Çukurova Ünİversİtesİtraglor.cu.edu.tr/objects/objectfile/jcxecymr-1092013-42.pdf · dayalı...
TRANSCRIPT
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
DOKTORA TEZİ
Uğur SERBESTER
SÜT SIĞIRLARININ BESLENMESİNDE RASYON ENERJİ VE PROTEİN
KAYNAĞI İLE DUŞ UYGULAMASININ YÜKSEK SICAKLIK ALTINDA
SÜT VERİM VE SÜT KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ
ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI
ADANA, 2007
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
SÜT SIĞIRLARININ BESLENMESİNDE RASYON ENERJİ VE PROTEİN KAYNAĞI İLE DUŞ UYGULAMASININ YÜKSEK SICAKLIK ALTINDA
SÜT VERİM VE SÜT KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ
Uğur SERBESTER
DOKTORA TEZİ
ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI
Bu tez ……./……./……. Tarihinde Aşağıdaki Jüri Üyeleri Tarafından Oybirliği / Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. İmza:………………………. İmza:……………………….. İmza:………………………..Prof.Dr. H. Rüştü KUTLU Prof.Dr. Murat GÖRGÜLÜ Prof.Dr. Kemal ÖZKÜTÜKDANIŞMAN İKİNCİ TEZ DANIŞMANI ÜYE İmza:………………….…… İmza:……………………….. Prof.Dr. Behiç ÇOŞKUN Yrd.Doç. Dr. A. Galip ÖNAL ÜYE ÜYE Bu tez Enstitümüz Zootekni Anabilim Dalı’nda hazırlanmıştır. Kod No:
Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ
Enstitü Müdürü
İmza ve Mühür
Bu çalışma Devlet Planlama Teşkilatı ve Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından desteklenmiştir. Proje No: 2001K120-2 ve KAP-2002-ZF-23 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirişlerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5486 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir.
I
ÖZ
DOKTORA TEZİ
SÜT SIĞIRLARININ BESLENMESİNDE RASYON ENERJİ VE PROTEİN KAYNAĞI İLE DUŞ UYGULAMASININ YÜKSEK SICAKLIK ALTINDA
SÜT VERİM VE SÜT KOMPOZİSYONUNA ETKİLERİ
Uğur SERBESTER
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ZOOTEKNİ ANABİLİM DALI
Danışman : Prof. Dr. H. Rüştü KUTLU Yıl : 2006, Sayfa: 109 Jüri : Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU : Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ : Prof. Dr. Kemal ÖZKÜTÜK : Prof. Dr. Behiç ÇOŞKUN : Yrd. Doç. Dr. A. Galip ÖNAL
Bu çalışmada, süt sığırlarında sıcaklık stresine karşı yönetsel ve beslemeye dayalı tedbirlerin süt verim ve kompozisyonu ile bazı fizyolojik parametreler üzerine etkisi incelenmiş ve bu amaçla 2002 ve 2003 yıllarında 4x4 Latin Kare deneme deseninde, 2x2 faktöriyel düzende 3 deneme yürütülmüştür. 2002 yılında yürütülen Deneme 1 ve Deneme 2’de sırasıyla duş+fan uygulaması ve rasyonda korunmuş yağ kullanılması (kuru madde bazında %2.54) ile duş+fan uygulaması ve rasyonda balık unu kullanılması (kuru madde bazında %3.67) incelenmiştir. 2003 yılında yürütülen Deneme 3’de ise yalnızca beslemeye dayalı tedbirler göz önünde bulundurularak rasyonda soya yağı (kuru madde bazında %3.81) ve balık unu kullanılmasının (kuru madde bazında %3.67) etkileri araştırılmıştır. Deneme 1 ve Deneme 2’de hayvan materyalinin 9 saat hafif düzeyde, 7 saat ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kaldıkları saptanmıştır. Duş+Fan uygulaması her iki denemede de rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısını azaltmıştır (P<0.05). Duş+Fan uygulaması Deneme 1’de süt veriminde 1.22 kg (P=0.17), Deneme 2’de ise 2.21 kg (P=0.07) artış sağlamıştır. Rasyonda korunmuş yağ kullanılması yağa göre düzeltilmiş süt verimi ve yağ verimini (P<0.05) artırırken, süt verimi (P=0.15) ve yağ oranı (P=0.07) üzerinde artış eğilimine neden olmuştur. Rasyonda balık unu kullanılması süt verimini etkilemezken süt protein düzeyi ve toplam N içeriği (P=0.12) üzerinde artış eğilimine neden olmuştur. Deneme 3’de hayvanların günün 14 saatini hafif düzeyde, 10 saatini ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdikleri saptanmıştır. Rasyonda soya yağı kullanılması rektal sıcaklık, solunum ve nabız sayısında sırasıyla 0.14°C, 8.94 sayı/dakika ve 2.13 sayı/dakika artışa neden olmuştur. Süt verimi bu muamele ile 1.04 kg (P<0.01) artarken, süt yağ oranı %18.27 oranında azalmıştır (P<0.05). Rasyonda balık unu kullanılması süt verimini etkilemezken canlı ağırlık kazancında (P=0.09) artış eğilimine neden olmuştur. Sonuç olarak, bu çalışmadan elde edilen bulgular, süt sığırlarında sıcaklık stresinin olumsuz etkisini azaltmak için duş+fan uygulaması gibi yönetsel tedbirlerin beslemeye dayalı tedbirlere; beslemeye dayalı tedbirler arasında ise rasyonda yağ kullanımının balık unu kullanımına nazaran daha etkili olabileceğini göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Sıcaklık stresi, yağ, balık unu, duş+fan, serinletme
II
ABSTRACT
PhD THESIS
EFFECTS OF DIETARY ENERGY AND PROTEIN SOURCES AND SPRINKLER TREATMENT ON MILK YIELD AND MILK COMPOSITION OF DAIRY COWS
UNDER HIGH TEMPERATURE
Uğur SERBESTER
DEPARTMENT OF ANIMAL SCIENCE INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES
UNIVERSITY OF CUKUROVA
Supervisor : Prof. Dr. H. Rüştü KUTLU Year : 2006, Pages: 109 Jury : Prof. Dr. Hasan Rüştü KUTLU : Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ : Prof. Dr. Kemal ÖZKÜTÜK : Prof. Dr. Behiç ÇOŞKUN : Asst. Prof. Dr. A. Galip ÖNAL
In the present study three trials were conducted to evaluate effectiveness of management and nutritional practices on milk yield and composition, and physiological responses of heat-stressed dairy cows. The experiments were carried out in 2x2 factorial arrangement in a 4x4 Latin Square design. In the first experiment, which were carried out in 2002, sprinkler+fan (SF) and protected fat inclusion in the diet (PF, 2.54% on DM basis) were tested. In the second experiment, which were carried out in 2002, SF and fish meal inclusion (FM, 3.67% on DM basis) in the diet were tested. In the third experiment, which were carried out 2003, effects of soya bean oil (SBO, 3.81% on DM basis) and fish meal (FM, 3.67% on DM basis) inclusion in the diet were tested.
In the experiment 1 and 2, the cows received mild heat stress for 9 h and moderate heat stres for 7 h. SF decreased (P<0.05) rectal and skin temperature and respiration rate. SF improved milk yield for 1.22 kg in the first trial (P=0.17) and 2.21 kg in the second trial. PF increased FCM and fat yield (P<0.05) and tended to increase milk yield (P=0.15) and fat content (P=0.07). FM had no effect on milk yield but tended to increase milk protein content and totol N (P=0.12).
The cows in the trial 3 received mild heat stress for 14 h and moderate heat stress 10 h. SBO increased rectal temperature, respiration and heart rates 0.14°C, 8.94 number/second and 2.13 number/second, respectivelly. Additionally, SBO increased milk yield (P<0.01) for 1.04 kg but decreased milk fat content (P<0.05) for %18.27. Milk yield was not affected by FM, but BW gain was increased by FM (P=0.09).
It could be concluded that applying management practices e.g. sprinkler+fan could minimize negative influences of heat stress more effective than nutritional manipulation. The results also suggested that fat inclusion could be more beneficial than rumen undegradable protein (fish meal) inclusion in the diet under heat stress. Key Words: Heat stress, fat, fish meal, sprinkler+fan, cooling
III
TEŞEKKÜR
Tez konusunun belirlenmesinden yazımına kadar olan süreçte engin bilgi ve
deneyimlerini benimle paylaşan danışman hocalarım sayın Prof. Dr. H. Rüştü
KUTLU ve sayın Prof. Dr. Murat GÖRGÜLÜ’ye, tezin yürütülmesi sırasında yakın
ilgi gösterip sürekli olarak cesaret verici konuşmalar yapan sayın Prof. Dr. Kemal
ÖZKÜTÜK ve sayın Yrd. Doç. Dr. A. Galip ÖNAL ve Doç. Dr. Ladine BAYKAL
ÇELİK’e, bölüm olanaklarını kullanmama izin veren Zootekni Bölüm Başkanları
sayın Prof. Dr. Osman KAFTANOĞLU ve sayın Prof. Dr. Osman TORUN’a,
denemelerin kurulmasında ve gerekli analizlerin yapılmasında yardım ve yakın
ilgilerinden dolayı sayın Arş. Gör. Dr. Sabri YURTSEVEN, Zir. Müh. Dr. Ali Reyhan
TAŞDEMİR ve Zir. Müh. Dr. İlknur ÜNSAL’a, gerekli olan maddi imkanların
sağlanmasında yardımcı olan Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürü sayın
Zir. Müh. Dr. Numan KILIÇALP’e, çalışmaların yoğun olduğu dönemlerde
desteklerini esirgemeyen sayın Zir. Yük. Müh. Ertan YAZGAN, sayın Zir. Yük. Müh.
Zeynel GÖÇMEZ, sayın Vet. Sağ. Teknikeri O. Gazi DÜNDAR’a, tezin biçimsel ve
imla hataları yönünden düzeltilmesinde sürekli olarak kişisel görüşlerini aldığım
sayın Zir. Müh. Dr. Adnan ÜNALAN’a, araştırmada kullanılan yemlerin
formulasyonu ve üretilmesi sırasında yardımcı olan Tavaş Yem Sanayi ve Tic. A. Ş.
Üretim Müdürü sayın Vet. Hek. Dr. Serhan SERİN’e, korunmuş yağın sağlanmasında
yardımcı olan sayın Ekol Gıda Tarım Hayvancılık A.Ş. Yetkililerine, çalışmaların
yürütülmesinde yardımlarını esirgemeyen Ç.Ü.Z.F. Döner Sermaye İşletmesi
Hayvancılık Bölüm Şefi sayın Zir. Yük. Müh. Sebahattin PULU, sayın Vet. Hek.
Metin ULUBİLİR’e ve bölüm çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim.
Ayrıca, gerek çalışmaların yürütüldüğü dönemde gerekse tezin yazımı
sırasında gösterdikleri sabır ve moral desteği nedeniyle eşim, kızım ve ailemin diğer
fertlerine sonsuz teşekkürlerimi sunarım.
IV
İÇİNDEKİLER Sayfa No:
ÖZ……………………………………………………………………….. I
ABSTRACT.............................................................................................. II
TEŞEKKÜR.............................................................................................. III
İÇİNDEKİLER......................................................................................... IV
ŞEKİLLER DİZİNİ................................................................................. VIII
ÇİZELGELER DİZİNİ........................................................................... IX
RESİMLER DİZİNİ................................................................................. XII
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ…………………………... XIII
1. GİRİŞ..................................................................................................... 1
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR………………………………………....... 8
2.1. Sıcaklık Stresine Karşı Alınabilecek Önlemler………………….. 15
2.1.1. Serinletme Sistemleri………..…………………………......... 16
2.1.2. Besleme İle İlgili Tedbirler………………………………….. 21
2.1.2.1. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Yağ Kullanılması……. 23
2.1.2.2. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Rumende Yıkıma
Dirençli Kaliteli Protein Kullanılması............................... 30
3. MATERYAL VE METOD………………………..………………… 33
3.1. Materyal………………………………………………………….. 33
3.1.1. Hayvan Materyali……………………………………………. 33
3.1.1.1. Deneme 1………………………….…………….............. 33
3.1.1.2. Deneme 2………………………………….…………….. 34
3.1.1.3. Deneme 3………………………….………….................. 34
3.1.2. Yem Materyali………………………………………………. 34
3.1.2.1. Deneme 1………………………………………………... 35
3.1.2.2. Deneme 2………………………………………………... 36
3.1.2.3. Deneme 3………………………………………………... 37
3.1.3. Deneme Alanları…………………………………………….. 38
3.1.3.1. Deneme 1 ve Deneme 2…………………………………. 38
3.1.3.2. Deneme 3………………………………………………... 39
3.2. Metod…………………………………………………………….. 40
V
3.2.1. Deneme Grupları…………………………………………….. 40
3.2.1.1. Deneme 1………………………………………………... 40
3.2.1.2. Deneme 2………………………………………………... 40
3.2.1.3. Deneme 3………………………………..………………. 41
3.2.2. Deneme Süreleri……………………………………………... 41
3.2.3. Veri Toplama……………………………............................... 41
3.2.4. İstatistiki Analizler…………………………………………... 44
3.2.4.1. Deneme 1’in Matematik Modeli..……………………….. 45
3.2.4.2. Deneme 2’nin Matematik Modeli..……………………… 45
3.2.4.3. Deneme 3’ün Matematik Modeli..………………………. 46
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA................................. 47
4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verilerinin İncelenmesi. 47
4.1.1. Deneme 1 ve Deneme 2……………………………………... 47
4.1.2. Deneme 3……………………………………………………. 48
4.2. Fizyolojik Parametrelerin İncelenmesi…………………………... 51
4.2.1. Deneme 1……………………………………………………. 51
4.2.1.1. Duş+Fan Uygulaması…………………………………… 51
4.2.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması………………… 53
4.2.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ
Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 54
4.2.2. Deneme 2……………………………………………………. 55
4.2.2.1. Duş+Fan Uygulaması…………………………………… 55
4.2.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 56
4.2.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu
Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 58
4.2.3. Deneme 3……………………………………………………. 59
4.2.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması……………………. 59
4.2.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 61
4.2.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının
İnteraksiyon Etkisi………………………………………. 62
4.3. Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu……... 63
VI
4.3.1. Deneme 1……………………………………………………. 63
4.3.1.1. Duş+Fan Uygulaması…………………………………… 63
4.3.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması………………… 66
4.3.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ
Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 68
4.3.2. Deneme 2……………………………………………………. 70
4.3.2.1. Duş+Fan Uygulaması………………….………………... 70
4.3.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 70
4.3.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu
Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisi…………………….. 73
4.3.3. Deneme 3……………………………………………………. 74
4.3.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması……………………. 75
4.3.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması……………………… 78
4.3.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının
İnteraksiyon Etkisi………………………………….…… 81
4.4. Denemelerin Genel Değerlendirilmesi…………………………... 83
4.4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verileri…………… 83
4.4.2. Duş+Fan Uygulamasının Fizyolojik Parametreler Üzerine
Etkisi………………………………………………………… 83
4.4.3. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Fizyolojik Parametreler
Üzerine Etkisi……................................................................... 84
4.4.4. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Fizyolojik
Parametreler Üzerine Etkisi…………………………………. 84
4.4.5. Duş+Fan Uygulamasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi
ve Süt Kompozisyonuna Etkileri……………………………. 85
4.4.6. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Süt Verimi, Besin Madde
Tüketimi ve Süt Kompozisyonuna Etkileri………………….. 85
4.4.7. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Süt Verimi, Besin
Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonuna Etkileri………….. 85
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER………………..……………………... 87
KAYNAKLAR…………………………………..…………………….... 90
VII
ÖZGEÇMİŞ……..…………………………………………………….... 109
VIII
ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa No:
Şekil 2.1. Vücut Isı Dengesini Sağlamaya Yönelik Mekanizmalar……... 9
Şekil 4.1. Deneme 1 ve 2 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (°C), Nisbi
Nem (%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere Bağlı Olarak
Gözlenen Değişim……………………………………………. 49
Şekil 4.2. Deneme 3 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (°C), Nisbi Nem
(%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere Bağlı Olarak Gözlenen
Değişim……………………………………………………….. 50
IX
ÇİZELGELER DİZİNİ Sayfa No:
Çizelge 3.1. Deneme 1’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve
Besin Madde İçerikleri………………………………….….. 35
Çizelge 3.2. Deneme 2’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve
Besin Madde İçerikleri……………………………………... 36
Çizelge 3.3. Deneme 3’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve
Besin Madde İçerikleri……………………………………... 37
Çizelge 3.4. Deneme 1 İçin Muamele Kombinasyonları………………... 40
Çizelge 3.5. Deneme 2 İçin Muamele Kombinasyonları………………... 40
Çizelge 3.6. Deneme 3 İçin Muamele Kombinasyonları………………... 41
Çizelge 4.1. Deneme 1 ve Deneme 2 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi
Nem (%) ve SNİ Değerlerine Ait Değişim………………… 48
Çizelge 4.2. Deneme 3 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi Nem (%) ve SNİ
Değerlerine Ait Değişim..……………………...................... 49
Çizelge 4.3. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik
Parametre Değerleri.…………............................................... 52
Çizelge 4.4. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait
Fizyolojik Parametre Değerleri…………………………….. 54
Çizelge 4.5. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda
Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait
Fizyolojik Parametre Değerleri.……………………………. 55
Çizelge 4.6. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik
Parametre Değerleri….……………....................................... 56
Çizelge 4.7. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait
Fizyolojik Parametre Değerleri………………….................. 57
Çizelge 4.8. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık
Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik
Parametre Değerleri………………….................................... 58
Çizelge 4.9. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait
Fizyolojik Parametre Değerleri…………………………….. 59
X
Çizelge 4.10. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait
Fizyolojik Parametre Değerleri…………………………….. 61
Çizelge 4.11. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu
Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik
Parametre Değerleri………………………………………… 62
Çizelge 4.12. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi,
Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri….. 64
Çizelge 4.13. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait
Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu
Değerleri……………………………………………………. 67
Çizelge 4.14. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda
Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde
Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt
Kompozisyonu Değerleri…………………………………... 69
Çizelge 4.15. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi,
Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri….. 71
Çizelge 4.16. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt
Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu
Değerleri……………………………………………………. 72
Çizelge 4.17. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık
Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt
Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu
Değerleri……………………………………………………. 74
Çizelge 4.18. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait
Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu
Değerleri…………………………………............................. 75
Çizelge 4.19. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt
Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu
Değerleri…………………………………............................. 79
XI
Çizelge 4.20. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu
Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt
Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu
Değerleri……………………………………………………. 82
XII
RESİMLER DİZİNİ Sayfa No:
Resim 3.1. Deneme Alanı Genel Görüntüsü…………………………….. 38
XIII
SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ
SNİ (Temperature-Humidity
Index; THI)
: Sıcaklık-Nem İndeksi
TMR (Total Mixed Ration) : Tüm Rasyon
ÖD : İstatistiki Olarak Önemli Değil
CAD : Canlı Ağırlık Değişimi
KM : Kuru Madde
DSV : %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi
EDSV : Enerjiye Göre Düzeltilmiş Süt Verimi
ME : Metabolik Enerji
HP : Ham Protein
RYDP : Rumende Yıkıma Dirençli Protein
MP : Metabolik Protein
1. GİRİŞ Uğur SERBESTER
1
1. GİRİŞ
Çiftlik hayvanları yetiştiriciliğinde, genetik faktörlerle birlikte çevresel
faktörlerin de özellikle kantitatif karakterler üzerinde önemli etkileri olduğu
bilinmektedir. Sıcaklık, nem, rüzgar hızı ve solar radyasyon gibi iklimsel etmenler
hayvansal üretimi hem nitelik hem de nicelik olarak etkileyebilmektedir. Bu
faktörlerin bazılarının birlikte bulunması etkilerini de önemli ölçüde
değiştirebilmektedir. Örneğin, sıcaklık, yüksek nem ya da solar radyasyonla etkisini
daha da artırabilmektedir. Yüksek nem hayvanın deri ya da solunum sistemi
tarafından ısıyı uzaklaştırmasına engel olurken solar radyasyon ısı yüklenmesinin
artmasına neden olabilmektedir. Dolayısıyla entansif hayvan yetiştirme sistemleri
için iklim koşulları sınırlayıcı bir faktör olup bu faktörleri derecelendirmek oldukça
güçtür. Buna rağmen bu faktörlerin derecelendirilmesi, çevre ya da bakım-besleme
koşullarında değişiklik yapılabilmesi için büyük önem taşımaktadır (Hahn, 1981).
Nitekim iklim koşullarının etkisinin sınırlandırılması amacıyla rasyonel bir barınma
ve bakım-besleme sisteminin yürütülmesinde çeşitli alternatifler ileri sürülebilir. Bu
alternatifler, barınma koşullarının değiştirilmesi, bakım-besleme koşullarının
değiştirilmesi ya da bunların kombine bir şekilde değiştirilmesi şeklinde
olabilmektedir.
Sıcaklık stresine maruz kalan hayvanlarda verim düşüklüğünün esas nedeni;
hayvanın hormonal sistemi ve fizyolojisinde meydana gelen değişimlerdir
(Armstrong, 1993). Her tür stres koşulunda böbrek üstü bezlerinin dış kısmından
salgılanan glukokortikoid (kortizon ve kortikosteroidler) hormonlarının miktarında
artış olmaktadır. Ayrıca, eş zamanlı olarak böbrek üstü bezlerinin iç kısmından
salgılanan katekolominlerin (adrenalin, noradrenalin ve dopamin) salgısının artması,
sempatik sinir sisteminin artan aktivitesini daha da yükseltebilmektedir.
Katekolominlerin temel metabolik etkileri katabolizma için gereken enerjice zengin
yapıtaşlarının mobilize edilmesidir. Bu yapıtaşları başlıca yağdan sağlanırken,
karaciğerdeki glikojen ve kaslardaki protein de bu amaç için kullanılabilmektedir.
Diğer taraftan katekolominler insülin ve büyüme hormonlarının salgılanmasını
engelleyebilmektedirler (Igono ve ark., 1987). Katekolominlerin insülin
1. GİRİŞ Uğur SERBESTER
2
salgılanmasını baskı altına almaları, kasların glukozu kullanmasını önleyebilmekte
ve böylece glukoz, beyin gibi yaşamsal öneme sahip organların kullanımına hizmet
etmektedir. Glukokortikoidler katabolik işlevleri uyarıp, deri, bağırsaklar, kaslar ve
lemfatik organlar gibi bölgelerde protein sentezinin durmasına, aminoasitlerin yıkıma
uğrayıp glukoneojenez için kullanılmasına neden olmaktadırlar. Ayrıca,
glukokortikoidler katekolominlerle sinerjitik etkiye sahip olup serbest yağ asitlerinin
mobilizasyonu ve oksidasyonuna neden olmaktadırlar (Yousef, 1985).
Sonuç olarak metabolizmada alarm reaksiyonu diye isimlendirilebilecek bir
metabolik işlemler serisinin harekete geçmesi, depolanan enerjinin bir kısmının
kayıb edilmesi ve yine depolanan proteinin üre ve kreatin olarak idrarla dışarıya
atılması ortaya çıkmaktadır. Metabolizmada gerçekleşen tüm bu mekanizma
homoterm hayvanlarda sıcaklık stresinin getirdiği ya da getireceği aksaklıkları işaret
edebilmektedir. Sıcaklık stresine özel olarak çiftlik hayvanlarında tiroid hormonu
sekrasyonu da önemli oranda azalabilmektedir. Hayvansal organizmalarda bazal
metabolizmanın hızı üzerinde etkili olabilen ve hormonal sistemin düzenleyicileri
arasında yer alan tiroid hormonu yüksek sıcaklık altında azalırken, organizmada
anabolik olaylarda yavaşlama ortaya çıkabilmektedir. Bu koşullarda insülin ile
büyüme hormonu miktarında da azalma görülebilmektedir. Diğer bir ifade ile uzun
süreli sıcaklık stresine maruz kalma hem anabolik hem de katabolik hormonların
salgılanmasını azaltarak metabolizmayı yavaşlatabilmektedir. Bu ise iştahın
azalmasına ve performansın gerilemesine neden olabilmektedir (Webster, 1983).
Diğer bir teori ise, yüksek çevre sıcaklıklarına maruz kalan memelilerin vücuttan
çevreye ısı yayılımını sağlamak üzere kan akımını vücut iç kısmından dış yüzeye
doğru yönlendirmesidir. Bu koşullarda kan basıncını korumak üzere deriye doğru
artan kan akımı bağırsaklara giden kan akış hızının azalmasına neden olabilmektedir.
Bağırsak hücreleri sınırlı bir süre için besin madde ve O2 yetersizliğini tolere etme
yeteneğine sahipken, bu yetersizliğin uzun sürmesi halinde söz konusu hücreler zarar
görebilmekte ve vücuda endotoksinlerin girişi gerçekleşmektedir. Endotoksinler
Tumor Necrosis Factor-α ve Interleukin-1 salgılanmasına neden olmakta ve böylece
yem tüketimi düşerken ilerleyen dönemde organ yetersizlikleri ortaya çıkmaktadır.
Endotoksinlerin vücuda giriş ve belirtilerinin ortaya çıkması sürecinde, belirli bir
1. GİRİŞ Uğur SERBESTER
3
zaman söz konusu olup bu süre çiftlik hayvanlarında neden sıcaklığa maruz
kalındıktan sonra yem tüketiminin düştüğünü açıklayan ifade olarak öne
sürülmektedir (Cronje, 2006).
Süt sığırları geniş sıcaklık sınırları içerisinde vücut sıcaklıklarını koruma
yeteneğine sahip olmaları sebebiyle hayvan türleri içinde ayrı bir öneme sahiptirler.
Bu nedenle bu hayvanlar homoterm (homeothermes) olarak tanımlanabilmektedir.
Stres olmayan koşullarda süt sığırlarının vücut sıcaklığı 38.4–38.7°C arasında
değişmektedir. Ancak, bütün fizyolojik kontrol sistemleri belli sınırlamalara sahiptir
(Spiers, 2000). Sığırlarda vücut sıcaklığının kontrolü özellikle sıcaklık stresi altında
karmaşık bir mekanizma ile sağlanmaktadır. Bu karmaşık mekanizmada vücut
büyüklüğü olumsuz bir etken olarak ortaya çıkmaktadır. Laktasyondaki süt
sığırlarında bir diğer problem ise yüksek verim düzeyini koruma içgüdüsüyle
tüketilen büyük miktarlardaki yem ve bunun termojenik etkisi ile yüksek metabolik
aktiviteye bağlı aşırı ısı üretimidir.
Yüksek çevre sıcaklığına maruz kalan hayvanlar çevre sıcaklığının olumsuz
etkilerini gidermek için bir kısım fizyolojik tepkiler verirler. Bu tepkilerin içinde
vücut sıcaklığının düşürülmesine yönelik solunun sayısının artması, sindirim sistemi
hareketlerinde yavaşlama, rektal sıcaklıkta yükselme (Pekel ve ark., 1993;
Armstrong, 1993; West, 1994), genel aktivitenin azalması, terleme (Sanchez ve ark.,
1994) ve yem tüketiminin düşmesi (NRC, 1981; Sanchez ve ark., 1994) sayılabilir.
Sıcaklığın yem tüketimini azaltmasında hipotalamusta termostat gibi görev yapan ısı
merkezlerinin doğrudan regülasyonu, yüksek solunum oranının yem yemeyi
engellemesi ve davranışta meydana gelen değişmelerle ısı üretiminin düşmesi ya da
gölge arama şeklinde hayvanların yem kaynaklarından uzaklaşmasının etkili olduğu
bildirilmektedir (Özhan ve ark., 2001). Ayrıca, sıcaklık stresine maruz kalan
hayvanlarda tükürük salgısında ve geviş getirmede azalma (Schneider ve ark., 1988),
yem tüketim davranışının günün daha serin olduğu saatlere kayması (Mallonee ve
ark., 1985; Schneider ve ark., 1988) ve su tüketiminde artış (Armstrong, 1993)
olabilmektedir.
Süt sığırları üzerinde yapılan çalışmalar çevre sıcaklığının 26°C’yi geçtiği
koşullarda yem tüketiminin azalmaya başladığını, 30°C’de normal yem tüketimine
1. GİRİŞ Uğur SERBESTER
4
göre %10’luk bir düşüşün, 32°C’de %25’lik bir düşüşün, 40°C’de ise %33’lük bir
düşüşün ortaya çıktığını göstermektedir (Berman ve ark., 1985; McGuire ve ark.,
1989; Sanchez ve ark., 1994). Harris (1992), süt sığırlarında sıcaklık stresi nedeniyle
süt veriminde meydana gelen düşüşün, günlük ortalama sıcaklığın 24°C’a vardığında
başladığını bildirmektedir. Keown ve Grant (1997), 25-26°C’ın üzerindeki
sıcaklıklarda, ineklerin yem tüketimlerinin azaldığını ve dolayısıyla süt veriminde
düşüşlerin meydana geldiğini ve hava sıcaklığının 32°C’nin üzerine çıkması
durumunda süt veriminde %3-20 oranında azalma olduğunu bildirmişlerdir.
Çiftlik hayvanlarının yüksek sıcaklıkla baş edebilmelerinde etkili olan diğer
önemli bir çevre faktörü de çevrenin oransal nemidir. Oransal nemin yükselmesi
terin buharlaşmasını güçleştirerek çevre sıcaklığına yakın olan vücut sıcaklığının
düşürülmesini zorlaştırmaktadır (West, 1994; Armstrong, 1994). Chase ve Sniffen
(1988), sığırlarda 38°C sıcaklık ve %20 oransal nemli koşullarda sıcaklık stresine
karşı önlem alınmaya başlanmasını ve bazı serinletme sistemlerinin uygulanmasının
gerekliliğini vurgulamaktadır. Aynı araştırıcılar asıl tehlikenin 38°C sıcaklık ve %50
nem oranında oluştuğunu, 38°C ve %80 nem düzeylerinin üzerinin ise sığırlar için
öldürücü olabileceğini bildirmektedirler.
Çevresel faktörlerin dışında hayvanlara ait bazı özellikler sıcaklık stresinin
oluşumunu ya da şiddetini etkileyebilmektedir. Süt verim düzeyi (Shirley, 1994),
laktasyon dönemi (Ray ve ark., 1992; Stokes, 2004), yem tüketimi ve ırk (Correa-
Calderon ve ark., 2004), deri rengi (Mader ve ark., 2002), vücut kondüsyon skoru ve
aktivite (NRC, 1981; Flamenbaum ve ark., 1995; NRC, 1996) gibi unsurlar
metabolizmada ısı üretimini, vücuttan uzaklaştırılan ısı miktarını ve dolayısıyla
hayvanın maruz kalacağı sıcaklık stresinin şiddetini etkileyebilmektedir.
Yem tüketimi ve verimsel parametreler üzerinde iklimsel koşulların etkisini
tahminlemek ya da değerlendirmek üzere çeşitli eşitliklere gerek duyulmaktadır.
Çevre sıcaklığı ve oransal nemin kullanılmasıyla hesaplanan Sıcaklık-Nem İndeksi
(SNİ) süt sığırcılığında yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Bu iklimsel unsurların
rektal sıcaklık ve solunum sayısı gibi fizyolojik parametrelerde meydana getirdiği
artış ve dolayısıyla yem tüketimi ve süt veriminde görülen değişimler daha güvenilir
indekslerin araştırılmasına da neden olmuştur. Bu amaçla insanlarda sıcaklık stresini
1. GİRİŞ Uğur SERBESTER
5
değerlendirmede kullanılan ve nabız sayısı ile rektal sıcaklığı esas alan indeksler
(Moran ve ark., 1998) son yıllarda süt sığırcılığında kullanılmaya (Spiers ve ark.,
2004) başlanmıştır.
Sıcaklık stresine maruz kalan, özellikle yüksek düzeyde süt veren ve
laktasyonun başında bulunan süt sığırlarında, kuru madde tüketiminin düşmesiyle
enerji ve azot bilançosu negatif olabilmektedir (NRC, 1981; Chen ve ark., 1993).
Yem tüketiminde meydana gelen düşüş, eğer önlemi alınmazsa hayvanın gereksinim
duyduğu enerji, protein, mineral maddeler gibi temel besin maddelerince yetersiz
beslenmeye de sebep olabilmektedir. Yem tüketiminde düşme olurken, özellikle
vücuttaki fazla ısıyı uzaklaştırmak için gereksinim duyulan ek enerji de yaşama payı
gereksinmesini artırabilmektedir. Diğer bir ifadeyle hayvana sağlanan enerji etkin bir
şekilde verim için kullanılamamaktadır.
Yüksek verimli süt sığırlarında sıcaklık stresinin olumsuz etkilerinin
azaltılmasında enerji ve azot bilançosunun dengelenmesi büyük önem taşımaktadır.
Bu amaçla son zamanlarda özellikle enerji dengesinin sağlanmasında rasyonlarda
yağ (Grummer ve Carroll, 1991; Holter ve ark., 1993; Maiga ve Schingoethe, 1997),
azot bilançosunun dengelenmesinde rumende yıkıma dirençli protein kaynaklarına
yer verilmesi (Higginbotham ve ark., 1989b; Lees ve ark., 1990; Taylor ve ark.,
1991; Holter ve ark., 1993; Keery ve Amos, 1993), vücuttaki ısı yüklenmesinin
düşürülmesi için rasyon kaba yem düzeyinin azaltılması (Görgülü ve ark., 1998),
solunum ve terleme ile kan elektrolit dengesindeki bozulmaların ortadan kaldırılması
için ise yemin mineral maddelerce desteklenmesi (West ve ark., 1991; Sanchez ve
ark., 1994) yaygın olarak üzerinde durulan konular olmuştur.
Hayvan beslemede rasyonlara yağ katılımı daha önceleri sadece kanatlılar
(broiler) ve genç hayvanlarda (süt ikame) yaygın iken günümüzde ruminantlarda
özellikle süt sığırcılığında geniş kullanım alanı bulmuştur (Küçük ve Özpınar, 2003).
Soya fasulyesi ve ayçiçek yağı gibi rumende aktif olan bitkisel yağlar içerdikleri
yüksek düzeydeki doymamış yağ asiti nedeniyle rumen mikroflorası ve süt yağı
üzerinde olumsuz etkiye neden olabilmektedir. Bu olumsuz etkilerin ortadan
kaldırılması ve rumendeki biyohidrojenizasyonu engelleyerek ince bağırsağa daha
fazla doymamış yağ asit akışını temin etmek üzere yağlar fiziksel ve kimyasal olarak
1. GİRİŞ Uğur SERBESTER
6
korunurlar (Küçük ve Özpınar, 2003). Hidrojenize edilmiş yağ asitleri ve hurma yağ
asitlerinin kalsiyum tuzları (uzun zincirli yağ asitlerinin kalsiyum tuzları) ticari
olarak en yaygın bulunan korunmuş yağlardır (Block, 2004). Rumenin normal asitlik
düzeyinde uzun zincirli yağ asitleri Ca tuzlarının %60-90’ı ince bağırsaklara
geçebilmekte ve bu nitelikleri doymuş yağ asitlerine göre daha fazla sindirilebilir
olma özelliğini sağlamaktadır.
Sıcak koşullarda vücutta meydana gelen ısı yüklenmesini düşürmek için ısı
artış değeri daha düşük olan yağların kullanılması önemli bir uygulama olarak
görülmektedir (Staples ve Cullens, 2005). Rasyonlarda yağ kullanımı ile mevcut
strese ek olarak yem tüketiminden sonra ortaya çıkan vücut ısı artımını azaltmak söz
konusu olabilmektedir. Ayrıca stres etkisiyle yem tüketiminde gözlenen düşüşü telafi
etmek amacıyla rasyonun enerjice yoğun hale getirilmesi için de yağ önemli bir araç
olarak dikkate alınabilir. Gliserol komponenti hariç yağlar mikroorganizmalar
tarafından enerji kaynağı olarak kullanılamazlar. Bu nedenle süt sığırı rasyonlarında
yağ kullanılmasıyla rumende yıkıma dirençli kaliteli proteine olan gereksinmenin de
arttığı ifade edilmektedir (White ve ark., 1992).
Sıcaklık stresi altında yem tüketiminin düşmesi, rasyonda protein gibi bazı
besin maddelerinin konsantrasyonunun artırılmasına sebep olabilmektedir. Ancak,
rasyon protein düzeyinin gereksinimin üzerine çıkarılması, ürenin sentez ve dışarı
atılması için gereken enerji miktarının artması yanı sıra üreme sisteminde asitliğin
yükselmesi gibi çeşitli olumsuzluklara da sebep olabilmektedir (Arieli ve ark., 2004;
Arieli ve ark., 2005). Bu nedenle rasyonda balık unu gibi yıkıma dirençli protein
kaynaklarının kullanılması ya da bu kaynakların düzeyinin artırılması günümüzde
sıcaklık stresine karşı alınabilecek beslemeye dayalı önlemler arasında
sayılabilmektedir. Yapılan çalışmalar rasyon protein kalitesinin iyileştirilmesinin süt
verimi ile (Taylor ve ark., 1991), rumen mikroorganizmalarını destekleyerek süt
protein düzeyini artırabileceğini göstermiştir (Chen ve ark., 1993).
