Çukurova kİmya 40 yaşında - siltaş · eylül 2014 / sayı 1 / sayfa 4 “türkiye’de...

17
Eylül 2014 / Yıl: 1 / Sayı: 1 (3 Ayda Bir Yayınlanır) • AÇIK HAVA KEYFİ DEVAM EDİYOR • BARBEKÜNÜN PÜF NOKTALARI • HAFTASONU TATİL ROTASI YENİ YAŞAM TRENDİ: BİYOLOJİK GÖLETLER AKMETAL’DEN YENİ YATIRIMLAR ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında İŞYERİNDE MOTİVASYON SİLTAŞ A.Ş. İLE MADENCİLİK ÜZERİNE

Upload: others

Post on 02-Jan-2020

2 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Eylül 2014 / Yıl: 1 / Sayı: 1 (3 Ayda Bir Yayınlanır)

• AÇIK HAVA KEYFİ DEVAM EDİYOR

• BARBEKÜNÜN PÜF NOKTALARI

• HAFTASONU TATİL ROTASI

YENİ YAŞAM TRENDİ:BİYOLOJİK GÖLETLER

AKMETAL’DENYENİ YATIRIMLAR

ÇUKUROVA KİMYA

40 Yaşında

İŞYERİNDE MOTİVASYON

SİLTAŞ A.Ş. İLEMADENCİLİKÜZERİNE

Page 2: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

UZMAN /Mert Çuhadaroğlu’yla İşyerinde Motivasyon

12

Eylül 2014 • Yıl: 1 • Sayı 1(3 Ayda Bir Yayınlanır)

Siltaş A.Ş Adınaİmtiyaz Sahibi veYayın Yönetmeni

Mahmut Keçici

Sorumlu Yazı İşleri MüdürüHüseyin Keçici

Yazı İşleriDoğancan Şahin

FotoğraflarBari Baykal

Görsel TasarımErsin Çalışkan

Basım YeriBay Grafik Matbaacılık

Tel. 0212 282 39 31

AdresAlemdağ Caddesi

Yanyol Sokak No: 8/2 D: 18Üsküdar - İstanbul, Türkiye

Tel. 0216 521 16 [email protected]

Taze Bir Başlangıç Yeni bir ses, yepyeni bir nefesle sizlerle birlikteyiz... Bundan böyle sektörümüzün sesini duyuracak bir yayını hazırlayıp, sizlerle buluşturmuş olmanın mutluluğunu yaşıyoruz... Öncelikle dergimiz hepimize hayırlı olsun...Biraz sizi, biraz bizi anlatıp, bu arada hayatı güzelleştiren unsurları da

paylaşacağımız dergimiz, ilk sayısıyla herkese “merhaba” diyor... Maden sektörü ve ortaya çıkardığımız katma değerlerle alakalı bilinmeyenleri anlatmak, toplumda “madencilik” ile ilgili algıyı doğru bir noktaya taşımak ve bu konudaki iletişimi güçlendirmek, iş ortaklarımız, çalışanlarımız, dostlarımız ile Siltaş olarak ortak bir bağ kurmak amacıyla böyle bir çalışma içerisine girdik.Sektörümüzdeki gelişen olayları, yenilikleri, haberleri anlatmak ve paylaşmak adına artık buradayız...Her sayımızda saygıdeğer iş ortaklarımız da bizlerle beraber olacak ve sayfalarımıza daha da değer katacak. Aynı zamanda hayata dair, bizlere dair söyleşilerle, haberlerle paylaşımları sürdüreceğiz... Kimi zaman hep birlikte sektörün durumuna göz atacağız, kimi zamansa yaşamdan karelerde biraraya geleceğiz... Sadece yöneticilere değil, şirket çalışanlarına da söz hakkı vererek, karşılıklı kurulan bu bağı gün geçtikçe daha da güçlendirip, anlamlı bir hale getireceğiz... Biz Siltaş ailesinin 3. kuşak temsilcileri olarak, bizden önceki büyüklerimize şükranlarımızı sunarken, ümit ediyoruz ki bizden sonra gelecek kuşaklar da bayrağı devraldıkları yerden aynı coşkuyla taşıyıp, ülkemize değer katmayı sürdürsünler... Bizlere hep destek verip katkıda bulunan değerlerimize ayrı ayrı teşekkür ediyor, dergimiz ile ilgili önerilerinizi de merakla bekliyoruz... Güzelliklerle kalın!..

Mahmut KeçiciSiltaş Yönetim Kurulu Başkanı

SİLTAŞ / Röportaj

MEKAN / Therapia Garden

ÇALIŞANLAR / Siltaş’ın Değerleri

AKMETAL Röportaj

SAĞLIK / Uyku Sorununa Çözüm

SEYAHAT / Haftasonu Rotası

YEMEK / Barbekünün İncelikleriÇUKUROVA’NIN 40. YILI

DOĞAL YAŞAM / Biyolojik Göletler

4 - 7

18 - 20

13

22 - 25

28 - 29

8 - 11

2114 - 17

26 - 27

ALIŞVERİŞ / Açıkhava Keyfiniz İçin

30

Page 3: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Bize Siltaş’ı anlatır mısınız?

Siltaş, 1950’li yılların sonunda, dedemiz Hüse-

yin Keçici tarafından temelleri atılmış bir aile

şirketidir. O günlere kadar Türkiye’de olma-

yan bir üretimi sağlamış ve hizmet ettiği sek-

törlerin de gelişmesinde çekici kuvvet olmuş.

İptidai şartlarla başlayan üretim serüveni

kısa sürede makineleşmeye doğru gitmiş ve

1974 yılında Karakiraz Şile’deki fabrika çalışır

hale gelmiş. Fabrikasyon ürün yoğun talep

görmüş, artan talebin karşılanması için 1987

yılında Sofular Şile’deki ikinci fabrika devreye

girmiş ve kapasite 3 kat arttırılmış.

Siltaş, 2000’li yılların başında

dikkatini diğer maden ve mi-

nerallere yönelterek, krom ve

manganez madenleri ile ilgili

çalışmalar yapmış, üretimlerle

ülke ekonomisine olan katkısı-

nı daha da artırmış.

Siltaş kalitesi, güven veren sağ-

lam yapısı, hammadde rezerv-

leri, müşteri odaklı yaklaşımı,

gelişimi ile sektörde hak ettiği değeri her za-

man bulmuş, bu ülkenin nadide bir değeridir.

Türkiye’de madencilik sektörünün şu anki konumu nedir? 

Gelişmiş ülkelerde, millî gelirin madencilik

sektöründeki payı yüzde 10-15 gibi yüksek bir

orandadır. Oysa ülkemizin millî gelirimizdeki

payı yüzde 1,5 gibi son derece düşük bir dü-

zeydedir. Ayrıca, bazı maden ürünleri de (cev-

her ve hurda) ithal edilmektedir. Bu ürünlerin

ithalatı için ödenen döviz miktarı 2013 yılı için

yaklaşık 45 milyar ABD dolarıdır. Sadece altın

ithalatına 2013 yılında ödenen döviz yaklaşık

13 milyar ABD dolarıdır.  Madenciliğin ihra-

cattaki payı yüzde 1,55 civarında en yüksek

seviyeyi görmüştür. İhracat- ithalat oranı ise 

yüzde 35-45 aralığındadır. Yani ithalatımızın

yüzde 45’i kadar ihraç edebilmişiz.

Son yıllarda madencilik sektörüne dair kafalarda pek çok soru işareti bulunuyor. Hem ülkemiz madenlerinin yeterince aktif olarak kullanılamaması gündeme gelirken, hem de madenlerin doğaya olan yansımaları tartışılıyor. Biz de madencilik hakkında merak edilen konulara açıklık getirmek amacıyla Siltaş Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Keçici’den bilgi aldık.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4

“Türkiye’de madencilikhakkıylayapılamıyor!”

Röportaj

Bugün ABD’ de kişi başına maden tüketimi

20 ton, AB ülkelerinde 15 ton, Türkiye’de ise 5

tondur.  Madencilik firmalarının Türkiye’deki

diğer firmalara oranı yüzde 0,42, çalışanların

toplam çalışanlara oranı ise yüzde 1,3’tür.

Herkesin bildiği bir şey var ki; Türkiye maden

zengini bir ülke. Fakat bu zenginliği gerektiği

gibi kullanamıyor. Bunun pek çok sebebi var

elbette! Bürokrasi, kanun ve yönetmelikler,

çevresel baskılar, imkânsızlıklar; ama sonuçta

kaybeden biz oluyoruz. Yukarıda bahsettiğim

rakamlar da göstermektedir ki; Türkiye’de

hakkıyla madencilik yapılamıyor.

Maalesef kamuoyunda da madencilik hak-

kında yanlış algı uyandırılıyor.  Bugün halk

madenciliği, tabiat katli olarak görüyor. Hâl-

buki mevcut kanun ve yönetmeliklerle ma-

den- çevre dengesi sağlanmaya çalışılmakta-

dır. Biliyor musunuz ki ülkemizde madencilik

için kesilen ağaçların, ormancılık faaliyetleri

için kesilen ağaca oranı yüzde 0,2 (binde

iki)’dir. Yani bin ağacın 2’si maden için kesi-

liyor.  Bizim 15 sene önce çalıştığımız alanlar

bugün yeniden orman oldu. Şu an çalıştıkla-

rımız da gelecekte yine orman olacak.  Yani

madencilik geri dönüşümü olan bir faaliyettir. 

Ama bir yere bir site inşa edilse, orası sonra-

dan asla orman olmamıştır, olamaz! Bu çerçe-

veden bakınca, “tabiat katilliği” tanımlaması,

madenciliğe haksızca yapılmış bir ithamdır.

Madenciliğin amacı nedir, bizleri bu konuda bilgilendirir misiniz?

