· web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek...

26
Osmanlı - Türk Diş Hekimliği Antik Rasyonel Tibbin devami olan Ortaçag Islam Tibbi en olgun çagini Anadolu'da Osmanli Devri'nde yasamistir. Çünkü Antikçag bilimi, Osmanli uygarliginin da dogup gelistigi Anadolu topraklarinda dogmus, tip felsefeyle orada bütünlesmis ve Güneybati Anadolu kiyisindaki Kos'ta bugünkü tibbin kaynagi olan Hippokratik tip gelisirken onun alternatifi karsi kiyidaki Knidos (Datça) da ortaya çikmistir. Öte yandan tapinak tibbinin Efes, Aigai (Yumurtalik), Bergama, Izmit, Iznik, Eregli Asklepionlari gibi en görkemli yapilari da Anadolu'da insa edilmistir. Bergamali Galen (131-200), Bursali Asklepiades (M.S.1.yy.), Efesli Rufus (M.S.1 yy), Efesli Soranus (M.S.2 yy), Kayserili Areteaus (M.S.4 yy.), Anavarzali Dioskorides (M.S.1 yy) gibi Islam hekimlerine kaynaklik eden pekçok önemli antikçag hekimi de Anadolu'da dogmus, egitim almis, meslek uygulamistir. 13.yüzyilin sonunda küçük bir devlet olarak ortaya çikan ve bir asirda Imparatorluga dönüsen Osmanli Devleti Anadolu'da kendinden önceki Türk- Islam bilim ve kültür alt yapisini miras alirken, bir anlamda, tipta, felsefede, matematikte, burada gelisen antik bilim ve kültürü de miras almistir. Islâm'da gelisen pozitif içinde bilimler ön sirada yer alan tip ve dishekimligi bu çerçevenin disinda kalamaz. Burada Osmanlilarda 13-19 yüzyillar arasindaki dishekimliginin gelisimi ana hatlariyla ele alinacaktir. 13.Yüzyil Sonundan 15.yüzyil (Fatih Devri) Sonuna Kadar Osmanli Distababeti Bu döneme ait agiz dis tedavisiyle ilgili bir belge veya alet henüz bulunamamistir. Simdiye kadar yayinlanan Ser'iye Sicilleri'nde de bu konuda bir kayda rastlayamadik. Dis tababetine ait belgeler yazili tibbi literatürle sinirlidir (Resim: 1). Ayrica Anadolu (veya Osmanli-Türk) halkinin agiz-dis sagligi hakkinda da henüz istatistiksel bilgimiz yoktur. Çünkü Osmanli iskeletlerinde antropolojik ve odontolojik arastirma yapilamamistir. Ögrenciligimiz sirasinda bir sinif arkadasimiz tarafindan Istanbul Üniversitesi Dishekimligi Fakültesine armagan edilen Fatih'in kadin efendilerinden birine ait alt çenenin sag tarafindaki azi disi çekilmisti; diger tarafta ki o azida çürüktü ki bu, dis hastaliklarinin Osmanli saray efradina kadar uzandiginin kanitidir. Rifki Melul Meriç'in listesini verdigi ordu cerrahlarin bu dönemde dis bakimi yapmis olmasi gerekir (1). 15.yüzyilda yazilan Cerrah Ibrahim'in Alaim-i Cerrahîn eserinde; çene çikigi, çene kirigi, diseti iltihabi, dis sallanmasi, dis agris, hiper salivasyon, aft, dil sisleri, ve tedavisi gibi konularin anlatilmis olmasi o devirde agiz-dis hastaliklarina gereken önemin verildigini ve bunlarin tedavisinin hekimler tarafindan yapildigini gösterir (2). 13.yüzyil sonundan 15.yüzyil sonuna kadar yazilan 25 kadar Türkçe tip eserinde tespit edilen baslica agiz-dis hekimligi bilgileri sunlardir:

Upload: doanhanh

Post on 09-Mar-2018

226 views

Category:

Documents


2 download

TRANSCRIPT

Page 1: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Osmanlı - Türk Diş Hekimliği Antik Rasyonel Tibbin devami olan Ortaçag Islam Tibbi en olgun çagini Anadolu'da Osmanli Devri'nde yasamistir. Çünkü Antikçag bilimi, Osmanli uygarliginin da dogup gelistigi Anadolu topraklarinda dogmus, tip felsefeyle orada bütünlesmis ve Güneybati Anadolu kiyisindaki Kos'ta bugünkü tibbin kaynagi olan Hippokratik tip gelisirken onun alternatifi karsi kiyidaki Knidos (Datça) da ortaya çikmistir.

Öte yandan tapinak tibbinin Efes, Aigai (Yumurtalik), Bergama, Izmit, Iznik, Eregli Asklepionlari gibi en görkemli yapilari da Anadolu'da insa edilmistir. Bergamali Galen (131-200), Bursali Asklepiades (M.S.1.yy.), Efesli Rufus (M.S.1 yy), Efesli Soranus (M.S.2 yy), Kayserili Areteaus (M.S.4 yy.), Anavarzali Dioskorides (M.S.1 yy) gibi Islam hekimlerine kaynaklik eden pekçok önemli antikçag hekimi de Anadolu'da dogmus, egitim almis, meslek uygulamistir. 13.yüzyilin sonunda küçük bir devlet olarak ortaya çikan ve bir asirda Imparatorluga dönüsen Osmanli Devleti Anadolu'da kendinden önceki Türk-Islam bilim ve kültür alt yapisini miras alirken, bir anlamda, tipta, felsefede, matematikte, burada gelisen antik bilim ve kültürü de miras almistir. Islâm'da gelisen pozitif içinde bilimler ön sirada yer alan tip ve dishekimligi bu çerçevenin disinda kalamaz. Burada Osmanlilarda 13-19 yüzyillar arasindaki dishekimliginin gelisimi ana hatlariyla ele alinacaktir.

13.Yüzyil Sonundan 15.yüzyil (Fatih Devri) Sonuna Kadar Osmanli Distababeti

Bu döneme ait agiz dis tedavisiyle ilgili bir belge veya alet henüz bulunamamistir. Simdiye kadar yayinlanan Ser'iye Sicilleri'nde de bu konuda bir kayda rastlayamadik. Dis tababetine ait belgeler yazili tibbi literatürle sinirlidir (Resim: 1). Ayrica Anadolu (veya Osmanli-Türk) halkinin agiz-dis sagligi hakkinda da henüz istatistiksel bilgimiz yoktur. Çünkü Osmanli iskeletlerinde antropolojik ve odontolojik arastirma yapilamamistir. Ögrenciligimiz sirasinda bir sinif arkadasimiz tarafindan Istanbul Üniversitesi Dishekimligi Fakültesine armagan edilen Fatih'in kadin efendilerinden birine ait alt çenenin sag tarafindaki azi disi çekilmisti; diger tarafta ki o azida çürüktü ki bu, dis hastaliklarinin Osmanli saray efradina kadar uzandiginin kanitidir. Rifki Melul Meriç'in listesini verdigi ordu cerrahlarin bu dönemde dis bakimi yapmis olmasi gerekir (1). 15.yüzyilda yazilan Cerrah Ibrahim'in Alaim-i Cerrahîn eserinde; çene çikigi, çene kirigi, diseti iltihabi, dis sallanmasi, dis agris, hiper salivasyon, aft, dil sisleri, ve tedavisi gibi konularin anlatilmis olmasi o devirde agiz-dis hastaliklarina gereken önemin verildigini ve bunlarin tedavisinin hekimler tarafindan yapildigini gösterir (2). 13.yüzyil sonundan 15.yüzyil sonuna kadar yazilan 25 kadar Türkçe tip eserinde tespit edilen baslica agiz-dis hekimligi bilgileri sunlardir:

Dis Hastaliklari 14. ve 15.yüzyillarda yazilmis Türkçe tibbi eserlerden yalniz dis agrilari degil, modern dishekimliginin “Konservatif Dis Tedavisi” dalinin konulari arasinda yer alan bazi hastaliklar da incelenmis ve bunlara ilâçlar tavsiye edilmisti. Ancak bu yüzyillarda hala Hippokrat'in kurmus oldugu “Humoral Patoloji” kurami Avrupa ve Islâm tibbinda egemen olmakta devam ediyordu (3). Hastalik nedenleri (patogenez) bu teoriye adapte edilerek açiklanmis, buna göre ilaç ve tedaviler tavsiye edilmistir. Ayrica bu tibbi eserlerde tedavi degeri olmayan, belki yalniz “placebo” etkisi olabilen, veya “empirisme” e dayanan pek çok drog adi da görülmektedir.

Hekim Bereket'in Hulasa eserinde (14.yüzyil) dis agrilari “Humoral Patoloji”ye uyacak sekilde sicak veya soguk üstünlügünden olan agrilar olarak nitelenir. Eger agri sicak humor üstünlügünden olursa kifal'den (vena cephalica) veya çehardek (vena labialis)ten kan alinir veya hacamat yapilir ve hasaya soguk tabiatli ilaçlar verilir. Meselâ sirke ile su

Page 2: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

agizda tutulur. Dis agrisinda ince bir sonda ile daglama da yapilabilir. Eger agri sicak humor üstünlügünden olursa, hasta agzina sicak süt alinca rahat eder ve disin agrisi ve zonklamasi geçer. Tedavisi için bu kez de sicak tabiatli ilâçlar meselâ içinde hanzal (kolokent) bulunan sirke ile gargara yapilir. Bu formülü Razi (854-937) disleri paralamak için kullanmisti (4). Dis özü iltihaplarinin patonejezinde görülen soguga ve sicaga karsi duyarlilik bütün eski tibbi yazmalarda “Humoral Patoloji”ye adapte edilmisti. Bilindigi gibi pulpitis'lerin “hyperemia” devresinde dis özellikle soguga; “prulenta” devresinde ise özellikle sicaga karsi hassastir. Ancak ayni teorik açiklamaya Ambroise Paré (1510-590)nin eserlerinde bile rastlariz (5). 18.yüzyilda yasamis Emir Çelebi'nin Enmuzecü'l-Tib eserinde de ayni teorik açiklama ile tedavi ögütlerini bulmak mümkündür (6).

Hekim Bereket beyinden asagi inen veya mideden yukari çikan buharlar nedeni ile olan dis agrilarinda da bahsetmisti. Burada Galenos'un (131-201) dis çürügünde endojen faktöre öncelik veren düsüncesinden esinlenen Ortaçag Islâm tibbinin etkisi açiktir. Nitekim Galenos'a göre çürük asit veya koroziv humorun iç etkisine bagli idi. Bu agrilar için Hekim Bereket'in tavsiyesi, içinde kebikeç (dügün çiçegi), katran ve biber bulunan bir ilâçla disi paralamaktadir. Ayrica Bereket, yine mideden olan ve yemek yiyince geçen (?) dis agrilarlardan da bahseder (7). Oysa Galenos dis agrilarinin iltihapli dislerden veya dis sinirine olan baskidan olacagini söylemisti (8).

Eger disin suyu (?) giderse, dis soguk su temasiyla agrir. Bu tanimlar ile “hyperesthesie dentinaire” yani dentinin asiri duyarliligi açiklanmak istenmis olabilir. Tedavisi için de hastaya pismis yumurta isirtilir ya da dislere sicak susam yagi sürülür.

Ishak bin Murad'in 1396'da yazilan Edviye-i Müfrede eserinde dis agrisina iyi gelen 20 drog bildirilmistir (9). Bunlar arasinda bulunan deniz köpügü (ossa sepia) ve ebegümeci halk tibbina da girmisti ve Misir Çarsisi droglari arasinda yer alirdi.