Sıcaklık stresinin olumsuz etkileri barındırma koşullarında yapılacak bazı
düzenleme ve uygulamalarla da azaltılabilmektedir. Bunları; gölgelikler, yarı açık
ahırlar, otomatik duş sistemleri ile hayvanların ıslatılması, ventilasyonla hava
hareketini artırma vb. şeklinde sıralamak mümkündür. Bu tedbirler özellikle
1. GİRİŞ Uğur SERBESTER
7
hayvanın vücudunda oluşan fazla ısının uzaklaştırılmasına yardımcı olacak
uygulamalardır. Duş uygulamaları sıcak koşullarda hayvanların süt veriminde
meydana gelebilecek düşmeye engel olacak düzeyde çevre koşullarının değişimini
sağlayabilmektedir. Duş sistemleri süt sığırlarında sağım öncesi bekletme
padoklarında, sağımhaneden çıkışta veya yemliklerin üzerine kurulabilmekte ve
evaporasyonla vücut ısısının düşürülmesine yardımcı olabilmektedir. Yapılan
çalışmalarda sağım öncesi bekletme alanları ve yemliklerin üzerinde kurulan duş
sistemlerinin fanlarla kombine edilmesinin daha yararlı olacağı bildirilmektedir
(Armstrong, 1994; Brouk ve ark., 2003a).
Çukurova Bölgesinde duş uygulamasıyla ilgili olarak yapılan bazı
çalışmalarda, sıcak yaz aylarında taban arazisinde duş uygulamasının süt verimini
%12.6 oranında artırdığı saptanmıştır (Güneyli ve Özkütük, 1993). Yine aynı
araştırıcılar yaptıkları benzer bir çalışmada süt veriminde %17’lik bir iyileşme
olduğunu bildirmişlerdir (Güneyli ve Özkütük, 1994). Çukurova’nın taban arazisine
göre biraz daha yüksekte bulunan Ç.Ü. Ziraat Fakültesi Araştırma Uygulama
Çiftliğinde yürütülen bir çalışmada ise isteğe bağlı duş uygulamasının süt verimi
üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı bildirilmiştir (Öngel ve Özkütük, 2000).
Bu çalışmada, sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performansında ortaya
çıkabilecek olumsuzlukların önlenebilmesi amacıyla bazı besleme uygulamaları ile
yönetsel açıdan dikkate alınması gereken önlemler üzerinde durulmuştur. Bu amaçla,
sıcaklık stresi koşullarında enerji-azot bilançosu ve metabolizması ile ilgili olarak
besleme yönünden önemli araçlar olan rasyonda yağ ve kaliteli protein kullanılması
ile evaporatif serinletme yönünden bir uygulama olan duş+fan uygulamasının
hayvanların yem tüketimlerinde, süt verim ve kompozisyonunda, rektal sıcaklık,
solunum ve nabız sayıları ile deri sıcaklığı gibi değişik fizyolojik parametreler
üzerindeki etkileri araştırılmaya çalışılmıştır.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
8
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR
Sığırlar için “normal yaşam koşulları” veya başka bir deyişle “rahat çevre”,
belirtilen sınırlar içerisinde en iyi performansı gösterebilecekleri çevre olup, bu
sınırlar sıcaklık için 13-18°C, oransal nem için %60-70, rüzgar için 5-8 km/saat ve
radyasyon için ise orta şiddet olarak kabul edilebilir (Yousef, 1985; Özkütük, 2006).
Bu sınırlar içerisinde süt sığırlarında genel olarak normal vücut sıcaklığı 38.5°C,
nabız sayısı 60-80 nabız/dakika ve solunum sayısı ise 10-30 solunum/dakika
şeklindedir.
Süt sığırları hem ruminal fermantasyon hem de metabolik işlemler sırasında
büyük miktarlarda ısı üretmektedirler. Spiers (2000), yetişkin bir insanın sahip
olduğu metabolizmanın 1 adet 100 Watt ampule eş değer olduğunu aynı benzetmenin
süt sığırları için yapılması durumunda ise bu enerjinin 16 adet 100 Watt ampule eşit
olacağını bildirmiştir. Diğer taraftan süt verimi arttıkça üretilen ısı miktarında artış
bilinen bir gerçektir. Brouk ve ark. (2003a), yüksek süt verimli bir ineğin saatte 4500
BTU enerji üretebileceğini bildirmektedir. Özellikle yüksek verim yeteneğine sahip
olan süt sığırları vücut sıcaklıklarını normal sınırlar içerisinde tutmak için üretilen
ısıyı çevreye yaymak zorundadır. Hayvanın iç sıcaklığı arttığında soluma ve terleme
gibi ısı kayıp mekanizmaları devreye girmekte, böylece ısının dışarıya atılması
sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak süt sığırlarında soluma sayısının artması, yaşama
payı enerji gereksinmesini %7-25 oranında artırmaktadır (NRC, 2001).
Süt inekleri vücuttan ısıyı çeşitli yollarla uzaklaştırmaktadırlar. Bunlar
kondüksiyon, konveksiyon, radyasyon ve evaporasyondur (Şekil 2.1). Kondüksiyon
temel olarak sıcaktan soğuğa doğru ısının akışıdır. Bu metot soğuk yüzeylerle teması
gerektirmektedir. Konveksiyon deri üzerindeki sıcak hava tabakasının soğuk ile yer
değiştirmesine bağlıdır. Radyasyon ise çevre sıcaklığının hayvanın vücut
sıcaklığından daha düşük olduğu dönemlerde (örneğin geceleri) gerçekleşmektedir.
Evaporatif soğuma, terleme veya soluma yoluyla deri ya da solunum organları
vasıtasıyla gerçekleşmektedir. Sıcaklık stresi altında solunum ve terlemenin artması
evaporatif soğumanın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Sıcaklığın 21°C’nin
altında olduğu dönemlerde evaporatif serinleme temel ısı uzaklaştırma yöntemidir
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
9
(Smith ve Harner, 1996). Çevre sıcaklığının 16°C’nin altında olduğu koşullarda
üretilen sıcaklığın %50’si evaporatif olmayan serinleme yöntemleri ile vücuttan
uzaklaştırılırken, çevre sıcaklığının 27°C’ye ulaşması halinde bu oran %25’dir.
Geriye kalan %75’lik sıcaklık ise deri ve akciğerlerden nemin evaporasyonu şeklinde
uzaklaştırılması ile atılır. Çevre sıcaklığının artmaya devam etmesi ve 49°C’yi
bulması halinde ise üretilen sıcaklığın büyük bir kısmı deri ve akciğerlerden, daha az
bir kısmı ise evaporatif olmayan metotlarla vücuttan uzaklaştırılmaktadır (Brouk ve
ark., 2003b).
HIPOTERMİ NORMAL HİPERTERMİ Şekil 2.1. Vücut Isı Dengesini Sağlamaya Yönelik Mekanizmalar (Spiers, 2000).
Sığırlar termal dengeyi koruyacak şekilde vücutlarından yeterli düzeyde ısıyı
uzaklaştıramadıklarında vücut sıcaklıkları yükselmekte ve sıcaklık stresi ortaya
çıkmaktadır (Shearer ve Beede, 1990; Smith ve Harner, 1996). Daha kesin sınırlar
Evaporatif Serinletme - Solunum - Deri
Etkileyenler - Kalorigenik
Hormonlar - Verim
- Süt - Et - Yapağı
- Kas - Aktivite - Yaşama Payı
KAYNAKLAR - Yem - Vücut
Depoları - Rumen Fer. - Çevre
Etkileyenler - Vücut Yüzey Alanı - Vücut Örtüsü - Su Değiş Tokuşu - Kan Akışı - Çevre
- Sıcaklık - Rüzgar - Nem
Evaporatif Olmayan
Serinletme - Radyasyon - Konveksiyon - Kondüksiyon
ISI KAYBI ISI KAZANCI
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
10
içerisinde belirtilmesi gerektiğinde rektal sıcaklığın 39°C’yi aştığı veya dakikadaki
solunum sayısının 80’in üzerine çıktığı ya da sıcak havalarda kuru madde tüketimi ve
süt verimindeki düşüşün %10’u bulduğu koşullarda süt sığırlarında sıcaklık stresi
olgusundan bahsedilebilmektedir (West, 2002; Tyson, 2004).
Sıcaklık stresinin süt sığırları üzerinde etkisi genel olarak; gölgelik arama,
solunum, su tüketimi ve terlemenin artması, kuru madde tüketimi, yemlerin geçiş
hızı, iç organlara kan akımının azalması ve dolayısıyla süt verimi ve üreme
performansında meydana gelen kayıplar şeklinde ortaya çıkmaktadır (Smith ve
Harner, 1996; Churng-Faung, 2004). Armstrong (1994) ve West (2002) göre süt
ineklerinin sıcaklık stresine maruz kaldığına dair belirtiler:
a) Vücut sıcaklığının yükselmesi,
b) Solunumun artması,
c) Aktivitenin azalması,
d) Yem tüketiminin düşmesi,
e) Rumen fermantasyonunun değişimi ile birlikte daha düşük düzeylerde
uçucu yağ asidi üretimi ve asetatın molar yüzdesinde düşüş,
f) Süt veriminin düşmesi,
g) Su tüketiminin artması,
h) Sindirim organları, iç dokular ve meme bezlerine kan akımının
zayıflaması ve kan akımının deri yüzeyine doğru kayması,
i) Kan hormon konsantrasyonlarının değişmesi,
j) Metabolik hız ve yaşama payı gereksinmelerinin değişmesi şeklindedir.
Sıcaklık stresi altındaki hayvanlarda soluma skoru ya da indeksi kullanımı
stresin şiddetini belirlemede oldukça güvenilir bir gösterge olabilmekte ve böylece
sıcaklık stresi yönetim stratejisinin değerlendirilmesi daha da kolaylaşabilmektedir.
Bu amaçla süt sığırlarında soluma hızlı soluma (I. Dönem) ya da açık ağız soluma
(II. Dönem) olarak sınıflandırılabilmektedir (NRC, 1981). Diğer yandan toplanma
içgüdüsü çevre koşullarından etkilenebilmekte ve hayvanların birbirine gölgelik
sağlaması şeklinde radyant ısı emilimini azaltabilmektedir. Ancak bu içgüdüsel
davranışın sıcaklık stresine karşı pozitif bir etkisi olup olmadığı henüz
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
11
netleşmemiştir (Lefcourt ve Schmidtmann, 1989). Çevre sıcaklığı arttıkça ayakta
dinlenen ya da ruminasyon yapan hayvan sayısı artmaktadır. Ayakta dinlenme vücut
yüzeyinden evaporasyonu artırmakta ayrıca rüzgar sebebiyle konveksiyonun da
sağlanmasına imkan tanıyabilmektedir (Calegari ve ark., 2003).
Yüksek çevre sıcaklığı, radyant enerji (direkt ya da yansıyan güneş ışığı) ve
yüksek nisbi nem gibi pek çok çevresel faktör, sıcaklık stresinin oluşumunda rol
oynamaktadır. Bu çevresel faktörlerinin yanı sıra süt verim düzeyi, laktasyon
dönemi, yem tüketimi, ırk, deri rengi, vücut kondüsyon skoru ve aktivite gibi
hayvana ait özellikler de sıcaklık stresinin oluşumunu etkileyen diğer faktörlerdir.
Tüm bu faktörler metabolizmada ısı üretimini, vücuttan uzaklaştırılan ısı miktarını ve
dolayısıyla hayvanın maruz kalacağı sıcaklık stresinin şiddetini etkileyebilmektedir.
Shirley (1994), süt sığırlarında çevre sıcaklığının süt verim düzeyi ile ilişkili
olduğunu, 45 kg/gün süt verimine sahip bir hayvanın 23 kg/gün süt verimine sahip
olana nazaran daha az sıcaklık artışlarında dahi olumsuz etkilenebileceğini
bildirmiştir. Araştırmacı yüksek süt verimine sahip hayvanlarda metabolik olayların
daha hızlı gerçekleşeceğini ve daha fazla ısı üretiminin söz konusu olacağını ve 45
kg/gün süt veren hayvanda verimde görülen düşmenin 26°C’de ortaya çıkarken
düşük süt verimli hayvanda bu düşüşün 35°C’de olabileceğini bildirmiştir. Diğer
yandan Ray ve ark. (1992), bahar ve yaz aylarında doğuran süt sığırlarının verim ve
enerji gereksinmelerinin en yüksek olduğu laktasyon başlangıcında sıcaklık stresine
karşı daha duyarlı olduklarını bildirmiştir. Araştırmacılar, buzağılama mevsiminin
süt sığırlarının performansını değerlendirmede bir ölçüt olarak kullanılması
gerektiğini ve bu dönemin sıcaklık stresinin olumsuz etkisini en aza indirmek için iyi
planlanması gerektiğini ileri sürmüştür. Ayrıca, orta düzeydeki sıcaklık stresinin
kuruda kalma döneminde laktasyon dönemine oranla sığırlarda endokrin sistemi daha
çok etkileyebileceği bildirilmektedir (Stokes, 2004). Araştırmacı, sıcaklık stresinin
doğum öncesi dönemde tiroid hormonlarının konsantrasyonu ve plasental östrojen
düzeyini azaltırken, esterleşmemiş yağ asit miktarında artışa neden olabileceğini ve
bu koşulların meme dokusu, plasenta ve fötal organları olumsuz yönde
etkileyebileceğini ileri sürmüştür. Araştırmacı ayrıca, bu dönemde gerçekleşen
sıcaklık stresinin üretilecek kolostrum kalitesini de düşürebileceğini de (düşük
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
12
immunoglobulin seviyesi, toplam protein, yağ ve laktoz düzeyinde azalma)
bildirmiştir.
Mader ve ark. (2002), besideki sığırlar üzerinde yaptıkları çalışmada siyah
tüy rengine sahip olan hayvanların beyaz tüy rengine sahip olanlara nazaran solunum
sayıları, timpanik sıcaklık ve toplanma içgüdülerinin daha fazla olduğunu
bildirmiştir. Araştırmada, yaz başlangıcında kasaplık sığırlarda sınırlı besleme
yapılmasının yüksek klimatik ve metabolik ısı yüklenmesinin kombine etkisini
önlemede yararlı bir araç olabileceği ileri sürülmüştür.
Süt protein fraksiyonları sezonal (bahar-yaz) değişikliklerden ve çevre
sıcaklığından etkilenebilmektedir. Sıcak dönemlerin süt protein fraksiyonları üzerine
etkisini inceleyen bir çalışmada, laktasyonun orta dönemindeki 40 baş Holstein süt
sığırı kullanılmış ve hayvan materyali iki gruba ayrılarak aynı besleme rejimi ile
bahar ve yaz aylarında çalışma yürütülmüştür. Araştırma sonucunda yaz aylarında
rektal sıcaklığın ve süt serum proteinlerinin yüksek olduğu, kuru madde tüketimi, süt
verimi, süt ham protein ve kazein (αs ve β kazein) içeriğinin düşük olduğu
bildirilmiştir. Araştırmacılar yaz aylarında sütün protein içeriğinde görülen düşmenin
αs ve β kazein düzeylerinde gerçekleşen azalma ile ilişkili olduğunu bunun ise
genellikle sıcaklık stresi altında gerçekleşen enerji ve protein yararlanılabilirliğindeki
azalmanın bir sonucu olduğunu ifade etmişlerdir (Bernabucci ve ark., 2002).
Correa-Calderon ve ark. (2004), Holstein ve Brown Swiss ırkı süt inekleri
üzerinde yaptıkları çalışmada Brown Swiss ırkı süt ineklerinin daha düşük rektal
sıcaklığa sahip olduğunu ve bu nedenle sıcak bölgelere daha iyi uyum
sağlayabileceklerini bildirmişlerdir.
Sıcaklık stresi altında yaşama payı enerji gereksinmesindeki artış çoğunlukla
soluma düzeyi ve soluma sıklığı ile ilişkilidir. Ancak sıcak iklimlerde söz konusu
gereksinmeyi vücut kondüsyon skoru da etkileyebilmektedir. Nitekim vücut
kondüsyon skoru yüksek olan hayvanlar düşük kondüsyon skoruna sahip olanlara
nazaran sıcaklık stresi belirtilerini daha kısa süre içerisinde göstermektedirler (NRC,
1981; NRC, 1996). Flamenbaum ve ark. (1995), yaptıkları çalışmada, Mayıs-Haziran
döneminde doğuran süt sığırlarını yüksek ve düşük vücut kondüsyon skoruna sahip 2
farklı gruba ayırmış ve bu grupların her ikisinde de duş+fan uygulaması yapılması ya
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
13
da yapılmamasının kuru madde ve su tüketimi, vücut sıcaklığı, süt verimi, yağ verimi
ve protein verimi üzerine etkisini incelemişlerdir. Çalışmada duş+fan muamelesi
yapılan süt sığırları 1.6 kg/gün daha fazla kuru madde tüketmişler ve 9 litre/gün daha
az su içmişlerdir. Diğer taraftan duş+fan uygulaması hayvanların vücut
sıcaklıklarının 38.9°C’de korunmasına yardımcı olurken bu muameleyi almayan
grupta vücut sıcaklığı 39.7°C olarak tespit edilmiştir. Süt verimi serinletme ile 1.9
kg/gün artarken yağ verimi hem serinletme hem de vücut kondüsyon skoru ile
artmıştır. Protein verimi ise serinletme ile artarken vücut kondüsyon skoru ile
değişmemiştir. Araştırmacılar en düşük performansın duş+fan uygulaması
yapılmayan ve düşük vücut kondüsyon skoruna sahip muamele grubunda
gözlendiğini, duş+fan uygulaması yapılan hayvanlarda ise yüksek vücut kondüsyon
skorunun bir avantaj sağlamadığını bildirmişlerdir.
Sıcaklık stresi altında hormonal dengede bir takım değişiklikler
olabilmektedir. Örneğin triiyodotronin (T3) ve troksin (T4) hormonları metabolik
denge ile ilişkili olup iklimsel değişikliklere karşı duyarlıdırlar. Nitekim Collier ve
ark. (1982), yaptıkları çalışmada gölgelikte barındırma ya da serinletme metotlarının
tiroid bezi aktivitesini değiştirebileceğini ve triiyodotronin (T3) hormonu
konsantrasyonunun sıcaklık stresi altında önemli düzeyde düştüğünü bildirmiştir.
Sıcak koşulların geceleri de devam etmesi halinde savunma mekanizması üretilen
ısının düşürülmesini hedeflemektedir. Bu nedenle metabolizmadaki bir seri hormon
hayvanın ısı üretimini engellemek üzere iştah üzerinde baskılayıcı rol
oynayabilmekte ve dolayısıyla süt veriminde önemli düşüşler gerçekleşebilmektedir
(Frazzi ve ark., 2003). Jersey ırkı süt inekleri üzerinde yapılan bir çalışmada geceleri
Sıcaklık-Nem İndeksinin 75’in altında kaldığı sürece hayvanların süt verimlerini
koruduklarını ancak, 75’in üzerine çıktığında süt verimi ve yem tüketiminde
düşmeler görüldüğü bildirilmiştir (Keister ve ark., 2002). Diğer yandan hayvanlar
üzerinde serinletme metotlarının uygulandığı ve/veya uygulanmadığı çalışmalarda,
süt verimindeki düşüş ile minimum günlük sıcaklığın, maksimum günlük sıcaklıktan
daha önemli rol oynadığı bildirilmiştir (Frazzi ve ark., 2003). Araştırmacı minimum
günlük sıcaklığın her 1°C artışında süt verimindeki azalmanın yükseldiğini, 21°C
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
14
minimum günlük sıcaklıkta bu azalmanın 3 kg/gün (%10’luk düşüş) 23°C minimum
günlük sıcaklıkta 7 kg/gün (%22’lik düşüş) olduğunu bildirmiştir.
Hayvanların performansı üzerine çevre koşullarının etkisini tahmin etmek
için Sıcaklık-Nem İndeksi (SNİ) kullanılabilmektedir. Söz konusu indekste sıcaklık,
nisbi nem ya da suyun buhar halinden tekrar sıvı haline dönüştüğü sıcaklık derecesini
ifade eden Çiğ Noktası Sıcaklığı (Dew-Point Temperature) yer almaktadır. Bu
indeksle hesaplanan değerin belli sınırlar içerisinde olması halinde sıcaklık stresinin
varlığından söz edilebilmektedir.
Lefcourt ve Schmidtmann (1989), söz konusu indeksin formülünü;
SNİ=0.8 x Kuru Termometre Sıcaklığı (°C) + (Nisbi Nem/100) x (Kuru
Termometre Sıcaklığı (°C) – 14.3) + 46.3
şeklinde vermiştir.
Armstrong (1993), ise SNİ formülünü;
SNİ=Sıcaklık (°C) +0.36 x Çiğ Noktası Sıcaklığı (°C) + 41.2
şeklinde bildirmiştir. Söz konusu değer, 72’den küçük olduğunda stres yok; 72-79
arasında olduğunda hafif stres, 80-89 arasında olduğunda orta düzeyde stres ve 90’ın
üzerinde olduğunda ise ölümle sonuçlanan aşırı stres olarak sınıflandırılmıştır
(Armstrong, 1994).
Sıcaklık stresinin görsel belirtilerini (solunum sayısındaki artış ya da su
tüketimini artması vb.) etkileyen pek çok dominant çevresel faktör mevcut çevresel
koşullar arasında yer almayabilmektedir. Minimum SNİ değerleri, rüzgar hızı ve
özellikle geceleri ortaya çıkan maksimum nisbi nem sığırlardaki sıcaklık stresini
etkileyebilmektedir. Bu nedenle sıcaklık stresinin görsel değerlendirilmesinde çoğu
üreticinin kolaylıkla ulaşamayabileceği rüzgar hızı ve solar radyasyonun da dikkate
alınması efektif SNİ değerinin belirlenmesinde ayrı bir öneme sahiptir. Mader ve ark.
(2004), besi sığırlarında yaptıkları çalışmada rüzgar hızının her 1 m/s artışına karşılık
SNİ değerinde 1.99 birim düşüşün, solar radyasyonun her 100 kcal/m2 artışına
karşılık ise SNİ değerinde 0.79 birimlik artışın yapılması gerektiğini ileri sürmüştür.
Araştırmacılar, bu iki parametreye göre düzeltilmiş SNİ değerinin dikkate alınması
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
15
durumunda SNİ ile solunum sayısı arasında 0.50’lik bir korelasyon olduğunu ileri
sürmüştür.
2.1. Sıcaklık Stresine Karşı Alınabilecek Önlemler
Sıcak iklim koşulları altında yetiştirilen süt sığırlarında verimi artırmak için 3
yaklaşımın göz önünde bulundurulması gerektiği bildirilmiştir (Beede ve Collier,
1986). Bunlar:
a) Sıcaklığa dayanıklı ırkların geliştirilmesi,
b) Çevrenin fiziksel değişimi ya da yönetsel tedbirler,
c) Beslemeye dayalı tedbirlerin alınması şeklinde sıralanabilmektedir.
Bu yaklaşımlardan sıcaklığa dayanıklı ırkların geliştirilmesi uzun soluklu
genetik ıslah çalışmaları gerektirmesi ve diğer iki yaklaşıma nazaran daha pahalı
olması nedeniyle ayrı tutulması gerekmektedir. Son on yılda genetiksel olarak
tanımlanmış popülasyonlarda geleneksel melezleme yaklaşımı ile yapılan çalışmalar
sıcaklık stresine direncin arttığını ancak, F1 generasyonunda süt veriminin düştüğünü
göstermektedir (Collier ve ark., 2006). Holstein süt sığırlarında sıcaklık toleransını
artırma amacıyla melezleme yapıldığında elde edilen melez hayvanların süt verimleri
saf ırka nazaran daha düşük olmuştur (McDowell ve ark., 1996). Ravagnolo ve
Misztal (2000), 21 meteoroloji istasyonundan alınan sıcaklık ve nem değerleri ile
134 çiftlikte yetiştirilen ilk doğumunu yapmış 15002 baş Holstein ırkı ineğe ait süt,
yağ ve protein verimlerine ait varyans unsurları ve genetik parametreler REML
yöntemi ile tahmin edilmiştir. Çalışmada, Sıcaklık-Nem İndeksinin 72’nin altında
olması durumunda süt verimi için kalıtım derecesi (h2) 0.17, sıcaklık toleransına ait
eklemeli varyans ise 0 olarak bulunmuştur. Sıcaklık-Nem İndeksinin 86 olması
durumunda ise sıcaklık toleransına ait eklemeli varyansın, genel etkiler kadar yüksek
olduğu ve sıcaklık toleransı ile süt, yağ ve protein verimleri arasındaki genetik
korelasyonların sırasıyla -0.36, -0.35 ve -0.23 olduğu bildirilmiştir. Araştırma
sonucunda, verimi artırmak amacıyla yapılacak seleksiyon çalışmalarının sıcaklık
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
16
toleransını düşürdüğü bu nedenle de, seleksiyonda verim ile sıcaklık toleransının
birlikte ele alınmasının gerektiği vurgulanmıştır.
Sıcaklık stresine karşı alınabilecek önlemler genel olarak yönetsel ve
beslemeye dayalı önlemler şeklinde ikiye ayrılabilmektedir. Serinletme sistemleri
(duş, sisleme ya da fanların kullanıldığı ahırlar) ve gölgeliklere sahip barınaklar
sıcaklık stresine karşı alınabilecek yönetsel tedbirler içerisinde incelenebilirken
rasyonda korunmuş yağ ve by-pass protein kullanımı gibi tedbirler de besleme ile
alınabilecek önlemler arasında sayılmaktadır.
2.1.1. Serinletme Sistemleri
Süt sığırlarının serinletilmesinde temel olarak iki yaklaşım bulunmaktadır.
Bunlardan ilki sıcaklık stresini engellemek amacıyla barınaklara klima bezeri
iklimlendirme cihazlarının yerleştirilmesi diğeri ise hayvanlar tarafından üretilen
ısının deriden uzaklaşmasını (evaporatif serinletme) artırmak amacıyla alınabilecek
önlemlerdir. Evaporatif serinletme metotlarının temelinde suyun evaporasyonu
sırasında ısıyı emmesi ve böylece sıcaklığın düşmesi düşüncesi yatmaktadır. Ancak
suyun evaporasyonu sırasında su buhar düzeyi yükseleceğinden nisbi nem de artmış
olacaktır. Diğer taraftan nisbi nemin artışı ve hava sıcaklığının düşüşü evaporatif
serinletmenin potansiyel etkisinin azalmasına neden olabilmektedir (Spiers, 2000).
Brouk ve ark. (2003c), nisbi nemin %70’in üzerine çıktığı koşullarda SNİ’ndeki
potansiyel azalmanın %10’dan daha az olacağını bildirmiştir.
Ahırlarda klima benzeri iklimlendirme cihazlarının kullanımı ekonomik
olmayacağından evaporatif serinletme metotları ile çevre sıcaklığının etkisinin
azaltılması kabul edilebilir bir yaklaşım olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, Bray ve
ark. (2003), çeşitli barınak tiplerinde yetiştirilen süt sığırlarında yaptıkları iki
çalışmanın ilkinde klimalarla serinletmenin SNİ değerini sürekli olarak 72’nin
altında kalmasını sağladığı, fan ve duş sisteminin kullanıldığı ahırlarda ise bu değerin
gündüzleri 75’in altına düşmediğini bildirmiştir. Araştırmacılar, ikinci çalışmanın
sonucunda ise tünel ventilasyon serinletme sistemine sahip olan ahırlarla duş ve fan
serinletme sisteminin olduğu ahırları karşılaştırmış ve her iki serinletme sistemine
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
17
sahip olan ahırlarda SNİ değerinin 75’in altına düşmediğini bildirmiştir. Araştırma
sonucunda klimalarla serinletilen ahırlarda yetiştirilen süt sığırlarının sıcaklık
stresine maruz kalmadığı ve bunun özellikle gebeliğin son üç ayındaki süt sığırları
için büyük önem taşıyabileceği, diğer iki serinletme sisteminin ise sabit bir soğutma
sağlayamadığı ileri sürülmüştür.
Süt sığırlarında suyun kullanıldığı serinletme sistemleri temel olarak ikiye
ayrılmaktadır. Bunlar sisleme ve duşlama uygulamaları olarak belirtilebilmektedir.
Sisleme sistemlerinde ince sprey tip damlacıklar havaya enjekte edilmekte ve bu
damlacıklar buharlaşarak havanın soğumasına neden olmaktadırlar. Dolayısıyla
sisleme sistemlerinin etkili olarak kullanılmasında önemli olan faktör su
damlacıklarının hayvana ulaşmadan önce buharlaşmasıdır. Bu nedenle bu tür
sistemler yüksek basınç (600-1200 PSI) altında çalışmaktadır. Duşlama sistemleri ise
hayvanın ıslatılması daha sonra bu suyun buharlaşması esasına dayanmaktadır.
Buharlaşan su hayvanın üzerindeki sıcaklığı alarak uzaklaşmaktadır (Tyson, 2004).
Brouk ve ark. (2001b), bildirdiğine göre 4 sıralı serbest duraklı ahırlarda
fanlar, hayvanların üzerinde ve hayvanların baş kısımlarının karşılıklı geldiği yerlere
yerleştirilmelidir. Bu tür ahırlarda eğer 90 cm çapında fanlar kullanılıyorsa iki fan
arasındaki mesafe 9 m’den fazla olmamalıdır. 120 cm çapındaki fanların kullanılması
durumunda ise iki fan arasındaki mesafe 12 m’den fazla olmaması gerekir. Diğer
yandan bu fanlar çevre sıcaklığının 21°C’ye yaklaştığı koşullarda çalışmaya
başlamalıdır. Fanlar ile birlikte yemleme alanında duşlama sistemlerinin yer alması
diğer bir önemli husustur. Duşlama sistemleri hayvanların arka kısımlarını ıslatmalı
ve diğer sıcak hava gelmeden önce suyun evaporasyonunu sağlamak için durmalıdır.
Bu sistemlerde duşların çalışma sıcaklığı ise çevre sıcaklığının 24°C’ye ulaştığı
dönemlerdir.
Meyer ve ark. (1998), yaptıkları bir çalışmada duş uygulamasının yapıldığı
sistemlerde, yemleme alanı ve duraklar üzerine 90 cm çapında ve 7.3 m aralıklarla
fan yerleşimi, ahır tavanına 142 cm çapında ve durakların 3.65 m üstüne fan
yerleşimi ve 90 cm çapında ve durakların 2.43 m üzerine fan yerleşiminden oluşan 3
farklı serinletme sisteminin süt ineklerinde verim ve fizyolojik karakterler üzerine
etkisini incelemiştir. Araştırmacılar, yemlik üzerine fan konulmasının diğer iki
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
18
sisteme oranla süt verimini sırasıyla 2.5 kg/gün ve 3.0 kg/gün artırdığını bildirmiştir.
Çalışmada en düşük solunum sayısı yemlik üzerine fan yerleştirilerek serinletilen
hayvanlarda olduğu diğer iki grubun solunum sayılarının bu gruba oranla sırasıyla
8.3 solunum/dakika ve 7.1 solunum/dakika fazla olduğu ve birden fazla doğum
yapmış süt ineklerinin ilk doğumunu yapanlara nazaran serinletme sistemlerinden
daha fazla etkilendiği bildirilmiştir.
Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında 4 farklı duşlama aralığı (duşlama yok,
her 5 dakikada bir, her 10 dakikada bir, her 15 dakikada bir) ve 2 farklı hava
akımının (hava akımı yok ya da 19.8 m3/dakika) faktöriyel düzende solunum sayısı,
vücut sıcaklığı ve vücut yüzey sıcaklığı üzerine olan etkisinin irdelendiği bir
çalışmada, en yüksek solunum sayısının kontrol grubunda (101 solunum/dakika), en
düşük solunum sayısının ise her 5 dakikada duşlanan ve hava akımına maruz
bırakılan grupta (72.6 solunum/dakika) olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, duşlamanın
solunum sayısı üzerinde hava akımına göre daha etkili olduğu ancak duşlama ve
hava akımın birlikte kullanılmasının solunum sayısı üzerinde daha net bir avantaj
sağlayacağı bildirilmiştir. Araştırmacılar, sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında
serinletme amaçlı en etkili muamelenin hava akımı ve her 5 dakikada bir duşlama
olabileceğini ileri sürmüştür (Brouk ve ark., 2003b).
Flamenbaum ve ark. (1986), yaptıkları çalışmada tek başına fan
uygulamasının süt sığırlarında sıcaklık stresinin etkisini azaltmakta yetersiz
olabileceğini, günde 30 dakikalık sürelerde 5 kez duş+fan uygulaması yapılmasının
rektal sıcaklığın 38.2°C - 38.9°C arasında kalmasını sağlayacağını bildirmiştir. Duş
ve fanların birlikte kullanıldıkları sistemlerde kısa süreli ıslatma aralığı ve kuruma
aralığı birbirini takip etmelidir. Bu sistemlerde fanlar soğutma etkisi dışında
hayvanın vücut yüzeyi üzerine kuru, daha az nemli havayı getirerek evaporasyonu
artırmaktadır (Brouk ve ark., 2001b).
Igono ve ark. (1987), gölgelik+duş+fan uygulaması ile yalnızca gölgelik
uygulamasının süt verimi, rektal sıcaklık, somatik hücre sayısı üzerine etkilerini
irdeleyen bir çalışma yapmışlardır. Araştırmacılar gölgelik+duş+fan uygulaması
yapılan süt ineklerinin yalnızca gölgelik altında barındırılanlara göre 2 kg/gün daha
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
19
fazla süt verimine ve daha düşük rektal sıcaklık ile süt somatik hücre sayısına sahip
olduklarını bildirmiştir.
Brouk ve ark. (2001a), fan ve yemleme alanı üzerindeki duş sistemi
kombinasyonunun sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında süt verimini artırdığını,
solunum sayısını ise düşürdüğünü bildirmiştir. Hillman ve ark. (2001), ise hava
akımı ve duşlama aralığının artırılmasının sığırlarda vücut yüzeyinden ısı kaybını
artırdığını bildirmiştir.
Besideki sığırlar üzerinde sıcak yaz aylarında yapılan bir araştırmada gölgelik
ve sislemenin davranış, fizyoloji ve performans üzerine etkisi 2 ayrı çalışma ile
irdelenmiştir. Araştırmacılar, 1. çalışmada davranışsal ölçümleri göz önünde
bulundururken 2. çalışmada tüy rengini de bir faktör olarak kabul etmişlerdir. Birinci
çalışmada gölgelik ve sislemenin yapılmadığı hayvanlar bu muameleyi alan
hayvanlara göre daha çok yatma pozisyonunu tercih etmiş ve sisleme ile gölgelik
rektal sıcaklık ve solunum sayısını azaltmıştır. İkinci çalışmada ise yatma ve yürüme
davranışları ile rektal sıcaklık bakımından gruplar arasında farklılık bulunmadığı
ancak, gölgeliğin ayakta durma davranışını artırdığı bildirilmiştir. Yine bu
çalışmanın sonucunda sisleme yapılan sığırların yapılmayanlara göre daha az suluğa
gittikleri, gölgelik altında barındırılan sığırların barındırılmayan sığırlara göre daha
fazla kuru madde tüketimine sahip oldukları ve hedeflenen vücut ağırlığına 20 gün
önce ulaştıkları bildirilmiştir. Araştırma sonucunda, besi sığırları için gölgelik
yapımının sıcaklık stresini azaltmada uygun bir çözüm olabileceği sislemenin ise bu
hayvanlarda yeterince etkili olamayacağı ileri sürülmüştür. Araştırmacılar, çok küçük
su damlacıklarının hayvanın kıl örtüsünün dışına sıkıca yapışacağını ve deriye
ulaşmasının zor olacağını, böylelikle deri ve ıslak kıl örtüsü arasında oluşacak hava
tabakasının bir izolasyon katmanı gibi davranacağını bildirmişler ve bu nedenle
kasaplık sığırlarda sıcaklık stresinin etkisini azaltmada duşlamanın sislemeye göre
daha avantajlı olabileceğini bildirmiştir (Mitlöhner ve ark., 2001).
