tÜrk İye cumhur İyet İ ankara Ün vers tes sa Ğlik b...
TRANSCRIPT
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANKARA ÜNİVERSİTESİ
SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ
ESANSİYEL YAĞ VE PROBİYOTİĞİN
BROYLERLERDE PERFORMANS, İMMUN SİSTEM VE
BAZI KAN PARAMETRELERİ ÜZERİNE ETKİSİ
Kadir Emre BUĞDAYCI
HAYVAN BESLEME VE BESLENME HASTALIKLARI ANABİLİM
DALI DOKTORA TEZİ
DANIŞMAN
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN
2008 - ANKARA
ii
Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Doktora Programı çerçevesinde yürütülmüş olan bu çalışma aşağıdaki Jüri
tarafından Doktora Tezi olarak kabul edilmiştir.
Tez savunma Tarihi: 24.1.2008
Prof. Dr. Ahmet ERGÜN Ankara Üniversitesi
Jüri başkanı
Prof. Dr. Sakine YALÇIN Prof. Dr. Mehmet AKAN Ankara Üniversitesi Ankara Üniversitesi Prof. Dr. M. Kemal KÜÇÜKERSAN Doç. Dr. Tülin GÜNGÖR Ankara Üniversitesi Kırıkkale Üniversitesi
iii
İÇİNDEKİLER
Kabul ve Onay ii
İçindekiler iii
Önsöz v
Simgeler ve Kısaltmalar vii
Şekiller viii
Grafikler ix
Çizelgeler x
1. GİRİŞ 1
1.1. Esans Yağlar 2
1.1.1. Esans Yağların Tanımı 2
1.1.2. Esans Yağların Sınıflandırılması 3
1.1.3. Esans Yağların Sentezlenmesi 5
1.1.4. Esans Yağların Antimikrobiyel Aktiviteleri 6
1.1.5. Esans Yağların Antioksidan Etkileri 8
1.1.6. Tat Verici Olarak Esans Yağlar 9
1.1.7. Esans Yağların Sindirim Sistemi Üzerine Etkisi 9
1.1.8. Esans Yağların Lipid Metabolizması Üzerine Etkisi 11
1.1.9. Esans Yağların Besi Performansı Üzerine Etkisi 11
1.1.10. Esans Yağların Metabolizasyonu 15
1.1.11. Esans Yağlarla Toksikolojik Çalışmalar 16
1.1.12. Esans Yağların Dokulardaki Birikme Düzeyleri 16
1.1.13. Türkiye’de Yetişen ve Esans Yağ İçeren Bazı Bitkiler 17
1.2. Probiyotikler 21
1.2.1. Probiyotiklerin Tanımı 21
1.2.2. Probiyotik Mikroorganizmaların Kaynağı ve Özellikleri 23
1.2.3. Probiyotiklerin Etki Mekanizması 24
1.2.4. Broyler Rasyonlarında Probiyotik Kullanımı 25
2. GEREÇ ve YÖNTEM 30
2.1. GEREÇ 30
2.1.1. Hayvan Materyali 30
2.1.2. Yem Materyali 30
2.2. YÖNTEM 31
2.2.1. Deneme Hayvanlarının Beslenmesi ve Deneme Süresi 31
iv
2.2.2. Araştırma Rasyonlarının Hazırlanması 32
2.2.3. Karma Yemlerin Besin Madde Miktarlarının Belirlenmesi 33
2.2.4. Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışının Belirlenmesi 33
2.2.5. Yem Tüketimi ve Yemden Yararlanma Oranının Belirlenmesi 34
2.2.6. Sıcak Karkas Ağırlığı ve Randımanının Belirlenmesi 34
2.2.7. Kesim ve Organların Ayrılması İşlemleri 34
2.2.8. Bazı İç Organ Ağırlıklarının Belirlenmesi 35
2.2.9. İnce Bağırsak İçeriği pH’sının Belirlenmesi 35
2.2.10. Kan Serumunda Toplam Kolesterol ve Toplam Trigliserid Düzeylerinin
Belirlenmesi
35
2.2.11. Aşılama ve Antikor Titresinin Belirlenmesi 35
2.2.12. Bazı Hematolojik Parametrelerin Belirlenmesi 36
2.2.13. Ölüm Sayısının Belirlenmesi 37
2.2.14. İstatistik Analizler 37
3. BULGULAR 38
4. TARTIŞMA 53
4.1. Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışı 53
4.2. Yem Tüketimi 55
4.3. Yemden Yararlanma Oranı 56
4.4. Karkas Ağırlıkları ve Sıcak Karkas Randımanı 58
4.5. Bazı İç Organ Ağırlıkları 59
4.6. İnce Bağırsak İçeriği pH Düzeyleri 59
4.7. Kan Serumunda Toplam Kolesterol ve Toplam Trigliserid Düzeyleri 60
4.8. New Castle Hastalığına Karşı Oluşan Antikor Düzeyleri 61
4.9. Bazı Hematolojik Parametreler 62
4.10. Ölüm Sayısı 63
5. SONUÇ ve ÖNERİLER 64
ÖZET 66
SUMMARY 68
KAYNAKLAR 70
ÖZGEÇMİŞ 78
v
ÖNSÖZ
Hayvan sağlığı ve verimin devamlılığı için sindirim sistemi mikrobiyel dengesi ve
fonksiyonu önemlidir. Bu amaçla kanatlı yetiştiriciliğinde uzun yıllardır gelişmeyi
destekleyici olarak antimikrobiyel büyütme faktörleri başarılı bir şekilde kullanılmıştır.
Antibiyotik ve kemoterapötiklerin özellikle düşük dozlarda kullanımının bakterilerde
direnç gelişimine yol açması, insan tüketimine sunulan hayvansal ürünlerde sağlık
açısından risk oluşturabilen rezidü bırakması, sindirim sistemindeki patojen
mikroorganizmalarla beraber faydalı mikroorganizmaların da ölümüne neden olması
bunların kullanılmasına yasak getirilmesine neden olmuştur.
Son yıllarda tüketicilerin sağlık riski taşımayan doğal yemlerle ve yem katkıları
ile beslenen çiftlik hayvanlarının et ve ürünlerini tercih etmeleri, daha çok
araştırıcının doğal gelişme destekleyicilerin üzerinde yoğunlaşmasına neden
olmuştur. Bu nedenden ötürü probiyotikler, prebiyotikler, bitki ekstreleri ve esans
yağların broyler üretiminde kullanımında artış meydana gelmiştir. Sözü edilen bu
katkı maddelerinden probiyotiklerin, besi performansı üzerindeki olası olumlu
etkilerini rekabetçi dışlama prensibine dayalı olarak gösterdiği, bitkilerin aktif
bileşenlerini yoğun bir şekilde içeren esans yağların da antimikrobiyel özellikleri ile
patojen mikroorganizmaların çoğalmalarını engellediği söylenebilir.
Yapılan bazı araştırmalar probiyotik kültürlerinin canlı ağırlık ve canlı ağırlık
artışını olumlu yönde etkilediğini bildirirken, bazıları da besi performansı açısından
önemli bir etkilerinin söz konusu olmadığını ve probiyotiklerin olası olumlu etkilerinin
stres şartları altında gözlemlenebileceğini bildirmişlerdir.
Bitki ekstraktlarının ve esans yağların ise yem tüketimi ve yemden
yararlanmayı iyileştirdiği yönünde bildirimler bulunmakla birlikte bazı araştırmacılar
bunların belirgin bir etkisinin olmadığını ifade etmişlerdir. Yapılan bu araştırma
broylerlerde probiyotik kültürleri ve farklı esans yağları değerlendiren mevcut
literatür bilgiye katkı sağlamayı hedeflemiştir.
vi
Teşekkür kelimesinin hissettiklerimi anlatmakta oldukça yetersiz kalacağı,
hayatım boyunca bana verdikleri destek, gösterdikleri sabır ve anlayışları için
aileme,
Tutkuyla bağlı olduğum Hayvan Besleme Bilimi alanında bana bu çalışmayı
yapma şansını tanıyan doktora danışmanım Zootekni ve Hayvan Besleme Bölüm
Başkanı Sayın Prof. Dr. Ahmet ERGÜN’ e, bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım
ve yardımlarını hiçbir zaman unutmayacağım Sayın Prof. Dr. Şakir D. TUNCER,
Sayın Prof. Dr. İrfan ÇOLPAN, Sayın Prof. Dr. Sakine YALÇIN, Sayın Prof. Dr.
Gültekin YILDIZ, Sayın Prof. Dr. M. Kemal KÜÇÜKERSAN, Sayın Prof. Dr. Seher
KÜÇÜKERSAN, ve Sayın Prof. Dr. Adnan ŞEHU ile Mikrobiyoloji Anabilim Dalı
öğretim üyesi Sayın Prof. Dr. Mehmet AKAN’ a,
Yine özellikle gerek lisans eğitimim, gerek doktora eğitimim, gerekse
çalışmalarımda en karamsar anlarımda dahi manevi desteğini hiç esirgemeyen, yol
gösteren, gören için çıkmaz sokaklarda dahi her zaman bir kapının olduğunu
öğreten değerli Hocam Prof. Dr. Sakine YALÇIN’ a,
Deneme süresince ve sonrasındaki laboratuar çalışmalarımda yardımlarını
esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Handan EROL, Dr. Pınar SAÇAKLI, Dr. Bülent ÖZSOY,
Dr. Mehmet SOYLU, Araş. Gör. Hakan KÖKSAL, Araş. Gör. Aykut ÜNER, Araş.
Gör. Seyda ÇETİN, Doktora Öğrencileri Vet. Hek. Orkan NAR, Vet. Hek. Pınar
ÖZEN ve Vet. Hek. Gürkan İŞÇİ ile Laboratuar Sorumlusu Zir. Müh. Ayşe AKSOY
ve kürsü çalışanı Cemil SÖYLEMEZOĞLU ile Emekli İbrahim GÖKTAŞ’ a
teşekkürlerimi sunarım.
vii
SİMGELER ve KISALTMALAR
α
ANOVA
AOAC
ATP
β
C
CA
CAA
C5H8
CO2
DMAPP
EDTA
FPP
HP
IPP
K
LDL
MIC
ND
ppm
USA
YT
YYO
Alfa
Analysis of Variance
Association of Official Analytical Chemists
Adenosin Tri Phospate
Beta
Carbone
Canlı Ağırlık
Canlı Ağırlık Artışı
İsopren
Carbondioksit
Dimethyl Ally Pirophoshate
Etilen Diamin Tetra Asetik asit
Farnisil Pirophosphate
Ham Protein
Isopentil Prophosphate
Potasyum
Low Density Lipoprotein
Minimum İnhibitory Concentration
Newcastle Disease
Parts Per Milion
United States of America
Yem Tüketimi
Yemden Yararlanma Oranı
viii
ŞEKİLLER
Şekiller Şekil 1.1. Şekil 1.2.
Bazı monoterpen, seskuiterpen ve fenil propen bileşiklerinin molekül formülleri Çiftlik hayvanlarının bağırsak florasının oluşumu şeması
5 24
ix
Grafikler Grafik 3.1. Grafik 3.2. Grafik 3.3. Grafik 3.4.
GRAFİKLER Grupların 0. gün ve haftalık canlı ağırlıkları Grupların 0-21, 22-42 ve 0-42. günler canlı ağırlık artışları Grupların 0-21, 22-42 ve 0-42. günler yem tüketimleri Grupların 0-21, 22-42 ve 0-42. günler yemden yararlanma oranları
51 51 52 52
x
Çizelgeler Çizelge 1.1.
ÇİZELGELER Türkiye’de yetişen bazı esans yağ içeren bitkiler
17
Çizelge 2.1.
Biberiye esans yağı gaz kromotografi analiz sonuçları 30
Çizelge 2.2.
Araştırmada kullanılan esans yağ ve probiyotik kültürünün düzeyleri
32
Çizelge 2.3.
Araştırmada kullanılan rasyonların bileşimi 33
Çizelge 3.1.
Karma yemlerin ham besin madde miktarları ve metabolize olabilir enerji değerleri
38
Çizelge 3.2.
Grupların haftalık ortalama canlı ağırlıkları 42
Çizelge 3.3.
Grupların haftalık ortalama canlı ağırlık artışları 43
Çizelge 3.4. Grupların haftalık ortalama yem tüketimleri 44
Çizelge 3.5. Grupların haftalık ortalama yemden yararlanma oranları 45
Çizelge 3.6. Grupların ortalama sıcak karkas ağırlıkları ve karkas randımanları 46
Çizelge 3.7. Grupların ortalama karaciğer, dalak, kalp, bursa fabrisius, abdominal yağ ve taşlık ağırlıkları ile bunların 100 g canlı ağırlığa (CA) oranları ve ince bağırsak pH ları
47
Çizelge 3.8. Grupların ortalama toplam kolestrol ve trigliserit düzeyleri 48
Çizelge 3.9 Grupların Newcastle hastalığına karşı aşılamalarla oluşan log2 antikor titre değerleri
49
Çizelge 3.10. Grupların bazı hematolojik kan parametreleri-civciv 50
Çizelge 3.11. Grupların bazı hematolojik kan parametreleri-piliç 50
1
1. GİRİŞ
Avrupa Birliğine uyum süreci tarım ve hayvancılık alanında alışıla gelen
birçok uygulamanın iyileştirilme zorunluluğunu, beraberinde aşılması gereken
birçok problem ile birlikte gündemimize taşımıştır. Bu doğrultuda yapılması
gerekli olan teknik düzenlemelerin dışında önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin
tarım politikalarında da değişim kaçınılmaz olacaktır.
Hayvan besleme alanındaki önemli değişikliklerden yem katkı maddesi
olarak kullanılan antibiyotiklerin yasaklanmasıdır. Antibiyotiklerin hayvansal
ürünlerde kalıntı bırakma riski bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ayrıca yeme
ilave edilen ve uzun süre düşük dozlarda kullanılan antibiyotiklere karşı
gelişen bakteriyel direnç, bu hayvansal ürünleri tüketen insanlarda da benzer
problemlere neden olmaktadır.
Antibiyotiklere yarım asır gibi bir süredir rasyonlarda yer verilmesinin
nedeni antimikrobiyel etkilerinin yanısıra özellikle entansif yetiştiriciliklerde ve
stres koşullarının etkin olduğu kanatlı sektöründe gelişmeyi teşvik edici
özellikleri olmuştur.
Bununla birlikte, yukarıda belirtilen nedenlerden ötürü Avrupa Birliği’ne
üye ülkelerde 1995 yılında ilk olarak rasyona ilave edilen antibiyotiklerden
avoparcin, beşeri hekimlikte kullanılan vancomycine karşı bakteriyel direnç
gelişmesine neden olması sebebiyle yasaklanmıştır. Avilomisin, salinomisin,
monensin ve flavofosfolipolden oluşan 4 antibiyotiğin Türkiye’de 2006 yılı
ocak ayı itibariyle tamamen yasaklanması kararı alınmış, eldeki stokların
bitmesi için avilomisin ve flavofosfolipole 6 ay süre verilmiş, sürenin
tamamlanmasıyla Türkiye’de tamamıyla gelişmeyi destekleyici antibiyotiklerin
kullanımı yasaklanmıştır.
Son yıllarda söz konusu antibiyotiklere alternatif arayışları probiyotikler,
prebiyotikler, organik asitler ve esans yağların ortak bir terimle; alterbiyotik
2
(nutribiyotik) olarak ifade edilmesine neden olmuştur (Lange, 2005). Yalçın
ve ark. (1996), probiyotiklerin antibiyotiklere alternatif olmalarını sağlayan
özelliklerini sindirim sisteminden kolay bir şekilde emilememeleri, dirençli
bakteri türlerinin gelişimine neden olmamaları ve tamamen doğal olmaları
olarak özetlemişlerdir.
Türkiye doğal bitki örtüsü aromatik ve tıbbi bitkiler bakımından zengin
bir yapıya sahiptir. Bu bitkilerin tür ve çeşitliliği ile içerdikleri etken maddelerin
tıbbi etkileri konusunda geniş botanik ve farmakolojik bilgi birikimi mevcuttur.
Araştırmalar bitkilerin içerdikleri etken maddelere göre birer antioksidan,
antienflamatuvar, antiallerjen, antidepresif ve antimikrobiyel olduklarını ve
etkin maddelerinin bir araya gelmeleri halinde sinerjik etki gösterebildiklerini,
sonuç olarak rasyona ilave edilen esans yağların antibiyotiklere alternatif
olabileceği bildirmekle birlikte gelişmeyi destekleyici etkilerinin açıklık
kazandırılması gereğini vurgulamaktadır. Bu durum alterbiyotikler içerisinde
sayılan esans yağların olası faydalarının daha detaylı araştırılması
zorunluluğunu doğurmaktadır.
1.1. Esans Yağlar
1.1.1. Esans Yağların Tanımı
Görünüş olarak benzerliklerinden ötürü yağ olarak isimlendirilen esans
yağların sabit yağlarla ilgileri yoktur. Bitkilerde oluşan su buharı ile uçabilen,
oda sıcaklığında çoğunlukla sıvı, ekstraksiyon veya distilasyon ile elde
edilebilen, genellikle renksiz veya açık sarı renkli, bulunduğu bitkiye özgü
kuvvetli koku ve yakıcı lezzetli çok sayıda bileşenden oluşmuş doğal
ürünlerdir. Esans yağlar için “eteri yağ, eterik yağ, kokulu yağ, uçucu yağ,
ruh” gibi isimlerde kullanılmaktadır. Esans yağların en belirgin ve ayırt edici
önemli özellikleri uçucu ve kokulu olmalarıdır (Sevinç ve Merdun, 1995).
3
Esans terimi paracelsus tarafından medikal alanda; “etkinliğinin
mükemmel olduğuna inanılan” anlamına gelen “quinta essentia” teorisinde
geçen “esansiyel” kelimesinden uyarlanmıştır (Oyen ve Dung,1999).
Esans yağlar ya bitkinin belirli organlarında örneğin flos, petal, folia,
fructus, cortex, radix, lignum gibi veya bitkinin tüm organlarında bulunabilir.
