turuz.com€¦ · t.c. ankara Ünverstes sosyal blmler ensttÜsÜ dlblm anablm dali sÖzlÜksel...

297
T.C. ANKARA ÜNVERSTES SOSYAL BLMLER ENSTTÜSÜ DLBLM ANABLM DALI SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ VE TÜRKÇE EYLEMLERN ANLAMBLMSEL SINIFLANDIRMASI: SÖZLÜKÇE-SÖZDZM ETKLEM Doktora Tezi Yasemin Aydemir Ankara-2006

Upload: others

Post on 25-Jan-2021

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

  • T.C. ANKARA ÜN�VERS�TES�

    SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ D�LB�L�M

    ANAB�L�M DALI

    SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� VE TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL

    SINIFLANDIRMASI: SÖZLÜKÇE-SÖZD�Z�M ETK�LE��M�

    Doktora Tezi

    Yasemin Aydemir

    Ankara-2006

  • T.C. ANKARA ÜN�VERS�TES�

    SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ D�LB�L�M

    ANAB�L�M DALI

    SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� VE TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL

    SINIFLANDIRMASI:SÖZLÜKÇE-SÖZD�Z�M ETK�LE��M�

    Doktora Tezi

    Yasemin Aydemir

    Tez Dan��man�

    Doç. Dr. N. Engin Uzun

    Ankara-2006

  • T.C. ANKARA ÜN�VERS�TES�

    SOSYAL B�L�MLER ENST�TÜSÜ D�LB�L�M

    ANAB�L�M DALI

    SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� VE TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL

    SINIFLANDIRMASI: SÖZLÜKÇE-SÖZD�Z�M ETK�LE��M�

    Doktora Tezi

    Tez Dan��man� : Doç. Dr. N. Engin Uzun

    Tez Jürisi Üyeleri

    Ad� ve Soyad� �mzas�

    Doç Dr. Engin Sezer……………….. ........................................

    Doç. Dr. Ümit Deniz Turan............... ........................................

    Doç. Dr..Ye�im Aksan....................... ........................................

    Doç. Dr. Leyla Uzun.......................... .........................................

    Doç. Dr. N. Engin Uzun.................... .........................................

    Tez S�nav� Tarihi: ..13.Haziran.2006................................

  • ÖNSÖZ

    1993 yaz�nda sanc�l�, ac� dolu bir 26 saatin ard�ndan sevgilerin en büyü�ünü

    duyumsad���mda, 9 ay 26 saatin hayatta ya�ayabilece�im en zorlu yolculuk oldu�unu

    dü�ünmü�tüm. Yan�lm���m. Doktora maceras� en az do�um kadar zorluydu. Tek

    ba��na sürdürülen bu her iki süreçte de yaln�zl���m� payla�anlar vard�. E�er bu

    çal��ma var olan bilgi birikimine ufac�k da olsa bir katk�da bulunacaksa, bu ba�ar�

    benim oldu�u kadar bilgi birikimlerini ve gönüllerini benimle payla�anlar�n

    ba�ar�s�d�r.

    Beni böylesi bir ara�t�rman�n içine iten sorgulama merak�m ve gerçe�i aray��a

    duydu�um sayg�d�r. Ancak, bu çal��maya ���k tutan, yön gösterenler benden önce

    sorgulayanlar ve onlar�n biriktirdikleridir. Bu nedenle, öncelikle bilimi gönülden

    sevenlere ve bilimsel gerçe�in pe�inde yaln�zl��� göze alabilenlere te�ekkür ederim.

    Bu tezin yürütülmesi s�ras�nda katk�lar�n� esirgemeyen tez dan��man�m Say�n

    Doç. Dr. N. Engin Uzun’a minnettar�m. Sözlüksel anlambilimle ilgilenmem ve tez

    konumu bu alandan seçmem için bana cesaret veren Say�n Doç. Dr. Ümit Deniz

    Turan’a tek ö�renci olmama ra�men bana doktora dersi açt���, bilgi ve deneyimlerini

    benimle payla�t��� için çok te�ekkür ederim. Tezin izleme komitesinde yer alan,

    ele�tirileri ve dü�ünceleri ile çal��man�n do�ru yönde ilerlemesine katk�da bulunan

    Say�n Doç. Dr. Leyla Uzun’a te�ekkürü bir borç bilirim.

    Wisconsin-Madison’da bulundu�um 2001-2002 ö�retim y�ll�nda bana

    doktora derslerini izleme f�rsat� veren, yapt���m ara�t�rma ve sonuçlar�n� sab�rla

    dinleyerek yol gösteren ve yazd���m makaleleri okuyarak ele�tirileri ile

    ara�t�rmalar�m�n geli�imine katk�da bulunan, bilimsel heyecanlar�yla bana her zaman

    örnek olacak olan Say�n Prof. Mürvet Enç’e ve Prof. Yafei Li’ye, beni dilbilim ile

    tan��t�rarak hayat�m�n yönünü de�i�tiren ve bugüne kadar deste�ini hiç esirgemeyen

    sevgili arkada��m Leyla Zidani Ero�lu’na te�ekkür ederim.

    Yüre�inde ö�renme ate�i hiç sönmeyen ve beni okutmak için gecesini

    gündüzüne katan annem Nursefa Do�an’a ve herkesin sorgulanamaz kabul ettiklerini

    sorgulamay� hayat tarz� olarak seçip, bunu çocuklar�na en de�erli hazine olarak

    aktaran babam Yahya Do�an’a sonsuz te�ekkürler. Karde�lerim Ye�im Alakoç,

    Hakan Alakoç ve �lker Do�an’a beni her zaman yürekten destekledikleri için ve

    ailemizin ‘en b�zd���’ Umay’a hayat�ma yeni bir renk getirdi�i için minnettar�m.

    i

  • Bu çal��man�n gerçek esin kayna��, küçük ya��na ra�men olgunlu�u ve

    sabr�yla bana her zaman güç veren, ‘çok az kald�, vazgeçemezsin anne!’ diyerek en

    çaresiz anlar�mda bana itici güç olan can�m k�z�m Esin Zeynep Aydemir’e te�ekkür

    ederim. Gerçe�i arayanlar rehberin olsun! Son olarak, bu uzun yolculukta beni hiç

    yaln�z b�rakmayan, bana inanan ve bunu her f�rsatta hissettiren sevgili e�im Mehmet

    Timur Aydemir’e sonsuz te�ekkürler.

    ii

  • �Ç�NDEK�LER

    G�R��………………………………………………………………………..………..1

    BÖLÜM 1 SÖZLÜKSEL ANLAMB�L�MDE EYLEM

    ANLAMLARININ YER� (ALAN TARAMASI)

    1.0 Giri�……………………….………………………………………………….5

    1.1 Belli Ba�l� Anlamsal Yap� Kuramlar�

    1.1.1 Anlamsal Rolleri Temel Alan �lk Kuramlar………………….………6

    1.1.2 Sözlüksel Yap�da Uzamsal Kavramlar�n Yeri……………………....11

    1.1.3 Sözlüksel Yap�da Ettirgenli�in Yeri………………………………...21

    1.1.4 Temel Yüklemler ve Eylem Giri�mesi …………………………..…24

    1.2 Görünü�sel Eylem Anlamlar�

    1.2.1 Farkl� Eylem S�n�flamalar�

    1.2.1.1 Vendler’in Eylem S�n�fland�rmas�..………………………….29

    1.2.1.2 Smith S�n�fland�rmas�………..………………………………33

    1.2.1.3 Verkuyl’ün Birle�imsel Görünü� Kuram�………...…………34

    1.2.1.4 Rothstein’in Görünü�sel S�n�fland�rmas�..…………………..37

    1.2.2 Görünü� Anlamlar�n�n Üye Yap�s�ndaki Yeri…………………..…….38

    1.2.3 Olay Yap� ile Eylemlerin Görünü� Anlamlar� Aras�ndaki �li�ki………41

    1.2.4 Görünü� Temelli Biti�tirme Kuramlar�…….………………………..47

    1.2.5 Sözlüksel Görünü�ün Sözdiziminde Sunulu�u……..………...……….60

    BÖLÜM 2 YEN� B�R SÖZLÜKSEL GÖRÜNÜ� SINIFLANDIRMASI

    2.0 Giri�………………...………………………………………………………..67

    2.1 Eylem S�n�fland�rmas�na �li�kin Sorunlar

    2.1.1 Görünü� Anlamlar� Sözlüksel Olabilir mi?...........................................68

    iii

  • 2.1.2 De�erlendirme

    2.1.2.1 Rothstein’in Önerdi�i S�n�fland�rman�n Sorunlar�……..........76

    2.1.2.2 Verkuyl’ün yakla��m�ndaki Sorunlar………………..............89

    2.1.3 Görünü�sel Anlamlar�n Olay Kavram� �le �li�kisi………..………....96

    2.2 Sözlüksel S�n�fland�rmaya Esas Görünü� Anlamlar�

    2.2.1 Devingenlik Kavram�………………..……………………………..100

    2.2.2 Süre Kavram�……..………………………….………………..……102

    2.2.3 De�i�im Kavram�………………………………..………………....114

    2.3 Yeni Bir Sözlüksel Görünü� S�n�fland�rmas�……………………………....124

    2.4 Sonuç……………………………..………………………………………...131

    BÖLÜM 3 TÜRKÇE EYLEMLER�N ANLAMB�L�MSEL

    SINIFLANDIRMASI

    3.0 Giri�……………………………………..…………………………….…....133

    3.1 Olay Öbek Yap� ……………………………………………..…………….133

    3.2 Türkçede DEV�N�MLER …………………………………………..….......140

    3.2.1 Sonuç…………………….………………………………………....171

    3.3 Türkçede DURUMLAR…………………………….……………………...173

    3.3.1 Sonuç………………………….………………………………..…..189

    3.4 Türkçede KARMA�IK GÖRÜNÜ�LÜLER………………………..……..190

    3.4.1 Sonuç………………………………..……………………………...204

    3.5 Bu Bölümün Sonuçlar� Üzerine Öneriler……………………………..........205

    iv

  • BÖLÜM 4 GÖRÜNÜ�SEL ARA YÜZ H�POTEZ� (GAH) VE TÜRKÇE’DE

    EÖnün GÖRÜNÜ� ANLAMI

    4.0 Giri�…………………………………………………………….…………..209

    4.1 GAHta Öne Ç�kan Kavramlar, K�s�tlamalar ve Biti�tirme Kurallar�............209

    4.2 Türkçede sonlu yorum

    4.2.1 Türkçede Art�ml�-konu Tümleci………...…………………….…...215

    4.2.2 Türkçede Durum-de�i�im Tümleci…………………………....…...247

    4.2.3 Türkçede Yol-Tümleçleri………………………..………….……...254

    4.3 ED�C�/AKTÖR Rolü ve D�� Üye/�ç Üye Kavramlar�na Tekrar Bir

    Bak��……………………………………………………………………......259

    4.4 Art�ml�-konu, Hedefte-biti�lilik/Sonluluk Kavramlar�na Farkl� Bir

    Bak��………………………………………………………………………..262

    4.5 Hedefte-biti�li Anlam Nerede Yorumlan�r…………………...…..………..265

    BÖLÜM 5

    SONUÇ……….....………………………………………………….………….…..272

    TÜRKÇE-�NG�L�ZCE TER�MLER L�STES�…..…………………………...........276

    KAYNAKÇA…………………………………………………………………..…..281

    v

  • G�R��

    �nsan zihninde dile özel bir bölümün var oldu�u görü�ü üretimsel dilbilgisi

    yakla��mlar�n�n ortak olarak benimsedikleri bir varsay�md�r ve bu özel bölüm dil

    yetisi olarak adland�r�l�r. �lkeler ve De�i�kenler Kuram� da çocu�un ba�lang�ç

    düzeyinde bir dil yetisi ile do�du�unu ve dil edinim süreci sonunda bunun sabit bir

    düzeye ula�t���n� varsayar. Bu kuram çerçevesinde, dil yetisi sonsuz say�da yap�sal

    betimlemeler üreten bir üretimsel yordam ile tan�mlan�r. Bu üretimsel yordam,

    di�er ad� ile içsel-dil i�lemsel dizge ve sözlükçe olmak üzere iki temel bile�enden

    olu�ur (Chomsky ve Lasnik 1993). Bu iki bile�en aras�ndaki ili�ki ve bu ili�kinin

    do�as� dilbilimciler için güncel bir soru olma niteli�ini korumaktad�r. Bu nedenle, bu

    tez i�lemsel dizge ile sözlükçe aras�ndaki içsel arayüzü konusu olarak seçmi�tir.

    Tarihsel olarak sözlükçeye bak�� kuramsal bir tak�m farkl�l�klar sergiler.

