vesefere gitmek üzere manisa'dan çağrıl masından sonra gerçekleştiği söylene bilir....

2
sefere gitmek üzere Manisa'dan sonra söylene- bilir. Nitekim Mehmed, 1448- 1450 der Bey üzerine sefere, ll. Koso- va ve Arnavutluk ha- Bu süre Os- zaman zaman kal- Dimetoka'da lan Gülbahar Hatun'un, Meh- med'in 1450 Süley- man Bey'in Sitti Hatun ile Edirne'- deki onlarla birlikte Manisa'ya gidip gitme- Mehmed'in 1451 'de ve istanbul'un 1453'te sonraki durumu herhangi bir bilgi yoktur. Fakat bu dönemde Ba- yezid'in Edirne'de ol- kuwetle muhtemeldir. he- nüz yedi iken 1455 veya 1456'- da Amasya 'ya sancak beyi olarak gön- derilmesi üzerine onunla birlikte bilinmektedir. Bayezid'in sünnet 1457'de Ed irne'de Gülbahar Hatun. 1481 'de tahta ka- dar Amasya'da Nitekim bu dönem içerisinde ll. Mehmed Trabz on seferi ( 1461 ona Amasya· da bir köyü mülk olarak (BA, Ali Emiri - II. Mehmed, nr. 28, 30). Gülba- har Hatun'a ait Tokat ve Amasya'da ba- bilinmektedir. 1479 tarihli bir hükümden anla- göre, ll. Mehmed bu bölgede- ki mülkierin hukuka uygun ol- onuri tasarrufuna ve tirnar olarak ge- belirtip mülk hissesine cebelü* (BA, Ali Emiri- ll. Mehmed, nr. 24). Bu durum, ll. Mehmed'e muhalif grubun toplanma merkezi olan Amasya'daki Bayezid ve Gülbahar Hatun'a gösterir. Il. Bayezid'in tahta son- ra istanbul'a gelen Gülbahar Hatun'un valide sultan olarak nüfuzu ve etkisi gi- derek Hatta devlet dahi ka- bugün mevcut iki mektubunda onun üzerinde büyük tesi- ri devlet duru- mu bu- görülmektedir (Uluçay, Harem· den Mektuplar , s. 18-20) ll. Bayezid'in de annesinin sözlerine anla- Bu mektuplardan birinde Hersekzade Ahmed aley- Gülbahar bint Abdullah 'a Amasya ' da Veled- i Kuzgun ma- hallesindeki bir mülkün sat1m1 için düzen lenen Z il - hicce 872 !Temmuz 14681 tarihli hüccet (BA, Ali 11. Mehmed, nr . 33) hinde, ll. Bayezid'in Ayas ve Mehmed lehinde tav- siyelerde Gülbahar Hatun on bir ka- dar sarayda güçlü bir sima olarak sonra vefat etti. Kendi lan türbesi Fatih Camii avlusunda Fatih Türbesi 1766 zelzelesinde zarar gören türbe 1767- 1768 yeniden Gülbahar Hatun'un ll. Bayezid'den ka. Akkoyunlular'a gelin giden Gevher- han Sultan da annesi bilin- mektedir. 1451 tarihli kitabesi bugüne ve Edirne'de bir mahalleye GÜLBAHAR HATUN CAMii ve TÜRBESi veren Gülbahar Hatun Mescidi'nin ise ona ait olup belli : TSMA, nr. E 10288, 10292; BA, Ali Em iri - IL Mehmed. nr. 24, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 34, 35 ; 36; BA. Ali Emiri- IL Bayezid, nr. 30: Si- dil-i Osmilnf, 1, 64; Gökbilgin, Edirne ue s. 320-321, 357 , 379; s. 18-19; a.mlf.. Haremden Mek- tuplar, istanbul 1956, s. 18-20 ; a.mlf .. Harem, Ankara 1971, ll , 64; 66; A. D. Alderson. Th e Structure of the Ottoman Dynasty, Oxford 1956, s. 83, tablo . XXVII, XXVlll; F. Th. Dijkema. The Ottoman Histarical Monumental lnscriptions in Edirne, Leiden 1977 , s. 31-32; Fr. Babinger. "Mehmed's II Heir at mit Si tt- Chatun [ 1449)", Aufsatze und Abhandlungen zur Geschichte Südosteuropas und der Leuante, München 1962, 1, 226, 233-235; "Gülbahar Hatun Türbesi", TA, XVIII, 140-141; Halil "Mehmed II", VII, 509 ; a.mlf.. "Murad II" , a.e., VII, 610; Turan, "Bayezid Il", V, 234. Iii EMECEN L 1 L GÜLBAHAR HATUN CAMii (bk. MEYDAN CAMii). GÜLBAHAR HATUN CAMii ve TÜRBESi Trabzon'da XVI. ait cami ve türbe. _j i _j Bugün Atapark denilen semte zamana kadar veren cami, Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun külliyenin en önem- li birimidir. Külliyenin or- tadan günümüze sadece cami ile türbe ve olan Caminin üzerinde bir kitabe bulunmamakla birlikte türbenin kitabesine göre onun da 911 ( 1505-1506) Zaviyeli (veya tabhaneli) plan tipinde olan caminin kuzeyinde mermer sü- tunla kubbe ve bir sa- son cemaat yeri bulun- Gülbahar H at un Türbesi 'nin ki tabesi 231

