarına ini-yor. Sarayları birbirine bağlayan gizli yol-ları, dehlizleri, ibadethaneleri, sarnıçları, zindanları ve katman katman üst üste yı-ğılmış medeniyetler şehrini keşfetmeye koyuluyor.Okan Bayülgen yaptığı bu sergiyle ilgi-li; “Hayat o kadar hızlı akıyor ki yaşa-dığımız şehrin, içinde bulunduğumuz ortamın detaylarını kaçırıyoruz. Büyük resme odaklanıyoruz ama o büyük resmi oluşturan ve aslında hikâyenin gizlendiği küçük detayları kimi zaman gözden kaçı-rıyoruz. Nokia Lumia 1020 ile bir sergi yaratmaya karar verdiğimde, efsaneler şehri İstanbul’un detaylarına inmek iste-dim. 41 megapiksellik kamera ile büyük fotoğrafı görüntülerken, o büyük fotoğra-fın içindeki detaylara inmeye, ilk bakışta görünmeyen ama içine girdiğinizde farkı-na vardığınız tatları ve keşfedilmeyenleri keşfetmeye çalıştım”.6 adet Carl Zeiss lensi ve Nokia Lumia 1020 için geliştirilen Nokia ProCamera uygulamasıyla akıllı telefon görüntüleme teknolojileri arasında benzersiz bir yere sahip olan Nokia Lumia 1020, Okan Ba-yülgen’in tarihi yarımada yolculuklarıyla bir efsaneye dönüşmeye aday!

Okan Bayülgen’den “Kendi efsanesinin peşinde”

Okan Bayülgen, Nokia Lumia 1020 ile kendi efsanesinin peşine düştü. Şifrelerinden, gizli haritalarından, damlarından baktığı İstanbul’un şahin uçuşuyla gördüğü, çocukluğundan kalma bir sokakta, çocukluğundan kalma bir “şey”i aramaya koyuldu.

FOTOĞRAF SERGİSİ

24

Altın ve mücevher alanının gözde ismi Karakaş Atlantis, yeni pırlanta markası Love Atlantis ile adından sıkça söz ettiriyor. Love Atlantis’in 2014’e özel olarak hazırladığı

koleksiyonda yer bulan nadide ürünler, şıklığınızın tamamlayı-cısı oluyor.Love Atlantis, mücevherin olabilecek en modern yansımalarını aynı koleksiyon içerisinde sunuyor. Siz de her zaman kendinizi ve sevdiklerinizi şımartmak istiyor ve takının en güzel hediye olduğunu düşünüyorsanız, Atlantis ürünlerinin satıldığı mağa-zalara uğrayın! Love Atlantis’in en özel parçalarını, tüm Türkiye’de bin 300 sa-tış noktasıyla hizmet veren Karakaş Atlantis bayilerinde bulabi-lirsiniz. Atlantis takılarıyla tanışmak için geç kalmayın!

ARADIĞINIZHER ŞEY

Karakaş Atlantis’in yeni pırlanta koleksiyonu “Love Atlantis” 45 yıllık deneyimin sonucu… Uzmanlaşan kadrosu ve sektör tecrübesiyle Karakaş Atlantis, yepyeni bir koleksiyonu müşterilerinin beğenisine sundu.

26

Üretimindeki iddialı ve alımlı mo-dellerini sonbahar/kış kolleksiyo-nu adı altında topladıklarını ifade

eden firmanın bilezik pazarlama yetkilisi Barış Kahraman ise konu ile ilgili şunları söyledi: "Her yıl olduğu gibi bu yıl da yılın son kolleksiyonu olan sonbahar/kış kol-leksiyonumuzu bayilerimizin beğenisine sunduk. Yılın son üç aylık döneminde nihayi tüketiciler bilezik modellerimizi çoğunlukta kendi tasarruflarında kullan-mak adına takı ve yatırım maksatlı alıyor-lar, bu sebeple modellerimizi seçerken öncelikle her bütçeye uygun gramlarda

modeller üretmeye çalıştık. Büyüttüğü-müz üretim alanımızın içinde yer alan makina parkımıza da son teknoloji ürü-nü olan sekiz eksen, beş servo cnc ma-kinaları ekledik ve bununla da kalmayıp makinalarda işlediğimiz bileziklerimi-zin üzerlerini el kalemi ile ilmek ilmek süsledik. Böylelikle taklit ürünlerimizin yapımını imkânsız hale getirdik. Bilezik-lerimizin üst genişliklerinde ise o oranda gram ayarlamasına gittik. Yani eskiye na-zaran yeni teknoloji ile birlikte gramları çok çok aşağıya çekilmiş gösterişli bile-zikler ortaya çıkardık. Son olarak nihayi

tüketicilerimize tam ayar garantisi ile satışa sunduğumuz yepyeni sonbahar/kış kolleksiyonumuzu Atlantis Satış Noktası Bayilerimizden yine garanti belgeleriyle temin edebileceklerinin de müjdesini bu-radan vermiş olalım". Satış öncesi ve Sa-tış sonrası hizmetiyle ve sektördeki uzun tecrübeli gecmişi ile her zaman son tüke-ticinin en çok güvendiği marka olan Ka-rakaş Atlantis; sürekli yenilenme vizyonu ile koleksiyon üretimini teknolojiyi takip ederek devam ediyor.

Sonbahar - Kış Koleksiyonu HazırÜlkemizin en büyük bilezik üretim firmalarından biri olan Karakaş Atlantis Kuyumculuk yine

kendine yakışır yepyeni bir sonbahar/kış kolleksiyonunu 1500’den fazla bayisinin beğenisine sundu.

Kuvars ailesinden olan sarı renkli bu taş, adını Fran-sızca limon anlamına gelen “Citron” kelimesinden almıştır. Rengini kuvarsdaki demirden alan sitrin,

transparan limon sarısından, turuncu sarıya veya kahve turuncuya kadar uzanır. Sitrin, genelde yarı değerli taşlar arasında uygun fiyatlı olanlardan biridir. Genellikle koyu olan ve Madeira sitrini adı verilen rengi en değerli olanıdır. Mohs ölçeğine göre Sitrinin sertliği 7’dir. Çok büyük boylar da dahil olmak üzere, ham citrin geniş bir büyüklük ve şekil yelpazesine sahiptir.Sitrin çoğunlukla Brezilya’dan çıkmaktadır. Bunun yanın-da Madagaskar ve Zambia Sitrin elde edilen önemli yatak-lardandır.Mücevherde ilk olarak Helenistik çağda Yunanistan’da kul-lanılmıştır. Eski çağlarda Sitrin’in mutluluk taşı olduğuna inanılmış ve kötü düşüncelere karşı koruyucu olarak kulla-nılmıştır. Sitrin ticarette oldukça büyük bir yanılgıyla, topaz veya sitrin topaz adıyla da kullanılır. Fakat bunların tümü yan-lıştır. Bu taş için doğru olan isim Sitrin’dir. Sitrin değer açı-sından kendisinden tamamen farklı bir taş olan sarı asil topaz’dan çok daha ucuzdur ve bu nedenle hiçbir şekilde topaz olarak tanıtılmamalıdır. Perakende satışta Sitrinin fiyatı ortalama olarak, (çok dü-şük kalite olanları hariç) 1 karattan 5 karatın altına ka-dar olan büyüklüklerde karat başına 2$- 5$ arasındadır. 5 karat ile 25 karat altında olan büyüklüklerde ise ortalama olarak karat başına 3$-15$ arasındadır.Doğal Sitrin çok çok fazla bulunmaz. Piyasadaki sitrinlerin büyük çoğunluğu çok hafif renkli olan ametistlerin ısıyla işlem görmesinden elde edilir. Brezilya ametisti 470 °C’de açık sarıya, 550-560 °C’de ise koyu sarıya dönüşür, ancak bazı dumanlı kuvarslar 300 °C’de sarıya dönüşebilir. Çok fazla ısındığında rengini tamamen kaybedebilir. Bu nedenle bir mücevhere kaynak yaparken dikkat edilmelidir. Taş yu-vadayken gereken tamiratlarda lazer kaynak kullanılmalı-dır. Eğer çok gerekliyse, ateş ile çalışırken taşı korumak için mutlaka bir kalkan ya da başka bir koruyucu kullanılma-lıdır. Sitrin de Ametist gibi kuyumcuların kolay çalışabile-ceği taşlardandır. Sitrinin temizliğinde, ultrasonik yıkama genelde güvenlidir. Bunun dışında ılık sabunlu suyla ve bir fırça yardımıyla temizlenebilir.

Kurulduğu günden beri dünyada 110 milyonun üzerinde ka-dını takılarıyla buluşturan Atasay Mücevherat, modernden klasiğe günün her anını değerli aksesuarla tamamlamak

isteyen tüm kadınları Zorlu Center’daki mağazasına bekliyor. Türkiye’nin en seçkin alışveriş merkezleri ve caddelerinde ma-ğazaları olan olan Atasay, geçtiğimiz günlerde açılan Türkiye’nin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Zorlu Center’da da yerini aldı. Atasay’ın tüketicilerin yaşam biçimlerine göre pazarı segmente ederek, farklı profillere uygun Myras, Belle, One&On-ly Tektaş, Atasay Fantezi Pırlanta, Alyanz, Jou, Gifty, Asgold Co-ronet, Asgold Classic, Asgold 22 Ayar isimli 10 alt markası bu-lunuyor. Atasay’ın koleksiyonları tamamı ödüllü tasarımcılardan oluşan Tasarım Ekibi tarafından, Moda Konsept Tasarımcısı Öz-lem Süer danışmanlığında hazırlanıyor.

“76 yıldır her müşteri profiline uygun ürünler sunuyoruz” Mücevherat sektöründe bu yıl ilk kez yapılan ‘Lovemark’ araştır-masında Türkiye’nin en sevilen markası seçilen Atasay’ın Genel Müdürü Çiğdem Kamer, “ Atasay olarak 76 yıldır güncel trendleri tüketici eğilimleri ile birleştirerek hazırladığımız koleksiyonları-mızla her müşteri profiline uygun çözümler sunuyoruz. Bu neden-le de Türkiye’nin en değerli mücevher markaları ve Türkiye’nin Süper Markaları listelerinde kuyumculuk sektörünü temsil eden firma olduk. Türkiye’nin en sevilen markası mücevher markası olmak ise bize ayrı bir gurur verdi” dedi. Kamer, Türkiye’nin en gözde alışveriş merkezi ve caddelerinde Atasay mağazaları açma-ya devam edeceklerini söyledi.

Fazıl ÖZENI.C.A. International Colored

Gemstone Association

Uluslararası GemolojiDerneği Türkiye Başkanı

Kasım Ayı Şans TaşınızSİTRİN

Atasay Zorlu Center’daki

Mağazasını AçtıTürk mücevherat sektörünün üç kuşaktır birinci liginde yer alan Atasay Mücevherat, Türkiye’nin en seçkin alışveriş merkezleri ve caddelerinde mağaza açmaya devam ediyor. Mücevherat sektöründe bu yıl ilk kez yapılan ‘Lovemark’ araştırmasında Türkiye’nin en sevilen markası seçilen Atasay, Zorlu Center’daki mağazasını açtı.

30

yı, trendleri takip eden ve aksesuar olarak bunu kendi kom-binleriyle bütünleyen insanlar olarak görüyoruz. Bayan ya da erkek… Avrupa’da gümüşe çok ciddi eğilim var. Çok değer veriliyor. Türkiye’de ise gümüşün mücevher olması için çok uğraşıyoruz; gümüşün mücevher olarak anılmasını istiyoruz. Tek kafa yorduğumuz bu diyebiliriz”…

İnnovatif fikirler ortaya çıkıyorNadir Döviz Ege Bayi’si ve Murat Gold Firma Sahibi Murat Tır-pan’a döviz ve maden piayasasındaki rekabeti sorduk: “ ……. E tabi rekabet piyasasının verdiği kaçınılmaz bir sonuç bu. Böyle olması da daha iyi oluyor. Böylelikle her firmanın kendini ge-liştirmesi gerekiyor. Geliştirmek için yeni innovatif fikirler de ortaya çıkıyor böylelikle”.

Hedef Türkiye’yi onurlandırmakKhaleesi; kendi bünyesinde, dikkat çekici ve özel tasarımlarla markalaşma yoluna gidiyor. Firma sahibi Necip Aktaş ile hedef pazarı konuştuk: “Kesinlikle tüm dünya pazarı hedefimiz içeri-sinde. 2014 yılı stratejisini henüz belirlemedik. Katılacağımız Dubai Fuarı ile 2013 programını kapatmış bulunuyoruz. Ama 2014 yılı içerisinde İtalya Fuarı, Amerika Las Vegas Fuarı’na katılımla dünyaya açılma hedefindeyiz. Almış olduğumuz tep-kiler de bunu destekliyor. Biz, tasarımcı ve ustaların eserlerini bu fuarlarda sergileyerek, Türkiye’yi bir defa daha onurlandır-manın gururunu yaşayacağız”.

Başbakan’a ÖTV sorunu bizzat aktarıldıMücevher İhracatçılar Birliği Başkanı Ayhan Güner son geliş-meleri bizler aracılığıyla aktardı: “Son gelişme şu esasında Bakanlar Kurulu’nda bizim konu gö-rüşüldü. Oraya kadar ulaştık. Başbakanla bizzat ben görüştüm. 10-15 dakika anlattım, projelerimizden bahsettim”.

Bu sefer de olmazsa ÖTV’yi bir daha konuşmam!Uzun zamandır bu konuda çalışan Başkan Güner şöyle dedi: “Yani bu sefer de hallolmazsa ben bir daha ÖTV lafını etme-yeceğim, konuşmayacağım. Türkiye için yararlı olan bir şey söylüyorum. İhracatın önünü açsınlar. Biz bir şey istemiyoruz; sadece dünyayla rekabet edebilmek için, eşit şartlarda olmak istiyoruz”.

Şeffaf, daha dürüst bir toplumAyhan Güner’in verdiği son gelişmeyi aktardığımız Ser Dia-mond firma sahibi Yakup Alpdoğan, durumla ilgili fikirlerini dile getirdi: “Vallahi bu tabi ki sektöre büyük bir katkı sağlar. Daha yasal işler olur, ihracat artar. Daha çok şeffaflaşıp daha dürüst bir toplum olmak zorundayız. Artık böyle olmalıyız. Dünya kon-jonktüründe bu olmalı”.

Avrupa’da gümüş değerliSezgin Mücevherat Satış Müdürü Uğur Alan: “Gümüş kullanı-cılarına baktığımızda sosyal olaylara duyarlı olduğunu, moda-

SON HABERFuar boyunca birçok röportaj gerçekleştirdik. Sektör için iyi olacak gelişmelerden, trendlere kadar

haberdar olacağınız ve ister yazılı isterseniz görsel olarak izleyebileceğiniz röportajlar… Video röportajlarımızı, kapağımızda görebileceğiniz QR kod vasıtasıyla sitemizden izleyebilirsiniz.

Ama bazı çarpıcı başlıkları özet geçmek istiyoruz.

31

Peki, ama köfte ile aşkın ne ilişkisi var? Hatta evlilik yıldönümünüzü mum ışığı eşliğinde köftecide kutlamaya kalkarsanız bir felaketle bile ilişkisi ola-

bilir. Ama bazen hiç ummadığınız bir karşılaşma hayatınızı değiştirebilir. Köfteciye gelmem 25 yılımı aldığı için baştan başlayalım. Lise sıralarında bir sanat kitabında Dali’nin bir resmiyle karşılaşmıştım. Sanatı seviyordum ama o karşılaşma anı sa-nırım bir çeşit sihirdi. Çok geçmeden Türkiye’de Sanat dergisinde Bubi imzalı bir yapıt gördüm. İtiraf ediyorum, Dali’den sonra bir yapı-ta daha uzun baktım. Sanırım bütün o sihirler beni gönüllü ve mutlu bir esarete götürmüştü, çünkü üniversitede sa-nat tarihi okumaya başladım. Ve Bingo… Ali Atmaca’nın Paris’ten gelip İzmir’de açtığı sergi tez konumu belirledi. AKM’nin görünmez boşluğu resimlerle soluk alıp vermeye başlamıştı ve ben artık bakışla yetinmiyordum. Gidip sergi gezme mesaisi yapıyordum.Sonra master, editörlük, eleştirmenlik, doktora derken tam da bu yazıyı yazmadan birkaç gün önce bir köfte ekmek molasında kendimi köfteyi hazırlayan o muhteşem aşçıyla inanç ve şiir sohbeti yaparken buldum. Açıkçası Türk film-lerinden fırlamış Hulusi Kentmen keyfindeki aşçı karşı-sında kendimi tam bir Hülya Koçyiğit, bir Fatma Girik gibi hissettim. Sonra eve gelip bugün duvarımda asılı olan Dali ve Atma-ca’ya gülümsedim. Çünkü bazen yarım ekmek köfte sadece yarım ekmek köfte değildir. Bazen bir bardak çay, bir broş ya da bir an çok şey anlatır.Bazen bir cümle, bir ses ya da bir bakış hayatınızı değiştirir.

Yarım Ekmek Köfte Ya Da Bir Bakışta Aşk

Yazan: Nilgün Yüksel

ALİ ATMACA

SALVADO

R DALI

Tabi ki ilişkili durumdadır. Tekstil ve takı mo-dası birlikte yenilik yapar, birlikte tasarımları-nı geliştirir ve tüketiciye sunar.

Peki siz modayı takip eder misiniz? Moda sizin için neyi ifade eder?Moda dahil yeni olan her şeyi, kısacası dün-ya modasını takip ederiz. Moda demek, akım demek. Sektörler birbirlerini hep takip ede-rek ilerler. Biz de bu ilerleyişin içinde yer alıp, kendi sektörümüzde farklı olan çizgimizle, yo-lumuza koşarak devam ediyoruz.

Kısa vadeli hedefiniz nedir?Yurt içi ve yurt dışı mevcut satış noktalarına yenilerini eklemek… Biz geniş bir aileyiz, ai-lemizi daha da genişletmek şimdilik en kısa vadedeki hedefimiz.

32

Orotalia koleksiyon olarak ve belli konsepte dayanarak üretim yapıyor. Tasarımlarınızı hangi kriterlere dayanarak yaptırıyorsu-nuz?Orotalia trend belirleyen, yenilikçiliği seven ve takip edilen bir firma olduğundan dolayı her zaman farklı bir koleksiyon tasarım arayışın-dadır. Her yeni koleksiyonu, bir önceki tasa-rımların üzerine daha gelişmiş ve yaratıcılığı bir seviye daha arttırmış olarak üretiyoruz.

Olmazsa olmazınız nedir peki?Sıradışı olmak… Yani, her zaman farklılığı sunmak.

Farklı ve belirgin projelere sektörümüzün oldukça ihtiyacı var. Var mı yeni projeleri-niz?Orotalia çok aktif bir firmadır, bu yüzden sü-rekli yeni projeler sunmaktadır. Önümüzdeki Mart fuarında herkesi çok şaşırtacak bir pro-jeyle çıkacağız.

Sektörde hep trendlerden bahsedip duruyo-ruz. Sizce takıdaki trendler neye göre belir-leniyor, tekstil modasıyla ilişik mi?

Engin Çağlayan ile Satış Müdürü olarak görev aldığı Orotalia Kuyumculuk, moda ve tasarım üzerine bir söyleşi…

ModaDemek,AkımDemek

V: Geçmiş dönemlere bakıldığında sektörde bu iş kolu az iken son dönemlerde artış gösterdi. Sebebi nedir sizce?E. A: Biraz global bakmak gerekiyor. Ondan sonra Türkiye’ye bakmak gerekiyor. Aslında Türk halkının çok da fazla benimse-mediği bir araç aslında.

V: Nedir benimsediği?E. A: Sarrafiye çeşitleri… Yarım, çeyrek altın ağırlıklı… Bir de almış olduğu yatırım altını nerede değerlendireceğini bilmi-yordu ve markalar çok fazla altınla iş yapmıyorlardı. Şimdi ha çeyrek almış, ha altın almış; hepsini yastık altına koyacak. O yüzden hiçbir hareket olmamış Türkiye’de. Ama yurt dışında bu farklı. Orada insanlar bankalara gidip altın hesabı açıp, öyle tasarruf yapabiliyorlar.

V: Bizdeki altın bankacılığı gibi mi?E. A: Yani altın bankacılığı yapıyoruz diyorlar. Ama yapmıyorlar. Esas bankacılık o değil. Mesela benim 200 gram altınım var ban-kada diyelim. Fiyatlar düştü siz zarar mı ediyorsunuz, kâr mı edi-yorsunuz? Tabi ki zarar. Diyelim 10 bin liralık altınınız var sizin.

34

VOIR: Yatırım altını diye tabir edilen kıymetli maden üretimi yapıyorsunuz. Firmanızı anlatır mısınız?Erdoğan Aşık: 1989 yılından beri bu meslekteyim. Almanya ve Türkiye arasında bu mesleği idame ettirdik. 2011 senesinde de İsgold firmasını kurduk ve İsgold olarak devam etmeye başla-dık. Mehmet Yıldırım markanın sahibi, biz ondan devraldık.

V: İsmini değiştirmediniz yani?E. A: Hayır. Çünkü İsgold İstanbul’dan geliyor. Vatanımı çok se-viyorum. İstanbul aşığı olduğum için de… Hatta dikkat ederse-niz markamızın sembolünde ay-yıldız var. Bizim Avrupa’da ve Almanya’da çok müşterimiz var. Dolayısıyla biz bir Türk mar-kası olarak ön plana çıkalım istedik. Çok da başarılı olduk. Oğ-lum İngiltere’de okudu ve şu anda İsgold'un başına geçti. Kızım ise okulunu bitirdi şirkete başladı. Şirkette ithalat-ihracat bölü-müne yerleştirdik, eşim de finans bölümünde zaten. Bir nevi aile şirketi diyebiliriz. Hani diyorlar ya karı koca aynı iş yerinde olunca eve geldiklerinde konuşacak bir şey bulamıyorlar. Hayır bu yanlış… Biz iş yerinde iş konuşuyoruz, eve gittiğimizde iş ölüyor.

“Her yeni fikir, başlangıçta diğerleri arasında azınlıkta kalır”

Proje üretmek, yeni fikirler ortaya çıkartmak; deneyim, ekip, mesai ve cesaret ister. Sektörde tüm bunları birleştirerek gerçek anlamda yapan az sayıda firmanın arasına yeni bir marka daha eklendi; İsgold…

Thomas Carlyle

Erdoğan Aşık

Erdem Aşık

nilik de güç değil. Takı üreten firmalar optik olarak göze hoş ge-lecek modeller üretirler; bizler ise vatandaşa en yararlı yatırım altını nasıl yapılır, nasıl uygulanır, gelecekte nasıl planlanır… Mesela aralıktaki Outlet fuarında yepyeni bir projeyle tüketi-ciyle buluşacağız. Hem yatırımı, hem tüketiciyi, hem de sek-törü destekleme amaçlı bir proje. Bunun sunumu da, duyurusu da, reklamı da özel… Üzerinde aylarca düşünüldü ve öyle ha-yata geçti bu proje. Proje diyorum; çünkü çok geniş kapsamlı.

