tÜrkİye cumhurİyetİ - anayasa · başvurucu : hannan yilbaŞi ... 2014 hsyk seçimlerinde hiç...

22
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASA MAHKEMESİ İKİNCİ BÖLÜM KARAR HANNAN YILBAŞI BAŞVURUSU (Başvuru Numarası: 2016/37380) Karar Tarihi: 17/7/2019

Upload: others

Post on 16-Aug-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

HANNAN YILBAŞI BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2016/37380)

Karar Tarihi: 17/7/2019

Page 2: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

2

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başkan : Engin YILDIRIM

Üyeler : Celal Mümtaz AKINCI

Muammer TOPAL

M. Emin KUZ

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör : Murat BAŞPINAR

Başvurucu : Hannan YILBAŞI

Vekili : Av. Ekrem Bahadır MERCANTAŞ

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru; gözaltı ve tutuklama tedbirlerinin hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapılması nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, gözaltı sürecinde kamu görevlilerinin davranışları ile gözaltı koşullarının insani olmaması ve ceza infaz kurumunda tek kişilik hücrede tutulmama nedenleriyle kötü muamele yasağının, kendi seçtiği bir avukat yardımından yararlanamama ve dosyadaki kısıtlama kararından dolayı suçlamalar hakkında yeterli bilgiye sahip olamama nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 20/12/2016 tarihinde yapılmıştır.

3. Başvuru, başvuru formu ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinden sonra Komisyona sunulmuştur.

4. Aralarında konu ve kişi yönünden hukuki irtibat olması nedeniyle 2017/5256 ve 2017/5257 numaralı başvuruların 2016/37380 numaralı başvuru ile birleştirilmesine, incelemenin 2016/37380 numaralı başvuru dosyası üzerinden yürütülmesine ve diğer başvuru dosyalarının kapatılmasına karar verilmiştir.

5. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık görüşünü bildirmiştir.

Page 3: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

3

7. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

III. OLAY VE OLGULAR

8. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ve Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla erişilen bilgi ve belgeler çerçevesinde ilgili olaylar özetle şöyledir:

A. Genel Bilgiler

9. Türkiye 15/7/2016 tarihinde askerî darbe teşebbüsüyle karşı karşıya kalmış ve bu nedenle 21/7/2016 tarihinde ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir. Olağanüstü hâl 19/7/2018 tarihinde son bulmuştur. Kamu makamları ve yargı organları -olgusal temellere dayanarak- bu teşebbüsün arkasında Türkiye'de çok uzun yıllardır faaliyetlerine devam eden ve son yıllarda Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ve/veya Paralel Devlet Yapılanması (PDY) olarak isimlendirilen bir yapılanmanın olduğunu değerlendirmişlerdir (Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25).

10. Darbe teşebbüsü sırasında ve sonrasında ülke genelinde Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından darbe girişimiyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile bağlantılı olan ve aralarında yargı mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişi hakkında soruşturma başlatılmıştır. Bu kapsamda teşebbüsün savuşturulduğu gün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca (Başsavcılık) -aralarında Yüksek Mahkeme üyelerinin de bulunduğu- üç bine yakın yargı mensubu hakkında FETÖ/PDY ile bağlantılarının bulunduğu iddiasıyla başlatılan soruşturmada bu kişilerin büyük bölümü hakkında gözaltı ve tutuklama tedbirlerine başvurulmuştur (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 51, 350).

11. Bakanlık verilerine göre yüz altmıştan fazla Yüksek Mahkeme (Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay) üyesi hakkında tutuklama tedbiri uygulanmış, bunlardan bir kısmı sonradan tahliye edilmiştir. Soruşturma ve/veya kovuşturma mercilerince kaçak oldukları değerlendirilen yaklaşık otuz Yüksek Mahkeme üyesi hakkında ise yakalama emri çıkarılmıştır.

12. Türk yargı organları yakın dönemde verdikleri birçok kararda FETÖ/PDY'nin silahlı bir terör örgütü olduğunu kabul etmişlerdir. Bu kapsamda Yargıtay Ceza Genel Kurulu 26/9/2017 tarihinde (E.2017/16.MD-956, K.2017/370) ve -terör suçlarına ilişkin davaların temyiz mercii olan- Yargıtay 16. Ceza Dairesi 24/4/2017 ve 14/7/2017 tarihlerinde verdiği kararlarda (Selçuk Özdemir [GK], B. No: 2016/49158, 26/7/2017, §§ 20, 21) FETÖ/PDY'nin silahlı bir terör örgütü olduğu sonucuna varmışlardır.

13. FETÖ/PDY'nin (genel özelliklerine ilişkin olarak bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, § 26) yargı kurumlarındaki örgütlenmesine ve faaliyetlerine ilişkin olarak soruşturma ve kovuşturma belgeleri ile tedbir/disiplin kararlarında yer alan, başta haklarında soruşturma yürütülen yargı mensuplarının beyanları olmak üzere maddi olgulara dayalı bulunan iddia ve tespitler Selçuk Özdemir kararında geniş olarak açıklanmıştır (Selçuk Özdemir, § 22).

Page 4: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

4

B. Başvurucuya İlişkin Süreç

14. Başvurucu, İzmir İdare Mahkemesi üyesi olarak göreve başlamış; sonrasında ise Konya İdare Mahkemesi üyeliği, Konya İdare Mahkemesi başkanlığı, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi başkanlığı yapmıştır.

15. Başvurucu, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından 24/2/2011 tarihinde Danıştay üyeliğine atanmıştır. Başvurucunun Danıştay üyeliği 1/7/2016 tarihli ve 6723 sayılı Kanun'la 6/1/1982 tarihli ve 2575 sayılı Danıştay Kanunu'na eklenen geçici 27. madde kapsamında sona ermiştir. Başvurucu, HSYK'nın 24/8/2016 tarihli kararı ile meslekten ihraç edilmiştir.

16. Başsavcılık; 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsü ile ilgili olarak örgüte üye olduğu değerlendirilen Yargıtay, Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve HSYK üyeleri hakkında, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya değiştirmeye teşebbüs etme, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünü kurma, yönetme ve üye olma suçlarından dolayı 16/7/2016 tarihinde E.2016/103606 sayılı soruşturmayı başlatmıştır.

17. Bu kapsamda Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, Savcılığın talebi üzerine 17/7/2016 tarihinde, anılan suçlardan yürütülen soruşturmaya ilişkin olarak şüpheli veya müdafiinin dosyayı incelemesinin soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek olması nedeniyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 153. maddesi gereğince dosyaya erişimin kısıtlanmasına karar vermiştir.

18. Başvurucu, Danıştay üyesi olarak görev yapmaktayken anılan soruşturma kapsamında 16/7/2016 tarihinde gözaltına alınmıştır.

19. Başvurucu 19/7/2016 tarihinde Başsavcılıkta ifade vermiştir. Başvurucunun ifade alma işlemi sırasında müdafii de hazır bulunmuştur. İfade alma işlemi sırasında başvurucuya FETÖ/PDY ile bağlantısı olup olmadığını aydınlatmaya yönelik sorular yöneltilmiştir. Bu kapsamda FETÖ/PDY'ye ait evlerde, yurtlarda kalıp kalmadığı, himmet verip vermediği, Bank Asyaya para yatırıp yatırmadığı, yurt dışı gezilerine katılıp katılmadığı, Adalet Akademisi sınav komisyonlarında ve soru hazırlayan komisyonlarda görev alıp almadığı, darbe girişimi sonrasında görev alıp almadığı sorulmuştur.