Bu sorunuz için teşekkür ederim.  Öncelikle

maden insan için ne demek, kısaca belirt-

mek isterim. Geçmişte, bugün ve gelecekte

insan hayatını kolaylaştıran her teknolojinin

temelinde maden vardır.  Tv, telefon, bilgisa-

yar, ulaşım, barınma hayatın vazgeçilmezleri

konumundadır. Elektrik, bakır kablolar olma-

sa nasıl iletilebilir? Arabayı yürüten motor, de-

mir olmasa nasıl yapılabilir?  Cep telefonları

uzaydaki uydularla iletişimi hızlandırmakta

ve yaygınlaştırmaktadır. Peki uydu ne ile yapıl-

dı? Atmosferi nasıl geçti? Mükellef bir sofrada

kullanılan bardak, tabak, kaşık ve diğerleri

hep madenlerden oluşturuldu. Yollar, binalar

köprüler hep maden.  Üstümüze giydiğimiz

giysiler, pamuktan cekete varıncaya kadar

geçtiği safhalarda madenden yapılmış maki-

nelerle işlendi.  Sonuç olarak maden, insan

hayatının yüzde 100’ünde etkilidir.  İşte bu so-

nuç içinde madencilik, ihtiyaca cevap veren

bir sektördür. Yani zincirin ilk halkasıdır. 

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 5

Siltaş Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Keçici, kamuoyunda madencilik hakkında yanlış bir algı yaratıldığını, oysa ki mevcut kanun ve yönetmeliklerle maden-çevre dengesinin sağlandığının altını çizerken, madenlere bardak- tabaktan

elektriğin teminine kadar pek çok alanda ihtiyaç duyduğumuzu hatırlatıyor…

Page 4: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Silis kumu üreticisi olarak sektörde öncü kuruluşlardansınız. Silis kumu nerelerde kullanılır? 

Silis dünyada çok yaygın bir mineraldir.  Bu-

nun tipik bir bileşeni olan silis kumu aşındı-

rıcılığı, refrakterliği, yüksek silis oranı ile ön

plandadır.  Refrakterliği sayesinde demir- çe-

lik ve döküm sanayinde kullanılır.  Dökümün

en önemli yardımcı maddesidir. Silis kumu ile

dökümün kalıbı ve maçası yapılır, 1200-1700

C derece arasında erimiş metal, bu kalıba

dökülür.

Aşındırıcılığı sayesinde kumlama sektöründe

kullanılmaktadır.  Misal vermek gerekirse;

trenlerde patinaj kumu olarak yararlanılır.

Yani trenin ilk hareket etmesi, durması, yokuş

inmesi veya çıkması buna bağlıdır. 

Seramik üretiminde, seramik yapıştırıcılarının

üretiminde, hazır betonların üretiminde kul-

lanılmaktadır.  Bilinmesi gerekir ki, silis kumu

ile yapılan beton, çakıl tozu ile yapılan betona

nazaran çok daha sağlamdır.

Yüksek silis oranı ile deterjan sektörünün ana

hammaddesinin imalatında faydalanılır. Özel-

likle çok ince boyutlu olanları, toz deterjanlar-

da kullanılmaktadır.

Hatta kuşyemi içinde dahi yararlanılmaktadır.

Baktığımız zaman kullanım alanı çok geniştir.

Madencilik sektörünü bekleyen gele-cek nedir, bununla ilgili öngörüleriniz-den söz eder misiniz?

Dünya madenin kıymetini bizden daha çok

biliyor.  Kanada’da tespit edilen bir demir ma-

deni rezervi için kasabanın taşınması kararı

alınıp uygulanabiliyor ya da çok zor şartlara

katlanılabiliyor. Günümüzde bu örnekleri in-

ternette bulmak çok kolay. Türkiye büyümek,

ekonomide lig atlamak istiyorsa, madenlerini

daha verimli çalıştırmanın yollarını bulmak ve

uygulamak zorundadır.  Ülkemizde şu an bir

durağanlık söz konusu. Umarım ilerde hızlan-

ması için devlet ve müteşebbisler el birliği ile

çalışabilir. Ama bunun için bir zihniyet deği-

şikliğine ihtiyaç var.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 6

Siltaş’ın kurulduğu günden bu zama-na geldiği noktayı değerlendirir misi-niz?

Siltaş’ ın kuruluşu bir azmin hikâyesidir as-

lında.  Ülkede yokluğun olduğu bir devirde

imkânsızlıklar içinden çıkmış bir kardelen

çiçeğidir.  Siltaş’ın döküm kalitesinde kumu

üretmesi ile Türkiye döküm sektörü basa-

maklarını üçer, beşer çıkmaya başlamıştır.

Ülkemizin tarihi açısından önemli bir kırılma

noktasıdır bu an.  Tabii bu noktada döküm

sektörünün Siltaş’a olan destek ve yardımları-

nı da hatırlamak gerekir.  Bu işi yapmaya ni-

yetli bir kişi gördüklerinde, dökümcülerin de

işin yapılabilmesi için maddi ve manevi elin-

den gelen tüm yardımı gösterdiği unutulma-

malıdır.  Bu vesile ile ülkem, şirketim ve şah-

sım adına tekrar teşekkürü bir borç bilirim.

Çok iptidai şartlarda başlayan bu serüven,

kısa bir sürede fabrikasyon üretime dönmüş,

hemen akabinde daha kapasiteli ve modern

ikinci tesisle kalitesini artırmaya devam et-

miştir. Siltaş bugün 20 bin hektar ruhsatlı

alanı, 50 milyon ton görünür rezervi, 1 milyon

ton/yıl üretim kapasitesi, 600 bin ton/yıl ku-

rutma ünitesi, güçlü sermaye yapısı, ulaşılmaz

kalitesi, müşteri memnuniyet anlayışı, güçlü

nakliye filosu ile sektörün sarsılmaz kalesidir.

Çalışanlarınız için motivasyon artırıcı etkinlikleriniz oluyor mu?

Zaman zaman toplu yemek organizasyonları,

piknikler düzenliyoruz.  Bu organizasyonlara

ailece katılımlar sağlıyoruz.  Ayrıca iş yerinde

eğitimlerle çalışanlarımızın gelişmesine de

katkıda bulunuyoruz.

Şirketiniz gelecekte ne gibi yatırımlar-la hayatını sürdürecek? 

Silis kumu dışında yeni madenlere yatırım-

larımız devam ediyor.  Krom ve manganez

madenlerinde çalışmalarımız son aşamaların-

dadır.  Bu noktalarda üretime ve tesisleşmeye

ağırlık vereceğiz.  Ayrıca silis tesislerimizde de

modernizasyon çalışmalarımız sürüyor...

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 7

Hüseyin Keçici, Siltaş’ın silis kumu dışında yeni madenlere yatırımlarının devam ettiğini belirtiyor. Özellikle krom ve manganez madenlerinde şirket çalışmaları son aşamada bulunuyor. Keçeci, bu noktalarda ise üretim ve tesislemeye

ağırlık verileceği bilgisini bizimle paylaşıyor…

Page 5: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Gönlü doğal güzelliklerden yana olan her-

kesin görmesi, yaşaması gereken yerlerin

başında geliyor İğneada… Kırklareli’ne bağlı

bir sahil kasabası olan ve “Trakya’nın incisi”

olarak tanınan İğneada, deniz, orman ve göl

keyfini aynı anda yaşatıyor… İğneada’dan

Limanköy’e yürüyüş yapmanın, oradan Fe-

ner’e ilerlemenin hazzı bir başka… Hava

genelde kapalı ve yağmurlu olsa da, ciğerle-

rinize çektiğiniz longoz ormanın kokusu ve

serinlik duygusu hem bedeninize hem de

ruhunuza çok iyi geliyor… Burası, Avrupa’nın

en büyük longoz ormanına sahip. Civardaki

pek çok yere göre bakir kalmayı başarmış

olan ve kuş göç yolu üzerinde bulunan İğne-

ada’da yaz başında kuş sürülerinin göçüne,

dolayısıyla da içinizi açan melodik seslere

rastlamanız mümkün. Zaten yurtdışından

pek çok kişi de buraya kuşları görüntüleme-

ye geliyor. Eğer fotoğrafa ilginiz varsa, sizin

için de farklı bir deneyim olabilir. Buranın

bir özelliği de, balık keyfini layıkıyla yaşat-

ması. Hele mevsimindeyseniz kalkan balığı-

nı mutlaka denemelisiniz!

Yine İstanbul’un yanıbaşındaki yerlerden

birisi İznik. Eskihisar-Topçular feribotuyla

Yalova’ya geçip, 60 km sonra kendinizi İz-

nik’in güzelliklerine bırakabilirsiniz… İznik

hem tarihi-kültürel değeri, çini sanatının eş-

siz örnekleri hem de kuş cıvıltıları ile süslü

muhteşem gölü ile keşfe değer! İznik Müzesi

ve İznik Ayasofya Müzesi görülmesi gereken

yerler arasında… Süleyman Paşa Medrese-

si, çini sanatının icra edilişini bizzat yerinde

izlemenize olanak sağlayan bir adres. Sanat

atölyeleri, camileri gerçek bir hazine… Med-

rese bahçesinde oturup bol köpüklü bir Türk

kahvesi içmeyi sakın unutmayın! Göl kena-

rında ise hem yürüyüş hem de piknik yap-

ma imkanınız bulunuyor. İznik Gölü’nden

çıkan balıkların tadına bakmadan dönme-

mekte fayda var!

Bursa’nın Mudanya ilçesine bağlı bir belde

olan Tirilye’ye gelmek için İstanbul-Mudanya

arası feribot ya da deniz otobüsünü kullandık-

tan sonra, yaklaşık 20 dakikalık bir yolu takip

etmeniz yeterli! Uzun yıllar Rumlar yaşadığı

için, mimaride de Rum etkisini görebildiğiniz

Tirilye, özellikle fotoğraf çekmek isteyenler

için harika seçenekler sunuyor… Çünkü yeşil

ve mavinin sonsuz uyumunu burada yaka-

lamanız mümkün! Tepedeki Çamlı Kahve,

hakim olduğu manzarayla hayallere dalıp

gitmenize neden olabilir. Sahildeki balık lo-

kantaları, yöresel ürünler eşliğinde ziyafet

çekmenizi sağlarken, eğer mevsimindeyseniz

buranın en meşhur lezzeti olan barbunya

balığını yemenizde fayda var! Tirilye aynı za-

manda zeytin ve zeytinyağıyla ünlü. Dolayı-

sıyla oturduğunuz mekanlar da bunun hakkı-

nı doyasıya veriyor. Seyahatinizden dönerken

yanınıza zeytinyağı almak da kaçınılmaz olu-

yor elbette!