V: Henüz üç yıllık bir firmasınız, gelecek hedefiniz nedir? Gelecek sizin olduğu için hedefi de size sormak durumun-dayız.Erdem A: Babamın bana kattığı çok şey var. Evet “İsgold” ola-rak çok yeni bir firmayız belki; ama babamın uzun yıllar Avru-pa’da tecrübe kazanması, bunları bana aktarması, benim de göz-lemlediklerim ve bir de tabi aktif olarak işin içine girince, her şey daha bir belirginleşmeye başladı. Sonuçta niyetimiz, çok basit bir altın üretip piyasaya sunmak değil. Kesinlikle ilk he-defimiz şu; insanlar bizim ürünümüzü raflarda gördüğü zaman tercih etmeli. Neden tercih etmeli? Güvenilir olması, sağlamlı-ğının iyi olması, aklında herhangi bir kuşku bırakmayacak izle-nim yaratması. Bu proje olsun, başka proje olsun, yeni bir şey çıktığı zaman ortaya, insanların onları düşündüğümüzü bilmesi-ni istiyoruz. Sonuçta Avrupa’da bu yüzden mutlu ve sağlıklı bir ortam var. Aynı şeyi biz de Türkiye'ye uyarlamaya çalışıyoruz. İlerideki hedefimiz; altın bankacılığı.

35

Altını bankaya koydunuz. Banka burada her türlü işlem yapıyor. Ama sizin herhangi bir menfaatiniz yok. Altın fiyatı düştüğü için değeri 9000 Lira oldu. 1000 Lira zarardasınız. Bunu banka siz ora-da hesap açtırınca altın olarak size bir şey veriyor mu? Vermez. V: Özellikle çeyrek altının yükselişine sebebiyet veren bu grevin iyi ve kötü yansımaları nasıl oldu?E. A: Bana göre ülkede savaş olduğu zaman o ülke greve gider. E savaş yok…

V: Niye greve gitti?E. A: Çünkü Türkiye’de kolay değil. Bayağı bir ziynet, ata, çey-rek basılıyor; Türk halkı bunu alıyor. Dolayısıyla vatandaşımız nereden baksan birim başı 11-12 Lira fazladan para ödedi bir çeyreğe. Yine ucu vatandaşa dokunuyor. Peki soru şu grev oldu bitti, ne odlu da bitti, işçilere 1000 Lira zam yaparak mı bitti? Bana göre şahsi kararıma göre çok politik bir sorundan dolayı o grev oldu. Tabi şehir efsanesi diye bir konu var; darphanenin özelleştirilmesi ile ilgili. Ama bence hükümet bir kısmınaortak olmalı, diye düşünüyorum. Benim için Türkiye’nin ekonomi-sinde büyük bir işarettir. Sebebi bana göre yine politiktir ve yine sonuçlarında da vatandaş zarara uğramıştır. Çok büyük zararlar var.

V: Son sözleri Erdem Bey’e vermek istiyorum. Babanızdan devraldığınız mesleğinizi devam ettiriyorsunuz.Erdem A: Ben aslında gemi mühendisliği okudum ama tabi baba mesleği olunca… Zaten daha önce yaz tatillerinde geldi-ğimde de babamın yanında çalışıyordum.

V: Takı üreten firmalara oranla yenilik sizin için daha zor. Ar-ge’nizden bahseder misiniz?Erdem A: Aslında takı üreten firmalar gibi bizim yaptığımız ye-

Büyük titizlikle çalışılmış farklı projelerini sunmaya hazırlanan firma, şimdiden merak uyandırmayı başardı.

36

Mehmet Bey Parlesos’la ilgili neler yapıyorsunuz? Ne kadar zamandır devam eden bir firma? Parlesos 2011 yılında kurulan bir şirket. Birbuçuk yıllık mazi-si olan ve ilk çıkışını ağırlıklı olarak 14 ayar yüzük ile yapan bir firma. Sonrasında firmamız geliştikçe sırasıyla set, kelepçe, kolye, küpe gibi çeşitleri de bünyemize kazandırdık. Zaman içe-risinde çeşitli fantezilerin hepsi yapılacak.

Yani siz şu anda ürünlerinizi tamamen kategori etmiş du-rumdasınız. Öyle mi? Evet, sıraladık. Kendi Ar-Ge’mizi kurduk ve çalışmalarımızı yaptık. Neler yapacağımızı, hedeflerimizi, vizyonumuzu, mis-yonumuzu belirledik. Yavaş yavaş zamanla hepsini sisteme ko-yacağız.

Peki bunun öncesinde hiç firma yok muydu?Öncesinde babam Memduh Acar’ın 35 yıllık bir mazisi var. Acar Kuyumculuk ismiyle 22 ayar bilezik üzerine bir firması vardı. Başka bir işe girişme zamanı geldiğinin kararını alınca da Par-lesos’u kurdu. Bizim sektörümüzde yenilik, vazgeçilmez bir unsur.

Parlesos’un bir anlamı var mı?Parlesos parlayan yıldız anlamına geliyor. Ama aynı zamanda eski Ankara’nın antik bir köy ismi.

Peki kaç kişilik bir ekbiniz var ve tasarım kendi bünyenizde mi?Şu an 33 kişilik bir ekibimiz var. Tasarımımız da kendi bünye-mizdeydi. Ancak tasarım ekibimiz genişleyince ayrı bir yer tut-tuk ve onların müşterisi olduk. Artık bir tasarım ofisimiz var kısacası.

Yeni kurulan ve yapılanma sürecine devam eden Parlesos Kuyumculuk’un genç yöneticisi Mehmet Acar, kuruluşundan günümüze kadar gelişen süreci değerlendirdi.

Yenilik; Vazgeçilmez Bir Unsur

37

Müşteri portföyünüzden de bah-sedelim mi? Ağırlıklı olarak Dubai, Mısır gibi Arap ülkeleri ve Orta Doğu.

Yurt içinde peki durum nedir?Marmara ve Akdeniz Bölgeleri ağırlıklı.

Fuarlara katılıyor musunuz?İlk olarak 2012 yılında mart fuarına katıldık ve çok güzel geçti. Bu yıl al-dığımız kararlar doğrultusunda şim-dilik fuara katılımımız olmayacak. Gelişme ve kurumsallaşma sürecin-deyiz. O yüzden şimdilik beklemeye aldık. Zaten iş yoğunluğumuz da fua-ra odaklanmamızı engelliyor.

Peki sizce bu sektörde branşlaş-mak mı daha iyi, babanızın daha önceden yaptığı gibi? Bence çeşitli üretmek daha man-tıklı. Çünkü her müşteriye hitap etmek daha önemli. Böylece gelen her müşterinin talebine de karşılık vermiş oluyorsunuz. Dolayısıyla her kitle ve zevke hitap ediyoruz.

Şu an Vizyonpark’ta hizmet veriyorsunuz. Mağazalaşma düşünceniz var mı?560 metrekarelik bir yere sahibiz. Üretimden idari birimlere kadar hepsini tek çatı altında topladık. Şimdilik mağazalaşma gibi bir düşüncemiz yok. Tabi henüz daha yeniyiz. Ama ileride düşünebiliriz.

Koleksiyon olarak tasarım kendi bünyemizde dediniz. Ko-leksiyon belirlemenize yardımcı olan unsurlar nelerdir?İlk önce Türkiye’de kendi geçmiş tarihimize bakarak bir araş-tırma yapıyoruz. Ondan sonra dünyaya açılıyoruz. Trendleri ve tercih edilen ile edenlerin fizibiletisini çok iyi yapıp, bunu tasarımlarımızda uyguluyoruz. Zaten Türkiye’de özellikle dizi-ler oldukça büyük etki yapıyor trendlere. Hatta Rabia El’i bile hemen takıya dönüştürüldü. İster istemez bizler de takip edi-yoruz. Ancak taklitten ziyade kendi yorumumuzla uyguluyoruz.

Darphane olayları biliyorsunuz ki altında fiyatları arttırdı. Bunun işinize yansıması oldu mu?Oldu tabi. Müşteriden olan alacağımız gecikti; hâlâ da geciki-yor. Yılbaşına kadar düzeleceğini sanmıyorum. Çünkü daha

yeni yeni Darphanedeki olaylar düzeldi. Bunun yanında FED’in aldığı kararlar ve Amerika’nın sağlık reformunda yaşadıkları sı-kıntılar ekonomiyi ister istemez etkiliyor.

Sosyal medya ve ağlarda durumunuz nedir?Sitemiz yapım aşamasında şimdilik. Toptan satışa yönelik bir içeriğe sahip olacak. Özellikle yurt dışından müşterilerimiz için büyük kolaylık sağlayacağına inanıyorum.

Arap piyasasına nasıl ürünler gidiyor? Fiyatların yükselişi o piyasanın da tercihlerini etkiledi mi? Değişim var. Ağır modelleri tercih eden Arap’lar, artık hafif, taş-sız, cilalı, 21 ve 10 ayar modeller istiyorlar.

Pazarlamada ne durumdasınız?Yakında kendi pazarlama ağımızı kurup, müşterilerimizle bire-bir iletişimde olacağız. Yeni bir firma olmamızdan dolayı henüz alt yapı çalışmalarını sürdürüyoruz. Birkaç seneye kadar bütün birimlerimizi tamamlamış, altyapımızı oturtmuş olacağız. Her yıl daha kaliteli hizmet hedefindeyiz ve şu anki durumumuz da bunun temelleridir.

törle de paylaşırım gerekirse”. Açık, şeffaf bir politika uygu-lamayı düşünüyor. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz ?Doğrusu da bu… Biz alım heyetlerini getirirken, kendi özel isteklerimiz için getirmedik. Kayda değer alım heyetleri oldu-ğu müddetçe, diğer insanlarımızın da görüp tanışmasını, yeni ürünler göstermesini ve pazarlamasını arzu ederiz. Bu bizim için değil, Türkiye için faydalı bir şey. Biz bu konuda Ayhan Bey’in de dediği şekilde, yönetim olarak şeffafız; öyle gizli ka-paklı işlerimiz yok. Hatta eğer bulunduysanız heyet yemeğin-de, bazı firmalar masraflarını kendileri karşıladıkları heyette-kileri, diğer firmalarla bizzat tanıştırdı. Müşteriyle sadece ben çalışayım mantığından uzaktı.

Hakikaten doğru ve güzel bir paylaşım Mustafa Bey. Sonuçta kendine ve ürününe güvenen herkes bundan faydalanabilir.Eğer siz kendinize güveniyorsanız tabi ki… Ürünü satarsınız;

38

Hazır fuarın son günündeyken bu konu hakkında biraz ko-nuşalım. Nasıl geçti?Şimdi ekim fuarları, beklentilerin mart ayına göre daha düşük olduğu bir fuar. Ama yine de bizim ve diğer firmalarımıza bak-tığımda yeni ürünler, yeni koleksiyonlar var. Zaten biz İhracat-çılar Birliği olarak 200 kadar alım heyeti getirdik İstanbul’a… Bunları firmalarımızla tanıştırdık; ticaret yapmalarını sağladık. Rus ve Ortadoğu ülkelerinin ağırlıklı olduğu bir kesimdi. Dola-yısıyla fuara yansıması da oldu. Her zamanki gibi bu fuar Avru-pa ve Amerika zayıftı. Çünkü Amerika’daki kriz daha bitmedi. Avrupa da keza aynı… Genelde arkadaşlara bakıyorum, yeni koleksiyon yapanlar, yeni ürünler yapanlar siparişlerini aldılar. Yenilik her zamanki gibi kazandırdı.

Ayhan Güner ile yaptığımız röportajda, alım heyetiyle ilgili bir bilgi verdi bize. Dedi ki: “Alım heyetinin bilgilerini, sek-

Fuarın son günü, Mücevher İhracatçıları Birliği Denetim Kurulu Üyesi ve Gizil İnci Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Atayık ile sektörün sorunlarından yapılabileceklere ve başkanlık seçimlerine kadar değindiğimiz söyleşi...

"Öyle Gizli Kapaklı İşlerimiz Yok"

ği, Kapalı Çarşı ve Kuyumcukent’te görevlerde bulundum. Bize imkân tanınırsa biz yaparız. Ama olmasa bile gelen arkadaşlara yine bilgilerimizi ve deneyimlerimizi aktarırız. Sektöre hizmet edebileceksek ederiz, görevden kaçmak diye bir şey söz konu-su olamaz.

Yani kısaca amaç; sektöre değer katmak…Aynen öyle... O makamın bize katacağı değeri değil, bizim kata-bileceklerimizi düşünmek lazım.

Gelelim firmanız Gizil İnci’ye... Gelişmelerinden bahsede-bilir miyiz?Gizil İnci; tasarım, üretim, ihracat ve ithalat yapmaya ve yeni koleksiyonlar üretmeye devam ediyor. Sektörün her dalında,

toptan-perakende olarak ticaretimizi sür-dürüyoruz. Sektörden olduğum için esnafın derdini de biliyorum. Dolayısıyla kendi fir-mamı ve sektördeki diğer arkadaşlarımızı da bir yerlere elbette ki taşımak isteriz.

Bu soruyu özellikle herkese sormaya ça-lışıyorum ki, sektöre fayda sağlasın. Sek-törde branşlaşmayı nasıl görüyorsunuz?Ben şunu öğrendim. Bir işi yapıyorsanız iyi-sini yapmanız lazım. 5-6 farklı kulvarda işi birden yapayım derseniz, hiçbir işe ağırlık veremiyorsunuz. Onun için biz inci ve altın ağırlıklı üretim yapıyoruz. Yani inciyi altınla buluşturup sunuyoruz. Bir de pırlanta incili pırlanta da var. 18 ve 21 ayar…

Peki inci sektöründe bir sıkıntı var mı?Sıkıntı hepsinde var. Haksız rekabet oluyor. Siz belirli bir kurumsunuz, belirli masraf-larınız var; mağazanız, makineleriniz, çalı-şanlarınız… Merdiven altı üretim yapanlar yüzünden haksız rekabet yapılıyor. Bu da firma olarak bizi üzüyor.

Merdiven altı üretim demişken, sektördeki birçok isim ve marka merdiven altından çok fazla şikayet ediyor. Fakat bu konuda da çok fazla çalışma yapılmadığı kanaatindeler. Bunun önüne geçilebilir mi, neler yapılabilir sizce?Aslında geçilebilir. En başta kuyumcu odalarına iş düşüyor. Kat-ma değer katan arkadaşlarımız zorluk çekiyor bu konuda. Mer-diven altı üretim yapanların finans sorunları var, bunların eğitim sorunları var, yani merdiven altında iş yapan arkadaşlarımızın bir şekilde maliyeye kaydedilip, vergi sorumluluğu altına alınıp, sektöre kazandırmak lazım. Böyle ne kendinlerine, ne esnaf ar-kadaşlarına,ne de ülkemize faydaları yok. Bir bakıyorsunuz 3-5 ay bu işi yapıp, ya birine paralarını kaptırıyorlar ya da kapatıp gidiyorlar. Çünkü kayıt olmadığı için, alacak ve vereceklerini belgeleyemiyorlar. Bu da herkese zarar. Bilinçlendirmek lâ-zım… Odaların da desteğiyle bu kayıt altı yavaş yavaş ortadan kalkabilir…

Ekleyeceğiniz bir şey var mı?İnşallah mart fuarı daha iyi, daha verimli geçer. Sektörümüz için birlikte çalışmalı, yönetimden çalışanına beraberlik içinde ol-malıyız. Bu fuarlar için de geçerli.

39

ama iyi olmadıkça ne kadar saklarsanız saklayın o müşteriyi, zaten gidecektir.

Ben bu konuda bir şeyi merak ediyorum. Alım heyetini siz mi belirliyorsunuz, nasıl bir kriter uyguluyorsunuz?Şimdi bizim datalarımız var. Yurt dışındaki İhracatçılar Birli-ğiyle de görüşüyoruz. Ortadoğu ülkelerine, Rusya’ ya, Avru-pa’ya arkadaşlarımız giderek, ticaretlerini, ekonomilerini falan araştırıyorlar. Onlardan brifing alıyor. Daha sonra bunları tespit ettiğimiz odalarla ve ihracatçı birlikleriyle görüşüp, isimlerini alıyoruz, davetiye gönderiyoruz. Yani sıkı bir araştırma yapıp, ondan sonra çağırıyoruz. Her şeyini biz, yani İhracatçılar Birliği karşılıyor.

Sektörde bu aralar sürekli kulis yapılıyor. Özellikle de sizin Kuyumcular Oda Başkanlığınızla ilgili… Biz de ilk ağızdan duyalım istedik. Ne diyeceksiniz bu konuda?Biliyorsunuz oda başkanlığı seçimlerinin şubat ayında yapılaca-ğı söyleniyor. Ama daha kesin bir şey yok. Ertelenme durumu da söz konusu. Böyle bir şaibe de var; yerel seçimlere denk geliyor diye… Tabi böyle ismimiz dolaşıyorsa bundan memnun oluruz.

Kime sorsak sizi söylüyorlar.Teşekkür ederim. Sağolsunlar, teveccüh gösteriyorlar. Ama vakti var; daha acele etmemek lazım. Arkadaşlarımızla, es-nafımızla konuşup istişâre etmek lazım. Sektöre bir şeyler katabileceksek, bugüne kadar yapılanların üstüne bir şeyler yapabileceksek oraya gitmeliyiz. Yoksa nam, şöhret için düşün-müyorum…

Kafanızda var mı böyle bir hazırlık ya da seçilirseniz ileriye yönelik plan ve projeleriniz? Valla girip girmeme konusunda netleştiğinde, aklımızda farklı projeler var. Bizim orada olmamız ya da seçilmemiz de şart de-ğil. Sonuçta ben İstanbul Kuyumcular Odası, İhracatçılar Birli-

Barış Bey fuara nasıl hazırlandınız ve firmanız için nasıl geçti?Fuarlardan çok tecrübe kazandık. Her-kes gibi biz de programımızı sene başın-da yapıyoruz. Katılacağımız fuarların za-manlarından hemen iki ay önce, sadece o fuar için özel hazırlıklar yapıyoruz. Genel olarak zaten firmamız sene içinde özel konseptler hazırlıyor. Ama özellikle mart ve ekim fuarlarına özel çalışmalarımız oluyor. Ekim fuarına da aynı çalışmaları yaptık; iki-üç ay öncesinden yoğun bir şekilde hazırlandık ve başarıya ulaştık.

Diğer fuarlara oranla ziyaretçi duru-munu da değerlendirir misiniz?Mart fuarına oranla yabancı ziyaretçi sayısı belki biraz azdı. Azerbaycan’dan yoğun ziyaretçimiz vardı. Onun haricin-de Ortadoğu’dan bazı Arap ülkeleri ve özellikle Dubai’den vardı. Avrupa’dan biraz azdı. İlerleyen zamanlarda az olan

bölgeleri de ziyaretçiyi arttırmaya yö-nelik organizatör firmayla beraber

çalışarak geliştirmemiz gerek-tiğini düşünüyorum. Avru-pa’ya açılmamız gerekiyor.

Son 15-20 senede ağırlıklı olarak Birleşik Arap Emirlikle-

ri başta olmak üzere Ortado-ğu’ya ihracatımız daha fazla.

Biz ihracatımızı Avrupa’ya

da yoğunlaştırma çalışmaları yapmamız gerektiği kanaatindeyim.

Montürden bitmişe de geçtiniz yanlış bilmiyorum değil mi?Biz aslında montürcüyüz ve taşçıyız. Pır-lanta taş ve montür satıyoruz. Fakat taş ve üretim yaptığımızı bildiğinden, mon-türü aldıktan sonra komple üretimini de isteyebiliyorlar. Yoksa reelde bitmiş sat-mıyoruz. Bunun yanı sıra tabi firmamızda bitmiş olarak da ithal ürünlerimiz var ve fuarlarda sergiliyoruz. Ama asıl işimiz bizim montür üreticiliği ve pırlanta top-tancılığı.

Gündeme tekrar geldi diye sormak is-tiyorum: ÖTV’nin kalkmasıyla ilgili bir hareketlenme söz konusu. Ne diye-ceksiniz? Biliyorsunuz ÖTV biz mücevherciler için sektörün önündeki en büyük engel. Kal-dırılması tabi ki sektöre faydalı olacak.

İhracat rakamlarını çok fazla etkileyece-ğini düşünüyorum. Bu konuda tabi ihra-catçılar birliğinin, kuyumcular odasının, sektörün önemli isimlerinin çok değerli çalışmaları var. Ben olaya çok olumlu bakıyorum. İnşallah çok kısa sürede mü-cevherdeki ÖTV kaldırılırsa, ithalat ve ihracata çok daha faydalı olacak ve böy-lelikle ülke ekonomisine olumlu yansıya-caktır, diye düşünüyorum.Son bir şey daha eklemek istiyorum: Bir fuar daha bitirdik ve yine birlikteyiz. Siz-lerle fuar değerlendirmesi yaparken fua-rın başarılı geçmiş olması ve her zamanki gibi mutlu güzel şeyler söyleyebilmek hoşuma gidiyor. Sizlere de çok teşek-kür ediyoruz. Ülkemizin tanıtımında çok faydalı işler yaptığınızı düşünüyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum; te-şekkür ederim.

Asıl biz teşekkür ederiz Barış Bey.

Ekim ayında düzenlenen İstanbul Jewelry Show’un son günü sohbet imkânı bulduğumuz Sina Montür Yönetim Kurulu Başkanı Barış Lek, ÖTV hakkındaki düşüncelerini ve fuarla ilgili izlenimlerini aktardı.

Sektörün Önündeki En Büyük Engel ÖTV

42

Sonbahar ayları, belki de duyguların da en yoğun yaşandığı dönemdir. Favori de sonbahar ve aşk arasındaki bu sıcak

ilişkiden ilham alan yeni bir takıyı hazırladı. Sonbaharın gelişi ve kalplerde yarattığı coşkudan hareketle hazırlan bu takılar, göz kamaştırıyor. Sonbaharın hüznünü çiçekli takılarıyla renklendiren Favori, kadın ruhunu takılarında yansıtıyor. Favori’nin çiçekli ta-sarımından oluşan kolye, yüzük ve küpe sonbaharın hüznünü alırken sizlere yepyeni bir hava katmaya hazırlanıyor.