Ayrıca bir organın belirli dokularında da bulunabilir. Örneğin Umbelliferae
meyvalarında yalnız perikarpta, gülde yalnız petalde olduğu gibi. Esans
yağlar bitkilerin bağlı bulunduğu familyalara göre ya salgı tüyünde (Melissa
oricinalis), ya salgı ceplerinde (Hypericum perfoartum), ya salgı kanallarında
(Pimpinella anisum) ya da salgı hücrelerinde bulunmaktadır (Ceylan, 1987).
Esans yağlar çok kompleks bileşikler olup her birinin içeriği ve kimyasal
bileşimleri çeşitlilik gösterir (Lee ve ark., 2004). Örneğin Sivropoulou ve ark.
(1996), kekik esans yağının bileşenine giren iki önemli öncül baskın
bileşenden thymol’ün bitkinin varyetesine göre tüm esans yağ bileşenlerinin
% 0,44 - % 31,80’ini, carvacrol ‘ün de % 0,43 - % 79,58’ini oluşturabildiğini
bildirmişlerdir. Esans yağların bileşimlerindeki bu geniş varyasyondan ötürü,
metabolizma üzerindeki olası biyolojik etkileri farklılık gösterebilir (Janssen ve
ark., 1987).
1.1.2. Esans Yağların Sınıflandırılması
Esans yağlar temel olarak iki sınıf bileşenden oluşmaktadırlar. Bu bileşenler
terpenler ve fenilpropen’lerdir. Beş karbonlu izopren (C5H8) birimlerinin
birleşme sayılarına bağlı olarak mono-, seskui-, di-, tri-terpen isimlerini
alırlar. Terpenlerin daha ileri türevleri halka yapısına, çift bağa veya oksijenin
bulunup bulunmamasına bağlı olarak şekillenir. Günümüzde 1000’den fazla
monoterpenin ve 3000’den fazla seskuiterpenin bulunduğu tahmin
edilmektedir (Lee ve ark., 2004,). Esans yağların bileşimine monoterpenler ile
bazı seskuiterpenler girmektedir. Diğer türevler, uçucu olmadıkları için esans
yağa geçemezler (Sevinç ve Merdun, 1995).
4
Etken maddeleri asiklik monoterpen türevi olan esans yağ içeren bazı
bitkilere örnek olarak Lavandula officinalis (Lavanta, Labiatae), Citrus
limonum (Limon, Rutaceae); monosiklik monoterpen olanlara Mentha
piperata (Nane, Labiatae), Eucalyptus globulus (Ökaliptus, Myrtaceae),
bisiklik monoterpen türevi olanlara Pyrethrum cinerariaefolium (Pire otu,
Compositae) ve Rosemarinus officinalis (Biberiye-kuşdili, Labiatae) verilebilir
(Ceylan, 1987).
Fenilpropen’ler üç karbon içeren kenar zincirli altı karbonlu aromatik
halkalardır (C6-C3 bileşenleri). Günümüzde yalnızca yaklaşık 50 adet
aromatik halkalı fenilpropen bileşiği tanımlanabilmiştir (Lee ve ark., 2004).
Bazı monoterpen, seskuiterpen ve fenilpropenlere ait molekül formülleri Şekil
1.1.’de görülmektedir.
5
Asiklik monoterpenler Monosiklik monoterpenler
Bisiklik monoterpenler Seskui terpenler
Fenilpropen bileşikleri
Şekil 1.1. Bazı monoterpen, seskuiterpen ve fenilpropen bileşiklerinin molekül formülleri (Sevinç ve Merdun, 1995). 1.1.3. Esans Yağların Sentezlenmesi
Terpenler ve fenilpropenler sırası ile mevalonik ve şikimik kısayollar
aracılığıyla sentezlenirler. HMG-CoA (3-hidroksi-3-metil-gluteril-CoA)
redüktaz enzimi varlığında, 6 karbonlu mevalonik asitin oluşturduğu 5
karbonlu isopentil pirofosfat (IPP) ile 5 karbonlu izoprenden aktive olan
6
dimetil allil pirofosfata (DMAPP) 1:1 molar oranında bir araya gelmesi ile
monoterpenlerin ön maddesi olan 10 karbonlu geranil pirofosfat (GPP)
meydana gelir. IPP’nin GPP’ye ilave olması ile birlikte 15 karbonlu
sesquiterpen bileşeni, farnisil pirofosfat (FPP) oluşur. Thymol ve carvacrol
GPP’den türeyerek monoterpenoid ya da izoprenoitler olarak sınıflandırılırlar.
Diğer taraftan – iodin’de FPP’den derive olarak izoterpen ya da izoprenoit
olarak sınıflandırılır (Lee ve ark., 2004).
Şikimik asit kısayolu sinamik asit ve p-kumarik asitin trans
konfigurasyonu olan aromatik amino asitlerden fenilalanini oluşturur (Seigler,
1998). Önemli fenilpropen bileşenleri arasında eugenol, trans-
cinnamaldehyde, safrole ve keskin kokulu capsaicin ve piperin gibi
penilpropanoidler olarak sınıflandırılan bileşikler sayılabilir (Lee ve ark.,
2004).
1.1.4. Esans Yağların Antimikrobiyel Aktiviteleri
Esans yağlara antimikrobiyel özelliklerinden ötürü uzun zamandan beri ilgi
duyulmaktadır (Deans ve Ritchie, 1987; Paster ve ark., 1990; Moleyar ve
Narasimham, 1992; Smith-Palmer ve ark., 1998; Hammer ve ark., 1999;
Cosentino ve ark.,1999; Dorman ve Deans, 2000). Carvacrol,
cinnamaldehyde ve thymol’ün konu edildiği bazı çalışmalarda, esans yağların
bazı mikroorganizmalar üzerindeki minimum inhibe edici (MIC)
konsantrasyonlarının birbirinden farklılık arz ettiği görülmektedir (Didry ve
ark. 1994; Cosentino ve ark. 1999).
Lee ve Ahn (1998) 0,5 ve 1 mg düzeylerinde keğıt disklere emdirilmiş
cinnemaldehyde’nin insan gaytasından izole edilen Clostridium perfringens
ve Bacteriodes fragilis ve kısmen de Bifidobacterium longum ve Lactobasillus
acidofilus’u inhibe ettiğini bildirmişlerdir. İntestinal patojenik bakteriler
üzerindeki bu seçici inhibe edici etkiden ötürü cinnemaldehyde’nin intestinal
mikroorganizmaların dengelenmesinde terapotik rolü olabilir (Lee ve ark.
2004),
7
Esans yağların içerisinde antimikrobiyel etkisi sebebiyle en fazla
kullanılan ve en çok bilinen yağ kekik yağıdır. Kekik yağında bulunan thymol
ve calvacrole gibi aktif maddelerin antimikrobiyel etkiye sahip olduğu ve E.
coli başta olmak üzere bir çok patojen mikroorganizmaya karşı etkili oldukları
bildirilmiştir (Marino ve ark., 1999; Dorman ve Deans., 2000). Calvacrole
bakteri hücre duvarının yapısındaki proteinleri denatüre ederek ve yapısını
bozarak pH’ yı düşürür ve başta K+ olmak üzere diğer iyonların hücre dışı
sıvısına akmasına sebep olur. Carvacrole’nin biyolojik bir prekürsörü olan
Cymen de stoplazmik membranda birikerek bakteri hücre duvarını aşırı
genişletir ve hücre duvarının fosfolipit katmanlarında boşluk oluşturarak
iyonların hücre arası sıvıya akmasını kolaylaştırır. Sonuç olarak ATP
sentezleyemeyen bakteri hücreleri ölür. Bu etki mekanizması sonucunda
metabolik bir artık oluşmadığı için kalıntı riskinin olmadığı ifade edilmektedir
(Ultee ve ark., 2002).
Esans yağları oluşturan bileşenler antimikrobiyel özelliklerini fonksiyonel
hidroksil grupları ve yüksek redoks potansiyelleri sayesinde
sergileyebilmektedirler. Carvacrole, şekillenen ozmotik basınç aracılığıyla
mikroorganizmaların stoplazmik zarlarının parçalanmasına, protonların hücre
dışına çıkmasına ve mikroorganizmaların ölmelerine sebep olur (Ultee ve
ark., 2002).
Santonyo ve ark. (2005), biberiye esans yağının antimikrobiyel
fraksyonları üzerinde yaptıkları bir çalışmada 33 adet bileşen belirlemişlerdir.
Bunlardan en önemlilerinin α-pinene, 1,8 cineole, camphor, verbenone ve
borneol’ün yağın % 80’ini oluşturan asıl bileşenler olduklarını
vurgulamışlardır. Araştırıcılar yağın antimikrobiyel etkisini gram-pozitif
bakteriler (Staphylococcus aureus ve Bacillus subtilis), gram-negatif
bakteriler (Escherichia coli ve Pseudomonas aeruginosa), maya (Candida
albicans) ve mantar (Aspergillus niger) üzerinde incelemişler ve test edilen
mikroorganizmaların hepsinin üzerinde tüm fraksyonların etkin, S. aureus ‘un
en fazla, A. niger ‘in 2. sırada en çok etkilenen mikroorganizmalar olduklarını
8
bildirmişlerdir. Çalışmada etkin maddelerden borneolün; camphor ve
verbenone’den sonra en etkin antimikrobiyel olduğu bildirilmiştir.
Esans yağların antimikrobiyel etkinliklerini sergiledikleri düzeyleri kadar
karakteristik tatlarından ötürü hayvanların kabul edebilecekleri miktarlarının
dikkate alınması önemlidir (Lee ve ark., 2004). Bu durumda farklı esans
yağların birlikte kullanılması ile oluşan sinerjistik etkileşimden
yararlanılabileceği (Moleyar ve Narasimham, 1992), esans yağların
sergiledikleri bu sinerjistik etkileşim sayesinde düşük düzeylerde
kullanıldıklarında dahi antimikrobiyel etkinliklerini sergileyebildikleri (Didry ve
ark. 1994; Montes-Belmont ve Carvajal, 1998) bildirilmiştir.
1.1.5. Esans Yağların Antioksidan Etkileri
Kekik esans yağında bulunan thymol ve carvacrol güçlü antioksidan özellik
sergilemektedir (Aeschbach ve ark., 1994). Farag ve ark. (1989), Thymol’ün
yüksek antioksidant aktivitesinin lipit oksidasyonunun ilk adımı esnasında
oluşan peroksit radikalleri benzeri hidrojen vericisi olan fenolik OH grupları
yolu ile gerçekleştiğini, bu sayede hidroksi peroksit oluşumunun geciktiğini
bildirmişlerdir. Teissedre ve Waterhouse (2000) esans yağların toplam fenol
içerikleri ve insanlarda invitro düşük yoğunluklu lipoprotein (LDL)
oksidasyonu arasında yüksek bir korelasyonun varlığını, metabolize olabilen
tüm fenolik bileşenlerin LDL oksidasyonuna karşı koruyucu olduğunu
belirtmişlerdir.
Lopez-Bote ve ark. (1998), rasyonlarda biberiye ve adaçayı ekstraktı
(500 mg/kg) ve α-tokoferol asetat (200 mg/kg) kullanımının broylerlerin et ve
membran oksidasyonu üzerine etkilerini incelemişlerdir. Araştırıcılar kontrol
grubu ve deneme gruplarından aldıkları gögüs eti numunelerinde (4oC
derecedeki buzdolabında 9 günlük bekleme süresinin ardından) reaktif
tiobarbitürik asit düzeylerini belirlemişlerdir. Kontrol grubu , α-tokoferol asetat
ve bitki ekstratı içeren deneme gruplarında sırasıyla 0,51; 0,25 ve 0,30-0,35
9
mg/kg düzeylerinde malonaldehyde tesbit eden araştırıcılar benzer bir
çalışmayı but eti üzerinde de gerçekleştirmişler ve deneme grupları ve
kontrol grubu arasında önemli bir farklığın oluşmadığını kaydetmişlerdir.
Botsoglou ve ark. (2002), 50 ve 100 mg/kg düzeylerinde yeme ilave
ettikleri oregano esans yağının broylerlerde performans üzerine etkilerini ve
yağın antioksidatif özelliklerini incelemişlerdir. Araştırıcılar performans
kriterlerinin esans yağın ilave edilen miktarlarından etkilenmediğini, bu
yüzden oregano esans yağının gelişmeyi destekleyici etkisinin olmadığını,
antioksidatif özelliğinin ise rasyona 100 mg/kg düzeyinde ilave edilen grupta,
kontrol grubuna kıyasla daha yüksek olduğunu ifade etmişlerdir.
1.1.6. Tat Verici Olarak Esans Yağlar
Deyoe ve ark. (1962), tavukların tat tercihlerini belirlemek amacıyla yaptıkları
bir çalışmada; içme suyuna ilave edilen tereyağı aroması ve tereyağı ile
birlikte melas, portakal, ayva, çikolata, soğan ve hindistan cevizi aromalarının
tavuklar tarafından aroma ilavesi yapılmayan suya kıyasla daha çok
tüketildiğini, eugenol ve nerolinin tavuklar tarafından istekle tüketilmediğini,
söz konusu bu etkinin yem tüketimine de yansımasının beklenebileceğini
bildirmişlerdir. Diğer taraftan lezzetin kanatlı performansı üzerinde etkisinin
kayda değer olmadığı da ifade edilmektedir (Moran, 1982). Esans yağların
lezzetleri (duyusal özellikleri) açısından kanatlı beslenmesi üzerinde nasıl bir
değer taşıdığının açıklık kazandırılması önem arz etmektedir.
1.1.7. Esans Yağların Sindirim Sistemi Üzerine Etkisi
Rasyona ilave edilen esans yağların ve bitkisel ekstraktların sindirimi teşvik
ettiği bildirilmiştir (Hernandez, 2004). Bazı araştırmalar esans yağların elde
edildiği baharat ve bitkilerin, besin maddelerinin sindirimi üzerine (Pradeep ve
ark., 1991; Pradeep ve Geervani, 1994), bazı araştırmalar ise baharatların ya
10
da etkin maddelerinin safra tuzu sekresyonu üzerine (Bhat ve ark., 1984;
Bhat ve Chandrasekhara, 1987; Sambaiah ve Srinivasan, 1991) etkili
olduğunu vurgulamışlardır.
Hernandez ve ark. (2004), broyler rasyonlarına ilave edilen iki farklı bitki
ekstraktının besi performansı ve sindirilebilirlik üzerine etkilerini
incelemişlerdir. Deneme kırkiki gün sürmüştür. Araştırma da toplam 120 adet
günlük ticari broyler civciv kullanılmış, her biri 30 adet civcivden oluşan 1
kontrol ve 3 deneme olmak üzere 4 grup oluşturmuşlardır. Araştırmada
deneme grubu rasyonlarına 10 mg/kg avilamisin, 200 mg/kg esans yağ
ekstraktı-1 (oregano, tarçın ve biber) ve 5000 mg/kg esans yağ ekstraktı-2
(adaçayı, kekik ve biberiye) ilave etmişlerdir. Araştırıcılar her iki bitki
ekstraktının da 42. gün canlı ağırlığı, toplam yem tüketimi ve yemden
yararlanma oranını etkilemediğini, besin maddelerinin sindirilebilirliğini ise
artırdığını bildirmişlerdir.
Bununla birlikte Lee ve ark. (2003), dişi broyler rasyonlarına ilave edilen
100 mg/kg thymol, 100 mg/kg cinnamaldehyde ve 100 mg/kg ticari bir esans
yağ karışımının (CRINA® Poultry) sindirim enzimleri üzerine etkilerini
inceledikleri araştırmada kontrol grubu ve deneme grupları arasında 21. ve
40. günlerde pankreas enzimlerinden amilaz, lipaz, tripsin ve kimotripsin
enzim aktivitelerinde herhangi bir farklılık şekillenmediğini (p>0,05)
bildirmişlerir.
Kreydiyyeh ve ark. (2000), ise karanfil esans yağının temel bileşenleri
olan cinnemaldehyde ve eugenol’ün sırası ile 1000 ve 850 mg/kg
düzeylerinde erkek Sparague-Dawley sıçanlarının rasyonlarına ilave
etmişlerdir. Araştırıcılar her iki etkin madenin de proteinin yapı taşlarından
aleninin jejunumdan emilimini önemli düzeyde azalttığını rapor etmişlerdir.
11
1.1.8. Esans Yağların Lipit Metabolizması Üzerine Etkileri
Craig (1999), aromatik bitki ve esans yağlarının kolesterol düşürücü ve
kansere karşı koruyucu olduğunu, Cooke ve ark. (1998), esans yağlarının
kolesterolün yanı sıra bazı plazma lipitleri üzerinde de etkisinin olduğunu
bildirmişlerdir.
Middleton ve Hui (1982) ve Crowell (1999), esans yağların kolesterol
sentezindeki anahtar düzenleyici enzim olan karaciğer 3-hidroksi-3-
metilglutaril koenzim A (HMG-CoA) redüktazı inhibe ederek
hipokolesterolemik etki gösterdiklerini bildirmiş olmakla birlikte, esans yağ
bileşenlerinin hipokolesterolemik etkilerinin net olmadığı (Lee ve ark., 2004)
ifade edilmektedir.
Hood ve ark. (1978), rasyona katılan esans yağların, kolesterol sentezi
için ön madde olan FPP’nin biyosentezini inhibe edebileceğini bildirmişlerdir.
Araştırıcılar her bir yumurta tavuğunu günlük olarak esans yağ içeren kapsül
ile 5 hafta boyunca zorla beslemiş ve kolesterol seviyelerindeki değişimi
izlemişlerdir. Terpineol (10, 50, 100 ve 200 mg/gün), citronellol (100 mg/gün),
linalool (100 mg/gün) ve geraniol (100 mg/gün) esans yağ bileşenleri ile
yapılan çalışmada plazma kolesterol düzeyleri açısından herhangi bir
istatistiksel farklılığın şekillenmediğini bildiren araştırıcılar bu sonucu
çalışmaya konu olan esans yağ bileşenlerinin HMG-CoA redüktaz enzimini
baskılama açısından etkisiz kalmasına ya da karaciğerdeki hızlı
parçalanmasından kaynaklanmış olabileceğine atfetmişlerdir.