Yaz günlerine veda ederken, havaların hala sıcak olmasını fırsat bilip, haftasonu keyfiyle iş yorgunluğundan sıyrılabilirsiniz… Üstelik kendinizi tatil atmosferinde hissetmeniz ve farklı aktivitelerle zaman geçirmeniz için ille de uzaklara gitmenize, önceden planlanmış seyahat rotalarına göre hareket etmenize gerek yok! İstanbul’un yanıbaşında yer alan bazı adresler, bir tatilden beklediğiniz pek çok şeyi size günübirlik yaşatabiliyor…

bitmedenyollara düşmek

YAZ

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 8 Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 9

Seyahat

Page 6: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Kabataş ya da Bostancı’dan deniz ulaşımı ile

varabileceğiniz, Büyükada’dan bir önceki ada

olan Heybeli, hem doğal güzelliği, hem de

birbirinden güzel Ada evleriyle kaplı sokak-

larıyla kendinizi bir film platosunda hissetti-

riyor. Ada’nın simgesi şüphesiz Halki Palace…

Burada kalmasanız bile terasında oturup en

azından bir kahve için! Eğer Ada’ya sabah sa-

atlerinde vardıysanız, kahvaltı etmek için sahil

boyunca dizili mekanlardan birine uğrayabi-

leceğiniz gibi, bir parça yokuş yürüyerek ken-

dinizi Perili Köşk’ün muhteşem atmosferine

ve leziz kahvaltısına da bırakabilirsiniz. Diler-

seniz yürüyüşle, dilerseniz bisiklet kiralayarak

ya da faytonla Ada’yı turlayabilirsiniz. Tadım

Roma dondurmacısında serinlemeyi, Mehtap

Pastanesi’nin meşhur “Şeytan” isimli pastasını

tatmayı, özellikle Mavi Restaurant’ta “Enginar

dolması” ve “Midye salma”yı denemeyi de sa-

kın ihmal etmeyin!

İstanbullular için artık klasikleşen kaçış me-

kanı Sapanca, her daim bambaşka güzellik-

lerle sizi sarıp sarmalıyor.

Kırkpınar’da yer alan Çiftlik Restaurant, doğal

malzemelerden oluşan Çerkez kahvaltısı, bir

de mekanın sahibi Tülin Hanım’ın hoşsohbeti

ile ünlü. Ağaçların altında, etrafınızda yusuf-çuklar narin narin uçuşurken ayaklarınızı uza-

tıp kitap okumanın tadı bir başka. Bu arada

Sapanca’da Evce ve Titiz Izgara da kahvaltı ko-

nusunda leziz seçenekler sunan adresler ara-

sında. Dilerseniz göl kenarına doğru yürüyüp,

zihninizi boşaltabilir ya da ormanda daha

kapsamlı bir trekking’e çıkabilirsiniz. Civar-

daki alabalık tesisleri de su kenarında alaba-

lık keyfi yapmak için ideal. Bu arada dönüşte

Evce’nin nefis reçel çeşitleri, peynir, salça gibi

ev ürünlerine göz atmayı da ihmal etmeyin!

Silivri deyince pek çok kişinin aklına yazlık

kavramı gelir. Oysa Silivri, günübirlik vakit

geçirmek için de zengin seçenekler sunan

bir adres… Mesela kiralık teknelerle Silivri sa-

hilini gezerek, keyif yapabilirsiniz. Ya da uzun

sahili boydan boya ürüyerek turlayabilir, bu

şekilde bedeninizi açma fırsatı bulabilirsiniz.

Sahil boyunca uzanan çay bahçelerinde otu-

rup dinlenirken, kendinizi bir zaman yolculu-

ğunda hissedebilirsiniz.

Boşnakbahçe’de bulunan Silivri Tarih Parkı,

doğal kaynak suyu ve gözalıcı kaya yapısı ile

ilgi çekiyor. Burada balık tutabilir, denize gire-

bilir hatta kamp bile yapabilirsiniz… Silivri’de

denizin dibi kum olduğu için, midye, karides

gibi kabuklu deniz canlıları çokça çıkartılıyor;

dolayısıyla bunları taze taze yeme şansınız

var. Civarda gezilip görülecek tarihi yerlerin

yanı sıra, su sporları ile uğraşanlar için de Si-

livri’de alternatif oldukça fazla…

Adalar’ın en popüleri olan Büyükada için siz de “artık çok kalabalık oldu, haftasonu iğne atsan yere düşmez!” diye düşünüyorsanız, Heybeliada’yı keşfetmeye ne dersiniz?

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 10 Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 11

Page 7: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Siltaş A.Ş. geçmişten günümüze sektördeki başarısını ekibinin yetenekleri ve tecrübesi ile daha da sağ-lamlaştırırken, bu değerli yolda firmaya büyük katkıları olan isimleri de unutmuyor. Onlardan ikisiyle tanışmaya ne dersiniz?

AYDIN TUMAY / Siltaş Fabrika Müdürü

1963 yılında Iğdır’da doğan Aydın Tumay, eği-

timini tamamladıktan sonra 1978 yılında Bur-

sa’ya yerleşti. Burada kum ve çakıl ocağında

çalışmaya başlayıp, 1979 yılında Siltaş’a adım

attı. 1983 yılında vatani görevinin hemen ar-

dından yuvaya geri dönerek, yeniden Siltaş’ta

görev aldı. 1992 yılına kadar bütün birimlerde

önemli çalışmalara imza atıp, fabrika müdür-

lüğü ünvanını elde etti. 35 yıldır bitmek bilme-

yen bir enerjiyle bu sektörün içinde yer alan

evli ve üç çocuk babası Tumay, bu süre içinde

edindiği tecrübe ve birikimlerini firmasına ve

çalışanlarına aktarmaktan gurur duyuyor. Fir-

masını sektörün içinde zirvede gören Tumay,

mesleğe ilk başladığı günkü şevkle yoluna de-

vam ediyor...

MUHARREM KİSA / Üretim Sorumlusu

1982 yılında Tokat Turhal’da doğan Muharrem

Kisa, ilköğrenimini Gazi Osman Paşa İlkoku-

lu’nda, ortaokulu Cumhuriyet Ortaokulu’nda,

liseyi İncirtepe Lisesi’nde gerçekleştirdi. Üni-

versite eğitimini 1999-2003 yılları arasında

Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Maden

Mühendisliği Bölümünü birincilikle tamam-

ladı. Aynı zamanda 2006-2010 yılları arasında

Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölü-

mü’nü bitirdi. Askerliğini ise Jandarma Asteğ-

men olarak yerine getirdi.

2006 yılında Siltaş’da “maden mühendisi” ola-

rak göreve başladı. Bugün silis kumunun; son-

daj çalışması, ocak çalışması, ocaktan ham-

madde üretimini yapıyor. Ayrıca silis kumu

sevdalısı olarak üretim sorumluluğu görevini

yürütüyor. Yaptığı her işten zevk ve heyecan

duyan, pozitif bir kişiliğe sahip olan Kisa 2 yıllık

evli. Boş vakitlerinde kitap okumaktan, spor

yapmaktan, küçük çaplı da olsa bahçe işleriyle

uğraşmaktan keyif alıyor.

Siltaş’ın Değerleri

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 13

Çalışanlar

Motivasyonun en önemli kısmı şüphesiz sev-

diğiniz işi yapmaktır. Yaratıcılığınızı kullandı-

ğınız bir işi, değerinizin bilindiği bir ortamda

gerçekleştirmek çok değerlidir.

Motivasyonu artıracak diğer bir unsur ise güç-

lü bir karar almak, kararların sorumluluğunu

taşımaktır. Karar alma süreçlerinde daha fazla

bulunmak ve sorumluluk taşımak iş yerindeki

mutluluğumuzu artırır. Her ne iş yapıyor olur-

sanız olun, bulunduğunuz pozisyonla ilgili

daha fazla sorumluluk talep edebilirsiniz.

Yanlış yapmaktan korkmamak, özellikle de

yanlış karar almaktan korkmamak gerekir.

Bir kararın doğru veya yanlış olmasını, kara-

rı aldıktan sonra yaptıklarımız belirler çoğu

zaman. Bu, iş hayatında maalesef çok kolay

gözden kaçabilen bir husustur.

Plan yapmak da motivasyonu yükseltir. İste-

diğimiz şeyi istediğimiz şekilde yapmak, en

verimli şekilde üretmek konusunda iyi bir

stratejiye ve planlara ihtiyacımız var.

Mükemmelliyetçiliğe kaçmadan elimizden

gelenin en iyisini yapmak motivasyon konu-

sunda destek sağlayacaktır. İşimizi en iyi şekil-

de yapmaya devam ettikçe, ilerisi için önemli

kazanımlar elde etmek kaçınılmaz!

Takım oyununa inanın!

Takım oyunu önemlidir, motivasyonu artırır.

İyi bir iş hayatı, iyi bir takım oyunu gerektirir,

paylaşım motivasyonu ve mutluluğu artırır.

İç sesimize güvenmek de bir o kadar değer-

lidir. Her ne kadar teknoloji iş hayatının ta-

mamını ele geçirmiş gibi gözükse de, başarılı

olan insanlar iç seslerini dinleyenlerdir.

Güvenilmek güzel bir motivasyon kaynağıdır.

Kendinize verdiğiniz sözleri tutarak işe başla-

yın, sonra da diğer insanlara verdiğiniz sözleri

tutun.

Motivasyonun en önemli kaynaklarından biri-

si de herkesin belli ölçülerde kendisine lider-

lik etmesidir. Birilerinin bize liderlik etmesini

beklemek doğru bir yaklaşım değildir. Bunu iş

hayatında uygularsanız kendi hayatınızda da

uygulamanız kolaylaşır.

Şikayet etmekten kaçının!

Motivasyonu azaltan unsur ise sürekli şika-

yet etmektir. Hiçbir getirisi yoktur, durum ne

olursa olsun bir çıkış yolu vardır, şikayet ede-

rek çıkış yolunu bulmak imkansızdır.

Her şeyi tek başına yapmaya çalışmak, sorun

yaratacak bir diğer unsurdur. Böyle davrandı-

ğınız sürece diğer insanların motivasyonunu

azaltır, sizin onlara güvenmediğinizi düşün-

melerine sebep olursunuz. Güven ve uyum

yoksa, başarının gelme ihtimali azalır.

Son olarak da şunu söylemek istiyorum; mo-

tivasyon büyük ölçüde kişinin kendi içinden

gelmeli ve kendi kaynaklarından karşılanma-

lıdır. Dışa bağımlılık, orta ve uzun vadede sı-

kıntı yaşamanıza neden olabilir.