Siyah Alaca tosunların besi performansı ve fizyolojik parametreleri üzerine
duş ve fan temininin etkisini irdeleyen bir çalışmada, duş-fan uygulanmayan kontrol
grubu ile yalnızca duş veya fan uygulanan ya da her iki muameleyi birlikte alan
deneme grupları oluşturulmuştur. Araştırmacı grupların besi performansları, günlük
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
20
canlı ağırlık artışları ve yemden yararlanma oranları bakımından istatistiki olarak bir
farklılık bulunmadığını, solunum sayısının duş uygulaması nedeniyle düştüğünü
ancak duş x fan interaksiyonunun bu fizyolojik kriter üzerinde etkiye sahip
olmadığını ileri sürmüştür. Araştırmanın sonucunda besideki tosunlar için sıcak ve
nemli iklimlerde gölgeliğe ek olarak duş yerine fan temininin fizyolojik parametreler
üzerine rahatlatıcı etkide bulunduğu ancak bu rahatlamanın performans değerlerine
yansımadığı bildirilmiştir (Karakök Göncü, 2004).
Fan ve sislemeye dayalı serinletme sistemlerinin süt verimi ve hayvan
davranışları üzerine etkisini inceleyen bir araştırmada serinletilen hayvanların
kontrol grubuna nazaran 1-3 kg/gün daha fazla süt verimine sahip oldukları, bu
hayvanlarda yemleme alanında ayakta bekleme davranışının yüksek, dinlenme
alanında yatma eğiliminin ise daha düşük olduğu bildirilmiştir (Calegari ve ark.,
2003).
Correa-Calderon ve ark. (2002), iki farklı serinletme sisteminin
(gölgelik+sisleme+fan veya sadece gölgelik) laktasyonun orta dönemindeki Holstein
süt ineklerinde süt verimi, süt yağ ve protein düzeyi, süt somatik hücre sayısı ve
gebelik oranı üzerine etkisini inceleyen bir çalışma yapmışlardır. Araştırma sonunda
gölgelik+sisleme+fan uygulaması yapılan hayvanlarda sadece gölgelik altında
barındırılanlara nazaran süt verimi ve gebelik oranının daha yüksek olduğu (sırasıyla
30.5 kg/gün ve 26.6 kg/gün; %92 ve %50), süt protein ve yağ oranının iki grup
arasında benzer olduğu bildirilmiştir. Ayrıca, gölgelik+sisleme+fan ile serinletilen
hayvanlarda süt somatik hücre sayısı ve solunum sayısının kontrol grubuna nazaran
daha düşük olduğu belirtilmiştir.
Smith ve ark. (2004), süt sığırlarını tünel ventilasyon (özel olarak kapalı
dizayn edilmiş, yan duvarlarındaki soğutucu hücrelerden havayı alarak soğutan daha
sonrada soğuk havayı barınak sonundaki eksoz fanları yardımıyla dışarı atan
sistemler) ve fan+gölgelik ile serinletmenin etkilerini inceledikleri çalışmada tünel
ventilasyon sistemine sahip barınaklarda yaşayan hayvanların diğer iki gruba nazaran
daha az sıcaklık stresine maruz kaldıklarını, vücut sıcaklıkları ve soluma sayılarının
daha düşük olduğunu ve yem tüketimlerinin 1.82 kg daha fazla olduğunu bildirmiştir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
21
Araştırmacılar tünel ventilasyon sistemi ile sağlanan serinletmenin hayvanların
günlük süt verimlerini 2.68 kg artırdığını ileri sürmüştür.
Brouk ve ark. (2003b), bağlı duraklı ahırlarda yetiştirilen süt sığırlarında
evaporatif serinletme ile birlikte tünel ventilasyon sisteminin uygulanmasının tek
başına tünel ventilasyon sisteminin uygulanmasına oranla öğleden sonraki sıcaklık
stresini daha fazla azalttığını ve bu hayvanların daha düşük solunum sayısı ile vücut
sıcaklığına sahip olduklarını ileri sürmüştür.
Son yıllarda yapılan bazı çalışmalarda yalnızca barınak ve barınak içi koşullar
değil aynı zamanda hayvanlara sunulan kaba yemin selüloz içeriği de araştırma
konusu olmuştur. Nitekim, Williams ve ark. (2002), tünel ventilasyon sistemine ve
geleneksel serinletme metodu olarak isimlendirdikleri duş+fan serinletme sistemine
sahip barınaklarda yaptıkları çalışmada iki farklı selüloz içeriğine sahip silaj
materyali kullanmışlardır. Araştırmacılar tünel ventilasyon sistemine sahip ahırlarda
geleneksel serinletme sistemine sahip barınak tipine göre hayvanların sıcaklık
stresine 6.75 saat/gün daha az maruz kaldıklarını, bu grubun rektal sıcaklık ve
solunum sayılarının da sırasıyla 0.28°C ve 6.0 solunum/dakika daha düşük olduğunu
ve farklı selüloz içeriğine sahip mısır silajlarının süt ve yağ verimini etkilemediği
bildirmiştir. Araştırma sonucunda tünel ventilasyon sistemine sahip ahırlarda
barındırılan hayvanların süt verimindeki azalmanın daha yavaş gerçekleştiği ve bu
tip barınakların sıcaklık stresinin etkisinin azaltılmasında faydalı olabileceği ileri
sürülmüştür.
2.1.2. Besleme İle İlgili Tedbirler
Sıcaklık stresine karşı beslemeye dayalı düzenlemeler olarak rasyonun
selüloz düzeyinin azaltılması, mineral madde konsantrasyonunun artırılması, rumen
fermantasyonunu düzenleyici maddeler kullanılması, rasyona yağ ilavesi ve rumende
yıkıma dirençli protein kaynaklarının kullanımı sayılabilmektedir.
Rumende yem hammaddelerinin fermantasyonu ısı üretimine neden
olmaktadır. Ortaya çıkan ısı soğuk iklim koşullarında hayvanın vücut sıcaklığının
korunmasına yardımcı olurken sıcak koşullarda sıcaklık dengesinin bozulmasına yani
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
22
üretilen ısının vücuttan uzaklaştırılan ısıdan daha fazla olması ve vücut iç
sıcaklığının yükselmesine neden olabilmektedir (West, 2003). Sıcaklık stresi altında
yem tüketiminin düşmesindeki en önemli etmenin rumende fermantasyona
uğrayacak yem miktarının azaltılması, böylelikle vücut ısı artışının engellenmesi
olduğunu bildiren kaynaklar bulunmaktadır (West, 1999; Arieli ve ark., 2004).
Rasyondaki selüloz miktarının azaltılıp kesif yem içeriğinin artırılması metabolik ısı
üretimini düşürmektedir. Ancak, bu tür besleme uygulamalarının yapılması sırasında
rumen pH’sı ve rumen faaliyetlerinin korunmasına ayrı bir önem gösterilmesi
gerekmektedir. Görgülü ve ark. (1998), sıcak yaz aylarında kaba ve kesif yemi
serbest olarak sağladıkları süt sığırlarında hayvanların sadece %10 düzeyinde kaba
yem tercih ettiklerini saptamıştır. Kaba yemlerin bu özellikleri ve yüksek verimli
hayvanların daha fazla enerji gereksinmesi nedeniyle rasyonda kaba yemlerin
oldukça sınırlı düzeyde tutulması gerekmektedir. Harris (1992), süt sığırlarında
verimle uyumlu olarak rasyonda bulunması gereken optimum NDF düzeylerini, 30
kg’dan fazla süt veren inekler için %28-32, 20-30 kg süt veren inekler için %32-36,
15-20 kg arasında süt veren ineklerde %36-38 ve 15 kg’dan az süt veren ineklerde
%38’in üzerinde olabileceğini bildirmiştir.
Sıcak koşullara maruz kalan süt sığırlarında yem tüketiminin düşmesi, süt ve
ter ile birlikte vücuttan büyük miktarlarda mineral madde çıkışının olması mineral
metabolizmasını ve dolayısıyla elektrolit dengesini daha da önemli hale
getirmektedir. Potasyum ve sodyum asit-baz kimyasının korunmasına yardımcı olan
temel katyonlardır. İnsanlardan farklı olarak sığır terindeki temel katyon K olup
terlemenin artması bu elementin salgılanmasında büyük artışlara neden olmaktadır
(West, 1999). Asit-Baz dengesindeki olumsuzluklar solunum alkolozisinin
oluşmasına neden olabilmektedir. Bu koşullarda bikarbonat ve Na iyonlarının
vücuttan atılımı hızlanırken kan pH’sı yükselmektedir. Sıcaklık stresi altında
rasyonun potasyum ve sodyumca desteklenmesinin süt verimini artırdığını bildiren
çalışmalar bulunmaktadır (West ve ark., 1991; West ve ark., 1992).
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
23
2.1.2.1. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Yağ Kullanılması
Günümüzde yüksek süt verimine sahip hayvanların rasyonlarında yağ
kullanılması oldukça yaygın bir besleme uygulamasıdır. Yağların bu denli
önemsenmesi altında yatan gerçek irdelendiğinde; örneğin mısıra oranla 2 kat daha
fazla enerji içermeleri ya da rasyonun selüloz içeriğinde azalma olmaksızın
kullanılabilmeleri veya rasyon dane içeriği artırılmadan hayvanın enerji
gereksinmesini karşılaması gibi avantajlar söz konusu olmaktadır (Onetti ve
Grummer, 2004; Overton ve Stone, 2004). Diğer taraftan özellikle laktasyon
başlangıcındaki süt sığırlarının yüksek süt veriminin gerektirdiği enerji düzeyini
normal besleme şartlarında karşılayamamaları yağ kullanımını zorunlu hale
getirebilmektedir (Kent ve Arambel, 1988; Mu, 2002). Görgülü ve Kutlu (2001),
laktasyon başındaki hayvanların enerji gereksinmelerini vücut rezervlerinden
sağladıklarını ve bu rezervlerin süt üretiminde kullanım etkinliğinin rasyon
metabolik enerjisine göre %18 daha fazla olduğunu bildirmektedir. Dolayısıyla yağ
kullanımının laktasyonun daha ileriki dönemlerine kaydırılması da süt verimi
üzerinde etkili olabilecektir. Laktasyonun orta döneminde bulunan ve süt verimleri
21 kg/gün olan süt sığırlarının rasyonlarında bitkisel yağ kullanılması süt verimini
artırabileceğini ileri süren çalışmalar mevcuttur (Taşdemir, 2004).
Süt sığırı rasyonlarında yağ kullanılması kalorik ve kalorik olmayan etkiler
vasıtasıyla verim etkinliğini iyileştirebilmektedir. Yağların kalorik etkisi yüksek
enerji içerikleri ve karbonhidrat ya da proteinlere nazaran daha yüksek enerjitik
etkinliğe sahip olmalarına dayandırılabilmektedir (Jenkins ve Lundy, 2001). Yağların
kalorik olmayan etkileri ise üreme performansını iyileştirmeleri ve süt yağ
kompozisyonunu değiştirme özelliklerinden ileri gelmektedir (Staples ve Thatcher,
1997; Jenkins, 1998). Yağın üreme performansı üzerindeki olumlu etkisinin enerji
mekanizmasından daha çok içerdiği yağ asit kompozisyonu (özellikle omega-3) ile
ilişkili olduğu bildirilmektedir (Butler ve ark., 1981). Bu yağ asitleri metabolizma
için esansiyel nitelik taşıdıklarından dışardan rasyona ilave edilmeleri zorunluluk
gerektirmektedir. Ancak süt verimindeki artışın günlük 2 kg’dan fazla olması halinde
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
24
üreme performansının iyileşemeyeceğini bildiren çalışmalar da mevcuttur (Scott ve
ark., 1995).
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından 17.09.2004 tarih ve 25586 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan “Yemlerde Kullanılacak Yağlar Hakkında Tebliğ”de
(Anonymous, 2004) yemlik yağlar 5 sınıfa ayrılmıştır. Bunlar:
1) Bitkisel Yağlar: Yağlı tohum ve meyvelerinden elde edilen yağlardır.
2) Hayvansal Yağlar: Aşağıda belirtilen hayvanlardan elde edilen
yağlardır.
Don Yağı: Rendering işletmelerinde sığır, koyun, keçi gibi ruminant
hayvanlardan çıkarılan yağlardır.
Tavuk Yağı: Tavuk kesimhanelerinde tavuk gövdesi ve iç organlarından
ayrılan ve diğer yenilmeyen organların rendering tesislerinde işlenmesiyle
elde edilen yağlardır.
Balık Yağı: Balık unu işletmelerinde balık ve balık artıklarının işlenmesiyle
elde edilen yağlardır.
3) Asit Yağlar: Ham yağların rafinasyon işlemi yan ürünü olan
soapstock’ların sülfürik asitle muamelesi sonucu elde edilen yağlardır.
4) Hidrolize Yağlar: Bitkisel ve hayvansal yağların yağ üretimi ya da sabun
yapımında işlenmeleri sırasında elde edilen yağlardır.
5) Korunmuş (Bypass) Yağlar: Yağ asitlerinin kalsiyum ile tuz
oluşturmaları ya da ham yağlardan değişik fiziksel ve kimyasal işlemler
sonucu elde edilen stabil (inert) yağlardır.
6) Karışık Yağlar: Yukarıda belirtilen yağların karışımından oluşan
yağlardır.
Bununla birlikte, bilimsel olarak süt sığır rasyonlarında kullanılabilecek yağ
kaynakları rumen üzerindeki etkileri dikkate alınarak da sınıflandırılabilmektedirler
(Jenkins ve Lundy, 2001; Overton ve Stone, 2004).
1. Rumende aktif olan yağlar: Bu gruba rumendeki mikrobiyel
fermantasyon üzerinde olumsuz etkiye sahip olup yemlerin
sindirilebilirliğini azaltabilen yağlar girmektedir. Hayvansal orijinli
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
25
yağlar (don yağı, restoran yağları), bitkisel yağlar (soya fasulyesi yağı,
kanola yağı), yağlı tohumlar (pamuk tohumu, soya fasulyesi) bu gruba
girmektedirler.
2. Rumende inaktif olan yağlar: Bu gruptaki yağlar yemlerin
sindirilebilirliği üzerinde çok az ya da hiç negatif etkiye sahip
olmayacak şekilde üretilmiş olan yağlardır. Rumende inaktif yağlar
genellikle yağ asitlerinin Ca tuzlarınca ya da doymuş yağ asitlerince
veya hidrojenize edilmiş yağlarca zengindirler.
3. Rumende korunmuş (inert) ya da by-pass yağlar: Bu gruptaki yağlar
rumendeki mikroorganizmaların biyohidrojenizasyonuna karşı dayanıklı
ve doku ile süt yağ asit profilini değiştirme özelliğine sahip olan
yağlardır. Bu gruptaki yağlara hurma yağ asitlerinin Ca tuzları ya da
küçük taneler haline getirilmiş (granül) yağ asitleri örnek olarak
verilebilmektedir.
Rasyona ilave edilen yağların enerji değerleri içerdikleri yağ asit tipleri ve
miktarlarına bağlı olarak belirlenmektedir. Bir çok yağ ilavesi benzer enerji değerine
sahip (yaklaşık 9.4 kcal/g) 5-8 farklı yağ asidinin farklı oranlarını içermektedir. Bu
nedenle yağ ilavesine ait brüt enerji değerinin belirlenmesinde yağ asit içeriği (g yağ
asit/100 g yağ ilavesi) yağ asit kompozisyonundan (g yağ asit/100 g toplam yağ
asidi) daha büyük önem taşımaktadır (Pantoja ve ark., 1996).
Süt sığırı rasyonlarında yağ kullanımını kısıtlayan temel faktör selüloz
sindirimi üzerine olan olumsuz etkileridir. Palmquist ve Jenkins (1980) bildirdiğine
göre; süt sığırı rasyonlarında büyük miktarlarda yağ kullanımını sınırlayan etkenler
aşağıdaki gibi sıralanabilir:
1) Doymamış yağlar selülozu sindiren bazı bakteriler üzerinde oldukça fazla
düzeyde toksik etkiye sahiptir.
2) Rasyonda yüksek yağ düzeylerinin kullanılması durumunda yağlar selülozu
kaplamakta bu da mikroorganizmaların bu besin maddesine tutunmalarını ve
parçalamalarını engelleyebilmektedir.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
26
3) Rumendeki selüloz sindirimi azaldığında hayvanın yararlanabileceği enerji
azalmakta dolayısıyla verim düşmekte ve vücut rezervlerinden yağ
mobilizasyonu artmaktadır.
4) Yağların selüloz parçalanmasını azaltması kaba yemlerin rumende daha uzun
kalmasına sebep olmakta dolayısıyla yem tüketimi düşmektedir.
5) Yağlar beyindeki bazı hormonların uyarılmasına ve dolayısıyla tokluk
hissinin oluşmasına neden olmaktadır.
DePeters ve Ballou (2003), süt sığırı rasyonlarında yağ kullanımının sağladığı
temel avantajları aşağıdaki gibi sıralamıştır:
a) Yağlar rasyonun enerji yoğunluğunu artırabilmekte,
b) Süt veriminin enerji etkinliğini iyileştirebilmekte,
c) Esansiyel yağ asitleri sağlayabilmekte,
d) Yağda çözülebilir maddelerin emilimini artırabilmekte,
e) Nem içeriği düşük ince öğütülmüş karma yemlerde tozlanmayı engelleyerek
yemin çekiciliğini artırabilmektedirler.
Süt sığırı rasyonlarının genellikle kuru maddenin %6-7’si oranında yağ
içermesi gerekmektedir. Tahıl tanelerinin karışımı ve kaba yemler yaklaşık olarak
%3 oranında yağ içermektedir (Mu, 2002). Bu nedenle süt sığırı rasyonlarına ilave
edilecek ek yağ miktarı kuru maddenin %3-4 oranında olabilmektedir (NRC, 2001).
Ancak, teknolojik olarak herhangi bir işlemden geçirilmemiş bitkisel yağlar
içerdikleri yüksek düzeydeki doymamış yağ asiti nedeniyle rumen mikroflorası ve
süt yağ oranını üzerinde olumsuz etkiye sahip olmaktadır. Bu nedenle rumen
fonksiyonlarının korunması ve enerjice zengin bir besleme yapılabilmesi için
rumende korunmuş yağlar bir alternatif olarak ortaya çıkmaktadır. Uzun zincirli yağ
asitlerinin büyük bir kısmı sahip oldukları yüksek erime noktası özelliği nedeniyle
rumen sıvısında çözülmeyen formlar şeklindedir. Bu nedenle bu yağlar rumen
duvarlarında emilemezler. Uzun zincirli yağ asitlerini içeren korunmuş yağlar
rumendeki yem parçacıklarını fiziksel olarak kaplayamazlar dolayısıyla rumen
mikroflorası ya da selüloz sindirimi üzerinde olumsuz etkiye de sahip değildirler.
DePeters ve Ballou’nun (2003), bildirdiğine göre doymuş yağ asitleri rumendeki
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
27
fermentasyon üzerine doymamış yağ asitlerine oranla daha az zararlı etkiye
sahiptirler. Ancak, rumende aktif ilave yağın eklendiği rasyonlara karşılık süt
sığırlarının ortaya koyduğu tepkide, rasyonu oluşturan kaba yemlerin de etkisinin
bulunduğunu bildiren çalışmalar söz konusudur. Nitekim Smith ve ark. (1993), kaba
yem olarak yalnızca mısır silajının kullanıldığı şartlarda rasyona rumen aktif yağların
ilavesinin rumen fermentasyonu üzerinde daha kötü bir etkiye sahip olduğunu
bildirirken, Avila ve ark. (2000), yaptıkları çalışmada kaba yem olarak yonca kuru
otunun kullanıldığı rasyonlarda ilave don yağı, kızartma yağı ve bu iki yağ
karışımının rumen fermantasyonu, selüloz sindirimi, rumen uçucu yağ asit
konsantrasyonu ve doymamış yağ asitlerinin biyohidrojenizasyonu üzerinde olumsuz
bir etkiye sahip olmadığını bildirmiştir.
Yağlar süt veriminin enerjitik etkinliğini pek çok şekilde
etkileyebilmektedirler. Yağların sindirilebilirliği ve rumen mikrobiyal metabolizması
üzerindeki engelleyici etkileri rasyona ilave edilecek yağ miktarını
sınırlayabilmektedir. Genel olarak yağların enerji etkinliği yağ asitlerinin emilimini
de içerecek şekilde sindirilebilirlilikleri ile değerlendirilmektedir. Dolayısıyla yağ
kaynağının sindirilebilirliğinde gözlenen herhangi bir düşüş yağın kullanım
etkinliliğini de azaltmış olacaktır. Diğer taraftan yağlar yağ kökenli olmayan organik
maddelerin rumen fermantasyonuna da etki yapabilmektedir. Bu etki diğer tüm
rasyondan sağlanan enerjiyi kısıtlar nitelikte olmaktadır (NRC, 2001; DePeters ve
Ballou, 2003). Ayrıca, yağların mikrobiyel populasyon üzerine etkisi rumendeki
fermantasyonu ve bununla birlikte ruminant hayvanların beslenmesinde mihenk taşı
sayılabilecek iki önemli metabolik işlevi kısıtlayabilmektedir. Bunlar sırasıyla
mikrobiyel protein ve uçucu yağ asitleri üretimidir. Palmquist (1988), yağ asitlerinin
rumende yüksek düzeylerinin selülolitik bakteri ve protozoalar üzerinde olumsuz
etkiye sahip olduğunu bildirmektedir.
Süt sığırı rasyonlarında ilave yağın performans ve diğer kriterlere olan
etkisini inceleyen çalışmalarda yağın pozitif etkisinin görülebilmesi araştırma süresi,
laktasyon dönemi gibi çeşitli kriterlere bağlanmıştır. Nitekim 1990 yılına kadar
yapılan araştırmaların büyük bir kısmı laktasyonun ilk 100-150 günlük süresini
kapsamış ve çalışmalar laktasyonun orta ya da son bölümüne uzatılmamış, rasyondan
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
28
ilave yağın çıkartılmasından sonraki süt veriminin takip edilmediği ileri sürülmüştür
(Shaver, 1990). Chalupa ve Ferguson (1990), uzun zincirli yağ asitlerinin Ca tuzları
ilave edilmiş rasyonları tüketen süt sığırlarında yağa göre düzeltilmiş süt veriminin
deneme süresince 3.8 kg/hayvan/gün arttığını ancak, rasyondan ilave yağın
çıkartılmasından sonraki süreçte bu artışın 2.5 kg/hayvan/gün olarak devam ettiğini
bildirmektedirler. Schingoethe ve Casper (1991), süt sığırlarında laktasyonun ilk 4-
16 haftalık döneminde rasyona yağlı tohumlar (soya fasulyesi ya da ayçiçeği
çekirdeği) ilave edilmesinin süt verimini %2.8 artırırken laktasyonun tamamı söz
konusu olduğunda bu artışın %3.6 düzeyinde gerçekleştiğini ve süt veriminde
gözlenen artmanın %71’inin rasyondan yağ çıkartıldıktan sonra gerçekleştiğini
bildirmektedir. Benzer bulgulara yakın tarihli araştırmalarda da rastlanmaktadır.
Nitekim Avila ve ark. (2000), don yağı, restoran yağı ve her iki yağ kaynağını içeren
karışımın laktasyonun 3-18 haftalık süresinde süt verimine etkisini inceledikleri
çalışmalarında; her üç yağ kaynağı türünün süt verimini 2.7 kg/gün artırdığını ancak
bu artışın istatistiki olarak önemli olmadığını ileri sürmüştür. Araştırma sonunda
muamele grubu ve kontrol grubundaki hayvanlar benzer özelliklere sahip rasyonlarla
beslenmiş ve araştırma süresince ilave yağ içeren rasyonları alan hayvanların süt
verimlerindeki artışı sürdürdükleri bildirilmiştir.
Süt sığırlarında sıcaklık stresinin kuru madde tüketimini azalttığına ilişkin
araştırmalar bulunmaktadır (Knapp ve Grummer, 1991; Linn, 2004). Bu çalışmalarda
yem tüketimindeki düşüşün hayvanın besin madde ve özellikle enerji alımında
aksaklıklara sebeb olduğu bu nedenle sıcaklık stresi altında rasyonların daha yoğun
besin madde içeriğine sahip yem hammaddelerince desteklenmesi gerektiği ileri
sürülmüştür. Sıcaklık stresi altında rasyonda yağ kullanılmasının temel amaçlarından
bir diğer ise vücutta daha az ısı artışını sağlamaktır (Coppock ve Wilks, 1991;
Klusmeyer ve Clark, 1991).
Skaar ve ark. (1989), süt sığırlarında farklı mevsimlerde yağ ve niasinle
beslemenin etkilerini araştırdıkları çalışmalarında, rasyonda yağ kullanımının süt
verimini özellikle sıcak iklimde artırmaya meyilli olduğunu saptamışlardır.
Erickson ve ark. (1992), laktasyonun başındaki süt sığırı rasyonlarında uzun
zincirli yağ asitlerinin kalsiyum tuzunun kullanılmasının, süt verimi, %4 yağa göre
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
29
düzeltilmiş süt verimi, plazma esterleşmemiş yağ asitleri konsantrasyonu ve plazma
beta-hidroksi bütirat düzeyini artırdığını, yağsız süt kuru maddesi ve plazma glukoz
düzeyinin düşürdüğünü bildirmiştir.
Casper ve Schingoethe (1989), laktasyonun başındaki ineklerde yağ
kullanımının etkisini inceleyen çalışmalarında, rasyonda bütün yağlı tohum
kullanılmasının yem tüketimi ve canlı ağırlık değişimi üzerinde etkili olmadığını, süt
veriminde %7.3’lük artış olduğunu, fakat süt proteininde düşüş gözlendiğini
saptamıştır. DePeters ve Cant (1992), rasyonda yağ kullanılmasıyla süt protein
veriminde gözlenen düşüşlerin,
1) Rumendeki fermantasyonun değişmesi ile birlikte selüloz sindiriminin
ve mikrobiyel protein sentezinin azalması,
2) Parçalanan besin maddelerinin hormonal dengedeki değişimle beraber
meme bezlerinden uzaklaşması,
3) Süt protein veriminin değişmeden süt veriminin artması ile protein
konsantrasyonunda azalma olması,
4) Besin madde metabolizması ve meme bezlerindeki kan akımının
değişmesinin neden olabileceğini ileri sürmüştür.
Rasyonda yağ kullanılması büyüme hormonu salgılanmasını düşürerek meme
bezlerinde protein sentezinin azalmasına da neden olabilmektedir (Casper ve
Schingoethe, 1989; Wu ve Huber, 1994). Diğer taraftan, rasyonda kullanılan dane
yemlerin yerine yağ kullanıldığında glukoz sentezi için gerekli olan ön maddeler
azalmakta ve aminoasitlerin glukoz sentezi için kullanılmaları söz konusu
olabilmektedir. Bu durum süt protein sentezinde kullanılabilecek aminoasit miktarını
düşürmekte ve dolayısıyla süt protein oranında düşme görülebilmektedir (Lanham ve
ark., 1992).
Rasyonda yağ kullanılmasıyla süt kazein düzeyinde düşüş görülebilmektedir.
Kazein N’u süt toplam N’unun %77-81’ini oluşturmakta ve peynir üretimi için önem
arzetmektedir. Kazein meme bezlerinde de novo sentezi ile meydana geldiğinden
rasyonda yağ kullanılmasıyla süt protein düzeyinde azalmaya neden olabilecek
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
30
mekanizmanın meme dokusunda gerçekleştiği ileri sürülmüştür (Wu ve Huber,
1994).
Süt sığırı rasyonlarında yağ kullanımının süt verimini artırdığı, fakat süt
yağını düşürdüğü yönünde çalışmalar da mevcuttur (Wu ve Huber, 1994; Gaynor ve
ark., 1994; Madison-Anderson ve ark., 1997). Rasyonda yağ kullanılmasıyla süt
yağında görülen azalma yağ kaynağının rumen fermantasyonu üzerindeki etkisiyle
ilişkilendirilebilmektedir (Sutton, 1989). Uçucu yağ asitleri arasındaki oransal
dengenin süt yağ konsantrasyonunu etkileyebildiği ve bu dengenin de rumen pH’sı
ile yemlerdeki çeşitli karbonhidrat kaynaklarının yıkım hızıyla bağlantılı olduğu
bildirilmiştir (Coulon ve ark., 1994). Özellikle rumende aktif olan bitkisel yağ
kaynaklarının rasyonda kullanılmasıyla rumendeki asetat ve bütirat
konsantrasyonunun düştüğü bilinmektedir (Bateman ve ark., 1996; Onetti ve ark.,
2001). Bu uçucu yağ asitlerinin konsantrasyonundaki azalma özellikle sütteki kısa
zincirli yağ asitlerinin sentezini düşürebilmektedir (Grummer, 1991; NRC, 2001).
Diğer yandan bu koşullarda sütteki uzun zincirli yağ asitlerinin miktarında artış
gözlenebilmektedir (DePeters ve ark., 1989; Martinez ve ark., 1991). Bilindiği üzere
rumende doymamış yağ asitleri biyohidrojenizasyona tabi tutulmakta ve son ürün
olarak stearik asit açığa çıkmaktadır. Ancak rasyonda fazla miktarda doymamış yağ
asitlerinin bulunduğu şartlarda doymamış yağ asitlerinin stearik asite dönüşüm
etkinliği zayıflamakta ve rumende trans yağ asitleri oluşumu artabilmektedir
(Jenkins, 1993). Rumende ve plazmadaki trans yağ asitleri ile uzun zincirli yağ
asitlerinin konsantrasyonunun artması meme bezlerinde yağ asit sentezinde rol alan
enzimleri engelleyerek süt yağ sentezini azaltabilmektedir (Romo ve ark., 1996:
NRC, 2001).
2.1.2.2. Sıcaklık Stresi Altında Rasyonda Rumende Yıkıma Dirençli Kaliteli
Protein Kullanılması
Süt verimi yüksek olan hayvanlarda rumendeki protein sentezi hayvanın
gereksinmelerini karşılamaktan uzak kalmaktadır. Bu durumda rumende yıkıma
dirençli protein kaynaklarının kullanılması zorunlu olabilmektedir (Stern ve ark.
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
31
1994). Bu amaçla kullanılabilecek en önemli kaynaklar hayvansal kökenli et-kemik
unu, kan unu, tüy unu ve balık unudur (Carroll ve ark. 1994). Bu kaynaklar bitkisel
protein kaynaklarından hem daha fazla by-pass proteine, hem de daha iyi bir
aminoasit kompozisyonuna sahiptirler. Ancak proteinlerin sadece rumende yıkıma
dirençli olmaları yeterli değildir. Söz konusu proteinlerin ince bağırsaklarda
sindirilebilir olmaları ve aminoasit kompozisyonlarının da süt verimi için sınırlayıcı
olan özellikle methionin ve lisin bakımından iyi durumda olması gerekmektedir
(Santos ve ark., 1998). Balık unu aminoasit kompozisyonu bakımından iyi durumda
olması ve kolay bulunması nedeniyle birçok araştırıcı tarafından süt sığırı ve hızlı
gelişen besi hayvanlarının rasyonlarında kullanılmaktadır (Hussein ve Jordan, 1991;
White ve ark. 1992; Chen ve ark. 1993; Görgülü ve Öztürkcan, 1996; Piepenbrink ve
Schingoethe, 1998).
Sıcaklık stresine maruz kalan süt sığırlarında yem tüketiminin düşmesi ve
enerji için fazla miktarda proteinin mobilizasyonu negatif azot bilançosuna neden
olabilmektedir (Beede ve Collier, 1986; Taylor ve ark., 1991; Chen ve ark., 1993;
West, 1999). Higginbotham ve ark. (1989a), sıcaklık stresi koşullarında rasyondaki
protein konsantrasyonu artırılmaz ise hayvanın üretim faaliyetleri için
kullanabileceği yeterli proteini alamayacağını, yüksek proteinli rasyonlar
kullanılması durumunda da proteinin yıkılabilirliğinin düşük olması gerektiğini,
yüksek proteinli rasyonlarda yüksek yıkılabilirliğe sahip protein kaynaklarının
kullanılmasının performansı olumsuz yönde etkileyebileceğini bildirmiştir.
Sıcak koşullarda süt sığırı rasyonlarında protein düzeyini artırırken, rumende
yıkıma dirençli kaliteli protein olarak artırmak gerekmektedir. Rumende
yıkılabilirliği yüksek proteinler yüksek miktarda amonyak oluşmasına neden
olmaktadır. Oluşan fazla amonyağın üreye dönüştürülmesi ve idrarla boşaltılabilmesi
için ek enerjiye gereksinim duyulmaktadır (Görgülü ve ark. 1996). Bu enerji vücutta
ısı artışına ve NEL:ME oranının azalmasına neden olabilmektedir (NRC, 1989).
Ayrıca, rumende fazla miktarda amonyak oluşturan kolayca yıkılabilir protein
kaynakları üreme üzerine de olumsuz etkilere sahiptir. Sıcak yaz aylarında protein
düzeyleri ve rumen yıkılabilirlikleri farklı rasyonlarla yapılan bir çalışmada yüksek
yıkılabilirliğe sahip rasyonu alan ineklerle, orta düzeyde yıkılabilirliğe sahip rasyonu
2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Uğur SERBESTER
32
alanlar karşılaştırılmıştır. Çalışma sonucunda süt veriminin yüksek yıkılabilirliğe
sahip rasyonu alan ineklerde daha düşük olduğu bildirilmiş ve sıcaklık stresi ile
rumende yıkılabilirliği yüksek olan protein kaynakları arasında bir antagonizm
olduğu vurgulanmıştır (Higginbotham ve ark., 1989b).
Overton ve ark. (1998), yüksek verimli süt sığırlarında korunmuş metionin
kullanılmasıyla süt veriminde, süt proteininde ve sütün kazein içeriğinde önemli
artışlar gözlemiştir. Aynı şekilde Kowalski ve ark. (1999), çayır otu silajına dayalı
olarak yemlenen yüksek verimli süt sığırlarında korunmuş metionin kullanımının
sütün kazein içeriğini artırdığını saptamıştır.
Wright ve ark. (1998), rumende yıkıma dirençli protein olarak, buğday, balık
unu, tüy unu ve kan unundan oluşan bir konsantre kullanarak, rumende dirençli
proteinin süt sığırlarında süt protein verimi üzerine olan etkilerini araştırmışlardır.
Araştırmacılar rumende yıkıma dirençli protein konsantrasyonun rasyonda artmasıyla
lineer olarak süt proteininin de arttığını bildirmiştir.
Taylor ve ark (1991), şiddetli sıcaklık stresi koşullarında duş uygulamasıyla
birlikte rumende yıkılabilirlikleri farklı protein kaynaklarını kullandıkları
çalışmalarında, duş uygulanan ve düşük yıkılabilirliğe sahip protein alan hayvanların
süt verimlerinin yüksek protein yıkılabilirliğine sahip protein alan ve duş uygulanmış
ya da uygulanmamış hayvanların süt verimlerinden daha fazla olduğunu ileri
sürmüştür. Chen ve ark. (1993), gölgelik veya gölgelik+evaporatif serinletme
uygulanan ahırlarda rasyona kaliteli protein kaynakları kombinasyonu (kan unu,
balık unu ve soya fasulyesi küspesi) ya da düşük kaliteli protein kaynağı (mısır
gluten unu) ilavesinin süt verim ve kompozisyonu üzerine etkisini incelemiştir.
Araştırma sonucunda protein kalitesi x çevre interaksiyonunun önemsiz olduğu,
rasyona kaliteli protein kaynakları kombinasyonu ilavesinin evaporatif serinletme
uygulamasıyla birlikte günlük süt verimini 3.8 kg/inek, gölgelik altında barındırma
durumunda ise 2.4 kg/inek artırdığı bildirilmiştir. Araştırmacılar serinletme
uygulamasının yapıldığı koşullarda kaliteli protein kaynaklarına olan tepkinin yüksek
olmasını, enerji için metabolize edilen protein miktarının azalması ve amonyağın
üreye dönüşümü için daha az enerji kullanılması şeklinde açıklamıştır.
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
33
3. MATERYAL VE METOD Denemeler Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Döner Sermaye İşletmesi
Süt Sığırcılığı Tesislerinde 2002 ve 2003 yıllarında yürütülmüştür. Birinci yıl
yürütülen çalışmalarda; sıcaklık stresine karşı alınabilecek yönetsel ve besleme
tedbirlerini içeren iki ayrı deneme yürütülmüştür. Bunlardan ilkinde rasyonda yağ
kullanımı (korunmuş yağ) ve duş+fan uygulaması (Deneme 1), diğerinde ise
rasyonda by-pass protein (balık unu) kullanımı ve duş+fan uygulamasının (Deneme
2) süt sığırlarında bazı verim ve fizyolojik parametreler üzerine etkisi araştırılmıştır.