1.1.9. Esans Yağların Besi Performansı Üzerine Etkileri
Denli ve ark. (2004) yaptıkları bir araştırmada; rasyonlarda kekik, çörekotu
esans yağları ve flavomicin kullanımının Japon bıldırcınlarında canlı ağırlık
artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı üzerine
etkilerini belirlemişlerdir. Otuzsekiz gün süren araştırmada toplam 160 adet
günlük bıldırcın civciv kullanılmıştır. Araştırma her biri 5 adet civcivden
12
oluşan 8 alt gruba sahip 1 kontrol ve 3 deneme grubu olmak üzere 4 grup
halinde yürütülmüştür. Yapılan deneme süresince 1. deneme grubuna 10
mg/kg flavomicin, 2. deneme grubuna 60 mg/kg kekik esans yağı, 3. deneme
grubuna 60 mg/kg çörekotu esans yağı ilave etmişlerdir. Kontrol, 1., 2. ve 3.
deneme gruplarında 38. gündeki kesim öncesi ortalama canlı ağırlıkları
sırasıyla 194,7; 209,6; 206,3 ve 198,6 g, bir kg canlı ağırlık artışı için tüketilen
yem miktarı ise sırasıyla 3,40; 3,24; 3,20 ve 3,40 kg olarak belirlenmiştir.
Araştırıcılar rasyona kekik esans yağı ve flavomicin ilavesinin kontrol
grubuna kıyasla canlı ağırlık artışı ve yemden yararlanmayı önemli derecede
artırdığını (p<0,05), rasyona kekik esans yağı ilavesinin abdominal yağ
ağırlığını ve oranını azalttığını (p<0,05) bildirmişlerdir.
Alçiçek ve ark. (2004) yaptıkları bir araştırmada; rasyonlarda ticari
organik asit premiksi, ticari bir probiyotik ve iki farklı düzeyde (36 mg ve 48
mg/kg) ticari esans yağ karışımı kullanımının broylerlerde canlı ağırlık artışı,
yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı üzerine
etkilerini incelemişlerdir. Kırkiki gün süren araştırmada toplam 1250 adet
günlük ticari Cobb 500 broyler civciv kullanılmıştır. Araştırma her biri 250
adet civcivden oluşan 1 kontrol, 4 deneme olmak üzere toplam 5 grup
halinde yürütülmüştür. Yapılan deneme süresince 1. deneme grubuna 2,5
g/kg organik asit, 2. deneme grubuna 1 g/kg probiyotik, 3. ve 4. deneme
grubuna ise sırasıyla 36 mg ve 48 mg/kg esans yağ karışımı ilave etmişlerdir.
Kontrol, 1., 2., 3. ve 4. deneme gruplarında 42. gündeki kesim öncesi
ortalama canlı ağırlıkları sırasıyla 1909; 1937; 2015; 2064 ve 2061 g, bir kg
canlı ağırlık artışı için tüketilen yem miktarı ise sırasıyla 2,07; 2,06; 2,01; 1,97
ve 1,96 kg olarak belirlenmiştir. Araştırıcılar 48 mg/kg esans yağ
kombinasyonu ilavesi yapılan deneme grubunda karkas randımanının önemli
derecede arttığını (p<0,05), organik asit ve esans yağ karışımının ince
bağırsak ağırlığını önemli düzeyde azalttığını (p<0,05) bildirmişlerdir. Canlı
ağırlık artışı ve yemden yararlanma oranının rasyonda esans yağ karışımı
bulunmasından olumlu yönde etkilendiği kaydedilmiştir.
13
Çelik ve ark. (2007), broylerlerde sıcak stresi altında (34–36 oC 8
saat/gün; 22-24 oC 16 saat/gün) 42 gün süresince yaptıkları bir araştırmada
rasyona ilave edilen 0; 1; 1,5 ve 2 ml/kg düzeylerindeki çörekotu yağının besi
performansı, karkas randımanı ve bazı kan parametreleri üzerine etkilerini
incelemişlerdir. Araştırıcılar bu amaçla her birinde 18 hayvan bulunan biri
pozitif kontrol (standart yem katkıları içeren), diğeri kontrol grubu (0 ml/kg
çörekotu yağı içeren) olmak üzere toplam 5 deneme grubu oluşturmuşlardır.
Denemenin 4. ve 5. haftalarında rasyonlarda artan çörekotu yağı katkı
düzeyinin yem tüketimi ve canlı ağırlık artışını arttırdığını (p<0,01), en iyi
yemden yararlanma oranının deneme sonu itibariyle 2 ml/kg çörek otu yağı
katkısı yapılan grupta şekillendiğini (p<0,05) ve rasyonlara çörekotu yağı
ilavesi yapılan deneme gruplarının kontrol gruplarına kıyasla daha yüksek
karkas ağırlığı ve randımanı sağladığını kaydetmişlerdir. Çörek otu yağının
plazma kolesterol ve trigliserid düzeylerini etkilemediği de bildirilmiştir.
Lee ve ark. (2003), rasyonlarda thymol, cinnamaldehyde ve ticari bir
esans yağ karışımı (CRINA® Poultry) kullanımının dişi broylerlerde besi
performansı, sindirim enzimleri ve lipid metabolizması üzerine etkilerini
belirlemişlerdir. Kırk gün süren araştırmada toplam 96 adet günlük ticari
Cobb dişi broyler kullanılmıştır. Araştırma her biri 24 adet civcivden oluşan 1
kontrol, 3 deneme olmak üzere toplam 4 grup halinde yürütülmüştür.
Araştırmacılar etkin maddeleri deneme grupları rasyonlarına sırasıyla 100
mg/kg thymol, 100 mg/kg cinnamaldehyde ve 100 mg/kg ticari esans yağ
karışımı öncelikle mısır yağı ile karıştırarak dahil etmişlerdir. Araştırmada
gruplar arasında canlı ağırlık artışı, yem tüketimi ve yemden yararlanma
oranı açısından istatistik bir fark şekillenmezken (p>0,05) sadece 21. gün
karaciğer/vücut ağırlığı oranının thymol içeren grupta yüksek olduğu, sindirim
enzimleri bakımından ve plazma yağ asidi konsantrasyonları açısından
herhangi bir farklılık şekillenmediği bildirilmiştir.
Alçiçek ve ark. (2003), yaptıkları bir araştırmada rasyonlarda farklı
düzeylerde ticari esans yağ karışımı (HerbromixTM) ve antibiyotik
(Avilamiycin) kullanımının broylerlerde canlı ağırlık artışı, yem tüketimi,
14
yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı üzerine etkilerini
belirlemişlerdir. Kırkiki gün süren araştırmada toplam 1250 adet günlük ticari
broyler civciv kullanılmıştır. Araştırma her biri 250 adet civcivden oluşan 1
kontrol, 4 deneme olmak üzere toplam 5 grup halinde yürütülmüştür.
Çalışmada 1. deneme grubu rasyonuna 10 mg/kg avilamisin, 2., 3. ve 4.
deneme grubu rasyonlarına ise sırasıyla 24 , 48 ve 72 mg/kg ticari esans yağ
karışımı ilave edilmiştir. Kontrol, 1., 2., 3. ve 4. deneme gruplarında 42.
gündeki kesim öncesi ortalama canlı ağırlıkları sırasıyla 1656; 1730; 1655;
1884 ve 1785 g, bir kg canlı ağırlık artışı için tüketilen yem miktarı ise
sırasıyla 2,27; 2,19; 2,23; 1,99 ve 2,06 kg olarak belirlenmiştir. Araştırıcılar
48 mg/kg ve 72 mg/kg esans yağ karışımı ilavesi yapılan gruplarda kesim
öncesi canlı ağırlıkların ve yemden yararlanma oranlarının kontrol grubu ve
antibiyotik gruplarına kıyasla önemli düzeyde olumlu yönde (p<0,01)
şekillendiğini kaydetmişlerdir.
Zhang ve ark. (2005), yaptıkları bir araştırmada rasyonlarda antibiyotik
(Amerika Birleşik Devletleri antibiyotik kullanım programı; 0-35. gün 50 mg/kg
basitrasin, 36-42. gün 15 mg/kg virginiamycin), esans yağ karışımı (AvigroTM,
500 mg/kg) ve iki ayrı besi periyoduna göre değişen düzeylerde (100 mg/kg
0-14. gün, 75 mg/kg 14-35. gün, 50 mg/kg 36-42. gün ve 150 mg/kg 0-14.
gün, 100 mg/kg 14-35. gün, 75 mg/kg 36-42. gün) organik asit +
mikrokapsüler esans yağ karışımı (RepaxolTM) kullanımının broylerlerde
performans üzerine etkilerini incelemişlerdir. Kırkiki gün süren araştırmada
toplam 2960 adet günlük ticari Cobb 500 broyler civciv kullanılmıştır.
Araştırma her biri 592 adet civcivden oluşan 1 kontrol, 4 deneme olmak
üzere toplam 5 grup halinde yürütülmüştür. Kontrol, 1., 2., 3., 4. ve 5.
deneme gruplarında 42. gündeki kesim öncesi ortalama canlı ağırlıkları
sırasıyla 2503, 2493, 2490, 2496, 2462 ve 2502 g, bir kg canlı ağırlık artışı
için tüketilen yem miktarının ise kontrol ve tüm deneme gruplarında ortalama
1,77 kg olduğu belirlenmiştir. Araştırıcılar antibiyotik ilave edilen grupta
karkas randımanının diğer deneme gruplarına kıyasla önemli derecede
yüksek (p<0,10) olduğunu kaydetmişlerdir.
15
Bölükbaşı ve ark. (2006), farklı düzeylerdeki vitamin E ve kekik yağının
200 erkek Ross PM3 broylerler üzerinde besi performansı, yağ oksidasyonu,
dokulardaki yağ asidi bileşimi ve serum lipoproteinleri üzerine etkisini
incelemişlerdir. Araştırıcılar bu amaçla her biri dört alt gruptan oluşan bir
kontrol grubu ve dört deneme grubu (100 mg vitamin E /kg, 200 mg vitamin E
/kg, 100 mg kekik yağı /kg, 200 mg kekik yağı /kg) oluşturmuşlardır. Kontrol,
1., 2., 3 ve 4. deneme gruplarında 42. gündeki kesim öncesi ortalama canlı
ağırlıkları sırasıyla 2316,5; 2248,6; 2324,3; 2303,0 ve 2319,5 g ve bir kg canlı
ağırlık artışı için tüketilen yem miktarı ise sırasıyla 1,75; 1,85; 1,73; 1,78 ve
1,77 kg olarak belirlenmiştir. Araştırıcılar 100 mg/kg kekik yağı içeren grubun
canlı ağırlığının kontrol grubuna kıyasla geri kaldığını (p<0,01) ve her iki
kekik yağı içeren deneme grubunun yemden yararlanmanın kontrol grubuna
kıyasla olumsuz (p<0,01) şekillendiğini bildirmişlerdir.
Parlat ve ark. (2005), Japon bıldırcınlarında yaptıkları bir çalışmada; 25
mg/kg virginiamycin ve 100 mg/kg kekik yağının performans kriterleri üzerine
etkisini incelemiş ve rasyona 100 mg/kg kekik yağı ilavesinin bıldırcınlarda
canlı ağırlık artışı ve yem tüketimini önemli derecede artırdığını (p<0,05)
bildirmişlerdir. Rasyona 25 mg/kg virginiamycin ilavesinin yemden
yararlanma oranını diğer deneme grupları ve kontrol gruplarına kıyasla
iyileştirdiğini (p<0,05) bildiren araştırıcılar kekik yağının bıldırcınlar için
büyütme faktörü olarak virginiamycine alternatif olabileceğini kaydetmişlerdir.
1.1.10.Esans Yağların Metabolizasyonu
Kohlert ve ark. (2000), saf esans yağ bileşenlerinin emilimini,
metabolizasyonunu ve vücuttan atılımlarını incelemişler ve esans yağ
bileşenlerinin oral yolla, akciğerler yoluyla ya da deri yoluyla hızlı bir şekilde
emildiğini, birçoğunun metabolize olduğunu, bir kısmının böbrekler yoluyla
glukoronidaz şeklinde veya solunum yoluyla CO2 şeklinde atıldığını
bildirmişlerdir. Igimi ve ark. (1974), 14C-işaretli d-limonene’nin farelerdeki
metabolik hareketini incelemişlerdir. Araştırıcılar d-limonen’ in bağırsaklardan
16
emildiğini ve hızlı bir şekilde önemli sayılabilecek düzeylerde kalıntı
bırakmadan vücuttan atıldığını bildirmişlerdir. Araştırıcılar etkin maddelerin
hayvan tarafından alınımından 2 saat sonra adrenal bezler, karaciğer ve
böbreklerde yüksek dozlarda d-limonen’in tespit edildiğini, 24 saat
sonrasında ise bu miktarların önemsiz düzeylere kadar gerilediğini ve en çok
radyoaktiviteye idrarda rastlandığını kaydetmişlerdir.
1.1.11.Esans Yağlarla Toksikolojik Çalışmalar
Hebert ve ark. (1994), kemirgenlerde cinnemaldehyde’in toksikolojik etkilerini
incelemişlerdir. Araştırıcılar sıçanlara 0 ila 3000 mg/kg CA /gün ve farelere 0
ila 7500 mg/kg CA/gün cinnemaldehyde’i yem ile vermişlerdir. Deneklerde
cinnemaldehyde’in verilen dozuna paralel olarak canlı ağırlık artışında
azalma kaydeden araştırıcılar bu sonucun başlangıçta yem tüketimindeki
azalmadan kaynaklanmış olabileceği kanısına varmışlardır ve kemirgenlerin
yemlerindeki güçlü kokuya karşı tipik bir tiksinti sergilediğini belirtmişlerdir.
Araştırıcılar ortalama karaciğer, böbrek ve dalak (g /100g CA) ağırlıklarının
yemdeki esans yağın farklı miktarlarından etkilenmediğini kaydetmişlerdir.
Hagan ve ark. (1967), ratlara 1000 ve 10000 ppm düzeylerinde 19 hafta
süreyle verilen thymol’ün bir toksikolojik belirtiye neden olmadığını
bildirmişlerdir.
1.1.12.Esans Yağların Dokulardaki Birikme Düzeyleri
Esans yağların dokulardaki birikimleri hızlı metabolik dönüşümleri ve
vücuttan atılımlarına benzememektedir. Esans yağların tüm besi periyodu
süresince sürekli rasyonda bulundurulması ile esans yağ bileşenleri çeşitli
dokularda birikebilmektedir (Lee ve ark. 2004).
Botsoglou ve ark. (2002), 50 ve 100 mg/kg kekik esans yağı ve 200
mg/kg α-tocopheryl acetate ilavesinin göğüs, but ve abdominal yağ doku
17
üzerindeki oksidatif parametreler açısından (iron-induced lipid oxidation)
etkilerini incelemişlerdir. Araştırıcılar dokularda ki oksidatif stabiliteyi
malondialdehit düzeylerini inceleyerek belirlemişlerdir ve malondialdet
düzeyinin rasyona ilave edilen kekik esans yağının artan miktarları ile paralel
olarak azaldığını, en düşük malondialdet düzeyinin 200 mg/kg α-tocopheryl
acetate ilavesi yapılan grupta gerçekleştiğini bildirmişlerdir. Söz konusu
durum kekik esans yağının doza bağlı olarak dokularda farklı düzeylerde
biriktiği şeklinde ifade edilebilir (Lee ve ark., 2004). Diğer taraftan esans
yağların kanatlı etinin duyusal kalitesi üzerine etkisinin önemsiz olduğu da
ifade edilmiştir (Vogt ve Rauch, 1991).
Lee ve ark. (2004), esans yağ birikimi olan kanatlı dokularının insanlar
tarafından tüketileceğini, söz konusu kanatlı etlerinin insanlarca tüketiminin
olumsuz etkilenim kaygısını doğursa da konunun daha çok açıklık
kazandırılması gerektiği kaydetmişlerdir.
1.1.13. Türkiye’de Yetişen ve Esans Yağ İçeren Bazı Bitkiler
Türkiye’de yetişmekte olan ve esans yağ içeren bazı bitkiler Çizelge 1.1. ’de
görülmektedir.
Çizelge 1.1. Türkiye’de Yetişen Bazı Esans Yağ İçeren Bitkiler (Sevinç ve Merdun, 1995; Duke, 1983; Alipieva ve ark., 2003; Anonim, 2007a,d; Ceylan, 1987) Bitkinin Adı Bitkinin Botanik Adı Yetiştiği alanlar Esans yağının başlıca
etkin bileşenleri Adaçayı Salvia officinalis L.,
Salvia fructicosa Mill. (S. Triloba L.) (Anadolu Ada Çayı)
Akdeniz ve ege bölgesinde, 1.8 cineol, Kafur, α- ve β- tuyon
Beyaz Çiçekli Yalancı Akasya
Robinia pseudoacacia L.
Anavatanı kuzey Amerika olmakla beraber Türkiye’ de (kültüre edilmiştir),
Methyl anthranilate, Linalool, α- terpineol, Benzaldehyde, Benzylalcohol, Farnesol, Heliotropin,İndole
Anason
Pimpinella anisum L.
Doğu Akdeniz kökenli olmakla birlikte ege bölgesinde de bazı yörelerde,
Trans-anetol, Estragol, Anisaldehit,
18
Çizelge 1.1. Türkiye’de Yetişen Bazı Esans Yağ İçeren Bitkiler Andız Kozalağı
Juniperus drupacea Lab.
Toros ve Amanus dağlarında,
Alantolakton türevleri,
Ardıç Juniperus communis L. Avrupa kökenli olan bitki Türkiye’de Trakya’da,
α pinen, Mirsen, 8 –kadinen,
Biberiye (Kuşdili, Hasanbah)
Rosemarinus officinalis L.