Sizi en çok motive eden yaklaşımları, keyfini-

zi, neşenizi artıran sebepleri yöneticilerinizle

ve çalışma arkadaşlarınızla paylaşarak da işye-

rinizdeki motivasyonu artırabilirsiniz...

Çalıştığınız ortamda motivasyonunuzun yüksek olması,

üstlendiğiniz projelerin başarıya ulaşmasında size pozitif etki

sağlayacaktır. Profesyonel Koç ve Yazar Mert Çuhadaroğlu,

motivasyonunuzu artıracak altın öneriler paylaştı…

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 12

İşyerindeMotivasyon

Uzman

Page 8: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Faaliyetlerinizden söz eder misiniz?

Manisa Organize Sanayi Bölgesinde 1974

yılında kurulup, 1977 yılının yaz aylarında fa-

aliyete geçen Çukurova Kimya, döküm sek-

töründe maça kalıp bağlayıcıları olarak kulla-

nılan, ALpHASET, BETASET reçineleri, furan

reçineleri, alkafen reçineleri, PU cold box

reçineleri, sıcak kutu reçineleri , termoşok re-

çineleri ve kum kaplama reçineleri sistemleri

yanında, besleyici gömlekler, mini besleyici-

ler, maça kalıp döküm boyaları, furanik mo-

del boyalar, kalıplanabilir tozlar, ekzotermik

tozlar, kaplanmış kumlar, kalıp/maça yapıştırı-

cı ürünlerinin üretimleri ile pazar lideri olarak

hizmetini sürdürüyor.

Ayrıca Mg-C, Dolomit, Alümina Silikat tuğla

bağlayıcıları, keçe ve izolasyon ürünü bağlayı-

cıları, balata ve filtre bağlayıcıları, taşlama ve

kesme taşı bağlayıcıları, kağıt, fiber, bez zımpa-

ra bağlayıcıları, köpük reçineleri, cam ve kaya

yünü reçineleri ile endüstriyel sektöre, sera-

mik elyaf esaslı izolasyon malzemeleri ile de

ısı ve yalıtım sektörüne hizmet vermektedir.

Alanında Türkiye’nin en büyük firma-sı olarak tanınıyorsunuz. Sizce sektö-rün temel sorunları nelerdir ve bunlar için nasıl açılımlar gerekir?

Sektörün problemlerini üç ana başlık altında

toplayabiliriz: Birincisi; Türkiye Kimya Sana-

yi’sinde üretim ve tüketim kapasitelerinin

düşük oluşu nedenleri ile yüksek verimli yatı-

rımlar yapılamaması. Yine Türkiye’ deki temel

hammadde ve kimya yan sanayi yatırımları-

nın yetersiz oluşu ve dövize bağlı hammadde

fiyatları. Bir diğer sorun ise, sektörel pazarın

Türkiye coğrafyasında dağınık olmasıdır…

Küçük kapasiteli üreticilerden hammadde

temin edip verimli üretim yapmak mümkün

değildir. Çözüm için piyasa ile birlikte üreti-

ciyi de büyütecek stratejik kararlar almak

gereklidir.

Tam 40 yıldır kimya endüstrisinde gerçekleştirdiği değerli çalışmaları ile sektörün önde gelen kuruluşlarından olan ve hem yurtiçi hem de yurtdışındaki faaliyetleriyle Türk ekonomisine büyük katkıda bulunan Çukurova Kimya Endüstri A.Ş Genel Müdür YardımcısıAlaattin Ayfer Özyurt’la keyifli bir söyleşi sizi bekliyor…

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 14

ÇukurovaKimyayaşında40

Yurtdışındaki çalışmalarınız hakkın-da bilgi verir misiniz?

Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya, İsveç, Rus-

ya, Ukrayna, Çek Cumhuriyeti, Balkan Ül-

keleri, Etiyopya, Azerbaycan, İsrail ve Yakın

Orta Doğu Ülkeleri İran, Pakistan, olmak

üzere çeşitli ülkelere ihracat yapılmakta-

dır. Özellikle besleyici gömlek talepleri-

nin yoğunlaştığı Avrupa ülkelerine ihracatı

arttırma çabalarımız devam etmektedir.

Üretimde geçmişten bugüne geçirdiği-niz aşamaları anlatır mısınız?

1974 yılında kurulup 1977 de üretime geçen

Çukurova Kimya, ilk olarak metal döküm en-

düstrisinde kullanılan fenol formaldehit ve fu-

ran tipi reçineleri ile bunlarla ilgili katalizörle-

rini Fordath/İngiltere lisansı altında üretmeye

başlamıştır. Furan reçinesini furfuril alkolden,

furfuril alkolü furfuraldan, furfurali ise zeytin

prinasından üretmek üzere kuruluşunu ta-

kip eden dönemde, ürün çeşitlerine kalıp ve

maça boyaları ile tandiş plakalarını da ekledi.

Verimlilik sağlayıcı ekzotermik ve diğer besle-

yici gömlek üretimleri ve daha sonra 1995 yılı-

nın sonlarına doğru ısı sistemlerinde yer alan

yalıtım plakalarını geliştirip satışına başladı.

Şirketimiz, 13 Mart 1995 tarihinde ISO 9001

kalite yönetim sertifikasını almış, 11 Şubat 1993

tarihinde İnsan Sağlığına gösterilen özeni

ve çevreye duyarlılık ilkelerini benimsediği-

ni belgelendirmek üzere Üçlü Sorumluluk

(Responsible Care) taahhüdünü imzalamıştır.

1996 yılında ÇKE ve “Borden Chemicals UK

Ltd” (Hexion Specialty Chemicals) ile ara-

sında döküm reçineleri konusunda teknoloji

transferi (know-how) anlaşmaları yapılmıştır.

Endüstriyel ve fenolik reçineler (novolak reçi-

ne) ve kalıp/maça boyaları konularında ar-ge

faaliyetlerimiz hızlandırılmıştır.

2001 yılında ekonomik sebeplerden dolayı

furfuril alkol üretimi durdurularak furan reçi-

ne üretimine furfuril alkol ithal edilerek de-

vam edilmiştir. İç piyasadaki gelişmelere bağlı

olarak katı, sıvı ve toz endüstriyel reçineler (re-

zol ve novolak reçineler), otomotiv keçeleri ve

balataları, refrakter tuğla, zımpara gibi endüs-

triyel ürünlerde bağlayıcı olarak kullanılmaya

başlanmıştır.

2006 yılında “Hexion Specialty Chemicals”

ile alkali fenolik reçineler hakkında teknolojik

yeni gelişmelerin transferi sağlanmış, lisans

anlaşması uzatılmıştır.

13 Ocak 2011 tarihinde ISO 14001 ve OHSAS

18001 sertifikalarını da alarak yıllardır yönetim

anlayışı çerçevesinde uygulamakta olduğu

kavramların belgelerine de sahip olmuştur.

ÇKE; döküm yan sanayi olarak ürün grupla-

rında Türkiye’ de pazar lideridir. Son 10 yılın

içinde firmanın üretim ve satışları üç misli ar-

tış göstermiş, buna bağlı olarak üretim kapasi-

teleri de gelişerek yeni üniteler kurulmuştur.

ÇKE, kendi üretimi sırasında ileri teknolojinin

sağladığı tüm imkanları değerlendirerek, Türk

ekonomisine önemli bir katkı sağlamaktadır.

Reçine üretim kapasitesi yıllık 25 bin ton, ta-

mamlanan yeni yatırımlarla besleyici gömlek

üretim kapasitesi 25 milyon adedin üzerine

çıkarak pazara arz imkanlarını arttırmıştır.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 15

Röportaj

Page 9: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Ürünleriniz hangi alanlarda kullanıl-maktadır?

Döküm endüstrisinde kalıp ve maça reçinele-

ri, kum kaplama reçineleri, refrakter tuğla, ba-

lata, bez ve taş zımpara üretiminde kullanılan

bağlayıcı reçineler, otomotiv ve beyaz eşya

sektöründe yalıtım malzemesi olarak yararla-

nılan keçe sistemleri için bağlayıcı reçineler,

döküm sektöründe yüzey düzgünlüğünü sağ-

lamak için boyalar, dökümde verimlilik sağ-

layan besleyici gömlekler, kombi ve şofben

yanma odaları, brülör kapağı için izolasyon

plakaları, kalıp maça yapıştırıcıları ve furanik

model boyaları da bu alanlarda kullanılan

ürünlerimizdir.

Personel istihdamı ve eğitimi konu-sundaki çalışmalarınıza değinir misi-niz?

Manisa gelişmiş Organize Sanayi Bölgesi

ile birçok firmaya ev sahipliği yapıyor. Bu da

doğal olarak ciddi bir mavi yaka ihtiyacı do-

ğurmaktadır. Bu anlamda nitelikli mavi yaka

bulmakta ve elde tutmakta bazı sorunlar ile

karşılaşılmaktadır. Ancak firmamız gerekli

aday altyapısı, Çalışma ve İş Kurumu ile yap-

tığı işbirliği çalışmaları ile bu sorunu minimu-

ma indirmektedir. İstihdam edilen personeli-

mize giriş aşamasında tüm yasal İSİG, İşbaşı

ve Meslek Eğitimleri aldırarak önce İş Güven-

liği politikası yürütülmektedir. Firma olarak

her zaman çalışanlarımızın yanında olmamız

şirket kıdem süresinin de uzun olmasını do-

layısıyla çoğu çalışanımızın şirketimizden

emekli olmasını beraberinde getirmektedir.

Yine bölümlerimizin ihtiyaçları doğrultusun-

da gerek kurum içi gerekse dışarıdan destek

alarak bireysel ve grup halinde eğitimler ve-

rilmektedir.

Çukurova Kimya tarafından ülkeye kazandı-

rılan Çukurova Kimya Anadolu Teknik ve En-

düstri Meslek Lisesi, bilgili ve gerekli altyapıya

sahip genç bir nesil yetiştirmekte, onları gele-

ceğe hazırlamakta, bu sayede sektöre nitelik

personel kazandırmaktadır.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 16

Özellikle çalışanlarınızın motivasyo-nunu artırmak için özel etkinlikleri-niz, uygulamalarınız oluyor mu?