Hekim Haci Pasa da Müntehâb-i Sifâ ve Teshilü's-Sifâ eserlerinde yine sicak, soguk, balgam ve safra humorlari üstünlügüne bagli olan dis agrilarindan bahseder ve daha ziyade ilâç tedavisine yer verir (10). Müntehâb-i Sifâ'da yer alan ve dis agrilarina iyi gelen “müfred” devalar Ishak bin Murad'in Edviye-i Müfrede'de verdigi listeye çok benzer. Burada dis çürügüne bazi kurtlarin sebeb oldugu söylenmekte ve bunlari yok etmek için basit ve geçici dolgular önerilmektedir. Örnegin yaban marulu (kasni), biber, zeravend (aritolochia longa), arap zamki ile dögülür ve çürük dise sürülür (11). Dis çürügüne kurtlarin sebeb olduugu düsüncesi M.Ö.3000 lerde Anadolu'da dogmustu (12). Ancak bu hayali patonejiye eski Misir'da eski Yunan, Asur, Babil ve Hint'te (Sustrata), hattâ Madagaskar, Filipinler. Okyanus Adalari, Guatemala ve Kuzey Amerika'da bile rastlanir. Bu kült Ortaçag'da Islâm'larca benimsenmis oradan da Avrupa'ya geçmis, Musitana (1635-1714) ve Nicolas Andry (1660-1745) ye kadar da sürmüstü. Bu düsüncenin en siddetli itirazcilari ise J.Mouillier (1498-1562) ile Pierre Fauchard (1678-1761) olmustur. Townend, 1944 de dis kurtlarina olan bu inanisin günes kültüne bagli olan toplumlarda oldugunu gösterdi. Bu inanisa incelenen bazi diger yazmalarda da rastlanir (13).

Haci Pasa eserinde birçok disagrisi formülü yaninda kulaga yasemin yagi damlatma da yer almaktadir (14). Dis agrilari ile kulak arasindaki iliskiler ilk çag hekimlerince de sezilmisti ve kulak yoluna bir pilül tatbik edilirse dis agrisi bir refleks mekanizmasi ile geçer sanilirdi. Çinliler de bu iliskiyi bilmekte idiler. Lazare de Rivière (1589-1655) “dis kuduzu” nu tedavi için kulak yolu arkasina aci badem yagi emdirilmis pamuk tampon yapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15).

Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ eserinde basit dis dolgusu formülleri de yer alir. Dis

Page 3: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

dolgusunun en ilkelerine Antik Misir'da da rastlanir. Burada konservatif tedavi amaciyla Nübya topragi, bakir hidrat, tas parçalari ve terebentin reçinesi kullaniliyordu (16). Romalilar dis dolgusunu bilmezlerdi ve fare pisligi ve lezar cigerinden yapilmis bir tozu dolgu niyetine kullanirlardi. Celsus, (M.Ö.25-M.S.50) “De Re Medica” eserinde disleri korumak gerektigine isaret ederek kursun ve kumas iplikler ve bir ara maddesi daha bulunan bir formül önermisti. Razi de içinde sakiz ve sap bulunan bir dolgu maddesini kullanmisti (17). Ancak bir yandan dis çürügüne kurtlarin sebeb oldugu inanisi, öte yandan da kavite temizligi teknik ve olanaklarininin çok sinirli olusu dis dolgularinin bilimsellesmesini 19.yüzyil sonlarina kadar geciktirdi. Fauchard'dan (1678-1761) önce de kavite temizligi kimyasal ve fiziksel olarak yani törpü, rujin veya firezlerle yapiliyor sonra da disin sinirleri koterize edilerek disler dolduruluyordu. Fakat bu islem alet yoklugu nedeniyle çok kötü kosullarda gerçeklestiriliyordu (19).

Yildirim Bayezid'in oglu Emir Süleyman'a (1403-1410) ithaf edilen Ahmedi de Tervihü'l-Ervah eserinde yine gününün teorilerine uygun olarak dis agrisi için formüller verir, sicak ve soguk humor üstünlügünden olan dis agrilari için verdigi formüller Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ eserindeki formüllere çok benzer. Bütünü 10100 beyit olan bu eserin 99 beyiti de agiz ve dis hastaliklarina ayrilmis bulunmaktadir (20).

15.yüzyil baslarinda yazilan Ibni Serif'in Yadigâr eserinde de dis agrilarinin tedavileri ve siniflandirilmasi kendinden önce yazilan Türkçe tip eserlerine benzer (21). Örnegin dis agrisi soguk suyla geçerse kan alinir, hacamat yapilir “Habbi sebyar”? veya kar suyu ile fena humor temizlenir, eger sicak suyla geçerse bu kez de eyaric-i fikara veya sahm-i hanzal (veya gülnar), kuru gül dögülür, sirkede kaynatilir ve gargara yapilir .... gibi.

Baska bir 15.yüzyil eseri olan Sirvanli Mahmud'un Kemaliye'sinde Ibni Sina (980-1037)'nin Sifa kitabindan alinan bir formül verilir. Yazar bunu bizzat kendisinde de denedigini ve fayda gördügünü belirtir: “Bugday kepegi ve tuz tavada kavrulur, basa ve yanaklara sarilirsa dis agrisi diner”. Bu eserde dislerin kurtlarinin dökülmesi için bir tütsü de yer almaktadir (22). Serefeddin Sabuncuoglu (1385-1468) disin agrisini gidermek için daglama yapar. Cerrâhiyetü'l-Hâniyye'de açikladigi daglama (koterizasyon) iki metodla yapilir: Atesle ve kizgin yagla. Yagla daglamada ucuna pamuk sarilmis bir mil kizgin yaga batirilir ve dis bununla daglanir, yahut kati yag bulastirilmis bir pamuk disin üstüne konur ve bu islem tekrarlanir. Ikinci yöntemde dogrudan dogruya bir mil kizdirilir, komsu dokulara zarar vermemesi için bir boru (kanül) alinir ve mil bu borunun içinden geçirilerek dis daglanir (23). Sabuncuoglu sicak havanin tedavi edici etkisini bilmekteydi. Bu kavramdan daha sonralari kanallarin modern sterilizasyon yöntemleri ve dentin anestezisi bulunmustur (24).

Sabuncuoglu'nun dis agrisinda uyguladigi ilginç bir tedavi yöntemi de akupuntür idi ki bu yöntemden kendinden önce ve sonra Türk ve Avrupali baska hiçbir hekim yazar bahsetmemistir. Kendi deyimi ile “otuz kere denedikten sonra yazdigi” Cerrâhiyyetü'l-Hâniyye'de yer alan bu uygulamasinda, eger bir kisinin sol taraftaki disi agriyorsa sag bileginin kemigi daglanir, sag taraftaki disi agriyorsa sag bileginin kemigi daglanir, sag taraftaki disi agriyorsa sol bileginin kemigini daglama önerilir (25). Bu yöntem Fatih Millet Kütüphanesi 79 no'lu nüshada yer aldigi halde saray kütüphanesi'ne girmis olan ve halen Paris Bibl.Nat.Suppl.Turc. 693 de bulunan nüshada yer almaz. Bu bölüm Istanbul Tip Fakültesi Tip Tarihi Kürsüsü nüshasinda eksiktir. Huard ve Grmek, Serefeddin'in bu cerrahi eserinde Uzak dogu tibbindan da motifler bulundugunu bildirmislerdi (26). Yazarin kisisel deneyini neden ikinci nüshaya yazmadigi dikkati çekicidir. Çinliler tarafindan yüzyillardir çesitli hastaliklarin tedavisinde kullanilan aküpuntur dishekimliginde de uygulama alani bulmustu. En önemli noktalardan birisi “Ho-ku” denilen birinci intermetakarpiyen aralik idi. Bu noktanin pikürü anjinler, farinks spazmlari, hiçkirik, bas ve boyun agrilarina da iyi gelirdi. “Ya-T'ung” noktasi ise daha sonralari kullanilmaya baslandi. Bu nokta da 3.

Page 4: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

intermetakarpiyen boslukta ve 3. 4. metakarp baslari arasinda yer alir. Bu noktaya pikür %98 vakada dis agrilarinin tedavisinde iyi gelmektedir (27).

Yine Sabuncuoglu'nun Akrabadin tercümesinde, içinde bez parçasi, ban otu tohumu, sarap, tiryak, afyon ve sirke ve hardal bulunan bir formülle geçici dolgu önerilmekte ve dis kurtlarini dökmek için bir tütsü formülü verilmektedir (28). Ayni yazarin Mücerreb-Name eserinde ise soguk ve sicak üstünlügünden olan dis agrilari için formüller verilir. Mevzec (delphinium staphisagria), akirkarha (anacyclus pyrethum), kisnic (coriandrum sativum) Sabuncuoglu'nun kullandigi droglar arasindadir.

II.Bayezit Devri (1481-1512) hekimlerinden Cerrah Ibrahim, Alâim-i Cerrahîn çevirisinde dis agrisi ve diseti iltihablari bir arada verilmekte ve agri için formülünde biber, zencebil, nezle otu, mevzec, kara harbak, sahtere, bal, katran bulunan bir ilâç tavsiye edilmekte, eger agri dinmezse disin çekimi önerilmektedir (29). Periodontoloji

Periodental lezyonlara neolotik çagdan kalmis çenelerde bile rastlamak mümkündür (30). Ancak Pierre Fauchard (1658-1761) ilk kez 1746 da “skorbüt” adini verdigi diseti hastaligini tam olarak aydinlatmis ve R.Toirac (1791-1862) ilk olarak “Alveolo-dentaire pyorhee” terimini kullanmis; Etienne Bourdet ise (ölm.1789), 1786 da diseti cebinin, süpürasyon kaynagi olduguna göre, bu hastaliktaki rolünde israr etmistir. Oskar Weski (1876-1952) ilk kez 1921 de “Paradentium”u tanimlamistir. Periodontoloji son yillarda temel tip ve uygulamali tip alanlarindaki gelismelere paralel olarak büyük bir ilerleme kaydetmistir.

14. ve 15.yüzyillarda yazilmis Türkçe tip yazmalarinin hepsinde bugünkü anlamiyla periodontoloji konulari yer almistir: Hekim Bereket, Hulâsa eserinde diseti abselerini soguk, kan, ve safra humorlarin üstünlügünden olan agrilar olarak siniflar (31). Eger kan üstünlügü olursa “dis diplerinden kan sizar”. Disetleri soguktan siserse defne yagi, sakiz içinde eritilir ve dis etlerine sürülür. Eger disetleri sicak üstünlügünden siserse kan alinir. Disetleri genislerse (hypertrophie?) kan alinir, kesilir ve “otalanir” yani ilâçlarla tedavi edilir. Dis sallanmasina karsi “nar çiçegi, topalak (cyperus rotundus), ikiser dirhem; sap bir dirhem alinir, dögülür ve dislere sürülür. Ayrica yine sallanan disler için formülünde toz halinde geyik boynuzu, tuz, gülnar, sari helile ve kirmizi gül bulunan bir toz dislere sürülür”. Dis etleri misvakla masaj yapilir. Eski tibbimizda disetlerinin iyilesmesi için sik sik astrenjanlara (sap, mazi gibi) basvuruldugunu görürüz. Eski Misirlilarda sallanan disler için astrenjanlari kullanmislardi. Geyik boynuzunu Romalilar da dis tozlarinin terkibine katmislardi (32). Dioscorides (M.S.Iyy.)ve Razi (854-937) de diseti hastaliklarinda siklikla sap kullanmislardir (33). Haci Pasa da Müntehâb-i Sifâ ve Teshil ü's-Sifâ eserlerinde diseti kanamalari, dislerin sallanmasi, belirtilerini açikladiktan sonra Ibn Mesaviyeh (777-857)'den aktardigi ve içinde ak zaç, gülnar, topalak (cyperus rotundus) bulunan bir ilâcin dis diblerine sürülmesini tavsiye eder (34). Diseti çürümesine karsi ebegümeci de yararlidir ve infüzyonundan faydalanilir. Yazarin Müntehâb-i Sifâ eserinde diseti hastaliklarina iyi gelen “müfred” ilâçlarin bir listesi de vardir: “Sirke ile gargara sallanan disleri pekistirir ....” gibi.