Üçüncü Deneme olarak 2003 yılında yürütülen çalışmada ise yine sıcaklık stresine
karşı yalnızca besleme uygulamaları dikkate alınmıştır. Bu amaçla rasyonda sıvı yağ
(soya yağı) ve by-pass protein (balık unu) kullanımının süt sığırlarında bazı verim ve
fizyolojik parametreler üzerine etkisi incelenmiştir.
3.1. Materyal
3.1.1. Hayvan Materyali
Denemelerin tamamında kullanılan hayvan materyalini Çukurova
Üniversitesi Ziraat Fakültesi Araştırma ve Uygulama Çiftliğinde yetiştirilen Siyah
Alaca ırkı süt sığırları oluşturmuş ve her bir denemede 4 baş hayvan kullanılmıştır.
3.1.1.1. Deneme 1
Sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performanslarının iyileştirilmesinde
duş+fan uygulaması ile birlikte rasyonda korunmuş yağ kullanımının etkisinin
incelendiği bu denemede, hayvan materyali olarak ortalama süt verimleri 22.23±1.91
kg/gün, laktasyonda sağılan ortalama gün sayıları 142.5±12.10 gün ve ortalama canlı
ağırlıkları ise 502.5±19.00 kg olan sağmal inekler kullanılmıştır. Denemede
kullanılan hayvan materyalinin 2’si 2. laktasyon diğer 2’si ise 3. laktasyondadır.
Deneme, 29 Temmuz–21 Ekim 2002 tarihleri arasında yürütülmüştür.
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
34
3.1.1.2. Deneme 2
Sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performanslarının iyileştirilmesinde
duş+fan uygulaması ile birlikte by-pass protein olarak rasyonda balık unu
kullanımının etkisinin araştırıldığı bu denemede, hayvan materyali olarak ortalama
süt verimleri 23.68±1.25 kg/gün, laktasyonda sağılan ortalama gün sayıları 157.50
±16.34 gün ve ortalama canlı ağırlıkları ise 499±45.22 kg olan sağmal inekler
kullanılmıştır. Denemede kullanılan hayvan materyalinin 2’si 3. laktasyon, 1’i 1.
laktasyon ve diğer 1’i ise 2. laktasyondadır. Deneme, 29 Temmuz–21 Ekim 2002
tarihleri arasında yürütülmüştür.
3.1.1.3. Deneme 3
Sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performanslarının iyileştirilmesinde
rasyonda bitkisel yağ (soya yağı) ve by-pass protein (balık unu) kullanımının
etkisinin incelendiği bu denemede, hayvan materyali olarak ortalama süt verimleri
25.6±0.96 kg/gün, laktasyonda sağılan ortalama gün sayıları 64.50±24.30 gün ve
ortalama canlı ağırlıkları ise 487±16.36 kg olan sağmal inekler kullanılmıştır.
Denemede kullanılan hayvan materyalinin 2’si 2. laktasyon diğer 2’si ise 3.
laktasyondadır. Deneme, 7 Temmuz–28 Eylül 2003 tarihleri arasında yürütülmüştür.
3.1.2. Yem Materyali
Denemelerde kullanılan rasyonların karma yem formulasyonu daha önceden
hazırlanmış ve üretimi özel bir yem fabrikasında yaptırılmıştır. Denemelerin
tamamında tüm rasyon (TMR) yemlemesi yapılmış ve TMR bileşiminde kaba:kesif
yem oranı 40:60 olarak düzenlenmiştir. Deneme dönemlerinde TMR’ler günlük
olarak hazırlanmış, sabah 07.00 ve öğleden sonra 16.00’da olmak üzere iki öğün
olarak hayvanlara verilmiştir. Hayvanlara verilen günlük yem miktarları gözlenerek
yemliklerde ortalama %5 tüketilmeyen yem kalması sağlanmıştır. Denemelerde,
kullanılan rasyonların kaba yem bileşimini yonca kuru otu (saman formunda)
oluşturmuştur.
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
35
3.1.2.1. Deneme 1
Deneme 1’in TMR materyalini, denemenin yürütülmesi esnasında kaba ve
kesif yemin karıştırılmasıyla hazırlanan TMR’ler oluşturmuştur. Korunmuş yağ
içeren TMR’lerde bu yem katkı maddesinin kullanımı %2.54 (kuru madde bazında)
düzeyinde olmuştur. Denemede kullanılan TMR’lere ait hammadde bileşimi ve besin
madde içerikleri Çizelge 3.1’de verilmiştir.
Çizelge 3.1. Deneme 1’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve Besin Madde İçerikleri (Kuru Madde Bazında, %)
Korunmuş Yağ Yok Var Hammadde Bileşimi, %
Mısır 11.13 11.16 Arpa 27.19 6.82 Buğday Kepeği 0.87 20.79 Pamuk Tohumu Küspesi (%34) 9.02 9.05 Soya Fasulyesi Küspesi (%44) 9.71 8.22 Yonca Kuru Otu 40.01 40.14 Korunmuş Yağ (RTA-LAK)1 - 2.54 Vitamin - Mineral Karışımı2 0.06 0.06 Mermer Tozu 1.69 0.90 Tuz 0.32 0.32 TOPLAM 100.00 100.00 Besin Madde İçeriği TMR Yonca Kuru Otu
Kuru Madde3, % 90.27 89.98 90.30 ME, Mcal/kg5 2.52 2.52 1.96 Ham Protein3, % 18.06 18.27 15.40 RYDP4, %Ham Protein5 37.17 36.04 40.90 ADF3, % 18.36 19.88 32.80 NDF3, % 27.95 32.03 41.60 NFC6 44.90 37.10 29.50 Ham Yağ3, % 2.43 4.97 2.50 Ham Kül3, % 6.66 7.63 11.00 Kalsiyum5, % 1.31 1.33 1.47 Toplam Fosfor5, % 0.43 0.58 0.28 1 RTA-LAK %95 kuru madde, % 84 yağ asiti ve %11 kül (% 9 Ca) içermekte ve 1 kg’mında 7170 kcal enerji ihtiva etmektedir. 2 Vitamin – Mineral Karışımı kg’mında 8.000.000 IU vitamin A, 1.000.000 IU vitamin D3, 30.000 mg vitamin E, 50.000 mg Mn, 50.000 mg Fe, 10.000 mg Cu, 150 mg Co, 800 mg I ve 150 mg Se içermektedir. 3 Analizle bulunmuş değerlerdir. 4 RYDP: Rumende yıkıma dirençli protein. 5 NRC, 2001’den hesaplanmıştır. 6 NFC= 100-(Ham Yağ+Ham Protein+NDF+Ham Kül)
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
36
3.1.2.2. Deneme 2
Deneme 2’nin TMR materyalini, denemenin yürütülmesi esnasında kaba ve
kesif yemin karıştırılmasıyla hazırlanan TMR’ler oluşturmuştur. Balık unu içeren
TMR’lerde bu yem hammaddesi %3.67 (kuru madde bazında) düzeyinde
kullanılmıştır. Denemede kullanılan TMR’lere ait hammadde bileşimi ve besin
madde içerikleri Çizelge 3.2’de verilmiştir.
Çizelge 3.2. Deneme 2’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve Besin Madde
İçerikleri (Kuru Madde Bazında, %) Balık Unu Yok Var
Hammadde Bileşimi, % Mısır 11.13 11.13 Arpa 27.19 24.38 Buğday Kepeği 0.87 7.41 Pamuk Tohumu Küspesi (%34) 9.02 9.02 Soya Fasulyesi Küspesi (%44) 9.71 2.84 Yonca Kuru Otu 40.01 40.02 Balık Unu (%66) - 3.67 Vitamin - Mineral Karışımı1 0.06 0.06 Mermer Tozu 1.69 1.15 Tuz 0.32 0.32 TOPLAM 100.00 100.00
Besin Madde İçeriği TMR Yonca Kuru Otu
Kuru Madde2, % 90.27 90.26 90.30 ME, Mcal/kg3 2.52 2.52 1.96 Ham Protein2, % 18.06 18.03 15.40 RYDP4, %Ham Protein3 37.17 39.64 40.90 ADF2, % 18.36 18.49 32.80 NDF2, % 27.95 29.13 41.60 NFC5 44.90 43.01 29.50 Ham Yağ2, % 2.43 2.71 2.50 Ham Kül2 (%) 6.66 7.12 11.00 Kalsiyum3 (%) 1.31 1.24 1.47 Toplam Fosfor3 (%) 0.43 0.55 0.28 1 Vitamin – Mineral Karışımı kg’mında 8.000.000 IU vitamin A, 1.000.000 IU vitamin D3, 30.000 mg vitamin E, 50.000 mg Mn, 50.000 mg Fe, 10.000 mg Cu, 150 mg Co, 800 mg I ve 150 mg Se içermektedir. 2 Analizle bulunmuş değerlerdir. 3 NRC, 2001’den hesaplanmıştır. 4 RYDP: Rumende yıkıma dirençli protein. 5 NFC= 100-(Ham Yağ+Ham Protein+NDF+Ham Kül)
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
37
3.1.2.3. Deneme 3
Deneme 3’ün TMR materyalini denemenin yürütülmesi esnasında kaba ve
kesif yemin karıştırılmasıyla hazırlanan TMR’ler oluşturmuştur. Çalışmada
kullanılan TMR’lerde bitkisel yağ ve balık unu sırasıyla %3.81 ve %3.67 (kuru
madde bazında) düzeylerinde kullanılmıştır. Denemede kullanılan TMR’lere ait
hammadde bileşimi ve besin madde içerikleri Çizelge 3.3’de verilmiştir.
Çizelge 3.3. Deneme 3’de Kullanılan TMR’lere Ait Hammadde ve Besin Madde İçerikleri (Kuru Madde Bazında, %)
Soya Yağı Yok Var
Balık Unu Yok Var Yok Var
Hammadde Bileşimi, % Mısır 5.85 5.85 5.86 5.86 Arpa 34.73 34.54 9.65 9.75 Buğday Kepeği - 4.37 22.77 26.55 Soya Fasulyesi Küspesi (%44) 17.31 9.75 15.45 8.05 Yonca Kuru Otu 39.96 39.94 40.07 40.04 Soya Yağı - - 3.81 3.80 Balık Unu - 3.66 - 3.67 Vitamin - Mineral Karışımı1 0.06 0.06 0.06 0.06 Dikalsiyum Fosfat 0.19 - 0.13 - Mermer Tozu 1.46 1.39 1.76 1.78 Tuz 0.44 0.44 0.44 0.44 TOPLAM 100.00 100.00 100.00 100.00 Besin Madde İçeriği TMR Yonca Kuru Otu
Kuru Madde2, % 89.54 89.77 89.81 89.99 88.47 ME, Mcal/kg4 2.55 2.53 2.62 2.60 1.96 Ham Protein2, % 19.04 19.03 19.26 19.08 15.71 RYDP3, %Ham Protein4 35.64 37.29 33.95 35.97 35.97 ADF2, % 23.81 22.90 27.27 24.25 46.06 NDF2, % 35.11 34.89 37.85 36.52 53.74 NFC5 34.70 33.87 24.79 27.57 18.04 Ham Yağ2, % 3.44 4.16 8.47 7.13 3.29 Ham Kül2, % 7.71 8.05 9.63 9.70 9.22 Kalsiyum4, % 1.24 1.34 1.36 1.48 1.48 Toplam Fosfor4, % 0.39 0.48 0.55 0.64 0.64 1 Vitamin – Mineral Karışımı kg’mında 8.000.000 IU vitamin A, 1.000.000 IU vitamin D3, 30.000 mg vitamin E, 50.000 mg Mn, 50.000 mg Fe, 10.000 mg Cu, 150 mg Co, 800 mg I ve 150 mg Se içermektedir. 2 Analizle bulunmuş değerlerdir. 3 RYDP: Rumende yıkıma dirençli protein. 4 NRC, 2001’den hesaplanmıştır. 5 NFC= 100-(Ham Yağ+Ham Protein+NDF+Ham Kül)
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
38
3.1.3. Deneme Alanları
3.1.3.1. Deneme 1 ve Deneme 2
Araştırmalar, 10 adet bireysel bölmesi bulunan özel donanımlı deneme
istasyonunda yürütülmüştür (Resim 3.1). Her bir deneme için 4 bölme kullanılmıştır.
2.25 m eninde, 8.20 m derinliğindeki bireysel bölmelerin ön-yarısı (4 m, yemleme ve
duşlama bölümü) beton, arka-yarısı ise stabilize toprak zemin olarak düzenlenmiştir.
Zeminin beton olmasından kaynaklanabilecek olası olumsuzlukları gidermek
amacıyla kauçuk yataklık (mat) kullanılmıştır. Deneme bölmesinin çatı yüksekliği ön
kısmından 3.25 m ve arka kısmından ise 3.40 m şeklinde olup çatı malzemesi
galvanize sac şeklinde düzenlenmiştir.
Hayvanların barındırıldığı her bir bölmede 225x68x65 cm boyutlarında
(uzunluk x genişlik x derinlik) beton kanalet tipi yemlikler kullanılmıştır. Ayrıca, su
gereksinmesini karşılamak üzere her bir bölmede 2’şer adet 25.5x25.5 cm
ebatlarında (çap x derinlik) galvanize sacdan yapılmış suluklar bulundurulmuştur.
Resim 3.1. Deneme Alanı Genel Görüntüsü
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
39
Duş ve fan uygulamasının yapıldığı muamele gruplarına ait hayvanların
barındırıldığı bölmelerin üst kısmına 2 adet 50 cm çapında fan 30° eğimle
yerleştirilmiş ve yine bu bölmelere fanların hemen altından 40 cm aralıklarla 3 sıra
plastik su boru hattı döşenmiş, her bir bölmeye 6 adet duş başlığı yerleştirilmiştir
(Resim 3.1). Duş uygulamasında su debisi her bir başlıktan hayvan üzerine 0.5
dakika/litre akacak şekilde düzenlenmiştir. Duşlama uygulamasının su kesintisinden
etkilenmemesi için deneme alanına yakın bir yere su deposu konulmuştur. Bu şekilde
normal sistemden gelen suyun bu depoya daha sonrada bir motor vasıtasıyla duşlara
pompalanmasını sağlayacak düzenek geliştirilmiştir. Duş ve fanların çalışması zaman
saatleri yardımıyla düzenlenmiştir. Zaman saatleri saat 10.00’dan başlayarak
17.00’ye kadar saat başı 15 dakika duş ve fanları çalıştırmış, saat 22.00’den
başlayarak 05.00 kadar ise saat başı 15 dakika sadece fanları çalıştırmıştır.
3.1.3.2. Deneme 3
Araştırma, 10 adet bireysel bölmeye sahip özel donanımlı deneme
istasyonunun her biri iki hayvan kapasiteli iki bölmesinde yürütülmüştür. Deneme
alanı içindeki bölmeler 2.25 m eninde ve 8.20 m uzunluğunda olup her bir bölmede
60 cm uzunluğunda çelik zincirle bağlı olarak iki hayvan barındırılabilecek şekilde
düzenek geliştirilmiştir. Bölmelerin taban zemini beton olup bu özelliğin
hayvanlarda yaratacağı olumsuzlukları gidermek amacıyla zemine kauçuk yataklıklar
(mat) serilmiştir.
Bölmelerdeki yemlikler beton kanalet şeklinde olup her bir hayvanın
kullanabileceği bireysel yemlikler 115x68x65 cm ebatlarındadır. Her hayvan su
gereksinmesini 25.5x25.5 cm ebatlarında galvanize sacdan yapılmış bireysel
suluktan karşılamıştır. Deneme bölmesine ait çatı yüksekliği ve diğer tüm özellikler
Deneme 1 ve 2’ye ait deneme alanları ile benzer niteliktedir.
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
40
3.2. Metod
3.2.1. Deneme Grupları
3.2.1.1. Deneme 1
Sıcaklık stresinin olumsuz etkisini azaltmak amacıyla duş + fan uygulaması
ve rasyonda korunmuş yağ kullanımının incelendiği bu çalışmaya ait muamele
kombinasyonları Çizelge 3.4’de verilmiştir. Çizelgeden de görülebileceği gibi her
hayvan üzerinde 4 farklı muamele 21 gün süren deneme periyotlarında belli bir
sırayla test edilmiştir.
Çizelge 3.4. Deneme 1 İçin Muamele Kombinasyonları HAYVAN NO
MUAMELELER 1* 2* 3* 4*
A) Duş + Fan Yok – Korunmuş Yağ Yok A B C D B) Duş + Fan Yok – Korunmuş Yağ Var B C D A C) Duş + Fan Var – Korunmuş Yağ Yok C D A B D) Duş + Fan Var – Korunmuş Yağ Var D A B C
* Rakamlar her biri 21 gün süren bir deneme periyodunu da ifade etmektedir.
3.2.1.2. Deneme 2
Duş + Fan uygulaması ve rasyonda by-pass protein olarak balık ununun
kullanımının incelendiği bu çalışmaya ait muamele kombinasyonları Çizelge 3.5’de
verilmiştir. Çizelgeden de görülebileceği gibi her hayvan üzerinde 4 farklı muamele
21 gün süren deneme periyotlarında belli bir sırayla test edilmiştir.
Çizelge 3.5. Deneme 2 İçin Muamele Kombinasyonları HAYVAN NO
MUAMELELER 1* 2* 3* 4*
E) Duş + Fan Yok – Balık Unu Yok E F G H F) Duş + Fan Yok – Balık Unu Var F G H E G) Duş + Fan Var – Balık Unu Yok G H E F H) Duş + Fan Var – Balık Unu Var H E F G
* Rakamlar her biri 21 gün süren bir deneme periyodunu da ifade etmektedir.
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
41
3.2.1.3. Deneme 3
Sıcaklık stresine karşı yalnızca beslemeye dayalı tedbirlerin incelendiği bu
çalışmada, rasyonda bitkisel yağ (soya yağı) ve by-pass protein olarak balık unu
kullanımı irdelenmiş ve bu çalışmaya ait muamele kombinasyonları Çizelge 3.6’da
verilmiştir. Çizelgeden de görülebileceği gibi her hayvan üzerinde 4 farklı muamele
21 gün süren deneme periyotlarında belli bir sırayla test edilmiştir. Çizelge 3.6. Deneme 3 İçin Muamele Kombinasyonları
HAYVAN NO MUAMELELER
1* 2* 3* 4*
K) Yağ Yok – Balık Unu Yok K L M N L) Yağ Yok – Balık Unu Var L M N K M) Yağ Var – Balık Unu Yok M N K L N) Yağ Var – Balık Unu Var N K L M
* Rakamlar her biri 21 gün süren bir deneme periyodunu da ifade etmektedir.
3.2.2. Deneme Süreleri
Her biri toplam 84 gün süren denemeler 4 farklı periyottan oluşmuş ve
hayvanlar 21 günlük bir deneme periyodunun ilk 14 gününü alıştırma dönemi son 7
gününü ise deneme dönemi olarak geçirmiştir. Denemelerin başlangıcında
hayvanların deneme yemlerine alışması için bir hafta süreyle önceden aldıkları
yemin (süt karma yemi, silaj, buğday sapı) yanı sıra artan oranlarda deneme
TMR’leri verilmiş ve bu sürenin sonunda tamamen deneme TMR’lerine geçilmiştir.
3.2.3. Veri Toplama
Deneme süresince hayvanlarda canlı ağırlık değişimi, süt verimi, yem
tüketimi, rektal sıcaklık, deri sıcaklığı, nabız ve solunum sayısına ait veriler
toplanmıştır.
Hayvanların canlı ağırlık değişimleri, her periyodun başlangıç ve bitiş
tarihlerinde sabah sağımından sonra yem verilmeden tartım şeklinde tespit edilmiş ve
iki tartım arasındaki fark canlı ağırlık değişimi olarak kaydedilmiştir.
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
42
Süt verimleri 21 gün boyunca sabah ve akşam olarak kaydedilmiş, aynı güne
ait sabah ve akşam süt verimleri toplanarak günlük süt verimleri bulunmuştur. Süt
analizleri her periyodun son 7 günlük süresini kapsayan deneme döneminin 1. ve 4.
günlerinde sabah sağımlarından alınan süt örnekleri üzerinde yapılmıştır. Alınan süt
örneklerinde ham protein, NPN (protein yapısında olmayan azotlu bileşikler), kazein,
ham yağ, kuru madde ve ham kül analizleri AOAC’e (1998) göre, süt ham yağ
analizi ise “Gerber Metoduna” göre (Yöney, 1973) yapılmıştır. Diğer yandan süt
kompozisyonuna ilişkin diğer değerler de hesaplanarak bulunmuştur. Bu
hesaplamalarda; peynir suyu azotu, süt kazein azotundan protein azotunun
çıkarılmasından; protein azotu (gerçek protein azotu) ise toplam azottan NPN
çıkarılarak bulunmuştur. Organik madde içeriği, süt kuru maddesinden ham külün
çıkarılmasıyla; laktoz ise süt organik maddesinden süt ham proteini ve süt yağının
çıkarılmasından hesaplanarak (Sanz Sampelayo ve ark., 1998) bulunmuştur. Ayrıca,
%4 yağa göre düzeltilmiş süt verimi (DSV), enerjiye göre düzeltilmiş süt verimi
(EDSV), besin madde tüketim değerleri (metabolik enerji; ME, ham protein; HP,
Neutral Detergent Fiber; NDF, Acid Detergent Fiber; ADF, rumende yıkıma dirençli
protein; RYDP, metabolik protein; MP), süt yağ ve protein verimi ile süt üretim
etkinliğinin hesaplanma yöntemleri aşağıda verilmiştir;
%4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi (kg/gün)= ((0.4 + 0.15 x %süt yağı) x
süt verimi),
Enerjiye Göre Düzeltilmiş Süt Verimi (kg/gün)= ((0.3246 x süt verimi) +
(12.86 x yağ verimi) +(7.04 x protein verimi)) (NRC, 2001),
Metabolik Enerji Tüketimi (Mcal/gün)= (rasyonun metabolik enerji değeri x
kuru madde tüketimi),
Ham Protein Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun ham protein düzeyi x kuru
madde tüketimi))/100,
NDF Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun NDF düzeyi x kuru madde
tüketimi))/100
ADF Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun ADF düzeyi x kuru madde
tüketimi))/100,
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
43
RYDP Tüketimi (kg/gün)= ((rasyonun RYDP düzeyi x kuru madde
tüketimi))/100,
Metabolik Protein Tüketimi (kg/gün)= ((0.130 (kg/gün) x TDN (kg/gün) x
0.64 + (rasyonun RYDP düzeyi x rasyonun sindirilebilirliği) x kuru madde
tüketimi) (NRC, 2001),
Süt Yağ Verimi (kg/gün)= (süt verimi x süt yağ düzeyi)/100,
Süt Protein Verimi (kg/gün)= (süt verimi x süt protein düzeyi)/100,
Süt Üretim Etkinliği= (süt verimi/kuru madde tüketimi).
Hayvanlara ait yem tüketimleri Deneme 1 ve 2’de yalnızca deneme dönemi
olarak kabul edilen son 7 günlük dönemde günlük olarak, Deneme 3’de ise alıştırma
ve deneme dönemlerinde günlük olarak tespit edilmiştir. Araştırmada kullanılan
TMR’leri oluşturan yonca kuru otu ve karma yemlerden alınan örnekler üzerinde,
ham protein, ham yağ, ham kül ve kurumadde analizleri AOAC’e (1998) göre
yapılırken NDF ve ADF analizleri VanSoest ve ark. (1991) bildirdiğine göre selüloz
torba tekniği kullanarak Ankom Fiber Analyzer’da (ANKOM Technology Corp.,
Fairport, NY) yapılmıştır. Analizler sonucu belirlenen besin madde içerikleri kaba ve
karma yemin rasyonda kullanılma oranlarına göre hesaplanarak TMR
kompozisyonları belirlenmiştir.
Fizyolojik parametreler olarak bilinen rektal sıcaklık, deri sıcaklığı, nabız ve
solunum sayıları Deneme 1 ve 2 süresince alıştırma dönemini takip eden deneme
döneminin 3. ve 7. günlerinde 11.30, 13.30 ve 15.30 saatlerinde olmak üzere günde 3
defa alınmıştır. Üçüncü denemede ise ölçüm günleri önceki denemelerde olduğu
gibi; ancak ölçüm saatlerine 07.30’da ilave edilerek gerçekleştirilmiştir.
Rektal sıcaklık rektuma 6-8 cm girilerek dijital termometre (±0.1) ile
alınırken, her hayvanın sağ açlık çukurundan ölçülen deri sıcaklığı, infrared
termometre (±0.1) (Raytek, MT4 Minitemp) yardımıyla alınmıştır. İnfrared
termometre ile ölçüm yapılırken, sıcaklığı alınacak noktalar ile cihaz arasındaki
mesafenin tüm ölçümlerde sabit olmasına (yaklaşık 20 cm) özen gösterilmiştir.
Solunum sayısının belirlenmesinde gözlem yolu kullanılmış olup, gözlemde
hayvanın kaburga kemikleri ve karın boşluğu üzerindeki hareketler esas alınmış,
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
44
nabız sayısı ise steteskop ile sol ön bacak altından dinlenmiştir. Solunum ve nabız
sayıları 15 saniye süre ile tespit edilmiş daha sonra 4 ile çarpılarak bu gözlemlere ait
dakikadaki veriler hesaplanmıştır.
Araştırmanın iklim verileri Data Logger (Onset Computer Corporation’s
BoxCar Hobo H8 Family) adı verilen elektronik cihaz yardımıyla toplanmıştır.
Deneme bölmesine zeminden 2.30 m yükseklikte 2 adet data logger yerleştirilmiş ve
söz konusu cihazlar, 1’er saat aralıklarla kuru termometre sıcaklığı (°C ve °F),
dewpoint sıcaklığı (°C ve °F) ve nisbi nem (%) verilerini deneme süresince
kaydetmiş, daha sonra bu veriler yardımıyla Sıcaklık-Nem İndeksi (SNİ)
hesaplanmıştır (Lefcourt ve Schmidtmann, 1989). Söz konusu indeks:
SNİ: 0.8 x Kuru Termometre Sıcaklığı (°C) + (Nisbi Nem/100) x (Kuru
Termometre Sıcaklığı (°C) – 14.3) + 46.3
şeklinde olup, hesaplanan SNİ değeri, 72’den küçük olduğunda stres yok, 72-79
arasında olduğunda hafif stres, 80-89 arasında olduğunda orta düzeyde stres ve 90’ın
üzerinde olduğunda ise ölümle sonuçlanan aşırı stres varlığı olarak kabul edilmiştir
(Armstrong, 1993).
Araştırma sırasında var olan iklim verilerinin daha detaylı analiz edilebilmesi
amacıyla denemelerin sonunda her bir periyotta günlük gerçekleşen sıcaklık, nisbi
nem ve SNİ değerleri için ortalama, minimum ve maksimum değerler saptanmıştır.
Bu verilerden yola çıkılarak periyotlar ve denemenin tümüne ait sıcaklık, nisbi nem
ve SNİ değerleri için ortalama ve standart hatalar hesaplanmıştır.
3.2.4. İstatistiki Analizler
Araştırmaların tümü Latin Kare deneme deseninde 2x2 faktöriyel plana
uygun olarak yürütülmüştür. Denemeler süresince elde edilen veriler, Latin Kare
deneme deseninde “Genel Doğrusal Model” (General Linear Model; GLM)
kullanılarak SAS istatistik paket programında (SAS, 1997) analiz edilmiştir. Paket
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
45
programda incelenen parametrelerin en küçük kareler ortalaması (Least Square
Means: LSM) bulunmuş ve bu ortalamaların karşılaştırılmasında Duncan çoklu
karşılaştırma testi uygulanmıştır (Bek ve Efe, 1988). Varyans analiz sonuçları, %5
önem seviyesinde test edilmiş ve ≤ 0.05 olduğunda önemli olarak kabul edilirken
0.05≥P≥ 0.15 olduğunda ise artma veya azalma yönünde eğilim olduğu
varsayılmıştır.
Latin Kare deneme desenlerinde gerek çift yönlü hetorejenliğin mevcut
olması ve gerekse her bir hayvanın farklı periyotlarda tüm muameleleri alması
nedeniyle inek ve periyot etkisi yorumlamada dikkate alınmamış bu etkilerden
arındırılmış muamele etkileri üzerinde durulmuştur.
3.2.4.1. Deneme 1’in Matematik Modeli
Denemede duş+fan uygulaması (yok/var) ve korunmuş yağın iki farklı düzeyi
(%0 ve %2.54 oranında var) test edilmiş ve denemeye ait matematik model aşağıda
verilmiştir:
Yijklm=µ + αi + βj + (Φ)k + (ω)l + (ΦXω)kl + Εijklm
Burada;
Yijklm= gözlem değeri
µ= genel ortalama
αi= i. inek etkisi (i=1, ….,4)
βj= j. periyot etkisi (j=1, ….,4)
(Φ)k= k. duş+fan etkisi (k=1, 2)
(ω)l= l. korunmuş yağın etkisi (l=1, 2)
(ΦXω)kl = k. duş+fan ile l. korunmuş yağın ortak etkisi
Εijklm= Hata
şeklindedir.
3.2.4.2. Deneme 2’nin Matematik Modeli
Denemede duş+fan uygulaması (yok/var) ve balık ununun iki farklı düzeyi
(%0 ve %3.67) test edilmiştir. Denemeye ait matematik model aşağıda verilmiştir.
3. MATERYAL VE METOD Uğur SERBESTER
46
Yijklm=µ + αi + βj + (Φ)k + (ω)l + (ΦXω)kl + Εijklm
Burada;
Yijklm= gözlem değeri
µ= genel ortalama
αi= i. inek etkisi (i=1, ….,4)
βj= j. periyot etkisi (j=1, ….,4)
(Φ)k= k. duş+fan etkisi (k=1, 2)
(ω)l= l. balık ununun etkisi (l=1, 2)
(ΦXω)kl = k. duş+fan ile l. balık ununun ortak etkisi
Εijklm= Hata
şeklindedir.
3.2.4.3. Deneme 3’ün Matematik Modeli
Araştırmada rasyonda bitkisel yağın iki farklı düzeyi (%0 ve %3.81) ve balık
ununun iki farklı düzeyi (%0 ve %3.67) test edilmiş ve denemeye ait matematik
model aşağıda verilmiştir.
Yijklm=µ + αi + βj + (Φ)k + (ω)l + (ΦXω)kl + Εijklm
Burada;
Yijklm= Gözlem Değeri
µ= genel ortalama
αi= i. inek etkisi (i=1, ….,4)
βj= j. periyot etkisi (j=1, ….,4)
(Φ)k= k. bitkisel yağın etkisi (k=1, 2)
(ω)l= l. balık ununun etkisi (l=1, 2)
(ΦX ω)kl = k. bitkisel yağ ile l. balık ununun ortak etkisi
Εijklm= Hata
şeklindedir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
47
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA
4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verilerinin İncelenmesi
Araştırmaya ait verilerin incelenmesine iklim verilerinden başlanmıştır. Bu
verilerden yola çıkılarak denemelerin yürütüldüğü dönemlere ait iklim koşulları
değerlendirilmesi ve hayvan materyalinin bu iklim koşullarına karşı verdikleri
fizyolojik ve verimsel tepkilerin ortaya konulmasının daha anlamlı olacağı
düşünülmüştür.
4.1.1. Deneme 1 ve Deneme 2
Eş zamanlı olarak 2002 yılında yürütülen Deneme 1 ve Deneme 2 süresince
periyotlar bazında ve deneme genelini yansıtan sıcaklık, nisbi nem, SNİ değerlerine
ait ortalama, minimum ve maksimum değerler Çizelge 4.1’de verilmiştir. Söz konusu
çizelgenin incelenmesinden anlaşılacağı üzere 84 günlük deneme süresince
gerçekleşen ortalama, minimum ve maksimum sıcaklık sırasıyla 26.62°C, 21.45°C,
32.77°C’dir. Deneme süresince en yüksek ortalama sıcaklık 29.08°C ile I. periyotta
tespit edilmiş ve denemenin ilerleyen periyotlarında ortalama sıcaklıkta düşüş
gözlenmiştir (27.37°C, 25.78°C ve 24.28°C). Benzer bulgulara ortalama minimum ve
maksimum sıcaklık değerlerinde de rastlanmaktadır. Nitekim, en yüksek ortalama
maksimum sıcaklık değeri 35.12°C ile I. periyotta, en düşük ortalama maksimum
sıcaklık değeri ise 30.68°C ile IV. periyotta gerçekleşmiştir. Denemeler süresince
sıcaklığın sabah 06.30’dan başlayarak 16.00’a kadar arttığı tespit edilmiştir (Şekil
4.1).
Denemeler süresince nisbi nemdeki değişim sıcaklığa benzer şekilde
olmuştur. Nisbi nem değerleri denemenin ilk periyodunda yüksek iken bunu takip
eden periyotlarda düşüşler tespit edilmiştir. En yüksek ortalama nisbi nem %68.73 ile
I. periyotta, en düşük ortalama nisbi nem ise %51.34 ile IV. periyotta tespit
edilmiştir. Deneme dönemlerinin tamamı söz konusu olduğunda ortalama, minimum
ve maksimum nisbi nem değerleri sırasıyla %61.68, %39.66 ve %82.54’dür.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
48
Çizelge 4.1. Deneme 1 ve Deneme 2 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerine Ait Değişim
ÖZELLİKLER PERİYOT I PERİYOT II PERİYOT III PERİYOT IV GENEL Sıcaklık °C Ortalama 29.08±0.19 27.37±0.17 25.78±0.19 24.28±0.20 26.62±0.10 Minimum a 23.92±0.27 22.37±0.20 20.53±0.31 18.97±0.32 21.45±0.25 Maksimum b 35.12±0.49 33.08±0.31 32.20±0.35 30.68±0.52 32.77±0.27 Nispi Nem (%) Ortalama 68.73±0.75 66.19±0.81 60.28±0.87 51.34±0.78 61.68±0.43 Minimum a 45.61±2.08 41.15±1.87 39.50±2.32 32.40±2.19 39.66±1.16 Maksimum b 90.39±1.01 88.15±1.52 80.96±2.71 70.65±2.92 82.54±1.37 Sıcaklık Nem İndeksi Ortalama 78.31±0.19 75.78±0.17 73.08±0.21 70.25±0.21 74.35±0.12 Minimum a 72.95±0.39 70.66±0.40 67.44±0.58 64.70±0.46 68.94±0.41 Maksimum b 84.44±0.49 81.18±0.31 79.67±0.43 76.88±0.54 80.55±0.37 a 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen minimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer b 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen maksimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer
Sıcaklık stresinin varlığına işaret eden SNİ değerleri irdelendiğinde genel
ortalamanın 74.35 olduğu, en yüksek ortalama SNİ değerinin I. periyotta (78.31)
gerçekleştiği, bu periyodu sırasıyla II., III. ve IV. periyotların takip ettiği
görülmektedir (75.78, 73.08 ve 70.25). Şekil 4.1’deki veriler Deneme 1 ve Deneme 2
süresince hayvanların günün 8 saatini sıcaklık stresi olmaksızın, 9 saatini hafif
düzeyde ve 7 saatini ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdiklerini
göstermektedir. Ayrıca, mevcut deneme koşullarında saat 07.00-10.00 ve 17.00-
23.00 arasında hafif düzeyde, 10.00-17.00 arasında ise orta düzeyde sıcaklık stresinin
olduğu görülmüştür (Şekil 4.1).
4.1.2. Deneme 3
2003 yılında yürütülen Deneme 3 süresince gerçekleşen sıcaklık, nisbi nem
ve bu verilerden yararlanılarak hesaplanan SNİ değerleri Çizelge 4.2’de verilmiştir.
Bu denemenin yürütüldüğü dönemde gerçekleşen ortalama sıcaklık 28.64°C olup en
yüksek sıcaklık ortalamasına (30.04°C) II. periyotta rastlanmıştır. En yüksek
maksimum sıcaklık ortalaması 36.04°C olup yine II. periyotta gerçekleşirken en
düşük minimum sıcaklık ortalaması ise IV. periyotta 20.86°C olarak tespit edilmiştir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
49
40
50
60
70
80
90
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24
Saatler
Nisb
i Nem
ve
SNİ
1517192123252729313335
Sıc
aklık
Nisbi Nem SNİ Sıcaklık
Şekil 4.1. Deneme 1 ve 2 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (0C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere
Bağlı Olarak Gözlenen Değişim Çizelge 4.2. Deneme 3 Süresince Sıcaklık (°C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerine
Ait Değişim ÖZELLİKLER PERİYOT I PERİYOT II PERİYOT III PERİYOT IV GENEL Sıcaklık °C Ortalama 29.95±0.16 30.04±0.17 28.77±0.19 25.82±0.17 28.64±0.09 Minimum a 24.97±0.22 24.90±0.26 23.76±0.44 20.86±0.33 23.62±0.24 Maksimum b 35.73±0.30 36.04±0.25 35.07±0.40 31.71±0.38 34.64±0.25 Nispi Nem (%) Ortalama 63.04±0.70 56.53±0.69 59.44±0.77 53.17±0.87 58.05±0.39 Minimum a 42.21±1.93 35.21±1.59 36.30±1.59 35.93±2.28 37.42±0.97 Maksimum b 83.05±0.97 75.37±1.28 79.46±1.81 68.45±4.41 76.58±1.37 Sıcaklık Nem İndeksi Ortalama 78.97±0.17 78.35±0.17 76.92±0.22 72.21±0.21 76.61±0.11 Minimum a 73.87±0.33 73.25±0.46 71.71±0.83 66.76±0.72 71.40±0.43 Maksimum b 85.65±0.48 84.20±0.27 82.92±0.61 78.30±0.48 82.77±0.38 a 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen minimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer b 21 gün süresince günlük olarak gerçekleşen maksimum gözlem değerlerinin belirlenip ortalamanın alınması ile bulunmuş değer
Deneme 3 süresince gerçekleşen ortalama nisbi nem %58.05’dir. En yüksek
ortalama nisbi nem I. periyotta (%63.04) tespit edilmiş ve bu periyodu sırasıyla III.
periyot (%59.44), II. periyot (%56.53) ve IV. periyot (%53.17) izlemiştir.
