Çukurova Ünİversİtesİ fen bİlİmlerİ enstİtÜsÜ …ph 10.5’da gösterirken, 0.5-3.4m...
TRANSCRIPT
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ
Ashabil AYGAN
HALOALKALOFİL BACILLUS SP. İZOLASYONU, AMİLAZ, SELÜLAZ VE KSİLANAZ ENZİMLERİNİN ÜRETİMİ, KARAKTERİZASYONU VE BİYOTEKNOLOJİK UYGULAMALARDA KULLANILABİLİRLİĞİ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2008
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
HALOALKALOFİL BACILLUS SP. İZOLASYONU, AMİLAZ, SELÜLAZ VE KSİLANAZ ENZİMLERİNİN ÜRETİMİ, KARAKTERİZASYONU VE
BİYOTEKNOLOJİK UYGULAMALARDA KULLANILABİLİRLİĞİ
Ashabil AYGAN
DOKTORA TEZİ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Bu tez 04/01/2008 Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği İle Kabul Edilmiştir.
İmza ………………… Prof. Dr. Burhan ARIKAN DANIŞMAN
İmza …………………. Prof. Dr. Ömer ÇOLAK ÜYE
İmza ………………………. Doç.Dr.Gökhan CORAL ÜYE
İmza .............................. Doç.Dr. Hatice Kormaz Güvenmez ÜYE
İmza ………………… Doç.Dr.Mutlu Nisa Ünaldı Coral ÜYE
Bu Tez Enstitümüz Biyoloji Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza-Mühür Bu çalışma Ç.Ü. Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: FBE 2003-D-18 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
DOKTORA TEZİ
HALOALKALOFİL BACILLUS SP. İZOLASYONU, AMİLAZ SELÜLAZ VE KSİLANAZ ENZİMLERİNİN ÜRETİMİ,
KARAKTERİZASYONU VE BİYOTEKNOLOJİK UYGULAMALARDA KULLANILABİLİRLİĞİ
Ashabil AYGAN
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
BİYOLOJİ ANABİLİM DALI
Danışman: Prof. Dr. Burhan ARIKAN Yıl: 2008, Sayfa:186
Jüri:Prof. Dr. Ömer ÇOLAK Doç.Dr. Hatice KORKMAZ GÜVENMEZ
Doç.Dr. Gökhan CORAL Doç.Dr. Mutlu Nisa ÜNALDI CORAL
Bu çalışmada, Van Gölü topraklarından izole edilen haloalkaloflik Bacillus sp. suşlarından amilaz, selülaz ve ksilanaz enzimi izolasyonu ve karakterizasyonu gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla bakterilerin besiyerlerinde üreme ve enzim üretme yetenekleri ve aktivite gösterdiği optimum sıcaklık, pH ve NaCl konsantrasyonu saptanmıştır.
Bacillus sp. AB-17 suşundan üretilen amilazın SDS-PAGE analizinde iki band elde edilmiş ve moleküler ağırlıkları 66.25 ve 58 kDa olarak belirlenmiştir. Enzim, optimum aktivitesini 150ºC ve pH 10.5’da gösterirken, 0.5-3.4M NaCl’de ortalama %67’lik aktivite ile halofil özellikte olduğu saptanmıştır.
Bacillus sp.C-14 suşundan izole edilen endoglukanaz enzimin molekül ağırlığı 61 kDa olarak belirlenmiş, optimum aktivite ise 50°C’de pH 11.0’de görülmüştür. Maksimum enzim aktivitesi %20 (3.4M) NaCl konsantrasyonunda (%133) elde edilmiştir.
Bacillus sp X13 suşundan elde edilen ksilanaz enziminin optimum aktivitesi 40ºC de pH 6.0’da gerçekleşmiştir. Enzim pH 5.0-6.0 aralığında 15 dk süreyle aktivitesini %100 koruyabilmiş, SDS-PAGE analizinde ise moleküler ağırlıkları 108.4, 95.5, 80.6 ve 68.5 kDa olan dört band tespit edilmiştir.
Bu sonuçlara göre AB-17 amilaz enziminin Nişastanın sıvılaştırılması ve tekstil endüstrisinde nişastanın uzaklaştırılmasında kullanılabilecek bir enzim olduğu belirlenmiştir. C14 endoglukanaz enziminin tuzlu ortamlarda yüksek düzeyde aktivite göstermesi, halo-stabilitesinin yüksek olması ve deterjanlara dirençli olması bu enzimin tekstil uygulamaları, kağıt endüstrisi ve hayvan yemi üretimi gibi uygulamalarda kullanılabileceğini göstermektedir. X13 Ksilanaz enzimi ise besin endüstrisinde prebiyotik üretiminde ve selülaz ve pektinaz enzimine gerek kalmadan meyve suyu üretiminde kullanılabileceği önerilebilir. Anahtar Kelimeler: Bacillus, amilaz, selülaz, ksilanaz,, haloalkalofil
II
ABSTRACT
Ph.D. THESIS
ISOLATION OF HALOALKALOPILIC BACILLUS SP., PRODUCTION, CHARACTERIZATION AND DETERMINATION OF
BIOTECHNOLOGICAL APPLICATION OF THEIR AMYLASE, CELLULASE AND XYLANASE
Ashabil AYGAN
DEPARTMENT OF BIOLOGY
INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF CUKUROVA
Supervisor:Prof. Dr. Burhan ARIKAN Year: 2008, Page: 186
Jury: Prof. Dr. Ömer ÇOLAK Doç.Dr. Hatice KORKMAZ GÜVENMEZ
Doç.Dr. Gökhan CORAL Doç.Dr. Mutlu Nisa ÜNALDI CORAL
In this study, the amylase, cellulase, xylanase enzymes from Bacillus sp. strains isolated from
Van lake soil were produced and characterized. The strains were tested for determination of temperature, pH range and NaCl concentration for growth and enzyme production on plate. Molecular weight of the amylase from Bacillus sp.AB-17 was estimated as 66.25 and 58 kDa on SDS-PAGE. The optimum activity was obtained at 150oC, pH 10.5. the enzyme also presented halophilic properties with an activity around 67% between 0.5-3.4M NaCl concentration.
Molecular weight of the Endoglucanase from Bacillus sp.C14 was detected as 61kDa on SDS-PAGE, and the optimum enzyme activity was obtained at 50oC, pH 11.0. Maximum endoglucanase activity (%133) was recorded at 20% (3.4M) NaCl. On the other hand the xylanase from Bacillus sp.X13 presented and optimum activity at 40oC and pH 6.0. The enzyme was 100% stable between pH 5.0-6.0 for 15 min. The enzyme was consist of 4 unit as 108.4, 95.5, 80.6 ve 68.5 kDa on SDS-PAGE. The results showed that the amylase AB-17 is a relevant enzyme for desizing processes in textile industries. The increased activity of C14 endoglucanase in high saline conditions, high halo-stability, resistance to detergents makes the enzyme C14 endoglucanase appropriate for textile, paper, animal feed preparation processes. X13 Xylanase enzyme could also be used for prebiotic preparation in food industries and fruit juice production without needing pectinase and cellulase usage.
Key Words: Bacillus, amylase, cellulase, xylanase, haloalkalophile
III
TEŞEKKÜR
Çalışmamın her aşamasında bana yardımcı olan, bilgi ve deneyimleriyle yol
gösteren danışman hocam sayın Prof. Dr. Burhan ARIKAN’a, Moleküler Biyoloji
Anabilim Dalı Başkanı sayın Prof.Dr.Ömer ÇOLAK’a, sayın Prof.Dr.Sadık
DİNÇER’e ve Doç.Dr.Hatice KORKMAZ GÜVENMEZ’e çok teşekkür ederim.
Bazı suşların dizi analizlerinde yardımlarını esirgemeyen Dr.A.Akın
DENİZCİ’ye, bölüm teknisyeni sayın Mustafa TOMAK’a ve bölüm sekreteri sayın
Mediha KURTOĞLU’na teşekkür ederim.
Ayrıca bütün çalışmalarım süresince manevi desteğini esirgemeyen annem
Meliha, eşim Arife ve kızım Irmak Zehra AYGAN’a sonsuz teşekkür ederim.
IV
İÇİNDEKİLER SAYFA NO
ÖZ........................................................................................................I
ABSTRACT.........................................................................................II
TEŞEKKÜR.........................................................................................III
İÇİNDEKİLER.....................................................................................IV
ÇİZELGELER DİZİNİ .........................................................................XII
ŞEKİLLER DİZİNİ ..............................................................................XIV
SİMGELER VE KISALTMALAR .......................................................XVI
1.GİRİŞ ................................................................................................1
1.1.Enzimler ve Bazı Özellikleri ........................................................3
1.2. Enzimlerin Sınıflandırılması .......................................................5
1.2.1. Enzimlerin Numaralandırılması ve Sınıflandırılması........5
1.3.Amilazlar (Amylase)....................................................................6
1.3.1.Amilazların Bazı Uygulama Alanları ................................7
1.4. Selülazlar (Endoglukanaz) ..........................................................9
1.4.1.Kompleks Olmayan Selülaz Sistemleri .............................10
1.4.2. Kompleks Selülaz sistemleri (Selülozom) ........................11
1.4.3. Selülazların Bazı Uygulama Alanları ...............................13
1.4.3.1. Gıda endüstrisinde Selülazlar ...............................13
1.4.3.2. İçecek ve Şarap Endüstrisinde Selülazlar .............14
1.4.3.3. Hayvan Yemi Endüstrisinde Selülazlar ................14
1.4.3.4. Tekstil Endüstrisinde ...........................................14
1.5. Ksilanazlar (Xylanase) ................................................................15
1.5.1. Ksilanazların Bazı Uygulama Alanları ....................17
1.6. Ekstremofilik Enzimler (Ekstremozimler) ...................................19
1.7. Bacillus Cinsi..............................................................................21
1.8. Elektroforez Uygulamaları ..........................................................22
1.8.1. Jel Elektroforezleri ..........................................................24
V
1.8.2. Sodyum Dodesil Sülfat-Poliakrilamid Jel Elektroforezi
(SDS-PAGE).................................................................26
1.8.3. Doğal (Native) Jel Elektroforezi ......................................28
1.9. Protein İzolasyonu ......................................................................28
1.9.1. Çöktürme ile Proteinlerin İzolasyonu...............................31
1.9.1.1. TCA ile Çöktürme ...............................................31
1.9.1.2. Nötral tuzlar ile Proteinlerin Çöktürülmesi ...........31
1.9.1.3. Organik Çözücülerle Proteinlerin Çöktürülmesi ...33
1.9.1.4. Non-İyonik Organik Polimerlerle Çöktürme ........33
1.10. Kromatografi ............................................................................34
1.10.1. İnce Tabaka Kromatografisi (TLC) ........................................35
1.11. Araştırmanın Amacı ..................................................................37
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR.................................................................39
3. MATERYAL VE METOD...............................................................49
3.1. Materyal .....................................................................................49
3.1.1.Bakteri İzolasyonunda ve Teşhisinde Kullanılan
Besiyerleri........................................................................49
3.1.1.1. LB Agar...............................................................49
3.1.1.2. M9-Nişasta Agarı.................................................49
3.1.1.3. CMC-Agar Besiyeri .............................................50
3.1.1.4. CEPM (Selüloz Enzim Üretimi Besiyeri) .............50
3.1.1.5. Ksilanlı Besiyeri ..................................................51
3.1.1.6. Nutrient Broth......................................................51
3.1.2. Kullanılan Çözeltiler........................................................51
3.1.2.1. NaOH Çözeltisi....................................................51
3.1.2.2. Etanol ..................................................................52
3.1.2.3. Na2CO3 Çözeltisi..................................................52
3.1.2.4. Lügol ...................................................................52
3.1.2.5. Kongo Kırmızısı ..................................................52
3.1.2.6. NaCl Çözeltisi......................................................53
3.1.2.7. Sodyum Fosfat Tamponu (0.1 M) ........................53
VI
3.1.2.8. Sitrat Tamponu ....................................................53
3.1.2.9. Sodyum-Fosfat Tamponu.....................................53
3.1.2.10. Glisin-NaOH Tamponu ......................................54
3.1.2.11. Borax-NaOH Tamponu ......................................55
3.1.2.12. Dinitro Salisilik Asit (DNS) ...............................55
3.1.3. Elektroforezde Kullanılan Solüsyonlar.............................55
3.1.3.1. Solüsyon A (Akrilamid Solüsyonu)......................55
3.1.3.2. Solüsyon B (4X) ..................................................55
3.1.3.3. Solüsyon C (4X) ..................................................56
3.1.3.4. Amonyum Persülfat (AMPS) ...............................56
3.1.3.5. Elektroforez Tamponu ........................................56
3.1.3.6. Örnek Yükleme Tamponu ....................................56
3.1.3.7. SDS Jel boyama (Staining) Solüsyonu .................56
3.1.3.8.SDS Jelden Boyayı Geri Alma (Destaining)
Solüsyonu .............................................................57
3.1.3.9.SDS-PAGE’nde Zymogram Analizleri İçin
Renatürasyon Solüsyonları....................................57
3.1.3.10.Nişastalı Glisin-NaOH Tamponu Çözeltisi..........57
3.1.4. İnce Tabaka Kromatografisi Solüsyonları ........................57
3.1.4.1. Bütanol-Asetik Asit-Distile Su.............................57
3.1.4.2. %20’lik Sülfirik Asit (H2SO4) Çözeltisi ...............58
3.1.4.3. Kloroform-Asetik Asit-Distile Su Çözeltisi ..........58
3.1.4.4. Anilin-Difenilamin-Ortofosforik Asit Çözeltisi ....58
3.1.4.5. D-Glikoz Çözeltisi ...............................................58
3.1.4.6. Maltoz Çözeltisi...................................................58
3.1.4.7. Ksiloz Çözeltisi....................................................58
3.1.5.16S rRNA Dizisinin Belirlenmesi İçin Kullanılan
Solüsyonlar....................................................................59
3.1.5.1 DNazolDirect.....................................................59
3.1.5.2.TAE (Tris-Asetik Asit-Edta)Tamponu ..................59
VII
3.1.5.3.Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) için
Kullanılan Primerler..............................................59
3.2. Metod .........................................................................................59
3.2.1. Bakteri İzolasyonu ve Teşhisi ..........................................59
3.2.1.1. Topraktan Bacillus sp. Suşlarının İzolasyonu .......59
3.2.1.2. Bakteri Teşhisi.....................................................60
3.2.1.3. Bakteri Teşhisi İçin Genomik DNA Hazırlanması 60
3.2.1.4. Agaroz Jel Hazırlanması .....................................60
3.2.1.5.Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) için
Reaksiyon Koşulları..............................................61
3.2.1.6. Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) Koşulları .....61
3.2.1.7. 16S rDNA Dizisinin Belirlenmesi ........................61
3.2.2. Enzim Aktivitelerinin Belirlenmesi..................................62
3.2.2.1.Katı Besiyerlerinde Amilaz Aktivitelerinin
Belirlenmesi..........................................................62
3.2.2.2.Katı Besiyerlerinde Selülaz Aktivitelerinin
Belirlenmesi..........................................................62
3.2.2.3.Katı Besiyerlerinde Ksilanaz Aktivitelerinin
Belirlenmesi..........................................................62
3.2.2.4. Bakterilerin Katı Besiyerinde Ürediği ve Enzim
Sentezlerinin Gerçekleştiği pH Aralığının
Saptanması............................................................63
3.2.2.5.Optimum Üreme ve Enzim Prodüksiyon
Sıcaklığının Saptanması ........................................63
3.2.2.6.Optimum Üreme ve Enzim Prodüksiyonu İçin
Gerekli Tuz Konsantrasyonlarının Saptanması ......63
3.2.3.1.Sıvı Kültürde Amilaz Enzim Üretimi ve Kısmi
Saflaştırma............................................................64
3.2.3.2.Sıvı Besiyerinde Selülaz ve Ksilanaz Enzim
Üretimi ve Kısmi Saflaştırma................................64
VIII
3.2.3.3.Enzimin Optimum Aktivite Göstediği pH
Değerinin Saptanması ...........................................65
3.2.3.4.Enzimin Optimum Aktivite Gösterdiği Sıcaklık
Değerinin Saptanması ...........................................65
3.2.3.5.Enzimin Termal (Sıcaklık) Stabilitesinin
Saptanması............................................................65
3.2.3.6. Enzimin pH Stabilitelerinin Belirlenmesi .............66
3.2.3.7.NaCl’ün Enzim Aktiviteleri Üzerine Etkisinin
Belirlenmesi..........................................................67
3.2.3.8.İnhibitörlerin Enzim Aktivitesine Etkisi ................67
3.2.4.Poliakrilamid Jel Elektroforezinde (PAGE) Moleküler
Ağırlık ve Zimogram Analizi............................................68
3.2.4.1.Moleküler Ağırlık Analizi İçin SDS-PAGE
Sisteminin Hazırlanması. ......................................68
3.2.4.2.Zimogram Analizi İçin SDS-PAGE Sisteminin
Hazırlanması.........................................................69
3.2.4.3.Amilaz Enzimi Zimogram Analizi Için Doğal
(Nativ) Jelin Hazırlanması ....................................69
3.2.4.4.Enzim Örneklerinin Jele Yüklenmesi ve
Yürütülmesi ..........................................................69
3.2.4.5.SDS-PAGE Jelinin Boyanması ve Zimogram
Analizleri..............................................................70
3.2.5.Enzim Substrat Reaksiyonu Sonunda Açığa Çıkan Son
Ürünlerin Saptanması .......................................................71
3.2.5.1.İnce Tabaka Kromatografisi (TLC) Plakalarının
Hazırlanması.........................................................71
3.2.5.2. Amilaz Enzimine Ait Son ürünlerin Saptanması...72
3.2.5.3.Selülaz ve Ksilanaz Enzimlerine Ait Son
Ürünlerin Saptanması............................................72
4. BULGULAR VE TARTIŞMA..........................................................73
4.1.Topraktan Bacillus sp. Suşlarının İzolasyonu ...............................73
IX
4.2.Bakterilerin Teşhisi......................................................................73
4.2.1.1Bakterilerin Morfolojik ve Biyokimyasal Özellikleri ......73
4.2.2.AB-17 Suşunun 16S rDNA Dizi Analizi sonuçları............74
4.3.AB-17 Suşunun Katı Besiyerinde Üreme ve Enzim Üretme
Sonuçları......................................................................................74
4.3.1.AB-17 Suşunun Farklı pH Değerleri ve 37oC’de Üreme
ve Amilaz Enzim Aktivitesine Ait Bulgular......................74
4.3.2.AB-17 Suşunun Farklı Sıcaklık Değerleri ve pH 9.5’deki
Üreme ve Amilaz Enzim Aktivitesine Ait Bulgular ..........75
4.3.3.M9 Nişastalı Agar Besiyerinde Farklı NaCl
Konsantrasyonlarında Bakteri Üreme Davranışı ve Enzim
Sentezine Ait Bulgular......................................................76
4.4.C-14 Suşunun Katı Besiyerinde Üreme ve Enzim Üretme
Sonuçları......................................................................................77
4.4.1.C14 Suşunun Katı Besiyerinde Farklı pH Değerleri ve
37ºC’de Üreme ve Selülaz Enzim Aktivitesine Ait
Bulgular ...........................................................................77
4.4.2.C14 Suşunun Katı Besiyerinde Farklı Sıcaklık Değerleri
ve pH 9.5’teki Üreme ve Enzim Aktivitesine Ait Bulgular77
4.4.3.C-14 Suşunun Farklı NaCl (%3-20) İçeren CMC’li
Agarda Üreme ve Enzim Sentezine Ait Bulgular ..............78
4.5.X-13 Suşunun Katı Besiyerinde 37ºC ve Farklı pH eğerlerinde
Enzim Sentezleme ve Ürem Davranışına Ait Bulgular .................79
4.5.1.X-13 Suşunun Katı Besiyerinde Farklı Sıcaklıklar ve pH
7.0’deki Ürem ve Enzim Sentezlemesine Ait Bulgular......80
4.6. AB-17 Amilaz’ın Enzimatik Özellikleri ......................................81
4.6.1. AB-17 Amilaz Enziminin Optimum pH Aralığı ...............81
4.6.2. AB-17 Amilaz Enziminin Optimum Sıcaklık Aktivitesi...83
4.6.3. AB-17 Amilaz Stabilitesi Üzerine pH’nın Etkisi..............86
4.6.4.AB-17 Amilaz Enziminin Termal Stabilitesine Ait
Bulgular ...........................................................................88
X
4.6.5.AB-17 Amilaz Enzim Aktivitesi Üzerine NaCl’ün Etkisi..89
4.6.6. AB-17 Amilaz Enzimi Üzerine İnhibitörlerin Etkisi.........90
4.6.7. AB-17’nin SDS-PAGE ve Zimogram Analizi..................94
4.6.8.AB-17 Amilaz Enzimine Ait İnce Tabaka Kromatografi
Bulguları ..........................................................................95
4.7. Kısmi Saflaştırılmış C-14 Selülaz Enziminin Katı Besiyerindeki
Aktivite Görüntüsü....................................................................96
4.7.1.C-14 Selülaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği
pH Değeri ve Aralığına Ait Sonuçlar ................................97
4.7.2.C-14 Endoglukanaz Enziminin Optimum Aktivite
Gösterdiği Sıcaklık Değerine Ait Sonuçlar .......................99
4.7.3.C-14 Endoglukanaz Enziminin pH Stabilitesine Ait
Sonuçlar ...........................................................................100
4.7.4.C-14 Endoglukanaz Enziminin Termal Stabilite
Analizlerine Ait Sonuçlar .................................................102
4.7.5.C-14 Endoglukanaz Enzim Aktivitesi ve Stabilitesi
Üzerine NaCl’ün Etkisine Ait Sonuçlar ............................105
4.7.6.C-14 Endoglukaaz Enzimi Üzerine İhibitör, Şelatör,
Deterjan ve Metal İyonlarının Etkisine Ait Sonuçlar.........108
4.7.7.C-14 Selülaz Enziminin SDS-PAGE ve Zimogram
Analizi .............................................................................110
4.7.8. C-14 Endoglukanaz Enzimine Ait İnce Tabaka
Kromatografi Bulguları ....................................................111
4.8.Kısmi Saflaştırılmış X-13 Ksilanaz Enziminin Katı
Besiyerindeki Aktivite Sonucu.....................................................113
4.8.1.X-13 Ksilanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği
pH Değeri ve Aralığına Ait Sonuçlar ................................113
4.8.2.X-13 Ksilanaz’ın Sıcaklık Optimumu ...............................115
4.8.3.X-13 Ksilanaz Enziminin pH Stabilitesine Ait Sonuçlar ...117
4.8.4.X-13 Ksilanaz Enziminin Termal Stabilitesine Ait
Sonuçlar ...........................................................................120
XI
4.8.5.X-13 Ksilanaz Enzim Aktivite ve Stabilitesi Üzerine
NaCl’ün Etkisine Ait Sonuçlar .........................................122
4.8.6.X-13 Ksilanaz Enzim Aktivitesine İnhibitör, Şelatör,
Metal İyonu ve Deterjanların Etkisi ..................................125
4.8.7.X-13 Ksilanaz Enziminin SDS-PAGE ve Zimogram
Analizi Bulguları ..............................................................128
4.8.8.X-13 Ksilanaz Enzimine Ait İnce Tabaka Kromatografi
Bulguları ..........................................................................129
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER ..........................................................133
KAYNAKLAR.....................................................................................157
ÖZGEÇMİŞ .........................................................................................176
EK 1 Nişasta.........................................................................................177
EK 2 Selüloz (Cellulose) ......................................................................180
EK 3 Ksilan (Xylan) .............................................................................184
EK 4 İnce Tabaka Kromatografisi Plakalarının Hazırlanması................186
XII
ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA NO Çizelge 1.1. İnce Tabaka Kromatografileri İçin Kaplama Malzemeleri...... 37
Çizelge 1.2. İnce Tabaka Kromatografisi için Bazı Geliştirme
Çözeltileri.............................................................................. 38
Çizelge 3.1. Sitrik asit Tampon Çözeltilerinin Hazırlanması...................... 53
Çizelge 3.2. Sodyum Fosfat Tampon Çözeltilerinin Hazırlanması ............. 54
Çizelge 3.3. Glisin-NaOH Tampon Çözeltilerinin Hazırlanması ................ 54
Çizelge 3.4. Ayırıcı Jelin Bileşimi............................................................. 68
Çizelge 3.5. Dengeleyici Jelin Bileşimi ..................................................... 69
Çizelge 4.1. AB-17 suşunun farklı pH değerleri ve 37oC’de ki üreme
ve Enzim Üretme sonuçları. ................................................... 75
Çizelge 4.2. AB-17 suşunun farklı Sıcaklık değerleri ve pH 9.5’de ki
Üreme ve Enzim Üretme sonuçları. ....................................... 75
Çizelge 4.3. AB-17 Suşunun Farklı Tuz Konsantrasyonunda Üreme ve
Enzim Üretme Sonuçları........................................................ 76
Çizelge 4.4. C-14 Suşunun Katı Besiyerinde ve Farklı pH
Değerlerindeki Üreme ve Enzim Sentezleme Sonuçları ......... 77
Çizelge 4.5. C-14 Bakterisinin Farklı Sıcaklık ve pH 9.5’teki CMC
Agar Besiyerindeki Üreme ve Enzim Sentezleme
Sonuçları ............................................................................... 78
Çizelge 4.6.C-14 Suşunun Katı Besiyeri ve Farklı Tuz
Konsantrasyonlarında Üreme ve Enzim Sentezlemesiyle
İlgili Sonuçlar ....................................................................... 78
Çizelge 4.7. X-13 Suşunun 37ºC ve Farklı pH değerlerinde Üreme ve
Enzim Üretimine Ait Sonuçlar .............................................. 79
Çizelge 4.8. X-13 Suşunun Farklı Sıcaklık ve pH 7.0 de Gösterdiği
Üreme ve Enzim Sentezine Ait Bulgular................................ 80
Çizelge 4.9. AB-17 Amilaz Enzim Aktivitesine İnhibitör, Şelatör,
Metal İyonu ve Deterjanların Etkisi. ...................................... 91
XIII
Çizelge.4.10. C-14 Endoglukanaz Enzim Aktivitesine İnhibitör,
Şelatör, Metal İyon ve Deterjanların Etkisine Ait
Sonuçlar ................................................................................ 109
Çizelge 4.11. X-13 Ksilanaz Enzim Aktivitesine İnhibitör, Şelatör,
Metal İyonu ve Deterjanların Etkisi ....................................... 126
Çizelge Ek 1.1.Amiloz ve Amilopektinin Bazı Özellikleri ............................ 178
XIV
ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA NO
Şekil 1.1. Ksilanın Tam Hidrolizinde Gerekli Enzimler ve Etki
Bölgeleri ..................................................................................... 17
Şekil 4.1. AB-17 Suşundan Kısmi Saflaştırma Yöntemiyle İzole
Edilmiş Enzim Çözeltisinin Nişastalı Agar Ortamında
Oluşturduğu Aktivite Reaksiyonu................................................ 81
Şekil 4.2.AB-17 Suşundan Elde Edilen Amilaz Enziminin Optimum
pH’sı ........................................................................................... 82
Şekil 4.3. AB-17 Amilaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği
Sıcaklık Verileri .......................................................................... 84
Şekil 4.4. AB-17 Amilaz Enziminin pH Stabilitesi ...................................... 86
Şekil 4.5. AB-17 Amilaz Enziminin Sıcaklık Stabilitesi. ............................. 88
Şekil 4.6. NaCl’ün AB-17 Amilaz Enzim Aktivitesi Üzerine Etkisi............. 89
Şekil 4.7. AB-17 Amilaz Enziminin SDS-PAGE ve Doğal PAGE
Zymogram Sonuçları ................................................................... 94
Şekil 4.8. AB-17 Amilaz Enziminin İnce Tabaka Kromatografisi ile
Son Ürünlerinin Saptanması. ....................................................... 96
Şekil 4.9. Kısmi Saflaştırma Yöntemiyle Elde Edilmiş Endoglukanaz
Enziminin Katı Besiyerindeki Aktivite Sonucu............................ 97
Şekil 4.10. C-14 Endoglukanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği
pH Değerine Ait Sonuçlar. .......................................................... 98
Şekil 4.11. C-14 Endoglukanaz Enziminin Optimum Aktivite Sıcaklığına
Ait Sonuçlar. ............................................................................... 100
Şekil 4.12. C-14 Endoglukanaz Enzimine Ait pH Stabilite Sonuçları ............ 102
Şekil 4.13. C-14 Endoglukanaz Enziminin Termal Stabilite Sonuçları........... 104
Şekil 4.14. Farklı NaCl Konsantrasyonlarının C-14 Endoglukanaz Enzim
Aktivitesine Etkisi ....................................................................... 106
Şekil.4.15. Farklı NaCl Konsantrasyonlarının C-14 Endoglukanaz Enzim
Stabilitesine Etkisi....................................................................... 107
XV
Şekil 4.16. C-14 Selülaz Enziminin Molekül Büyüklüğü ve Zymogram
Analizi ........................................................................................ 112
Şekil 4.17. C-14 Endoglukanaz Enziminin İnce Tabaka Kromatografisi
ile Son Ürünlerinin Belirlenmesi. ................................................ 113
Şekil 4.18. Kısmi Saflaştırma Yöntemiyle Elde Edilmiş Ksilanaz
Enziminin Katı Besiyerindeki Aktivite Sonucu............................ 114
Şekil 4.19. X-13 Ksilanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği pH
Değerine Ait Sonuçlar. ................................................................ 115
Şekil 4.20. X-13 Ksilanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği
Sıcaklık Değerine ait Sonuçlar..................................................... 117
Şekil 4.21. X-13 Ksilanaz Enziminin 15 dakika, 60 dakika ve 24 Saat Ön
İnkübasyon İşleminden Sonraki pH Stabilitesine Ait
Sonuçlar. ..................................................................................... 119
Şekil 4.22. X-13 Ksilanaz Enziminin Termal Stabilite Sonuçları. .................. 121
Şekil.4.23. X-13 Ksilanaz Enzim Aktivite ve Stabilitesi Üzerine NaCl’ün
Etkisine Ait Sonuçlar................................................................... 124
Şekil 4.24. X-13 Ksilanaz Enzimi Zymogram Analizi Sonuçları. .................. 129
Şekil 4.25. X-13 Ksilanaz Enziminin Hidroliz Ürünlerine ait Bulgular. ......... 131
Şekil Ek 1.1.Amiloz........ ............................................................................. 179
Şekil Ek 1.2.Amilopektin.............................................................................. 180
Şekil Ek 2.1.Selüloz, β-D-glukoz polimeri .................................................... 182
Şekil Ek 3.1.Ksilanaz Yapısı......................................................................... 186
Şekil Ek 4.1.Cam Plakaların Yerleştirilmesi.................................................. 187
Şekil Ek 4.2.Silika Jel karışımının Hazırlanması ........................................... 187
Şekil Ek 4.3.Silika Jel Karışımının Yayma Aparatına Dökülmesi.................. 187
Şekil Ek 4.4.Silika Jelin Cam Plakalar Üzerine Yayılması ............................ 187
Şekil Ek 4.5.Kuruyan Plakaların Magazine Yerleştirilmesi ........................... 187
Şekil.Ek.4.6.Plakaların Dikey Pozisyonda Aktivasyon için Fırına
Yerleştirilmesi............................................................................. 187
Şekil Ek 4.7.İnce Tabaka Kromatografisinin Uygulanması ........................... 187
XVI
SİMGELER VE KISALTMALAR AMPS : Amonyum persülfat CMC : Karboksimetilselüloz DNS : Dinitrosalisilikasit CMCaz: Karboksimetilselülaz EDTA : Etilendiaminotetraasetik asit L : Litre LB : Luria Bertani M : Molar mL : Mililitre mM : Milimolar mg : Miligram µg : Mikrogram µL : Mikrolitre SDS : Sodyum dodesil Sülfat SDS-PAGE: Sodyum dodesil süüfat Poliakrilamid Jel Elektroforezi α : Alfa β : Beta rpm : dakikada devir sayısı Tris : 2-Amino-2-Hidroksimetilpropan-1,3-diol TEMED : N,N,N,N-Tetrametil etilendiamin TAE : Tris-Asetik Asit-Edta
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
1
1. GİRİŞ
Canlı yaşamı sürekli bir değişim temeline dayanmaktadır. İnorganik maddeler
dünyadaki yaşamı oluşturup karmaşık yapıları meydana getirdikten sonra tekrar
cansız yapılara dönüşürler. Bu süreçte güneş ışığı temel bir rol oynamakta olup,
bitkilerin yaşam için gerekli maddelerin sentezini geçekleştirmesini sağlar.
Sentezlenen bu bileşikler, hayvansal organizmaların yaşamları için gerekli temel
besin kaynağını oluştururlar. Bu bileşiklerin sentezi veya yıkımı mucize moleküller
olarak adlandırılan enzimler tarafından gerçekleştirilirler.
Enzimler, doğal olarak canlılar tarafından sentezlenen protein yapısında ya da
bir kısmı protein olan biyo-moleküllerdir. Enzimler, binlerce yıldır içecek, ekmek ve
peynir yapımı gibi işlemlerde varlığı ve görevi bilinmeden kullanılmıştır. İlk bulgular
eski Mısıra kadar dayanmaktadır. Yakın tarihte ise Doğu ülkelerinde birçok gıda
fermentasyonu için ipliksi mantarlar enzim kaynağı olarak kullanılmaktadır. Batıda
1896’da gerçek modern mikrobiyal enzim teknolojisi ‘takadiastase’ın ticareti ile
başlamıştır. Bu Doğudan Batı toplumuna önemli bir teknolojik transferdir (Smith,
1996).
Dericilikte, derinin yumuşatılması köpek ya da güvercin dışkıları ile muamele
edilerek yapılırken, bu yüzyıl başlarında Alman kimyacı ‘Otto Röhm’ köpek
dışkılarındaki aktif bileşenlerin proteinleri parçalayan proteaz enzimi olduğunu,
hayvansal organlardan bu enzimin elde edilebileceğini ve bu işlemlerde köpek dışkısı
yerine kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Böylece 1905 den itibaren domuz ve
sığır pankreasları sosyal açıdan ve güvenilir bir enzim kaynağı olarak ön plana
çıkmıştır (Smith, 1996). Bitkisel kaynaklı enzimlerden bira üretiminde kullanılan
malt amilazı içecek endüstrisinde önemli bir yer tutmaktadır (John, 1987).
Tarihsel gelişim açısından bakıldığında enzimlerin çok farklı kaynaklardan elde
edildiği görülmektedir. Bunlar bitkisel, hayvansal ya da endüstriyel anlamda ihtiyacı
karşılayabilen mikrobiyal kaynaklı enzimlerdir (Gupta ve ark, 2003). Bugüne kadar
yaklaşık 2500 farklı enzim tanımlanmış ve bunların ancak %10’u ticari alanda
kullanım için kendilerine yer bulmuşlardır. Bu %10 içinde 25 tanesi nişasta sanayi ile
deterjan katkı maddesi olarak kullanılmış olup, ticari alanda yararlanılan bütün
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
2
enzimlerin %80 ini oluşturmaktadırlar (Woodley, 2000). Bitkisel ve hayvansal
enzimlerin endüstriyel ihtiyacı karşılayamaması, bu alandaki ilginin giderek artan bir
şekilde mikrobiyal enzimlere yönelmesini sağlamıştır. Mikroorganizmalar,
biyokimyasal çeşitlilikleri ve genetik manipülasyonlara uygunluğu gibi sebeplerden
dolayı mükemmel bir enzim kaynağı olarak değerlendirilmektedir (Rao ve ark,
1998). Günümüzde endüstride kullanılan enzimlerin yaklaşık %90’ı
mikroorganizmaların fermentasyonu ile üretilmektedir (Godfrey ve West, 1996).
Bacillus cinsi bakteriler, toprakta, hayvan dışkılarında ve bitkisel ürünler
üzerinde yaygın olarak bulunurlar. Bu cinsin bireylerinin çoğu zararsız, izolasyonu
ve teşhisi kolay, hızlı büyüme oranı ile fermentasyon süresi kısa, genel olarak
güvenli olması, sentezledikleri proteinlerin dış ortama salgılama kapasiteleri gibi
birçok sebepten dolayı cazip endüstriyel organizmalardır. Çünkü gram negatif
bakteriler, ürettikleri proteinleri protoplazmalarında ya da periplazmik boşluklarında
biriktirirler. Bu da üretilen ürünün izolasyonunu güçleştirerek suştan birden fazla kez
yararlanılmasını engeller. Ayrıca sentezlenen ürünlerin organizmaya karşı toksik etki
oluşturması da söz konusudur.
İntrasellüler ortamda sentez ürünlerinin biriktirilmesi çözünmez protein
oluşumu, yanlış protein katlanmaları ve etkin olmayan disülfit bağ formasyonu gibi
problemleri beraberinde getirmektedir. Ayrıca gram negatif bakteriler, insanlara
toksik olan endotoksin üretimi ve intrasellüler protein üretimi ile izolasyon ve
saflaştırma için ekstra maliyet oluşturmaktadırlar (Schallmey ve ark, 2004).
Mantarlardaki aflatoksin gibi toksik ya da alerjen (Sander ve ark, 2000) bileşik
üretimi de göz önünde bulundurulduğunda, gram pozitif bakterilerin, özellikle
Bacillus türlerinin endüstriyel enzim üretiminde öncelikli olarak tercih edilmesine
neden olmaktadır.
Dünya geneli incelendiğinde endüstriyel enzimlerin ticari pazar payının
yaklaşık 1,6 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir (Schallmey ve ark, 2004). Bu
enzimlerin kullanım alanlarına göre dağılımına bakıldığında, %29’unun gıda
endüstrisinde, %15’inin hayvan yemi sektöründe ve %56’sının ise genel amaçlı
teknik alanlarda yer aldığı görülmektedir (Outtrup ve Jorgensen, 2002).
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
3
Endüstride kullanılan enzimlerin yaklaşık %75’ini hidrolitik enzimler
oluşturmaktadır. Proteaz grubundaki enzimler kullanımda ilk sırayı alırken,
karbohidratları parçalayan enzimler ikinci sırada yer almaktadır (Harwood, 1992;
Bhat, 2000). Karbonhidrat parçalayan enzimlerden amilazlar, enzim piyasasında
yaklaşık %25’lik bir paya sahiptir (Sidhu ve ark, 1997; Rao ve ark, 1998). Son
zamanlardaki en etkin uygulamaları kağıt hamurunun beyazlatılması için
ksilanazların endüstride kullanılması Viikari ve arkadaşlarının (1986) buluşu ile
artışa geçmiştir.
Hidrolazlardan selülozlar ise selülozik materyallerin şekerlere dönüştürülerek
biyo-etanol gibi biyolojik temelli ürünlere dönüştürülmesi söz konusu olduğunda
enzim piyasasındaki payı ciddi bir şekilde artması beklenmektedir (Cherry and
Fidantsef, 2003).
Sellülazların bitkisel atıkların hidrolizinde kullanılması durumunda Amerika
Birleşik Devletleri’nde yıllık 400 milyon dolarlık bir ticaret hacmine sahip
olabileceği tahmin edilmektedir. Bu durum, endüstriyel enzim pazarının %33 lük bir
orana yükselebileceğini göstermektedir (Percival Zhang ve ark, 2006).
1.1.Enzimler ve Bazı Özellikleri
Biyolojik katalizör olan enzimler hücre içerisinde üretilmelerine rağmen
birçoğu hücre dışına salınarak aktivitelerine devam ederler. Enzimlerin bu özellikleri
endüstriyel uygulamalarda kullanılmalarının yolunu açmıştır. Enzimin aktivasyonu,
sahip olduğu katalitik yapısından kaynaklanmakta olup aktivasyonunu reaksiyon
esnasında enzim tüketilmeksizin gerçekleşir.
Enzimin etki gösterdiği maddeye ‘substrat’ adı verilir ve enzimin
adlandırılmaları etkilediği maddenin isminin sonuna –az (-ase) eki getirilerek yapılır.
Bütün enzimlerin şifresi genler üzerindedir. Dolayısıyla amino asit dizilimi kendine
özgüldür.
Doğada her metabolik reaksiyon enzimler tarafından kontrol edilir. Enzim
reaksiyon sırasında değişikliğe uğramadan yapısını korur ve başka bir substrat ile
tekrar reaksiyona girer. Kimyasal katalizör maddelerin büyük çoğunluğu birçok
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
4
reaksiyonu katalizleyebilir. Fakat bunlar genellikle hem özgül hem de seçici
değildirler. Buna rağmen enzimler oldukça selektif olup spesifik reaksiyonlara
katalizör etkisi yaparlar. Bu özellik, enzim molekülünün şeklinden kaynaklanır.
Enzim substrat ilişkisi ‘kilit-anahtar’ uyumu ile açıklanmaktadır.
Enzimlerin bazıları iki farklı kısımdan oluşur. Bunlar Apoenzim (protein
kısım) ve Koenzim (Organik ya da İnorganik kısım) yapılarıdır. Ne Koenzim
(vitaminler olabilir) ne de apoenzim tek başına işlevsel değildir. Bazı enzimler ise
etkinlikeri için belirli iyonlara ihtiyaç duyarlar.
Örneğin tükrükteki amilaz nişastayı yalnız klor (Cl-1) iyonlarının bulunduğu
ortamda parçalayabilir. Canlı bünyesinde bulunan eser elementler, mangan (Mn+2),
bakır (Cu+2), çinko (Zn+2), demir (Fe+2) ve diğer elementler bu enzimatik işlevlerde
aktivatör olarak kullanılır. Ayrıca bazı enzimlerin etkinliği yapılarındaki metal
iyonlarına bağlıdır. Yani koenzim kısmı kalsiyum (Ca+2), potasyum (K+),
magnezyum (Mg+2), çinko (Zn+2) ise kofaktör adını alır. Koenzim kısmının organik
olduğu durumlarda, bu kısmın apoenzime kovalent bağlarla bağlanması söz konusu
ise prostetik grup olarak adlandırılır. Koenzim (Prostetik grup) ve apoenzim
birlikteliğine holoenzim denir.
Bir enzim molekülü genel anlamda globüler yapıda bulunur ve molekül içi
veya arası bağlar ile sekonder ya da tersiyer yapıda tutulur. Proteinlerin bu yapıları
sıcaklık ve pH daki değişmeler ile bozulabilir. Bu yüzden, bir enzimin katalitik
aktivitesi pH ve sıcaklığa duyarlıdır. Sıcaklığın yükselmesi, reaksiyona girecek
moleküllerin kinetik enerji ile yüklenmesini sağlar. Böylece etkileşime girecek
moleküllerin reaksiyon için karşılaşma şansını artırır.
Her enzimin katalitik aktivitesinin en yüksek seviyede olduğu bir sıcaklık
değeri vardır. Buna ‘optimal sıcaklık’ denir. Bu değerden yüksek sıcaklıklarda
enzim yapısı molekül içi veya arası bağların kopması sonucu bozulmaya başlar. Aynı
zamanda her enzimin en iyi çalıştığı bir pH aralığı (optimum pH) mevcuttur. Bu,
enzimin molekül yapısının pH daki değişime bağlı olarak etkilenmesinden
kaynaklanmaktadır. Bazı maddeler ise enzimlerin aktif bölgelerinin tutulması sonucu
enzimin deformasyonunu sağlayarak, katalitik aktivitesini düşürebilir. Hatta
tamamen durdurabilir. Bu tür maddelere ‘inhibitör’ adı verilir (Aehle,2004).
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
5
1.2.Enzimlerin Sınıflandırılması
Bilinen enzimlerin sayısı 1950’lerin sonuna kadar çok hızlı bir şekilde artmış
ve birçok kişinin aynı enzime farklı isimler vermelerinden dolayı adlandırmada
karmaşa ortaya çıkmıştır. Aynı zamanda adlandırılması yapılan birçok enzimin
katalizlediği reaksiyonun tabiatı hakkında herhangi bir bilgi içermemesi de bu
karmaşayı artırmaktaydı. Bu karışıklığın düzenlenmesi amacı ile 1956 yılında bir
Uluslararası Enzim Komisyonu (International Comission on Enzyme) kurulmuştur.
Enzimlerin sınıflandırılması ve isimlendirilmesi için kabul edilen sistem 3 genel
prensibi içermektedir.
Birincisi, -az (-ase) eki ile sonlanan enzim isimleri, tek enzimler için
kullanılmalıdır. Bu durum birden fazla sistem içeren enzimler için kullanılmamalıdır.
İkincisi, enzimler katalizledikleri reaksiyonlara göre sınıflandırılır ve adlandırılırlar.
Son prensip ise katalizlenen reaksiyonların tipine göre adlandırılır ve sınıflandırılır.
Bu sistem enzim komisyonu (E.C.) tarafından belirlenen kod numaraları kullanılarak
enzimlerin açık bir şekilde tanımlanmalarını sağlar.
Bir enzimin genellikle iki ismi mevcuttur. Biri sistematik yada tavsiye edilen,
diğeri ise yaygın olarak kullanılan, daha kısa ve kolayca uygulanan genel ismidir. Bir
enzim, sistematik ismi ve E.C. kod numarası ile tanımlandıktan sonra önerilen isim
herhangi bir karışıklık olmaksızın sorunsuzca kullanılabilir. Bu tür yaklaşımlar
literatürlerde yaygın olarak uygulanmaktadır (Aehle, 2004).
1.2.1.Enzimlerin Numaralandırılması ve Sınıflandırılması
Enzim komisyonu raporuna göre enzimler katalizledikleri reaksiyona göre 6
ana sınıfa ayrılır ve kod numaraları ile tanımlanırlar. E.C. ön eki ile başlayan
numaralar noktalarla birbirinden ayrılmış 4 temel öğeyi ifade ederler.
1. İlk rakam, enzimin altı sınıftan hangisine ait olduğunu belirtir.
2. İkincisi, enzimin alt sınıfını (Subclass) ifade eder.
3. Üçüncü rakam, ikinci alt grubu (Sub-Subclass),
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
6
4. Dördüncü rakam ise enzimin sub-subclass içindeki seri
numarasını ifade eder.
Örneğin E.C. 3.2.1.1 fungal alfa-amilaz enziminin kod numarası ile ifade
edilmesidir.
Bu sisteme göre ilk rakamın ifade ettiği sınıflar kısaca aşağıdaki gibidir.
1. Oksidoredüktazlar,
2. Transferazlar,
3. Hidrolazlar,
4. Liyazlar,
5. İzomerazlar,
6. Ligazlar. (Aehle, 2004)
1.3.Amilazlar (Amylase)
Amilazlar, glikoz birimlerinden oluşan nişasta ve benzer polimer moleküllerini
parçalayan “glikozid hidrolaz” olarak da bilinen enzimlerdir. Doğada bitkiler,
hayvanlar ve mikroorganizmalarda bulunur ve amiloz, amilopektin ve glikojeni
oluşturan glikoz birimleri arasındaki glikozidik bağları parçalayabilme yeteneğine
sahiptir. Amilaz enzimleri, “endoamilaz” ve “ekzoamilaz” olmak üzere iki
kategoriye ayrılabilirler.
Endoamilazlar nişasta molekülünü, farklı uzunluklarda düz ya da dallanmış
oligosakkarit oluşturacak şekilde rastgele parçalarlar. Ekzoamilazlar ise indirgen
olmayan uç kısmından itibaren kısa son ürün bırakacak şekilde parçalar (Gubta ve
ark, 2003). Son yıllarda, nişasta ve benzeri polisakkaritleri parçalayan birçok yeni
enzimler tespit edilmiştir. Polisakkarit yapıları oluşturan α-1,4 ya da α-1,4 ve/veya α-
1,6 bağlarını parçalayabilen, ticari öneme sahip mikrobiyal veya başka kaynaklı
enzimler 6 sınıfa ayrılabilirler (Fogarty ve Kelly, 1979).
Bunlar:
a) α-1,4 bağlarını hidrolize edebilen ve α-1,6 dallanma noktalarını atlayabilen
zincir üzerinde rastgele aktivasyon gösterebilen (Endoakting) α-amilaz enzimleri
(E.C:3.2.1.1)
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
7
b) α-1,4 bağlarını hidrolize edebilen fakat α-1,6 dallanma noktalarını
geçemeyen β-amilaz gibi nişasta zincirinin indirgen olmayan ucundan itibaren
parçalayan (Ekzoakting) ve maltozu son ürün olarak açığa çıkaran enzimler
(E:C:3.2.1.2).
c) Glukoamilaz (amiloglikozidaz) gibi α-1,4 ve α-1,6 bağlarını
parçalayabilen ekzoakting amilazlar (γ-amilaz) (E.C:3.2.1.3).
d) Sadece α-1,6 bağlanmalarını parçalayabilen Pullulanaz ve diğer
dallanmaları parçalayan enzimler (örn, E.C:3.2.1.41).
e) α-Glukozidaz gibi özellikle amiloz ve amilopektin üzerine etki eden diğer
enzimler sayesinde meydana gelmiş kısa zincirli oligosakkaritler üzerindeki α-1,4
bağlanmalarını hidrolize eden enzimler (E.C:3.2.1.20).
f) Nişastayı, Siklodekstrin (Cyclodextrin) adı verilen, indirgenmeyen siklik
D-glukozil (non-reducing D-Glucosyl) polimerlerine parçalayan enzimler
(E.C:3.2.1.19) (Cyclodextrin Producing Enzyme) (Reddy ve ark, 2003;Aiyer, 2005).
Günümüzde amilazlar, bitki, hayvan ve mikroorganizmalar olmak üzere birçok
farklı kaynaktan elde edilmelerine rağmen, mikrobiyal kaynaklı olanlar endüstriyel
alanda kullanılmaktadır. Nişasta endüstrisinde enzim kullanımı nedeniyle nişastanın
kimyasal uygulamalarla parçalanması işlemine son verilmiştir (Gupta ve ark, 2003).
Özellikle α-amilazlar endüstride kullanılan enzimlerin en popüler ve önemli
formlarından biridir.
1.3.1.Amilazların Bazı Uygulama Alanları
Yaklaşık on yıldır unlu mamüllerde amilazlar yaygın bir şekilde yer
bulmuştur. Özellikle ekmek ve unlu mamüllerde daha iyi kabarma, renk ve daha
yumuşak ürün eldesi amacıyla kullanılmaktadır. Amilaz ilavesi ile fermentasyon
oranı artmakta, hamur viskozitesi azaltmakta, ürün hacmi ve hamurda şeker miktarı
yükseltilerek ekmek kalitesi artırılmaktadır.
Ayrıca son zamanlarda ürünlerde raf ömrünü uzatıcı olarak da
değerlendirilmektedir. Alfa amilazların en büyük pazarı, glukoz ve fruktoz gibi
nişastanın parçalanmasından açığa çıkan ürünlerin üretimin alanıdır. Tatlandırıcı
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
8
özelliklerinden dolayı alkolsüz içecek endüstrisinde çok büyük oranlarda
kullanılırlar. Aynı zamanda içecek endüstrisinde, alkol fermentasyonu için nişastanın
sıvılaştırılması ve şekerleştirilmesi için kullanılmaktadır.
Tekstil endüstrisinde nişasta, haşıllama işleminde kullanılır. İpliğin
kırılmasını önlemek amacı ile sonradan giderimi kolay koruyucu bir tabaka
uygulaması yapılır. Bu amaçla nişasta ile muamele edilmesine ‘sizing’, nişastanın
uzaklaştırılmasına ise ‘desizing’ (Haşıllama) denir. Haşıllama dokuma esnasında
tekstile direnç kazandırır.
Dokuma işleminden sonra nişastanın uzaklaştırılmasını takiben yumuşatma ve
boyama işlemi başlar. Nişastanın giderilmesi ise genellikle α-amilaz uygulaması ile
gerçekleştirilir (Gupta ve ark, 2003; Aiyer, 2005). Alfa-amilazların kağıt ve kağıt
hamuru endüstrisinde kullanımı, kağıt kaplamasında nişastanın modifikasyonu
iledir. Tekstilde olduğu gibi, kağıdın nişasta ile kaplanması kağıdı mekanik hasarlara
karşı korumaktadır. Aynı zamanda son ürün halindeki kağıdın sertliğini, direncini ve
kalitesini de artırmaktadır.
Doğal nişastanın viskozitesi kağıt işlemleri için çok yüksektir. Nişastanın
istenilen yoğunluğa ulaşması, amilaz enzimi kullanılarak nişastanın belirli düzeyde
hidrolizasyonu sonucu elde edilir.
Deterjan endüstrisinde ise, nişasta temelli kirliliklerin temizlenmesi amacı ile
alfa amilaz enzimi detejanlarda katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Özellikle sıvı
deterjanların %90’dan fazlasında amilaz enzimi vardır.
Son yıllarda bulaşık makinelerinde kullanılan deterjanlara her geçen gün daha
fazla amilaz enzimi katılmaya başlanmıştır. Deterjanlardaki enzim ilavelerinin en
büyük avantajı enzimsiz deterjanlara nazaran daha iyi temizleme sağlaması ve ortam
koşullarını yumuşatmasıdır. İlk üretilen enzimsiz deterjanlar, solunduğunda sağlığa
zararlı olduğu ve çin porselenleri ile ahşap malzemelere zarar verdiği görülmüştür.
Medikal ve klinik kimya analizleri ile biyoteknoloji uygulamalarında da amilaz
enzimi kullanılmaktadır. Amilaz uzun moleküllü oligosakkaritlerin saptanmasında
gümüş nitrat testinden daha başarılı olarak kullanılmaktadır (Giri ve ark,1990). Aynı
zamanda elektrolit, izolatör ve yarı-iletken kapasitörlü biyosensörlerde de amilaz
enzimi kullanılmaktadır (Menzel ve ark, 1998).
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
9
1.4. Selülazlar (Endoglukanaz)
Selülazlar, selülozu glikoza parçalayabilme kapasitesindeki hidrolitik enzim
grubudurlar. Mikroorganizmalar, bitkiler ve hayvanlar (memeliler hariç) tarafından
üretilirler ve genellikle bir selülaz sistemi olarak birden fazla farklı enzimden
oluşurlar. Selülaz sistemi bileşenleri, başlangıçta katalitik etki şekillerine göre
sınıflandırılırken, günümüzde sınıflandırma yapısal özellikler temeli dikkate alınarak
yapılmaktadır. Üç ana enzimatik aktivite tipi söz konusdur. Bunlar:
a) Endoglukanazlar (endo-1,4-β-glucanases, yada 1,4-β-D-glucan-4-
glucanohydrolases, EC 3.2.1.4).
b) Ekzoglukanazlar (Sellodextrinazlar, 1,4- β-D-glucan glucanohydrolases)
(EC 3.2.1.74) ve Sellobiyohidrolazlar (exo-1,4-β-glucanases, ya da 1,4-β-D-
glucan cellobiohydrolases, EC 3.2.1.91).
c) Sellobiyazlar (β-glucosidases, yada β-D-glucoside glucohydrolases, EC
3.2.1.21).
Endoglukanazlar, selülozu meydana getiren polisakkarit zincirinin iç
bölgelerinde rastgele hidroliz yaparlar ve değişik uzunlukta oligosakkaritler meydana
getirirler. Ekzoglukanazlar ise selüloz zincirinin indirgenen ve indirgenmeyen
ucundan itibaren sırasal olarak hidroliz yaparlar ve son ürün olarak glukoz
(glukanohidrolaz) ya da sellobioz (Sellobiohidrolaz) açığa çıkarırlar.
Ekzoglukanazlar aynı zamanda mikrokristal selülozu da hidrolize etmektedirler. β-
Glikozidazlar sellodekstrin ve sellobiozu glikoza parçalayan enzimlerdir.
Selülazların çoğunluğunun genel özelliği, hem katalitik hemde karbonhidrat
bağlayan yapıları içeren modüler bir şekilde olmalarıdır. Selüloz bağlayan modül
(CBM: Cellulose Binding Module) çözünmeyen selülozda muhtemelen katalitik
bölgeyi substrata yaklaştırıp selülozun hidrolizini kolaylaştırmaktadır. CBM özellikle
ekzoglukanazların hidroliz işlevinin başlangıcında önemlidir. Selüloz sistemleri, her
bir enzimin kendi bireysel aktivitelerinin toplamından daha yüksek bir sinerjik
aktiviteye sahiptir. Sinerjik aktivitenin 4 formu bildirilmiştir. Bunlar:
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
10
a) Endoglukanazlar ve ekzoglukanazların arasındaki endo-ekzo
sinerji.
b) Selüloz zincirinin indirgenen ve indirgenemeyen uçlarından
ekzoglukanaz uygulamaları arasındaki ekzo-ekzo sineji.
c) İlk iki enzimin son ürünü olarak sellobiozu (ve Sellodekxtrin)
alan β-glukozidaz ve ekzoglukanazların arasındaki sinerji.
d) Katalitik domain ve CBM arasındaki intra-moleküler sinerji.