Upload: others

Post on 02-Jan-2020

16 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: vesefere gitmek üzere Manisa'dan çağrıl masından sonra gerçekleştiği söylene bilir. Nitekim Şehzade Mehmed, 1448-1450 yıllarında babasının yanında İsken der Bey üzerine

sefere gitmek üzere Manisa'dan çağrıl­masından sonra gerçekleştiği söylene­bilir. Nitekim Şehzade Mehmed, 1448-1450 yıllarında babasının yanında İsken­der Bey üzerine yapılan sefere, ll. Koso­va Savaşı 'na ve ardından Arnavutluk ha­rekatına katılmıştı. Bu süre zarfında, Os­manlı padişahlarının zaman zaman kal­dıkları Dimetoka'da bulunduğu anlaşı­

lan Gülbahar Hatun'un, Şehzade Meh­med'in 1450 kışında Dulkadıroğlu Süley­man Bey'in kızı Sitti Hatun ile Edirne'­deki muhteşem düğününün ardından

onlarla birlikte Manisa'ya gidip gitme­diği, ayrıca Mehmed'in 1451 'de padişah oluşu ve istanbul'un 1453'te alınışından sonraki durumu hakkında herhangi bir bilgi yoktur. Fakat bu dönemde oğlu Ba­yezid'in yanında Edirne'de bulunmuş ol­ması kuwetle muhtemeldir. Oğlunun he­nüz yedi yaşında iken 1455 veya 1456'­da Amasya'ya sancak beyi olarak gön­derilmesi üzerine onunla birlikte gittiği bilinmektedir. Bayezid'in sünnet düğü­nü dolayısıyla 1457'de Edirne'de hazır bulunduğu anlaşılan Gülbahar Hatun. oğlunun 1481 'de tahta çıkmasına ka­dar Amasya'da yaşamıştır. Nitekim bu dönem içerisinde ll. Mehmed Trabzon seferi sırasında ( 1461 ı ona Amasya· da bir köyü mülk olarak vermişti (BA, Ali Emiri - II. Mehmed, nr. 28, 30). Gülba­har Hatun'a ait Tokat ve Amasya'da ba­zı vakıfların bulunduğu bilinmektedir. Kasım 1479 tarihli bir hükümden anla­şıldığına göre, ll. Mehmed bu bölgede­ki mülkierin çoğunun hukuka uygun ol­maksızın onuri tasarrufuna geçtiğini ve buraların tirnar olarak dağıtılması ge­rektiğini belirtip mülk hissesine karşı

cebelü* çıkarmasını istemişti (BA, Ali Emiri- ll. Mehmed, nr. 24). Bu durum, ll. Mehmed'e muhalif grubun toplanma merkezi olan Amasya'daki oğlu Bayezid ve Gülbahar Hatun'a karşı aldığı tavrı

gösterir.