SNİ bakımından bu deneme dönemi irdelendiğinde en yüksek ortalama
değerin 78.97 ile I. periyotta olduğu ve bu periyodu sırasıyla II., III., IV. periyotların
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
50
izlediği görülmektedir. En yüksek maksimum ortalama SNİ değeri 85.65 olup yine I.
periyotta gerçekleşmiştir.
Şekil 4.2’deki veriler araştırma süresince hayvanların günün 14 saatini hafif
düzeyde, 10 saatini orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdiklerini
göstermektedir. Ayrıca, mevcut deneme koşullarında saat 09.00-19.00 arasında orta
düzeyde, 20.00-09.00 arasında ise hafif düzeyde sıcaklık stresinin olduğu
görülmüştür (Şekil 4.2).
354045505560657075808590
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24
Saatler
Nisb
i Nem
ve
SNİ
1517192123252729313335
Sıca
klık
Nisbi Nem SNİ Sıcaklık
Şekil 4.2. Deneme 3 Süresince Gerçekleşen Sıcaklık (0C), Nisbi Nem (%) ve SNİ Değerlerinde Saatlere Bağlı
Olarak Gözlenen Değişim
Süt sığırlarında sıcaklık stresinin şiddetini rakamsal olarak sınıflandıran
Armstrong (1994), SNİ değerinin 72-79 arasında olması halinde hafif düzeyde
sıcaklık stresi, 80-89 arasında olması halinde orta düzeyde sıcaklık stresi, bu değerin
90’dan büyük olması halinde ise ölümcül sıcaklık stresinin varlığına işaret ettiğini
bildirmiştir. Bu sınıflandırmaya bağlı olarak 72 birimin üzerindeki her bir birim SNİ
artışının süt veriminde 0.2 kg/gün düşüşe neden olabileceği bildirilmektedir
(Ravagnolo ve Misztal, 2000). Diğer yandan, SNİ ile kuru madde tüketimi arasında
negatif korelasyon bulunmaktadır (Holter ve ark., 1996; Holter ve ark., 1997).
Sıcaklık stresinin olduğu dönemlerde süt verimi üzerinde en büyük etkiye 2 gün
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
51
önceki SNİ değeri sahip iken, kuru madde tüketimi ise 2 gün önceki ortalama
sıcaklığa karşı hassasiyet göstermektedir (West ve ark., 2002).
Eş zamanlı olarak yürütülen Deneme 1 ve 2’ de ilk üç periyotta hafif düzeyde
sıcaklık stresi tespit edilmiştir. Bu denemelerin son periyodunda ise azalan sıcaklık
ve neme bağlı olarak SNİ değeri 72’nin altında çıkmıştır (Çizelge 4.1). Diğer taraftan
araştırmaya ait genel SNİ ortalaması (74.35) dikkate alındığında ise hayvanların tüm
deneme süresince hafif düzeyde sıcaklık stresine maruz kaldıkları görülmektedir.
Deneme 3’de bütün periyotlarda SNİ değerinin 72’nin üzerinde olduğu tespit
edilmiştir. Bu denemeye ait genel SNİ ortalaması ise 76.61 olup, hayvanlar tüm
deneme süresince hafif düzeyde sıcaklık stresine maruz kalmışlardır.
Keister ve ark. (2002), geceleri SNİ değerinin 75’in altında kaldığı sürece süt
ineklerinin verimlerini koruduklarını; ancak 75’in üzerine çıktığında süt verimi ve
yem tüketiminde düşmeler görüldüğünü bildirmişlerdir. Mevcut denemelerin ilk
ikisinde SNİ değeri 23.00–05.00 arasında ortalama olarak 70.77 olup bu süre
içerisinde sıcaklık stresinin olmadığını işaret etmektedir. Deneme 3’te ise söz konusu
bu döneme ait SNİ ortalaması 73.78 olup hafif düzeyde sıcaklık stresinin varlığını
göstermektedir.
4.2. Fizyolojik Parametrelerin İncelenmesi
4.2.1. Deneme 1
Duş+Fan uygulaması, rasyonda korunmuş yağ kullanımı ve bu iki
muamelenin interaksiyonunun fizyolojik parametreler üzerine etkisi sırasıyla Çizelge
4.3, Çizelge 4.4 ve Çizelge 4.5’de verilmiştir.
4.2.1.1. Duş+Fan Uygulaması
Duş+Fan uygulaması yapılan hayvanlarda rektal sıcaklık değerlerinin ölçüm
yapılan tüm saatlerde bu muameleyi almayanlara nazaran daha düşük olduğu tespit
edilmiştir (11.30: 38.54°C ‘e karşı 39.04°C; 13.30: 38.51°C ‘e karşı 39.31°C; 15.30:
38.33°C ‘e karşı 39.23°C). Ortalamaların incelenmesinden de anlaşılacağı üzere
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
52
sıcaklığın yükseldiği saatlerde iki grup arasındaki rektal sıcaklık farkı
yükselmektedir (rektal sıcaklık farkları 11.30: 0.50°C; 13.30: 0.80°C; 15.30: 0.90°C).
Duş+Fan uygulaması, hayvanların rektal sıcaklıklarının önemli ölçüde düşmesine
neden olmuştur (P<0.01).
Duş+Dan uygulamasının deri sıcaklığı üzerine etkisi, incelenen ilk parametre
ile benzerlikler göstermektedir. Bu muamelenin uygulandığı hayvanlarda deri
sıcaklığının daha düşük olduğu tespit edilmiştir (saat 11.30 için P<0.01 ve saat 13.30
ve 15.30 için ise P<0.05). Duş+Fan uygulamasının solunum sayısı üzerine etkisi
irdelendiğinde; bu parametreyi ölçüm yapılan saatlere bağlı olarak sırasıyla 22
solunum/dakika, 29.25 solunum/dakika ve 30.25 solunum/dakika azalttığı
gözlenmiştir. Gün boyu yapılan ölçümler dikkate alındığında ise duş+fan
uygulamasının solunum sayısını 27.17 solunum/dakika azalttığı görülmüştür.
Duş+Fan uygulaması solunum sayısının azalmasında etkili olmuştur (saat 11.30 için
P<0.05 ve saat 13.30 ve 15.30 için ise P<0.01).
Çizelge 4.3. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Duş+Fan Uygulaması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var SEM Etkiler (P<)
11.30 39.04 38.54 0.02 0.01 13.30 39.31 38.51 0.02 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.23 38.33 0.14 0.01 11.30 36.14 32.55 0.36 0.01 13.30 35.39 33.63 0.38 0.02 Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.93 33.40 0.36 0.02 11.30 83.75 61.75 5.46 0.03 13.30 87.00 57.75 3.02 0.01 Solunum Sayısı, sayı/dakika 15.30 89.25 59.00 3.12 0.01 11.30 80.63 76.75 2.36 ÖD 13.30 80.75 80.00 2.66 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 81.75 76.50 2.87 ÖD
ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
Duş+Fan uygulaması nabız sayısını sayısal olarak düşürmüştür (P>0.05).
Ölçüm yapılan tüm saatlerin ortalaması alındığında duş+fan uygulaması yapılan
hayvanlarda nabız sayısı 77.75 sayı/dakika, yapılmayanlarda ise 81.04 sayı/dakika
olarak tespit edilmiştir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
53
Deneme 1’den elde edilen fizyolojik bulgular duş+fan uygulaması ile rektal
sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısının düştüğünü göstermektedir. Sıcaklık
stresine uyum sağlama sürecinde değişen en önemli fizyolojik parametreler vücut ısı
üretimi ve solunum sayısıdır (Brown-Brandl ve ark., 2003). Sıcak çevre koşullarında
artan vücut sıcaklığı ve solunum sayısı termoregulasyonun sağlanması amacıyla
ısının vücuttan uzaklaştırılmasına yarayan normal mekanizmalardır (Yousef, 1985).
Sığırlar solunum sayısı, su tüketimi ve terlemeyi artırarak ya da yem tüketimini
azaltarak vücut sıcaklıklarını düzenleyebilmektedirler. Sıcaklık stresi altında
metabolizmanın vücut ısı regülasyonuna yönelmesi süt verimi ve üreme performansı
gibi verime yönelik parametrelerin olumsuz etkilenmesine neden olabilmektedir
(Meyer ve ark., 1998; Keister ve ark., 2002).
Süt sığırlarında rektal sıcaklık değerinin 38.5°C’nin altında olması normal
vücut sıcaklığına sahip olunduğunu göstermektedir (Igono ve ark., 1992). Mevcut
denemede duş+fan uygulaması alan muamele grubunun üç farklı saatte ölçülen rektal
sıcaklıklarının ortalaması 38.46°C olarak bulunmuştur.
Genel olarak sıcaklık stresi altında duş ve fanların senkronize biçimde
kullanıldığı serinletme uygulamalarıyla vücut sıcaklığı (Flamenbaum ve ark., 1986;
Flamenbaum ve ark., 1995), rektal sıcaklık (Igono ve ark., 1987; Armstrong ve
Hillman, 1998; Tarazon-Herrera ve ark., 1999) ve solunum sayısında (Brouk ve ark.,
2001a; Correa-Calderon ve ark., 2002; Correa-Calderon ve ark., 2004) düşüşler
olduğu bildirilmiştir.
4.2.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması
Sıcaklık stresi altında rasyonda korunmuş yağ kullanılması fizyolojik
parametreler üzerinde istatistiksel olarak önemli bir değişikliğe neden olmamıştır
(P>0.05). Ancak, rasyonda korunmuş yağ kullanılması ölçüm yapılan tüm saatlerin
ortalaması alındığında rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısında sırasıyla
0.04°C, 0.29°C ve 0.91 sayı/dakika şeklinde düşüşlere neden olduğu gözlenmiştir.
Sıcaklık stresi altında rasyonda yağ kullanılmasının temel amaçlarında biri vücutta
ısı yüklenmesini azaltarak uzaklaştırılması gereken ısı miktarının düşürülmesidir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
54
Çizelge 4.4. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%2.54) SEM Etkiler (P<)
11.30 38.78 38.81 0.02 ÖD 13.30 38.89 38.93 0.02 ÖD Rektal Sıcaklık, °C 15.30 38.88 38.68 0.14 ÖD 11.30 34.54 34.15 0.36 ÖD 13.30 34.65 34.36 0.38 ÖD Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.26 34.06 0.36 ÖD 11.30 71.25 74.25 5.46 ÖD 13.30 73.25 71.50 3.02 ÖD Solunum Sayısı, sayı/dakika 15.30 76.13 72.13 3.12 ÖD 11.30 77.50 79.88 2.36 ÖD 13.30 79.25 81.50 2.66 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 81.25 77.00 2.87 ÖD
ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
Chan ve ark. (1997), yaptıkları çalışmada sıcak yaz aylarında rasyonda
korunmuş yağ kullanılmasının rektal sıcaklık ve solunum sayısı üzerinde etkili
olmadığını bildirmişlerdir. Araştırmacılar bu sonucu tüm muamele grubundaki
hayvanların vücut sıcaklıklarının yüksek olmasının (39.6°C) yağ etkisini maskelemiş
olabileceği şeklinde yorumlamışlardır. Yapılan bazı çalışmalarda ise sıcak çevre
koşullarında rasyonda korunmuş yağ kullanılmasının rektal, deri ve vücut
sıcaklıklarında istatistiki olarak önemli olmayan kısmi düşüşlere neden olduğu
bildirilmiştir (Knapp ve Grummer, 1991; Drackley ve ark., 2003; Moore ve ark.,
2005).
4.2.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının
İnteraksiyon Etkisi
Muameleler arasındaki interaksiyonun fizyolojik parametreler üzerinde
istatistiki olarak önemli bir etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir (P>0.05). Duş+Fan
uygulaması ve rasyonda korunmuş yağ kullanılmasının birlikte ele alındığı muamele
grubunda deri sıcaklığının diğer gruplardan daha düşük olduğu gözlenmiştir. Knapp
ve Grummer (1991) ve Chan ve ark. (1997), korunmuş yağ x evaporatif serinletme
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
55
interaksiyonunun rektal sıcaklık ve solunum sayısı üzerinde etkili olmadığını
bildirmişlerdir.
Çizelge 4.5. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Korunmuş Yağ (KY) Zaman Yok Var Yok Var SEM DF KY DF*KY
11.30 39.01 a 39.08 a 38.54 b 38.54 b 0.03 0.01 ÖD ÖD 13.30 39.38 a 39.25 b 38.41 d 38.61 c 0.03 0.01 ÖD 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.48 a 38.99 ab 38.29 c 38.38 bc 0.19 0.01 ÖD ÖD 11.30 36.45 a 35.83 a 32.63 b 32.48 b 0.51 0.01 ÖD ÖD 13.30 35.60 a 35.18 ab 33.70 ab 33.55 b 0.54 0.02 ÖD ÖD Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.73 ab 35.13 a 33.80 ab 33.00 b 0.51 0.02 ÖD ÖD 11.30 82.50 a 85.00 a 60.00 b 63.50 ab 7.72 0.03 ÖD ÖD 13.30 90.00 a 84.00 a 56.50 b 59.00 b 4.27 0.01 ÖD ÖD Solunum Sayısı,
sayı/dakika 15.30 93.25 a 85.25 a 59.00 b 59.00 b 4.11 0.01 ÖD ÖD 11.30 77.00 84.25 78.00 75.50 3.34 ÖD ÖD ÖD 13.30 80.00 81.50 78.50 81.50 3.76 ÖD ÖD ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 80.50 83.00 82.00 71.00 4.06 ÖD ÖD ÖD
ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
4.2.2. Deneme 2
4.2.2.1. Duş+Fan Uygulaması
Duş+Fan uygulamasının, fizyolojik parametreler üzerine etkisi Deneme 1’e
benzer şekilde bulunmuştur. Söz konusu uygulama, saat 11.30’da yapılan rektal
sıcaklık ölçümünde sayısal olarak düşüşe (P=0.15) neden olmuştur (Çizelge 4.6).
Diğer ölçüm saatlerinde bu düşüşün istatistiksel olarak önemli olduğu görülmüştür
(P<0.01).
Duş+Fan uygulaması yapılan ve yapılmayan iki grubun saat 13.30 ve
15.30’daki rektal sıcaklık değerleri arasındaki farklar sırasıyla 0.58°C ve 0.79°C
olarak bulunmuştur (P<0.01).
Deri sıcaklığı ve solunum sayıları da duş+fan uygulamasından olumlu yönde
etkilenmiş ve uygulamanın yapıldığı hayvanlarda diğer gruba nazaran her iki
parametre 1.43°C ve 31.91 solunum/dakika daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Duş+Fan uygulaması nabız sayısının sayısal olarak düşmesine neden olmuştur
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
56
(P>0.05). Bu uygulamanın yapıldığı hayvanlarda nabız sayısının 2.62 sayı/dakika
daha düşük olduğu tespit edilmiştir.
Duş+Fan uygulamasının fizyolojik parametreler üzerine etkisi Deneme 1’de
yorumlanmıştır.
Çizelge 4.6. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Duş+Fan Uygulaması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var SEM Etkiler (P<)
11.30 38.78 38.53 0.10 0.15 13.30 39.01 38.43 0.03 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.03 38.24 0.08 0.01 11.30 35.49 33.56 0.32 0.01 13.30 34.83 33.95 0.19 0.02 Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.71 33.24 0.25 0.01 11.30 79.00 49.00 3.54 0.01 13.30 85.25 56.75 1.97 0.01 Solunum Sayısı, sayı/dakika 15.30 85.75 48.50 2.56 0.01 11.30 75.25 71.63 2.30 ÖD 13.30 78.00 76.75 2.90 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 77.75 74.75 1.94 ÖD
ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
4.2.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması
Sıcaklık stresine karşı rasyonda balık unu kullanılması saat 13.30’da yapılan
ölçümde rektal sıcaklığın düşmesine neden olduğu (P<0.01; iki grup arasındaki fark:
0.26°C), saat 15.30’da yapılan ölçümde ise bu muamele ile aynı parametrenin düşme
eğilimi (P=0.10; iki grup arasındaki fark: 0.22°C) gösterdiği tespit edilmiştir. Benzer
düşme eğilimi saat 13.30’da yapılan deri sıcaklığı (P=0.13) ve saat 11.30’da yapılan
solunum sayısı ölçümlerinde de gözlenmiştir (P=0.10). Ölçüm yapılan tüm saatlerin
ortalaması alındığında rasyonda balık unu kullanılması solunum sayısında 4.75
sayı/dakika düşüşe neden olduğu tespit edilmiştir. Diğer fizyolojik parametreler
rasyonda balık unu kullanılmasından istatistiksel olarak önemli düzeyde (P>0.05)
etkilenmemiştir (Çizelge 4.7).
Rasyonda balık unu kullanılması ile rektal sıcaklık ve solunum sayısında
görülen bu düşüşler, organlara dengeli aminoasit sağlanması nedeniyle besin madde
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
57
kullanımının iyileşmesi şeklinde yorumlanabilir. Rumende yıkılabilir protein oranı
yüksek bazı protein kaynaklarının (örneğin soya fasulyesi küspesi) yıkımı sırasında
açığa çıkan fazla amonyak, azotun etkin kullanılamamasına neden olabilmektedir.
Diğer yandan karaciğerde bu amonyağın üreye dönüşümü için gereken enerjinin
fazlalığı vücutta ısı yüklenmesine neden olabilmektedir (Huber ve ark., 1994). Balık
ununun hem rumende yıkıma dirençli olması hem de kaliteli bir protein kaynağı
olması sıcaklık stresi altında hayvanların besin madde dengesizliği ve
yetersizliğinden kaynaklanabilecek ısı yüklenmelerini bir ölçüde önleyebilmektedir
(Taylor ve ark., 1991).
Çizelge 4.7. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Rasyonda Balık Unu Kullanılması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%3.67) SEM Etkiler (P<)
11.30 38.61 38.69 0.10 ÖD 13.30 38.85 38.59 0.03 0.01 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 38.74 38.52 0.08 0.10 11.30 34.53 34.53 0.32 ÖD 13.30 34.63 34.15 0.19 0.13 Deri Sıcaklığı, °C 15.30 33.98 33.98 0.25 ÖD 11.30 66.75 61.25 3.54 ÖD 13.30 73.75 68.25 1.97 0.10 Solunum Sayısı, sayı/ dakika 15.30 68.75 65.50 2.56 ÖD 11.30 72.75 74.13 2.30 ÖD 13.30 76.25 78.50 2.90 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika 15.30 74.75 77.75 1.94 ÖD
ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
Sıcak koşullarda rasyonda balık unu kullanılması ile bazı fizyolojik
parametrelerde sağlanan kısmi iyileşmeler Chen ve ark. (1993) sonuçları ile uyumlu
değildir. Zira bu araştırıcılar sıcak koşullarda rektal sıcaklık ve solunum sayısı
üzerine protein kalitesinin etkili olmadığını bildirmiştir. Ancak, söz konusu
araştırmada solunum sayısı ve rektal sıcaklık ölçümü haftada bir kez ve sadece
14.00’da yapılmıştır. Mevcut çalışmada ise ölçümler aynı hafta içinde 2 gün ve 3
farklı saatte tespit edilmiştir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
58
4.2.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının
İnteraksiyon Etkisi
Duş+Fan uygulaması ve rasyonda balık unu kullanılmasının interaksiyon
etkisi saat 13.30’da yapılan rektal sıcaklık ölçümü dışında (P<0.05) fizyolojik
parametreler üzerinde istatistiki olarak önemli düzeyde etkili olmamıştır (P>0.05).
Duş+Fan muamelesi uygulanmayan hayvanların rasyonlarında balık unu
kullanılmasının rektal sıcaklığı azalttığı tespit edilmiştir. Bu etki balık ununun
sıcaklık stresini azaltabileceği yönündeki görüşümüzü destekler niteliktedir. Ancak,
duş uygulaması ve rasyona balık unu ilavesinin birlikte ele alındığı muamele
gruplarında saat 11.30 ve 15.30’da yapılan gözlemlerde rektal sıcaklık ve nabız
sayısının, saat 13.30 ve 15.30’da deri sıcaklığı ve solunum sayısının diğer gruplardan
sayısal olarak daha düşük değerlere sahip olduğu tespit edilmiştir.
Evaporatif serinletme ve rasyonda rumende yıkıma dirençli protein kaynağı
kullanımının birlikte ele alındığı bazı çalışmalarda rektal sıcaklık ve solunum
sayısının azaldığı bildirilirken (Taylor ve ark., 1991), yalnızca rasyonda rumende
yıkıma dirençli protein kaynağı kullanılan çalışmalarda ise bu fizyolojik
parametrelerin etkilenmediği ileri sürülmüştür (Higginbotham ve ark., 1989a,b).
Çizelge 4.8. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Zaman Yok Var Yok Var SEM DF BU DF*BU
11.30 38.79 38.76 38.44 38.63 0.15 0.15 ÖD ÖD 13.30 39.20 a 38.81 b 38.50 c 38.36 c 0.04 0.01 0.01 0.03 Rektal Sıcaklık, °C 15.30 39.15 a 38.90 a 38.34 b 38.14 b 0.12 0.01 0.10 ÖD 11.30 35.53 a 35.45 a 33.53 b 33.60 b 0.46 0.01 ÖD ÖD 13.30 35.05 a 34.60 ab 34.20 ab 33.70 b 0.28 0.02 0.13 ÖD Deri Sıcaklığı, °C 15.30 34.63 a 34.80 a 33.33 b 33.15 b 0.36 0.01 ÖD ÖD 11.30 82.00 a 76.00 a 51.50 b 46.50 b 5.00 0.01 ÖD ÖD 13.30 87.50 a 83.00 a 60.00 b 53.50 b 2.78 0.01 0.10 ÖD Solunum Sayısı,
sayı/ dakika 15.30 89.00 a 82.50 a 48.50 b 48.50 b 3.61 0.01 ÖD ÖD 11.30 74.00 76.50 71.50 71.75 3.23 ÖD ÖD ÖD 13.30 75.50 80.50 77.00 76.50 4.10 ÖD ÖD ÖD Nabız Sayısı,
sayı/dakika 15.30 76.50 79.00 73.00 76.50 2.74 ÖD ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
59
4.2.3. Deneme 3
4.2.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması
Rasyonda bitkisel yağ kullanılması, rektal sıcaklıkta saat 11.30’da yapılan
ölçümler dışında fizyolojik parametrelerde artışlara neden olmuştur. Saat 13.30’da
yapılan ölçümde iki grup arasındaki rektal sıcaklık farklılığının 0.20°C olduğu tespit
edilmiştir (P=0.12). Diğer yandan saat 07.30’da yapılan deri sıcaklık ölçümlerinde
rasyonda yağ kullanılması bu fizyolojik parametrede 1.02°C düşüşe neden olmuştur
(P<0.05).
Rasyonda bitkisel yağ kullanılması fizyolojik parametreler içerisinde en
belirgin olarak solunum sayısını etkilemiş ve yapılan tüm ölçümlerde bu muamele
grubuna ait söz konusu değerin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bitkisel yağ içeren
rasyonları tüketen hayvanların solunum sayısı, gözlem saatleri sırasıyla %15.38
(P<0.05), %13.77 (P<0.01), %6.03 (P=0.08) ve %7.90 (P<0.05) düzeyinde artmıştır
(Çizelge 4.9). Tüm ölçüm saatlerinde yapılan gözlemlerin ortalaması alındığında ise
solunum sayısındaki artışın 8.94 sayı/dakika düzeyinde olduğu tespit edilmiştir.
Çizelge 4.9. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%3.81) SEM Etkiler (P<)
07.30 38.86 39.13 0.15 ÖD 11.30 39.71 39.65 0.07 ÖD 13.30 39.62 39.82 0.08 0.12 Rektal Sıcaklık, °C
15.30 39.64 39.80 0.08 ÖD 07.30 36.61 35.59 0.28 0.04 11.30 36.49 36.70 0.11 ÖD 13.30 35.86 35.86 0.14 ÖD Deri Sıcaklığı, °C
15.30 34.39 34.25 0.19 ÖD 07.30 74.75 86.25 2.91 0.03 11.30 83.50 95.00 1.74 0.01 13.30 91.25 96.75 1.81 0.08 Solunum Sayısı, sayı/ dakika
15.30 91.75 99.00 1.63 0.02 07.30 78.25 78.75 1.79 ÖD 11.30 80.00 80.75 1.35 ÖD 13.30 78.00 81.50 1.17 0.08 Nabız Sayısı, sayı/dakika
15.30 80.00 83.75 1.09 0.05 ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
60
Rasyonda bitkisel yağ kullanılması genel olarak nabız sayısının artmasına
neden olmuş ve saat 13.30 ve 15.30’da yapılan ölçümlerde nabız sayısının sırasıyla
3.5 sayı/dakika (P=0.08) ve 3.75 sayı/dakika daha yüksek olduğu (P<0.05) tespit
edilmiştir.
Rasyonda bitkisel yağ kullanılmasıyla fizyolojik parametrelerde gerçekleşen
artışlar Deneme 1’de korunmuş yağ kullanımıyla ortaya çıkan sonuçlarla
çelişmektedir. Bu farklı etkide, rasyonunda bitkisel yağ kullanılmayan muamele
gruplarında gözlenen canlı ağırlık kaybının (rasyonunda bitkisel yağ kullanılmayan
muamele grubunun CAD: -0.37 kg/gün ve rasyonunda bitkisel yağ kullanılan
muamele grubunun CAD: +0.01 kg/gün, Çizelge 4.18) etkisi olabileceği
düşünülmektedir. Canlı ağırlık kaybından gelen enerjinin kullanım etkinliği daha
yüksek olduğundan (NRC, 1981; NRC, 1989) rasyonunda yağ kullanılmayan
muamele gruplarında solunum ve nabız sayıları daha düşük olabilecektir. Diğer bir
ifade ile fizyolojik parametrelerde gözlenen bu artışın yağdan olmayıp muhtemelen
yağsız rasyonu alan hayvanların canlı ağırlık kaybının yüksek olmasından
kaynaklanabileceği ileri sürülebilir. Ayrıca, Deneme 1’nin yürütüldüğü dönemde
tespit edilen sıcaklık stresinin şiddeti ve süresi Deneme 3’e göre daha düşüktür.
Belirtilen iki çalışmada sıcaklık stresinin olumsuz etkisini azaltmak amacıyla
üzerinde durulan muameleler de farklılık göstermektedir. Sıcaklık stresine karşı
Deneme 1’de yönetsel (duş+fan uygulaması) ve beslemeye dayalı tedbirler (rasyonda
korunmuş yağ kullanılması) birlikte incelenirken Deneme 3’de yalnızca beslemeye
dayalı tedbirlerin (rasyona bitkisel yağ kullanılması) incelenmesi de bu farklılıkta
etkili olduğu ileri sürülebilir. Bu bulgulara dayanılarak fizyolojik parametreler
üzerinde duş+fan uygulamasının daha olumlu sonuçlar verebileceği söylenebilir.
West (1996) ve Linn (2004), sıcaklık stresine karşı duş+fan uygulaması ve gölgelik
temini gibi çevresel koşulların iyileştirilmesinin beslemeye dayalı manipulasyonlara
göre daha faydalı olabileceğini ileri sürmüştür. Mevcut çalışmada elde edilen
bulgular bu ifadeyi destekler niteliktedir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
61
4.2.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması
Her bir fizyolojik parametre için ölçüm yapılan 4 farklı saatte tespit edilen
değerlerin ortalaması alındığında, rasyonda balık unu kullanılmasının, solunum
sayısı (88.19°C ‘e karşı 91.38°C, Çizelge 4.10) dışındaki fizyolojik parametrelerde
artışa neden olduğu görülmüştür (rektal sıcaklık: 39.61°C ‘e karşı 39.45°C; deri
sıcaklığı: 35.77°C ‘e karşı 35.67°C; nabız sayısı: 80.38 sayı/dakika’ ya karşı 79.88
sayı/dakika).
Saat 11.30 ve 15.30’da yapılan rektal sıcaklık ölçümlerinde rasyonda balık
unu kullanılması bu fizyolojik parametreyi sırasıyla 0.24°C ve 0.25°C artırmıştır
(P<0.05 ve P=0.08). Rasyonda balık unu kullanılması solunum sayısında azalmaya
neden olmuş ve saat 15.30’da yapılan ölçümlerde bu fizyolojik parametrenin 5.75
sayı/dakika daha düşük olduğu tespit edilmiştir (P<0.05).
Rasyonda balık unu kullanılmasıyla rektal sıcaklık ve nabız sayısında
gözlenen bu artışların 4.2.3.1’de açıklanan faktörlerle ilişkili olduğu
düşünülmektedir.
Çizelge 4.10. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Rasyonda Balık Unu Kullanımı Fizyolojik Parametreler Saat Yok Var (%3.67) SEM Etkiler (P<)
07.30 38.93 39.06 0.15 ÖD 11.30 39.56 39.80 0.07 0.05 13.30 39.72 39.72 0.08 ÖD Rektal Sıcaklık, °C
15.30 39.59 39.84 0.08 0.08 07.30 35.89 36.31 0.28 ÖD 11.30 36.64 36.55 0.11 ÖD 13.30 35.91 35.81 0.14 ÖD Deri Sıcaklığı, °C
15.30 34.23 34.41 0.19 ÖD 07.30 82.50 78.50 2.91 ÖD 11.30 89.00 89.50 1.74 ÖD 13.30 95.75 92.25 1.81 ÖD Solunum Sayısı, sayı/ dakika
15.30 98.25 92.50 1.63 0.05 07.30 78.75 78.25 1.79 ÖD 11.30 79.75 81.00 1.35 ÖD 13.30 79.50 80.00 1.17 ÖD Nabız Sayısı, sayı/dakika
15.30 81.50 82.25 1.09 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
62
4.2.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon
Etkisi
Mevcut deneme şartlarında elde edilen bulgular, bitkisel yağ x balık unu
interaksiyonunun saat 11.30 ve 13.30’da yapılan solunum sayısı ölçümleri üzerinde
artış yönünde etkili (P=0.12 ve P=0.06) olduğunu göstermektedir. Bitkisel yağın yer
almadığı rasyonlarda balık unu kullanılması solunum sayısını artırırken (saat 11.30:
86.00 sayı/dakika’ ya karşı 81.00 sayı/dakika ve saat 13.30: 90.00 sayı/dakika’ ya
karşı 92.50 sayı/dakika), bitkisel yağın kullanıldığı rasyonlarda balık unu bu
fizyolojik parametreyi düşürmüştür (saat 11.30: 93.00 sayı/dakika’ya karşı 97.00
sayı/dakika ve saat 13.30: 92.00 sayı/dakika’ ya karşı 101.50 sayı/dakika). İncelenen
diğer parametreler üzerinde bitkisel yağ x balık unu interaksiyonunun istatistiki
olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05).
Çizelge 4.11. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisine Ait Fizyolojik Parametre Değerleri
Bitkisel Yağ (BY) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Zaman Yok Var Yok Var SEM BY BU BY*BU
07.30 38.78 38.94 39.08 39.18 0.21 ÖD ÖD ÖD 11.30 39.59 39.83 39.53 39.78 0.10 ÖD 0.05 ÖD 13.30 39.55 39.69 39.89 39.75 0.11 0.12 ÖD ÖD Rektal Sıcaklık, °C
15.30 39.50 39.78 39.69 39.91 0.12 ÖD 0.08 ÖD 07.30 36.50 36.71 35.28 35.90 0.40 0.04 ÖD ÖD 11.30 36.45 36.53 36.83 36.58 0.15 ÖD ÖD ÖD 13.30 35.80 35.93 36.03 35.70 0.20 ÖD ÖD ÖD Deri Sıcaklığı, °C
15.30 34.10 34.68 34.35 34.15 0.27 ÖD ÖD ÖD 07.30 73.50b 76.00b 91.50a 81.00ab 4.11 0.03 ÖD ÖD 11.30 81.00c 86.00bc 97.00a 93.00ab 2.47 0.01 ÖD 0.12 13.30 90.00b 92.50b 101.50a 92.00b 2.57 0.08 ÖD 0.06
Solunum Sayısı, sayı/ dakika
15.30 93.50b 90.00b 103.00a 95.00b 2.30 0.02 0.05 ÖD 07.30 78.00 78.50 79.50 78.00 2.53 ÖD ÖD ÖD 11.30 79.50 80.50 80.00 81.50 1.91 ÖD ÖD ÖD 13.30 76.50 79.50 82.50 80.50 1.66 0.08 ÖD ÖD
Nabız Sayısı, sayı/dakika
15.30 79.50 80.50 83.50 84.00 1.55 0.05 ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. SEM: Ortalamaların standart hatası. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
63
4.3. Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu
4.3.1. Deneme 1
Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında duş+fan uygulaması, rasyonda
korunmuş yağ kullanılması ve bu iki muamelenin interaksiyonunun canlı ağırlık
değişimi, süt verimi, besin madde tüketimi ve süt kompozisyonu üzerine etkileri
sırasıyla Çizelge 4.12, Çizelge 4.13 ve Çizelge 4.14’de verilmiştir.
4.3.1.1. Duş+Fan Uygulaması
Duş+Fan uygulaması hayvanların canlı ağırlık değişimleri üzerinde önemli
bir etkiye neden olmamıştır (P>0.05). Ancak, duş+fan uygulaması yapılan
hayvanların günlük canlı ağırlık değişimlerinin bu uygulamanın yapılmadığı
hayvanlara nazaran daha yüksek olduğu gözlenmiştir (+0.72 kg/gün ‘e karşı +0.48
kg/gün).
Kuru madde tüketimi üzerine duş+fan uygulamasının istatistiksel olarak
önemli bir etkisi saptanmamıştır (P>0.05). Günlük kuru madde tüketimi, bu
muamelenin yapıldığı hayvanlarda 19.99 kg/gün, yapılmayanlarda ise 19.68 kg/gün
olarak tespit edilmiştir. Duş+Fan uygulamasının süt verimi üzerindeki etkisi kuru
madde tüketimine benzer şekilde olmuş ve süt verimini 1.22 kg/gün artırmıştır (20.69
kg/gün ‘e karşı 19.47 kg/gün ve P>0.05).
Duş+Fan uygulaması yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde
sırasıyla 0.35 kg/gün ve 0.57 kg/gün artışa neden olmuştur (P>0.05). Kuru madde
tüketimi ile rasyonun besin madde kompozisyonlarının çarpılması sonucu bulunan
ME, HP, NDF, ADF, RYDP ve MP tüketim değerleri üzerine duş+fan
uygulamasının istatistiki olarak önemli düzeyde etkili olmadığı tespit edilmiştir
(P>0.05). Ancak, protein verimi (P=0.12) ve süt üretim etkinliğinin (P=0.15) duş+fan
uygulaması ile artma eğiliminde oldukları tespit edilmiştir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
64
Çizelge 4.12. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Duş+Fan Uygulaması Parametreler Yok Var SEM Etkiler (P<)
CAD (kg/gün) +0.48 +0.72 0.34 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.68 19.99 0.55 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 19.47 20.69 0.85 0.17 DSV (kg/gün) 19.36 19.71 0.73 ÖD EDSV (kg/gün) 21.22 21.79 0.72 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.58 50.37 1.37 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.57 3.63 0.10 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.90 6.00 0.16 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.76 3.83 0.10 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.24 1.26 0.04 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.08 2.12 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.77 0.76 0.05 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.71 0.75 0.02 0.12 Süt Üretim Etkinliği 0.99 1.04 0.05 0.15 Süt Kompozisyonu, % Yağ 4.02 3.72 0.32 ÖD Protein 3.66 3.67 0.18 ÖD Laktoz 3.56 3.92 0.47 ÖD Organik madde 11.24 11.34 0.34 ÖD Kuru Madde 12.00 12.04 0.35 ÖD Ham Kül 0.75 0.70 0.05 0.13 Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.75 5.75 0.28 ÖD Protein (g/L) 5.21 5.19 0.22 ÖD Kazein (g/L) 3.89 3.90 0.14 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.32 1.30 0.16 ÖD NPN (g/L) 0.53 0.57 0.11 ÖD Protein N/Toplam N (%) 91.01 90.36 1.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 67.83 68.27 1.68 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
Duş+fan uygulamasının süt kompozisyonu üzerine etkisi irdelendiğinde, söz
konusu muamelenin sütün azot fraksiyonları ve temel komponentleri üzerinde
istatistiki olarak önemli bir etkisi (P>0.05) tespit edilmemiştir.