Özde temel ihtiyaçları karşılanan, sosyal ve

iktisadi güvenceye sahip çalışanların iş hu-

zuru vardır diyebiliriz. Motivasyon çok geniş

kapsamlı tanım olmakla kalmamakta, iyi

yapılan işlerin fark edilip takdir edilmesinde

bazen ters sonuçlar da alındığı görülmekte-

dir. Takdir etmek sırasında bireyselliği teşvik

etmemek, ekip çalışmasını baltalamamak

gerekiyor. İyi olanların yanında eksiği olan

çalışanların takviye edilerek önde gidenlere

yetiştirilmesi önemlidir. Ekip motive edilirse

toplam başarı sürekli olur.

Şirketinizin önümüzdeki dönem için yatırım hedefleri hakkında bilgi verir misiniz?

• Temelhammaddelerimizden formaldehit

tesisinin kurulması ile rekabet gücümüzün

arttırılması

• Atıklarımızdanfenolgerikazanımınıarttır-

ma çalışmaları

• Verimliliğin arttırılması için otomasyona

önem verilmesi

• İhracatımızınarttırılması

• Ar-Gemerkezikurarakdahabüyükproje-

lere imza atmak

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 17

4 Adaletli davranmalı

4 Kişiye göre değil, işe göre çalışan seçmeli

4 Alçakgönüllü olmalı, çalışanlarına yakın davranmayı başara-

bilmeli.

4 Amaç ve hedeflerini en baştan çok açıkça ortaya koymalı.

Olursa veya olmazsa, nelerin beklendiğini ifade etmelidir.

4 Değişimleri dikkate alarak, çalışanını, ürününü, hizmetini,

müşterisini, sermayesini zamana uygun şekilde oluşturmalı,

geliştirmeli ve dengeleri sağlamalıdır.

4 Denetlemelerini, muhtemel problemi önlemek, bir anlamda

çalışanlarını korumak maksadı ile yapmalıdır.

4 İşleri planlı ve öncelik sırasına göre yönetmelidir.

4 Çalışanına nasıl terfi edeceğini açıkça söylemeli ve sözlerini

yerine getirmelidir.

4 Her iş, bütçe çerçevesinde yapılmalıdır. Ama geleceğe dönük

işleri gerekirse ek bütçe temin edip yapılması için zorlamalıdır.

4 İyi yönetici, çalışanına inisiyatif verir. İşi yapan, yönetici ve şirket

ilkeleri çerçevesinde hareket edebildiği için daha hızlı sonuca

ulaşılır.

“İyi bir yönetici, çalışanına insiyatif verir!” Alaattin Ayfer Özyurt, iyi bir yöneticinin taşıması gereken özellikleri de şöyle özetledi:

Page 10: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Kent hayatı pek çok avantajın yanı sıra stre-

si de beraberinde getiriyor. Özellikle hafta

içi yoğun koşturmacayla geçen iş saatlerinin

ardından, keyifli soluklanmalar için haftaso-

nu kaçamaklarının değeri bir başka… Tarab-

ya sırtlarında kısa süre önce açılan Therapia

Garden da, doğal güzellikleri ve lezzeti aynı

atmosferde konuklarına yaşatıyor…

Ağaçlarla çevrili, adeta saklı bir bahçe içeri-

sinde yer alan mekanda dekorasyondan mö-

nüye kadar her detay titizlikle oluşturulmuş.

Özellikle sunumlardaki şıklık, misafirleri hayli

cezbediyor. Therapia Garden’ın yaratıcıları iş-

letmeci Eda Baker ve mimar Cüneyt Baker…

Daha önce Çapa Marka ve Lacivert Restau-

rant’tan tanıdığımız Eda Baker’in hayallerin-

deki mekanın dekorasyonunu Cüneyt Baker

hayata geçirmiş. Bir kadın inceliğiyle düşünü-

len her şey, Baker Design Project’e emanet

edilmiş. Bahçe, teras ve localar olmak üzere

üç bölümden oluşan mekanda, tüm günün

yorgunluğunu alacak rahat koltuklar, uzun

uzun sohbetler edeceğiniz büyük masalar,

yeşillikler içinde bir atmosfer ve her detayın-

da ayrı bir hoşluk bulmanız mümkün.

Therapia Garden’da lezzet ve huzur

bir arada

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 18

Mekan

Günlük koşturmacanız sırasında kendinize biraz vakit ayırıp, huzurlu saatler geçireceğiniz, aynı zamanda leziz tatlar deneyebileceğiniz özel bir mekanla tanışmaya ne dersiniz? Ta-rabya’da kısa süre önce açılan Therapia Garden, sıcak günler henüz sona ermeden sizi bahçede keyif yapmaya bekliyor…

Dünya mutfağı ön planda

Therapia Garden’da mönü, dünya mutfağın-

dan izler taşıyor. Mutfakta ise, daha önce Fran-

kie, Reina, Çeşme 7800 Otel, Havana, Blackk

gibi mekanlarda dillere destan lezzetlere

imza atan ünlü şef Yusuf Şahin bulunuyor. Mö-

nüde etli pazı sarmadan çıtır kadayıflı karides

dolmasına, ev yapımı sandviç arası mozeralla

köfte burgerden kuzu tandır pizzaya kadar

çok leziz seçenekler var… Tamamen Therapia

Garden’a özel olarak hazırlanan kokteyllerin

hepsiyse taze meyvelerle-bitkilerle yapılıyor.

Bu kokteyllerin tarifleri, hünerlerini daha önce

Hayal Kahvesi, Cahide, Abracadabra, Buz Bar,

Kaff, Urban Bug gibi mekanlarda sergileyen

Emre Aydın’a ait.

Kahvaltısını mutlaka denemelisiniz!

Therapia Garden’da haftasonu keyfini uzat-

mak isteyenler için, çok özel bir brunch var!

Hamurişleri, yumurtalı seçenekler, bahçeden

domates, salatalık, biber, roka, köy tereyağı,

petek süzme bal, lokma gibi pek çok iştah

kabartan seçenek kahvaltıda sergileniyor. Üs-

telik siz kahvaltınızın üzerine çayınızı yudum-

larken, çocuklar da oyun alanında gönlünce

vakit geçirebiliyor.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 19

Therapia Garden’ın şefi Yusuf Şahin, mutfakta harikalar

yaratıyor, konuklarına farklı damak tatlarına hitap eden

seçenekler sunuyor…

Mekanda yemekler kadar doğal ve taze ürün-lerden oluşan kahvaltı seçenekleri de ilgi görüyor. Özellikle haftasonları yemyeşil bahçede kahvaltı

yapmanın tadı bir başka!

Page 11: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Portakallı harnut soslu kuzu pirzola(4 kişilik)Malzemeler 1 kg ayıklanmış kalem pirzolaSosu için:2 çorba kaşığı harnut pekmezi1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber1 tatlı kaşığı elma sirkesi1 adet portakalGarnitür için:1 adet büyük boy patates1 adet havuç1 adet kabak1 adet kırmızı dolmalık biber1 adet sarı dolmalık biber1 paket kültür mantarı1 çay bardağı sıvıyağ1 çorba kaşığı tereyağıTuz, karabiber, taze kekikPirzolanın hazırlanışı: Pirzolayı dörtte üç sıvıyağ, tuz, kekik, karabiber ve bir adet portakalın rendelenmiş kabuğuyla hazırladığınız marinde bekletin.Sosun yapılışı: Harnut pekmezini, toz kırmızı biberi, elma sirkesini ve portaka-lın suyunu karıştırın.Garnitürün yapılışı: Patatesi ve havucu yarı yarıya haşlayın. Daha sonra ayrı bir tavaya kalan sıvıyağ ve tereyağını koyun. Yarım haşlanmış patates ve havuçla bir-likte kabak, dolmalık biberler ve manta-rı da tavaya ekleyin. Tuz, karabiber ka-tıp soteleyin. Bir yandan da daha önce iyice ısıtılmış ızgarada, marine ettiğiniz pirzolaları pişirin. Izgaranız yoksa, tava da kullanabilirsiniz. Etler piştikten sonra hazırladığınız garnütürü bir tabağa alın,

yanına etleri koyun. Etlerin üzerine de hazırlamış olduğunuz sosu gezdirip ser-vis yapın.

Balkabaklı cheescake(4 kişilik)Malzemeler 500 gram balkabağı250 gram tozşeker1 su bardağı su1 adet çubuk tarçın1 çorba kaşığı tereyağı1 paket yulaflı bisküvi1 çay kaşığı toz tarçın400 gram labne peyniri170 gram pudraşekeri1 çorba kaşığı un2 adet yumurta1 çay kaşığı vanilya

1 çay kaşığı rendelenmiş limon kabuğuYapılışı: Balkabağını küp doğrayıp içine çubuk tarçını, şekeri ve bir 1 bardak suyu ekleyin. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında yaklaşık 40 dakika pişirin. Fırın-dan çıkarıp soğumaya bırakın. Ayrı bir kapta tereyağı ve bisküviyi karıştırın. Bu karışıma 1 çay kaşığı toz tarçın ekleyin ve biraz daha karıştırın. Elde ettiğiniz karışımı küçük cheescake kalıplarına iyice bastırarak koyun ve diğer karışımı hazırlayana kadar buzdolabında bek-letin. Daha sonra ayrı bir yerde labne peyrini mikser yardımıyla iyice çırpın. Ardından çırpılmış labne peynirine rendelenmiş limon kabuğu, vanilya, un, yumurta, pudraşekeri ekleyip bir-iki

dakika daha mikserle karıştırın. Hazırla-mış olduğunuz bisküvili kalıbı dolaptan çıkarın. Üzerine labne peynirli karışımı dökün, en üstüne de fırından çıkarmış olduğunuz balkabağını parçalar halinde koyun. Bir fırın tepsisine alıp, içine tepsi-nin tabanına yayılıp bir parmak yükse-lecek kadar soğuk su koyun. Tepsinin ortasına ısıya dayanıklı yemek tabağı oturtun. Üzerine de balkabaklı harcı ko-yun. Hazırladığınız tepsiyi önceden 140 derecede ısıtılmış fırına sürün. Yaklaşık 1 saat kadar pişirin. Pişen cheescake’i ortalama 4-5 saat dinlendirdikten sonra servis yapın. Not: Dilerseniz buzdolabında da din-lendirebilirsiniz. Keki servis yaparken, frambuaz ya da karamel sos eşliğinde sunabilirsiniz.