Ahmedî de Tervihü'l-Ervâh eserinde dis sallanmasi ve diseti kanamalarina karsi Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ eserindekilere çok benzeyen formüller verir. Bu bilgiler yedi beyitte anlatilmaktadir (35). Ibn Serif, Yadigâr eserinde diseti çekilmeleri konusuna yer verir. Bu hastalik için içinde sinirlice yaprak otu (plantago major), bal ve ünnab (zyzphus sativa) bulunan ve çok denenmis bir ilâç tavsiye eder ve diseti kanamalari ve dis sallanmalarindan bahsederek bunlara ilâçlar verir, Yazar: “Agiz içinde veya dis diplerinde et yense, buna Arapça “Akile”,

Page 5: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Farsca “Hore” derler; tavuk tüyüyle oralara bal sürülür veya ünnab yapragi kurutulur, dögülür ve sürülür” demektedir (36).

Sirvanli Mahmud, Kemaliye eserinde ise diseti kanamalari için parmak masaji ve ilik su gargarasi önerir. Içinde sap ve tuz bulunan bir pomadi disetlerine sürmeyi ögütler. Sap, Misir Çarsisi aktarlarinca da disetlerini kuvvetlendirmek ve kanamalarini durdurmak için bulundurulurdu (37).

Serefeddin Sabuncuoglu, Cerrâhiyyetü'l-Hâniyye eserinde disetinin gevsemesine (gingivitis?) karsi daglama tavsiye eder. Bunun teknigini kendi el yazmasi olan iki nüshada da resimler. Bunlardan Paris Bibl.Nat.Suppl.Turc 693 no'da kayitli olan nüshada alveol fistül ve absesi (parulis)'in daglanmasi da yine resimli olarak yer almaktadir (38). Diseti absesi ile epulis ilk kez Paul (M.S.7 625-690) tarafindan ayirt edilmis ve Sabuncuoglu'nun ana kaynagi olan Abulkasim (936-1013) eserlerinde Paul'den yararlanmistir (39). Sabuncuoglu da Endülüs hekimlerine dayanarak önce absenin daglanmasini, sonra da yerine zaç veya astrenjan ilâçlarin ya da sikatrizanlarin konulmasini söyler (40). Öte yandan Sabuncuoglu'nun bu eserinde incelenen yazmalarin hiç birinde yer almayan sallanan dislerin alti telle baglanmasi teknigi de yer almaktadir. Serefeddin'den önce Sinoplu Mümin de 15 yy.da yazilan Zahire-i Murâdiyye eserinde sallanan dislerin gümüs telle baglanmasindan bahsetmisti (41). Ancak bu eserde bir teknik açiklama yapilmaz. Ayrica açiklayici bir sekil de yoktur. Oysa Sabuncuoglu'nun eserinin elimizde mevcut üç nüshasinda da baglama teknigi çok açik olarak anlatilmistir. Okyay, bir çalismasinda Serefeddin'in ön dislerin baglanmasindan ana kaynagi Abulkasim'in ise arka dislerin baglanmasindan bahsettiklerini yazmisti (42). Baglanacak disler her iki yazarda da aynidir. Dislerin telle baglanmasi Eski Misir'dan beri bilinir. Fakat Fenikeliler gibi Misirlilarda disleri daha ziyade protez amaciyla baglamislardi (43). Abulkasim ve Sabuncuoglu ise disleri “konsolide etmek” amaciyla baglarlar. Yine ayni yazarin Akrabadin çevrisinde ise “disetinin pekismesi için hint tuzu (hint küherçilesi ?), sater (thymus serpilus), sap, zeravend (aristolochia longa) katranla dögülüp karistirilir, yakilir, zencebil, zubdel bahr (?), seker, dögülür yanmis hablara karistirilir ve dislere sürülür” (44).

Hayreddin'in Hulasa eserinde dis dibleri süst (zayif) olursa, mazi (gallae), sumak (rhus coriaria), enduz (?), akirkarha, gülnar, ilgun (tamarix articulata), sünbül (hyacinthus), sarihelile (terminalia citrina) çekirdegi, keber kökü (capparis spinosa) kabugu, çam kozasi, biber, zencebil (zingiber officinale) ihtiva eden bir terkibin dislere sürülmesini söyler (9). Dis dibi yinirse (çekilirse), bakir çaligi (carbonas cupricus), balla karistirilir ve dislere sürülür (45).

Cerrah Mesud'un Hulasa eserinde ise kanayan disetleri için sülük tutmak tavsiye edilir. Daha ziyade kan emici özelligi ile salyasindaki antikoagülan fermentten yararlanilan sülük eski tipta birçok hastaligin tedavisi için kullanilirdi. Bu drogun incelenen diger yazmalar arasinda dishekimligi alaninda yalniz burada.kullanildigini gördük (46).

Cerrah Ibrahim'in Alaim-i Cerrahin eserinde disetlerinin çürümesinin (Gingivitis ? Periodontitis ?) nedeni, kanama ve fena kokusunu soguk humor üstünlügü ve iç buharina ? baglanmaktadir. Tedavisi için agiz sumak, sirke ve sap bulunan bir gargara ile yikanir, zirnik (sodii sulphur) bulunan bir hap kullanilir. Eger disetleri fena gidalarin buharindan sallanirsa kan alinir, akirkarha, mevzeç masteki, zencebil dögülür, bala katilip sicak sicak gargara yapilir (47).

Eski Türk Dishekimliginde agiz ve dis hastaliklari teshis edildikten sonra en sik uygulanan

Page 6: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

tedavi tibbî tedavidir. Tibbi tedavide hastaya bazi tabletler agiz yolu ile verilir, lokal uygulamalar yapilir, bazen de gargara veya tütsü (fumigasyon) dan yararlanilirdi.

Kullanilan ilaçlar basit (müfred) ve bilesik (mürekkep) olarak ikiye ayrilirdi. Bir örnek olarak Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ eserinden aldigimiz dis agrisinin tedavisi ile ilgili iki öneriyi veriyoruz:

“Dis agrisi, hararet (kan) üstünlügünden olursa, agza soguk su alinir. Eger soguk balgam üstünlügünden olursa, 3 dirhem anason, 1.5 dirhem mekke ayrigi (1dhir), 2 dirhem hilâl tohumu, 1 dirhem zencebil ve zirruverd alinir; birlikte kaynatilir, 12 dirhem bal üzerine süzülür ve sicak sicak gargara yapilir....”.

Dishekimliginde basit ve bilesik ilaçlarin formülüne giren droglarin karsilastirilmali listesi

asagida verilmistir:

Periodontoloji Sallanan dislerin tespit edilmesi çok eski zamanlardan beri bilinmektedir. Fakat marjinal periodantitis tanimi ilk defa Fauchard'in eserinin ikinci bastisinda yer almistir. 1757 de Bourdet bu hastaligin tedavisine bazi öneriler getirmis ve 1770 de Bunon, bu konuda bir rapor yayinlamistir. Hunter da eserlerinde periodontal hastaliklara birçok bölüm ayirmistir. Alveol absorbsiyon undan ilk defa bahseden ve resimleyen yazar Fox olmustur (1806) (Sekil: 34). 1829 da Thomas Bell, dislerin enfeksiyon görülmeden senil kaybindan söz etmis ve tedavi için disetinin kesilmesini ve genel bakimini önermistir. 1843 de Desirabode, Fauchard'in “Pyorhee intraalveolaire-dentaire” dedigi hastalikta öne sürülen skorbüt teorisini reddetmistir. Hastaliga sebep olarak dis taslari, bünyesel ve hijyenik deri hastaliklari ve sifilizi göstermis, tedavi için kan alma ve laksatifleri önermistir. Periodontitis ile Periodontosis'i ilk ayiran Linderer olmustur. (1851) John Tomes, hastaligin etyolojsinin bilinmemekle beraber detartraj, yumusak firça, astrenjanlar ve iyi agiz hijyeni önermistir. 1880 de Magitot, sistemik faktörlerin bu hastaliktaki önemine deginmistir. Miller 1896 da etyolojik faktörlerin bir sentezini yapmis ve Riiggs, lokal faktörlerin önemine deginerek dikkatli detartaj önermistir (1) (Sekil: 35). A.B.D. de uzun yillar kendi adiyla “Riggs Hastaligi” diye anilan periodontal hastaliklari Rigs,6 tip kazgi ile tedavi etmistir (2). Miller buna ek olarak diseti ceplerinin içini antiseptiklerle yikamistir. Viyanali Moritz Karolyi, gece dis gicirdatmanin hastalik üzerindeki etkisini arastirmistir. Periodontal hastaliklarda hatali bir etyoloji de Anglo-Sakson ülkelerde yayilmistir. Buna göre bu bir enfeksiyöz hastaliktir. Hatta tedavi için amipli dizanteride kullanilan ipekakuanha (kina kina ) kökü ve çesitli asilar bile killanilmistir. 1947 de Heinrich Gins, periodontal hastaliklirda spiroketleri sorumlu tutmustur. 1. Cihan Harbi esnasinda, iki Isveçli arastirici o zamana kadar gelistirilen teorilere karsi çikmislardir. Bunlardan Leonard Widman, ceplerin cerrahi tedavisini, Karli Elander de ilaç tedvisi önermistir. Her iki arastirici da Riggs'in 1880 lerde yaptigi gibi iyi bir detartrajin sart oldugunu söylemislerdir.

Page 7: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Bu esnada iki Viyanali dis hekimi Fleischmann ve Gottlieb dokularda patolojik degisiklikleri aydinlatan histolojik çalismalara girismislerdir. Bunlardan Gottlieb'in 1920 de yayinlanan “Disler üzerindeki epitelial atasman” makalesi önemli bir yer tutar (3). Oskar Weski, 1922 de gingiva, sement, kemik ve periodontium'un “Paradentium”adi verilen tek organ oldugunu savunmus ve bu organin hastaligina “Paradedentitis”, dejenerasyonu da “Paradentium” terimi “Perodontium” olarak degistirilmistir. KAYNAKLAR