    Önceleri, sözlükçede yer alan bir sözcü�ün envanterinde o sözcü�ün sesbiçimsel

    sunulu�unun, sözdizimsel tan�m�n�n ve anlamsal özelliklerinin yer ald���

    dü�ünülmekteydi (Chomsky 1965). Bu nedenle, ilk üretimsel dilbilgisi kuramlar�nda

    sözlükçede yankategorileme olarak adland�r�lan bir kütük öngörüldü. Bu kütükte

    eylemin ald��� üye say�s�na da yer verildi. Buna ek olarak, Jackendoff (1972, 1975)

    eylemin üyelerinin ba�lanaca�� özne ve tümleç gibi sözdizimsel pozisyonlar ile ilgili

    bilginin de sözlüksel kütükte yer almas� gerekti�ini savlad�. Bu öncül geleneksel

    çal��malarda, eylemlerin üyeleri hem anlamsal seçim (a-seçim) hem de kategorisel

    seçim (k-seçim) ko�ullar�yla belirlenmekteydi. K�sacas�, üyelerin anlamsal rolleri ve

    hangi kategoride yer alabilecekleri eylemlerin yankategori kütü�ünde kay�tl�yd�.

    Sonralar�, Stowell (1981), Pesestky (1982) ve Chomsky (1986)da üyelerin yaln�zca

    1

  • anlamsal rollerle ve anlamsal özelliklerle belirlenebilece�i savunulsa da, sözlükçede

    yaln�zca a-seçiminin yeterli olmad��� görü�ü de savunulur (Grimshaw 1990).

    Üye seçiminde anlamsal rollerin belirleyici olabilece�i ve bu roller ile

    sözdizimsel pozisyonlar aras�nda bir ili�kinin varolabilece�i gözlemleri 1960larda

    baz� sözlüksel çal��malar�n da konusunu olu�turmu�tur (Fillmore 1965, 1968; Gruber

    1965). Günümüzde yap�lan sözcüksel/anlamsal/kavramsal yap� veya üye sunulu�u

    çal��malar�n�n ço�unda, bu geleneksel anlamsal rol çal��malar�n�n izlerini görmek

    olas�d�r. Bu nedenle, bu tezin yaz�nalan taramas� olarak nitelendirebilece�imiz birinci

    bölümünde bu geleneksel çal��malara yer verilecek ve onlar�n varsay�mlar�, savlar�

    ve zay�f noktalar� ele al�nacakt�r. Bu ilk sözlüksel anlambilim çal��malar� eylem

    anlam�n� temel almaz. Bu eksiklik daha sonra yap�lan sözlüksel çal��malarda dile

    getirilmi� ve üye yap�s� ve üye yap�s�n� belirleyen anlamlar ele al�n�rken eylem

    anlam� temel al�nm��t�r (McCawley 1968; Dowty 1991; Hale & Keyser 1993;

    Grimshaw 1990; Jackendoff 1983, 1987, 1990; Levin & Rappaport Hovav 1995;

    Pustejovsky 1991, 1995; Rappaport & Levin 1988; Tenny 1994). Bu çal��malar�n

    temel ald��� farkl� eylem anlamlar�, varsay�mlar� ve savlar� yine birinci bölümde ele

    al�nacakt�r. Eylem anlam� ve buna ba�l� olarak da olay kavram�n� temel alan bu

    sözlüksel çal��malar�n tart��t��� anlamlar birbirinden farkl�d�r. Eylemlerin sözlüksel

    anlamlar�n�n tümü üye yap�s� ile ili�kili de�ildir. Eylem anlamlar�n�n sadece bir

    k�sm� üye yap�s�nda, k�sacas� sözdizimsel yap�n�n belirlenmesinde rol oynar

    (Pesestky 1982). Öyleyse, eylemin yaln�zca sözdizimiyle ili�kili olan anlamlar�

    dilbilgisinin ara�t�rma alan�na girer. Dilbilimin kapsam�nda olan anlamlar eylemleri

    anlamsal aç�dan kolayl�kla tan�mlanabilir s�n�flara ayr�l�rlar ve anlamsal aç�dan

    benzer eylemler benzer seçimler sergilerler (Levin 1993, Levin ve Rappaport 1995).

    2

  • Bu nedenle bu tezin birinci bölümünde anlamsal özellikler üzerinden s�n�fland�rma

    yapan belli ba�l� çal��malara da yer verilecektir (Bach 1986; Mourelatos 1978;

    Rothstein 2004; Smith 1991; Vendler 1957). Birinci bölümün son k�sm�, ölçüm

    kavram�n� Görünü� Öbe�i (GÖ) ad� verilen i�levsel bir öbe�in ürünü olarak ele alan

    çal��malara ayr�lacakt�r (Borer 1994; van Hout 2000; Travis 2000). Son 15-20 y�ld�r

    olay�n içsel yap�s�n� anlamaya yönelik yap�lan ve tezin birinci bölümünde yer

    verilecek olan ara�t�rmalar, olay yap�n�n üç ana kavram çevresinde olu�abilece�ini

    gösterir: Bunlar de�i�im, ettirgenlik ve zamansal elemanlar olarak s�ralanabilir.

    Bu tezin amac� eylemin içsel anlam� içinde sunuldu�u varsay�lan

    devingenlik, süre, de�i�im, hedefte-biti�lilik türü kavramlar� irdeleyerek sözlüksel

    bir s�n�fland�rmada temel al�nmas� gereken anlamlar� belirleyerek Türkçenin eylem

    s�n�fland�rmas�n� yapmak ve Tenny (1994)ün geli�tirdi�i Görünü�sel Arayüz

    Hipotezini (GAH) Türkçe veri ile test ederek ölçüm ve sonluluk kavramlar�n�n üye

    yap�s�nda belirleyici olup olmad���n� ara�t�rmakt�r.

    Tezin birinci bölümde, eylemlerin sözdizimsel yap�larla ili�kili anlamlar�n�

    belirlemeyi amaçlayan belli ba�l� sözlüksel/anlamsal/kavramsal yap� kuramlar� ile

    anlam ve sözdizimi aras�ndaki ba�lant�y� ara�t�ran biti�tirme kuramlar�n� tan�tacak

    kapsaml� bir alan taramas�na yer verilecektir.

    �kinci bölümde, sözlüksel eylem s�n�fland�rmas� yapan çal��malarla ilgili

    sorunlar tart���larak sözlüksel anlam ile birle�imsel anlam aras�ndaki ayr�mlara

    dikkat çekilecektir. Bu tart��malar �����nda eylem s�n�fland�rmas�nda temel al�nmas�

    gereken anlamlar belirlenerek yeni bir s�n�fland�rma önerilecektir.

    Üçüncü bölümde, önerilen s�n�fland�rma üzerinden Türkçe eylemlerin

    s�n�fland�rmas� yap�lacak ve eylemlerin sergiledikleri benzerlikler ve farkl�l�klar

    3

  • ortaya konacakt�r. Bu bölümde özellikle eylemlerin d�� üyesinin ald��� anlamsal

    yorumlar ve bu anlamlar�n Olay Öbek Yap�da nerede sunuldu�u irdelenecektir.

    Dördüncü bölümde, üye yap�s�nda ölçüm ve sonluluk türü zamansal

    kavramlar�n etken olup olmad��� belirlenecek ve Türkçe veri ile Tenny’nin GAH�n�n

    evrenselli�i test edilecektir. Özellikle iç üyelerin ald�klar� yorumlara de�inilerek

    görünü� yorumunun buna ba�l� olarak nas�l olu�tu�u tart���lacakt�r.

    Bu çal��ma eylemlerin sözlüksel görünü� anlamlar�n� ve bunlar�n üye

    yap�s�ndaki rollerini ara�t�rmay� amaçlad���ndan sadece kök eylemlerin anlamlar�

    tezin kapsam�n� olu�turacakt�r. Çat� ve türetim ekleriyle türetilen yan anlamlar tezin

    kapsam� d���ndad�r ve ancak yeri geldikçe tart��maya netlik kazand�rmak amac�yla

    bu eylemlere de�inilecektir. Ayr�ca, tezin konusu sözlükçe ve i�lemsel dizge

    aras�ndaki ili�kiyle s�n�rl�d�r. Bu nedenle, tümcenin görünü� yorumlar�n�

    etkileyebilecek görünü� zarflar�, ya da dilbilgisel görünü� eklerini kapsayan bir

    Görünü� Kuram� önerme sav�nda de�ildir. Görünü� alan�nda yap�lan birkaç

    çal��mada sözlüksel görünü� ile dilbilgisel görünü�ün birbirinden ba��ms�z iki sistem

    oldu�u (Filip 2000) yada ayn� sistem içinde farkl� düzlemler oldu�u (Smith 1991)

    gözlenmi�tir. Eylemlere eklenen biçimbirimler arac�l��� ile sözdizimine sunulan

    dilbilgisel görünü� biti�li ve biti�siz olmak üzere ikiye ayr�l�r (Comrie 1976).

    Türkçede -TI ve –(I)yor gibi eylem üzerine gelen zamansal biçimbirimlerle sunulan

    dilbigisel görünü�e tart��mada yeri geldikçe de�inilecektir.

    4

  • BÖLÜM 1

    SÖZLÜKSEL ANLAMB�L�MDE EYLEM ANLAMLARININ YER�

    1.0 Giri�

    Sözlüksel birimlerin anlamlar� ile bunlar�n biti�tirildikleri sözdizimsel yap�lar

    aras�nda s�k� bir ba��nt� olabilece�i dü�üncesi, bu alanda bir çok çal��ma yap�lmas�n�

    ve bu ba��nt�n�n do�as�n� aç�klamaya yönelik farkl� kuramlar�n geli�tirilmesini

    tetiklemi�tir. Sözlükçe ile sözdizimi aras�nda bir ili�ki kurulmas�n� gerektiren bu

    yöneli�ler eylem anlam�n� çözümlemeyi amaçlayan çal��malarda ön plana ç�kar.

    Belirli anlamsal rollerle yüklü üyelerin belirli sözdizimsel pozisyonlarda görünme

    e�ilimi, eylem anlam� ile sözdizimsel özellikler aras�ndaki ili�kinin do�as�na yönelik

    birtak�m ip uçlar� verir. Bu nedenle, eylemlerin sözlüksel anlamlar�ndan onlar�n

    sözdizimsel sunulu�lar�na uzanan süreci anlamak için önce eylemlerin sözlüksel

    anlamlar�n�n sunulu�una ili�kin bir anlamsal yap�lar kuram�na, sonra da bu sunulu�u

    sözdizimsel yap�ya çak��t�racak bir biti�tirme kuram�na ihtiyaç oldu�u savlanm��t�r

    (Levin & Rappaport Hovav 1996).

    Bu bölümde son 30-40 y�l içinde yap�lan ve sözlüksel anlam ile sözdizim

    aras�ndaki ili�kiyi aç�klamay� amaçlayan çal��malar ele al�nacakt�r. Bölüm ba�l�ca

    iki ana k�s�mdan olu�maktad�r. Önce, ilk sözlüksel yap�lar kuramlar� olarak kabul

    edilen Fillmore (1965, 1968) ve Gruber’in (1965) kuramlar� k�saca tan�t�lacakt�r

    (bkz. bölüm 1.1.1). Daha sonra, bu geleneksel kuramlardan esinlenen ancak onlar�n

    aksine eylem anlam�n� ara�t�rmalar�n�n merkezine koyan belli ba�l� anlamsal

    kuramlar (McCawley 1968; Hale & Keyser 1993; Jackendoff 1976, 1983, 1987,

    1990; Levin & Rappaport 1988, 1995) ve söz konusu kuramlar�n temel ald�klar�

    farkl� ilkeller ele al�nacakt�r (bkz. bölüm 1.1.2). Bu bölümün ikinci yar�s�nda ise bu

    5

  • tezin amac� ile yak�ndan ilgili olan ve kuramlar�nda eylemlerin sözlüksel görünü�

    (zamansal) anlamlar�na ve bu anlamlarla üye/görünü�/olay yap�s� aras�ndaki ili�kilere

    yer veren çal��malar incelenecektir (bkz. bölüm 1.2).

    1.1 Belli Ba�l� Anlamsal Yap� Kuramlar�

    1.1.1 Anlamsal Rolleri Temel Alan �lk Kuramlar

    Geleneksel olarak da nitelendirebilece�imiz ilk anlamsal roller kuramlar� Fillmore

    (1965, 1968) ve Gruber (1965) taraf�ndan geli�tirilmi�tir. Söz konusu kuramlar,

    eylem anlam�n� temel alan türden olmasalar da kendilerinden sonra gelen çal��malara

    ve tart��malara zemin olu�turduklar�ndan önemlidir. Geleneksel rol kuramlar�n�n

    ortak yan�, üyelerin yükleme göre ta��d�klar� anlamsal ili�kiler üzerinden

    adland�r�lmalar�d�r.

