turuz.com€¦ · t.c. ankara Ünverstes sosyal blmler ensttÜsÜ dlblm anablm dali sÖzlÜksel...
TRANSCRIPT
-
T.C. ANKARA ÜN�VERS�TES�
SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ D�LB�L�M
ANAB�L�M DALI
SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� VE TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL
SINIFLANDIRMASI: SÖZLÜKÇE-SÖZD�Z�M ETK�LE��M�
Doktora Tezi
Yasemin Aydemir
Ankara-2006
-
T.C. ANKARA ÜN�VERS�TES�
SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ D�LB�L�M
ANAB�L�M DALI
SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� VE TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL
SINIFLANDIRMASI:SÖZLÜKÇE-SÖZD�Z�M ETK�LE��M�
Doktora Tezi
Yasemin Aydemir
Tez Dan��man�
Doç. Dr. N. Engin Uzun
Ankara-2006
-
T.C. ANKARA ÜN�VERS�TES�
SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ D�LB�L�M
ANAB�L�M DALI
SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� VE TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL
SINIFLANDIRMASI: SÖZLÜKÇE-SÖZD�Z�M ETK�LE��M�
Doktora Tezi
Tez Dan��man� : Doç. Dr. N. Engin Uzun
Tez Jürisi Üyeleri
Ad� ve Soyad� �mzas�
Doç Dr. Engin Sezer……………….. ........................................
Doç. Dr. Ümit Deniz Turan............... ........................................
Doç. Dr..Ye�im Aksan....................... ........................................
Doç. Dr. Leyla Uzun.......................... .........................................
Doç. Dr. N. Engin Uzun.................... .........................................
Tez S�nav� Tarihi: ..13.Haziran.2006................................
-
ÖNSÖZ
1993 yaz�nda sanc�l�, ac� dolu bir 26 saatin ard�ndan sevgilerin en büyü�ünü
duyumsad���mda, 9 ay 26 saatin hayatta ya�ayabilece�im en zorlu yolculuk oldu�unu
dü�ünmü�tüm. Yan�lm���m. Doktora maceras� en az do�um kadar zorluydu. Tek
ba��na sürdürülen bu her iki süreçte de yaln�zl���m� payla�anlar vard�. E�er bu
çal��ma var olan bilgi birikimine ufac�k da olsa bir katk�da bulunacaksa, bu ba�ar�
benim oldu�u kadar bilgi birikimlerini ve gönüllerini benimle payla�anlar�n
ba�ar�s�d�r.
Beni böylesi bir ara�t�rman�n içine iten sorgulama merak�m ve gerçe�i aray��a
duydu�um sayg�d�r. Ancak, bu çal��maya ���k tutan, yön gösterenler benden önce
sorgulayanlar ve onlar�n biriktirdikleridir. Bu nedenle, öncelikle bilimi gönülden
sevenlere ve bilimsel gerçe�in pe�inde yaln�zl��� göze alabilenlere te�ekkür ederim.
Bu tezin yürütülmesi s�ras�nda katk�lar�n� esirgemeyen tez dan��man�m Say�n
Doç. Dr. N. Engin Uzun’a minnettar�m. Sözlüksel anlambilimle ilgilenmem ve tez
konumu bu alandan seçmem için bana cesaret veren Say�n Doç. Dr. Ümit Deniz
Turan’a tek ö�renci olmama ra�men bana doktora dersi açt���, bilgi ve deneyimlerini
benimle payla�t��� için çok te�ekkür ederim. Tezin izleme komitesinde yer alan,
ele�tirileri ve dü�ünceleri ile çal��man�n do�ru yönde ilerlemesine katk�da bulunan
Say�n Doç. Dr. Leyla Uzun’a te�ekkürü bir borç bilirim.
Wisconsin-Madison’da bulundu�um 2001-2002 ö�retim y�ll�nda bana
doktora derslerini izleme f�rsat� veren, yapt���m ara�t�rma ve sonuçlar�n� sab�rla
dinleyerek yol gösteren ve yazd���m makaleleri okuyarak ele�tirileri ile
ara�t�rmalar�m�n geli�imine katk�da bulunan, bilimsel heyecanlar�yla bana her zaman
örnek olacak olan Say�n Prof. Mürvet Enç’e ve Prof. Yafei Li’ye, beni dilbilim ile
tan��t�rarak hayat�m�n yönünü de�i�tiren ve bugüne kadar deste�ini hiç esirgemeyen
sevgili arkada��m Leyla Zidani Ero�lu’na te�ekkür ederim.
Yüre�inde ö�renme ate�i hiç sönmeyen ve beni okutmak için gecesini
gündüzüne katan annem Nursefa Do�an’a ve herkesin sorgulanamaz kabul ettiklerini
sorgulamay� hayat tarz� olarak seçip, bunu çocuklar�na en de�erli hazine olarak
aktaran babam Yahya Do�an’a sonsuz te�ekkürler. Karde�lerim Ye�im Alakoç,
Hakan Alakoç ve �lker Do�an’a beni her zaman yürekten destekledikleri için ve
ailemizin ‘en b�zd���’ Umay’a hayat�ma yeni bir renk getirdi�i için minnettar�m.
i
-
Bu çal��man�n gerçek esin kayna��, küçük ya��na ra�men olgunlu�u ve
sabr�yla bana her zaman güç veren, ‘çok az kald�, vazgeçemezsin anne!’ diyerek en
çaresiz anlar�mda bana itici güç olan can�m k�z�m Esin Zeynep Aydemir’e te�ekkür
ederim. Gerçe�i arayanlar rehberin olsun! Son olarak, bu uzun yolculukta beni hiç
yaln�z b�rakmayan, bana inanan ve bunu her f�rsatta hissettiren sevgili e�im Mehmet
Timur Aydemir’e sonsuz te�ekkürler.
ii
-
��NDEK�LER
G�R��………………………………………………………………………..………..1
BÖLÜM 1 SÖZLÜKSEL ANLAMB�L�MDE EYLEM
ANLAMLARININ YER� (ALAN TARAMASI)
1.0 Giri�……………………….………………………………………………….5
1.1 Belli Ba�l� Anlamsal Yap� Kuramlar�
1.1.1 Anlamsal Rolleri Temel Alan �lk Kuramlar………………….………6
1.1.2 Sözlüksel Yap�da Uzamsal Kavramlar�n Yeri……………………....11
1.1.3 Sözlüksel Yap�da Ettirgenli�in Yeri………………………………...21
1.1.4 Temel Yüklemler ve Eylem Giri�mesi …………………………..…24
1.2 Görünü�sel Eylem Anlamlar�
1.2.1 Farkl� Eylem S�n�flamalar�
1.2.1.1 Vendler’in Eylem S�n�fland�rmas�..………………………….29
1.2.1.2 Smith S�n�fland�rmas�………..………………………………33
1.2.1.3 Verkuyl’ün Birle�imsel Görünü� Kuram�………...…………34
1.2.1.4 Rothstein’in Görünü�sel S�n�fland�rmas�..…………………..37
1.2.2 Görünü� Anlamlar�n�n Üye Yap�s�ndaki Yeri…………………..…….38
1.2.3 Olay Yap� ile Eylemlerin Görünü� Anlamlar� Aras�ndaki �li�ki………41
1.2.4 Görünü� Temelli Biti�tirme Kuramlar�…….………………………..47
1.2.5 Sözlüksel Görünü�ün Sözdiziminde Sunulu�u……..………...……….60
BÖLÜM 2 YEN� B�R SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� SINIFLANDIRMASI
2.0 Giri�………………...………………………………………………………..67
2.1 Eylem S�n�fland�rmas�na �li�kin Sorunlar
2.1.1 Görünü� Anlamlar� Sözlüksel Olabilir mi?...........................................68
iii
-
2.1.2 De�erlendirme
2.1.2.1 Rothstein’in Önerdi�i S�n�fland�rman�n Sorunlar�……..........76
2.1.2.2 Verkuyl’ün yakla��m�ndaki Sorunlar………………..............89
2.1.3 Görünü�sel Anlamlar�n Olay Kavram� �le �li�kisi………..………....96
2.2 Sözlüksel S�n�fland�rmaya Esas Görünü� Anlamlar�
2.2.1 Devingenlik Kavram�………………..……………………………..100
2.2.2 Süre Kavram�……..………………………….………………..……102
2.2.3 De�i�im Kavram�………………………………..………………....114
2.3 Yeni Bir Sözlüksel Görünü� S�n�fland�rmas�……………………………....124
2.4 Sonuç……………………………..………………………………………...131
BÖLÜM 3 TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL
SINIFLANDIRMASI
3.0 Giri�……………………………………..…………………………….…....133
3.1 Olay Öbek Yap� ……………………………………………..…………….133
3.2 Türkçede DEV�N�MLER …………………………………………..….......140
3.2.1 Sonuç…………………….………………………………………....171
3.3 Türkçede DURUMLAR…………………………….……………………...173
3.3.1 Sonuç………………………….………………………………..…..189
3.4 Türkçede KARMA�IK GÖRÜNÜ�LÜLER………………………..……..190
3.4.1 Sonuç………………………………..……………………………...204
3.5 Bu Bölümün Sonuçlar� Üzerine Öneriler……………………………..........205
iv
-
BÖLÜM 4 GÖRÜNÜ�SEL ARA YÜZ H�POTEZ� (GAH) VE TÜRKÇE’DE
EÖnün GÖRÜNÜ� ANLAMI
4.0 Giri�…………………………………………………………….…………..209
4.1 GAHta Öne Ç�kan Kavramlar, K�s�tlamalar ve Biti�tirme Kurallar�............209
4.2 Türkçede sonlu yorum
4.2.1 Türkçede Art�ml�-konu Tümleci………...…………………….…...215
4.2.2 Türkçede Durum-de�i�im Tümleci…………………………....…...247
4.2.3 Türkçede Yol-Tümleçleri………………………..………….……...254
4.3 ED�C�/AKTÖR Rolü ve D�� Üye/�ç Üye Kavramlar�na Tekrar Bir
Bak��……………………………………………………………………......259
4.4 Art�ml�-konu, Hedefte-biti�lilik/Sonluluk Kavramlar�na Farkl� Bir
Bak��………………………………………………………………………..262
4.5 Hedefte-biti�li Anlam Nerede Yorumlan�r…………………...…..………..265
BÖLÜM 5
SONUÇ……….....………………………………………………….………….…..272
TÜRKÇE-�NG�L�ZCE TER�MLER L�STES�…..…………………………...........276
KAYNAKÇA…………………………………………………………………..…..281
v
-
G�R��
�nsan zihninde dile özel bir bölümün var oldu�u görü�ü üretimsel dilbilgisi
yakla��mlar�n�n ortak olarak benimsedikleri bir varsay�md�r ve bu özel bölüm dil
yetisi olarak adland�r�l�r. �lkeler ve De�i�kenler Kuram� da çocu�un ba�lang�ç
düzeyinde bir dil yetisi ile do�du�unu ve dil edinim süreci sonunda bunun sabit bir
düzeye ula�t���n� varsayar. Bu kuram çerçevesinde, dil yetisi sonsuz say�da yap�sal
betimlemeler üreten bir üretimsel yordam ile tan�mlan�r. Bu üretimsel yordam,
di�er ad� ile içsel-dil i�lemsel dizge ve sözlükçe olmak üzere iki temel bile�enden
olu�ur (Chomsky ve Lasnik 1993). Bu iki bile�en aras�ndaki ili�ki ve bu ili�kinin
do�as� dilbilimciler için güncel bir soru olma niteli�ini korumaktad�r. Bu nedenle, bu
tez i�lemsel dizge ile sözlükçe aras�ndaki içsel arayüzü konusu olarak seçmi�tir.
Tarihsel olarak sözlükçeye bak�� kuramsal bir tak�m farkl�l�klar sergiler.