İkili Set ParıldıyorKoçak Gold’ un 22 Ayar Allu’re Koçak koleksiyonunda yer alan ihtişamlı kolye ve yüzükten oluşan ikili seti modern tasarımlarıyla geçmişle günümüzü buluşturuyor.22 Ayar Allu’re Koçak’ın yeni koleksiyonunda yer alan ikili seti birbirinden modern görünümleriyle ve ihtişamıyla yeni tercihiniz olacak… Anadolu tarihinin mirasının modern tasarımlarla har-manlamış olan kolye ve yüzük Koçak kadınlarına muhteşem bir zarafet katarken, nazarlıkla da nazarlardan korunmayı amaçlıyor.

Modernden klasiğe günün her anını değerli aksesuarla ta-mamlamak isteyen kadınlara 10 alt markasıyla yılda dört

ayrı koleksiyon hazırlayan Atasay Mücevherat, dikkat çekici ta-sarımlarıyla ‘İstanbul Jewelry Show’a yine renk kattı. Fuara Jo-int Ring, yüzüklü bilezik ve “Dans Eden Pırlanta” tasarımlarıyla damgasını vuran Atasay’ın fuarda sergilediği en pahalı ürünü kalp, damla, markiz ve oval taşlardan oluşan el yapımı zümrütlü gerdanlık…

İstanbul Jewelry Show Tasarımlar İle Renklendi

VOIR GÜNCEL

Sonbaharın Hüznünü Çiçekli Takılarla Dağıtın

Zarafetiyle Büyüleyen Pırlanta Koleksiyonu

Türkiye’nin en büyük altın ve mücevhe-rat markalarından Atlantis, yeni üretim

kolu olan pırlanta modelleriyle beklentileri karşılıyor. Şıklığı ve zarafeti yansıtan pırlan-ta modelleri benzersiz parlaklığı ve çekici ateşiyle kadınların vazgeçilmezi oluyor.

Murat TIRPANMurat Gold Yönetim Kurulu Başkanı

VARLIK ALIMLARINA

DEVAM

Ekim ayının son günlerinde yapılan FED top-lantısında, piyasaların beklentileri dahilinde gelen açıklama ile 85 milyar USD’lık varlık

alımlarına devam kararı alındı ve faiz oranları da aynı seviyede bırakıldı. Böylece FED’den gelecek olan varlık miktarındaki azaltım kararı süre ola-rak 2014 yılı ilk çeyreğine kadar ötelenmiş oldu. Bu açıklamanın etkisiyle USD endeksinde yukarı yönlü eğilim başladı. Bunun sonucu olarak da XAU/GLD gerilemeye başladı. Önünü görebilen piyasada altından çıkış olduğunu gördük.Kasım ayının ilk günlerinde mart ayı fiyatlama-larının başlamasıyla beraber doların güç kazan-maya başlaması, euro karşısında da etkisini gösterdi ve 5 haftadır yükselme trendinde olan EUR/USD paritesi gerilemeye başladı.Altın 1360 zirvesinden 1315’li seviyelere kadar geri çekildi.FED’in en çok önemsediği verilerden biri olan enf-lasyon rakamları aylık bazda artı sinyaller verse de bir önceki aya göre eksi görünüm olduğundan, toplamda meydana gelen artış çok önemsiz sevi-yelerde kaldı. Bu gelişme FED’in tutanaklarında da açıkça başkanlar tarafından belirtildi.Altın fiyatlarındaki yükselişlerin sınırlı kalma-sı ve fiziksel altın talebinin sınırlanması altının geçtiğimiz senelere göre yatırım potansiyelini azaltmaktadır. Zaten bu davranış biçimini Mer-kez Bankalarının hareketlerinde de gözlemlemek mümkün. Rusya Merkez Bankası altın talepleri-nin azalmaya başladığını açıkladı. Diğer yandan Hindistan’ın aylık altın talebini 30 tonun altında tutmaya çalışmak istemesi ve vergileri arttırmak suretiyle böyle bir önlem alması talebi sınırlamış-tır. Aynı tavrı başka ülke Merkez Bankalarının da göstermeye başlaması altının yükselişlerinin önü-müzdeki yıl da sınırlı kalacağını gösteriyor.Kasım ayında Hindistan’daki talebin artması beklenmektedir. Fakat ülkede durgunluğun art-ması, para bolluğunun azalması, altın talebinde beklenen etkiyi göstermeyebilir.Goldman Sachs raporuna göre, 2013 yılı sonu altının ons fiyatının 1250-1350 USD arasında kalması beklenmektredir. 2014 yılı tahminleri ise 1050-1150 USD seviyelerindedir.

46

Yaklaşan İstanbul Kuyumcular Odası seçimleriyle ilgili düşüncelerini kamuoyuyla paylaşan İTO Kuyumculuk Komitesi Başkanı Erhan Hoşhanlı; yeni İKO başkanının Kuyumcukent veya çarşıdan gelip gelmemesinin deği, sektörün içinden gelmesinin önemli olduğunu vurguladı.

2014 yılının başlarında yapılacak olan İKO seçimleri öncesinde, sektörümü-zün bir diğer önemli mevkisinde yer alan İTO Kuyumculuk Komitesi Baş-kanı Erhan Hoşhanlı; İKO seçimleriyle ilgili görüşlerini aktardı. Yeni İKO

başkanının sektörün içinden gelmesinin ve sektörün dinamiklerine hakim olan birinin tercih edilmesinin önemli avantajlar ortaya koyacağını belirten Başkan Hoşhanlı; “Herşeyden önce bu önemli mevkiye gelecek olan arkadaşımız, ticari işlerinden fazla sektörün sorunlarına ve çözüm yollarına konsantre olmaya gö-nüllü olmalıdır. Sektörümüzün birçok kemikleşmiş sorunu bulunuyor. Yeni İKO başkanımızın, ekibiyle bu sorunların üstüne kararlılıkla gidecek enerjiye sahip olması ve bu iradeyi ortaya koyması gerekmektedir” diye konuştu ve şöyle devam etti: “Bugüne kadar sektör kuruluşlarıyla etkin bir iletişim içinde olduk. Mücevherat Mühendisliği bölümünün sektörün ihtiyaçlarına göre gereken pro-fesyonelleri yetiştirmeleri, engellilerin sektörümüzdeki eğitimleri, taş kesimi ile ilgili özel eğitimi gibi birkaç projede İMMİB ve İKO ile ortak çalışma içinde olduk. Yeni seçilecek İKO yönetimi ile renkli taş laboratuvarı kurulmasıyla ilgili ortak bir çalışma içinde olmayı arzu ediyoruz. Renkli taş alanında bir eğitim sü-recinin başlatılması gerekiyor. Ayrıca mesleki yeterlilikle ilgili bir başka eğitim projesini de birlikte hayata geçirmeliyiz. Ben sektörümüz için bir taş üstüne bir taş koyanın, takdir edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bugüne kadar hizmetle-rinden dolayı İKO yönetiminin her bireyine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Zaman zaman bu kurumlarda bayrak değişiminin faydalı olacağına da inanıyorum. Yeni İKO Başkanımız ister Kuyumcukent’ten isterse çarşıdan gelsin hiç farketmez. Şu anda Kuyumcukent’te olan esnafımızın zaten çoğu çarşıdan gelmiştir ve çar-şıda da ayrıca yerleri bulunmaktadır. Böyle bir ayırımın dile getirilmesini bile çok sakıncalı buluyorum”.

Yeni İKO Başkanı Sektörün İçinden Olmalı

VOIR GÜNCEL

48

Hollywood’un Tercihi

So CHIC markasının Türkiye’ye getirdiği dünyada inciyi en güzel ifade eden Monaco markası Misaki tasarımlarını, Los

Angeles’ta Alicia Keys, Katy Perry, Olga Segura, Mandy Moore, Gillian Jacobs, Shawn Johnson, Nicole Richie ve Sasha Pie-terse kullanıyor. Dünyaca ünlü müzisyen Alicia Keys, Misaki’nin Premium Collection’da yer alan inci lüks bir Temptation yüzükle şıklığını tamamlarken, Amerika’nın en ünlü moda ikonu ve tele-vizyon dünyasının tanınan yüzlerinden Nicole Richie, ipeksi inci-lerden oluşan siyah bileklik ve halhalı tercih etti.

Kadınlara Yakışan Ne Varsa…

Mücevherde Mercan Renklerin Hakimiyeti

Sürüyor

Altınbaş yeni sezona renkli ve cıvıl cıvıl bir merhaba diyor. 2013-2014 Sonbahar - Kış

trendlerinde yer alan coral renk etkisi, mücev-herlerin büyülü dünyası ile buluşuyor. Kolek-siyonda kullanılan ve mücevherlere renkleri ile ilham veren Ametist, Blue Topaz, Radolite taşlarının öne çıktığı tasarımlarda mavi ile mor; yüzük ve küpelerde yoğun olarak kullanılıyor. Sonbahar mevsiminde stil sahibi kadınların imajını tamamlayacak olan mücevherlerde, renkler feminen kesimler ile buluştu. Oval hat-lara sahip küpeler kesim teknikleri ile sofistike ve neşeli bir kimliğe bürünüyor.

Kadınların en özel zevkidir mücevherler. Kısmet By

Milka’nın İstanbul’un oryan-talizminden esinlenerek bu özel zevk için tasarladığı bir-birinden kıymetli tasarımlar luksbazaar.com’da takipçi-leriyle buluşuyor. Modernle gelenekseli, sadeyle şatafatı buluşturan Kısmet By Milka, her yaşa ve tarza özel ha-zırladığı takılarla kadınların aklını çeliyor. Sevdiklerini sevindirmek isteyenlerin ilk adresi luksbazaar.com, za-mansız tasarımlara ev sahibi oluyor.

50

Kosgeb’in açılımı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletme-leri Geliştirme Dairesi Başkanlığıdır. 20 Nisan 1990 yılında Kobi’lerin kurumsallaşma, ihra-cat ve Ar-Ge konularında desteklenerek gelişti-

rilmesi amacı ile kurulmuştur. Kosgeb’ e üye olmak için öncelikle firmamızın Kobi ta-nımına uyup uymadığını kontrol etmek gerekir. Yılda 250 kişiden az çalışan istihdam eden, yıllık net sa-tış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri 40 milyon TL’yi geçmeyen işletmeler, Kobi olarak kabul edilir. Kosgeb'e kayıt olmak için www.kosgeb.gov.tr adresin-den E-Kobi menüsüne girip, “Kosgeb’e ilk başvuru” seçeneğini tıklamanız yeterli olacaktır. Kosgeb veri ta-banına kaydolduktan sonra, işletmenin Kosgeb tara-fından Kobi olarak değerlendirilmesi için Kobi Beyan-namesini doldurup, diğer istenen evraklarla birlikte Kosgeb merkezine ulaştırmanız gerekmektedir. Kosgeb uzmanınız bu beyanname ve diğer evrakları kontrol et-tikten sonra ekranınızı açacak ve buradan istediğiniz desteğe başvuru yapabileceksiniz.

Kosgeb’den alabileceğimiz destekler:Genel Destek Programı kapsamındaki;Yurt içi fuar desteği, yurt dışı iş gezisi desteği, tanıtım desteği, eşleştirme desteği, bağımsız denetim desteği, nitelikli eleman istihdam desteği, danışmanlık desteği, eğitim desteği, enerji verimliliği desteği, tasarım des-teği, sınai mülkiyet hakları desteği, belgelendirme ve test, analiz, kalibrasyon desteklerinden faydalanabi-lirsiniz.Tüm bu destekler için Kosgeb fatura rakamının yüzde 50’sini karşılayarak destek olmaktadır.

Peki süreç nasıl işliyor? İşletmeniz adına her bir destek için başvuru yapmanız gerekmektedir. Kosgeb bu başvuruları değerlendirecek ve sonucu size bildirecektir. Yapılan harcamanın faturası-nın Kosgeb’e gönderilmesi ve ödemesinin yapıldığının da ayrıca belgelenmesi gerekmektedir. Kosgeb gönderil-miş olan tüm evrakların incelemesini gerçekleştirdikten sonra firma banka hesabına destek rakamını yatırır. Ayrıca Kosgeb ile ilgili tüm sorularınıza 444 1 567 numaralı telefondan yanıt alabilirsiniz.

Özlem YALÇINBayramoğlu KuyumculukİK ve Yönetim Sistemleri Müdürü

KOSGEB Destekleri ve Başvuru Süreçleri

Sezgin Jewels; İstanbul Jewellery Show’da yer aldığı görkemli standıyla, önü-müzdeki dönemde gümüş mücevherat alanında trend olabilecek yep-

yeni ürünleri fuar ziyaretçilerine sergiledi.Ülkemizde gümüş mücevherat dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Sezgin Jewels; her zaman olduğu gibi yine takı fuarının en ilgi çeken firmalarından biri oldu. 03 - 06 Ekim tarihleri arasında CNR fuarcılık merkezinde gerçekleştirilen fuarda, takı alanında profesyonel olarak çalışan kişi ve kurumlar biraraya geldi. Sezgin Jewels Saha Satış Müdürü Uğur Alan; bu yıl doğal taşlardan oluşan takı-ların ön planda olduğunu, taşlı gümüşlerle kombine edilmiş deri bilekliklerin çok sık vitrinlerde görülmeye başlandığının altını çizdi.

gümüştrendi belirlendi

Yakında Yatırım Altını Yastık Altından Çıkıyor

Son dönemde popülerliği gittikçe artan yatırım altını, artık tekdüze şeklinden kurtularak, “yatırım altın takısı” kimliğiyle yastık altından çıkarak takı severle-

rin kullanımına sunulacak. Ülkemizin en büyük yatırım altın üreticilerinden Nova Pres Gold; üstün teknolojisini de kullanarak yatırım altınını yastık altından çıka-racak bir hamleye hazırlanıyor. Şu anda fizibilite ve tasarım çalışmalarının devam ettiği proje kapsamında, 2014 yılının ilk yarısında yatırım altını birbirinden farklı şekil, sembol ve biçimlere bürünerek hem tasarruf amaçlı kullanımı devam ede-cek hem de bir takı olarak şıklığı tamamlayan aksesuar kimliği kazanacak. Nova Pres Gold Genel Müdürü Murat Niziplioğlu; yıllardır tek tip üretilen ve insanların alması için maddi değerinin haricinde duygularını harekete geçirecek, estetiğe sahip olmayan yatırım altınına bambaşka bir kimlik kazandırmak konusunda ka-rarlı olduklarını söyledi.

52

Bade"İyi Oyuncu Karşısındakine DeOyun Verebilendir"

Moda sektöründe isim yapmayı hedeflerken birden kendini ekranlarda bulmuş, şöhretin

ateşten elbisesini layığıyla taşımayı bilmiş ve herkesin kendindeki o pozitif ışığın bir şekilde fark edilmesini sağlamış bir isim;

Bade İşçil Sualp… Dergimizin yazarlarından Özden Bölükbaşı ile keyifli ve samimi sohbeti

beğeninize sunuyoruz.

Özden Bölükbaşı: Hepimiz seni tanıyoruz ama senin ağ-zından Bade İşçil Sualp kimdir öğrenebilir miyiz? Televiz-yona başlama serüvenin nasıl oldu, biraz bahseder misin? Bade İşçil Sualp: 1983 yılının Ağustos ayında dünyaya gelmiş, sanatla ilgilenmeyi çok seven, çocukluğundan beri kendi işini kendi yapmaya çalışan, hatta daha bir yaşına basmadan kendi ayakkabısının bağcığını bağlayabilen bir çocuktum. Sanata olan ilgim çizim olarak yansıdı hayatıma. Okuldayken çizimlerimle ödüller aldım hep. Resim dalında şehirlerarası ya da ülkelerarası yarışmalara katıldım. Onlarda birinciliklerim de var. Yetenekli ve başarılı olduğumu söylüyorlardı hocalarım. Beni hep bu ta-rafa yönlendirmeye çalışıyorlardı. Ders çalışmayı birçok öğren-ci gibi ben de çok seven biri değildim. Angarya gibi geliyordu ders çalışmak. O yüzden çizim yapmak zevk veriyordu. Tele-fonla bile konuşurken çizim yapan biriydim. Sonra dedim ki ben bunu nasıl paraya çevirebilirim? Tablo yapsam sanat galerileri-

53

Ö.B: Bir gününü nasıl geçiriyorsun mesela çekimin yoksa günlük yaşamını anlatır mısın bize?B.S: Ne yapıyorum? Sabah eşime kahvaltı hazırlıyorum, onu işe yolluyorum. O işe gittikten sonra biraz köpeğimle oynuyorum. Ardından bugün ne yemek yapsam diye düşünüyorum. Yemek yapmayı seviyorum, yalnızken de kendim yapardım. Dışarıda yemeyi pek seven biri değilim.

Ö.B: Yemek yapabiliyorsun yani?B.S: Yapabiliyorum. Bekârken durum biraz farklıydı tabi… Me-sela bir çorba yapıp, iki-üç gün yiyebiliyordum. Evlilikte onu yapamıyorsun. O yüzden ertesi gün bir şey yaparken yanına ne yapsam ya da neyle neyi karıştırsam diye düşünüyorum. Çok da üst üste olmamasına uğraşıyorum. Ben sebzeleri mevsiminde tüketmeyi seviyorum. Şimdi kış sebzelerine döndük ve çok al-ternatif yok. Bu yüzden sıkmadan farklı tarifler deniyorum. Eşi-min işi dolayısıyla ne zaman geleceği belli olmuyor. O yüzden erkenden hazır ederim yemeği. Sonrasında da hava şartlarına göre ya yürüyüş ya da spora giderim.

Ö.B: Spor dedin onu da soracaktım zaten. Sporla aran na-sıldır, hangi sporları sever ve yaparsın, yoga yaptığını bili-yorum yoga ile ilgili düşüncelerini alabilir miyim?B.S: Yoga yapıyorum. Ama benim yapmamam gerekiyormuş. Boynumda fıtık var. Boynumu düzeltmek için pilates yaptım. Biraz böyle aktif sporlar seviyorum, kardiyo ağırlıklı. O yüzden

bunu yaptım, hadi onu da yapayım, aşayım kendimi biraz… Pi-lates salonunda hocam da kızardı bana ‘Bade sakin, biraz relaks… rahat rahat yapılması gerek, nefesleri uzun uzun alıp vermelisin’ falan derdi. Ben de ‘Hadi hadi yapalım, çok daha fazla sayıda, çok set yapalım’ diye… Sonra dizi çekimlerinde boynum tekrar nüks

etti, doktora gittim. Doktorum bana fizik tedavi verdi ve pi-lates yapmama mü-saade etti. Ama tabi sakin sakin… Yüz-meye de izin verdi, yogaya vermedi. Ben Yoga ile eşim-den dolayı tanıştım. O bayağı uzun za-mandır yapıyor. An-cak benim yüzüm-den bu aralar hep erteliyor. Bu aralar biraz hareket azlı-ğından ve iştahı-mın açılmasından kilo aldığımı his-sediyorum. Ama

tekrar sıkı tempoya gireceğim. Yürüyüşü çok seviyorum. Ancak koşu bandında de-ğil, dışarıda… Koşu bandında yürümek, hamster gibi hissettiri-yor kendimi. Bunun dışında dönem dönem kardiyo ve pilates…

Ö.B: Hayatta istediğin noktada mısın, kariyer olarak yeni hedeflerin nelerdir?B.S: Bir dağ vardı, benim de tırmanmam gerekiyordu, ora-

54

ne satılabilecek şekilde, o da ben ölmeden para etmeyecek… Ben ne yaparım o zaman? Moda ile ilgiliydim. Kendime kıyafet tasarlar, kendi kıyafetimi satar, para kazanırım diye düşündüm. Yani bu yeteneğimi iyi değerlendirmiş olmak için moda eğiti-mi aldım. Moda eğitimi alırken televizyonda program yapımcı-lığına başlayan bir arkadaşım benim sunucu olmamı istedi. Hiç beceremeyeceğimi düşünürken, bir anda onun iknalarıyla teklifi kabul ettim. Ardından televizyondaki serüven başladı. Televiz-yonda göründükten sonra yapım şirketindeki dizilerden rol tek-lifi geldi. “Evlere Şenlik”i sunarken ulaşan ilk teklif “Gülpare” isimli dizide baş roldü. Ama komik bir durumdu bence. Çünkü; ne oyunculuğum görüldü, ne de bir şey… Oyunculuğumu bile görmeden direkt başrol oyunculuğu teklif edildi. Gerçekten im-kansız bir şey ya da işin altında başka bir şey arıyorsun. O yüz-den olmaz dedim. Yetenekli miyim bile bilmiyordum. Bu yüzden kendime de güvenmiyorum ve en önemlisi böyle bir hevesim de

yoktu. Okulum da vardı. Derken sezon başladı. Sonra dizi için tekrar teklif geldi. Bu sefer başka bir karakter; ama sonra ana karaktere dö-necek bir rol. Bu sefe-re tamam dedim. Ama amacım farklı. Anlata-

yım ‘kardeşim ben-

den olmaz. Böyle bir hevesim yok. Oyuncu-luk yapabileceğimi de sanmıyorum. Devamlı teklif ediyorsunuz. Aklımı çelmeye çalı-şıyorsunuz; ama ol-maz’ demeye gittim. Babamla gitmiştik görüşmeye. Orada yönetmen Andaç Hazneda-roğlu beni gördü, dedi ki; ‘senin ekran yüzün var. Gözlerin-deki ışıktan da görüyorum. Sen bu işi yaparsın. Ben sadece hissi olarak senin olmanı istedim. Eğer kabul edersen ça-lışmak isterim. Seni de eğitirim’. Kadından böyle bir şeyi duyunca, belki de denemem gerekiyor dedim ve kabul ettim. Hani biraz inandım. Başaramazsam da ben istemedim sonuç-ta diyecektim. Ardından başladım. İlk saçma geldi falan… Derken işin içine iyice girdim. Ardından tekrar teklifler geldi. Sonra çok başarılı olan dizilerde yer aldım. Oradaki karakterler sayesinde bu sefer oyunculuk adına da ödüller aldım. Baya zir-veye doğru yürüyordum. Ama sonra aşık oldum, o bana evlenme teklif etti ve ardından evlendik. Evliliğin tadını çıkartmak adına dizilere ara verdim. Bu seneyi biraz böyle geçirmek istiyorum.

Ö.B: Gündemde yeni proje-lerin var mı, varsa biraz bize detay verir misin?B.S: Yani Veet’in reklam yüzü-yüm ve devam eden bir yıllık bir kampanyamız var. Bu kampanya dahilinde bir takım aktiviteler düzenleyeceğiz. Yani şu an za-ten üstünde çalışıyoruz. Ben fikrimi söylüyorum, onlar fikrini söylüyor, çalışıyoruz. Beraber yürüteceğimiz çalışmalar var. Onun dışında her zaman sosyal sorumluluk projelerine kapım açık. Onlarla ilgili bazı şeyler yapıyorum.