20. Başvurucu ifadesinde özetle hayatının hiçbir döneminde paralel yapıyla bağlantısının bulunmadığını, bu yapıyla birlikte hareket ettiği iddiasının iftira olduğunu beyan etmiştir. Başvurucunun ifadesi şöyledir:

"Ben 1987 İstanbul Şehremini Lisesi mezunuyum. Bu dönemde İstanbul'da oturan ailemin yanında kaldım. 1989 yılında girdiğim Ankara Siyasalı 1993 yılında bitirdim. Ailemin ekonomik durumu iyi olduğu için tek başıma tuttuğum kiralık evde kaldım. Annem ve babamda zaman zaman gelip bu evde benimle birlikte kalırlardı. Hayatımın hiç bir döneminde geçmişte adına hizmet hareketi şimdi terör örgütü denilen paralel yapıyla bir temasım olmamıştır.Ben onların yurtlarında, evlerinde, pansiyonlarında kalmadım, öğrenci faaliyetlerine katılmadım. Meslek hayatımda da bu kişilerle bir bağım ve mensubiyetimolmamıştır. Ancak sosyal hayatta her kesimden insanlarla karşılaşmamız ve temasımızolduğu gibi bu yapıya mensup kişilerle de kendilerini sorgulamadan görüşmüşlüğümolmuştur. Hayatımın hiç bir döneminde himmet ya da başka bir ad altında bu yapının

Page 5: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

5

mensuplarına, derneklerine ayni veya nakdi yardım yapmadım. İki oğlum var. Çocuklarımdan hiçbiri bu yapıya ait okullarda okumamıştır. Dersanelerine de gitmemiştir.Ben hayatımın hiç bir döneminde Bank Asya'ya para yatırmadım. Yatırmam da . Maaşaldığım Vakıfbank ile işlem yaparım.

Tahminen 13 yıldan beri 0 505 ... 03 numaralı telefonu kullanmaktayım. Eşim veçocuğumun kullandığı telefonlar da benim adımadır. Ancak ben yalnızca bu numarayıkullanmaktayım. Başka herhangi bir telefon numaram yoktur. E-posta adresim [email protected]'dur. Adalet. gov.tr uzantılı hesabım 2011 de Danıştay üyesi olunca kapatıldı. Yerine danistay.gov.tr hesabı kullanmaya başladım. Bu hesap da açıktır. Kendi adıma twitter hesabım vardır ancak paylaşımım yoktur. Başkaca bir sosyal paylaşımsitesinde de üyelik ve paylaşımımım yoktur. WhatsApp ya da bir başka sohbet grup üyeliğimde yoktur.

Ben 1995 idari yargı hakim adıyı olarak girdiğim mesleğe askerlik nedeniyle 1998 Ağustos da İzmir idare mahkemesi üyesi olarak başladım. Konya İdare Mahkemesi üyeliği,mahkeme başkanlığı, Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi başkanı olarak atandım. Bu yeretaşındıktan bir ay sonra Danıştay üyesi seçildim. Danıştay üyesi seçilebilmek için kimseyle özel bir temasım görüşmem olmamıştır. HSYK'nın takdiri olarak gerçekleşmiştir.Danıştay'da paralel yapının mensubu olarak bilenen üyelerle ortak hareket ettiğim iddiasıinsafsızlık ve iftiradır. 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listeninkazanması için kimseye telkinde bulunmadım. Propaganda yapmadım. Herhangi bir ile gitmedim.

4 kez yurt dışına gittim. Tahminem 2007, 2013 veya 2015 yıllarında ailemleAlmanya'nın Frankfurt şehrinde bacanağımın evine misafir olarak gittim. 2014 yılında Danıştay'ın düzenlediği resmi Balkan gezisine gittim. Tahminen 2013 yılında iki dönem Adalet Akademisinde derse girdim.

Ben bu yapıyı Pensilvanya'da çıldırmış, ihtiraslarının kurbanı olmuş bir kişinin idare ettiği 15 Temmuz darbe girişimine kadar da hoşgörmemekle birlikte yine de tabi olanların bir kısmının iyi niyetli olabileceğini düşündüğüm bir oluşum olarak görüyordum. Ancak 15Temmuz darbe girişiminden sonra hala bu kişiye iyi niyetle bakan birisi varsa vatan haini olarak görüyorum. Benim bu darbe girişiminden önce katiyen haberim yoktu. Olayı 15 Temmuz akşamı saat 23.00 sularında evimde televizyon izlerken CNN Türk'ten öğrendim.Çok korktuk ve çok endişelendik. Ben böyle bir örgüte üye olmadığım gibi bu örgütün gerçekleştirdiği darbe teşebbüsünü de alçaklık ve hainlik olarak nitelendiriyorum.

Ben FETÖ - PDY silahlı terör örgütüne üye değilim. Darbe girişimine şiddetle karşıyım. Böyle bir ithamla anılmaktan da utanç duyuyorum. Suçsuzum. Tek ilkemdemokratik hukuk devletinin savucusu olmaktır. Bundan sonra da böyle olmaya devam edeceğim, iftiracılar olmazsa."

21. Başsavcılık 20/7/2016 tarihinde başvurucuyu cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya değiştirmeye teşebbüs ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından tutuklanması istemiyle Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğine sevk etmiştir.

22. Başvurucunun sorgusu Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğince 20/7/2016 tarihinde yapılmıştır. Sorgu sırasında başvurucunun müdafii de hazır bulunmuştur. Sorgu işlemi, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla kayda alınmıştır. Başvurucu, Savcılıktaki ifadesine benzer beyanlarda bulunarak suçlamaları kabul etmemiştir.

Page 6: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

6

23. Başvurucu, Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin 20/7/2016 tarihli kararıyla FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundan tutuklanmıştır. Karar gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir:

"Şüpheliler ... Hannan Yılbaşı'nın üzerlerine atılı bulunan silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediklerine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren dosya kapsamındasomut delillerin bulunması, yakın ve somut bir tehdidin halen devam ediyor olması, Danıştay Başkanlık Kurulunun 17/7/2016 tarih 2016/27 sayılı kararı, Yargıtay 1. BaşkanlıkKurulu'nun 17/7/2016 tarih 244/A sayılı kararı ile Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun 17/7/2016 tarihli şüpheliler hakkındaki kararları, şüphelilerin kaçma ve delilleri karartmaihtimallerinin bulunduğu, bu nedenlerle adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağından CMK'nın 100. maddesi ile ilgili düzenlemeler ile AİHS 5. maddesindeki tutuklama şartlarıkapsamında, isnat olunan suç ile orantılı olarak tedbir kapsamında şüphelilerin CMK'nın101. maddeleri uyarınca şüphelilerin ... tutuklanmalarına ... [karar verildi.]"

24. Başvurucu 25/7/2016 tarihli dilekçesiyle tutuklama kararına itiraz etmiş, Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliği 5/8/2016 tarihinde -Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin- anılan tutuklama kararında herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle itirazı kesin olarak reddetmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"... dosyadaki mevcut belge ve deliller, tutanaklar incelendiğinde, delillerin tam olarak toplanamamış ve karartma ihtimalinin olması ve şüphelinin kaçma ihtimalinin devam ediyorolması ile atılı suçun katolog suçlar arasında yer alması karşısında hakimliğin kararınınusul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından ... itirazın reddine, tutukluluk hallerinin devamına ... [karar verildi.]"

25. Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği 11/9/2016 tarihinde resen yaptığı inceleme sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili bölümü şöyledir.

"...