    Fillmore’un kuram�nda, tümce yüklem ve bu yükleme e�lik eden bir dizi

    durumdan olu�ur. Belli ba�l� durumlar ETSEL (Agentive), ARAÇSAL

    (Instrumental), TÜMLEY�C� (Faktitive)1’, KONUMSAL (Locative) ve NESNESEL

    (Objective) olarak s�ralanabilir ancak durumlar�n say�s�na ili�kin bir k�s�tlama söz

    konusu de�ildir. Bu kuram çerçevesinde, özne ve nesnenin yüzeyle, durumlar�n ise

    derin yap�larla ili�kili oldu�u varsay�l�r. Böylelikle, durumlar yüzeyde farkl�

    sözdizimsel pozisyonlarla ili�kilendirilebilirler. Eylemler ald�klar� durum

    çerçevesine göre s�n�fland�r�l�rlar. Her yüklemin sözlüksel kütü�ünde yükledikleri

    durumlar i�aretlenmi�tir ancak yüklemler üye ulamlar�n� seçmez. Bu kuram�n temel

    1 Dilbilgisinde eylem ile birlikte yorumlanan belirleyici tümleçtir; örne�in, they made

    her president ‘onu ba�kan yapt�lar’ tümcesindeki president ‘ba�kan’ tümleci.

    6

  • varsay�mlar�ndan biri, her üyenin yaln�zca bir rol ve bir rolün yaln�zca tek bir üyeye

    yüklendi�i varsay�m�d�r2.

    Gruber (1965) de sözlüksel sunulu�ta anlamsal rollere yer verir ve bu roller

    üyelerin eylemlere göre sahip oldu�u konusal ili�kiler üzerine düzenlenmi�tir.

    Ancak Fillmore’dan farkl� olarak Gruber, rol türlerini s�n�rland�r�c� bir yakla��m

    izlemi� ve rollerin yaln�zca devinim kavram� ile ili�kili oldu�unu savlam��t�r. Söz

    konusu kuram ED�C� (Agent), KONU (Theme), KONUM (Location), KAYNAK

    (Source) ve HEDEF (Goal) gibi s�n�rl� say�da bir dizi rol oldu�unu varsayar. Ayr�ca,

    roller ile üyeler aras�nda birebir e�leme öngörmemi�tir, ayn� üye birden fazla rol

    üstlenebilir.

    Son 20 y�ld�r bu geleneksel kuramlar hem deneysel hem de kuramsal aç�dan

    yo�un bir biçimde ele�tirilmi�tir (bkz. Carter 1988; Dowty 1991; Jackendoff 1983,

    1990; Levin 1995; Pinker 1989). Geleneksel rol kuramlar�na yöneltilen ele�tirilerden

    biri, anlamsal rollerin dilbilgisel etkilerinin olmad��� yönündedir. Ladusaw ve Dowty

    (1988) konusal rollerin anlamsal ifadelerle tan�mlanmas�n�n olas� olmad���n� ve

    dilbilim kuram�nda -eylemin üyelerini adland�rma kolayl��� d���nda- herhangi bir rol

    oynamad�klar�n� savunurlar. Dowty (1991) rollerin ancak sözdizim-anlambilim

    arayüzünün konusu olabileceklerini, bu nedenle de sözdizimsel ve anlambilimsel

    aç�dan kuramsal bir tabana oturtularak incelendi�inde dilbilim kuram�n�n bir parças� 2 Chomsky Fillmore’ün -bir üyenin birden fazla rol alamamas� ve bir rolün yaln�zca

    bir üyeye yüklenebilmesi- varsay�m�n� benimseyerek Yönetim ve Ba�lama

    Kuram�nda ( YBK) �-rol ve üye aras�ndaki ili�kiyi �-ölçütü ile s�n�rland�rm��t�r.

    Buna göre, bir yüklemin ad öbe�i k�saca AÖ üyesi yaln�zca bir �-rol ta��yabilir ve bir

    �-rol yaln�zca bir AÖye yüklenebilir.

    7

  • olarak görülebilece�ini söyler (Davis 1996). Levin (1996)ya göre anlamsal rollere

    bakarak ayn� rolü ta��yan üyeleri ayr��t�rma giri�imi için güvenilir bir tan� yöntemi

    yoktur. Fillmore (1968) durum ekine bak�larak anlamsal rol tan�s�n�n

    konulabilece�ini savunmu�tur. Oysa, Türkçede bunun do�ru bir sav olmad���n�

    gösterecek örnekler bulmak zor de�ildir.

    (1.1) a. Lekeyi f�rçayla temizlediler.

    b. Elbiseleri çantayla getirdiler.

    c. Esen smokinle partiye geldi.

    (1.2) a. Eve gittiler.

    b. Ele güne rezil oldular.

    c. Kap�y� k�rm�z�ya boyam��lar.

    Türkçede –(y)lE araç durum eki alan adlar�n ARAÇ rolü yüklendi�ini

    söyleyebiliriz. Buna göre (1.1)de f�rçayla, çantayla, ve smokinle AÖlerini hepsinin

    ARAÇ rolü ta��d���n� söylemek zorunday�z. (1.1a-b)de f�rçayla AÖsü bir alet ve

    çantayla AÖsü ise araçt�r ve her ikisinin de tümcede araç olarak kullan�ld���n�

    savlamak olas�d�r. Ancak (1.1c)de smokinle AÖsünü böylesi bir yorumla

    anlamland�rmak olas� gibi görünmemektedir. (1.2)deki örneklerde ise durum daha da

    karma��kt�r. (1.2. a-b-c)deki –E durum eki yüklü AÖlerin ta��d��� ortak anlamsal rol

    ne olabilir?

    Konusal rollere ili�kin bir ba�ka ele�tiri konusu, herkesin üzerinde anla�t���

    bir rol envanterinin bulunmay���d�r. Sözlüksel çal��malarda s�kça yeni roller

    önerilmekte ya da önerilen rollerin bir k�sm�na gerek olmad��� savunulmaktad�r.

    Örne�in, Cruse (1973) ED�C� rolünün yeterince ince ayr�mlara cevap vermedi�ini

    dü�ünerek bu rolü �STEML�, ETK�L�, BA�LATICI ve ETSEL olmak üzere dört ayr�

    8

  • alt gruba ay�rmay� önerir. Di�er taraftan Jackendoff (1987) ED�C� rolünün yerine

    AKTÖR rolünü önerir. Ona göre, ED�C� rolü geleneksel olarak istemlilik içeren bir

    roldür. Oysa, öldür- türü eylemlerin ED�C� AÖsü istemlilik anlam�yla

    yorumlanmayabilir (1.3a-b).

    (1.3) a. Esen Deniz’i bir kaza sonucu öldürdü.

    b. Onu ihmalkarl��� öldürdü.

    �stemli olsun olmas�n tümcede anlat�lan i�i yapan kat�l�mc�y� Jackendoff AKTÖR

    olarak tan�mlar. Bununla birlikte, ayn� rol için Levin ve Rappaport (1995)

    ETT�RGEN terimini önerir. Onlara göre, ettirgenlik kavram� edici kavram�ndan

    daha geni� bir kavramd�r ve bu kavram edici-olmayan cans�z üyeleri de kapsar (1.4).

    (1.4) Rüzgar cam� k�rd�.

    (1.4)de rüzgar AÖsü cans�z bir varl��a gönderme yapar ve bu nedenle AKTÖR rolü

    yüklü oldu�u söylenemez. K�sacas�, bir tarafta rol ay�r�mlar�n�n daha genel tutulmas�

    gerekti�ini savunanlar, di�er tarafta ayr�mlar�n daha ince ayr�mlarla yap�lmas�

    gerekti�ini söyleyenler olmas�, üzerinde herkesin anla�t��� bir rol listesinin

    varl���ndan oldukça uzak oldu�umuzu aç�kça gösterir.

    Geleneksel rol kuramlar�nda üyelerin birden fazla rol al�p alamayaca�� ya da

    bir rolün birden fazla üyeye yüklenip yüklenemeyece�i konusunda farkl� varsay�mlar

    bulundu�undan söz etmi�tik. Gruber (1965)i örnek alan Jackendoff (1987),

    Fillmore’un rol yüklenmesi ile ilgili varsay�m�n�n geçerli�i olmad���n� savunur. Ona

    göre sat- ve al- gibi eylemler ayn� üyeye birden fazla rol, ve ayn� rolü de birden fazla

    üyeye yükleyebilirler (1.5).

    (1.5) Esen masay� Deniz’den k�rk milyona ald�.

    9

  • Esen AÖsü masa AÖsü için HEDEF rolü, para AÖsü için ise KAYNAK rolü

    yüklüdür. KONU rolü ise hem masa hem de para AÖsü ile ilgilidir ve her ikisi de

    yer de�i�tiren üyedir. Ayr�ca, Jackendoff’a göre KONU rolünü hiçbir AÖye

    yüklemeyen eylemler de vard�r (1.6).

    (1.6) Esen ekme�i ya�lad�.

    (1.6)de tümcede ya�la- eylemi hiçbir üyesine KONU rolü yüklemez. Oysa, tümcenin

    anlam�nda yer de�i�tirme anlam� vard�r3.

    Herkesin üzerinde anla�t��� anlamsal bir rol listesinin olmad���ndan daha

    önce söz etmi�tik. Böylesi bir rol envanteri olsayd� bile, bu elemanlar�n kendi

    aralar�nda bir düzen oldu�undan bahsetmek olas� de�ildi. Söz konusu geleneksel

    kuramlar çerçevesinde roller, kuram�n ilkelleri olarak kabul edildi�inden, daha küçük

    parçalara ayr��t�r�lamazlar ve bu da rollerin ortak özellikleri üzerinden genelleme

    yap�lmas�n� olanaks�z k�lar (Levin & Rappaport Hovav 1996). K�sacas�, geleneksel

    rol kuramlar�yla ortak anlamsal özelliklerin belli sözdizimsel pozisyonlara

    çak��t�r�lmas�n� aç�klayacak genellemeler yapmak olanaks�zd�r.

    Geleneksel yakla��mlar ile ilgili olarak Levin ve Rappaport (1988)in

    gözlemledi�i bir ba�ka sorun ise, eylemle ili�kilendirilebilecek olas� rol dizisini, olas�

    olmayan dizilerden ay�rma �ans�m�z�n bulunmamas�d�r. Örne�in, KONU-KAYNAK-

    HEDEF üyelerini birarada seçebilen bir çok eylem varken, HEDEF-DENEY�MC�-

    ARAÇ üçlüsü do�al bir üye grubu gibi görünmez. Oysa, aç�klamal� yetkinli�i olan

    bir kuram bize olas� olandan olas� olmayan� ay�racak araçlar sunabilmelidir.

    3 Bu eylemin yer de�i�tirme anlam� kök ad ya�- ile ili�kili oldu�undan KONU rolü

    eylemin anlam� içinde yer al�r.

    10

  • Geleneksel rol-merkezli anlam kuramlar�na ili�kin sorunlar�n temelinde

    eylem anlam�n�n dikkate al�nmay��� yatar. Sözdizimine ili�kin anlamlar�

    ayr��t�rmam�z ancak yüklem merkezli yakla��mlarla mümkündür (Carter 1988;

    Dowty 1991; Jackendoff 1983, 1990; Pinker 1989). Bu nedenle, bir sonraki bölümü

    anlamsal yap�da eylemin anlam�n� merkeze alan ve rolleri kuram�n ilkelleri olarak

    görmeyen yakla��mlar�n geli�imine ay�raca��z.

    1.1.2 Sözlüksel Yap�da Uzamsal Kavramlar�n Yeri

    Jackendoff (1990), Gruber (1965)in konusal roller ile devinim kavram�n�

    ili�kilendiren yakla��m�n� geli�tirerek bir üye gerçekle�tirme kuram� önermi�tir. Söz

    konusu kuram, iki farkl� boyuttan olu�ur. Birincisi, devinim (motion) ve konum

    (location) kavramlar� üzerine kurdu�u konusal boyuttur (thematic tier). Bu boyutta

    HEDEF, KAYNAK, YER (PLACE) ve KONU rolleri uzamsal ili�kileri anlat�r.

    Kuram�n i� boyutu (action tier) ise ikinci bir anlamsal katmand�r. Söz konusu

    kuram�n ayr�nt�lar�na geçmeden önce, Jackendoff’un bu kuram�n habercisi olan

    önceki çal��malar�nda yer alan önemli varsay�mlar� ve savlar� ele alaca��z

    (Jackendoff 1976, 1983, 1987).