Akdeniz kökenlidir, batı ve güney kıyı bölgelerinde (yabani olarak yetişir),
1.8 cineol, Kafur, α pinen, barneol,
Ballıbaba Çiçeği
Lamium album L. Kuzey ve Doğu Anadolu dağlarında
Squalene, Hexahydrofarnesyl acetone
Binbirdelik Otu (Kuzukıran, Yaraotu, Sarıkantron)
Hypericum perforatum L.
Avrupa ve Anadolu’da,
Karofilen, Pinene, Limonen, Myrcene,
Akbaş Otu, Civan Perçemi,
Achillea millefollium L Kuzey ve Doğu Anadolu’da, Azulen, Limonen, Borneol, Pinenler, Seskiterpenler,
Kızılçam
Pinus brutia Ten. Güney ve Güneybatı Anadolu’da,
α pinen, β pinen,
Çörekotu Nigella sativa L. Doğu Akdeniz kökenlidir, Afyon, Burdur, Isparta’da ekilmektedir. Şam çörekotu tohumu Trakya ve Kuzey Anadoluda (yabani olarak yetişir),
p-simen, Artemisia keton, timokinon, α pinen, sabinen, 8-terpinen, Longifolen, Bornil asetat, Karvon, Timohidrokinon,
Çörtük Otu (Tarhanaotu, Çöyür, Turşuotu)
Echinophora tenuifolia L. Subsp sihthorpiana
Batı Asya kökenli bir bitkidir, Anadolu’nun birçok yerinde,
α fetandren, p-simen, metil ojenol, β fetandren,
Defne Laurus nobilis L. Akdeniz kökenli bir bitki olup Türkiye’de tüm kıyı bölgelerinde Kendiliğinden yetişir),
1.8 senol, α-terpinil asetat, Öjenol+metil öjenol,
Dereotu (Tereotu, durakotu)
Anethum graveolens L. Doğu Akdeniz kökenli bir bitkidir, Türkiye’de yabani olarak ta yetişmektedir.
Limonen, Karvon,
Eğir Kökü, Hint Kamışı, Yel Otu
Acorus calamus L. Anadolu’da Sapanca, Yeniçağa ve Beyşehir gölleri kenarında,
Asimil alkol, Ögerol, Asaron,
Fesleğen
Ocinum basillicum L.
Batı Anadolu, Güney Anadolu, Gaziantep ve Erzurum gibi yörelerde (Kültüre edilmiştir.),
Linalol, Metil kavikol, Öjenol, Limonen,
19
Çizelge 1.1. Türkiye’de Yetişen Bazı Esans Yağ İçeren Bitkiler Frenk Kimyonu
Carum carvi L.
Doğu Anadolu’da (Yabani olarak yetişir.),
Karvon, Limonen,
Frenk Maydonozu
Anthriscum cerefolium (L.) Homffm (Chaerophyllum sativum Lam)
Karadeniz kökenli bir bitkidir (Yabani olarak yetişir.),
Metil karvikol, Osmorizo,
Gül Rosa damascena Isparta ve Burdur’da (Kültürü yapılmaktadır.),
Sitronellol,Geraniol, Nerol,
Ihlamur
Tilia sp.
Özellikle Kuzey Anadolu dağlarında,
Farnesol,
Solucan Otu Pelargonium endlicherianum Fenzi
Orta ve doğu Anadolu dağlarında,
Geraniol, Feniletil alkol, Citronellol,
Karabaş Otu
Lavandula stoechas L.
Balıkesir’in Havran ilçesi ve İstanbul’un Yakacık bucağında,
Cineol,
Yalancı Karabiber Ağacı
Schinus molle L. Türkiye’de süs bitkisi olarak,
Carvacrol, Pinen, Thymol, Felandren,
Kediotu Valeriana officinalis L. Doğu Anadolu’nun rutubetli çayırlarında,
Valerianik asit,
Kekik Origanum majorana İstanbul Kekiği: O. vulgare L. Subsp hirtum (Link) letswaart İzmir Kekiği:O.onites L.
Avrupa kökenli olan bitkinin Türkiye’de 40 kadar yabani yetişen türü mevcuttur,
Thymol, Carvacrol,
Kimyon Cuminum cyminum Büyük ölçüde Orta Anadolu’da (Konya, Ankara, Niğde ve Eskişehir),
Küminaldehit, Küminalkol, p-menta-1.3-dien-7-al, 8-terpinen,
Kişniş Coriandrum sativum L. Anadolu’da yabani olarak yetişir, meyvesi için Denizli, Burdur, Mardin, Gaziantep ve Erzurum’da tarımı yapılır,
Linalol, 8-terpinen,
Lavanta Lavandula angustifolia Miller
Batı Anadolu’nun maki bölgelerinde,
Kafur, Cineol, Fenkon, Terpinol,Korneol,
Limonotu Kandıra Ağacı
Lippia triphylla Türkiye’nin birçok yerinde, Limonen, Cineol, Sitral,
Maydanoz
Petroselinum crispum (Mill) A.W. Hill (p. Sativum hoffm)
Türkiye’de yabani olarak bulunur,
Apitol, Myristizin, Allyl-tetramethoxybenzol,
20
Çizelge 1.1. Türkiye’de Yetişen Bazı Esans Yağ İçeren Bitkiler Melek Otu
Angelica sylestris L.
Türkiye’de sulak yerlerde,
β felandren, p- simen, 8 -3-karen,α pinen, Limonen,β felandren,
Mersin
Myrtus communis
Akdeniz çevresi, Doğu Akdeniz (Kuzey Afrika) kökenlidir.
1,8 cineol, terpenalkoller, limonen, β-pinen, mirtenilasetat,
Mercan Köşkü
Majorana hortensis Türkiye’de 20 kadar türü çoğunlukla batı ve güney bölgelerde,
Carvacrol, Thymol,
Nane Mentha piperita L.(Bahçe veya Tıbbi nane) Mentha spicata L.(Yeşil nane) Menta longitolia (L.) Hunds.(Tüylü nane) Mentha rotundifolia L.(Küt nane)
Türkiye’de çeşitli türleri ve varyeteleri yabani olarak yetişmektedir. Batı ve Güney anadolu’da kolaylıkla kültüre edilmektedir,
L- carvon, Limonen,
Oğulotu (Melisaotu, Limon Nanesi)
Melisa officinalis Anadolu’nun Batı ve Güney bölgelerinde (Yabani olarak yetişir.),
Sitrol, Linalol, Sitronella, Sitronellol,
Papatya
Matricaria chamomilla L.
Türkiye genelinde yol kenarları ve boş tarlalarda,
Chamazulen, Bisabolol, Bisabololoksit, Bisabolonoksit,
Pelinotu (Vermutotu)
Artemisia absinthium L. Türkiye’de 20 kadar türü yabani olarak yetişmektedir
b- tuyan, Tuyil asetat Tuyol,
Rezene (Arapsaçı)
Foeniculum vulgare Miller
Güney ve Batı Anadolu’da (Yabani olarak yetişmektedir.),
Anethol, Fenchon, Foenicul, Methychavicol,
Safran Crocus sativus L. Anadolu ve İran kökenli olan safran Safranbolu’da,
Safranal,
Sarımsak Allium satium L. Orta ve Batı Asya kökenli olan sarımsağın tarımı Türkiye genelinde yapılmaktadır,
Diallil disülfit,
Sater, Kekik Otu (Zater)
Satureja hortensis L.
Akdeniz kökenli olan sater Batı ve Güney Anadolu ile Doğu Karadeniz’de,
Timol, 8- terpinen, p-cimen, Carvacrol,
21
Çizelge 1.1. Türkiye’de Yetişen Bazı Esans Yağ İçeren Bitkiler Sedefotu
Ruta graveolens L.
Akdeniz kökenli olan bitki Türkiye’de (Bahçelerde süs bitkisi olarak yetiştirilir.),
Metilnonil keton, Metilheptil keton, Metiloktil keton,
Tarhun (Estragon)
Artemisia dracunculus L.
Rusya kökenli olan bitki Gaziantep, Erzurum, Konya, Ankara gibi illerde,
Methycavicol (estragol), Trans-anetol, Pinen, Limonen, Ocimen,
Yasemin Jasminium officinale L. Batı Asya kökenli olmakla birlikte Akdeniz bölgesi ülkelerinde, süs bitkisi olarak yetiştiriciliği yapılmaktadır,
Jasmon, Linanol, Geraniol, Benzilasetat,
Turunçgiller Bergamot
Citrus aurantium var. Bergamia
Türkiye’de Akdeniz bölgesinde,
Limonen, Linalol, Linalil asetat,
Limon Citrus limonum Kuzey, Güney ve Batı Anadolu’da bulunmakla birlikte Akdeniz Bölgesinde,
Limonen, Sitral, Sitronellal,
Portakal Citrus sinensis Vatanı Çin olduğu halde Türkiye’de Akdeniz bölgesinde,
Limonen, Çurapten,
Turunç Citrus aurantium Batı ve Güney Anadolu’da yetişmektedir,
Linalol, Linalil asetat, Nerolidol, Jasmolon,
1.2. Probiyotikler
1.2.1. Probiyotiklerin Tanımı
Bilim dünyasında probiyotiklerin kaşifinin 1912 Nobel Tıp Ödülü sahibi Rus
bilim insanı Elia Metchnikoff olduğu varsayılmaktadır. Araştırıcı Bulgaristan
ve Kafkasyada yaşıyan insanların uzun ömürlü olmasının probiyotiklerden
zengin gıdaların bu bölgelerde fazla tüketilmesinden kaynaklandığını
bildirmiştir (Aydın, 2007). Bununla birlikte probiyotik terimi bilimsel
literatürlere ilk olarak Lilley ve Stillwell (1965), tarafından; “antibiyotiklerin
aksine, bir mikroorganizma tarafından salgılanan ve diğer bir
mikroorganizmanın gelişimini teşvik eden madde” olarak kaydedilmiştir.
Ancak sonrasında Sperti (1971), bu terminolojinin dışında olarak probiyotiği;
22
mikrobiyel gelişimi teşvik eden doku ekstraksiyonu” olarak tanımlamıştır. Bu
tanımlamaları takip eden yıllarda Parker (1974), probiyotikleri; “sindirim
sistemi florasını destekleyen organizma ya da maddeler”, Fuller (1989),
“hayvanlarda, sindirim sistemindeki mikroorganizma dengesini olumlu yönde
değiştiren canlı mikrobiyel yem katkıları” olarak ta tanımlamışlardır. Yunanca
bir sözcükten türeyen probiyotik terimi; “mikroorganizmalar tarafından üretilen
büyütme faktörleri, seçilmiş konsantre canlı laktik asit bakterileri” şeklinde de
tanımlanmaktadır (Montes ve Pug,1993).
Probiyotik mikroorganizmaların işlevinin bağırsak lümenindeki villuslara
patojen mikroorganizmalardan daha önce ulaşarak bunların sindirim
sisteminde barınmalarını engellemek (rekabetçi dışlama) olduğu kavramı ilk
olarak bir Rus biyolog olan Georgia Frantsevitch Gause tarafından 1932
yılında karma maya türleri ve Paramecium kültürleri ile yaptığı çalışma ile
(Anonim, 2007c) literatürlerde yerini almıştır. Gause prensipleri olarak da
bilinen rekabetçi dışlama kavramı; iki türün aynı ekolojik alanı
paylaşamıyacağını, daha etkin olanın kullanılabilir kaynaklar açısından
diğerine kıyasla daha avantajlı olacağını ve diğer türü dışlayacağını ifade
etmektedir (Anonim, 2007b).
Probiyotik mikroorganizmalar vegetatif ve spor form olarak iki temel
formdan oluşmaktadır. Vegetatif probiyotik formları ısı ve neme duyarlı
olmaları ve mide asidinden etkilenebilecek hassasiyette olmalarından ötürü
tek midelilerden ziyade ruminantlarda kullanılırlar. Peletleme işlemine uygun
değildirler ve bazı antibiyotiklere karşı duyarlıdırlar. Probiyotiklerin spor
formları ise vegetatif formların aksine güçlü mide asidinden, ısı ve depolama
süresinden doğal olarak korunmuş formlar olmalarına karşın tüm yararlı
mikroorganizmaların spor formu yoktur (Jernigan ve ark. 1985; Montes ve
Pugh, 1993).
Probiyotikler dayanıklılık açısından Enterococlar, Streptococlar,
Pediococlar, Levconostoclar ve Lactobacilluslar şeklinde sıralanabilir.
23
Probiyotik üretiminde en çok kullanılan mikroorganizmalar Lactobacillus ve
Streptococcuslar’dır (Jernigan ve ark., 1985; Montes ve Pugh, 1993).
Probiyotik mikroorganizma kültürleri karma yemlere ve silaj içerisine
ilave edilerek kullanılmaktadır. Probiyotik mikroorganizmaların çoğu insan ve
hayvanların sindirim kanalı mikroflorasında doğal olarak bulunmakla birlikte,
her biri belli bir hayvan türüne adapte olmuştur (Arda ve ark., 1992).
1.2.2. Probiyotik Mikroorganizmaların Kaynağı ve Özellikleri
Sindirim sisteminde kendiliğinden oluşan flora oldukça stabil olmasına karşın
bu stabilite rasyona ve çevresel faktörlere bağlı olarak değişmektedir.
Bunlardan en önemli üç tanesi hijyen, antibiyotik kullanımı ve strestir. Yavru
hayvanlar doğal ortamlarında sindirim sistemi florasını oluşturan
mikroorganizmaları direkt veya dolaylı olarak annelerinden alırlar (Şekil 1.2.).
Ancak modern hayvan besleme ve yavru bakımı metotları sindirim sistemi
florasının yeterince oluşmamasına neden olmaktadır. Tavuklar bu olgunun en
güzel örnekleridir. Yumurtalar yumurtlamanın hemen ardından temiz
kuluçkaya alınırlar. Civcivlerin tavuklarla direkt etkileşiminin olmaması
dolayısıyla civcivlerin sindirim sistemi florası inkübatörün iç ortamından teşkil
etmektedir (Fuller, 1989).
Son yıllarda fermantasyon ve süt endüstrisinde yiyeceklerin korunması
amacı ile kullanılan laktik asit bakterileri probiyotik olarak kullanılmaya
başlanmıştır. Laktik asit üreten mikroorganizmalar, mukozadan salgılanan
müköz madde içerisinde çoğalır ve bu salgı içerisindeki müsini enerji kaynağı
olarak kullanırlar. En çok kullanılan probiyotik mikroorganizma olan
Lactobacilluslar pH 3’e kadar tolerans gösterebilmekte ve bu sayede düşük
mide pH’sında dahi canlı kalarak sindirim sisteminin daha ileriki bölümlerinde
de etkinliklerini gösterebilmektedirler. Probiyotik mikroorganizmalar, E. coli
gibi patojenlerin tersine Gram pozitif ve fakültatif anaerob olup non-
patojendirler (Jernigan ve ark. 1985; Fuller, 1989; Montes ve Pugh, 1993).
24
.
(Şekil 1.2. Çiftlik hayvanlarının bağırsak florasının oluşumu şeması (Fuller,
1989)
1.2.3. Probiyotiklerin Etki Mekanizması Probiyotiklerin normal bağırsak mikroflorasının gelişimi için bağırsaktaki
yararlı bakterilerin sayısının artmasında, antibiyotik kullanımından sonra
bağırsak florasının yeniden yapılanmasında, başta laktik asit olmak üzere
asetik asit ve formik asit gibi organik asitler üreterek Gram negatif patojen
mikroorganizmaların üremesini engellemede, oksidasyon-redüksiyon
potansiyelini düşürerek aerobik mikroorganizmaların gelişmesini
engellemede, bağırsak epitelyumuna tutunarak patojen mikroorganizma
kolonizasyonuna engel olmada, biyofilm salgıları ile bağırsakların
yangılanmasını önlemede, bağışıklık sistemini uyarmada, ürettikleri sindirim
enzimleri sayesinde özellikle sindirim sistemi tam gelişmemiş hayvanlarda
yemlerin sindirimine katkıda bulunmada, B grubu vitamin sentezinde, toksik
amin ve amonyak artışını engellemede, serum kolesterol seviyesini
düşürmede, safra asitleri ve yağ asitlerini enteropatojen mikroorganizmaların
etkilerinden koruyarak bunların toksik ve zararlı ürünlere dönüşümünü
25
önlemede etkin oldukları bildirilmiştir (Vanbelle ve ark., 1990; Sullivan, 2001).
Bunların yanı sıra probiyotiklerin olumsuz çevre koşullarından doğabilecek
stres riskini azalttığı, daha az kontamine karkas elde edilmesini sağladığı ve
kümes içinde amonyak oluşumunu azalttığı da belirtilmektedir (Yıldız ve
Akan, 2004).