Önceleri, sözlükçede yer alan bir sözcü�ün envanterinde o sözcü�ün sesbiçimsel
sunulu�unun, sözdizimsel tan�m�n�n ve anlamsal özelliklerinin yer ald���
dü�ünülmekteydi (Chomsky 1965). Bu nedenle, ilk üretimsel dilbilgisi kuramlar�nda
sözlükçede yankategorileme olarak adland�r�lan bir kütük öngörüldü. Bu kütükte
eylemin ald��� üye say�s�na da yer verildi. Buna ek olarak, Jackendoff (1972, 1975)
eylemin üyelerinin ba�lanaca�� özne ve tümleç gibi sözdizimsel pozisyonlar ile ilgili
bilginin de sözlüksel kütükte yer almas� gerekti�ini savlad�. Bu öncül geleneksel
çal��malarda, eylemlerin üyeleri hem anlamsal seçim (a-seçim) hem de kategorisel
seçim (k-seçim) ko�ullar�yla belirlenmekteydi. K�sacas�, üyelerin anlamsal rolleri ve
hangi kategoride yer alabilecekleri eylemlerin yankategori kütü�ünde kay�tl�yd�.
Sonralar�, Stowell (1981), Pesestky (1982) ve Chomsky (1986)da üyelerin yaln�zca
1
-
anlamsal rollerle ve anlamsal özelliklerle belirlenebilece�i savunulsa da, sözlükçede
yaln�zca a-seçiminin yeterli olmad��� görü�ü de savunulur (Grimshaw 1990).
Üye seçiminde anlamsal rollerin belirleyici olabilece�i ve bu roller ile
sözdizimsel pozisyonlar aras�nda bir ili�kinin varolabilece�i gözlemleri 1960larda
baz� sözlüksel çal��malar�n da konusunu olu�turmu�tur (Fillmore 1965, 1968; Gruber
1965). Günümüzde yap�lan sözcüksel/anlamsal/kavramsal yap� veya üye sunulu�u
çal��malar�n�n ço�unda, bu geleneksel anlamsal rol çal��malar�n�n izlerini görmek
olas�d�r. Bu nedenle, bu tezin yaz�nalan taramas� olarak nitelendirebilece�imiz birinci
bölümünde bu geleneksel çal��malara yer verilecek ve onlar�n varsay�mlar�, savlar�
ve zay�f noktalar� ele al�nacakt�r. Bu ilk sözlüksel anlambilim çal��malar� eylem
anlam�n� temel almaz. Bu eksiklik daha sonra yap�lan sözlüksel çal��malarda dile
getirilmi� ve üye yap�s� ve üye yap�s�n� belirleyen anlamlar ele al�n�rken eylem
anlam� temel al�nm��t�r (McCawley 1968; Dowty 1991; Hale & Keyser 1993;
Grimshaw 1990; Jackendoff 1983, 1987, 1990; Levin & Rappaport Hovav 1995;
Pustejovsky 1991, 1995; Rappaport & Levin 1988; Tenny 1994). Bu çal��malar�n
temel ald��� farkl� eylem anlamlar�, varsay�mlar� ve savlar� yine birinci bölümde ele
al�nacakt�r. Eylem anlam� ve buna ba�l� olarak da olay kavram�n� temel alan bu
sözlüksel çal��malar�n tart��t��� anlamlar birbirinden farkl�d�r. Eylemlerin sözlüksel
anlamlar�n�n tümü üye yap�s� ile ili�kili de�ildir. Eylem anlamlar�n�n sadece bir
k�sm� üye yap�s�nda, k�sacas� sözdizimsel yap�n�n belirlenmesinde rol oynar
(Pesestky 1982). Öyleyse, eylemin yaln�zca sözdizimiyle ili�kili olan anlamlar�
dilbilgisinin ara�t�rma alan�na girer. Dilbilimin kapsam�nda olan anlamlar eylemleri
anlamsal aç�dan kolayl�kla tan�mlanabilir s�n�flara ayr�l�rlar ve anlamsal aç�dan
benzer eylemler benzer seçimler sergilerler (Levin 1993, Levin ve Rappaport 1995).
2
-
Bu nedenle bu tezin birinci bölümünde anlamsal özellikler üzerinden s�n�fland�rma
yapan belli ba�l� çal��malara da yer verilecektir (Bach 1986; Mourelatos 1978;
Rothstein 2004; Smith 1991; Vendler 1957). Birinci bölümün son k�sm�, ölçüm
kavram�n� Görünü� Öbe�i (GÖ) ad� verilen i�levsel bir öbe�in ürünü olarak ele alan
çal��malara ayr�lacakt�r (Borer 1994; van Hout 2000; Travis 2000). Son 15-20 y�ld�r
olay�n içsel yap�s�n� anlamaya yönelik yap�lan ve tezin birinci bölümünde yer
verilecek olan ara�t�rmalar, olay yap�n�n üç ana kavram çevresinde olu�abilece�ini
gösterir: Bunlar de�i�im, ettirgenlik ve zamansal elemanlar olarak s�ralanabilir.
Bu tezin amac� eylemin içsel anlam� içinde sunuldu�u varsay�lan
devingenlik, süre, de�i�im, hedefte-biti�lilik türü kavramlar� irdeleyerek sözlüksel
bir s�n�fland�rmada temel al�nmas� gereken anlamlar� belirleyerek Türkçenin eylem
s�n�fland�rmas�n� yapmak ve Tenny (1994)ün geli�tirdi�i Görünü�sel Arayüz
Hipotezini (GAH) Türkçe veri ile test ederek ölçüm ve sonluluk kavramlar�n�n üye
yap�s�nda belirleyici olup olmad���n� ara�t�rmakt�r.
Tezin birinci bölümde, eylemlerin sözdizimsel yap�larla ili�kili anlamlar�n�
belirlemeyi amaçlayan belli ba�l� sözlüksel/anlamsal/kavramsal yap� kuramlar� ile
anlam ve sözdizimi aras�ndaki ba�lant�y� ara�t�ran biti�tirme kuramlar�n� tan�tacak
kapsaml� bir alan taramas�na yer verilecektir.
�kinci bölümde, sözlüksel eylem s�n�fland�rmas� yapan çal��malarla ilgili
sorunlar tart���larak sözlüksel anlam ile birle�imsel anlam aras�ndaki ayr�mlara
dikkat çekilecektir. Bu tart��malar �����nda eylem s�n�fland�rmas�nda temel al�nmas�
gereken anlamlar belirlenerek yeni bir s�n�fland�rma önerilecektir.
Üçüncü bölümde, önerilen s�n�fland�rma üzerinden Türkçe eylemlerin
s�n�fland�rmas� yap�lacak ve eylemlerin sergiledikleri benzerlikler ve farkl�l�klar
3
-
ortaya konacakt�r. Bu bölümde özellikle eylemlerin d�� üyesinin ald��� anlamsal
yorumlar ve bu anlamlar�n Olay Öbek Yap�da nerede sunuldu�u irdelenecektir.
Dördüncü bölümde, üye yap�s�nda ölçüm ve sonluluk türü zamansal
kavramlar�n etken olup olmad��� belirlenecek ve Türkçe veri ile Tenny’nin GAH�n�n
evrenselli�i test edilecektir. Özellikle iç üyelerin ald�klar� yorumlara de�inilerek
görünü� yorumunun buna ba�l� olarak nas�l olu�tu�u tart���lacakt�r.
Bu çal��ma eylemlerin sözlüksel görünü� anlamlar�n� ve bunlar�n üye
yap�s�ndaki rollerini ara�t�rmay� amaçlad���ndan sadece kök eylemlerin anlamlar�
tezin kapsam�n� olu�turacakt�r. Çat� ve türetim ekleriyle türetilen yan anlamlar tezin
kapsam� d���ndad�r ve ancak yeri geldikçe tart��maya netlik kazand�rmak amac�yla
bu eylemlere de�inilecektir. Ayr�ca, tezin konusu sözlükçe ve i�lemsel dizge
aras�ndaki ili�kiyle s�n�rl�d�r. Bu nedenle, tümcenin görünü� yorumlar�n�
etkileyebilecek görünü� zarflar�, ya da dilbilgisel görünü� eklerini kapsayan bir
Görünü� Kuram� önerme sav�nda de�ildir. Görünü� alan�nda yap�lan birkaç
çal��mada sözlüksel görünü� ile dilbilgisel görünü�ün birbirinden ba��ms�z iki sistem
oldu�u (Filip 2000) yada ayn� sistem içinde farkl� düzlemler oldu�u (Smith 1991)
gözlenmi�tir. Eylemlere eklenen biçimbirimler arac�l��� ile sözdizimine sunulan
dilbilgisel görünü� biti�li ve biti�siz olmak üzere ikiye ayr�l�r (Comrie 1976).
Türkçede -TI ve –(I)yor gibi eylem üzerine gelen zamansal biçimbirimlerle sunulan
dilbigisel görünü�e tart��mada yeri geldikçe de�inilecektir.
4
-
BÖLÜM 1
SÖZLÜKSEL ANLAMB�L�MDE EYLEM ANLAMLARININ YER�
1.0 Giri�
Sözlüksel birimlerin anlamlar� ile bunlar�n biti�tirildikleri sözdizimsel yap�lar
aras�nda s�k� bir ba��nt� olabilece�i dü�üncesi, bu alanda bir çok çal��ma yap�lmas�n�
ve bu ba��nt�n�n do�as�n� aç�klamaya yönelik farkl� kuramlar�n geli�tirilmesini
tetiklemi�tir. Sözlükçe ile sözdizimi aras�nda bir ili�ki kurulmas�n� gerektiren bu
yöneli�ler eylem anlam�n� çözümlemeyi amaçlayan çal��malarda ön plana ç�kar.
Belirli anlamsal rollerle yüklü üyelerin belirli sözdizimsel pozisyonlarda görünme
e�ilimi, eylem anlam� ile sözdizimsel özellikler aras�ndaki ili�kinin do�as�na yönelik
birtak�m ip uçlar� verir. Bu nedenle, eylemlerin sözlüksel anlamlar�ndan onlar�n
sözdizimsel sunulu�lar�na uzanan süreci anlamak için önce eylemlerin sözlüksel
anlamlar�n�n sunulu�una ili�kin bir anlamsal yap�lar kuram�na, sonra da bu sunulu�u
sözdizimsel yap�ya çak��t�racak bir biti�tirme kuram�na ihtiyaç oldu�u savlanm��t�r
(Levin & Rappaport Hovav 1996).
Bu bölümde son 30-40 y�l içinde yap�lan ve sözlüksel anlam ile sözdizim
aras�ndaki ili�kiyi aç�klamay� amaçlayan çal��malar ele al�nacakt�r. Bölüm ba�l�ca
iki ana k�s�mdan olu�maktad�r. Önce, ilk sözlüksel yap�lar kuramlar� olarak kabul
edilen Fillmore (1965, 1968) ve Gruber’in (1965) kuramlar� k�saca tan�t�lacakt�r
(bkz. bölüm 1.1.1). Daha sonra, bu geleneksel kuramlardan esinlenen ancak onlar�n
aksine eylem anlam�n� ara�t�rmalar�n�n merkezine koyan belli ba�l� anlamsal
kuramlar (McCawley 1968; Hale & Keyser 1993; Jackendoff 1976, 1983, 1987,
1990; Levin & Rappaport 1988, 1995) ve söz konusu kuramlar�n temel ald�klar�
farkl� ilkeller ele al�nacakt�r (bkz. bölüm 1.1.2). Bu bölümün ikinci yar�s�nda ise bu
5
-
tezin amac� ile yak�ndan ilgili olan ve kuramlar�nda eylemlerin sözlüksel görünü�
(zamansal) anlamlar�na ve bu anlamlarla üye/görünü�/olay yap�s� aras�ndaki ili�kilere
yer veren çal��malar incelenecektir (bkz. bölüm 1.2).
1.1 Belli Ba�l� Anlamsal Yap� Kuramlar�
1.1.1 Anlamsal Rolleri Temel Alan �lk Kuramlar
Geleneksel olarak da nitelendirebilece�imiz ilk anlamsal roller kuramlar� Fillmore
(1965, 1968) ve Gruber (1965) taraf�ndan geli�tirilmi�tir. Söz konusu kuramlar,
eylem anlam�n� temel alan türden olmasalar da kendilerinden sonra gelen çal��malara
ve tart��malara zemin olu�turduklar�ndan önemlidir. Geleneksel rol kuramlar�n�n
ortak yan�, üyelerin yükleme göre ta��d�klar� anlamsal ili�kiler üzerinden
adland�r�lmalar�d�r.