    Jackendoff (1976) anlamsal çözümlemenin amac�n�n, tümcenin anlamlar�n�

    elemanlar�na ay�rmak ve bu elemanlar�n bir araya gelmesiyle olu�an anlamlar�

    tan�mlamak oldu�unu söyler. Bu anlamsal ayr��t�rma s�ras�nda ortaya ç�kan anlamsal

    elemanlar, anlamsal imler olarak adland�r�l�r. Bu imler iki farkl� yolla bir araya

    gelerek yeni karma��k anlamsal birimler olu�turur4. Bunlardan birincisi,

    Jackendoff’un k�s�tl� niteleyici olarak adland�rd��� karma��k anlamd�r. Örne�in,

    4 Anlamsal imlerin iki farkl� �ekilde bir araya gelerek yeni karma��k anlat�lar

    olu�turdu�u görü�ü Katz ve Fodor (1963)e dayan�r.

    11

  • K�TAP5 de�i�mez bir anlamsal imdir ve bir ba�ka anlamsal im olan KIRMIZI s�fat�

    ile nitelendi�inde, ortaya yeni bir i�aret olan [KIRMIZI K�TAP] ç�kar. Burada,

    olu�an yeni im ilk im K�TAPtan daha k�s�tl� bir anlam ta��r.

    �kinci tür karma��k anlam ise i�levsel birle�im olarak adland�r�l�r ve bir veya

    daha fazla de�i�kenin i�levinden olu�an imdir. Eylemler bu ikinci s�n�fa girdi�inden,

    Jackendoff eylemlerin birle�imsel anlamlar�n�, de�i�kenlerin i�levi biçiminde sunar.

    Örne�in, duy- eylemi DUY(x,y) biçiminde ifade edilir ve i�levin bütün de�i�kenleri

    formülde yerini ald���nda, ortaya DUY (ADAM, SES�) gibi sabit bir i�aret ç�kar.

    Jackendoff eylemlerin devinim, anl�k ve süreli olmak üzere üç ayr� s�n�fa

    ayr�labileceklerini varsayarak, bütün eylemlerin G�T (go), OL (be) ve KAL (stay)

    i�levleri ile sundu�u bir anlamsal yap� önerir.

    Jackendoff (1983), anlamsal rol listesinden uzakla�an ve yüklem

    ayr��t�rmas�ndan yararlanan bir yakla��m izlemi�tir ve bu özelli�i ile Gruber’in

    konusal rol kuram�ndan farkl�d�r. Söz konusu çal��ma anlamsal yap�lar� kavramsal

    yap�lardan ay�rmaz ve sözlükçede tek bir sunulu� düzlemi önerir. Ona göre herhangi

    bir anlamsal yap�lar kuram� ayn� zamanda kavramsal yap�lar kuram� da olmal�d�r.

    Jackendoff (1983)ün kuram� zamansal bir boyut içermez tümüyle uzamsal kavramlar

    çerçevesinde düzenlenmi�tir. Konum ve devinim gibi uzamsal kavramlar�n yan�nda,

    �EY (Thing), YER (Place), YOL (Path), OLAY (Event) ve DURUM (State)

    i�levlerini de sunu�una eklemi� ve Gruber’in temel fikirlerinden yola ç�karak

    Konusal �li�kiler Hipotezini6 düzenlemi�tir. Bu hipotezin özü, kavramsal yap�daki

    5 Anlamsal im büyük harflerle yaz�l�r ve ‘kitap’ sözcü�ünün anlam�n� temsil eder.

    6 Jackendoff’in Tematik �li�kiler Varsay�m� (Thematic Relations Hypothesis) (1983:

    188)

    12

  • olay ve durumun, uzamsal kavramlar ve bir dizi s�n�rl� ilkeler etraf�nda

    düzenlenmesidir (1983: 172);

    (1.7) a. [Event GO ([Thing x], [Path y])]

    ‘[Olay G�T ([�ey x],[Yol y])]’

    b. [Event STAY ([Thing x], [Place y])]

    ‘[Olay KAL ([�ey x],[Yer y])]’

    c. [State BE ([Thing x], [Place y])]

    ‘[Durum ([�ey x],[Yer y])]’

    Buna göre, (1.7a)daki devinim OLAY� bir �EY ve bu �eyin üzerinde ilerledi�i bir

    YOL ile ili�kili iken, (1.7b)deki konumsal OLAY bir �EY ile bu �eyin bulundu�u

    YERi içerir. (1.7c)de ise DURUM bir �EY ve bir YER ile ili�kilidir. Bunlar�

    s�ras�yla (1.8)deki tümcelerin kavramsal sunulu�u olarak görebiliriz.

    (1.8) a. Esen parka gidiyor.

    b. Esen otelde kal�yor.

    c. Esen okulda.

    Jackendoff (1.7c)deki durumsal eylem sunulu�una, iki i�lev – YÖN (ORIENT) ve

    G�Tuza (GOext )- daha ekleyerek üç farkl� durumsal anlam yap�s�na ula��r.

    (1.9) a. [State ORIENT ([Thing x], [Path y])]

    Herhangi bir anlamsal [Olay] ve [Durum] alan�nda tan�mlanan OLAY, DURUM,

    YOL ve YER i�levleri, uzamsal alan ve devinim çözümlemelerinde kullan�lan

    i�levlerin altkümesini olu�turur. Alanlar yaln�zca üç yolla farkl�la�abilir.

    a. Ne çe�it varl�klar KONU (theme) olarak ortaya ç�kabilir;

    b. Ne çe�it varl�klar gönderim nesneleri olabilirler;

    c. Uzamsal alanda tan�mlanan konumun oynad��� rol ne tür bir ili�ki varsayar.

    13

  • ‘[Durum YÖN ([�ey x],[Yol y])]’

    b. [State GOext ([Thing x], [Path y])]

    ‘[Durum G�Tuza ([�ey x],[Yol y])]’

    (1.9)deki sunulu�lar� da (1.10)daki tümcelerle e�le�tirilebiliriz.

    (1.10) a. Evim denize bak�yor.

    b. Atatürk Bulvar� S�hhiye’den Kavakl�dere’ye uzan�r.

    (1.8)deki Esen AÖleri, (1.10a)daki evim AÖsü ve (1.10b)deki Atatürk Bulvar� AÖsü

    Jackendoff (1972, 1976)n�n sunulu�lar�nda KONU rolü ile gösterilirdi. Ayr�ca,

    Jackendoff’un kavramsal yap� sunulu�unda HEDEF veya KAYNAK gibi konusal

    roller de eylem fonksiyonlar�n�n direk üyesi de�ildir ve bu konusal roller YOL öbe�i

    içinde gömülü bir �ekilde sunulur.

    Jackendoff’un buraya kadar sözünü etti�imiz çal��malar�, kendisinden önceki

    sözlüksel çal��malardan farkl� olarak yüklem ayr��t�rmas�na yer veriyor olsa da,

    anlamsal rol listesini temel alan çal��malara benzer bir eksiklik sergiler. Üye

    gerçekle�tirmesi -belli bir rolün belli bir sözdizimsel pozisyona biti�tirilmesi-

    konusunda herhangi bir öneride bulunmaz. K�sacas�, kavramsal yap�lardan

    sözdizimine uzanan bir biti�tirme kuram� önermez. Bu nedenle, Jackendoff daha

    sonraki çal��malar�nda kavramsal anlam ve sözdizim kuram� aras�ndaki ili�kiyi

    aç�klamaya yönelir.

    Jackendoff (1987) birbirinden ba��ms�z üç yap�sal düzey - sessel, sözdizimsel

    ve kavramsal- içeren bir dilbilgisi modeli sunar. Bunlardan her biri özel ilkellere,

    birle�im ilkelerine ve alt parçalara ayr�labilen bir iç düzene sahiptir. Her düzlem bir

    dizi biçimleme kurallar� ile betimlenir ve bu kurallar düzlemin düzgün yap�lar�n�

    üretir. Jackendoff’un önerdi�i bu dil modelinde yaln�zca sözdizimi de�il, anlambilim

    14

  • ve sesbilim de üretimsel bir yap�ya sahiptir. Model, ayr�ca, bu farkl� düzlemleri

    birbiriyle ili�kilendiren bir dizi kar��l�kl� çal��ma kural� öngörür. Söz konusu

    modelde, sözlükçe ve biçimbilimin yeri bu kurallar�n bulundu�u ara yüzlerdir. Her

    ikisinin de sesbilim, sözdizim ve anlambilim ile ili�kili olan parçalar� vard�r. Bunun

    do�al bir sonucu olarak da, her bir düzlemde hem sözlüksel hem de sözlüksel

    olmayan ilkelerden söz edebiliriz. Sözlüksel olmayan ilkeler tümüyle üretimsel iken,

    sözlüksel olanlar hem üretimsel hem de kendineözgü olabilirler.

    SözdizimselYap�lar

    �ekil 1.1 Jackendoff’un önerdi�i dil modeli (1987: 373/9)

    Jackendoff (1987, 1990)�n önerdi�i bu modelin içinde yer alan kavramsal

    yap� kuram�n�n ana hatlar�na k�saca bir göz atal�m. Jackendoff’un anlam�n zihinde

    sunuldu�u varsay�m�, onun kavramsal kuram�n� di�er mant�k temelli yakla��mlardan

    ay�r�r. Jackendoff kavramsal yap� biçimleme kurallar�n� ifade etmede –(1983)de de

    yer verdi�i- bir dizi kavramsal ilkel önerir. Bunlar �EY, OLAY, DURUM, ��

    (Action), YOL, ÖZELL�K (Properties) ve M�KTAR (Amount) gibi varl�klar� içeren

    bir sözcük da�arc��� olu�tururlar. Bu temel ulamlar� karma��k anlat�lara koyan en

    önemli biçimleme kurallar�n� ise �öyle sunar.

    Skur

    essel biçimleme allar�

    Sessel Yap�lar

    Sessel-sözdizimsel kar��l�kl� çal��ma kurallar�

    Sözdizim biçimleme kurallar�

    Kavramsal biçimleme kurallar�

    Sözdizimsel-kavramsal kar��l�kl� çal��ma kurallar�

    Kavramsal Yap�lar

    Sessel-kavramsal kar��l�kl� çal��ma kurallar�

    15

  • (1.11) a. [PLACE]� [PlacePLACE-FUNCTION([THING])

    ‘[YER]� [YerYER-DE ([�EY])]’

    b. [PATH] � [Path ([ ])

    ���

    ���

    ���

    ���

    �VIA

    FROMAWAYTOWARDFROMTO

    ���

    PLACETHING

    ‘[YOL] [Yol ([ ])]’ �

    ����

    ����

    ����

    ����

    ��

    UZERINDEN-ÖTEYE DEN-

    UYAKIN/DOGR E-DENE

    ���

    YER�EY

    c. [EVENT] �� � � � �

    ��

    )]PLACE,THINGSTAY([)]PATH,THINGGO([

    Event

    Event

    ‘[OLAY] �� � � � ��

    ���

    ��

    )]YOL,�EYKAL([)]YOL,�EYGIT([

    Olay

    Olay ’

    d. [STATE] �� �

    � � � � � �� ��

    ��

    ��

    PATH,THINGEXT )]PATH,THINGORIENT([

    )]PLACE,THINGBE([

    State

    State

    State

    ‘[DURUM] �� � � � � � � �� ��

    ��

    ��

    YOL,�EY UZA)]YOL,�EYYÖN([

    )]YER,�EYOL([

    Durum

    Durum

    Durum

    e. [EVENT] � � ���

    ���

    ����

    ����

    ���

    ���

    ���

    EVENT,EVENTTHING

    CAUSEEvent

    ‘[OLAY] [Olay ETT�R ]’ � � ���

    ����

    ���

    ���

    ���

    OLAY,OLAY�EY

    (Jackendoff 1990: 43)

    16

  • (1.11)de görüldü�ü gibi Jackendoff (1990)da OLAY, G�T, KAL (Stay) ve ETT�R

    (Cause) fonksiyonlar�n� içine alacak biçimde geni�letilmi�tir. (1.11e)deki karma��k

    OLAY biçimleme kural�na ettirgenlik (causation) kavram�n� ele alaca��m�z 1.1.3

    bölümünde dönece�iz. (1.11)de ayr�ca DURUM biçimleme kurall�nda da üç farkl�

    DURUM ulam�na yer verildi�i görülür (1.11d).

    Jackendoff (1990) kavramsal yap� kuram�nda kavramsal birimlerin

    sözdizimsel birimlerle ili�kisini de �öyle aç�klar: tümcede içerik ta��yan her öbek

    kurucu, T, AÖ, EÖ gibi, bir ana kavramsal kategorinin içindeki kavramsal öbek ile

    ili�kilidir. Ancak, bunun tersi zorunlu de�ildir, k�saca her kavramsal öbe�in bir

    sözdizimsel kar��l��� olmas� gerekmez. Buna göre (1.12a) ve (1.12b)deki tümcelerin

    olay yap�s� ayn�d�r (1.12).