Selüloz sistemleri sadece üç enzimi de temsil eden bir birliktelik değil, daha
çok selülozun etkin hidrolizi için koordinasyon sunan bir etkiye sahiptirler.
Mikroorganizmalar selülozun tam hidrolizi için, doğal olarak lignin ve hemiselüloz
polimeri içine gömülmüş substratlar için farklı adaptasyonlar geliştirmişlerdir.
Selülolitik filamentöz mantarlar ve aktinomisetlerin, lif uzantıları boyunca
selülozik substratlara nüfuz etme kabiliyetleri vardır. Serbest selülazların (CBM’li ya
da CBM’siz) üretimi bu şartlarda selülozun etkin hidrolizi için yeterli olmaktadır. Bu
sistemlerdeki enzimler molekül ağırlık bakımından büyük stabil kompleksler
oluşturmazlar. Bu yüzden kompleks olmayan (Non-Complex) sistem olarak
adlandırılır.
Buna rağmen, anaerobik bakterilerin selülozik materyal içine etkin olarak nüfuz
olma kabiliyetleri yoktur. Bu yüzden selülozun parçalanabilmesi için diğer
mikroorganizmalar selülaz sentezi yapabilmek için ATP’nin sınırlı olması nedeniyle
alternatif mekanizma bulmak zorundadırlar. Bu durum mikroorganizmaların
Selülozom (Cellulosomes) denen kompleks selülaz sistemlerini geliştirmelerini
zorunlu hale getirmiştir. Clostridium’lar ve ruminant bakterilerde hidrolizin
gerçekleştiği bölgelerde selülaz üreten hücrelerin yerleştiği gözlenmiştir (Doi ve ark,
2003).
1.4.1.Kompleks Olmayan Selülaz Sistemleri
Son 50 yılın en fazla incelenen konusu Tricoderma reesei’ nin selülaz sistemi
olmuştur. T.reesei en az 2 ekzoglukanaz (CBH-I ve II), 5 endoglukanaz (EGI, II,III,
IV, ve V), ve 2 β-glukozidaz (BGL-I ve II) üretir.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
11
İki ekzoglukanazın (sellobiohidrolaz) varlığı, mikrokristal selüloz zincirinin
indirgenen (CBH-I) ve indirgenmeyen (CBH-II) uçları için T.reseei’ nin gösterdiği
özel tercihe bağlanmıştır. Bu düşünce iki enzim arasında gözlenen ekzo-ekzo sinerji
ile de desteklenmiştir.
Sellobiohidrolaz aktivitesi mikrokristal selülozun hidrolizi için gereklidir.
Sellobiohidrolazların her ikisi de selüloz polimerizasyonunu (zincir uzunluğu)
düşürmede çok yavaştırlar. Endoglukanazların amorfoz bölgelerden selüloz zincirini
keserek zincirin kısaltılmasından birincil olarak sorumlu olduğu düşünülmektedir.
Böylece CBH ların etkisine açık yeni selüloz zinciri oluşturulmaktadır.
Henüz T.reesei de 5 endoglukanaz varlığının nedeni tam olarak
açıklanamamıştır. Aynı zamanda endoglukanazlar arasındaki sinerji de
gösterilememiştir. Buna rağmen bazı endoglukanazların (EG-I) ksilanaz aktiviteleri
gibi geniş substrat özgüllüğü de vardır.
CBM nin varlığı bir endoglukanaz aktivitesi ya da endo-ekzo sinerjisi için
gerekli değildir. CBH-I ve CBH-II’ nin temel ürünü olan sellobiozlar
sellobiohidrolazların ve endoglukanazların aktivitesini de inhibe ederler.
T.reesei nin en az iki β-glukozidaz enzimi üretmesi sellobioz ve kısa
oligosakkaritlerin hidrolizini kolaylaştırır. Hem BGL-I ve hem de BGL-II’nin büyük
çoğunluğu hücre duvarına bağlı olarak kalsalar da, süpernatantlardan da izole
edilmişlerdir. β-glukozidazın mantar hücre duvarlarına yakın bulunması, selüloz
hidrolizinden açığa çıkan glukozun, çevreye dağılarak kaybını azaltmaktadır.
Termofilik mantar H.insolens’ in selülaz sistemi T.reesei sistemine homolog
iken Phanerochaete chrysoporium’ un ürettiği selülaz sistemi CBH-II ve 6 CBH-I
yapılarına homoloji oluşturur (Doi ve ark, 2003).
1.4.2. Kompleks Selülaz sistemleri (Selülozom)
Selülozomlar, selüloz, hemiselüloz ve pektini parçalayabilen ekstrasellüler
enzim komplekleridir. Selülozom sistemlerine sahip mikroorganizmalar anerobik
ortamlarda ürerler. Selülozomların kompozisyonları türden türe değişkenlik
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
12
göstermesine rağmen, Clostridium ve ruminant bakterilerden Ruminococcus
türlerinde benzerlik gösterirler.
Selülozomların yapısı incelendiği zaman enzimatik özelliği olmayan, scaffoldin
adı verilen temel bir protein ile buna bağlanmış enzimatik alt ünitelerden oluştuğu
görülür. Skafoldin (Scaffoldin) proteini CbpA, CipA ya da CipC denen proteinlerden
oluşur ve bunlarla kompleks oluşturan bir çok selülozomal enzimler vardır. Non-
enzimatik protein (scaffoldin) bir çok kohezin (cohesin) denen bölgeyi ve selüloz
bağlayan bölgeleri (CBM yada CBD, Cellulose Binding Domain) içerir. Bunlardan
başka, hidrofilik bölge, dockerin II bölgesi, enzim kodlayan bölge ve görevi
bilinmeyen tanımlanmamış bölgeler mevcuttur.
Kohezin bölgeleri, skafoldin proteinlerde her zaman mevcut olup, selülozomal
enzimlerin dockerin bölgeleri için bağlanma noktalarına sahiptir. Kohezin-dockerin
birlikteliği selülozomun bir araya gelmesinde anahtar rol oynar. CBM selülozomu,
selülazı substrata sıkıca bağlamakla görevlidir. Kristal selüloza amorfoz selülozdan
daha etkin bağlanma özelliği göstermektedir. Ayrıca CBM selülozomu, omurgası
selülozunkine benzeyen kitine de bağlanır.
CBM selülozomları farklılık gösterebilirler ve aminoasit dizilerine göre birçok
familyaya ayrılabilirler. Aynı zamanda, CBM selülozomlar sadece skafoldin
proteinlerle bulunmaz daha önce de bahsedildiği gibi selülozomal ya da selülozomal
olmayan selülazlarla da bulunabilirler.
Selülozomal Enzimler: Minimal olarak bir katalitik ve dockerin bölgesi içerir.
Bir enzimde dockerin varlığı genellikle enzimin selülozomal enzim olduğunu
gösterir. Çünkü dockerin, skafoldinin kohenzin ile etkileşimi sonucu enzim
kompleksini oluşturur. Selülozomal enzimlerin esas kısmını oluşturan selülazlar 5. ve
9. familyanın endoglukanazları ve 48. familyanın ekzoglukanazlarını içeren glikozit
hidrolazların 3 familyasına aittirler. Dokuzuncu familyanın üyeleri özellikle selüloz
liflerini internal olarak parçalayabildikleri gibi kesme noktasından başlayarak selüloz
polimerini kesintisiz olarak da parçalayabilir.
Selülozomal hemiselülozlar enzimleri ksilanazları ve mannanazlardan meydana
gelirler. Ksilanazlar enzimleri, glikozit hidrolazların 11. familyası içerisinde yer
alırlar. Mannanazlar ise 5. familyanın üyeleridirler. Dokuzuncu familyaya ait olan
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
13
pektat liyazlar enzimleri da selülozomlar içerisinde tespit edilmişlerdir. Bu bulgu,
selülozomların selüloz, hemiselüloz ve pektini yani tüm hücre duvarı bileşenlerini
parçalayabileceğini göstermektedir.
Selülozomal kitinazlar da C.thermocellum’ dan izole edilmiş enzimler olup,
lignoselülozu parçalayamamalarına karşın, mantar ve böceklerin ekzo-iskeletini
oluşturan kitini parçaladığı gösterilmiştir. Selülolitik mikroorganizmaların çoğunun
karbon ve azot kaynağı olarak mantar ve ölü böceklerdeki kitini kullandığı
saptanmıştır (Doi ve ark, 2003).
1.4.3. Selülazların Bazı Uygulama Alanları
Selülazların ana uygulama alanları gıda, hayvan yemi üretimi, tekstil, biyo
yakıt, kimya, kağıt ve kağıt hamuru endüstrisi, atıkların giderimi, tıbbi ve farmasötik
endüstrisi, protoplast üretimi, genetik mühendisliği ve kirlilik giderimidir (Bhat ve
Bhat, 1997). Bazı uygulamalar ayrıntılı olarak incelendiğinde çok farklı kullanım
alanlarının olduğu görülür.
1.4.3.1. Gıda endüstrisinde Selülazlar
a) Tohumlardan yağ ve meyve suyu ekstraksiyonunda,
b) Meyve sularının berraklaştırılmasında,
c) Tahılların homojen olarak su çekmesini sağlamak ve yeterince
ıslanmasının artırılmasında,
d) Soya sosu gibi fermente soya gıdaların üretiminde soyanın dış
zarının uzaklaştırılmasında,
e) Kokonat ve soya fasulyesinden protein izolasyonunda,
f) Mısır ve tatlı patatesten nişasta üretiminde,
g) Sindirimini artırmak amacı ileyosunlarının jelatinizasyonunda,
h) Su yosunlarından agar ekstraksiyonunda
i) Gıda katkısı maddesi olarak kullanılan öğütülmüş
lignoselülozik materyalin parçalanmasında,
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
14
j) Selülozik atıklardan çözünür şeker, glikoz ve sello-
oligosakkarit üretiminde.
k) Bioetanol üretimi için substrat eldesinde.
l) Kurutulmuş sebze ve çorba karışımlarının geri sulandırımının
artırılmasında.
m) Polisakkarit, protein, enzim ve tat verici maddelerin açığa
çıkışını kolaylaştırmak amacıyla bitki hücre duvarlarının
uzaklaştırılmalarında kullanılmaktadır(Bhat ve Bhat, 1997).
1.4.3.2. İçecek ve Şarap Endüstrisinde Selülazlar
Rekombinant mayalardan elde edilen β-1,3 ve β-1,4 glukanazlar şaplarda
aroma artışının sağlanması, biranın filtrasyonunun kolaylaştırılması ve düşük kalite
arpada bulunan β-1,3 ve β-1,4 glukan hidrolizinde kullanılmaktadırlar.
1.4.3.3. Hayvan Yemi Endüstrisinde Selülazlar
a) Ruminant ve monogastrik hayvanlar yemlerinde
sindirilebilirliği artırmak amacı ile,
b) Lignoselülozik materyallerin ön işlemden geçirilmesinde,
hububatların kabuklarından arındırılmasında, ruminant ve monogastrik
hayvanların selülozda yararlanmalarını artırmak için silaj yapımında
kullanılırlar.
1.4.3.4. Tekstil Endüstrisinde
a) Kumaşlarda boyanın fazlasını almada (biostoning),
b) Bir çok yıkama sonunda pamuk kumaşlardan çıkan
mikrofibrillerin giderilmesinde,
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
15
c) Pamuk yada pamuklu kumaşların yıkanması, renk parlaklığının
artırılması ve yumuşaklığının geri kazandırılmasında kullanılır. (Bhat ve
Bhat, 1997)
1.5. Ksilanazlar (Xylanase)
Ksilanın kompleks yapısı nedeniyle molekülün tamamen hidrolizi için farklı
enzimlere gereksinim duyulmaktadır. Ksilanı hidroliz eden enzimlerin tamamına
ksilanolitik enzim sistemi adı verilir. Bu gurupta β-1,4-Endoksilanaz, β-Ksilozidaz,
α-L-araninofuranozidaz, α-Glukuronidaz, Asetil Ksilan Esteraz ve Fenolik asit
(Ferulik ve p-Kumarik asit) esteraz yer almaktadır.
Endo-1,4,-β-Ksilanaz (1,4-β-D-xylanxylanohydrolase, EC. 3.2.1.8)
Endoksilanaz enzimi, ksilan omurgasını rastgele hidrolize ederek depolimerizasyonu
sağlar.
β-Ksilozidaz (β-Xylosidase; 1,4-β-D-Xylosidase; 1,4-β-D-Xylan
Xylohydrolase EC.3.2.1.37) kısa oligosakkaritleri parçalar.
Ksilanda bulunan yan gruplar, α-L-Arabinofuranozidaz, α-D-glukuronidaz,
galaktozidaz ve asetil ksilan esterazlar tarafından molekülden kopartılarak serbest
kalırlar (Şekil 1.1).
Endoksilanazların genel olarak bakteri ve mantarlardan meydana gelen
mikroorganizmalar tarafından üretildikleri bulunmuştur. Bununla birlikte, bitkisel
kökenli endoksilanazların da bulunduğu ve bazı meyvelerin aşırı olgunlaşma dönemi
sonunda üretildikleri saptanmıştır. Su yumuşakçaları dahil bazı gelişmiş hayvanlarda
da ksilan üretiminin gerçekleştiği bildirilmiştir.
Exo-1,4-β-D-Ksilozidaz enzimi (EC.3.2.1.37) indirgen olmayan uçtan D-ksiloz
birimlerini başarılı bir şekilde kopartarak 1,4-β-D-ksilo-oligosakkarit hidrolizini
katalizler. Ksilanın hidrolizi sırasında ksilozun koparılmasını sağlayan
endoksilanazların, β-ksilozidaz tarafından kolayca hidrolize edilebilen ksilobioza
(Xylobiose) karşı aktiviteleri yoktur. α-Arabinofuranozidazlar (EC:3.2.1.55),
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
16
arabinanların, arabinoksilanların ve arabinogalaktanların indirgenmeyen α-L-
arabinofuranosil ucunu hidrolize ederler.
α-D-Glukuronidazlar (EC.3.2.1.1) ksiloz ve D-glukuronik asit veya 4-0-
metileter arasındaki α-1,2-glikozidik bağlarının hidrolizinde görev yapan
enzimlerdir. Ksilanın enzimatik hidrolizinde α-1,2 bağları, hidrolizi yavaşlatan
bölgelerdir ve α-glukuronidazlar ise farklı substrat ile çalışırlar. Lignin karbohidrat
bağlarına benzer şekilde 4-0-metil glukuronik asit bağları ile odunun
degredasyonunda engeller.
Doğal glukuronidazların hidrolizasyon işleminde tam etki gösterebilmeleri için
esterazlara gereksinim vardır. Bu enzimler, ksilan molekülündeki asetik asit ve
fenolik asit birimlerinin koparılmasını sağlarlar. Asetil, feruloyl ve p-kumoryl
gruplarının ksilandan koparılması, ligninin uzaklaştırılmasında önemli bir
basamaktır. Aynı zamanda hemiselüloz ve lignin arasında ester bağlarının
koparılmasıyla ligninin çözülmesine katkıda bulunurlar (Subramaniyan ve Prema,
2000).
Şekil 1.1: Ksilanın Tam Hidrolizinde Gerekli Enzimler ve Etki Bölgeleri
(Beg ve ark,2001)
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
17
Ksilan hidrolizinde görevli enzimler arasında da sinerjik etkiden söz etmek
mümkündür. Hidroliz sırasında 1,4-β-D-Ksilan omurgasında etkin olan (β-1,4-
Endoksilanaz) ve yan zincirleri koparan enzimlerin aktif olduğu gözlemlenir. Asetil
ksilan esteraz ve endoksilanaz arasındaki sinerjik etki asetil ksilanların
degredasyonunda etkindir.
Asetik asitin asetil ksilan esterazla ayrılması, ksilan omurgasını endoksilanaz
etkisi için uygun duruma getirecektir. Böylece daha hızlı bir hidroliz meydana gelir.
β-ksilozidazlar endoksilanazların inhibisyonuna neden olacak son ürünleri
parçalayarak ksilanın hidrolizasyon düzeyini artıracaktır. Benzer şekilde, α-arabino-
furanozidazların endoksilanazlara eklenmesi arabinoksilanların şekerleştirilmesini
artırmaktadır.
1.5.1. Ksilanazların Bazı Uygulama Alanları
Özellikle mikroorganizmalardan elde edilen ksilanolitik enzimler, birçok
endüstriyel işemlerde biyoteknolojik potansiyellerinden dolayı büyük bir ilgi odağı
olmuştur. Bilhassa kağıt ve kağıt hamuru başta olmak üzere gıda ve hayvan yemi
endüstrisi gibi alanlarda temel endüstriyel enzim olma yolunda çok büyük öneme
sahiptir.
Ksilanazların ekonomik önemi yüksek birçok faydalı ürünün istenilen düzeyde
üretimi için önemli bir potansiyele sahip olduğu gösterilmiştir. Tek hücre proteini,
enzimler, sıvı ya da gaz yakıtların üretimi, çözücüler ve şeker şuruplarının üretimi
genel uygulamalar arasındadır (Beg ve ark, 2001).
Ksilanazların kullanımı sadece kağıt ve kağıt hamuru endüstrisi ile sınırlı
olmayıp aynı zamanda ligno-sellülozik materyallerin dönüşümü, tarımsal atıkların
fermentatif ürünlere parçalanması, meyve sularının berraklaştırılması, biranın
kıvamının gelişimi, hayvan gıdalarının sindiriminin artırılması alanlarında özel bir
öneme sahiptir. Ksilanaz enziminin kullanım alanları arasında;
a) Ksilanazların en ümit verici uygulamalarından birisi, kağıt hamuru
hazırlamada beyazlaştırma ajanı olarak klor kullanımınının azaltılması ve kağıt
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
18
hamurundan lignini ayırma özelliğidir. Enzim uygulaması kağıt hamurunun
fibrilasyonunu ve su tutuşunu artırır, işlenmemiş kağıt hamurunda çırpma yada
dövme sayısını düşürür, hurda kağıt hamurunda bağları onarır, çözünen hamurdan
ksilanın selektif giderimi sağlar.
Ksilanazlardan ayrıca odun hamurunda biobeyazlatma, sentetik ipek üretiminde
ise hamurdan selüloz eldesinde faydalanılır (Viikari ve ark, 1986; Beg ve ark, 2001).
b) Çavdardan elde edilen yemler ile beslenen et tavuklarında yemden geri
dönüşüm oranı ve kilo kaybı intestinal viskozite ile ilişkilendirilmiştir. Et
tavukçuluğunda çavdar temelli yemlere ksilanaz uygulamaları intestinal viskoziteyi
düşürmüş ve böylece yemden etkin yararlanma, dolayısıyla kilo artışı sağlanmıştır.
Ksilanazların etkinliği ekmek kalitesi artışında da ekmek hacmini artırarak
gözlenmiştir. Bu durum ksilanazlarla birlikte amilazların kullanılmasıyla daha da
artmıştır (Maat ve ark, 1992).
c) Ksilan tarım ve gıda endüstrisi atıklarında bol miktarda bulunmaktadır.
Ksilanaz uygulamaları ile bunlar ksiloza dönüştürülür (Rani ve Nand,1996). Bitki
hücrelerinde ise ksilanaz uygulamaları firosterollerin yağ açilasyonu (fatty acylation)
ve glikozilasyonunu indüklerler.
Tütün süspansiyon hücrelerinin endoksilanazlarla muamele edilmesi,
açillenmiş sterol glikozidlerinin seviyesinin 13 kat artmasına ve fitoaleksinlerin
sentezini sağlamaktadır (Moreau ve ark, 1994).
d) Meyve ve sebzelerin sıvılaştırılması (eritilmesi) ve meyve sularının
berraklaştırılması amacıyla pektinaz ve selülaz ile birlikte aynı anda kullanılır.
Ayrıca kompostlamayı ve ruminantların beslenmesinde sindirimi artırmak amacıyla
yem bitkilerinin ön işleminde kullanılmaktadır (Gilbert ve Hazlewood,1993).
e) Alkil glikozitler yeni surfaktanlar için geleceği en parlak adaylardan biridir.
D-glikoz ve yağ alkolü gibi monomerik şekerlerden üretilirler. Fakat polisakkarit
kullanımı ile doğrudan glikozilasyonu endüstriyel üretim için daha uygundur. Çünkü
polisakkaritlerin hidrolizine ve daha sonraki aşamalara gerek kalmaz. Bu yüzden bu
işlemlerde ksilanaz kullanımı kolaylık arzeden bir fırsat sağlar.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
19
f) α-L-Arabinofuranozidaz ve β-D-Glukopiranozidazlar meyve suyu, şarap ve
aroma özütleri için gıda işlemede kullanılırlar. Bazı ksilanazlar bitki hücrelerinden
protoplast üretimi için hücre duvarının yumuşatılmasında da kullanılır.
g) Mannanaz, ligninaz, ksilozidaz, glukanaz, glukozidaz gibi diğer enzimlerle
birlikte ksilanazlar, lignoselülozik materyallerden etanol ve ksilitol gibi biyolojik
yakıt üretimi için kullanılabilir. Etanol üretiminde kullanılacak serbest şekerlerin
üretimi amacıyla, karbohidrat polimerlerinin depolimerizasyonunu takiben lignin,
hemiselüloz ve selülozun ayrıştırılması ile delignifikasyon gerçekleştirilir.
Sonuçta etanol üretimi için pentoz ve heksoz şekerlerinden oluşan karışım
fermentasyon için kullanılır.
h) Ksilanolitik enzim sistemlerinin pektinolitik enzim sistemleri ile birlikte
önemli uygulamalarından biri de, jüt ve kenevir gibi lif bikilerinin reçine benzeri
maddelerden arındırılmasıdır. Ksilanaz-pektinaz kombinasyonu odun işlemede ilk
basamak olan kabuktan arındırma işlemlerinde de kullanılabilmektedir (Beg ve ark,
2001).
1.6. Ekstremofilik Enzimler (Ekstremozimler) Ekstremofilik enzimler sıcaklık, basınç, pH ve tuzluluk gibi ekstrem şartlarda
çalışabilen ve endüstriyel uygulamalar için büyük öneme sahip enzimlerdir.
Mezofilik enzimler enzim stabilitelerindeki eksikliklerden dolayı endüstriyel
enzimlerden istenen zorlu reaksiyon şartları için, pek uygun değillerdir.
Ekstremofilik organizmalar ise ekstrem ortamlarda bulunabilen organizmalar
olup termofil, asidofil, halofil, alkalofil, psikrofil gibi bir çok farklı sınıflar altında
grublandırılabilirler. Dolayısı ile bu organzimalar, mezofillerin yaşamlarını
sürdüremeyecekleri koşullarda aktivite gösteren enzimleri üretebilirler.
Mikroorganizmalar optimum büyüme sıcaklıkları dikkate alındığında
psikrofiller (20oC altında), mezofiller (20-55oC) ve termofiller (55oC üzeri) olmak
üzere üç ana gruba ayrılırlar. Bunlara ilaveten Kristjansson ve Stetter (1992)’
termofil grubu daha da genişletilerek 60-80oC arasında üreyenleri ekstremofil,
80oC’nin üzerinde üreyenler için hipertermofil tanımını kullanılmaktadırlar.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
20
Gerek termofilik gerekse hipertermofilik enzimler karakteristik olarak 40oC’nin
altında etkin bir aktivite göstermezler (Gomes ve Steiner, 2004). Sıcaklığa dirençli
proteinlerin amino asit kompozisyonu mezofilik organizmaların amino asit
kompozisyonu ile karşılaştırıldığında glisin yerine alanin, lizin yerine arjinin amino
asitinin sıcaklığa dirençli proteinlerde daha fazla yer aldığı görülmüştür. Aynı
zamanda arjinin termofilik proteinlerin yapısında bol bulunurken sıcaklığa en hassas
amino asit olan sistein bu proteinlerin yapısında daha sınırlı düzeyde bulunmaktadır.
Deneysel çalışmalar hidrofobik interaksiyonların termofilik proteinlerin
stabilizasyonunda önemli bir rol aldığını göstermiştir. Sıcaklığa dirençli proteinler
hidrofobik interaksiyonlarla dimer oluşturarak termal hidrolize karşı daha dirençli
hale geçmektedir. Bunlardan başka sıcaklığa dirençli proteinler disülfit bağları,
molekül içi aromatik yapılar, zengin hidrojen bağları içermekte ve elektrostatik
mekanizmalarla yüksek sıcaklığı tolere edebilmektedirler (Kumar ve Nussinov,
2001).
Deterjan, gıda, yem, nişasta, tekstil, deri, kağıt hamuru, farmasötik endüstrisi,
termofilik enzimlerin en geniş kullanıldığı alanlardır (Gomez ve Steiner, 2004).
Örneğin nişasta endüstrisi, termostabil amilazın en yaygın kullanıldığı alandır.
Halofilik mikroorganizmalar üremeleri için yüksek tuz konsantrasyonuna
ihtiyaç duyarlar. Bunlar dış ortamdaki tuz konsantrasyonu ile izotonik dengenin
kurulabilmesi için NaCl ya da KCl akümülasyonu yaparlar. Halofil ortama uyum
sağlanması halofilik organizmalarda yüksek tuz konsantrasyonunda aktivite gösteren
proteinlerin sentezlenmesiyle mümkün olur. Uyum olayının gerçekleşmesine,
termofiliklerde olduğu gibi, halofilik proteinlerin amino asit kompozisyonlarındaki
farklılık neden olmaktadır.
Halofilik proteinlerin yüzeyinde özellikle glutamik asit ve aspartik asit gibi
asidik amino asitler fazlaca bulunur (Ventosa ve ark, 1998). Halofilik proteinlerin
yüzeylerinde bulunan negatif yüklü yapılar sudaki pozitif yüklü iyonlara sıkıca
bağlanarak, yüzey hidrofobitesini düşürür ve proteinlerin yüksek tuz konsantrasyonu
nedeniyle agregasyonu engellemiş olurlar (Gomez ve Stainer, 2004). Halofilik
proteinler aynı özelliğe sahip olmayan diğer protein yapılarından düşük tuz
konsantrasyonlarındaki stabilitelerinin eksik olması buna karşılık yüksek tuz
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
21
konsantrasyonlarında çözünürlüklerinin yüksek oluşu ve aktif konformasyonları ile
ayrılırlar.
Alkalifilik mikroorganizmalar alkalifiller ve haloalkalofiller olmak üzere iki
ana fizyolojik gruptan toplanırlar. Alkalifil organizmalar, genellikle üreyebilmek için
8’in üzerinde bir pH’ya ihtiyaç duymaktadırlar. Optimum üreme pH değeri ise 9-10
aralığıdır.
Haloalkalofil organizmalar ise üreyebilmek için hem 8 ve daha yüksek pH
ortamına hem de yüksek tuz konsantrasyonuna ihtiyaç duyarlar. Alkalifilik
enzimlerin başlıca uygulama alanı deterjan endüstrisidir. Ayrıca deri
işletmeciliğinde, tabaklama uygulamaları ile derideki kılların uzaklaştırılması
amacıyla kullanılmaktadırlar (Horikoshi,1999).
1.7. Bacillus Cinsi
Gram pozitif, çomak şekilli, sıcağa dirençli endosporlara sahip ve aerobik
şartlarda üreyebilen mikroorganizmalar Bacillus cinsi içerisinde sınıflandırılırlar.
Endospor oluşturan bakterilerden obligat anaerobik olanlar ise Clostridium cinsi
mikroorganizmalardır. Bacillus cinsi bakterilerin bu özellikleri nedeniyle, cins
düzeyinde tanımlanması ve izolasyonları oldukça kolaydır.
Tek ya da çok sayıda hücreden oluşan uzun zincirler meydana getirebilirler.
Hücrede bulunan sporun şekli ve yeri, türler arasında farklılık gösterir. Sporlar
genellikle silindirik, elipsoidal, oval ya da yuvarlaktır. Sporun hücre üzerindeki
konumu ise merkezde, merkeze yakın veya uçta bulunabilir (Lennete ve ark,1985).
Bacillus’ların tanımlanması ve türler arasındaki farklılıkların belirlenmesinde spor ve
konumları temel alınabilmektedir.
Bazı türler fakültatif anaerob özellikte olsalar ve oksidaz testleri değişkenlik
gösterse de, daima katalaz pozitiftirler. Bilinen birkaç tür hareketsizdir. Tür
düzeyinde tanımlamada önemli bir yer tutan spor şekilleri ve konumları, faz-kontrast
veya spor boyama ile kolayca saptanabilir.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
22
Bu cinse ait bakterilerin çoğunun tanımlanması, hala klasik biyokimyasal
testlerle yapılabilse de, bu işlemin hem çeşitli olumsuzlukları vardır hemde oldukça
iş yüküne neden olmaktadır.
Koloni özellikleri genellikle çevresel faktörlere göre değişebilmektedir.
Kültürün ürediği besiyerinin bileşimi ve inkübasyon sıcaklığı gibi etmenler, koloni
büyüklüğü ve mofolojisini değiştirebilir. Katı besiyerlerinde genellikle daha geniş ve
şekilli koloniler oluşturmaları, ön tanımlama için büyük yarar sağlamakadır. Koloni
morfolojilerine göre seçilen örnekler biyokimyasal testler kullanılarak tanımlanırlar.
Günümüzde, API ve VITEK teknikleri kullanılarak tanımlama
yapılabilmektedir. Bu sistemlerin temeli, sistemde kayıtlı referans organizmalar ile
doğal organizmanın biyokimyasal özellikleri bakımından karşılaştırılması esasına
dayanmaktadır.
Bacillus’ların teşhisinde kullanılabilen bir diğer uygulama ise yağ asiti
kompozisyonu temeline dayalı tanımlama sistemleridir. Bu yöntem, hücresel yağ
asitleri metil-esterlerinin (FAME) Gaz-Chromatografisi (GC) ile analizi ve referans
değerler ile karşılaştırılması esasına dayanmaktadır.
Belirtilen yöntemlerin yanısıra günümüzde, moleküler tanılama şeklinde de
adlandırılan ve 16S rRNA/DNA sekans analizi esas alınarak gerçekleştirilen ileri
tanımlama yöntemleri de kullanılmaktadır. Bu teknik ağırlıklı olarak filogenik
çalışmalarda tercih edilmektedir (Barrow ve Feltham,1993).
1.8. Elektroforez Uygulamaları
İyonlaşabilir gruplara sahip amino asitler, peptidler, proteinler, nükleotidler ve
nükleik asitler gibi biyolojik moleküller, ayırıcı bir ortamın bulunduğu elektriksel
alanda, sahip oldukları elektrik yüküne bağlı olarak, anod veya katoda bölgesine göç
ederler. Moleküller aynı yüke sahip olsalar dahi, molekül ağırlık farklılığı nedeniyle
sahip olunan yükün molekül ağırlığına oranı (yük/kütle) farklı olacaktır. Bu
farklılıklar sayesinde solüsyon içindeki iyonlar bir elektriksel alana tabii
tutulduklarında moleküllerin göçüne yönelik farklılıklar ortaya çıkar.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
23
Elektroforez için gereken gereçler güç kaynağı ve elektroforez tankından
oluşur. Güç kaynağı elektrodlar arasında doğru akımın dengeli ve düzgün şekilde
akışını sağlayarak elektriksel alanın istenilen özellikte oluşmasını neden olur.
Elektriksel alanda sürekli olarak, pozitif yüklü moleküller negatif kutba, negatif
yüklü moleküller pozitif kutba doğru göç ederler.
Örnekler elektroforezin düzgün gerçekleşmesi için tampon içinde çözülürerek
hazırlanmalıdır. Ayrıca elektroforzde istenilen başarının elde edilmesi için ayırıcı
ortamın mutlaka elektroforez tamponu ile hazırlanması şarttır. pH değişikliği
elektroforezi yapılan molekülün iyonik yükünü değiştirebileceğinden, tampon
pH’sının stabil tutulması önemlidir.
Ayırıcı ortam olarak filtre kağıdı, selüloz asetat, agaroz, nişasta, agar veya
poliakrilamid gibi sitemler kullanılabilir. Her sistemin ayırma gücü bir birinden
farklılık gösterir. Elektroforez işlemi ayırıcı ortamın konsantrasyonu, ortam sıcaklığı,
uygulanan akımın türü ve şiddeti, kullanılan tamponun iyonik gücü, elektroforez
süresi, molekül şekli ve ağırlığı gibi parametrelerden etkilenmektedir.
Elektrodlar arasındaki akımı genel olarak tampon iyonları az bir kısmı örnek
iyonları iletilir. Voltajdaki iletilen toplam yükün artışına neden olur. Sıcaklık artışı
elektroforez sırasında direncin düşmesine neden olur. Isı artışı tomponun
buharlaşmasına neden olduğunda iyonik gücün değişmesine yol açar.
Elektroforez düzeyi örneğin net elektriksel yükü arttıkça artacaktır. Diğer
taraftan molekül büyüklüğü arttıkça göç oranı düşecektir. Örnekler aynı molekül
büyüklüğüne sahip olsalar bile moleküllerin globüler ya da fibröz oluşu moleküllerin
göçünde farklılığa neden olacaktır. Elektroforez işlemi, kullanılan tamponun bileşimi
ve iyonik yükünden farklı şekilde etkilenir. Yaygın olarak kullanılan tamponlar
agaroz için tris-asetat, tris-fosfat ve tris-borat, poliakrilamid için tris-glisin
karışımlarıdır.
Örnekle bağlanma davranışı göstermeyen tamponlar molekülün göç oranını
değiştirirken, karbonhidratların analizinde kullanılan borik asit tamponu moleküle
bağlandığı için elektroforezde olumsuzluğa yol açar. Aynı şekilde tamponun iyonik
gücü artarsa, tampondan geçen elektrik akımıda artacaktır. (Wilson ve Goulding,
1986).
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
24
1.8.1. Jel Elektroforezleri
Ayırıcı ortam olarak jellerin kullanılmaya başlanması, nükleik asit ve protein
gibi büyük moleküllü maddelerin seperasyonunda “düşük voltajlı ince tabaka
elektroforez” sistemlerinin devre dışı kalmasına sebep olmuştur. Suda çözünmez,
hidrofilik ve yarı-katı kolloid yapıda olmaları gibi fiziksel özellikleri tercih
edilmelerinde önemli faktörleri oluşmuştur. Nişasta, agar ve poliakrilamid jel
elektroforez uygulamalarında kullanılan malzemeler olup, kullanmadan hemen önce
hazırlanırlar.
Nişasta jeller, uygun tampon içerisinde kısmen hidrolize olmuş nişasta karışımı
ısıtılıp soğutularak hazırlanır. Nişastanın amilopektin bileşeni dallanmış zincirlerinin
sarılmaları ile yarı katı jelin oluşumu sağlar. Nişastanın moleküler elek özelliğinde
olması, fizyolojik aktif proteinler ve kompleks yapısal molekül karışımlarının
analizinde tercih edilmelerine neden olmuştur.
Agar ucuz, toksik olmayan, zararsız bir malzeme olup agaroz ve
agaropektinden oluşmuştur. Agar tampon içerisinde kaynatılarak çözülürken ortam
sıcaklığı 40oC ye düşürüldüğünde katılaşarak jelleşir. Geniş por çapına sahip
olmaları nedeniyle elektroforez esnasında iyonların hareketi çok hızlı
gerçekleşmektedir.
Bu özellik makromoleküllerin separasyonunu için bir avantajdır. Agar,
separasyondan sonra boyama için çok uygun bir materyal olup, özelleklikle difüzyon
direncinin düşük olması nedeniyle, immünelektroforez uygulamalarında fazlaca
tercih edilmektedir. Saflaştırılmış agaroz jel saf halde izole edilmiş nükleik asit
yapılarının analizi için yaygın bir kullanım alanına sahiptir.
Poliakrilamid jeller oldukça toksik kimyasal bileşiklerle hazırlanır. Akrilamid
monomerleri (CH2=CHCONH2) taze hazırlanmış amonyumpersülfat ve TEMED
(Kimyasal katalizör sistemi) varlığında genellikle N,N-metilenbisakrilamidin
(CH2(NHCOCH=CH2)2) çapraz bağlanmaları ile polimerize olurlar. Moleküler
oksijenin polimerizasyonu inhibe etmesi nedeniyle monomer, tampon ve su
sistemine AMPS ve TEMED in ilavesinden önce degaz işlemi gerçekleştirilir. Bu
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
25
amaçla karışım vakum pompası ya da vakumlu desikatörde veya ultrasonik su
banyosunda 5 dakika bekletilir.
Jelin dökümünden hemen sonra üst yüzeydeki yüzey gerilimi nedeniyle
meydana gelen eğimli yüzey oluşumunun separasyonu olumsuz etkilemesi ve
atmosferik oksijen difüzyonunun engellenmesi için jelin üst tabakası distile su veya
suya doyurulmuş bütanol ile kapatılır. Jelin polimerizasyonunda riboflavin ve
TEMED sisteminden yararlanılacaksa (foto-polimerizasyon) reaksiyon ışık altında
gerçekleştirilir (Wilson ve Goulding, 1986).
Akrilamid jel uygulamaları Kesiksiz (Continuous) ve Kesikli (discontinuous)
olmak üzere iki farklı şekilde gerçekleştirilebilir. Kesiksiz sistemde tek bir ayırıcı jel
vardır ve tanklarla jelde aynı tampon kullanılır. Kesikli sistemde ise jel, farklı
tamponlarla hazırlanmış iki kısımdan oluşur. Büyük porlu stacking (dengeleme jeli)
ve küçük porlu separating (ayırıcı) jel şeklindedir.
Jelin porlarının büyüklüğü/küçüklüğü akrilamid monomerinin konsantrasyonu
ile değişir. Jeller mevcut akrilamidin toplam yüzdesi ile %3 ila %30 arasında bir
konsantrasyonda hazırlanabilir. Düşük konsantrasyonlarda geniş por yapıları oluşur
ve büyük moleküllerin separasyonu için tecih edilir.
Proteinlerin seperasyonu çoğunlukla %5 ile %15 lik jellerde
gerçekleştirilmektedir. Benzer yüklere sahip olsalar bile farklı şekil ve büyüklükteki
moleküllerin analizinde çok uygun bir elektroforez tekniğidir.
Elektroforetik separasyon sonunda proteinler ya doğrudan jel içerisinde ya da
sabit bir yüzeye (örn: nitroselüloz veya naylon membran) aktarıldıktan sonra saptanır
ve analiz edilir. Protein bandlarının görünür hale getirilmesinde en uygun yöntem
boyamadır. Jeldeki proteinler genellikle Coomassie Brillant Blue veya Gümüş Nitrat
ile filtreye emdirilmiş proteinler ise amido black ve ponceau S gibi boyalarla
boyanır.
Boyama sonunda bir birinden ayrılmış proteinler jel ya da membran üzerinde
bantlar şeklinde görünürler. Herhangi bir yöntemle boyanmış protein bantlarının
bulunduğu jel çeşitli çözeltiler içinde birkaç ay veya jel kurutma aletinde
kurutulduktan sonra yıllarca saklanabilir. Ancak görüntünün kalıcı olması açısından
en pratik yol fotoğrafının çekilmesidir. Ayrıca görüntünün bir bilgisayar ortamına
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
26
aktarılması veya spektrofotometrik ölçüm temeline dayanan bir densitometre ile
analiz edilmeside mümkündür. Bu temele göre çalışan ve renkli bölgelerin jeldeki
konumunu ve alanını standartlar ile karşılaştıran jel görüntüleme sistemleri ile
günümüzde geniş bir kullanım alanı bularak nitel analiz yanı sıra nicel analiz yapmak
da mümkün olmaktadır (Temizkan ve Arda, 2004).
Proteinlerin elektroforez uygulamaları farklı amaçlara göre denatüre veya
native (Doğal) jel elektroforezi olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilir. Denatüre
jeller SDS veya üre gibi denatüre edici ajanların jel içerisine karıştırılması ile
hazırlanırlar. Bu tür uygulama başta molekül ağırlık belirlenmesi olmak üzere,
proteinlerin saflıklarının araştırılması, konsantrasyonlarının tanımlanması ve enzim
aktivitelerinin saptanmasına olanak verir (Hames ve Rickwood,1996).
1.8.2. Sodyum Dodesil Sülfat-Poliakrilamid Jel Elektroforezi (SDS-PAGE)
Proteinlerin molekül ağırlıklarını belirlemede en yaygın kullanılan yöntem
poliakrilamid jel elektroforez tipidir. Sodyum dodesil sülfat (SDS) bir anyonik
deterjan olup, proteinlere sıkıca bağlanarak proteinlerin denatürasyonunu sağlar.
Yaklaşık 1 g proteine 1.4g SDS bağlanır. Proteinler, birim kütle başına sabit negatif
elektriksel yük kazanırlar. Yani SDS, protein molekülünde her üç aminoasitlik
birime bağlanarak proteinlere homojen negatif bir yük kazandırır. Böylece proteinler
yük bakımından eşitlendiği için moleküler ağırlıklarına göre separasyonları
geçekleşecektir.
Oluşan SDS-protein kompleksi elektroforez sırasında anoda doğru göç ederler.
Jelin moleküler elek özelliğinden dolayı belirli bir sürede katettikleri mesafe
moleküler ağırlığa göre proteinden proteine farklılık gösterecektir. Moleküler ağırlığı
bilinen standart bir protein ile analizi yapılacak örnek aynı ortamda yürütülecek
olursa, örnek proteinlerin moleküler ağırlıkları bulunabilir. Standart SDS-PAGE
uygulamaları dikey elektroforez şeklinde gerçekleştirilir.
Protein örnekleri genellikle pH’sı 6,8 olan örnek hazırlama tamponu içinde
çözülür. Bu tampon denatüran olarak SDS, disülfit bağlarını indirgeyen β-
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
27
merkaptoetanol, yoğunluk oluşturan sükroz veya gliserol ve bromfenol mavisi
içermektedir.
Elektroforez uygulamasında kullanılan jel, genellikle stacking (Dengeleme) ve
separating (ayırma) jeli olarak iki kısımdan oluşur. Her iki jel de içerdikleri akrilamid
konsantrasyonları bakımından birbirlerinden farklılık gösterir. Bu iki jeldeki pH ve
konsantrasyon farklılığı sayesinde, protein karışımlarının birbirlerinden ayrılması ve
belirgin bandlar oluşması sağlanır.
SDS-PAGE uygulamalarının diğer bir şekli gradient jellerdir. %5 ila %25
arasında dikey pozisyonda hazırlanan jel içerisinde, aşağıdan yukarı doğru jel
konsatrasyonunun farklılaşması söz konusudur. En altta en yoğun jel tabakası
oluşurken en üstte yoğunluğu en düşük tabaka meydana gelir. Bunun sonucunda elde
edilen jelin en üst tabakasındaki por çapı en geniş, en alt tabakasındaki por çapı ise
en dar olmuş olur.
Gradient SDS-PAGE uygulaması ile homojen jelde tek bir band şeklinde
görülen, moleküler ağırlığı bir birine çok yakın protein yapıları birbirinden ayrılarak
ayrı ayrı bandlaşma meydana gelir.
İki boyutlu (two-dimesional) jeller kompleks protein karışımlarınının yüksek
bir resolüsyon oranı ile ayrılmalarını sağlar. Örnekler birinci boyutta izoelektrik
fokuslama ile izoelektrik nokta farklılıklarına göre kısmen separe edilirler. İkinci
boyutta örnekler, SDS-PAGE ortamında separating jel ortamına doğru yürütülerek
moleküler büyüklüklerine göre ayrıştırılırlar.
İzo Elektrik Fokuslama (IEF) tekniğinde aminoasitler ve peptidler gibi
amfoterik yapıların hem voltaj hem de pH gradientinin olduğu bir alanda
elektroforetik analizleri gerçekleştirilir. Bu yöntemde jelin her noktasında pH
gradienti oluşturmak için izo elektrik noktaları belli olan düşük moleküler ağırlıklı
amfolitler kullanılır.
Bellirli pH aralıklarının oluşmasını sağlayan bu bileşikler sentetik alifatik
poliamino polikarboksilik asit yapısındadırlar. Düşük pH gradienti anod bölgesinde
oluşur. Başlangıçta izo elektrik noktalarının altında bir pH da bulunan maddeler,
pozitif olarak yüklenecekler ve katoda doğru ilerleyeceklerdir. İzo elektrik nokta
değerine bağlı olarak çevresel pH’sı kademeli olarak yükselecektir.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
28
Net yükün yok olduğu, yani zwitterion formunda, proteinler daha fazla hareket
yapmayacaklardır. Diğer taraftan zıt reaksiyon izo elektrik noktasının üzerinde bir
pH’da bulunan maddeler de negatif yük kazanarak net yüklerinin dengede olduğu
ana kadar anoda doğru hareket edeceklerdir. Bu teknik izo enzim separasyonunda
oldukça kullanışlıdır. İzo elektrik noktalarındaki 0.01 ünitelik pH farklılığı
separasyon için yeterlidir.
1.8.3. Doğal (Native) Jel Elektroforezi
Doğal jel elektroforezinde kullanılan tamponlar, deterjan ve diğer denatüre
edici ajanları içermediğinden, işlemler doğal şartlarda gerçekleştirilir. Fazla sayıda
protein içeren karışımların bir birinden ayrılmasında, bir protein ya da protein
kompleksinin aktivite veya yapısı ile ilgili elektroforetik çalışmalarda, protein saflık
kontrolü ve proteinin denatüre olup olmadığının saptanmasında kullanılır.
Doğal jel elektroforez uygulamasında, örneklerin molekül ağırlıkları hakkında
kesin bir bilgi edinmek mümkün değildir. Bunun nedeni, molekül büyüklüğünün
yanında molekül şekli ve yükünün de ayrımı etkilemesidir (Wilson ve Goulding,
1986; Hames ve Rickwood, 1996;Temizkan ve Arda, 2004).
1.9. Protein İzolasyonu
Proteinler doğada diğer moleküllerle beraber karışık olarak bir molekül
havuzunda ya yapısal veya işlevsel bir birliktelik içinde bulunurlar. Böyle bir
ortamda bir proteinin fizikokimyasal yapısını ve işlevini doğru bir şekilde
tanımlayabilmek hemen hemen imkansızdır. Yapı, fonksiyon ve bazı aktivitelerin
belirlenmesi çalışmalarında saf proteinlere ihitiyaç duyulur. Ayrıca bazı endüstriyel
üretim süreçleri de tamamen saflaştırılmış proteinlerle yürütülmektedir.
İzolasyon protokollerinin çoğu, istenen seviyede bir saflığın elde edilebilmesi
için birden fazla basamak gerektirmektedir. Örnekler kolay elde edilebildiklerinde az
miktarda kimyasal bileşik ekleyerek veya birkaç kez tekrarlanmak suretiyle
saflaştırma yapılabilir. Her bir basamak bir miktar ürün kaybına neden olur. Proteini
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
29
denatürasyon ve inaktivasyondan korunmak için çalışmanın her aşamasında pH ve
sıcaklık kontrol altında tutulmalıdır.
Sıcaklığın olumsuz etkisi, işlemlerin genellikle +4oC’de yapılması ile önlenir.
pH ise bu moleküllerin fizikokimyasal gereksinimleri doğrultusunda hazırlanmış
tampon çözeltilerin kullanımı ile istenen değerde tutulur.
Bir proteinin nasıl izole edileceğine, hangi yöntemle ve ne kadar saflaştırma
yapılacağına karar vermeden önce materyal, çalışılacak protein tipi ve miktarı gibi
kriterler göz önünde bulundurulmalıdır. İzolasyonu yapılacak protein kaynağı
hayvansal, bitkisel veya mikrobiyal olabilir. Her üç kaynak için farklı izolasyon
protokolünün izlenmesi gerekir.
Örneğin bitkisel proteinlerle çalışmak zordur. Çünkü açık arazide
gerçekleştirilen üretimde, mevsimsel değişikliklerin protein içeriklerini etkilemesi
farklılıklara yol açacağı için, sera veya bitki büyüme odalarında yetiştirilen bitkilerle
çalışmak daha avantajlıdır. Yaprak ve tohumlar protein izolasyonunun nisbeten kolay
olduğu bitki yapılarını oluştururken, birçok enzimin bulunduğu sitoplazma toplam
hücre hacminin ancak %1-2 sini kapsar. Bu nedenle, bitkisel özütler çok az miktarda
tamponlarla hazırlansalar bile, elde edilen protein miktarı oldukça düşüktür.
Mikroorganizmalarla yapılan çalışmalarda, kullanılacak organizmaların belli ve
sabit koşullarda üretilmesi gerekir. Algler, küf mantarları, mayalar ve bakteriler için
özel üretme ve izolasyon yöntemleri geliştirilmiştir. En önemli sorun, üremenin
çeşitli fazlarında protein kompozisyonlarının farklı olmasıdır.
Bu nedenle, bakteriler ve diğer tek hücreli organizmalarla çalışılırken, protein
izolasyonu genellikle logaritmik üreme fazındaki organizmalardan yapılır.
Protein izolasyonunun ilk aşamasındaki işlemler, söz konusu proteinin hücrenin
içindemi yoksa dışında mı olduğuna, içindeyse bulunduğu yere göre farklılık
gösterir.
Çalışılacak molekül ekstraselüler yani sentezlendikten sonra hücre dışına
salınan ve aktivitesini orada gösteren bir enzim ise, kullanılacak yöntem oldukça
basittir. Bu işlemlerde bitki, hayvan veya hücre içi protein izolasyonlarında
yapılması zorunlu olan dokuların parçalanması, hücrelerin lizi edilmesi ve gereksiz
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
30
maddelerden kurtulmak amacı ile gerçekleştirilen sentrifügasyon işlemlerine gerek
kalmadan, hedef protein, hücrelerin ürediği substrat ortamından izole edilebilir.
Bacillus cinsi bakterilerde, organizma substratın bulunduğu ortama aşılandığı
andan itibaren enzim sentezi başlar ve sentezlenen enzimler hücre dışına salınır.
İstenilen üreme fazına ulaştıktan sonra, santrifüjleme veya filtrasyon tekniği
kullanılarak bakteri ve oluşan ürün birbirinden ayrılır. Salgılanan enzim
organizmanın uzaklaştırılması sonucu elde edilen üst sıvıda (Süpernatant) bulunur.
Enzim üretimi sonunda hücrelerin ortamdan uzaklaştırılması amacı ile katyonik
bir polielektrolit olan chitosandan da yararlanılmaktadır. Bu bileşik ortamdaki
mikroorganizmalara yapışarak yumak oluşumna neden olur. Oluşan yumak çökerek
ürünün bulunduğu sıvı fazdan ayrılır (flokulasyon).
Hedef proteinlerin süpernatant içerisinden izolasyonu ürünün su ve diğer küçük
moleküllü yapılardan kurtarılmasıyla olur. Sonuçta proteinler daha konsantre hale
gelir ve çözelti hacmi daha azalmış olur. Dolayısı ile birim hacimdeki protein miktarı
artar. Daha iler saflaştırma işlemleri ve daha küçük hacimde örnekle çalışmak,
kimyasal madde kullanımını azaltacak işlemleri kolaylaştıracaktır.
Yoğunlaştırma işlemi, ultrafiltrasyon veya diyaliz yöntemi kullanılarak küçük
moleküllü yapıların uzaklaştırılması, liyofilizasyonla ile suyun uçurulması ve çeşitli
kimyasallarla proteinlerin çöktürülmesi/presipitasyonu teknikleri kullanılarak
gerçekleştirilir.
Ultrafiltrasyon tekniğinde, su ve diğer küçük moleküller santrifüjleme veya
yüksek basınç altında yarı geçirgen bir zardan geçirilerek proteinler konsantre hale
getirilir.
Diyaliz yönteminde ise seyreltik protein çözeltilerinin dializ torbalarına
doldurulması ve konsantre edilmeleri söz konusudur. Konsantrasyonu sağlanacak
protein çözeltisi diyaliz tüpüne konduğunda örneğin üst kısmı toz halde polietilen
glikol (PEG), sephadex G-25 veya karboksimetil selüloz ile tamamen kapatılarak
suyun örnekten uzaklaşması sağlanır. Dializ işlemi, aynı zamanda saflaştırma işlemi
sırasında ortamdaki tuzların uzaklaştırılması içinde kullanılmaktadır.
Dondurarak vakumda kurutma tekniği şeklinde de tanımlanan Liyofilizasyon
yönteminde, dondurulmuş protein çözeltisi yüksek vakum altında bırakılarak,
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
31
donmuş haldeki suyun sıvı hale geçmeden buharlaşması ve örneğin toz formunda
geri kazanımı gerçekleştirilir. Bu işlemden önce çözeltide bulunan tuzların diyaliz ile
uzaklaştırılması gerekmektedir.
1.9.1. Çöktürme ile Proteinlerin İzolasyonu
Çöktürme yöntemi, proteinlerin çözeltiden ayrılması ve yoğunlaştırılması için
kullanılan en yaygın metoddur. Presipite edilmiş proteinlerin, az miktarda ve uygun
bir tampon içerisinde çözülmesi sonucu daha konsantre protein örneği elde edilmiş
olur. Çöktürme uygulamalarında, trikloroasetik asit (TCA), aseton, etil alkol, metil
alkol veya amonyum sülfat gibi tuzlarla polietilen glikol (PEG) gibi organik
polimerler kullanılır.
1.9.1.1. TCA ile Çöktürme
Kuvvetli bir asit olan TCA, proteindeki amino asitlerin yan zincirlerindeki
iyonik grupların yüklerini değiştirerek iç elektrostatik dengeyi bozar ve proteinin
denatürasyonuna yol açar. Denatüre olan proteinler, çözünürlükleri değişeceğinden
çökerler. Eğer çalışmada denatürasyonun önemi yoksa TCA çöktürülmesi uygulanır.
1.9.1.2. Nötral tuzlar ile Proteinlerin Çöktürülmesi
Nötral tuzlar kansantrasyona bağlı olarak proteinler arasında elektrostatik ve
nonpolar (hidrofobik) etkileşimle etkilerini gösterirler. Birçok protein, seyreltik tuz
çözeltilerinde yüksek düzeyde çözünme özelliğine sahiptirler. Bununla birlikte, sulu
otamda konformasyonu etkilemeyen yüzeylerindeki elektrostatik yüklerden dolayı
(agregasyonu önlemeyecek düzeyde) çok az çözünürler.
Proteinlerin çözünürlüğü yüzeydeki elektrostatik kuvvetleri nötralize edecek
miktarda (0.1M) tuz ilavesi ile artırılabilir. Diğer taraftan, 0.2 M’dan daha yüksek tuz
konsantrasyonları, sadece proteinin yüzeyindeki elektrostatik güçleri nötralize etmez,
aynı zamanda su moleküllerinin proteinden uzaklaşmasına neden olur. Böylece iyon
konsantrasyonu yeterince yüksek olduğu zaman, proteinler diğer protein molekülleri
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
32
ile ilişkiye girerek, yüzey yüklerini nötralize etmeye yönelirler. Su molekülleri ile
olan bu rekabet çeşitli tuzlar, organik çözücüler ve PEG gibi nötral polimerlerle
gözlenen presipitasyonu açıklamaktadır (Scopes, 1982;Temizkan ve Arda, 2004).
Suda yüksek düzeyde çözünebilirliği, düşük çözelti sıcaklığı, ucuz ve saf halde
bulunma gibi nedenlerden dolayı, proteinlein presipitasyonda en fazla kullanılan tuz,
amonyum sülfattır. Ayrıca amonyum sülfatın birçok protein üzerine koruyucu etkisi
vardır. Genellikle işlemlerin düşük sıcaklıklarda yürütülmesine gerek yoktur.
Presipite olmuş proteinin eldesi santrifüjle gerçekleştirilir.
Amonyum sülfat gibi tuzlarla proteinlerin konsantrasyonu, ya bulk
presipitasyon ya da fraksiyonlu presipitasyon şeklinde gerçekleştirilebilir.
Proteinlerin bazıları çözeltideki amonyum sülfat konsantrasyonu %25 olduğunda
presipite olurken, bazı proteinler ise, amonyumsülfat konsantrasyonu ancak %75
düzeyine ulaştığında presipite olmaktadırlar.
Hedef proteinin hangi konsantrasyonda presipite olduğunun saptanması,
sonraki izolasyon çalışmalarında uygulamanın standart duruma getirilmesini
sağlayacaktır. Gerekli amonyum sülfat miktarı hesaplanarak süpernatanta kademeli
olarak eklenip, hedef protein bulk presipitasyon şeklinde çöktürülür.
Fraksiyonlu presipitasyon metodunda ise değişik konsatrasyonda amonyum
sülfat tartılarak çözeltiye eklenerek, kullanılan her farklı konsantrasyon
uygulamasında çöken proteinlerin ayrı ayrı izolasyonu sağlanır.