Normal koşullarda, konakçı hayvanda hastalık oluşturma yeteneğinde
olmayan potansiyel patojen mikrorganizmalar, stres durumlarında konakçı
hayvan ile normal bağırsak mikroflorası arasındaki denge bozukluklarında
kolayca çoğalıp hedef hücreler için yarışmaya girerler. Yararlı probiyotik
mikroorganizmaların rasyonla sürekli verilmesi sonucunda ise
mikroorganizmaların gastrointestinal sistemde kolonizasyonları değiştirilebilir
(Collis ve Carter, 1978)
Faydalı bakterilerin insanlarda olduğu gibi kanatlılarda da bağırsaklara
yerleşmesi enfeksiyon yapan patojen bakterilerin (Salmonella, E. coli ve
Campylobacter gibi) faaliyetini önlemektedir. Probiyotiklerin etkileri
bakterilerinin suşuna, verilen dozuna, kullanıldığı zamana ve kullanım
koşullarına göre değişebilir. Birden fazla bakteri içeren probiyotikler daha çok
hayvan türünde etkili olmaktadır. Ayrıca, probiyotiklerin devamlı verilmesi
halinde daha etkili olacakları bildirilmektedir (Alp ve Kahraman, 1996; Bilal ve
ark., 1999)
1.2.4. Broyler Rasyonlarında Probiyotik Kullanımı
Ergün ve ark. (2000), broyler rasyonlarında probiyotik (ProtexinTM) ve zinc
bacitracin kullanımı ile ilgili yaptıkları araştırmada toplam 160 adet ticari Ross
PM3 erkek broiler civciv kullanmışlardır. Kırkiki gün süren araştırma, her biri
40 civcivden oluşan 1 kontrol, 3 deneme olmak üzere toplam 4 grup halinde
yürütülmüştür. Kontrol grubuna probiyotik ve antibiyotik kapsamayan yem
verilmiştir. Deneme grupları rasyonlarına ise sırasıyla ProtexinTM, zinc
bacitracin ve protexinTM + zinc bacitracin ilave edilmiştir. Araştırma sonunda
gruplar arasında canlı ağırlık, karkas randımanı ve yenilebilir iç organların
26
ağırlığı bakımından istatistik açıdan farklılık bulunamamıştır. Yapılan
araştırma süresince kontrol ve deneme gruplarında ortalama canlı ağırlık
artışı sırasıyla 2200; 2560; 2323; 2280 g olarak saptanmış, bir kg canlı ağırlık
artışı için tüketilen yem miktarı ise sırasıyla 1,87; 1,87; 1,86 ve 1,87 kg olarak
belirlenmiştir. Yapılan bu araştırmada rasyonlara probiyotik ve/veya
antibiyotik ilavesinin broylerlerde canlı ağırlık artışı, yemden yararlanma,
karkas randımanı ve yenilebilir iç organların ağırlığı üzerine önemli bir
etkisinin olmadığı sonucuna varmıştır. Hayvanlarda stresin yaratılmadığı ve
kümeste hijyen koşullarının sağlandığı ortamlarda broyler rasyonlarına
probiyotik ve/veya antibiyotik ilavesinin besi performansı üzerinde önemli bir
etki oluşturmayacağı kanısına varılmıştır.
Yalçın ve ark. (2003), yaptıkları bir araştırmada, rasyonlarda humat
(farmagülatör dryTM) ve probiyotik (ProtexinTM) kullanımının broylerlerde
canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas
randımanı üzerine etkilerini belirlemişlerdir. Kırkiki gün süren araştırmada
toplam 285 adet günlük ticari Ross PM3 erkek broyler civciv kullanılmıştır.
Araştırma her biri 95 adet civcivden oluşan 1 kontrol, 2 deneme olmak üzere
toplam 3 grup halinde yürütülmüştür. Birinci ve ikinci deneme grupları
rasyonlarına sırasıyla 2,5 g/kg Farmargülator dryTM ve 1,5 g/kg ProtexinTM
ilave edilmiştir. Araştırma sonunda gruplar arasında canlı ağırlık, canlı ağırlık
artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı
bakımından istatistik açıdan bir farklılık görülmemiştir. Yapılan deneme
süresince kontrol, 1. ve 2. deneme gruplarında ortalama canlı ağırlık artışları
sırasıyla 2153; 2098 ve 2101 g, bir kg canlı ağırlık artışı için tüketilen yem
miktarı ise sırasıyla 1,80; 1,80 ve 1,81 kg olarak belirlenmiştir. Araştırma
sonucunda broyler rasyonlarına farmargülator dryTM ve protexinTM ilavesinin
canlı ağırlık artışı, yem tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas
randımanı üzerine olumsuz bir etkisi gözlenmediği kaydedilmiştir.
Küçükersan ve ark. (2002), toplam 2400 ticari Arbor Acres broyler civciv
kullandıkları çalışmada rasyonlara ilave edilen stabilize rumen ekstratı ve
virjinyamisinin besi performansı ve bazı karkas özelikleri üzerine etkilerini
27
incelemişlerdir. Araştırıcılar kırkiki gün süren çalışmayı, her biri 480 civcivden
oluşan 1 kontrol, 4 deneme olmak üzere toplam beş grup halinde
yürütmüşlerdir. Kontrol grubuna probiyotik ve antibiyotik kapsamayan yem
verilmiştir. Deneme grupları rasyonlarına ise sırasıyla % 0,15; %0,20; %0,25
oranlarında stabilize rumen ekstratı ve 20 mg/kg virjinyamisin ilave edilmiştir.
Araştırma sonunda canlı ağırlıklar kontrol ve deneme gruplarında sırası ile
2013,8; 2065,5; 2169,6; 2110,4 ve 2102,1 g olarak belirlenmiştir. Araştırıcılar
%0,20 düzeyinde stabilize rumen ekstratı içeren deneme grubunun canlı
ağırlığının diğer deneme grupları ve kontrol grubuna kıyasla önemli düzeyde
(p<0,001) yüksek şekillendiğini, yem tüketimleri ve yemden yararlanma
oranları açısından farklılığın istatistiksel açıdan önem taşımadığını
belirtmişlerdir.
Yeo ve Kim (1997), broyler rasyonlarında antibiyotik, probiyotik veya
yucca ekstraktı kullanımının besi performansı ve üreaz aktivitesi üzerine
etkilerini incelemişlerdir. Araştırmada toplam 160 adet ticari Arbor Acres
broyler civciv kullanılmıştır. Kırkiki gün süren araştırma, her biri 10 civcivden
oluşan 4 alt gruba sahip 1 kontrol, 3 deneme olmak üzere toplam 4 grup
halinde yürütülmüştür. Kontrol grubuna antibiyotik, probiyotik ve yucca
ekstraktı kapsamayan yem verilmiştir. Deneme grupları rasyonlarına ise
sırasıyla antibiyotik (%0,1 chloroxytetracycline), probiyotik (%0,1 lactobacillus
casei) ve yucca ekstraktı (%0,2) ilave edilmiştir. Araştırma sonunda
probiyotik ilave edilen deneme grubunda kontrol grubuna kıyasla ilk 3 haftalık
periyotta günlük canlı ağırlık artışı önemli derecede yüksek, sadece ince
bağırsak içeriğindeki üreaz aktivitesinin de düşük (p<0,05) olduğu
bildirilmiştir. Araştırıcılar probiyotiklerin ilk haftalardaki üreaz aktivitesini
düşürücü etkisinden ötürü, civcivlerin gelişmesini destekleyici olabileceğini
bildirmişlerdir.
Kahraman ve ark. (1999), yaptıkları bir araştırmada, okside olmuş
broyler yemine farklı büyüme dönemlerinde (1-7.; 1-21.; 21-42. ve 1-42.
günler arası) katılan ticari probiyotik kültürünün canlı ağırlık artışı, yemden
yararlanma oranı, ileum pH’sı, Enterobactericea populasyonu, asites
28
oluşumu ve mortaliteye etkilerini incelemişlerdir. Araştırıcılar okside olmuş
broyler yemine ilave edilen probiyotiklerin farklı büyüme dönemlerinde
kullanılması ile altı hafta süren denemenin sonunda tüm deneme gruplarının
canlı ağırlıklarının kontrol grubuna kıyasla istatistik açıdan önemli düzeyde
yüksek (p<0,01), yemden yararlanma oranının kontrol grubuna kıyasla daha
iyi olduğunu ve ileum pH değerleri arasında ise önemli bir farklılık
oluşmadığını (p>0,05) bildirmişlerdir. Araştırıcılar gruplar arasında en düşük
ileum Enterobactericea populasyonunun kontrol grubunda, en yüksek ileum
Enterobactericea populasyonunun ise devamlı probiyotik verilen grupta
olduğunu (p<0,01), mortalite ve asites görülme sıklığının ise en düşük
devamlı probiyotik verilen grupta saptanmasının dikkat çekici olduğunu
belirtmişlerdir.
Kırkpınar ve ark. (1999) yaptıkları altı haftalık bir çalışmada etlik piliç
karma yemlerine ilave edilen organik asit karışımı ve probiyotiğin performans,
bağırsak pH’sı ve viskozitesi üzerine etkilerini incelemişlerdir. Bu amaçla her
biri 4 alt grup içeren bir kontrol ve 2 deneme grubu oluşturmuşlardır. 1.
deneme grubu rasyonuna 2 kg/ton organik asit ve 2. deneme grubu
rasyonuna 2 kg/ton probiyotik ilave edilmiştir. Organik asit ve probiyotik
kullanımı canlı ağırlığı olumlu yönde etkilerken, yem tüketimi, yemden
yararlanma oranı, yaşama gücü, kesim randımanı, karaciğer, taşlık ve
abdominal yağ ağırlığı ile bağırsak pH’sı ve viskozitesini etkilememiştir.
Cavazzon ve ark. (1998), yaptıkları bir araştırmada Bacillus coagulans
(1-7. günlerde 1000 mg/kg, 8-49. günlerde 250 mg/kg) kültürü ve
virginiamicin (10 mg/kg) kullanımının broylerlerde canlı ağırlık artışı, yem
tüketimi, yemden yararlanma oranı ve karkas randımanı üzerine etkilerini
belirlemişlerdir. Kırkdokuz gün süren araştırmada toplam 75 adet günlük
ticari Ross erkek broyler civciv kullanmışlardır. Araştırma her biri 25 adet
civcivden oluşan 1 kontrol, 2 deneme olmak üzere toplam 3 grup halinde
yürütülmüştür. Araştırıcılar birinci deneme grubu rasyonuna virginiamisin, 2.
deneme grubu rasyonuna ise Bacillus coagulans kültürü ilave etmişlerdir.
Araştırıcılar çalışma sonucunda Bacillus coagulans kültürünün broylerlerde
29
probiyotik işlevselliğinde antibiyotik alternatifi olan gelişmeyi destekleyen ve
profilaktik etkisi bulunan probiyotik bir kültür olduğunu bildirmişlerdir.
Denemenin amacı yaklaşık 12 000 adet bitki türünün üçte ikisini
oluşturan aromatik bitkilerin ve esans yağlarının hayvancılık alanında
değerlendirilebilme olanaklarının araştırılması, biberiye esans yağının
(Rosmerinus officinalis) probiyotik mikroorganizmalar ile kombinasyonunun
sinerjik etki oluşturup oluşturmayacağı ve bu kombinasyonun besi
performansı, immun sistem ve bazı kan parametreleri üzerine etkisinin
belirlenmesidir.
30
2. GEREÇ ve YÖNTEM
2.1. GEREÇ
2.1.1. Hayvan Materyali
Araştırmada ticari bir firmadan temin edilen 272 adet Ross PM3 erkek etlik
civcivler kullanılmıştır. Araştırma her biri 68 civcivden oluşan 1 kontrol ve 3
deneme grubu olmak üzere toplam 4 grup halinde yürütülmüştür. Her bir
deneme grubu 17’şer civciv içeren 4 alt gruba ayrılmıştır.
2.1.2. Yem Materyali
Denemede kullanılan hayvanlara 1. günden 21. güne kadar etlik civciv yemi,
22. günden kesim günü olan 42. güne kadar etlik piliç yemi verilmiştir.
Araştırmada kullanılan rasyonların temelini mısır, soya küspesi, tam yağlı
soya oluşturmuştur. Araştırmada kullanılan esans yağ biberiye esans yağı
(Rosemarinus officinalis) olup ticari bir firmadan (Aksu Gıda San. ve Tic. Ltd.
Şti. / Mersin) temin edilmiştir. Denemede kullanılan ürünün gaz kromatografi
analiz sonuçları Çizelge 2.1.’de gösterilmektedir.
Çizelge 2.1. Biberiye esans yağının gaz kromotografi analiz sonuçları
Bileşimi % 1,8 cineol 44,26
α-pinen 14,45
kafur 10,80
terpinen-4-ol 6,70
terpineol 2,56
borneol 1,89
limonen 1,50
bornil asetat 1,30
31
Araştırmada kullanılan probiyotik kültürü ticari bir işletmeden temin edilmiş
olup, preparat 1,0 x 109 cfu/gram düzeyinde mikroorganizma (Lactobacillus
acidophilus, Lactobacillus casei, Enteroccocus faecium, Bifidobacterium
thermophilus), razmol ve kalsiyum karbonattan oluşmaktadır.
2.2. YÖNTEM
2.2.1. Deneme Hayvanlarının Beslenmesi ve Deneme Süresi
Araştırma Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Hayvan Besleme ve
Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Deneme Ünitesinde gerçekleştirilmiştir.
Her bir bölmedeki hayvanlara grup yemlemesi uygulanmış ve
tüketebilecekleri miktarda yem ve su sürekli olarak önlerinde hazır
bulundurulmuştur. Deneme 42 gün sürdürülmüştür.
Araştırmada 24 saat aydınlatma planı esas alınarak gündüz gün ışığı,
gece normal ampullerle aydınlatma sağlanmış ve altlık materyali olarak odun
talaşı kullanılmıştır. Ortamın ısıtılmasında elektrikli ve gazlı ısıtıcılardan
yararlanılmıştır. İlk hafta içerisinde ortam ısısının 32-35 oC olmasına özen
gösterilmiş ve bu ısının son 2 haftaya kadar olan araştırma döneminde 22-24 oC düzeylerinde, son iki hafta içerisinde ise 20 oC düzeylerinde bulunmasına
dikkat edilmiştir.
Denemenin 0-13. günleri arasında plastik küçük yemlikler, 14-42.
günleri arasında ise plastik büyük yemlikler kullanılmıştır. Hayvanların
içebileceği kalitedeki su sürekli olarak hayvanların ulaşabileceği şekilde
önlerinde bulundurulmuştur. Deneme süresince günlük olarak ölümler
nedenleri ile birlikte kaydedilmiştir.
32
2.2.2. Araştırma Rasyonlarının Hazırlanması
Araştırmada kullanılan karma yemler, yem ham maddelerinin özel bir yem
fabrikasından temin edilmesinden sonra Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi, Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Deneme
Ünitesinde hazırlanmıştır.
Araştırmada her bir gruba civciv döneminde (0-21. günler) % 23,50 HP
ve 3300 kcal/kg ME, piliç döneminde ise (22-42. günler) %20 HP ve 3300
kcal/kg ME içeren rasyonlar hazırlanmıştır. Araştırmada kontrol grubunun
rasyonu katkı maddesi içermeyecek şekilde, ikinci deneme grubunun
rasyonu civciv döneminde 1 g/kg, piliç döneminde 0,5 g/kg probiyotik
içerecek şekilde, birinci ve üçüncü deneme gruplarının rasyonları ise günlük
olarak sırasıyla 200 mg/kg esans yağ ve 200 mg/kg esans yağ + 1/0,5 g/kg
probiyotik içerecek şekilde hazırlanmıştır. Denemede kullanılan katkı
maddelerinin düzeyleri Çizelge 2.2.’de rasyonların bileşimi ise Çizelge 2.3’te
gösterilmektedir.
Çizelge 2.2. Araştırmada kullanılan esans yağ ve probiyotik kültürünün düzeyleri
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2
(Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
-
200 mg/kg
0-21. günler 1 g/kg 22-42. günler 0,5 g/kg
200 mg/kg
+ 0-21. günler 1 g/kg
22-42. günler 0,5 g/kg
33
Çizelge 2.3. Araştırmada kullanılan rasyonların bileşimi, % Etlik civciv Etlik piliç (0-21. Günler) (22-42. Günler)
Mısır 44,70 55,23 Soya küspesi 25,65 19,90 Tam yağlı soya 18,60 15,21 Et kemik unu 3,30 3,10 Bitkisel yağ 4,30 3,20 Kireç taşı 1,50 1,50 Dikalsiyum fosfat 1,30 1,30 Tuz 0,25 0,25 Vitamin karması* 0,15 0,15 Mineral karması** 0,10 0,10 Metiyonin 0,15 0,06 Hesapla bulunan değerler Metabolize olabilir enerji, kcal/kg 3300 3300 Ham protein, % 23,50 20
* Vitamin karması: her bir kilogram vitamin karması 14 000 000 IU A vit, 4 000 000 IU D3 vit, 80 g E vit, 30 g K3 vit, 3 g B1 vit, 8 g B2 vit, 40 g niasin, 12 g pantotenik asit, 6 g B6 vit, 0,03 g B12 vit, 2 g folik asit, 0,15 g biotin, 50 g C vit içermektedir. ** Mineral karması: her bir kilogram mineral karmasında 150 g Mn, 120 g Fe, 150 g Zn, 14 g Cu, 0,4 g Co, 3 g Se bulunmaktadır.
2. 2. 3. Karma Yemlerin Besin Madde Miktarlarının Belirlenmesi
Araştırmada kullanılan yem ham maddelerinin ve karma yemlerin ham besin
madde miktarları Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi, Hayvan Besleme
ve Beslenme Hastalıkları Anabilim Dalı Laboratuarlarında AOAC (2000) ’de
bildirilen yöntemlere göre belirlenmiştir. Metabolize olabilir enerji düzeyleri ise
aşağıdaki formülle (Leeson ve Summers, 2001) göre belirlenmiştir.
ME, kcal/kg = 53+38 [(%ham protein) + (2,25 x %ham yağ) + (1,1 x
%nişasta)+ (1,05 x %şeker)]
2. 2. 4. Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışının Belirlenmesi
Hayvanlar denemenin başlangıcında, 7, 14, 21, 28, 35 ve 42. günlerde tek
tek tartılarak CA ‘lar belirlenmiştir. Denemenin başlangıcında ve 7. günde
34
yapılan tartımlar ± 5 mg’a, diğer günlerdeki tartımlarda ise ± 10 mg’ a duyarlı
terazilerde yapılmıştır. Tartımlar arasındaki farktan CAA’ ları belirlenmiştir.
2. 2. 5. Yem Tüketimi ve Yemden Yararlanma Oranının Belirlenmesi Araştırmanın 7, 14, 21, 28, 35 ve 42. günlerinde yemliklerde kalan yem
miktarı, o hafta içerisinde her tekrar grubuna verilen toplam yem miktarından
çıkartılarak her tekrar grubunun bir hafta içerisinde tükettiği yem miktarı
bulunmuştur. Bu miktar mevcut hayvan sayısına bölünerek yem tüketimleri,
tekrar grupları ve grupların ortalamaları olarak hesaplanmıştır.
Hayvanların deneme başlangıcından itibaren iki tartım aralığında
tükettikleri ortalama yem miktarları, bu iki tartım aralığında belirlenen
ortalama CAA’ ya bölünerek YYO’ ları bulunmuştur.