    (1.12) a. John ran into the room.

    John ko�-GEÇ. �LG. ART. oda

    John odaya ko�tu.

    b. John entered the room.

    John gir-GEÇ. ART. oda

    John odaya girdi.

    (1.13) [Event GO ([Thing ]i, [Path TO ([Place IN([Thing]j)])])]

    ‘[Olay G�T ([�ey ]i, [Yol -E ([Yer -DE([�ey]j)])])]’

    Jackendoff (1.12a)daki YOL üyesini into the room ‘odaya’ öbe�i ile ili�kilendirirken,

    (1.12b)de YOLu eylemin içine giri�mi� olarak yorumlar.

    Jackendoff (1990) (1.11)deki kavramsal sunulu�lar�na devinim tarz�

    betimleyen eylemleri (1.14), içsel uzamsal konfigürasyon betimleyen durumsal

    eylemleri (1.15) ve de�i�im ba�lat�c� eylemleri (1.15) de envanterine katar.

    17

  • (1.14) a. [EventMOVE([Thing])]

    [OlayDEV�N([�ey])]

    b. Debbie danced

    Debbie dans et-GEÇ.

    ‘Debbie dans etti.’

    (1.15) a. [State CONF ([Thing])]

    [Durum KONF ([�ey])]

    b. Sally stood/sat for hours

    Sally dur-/otur-GEÇ. �LG. saatler

    ‘Sally saatlerce ayakta durdu/oturdu.’

    (1.16) a. [EventINCH([State])]

    ‘[OlayGEÇ��BA�LAT([Durum])]’

    b. Snow covered the hills.

    Kar ört-GEÇ. ART. tepeler

    ‘Kar tepeleri örttü.’

    (Jackendoff 1990: 89-92).

    Jackendoff (1987 ve 1990) konusal rolleri sözdiziminin de�il, kavramsal yap�n�n

    elemanlar� olarak görür. Bu rollerin kavramsal yap�daki i�levi ise yaln�zca ili�kisel

    olmalar� ile s�n�rl�d�r. K�sacas�, sözdizimi için özne ve nesne kavramlar� ne ise,

    anlamsal yap� için de konusal roller odur. Bu nedenle, sözlüksel kütü�ün kavramsal

    yap� bölümünde, konusal üyeler gömülü biçimde dizinlenmi�tir ve kavramsal yap�

    ile sözdizim aras�ndaki ba�lant�y� bu dizinleme sa�lar. Buna ba�l� olarak, üye

    yap�s�n� kodlayan farkl� bir düzleme ihtiyaç yoktur. Seçimsel k�s�tlama ba�lamdan

    18

  • ba��ms�z olarak eylemin anlam� içindedir ve bu nedenle üye yap�s� içinde

    gösterilmelidir. (1.17)de drink ‘iç-’ eyleminin sözlüksel kütü�ünü görüyoruz.

    (1.17) � � ��

    � � �� � �� � � � �� �������

    �������

    ���

    ���

    iThingPlacePathEvent

    jThingEventiThing

    OF MOUTHINTO

    ,LIQUIDGO(, CAUSE

    NPj____Vdrink

    ��

    ‘ ’ � � ��

    � � �� � �� � � � �� �������

    �������

    ���

    ���

    i�eyYerYolOlay

    j�eyOlayi�ey

    I-AGIZ-DEE-

    ,SIVI(ITG,RETT�

    AÖj____E

    -iç

    ��

    (Jackendoff 1990: 53).

    (1.17)deki sözlüksel kütük, drink ‘iç-’ eyleminin nesnesinin j ile dizinlenmi�

    kavramsal kurucu içersinde yer almas� ve kavramsal olarak s�v� ‘liquid’ anlam�na

    gelmesi gerekti�ini gösterir. Ayr�ca, Jackendoff kavramsal yap�daki bu üyeleri

    sözdizimindeki üyelerle ili�kilendirmek için bir Üye Yap��t�rma Kural� önerir (1.18).

    (1.18) Üye Yap��t�rma

    Hnin ba�� oldu�u sözdizimsel XÖye kavramsal yap� biçimlemek için;

    a. Hnin sözlüksel kavram yap�s�nda dizinlenmi� her bir kurucuya, Hnin

    yan kategori çerçevesinde e�dizinlenmi� pozisyona uygun YÖ

    kavramsal yap�s�n� yap��t�r.

    b. H bir eylem ise, Hnin sözlüksel kavram yap�s�nda i ile dizinlenmi�

    kurucuya öznenin kavramsal yap�s�n� yap��t�r.

    19

  • Jackendoff (1990)�n önerdi�i sözlüksel anlam sunulu�unda kavramsal rollerin iki ayr�

    boyutla ili�kilendirildi�inden bu bölümün ba��nda söz etmi�tik. Bunlardan birincisi,

    devinim ve konum gibi uzamsal roller ile ili�kili olan konusal boyut, di�eri ise i�

    boyutu idi. �� boyutu Jackendoff’un AKTÖR ve ETK�LENEN (Affected) rollerini

    kodlad��� boyuttur ve (1.19)de oldu�u gibi affect (AFF) ‘etki’ i�leviyle

    gösterilmi�tir.

    (1.19) � � � � ����

    ��

    ��

    THING,THINGAFF.......

    EVENT

    ‘[OLAY] � � � � ����

    ��

    ��EY,�EYETK�

    .......’

    Jackendoff üye gerçekle�tirmede özellikle i� boyutuna belirgin bir rol verir. K�sacas�,

    özne ve nesne seçiminde i� boyutu ile ili�kilendirilen AKTÖR ve ETK�LENEN

    rollerinin di�er boyuttaki rollere göre önceli�i vard�r. Ancak i� boyutundaki roller

    hemen hemen bütün eylemlerle ili�kilendirilebilece�inden özne ve nesne seçiminde

    yaln�zca bu boyutun rol ald���n� söylemek olas�d�r (Levin ve Rappaport Hovav

    1996). Bu da bir anlamda, üye gerçekle�tirmesinde uzamsal kavramlara ihtiyaç

    olmad��� anlam�na gelir.

    Jackendoff’un bu bölümde ele ald���m�z çal��malar�, yaz�nalanda konusal

    rolleri en geni� biçimde ele alan çal��malar olmalar� bak�m�ndan önemli

    kaynaklard�r. Özellikle 1983den sonraki çal��malar�n alana yapt��� önemli

    katk�lardan söz etmek olas�d�r. Konusal roller ile ilgili tart��malarda eylem anlam�n�

    merkeze alan bir bak�� geli�tirilmesi bunlardan sadece biridir. Eylem anlam�n�

    ayr��t�rarak anlamsal çözümleme yapmas� ve kavramsal bir ilkel olarak olay

    kavram�na yer vermesi de sa�lad��� katk�lar aras�nda say�labilir. Ancak, söz konusu

    20

  • çal��malar�n üye gerçekle�tirmesine ili�kin yap�lan ara�t�rmalara olan katk�s�

    tart��mal�d�r (bkz. Dowty 1991; Levin ve Rappaport Hovav 1996).

    1.1.3 Sözlüksel Yap�da Ettirgenli�in Yeri

    Yüklemi temel parçac�klar�na ay�rarak eylem anlam�n� sunma çabas�nda olan

    çal��malar (Jackendoff 1987, 1990; Levin 1995; Pinker 1989) asl�nda McCawley

    (1968)in Üretimsel Anlambilim çerçevesinde yapt��� eylem çözümlemesinden

    esinlenir. McCawley kill ‘öldür-’ eyleminin anlamsal sunulu�u için (1.20)deki yap�y�

    önermi�tir.

    (1.20) a.

    V

    NOT ‘DE��L’ ALIVE

    ‘CANLI’

    S

    SBECOME ‘OL’

    S

    S

    CAUSE ‘ETT�R’

    x

    b. S

    (McCawley 1968: 73)

    McCawley, kill ‘öldür-’ eyleminin Cause ‘Ettir’, Become ‘Ol’, Not ‘De�il’ ve Alive

    ‘canl�’ gibi birkaç ikincil yüklemden olu�tu�unu (1.20a) ve bu ikincil yüklemlerin

    sözdizimdeki yüklem yükselmesine benzer bir kuralla yukar�ya ta��nd���n� (1.20b)

    savunmu�tur. Böylece, cause become not alive ‘canl� olmamas�na neden ol-’

    y xS

    ALIVE NOT

    BECOME

    CAUSE

    21

  • anlam�na gelecek kill ‘öldür-’ sözlüksel biriminin sözdizimsel a�aca yap��t�r�lmas�

    sa�lan�r. Bu sunulu�la McCawley öbek yap� ile altolay yap� aras�nda birebir bir

    ili�kinin varoldu�unu varsaym��t�r. McCawley böylesi bir anlam kuram� geli�tirdi�i

    dönemde, anlamsal yap�n�n sözdizimi ile ili�kili olamayaca�� görü�ü yayg�n biçimde

    kabul gördü�ünden, bu yakla��m 70li y�llar�n sonuna kadar fazlaca dikkate

    al�nmam��t�r.

    1980li y�llardan itibaren ettirgenlik kavram� tekrar bir çok ara�t�rman�n

    konusu olmu� ve farkl� ara�t�rmac�larca farkl� aç�lardan ele al�nm��t�r. Dowty (1979)

    ettirgenli�i iki önerme aras�ndaki ili�ki olarak ele al�r. Örne�in, Dowty’nin

    çözümlemesine göre Deniz barda�� k�rd� tümcesinin sözlüksel sunulu�u (1.21)deki

    gibidir.

    (1.21) [[Deniz barda�� k�rd�] ETT�R [OL [bardak k�r�k]]]

    (1.21)de Denizin barda�� k�rd��� önermesi ile barda��n k�r�k oldu�u önermesi

    aras�nda ettirgenlik ili�kisi vard�r.

    Levin & Rapoport (1988) da benzer bir �ekilde ettirgenli�i ETT�RGEN üye

    ile y üyesinde meydana gelen de�i�imin içsel ifadesi �eklinde tan�mlam��t�r.

    (1.22) x ETT�R [y OL z]

    (1.22)yi “x’in y’nin z olmas�nda etken oldu�u” biçiminde okuyabiliriz.

    Jackendoff (1990)un ettirgenlik kavram�n� nas�l biçimledi�ini bölüm 1.1.2de

    göstermi�tik (1.11e). �zlemede kolayl�k olmas� aç�s�ndan, (1.11e)yi (1.23)de

    tekrarl�yoruz.

    (1.23) [OLAY] � [Olay ETT�R ] � ���

    ����

    ���

    ���

    ���

    OLAY,OLAY�EY

    22

  • (1.23)de ETT�R yüklemi bir �EY veya OLAY ile bir ba�ka OLAY aras�ndaki ili�ki

    olarak ele al�nm��t�r. K�sacas�, Jackendoff’a göre sözlüksel ettirgen eylemler

    anlamsal ayr��t�rma yoluyla çözümlenmelidir. Bunu ya�la- eyleminin sözlüksel

    anlam�n� ayr��t�rma yoluyla örnekleyelim (1.24).

    (1.24) [OlayETT�R ([�ey]i),[Olay G�T([�eyYA�],[Yol -E([Yer -DE

    ([�ey]j)])])])]

    (1.24) “bir �ey bir �eyi ya�la-” anlat�s�n�n kavramsal sunulu�udur.

    Hale ve Keyser (1993)ün Sözlüksel �li�ki Yap�lar�nda McCawley’in

    çözümlemesinin izlerini görmek olas�d�r.

    (1.25)

    ‘ince’

    VP V/ NP VP V V/ the cook NP V AP the gravy thin

    ‘et suyu sosu’

    ‘a�ç�’

    (Hale & Keyser 1993: 72).

    (1.25) the cook thinned the gravy ‘a�ç� et suyu sosunu inceltti’ tümcesinin sözlüksel

    sunulu��nu gösterir. A�açta üstteki V ‘E’ buda��nda örtük bir ETT�R yüklemi,

    a�a��daki E buda��nda ise yine örtük bir OL yüklemi varsay�lm��t�r. (1.20) ile

    (1.25)deki sunulu�lar aras�ndaki en büyük farkl�l�k, McCawley’in sunulu�unda

    23

  • anlam�n sözdiziminin içinde yer almas�d�r. Hale ve Keyser ise tümüyle sözlüksel

    olan bir süreç varsayar.