Santrifüjleme ile çöken proteinler ortamdan izole edilerek geri kazanılır. Bu
işlem sonunda %20-%80 lik konsantrasyonlardaki presipitatlar ayrı ayrı toplanarak
hedef proteinin hangi fraksiyonda olduğu belirlenir. Böylece örneğin izole edildiği
tuz konsantrasyonundaki fraksiyonlar daha saf elde edileceklerdir. Örneğin %50 lik
amonyumsülfat ile çöktürülen protein, daha düşük veya daha yüksek
konsantrasyonda çöken diğer proteinlerden de ayrılmış olurlar.
Tuz çöktürme yöntemiyle izole edilen proteinler, pratikte kullanılmadan önce
dializ tekniği kullanılarak tuzdan kurtarılmak zorundadırlar.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
33
1.9.1.3. Organik Çözücülerle Proteinlerin Çöktürülmesi
Etanol, metanol ve aseton gibi organik çözücülerin hedef proteinlerin
bulunduğu çözeltiye eklenmesi, protein presipitasyonuna sebeb olur. Ana etki su
aktivitesini düşürme şeklindedir. Elektrik yüküne sahip hidrofil enzim molekülü için
suyun çözücü gücü, organik çözücünün ortamdaki konsantrasyonu arttıkça
azalacaktır. Bu durum, çözücünün dielektrik sabitesinin indirgenmesi veya basitçe
suyun kütlesel yer değişimi ile açıklanabilir.
Proteinin yüzeyindeki hidrofobik bölgelerin kısmen daha fazla çözünürlüğünü
ortaya çıkarır. Agregasyon olayı ise muhtemelen proteindeki elektrostatik ve dipolar
van der Waals kuvvetlerinden kaynaklanmaktadır. Genel olarak düşük molekül
ağırlıklı proteinler için daha yüksek konsantrasyonda çözücü gerekir. Ayrıca sıcaklık
artışıyla birlikte denatürasyon artacağından (10oC’nin üzerinde denatürasyon hızı
artar), çalışmalar 0-4oC de gerçekleştirilmelidir.
1.9.1.4. Non-İyonik Organik Polimerlerle Çöktürme
Polietilen glikol (PEG), dekstran ve polivinilpirolidon gibi non-iyonik lineer
polimerler, oda sıcaklığında kullanılabilmeleri ve proteinleri stabilize etmelerinden
dolayı, proteinlerin çöktürülmesinde tercih edilmekedirler. Bunların arasında PEG
çözeltideki proteinin denatürasyonuna izin vermemesi ve daha az viskoz olması
nedeniyle en uygun olanıdır.
Protein presipitasyonunda en fazla kullanılan PEG tipi, PEG-6000 ve PEG-
20000 türevleridir. Proteinlerin davranışı organik çözücülerle gerçekleştirilen
presipitasyondakine benzer şekildedir. Fakat protein fraksiyonundan PEG’ün
uzaklaştırılması, organik çözücü veya tuzların uzaklaştırılması kadar kolay değildir.
PEG polimer olduğu için molekülün diyalizle ortamdan uzaklaştırılması
oldukça zordur. Örneğin bu amaçla sephadex G25 kolonu kullanılsa da, istenilen
sonucu elde etmek oldukça zordur. Bununla birlikte az miktardaki PEG kalıntısının
çeşitli uygulamalarda zarar vermediği belirtilmektedir. Genellikle presipitasyon
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
34
%20’ nin altındaki konsantrasyonlarda gerçekleşir. PEG’in uzaklaştırılması tuz
destekli faz separasyonu ile gerçekleştirilebilir
Bu aşamaya kadar kısmen saflaştırılan proteinler için, kullanım alanının
özelliğine göre istenirse, tam saflaştırma işlemi yapılır. İleri saflaştırma uygulaması,
proteinin toplam elektrik yükü, büyüklük ve şekli, sahip olduğu hidrofilik grupları ve
kullanılan sabit faz ile bağlanma kapasitesi gibi farklı özelliklerinden biri temel
alınarak, kromatografik yöntemlerle gerçekleştirilir. Bu yöntemlerden en çok
kullanılanı kolon kromatografisidir.
Kolon Kromatografisi, dolgu maddesi ile doldurulmuş musluklu veya benzer
bir mekanizmaya sahip basit bir cam boruda gerçekleştirilir. Protein çözeltisi uygun
bir elüsyon (Proteinin separasyonuna imkan verecek hareketli tampon) çözeltisi
yardımıyla kolondan geçirilir. Kolondaki dolgu maddesinin porları ile bir etkileşim
gösteren proteinler, hareketli faz ile etkileşimi olanlara göre daha yavaş hareket
ederler ve belli zaman aralıklarında veya hacimlerde fraksiyonlar halinde toplanarak
tam saflaştırmalar gerçekleştirilir. (Scopes, 1982; Temizkan ve Arda, 2004)
1.10. Kromatografi
Bir karışımın bileşenlerini, iki ya da daha çok fazdan oluşan sistemler
arasındaki göç farklılıklarına bakarak tanımlamak ve niceliklerini belirlemek
amacıyla yapılan bir analitik ayırma işlemidir. İlk olarak bir Rus bilim adamı Mikhail
Semyonovich Tsvet tarafından bitki pigmentlerini ayırma metodu olarak geliştirilmiş
ve ismini oradan almıştır. Günümüzde son derece duyarlı ve etkin bir yöntem olarak
geçerliliğini sürdürmektedir.
Genel olarak kromatografi molekül büyüklüğü, şekil, elektrik yükü, uçuculuk,
çözünürlük veya yüzeye tutunabilme (adsorptiviti) gibi fiziksel özelliklerdeki
farklılıklar temelinde bir karışımın bileşenlerine ayrılmasında kullanılır.
Ktomatografik sistemin temel bileşenleri, sabit faz, kromatografik yatak, hareketli
faz, dağıtım sistemi ve bazı durumlarda tespit sisteminden meydana gelir. Sabit faz,
destek matriksle tutulmuş katı, jel veya immobilize sıvıdır. Hareketli faz ise
kromatografik yatakta, sabit faz boyunca bir sıvı veya bir çözücü olarak etki eden
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
35
gazdan oluşur. Test materyalini izlemek ve tespit etmek için mevcut otomatik veya
yarı otomatik olabilen bir sistemdir (Temizkan ve Arda, 2004).
Saflaştırılacak malzeme, sabit faz üzerinde hareket ederken, karışım içindeki
moleküllerin sabit fazla etkileşimleri farklı olur. Sabit faz ile sıkı ilişki gösteren
moleküllerin hareketi, daha zayıf ilişki gösteren moleküllerinkine göre sabit faz
boyunca daha yavaş bir ilerleme gösterir. Böylece farklı tipteki moleküller destek
materyali boyunca hareket ederken birbirlerinden ayrılırlar.
Kromatografik ayırma işlemleri, cam yada benzer malzemeler üzerine
sabitlenmiş silika (Thin Layer Chromatography/İnce Tabaka Kromatografisi , TLC),
uçucu gazlar (Gaz Kromatografisi), Kağıt (Kağıt Kromatografisi) ve hidrofilik
çözünmez molekülleri içerebilen sıvı (Likit Kromatografisi)’lar dahil, bir çok destek
malzemesi ile gerçekleştirilebilir (Erich,1975).
1.10.1. İnce Tabaka Kromatografisi (TLC)
Kimyasal bileşikleri ayrımak için yaygın olarak kullanılan kromatografi
yöntemidir. Genellikle bir yüzey üzerine tutturulmuş silika jel, alüminyum oksit ya
da selüloz gibi ince bir adsorbent tabakadan oluşan sabit faz kullanılır. Sıvı faz ise,
saflaştırılması istenen karışımın, içinde çözündüğü kapiller etki ile çekilebilen uygun
bir çözücüdür.
İnce tabaka kromatografi tabakaları, silika jel, (adsorbent malzeme), kalsiyum
sülfat (bağlayıcı) ve su ile hazırlanır. Hazırlanan karışım genellikle reaksiyon
vermeyen cam, kalın alüminyum folyo ya da plastik malzemeler üzerine yayılır.
Hazırlanan plakalar havada kurutulduktan sonra, 110oC’lik fırnda 30 dakika dikey
pozisyonda tutularak, aktive edilirler. Adsorban tabakanın kalınlığı genellikle,
analitik amaçlı işlemlerde 0.1-0.25 mm, preperatif çalışmalarda 1-2 mm aralığında
kullanılmaktadır.
İşlemler kağıt kromatografisine benzese de daha hızlı ve ayırımın daha başarılı
olması ve sabit fazın farklı kalınlıklarda kullanılmasıyla bu teknikten ayrılır. İnce
tabaka kromatografisi, karışımdaki bileşenlerin miktarını belirlemede, maddenin
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
36
tanımlanmasında, kolon kromatografisi için uygun şartları belirlemede, kolondan
elde edilen fraksiyonların analizinde kullanılırlar.
Tabakalar ya laboratuarda hazırlanır ya da kullanıma hazır olarak satın alınır.
Laboratuar hazırlamasında cam plakalar tercih edilir. Alüminyum plakalar çok
kullanılan malzemeler olmasa da, endüstriyel uygulamalarda, kalın alüminyum
folyolar sıkça kullanılmaktadır. Plakaların sabit faz malzemeleriyle kaplanması farklı
tiplerdeki yayma aparatları ile gerçekleştirilir. Temelde iki tipi vardır.
Birinci tipte, yan yana dizilmiş plakaların sabit jel dökme ekipmanı hareketli,
ikincisinde ise jel dökme ekipmanı sabit malzemenin döküleceği tabakalar
hareketlidir (Poole, 2003).
İnce tabaka kromatografisinde molekülün jeldeki hareketi genellikle aşağıdan
yukarıya doğru yükselen yöntem ile gerçekleştirilir. Bunun için cam
plakanın/plakaların yerleştirileceği ekipman değişik boyutlar ve şekilde olabilir.
Sistemin çoklu uygulamalara uygun olması ve solvent sistemi ile atmosfer
doygunluğunun sağlanabilmesi için kapağının olması gerekir. Yürütme işlemi
tamamlanmış tabakalar, genellikle havada, infrared ışık altında veya fırınlarında
kurutulur.
Seperasyonu gerçekleştirilmiş malzemelerin görünür hale gelmesi için
kullanılan çözeltiler zehirli veya korozif olabilecekleri için, çeker ocak ya da özel
kabinlerde püskürtme yapılarak gerçekleştirilir.
Birçok madde ince tabaka üzerinde herhangi bir özel tespit metoduna gerek
kalmadan görülebilir. Kâğıt kromatografisinde kullanılan indikatörlerin çoğu ince
tabakaya da uygulanabilir. Bu teknikte örneğin saptanması için kullanılan teknikler
kağıt kromatografisine göre 10-100 kat daha hassastır. Kullanılan korozif spreyler
uçucu olmayan organik maddelerin fırında kömürleştirilmesi için kullanılır (Poole,
2003).
İnce tabaka kromatografilerinde, örneğin görünmesini sağlayan çözeltiler
kullanılacak kromatogafi tipine göre tercih edilir. Kromatografi tipleri ve
kullanılabilecek geliştirme solüsyonları Çizelge 1.1ve 1.2’de gösterilmiştir.
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
37
Çizelge 1.1: İnce Tabaka Kromatografileri İçin Kaplama Malzemeleri (Erich, 1975)
Adsorpsiyon İnce Tabaka Kromatografisi
Silisik Asit (Silika Jel) Alüminyum Oksit
Kieselguhr (Diatom toprağı) Hidroksilapatit
İyon-Değişimi İTK Polietilenimin selüloz
Selüloz fosfat DEAE Selüloz
Partisyon İTK
Selüloz Kieselguhr
Hidroksilapatit Silika jel
Dekstran Jel İTK Sephadex G-25,G50,G-75,G-100
Poliamid İTK Poliakrilonit Asetil ε-Polikaprolaktam
Çizelge 1.2:İnce Tabaka Kromatografisi için Bazı Geliştirme Çözeltileri (Erich,1975)
Adsorpsiyon İnce Tabaka
Kromatografisi
n-Hekzan-Dietil eter-asetik asit (90:10:1) Klororoform-Metanol (19:1)
Benzen-Aseton (1:1)
İyon-Değişimi İTK Hidroklorik asit, 0.001-1N
Sodyum Hidroksil, 0.001-1N Sodyum Klorür, 0.001-1N
Partisyon İTK Bütanol-Aseton-Dietilamin-Su (10:10:2:5)
Bütanol-Astik asit-Su (4:1:5) Propanol-Formik asit-Su (2:1:5)
Dekstran Jel İTK Asetik asit (0.01-0,1N) Amonyak (0.01-0,1)
Poliamid İTK
Su-Etanol (1:1) Su-Aseton (1:1)
Su-Etanol-AsetikAsit-Dimetilformamid (6:4:2:1)
1.11. Araştırmanın Amacı
Bu çalışmada, endüstriyel uygulamalarda kullanılacak halofil alkalin amilaz,
glukanaz (selülaz) ve xylanase enzim üreticisi Bacillus sp. bakterilerinin doğal
ortamdan izolasyonu, identifikasyonu, enzim izolasyonu ve kısmi saflaştırılması,
1.GİRİŞ Ashabil AYGAN
38
enzim karekterizasyonu ve biyoteknolojik kullanım olanaklarının araştırılması
amaçlanmıştır.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
39
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
İlk enzimatik yıkım reaksiyonu 1783 yılında, İtalyan rahip Spallanzani
tarafından gözlemlenmiştir. Kirchhoff 1814 yılında, arpanın nişasta lapalarını şekere
dönüştürdüğünü görmüştür.
Pasteur 1877 yılında fermentasyonla canlı mayalar arasında ilişki olduğunu
ileri sürmüş, hücresel ve soluble mayalanmaların bir birinden farklı gerçkleştiğini
saptamıştır. Künhe 1878 yılında, canlı hücre kullanılmadan gerçekleşen
mayalanmayı, enzim olarak tanımlamıştır (Uhlig, 1998).
Endüstriyel öneme sahip mikrobiyal enzimlerinin gelişimi Japon Jokichi
Takamine ile başlamıştır. Takamine küflerden enzim üretimi üzerine çalışmış ve
1894’de mantarlardan elde ettiği diastatik enzime patent almıştır. 1913 yılında
Röhm, deterjanlarda enzim kullanılabileceğini belirtmiştir.
Biodin ve Effront (1917), B. subtilis kültürlerinden enzim hazırlanmasıyla ilgili
çalışmalar yapmıştır.
Kneen ve Sandstedt (1946), bakteriyel amilazların diğer alfa amilazlardan daha
büyük sıcaklık stabilitesine sahip olduklarını ortaya koymuştur.
Conn ve ark (1950), alfa amilazlar içerisinde yer alan bir grubun inaktivasyon
sıcaklığını bulmak için 60 ile 85oC’de çeşitli testler yapmışlardr.
Stark ve Tetrault (1951), Nişastayı şekere dönüştüren enzimi üreten Bacillus
stearothermophilus bakterisini 70oC’de izole etmiştir. Enzimin 90oC de inaktive
olduğunu saptamışlardır.
Campbell (1952), 35oC’de ve 55oC’deki üreyen hem Bacillus
stearothermophilus hemde Bacillus coagulans’dan elde eilen amilazların
karşılaştırmasını yapmıştır. 55oC’de üretilen amilazların 35 oC’de üretilenlerden bir
şekilde daha yüksek optimum aktiviteye sahip olduklarını ortaya koymuştur. 35oC’de
elde edilen amilazların 90oC’ye maruz bırakıldıklarında 2 saat sonra aktivitelerini
kaybettikleri fakat 55 oC’de elde edilen amilazların ise 24 saat sonuda aktivitelerini
%50 oranında koruduklarını belirtmiştir.
Hartman ve ark (1954), B.stearothermophilus’dan ürettikleri amilaz enziminin
hem pH hemde termal stabilitelerini belirlemişlerdir. Elde ettikleri termofilik
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
40
bakteriyel amilazın, mezofilik olanlara göre daha yüksek pH stabilitesine sahip
olduklarını belirtmişlerdir.
Miller (1951), Karbonidrataz etkisi gösteren enzimlerin aktivite analizlerinde
indirgen şeker miktarının saptanması için Dinitrosalisilik asit (DNS) yöntemini
kullanmıştır. Bu metod ile 3,5-dinitrosalisalisilik asitin, 3-amino-5-nitrosalisilik asite
indirgendiğini ve aldehit grupların karboksilik gruplara okside olarak gelişen renk
reaksiyonunu oluşturduklarını bildirmiştir.
Friedmann ve Epstein (1967), inaktive olmuş taka-amilaz enziminin yeniden
aktif duruma gelmesinde kalsiyumun etkisini araştırmıştır.
Saito (1973), B.licheniformis bakterisinden amilaz enzimi üretimi için hangi
karbon kaynaklarının daha etkili olduğunu araştırmştır.
Onishi ve Sonoda (1979), orta düzeyde halofilik Micrococcus halobius’ tan
elde ettikleri amilazlarda optimum aktivite için gerekli olan NaCl ve KCl
konsantrasyonlarını saptamışlardır.
Morgan ve Priest (1981), 40oC’nin üzerinde aktivitelerini kaybeden Bacillus
suşlarında termostabilite yeteneklerini araştırmışlardır.
Zhang ve ark (1983), Bacillus amiloliquefacien suşunda, ortamda glisin
bulunduğu zaman alfa-amilaz üretiminde artış gerçekleştiğini saptamışlardır. Glisin
etkisinin murein tabakasının sentezinde rekabetçi inhibisyona neden olarak amilaz
üretimini artırdığını belirtmişlerdir.
Bajpai ve Bajpai (1987), termostabil alfa-amilaz üreten Bacillus licheniformis
suşunun izolasyon, tanımlama, kültür ve enzim özelliklerini araştırmışlardır.
Bacillus licheniformis TCRDC-B13 suşunun üremesinin pH 3.0-11.0 arasında olup,
besiyeri pH’sının arttırılması ile üremenin azaldığını, enzim üretiminin pH 5.0-10.0
aralığında gerçekleştiği ve maksimum enzim aktivitenin pH 6.0-9.0 arasında
olduğunu bulmuşlardır.
Bu suş için enzim üretim sıcaklık aralığının 25-50oC maksimum enzim üretim
sıcaklığının ise 35oC olduğunu saptamışlardır. Ayrıca bu enzimin, nişastanın
sıvılaştırılması amacıyla geniş pH aralıklarında kullanılabileceğini belirtmişlerdir.
Srivastava (1987), topraktan izole ettiği B.stearothermophilus suşunda iki farklı
amilaz enzimi izole etmiş ve karakterizasyonunu gerçekleştirmiştir. Bakteriyel alfa-
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
41
amilazların endüstride kullanımının giderek arttığını ve bu nedenle amilaz üreten
yeni suşların izole edilmelerinin gerekli olduğunu belirtmiştir.
Igarashi ve ark (1988), alkalifilik Bacillus türlerinden alkali izoamilaz, alkali
dirençli neopullulanaz ve yüksek alkali pullulanaz gibi bazı enzimleri karakterize
etmişler ve bunların alkali koşullarda alfa-amilazlar ile birlikte çamaşır ve bulaşık
deterjan sanayinde etkili olarak kullanılabilirliğini göstermişlerdir. Ayrıca
izolasyonunu yaptıkları amilazın maksimum aktivitesinin pH 8.0-8.5 civarında
olduğunu gözlemlemişlerdir.
Vihinen ve Mantsala (1990), B.stearothermophilus’dan elde edilen alfa-amilazı
enziminin aktivite gösterdiği optimum sıcaklığın 50-70oC olduğunu belirtmişler ve
alfa-amilaz aktivitesinin en yüksek 70-80oC sıcaklıkta gerçekleştirdiğini
göstermişlerdir.
Shaw ve ark (1995), ekstrem termofilik Thermus sp. suşundan ekstrasellüler
amilaz izolasyonu ve karakterizasyonunu yapmış, bu enzimin pH 5.5-6.5 arasında ve
70oC’de optimum aktivite gösterdiğini saptamışlardır.
Kim ve ark (1995), alkalifilik Bacillus sp. izolatından pH 11.0 ve 12.0 da en iyi
aktivite gösteren maltotrioz üreten alkali alfa-amilaz üretimini gerçekleştirmiştir.
Sidhu ve ark (1997), termostabil amilaz üretimi amacı ile suş geliştirme
deneyleri yapmışlar ve etilmetan sülfonat ile mutasyon çalışmaları sonucunda, enzim
üretiminde 40 kat daha yüksek miktarda ürün almayı başarmışlardır.
Lin ve ark (1998), Bacillus sp. TS-23 suşundan izole ettikleri enzimde
moleküler ağırlıkları 42 ve 150 kDa olan iki amilaz bandı bulmuşlardır. Enzimin
optimum aktivite gösterdiği pH ve sıcaklığının 9.0 ve 70oC olduğu ve enzimin ham
nişastayı kısmen parçalayabildiği belirlenmiştir.
Egas ve ark (1998), Thermus filiformis suşundan ürettikleri alfa-amilazın
optimum pH 5.5-6.0 ve 95oC’de çalıştığını belirlemişlerdir. Enzimin 80oC’nin
üzerinde ve Ca+2 varlığında yarılanma ömrünün, 85oC’de 8 saat, 90oC’de 80 dakika
ve 95 oC’de 19 dakika olduğunu belirlemişlerdir.
Mamo ve ark (1999), Etiopyada sıcak su kaynaklarından izolasyonunu
yaptıkları termofilik Bacillus sp.’ den izole edilen amilaz enziminin optimum 75-
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
42
80oC’de ve pH 5.0 –8.0 arasında çalıştığını saptamışlar ve 105oC’de termal stabilite
üzerine Ca+2 etkisinin olmadığını belirtmişlerdir.
Malhotra ve ark (2000), ekstrem termofil özellikte olan Bacillus
thermooleovarans suşundan termostabilite için Ca+2’a ihtiyaç duymayan amilaz
izolasyonunu ve karakterizasyonunu gerçekleştirmiştir.
Duedahl-Olesen ve ark (2000), Bacillus clausii’den optimum pH 9.5 ve 55oC
de aktivite gösteren, moleküler ağırlığı 101 kDa olan, nişastadan maltoheksoz
oluşturabilen amilaz izolasyonu ve karakterizasyonunu gerçekleştirmişlerdir.
Hagihara ve ark (2001), Optimum pH 8.0-9.5 ve 55-60oC’de aktivite gösteren,
şelatörlere ve kimyasal oksidantlara karşı oldukça dirençli olduğunu bildirdikleri
alfa-amilazın molekül ağırlığını 55 kDa olarak bulmuşlardır.
Deutch (2002), tuza karşı toleransı bulunan Bacillus dipsosauri’den ürettikleri
amilazın optimum pH 6.5 ve 60oC aktivite gösterdiğini ve yüksek tuz
konsantrasyonlarında da büyük bir aktivite toleransına sahip olduğunu
belirtmişlerdir.
Burhan ve ark (2003), Bacillus sp. Ant-6 dan izolasyonunu yaptıkları amilaz
enziminin optimum aktivitesinin pH 10.5 ve 80oC’ de gerçekleştiğini bulmuşlardır.
Aynı zamanda alkali, termostabil ve şelatör dirençli bu enzimin nişasta, tekstil ve
deterjan endüstrisi için uygun bir potansiyel olduğunu belirtmişlerdir.
Amoozegar ve ark (2003), yüksek tuz gibi stres altında üretilen ekstrasellüler
amilazın enziminin optimum aktivite sıcaklığının 50oC ve optimum pH aktivitesinin
ise pH 7.5-9.0 arasında olduğunu rapor etmişlerdir.
Pomares ve ark (2003), halofilik arkeon Haloferax mediterranei’ den 58 kDa
büyüklüğünde ve maksimum aktivitesini 3M NaCl’de gösterebilen halofilik alfa-
amilaz izolasyonu yapmışlardır. İzole edilen enzimin maksimal aktivitesini pH 7.0-
8.0 arasında ve 60oC’de gerçekleştirdiğini saptamışlardır.
Das ve ark (2004), Bacillus subtilis suşundan, moleküler ağırlığı 42.8 kDa
optimum aktivite sıcaklığı 52-55oC ve pH 9.0 olan, alkali alfa-amilaz izolasyonu
yapmışlardır.
Konsula ve ark (2004), mezofilik Bacillus subtilis suşundan izolasyonunu
yaptıkları ekstrasellüler termostabil alfa-amilaz enziminde en yüksek aktivitenin
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
43
135oC ve pH 6.5’da gerçekleştiğini bulmuşlardır. Artan termostabilitenin varlığı bu
enzim için de rapor edilmiştir.
Bernhardsdotter ve ark (2005), alkali şelatör dirençli fakat Ca+2 varlığında
termostabilitesi yükselmeyen ve EDTA varlığında aktivitesi yükselen amilazın
izolasyonunu ve özelliklerini rapor etmişlerdir.
Hutcheon ve ark (2005), halofilik arkeon Haloarcula hispanica’dan elde edilen
alfa-amilazın yüksek tuz konsantrasyonlarında stabil olduklarını hatta üre varlığında
dahi stabilitesinin devam ettiğini bulmuşlardır. Normalde tuz bulunmayan ortamlarda
ürenin enzim inhibisyonunu gerçekleştirdiği belirtilmiştir.
Saxena ve ark (2007), izole ettikleri amilaz enziminin, maksimum aktivitesini
pH 10.0 ve 90oC’ gerçekleştirdiği ve enzimin 80-100oC arasında %100 stabil
davranış gösterdiğini saptamışlardır.
Asgher ve ark (2007), Bacillus subtilis’den izolasyonunu yaptıkları termostabil
alfa-amilazın optimum aktivitesinin pH 8.0 ve 70oC olduğunu bulmuşlar ve 60oC’de
1 saat süreyle stabilitesini koruduğunu saptamışlardır.
Robson ve Chambliss (1984), Bacillus sp.’den üretilen selülaz enziminde
aktivite analizi yapmışlar ve maksimum selülaz aktivitesin pH 4.8 ve 58oC’de
gerçekleştiğini bulmuşlardır.
Soutschek-Bauer ve Staudenbauer (1987), Clostridium thermocellum’dan elde
edilen genini B.subtilis’e ve B.stearothermophilus’a transfer ederek CMC-az üretimi
gerçekleştirmişlerdir.
Hreggvidsson ve ark (1996), Rhodothermus marinus’ tan izole edilen
termostabil selülaz enziminin optimum aktivitesini pH 7.0 de gösterdiği ve enzim
100oC’de 3,5 saat bekletildikten sonra, orijinal aktivitesini %50 koruduğu
sapamışlardır.
Hakamada ve ark (1997), alkalifilik Bacillus sp. KSM-S237’den izole edilmiş
termostabil alkali selülazın optimum aktivitesini pH 8.6-9.0 ve 45oC’de gösterdiği
bildirmişlerdir.
Yernool ve Eveleigh (1998), iki termostabil endoselülaz izolasyonu yapmış ve
moleküler ağırlıkları 29 ve 30kDa olan enzimlerin optimum pH 6.0-6.6 ve 95oC’de
aktif olduklarını bulmuştur.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
44
Krishna (1999), katı faz fermentasyon ile B.subtilis’ten selülaz enzimi üretimini
gerçekleştirmişler ve substrat, nem, parça büyüklüğü, ortam pH’sı, inkübasyon
sıcaklığı azot ve karbonun, enzim üretimine etkilerini araştırmışlardır.
Mawadza ve ark (2000), iki Bacillus suşundan üretilen selülazın
karakterizasyonunu gerçekleştirmişlerdir. Her iki enzimin molekül ağırlığı 40 kDa
olup, enzimlerin otimum aktivitelerini pH 5.0-6.5’de ve 65 ve 70oC’de
gösterdiklerini belirlemişlerdir.
Hakamada ve ark (2002), Bacillus circulans’dan izole ettikleri alkalin
endoglukanazın pH 8.5’da 55oC’de optimal çalıştığını ve 43 kDa moleküler ağırlığa
sahip olduğunu saptamışlardır.
Singh ve ark (2001), termostabil alkali CMC-az enzimini Bacillus sp. VG1
suşundan izole etmişler ve enzimin optimum aktivite gösterdiği pH değerinin 9.0-
10.0, yarılanma ömrünün ise 100oC’de 12 dakika olduğunu bulmuşlardır.
Endo ve ark (2001), Bacillus sp. KSM-N252 suşundan izole edilen
endoglukanaz enziminin optimum aktivite gösterdiği pH’nın 10.0 sıcaklığın 55oC ve
molaküler ağırlığının 50 kDa olduğunu saptamışlardır.
Coral ve ark (2002), Aspergillus niger’den moleküler ağırlıkları 83 ve 50kDa
olan, optimum aktivitesini pH 3.0-9.0 aralığında gösteren CMC-az enzimi izole
etmişlerdir. Enzimin optimum aktivite sıcaklığını 40oC bulmuşlardır.
Kang ve ark (2004), Aspergillus niger KK2 suşundan solid state fermentasyon
tekniği ile pirinç ve buğday kabukları kullanılarak selülaz enzimi üretimi
gerçekleştirmişlerdir.
Saha (2004), Mucor circinelloides’ten izole ettikleri endoglukanazın optimum
aktivitesini pH 4.0-6.0 ve 55oC’de gösterdiğini, enzimin moleküler ağırlığının 27
kDa olduğunu belirtmiştir.
Huang ve Monk (2004), Caldibacillus cellulovorans’dan izolasyonunu
yaptıkları CMC-az enziminin 85.1 kDa molekül ağırlığa sahip olduğunu ve
maksimum aktivitenin ise 80oC’de gerçekleştiğini belirtilmiştir.
Singh ve ark (2004), Bacillus sphaericus JS1suşundan alkali selülaz enzimi
izole ederek enzimin üretimi ve karakterizasyonunu gerçekleştirmişlerdir. Enzimin
SDS-PAGE analizinde moleküler ağırlığının 42 kDa olduğu saptamış ve enzimin
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
45
termostabilite, pH stabilitesi ve hidrolitik kapasitesi açısından, deterjen sanayi için
uygun olduğunu belirtmişlerdir.
Kim ve ark (2005), alkalifilik Bacillus sp. suşundan HSH-810’dan alkali
selülaz izolasyonu yapmışlar ve enzimin pH 10.0’da ve 50oC’de optimum aktivite
gösterdiğini belirtmişlerdir.
Zverava ve ark (2006), haloalkalifilik anaerobik bakteriden izole ettikleri
selülaz enziminin moleküler ağırlığının 75 ve 84 kDa olduğunu bildirmişlerdir.
Hirasawa ve ark (2006), Bacillus agaradhaerens suşundan endoglukanaz
enzimi izolasyonu gerçekleştirmişler, farklı sıcaklık ve pH’larda enzim aktivitesine
bakarak, NaCl ile enzim aktivitesinde artış olduğunu belirlemişlerdir. NaCl’ün enzim
aktivitesini artırıcı yöndeki etkisinin pH 6.5-7.0 arasında ve 60oC’de, altı kat daha
yüksek olduğunu ortaya koymuşlardır.
Kang ve ark (2007), Pyrococcus horikoshii’den, kristalin selüloza karşı oldukça
etkin hipertermofilik selülaz izolasyonu gerçekleştirmişler ve enzimin disülfit bağına
sahip olduğunu belirtmişlerdir.
Blanco ve ark (1995), alkali-tolerant Bacillus sp. BP23’den ürettikleri ksilanaz
enziminin özelliklerini belirlemişlerdi. Enzimin 32 kDa molekül ağırlığa sahip
olduğu, optimum aktivitesini 50oC ve pH 5.5’de gösterdiğini saptamışlardır.
Yang ve ark (1995), Kağıt hamurundan izole ettikleri alkalifilik Bacillus sp.den
alkali ksilanaz üretmişlerdir. Enzimin maksimum aktivitesini pH 8.5 ve 55oC’de
gösterdiğini saptamışlardır.
Archana ve Satyanarayana (1997), solid state fermentasyon tekniği kullanılarak
termofilik B.licheniformis A99 suşundan ksilanaz enzim üretimi gerçekleştirmişler.
Enzimlerin optimum aktivite gösterdikleri pH değerinin 6.0-7.0 sıcaklık değerinin ise
45oC ve 50oC olduğunu bildirmişler.
Lopez ve ark (1998), alkali tolerant Bacillus’tan izole edilen ksilanaz enziminin
45oC’de 5 saat’lik inkübasyon sonunda orijinal aktivitesini %72 koruduğunu
saptamışlardır. Son üründe ksiloz yerine ana ürün olarak ksilotrioz ve ksilotetroz
oluştuğunu belirtmişlerdir.
Breccia ve ark (1998), Bacillus amyloliquefaciens’den termostabil ksilanaz
izolasyonu ve karakterizasyonu yapmışlardır. Saflaştırma sonunda SDS-PAGE
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
46
analizi sonucuna göre, enzimin, 18.4 ve 19.6 kDa ağırlığa sahip iki alt birimden
meydana geldiğini belirtmişlerdir.
Enzimin optimum ativitesini pH 6.8-7.0’de gösterirken pH stabilitesinin 9.0
olduğu saptanmıştır. Enzim otimum aktivitesini 80oC’de göstermiş ve termal
stailitesinin ise 50oC olduğu gözlenmiştir.
Gessesse ve Mamo (1999), solid state fermentasyon tekniği kullanarak
alkalifilik Bacillus sp. den bol miktarda ksilanaz üretimi gerçekleştirmişlerdir.
Çalışmalarında ksiloz, laktoz, glikoz ve sükroz gibi şekerlerin enzim üretimine
etkilerini araştırmışlardır.
Duarte ve ark (1999), İzolasyonunu gerçekleştirdikleri 500 mikroorganizma
içerisinden ksilanaz üreten 22 suş seçmişler ve pH 10.0’da enzim üreten
organizmadan alkali ksilanaz enzimi üreterek saflaştırmışlardır. Saflaştırılan enzim
aktivitesi üzerine NaCl’ün etkisini araştırmışlardır.
Dhillon ve ark (2000), Bacillus circulans AB16 suşundan selülaz aktivitesi
zayıf olan termostabil ve alkalitolerant ksilanaz üretimi ve karakterizasyonunu
gerçekleştirmişlerdir. Moleküler ağırlıkları farklı olan enzimleri, ksilanaz A ve B
şeklinde adlandırmışlardır. Enzimlerin optimum aktivite göstedikleri pH ve sıcaklık
değerleri birbirinden farklı olup, ksilanaz A’nın moleküler ağırlığı 30 kDa, optimum
aktivite gösterdiği pH 6.0, sıcaklık değeri 75-80oC’dir. Ksilanaz B’nin moleküler
ağırlığı 22 kDa, optimum aktivite gösterdiği pH 6.0, sıcaklık değeri 65-70oC’dir.
Sa-Pereira ve ark (2002), Sıcak su kaynaklarından izole ettikleri B. Subtilis
organizmasından, selülaz aktivitesi bulunmayan (selülaz free) termostabil ksilanaz
enzimi üretmişlerdir. Enzim üretimini pH 6.0 da 50oC’de 18 saat ve 55oC’de 11
saat’lik fermentasyon işlemleri uygulayarak, enzim verimini karşılaştırmışlardır.
Tseng ve ark (2002), Alkalifilik Bacillus firmus suşundan selülaz aktivitesi
olmayan iki farklı ksilanazı izole etmişlerdir. Moleküler ağırlıkları 45 ve 23 kDa
olan enzimlerin optimum aktivitelerini 37oC’de ve pH 5.0-11.0’da gösterdiklerini
saptamışlardır. Enzim aktivitesi sonucu oluşan son ürünün ksiloz, ksilotrioz ve
ksiloheksoz olduğu saptanmıştır.
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
47
Saha (2002), Fusarium proliferatum suşundan ksilanaz enzimi üretip
özelliklerini belirlemiştir. Enzimin moleküler ağırlığının 22.4 kDa optimum aktivite
pH’sının 5.0-5.5, sıcaklığının ise 55oC olduğunu saptamıştır.
Wejse ve ark (2003), Halofilik bakteriden iki ekstrem halotolerant ksilan
enzimi üreterek karakterizasyonunu yapmışlardır. Moleküler ağırlığı 43 ve 62 kDa
olan iki alt birimden meydana gelmiş ksilanaz-1 optimum aktivitesini pH 6.0 ve
60oC’de göstermektedir. Ksilanaz-2 ise optimum 65oC ve 4 M NaCl’de etki
göstermektedir. Enzimlerin yarılanma ömürleri 60oC’de 97 ve 192 dakikada olarak
bulunmuştur.
Cardoso ve Filho (2003), Acrophialophora nainiana’dan selülaz aktivitesi
göstermeyen ksilanaz izolasonu ve karakterizasyonu gerçekleştirmişlerdir. β-
Ksilanaz 55oC’de ve pH 6.5 de optimum aktivite gösterirken moleküler ağırlığı 54
kDa olarak belirtilmiştir.
Anthony ve ark (2003), alkali tolerant Aspergillus fumigatus’dan selülaz
aktivitesi göstermeyen büyük moleküler ağırlığı sahip ksilanaz üretimi
gerçekleştirmişlerdir. Ksilanazın optimum pH’sının 6.0-6.5, sıcaklığın ise 60oC
olduğunu bulmuşlardır.
Ryan ve ark (2003), Penicillium capsulatum’dan düşük molekül ağırlığına
sahip endoksilanaz üretmişlerdir. Enzimin aktivite gösterdiği sıcaklık ve pH
optimumu 48oC ve 3.8 olurken, yarılanma ömrü 50oC’de 25 saat olarak bulunmuştur.
WainØ ve Ingvorsen (2003), ekstrem halofilik arkeon Halorhabdus
utahensis’den β-Ksilanaz ve β-ksilozidaz üretimi gerçekleştirmişlerdir. Her iki enzim
de %0-%30 arasında NaCl konsantrasyonu gibi geniş bir aktivite spektrumuna sahip
olup kısmen de olsa termofilik özelliktedirler. Enzimlerden β-ksilanaz 55oC ve 70oC
olarak iki optimum aktivite sıcaklığına sahiptir. β-Ksilozidaz ise 65oC optimum
sıcaklığa sahiptir.
Lama ve ark (2004), termofilik Bacillus thermantarcticus’dan termostabil
ksilanaz ve β-Ksilozidaz izole etmişlerdir. Ksilanaz için optimum aktivite sıcaklığı
80oC ve pH 5.6 iken, β-Ksilozidaz için 70oC ve pH 6.0 olarak bulunmuştur.
Kumar ve ark (2004), alkalifilik Bacillus sp.NCL’den ürettikleri alkali ksilanazı
ticari ksilanazlar ile kıyaslamışlardır. Değerlendirdikleri 4 ksilanaz arasında
2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ashabil AYGAN
48
alkalifilik Bacillus sp.den elde edilen enzimin, ticari deterjanlar için en uyumlusu
olduğunu belirtmişlerdir.
Gallordo ve ark (2004), Bacillus sp.BP7’den ksilanaz kodlayan gen izolasyonu
yaparak E.coli’ye klonlamışlardır. Genin ekspresyonu sonunda elde edilen enzimin
maksimum pH 6.0 ve 60oC’de aktivite gösterdiğini, moleküler ağırlığının ise 24 kDa
olduğunu bulmuşlardır.
Avcıoğlu ve ark (2005), topraktan izole ettikleri Bacillus sp. suşlarından
ksilanaz üretimi ve karakterizasyonu yapmışlardır. Ksilanaz üretimini tarımsal atık
ürünler üzerinde Bacillus sp. izolatlarının üretilmesi ile gerçekleştirmişlerdir.
Moleküler ağırlıkları 22, 23 ve 40 kDa olan üç endoksilanazın optimum 70oC’ ve pH
6.5’de aktivite gösterdiğini saptamışlardır.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
49
3. MATERYAL VE METOD
3.1. MATERYAL
3.1.1. Bakteri İzolasyonunda ve Teşhisinde Kullanılan Besiyerleri
3.1.1.1. LB Agar
Alkalifilik ve halofilik bakterilerin izolasyonu ve eğik katı agarda stok
kültürlerin saklanması için kullanılmıştır (Sambrook ve Russell, 2001).
Bileşimi g/L Tripton 10 Maya Ekstraktı 5 NaCl 10 Agar 15
İstenen özellikteki bakteri izolasyonu için NaCl miktarı %10, ve pH:10.0 olarak
modifiye edilmiştir.
3.1.1.2. M9-Nişasta Agarı
Amilaz aktivitesinin saptanması ve enzim üretimi amacıyla kullanılmıştır
(Shibuya ve ark, 1986). Test edilmek istenen özelliklere göre NaCl ve pH değerleri
değiştirilmiştir.
Bileşimi g/L Na2HPO4.7H2O 6 KH2PO4 3 NaCl 0.5 NH4Cl 1 MgSO4.7H2O 0.24 CaCl2.2 H2O 0.24 Pepton 3 Nişasta 10 Agar 15
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
50
NaCl miktarı istenen tuz konsantrasyonuna göre modifiye edilir ve agar hariç
diğer besiyeri bileşenleri distile suda çözülüp pH’sı istenen değere ayarlanır. Agar
eklenip manyetik karıştırıcıda eritilir ve otoklavda 15 dakika steril edilir.
3.1.1.3. CMC-Agar Besiyeri
Selülaz aktivitesinin saptanması amacıyla kullanılmıştır (Kim ve ark, 2005).
Bileşimi g/L CMC 10 Pepton 5 Maya özütü 5 KH2PO4 1 MgSO4.7H2O 0.2 NaCl 10
Agar-agar 15
3.1.1.4. CEPM (Selüloz Enzim Üretimi Besiyeri)
Bileşimi g/L
Na2HPO4 .7H2O 1.18 KH2PO4 0.9 NaNO3 1 KCl 0.5 MgSO4.7H2O 0.5 Maya Özütü 0.5 Pepton 0.5 CMC 10
Besiyerinin pH’sı otoklavdan sonra %10 luk Na2CO3 ile ayarlanır (Krishna,
1999).
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
51
3.1.1.5. Ksilanlı Besiyeri
Ksilanaz aktivitesinin saptanması ve enzim üretimi amacıyla kullanılmıştır
(Gessesse, 1998). Amaca göre NaCl ve pH değerleri değiştirilmiştir.
Bileşimi g/L
Pepton 5 Maya Özütü 1 MgSO4.7H2O 0.2 CaCl2.2H2O 0.1 K2HPO4 1 NaCl 5 Ksilan ( Oat Spelt) 5 Agar-agar 15
3.1.1.6. Nutrient Broth
İzolasyonu yapılan Bacillus sp. suşlarından genomik DNA izolasyonu için
bakteri üretimi amacı ile kullanılmıştır.
Bileşim g/L
Et Özütü 10
Pepton 10
NaCl 5
(Barrow ve Feltham, 1993).
3.1.2. Kullanılan Çözeltiler
3.1.2.1. NaOH Çözeltisi
Besiyerlerinin pH’sını ayarlamak ve tampon çözeltilerin hazırlanması amacı ile
0.2N ve 2N NaOH çözeltisi kullanılmıştır.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
52
3.1.2.2. Etanol
Sıvı besiyerlerinde üretilen enzimlerin süpernatanttan kurtarılması için
proteinlerin presipitasyonu amacı ile daha önceden soğutulmuş %96’lık soğuk etanol
kullanılmıştır.
3.1.2.3. Na2CO3 Çözeltisi
Besiyerlerinin pH’sını otoklavdan sonra ayarlamak için %10 luk Na2CO3 ten
faydalanılmıştır (Gessesse, 1998).
3.1.2.4. Lügol
Katı besiyerinde ve Poliakrilamid Jel Elektroforez (PAGE) uygulamalarında
amilaz aktivitesinin saptanması için kullanılmıştır.
Bileşimi g/100mL İyot 7 g Potasyum iyodür 3 g Distile Su 100 mL
20 kat sulandırılarak kullanılmıştır (Çetin, 1968).
3.1.2.5. Kongo Kırmızısı (%0.1)
Katı besiyeri ve SDS-PAGE jelinde selülaz ve ksilanaz aktivitesinin
gösterilmesi için %0.1’lik kongo kırmızısı 100 mL distile suda çözülerek
hazırlanmıştır (Voget ve ark, 2006).
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
53
3.1.2.6. NaCl Çözeltisi (1M) Petri kutusunda selülaz ve ksilanaz aktivitesini saptamak ve zimogram
analizinde jelde bulunan aktivite bandını görünür hale getirmek amacıyla
kullanılmıştır (Voget ve ark, 2006).
3.1.2.7. Sodyum Fosfat Tamponu (0.1 M)
Çöktürme sonucu elde edilen enzimin çözülerek resüspanse edilmesi için
kullanılmıştır.
3.1.2.8. Sitrat Tamponu
Enzimin pH 4.0-5.5 aralığındaki aktivitesini saptamak için kullanılır.
Tamponun hazırlanmasında 0.2 M Sitrik asit ve 0.2M Na2HPO4.7H2O çözeltileri ve
distile su’dan uygun hacimlerde karıştırılarak, istenilen pH değerine sahip yeni bir
karışım elde edilir. Hangi pH değerine sahip tampon hazırlanacaksa, Çizelge 3.1 de
verilen oranlar kullanılır (Temizkan ve Arda, 2004).
Çizelge 3.1: Sitrik asit Tampon Çözeltilerinin Hazırlanması
PH 0.2M Sitrik Asit
(19.21g/L) mL
0.2M Na2HPO4 (53.65g/L)
mL
Distile Su mL
4.0 30.7 19.3 50 4.6 26.7 23.3 50 5.0 24.3 25.7 50 5.6 21.0
+
29.0
+
50
3.1.2.9. Sodyum-Fosfat Tamponu
Enzimlerin pH 6.0-8.0 arasındaki aktivite düzeylerinin saptanmasında
kullanılmıştır. Tamponun hazırlanmasında 0.2M NaH2PO4 ile 0.2M Na2HPO4.7H2O
çözeltileri ve distile sudan uygun hacimlerde karıştırılarak, istenilen pH değerine
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
54
sahip yeni bir karışım elde edilir. Hangi pH değerine sahip tampon hazırlanacaksa,
Çizelge 3.2 de verilen oranlar kullanılır (Temizkan ve Arda, 2004).
Çizelge 3.2: Sodyum Fosfat Tampon Çözeltilerinin Hazırlanması
PH
0.2M NaH2PO4
(27.8g/L) mL
0.2M Na2HPO4 (53.65g/L)
mL
Distile Su mL
6.0 87.7 12.3 100 6.5 68.5 31.5 100 7.0 39.0 61.0 100 7.5 16.0 84.0 100 8.0 5.3
+
94.7
+
100
3.1.2.10. Glisin-NaOH Tamponu
Enzimlerin pH 8.5-10.5 aralığındaki aktivitelerini saptamak için kullanılır.
Tamponun hazırlanmasında 0.2M Glisin ile 0.2M NaOH çözeltileri ve distile su’dan
uygun hacimlerde karıştırılarak, istenilen pH değerine sahip yeni bir karışım elde
edilir. Hangi pH değerine sahip tampon hazırlanacaksa, Çizelge 3.3 de verilen
oranlar kullanılır (Temizkan ve Arda, 2004).
Çizelge 3.3: Glisin-NaOH Tampon Çözeltilerinin Hazırlanması
PH 0.2M Glisin (15.01g/L)
mL
0.2M NaOH (8g/L)
mL
Distile Su mL
8.6 4.0 50 146 9.0 8.8 50 141.2 9.6 22.4 50 127.6 10.0 32.0 50 118 10.6 45.5
+
50
+
104.5
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
55
3.1.2.11. Borax-NaOH Tamponu
Enzimlerin pH 11.0-12.5 arasındaki aktivitelerini saptamak amacı ile kullanılır.
Tamponu hazırlamak için 0.05M Boraks (19.05g/L) çözeltisinden 50 mL alınarak
üzerine istenilen pH değeri elde edilinceye kadar (0.2M NaOH ve yüksek pH
değerleri için de 2N NaOH) uygun NaOH çözeltisinden eklenerek son hacim 200mL
olacak şekilde distile su ilave edilir (Temizkan ve Arda, 2004).
3.1.2.12. Dinitro Salisilik Asit (DNS)
Enzim aktivitesi sonucu açığa çıkan indirgen şeker miktarını belirlemek amacı
ile kullanılır. 1g DNS 50 mL distile su içerisinde çözülür. Üzerine 30g K-Na-Tartarat
ve 20 mL 2N NaOH ilave edilerek son hacim 100mL ye tamamlanır (Miller, 1951).
3.1.3. Elektroforezde Kullanılan Solüsyonlar
3.1.3.1. Solüsyon A (Akrilamid Solüsyonu)
29.2 g Akrilamid, 0.8g Bisakrilamid bir miktar distile suda çözülür ve son
hacim 100 mL olacak şekilde distile su ile ayarlama yapılır. Monomer çözeltisi koyu
renkli şişede ve buzdolabında saklanır (Bollag ve ark, 1996).
3.1.3.2. Solüsyon B (4X)
75 mL 2M Tris-HCl (pH 8.8), 4 mL %10’luk SDS, ve 21 mL distile su
karışımından oluşur. Nativ jel uygulamalarında SDS kullanılmadığı için son hacim
100 mL oluncaya kadar distile su eklenir (Bollag ve ark, 1996).
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
56
3.1.3.3. Solüsyon C (4X)
50 mL 1M Tris-HCl (pH 6.8), 4 mL %10’luk SDS, 46 mL distile su
karışımından meydana gelir. Nativ jel uygulamalarında SDS kullanılmadığı için son
hacim 100 mL oluncaya kadar distile su eklenir (Bollag ve ark, 1996).
3.1.3.4. Amonyum Persülfat (AMPS) %10
0.5g AMPS 5mL distile su içerisinde çözülerek hazırlanır (Bollag ve ark,
1996).
3.1.3.5. Elektroforez Tamponu
3g Tris, 14.4g Glisin, 1g SDS bileşikleri bir miktar distile suda çözülür ve son
hacim 1 L olacak şekilde distile su eklenerek hazırlanır. Nativ Jel uygulamasında
SDS karışımdan çıkartılarak yürütme tamponu hazırlanır (Bollag ve ark, 1996).
3.1.3.6. Örnek Yükleme Tamponu (5X)
0.6 mL 1M Tris-HCl (pH 6.8), 5 mL Gliserol (%50), 2 mL %10’luk SDS, 0.5
mL β-Merkaptoetanol, 1 mL %1’lik Bromfenol mavisi ve 0.9 mL distile su
karışımından meydana gelir (Bollag ve ark, 1996). Nativ jel uygulmasında SDS
içermeyen bir örnek yükleme tamponu hazırlanır.
3.1.3.7. SDS Jel boyama (Staining) Solüsyonu
1g Coomassie Brillant Blue R-250, 450 mL metanol içerisinde çözülüp filtre
kağıdından süzüldükten sonra, karışımın üzerine 100 mL asetik asit ve 450 mL
distile su eklenerek hazırlanır (Bollag ve ark, 1996).
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
57
3.1.3.8. SDS Jelden Boyayı Geri Alma (Destaining) Solüsyonu
100 mL metanol, 100 mL asetik asit ve 800 mL distile su karışımından oluşur
(Bollag ve ark, 1996).
3.1.3.9. SDS-PAGE’nde Zimogram Analizleri İçin Renatürasyon Solüsyonları
Renatürasyon Solüsyonu-1 ( pH 7.5): 10mM Tris, 5mM β-Merkaptoetanol
ve %20 izoproplanol karıştırılarak istenilen miktarda hazırlanır.
Renatürasyon Solüsyonu-2 (pH 7.5): 50mM Tris, 5mM β-Merkaptoetanol
ve 1mM EDTA karıştırılarak istenilen miktarda hazırlanır.
Renatürasyon Solüsyonu-3 (pH 6.8): 50mM sodyum fosfat tamponu şekilde
hazırlanır (Saul ve ark, 1990)
3.1.3.10. Nişastalı Glisin-NaOH Tamponu (pH 10.0) Çözeltisi
Nativ PAGE elektroforezde gerçekleştirilen analiz sonucunda, jeldeki amilaz
aktivitesinin saptanması amacıyla kullanılır. Bu amaçla 50mM Glisin-NaOH
tamponuna (pH 10.0) son konsantrasyon %1 (w/v) olacak şekilde çözünür nişasta
eklenerek hazırlanır (Hashim ve ark, 2005).
3.1.4. İnce Tabaka Kromatografisi Solüsyonları
3.1.4.1. Bütanol-Asetik Asit-Distile Su
Amilaz enzimine ait reaksiyon ürünlerinin saptanması amacıyla yapılan ince
tabaka kromatografi çalışmalarında geliştirme solüsyonu olarak kullanılmıştır.
Bütanol-asetik asit-distile su, 3:1:1 (v/v/v) şeklinde hazırlanır (Kim ve ark, 1995).
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
58
3.1.4.2. %20’lik Sülfirik Asit (H2SO4) Çözeltisi
80 mL Etil alkol (%96) içerisine 20 mL H2SO4 çözeltisi (v/v) eklenerek
hazırlanır (Kim ve ark, 1995).
3.1.4.3. Kloroform-Asetik Asit-Distile Su Çözeltisi
Selülaz ve ksilanaz enzimlerine ait hidroliz ürünlerinin belirlenmesinde
hareketli faz olarak kullanılmıştır. Kloroform-asetik asit-distile su (6:7:1 v/v/v)
karıştırılarak hazırlanır (Singh ve ark, 2004).
3.1.4.4. Anilin-Difenilamin-Ortofosforik Asit Çözeltisi
Anilin (%1) ve v/v-difenilamin (%1) w/v-aseton içerisinde çözüldükten sonra
karışıma, çözeltideki konsantrasyonu %10 olacak şekilde ortofosforik asit (v/v) ilave
edilir (Singh ve ark, 2004).
3.1.4.5. D-Glikoz Çözeltisi (%1 w/v)
İnce tabaka kromatografisinde son ürünlerin tanımlanması amacı ile standart
olarak kullanılmıştır.
3.1.4.6. Maltoz Çözeltisi (%1 w/v)
İnce tabaka kromatografisinde son ürünlerin tanımlanması amacı ile standart
olarak kullanılmıştır.
3.1.4.7. Ksiloz Çözeltisi (%1 w/v)
İnce tabaka kromatografisinde son ürünlerin tanımlanması amacı standart
olarak kullanılmıştır.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
59
3.1.5. 16S rDNA Dizisinin Belirlenmesi İçin Kullanılan Solüsyonlar
3.1.5.1 DNazolDirect
Molecular Research Center Inc.’ den temin edilmiştir ve bakterilerden DNA
izolasyonu için kullanılmıştır.
3.1.5.2.TAE (Tris-Asetik Asit-Edta)Tamponu (1X)
Agaroz jelinin hazırlanmasında ve agaroz jel elektroforezinde yürütme
tamponu olarak kullanılmıştır.
3.1.5.3.Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) için Kullanılan Primerler
Primer1F 5’GAGTTTGATCCTGGCTCA 3’ (27F)
Primer2R 5’CGGTGTGT[A/G]CAAGGCCC 3’(1385R)
3.2. Metod 3.2.1. Bakteri İzolasyonu ve Teşhisi
3.2.1.1. Topraktan Bacillus sp. Suşlarının İzolasyonu
Van gölü çevresinden 20 farklı bölegeden alınan toprak örnekleri, halo-
alkalofilik Bacillus sp. suşlarının izolasyonu için 1 g tartılarak 4.5 mL steril distile su
içerisine ilave edilip homojen şekilde karıştırıldıktan sonra, 80 oC de 10 dakika
sıcaklık uygulaması gerçekleştirilmiştir (Lennette ve ark, 1985).
Tek koloni elde edilmesi amacıyla steril su bulunan tüplerde seri sulandırma
yapılarak %10 NaCl içeren ve pH’sı 10.0 olan LB agar besiyerine yayma ekim
şeklinde ekim yapılarak 37 oC de inkübasyona bırakılmıştır.
Inkübasyondan sonra besiyerinde tek düşmüş koloniler morfolojilerine göre
değerlendirilmiş, karakteristik Bacillus görünümüne sahip koloniler LB agar
besiyerine çizgi şeklinde ekilerek 37 oC bir gece inkübasyona bırakılmıştır. LB agar
ortamında üreyen suşlar sonraki analizler için stok kültür şeklinde saklanmışlardır.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
60
3.2.1.2. Bakteri Teşhisi
Seçilen bakteri örneklerinin teşhisi için Gram boyama, hareketlilik, spor
oluşumu gibi mikroskopi testlerinin yanısıra katalaz ve kültür morfolojisinin
incelenmesi ile glikoz, ksiloz ve mannitolden asit oluşumu gibi biyokimyasal testler
yapılmıştır (Ratanakhanokchai ve ark, 1999).
3.2.1.3. Bakteri Teşhisi İçin Genomik DNA Hazırlanması
5 mL Nutrient Broth 37 °C’de çalkalayıcıda 24 saat inkübe edilmiştir.
Eppendorfa 1.5 mL alınarak 7000 dev/dak 5 dakika santrifüj edildi. Üst sıvı atılarak
hücre pelletine 0.1 mL DNazolDirect (Molecular Research Center Inc,) ilave
edildikten sonra 80°C 15 dakika bekletilerek genomik DNA elde edilmiştir. Agaroz
jelde kontrolu yapılmıştır.