Sıcaklık stresi altında duş+fan uygulaması süt veriminde artışa neden olmuş
ancak bu artış istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Serinletme uygulaması yapılan
hayvanların süt veriminde gözlenen artışın fizyolojik parametrelerde sağlanan
iyileşmelere bağlı olabileceği düşünülmektedir (Çizelge 4.3).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
65
Sıcak yaz aylarında evaporatif serinletme uygulanan süt sığırlarında süt
veriminin arttığını bildiren çalışmalar mevcuttur. Flamenbaum ve ark. (1995) ve
Urdaz ve ark. (2006), serinletme sistemi ile süt veriminde 1.4-1.9 kg/gün artış tespit
etmişler ve bu artışın istatistiki olarak önemli olmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca,
evaporasyon yönetimi ile serinletilen süt sığırlarının süt verimleri ve DSV sırasıyla
1.3 kg/gün ve 2.3 kg/gün artmıştır (Taylor ve ark., 1991). Berman ve ark. (1985),
çevre sıcaklığının 27°C ve rektal sıcaklığında 39°C’yi aştığı koşullarda süt veriminde
düşmeler gözlenebileceğini bildirmiştir. Deneme süresince 08.00-18.00 arasındaki
çevre sıcaklığı ve serinletme uygulaması yapılmayan hayvanların rektal
sıcaklıklarının Berman ve ark. (1985) belirttiği değerlerden daha yüksek olduğu
tespit edilmiştir.
Diğer yandan serinletme muamelesi alan hayvanların süt verimi ve
kompozisyonunda küçük farklılıklar gözlenmiştir. Süt verimi ve kompozisyonunda
gözlenen bu marjinal değişiklikler hayvanların düşük süt verimi ile
ilişkilendirilebilmektedir (Armstrong, 1994). Serinletme uygulaması rektal sıcaklık
ve solunum sayısında düşüşlere neden olmuş ancak kuru madde, ham protein ve
metabolik enerji tüketimlerinde etkili olmamıştır. Fizyolojik parametrelerde sağlanan
iyileşmelere bağlı olarak yaşama payı besin madde tüketiminin azalmasının (Huber
ve ark., 1994) süt veriminde kısıtlı bir artış sağlamış olabileceği düşünülmektedir.
Sıcaklık stresine maruz kalan süt sığırlarında süt yağ düzeyinin azalmasında sıcaklık
artış değeri daha düşük olan konsantre yemlerin kaba yemlere nazaran daha fazla
seçilmesinin etkili olabileceği ve bunun önlenmesi için ise evaporatif serinletmenin
uygulanabileceği ileri sürülmüştür (Tarazon-Herrera ve ark., 1999). Mevcut
çalışmada duş+fan uygulaması süt yağ düzeyini etkilememiştir. Hayvanların yem
seçimini önlemek için ise 1.5-2 cm partikül büyüklüğünde olan yonca samanı
konsantre yemlerle iyi şekilde karıştırılmıştır. Diğer yandan, duş+fan uygulamasının
süt kompozisyonu üzerinde önemli bir etkisinin olmadığını bildiren araştırmaların
(Correa-Calderon ve ark., 2002) yanında bu uygulama ile süt protein düzeyinin
arttığını bildiren çalışmalar da (Strickland ve ark., 1989) mevcuttur.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
66
4.3.1.2. Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılması
Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarının rasyonunda korunmuş yağ
kullanılması canlı ağırlık değişimini istatistiksel olarak önemli düzeyde etkilemezken
(P>0.05), süt veriminde artış yönünde bir eğilimin (1.28 kg/gün ve P=0.15)
gerçekleşmesine neden olmuştur. Süt veriminde gözlenen bu artışa, yağa ve enerjiye
göre düzeltilmiş süt verimlerinde de rastlanmaktadır. Rasyonda korunmuş yağ
kullanılması yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla 2.45 kg/gün
ve 2.28 kg/gün artışlara (P<0.05) sebep olmuştur.
Besin madde tüketim değerlerinden NDF ve ADF tüketimi dışındaki diğer
parametreler rasyon korunmuş yağ içeriğinden etkilenmezken (P>0.05), bu iki
tüketim değerinde artışlar gözlenmiştir (P<0.01). Bu tüketimler rasyonda korunmuş
yağ kullanılan grupta sırasıyla 0.93 kg/gün ve 0.39 kg/gün daha yüksek bulunmuştur.
Ayrıca, rasyonda korunmuş yağ kullanılması ile süt yağ veriminde 0.13 kg/gün artış
tespit edilmiştir (P<0.05).
Rasyonda korunmuş yağ kullanılması sütün azot fraksiyonları üzerinde
istatistiki olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Ancak, bu muamele
sütün yağ içeriğinde %11.17 artışa (P=0.07) ve laktoz içeriğinde ise %14.39
(P=0.13) düşüşe neden olmuştur.
Genel olarak rasyonda yağ kullanılması termonötral çevrede (Maiga ve
Schingoethe, 1997) ve sıcaklık stresi koşullarında (Chan ve ark., 1997; Drackley ve
ark., 2003) süt verimini artırabilmektedir. Ancak, izokalorik rasyonlarla yürütülen
araştırmaların bazılarında süt veriminin arttığı (Vazquez-Anon ve ark., 1997),
bazılarında ise yağın etkisinin olmadığı (Moore ve ark., 2005) bildirilmektedir.
Mevcut denemede kullanılan rasyonların izokalorik olması ve duş+fan uygulaması
ile rasyonda korunmuş yağ kullanımının interaksiyon etkisinin tespit edilmemesi, süt
veriminde sağlanan bu iyileşmenin büyük oranda korunmuş yağ muamelesine bağlı
olduğu sonucunu doğurmaktadır. Evaporatif serinletme ile rasyonda yağ kullanılması
arasında interaksiyon etkisinin bulunmadığına ilişkin bulgumuz Knapp ve Grummer
(1991) ve Chan ve ark. (1997)’nın bulgularını desteklemektedir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
67
Çizelge 4.13. Deneme 1’de Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanımı Parametreler Yok Var (%2.54) SEM Etkiler (P<)
CAD (kg/gün) 0.64 0.56 0.34 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.62 20.04 0.55 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 19.44 20.72 0.85 0.15 DSV (kg/gün) 18.31 20.76 0.73 0.03 EDSV (kg/gün) 20.37 22.65 0.72 0.03 ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.44 50.51 1.37 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.54 3.66 0.10 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.49 6.42 0.16 0.01 ADF Tüketimi (kg/gün) 3.60 3.99 0.10 0.01 RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.24 1.26 0.04 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.09 2.11 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.70 0.83 0.05 0.03 Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.71 0.74 0.02 ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.00 1.04 0.05 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.67 4.08 0.32 0.07 Protein 3.72 3.62 0.18 ÖD Laktoz 4.03 3.45 0.47 0.13 Organik madde 11.42 11.17 0.34 ÖD Kuru Madde 12.14 11.90 0.35 ÖD Ham Kül 0.72 0.73 0.05 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.83 5.67 0.28 ÖD Protein (g/L) 5.28 5.12 0.22 ÖD Kazein (g/L) 3.91 3.88 0.14 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.37 1.25 0.16 ÖD NPN (g/L) 0.55 0.55 0.11 ÖD Protein N/Toplam N (%) 90.73 90.63 1.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 67.54 68.57 1.68 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
Süt verimi ve yağda sağlanan artma eğilimi ile DSV’de gerçekleşen
yükselme, metan üretiminin azalması sonucunda rumende enerji kullanım
etkinliğinin iyileşmesi (Drackley ve ark., 2003) ve enerjinin yağ olarak depolanması
yerine süt üretimi için kullanılmasıyla (Grum ve ark., 1996) açıklanabilmektedir.
Ayrıca, süt yağ ve vücut yağ sentezinde uzun zincirli yağ asitlerinin kullanımı enerji
açısından asetata göre daha etkili olmaktadır (Baldwin ve ark., 1980). Rasyonda yağ
kullanılması ile süt yağ oranında (Holter ve ark., 1993) ve veriminde (Christensen ve
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
68
ark., 1994) artışlar gözlenebilmektedir. Süt yağ oranının yükselmesinin bir diğer
nedeni ise yüksek NDF ve ADF tüketimidir. Bu tüketim değerlerinin yükselmesinde
korunmuş yağ kullanılan rasyondaki buğday kepeği miktarının (Çizelge 3.1) yüksek
olması etkili olmuştur (kontrol grubu:%8.8 ve korunmuş yağ grubu: %20.8). Ancak
Vazquez-Anon ve ark. (1997) izokalorik olarak hazırlanmış ve NDF içerikleri farklı
yüksek düzeyde dane yem içeren rasyonlarla yüksek düzeyde yağ içeren rasyon
kullanımının süt yağ oranı ve verim bakımından benzer sonuçlar ürettiğini
bildirmektedirler.
Süt sığırlarında rasyonda yağ kullanılması süt protein oranını
düşürebilmektedir (DePeters ve Cant, 1992). Wu ve Huber (1994), rasyonda
kullanılan yağ düzeyinin %2.5’dan %8’e yükseltilmesiyle süt protein düzeyinde
%3.8’lik bir düşüşün olabileceğini ileri sürmüştür. Ancak, mevcut çalışmada
korunmuş yağın süt protein düzeyi üzerinde böyle bir etkisi tespit edilmemiştir. Bu
sonuç denemede kullanılan yağ kaynağı, düzeyi ve rasyon protein düzeyi ile
açıklanabilir. Uzun zincirli yağ asitlerinin Ca tuzları rumen mikroorganizmaları
üzerinde olumsuz bir etkiye neden olmamaktadır (Schauff ve ark., 1992). Denemede
kullanılan rasyonun toplam yağ oranı rumen mikroorganizmalarınca tolere
edilebilecek düzeydedir (Palmquist ve Jenkins, 1980).
4.3.1.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının
İnteraksiyon Etkisi
Mevcut deneme koşullarında elde edilen bulgular duş+fan x rasyonda
korunmuş kullanılması interaksiyonunun sütün laktoz ve kuru madde içeriğinde
istatiksel olarak değişikliklere neden olduğunu göstermektedir (Çizelge 4.14).
Duş+Fan uygulamasının olmadığı koşullarda rasyonda korunmuş yağ kullanılması
sütün laktoz içeriğinde düşüşe neden olmuştur (P=0.14). En düşük süt laktoz oranı
duş+fan uygulaması yapılan ve rasyonunda korunmuş yağ kullanılan muamele
grubunda (%3.34) tespit edilmiştir. Sütün kuru madde içeriği ise, duş+fan
uygulamasının yapılmadığı ancak rasyona korunmuş yağ ilavesinin olduğu muamele
grubunda artarken, her iki uygulamayı birlikte alan muamele grubunda düşmüştür
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
69
(P=0.15). Diğer incelenen parametreler üzerinde duş+fan x rasyonda korunmuş yağ
kullanılmasının interaksiyon etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Mevcut denemeden
elde edilen bu bulgular sıcaklık stresi altında evaporatif serinletme x korunmuş yağ
interaksiyonunu inceleyen Chan ve ark. (1997) ile benzerlik göstermektedir.
Çizelge 4.14. Deneme 1’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Korunmuş Yağ Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Korunmuş Yağ (KY) Yok Var Yok Var SEM DF KY DF*KY CAD (kg/gün) +0.80 +0.17 +0.49 +0.95 0.54 ÖD ÖD ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.70 19.65 19.54 20.44 0.41 ÖD ÖD ÖD Süt Verimi (kg/gün) 18.73 20.20 20.15 21.23 0.78 ÖD 0.15 ÖD DSV (kg/gün) 18.03 20.70 18.60 20.82 0.88 ÖD 0.03 ÖD EDSV (kg/gün) 20.06 22.38 20.67 22.91 0.82 ÖD 0.03 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.64 49.52 49.24 51.50 1.04 ÖD ÖD ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.56 3.59 3.53 3.74 0.08 ÖD ÖD ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.51 b 6.29 a 5.46 b 6.55 a 0.12 ÖD 0.01 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.62 b 3.91 a 3.59 b 4.06 a 0.08 ÖD 0.01 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.25 1.22 1.24 1.29 0.03 ÖD ÖD ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.10 2.06 2.08 2.16 0.05 ÖD ÖD ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.70 0.84 0.71 0.82 0.04 ÖD 0.03 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.70 0.71 0.72 0.77 0.02 0.12 ÖD ÖD Süt Üretim Etkinliği 0.96 1.03 1.04 1.04 0.03 0.15 ÖD ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.81 ab 4.24 a 3.52 b 3.92 ab 0.19 ÖD 0.07 ÖD Protein 3.78 3.55 3.66 3.68 0.11 ÖD ÖD ÖD Laktoz 3.57 3.55 4.50 3.34 0.33 ÖD 0.13 0.14 Organik madde 11.15 11.34 11.58 11.00 0.27 ÖD ÖD ÖD Kuru Madde 11.90 12.09 12.37 11.71 0.26 ÖD ÖD 0.15 Ham Kül 0.75 0.76 0.69 0.71 0.03 0.13 ÖD ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.92 5.57 5.73 5.77 0.18 ÖD ÖD ÖD Protein (g/L) 5.40 5.03 5.16 5.22 0.21 ÖD ÖD ÖD Kazein (g/L) 3.90 3.88 3.92 3.88 0.07 ÖD ÖD ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.50 1.15 1.25 1.35 0.16 ÖD ÖD ÖD NPN (g/L) 0.52 0.54 0.58 0.56 0.05 ÖD ÖD ÖD Protein N/Toplam N (%) 91.44 90.58 90.03 90.69 1.15 ÖD ÖD ÖD Kazein N/Toplam N (%) 65.99 69.67 69.09 67.46 1.17 ÖD ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
70
4.3.2. Deneme 2
Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında duş+fan uygulaması, rasyonda balık
unu kullanılması ve bu iki muamelenin interaksiyonunun canlı ağırlık değişimi, süt
verimi, besin madde tüketimi ve süt kompozisyonu üzerine etkileri sırasıyla Çizelge
4.15, Çizelge 4.16 ve Çizelge 4.17’de verilmiştir. Duş+Fan uygulamasına ait
bulguların literatür bilgileri ile karşılaştırılması Deneme 1 kapsamında yapıldığından
bu bölümde tekrar ele alınmayacaktır.
4.3.2.1. Duş+Fan Uygulaması
Duş+Fan uygulaması canlı ağırlık değişimi ve kuru madde tüketimini sayısal
olarak artırmıştır (P>0.05). Duş+Fan uygulaması yapılan hayvanlarda kuru madde
tüketimi bu muameleyi almayanlara nazaran 0.99 kg/gün daha fazladır. Kuru madde
tüketim değerinde duş+fan uygulamasıyla gözlenen sayısal artış besin madde tüketim
değerlerinde de tespit edilmiştir (P>0.05).
Süt verimi duş+fan uygulaması yapılan muamele grubunda 21.45 kg/gün, bu
muameleyi almayan grupta ise 19.24 kg/gün olarak tespit edilmiş ve iki grup
arasındaki oransal farklılığın %11.50 olduğu hesaplanmıştır (P=0.07). Duş+Fan
uygulaması ile yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla %8.84 ve
%9.98 artmıştır (16.86 kg/gün ve 18.35 kg/gün; 18.74 kg/gün ve 20.61 kg/gün).
Duş+Fan uygulamasından etkilenen diğer bir parametre ise protein verimidir
(P<0.05). Protein verimi bu muamele ile %13.64 artmıştır (P<0.05).
Duş+Fan uygulaması süt kompozisyonu ve azot fraksiyonları üzerinde
istatiksel olarak etkili olmamıştır (P>0.05).
Duş+Fan uygulamasının verimsel parametreler üzerine etkisi bir 4.3.1.1’de
tartışılmıştır.
4.3.2.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması
Verimsel parametreler üzerine rasyonda balık unu kullanılmasının istatistiksel
olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Ancak, NDF ve RYDP
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
71
tüketimleri bu muamele ile artma yönünde bir eğilim sergilemişlerdir (sırasıyla
P=0.10 ve P=0.06). NDF tüketimi rasyona balık unu ilavesiyle %6.80 düzeyinde
artarken (5.44 kg/gün ve 5.81 kg/gün) RYDP tüketimi ise %10.48 (1.24 kg/gün ve
1.37 kg/gün) artmıştır. Çizelge 4.15. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulamasına Ait Süt Verimi, Besin Madde
Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri Duş+Fan Uygulaması Parametreler Yok Var SEM Etkiler (P<)
CAD (kg/gün) +0.85 +1.01 0.17 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.21 20.20 0.49 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 19.24 21.45 0.69 0.07 DSV (kg/gün) 16.86 18.35 0.61 0.13 EDSV (kg/gün) 18.74 20.61 0.68 0.10 ME Tüketimi (Mcal/gün) 48.41 50.85 1.24 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.47 3.64 0.09 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.48 5.76 0.14 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.54 3.72 0.09 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.26 1.35 0.04 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.08 2.20 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.61 0.65 0.03 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.66 0.75 0.03 0.05 Süt Üretim Etkinliği 1.02 1.07 0.03 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.23 3.03 0.13 ÖD Protein 3.50 3.48 0.04 ÖD Laktoz 3.98 4.05 0.26 ÖD Organik madde 10.71 10.55 0.16 ÖD Kuru Madde 11.39 11.25 0.15 ÖD Ham Kül 0.68 0.70 0.02 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.49 5.45 0.06 ÖD Protein (g/L) 4.94 4.87 0.07 ÖD Kazein (g/L) 3.74 3.69 0.05 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.19 1.17 0.10 ÖD NPN (g/L) 0.55 0.58 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 90.26 89.55 0.62 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 68.36 68.20 1.20 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
72
Çizelge 4.16. Deneme 2’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Rasyona Balık Unu Kullanılması Parametreler Yok Var (%3.67) SEM Etkiler (P<)
CAD (kg/gün) +0.79 +1.07 0.17 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.44 19.96 0.49 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 20.38 20.30 0.69 ÖD DSV (kg/gün) 17.85 17.35 0.61 ÖD EDSV (kg/gün) 19.83 19.52 0.68 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 49.00 50.26 1.24 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.51 3.59 0.09 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.44 5.81 0.14 0.10 ADF Tüketimi (kg/gün) 3.57 3.69 0.09 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.24 1.37 0.04 0.06 MP Tüketimi (kg/gün) 2.07 2.20 0.06 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.65 0.62 0.03 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.69 0.71 0.03 ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.06 1.03 0.03 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.22 3.03 0.13 ÖD Protein 3.44 3.53 0.04 0.12 Laktoz 3.98 4.05 0.26 ÖD Organik madde 10.64 10.62 0.16 ÖD Kuru Madde 11.36 11.27 0.15 ÖD Ham Kül 0.72 0.66 0.02 0.09 Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.40 5.54 0.06 0.12 Protein (g/L) 4.84 4.97 0.07 ÖD Kazein (g/L) 3.68 3.75 0.05 ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.16 1.21 0.10 ÖD NPN (g/L) 0.56 0.58 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 89.81 90.00 0.62 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 68.53 68.04 1.20 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
Sütün yağ, laktoz, organik madde ve kuru madde içeriğinde rasyonda balık
unu kullanılması ile istatistiksel olarak önemli bir değişiklik gözlenmemiştir
(P>0.05). Ancak süt proteini bu muamele ile %2.62 düzeyinde artmıştır (P=0.12).
Sütün azot fraksiyonlarından toplam N değeri rasyonda balık unu kullanılması ile
%2.59 oranında artmıştır (P=0.12). Diğer parametrelerde ise istatistiksel olarak
önemli bir değişiklik tespit edilmemiştir (P>0.05).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
73
Rasyonda balık unu kullanılmasının süt verimi, süt kompozisyonu ve azot
fraksiyonları üzerinde etkili olmadığı tespit edilmiştir. Ancak hesaplanarak bulunan
rumende yıkıma dirençli protein ve NDF tüketimleri ile süt protein oranı rasyonda
balık unu kullanılması sonucunda artma yönünde eğilimler sergilemişlerdir.
Rasyonda balık unu kullanılmasının süt verimi üzerine etkisini konu alan bazı
çalışmalarda ince bağırsağa yüksek düzeyde esansiyel aminoasit sağlandığı için süt
veriminde artışlar gözlendiği (Chen ve ark., 1993) bildirilirken, bazı çalışmalarda süt
veriminde farklılık olmadığı ifade edilmektedir (Santos ve ark., 1998). Diğer yandan
sıcaklık stresinin kuru madde tüketimini düşürebileceği (Hassan ve Roussel, 1975)
gözönünde bulundurularak denemede kullanılan rasyonlar, laktasyonun orta
dönemindeki süt sığırlarının gereksinmesinin üzerinde olacak şekilde düzenlenmiştir.
Ancak, Arieli ve ark. (2004) sıcaklık stresi altında rasyonun ham protein ve rumende
yıkıma dirençli protein konsantrasyonunun artırılması gerektiğini ortaya koyan kesin
verilerin olmadığını bildirmektedir. Mevcut çalışmada balık ununun süt verimi ve
azot fraksiyonları üzerinde yeterince etkili olmamasında rasyonların yeterli düzeyde
esansiyel aminoasit içermelerinin etkili olduğu düşünülebilir.
4.3.2.3. Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının
İnteraksiyon Etkisi
Duş+Fan uygulaması ve rasyonda balık unu kullanılmasının interaksiyon
etkisinin incelenen özellikler üzerinde istatistiki olarak önemli olmadığı (P>0.05)
tespit edilmiştir. Ancak, rumende yıkıma dirençli protein kaynağı ve serinletme
muamelesi alan süt sığırlarının serinletilmeyen ya da yıkılabilir proteince yüksek
rasyonları alanlara göre daha fazla süt verimine sahip olduklarını bildiren çalışmalar
mevcutur (Taylor ve ark., 1991; Chen ve ark., 1993). Duş+Fan uygulaması ve balık
unu interaksiyonunun süt verimi ve kuru madde tüketimi üzerindeki etkisinin
belirgin olmaması, denemede kullanılan rasyonların kısmen yüksek protein oranları
ve yeterli düzeyde rumende yıkıma dirençli proteine sahip olmalarıyla açıklanabilir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
74
Çizelge 4.17. Deneme 2’de Duş+Fan Uygulaması ve Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Duş + Fan (DF) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Yok Var Yok Var SEM DF BU DF*BU CAD (kg/gün) +0.67 +1.04 +0.92 +1.11 0.24 ÖD ÖD ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 19.15 19.27 19.74 20.66 0.69 ÖD ÖD ÖD Süt Verimi (kg/gün) 18.98 19.50 21.79 21.10 0.98 0.07 ÖD ÖD DSV (kg/gün) 16.90 16.82 18.80 17.89 0.86 0.13 ÖD ÖD EDSV (kg/gün) 18.71 18.78 20.96 20.26 0.95 0.10 ÖD ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 48.25 48.57 49.75 51.95 1.75 ÖD ÖD ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 3.46 3.47 3.57 3.72 0.13 ÖD ÖD ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.35 5.62 5.52 6.01 0.20 ÖD 0.10 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.52 3.56 3.63 3.81 0.13 ÖD ÖD ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 1.21 b 1.32 ab 1.26 ab 1.43 a 0.06 ÖD 0.06 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 2.04 2.12 2.11 2.28 0.08 ÖD ÖD ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.62 0.60 0.67 0.63 0.04 ÖD ÖD ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.65 0.67 0.74 0.76 0.04 0.05 ÖD ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.01 1.03 1.10 1.03 0.05 ÖD ÖD ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.32 3.13 3.11 2.94 0.18 ÖD ÖD ÖD Protein 3.48 3.52 3.40 3.55 0.05 ÖD 0.12 ÖD Laktoz 4.00 3.97 3.96 4.13 0.37 ÖD ÖD ÖD Organik madde 10.80 10.62 10.47 10.63 0.22 ÖD ÖD ÖD Kuru Madde 11.50 11.28 11.23 11.27 0.22 ÖD ÖD ÖD Kül 0.70 0.66 0.74 0.66 0.03 ÖD 0.09 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 5.46 5.52 5.34 5.57 0.08 ÖD 0.12 ÖD Protein (g/L) 4.92 4.95 4.76 4.98 0.09 ÖD ÖD ÖD Kazein (g/L) 3.68 3.81 3.69 3.70 0.07 ÖD ÖD ÖD Peynir Suyu N (g/L) 1.25 1.14 1.07 1.28 0.14 ÖD ÖD ÖD NPN (g/L) 0.54 0.57 0.58 0.58 0.04 ÖD ÖD ÖD Protein N/Toplam N (%) 90.35 90.18 89.28 89.82 0.88 ÖD ÖD ÖD Kazein N/Toplam N (%) 67.81 68.92 69.24 67.16 1.70 ÖD ÖD ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
4.3.3. Deneme 3
Sıcaklık stresi altındaki süt sığırlarında rasyonda bitkisel yağ ve balık unu
kullanılması ve bu iki muamelenin interaksiyonunun canlı ağırlık değişimi, süt
verimi, besin madde tüketimi ve süt kompozisyonu üzerine etkileri Çizelge 4.18,
Çizelge 4.19 ve Çizelge 4.20’de verilmiştir.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
75
4.3.3.1. Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılması
Rasyonda bitkisel yağ kullanılması canlı ağırlık değişimi ve kuru madde
tüketim değerleri üzerinde istatistiki olarak önemli bir etkiye neden olmamıştır
(P>0.05).
Çizelge 4.18. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Rasyona Bitkisel Yağ Kullanılması Parametreler Yok Var (%3.81) SEM Etkiler (P<)
CAD (kg/gün) -0.37 +0.01 0.40 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 13.49 14.13 0.38 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 20.83 21.87 0.11 0.01 DSV (kg/gün) 17.80 16.73 0.54 ÖD EDSV (kg/gün) 19.04 18.47 0.45 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 34.27 36.87 0.97 0.11 HP Tüketimi (kg/gün) 2.57 2.71 0.07 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 4.72 5.25 0.13 0.03 ADF Tüketimi (kg/gün) 3.15 3.64 0.09 0.01 RYDP Tüketimi (kg/gün) 0.94 0.95 0.03 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 1.58 1.63 0.04 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.63 0.53 0.04 0.10 Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.59 0.64 0.01 0.03 Süt Üretim Etkinliği 1.55 1.55 0.05 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 3.01 2.46 0.14 0.03 Protein 2.83 2.94 0.06 ÖD Laktoz 4.27 4.36 0.04 0.14 Organik madde 10.10 9.75 0.11 0.06 Kuru Madde 10.78 10.48 0.11 0.11 Ham Kül 0.68 0.73 0.11 0.02 Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 4.44 4.60 0.09 ÖD Protein (g/L) 4.13 4.30 0.09 ÖD Kazein (g/L) 2.89 3.03 0.03 0.02 Peynir Suyu N (g/L) 1.24 1.27 0.07 ÖD NPN (g/L) 0.31 0.31 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 93.12 93.28 0.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 65.14 65.92 0.75 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
Süt verimi bitkisel yağ kullanılması ile 1.04 kg/gün artmıştır (P<0.01). Ayrıca
söz konusu muamele ME, NDF ve ADF tüketim değerleri ile protein veriminde
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
76
sırasıyla 2.6 Mcal/gün (P=0.11), 0.53 kg/gün (P<0.05) ve 0.49 kg/gün (P<0.01) ve
0.05 kg/gün (P<0.05) artışlara neden olmuştur (Çizelge 4.18). Yağ veriminde ise bu
muamele ile 0.1 kg/gün düşüş (P=0.10) tespit edilmiştir.
Rasyonda bitkisel yağ kullanılmasının süt kompozisyonu üzerine olan etkisi
irdelendiğinde; yağ oranının olumsuz yönde etkilendiği ve %18.27 düzeyinde
düştüğü tespit edilmiştir (P<0.05). Süt organik madde ve kuru madde içeriğindeki
değişim benzer şekilde olmuş ve bu iki parametre sırasıyla %3.47 (P=0.06) ve %2.78
(P=0.11) oranında düşmüştür. Diğer yandan sütün laktoz ve kül içeriği rasyonda
bitkisel yağ kullanılması ile sırasıyla %2.11 (P=0.14) ve %7.35 (P<0.05)
düzeylerinde artmıştır. Kazein N’unda rasyonda yağ kullanılmasıyla %4.84’lik artış
gerçekleşmiştir (P<0.05). Bu artış KM ve ME tüketiminin artmasına bağlanabilir.
Diğer azot fraksiyonları üzerine rasyona yağ ilavesinin önemli bir etkisi tespit
edilmemiştir (P>0.05).
Kuru madde tüketimi rasyonda bitkisel yağ kullanılması ile 0.64 kg/gün
artmıştır. Rasyonda yağ kullanılması genel olarak kuru madde tüketiminde
düşmelere neden olmaktadır. Bu olumsuz etkinin büyüklüğü rasyonda kullanılan yağ
ve kaba yemin tür ve miktarları ile ilişkilendirilmektedir (Allen, 2000). Rasyonda
yağ kullanılması ile yem tüketiminde meydana gelen düşmenin, selüloz sindiriminin
engellenmesi nedeniyle ruminal dolgunluğunun artması (Nicholson ve Omer, 1983;
Jenkins, 2004), bağırsak hormonlarından kolestokininin beyin tokluk merkezi
üzerine etkisi (Choi ve ark., 2000) nedeniyle gerçeklemiş olabileceği ileri
sürülmektedir. Karaciğer hücreleri tarafından salgılanan ve safra kesesinden
depolanan safra tuzları yağların sindirimi ve emilimi üzerinde etkili olmaktadır.
Kolestokinin safra kesesi kontraksiyonları üzerinde uyarıcı özelliğe sahiptir. Yağlar
ise kolestokininin salgılanmasını artırıcı özelliktedir. Dolayısıyla rasyonda yüksek
düzeyde yağ kullanılması plazma kolestokinin düzeyini artırarak beyindeki tokluk
merkezini uyarma yoluyla yem tüketiminin düşmesine neden olabilmektedir. Diğer
yandan rasyonda kaliteli kaba yem kaynaklarının kullanılması yağın olumsuz
etkilerini asgariye düşürerek süt verim ve kompozisyonunda artışlara neden
olabilmektedir (Palmuist, 1984). Nitekim, yağların silajı kaplama yeteneklerinin daha
fazla olması ve silajın asidik karakteri nedeniyle yağ içeren rasyonların kullanıldığı
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
77
koşullarda mısır silajı ya da yonca silajı yerine yonca kuru otunun kullanılması
önerilmiştir (Smith ve ark., 1993; Staples ve ark., 2003). Mevcut denemede 1.5-2 cm
boyutlarında kıyılmış yonca kuru otu kullanılmıştır. Ancak kaba yemin partikül
büyüklüğü ve yağ ilavesini konu alan bir diğer çalışmada (Jenkins ve ark., 1998) ise
partikül büyüklüğünün tek başına önemli olmadığı ve yağ kaynağı ile partikül
büyüklüğü interaksiyonunun DSV'ni artırdığı bildirilmiştir.
Besin madde tüketim değerlerinden ME tüketim değerinin yağ içeren rasyonu
tüketen hayvanlarda yüksek çıkması; bu hayvanların kuru madde tüketim
değerlerinin yüksek olması ile ilişkilendirilebilir. Ayrıca mevcut denemede
rasyonunda yağ kullanılan muamele gruplarında NDF ve ADF tüketim değerlerinin
artması ise rasyonda buğday kepeğinin artan düzeyde kullanılmasına bağlı
olabileceği düşünülmüştür (Çizelge 3.3).
Rasyonda soya yağı kullanılması ile süt verimi 1.04 kg/gün artmıştır. Süt
verimindeki bu artışın kuru madde tüketiminde sağlanan artışla ilişkili olabileceği
düşünülmektedir. Rasyonda yağ kullanılmasıyla enerji tüketiminde artış
gerçekleşmekte ve rumende metan üretimi azalarak (Chilliard, 1993) rasyonun
metabolize edilebilir enerji içeriği yükselebilmektedir. Ayrıca, rasyonda yağ
kullanılması yemin tozumasını önleyebilmekte ve lezzetini artırabilmektedir
(Taşdemir, 2004).
Süt yağı rasyonda bitkisel yağ kullanımıyla %18.27 oranında düşmüştür. Süt
yağının yaklaşık olarak %50’si meme bezlerinde asetat ve bütirattan sentezlenmekte,
geriye kalan kısmı ise kandan doğrudan emilen yağ kaynaklarından sağlanmaktadır
(Palmquist ve Mattos, 1978; Palmquist ve Jenkins, 1980). Ayrıca, doymamış yağ
asitlerince zengin bitkisel yağ kaynaklarının kullanıldığı koşullarda selüloz
sindiriminin azaldığı (Staples ve ark., 2003), rumendeki asetat ve bütirat
konsantrasyonunda düşmeler (Eliot ve ark., 1995; Onetti ve ark., 2001; Onetti ve
ark., 2004) ve propiyonat konsantrasyonunda artış (Doreau ve Chilliard, 1997)
olduğu bilinmektedir. Bu yağ asitlerinin miktarındaki azalma meme bezlerinde
özellikle kısa zincirli yağ asitleri sentezinin olumsuz etkilenmesine neden olmaktadır
(Grummer, 1991; NRC, 2001). Bilindiği üzere doymamış yağ asitleri rumende
biyohidrojenizasyona tabi tutularak doymuş hale getirilmekte ve son ürün olarak
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
78
stearik asit açığa çıkmaktadır. Ancak, rasyonda yüksek düzeyde doymamış yağ
asitlerinin bulunduğu koşullarda bu dönüşüm yavaşlamakta ve ara ürün olarak trans
C18:1 yağ asitleri oluşmaktadır. Bu yağ asitleri meme bezlerinde kısa ve orta zincirli
yağ asitlerinin sentezlenmesi için gerekli enzimleri engellemekte ve sonuçta süt yağ
oranı düşmektedir (Bauman ve Griinari, 2003). Mevcut denemede elde edilen
bulgular bu teoriyi desteklemektedir. Zira denemede, doymamış yağ asitlerince
zengin soya yağı, rasyona kuru madde bazında %3.8 oranında girmiştir.
Rasyonda soya yağı kullanımı süt proteinini sayısal olarak artırmıştır. Genel
olarak rumende aktif yağ kaynaklarının kullanıldığı çalışmalarda süt protein oranında
düşmeler tespit edilmiştir. Wu ve Huber (1994) rasyondaki yağ miktarının %2.5’dan
%8’e yükseltilmesinin süt protein düzeyinde %3.8’lik düşüş ile sonuçlanabileceğini
bildirmişlerdir. Ancak, Doreau ve Chilliard (1997), laktasyon başlangıcında yağ
oranı yüksek rasyonların tüketilmesinin süt protein yüzdesinde daha az düşmelere
neden olabileceğini ileri sürmüşlerdir. Araştırmacılar, bu teorilerini laktasyonun
erken döneminde rasyona yağ ilavesi yapılmasının süt verimi üzerinde düşük etkilere
sebep olabileceği şeklindeki açıklama ile savunmuşlardır. Mevcut çalışmada,
rasyonda yağ kullanılmasıyla süt proteininde rastlanılan sayısal artışta laktasyon
başlangıcındaki hayvanların kullanılması, yüksek yem tüketimi ve fazla enerji
alımının etkisinin de olduğu söylenebilir.
4.3.3.2. Rasyonda Balık Unu Kullanılması
Sıcaklık stresi altında rasyonda balık unu kullanılması ineklerin canlı
ağırlıklarında sayısal olarak artışa neden olmuştur (P=0.09). Söz konusu muamelenin
kuru madde tüketimi, süt verimi, yağa ve enerjiye göre düzeltilmiş süt verimleri
üzerinde istatistiki olarak önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05). Besin madde
tüketim değerlerinden yalnızca ADF tüketimi rasyona balık unu ilavesinden
istatistiki olarak önemli düzeyde etkilenmiş ve bu tüketim değerinde 0.33 kg/gün
düşüş gerçeklemiştir (P<0.05). Diğer yandan protein verimi bu muamele 0.03 kg/gün
(P=0.14) artmıştır (Çizelge 4.19).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
79
Rasyonda balık unu kullanımı sütün kazein içeriğinde %2.74 g/L düzeyinde
(P=0.10) artışa neden olurken diğer incelenen kriterler üzerinde istatistiki olarak
önemli bir etkisi tespit edilmemiştir (P>0.05).