    1.1.4 Temel Yüklemler ve Eylem Giri�mesi

    Bu bölümde yüklem ayr��t�rmas� ve temel yüklemlerin sözdizimini ele alan Kural

    (1996)u irdeleyece�iz. Chomsky (1991)de sözcüklerin tümüyle biçimlendirilmi�

    (türetim ve çekim ekleriyle) biçimde sözdizimine girdi�i varsay�m�n�n aksine, Kural

    sözlükçeyi sözlüksel birimlerin kendineözgü özelliklerinin depoland��� yer olarak

    kabul eden geleneksel görü�ün korunmas� gerekti�ini savunur. Kural sundu�u modeli

    3 ana ilke etraf�nda olu�turur. Bunlardan birincisi, yüklemin konusal rollerinin olay

    yap� temel al�narak belirlenmesi ilkesidir (bkz. Dowty 1979). Bu ilke sayesinde

    Kural uzamsal rolleri rol envanterinden ç�karm��t�r. �kincisi, üye-yüklem birle�iminin

    birimleri ile bu birle�imin betimledi�i karma��k Olay/Durum birle�iminin birimlerini

    ayn� biçimde düzenleyen ilkedir (The Event Transparency of the Syntax

    ‘Sözdiziminin Olay �effafl���’). Sonuncusu ise, karma��k bir olay içinde yer alan

    çekirdek olay�n karma��k yüklem içindeki sözlüksel tabana kar��l�k geldi�idir (The

    Lexical Core Principle ‘Sözlüksel Çekirdek �lkesi’).

    Sözlükçenin yaln�zca kendineözgü bilgileri depolad��� sav�, tümcede zorunlu

    olmayan YARARLANICI (Benefactory) veya ARAÇ gibi rollerle ilgili tart��malar�

    ortadan kald�r�r. Kural bu tür rolleri ya Jackendoff’un AKTÖR rolü için önerdi�i gibi

    birden fazla rolü bir tek rol alt�nda toplayarak ya da onlar� temel yüklemlerin

    gösterici (specifier), k�saca GÖS (SPEC), konumunda sözdizimine sunarak

    tart��man�n d���nda b�rak�r. Buna göre YARARLANICI rolü DENEY�MC�

    (Experiencer) rolü alt�nda ele al�n�r, ARAÇ rolü de GÖS konumunda sözdizimine

    sunulur. Kural’�n bunlar d���nda önerdi�i ana konusal roller ise, s�ras�yla AKTÖR,

    24

  • TARAFSIZ (Neutral), DENEY�MC� ve ETK�LENEN rolleridir. Kural (1996)n�n

    önerdi�i kuram konusal rolleri ilkeller olarak ele almaz ve bu dört konusal rolü olay

    temelli iki farkl� özellikten türetir. Bunlardan birincisi, olayda “ana karakter”

    (protagonism) özelli�i di�eri ise olaydan “etkilenme” (affectedness) özelli�idir.

    Buna göre a�a��daki tablo her bir rollün nas�l üretildi�ini gösteriyor.

    Aktör Etkilenmeyen Anakarakter

    Deneyimci Etkilenen Anakarakter

    Tarafs�z Etkilenmeyen Anakarakter olmayan

    Etkilenen Etkilenen Anakarakter olmayan

    �ekil 1.2 Dört konusal rolün anlamsal özellikleri (Kural 1996: 35-33)

    Kural üyelerin dizilimi konusunda da bu olay özelliklerine dayal� bir çift üye

    dizilim hiyerar�isi önerir.

    (1.26) Etkilenme Hiyerar�isi (EH)

    Etkilenmeyen rol daha yukar�daki üyeye yüklenir.

    (1.27) Anakarakter Hiyerar�isi (AH)

    Anakarakter daha yukar�daki üyeye yüklenir.

    Buna göre, örne�in oku- eylemi 2 konusal pozisyona sahiptir. EH hem AKTÖR hem

    de TARAFSIZ rolünü etkilenmeyen özellikte olduklar�ndan üsteki üye pozisyonuna

    ba�layaca��ndan geçersizdir. Di�er taraftan, AH anakarakter özelli�i olan AKTÖR

    rolünün yukar�daki üyeye yüklenmesini �art ko�ar. Bu nedenle, oku- eyleminin

    AKTÖR rolü üst üyeye çak��t�r�l�r. Kural bu iki hiyerar�inin üye biti�tirmede e�it

    a��rl�kta olmad���n� söyler ve bir ba�ka hiyerar�i daha önerir(1.28).

    (1.28) Anakarakter Hiyerar�isi > Etkilenme hiyerar�isi

    25

  • Kural’�n konusal rol modelinde bir konusal rol birden fazla üyeye

    yüklenebilir7. Bu sebeple, yükledikleri konusal roller aç�s�ndan olas� 10 farkl� eylem

    grubu ortaya ç�kar (1.29).

    (1.29) a. AKTÖR-AKTÖR: güre�-, öpü�- gibi dönü�ümlü eylemler bu s�n�fa

    girer. Bu tür eylemlerin iki üyesinden hangisinin üst pozisyona

    ba�lanaca�� AH ya da EH taraf�ndan belirlenemeyece�inden, seçim

    ba�lama ba�l� olarak örne�in konu�mac�n�n tercihine göre yap�l�r.

    b. AKTÖR-TARAFSIZ: oku- türü eylemler bu s�n�fa girer. AH

    AKTÖRü üst üyeye çak��t�r�r.

    c. AKTÖR-DENEY�MC�: etkile-, uyar- türü eylemler bu s�n�fa girer. Bu

    eylemlerin üyelerinin her ikisi de anakarakter oldu�u için AH geçerli

    de�ildir. EH AKTÖRü üst üyeye çak��t�r�r. Bu tür eylemleri Kural ��

    (ACT) temel yükleminin içinde gömülü TARAFSIZ-DENEY�MC�

    anlamlar� içeren eylemler olarak ele al�r.

    d. AKTÖR-ETK�LENEN: ye-, iç- eylemlerinin bulundu�u s�n�f bu

    rolleri yükler. Hem AH hem de EH AKTÖRü üst üyeye çak��t�r�r.

    e. TARAFSIZ-TARAFSIZ: benze-, yak��- gibi durumsal eylemler bu

    s�n�fa girer. Bu eylemler sözlükçeden durumsal eylemler olarak

    sözdizimine girer. Ancak, olay yorumu ETT�R temel yükleminin

    sözdizimine sokulmas� ile sa�lan�r.

    7 Jackendoff (1987)nin, bir üyenin birden fazla rol alabilece�i ve bir rolün birden

    fazla üyeye yüklenebilece�i, sav�na bölüm 1.1.1de yer verilmi�ti. Kural rolleri

    belirlerken olay yap�y� temel alan bir yakla��m izledi�inden bir üyenin birden fazla

    rol yüklenebilece�i sav�n� reddeder.

    26

  • f. TARAFSIZ-DENEY�MC�: Ruhsal eylemlerinin ço�u bu s�n�fa girer.

    Asl�nda DENEY�MC�nin üst pozisyona ba�land��� durumlar do�al

    olarak dillerde daha yayg�nd�r. Bu sebeple, TARAFSIZ üyenin özne

    konumunda olmas�n� Kural, ETT�R temel yüklemi yoluyla

    üretilmesine ba�lar. Türkçe’de de bu tür eylemlerin öznesi

    DENEY�MC�dir ve öznesi etkilenmeyen yorumu alan zihinsel

    devinim eylemlerinin büyük bir k�sm� da korkut-, e�lendir- gibi

    ettirgen biçimbirimiyle türetilir.

    g. TARAFSIZ-ETK�LENEN: yard�m et- gibi eylemler bu gruba girer.

    Bu eylemler AKTÖR-ETK�LENEN türetiminin altyap�s�n� olu�turur.

    h. DENEY�MC�-DENEY�MC�: Örnek yok.

    �. DENEY�MC�-ETK�LENEN: Örnek yok.8

    i. ETK�LENEN-ETK�LENEN: ba�la-, kar��- türü eylemler bu iki üyeyi

    seçer. Hangi rolün üst üyeye ba�lanaca�� ne EH ne de AH taraf�ndan

    8Kural do�al dilde DENEY�MC�-DENEY�MC� ve DENEY�MC�-ETK�LENEN rol

    çiftlerini yükleyen eylemler bulunmad���n� söyler. Ancak, aç�klamal� yetkinlik

    aç�s�ndan kuram�n bu çiftlerin neden do�al dilde bulunamad���n� aç�klayabiliyor

    olmas� beklenir. DENEY�MC� ve ETK�LENEN rollerinin ortak özelli�i her iki

    rolünde olay yap�da etkilenen kat�l�mc� olmas�d�r. Aralar�ndaki fark ise

    DENEY�MC�nin ayn� zamanda olaya anakarakter olarak kat�labilmesidir.

    Anakarakter olma özelli�i ile birbirinden farkl�la�an bu iki rollün ayn� anda ortaya

    ç�kam�yor olmas� dikkate de�erdir.

    27

  • belirlenemeyece�inden 1. gruba giren eylemlerde oldu�u gibi seçim ba�lama ba�l�

    olarak konu�mac� taraf�ndan yap�l�r.

    1.2 Görünü�sel Eylem Anlamlar�

    Görünü� anlam� yaz�nalanda dilbilgisel görünü� ve sözlüksel görünü� olmak üzere

    iki farkl� konu ba�l��� alt�nda ele al�n�r. Birincisi, öznel yani konu�mac�n�n seçimiyle

    ili�kili olan ve dilbilgisine biçimbilimsel araçlarla sunulan ve tümceye biti�lilik,

    biti�sizlik gibi yorumlar katan görünü�tür. Sözlüksel görünü� ise eylemin do�al

    anlam�n�n içinde var olan zamansal anlamlar�n incelendi�i aland�r. Bu tez eylemlerin

    sözlüksel zaman anlamlar�n� konu ald���ndan bu bölümde ele ald���m�z görünü�

    anlam� sözlüksel görünü�tür.

    Vendler (1967) eylemleri görünü�sel özelliklerine göre dörde ay�ran bir

    tipoloji geli�tirmi�tir. Daha sonra bu tipoloji de�i�ik çal��malarda üç s�n�fl� bir

    görünüm kazanm��t�r (Bach 1981; Mourelatos 1978; Verkuyl 2001). Smith (1991)in

    görünü� kuram�nda ise be� s�n�fl� bir görünü� s�n�flamas� önerilmektedir. Bu

    çal��malar eylemin görünü�sel anlam� ile üyeleri aras�nda bir ili�ki olup olmad���na

    bakmaz. Sözünü etti�imiz bu eylem ya da eylem öbe�i s�n�flamalar�nda, daha çok

    eylemin görünü�sel anlamlar�n�n tümcenin görünü� yorumunu nas�l etkiledi�i ve bu

    bilginin tümcede nas�l de�i�ime u�rad���n� anlamaya yöneliktir. Bu nedenle bölüm

    (1.2.1)de eylemlerin zamansal anlamlar� üzerinden eylem s�n�fland�rmas� yapan

    çal��malar� özetleyip ikinci k�sm�nda (1.2.2) eylemlerin zamansal anlamlar� ile üye

    yap�s�n�n ili�kili oldu�unu savunan çal��malara yer verece�iz.

    28

  • 1.2.1 Farkl� Eylem S�n�flamalar�

    1.2.1.1 Vendler’in Eylem S�n�fland�rmas�

    Vendler (1967) eylemlerin göstergesel ZAMAN9 kavram�ndan farkl�, örtük bir

    sözlüksel görünü� anlam�na sahip olduklar�n� söylemi� ve bu zamansal anlamlar�

    temel alan bir görünü�sel eylem tipolojisi geli�tirmi�tir. Vendler bunu yaparken,

    eylemlerin dilbilgisel kullan�mlar�nda ortaya ç�kan farkl�l�klar� tan�t olarak

    göstermi�tir. �ngilizceden tan�tlama arac� olarak kulland��� ilk yap�, biti�sizlik eki

    –ing’nin kullan�ld��� tümcelerdir. Bu ekle birlikte kullan�lan ve kullan�lamayan

    eylemleri ikiye ay�r�r.

    (1.30) a. I am running

    Ben ��M.1.TEK.K��� ko�-SÜR.GÖR.

    ‘Ben ko�uyorum.’

    c. *I am knowing

    Ben ��M.1.TEK.K��� bil-SÜR.GÖR.

    ‘Ben biliyorum.’

    (1.30a)daki run ‘ko�-’ eylemi zaman içinde yol alan bir sürece i�aret ederken,

    (1.30b)de know ‘bil-’ eylemi böyle bir süreç içermez yani bil- eyleminin konu�ma

    an�nda gerçekle�iyor olmas� mümkün de�ildir (1.31a-b).

    (1.31) a. - What are you doing?

    Ne ��M.2.TEK.K��� sen yap-SÜR.GÖR.

    ‘ne yap�yorsun?’

    9 Burada �ngilizce tense sözcü�ünün kar��l��� olarak kullan�lan ZAMAN, time ve

    temporal sözcü�ünü kar��lamak için kullan�lan ‘zaman’ ve ‘zamansal’ terimiyle

    kar��mamas� amac�yla büyük harflerle yaz�lm��t�r.