Dana tandır risotto(4 kişilik)Malzemeler 500 gram dana gerdan500 gram dana kaburga (gerdan bula-mazsanız hepsi kaburga da olabilir)4 çay kaşığı teriyaki sos 400 gram risotto pirinciYarım çay bardağı beyaz şarap500 ml kaynamış suBirkaç taze fasulye1 çorba kaşığı bezelye1 adet havuç1 demet maydanoz1 çorba kaşığı tereyağı2 çorba kaşığı sıvıyağ100 gram toz parmesan peyniri2 dal biberiye1 adet soğan5 diş sarmısakTuz, tane karabiber, taze kekikYapılışı: Kaburgayı ve gerdanı tuz ekle-yip fırına girebilecek yayvan bir kapta bekletin. Ayrı bir tavada 1 çorba kaşığı sı-vıyağla yarım soğanı, havucu, sarmısağı, biberiyeyi, taze kekiği ve tane karabibe-ri 1 dakika kadar soteleyin. Sotelediğiniz garnitürü ayrı kapta beklettiğiniz etin

üzerine koyun. Tam üstünü kaplayacak kadar su ekleyin. Ağzını iki folyo ile sıkı-ca kaplayın ve önceden 200 derecede ısıtılmış fırında 3.5 saat kadar pişirin. Et-lerin lokum kıvamına geldiğinden emin olduğunuzda fırından çıkarın. Yeterli de-ğilse biraz daha pişirebilirsiniz. Eti başka bir tabağa çıkarıp dinlenmeye alın. Etin kalan suyunu risottoda kullanmak üze-re ayırın. Bu arada risottoyu hazırlama-ya başlayabilirsiniz. Genişçe bir çelik ta-vaya 1 kaşık sıvıyağ ekleyin, kalan soğanı ince ince doğrayıp yağda soteleyin. So-ğan kavrulduktan sonra risotto pirincini tavaya ilave edin ve karıştırın. Ardından şarabı ekleyin ve karıştırın. Şarabı çek-tirdikten sonra kaynatmış olduğunuz suyun yarısını ilave edin. Pirinç suyu çektikten sonra kenara alın ve soğuma-ya bırakın. Bu arada kaburga yağlı bir et olduğu için yağını ve kemiklerini ayırıp, dört eşit porsiyona bölün. Soğumaya bıraktığınız risottoyu büyük ve derin bir tavaya alın, ocağın altını yakın. Bezelye-yi ve ince doğranmış fasulyeyi pirince ekleyin, kalan kaynamış suyu ilave edin. Hepsi birlikte kaynasın. Pirinç suyunu çekince bir kepçe et suyunu pirincin üzerinde gezdirin. Ocağın altını kapa-tıp tereyağı, maydanoz, tuz, karabiber ve parmesan ekleyip hızlıca karıştırın. Risottoyu servis ederken porsiyonlar halinde ayırdığınız etleri, üzerine teriya-ki ya da balsamik sos gezdirerek risotto-nun üzerine koyun.

Şef Yusuf Şahin, mönüde yer alan leziz yemeklerden birkaçını bizimle paylaştı…

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 20

Tel: (0 212) 299 00 61Adres: Tarabya Mah.Tarabya Bayırı Cad.

No: 62/ Sarıyer

Kırmızı etin suyunu koruyun!

Mangalda kırmızı etin lezzetini en iyi şekilde

yakalamak için, etin rengi önemli. Et mutla-

ka hafif kırmızı olmalı. Biftek, pirzola ve diğer

kemikli etler mangal için idealdir. Ayrıca en

lezzetli hamburgerler, dana etinden yapılmış

köftelerin mangalda doğru şekilde pişirilme-

siyle elde edilir. Köfteyi pişirirken ızgaraya

spatula ile bastırmamak gerekir. Böylece köf-

tenin suyu içine hapsedilerek, tadının yoğun

kalması sağlanır.

Kuzu eti, dana etine oranla daha yağlı bir et

olduğundan ızgarada alevler oluşmaması için

mangal üzerinde oynatılmadan pişirilmelidir.

Pirzola pişirirken kemik uçlarının yanmaması

için alüminyum folyo ile sarılmadır. Kuzu etin-

de en iyi sonucu alabilmek adına, 60 derece-

lik ısıda pişirilmelidir.

Tavuk etini çok iyi pişirin!

Sağlık uzmanlarının da uyardığı gibi, kümes

hayvanlarının etleri tamamen pişirilmeden

tüketilmemeli! Kemiksiz bir tavuk göğüs eti

ızgarada doğrudan ısıda 8-12 dakikada, ke-

mikli tavuk göğsü ise dolaylı ısıda 30-40 da-

kikada pişebiliyor. Beyaz ette en çok dikkat

edilmesi gereken nokta, etin içinin pembe

kalmamasıdır. Ayrıca tavuk eti derili ise, de-

rinin yanmadan pişirilmesine özen gösteril-

melidir. Barbeküde tavuk etinin yapışmaması

için ızgaraya yağ sürülmeli.

Balığı kurutmamaya özen gösterin!

Mangalda balık yaparken, seçilen balık türün-

den pişirilme şekline kadar özen gösterilmeli.

Çünkü balık türlerinin ızgarada pişirilme yön-

temi farklıdır. En önemli nokta, ateşin uygun

sıcaklığının ayarlanmasıdır. Balık mangalda

çok çabuk piştiğinden, kömürün fazla alevli

olması, balığın kuruyup lezzetini kaybetme-

sine sebep olur. Izgara için en uygun türler

iri ve yağlı balıklardır. Balığı pişirmeden önce

ızgaranın yağlanması, balığın yapışmasını ön-

leyerek lezzetinin içinde kalmasını sağlar.

Etin yumuşak olması için yoğurt, süt ve

sirke gibi asit içeren malzemelerle marine

edilmeli. Izgarada yanmamaları için de sıvı

soslar süzülmeli ve o şekilde ızgaraya yerleş-

tirilmeli. Pişmesine yakın tekrar üzerine bir

miktar marine sosu sürülerek lezzet kuvvet-

lendirilebilir. Aynı şekilde kuru baharatlar

da, yanmaması için etin pişmesine yakın

eklenmeli.

Pratik ve leziz marine tarifi

3 Türk kahvesi fincanı zeytinyağı

1 su bardağı yoğurt

1’er çorba kaşığı kekik ve toz kırmızıbiber

Yarım çorba kaşığı karabiber

1 çorba kaşığı kimyon

Bir tutam tuz

Marine için sos malzemesini karıştırıp, kırmızı

ya da beyaz etleri (balık hariç) bu sosta 1 saat

dinlendirerek, daha sonra ızgara yapabilirsiniz.

Barbekü sevenlere...

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 21

Yemek

İdeal barbekü için: Öncelikle mangalı pişirmeye hazırlamak için kömürlerin gri bir külle kaplanana kadar kor hale gelmesini bekleyin. Isı ve

nem kaybı yaşanmaması için barbekünün kapağını, et pişene kadar mümkün olduğunca en fazla 2 kez açabilirsiniz. Izgara ürünün pişirme sırasında

sadece 1 kez çevrilmesi yeterli. Yapışmaması için de, ızgara öncesi yağlanmasında fayda var! Yaygın olarak tercih edilen kırmızı et, beyaz et ve balığı

mangalda pişirirken mükemmel sonuca ulaşmak için basit ipuçlarına dikkat etmek gerekiyor. En önemli faktör, beyaz et ve balığın mutlaka çok taze

olması, kırmızı etin ise eti aldığınız güvenli yerler tarafından en az 2 hafta dinlendirilmiş olması gerektiği.

Açık havada geçirilen saatleri tamamlayan en güzel aktivitelerden biri de şüphesiz barbekü yapmak. Yazın akşam üzeri, kışın güneşli günlerde; her ikisinin de tadı başka... Leziz bir barbekünün püf noktalarını, Weber-Stephan Barbekü’nün genel müdürü Cem Yılmaz paylaştı…

Açık havada geçirilen saatleri tamamlayan en güzel aktivitelerden biri de şüphesiz barbekü yapmak. Yazın akşam üzeri, kışın güneşli günlerde; her ikisinin de tadı başka... Leziz bir barbekünün püf noktalarını, Weber-Stephan Barbekü’nün genel müdürü Cem Yılmaz paylaştı…

Page 12: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Hizmetlerinizi ve çalışma koşullarını-zı anlatır mısınız?

Kısa bir süre faaliyete alacağımız 8MT kapasi-

teli endüksiyon ocağımızı hesaba katmazsak

şu anda 6500MT çelik döküm ve çelik döv-

me kapasitesine sahibiz.

Her biri kendi alanlarında dünya lideri olan

kısıtlı sayıdaki müşterimizin son derece ağır

teknik şartnamelere sahip taleplerine cevap

vermek için çalışıyoruz. Üretimimizin tama-

mını Avrupa’ya ihraç ediyoruz.

1963 yılından bu yana öne çıkan çalışmalara imza atan Akmetal Metalürji Endüstri A.Ş.’nin genel müdürü Murat A.Öztekin, şirketlerinde özellikle eğitim ve çalışan motivasyonuna verdikleri önemden söz ederken, hedeflerini ve sektörün geleceğine dair fikirlerini paylaştı…

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 22

“Yatırımlarımız aralıksızdevamediyor!”

RöportajYeni yatırım hedeflerinizden söz eder misiniz?

Halihazırdaki üretim tesisimizde 9MT Elekt-

rik Ark Ocağı ve 3MT Endüksiyon Ocağı ile

ergitme yapılmaktadır.

Önümüzdeki birkaç hafta içinde yeni bir

8MT Endüksiyon Ocağını devreye alacağız.

Elimizde bulunan 8 adet ısıl işlem fırınına ek

olarak 1 adet Elektrikli diğeri Doğal Gaz ile

çalışan 2 adet Isıl İşlem Fırını gene bu sene

içinde devreye alınıyor.

Bu arada elimizde bulunan 10MT ve 5MT ka-

pasiteli misket kabinlerimize ek olarak yeni

5MT’luk misket kabinini devreye alacağız.

Ayrıca dökümhane içinde sağlıklı bir hava te-

sis edebilmek için modern filtrasyon tesisleri-

ni hizmete alacağız.