Fillmore’un kuram�nda, tümce yüklem ve bu yükleme e�lik eden bir dizi
durumdan olu�ur. Belli ba�l� durumlar ETSEL (Agentive), ARAÇSAL
(Instrumental), TÜMLEY�C� (Faktitive)1’, KONUMSAL (Locative) ve NESNESEL
(Objective) olarak s�ralanabilir ancak durumlar�n say�s�na ili�kin bir k�s�tlama söz
konusu de�ildir. Bu kuram çerçevesinde, özne ve nesnenin yüzeyle, durumlar�n ise
derin yap�larla ili�kili oldu�u varsay�l�r. Böylelikle, durumlar yüzeyde farkl�
sözdizimsel pozisyonlarla ili�kilendirilebilirler. Eylemler ald�klar� durum
çerçevesine göre s�n�fland�r�l�rlar. Her yüklemin sözlüksel kütü�ünde yükledikleri
durumlar i�aretlenmi�tir ancak yüklemler üye ulamlar�n� seçmez. Bu kuram�n temel
1 Dilbilgisinde eylem ile birlikte yorumlanan belirleyici tümleçtir; örne�in, they made
her president ‘onu ba�kan yapt�lar’ tümcesindeki president ‘ba�kan’ tümleci.
6
-
varsay�mlar�ndan biri, her üyenin yaln�zca bir rol ve bir rolün yaln�zca tek bir üyeye
yüklendi�i varsay�m�d�r2.
Gruber (1965) de sözlüksel sunulu�ta anlamsal rollere yer verir ve bu roller
üyelerin eylemlere göre sahip oldu�u konusal ili�kiler üzerine düzenlenmi�tir.
Ancak Fillmore’dan farkl� olarak Gruber, rol türlerini s�n�rland�r�c� bir yakla��m
izlemi� ve rollerin yaln�zca devinim kavram� ile ili�kili oldu�unu savlam��t�r. Söz
konusu kuram ED�C� (Agent), KONU (Theme), KONUM (Location), KAYNAK
(Source) ve HEDEF (Goal) gibi s�n�rl� say�da bir dizi rol oldu�unu varsayar. Ayr�ca,
roller ile üyeler aras�nda birebir e�leme öngörmemi�tir, ayn� üye birden fazla rol
üstlenebilir.
Son 20 y�ld�r bu geleneksel kuramlar hem deneysel hem de kuramsal aç�dan
yo�un bir biçimde ele�tirilmi�tir (bkz. Carter 1988; Dowty 1991; Jackendoff 1983,
1990; Levin 1995; Pinker 1989). Geleneksel rol kuramlar�na yöneltilen ele�tirilerden
biri, anlamsal rollerin dilbilgisel etkilerinin olmad��� yönündedir. Ladusaw ve Dowty
(1988) konusal rollerin anlamsal ifadelerle tan�mlanmas�n�n olas� olmad���n� ve
dilbilim kuram�nda -eylemin üyelerini adland�rma kolayl��� d���nda- herhangi bir rol
oynamad�klar�n� savunurlar. Dowty (1991) rollerin ancak sözdizim-anlambilim
arayüzünün konusu olabileceklerini, bu nedenle de sözdizimsel ve anlambilimsel
aç�dan kuramsal bir tabana oturtularak incelendi�inde dilbilim kuram�n�n bir parças� 2 Chomsky Fillmore’ün -bir üyenin birden fazla rol alamamas� ve bir rolün yaln�zca
bir üyeye yüklenebilmesi- varsay�m�n� benimseyerek Yönetim ve Ba�lama
Kuram�nda ( YBK) �-rol ve üye aras�ndaki ili�kiyi �-ölçütü ile s�n�rland�rm��t�r.
Buna göre, bir yüklemin ad öbe�i k�saca AÖ üyesi yaln�zca bir �-rol ta��yabilir ve bir
�-rol yaln�zca bir AÖye yüklenebilir.
7
-
olarak görülebilece�ini söyler (Davis 1996). Levin (1996)ya göre anlamsal rollere
bakarak ayn� rolü ta��yan üyeleri ayr��t�rma giri�imi için güvenilir bir tan� yöntemi
yoktur. Fillmore (1968) durum ekine bak�larak anlamsal rol tan�s�n�n
konulabilece�ini savunmu�tur. Oysa, Türkçede bunun do�ru bir sav olmad���n�
gösterecek örnekler bulmak zor de�ildir.
(1.1) a. Lekeyi f�rçayla temizlediler.
b. Elbiseleri çantayla getirdiler.
c. Esen smokinle partiye geldi.
(1.2) a. Eve gittiler.
b. Ele güne rezil oldular.
c. Kap�y� k�rm�z�ya boyam��lar.
Türkçede –(y)lE araç durum eki alan adlar�n ARAÇ rolü yüklendi�ini
söyleyebiliriz. Buna göre (1.1)de f�rçayla, çantayla, ve smokinle AÖlerini hepsinin
ARAÇ rolü ta��d���n� söylemek zorunday�z. (1.1a-b)de f�rçayla AÖsü bir alet ve
çantayla AÖsü ise araçt�r ve her ikisinin de tümcede araç olarak kullan�ld���n�
savlamak olas�d�r. Ancak (1.1c)de smokinle AÖsünü böylesi bir yorumla
anlamland�rmak olas� gibi görünmemektedir. (1.2)deki örneklerde ise durum daha da
karma��kt�r. (1.2. a-b-c)deki –E durum eki yüklü AÖlerin ta��d��� ortak anlamsal rol
ne olabilir?
Konusal rollere ili�kin bir ba�ka ele�tiri konusu, herkesin üzerinde anla�t���
bir rol envanterinin bulunmay���d�r. Sözlüksel çal��malarda s�kça yeni roller
önerilmekte ya da önerilen rollerin bir k�sm�na gerek olmad��� savunulmaktad�r.
Örne�in, Cruse (1973) ED�C� rolünün yeterince ince ayr�mlara cevap vermedi�ini
dü�ünerek bu rolü �STEML�, ETK�L�, BA�LATICI ve ETSEL olmak üzere dört ayr�
8
-
alt gruba ay�rmay� önerir. Di�er taraftan Jackendoff (1987) ED�C� rolünün yerine
AKTÖR rolünü önerir. Ona göre, ED�C� rolü geleneksel olarak istemlilik içeren bir
roldür. Oysa, öldür- türü eylemlerin ED�C� AÖsü istemlilik anlam�yla
yorumlanmayabilir (1.3a-b).
(1.3) a. Esen Deniz’i bir kaza sonucu öldürdü.
b. Onu ihmalkarl��� öldürdü.
�stemli olsun olmas�n tümcede anlat�lan i�i yapan kat�l�mc�y� Jackendoff AKTÖR
olarak tan�mlar. Bununla birlikte, ayn� rol için Levin ve Rappaport (1995)
ETT�RGEN terimini önerir. Onlara göre, ettirgenlik kavram� edici kavram�ndan
daha geni� bir kavramd�r ve bu kavram edici-olmayan cans�z üyeleri de kapsar (1.4).
(1.4) Rüzgar cam� k�rd�.
(1.4)de rüzgar AÖsü cans�z bir varl��a gönderme yapar ve bu nedenle AKTÖR rolü
yüklü oldu�u söylenemez. K�sacas�, bir tarafta rol ay�r�mlar�n�n daha genel tutulmas�
gerekti�ini savunanlar, di�er tarafta ayr�mlar�n daha ince ayr�mlarla yap�lmas�
gerekti�ini söyleyenler olmas�, üzerinde herkesin anla�t��� bir rol listesinin
varl���ndan oldukça uzak oldu�umuzu aç�kça gösterir.
Geleneksel rol kuramlar�nda üyelerin birden fazla rol al�p alamayaca�� ya da
bir rolün birden fazla üyeye yüklenip yüklenemeyece�i konusunda farkl� varsay�mlar
bulundu�undan söz etmi�tik. Gruber (1965)i örnek alan Jackendoff (1987),
Fillmore’un rol yüklenmesi ile ilgili varsay�m�n�n geçerli�i olmad���n� savunur. Ona
göre sat- ve al- gibi eylemler ayn� üyeye birden fazla rol, ve ayn� rolü de birden fazla
üyeye yükleyebilirler (1.5).
(1.5) Esen masay� Deniz’den k�rk milyona ald�.
9
-
Esen AÖsü masa AÖsü için HEDEF rolü, para AÖsü için ise KAYNAK rolü
yüklüdür. KONU rolü ise hem masa hem de para AÖsü ile ilgilidir ve her ikisi de
yer de�i�tiren üyedir. Ayr�ca, Jackendoff’a göre KONU rolünü hiçbir AÖye
yüklemeyen eylemler de vard�r (1.6).
(1.6) Esen ekme�i ya�lad�.
(1.6)de tümcede ya�la- eylemi hiçbir üyesine KONU rolü yüklemez. Oysa, tümcenin
anlam�nda yer de�i�tirme anlam� vard�r3.
Herkesin üzerinde anla�t��� anlamsal bir rol listesinin olmad���ndan daha
önce söz etmi�tik. Böylesi bir rol envanteri olsayd� bile, bu elemanlar�n kendi
aralar�nda bir düzen oldu�undan bahsetmek olas� de�ildi. Söz konusu geleneksel
kuramlar çerçevesinde roller, kuram�n ilkelleri olarak kabul edildi�inden, daha küçük
parçalara ayr��t�r�lamazlar ve bu da rollerin ortak özellikleri üzerinden genelleme
yap�lmas�n� olanaks�z k�lar (Levin & Rappaport Hovav 1996). K�sacas�, geleneksel
rol kuramlar�yla ortak anlamsal özelliklerin belli sözdizimsel pozisyonlara
çak��t�r�lmas�n� aç�klayacak genellemeler yapmak olanaks�zd�r.
Geleneksel yakla��mlar ile ilgili olarak Levin ve Rappaport (1988)in
gözlemledi�i bir ba�ka sorun ise, eylemle ili�kilendirilebilecek olas� rol dizisini, olas�
olmayan dizilerden ay�rma �ans�m�z�n bulunmamas�d�r. Örne�in, KONU-KAYNAK-
HEDEF üyelerini birarada seçebilen bir çok eylem varken, HEDEF-DENEY�MC�-
ARAÇ üçlüsü do�al bir üye grubu gibi görünmez. Oysa, aç�klamal� yetkinli�i olan
bir kuram bize olas� olandan olas� olmayan� ay�racak araçlar sunabilmelidir.
3 Bu eylemin yer de�i�tirme anlam� kök ad ya�- ile ili�kili oldu�undan KONU rolü
eylemin anlam� içinde yer al�r.
10
-
Geleneksel rol-merkezli anlam kuramlar�na ili�kin sorunlar�n temelinde
eylem anlam�n�n dikkate al�nmay��� yatar. Sözdizimine ili�kin anlamlar�
ayr��t�rmam�z ancak yüklem merkezli yakla��mlarla mümkündür (Carter 1988;
Dowty 1991; Jackendoff 1983, 1990; Pinker 1989). Bu nedenle, bir sonraki bölümü
anlamsal yap�da eylemin anlam�n� merkeze alan ve rolleri kuram�n ilkelleri olarak
görmeyen yakla��mlar�n geli�imine ay�raca��z.
1.1.2 Sözlüksel Yap�da Uzamsal Kavramlar�n Yeri
Jackendoff (1990), Gruber (1965)in konusal roller ile devinim kavram�n�
ili�kilendiren yakla��m�n� geli�tirerek bir üye gerçekle�tirme kuram� önermi�tir. Söz
konusu kuram, iki farkl� boyuttan olu�ur. Birincisi, devinim (motion) ve konum
(location) kavramlar� üzerine kurdu�u konusal boyuttur (thematic tier). Bu boyutta
HEDEF, KAYNAK, YER (PLACE) ve KONU rolleri uzamsal ili�kileri anlat�r.
Kuram�n i� boyutu (action tier) ise ikinci bir anlamsal katmand�r. Söz konusu
kuram�n ayr�nt�lar�na geçmeden önce, Jackendoff’un bu kuram�n habercisi olan
önceki çal��malar�nda yer alan önemli varsay�mlar� ve savlar� ele alaca��z
(Jackendoff 1976, 1983, 1987).