2.2.6. Sıcak Karkas Ağırlığı ve Randımanının Belirlenmesi
Sıcak karkas ağırlığını bulmak amacı ile kesim işlemi tamamlanıp organlar
ayrıldıktan sonra karkas tartılarak ağırlıkları belirlenmiştir. Sıcak karkas
ağırlıkları kesim öncesi ağırlıklara bölünerek sıcak karkas randımanları
hesaplanmıştır.
2.2.7. Kesim ve Organların Ayrılması İşlemleri Denemenin 42. gününde tüm hayvanlar bireysel olarak tartılmış ve her tekrar
grubundan 3 hayvan rastgele ayrılmıştır. Tartılan hayvanların kanatlarına
numaralar takıldıktan sonra kesim işlemi gerçekleştirilmiştir.
Kesim işlemi, piliçlerin başlarının kesilip ayrılması şeklinde
gerçekleştirilmiştir. Kesim sonrası hayvanların tüyleri makine ile yolunmuş,
ayakları kesilmiş, her hayvana ait karaciğer, dalak, kalp, taşlık, abdominal
yağ, bağırsak ve bursa fabricius’ları ayrılmıştır.
35
2.2.8. Bazı İç Organ Ağırlıklarının Belirlenmesi
Her hayvana ait karaciğer, kalp, taşlık, dalak ve bursa fabricius ± 10 mg’a
duyarlı terazi ile tartılarak ağırlıkları belirlenmiştir. Karaciğer, kalp, taşlık,
dalak, abdominal yağ ve bursa fabricius ağırlıkları kesim öncesi CA’ lara
bölünerek oranları hesaplanmıştır. Araştırmada taşlık çevre dokulardan ve
yağlardan ayrılarak, içi boşaltıldıktan sonra tartılmıştır. Bursa fabrisius çevre
dokulardan bisturi yardımıyla ayrılmış ve tartılmıştır.
2.2.9. İnce Bağırsak İçeriği pH’sının Belirlenmesi Kesim işleminden sonra her hayvana ait bağırsaklar ayrılarak ince bağırsak
içeriği ayrı ayrı kaplara alındıktan sonra hemen homojenize edilerek içerikteki
pH (Orion 420A) pH metre ile okunmuştur.
2.2.10. Kan Serumunda Toplam Kolesterol ve Toplam Trigliserit
Düzeylerinin Belirlenmesi
Araştırma sonunda servikal dislokasyon sırasında her tekrar grubundan üçer
hayvandan kan alındıktan sonra kanlar santrüfüj edilmiş ve kan serumları
ayrılmıştır. Serumlar analizler yapılana kadar –20 C0’de derin dondurucuda
muhafaza edilmiştir. Kan serumlarında kit kullanılarak, toplam kolesterol
(GLOBE Diagnostics S.R.İ.İtaly GD034000 ve toplam trigliserit-L (GLOBE
Diagnostics S.r.İ.İtaly GD081500) spektrofotometik olarak (Shimadzu digital
spektrofotometre, UV-1208, seri no: A1012 3400051 YS) saptanmıştır.
2.2.11. Aşılama ve Antikor Titresinin Belirlenmesi
Araştırmada hayvanlar 10. ve 26. günlerde Newcastle hastalığına karşı
(Hitchner B1,
Hipra) ile aşılanmıştır. Deneme süresince tüm aşılamalar içme
suyuna ilave yolu ile yapılmıştır. Newcastle hastalığına (ND) karşı oluşan
spesifik antikor düzeyi hemaglutinasyon inhibisyon testi ile tespit edilmiştir
36
(Allan ve Gough, 1974). Civcivlere 16. ve 22. günlerde Gumboro aşısı
yapılmıştır. Araştırma programı boyunca aşılamalardan önce kanat altı
venasından spesifik antikor düzeyini belirlemek amacı ile kan alınmıştır. Kan
örneklerinin santrifüj yardımı ile serumları ayrılmış ve kullanılıncaya kadar -
20°C’de bekletilmiştir.
2.2.12. Bazı Hematolojik Parametrelerin Belirlenmesi
Bazı Hematolojik kan parametrelerinin belirlenebilmesi amacıyla denemenin
3. haftasında kanat altı venasından ve 6. haftada kesim esnasında, her tekrar
grubundan üçer hayvandan kan alınmıştır.
Üçüncü hafta alınan kan örnekleri içerisinde 1 mg EDTA bulunan
tüplere, kesim esnasında ise hazır EDTA’ lı tüplere alınmıştır.
Çalışmada lökosit sayıları Natt-Herrick eriyiği kullanılarak
hesaplanmıştır. Tavuklardan alınan kandan alvuyar pipetinin 1 çizgisine
kadar çekilip, pipetin ucundaki kan silinmiştir. Üzeri 101 çizgisine kadar Natt-
Herrick eriği ile tamamlanarak, kan 1/100 oranında sulandırılmıştır. İki üç
dakika karıştırıldıktan sonra ilk birkaç damlası atılarak thoma lamındaki
kameraya gerekli oranda boşaltılmıştır. Hücreler yerleştikten sonra
akyuvarlar sayılmıştır.
Akyuvar sayımında, hacmi 1/4000 mm3 olan bir büyük karedeki tüm
küçük karelerin (400 adet) içindeki akyuvarlar ayrı ayrı sayılıp aşağıdaki
formül yardımı ile mm3 ’deki sayıları bulunmuştur (Konuk, 1981).
Bulunan hücre sayısı x sulandırma oranı x 4000 Akyuvar sayısı = -----------------------------------------------------------------------
Sayılan küçük kare adedi
37
Lökositlerin yüzde oranları Pappanheim’in panoptik boyama yöntemi ile
boyanmış sürme kan frotilerinde belirlenmiştir (Konuk, 1981).
2.2.13. Ölüm Sayısının Belirlenmesi
Çalışma süresince gerçekleşen ölüm kayıt edilmiş olup, esans yağ ve
probiyotik grubunda şekillenen tek hayvanlık ölüm oran olarak ifade
edilmemiştir.
2.2.14. İstatistik Analizler
Gruplara ait istatistik hesaplamalar ve grupların ortalama değerleri arasındaki
farklılığın önemliliği için tek yönlü varyans analizi (ANOVA), gruplar
arasındaki farkın önemlilik kontrolü için Duncan testi uygulanmıştır (Dawson
ve Trapp, 2001). Çizelgelerde gruplara ait ortalama ve standart hata değerleri
gösterilmiştir. İstatistik analizler SPSS 10,0 (Inc., Chiago, II, USA)
programında gerçekleştirilmiştir.
38
3. BULGULAR
Araştırmada kullanılan karma yemlerin besin madde miktarları ve metabolize
olabilir enerji düzeyleri Çizelge 3.1’de görülmektedir.
Çizelge 3.1. Karma yemlerin ham besin madde (%) ve metabolize olabilir enerji (kcal/kg) değerleri
Kontrol grubu
Deneme grupları Grup 1
(esans yağ ) Grup 2
(Probiyotik) Grup 3
(Esans yağ Probiyotik)
Etlik civciv Kuru madde 92,39 91,31 91,55 91,05 Ham kül 6,84 6,97 6,71 6,73 Ham protein 23,55 23,40 23,48 23,44 Ham yağ 9,96 10,03 10,17 9,98 Ham selüloz 2,85 3,25 3,15 2,95 Azotsuz öz madde
49.19 47,66 48,04 47,95
Kalsiyum 1,58 1,59 1,60 1,60 Toplam fosfor 0,78 0,75 0,77 0,75 Metabolize olabilir enerji
3316
3320
3331
3317
Etlik piliç Kuru madde 92,63 92,53 90,89 91,40
Ham kül 6,76 6,41 6,40 6,60 Ham protein 19,31 19,26 19,10 19,10 Ham yağ 8,01 8,26 8,15 8,42 Ham selüloz 2,90 2,85 3,15 3,10 Azotsuz öz Madde
55,65 55,75 54,09 54,18
Kalsiyum 1,37 1,35 1,31 1,34 Toplam fosfor 0,68 0,69 0,64 0,68 Metabolize olabilir enerji
3300 3335
3317
3298
Gruplardan elde edilen ortalama canlı ağırlıklar ve canlı ağırlık artışları
sırasıyla (Çizelge 3.2., Grafik 3.1.) ve (Çizelge 3.3., Grafik 3.2.)’de verilmiştir.
Kırk iki gün süren araştırma sonucunda Kontrol grubu, Grup 1 (esans yağ),
Grup 2 (probiyotik) ve Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’ün canlı ağırlık
değerleri sırasıyla 2086,6; 2176,8; 2202,1 ve 2191,2 g olarak belirlenmiş olup
gruplar arasında istatistik bakımdan önemli bir fark bulunmamıştır (p>0,05).
Araştırmanın 7., 14. ve 28. günlerinde Grup 2 (Probiyotik)’nin canlı ağırlığı
39
Kontrol grubuna kıyasla istatistiksel açıdan önemli düzeyde yüksek (p≤0,001;
p<0,05) şekillenmiş, Grup 1 (Esans yağ) ve Grup 3 (Esans yağ +
Probiyotik)’ün canlı ağırlıkları ise Kontrol grubuna kıyasla bir farklılık
oluşturmamıştır.
Canlı ağırlık artışı açısından 8-14. günlerde Grup 2 (Probiyotik)’nin canlı
ağırlık artışının Kontrol grubu ve Grup 1 (Esans yağ)’e kıyasla önemli
düzeyde yüksek (p<0,05) olduğu, Diğer deneme grupları ve Kontrol grubu
arasında istatistiksel bir farklılığın şekillenmediği görülmektedir.
Grupların ortalama yem tüketimleri ve yemden yararlanma oranları
sırasıyla (Çizelge 3.4., Grafik 3.3.) ve (Çizelge 3.5., Grafik 3.4.)’de verilmiştir.
Araştırmanın 0-21. günleri (p<0,05) ile 0-42. günleri (p<0,001) arasındaki
dönemlerde Grup 1 (Esans yağ) ve Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’ün
haftalık ortalama yem tüketimleri Kontrol grubu ve Grup 2 (Probiyotik)’den
geri kalmıştır. Şekillenen bu farklılıklar 0-7. gün (p≤0,001), 15-21. gün
(p<0,05), 22-28. gün ve 29-35. gün (p≤0,001) sonundaki tartımlarda
istatistiksel önem arz etmiştir. Denemenin altıncı haftasında haftalık ortalama
yem tüketimleri Kontrol grubu, Grup 1 (esans yağ), Grup 2 (probiyotik) ve
Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’de sırasıyla 1138,70; 1136,54; 1172,41;
1150,33 g olarak belirlenmiş ve gruplar arasında istatistik açıdan bir farklılık
(p>0,05) kaydedilmemiştir.
Yemden yararlanma oranları denemenin 0-42. günleri arasında Kontrol
grubu, Grup 1 (esans yağ), Grup 2 (probiyotik) ve Grup 3 (Esans yağ +
Probiyotik)’de sırasıyla 2,04; 1,78; 1,98 ve 1,73 kg olarak belirlenmiştir.
Veriler incelendiği zaman Grup 1 (Esans yağ) ve Grup 3 (Esans yağ +
Probiyotik) arasında istatistiksel bir farklılığın şekillenmediği (p>0,05)
gözlenirken, her iki grubun da Kontrol grubu ve Grup 2 (Probiyotik)’den
yemden istatistiksel olarak farklı (p≤0,001) olduğu görülmektedir.
Kesim işlemi sonucunda grupların kesim öncesi canlı ağırlıkları, sıcak
karkas ağırlıkları ve karkas randımanları Çizelge 3.6’da gösterilmiştir. Sıcak
karkas randımanları Kontrol grubu, Grup 1 (Esans yağ), Grup 2 (Probiyotik)
40
ve Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’de sırası ile % 71,8; 73,3; 72,3 ve 72,2
olarak belirlenmiş olup gruplar arasında istatistiksel bir farklılık oluşmamıştır
(p>0,05).
Gruplardaki hayvanların ortalama taşlık, karaciğer, kalp, dalak, bursa
fabrisius, abdominal yağ ağırlıkları ile bunların 100 g canlı ağırlığa oranları,
ince bağırsak pH’ları Çizelge 3.7’de; toplam kolesterol ve trigliserit düzeyleri
Çizelge 3.8’de gösterilmiştir. Araştırma organ ağırlıkları ve toplam kolesterol
ve trigliserit düzeyleri açısından değerlendirildiğinde; kontrol grubu ve
deneme grupları arasındaki rakamsal farklılıklar taşlık ağırlıkları ile taşlıkların
100 g canlı ağırlığa oranları dışında istatistik bakımdan önemsiz
bulunmuştur. Grup 2 (Probiyotik)’nin kontrol grubu ve diğer deneme
gruplarına kıyasla taşlık ağırlığı ve 100 g canlı ağırlığa oranının geri kaldığı
(p<0,05) gözlenmektedir.
Araştırmada denemelere ait gruplarda Newcastle Hastalığına karşı
aşılamalarla oluşan antikor düzeyleri Çizelge 3.9’da gösterilmiştir. Birinci
okumada (26. gün) ve ikinci okumada (deneme sonu) Newcastle Hastalığına
karşı şekillenen antikor düzeyleri açısından Kontrol grubu ve deneme grupları
arasında istatistiksel bir farklılık oluşmamıştır (p>0,05).
Deneme gruplarında civcivler ve piliçler için bazı hematolojik kan
parametreleri değerleri Çizelge 3.10. ve 3.11’de görülmektedir. Kesim
esnasında alınan kan örneklerinde hematolojik kan parametre (toplam
akyuvar sayısı ve formül lökosit) bulguları farklılık oluşturmamıştır. Yirmibir
günlük civcivlerden alınan kan örneklerinde de toplam akyuvar sayısı
açısından bir farklılık oluşmazken (p>0,05), formül lökosit oranlarından
bazofil ve eozinofil oranları dışındaki parametrelerin (lenfosit, heterofil ve
monosit) farklılık arz ettiği (p≤0,05) kaydedilmiştir. Araştırmanın altıncı
haftasında Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik) grubundan bir hayvan ölmüştür.
Yirmibir günlük civcivlerden alınan kan örneklerinde Grup 2 (Probiyotik)
lenfosit oranı açısından, Grup 1 (esans yağ)’den yüksek (p≤0,05); Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik) monosit oranı açısından, Kontrol ve Grup 2
41
(Probiyotik)’den yüksek (p<0,05); Grup 2 (Probiyotik) heterofil oranı Kontrol
ve Grup 1 (Esans yağ)’den istatistiksel açıdan önemli düzeyde düşük
(p≤0,05) bulunmuştur.
42
Çizelge 3.2. Grupların haftalık ortalama canlı ağırlıkları (g) (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2
(Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
Gün n x ± Sx n x ± Sx n x ± Sx n x ± Sx p
0 68 42,4 ± 0,32 68 42,8 ± 0,28 68 42,6 ± 0,32 68 42,8 ± 0,35 0,837
7 68 131,9 ± 2,36 b 68 126,0 ± 2,60 b 68 140,1 ± 2,61 a 68 132,2 ± 2,44 b 0,001
14 68 376,8 ± 7,10 b 68 366,0 ± 6,09 b 68 406,6 ± 7,27 a 68 382,1 ± 7,56 b 0,001
21 68 709,0 ± 13,73 ab 68 676,6 ± 13,00 b 68 741,7 ± 13,85 a 68 712,2 ± 14,94 ab 0,012
28 68 1133,3 ±20,35 b 68 1124,3 ± 18,98 b 68 1203,7 ± 20,47 a 68 1155,0 ± 23,47 ab 0,036
35 68 1627,5 ± 28,73 68 1664,5 ± 25,70 68 1730,9 ± 31,29 68 1679,6 ± 29,96 0,090
42 68 2086,6 ± 38,99 68 2176,8 ± 32,50 68 2202,1 ± 38,93 67 2191,2 ± 37,92 0,112
a,b: Aynı sırada farklı harf taşıyan ortalama değerler arasındaki fark istatistik bakımdan önemlidir (p<0,05).
43
Çizelge 3.3. Grupların haftalık ortalama canlı ağırlık artışları (g) (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2 (Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
Gün x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
0-7 89,46 ± 3,56 ab 83,17 ± 1,66 b 97,49 ± 2,89 a 89,39 ± 1,49 ab 0,015
8-14 244,92 ± 3,67 b 240,07± 4,67 b 266,51± 10,26 a 249,94 ± 2,93 ab 0,048
15-21 332,22 ± 15,55 310,58 ± 5,69 335,08 ± 12,29 330,05 ± 13,55 0,511
0-21 666,61 ± 16,86 ab 633,83 ± 8,25 b 699,09 ± 15,61a 669,39 ± 10,24 ab 0,033
22-28 424,27 ± 11,52 447,64 ± 14,55 462,02 ± 7,16 442,85 ± 6,94 0,142
29-35 494,13 ± 29,90 540,23 ± 21,24 527,20 ± 16,55 524,58 ± 12,73 0,491
36-42 459,16 ± 5,20 512,26 ± 22,37 471,17 ± 26,42 511,93 ± 21,26 0,200
22-42 1377,57 ± 33,02 1500,14 ± 48,63 1460,41 ± 43,21 1479,37 ± 14,39 0,156
0-42 2044,18 ± 39,59 2133,98 ± 54,29 2159,50 ± 52,84 2148,76 ± 13,38 0,269
a,b: Aynı sırada farklı harf taşıyan ortalama değerler arasındaki fark istatistik bakımdan önemlidir (p<0,05), n=4.
