vergİ İhtİlaflarinin İdarİ ve yargisal yÖnden ÇÖzÜm … · avrupa İnsan hakları...
TRANSCRIPT
VERGİ İHTİLAFLARININİDARİ VE YARGISAL YÖNDEN
ÇÖZÜM YOLLARIÖzkan BASAT
(SMMM)
TESMER KAYSERİ ŞUBESİ
09/11/2018
İhtilaf; ayrılık, anlaşmazlık, uyuşmazlık anlamlarına gelir.
Vergisel ihtilaf; mükellef, sorumlu, yüklenici ile yasama ve/veya yürütme
organları arasında doğabilir.
Yasama ile yaşanan ihtilaflarda, (yasal düzenlemeye ilişkin);
Anayasa Mahkemesine müracaatla (görülmekte olan davada Anayasaya
aykırılık iddiasıyla) yargısal,
Gerek yasama sürecinde gerekse de sonrasında, kamuoyu baskısı oluşturma,
lobi, sivil toplum tepkisi gibi yöntemlerle de siyasal,
yollardan çözümlenebilir.
Vergi, devletin mülkiyet hakkına hukuka uygun müdahalesidir.
T.C. ANAYASASI, Siyasî Haklar ve Ödevler, Vergi ödevi
MADDE 73- Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi
ödemekle yükümlüdür.
Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır.
Vergi, resim, harç ve benzeri malî yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir
veya kaldırılır.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve
indirimleriyle oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı ve
aşağı sınırlar içinde değişiklik yapmak yetkisi Cumhurbaşkanına verilebilir.
MADDE 13- Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca
Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak
kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna,
demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük
ilkesine aykırı olamaz.
T.C. ANAYASASI, Temel Haklar ve Ödevler, Kişinin Hakları ve Ödevleri,
Mülkiyet Hakkı
MADDE 35- Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.
Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.
Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz.
MADDE 125- İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır.
….
İdarî işlemlere karşı açılacak davalarda süre, yazılı bildirim tarihinden başlar.
…
İdarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması
ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi
durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir.
…
İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.
MADDE 90 / Son Fıkra-
Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun
hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa
Mahkemesine başvurulamaz. (Ek cümle: 7/5/2004-5170/7 md.) Usulüne göre
yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası
andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle
çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1 No’lu Ek Protokolün 1. maddesi
• Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı
gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve
yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun
olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir.
• Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak
kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka harçların veya para
cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama
konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez.
Vergi İdaresinin görüş, eylem ve işlemleri sebebiyle ortaya çıkan ihtilaflar;
İdari yollardan; özelge (mukteza), üst makama başvurma (düzeltme, şikayet
yolu), uzlaşma, indirim talebi yollarıyla çözümlenebilir.
Yargısal yollardan ise; Vergi Mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi, Danıştay,
Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
süreci ile çözüm aramak mümkündür.
İdarenin yetkisi, vatandaşın hakları vardır.
İdari işlem hukukilik karinesinden yararlanır.
Vergisel ihtilafların tamamının, idari yoldan çözümüne ilişkin düzenlemeler
mevcuttur. Ancak yetki sahibi idari personel, mükellef lehine çözümlerde
genellikle sorumluluk almak istemez.
Bu tür idareciye göre ideal mükellef, itiraz etmeyen mükelleftir. Bunu aşmak,
üst merciden yazılı olur alınmasıyla, sorumluluk devriyle, ya da yargı kararıyla
mümkündür.
Burada önemli husus; itirazların ve davalaşmaların kişiselleştirilmemesi…
İdare, yetkisini kullanarak genel düzenleyici işlem yapabilir. Tüzük, Yönetmelik,
Kararname, Tebliğ, sirküler yayımlayabilir. İdarenin bu düzenlemesine
katılmayanlar bireysel olarak ya da topluca (STK) yazılı, sözlü, sosyal medya v.s.
yoluyla tepki gösterebilecekleri gibi, menfaati ihlal edilenlerce Danıştayda iptal
davası açılması da mümkündür.