Jackendoff (1976) anlamsal çözümlemenin amac�n�n, tümcenin anlamlar�n�
elemanlar�na ay�rmak ve bu elemanlar�n bir araya gelmesiyle olu�an anlamlar�
tan�mlamak oldu�unu söyler. Bu anlamsal ayr��t�rma s�ras�nda ortaya ç�kan anlamsal
elemanlar, anlamsal imler olarak adland�r�l�r. Bu imler iki farkl� yolla bir araya
gelerek yeni karma��k anlamsal birimler olu�turur4. Bunlardan birincisi,
Jackendoff’un k�s�tl� niteleyici olarak adland�rd��� karma��k anlamd�r. Örne�in,
4 Anlamsal imlerin iki farkl� �ekilde bir araya gelerek yeni karma��k anlat�lar
olu�turdu�u görü�ü Katz ve Fodor (1963)e dayan�r.
11
-
K�TAP5 de�i�mez bir anlamsal imdir ve bir ba�ka anlamsal im olan KIRMIZI s�fat�
ile nitelendi�inde, ortaya yeni bir i�aret olan [KIRMIZI K�TAP] ç�kar. Burada,
olu�an yeni im ilk im K�TAPtan daha k�s�tl� bir anlam ta��r.
�kinci tür karma��k anlam ise i�levsel birle�im olarak adland�r�l�r ve bir veya
daha fazla de�i�kenin i�levinden olu�an imdir. Eylemler bu ikinci s�n�fa girdi�inden,
Jackendoff eylemlerin birle�imsel anlamlar�n�, de�i�kenlerin i�levi biçiminde sunar.
Örne�in, duy- eylemi DUY(x,y) biçiminde ifade edilir ve i�levin bütün de�i�kenleri
formülde yerini ald���nda, ortaya DUY (ADAM, SES�) gibi sabit bir i�aret ç�kar.
Jackendoff eylemlerin devinim, anl�k ve süreli olmak üzere üç ayr� s�n�fa
ayr�labileceklerini varsayarak, bütün eylemlerin G�T (go), OL (be) ve KAL (stay)
i�levleri ile sundu�u bir anlamsal yap� önerir.
Jackendoff (1983), anlamsal rol listesinden uzakla�an ve yüklem
ayr��t�rmas�ndan yararlanan bir yakla��m izlemi�tir ve bu özelli�i ile Gruber’in
konusal rol kuram�ndan farkl�d�r. Söz konusu çal��ma anlamsal yap�lar� kavramsal
yap�lardan ay�rmaz ve sözlükçede tek bir sunulu� düzlemi önerir. Ona göre herhangi
bir anlamsal yap�lar kuram� ayn� zamanda kavramsal yap�lar kuram� da olmal�d�r.
Jackendoff (1983)ün kuram� zamansal bir boyut içermez tümüyle uzamsal kavramlar
çerçevesinde düzenlenmi�tir. Konum ve devinim gibi uzamsal kavramlar�n yan�nda,
�EY (Thing), YER (Place), YOL (Path), OLAY (Event) ve DURUM (State)
i�levlerini de sunu�una eklemi� ve Gruber’in temel fikirlerinden yola ç�karak
Konusal �li�kiler Hipotezini6 düzenlemi�tir. Bu hipotezin özü, kavramsal yap�daki
5 Anlamsal im büyük harflerle yaz�l�r ve ‘kitap’ sözcü�ünün anlam�n� temsil eder.
6 Jackendoff’in Tematik �li�kiler Varsay�m� (Thematic Relations Hypothesis) (1983:
188)
12
-
olay ve durumun, uzamsal kavramlar ve bir dizi s�n�rl� ilkeler etraf�nda
düzenlenmesidir (1983: 172);
(1.7) a. [Event GO ([Thing x], [Path y])]
‘[Olay G�T ([�ey x],[Yol y])]’
b. [Event STAY ([Thing x], [Place y])]
‘[Olay KAL ([�ey x],[Yer y])]’
c. [State BE ([Thing x], [Place y])]
‘[Durum ([�ey x],[Yer y])]’
Buna göre, (1.7a)daki devinim OLAY� bir �EY ve bu �eyin üzerinde ilerledi�i bir
YOL ile ili�kili iken, (1.7b)deki konumsal OLAY bir �EY ile bu �eyin bulundu�u
YERi içerir. (1.7c)de ise DURUM bir �EY ve bir YER ile ili�kilidir. Bunlar�
s�ras�yla (1.8)deki tümcelerin kavramsal sunulu�u olarak görebiliriz.
(1.8) a. Esen parka gidiyor.
b. Esen otelde kal�yor.
c. Esen okulda.
Jackendoff (1.7c)deki durumsal eylem sunulu�una, iki i�lev – YÖN (ORIENT) ve
G�Tuza (GOext )- daha ekleyerek üç farkl� durumsal anlam yap�s�na ula��r.
(1.9) a. [State ORIENT ([Thing x], [Path y])]
Herhangi bir anlamsal [Olay] ve [Durum] alan�nda tan�mlanan OLAY, DURUM,
YOL ve YER i�levleri, uzamsal alan ve devinim çözümlemelerinde kullan�lan
i�levlerin altkümesini olu�turur. Alanlar yaln�zca üç yolla farkl�la�abilir.
a. Ne çe�it varl�klar KONU (theme) olarak ortaya ç�kabilir;
b. Ne çe�it varl�klar gönderim nesneleri olabilirler;
c. Uzamsal alanda tan�mlanan konumun oynad��� rol ne tür bir ili�ki varsayar.
13
-
‘[Durum YÖN ([�ey x],[Yol y])]’
b. [State GOext ([Thing x], [Path y])]
‘[Durum G�Tuza ([�ey x],[Yol y])]’
(1.9)deki sunulu�lar� da (1.10)daki tümcelerle e�le�tirilebiliriz.
(1.10) a. Evim denize bak�yor.
b. Atatürk Bulvar� S�hhiye’den Kavakl�dere’ye uzan�r.
(1.8)deki Esen AÖleri, (1.10a)daki evim AÖsü ve (1.10b)deki Atatürk Bulvar� AÖsü
Jackendoff (1972, 1976)n�n sunulu�lar�nda KONU rolü ile gösterilirdi. Ayr�ca,
Jackendoff’un kavramsal yap� sunulu�unda HEDEF veya KAYNAK gibi konusal
roller de eylem fonksiyonlar�n�n direk üyesi de�ildir ve bu konusal roller YOL öbe�i
içinde gömülü bir �ekilde sunulur.
Jackendoff’un buraya kadar sözünü etti�imiz çal��malar�, kendisinden önceki
sözlüksel çal��malardan farkl� olarak yüklem ayr��t�rmas�na yer veriyor olsa da,
anlamsal rol listesini temel alan çal��malara benzer bir eksiklik sergiler. Üye
gerçekle�tirmesi -belli bir rolün belli bir sözdizimsel pozisyona biti�tirilmesi-
konusunda herhangi bir öneride bulunmaz. K�sacas�, kavramsal yap�lardan
sözdizimine uzanan bir biti�tirme kuram� önermez. Bu nedenle, Jackendoff daha
sonraki çal��malar�nda kavramsal anlam ve sözdizim kuram� aras�ndaki ili�kiyi
aç�klamaya yönelir.
Jackendoff (1987) birbirinden ba��ms�z üç yap�sal düzey - sessel, sözdizimsel
ve kavramsal- içeren bir dilbilgisi modeli sunar. Bunlardan her biri özel ilkellere,
birle�im ilkelerine ve alt parçalara ayr�labilen bir iç düzene sahiptir. Her düzlem bir
dizi biçimleme kurallar� ile betimlenir ve bu kurallar düzlemin düzgün yap�lar�n�
üretir. Jackendoff’un önerdi�i bu dil modelinde yaln�zca sözdizimi de�il, anlambilim
14
-
ve sesbilim de üretimsel bir yap�ya sahiptir. Model, ayr�ca, bu farkl� düzlemleri
birbiriyle ili�kilendiren bir dizi kar��l�kl� çal��ma kural� öngörür. Söz konusu
modelde, sözlükçe ve biçimbilimin yeri bu kurallar�n bulundu�u ara yüzlerdir. Her
ikisinin de sesbilim, sözdizim ve anlambilim ile ili�kili olan parçalar� vard�r. Bunun
do�al bir sonucu olarak da, her bir düzlemde hem sözlüksel hem de sözlüksel
olmayan ilkelerden söz edebiliriz. Sözlüksel olmayan ilkeler tümüyle üretimsel iken,
sözlüksel olanlar hem üretimsel hem de kendineözgü olabilirler.
SözdizimselYap�lar
�ekil 1.1 Jackendoff’un önerdi�i dil modeli (1987: 373/9)
Jackendoff (1987, 1990)�n önerdi�i bu modelin içinde yer alan kavramsal
yap� kuram�n�n ana hatlar�na k�saca bir göz atal�m. Jackendoff’un anlam�n zihinde
sunuldu�u varsay�m�, onun kavramsal kuram�n� di�er mant�k temelli yakla��mlardan
ay�r�r. Jackendoff kavramsal yap� biçimleme kurallar�n� ifade etmede –(1983)de de
yer verdi�i- bir dizi kavramsal ilkel önerir. Bunlar �EY, OLAY, DURUM, ��
(Action), YOL, ÖZELL�K (Properties) ve M�KTAR (Amount) gibi varl�klar� içeren
bir sözcük da�arc��� olu�tururlar. Bu temel ulamlar� karma��k anlat�lara koyan en
önemli biçimleme kurallar�n� ise �öyle sunar.
Skur
essel biçimleme allar�
Sessel Yap�lar
Sessel-sözdizimsel kar��l�kl� çal��ma kurallar�
Sözdizim biçimleme kurallar�
Kavramsal biçimleme kurallar�
Sözdizimsel-kavramsal kar��l�kl� çal��ma kurallar�
Kavramsal Yap�lar
Sessel-kavramsal kar��l�kl� çal��ma kurallar�
15
-
(1.11) a. [PLACE]� [PlacePLACE-FUNCTION([THING])
‘[YER]� [YerYER-DE ([�EY])]’
b. [PATH] � [Path ([ ])
���
�
���
�
�
���
�
���
�VIA
FROMAWAYTOWARDFROMTO
���
�
PLACETHING
‘[YOL] [Yol ([ ])]’ �
����
�
����
�
�
����
�
����
��
UZERINDEN-ÖTEYE DEN-
UYAKIN/DOGR E-DENE
���
�
YER�EY
c. [EVENT] �� � � � �
��
�
)]PLACE,THINGSTAY([)]PATH,THINGGO([
Event
Event
‘[OLAY] �� � � � ��
���
��
�
)]YOL,�EYKAL([)]YOL,�EYGIT([
Olay
Olay ’
d. [STATE] �� �
� � � � � �� ��
��
�
��
�
PATH,THINGEXT )]PATH,THINGORIENT([
)]PLACE,THINGBE([
State
State
State
‘[DURUM] �� � � � � � � �� ��
��
�
��
�
YOL,�EY UZA)]YOL,�EYYÖN([
)]YER,�EYOL([
Durum
Durum
Durum
’
e. [EVENT] � � ���
�
���
����
����
���
���
�
���
�
EVENT,EVENTTHING
CAUSEEvent
‘[OLAY] [Olay ETT�R ]’ � � ���
����
���
���
�
���
�
OLAY,OLAY�EY
(Jackendoff 1990: 43)
16
-
(1.11)de görüldü�ü gibi Jackendoff (1990)da OLAY, G�T, KAL (Stay) ve ETT�R
(Cause) fonksiyonlar�n� içine alacak biçimde geni�letilmi�tir. (1.11e)deki karma��k
OLAY biçimleme kural�na ettirgenlik (causation) kavram�n� ele alaca��m�z 1.1.3
bölümünde dönece�iz. (1.11)de ayr�ca DURUM biçimleme kurall�nda da üç farkl�
DURUM ulam�na yer verildi�i görülür (1.11d).
Jackendoff (1990) kavramsal yap� kuram�nda kavramsal birimlerin
sözdizimsel birimlerle ili�kisini de �öyle aç�klar: tümcede içerik ta��yan her öbek
kurucu, T, AÖ, EÖ gibi, bir ana kavramsal kategorinin içindeki kavramsal öbek ile
ili�kilidir. Ancak, bunun tersi zorunlu de�ildir, k�saca her kavramsal öbe�in bir
sözdizimsel kar��l��� olmas� gerekmez. Buna göre (1.12a) ve (1.12b)deki tümcelerin
olay yap�s� ayn�d�r (1.12).
(1.12) a. John ran into the room.