3.2.1.4. Agaroz Jel Hazırlanması
%0.7’ lik jel hazırlamak amacı ile 0.48 g agaroz 40 mL 1X TAE agaroz
elektroforez tamponuna eklenmiş ve mikrodalga fırında çözülmüştür. Karışımın
homojen olması sağlanmıştır. Yaklaşık 40-45 °C’ ye kadar soğutularak son
konsantrasyonu 0.3 µg/mL olacak şekilde 10mg/mL’ lik Etidyum Bromür’den 3 µL
eklenmiştir. Jel kasete dökülerek 30-60 dakika süre ile donması beklenmiştir.
Taraklar çıkarılarak ve jel içinde 1XTAE bulunan elektroforez tankına
yerleştirilmiştir.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
61
3.2.1.5. Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) için Reaksiyon Koşulları
Bileşenler Miktar 10x PCR buffer 2,5µL MgCl2 (25 mM) 2 µL Primer 1 F (25pmol/ µL) 1 µL Primer 2 R (25pmol/ µL) 1 µL DNA (genomik) 2 µL dNTP (25mM) 0,3 µL Taq polimeraz (5U/ µL) 0,5 µL Distile Su 25 µL
3.2.1.6. Polimeraz Zincir Reaksiyonu (PCR) Koşulları
Sıcaklık Süre 94 °C 5:00 dakika 94 °C 1:00 dakika 56°C 1:00 dakika 35 döngü 72°C 3:00 dakika 72°C 10:00 dakika
Döngüler tamamlandığında PCR ürünü daha sonraki kullanımlar için +4oC’
de bekletilmiştir. 3.2.1.7. 16S rDNA Dizisinin Belirlenmesi
İki farklı primer [Primer 1: 27 F ( 5’-GAG TTT GAT CCT GGC TCA-3’) ve
Primer 2: (1385R) (5’-CGGTGTGT[A/G]CAAGGCCC-3’) kullanılarak elde edilen
PCR ürünü EZ-10 Spin Column PCR saflaştırma kiti (Bio Basic Inc.) ile firma
tarafından verilen yönteme göre temizlendi. Dizi analizi ABI310 ile aynı primerler
kullanılarak gerçekleştirildi. Benzerlik araştırması (GenBank/EMBL/DDBJ) Basic
Local Alignment Search Tools (BLAST) programı (Altschul ve ark, 1990)
kullanılarak ve referans veritabanları kullanılarak yapılmıştır. 16S rDNA dizisi
Clustal Multiple Alignment Program (Clustal W 1.8) (Thompson ve ark, 1994)
kullanılarak dizinler oluşturulmuştur.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
62
3.2.2. Enzim Aktivitelerinin Belirlenmesi 3.2.2.1. Katı Besiyerinde Amilaz Aktivitesinin Belirlenmesi
Nişastalı M9 (pH:10.0 ve % 10 NaCl içeren) besiyerine çizgi şeklinde ekilen
suşlar, 3 gün 37oC de inkübasyona bırakıldıktan sonra besiyeri petri kutusunun
kapağına dökülen iyod buharına tutularak boyama işlemi gerçekleştirilmiştir. Nişasta
içeren zemin koyu maviye boyanırken, amilaz enzimi üreten kolonilerin çevresinde
şeffaf zon oluşumunun gözlenmesiyle, bu suşlar amilaz pozitif olarak
değerlendirilmişlerdir (Hols ve ark, 1994).
3.2.2.2. Katı Besiyerinde Selülaz Aktivitesinin Belirlenmesi
Topraktan izole edilen suşlar CMC agar besiyerine (pH:10.0 ve % 10 NaCl
içeren) çizgi şeklinde ekilerek 37oC’de bir gece inkübasyona bırakılmıştır.
İnkübasyon sonunda petri kutusuna %0.1’lik kongo kırmızısı çözeltisinden dökülerk
örnekler 15 dakika süreyle boyanmıştır.
Bu sürenin sonunda boya dökülerek boyanın geri alınması amacıyla besiyerine
1M NaCl çözeltisi ilave edilir ve 15 dakika inkübasyon yapılmıştır. Boyama işlemi
sonunda etrafında sarı hidroliz zonu gözlenen suşlar selülaz (glukanaz) pozitif olarak
değerlendirilmiştir.
3.2.2.3. Katı Besiyerinde Ksilanaz Aktivitesinin Belirlenmesi
Oat spelt ksilan içeren besiyerine çizgi şeklinde ekilen örnekler 37oC’de bir
gece süreyle inkübasyona bırakılır. İnkübasyon sonunda besiyerine %0.1’lik kongo
kırmızısı çözeltisinden dökülerek ve 15 dakika boyama işlemi gerçekleştirilmiştir.
Boyama süresinin sonunda fazla boyanın ortamdan uzaklaştırılması için
besiyerine 1M NaCl çözeltisi ilave edilmiş ve 15 dakika inkübasyon yapılmıştır.
Etraflarında sarı hidroliz zonu bulunan suşlar ksilanaz pozitif olarak
değerlendirilmiştir(Voget ve ark, 2006).
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
63
3.2.2.4. Bakterilerin Katı Besiyerinde Ürediği ve Enzim Sentezlerinin
Gerçekleştiği pH Aralığının Saptanması
Bu amaçla 5.0-12.5 arasında pH değerine sahip Nişastalı M9, CMC agar, ve
oalt spelt ksilan agar besiyerleri hazırlanarak, tanımlamaları yapılan amilaz, selülaz
ve ksilanaz pozitif suşlar, içerisinde substrat bulunan katı besiyerlerine çizgi şeklinde
ekilmişlerdir.
Örneklerden amilaz pozitif sular 72 saat, selülaz ve ksilanaz pozitif suşlar 24
saat süresince 37oC’de inkübe edilmişlerdir. İnkübasyon sonunda üreme ve enzim
sentezinin gerçekleştiği pH aralığı, koloni ve aktivite zon çapları ölçülerek
saptanmıştır (Hols ve ark, 1994; Voget ve ark, 2006).
3.2.2.5.Optimum Üreme ve Enzim Prodüksiyon Sıcaklığının Saptanması
Bakteriler substratlarının bulunduğu ve optimum üreme gösterdikleri pH’da
besiyerlerine çizgi şeklinde ekilerek 25oC, 37 oC, 45 oC ve 50 oC’ de inkübe edilmiş
ve üremenin ve enzim sentezinin gerçekleştiği sıcaklık aralığı ve optimum sıcaklık
değerleri saptanmıştır (Voget ve ark, 2006).
3.2.2.6.Optimum Üreme ve Enzim Prodüksiyonu İçin Gerekli Tuz
Konsantrasyonlarının Saptanması
Enzim sentezleme yetenekleri pozitif suşlardan AB-17, C-14 ve X-13,
içerisinde her üç enzim için uygun substratların bulunduğu, faklı konsantrasyonlarda
tuz içeren (%3, %5, %7, %10, %13, %15, %20) besiyerlerine çizgi ekim yapılarak
bakteriler her üç enzim için uygun süreyle 37 oC de üretilmişler ve aktivite analizleri
yapılmıştır.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
64
3.2.3.1. Sıvı Kültürde Amilaz Enzim Üretimi ve Kısmi Saflaştırma
Katı besiyerinde farklı pH, NaCl konsantrasyonu ve sıcaklıklarda test edilen
bakteriler içerisinden seçilen AB-17 suşu pH’sı 9.5 olan %10 NaCl tuz içeren M9-
Nişastalı sıvı besiyerlerine ekilerek 37oC’de 3 gün süreyle 250 devir/dakika
çalkalayıcıda üretilmiştir. Bakteriler +4oC ve 8000 dev/dak de 30 dakika santrifüj
edilerek çöktürülmüş ve hücresiz süpernatant elde edilmiştir.
Yeni bir ortama aktarılan süpernatant’ın üzerine, orijinal hacmin %70’i
oranında %96’lık soğuk etanol eklenmiş ve –33oC de bir gece bekletilmiştir. Çökmüş
olan örnek, +4 oC de 15 dakika süreyle 10000 dev/dak santrifüj edilerek enzim sıvı
fazdan geri kazanılmıştır. Çökelti, pH’sı 7.0 olan 0.1M’lık sodyum fosfat
tamponunda çözülerek +4oC’de saklanmıştır (Srivastava, 1987).
3.2.3.2. Sıvı Besiyerinde Selülaz ve Ksilanaz Enzim Üretimi ve Kısmi
Saflaştırma
Bakteri örneklerinde C-14 ve X-13 olarak adlandırılan suşlar enzim üretimi
için pH’sı 9.5’a ayarlanmış (%10’luk Na2CO3 ile), %10 NaCl içeren CMC ve
Ksilanlı sıvı besiyerlerine ekilerek inkübasyona bırakılmışlardır. Bakteriler 37oC’de
250 dev/dak çalkalamak suretiyle bir gece inkübe edilmiştir. Kültür +4oC ve 8000
dev/dak’da çöktürülerek bakterilerin fermentasyon ortamından ayrılması
sağlanmıştır.
Elde edilen hücresiz sıvı faz amilaz eldesinde olduğu gibi soğuk etanol
presipitasyonu çöktürülmüştür. Uygun sıcaklık ve süreyle gerçekleştirilen çökeltme
işleminden sonra hazırlanan örnek, +4 oC de 15 dakika süreyle 10000 dev/dak
santrifüj edilerek enzim sıvı fazdan geri kazanılmıştır. Çökelti, pH’sı 7.0 olan
0.1M’lık sodyum fosfat tamponunda çözülerek +4oC’de saklanmıştır.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
65
3.2.3.3. Enzimlerin Optimum Aktivite Gösterdiği pH Değerinin Saptanması
Kısmi saflaştırma yöntemi ile elde edilen enzimlerin optimum aktivite
gösterdikleri pH değerlerinin saptanması için Na-fosfat (pH 6.0-8.0), Glisin-NaOH
(pH 8.5-10.5) ve Boraks-NaOH (pH 11.0-12.5) tamponları kullanılarak farklı pH
değerlerine sahip (pH 6.0-13.0) ve içerisinde %1 Nişasta, CMC ve Ksilan bulunan
substrat çözeltileri hazırlanmıştır.
Aktivite tayini için 0.5 mL enzim ve 0.5 mL substrat tüpte karıştırılarak
37oC’de 30 dakika inkübe edilmiştir. İnkübasyon sonunda enzim substrat karışımına
toplam hacim kadar DNS ayıracı eklenerek, 5 dakika kaynar suda kaynatılmış,
soğutma işleminden sonra 550nm dalga boyunda UV visible spektrofotometre
(Cecil-5500) kullanılarak, köre karşı absorbans değerleri kaydedilmiştir. Kör, eşit
hacimde substrat ve DNS karışımı kullanılarak hazırlanmıştır.
En yüksek absorbans değerinin elde edildiği pH değeri baz alınarakr % rölatif
enzim aktivitesi bulunmuştur. Her test üç seri tüpün ortalaması alınarak, üç kez
tekrarlanmıştır. Her üç enzim için aynı uygulama gerçekleştirilmiştir.
3.2.3.4.Enzimlerin Optimum Aktivite Gösterdiği Sıcaklık Değerlerinin
Saptanması
Enzimleri optimum aktivite gösterdiği sıcaklık değerinin belirlenmesi amacı ile
20, 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90, 100oC’lik sıcaklık değerlerinde inkübasyonlar
gerçekleştirilmiştir. Amilaz enziminin optimum aktivite gösterdiği sıcaklık değerinin
saptanmasında aktivitenin 20-100 aralığında stabil olması nedeniyle analizlere 110,
120, 130, 140, 150 ve 160oC’ye kadar devam edilmiştir. Analizler 20-90oC aralığında
su banyosunda, 100-160 oC aralığındar ise yağ banyosunda gerçekleştirilmiştir
(Tatar, 2007).
Enzim (0.5 mL) ve substrat (0.5 mL) karışımı (optimum aktivitenin
gerçekleştiği pH değerinde hazırlanmış) belirtilen sıcaklıklarda 30 dakika inkübe
edildikten sonra örnek karışımına eşit hacimde DNS eklenerek 5 dakika kaynatma
işlemi uygulanmıştır. Soğutulan örnekler 550nm dalga boyunda UV visible
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
66
spektrometrede değerlendirilmiştir. En yüksek absorbansın elde edildiği sıcaklık
değeri baz alınarak % rölatif aktivite saptanmıştır.
3.2.3.5. Enzimlerin Termal (Sıcaklık) Stabilitelerinin Saptanması
Termal (sıcaklık) stabilitelerinin saptanması için enzimler 20-100oC
aralığındaki sıcaklıklarda 30 dakika ön inkübasyona bırakılmışlardır. Ön inkübasyon
uygulamasından sonra 0.5 mL enzim ve 0.5 mL substrat (optimum aktivitenin
gerçekleştiği pH değerinde hazırlanmış) karıştırılarak optimum aktivitenin görüldüğü
sıcaklıkta 30 dakika inkübasyon gerçekleştirilmiştir. İnkübasyon sonunda karışıma
eşit hacimde DNS çözeltisi eklenmiş, 5 dakikalık soğutmanın ardından spektroskopik
ölçüm yapılmıştır.
Orijinal enzim aktivitesinin saptanması için inaktivasyon amacı ile ön işlem
yapılmamış enzim ve substrat uygun miktarlarda karıştırılarak, optimum sıcaklık
değerinde aktivite analizi yapılmıştır.
3.2.3.6. Enzimlerin pH Stabilitelerinin Belirlenmesi
Etanol presipitasyon tekniği kullanılarak izole edilen ve stok örnek şeklinde
tamponda resüspanse edilerek saklanan enzimden 2 mL alınarak eppendorf tüpüne
transfer edilmiş ve 10.000dev/dak 5 dakika çöktürülmüştür. Üst faz atıldıktan sonra
tüpe yeni hazırlamış tampon çözeltiden 2 mL (pH 8.0; 9.0; 10.0; 11.0 ve 12.0)
eklenerek, enzim yeniden resüspanse edilmiştir. Karışım 37 oC de 42 saat ön
inkübasona bırakılmıştır.
Aktivite analizi için ön inkübasyonu yapılmış enzim ve optimum pH daki
tamponda hazırlanmış substrat çözeltisinden 0.5’er mL alınarak optimum sıcaklığın
gerçekleştiği sıcaklık değerinde 30 dakika inkübasyon gerçekleştirilmiştir. Örneğin
üzerine eşit hacimda DNS ayıracı eklendikten sonra soğutma işlemi uygulanmış ve
spektrofotometrede okuma yapılarak sonuç değerlendirilmiştir.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
67
3.2.3.7. NaCl’ün Enzim Aktiviteleri Üzerine Etkisinin Belirlenmesi
Sıvı enzim örneğinden 2 mL alınarak eppendorf tüpünde çöktürülmüş, sıvı faz
atılarak tüpe farklı konsantrasyonda NaCl (%3, %5, %7,5, %10, %15 ve %20)
çözeltilerinden 2 mL eklenmiş ve enzim tekrar resüspanse edilmiştir. Sıvılaşmış
enzim 37 oC de 15 dakika inkübasyona bırakılmıştır.
Ön inkübasyon aşamasından sonra, 0.5 mL enzim ve 0.5 mL substrat (optimum
aktivitenin görüldüğü pH değerinde hazırlanmış) karıştırlarak optimum aktivitenin
gerçekleştiği sıcaklıkta 30 dakika inkübasyon gerçekleştirilmiştir. Örneğin üzerine
eşit hacimde DNS ayıracı eklendikten sonra soğutma işlemi uygulanmış ve
spektrofotometrede okuma yapılarak sonuç değerlendirilmiştir.
3.2.3.8. İnhibitörlerin Enzim Aktivitesine Etkisi
Enzim inhibitörü olarak 5mM EDTA, %1’lik SDS, %1’lik TritonX-100, 5mM
CaCl2, 5mM ZnCl2, 5mM KCl, 5mM Na2SO3, 5mM PMSF, %1’lik β-
Merkaptoetanol ve 8M Üre kullanılmıştır. Her inhibitör madde için 2 mL enzim
örneği alınarak eppendorfa transfer edilmiş ve 10.000 dev/dak santrifüj edilerek
çöktürülmüştür. Sıvı faz atıldıktan sonra enzimin üzerine 2 mL inhibitör madde
eklenerek 37 oC de 15 dakika ön inkübasyon gerçekleştirilmiştir.
Ön inkübasyon aşamasından sonra, 0.5 mL enzim ve 0.5 mL substrat (optimum
aktivitenin görüldüğü pH değerinde hazırlanmış) karıştırılarak optimum aktivitenin
görüldüğü sıcaklıkta 30 dakika inkübasyon gerçekleştirilmiştir. Örneğin üzerine eşit
hacimde DNS ayıracı eklendikten sonra soğutma işlemi uygulanmış ve
spektrofotometrede okuma yapılarak sonuç değerlendirilmiştir.
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
68
3.2.4. Poliakrilamid Jel Elektroforezinde (PAGE) Moleküler Ağırlık ve
Zimogram Analizi
Enzimlerin moleküler ağırlıkları ve enzim fraksiyonuna ait aktivitenin
(zimogram) analizi için SDS-PAGE jel ve Nativ jel sistemlerinden yararlanılmıştır
(Laemmli, 1970).
3.2.4.1. SDS-PAGE Sisteminin Hazırlanması
Çizelge 3.4: Ayırıcı Jelin Bileşimi (%10’luk)
Solüsyonlar Miktar Sol A 6.5 mL Sol B 5.0 mL
Distile Su 8.4 mL AMPS (%10) 66 µL
TEMED 13 µL
Sol A, Sol B ve distile su Çizelge 3.4’de belirtilen miktarda alınarak şişe
içerisine konur, moleküler oksijenin uzaklaştırılması için 5 dakika vakum pompası
ile degaz işlemi gerçekleştirilir. Örneğin üzerine uygun miktarda yeni hazırlanmış
AMPS çözeltisi ve TEMED ilave edildikten sonra cam plakalara dökülür.
Jelin üst yüzeyi atmosferik oksijenin difüzyonunu önlemek ve düzgün bir
tabaka elde etmek amacı ile ince bir su tabakası ile kapatılarak oda sıcaklığında
polimerizasyona bırakılır.
Çizelge 3.5: Dengeleyici Jelin Bileşimi
Solüsyonlar Miktar Sol A 1.5 mL Sol C 2.25 mL Distile Su 5.25 mL AMPS (%10) 30 µL TEMED 7.5 µL
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
69
Ayırma jelinin polimerizasyonu tamamlandıktan sonra jelin üst yüzeyindeki
distile su atılarak, üzerine uygun hacimde dengeleme jeli dökülür. Jele örnek sayısına
uygun tarak yerleştirdikten sonra oda sıcaklığında polimerizasyona bırakılır. Jelin
hazırlanmasında izlenecek yol ayırma jeli ile aynıdır (Bollag ve ark, 1996).
3.2.4.2. Zimogram Analizi İçin SDS-PAGE Sisteminin Hazırlanması
Selülaz ve Ksilanaz enzimlerinin zimogram analizleri CMC ve ksilan içeren
SDS-PAGE’de gerçekleştirilmiştir. Bu amaçla uygun konsantrasyonda hazırlanan jel
karışımına %3’lük CMC (w/v) ve ksilan (w/v) çözeltilerinden 1 mL eklenerek
polimerizasyon gerçekleştirilmiştir. Polimerizasyon işleminden sonraki uygulamalar
standart SDS-PAGE uygulamasına göre yapılmıştır.
3.2.4.3. Amilaz Enzimi Zimogram Analizi Için Doğal (Nativ) Jelin Hazırlanması
Doğal jel elektroforezi için kullanılacak jel bileşenleri (Sol B, Sol C,
Elektroforez tamponu, ve örnek yükleme tamponu) SDS’siz olarak hazırlanır. Jel
karışımlarının hazırlanması ve elektroforez uygulaması bir önceki aşamaya (3.2.4.1)
uygun şekilde gerçekleştirilir.
Elektroforez işlemi tamamladıktan sonra sonra, Jel pH’sı 10 olan Nişastalı 50
mM Glisin-NaOH tamponu içerisinde 50oC de çalkalamalı inkübatör kullanılarak (50
dev/dak) 30 dakika inkübe edilir. İnkübasyon sonunda lügol çözeltisi kullanılarak 5-
10 dak. boyama yapılıp, aktivite zonu aranır.
3.2.4.4. Enzim Örneklerinin Jele Yüklenmesi ve Yürütülmesi
Polimerize olmuş jeldeki tarak, oluşan örnek yükleme gözleri yırtılmadan
çıkarılır ve örnek yükleme tamponu ile karıştırılmış protein örnekleri ceplere 15-30
µL arasında gözlere doldurulur. Jel uygulaması SDS-PAGE ise örnek yükleme
tamponu ile 1/3 oranında karıştırılan protein örnekleri yüklemeden önce 2 dakika
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
70
kaynatılarak tam bir denatürasyon sağlanır. Eğer uygulama doğal jel ise kaynatma
işlemi yapılmaz.
Elektroforez işlemi sonunda moleküler ağırlıkları doğru saptamak için
gözlerden birine içeriği ve moleküler ağırlığı bilinen protein standart’ı (marker)
konur.
Örnek yükleme işlemi tamamlandıktan sonra elektroforez uygulaması başlatılır.
Örnekte bulunan izleme boyası ayırma jeli içine girinceye kadar yaklaşık 30 mA,
daha sonra 20 mA akım uygulanır. İzleme boyası jelin diğer ucuna 2 cm uzaklığa
ulaştığı zaman elektroforez işlemi sonlandırılır.
3.2.4.5. SDS-PAGE Jelinin Boyanması ve Zimogram Analizleri
Elektroforezden sonra jel, cam plakalar arasından çıkarılarak Boyama
solüsyonuna (Staining) konulur. Yaklaşık 12 saat boyunca boyama solüsyonu içinde
bırakıldıktan sonra birkaç kez saf sudan geçirilir ve jele bağlanmış fazla boyanın
uzaklaştırılması için bir gece boyayı geri alma çözeltisinde inkübasyon
gerçekleştirilir. Protein örneklerine bağlanan boya jelden çıkmadığı halde jelin diğer
bölgelerindeki boya ortamdan uzaklaşır ve örnekler görünür hale gelirler.
SDS-PAGE uygulamasında zimogram analizi amaçlandığında elektroforez
işlemi sonlandırıldıktan sonra boyama işlemi yerine, renatürasyon uygulaması
yapılır. Bu işlem ya jelin tamamı kullanılarak ya da tek bir örnek analiz edilip jel
ikiye bölünerek yapılır İkinci uygulama gerçekleştirildiğinde, jelin bir parçası
boyama işlemi diğer parçası renatürasyon uygulaması için kullanılır.
Renatürasyon uygulaması üç farklı çözeltide farklı sıcaklık ve süreler
kullanılarak jedeki SDS’nin çıkarılması temeline dayanır. Bu amaçla, jel, solüsyon-
1’de 1 saat (50 dev/dak çalkalanarak), sol-2’de bir gece +4oC’de bekletilerek ve sol-
3’te inkübasyon yapılır.
Renatürasyon işleminden sonra, jel cam plaka üzerine alınarak plastik kapaklı
bir kutu içerisine konur ve enzimin izole edildiği sıcaklıkta (sıcaklığın jele zarar
vermediği durumlarda optimum aktivite sıcaklığında) 6 saat inkübasyon yapılır.
İnkübasyon sonunda selülaz ve ksilanaz enzimlerinin aktivasyon zonlarını belirlemek
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
71
için %0.1’lik Kongo Kırmızısı (w/v) içerisinde 15 dakika boyama yapılır. Ardından
1M NaCl çözeltisi kullanarak 15 dakika süre ile fazla boyanın geri alınma işlemi
gerçekleştirilir. Sarı zonlar, enzimin aktivite gösterdiği bölgelerdir.
3.2.5. Enzim Substrat Reaksiyonu Sonunda Açığa Çıkan Son Ürünlerin
Saptanması
Enzim substrat etkileşimine bağlı olarak substratların hidrolizi sonucu açığa
çıkan son ürün veya ürünlerin saptanması amacı ile İnce Tabaka Kromatografisi
analizleri gerçekleştirilmiştir.
3.2.5.1. İnce Tabaka Kromatografisi (TLC) Plakalarının Hazırlanması
Daha önceden yıkanmış ve kurutulmuş standart ölçüdeki (20x20) cam plakalar,
plaka hazırlama sistemine (leveling device) yerleştirilerek, kenar raylar ve sabitleme
mandalı ile tutturulurlar. Kieselguhr “Silika Jel-GF254” materyalinden 25 g alınarak
50 mL (yaklaşık iki kat) distile su içerisinde, kabarcık oluşturmamasına dikkat
edilerek karıştırılır (ortalama 45 saniye).
Hazırlanan karışım, yayma aparatına doldurulur ve 0.25 mm kalınlıkta tabaka
oluşturacak şekilde cam plaka üzerine yayılır. Cam plakalar, örneğin kuruması için
30-45 dakika oda sıcaklığında tutulur. Beyaz renk oluşumu kurumanın göstergesidir.
Kuruyan plakalar tek tek ya da topluca (birbirine değmeden) dikey pozisyonda fırına
yerleştirilir ve 110-120oC sıcaklıkta 30-60 dakika aktive edilirler.
3.2.5.2. Amilaz Enzimine Ait Son Ürünlerin Saptanması
Fırında aktifleştirilmiş cam plakalara, optimum aktivite sıcaklığında bir saat
inkübe edilmiş enzim+substrat karışımının hidrolizi sonucu açığa çıkan son üründen,
mikropipet kullanılarak farklı miktarlarda (5µL ve 10µL) örnek konur. Damlatma
şeklinde gerçekleştirilen örnek uygulama işleminde, damla çapının 3 mm’den büyük
3.MATERYAL ve METOD Ashabil AYGAN
72
olamamasına özen gösterilmelidir. Aynı plaka üzerine son ürünün doğruluğunu
saptamak amacı ile markır olarak, %4’lük glikoz ve maltoz çözeltileri de ilave edilir.
Oluşan son ürünlerin bir birinden ayrılabilmesi için hazırlanan cam plaka,
örneklerin yüklendiği kenardan itibaren, solvent çözeltisine batırılarak (Butanol-
Asetik Asit-Distile Su karışımı, 3:1:1), moleküllerin silika jelde göç etmeleri
sağlanır. Bu işlem kapalı ortamda, 4-8 saat süreyle uygulanır.
Kromatografik analizi yapılan ürünlerin görünür hale gelebilmesi için plakanın
üzerine, etil alkolde hazırlanmış %20lik H2SO4 çözeltisi püskürtülür. Bu
uygulamanın hemen ardından, cam plakalar 120oC’lik fırına konulara, yaklaşık 30-45
dakika inkübe edilir.
3.2.5.3. Selülaz ve Ksilanaz Enzimlerine Ait Son Ürünlerin Saptanması
Selülaz ve ksilanaz enzimleri uygun substrat çözeltileri ile enzimler için
optimum aktivitenin gerçekleştiği sıcaklıkta reaksiyona sokulurlar. Oluşan reaksiyon
ürünleri 5 ve 10 µL miktarlarda silika jel üzerine yüklenirler. Selülaz ve ksilanaz
ürünlerinin doğrulanabilmesi için silika jel plağına %1’lik ksiloz, glikoz ve maltoz
örneklerinden 5’er µL hacimde marker ilave edilir.
Bu enzimlere ait son ürünlerin silika jel ortamında yürütülmesi için hareketli
faz olarak kloroform-asetik asit-distile su (6:7:1) karışımından yararlanılmıştır.
Yürütme işlemi, amilaz enzimi reaksiyon ürünlerinin analizindeki gibi
gerçekleştirilir. Reaksiyon ürünlerinin görünür hale getirilmesi için anilin-
difenilamin-ortofosforik asit karışımı jelin üzerine püskürtülür. Jel 120oC’lik fırında
30-45 dak. kurutulur.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
73
4. BULGULAR VE TARTIŞMA
4.1. Topraktan Bacillus sp. Suşlarının İzolasyonu
Van Gölünde suların çekildiği kıyı şeridinin 20 farklı bölgesinden toprak
örnekleri alınmıştır. Laboratuarda ısısal ön işlemden geçirilen topraklar (80 oC de 10
dakika) pH’sı 9.5 olan ve %10 NaCl içeren LB agar besiyerine tek koloni düşecek
şekilde yayılmışlardır. Örnekler 24 saat süreyle 37oC’ de inkübe edildikten sonra
koloni morfolojileri farklı toplam 242 bakteri suşu izole edilmiştir. İzole edilen
bakteriler LB agar ortamına çizgi şeklinde üretildikten sonra, enzim aktivitesi, üreme
pH değerleri, üreme sıcaklık değerleri ve enzim üretiminde kullanılmak üzere, stok
kültür şeklinde saklanmışlardır.
Toplam 242 bakteri suşu içerisinde 76 suşun (%31.66) amilaz enzimi ürettiği
saptanmış, yapılan analizlerde en iyi sonucu veren AB-17 suşu enzim üretimi ve
karakterizasyonu için seçilmiştir. Bu suş biyokimyasal testlerden yararlanılarak
Bacillus sp. şeklinde tanımlanmıştır.
İzolasyonu yapılan suşlar, selülaz ve ksilanaz enzimlerini üretme yetenekleri
için de analiz edilmişlerdir. Toplam 242 örnek içerisinde 35 (%14.6) selülaz, 32
(%13.2) suş, ksilanaz pozitif özelliktedir. Bunlar içerisinde en yüksek verimin elde
edildiği C-14 suşu selülaz, X-13 suşu ise ksilanaz enziminin üretimi ve
karakterizasyon için seçilmiştir. Bu suşlar, biyokimyasal analiz sonuçlarına göre
Bacillus sp. olarak tanımlanmıştır.
4.2. Bakterilerin Teşhisi
4.2.1.Bakterilerin Morfolojik ve Biyokimyasal Özellikleri
Enzim üretimi ve karakterizasyonu için kullanılmak üzere seçilen suşlar, geniş,
beyaz renkli ve dalgalı kenarlı koloni morfolojisine sahiptirler. Suşlar gram pozitif,
aerob, spor oluşturan, çubuk şekilli ve hareketli bakterilerdir. Glikoz, ksiloz ve
mannitolü asit oluşturarak parçalamaka ve katalaz pozitif özellik göstermektedirler.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
74
Koloni morfolojileri ve diğer özelliklerine göre seçilen suşlar Bacillus sp. şeklinde
tanımlanmıştır.
4.2.2. AB-17 Suşunun 16S rDNA Dizi Analizi Sonuçları GGGCGAGTGGGCTATCTGCAGTCGAGCGAACGAAGGGAGCTTGCTCCCGG ATGTTAGCGGCGGACGGGTGAGTAACACGTGGGTAACCTGCCTGTAAGAC TGGGATAACTCCGGGAAACCGGAGCTAATACCGGATAGTTCCTTGAACCG CATGGTTCAAGGATGAAAGACGGTTTCGGCTGTCACTTACAGATGGACCC GCGGCGCATTAGCTAGTTGGTGGGGTAATGGCTCACCAAGGCGACGATGC GTAGCCGACCTGAGAGGGTGATCGGCCACACTGGGACTGAGACACGGCCC AGACTCCTACGGGAGGCAGCAGTAGGGAATCTTCCGCAATGGACGAAAGT CTGACGGAGCAACGCCGCGTGAGTGATGAAGGTTTTCGGATCGTAAAGCT CTGTTGTTAGGGAAGAACAAGTGCGAGAGTAACTGCTCGCACCTTGACGG TACCTAACCAGAAAGCCACGGCTAACTACGTGCCAGCAGCCGCGGTAATA CGTAGGTGGCAAGCGTTGTCCGGAATTATTGGGCGTAAAGGGCTCGCAGG CGGTTTCTTAAGTCTGATGTGAAAGCCCCCGGCTCAACCGGGGAGGGTCA TTGGAAACTGGGAAACTTGAGTGCAGAAGAGGAGAGTGGAATTCCACGTG TAGCGGTGAAATGCGTAGAGATGTGGAGGAACACCAGTGGCGAAGGCGAC TCTCTGGTCTGTAACTGACGCTGAGGAGCGAAAGCGTGGGGAGCGAACAG GATTAGATACCCTGGTAGTCCACGCCGTANACGATGAGTGCTAAGTGTTA GGGGGTTTCCGCCCCTTAGTGCTGCAGCTAACGCATTAAGCACTCCGCC
16S rDNA dizisi Clustal Multiple Alignment Programı kullanılarak elde
edilen dizi sonuçlarına göre Bacillus sp.AB17 suşu %99 oranında Bacillus pumilus
olarak tanımlanmıştır.
4.3. AB-17 Suşunun Katı Besiyerinde Üreme ve Enzim Üretme Sonuçları
4.3.1. AB-17 Suşunun Farklı pH Değerleri ve 37oC’de Üreme ve Amilaz Enzim
Aktivitesine Ait Bulgular
AB-17 suşunun 37oC’de ve farklı pH’da hazırlanmış M9 besiyerinde üreme ve
enzim sentezine ait bulgular Çizelge 4.1’de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
75
Çizelge 4.1. AB-17 suşunun 37oC’de farklı pH’larda üreme ve Enzim Üretme sonuçları.
pH 6.5 7.0 7.5 8.0 8.5 9.0 9.5 10.0 10.5 11.0 11.5 12.0 12.5
KÇ 0 2 2 2 3 4 4 4 2 2 2 2 2 ZÇ 0 6 14 14 14 14 18 14 8 6 2 2 0
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Enzim Hidroliz Zon Çapı (mm)
AB-17 suşu pH:7.0-12.5 arasında üreme göstermekle birlikte pH 9.0-10.0
aralığında optimum değer elde edilmiştir. Analiz edilen pH değerlerinden 7.0-12.0
aralığında enzim sentezi gerçekleştiği bulunmuştur. Özellikle pH 7.5-10.0 aralığında
14 mm’lik aktivite zon çapına ulaşılırken, pH 11.5-12.0 değerlerinde 2 mm zon çapı
elde edilmiştir.
Enzim sentezi optimum (18 mm aktivite zon çapı) pH 9.5 de gözlenmiştir. En
iyi üreme ve en yüksek enzim sentezinin pH 9.5 de geçekleşmesi, bakterileri
izolasyonlarının gerçekleştirildiği pH değeri ile (pH 9.5) uygunluk göstermektedir.
Bu sonuçlar enzim üretimi için seçilen AB-17 suşunun orta düzeyde halofil ve alkali
olduğunu göstermektedir.
4.3.2. AB-17 Suşunun Farklı Sıcaklık Değerleri ve pH 9.5’deki Üreme ve Amilaz
Enzim Aktivitesine Ait Bulgular.
AB-17 suşu pH’sı 9.5’e ayarlanmış nişastalı M9 besiyerinde 25oC, 37oC, 45 oC
ve 50 oC’de inkübe edilmiş, üreme ve enzim üretme yetenekleri araştırılmıştır.
Çizelge 4.2. AB-17 suşunun pH 9.5’da farklı Sıcaklıklarda Üreme ve Enzim Üretme sonuçları. Sıcaklık 25oC 37 oC 45 oC 50 oC
KÇ 4 4 1 0
ZÇ 15 17 0 0
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Hidroliz Zon Çapı (mm)
Elde edilen verilere göre en iyi üreme 4 mm’lik koloni çapı ile 25 ve
37oC‘lerde görülürken, 45oC de 1 mm koloni çapına ulaşılmıştır. Buna karşılık
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
76
50oC’de üreme gerçekleşmemiştir. Aynı scaklık değerlerindeki enzim sentezleme
özelliği araştırıldığında ise sadece 25 ve 37 oC’lerde aktivite zonu oluşmuştur.
Maksimum zon oluşumu 17 mm ile 37oC de gerçekleşmiştir. Sıcaklık değerlerinden
45 ve 50 oC’ler de ise enzim sentezi gözlenmemiştir. Bu sonuçlar enzim üretimi
amacı için seçilen suşun mezofil özellikte olduğunu göstermektedir.
4.3.3. M9 Nişastalı Agar Besiyerinde Farklı NaCl Konsantrasyonlarında Bakteri
Üreme Davranışı ve Enzim Sentezine Ait Bulgular
AB-17 suşu pH:9.5 ve %3-20 konsantrasyonda NaCl içeren M9 nişastalı agarda
37oC’de inkübe edilmiş, üreme ve enzim sentezleme yeteneği araştırılmıştır. Elde
edile bulgular Çizelge 4.3’ de gösterilmiştir.
Çizelge 4.3.AB-17 Suşunun Farklı Tuz Konsantrasyonunda Üreme ve Enzim
Üretimi Sonuçları Tuz Kons %3 %5 %7 %10 %13 %15 %20
KÇ 3 3 3 4 2 1 0
ZÇ 14 14 18 14 6 0 0
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Hidroliz Zon Çapı (mm)
AB-17 suşu %3-%15 aralığındaki NaCl konsantrasyonlarında üreme
gösterirken, %20 NaCl’lü ortamda üreme saptanmamıştır. Optimum üreme 4 mm
koloni çapı ile %10 NaCl’lü ortamda gerçekleşirken, %3-7 aralığında 3 mm koloni
çapı elde edilmiştir. Üreyen kolonilerdeki enzim üretimi ise %3-13 aralığındaki
NaCl’lü ortamlarda gerçekleşmiştir. Katı besiyerinde optimum enzim üretimi 18 mm
zon çapı ile %7’lik NaCl’lü ortamda görülürken, %3, %5 ve %7 NaCl bulunan
ortamlarda 14 mm, %13 NaCl’lü ortamda ise 6 mm zon çapı elde edilmiştir. Bu
sonuçlar enzim üretiminde kullanılan suşun orta düzeyde halofil olduğunu
göstermektedir (Ventosa ve ark, 1998).
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
77
4.4. C-14 Suşunun Katı Besiyerinde Üreme ve Enzim Üretme Sonuçları
4.4.1. C14 Suşunun Katı Besiyerinde Farklı pH Değerleri ve 37ºC’de Üreme ve
Selülaz Enzim Aktivitesine Ait Bulgular
CMC’li katı besiyerinde C-14 suşunun inkübasyonu sonucu elde edilen üreme
ve enzim sentezine ait bulgular, Çizelge 4.4 de gösterilmiştir.
Çizelge 4.4.C-14 Suşunun Katı Besiyerinde ve Farklı pH Değerlerindeki Üreme ve Enzim Sentezleme Sonuçları
pH 6.5 7.0 7.5 8.0 8.5 9.0 9.5 10.0 10.5 11.0 11.5 12.0 12.5
KÇ 1 6 8 12 16 12 13 6 6 6 6 2 0 ZÇ 1 16 22 22 24 23 24 11 9 6 7 0 0
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Hidroliz Zon Çapı (mm)
C-14 suşunun 37oC’lik inkübasyon ortamında pH 6.6-12.0 aralığında ürediği
bulunmuştur. Enzim sentezine ilişkin çalışmalarda ise pH 7.0-11.5 aralığında 16-7
mm arasında aktivite zonu elde edildiği, optimum aktivite zonunun 24 mm ile pH 8.5
ve 9.5’te gerçekleştiği saptanmıştır. pH 7.5-9.5 aralığında ise ortalama 23 mm
aktivite zonu gözlenmiştir.
En yüksek aktivite zonunun pH 8.5-9.5 aralığında gözlenmesi, bakterinin
alkalifil özellikte olduğunu göstermektedir. Horikoshi (1999), pH 8.5’in üzerinde
bakteri üremesi ve enzim sentezinin gerçekleşmesinin alkali organizmaların en
büyük özellikleri olduğunu bildirmiştir.
4.4.2. C14 Suşunun Katı Besiyerinde Farklı Sıcaklık Değerleri ve pH 9.5’teki
Üreme ve Enzim Aktivitesine Ait Bulgular
C-14 suşu pH’sı 9.5 olan CMC agar besiyerinde 25, 37, 45 ve 50ºC’de inkübe
edilerek üreme ve enzim üretme yeteneği araştırılmıştır. Elde edilen veriler, Çizelge
4.5’ de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
78
Çizelge 4.5. C-14 Bakterisinin Farklı Sıcaklık ve pH 9.5’teki CMC Agar Besiyerindeki Üreme ve Enzim Sentezleme Sonuçları
Sıcaklık 25oC 37 oC 45 oC 50 oC
KÇ 9 10 8 6
ZÇ 11 22 9 9
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Hidroliz Zon Çapı (mm)
C-14 suşu, test edilen sıcaklık aralıklarında 25-50ºC aralığında 9-6 mm koloni
çapı oluşturarak üremiştir. Bacillus sp. C-14 suşunun optimum üremesi 10 mm
koloni çapı ile 37ºC de gerçekleşirken, 25ºC de 9 mm, 45ºC de ise 8 mm’lik koloni
çapı elde edilmiştir. Aynı sıcaklık değerlerinin kullanıldığı enzim sentezleme
çalışmalarında optimum sentezin 22 mm aktivite zonu ile 37ºC de gerçekleştiği
saptanmıştır. Bacillus sp. C-14 suşu, optimum üreme ve enzim sentezleme yeteneği
dikkate alındığında mezofil ve alkalin özellik göstermektedir.
Bununla birlikte, suşun 25ºC de 9 mm çaplı koloni, 11 mm aktivite zonu, 55ºC
de ise 6 mm çaplı koloni 9 mm çapında aktivite zonu oluşturması, psikrotolerant-
termotolerant aralığında yüksek düzeyde üreme ve enzim sentezleme yeteneğinde
olduğunu göstermektedir.
4.4.3. C-14 Suşunun Farklı NaCl (%3-20) İçeren CMC’li Agarda Üreme ve
Enzim Sentezine Ait Bulgular
C-14 suşunun pH 9.5 ve %3-20 NaCl içeren katı besiyerindeki üreme ve enzim
üretimine ait sonuçlar Çizelge 4.6’te gösterilmiştir
Çizelge 4.6. C-14 Suşunun Katı Besiyeri ve Farklı Tuz Konsantrasyonlarında Üreme ve Enzim Sentezlemesiyle İlgili Sonuçlar
Tuz Kons %3 %5 %7 %10 %13 %15 %20
KÇ 9 7 6 5 1 0 0
ZÇ 11 12 12 10 0 0 0
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Hidroliz Zon Çapı (mm)
C-14 suşu %3-%13 NaCl içeren katı besiyerinde 9-1 mm koloni oluşturacak
şekilde üremiştir. Konsantrasyon arttıkça koloni çapında da azalma meydana
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
79
gelmiştir. NaCl konsantrasyonu %15-20 düzeylerine çıkarıldığında ise her hangi bir
üreme gözlenmemiştir.
Maksimum koloni oluşumu 9 mm ile %3’lük konsantrasyonda gerçekleşirken
%10 NaCl içeren ortamda koloni çapı 5 mm olarak gerçekleşmiştir.
Optimum enzim sentezi 12 mm ile %5-7 konsantrasyonda gözlenirken, %3’de
11 mm %10’da ise 10 mm aktivite zonu meydana gelmiştir. Bu sonuçlar C-14
suşunun halofil özellikte olduğunu göstermektedir. Literatür bilgilerinde %3-15 NaCl
içeren ortamlarda üreyen organizmaların orta düzeyde halofil özelliğe sahip
olduklarını belirtilmektedir (Ventosa ve ark, 1998).
4.5. X-13 Suşunun Katı Besiyerinde 37ºC ve Farklı pH Değerlerinde Enzim
Sentezleme ve Üreme Davranışına Ait Bulgular
X-13 suşunun 37ºC ve pH 6.0-12.0 aralığında katı besiyerinde enzim üretme ve
üreme ile ilgili sonuçlar, Çizelge 4.7 de gösterilmiştir.
Çizelge 4.7. X-13 Suşunun 37ºC ve Farklı pH Değerlerinde Üreme ve Enzim Üretimine Ait Sonuçlar
pH 6.0 7.0 8.0 9.0 10.0 11.0 12.0
KÇ 10 10 8 8 6 4 0 ZÇ 25 25 22 21 17 16 0
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Hidroliz Zon Çapı (mm)
X-13 suşu pH 6.0-11.0 arasında üreme gösterirken en büyük koloni oluşumu 10
mm ile pH 6.0-7.0 değerlerinde gerçekleşmiştir. X-13 suşu oldukça aktif bir enzim
üreticisi olup, elde edilen aktivite zon çapları, pH 6.0-7.0 değerlerinde 25 mm, pH
8.0-9.0 değerlerinde ortalama 22 mm ve pH 10.0-11.0 değerlerinde ortalama 17 mm
olarak saptanmıştır. pH 11.0 de elde edile aktivite zon çapı, koloni çapının dört
katına ulaşmıştır.
Bu sonuçlar suşun ve enzimin çok geniş pH aralığında üreme (asidikten-
alkaliye) ve enzim sentezleme yeteneğine sahip olduğunu göstermektedir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
80
Buna karşılık özellikle pH 6.0-7.0 değerlerinde 25 mm gibi oldukça geniş
aktivite zonu elde edilmesi, enzimin daha çok asidik pH da aktif olduğunu
düşündürmektedir.
4.5.1. X-13 Suşunun Katı Besiyerinde Farklı Sıcaklıklar ve pH 7.0’deki Ürem ve
Enzim Sentezlemesine Ait Bulgular
X-13 suşunun pH 7.0 ve 20-60ºC’lik sıcaklık değerlerinde inkübe edilmesi
sonucu katı besiyerinde elde edilen koloni ve aktivite zon çaplarına ait bulgular
Çizelge 4.8’de gösterilmiştir.
Çizelge 4.8. X-13 Suşunun Farklı Sıcaklık ve pH 7.0 de Gösterdiği Üreme ve Enzim Sentezine ait Bulgular.
Sıcaklık 20ºC 30ºC 40ºC 50ºC 60ºC
KÇ 4 10 10 4 2
ZÇ 24 18 25 20 16
(KÇ:Koloni Çapı (mm); ZÇ: Hidroliz Zon Çapı (mm)
X-13 suşu inkübasyon gerçekleştirilen bütün sıcaklık değerlerinde oldukça iyi
üreme göstermiştir. Özellikle 30 ve 40ºC de gerçekleştirilen inkübasyonlarda 10 mm
koloni çapı oluşumu gerçekleşmiştir. İnkübasyon için seçilen 20ºC (4 mm) ve 60ºC
(2 mm) sıcaklık aralığında üreme geçekleşmiştir. Bu özellikler dikkate alındığında
suşun oldukça geniş bir sıcaklık toleransına sahip olduğu görülmektedir.
Diğer taraftan aynı sıcaklıklarda oldukça geniş aktivite zon çapları oluşturacak
şekilde enzim üretimi gerçekleşmiştir. İnkübasyon sıcaklığı 20-40ºC seçildiği zaman
ortalama 22 mm aktivite zon çapına ulaşmıştır. Bütün sıcaklık değerleri ayrı ayrı
değerlendirildiği zaman ise en yüksek enzim üretiminin 25 mm ile 40ºC de
gerçekleştiği görülmektedir. Bununla birlikte 20ºC de 24 mm zon çapına ulaşılması,
enzimin psikrofil, 60ºC deki zon çapının koloni çapının 8 katı büyüklüğe (16 mm)
ulaşması ise aynı zamanda termofil özellikte olduğunu göstermektedir. Bir başka
ifade ile X-13 suşu 20-60ºC’ler arasında, oldukça iyi üreyebilen ve bu değerlerde
yüksek düzeyde enzim sentezleme yeteneğinde olan bir organizmadır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
81
Bu sonuçlar ışığında X-13 suşunun, inkübasyon sıcaklığına göre farklı aktivite
düzeyine sahip enzim sentezleyebilecek özel bir organizma olduğu söylenebilir.
4.6. AB-17 Amilaz’ın Enzimatik Özellikleri
AB-17 suşunun sıvı kültüründen alkol presipitasyonu ile elde edilen amilaz
enzimi %1’lik nişasta içeren agar besiyerine 20µL damlatılarak 1 saat 37oC’de
inkübe edilmiş, boyama işleminden sonra, enzimin yaklaşık 10 mm aktivite zonu
oluşturduğu saptanmıştır.
Şekil 4.1. AB-17 Suşundan Kısmi Saflaştırma Yöntemiyle İzole Edilmiş
Enzim Çözeltisinin Nişastalı Agar Ortamında Oluşturduğu
Aktivite Reaksiyonu
4.6.1. AB-17 Amilaz Enziminin Optimum pH Aralığı
AB-17 suşuna ait amilaz enzimi kullanılarak Na-fosfat (pH 6.5-8.0), Glisin-
NaOH (pH 8.5-10.0) ve Boraks-NaOH (pH 10.5-12.5) tampon sistemleri ile
aktivite analizleri yapılmıştır. Bacillus sp. AB-17 suşundan izole edilen amilaz
enziminin 6.5-12.5 aralığındaki bütün pH değerlerinde yüksek düzeyde aktiviteye
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
82
sahip olduğu saptanmıştır. Enzim pH 6.5 de %81, 7.5’de %82, 8.5’de %84, 9.5’de
%84 aktiviteye sahipken optimum aktivitesini pH 10.5’de göstermektedir.
Optimum aktivitenin gözlendiği pH değerinin üstündeki değerlerde ise aktivite
hızla düşüş göstermiştir (pH 11.5 de %64, 12.5 de %61). Analizler sonunda pH
6.5-9.5 aralığında ortalama %83 aktivite elde edilmiştir. Enzim aktivitesi pH 11.5-
12.5 aralığında hızla düşerek ortalama %62.5’e gerilemiştir. Analiz edilen bütün
pH değerleri ortalama %79.4 düzeyinde, oldukça stabil bir aktivitenin
gerçekleştiği görülmektedir (Şekil 4.2). Bacillus sp. AB-17 amilaz enzimi geniş
pH spektrumuna sahip, alkalin özellik göstermektedir.
0
20
40
60
80
100
120
6,5 7,5 8,5 9,5 10,5 11,5 12,5
pH
Röl
atif
Akt
ivite
(%)
Şekil 4.2. AB-17 Suşundan Elde Edilen Amilaz Enziminin Optimum pH’sı
Farklı bir çalışmada alkalin özellik gösteren amilaz enzimi izole
etmişlerdir. Horikoshi, izole ettiği alkalin amilaz enziminin pH 10.0-10.5
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
83
aralığında çok aktif olduğunu, pH 9.0-11.5 aralığında ise yaklaşık %50 aktivite
gösterdiğini belirtmiştir (Horikoshi, 1999).
McTigue ve ark. Bacillus halodurans A-59 (ATCC 21591), Bacillus sp.
NCIB 11203 suşu ve Bacillus sp. IMD370 suşlarının üçünden de amilaz enzimi
izolasyonu gerçekleştirmişler. Optimum aktivite görülen pH değerinin 10.0
olduğunu belirtmişlerdir (McTigue ve ark, 1995). Bacillus sp. ANT-6 amilaz
enziminin optimum aktivitesini 10.5 de gösterdiğini pH 9.5-13.0 aralığında ise
yüksek düzeyde aktiviteye sahip olduğunu belirtmişlerdir (Burhan ve ark, 2003).
Termofil Bacillus sp. A3-15 suşundan izole edilen amilaz enziminin
optimum aktivitesini pH 11.0 de gösterdiği, özellikle pH 10.0-11.5 aralığında
%95 aktiviteye sahip olduğu saptanmıştır (Arıkan, 2007). Termofil ve halofil
Bacillus sp. SB-28 suşundan izole edilen amilaz enziminin optimum aktivitesini
pH 12.5 de gösterdiği, pH 8.5-12.0 aralığında ise ortalama %86.25 aktiviteye
sahip olduğu bulunmuştur (Tatar, 2007).
Bacillus halodurans A-59 suşundan izole edien amilaz enzimi pH 10.0’da
optimum enzim aktivitesi göstermiştir (Horikoshi, 1999). Diğer yandan, Bacillus
sp. PN5 suşundan izole edilen amilaz enziminin ise optimum pH 10.0 da aktivite
gösterdiği belirtilmektedir (Saxena ve ark, 2007). Doğal halofil Bacillus sp. AB-17
suşundan izole edilen amilaz enzimine ait pH optimum sonuçları, alkalin ve
termofil Bacillus sp. ANT-6 amilazı ile tam bir uyum içindedir. Bu sonuçlar AB-
17 amilaz enziminin alkalin özellikte olduğunu göstermektedir.
4.6.2. AB-17 Amilaz Enziminin Optimum Sıcaklık Aktivitesi
AB-17 amilaz enziminin en yüksek aktiviteyi gösterdiği sıcaklık değerinin
saptanması amacı ile 30, 40, 50, 60, 70, 80, 90, 100, 110, 120, 130, 140, 150
ve160˚C aralığında aktivite analizleri yapılmıştır. Analizler için kullanılan substrat
optimum aktivitenin geçekleştiği pH 10.5 değerinde hazırlanmıştır. Aktivite
tayininde inkübasyon süresi 30 dakika olarak seçilmiştir. Analizler sonucu elde
edilen veriler Şekil 4.3’de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
84
0102030405060708090
100110
30 40 50 60 70 80 90 100 110 120 130 140 150 160
İnkübasyon sıcaklığı
Rel
atif
enzi
m a
ktiv
itesi
(%)
Şekil 4.3. AB-17 Amilaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği Sıcaklık
Verileri.
AB–17 amilaz enziminin optimum aktivite gösterdiği sıcaklık değeri 150ºC
olarak bulunmuştur. Enzim 30ºC de %16, 40ºC % 21 gibi nisbeten düşük bir
aktiviteye sahiptir. İnkübasyon sıcaklığı 50ºC’ye yükseltildiğinde aktivite değeri
%27’ye ulaşmıştır. İnkübasyon sıcaklığının 30–40ºC aralığında gerçekleşen
%18.5’lik aktivite değeri dikkate alındığı zaman, 50ºC de aktivitenin yaklaşık %50
oranında artış gösterdiği görülmektedir. Buna karşılık 50–130ºC aralığında
gerçekleştirilen inkübasyonlarda, enzim aktivitesinde tam bir stabilite görülmüş ve
ortalama %27.3’lük aktivite elde edilmiştir.
İnkübayon sıcaklığı 140ºC’ye yükseltildiği zaman, enzim aktivitesi %81
değerine ulaşarak çok hızlı bir artış gerçekleşmiştir. Aktivitedeki artış oranının
30–130ºC aralığındaki verilerle karşılaştırıldığı zaman (ortalama %26) yaklaşık
%311 düzeyine ulaştığı görülmektedir. Optimum aktivite 150ºC (%100) elde
edilirken, sıcaklık 160ºC’ye yükseltildiğinde enzim aktivitesinin %82’ye düştüğü
bulunmuştur.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
85
En yüksek aktivitenin gerçekleştiği 140–160ºC aralığında elde edilen
ortalama aktivite değeri %87.6’dır. Bu aralıktaki aktivite artışının 30–130ºC
aralığı ile karşılaştırıldığı zaman yaklaşık %337 olduğu görülmektedir (Şekil. 4.3).
Bu sonuçlar dikkate alındığı zaman, enzimin özellikle 130ºC den sonra çok
yüksek bir aktiviteye sahip olduğu ve bu özelliği ile ultratermofil özellik
gösterdiği söylenebilir.
Konsoula ve Kyriakides, Bacillus sp. suşundan izole ettikleri amilaz
enziminin optimum aktivitesini 135˚C de gösterdiğini belirtmişler, 160˚C de ise
yaklaşık %70 aktivite saptamışlardır (Konsoula ve Kyriakides, 2004). Tatar,
termofil alkalin-halofil Bacillus sp. SB-28 suşundan izole ettiği amilaz enziminde
optimum aktivitenin gerçekleştiği sıcaklığı 140˚C olarak bulmuştur. Tatar, amilaz
enziminin optimum aktivitesini 140˚C de göstermekle birlikte 130˚C de %91,
150˚C de %93 ve 10˚C de %86.5 aktiviteye sahip olduğunu bulmuştur (Tatar,
2007).
Yukardaki bulguların dışında bir çok araştırıcı, yüksek sıcaklıkta aktivite
gösteren amilaz enzimi izolasyonu gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdir. Literatürde
belirtildiğine göre, Goyal ve ark (2005), 70˚C, Saxena ve ark (2007), 90˚C,
Burhan ve ark (2003), 80˚C, Arıkan (2007), 70˚C ve Mamo ve Gessesse (1999),
80˚C’de optimum aktivite gösteren bakteri kökenli amilaz enzimi izolasyonu
gerçekleştirdiklerini belirtmişlerdir.
Goyal ve ark (2005), izolasyonunu gerçekleştirdikleri amilaz enziminin 50-
100ºC aralığında aktivite gösterdiğini, optimum aktivite sıcaklığının ise 70ºC
olduğunu belirtmişlerdir.
Literatür verileriyle karşılaştırıldğı zaman, Bacillus sp. AB-17 amilaz enzimi
bugüne kadar mezofil bakterilerden izolasyonu yapılan, optimum aktivite değeri
en yüksek olan (150˚C) enzimdir.