  1. Hoffmann-Axthelm: History of Dentistry, Quintessence Ed., Chicago, 1981,pp.315-318. 2. Riggs, J.M.: Southern Dental Ass., 4 th Annuel Session , Dental Cosmos, 24: 524-427, 1882. 3. Gottlieb, B.: Der Epithelansatz am Zahne, Dtsch. Mschr. Zahnlek, 39: 142-147,1921. 4. Weski, O.: Die “Alveolarpyorrhoe” auf der Leipziger Taagung des Zental vereins, Zahn arztl. Rdseh, Zahn arztl. Rdseh, 31: 677-680,1922. KAYNAKLAR Alpagut, B. : Some Paleo Pathological Cases of theancien Anatolian Mandibles, Human Evolution, 8: 571-574, l979. Bostanci, E: Osteo, arthritis on te9h condylar process, Antropoloji, 57-87, 1973. Besombes, A., Dagen, G. : Pierre Fauchard et ses Contemporains, Ed. SNPMD,Paris, 1961. Brothwell , D.: Diseas in Antiguity, C. Thomas Publ., Springfield, U.SA., Dechaume, U., Huard, P.: L'Histoire de 1'Art Dentaire, Ed. Roger Daacosta, Paris, 1977, Gottlieb, B.: Der Epithelinsatz am Zahne, Dtsch.Mschr.Zahnlek, 39: 142-147, 1921. Hoffmann-Axthelm: History of Dentistry, Quintessence ed., Chicago, 1981 Khalifah, E., Haddad, S. : Dental gleaningsfrom arabian Medicine; JADA, 24: 944-955, 1957. Krogman, M.W.: The skeletal and dental Pathology of an Early Iranian Site, Bull. Hist.Med., 8:28-48,1940. Leca : La Medeecine Egyptienne aux Temps des Pharaons, Inf. Dent., 14: 1327-1334, 1972. Littre, E.: Corpus Hippocraticum (Quvres Completes) V. I-X, Baillere Fils, Baillere Fils Ed, Paris, 1839-1863. Quin quenouille: La bouche et les dents dans 1' antiquite Egyptienne (These), Lyon, 1975. Riggs, J.M.: Southern Dental Ass., 4 th Annuel Session, Dental Cosmos, 24: 524-427, l882. Spink, M.S., Lewis, G..: Albucasis, On Surgery and Instrument, Welcome Ed., London, l973. Sehsuvaroglu , B.N.: Eczacilik Tarihi Dersleri, Hüsnütabiat Mat., Istanbul, 1970. Terzioglu, A., Uuzel, I: Die goldbandprothese in etruskischer Technik, Pilip Jourmal, 2: 109-112.1987. Townend, B.R.: The story of tooth-worm , Bull. Hist. Med.,15: 37-38 1944. Uzel, I.: Dis hekimligi tarihinde ilk nonogragiler, Dirim, 50: 420-426, 1975. Uzel, I.: Serefeddin Sabuncuoglu ve Cerrahiyet al-Haniye eserindeki dis hekimligi bilgileri, Türk Kültürü, 147: 172-180, 1975. Uzel, I.: Ilk Türkçe Tip Yazmalarinin Agiz ve Dis Hastaliklari Yönünden Incelenmesi, (Doktorak Tezi), Istanbul, 1979. Uzel, I.: Ibni Sina'nin Kanun eserinin Türkçe çevirisindeki dis hekimligi bilgileri, A.Ü.Tip Bül., Supp No: 1, 66-77, 1983. Uzel , I: Dis hekimliginde Unvan ve Yetkiler, Oral, 8: 39-42, 1984. Uzel, I, Alpagut, B. : Arslantepe Geç Roma Dönemi Iskeletlerinde Dis Çürügü, Dis asinmalari ve Periodontal Hastaliklar, II. Arkeometri Sonuçlari Toplantisi, Ankara, 1987, s: 31-53.

Page 8: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Diş Hastalıkları ve Tedavisi Dis çürügünün insanda çok eski çaglardan beri var olan bir hastalik oldugunu biliyoruz. Dis çürügünün etyolojisi ve patojenezi uzun yillar meçhul kalmistir. Pare, Hunter, Fauchard'a göre çürük birodontit yani dis iltihabi idi. Magitot, Tomes ve Westcoot'un kimyasal teorisinden sonra D.M.Miller 1889 da simiko-paraziter teoriyi gelistirmistir. Buna göre lactobasilluslarin yaptigi fermantasyon ile karbon hidratlar asit üretmekte bu da dentin kanallarin nüfuz etmektedir. Teorihala geçerliligini yitirmemistir. Frisbie, Nickollas ve Saunders (1946) mikroorganizmalarin mineye enzimatik etkisinden önce minenin organik matrisinin tahrip edildigini, Gottlieb ise (1946) minenin tahribinde asil etkenin proteoliz oldugunu söylemislerdir. Çok yakin bir zamanda Muhlemann ve Konig (1965) yillar süren hayvan deneylerinde çürük olusumunda su zorunlu faktörleri tespit etmislerdir: 1. Dis plagindaki flora, 2. Fermante edilebilinen glusid'ler (bakterilerin metebolik artiklari ve fakültatif etkenler.) 1947 de Ficinus çürügü agizdaki salgilara baglamistir. Robin ise Leptotrice Buccalis'i çürükten sorumlu tutmustur. Yukarida anlatilanlar dis etken teorileri yaninda, iç etkenlere öncelik veren teoriler de vardir. Çürük etyolojisinin hala tam olarak aydinlatilmamis olmasi genel veya profilaktik tedavisinin de yapilmayacagini, böylece çürükten korunmada en etkin yolun lokal tedavi olacagini göstermektedir. (Sekil: 30,21,32)'de dolgu teknikleri ile ilgili gelismeler görülmektedir. 1. Dis Turlari Ilkçagda ve ortaçagda bazi basit matkaplar kullanilmissa da, asilnda dis çürüklerinin prevantif amaçla tam temizlenmesi 1871 de A.B.D. li dis hekimi Morrison'unayak pedalini kesfi ile yapilabilmistir. (Sekil: 33). Fakat bu kesif daha önce gelistirilen çesitli tipteki ayitlarin bir sentezidir. Mesela Fauchard, 1728 de basit bir matkap kullanirken, 1805 de Linderer mekanik sisteme geçmis ve 1830 da Maury port-foret aygitnda buna sürat kazandirmisti. A.B.D.li John Greenwood ise bugünkü ayakli dikis makinalarini andiran aygitlar gelistirmisti. Dis turlarinin elektrikle dönen ilk örmekleri 1872 de yapilmistir. Morrison, daha sonralari ilk disçi fotöyünü de gelistirmistir. KAYNAKLAR 1. Hoffmann-Axthelm,W.: History of Dentistry, Quintessence Ed., Chicago 1981, pp. 287-325.

Ortodonti Çene ve dis anomalilerine tarih öncesi insaninda da rastlandigi daha önceki bölümlerde açiklanmisti. Ortodontik tedavi ile ilgili en eski kayitlara Celsus (M.Ö. 25-M.S.50)'un eserinde rastliyoruz. Yazar egri dislerin parmak basinci ile düzeltilmesini tavsiye etmistir. Romali Plinus (23-79)ortaçagda Abülkasim (ölm.1013) törpüleme ve çekim teklif etmislerdir. Celsus tarafindan zamaninda düsmeyen bir süt disinin sebeb oldugu bir ortodontik anomali tespit edilmis ve bu disin çekilerek, altindan gelen daimi disin parmak basinci ile yerine alinmasi tavsiye edilmistir. Ilk dis hekimligi monografisi olan Artzhei Burchlein'de de ortodonti yer almistir (Sekil: 26). Otodonti biliminde ilk ilerlemeler Fransa'da kaydedilmistir. Yalniz ön dislerin düzeltilmesini amaçlayan bu tedavilerin çogu çekim ile gerçeklestiriliyor, doga ve basit anomalilerin tedavisi ile ilgili bilgilere eserinde yer vermisti. Fauchard, anomalilerin tedavisi için o zaman siklikla yapilan erken dis çekimlerine siddetle karsi çikmistir. Tel ve zembereklerle fena siralanmis veya eggilmis dislerin arkina yerlestirmis fakat daha sonralari bu islemi “çok yavas” buldugu için disleri “pelikan”ile sallayarak düzeltmis ve sonra da altin veya gümüs telle ve levhalarla tespit etmistir.

Page 9: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

R. Bunon (1743), kalici dislerin iyi siralanabilmesi için süt dislerini çekmeyi tavsiye etmistir. E. Bourdet (1757), Fauchard'in daha önce kullandigi metal levhalara, içinden tel geçmesini temin etmek için delikler açmistir. Dis arklarinda simetri saglamak için kanin veya premolar çekimlerini önermistir. Hunte (1771) alt çene prognatisini tedavi için ilk kez egik düzlemi düsünmüstür. Fox (1803), daha önce disleri siralamak için gelistirilen metal levhalari, azilara kadar uzatmis, ayrica dislerin vestibüle alabilmek için fildisinden yapilmis isirma plaklari hazirlamistir (Sekil: 27). Ilk çene çikiklarinin tedavisi için yapilmistir (Sekil:28). Catalan (1808) lingualdeki üst kesicileri vestibüle alabilmek için alt dis arkina egik düzlemler hazirlamistir. Burada, iki levha dislere tutturmakta, baska bir levhada egik düzlem olusturmaktadir. Delabarre “Odontoloji veya Protezlerin Mekanizmasi Üzerindeki Yeni Fikirlere Göre Insan Disleri Üzerinde Incelemeler” adli eserinde ilk defa dislere metal kafesler yerlestirilmistir (1803). Bu kafesler bir yandan dislere tutturulurken diger yandan da üst çenedeki çapraz kapanan disleri düzeltiyordu. Ayrica Delabarre, rotasyon gösteren disleri de düzeltmeyi denemistir. Maury (1829) aparey tutuculugu ve disetine kaymamasi için küçük kroseleri ipek iplikle baglamistir. Kneisel (1836), geceleri takilan çenelige benzer aygitlar kullanmis, ayrica lingualdeki kesicileri küçük metal egik düzlem levhalar ile atlatmayi denemistir. Leefoulon (1839) ilk kez bu bilim dalina “Orthodontosie” ve “Çene Ortopedisi” adini vermistir. Bu dönemde teshis henüz çok ilkeldi. Arastiricilarin gayesi anomalileri düzeltmek için aparey hazirlamaktan ibaret olmustur.x Lefoulon ayrica çekimsiz tedavi, dil ve vestibül zemberekleri ile ayni anda disleri düzeltmeyi denemistir. Ilk üst çene ekspansiyonu da o gerçeklestirmistir. Ilk üst çene ekspansiyonu da o gerçeklestirmistir. Schange (1842) eski metotlara israr edilmemesini ögütlemistir. Breuster, ilk kauçuk Ortodonti aygitlarini gerçeklestirmistir (1840). Azidan ankraj alan ve bir vestibül bandi ihtiva eden modern apareylerin ilk sekilleri Schange (1841), Harris (1842) ve Desirabode (1843) tarafindan gerçeklesmistir. Talma (1850) yapilan apareylerin disetini tahris etmemesi gerektigini vurgulamistir. J. D.White (1859) ilk ortodontik bandi kullanmistir. Bu bant açik serit seklinde idi. Ayrica iki yatay seritle uzuyordu. Evans (859), kendi yaptigi ani seklindeki kapali bantlara tel lehimledi. Bu tür halkalari dise simanla yapistirmayi 1871 de Magill düsünmüstür. Bu dönemde teknik ilerlemelerde basi A.B.D. çekmeye baslamistir. Modern ortodontinin kurucularindan olan Ferrar, ankraj vasitalarinin mutlaka sabit olmasi gerektigini söylemistir. Ayrica hizli dis hareketlerinin karsisindadir ve disin günde 1/10mm hareket etmesi gerektigini söylemektedir. Farrar, o döneme kadar düzensizce kullanilan vidalari da sistematize etmistir. 1872 de Coffin, piyano telinden w harfi seklinde bükülmüs teli yarikli plaga yerlestirerek genisletme aygitlarinda kulanmistir. Artiküle atlatmayi Kingsley (1879) gerçeklestirmistir. Magitot anomalileri, anteversion retroversion, yatay egim ve rotasyon olarak siniflandirnmistir. Kauçuk çubuklar, porteriyor traksiyon ve anteriyor presyon apareyleri de o yapmistir. Dislerin hepsinin yer degistirmesini Dunning (1881) düsünmüs, Case (1892) de bu islemi gerçeklestirmistir. Jackson (1887) plakasiz mobil apareyler yapmistir. Çeneler arasi elastik kuvvetler ilk kez Caze ve Baker tarafindan (1893) te kullanilmistir. Ortodantiyi gercek bir uzmanlik dali haline E.H. Angle (1858-1930)getirmistir. Kendisinden önce bir diagnostik kavram yoktu. 1899 da ilk bilimsel klasifikasyonu yapmistir (Sekil .29). Angle'le göre, oklüzyon ortodonti biliminin temelidir. Sandstedt (1904 ile oppenheim (1911), dislerin yer degistirmesi anindaki doku reaksiyonlarini histolojik olarak incelemisledir. Angle (1908) kemik dokusunun büyümesi ile ilgilenmis tedavide daha ziyade mekanik yöntemleri uygulamistir.