Il. Bayezid'in tahta çıkmasından son­ra istanbul'a gelen Gülbahar Hatun'un valide sultan olarak nüfuzu ve etkisi gi­derek arttı . Hatta devlet işlerine dahi ka­rıştı. Oğluna yazdığı bugün mevcut iki mektubunda onun üzerinde büyük tesi­ri olduğu, bazı devlet adamlarının duru­mu hakkında değerlendirmelerde bu­lunduğu görülmektedir (Uluçay, Harem·

den Mektuplar, s. 18-20) ll. Bayezid'in de annesinin sözlerine değer verdiği anla­şılmaktadır. Bu mektuplardan birinde oğluna Hersekzade Ahmed Paşa aley-

Gülbahar bint Abdullah 'a Amasya 'da Veled- i Kuzgun ma­hallesindeki bir mülkün alım sat1m1 için düzenlenen Zil­hicce 872 !Temmuz 14681 tarihli hüccet (BA, Ali Emıc;- 11.

Mehmed, nr . 33)

hinde, ll. Bayezid'in lalası Ayas Paşa ve Hızırbeyoğlu Mehmed Paşa lehinde tav­siyelerde bulunmaktadır.

Gülbahar Hatun yaklaşık on bir yıl ka­dar sarayda güçlü bir sima olarak yaşa­dıktan sonra vefat etti. Kendi adıyla anı­lan türbesi Fatih Camii avlusunda Fatih Türbesi karşısında bulunmaktadır. 1766 zelzelesinde zarar gören türbe 1767-1768 yıllarında yeniden yaptırılmıştır.

Gülbahar Hatun'un ll. Bayezid'den baş­ka. Akkoyunlular'a gelin giden Gevher­han Sultan 'ın da annesi olduğu bilin­mektedir. 1451 tarihli kitabesi bugüne ulaşan ve Edirne'de bir mahalleye adını

GÜLBAHAR HATUN CAMii ve TÜRBESi

veren Gülbahar Hatun Mescidi'nin ise ona ait olup olmadığı belli değildir.

BİBLİYOGRAFYA : TSMA, nr. E 10288, 10292; BA, Ali Em iri -

IL Mehmed. nr. 24, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 34, 35; 36; BA. Ali Emiri- IL Bayezid, nr. 30: Si­dil-i Osmilnf, 1, 64; Gökbilgin, Edirne ue Paşa Liuilsı, s. 320-321, 357, 379; Uh.ıçay. Padişah­ların Kadınları, s. 18-19; a.mlf.. Haremden Mek­tuplar, istanbul 1956, s . 18-20 ; a.mlf .. Harem, Ankara 1971, ll , 64; 66; A. D. Alderson. The Structure of the Ottoman Dynasty, Oxford 1956, s. 83, tablo. XXVII, XXVlll; F. Th. Dijkema. The Ottoman Histarical Monumental lnscriptions in Edirne, Leiden 1977, s. 31-32; Fr. Babinger. "Mehmed's II Heir at mit Si tt- Chatun [ 1449)", Aufsatze und Abhandlungen zur Geschichte Südosteuropas und der Leuante, München 1962, 1, 226, 233-235; "Gülbahar Hatun Türbesi", TA, XVIII, 140-141; Halil inalcık, "Mehmed II", İA, VII, 509 ; a.mlf.. "Murad II" , a.e., VII, 610; Şerafettin Turan, "Bayezid Il", DİA, V, 234.

Iii FERİDUN EMECEN

L

1

L

GÜLBAHAR HATUN CAMii

(bk. MEYDAN CAMii).