Bu sene yönetim olarak en keyifli yaptığımız

yatırımlardan bir tanesi de; ağır ve tehlikeli iş

kolunda hizmet veren çalışanlarımızın çalış-

ma ortamlarını iyileştirmenin yanı sıra, daha

konforlu bir ortamda mola verebilmeleri

amacıyla yaptığımız yemekhane yatırımıdır.

Bu yatırımlarla; “vizyon, misyon ve değerleri-

miz”de yazdığımız ‘çalışana saygı’ ifadesinin

anlam bulacağına inanıyoruz.

Şirketimizin gelecek yıllardaki yatırımları dur-

maksızın devam edecek ve daha çok Ar-Ge

ve Innovasyon alanlarında yoğunlaşılacaktır.

Kaç kişilik bir ekibe sahipsiniz? Perso-nel seçiminde dikkat edilen kriterler nelerdir? * Eğitim ve motivasyon çalış-malarınıza değinir misiniz?

Şu anda 160 kişilik bir ekibe sahibiz. Bu raka-

ma taşeronlarımız dahil değildir. Çalışan sa-

yımız önümüzdeki dönemlerde artmaya de-

vam edecektir. Genç, dinamik, öğrenmeye ve

kendini geliştirmeye hevesli bir ekibe sahibiz.

Çalışanlarımızın Türkiye’nin iyi üniversitele-

rinden yüksek derecelerle mezun olmuş ol-

masına özen gösteriyoruz.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 23

Akmetal Metalürji Endüstri A.Ş’de çalışanların daha konforlu molalar verebilmeleri için pek çok detay düşünülmüş. Oyun salonu da bunlar arasında… Akmetal Metalürji Endüstri A.Ş’nin genel müdürü Murat A. Öztekin, genç, dinamik

ve öğrenmeye meraklı 160 kişilik bir ekipleri olduğunu belirtirken, yeni hayata geçirdikleri yemekhane yatırımlarının da çalışanların motivasyonuna pozitif etkide bulunduğunu söylüyor...

Page 13: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Not ortalaması yüksek olmayan stajyer baş-

vurularını geri çeviriyoruz. Yıllık bütçemizin

önemli kalemlerinden birini eğitim oluşturur.

Her bir beyaz yakalı personel yılda en az iki

defa mesleki ve yetkinlik artırıcı olmak üzere

eğitim programlarına katılmak zorundadır.

Bu programlar yurtdışı eğitim, MBA veya çe-

şitli sertifika programları olabilir

Çalışanlarımızın katıldıkları programları en

başarılı ilk üç sıra içinde bitirmeleri istenmek-

tedir.

Ayrıca çalışanlarımızın 2012 yılından bu yana

uygulamakta olduğumuz Yalın Yönetim çer-

çevesinde Kaizen çalışmalarına katılmaları ve

problem çözme tekniklerine vakıf olmaları

beklenmektedir.

Tüm mavi yakalı çalışma arkadaşlarımız dü-

zenli olarak mesleki eğitimlerine, çevre ve

İŞG eğitimlerine ve işbaşı eğitimlerine katıl-

maktadırlar.

2013 yılı sonunda Dale Carnegie şirketine,

personelimizin en yorgun ve yeni yıl ile ilgili

beklentilerinin pek olumlu olmadığı ve bir-

çok yeni arkadaşımızın aramıza katıldığı bir

ortamda “Çalışan Bağlılığı Anketi” yaptırdık.

Yüzde 86 gibi son derece etkileyici sonuçlarla

karşılaştık

Bu sonuç bugüne kadar Akmetal İnsan Politi-

kası’nın doğruluğunu ve etkinliğini çarpıcı bir

şekilde bizlere göstermekle birlikte, bundan

böyle de bu seviveyi koruma sorumluluğu

vermektedir.

Çalışma arkadaşlarımızın sevgisine ve güve-

nine layık olmak için tüm gücümüzle çalışı-

yoruz.

Sektörün gelişimi ve başarısı için ge-rekli şartlar sizce nelerdir?

2008 krizinden bu yana bir türlü krizden

çıkamayan ve büyüyemeyen bir dünyada

yaşıyoruz. Böyle bir ortama ek olarak sürekli

artan yeni değer arayışındaki müşteri taleple-

ri, sektörü radikal bir değişimden geçmediği

sürece zorlayacaktır.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 24

Malzeme teknolojisinin gelişimi ve döküm

sektörünün bu gelişime ayak uyduramaması,

bir zamanlar döküm olan parçaların artık baş-

ka alanlara kayması, pastanın küçülmesine

neden olmaktadır.

Ayrıca döküm sektöründe rekabetin sadece

fiyat rekabeti olarak anlaşılması, orta ve uzun

vadede yıkıcı tesirler yapacaktır. Yatırım yapa-

mayan, kendini geliştiremeyen dökümhane-

ler zor durumda kalacaktır.

Bunlara ek olarak sektörde nitelikli işgücünün

azlığı ve sektörün sadece işçilik maliyetleriyle

rekabet etme alışkanlığı, nitelikli ve iyi eğitim-

li kişilerin bu sektöre ilgisini azaltmaktadır.

Sınırlı sermayeye sahip dökümcülük sektörü-

ne devletin özellikle Ar-Ge ve Innovasyon ko-

nularında destek olması, üniversite-sektör iliş-

kilerinin geliştirilmesi, üniversitelerin eğitim

düzeyinin artırılması, Türk mühendislerinin

Avrupa, Amerika, Japonya ve Güney Kore’de

belli süreler çalışabilip bilgi ve görgülerini ül-

kemize getirebilmelerinin sağlanması, Batılı

nitelikli işgücünün Türkiye’de çalışma şartla-

rının kolaylaştırılması ve ara kademe dediği-

miz, sektörün çok ihtiyaç duyduğu meslek

yüksek okullarında eğitim seviyesinin yüksel-

tilmesi ilk başta aklıma gelen gerekli şartlar

olarak sıralanabilir.

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 25

Page 14: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Yoğunluğu ve telaşı artan bir dünyada huzurlu

ve ahenkli bir köşe yaratan biyolojik göletle-

rin organik tasarımı, bahçe ile ortak bir uyum

içinde hazırlanıyor. Suyun verdiği huzur, sa-

kinleştirici etkisi ile bahçelere yeni bir boyut

kazandırıyor. Biyolojik yüzme göletleri, sade

ve doğal tasarımları, zarif ve yuvarlak formları

ile çevreyle bütünleşen dizaynlara da sahip…

Sayısız faydası var;

• İçindeki subitkileri ilehermevsimestetikdurması, gece ve gündüz keyifle içine girilip yüzülmesi…

•Subitkileri tarafındandoğalolarakarıtılantatlı ve içilebilir bir suyu tatmak

•Sudangüzelbirhisleçıkmak,duşalmaihti-yacı duymamak

•Şelalegibiakansuyunşırıltısıileruhunuzudinlendirirken, su içmek ve yıkanmak için suyun etrafında toplanan kuşların cıvıltısını dinlemek.

• İşletimkolaylığı,işletimmaliyetlerininkim-yasal havuzlara göre 4-5 kat daha ucuz ol-ması, düşük maliyetle kurulum

•Kimyasalhavuzlardakigibisuyundışarıatıl-maması

•Suyundeğiştirilmemesi,aynısuylayaz-kışkullanım

•Kimyasallarınkullanımınıninsanlaraverdiğizarar karşısında pırıl pırıl duru bir suda yüz-mek

• İstenenboyveşekildeyapılabilmesi

•Bitkiliveyabitkisizkullanımkolaylığı

•Tamamendoğalyollarlahijyeninsağlanma-sı

•Doğadavarolansistemiistediğimizmeka-na taşıma kolaylığı

•Sistemineskimemesivebozulmaması

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 27

Göletler; içinde barındırdığı suyu temizleyen

ve aynı zamanda suda oksijen üreten bitkile-

ri ile dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra iskeleler,

deckler, taşlar, balıklar, çakıllar, kayalar, çevre-

sinde su ile uyumlu olan ağaçlar, sazlıklar, su

oyunları sağlayan fıskiye ve heykeller, kurba-

ğalar gibi hem doğal hem mimari elemanların

bir araya geldiği heyecan verici bahçe yaşam

şekli olarak tanınıyor. Suni olarak hazırlanan

göletler, içindeki su bitkileri ile bulunduğu

bölgedeki tüm doğal yaşamı kendine çekiyor.

Son yıllarda ülkemizde birbiri ardına yapılan

pek çok önemli ve büyük konut projesinin

yıldızı biyolojik göletler. Göl manzaralı evler,

doğal bir hayata duyulan özlemin de göster-

gesi aslında.

Başta İspanya olmak üzere yurtdışında klorla

ilgili yapılan araştırmalar gösteriyor ki, aileler

çocuklarıyla birlikte yüzdükleri suların daha

doğal olmasını ve hiçbir kimyasal içermeme-

sini tercih ediyor. Bu anlamda tamamen do-

ğal olan göletler ise; nemli ortamları, içindeki

su bitkileri ile bulunduğu bölgedeki tüm tabii

yaşamı kendine çekiyor. Yani yapılan bir gölet,

çevresinde kendiliğinden ekolojik bir sistem

oluşturuyor.

Göletler, fonksiyonellik açısından doğayla

uyumlu tüm elemanları beraberinde barın-

dırmakla beraber, doğal yüzme havuzu ola-

rak da kullanılabiliyor. İlk olarak yaklaşık 25 yıl

önce Avusturya’da ortaya çıkan bu ekolojik

konsept, suyun bitkiler tarafından, ne bir kim-

yasal madde ne de özel filtre kullanılmaksızın

arıtıldığı, çevreye mükemmel biçimde en-

tegre olan bir yüzme mekanı sunuyor. İsteğe

göre yüzlerce metrekareden binlerce metre-

kareye kadar hazırlanabilen göletler, her türlü

hava şartına dayanabiliyor. Özellikle gölde

kullanılan estetik unsurlar, ortama görsel bir

zenginlik de katıyor. Suyu temizleme özelliği

olan bitkiler, arıtma ve filtreleme özellikleri

sayesinde, gölün her daim temiz ve sağlıklı

olmasına imkan veriyor. Ayrıca yine göl kena-

rında değerlendirilen renkli bitkilerle de ade-

ta küçük birer cennet yaratılıyor.