İdare, yetkisini kullanarak mükellef hakkında bireysel işlem tesis edebilir.
Mesela; vergi/ceza ihbarnamesi, tahakkuk, ödeme emri, haciz bildirisi veya
emredici bir yazı tebliğ edebilir. Ya da bir talebi reddedebilir.
İhbarname, ödeme emri, haciz bildirisi v.s. belgelerde idari ve yargısal başvuru
yollarının ve sürelerinin belirtilmesi zorunludur. Uzlaşma, indirim, dava açma
yolu yöntemi süresi belirtilmelidir.
Aksi durum idarenin süre aşım iddiasını geçersiz kılar.
Açık vergilendirme hatalarının (maddi somut, hukuki ihtilaf içermeyen)
VUK’nun 116. ve müteakip maddelerinde ne şekilde düzeltileceği açıklanmıştır.
Yargısal süreç 2577 Sayılı İYUK’nda düzenlenmiştir.
Vergi/Ceza ihbarnamelerine 30 gün içinde,
Ödeme emrine 15 gün içinde,
Kesintilere ve tahakkuku tahsile bağlı vergilere karşı 30 gün içinde,
Vergisel uyuşmazlıklara ilişkin diğer idari işlemlere (Örn: talebin reddine dairidari işlem, ihtirazi kayıtlı tahakkuk, re’sen düzenlenen tahakkuk) karşı 30 güniçinde,
Vergi Mahkemesinde dava açılır.
• Vergi/Ceza ihbarnamesine ve ödeme emrine dava açmadan önce idareyeyazılı itirazda bulunulabilir mi ? Evet.
• Bu itiraz dava açma süresini durdurur mu ? Hayır. (İYUK 11/4’e rağmen)
• Vergi/Ceza ihbarnamesine dava açılması tahakkuku askıya alır. Dolayısıyla
vergi borcu doğmamış olur. Tahakkuk işlemi, Mahkeme kararına göre
kesinleşir.
• Dava süresince vergi aslına gecikme faizi işler, cezalara işlemez.
• Dava yolunun tercih edilmesi, uzlaşma ve indirim haklarından feragat
anlamına gelir. Tersi de geçerlidir.
• Ödeme emrine ya da tahakkuka dava açılması tahsilat sürecini durdurmaz,
yürütmenin durdurulması talep edilmesi ve bu talebin Mahkemece kabulü
gerekir.
• Her mükellef kendi davasını açabilir. Şirketse kaşe ve imza sirküleriyle,
şahıssa kimlik ibrazıyla…
• Vekil kullanılmak istenirse, davalarda ancak Avukatlar vekalet edebilir.
• Dava dilekçeleri ve ekleri 2 takım yapılıp, dilekçenin her sayfası imzalanır.
• Kural olarak her idari işleme ayrı dava açılır. Ancak bazı şartların
gerçekleşmesi halinde toplu dava açmak mümkündür.
• VUK’nun 34. maddesinde Vergi İhbarnamesi, 366. maddesinde Ceza
İhbarnamesi anlatılır. Uygulamada idare tek sayfalık kağıtla Vergi/Ceza
İhbarnamesi tebliğ etmektedir.
VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
KAYSERİ
DAVACI : M……….. Y……….
……………………………………………. Kocasinan/KAYSERİ
T.C. / VERGİ NO : ……………………………..
DAVALI : Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı,
(Mimarsinan Vergi Dairesi Müdürlüğü), KAYSERİ
DAVA KONUSU : ………………. tarih, ………………. sayılı vergi inceleme raporuna
istinaden düzenlenen aşağıda belirtilen ceza ihbarnamesi.
Ceza İhbarnamesinin Cezanın
Sıra No Dönemi Türü Tutarı (TL)
2018062213UGe0000009 2017/02 Özel Usulsüzlük Cezası 65.654,81
TEBLİĞ TARİHİ : 27/06/2018
HADİSE :
Davalı idarenin ……….. tarih ve ………. sayılı yazısı ile; hakkında olumsuz rapor/tespit
bulunan …………… Ltd. Şti.’ne ait, 2017 yılındaki faturaların kayıtlarımızdan çıkarılması
ve beyanlarımızın düzeltilmesi istenmiş, tarafımızca da 25/01/2018 tarihinde söz
konusu düzeltme işlemleri yapılmıştır.