Ö.B: Örnek alabilir miyiz?B.S: En son Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın bir projesi için bir spor ayakkabımı bir de çizdiğim karga resmini bağışla-dım. Geliri çocukların eğitimi-ne destek olarak kullanılacak. Daha önce de TEGV'in sosyal sorumluluk reklamını çekerek insanları bilinçlendirmeye, dik-kat çekmeye çalışmıştık. Bunlar gibi her türlü destek ve dayanış-maya açığım.Bunun dışında dizi çekimlerine ara verdim. Belki evliliğin key-fini çıkartırken bir bebek geti-rebilirim dünyaya. Ama henüz böyle bir şey yok; sadece fikir olarak diyorum. Çünkü biliyo-rum ki herkes bunu merak edi-

yor. Bizlere bekarken ilişki ne zaman, ilişkideyken evlilik ne za-man, evlenince çocuk ne zaman diye soruluyor hep... O yüzden bu sene hazır işler çok yoğun değilken bu sorunun da cevabını verebilmeyi umut ediyorum; tabii her şey kısmet, hayırlısı...

Ö.B: Bu zamana kadar rol aldığın oyuncular içinde en çok kimin oyunculuğu seni çok etkiledi? B.S: "Ezel" dizisinde bence çok şanslı biriydim oyunculuk an-lamında. Yani yıllarını tiyatroya adamış çoğu insan bile öyle bir

55

ya doğru tırmanıyordum. Ben tırmanırken hiç geri adım veya duraksama yaşamadım. Hep küçük adımlarla ilerledim. Şu anı kariyerde olumsuz bir yer olarak düşünmüyorum. Çünkü dört seneden fazladır devamlı ekranlarda çok izlenen dizilerde yer aldım, birçok magazin dergisinde falan devamlı kapak oldum. Biraz yüz dinlenmesi için gereken bir mola diye değerlendiriyo-rum. Dünyada da bu şekilde oluyor. Şu anki bilinçli duraksama dışında, kariyerimde hep ilerliyordum; o yüzden doğru gittiğimi düşünüyorum. Ama ulaşmak istediğim zirve.

Jön olarak, başrol oyuncusu olarak söyleyeceksek Kenan İmirzalıoğlu. Niye diyeceksen? Bir senaryo veriliyor bize ve oradaki duyguyu çıkartıyoruz, karakteri analiz ediyoruz. Öyle bir sistemim var benim. Fakat Kenan’la öyle birşey ki; ezberini yap, sahneye gir, eğer ağlaman gerekiyorsa ağlayabiliyorsun. Çünkü O, sana o duyguyu veriyordu.

dan önce, ünlülerin hayatlarını hep böyle kürkler, şaşaalı takılar, hani böyle sinema filminde gördüğümüz gibi hayal ederdim. Oysa, sinema filmlerinde veya o dizilerde gördüğünüz o lüks sahneler bile donarak çekiliyor. Donarak çekildiği için o lüks hayat hiçbir yerde yok. Film dahi olsa da öğrenmiş olduk.

Ö.B: Şöhretli insanlar evlenince şöh-retinin biteceğini düşünürler sen risk aldığını düşünüyor musun ya da düşündün mü?B.S: Eşim çok karışmıyor. Ama dizi temposu çok yoğun oldu-ğu için çok da istediğini sanmıyorum çalışmamı. Ben de yaptık-larımdan dolayı bu kadar popüler ve şöhret sahibi oldum. De-vamında bir şey yapmazsam ve aynı şeylerin devam etmesini beklersem zaten çok anormal olur. Umarım kaldığım yerden devam ettiğimde aynı başarıyı ve performansı yakalarım. Minik adımlarla gidiyordum dedim ya… Hiç böyle Mehter marşındaki gibi iki ileri bir geri yapmadan, hiç tökezlemeden, yine o zirveye doğru gidebilirim umarım. Eşim Malkoç’un da destek olmasını beklerim.

Ö.B: Kızım Tia ile olan harika diyaloğundan iyi bir anne olacağını biliyorum, kaç çocuğun olsun istersin?B.S: Valla Tia gibi olursa 5 -10 tane isterim. (Gülüyor) Tia maş-şallah o kadar güzel bir çocuk ki, duygusallığı, anlayışlı oluşu, güçlü oluşu, maşallah valla. Çok çok güzel. Güçlü olması çok güzel bir şey. Dediğim gibi Tia gibi olursa 5 tane olsun. Ama ba-zen görüyorum ulu orta çocuklar bir şeyler tutturuyorlar, ciyak ciyak bağırıyorlar, şımarıklar… Görüyorum ailelerini ne kadar mahçup duruma düşürdüklerini. Hani büyük konuşmayayım ama, o zaman çocuk yapma fikrinden soğuyorum biraz. Daha böyle rahat olayım. Ama Tia’yı her gördüğümde, benim de böyle bir çocuğum olsun diyorum.

Ö.B: Yapmayı düşündüğün bir şey var mı kıyafet tasarımı vs. gibi?B.S: Belki bir markaya reyon gibi bir şey yapabilirim, bilmiyo-rum. Şu an aslında biraz oraya yöneldim, ama henüz gerçek-leştiremedim. Tek hayalim oydu çocukluktan bu yana. Bakınca modayla ilgili bir şey yapmak harika... Yapabilir miyim? Belki bu sene başlarım bir yerlerden. Henüz düşünüyorum; sanatla, modayla belki de iç mimariyle ilgili bir şey olabilir. Bilemiyo-rum, göreceğiz. Yani o bir his. İçime doğunca olacak. Çocuk gibi plansız bir proje yani.

Ö.B: Takılarla aran nasıldır? Severek kullandığın belli bir takın var mı?B.S: Valla aksesuar olarak daha çok saat seviyorum. Kolum boşsa çıplak gibi hissediyorum. Zaman çok kıymetli bizim için ondan herhalde. Onun dışında serçe parmak yüzüğünü çok seve-rim. Ama esas en değerli takımı soruyorsan, eşimin evlenmeden önce, çok anlamlı bir günde verdiği rahmetli babasından kalma, hep boynunda taşıdığı bir kolyesi var; lades kemiği. O kolye en değerli takım. Hatta bazen takmaya korkuyorum. Çekim falan yaptığımızda özellikle takıları çıkarttırıyorlar bize. Düşerse diye korkuyorum. En iyi muhafaza ettiğim ve taktığımda kendimi çok iyi hissettiğim, özel bir parçadır o…

56

kadroyla biraraya gelip çalışma imkanı yakalayamamıştır belki. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum. İsim sorarsan; Ke-nan İmirzalıoğlu ayrı bir yetenek, Allah rahmet eylesin Tuncel Kurtiz ayrı bir yetenek, ne bileyim İpek Bilgin de ayrı… Zaten İpek, işe başlarken bana koçluk yapan, destek olan hocamdı. Yani hepsi birbirinden değerliydi. Ama hani jön olarak, başrol oyuncusu olarak söyleyeceksek Kenan İmirzalıoğlu. Niye diye-ceksen? Bir senaryo veriliyor bize ve oradaki duyguyu çıkartı-yoruz, karakteri analiz ediyoruz. Öyle bir sistemim var benim. Fakat Kenan’la öyle bir şey ki; ezberini yap, sahneye gir, eğer ağlaman gerekiyorsa ağlayabiliyorsun. Çünkü, o sana o duygu-yu veriyordu. Oyuncular arasında paslaşma dediğimiz bir sistem var ve aslında bence iyi oyuncu karşısındakine de oyun verebi-len oyuncudur. Kendini göstermek için çabalayan değil de rol çalmadan, kendini gösterirken karşısındakine de fırsat tanıyan, hani sahneyi yükseltebilecek etkiyi veren bir insan. Bence o yüzden Kenan… Aslında unutmadan bana destek olan iki de-ğerli yönetmenim daha var. Biri Cem Karcı biri de Uluç Bay-raktar. Çünkü, sonra şakayla karışık sitem ediyorlar; "Bizim hiç katkımız emeğimiz yok mu?" diye... Bu yüzden onlara da çok teşekkür ederim yine. Gerçekten en önemli faktörlerden biri de yönetmenin çekim yaparken huzurlu ve keyifli ortam sağlaması. Çok şükür bugüne kadar hep çok değerli ve beni hep bir adım daha ileri taşıyan yönetmenlerle çalışma şansı buldum. Hepsine şükran borçluyum. Buradan saygı ve sevgiler sunarım.

Ö.B: Şöhret seni nasıl etkiledi ?B.S: Biraz böyle ilgi arsızı oldum galiba. Şöhretin getirdiği öyle bir şey var. Alışıyorsun… Daha doğrusu çalışıp, karşılığında bedeli olarak o insanlara temas ettiğini hissetmek, yani bir rol canlandırıyorsun o karakterin ruhunu yansıtabildiğini hisset-mek, bu bence en büyük haz… Dolayısıyla da şöhretin getirdiği seyirci ile karşılıklı sevgi. Bunun dışında şöhretin beni değiş-tirdiği sadece bu beklenti; Yani hep onların beni sevmesini is-terim. yani o sevgiyi gördükten sonra vazgeçemeyeceğim bir şey oluyor. Onun dışında, ben artık şöhretim şunu yapamam, yok mahalle pazarına gidemem, bilmem neyi yeme bunu yemen gerek falan hiç öyle takıntılarım yoktur. Ben de şöhret olma-

Işığının daha da parlamasını temenni ediyor ve ayrılıyoruz. Teşekkürler Bade…

Bir dağ vardı, benim de tırmanmam gerekiyordu, oraya doğru tırmanıyordum. Ben tırmanırken hiç geri adım veya duraksama yaşamadım. Hep küçük adımlarla ilerledim

58

İstanbul Jewellery Show Ekim fuarına 3’üncü kez katılan ve görkemli standıy-la fuarın en dikkat çekici markalarından

biri olan Ser Diamond; modern çizgilere sahip olan ve bu tarzda ilk kez sergilediği özel koleksiyonuyla çok büyük ilgi topla-dı. Bu ilgi neticesinde marka, çok önemli bir karara imza attı. Artık Ser Diamond; klasik ve otantik tarzda elmas mücevher üretimi yapmayacak. Bundan böyle Ser Diamond; kimsenin cesaret edemediği bir adım atarak, elmasın sürekli modern ve yenilikçi yüzünü takı severlere göste-recek. Ser Diamond firma sahibi Yakup Alpdo-ğan; İstanbul Ekim fuarında yurt içi pa-zardan katılan firmaların geçmiş Ekim fu-arlarına göre azaldığını, yabancı alıcılarda ise belli bir miktar artış olduğunu ifade etti. Fuarda özenle hazırlanmış, görkemli bir stand ile katılmış olmalarının ciddi ilgi oluşturduğunu belirten Alpdoğan; “Stan-dımızın konumu, vitrinlerimizin özel bir şekilde dizayn edilmesi ve ilk defa de-nediğimiz modern çizgilere sahip elmas

mücevher koleksiyonumuz, markamı-za gözlerin toplanmasını sağladı” dedi. Uzun süredir dile getirdiğini ve ihracat çalışmalarının ülke kuyumculuğu için ha-yati önem taşıdığı görüşünün bu fuarda tekrar gün yüzüne çıkmasının mutlulu-ğunu yaşadığını kaydeden Alpdoğan, bu doğrultuda yurtdışından gelen talep ve istekleri süzerek ortaya konan modern mücevherlerin, büyük beğeni topladığını söyledi. Ser Diamond’ın yeni internet sitesinin e- ticarete yoğunlaştığını ve böylelikle yurt dışındaki müşterileriyle daha etkin bir iletişim kurmayı planladıklarını be-lirten Yakup Alpdoğan; “Müşterilerimiz Dünyanın neresinde olursa olsun onlara vereceğimiz özel kod ile en son tasarım-larımızı internet sitemizden yakından inceleyecek ve siparişlerini bize geçebi-lecekler. Müşterimizin aklında olmanın yolu önce parmağının ucunda olmak diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu. Bundan böyle Ser Diamond’ın klasik ve otantik tarzda elmas mücevher üretme-

yeceğinin altını çizen Alpdoğan, elması modern çizgiler içine alarak, çok daha geniş kitlelerin ve farklı kültürlerin ter-cihi haline getirmeyi hedeflediklerini ifa-de etti.

Bugüne kadar ürettiği kaliteli elmas ve mücevher takılarıyla sektörde isim yapan Ser Diamond, klasik ve otantik tarzdaki ürün çizgisini değiştirme kararı aldı. Bundan sonra daha modern tasarımlarıyla, çizgisini yenileyecek.

Modern Çizgiler

bunu dâhili mevduata aktarabiliyorlar ve burada altına altın ola-rak yatırımlarını değerlendirebiliyorlar.

Kuyumculara yönelik hizmetleriniz var mı?Kuyumculuk sektörü ciddi sipariş üzerine çalışan bir sektör. İmalatçıları göz önüne aldığımızda son dönemde yine Türki-ye’de bir ilk olan İmalatçıya Altın Destek Kredisi’ni onların kullanımına sunduk. Buradaki ana amacımız şuydu; dediğim gibi kuyumcular sipariş üzerine çalışıyorlar. Siparişin alınması, işlenmesi, müşteriye ulaştırılması, son kullanıcıya gitmesi ve oradan tekrar nakit akışının alınarak imalatçıya ulaşması bel-li bir süre alıyor. Bu süre zarfında da firmalar açıkçası kendi sermayeleriyle bu siparişleri fonlamak zorunda kalıyorlar. Tabi son dönemde altın ons fiyatının da çok yükseldiğini düşündüğü-müzde ciddi bir sermaye büyüklüğünden bahsediyoruz. Biz de Deniz Bank olarak kuyumculara 3 ay ödemesiz dönemli, daha sonra ise eşit taksitlerle ödeyebilecekleri bir ürün sunduk. Böylelikle siparişlerini yapıp, müşteriye ulaştırıp, müşteriden son kullanıcıya gidip, oradan tahsilâtı alıp, imalatçıdan bize geri dönmesi arasındaki, kalan fonlama ihtiyacını biz karşılamış olu-yoruz. Böylelikle onlar da çok daha rahat bir şekilde sipariş-lerini istedikleri şekilde kabul edip, sermayelerini siparişlerde kullanmak yerine, bizden aldıkları altın kredisi ile bunu fonlaya-biliyorlar. Daha sonra da tahsilatları dönmeye başladığı zaman, taksitli bir şekilde bize ödeyebiliyorlar. Bu ürünümüz piyasada ciddi talep görmeye başladı. Çünkü gerçekten onların çok ih-tiyacını karşılayan bir ürün. Şimdi fuar dönemiyle de birlikte zaten hareketleneceğini düşünüyorum. Onun dışında bir de tabi özellikle ihracatçılarımızın dönem dönem yurtdışına yaptıkları ihracatlarda, finansal destek ihtiyacı, sigortalama ihtiyacı veya bilgi ihtiyacı oluyor. Biz yine faktoring şirketimizle birlikte on-lara yönelik bir ihracat faktoring ürünü geliştirmeye çalışıyo-ruz. Onların ihracat yaptıkları ülkelere yönelik gerekli şartları sağlayarak ve sigorta enstrümanını da kullanarak ihracatlarını daha güvenilir ve rahat yapmalarını sağlayan bu yeni ürünü de sektörümüzün hizmetine sunuyoruz.

Altın bankacılığı müşterileriniz için sunduğunuz özel hizmetleriniz var mı? Altın bankacılığı konusunda ne gibi farklılıklar yaratıyorsunuz ve önümüzdeki dönem için projeleriniz nedir?DenizBank Altın Bankacılığı olarak bizim rakiplerimizden en büyük farkımız imalatçıdan toptancıya, küçük üreticiden pera-kendeciye kadar altın ticari ile uğraşan tüm sektör müşterile-rine, sektör dinamikleri göz önüne alınarak yapılandırılan özel kredi değerlendirme süreci ile finansal hizmet sunuyor olma-mızdır.Altın bankacılığı konusunda işimizi yürütürken özellikle müş-terilerimizin talep ve beklentilerine yönelik ürünler geliştiriyo-ruz. Burada tabi müşteriyi altın sektöründeki imalat ve kuyum-culuk ile ilgilenen kişiler ve bireysel yatırımcılar olarak ikiye ayırmak gerekiyor. Kuyumculuk sektörü açısından baktığımız-da kuyumcularımıza özel, altın kredilerimiz mevcut. Ancak biz bu altın kredilerimizle, biraz daha onların ihtiyacına yönelik farklılaşmaya gittik. Mesela, kuyumcular genelde altın kredile-rini bir yıl vade ile alıyorlardı ve vade sonunda bütün altınlarını getirip altınlarını kapatmak zorunda kalıyorlardı. Bu da kuyum-cuların işini zorlaştıran bir sorun. Biz bu noktada onlara daha kolay ödeme şartları sunmak için taksitli kredileri geliştirdik. Müşteriler, istedikleri ödeme planına bağlı kalarak, istedikleri vadede, istedikleri kadar taksitlerle veya 3 ayda bir ödemeler-le kredilerini ödeyebiliyorlar. Bu da onların üretim yapmış ol-dukları mallarını vadesi geldiğinde bozmadan veya herhangi bir yerden altın bulup getirip kapatmadan, dönem dönem ödeye-rek kapatmalarını sağlıyor. Kuyumculuk sektörünün ihtiyacına yönelik bu ürünü 2012'de hayata geçirdik ve oldukça olumlu tepkiler aldık. Mevduat tarafına baktığımızda ise müşterilerimize çok farklı bir ürün yelpazesi sunduk. Genelde klasik müşteri tipi, farklı ürünler kullanmak yerine, altını alıp evinde saklayarak yatı-rım yapıyordu. Bu hem lojistik hem emniyet anlamında biraz sıkıntılı bir yöntemdi. Şimdi müşterilerimiz istedikleri şekilde TL’den, dövizden altın alabiliyorlar. İsterlerse kendilerine her ay düzenli “Altın Biriken Hesap” açabiliyorlar. Arzu ederlerse

İmalatçıyaAvantajAltın bankacılığı hakkındaki görüşlerini ve yeniliklerini, DenizBank Altın Bankacılığı Grup Müdürü Cem Turgut Gelgör dergimize aktardı.

60

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

VOIR altin imalat ‹LAN 22x28.5.pdf 1 19.04.2013 12:31

Dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, Wings ile yaşamını renklendiren Wings Card kullanıcıları, aynı zamanda kartları-nın kendilerine sunduğu finansal ayrıcalıklarının yanında, yeni seyahatlerini de kolayca planlayabiliyorlar. Siteye eklenen "Mil Puan sorgulama" ile Wings Card kullanıcıları güncel Mil Puan’larını anında öğrenip, sitede görüp de gitmeyi arzuladığı bir destinasyona bedava uçuş planlarını hemen yapabiliyorlar. Tüm bu yeniliklerin yanı sıra wingscard.com.tr tüm içerikle-rini Facebook, Twitter, Instagram, Pinterest, ve Youtube gibi son zamanların trendi sosyal paylaşım ağlarında da duyuruyor.

62

Wings’in yenilenen internet sitesi zengin ve renkli içeriğiyle dikkat çekiyor. www.wingscard.com.tr kullanıcılarına eşsiz gezi ve lezzet deneyimlerine bir tıkla ulaşma fırsatı sunuyor. Sitede ayrıca ünlü isimlerin kısa röportajları ve dünya kentlerinin video tanıtımlarının yanısıra Mil Puan sorgulama özelliği de bulunuyor.

"Hayat. Şimdi. Benzersiz” söylemiyle kullanıcılarının yaşamlarının her anında yanında olan ve ayrıcalıklar sunan Wings, web sitesini yenileyerek, lezzet du-

raklarından seyahat önerilerine çok geniş bir içerikle yayına başladı. Yeni wingscard.com.tr‘de, artık Wings'in ayrıcalıklı finansal dünyasının yanı sıra, çok kapsamlı bir Wings dünyası daha var. Zengin içerikle yenilenen Wings'in yeni web sitesi, tüm dünyayı kullanıcılarının ayağına getiriyor.Yenilenen site ile ilgili bir açıklama yapan Akbank Ödeme Sis-temlerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Sin-del, Wings web sitesini yenilerken, Wings Card kullanıcılarına mükemmel bir yaşam stili sunmayı, yalnızca Wings’e özgü bir deneyim yaşatmayı amaçladıklarını vurguladı. Sindel'in verdi-ği bilgilere göre Wings Card kullanıcıları yenilenen web site-sinde, Wings Card'ın benzersiz finansal ayrıcalıklarına kolay-ca erişirken, seyahat ve lifestyle ile ilgili birçok farklı içeriği bulabiliyorlar. Kullanıcılarına yaşamlarının her anında yanında hissettiren Wings'in yeni dünyasının içinde gurme, wellness, travel ve life bölümleri bulunuyor. Sindel, “Web sitemizi ye-nilerken, Wings Card sahibi olmanın her an en iyisine layık olmak anlamına geldiğini hissettirmek istedik” dedi.Wingscard.com.tr içinde tüm Style işyerlerinin tanıtıldığı yüz-lerce video bulunuyor. Wings Card kullanıcıları video ağırlıklı olarak "yeme içme"den, sağlıklı yaşam önerilerine, dünyanın popüler birçok kenti ile ilgili kapsamlı bilgilere ve tam bir hobi alanı olan "life" ile de sanatsal konularda bilgi sahibi oluyor. Wings Card sahipleri aynı zamanda, Wingscard.com.tr içinde video içeriklerinin yanı sıra ünlüler ile söyleşiler, konusunda duayenler ile çekilmiş birbirinden ilginç ve çarpıcı fotoğrafa ulaşabiliyor. Sitede, ayrıca tüm Style işyerlerinin tanıtıldığı yüzlerce video bulunuyor.

Yeni Web Sitesi Dünyayı Ayağınıza Getiriyor

VOIR MODA

64

Olduğuna

Her İnsanın

İnanıyorum2 Rengi

Ekranlara oldukça yakışan, mesleğine olan aşkını yaptığı tasarımlara başarıyla yansıtabilen bir tasarımcı… Moda üzerine merak edilenlerle...

65

HAKAN AKKAYAŞu an netleşmiş bir durum yok. Ben açıkçası yeni bir proje ile TV’de olmak istiyorum. Görüşmelerim devam ediyor. En kısa sürede ekranlarda yerimi alacağım.