Page 10: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Ortopedik yöntemler ilk defa Robin (1901) ve Herbst (1909) tarafindan gerçeklestirilmistir. Apareylerin arklari, altin-platin alasimi yerine Mayesor'dan 1911 de yapilmaya baslandi. Paslanmaz çelik ise uygulama alanina 1929 da girmistir. Myoterapi ile ilgili ilk uygulamalar 1917 de A.B.D.li Rogers tarafindan yapilmistir. 1921 de Kneisel ortodonti ile ilgili önemli bir eser yayinlamistir. Buna göre siniflandirma teshisin bir ggesidir. Rubbrecht'e göre estetik kavramlari da buna katmak gerekir. Dis arklarini, ark-yüz iliskisinin incelemek kaçinilmazdir. Fotograf ve yüz cephe-profil incelemeleri teleradyografi bilek radyografisi teshisi tamamlamalidir. KAYNAKLAR

 1.      Uzel, I. : Ortondontinin Evrimi, Yayinlanmimis (1988).

Diş Protezi a. Suni Disler ve Protez Kaide Plaklari

  Protezlerde suni dis olarak önceleri sigir, koyun, at gibi evcil hayvan kemikleri ile geyik kemigi veya bazi yabani hayvanlarin (mors, deniz aygiri, hipopotam, fil gibi) disleri kullanilmistir. 18. yüzyil sonu ve 19. yüzyil baslarinda ise hipopotam disi daha dayanikli oldugu için çok sik kullanilmistir. Ancak “Ozanor” adi da verilen hipopotam disinden yapilan protezler, çok kötü koku yaptigindan kuru ortamda ve gümüs kapli kutularda saklanmislardir. Ayrica ozanor'lar çok çabuk asinmaktaydi ve asinan çigneyici yüzeyler kalay gibi maddelerle doldurulmaktaydi. Protezlerin rengi iki yil içinde kahverengiye dönüyor ve kullanilamaz hale geliyordu. Bu nedenle asinmayan, insan disinden daha çok dayanabilen suni dislerin arastirilmasi gerekmistir. Bu konuda Gillemeau (l550-l6l3)'nun çalismalari çok ünlüdür. Pierre Fauchard, mineli gözlerden esinlenerek, törpüyle sekil verilmis metal plaklar yapmistir. Bu plaklarin dis tarafi açik renkli yapilmis ve dislere benzetilmistir. Diseti tarafi pembe oya ile boyanmistir. Fauchard'in porselenden dis yapmayi düsündügüne dair bir kayit yoktur. Bourdet, yukarida bahsedilen plaklari, daha iyi kirmizi mine tutacak sekilde büklüm vermistir. Ayrica alt çeneye yapilan protezlerde agirlik vererek stabilite saglanmistir. Bourdet,ince tutucularla disleri bu mineye baglamistir. b. Porselen Dislerin Dogusu

  Alexis Duchateau, (l7l4-l792) bir Fransiz kabasinda eczaci idi. Tasidigi hipotam disinden yapilan protezi çok kötü kokuyordu. Porselen ustasi Gerard'in yardimiyla tamamen porselen olan bir protezi l770 yilinda gerçeklestirmistir. Ancak ilk netice pek tatmin edici degildi. Bunun üzerine Parisli dis hekimi Dubois du Chemant (l753-l824)”in yardimina basvurdu. Ikisi bir arada Gerard'in yaptigi topraga biraz pipo topragi ve boya maddeleri ilave ettiler. Bu ilave, hamura daha alçak derecede pisirilebilme imkani veriyordu. Bu yeni medod l786 da Fransiz Kraliyet Cerrahi Akademisine sunulmus ve benimsenmistir. Daha sonra Dubois de Chemant tek basina çalismaya karar vermis ve porselen hamuruna iyi ince kum, soda, kirmizi denir oksidi, kobalt ve mum ilave etmis özel bir firinda pisirilmek üzere protezler hazirlanmistir. Bu protezlerin ölçüsü mumla aliniyordu ölçüden alçi kalip elde ediliyordu. Çalismalarinda kendisine kimyager Jean Dancet (l725-l80l) de yardim etmistir. Böylece Dubois de Chement l790 yilindi Fransa dan ve l79l de de Ingiltere den bulusunun patentini aldi. Bundan sonra kendisi hakkinda yapilan sikayetlerin çogaldigini görmekteyiz. Porselen müteharrik protezleri dis papimcisi Dubois-Foucou tarafindan dava

Page 11: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

edildi. 0paris mahkemeleri Dubois de Chement'in iddiasini reddederek onu mahkeme masraflarini ödemeye mahkum etti. Davayi kaybeden Dubois de Chement Ingiltere'ye göç ederek Claudius Ash adindaki suni dis imalatçisinin ortagi oldu. Ash daha sonralari l837 de piyasaya sürecegi tüplü dislerle de çok taninmistir. Italyan asilli Guizeppo Fonzi (l768-l840) Paris'te Ash tarafindan porselenden yapilan plan platin çivili disleri, hipopotam disinden yapilan kaide plagindaki çivilere lehimledi. Ayrica Fonzi bu kramponlari metal kaide plaklarina da lehimlemistir. Porselen yari saydamligini da ilk defa kesfeden de Fronzi olmustur. Ne yazik ki buluslari gizli kalmistir. buna karsilik 3-4 çivisi olan porselenden yapilan kaliodont denilen disleri Maury, Audibran gibi arastiricilarca yayinlanmistir. Ingiltere'de Ash ve dört oglu, porselen dis yapimini basariyla sürdürmüslerdir. Dishekimi olan Thomson ve Manuel Cobet isimli kisiler de önce altin sonra platin kilifli tüplü disler yapmislar, sonralari da bu kilifi tamamiyla kaldirmislardir (1857-1887). A.B.D. de porselen disler ilk defa Plantom (1817) tarafindan yapilmaya baslanmistir. Paul Goddard kitabinda bunun nasil yapildigini yazmaktadir (1844). Küçük imalattan fabrikasyona geçis bugünkü SSW firmasini kuran S.White ve W.Stockon (1844) Tarafindan gerçeklestirilmistir. Mütesebbislerin yillik üretimleri l852 de 2 milyondan l876 da 4 milyona ve l900 da da l2 milyona çikmis ve giderek firma dünyanin en büyük suni dis imalatçisi hüviyetine bürünmüstür. Dislere gittikçe daha transparan görünüm verilmis, morfoloji ve renkleri de islah edilmistir. Günümüzde kullanilan akrilik dislerden ilerden bahsedecegiz. 28. Ölçü Maddelerinin Gelisimi

  Prostodontide ilk ölçüler mumla gerçeklestirilmistir. 1648-1721 yillari arasinda yasayan Godfroy Purman ile 1708 de Dubols-Fouccu balmumu veya sari model mumu ile nasil ölçü alindigini yayinlamislardir. Pfaff ilk defa 1744 te alçi ölçüyü kullanmis ve bu sonralari yayginlasmistir. Ilk ölçü kasiklari 1820 da Delabarre ve Maury tarafindan kalay, kursun ve “Küvet Kasik” adiyla tanitilmistir. Reischembach,1831 de balmumuna parafin katarak ölçü alimini kolaylastirmistir. Sumatra zamki adiyla da taninan Gutta-Percha, Avrupa'ya1844 lerde Montgomery ve joseph Almeida tarafindran sokulmustur. Mum ve reçineden yapilan Stens pati ile sari mum, reçine ve gutaperkadan yapilan Godiva 1856 da piyasaya çikmistir. Günümüzde, parsiyel protezler için termoplastik maddeler, aljinatlar, total protezler için Kerr pati, hidrokolloidler, oksit dö zenk pati, akril, reçineler ve sabit protezler için agar agar ihtiva eden Negcoll, hidrokolloidler ve sentetik elastomerler ölçü amaciyla kullanilmaktadir. 29. Müteharrik Protezlerin Gelisimi

  Eski Roma edebi metinlerinde müteharrik protezlere ait kayitlar varsa da simdiye kadar böyle bir buluntu ele geçmemistir. Ilk parsiyel protezler 1560 larda Gernoth Rath tarafindan Isviçrede kullanilmaya baslamistir. Lorenz Heister (1683-1768) ilk kez müteharrik protezlerin çok temiz tutulmasi ve uyku esnasinda çikarilmasi gerektigini bildirilmistir. Heister, fildisi kaide üzerine insan dislerini oturtmus agizdaki dislere bu protezi ipek ipliklerle baglamistir. Protezlerin gerçek degerinden bahseden ve yapimina bazi prensipler getiren kisi ise Pierre Fauchard olmustur. Dissiz agizda bir veya iki çeneyi birden ilgilendiren yayli protezler yapmis ve daha o dönemde bile alt protezlerin stabilitesi ile mesgul mesgul olmustur. Çagdaslari çeneleri perfore ederek tellerle protezi çivilerken o bunlari disetinin üzerine oturtmayi denemistir. Protezlerde kroseyi ilk kez Magitot düsünmüstür. Ayrica üst protezlerin iyi tutmasi için palatinal plaklarna özel sekil vermistir. Sonralari protez stabilitesini saglamak ve kaide plaginin sekli ve metalini islah için çesitli arastirmalar yapilmissa da 19.yüzyilin basinda bile henüz protezler yetersizdir, gürültülü fonksiyon yapmaktadir, kirilgandir ve yapimlari da bir hayli güçtür (Sekil: 23).