Bu olaydan 1 ay sonra 2017 yılı defter ve belgelerimiz, sahte belge kullanma
gerekçesiyle KDV yönünden sınırlı vergi incelemesine alınmış, inceleme neticesinde
yazılan dava konusu raporda özetle; KDV ve Gelir Vergisi yönünden tenkidi gerektiren
bir husus bulunmadığı, gerekli düzeltme işlemlerinin mükellef tarafından yapıldığı
belirtilmiş, fakat söz konusu faturalara konu malların,
- ……………..Ltd. Şti.’nden alınmış olamayacağı,
- Fatura düzenleme mecburiyeti bulunan bir vergi mükellefinden alınmış
olabileceği,
varsayımları ile, olayda bizim aldatıldığımız, bir kusur, kabahat ya da suçumuz da
bulunmadığı belirtilerek, fatura alma zorunluluğuna uyulmadığı iddia edilerek dava
konusu özel usulsüzlük cezası kesilmiştir.
Dava konusu özel usulsüzlük cezası usul ve esas yönlerinden hukuka aykırı
olduğundan bu dava açılmaktadır.
HUKUKİ SEBEPLER :
Davalı idarece, KDV Uygulama Genel Tebliği çerçevesinde tarafımızdan istenen
düzeltmeler yapıldığı halde ceza uygulanmıştır.
Kesilen cezanın asıl dayanağının ………. Ltd. Şti. hakkında tanzim edilen Vergi Tekniği
Raporu olduğu, bu raporun da tarafımıza ibraz edilmediği tartışmasızdır. Bu durumda,
VUK’nun 366. ve 108. Maddeleri dikkate alındığında ceza ihbarnamesinin iptali
gerekmektedir. Zira, bu şartlar altında adil yargılanma hakkı sağlanmış olmayacaktır.
Dava konusu olayda, fatura alınan mükelleften mal, mal alınan mükelleften fatura
alınmadığı varsayım ve kanaatlerine dayalı ceza kesilmiştir. Oysa Ceza ve Vergi
Hukukunda; cezayı gerektiren fiilin zamanı, yeri, faili gibi hususların açık bir şekilde
tespiti gerekir.
Nitekim benzer bir olayda Mahkemenizin 31/10/2008 gün, Esas:2008/51,
Karar:2008/711 no’lu kararında “Cezası yaptırıma bağlanmış olan bir fiilin tüm
unsurları ile oluşmuş bulunduğu saptanmadıkça faile ceza uygulanamayacağı yolundaki
genel ceza hukuku ilkesi idari cezalar için de geçerli olduğundan, yukarıda değinilen bent
hükmü uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için bentte sayılmış olan belgelerin
verilmediğinin, alınmadığının veya düzenlenen bu belgelere gerçek meblağdan farklı
meblağlara yer verildiğinin ve bu belgeleri düzenlemek ve almak zorunda olanların
hukuken geçerli bir biçimde fiili olarak tesbit edilmiş olmaları zorunludur.
Uyuşmazlık konusu olayda böyle bir tespit mevcut olmayıp, davacının hesap ve
işlemleri üzerinde inceleme yapılmak suretiyle sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı
belge kullanmak suretiyle gerçek satıcısından alınması gereken belgelerin alınmadığının
tesbiti neticesinde özel usulsüzlük cezası vergi inceleme raporu çerçevesinde önerilmiş ve
idare de özel usulsüzlük cezası kesmiştir.
Bu durumda, özel usulsüzlük cezasının kesilmesini öngören ve buna ilişkin
kuralları düzenleyen anılan Yasa maddesinde belirtilen unsurlar uyuşmazlık konusu
olayda gerçekleşmediğinden davacı şirket adına 353/1. madde uyarınca kesilen özel
usulsüzlük cezasında yasal isabet” bulunmadığı belirtilerek, kesilen özel usulsüzlük
cezası kaldırılmıştır.