Mimarlık okurken moda tasarımcısı olma kararı aldınız ve zorlu bir mücadele sonrasında da bunu başardınız. Hikâye-nizi bir de sizden dinleyelim mi?Ailem, mimar olup Ordu'da yaşamamı istiyordu. Ben de tek ya-pabileceğim işin moda olduğuna karar verip, hayat mücadeleme başladım. Çalışma hayatına atılıp, hafta sonları moda okumaya başladım ve sonuç…

Bu sene, "Moda" denildiğinde bu durum sokağa “Aynılaş-ma” olarak yansıyor. Aynı elbiselerden, ayakkabılardan ve hatta aynı renk saçlara kadar… Moda bu mudur?Ben aynısını düşünmüyorum. Modayı takip eden insanlar kendi yorumlarını katmazlar ise; evet, birbirinin aynı kadınları göre-bilirsiniz. Ama bence doğru olan, moda olan, detayları kendi yo-rumumuzla uyarlamaktır.

En son gelişmeden başlamak istiyorum. Ekim ayı içerisinde gerçekleşen Mercedes Benz Fashion Week İstanbul’da “ Men In Black” isimli defilenizi gerçekleştirdiniz. Hem kolek-siyonunuzdan hem de bu yılki Fashion Week’den bahseder misiniz?Her sezon bir öncekinden daha güzel geçiyor Fashion Week… Sadece siyah beyaz bir koleksiyon hazırladım. Altın ve gümüş detaylarla süsledim. Benim için her zaman olduğu gibi bu se-zonda da şıklık ön plandaydı.

Bir koleksiyonun oluşumundan defileye gelene kadarki sü-recini anlatır mısınız?İlk olarak konsepti ve neler yapmak istediğini belirlemek la-zım. Sonra kullanılacak renklerin ve kumaşların seçilmesi ge-rekiyor. Daha sonra model çizımleri ve kalıpların hazırlanması ile bu süreç tamamlanıyor.

“Bugün Ne Giysem?” adlı yarışma programı bildiğim kada-rıyla yeni sezonda da başlayacak. Bu sezonda da siz devam edecek misiniz ve farklılıklar düşünülüyor mu?

66

Renklerin enerjileri hakkında ne düşünüyorsunuz?Her insanın iki rengi olduğuna inanıyorum biri o insanın iş hali, yani daha formal ve güçlü görünmesini sağlar; diğer rengi ise daha seksi görünmesine yarar.

Türk Moda Sektörünü değerlendirir misiniz? Dünya ile pa-ralelliği nasıl? Biz tasarımcılar açısından baktığımızda dünyadaki tasarımcılar kadar şanslı değiliz. Onlar sonsuz imkânlara sahip; bizler ise kendi imkanlarımızı sağlamaya çalışıyoruz. Ama dünyanın en iyi üretim yapan ülkelerinden olduğumuzu söyleyebilirim.

Son yıllarda bu mesleğe gösterilen rağbet yukarıya doğru bir ivme kazandı. Sizce bu durum sektörü hangi yönde et-kiliyor?Ben alternatiflerin çok olmasından memnunum çünkü rekabet başarıyı getirir. Eskiden 3-4 modacı vardı ve bir yerden sonra kendilerini tekrar etmeye başladılar. Ama bugün sürekli deği-şen alternatif sunabilen bir durum var.

Mesleğini seven biri olarak geleceğe dair farklı projeleriniz olduğunu biliyoruz. Mesleki olarak sizin için “Son nokta” dediğiniz bir yer var mı? Anlatır mısınız? Hiçbir zaman son nokta olarak bir yeri görmüyorum. Dünya-ca tanınan ve tasarımları tüm dünyada kullanılan bir tasarımcı olmak istiyorum ve bu konuda da çalışmalarım devam ediyor.

Hakan Bey takı ve takı modası hakkında ne düşünüyorsu-nuz? Kullanır mısınız, tarzınız nedir?Takıyı hem kendim günlük hayatımda hem de tasarladığım mo-dellerde kullanmayı severim. Özellikle bileklik çok severim; deri ve metal bileklileri… Günlük hayatımda da sürekli kulla-nırım. Bileklikler ve büyük gösterişli takılar tercihimdir. Fakat favorim mücevherdir. Gerçek ve gösterişli mücevherleri, ba-yanlara her zaman çok yakıştırırım.

Biz de dünyada bilinen bir tasarımcımızın daha olmasın-dan mutluluk duyarız ve dileriz ki en kısa zamanda Ha-kan Akkaya da bu şerefe nail olur. Bu güzel sohbet için teşekkür ederiz.

VOIR GÜNCEL

Bence doğru olan, moda olan, detayları kendi yorumumuzla uyarlamaktır

Deniz Berdan’ın Maybelline New York için hazırladığı “Maybelline Ny by Deniz Berdan”, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul pre-

sented by American Express kapsamında modase-verlerle buluştu. Defilede, Deniz Berdan’ın çarpıcı koleksiyonu ve Maybelline New York’un dikkat çe-kici makyaj uygulamaları podyumda görsel bir şölen oluşturdu.Deniz Berdan’ın moda vizyonu ve Maybelline New York’un makyaj uzmanlığını bir araya getiren “May-belline Ny by Deniz Berdan” defilesi büyük be-ğeni topladı. Aralarında Pınar Altuğ, Oben Budak, Ebru Polat, Gülay Kamaz, Bilge Öztürk ve Ayşegül Talu Özkanca gibi isimlerin bulunduğu davetliler Deniz Berdan’ın Maybelline New York için tasarla-dığı 20 parçadan oluşan koleksiyonunu ilgiyle izledi. Maybelline New York makyaj artistleri tarafından defile mankenlerine uygulanan makyajlarda pop-art bir hava oluşturuldu.Alışılmışın dışında tasarımlarıyla moda severleri da-ima şaşırtan Deniz Berdan Maybelline Ny by Deniz Berdan koleksiyonu ile ilgili: “Maybelline New York kızının; kendinden emin, modern, modayla iç içe, farklı ve çarpıcı bir yönü var. Koleksiyon hazırlarken ben de Maybelline New York kızının duruşundan il-ham aldım. Koleksiyonu; Maybelline New York ürün-lerinden esinlenerek önümüzdeki sezonun trendle-rine uygun olacak şekilde tasarladık. Çizim, desen, kalıp, dikim ve styling’ini de kendimiz hazırladığımız defile, alışılmışın dışında makyaj uygulamalarıyla da izleyicilere görsel bir show sundu” dedi.

Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul presented by American Express, 07-11 Ekim tarihleri arasında Kuruçeşme Arena’da moda severlerle buluştu. İlkbahar / Yaz 2014 kreasyonlarının yer aldığı ve beş gün boyunca süren etkinlikler, toplamda 43 defile ve sunumdan oluştu. Moda sektöründe belli yerlere gelmiş ve uluslararası platformda ülkemizi temsil eden birçok isim katıldı.

İSTANBUL'DAMODARÜZGÂRIRÜZGÂRIRÜZGÂRI

68

"Desa by Tuba Ergin'' kapsül koleksiyonu-nun da sergilendiği defile Tuba Ergin’in avant-garde çizgisini devam ettirirken

kendini her zaman yenileyen ancak özünden vazgeç-meyen bir koleksiyon oldu.Geri dönüşümlü moda anlayışının Türkiye’deki öncüsü Tuba Ergin, “Earth Unkown” adını verdiği İlkbahar-Yaz 2014 koleksiyonunda yine doğal ve iş-lenmemiş materyallerin yalın güzelliğinden faydala-nıyor; doğal renklerden esinleniyor. Deneysel form-lardan oluşan bir koleksiyon olan “Earth Unkown”, deformasyondan oluşan yeni bir estetik anlayışı sunuyor. Ahşap, toprak katmanları, fosiller, kaya ve mermer dokular, krater-vari görüntülerin hakim ol-duğu koleksiyonda ipek, organze ve deriye ağırlık verilirken, hi-tech kumaş ve ketenin kontrastından faydalanılıyor. El örgüsü keten ve bambu trikolar, dikişsiz elbiseler, geri dönüştürülmüş araba lastik-leri ve ipek kombinasyonları şaşırtıcı ve zamansız parçalar yaratarak doğallıktan vazgeçemeyen güçlü, şehirli kadını yeniden yorumluyor.Deri ağırlıklı tasarımlardan oluşan koleksiyonun geneline ince işlenmiş deriler, lazer kesimler ve el işçiliğiyle zenginleştirilmiş detaylar hakim.

Tuba Ergin, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul presented by American Express kapsamında “Earth Unkown” adını verdiği İlkbahar-Yaz 2014 koleksiyonunu 10 Ekim 2013 Perşembe günü saat 13.30’da Kuruçeşme Arena’da sergiledi.

MODADAGERİ DÖNÜŞÜM

İSTANBUL'DAMODARÜZGÂRIRÜZGÂRIRÜZGÂRI

69

"Her Story'nin sponsor olduğu ve Merce-des-Benz’in sunduğu defilede koleksiyo-nun ana ilham kaynağı olarak 1920'leri

alan Zeynep Tosun, tasarımlarında 20'lerde ve günü-müzde yaşayan kadınların erkeksi kemik yapısını ve gizli seksiliğini ortaya çıkartıyor. Dün gerçekleşti-rilen defileye Eda Taşpınar, Filiz Akın, Yasemin Ta-ciroğlu, Azra Akın, Ceylan Çapa, Aslı Ekşioğlu, Pı-nar Sabancı gibi cemiyet ve moda dünyasından ünlü isimler katıldı.Günümüzün çalışan, rahat, şehirli yaşayan kadınları, Zeynep Tosun yeni sezon koleksiyonunda, erkekler-den rol çalan iş sahibi, spor yapan, stil sahibi, sofisti-ke, güçlü ve seksi bir kadına dönüşüyor.Her Story’nin Zeynep Tosun Ilkbahar-Yaz 2014 ko-leksiyonu için özel olarak tasarladığı görkemli ak-sesuarları ile tamamlanmış kombinler defilenin öne çıkan parçaları arasında yer alıyor. Swarovski için özel olarak hazırlanan, kahverengi file üzerine full işlenmiş Swarovski taşlı elbise ko-leksiyonun öne çıkan "show piece" parçaları arasın-da yer aldı.Koleksiyona adını veren "Hidden" ile gizlilik ve sek-si detaylara vurgu yapılıyor. Koleksiyonun öne çıkan özelliği loose kesimler. Tasarımları arasında düşük omuzlu elbiseler ve gömlekler yer alıyor. Düşük bel bol kesimli pantalonlar ve şortlar, gizli yırtmaçlı elbi-se ve etekler, sırt dekolteleri, transparan detayların ve art nouveau printlerin ağırlıkta olduğu koleksiyo-nu şık sandaletler ile tamamlıyor. Vintage renklerin kullanıldığı koleksiyonda pastel ve kirli yeşil, sarı, gri, beyaz, marshmallow pembe-si, açık pembe ve lacivert tonlar öne çıkarken, taş-lanmış ipekler, denizci fileleri, ipek şifon, krepler, dökümlü kumaşlar koleksiyonun ana kumaşlarını oluşturuyor. Defilenin koreografisini Uğurhan Akdeniz üstlenir-ken, saç tasarımı No.21 İbrahim Zengin tarafından yapıldı. Defilenin makyajı, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul Presented by American Express’in ana sponsorlarından Maybeline tarafından yapıldı.

Zeynep Tosun, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul

presented by American Express kapsamında 2014 İlkbahar - Yaz

koleksiyonunu 8 Ekim 2013 Perşembe günü Kuruçeşme Arena’da sergiledi.

HIDDEN

70

ASU AKSU“Q FOR QUARTZ”İlhamını heksagonal sistemde kristalleşen ve doğada çok sık rastlanılan saf silisyum

dioksit kristallerden yani bildiğimiz adı ile Kuvars kristallerinden alan tasarımcı Asu Aksu 2014 İlkbahar-Yaz koleksiyonu düşünce ve duygulardaki saflığı, iyiliği, pozitif enerjiyi ve barışı temsil ediyor. Kuvars’ın doğal kusursuz formu, buz gibi görüntüsün-deki asalet, çağlar boyunca takı olarak ve ruhani çalışmalar için kullanılmış. Kuvars kristalleri enerjiyi alır, aktive eder, depolar, güçlendirir ve aktarırlar. Yüzde 100 doğal ve doğal malzemelerden sentezlenen kumaşların kullanıldığı "Q for Quartz" isimli koleksiyonda beyaz ve gri tonları birlikte kullanılmış. Tasarımlar, rahat, günlük ve sade olmakla beraber, kadınlara özel olduklarını da hissettiriyor, enerji veriyor. "Q for Quartz" kendi içinde üç grubu barındırıyor. "Window" grubuna ait olan parçalar in-sanoğlunun kendini dinleyerek, içine bakarak ve araştırarak saflaştırdığı düşünceyi, fikri temsil ediyor. "Border" ise sınırları ve çizdiğimiz sınırlarla birlikte gelen özgürlük, başkasının özgürlüğüne ve fikirlerine saygı düşüncesi etrafında gruplaşıyor. "The essence" grubu ise içimizdeki iyilik dolu cevheri, kalbimizi, sağduyumuzu simgeliyor.

BURÇE BEKREK “SALUTI DA FRASCATI”

Burçe Bekrek, İlkbahar | Yaz 2014 "Saluti Da Frascati" koleksiyonunda Capri'den başlayıp

Paris'e uzanan yolculuğunda Nancy Cunard’a ait biriktirdiği dökümanlardan ilham alıyor. Nancy Cunard'dan Islay Lyons'a Frascati’den gönderil-miş, Nancy’nin yakında gerçekleştireceği Capri seyahatinin haberini verdiği ve üzerinde Nancy

ile Norman Douglas'ın Capri, Villa Tuoro'da çekil-miş bir fotoğrafının yer aldığı vintage bir kartpostal ile karşılaştığında başlıyor koleksiyonun hikayesi.

1920'lerin en ikonik karakterlerinden biri şair, ya-yıncı, aktivist, provokatör ve herşeyden evvel ek-

santrik bir Jazz-Age kadını olan Nancy Cunard'ın, Pa-ris ve Frascati arasında Louis Aragon, Samuel Beckett, Man Ray, Cecil Beaton, Ernest Hemingway gibi isimlerle

geçen günlerinden edinilen referans, African-American jazz müzisyeni Henry Crowder ile yaşanmış bir aşk hikaye-sinden sonra siyahların haklarını savunmaya adanan

bir hayattan alınan ilham, Nancy'nin abartılı bilezikleriyle yansıttığı ve onun African Tribal stiline öykünen desenler, sa-dece küçük detaylarda kendini gösteren 20'li yılların çağdaş ve modern uyarlaması, demi-couture dokunuşlar Burçe Bekrek'in Ilkbahar | Yaz 2014 sezonunda birleşen unsurlar.

AYHAN YETGİNTasarımcı, koleksiyonlarını yaratır-

ken farklı hikayelerden, yenilikçi perspektiflerden ve felsefeden ilham alıyor. Yetgin, kendi markasını avan-gard olarak tanımlıyor ve koleksiyon-larında couture’den esinlenen ve aynı zamanda günlük giyilebilecek kıyafet-ler tasarlıyor.Ayhan Yetgin, 2009 Elle Dergisi ve Lasalle International iş birliğinde dü-zenlenen moda tasarımı yarışmasın-da birincilik ödülü, 2009 İTHİB Kumaş Tasarımı Yarışması’nda üçüncülük ödülü kazanmış bir tasarımcı. Ayrıca Güney Amerika’nın en popüler moda bloglarından Viste la Calle, Yetgin’i 2011’in “en yetenekli 30 tasarımcısı” arasında göstermiştir.

ECE GÖZEN “GRAFEN ”Ece Gözen, SS14 koleksiyonu için ilhamını;

bilim adamlarının 2004 yılında keşfettiği geleceğin maddesi “grafen” den alıyor. Grafen'i oluş-turan atomların modüler yapısı esas alınarak oluştu-rulan geometrik detaylar, evrenin holografik renklerini sembolize eden likit desenlerle birleşiyor. Koleksiyonda temel renkler beyaz, siyah ve buz mavisi olsa da Ece Gözen'in sportif tasarımlarına sürpriz bir renk spektrumu enerji katıyor. Desenlerin ağırlıklı olarak kullanıldığı kolek-siyonda, aynı zamanda krep, saten, file ve örme kumaşların birbirleriyle olan kombinlerini görmek de mümkün. Feminen-liğini sportif görünümlerin ardına gizleyebilen, yeni stillere açık, cesur kadınlar için tasarlanan koleksiyonun tarzı "sport-couture’’ olarak tanımlanıyor.

İSTANBUL'DAMODARÜZGÂRIRÜZGÂRIRÜZGÂRI

İstanbul Fashion Incube merkezinin desteklediği genç moda tasarımcılarının birbirinden ilginç ve dikkat çekici koleksiyonlarıyla İstan-bul Fashion Week’te gerçekleştirdikleri sunumlarda, moda endüstrisinin gelecek vaat ettiğini kanıtladı. Genç tasarımcılara böylesine destek veren bu merkez ne yapar? İstanbul Fashion Incube; geleceğin moda tasarımcılarını destekleyen ilk moda girişimcilik merkezidir. Kendi markalarını kurmuş genç moda tasarımcılarını deneyimlerini güçlendirmesi, markalaşmalarını sağlanması ve iş plan-larının oluşturulması konularında desteklemektedir. Merkez; moda yönetimi, pazarlama ve halkla ilişkilerin yanı sıra finans ve üretim konularında da şu tasarımcılara danışmanlık vermektedir ve 15 Ocak 2013’te hayata geçirilmiş bir projedir. Türkiye moda endüstrisinde kilit rol oynayan İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) tarafından da desteklenmektedir.

Gençlerin Fashion Week Çıkarması

GÜNSELİ TÜRKAY“CESUR YENİ DÜNYA”"Cesur Yeni Dünya” isimli koleksiyonunun desenlerini tasarlayan grafik tasa-

rımcısı Berk Gül, kavramsal süreç ile tasarım sürecini ayrı tutmayan hatta düşünsel süreci işin merkezine koyan, işini düşünmek olarak tanımlayan bir tasa-rımcı. Aslında şu anda yaşadığımız şehir hayatı her şeyin düzenli ve idealize edil-diği bir modernleşme olarak görülse de aslında insan doğasına çok aykırı. Modern yaşamı doğaya saygı göstererek ve insanın özüne çok daha uygun olacak şekilde kurgulayabileceğimizi ve çeşitlendirebileceğimizi savunuyoruz. Koleksiyonumuzda doğa fotoğrafları ile mimari ve geometrik çizimler iç içe geçmiş şekilde kullanılarak, güçlü silüetlerde kendisini gösteriyor.

NİL KANDEMİR

2014 İlkbahar Yaz koleksiyonunda 1700'lü yılların botanik kitapla-

rındaki romantik çizimler ve el yazı-larından ilham alan Nil Kandemir'in koleksiyonunda pastel renkler hakim. Pilise detaylarının, transparanlığın öne çıktığı kolleksyonda ipek organ-zeler, şifonlar, kupra kumaşlar dikkat çekiyor. Ayrıca tasarımcının medikal dik durma korsesini stilize ettiği ve yeniden yorumladığı " Posturex by Nil Kandemir" duruş bozukluğu olan bayanlara günlük yaşamda rahatlıkla kullanabilecekleri şık bir aksesuar olarak karşımıza çıkıyor.

71

MAID IN LOVE“TUHAFLARIN GEMİSİ”Maid in Love S/S 14 yaz koleksiyonu “Tuhafların Gemisi”, garip yaratıkların uzun

bir günde, küçük bir gemide yaptıkları seyahati anlatıyor. Anormalliklerin nor-mal karşılandığı bu maceraya hepiniz davetlisiniz. Hedonizm’in hüküm sürdüğü bu gemide az çalışıp, çok eğlenip dilediğinizi yapabilirsiniz mesela bütün gün uyuyabi-lirsiniz ya da aynı noktaya saatlerce bakabilirsiniz. İçinize kapansanız bile kimse sizi rahatsız etmez ya da çıplak gezebilirsiniz Bireyselliğin dayanılmaz hafifliğini tecrübe edip, kendi garipliklerini keşfetmek isteyenlerin yolculuğudur. Hayatı kıyafetleriniz-den başlayarak değiştirin, devamı gelecektir... Pastel renkler üstüne garip yaratık-ların süslediği eşsiz baskılar, koton ağırlıklı hafif kumaşlarla bütün gün pijamayla dolaşma hissi veren rahat kesimlerin sizi götürdüğü yere gidin.

EMRE ERDEMOĞLU “PEE-WEEHERMAN”Emre Erdemoğlu yeni koleksiyonu-

nu hazırlarken Amerikalı komed-yen Paul Reubens tarafından yaratıl-mış hayali bir karakter olan Pee-Wee Herman’dan esinleniyor. Çocuksu ve eğlenceli bir karakter olan Pee-Wee Herman, tasarımcının hazırladığı 120 parçalık koleksiyon için esin kaynağı oluyor...Her sezon olduğu gibi bu se-zon da papyonların ön planda olduğu koleksiyonda dokuma kumaşlar, kısa paça pantolonlar, kruvaze ceketler dik-kat çekiyor.

TADASANA

TADASANA

76

Tadasana yani Dağ Pozu, ayaktaki temel duruşumuz. Dağı temsil eden bu poz; dağ gibi heybetli ve güçlü, yerinden sar-sılamaz, aynı bizim olmamız gerektiği gibi. Yoga’daki poz-

lara geçiş öncesi temel pozumuz. Basit gibi görünen ama altında çok detayı olan eşşiz bir duruştur Tadasana. Bizi ayakta tutan en önemli yerimiz ayaklarımız. Ayaklarımız yere sağlam bas-mazsa vücutta sorunlar olabileceğini biliyor muydunuz? Vücutta çeşitli ağrılara sebebiyet vereceğini sırt, bel ve bacaklar gibi? Tadasana pozunda vücüdun ağırlığı ayakların dört köşesine eşit dağılmalı, omurga dik, karın hafif içerde, omuzlar geride, göğüs kafesi açık ve bakışlar ileri doğru. Kollar güçlü ve ellerde par-

makların arası açık ve gergin. Tıpkı bir ağaç gibi ayaklarınızdan yere kök saldığınızı ha-yal edin. Öyle bir güç ile durulmalı ki herhan-gi bir şey sizi itmeye kalksa aynen dağ gibi yerinden oynatılamaz olmalısınız. Merkezini-zi bulmak için birkaç kez ileri geri sağ ve sola yavaşça salının ve böylece doğru duruş nok-tanızı bulacaksınız. Sakince nefes alıp verin, sessiz bir şekilde durun ve vücudunuzda hiç-bir kası oynatmayın. Ayaklarınızın yere kök saldığını ve başınızın tepesinden gökyüzüne dogru çekildiğinizi hayal edin. Düşüncelerden arınmaya çalışın ve sakince durun. Yeni baş-layanlar için önerim ilk duvarda denemeleri. Topuklar, kalça arkası, sırt ve omuz arkasını duvara yaslayın ancak baş duvara dayanma-yacak şekilde durun ve birkaç kez deneyin böylece merkezinizi daha kolay bulacaksınız.Tadasana Pozunun Yararları;

• farkındalığı arttırır• postür düzeltir• sırt ve abdominal kasları güçlendirir• baldır, diz ve ayak bileklerini güçlendirir.• sırt ağrısı, siyatik ve düz taban için terapütik etkisi vardır Yoga’yla kalın...