Bu özelliği ile amilaz enzimi, literatürler arasında en üst noktaya yerleşecek
ultra-termofil alkalin özellikte bir enzimdir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
86
4.6.3. AB-17 Amilaz Stabilitesi Üzerine pH’nın Etkisi
Bacillus sp. AB–17 amilaz enzimi pH 8.0; 9.0; 10.0; 11.0 ve 12.0 ve 37ºC’de
42 saat ön inkübasyon yapılarak enzimin farklı pH değerlerindeki stabilitesi
araştırılmıştır. Elde edilen sonuçlar Şekil 4.4 de gösterilmiştir. Kalan aktivitenin
saptanması için enzim, optimum pH değerinde hazırlanmış substrat kullanılarak
optimum aktivite sıcaklığında 30 dakika süreyle inkübe edilerek analiz
gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar Şekil 4.4 de gösterilmiştir.
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
Kontrol 8 9 10 11 1242 saat Ön İnkübasyon yapılan pH değerleri
Kal
an R
ölat
if En
zim
Akt
ivite
si (%
)
Şekil 4.4. AB-17 Amilaz Enziminin pH Stabilitesi.
Analizler sonunda pH 8.0 de kalan enzim aktivitesi %62 olarak
gerçekleşirken, pH 9.0 da %50’ye düşmüştür. Enzim pH 10.0-12.0 aralığında
stabil bir aktivite göstermiş, kalan enzim aktivitesi ortalama %54.3 olarak
gerçekleşmiştir. pH 9.0-12.0 aralığında elde edilen stabilite değeri ise ortalama
%53.2 olarak bulunmuştur.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
87
Analiz edilen bütün pH değerlerinde ortalama %55 enzim stabilitesi elde
edilmiştir. Özellikle pH 10.0-12.0 aralığında aktivite sonuçlarının birbirine yakın
çıkması ve pH 9.0 daki %50 değerinin aksine, ortalama %54.2 kalan aktivite
değeri elde edilmesi, enzimin alkali özelliği ile bütünlük göstermektedir.
Bütün pH değerlerinde 24 saatlik inkübasyon sonunda enzim stabilitesi
ortalama %55 düzeyinde gerçekleşmiştir. Bu sonuçlar enzimin pH stabil olduğunu
kanıtlamaktadır.
Bacillus sp. TS-23 suşundan üretilen amilaz enziminin, pH 9.0 da 10
dakikalık inkübasyon sonunda orijinal aktivitesini %100 koruduğu bulunmuştur
(Lin ve ark, 1998). Alkalin termofil Bacillus sp. A3-15 suşuna ait amilaz
enzimiyle yapılan pH stabilitesi çalışmalarında enzim, 60˚C de ve pH 10.0-11.0
aralığnda 24 saat inkübe edildiği zaman, orijinal aktivitesini %70 koruduğu
bulunmuştur (Arikan, 2007). Bacillus sp. SB-28 suşundan izole edilen amilaz
enziminin ise pH 10.0-12.0 aralığında 55˚C de 72 saat inkübe edildiği zaman
aktivitesini yaklaşık %54 koruduğu bulunmuştur (Tatar, 2007).
Bacillus subtilis’ten elde edilen alfa amilaz enziminin 24 saatlik inkübasyon
sonunda aktivitesini pH 7.0’de %80 korurken, pH 10.0’da aktivitenin %40’a
düştüğü bulunmuştur (Lin ve ark, 1998). Igarashi ve ark (1998), amilaz enziminin
30 dakika süreyle 40˚C ve pH 7.0-9.0 aralığında inkübe edildiği zaman aktivitenin
%100 korunduğunu, pH 10.0-12.0 aralığında ise %75 e düştüğünü saptamışlardır.
Thermus filiformis suşundan üretilen amilaz enzimine 70˚C ve pH 5.0-7.0
aralığında 30 dakika ön inkübasyon uygulandığı zaman, aktivitenin %90
korunduğunu belirtmişlerdir (Egas ve ark, 1998). Bacillus sp. PN5 suşundan izole
edilen termostabil alkalin amilazın enziminin 1 saat pH 10.0’da inkübasyonu
sonucu aktivitenin %80 koruduğu saptanmıştır (Saxena ve ark, 2007).
Bernhardsdotter ve ark (2005), izole ettikleri amilaz enzimini 1 saat 37˚C ve
pH 7.0-11.0 aralığında ön inkübasyona bıraktıkları zaman orijinal aktivitenin
%80’e düştüğünü saptamışlardır. Lo ve ark (2001), TS-23 α-amylase enziminin
orijinal aktivitesini pH 9.0 da %100, pH 10.0 da %86 koruduğunu belirtmişlerdir.
Bacillus sp. AB-17 amilaz enzimi 60˚C ve pH 9.0-12.0 aralığında 24 süreyle
aktivitesini %53.2 koruması enzimin, pH stabil özellikte olduğunu göstermektedir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
88
Uygulanan inkübasyon süresi, inkübasyon sıcaklığı ve pH aralıkları dikkate
alındığında enzimin, literatür verilerinin bir çoğundan daha yüksek stabiliteye
sahip olduğu görülmektedir.
4.6.4. AB-17 Amilaz Enziminin Termal Stabilitesine Ait Bulgular
AB-17 amilaz enziminin termal stabilitesinin satanması için 30-160ºC
aralığında 30 dakika süreyle ön inkübasyon yapıldıktan sonra, optimum aktivite
sıcaklığı ve pH değerindeki substrat ile gerçekleştirilen analiz sonuçları şekil 4.5
de gösterilmiştir.
Şekil 4.5. AB-17 Amilaz Enziminin Sıcaklık Stabilitesi.
Enzim ön inkübasyon gerçekleştirilen bütün sıcaklık değerlerinde (30-
160˚C) 30 dakika süreyle yaklaşık %51 oranında orijinal aktivitesini korumuştur.
Goyal ve ark (2005), Bacillus sp. I-3 suşundan izole edilen termostabil
amilaz enziminin 70ºC de 3.5 saat’lik inkübasyondan sonra orijinal aktivitesini
%100, 2.5 saatlik inkübasyon sonunda ve 80ºC’de ise %90 koruduğunu
bulmuşlardır. Araştırmacılar aynı enzimi 30 dakika süreyle 90 ve 100ºC de ön
0
20
40
60
80
100
120
Kont 30 40 50 60 70 80 90 100 110 120 130 140 150 160
Sıcaklık
Kal
an A
ktiv
ite(%
)
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
89
inkübasyon bıraktıkları zaman orijinal aktivitenin %59 ve %26’ya düştüğünü
saptamışlardır. Mamo ve Gessesse (1999), Termofilik Bacillus’lardan izole edilen
termostabil amilaz enzimini 80ºC de 4 saatlik inkübasyona bıraktıkları zaman
orijinal aktivitenin %50’ye düştüğünü belirtmişlerdir. Arikan (2007), termofil
Bacillus sp. A3-15 amilaz enziminin orijinal aktivitesini 100ºC de 30 dakika
süreyle %96 koruduğunu bulmuştur.
Bacillus sp. AB-17 amilaz enziminin 30-160ºC aralığında 30 dakika süreyle
orijinal aktivitesini yaklaşık %51 koruması, enzimin yüksek düzeyde termostabil
ve stabil bir enzim özelliğinde olduğunu göstermektedir.
4.6.5. AB-17 Amilaz Enzim Aktivitesi Üzerine NaCl’ün Etkisi
Amilaz enzim aktivitesi üzerine NaCl’ün etkisini saptamak için enzim %3,
%5, %7.5, %10, %15 ve %20’lik tuz konsantrasyonlarında 30 dakika süreyle
37ºC de ön inkübasyona tabi tutulmuştur. Optimum aktivite sıcaklığı ve pH
değerinde gerçekleştirilen analiz sonuçlarına ait veriler şekil 4.6. da gösterilmiştir.
0
20
40
60
80
100
120
Kontrol 3 5 7,5 10 15 20
NaCl Konsantrasyonu (%)
Kal
an R
ölat
if En
zim
Akt
ivite
si (%
)
Şekil 4.6. AB-17 Amilaz Enzim Aktivitesi Üzerine NaCl’ün Etkisi
Analizler sonunda kalan enzim aktivitesi %3, %5, %7.5, %10, %15 ve %20
NaCl konsantrasyonları için sırasıyla ortalama %68.4, %67.3, %67.5, %67, %67
ve %64 olarak bulunmuştur. En yüksek enzim aktivitesi %68.4 ile %3’lük NaCl
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
90
konsantrasyonunda sağlanmıştır. %5-15 aralığındaki konsantrasyonlarda kalan
enzim aktivitesi ortalama %67 düzeyinde gerçekleşmiştir.
En yüksek kalan aktivite değeri %68.4 ile %3 NaCl konsantrasyonunda
(0.5M) elde edilirken, diğer konsantrasyonların hepsinde yaklaşık %67 aktivite
bulunmuştur. Bir başka ifade ile enzim 0.5-3.4 M aralığındaki NaCl
konsantrasyonlarında, ortalama %67 ile aynı aktiviteyi ve stabiliteyi göstermiştir.
Tuz konsantrasyonu %20’ye yükseltildiği zaman, enzim aktivitesi %64’e
düşmüştür. Bütün konsantrasyonlar (%3-20) dikkate alındığı zaman kalan enzim
aktivitesinin, ortalama %67 olduğu görülmektedir. Bu sonuçlar enzimin halofil
özelliğe sahip olduğunu göstermektedir.
Haloferax mediterranei suşundan izole edilen amilaz enziminin 2-4M
aralığındaki NaCl konsantrasyonunda aktif ve stabil olduğunu, optimum
aktivitenin ise 3M konsantrasyonda elde edildiğini bulmuşlardır (Pomarez ve ark,
2003).
WainØ ve Ingvorsen (2003), β-xylanase enziminin %5-%15 NaCl
konsantrasyonlarında optimum aktivite gösterdiğini, 24 saat üreyle %20 NaCl
içerisinde bırakılan enzimin aktivitesini %55 oranında koruduğunu saptamışlardır.
Halofilik arkeal enzimlerin özellikleri arasında, yüksek tuz konsantrasyonlarında
aktivitenin giderek artmasının bulunduğunu belirtmişlerdir (Dym ve ark, 1995).
Literatür verileri ile karşılaştırıldığı zaman, AB-17 amilaz enziminin %3-20
arasındaki NaCl konsantrasyonlarında ortalama %67 aktivite ve stabilite
göstermesi, enzimin halofil olduğunu göstermektedir.
4.6.6. AB-17 Amilaz Enzimi Üzerine İnhibitörlerin Etkisi
Enzim aktivitesine şelatör, metal iyonları, inhibitörler ve deterjanların etkisi
ile ilgili sonuçlar Çizelge 4.9 da verilmiştir. Çalışmada 5mM EDTA, 5mM CaCl2,
3mM PMSF, 5mM Na2SO3, 5mM NaCl, 5mM ZnCl2 , 5mM 1,10-phenantroline,
8M Üre, %1’lik SDS(v/v), %1’lik TritonX-100 (w/w) ve %1’lik β-Merkaptoetanol
(v/v) kullanılmıştır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
91
Çizelge 4.9: AB-17 Amilaz Enzim Aktivitesine İnhibitör, Şelatör, Metal İyonu ve Deterjanların Etkisi
İnhibitörler İnhibitör kons. Kalan aktivite(%)
Kontrol Yok 100 EDTA 5 mM 69.21 CaCl2 5 mM 63.42 PMSF 3 mM 70.52
β-Merkaptoetanol %1 v/v 67.36 SDS %1 v/v 69.21
TritonX-100 %1 v/v 72.36 Na2SO3 5 mM 73.15 NaCl 5 mM 78.15 ZnCl2 5 mM 59.21
1,10-phenantroline 5 mM 67.10 Üre 8 M 2.22
Kalan aktivite analizleri sonuçlarına göre 8M üre aktiviteyi %97.8 oranında
inhibe etmiştir. Bu sonuç enzimin alkali ve termofil özellikte olduğunu
göstermektedir. İnhibisyon oranı metal iyonlarında ortalama CaCl2 de %37,
Na2SO3 te %27, NaCl de %22 ve ZnCl2 de %41 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Metal iyonları arasında en yüksek inhibisyon %41 ile ZnCl2 de saptanırken,
en düşük inhibisyon %22 ile NaCl de elde edilmiştir. Metal iyonlarına karşı elde
edilen ortalama dirençlilik %68.40 düzeyindedir. Enzimin özellikle ZnCl2 ile
önemli düzeyde inhibe olması, temostabilitesinin yüksek olmadığını fakat termofil
özellikte olduğunu göstermektedir.
Termostabilite çalışmalarından elde edilen sonuçlar dikkate alındığında
(bütün sıcaklık değerleri için otalama %53 kalan aktivite saptanmıştır) metal
iyonları ile yapılan analizlerden elde edilen sonuçların birbirini desteklediği
görülmektedir.
Deterjanlar arasında en yüksek inhibisyon oranı ortalama %32 ile β-
Merkaptoetanol de elde edilirken, SDS de %31 ve Triton X-100 de %28
inhibisyon saptanmıştır. Her üç deterjanda gözlenen inhibisyon ortalama %30.3
düzeyindedir. Bir başka ifade ile AB-17 amilaz enzimi deterjanlara ortalama %70
dirençlilik göstermişlerdir. Hashim ve ark (2005), Bacillus halodurans LBK
34’den izolasyonunu yaptıkları alfa amilazda orijinal aktivitenin 5 mM CaCl2 ile
%59, 1 mM EDTA ile %58 oranında korunduğunu bulmuşlardır. Berhardsdotter
ve ark (2005) ise, alkalin-şelatör dirençli amilaz enziminde orijinal aktivitenin 5
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
92
mM CaCl2 ile %34, ZnCl2 ile %30.6 korunduğunu, buna karşılık EDTA ile
aktivitenin indüklenerek %120.7’ye yükseldiğini bulmuşlardır.
Bacillus sp. AB-17 amilaz enzimi 5 mM EDTA’ya yaklaşık %69.2, PMSF’
ye ise %70.52 direnç göstermiştir. Bu sonuç enzimin metallo enzim yapısında
fakat düşük düzeyde serin amino asitleri içerdiğini göstermektedir. Szilagyi ve
Zavodszky (2000), Termofilik proteinlerde serin amino asitlerinin düşük düzeyde
bulunduğunu belirtmiştir.
Literatürde Bacillus sp. SPS-0 suşundan izole edilen orta düzeyde
termostabiliteye sahip ksilanaz enziminin orijinal aktivitesini 1 mM CaCl2 ile %92, ,
5 mM Triton-X100 ile %43, ve 5 mM EDTA ile %93 oranında koruduğu
belirtilmektedir (Bataillon ve ark, 2000). Horikoshi (1999) ile Hutscheon ve ark
(2005) amilaz enziminin 8M üre ile tamamen inhibe olmasının alkalofil ve halofil
özelliğin göstergesi olduğunu belirtmektedir (Horikoshi, 1999; Hutscheon ve ark,
2005). Fukuchi ve ark (2003), halofilik enzimlerin üre ve guanidin hidroklorid gibi
kaotrapik tuzlarda genellikle stabil olmadıklarını ve inhibisyon gerçekleştiğini
belirtmektedirler.
Bacillus sp. AB-17 enzimi 8M üre ile tamamen (yaklaşık %97.8) EDTA ile
önemli düzeyde (%30.79) inhibe olmuştur. Bu sonuçlar enzimin alkalin, halofil ve
metalloenzim özellikte olduğununu göstermektedir.
Lo ve ark (2001), Bacillus sp. TS-23 amilaz enziminin %6’lık SDS bulunan
ortamda 30ºC de 1 saat inkübe edildiği zaman stabilitesini koruduğunu, 60ºC ise
inaktive olduğnu bulmuşlardır. Bacillus sp. ANT-6 amilaz enziminin ZnCl2 ile
yapılan inaktivasyon çalışması sonucunda orijinal aktivitenin %63 oranında
korunduğunu belirtmişler ve bunun termostabilitenin göstergesi olduğunu
bildirmişlerdir (Burhan ve ark, 2003). Termofilik Bacillus sp. TS–23 suşuna ait
amilaz enzimi 5 mM ZnCl2 ile %40 oranında inhibe olmuştur (Lin ve ark, 1998).
AB-17 amilaz enziminin orijinal aktivitesi 5 M ZnCl2 ile yaklaşık %40.8 oranında
kaybolmuştur. Bu sonuç literatür verileri ile son derece uyumludur termofilliğin
göstergesidir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
93
Bacillus sp. suşundan izole edilen ağartıcılara dirençli alkalin proteaz
enziminin %1 SDS bulunan ortamda 40˚C de 30 dakikalık inkübasyon sonunda
%85, 60 dakikada ise %60 aktivitesini koruduğu belirtilmiştir (Gupta ve ark, 1999).
Haloalkalofilik Bacillus sp. bakterisinden izole edilen alkalin proteaz
enziminin 1 mM EDTA %10, 1 mM PMSF ile %94 inhibe olduğu, 5 mM CaCl2 ile
aktivitenin %71’e düştüğü belirtilmektedir (Gupta ve ark, 2005). Termofil Bacillus
sp. A3-15 suşundan izole edilen amilaz enziminin orijinal aktivesini 60˚C de 30
dakika süreyle inkübasyo gerçekleştirildiği zaman, %1 SDS ile %82, 8M üre ile
%20, 5 mM ZnCl2 ile %82, 3 mM PMSF ile %90 koruduğu belirtilmektedir (Arıkan,
2007).
Halofil alkalin termofil Bacillus sp. SB-28 suşundan izole edilen ve optimum
aktivitesini 140˚C de gösteren amilaz enziminin 55˚C, 30 dakika süreyle aktivitesini
%1 SDS de %71, β-Merkaptoetanol de %81, triton X-100 de %82, 8 M ürede %11,
3 mM PMSF de %74, 5 mM CaCl2 de %70, ZnCl2 de %68 koruduğu
belirtilmektedir (Tatar, 2007).
Saxena ve ark (2006), Bacillus sp. PN5 suşundan üretilen termostabil alkalin
amilaz enziminin 5 M SDS ile 1 saat inkübe edildiği zaman atvitesini %70
koruduğunu bulmuşlardır.
AB-17 amilaz enziminin %1 SDS ile %69.21, β-Merkaptoetanol ile %67.36 ve
triton X-100 ile %72.36 oranında orijinal 30 dakika süreyle koruduğu bulunmuştur.
Bu sonuçlar, AB-17 amilaz eziminin çeşitli deterjan, sürfaktan ve ağartıcı bileşiklere
karşı dirençli olduğunu ve deterjan endüstrisi için uygun özellik taşıdığını
göstermektedir.
Bacillus sp. AB-17 amilaz enziminden elde edilen sonuçlar, literatür
verileriyle önemli bezerlikler göstermektedir. Özellikle, Tatar (2007)’ın tanımladığı
ultratermofil ve termostabil alkalin halofil amilaz enzimiyle üre dışındaki değerler
çok büyük uyum göstermektedir.
Bacillus sp. AB-17 amilaz enziminin PMSF ye %70, EDTA’ya %69
dirençlilik göstermesi, üre ile tamamen inhibe olması, ZnCl2 ile inhibe olması,
enzimin serin amino asitlerince zengin olmadığı, metal atomları bulunduran,
termofilik halofil özellikte olduğunu göstermektedir. Bacillus sp. AB-17 amilaz
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
94
enzimi bu özellikleri ile, nişasta, tekstil ve deterjan başta olmak üzere, nişastanın
kullanıldığı bütün biyoteknolojik alanlar için öncelikli kullanım olanağına sahiptir.
4.6.7. AB-17’nin SDS-PAGE ve Zimogram Analizi
%10’luk homojen SDS-PAGE sistemi kullanılarak yapılan analiz sonuçları
Şekil 4.7. de gösterilmiştir.
Şekil 4.7.AB-17 Amilaz Enziminin SDS-PAGE ve Doğal PAGE Zimogram Sonuçları (N: Doğal PAGE jelde elde edilen aktivite görüntüsü). 1,2,3 ve 4 numaralı örnekler SDS-PAGE’de analiz edilmiş amilaz enzimine ait protein bandları M: Markır (Merck Standart Protein Mixture: 78, 66.25, 42.7, 30 kDa).
Bacillus sp. AB-17 amilaz enziminin SDS-PAGE analizinde moleküler
ağırlıkları 66.25 ve 58 kDa olan iki farklı protein bandı elde edilmiştir. Aynı
enzim örneği nişastalı doğal PAGE’i kullanılarak analiz edildiği zaman, SDS-
PAGE jelinde saptanan bandlarla aynı moleküler ağırlığa sahip (A ve B şeklinde
görülmektedir) iki aktivite bandının saptanması, SDS-PAGE’de elde edilen
bandların amilaz enzimine ait olduğunun kanıtıdır. Bu sonuç enzimin moleküler
ağırlıkları farklı iki alt birimden oluştuğunu göstermektedir.
Literatürde amilaz enzimleri ile yapılan SDS-PAGE çalışmalarında
moleküler ağırlıkların 51 ve 70 kDa arasında değiştiğine ait çok sayıda bulgu
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
95
vardır (Horikoshi, 1971; Igarashi ve ark, 1998; Hamilton ve ark, 1999; Ben ve ark,
2001; Bernhardsdotter ve ark, 2007).
Kim ve ark (1995) Bacillus sp. GM-8901 suşundan kültür süresine bağlı
olarak farklı moleküler ağırlıkta 5 farklı aktivite bandı elde ettiğini belirtmiştir.
Arıkan (2007) termofil Bacillus sp. A3-15 suşundan izole ettiği alkalin amilaz
enziminin SDS-PAGE zimogram analizi sonucunda moleküler ağırlıkları 60500
ve 86 kDa olan iki alt birimden meydana geldiğini bulmuştur.
Mamo ve Gessesse (1999), termofilik Bacillus sp. WN11 suşuna ait amilaz
enziminin moleküler ağırlıkları 76 kDa ve 53 kDa olan, AmyI ve AmyII şeklinde
tanımladığı iki alt birimden medana geldiğini belirtmişlerdir. Literatürde Bacillus
sp.PS-7 suşundan izole edilen amilaz enziminin 55 ve 71 kDa’luk iki alt birimden
oluştuğu ve bunların izoenzim oldukları belirtilmiştir (Sodhi ve ark, 2005).
Bacillus sp. AB-17 amilaz enzimi zimogram sonuçları, literatür verileriyle oldukça
uyumludur.
4.6.8. AB-17 Amilaz Enzimine Ait İnce Tabaka Kromatografi Bulguları Bacillus sp. AB-17 amilaz enziminin optimum aktivite sıcaklığı ve pH
değerinde nişastayı parçalaması sonucu ince tabaka kromatografisinde elde edilen
hidroliz ürünleri Şekil 4.8 de gösterilmiştir.
Şekil 4.8. AB-17 Amilaz Enziminin İnce Tabaka Kromatografisi ile Son Ürünlerinin Saptanması. (G: Glikoz; M: Maltoz; AB-17 Amilaz enzimi Hidroliz ürünleri; Ti: Ticari α-Amilaz hidroliz ürünleri; N: Enzim ilave edilmemiş Nişasta çözeltisi).
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
96
İnce tabaka kromatografi analizi sonucunda, Bacillus sp. AB-17 amilaz
enziminin nişastayı maltoz ve diğer oligosakkaritlere parçaladığı saptanmıştır.
Ticari alfa amilaz enziminin kullanıldığı çalışmaya ait hidroliz ürünleri ile AB-17
amilaz enzimine ait hidroliz ürünleri karşılaştırıldığında, oluşan oligosakkaritlerin
büyük benzerlik gösterdiği, dahası AB-17 enziminin aktivitesi sonucu elde edilen
sondan ikinci bandın farklı bir oligosakkarite ait olduğu açıkça görülmektedir. Bu
sonuçlar, izole edilen AB-17 amilaz enziminin alfa amilaz olduğunu ve ticari
alanda kullanılabilecek özellik taşıdığını göstermektedir.
Lee ve ark, (1994)’nın termofilik alkalifilik Bacillus sp. XAL601 suşundan
ürettikleri α-amilaz enziminin nişastayı hidrolizi sonucu maltoz ve uzun zincirli
oligosakkaritlerin oluştuğu, buna karşılık glikoz üretilmediğini belirtmişlerdir.
İzole ettiğimiz AB-17 amilaz enzimine ait hidroliz ürünlerinin, Lee ve
arkadaşlarının (1995) bulguları ile tam bir benzerlik gösterdiği görülmektedir.
Bacillus amyloliquefaciens geninin E.coli’de ekspresyonu sonucu elde edilen
amilazların nişastayı hidrolizinde son ürün olarak maltoz, maltotrioz ve
maltotetroz gibi oligosakkaritler ile çok az glikoz oluştuğunu bildirilmiştir
(Demirkan ve ark, 2005). Bununla birlikte, Morgan ve Pires (1981), Bacillus
subtilis bakterisinden üretilen amilaz enziminin nişastayı glikoz ve maltoza
dönüştürdüğü belirtilmektedir. Bacillus sp. AB-17 amilaz enzimine ait hidroliz
bulguları literatür verileriyle karşılaştırıldığı zaman sonuçlar arasında tam bir
uyum olduğu görülmektedir.
4.7. Kısmi Saflaştırılmış C-14 Selülaz Enziminin Katı Besiyerindeki Aktivite
Görüntüsü
C-14 suşundan kısmi saflaştırma yöntemiyle elde edilen endoglukanaz
enziminin katı besiyerindeki aktivitesi Şekil 4.9 da görülmektedir. Enzimin aktivite
bölgesi sarı renkte görülürken, hidrolize edilmemiş CMC’li bölgeler, kırmızı renkte
görülmektedirler.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
97
Şekil 4.9.Kısmi Saflaştırma Yöntemiyle Elde Edilmiş Endoglukanaz Enziminin Katı
Besiyerindeki Aktivite Sonucu
4.7.1. C-14 Selülaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği pH Değeri ve
Aralığına Ait Sonuçlar
C-14 endoglukanaz enzimi üç farklı tampon sistemi (Na-fosfat, pH 6.5-8.0
Glisin-NaOH, pH 8.5-10.0 ve Boraks-NaOH, pH 10.5-12.5) kullanılarak en iyi
aktivite gösterdiği pH değerinin ve aralığının saptanması için analiz edilmiştir. Elde
edilen sonuçlar Şekil 4.10 da gösterilmiştir.
0102030405060708090
100
6 7 8 9 10 11 12
pH
Röl
atif
Akt
ivite
(%)
Şekil 4.10. C-14 Endoglukanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği pH
Değerine Ait Sonuçlar.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
98
İzole edilen enzimin optimum aktivite gösterdiği pH değeri 11.0 olarak
saptanmıştır. Enzim, pH 8.0-11.0 aralığında ortalama 96.5 aktiviteye sahiptir. pH
aralığı 9.0-11.0 aralığında ise aktivite ortalama %98 değerine ulaşmaktadır. pH 12.0
ye yükseltildiğinde enzim aktivitesi %92 değerine düşmektedir.
Analiz edilen bütün pH değerleri dikkate alındığı zaman gerçekleşen aktivite
ortalama %92 düzeyindedir. Bu sonuçlar, enzimin özellikle pH 9.0-11.0 aralığında
çok yüksek bir aktiviteye sahip olduğunu göstermektedir. Bütün pH değerlerinde
yüksek aktivite elde edilmesi (pH 6.0 da %81, pH 12.0 de %12) enzimin aktivite pH
aralığının son derece geniş olduğunu göstermektedir.
Bununla birlikte özellikle pH 9.0 dan itibaren (pH 9.0 da %96, pH 11.0 de
%100) aktivitenin yüksek değerlere ulaşması, enzimin yüksek düzeyde alkali özellik
taşıdığının kanıtıdır.
Birçok araştırmacı değişik organizmalarda alkalin özellik gösteren çok sayıda
selülaz enzimi izolasyonunu gerçekleştirmişlerdir. Robson ve Chambliss (1984),
Hreggvidsson ve ark (1996), Tahara ve ark (1997), Mawadza ve ark (2000), George
ve ark (2001), Murashima ve ark (2002), Saha (2004), Huang ve ark (2004), Li ve
ark (2006), Voget ve ark (2006), izolasyonun gerçekleştirdikleri selülaz enzimlerinin
optimum pH 4.0 ve 7.0 aralığında aktivite gösterdiklerini belirtmişlerdir. Zvereva ve
ark (2006), haloalkaofil anaerob bakteriden optimum pH 6.0-9.0 arasında aktivite
gösteren selülaz enzimi izole etmişlerdir.
Hakamada ve ark (2002), Bacillus circulans suşundan optimum enzimatik
aktivitesini pH 8.5 de gösteren endoglukanaz enzimi izole etmişlerdir. Hakamada ve
ark (1997), alkalifilik Bacillus sp.KSM-S237 suşundan optimum aktivite pH’sı 8.6-
9.0, Bacillus sp.VG1 suşundan ise pH 9.0-10.0 olan endoglukanaz izolasyonu
gerçekleştirmişlerdir.
Literatürlerde değişik Bacillus sp. izolatlarından optimum enzimatik
aktivitesini pH 10.0 da gösteren iki endoglukanaz enziminin izole edildiği
belirtilmektedir (Endo ve ark, 2001; Kim ve ark, 2005).
Çalışmamızda izolasyonu ve karakterizasyonu gerçekleştirilen C-14
endoglukanaz enzimi optimum aktivitesini pH 11.0 de göstermektedir. Bu özellik,
literatür verilerinde şu ana kadar Bacilus sp. suşlarından izole edilen endoglukanaz
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
99
enzimleri dikkate alındığında en yüksek pH değerine sahip olması açısından oldukça
önemlidir. C-14 enzimi oldukça güçlü alkali endoglukanaz özelliği göstermektedir.
4.7.2. C-14 Endoglukanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği Sıcaklık
Değerine Ait Sonuçlar
C-14 Endoglukanaz enziminin en yüksek aktiviteyi gösterdiği sıcaklık
değerinin saptanması için 20oC-100oC arasındaki sıcaklıklarda optimum pH
değerinde hazırlanmış substrat kullanılarak aktivite analizleri yapılmıştır. Sonuçlar
Şekil 4.11 de gösterilmiştir.
40
50
60
70
80
90
100
110
20 30 40 50 60 70 80 90 100
Sıcaklık (oC)
Röl
atif
Enz
im A
ktiv
ite (%
)
Şekil 4.11. C-14 Endoglukanaz Enziminin Optimum Aktivite Sıcaklığına Ait
Sonuçlar
Analiz sonuçlarında C-14 endoglukanaz enziminin optimum aktiviteyi 50°C de
gösterdiği saptanmıştır. Bununla birlikte enzimin 20-80°C aralığında yaklaşık %85
aktiviteye sahip olduğu bulunmuştur. Bu sonuç enzimin psikrofilden termofile kadar
geniş bir sıcaklık aralığında kullanılabilir özellikte olduğunu göstermektedir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
100
Farklı sıcaklık aralıkları değerlendirildiği zaman en iyi aktivitenin sırasıyla 40-
60°C arasında ortalama %90, 40-70°C arasında %88.5 olduğu görülmektedir.
İnkübasyon sıcaklığı 80°C’ye yükseltildiği zaman enzim aktivitesi %71
düzeyine düşmüştür. Sıcaklığın 100°C ‘ye yükseltilmesi sonucunda aktivite değeri
%64 düzeyine düşmüştür. 80-100°C aralığındaki aktivite sonuçları incelendiği
zaman ortalama aktivitenin %67 düzeyinde gerçekleştiği görülmektedir.
Bu bulgular endoglukanaz enziminin optimum aktivite değeri açısından olmasa
bile, yüksek sıcaklık değerlerinde %67 düzeyinde aktiviteye sahip olduğunu ortaya
koymaktadır. Bu açıdan değerlendirildiği zaman enzim, oldukça geniş bir sıcaklık
aralığında kullanılabilme özelliği taşımaktadır.
Literatürler verilerinde optimum aktivite sıcaklığı farklı olan çok sayıda
endoglukanaz enzimi yer almaktadır. Bunlardan bir kısmı pH optimum açısında
asidofil özellikte olup, optimum aktivite sıcaklıkları 65-70oC (Mawadza ve ark,
2000), 70oC (Li ve ark, 2006), ve 80oC (Huang ve Monk, 2004) olarak bulunmuştur.
Alkali pH değerinde aktivite gösteren endoglukanaz enzimleri arasında
optimum aktivite sıcaklığı 65ºC olan enzim termofil olarak tanımlamıştır (Singh ve
ark, 2001). Alkali pH değerlerinde aktivite gösteren enzimler arasında optimum
aktivitenin 50-55ºC olduğu belirtilmektedir (Hakamada ve ark, 1997 ve 2002; Endo
ve ark, 2001; Kim ve ark, 2005).
Çalışmamızda Halofil Bacillus sp. suşundan izole edilen C-14 endoglukanaz
enzimi alkali özellikte olup, optimum aktivitesini 50ºC de göstermektedir. Bu
özellikleri açısından literatür verileri ile büyük bir benzerlik göstermektedir.
4.7.3. C-14 Endoglukanaz Enziminin pH Stabilitesine Ait Sonuçlar
C-14 endoglukanaz enzimi pH stabilitesinin saptanması için pH 6.0-12.0
aralığında 24 saat 50ºC de ön inkübasyon gerçekleştirilmişti. İnkübasyon sonunda
optimum pH değerinde hazırlanmış subatrat kullanılarak optimum aktivite
sıcaklığında kalan aktivitenin saptanması için uygun süreyle inkübasyon
gerçekleştirilmiştir. Analizler sonunda elde edilen bulgular Şekil 4.12 de
gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
101
0
20
40
60
80
100
120
K 7 8 9 10 11 12
Ön İnkübasyon Yapılan pH değerleri
Röl
atif
Kal
an E
nzim
Akt
ivite
si (%
)
Şekil 4.12. C-14 Endoglukanaz Enzimine Ait pH Stabilite Sonuçları
Aktivite analizleri sonunda C-14 endoglukanaz enzimin orijinal aktivitesini pH
9.0 da %68 düzeyinde koruduğu saptanmıştır. Enzimin analiz edildiği diğer pH
değerlerinde orijinal aktivitenin 24 saatlik ön inkübasyon sonunda, sırasıyla 7.0, 8.0,
10.0, 11.0 ve 12.0 için ortalama %63, %64, %66, %63 ve %63 oranında korunduğu
bulunmuştur.
Enzim pH 7.0-12.0 aralığında orijinal aktivitesini ortalama %64.5 oranında
korumuştur. Enzim bu özellikleri ile (özellikle pH 9.0 ve 10.0 aralığında) yüksek
düzeyde pH stabilitesi göstermektedir. Ezimin optimum aktivite gösterdiği pH değeri
ve en yüksek aktivitenin elde edildiği pH aralıkları dikkate alındığında, pH stabilitesi
sonucu kalan aktivite değerlerinin bu sonuçlarla paralellik gösterdiği görülmüştür.
Yani enzim, en yüksek aktivitenin gözlendiği pH değerlerinde en iyi stabiliteyi
göstermiştir.
İzole edilen endoglukanaz enzimin optimum aktivitesinin pH 6.0-8.0 aralığında
gerçekleştiği saptanmıştır. Enzim pH 5.0 de ve 50ºCde 1 saat inkübe edildiğinde
orijinal aktivitenin %100 korunduğu, pH 6.0 da ise aktivitenin %55’e düştüğü
gözlenmiştir (George ve ark, 2001).
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
102
Optimum aktivitesini pH 4.5-6.5 ve 70ºC gösteren Ba-EGA endoglukanaz
enziminin pH 7.5 de 2 saat 30ºC de inkübe edildikten sonra orijinal ativitesini büyük
ölçüde koruduğu saptanmıştır (Li ve ark, 2006) .
Alkalifilik Bacillus sp.KSM-S237 suşundan izole edilen alkalin selülaz
enziminin pH 5.0-11.0 aralığındaki taponlarda 30 dakika süreyle 30ºC de inkübe
edildiği zaman orijinal ativitesini ortalama %80 oranında koruduğu bulunmuştur
(Hakamada ve ark,1997).
Bacillus circulans suşundan izole edilen ve optimum aktivitesini pH 8.5 ve
55ºCde gösteren endoglukanaz enziminin, pH 5.0-11.0 aralığında ve 30ºC’de 1
saatlik inkübasyondan sonra orijinal aktivitesini %100’e yakın koruduğu
bulunmuştur (Hakamada ve ark, 2002).
Bacillus sp.HSH-810 suşundan izole edilen alkalin selülaz enzimi optimum
aktivitesini pH 10.0 göstermektedir. Enzim pH 7.0-9.0 aralığında ve 50ºC 10 dakika
inkübe edildiğinde aktivitenin yaklaşık %10 kaybolduğu saptanmıştır (Kim ve ark,
2005).
Endo ve ark (2001) alkalin endoglukanaz enzimini pH 6.0-9.0 aralığında,
30ºC’de 30 dakika süreyle inkübe ettiklerinde, orijinal enzim aktivitesinin belirtilen
pH aralığında %100’e yakın düzeyde korunduğunu belirtmişlerdir.
C-14 alkalin endoglukanaz enzimin 24 saat sonunda orijinal aktivitesini %64.5
(pH 7.0-12.0 aralığında) koruduğu dikkate alınırsa, enzimin aktivitesini, literatür
verilerinden çok daha uzun süreyle ve geniş pH aralığında koruduğu görülmektedir.
4.7.4. C-14 Endoglukanaz Enziminin Termal Stabilite Analizlerine Ait Sonuçlar
C-14 endoglukanaz enziminin termal stabilitesini saptamak amacıyla 20-90 ºC
aralığında 15, 30 ve 60 dakikalık ön inkübasyon uygulamaları gerçekleştirilmiştir.
Sonuçlar Şekil 4.13 de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
103
Şekil 4.13. C-14 Endoglukanaz Enziminin Termal Stabilite Sonuçları
C-14 selülaz enziminin 20-40ºC aralığında 15 dakikalık ön inkübasyondan
sonra orijinal aktivitesini ortalama %94, 30 dakikada %89, 60 dakikada ise %64
oranında koruduğu saptanmıştır. Ön inkübasyon süresine bağlı olarak termal
stabilitenin düştüğü gözlenmiştir.
Termal stabilite 20-40º aralığındaki 15 dakikalık inkübasyon sonunda %94 iken
60 dakika sonunda %64 olarak gerçekleşmiştir. Stabilitedeki düşüş oranı yaklaşık
%32 düzeyindedir.
Ön inkübasyon sıcaklığı 20-60ºC olarak seçildiğinde 15 dakika sonunda orijinal
aktivitenin ortalama %90, 30 dakika sonunda %77 ve 60 dakika sonunda %54’e
düştüğü saptanmıştır. Bu aralıkta da ön inkübasyon süresinin değişmesiyle birlikte
termal stabilite de önemli düşüşler gözlenmiştir.
Elde edilen sonuçlara termal stabilite 60 dakika sonunda 15 dakikaya göre
yaklaşık %40 oranında düşüş göstermiştir.
0
20
40
60
80
100
120
Kont 20 30 40 50 60 70 80 90
Ön İnkübasyon Sıcaklıkları (ºC)
Kal
an E
nzim
Akt
ivite
si (%
)15 30 60
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
104
Ön inkübasyon sıcaklık değeri 70ºC ye yüksetildiğinde termal stabilite 15
dakika sonunda %62, 30 dakika sonunda %51 olarak gerçekleşirken 60 dakika
sonunda bu değer %10 düzeyine düşmüştür. Sıcaklığın ve ön inkübason süresinin
yükseltilmesine paralel olarak stabilite giderek düşmüştür.
Örneğin ön inkübasyon sıcaklığı 90ºC’ye yükseltildiğinde kalan aktivitenin
15 dakika sonunda %28, 30 dakika sonunda ise %5’e düştüğü saptanırken 60
dakikada hiç aktivite gerçekleşmemiştir.
Kalan enzim aktivitesinin 15 ve 30 dakikalık ön inkübasyonlar sonunda 70ºC
de %50 değerine düşmesine karşılık 60 dakikalık inkübasyon dikkate alındığında
40ºC de %45’e düştüğü saptanmıştır.
Bu sonuçlara göre C-14 endoglukanaz enzimi, 70ºC’ye kadar ısısal işlemlerin
kullanıldığı uygulamalarda 15 ve 30 dakika süreyle başarıyla kullanılabilme özelliği
göstermektedir. Elde edilen veriler değerlendirildiği zaman enzimin, 20-70ºC
aralığında termostabil olduğu görülmektedir.
Endo ve ark, (2001) optimum aktivite sıcaklığı 55ºC olan alkalin
endoglukanaz enzimininin, orijinal aktivitesini 40ºC 15 dakika inkübasyon sonunda
%100’e yakın koruduğunu, ortam sıcaklığı 60ºC’ye yükseltildiğinde ise aktivitenin
yaklaşık %50 düzeyine düştüğünü belirtmişlerdir.
Optimum sıcaklığı 50oC olan Bacillus sp. KSM-S237’den izole edilen ve
optimum aktivite sıcaklığı 50ºC olan endoglukanaz enziminin 10 dakikalık
inkübasyon sonunda orijinal aktivitesini 20ºC’de tamamen koruduğunu, 40ºC’de
aktivitenin %90’a, 50ºC’de %50’ye 100ºC’de ise %30’a düştüğü bulunmuştur
(Hakamada ve ark, 1997).
Bacillus circulans suşundan üretilen ve optimum aktivite sıcaklığı 55ºC olan
alkalin endoglukanaz enziminin, 15 dakikalık ön inkübasyon sonunda, orijinal
aktivitesini 55ºC de %100 koruduğu 60ºC de ise aktivitenin %50’ye düştüğü,
sıcaklığın 65ºC‘ye yükseltilmesiyle aktivitenin tamamen kaybolduğu saptanmıştır
(Hakamada ve ark, 2002).
C-14 alkalin endoglukanaz enziminin ön inkübasyon sıcaklık aralığı 20-60º
olarak seçildiğinde orijinal aktivitesini 15 dakika sonunda ortalama %90, 30 dakika
sonunda %77 ve 60 dakika sonunda %54 koruduğu saptanmıştır. Bu sonuçlara göre
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
105
C-14 endoglukanaz enzimi literatür verilerinden daha yüksek termal stabiliteye
sahiptir.
4.7.5. C-14 Endoglukanaz Enzim Aktivitesi ve Stabilitesi Üzerine NaCl’ün
Etkisine Ait Sonuçlar
C-14 endoglukanaz enzim aktivitesine NaCl’ün etkisini saptamak amacı ile
içerisinde %3.5-30 NaCl bulunan optimum pH değerine sahip substratlar kullanılarak
optimum aktivite sıcaklığında standart enzim aktivitesi analizleri yapılmıştır. Elde
edilen sonuçlar Şekil 4.14 de gösterilmiştir.
60
70
80
90
100
110
120
130
140
K 3,5 5 7,5 10 12,5 15 20 25 30
NaCl Konsantrasyonları (%)
Röl
atif
Enzi
m A
ktiv
itesi
(%)
Şekil 4.14: Farklı NaCl Konsantrasyonlarının C-14 Endoglukanaz Enzim
Aktivitesine Etkisi
Yapılan analizler sonunda NaCl’ün bütün konsantrasyonlarda enzim
aktivitesini artırdığı saptanmıştır. En yüksek aktivite %133 ile %20 tuz
konsantrasyonunda elde edilirken %12.5-25 aralığındaki aktivitelerin ortalama %128
olarak gerçekleştiği bulunmuştur. NaCl konsantrasyonu %30 düzeyine
çıkartıldığında ise aktivite %95 düzeyine düşmüştür.
Enzim aktivitesi %15-25 aralığında ortalama %128.3 olarak gerçekleşmiştir.
Optimum enzim aktivitesinin %20 (3.4M) tuz konsantrasyonunda elde edilmesi
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
106
enzim aktivitesinin yüksek NaCl düzeylerinde uyarıldığını ve enzimin halofil
karakterde olduğunun kanıtıdır.
C-14 endoglukanaz enziminin tuz stabilitesinin saptanması amacı ile %3-25
aralığında değişen konsantrasyonlarda NaCl çözeltileri hazırlanarak enzim optimum
inkübasyon sıcaklığında (50ºC) 1 ve 6 saat ön inkübasyona bırakılmıştır.
Ön inkübasyon işleminden sonra optimum pH değerinde hazırlanmış substrat
kullanılarak standart aktivite analizi yapılarak kalan enzim aktivitesi saptanmıştır.
Elde edilen bulgular Şekil 4.15 de gösterilmiştir.
0
20
40
60
80
100
120
K 3 5 7 10 15 20 25
NaCl Konsantrasyonu (%)
Kal
an E
nzim
Akt
ivte
si (%
)
1 saat6 saat
Şekil.4.15: Farklı NaCl Konsantrasyonlarının C-14 Endoglukanaz Enzim
Stabilitesine Etkisi
C-14 endoglukaaz enzimi 1 saatlik ön inkübasyon işleminden sonra %3-7 tuz
konsantrasyonu içeren aralıkta orijinal aktivitesini ortalama %70 oranında
korumuştur. Ön inkübasyon uygulaması 6 saat gerçekleştirildiği zaman, aynı
konsantrasyon aralığında yaklaşık %69 kalan aktivite gözlenmiştir. Her iki sürede
elde edilen kalan aktivite değerleri hemen hemen aynı düzeydedir.
Tuz konsantrasyonu %10-15 aralığına 1 saatlik inkübasyon sonunda kalan
aktivite %77 bulunurken, 6 saat sonunda %71.5 olarak gerçekleşmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
107
NaCl konsantrasyonu %20’ye yükseltildiğinde kalan aktivite değerinde önemli
bir yükselme meydana gelmiştir. Buna göre 1 saat sonunda %88 aktivite elde
edilirken, 6 saat sonra %75’lik aktivite bulunmuştur. Özellikle 1saatlik uygulamada
%3-7 aralığındaki değere göre enzimin stabilitesi %20 tuz konsantrasyonunda
yaklaşık %25 oranında artmıştır.
Her iki inkübasyon süresi için %25 tuz konsantrasyonunda elde edilen kalan
aktivite değeri %50’nin üzerinde olup 1 saat sonunda %73, 6 saat sonunda %63
olarak saptanmıştır. Bu sonuçlara göre enzim yüksek düzeyde tuz stabil özellik
göstermektedir. Bu açıdan özellikle tuz uygulamalarının fazlaca gerçekleştiği
endüstriyel alanlar için oldukça kullanışlı özelliğe sahiptir.
Alkalifilik Bacillus agaradhaerens’ten izole edilen endoglukanaz enziminin
aktivitesi üzerine tuzların etkisini araştırmışlardır. 0.2M tuz konsantrasyonunun
enzim aktivitesini 4 kat (%400) artırdığını ve 0.2-1.5 M aralığında aktivitenin sabit
kaldığını, tuz konsantrasyonun artmasına paralel olarak aktivitede keskin bir düşüşün
gözlendiğini belirtmişlerdir (Hirasawa ve ark, 2006).
Egl-AG endoglukanaz enziminde ise konsantrasyondaki artışla birlikte
aktivitenin arttığı saptanmışlardır (Hirasawa ve ark, 2006).
C-14 enziminde, Hirasawa ve ark (2006)’nın bulgularına benzer sonuçlar
gözlenmiştir. Enzim aktivitesi %3.5 (0.6M) NaCl konsantasyonunda %119’a
yükselirken, %20 (3.45M) tuz konsantrasyonunda %133 ile en yüksek değerine
ulaşmıştır.
Konsantrasyon %30’a (5.17 M) yükseldiğinde ise aktivite hızla azalarak %95
değerine düşmüştür. Bununla birlikte, özellikle %15-25 (2.6-4.3M) aralığındaki tuz
konsantrasyonlarında enzim aktivitesinin ortalama %128.3’e yükselmesi enzimin
ekstrem halofil olduğunu göstermektedir.
Rekombinant endoglukanaz enziminin Cel5A ile yapılan çalışmalarda
enzimin 20 saatlik inkübasyon sonunda (3 M NaCl) orijinal aktivitesini %87
koruduğu bulunmuştur (Voget ve ark, 2006). C-14 Endolukanaz enziminin orijinal
aktivitesini 3.45 M NaCl de 1 saatlik inkübasyon sonunda %87, 6 saat sonunda ise
%74 oranında koruduğu saptanmıştır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
108
Bu sonuçlar C-14 endoglukanaz enziminin aktivite açısından Egl-AG’den çok
daha iyi olduğunu göstermektedir. Stabilite çalışmalarından elde edilen sonuçlar ise
Cel5A ile uygunluk (1 saat için) göstermektedir. Bu sonuçlara göre C-14
endoglukanaz enziminin ekstrem halofil ve halostabil özellikte olduğu söylenebilir.
4.7.6. C-14 Endoglukaaz Enzimi Üzerine İhibitör, Şelatör, Deterjan ve Metal
İyonlarının Etkisine Ait Sonuçlar
C-14 endoglukanaz enzimi üzerine metod bölümünde belirtilen
konsantrasyondaki bileşikler kullanılarak uygun süreyle uygun sıcaklıkta ön
inkübasyon gerçekleştirilmiş ve standart enzim aktivite analizi yapılarak kalan enzim
aktivitesi saptanmıştır. Elde edilen sonuçlar Çizelge.4.10 da verilmiştir.
Çizelge.4.10:C-14 Endoglukanaz Enzim Aktivitesine İnhibitör, Şelatör, Metal İyon ve Deterjanların Etkisine Ait Sonuçlar
İnhibitörler İnhibitör Konsantrasyonu Kalan Aktivite (%)
Kontrol none 100 EDTA 5mM 93.00 SDS 1% 81.00
CaCl2 5mM 132.00 Na2SO3 5mM 102.00 ZnCl2 5mM 77.00 PMSF 5mM 43.00 KCl 5mM 40.33
β-Merkaptoetanol 1% 69.00 Triton X-100 1% 52.00
Üre 8M 42.33
Enzim deterjanlardan SDS’ye %81 düzeyinde direnç gösterirken, bu oran triton
X-100 de %52, β-merkaptoetanol’de %69 olarak saptanmıştır. C-14 endoglukanaz
enziminin aktivitesi CaCl2 ve Na2SO3 ile artış göstermiştir. Aktivitedeki artış CaCl2
de %132, Na2SO3 ise %102 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Buna karşılık 5 mM ZnCl2 de %77, KCl de ise %40.33 düzeyinde kalan
aktivite değeri elde edilmiştir. Bir başka ifade ile ZnCl2 de yaklaşık %23 düzeyinde
inhibisyon gerçekleşmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
109
Analiz edilen endoglukanaz enzimi EDTA ile %7 inhibe olurken, PMSF
kullanıldığı zaman %57 oranında inibisyon gerçekleşmiştir. Üre ile yapılan
analizlerde ezim aktivitesindeki inhibisyon düzeyi yaklaşık %58 olarak
gerçekleşmiştir.
Bütün bu özellikler enzimin, serin amino asitlerce zengin, deterjanlara oldukça
dirençli, yüksek düzeyde halofil ve kısmi termofil/termostabil özellik taşıdığını
göstermektedir. Buna örnek olarak PMSF ile yüksek düzeyde inhibe olurken EDTA
ile önemli bir inhibisyonun gerçekleşmemesi, KCl ile önemli düzeyde inhibisyon
görülmesi, SDS ve β-merkaptoetanol gibi deterjanlara yüksek düzeyde dirençlilik
görülmesi, ZnCl2’ dirençli olması buna karşılık üre ile yaklaşık %60 inhibisyon
gerçekleşmesini verebiliriz.
Literatür bilgilerinde kalsiyumun endoglukanaz aktivitesi üzerindeki etkisinin
çok farklı yönde olduğunu göstermektedir. Örneğin, 8.4 ve 5 mM CaCl2
endoglukanaz aktivitesini inhibe ettiği belirtilmektedir (Huang ve Monk, 2004; Li ve
ark, 2006).
Bazı araştırmacılar CaCl2 ün endoglkanaz aktivitesi üzerine herhangi bir
etkisinin olmadığını saptamışlardır (Hakamada ve ark, 2002; Singh ve ark, 2004).
Bazı araştırmalarda ise aktiviteyi artırdığı yönünde sonuçlar elde edilmiştir. Buna
göre aktivite artışı sırasıyla %109 (Murashima ve ark, 2002), %108 (Saha, 2004),
%140 (Han ve ark, 1995) ve %118 (Singh ve ark, 2001) olarak bulunmuştur.
C-14 Endoglukanaz enziminin orijinal aktivitesinde 5mM CaCl2 ile %131,
Na2SO3 ile %102 oranında artış meydana gelmiştir. Literatürde kalsiyumun aktiviteyi
artıran etkisi enzimin substrata bağlanma isteğini artırmak ve katalitik bölgenin daha
stabil hale gelmesini sağlama şeklinde açıklanmaktadır (Mansfield ve ark, 1998).
Literatürde Zn+ ve K+ gibi metal iyonlarının enzim aktivitesini değişik
oranlarda (sırasıyla %23 ve %60) inhibe ettiği belirtilmektedir. Murashima ve ark,
(2002) Zn+ ile %73 oranında Han ve ark, (1995) % 63 oranında bir inhibisyon
belirlerken Hakamada ve ark, (2002) herhangi bir inhibisyon gözlemlememişlerdir.
KCl ile yapılan çalışmalarda endoglukanaz enziminde orijinal aktivitenin
sırasıyla %125; %117 ve %102 düzeyinde arttığı bulunmuştur (Singh ve ark., 2001;
Murashima ve ark, 2002; Singh ve ark,2004). C-14 endoglukanaz enziminde yukarda
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
110
verilen literatür verilerinden farklı olarak yaklaşık %60 düzeyinde inhibisyon
gerçekleşmiştir.
Halofilik enzimlerin büyük çoğunluğunun 2M’dan daha düşük KCl
konsantrasyonlarında bile orijinal aktivitelerinin inhibe olduğu, aktivitedeki düşüş
oranının halofilik düzeyinin göstergesi olarak ifade edildiği belirtilmektedir (Madern
ve ark, 2000). C-14 endoglukanaz enziminin KCl sonuçları, enzimin halofil özellikte
olduğunu kanıtlamaktadır.
Literatür bulgularında EDTA ile gerçekleştirilen aktivite çalışmalarında kalan
enzim aktivitesinin %90-%95 aralığında gerçekleştiği belirtilmiştir (Singh ve ark,
2001; Huang ve Monk, 2004; Li ve ark, 2006). C-14 endoglukanaz enzimi 5mM
EDTA ile muamele edildiği zaman kalan enzim aktivitesi %93 bulunmuştur. Bu
sonuç literatür verileri ile tam bir uyum göstermektedir.
İzolasyonun geçekleştirdiğimiz C-14 endoglukanaz enzimi %1’lik SDS
bulunan ortamda orijinal aktivitesini %81 oranında korumuştur. Bu sonuç literatürde
verilen sonçlarla karşılaştırıldığı zaman (%34, %60 ve %0) oldukça yüksek bir
dirençliliği göstermektedir (Li ve ark, 2006; Singh ve ark, 2001; Mawadza ve ark,
2000).
Buna karşılık diğer araştırmacıların yaptıkları çalışmalarda endoglukanaz
enziminin SDS’ye %91.5, β-Merkaptoetanol’e ise %88.7 dirençi olduğu bulunmuştur
(Huang ve Monk, 2004). C-14 endoglukanaz enziminin SDS’ye %81, β-
Merkaptoetanol’e %69 dirençli olması, enzimin bir çok literatür değerinden daha
yüksek direçlilik gösterdiğini, bu nedenle detejanlara dirençli olduğunu
göstermektedir.
4.7.7. C-14 Selülaz Enziminin SDS-PAGE ve Zimogram Analizi
C-14 endoglukanaz enzimi %10’luk SDS-PAGE’de (%1’lik CMC içeren)
yürütüldükten sonra jel iki parçaya ayrılarak, marker bölgesi Comassie Brillant Blue
R-250 ile boyanırken, diğer parça renatürasyon işlemlerinden sonra aktivitenin
saptanması için kongo kırmızısı ile boyanarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar
Şekil 4.16 da gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
111
Şekil 4.16. C-14 Selülaz Enziminin Molekül Büyüklüğü ve Zimogram Analizi (1: C-14 selülazın SDS-PAGE’de zimogramı, 2: Markır Albümin-66 kDa)
Elektroforetik analiz sonucunda enzime ait 61 kDa ağırlığa sahip tek bir protein
bandı elde edilmiştir.