    29

  • -I am running.

    Ben ��M.1.TEK.K��� ko�-SÜR.GÖR.

    ‘ko�uyorum.’

    b. - What are you doing?

    Ne ��M.2.TEK. K��� sen yap-SÜR.GÖR.

    ‘Ne yap�yorsun?’

    -*I am knowing.

    Ben ��M.1.TEK.K��� bil-SÜR.GÖR.

    ‘biliyorum.’

    Bu farkl�l�klar� göz önüne alarak Vendler, eylemleri ay�rt eden kavramlardan birinin

    zamansal bir anlam olan süreç (process) kavram� oldu�unu gözlemlemi�tir.

    Ancak süreç betimleyen eylemler inceledi�inde bu eylemler aras�nda da bir

    tak�m önemli ayr�mlar oldu�u görülür.

    (1.32) a. John is running

    John ��M.3.TEK.K��� ko�-SÜR. GÖR.

    ‘John ko�uyor.’

    b. John is running a mile.

    John ��M.3. TEK.K��� ko�-SÜR. GÖR. ART. mil

    ‘John bir mil ko�uyor.’

    (1.32a)da run ‘ko�-’ eyleminin betimledi�i sürecin her bir aral��� bütün ko�ma

    süreciyle ayn� do�aya sahipken10, run a mile ‘bir mil ko�-’ sürecinde ise bu parça-

    10 Vendler’e göre sürecin herhangi bir parças� bütün süreç ile ayn� do�aya sahip ise

    bu süreç homojendir. Homojen kavram� Vendler’den sonrada bir çok dilbilimci

    taraf�ndan kullan�lm��t�r (Mourelatos 1978; Smith 1991; Rothstein 2004).

    30

  • bütün benzerli�i yoktur (1.32b) ve sürecin do�al bir hedefi/eri�me noktas� vard�r. O

    halde eylem s�n�fland�rmas�nda dikkate al�nacak di�er bir kavram da yine zamansal

    bir anlam olan hedefte-biti�lilik kavram�d�r. Bir eylemin hedefte-biti�li olmas�

    demek, bu eylemin betimledi�i olay�n içsel olarak amaçlad��� bir hedefi olmas� ve bu

    hedefe ula��ld���nda olay�n tamamland���, sonland��� yorumu almas� demektir.

    Vendler süreç-olmayan olaylar� betimleyen eylemleri de inceleyerek, bunlar�

    da ikiye ay�r�r.

    (1.33) a. John reached the hilltop

    John ula�-GEÇ. ART. tepe

    ‘John tepeye ula�t�.’

    b. John loved her.

    John sev-GEÇ. o-ADIL.3.TEK.K���

    ‘John onu sevdi.’

    (1.33a)y� (1.33b)den ay�ran özellik (1.33a)daki eylemin anl�k bir olay

    betimlemesidir. Bu nedenle, Vendler bir ba�ka zamansal anlam olan anl�k olma

    (punctuality) kavram�n� da s�n�fland�rmas�nda temel alm��t�r.

    Yukar�da bahsetti�imiz yorumsal ve dilbilgisel farkl�l�klar dikkate al�nd���nda

    Vendler’e göre eylemler görünü�sel özelliklerine göre dört ayr� s�n�fa ayr�labilir.

    AKT�V�TELER (activities), sonlu olmayan süreçlerdir. TAMAMLAMALAR

    (accomplishments) ise içsel bir hedefe sahiptir. OLMALAR (achievements) süreç

    içermez, belirli zamansal an ile ili�kilidir. DURUMLAR (statives) süreçsizdir ve

    belirsiz anlardan olu�ur.

    Vendler’in eylem s�n�fland�rmas� sonraki birçok çal��maya temel olu�tursa da

    baz� de�i�ikliklere u�ram��t�r. Mourelatos (1978) OLMALAR�n DURUMLARa

    31

  • de�il, TAMAMLAMALARa daha yak�n oldu�unu gözlemleyerek, eylemleri

    DURUMLAR, SÜREÇLER ve OLAYLAR olarak üçe ay�rmak gerekti�ini

    savunmu�tur. Mourelatos’un OLAYLAR grubu hem OLMALAR� hem de

    TAMAMLAMALAR� kapsar. Bu üç s�n�fl� tipoloji Bach (1986), Pustejovsky (1991)

    ve Verkuyl (2002)de benimsenmi�tir. Bach, Carlson (1981)in anlamsal ayr�mlar�n�

    benimseyerek “olays�lar” (eventualities) ad�n� verdi�i s�n�fland�rmas�nda eylemleri

    üç ana s�n�f alt�nda toplam alt� s�n�fa ay�r�r (1.34). (1.34)

    (Bach 1986: 6)

    Otur-, dikil- ve yat- gibi eylemler DEV�NGEN DURUMLAR s�n�f�na (1.34a), sev-

    ve benze- gibi eylemler DURA�AN DURUMLARa (1.34b), yürü-, it- gibi eylemler

    SÜREÇLERe (1.34c), eve yürü-, bisikleti tamir et- gibi eylem öbekleri UZAYAN

    OLAYLAR s�n�f�na (1.34d), fark et- türü eylemler OLU�ANLAR s�n�f�na (1.34e) ve

    nihayet öl- türü eylemler de ER���ML� OLMALARa örnek olarak gösterilebilirler.

    happenings (e) ‘olu�anlar’

    momentaneous ‘anl�k’

    protracted (d) ‘uzayan’

    events ‘olaylar’

    static (b) ‘dura�an’

    processes (c) ‘süreçler’

    dynamic (a) ‘devingen’

    states ‘durumlar’

    non-states ‘durumsal olmayanlar’

    eventualities ‘olays�lar’

    culminations (f) ‘eri�imli olmalar’

    32

  • 1.2.1.2 Smith S�n�fland�rmas�

    � geçen çal��malarla kar��la�t�r�ld���nda görünü�

    u

    , bu tezin

    es),

    a ile devingen olma aras�ndaki fark�

    .

    r.

    Smith (1991) bölüm 1.2.1.1de ad

    kavram�n� daha geni� ve ayr�nt�l� biçimde ele alan bir yakla��m sergiler. Söz konus

    çal��man�n kapsam� yaln�zca eylem s�n�fland�rmas� içermez, ayn� zamanda

    dilbilgisel görünü�ü de içine alan evrensel bir görünü� kuram� önerir. Ancak

    kapsam� sözlüksel görünü� anlam� ile s�n�rl� oldu�undan bu bölümde yaln�zca

    Smith’in eylem s�n�fland�rmas�n� ele alaca��z. Smith (1991)de eylemler iki ana

    grupta toplan�r: DURUMLAR ve OLAYLAR. OLAYLAR daha sonra kendi

    aralar�nda dört gruba ayr�l�r: AKT�V�TELER, TEKATIMLILAR (semelfactiv

    TAMAMLAMALAR ve OLMALAR. Smith bu s�n�fland�rmay� üç anlamsal

    özelli�in kar��tl���n� temel alarak olu�turur.

    [±Durumsal]: Bu kavram dura�an olm

    belirleyen kavramd�r. K�sacas�, DURUMLAR� OLAYLARdan ay�ran bu özelliktir

    [±Hedefte-biti�li]: Bu kavram içsel olarak bir hedef ve de�i�im içeren olaylar

    di�er olaylardan ay�r�r. Hedefe ula��ld���nda bir de�i�im olu�ur ve olay biter.

    [±Süreli]11: bu kavram süreli olaylarla anl�k olaylar� birbirinden ay�r�r.

    Smith bu kar��t özellikler dikkate alarak (1.35)daki be� farkl� gruba ula�maktad�

    11 [±Süreli] kavram� Mourelatos ve Bach taraf�ndan göz ard� edilen bir kavram, ve bu

    nedenle onlar OLMALAR ile TAMAMLAMALAR aras�nda ay�r�m yapmam��lard�r.

    33

  • (1.35) Durumsal Süreli Hedefte Biti�li

    URU LAR

    ER [-] [+] [-]

    mith bu s�n�fl a �zca e i deki ler il

    ç�s�ndan

    rünü� Kuram�

    �lan s�n�fland�rmalar�n, asl�nda

    n

    el mi

    i

    D M [+] [+] [-]

    OLAYLAR

    AKT�V�TEL

    TAMAMLAMALAR [-] [+] [+]

    TEKATIMLILAR [-] [-] [-]

    OLMA LAR [-] [-] [+]

    S and�rman�n y ln ylemler ile de�il EÖ çin di�er ö�e e

    eylemin olu�turdu�u “eylem tak�mlar�” (verb constellations) ile de ili�kili oldu�unu

    varsayar. Smith’in kendisinden önceki çal��malara ekledi�i yeni s�n�f

    TEKATIMLILAR s�n�f�d�r. Bu s�n�fa giren öksür- türü eylemler süre a

    OLMALAR� betimleyen eylemlere benzerler ancak hedefte-biti�li olmamalar�

    nedeniyle de onlardan farkl�d�rlar.

    1.2.1.3 Verkuyl’ün Birle�imsel Gö

    Verkuyl (2002) sözlüksel görünü� çal��malar�nda yap

    eylemin sözlüksel anlam� üzerinden de�il, eylem ve eylemin üyelerinin birle�imsel

    olarak olu�turduklar� anlam üzerinden yap�labilece�ini savunur. Ona göre sözlüksel

    görünü� üzerine yap�lan bir çok çal��mada iç üyenin görünü� bilgisine katk�s� göz

    ard� edilmi�tir. Bunu da, EÖ kavram�n�n ancak yap�sal dilbilim çal��malar�n� takibe

    alana girebilmi� olmas�na ba�lamaktad�r. Poutsma (1926)n�n eylemin temel bir

    görünü� bilgisine sahip oldu�u ve bu bilginin ba�lama ba�l� olarak de�i�ti�i

    gözlemlerinden yola ç�karak Verkuyl, tart��malar�n� bu s�n�flamalar�n sözlüks

    öbeksel mi oldu�u sorusu üzerine oturtur. Verkuyl görünü� bilgisinin atomik bir bilg

    olmad���n� ve bu nedenle de yaln�zca eyleme at�fta bulunarak s�n�fland�rma

    34

  • yap�lamayaca��n� savunur. Ona göre, görünü� bilgisi birle�imsel bir yap�

    sergilemektedir ve atomik parçalar�na ay�rarak incelenmesi gerekir.

    Verkuyl (1972, 1993)ü takiben Verkuyl (2002)nin önerdi�i görünü� kuram�

    iki anla n

    msal-olmayan

    4

    msal atomik özeli�in mevcut oldu�unu varsayar. Bunlardan birincisi eylemi

    içsel görünü�sel özelli�ini gösteren [±ARTIMLI] ([ADDTO])12özelli�i, di�eri

    eylemin iç üyesi olan AÖnün anlamsal özelli�ini gösteren [± ABM]

    ([±SQA])13özelli�idir. [±ARTIMLI] özelli�i durumsal eylemleri duru

    eylemlerden ay�r�r. [+ABM] özelli�i AÖnün belirli miktarda oldu�una i�aret eder.

    Buna göre, [±ARTIMLI] özellik ile i�aretlenmi� E ile, [±ABM] özelli�iyle

    i�aretlenmi� AÖnün birle�imi, bize EÖnün birle�imsel görünü� [±S] ([±T])1

    yorumunu verir. [±S] de�eri eylem öbe�inin sonlu olup olmad���n� gösterir.

    12 Verkuyl “küme-kuramsal” (set-theoretical) bir terim olarak önerdi�i [+ADDTO]

    özeli�inin 0 noktas�ndan ba�lay�p eklenerek ilerler biçiminde ele al�nmas� gerekti�ini

    söyler. Verkuyl bu özeli�i biçimlerken, AÖnün zamansal yap�daki fonksiyonunu

    sa�layan süreci, de�i�imin izlenebilece�i yol kavram� ile ili�kilendiren uzamsal

    gelenekten yararlanm��t�r (Verkuyl 2002: dipnot 7).

    13 [±SQA]: specified quantity of A ‘Adan Belirli bir Miktar’ ifadesinin k�salt�lm���d�r

    A ise anlamsal alandaki �ey veya ki�ilerden olu�an kümeyi temsil eder.

    14 Verkuyl [±T] i�aretini terminative ‘sonlu’ yorumunu anlatmak üzere kullanm��t�r.

    Bu nedenle burada [± S] olarak gösteriyoruz.

    35

  • (1.36)

    20

    D�� üy e�eri de bu birle�imsel anlama eklenerek ZAMANs�z

    li

    Mary walked three miles.

    O�.

    ÇO�.