GÜLBAHAR HATUN CAMii ve TÜRBESi

Trabzon'da XVI. yüzyıla ait cami ve türbe.

_j

i

_j

Bugün Atapark denilen semte yakın zamana kadar adını veren cami, Yavuz Sultan Selim'in annesi Gülbahar Hatun tarafından yaptırılan külliyenin en önem­li birimidir. Külliyenin diğer binaları or­tadan kalkmış, günümüze sadece cami ile türbe ve yakın yıllarda yenilenmiş olan şadırvan kalmıştır. Caminin üzerinde bir kitabe bulunmamakla birlikte türbenin kitabesine göre onun da 911 ( 1505-1506) yılına doğru yapıldığı sanılmaktadır.

Zaviyeli (veya tabhaneli) plan tipinde olan caminin kuzeyinde altı mermer sü­tunla taşınan beş kubbe ve geniş bir sa­çağın örttüğü son cemaat yeri bulun-

Gülbahar Hat un Türbesi 'nin ki tabesi

231

Page 2: vesefere gitmek üzere Manisa'dan çağrıl masından sonra gerçekleştiği söylene bilir. Nitekim Şehzade Mehmed, 1448-1450 yıllarında babasının yanında İsken der Bey üzerine

GÜLBAHAR HATUN CAMii ve TÜRBESi

maktadır. Mukarnaslı taçkapının üstü­ne rastlayan orta kubbeye geçiş yine mu­karnaslarla sağlanmıştır. Kapının iki ta­rafında birer mihrabiye ve ikişer pence­re yer alır. Caminin harimine bu cephe­den üç kapı ile girilmekte ve taçkapı ana mekana. köşelerde bulunan diğer iki ka­pı zaviyelere açılmaktadır. Her üç kapı­nın da önünde giriş yolları bulunmakta ve orta yolun ikiye böldüğü son cemaat yerinin zemini yüksek bir seki oluştur­maktadır.

12 x 12 m. ölçülerindeki ana mekanın üzeri. dışarıdan onikigen kasnağa otu­ran pandantifli kubbe ile örtülmüştür.

Cepheden iki, yanlardan birer pencere ile aydınlatılan harimin kubbe kasnağında da dört pencere bulunmaktadır. 4,50 X

5,45 m. ölçülerinde olan köşelerdeki iki zaviyenin üzerieri kubbe ile örtülüdür ve yaniara açılan birer pencere ile aydın­latılmışlardır. Caminin mermer mihrabı taçlı olup rOmilerle süslenmiştir. 1970'­li yıllarda yapılan restorasyonlarda son cemaat yeri kubbeleri dahil caminin bü­tün tezyinatı yenilenmiş, bu arada mih­rabın kenarları da boyanmıştır. Küçük frizlerin bulunduğu minber yine mer­merden yapılmıştır ve gösterişsizdir. Se­kiz köşeli kürsüsü caminin batı duvarı­na bitişik olan minare bir sıra beyaz. bir sıra kırmızı kesme taşla örülmüş ve şe­refesi mukarnaslı olarak inşa edilmiştir. Avlunun ortasında yer alan şadırvan mev­cut kalıntılar üzerine tamamlanmıştır. Demir şebekeli havuz. gittikçe daralan sekiz sütuna oturmuş çadır şeklinde yük­sek bir külahla örtülüdür: külah caminin tüm örtü sisteminde olduğu gibi kur­şunla kaplıdır .

Caminin doğusunda bulunan türbe sekizgen prizma şeklinde olup kubbeli­dir ; kurşunla kaplı ve hafifçe sivri olan kubbe sekizgen bir kasnağa oturtulmuş­tur. Türbenin kuzey yüzü dışında bütün cephelerinde pencere bulunmaktadır.

o ' . . '

232

Gü lbahar Hatun Camii

ve Türbesi · Trabzon

Renkli taşlarla tezyin edilmiş pencere kemerlerinin üzerinde birer kabartma madalyon yer almakta ve bunların içie­rinin zengin süslemelerle doldurulmuş olduğu görülmektedir. Güneydoğuya açı­lan kapının üstünde inşaat kitabesi ve ayrıca rOmller içinde iki besmele bulun­maktadır.