Literatürde endoglukanaz enzimlerinin büyük çoğunluğunda moleküler
ağırlıkların 35 kDa 85 kDa arasında değiştiği belirtilmiştir (Han ve ark,1995;
Hakamada ve ark., 1997; Mawadza ve ark.,2000; Hakamada ve ark., 2002; Singh ve
ark., 2001; Endo ve ark.,2001; Kim ve ark., 2005;Voget ve ark., 2006; Zvereva ve
ark, 2006; Zhang ve ark, 2007). Bir başka kaynakta ise termo-asidofilik
endoglukanaz (Ba-EGA) enziminin 67 kDa moleküler ağırlıkta olduğu saptanmıştır
(Li ve ark, 2006). Çalışmamızda izole edilen C-14 halofil alkalin endoglukanaz
enziminin moleküler ağırlığı 61 kDa olarak bulunmuştur. C-14 endoglukanaz
enzimine ait moleküler ağırlık değeri literatür verileriyle uygunluk içindedir.
4.7.8. C-14 Endoglukanaz Enzimine Ait İnce Tabaka Kromatografi Bulguları
C-14 endoglukanaz enziminin ince tabaka kromatografisi analizlerine ait
sonuçlar Şekil 4.17’de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
112
Şekil 4.17. C-14 Endoglukanaz Enziminin İnce Tabaka Kromatografisi ile Son
Ürünlerinin Belirlenmesi.(G1: Glikoz; G2: Maltoz; C14 selülaz enzimi Hidroliz ürünleri; CMC: enzim ile muamele edilmemiş karboksimetil selüloz)
Analiz sonunda C-14 selülaz enziminin CMC’yi maltoz ve diğer uzun zincirli
sellooligosakkaritlere (sellobioz, sellotrioz, sellotetroz gibi) parçaladığı fakat glikoza
dönüştürmediği saptanmıştır.
Bu konuda daha önce yapılan çalışmalarda termofilik Rhodothermus
marinus’dan izole edilen endoglukanaz enzimi ile CMC’nin hidrolizi sonucu ortaya
çıkan ürünlerin glikoz, sellobiyoz, sellotrioz, sellotetraoz ve sellopentaoz olduğu
bulunmuştur (Hreggvidsson ve ark, 1996).
Bacillus sphaericus JS1’den izole edilen endoglukanaz enziminin CMC’yi
hidrolizi sonucu ouşan son ürünlerin glikoz, sellobiyoz, sellotrioz ve daha uzun
zincirli sellooligosakkarit olduğu saptanmıştır (Singh ve ark, 2004). Başka bir
araştırmada ise halotolerant selülaz enziminin CMC’yi hidrolizi sonunda sellobioz,
sellotrioz, sellotetraoz ve diğer sellooligosakkaritlerin meydana geldiği saptanmıştır
(Voget ve ark, 2006).
C-14 endoglukanaz enzimin CMC’yi hidrolizasyonu sonunda maltoz,
sellobioz, sellotrioz, sellotetroz gibi uzun zincirli sellooligosakkaritler açığa
çıkmıştır. Bu sonuç literatür verileriyle tam bir uyum göstermektedir (Voget ve ark,
2006).
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
113
4.8. Kısmi Saflaştırılmış X-13 Ksilanaz Enziminin Katı Besiyerindeki Aktivite
Sonucu
X-13 suşundan kısmi saflaştırma yöntemiyle elde edilen ksilanaz enziminin
oalt spealt ksilan içeren katı besiyerindeki aktivite sonucu Şekil 4.18’de
görülmektedir. Enzimin aktivite gösterdiği bölge sarı renkte görülürken
parçalanmamış ksilanlı bölgeler, kırmızı renkte görülmektedirler. Elde edilen
sonucun 50µl enzim kullanılarak 1 saatlik imkübasyon sonunda geçekleştiği göz
önüne alındığında, ksilanaz enziminin oldukça aktif olduğu görülmektedir.
Şekil 4.18.Kısmi Saflaştırma Yöntemiyle Elde Edilmiş Ksilanaz Enziminin Katı
Besiyerindeki Aktivite Sonucu
4.8.1. X-13 Ksilanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği pH Değeri ve
Aralığına Ait Sonuçlar
X-13 suşuna ait ksilanaz enziminin pH optimumunun saptanması için Sitrat-
fosfat (pH 4.0-5.5); Na-fosfat (pH 6.0-8.0); Glisin-NaOH (pH 8.5-10.0) ve Borax-
NaOH (pH 10.5-11.0) oluşan 4 farklı tampon sistemi kullanılmıştır. Ksilanaz
enziminin pH optimumuna ait veriler Şekil 4.19’da gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
114
0
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
4 5 6 7 8 9 10 11 12
pH
Röl
atifA
ktiv
ite(%
)
Şekil 4.19.X-13 Ksilanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği pH Değerine
Ait Sonuçlar.
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi ile gerçekleştirilen ön çalışmalardan elde
edilen veriler ışığında, optimum pH analizlerinin alt sınırı diğer enzimlerden farklı
olarak 4.0 şeklinde belirlenmiş ve analizler pH 4.0-12.0 aralığında
gerçekleştirilmiştir. Bu nedenle analizde kullanılan tampon sistemine Sitrat-fosfat
(pH: 4.0-5.5) tamponu eklenmiştir.
Enzimin optimum aktivite gösterdiği pH aralığı ağırlıklı olarak 4.0-7.0 arasında
yer almıştır. Enzim optimum aktivitesini pH 6.0 da gösterirken, pH 5.0 te %97
aktivite gerçekleşmiştir. Bu sonuçlara göre pH 5.0-6.0 aralığında ortalama %98.5
düzeyinde aktivite varlığı söz konusudur. Asidik pH aralığı olan 4.0-7.0 değerleri
arasındaki ortalama aktivite oranı %90.25 düzeyindedir.
pH değerinin yükselmesiyle birlikte enzimin ativitesi hızla düşmeye başlamış
ve pH 9.0 da %51 aktivite elde edilmiştir. Alkali pH ortamlarında, enzim aktivitesini
önemli düzeyde kaybedip pH 10.0 da %26, pH 11.0 de %8 aktivite değerine
ulaşılırken, pH 12.0 de aktivite tamamen kaybolmuştur. Bu sonuçlar X-13 ksilanaz
enziminin asidik karakterde olduğunu göstermektedir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
115
Ksilanaz enzimi ile bu güne kadar yapılan değişik çalışmalarda farklı pH
optimumuna sahip sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin, Sulfolobus solfataricus’tan
izole edilen ksilanazın optimum aktivitesini pH 7.0, Humicola insolens’ten izole
edilen ksilanaz pH 6.0-6.5 ve Halorhabdus utahensis’ten izole edilen ksilanazın pH
7.0’de gösterdiği saptanmıştır (Düsterhöft ve ark, 1997; WainØ ve Ingvorsen, 2003;
Cannio ve ark, 2004).
Optimum pH değerinin saptanmasıyla ilgili çok farklı organizmalara ait
çalışmalardan değişik sonuçlar elde edilmiştir. Yaplan analizlerde Penicilliun
capsulatum’dan izole edilen ksilanaz enziminin optimum aktivite gösterdiği pH
değerinin 3.8, Fusarium proliferatum ksilanazının 5.0-5.5 ve Aspergillus fumigatus
ksilanazının 6.0-6.5 olduğu bulunmuştur (Saha ve ark, 2002; Ryan ve ark, 2003;
Anthony ve ark, 2003).
Bacillus sp. suşlarından izole edilen ksilanaz enzimlerinin optimum aktivite
gösterdikleri pH değerleri literatürlerde değişik şekilde (5.5, 5.6, 6.0, 6.5 ve 7.0) yer
almıştır (Blanco ve ark, 1995; Pham ve ark, 1998; Dhillon ve ark, 2000; Lama ve
ark, 2004; Gallardo ve ark, 2004; Avcioglu ve ark, 2005). Bu verilerin yanı sıra
alkalifilik Bacillus sp. suşundan izole edilen ksilanaz enziminin optimum aktivitesini
pH 8.0de gösterdiği belirtilmiştir (Kumar ve ark, 2004).
Optimum aktivitesini pH 6.0 da gösteren Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi
literatür verileriyle tam bir uygunluk içerisinde olup, ağırlıklı olarak asidik özellik
göstermektedir. Bu özelliği dikkate alındığı zaman, özellikle kanatlı hayvan
yemlerinin hazırlanması ve kağıt endüstrisinde kullanılabilecek uygun pH değerine
sahip, ideal bir enzimdir.
4.8.2. X-13 Ksilanaz’ın Sıcaklık Optimumu
X-13 ksilanaz enziminin optimum aktivite gösterdiği sıcaklık değerinin
bulunabilmesi için enzim 20-100ºC aralığındaki sıcaklık değerlerinde metod
bölümünde açıklanan standartlara uygun şekilde analiz gerçekleştirilmiştir. Elde
edilen sonuçlar Şekil.4.20’de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
116
0
20
40
60
80
100
120
20 30 40 50 60 70 80 90 100
İnkübasyon sıcaklığı (ºC)
Röl
atif
enzi
m a
ktiv
itesi
(%)
Şekil 4.20. X-13 Ksilanaz Enziminin Optimum Aktivite Gösterdiği Sıcaklık
Değerine ait Sonuçlar.
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi optimum aktivitesini 40ºC de göstermektedir.
Enzim 20ºC de %19 aktivite gösterirken, sıcaklık 30ºC’ye yükseldiğinde aktivite
%67 düzeyine çıkmıştır. İnkübasyon sıcaklığının 50-60ºC olarak uygulandığı
aşamada aktivite yaklaşık %78.5’e düşse de, bu iki sıcaklık değerinde stabil bir
aktivite saptanmıştır.
İnkübasyon sıcaklığının yükselmesine paralel olarak aktivitede de lineer bir
düşüş meydana gelmiştir. İnkübasyon sıcaklığı 70, 80, 90 ve 100ºC olarak
uygulandığı zaman, aktivite değerleri sırasıyla %70, %58, %45 ve %42 şeklinde
saptanmıştır.
En yüksek aktivite 40ºC de gerçekleşmekle birlikte enzim, 30-70ºC aralığında
ortalama %78.8 aktiviteye sahiptir. Bu özellikler dikkate alındığı zaman, Bacillus sp.
X-13 enziminin özellikle mezofil olmak üzere, termofil sıcaklık aralığında
gerçekleştirilecek uygulamalar için ideal özellikler taşıdığı görülmektedir.
Halofilik bakterilerden elde edilen ksilanazlarda gözlenen optimum sıcaklık
değerlerinin 55-90ºC arasında değiştiği belirtilmiştir (Düsterhöft ve ark, 1997; Wejse
ve ark, 2003; Waino ve ark, 2003; Cannio ve ark, 2004). Mantar kasilanazlarında
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
117
elde edilen optimum aktivite değerlerinin ise 48-60ºC arasında dağılım gösterdiği
bildirilmiştir (Saha ve ark, 2002; Anthony ve ark, 2003; Ryan ve ark, 2003).
Değişik literatürlerde Bacillus sp. suşlarından izole edilen ksilanaz enzimlerinin
optimum aktivite gösterdikleri sıcaklık değerlerinin 60-80ºC arasında olduğu
bildirilmiştir (Breccia ve ark, 1998; Dhillon ve ark, 2000; Gallardo ve ark, 2004;
Avcioglu ve ark, 2005).
Diğer Bacillus sp. suşlarında ise daha düşük aktivite sıcaklıkları bulunmuş
olup, bir çok araştırmacının çalışmalarında optimum aktivitenin 50ºC de gözlendiği
saptanmıştır (Blanco ve ark, 1995; Pham ve ark, 1998; Lama ve ark, 2004; Poorna ve
Prema, 2006;).
Pham ve ark (1998), ise analizini geçekleştirdikleri ksilanaz enziminin en iyi
aktiviteyi 40ºC de gösterdiğini bulmuşlardır. Çalışmalarımızda doğal ortamdan izole
edilen Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin optimum aktivitesini 40ºC’de gösterdiği
saptanmıştır.
Bacillus sp. X-13 ksilaz enzimine ait sonuçlar, Pham ve ark, (1998)’nın
bulguları ile tam bir uyum göstermektedir. Bu özellik enzimin tavuk yemlerinin
hazırlanmasında ne kadar uygun olduğunu bir kez daha kanıtlamaktadır (Tavukların
vücut sıcaklığı 40ºC civarındadır).
4.8.3. X-13 Ksilanaz Enziminin pH Stabilitesine Ait Sonuçlar
X-13 ksilanaz enziminin pH stabilite analizleri için enzim, pH 3.0-10.0
arasındaki tampon çözeltilerde 15 dakika, 60 dakika ve 24 saat süreyle, 40ºC de ön
inkübasyon gerçekleştirilmiştir. Elde edilen sonuçlar Şekil.4.21’ de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
118
10
20
30
40
50
60
70
80
90
100
110
K 3 4 5 6 7 8 9 10
Ön İnkübasyon Gerçekleştirilen pH Değerleri
Kal
an R
ölat
if En
zim
Akt
ivite
si (%
)
15 dk60 dk24 saat
Şekil 4.21:X-13 Ksilanaz Enziminin 15 dakika, 60 dakika ve 24 Saat Ön
İnkübasyon İşleminden Sonraki pH Stabilitesine Ait Sonuçlar.
Enzim 15 dakikalık ön inkübasyondan sonra özellikle pH 5.0-6.0 aralığında
aktivitesini %100 korumuştur. İnkübasyon pH’sının 3.0-4.0 aralığındaki değerlerde
ise kalan aktivite yaklaşık %94.5 düzeyinde korunmuştur. Ön inkübasyon pH’sının
yükselmesiyle birlikte kalan enzim aktivitesinde düşme gözlenmiştir.
pH 7.0’de kalan aktivite %91düzeyinde gerçekleşirken, 8.0-10.0 aralığında
ortalama %85’lik aktivite saptanmıştır. Bununla birlikte özellikle pH 9.0 da kalan
enzim aktivitesinin pH 8.0 e göre arttığı, pH 10.0 ise yeniden düştüğü saptanmıştır.
X-13 ksilanaz enzimi 15 dakikalık ön inkübasyon uygulaması sonucunda pH 3.0-
10.0 aralığında orijinal aktivitesini ortalama %92 düzeyinde korumuştur.
Ön inkübasyon süresinin 60 dakika olarak seçildiği deneyler sonucunda
enzimin pH 3.0 de %81 aktivite gösterdiği bulunurken pH 4.0-6.0 aralığında yaklaşık
%73.3 kalan aktivite saptanmıştır.
Ön inkübasyonun 60 dakika olarak seçildiği uygulamalarda da pH 9.0 da kalan
enzim aktivitesinin pH 8.0 e göre yükseldiği, pH 10.0 tekrar düştüğü görülmüştür.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
119
Enzim 60 dakikalık inkübasyon sonunda bütün pH değerleri dikkate alındığında (pH
3.0-10.0) orijinal aktivitesini yaklaşık %71.5 korumuştur.
X-13 ksilanaz enziminde 24 saatlik ön inkübasyon uygulaması sonunda en
yüksek kalan enzim aktivitesi pH 6.0 da %55 olarak bulunmuştur. Ezim pH 3.0 de
%50 kalan aktivteye sahipken, pH 4.0-5.0 aralığında kalan aktivite değeri yaklaşık
%45.5 olarak ölçülmüştür. Bu inkübasyon süresinde de pH 9.0 da kalan enzim
aktivitesinde pH 8.0 e göre yükselme gerçekleşmiş, fakat pH 10.0 da aktivite tekrar
düşmüştür. Ksilanaz enzimi pH 3.0-10.0 aralığındaki tampon çözeltilerde 24 saat
inkübe edildiğinde başlangıç aktivitesini ortalama %44 düzeyinde korumaktadır.
Ksilanaz enzimi özellikle asidik pH değerlerinde yüksek düzeyde stabilitesini
korumuştur. Enzimin optimum aktivite gösterdiği pH değerinin 6.0 olduğu dikkate
alınırsa, elde edilen souçlar, optimum pH değeriyle tamamen uyum göstermetedir.
pH 9.0 da bütün inkübasyon sürelerinde kalan aktivitenin yükselmesi, pH 8.0
ve 10.0 azda olsa düşmesi, zimogram analizinde de görüldüğü enzime ait diğer alt
birimlerin sonucu olabilir (dört band gözlenmiştir). Bu sonuçlar ışığında X-13
ksilanaz enziminin, özellikle asidik pH değerlerinde 24 saat süreyle ön inkübasyon
gerçekleştirildiği zaman, %50’nin üzerinde stabil olduğunu söylemek mümkündür.
Bacillus circulans’dan izole edilen ksilanaz A ve Ksilanaz B enzimlerine
50ºC’de ve pH 8.0’de 10 dakika süreyle ön inkübasyon uygulandığı zaman orijinal
aktivitenin %60-70 devam ettiğini belirtmişlerdir (Dhillon ve ark, 2000).
B. amyloliquefaciens suşundan izole edilen ksilanaz enziminin orijinal
aktivitesini pH 9.0’da %71, pH 10,0’da ise %43 oranında koruduğunu bulmuşlardır
(Breccia ve ark, 1998). Gallardo ve ark, (2004) optimum ativitesini pH 6.0 ve 60ºC
gösteren ksilanaz enziminin 3 saat süreyle pH 7.0 ve 50ºC de inkübe edildiği zaman,
enzimin stabil kaldığını saptamışlardır. Fusarium suşundan izole edilen ksilanaz
enziminin pH 5.0-7.0 aralığında 55ºC sıcaklığa kadar tamamen stabil kaldığını
belirtmiştir (Saha, 2002).
Halofilik bakterileriden elde edilen iki ekstrem halotolerant ksilanaz
enziminlerinin pH 4-11 aralığında stabil oldukları saptanmıştır (Wejse ve ark, 2003).
Bacillus sp. X-13 suşundan izole edilen ksilanaz enzimi, pH 3.0-10 aralığında
15 dakika süreyle optimum aktivite sıcaklığında inkübe edildiği zaman orijinal
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
120
aktivitesini %92, 60 dakika inkübe edildiği zaman %71.5 ve 24 saat inkübe edildiği
zaman %44 koruduğu saptanmıştır.
Elde edilen sonuçlar literatür verilerinden (10 dakikalık uygulama dikkate
alındığında) oldukça yüksek olup, enzimin geniş bir pH aralığında stabil olduğunu
göstermektedir.
4.8.4. X-13 Ksilanaz Enziminin Termal Stabilitesine Ait Sonuçlar
X-13 ksilanaz enzimin termal stabilitesini saptamak için 20-90ºC sıcaklık
aralığında 15 ve 60 dakika süreyle ön inkübasyon gerçekleştirilmiş ve optimum pH
değerindeki substrat kullanılarak standart aktivite tayini yapılmıştır. Elde edilen
sonuçlar Şekil 4.22’ de verilmiştir.
0
20
40
60
80
100
120
K 20 30 40 50 60 70 80 90
Ön İnkübasyon Gerçekleştirilen Sıcaklık Değerleri (ºC )
Kal
an R
ölat
if En
zim
Akt
ivite
si (%
)
15 dk60 dk
Şekil 4.22:X-13 Ksilanaz Enziminin Termal Stabilite Sonuçları.
Enzim 15 dakikalık ön inkübasyon sonunda 20ºC de orijinal aktivitesini %94
oranında devam ettirmiştir. İnkübasyon sıcaklığı 30-40ºC seçildiğinde orijinal
aktivitenin yaklaşık %70 düzeyine düştüğü saptanmıştır. İnkübasyon sıcaklığı 50ºC
ye yükseltildiği zaman kalan aktivitenin %50’nin altına düştüğü bulunmuştur.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
121
Sıcaklık 90ºC ye yükseltildiğinde kalan enzim aktivitesi %20 düzeyine
düşmüştür. 20-40ºC’lik sıcaklık aralığında elde edilen ortalama aktivite değeri %78
olurken, 50-90ºC aralığındaki aktivite ortalama %32 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Ön inkübasyon süresi 60 dakika olarak uygulandığı zaman, 20ºC de %75
aktivite gözlenirken, 30-40ºC sıcaklık aralığında ortalama aktivite %67.5 düzeyinde
gerçekleşmiştir. Ön inkübasyon sıcaklığı 50ºC’ye yükseltildiğinde kalan enzim
aktivitesinin %40 düzeyine düştüğü saptanmıştır.
Sıcaklığın 90ºC ye yükseltilmesi sonucu kalan enzim aktivitesi %20’ye
düşmüştür. 20-40ºC aralığındaki sıcaklık değerlerinde ortalama %70 kalan aktivite
değeri saptanırken, 50-90ºC aralığındaki sıcaklık değerlerinde kalan enzim aktivitesi
ortalama %26 olarak bulunmuştur.
Enzimin optimum aktivite gösterdiği sıcaklık değerinin 40ºC olduğu göz önüne
alınırsa, 20-40ºC aralığındaki stabilitenin optimum aktivite sıcaklığı ile uyum
gösterdiği görülmektedir. Bununla birlikte 50ºC nin üzerindeki sıcaklıklarda hem 15
hemde 60 dakikalık uygulamalarda, X-13 ksilanaz enziminin stabil olmadığı
bulunmuştur.
Yapılan çalışmalarda ksilanaz enzimlerinin çok farklı termal stabilite profilleri
gösterdikleri bulunmuştur. Bacillus amyloliquefaciens’den izole edilen ksilanaz
enzimi 60ºC de 15 dakika inkübe edildiği zaman, orijinal aktivitesini %100 korurken,
inkübasyon sıcaklığı 65-70ºC’ye yükseltildiğinde aktivitenin %50’nin altına düştüğü
saptanmıştır (Breccia ve ark,1998).
Aspergillus fumigatus ile yapılan çalışmalarda izole edilen ksilanaz enzimi ile
40ºC’lık sıcaklıkta 30 dakika ön inkübasyon uygulandığında orijinal aktivitenin
%100’e yakın korunduğu, inkübasyon sıcaklığı 60ºC ‘ye yükseltildiğinde ise 10
dakikalık uygulama sonunda aktivitenin %50’nin altına düştüğü saptanmıştır
(Anthony ve ark, 2003).
Sa-Pereira ve ark, (2002) Bacillus subtilis’ten izole edilen ksilanaz enziminin
20 dakikalık inkübasyon sonunda 60ºC sıcaklığa kadar orijnal aktivitesin %60’ın
üzerinde koruduğunu, sıcaklığın yüksetilmesiyle birlikte aktivitenin %40’ların altına
düştüğünü bulmuşlardır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
122
Bacillus sp.Bp-7 suşundan üretilen ksilanaz enziminin pH 7.0 ve 50ºC
sıcaklıkta 3 saat süreyle stabil kaldığını bulmuşlardır (Gallardo ve ark, 2004). Yang
ve ark (1995)’nın yaptığı çalışmada Bacillus sp. V1-4 suşundan izole edilen ksilanaz
enziminin 50ºC ve pH 9.0’da 30 dakikalık inkübasyon sonuda orijinal aktivitesini
%95 koruduğunu bildirmişlerdir. Bacillus pumilus’a ait ksilanaz enziminin 40ºC ‘ye
kadarki sıcaklıklarda aktivitesini 1 saat süreyle koruduğu, 60ºC de ise aktivitenin
%30 düzeyine düştüğü bulunmuştur (Poorna ve Prema, 2006).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi 20-40ºC aralığındaki sıcaklık değerlerinde 60
dakika süreyle orijinal aktivtesini ortalama %70 oranında korurken, 50-90ºC
aralığındaki sıcaklıklarda aktivite ortalama %26 düzeyine düşmüştür.
Bu sonuçlar Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin optimum aktivite sıcaklığında
termostabil olduğunu göstermektedir.
4.8.5. X-13 Ksilanaz Enzim Aktivite ve Stabilitesi Üzerine NaCl’ün Etkisine Ait
Sonuçlar
X-13 ksilanaz enzim aktivite ve stabilitesi üzerine NaCl’ün etkisini saptamak
amacıyla enzim değişik tuz konsantrasyonlarında (%3-25) 1 ve 6 saat süreyle ön
inkübasyona tabi tutulmuştur. Ön inkübasyon işleminden sonra optimum aktivite
sıcaklığı ve pH değerinde standart enzim aktivitesi saptanmıştır. Elde edilen sonuçlar
Şekil.4.23’ de gösterilmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
123
30
40
50
60
70
80
90
100
110
K 3 5 7 10 15 20 25
Ön İnkbasyon yapılan NaCl Konsantrasyonu (%)
Kal
an R
ölat
if En
zim
Akt
ivite
si (%
)
1 Saat6 saat
Şekil.4.23: X-13 Ksilanaz Enzim Aktivite ve Stabilitesi Üzerine NaCl’ün
Etkisine Ait Sonuçlar.
Ksilanaz enziminin 1 saatlik ön inkübasyon uygulaması sonunda %3-20
aralığındaki tuz konsantrasyonlarında kalan enzim aktivitesi ortalama %91 olarak
gerçekleşmiştir. En yüksek kalan enzim aktivitesi değeri %97 ile %3 tuz
konsantrasyonunda gerçekleşirken, %3-7 aralığında ortalama %93.3 kalan enzim
aktivitesi saptanmıştır. Enzim %3-25 aralığındaki tuz konsantrasyonuna 1 saatlik ön
inkübasyon sonunda ortalama %89 direnç göstermiştir.
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin ön inkübasyon süresi 6 saat olarak
uygulandığı zaman en yüksek kalan enzim aktivitesi %3 tuz konsantrasyonunda elde
edilmiştir. %3-20 aralığındaki tuz konsantrasyonlarında kalan enzim ativitesi
ortalama %74.3 düzeyinde gerçekleşmiştir. %25’lik tuz konsantrasyonu ve 6 saat ön
inkübasyon sonundaki kalan aktivite yaklaşık %64 düzeyinde gerçekleşmiştir.
Bütün tuz konsantrasyonları dikkate alındığında (%3-25) elde edilen kalan
aktivite ortalama %73 olarak bulunmuştur. Her iki inkübasyon süresi sonunda da
ksilanaz enziminin %3-25 tuz konsantrasyonlarında %73’ün üzerinde aktivite
gösterdiği saptanmıştır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
124
Ekstrem halofilik Halorhabdus utahensis suşundan izole edilen β-ksilanaz
enziminin %5-15 NaCl konsantrasyonunda optimum aktivite gösterdiğini
saptamışlardır. β-ksilanaz enzimi orijinal aktivitesinin %20 NaCl bulunan ortamda
24 saatlik inkübasyon sonucunda yaklaşık %53’e düştüğü bulunmuştur (WainØ ve
Ingvorsen, 2003).
Bir başka çalışmada, halofilik bakteriden izole edilen ksilanaz-1 ve ksilanaz-2
enzimlerinin en yüksek aktiviteyi 1M NaCl konsantrasyonunda, 50ºC ve pH 6.0’da
gösterdiği saptanmıştır. Ksilanaz-1 enziminin aktivitesi 1-2M NaCl aralığında
%100’den %54’e hızlı bir düşüş göstermiştir. NaCl konsantrasyonu 2’den 5 M’a
yükseltildiğinde ksilanaz-2 enziminde aktivitenin %31’e düştüğü saptanmıştır.
Analiz edile enzimlerden ksilanaz-1’in 4M NaCl konsantrasyonunda optimum
aktiviteyi 60ºC de, ksilanaz-2 ‘nin ise 65ºC ‘de gösterdiği bulunmuştur (Wejse ve
ark, 2003).
Çalışmada analiz edilen X-13 ksilanaz enzimin 1 saatlik inübasyon sonunda
%3-20 NaCl konsantrasyonunda, orijinal aktivitesi yaklaşık %91, 6 saatlik
inkübasyon sonunda ise %74 oranında korunmuştur. Bu sonuçlar enzimin halofil
olduğunu göstermektedir.
Halofilik özellik göstermeyen enzimler yüksek tuz konsantrasyonlarında
genellikle presipite olup inaktif hale gelirken, aynı durum halofillerde düşük tuz
konsatrasyonlarında ortaya çıkmaktadır (Ryu ve ark,1994; Madern ve ark, 2000;
Wright ve ark, 2002).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin pH optimumu ve pH stabilitesinin asidik
bölgede gerçekleşmesi, literatür bulgularıyla uyumluluk göstermektedir.
Enzimin halofilik özelliği hemiselüloz parçalanmasıyla ilgili çalışmalarda,
polisakkaridlerin hidrolizi ve karbonhidrat üretimi ile kanatlı hayvan yemlerinin
verimliliklerinin artırılması alanlarında öncelikli olarak kullanılabileceğini
göstermektedir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
125
4.8.6. X-13 Ksilanaz Enzim Aktivitesine İnhibitör, Şelatör, Metal İyonu ve
Deterjanların Etkisi
X-13 ksilanaz enzimin aktivitesi üzerine deterjan, şelatör, metal iyonu ve
inhibitör maddelerin etkisini saptamak için enzim 15 dakika ve 60 dakika olmak
üzere iki farklı süre ile ön inkübasyona tabii tutulmuştur. Elde edilen sonuçlar
Çizelge 4.11’de gösterilmiştir.
Çizelge 4.11:X-13 Ksilanaz Enzim Aktivitesine İnhibitör, Şelatör, Metal İyonu ve
Deterjanların Etkisi İnhibitörler İnhibitör
Konsantrasyonu Kalan aktivite (%) * Kalan aktivite (%)**
Kontrol Yok 100.00 100.00 EDTA 5mM 89.31 84.40 SDS 1% 69.00 62.00
Triton X-100 1% 86.00 80.24 CaCl2 5mM 99.00 86.00 ZnCl2 5mM 94.00 82.24 KCl 5mM 95.00 82.00
Na2SO3 5mM 92.34 83.14 PMSF 5mM 89.31 80.14
β-Merkaptoetanol 1% 94.00 82.34 Üre 8M 38.20 28.30
*: 15 dakika ön inkübasyon; **:60 dakika ön inkübasyon
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi EDTA ile kısmen inaktive olurken, orijinal
enzim aktivitesi 15 dakika da yaklaşık %89, 60 dakikada %84 korunmuştur. İzole
edilen ksilanaz enzimi 15 dakikalık ön inkübasyon sonunda bütün metal iyonlarına
karşı oldukça yüksek direnç göstermiştir. Kalan enzim aktivitesi CaCl2 de %99,
ZnCl2 de %94, Na2SO3 de ise %92 düzeyinde geçekleşmiştir.
Aynı metaller kullanılarak ön inkübasyon süresi 60 dakikaya yükseltildiğinde
kalan enzim aktivitesi bütün metal iyonlarında yaklaşık %11 düzeyinde düşüş
göstermiştir. Elde edilen kalan aktivite değerleri CaCl2 de %86, ZnCl2 de %82,
Na2SO3 de ise %83 olarak saptanmıştır. Metal iyonlarında 15 dakikalık ön
inkübasyon sonunda ortalama %5 inhibisyon meydana gelirken, 60 dakika sonundaki
inhibisyon oranı yaklaşık %16 olarak gerçekleşmiştir.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
126
KCl kullanılan analizlerde diğer metal iyonlarındakilere benzer sonuçlar
alınmıştır. İnkübasyon süresi 15 dakika olduğunda %5 inhibisyon gerçekleşirken, 60
dakikada %17 inhibisyon meydana gelmiştir. Bütün bu sonuçlar enzimin 15
dakikalık ön inkübasyon süresinde metal iyonlarına ve şelatörlere yüksek düzeyde
dirençli olduğunu göstermektedir.
Deterjanlar arasında en yüksek dirençlilik %94 ile β-merkaptoetanol’de
saptanırken bunu sırasıyla %86 ile triton X-100 ve %69 ile SDS izlemiştir.
İnkübasyon süresi 60 dakika’ya yükseltildiğinde dirençlilik %80 düzeyine düşse de
deterjanların sırasında değişme meydana gelmemiştir. En yüksek dirençlilik %82 ile
β-merkaptoetanol’de gözlenirken bunu %80 ile triton X-100 ve %62 ile SDS
izlemiştir. Sonuçlardan da görülebileceği gibi özellikle β-merkaptoetanol ve triton X-
100’e karşı önemli düzeyde direçlilik söz konusudur.
PMSF kullanılan çalışmalarda kalan enzim aktivitesi 15 dakika %89, 60 dakika
%80 olarak bulunmuştur. Enzim PMSF ile her iki sürede de kısmen inhibe olmuştur.
Üre kullanılan çalışmalarda kalan enzim aktivitesi diğer ajanlara göre daha
fazla düşmüştür. Buna göre orijinal enzim aktivitesi 15 dakikada %38, 60 dakikada
%28 düzeyine düşmüştür. Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin şelatör, metal
iyonları, deterjanlar ve inhibitörlere karşı (üre hariç) önemli düzeyde dirençli olduğu
söylenebilir.
Yapılan çalışmalarda ksilanaz enzimlerinin EDTA ile muamele edildiği zaman
aktivitenin etkilenmediği veya arttığı yönünde bulgular saptanmıştır (Düsterhöft ve
ark, 1997; Breccia ve ark, 1998; Wejse ve ark, 2003; Anthony ve ark, 2003; Lama ve
ark, 2004). Bazı araştırmacılar ise EDTA kullanıldığı zaman aktivitenin düştüğünü
saptamışlardır (Saha, 2002; Sa-Pereira, 2002).
Bazı araştırmacılar CaCl2 ile enzim aktivitesinde artış saptamalarına rağmen,
genellikle divalent katyonların ksilanaz aktivitesi için gerekli olmadığını
belirtmişlerdir (Wejse ve ark, 2003; Saha, 2002). Bununla birlikte yapılan bazı
çalışmalarda aktivitenin inhibe olduğu yönünde sonuçlar elde edilmiştir (Breccia ve
ark, 1998; Sa-Pereira ve ark, 1998; Heck ve ark, 2004).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi orijnal aktivitesini 5 mM EDTA ile 15
dakikada %89, 60 dakikada %84 devam ettirmiştir. X-13 enzimine ait bu sonuçlar
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
127
literatür değerleriyle uygunluk göstemektedir. Lama ve ark, (2004) karakterizasyon
çalışması gerçekleştirdikleri ksilanaz enziminde CaCl2 ile aktivitede artış veya
inhibisyon gerçekleşmediğini belirtmişlerdir. Diğer taraftan 1mM SDS kullanılan
çalışmalarda aktivitede %5’lik inhibisyon gerçekleştiği bulunmuştur (Lama ve ark,
2004). Bir diğer çalışmada, halofil bakteriden elde edilen halotolerant ksilanaz-1
enziminin orijinal aktivitesini 1 mM SDS ile %60 koruduğu belirtilmektedir (Wejse
ve ark, 2003).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminde %1 SDS kullanılan çalışmalarda 15
dakikada %69, 60 dakikada %62 kalan aktivite elde edilmiştir. Bu sonuç literatürde
belirtilen enzime göre, X-13 enziminin daha dirençli olduğunu göstermektedir.
ZnCl2 (1 mM) ile yapılan çalışmalarda ksilanaz-1 enziminde %57, ksilanaz-2
enziminde %39 oranında inhibisyon gerçekleştiğini saptamışlardır (Wejse ve ark,
2003).
Çalışmamızda analizini gerçekleştirdiğimiz Bacillus sp. X-13 ksilanaz
enziminde 5 mM ZnCl2 ile 15 dakikalık inkübasyon sonunda orijinal aktivitenin
yaklaşık %14, 60 dakika sonunda %18 inhibe olduğu bulunmuştur. Bu sonuçlara
göre Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi, ZnCl2’e literatür verilerinden çok daha
yüksek düzeyde dirençlidir.
Halofil bakteriden elde edilen ksilanaz-1 enzimi 1 mM β-Merkaptoetanol ile
muamele edildiğinde enzim %95 direnç göstermiştir (Wejse ve ark, 2003). Bacillus
sp. X-13 ksilanaz enzimi 5 mM β-Merkaptoetanol ile 15 dakikalık inkübasyon
sonunda orijinal aktivitesini %94 korumuştur. Bu açıdan literatür verisi ile tam bir
uyum görülmektedir.
Halotolerant ksilanaz enziminin orijinal aktivitesini 1 mM PMSF’de %99, 10
mM’ da ise %76 koruduğu saptanmıştır. Üre ile yapılan analizlerde ise orijinal
aktivitenin 1mM’da %81 korunduğu bulunmuştur (Wejse ve ark, 2003).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi 5 mM PMSF ile 15 dakikalık inkübasyon
sonunda orijial aktivitesini %89, 60 dakikada %80 korumuştur. Bu sonuç literatürle
uygunluk göstermektedir. Diğer taraftan Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin 8M
üre kullanılan çaışmalarda 15 dakika sonunda orijinal aktivitesini %38, 60 dakika
sonunda %28 koruduğu saptanmıştır.
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
128
4.8.7. X-13 Ksilanaz Enziminin SDS-PAGE ve Zimogram Analizi Bulguları
Bacillus sp.X-13 ksilanaz enziminin zimogram analizi %10’luk homojen
SDS-PAGE (%1’lik ksilan içeren) sisteminde gerçekleştirilmiştir. Elektroforez
uygulamasından sonra jel iki parçaya bölünerek, parçalardan birisi moleküler ağırlık
saptaması için Comassie Blue R250 ile boyanmıştır. Diğer parça enzim aktivitesinin
saptanması amacıyla renatürasyon işlemlerinde kullanılmıştır. Elde edilen sonuçlar
Şekil 4.24’ de gösterilmiştir.
Şekil 4.24. X-13 Ksilanaz Enzimi Zimogram Analizi Sonuçları (1: X-13 Ksilanazın SDS-PAGE’de Zimogramı 2: Markır Sığır Albümin-66 kDa)
Zimogram analizi sonucunda Bacillus sp.X-13 ksilanaz enzimin, moleküler
ağırlıkları 108.4, 95.5, 80.6 ve 68.5 kDa olan dört alt birimden meydana geldiği
saptanmıştır.
Literatürde Penicillium capsulatum ve Fusarium proliferatum
organizmalarından izole edilen ksilanazlar enzimlerinin 22-22.4 kDa ağırlığa sahip
oldukları, buna karşılık Aspergillus fumigatus mantarından elde edilen enzimin
moleküler ağırlıkları 212-253 kDa arasında değişen 4 alt birimden meydana geldiği
bulunmuştur (Ryan ve ark, 2003; Saha, 2002).
Farklı Bacillus sp. izolatlarından moleküler ağırlıkları 24-45 kDa arasında
değişen ksilanaz enzimlerinin izole edildiği belirtilmiştir (Lama ve ark, 2004;
Gallardo ve ark, 2003; Blanco ve ark, 1995). Bacillus circulans suşundan üretilen
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
129
ksilanaz enziminin moleküler ağırlıkları 22 ve 30 kDa olan iki at birimden meydana
geldiğini bulunmuştur (Dhillon ve ark, 2000) .
Bacillus firmus suşundan izole edilen ksilanaz enziminin 18.4 ve 19.6 kDa,
Bacillus amyloliquefaciens ksilanaz enziminin ise 23 ve 45 kDa ağırlığa sahip iki alt
birimden meydana geldiği bulunmuştur (Tseng ve ark, 2002; Breccia ve ark, 1998;
Lopez ve ark, 1998).
Ekstrem halofilik archaeon Halorhabdus utahensis organizmasından izole
edilen β-ksilanaz enzimi 45 kDa, β-ksilosidaz enzimi ise 67 kDa moleküler ağırlığa
sahiptir (WainØ ve Ingvorsen, 2003). Halophilic bakteriden izole edilen ekstrem
halotolerant ksilanaz-1 ve ksilanaz-2 enzimlerinin moleküler ağırlıkları sırası ile 43
ve 62 kDa olarak bulunmuştur (Wejse ve ark, 2003).
Bacillus sp. X-13 suşundan izole ettiğimiz halofil ksilanaz enziminin,
moleküler ağırlıkları 68.5-108.4 kDa arasında değişen 4 alt birimden meydana
geldiği bulunmuştur.
4.8.8. X-13 Ksilanaz Enzimine Ait İnce Tabaka Kromatografi Bulguları
Enzim substrat karışımının optimum aktivite sıcaklığında 1 saatlik inkübasyonu
sonucu açığa çıkan hidroliz ürünlerinin ince tabaka kromatografisi sonuçları Şekil
4.25’de gösterilmiştir.
Şekil 4.25. X-13 Ksilanaz Enziminin Hidroliz Ürünlerne ait Bulgular
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
130
Gerçekleştirilen analiz sonucunda enzimin hidroliz ürünleri arasında ortaya
çıkan en önemli ürünün, bandın yoğunluğundan da görüldüğü gibi ksiloz olduğu
saptanmıştır. Ayrıca reaksiyon ürünleri arasında konsantrasyonları farklı olan ve
kromatografi ortamında bir birinden belirgin şekilde ayrılmış çok sayıda uzun zincirli
ksilo-oigosakkarit ürünlerinin açığa çıktığı gözlenmiştir. Bu sonuçlar enzimin yüksek
düzeyde aktif olduğunu ve ksilanaz endüstrisinde önemli bir yer edinebileceğini
göstermektedir.
Alkali tolerant özellik gösteren Bacillus sp. suşuna ait ksilanaz enzimi, substrat
ile 1 saat inkübe edildiğinde ortaya çıkan hidroliz ürünlerinin ksilotrioz ve daha uzun
zincirli ksilo-oligosakkaritler olduğu bulunmuştur. Enzim 3 saat inkübe edildiğinde
ise ksilobiyoz ve uzun zincirli ksilooligosakkaritlerin meydana geldiği gözlenmiştir
(Lopez ve ark, 1998).
Bacillus halodurans organizmasından elde edilen ksilanaz enzimi huş agacı
ksilanı ile inkübasyona bırakıldığında, 6 saat sonunda ksilobiyoz, 24 saat sonunda ise
çok az ksiloz açığa çıktığı saptanmıştır (Mamo ve ark, 2006).
Halofilik bakteri suşundan elde edilen halotolerant ksilanaz enzimlerinin ksilanı
ksilobiyoz ve ksilotrioza parçaladıkları saptanmıştır (Wejse ve ark, 2003).
Tanaka ve ark (2005), Penicillium citrinum ksilanazının huş ağacı ksilanını 1
saatlik inkübasyon sonunda çok az miktarda ksiloz ve diğer ksilo-oligosakkaritlere,
48 saatlik inkübasyon sonunda ise önemli miktarda ksilobiyoz, ksiloz ve diğer ksilo-
oligosakkaritlere hidroliz ettiğini bulmuşlardır. Alkalifilik Bacillus sp. suşundan
izole edilen ksilanaz enzimi 3 saatlik inkübasyon sonunda ortamdaki ksilanı
ksilobiyoz ve daha uzun zincirli ksilo-oligosakkaritlere dönüştürmüştür (Li ve ark,
2006).
Bacillus sp. X-13 suşundan izole edilen halofil ksilanaz enzimi oalt spealt
ksilanı pH 6.0 ve 40˚C’de 1 saatlik inkübasyon sonunda, önemli miktarda ksiloz,
farklı konsantrasyonda ve çok sayıda ksilotrioz ve ksilotetrozdan oluşan uzun zincirli
ksilooligosakkaritlere hidroliz etmiştir. Enzimin hidroliz ürünleri dikkate alındığında,
literatürde belirtilen farklı organizmalara ait ksilanaz enzimlerinden daha yüksek
aktiviteye sahip olduğu görülmektedir. Enzim, bu özellikleri ile özellikle besin
4.BULGULAR VE TARTIŞMA Ashabil AYGAN
131
endüstrisi alanında, prebiyotiklerin üretiminde öncelikle kullanılabilecek özelliğe
sahiptir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
133
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Endüstrinin hemen her alanında kullanılan enzimler genellikle mikroorganizma
kaynaklıdırlar. Bunun nedeni mikroorganizma kökenli enzimlerin, bitkisel veya
hayvansal kaynaklı enzimlere göre katalitik aktivitelerinin çok yüksek olması,
istenmeyen yan ürün oluşturmamaları, daha stabil ve ucuz olmaları, ekstrem
koşullarda aktivite gösterebilmeleri ve büyük boyutlarda üretilebilmeleridir. Yüksek
bitkilerin vakuollerde artık ürünler olarak, bir tür enzim inhibitörleri ve/veya toksik
karakterli maddeleri depoladıkları bilinmektedir. Bitkilerden enzim elde edilmesi
sırasında bu yapılar ürüne karıştıkları için, bitki enzimleri, endüstri ve klinikte enzim
kaynağı olarak tercih edilmemektedirler (Wiseman, 1987).
Her ne kadar mikrobiyal enzimlerin kullanımı için yukarıda belirtildiği gibi çok
geçerli nedenler varsa da, her mikrobiyal enzim endüstriyel alanda
kullanılmamaktadır. Endüstride kullanılan enzimlerin, bir ürünün üretilmesinde bazı
avantajlara sahip olması gerekmektedir.
Buna göre, bir enzimin herhangi bir endüstri alanında kullanılabilmesi maliyet
bakımından ucuz olması, çok farklı alanlarda kullanılabilme özelliğinde olması ve en
önemlisi de enzimin alerjik ya da toksik etkiye sahip olmaması, yani güvenilir
olmasına bağlıdır (Wiseman, 1987).
Bugüne kadar 2000’den fazla enzim tanımlanmış ve bunlardan yaklaşık 100
tanesi ticari olarak kullanıma uygun bulunmuştur. Fakat günümüzde bunlardan sadece
18 tanesi endüstriyel amaçla üretilmektedir (Zeman ve McCrea, 1985).
Biyoteknoloji kaynaklı çalışmalar A.B.D. de odaklanmış olmakla birlikte,
günümüzde, Japonya ve Kanada, biyoteknolojiyi (özellikle moleküler
biyoteknolojiyi) stratejik alan kategorisinde değerlendirerek, özel şirketlerin yanı
sıra, hükümetler düzeyinde destekleme ve geliştirme kararı almışlardır (Glick ve
Pasternak, 1994).
Enzim teknolojisinin giderek gelişmesi, ürünlerin kullanım alanlarının
çeşitliliği ve ekonomik değerinin çok yüksek olması nedeniyle, biyoteknolojinin
endüstriyel enzimlerle ilgili alanında yapılan çeşitli araştırmalar, daha da önem
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
134
kazanmaktadır. Özellikle birkaç ülke dışındaki diğer ülkeler bu konuda tamamen
dışa bağımlı durumdadırlar.
Endüstride faydalı olan ve ticari olarak kullanılan enzimlerin bazı avantajlara
sahip olması gerekmektedir. Buna göre bir enzimin herhangi bir endüstri alanında
kullanılabilmesi için, işlem maliyeti bakımından ucuz olması, fiziksel ve kimyasal
koşullara bağlı olmadan aktivitesini en yüksek düzeyde koruması ve mümkün olan
en uzun süreyle sürdürmesi, çok farklı alanlarda kullanılabilme özelliğinde olması,
allerjik ya da toksik etkiye sahip olmaması, yani güvenilir olması gerekir (Sarıkaya,
1995).
Endüstriyel alanda kullanılan enzimler bitkisel, hayvansal ve
mikroorganizma kökenli olmakla birlikte ağırlıklı olarak mikroorganizmalardan
izole edilmektedirler. Bunun nedeni, mikroorganizma kaynaklı enzimlerin katalitik
aktivitelerinin yüksek olması, istenmeyen yan ürün oluşturmamaları, daha stabil ve
daha ucuz olmaları, büyük boyutlarda ve yüksek saflıkta elde edilmesi gibi
avantajlara sahip olmasıdır. Örneğin mikrobiyal enzimler ekstrem sıcaklık ve pH
değerlerinde çok yüksek düzeyde aktivite gösterirler (Wiseman, 1987; Horikoshi,
1999).
Endüstride yaygın şekilde kullanılan enzimler arasında Bacillus cinsine ait tür
ve alttürleri tarafından sentezlenen ondan fazla enzim vardır. Örneğin ticari olarak
üretilen ve kullanılan termostabil amilaz enzimlerinin üretilmelerinde B.
amyloliquefaciens ve B. licheniformis en çok kullanılan iki Bacillus türüdür (Lin ve
ark, 1998).
Bacillus sp. suşları, proteolitik enzimler ve karbohidratazların önemli bir
kaynağını oluşturmaktadırlar. Örneğin α-amilaz enzimi Bacillus sp. grubunda
oldukça yaygın şekilde bulunur ve başlıca, gıda endüstrisinde nişastanın maltoza
hidrolize edilmesi, maltoz şuruplarının hazırlanması ile ekmek ve bira üretiminde
kullanılmaktadır.
Ekstremofilik organizmalar yüksek sıcaklık, ekstrem pH, yüksek tuz
konsantrasyonu ve yüksek basınç gibi ekolojik koşullara uyum sağlamış
organizmalardır. Bu mikroorganizmalar, ekstrem koşullar altında fonksiyonel olan
biyokatalistik ürünler sentezlemektedirler. Sentezledikleri ürünler arasında amilaz,
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
135
pullulanaz, selülaz, ksilanaz, kitinaz, proteazlar, esterazlar, glikoizomerazlar,
alkoldehidrojenazlar ve DNA modifiye eden enzimler ilk sayılabileceklerdir.
Bu enzimler gıdadan tekstile, ekmekten deterjana, içecek üretiminden
saflaştırmasına, yenilenebilir enerji kaynaklarından alkol üretimine ve kimya
endüstrisinden farmasötik alanına kadar çok yaygın bir yelpazede, belki de en
önemlisi bir çok farklı uygulamalarla tedavide kullanım alanı bulmuşlardır (Niehaus
ve ark, 1999).
Alkalifilik özellikteki organizmalar, prokaryot, eukaryot ve archea grubu
içerisinde yer almaktadırlar. Alkalifiller arasında çok değişik taksonomik gruplar
olmakla birlikte, bunların bazıları taksonomiye yeni girmişlerdir. Alkalifiller, bahçe
toprağı gibi normal çevresel ortamlardan izole edilebileceği gibi, yüksek alkalik
özellik gösteren topraklardan da izole edilebilirler. Alkalofilik enzimler endüstriyel
uygulamalarda büyük öneme sahiptirler.
Alkalin selülaz, alkalin proteaz ve alkalin amilaz gibi alkalofilik
organizmalardan izole edilen enzimler, çeşitli deterjanların içerisine karıştırılmışlar
ve biyolojik deterjanlar şeklinde tanımlanmışlardır. Dünyada üretilen toplam
alkalifilik enzimlerin %30 dan büyük kısmı çamaşır deterjanları içerisine
karıştırılarak değerlendirilmektedir. (Horikoshi, 1996). Alkalifilik amilaz, selülaz ve
proteazlar aynı zamanda endüstrinin diğer birçok alanında da yoğun şekilde
değerlendirilmektedirler.
Bunlar arasında, dericilik, tekstil, gıda endüstrisi, içecek endüstrisi, ekmek ve
pasta ürünleri, çeşitli soya ürünlerinin üretimi, protein hidrolizatlarının
tatlandırılması, farmasötik endüstrisi ve tıbbi uygulamalar, kimya endüstrisi,
atıkların temizlenmesi, nişastadan etanol üretimi gibi kendi içlerinde birer endüstri
olan çok değişik alanlar vardır (Rao ve ark, 1998; Igarashi ve ark, 1998; Kumar ve
Takagi, 1999).
Mikrobiyal enzimlerin dünya genelinde yıllık kullanım değerlerine bakıldığı
zaman, alkalin proteaz %25, diğer proteazlar %21, Amilaz %18, Renin %10, Trypsin
%3, Lipaz %3, diğer karbonhidrat parçalayan enzimler (selülaz ve ksilanaz gibi)
%10, analitik ve farmasötik enzimler %10 şeklinde bir dağılımla karşılaşılmaktadır
(Rao ve ark, 1998).
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
136
Halofil organizmalar, halofil, moderately halofil ve ekstrem halofil olmak
üzere genel olarak üç grup içerisinde toplanmaktadırlar. Bu gruptaki
mikroorganizmalar archea adı verilen grup içerisinde değerlendirilirler ve yüksek tuz
içeren çevre koşullarında yaşamaya uyum sağlamışlardır. Orta düzeyde halofil
organizmaların optimum üreyebildikleri tuz konsantrasyonu %3 ile %15 aralığında
değişiklik gösterir (Ventosa ve ark, 1998). Halofil organizmalar özellikle soda
gölleri, çöller ve tuzlu yiyecekler gibi tuz içeren çok değişik habitatlarda
bulunmaktadırlar (Ventosa ve ark, 1998). Alkalin, halofil ve termofil özellik
gösteren extremophile mikroorganizmaların enzim üretim alanında mikrobiyal
fabrikalar şeklinde kullanılacakları ve bu şekilde adlandırılacakları belirtilmektedir
(Aguilar ve ark, 1998).
Halofilik mikroorganizmalar arasında özellikle gram negatifler ile
çalışılmıştır. Gram pozitifler ise bu alanda henüz yeni araştırılmaya başlanmış
organizmalardır. Ekstrem olarak adlandırılan birçok mikroorganizma adaptasyon
gösterdikleri ortam koşullarına bağlı olarak çeşitli özelliklere sahiptirler. Bu nedenle
bu organizmaların biyoteknolojik ve ticari önemleri oldukça yüksektir.
Halofil mikroorganizmalar arasında Halobacillus halophilus (Spring ve ark,
1996), Marinococcus halophilus (Marquez ve ark, 1992), ve Bacillus halophilus
(Ventosa ve ark, 1998) en fazla bilinen organizmalardır. Halofil organizmaların
sentezlediği ürünler arasında bakteriorodopsin, Ektoin, amilaz, lipaz, selülaz,
proteaz, biyosürfaktanlar, lektinler ve biyoplastikler en önemlileridir (Adams ve
Kelly, 1995; Banat ve ark, 2000).
Halotolerant veya halofilik mikroorganizmalar tuz içeren çevresel ortamlarda
üreyebildikleri için biyoteknolojinin değişik alanlarında ve güncel uygulamalar için
potansiyel oluşturmaktadırlar. Halofillerden elde edilen bakteriyel rodopsin uzaysal
ışık modülatörleri, optik hafızalar, optik bilgisayarlar ve optik holograf teknoloji
alanlarında kullanılmaktadır. Halotolerant mikroorganizmalar fermente gıda ve gıda
katkı maddelerinin üretimi için gıda biyoteknolojisinde temel bir rol oynamaktadır.
Değişik organik kirleticilerin transformasyonu veya parçalanmasında ve alternatif
enerji üretim alanlarında halofil mikroorganizmalar kilit bir öneme sahiptirler
(Margesin ve Schinner, 2005).
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
137
Endüstriyel öneminin ve kullanımının yaygın olması nedeniyle çalışmamızda
Van soda gölünden izole edilen ve mezofil ortamda üreyebilen Bacillus sp. suşları
izole edilerek analizleri gerçekleştirilmiştir.
Çalışmalarımızda Van soda gölünden izole edilen doğal Bacillus sp. AB-17,
Bacillus sp. C-14 ve Ardıçlı Köyü/Tarsus’tan izolasyonu gerçekleştirilerek Bacillus
sp. X-13 şeklinde adlandırılan amilaz, selülaz ve ksilanaz enzimi üretme yeteneğine
sahip üç bakteri suşu kullanılmıştır. Organizmalar, ilk izolasyon aşaması
gerçekleştirildikten sonra saf kültür ve biyokimyasal analizler yapılarak Bacillus sp.
şeklinde adlandırılmışlardır.
Seçilen suşlar, geniş, beyaz renkli ve dalgalı kenarlı koloni morfolojisine
sahiptirler. Suşlar gram pozitif, aerob, spor oluşturan, çubuk şekilli ve hareketli
bakterilerdir. Glikoz, ksiloz ve mannitolü asit oluşturarak parçalamakta ve katalaz
pozitif özellik göstermektedirler. Koloni morfolojileri ve diğer özelliklerine göre
seçilen suşlar Bacillus sp. şeklinde tanımlanmışlardır.
Tanımlama çalışmalarından sonra her üç suş için birinci aşamada, içerisinde
uygun substrat bulunan katı besiyerleri kullanılarak farklı sıcaklık ve pH değerlerinde
üreme ve enzim sentezleme özelliklerinin saptanması için analizler yapılmıştır.
Bacillus sp. AB-17 suşu pH:7.0-12.5 arasında üreme göstermekle birlikte pH
9.0-10.0 aralığında optimum değer elde edilmiştir. Analiz edilen pH değerlerinden
7.0-12.0 aralığında enzim sentezi gerçekleştiği bulunmuştur. Özellikle pH 7.5-10.0
aralığında 14 mm’lik aktivite zon çapına ulaşılırken, optimum sentez (18 mm aktivite
zon çapı ile) pH 9.5 de gözlenmiştir. Horikoshi (1999), pH 8.5’in üzerinde bakteri
üremesi ve enzim sentezinin gerçekleşmesinin alkali organizmaların en büyük
özellikleri olduğunu bildirmiştir.
Bacillus sp.AB-17 suşu 4 mm’lik koloni çapı ile 25 ve 37 oC arasında optimum
üreme gösterirken, sadece 25 ve 37 oC’lerde aktivite zonu saptanmıştır. Optimum zon
oluşumu ise 17 mm ile 37 oC de gerçekleşmiştir.