John ko�-GEÇ. �LG. ART. oda
John odaya ko�tu.
b. John entered the room.
John gir-GEÇ. ART. oda
John odaya girdi.
(1.13) [Event GO ([Thing ]i, [Path TO ([Place IN([Thing]j)])])]
‘[Olay G�T ([�ey ]i, [Yol -E ([Yer -DE([�ey]j)])])]’
Jackendoff (1.12a)daki YOL üyesini into the room ‘odaya’ öbe�i ile ili�kilendirirken,
(1.12b)de YOLu eylemin içine giri�mi� olarak yorumlar.
Jackendoff (1990) (1.11)deki kavramsal sunulu�lar�na devinim tarz�
betimleyen eylemleri (1.14), içsel uzamsal konfigürasyon betimleyen durumsal
eylemleri (1.15) ve de�i�im ba�lat�c� eylemleri (1.15) de envanterine katar.
17
-
(1.14) a. [EventMOVE([Thing])]
[OlayDEV�N([�ey])]
b. Debbie danced
Debbie dans et-GEÇ.
‘Debbie dans etti.’
(1.15) a. [State CONF ([Thing])]
[Durum KONF ([�ey])]
b. Sally stood/sat for hours
Sally dur-/otur-GEÇ. �LG. saatler
‘Sally saatlerce ayakta durdu/oturdu.’
(1.16) a. [EventINCH([State])]
‘[OlayGEÇ��BA�LAT([Durum])]’
b. Snow covered the hills.
Kar ört-GEÇ. ART. tepeler
‘Kar tepeleri örttü.’
(Jackendoff 1990: 89-92).
Jackendoff (1987 ve 1990) konusal rolleri sözdiziminin de�il, kavramsal yap�n�n
elemanlar� olarak görür. Bu rollerin kavramsal yap�daki i�levi ise yaln�zca ili�kisel
olmalar� ile s�n�rl�d�r. K�sacas�, sözdizimi için özne ve nesne kavramlar� ne ise,
anlamsal yap� için de konusal roller odur. Bu nedenle, sözlüksel kütü�ün kavramsal
yap� bölümünde, konusal üyeler gömülü biçimde dizinlenmi�tir ve kavramsal yap�
ile sözdizim aras�ndaki ba�lant�y� bu dizinleme sa�lar. Buna ba�l� olarak, üye
yap�s�n� kodlayan farkl� bir düzleme ihtiyaç yoktur. Seçimsel k�s�tlama ba�lamdan
18
-
ba��ms�z olarak eylemin anlam� içindedir ve bu nedenle üye yap�s� içinde
gösterilmelidir. (1.17)de drink ‘iç-’ eyleminin sözlüksel kütü�ünü görüyoruz.
(1.17) � � ��
� � �� � �� � � � �� �������
�
�
�������
�
�
���
�
���
�
iThingPlacePathEvent
jThingEventiThing
OF MOUTHINTO
,LIQUIDGO(, CAUSE
NPj____Vdrink
��
‘ ’ � � ��
� � �� � �� � � � �� �������
�
�
�������
�
�
���
�
���
�
i�eyYerYolOlay
j�eyOlayi�ey
I-AGIZ-DEE-
,SIVI(ITG,RETT�
AÖj____E
-iç
��
(Jackendoff 1990: 53).
(1.17)deki sözlüksel kütük, drink ‘iç-’ eyleminin nesnesinin j ile dizinlenmi�
kavramsal kurucu içersinde yer almas� ve kavramsal olarak s�v� ‘liquid’ anlam�na
gelmesi gerekti�ini gösterir. Ayr�ca, Jackendoff kavramsal yap�daki bu üyeleri
sözdizimindeki üyelerle ili�kilendirmek için bir Üye Yap��t�rma Kural� önerir (1.18).
(1.18) Üye Yap��t�rma
Hnin ba�� oldu�u sözdizimsel XÖye kavramsal yap� biçimlemek için;
a. Hnin sözlüksel kavram yap�s�nda dizinlenmi� her bir kurucuya, Hnin
yan kategori çerçevesinde e�dizinlenmi� pozisyona uygun YÖ
kavramsal yap�s�n� yap��t�r.
b. H bir eylem ise, Hnin sözlüksel kavram yap�s�nda i ile dizinlenmi�
kurucuya öznenin kavramsal yap�s�n� yap��t�r.
19
-
Jackendoff (1990)�n önerdi�i sözlüksel anlam sunulu�unda kavramsal rollerin iki ayr�
boyutla ili�kilendirildi�inden bu bölümün ba��nda söz etmi�tik. Bunlardan birincisi,
devinim ve konum gibi uzamsal roller ile ili�kili olan konusal boyut, di�eri ise i�
boyutu idi. �� boyutu Jackendoff’un AKTÖR ve ETK�LENEN (Affected) rollerini
kodlad��� boyuttur ve (1.19)de oldu�u gibi affect (AFF) ‘etki’ i�leviyle
gösterilmi�tir.
(1.19) � � � � ����
��
��
THING,THINGAFF.......
EVENT
‘[OLAY] � � � � ����
��
��EY,�EYETK�
.......’
Jackendoff üye gerçekle�tirmede özellikle i� boyutuna belirgin bir rol verir. K�sacas�,
özne ve nesne seçiminde i� boyutu ile ili�kilendirilen AKTÖR ve ETK�LENEN
rollerinin di�er boyuttaki rollere göre önceli�i vard�r. Ancak i� boyutundaki roller
hemen hemen bütün eylemlerle ili�kilendirilebilece�inden özne ve nesne seçiminde
yaln�zca bu boyutun rol ald���n� söylemek olas�d�r (Levin ve Rappaport Hovav
1996). Bu da bir anlamda, üye gerçekle�tirmesinde uzamsal kavramlara ihtiyaç
olmad��� anlam�na gelir.
Jackendoff’un bu bölümde ele ald���m�z çal��malar�, yaz�nalanda konusal
rolleri en geni� biçimde ele alan çal��malar olmalar� bak�m�ndan önemli
kaynaklard�r. Özellikle 1983den sonraki çal��malar�n alana yapt��� önemli
katk�lardan söz etmek olas�d�r. Konusal roller ile ilgili tart��malarda eylem anlam�n�
merkeze alan bir bak�� geli�tirilmesi bunlardan sadece biridir. Eylem anlam�n�
ayr��t�rarak anlamsal çözümleme yapmas� ve kavramsal bir ilkel olarak olay
kavram�na yer vermesi de sa�lad��� katk�lar aras�nda say�labilir. Ancak, söz konusu
20
-
çal��malar�n üye gerçekle�tirmesine ili�kin yap�lan ara�t�rmalara olan katk�s�
tart��mal�d�r (bkz. Dowty 1991; Levin ve Rappaport Hovav 1996).
1.1.3 Sözlüksel Yap�da Ettirgenli�in Yeri
Yüklemi temel parçac�klar�na ay�rarak eylem anlam�n� sunma çabas�nda olan
çal��malar (Jackendoff 1987, 1990; Levin 1995; Pinker 1989) asl�nda McCawley
(1968)in Üretimsel Anlambilim çerçevesinde yapt��� eylem çözümlemesinden
esinlenir. McCawley kill ‘öldür-’ eyleminin anlamsal sunulu�u için (1.20)deki yap�y�
önermi�tir.
(1.20) a.
V
NOT ‘DE��L’ ALIVE
‘CANLI’
S
SBECOME ‘OL’
S
S
CAUSE ‘ETT�R’
x
b. S
(McCawley 1968: 73)
McCawley, kill ‘öldür-’ eyleminin Cause ‘Ettir’, Become ‘Ol’, Not ‘De�il’ ve Alive
‘canl�’ gibi birkaç ikincil yüklemden olu�tu�unu (1.20a) ve bu ikincil yüklemlerin
sözdizimdeki yüklem yükselmesine benzer bir kuralla yukar�ya ta��nd���n� (1.20b)
savunmu�tur. Böylece, cause become not alive ‘canl� olmamas�na neden ol-’
y xS
ALIVE NOT
BECOME
CAUSE
21
-
anlam�na gelecek kill ‘öldür-’ sözlüksel biriminin sözdizimsel a�aca yap��t�r�lmas�
sa�lan�r. Bu sunulu�la McCawley öbek yap� ile altolay yap� aras�nda birebir bir
ili�kinin varoldu�unu varsaym��t�r. McCawley böylesi bir anlam kuram� geli�tirdi�i
dönemde, anlamsal yap�n�n sözdizimi ile ili�kili olamayaca�� görü�ü yayg�n biçimde
kabul gördü�ünden, bu yakla��m 70li y�llar�n sonuna kadar fazlaca dikkate
al�nmam��t�r.
1980li y�llardan itibaren ettirgenlik kavram� tekrar bir çok ara�t�rman�n
konusu olmu� ve farkl� ara�t�rmac�larca farkl� aç�lardan ele al�nm��t�r. Dowty (1979)
ettirgenli�i iki önerme aras�ndaki ili�ki olarak ele al�r. Örne�in, Dowty’nin
çözümlemesine göre Deniz barda�� k�rd� tümcesinin sözlüksel sunulu�u (1.21)deki
gibidir.
(1.21) [[Deniz barda�� k�rd�] ETT�R [OL [bardak k�r�k]]]
(1.21)de Denizin barda�� k�rd��� önermesi ile barda��n k�r�k oldu�u önermesi
aras�nda ettirgenlik ili�kisi vard�r.
Levin & Rapoport (1988) da benzer bir �ekilde ettirgenli�i ETT�RGEN üye
ile y üyesinde meydana gelen de�i�imin içsel ifadesi �eklinde tan�mlam��t�r.
(1.22) x ETT�R [y OL z]
(1.22)yi “x’in y’nin z olmas�nda etken oldu�u” biçiminde okuyabiliriz.
Jackendoff (1990)un ettirgenlik kavram�n� nas�l biçimledi�ini bölüm 1.1.2de
göstermi�tik (1.11e). �zlemede kolayl�k olmas� aç�s�ndan, (1.11e)yi (1.23)de
tekrarl�yoruz.
(1.23) [OLAY] � [Olay ETT�R ] � ���
����
���
���
�
���
�
OLAY,OLAY�EY
22
-
(1.23)de ETT�R yüklemi bir �EY veya OLAY ile bir ba�ka OLAY aras�ndaki ili�ki
olarak ele al�nm��t�r. K�sacas�, Jackendoff’a göre sözlüksel ettirgen eylemler
anlamsal ayr��t�rma yoluyla çözümlenmelidir. Bunu ya�la- eyleminin sözlüksel
anlam�n� ayr��t�rma yoluyla örnekleyelim (1.24).
(1.24) [OlayETT�R ([�ey]i),[Olay G�T([�eyYA�],[Yol -E([Yer -DE
([�ey]j)])])])]
(1.24) “bir �ey bir �eyi ya�la-” anlat�s�n�n kavramsal sunulu�udur.
Hale ve Keyser (1993)ün Sözlüksel �li�ki Yap�lar�nda McCawley’in
çözümlemesinin izlerini görmek olas�d�r.
(1.25)
‘ince’
VP V/ NP VP V V/ the cook NP V AP the gravy thin
‘et suyu sosu’
‘a�ç�’
(Hale & Keyser 1993: 72).
(1.25) the cook thinned the gravy ‘a�ç� et suyu sosunu inceltti’ tümcesinin sözlüksel
sunulu��nu gösterir. A�açta üstteki V ‘E’ buda��nda örtük bir ETT�R yüklemi,
a�a��daki E buda��nda ise yine örtük bir OL yüklemi varsay�lm��t�r. (1.20) ile
(1.25)deki sunulu�lar aras�ndaki en büyük farkl�l�k, McCawley’in sunulu�unda
23
-
anlam�n sözdiziminin içinde yer almas�d�r. Hale ve Keyser ise tümüyle sözlüksel
olan bir süreç varsayar.