44
Çizelge 3.4. Grupların haftalık ortalama yem tüketimleri (g) (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2 (Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
Gün x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
0-7 115,30 ± 2,15 a 103,13 ± 2,39 b 114,73 ± 0,54 a 103,11 ± 2,16 b 0,001
8-14 389,88 ± 11,05 ab 374,91 ± 14,43 b 417,51 ± 3,62 a 356,73 ± 17,07 b 0,033
15-21 557,58 ± 13,28 a 473,76 ± 22,69 b 542,43 ± 3,07 a 463,08 ± 7,07 b 0,003
0-21 1032,78 ± 20,13 a 951,80 ± 37,56 b 1074,82 ± 4,23 a 922,94 ± 24,45 b 0,003
22-28 835,23 ± 9,41 a 632,47 ± 24,02 b 843,41 ± 1,22 a 616,44 ± 12,28 b 0,000
29-35 1167,76 ± 17,60 a 1083,88 ± 14,84 b 1196,23 ± 5,22 a 1032,19 ± 19,63 c 0,000
36-42 1138,70 ± 22,97 1136,54 ± 12,91 1172,41 ± 1,72 1150,33 ± 12,10 0,326
22-42 3141,70 ± 43,55 a 2852,14 ± 33,00 b 3212,05 ± 7,33 a 2798,97 ± 31,54 b 0,000
0-42 4174,48 ± 62,20 a 3804,70 ± 63,69 b 4282,74 ± 10,16 a 3721,92 ± 52,63 b 0,000
a,b,c: Aynı sırada farklı harf taşıyan ortalama değerler arasındaki fark istatistik bakımdan önemlidir (p<0,05), n=4.
45
Çizelge 3.5. Grupların haftalık ortalama yemden yararlanma oranları (kg yem /kg canlı ağırlık artışı) (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2
(Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
Gün x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
0-7 1,29 ± 2,85 a 1,24 ± 2,14 ab 1,17 ± 3,22 bc 1,15 ± 1,74 c 0,010
8-14 1,59 ± 6,35 1,56 ± 8,52 1,57 ± 5,75 1,42 ± 7,67 0,383
15-21 1,59 ± 5,13 1,53 ± 9,68 1,62 ± 6,34 1,41 ± 6,53 0,205
0-21 1,55 ± 3,43 1,50 ± 7,74 1,53 ± 2,90 1,38 ± 4,80 0,122
22-28 1,97 ± 6,24 a 1,41 ± 6,54 b 1,82 ± 2,78 a 1,39 ± 2,83 b 0,000
29-35 2,38 ± 0,15 a 2,01 ± 7,52 c 2,27 ± 6,46 ab 1,96 ± 1,24 c 0,017
36-42 2,47 ± 3,89 2,23 ± 0,10 2,51 ± 0,14 2,26 ± 0,10 0,182
22-42 2,28 ± 2,91 a 1,90 ± 7,16 b 2,20 ± 6,31 a 1,89 ± 3,22 b 0,000
0-42 2,04 ± 1,58 a 1,78 ± 6,94 b 1,98 ± 4,58 a 1,73 ± 3,00 b 0,001
a,b,c: Aynı sırada farklı harf taşıyan ortalama değerler arasındaki fark istatistik bakımdan önemlidir (p<0,05), n=4.
46
Çizelge 3.6. Grupların ortalama sıcak karkas ağırlıkları (g) ve karkas randımanları (%) (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2
(Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
Kesim öncesi canlı ağırlık 2286,6 ± 27,72 2287,5 ± 40,92 2371,6 ± 31,03 2371,8 ± 46,62 0,178
Sıcak karkas ağırlığı 1642,2 ± 21,17 1677,3 ± 35,75 1714,6 ± 24,02 1714,5 ± 43,97 0,344
Sıcak karkas randımanı 71,8 ± 0,44 73,3 ± 0,91 72,3 ± 0,37 72,2 ± 0,50 0,336
Gruplar arasındaki fark önemsizdir (p>0,05), n=4.
47
Çizelge 3.7. Grupların ortalama karaciğer, dalak, kalp, bursa fabrisius, abdominal yağ ve taşlık ağırlıkları ile bunların 100 g canlı ağırlığa (CA) oranları ve ince bağırsak pH ları (ortalama ± standart hata).
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2
(Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
Karaciğer ağırlığı, g 48,92 ± 1,65 50,90 ± 1,65 51,57 ± 1,44 51,49 ± 1,49 0,556
Karaciğer oranı, g/100gCA 2,13 ± 6,55 2,23 ± 6,34 2,17 ± 6,00 2,17 ± 6,33 0,781
Dalak ağırlığı, g 3,83 ± 0,25 4,34 ± 0,40 3,84 ± 0,40 4,48 ± 0,38 0,473
Dalak oranı, g/100gCA 0,16 ± 1,04 0,18 ± 1,69 0,16 ± 1,72 0,18 ± 1,49 0,459
Kalp ağırlığı, g 13,73 ± 0,53 14,57 ± 0,31 14,26 ± 0,64 14,48 ± 0,38 0,614
Kalp oranı, g/100gCA 0,59 ± 2,02 0,63 ± 1,43 0,60 ± 2,83 0,61± 9,41 0,483
Bursa fabricius ağırlığı, g 3,78 ± 0,31 3,98 ± 0,43 3,44 ± 0,14 4,12 ± 0,26 0,437
Bursa fabricius oranı, g/100gCA 0,16 ± 1,34 0,17 ± 1,78 0,14 ± 6,63 0,17 ± 1,17 0,373
Abdominal yağ ağırlığı, g 25,94 ± 3,50 24,38 ± 2,69 24,18 ± 3,94 23,02 ± 2,11 0,932
Abdominal yağ oranı, g/100gCA 1,13 ± 0,15 1,06 ± 0,10 1,02 ± 0,17 0,98 ± 0,10 0,885
Taşlık, g 37,77 ± 1,50 a 38,81± 1,20 a 30,97 ± 3,31 b 38,13 ± 1,14 a 0,028
Taşlık, g/100gCA 1,65 ± 5,85 a 1,69 ± 5,28 a 1,29 ± 0,13 b 1,61 ± 6,47 a 0,007
İnce bağırsak pH’sı 6,39 ± 0,018 6,53 ± 0,22 6,47 ± 0,16 6,29 ± 0,18 0,852
a,b: Aynı sırada farklı harf taşıyan ortalama değerler arasındaki fark istatistik bakımdan önemlidir (p<0,05), n=4.
48
Çizelge 3.8. Grupların ortalama toplam kolestrol ve trigliserit düzeyleri (mmol/L) (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2
(Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
Toplam Kolesterol
3,84 ± 0,37
2,39 ± 0,29
3,09 ± 1,89
3,14 ± 0,20
0,08
Toplam Trigliserit
9,20 ± 0,83
7,76 ± 1,66
8,26 ± 1,78
7,27 ± 1,19
0,80
Gruplar arasındaki fark önemsizdir (p>0,05), n=12.
49
Çizelge 3.9. Grupların Newcastle hastalığına karşı aşılamalarla oluşan log2 antikor titre değerleri (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1
(Esans yağ)
Grup 2
(Probiyotik)
Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
12.11.2006 (26.gün)
6,12 ± 0,02
6,20 ± 0,04
6,17 ± 0,04
6,15 ± 0,01
0,505
28.11.2006 (42. gün)
7,20 ± 0,03
7,20 ± 0,03
7,30 ± 0,03
7,20 ± 0,03
0,085
Gruplar arasındaki fark önemsizdir (p>0,05), n=12.
50
Çizelge 3.10. Grupların bazı hematolojik kan parametreleri-civciv (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları
Grup 1 (Esans yağ)
Grup 2 (Probiyotik) Grup 3 (Esans yağ +
Probiyotik) x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p
Akyuvar (x103/mm3) 11,83 ± 1,41 12,66 ± 2,07 16,58 ± 4,38 18,41 ± 4,25 0,447 Formül Lokosit Lenfosit (%) 40,50 ± 4,11ab 34,41 ± 4,02b 49,83 ± 3,97a 42,75 ± 2,96ab 0,051 Heterofil (%) 51,50 ± 3,69 a 53,66 ± 3,97 a 39,66 ± 4,17 b 44,50 ± 3,59 ab 0,053 Monosit (%) 3,16 ± 0,79 b 4,91 ± 0,73 ab 4,25 ± 0,70 b 6,66 ± 0,74 a 0,015 Eosinofil (%) 1,00 ± 0,27 2,33 ± 0,54 1,16 ± 0,29 1,33 ± 0,35 0,075 Bazofil (%) 3,66 ± 0,69 4,66 ± 0,64 4,16 ± 0,79 4,66 ± 0,81 0,743 a,b: Aynı sırada farklı harf taşıyan ortalama değerler arasındaki fark istatistik bakımdan önemlidir (p<0,05), n=4. Çizelge 3.11. Grupların bazı hematolojik kan parametreleri-piliç (ortalama ± standart hata)
Kontrol grubu
Deneme grupları Grup 1
(Esans yağ) Grup 2 (Probiyotik) Grup 3
(Esans yağ + Probiyotik)
x ± Sx x ± Sx x ± Sx x ± Sx p Akyuvar (x103/mm3) 14,00 ± 1,50 12,83 ± 1,51 18,83 ± 3,32 16,75 ± 1,67 0,205 Formül Lokosit Lenfosit (%) 41,66 ± 3,92 35,25 ± 4,76 41,16 ± 3,95 38,91 ± 3,53 0,673 Heterofil (%) 49,91± 3,76 54,33 ± 4,12 49,25 ± 3,86 52,00 ± 3,38 0,768 Monosit (%) 3,58 ± 0,58 4,33 ± 0,80 3,91 ± 0,62 3,58 ± 0,66 0,728 Eosinofil (%) 1,66 ± 0,33 1,58 ± 0,39 1,75 ± 0,52 1,83 ± 0,42 0,979 Bazofil (%) 3,16 ± 0,44 4,50 ± 0,74 3,91 ± 0,70 4,00 ± 0,47 0,487 Gruplar arasındaki fark önemsizdir (p>0,05), n=4.
51
Grafik 3.1. Grupların 0. gün ve haftalık canlı ağırlıkları (g)
Grafik 3.2. Grupların 0-21, 22-42 ve 0-42. günler canlı ağırlık artışları (g)
0
250
500
750
1000
1250
1500
1750
2000
2250
2500
0-21. Günler
21-42. Günler
0-42. Günler
Kontrol
Esans yağ
Probiyotik
Esans yağ + Probiyotik
Canlı Ağırlıklar, g
Canlı Ağırlık Artışları, g
0
250
500
750
1000
1250
1500
1750
2000
2250
2500
0. Gün1. Hafta
2. Hafta3. Hafta
4. Hafta5. Hafta
6. Hafta
Kontrol
Esans yağ
Probiyotik
Esans yağ + Probiyotik
52
Grafik 3.3. Grupların 0-21, 22-42 ve 0-42. günler yem tüketimleri (g)
Grafik 3.4. Grupların 0-21, 22-42 ve 0-42. günler yemden yararlanma oranları (kg yem/ kg canlı ağırlık artışı)
0
500
1000
1500
2000
2500
3000
3500
4000
4500
0-21. Günler
21-42. Günler
0-42. Günler
Kontrol
Esans yağ
Probiyotik
Esans yağ Probiyotik
Yem Tüketimi, g
0
0,5
1
1,5
2
2,5
0-21. Günler
21-42. Günler0-42. Günler
Kontrol
Esans yağ
Probiyotik
Esans yağ + Probiyotik
Yemden Yararlanma Oranı
53
4. TARTIŞMA
4.1. Canlı Ağırlık ve Canlı Ağırlık Artışı Araştırmanın 7., 14., 21., 28. ve 35. günlerinde Kontrol grubu, Grup 1 (esans
yağ), Grup 2 (probiyotik) ve Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’ün canlı ağırlık
ortalamaları genel olarak incelendiği zaman Grup 2 (Probiyotik)’nin diğer
deneme grupları ve Kontrol grubundan zaman zaman rakamsal, zaman
zaman ise istatistiksel olarak önde olduğu görülmektedir. Denemenin
sonunda kontrol grubu ve deneme gruplarında canlı ağırlık ortalamaları
sırasıyla 2086,6; 2176,8; 2202,1 ve 2191,2 g olarak belirlenmiş (p>0,05),
deneme gruplarının kontrol grubuna kıyasla sırasıyla %4,3, %5,5 ve %5,0
oranlarında daha yüksek canlı ağırlığa sahip oldukları kaydedilmiştir
Deneme sonuçları Ergün ve ark. (2000) broyler rasyonlarına probiyotik
ve çinko basitrasin ilavesinin (p>0,05), Yalçın ve ark. (2003) broyler
rasyonlarında humat (Farmagülatör dryTM) ve probiyotik (ProteksinTM)
kullanımının canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışı açısından (p>0,05), Watkins
ve Kratzer (1983) broylerlerde konakçı spesifik ve konakçı spesifik olmayan
Lactobasillus acidofilus kültürlerinin üç haftalık deneme sonunda canlı ağırlık
açısından farklılık oluşturmadığı (p>0,05) yönündeki bildirişleri ile uyum
sağlamaktadır.
Bununla birlikte Jin ve ark.’nın (2000) broyler rasyonlarına ilave edilen
%0,1 düzeyindeki Lactobasillus acidofilus kültürü ve %0,1 düzeyindeki 12
Lactobasillus acidofilus soyu içeren kültürün canlı ağırlığı olumlu etkilediği
(p<0,05) yönündeki bildirişi araştırma bulguları ile çelişmektedir. Broyler
rasyonlarına ilave edilen laktobasil kültürlerinin canlı ağırlık üzerine olumlu
etkisinin olduğunu bildiren (Dilworth ve Day, 1978; Jin ve ark., 1996; Mohan
ve ark., 1996; Yeo ve Kim, 1997; Jin ve ark., 1998a,b) bir dizi araştırma
bulunmaktadır.
54
Araştırma bulgularımızı Çelik ve ark.’nın (2007) sıcak stresi altında
yaptıkları broyler çalışmasında artan miktarlardaki çörek otu yağı katkısının
(1; 1,5; 2 ml/kg) kontrol grubuna kıyasla (0 ml/kg) kesim öncesi canlı ağırlık
açısından farklılık oluşturmadığı (p>0,05) yönündeki bildirişi
desteklemektedir. Bununla birlikte Alçiçek ve ark. (2003) broyler rasyonlarına
ilave edilen 48 ve 72 mg/kg düzeylerindeki esans yağ karışımının (p<0,01),
Sirvydis ve ark. (2003), bitkisel kökenli ticari yem katkı maddesinin canlı
ağırlığı kontrol grubuna kıyasla arttırdığı (p<0,001) yönündeki bildirişleri
çalışma bulgularımızla çelişmektedir.
Canlı ağırlık artışı bakımından 0-42. günlerde kontrol ve deneme
grupları arasında istatistiksel önem taşıyan bir sonucun kaydedilmediği
görülmektedir (p>0,05). Bu sonuçlar, Grup 2 (Probiyotik) açısından
değerlendirildiği zaman Alp ve ark.’nın (1993) broylerlerde, Arslan (2003)’ın
kaya kekliklerinde yeme ilave edilen probiyotiğin canlı ağırlık artışlarını
istatistiksel olarak etkilemediği (p<0,05) yönündeki bildirişleri ile uyum
sağlamaktadır. Bununla birlikte bazı araştırıcıların yeme probiyotik ilavesinin
broylerlerde canlı ağırlık artışını iyileştirdiği yönündeki bildirişlerine de
uymamaktadır (Dilwort ve Day, 1978; Kalavathy ve ark., 2003).
Canlı ağırlık artışları açısından 0-42. gün sonuçları Grup 1 (Esans yağ)
açısından incelendiği zaman kontrol grubu ile arasında istatistiksel bir
farklılığın oluşmaması (p>0,05) Lee ve ark.’nın (2003) dişi broylerlerde
thymol (100 mg/kg), cinnamaldehyde (100 mg/kg) ve ticari bir esans yağ
karışımı (100 mg/kg) kullandıkları araştırmada esans yağ içeren tüm deneme
gruplarının canlı ağırlık artışı üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı
(p>0,05) yönündeki bildirişiyle uyum sağlamaktadır. Yine Hernandez ve ark.
(2004) 200 ppm esans yağ ekstresi ve 5000 ppm labiatae ekstresinin
broylerlerde canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışı üzerinde farklılık
oluşturmadığını (p>0,05) bildirmişlerdir.
Bununla birlikte Williams ve Losa’nın (2001) esans yağ karışımının
broylerlerde kontrol grubuna kıyasla en az %2 daha fazla canlı ağırlık artışı
55
sağladıkları bildirişi, esans yağların broylerlerde canlı ağırlık artışını olumlu
etkilediğini bildiren Jamroz ve Kamel (2002); Sirvydis ve ark. (2003); Alçiçek
ve ark. (2004); Denli ve ark. (2004) tarafından da desteklenmektedir. Parlat
ve ark. (2005), Japon bıldırcınlarında virginiamycin ve kekik yağının etkisini
araştırdıkları çalışmada; kekik yağı içeren rasyonun bıldırcınlarda canlı ağırlık
artışını önemli düzeyde arttığını (p<0,05) bildirmişlerdir.
Bugüne kadar yapılmış olan araştırmalardan ve yaptığımız çalışmadan
elde edilen verilerin, gerek sonuçlar ve gerekse bu sonuçların rakamsal
değerleri açısından farklılık gösterdiği görülmektedir. Probiyotik kültürlerini
oluşturan bakteri yoğunluğu ve bu bakterilerin çeşitliliği hayvanlar üzerinde
farklı çevre koşullarına bağlı olarak farklı sonuçlar doğurabilir. Aynı durumun
esans yağların türüne ve içeriğindeki etkin bileşenlerin oranına göre de
değişiklik arz edebileceği düşünülmelidir.
4.2. Yem Tüketimi
Araştırmanın 0-7., 8-14., 15-21., 22-28. ve 29-35. günlerinde yem tüketimi
sonuçları incelendiği zaman Kontrol grubu ve Grup 2 (Probiyotik)’nin esans
yağ içeren deneme grupları olan Grup 1 (Esans yağ) ve Grup 3 (Esans yağ +
Probiyotik)’den daha fazla yem tükettikleri ve bu farkın istatistiksel önem arz
ettiği (p<0,001; p<0,05) sonucuna varılmıştır. Araştırmanın 36-42. günlerinde
Kontrol grubu ve deneme grupları arasında yem tüketimi açısından herhangi
bir farklılık (p>0,05) şekillenmezken altıncı hafta sonuçları araştırmanın 0-42.
gün sonuçlarını etkilememiştir (p<0,001).