Bacillus sp AB-17 suşu %3-%15 aralığındaki NaCl konsantrasyonlarında üreme
gösterirken, %20 NaCl’lü ortamda üreme saptanmamıştır. Optimum üreme 4 mm
koloni çapı ile %10 NaCl’lü ortamda gerçekleşmiştir. Optimum enzim üretimi 18 mm
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
138
zon çapı ile %7’lik NaCl’lü ortamda görülürken, %3, %5 ve %7 NaCl içeren
ortamlarda 14 mm, %13 NaCl’lü ortamda ise 6 mm zon çapı elde edilmiştir.
Bacillus sp AB-17 suşu ie katı besiyeri çalışmalarından elde edilen bu
sonuçlar, bakteri suşunun mezofil, orta düzeyde halofil ve alkali özellik gösterdiğini
kanıtlamaktadır.
Bacillus sp. C-14 suşunun pH 6.5-12.0 aralığında ürediği, optimum üremenin
16 mm ile pH 8.5 de gerçekleştiği bulunmuştur. Enzim sentezi pH 7.0-11.5
aralığında gerçekleşirken 16-7 mm arasında zon çapı elde edilmiştir. Optimum
aktivite zonu ise 24 mm ile pH 8.5 ve 9.5’te gerçekleşirken, pH 7.5-9.5 aralığında ise
ortalama 23 mm aktivite zonu gözlenmiştir.
Bacillus sp. C-14 suşu, test edilen sıcaklık aralıklarında (25-50ºC aralığında)
9-6 mm koloni çapı oluşturarak üremiştir. Bacillus sp. C-14 suşunun optimum
üremesi 10 mm koloni çapı ile 37ºC de gerçekleşirken, 25ºC de 9 mm, 45ºC de ise 8
mm’lik koloni oluşumu saptanmıştır. Aynı sıcaklık değerlerinin kullanıldığı enzim
sentezleme çalışmalarında optimum sentezin 22 mm aktivite zonu ile 37ºC de
gerçekleştiği saptanmıştır. Bacillus sp. C-14 suşu, optimum üreme ve enzim
sentezleme yeteneği dikkate alındığında mezofil ve alkalin özellik göstermektedir.
Bununla birlikte, suşun 25ºC de 9 mm çapında koloni ve 11 mm aktivite zonu,
55ºC de ise 6 mm çapında koloni ve 9 mm aktivite zonu oluşturması, suşun
psikrotolerant-termotolerant aralığında yüksek düzeyde üreme ve enzim sentezleme
yeteneğinde olduğunu göstermektedir. Bacillus sp. C-14 suşu %3-%13 NaCl içeren
katı besiyerinde 9-1 mm çaplı koloni oluşturacak şekilde üremiştir. Konsantrasyon
arttıkça koloni çapında azalma meydana gelmiştir. NaCl konsantrasyonu %15-20
düzeylerine çıkarıldığında her hangi bir üreme gözlenmemiştir.
Maksimum koloni oluşumu 9 mm ile %3’lük konsantrasyonda gerçekleşirken
%10 NaCl içeren ortamda koloni çapı 5 mm olarak ölçülmüştür. Optimum enzim
sentezi 12 mm ile %5-7 konsantrasyonda gözlenirken, %3’de 11 mm %10’da ise 10
mm aktivite zonu elde edilmiştir. Bu sonuçlar C-14 suşunun halofil özellikte
olduğunu göstermektedir. Literatür bilgilerinde %3-15 NaCl içeren ortamlarda
üreyen organizmaların orta düzeyde halofil özelliğe sahip olduklarını belirtilmektedir
(Ventosa ve ark, 1998).
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
139
Bacillus sp. X-13 suşu pH 6.0-11.0 arasında üreme gösterirmiş pH 6.0-7.0
değerleri arasında 10 mm’lik koloni çapına ulaşılmıştır. Aynı koşullarda
gerçekleştirilen enzim sentezi analizlerinde, pH 6.0-7.0 aralığında 25 mm, pH 8.0-9.0
aralığında ortalama 22 mm ve pH 10.0-11.0 aralığında ortalama 17 mm aktivite zonu
elde edilmiştir.
Bu sonuçlar Bacillus sp. X-13 suşunun oldukça aktif bir enzim üreticisi olup,
pH 11.0 de elde edile aktivite zon çapının, koloni çapının dört katına ulaştığı
bulunmuştur. Üreme ve enzim sentezleme özelliği suşun çok geniş pH aralığında
aktif olduğunu göstermektedir. Bununla birlikte, pH 6.0-7.0 aralığında zon çapının
25 mm’ye ulaşması, suşun asidik aralıkta daha iyi çalıştığını göstermektedir.
Bacillus sp. X-13 suşu inkübasyon gerçekleştirilen bütün sıcaklık
değerlerinde 20ºC (4 mm) ve 60ºC (2 mm) üreme göstermiştir. Bakteri suşu, 20-
40ºC’lik inkübasyon aralığında ortalama 22 mm aktivite zonu oluşturmuştur. Bütün
sıcaklık değerleri dikkate alındığında en yüksek enzim üretiminin 25 mm’lik zon
çapı ile 40ºC de gerçekleştiği görülmektedir. Diğer taraftan 20ºC de 24 mm, 40ºC de
25 ve 60ºC’de 16 mm (koloni çapının 8 katı) aktivite zon çapı elde edilmesi suşun
psikrofil-termofil aralığında çok yüksek aktiviteye sahip olduğunu göstermektedir.
Çalışmanın ikinci aşamasında sıvı besiyerinde enzim üretimi, kısmi
saflaştırma ve karakterizasyon çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Suşlar sıra ile
incelendiği zaman;
Bacillus sp. AB-17 suşunun optimum aktivitesini pH 10.5’ de gösterdiği
bulunmuştur. Enzim pH 6.5 de %81, 7.5’de %82, 8.5’de %84, 9.5’de %84 aktivite
göstermiştir. Analizler sonunda pH 6.5-9.5 aralığında ortalama %83 aktivite elde
edilmiştir. Enzim aktivitesi pH 11.5-12.5 aralığında hızla düşerek ortalama %62.5’e
gerilemiştir. Analiz edilen bütün pH değerlerinde ortalama %79.4 düzeyinde,
oldukça stabil bir aktivitenin gerçekleştiği görülmektedir (Şekil 4.2).
Horikoshi, izole ettiği alkalin amilaz enziminin pH 10.0-10.5 aralığında
çok aktif olduğunu, pH 9.0-11.5 aralığında ise yaklaşık %50 aktivite gösterdiğini
belirtmiştir (Horikoshi, 1999).
McTigue ve ark. Bacillus halodurans A-59 (ATCC 21591), Bacillus sp.
NCIB 11203 suşu ve Bacillus sp. IMD370 suşlarının üçünden de amilaz enzimi
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
140
izolasyonu gerçekleştirmişler ve optimum aktivite görülen pH değerinin 10.0
olduğunu belirtmişlerdir (McTigue ve ark, 1995). Bacillus sp. ANT-6 amilaz
enziminin optimum aktivitesini 10.5 de gösterdiğini pH 9.5-13 aralığında ise
yüksek düzeyde aktiviteye sahip olduğunu belirtmişlerdir (Burhan ve ark, 2003).
Termofil Bacillus sp. A3-15 suşundan izole edilen amilaz enziminin
optimum aktivitesini pH 11.0 de gösterdiği, özellikle pH 10.0-11.5 aralığında
%95 aktiviteye sahip olduğu saptanmıştır (Arikan, 2007). Termofil ve halofil
Bacilus sp. SB-28 suşundan izole edlen amilaz enziminin optimum aktivitesini pH
12.5 de gösterdiği, pH 8.5-12.0 aralığında ise ortalama %86.25 aktiviteye sahip
olduğu bulunmuştur (Tatar, 2007).
Bacillus halodurans A-59 suşundan izole edien amilaz enzimi pH 10.0’da
optimum enzim aktivitesi göstermiştir (Horikoshi, 1999). Diğer yandan, Bacillus
sp. PN5 suşundan izole edilen amilaz enziminin ise optimum pH 10.0 da aktivite
gösterdiği belirtilmektedir (Saxena ve ark, 2007). Bu sonuçlar AB-17 amilaz
enziminin alkalin özellikte olduğunu kanıtlamaktadır.
Enzim pH 10-12 aralığında stabil bir aktivite göstermiş, kalan enzim
aktivitesi ortalama %54.3 olarak gerçekleşmiştir. pH 9-12 aralığında elde edilen
stabilite değeri ise ortalama %53.2 olarak bulunmuştur. Bütün pH değerlerinde 24
saatlik inkübasyon sonunda enzim stabilitesi ortalama %55 düzeyinde
gerçekleşmiştir. Bu sonuçlar enzimin pH stabil olduğunu kanıtlamaktadır.
Alkalin termofil Bacillus sp. A3-15 suşuna ait amilaz enzimiyle yapılan pH
stabilitesi çalışmalarında enzim, 60˚C de ve pH 10.0-11.0 aralığında 24 saat
inkübe edildiği zaman, orijinal aktivitesini %70 koruduğu bulunmuştur (Arikan,
2007). Bacillus sp. SB-28 suşundan izole edilen amilaz enziminin ise pH 10.0-
12.0 aralığında 55˚C de 72 saat inkübe edildiği zaman aktivitesini yaklaşık %54
koruduğu bulunmuştur (Tatar, 2007).
Bacillus subtilis’ten elde edilen alfa amilaz enziminin 24 saatlik inkübasyon
sonunda aktivitesini pH 7.0’de %80 korurken, pH 10.0’da aktivitenin %40’a
düştüğü bulunmuştur (Lin ve ark, 1998).
Bacillus sp AB–17 amilaz enziminin optimum aktivite gösterdiği sıcaklık
değeri 150ºC olarak bulunmuştur. AB-17 amilaz enzimi 50–130ºC aralığında
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
141
inkübe edildiğinde enzim aktivitesinde tam bir stabilite görülmüş ve ortalama
%27,3’lük aktivite elde edilmiştir. İnkübasyon sıcaklığı 140ºC’ye yükseltildiği
zaman, enzim aktivitesi %81değerine ulaşarak çok hızlı bir artış gerçekleşmiştir.
Optimum aktivite 150ºC’de (%100) elde edilirken, sıcaklık 160ºC’ye yükseltildiği
zaman enzim aktivitesinin %82’ye düştüğü bulunmuştur.
En yüksek aktivitenin gerçekleştiği 140–160ºC aralığında elde edilen
ortalama aktivite değeri %87.6’dır. Bu aralıktaki aktivite artışının 30–130ºC
aralığı ile karşılaştırıldığı zaman yaklaşık %337 olduğu görülmektedir (Şekil. 4.3).
Konsoula ve Kyriakides, Bacillus sp. suşundan izole ettikleri amilaz
enziminin optimum aktivitesini 135˚C de gösterdiğini belirtmişler, 160˚C de ise
yaklaşık %70 aktivite saptamışlardır (Konsoula ve Kyriakides, 2004). Tatar,
Termofil alkalin-halofil Bacillus sp. SB-28 suşundan izole ettiği amilaz enziminde
optimum aktivitenin gerçekleştiği sıcaklığı 140 ˚C olarak bulmuştur. Tatar, amilaz
enziminin optimum aktivitesini 140˚C de göstermekle birlikte 130˚C de %91,
150˚C de %93 ve 160˚C de %86.5 aktiviteye sahip olduğunu bulmuştur (Tatar,
2007).
Literatürde bu güne kadar en yüksek optimum aktivite sıcaklığının 135˚C
olduğu ve 160˚C de yaklaşık %70 aktivite elde edildiği belirtilmektedir (Konsoula
ve Kyriakides, 2004). Bir başka literatürde ise gelecek on yılda 150˚C civarında
aktivite gösteren enzimin bulunamayacağı iddia edilmektedir (Daniel ve ark,
1996). Bacillus sp. AB-17 amilaz enziminde, optimum aktivitenin 150˚C de
gerçekleşmesi, bu güne kadar elde edilen en yüksek aktivite sıcaklığı değeri olup,
literatür verilerini değiştirecek özelliktedir. Bu özelliği ile AB-17 amilaz enzimi,
mikrobiyal enzim literatürleri arasında en üst noktaya yerleşecek, ultra-termofil
alkalin özellikte bir enzimdir.
AB-17 amilaz enzimi 30-160ºC arasında orijinal aktivitesini yaklaşık %51
oranında korumuştur. Bununla birlikte 150ºC de diğer sıcaklıklara göre daha
yüksek bir stabilite gerçekleşmiştir (%53). Goyal ve ark (2005), Bacillus sp. I-3
suşundan izole edilen termostabil amilaz enziminin 70ºC de 3.5 saat
inkübasyondan sonra orijinal aktivitenin 2.5 saatlik inkübasyon sonunda ve
80ºC’de %90 korunduğunu bulmuşlardır. Araştırmacılar aynı enzimi 30 dakika
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
142
süreyle 90 ve 100ºC de ön inkübasyon bıraktıkları zaman orijinal aktivitenin %59
ve %26’ya düştüğünü saptamışlardır. Literatür verileri dikkate alındığı zaman AB-
17 amilaz enziminin yüksek düzeyde olmamakla birlikte 30-160ºC arasında
oldukça stabil (Şekil 4.5) aktivite gösterdiği bulunmuştur (150ºC de %53).
Bacillus sp. AB-17 amilaz enzimi en yüksek aktiviteyi %68.4 ile %3’lük
NaCl konsantrasyonunda göstermiştir. %5-15 aralığındaki konsantrasyonlarda
kalan enzim aktivitesi ortalama %67 düzeyinde gerçekleşmiştir. Enzim 0.5-3.4M
aralığındaki NaCl konsantrasyonlarında ortalama %67 ile stabil bir aktivite
göstermiştir. Bu sonuçlar, enzimin halofil olduğunu göstermektedir.
Wainø ve Ingvorsen (2003), β-ksilanaz enziminin %5-%15 NaCl
konsantrasyonlarında optimum aktivite gösterdiğini, 24 saat üreyle %20 NaCl
içerisinde bırakılan enzimin aktivitesini %55 oranında koruduğunu saptamışlardır.
Haloferax mediterranei suşundan izole edilen amilaz enziminin 2-4M aralığındaki
NaCl konsantrasyonunda aktif ve stabil olduğunu, optimum aktivitenin ise 3M
konsantrasyonda elde edildiğini bulmuşlardır (Pomares ve ark, 2003).
Metal iyonları arasında en yüksek inhibisyon %41 ile ZnCl2 de saptanırken,
en düşük inhibisyon %22 ile NaCl de elde edilmiştir. Enzimin özellikle ZnCl2 ile
önemli düzeyde inhibe olması temostabilitesinin yüksek olmadığını fakat termofil
özellikte olduğunu göstermektedir.
Deterjanlar arasında en yüksek inhibisyon oranı ortalama %32 ile β-
Merkaptoetanol ile elde edilirken, SDS de %31 ve Triton X-100 de %28
inhibisyon saptanmıştır. Her üç deterjandaki inhibisyon ortalama %30.3
düzeyindedir. Bir başka ifade ile AB-17 amilaz enzimi deterjanlara ortalama %70
dirençlilik göstermişlerdir.
Bacillus halodurans LBK 34’den izolasyonunu yaptıkları alfa amilazda
orijinal aktivitenin 5mM CaCl2 ile %59 1 mM EDTA ile %58 oranında
korunduğunu bulmuşlardır (Hashim ve ark, 2005). Berhardsdotter ve ark (2005)
ise, alkalin-şelatör dirençli amilaz enziminde orijinal aktivitenin 5 mM CaCl2 ile
%34, ZnCl2 ile %30.6 koruduğunu bulmuşlardır.
AB-17 amilaz enzimi, PMSF’ye ise %70.52 direnç göstermiştir. Bu sonuç
enzimin düşük düzeyde serin amino asitleri içerdiğini göstermektedir. Szilagyi ve
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
143
Zavodszky (2000), Termofilik proteinlerde serin amino asitlerinin düşük düzeyde
bulunduğunu belirtmiştir.
Bacillus sp. AB-17 enzimi 8M üre ile tamamen (yaklaşık %97.8) EDTA ile
önemli düzeyde (%30.79) inhibe olmuştur. Bu sonuçlar enzimin alkalin, halofil ve
metalloenzim özellikte olduğununu göstermektedir.
Horikoshi (1999) ile Hutcheon ve ark (2005), amilaz enziminin 8M üre ile
tamamen inhibe olmasının alkalofil ve halofil özelliğin göstergesi olduğunu
belirtmektedirler.
AB-17 amilaz enziminin orijinal aktivitesi 5 M ZnCl2 ile yaklaşık %40.8
oranında kaybolmuştur. Bacillus sp. ANT-6 amilaz enziminin ZnCl2 ile yapılan
inaktivasyon çalışması sonucunda orijinal aktivitenin %63 oranında korunduğunu
belirtmişler ve bunun termostabilitenin göstergesi olduğunu bildirmişlerdir
(Burhan ve ark, 2003). Termophilik Bacillus sp. TS–23 suşuna ait amilaz enzimi 5
mM ZnCl2 ile %40 oranında inhibe olmuştur (Lin ve ark, 1998).
Halofil alkalin termofil Bacillus sp. SB-28 suşundan izole edilen ve optimum
aktivitesini 140˚C de gösteren amilaz enziminin 55˚C, 30 dakika süreyle aktivitesini
%1 SDS de %71, β-Merkaptoetanol de %81, triton X-100 de %82, 8 M ürede %11,
3 mM PMSF de %74, 5 mM CaCl2 de %70, ZnCl2 de %68 koruduğu
belirtilmektedir (Tatar, 2007).
Saxena ve ark (2006), Bacillus sp. PN5 suşundan üretilen termostabil alkalin
amilaz enziminin 5 M SDS ile 1 saat inkübe edildiği zaman aktivitesini %70
koruduğunu bulmuşlardır. Bu sonuçlar Bacillus sp.AB-17 amilaz enziminin
ekstremtermofil, alkali, termostabil, deterjan stabil ve halofil olduğunun
göstergesidir.
AB-17 amilaz enziminin SDS-PAGE analizinde moleküler ağırlıkları 66.25
ve 58 kDa olan iki farklı protein bandı elde edilmiştir. Bu sonuç enzimin
moleküler ağırlıkları farklı iki alt birimden oluştuğunu göstermektedir. Literatürde
amilaz enzimleri ile yapılan SDS-PAGE çalışmalarında moleküler ağırlıkların 51
kDa.ve 70 kDa arasında değiştiğine ait çok sayıda bulgu vardır (Horikoshi, 1971;
Igarashi ve ark, 1998; Hamilton ve ark, 1999; Ben ve ark, 2001;Bernhardsdotter
ve ark, 2007).
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
144
İnce tabaka kromatografi analizi sonucunda AB-17 amilaz enziminin
nişastayı parçalaması sonucu maltoz ve diğer oligosakkaritlerin meydana geldiği
bulunmuştur. Lee ve ark (1994)’nın termofilik alkalifilik Bacillus sp.XAL601
suşundan ürettikleri α-amilaz enziminin nişastayı hidrolizi sonucu maltoz ve uzun
zincirli oligosakkaritlerin oluştuğu, buna karşılık glikoz üretilmediğini
belirtmişlerdir. AB-17 amilaz enzimine ait ince tabaka kromatografisi sonuçları
enzimin, alfa amilaz olduğunu ve ticari alanda kullanılabilecek özellik taşıdığını
göstermektedir.
Bacillus sp. C-14 suşundan elde edilen endoglukanaz enzimi optimum
aktivitesini pH değeri 11.0 de göstermektedir. pH 9.0-11.0 aralığında yapılan
çalışmalarda, aktivitenin ortalama %98 değerine ulaştığı bulunmuştur. Elde edilen
sonuçlar enzimin, özellikle pH 9.0-11.0 aralığında çok yüksek bir aktiviteye sahip
olduğunu göstermektedir. Bütün pH değerlerinde yüksek aktivite elde edilmesi (pH
6.0 da %81, pH 12.0 de %12) enzimin aktivite pH aralığının son derece geniş
olduğunu göstermektedir (Şekil 4.10).
Hakamada ve ark (2002), Bacillus circulans suşundan optimum enzimatik
aktivitesini pH 8.5 de gösteren endoglukanaz enzimi izole etmişlerdir. Hakamada ve
ark (1997), alkalifilik Bacillus sp.KSM-S237 suşundan optimum aktivite pH’sı 8.6-
9.0, Bacillus sp.VG1 suşundan ise pH 9.0-10.0 olan endoglukanaz izolasyonu
gerçekleştirmişlerdir.
Literatürlerde değişik Bacillus sp. izolatlarından optimum enzimatik
aktivitesini pH 10.0’da gösteren iki endoglukanaz enziminin izole edildiği
belirtilmektedir (Endo ve ark, 2001; Kim ve ark, 2005).
Bacillus sp.C-14 endoglukanaz enziminin pH 9.0 da orijinal aktivitesinin %68
düzeyinde korunduğu saptanmıştır. Bütün pH değerleri incelendiği zaman (pH 7.0-
12.0 aralığında) orijinal aktivitenin ortalama %64.5 oranında devam ettiği
saptanmıştır.
İzole edilen endoglukanaz enzimin optimum aktivitesinin pH 6.0-8.0
aralığında gerçekleştiği saptanmıştır. Enzim pH 5.0 de ve 50ºC’de 1 saat inkübe
edildiğinde orijinal aktivitenin %100 korunduğu, pH 6.0 da ise aktivitenin %55’e
düştüğü gözlenmiştir (George ve ark, 2001).
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
145
Alkalifilik Bacillus sp.KSM-S237 suşundan izole edilen alkalin selülaz
enziminin pH 5.0-11.0 aralığındaki taponlarda 30 dakika süreyle 30ºC de inkübe
edildiği zaman orijinal aktivitesini ortalama %80 oranında koruduğu bulunmuştur
(Hakamada ve ark, 1997).
Bacillus sp.HSH-810 suşundan izole edilen alkalin selülaz enzimi optimum
aktivitesini pH 10.0 göstermektedir. Enzim pH 7.0-9.0 aralığında ve 50ºC 10 dakika
inkübe edildiğinde aktivitenin yaklaşık %10 kaybolduğu saptanmıştır (Kim ve ark,
2005). Enzim, bu özellikleri ile (özellikle pH 9.0 ve 10.0 aralığında) yüksek düzeyde
pH stabilitesi göstermektedir (Şekil 4.12)
Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enziminin optimum 50°C de aktivite gösterdiği
saptanmıştır. Bununla birlikte enzim 20-80°C aralığında yaklaşık %85 aktiviteye
sahiptir (Şekil 4.11). C-14 endoglukanaz enzimin en yüksek aktivite gösterdiği
sıcaklık aralığı %90 ile 40-60°C’ler arasıdır. İnkübasyon sıcaklığı 80°C olduğunda
%71, 100°C’de ise %64 aktivite elde edilmiştir. Alkali pH değerinde aktivite
gösteren endoglukanaz enzimleri arasında optimum aktivite sıcaklığı 65ºC olan
enzim termofil olarak tanımlamıştır (Singh ve ark, 2001). Bir çok araştırmacı alkali
pH değerinde aktivite gösteren enzimlerin optimum aktivite gösterdikleri sıcaklık
aralığınn 50-55ºC olduğunu belirtmişlerdir (Hakamada ve ark, 1997 ve 2002; Endo
ve ark, 2001; Kim ve ark, 2005).
Literatür verileriyle karşılaştırıldığı zaman C-14 endoglukanaz enzimi
termotolerant özelliktedir (şekil 4.11).
Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enzimi 20-60ºC’lik sıcaklık değerlerinde
orijinal aktivitesini 15 dakika sonunda ortalama %90, 30 dakika sonunda %77 ve 60
dakika sonunda %54 oranında koruduğu saptanmıştır. İnkübasyon sıcaklığı 70ºC ye
yükseltildiğinde kalan aktivite değeri 15 dakika %62, 30 dakika %51 olarak
gerçekleşirken, 60 dakika sonunda bu değer %10 düzeyine düşmüştür (Şekil 4.13).
Bu sonuçlara göre C-14 endoglukanaz enzimi, 70ºC’ye kadar ısısal
uygulamaların gerçekleştirildiği çalışmalarda 15 ve 60 dakika süreyle başarıyla
kullanılabilme özelliği göstermektedir.
Optimum sıcaklığı 50oC olan Bacillus sp. KSM-S237’den izole edilen ve
optimum aktivite sıcaklığı 50ºC olan endoglukanaz enziminin 10 dakikalık
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
146
inkübasyon sonunda orijinal aktivitesini 20ºC’de tamamen koruduğunu, 40ºC’de
aktivitenin %90’a, 50ºC’de %50’ye 100ºC’de ise %30’a düştüğü bulunmuştur
(Hakamada ve ark, 1997).
Bacillus circulans suşundan üretilen ve optimum aktivite sıcaklığı 55ºC olan
alkalin endoglukanaz enziminin, 15 dakikalık ön inkübasyon sonunda, orijinal
aktivitesini 55ºC de %100 koruduğu 60ºC de ise aktivitenin %50’ye düştüğü,
sıcaklığın 65ºC ‘ye yükselilmesiyle aktivitenin tamamen kaybolduğu saptanmıştır
(Hakamada ve ark, 2002).
Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enzimi, ön inkübasyon sıcaklığı 20-60ºC olarak
seçildiği zaman, orijinal aktivitesini 15 dakikada ortalama %90, 30 dakikada %77 ve
60 dakikada %54 koruduğu saptanmıştır. Bu sonuçlara göre C-14 endoglukanaz
enzimi literatür verilerinden daha yüksek termal stabiliteye sahiptir.
Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enzim aktivitesi kullanılan bütün NaCl
konsantrasyonlarında aktiviteyi artırmıştır. En yüksek aktivite %133 ile %20 tuz
konsantrasyonunda elde edilirken, %12.5-25 aralığındaki aktivite artışı ortalama
%128 olarak gerçekleşmiştir. NaCl konsantrasyonu %30 düzeyine çıkartıldığında ise
aktivite %95 düzeyine düşmüştür. Optimum enzim aktivitesinin %20 (3.4M) tuz
konsantrasyonunda elde edilmesi, enzim aktivitesinin yüksek NaCl
konsantrasyonlarında uyarıldığını ve enzimin halofil karakterde olduğunun kanıtıdır
(Şekil 4.14).
Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enzimi ile %3-7 NaCl içeren ortamda 1 saat
sonunda %70, 6 saat sonunda %60 oranında aktivitesini korumuştur. NaCl
konsantrasyonu %10-15 kullanıldığında kalan enzim aktivitesi 1 saat sonunda %77, 6
saat sonunda %71.5 olarak gerçekleşmiştir. NaCl konsantrasyonu %20’ye
yükseltildiği zaman, kalan enzim aktivitesinde önemli düzeyde artış gerçekleştiği
saptanmıştır. Bu konsantrasyonda 1 saat sonunda %88, 6 saat sonunda %75 aktivite
değeri elde edilmiştir. NaCl konsantrasyonu %25’e yükseltildiğinde kalan aktivitenin
1 saat sonunda %73, 6 saat sonunda %63’e düştüğü bulunmuştur.
Rekombinant endoglukanaz enziminin Cel5A ile yapılan çalışmalarda enzimin
20 saatlik inkübasyon sonunda (3 M NaCl) orijinal aktivitesini %87 koruduğu
bulunmuştur (Voget ve ark, 2006). Egl-AG endoglukanaz enziminde ise
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
147
konsantrasyondaki artışla birlikte aktivitenin arttığı saptanmışlardır (Hirasawa ve ark,
2006). İzolasyonunu geçekleştirdiğimiz C-14 endoglukanaz enziminin NaCl ile
gösterdiği reaksiyon sonuçları literatür verileri ile tam bir uyum içindedir. Bu
sonuçlar ışığında, C-14 endoglukanaz enzimini ekstrem halofil ve halostabil şeklinde
tanımlamak mümkündür.
Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enziminin SDS’ye %81 dirençli olduğu
bulunmuştur. Huang ve Monk (2004), yaptıkları çalışmada endoglukanaz enziminin
SDS’ye %91.5, β-Merkaptoetanol’e ise %88.7 dirençli olduğu bulunmuştur. CaCl2
ve Na2SO3 ile aktivitede önemli artışlar saptanmış, artış oranı CaCl2 de %132,
Na2SO3 ise %102 düzeyinde gerçekleşmiştir. Metal iyonları ile yapılan analizlerde
kalan enzim aktivitesi 5 mM ZnCl2 de %77, KCl de ise %40.33 olarak
gerçekleşmiştir.
C-14 endoglukanaz enziminde 5 mM EDTA ile %7, PMSF ile %57 oranında
inhibisyon gerçekleşmiştir. Üre ile yapılan analizlerde (8M) enzim aktivitesindeki
inhibisyon düzeyi yaklaşık %58 olarak saptanmıştır (Çizelge 4.10).
Literatürde Zn+ ve K+ gibi metal iyonlarının enzim aktivitesini değişik
oranlarda (sırasıyla %23 ve %60) inhibe ettiği belirtilmektedir (Murashima ve ark,
2002). Halofilik enzimlerin büyük çoğunluğunun 2M’dan daha düşük KCl
konsantrasyonlarında bile orijinal aktivitelerinin inhibe olduğu, aktivitedeki düşüş
oranının halofilik düzeyinin göstergesi olarak ifade edildiği belirtilmektedir (Madern
ve ark, 2000). C-14 endoglukanaz enziminin KCl sonuçları, enzimin halofil özellikte
olduğunu kanıtlamaktadır.
Literatür bulgularında EDTA ile gerçekleştirilen aktivite çalışmalarında kalan
enzim aktivitesinin %90-%95 aralığında gerçekleştiği belirtilmiştir (Singh ve ark,
2001; Li ve ark, 2006; Huang ve Monk, 2004). C-14 endoglukanaz enzimi 5mM
EDTA ile muamele edildiği zaman kalan enzim aktivitesi %93 bulunmuştur. Bu
sonuç literatür verileri ile tam bir uyum göstermektedir Bacillus sp. C-14
endoglukanaz enziminde, SDS-PAGE elektroforez analizi sonunda 61 kDa ağırlığa
sahip tek bir protein bandı elde edilmiştir (Şekil 4.16).
Termoasidofilik endoglukanaz (Ba-EGA) enzimi ile yapılan çalışmalarda
enzimin 67 kDa moleküler ağırlıkta tek bir protein bandından meydana geldiği
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
148
belirtilmiştir (Li ve ark, 2006). Diğer taraftan bir çok araştırmada endoglukanaz
enzimlerinin 35-85 kDa arasında moleküler büyüklüğe sahip oldukları belirtilmiştir
(Voget ve ark, 2006; Zvereva ve ark, 2006; Kim ve ark, 2005; Zhang ve ark, 2007).
Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enziminin 1 saat’lik inkübasyon sonunda
CMC’yi maltoz, sellobioz, sellotrioz ve sellotetroz gibi diğer uzun zincirli
oligosakkaritlere hidroliz ettiği, fakat glikoza dönüştürmediği saptanmıştır.
Termofilik Rhodothermus marinus’dan izole edilen endoglukanaz enzimi ile
CMC’nin hidrolizi sonucu ortaya çıkan ürünlerin glikoz, sellobiyoz, sellotrioz,
sellotetraoz ve sellopentaoz olduğu bulunmuştur (Hreggvidsson ve ark, 1996). Başka
bir araştırmada ise halotolerant selülaz enziminin CMC’yi hidrolizi sonunda
sellobioz, sellotrioz, sellotetraoz ve diğer sellooligosakkaritlere dönüştürdüğü
saptanmıştır (Voget ve ark, 2006).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin pH analizlerinin alt sınırı diğer
enzimlerden farklı olarak 4.0’ten başlatılmış ve analizler pH 4.0-12.0 aralığında
gerçekleştirilmiştir.
Enzim optimum aktivitesini pH 6.0 da gösterirken, pH 5.0 te %97 aktivite
gerçekleşmiştir. Asidik pH aralığında (4.0-7.0) ortalama enzim aktivitesi %90.25
olarak bulunmuştur. Alkali pH koşullarında enzim, aktivitesini tamamen kaybederek
pH 10.0 da %26, pH 11.0 de %8 aktivite saptanırken, pH 12.0 de aktivite tamamen
kaybolmuştur (Şekil 4.19). Bu sonuçlar X-13 ksilanaz enziminin asidik özellikte
olduğunu göstermektedir.
Sulfolobus solfataricus’tan izole edilen ksilanazın optimum aktivitesini pH 7.0,
Humicola insolens’ten izole edilen ksilanaz pH 6.0-6.5 ve Halorhabdus
utahensis’ten izole edilen ksilanaz pH 7.0’de gösterdiği saptanmıştır (Düsterhöft ve
ark, 1997; WainØ ve Ingvorsen, 2003 ;Cannio ve ark, 2004).
Yapılan analizlerde Penicilliun capsulatum’dan izole edilen ksilanaz enziminin
optimum aktivite gösterdiği pH değerinin 3.8, Fusarium proliferatum ksilanazının
5.0-5.5 ve Aspergillus fumigatus ksilanazının 6.0-6.5 olduğu bulunmuştur (Ryan ve
ark, 2003; Saha ve ark, 2002; Anthony ve ark, 2003). Bu verilerin yanı sıra alkalifilik
Bacillus sp. suşundan izole edilen ksilanaz enziminin optimum aktivitesini pH 8.0 de
gösterdiği belirtilmiştir (Kumar ve ark, 2004).
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
149
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi 15 dakikalık ön inkübasyon uygulaması
sonucunda pH 3.0-10.0 aralığında orijinal aktivitesini ortalama %92 düzeyinde
korumuştur. Bununla birlikte, özellikle pH 5.0-6.0 aralığında aktivite %100, 3.0-4.0
aralığında yaklaşık %94.5 düzeyinde korunmuştur. pH 9.0 (%86) da kalan enzim
aktivitesinin pH 8.0’e göre arttığı (%84), pH 10.0 ise yeniden düştüğü saptanmıştır
(%84).
Bacillus sp. X-13 enzimi 30 dakikalık inkübasyon sonunda bütün pH değerleri
dikkate alındığında (pH 3.0-10.0) orijinal aktivitesini yaklaşık %71.5 korumuştur.
Ksilanaz enzimi pH 3.0-10.0 aralığındaki 24 saat inkübe edildiğinde orijinal
aktivitenin ortalama %44 düzeyinde korunduğu bulunmuştur. Bu sonuçlar enzimin
özellikle asidik pH bölgesinde oldukça dirençli olduğunu, fakat inkübasyon süresinin
artışıyla birlikte stabilitenin azaldığını göstermektedir. Özellikle asidik pH değerleri
incelendiğinde 24 saat süreyle 40ºC de inkübasyon gerçekleştirildiği zaman, %50’nin
üzerinde stabilite saptanmıştır (Şekil 4.21).
Bacillus circulans’dan izole edilen ksilanaz A ve Ksilanaz B enzimlerine
50ºC’de ve pH 8.0’de 10 dakika süreyle ön inkübasyon uygulandığı zaman orijinal
aktivitenin %60-70 devam ettiğini belirtmişlerdir (Dhillon ve ark, 2000). Halofilik
bakterilerden elde edilen iki ekstrem halotolerant ksilanaz enzimlerinin pH 4-11
aralığında stabil oldukları belirtilmiştir (Wejse ve ark, 2003).
B. amyloliquefaciens suşundan izole edilen ksilanaz enziminin orijinal
aktivitesini pH 9.0’da %71, pH 10.0’da ise %43 oranında devam ettirdiğini
bulmuşlardır (Breccia ve ark, 1998).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enziminin optimum aktivite gösterdiği sıcaklık
40ºC bulunmuştur. Enzim aktivitesi 20ºC de %19, 30ºC %67 iken 50-60ºC arasında
ortalama %8.5 düzeyinde gerçekleşmiştir. İnkübasyon sıcaklığının yükseltilmesiyle
birlikte aktivite düşmüş ve 100ºC de yaklaşık %42 düzeyine gerilemiştir. Aktivitede
bu denli yüksek farklılık olmakla birlikte 30-70ºC aralığında ortalama %79’luk
aktivite elde edilmesi, enzimin mezofil-termotolarant aralığında aktif olduğunu
göstermektedir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
150
Literatürde halofilik bakterilerden elde edilen ksilanazlarda gözlenen
optimum aktivite sıcaklığının 55-90ºC arasında değiştiği belirtilmektedir (Cannio ve
ark, 2004).
Bacillus sp suşlarında ise daha düşük aktivite sıcaklıkları bulunmuş olup, bir
çok araştırmacının çalışmalarında optimum aktivitenin 50ºC de gözlendiği
saptanmıştır (Lama ve ark, 2004; Poorna ve Prema, 2006). Pham ve ark (1998), ise
analizini geçekleştirdikleri ksilanaz enziminin en iyi aktiviteyi 40ºC de gösterdiğini
bulmuşlardır. Bu sonuçlar, X-13 ksilanaz enzimine ait sonuçlarla tam bir uyum
göstermektedir.
Termal stabilite çalışmalarında 20-40ºC’lik sıcaklık aralığında 15 dakika
sonunda elde edilen ortalama aktivite %78 iken, 50-90ºC aralığında ortalama %32
düzeyinde gerçekleşmiştir. İnkübasyon süresinin 60 dakika olarak uygulandığı
çalışmalarda, 20-40ºC aralığındaki sıcaklık değerlerinde kalan aktivite ortalama %70,
50-90ºC aralığındaki %26 olarak bulunmuştur (Şekil 4.22).
Yapılan çalışmalarda ksilanaz enzimlerinin çok farklı termal stabilite profilleri
gösterdikleri bulunmuştur. Bacillus amyloliquefaciens’den izole edilen ksilanaz
enzmi 60ºC de 15 dakika inkübe edildiği zaman, orijinal aktivitesini %100 korurken,
inkübasyon sıcaklığı 65-70ºC’ye yükseltildiğinde aktivitenin %50’nin altına düştüğü
saptanmıştır (Breccia ve ark,1998).
Sa-Pereira ve ark (2002), Bacillus subtilis’ten izole edilen ksilanaz enziminin
20 dakikalık inkübasyon sonunda 60ºC sıcaklığa kadar orijnal aktivitesin %60’ın
üzerinde koruduğunu, sıcaklığın yüksetilmesiyle birlikte aktivitenin %40’ların altına
düştüğünü bulmuşlardır.
Bacillus pumilus’a ait ksilanaz enziminin 40ºC ‘ye kadarki sıcaklıklarda
aktivitesini 1 saat süreyle koruduğu, 60ºC de ise aktivitenin %30 düzeyine düştüğü
bulunmuştur (Podorna ve Prema, 2006). Bu sonuçlar Bacillus sp. X-13 ksilanaz
enziminin optimum aktivite sıcaklığında termostabil olduğunu göstermektedir.
En yüksek kalan enzim aktivitesi değeri %97 ile %3 tuz konsantrasyonunda
gerçekleşirken, %3-7 aralığında ortalama %93.3 olarak saptanmıştır. Enzim %3-25
aralığındaki tuz konsantrasyonuna ortalama %89 direnç göstermiştir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
151
Ksilanaz enzimi %3-20 aralığındaki tuz konsantrasyonlarında 6 saat inkübe
edildiği zaman orijinal aktivitenin ortalama %74.3, %25’lik tuz konsantrasyonu ise
%64 düzeyinde devam ettiği bulunmuştur (Şekil 4.23). Her iki inkübasyon süresi
sonunda da ksilanaz enziminin %3-25 tuz konsantrasyonlarında %73’ün üzerinde
aktivite gösterdiği saptanmıştır.
Literatürde, β-ksilanaz enzimine ait orijinal aktivitenin %20 NaCl bulunan
ortamda 24 saatlik inkübasyon sonucunda yaklaşık %53’e düştüğü bulunmuştur
(WainØ ve Ingvorsen, 2003). Bir başka çalışmada, halofilik bakteriden izole edilen
ksilanaz-1 ve ksilanaz-2 enzimlerinin en yüksek aktiviteyi 1M NaCl
konsantrasyonunda, 50ºC ve pH 6.0’da gösterdiği saptanmıştır. Ksilanaz-1 enziminin
aktivitesi 1-2M NaCl aralığında %100’den %54’e hızlı bir düşüş göstermiştir. NaCl
konsantrasyonu 2’den 5 M’a yükseltildiğinde ksilanaz-2 enziminde aktivitenin
%31’e düştüğü saptanmıştır (Wejse ve ark, 2003).
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzimi EDTA ile kısmen inaktive olurken, orijinal
enzim aktivitesi 15 dakika da yaklaşık %89, 60 dakikada %84 korunmuştur. Kalan
enzim aktivitesi (15 dakikalık uygulama sonunda) CaCl2 de %99, ZnCl2 de %94,
Na2SO3 de ise %92 düzeyinde geçekleşirken, 60 dakika sonunda CaCl2 de %86,
ZnCl2 de %82, Na2SO3 de ise %83 olarak bulunmuştur. En yüksek dirençlilik (60
dakika sonunda) %82 ile β-Merkaptoetanol’de gözlenirken bunu %80 ile triton X-
100 ve %62 ile SDS izlemiştir.
PMSF kullanılan çalışmalarda kalan enzim aktivitesi 15 dakika %89, 60 dakika
%80 olarak bulunmuştur. Üre kullanılan çalışmalarda kalan enzim aktivitesi diğer
ajanlara göre daha fazla düşmüştür. Buna göre orijinal enzim aktivitesi 15 dakikada
%38, 60 dakikada %28 düzeyine düşmüştür (Çizelge 4.11).
Bir diğer çalışmada, halofil bakteriden elde edilen halotolerant ksilanaz-1
enziminin orijinal aktivitesini 1 mM SDS ile %60 koruduğu belirtilmektedir (Wejse
ve ark, 2003). ZnCl2 (1 mM) ile yapılan çalışmalarda ksilanaz-1 enziminde %57,
ksilanaz-2 enziminde %39 oranında inhibisyon gerçekleştiğini saptamışlardır (Wejse
ve ark, 2003). Halofil bakteriden elde edilen ksilanaz-1 enzimi 1 mM β-
Merkaptoetanol ile muamele edildiğinde enzim %95 direnç göstermiştir (Wejse ve
ark, 2003). Halotolerant ksilanaz enziminin orijinal aktivitesini 1 mM PMSF’de
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
152
%99, 10 mM’ da ise %76 koruduğu saptanmıştır. Üre ile yapılan analizlerde ise
orijinal aktivitenin 1mM’da %81 korunduğu bulunmuştur (Wejse ve ark, 2003).
Zimogram analizi sonucunda Bacillus sp.X-13 ksilanaz enzimin, moleküler
ağırlıkları 108.4, 95.5, 80.6 ve 68.5 kDa olan dört alt birimden meydana geldiği
saptanmıştır (Şekil 4.24).
Literatürde Penicillium capsulatum ve Fusarium proliferatum
organizmalarından izole edilen ksilanazlar enzimlerinin 22-22.4 kDa ağırlığa sahip
oldukları, buna karşılık Aspergillus fumigatus mantarından elde edilen enzimin
moleküler ağırlıkları 212-253 kDa arasında değişen 4 alt birimden meydana geldiği
bulunmuştur (Ryan ve ark, 2003; Saha, 2002).
Farklı Bacillus sp. izolatlarından moleküler ağırlıkları 24-45 kDa arasında
değişen ksilanaz enzimlerinin izole edildiği belirtilmiştir (Lama ve ark,2004).
Ekstrem halofilik archaeon Halorhabdus utahensis organizmasından izole
edilen β-ksilanaz enzimi 45 kDa, β-ksilosidaz enzimi ise 67 kDa moleküler ağırlığa
sahiptir (Waino ve Ingvorsen, 2003). Halophilik bakteriden izole edilen ekstrem
halotolerant ksilanaz-1 ve ksilanaz-2 enzimlerinin moleküler ağırlıkları sırası ile 43
ve 62 kDa olarak bulunmuştur (Wejse ve ark, 2003).
Bacillus sp. X-13 suşunun 1 saatlik inkübasyon uygulaması sonunda oalt spelt
ksilanı ksiloz ve çok sayıda uzun zincirli ksilooligosakkaritlere dönüştürdüğü
bulunmuştur.
Bacillus halodurans organizmasından elde edilen ksilanaz enzimi huş agacı
ksilanı ile inkübasyona bırakıldığında, 6 saat sonunda ksilobiyoz, 24 saat sonunda ise
çok az ksiloz açığa çıktığı saptanmıştır (Mamo ve ark, 2006). Halofilik bakteri
suşundan elde edilen halotolerant ksilanaz enzimlerinin ksilanı ksilobiyoz ve
ksilotrioza parçaladıkları saptanmıştır (Wejse ve ark, 2003).
Tanaka ve ark (2005), Penicillium citrinum ksilanazının huş ağacı ksilanını 1
saatlik inkübasyon sonunda çok az miktarda ksiloz ve diğer ksilo-oligosakkaritlere,
48 saatlik inkübasyon sonunda ise önemli miktarda ksilobiyoz, ksiloz ve diğer ksilo-
oligosakkaritlere hidroliz ettiğini bulunmuşlardır.
Enzimin hidroliz ürünleri dikkate alındığında, literatürde belirtilen farklı
organizmalara ait ksilanaz enzimlerinden daha yüksek aktiviteye sahip olduğu ve
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
153
ancak 48 saatik inkübasyon sonunda elde edilen ürünlerin, 1 saatlik sürede ortaya
çıktığı görülmektedir. Enzim, bu özellikleri ile özellikle besin endüstrisi alanında,
prebiyotiklerin üretiminde öncelikle kullanılabilecek özelliğe sahiptir.
Sonuç olarak;
1.Nişasta işletmelerinde birinci aşama olan jelatinleştirmenin 140-150°C de 5
dakika süreyle gerçekleştirilip, 100-105°C’ye soğutulduktan sonra ikinci ve en
önemli aşama olan sıvılaştırmanın 2 saat süreyle yapılması düşünüldüğünde,
soğutma işlemleri için çok önemli bir enerji kullanılması söz konusudur.
Diğer taraftan, bu konuda en fazla arzulanan durum jelatinleştirme (100-
110°C) ve sıvılaştırma (80-90°C) çalışmalarında çok yüksek sıcaklıklarda aktivite
gösteren α-amilaz enziminin bulunması ve kullanılmasıdır.
Oysa, 140-150°C-160°C de uzun süre aktif bir enzim kullanılsa soğutmaya
gerek kalmayacaktır. Dolayısı ile, soğutma için ekstra enerji kullanılmaması ve
moleküller arası bağların kopması sonucu enzimden daha yüksek verim alınacaktır
Optimum aktivitesini 150°C de gösteren, 30 dakika süreyle 150°C inkübe edildiği
zaman yaklaşık %53 kalan aktivite özelliği gösteren AB-17 amilaz enzimi nişastanın
hidrolizi çalışmalarında maliyeti düşürerek, yüksek düzeyde verim alınmasını
sağlayacaktır.
2. Amilaz enzimlerinin uygulama alanı oldukça geniş olup klinik, medikal,
analitik kimya, nişastanın şekerleştirilmesiyle ilgili bütün alanlar, tekstil, gıda,
fermentasyon, kağıt, biracılık ve damıtma uygulamaları sayılabilir. Bacillus sp. AB-
17 amilaz enzimi sahip olduğu üstün yetenekleri (optimum aktivitesini 150°C, pH
10.5 ve halofil koşullarda göstermesi, deterjanlara dirençli olması, 20-160°C
aralığında stabil olması gibi) nedeniyle bütün alanlar için oldukça uygundur.
Nişastanın parçalanması aşamasındaki ilk adım molekülün oligomaltodekstrinlere
dönüştürülmesidir. Özellikle nişastanın şekerleştirme ve sıvılaştırma işlemlerinin
uygulandığı 1. ve 2. basamaklarda bugüne kadar istenilip de gerçekleştirilemeyen
bütün görevleri (110°C’nin zerinde akivite) fazlasıyla yerine getirecek yetenektedir.
3.Tekstil endüstrisinde haşıllama işlemlerinde yoğun nişasta kullanımı söz
konusudur. Tekstil endüstrisi pH’nın yaklaşık 12, sıcaklığın en az 80°C olduğu
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
154
işletmelerdir. Nişastanın ortamdan uzaklaştırılmasında son yıllarda enzim kullanımı
önemli bir yer tutmaktadır. Bacillus sp. AB-17 amilaz enziminin alkalin, termofil,
termostabil ve halofil özelliği dikkate alındığında bu işletmeler için ideal bir enzim
olduğu görülmektedir.
4. Amilaz enzimlerinin en fazla kullanıldığı alanlardan bir diğeri deterjan
endüstrisidir. Özellikle alkalin, termostabil, halofil, SDS, triton X-100 ve β-
merkaptoetanol gibi deterjan ve yüzey aktif ajanlara dirençli özellik gösteren
enzimler, deterjan formülasyonunda öncelikli bir yere sahiptir. Bu açıdan Bacillus
sp. AB-17 amilaz enzimi, ideal endüstriyel enzim özelliğindedir.
5. Halofil organizmaların sentezlediği ürünler arasında bakteriorodopsin,
ektoin, amilaz, lipaz, sellülaz, proteaz, biyosürfaktanlar, lektinler ve biyoplastikler en
önemlileridir. Halotolerant ve halofilik organizmalar ve bulardan elde edilen
enzimler, biyoteknolojik uygulamalarda her geçen gün daha ön plana çıkmaktadırlar.
Bunlar arasında optik bilgisayarlar, optik hafızalar, biyoçipler, uzay çalışmalarındaki
ışık modülatörlerinin yapımı, yağların geri kazanılmalarında kullanılan biyopolimer
özelliğindeki biyosürfaktan üretimi, fermente gıdaların üretimi, organik kirliliklerin
temizlenmesi ve alternatif enerji üretim alanları sayılabilir. İzolasyonunu
gerçekleştirdiğimiz her üç enzimde halofil özellikte olup, özellikle alternatif enerji
üretim alanı için ideal özelliktedirler.
6. Geçen son 20 yıl içerisinde selülaz kullanımı özellikle tekstil, temizlik,
kağıt, içecek ve şarap endüstrisinde önemli düzeyde artış göstermiştir. Ayrıca
hayvan yemlerinin üretimi, tekstil ve temizlik endüstrisi, kağıt hamuru hazırlama
işletmeleri ile tarımsal uygulamalar endoglukanazların kullanım alanları arasındadır.
Günümüzde selülaz (enduglukanaz) enziminin dünya enzim ticaretindeki yeri
yaklaşık %20 düzeyindedir.
İzolasyonunu gerçekleştirdiğimiz Bacillus sp. C-14 endoglukanaz enziminin
optimum aktivitesinin pH 11.0 gerçekleşmesi, optimum aktivite sıcaklığının 50°C de
olması, halofil koşullarda özellik yüksek düzeyde aktivite göstermesi, halofilik
stabilitesinin yüksek olması, deterjanlara dirençli olması, enzimin tekstil
uygulamaları, kağıt endüstrisi, hayvan yemi hazırlanması gibi uygulamalarda
kullanılacak özelliktedir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
155
Son yıllarda özellikle selülozdan biyoetanol üretimi, üzerinde en fazla çalışılan
konular arasında birinci sırada yer almaktadır. Selülozun tamamen oligosakkaritlere
dönüşümünün sağlanmasında endoglukanaz ve ksilanaz enzimleri birlikte
kullanılması başarı oranını üst düzeylere taşıyacaktır. Bu alanın giderek önem
kazanması, selülozu kısa sürede hidrolize edecek enzimlere olan ihtiyacı giderek
artırmaktadır. Çalışmamızda izolasyonu ve karakterizasyonu gerçekleştirilen C-14
endoglukanaz ve X-13 ksilanaz enzimlerinin hidroliz ürünlerine arasında yoğun
miktarda maltoz, sellobioz, sellotrioz ve sellotetroz, ksiloz ve uzun zincirli
olgosakkaritlerin bulunması (1 saat gibi kısa bir inkübasyon sonunda), enzimin
endüstriyel uygulamalar için ideal özellik taşıdığını göstermektedir.
7. Günümüzde, özellikle çevre koruma önlemleri sayesinde, ksilanazların en
yaygın kullanım alanı kağıt endüstrisi olmuştur. Ksilanaz enziminin kullanımı
nedeniyle (dioxin gibi) toksik organik klorlu bileşiklerin kağıt endüstrisindeki
kullanımı azalmakta, selüloza zarar vermediği ve yan etkisi olmadığı için
uygulamada daha başarılı sonuçlar sağlandığı belirtilmektedir.Gıda (unlu mamuller)
ve içecek (meyve suyu, kahve), et tavukçuluğunda (Yem verimi artışı amacıyla,
besin katkı maddesi), yem sanayinde (Silaj etkiliğini artırmada) ve biyoteknoloji de
(Protoplast oluşumu, Tek hücre proteini üretimi, Düşük kalorili tatlandırıcılar ve sıvı
yakıt üretimi gibi) önemli bir yere sahiptir.
Halofilik ksilanaz’ların saflaştırılmasına fazla gerek duyulmaması ekstrem
koşullar gerektiren endüstriyel uygulamalarda, kullanılabilecek bu enzimlerin
önemini bir kat daha artırmaktadır.
Bacillus sp. X-13 ksilanaz enzmi, optimum aktivitesini pH 7.0 ve 40°C de
göstermesi, asidik pH koşullarında yüksek stabilite göstermesi, 70°C’ye kadar
termostabil olması nedeniyle, özellikle kanatlı hayvan yemlerinin üretimi için ideal
özellik göstermektedir.
Hemiselüloz selülozik materyalde en fazla bulunan ikinci yenilenebilir
polisakkarit molekülüdür. Her yıl yaklaşık 1010 ton düzeyinde üretilmektedir. Ksilan
hemiselülozu meydana getiren en önemli yapı olup, heteropolimer özelliği taşır. Bu
yapı ksilanaz enzimleri ile ksiloz başta olmak üzere diğer oligosakkaritlere
parçalanır. Kağıt endüstrisinde ligninin molekülden uzaklaştırılması için NaOH
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Ashabil AYGAN
156
çözeltisinde yaklaşık 170°C’lik koşullarda iki saat parçalama işlemleri
gerçekleştirilir. Buna rağmen molekülde kalan lignin kalıntıları nedeni ile elde edilen
kağıdın rengi kahverengi görünüme sahiptir. Bu yüzden birçok kimyasal işlem
uygulanarak rengi giderme işlemi gerçekleştirilir. Beyazlatma işlemlerinde klor
kullanılmakla birlikte ligninin tamamen uzaklaştırılmasının mümkün olmadığı
bilinmektedir. Klor uygulamasına alternatif olarak son yıllarda ksilanaz enzimi
kullanımı hızla yaygınlaşmış ve çok başarılı sonuçlar alınmıştır. İzolasyonunu
gerçekleştirdiğimiz enzim taşıdığı aktivite özellikleri nedeniyle bu alan için ideal bir
çözüm oluşturacaktır.
Enzimin hidroliz ürünleri arasında yoğun şekilde ksiloz açığa çıkması, çok
sayıda uzun zincirli ksilo-oigosakkarit ürünlerinin oluşması, enzimin besin
endüstrisinde prebiyotik üretimi için son derece uygun özelliktedir. X-13 ksilanaz
enzimi özellikleri nedeniyle meyve suyu üretiminde selülaz ve pektinaz enzimi
kullanılmadan tek başına berraklaştırma yapabilecek özellikte olup, etkin şekilde
kullanılabilir.
157
KAYNAKLAR
ADAMS,M.W.W., and KELLY,R.M., 1995. Enzymes in extreme environments.
Chem. Eng. News. 73:32-42.
AEHLE, W.,2004. Enzymes in Industry Production and Application. Wiley-VCH
Verlag,Weinheim, 484s.
AGUILAR, A., INGEMANSSON, T., and MAGNIEN, E., 1998. Extremophile
microorganisms as cell factories: supprt frm the Europian Union.
Extremophiles. 2:367-373.
AIYER, P.V., 2005. Amylases and their applications. African Journal of
Biotechnology. 4: 1525-1529.
ALTSCHUL, S.F., GISH, W., MILLER, W., MYERS, E.W. and LIPMAN, D.J.,
1990. Basic local alignment search tool. J. Mol. Biol., 215: 403-410.
AMOOZEGAR, M.A., MALEKZADEH, F. and MALIK, K.A., 2003. Production of
amylase by newly isolated moderate halophile, Halobacillus sp. strain
MA-2. Journal of Microbiological Methods, 52: 353-359.
ANTHONY, T., RAJ, K.C., RAJENDRAN,A., GUNASEKARAN,P., 2003. High
molecular weight cellulase-free xylanase from alkali-tolerant Aspergillus
fumigatus AR1. Enzyme.Microb.Technol., 32: 647-654.
ARCHANA, A. and SATYANARAYANA,T., 1997. Xylanase production by
thermophilic Bacillus licheniformis A99 in solid-state fermentation.
Enzyme.Microbial.Technol.,21: 12-17.
ARIKAN, B., 2007. Highly Thermostable, Thermophilic, Alkaline, SDS and
Chelator Resistant Amylase from a Thermophilic Bacillus sp. Isolate
A3-15. Bioresource Technology. (Basımda).