Özden Bölükbaşı

Sabahları kahvaltı öncesi bir greyfurtun yarısın kesip suyunu için. İçinde yağ yakım enzimi bulunduğundan vücutta şekerin ve nişastanın absorbe olmasını engeller ve yağ yakımını kolaylaştırır.

ZAYIFLAMA TÜYONUZbu ayki [email protected]

SİYAHBEYAZ ASALET

Elif Doğan, yeni koleksiyonu ile siyah ve be-yazın asaletini mücevhere yansıtıyor. Değişik

yorumları ile farklı tasarımlar üreten Elif Doğan ko-leksiyonunun en şık smoky shine koleksiyonunu değişikliği seven bayanların zevkine sunuyor…Smoky Shine’da yer alan modeller14 ayar rose

altıni beyaz ve siyah pırlantanın cazibesini sunuyor. Geometrik çizgilerden oluşan

koleksiyon, modern, minimal ve za-rifliği bir arada sunmakta.

Onur Karakaş, deyim yerindeyse “On parmağında on marifet” dediğimiz insanlardan… Anne kimliğinin yanı sıra iş ve hobilerini başarıyla, son sürat sürdürüyor.

SON SÜRATVOIR YAŞAM

78

Onur Hanım öncelikle biraz sizden bahsedelim. Neler yapıyosunuz, han-gi meslekle uğraşıyorsunuz?Karakaş Atlantis Yönetim Kurulu Baş-kanı Kamil Karakaş’la evliyim. Yaşar ve Ahmet adında iki oğlum var. Eşim Kamil Karakaş’la beraber ben de Karakaş Atlan-tis bünyesinde Reklam ve Marka Müdürü olarak görev yapmaktayım. Amatör olarak fotoğraf çekiyorum, kitap okuyorum ve bazen de yazarım. Onun haricinde bir de gördüğünüz gibi en büyük hobim olan oto-mobil sporları ve otomobiller…

Nasıl merak sardınız yarışlara?Eğitmenim Taner Şengezener ve eşim Kamil Karakaş, yıllar öncesine dayanan arkadaşlıkları ve dostlukları var. Yarış ha-ricinde de görüşüyoruz. Taner Bey’in eşi Oya Şengezener hem arkadaşım hem de en büyük destekçim aslında. Biz nişanlıy-ken gezmeye değil, yarış izlemeye gider-dik. Çok keyif alırdık; özellikle de eşim… Zaten pistlere de ilk eşim çıktı. Yarışlara katıldı. Tırmanma yarışları ve pist yarışla-rında üst üste birinciliklerle hızlı bir giriş yaptı Ralli dünyasına. Ben izleyici olarak katılıyordum oğullarımla beraber. Malum erkek çocukları bayılırlar izlemeye. Ben fotoğraf çekiyordum, çocuklar go-kart’a biniyorlar. Her şey hafta sonu başladı… Eşim Kamil Karakaş’ın bendeki cevheri ilk fark eden kişi olduğunu düşünüyorum. İlk başlarda ben pek sıcak bakmadım. Hayatım boyunca hiç vitesli araba kullan-madığım için çok zor geliyordu. Eşim çok destek oldu. Aynı zamanda ısrarcı idi. Şim-di ona ne kadar teşekkür etsem az. Eğit-menin Taner Şengezener ise 9 Türkiye Şampiyonluğu yurt içi ve yurt dışı birçok başarıya imza atmış bir pilot. Yani benim için ondan ders almak bulunmaz bir fırsat-tı. Loft Oil T-Max’de oldukça başarılı bir takım. Bütün bunlar bana güven verdi ve cesaretlendirdi.

Peki ne kadar zamandır uğraşıyorsu-nuz?Temmuz ayından beri pistlerdeyim.Hemen hemen 3-4 ay oldu. Artık bu sezon yarışlar bitti. Seneye nasipse iyi dereceler için, kı-şın hazırlık yapmayı düşünüyorum.

Böyle bir işe gönül verenlerin eği-tim anlamında ne kadar bir süreçten geçmesi gerekiyor? Nerelerde eğitim alınabilir?Bu işin okulları var. Hadi geldim piste, dönelim değil… Teorik ve pratik olarak ders alıyorsunuz. Önce bayraklar anlatılı-yor, pist kuralları, apex nedir, doğru çizgi nedir… Daha sonra eğitmeninizle bera-ber piste çıkıyorsunuz ve pratik yapmaya başlıyorsunuz. Eğitim, her konuda olduğu

HAYAT

gibi bu konuda da çok önemli. Çok kolay bir spor değil açıkçası. Mesela bu sene kış kupasının ilk ayağına katıldım ve 17 araç birden start aldık. Ciddi tehlikeler olabilir. Can güvenliği açısından bir sıkıntı yok. Ama yine de tatsızlıklar yaşanabilir. Bu du-rumdan dolayı bu işi profesyonelce yapan birilerinden ders almalarını tavsiye ediyo-rum. Bir de takım ruhu işin içine girince daha keyifli bir hale geliyor.

Hazır takımınızdan bahsetmişken kaç kişilik bir ekip?Takımımızın adı Loftoil T-Max… Takım direktörümüz ve aynı zamanda kurucu-muz Taner Şengezener. Bu sezon yarışlara 8 erkek 1 bayan pilot olarak katıldık. Eşim Kamil Karakaş da aynı takımda 4’ncü ka-tegoride (süper grup) yarışıyor. Genel anlamda neşeli, uyumlu bir takımız; ger-çekten seviyorum takımımı ve bir parçası olmayı.

Peki araçta tek kişi mi yoksa takım olarak mı yarışılıyor?Yarışlarda tek başınayız. Yarış öncesi res-mi antrenmanlarda da tek başına çıkıyo-ruz. Ancak her yarış öncesi eğitmenimle beraber çıkıyorum ve bol antrenman ya-pıyorum. Ayrıca katıldığımız yarışlarda edindiğimiz dereceler takım puanımıza da yansıyor.

Bildiğimiz kadarıyla yarışlarda kupa da aldınz. Bahseder misiniz?İlk kupam; Ankara Kazan tırmanmada 3’ncülük, Bayanlar kategorisinde 1’ncilik. İstanbul Park T.P.Ş 4’ncü ve 5’nci ayak-larda yine bayanlar kategorisinde 1’ncilik. Kış kupası 1’nci ayak ve İzmir Park T.P.Ş. 6’ncı ayak yarışlarının bayanlar kategori-sinde 1’ncilik. Karşıyaka tırmanma dizel grupta 2’ncilik, bayanlar kategorisinde 2’ncilik ve best time…

En iyi zamanlama neydi?Gururla söyleyebilirim: 2.57 saniye yaptım.

Bu uğraşın size getirisi oldu mu?Tabi ki pek çok faydası oluyor. Öncelikle anne olduğum için çok daha fazla şeyi aynı anda düşünmek zorunda kalıyorum. Çoğu zaman bu da gün içinde dikkatimin ve kon-santrasyonumun daha çabuk dağılmasına sebep oluyor. Aynı zamanda hiperaktif bir yapım da var. Bu durumda çok çabuk da-ğılabiliyorum. Ama yarışlardan sonra kon-santrasyon konusundaki problemim ciddi anlamda azaldı diyebilirim. Ani ve doğru karar verebilme yetim geliştikçe, hem işte hem günlük hayatımda daha çabuk çözüm üretir hale geldim. Ayrıca ailece çok keyif aldığımız bir hobimizin olması da bana ve

aileme olumlu yansıyor. Trafikte hızlı araba kullanmayı çok severdik. Özellikle eşim… Ama artık adrenalin ihtiyacı hissetmiyo-ruz. Hem trafikte hem de çocuklar konu-sunda daha kuralcı bir yapıya sahip olduk. Bu da çocukların disiplini konusunda artısı oldu. Bir de açıkçası yarış otomobilindeki güvenlik önlemlerini gördükçe, trafik te-röründen daha da korkar oldum.

Kamil Bey’in yarışları hakkında da bilgi verir misiniz?Eşim Opel Corsa aracıyla 4’ncü kategori… Yani süper grupta yarışıyor; gerçekten çok yetenekli ve disiplinli. Eşim bir çok yarışa katıldı. Onun çok kupası var. Tırmanmalar, time trial’lerde özellikle… Hepsi de ya 1’ncilik ya 2’ncilik. Dediğim gibi o çok iyi bu konuda. Bence 2014’te Türkiye Şampi-yonluğunu zorlayacak. Ayrıca eşimin mo-tosiklet tutkusu da var. Yazın, özellikle Cu-martesi günleri işe bile motorla gidiyoruz. Sanırım hız genlerimizde var.

Çocuklarınızın da bu işi yapması söz konusu mu?Büyük oğlum Yaşar, tam bir go-kart deli-

79

si. Her yarıştan sonra go-kart yapıyor ve ben de destekliyorum. Hem büyük oğ-lumun hem küçük oğlumun mutlaka bu sporla ilgilenmelerini isterim. Ama hobi olarak, ama profesyonel anlamda. Erkek çocuklarının araba merakı malum zaten ve trafik terörünü de göze alırsak, Allah korusun çok korkuyorum. Çünkü illa bir hız tutkuları oluyor gençlerin. Onu frenle-mek adına pistlere yönelmelerini isterim. Gelsinler, son derece güvenli bir ortamda profesyonel insanlarla atsınlar tüm enerji-lerini, diye düşünüyorum.

İleride sizi süper grupta görecek mi-yiz?Belki daha sonra olabilir ama şu an hala eğitimi tamamlamış sayılmam ve süper grup gerçekten zor bir kategori. İlerleyen zamanlarda inşaallah olur. Ben bu sporu bırakmayı düşünmüyorum; zaten artık bı-rakamam da…

Aracınızın teknik özellikleri nelerdir?Aracım volkswagen Polo Cup 1.9 TDI 165 hp 300 Nm tork pist aracı. Yolunuz açık olsun Onur Hanım…

mekteyim. Aynı zamanda İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Öğretim Görevlisi Elanur Güner ile kurduğumuz ve sanatsal eğitim merkezimiz olan “Akademi Atölye”de, sektöre yeni tasarımcılar kazandırmak-tayız.

Tasarımcının hangi alanda olursa olsun gelişmeye ve gör-sel anlamda beslenmeye ihtiyacı vardır. Bu anlamda neler yapıyorsunuz?Her sektörde olduğu gibi tasarım sektöründe kendinizi geliştir-mek istiyorsanız, fazla mesai bu işin en büyük sırrı diyebilirim. Daha fazla çizim, daha fazla üç boyut, istenilen ürünü kağıtta anlatmanızı kolaylaştırır. Çünkü o an siz susarsınız ve kağıttaki çiziminiz konuşur.

80

Takı ile olan serüveniniz nasıl başladı?1984 Sivas doğumluyum. Ortaokul ve lise dönemim çok farklı şehirlerde hatta ülkelerde geçti. Ortaokulu Amerika’da, lise dö-nemimin bir kısmını da Balıkesir’de tamamladım. Üniversite-de seçtiğim bölümle takı tasarımcısı olmanın ilk adımını attım. Muğla Üniversitesi Milas Sıtkı Koçman Meslek Yüksek oku-lunda Takı Tasarımı ve Süs Taşları Bölümü okuyarak ön lisans eğitimimi tamamladım. Mersin Üniversitesi’ne dikey geçiş ya-parak, Takı Teknolojisi ve Tasarımı Yüksek Okulu’nda lisans eğitimimi tamamladıktan sonra, İstanbul Aydın Üniversitesi İşletme Yönetimi Bölümü’nde yüksek lisans yaparak istediğim seviyeye geldiğimi düşünerek, hayalim olan tasarım ofisimi fa-aliyete geçirdim. Şu an Kuyumcukent Wedding World AVM’de, Hasret Çınar markasıyla birçok firmaya tasarım desteği ver-

basrolEğitimini layığıyla tamamlayan ve kendi ofisinde tasarım hizmeti veren Hasret Çınar,

aynı zamanda Akademi Atölye ile deneyimlerini yeni nesile aktarıyor.

Takı,

Oyuncusudur!

Çalıştığımız sektör çok geniş bir kitleye hitap ettiği için, tüke-tim diğer sektörlere oranla daha hızlı oluyor. Son yıllarda dizi ve filmlerde kullanılan takıların kişiler tarafından tercih edil-mesi, farklı kıyafetlere göre uygun takıların seçilmesi, kişilerin kendilerini anlatan takılara yoğunlaşmasıyla birlikte biz de çok yönlü bir takip aşamasına giriyoruz.Ben öncelikle modayı takip etmekle başlıyorum kendimi ge-liştirmeye ve beslemeye... Çünkü kullandığımız mücevher ve aksesuarlar gün içinde görünüşümüzün bir parçasını tamamlı-yormuş gibi görünse de hepimiz için birer başrol oyuncusudur. Bu yüzden modayla doğru orantılı olduğunu düşündüğüm mü-cevherleri tasarlarken, o yıla özgün renkler, uygun çizgilerle ve en önemlisi bize kendimizi her zaman özel hissettirecek detayları vurgulamaya özen gösteriyorum.

Her tasarımcının bir kimliği olduğunu düşünüyorum. Özel-likle resim sanatına bakıldığında bu daha net ortaya çıkıyor. Peki sizin eserlerinizin belirgin bir tarzı ya da ayrıştırıcı bir özelliği var mı?Kesinlikle beni farklı kılan bir tarzım olduğunu düşünüyorum. Bir bütün olarak bakıldığında tasarımlarım şık, gösterişli, er-gonomik, modayı takip eden ve en önemlisi mücevher tadında olmasıdır. Değerli madenden yapılan her takının mücevher tadında olma-sı gerektiğini her defasında vurgulayanlardanım. Mücevher bir kadına kendini her zaman özel hissettirebilecek ve onu her za-man ön planda tutabilecek bir unsurdur. İster 14 ayardan yapı-lan bir takı olsun, isterse 22 ayar… Bence her takının kendine özgü bir mücevher havası olmalıdır. Benim çizgilerimde, tasa-rımlarımda bu havayı her zaman bulabilirsiniz.

Kişiye özel tasarımlar yapıyor musunuz? Özel müşterilerini-ze tasarım yaparken nelere dikkat ediyorsunuz?Bize ulaşan talepler doğrultusunda kişiye özel çalışmalar yapı-yoruz. Kişiye özel çalışmak bir tasarımcı için ayrı bir keyiftir. Çünkü tasarladığımız üründen sonra müşteri memnuniyetinin dönüşü daha hızlı ve birebir gerçekleşiyor. Biz de müşterileri-mizin beklentilerini tam anlamıyla karşıladığımızda, en az on-lar kadar mutlu oluyoruz. Kişiye özel tasarım yapmak, hayal dünyanızın kapılarını ardına kadar aralayabilmektir diyebilirim. Çünkü o dünya sizin değil karşınızdaki kişinindir. Onun gibi bakabilmek, hissedebilmek, düşünebilmek, fakat kendiniz gibi çizmektir.

Fuarlara ilginiz nasıl? Bu yıl gerçekleştirilecek olan fuarlara katılmayı düşünüyor musunuz?2004 yılından itibaren düzenlenen bütün mücevher fuarlarına ziyaretçi olarak katılma fırsatım oldu. Öğrencilik dönemlerinde yaptığım ziyaretler sektörü yakından tanımama çok yardımcı ol-duğunu söyleyebilirim. Kuyumculuk bölümlerinde okuyan her öğrencinin ve sektörde calışan herkesin bu fuarları yakından takip etmeleri gerektiğini düşünüyorum. Ekim 2011 ve Mart 2012 tarihlerinde gerçekleştirilen mücevher fuarlarına ziyaret-çi olarak değil ilk kez katılımcı firma olarak yer bulmanın heye-canını yaşadım. Konsept olarak hazırladığımız şov takıları farklı sunumlarıyla, katılımcıların ve firmaların ilgisini oldukça çekti. Mücevher fuarlarına el çizimiyle katılan ilk tasarımcı olmanın keyfini yaşadım. 2014 Mart ayında düzenlenecek olan fuar için de hazırlıklara başladığımızı ve farklı sunumlarımızla yine bir ilke imza atacağımızı şimdiden belirtmek isterim.

81

82

MODERN VE ŞIK BİR AKŞAM

Türk yemek kültüründe bulunan klasik “Ocakbaşı” anlayışı, artık daha modernize bir hal almaya başladı. Son zamanlarda adını duyurmaya başlayan Ali Ocakbaşı da bunlardan biri. Şık bir ortamda, lezzetli yemeklerinizi yiyip, müthiş bir manzara eşliğinde güzel bir akşam geçirebileceğiniz bir mekân. Detayları İşletme Sahibi Okan Akkaş anlatıyor…

Sağlıkçıların kırmızı et ile ilgili tüm söylediklerine ne diyorsunuz?Kırmızı etlerle ilgili son derece dik-katliyiz. Bunun için kendi bünyemizde çalışan gıda mühendislerimizle gerekli denetimleri düzenli olarak yapıyoruz. Aynı zamanda çalıştığımız firmaların da tüm kalite belgelerinin olmasına dikkat ediyoruz ve kendi restaurant-larımızı nasıl denetliyorsak, tedarik-çilerimizi de düzenli olarak denetli-yoruz.

Mekân konseptinizin belirli bir özelliği var mı?Mekân konseptimizin çıkış nokta-sı, klasik ocakbaşı anlayışının mo-

dernize edilmiş halini hayata geçirmek. Ama tabi ki o klasik anlayıştaki samimiyeti kaybetmeden…

83

İlk olarak Ali Ocakbaşı’nı ve kendinizi anlatır mısınız?Marmara Üniversitesi iktisad mezunuyum ve 2007 yılında toplu yemek şirketi olarak kurduğumuz “Akkol” isimli şirke-timizi abimle birlikte yönetiyoruz. Toplu yemek sektöründe 2007 yılında 200 kişiye hizmet vererek basladık. Bugün 40 bin kişiye hizmet veren bir gıda grubu haline geldik. Restau-rant işletmeciliği çocukluğumuzdan beri hayalini kurduğumuz bir iş. Çünkü babamız Ali Akkaş, Kösebaşı restaurantlarının kurucu ortaklarından olduğu için, restaurant içinde büyüdük. Hayalimizi de yıllardır yaptığımız toplu yemek işine ek olarak 2013 yılında gerçekleştirdik.

Restaurantınıza gelen misafirlerinizi ne gibi lezzetler bek-liyor, spesiyalleriniz nelerdir?Yapmak istediğimiz iş, İstanbul’da ara sokaklarda bulunan eski tip ocakbaşılara daha modern bir sunumla hayat verebilmek. Gelen misafirlerimiz dana ve kuzu etlerinden yapılan klasik kebap çeşitlerini bulabilirler. Bizim kendimize has olan ve son derece iddialı olduğumuz Ali Kebap ve Ali usulü pirzolamız mevcut. Neden farklı bir isim değil de Ali Ocakbaşı?Ali ismini tercih etmemizin bir sebebi, herkes tarafından bili-nen ve dünyanın her yerinde kullanılan, kolay telaffuz edilen bir isim olması. Fakat bizim için asıl sebebi, babamızın adı ol-masıdır.

84

Sorumuzun en ideal cevabı her ikisi de olur sanırım. An-cak bunu sağlamak, cevabı vermek kadar kolay değil ne yazık ki…

Personelin eğitimli olması seçeneğini iki türde ele almak ge-rekiyor aslında. Alaylı ya da mektepli…Sektörümüzde alaylı eğitim almış kimseler, genellikle okul eğitimini erken bırakıp, Kapalıçarşı ya da başka bir semtte bulunan işletmelerde çırak olarak hayata atılıyorlar. İşletme İster üretsin, ister toptan ister perakende satsın fark etmiyor. Hangisinde yetişirse yetişsin eğitimli, işine hakim, çekirdek-ten yetişmiş dediğimiz kalifiye personel haline gelmiş oluyor-lar. Geçmişte bu tip personeller çok daha değerliydiler. Hala da değerliler. Ancak değişen ve gelişen teknoloji ve iş yapma yöntemleri bu arkadaşlarımızın değerlerini yavaş yavaş yi-tirmelerine neden oluyor. Çünkü, bu arkadaşlarımız eğitim-liler ama çoğunlukla eğitilebilir değiller. İşte alaylı eğitilmiş arkadaşlarımızın önümüzdeki dönemde yaşayacakları en büyük sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Çıraklık, kalfalık ve ustalık sistemi ile işyerlerinde çalışır-ken gerçekleştirilen mesleki eğitim, kendi dinamiklerinden dolayı, öğrettiği bilgileri kemikleşmiş bir yapı olarak ortaya koyarken, kişiyi yeniliklere kapalı bir hale getiriyor. Bunun sonucu; çok değerli bilgilere sahip olduğu halde, değişen iş yapma yöntemleri ile bu bilgilerini entegre edemeyen arka-daşlarımız işletmelerde çözümün değil sorunun parçası hali-ne gelmeye başlıyorlar. Diğer tarafta mektepli eğitim dediği-miz konu ise daha büyük problemlerle boğuşuyor. Birincisi sektörümüzün eğitimini veren çok az eğitim kurumu var. Bu yüzden zaten mektepli derken kastettiğimiz şey; bir yandan meslek hayatına alaylı olarak devam ederken, diğer yan-dan da çeşitli alanlarda lise ve üniversite eğitimine devam edenler ya da üniversite eğitimini bitirdikten sonra sektöre girip neredeyse çıraklıktan başlayıp aramıza karışanlar şek-linde oluşuyor. Bir de çok yüksek sayılarda olmasa da farklı sektörlerden transfer ettiğimiz ve meslek hayatına sil baştan başlattığımız arkadaşlar var. Bu grupta olan personeller de üniversite eğitiminin verdiği özellik sayesinde yeni bilgilere ve değişime her zaman açık halde bulunuyorlar. Mektepli dediğimiz personelin en büyük avantajı tüm yeni iş yapma yöntemlerine, kurumsal yapılanmalara uyum sağlayabiliyor olmalarıdır.Bugün ticaretimizi kurumsal yapılar altında yapma zorun-luluğumuz kesinleşmiş olduğuna göre; eğitilebilir personel önümüzdeki dönemde en çok ihtiyaç duyacağımız yapı ola-rak görünüyor.Eğitimli ve eğitilebilir personel ihtiyacımız en büyük prob-lemlerimizdendir. Bu yüzden hem halen birlikte çalıştığımız, hem de bundan sonra aramıza yeni katılacak olanlar için büyük bir sektörel plan oluşturup, tüm çalışma arkadaşla-rımızın, hem eğitimli hem de eğitilebilir olmasını sağlamak iş planlarımızda birinci sıraya yazmamız gereken konu gibi görünüyor.