1.1.4 Temel Yüklemler ve Eylem Giri�mesi
Bu bölümde yüklem ayr��t�rmas� ve temel yüklemlerin sözdizimini ele alan Kural
(1996)u irdeleyece�iz. Chomsky (1991)de sözcüklerin tümüyle biçimlendirilmi�
(türetim ve çekim ekleriyle) biçimde sözdizimine girdi�i varsay�m�n�n aksine, Kural
sözlükçeyi sözlüksel birimlerin kendineözgü özelliklerinin depoland��� yer olarak
kabul eden geleneksel görü�ün korunmas� gerekti�ini savunur. Kural sundu�u modeli
3 ana ilke etraf�nda olu�turur. Bunlardan birincisi, yüklemin konusal rollerinin olay
yap� temel al�narak belirlenmesi ilkesidir (bkz. Dowty 1979). Bu ilke sayesinde
Kural uzamsal rolleri rol envanterinden ç�karm��t�r. �kincisi, üye-yüklem birle�iminin
birimleri ile bu birle�imin betimledi�i karma��k Olay/Durum birle�iminin birimlerini
ayn� biçimde düzenleyen ilkedir (The Event Transparency of the Syntax
‘Sözdiziminin Olay �effafl���’). Sonuncusu ise, karma��k bir olay içinde yer alan
çekirdek olay�n karma��k yüklem içindeki sözlüksel tabana kar��l�k geldi�idir (The
Lexical Core Principle ‘Sözlüksel Çekirdek �lkesi’).
Sözlükçenin yaln�zca kendineözgü bilgileri depolad��� sav�, tümcede zorunlu
olmayan YARARLANICI (Benefactory) veya ARAÇ gibi rollerle ilgili tart��malar�
ortadan kald�r�r. Kural bu tür rolleri ya Jackendoff’un AKTÖR rolü için önerdi�i gibi
birden fazla rolü bir tek rol alt�nda toplayarak ya da onlar� temel yüklemlerin
gösterici (specifier), k�saca GÖS (SPEC), konumunda sözdizimine sunarak
tart��man�n d���nda b�rak�r. Buna göre YARARLANICI rolü DENEY�MC�
(Experiencer) rolü alt�nda ele al�n�r, ARAÇ rolü de GÖS konumunda sözdizimine
sunulur. Kural’�n bunlar d���nda önerdi�i ana konusal roller ise, s�ras�yla AKTÖR,
24
-
TARAFSIZ (Neutral), DENEY�MC� ve ETK�LENEN rolleridir. Kural (1996)n�n
önerdi�i kuram konusal rolleri ilkeller olarak ele almaz ve bu dört konusal rolü olay
temelli iki farkl� özellikten türetir. Bunlardan birincisi, olayda “ana karakter”
(protagonism) özelli�i di�eri ise olaydan “etkilenme” (affectedness) özelli�idir.
Buna göre a�a��daki tablo her bir rollün nas�l üretildi�ini gösteriyor.
Aktör Etkilenmeyen Anakarakter
Deneyimci Etkilenen Anakarakter
Tarafs�z Etkilenmeyen Anakarakter olmayan
Etkilenen Etkilenen Anakarakter olmayan
�ekil 1.2 Dört konusal rolün anlamsal özellikleri (Kural 1996: 35-33)
Kural üyelerin dizilimi konusunda da bu olay özelliklerine dayal� bir çift üye
dizilim hiyerar�isi önerir.
(1.26) Etkilenme Hiyerar�isi (EH)
Etkilenmeyen rol daha yukar�daki üyeye yüklenir.
(1.27) Anakarakter Hiyerar�isi (AH)
Anakarakter daha yukar�daki üyeye yüklenir.
Buna göre, örne�in oku- eylemi 2 konusal pozisyona sahiptir. EH hem AKTÖR hem
de TARAFSIZ rolünü etkilenmeyen özellikte olduklar�ndan üsteki üye pozisyonuna
ba�layaca��ndan geçersizdir. Di�er taraftan, AH anakarakter özelli�i olan AKTÖR
rolünün yukar�daki üyeye yüklenmesini �art ko�ar. Bu nedenle, oku- eyleminin
AKTÖR rolü üst üyeye çak��t�r�l�r. Kural bu iki hiyerar�inin üye biti�tirmede e�it
a��rl�kta olmad���n� söyler ve bir ba�ka hiyerar�i daha önerir(1.28).
(1.28) Anakarakter Hiyerar�isi > Etkilenme hiyerar�isi
25
-
Kural’�n konusal rol modelinde bir konusal rol birden fazla üyeye
yüklenebilir7. Bu sebeple, yükledikleri konusal roller aç�s�ndan olas� 10 farkl� eylem
grubu ortaya ç�kar (1.29).
(1.29) a. AKTÖR-AKTÖR: güre�-, öpü�- gibi dönü�ümlü eylemler bu s�n�fa
girer. Bu tür eylemlerin iki üyesinden hangisinin üst pozisyona
ba�lanaca�� AH ya da EH taraf�ndan belirlenemeyece�inden, seçim
ba�lama ba�l� olarak örne�in konu�mac�n�n tercihine göre yap�l�r.
b. AKTÖR-TARAFSIZ: oku- türü eylemler bu s�n�fa girer. AH
AKTÖRü üst üyeye çak��t�r�r.
c. AKTÖR-DENEY�MC�: etkile-, uyar- türü eylemler bu s�n�fa girer. Bu
eylemlerin üyelerinin her ikisi de anakarakter oldu�u için AH geçerli
de�ildir. EH AKTÖRü üst üyeye çak��t�r�r. Bu tür eylemleri Kural ��
(ACT) temel yükleminin içinde gömülü TARAFSIZ-DENEY�MC�
anlamlar� içeren eylemler olarak ele al�r.
d. AKTÖR-ETK�LENEN: ye-, iç- eylemlerinin bulundu�u s�n�f bu
rolleri yükler. Hem AH hem de EH AKTÖRü üst üyeye çak��t�r�r.
e. TARAFSIZ-TARAFSIZ: benze-, yak��- gibi durumsal eylemler bu
s�n�fa girer. Bu eylemler sözlükçeden durumsal eylemler olarak
sözdizimine girer. Ancak, olay yorumu ETT�R temel yükleminin
sözdizimine sokulmas� ile sa�lan�r.
7 Jackendoff (1987)nin, bir üyenin birden fazla rol alabilece�i ve bir rolün birden
fazla üyeye yüklenebilece�i, sav�na bölüm 1.1.1de yer verilmi�ti. Kural rolleri
belirlerken olay yap�y� temel alan bir yakla��m izledi�inden bir üyenin birden fazla
rol yüklenebilece�i sav�n� reddeder.
26
-
f. TARAFSIZ-DENEY�MC�: Ruhsal eylemlerinin ço�u bu s�n�fa girer.
Asl�nda DENEY�MC�nin üst pozisyona ba�land��� durumlar do�al
olarak dillerde daha yayg�nd�r. Bu sebeple, TARAFSIZ üyenin özne
konumunda olmas�n� Kural, ETT�R temel yüklemi yoluyla
üretilmesine ba�lar. Türkçe’de de bu tür eylemlerin öznesi
DENEY�MC�dir ve öznesi etkilenmeyen yorumu alan zihinsel
devinim eylemlerinin büyük bir k�sm� da korkut-, e�lendir- gibi
ettirgen biçimbirimiyle türetilir.
g. TARAFSIZ-ETK�LENEN: yard�m et- gibi eylemler bu gruba girer.
Bu eylemler AKTÖR-ETK�LENEN türetiminin altyap�s�n� olu�turur.
h. DENEY�MC�-DENEY�MC�: Örnek yok.
�. DENEY�MC�-ETK�LENEN: Örnek yok.8
i. ETK�LENEN-ETK�LENEN: ba�la-, kar��- türü eylemler bu iki üyeyi
seçer. Hangi rolün üst üyeye ba�lanaca�� ne EH ne de AH taraf�ndan
8Kural do�al dilde DENEY�MC�-DENEY�MC� ve DENEY�MC�-ETK�LENEN rol
çiftlerini yükleyen eylemler bulunmad���n� söyler. Ancak, aç�klamal� yetkinlik
aç�s�ndan kuram�n bu çiftlerin neden do�al dilde bulunamad���n� aç�klayabiliyor
olmas� beklenir. DENEY�MC� ve ETK�LENEN rollerinin ortak özelli�i her iki
rolünde olay yap�da etkilenen kat�l�mc� olmas�d�r. Aralar�ndaki fark ise
DENEY�MC�nin ayn� zamanda olaya anakarakter olarak kat�labilmesidir.
Anakarakter olma özelli�i ile birbirinden farkl�la�an bu iki rollün ayn� anda ortaya
ç�kam�yor olmas� dikkate de�erdir.
27
-
belirlenemeyece�inden 1. gruba giren eylemlerde oldu�u gibi seçim ba�lama ba�l�
olarak konu�mac� taraf�ndan yap�l�r.
1.2 Görünü�sel Eylem Anlamlar�
Görünü� anlam� yaz�nalanda dilbilgisel görünü� ve sözlüksel görünü� olmak üzere
iki farkl� konu ba�l��� alt�nda ele al�n�r. Birincisi, öznel yani konu�mac�n�n seçimiyle
ili�kili olan ve dilbilgisine biçimbilimsel araçlarla sunulan ve tümceye biti�lilik,
biti�sizlik gibi yorumlar katan görünü�tür. Sözlüksel görünü� ise eylemin do�al
anlam�n�n içinde var olan zamansal anlamlar�n incelendi�i aland�r. Bu tez eylemlerin
sözlüksel zaman anlamlar�n� konu ald���ndan bu bölümde ele ald���m�z görünü�
anlam� sözlüksel görünü�tür.
Vendler (1967) eylemleri görünü�sel özelliklerine göre dörde ay�ran bir
tipoloji geli�tirmi�tir. Daha sonra bu tipoloji de�i�ik çal��malarda üç s�n�fl� bir
görünüm kazanm��t�r (Bach 1981; Mourelatos 1978; Verkuyl 2001). Smith (1991)in
görünü� kuram�nda ise be� s�n�fl� bir görünü� s�n�flamas� önerilmektedir. Bu
çal��malar eylemin görünü�sel anlam� ile üyeleri aras�nda bir ili�ki olup olmad���na
bakmaz. Sözünü etti�imiz bu eylem ya da eylem öbe�i s�n�flamalar�nda, daha çok
eylemin görünü�sel anlamlar�n�n tümcenin görünü� yorumunu nas�l etkiledi�i ve bu
bilginin tümcede nas�l de�i�ime u�rad���n� anlamaya yöneliktir. Bu nedenle bölüm
(1.2.1)de eylemlerin zamansal anlamlar� üzerinden eylem s�n�fland�rmas� yapan
çal��malar� özetleyip ikinci k�sm�nda (1.2.2) eylemlerin zamansal anlamlar� ile üye
yap�s�n�n ili�kili oldu�unu savunan çal��malara yer verece�iz.
28
-
1.2.1 Farkl� Eylem S�n�flamalar�
1.2.1.1 Vendler’in Eylem S�n�fland�rmas�
Vendler (1967) eylemlerin göstergesel ZAMAN9 kavram�ndan farkl�, örtük bir
sözlüksel görünü� anlam�na sahip olduklar�n� söylemi� ve bu zamansal anlamlar�
temel alan bir görünü�sel eylem tipolojisi geli�tirmi�tir. Vendler bunu yaparken,
eylemlerin dilbilgisel kullan�mlar�nda ortaya ç�kan farkl�l�klar� tan�t olarak
göstermi�tir. �ngilizceden tan�tlama arac� olarak kulland��� ilk yap�, biti�sizlik eki
–ing’nin kullan�ld��� tümcelerdir. Bu ekle birlikte kullan�lan ve kullan�lamayan
eylemleri ikiye ay�r�r.
(1.30) a. I am running
Ben ��M.1.TEK.K��� ko�-SÜR.GÖR.
‘Ben ko�uyorum.’
c. *I am knowing
Ben ��M.1.TEK.K��� bil-SÜR.GÖR.
‘Ben biliyorum.’
(1.30a)daki run ‘ko�-’ eylemi zaman içinde yol alan bir sürece i�aret ederken,
(1.30b)de know ‘bil-’ eylemi böyle bir süreç içermez yani bil- eyleminin konu�ma
an�nda gerçekle�iyor olmas� mümkün de�ildir (1.31a-b).
(1.31) a. - What are you doing?
Ne ��M.2.TEK.K��� sen yap-SÜR.GÖR.
‘ne yap�yorsun?’
9 Burada �ngilizce tense sözcü�ünün kar��l��� olarak kullan�lan ZAMAN, time ve
temporal sözcü�ünü kar��lamak için kullan�lan ‘zaman’ ve ‘zamansal’ terimiyle
kar��mamas� amac�yla büyük harflerle yaz�lm��t�r.