Şüphelilerin dosya içeriğine göre silahlı terör örgütü olan FETÖ/PDY üyesiolduklarına dair deliller bulunduğu, suçların niteliği, mevcut delil durumu, kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut olguların bulunması, şüphelilerin kaçma şüphesi altında olduğunu gösteren somut olguların bulunması, şüphelilerin işlediği iddia edilen suçun henüztamamlanmadığı ve tamamlama yönünde ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkmak için faaliyetlerin devam ettiği şüphesi bulunduğu, bu terör örgütünün Türkiye Cumhuriyet tarihinde görülen en tehlikeli terör örgütü olup, diğer terör örgütlerini de yönlendirdiğinin değerlendirildiği, AİHM'nin WEMHOFF/ALMANYA kararında da belirtildiği üzere 'şüphelinin salıverilmesi halinde adaletin işleyişine zarar verecek faaliyette bulunma tehlikesinin varlığı tutuklama nedenidir' kararı da dikkate alınarak, delilleri yok etmegizleme değiştirme ihtimalini gösteren olguların bulunması ve şüphelilere isnat edilen suçunniteliği, atılı suçun CMK'nın 100/3. maddesinde öngörülen suçlardan oluşu ve atılı suç ile tutuklama tedbirinin orantılı bir tedbir niteliğini taşıması dikkate alınarak CMK 108. maddesi uyarınca tutukluluk hallerinin devamına ... [karar verildi.]"

26. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz, Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 10/10/2016 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

27. Başvurucu kararı 15/12/2016 tarihinde öğrendiğini beyan ederek 20/12/2016 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

Page 7: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

7

28. Ankara 6. Sulh Ceza Hâkimliği 7/11/2016 tarihinde resen yaptığı inceleme sonunda benzer gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz, Ankara 7. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 4/1/2017 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

29. Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği 5/12/2016 tarihinde resen yaptığı inceleme sonunda benzer gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Başvurucunun anılan karara yaptığı itiraz Ankara 9. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 21/12/2017 tarihinde kesin olarak reddedilmiştir.

30. Başvurucu anılan kararları (bkz. §§ 28, 29) 10/1/2017 tarihinde öğrendiğini beyan ederek 27/1/2017 tarihinde 2017/5256-5257 numaralı bireysel başvurularda bulunmuştur.

31. Başsavcılık kamu davası açılması için 25/10/2017 tarihinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben fezleke düzenlemiştir. Savcılık fezlekede 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsünün arkasında FETÖ/PDY'nin olduğunu belirtmiş; bu yapılanmaya mensup oldukları, yapılanmanın emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettikleri değerlendirilen yargı mensupları hakkında adli soruşturma yapıldığına değinmiştir. Savcılık, darbe tehlikesinin tam olarak bertaraf edilemediğine dikkat çekerek ağır ceza mahkemesinin görev alanına giren suçüstü hâlinin mevcut olduğu sonucuna varmıştır. Fezlekede, bu durum dikkate alınarak genel hükümlere istinaden Başsavcılıkça 16/7/2016 tarihinde başvurucu hakkında soruşturma başlatıldığı ifade edilmiş ve başvurucunun terör örgütü yöneticisi olma suçunu işlediği belirtilerek anılan suçu işlediğine dair olay ve olgulara yer verilmiştir.

32. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 23/11/2017 tarihli iddianamesiyle başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası açmıştır. İddianamede; genel hükümlere göre soruşturma başlatıldığı, başvurucuya isnat edilen suçun mütemadi suç olması nedeniyle yakalanma tarihi itibarıyla suçüstü hâlinin oluştuğu belirtilmiştir. İddianamede başvurucuya yöneltilen suçlamanın dayandığı olgular özetle şöyledir:

i. HSYK eski üyesi olan İ.O. şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde özetle başvurucunun Fetullah Gülen cemaat mensuplarının ısrarla seçilmesini istediği otuz yedi bin sicillilerden biri olduğunu, Fetullah Gülen cemaat mensuplarının kontenjanından seçildiğini belirtmiştir.

ii. V.B. şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde özetle başvurucunun Fetullah Gülen cemaat mensubu olması nedeniyle 2011 yılında bu kontenjandan Danıştay üyeliğine seçildiğini, otuz yedi ve otuz sekiz bin sicilli olduğunu bildiğini, Fetullah Gülen cemaat mensubu olmasaydı bu sicildeki bir yargı mensubunun 2011 yılında kesinlikte Danıştay üyesi olamayacağını, kendisi de bu cemaat mensubu olarak Danıştaya üye seçildiğinde sohbet grubunda Y.Ç., S.K. ve başvurucunun olduğunu belirtmiştir.

iii. B.E., H.E. ve A.Ş., başvurucunun ismini bu yapıya mensup olanlar arasında saymışlardır.

Page 8: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

8

iv. H.S. ifadesinde özetle 15. Dairede görev yapan Y.Ç., M.G., E.A. ve başvurucunun bu yapıya mensup olduklarını belirtmiştir.

v. U.S. ifadesinde özetle seçim döneminde Danıştayda bulunan başvurucunun cemaat listesindeki A.B.yi desteklemesi konusunda kendisini uyardığını hatta desteklemezsem İstanbul'dan gideceğimi söylediğini belirtmiştir.

vi. Telefon sinyal bilgilerinin incelenmesi sonucunda yapılan analize göre başvurucu ile örgütün sivil imamı olduğu iddiasıyla hakkında soruşturma başlatılan S.A.nın belirtilen zaman aralığında aynı yerde bulunduklarının tespit edildiği belirtilmiştir.

33. Başvurucuya isnat edilen suça dayanak olan olgulara ilişkin hukuki değerlendirmeler iddianamede şöyle ifade edilmiştir:

"...

Şüpheli Hannan Yılbaşı'nın FETÖ/PDY örgütünün içerisinde yer alıp terör örgülümensuplarının 2010 yılında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda çoğunluğu ele geçirmelerinden sonra örgüt üyeleri tarafından Danıştay üyeliğine seçildiği, örgüt mensuplarının ısrarla seçilmesini istediği 37 bin sicillilerden biri olduğu, Danıştay üyesiseçildikten sonra da görev yaptığı dairenin sohbet grubu içerisinde bulunup sohbet adıaltındaki örgüt toplantılarına katıldığı, örgütün 2010 yılından sonra yargı teşkilatıiçerisinde elde ettiği gücü korumak ve önceki uygulamalarını devam ettirmek için 2014 yılında yapılan HSYK üye seçimlerine büyük bir önem verdiği, bu kapsamda şüphelinin Danıştay üyesi olmasına karşın ilk derece hakimlerinden oy isteyerek örgüt listesindeki kişilerin seçilmesi için çaba gösterip, oy vermeyenleri tayinlerinin çıkacağı hususunda tehdit ettiği, örgütün sivil ve yargı kanadında yer almaktan hakkında soruşturma ve yargılama devam eden mensupları ile irtibatlı olup birlikte hareket ettiği, örgütün amaçları doğrultusunda süreklilik ve çeşitlilik arz eden faaliyetlerde bulunmak suretiyle yapı ile organik bağ içerisinde bulunduğu anlaşılmıştır."