Kazım ŞAHİNFD Group Yönetim Kurulu Başkanı

Fulya Terim ve Fatih Terim’in destekle-riyle 2013 yılı, Şubat

ayında Wow Hotel’de ger-çekleştirdiğimiz gecemi-ze katılarak 1000 akülü tekerlekli sandalye ba-ğışlayan, böylece engelli vatandaşların hareket öz-gürlüklerine kavuşmala-rında önemli bir sosyal sorumluluk örneği gösteren değerli sanat-çımız Ebru Gündeş ve değerli eşi Reza Zarrab engellilere bayram hediyesi olarak 100 akülü tekerlekli sandalye verdi. 24 Eylül 2013 tarihinde Türkiye genelinde gerçekleştirilen dağı-tımla, Adana, Adıyaman, Afyon, Ankara, Artvin, Balıkesir, Bartın, Batman, Bolu, Bursa, Çanakkale, Diyarbakır, Eskişehir, Giresun. Hakkari, Hatay, Kahramanmaraş, Karaman, Kastamonu, Kırıkka-le, Kocaeli, Mardin, Mersin, Niğde, Ordu, Osmaniye, Rize, Sam-sun, Sinop, Sivas, Şanlıurfa, Şırnak, Tunceli, Uşak, Van, Yozgat ve Zonguldak olmak üzere 37 ilimizde yaşayan 100 engelli arkadaşı-mız daha akülü tekerlekli sandalyelerine kavuşarak, eğitim, istih-dam, sosyal yaşama katılım gibi konularda özgürce hareket etme olanağına kavuştular. Yapılan bu teslimatlar sonunda akülü teker-lekli sandalyelerine kavuşan engelli sayısı da 5650 adede ulaştı.Yapmış olduğu başarılı çalışmalarla olduğu kadar sosyal sorum-luluk alanında gerçekleştirdiği çalışmalarla da adından söz etti-ren değerli sanatçımız Ebru Gündeş ve değerli eşi Reza Zarrab’a Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği olarak yürekten teşekkür ederiz. Ebru Gündeş gibi duyarlı sanatçılarımızın çoğalması en büyük dileğimizdir.

100 Engelliye Bayram Hediyesi

Değerli sanatçımız Ebru Gündeş ve değerli eşi Reza Zarrab, daha önce verdikleri 1000 akülü tekerlekli sandalye sözünü yerine getirmeye devam ediyorlar. Ramazan bayramında 100 engelli vatandaşımızın daha yüzünü güldüren akülü tekerlekli sandalye teslimatımız, Türkiye genelinde 37 ilde gerçekleşti.Eğitimli Personel Mi,

Eğitilebilir Personel Mi?

Connecting Global Competence

ŞUBAT 14 – 17, 2014MESSE MÜNCHEN INTERNATIONAL

INHORGENTA.COMINHORGENTA-BLOG.COM

İRTİBAT: AGORA TURIzM vE TICARET LTd. S TI., TEL. 0212 241 81 71, [email protected]

MÜCEVHERAT, SAAT, YAŞAM TARZI

INH14_Image_225x290_TUR.indd 1 18.10.13 10:12

Connecting Global Competence

ŞUBAT 14 – 17, 2014MESSE MÜNCHEN INTERNATIONAL

INHORGENTA.COMINHORGENTA-BLOG.COM

İRTİBAT: AGORA TURIzM vE TICARET LTd. S TI., TEL. 0212 241 81 71, [email protected]

MÜCEVHERAT, SAAT, YAŞAM TARZI

INH14_Image_225x290_TUR.indd 1 18.10.13 10:12

86

Dr. Mustafa TURHANOkan Üniversitesi Uluslararası Ticaret Bölümü

ALTIN İÇİN ALIM ZAMANI MIDIR?

Ocak 2013’de altının Ons’u 1.673,54 US Dolardan Ekim 2013’de 1.317,23 US Dolara gerilemiş, Ocak-Ekim 2013 döneminde or-talama 1.427,69 US Dolar olmuştur. 2012 yılının Ekim ayında

Türkiye 3.702 kg olan altın ithalatı, 2013’ün Ekim’inde 5 kat artmış 15.979 kg’ın üzerine çıkmıştır. 2012 yılında toplam 120.8 ton iken 2013 yılı toplamında muhtemelen 250 tonun üzerinde altın ithala-tı olacaktır. Dünya altın fiyatlarının düşüşü Türkiye’ye altın girişini hızlandırmıştır. Önümüzdeki günlerde altının ons fiyatının ne olacağı birçok faktöre bağlı olarak seyir takip edecektir.Altındaki düşüş ve yükselişlerin en önemli belirleyicisi ABD ve AB ül-kelerinin ekonomilerinde durgunluğun toparlanmaya dönüşü olacak-tır. Eğer gelişmiş ülke ekonomileri yüzde 4.5’un üzerinde büyürse altın piyasalarındaki negatif gelişmeler pozitife dönüşecektir. Tabii burada en önemli etken enflasyon oranlarının yüzde 3.7 civarında kalması ve işsizliğin azalmasıdır. Eğer gelişmiş ülkelerde işsizlik sorun olmaya devam ederse altın fi-yatlarındaki düşüşlerin kırılacağını ve altın fiyatlarının artacağını beklememek gerekir. Mesela ABD’nin bütçe genişleme talepleri ve borç limitlerini yükseltme isteği tekrarlanır halde devam eder de bir gün sü-rekliliğe ( her dönemde artış talebi) devamlılığa dönerse yeni Küresel kriz başlar. Kısacası 1976’dan beri tekrarlanan borç tavanı artış istek-leri sadece ABD’nin değil, AB’nin ve gelişmekte olan ülkeler için mali politikaların karışması demek olacaktır.Bu arada şunu da belirtmekte fayda vardır. Gelişmiş ülkelerin ekono-mik büyümeleri 1980 öncesinde olduğu gibi yeni pazar arayışlarını getirip gelişmekte olan ülkeler için iç ve dış borç arayışlarını hızlandı-rabilir ki, bu ise sosyal ve toplumsal huzursuzlukların da tetikleyicisi olur. Bu sebeple ABD’nin sağlık, eğitim sosyal güvenlik gibi düşünce-lerle yeni mali düzenlemeler yapması, para politikalarında genişleme istekleri, faiz artışlarının gündeme getirilmesi gelişmekte olan ülkeler için zaten reel yatırımların azalmasını getirecektir. AB ülkelerinde henüz güçlü bir iç talep oluşmamış, bankacılık sektö-rünün aktifleri güçlendirilmemiştir. Borç yapılarının yüksek seyri ve GSYH içerisindeki paylarının büyüme eğilimin devam etmesi de geliş-miş ülkelerden çok gelişmekte olan ülkeler için sorun teşkil etmektedir. Gerçi Ekonomi Bakanımız Sayın Zafer Çağlayan, “AB pazarında can-lanma artıyor, bölgeye ihracatımız artacak” reel ekonomi için temenni olarak kabul edilmelidir. Türkiye için en önemli kaynak reel yatırım-lara bilhassa yatırım malı üreten sanayilere yönelmek olmalıdır. Bu arada uzak çevreden gelen olumlu sinyaller umut taşımak için yeterli olmasa da beklentilerdeki karamsarlığı dağıtmalıdır. Mesela Japonya az da olsa büyüme trendini yüzde 2 seviyesine çıkarabilecek gibi gö-zükmekte, Çin ve Hindistan ekonomileri yavaş da olsa tekrar büyüme oranlarını arttırabilecektir. Yakın çevreden gelen en olumlu sinyal Al-manya’nın dış ticaret fazlasını arttırarak devam ettireceği yönündedir. Uluslararası gelişmeler yanında 2014 yılı Türkiye ekonomisinde makro beklentiler iyimserdir. GSYH yüzde 4.0 oranında büyüyeceği ve 2013’de GSYH içerisinde sanayinin yüzde 2.3 olan payının 2014’de yüzde 4.4’e çıkabileceği, hizmetler sektörünün ise yüzde 4.5’den 2014’de 4.1’e çekileceği kabul edilmektedir. Eğer 2014 yılı ekonomik hedeflerinin tutturulması gerçekleşirse 2013 yılında kişi başına 10.818 dolar olan gelir 2014’de 11.277 dolara çıkarılabilirse altın ithalatının da artışı sürecektir.

Son dönemde; sürekli yeni mo-

del taleplerinin artması sonucunda birçok üretici,

tasarım çalışmalarında vites yükseltiyor. Ülkemizin önde

gelen mücevher takı üreticile-rinden NEV Mücevherat; özellikle

bu yıl yepyeni modellerini müşteri-lerinin beğenisine sunarak bu taleplere

etkin bir şekilde cevap vermiş oldu. Birkaç yıldır şimdiye kadar görülmedik bir yenilik beklentisinin kuyumcularda oluştuğunu ve üreticilere sürekli “Yeni ne var?” sorusunun sorulduğunu kaydeden Nev Mücevhe-rat Firma ortağı Kerim Şilazi; “Biz de bu yıl yenilik bekleyen, yeni ne var diyenlere ‘Nev Var’ diyoruz. 2013 yılının 10 aylık pe-riyodunda 200’ün üstünde yeni modelimizi müşterilerimizin beğenisine sunduk” dedi.

YeniNe Var?

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN!

HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

[email protected] / 0 505 473 473 1

Eğitim Süreci Nasıl İşler?

Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler.

Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar.

• Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler.• Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir.• Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir.

Ayşe Örnek, /CJR

Mücevher Satış Temsilcisi

HRD_ilan_215x285.indd 1 19.03.2013 01:21

HRD ANTWERP TEMEL MÜCEVHER SATIŞ EĞİTİMİ İLE MÜŞTERİLERİNİZİN KARAR VERME SÜRESİNİ KISALTIN!

HRD Antwerp Temel Mücevher Satış Eğitimi, perakende satış temsilcileri ve bu alanda kariyer hedefleyen profesyonellere yöneliktir. HRD Antwerp tarafından özel olarak geliştirilen HRD Antwerp Satış Modeli ile katılımcılar, satış sürecine hakimiyet kazanır ve otokontrol edinirler. Teknik pırlanta bilgisini ve bu bilgiyi satışta müşteri odaklı olarak satış faydasına çevirmeyi öğrenen katılımcılar müşterinin karar verme süresini kısaltacak bilgi ve beceri düzeyine ulaşırlar ve satış başarısı arttırılır.

Çünkü satın alma kararı müşteriye bırakılmayacak kadar değerlidir.

[email protected] / 0 505 473 473 1

Eğitim Süreci Nasıl İşler?

Eğitim öncesinde teorik ve pratik test uygulanır. Yapılan bu testlerin sonucunda kişiye özel rehberlik hizmeti verilir. Eğitim süresince katılımcılar gerçek bir perakende mücevher mağazası olarak döşenmiş HRD Antwerp Satış Labortuarı'nda rol çalışmaları gerçekleştirerek sıcak satışı HRD Antwerp Satış modeli'ne göre deneyimlerler.

Gerçek deneyimlerden beslenerek hazırlanmış videolarla hayal kurma zorunluluğundan kurtularak, profesyonel bir eğitmen eşliğinde teorik bilgiyi özümserler. Bu sayede satış aşamalarına müşteri odaklı bir bakış açısıyla hakimiyet kazanılır. Eğitim sonunda yapılan pratik ve teorik test ile ilerleme kayıt altına alınır ve nihai başarı sonucu ortaya konur. Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, uluslar arası geçerli HRD Antwerp Mücevher Satış Eğitimi Sertifikası almaya hak kazanırlar.

• Eğitimi başarı ile tamamlayan katılımcılar, %50'ye varan KOSGEB desteklerinden faydalanabilirler.• Eğitim ücreti 500 EUR+KDV'dir.• Katılımcılara talep üzerine 3 ay sonra gizli müşteri hizmeti de verilmektedir.

Ayşe Örnek, /CJR

Mücevher Satış Temsilcisi

HRD_ilan_215x285.indd 1 19.03.2013 01:21

88

Her gün yaklaşık 20.000 kişinin ziyaret ettiği, Ortadoğu’nun en büyük enteg-re altın ve mücevher üretim ve ticaret

merkezi olan Kuyumcukent, özellikle yaban-cı ziyaretçilerin de dikkatini çekti. Kompleks ve kiralama koşulları hakkında detaylı bilgiler alan ziyaretçiler Türkiye pazarlarını Kuyum-cukent içerisinden yürütmenin kendileri için çok avantajlı olacağı görüşünü paylaştılar. Ku-

yumcukent standı aynı zamanda kuyumculuk sektörünün önde gelenleri tarafından da zi-yaret edildi. KİAŞ bu doğrultuda sürdürdüğü çalışmalara hız vermek için UBM Rotaforte ile

Tanıtım Çalışmaları Hız Kazandı03-06 Ekim 2013 tarihleri arasında yapılan İstanbul Jewelery Show’da iki hol arasında yak-laşık 50’şer m2’lik iki stant ile fuara katılan KİAŞ, Kuyumcukent’in tanıtımı konusunda oldukça olumlu tepkiler aldı ve gösterilen ilgiden memnun kaldı.

tasarladığı, Kuyumcukent’in tanıtımı için çok büyük bir adım olacak ve ilk defa uygulana-cak projenin çalışmalarını da sonuçlandırdı. 20-23 Mart 2014 tarihleri arasında gerçekle-şecek olan İstanbul Jewelry Show’da toplam 300 metrekarelik bir Kuyumcukent Pavilyonu kurulacak. Orta ölçekli firmalara büyük avan-tajlar sunacak olan Kuyumcukent Pavilyonu 6 metrekarelik 47 adet stanttan oluşacak,

ayrıca bünyesinde KİAŞ’a ait bir alan buluna-cak. Hem Kuyumcukent’in gücünden hem de yapılan anlaşmadaki büyük indirim oranların-dan faydalanacak olan Kuyumcukent firmaları Ekim ayında gerçekleştirilen fuarda ön rezer-vasyonlara başladılar. Talepler her geçen gün artıyor, imalatçı firmalar bu gelişmeden çok memnunlar.

Tüm Türkiye’de, yaklaşık 60 şehir ve il-çedeki kuyumcu oda ve dernekleriyle birlikte, 3000’den fazla kişiye pırlanta ve

renkli mücevher taşları eğitimleri veren Har-mony Akademi ile KİAŞ’ın yaptığı işbirliğinin ardından, Kuyumcukent’te eğitimler başlıyor. Kuyumcukent İşletme A.Ş Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve Genel Müdürü Selami Tütün-cüoğlu ve Harmony Yönetim Kurulu Başkanı Fazıl Özen arasında imzalanan protokol sonu-cunda mücevher taşları konusundaki eğitim-lerin Kuyumcukent’te yapılması konusunda anlaşmaya varıldı.Teorik bilginin yanında, her kuyumcunun bilmesi gereken pratik bilgilerin de verildiği eğitimler ile Harmony Akademi, katılımcı an-ketlerinde yüzde 98’e varan memnuniyet ce-vapları ile yoğun ilgi kaynağı oluyor. Harmony eğitimlerini böylesine farklı kılan özelliklerin en başında geleni ise, pırlantaya özellikleri açı-sından en fazla benzeyen mozanit taşını test etmek. Sadece sekiz saniye süren ve hiçbir

gemolojik aletin kullanılmadığı bu test, yüzde 100 oranında da güvenilir bir yöntem. Seminer, önümüzdeki günlerde KİAŞ’ın des-teğiyle Kuyumcukent’te, Harmony Yönetim Kurulu Başkanı Fazıl Özen’in sunumuyla “Dünyada ve Türkiye’de Elmas ve Pırlanta” başlığı altında düzenlenecek. Daha önce Tür-kiye’nin neredeyse tamamında düzenlenmiş olan, kuyumcuların büyük ilgi ve katılım gös-terdiği bu ücretsiz seminerde, mücevher taş-ları konusunda pek çok pratik ve teorik bilgiler verilerek, bugüne kadar bilinen yanlış bilgilerin düzeltilmesi hedefleniyor.Pırlantanın çok kısa bir dönemde çok hızlı bir yükselişle piyasada yaygınlaşması, onun yete-rince tanınmadan piyasaya girmesine yol aç-tığını belirten Fazıl Özen, bu konuda yaşanan veya yaşanabilecek olan problemlerin ancak eğitimle giderilebileceğine değiniyor. Ayrıca Harmony Yönetim Kurulu Başkanı Fazıl Özen, katılımcılara KİAŞ ve Harmony işbirliğinde ve-rilecek diplomaların öneminin de altını çizdi.

Sektörün Gelişimine Katkı

KİAŞ ve Harmony Akademi İşbirliğiyle Kuyumcukent’te Renkli Mücevher Taşları Eğitimi Başlıyor…

Evlilik ve altın alışverişinin vazgeçilmez adresi Wedding World AVM, şimdi değişen yüzü ile

herkese rengarenk bir alışveriş dünyası vadediyor. Gelin ve damat adaylarına oldukça geniş

bir ürün yelpazesi sunan Wedding World AVM, avantajlı fiyatları ve sürpriz kampanyaları ile

Türkiye’nin ilk ve tek evlilik alışverişi merkezi olmaya devam ediyor.

Şimdi siz de Wedding World AVM’ye gelin;

evlilik alışverişinizi en avantajlı fırsatlar ile tamamlayın!

Wedding World AVM şimdi daha canlı, daha ışıltılı!

EVLİLİK VE ALTIN ALIŞVERİŞ MERKEZİ

weddingworld.com.tr0850 200 22 20

90

Şarap rengi ruj ile çarpıcı bir görünüm2013-2014 sonbahar&kış makyaj moda-sının olmazsa olmazları arasında yoğun, kırmızı şarap renginde dudaklar yer alı-yor. Makyajı biraz daha derinleştirmek için göz kapaklarında yumuşak tonlarda bej farlar kullanılıyor ve kaşları belirgin-leştirmek uygun renklerde kalem ya da far tercih ediliyor. Makyajı tamamlamak için şakaklara yüzün hatlarını belirlemek amacıyla gül rengi allık sürülüyor.

Nasıl uygulanırGöz kapağınızın üst kısmına ve dış köşe-nin alt kısmına altın renkli far uygulamak için parmak ucunuzu kullanın. Kirpikleri-nizi kıvırın ve siyah maskara sürün. Kaş-larınızı kısa, seri hareketlerle doldurup doğal bir görünüm elde edin. Dudaklara cazibeli bir görünüm vermek için kırmızı parlatıcı ile tamamlayın.

Neler kullanılırColor Tattoo 24 saat kalıcı farın Eternal Gold tonu, Rocket Maskara, Eye Studio Master Shape Kaş Kalemi, Dream Touch Allık 04 Pink

Pırıltılı - parlak olan modaBilinen tüm şarkılar parıltıların ve altının mutluluğu satın alamayacağı konusunda bizi uyarsa da, altın tonlarının podyumla-ra cazibe kattığı bir gerçektir. Bu sezon altın tonlarındaki uygulamalar sık sık ter-cih edilirken; pırıltılı göz kapakları, par-lak dudaklar, çiğ düşmüş hissi veren bir cilt öne çıkan uygulamalar arasında yer alıyor. Aynı zamanda biraz daha sıcak bir görüntü elde etmek için ise bronz allıklar yılın vazgeçilmezleri arasında bulunuyor.

Nasıl uygulanır Işıltılı bir görünüm için öncelikle BB Krem ile pürüzsüz bir cilt görünümü elde edin. Daha sonra göz kapaklarına Color Tatoo ile ışıltı verin ve bronz bir allık ile cildinizi renklendirin.

Neler kullanılırBB Krem, Eye Studio Color Tattoo 24 saat kalıcı farın Eternal Gold tonu, Roc-ket Maskara, Affinitone Pudra

Muhteşem Griler

Gri farklı kullanımları olan günlük bir ton olabilir, fakat bu sezon bu renk daha önce podyumlardan görülmemiş bir yana sa-hip… Grili bir kadın punk bir hava yaratır ama aynı zamanda cesaretlidir de…

Nasıl uygulanırFondöten ile mükemmel bir tuval oluştu-run. Kirpik çizgisine göz kapaklarınızın ortasına doğru gri eyeliner ile kalın çizgi-ler çekin; sonra da parmağınızla ovuştu-rup yayın. Rengin bir kısmını silerek bu mükemmellikten uzak etkiyi elde edebi-lirsiniz. Gözlerinizin iç köşelerine siyah eyeliner çekin ve son olarak kirpiklerini-ze siyah maskara sürün. Dudaklara bordo ruj sürün ve fazlalığı bir kağıt mendille alın. İşte size “tamamlanmamış” bir gö-rünüş.

Neler kullanılırAffinitone 24HR Fondöten, Eye Studio Lasting Drama Gel-Liner, One By One Satin Black Maskara, Color Sensational Ruj

Sonbahar & Kış Makyaj Trendleri Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul presented by American Express, önümüzdeki dönem makyaj modasına da ışık tutuyor. İlhamını modadan alan makyaj trendleri, bu yıl da Maybelline New York’un çarpıcı renklerdeki ürünleri ile ışık saçmanıza yardımcı olacak… Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul presented by American Express’in resmi makyaj sponsoru Maybelline New York, make-up artisti Alp Kavaşoğlu ile birlikte önümüzdeki sonbahar&kış sezonunun makyaj trendlerini belirledi, podyumların güzellik sırlarını açıkladı.