    (1.38) a. ���SEÖ]

    T/

    (Verkuyl 2002: 2)

    e AÖsünün anlamsal d

    tümcenin içteki görünü�sel [±S] yorumuna ula��l�r (1.36). Verkuyl’un önerdi�i

    sisteme göre, EÖnin [-S] de�erli olmas� için atomik birimlerden birinin [-] de�er

    olmas� yeterli ko�uldur. Buna göre, bir görünü� anlam� olan sonluluk Tnin (Tümce)

    alt�ndaki alanda yorumlan�r. Tnin üzerindeki alanda ise di�er ilkeler i�lem görür. Bu

    sisteme göre (1.37)de yer alan tümcelerin EÖlerinin görünü� yorumu (1.38)de

    verilmi�tir.

    (1.37) a.

    Mary yürü-GEÇ. üç mil-Ç

    ‘Mary 3 mil yürüdü.’

    b. Mary walked miles.

    Mary yürü-GEÇ. mil-

    ‘Mary millerce yürüdü.’

    E[+ARTIMLI]+AÖiç[+ABM] �

    b. V[+ARTIMLI]+AÖiç[-ABM] ����SEÖ]

    (Verkuyl 2002: 204-2/3)

    T[±S]

    d��taki görünü�

    AÖiç[±ABM]

    E[±ARTIMLI]

    EÖ[±S]

    içteki görünü�

    AÖd��[±A

    36

  • Bu konfigürasyonun avantaj� eylemin de�erinin hep ayn� kalmas�d�r. Atomik

    .

    E

    IMLI] [+ARTIMLI]

    sl�nda, V örünü� ile ula�t��� bu üç görünü� s�n�f�, Comrie

    y�z.

    azlar

    and�rmas�

    lar biçimsel de�il anlamsald�r ve

    tlamalar

    a�amal� olma özellikleridir.

    özeliklerin birbirleriyle birle�imi (1.39)deki üç ayr� görünü� s�n�f�n� olu�turur

    (1.39) [±ABM] [-ABM] [+ABM]

    DURUM SÜREÇ OLAY

    [-ART

    (Verkuyl 2002: 205)

    A erkuyl’un birle�imsel g

    (1976), Mourelatos (1978), Bach (1986) ile ayn� do�rultudad�r. Farkl� olarak

    Verkuyl’un kuram�nda eylemleri sözlüksel anlamlar� üzerinden s�n�fland�rama

    DURUMLAR, TAMAMLAMALAR ya da SÜREÇLER gibi kategoriler öbek

    yap�n�n birer ürünüdür. K�sacas�, bu görünü�sel ulamlar ontolojik ulamlar olam

    ve do�rudan dilbilgisi ile ili�kilidirler.

    1.2.1.4 Rothstein’in Görünü�sel S�n�fl

    Rothstein’in s�n�fland�rmas�nda dikkate ald��� ayr�m

    temelde Smith’in s�n�fland�rmas�na benzer bir görünüme sahiptir. Rothstein sözlüksel

    görünü�ün dilbilimsel anlat�lar�n özellikleri ile ili�kili oldu�unu varsayar, ancak, bu

    görünü�sel s�n�flar�n eylem anlamlar� üzerinde yap�lan basit genellemeler

    olmad�klar�n�, bir dizi k�s�tlama olduklar�n� kabul eder -ki dilbilgisi bu k�s�

    üzerinden olaylar� bireyselle�tirmemizi sa�lar. K�sacas�, eylemler olay kümelerini

    gösterir ve belli bir betimleme alt�nda gösterilen olaylar�n özelliklerine göre de

    s�n�fland�r�l�rlar. Rothstein’in temel ald��� iki anlamsal özellik hedefte biti�li ve

    37

  • (1.40) [±a�amal�] [±hedefte biti�li]

    DURUMLAR - -

    0 : 12)

    Birinci � z görü ü� eki alamayan DURUMLAR� ve

    OLMA AMLAMALAR ile AKT�V�TELERi bir tarafa ay�r�r.

    em s�n�f�n�n

    sunuldu�u

    �s� ile sözdizimi aras�nda

    ; Willams 1981, 1984; Marantz 1984) ve

    bu üye yap�s� sunulu�lar�nda d��-iç üye ay�r�m� önemlidir (1.41).

    AKT�V�TELER + -

    OLMALAR - +

    TAMAMLAMALAR + +

    (Rothstein 20 4

    özellik, �ngilizcede –ing biti si n

    LAR� bir tarafa, TAM

    �kinci özellik, Smith de oldu�u gibi DURUMLAR ile AKT�V�TELERi bir tarafa,

    TAMAMLAMALARla OLMALAR� da di�er tarafa ay�r�r. Rothstein’in

    s�n�fland�rmas� Vendler s�n�flamas�n�n da özünü yans�t�r. Bu s�n�fland�rmada

    OLMALAR ile DURUMLAR�n ortak bir özellik payla�malar�, bu iki eyl

    payla�t��� benzer anlamsal özellikleri aç�klama olana�� sa�lar15.

    1.2.2 Görünü� Anlamlar�n�n Üye Yap�s�ndaki Yeri

    Üye yap�s� bir yüklem ile ilgili dilbilgisel bilginin sözlüksel olarak

    yap�d�r. Bu tan�ma göre üye yap�s�n�n sözlüksel anlam yap

    bir düzlem olarak öngörüldü�ünü anlar�z.

    Üye yap�s�na ili�kin yap�lan ilk çal��malarda üye yap�s� �-roller ile sunulan

    bir dizi üyeden olu�maktad�r (Stowell 1981

    15 Rothstein’�n önerdi�i s�n�fland�rma 2.1.1 ve 2.1.1.1de tekrar ayr�nt�lar�yla ele

    al�nacakt�r. Rothstein Verkuyl’un aksine bu s�n�fland�rman�n sözlüksel oldu�unu

    savlar.

    38

  • (1.41) give: (actor, theme, goal)

    ‘ver-: (aktör, konu, hedef)’

    (Williams 1984: 641-5b)

    (1.41)i ive ‘ver-’ eyleminin üç üyesi oldu�u biçiminde ve alt� çizili olan actor

    üyenin de iç üye oldu�u �eklinde okuyabiliriz.

    eri de�i�kenler biçiminde sunar.

    .42)

    e iç üyelerdir.

    lu�unda (1.41-1.42) d�� ve iç üyeler aras�nda bir

    ak���m ülür. Bu iç üyenin yüklemin etki alan�nda oldu�u

    arsay�

    imsel

    �unun

    u yap� üyeler aras�ndaki bask�nl�k ili�kilerini de gösterir.

    ask�n

    yap�s� kuram�n�n konusal boyutunu inceleyelim.

    Konusal boyut s�radüzensel bir yap�ya sahiptir. Buna göre ED�C� en yüksek üyedir.

    g

    ‘aktör’ üyesinin d�� üye, di�er iki

    Rappaport ve Levin (1986) ise üyel

    (1 put: x

    ‘koy-: x’

    (Rappaport ve Levin 1988: 9)

    (1.42)de ‘’ i�areti d���nda kalan üye d��, bu i�aret içinde kalanlar is

    Her iki tür üye yap�s� sunu

    b s�zl�k oldu�u öngör

    v m�na dayan�r.

    Kendisinden öncekilerden çok farkl� bir üye yap�s� öneren Grimshaw (1990),

    üye yap�s�n�n sözlüksel anlamdan yans�d���n� varsayar, yani anlam�n sözdiz

    davran��larla ili�kisinin burada kodland���n� savunur ve bu nedenle üye sunulu

    içsel bir yap�s� vard�r. B

    B l�k yüklemin konusal özellikleri ile görünü�sel özelliklerinin ortak olarak

    ortaya ç�kard��� bir durumdur.

    Grimshaw’a göre her eylem ve her ad bir sözlüksel anlam yap�s�na sahiptir.

    Bu yap� eylem taraf�ndan betimlenen durumlar�n veya aktivitelerin kat�l�mc�lar�n� da

    içerir. Ancak, bunlardan yaln�zca baz�lar� ü(ye)-yap�s�na yans�r.

    Önce, Grimshaw’un üye

    39

  • Daha s

    )).

    hunder frightens them.

    orkut-GEN.3.TEK.K��� onlar-ZAM.3.ÇO�.K���

    r� korkutur.’

    .45a) aki fea Y�MC� iken (1.45b)deki frighten

    her iki eylem grubu için bask�n

    üyenin NE �ümüzde, bu üyenin bir grup için özne

    di�eri için nes i

    klerinden kaynakland���n� ve konusal

    l bir

    onra s�ras�yla DENEY�MC�, HEDEF/KAYNAK/YER gelir ve son olarak da

    KONU üyesi yerini al�r (1.43).

    (1.43) (ED�C�(DENEY�MC�(HEDEF/KAYNAK/YER(KONU))

    (1.43)de görüldü�ü gibi en az bask�n olan en derine gömülü KONU üyesidir.

    Grimshaw fear/frighten ‘kork-/korkut-’ eylemlerinin konusal hiyerar�i

    aç�s�ndan benzer üye-yap�s� sergilediklerini savunur.

    (1.44) (x (y))

    DENEY�MC� KONU

    (1.45) a. They fear thunder

    Onlar kork-GEN. gök gürültüsü

    ‘Onlar gök gürültüsünden korkarlar.’

    b. T

    gök gürültüsü k

    ‘gök gürültüsü onla

    (1 d r ‘kork-’ eyleminin öznesi DENE

    ‘korkut-’ eyleminin KONU üyesi öznedir. K�sacas�,

    DE Y�MC� oldu�unu dü�ündü

    ne olarak görünmesini konusal boyut aç�klayamaz. Grimshaw bu ik

    eylem grubu aras�ndaki fark�n görünü�sel özelli

    boyutun yan�nda bir de görünü�sel boyut olmas� gerekti�ini savunur. Frighten

    ‘korkut-’ s�n�f�na giren eylemler ettirgen anlam ta��r (bu eylemlerin Türkçe

    kar��l�klar�nda bunu biçimbilimsel olarak da görebiliyoruz) ve bu nedenle olaysa

    özelli�e sahiptir. Fear ‘kork-’ s�n�f�na giren eylemler ise durumsald�r. Buna göre

    ETT�RGEN üye görünü�sel boyuttaki en bask�n üyedir. Bu iki boyuttaki bask�n

    40

  • üyeler (1.46)de oldu�u gibi birebir e�le�erek dizilebilir, ancak frighten grubu

    eylemler için bu dizileme çaprazlama yap�lmak zorundad�r (1.46).

    (1.46) a. The girl broke the window.

    Art. K�z k�r-GEÇ. ART. cam

    ‘K�z cam� k�rd�.’

    b. break (x (y))

    ED�C� ETK�LENEN

    ETT�RGEN …….

    (Grimshaw, 1990: 24)

    (1.47) a. The building frightened the tourists.

    y))

    ….

    ’a g sözdizimsel pozisyonlara

    a�lan � aç� lere sahiptir. Örne�in ED�C� rolünün neden her

    �klar. ED�C� her iki boyutta -konusal ve

    r zaman özne pozisyonu ile e�le�ir.

    iki boyutlu üye yap�s�na göre tan�mlar; d�� üye

    üyesi

    ni

    b. frighten (x (

    DENEY�MC� KONU

    ETT�RGEN ……

    (Grimshaw, 1990: 25)

    Grimshaw öre bu iki boyutlu üye yap�s� üyelerin

    b ���n klayabilecek özellik

    zaman özne konumuna ba�land���n� aç

    görünü�- en bask�n üyedir; bu nedenle he

    Grimshaw böylece d�� üye kavram�n�

    her iki boyutta da en bask�n olan üyedir. Bu da bizi frighten tipi eylemlerin d��

    olmad��� sonucuna getirir.

    1.2.3 Olay Yap� ile Eylemlerin Görünü� Anlamlar� Aras�ndaki �li�ki

    Olaylar� birer varl�k olarak ele alan ve bu nedenle de onlar�n say�labilecekleri

    savunan Davidson (1967), olay kavram�n�n eylem anlambilime girmesini sa�lam��t�r.

    41

  • Olay� tümcenin ölçülebilir bir de�i�keni olarak görme gelene�i Higginbotham (1985)

    ve Parsons (1985, 1990)da devam eder. Bu görü� atomik bir olay yap�n�n var

    n olaylar�n

    üzlemi

    olarak

    m kavram�d�r. Bir olay iki altolaydan olu�tu�unda

    bu alto

    oldu�unu varsayar. Pustejovsky (1991) bu görü�ü geli�tirerek, dilbilgisini

    içsel yap�s�na da gönderimde bulundu�unu savunur. Pustejovsky geli�tirdi�i

    modelde, ETT�R (Cause), DEV�N (Motion) ve OL (Become) yüklemlerine de yer

    vermi�tir, ancak bunlar “kavramsal yap� düzlemi” (level of conceptual str