Huzura doymak

Biyolojik göletler, kimyasal bir temizlik yap-

maya gerek kalmadan, suyun bitkiler ve or-

tamdaki bakteriler yoluyla temizlenmesi ile

ortaya çıkan ekolojik oluşumlardır. Biyolojik

gölet oluştururken amaç; doğadaki dengeyi

bozmadan sudaki yosun konsantrasyonu-

nu mikro-organizmalar yolu ile azaltmak ve

fosforu su içinde dengelemektir. Ayrıca saf

ve doğal suyun her ne pahasına olursa olsun

korunması gereken evrensel bir servet olması

da biyolojik göletleri değerli kılan bir diğer un-

sur. Göletlerin doğal olması ve doğaya dönme

ihtiyacı, geleneksel havuzların alternatifi olan

bu doğal yüzme mekanlarına duyulan hay-

ranlığı açıklamaya yetiyor…

Doğal ve sağlıklı yaşam biçimi her geçen gün daha da ilgi çekerken,

biyolojik göletler de yeni bir yaşam trendi olarak karşımıza çıkıyor.

Dünyaca ünlü pekçok ismin bahçesini süsleyen biyolojik göletleri

ülkemizde uygulayan Cem Botanik’in yöneticisi Ayşe Şirin’den, bu

ekolojik konsept hakkında bilgiler aldık…

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 26

Yeni yaşam trendi:

Biyolojik göletlerDoğal Hayat

Page 15: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Bazı küçük detaylara dikkat ederek de daha keyifli bir uyku yaşayabilirsiniz…

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 29

YANLIŞ: Gece iyi uyumak için, gündüz çok

yorulmalıyım

DOĞRUSU: Yatağa fiziksel olarak ne kadar

yorgun girerseniz, uykuya dalmanız da o ka-

dar zorlaşır. Çünkü sanılanın tam aksine geç

saatte yapılan egzersiz programları ve ağır ev

işleri uykuya dalmayı zorlaştırıyor. Bu neden-

le, yorucu fiziksel aktiviteleri öğleden önceki

saatlerde veya uykudan en az 4-5 saat önce

sonlandırmanızda yarar var.

YANLIŞ: Öğleden sonra içeceğim kahvenin

ve çayın, gece uykuya dalmama etkisi ol-

maz

DOĞRUSU: Kahve, çay veya kafein içeren

diğer içeceklerin uykunun başlamasını bozan

etkisi var. Bu etki de 12 saate kadar uzayabi-

liyor. Yani öğleden sonra alacağınız kafein,

gece uykuya dalmayı zorlaştırabiliyor. Bu ne-

denle sabah istediğiniz kadar çay, kahve için,

ama öğlen saatinden sonra bu tür içeceklerin

tüketimini sınırlandırın. Burada önemli bir

başka nokta da, kafeinin çok çeşitli gıdalar-

da bulunduğunu bilmeniz. Örneğin enerji

içecekleri, bazı meşrubatlar, hatta bazı hazır

gıdalar yoğun miktarda kafein içerebiliyor.

YANLIŞ: Gece uyuyamadığım zaman uyu-

yana kadar yatakta kalmalıyım

DOĞRUSU: Gece uyuyamadığınızda ve uy-

kuya dalmakta zorluk çektiğinizde, yataktan

kalkmak ve mümkünse başka bir odada 30

dakika kadar başka bir şeyle ilgilenmek, en iyi

çözüm. Sonra tekrar yatağa girip uyumayı de-

nemelisiniz. Ama bu durum sürekli oluyorsa,

son bir ayın en az 15 gününde böyle bir sorun

yaşıyorsanız, bir uyku tıbbi uzmanına başvur-

malısınız.

YANLIŞ: Geceyi uykusuz geçirdim ama er-

tesi gün gündüz bir kaç saat uyumak beni

zinde tutar

DOĞRUSU: Geceyi ne kadar uykusuz geçi-

rirseniz geçirin, ertesi gün uyku saatiniz gele-

ne kadar uyumamak, uyku- uyanıklık ritmi-

nin bozulmaması için önemli. Eğer uykusuz

geçen bir gecenin ardından gündüz birkaç

saat uyursanız, bir sonraki gece yine uykuya

dalmanız çok zor olur. Bu da uyku-uyanıklık

ritminin bozulmasına ve uykusuz gecelerin

çoğalmasına yol açar.

YANLIŞ: Horlamak herkesin yaşadığı zarar-

sız bir durum

DOĞRUSU: Horlamak, uykuda nefes durma-

larıyla seyreden ve “uyku apne sendromu” de-

nilen bir uyku hastalığının habercisi olabiliyor.

Bir de horlamayla birlikte gündüz uyku hali,

halsizlik veya yorgunluk varsa, sabahları uyku-

nuzu almış olarak uyanamıyorsanız, gece ter-

lemeleriniz oluyorsa sizde uyku apne sendro-

mu olma olasılığı çok yüksek. Bu ise, mutlaka

tedavi edilmesi gereken bir durum. Aksi tak-

tirde çok ciddi kalp hastalıkları, beyin damar

hastalıkları ve hipertansiyon nedeni olabiliyor.

•Lavanta, ferahlatıcı etkisiyle huzurlu bir

uyku uyumanıza yardımcı olur. Uyumadan

önce lavanta kolonyası ile şakaklarınızı ve

bileklerinizi ovabilir, ya da lavantalı vücut

kremleri kullanabilirsiniz. Lavanta yağı

yakmak da üzerinizde pozitif bir etki bıra-

kacaktır.

•Yasemin, papatya, yeşil çay… Sakinleşip

rahatlamak ve kendinizi

daha dingin hissetmek için,

bitki çaylarının mucizevi

gücünden faydalanabilirsi-

niz.

• Uyumadan önce kitap

okumanın uykuya son de-

rece olumlu etkisi var. Fa-

kat seçtiğiniz kitap elbette önemli. Sizi hu-

zursuz edecek, gerginlik yaratacak kitaplar

yerine hafif bir içeriğe sahip keyifli yayınlar

tercih edebilirsiniz.

•Yatakkıyafetlerinizinpamukluseçenekler

olmasına dikkat ederek, uyku konforunu-

zu artırabilirsiniz.

• Meditasyonmüziklerinin uyku üzerinde

de pozitif tesiri bulunuyor. Kendinize uyku

için bir müzik arşivi hazırlamaya ne dersi-

niz?

Uyku kalitenizi artıracak püf noktaları

“Gece uyuyabilmek için gündüz çok yorul-

malıyım…” “Sekiz saatlik bir uyku ertesi güne

hazır olmam için yeterli…” “Öğleden sonra

içeceğim kahve ile çayın gece uykuya dalma-

ma olumsuz bir etkisi olmaz…” Toplumda yer-

leşmiş olan bu tür ‘uyku efsaneleri’ nedeniyle

sağlıklı uykudan uzaklaşıyoruz. Bunun sonu-

cunda da hem kalp krizi, beyin felci, diyabet

ve obezite gibi ciddi sağlık sorunlarının geliş-

me riski artıyor, hem de gündüz kendimizi

dinç ve aktif hissedemiyoruz.

Oysa uykusuz kaldığımızda sandığımızdan

çok daha fazla ve önemli sorunlarla karşı

karşıya kalabiliyoruz. Bu nedenle, fiziksel ve

psikolojik sağlığımız için uyku kesinlikle şart!

Elbette kaliteli ve yeterli düzeyde… Ancak

toplumda yerleşmiş olan bazı efsaneler var

ki, uykumuzun kaliteli ve sağlıklı olmasını

engelliyor.

YANLIŞ: Sekiz saatlik bir uyku ertesi güne

hazır olmam için yeterli

DOĞRUSU: Uykunun dinlendirici olması-

nı belirleyen iki faktör, süresi ve kalitesidir.

Dolayısıyla sadece uykunun süresinin yeterli

olması, bu uykunun sizin için iyi ve yeterli ol-

duğu anlamına gelmez. Nitekim bazı geceler

8 saat veya daha uzun uyumuş olsanız bile

ertesi gün kalktığınızda kendinizi hala uyku-

nuzu alamamış hissedersiniz. İşte bu tür ge-

celerde uykunun kalitesi bozuktur.

YANLIŞ: Kaliteli uyku, deliksiz uykudur

DOĞRUSU: Biz aslında uykuya daldıktan

sonra uykunun kalitesini ancak sabah uyan-

dığımızda anlarız. Kaliteli uykudan kastımız,

her uyku döneminin yeterli süre ve oranda

yaşandığı uykudur. Yani siz aslında gece çok

fazla uyanmasanız da, uykuya çabuk dalsanız

da, eğer tüm uyku evrelerini yaşamamışsanız

uykunuz kaliteli değildir ve sizi güne hazırla-

maz.

Düzenli ve kaliteli uyku, hayatımızın en önemli kısımlarından birini oluşturuyor. Hal böyle olunca,“ne kadar uyumalıyım?”, “uykum neden kaçıyor?”, “çay-kahve içmek uykumu etkiler mi?” gibi pek çok soru işareti taşımamız kaçınılmaz! Acıbadem Sağlık Grubu Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu, uyku ile ilgili toplumda ‘doğru’ bilinen ‘yanlışları’ anlatarak, bize huzurlu bir uykunun yolunu açıyor…

Uyku efsanelerineson verin!

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 28

Sağlık

Page 16: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden

Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 30

Hafif esintili ama bir o kadar da güneşli sonbahar günlerini renklendirecek şık ve fonksiyonel ürünleri sizin için bir araya getirdik… İster piknik yapın, isterseniz doğa yürüyüşlerine çıkın ya da dostlarla açık havada vakit geçirin; seçim sizin…

Kullar Soğutucu Çanta / IKEA19.99 TL

Yastık / I Love Home89 TL

Rotera Fener / IKEA9.99 TL

Solfint Sürahi 2 LT / IKEA6.99 TL

Eskitilmiş Ahşaptan Kuş YuvasıGarden Center

45 TL

Yer ÖrtüsüCrate and Barrel

57 TL

Matara / Laken42.99 TL

AlışverişAçık hava keyfiniz için

Sandwich ÇantasıCrate and Barrel

29 TL

Rifla Sepet / IKEA29.99 TL

Page 17: ÇUKUROVA KİMYA 40 Yaşında - Siltaş · Eylül 2014 / Sayı 1 / Sayfa 4 “Türkiye’de madencilik hakkıyla yapılamıyor!” Röportaj Bugün ABD’ de kişi başına maden