2013-2014

92

Yrd.Doç.Dr Nuri Sezer Grafik Sanatçısı

Geçtiğimiz ay yarım kalan konumuz Türk Minyatür Sanatı’na bu ay kaldığımız yerden devam ediyoruz. II. Mehmed'in port-relerinin yarattığı etki ve Osmanlı sanatkârlarının İtalyan

ustalarla belli bir dönem çalışma imkânlarına kavuşmuş olmaları, Osmanlı Minyatür ustalarının portreye olan ilgisini artırmıştır. Kısa bir süre sonra da portre Osmanlı minyatürünün ve İmparatorluk Nakkaşhanesinin repartuvarına girmiştir. Nakkaş Sinan Bey ve öğrencisi Ahmed Şiblizade minyatür içerisinde portre alanınında uzmanlaşmışlardır. Portre ve minyatür sanatının karışımından Os-manlı minyatür sanatı doğmuştur. Bu sanat hem batılı gölgeleme ve perspektif tekniklerini içermiş hem de geleneksel Pers minyatür sanatının özelliklerini barındırmıştır.Osmanlı Devleti'nde minyatür sanatı 15. yüzyıl ortalarında önem ka-zanmaya başlamıştır. II. Mehmed'in minyatür sanatına olan ilgisi bu sanatın gelişiminde önemli rol oynamıştır. İstanbul, fetih edilmeden evvel Edirne'de bir saray Nakkaşhanesi fetihten sonra da İstanbul'da Topkapı Sarayı'nın yakınlarına imparatorluk Nakkaşhanesi yaptır-mıştır. II. Mehmed'in imparatorluk vizyonunun bir parçası olarak sanata büyük önem vermiş olmasından dolayı, imparatorluğun tüm bölgelerinden ve ötesinden sanatkârlar İstanbul'a getirilmiştir bu dö-nemde. Yine bu dönemde önemli İtalyan ressamlar İstanbul'a çağ-rılmış, ve bu ressamlar tekniklerini Osmanlı sanatkârlarıyla paylaş-mışlardır. Venedikli sanatçı Costanzo da Ferrara 1477-1478 yılları arasında İstanbul'a gelmiş ve Mehmed'in büst portresini yapmıştır. 1479 yılında da diğer bir Venedikli ressam Gentile Bellini İstanbul'a gelip 1481 yılına kadar Osmanlı sarayında ikamet etmiştir. Bu dö-nemde Fatih Sultan Mehmed'in ünlü portresini yapmıştır.Sanatın zaman kavramı yoktur, nerede, ne zaman, ne şekilde su-nulacağı belli olmaz, ne devir tanır sanat, ne de zaman tanır, ama bir şey bilinir ki hep devredip devam eder, sanatsız kalmak diye bir şey de söz konusu değildir, sanatı engellemekse, mümkün değildir, engellediği sanılması da kendini aldatmasıdır. Çünkü, sanat engel tanımaz, engellenecek olsa bile, devirler engelleri aşmakta, engelle-meye çalışanlar da şaşmaktadır.

Türk Minyatür Sanatı -II-

Kanuni Sultan Süleyman'ın Kırım Hanı'nı kabulü (Hünername)

Sultan'a Hediye Sunulması, Levni, Surname-I Vehbi

Kaynak: http://minyatur.nedir.com/#ixzz2cgvjqNuO

Eşsiz tasarımları ve ka-litesi ile tüm dünyayı etkileyen Türk mü-

cevher sektörü, 2014 yılı-nın mücevher trendlerine yön vermek üzere yeni ta-sarımcılarını aramaya baş-ladı. Katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi, takı tasarımının yaygınlaş-tırılması ve özendirilmesi amacıyla yola çıkan Mücev-her İhracatçıları Birliği, bu yıl ‘altın’cısını düzenleye-ceği AJUR Mücevher Takı Tasarım Yarışması için ya-ratıcı fikirleri bekliyor.Her yıl özel bir temanın mücevhere yansıtıldığı yarışmada bu yılın teması “Doğa’da Aşk”… Mücev-her Takı Tasarım Yarışması, genç, başarılı ve yaratıcı tasa-rımcıları sektöre kazandırırken; doğanın kalbinden esinle-nerek ortaya çıkarılan özgün fikirlerin takıya dönüşmesini sağlayacak. “Altın Takı” ve “Değerli Taş” tasarımı olmak üzere iki kategoride yapılacak yarışmanın başvuruları www.jtr.org.tr adresi üzerinden yıl sonuna kadar devam edecek.

İlk “AJUR”lar Sahibini buluyor2014’de altıncısı yapılacak Mücevher Takı Tasarım yarış-masının adı bu yıl AJUR olarak değişti, ve verilecek ödül-lere de AJUR denilecek. Ajur’un kuyumculukta çok özel bir değer ve anlamı var, fon Ödül töreni, dünyanın en ünlü mücevhercilerinin İstan-bul’da bir araya geldiği Mücevher Fuarı ile eş zamanlı ola-rak 2014 yılının Mart ayında yapılacak. Yarışmada; kate-gori birincilerine 10 bin TL para ödülü ve yurt dışı eğitim fırsatı verilirken, ikinciler 7 bin 500 TL, üçüncüler ise 5 bin TL. ile ödüllendirilecek. Finale kalan tüm tasarımcıla-ra mansiyon verilecek.Ayrıca, AJUR Mücevher Takı Tasarım Yarışması’nda finale kalan tüm eserler “Doğa’da Aşk Koleksiyonu”nu oluştu-racak.

Doğada Aşkİnsanoğlunun en vazgeçilmez duygusu AŞK… Bu duyguyu kimi zaman sarılarak, kimi zaman yazarak, kimi zaman sadece bakışarak dışa vururuz. Peki, aşkın doğadaki yansımaları nasıldır? Mücevher İhracatçıları Birliği, AJUR adlı Mücevher Takı Tasarım Yarışması ile bu sorunun cevabını bulmak için “Doğa, Aşk ve Tasarım” ı birleştiriyor. Her biri ayrı bir değere sahip bu kavramlar mücevherle hayat bulup, takıya dönüşecek. Eğer siz de tasarımınızla “DOĞA’DA AŞK”ı anlatmak isterseniz; 30 Aralık 2013 tarihine kadar devam edecek olan başvuru sürecini kaçırmayın…

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

94

İpekten harikalar yaratan ta-sarımlarıyla tanınan Aker;

2013/14 modasının ikonik par-çalarından olan leopar, dantel ve kemer motifli yeni sezon çanta modelleriyle şıklığınızı ga-rantiliyor. Derileri İtalya’dan geti-rilen ve İstanbul’da usta ellerde hayat bulan el dikimi Aker çan-talar, kaliteli malzemesiyle, dore ve lame detaylarıyla da eleganlı-ğından ödün vermiyor.

Kadınların en çok tercih ettiği markalardan Nine West’te

bu kış asi botlar başrolde. Kış aylarının vazgeçilmezi, siyah renk, yeni trendler ile Nine West koleksiyonunda kendini gösteri-yor. Her yaş grubu ve her stile uygun ayakkabı seçenekleri sunan Nine West'in yeni sezon modellerinde eskitme detaylar, mat ve parlak deriler öne çıkı-yor. Leopar desenli botlar, par-lak deri topuklu iş kadınlarına uygun feminen ayakkabı alter-natifleri bulabileceğiniz yeni se-zonda ayrıca, maskülen ve asi görünüme sahip bilekte biten grunge botlar ve iddialı motorcu botları ile sokak stiline yön verin.

Her şey 1938 yılında Salih Hotiç’in atölyesinde başla-

dı… İstanbul’da, tarihi Mercan Han’da yazıldı bizim öykümüz... Zaman akıp giderken emek us-talıkla birleşti, kundura seslerin-den melodiler, deri kokusundan mutluluklar yarattık. Ayakkabı tutkumuz çoğalarak büyüdü, tüm Türkiye’yi sardı. Heyecan-larınızda, aşkınızda, en özel ya da en sıradan günlerinizde size eşlik etti. Biliyoruz, her ayak-kabınızın bir hikâyesi var ve 75 yıldır Sizin hikâyeniz, bizim hikâ-yemiz. HOTİÇ, 75. yılını Mercan Han’da başlayan hikayesinin en özel tanığı İstanbul’a adıyor.

VOIR GÜNCEL

Leopar ve Dantel Motifler Şıklığınızı Tamamlıyor

Çarpıcı Adımlar

Sizin hikâyeniz, bizim hikâyemiz

Yeni MağazaMon Reve takıları şimdi Zorlu

Center Beymen mağaza-sında da sevenleriyle buluşuyor.İstinye Park’ın şık takı butiği Mon Reve’in koleksiyonunun bir bölümü Beymen mağazalarında da satılıyor. Bu noktalara şimdi Zorlu Center Beymen mağa-zası da eklendi. Mon Reve’in yeni sezon koleksiyonundaki birbirinden göz alıcı takılar sizi bekliyor!

96

Sektöre ambalaj konusunda hizmet veren Jelatinsan firma sahibi İsmail Türkarslan ile mini bir söyleşi.

Jelatinsan neler yapar?Firmamız takı sektöründe takıları sergilemek üzere geri hiz-met veriyor. Takıları sergilemek üzere ürünler ambalajlanıyor. Haliyle takı üreticilerinin ambalaja ihtiyacı oluyor. Biz de tam burada devreye giriyoruz. Poşet, karton, jelatin, kilitli torba gibi ambalaj ürünleri satıyoruz; iki yıllık bir firmayız. Ağırlıkta gümüş ve tabi ki altın sektörüne hizmet veriyoruz. Özel bas-kılı (logo ya da desen) işler de yapıyoruz.

Hedefleriniz nelerdir?Bizim hedefimiz bu sektörde gelişip, büyümek. Dediğim gibi henüz yeni bir firmayız ve halen sektörün yüzde otuzuna hiz-met ediyoruz. Bunu yüzde yetmişlere taşıyabilirsek, iyi bir ba-şarı elde etmiş olacağımızı düşünüyorum. Takıdaki en önemli unsur sergilemektir. Biz de tam bu noktada sektörün, iyi bir çözüm ortağı olmak istiyoruz.

İmalatınız var mı?Şu anda imalatımız yok ve düşünmüyorum. Ama ileride belki düşünebilirim. Şöyle ki; biz burada belli bir çeşitle başladık. Yavaş yavaş ürün gamını geliştirdikçe ve buna bağlı olarak müşteri portföyümüz çoğaldıkça, imalatı da düşünmemiz gere-kecektir. Şu aralar çeşitlerimizi çoğaltmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Fuarlara katılacak mısınız?Şimdilik katılmayacağız. Fuarlar bizim için henüz uygun değil. Belki bir fuarda tanıdığım birinin yanında reklam broşür gibi bir şey yapılabililr. Ama bizim işimiz reklama pek uygun değil, diye düşünüyorum. Fuar, ürün satmaktan ziyade reklam ağır-lıklı geçiyor. Firmamız belli bir seviyeye geldiğinde, elbette ki bizim de ihtiyacımız olacaktır.

Bu Ambalaja Dikkat!Bu Ambalaja Dikkat!

Karakterlerin Yazarla Konuştuğu Roman: Dün ve FerdaYazan: Erendiz AtasüSayfa Sayısı: 216 sayfaYayınevi: Can YayınlarıErendiz Atasü’nün yeni romanı Dün ve Fer-da, 60’lı yıllardan bugüne uzanan bir dönemi mercek altına alıyor. İlk sayfalarda karşımıza mezuniyetinin verdiği özgürlük sevinciyle havalara uçar bir halde çıkan Ferda, roma-nımızın ana kahramanı. Atasü, onu yalnızca usta bir romancı kimliğiyle değil, bir top-lumbilimci, bir psikolog gözüyle de inceliyor. Romanın en ilgi çekici yanlarından biriyse karakterlerin kendi aralarında ve yazar hak-kında konuştuğu bölümler…

editörün seçtikleri

32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı"Tarih: Geçmişteki Gelecek"

ByglossaristMüge Bilgin Akdaş

Ve Dağlar Yankılandı

Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullah'a sorsanız Peri, her

şey demek. Köylerinden Kâbil'e varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat, aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak... Hayat, farklı aileleri sevgi ve fedakârlık, ihanet ve sadakat gibi ortak duygularla sınarken, karakterlerin başlarına gelenler ve yaptıkları seçimler, kitabın her biri ayrı bir renk ve lezzet taşıyan katmanlarını oluşturuyor. Afganistan'ın küçük bir köyünde doğan ve okuru Kâbil'den Parise, San Francisco'dan Tinos Adası'na taşıyan bu öykü, her sayfada renklenip güçleniyor. Ve 'Dağlar Yankılandı', bizi biz yapan değerler üzerine düşündüren, ustalıkla ya-zıldığını her bölümde yeniden kanıtlayan, büyüleyici bir roman. Uçurtma Avcısı ve Bin Muhteşem Güneş ile dünya çapında sevilen bir yazar olan Khaled Hosseini-nin yazarlığında bir dönüm noktası.

byglossarist.wordpress.com [email protected]

HAYDARPAŞA'NIN EVİYazar: Fuat SevimayTür: ÇocukYayınevi: Aya KitapBir gün annemle trene bindik, Haydar Pa-şa’nın evine gittik. Annem bizi duymadı. Sonra Mimar Sinan Amca’yla, Orhan Veli Am-ca’yla, Sunay Amca’yla, Haydar Paşa’nın der-dine çare aradık. Ve sonunda da çareyi bulduk. Şimdi her yerde, “Haydar Paşa, İstanbullula-rındır,” yazıyor. Yaşasın Haydar Paşa.

32. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 2 -10 Kasım 2013 tarihleri arasında

TÜYAP Fuar ve Kongre Mer-kezinde gerçekleşti. Fuara 690 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılırken, fuar bo-yunca 300 etkinlik ve yüz-lerce imza günü gerçekleşti.

Ana Teması "Tarih: Geçmişteki Gelecek" olan fuarda, tarihçi akademisyen Prof. Dr. Sayın Taner Timur "Onur Ya-zarı", Çin Halk Cumhuriyeti ise "Onur Konuğu" olarak be-lirlendi.

"Onur Yazarı": Prof. Dr. Taner Timur1958 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi' nden mezun oldu. Aynı fakültede asistan olarak görev yapan Taner Timur, 1968 yılında doçentliğe, 1979 yılında profesör-lüğe yükseldi. 12 Eylül askeri darbesinden sonra görevinden istifa ederek çalışmalarını Paris' te sürdürdü. Eylül 1992' de eski görevine döndü. 2002 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Tarih alanında yaptığı çalışmalarını özellikle Osmanlı Tarihi, Türk Devrim Tarihi, Türkiye’ nin Siyasal Tarihi üzerine yo-ğunlaştıran Timur’ un çok sayıda bilimsel makalesi ve kitabı bulunmaktadır. Fuar süresince Prof. Dr. Taner Timur' un ka-tılımıyla paneller ve söyleşiler düzenlenirken, TÜYAP tara-fından Timur' un yaşamı ve çalışmalarından oluşan bir kitap hazırlandı.

"Onur Konuğu": Çin Halk Cumhuriyeti2-5 Kasım tarihleri arasında Uluslararası Salon' da yer alan Çin' den 100' ün üzerinde yayınevi katılırken, Çin edebiyatı-nın önemli isimleri, fuarın konuğu oldu. Çin Halk Cumhuriyeti' nin programında söyleşiler, paneller, kaligrafi atölye çalışmaları, profesyonel buluşmalar ve sergi-ler de yer aldı.

İstanbul Kitap Fuarı:TÜYAP ve Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile düzenlenen, uluslararası kitap fuarıdır. Her yıl sonbahar aylarında dü-zenlenen fuarın ilki, 1982 yılında, 28 yayınevinin katılımıyla gerçekleştirilmiştir. 2000 yılında TÜYAP' ın Beylikdüzü' ne taşınmasıyla, orada düzenlenmeye devam etmekle birlikte, 2005 yılından beri uluslararasıdır.

98

Yazar: Khaled Hosseini Türü: Dünya Roman

Sayfa sayısı: 424Yayınevi: Everest Yayınları

Birbakış

Parlak bir film fikrinden her zaman iyi bir film çıkar-mak gerçekten mümkün mü? Babasının kızı Sofia Coppola’nın geçtiğimiz hafta vizyona giren son filmi

The Bling Ring’ı izlediğimde kendime bu soruyu sordum. Kâğıt üzerinde, bir ‘üç cümle projesi’ haline sokulup yapım-cılara sunulduğunda kulağa müthiş gelen film fikirlerinin proje aşamasında bekleneni veremediğine daha önce de ta-nık olduk aslında. Burada asıl şaşırtıcı olan şey ise; bugüne kadar ilgiyle takip ettiğimiz bir sinema kariyeri inşa eden Sofia Coppola gibi yetkin bir ismin The Bling Ring ile bu hayal kırıklığı yaratan projelere bir yenisini eklemiş olması ve kariyerinin en zayıf filmini çekmiş olduğu gerçeği!Sofia Coppola’nın şöhret meselesi ile bir derdi olduğunu zaten biliyoruz. Yönetmen, bir önceki filmi Somewhere’de ya da şimdilik başyapıtı olarak saydığımız Lost in Transla-tion’da bu meselenin altını kalın kalın çizmişti zaten. İşte, yönetmenin bu şöhret meselesine olan takıntısı, Somew-here ve Lost in Translation’ın en güçlü yanı iken The Bling Ring’i ise zayıf bir film haline getiren en büyük etken. Bu-rada artık Coppola’nın tematik motivasyonu ve aynı konuda film çekme iştahı öylesine öne geçiyor ki yönetmen sade-ce projenin kâğıt üzerindeki şıklığı ile ortaya iyi bir film çıkarılamayacağı gerçeğini bu kez gözden kaçırıyor. Peki, ilk bakışta basit görünen böyle bir fark gerçekten bir filmi aşağı çekebilir mi? Coppola’nın The Bling Ring’i etkileyici başlıyor. Ünlülerin gösterişli yaşamlarına kafayı takmış bir grup gencin, sosyal medya üzerinden onları takip ederek evde olmadıkları an-larda bu ünlülerin evlerine girdiklerine ve eşyalarını çaldık-larına tanık oluyoruz. Tüm hikayenin kurulduğu ve belki ilk soygunu gördüğümüz etkileyici kısma kadar sorunsuz iler-liyor film. İşin seyri ise; Coppola’nın bize soygun üstüne soygun ve parti üstüne parti göstermesiyle değişiyor. Film, ilk ünlü soygunundan sonra öyle büyük tekrarlara düşüyor ki gösterilen soygunların ve partilerin filmin anlatımına tek bir katkısı bile olmuyor. Bu noktada tüm bu soygunların ya da partilerin bize göstermeye çalıştığı tek şeyin herhalde hangi ünlünün evinin daha şık olduğu ya da hangi partide ne kadar çok içildiği sorusu olduğunu düşünüyor insan. İşte bu noktada filmin hikayesinin gerçek olaylara dayan-ması meselesine de geri dönüyoruz bir anlamda. Coppola, belli ki bu sıradışı suç hikayesini, gerçekleri saptırmamak adına filminde olduğu gibi kullanmayı tercih etmiş. Fakat bu gerçeklere bağlı kalarak hikâye anlatma durumu, maalesef ‘kurmaca’nın bir hikaye anlatıcısına tanıdığı hareket alanı-nı Coppola’nın elinden aldığı için film de ‘gerçek’ten sıkıcı olmuş! Evet, The Bling Ring’de Sofia Coppola filmlerinde görmeye alıştığımız bir çok görsel malzeme var. Fakat sırf bu renkli giysilere, birbirinden şık evlere ya da Paris Hil-ton baskılı yastıklara aldanacağımız sanılıyorsa kesinlikle yanılınıyor. Çünkü, Coppola’nın sinemasında en baştan beri hayran kaldığımız şey kesinlikle bu süslü imgeler değil. Sonuçta, Coppola’nın en kötü işi var karşımızda. Fakat yö-netmenin sinemasında neyin yanlış gittiğini ve zamanında kendisinin neleri başardığını tespit etmek için görülmesi gerekli bu son filmin. Yönetmeni gerçekten çok seven ve sinemasını dört gözle takip eden biri olarak, The Bling Ring ile her ne kadar büyük bir hayal kırıklığı yaşasam da Cop-pola’nın ileride üzerine çok konuşacağımız filmler yapaca-ğına da inanıyorum. Hatta filmin sonunda, tam da jenerik akarken birileri gelip kulağıma, ileride harikulâde Coppola filmleri izleyeceğimi ‘fısıldasa’ hiç şaşırmazdım herhalde!

The Bling Ring

Burak KAPLANOkan Üniversitesi GSFAraştırma Gö[email protected]

VİZYON SEÇKİLERİ

HABERLERcGeçtiğimiz yıllarda yeni bir sinema serisiyle hayranları ile yeniden buluşan Uzay Yo-lu’nun üçüncü filmi için yönetmen arayışları sürüyor. İlk iki filmi yöneten J.J. Abrams’ın yerine geçecek isim için şimdilik en kuvvetli aday ise ingiliz yönetmen Joe Cornish.

c Batman serisine sinemadaki eski görkemini kazandıran yönetmen Christopher No-lan’ın yeni projesi belli oldu. Nolan, bu kez Interstellar adında uzayda geçen bir bilim kurguya imza atacak. Filmin gösterim tarihi 2014 sonbaharı olarak belirlenmiş durumda.

HOBBIT: Smaug’un Çorak TopraklarıYönetmen: Peter JacksonOyuncular: Ian Mckellen, Martin Free-man, Richard ArmitageGösterim Tarihi: 13 Aralık 2013

Hobbit üçlemesinin ikinci filminin aralık ayında vizyon-da olacağını serinin hayranlarına hatırlatmaya zaten lüzüm yok. Zira, Yüzüklerin Efendisi hayranları bu seriyi o kadar sarıp sarmaladılar ki, Peter Jackson’ın Orta Dünya’ya döndüğü bu yeni üçleme için yapılan tartış-maların çoğu yalnızca filmlerin kitaba uygunluğu ya da Yüzüklerin Efendisi ile kıyaslanmasından ibaret. İkinci film adına en büyük temennimiz ise Hobbit serisinin bağımsız ve kendi başına bir sinemasal zeminde tar-tışılması.

SONA DOĞRUYönetmen: J. C. ChandorOyuncular: Robert RedfordGösterim Tarihi: 15 Kasım 2013

Çektiği ilk uzun metraj film, Margin Call ile adını ne-redeyse takip edilmesi gereken yönetmen listelerinin tamamına yazdıran J.C. Chandor, arayı fazla uzatma-dan ikinci uzun metrajı ile karşımızda. Daha önce Open Water, Frozen ve Buried gibi benzer pek çok örneğini gördüğümüz tek mekanda geçen bir hayatta kalma hikayesi anlatan Sona Doğru’nun yabancı basından aldığı övgüler o kadar iyi ki, filmin başrol oyuncusu Ro-bert Redford’a yıllar sonra yeniden bir Oscar adaylığı getirebileceği bile konuşuluyor.

DANIŞMANYönetmen: Ridley ScottOyuncular: Michael Fassbender, Javier Bardem, Brad PittGösterim Tarihi: 29 Kasım 2013

Ünlü yazar Cormac McCarthy ilk kez sadece senarist kimliği ile karşımızda. Hem de bir Ridley Scott filmin-de! Ridley Scott’un Brad Pitt ve Michael Fassbender’ı buluşturan filmi bir suç hikayesi anlatıyor. Çekimlerine Ridley Scott’un kardeşi Tony Scott’ın ölümü sebebiyle ara verilen ve daha sonra çekimleri yeniden başlatılan Danışman, henüz hiç bir yerde gösterimi yapılmadığı için tam bir sürpriz film. Her ne kadar adı şimdiden Oscar favorileri arasında gösterilse de sinema tarihi, favorilerin beklentileri karşılayamadığı hikâyelerle dolu. Bekleyip göreceğiz.

100