27.03.2007 tarih ve 26475 sayılı resmi gazetede yayımlanan, Danıştay Dördüncü
Dairenin 22.11.2006 tarih, Esas:2006/2998, 2999, 3000 ve Karar:2007/2299, 2298,
2297 nolu kanun yararına bozma kararlarında da;
“Bu madde uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi için öncelikle maddede
sayılan belgelerin düzenlenmediğinin, kullanılmadığının ve bulundurulmadığının
saptandığına ilişkin hukuken geçerli bir tespitin mevcut olması gerekmektedir.
…
Bu durumda idari cezalar için de geçerli olan cezayı gerektiren fiilin tüm unsurları
tamam olmadan failin cezalandırılamayacağı yolundaki ceza hukuku ilkesi gereğince
varsayım ya da kıyas yoluyla ceza uygulanması olanağı bulunmadığından davacı adına
kesilen özel usulsüzlük cezasında isabet görülmemiştir” denilerek, ceza uygulanabilmesi
için hukuken geçerli bir tespitin zorunlu olduğuna hükmedilmiştir.
Yine Mahkemenizin 07/06/2011 gün, Esas:2011/49, Karar:2011/1183 no’lu kararında
“Ancak, kayıtlara intikal eden sahte faturalardan dolayı hesap döneminin
kapanmasından sonra özel usulsüzlük cezası kesilmesi anılan hükmün öngörülüş
amacına uygun düşmediği gibi, harcamaların sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı
faturalarla belgelendirilmesi, söz konusu madde uyarınca özel usulsüzlük cezası
kesilmesini gerektiren eylemler arasında da gösterilmediğinden, dava konusu özel
usulsüzlük cezasında hukuka uyarlık” bulunmadığı belirtilerek, kesilen özel usulsüzlük
cezası kaldırılmasına oy birliğiyle karar verilmiştir. Davalı idarenin temyiz talebi ise
Danıştay 9. Dairesinin 13/12/2012 tarih ve Esas:2011/7403, Karar:2012/9049 nolu
kararı ile, Mahkemenizle aynı sebep ve gerekçelerle, oy birliğiyle reddedilmiştir.
SONUÇ :
Belirtilen ve re’sen dikkate alınacak sebep ve gerekçelerle, dava konusu özel
usulsüzlük cezasının kaldırılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur. 23/07/2018
Saygılarımla
M……. Y…………….
EK : Ceza İhbarnamesi.
KAYSERİ VERGİ MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
KAYSERİ
ESAS NO : 2018/……..
Savunmaya Cevap Veren
DAVACI : M………… Y……………
…………………………………… Kocasinan/KAYSERİ
T.C. / VERGİ NO : ………………………………….
DAVALI : Kayseri Vergi Dairesi Başkanlığı,
(Mimarsinan Vergi Dairesi Müdürlüğü), KAYSERİ
Savunma Yazısının
TEBLİĞ TARİHİ : 27/08/2018
DAVALI İDARENİN SAVUNMASINA CEVAPLARIMIZ :
Davalı idarenin savunma yazısında, adıma kesilen dava konusu özel usulsüzlük cezasını
hukuka uygun kılacak bir gerekçe ileri sürülememiştir.
Bilindiği üzere, vergi dairelerince, gönüllü uyum çerçevesinde, mükelleflerin
mal/hizmet aldığı firmalar hakkında uyarı yapılmakta; mükelleflerin düzeltme
yapmaları halinde ceza yoluna gidilmeyeceği belirtilmektedir. Bu yaklaşım; vergi ve
ceza hukukundaki pişmanlık müessesinin mantığına da uygundur.
Raporda da belirtildiği üzere, bu yaklaşımla tarafıma yapılan uyarıya riayet edilerek
düzeltme işlemi yapılmıştır. Benim durumumda bulunan mükelleflere böyle bir ceza
kesilmediği halde, tarafıma bu cezanın kesilmesi eşitlik ilkesine de aykırıdır.