ASGHER, M., ASAD, M.J., RAHMAN, S.U., LEGGE, R.L., 2007. A thermostable
α-amylase from a moderately thermophilic Bacillus subtilis strain for
starch processing. J. Food Engineering, 79:950-955.
ASI, T., 1996. Tablolarla Biyokimya. Nobel Tıp Kitabevi, İstanbul,282s.
ATALLA, R.H., VANDERHART, D.L., 1984. Native Cellulose: a composite of two
distinct crystalline forms. Science, 223: 283-285.
158
AVCIOGLU, B., EYUPOGLU,B.and BAKIR,U., 2005. Production and
characterization of xylanase of a Bacillus strain isolated from soil. World
Journal of Microbiology&Biotechnology,21:65-68.
BAJPAI, P. and BAJPAI, K.P., 1987. High temğerature alkaline α-amylase from
Bacillus licheniformis TCRDC-B13. Biotechnology and Bioengineering,
33:72-78.
BANAT, I.M., MAKKAR, R.S., and CAMEOTRA, S.S., 2000. Potential
commercial applications of microbial surfactans. Appl microbiol
Biotechnol. 53:495-508.
BARROW, G.I and FELTHAM, R.K.A., 1993. Cowan and Steel’s Manual for the
Identification of Medical Bacteria. Cambridge Uni.Pres.
BEG, Q.K., KAPOOR, M., MAHAJAN, L., and HOONDAL, G.S., 2001. Microbial
xylanases and their industrial applications: a review.
Appl.Microbiol.Biotechnol.,56: 326-338.
BERNHARDSDOTTER, E.C.M.J., NG, J.D., GARRIOTT, O.K., PUSEY,
M.L.,2005. Enzymic properties of an alkaline chelator-resistant α-
amylase from alkaliphilic Bacillus sp. isolate L1711.Process Biochem.,
40:2401-2408.
BHAT, M.K., 2000. Cellulase and related enzymes in biotechnology. Biotechnolgy
Advances, 18(5): 355-383.
BHAT, M.K., and BHAT, S., 1997. Cellulose degrading enzymes and their potential
industrial applications. Biotechnology Advances, 15: 583-620.
BIODIN, A. and EFFRONT,J.,1917. Process manufacturing diastases and toxins by
oxidizing ferments. U.S.Patent 1, 227,525.
BLANCO, A., VIDAL, T., COLOM, J. F .and PASTOR, F. I. J.,1995. Purification
and Properties of Xylanase A from Alkali-Tolerant Bacillus sp. Strain
BP-23. Appl. Environ.Microbiol.,61: 4468-4470.
BOLLAG,D.M., ROZYCKI, M.D., EDELSTEIN, S.J., 1996. Protein Methods (2nd
Edt). Viley-Liss Press, USA. 414s.
BRECCIA, J.D., SIFIERIZ, F,. BAIGORI, M. D., CASTRO, G. R. and HATTI-
KAUL, R.,1998. Purification and characterization of a thermostable
159
xylanase from Bacillus amyloliquefaciens. Enzyme.Microb.Tech.,22:42-
49.
BURHAN, A., NISA, U., GOKHAN, C., OMER, C., ASHABIL, A., OSMAN, G.,
2003. Enzymatic properties of a novel thermostable, thermophilic,
alkaline and chelator resistant amylase from an alkaliphilic Bacillus sp.
isolate ANT-6. Process Biochem., 38: 1397-1403.
CAMPBELL, L.L.,Jr., 1952. Physiological studies on thermophilic bacteria.
Ph.D.Thesis, University of Texas, Austin, Teksas.
CARDOSO, O.A.V., FILHO, E.X.F., 2003. Purification and characterizaiton of a
novel cellulase-free xylanase from Acrophialophora nainiana. FEMS
Microbiol.Lett., 223:309-314.
CHERRY, J.R., and FIDANTSEF A.I., 2003. Directed evolution of industrial
enzymes: an update. Current Opinion in Biotechnology, 14: 438-443.
CHUNG, Y.C., KOBAYASHI, T., KANAI, H., AKIBA, T., KUDO, T., 1995.
Purification and properties of extracellular amylase from the
hyperthermophilic archeon Thermococcus profundus DT5432. Appl.
Environ. Microbiol., 1502-1506.
CONN, J.F., JOHNSON, J.A. and MILLER, B.S., 1950. An investigation of
commercial fungal and bacterial alpha-amylase preparations in baking.
Cereal Chem., 27: 191-205.
CORAL, G., ARIKAN, B., UNALDI, M.N., GUVENMEZ, H., 2002. Some
Properties of Crude Carboxymethyl Cellulase of Aspergillus niger Z10
wild type strain. Turk. J. Biol., 26:209-213.
DANIEL, R.M., DINES,M., and PETACH, HH., 1996. The denaturation and
degradation of stable enzymes at high temperatures. Biochem. J. 317:1-
11.
DAS, K., DOLEY,R. and MUKHERJEE,A.K., 2004. Purification and biochemical
characterization of a thermostable, alkaliphilic, extracellular α-amylase
from Bacillus subtilis DM-03, a strain isolated from the tradition
fermented food of India. Biotechnol.Appl.Biochem.,40:291-298.
160
DEMIRKAN, E.S., BUNZO, M., ADACHI, M., HIGASA, T., UTSUMI, S., 2005.
α-Amylase from B.amyloliqefaciens: purification, characterization, raw
starch degradation and expression in E.coli. Process. Bichemistry., 40:
2529-2636.
DEUTCH, C.E.,2002. Characterization of a salt-tolerant extracellular a-amylase from
Bacillus dipsosauri. Letters in Applied Microbiology, 35: 78–84.
DEY, D., HINGE, J., SHENDYE, A., RAO, M., 1991. Purification and properties of
extracellular endoxylanase from alkalophilic thermophilic Bacillus sp.
Can. J. Microbiol., 38: 436-442.
DHILLON, A., GUPTA,J.K., KAHNA, S., 2000. Enhanced production, purification
and characterization of a novel cellulase-poor thermostable, alkalitolerant
xylanase from Bacillus circulans AB16. Process Biochem.,35:849-856.
DOI, R.H., KOSUGI,A., MURASHIMA, K., TAMARU, Y., and HAN, S.O., 2003.
Cellulosomes from mesophilic Bacteria. Journal of Bacteriology,185:
5907-5914.
DONG, X.M., REVOL, J-F., GRAY, D.G., 1998. effect of microcrystallite
preparation conditions on the formation of colloid crystals of cellulose.
Cellulose, 5: 19-32.
DUARTE, M.C.T., PORTUGAL, E.P., PONEZI,A.N., BIM, M.A., TAGLIARI,
C.V., FRANCO, T.T., 1999. Production and purification of alkaline
xylanase. Bioresource Tech.,68:49-53.
DUEDAHL-OLESEN, L., KRAGH, K.M. and ZIMMERMANN, W., 2000.
Purification and characterisation of a malto-oligosaccharide-forming
amylase active at high pH from Bacillus clausii BT-21. Carbohydrate
Research 329: 97–107.
DYM, O., MEVARECH, M., SUSSMAN, J.L., 1995. Structural features that
stabilize halophilic malate dehydrogenase from archaebacterium.
Science., 267:1344-1346.
161
EGAS, M.C.V., daCOSTA, M.S., COWAN, D.A., PIRES, E.M.V., 1998.
Extracellular α-amylase from Thermus filiformis Ork A2: purification and
biochemical characterization. Extremophiles., 2:23-32.
ENDO, K., HAKAMADA, Y., TAKIZAWA, S., KUBOTA, H., 2001. A novel
alkaline endoglucanase from an alkaliphilic Bacillus isolate:
enzymatic properties, and nucleotide and deduced amino acid
sequences. Appl. Microbiol. Biotechnol., 57: 109-116.
ERICH,H., 1975. Chromatography, A laboratory Handbook of Chromatographic and
Electrophoretic Methods. Van Reinhold Comp., New York. 968s.
FLEMING, K., GRAY, D.G., MATTHEWS, S. Cellulose crystallites. Chemistry, 7:
1831-1835.
FOGARTY, W.M., and KELLY, C.T., 1979. Developments in microbial
extracellular enzymes. (A.Wisemann editör) Topics in Enzyme and
fermentation biotechnology, Wiley,New York, s.45-108.
FRIEDMANN, T. and EPSTEIN, C.J., 1967. The role of calcium in the reactivation
of reduced taka-amylase. The Journal of Biological Chemistry,
242:5131-5140.
FUKUCHI, S., YOSHIMUNE, K., WAKAYAMA, M, MORIGUCHI, M., and
NISHIKAWA, K., 2003. Unique amino acid composition of proteins in
halophilic bacteria. J. Mol. Biol. 327:347-357
GALLORDO, O., DIAZ, P., PASTOR,F.I.J., 2004. Cloninig and characterization of
xylanase A from the strain Bacillus sp.BP-7: Comparison with alkaline
pI-low molecular weight xylanase of family 11. Current Microbiology,
48:276-279.
GEORGE, S.P., AHMAD, A., RAO,M.B., 2001. Studies on carboxymethyl cellulase
produced by an alkalothermophilic actinomycete. Bioresource Tech., 77:
171-175.
GESSESSE, A. and MAMO,G.,1999. High level xylanase production by an
alkaliphilic Bacillus sp. by using solid state fermentation.
Enzyme.Microb.Technol.,25:68-72.
162
GESSESSE, A., 1998. Purification and Properties of Two Thermostable Alkaline
Xylanases from an Alkaliphilic Bacillus sp. Appl.Environ.Microbiol.,64:
3533-3535.
GILBERT, H.J., and HAZLEWOOD, G.P.,1993. Bacterial cellulases and Xylanases.
J.Gen.Microbiol.,139: 187-194.
GIRI, N.Y., MOHAN, A.R., RAO, L.V., RAO, C.P., 1990. Immobilization of α-
amylase complex in detection of higher oligosaccharides on paper.
Curr.Science., 59: 1339-1340.
GLICK,B.R., and PASTERNAK,S.S., 1994. Molecular biotechnology: Principles
and Applications of Recombinant DNA. Cold Spring Harbor Laboratory,
New York.
GODFREY, T. and WEST, S., 1996. Introduction to Industrial Enzymology.
(T.Godfrey and S. West editör) Industrial Enzymology,2nd Edition,
Stockton Pres, New York.
GOMES, J. and STEINER,W., 2004. The biocatalytic Potential of Extremophiles
and Extremozymes. Food Technology and Biotechnology, 42(4): 223-
235.
GOYAL, N., GUPTA, J.K., and SONI, S.K., 2005. A novel raw starch digesting
thermostable α-amylase from Bacillus sp. I-3 and its use in the direct
hydrolysis of raw starch. Enzyme and Microbial Technology. 37:723-
734.
GUPTA, A., ROY, I., PATEL, R.K., SINGH, S.P., KHARE, S.K., and GUPTA ,
M.N., 2005.One-step purification and characterization of an alkaline
protease from haloalkalophilic Bacillus sp. Journal of
Chromathography A. 1075:103-108.
GUPTA, R., GIGRAS, P., MOHAPATRA, H., GOSWAMI, V.K., CHAUHAN,
B.,2003. Microbial α-amylases: a biotechnological perspective. Process
Biochem., 1-18.
GUPTA, R., GUPTA, K., SAXENA, R.K., and KHAN, S., 1999. Bleach-stable
alkaline protease from Bacillus sp. Bioechnology Letters,21:135-138.
163
HAGIHARA, H., IGARASHI, K., HAYASHI, Y.,ENDO, K., IKAWA-ITAYAMA,
K., OZAKI, K., KAWAI, S. and ITO,S.,2001. Novel a-Amylase That Is
Highly Resistant to Chelating Reagents and Chemical Oxidants from the
Alkaliphilic Bacillus Isolate KSM-K38. Appl. and Env.
Microbiol.,67:1744-1750.
HAKAMADA, Y., ENDO, K., TAKIZAWA, S., KOBAYASHI, T., SHIRAI, T.,
YAMANE, T., ITO, S., 2002. Enzymatic properties, crystallization and
deduced aminoacid sequence of an alkaline endoglucanase from
Bacillus circulans. Biochimica et Biophysica Acta,1570: 174-180.
HAKAMADA, Y., KOIKE, K., YOSHIMATSU, T., MORI, H., KOBAYASHI, T.,
ITO,S., 1997. Thermostable alkaline cellulase from an alkaliphilic isolate,
Bacillus sp. KSM-S237. Extremophiles, 1:151-156.
HAMES, B.D. and RICKWOOD, D., 1996. Gel Electrophoresis of Proteins A
Practical Approach. Oxford University Press, Oxford.383s.
HARTMANN ,P.A., WELLERSON,R.Jr., and TETRAULT, P.A., 1954. Bacillus
stearothermophilus I. Thermal and pH Stability of the Amylase. Journal
of Bacteriology, 7-10.
HARWOOD, C.R., 1992. Bacillus subtilis and its relatives: Molecular Biological and
Industrial Workhorses. Elsevier Science Publishers Ltd (U.K.), 10:247-
256.
HASHIM,S.O., DELGADO, O.D., MARTINEZ,M.A., KAUL, R-H., MULAA, F.J.,
MATTIASSON,B., 2005. Alkaline active maltohexaose-forming α-
amylase from Bacillus halodurans LBK 34. Enzyme.Microbial
Technol.,36:139-146.
HIRASAWA, K., UCHIMURA, K., KASHIWA, M., GRANT, W.D., ITO, S.,
KOBAYASHI, T., HORIKOSHI, K., 2006. Salt-activated
endoglucanase of a strain of alkaliphilic Bacillus agaradhaerens.
Antonie v Leeuwenhoek 89:211-219.
164
HORIKOSHI, K., 1971. Production of alkaline amylase by alkalophilic
microorganisms II Alkaline amylase produced by Bacillus no A-40-2.
Agric. Biol. Chem., 35: 1783-1791.
HORIKOSHI, K., 1996. Alkaliphiles-from an industrial point of view. FEMS
Microbiology Reviews, 18:259-270.
HORIKOSHI, K., 1999. Alkaliphiles: some Applications of Their Products for
Biotechnology. Microbiol. Mol.Biol.Rev.,63:735-750.
HREGGVIDSSON, G.O., KAISTE, E., HOLST, O., EGGERTSSON,
G.,PALSDOTTIR, A and KRISTJANSSON, J.K., 1996. An Extremely
Thermostable Cellulase from the Thermophilic Eubacterium
Rhodothermus marinus. Appl. Environ. Microbiol.,62: 3047-3049.
HUANG, X.P., MONK, C., 2004. Purification and characterization of a cellulase
(CMCase) from a newly isolated thermophilic aerobic bacterium
Caldibacillus cellulovarans gen.nov., sp. nov. World J. Microbiol.
Biotechnol., 20: 85-92.
HUTCHEON, G.W., VASIST, N., BOLHUIS, A.,2005. Characterization of a highly
stable α-amylase from the halophilic archeon haloarcula hispanica.
Extremophiles,9:487-495.
IGARASHI, K., HATADA, Y., HAGIHARA, H., SAEKI, K., TAKAIWA, M.,
EUMURA, T., ARA, K., OZAKI, K., KAWAI, S., KOBAYASHI, T.,
ITO, S., (1998). Enzymatic properties of a novel liquefying α-amylase
from an alkaliphilic Bacillus isolate and entire nucleotide and amino acid
sequences. Appl. Environ. Microb., 64:3382-3389.
IGARASHI, K., HATADA, Y., HAGIHARA, H., SAEKI, K., TAKAIWA, M.,
UEMURA, T., ARA, K., OZAKI, K., KAWAI, S., KOBAYASHI, T. and
ITO, S., 1988. Enzymatic properties of a novel liquefying α-amylase
from an alkaliphilic Bacillus isolate and entire nucleotide and amino acid
sequences. Appl.Env.Microbiol.,64:3282-3289.
165
JOHN, F.K., 1987. Enzyme Technology (H.J.Rehm ve G.Reed editör).
Biotechnology,Vol.7A. New York s 37-62.
KANG, S.W., PARK, Y.S., LEE, J.S., HONG, S.I., KIM, S.W., 2004. Production of
cellulases and hemicellulases by Aspergillus niger KK2 from
lignocellulosic biomass. Bioresource Tech.,91: 153-156.
KANG,H-J.,UEGAKI, K., FUKADA, H., ISHIKAWA,K.,2007. Improvement of the
enzymatic activity of the hyperthermophilic cellulase from Pyrococcus
horikoshii.Extremophiles,11, 251-256.
KIM, J-Y., HUR, S-H., HONG, J-H., 2005. Purification and characterization of an
alkaline cellulase from a newly isolated alkalophilic Bacillus sp. HSH-
810. Biotechnol. Lett., 27:313-316.
KIM, T.U., GU, B.G., JEONG, J.Y., BYUN S.M. and SHIN, Y.C., 1995.
Purification and Characterization of a maltotetraose-forming alkaline α-
amylase from and alkalophilic strain, GM8901. Appl.Environ.
Microbiol., 61:3105-3112.
KNEEN, E. and SANDSTEDT, R.M., 1946. Application of the amylases in milling
and baking technology. (J.A.Anderson, Editör), Enzyme and Their Role
in Wheat Technology. Interscience Publishers,Inc.,New York. s,89-126.
KONSULA, Z. and LIAKOPOULOU-KYRAIDES, M., 2004. Hydrolysis of
starches by the action of an α-amylase from Bacillus subtilis.Process
Biochem.,39:1745-1749.
KRISHNA, C., 1999. Production of bacterial cellulases by solid state
bioprocessing of banana waste. Bioresorce Tech., 69:231-239.
KRISTJANSSON, J.K., and STETTER, K.O., 1992. Thermophilic Bacteria.
(J.K.Kristjansson, editör) Thermophilic Bacteria. CRC Pres, London,1-
18s.
KULKARNI, N., SHENDYE, A., RAO, M., 1999. Molecular and biotechnological
aspects of xylanases. FEMS Microbiology Reviews, 23: 411.456.
KUMAR, B.K., BALAKRISHNAN, H. and RELE, M.V., 2004. Comptibility of
alkaline xylanases from an alkaliphilic Bacillus NCL (87-6-10) with
166
commercial detergents and proteases. J.Ind.Microbiol.Biotechnol.,31: 83-
87.
KUMAR, G.C., and TAKAGI, H., 1999. Microbial alkaline proteases from a
bioindustrial viewpoint. Biotechnology Advances. 17:561-594.
KUMAR, H.D. and NUSSINOV, R., 2001. How Do Thermophilic Proteins Deal
with Heat? A review. Cellular and Molecular Life Sciences, 58: 1216-
1233.
LAMA, L., CALANDRELLI, V., AGATA, GAMBACORTA, A., NICOLAUS,
B.,2004. Purificaion and characterization of thermostable xylanase and
β-xylosidase by the thermophilic bacterium Bacillus thermantarcticus.
Research in Microbiology,155: 283-289.
LEE, S-P., MORIKAWA, M., TAKAGI, M., IMANAKA, T., 1994. Cloning of the
aapT Gene and Characterization of Its product, α-Amylase-Pullulanase
(AapT), from Thermophilic and Alkaliphilic Bacillus sp. Strain XAL601.
Appl.Environ.Microbiol.,60:3764-3773.
LENNETE, E.H., BALLOWS, A., HAUSLER, J.W.Jr.,SHADOMY, J.H., 1985.
Manuel of Clinical Microbiology. Vol 4.USA.1149s.
LI, L., TIAN, H., CHENG,Y., JIANG, Z., YANG,Z., 2006. Purification and
characterization of a thermostable cellulase-free xylanase from the newly
isolated Paecilomyces themophila. Enzyme.Microbiol.Technol.,38: 780-
787.
LI, Y-H., DING,M., WANG, J., XU, G-J., ZHAO, F., 2006. A novel
thermoacidophilic endoglucanas, Ba-EGA, from a new cellulose-
degrading bacterium, Bacillus sp.AC-1. Appl. Microbiol.Biotechnol., 70:
430-436.
LIN, L.L., CHYAU, C.C., HSU, W.H., 1998. Production ad properties of a raw
starch-degrading amylase from the thermophilic and alkalophilic Bacillus
sp. TS-23. Biotechno. Appl. Biohem. 28:61-68.
LOPEZ, C., BLANCO, A. and PASTOR, F.I.J., 1998., Xylanase production by a
new alkali tolerant Bacillus. Biotechnology Letters,20:243-246.
167
LYND , L.R., WEIMER, P.J., van ZYL, W.H., 2002. Microbial cellulose utilization:
fundamentals and biotechnology. Microbiol.Mol.Biol.Rev.,66: 506-577.
MAAT, J., ROZA, M., VERBAKEL, J., STAM, H., daSILRA, M.J.S., EGMOND,
M.R., HAGEMANS, M.L.D., vanGARCOM, R.F.M., HESSING, J.G.M.,
vanDERHONDEL, C.A.M.J.J., vanRPTTERDAM, C., 1992. Xylanases
and their application in bakery. (J.Visser, G.Beldman, M.A.K.
vanSomeren, A.G.J. Voragen, editörler) Xylan and Xylanases. Elsevier,
Amsterdam, 349-360s.
MADERN, D., EBEL, C. and ZACCAI, G., 2000. Halophilic adaptationof
enzymes. Extremophiles 4: 91 –98.
MALHOTRA,R., NOORWEZ, S.M. and SATYANARAYANA,T., 2000.
Production and partial characterization of thermostable and calciun-
independent α-amylase of an extreme thermophile Bacillus
thermooleovorans NP54. Letters in Applied Microbiology, 31: 378-384.
MAMO, G., GASHE, B.A. and GESSESSE, A., 1999. A highly thermostable from a
newly isolated thermophilic Bacillus sp.WN11. Journal of Applied
Microbiology, 86: 557-560.
MAMO, G., HATTI-KAUL, R., MATTIASSON,B., 2006. A thermostable alkaline
active endo-β-1-4-xylanase from Bacillus halodurans S7: Purification and
Characterization. Enzyme.Microb.Technol., 39: 1492-1498.
MANSFIELD, S.D., SADDLER, J.N, and GUBITZ, G.M., 1998. Characterisation of
endoglucanases from the brown rot fungi Gloeophyllum sepiarium and
Gloeophyllum traberium. Enzyme. Microbiol. Biotechnol., 23:133-140.
MARGESIN, R., AND SCHINNER, F., 2005. Potential of halotolerant and
halophilic microorganisms for biotechnology. Extremophiles. 5:73-83.
MARQUEZ, M.C., VENTOSA, A., and CORMENZANA, R., 1992. Phenotypic and
chemotaxonomic characterization of Marinococcus halophilus. Syst Appl
Microbiol, 15:63-69.
168
MAWADZA, C., HATTI-KAUL, R., ZVAUYA, R., MATTIASON, B., 2000.
Purification and characterization of cellulases produced by Bacillus
Strain. J. Biotechnol., 83: 177-187.
McTIGUE, M.A., KELLY,C.T., DOYLE, E.M. and FOGARTY, W.M., 1995. The
alkaline amylase of the alkalophilic Bacillus sp IMD370.Enzyme Microb.
Technol., 17:570-573.
MENZEL,C., LERCH, T., SCHNEIDER, K., WEIDEMAN, R., TOLLNICK, C.,
KRETYMER, G., SCHEPER, T., SCHUGERT, K., 1998. Application of
biosensors with an electrolyte isolator semiconductor capacitor (EIS-
CAP) transducer for process monitoring. Process Biochemistry, 33: 175-
180.
MILLER, G.L., 1951. Use of Dinitrosalicylic Acid Reagent for Determination of
Reducing Sugar. Analytical Chemistry,426-428.
MOREAU, R.A., POWELL, M.J., WHITAKER, B.D., BAILEY, B.A.,
ANDERSON, J.D., 1994. Xylanase treatment of plant cells induces
glycosylation and fatty acylation of photosterols. Physiol.Plant., 91: 575-
580.
MORGAN, F.J. and PRIEST, F.G., 1981. Characterization of a thermostable α-
amylase from Bacillus licheniformis NCIB 6346. J.Appl. Bacteriol., 50:
107-114.
MURASHIMA, K., NISHIMURA, T., NAKAMURA, Y., KOGA, J., MORIYA, T.,
SUMIDA, N., YAGUCHI, T., KONO,T., 2002. Purification and
characterization of new endo-1,4-β-D-glucanases from Rhizopus oryzae.
Enzyme. Microbial Technol., 30: 319-326.
NIEHAUS,F., BERTOLDO,C., KAHLER,M., AND ANTRANIKIAN,G., 1999.
Extremophiles as a source of novel enzymes for industrial application.
App Microbiol Biotechnol, 51:711-729.
ONISHI, H. and SONADO, K., 1979. Purification and some properties of an
extracellular amylase from a moderate halophile, Micrococcus halobius.
Applied and Environmental Microbiology, 38:616-620.
169
OUTTRUP, H and JORGENSEN,S.T., 2002. The Importance of Bacillus species in
the production of industrial enzymes. (R.Berkley editör) Applications and
systems of Bacillus and relatives. Blackwell Science Inc., Malden,
Mass.,206-218.
PERCIVAL ZHANG, Y.H., HIMMEL, M.E., MIELENZ, J.R., 2006. Outlook for
cellulase improvement: Screening and selection strategies.
Biotechnology Advances,24: 452-481.
POMARES, F.P., BAUTISTA,V., FERRER, J., PIRE, C., MARHUENDA-EGAE,
F.C., BONETE,M.J., 2003. α-Amylase activity from the halophilic
archaeon Haloferax mediterranei. Extremophiles,7: 299-306.
POOLE, C.F., 2003. The Esence of Chromatography. Elsevier Science B.V.
Amsterdam, 925s.
PRIEST, F.G., (1977). Extracellular enzyme synthesis in the genus Bacillus.
Bacteriol. Rev., 41:711-753.
PULS, J., SCHUSEIL, J., 1993. Chemistry of hemicelluloses: relationship between
hemicellulose structure and enzyme required for
hydrolysis.(COUGHLAN,M.P. ve HAZLEWOOD, G.P. Editorler)
Hemicellulose and hemicellulases . Portland Pres. London. s:1-28.
RANI, S., and NAND, K., 1996. Development of cellulase-free xylanase producing
anaerobic consotria for the ıse of lignocellulosic wastes. Enzyme.
Microb. Technol., 18: 23-28.
RAO, M.B., TANKSALE, A.M. GATHE, M.S., DESHPANDE, W., 1998.
Molecular and Biotechnological aspect of Microbial proteases.
Microbiology and Molecular Biology Reviews, 62(3):597-635.
RATANAKHANOKCHAI, K., KYU, K.L., TANTICHAROEN, M., 1999.
Purification and Properties of a Xylan-Binding Endoxylanase from
Alkaliphilic Bacillus sp. Strain K-1. Appl.Environ.Microbiol., 65: 694-
697.
170
REDDY, N.S., NIMMAGADDA, A., and RAO, K.R.S.S., 2003. An overview of the
microbial α-amylase family. African Journal of Biotechnology.
2(12):645-648.
ROBSON, L.M. and CHAMBLISS, G.H., 1984. Characterization of the cellulolytic
activity of a Bacillus isolate. Appl. Environ.Microbiol.,47:1039-1046.
RYAN, S.E., NOLAN,K., THOMPSON,R., GUBITZ,G.M., SAVAGE, A.V.,
TUOHY, M.G., 2003. Purificaiton and characterization of a new low
molecular weight endoxylanase from Penicillium capsulatum.
Enzyme.Microb.Technol., 33: 775-785.
RYU, K., KIM, J., DORDICK, J.S., 1994. Catalytic properties and potential of an
extracellular protease from an extreme halophile. Enzyme. Microb.
Technol.,16:266-275.
SAHA, B.C., 2002. Production,purification and properties of xylanase from a newly
isolated Fusarium proliferatum. Process Biochem., 37: 1279-1284.
SAITO, N., 1973. Thermophilic Extracellular α-amylase from Bacillus
licheniformis. Archieves in Biochemistry and Biophysics, 155:290-298.
SAMBROOK, J. and RUSSELL, D.W.,2001. Molecular Cloning: A Laboratory
Manual, 3rd ed., Cold Spring Harbor Laboratory Press, New York, USA.
SANDER,I., RAULF-HEIMSOTH, M., VAN KAMPEN, V., BAUR,X., 2000. Is
fungal amylase in bread an allergen? Clinical and Experimental Allergy,
30: 560-565.
SA-PEREIRA, P., MESQUITA, A., DUARTE, J.C., BARROS, M.R.A., COSTA-
FERREIRA,M., 2002. Rapid production of thermostable cellulase-free
xylanase by a strain Bacillus subtilis and its properties.
Enzyme.Microb.Technol.,30: 924-933.
SARIKAYA, E., 1995. α-amilase üreten bazı Bacillus suşlarının gelişme
parametreleri, enzim özellik ve üretim koşullarının optimizasyonu.
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi.
SAUL, D.J., WILLIAMS, L.C., GRAYLING, R.A., CHAMLEY, L.W., LOVE,D.R.
and BERGQUIST, P.L., 1990. ceiB, a Gene Coding for a Bifunctional
171
Cellulase from the Extreme Thermophile "Caldocellum saccharolyticum".
Appl.Environ.Microbiol., 56: 3117-3124.
SAXENA, R.K., DUTT, K., AGARWAL, L., NAYYAR, P,. 2007. A highly
thermostable and alkaline amylase from a Bacillus sp.PN5. Bioresource
Tech., 98:260-265.
SCHALLMEY, M., SINGH, A. and WARD, O.P., 2004. Developments in the Use of
Bacillus Species for Industrial Production. Canadian Journal of
Microbiology, 50:1-17.
SCOPES, R.K.,1982. Protein Purification Principles and Practice. Springer-Verlag,
New York.282s.
SHAW, J-F., LIN, F-P., CHEN, S-C. and CHEN, H-C., 1995. Purification and
properties of an extracellular α-amylase fron Thermus sp.
Bot.Bull.Acad.Sin.,36:195-200.
SHIBUYA, I., IIMURA, Y., ISHIKAWA, T., OUCKI, K., MATSUYAMA, A.,
YAMAMOTO,T., 1986. Isolation and characterization of starch utilizing
mutants of Escherichia coli. Agric.Biol.Chem.,50: 875-882.
SIDHU, G.S., SHARMA, P., CHAKRABARTI, T., GUPTA, J.K., 1997. Strain
improvement for the production of a thermostable α-amylase. Enzyme.
Microb. Technol., 21:525-530.
SINGH, J., BATRA, N., SOBTI, R.C., 2001. A highly thermostable, alkaline
CMCase produced by a newly isolated Bacillus sp.VG1. World J.
Microbiol. Biotechnol., 17: 761-765.
SINGH, J., BATRA, N., SOBTI, R.C., 2004. Purification and characterization of
alkaline cellulase produced by a novel isolate, Bacillus sphaericus JS1.
J. Ind. Microbiol. Biotechnol., 31: 51-56.
SMITH, J.E.,1996. Biotechnology. Chambridge University Pres, Chambridge, 233s.
SODHI, H.K., SHARMA, K., GUPTA, J.K., SONI, S.K., 2005. Production od a
thermostable α-amylase from Bacillus sp. PS-7 by solid state
fermentation and its synergistic use in the hydrolysis of malt starch for
alcohol production.Process Biochem.,40: 525-534.
172
SOUTSCHEK-BAUER, E. and STAUDENBAUER L., 1987. Synthesis and
secretion of a heat stable carboxymethylcellulase from Clostridium
thermocellum in Bacillus subtilis and Bacillus
stearothermophilus.Mol.Gen. Genet., 208: 537-541.
SPRING, S., LUDWIG, W., MARQUEZ, M.C., VENTOSA, A., AND
SCHLEIFER, K.H., 1996. Halobacillus gen. Nov. , with descriptions of
Halobacillus litoralis sp. nov. and Halobacillus trueperi sp. nov., and
transfer of Sporosarcina halophila to Halobacillus halophilus comb. nov.
Int. J Syst Bacteriol. 46:492-496.
SRIVASTAVA, R.A.K., 1987. Purification and chemical characterization of
thermostable amylase produced by Bacillus stearothermophilus. Enzyme.
Microb. Technol., 9: 749-754.
STARK, E., and TETRAULT, P.A., 1951. Isolation bacterial, cell-free, starch
saccharifying enzymes from the medium at 70 C. Journal of Bacteriology,
62: 247-249.
SUBRAMANIYAN, S., and PREMA, P.,2000. Cellulase-free xylanases from
Bacillus and other microorganisms. FEMS Microbiology Letters, 183:1-7.
SUNNA, A., ANTRANIKIAN, G., 1997. Xylanolytic enzymes from fungi and
bacteria. Crit.Rev. Biotechnol.,17: 39-67.
SZILAGYI, A., ve ZAVODSZKY, P., 2000. Structural differences between
mesophilic, moderately thermophilic and extremely thermophilic protein
subunits: results on a comprehensive survey. Structure, 8: 493-504.
TAHARA, N., YANA, H., YOSHINAGA, F., 1997. Two types of Cellulase Activity
Produced by a cellulose-producing Acetobacter Strain. Journal of
Fermentation and Bioengineering, 83: 389-392.
TANAKA, H., NAKAMURA, T., HAYASHI, S., OHTA,K.,2005. Purification and
properties of an extracellular Endo-1,4-β-Xylanase from Penicillium
citrinum and Characterization of the Encoding Gene. Journal of
Bioscience and Bioengineering, 100: 623-630.
173
TATAR, S., 2007. Termofil Moderately Halofilik Bacillus.sp. Suşlarindan
Amilaz Enzimi Üretimi ve Endüstriyel Kullanim Olanaklarinin
Araştirilması. Ç.Ü. FBE. Yüksek Lisans Tezi.
TEMİZKAN, G. ve ARDA, N., 2004. Moleküler Biyolojide Kullanılan Yöntemler.
Nobel Tıp Kitabevi, İst.345s.
THOMPSON, J. D., HIGGINS, D. G. AND GIBSON, T. J., 1994. ClustalW:
improving the sensitivity of progressive multiple sequence alignment
through sequence weighting, position-specific gap penalties and weight
matrix choice. Nucleic Acids Res., 22:4673-4680.
TSENG, M-J., YAP,M-N., RATANAKHANOKCHAI, K., KYU, K.L., CHEN, S-T.,
2002. Purification and characterization of two cellulase free xylanase
from an alkaliphilic Bacillus firmus. Enzyme.Mibrob.Technol.,30: 590-
595.
UHLIG, H., 1998. Industrial Enzymes and Their Application. John Wilet and Sons,
Canada. 454s.
VENTOSA, A., NIETO, J.J., and OREN, A., 1998. Biology of moderately
halophilic aerobic bacteria. Microbiol. Mol. Biol. Rev., 62:504-544.
VIHINEN, M. and MANTSALA, P., 1990. Characterization of a thermostable
Bacillus stearothermophilus α-amylase. Biotechnol. Appl. Biochem.,12:
427-435.
VIIKARI, L., RANVA, M., KANTELINEN, A., SANDQUİST, J., LINKO,M.,
1986. Bleecing with Enzymes. Third International Conference in
biotechnology in pulp and paper industry.16-19 June, Stockholm, s67-69.
VOGET, S., STEELE, H.L., STREIT, W.R., 2006. Characterization of
metagenome-derived halotolerant cellulase. J Biotechnol 126:26-36.
WAINØ, M. and INGVORSEN, K.,2003. Production of β-xylanase and β-xylosidase
bt the extremely halophilic archaeon Halorhabdus utahensis.
Extremophiles, 7:87-93.
174
WEJSE,P.L., INGVORSEN, K., MORTENSEN, K.K.,2003. Xylanase production by
a novel halophilic bacterium increased 20-fold by response surface
methodology. Enzyme.Microb.Technol., 32: 721-727.
WILSON, K. And GOULDING, K.H., 1986. A Biologist’s Guide to Principles and
Techniques of Practical Biochemistry. Edward Arnold, London.396s.
WISEMAN, A., 1987. Handbook of enzyme biotechnology. Second Edition. Chapter
3. The application of enzymes in industry, p.274-373.
WONG, K.K.Y., TAN, L.U.L., SADLER, J.N., 1988. Multiplicity of β-1,4-xylanase
in microorganisms: functions and applications. Microbiol.Rev., 52: 305-
317.
WOOD, T.M., 1988. Preparation of crystalline, amorphous and dyed cellulase
substrate. Methods.Enzymol.,166: 19-45.
WOODLEY, J.M., 2000. Advances in Enzyme Technology-UK Contributions.
(Th.scheperi editör). Advances in Biochemical
Engineering/Biotechnology, Springer-Verlag, Berlin Heidelberg, s. 94-
107.
WRIGHT, D.B., BANKS, D.D., LOHMAN, J.R., HILSENBECK, J.L., GLOSS,
L.M.,2002. The effect of salts on the activity and stability of Escherichia
coli and Haloferax volcanii dihydrfolate reductases. J.Mol.Biol.., 323:
327-344.
YANG, V.W., ZHUANG, Z ., ELEGIR, G., and JEFFRIES, T.W.,1995. Alkaline-
active xylanase produced by an alkaliphilic Bacillus sp. isolated from
kraft pulp. Journal of Industrial Microbiology, 15: 434-441.
YERNOOL, J-D.B.D., and EVELEİGH, D.E., 1998. Purification, characterization
and molecular analysis of thermostable cellulase CelA and CelB from
Thermotoga neapolitana. Appl.Environ.Microbiol,64:4774-4781.
ZEMAN, N.W. and McCREA, J.M., 1985. Alpha-amylase Production Using a
Recombinant DNA Organism. Cereal Foods World. 30 (1): 777-780.
ZHANG, Q., TSUKAGOSHI, N., MIYASHIRO, S. and UDAKA, S., 1983.
Increased production of α-amylase by Bacillus amyloliquefaciens in the
175
presence of glycine. Applied and Environmental Microbiology,46: 293-
295.
ZVERAVA, E.A., FEDOROVA,T.V., KEVBRIN, V.V., ZHILINA, T.N. and
RABINOVICH,M.L.,2006. Cellulase activity of a haloalkaliphilic
anaerobic bacterium, strain Z-7026. Extremophiles, 10: 53-60.
176
ÖZGEÇMİŞ
1969 yılında Kahramanmaraş İlinde doğdum. 1991 yılında Selçuk
Üniversitesi FEF Biyoloji Bölümünde lisans eğitimimi tamamladıktan sonra 2 yıl
İstanbul Eyüp Lisesinde Öğretmen olarak çalıştım. 1996 yılında Yüksek Lisansımı
The University of Manchester’da tamamladım. 2002 yılında Çukurova
Üniversitesinde Doktora proğramına başladım ve halen Araştırma Görevlisi olarak
çalışmaktayım.
177
EK 1
Nişasta
Bitkiler tarafından fazla glikozun depo edilmiş şekli olan kompleks bir
karbohidrat polimeridir. Polisakkaritler arasında en çok öneme sahip olanıdır. Bazen
bitkilerde yaş ağırlığın %70’ini oluşturabilirler. Genellikle, suda çözünmez granül
formunda yer alırlar. Granüllerin şekli ve büyüklükleri bitki türlerine göre
değişebilir. Suda ısıtıldıklarında, granülü bir arada tutan hidrojen bağları zayıflayarak
şişer ve jelatinize olurlar. Ticari olarak, mısır, buğday, sorgum ve pirinç gibi
bitkilerin tohumlarından yada patates gibi bitkilerinköklerinden elde edilirler.
Nişasta, amiloz ve amilopektin denen iki molekülün karışımından oluşan bir
polisakkarittir. Bu iki molekül farklı yapı ve fiziksel özelliklere sahiptir.
Çizelge Ek 1.1:Amiloz ve Amilopektinin Bazı Özellikleri (Aiyer, 2005).
Özellik Amiloz Amilopektin Basit yapı Temelde lineer Dallanmış
Sıvı solüsyonlarda stabilitesi Kendiliğinden
presipite olabilir
stabil
Polimerizasyon Derecesi (DP) C.103 C.104-C.105
Ortalama Zincir Uzunluğu C.103 C.20-25 β amilaz hidrolizi %87 %54 β amilaz ve dallanmaları parçalayabilen enzim hidrolizi %98 %79
Doğal nişastada bulunmaları %15-25 %75-85
Nişasta n-butanol gibi polar bir solvent ilavesi ile iki bileşenine ayrılabilir.
Çözünmez amiloz yapıları çözünür amilopektin birimlerinden kolayca ayrılabilirler.
Amiloz, α-1,4 glikozid bağları ile bağlanmış D-Glukoz birimlerinden oluşur,
bu yüzden α-amilaz enzimi ile son derece yüksek düzeyde hidroliz olur. Bazı
amilozlar bu enzimlerle tam olarak maltoza kadar parçalanamayabilirler. Binlerce
glukoz molekülünün polimerizasyonu sonucu oluşmuş bu molekül, lineer yapının
sıvı içerisinde kendi üzerine katlanmalar yapması ve amilaz enziminin sıvı ortamda
178
stabil olmaması nedeniyle, presipite olmaları ve hidrojen bağlarının etkisi sonucu
irreversible agregatlar oluştururlar.
Şekil Ek 1.1: Amiloz (Ası,1996)
Amilopektin, nişastanın %75-85’ini oluşturur, moleküler ağırlıkları 107-108
arasında olup yaklaşık α-1,4 D-glukoz bağlanması yapan 20-25 birimde bir dallanma
gösterirler. α-1,6 bağları ile dallanmalarda %4-5 oranında α-1,6-D-Glukozidik
bağlara sahiptirler. Amilopektin kısmen dallanma gösterdiğinden sıvı içerisinde daha
stabil olup agregat oluşturmaz.
Nişastanın gıda endüstrisi dışında kullanıldığı alanların başında kağıt
endüstrisi gelmektedir. Örneğin bir fotokopi kağıdında kullanılan nişasta %8’e kadar
çıkabilmektedir. Ayrıca, kısmen jelatinize edilmiş nişasta karton imalatında oluklu
orta tabakanın dış tabakalara yapıştırılması amacı ile yapıştırıcı olarak yaygın
uygulama alanına sahiptir. Bunların yanısıra, sıcakla eriyen yapıştırıcıların (Hot-melt
glues) yapımı, pul, zarf, kitap ciltleme işlemleri, normal ve suya dayanıklı etiketler,
ağaç tutkalı ve sunta imalatı, kağıt keselerde yapıştırıcı ve katkı maddesi olarak
kullanılmaktadır. Nişasta bu alanların dışında çocuk bezi imalatında, patlayıcı
endüstrisinde bağlama ajanı olarak, otomotiv endüstrisi ve inşaat sektöründe beton
blok bağlayıcılarda, yangına dirençli duvar blokları imalatında, asbest, kil ve kireç
taşı katkı maddesi olarak, kontraplak ve sunta imalatında, ve boya dolgu maddesi
olarak kullanılmaktadır. Metal endüstrisinde kum kalıpların bir arada tutulması,
madencilikte cevher flotasyonu ve sedimentasyonunda, yağlı delik matkapları
çamurunda kullanılmaktadır. Bu alanların dışında, kozmetik ve ilaç endüstrisinde toz
179
pudra yapımı, makyaj malzemelerinde, yüz kremlerinde, sabun üretiminde, tablet
kaplamalarında yada tablet dolgu materyali olarak kullanılmaktadır. Ayrıca nişasta
çürüyebilen (gerid önüşümlü) plastik filmlerde, kuru pillerde, deri cilalama
işlemlerinde de kullanılmaktadır. (Ref: Functional properties of starches).
Şekil Ek 1.2: Amilopektin (Ası, 1996)
180
Ek 2
Selüloz (Cellulose)
Selüloz, doğada en bol bulunan yenilenebilir bir biyopolimer olup yaygın
olarak bitki hücre duvarlarında bulunur. Glikoz birimlerinin β-1,4 glikozidik bağlarla
bağlanmasıyla oluşan polimerlerdir. Nişastadan farklı olarak düz bir zincir şeklinde
olup herhangi bir sarmal yapı göstermez. Selüloz zincirleri hidrojen bağlari ile
bağlanarak bir arada tutulurlar. Bazı durumlarda selüloz neredeyse saf olarak
bulunur. Birçok durumda ise selüloz lifleri hemiselüloz ve lignin gibi diğer yapısal
biyopolimerler arasına katılabilmektedir. Selüloz önemli bir özelliği diğer
polisakkaritlerden farklı olarak kristal yapıda oluşturabilmeleridir. Doğada glikoz
birimleri bir zincir halinde sentezlenirken biyosentez bölgesinde kendiliğinden
birleşerek elementer fibril olarak adlandırılan yaklaşık 30 selüloz zincirinden oluşan
birimlere dönüşür. Bunlar da daha geniş üniteler halinde paketlenerek mikrofibril
denen yapıları oluştururlar. Mikrofibriller ise selüloz fibrillerini oluştururlar.
Hidrojen bağları, zincirleri zincir içi ve zincirler arası bağlarla birbirlerine bağlar ve
sert bir yapı oluşmasını sağlar.
Selülozun kristal tabiatı, atomların bir diğerine göre uygun pozisyonda
bağlanması ile oluşan yapısal bir düzen ile elde edilir. Bu kristal yapı mikrofibrillerin
düzenleri sayesinde enzim yada su gibi küçük moleküllerin girmesini önleyici bir
paketleme şekli oluşturur. Kristal yapıya rağmen selüloz fibrilleri doğada her zaman
saf kristal halde bulunmazlar. Kristal yapı zamanla değişir ve ikincil düzen şekline
(amorf: biçimsiz) dönüşür. Kristal ve amorf bölgelere ilaveten selüloz fibrilleri
dolaşmış yumak veya bükülmüş gibi bir çok düzensizlikler içerebilir.
Saflaştırılmış selülozlar önemli oranda yapısal özelliklerde değişkenlik
gösterirler ve düşük yoğunluk arzederler. Mikrokristal yapıdaki selülozlar nerdeyse
saf olup seyreltik asit uygulamaları ile hemiselüloz ve amorfoz bölgelerinin fibrilden
uzaklaştırılması ile elde edilir. Saf selülozun değişen yapısal kompleksliği ve
çözünmez substratlar ile çalışma zorluğu karboksimetil selüloz (CMC) adı verilen
181
çözünürlüğü yüksek selüloz eterinin kullanımının yaygınlaşmasına neden olmuştur
(Lynd ve ark.2002).
Şekil Ek 2.1. Selüloz, β-D-glukoz polimeri (Ası, 1996).
Selüloz çeşitleri:
Çözünmez (Insoluble) selülozlar
Çözünmez selülozların başında pamuk, filtre kağıdı, bakteriyel selüloz,
mikrokristal selüloz, amorf selüloz gibi saf olarak kabul edilebilecek selülozlar gelir.
Saf olmayan selülozlara örnek olarak da boyanmış selülozlar, α-selüloz, ve ligno-
selülozlar sayılabilir. Selüloz-I olarak tanımlanan doğal selülozların iki farklı kristal
formu vardır. Iα bakteri ve alglerdeki selülozlarda çokça bulunur (Atalla ve
Vanderhart,1984). Iβ ise yüksek bitkilerde bol bulunan türüdür. Selüloz-I çeşitli
işlemlerden geçirildikten sonra diğer kristal formlara (II-IV) da dönüştürülebilir.
Pamuk lifleri selülozu, doğal pamuktan pektin, mumsu ve renk veren
maddelerin uzaklaştırılması sonucu elde edilirler(Wood 1988). Whatman No.1 filtre
kağıdı uzun pamuk lifleri hamurundan yapılır (Dong ve ark.1998). Hidroselüloz
(hydrocellulose) yada avicel olarak adlandırılan mikrokristal selülozlar ise odun
hamurunun hidroklorik asit muamelesi ile amorf selüloz fraksiyonların
uzaklaştırılması ile elde edilir (Fleming ve ark.2001). Avicel exoglukanaz aktivite
tayinleri için iyi bir substrattır. Bir çok araştırmacı avicelaz aktivitesini ekzoglukanaz
aktivitesi ile eşdeğer tutmaktadır (Percival Zhang ve ark, 2006). Bakteriyel
Selülozlar, Acetobacter xylinum(ATCC 23769) pelikülünden hazırlanır. Bakteriyel
mikrokristal selüloz ise bakteriyel selülozdan asit hidrolizi ile amorf selüloz
fraksiyonunun uzaklaştırılması sonucu elde edilir.
182
Amorf selüloz, selülozun mekanik veya kimyasal metotlarla kristal
fraksiyonunun amorf forma dönüştürülmesi ile hazırlanır. Bunlar mekanik olarak
hazırlanmış amorf selülozlar alkali ortamda şişmiş selülozlar ve fosforik asitle
işlenmiş selülozları içerir. Farklı elde edilişlerinden dolayı hidroliz oranlarında da bir
farklılık oluşur.
Rejenere selüloz genellikle insoluble selülozların nitrik asit, sülfirik asit,
amonyaklı kuprik hidroksil, 1-butil-3-metil imidazolium gibi selüloz solventleri ile
sçözünür forma dönüştürülmesi ve bunu takiben fiziksel olarak çözünmez formun
geri kazandırılması sonucu elde edilir. Rejenere amorf selülozlar (RAC) selülaz
aktivite çalışmaları için uygun bir substrattır. Total selülazların hidroliz
kabiliyetlerinin belirlenmesi amacı ile kullanılan ve referans olarak kabul edilen α-
selüloz çok az miktarda hemiselüloz içeren selüloza verilen isimdir.
Holoselüloz, lignini uzaklaştırılmış odunun katı kalıntısı olup, alkali
ekstraksiyon ile hemiselülozun kısmen gideriminden sonra geriye kalan katı α-
selüloz yapısıdır. Holoselülozun, çözünebilen, alkali ekstraksiyon materyalinin
nötralizasyonundan sonra çözünmeyen fraksiyonu β-selüloz, çözünmüş fraksiyonu
ise γ-selüloz adını alır.
Boyanmış selüloz, Remazol Brillant Blue, Reactive orange, Reactive Blue
19, ve floresan boya aminofloressein gibi bazı çeşitli boyalarla selülozun
karıştırılması sonucu elde edilen bir üründür.
Selüloz Türevleri:
Selülozun hidroksil grupları birçok kimyasal bileşik ile kısmen yada tam
olarak reaksiyona girebilir. Selüloz ester ve eterleri çok önemli ticari materyallerdir.
Esterleri arasında film ve fiber oluşturan selüloz asetat ve selüloz triasetat’ın birçok
kullanım alanı vardır. Inorganik ester olan nitroselüloz önceleri bir patlayıcı olarak
kullanılırdı. Selülozun eter türevleri ise etilselüloz, metilselüloz, hidroksipropil
selüloz, karboksimetil selüloz, hidroksipropil metil selüloz, hidroksietil metil selüloz
şeklinde adlandırılırlar.
Etil selüloz, kaplamalarda, mürekkeplerde, kontrollü ilaç salınım
tabletlerinde kullanılan suda çözünmez ticari termoplastikdir.
183
Metil selüloz, soğuk suda çözünebilen ve jel yada şeffaf viskoz solusyon
oluşturabilen hidrofilik selüloz türevidir. Birçok gıda ve kozmetik ürün içerisinde
yoğunlaştırıcı olarak kullanılır, allerjik ya da toksik değildir. Emülsiyon etkisi ile
karışımdaki iki sıvının birbirlerinden ayrılmasını önler.
Hidroksipropil selüloz, hem suda hem de organic çözünürlüğü olan bir
selüloz türevidir. Hidrofilik ve hidrofobik gruplara sahip olmasından dolayı düşük
kritik çözünürlük sıcaklığına sahiptir. Diğer bir ifade ile 45°C nin altında çözünürken
bu sıcaklığın üzerinde çözünmez. Klinik uygulamalarda yapay gözyaşı oluşturma,
gıda katkı maddesi olarak ise kıvam artırıcı ve emülsiyon ajanı şeklinde gıda katkı
maddesi olarak kullanılır.
Karboksimetil selüloz (CMC), omurgayı oluşturan glikoz birimlerinin
hidroksil gruplarının bazılarına karboksimetil gruplarının bağlanması ile oluşan bir
selüloz türevidir. Kloroacetik asit ile selülozun alkali olarak katalizlenen reaksiyonu
ile sentezlenir. Gıda endüstrisinde ve kozmetik sanayinde kullanılır.
Hidroksipropil metil selüloz viskozite düzenleyicisi, jel, köpük ve dolgu
maddesi olarak kullanılır.
Hidroksietil metil selüloz ise selüloz film üretiminde kullanılmaktadır.
184
Ek 3
Ksilan (Xylan)
Ksilan, β-1,4 bağları ile bağlanmış ksilopiranosil birimlerinden oluşan bitki
hücre duvarlarında ana bileşen ve doğadaki en çok bulunan ikinci polisakkarittir.
Ksilan, hemiselülozun yapısında mannan, galaktan ve arabinanın yanısıra ana bileşen
olarak yer alır. Selüloz ve lignin ile beraber hemiselüloz yapısına katılan bir bileşen
olarak bitki hücre duvarlarının ana kompozisyonunu oluştururlar. Hücre duvarı
yapısında bu üç bileşen kovalent ya da non-kovalent bağlarla bir ilişki halindedirler.
Ksilanın ya da hemiselülozun lignin ve selüloz arasına yerleşmesi selülozun
bütünleşmesinin devamı ve selülaz degredasyonuna karşı liflerin korunması
açısından önemlidir (Beg ve ark, 2001).
Ksilan, ksiloz birimlerinin β-1,4 glikozidik bağlarla bağlanması ile oluşan bir
omurgayı içeren kompleks bir polisakkarit olup ana zincir β-Ksilopiranoz (β-
xylopyranose) birimlerinden oluşur. Sert odunlu bitkilerdeki ksilan 0-asetil-4-0-
metilglukuronoksilan (0-acetyl-4-0-methylglucuronoxylan) dır. Bu polisakkarit 70 β-
ksilopiranoz biriminden oluşur ve β-1,4 glikosidik bağlarla bağlıdır. Her 10 ksiloz
biriminde bir ksiloz biriminin 2 numaralı karbonuna bir 4-0-metilglukuronik asit
bağlanmıştır. Sert odunlu ksilanlar yüksek oranda asetilleşmiştir. Örneğin huş ağacı
ksilanı 2 mol ksiloz başına 1 mol asetik asit içerir. Asetilasyon 2 numaralı karbondan
(C-2) daha çok 3 numaralı karbonda (C-3 ) gerçekleşmektedir. Bu asetil grupların
varlığı ksilanın su içinde kısmi çözünmesinden sorumludur. Eğer ksilan alkali
ekstraksiyona maruz bırakılırsa asetil gruplar kolayca yapıdan uzaklaştırılabilir
(Sunna ve Antranikian, 1997). Yumuşak odunlulardaki ksilan ise arabino-4-0-
metilglukuroksilandan oluşur. Sert odunlulardan daha yüksek oranda 4-0-
metilglukuronik asit içeriğine sahiptir. Bunlar 2 numaralı karbon atomunda (C-2)
yerleşmişlerdir. Sert odunlulardakinin aksine yumuşak odunlulardaki ksilan
asetillenmemiştir. Bunun yerine α-L-arabinofuranoz üniteleri ksilozun 3 numaralı
karbon (C-3) atomuna α-1,3 glikozidik bağlarla bağlanmıştır (Puls ve
Schuseil,1993). Bu arabinozil eklentileri ksiloz birimlerinin hemen hemen %12 sinde
görülür (Wong ve ark, 1988). β-D-ksilopiranoz, 4-0-metil -α-D-glukuronik asit ve L-
arabinofuranoz oranı 100:20:13 dür. Ksilanların çoğu ana ve yan zincirlerinde
185
değişen grupları içeren bir heteropolisakkarit olarak bulunur. Ksilanın ana
omurgasındaki yaygın yer alan radikal gruplar asetil, arabinosil ve glukuronisil
birimleridir.
Diğer taraftan, oransal olarak ksiloz birimlerince zengin ksilanlar da vardır ve
bunlar Homoksilan adını alır. Bu tip ksilanlar doğada çok yaygın olmayıp bazı
çimenler, tütün sapları ve tohum kapçıklarından izole edilmişlerdir.
Şekil Ek 3.1: Ksilanaz Yapısı (Kulkarni ve ark,1999)
186
EK-4 İnce Tabaka Kromatografisi Plakalarının Hazırlanması
Şekil Ek 4.1: Cam Plakaların
Yerleştirilmesi Şekil Ek 4.2: Silika Jel karışımının
Hazırlanması
Şekil Ek 4.3:Silika Jel Karışımının
Yayma Aparatına Dökülmesi Şekil Ek 4.4: Silika Jelin Cam Plakalar
Üzerine Yayılması
Şekil Ek 4.5: Kuruyan Plakaların
Magazine Yerleştirilmesi Şekil Ek 4.6: Plakaların Dikey
Pozisyonda Aktivasyon için Fırına Yerleştirilmesi
Şekil Ek 4.7: İnce Tabaka Kromatografisinin Uygulanması