Page 12: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Guttaperka 1847 de dis dolgusu olarak kullanima girmis, Delabarre bunu 1847 de Ozanor dislerin islahinda kullanmistir. 1850 lerden sonra Guttaaperka dis protezlerinin kaidesini olusturmus, kükürt ve Vermiyonla karistirilarak corallite denilen bir madde yapilmistir. Bu maddeye yanlis olarak “Volkanite” de denilmistir. 1840 da Charles Goodyear'in kauçugu kükürtleme veya vulkanizasyon yoluyla sertlestirdigini biliyoruz. Oglu Nelson Goodyear 1855 de C.S.Patman'in yardimiyla dishekimleri için vulkanizatör'ler gerçeklestirmistir. Buna 1858 de A.B.D.li dishekimleri hemen kullanmaya baslamislardir. Ebonit 1851 de, Vulcanit 1855 de A.B.D. ve kauçuk ta Fransa'da 1854 de kullanilmaya baslamistir. Vulkanize kauçuk yaklasik bir asir tek basina kullanilmistir. Kaide plagi olarak kullanilan altin önceleri estampaj yoluyla hazirlanmis ise de basinçla mum bosluguna döküm metodu 1907 de Soldbring-Platschick tarafindan yapilmistir. Ilk sentetik reçineler 1935 ten itibaren piyasaya sürülmüslerdir. Ilk reçineler fenollu idi. Fazla basari elde edilememistir. Housset 1939 da dekolte protezleri, Dubeca iskelet protezleri ortaya atmislardir. Son zamanlarda kaide plaklari yeniden etüd edilmis, kroseler de bunlara göre 1940 larda Ney ve Roach tarafindan yeniden düzenlenmistir. 5.Sabit Protezler

  Sabit protezlerin orijinini Etrüsk ve Fenikelilere kadar götürmek mümkündür. (Sekil: 24) Ayrica, Eski Yunan, Romali ve Müslümanlarin altin teller veya levhalarla dislere tutunan protezler yaptiklarini biliyoruz. Fakat köprü protezlerinin icadini P.Fauchard'a baglamak daha dogru olur. Köklerin durumu iyi ise bunlara yapilan kuronlar, gomalak terebentin, mercan tozu gibi özel yapistiricilarla tutturuluyordu. Eger suni dislerin tutturulacagi uç veya kök iyi degilse bir veya birkaç saglam dise yapilan kuronla köprü protezi gerçeklestiriliyordu. Mouton (ölm.1760) dis teknisyenleri için yazdigi kitapta, suni dislerin daha dogal görünümleri amaciyla ön tarafina estetik materyal konmasindan bahsedilmektedir. 1757 de Bourdet, Fauchard'in kullandigi tespit çivisini (pivo) mükemmellestirdi ayrica kanallari kizgin igneyle daglayarak cerahatli akintiyi da önlemeyi denedi. Pivolar geçen asirda çok sik kullanilmistir. 1805 te Gariot “Agiz Hastaliklari” eserinde bu tur protezlere bir bölüm ayirmisti. Maggiolo l854 de müteharrik tüplü picolu disler yapmistir. 1854 de Dwinelle kök kirilmasini önlemek için kök etrafinda ince halkali bir vidali dis yaplistir. Bu konuda daha önemli çalismalar 1k880 de Richmont tarafindan gerçeklestirilmistir. 30. Kuronlar Ilk altin kuranlar l6. yüzyilda Jacob Horst'un “Altin Disin Esrari” eserinde görüldügü üzere gerçeklestirilmisti. J. Paterson Clark, l876 da, asinmis, kirlmis kurolari restore etmek amaciyla altin ve porselenden yapilmistir. Ilk Jaket kuronlar 1890-1990 larda, Lund, Capot ve Spaulding tarafindan yapilmistir.7. Inlay-Onlay'lar 1884 te Aguilhon de Sarron pulpali disler üzerine yapilan döküm metal inlayi kesfetmistir. W. F. Litch 1886-1888 de ilk onlaylari, C. L. Alexandry, X.P Carmichail de üç bölü dört ve dört bölü bes kuronlari yapmislardir. 8.Köprüler Fauchar'in yaptigi köprülere yukarida deginmistik, fakat James Gardette ve La Forgue l8l0 da bugünkü anlamda köprülerden bahsetmislerdir. 1820 de Delabarre yazdigi “Dis hekimligi Sanatinda Mekanik-Pratik” adindaki eserlerinde pivolu dis ihtiva eden bir seri köprü modeli yayinlamistir. W.H. Dwinelle (l856) gerçek köprü modellerini tarif eden arastiricidir. Sonralari B.J.Birg (l859) M. H. Welf (l873), M. Richmo8nd (l880) ve W. Licht'in arastirmalariyla bu protezler daha da mükemmellestirmistir. Licht 1887 de “Amerikan Disçilik Sistemi “adiyla bir eser yazdi. Ayrica geoge Evans ilk defa bir kuron köprü protezi eseri yazdi. 19. asrin sonlarina dogru A.B.D. DE SABIT PROTEZLER “Bridge Work” adiyla anilmistir. Köprüler 1906 yilina kadar hep estampe olarak hazirlanirdi. Döküm tekniginin gelismesi ile dikkate deger düzelme elde edilmistir. 9. Gnatoloji

Page 13: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

 Çene hareketleri ve artikülatörlerle ilgili ilk çalismalarin Alman dis hekimi Philipp pfaff (l756) tarafindan gerçeklestirildigini bilmekteyiz. Pfaff, balmumu ile agizdan ilk ölçüye almis, sonra bu ölçüye alçi döküp kalip elde etmistir. Sonra bu modelleri alçi içinde artiküle etmistir. Gariot l805 yilinda basit mentese hareketli ilk artikülatörü gelistirdi. Metalden yapilan bu artikülatör sadece açma-kapama hareketlerini yapmaktadir. Kendisi alt çene hareketlerini yapmaktadir. Kendisi alt çene hareketlerini ilk inceleyen arastirici olarak anilmistir. Evans ve Cameron (1840) ise artikülatörlerin gelisiminin tarihçesinde öncü olarak anilirlar. Evans artikülatörü iki boyutlu gotik ark tipi bir artikülatördür ve Goriot artikülatörünün prensiplerini kopya etmistir (Sekil:25). Alt çene pdotrüzif retruzif ve lateral hareketlerini taklit etmek üzere gelistirilmistir. Burada kondillerin horizontal düzlem arasindaki hareketlerini elde etmek mümkündür ve yalniz Balkwil Bennett hareketi elde edilememektedir. Cameron artikülatörü açma-kapama hareketini yapabilen kaba bir aygitti. Bonwil (1833-1899) dengeli üç nokta temas oklüzyonu'nun babasi olarak kabul edilmektedir. Çigneme sistemi tasarisi ve alt çene hareketleriyle ilgili “Üçgen Hipotezi'ni o gelistirmistir (l858). Bu hipotez çene hareketlerini ilk kez açiklayan teoridir. Bonwill'e göre, kondillerin tepesi arasindaki mesafe, her kondilin tepesi ile alt santrallerin temas noktasi arasindaki mesafeye esittir ve ortalama 10 cm dir. Böylece kondiller arasi boyut üçgenin tabani, kondil tepe noktasi alt kesici noktasi uzaklik ise üçgenin yan kenarlarini olusturmaktadir. Bonwill'in gelistirdigi artikülatör iki boyutlu bir gotik ark artikülatörüdür. Bonwil artikülatörü sinirli bir sekilde lateral hareketler yapabilmektedir. Kesici rehber açisi yaklasik olarak 120 derecedir. Bonwill prostodontinin kurucularindandi ve vakalarinda suni dis diziminde gelistirdigi kuramlari uyguladi ve oklüzal düzlem terimini ortaya atti. F.H Balkwill 1866 yilinda alt çenenin bugün bilinen hemen hemen bu tür hareketlerini (çalisma tarafindaki kondilin yatay, geri ve yukari, geri ve asagi ve egrili yan hareketleri hariç) tanimlamis ve göstermistir. Daha sonra Luce, Hays ve Walker tarafindan da tanimlanirik kondillerin asagi hareketi ve yan kaymasi da ilk defa Balwill tarafindan belirtilmistir. Ayrica gotik ark'da ilk defa Balwill tarafindan tanitilmis, alt çene hareketlerinde dis rehberligi için kaninlerin önemine onun tarafindan deginilmistir. Daha sonra C.E. Luce 1889 da Balkwill'in çalismalarini deneysel olarak da dogrulamistir. KAYNAKLAR

  a. Dechaume, M., Huard, P.: Histoire Illustere de I'Art Dentaire Ed. Roger DaCosto, Paris, l977,s:77-110. b. Hoffmann-Axthelm, W.: History of Dentistry, Quintessence Ed., Chicago, 1981, s: 252-286.

Diş Hekimliği Cerrahisi 22. Fokal Enfeksiyon

 Mezopotamya Uygarliklarinda dis hekimligi anlatirken Sümer tabletlerinde fokal enfeksiyonla enfeksiyon' la ilgili kayitlara rastlandigi belirtilmisti.

Page 14: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Bilimsel anlamda ilk fokal enfeksiyon çalismasi l903 yilinda Fransiz hekimi Julien Tellier ve Camille Tellier'nin “Agiz ve Dis kaynakli Septisemiler Hakkinda” baslikli yazisidir. Ayrica l906 da Camille Tellier Agiz ve Dis Septisemisi ve Sonuçlari” basligini tasiyan bir arastirma daha yayinlanmistir. Daha sonralari A. B. D li Rosenow ( l908 ) ve W. Hunter ( l9ll ) ‘in bu konuda dikkat çekici çalismalari olmustur. Hunter, enfekte disler üzerine yapilan protetik çalismalarin sakincalarina deginmistir. Fokal Enfeksiyon Teorisi uyarinca 1950 ye kadar birçok A.B.D li dis hekimi enfekte olabilecek disleri çekmislerdir. Kulak-Burun-Bogaz uzmanlari da onlari, tonsillektomi, adenoidektomi islemleri ile izlemislerdir. Böylece milyonlarca kisi dissiz kalmis veya bademciklerini aldirtmistir. Fokal enfeksiyon kavrami 1. Cihan Savasindan sonra Avrupa da gelmistir. Ekzodonti girisimleri, l950 den sonra, enfekte odaklari kaldirmak yaninda, endodontik tedavi yapmakla da disleri steril olarak korumanin mümkün oldugu anlasildiktin sonra azalmistir. 23. Cerrahi Aletler

  Bu aletlerin birçogunun ilkelleri ilkçagda da kullanilmistir. xv. yüzyildan sonra dis hekimligi cerrahisinde kullanilan aletlerde sürekli bir mükemmellelesme görülmüstür. Ilk dis davye inin resmini l525 de Venedikte basilan “Opuscula” eserinde N.Leonicus Thomasseus vermistir. Bundan önce l483 de Arculanus, Pelikan adinda bir alet tanitmistir. Oysa Walther Ryff ondan habersiz olarak l55l de bu aygiti kendi icad ettigini bildirmistir. Pelikanin kullanimi l550 lere dogru yayginlasmis ve l9. yüzyila kadin sürmüstür. Alet asirlar boyunca sürekli mükemmellestirilmistir. Pelikan sabit olan metal tahta veya kemikten yarim yuvarlak bir sap ile bu sapin ortasina tespit edilen hareketli çengelden olusmakta idi. Dis çekimi için aletin çengelmi dise yerlestiriliyor ve sapin yarim yuvarlak kismi da diseti veya komsu disten destek oluyordu. Çekim çok brutal olarak gerçeklesiyor, bazen komsu disin veya alveolün bir parçasi da çekilen disle birlikte geliyordu. Ayrica Ryff, ucu günümüzdeki Ingiliz davyelerininkine, sapi da Amerika davyelerinkine benzeyen “Keçi ayagi” adini verdigi bir alet gelistirmistir. Ambroise Paare ve Gullemau da bu aygitlari kullanmislardir (Sekil:20) Taninmis cerrah Johann Schulteus (l595-l645) Armementarium Chirurgicum eserinde tanittigi birçok pelikanin yaninda bir tane de Celsius' un “Rizagra”adini gelistirmistir. Ayrica pelikan veya davye ile çekim sirasinda basarisiz olurnursa kullanilacak iyi veya üç uçlu bir elevatör daha kullanmistir. Schultes, “Papagan” veya “Akbaba gagasi” adini verdigi aletler de yapmisti. Kesici disleri keçi ayagi ile, kaninleri de pens veya pelikanla çekiyor, çikarma için ise “papagin”i kullaniyordu (Sekil:21). a. Anahtar

  Pelikanin ömrü çok uzun sürmüstür. Gariot l805 te yazdigi “Agiz Hastaliklari” eserinde hala onu tavsiye etmektedir fakat yerini yavas yavas, modernlerine geçis aleti olarak tanimlanabilen anahtarlara birakmistir.Anahtarlar, Ingiltere ‘de “Alman Anahtari”, Fransa da ise “Ingiliz Anahtari” olarak adlandirilmisti. Bu aygit bir kiskaç ile ucuna bez sarilan bir saptan olusuyordu. Böylece dis tipki pelikanda oldugu gibi bir alveol parçasiyla birlikte çekilebiliyordu. Anahtar da l9. yüzyil ortalarina kadar kullanilmistir b. Davyeler