Çizelge 4.19. Deneme 3’de Rasyonda Balık Unu Kullanılmasına Ait Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Rasyona Balık Unu Kullanılması Parametreler Yok Var (%3.7) SEM Etkiler (P<)
CAD (kg/gün) -0.75 +0.40 0.40 0.09 KM Tüketimi (kg/gün) 13.95 13.67 0.38 ÖD Süt Verimi (kg/gün) 21.23 21.46 0.11 ÖD DSV (kg/gün) 17.22 17.31 0.54 ÖD EDSV (kg/gün) 18.62 18.89 0.45 ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 36.06 35.08 0.97 ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 2.67 2.61 0.07 ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 5.09 4.89 0.13 ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.56 3.23 0.09 0.04 RYDP Tüketimi (kg/gün) 0.93 0.95 0.03 ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 1.61 1.60 0.04 ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.58 0.58 0.04 ÖD Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.60 0.63 0.01 0.14 Süt Üretim Etkinliği 1.53 1.57 0.05 ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 2.74 2.72 0.14 ÖD Protein 2.83 2.94 0.06 ÖD Laktoz 4.32 4.30 0.04 ÖD Organik madde 9.89 9.96 0.11 ÖD Kuru Madde 10.61 10.66 0.11 ÖD Ham Kül 0.72 0.70 0.11 ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 4.43 4.61 0.09 ÖD Protein (g/L) 4.12 4.31 0.09 ÖD Kazein (g/L) 2.92 3.00 0.03 0.14 Peynir Suyu N (g/L) 1.20 1.31 0.07 ÖD NPN (g/L) 0.31 0.30 0.03 ÖD Protein N/Toplam N (%) 93.03 93.74 0.61 ÖD Kazein N/Toplam N (%) 65.90 65.15 0.75 ÖD ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
Mevcut denemede rasyonda balık unu kullanımı canlı ağırlık kazancını pozitif
yönde etkileyerek artışa neden olmuştur. Bu sonuca ulaşılmasında muamele
gruplarına ait TMR’lerde soya fasulyesi küspesi oranlarının yaklaşık olarak %7.5
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
80
azaltılarak balık unu ilave edilmesinin (Çizelge 3.3) etkisi olabileceği
düşünülmektedir. Nitekim, rasyonda yer alan soya fasulyesi küspesinin %20’lik
düzeyi yerine balık unu ilave edilmesi süt sığırlarında günlük canlı ağırlık kazancını
artırmıştır (Bruckental ve ark., 1989). Ancak, balık ununun soya fasulyesi küspesi
(Abu-Ghazaleh ve ark., 2001) ya da mısır gluten unu (Khorasani ve ark., 1996)
yerine ikame edildiği çalışmalarda canlı ağırlıkta artışa rastlanmamış ve
araştırmacılar laktasyon başlangıcındaki süt sığırlarının rasyonlarında balık unu
kullanılmasıyla canlı ağırlık üzerinde önemli bir etkinin gözlenemeyebileceğini
bildirmiştir. Diğer yandan özellikle sıcaklık stresi koşullarında yürütülen ve
laktasyonun orta dönemindeki süt sığırlarının kullanıldığı bir çalışmada ise düşük
protein düzeyine sahip (kuru madde bazında %15) rasyonların canlı ağırlığı artırdığı
bildirilmiştir (Arieli ve ark., 2004).
Sıcaklık stresi altında rasyonda balık unu kullanımı kuru madde tüketimini
etkilememiştir. Rasyonda balık unu ya da rumende yıkıma dirençli diğer protein
kaynaklarının (et unu, kan unu, tüy unu) kullanılmasının kuru madde tüketimi
üzerinde etkisi olmadığını bildiren araştırmalar mevcuttur (Akayezu ve ark., 1997;
Bateman ve ark., 1999; Abu-Ghazaleh ve ark., 2001; Wright ve ark., 2003; Arieli ve
ark., 2004). Ancak rasyonunda balık unu kullanılan muamele grubunun kuru madde
tüketiminin diğer muamele gruplarından düşük olduğu tespit edilmiştir (ortalama
1.12 kg/gün, Çizelge 4.19). Kuru madde tüketiminde gözlenen bu düşüş balık kokusu
nedeniyle rasyonun lezzetinin azalmasına bağlanabilir (Abu-Ghazaleh ve ark., 2001).
Rasyonda balık unu kullanılmasının süt verimini etkilemediğini bildiren
çalışmalar bulunmaktadır (Akayezu ve ark., 1997; Arieli ve ark., 2004).
Araştırmacılar protein türü ve miktarının süt verimini etkilememesini rasyonun
protein ve enerji düzeylerinin süt verimini destekler düzeyde olmasına
bağlamışlardır. Ayrıca Hussein ve Jordan (1991) ve Clark ve ark. (1992), rasyonda
balık unu kullanımıyla rasyon azotunun duodenal akış miktarında gözlenen artışın
rumen mikrobiyal protein sentezini azaltabileceğini bildirmiştir.
Mevcut çalışmada süt protein düzeyi rasyonda balık unu kullanılmasından
etkilenmemiştir. Ancak, bu muamele ile süt protein düzeyinde sayısal artışlar
gerçeklemiştir. Bu artışın balık ununun rumende yıkıma dirençli olması nedeniyle
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
81
aminoasitlerin rumendeki yıkımdan kurtularak bağırsaklara geçişiyle ya da ince
bağırsaklara daha yüksek düzeyde nitrojen akışının sağlanmasıyla ilgili olabileceği
düşünülmektedir. Örneğin, O’mara ve ark. (1997) balık unu ve soya fasulyesi
küspesinin rumendeki inkübasyonları sonucunda balık ununun daha yüksek düzeyde
metionin ve lizin içeriğine sahip olduğunu bildirmiştir. Bilindiği üzere metionin ve
lizin süt protein sentezini sınırlayan en önemli iki aminoasittir.
4.3.3.3. Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon
Etkisi
Bitkisel yağ ve balık unu kullanımının ortak etkisi incelendiğinde süt
veriminin bu muamele kombinasyonundan olumlu düzeyde etkilendiği (P<0.01) ve
en yüksek süt verimine (22.25 kg/gün) rasyonunda bitkisel yağ ve balık unu
kullanılan muamele grubunda ulaşıldığı gözlenmiştir.
Rasyonunda bitkisel yağ ve balık unu kullanılan muamele grubunun kuru
madde tüketimi (14.37 kg/gün) diğer gruplardan (sırasıyla; 14.01 kg/gün, 12.97
kg/gün ve 13.89 kg/gün) yüksek bulunmuş ancak, bu etkinin istatiksel olarak önemli
olmadığı (P>0.05) tespit edilmiştir. Denemede elde edilen kuru madde tüketim
değerlerinin düşük olmasında deneme döneminde gerçekleşen sıcaklık stresinin
şiddeti (Çizelge 4.2 ve Şekil 4.2) ve hayvan materyalinin bağlı olarak
barındırılmasının etkili olduğu düşünülmektedir.
En düşük süt yağ oranı %2.21 değeri ile bitkisel yağ ve balık ununu birlikte
alan muamele grubunda gözlenmiştir (P<0.05). Ayrıca yine en düşük süt organik
madde (%9.49) ve kuru madde içeriği de (%10.21) bu grupta tespit edilmiştir.
Sıcaklık stresi altında rasyonda hem bitkisel yağ hem de balık unu kullanımı
süt verimini artırmıştır. Rasyonda korunmuş yağ ve rumende yıkıma dirençli protein
kaynaklarının birlikte bulunmasının süt verimini ortalama 4 kg/gün artırdığını
belirten araştırmalar bulunmaktadır (Chan ve ark., 1992). Araştırmacılar rumende
yıkıma dirençli protein kaynağının süt verimi üzerinde rasyonda yağ kullanımına
göre daha etkili olduğunu bildirmişler ve bu teorilerini ince bağırsaklara daha fazla
düzeyde esansiyel aminoasit sağlanmasına bağlamışlardır. Mevcut denemede
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
82
rasyonunda bitkisel yağ kullanılan muamele grubunun süt verim ortalaması 21.87
kg/gün, balık unu kullanılanlarınki ise 21.47 kg/gün olarak tespit edilmiştir. Bu
birbirine çok yakın süt verim düzeyleri hangi faktörün süt verimi üzerinde daha
önemli olduğunu söylemeyi güçleştirmektedir.
Çizelge 4.20. Deneme 3’de Rasyonda Bitkisel Yağ ve Balık Unu Kullanılmasının İnteraksiyon Etkisiyle Elde Edilen Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt Kompozisyonu Değerleri
Bitkisel Yağ (BY) Yok Var Etkiler (P<) Balık Unu (BU) Yok Var Yok Var SEM BY BU BY*BU CAD (kg/gün) -0.66 -0.06 -0.84 +0.86 0.57 ÖD 0.09 ÖD KM Tüketimi (kg/gün) 14.01 12.97 13.89 14.37 0.54 ÖD ÖD ÖD Süt Verimi (kg/gün) 20.98 bc 20.68 c 21.49 b 22.25 a 0.15 0.01 ÖD 0.01 DSV (kg/gün) 17.18 18.42 17.26 16.20 0.77 ÖD ÖD ÖD EDSV (kg/gün) 18.47 19.61 18.76 18.17 0.63 ÖD ÖD ÖD ME Tüketimi (Mcal/gün) 35.73 32.81 36.38 37.36 1.37 0.11 ÖD ÖD HP Tüketimi (kg/gün) 2.67 2.47 2.68 2.74 0.10 ÖD ÖD ÖD NDF Tüketimi (kg/gün) 4.92 ab 4.53 b 5.26 a 5.25 a 0.19 0.03 ÖD ÖD ADF Tüketimi (kg/gün) 3.34 ab 2.97 b 3.79 a 3.48 a 0.13 0.01 0.04 ÖD RYDP Tüketimi (kg/gün) 0.95 0.92 0.91 0.99 0.04 ÖD ÖD ÖD MP Tüketimi (kg/gün) 1.63 1.53 1.59 1.67 0.06 ÖD ÖD ÖD Süt Yağ Verimi (kg/gün) 0.59 0.68 0.58 0.49 0.05 0.10 ÖD 0.12 Süt Protein Verimi (kg/gün) 0.59 0.60 0.62 0.67 0.02 0.03 0.14 ÖD Süt Üretim Etkinliği 1.50 1.60 1.56 1.55 0.06 ÖD ÖD ÖD Süt Kompozisyonu, % Yağ 2.78 ab 3.23 a 2.71 ab 2.21 b 0.20 0.03 ÖD 0.05 Protein 2.78 2.89 2.89 3.00 0.68 ÖD ÖD ÖD Laktoz 4.22 b 4.31 ab 4.43 a 4.29 ab 0.05 0.14 ÖD 0.08 Organik madde 9.77 b 10.43 a 10.01 ab 9.49 b 0.15 0.06 ÖD 0.01 Kuru Madde 10.46 b 11.10 a 10.76 ab 10.21 b 0.16 0.11 ÖD 0.01 Kül 0.69 b 0.67 b 0.75 a 0.72 ab 0.02 0.02 ÖD ÖD Azot Fraksiyonları Toplam N (g/L) 4.35 4.52 4.51 4.70 0.13 ÖD ÖD ÖD Protein (g/L) 4.03 4.23 4.21 4.38 0.13 ÖD ÖD ÖD Kazein (g/L) 2.81 b 2.98 a 3.04 a 3.02 a 0.04 0.02 0.14 0.08 Peynir Suyu N (g/L) 1.23 1.26 1.17 1.36 0.01 ÖD ÖD ÖD NPN (g/L) 0.32 0.29 0.30 0.32 0.04 ÖD ÖD ÖD Protein N/Toplam N (%) 92.70 93.55 93.36 93.20 0.86 ÖD ÖD ÖD Kazein N/Toplam N (%) 64.48 65.80 67.33 64.50 1.05 ÖD ÖD 0.10 ÖD: İstatistiki olarak önemli değil. EDSV: Sütün Enerjisine Göre Düzeltilmiş Süt Verimi. SEM: Ortalamaların standart hatası. HP Tüketimi: Ham Protein Tüketimi. a, b: aynı parametre için aynı satırda aynı harfle gösterilen ortalamalar arasında fark yoktur (P>0.05).
RYDP Tüketimi: Rumende Yıkıma Dirençli Protein Tüketimi.
CAD: Canlı Ağırlık Değişimi. ME Tüketimi: Metabolik Enerji Tüketimi. KM Tüketimi: Kuru Madde Tüketimi. MP Tüketimi: Metabolik Protein Tüketimi. DSV: %4 Yağa Göre Düzeltilmiş Süt Verimi.
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
83
4.4. Denemelerin Genel Değerlendirilmesi
4.4.1. Denemeler Süresince Gerçekleşen İklim Verileri
Deneme 1 ve 2’nin yürütüldüğü 29 Temmuz – 21 Ekim 2002 tarihleri
arasındaki iklim verilerinin değerlendirilmesi sonucunda hayvan materyalinin günün
8 saatini sıcaklık stresi olmaksızın, 9 saatini hafif düzeyde ve 7 saatini orta düzeyde
sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdikleri tespit edilmiştir. Gün içerisinde 07.00-
10.00 ve 17.00-23.00 arasında hafif düzeyde, 10.00-17.00 saatleri arasında ise orta
düzeyde sıcaklık stresinin olduğu görülmüştür. 7 Temmuz – 28 Eylül 2003 tarihleri
arasında yürütülen Deneme 3’de ise hayvanların günün 14 saatini hafif düzeyde, 10
saatini orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak geçirdikleri tespit edilmiştir.
Ayrıca, yine bu deneme döneminde saat 09.00-19.00 arasında orta düzeyde, 20.00-
09.00 arasında ise hafif düzeyde sıcaklık stresinin olduğu görülmüştür.
4.4.2. Duş+Fan Uygulamasının Fizyolojik Parametreler Üzerine Etkisi
Mevcut çalışmada evaporatif serinletme metodu olarak duş+fan uygulaması
seçilmiş ve 2002 yılında yürütülen Deneme 1 ve 2’de bu uygulamanın bazı fizyolojik
parametreler ile süt verim ve kompozisyonu üzerine etkisi incelenmeye çalışılmıştır.
Duş+Fan uygulaması Deneme 1’de ölçüm yapılan tüm saatlerde (11.30, 13.30 ve
15.30) rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısının düşmesini sağlamıştır
(P<0.05). Nabız sayısında da benzer bir düşüş görülmüş ancak bu değişim istatiksel
olarak önemli bulunmamıştır (P>0.05). Deneme 2’de duş+fan uygulaması ile
fizyolojik parametreler üzerinde elde edilen sonuç Deneme 1’le benzer olmuştur. Bu
parametreler açısında her iki deneme arasındaki tek farklılık Deneme 2’de saat
11.30’da yapılan rektal sıcaklık ölçümünün sayısal olarak azalma göstermesidir
(P=0.15). Diğer tüm parametreler birbirini destekler nitelikte olup duş+fan
uygulaması bu denemede de rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısının
azalmasını sağlamıştır. Ayrıca, yine nabız sayısı üzerinde duş+fan uygulaması
azalma yönünde etkiye sahip olmuş, bu etki istatiksel olarak önemli bulunmamıştır
(P>0.05).
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
84
4.4.3. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Fizyolojik Parametreler Üzerine Etkisi
Deneme 1’de rasyonda yağ kaynağı olarak korunmuş yağ, Deneme 3’de ise
soya yağı tercih edilmiştir. Sıcaklık stresi altında rasyonda korunmuş yağ
kullanılmasının fizyolojik parametreler üzerinde istatiksel olarak önemli bir etkisi
tespit edilmemiştir (P>0.05). Ölçüm yapılan 3 farklı saatin ortalaması alındığında
korunmuş yağın rektal sıcaklık, deri sıcaklığı, solunum sayısını sayısal olarak
azalttığı (P>0.05) nabız sayısını ise 0.13 sayı/dakika artırdığı tespit edilmiştir.
Bulunan bu değerler rasyonda korunmuş yağ kullanılmasının nabız sayısı dışındaki
diğer fizyolojik parametrelerde çok küçük de olsa azalma sağlayabileceğini işaret
etmektedir.
Sıcak çevre koşullarında rasyonda soya yağı kullanılması, ölçüm yapılan 4
farklı saatin ortalaması alındığında (07.30, 11.30, 13.30 ve 15.30) rektal sıcaklık,
solunum ve nabız sayılarında sırasıyla 0.14°C, 8.94 sayı/dakika ve 2.13 sayı/dakika
artışa neden olmuştur. Deri sıcaklığında ise bu muamele ise 0.24°C’lik bir azalma
söz konusudur.
Korunmuş yağ ve bitkisel yağın fizyolojik parametreler üzerindeki farklı
etkisi Deneme 3’de rasyonunda bitkisel yağ kullanılmayan muamele gruplarında
gözlenen canlı ağırlık kaybının diğer bir ifade ile vücut rezervlerinin daha etkin
kullanılmasına bağlanmıştır. Deneme 3’ün yürütüldüğü dönemde tespit edilen
sıcaklık stresinin Deneme 1’e nazaran daha şiddetli olmasının da bu farklılıkta rol
oynayabileceği düşünülebilir. Ayrıca Deneme 1’de sıcaklık stresine karşı yönetsel ve
beslemeye dayalı tedbirler birlikte incelenirken Deneme 3’de yalnızca beslemeye
dayalı tedbirler incelenmiştir.
4.4.4. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Fizyolojik Parametreler Üzerine
Etkisi
Deneme 2’de rasyonda balık unu kullanılması rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve
solunum sayısının azalmasına nabız sayısının ise artmasına, Deneme 3’de ise bu
muamele solunum sayısının azalmasına rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve nabız
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
85
sayısının artmasına neden olmuştur. Balık ununun fizyolojik parametreler üzerindeki
bu farklı etkisinde 4.4.3’de belirtilen faktörlerin rol oynadığı düşünülebilir.
4.4.5. Duş+Fan Uygulamasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt
Kompozisyonuna Etkileri
Duş+Fan uygulaması Deneme 1’de süt verimini 1.22 kg/gün artırmıştır
(P=0.17). Protein verimi ve süt üretim etkinliğinin süt veriminin artması nedeniyle
yükseldiği tespit edilmiştir. Deneme 2’de ise süt verimi bu muamele ile 2.21 kg/gün
artmıştır (P=0.07). Duş+Fan uygulamasının incelenen diğer parametreler üzerine
olan etkisinin Deneme 1’le benzer nitelikte olduğu gözlenmiştir.
4.4.6. Rasyonda Yağ Kullanılmasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi ve Süt
Kompozisyonuna Etkileri
Rasyonda korunmuş yağ kullanılması süt veriminde, yağa ve enerjiye göre
düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla 1.28 kg/gün, 2.45 kg/gün ve 2.28 kg/gün artışa
neden olmuştur. Süt kompozisyon verilerinden yağ %11.17 düzeyinde artarken
laktoz rasyonda korunmuş yağ kullanımına bağlı olarak %14.39 düzeyinde
azalmıştır. Rasyonda bitkisel yağ kullanımı durumunda ise süt veriminde 1.04
kg/gün artış olmuştur. Sütün laktoz ve kazein N içeriği de bu muamele ile sırasıyla
%2.11 ve %4.84 düzeyinde artış, süt yağ içeriğinde ise %18.27’lik bir düşüş tespit
edilmiştir. Süt yağ oranında görülen bu düşüş rumende aktif olan ve doymamış yağ
asitlerince zengin olan soya yağının selüloz sindirimi üzerindeki olumsuz etkisi
nedeniyle kaynaklanabileceği düşünülmektedir.
4.4.7. Rasyonda Balık Unu Kullanılmasının Süt Verimi, Besin Madde Tüketimi
ve Süt Kompozisyonuna Etkileri
Rasyonda balık unu kullanılması Deneme 2’de canlı ağırlık kazancını artırmış
ancak bu artış istatiksel olarak önemli bulunmamıştır. Benzer şekilde bu muamelenin
KM tüketimi, süt verimi ve diğer verim parametreleri üzerinde istatiksel olarak
4. ARAŞTIRMA BULGULARI VE TARTIŞMA Uğur SERBESTER
86
önemli bir etkiye sahip olmadığı tespit edilmiştir. Süt proteini bu muamele ile %2.62
oranında artmıştır. Deneme 3’de ise rasyonda balık unu kullanımı canlı ağırlıkta
artışa neden olmuştur (P=0.09). Diğer parametreler üzerine etkisi Deneme 2 ile
benzer nitelik göstermektedir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Uğur SERBESTER
87
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER
Bu çalışmada sıcak yaz aylarında süt sığırlarının performansında ortaya
çıkabilecek olumsuzlukların önlenebilmesi için bazı besleme uygulamaları ile
yönetsel açıdan dikkate alınması gereken bazı önlemler üzerinde durulmuştur. Bu
amaçla, sıcaklık stresi koşullarında besleme yönünden önemli araçlar olan rasyonda
yağ (korunmuş yağ ve bitkisel yağ) ve rumende yıkıma dirençli kaliteli protein (balık
unu) kullanımı ile yönetsel bir tedbir olarak duş+fan uygulamasının süt sığırlarının
yem tüketimleri, süt verim ve kompozisyonları ile bazı fizyolojik parametreleri
üzerine etkileri irdelenmiştir.
Mevcut çalışmada 3 denemeden elde edilen sonuçlar ile bu sonuçlara ilişkin
yapılan öneriler aşağıda sıralanmıştır.
1. Deneme 1 ile Deneme 2’nin yürütüldüğü 29 Temmuz – 21 Ekim 2002
tarihleri arasında toplanan iklim verileri süt sığırlarının günün 9 saatini hafif
düzeyde 7 saatini ise orta düzeyde sıcaklık stresine maruz kalarak
geçirdiklerini göstermektedir. Deneme 3’ün yürütüldüğü 07 Temmuz – 28
Eylül 2003 tarihleri arasında ise 14 saat hafif düzeyde, 10 saat orta düzeyde
sıcaklık stresi tespit edilmiştir. Bu bulgulara dayanılarak süt sığırcılığı
işletmelerinde yaz aylarında ortaya çıkabilecek sıcaklık stresine karşı
tedbirlerin alınması önerilebilir.
2. Sıcaklık stresi altında duş+fan uygulaması süt sığırlarının rektal sıcaklık, deri
sıcaklığı ve solunum sayılarını düşürmektedir. Ülkemizde, entansif süt
sığırcılığının yoğun şekilde yapıldığı Akdeniz ve Ege bölgelerinde sıcaklık
stresinin olumsuz etkilerini minimuma indirmek için bu sistemlerin
kullanılması önerilebilir.
3. Duş+Fan uygulaması canlı ağırlık kazancı, kuru madde ve besin madde
tüketim değerlerinin sayısal olarak artışına neden olmuştur (P>0.05). Süt
verimi bu muamele ile Deneme 1’de 1.22 kg/gün (%6.27), Deneme 2’de ise
2.21 kg/gün (%11.49) artmıştır. Ayrıca, protein verimi ve süt üretim
etkinliğinde artış yönünde eğilimler tespit edilmiştir. İncelenen
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Uğur SERBESTER
88
parametrelerde sağlanan bu artışlar duş+fan uygulamasının fizyolojik
parametrelerde sağladığı iyileşmelerle ilişkilendirilebilir.
4. Sıcaklık stresi altında rasyonda kuru madde bazında %2.54 düzeyinde
korunmuş yağ kullanımı rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısında
sayısal olarak düşüşlere neden olmuştur (P>0.05). Korunmuş yağın bu etkisi
yağların vücutta daha az sıcaklık üretimine neden olmaları ile
ilişkilendirilebilir. Rasyonda korunmuş yağ kullanımı daha az ısının
üretimine neden olacağından sıcaklık stresi altında daha düşük miktarlarda
ısının dışarı atılması dolayısıyla da yaşama payı enerji gereksinmesinin
azalmasına neden olabilecektir.
5. Sıcaklık stresine karşı rasyonda korunmuş yağ kullanılması süt veriminde
1.28 kg/gün artışa neden olmuştur (P=0.15). Söz konusu muamele yağa ve
enerjiye göre düzeltilmiş süt verimlerinde sırasıyla 2.44 kg/gün ve 2.28
kg/gün artış sağlamıştır. Sütün azot fraksiyonları rasyonda korunmuş yağ
kullanılmasından etkilenmezken, süt yağ oranı %11.17 artmış, laktoz oranının
ise %14.39 azaldığı tespit edilmiştir. Rasyonda korunmuş yağ kullanımıyla
verime ilişkin parametrelerde ortaya çıkan bu artış rumende metan üretiminin
azalması sonucu enerji kullanım etkinliğinin iyileşmesine ve enerjinin yağ
olarak depolanması yerine süt üretimi için kullanılmasıyla ilişkilendirilebilir.
Bu bulgulara dayanılarak laktasyonun orta dönemindeki süt sığırlarının
rasyonlarında korunmuş yağ kullanılmasıyla sıcaklık stresi altında gözlenen
verimsel düşüşlerin önlenebileceği söylenebilir.
6. Sıcaklık stresi altında rasyonda kuru madde bazında %3.81 soya yağı
kullanılması rektal sıcaklık, solunum sayısı ve nabız sayısının artışına neden
olmuştur. Soya yağının fizyolojik parametreler üzerine bu etkisi rasyonunda
soya yağı kullanılmayan muamele gruplarında canlı ağırlık kaybının diğer bir
ifade ile vücut yağ rezervlerinin daha etkin şekilde kullanılması, denemenin
yürütüldüğü dönemdeki sıcaklık stresinin şiddeti ve süresi ile yine bu
denemede sıcaklık stresine karşı yalnızca beslemeye dayalı tedbirlerin
incelenmesi ile ilişkilendirilebilir.
5. SONUÇLAR VE ÖNERİLER Uğur SERBESTER
89
7. Rasyonda soya yağı kullanımı canlı ağırlık kazancı, kuru madde ve besin
madde tüketimlerini artırmıştır. Süt verimi ve kazein N’u bu muamele ile
sırasıyla 1.04 kg/gün ve %4.84 oranında artmış (P<0.01 ve P<0.05), süt yağı
ise %18.27 oranında azalmıştır (P<0.05). Süt yağ düzeyinde gözlenen azalma
doymamış yağ asitlerince zengin olan soya yağının meme bezlerinde kısa ve
orta zincirli yağ asitlerinin sentezlenmesini engellemesiyle ilişkilendirilebilir.
8. Sıcaklık stresi altında rasyonda by-pass protein olarak balık unu kullanımı
Deneme 2’de rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve solunum sayısında sayısal
azalmalara neden olmuştur. Rumende yıkıma dirençli protein kaynağı olan
balık ununun vücutta daha az sıcaklık yüklenmesine neden olması ve
organlara dengeli aminoasit sağlaması fizyolojik parametrelerdeki düşüş ile
ilişkilendirilebilir. Deneme 3’de ise balık unu kullanımı solunum sayısının
azalmasına rektal sıcaklık, deri sıcaklığı ve nabız sayısının artışına neden
olmuştur.
9. Deneme 2’de rasyonda kuru madde bazında %3.67 düzeyinde balık unu
kullanılması canlı ağırlık kazancı, kuru madde tüketimi, süt verimi, yağa ve
enerjiye göre düzeltilmiş süt verimleri üzerinde etkili olmadığı tespit
edilmiştir. Ayrıca, bu muamelenin sütün yağ, laktoz, organik madde ve kuru
madde içeriğinde de değişikliklere neden olmadığı görülmüştür. Ancak, süt
proteini ve toplam azot parametresi rasyonda balık unu kullanımıyla sırasıyla
%2.62 ve %2.59 oranında artmıştır. Rasyonda Deneme 2’deki ile aynı oranda
balık ununun kullanıldığı Deneme 3’de canlı ağırlık kazancının arttığı tespit
edilmiştir (P=0.09). En yüksek canlı ağırlık kazancının soya yağı ve balık unu
kullanımının birlikte ele alındığı muamele grubunda olduğu gözlenmiştir.
Deneme 2’de olduğu gibi Deneme 3’de de süt proteini, toplam N ve kazein
N’unda rasyonda balık unu kullanımıyla sayısal artışlar olduğu görülmüştür.
Yukarıdaki bulgulara dayanılarak süt sığırlarında sıcaklık stresinin olumsuz
etkisini azaltmak için duş+fan uygulaması gibi yönetsel tedbirlerin beslemeye dayalı
tedbirlere, beslemeye dayalı tedbirler arasında ise rasyonda yağ kullanımının balık
unu kullanımına nazaran daha etkili olabileceği söylenebilir.
90
KAYNAKLAR
ABU-GHAZALEH, A. A., SCHINGOETHE, D. J., HIPPEN, A. R., 2001. Blood
Amino Acids and Milk Composition from Cows Fed Soybean meal, Fish
Meal, or Both. J. Dairy Sci., 84:1174-1181.
AKAYEZU, J. M., HANSEN, W. P., OTTERBY, D. E., CROOKER, B. A., MARX,
G. D., 1997. Yield Response Lactating Holstein Dairy Cows to Dietary Fish
Meal or Meat and Bone Meal. J. Dairy Sci., 80:2950-2963.
ALLEN, M. S., 2000. Effects of Diet on Short-Term Regulation of Feed Intake by
Lactating Dairy Cattle. J. Dairy Sci., 83:1598-1624.
ANONYMOUS, 2004. Yemlerde Kullanılacak Yağlar Hakkında Tebliğ. Resmi
Gazete, 17.09.2004 tarih ve 25586 sayı.
AOAC, 1998. Official Methods of Analysis. 16th Edition, 4th Revision. Washington,
D.C.
ARIELI, A., ADIN, G., BRUCKENTAL, I., 2004. The Effect of Protein Intake on
Performance of Cows in Hot Enviromental Temperatures. J. Dairy Sci.,
87:620-629.
, SASSON-RATH, R., ZAMWEL, S., MABJEESH, S. J., 2005. Effect of
Dietary Protein and Rumen Degradable Organic Matter on Milk Production
and Efficiency in Heat Stressed-Goats. Livestock Prod. Sci., 96:215-223.
ARMSTRONG, D. V., 1993. Enviromental Modification to Reduce Heat Stress.
Western Large Herd Management Conference, pp:1-8, Las Vegas, Nevada,
USA.
, 1994. Heat Stress Interaction with Shade and Cooling. J. Dairy Sci.,
77:2044-2050.
, HILLMAN, P. E., 1998. Evaluation of Brown Swiss, Holstein and Jersey
under Hot Arid Climates for Dairy Production. Proceedings of the Southwest
Nutrition and Management Conference. University of Arizona, pp:153-165,
Tucson, Arizona, USA.
91
AVILA, C. D., DePETERS, E. J., PEREZ-MONTI, H., TAYLOR, S. J., ZINN, R.
A., 2000. Influences of Saturation Ratio of Supplemental Dietary Fat on
Digestion and Milk Yield in Dairy Cows. J. Dairy Sci. 83:1505-1519.
BALDWIN, R. L., SMITH, N. E., TAYLOR, J., SHARP, M., 1980. Manipulating
Metabolic Parameters to Improve Growth Rate and Milk Secretion. J. Anim.
Sci., 51:1416-1428.
BATEMAN, H. G., SPAIN, J. N., ELLERSIECK, M. R., 1996. Influence of By-
Products Feeds and Tallow on Performance of Holstein Cows During Two
Seasons. J. Dairy Sci., 79:114-120.
BAUMAN, D. E., GRIINARI, J. M., 2003. Nutritional Regulation of Milk Fat
Synthesis. Ann. Rev. Nutr., 23:203-227.
BEEDE, D. K., COLLIER, R. J., 1986. Potential Nutritional Strategies for
Intensively Managed Cattle During Thermal Stress. J. Anim. Sci., 62:543-
554.
BEK, Y., EFE, E., 1988. Araştırma Deneme Metotları I. Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Ders Kitabı No:71, 395 s, Adana.
BERMAN, A., FOLMAN, Y., KALM, M., MAMEN, M., HERZ, Z.,
WOLFENSON, D., ARIELI, A., GRABER, Y., 1985. Upper Critical
Temperatures and Forced Ventilation Effects for High-Yielding Dairy Cows
in a Subtropical Enviroment. J. Dairy Sci., 68:1488-1495.
BERNABUCCI, U., LACETERA, N., RONCHI, B., NARDONE, A., 2002. Effects
of the Hot Season on Milk Protein Fractions in Holstein Cows. Anim. Res.
51:25-33.
BLOCK, E., 2004. Fatty Acids for Dairy Cows: More Than Just Calories. Penn State
Dairy Cattle Nutrition Workshop, pp:33-44, 26-27 October, Holiday Inn,
Grantville, PA.
BRAY, D. R., BUCKLIN, R. A., CARLOS, L., CAVALLO, V., 2003. Enviromental
Temperatures in a Tunnel Ventilated Barn and in an Air Conditioned Barn in
Florida. 5th International Dairy Housing Proceedings Conference, 29-31
January, pp:235-242, Fort Worth, Texas, USA,.
92
BROUK, M. J., SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2001a. Effectiveness of Fan and
Feedline Sprinklers in Cooling Dairy Cattle Housed in 2- or 4- row Freestall
Buildings. 6th International Symposium on Livestock Enviroment, pp:15-21,
21-23 May, Louisville, USA.
, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2001b. Heat Stress Abatement in Four-Row
Freestall Barns. 5th Western Dairy Management Conference, pp: 161-166,
Las Vegas, Nevada, USA.
, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2003a. Effectiveness of Cow Cooling
Strategies under Different Environmental Conditions. Proceedings of the 6th
Western Dairy Management Conference, March 12-14, Reno, NV, USA.
, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2003b. Effect of Sprinkling Frequency and
Airflow on Respiration Rate, Body Surface Temperature and Body
Temperature of Heat Stressed Dairy Cattle. 5th International Dairy Housing
Proceedings Conference, pp:263-268, 29-31 January, Fort Worth, Texas,
USA.
, SMITH, J. F., HARNER, J. P., 2003c. Effect of Utilizing Evaporative
Cooling in Tiestall Dairy Barns Equipped with Tunnel Ventilation on
Respiration Rates and Body Temperature of Lactating Dairy Cattle. 5th
International Dairy Housing Proceedings Conference, pp:312-319, 29-31
January, Fort Worth, Texas, USA.
BROWN-BRANDL, T. M., NIENABER, J. A., EIGENBERG, R. A., HAHN, G. L.,
FREETLY, H., 2003. Thermoregulatory Responses of Feeder Cattle. Journal
of Thermal Biology, 28:149-157.
BRUCKENTAL, I. D., DRORI, M., KAIM, H., LEHRER, H., FOLMAN, Y., 1989.
Effects of Source and Level of Protein on Milk Yield and Reproductive
Performance of High-Producing Primiparous and Multiparaous Dairy Cows.
Anim. Prod., 48:319-330.
BUTLER, W. R., EVERETT, R. W., COPPOCK, C. E., 1981. The Relationships
Between Energy Balance, Milk Production and Ovulation in Postpartum
Holstein Cows. J. Anim. Sci. 53:742-749.
93
CALEGARI, F., CALAMARI, L., FRAZZI, E., 2003. Effects of Ventilation and
Misting on Behaviour of Dairy Cattle in the Hot Season in South Italy. 5th
International Dairy Housing Proceedings Conference, pp:303-311, 29-31
January, Fort Worth, Texas, USA.
CARROLL, D. J., HOSSAIN, F. R., KELLER, M. R., 1994. Effect of Supplemental
Fish Meal on the Lactation and Reproductive Performance of Dairy Cow. J.
Dairy Sci., 77:3058-3072.
CASPER, D. P., SCHINGOETHE, D. J., 1989. Lactational Response of Dairy Cows
to Diets Varying in Ruminal Solubilities of Carbohydrate and Crude Protein.
J. Dairy Sci., 72:948-971.
CHALUPA, W., FERGUSON, J. D., 1990. Immediate and Residual Responses of
Lactating Cows on Commercial Dairies to Calcium Salts of Long Chain Fatty
Acids. J. Dairy Sci., 73(Suppl. 1): 244 (Abstr.).
CHAN, S. C., HUBER, J. T., CHEN, K. H., SIMAS, J. M., WU, Z., 1997. Effects of
Ruminally Inert Fat and Evaporative Cooling on Dairy Cows in Hot
Enviromental Temperature. J. Dairy Sci., 80:1172-1178.
, HUBER, J. T., WU, Z., CHEN, K. H., SIMAS, J., 1992. Effect of Fat
Supplementation and protein Source on Performance of Dairy Cows in Hot
Environmental Temperatures. J. Dairy Sci., 75(Suppl. 1):175 (Abstr.).