34. Yargıtay 9. Ceza Dairesi (Mahkeme) 4/12/2017 tarihinde iddianameyi kabul etmiş ve E.2017/86 sayılı dosya üzerinden yargılama başlamıştır. Dairece 7/12/2017 tarihinde yapılan tensiple birlikte başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar verilmiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"... Sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkintanık beyanları, dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna göre; sanığın atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesini gösteren somut delillerin bulunduğu, örgütün yöneticilik veüyeliği suçunun faili pek çok kimsenin halen kaçak olduğu, işlenen suçlara dair delillerin toplanmaya devam edilmekte olduğu hususları dikkate alındığında sanığın kaçma, saklanma ve delilleri karartma şüphesi bulunduğu, müsnet suçun CMK'nın 100/3 maddesinde sayılan katalog suçlardan olduğu, suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda gösterilen ceza miktarlarıdikkate alındığında verilen tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olduğu, bu aşamada hükmedilecek adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı, tutuklanmasından sonra sanığınhukuki durumunda herhangi bir değişiklik de bulunmadığı anlaşıldığından, CMK'nın 100 ve müteakip maddeleri uyarınca, sanığın FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçundantutukluluk halinin devamına ... [karar verildi.]"

Page 9: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

9

35. Mahkeme 14/2/2018 tarihinde yaptığı ilk duruşmada başvurucunun savunmasını almıştır. Başvurucu savunmasında özetle suçüstü hâlinin şartlarının oluşmadığını, bu nedenle özel soruşturma usullerine uyulması gerektiğini, tanık beyanlarını kabul etmediğini, kendisine yöneltilen terör örgütüne üye olma suçunun oluşmadığını ve suçlamaları kabul etmediğini ifade etmiştir.

36. Mahkeme anılan duruşma sonunda başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar vermiştir. Karar gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"Sanığın üzerine atılı FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunması ve yükleneneylemin CMK'nın 100/3. maddesinde belirtilen suçlardan olması, suçun vasıf ve mahiyeti ile kanunda gösterilen ceza miktarları dikkate alındığında verilen tutuklama tedbirinin ölçülü ve orantılı olduğu, bu aşamada hükmedilecek adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı kanaatine varılması nedenleriyle tahliyeye ilişkin taleplerin reddi ile tutukluluk halinin devamına ... [karar verildi.]"

37. Mahkemece 24/5/2018, 10/10/2018, 13/11/2018 ve 23/1/2019 tarihlerinde yaptığı duruşmalarda bir kısım tanıkları dinlemiş, eksik hususlar giderilmiş ve duruşmalar sonunda benzer gerekçelerle başvurucunun tutukluluk hâlinin devamına da karar verilmiştir.

38. Mahkemenin 13/3/2019 tarihli kararıyla başvurucunun silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 7 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve tahliyesine karar verilmiştir. Kararın ilgi kısmı şöyledir:

" ...

Sanığın, örgüt tarafından HSYK eski Genel Sekreteri M.K.nın evinde, örgüt mensuplarıtarafından dayatılan listeden yüksek yargı üyeliğine seçilmesi, mahrem bir tavır sergilemeksuretiyle devlet içerisine sızma emrini yerini getiren hiyerarşik yapı içerisinde hareket etmesi, sonraki aşamalarda da örgütsel faaliyetlerini devam ettirmesi, örgütün talimat ve talepleri doğrultusunda tanık beyanlarına da yansıdığı üzere örgüt lehine mesleki seçim çalışmalarında görev alması ve yukarıda açıklanan nedenlerle, TCK 314/2. madde kapsamında terör örgütü üyeliği suçunun sübut bulduğunun kabulü ile cezalandırılmasınakarar verilmesi yolunda tam bir vicdani kanaat oluşmuştur."

39. Başvurucu verilen hükmü aynı tarihte temyiz etmiştir.

40. Dava, bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla Yargıtayda derdesttir.

IV. İLGİLİ HUKUK

41. İlgili hukuk için bkz. Salih Sönmez (B. No: 2016/25431, 28/11/2018, §§ 33-56) başvurusu hakkında verilen karar.

V. İNCELEME VE GEREKÇE

42. Mahkemenin 17/7/2019 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

Page 10: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

10

A. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Gözaltına Almanın Hukuka Aykırı Olduğuna İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

43. Başvurucu, suç işlediğine dair somut deliller ortaya konulmadan Danıştay üyeleri için kanunlarda öngörülen güvencelere aykırı bir şekilde yakalanıp gözaltına alındığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

44. Anayasa'nın Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerini düzenleyen 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

45. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüşidari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

46. Anılan Anayasa ve Kanun hükümlerine göre bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi idari ve yargısal makamların görevidir. Bu nedenle temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği iddialarının öncelikle derece mahkemeleri önünde ileri sürülmesi, bu makamlar tarafından değerlendirilmesi ve bir çözüme kavuşturulması esastır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, §§ 16, 17).

47. Anayasa Mahkemesi, kanunda öngörülen gözaltı süresinin aşıldığı veya yakalama ve gözaltına alınmanın hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmamış da olsa -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Hikmet Kopar ve diğerleri [GK], B. No: 2014/14061, 8/4/2015, §§ 64-72; Hidayet Karaca [GK], B. No: 2015/144, 14/7/2015, §§ 53-64; Günay Dağ ve diğerleri [GK], B. No: 2013/1631, 17/12/2015, §§ 141-150; İbrahim Sönmez ve Nazmiye Kaya, B. No: 2013/3193, 15/10/2015, §§ 34-47).

48. Somut olayda başvurucu yönünden yakalama ve gözaltı tedbirlerinin hukuki olmadığına ilişkin iddialarla ilgili olarak anılan kararlarda varılan sonuçlardan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

Page 11: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

11

49. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun hukuka aykırı olarak yakalandığı ve gözaltına alındığı iddiasıyla ilgili olarak yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Tutuklamanın Hukuki Olmadığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü

50. Başvurucu; suç şüphesi ve bunu haklı kılan deliller olmamasına rağmen 2575 sayılı Kanun'a göre ön görülen özel soruşturma usullerine riayet edilmeden hakkında tutuklama kararı verildiğini, delilleri karartma tehlikesi ve kaçma şüphesinin de somut olayda mevcut olmadığını, adli kontrolün neden yetersiz kalacağının açıklanmadığını, görevli ve yetkili olmayan mahkemece görevinden kaynaklanan güvencelere riayet edilmeksizin tutuklandığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini iddia etmiştir.

51. Bakanlık görüşünde; başvurucunun şikâyetlerine yönelik incelemenin Anayasa’nın 15. maddesi kapsamında yapılması gerektiği, bu kapsamda yapılacak incelemede olağanüstü hâl şartlarının dikkate alınması gerektiği ve şikâyetin açıkça dayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemez olduğu belirtilmiş, kabul edilebilirlik kararı verilmesi hâlinde somut olayda Anayasa'da güvence altına alınan hakların ihlal edilmediğine karar verilmesi gerektiği beyan edilmiştir.

b. Değerlendirme

52. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması" kenar başlıklı 13. maddesi şöyledir:

"Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgilimaddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz."

53. Anayasa'nın "Temel hak ve hürriyetlerin kullanılmasının durdurulması" kenar başlıklı 15. maddesi şöyledir:

"Savaş, seferberlik, sıkıyönetim veya olağanüstü hallerde, milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlâl edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasadaöngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir.

Birinci fıkrada belirlenen durumlarda da, savaş hukukuna uygun fiiller sonucumeydana gelen ölümler dışında, kişinin yaşama hakkına, maddî ve manevî varlığının bütünlüğüne dokunulamaz; kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz; suç ve cezalar geçmişe yürütülemez; suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz."

54. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin birinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının birinci cümlesi şöyledir:

"Herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir.

Page 12: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

12

...

Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yokedilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayızorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde hâkim kararıyla tutuklanabilir."

55. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, B. No: 2012/969, 18/9/2013, § 16). Başvurucunun şikâyetinin özü, tutukluluğun hukuki olmadığına ilişkindir. Dolayısıyla başvurucunun bu bölümdeki iddialarının Anayasa'nın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

i. Uygulanabilirlik Yönünden

56. Anayasa Mahkemesi, olağanüstü yönetim usullerinin uygulandığı dönemlerde alınan tedbirlere ilişkin bireysel başvuruları incelerken Anayasa'nın 15. maddesinde ortaya konulan temel hak ve özgürlüklere ilişkin güvence rejimini dikkate alacağını belirtmiştir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 187-191). Soruşturma mercilerince başvurucuya yöneltilen ve tutuklama tedbirine konu olan suçlama, başvurucunun darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY üyeliği iddiasıdır. Anayasa Mahkemesi, anılan suçlamanın olağanüstü hâl ilanını gerekli kılan olaylarla ilgili olduğunu değerlendirmiştir (Selçuk Özdemir, § 57).

57. Başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin hukuki olup olmadığının incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle başvurucunun tutuklanmasının başta Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri olmak üzere diğer maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 193-195, 242).

ii. Genel İlkeler

58. Genel ilkeler için bkz. Salih Sönmez, §§ 99-104.

iii. İlkelerin Olaya Uygulanması

59. Somut olayda öncelikle başvurucunun tutuklanmasının kanuni dayanağının olup olmadığının belirlenmesi gerekir.

60. Başvurucu, darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen FETÖ/PDY mensubu olduğu iddiasıyla yürütülen soruşturma kapsamında silahlı terör örgütü üyesi olma suçlamasıyla 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesi uyarınca tutuklanmıştır.

61. Diğer taraftan başvurucu, Danıştay üyeleriyle ilgili öngörülen usule ilişkin güvencelerin hiçbirine riayet edilmeksizin görevli ve yetkili olmayan mahkemece tutuklandığını iddia etmektedir.

Page 13: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

13

62. 2575 sayılı Kanun'un 82. maddesinde Danıştay üyelerinin kişisel suçlarının takibinde Yargıtay üyelerinin kişisel suçları ile ilgili hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi Salih Sönmez kararında; Yargıtay üyesi olan bir başvurucunun benzer şikâyetini değerlendirmiş ve bir kısım Yargıtay içtihatlarına da atıf yaparak başvurucu açısından ağır cezalık suçüstü hâli bulunduğu gerekçesiyle tutuklamanın ilgili mevzuata uygun olduğu ve kanuni dayanağının var olduğu sonucuna varmıştır (Salih Sönmez, §§ 107-121) Başvurucu yönünden ise somut olay incelendiğinde; Anayasa Mahkemenin Salih Sönmez kararı, bu kararda atıf yapılan Yargıtay içtihatları ile başvurucunun 15/7/2016 tarihinde başlayan ve ertesi gün de devam eden darbe teşebbüsünün savuşturulması akabinde gözaltına alınıp darbe teşebbüsünün arkasındaki yapılanma olduğu belirtilen ve yargı makamlarınca silahlı terör örgütü olduğuna karar verilen FETÖ/PDY üyesi olma suçundan tutuklanması birlikte dikkate alındığında başvurucuya isnat edilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçuna ilişkin suçüstü hâlinin bulunduğu yönünde soruşturma mercilerince yapılan değerlendirmelerin olgusal ve hukuki temelden yoksun ve keyfî olduğunun kabulü mümkün görülmemiştir (aynı yöndeki değerlendirme için bkz. Alparslan Altan [GK], B. No: 2016/15586, 11/1/2018, § 128; Erdal Tercan ([GK], B. No: 2016/15637, 12/4/2018, § 145; Adem Türkel, B. No: 2017/632, 23/1/2019, §§ 53-59;).

63. Dolayısıyla somut olayın koşullarında başvurucunun Danıştay üyesi olması nedeniyle 2575 sayılı Kanun'dan kaynaklanan güvenceler uygulanmaksızın kanuna aykırı olarak tutuklandığı iddiası yerinde değildir. Bu itibarla başvurucu hakkında uygulanan tutuklama tedbirinin kanuni dayanağı bulunmaktadır.

64. Kanuni dayanağı bulunduğu anlaşılan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığı ve ölçülülüğü incelenmeden önce tutuklamanın ön koşulu olan suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerekir.

65. Başvurucu hakkında verilen tutuklama kararında, isnat edilen silahlı terör örgütüne üye olma suçunun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin dosyada bulunduğu belirtilmiştir (bkz. § 23). Tutuklamaya itirazın reddine ilişkin kararda da tutuklama kararı veren Hâkimlik kararına atıf yapılarak başvurucunun da aralarında olduğu şüpheliler yönünden isnat edilen suçun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin bulunduğu ifade edilmiştir (bkz. § 24).

66. Başvurucu hakkında düzenlenen iddianamede ise başvurucunun isnat edilen suçu (silahlı terör örgütü yöneticisi olma) işlediğine dair delil olarak tanık beyanlarına ve kullandığı telefonun HTS kayıtlarına göre silahlı terör örgütü sivil imamı olduğu değerlendirilerek hakkında soruşturma başlatılan kişiyle oluşan baz hareketliliğine değinilmiştir (bkz. § 32).

67. Soruşturmada, FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan İ.O., V.B., H.S., U.S., A.Ş., H.E. ve B.E.nin tanık olarak verdikleri ifadelerinde başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının olduğuna ve bu yapılanmaya mensup olduğuna yönelik anlatımlarda bulundukları görülmektedir (bkz. § 32). Bu itibarla başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli belirtilerin bulunduğu görülmektedir. Nitekim Anayasa Mahkemesi, Selçuk Özdemir başvurusunda FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan bazı şüphelilerin ifadelerinde, hâkim olarak görev yapmakta olan başvurucunun FETÖ/PDY ile irtibatının olduğuna ve bu yapılanmaya mensup olduğuna yönelik anlatımlarını başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli bir belirti olarak kabul etmiştir (Selçuk Özdemir, § 75; benzer yöndeki karar için bkz. Metin Evecen, B. No: 2017/744, 4/4/2018, § 58).

Page 14: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

14

68. Soruşturma mercilerince başvurucu hakkındaki FETÖ/PDY yapılanmasıyla irtibatının olduğuna dair somut olgu isnadı barındıran tanık anlatımlarının bulunmasının somut olayın koşullarına göre suçun işlendiğine dair kuvvetli belirti olarak kabul edilmesinin de temelsiz ve keyfî olduğu söylenemez.

69. Sonuç olarak başvurucu yönünden suç şüphesini doğrulayan kuvvetli belirtilerin bulunmadığının kabulü mümkün değildir.

70. Diğer taraftan başvurucu hakkında uygulanan ve kuvvetli suç şüphesinin bulunması şeklindeki ön koşulu yerine gelmiş olan tutuklama tedbirinin meşru bir amacının olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Bu değerlendirmede tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar göz ardı edilmemelidir.