  Fiçilari kapali sandiklari açmak için kullanilan bir cins kaldiraç olan Daviot aygitina benzedigi için bu ad verilmistir. Ilk sekilleri Thomasseus tarafindan çizilmistir. 18. yüzyilin ikinci yarisinda iyice bilinmekte idi. Fakat önceleri uçlari dis kolelerine iyi adapte olan davye tipleri Ingiliz John Tomes'in çalismalari ile gerçekle smistir. Bunlara “Fizyolojik davye” adi verilmistir. Ayrica A.B.D li Cyrus Fay dis kolelerine uyan bir seri davye tipi daha gelistirmistir. 3. Dis Hekimliginde Sterilizasyon

Page 15: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

  Sterilizasyon, cerrahiye girisine paralel olarak dis hekimliginde de, agiz küdahalelernde kaçinilmaz bir islem olarak geçen yüzyilda yerini almistir. “Flambaj”, 90 derecelik alkol ve asit borikli pamukla alevden geçirme uzun süre muayenehanelerde sterilizasyon için uygulanan baslica islem olmustur. Daha sonra sadece kauçuk materyeli için yararli olabile trioksimetilenle çalisan etüvlerle de sterilizasyon yapilmistir. Önceleri 3-5 dakika kaynar suda sterilizasyon uygulanmis daha sonralari otoklavda kuru sicak hava ile sterilizasyona geçilmistir ve her türlü sterilizasyondan önce deterjan ve dezenfektanlarla bir presterilizasyon da yapilmasi öngörülmüstür. 4. Anestezi

  Kavram olarak ilkçagdan beri bilinmesi bazi ilkel uygulamalar yapilmasina ragmen ciddi ilerlemeler l9. yüzyilda gerçeklesmistir. 29. yüzyilda genel cerrahide moda olan hipnoz dis hekimliginde de Oudet tarafindan l836 da kullanilmis ve birkaç basarili vaka nesredilmistir. Bu dönemde kavite preparasyonu esnasinda dentine ilik hava verilip sonra kurutuluyor ve bir hifoestezi temin ediliyordu. Veya dis ve diseti (0° )nin altinda etil klorürle sogutuluyordu. Bu amaçla Gazoterm, indolor, Hibernator, Waropa gibi aygitlar gelistirmistir. Öte yandan, genel anestezinin kesfinden dis hekimlerinin rolü büyük olmustur. 1844 te A.B.D li bir dis hekimi olan Horace Wells (l8l5-l848), ilk defa azot protoksit gazini kullanarak genel anestezi ile dis çekimi yapmistir (Sekil :22). 1869 da Potain deri altina saf su enjekte etmis ve bunun anestezi temin ettigini görmüstür. Fakat bu uygulama hiçbir zaman pratige girmemistir. 1889 da kokain, lokal anestezi amaciyla yüzeysel olarak ve mukoza altina uygulanmistir.1902 de kokaine adrenalin katilmistir. Novokain ise l904 te kokainin yerini almis, daha sonralari küçük dozda daha etkili ve az toksik maddeler (xylocain gibi ) gelistirilmistir. Spix dikeni çevresine yapilan rejiyonal anestezi l906 da Noguet tarafindan teklif edilmistir. 1857 de A.B.D de Fracis'in önerdigi faradik akimla yapilan anestezi deneyleri bir asir sonra Brunel ve Nicauleau tarafindan tekrar ele alinmistir. 24. Cerrahi Girisimler

  25. Dis Çekimi

  Antikçagda dis çekiminin çok kötü bir ünü vardi. Bu nedene dislerin bazi kostiklerle parçalanmasi denenmistir. Bu çagdaki çekim müdahalelerine birinci bölümde deginilmistir. 16. yüzyilda yasayan ünlü Fransiz cerrahi Ambroise Pare önce disi disetinden ayiriyor. Sonra kesiciler için düz ve ince azilar için çentikli penslerle disi çekiyorlardi. Dis çekimleri, yukadrida bahsedildigi gibi çekim aletlerinin gelistirilmesi, dis morfolojisinin aydinlatilmasi, anestezi, sterilizasyon ve radyoloji imkanlarin gelismesi sonucu günümüzde korkulu bir olay olmaktan çikmistir. b.Bazi Küçük-Cerrahi girisimler 1871 de A.B.D li Smith, nevraljilerde tedavi amaciyla azilarin köklerini kesmistir. 1872 de Pean fistüllü bir disin tedavisi amaciyla kök ucunu kesmistir. 1881 de Claude Martin, kronik alveol absesi gösteren dislerin kök uçlarini kesmistir. Daha sonralari, A.B.D., Almanya, Fransa ve diger ülkelerde konuyla ilgili birçok arastirma yayinlamis l907 de Beal konuyla ilgili önemli bir çalisma yayinlamistir. c. Dis Greftleri

  Bu ad altinda reimplatasyon, transplantasyon ve implatasyonlara kisaca kisaca deginilecektir. Antikçagda Hippokrat , ortaçagda Abülkasim implantasyondan bahsetmislerdi. Ambroise Pare de l6. yüzyilda ayni islemi uyguladigini yazmistir. Dupont,

Page 16: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

l633 de çekimden sonra hasta disi tedavi edip reimplante etmeyi basarmistir.Duchenne ve Fauchard'in eserlerinde greft ile ilgili gözlemler vardir. Daha sonra Le Cluse (l755), Pfaff (l756), Bourdet (l757). J. Hunter (l780) bu alanda deneyler yapmislardir. a. Reimplantasyon

  Reimpalantasyon terimi alveolden tamamen ayrilan disleri için kullanilir. Girisim in öncülügünü Magitot yapmistir. Günümüzde çocuklarda travmatik lüksasyonlar için paradontopatilerde veya apikal enfeksiyonlarda uygulanmaktadir. b. Transplantasyon

  Yabanci bir disin, çekilen disin alveolüne yerlestirilmesi anlamini tasir. 18. yüzyilda soylu bir kadin, fakir tabakadan bir kimseden transplantasyon amaciyla kolaylikla dis bulabiliyordu. John Hunter l773 te deneysel olarak horoz ibigine basari ile dis implante etmistir. Bu çalismasi Ingiltedede ki Hunter l773 te deneysel olarak horoz ibigine basari ile dis implante etmistir. Bu çalismasi Ingiltere de ki Hunter Müzesinde sakllanmaktadir. Alveol olmayan durumlarda yapilan implantasyonlar A.B.D li Younger (l856) tarafindan önerilmistir. Son zamanlarda yeni çekilmis birinci büyük azinin yerine üçüncü büyük azi jerminigin implante edilmesi de önerilmektedir.

 KAYNAKLAR

  26. Dechaume, M., Huard, P, : Historire Illuste de 1'Art Dentaire, Ed. Roger Dacosta, Paris, l977. S: 69-73 27. Hoffmann-Axthelm, W. : History of Dentistry, Quintessence Ed., Chicago, 1981, S: 326 361.

Diş Anatomisinde İlerlemeler Antikçag yazarlarinca dis bir tür kemik olarak kabul edilirdi. Dislerin sinirleri hakkindaki ilk bilgiyi Galinos (l3l-200) vermistir. Ilkçag yazarlarinin disler hakkinda verdigi bilgilere daha önceki bölümlerde deginmistir. Rönesan'ta Leonard de Vinci (l452-1564) yüz sinüsleri ile azi dislerin kök iliskilerini belirlemis, dislerin sekil ve fonksiyonlarini dogru olarak göstermistir. Vessalius (l5l4-1564) ilk kez dis özünü anlatmakla birlikte, daimi dislerin süt dislerinin köklerinden olustugunu aralarinda bir baglanti bulundugunu bildirmisti. Bu yanlis kani, Fallopius (l523-l562) un ilk defa dis folikülünü dogru olarak belirtmesiyle düzeltilmistir. Libellus ile Dentibus adiyla l563 de Venedik'te basilan eserinin yazari Bartholomei Eustacchi (l520-l574) dir. Ilk kez dis anatomisini konu eden bu eserde, dislerle alveol arasindaki iliski tirnak ile deri arasindaki iliskiye benzetilmistir. Eustacchi mineralizasyonun kurondan basladigini dislerin bir kikirdak taslagi olmadigini bu nedenle kemik olamayacagini ilk defa belirtmistir. (Sekil :l6). Urban Hemard l582 de ve M. Durveney (l648-l730) özellikle fotal hayattaki dis gelisimini incelemislerdir. A.Malfighi (l675-l679) ilk kez dentin kanallarinin varligini bildirmis ve mikroskobun kasifi A. Van Leeuwenhoek (l632-l723) bu yapiyi kendi mikroskobunda görmüstür (Sekil: l7,l8 ve l9). Ch. Allen mine terimini ilk kez kullanmis, dis morfolojisinin güzel bir tanimini vermistir.

Page 17: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Dis morfolojisini bilimsel temellerine, John Hunter (l728-l793) dislerin siniflandirilmasi,normal oklüzyonun tanimi ve transplantasyon konularinda yaptigi çalismalarla l9. yüzyilin diger taninmis yazarlari oturtmustur. l9. yüzyilin basinda Skinner ve Fox, Hunter'in bu tanimlarina fazla bir sey katamamislardir. Bundan sonraki çalismalar gelisen teknolojinin etkisi ile mikroskopik anatomiye yönelmistir. Alex Nasymith (ölüm, l847) kendi adiyla anilan mineyi örten zari tarif etmis, Carabelli (l787-l842) üst molarlarin lingual yüzlerinde görülen fazla tüberkülü ve John Tomes (l8l5-l895) kendi adi ile anilan lifleri tanimlamistir. Dentin vesementte bulunan fibriller von Ebner (l842-l924) tarafindan tanimlanmistir. Dis histoloji ve embriyolojisinde çalisanlar arasinda Retzius (l837), Purkinje (l833), Czermak (l850), Magitot (l857) ve daha birçoklarini sayabiliriz. Mikroskopi teknigi ve histokimyadaki ilerlemeler dis histolojisinde elde edilen bilgilerin bir çogunun gözden geçirilmesine neden olmustur. Mesela elektron mikroskobunun kesfinden sonra, Neumann kilifinin bir isik mikroskobu artefakti oldugu ; Tomes liflerini de odontoblastlarin dentin içi uzantilari oldugu kanitlanmistir. Dislerin Morfobojik Anomalileri : Eski Yunan dis hekimligini incelerken bazi dis anomalilerini bildikleri belirtilmisti. Urban Hemard'da (l582) dis anomalilerinden bahsetmis ve Barthelin Genga, bir arkta tek dis bulunan bir vaka bildirmisti. 18. yüzyilda Geraldinsky, Hunter, Haller, Cehler dis sistemi anomalilerini arastirmislardir. Morfolojik anomalilerin Meckel (l828) ve daha sonra da Magitot ( l878 ) ve daha sonra da Magitot ( l878 ) tarafindan siniflandirmalari da yapilmistir. KAYNAKLAR

  21. Hoffmann-Axthelm, W. : History of Dentistdry, Quintessense Publ., Chicago, l98l, pp : l36-l9l ; 387-408

Bağımsız Diş Hekimliği Mesleğinin Doğuşu Aydinlanma çagi olarak bilinen l8. yüzyilda siyasi alanda, Fransa bütün Avrupa'ya üstünlük göstermis, Almanya birligini kurmus ve Amerika Birlesik Devletleri Istiklalini ilan etmistir. Aydinlanma, John Locke (l634-l704), Voltire (l694-l778) ve Kant (l724-l804) gibi filozoflarin öncülügünde gerçeklesmistir. Bu yüzyil, tipta büyük ilerlemelerin görüldügü l9. yüzyil için bir bekleyis dönemi olmustur. Bu yüzyilda Fransa'da Pierre Fauchard, Almanya'da Fhilipp Pfaff ve Ingiltere'de John Hunter meslegin öncüleri olmuslardir. l. Pierre Fauchard (l678-l723) Pierre Fauchard l678'de dogmus, l7l9' da Paris'e gelerek ölünceye kadar bu sehirde kalmistir. 1728 ‘de iki ciltlik “Le Chirurgien Dentiste “ eseri basilmis, ölümünden sonra l746'da bunun genisletilmis ikinci basimi yapilmistir (Sekil :l3). Özellikle bu sonuncu baski kisa zamanda bir kaynak kitabi olmustur. Zamaninin bütün pratik dis hekimligi bilgilerini toplayan eser ayni zamanda çagdas cerrahi ve anatomik bilgilere de yer vermisti. Ayrica kendi sahsi müdahaleleri ve orijinal çizimleri de yer aliyordu. Birinci cilt 38, ikinci cilt ise 26 bölümden olusuyordu. Dis cerrahisi, koruyucu dis hekimligi, prostodonti, dis aletleri, ortodonti gibi konularin yer aldigi çaginin en moderni olan eserde yer yer eski tiptan alintilar da modern bilgiler yaninda yer almistir. Mesela sabah aksam kendi idrari ile agiz gargarasi önerilmesi gibi...