29
-
-I am running.
Ben ��M.1.TEK.K��� ko�-SÜR.GÖR.
‘ko�uyorum.’
b. - What are you doing?
Ne ��M.2.TEK. K��� sen yap-SÜR.GÖR.
‘Ne yap�yorsun?’
-*I am knowing.
Ben ��M.1.TEK.K��� bil-SÜR.GÖR.
‘biliyorum.’
Bu farkl�l�klar� göz önüne alarak Vendler, eylemleri ay�rt eden kavramlardan birinin
zamansal bir anlam olan süreç (process) kavram� oldu�unu gözlemlemi�tir.
Ancak süreç betimleyen eylemler inceledi�inde bu eylemler aras�nda da bir
tak�m önemli ayr�mlar oldu�u görülür.
(1.32) a. John is running
John ��M.3.TEK.K��� ko�-SÜR. GÖR.
‘John ko�uyor.’
b. John is running a mile.
John ��M.3. TEK.K��� ko�-SÜR. GÖR. ART. mil
‘John bir mil ko�uyor.’
(1.32a)da run ‘ko�-’ eyleminin betimledi�i sürecin her bir aral��� bütün ko�ma
süreciyle ayn� do�aya sahipken10, run a mile ‘bir mil ko�-’ sürecinde ise bu parça-
10 Vendler’e göre sürecin herhangi bir parças� bütün süreç ile ayn� do�aya sahip ise
bu süreç homojendir. Homojen kavram� Vendler’den sonrada bir çok dilbilimci
taraf�ndan kullan�lm��t�r (Mourelatos 1978; Smith 1991; Rothstein 2004).
30
-
bütün benzerli�i yoktur (1.32b) ve sürecin do�al bir hedefi/eri�me noktas� vard�r. O
halde eylem s�n�fland�rmas�nda dikkate al�nacak di�er bir kavram da yine zamansal
bir anlam olan hedefte-biti�lilik kavram�d�r. Bir eylemin hedefte-biti�li olmas�
demek, bu eylemin betimledi�i olay�n içsel olarak amaçlad��� bir hedefi olmas� ve bu
hedefe ula��ld���nda olay�n tamamland���, sonland��� yorumu almas� demektir.
Vendler süreç-olmayan olaylar� betimleyen eylemleri de inceleyerek, bunlar�
da ikiye ay�r�r.
(1.33) a. John reached the hilltop
John ula�-GEÇ. ART. tepe
‘John tepeye ula�t�.’
b. John loved her.
John sev-GEÇ. o-ADIL.3.TEK.K���
‘John onu sevdi.’
(1.33a)y� (1.33b)den ay�ran özellik (1.33a)daki eylemin anl�k bir olay
betimlemesidir. Bu nedenle, Vendler bir ba�ka zamansal anlam olan anl�k olma
(punctuality) kavram�n� da s�n�fland�rmas�nda temel alm��t�r.
Yukar�da bahsetti�imiz yorumsal ve dilbilgisel farkl�l�klar dikkate al�nd���nda
Vendler’e göre eylemler görünü�sel özelliklerine göre dört ayr� s�n�fa ayr�labilir.
AKT�V�TELER (activities), sonlu olmayan süreçlerdir. TAMAMLAMALAR
(accomplishments) ise içsel bir hedefe sahiptir. OLMALAR (achievements) süreç
içermez, belirli zamansal an ile ili�kilidir. DURUMLAR (statives) süreçsizdir ve
belirsiz anlardan olu�ur.
Vendler’in eylem s�n�fland�rmas� sonraki birçok çal��maya temel olu�tursa da
baz� de�i�ikliklere u�ram��t�r. Mourelatos (1978) OLMALAR�n DURUMLARa
31
-
de�il, TAMAMLAMALARa daha yak�n oldu�unu gözlemleyerek, eylemleri
DURUMLAR, SÜREÇLER ve OLAYLAR olarak üçe ay�rmak gerekti�ini
savunmu�tur. Mourelatos’un OLAYLAR grubu hem OLMALAR� hem de
TAMAMLAMALAR� kapsar. Bu üç s�n�fl� tipoloji Bach (1986), Pustejovsky (1991)
ve Verkuyl (2002)de benimsenmi�tir. Bach, Carlson (1981)in anlamsal ayr�mlar�n�
benimseyerek “olays�lar” (eventualities) ad�n� verdi�i s�n�fland�rmas�nda eylemleri
üç ana s�n�f alt�nda toplam alt� s�n�fa ay�r�r (1.34). (1.34)
(Bach 1986: 6)
Otur-, dikil- ve yat- gibi eylemler DEV�NGEN DURUMLAR s�n�f�na (1.34a), sev-
ve benze- gibi eylemler DURA�AN DURUMLARa (1.34b), yürü-, it- gibi eylemler
SÜREÇLERe (1.34c), eve yürü-, bisikleti tamir et- gibi eylem öbekleri UZAYAN
OLAYLAR s�n�f�na (1.34d), fark et- türü eylemler OLU�ANLAR s�n�f�na (1.34e) ve
nihayet öl- türü eylemler de ER���ML� OLMALARa örnek olarak gösterilebilirler.
happenings (e) ‘olu�anlar’
momentaneous ‘anl�k’
protracted (d) ‘uzayan’
events ‘olaylar’
static (b) ‘dura�an’
processes (c) ‘süreçler’
dynamic (a) ‘devingen’
states ‘durumlar’
non-states ‘durumsal olmayanlar’
eventualities ‘olays�lar’
culminations (f) ‘eri�imli olmalar’
32
-
1.2.1.2 Smith S�n�fland�rmas�
� geçen çal��malarla kar��la�t�r�ld���nda görünü�
u
, bu tezin
es),
a ile devingen olma aras�ndaki fark�
.
�
r.
Smith (1991) bölüm 1.2.1.1de ad
kavram�n� daha geni� ve ayr�nt�l� biçimde ele alan bir yakla��m sergiler. Söz konus
çal��man�n kapsam� yaln�zca eylem s�n�fland�rmas� içermez, ayn� zamanda
dilbilgisel görünü�ü de içine alan evrensel bir görünü� kuram� önerir. Ancak
kapsam� sözlüksel görünü� anlam� ile s�n�rl� oldu�undan bu bölümde yaln�zca
Smith’in eylem s�n�fland�rmas�n� ele alaca��z. Smith (1991)de eylemler iki ana
grupta toplan�r: DURUMLAR ve OLAYLAR. OLAYLAR daha sonra kendi
aralar�nda dört gruba ayr�l�r: AKT�V�TELER, TEKATIMLILAR (semelfactiv
TAMAMLAMALAR ve OLMALAR. Smith bu s�n�fland�rmay� üç anlamsal
özelli�in kar��tl���n� temel alarak olu�turur.
[±Durumsal]: Bu kavram dura�an olm
belirleyen kavramd�r. K�sacas�, DURUMLAR� OLAYLARdan ay�ran bu özelliktir
[±Hedefte-biti�li]: Bu kavram içsel olarak bir hedef ve de�i�im içeren olaylar
di�er olaylardan ay�r�r. Hedefe ula��ld���nda bir de�i�im olu�ur ve olay biter.
[±Süreli]11: bu kavram süreli olaylarla anl�k olaylar� birbirinden ay�r�r.
Smith bu kar��t özellikler dikkate alarak (1.35)daki be� farkl� gruba ula�maktad�
11 [±Süreli] kavram� Mourelatos ve Bach taraf�ndan göz ard� edilen bir kavram, ve bu
nedenle onlar OLMALAR ile TAMAMLAMALAR aras�nda ay�r�m yapmam��lard�r.
33
-
(1.35) Durumsal Süreli Hedefte Biti�li
URU LAR
ER [-] [+] [-]
mith bu s�n�fl a �zca e i deki ler il
ç�s�ndan
rünü� Kuram�
�lan s�n�fland�rmalar�n, asl�nda
n
el mi
i
D M [+] [+] [-]
OLAYLAR
AKT�V�TEL
TAMAMLAMALAR [-] [+] [+]
TEKATIMLILAR [-] [-] [-]
OLMA LAR [-] [-] [+]
S and�rman�n y ln ylemler ile de�il EÖ çin di�er ö�e e
eylemin olu�turdu�u “eylem tak�mlar�” (verb constellations) ile de ili�kili oldu�unu
varsayar. Smith’in kendisinden önceki çal��malara ekledi�i yeni s�n�f
TEKATIMLILAR s�n�f�d�r. Bu s�n�fa giren öksür- türü eylemler süre a
OLMALAR� betimleyen eylemlere benzerler ancak hedefte-biti�li olmamalar�
nedeniyle de onlardan farkl�d�rlar.
1.2.1.3 Verkuyl’ün Birle�imsel Gö
Verkuyl (2002) sözlüksel görünü� çal��malar�nda yap
eylemin sözlüksel anlam� üzerinden de�il, eylem ve eylemin üyelerinin birle�imsel
olarak olu�turduklar� anlam üzerinden yap�labilece�ini savunur. Ona göre sözlüksel
görünü� üzerine yap�lan bir çok çal��mada iç üyenin görünü� bilgisine katk�s� göz
ard� edilmi�tir. Bunu da, EÖ kavram�n�n ancak yap�sal dilbilim çal��malar�n� takibe
alana girebilmi� olmas�na ba�lamaktad�r. Poutsma (1926)n�n eylemin temel bir
görünü� bilgisine sahip oldu�u ve bu bilginin ba�lama ba�l� olarak de�i�ti�i
gözlemlerinden yola ç�karak Verkuyl, tart��malar�n� bu s�n�flamalar�n sözlüks
öbeksel mi oldu�u sorusu üzerine oturtur. Verkuyl görünü� bilgisinin atomik bir bilg
olmad���n� ve bu nedenle de yaln�zca eyleme at�fta bulunarak s�n�fland�rma
34
-
yap�lamayaca��n� savunur. Ona göre, görünü� bilgisi birle�imsel bir yap�
sergilemektedir ve atomik parçalar�na ay�rarak incelenmesi gerekir.
Verkuyl (1972, 1993)ü takiben Verkuyl (2002)nin önerdi�i görünü� kuram�
iki anla n
msal-olmayan
4
msal atomik özeli�in mevcut oldu�unu varsayar. Bunlardan birincisi eylemi
içsel görünü�sel özelli�ini gösteren [±ARTIMLI] ([ADDTO])12özelli�i, di�eri
eylemin iç üyesi olan AÖnün anlamsal özelli�ini gösteren [± ABM]
([±SQA])13özelli�idir. [±ARTIMLI] özelli�i durumsal eylemleri duru
eylemlerden ay�r�r. [+ABM] özelli�i AÖnün belirli miktarda oldu�una i�aret eder.
Buna göre, [±ARTIMLI] özellik ile i�aretlenmi� E ile, [±ABM] özelli�iyle
i�aretlenmi� AÖnün birle�imi, bize EÖnün birle�imsel görünü� [±S] ([±T])1
yorumunu verir. [±S] de�eri eylem öbe�inin sonlu olup olmad���n� gösterir.
12 Verkuyl “küme-kuramsal” (set-theoretical) bir terim olarak önerdi�i [+ADDTO]
özeli�inin 0 noktas�ndan ba�lay�p eklenerek ilerler biçiminde ele al�nmas� gerekti�ini
söyler. Verkuyl bu özeli�i biçimlerken, AÖnün zamansal yap�daki fonksiyonunu
sa�layan süreci, de�i�imin izlenebilece�i yol kavram� ile ili�kilendiren uzamsal
gelenekten yararlanm��t�r (Verkuyl 2002: dipnot 7).
13 [±SQA]: specified quantity of A ‘Adan Belirli bir Miktar’ ifadesinin k�salt�lm���d�r
A ise anlamsal alandaki �ey veya ki�ilerden olu�an kümeyi temsil eder.
14 Verkuyl [±T] i�aretini terminative ‘sonlu’ yorumunu anlatmak üzere kullanm��t�r.
Bu nedenle burada [± S] olarak gösteriyoruz.
35
-
(1.36)
20
D�� üy e�eri de bu birle�imsel anlama eklenerek ZAMANs�z
li
Mary walked three miles.
O�.
ÇO�.