Belirtilen ve re’sen dikkate alınacak gerekçelerle, adıma kesilen özel usulsüzlük
cezasının kaldırılmasına karar verilmesini arz ve talep ederim. 31/08/2018
Saygılarımla
M…………. Y…………….
ÖZEL USULSÜZLÜK CEZASINDAKİ SON GELİŞMELER
• ÖUCZ Tarhiyat öncesi uzlaşma kapsamından da çıkarıldı.
• VUK 376’daki indirim oranı da 1/3’ten 1/2’ye yükseltildi.
• Danıştay VDDGK 23/10/2009 ve 07/05/2010 tarihli kararlarında; VUK 353
kapsamında, belge düzenlenmediği gerekçesiyle kapanmış hesap
dönemlerine ÖUCZ kesilemeyeceğine hükmetmişti. Kayseri Vergi
Mahkemesinin 07.06.2011 gün, Esas:2011/49, Karar:2011/1183 no’lu kararı
da aynı yöndedir.
• Ancak Danıştay bugün itibariyle bu içtihadından vazgeçmiş görünmektedir.
• Geçmişe yönelik mükellefiyet tesislerinde; beyanname ve/veya Ba-Bs formları
verilmediği gerekçesiyle ÖUCZ kesilirdi.
• 10/04/2015 tarih 29322 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 449 nolu VUK
Genel Tebliğinde “bundan sonra geçmişe yönelik mükellefiyet tesis
edilenlere elektronik ortamda beyanname ve bildirimlerin verilmemesi
nedeniyle, söz konusu beyanname ve bildirim verilmeyen dönemlere
ilişkin olarak Kanunun mükerrer 355 inci maddesi uyarınca özel
usulsüzlük cezası veya 352 nci maddesi uyarınca usulsüzlük cezası”
kesilmeyeceği belirtilmiştir.
• VUK’a göre sadece mükellef ve vergi sorumlusunun dava hakkı vardır. Ancak
artık yerleşik hale gelen yargı kararları, yüklenicilere de dava hakkı
tanımaktadır.
• VUK’a göre mükellefler kendi beyanlarına dayalı tahakkuklara karşı dava
açamazlar, İYUK’a göre (27/4. md.) ihtirazi kayıt konulan beyannamelere
dava açılabilir. Bu yöntemle, adeta yargısal mukteza almak mümkündür.
• Danıştay 9. Daire farklı düşünse de, VDDGK’nun 28/09/2016 ve 09/11/2016
tarihli kararlarında ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamelerinin dava
konusu edilemeyeceği belirtilmiştir.
2018 Yılı İçin;
• Konusu 5.000,00 TL’na kadar olan davalar tek hakimle görülür, karar kesindir.
• Konusu 5.000,00 TL’nı aşan davalarda istinaf yolu açıktır.
• Konusu 117.000,00 TL’nı aşan davalarda temyiz yolu da açıktır.
• Kayseri Vergi Mahkemesi kararlarının istinaf mercii Ankara Bölge İdare
Mahkemesidir.
• Ankara Bölge İdare Mahkemesi kararlarının GV, KV, KDV açısından temyiz
mercii Danıştay 4. Dairedir.
Mahkeme kararlarının sonuçları;
İYUK 28
Kararların icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya
eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiç bir şekilde kararın idareye
tebliğinden başlayarak 30 günü geçemez.
Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen
miktar, idareye yazılı şekilde bildirilecek banka hesap numarasına, bu bildirim
tarihinden itibaren 30 gün içinde yatırılmalıdır.
Aksi takdirde idare aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Ayrıca 30 günden sonraki süre için idarece tecil faizi ödenir.
• İstinaf ve Temyiz süreçlerinden sonra kanun yolları tamamlanan ve
kesinleşen kararlara karşı Anayasa Mahkemesine; Adil Yargılanma Hakkının
ve/veya Mülkiyet Hakkının ihlal edildiği gerekçeleriyle bireysel başvuruda
bulunulabilir.
• Bireysel başvuru neticesinde hak ihlali giderilmez veya tazmin edilmez ise
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru yolu açılmış olur.
TEŞEKKÜRLER