Page 18: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

Fauchard, mine hipoplazisi, epulis tedavisi,periodontal hastaliklar, skorbüt gibi konulara da yer vermisti. Kitabina aldigi orijinal gözlemler arasinda dis tranplantasyonlari sirasinda Venereen hastalik tahlilleri, pula enfeksiyonu sonucu olusan bir kistin tarifi vb. örnek gösterilebilir. Eserin sonuncu cildinde çesitli aletler tanitilmistir. Fauchard'in en basarili yönü, protez alanindadir. Kendisinde öncekilerin teknik metotlari en ince ayrintisina kadar vermistir. Pierre Fauchard 21 Mart l761' de Paris'te modern dis hekimliginin kurucularindan birisi ve kilit tasi olarak ölmüstür. Bu dönemdeki baska Fransiz hekimleri arasinda Robert Bunon (l702-l748) Etienne Bourdet (l722-l748) yi sayabiliriz. 2. John Hunter (l728-1793)

  Fransa'daki ilerlemeler, Ingiltere' yi etkilemistir. Fakat l8. yüzyildi buradaki ilerleme John Hunter ve onun The Natural History of the Human Teeth eseriyle görüldü (Sekil :l4). Hunter'in eseri l77l'de basildi ve cesitli Avrupa dillerine çevrildi. Dislerin modern anatomisi onunla baslar. Klasik anatomiye karsi çikmistir ve Maloklüzyonlar, alt çene büyümesi gibi teorik konular yaninda periodontal hastaliklar skorbut gibi konular da ilgi alaninda idi. (2) 3. Philipp Pfaff (l7l3-l766)

  Ilk dis hekimligi monografisinin yazildigi Almany'da l8. yüzyilda yasayan dis hekimleri arasinda Lorenz Heister ve bilhassa Philipp Pfaaff'in önemli bir yeri vardir. Pfaff, Berlin' de l7l3'tedogdu. Fauchard'in eserinden etkilenen Pfaff'in , l756'da “Abhandluung von den Zahnen des Menschlichen Kopfes und deren Krankheiten” eserini yazdi (sekil:l5). Bourdet ve Fauchard'dan yararlanan yazar ilk çene ölçüsünü alan hekim olarakta taninir (2). KAYNAKLAR

  19. Besombes, A., Dagen, G.: Pierre Fauchard et ses Contemporains, Ed. SNPMD, Paris, l96l. 20. Hoffmann-Axthelmw History of Dentistry,Quintessenze Publ.., Chicago, l98l, pp: l36-l9l.

Rönesanstan Günümüze Diş Hekimliği Literatürü Her meslekte oldugu gibi dishekimliginde de özgün bir literatürün dogmasi, bagimsiz olarak gelismesini saglamistir. Dishekimligi mesleginin kurucusu sayilan Pierre Fauchard (1676-1763) dan önce dis tedavisine deginen 450 eser varsa da mesleki bilgilerin çogu genel tip eserleri içinde yer aliyordu. Meslekle ilgili yayinlarin incelenmesi 1499 ve 1509 yillarinda da yayinlar yapildigi ortaya koymustur. Fakat ilk mesleki eser Italyan Giovanni da Vigo (1450-1525) tarafindan hazirlanmistir. 1514 de Roma'da basilan eserin adi “Practica dell' Arte Chirurgica Copiosa” dir. Ilk matbu eser Zene Artzney serisi ile Almanya'da l530 da basilmistir. Eserin kapaginda bir dis girisimi resmi yer aldigi gibi verilen bilgiler de o zamanki berber cerrahlar, cahil berberler ve cerrahlar, cahil berberler ve cerrahlara da yol gösterecek nitelikte idi. Adi bilinmeyen yazar Galinos, Ibni Sina, Mesaviye, Cornelius, Celsus gibi tip otoritelerinden

Page 19: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

yararlanildigi belirtilmisti. 44 sayfa ve l3 kadar resim ihtiva eden dis hekimligi literatürünün bu temel tasinin yazarinin kim oldugunu bilinmiyorsa da, Mitweide kentinde oturan bir hekim oldugu kesindir. Bu eserde islenen konular sunlardir : 1. Dislerin gelisimi, 2. Dis çürükleri, 3. Dis düzensizlikleri, 4. Dis agrilari, dolgular, yapma yöntemleri, 5. Dis bakimi ve agiz hijyeni, 6. Dis çekimi, 7. Dis nasil o korunur Eger hakkinda yapilan incelemeler, yazarinin yukarida sayilan antikçag hekim yazarlari disinda Italyan Vigo'dan da esinlendigini ortaya çikarmistir. 1530 dan 1576 ya kadar l6 baskisi yapildigina göre çok tutulan bir eser oldugu kesindir.(Sekil : 10) Almanya ‘da bir yil sonra l53l de Nüraberg'de “Dis agrilarini dindirmede kullanilan Formüller”adiyla bir küçük eser daha yayinlandi. Bir yil sonra küçük, fakat önemli bir eser olan “Man Cherley Beuerte Artzney Zu Den Bösen Zamen” basildi (l53l ). l548 de filozof, matematikçi ve hekim Hermann Ryff, (ölm. l562) yazmis oldugu bir eserde dis tedavi ve cerrahisine de genis yer ayirmisti. Bu eserde bazi cerrahi aletler ve usuller de tanitiliyordu. l593 ler de sol azi altin disiyle dogmus fakir bir Silezyali köylü çocugu üç yil süreyle ilmi tartismalara konu olmustur. Panayir panayir dolastirip halka da teshir edilen bu zavalli çocugun altin disi için Helmsted'de tip profesörü olan Jacob Horst (l537-l600)' un kitabindaki ilmi (!) düsünceleri çürütmeye ugrasanlar da çikti. Bu arada birçok astrolojik varsayimlar da ortaya atildi. Belki de bu di “Türklerin Avrupa dan kovulacaginin bir belirtisi” idi. Ne yazik ki üç yil sonra dis delindi ve onu yapan açikgöz kuyumcunun hilesi de anlasildi. Eserin bir bilimsel degeri olmamasina karsilik, farkina varilmadan altin kron da icat edilmis oluyordu. (Sekil : ll). Ispanya' da ilk dis monografisi Fransisco Martinez adinda hekim olmayan biri tarafindan yazildi (l557). Karsilikli konusma uslubuyla yazilmis bu eserde dis hekimligini ilgilendiren güzel bilgiler verilmis ve çesitli dis tedavi aletleri tarif edilmistir. Eserin son yapraginda Hristiyanlarca dis hekimligi mesleginin piri sayilan Saint Apollonius' un bir meslek kitabinda yer almis en eski azize resmidir. Italya'da hekim ve anatomist Bartholomei Eustacchi (l520-l574) nin “Libellus De Dentibus”u l563'de basildi. Yalniz dis anatomisinden degil, süt ve daimi dentisyonundan, dis özünün damar ve sinirlerinden ve bazi dis malformasyonlarin dan bahseden eser, iki yüzyil kadar kaynak kitabi olarak yararlanildigina göre devri için önemli idi. Yine Italya'da Hieranymus Cordanus'un “Opuscula Medica”si l562 de yazildigi halde ancak l638 de Fransa'da basilabildi. Cordanus bu eserinde dis enfeksiyonlari ile artritisler arasindaki iliskiden bahsetmistir, ki bu xx. Yüzyilin “Fokal enfeksiyon Teorisi”nin ilk ifadesi olmustur. Italyanca ilk eser ise daha geç, l786 da Campani tarafindan yazilmistir. Ilk Fransizca dis monografisi l582 de çikti. Urbain Hemard (l548-l618) isimli bir cerrahin yazdigi “Recherche De la Vraye Anatomie Des Dents”ll7 sayfalik küçük bir eserdir. Bu eserden önce, gerek Fabricius Hildanus ve gerekse büyük cerrah Ambroise Pare,eserlerinde dis ve çene anatomisi, dis çürügü, dis abseleri, periostit vb. gibi konulara yer vermisler ve bunlar hakkinda oldukça dogru tarifler yaparak tedavisini anlatmislardir. Ingiltere'de ise Charles Allen'in “Operator of Teeth”eseri l685 basildi. Bu eserin özelligi dis hekimligi icra eden bir kimse tarafindan yazilan ilk monografi olmasidir. Ancak Ingiltere'de özellikle l8. yüzyilda dis hekimligi çok ilerlemis ve bu konuda pek çok monografi yazilmistir. L728 de Paris'te dis hekimligi yapan Pierre Fauchard'in “Le Chirurgien-Dentiste ou Traite Des Dents”eseri çiktiginda meslek artik müspet temellerine oturmaya baslamis ve dis hekimligiyle ilgili arastirmalar da epeyce artmisti. Bu eserin o güne kadar olan ilerlemelerin bir meyvesi oldugu söylenebilir. Devrinin bütün yeniliklerini ve yazarinin buluslarini kapsayan Le Chirurgien Dentiste'de daha ziyade protez olmak üzere dis hekimliginin bütün konularina yer verilmisti. Bugün bile tipki basimlari yapilarak anisi yasatilan bu eser, l733 de Almancaya çevrildi ve Fransizcasi l748 ve l786 da genisletilerek yeniden basildi. A. B. D de ilk dis hekimligi eseri l80l de Richard Skinner (ölm. l834) in yazdigi “A Treatise on Human Teeth” dir. Ancak dis hekimligi bu ülkede çok büyük bir gelisme göstermistir (l).

Page 20: · Web viewyapiyordu ve disi besleyen damarlarin kulaktan geçtigini düsünerek bunlar üstüne etki yapmakla agriyi dindirecegini saniyordu (15). Haci Pasa'nin Müntehâb-i Sifâ

l.Türk Dis hekimligi Literatürü

  Ülkemizde dis hekimligi ögretiminin basladigi l909 dan önceki çalismalari kapsayan bir meslegi bibliyografya henüz hazirlanmis degildir. Dis hekimligi ile ilgili ilk eser Muallim Halil Salih tarafindan “Ameli ve Tasnii Esnan” adiyla yazilmistir (l). KAYNAKLAR

  l. Uzel, I. : Dis hekimligi tarihinde ilk monografiler, Dirim, 50 : 420-426, l975. 2. Uzel, I, : Türk Dis hekimligi Literatürünün dogusu, Oral, 52 : 9-l6,l988.