(1.38) a. ���SEÖ]
T/
(Verkuyl 2002: 2)
e AÖsünün anlamsal d
tümcenin içteki görünü�sel [±S] yorumuna ula��l�r (1.36). Verkuyl’un önerdi�i
sisteme göre, EÖnin [-S] de�erli olmas� için atomik birimlerden birinin [-] de�er
olmas� yeterli ko�uldur. Buna göre, bir görünü� anlam� olan sonluluk Tnin (Tümce)
alt�ndaki alanda yorumlan�r. Tnin üzerindeki alanda ise di�er ilkeler i�lem görür. Bu
sisteme göre (1.37)de yer alan tümcelerin EÖlerinin görünü� yorumu (1.38)de
verilmi�tir.
(1.37) a.
Mary yürü-GEÇ. üç mil-Ç
‘Mary 3 mil yürüdü.’
b. Mary walked miles.
Mary yürü-GEÇ. mil-
‘Mary millerce yürüdü.’
E[+ARTIMLI]+AÖiç[+ABM] �
b. V[+ARTIMLI]+AÖiç[-ABM] ����SEÖ]
(Verkuyl 2002: 204-2/3)
T[±S]
d��taki görünü�
AÖiç[±ABM]
E[±ARTIMLI]
EÖ[±S]
içteki görünü�
AÖd��[±A
36
-
Bu konfigürasyonun avantaj� eylemin de�erinin hep ayn� kalmas�d�r. Atomik
.
E
IMLI] [+ARTIMLI]
sl�nda, V örünü� ile ula�t��� bu üç görünü� s�n�f�, Comrie
y�z.
azlar
and�rmas�
lar biçimsel de�il anlamsald�r ve
tlamalar
a�amal� olma özellikleridir.
özeliklerin birbirleriyle birle�imi (1.39)deki üç ayr� görünü� s�n�f�n� olu�turur
(1.39) [±ABM] [-ABM] [+ABM]
AÖ
DURUM SÜREÇ OLAY
[-ART
(Verkuyl 2002: 205)
A erkuyl’un birle�imsel g
(1976), Mourelatos (1978), Bach (1986) ile ayn� do�rultudad�r. Farkl� olarak
Verkuyl’un kuram�nda eylemleri sözlüksel anlamlar� üzerinden s�n�fland�rama
DURUMLAR, TAMAMLAMALAR ya da SÜREÇLER gibi kategoriler öbek
yap�n�n birer ürünüdür. K�sacas�, bu görünü�sel ulamlar ontolojik ulamlar olam
ve do�rudan dilbilgisi ile ili�kilidirler.
1.2.1.4 Rothstein’in Görünü�sel S�n�fl
Rothstein’in s�n�fland�rmas�nda dikkate ald��� ayr�m
temelde Smith’in s�n�fland�rmas�na benzer bir görünüme sahiptir. Rothstein sözlüksel
görünü�ün dilbilimsel anlat�lar�n özellikleri ile ili�kili oldu�unu varsayar, ancak, bu
görünü�sel s�n�flar�n eylem anlamlar� üzerinde yap�lan basit genellemeler
olmad�klar�n�, bir dizi k�s�tlama olduklar�n� kabul eder -ki dilbilgisi bu k�s�
üzerinden olaylar� bireyselle�tirmemizi sa�lar. K�sacas�, eylemler olay kümelerini
gösterir ve belli bir betimleme alt�nda gösterilen olaylar�n özelliklerine göre de
s�n�fland�r�l�rlar. Rothstein’in temel ald��� iki anlamsal özellik hedefte biti�li ve
37
-
(1.40) [±a�amal�] [±hedefte biti�li]
DURUMLAR - -
0 : 12)
Birinci � z görü ü� eki alamayan DURUMLAR� ve
OLMA AMLAMALAR ile AKT�V�TELERi bir tarafa ay�r�r.
em s�n�f�n�n
sunuldu�u
�s� ile sözdizimi aras�nda
; Willams 1981, 1984; Marantz 1984) ve
bu üye yap�s� sunulu�lar�nda d��-iç üye ay�r�m� önemlidir (1.41).
AKT�V�TELER + -
OLMALAR - +
TAMAMLAMALAR + +
(Rothstein 20 4
özellik, �ngilizcede –ing biti si n
LAR� bir tarafa, TAM
�kinci özellik, Smith de oldu�u gibi DURUMLAR ile AKT�V�TELERi bir tarafa,
TAMAMLAMALARla OLMALAR� da di�er tarafa ay�r�r. Rothstein’in
s�n�fland�rmas� Vendler s�n�flamas�n�n da özünü yans�t�r. Bu s�n�fland�rmada
OLMALAR ile DURUMLAR�n ortak bir özellik payla�malar�, bu iki eyl
payla�t��� benzer anlamsal özellikleri aç�klama olana�� sa�lar15.
1.2.2 Görünü� Anlamlar�n�n Üye Yap�s�ndaki Yeri
Üye yap�s� bir yüklem ile ilgili dilbilgisel bilginin sözlüksel olarak
yap�d�r. Bu tan�ma göre üye yap�s�n�n sözlüksel anlam yap
bir düzlem olarak öngörüldü�ünü anlar�z.
Üye yap�s�na ili�kin yap�lan ilk çal��malarda üye yap�s� �-roller ile sunulan
bir dizi üyeden olu�maktad�r (Stowell 1981
15 Rothstein’�n önerdi�i s�n�fland�rma 2.1.1 ve 2.1.1.1de tekrar ayr�nt�lar�yla ele
al�nacakt�r. Rothstein Verkuyl’un aksine bu s�n�fland�rman�n sözlüksel oldu�unu
savlar.
38
-
(1.41) give: (actor, theme, goal)
‘ver-: (aktör, konu, hedef)’
(Williams 1984: 641-5b)
(1.41)i ive ‘ver-’ eyleminin üç üyesi oldu�u biçiminde ve alt� çizili olan actor
üyenin de iç üye oldu�u �eklinde okuyabiliriz.
eri de�i�kenler biçiminde sunar.
.42)
e iç üyelerdir.
lu�unda (1.41-1.42) d�� ve iç üyeler aras�nda bir
ak���m ülür. Bu iç üyenin yüklemin etki alan�nda oldu�u
arsay�
imsel
�unun
u yap� üyeler aras�ndaki bask�nl�k ili�kilerini de gösterir.
ask�n
yap�s� kuram�n�n konusal boyutunu inceleyelim.
Konusal boyut s�radüzensel bir yap�ya sahiptir. Buna göre ED�C� en yüksek üyedir.
g
‘aktör’ üyesinin d�� üye, di�er iki
Rappaport ve Levin (1986) ise üyel
(1 put: x
‘koy-: x’
(Rappaport ve Levin 1988: 9)
(1.42)de ‘’ i�areti d���nda kalan üye d��, bu i�aret içinde kalanlar is
Her iki tür üye yap�s� sunu
b s�zl�k oldu�u öngör
v m�na dayan�r.
Kendisinden öncekilerden çok farkl� bir üye yap�s� öneren Grimshaw (1990),
üye yap�s�n�n sözlüksel anlamdan yans�d���n� varsayar, yani anlam�n sözdiz
davran��larla ili�kisinin burada kodland���n� savunur ve bu nedenle üye sunulu
içsel bir yap�s� vard�r. B
B l�k yüklemin konusal özellikleri ile görünü�sel özelliklerinin ortak olarak
ortaya ç�kard��� bir durumdur.
Grimshaw’a göre her eylem ve her ad bir sözlüksel anlam yap�s�na sahiptir.
Bu yap� eylem taraf�ndan betimlenen durumlar�n veya aktivitelerin kat�l�mc�lar�n� da
içerir. Ancak, bunlardan yaln�zca baz�lar� ü(ye)-yap�s�na yans�r.
Önce, Grimshaw’un üye
39
-
Daha s
)).
hunder frightens them.
orkut-GEN.3.TEK.K��� onlar-ZAM.3.ÇO�.K���
r� korkutur.’
.45a) aki fea Y�MC� iken (1.45b)deki frighten
her iki eylem grubu için bask�n
üyenin NE �ümüzde, bu üyenin bir grup için özne
di�eri için nes i
klerinden kaynakland���n� ve konusal
l bir
onra s�ras�yla DENEY�MC�, HEDEF/KAYNAK/YER gelir ve son olarak da
KONU üyesi yerini al�r (1.43).
(1.43) (ED�C�(DENEY�MC�(HEDEF/KAYNAK/YER(KONU))
(1.43)de görüldü�ü gibi en az bask�n olan en derine gömülü KONU üyesidir.
Grimshaw fear/frighten ‘kork-/korkut-’ eylemlerinin konusal hiyerar�i
aç�s�ndan benzer üye-yap�s� sergilediklerini savunur.
(1.44) (x (y))
DENEY�MC� KONU
(1.45) a. They fear thunder
Onlar kork-GEN. gök gürültüsü
‘Onlar gök gürültüsünden korkarlar.’
b. T
gök gürültüsü k
‘gök gürültüsü onla
(1 d r ‘kork-’ eyleminin öznesi DENE
‘korkut-’ eyleminin KONU üyesi öznedir. K�sacas�,
DE Y�MC� oldu�unu dü�ündü
ne olarak görünmesini konusal boyut aç�klayamaz. Grimshaw bu ik
eylem grubu aras�ndaki fark�n görünü�sel özelli
boyutun yan�nda bir de görünü�sel boyut olmas� gerekti�ini savunur. Frighten
‘korkut-’ s�n�f�na giren eylemler ettirgen anlam ta��r (bu eylemlerin Türkçe
kar��l�klar�nda bunu biçimbilimsel olarak da görebiliyoruz) ve bu nedenle olaysa
özelli�e sahiptir. Fear ‘kork-’ s�n�f�na giren eylemler ise durumsald�r. Buna göre
ETT�RGEN üye görünü�sel boyuttaki en bask�n üyedir. Bu iki boyuttaki bask�n
40
-
üyeler (1.46)de oldu�u gibi birebir e�le�erek dizilebilir, ancak frighten grubu
eylemler için bu dizileme çaprazlama yap�lmak zorundad�r (1.46).
(1.46) a. The girl broke the window.
Art. K�z k�r-GEÇ. ART. cam
‘K�z cam� k�rd�.’
b. break (x (y))
ED�C� ETK�LENEN
ETT�RGEN …….
(Grimshaw, 1990: 24)
(1.47) a. The building frightened the tourists.
y))
….
’a g sözdizimsel pozisyonlara
a�lan � aç� lere sahiptir. Örne�in ED�C� rolünün neden her
�klar. ED�C� her iki boyutta -konusal ve
r zaman özne pozisyonu ile e�le�ir.
iki boyutlu üye yap�s�na göre tan�mlar; d�� üye
üyesi
ni
b. frighten (x (
DENEY�MC� KONU
ETT�RGEN ……
(Grimshaw, 1990: 25)
Grimshaw öre bu iki boyutlu üye yap�s� üyelerin
b ���n klayabilecek özellik
zaman özne konumuna ba�land���n� aç
görünü�- en bask�n üyedir; bu nedenle he
Grimshaw böylece d�� üye kavram�n�
her iki boyutta da en bask�n olan üyedir. Bu da bizi frighten tipi eylemlerin d��
olmad��� sonucuna getirir.
1.2.3 Olay Yap� ile Eylemlerin Görünü� Anlamlar� Aras�ndaki �li�ki
Olaylar� birer varl�k olarak ele alan ve bu nedenle de onlar�n say�labilecekleri
savunan Davidson (1967), olay kavram�n�n eylem anlambilime girmesini sa�lam��t�r.
41
-
Olay� tümcenin ölçülebilir bir de�i�keni olarak görme gelene�i Higginbotham (1985)
ve Parsons (1985, 1990)da devam eder. Bu görü� atomik bir olay yap�n�n var
n olaylar�n
üzlemi
olarak
m kavram�d�r. Bir olay iki altolaydan olu�tu�unda
bu alto
oldu�unu varsayar. Pustejovsky (1991) bu görü�ü geli�tirerek, dilbilgisini
içsel yap�s�na da gönderimde bulundu�unu savunur. Pustejovsky geli�tirdi�i
modelde, ETT�R (Cause), DEV�N (Motion) ve OL (Become) yüklemlerine de yer
vermi�tir, ancak bunlar “kavramsal yap� düzlemi” (level of conceptual str