71. Darbe teşebbüsü sırasında gerçekleşen vahim olayların toplumda oluşturduğu kaygı, teşebbüsün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY'nin örgütlenmesinin karmaşıklığı ve bu yapılanmanın arz ettiği tehlike (bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, §§ 15-19, 26), darbe teşebbüsüne ilişkin faaliyetler kapsamında ülke genelinde binlerce kişi tarafından icra edilen, suç oluşturabilecek nitelikteki on binlerce eylemin aynı anda işlenmesi, bunun yanı sıra çoğunluğu önemli yerlerde kamu görevlisi olan on binlerce şüpheli hakkında doğrudan darbeyle ilişkili olmasa da FETÖ/PDY'ye mensubiyet nedeniyle ivedilikle soruşturma yapılması ihtiyacı birlikte dikkate alındığında soruşturma konusu olaylara ilişkin delillerin sağlıklı bir şekilde toplanabilmesi ve soruşturmaların güvenlik içinde yürütülebilmesi için tutuklama dışındaki koruma tedbirlerinin yetersiz kalması söz konusu olabilir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, § 271; Selçuk Özdemir, § 78).

72. Darbe teşebbüsüyle bağlantılı veya darbe teşebbüsüyle bağlantılı olmasa bile teşebbüsün faili olduğu belirtilen FETÖ/PDY ile bağlantılı kişilerin teşebbüs sırasında veya sonrasında ortaya çıkan kargaşadan yararlanmak suretiyle kaçma imkânı ve bu dönemde delillere etki edilmesi ihtimali normal zamanda işlenen suçlara göre çok daha fazladır. Diğer taraftan FETÖ/PDY'nin ülkedeki neredeyse tüm kamu kurum ve kuruşlarında örgütlenmiş olması, yüz elliyi aşkın ülkede faaliyet göstermesi ve ciddi seviyede uluslararası ittifaklarının bulunması, bu yapılanma ile ilgili olarak soruşturmaya tabi tutulan kişilerin yurt dışına kaçmasını ve yurt dışında barınmasını büyük ölçüde kolaylaştıracaktır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri, § 272; Selçuk Özdemir, § 79). Ayrıca Danıştay üyesi olan başvurucunun -konumu itibarıyla- deliller üzerinde etkide bulunmasının diğer kişilere göre daha kolay olacağı yadsınamaz.

73. Başvurucunun tutuklanmasına karar verilen silahlı terör örgütü üyesi olma suçu, Türk hukuk sistemi içinde ağır cezai yaptırımlar öngörülen suç tipleri arasında olup isnat edilen suça ilişkin olarak kanunda öngörülen cezanın ağırlığı kaçma şüphesine işaret eden durumlardan biridir (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Hüseyin Burçak, B. No: 2014/474, 3/2/2016, § 61; Devran Duran [GK], B. No: 2014/10405, 25/5/2017, § 66). Ayrıca anılan suç 5271 sayılı Kanun'un 100. maddesinin (3) numaralı fıkrasında yer alan ve kanun gereği "tutuklama nedeni varsayılabilen" suçlar arasındadır (bkz. § 33, Gülser Yıldırım (2) [GK], B. No: 2016/40170, 16/11/2017 § 148).

74. Somut olayda Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğince başvurucunun tutuklanmasına karar verilirken kaçma ve delillerin karartılması tehlikesine, adli kontrolün yetersiz kalacak olmasına dayanıldığı görülmektedir (bkz. § 23).

Page 15: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

15

75. Dolayısıyla tutuklama kararının verildiği andaki genel koşullar ve somut olayın yukarıda belirtilen özel koşulları ile Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından verilen kararın içeriği birlikte değerlendirildiğinde başvurucu yönünden kaçma ve delilleri etkileme tehlikesine yönelen tutuklama nedenlerinin olgusal temellerinin olmadığı söylenemez.

76. Öte yandan başvurucu hakkındaki tutuklama tedbirinin ölçülü olup olmadığının da belirlenmesi gerekir. Bir tutuklama tedbirinin Anayasa'nın 13. ve 19. maddeleri kapsamında ölçülülüğünün belirlenmesinde somut olayın tüm özellikleri dikkate alınmalıdır (Gülser Yıldırım (2), § 151).

77. Öncelikle terör suçlarının soruşturulması kamu makamlarını ciddi zorluklarla karşı karşıya bırakmaktadır. Bu nedenle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, adli makamlar ve güvenlik görevlilerinin -özellikle organize olanlar olmak üzere- suçlarla ve suçlulukla etkili bir şekilde mücadelesini aşırı derecede güçleştirmeye neden olabilecek şekilde yorumlanmamalıdır (aynı yöndeki değerlendirmeler için bkz. Süleyman Bağrıyanık ve diğerleri, § 214; Devran Duran, § 64). Özellikle darbe teşebbüsüyle bağlantılı ya da doğrudan darbe girişimiyle bağlantılı olmasa bile FETÖ/PDY ile bağlantılı soruşturmaların kapsamı ve niteliği ile FETÖ/PDY'nin özellikleri (gizlilik, hücre tipi yapılanma, her kurumda örgütlenmiş olma, kendisine kutsallık atfetme, itaat ve teslimiyet temelinde hareket etme gibi) de dikkate alındığında bu soruşturmaların diğer ceza soruşturmalarına göre çok daha zor ve karmaşık olduğu ortadadır (Aydın Yavuz ve diğerleri, § 350).

78. Ayrıca başvurucunun darbe teşebbüsünün savuşturulması sürecinde gözaltına alındığı ve sonrasında tutuklandığı dikkate alındığında soruşturma süreci bakımından tutuklamanın ölçülülük ilkesinin bir unsuru olarak gerekli olmadığı sonucuna varılması için herhangi bir nedenin bulunmadığı değerlendirilmiştir.

79. Somut olayın yukarıda belirtilen özellikleri dikkate alındığında Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliğinin tutuklama tedbirinin ölçülü olduğu ve adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı sonucuna varmasının keyfî ve temelsiz olduğu söylenemez.

80. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutuklamanın hukuki olmadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

81. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına tutuklama yoluyla yapılan müdahalenin bu hakka dair Anayasa'da (13. ve 19. maddelerde) yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

3. Tutukluluğun Makul Süreyi Aştığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

82. Başvurucu; tahliye taleplerinin kabul edilmediğini, tutukluluğun devamına ilişkin kararların gerekçeden yoksun olduğunu, bu kararlarda tutuklama nedenlerinin somut olgulara dayalı olarak açıklanmadığını, kendisi yönünden bir kişiselleştirme yapılmadığını ve adli kontrolün yetersiz kalma nedenlerinin gösterilmediğini, tutukluluğa yönelik itirazlarının da gerekçesiz bir şekilde reddedildiğini, dolayısıyla somut hiçbir neden gösterilmeden matbu gerekçelerle sürdürülen tutukluluğun makul süreyi aştığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Page 16: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

16

b. Değerlendirme

83. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Başvurucunun bu başlık altındaki şikâyetlerinin tutukluluğun makul süreyi aşmasına ilişkin olduğu değerlendirilmiş ve bu şikâyet Anayasa'nın 19. maddesinin yedinci fıkrası kapsamında incelenmiştir.

84. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

85. Tutukluluk hâli sona erdikten sonra tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığını iddia eden başvurucunun devam eden tutukluluk hâlinden farklı olarak iddia edilen ihlalin tespitini ve tazminat ödenmesini sağlayabilecek bir hukuk yolu mevcut ise bu yolu tüketmesi gerekir (Hamit Kaya, B. No: 2012/338, 2/7/2013, § 46).

86. Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla başvurucu tahliye edilmiş ise asıl dava sonuçlanmamış da olsa 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu belirtmektedir (Erkam Abdurrahman Ak, B. No: 2014/8515, 28/9/2016, §§ 48-62; İrfan Gerçek, B. No: 2014/6500, 29/9/2016, §§ 33-45).