Külliyenin bugüne ulaşmayan yapıla­rının en önemlisi Sultaniye Medresesi adıyla da tanınan medresedir. Caminin kuzeyinde yer aldığı ve iki katlı olduğu

bilinen medrese 1883'te tamir edilmiş, ancak bakımsız hale geldiği için 1927 yılından sonra ortadan kaldırılmıştır.

BİBLİYOGRAFYA :

Evliya Çelebi. Seyahatname, ll , 87·90 ; Şakir Şevket, Trabzon Tarihi, istanbul 1924, s. 340· 341; Kemal Karadenizli . Trabzon Tarihi, Anka· ra 1954, s. 389; Ömer Akbulut. Trabzon Kita· be leri, istanbul 1954, s. 5 · 7; T. Succi, Trebi­sonda. Porta d 'oriente, istanbul 1973, s. 255· 256; Mahmut Goloğlu. Trabzon Tarihi, Ankara 1975, s. 31·34; Şamil Horuloğlu , Tarihi Eser/e· ri ile Trabzon, Ankara 1978, s. 45· 49; Yüksel, Osman lı Mi'marfsi V, s. 451·454; Erdem Yü­cel, Trabzon, istanbul 1988, s. 50·52 ; Halil Ed­hem [Eldem]. "Trabzon'da Osmanlı Kitabele­ri" , TOEM, 1/ 48 (1334), s. 324; Selina Ballan­ce. "Early Turkish Building in Trabzon", TTK Be Ileten, XXIX / 113 ( 1965), s. 73-74, rs. 1·5.

~ ÖzKAN ERTUGRUL

Gülbahar Hatun Camii ve Türbesi 'nin plan ı

L

GÜLBANK

(-iliL:JSı Tarikat toplantılarında,

bazı dini ve resmi törenlerde belli bir eda ile

veya makamla okunan dua. _j

Farsça 'da "gül sesi" manasma gelen kelimeye sözlüklerde birbirine yakın an­lamlar. verilmiştir. Dihhuda, gülbam ile gülbangin Farsça'da aynı manaya geldi­ğine işaret ettikten sonra "coşkulu bir şekilde yüksek sesle bağırma. savaş es­nasında askerlerin attığı nara, bülbül sesi, müjde, bir makam adı" olarak kul­lanılışiarına dair birçok örnek vermek­tedir (Lugatname, XXIII , 354). Mütercim Asım gülbangi, "Mehterler nevbete baş­larken ve selatin ü vüzera süvar olurken çavuşlar yek-dehen demsaz olurlar" şek­linde " alkış" a yakın olarak tarif eder (Bur·

han-1 Kat1' Tercümesi, Il, ı ı !) Türkçe söz­lüklerde kelimeye, "bir cemaat tarafın­dan bir ağızdan makamla çağrılan dua ve sürOd ve ahenk veya tekbir ve tehlil; vaktiyle mektebe yeni başlayan çocu­ğun hanesi kapısının önünde mektep çocuklarının ettikleri dua" (Kamüs·L Tür·

k~ s. 1175); "ayinlerde ve bazı merasim­de müteaddit adamlar tarafından dua ve alkış tarzında hep bir ağızdan bağrış­ma" (Türk Lugat1, IV, 103) gibi karşılıklar verilmiştir. Gülbank okunınası için daha çok "gülbank çekme" deyimi yaygındır.

Gülbank kelimesi Türk edebiyatında bu anlamların yanında başka manalar­da da kullanılmıştır. NefTnin. "Tuta dün­yayı hep gülbang-i kOs-ı nusret avazı" mısraında gülbank "zafer havaları vu­ran kös sesi, zafer narası" anlamında­dır. "Hükm-i asafla arşı aldı erbab-ı sa-