CHASE, L., SNIFFEN, E., 1988. Feeding and Managing Dairy Cows During Hot
Weather. http://www.inform.umd.edu/Edres/Topic/Agric.Eng.
CHEN, K. H., HUBER, J. T., THEURER, C. B., ARMSTRONG, D. V.,
VANDERLEY, R. C., SIMAS, J. M., CHAN, S. C., SULLIVAN, J. L., 1993.
Effect of Protein Quality and Evaporative Cooling on Lactational
Performance of Holstein Cows in Hot Weather. J. Dairy Sci., 76:819-825.
CHILLIARD, Y., 1993. Dietary Fat and Adipose Tissue Metabolism in Ruminants,
Pigs, and Rodents: A Review. J. Dairy Sci., 76:3897-3931.
CHOI, B. R., PALMQUIST, D. L., ALLEN, M. S., 2000. Cholecystokinin Mediates
Depression of Feed Intake in Dairy Cattle Fed High Fat Diets. Domestic
Animal Endocrinology, 19:159-175.
94
CHRISTENSEN, R. A., CAMERON, M. R., CLARK, J. H., DRACKLEY, J. K.,
LYNCH, J. M., BARBANO, D. M., 1994. Effects of Amount of Protein and
Ruminally Protected Amino Acids in the Diet of Dairy Cows Fed
Supplemental Fat. J. Dairy Sci., 75:2043-2070.
CHURNG-FAUNG, L. 2004. Feeding Management and Strategies for Lactating
Dairy Cows Under Heat Stress.
www.fftc.agnet.org./library/abstract/eb530b.html.
CLARK, J. H., KLUSMEYER, T. H., CAMERON, M. R., 1992. Microbial Protein
Synthesis and Flows of Nitrogen Fractions to the Duodenum of Dairy Cows.
J. Dairy Sci., 75:2304-2323
COLLIER, R. J., DAHL, G. E., VANBAALE, M. J., 2006. Major Advances
Associated with Enviromental Effects on Dairy Cattle. J. Dairy Sci., 89:1244-
1253.
, DOELGER, S. G., HEAD, H. H., THATHCER, W. W., WILCOX, C. J.,
1982. Effect of Heat Stress During Pregnacy on Maternal Hormone
Concentrations, Calf Birth Weight, and Postpartum Milk Yield of Holsteins
Cows. J. Anim. Sci., 54:309-316.
COPPOCK, C. E., WILKS, D. L., 1991. Supplemental Fat in High – Energy Rations
for Lactating Cows: Effects on Intake, Digestion, Milk Yield, and
Composition. J. Anim. Sci., 69:3826-3837.
CORREA-CALDERON, A., ARMSTRONG, D., DONALD, R., DeNISE, S.,
ENNS, M., HOWISON, C., 2004. Thermoregulatory Responses of Holstein
and Brown Swiss Heat-Stressed Dairy Cows to Two Different Cooling
Systems. Int. J. Biometeorol, 48:142-148.
, AVENDANO-REYES, L., RUBIO-VILLANUEVA, A., ARMSTRONG,
D. V., SMITH J. F., DENISE, S. K., 2002. Effect of a Colling System on
Productivity of Holstein Cows Under Heat Stress. Agrociencia 36(5):531-
539.
COULON, J. B., AGABRIEL, C., BRUNSCWIG, G., MULLER, C., BONAITI, B.,
1994. Effects of Feeding Practices on Milk Fat Concentration for Dairy
Cows. J. Dairy Sci., 77:2614-2620.
95
CRONJE, P., 2006. Fighting Heat Stress: Diet, Gut Integrity, and Gut Health. Feed
International, May-June 2006:14-19.
DePETERS, E. J., TAYLOR, S. J., BALDWIN, R. L., 1989. Effect of Dietary Fat in
Isocaloric Rations on the Nitrogen Content of Milk from Holstein Cows. J.
Dairy Sci., 72:2949-2957.
, BALLOU, M. A., 2003. Dietary Lipid for Lactating Dairy Cows:
Production and Reproduction. Proceedings of 42th Annual Dairy Cattle Day,
26 March, pp:14-22, Davis, CA, USA.
, CANT, J. P., 1992. Nutritional Factors Influencing the Nitrogen
Composition of Bovine Milk. J. Dairy Sci., 75:2043-2070.
DOREAU, M., CHILLIARD, Y., 1997. Digestion and Metabolism of Dietary Fat in
Farm Animals. British Journal of Nutrition, 78 (Suppl. 1):S15-S35.
DRACKLEY, J. K., CICELA, T. M., LaCOUNT, D. W., 2003. Responses of
Primiparous and Multiparous Holstein Cows to Additional Energy from Fat
or Concentrate During Summer. J. Dairy Sci., 86:1306-1314.
ELLIOT, J. P, DRACKLEY, J. K., FAHEY, G. C., SHANKS, R. D., 1995.
Utilization of Supplemental Fat by Dairy Cows Fed Diets Varying in Content
of Nonstructural Carbohydrates. J. Dairy Sci., 78:1512-1525.
ERICKSON, P. S., MURPHY, M. R., CLARCK, J. H., 1992. Supplementation of
Dairy Cow Diets with Calcium Salt of Long-Chain Fatty Acids and Nicotinic
Acid in Early Lactation. J. Dairy Sci., 75:1078-1089.
FLAMENBAUM, L., WOLFENSON, D., KUNZ, P. L., MAMAN, M., BERMAN,
A., 1995. Interactions Between Body Condition at Calving and Cooling of
Dairy Cows During Lactation in Summer. J. Dairy Sci., 78:2221-2229.
, WOLFENSON, D., MAMEN, M., BERMAN, A., 1986. Cooling Dairy
Cattle by a Combination of Sprinkling and Forced Ventilation and its
Implementation in the Shelter System. J. Dairy Sci., 69:3140-3147.
FRAZZI, E. L., CALAMARI, L., CALEGARI, F., 2003. Assesment of a Thermal
Comfort Index to Estimate The Reduction of Milk Production Caused by
Heat Stress in Dairy Cow Herds. 5th International Dairy Housing Proceedings
Conference, pp:269-276, 29-31 January, Fort Worth, Texas, USA.
96
GAYNOR, P. J., ERDMAN, R. A., TETER, B. B., SAMPUGNA, J., CAPUCO, A.
V., WALDO, D. R., HAMOSH, M., 1994. Milk Fat Yield and Composition
During Abomasal Infusion of cis or trans Octadecenoates in Holstein Cows.
J. Dairy Sci., 77:157-165.
GÖRGÜLÜ, M., KILIÇALP, N., KUTLU, H. R., 1998. Influence of
Roughage/Concentrate Ratio on Milk Yield and Milk Composition of Dairy
Cows in Hote Climates. Book of Abstract of the 49th Annual Meeting of the
Europan Association for Animal Production, pp:192, 24-27 August, Warsaw,
Poland.
, KUTLU, H. R., 2001. Süt Sığırcılığında Çevre Sıcaklığı ve Besleme
İlişkisi. Çiftçi Tarım ve Hayvancılık Dergisi, 123:21-28, KKTC.
, KUTLU, H. R., DEMİR, E., ÖZTÜRKCAN, O., FORBES, J. M., 1996.
Nutritional Consequences Among Ingredients of Free-Choice Feeding
Awassi Lambs. Small Rum. Res. 20:23-29.
, ÖZTÜRKCAN, O., 1996. Rasyondaki Enerji Düzeyi ve Protein
Kaynaklarının İvesi Erkek Kuzularda Besi Performansı ve Karkas
Özelliklerine Etkileri. Hayvancılık’96 Ulusal Kongresi. Cilt 1:Bildiriler, 18-
20 Eylül, İzmir.
GRUM, D. E., DRACKLEY, J. K., HANSEN, L. R., CREMIN, J. D., 1996.
Production, Digestion, and Hepatic Lipid Metabolism of Dairy Cows Fed
Increased Energy from Fat or Concentrate. J. Dairy Sci., 79:1836-1849.
GRUMMER, R. R., 1991. Effect of Feed on Composition of Milk Fat. J. Dairy Sci.,
74:3244-3257.
, CARROLL, D. J., 1991. Effects of Dietary Fat on Metabolic Disorders and
Reprodutive Performance of Dairy Cattle. J. Anim.Sci., 69:3838-3852.
GÜNEYLİ, M., ÖZKÜTÜK, K., 1993. Çukurova’da Yaz Aylarında Duş Olanağının
Siyah-Alaca İneklerinin Süt Verimine Etkisi Üzerine Bir Araştırma. Tarım
Bakanlığı Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayınları,
Yayın No:12, Adana.
, ÖZKÜTÜK, K., 1994. Çukurova’da Yaz Aylarında Otomatik Duş Olanağı
Sağlanmasının İneklerin Süt Verimine ve Duş Yapma Davranışına Etkisi.
97
Tarım Bakanlığı Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü
Yayınları, Yayın No:14, Adana.
HAHN, L. G., 1981. Housing and Management to Reduce Climatic Impacts on
Livestock. J. Anim. Sci., 52:175-186.
HARRIS, B., 1992. Feeding and Managing Cows in Warm Weather.
http://hammock.ifas.ufl.edu./Txt/fairs/2939.
HASSAN, A., ROUSSEL, J. D., 1975. Effect of Protein Concentration in the Diet on
Blood Composition and Productivity of Lactating Holstein Cows under
Thermal Stres. J. Agr. Sci. 85:409-415.
HIGGINBOTHAM, G. E., HUBER, J. T., WALLENTINE, W. V., JOHNSON, N.
P., ANDRUS, 1989a. Influence of Protein Percent and Degradability on
Performance of Lactating Cows During Moderate Temparature. J. Dairy Sci.,
72:1818.
, TORABI, M., HUBER, J. T., 1989b. Influence of Dietary Protein
Concentration and Degradability on Performance of Lactating Cows During
Hot Environmental Temperatures. J. Dairy Sci., 72:2254-2564.
HILLMAN, P. E., GEBREMEDHIN, K. G., PARKHURST, A., FUQUAY, J.,
WILLARD, S., 2001. Evaporative and Convective Cooling of Cows in a Hot
and Humid Enviroment. 6th International Symposium on Livestock
Enviroment, pp:343-350, 21-23 May, Louisville, USA.
HOLTER, J. B., HAYES, H. H., KIERSTEAD, N., WHITEHOUSE, J., 1993.
Protein Fat Bypass Supplement for Lactating Dairy Cow. J. Dairy Sci.,
76:1342-1352.
, WEST, J. W., McGILLIARD, M. L., 1997. Predicting Ad Libutum Dry
Matter Intake and Yield of Holstein Cows. J. Dairy Sci., 80:2186-2199.
, WEST, J. W., McGILLIARD, M. L., PELL, A. N., 1996. Predicting Ad
Libutum Dry Matter Intake and Yields of Jersey Cows. J. Dairy Sci., 79:912-
921.
HUBER, J. T., HIGGINBOTHAM, G. E., GOMEZ-ALARCON, R. A., TAYLOR,
R. B., CHEN, K. H., CHAN, S. C., WU, Z., 1994. Heat Stress Interactions
98
with Protein, Supplemental Fat, and Fungal Cultures. J. Dairy Sci., 77:2080-
2090.
HUSSEIN, H. S., JORDAN, R. M., 1991. Fish Meal as a Protein Supplement in
Finishing Lamb Diets. J. Anim. Sci., 69:2115-2122.
IGONO, M. O., JOHNSON, H. D., STEEVENS, B. J., KRAUSE, G. F.,
SHANKLIN, M. D., 1987. Physiological, Productive, and Economic Benefits
of Shade, Spray, and Fan System Versus Shade for Holstein Cows During
Summer Heat. J. Dairy Sci., 70:1069-1079.
, JOTVEDT, G., SANFORD-CRANE, H. T., 1992. Enviromental Profile and
Critical Temperature Effects on Milk Production of Holstein Cows in Desert
Climate. Int. J. Biometerol 36:77-87.
JENKINS, T. C., 1993. Lipid Metabolism in the Rumen. J. Dairy Sci., 76:3851-3863.
, 1998. Improving Productive Efficiency of Dairy Rations with Added Fat.
Proceedings of the Advanced Dairy Workshop.
, 2004. The Benefits and Limitations of Fat in Dairy Rations. Mid-South
Ruminant Nutrition Conference, pp:35-44, Fort Worth, Dallas..
, BERTRAND, J. A., BRIDGES, W. C., 1998. Interactions of Tallow and
Hay Partilce Size on Yield and Composition of Milk from Lactating Holstein
Cows. J. Dairy Sci., 81:1396-1402.
, LUNDY, F., 2001. Feeding Various Fat Sources to Lactating Dairy Cows
and Their Effects on Milk Quality. Penn State Dairy Cattle Nutrition
Workshop, pp:31-38, November 6-7, Grantville, PA, USA.
KARAKÖK GÖNCÜ, S., 2004. Duş ve Fan Uygulamalarının Siyah Alaca
Tosunların Besi Performansları Üzerine Etkisi. 4. Ulusal Zootekni Bilim
Kongresi, 01-04 Eylül, Isparta.
KEERY, C. M., AMOS, H. E., 1993. Effects of Source and Level of Undegraded
Intake Protein on Nutrient Use and Performance of Early Lactation Cows. J.
Dairy Sci., 76:490-499.
KEISTER, Z. O., MOSS, K. D., ZHANG, H. M., TEEGERSTROM, T., EDLING,
R.A., COLLIER, R. J., AX, R. L., 2002. Physiological Responses in Thermal
99
Stressed Jersey Cows Subjected to Different Management Strategies. J. Dairy
Sci., 85:3217-3224.
KENT, B. A., ARAMBEL, M. J., 1988. Effect of Calcium Salts of Long-Chain Fatty
Acids on Dairy Cows in Early Lactation. J. Dairy Sci., 71:2412-2415.
KEOWN, F. J., GRANT, R.G., 1997. How to Reduce Heat Stress in Dairy Cattle.
http://www.unl.edu./IANR/PUBS/extnpubs/dairy/1063.htm.
KHORASANI, G. R., DE BOER, G., KENNELLY, J. J., 1996. Response of Early
Lactation Cows to Ruminally Undegradable Protein in the Diet. J. Dairy Sci.,
79:446-453.
KLUSMEYER, T. H., CLARK, J. H., 1991. Effects of Dietary Fat and Protein on
Fatty Acid Flow to the Duodenum and in Milk Produced by Dairy Cows. J.
Dairy Sci., 74:3055-3067.
KNAPP, D. M., GRUMMER, R. R., 1991. Response of Lactating Dairy Cows to Fat
Supplementation During Heat Stress. J. Dairy Sci., 74:2573-2579.
KOWALSKI, Z. M., PISULEWSKI, P., M., GÖRGÜLÜ, M., ZYZAK, W., 1999.
The Effect of Protected Methionin on Performance and Milk Composition of
Dairy Cows Fed Energy Deficient Diet Based on Grass Silage. Animal
Nutrition Conference, Krynica, Poland.
KÜÇÜK, O., ÖZPINAR, H., 2003. Ruminant Rasyonlarında Yağ Kullanımı. Yem
Magazin, 34:35-39.
LANHAM, J. K., COPPOCK, C. E., BROOKS, K. N., WILKS, D. L., HORNER, J.
L., 1992. Effects of Whole Cottonseed or Niacin or Both on Casein Synthesis
by Lactating Holstein Cows. J. Dairy Sci., 75:184-192.
LEES, J. A., OLDHAM, J. D., HARESIGN, W., GARNSWORTHY, P. C., 1990.
The Effect of Patterns of Rumen Fermentation on Response by Dairy Cows
to Dietary Protein Concentration. British Journal of Nutrition 63:177-186.
LEFCOURT, A. M., SCHMIDTMANN, E. T., 1989. Body Temperature of Dry
Cows on Pasture: Enviromental and Behavioral Effects. J. Dairy Sci.,
72:3040-3049.
LINN, J. G., 2004. Nutritional Management of Lactating Dairy Cows During Periods
of Heat Stress. http://www.ansci.umn.edu/dairy/dairyupdates/du125.htm.
100
MADER, T. L., DAVIS, S., GAUGHAN, J., BROWN-BRANDL, 2004. Wind Speed
and Solar Radiation Adjustments for the Temperature-Humidity Index.
www.ams.confex.com/ams/pdfpapers/77847.pdf.
MADER, T. L., HOLT, S. M., HAHN, G. L., DAVIS, M. S., SPIERS, D. E., 2002.
Feeding Strategies for Managing Heat Load in Feedlot Cattle. J. Anim.Sci.
80:2373-2382.
MADISON-ANDERSON, R. J., SCHINGOETHE, D. J., BROUK, M. J., BAER, R.
J., LENTSCH, M. R., 1997. Response of Lactating Cows to Supplemental
Unsaturated Fat and Niacin. J. Dairy Sci., 80:1329-1338.
MAIGA, H. A., SCHINGOETHE, D. J., 1997. Optimizing the Utilization of Animal
Fat and Ruminal Bypass Proteins in the Diets of Lactating Dairy Cows. J.
Dairy Sci., 80:343-352.
MALLONEE, P. G., BEEDE, D. K., COLLIER, R. J., WILCOX, C. J. 1985.
Production and Physiological Responses of Dairy Cows to Varying Dietary
Potassium During Heat Stress. J. Dairy Sci., 68:1479-1487.
MARTINEZ, N., DePETERS, E. J., BATH, D. L., 1991. Supplemental Niacin and
Fat Effects on Milk Composition of Lactating Cows. J. Dairy Sci., 74:202-
210.
McDOWELL, R. E., WILK, J. C., TALLBOTT, C. W., 1996. Economic Viability of
Crosses of Bos Taurus and Bos Indicus for Dairying in Warm Climates. J.
Dairy Sci., 79:1292-1303.
McGUIRE, M. A., BEEDE, D. K., DeLORENZO, M. A., WILCOX, C. J.,
HUNTINGTON, G. B., REYNOLDS, C. K., COLLIER, R. J., 1989. Effects
of Thermal Stress and Level of Feed Intake on Portal Plasma Flow and Net
Fluxes of Metabolites in Lactating Holsteins Cows. J. Anim. Sci., 67:1050-
1063.
MEYER, M. J., SMITH, J. F., HARNER III, J.P., SHIRLEY, J. E., TITGEMEYER,
E. C., 1998. Performance of Lactating Dairy Cattle in Three Different
Cooling Systems. Report of Progress 821, pp:12-15, K.S.U., Manhattan,
USA.
101
MITLOHNER, F. M., MORROW, J. L., DAILEY, J. W., WILSON, S. C.,
GALYEAN, M. L., MILLER, M. F., McGLONE, J. J., 2001. Shade and
Water Misting Effects on Behavior, Physiology, Performance, and Carcass
Traits of Heat-Stressed Feedlot Cattle. J. Anim. Sci., 79:2327-2335.
MOORE, C. E., KAY, J. K., COLLIER, R. J., VANBAALE, M. J., BAUMGARD,
L. H., 2005. Effect of Supplemental Conjugated Linoleic Acids on Heat-
Stressed Brown Swiss and Holstein Cows. J. Dairy Sci., 88:1732-1740.
MORAN, D. S., SHITZER, A., PANDOLF, K. B., 1998. A Physiological Strain
Index to Evaluate Heat Stres. Am. J. Physiol., 275:129-134.
MU, Y., 2002. Rumen Protected Fat. Feed International, August 2002, 23(8):28-31.
NICHOLSON, T., OMER, S. A., 1983. The Inhibitory Effect of Intestinal Infusions
of Unsaturated Long-Chain Fatty Acids on Forestomach Motility of Sheep.
Brit. J. Nutr., 50:141-149.
NRC, 1981. Effect of Enviroment on Nutrient Requirements of Domestic Animals.
National Acad. Pres, Washington, D.C.
, 1989. Nutrient Requirements of Dairy Cattle. 6th Revised Edition, National
Acad. Pres., Washington, D.C.
, 1996. Nutrient Requirements of Beef Cattle. 7th Ed. National Acad. Pres.,
Washington, D.C.
, 2001. Nutrient Requirements of Dairy Cattle. 7th Revised Edition, National
Acad. Pres., Washington, D.C.
O’MARA, F. P., MURPHY, J. J., RATH, M., 1997. The Amino Acid Composition
of Protein Feedstuffs Before and After Ruminal Incubation and After
Subsequent Passage Through the Intestines of Dairy Cows. J. Anim. Sci.,
75:1941-1949.
ONETTI, S. G., GRUMMER, R. R., 2004. Response of Lactating Cows to Three
Supplemental Fat Sources as Affected by Forage in the Diet and Stage of
Lactation: A Meta-Analysis of Literature. Animal Feed Science and
Technology, 115:65-82.
102
, REYNAL, S. M., GRUMMER, R. R., 2004. Effect of Alfalfa Forage
Preservation Method and Particle Length on Performance of Dairy Cows Fed
Corn Silage-Based Diets and Tallow. J. Dairy Sci., 87:652-664.
, SHAVER, R. D., MCGUIRE, M. A., 2001. Effect of Type and Level of
Dietary Fat on Rumen Fermentation and Performance of Dairy Cows Fed
Corn Silage-Based Diets. J. Dairy Sci., 84:2751-2759.
OVERTON, T. R., EMMERT, L. S. CLARK, J. H., 1998. Effects of Sources of
Carbohydrate and Protein and Rumen-Protected Methionin on Performance
of Cows. J. Dairy Sci., 81:221-228.
, STONE, B., 2004. Fat Supplies more than just Energy. Pro-Dairy,
Northeast DairyBusiness, August 2002.
ÖNGEL, E., ÖZKÜTÜK, K., 2000. Siyah Alaca İneklerde Sıcak Yaz Aylarında Duş
Olanağı Sağlanmasının Süt Verimine Etkisi ve Duşa Girme Alışkanlığına
İlişkin Davranışın Saptanması. Ç. Ü. Z. F. Dergisi, 15(3):119-126.
ÖZHAN, M., TÜZEMEN, N., YANAR, M., 2001. Büyükbaş Hayvan Yetiştirme.
Atatürk Üni. Ziraat Fak. Yay. No:134, Erzurum.
ÖZKÜTÜK, K., 2006. Hayvan Ekolojisi (Sıcaklık Stresi). Çukurova Üniv. Zir. Fak.
Hay. Üre. Lisans Prog. Ders Notları, 98 s, Adana.
PALMQUIST, D. L., 1984. Use of Fats in Diets for Lactating Dairy Cows. Fats in
Animal Nutrition, Ed: Wiseman, J., pp:357-381, Butterworths, Boston, MA.
, 1988. The Feeding Value of Feed. Ed: E. R. Qrskow, Feed Science, pp:293-
311, Elsevier Science Pub., Amsterdam.
, JENKINS, T. C., 1980. Fat in Lactation Rations. J. Dairy Sci., 63:1-14.
, MATTOS, W., 1978. Turnover of Lipoproteins and Transfer to Milk Fat of
Dietary (1-Carbon-14) Linoleic Acid in Lactating Cows. J. Dairy Sci.,
61:561-565.
PANTOJA, J., FIRKINS, J. L., EASTRIDGE, M.L., 1996. Fatty Acid Digestibility
and Lactation Performance by Dairy Cows Fed Fats Varying in Degree of
Saturation. J. Dairy Sci., 79:429-437.
PEKEL, E., ÖZKÜTÜK, K., CEBECİ, Z., KUMLU, S., ÖZTÜRKCAN, O.,
GÖRGÜLÜ, M., 1993. Kilis Tipi Güney Sarı Kırmızı Sığırların Yayılış
103
Alanları, Performansları, ve GAP Bölgesi İçin Bu Sığırlardan Yararlanma
Olanakları. GAP Tarımsal Araştırma İnceleme ve Geliştirme Proje Paketi,
Proje Bileşeni: 5.6.2. Kesin Sonuç Raporu. Ç. Ü. Ziraat Fak. Genel Yay. No:
64. GAP Yayınları No: 75, Adana.
PIEPENBRINK, M. S., SCHINGOETHE, D. J., 1998. Ruminal Degradation,
Aminoacid Composition, and Estimated Intestinal Digestibilities of Four
Protein Supplements. J. Dairy Sci., 81:454-461.
RAVAGNOLO, O., MISZTAL, I., 2000. Genetic Component of Heat Stress in Dairy
Cattle, Parameter Estimation. J. Dairy Sci., 83:2126-2130.
RAY, D. E., HALBACH, T. J., ARMSTRONG, D. V., 1992. Season and Lactation
Number on Milk Production and Reproduction of Dairy Cattle in Arizona. J.
Dairy Sci., 75:2976-2983.
ROMO, G. A., CASPER, D. P., ERDMAN, R. A., TETER, B. B., 1996. Abomasal
Infusion of Cis or Trans Fatty Acid Isomers and Energy Metabolism of
Lactating Dairy Cows. J. Dairy Sci., 79:2005-2015.
SANCHEZ, W. K., MCGUIRE M. A., BEEDE D. K., 1994. Macromineral Nutrition
by Heat Stress Interactions in Dairy Cattle: Review and Original Research. J.
Dairy Sci., 77:2051-2079.
SANTOS, F. A. P., SANTOS, J. E. P., THEURE, C. B., HUBER, J. T., 1998. Effects
of Rumen-Undegradable Protein on Dairy Cow Performance: A 12 Year
Literature Review. J. Dairy Sci., 81:3182-3213.
SANZ SAMPELAYO, M. R., PEREZ, L., BOZA, J., AMIGO, L., 1998. Forage of
Different Physical Form in the Diets of Lactating Granadina Goats: Nutrient
Digestibility and Milk Production and Composition. J. Dairy Sci., 81:492-
498.
SAS, 1997. User’ s Guide: Statistics, Version 7.0 Edition, SAS Inst., Inc., Cary, N.C.
SCHAUFF, D. J., CLARK, J. H., DRACKLEY, J. K., 1992. Effects of Feeding
Lactating Dairy Cows Diets Containing Extruded Soybeans and Calcium
Salts of Long–Chain Fatty Acids. J. Dairy Sci., 75:3003-3019.
SCHINGOETHE, D. J., CASPER, D. P., 1991. Total Lactational Response to Added
Fat During Early Lactation. J. Dairy Sci., 74:2617-2622.
104
SCHNEIDER, P. L., BEEDE, D. K., WILCOX, C. J., COLLIER, R. J., 1988.
Influence of Dietary Sodium and Potassium Bicarbonate and Total Potassium
on Heat-Stressed Lactating Dairy Cows. J. Dairy Sci., 67:2546-2553.
SCOTT, T. A., SHAVER, R. D., ZEPEDA, L., YANDELL, B., SMITH, T. R., 1995.
Effects of Rumen-Inert Fat on Lactation, Reproduction, and Health of High
Producing Holstein Herds. J. Dairy Sci. 78:2435-2451.
SHAVER, R. D., 1990. Fat Sources for High Producing Dairy Cows. Proceedings of
51th Minnesota Nutrition Conference, pp:13-42, Bloomington, MN.
SHEARER, J. K., BEEDE, D. K., 1990. Thermoregulation and Physiological
Responses of Dairy Cattle in Hot Weather. Agripractice 11(5):1-7.
SHIRLEY, J. E., 1994. Effects of Sunshades on Temperature and Cow Comfort.
Report of Progress 716, pp:27-28, K.S.U., Manhattan, USA.
SKAAR, T. C., GRUMMER, R. R., DENTINE, M. R., STAUFFACHER, R. H.,
1989. Seasonal Effects of Prepartum and Postpartum Fat and Niacin Feeding
on Lactation Performance and Lipid Metabolism. J. Dairy Sci., 72:2028-
2038.
SMITH, J. F., HARNER, J. P., 1996. Coping with Summer Weather: Management
Strategies to Control Heat Stress. Dairy Day Proceedings, Report of Progress
771, pp:20-22, KSU, Manhattan, USA.
SMITH, T. R., CHAPA, A., POGUE, D., RILEY, T., WILLIAMS, J., CROUCH, J.,
WILSON, H., 2004. Tunnel Ventilation Cooling for Lactating Dairy Cows
During Hot Weather: 2. Comporison to Cooling with Shade and Fans. Annual
Report 2003 of the North Mississippi Research & Extension Center,
Mississippi Agriculture & Forestry Experiment Station Information Bulletin
405:186-191.
SMITH, W. A., HARRIS, B., VANHORN, H. H., WILCOX, C. J., 1993. Effects of
Forage Type on Production of Dairy Cows Supplemented with Whole
Cottonseed, Tallow, and Yeast. J. Dairy Sci., 76:205-215.
SPIERS, D. E., 2000. How Cows Dissipate Heat. Heart of American Dairy
Management Conference, pp: 77-86, June 21-22, Kansas State University,
Manhattan.
105
, SPAIN, J. N., SAMPSON, J. D., RHOADS, R. P., 2004. Use of
Physiological Parameters to Predict Milk Yield and Feed Intake in Heat-
Stressed Dairy Cows. Journal of Thermal Biology, 29:759-764.
STAPLES, C. R., AMOROCHO, A., CULLENS, F., 2003. Fat-Feeding Practices for
Lactating Dairy Cows. Proceedings of the 40th Annual Florida Dairy
Production Conference, pp:52-64, 29-30 April, University of Florida,
Gainesville, USA.
, CULLENS, F. M., 2005. Implications of Fat-Feeding Pratices for Lactating
Dairy Cows – Effects on Milk Fat. Advances in Dairy Technology, 17:227-
295.
, THATCHER, W. W., 1997. Fat Supplementation Influences Reproduction
of Lactating Dairy Cows. 8th Annual Florida Ruminant Nutrition Conference,
University of Florida, Gainsville, Fl.
STERN, M. D., VARGA, G. A., CLARK, J. H., FIRKINS, J. L., HUBER, J. T.,
PALMQUIST, D. L., 1994. Evaluation of Chemical and Physical Properties
of Feeds Affect Protein Metabolism in the Rumen. J. Dairy Sci.,77:2762-
2786.
STOKES, S., 2004. Cooling Cows in Transtion Phase.
http://animalsciences.tamu.edu/ansc/publications/dairypubs/ASWeb029_Cool
ing.pdf.
STRICKLAND, J. T., BUCKLIN, R. A., NORDSTEDT, R. A., BEEDE, D. K.,
BRAY, D. R., 1989. Sprinkler and Fan Cooling System for Dairy Cows in
Hot Humid Climates. Appl. Eng. Agric. 5:231-236.
SUTTON, J. D., Altering Milk Composition by Feeding. J. Dairy Sci., 72:2801-
2814.
TARAZON-HERRERA, M., HUBER, J. T, SANTOS, J., MENA, H., NUSSO, L.,
NUSSIO, C., 1999. Effects of Bovine Somatotropin and Evaporative Cooling
Plus Shade on Lactation Performance of Cows During Summer Heat Stres. J.
Dairy Sci., 82:2352-2357.
106
TAŞDEMİR, A. R., 2004. Yüksek Verimli Süt Sığırlarında Rasyon Yağ İçeriği İle
Niasin ve Karnitin Katkısının Süt Verimi ve Süt Kompozisyonuna Etkileri.
Doktora Tezi, Ç.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalı, Adana.
TAYLOR, R. B., HUBER, J. T., GOMEZ-ALARCON, R. A., WIERSMA, F.,
PANG, X., 1991. Influence of Protein Degradability and Evaporative Cooling
on Performance of Dairy Cows During Hot Environmental Temperatures. J.
Dairy Sci., 74:243-249.
TYSON, J. T., 2004. Ventilation: Why, When, and How
http://www.extension.psu.edu/scregion/Agriculture/AgEngArticles/VentBasic
s.pdf.
URDAZ, J. H., OVERTON, M. W., MOORE, D. A., SANTOS, J. E. P., 2006.
Technical Note: Effects of Adding Shade and Fans to a Feedbunk Sprinkler
System for Preparturient Cows on Health and Performance. J. Dairy Sci.,
89:2000-2006.
VANSOEST, P. J., ROBERTSON, J. B., LEWIS, B. A., 1991. Method for Dietary
Fiber, Neutral Detergent Fiber, and Nonstarch Polysaccharides in Relation to
Animal Nutrition. J. Dairy Sci., 74:3583-3597.
VAZQUEZ-ANON, M., BERTICS, S. J., GRUMMER, R. R., 1997. The Effect of
Dietary Energy Source During Mid to Late Lactation on Liver Triglyceride
and Lactation Performance of Dairy Cows. J. Dairy Sci., 80:2504-2512.
WEBSTER, A. J. F., 1983. Nutrition and the Thermal Enviroment. Nutritional
Physiology, Ed: J. A. F. Rook and P. C. Thomas, pp: 639-656, Longman Inc.,
New York, USA.
WEST, J. W., 1994. Interactions of Energy and Somototropin with Heat Stress. J.
Dairy Sci., 77:2091-2102.
, 1999. Nutritional Strategies for Managing the Heat-Stressed Dairy Cows. J.
Anim. Sci., 77(Suppl. 2):21-35.
, 2002. Physiological Effects of Heat Stress on Production and Reproduction.
Tri-State Dairy Nutrition Conference Proceeding, pp: 1-12, April 16-17,
Grand Wayne Center, Fort Wayne, Indiana.
107
, 2003. Effects of Heat-Stress on Production in Dairy Cattle. J. Dairy Sci.,
86:2131-2144.
, 2004. Managing and Feeding Lactating Dairy Cows in Hot Weather.
http://www.ces.uga.edu/pubcd/b956-w.html
, HAYDON, K. D., MULLINIX, B. G., SANDIFER, T. G., 1992. Dietary
Cation-Anion Balance and Cation Source Effects on Production and Acid-
Base Status of Heat-Stressed Cows. J. Dairy Sci., 75:2776-2786.
, MULLINIX, B. G., SANDIFER, T. G., 1991. Changing Dietary Electrolyte
Balance for Dairy Cows in Cool and Hot Enviroments. J. Dairy Sci.,
74:1662-1674.
, 1996. Dietary Management of Heat Stressed Cows: Secrets of Southern
Cooking. Heart of America Dairy Management Conference, pp:135-145, 29-
30 April, Kansas City, MO.
WHITE, T. W., BUNTING, L. D., STICKER, L. S., HEMBRY, F. G., SAXTON, A.
M., 1992. Influence of Fish Meal and Supplemental Fat on Performance of
Finishing Steers Exposed to Moderate or High Ambient Temperatures. J.
Anim. Sci., 70:3286-3292.
WILLIAMS, R. J., CHAPA, A. M., RILEY, T. O., POGUE, D., E., WILLARD, S.
T., SMITH, T. R., 2002. The Impact of Tunnel Ventilation Cooling and BMR
Corn Silage on Heat Stress in Lactating Dairy Cows. Annual Report 2002 of
the North Mississippi Research&Extension Center. Mississippi
Agriculture&Forestry Experiment Station Information Bulletin 398:191-196.
WRIGHT, T. C., HOLUB, B. J., HILL, A. R., McBRIDE, B. W., 2003. Effect of
Combinations of Fish Meal and Feather Meal on Milk fatty Acid Content and
Nitrogen Utilization in Dairy Cows. J. Dairy Sci., 86:861-869.
, MOSCARDINI, S., LUIMES, P. H., SUSMEL, P., MCBRIDE, B. W.,
1998. Effects of Rumen-Undegradable protein and Feed Intake on Nitrogen
Balance and Milk Protein Production in Dairy Cows. J. Dairy Sci., 81:784-
793.
108
WU, Z., HUBER, J. T., 1994. Relationship Between Dietary Fat Supplementation
and Milk Protein Concentration in Lactating Cows: A Review. Livestock
Production Sci., 39:141-155.
YOUSEF, M. K., 1985. Stress Physiology: Definition and Terminology. Stress
Physiology in Livestock, Volume I: Basic Principles, Ed: M. K. Yousef, pp:
4-7, CRC Pres Inc., Boca Raton, Florida.
YÖNEY, Z., 1973. Süt ve Mamulleri Muayene ve Analiz Metotları. A. Ü. Ziraat Fak.
Yayınları No:491. A. Ü. Basımevi, 182 s, Ankara.
109
ÖZGEÇMİŞ
1973 yılında Sivas’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimi burada tamamladıktan sonra
1991 yılında Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümünü kazandı.
1995 yılında mezun olarak aynı Üniversitenin Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni
Anabilim dalında yüksek lisans eğitimine başladı. 1997 yılında Kahramanmaraş
Sütçü İmam Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim Dalında
Araştırma Görevlisi, daha sonra aynı bölümde Yemler ve Hayvan Besleme
Laboratuarında Uzman olarak görev yaptı. 1999 yılında yüksek lisans eğitimini
tamamlayarak Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Zootekni Anabilim
dalında doktora eğitimine başladı. 2000 yılında Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
Osmaniye Tarım İl Müdürlüğü’ne daha sonra da Tarımsal Araştırmalar Genel
Müdürlüğü Çukurova Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğüne geçiş yaptı. Halen
bu kurumda Ziraat Mühendisi olarak görev yapmaktadır.