87. Yine Anayasa Mahkemesi, tutukluluğun kanunda öngörülen azami süreyi veya makul süreyi aştığı iddiasıyla yapılan bireysel başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemesince mahkûmiyet hükmü verilmiş ise -hüküm kesinleşmemiş olsa da- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır (Ahmet Kubilay Tezcan, B. No: 2014/3473, 25/1/2018, §§ 24-27; Ekrem Atıcı, B. No: 2014/15609, 8/3/2018, §§ 27-30).

88. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 13/3/2019 tarihinde mahkûmiyetine ve tahliyesine karar verilen başvurucunun tutukluluğun makul süreyi aştığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Bu madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincil olma niteliği ile bağdaşmadığı sonucuna varılmıştır.

89. Açıklanan gerekçelerle tutukluluğun makul süreyi aştığı iddiasının yargısal başvuru yolları tüketilmeden bireysel başvuru konusu yapıldığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

Page 17: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

17

4. Soruşturma Dosyasına Erişimin Kısıtlandığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiası

90. Başvurucu; soruşturma dosyasında gizlilik kararının bulunması nedeniyle hakkındaki suçlamaları öğrenemediğini, savunmasını hazırlayamadığını ve iddia makamı ile eşit şartlarda bulunmadığını belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

91. Anayasa'nın "Kişi hürriyeti ve güvenliği" kenar başlıklı 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."

92. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder (Tahir Canan, § 16). Bu itibarla başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası bağlamında kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmesi gerekir.

i. Uygulanabilirlik Yönünden

93. Başvurucunun şikâyetlerine konu kısıtlama kararının verildiği belirtilen soruşturma dosyasında başvurucuya yöneltilen suçlama, olağanüstü hâl ilanına sebebiyet veren olaylarla ilgilidir. Bu nedenle kısıtlamanın hukuki olup olmadığı, bir başka ifadeyle kararın kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı üzerindeki etkisinin incelenmesi Anayasa'nın 15. maddesi kapsamında yapılacaktır. Bu inceleme sırasında öncelikle kısıtlamanın Anayasa'nın 19. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olup olmadığı tespit edilecek, aykırılık saptanması hâlinde ise Anayasa'nın 15. maddesindeki ölçütlerin bu aykırılığı meşru kılıp kılmadığı değerlendirilecektir (bkz. §§ 57, 58).

ii. Kabul Edilebilirlik Yönünden

(1) Genel İlkeler

94. Genel ilkeler için bkz. Salih Sönmez, §§ 144-148.

(2) İlkelerin Olaya Uygulanması

95. Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi Savcılığın talebi üzerine 17/7/2016 tarihinde 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesi gereğince dosyaya erişimin kısıtlanmasına karar vermiştir (bkz. § 17).

96. Başvuru formu ve eklerinde, kısıtlama kararının daha sonra kaldırılıp kaldırılmadığı hususunda herhangi bir bilgi veya belge bulunmamakla birlikte Mahkemece iddianamenin kabul edildiği 4/12/2017 tarihi (bkz. § 34) itibarıyla kısıtlılık, 5271 sayılı Kanun'un 153. maddesinin (4) numaralı fıkrası uyarınca kendiliğinden sona ermiş bulunmaktadır.

Page 18: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

18

97. Soruşturma aşamasında başvurucuya yöneltilen suçlamaların FETÖ/PDY üyesi olduğu ve bu örgütün yargı ayağını oluşturduğu anlaşılmaktadır. Bu suçlamaların içeriğinin Başsavcılıkça yapılan ifade alma işlemi sırasında başvurucuya sorulan sorularda açıklandığı ve başvurucunun ifadesinde anılan suçlamalarla ilgili ayrıntılı bir şekilde beyanda bulunduğu görülmektedir (bkz. §§ 19, 20).

98. Öte yandan Başsavcılıkça 20/7/2016 tarihinde düzenlenen tutuklama talep yazısı sorgu işlemi öncesinde Ankara 8. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından başvurucuya okunmuş, ayrıca sorgu tutanağında başvurucuya isnat edilen suçların okunup anlatıldığı belirtilmiştir. Başvurucunun sorgu sırasında suçlama konusu olaylarla ilgili anlatımda bulunduğu, sorulan sorulara cevap verdiği görülmektedir (bkz. § 22). Ayrıca başvurucunun tutukluluğa itiraz dilekçesinde de usul ve esasa ilişkin ayrıntılı bir biçimde beyanda bulunulmuştur. Dolayısıyla başvurucunun ve müdafiinin isnat edilen suçlamalara ve tutukluluğa temel teşkil eden bilgilere gerek sorgu öncesinde gerekse sorgu sonrasında erişimlerinin olduğu anlaşılmaktadır.

99. Bu itibarla suçlamalara dayanak olan temel unsurların ve tutmanın hukukiliğinin değerlendirilmesi için esas olan bilgilerin başvurucuya veya müdafilerine bildirilmiş ve başvurucuya bunlara karşı savunma ve itirazlarını ileri sürme imkânı verilmiş olması dikkate alındığında soruşturma aşamasında dosyanın incelenmesine izin verilmemesi nedeniyle başvurucunun tutukluluğa karşı etkili bir şekilde itirazda bulunamadığının kabulü mümkün görülmemiştir.

100. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun dosyayı incelemeye izin verilmemesi nedeniyle tutukluluğa etkili bir şekilde itirazda bulunamadığı iddiasına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

101. Buna göre başvurucunun kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik olarak soruşturma dosyasında kısıtlama kararı verilmesi suretiyle yapıldığı belirtilen müdahalenin Anayasa'da -özellikle 19. maddenin sekizinci fıkrasında- yer alan güvencelere aykırılık oluşturmadığı görüldüğünden Anayasa'nın 15. maddesinde yer alan ölçütler yönünden ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

5. Tutukluluk İncelemelerinin Hâkim/Mahkeme Önüne Çıkarılmaksızın Yapıldığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

102. Başvurucu, tutukluluk incelemelerinin duruşmasız olarak yapıldığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

103. Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası şöyledir:

"Her ne sebeple olursa olsun, hürriyeti kısıtlanan kişi, kısa sürede durumu hakkında karar verilmesini ve bu kısıtlamanın kanuna aykırılığı halinde hemen serbest bırakılmasını sağlamak amacıyla yetkili bir yargı merciine başvurma hakkına sahiptir."

Page 19: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

19

104. Başvurucunun bu bölümdeki iddiasının Anayasa'nın 19. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında incelenmesi gerekir.

105. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, § 17).

106. Anayasa Mahkemesi, tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin başvurular bakımından bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla kişi hâkim/mahkeme önüne çıkarılmış ise -ilgili Yargıtay içtihatlarına atıf yaparak- 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğunu kabul etmiştir (Salih Sönmez, §§ 166-177).

107. Somut olayda bireysel başvuruda bulunduktan sonra 14/2/2018 tarihinde mahkeme önüne çıkarılan başvurucunun tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddiası, 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesi kapsamında açılacak davada incelenebilir. Başvurucunun 14/2/2018 tarihli ilk duruşmada hâkim önüne çıkarıldıktan sonra 24/5/2018, 10/10/2018, 13/11/2018, 23/1/2019 ve 13/3/2019 tarihlerindeki duruşmalarda makul aralıklarla hâkim önüne çıkarıldığı, ayrıca oturumlar arasında da tutukluluğunun incelendiği görülmektedir. Anılan madde kapsamında açılacak dava sonucuna göre başvurucunun tutukluluğunun makul süreyi aştığının tespiti hâlinde görevli mahkemece başvurucu lehine tazminata da hükmedilebilecektir. Buna göre 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolu, başvurucunun durumuna uygun telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yoludur ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesi bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmamaktadır.

108. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddiasıyla ilgili olarak yargısal başvuru yolları tüketmeden bireysel başvuru yaptığı anlaşıldığından başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Adil Yargılanma Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Başvurucunun İddiaları

109. Başvurucu; kendisinin seçtiği bir avukatın yardımından yararlandırılmaması, dosyadaki kısıtlama kararından dolayı suçlamalar hakkında yeterli bilgi sahibi olamaması ve savunma hakkının kısıtlanması nedenleriyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini belirtmiştir.

2. Değerlendirme

110. Başvurucunun bu bölümdeki şikâyetlerinin Anayasa'nın 36. maddesi kapsamında incelenmesi gerekir.

111. Anayasa'nın 148. maddesinin üçüncü fıkrasının son cümlesi şöyledir:

"Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır."

Page 20: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

20

112. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkı" kenar başlıklı 45. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

"İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüşidari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir."

113. Yukarıda belirtilen Anayasa ve Kanun hükümleri gereğince Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, iddia edilen hak ihlallerinin derece mahkemelerince düzeltilmemesi hâlinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir kanun yoludur. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).

114. Somut olayda başvurucu, soruşturma süreci devam ederken bireysel başvuruda bulunmuş; sonrasında hakkında kamu davası açılmıştır. Anayasa Mahkemesince bireysel başvurunun karara bağlandığı tarih itibarıyla başvurucu hakkındaki kovuşturmanın devam ettiği görülmektedir. Başvurucunun başvuru formunda dile getirdiği kendisinin seçtiği bir avukatın yardımından yararlandırılmadığına ve savunma hakkının kısıtlandığına ilişkin şikâyetlerini yargılamada, sonrasında temyiz aşamalarında ileri sürebilme ve bu aşamalarda inceletme imkânı bulunmaktadır. Bu çerçevede derece mahkemelerinin yargılama ve temyiz süreçleri beklenmeden soruşturma sürecindeki adil yargılanma hakkı ihlali şikâyetlerinin başvurucu tarafından bireysel başvuruya konu edildiği görülmüştür.

115. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddialar

1. Gözaltında Kötü Muameleye Maruz Kalındığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

116. Başvurucu, nezarette günlerce aç, susuz, elektriksiz ve ihtiyaçları karşılanmadan bekletildiğini; elleri ters kelepçe takılarak adliyeye getirildiğini ve uzun bir süre adliyede bu şekilde bekletildiğini; burada da ihtiyaçlarının karşılanmadığını belirterek hakkında uygulanan onur kırıcı muameleler nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

117. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle ve süresinde yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması, bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

118. Bireyin bir devlet görevlisi tarafından hukuka aykırı ve Anayasa'nın 17. maddesini ihlal eder biçimde bir muameleye tabi tutulduğuna ilişkin savunulabilir bir iddiasının bulunması hâlinde etkili bir soruşturma yapılması gerekmektedir. Bu soruşturma, sorumluların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlamaya da elverişli olmalıdır (Tahir Canan, § 25).

Page 21: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

21

119. Devletin sahip olduğu etkili soruşturma yükümlülüğü kapsamında, işkence veya kötü muameleyi gösteren yeterli ve kesin belirtiler mevcut olduğunda -kişilere müdahale üçüncü kişilerden gelmiş olsa dahi- şikâyet ya da ihbarda bulunulmadığında bile resen soruşturma açılmasının sağlanması gerektiği açıktır (Tahir Canan, § 25).

120. Başvuruya konu olayda başvurucu, genel olarak insani olmayan gözaltı koşullarında kasti bir şekilde tutulduğunu ve gözaltı süresince kamu görevlileri tarafından kötü muameleye maruz bırakıldığını ileri sürmektedir. İddialar bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun yakalandığı andan itibaren kamu görevlilerinin kendisine kötü muamelede bulunduğundan şikâyetçi olduğu görülmektedir. Bu kapsamda başvurucu, gözaltında tutma koşullarının yetersizliğinden bahsetmişse de maruz kaldığını ileri sürdüğü kötü muamelenin kamu görevlilerinin kasıt ve/veya ihmalinden mi yoksa salt tutulma koşullarından mı kaynaklandığını açıkça belirtmemiştir. Dolayısıyla söz konusu iddiaların Anayasa Mahkemesince doğrudan incelenebilmesi için yeterli bilgi ve belge bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu bağlamda somut olayın koşullarının başvurucunun anılan iddialarının kamu görevlilerinin kasıt ve/veya ihmalinden kaynaklanıp kaynaklanmadığına dair adli ve/veya idari bir soruşturmayla ortaya konması gerekmektedir. Başvurucunun anılan iddialarını herhangi bir adli ve/veya idari bir merciye ilettiğine dair bilgi veya belge sunmadığı da gözetildiğinde hukuk sisteminde mevcut yargısal yolları tüketmeksizin bireysel başvuruda bulunduğu anlaşılmaktadır (benzer yöndeki bir karar için bkz. Alparslan Altan, § 183).

121. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Ceza İnfaz Kurumunda Kötü Muameleye Maruz Kalındığına İlişkin İddia

a. Başvurucunun İddiaları

122. Başvurucu, tutuklandıktan sonra ceza infaz kurumunda İnfaz Kanunu'na aykırı olarak tek kişilik hücrede tutulduğunu ve hakkında hüküm bulunuyormuş gibi davranıldığını belirterek tutuklandıktan sonraki bu uygulama nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

b. Değerlendirme

123. Bireysel başvuru yolunun ikincillik niteliği gereği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, §§ 16, 17).

124. Somut olayda, benzer yöndeki bir başvuru olan Mehmet Baransu (B. No: 2015/8046, 19/11/2015 §§ 12-18) başvurusunda Anayasa Mahkemesince belirtildiği üzere başvurucunun şikâyetlerini iletebileceği ve yapıldığını iddia ettiği kötü muameleye derhâl son verilmesini isteyebileceği idari ve yargısal mercilerin bulunduğu görülmektedir. İlgili hükümler kapsamında başvurucu, şikâyetlerini öncelikle yetkili bu idari ve yargısal mercilere iletip tutulma yeri ve koşulları sebebiyle kötü muameleye maruz bırakıldığını ileri sürebilecek ve bu koşulların en kısa zamanda uygun hâle getirilmesini ve/veya kötü muamele iddiasına konu işlemin infazının durdurulmasını ya da ertelenmesini isteyebilecek iken bu yollara başvurmamıştır.

Page 22: TÜRKİYE CUMHURİYETİ - Anayasa · Başvurucu : Hannan YILBAŞI ... 2014 HSYK Seçimlerinde hiç bir şekilde şu ya da bu listenin kazanması için kimseye telkinde bulunmadım

Başvuru Numarası : 2016/37380Karar Tarihi : 17/7/2019

22

125. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.

VI. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gözaltına almanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tutuklamanın hukuki olmamasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanmasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Tutukluluğun makul süreyi aşmasından dolayı kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemiş olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

5. Tutukluluk incelemelerinin hâkim/mahkeme önüne çıkarılmaksızın yapıldığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

6. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

7. Adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddiaların başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 17/7/2019 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Başkan Üye Üye Engin YILDIRIM Celal Mümtaz AKINCI Muammer TOPAL

Üye Üye M.Emin KUZ Yıldız SEFERİNOĞLU