Yapılan bu araştırmada elde edilen bulgular, esans yağ ve esans yağ
karışımlarının yem tüketimini etkilemediğini (p>0,05) bildiren; Japon bıldırcını
(Denli ve ark., 2004), dişi broyler (Lee ve ark., 2003) ve broylerler (Alçiçek ve
ark., 2003; Zang ve ark., 2005) üzerinde yapılmış çalışmalar ile
çelişmektedir. Bununla birlikte esans yağ ve esans yağ karışımlarının yem
tüketimini arttırdığını (p<0,05) bildiren; broyler (Alçiçek ve ark., 2004) ve
56
Japon bıldırcını (Parlat ve ark., 2005) üzerinde yapılmış çalışmalar ile Çelik
ve ark.’nın (2007) 4. ve 5. haftalar için sıcak stresi altındaki broylerlerin
rasyonuna ilave edilen artan miktarlardaki çörek otu yağı katkısının (1; 1,5; 2
ml/kg) kontrol grubuna kıyasla (0 ml/kg) yem tüketimini arttırdığı (p<0,01)
yönündeki bildirişi de söz konusudur.
Denemede esans yağ içeren gruplarda yem tüketimi kontrol gurubuna
kıyasla her ne kadar istatistiksel açıdan önemli düzeyde geri kalsa da, yem
tüketimi açısından çeşitli araştırmalarda farklı sonuçlar bildirilmektedir.
Araştırmalar arasındaki bu farklılık rasyona ilave edilen esans yağların
bitkisel kökenleri, bitkilerin hasat zamanındaki esans yağ bileşimine giren
etkin bileşenlerin yoğunlukları, diğer çalışmalara konu olan ticari esans yağ
preparatlarının farklı esans yağ bileşenlerini ve diğer katkı maddelerini bir
arada bulunduruyor olmaları ile diğer çevre faktörlerinin neden olmuş
olabileceği düşünülebilir.
4.3. Yemden Yararlanma Oranı
Denemenin 0-42. günleri arasında kontrol grubu ve deneme grupları
arasındaki yemden yararlanma oranları dikkate alındığı zaman; esans yağ
içeren Grup 1 (Esans yağ) ve Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’ün yemden
yararlanma oranları Grup 2 (Probiyotik) ve Kontrol grubuna kıyasla
istatistiksel açıdan önemli düzeyde iyi şekillenmiş (p≤0,01), Grup 2
(Probiyotik) ve Kontrol grubu arasında farklılık şekillenmemiştir (p>0,05).
Grup 2 (Probiyotik) açısından elde edilen bulgular incelendiğinde
probiyotik kültürlerinin yemden yararlanma oranını etkilemediğini bildiren;
kaya kekliği (Arslan, 2003) ve broylerler (Yeo ve Kim, 1997; Ergün ve ark.,
2000; Alçiçek ve ark., 2004; Mountzouris ve ark., 2007) üzerinde yapılmış
çalışmalar ile uyum sağlamaktadır. Bununla birlikte broyler rasyonlarına ilave
edilen % 0,05 ve % 0,10 düzeylerindeki laktobasil kültürünün (Jin ve ark.,
1998b); %0,10 düzeyindeki 12 laktobasil suşu içeren karışımının (Kalavathy
57
ve ark. 2003) ve %0,10 düzeylerindeki laktobasil kültürü veya aynı düzeydeki
12 laktobasil suşu içeren karışımının her ikisinin de (Jin ve ark., 2000),
yemden yararlanma oranını olumlu etkilediği (p<0,05) yönündeki bildirişleri ile
çelişmektedir.
Araştırmamızda esans yağ ilavesi yapılan deneme gruplarında yemden
yararlanma oranı açısından kaydedilen olumlu etki esans yağ, esans yağ
kombinasyonları ve bitki ekstrelerini konu eden broyler (Mandal ve ark.,
2000; Jamroz ve Kamel, 2002; Alçiçek ve ark., 2004; Çelik ve ark., 2007) ve
Japon bıldırcını (Parlat ve ark., 2005) ile yapılmış çalışma bulguları ile uyum
sağlamaktadır.
Eimeria tenella ile deneysel olarak enfekte edilmiş broylerler de
Giannenas ve ark. (2003) ’nın rasyona ilave edilen 300 mg/kg düzeyindeki
kekik esans yağının (p<0,05) ve Christaki ve ark. (2004) ’nın 0,5 ve 1 g/kg
düzeylerindeki ticari bitkisel yem katkı maddesinin enfekte kontrol gruplarına
kıyasla yemden yararlanma oranlarını olumlu (p<0,05) etkilediği yönündeki
bildirişleri bitkisel kökenli etkin maddelerin; koksidioz kökenli stres
faktörlerinin varlığında da yemden yararlanma oranı açısından olumlu
sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir.
Bununla birlikte araştırmamızdan elde edilen bulgular esans yağ, esans
yağ kombinasyonları ve bitki ekstrelerinin broylerlerde yemden yararlanma
oranı üzerinde etkisinin olmadığını bildiren (Lee ve ark., 2003; Botsoglou ve
ark., 2004; Hernandez ve ark., 2004; Sarıca ve ark., 2005) ve olumsuz
etkisinin olduğunu bildiren (Zank ve ark., 2005; Bölükbaşı ve ark., 2006)
çalışma bulguları ile çelişmektedir.
Denli ve ark. (2004) ’nın, Japon bıldırcını rasyonlarına ilave edilen 60
mg/kg düzeylerindeki kekik ve çörekotu esans yağlarından sadece kekik
esans yağı içeren rasyonun yemden yararlanma oranını olumlu etkilediğini
(p<0,05), çörekotu esans yağının yemden yararlanma oranı üzerinde
herhangi bir etkiye neden olmadığını (p>0,05) bildirişi ve Çiftçi ve ark.’nın
58
(2005), broyler rasyonlarına ilave edilen 100, 200 ve 400 mg/kg
düzeylerindeki anason yağının sadece 400 mg/kg düzeyinin (p<0,05); Alçiçek
ve ark. (2003) ’nın broyler rasyonlarına ilave edilen 24, 48 ve 72 mg/kg
düzeylerindeki ticari esans yağ karışımının sadece 48 ve 72 mg/kg
düzeylerinin yemden yararlanma oranı üzerine olumlu (p>0,01) etkidiği
yönündeki bildirişleri esans yağların orijinlerinin ve rasyona ilave düzeylerinin
önemini vurgulamaktadır.
Araştırma sonunda esans yağ içeren deneme gruplarının yemden
yararlanma oranı açısından kontrol ve probiyotik gruplarına kıyasla olumlu bir
tablo oluşturduğu, probiyotik kültürü içeren deneme grubunda ise rakamsal
bir iyileşmenin olduğu görülmektedir. Bugüne kadar yapılan araştırmaların
çoğunda bitkisel preparatların yemden yararlanma oranına etkisi açısından
farklı bildirimler söz konusudur. Bu durum bitkisel preparatların
farklılıklarından kaynaklanmakla birlikte, çevresel farklılıklardan da
şekillenmiş olabilir.
4.4. Karkas Ağırlıkları ve Sıcak Karkas Randımanı
Deneme periyodu sonunda gruplar arasında kesim öncesi canlı ağırlık, sıcak
karkas ağırlığı ve sıcak karkas randımanı bakımından istatistiksel bir farklılık
(p>0,05) şekillenmemiştir.
Elde edilen bu sonuçlar; broylerlerde probiyotik kültürlerinin sıcak
karkas randımanını arttırdığını bildiren (Erdoğan, 1999; Midilli ve Tuncer,
2001)çalışmaların bulguları ile uyuşmamaktadır.
Yapılan bu araştırmada elde edilen bulgular esans yağ ve esans yağ
kombinasyonlarının broylerlerde sıcak karkas randımanı üzerine etkisinin
olmadığını bildiren (Şimşek ve ark., 2005; Sarıca ve ark., 2005) çalışma
bulguları ile benzerlik göstermektedir. Bununla birlikte Bölükbaşı ve ark.
(2006) ’nın, broyler rasyonlarına ilave edilen 100 mg/kg kekik esans yağının
59
karkas ağırlığı ve sıcak karkas randımanını olumsuz (p<0,05) etkilediği
yönündeki bildiriş ile de çelişmektedir.
4.5. Bazı İç Organ Ağırlıkları Araştırmanın sonunda karaciğer, dalak, kalp, bursa fabrisius, abdominal yağ
ve taşlık ağırlıkları ile bu organların 100 g CA’a oranları açısından kontrol
grubu ve deneme grupları arasında sadece Grup 2 (Probiyotik) taşlık
ağırlığının ve 100 g canlı ağırlığa oranının diğer deneme grupları ve kontrol
grubundan geri kaldığı (p<0,05) görülmüştür.
Araştırmamızda elde edilen veriler Ergün ve ark.’nın (2000), broyler
rasyonlarına probiyotik ilavesinin yenilebilir iç organ ağırlıkları üzerinde
önemli bir etkisinin olmadığı (p>0,05) bildirişiyle çelişmektedir. Bununla
birlikte broyler rasyonlarına ilave edilen 0,23 g/kg düzeyindeki ticari probiyotik
kültürünün yenilebilir iç organlardan karaciğer ağırlığını azalttığı (p<0,001) da
bildirilmiştir (Midilli ve Tuncer, 2001).
Deneme sonuçları taşlık, karaciğer, kalp, dalak ve abdominal yağ
ağırlıkları Grup 1 (Esans yağ) açısından incelendiği zaman; broylerlerde
esans yağ ve/veya esans yağ karışımları kullanarak gerçekleştirilen
araştırmalardan Hernandez ve ark.’nın (2004) taşlık ve karaciğer ağırlıkları;
Sarıca ve ark., (2005) ile Şimşek ve ark.’nın (2005), karaciğer, taşlık, kalp ve
dalak ağırlıkları ve Çelik ve ark.’nın (2007) karaciğer ve abdominal yağ
ağırlıkları ile 100 g canlı ağırlığa oranlarının kontrol grubuna kıyasla farklılık
oluşturmadığı yönündeki bildirişleriyle paralel olduğu görülmektedir. Bununla
birlikte Bölükbaşı ve ark., (2006) broyler rasyonlarına ilave edilen 200 mg/kg
düzeyindeki kekik yağının yenilebilir iç organ ağırlıklarından karaciğer
ağırlığını arttırdığı (p<0,05) yönündeki bildirişi ile çelişmektedir.
60
4.6. İnce Bağırsak İçeriği pH Düzeyleri
İnce Bağırsak İçeriği pH Düzeyleri açısından kontrol ve deneme grupları
arasında istatistiksel önem taşıyan bir sonucun kaydedilmediği görülmektedir
(p>0,05). Bunula birlikte esans yağının ince bağırsak pH düzeyine etkisi
açısından; Denli ve ark. (2004) ’nın Japon bıldırcını rasyonlarına ilave edilen
kekik ve çöreotu esans yağlarının ince bağırsak pH’sını azalttığı (p<0,05)
yönündeki bildirişi, araştırma bulgularımız ile çelişmektedir.
4.7. Kan Serumunda Toplam Kolesterol ve Toplam Trigliserid Düzeyleri
Kontrol grubu, Grup 1 (Esans yağ), Grup 2 (Probiyotik) ve Grup 3 (Esans yağ
+ Probiyotik) gruplarının toplam kolesterol miktarı sırasıyla 3,84; 2,39; 3,09;
3,14 mg/dl olarak kaydedilmiştir. Söz konusu bu değerler itibariyle en düşük
toplam kolesterol miktarı Grup 1 (Esans yağ)’de saptanmış olup, bunu
sırasıyla Grup 2 (Probiyotik), Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik) ve Kontrol
grupları izlemiştir (p>0,05).
Alp ve ark. (1993), rasyona ilave edilen ticari probiyotik kültürünün
broylerlerde toplam kolesterol düzeyi üzerine etkisinin olmadığı (p>0,05)
yönündeki bildirişi, probiyotik kültürü açısından deneme ile uyum içindedir.
Bununla birlikte araştırma bulgularına zıt olarak Jin ve ark. (1998b), broyler
rasyonlarına ilave edilen % 0,10 düzeyindeki laktobasil kültürlerinin toplam
kolesterol seviyesini; Kalavathy ve ark. (2003), broyler rasyonlarına ilave
edilen 12 laktobasil soyunu içeren kültürün toplam kolesterol ve trigliserid
düzeylerini azalttığını (p<0,05) bildirmişlerdir.
Yapılan bu çalışmada toplam kolesterol düzeyi açısından elde edilen
bulgular, broyler rasyonlarına ilave edilen esans yağ ve/veya esans yağ
karışımlarının herhangi bir etkisinin olmadığını bildiren (Lee ve ark., 2003;
Çelik ve ark., 2007) çalışmalar ile uyum içindedir. Bununla birlikte Bölükbaşı
ve ark. (2006)’nın broyler rasyonlarına ilave edilen 200 mg/kg düzeyindeki
61
kekik yağının (p<0,01) ve Sirvydis ve ark. (2003)’nın, ticari esans yağ
karışımının (p<0,05) toplam kolesterol ve toplam trigliserid düzeylerini
arttırdığı yönündeki bildirişleri ile çelişmektedir.
4.8. New Castle Hastalığına Karşı Oluşan Antikor Düzeyleri
Araştırmada denemelere ait gruplarda newcastle hastalığına karşı
aşılamalarla oluşan antikor düzeyleri birinci okumada (26. gün) Kontrol
grubu, Grup 1 (Esans yağ), Grup 2 (Probiyotik) ve Grup 3 (Esans yağ +
Probiyotik)’de sırası ile 6,12; 6,20; 6,17 ve 6,15 olarak, İkinci okumada (42.
gün) ise 7,20; 7,20; 7,30 ve 7,20 olarak belirlenmiş ve her iki okumada da
ND’ye karşı şekillenen antikor düzeyleri açısından deneme grupları arasında
farklılık bulunmamıştır (p>0,05).
Probiyotik kültürü ilavesi yapılan deneme grupları açısından çalışma
değerlendirildiğinde; kanatlı rasyonlarına ilave edilen probiyotik kültürlerinin
bağışıklık sistemini aktive edici özelliğinin olduğunu bildiren Jin ve ark. (1997)
ile çelişmektedir. Yine sıcak stresi altında iki farklı broyler ırkı üzerinde
yapılan bir çalışmada; rasyona ilave edilen laktobasil kültürünün ırk
özelliklerine bağlı olarak newcastle virusuna karşı oluşan antikor titresini
arttırabildiği (p≤0,05) bildirilmiştir (Zulkıflı ve ark., 2000).
Bitkisel kökenli etkin maddelerin bağışıklık sistemini destekleyici
etkilerinin olduğunu bildiren çalışmalar mevcuttur. El- Abasy ve ark. (2004),
bağışıklık sistemleri hayvan başına 12 veya 20 mg siklofosfamit ile
baskılanan 3 haftalık broylerlerde rasyona 500 mg/kg/gün düzeyindeki şeker
kamışı ekstresi ilavesinin yıkanmış koyun eritrositleri ve Brusella abortus
etkenine karşı gelişen antikor yanıtı arttırdığını (p<0,01; p<0,05), Chen ve
ark. (2003), broylerlerde rasyonlarına ilave edilen 200 mg/kg Achyranthan
polisaccaride’nin bağışıklık sistemi parametrelerinden bursa fabricius indeksi
ve serum nitrik oksit düzeylerini kontrol grubuna kıyasla arttırdığını (p≤0,05)
bildirmişlerdir.
62
Yine Kong ve ark. (2006), Çin kökenli 4 bitkisel etkin maddenin
[Astragalus polysaccharide (29 ve 58 mg/kg canlı ağırlık), Isatis root
polysaccharide (29 ve 58 mg/kg canlı ağırlık), Propolis polysaccharide (7,25
ve 14,5 mg/kg canlı ağırlık) ve Epimedium flavone (7,25 ve 14,5 mg/kg canlı
ağırlık)] newcastle virusu ile enfekte edilmiş tavuklarda bağışıklık üzerine
etkilerini inceledikleri çalışmalarında; 14. günde burun ve göz yoluyla
uyguladıkları etkin maddelerin 21. günde aşılı ve aşısız kontrol gruplarına
kıyasla newcastle virusuna karşı oluşan antikor titrelerinin Isatis root
polysaccharide ve Epimedium flavone’nin her iki dozunda, Propolis
polysaccharide’nin tam dozunda ve Astragalus polysaccharide’nin yarım
dozunda önemli düzeyde arttığını (p<0,05) bildirmişlerdir. Bu durumun Çin
kökenli bitkisel 4 etkin maddenin de humoral bağışıklığı güçlendirici
etkilerinden kaynaklandığını bildirmişlerdir.
Yapılan bu araştırmada probiyotik ve esans yağın ayrı ayrı ve birlikte
ilavesi ile immun yanıtta önemli bir farklılığın belirlenememesi; kullanılan
karma yemin kaliteli olmasından, hijyenik ortamın sağlanmasından ve
hayvanların stresli olmamasından kaynaklanmaktadır.
4.9. Bazı Hematolojik Parametreler
Yirmibir günlük civcivlerden alınan kan örneklerinde akyuvar sayısı açısından
deneme grupları arasında farklılık (p>0,05) şekillenmezken formül lökosit
oranları incelendiğinde bazofil ve eozinofil oranları dışındaki tüm
parametrelerin (lenfosit, heterofil ve monosit) farklılık arz ettiği (p≤0,05)
görülmüştür. Bununla birlikte kesim esnasında alınan kan örneklerinden
değerlendirilen hematolojik kan parametreleri (akyuvar sayımı ve formül
lökosit) bulgularına göre deneme grupları arasındaki rakamsal farklılıklar
istatistiksel bakımdan önemsiz (p>0,05) bulunmuştur. Bu farklılıkların kan
alma esnasındaki uygulama farklılıklarından kaynaklanmış olabileceği
düşünülmektedir.
63
Araştırma sonuçları rasyona probiyotik kültürü ilave edilen Grup 2
(Probiyotik) grubu açısından değerlendirildiği zaman; Çetin ve ark. (2005)
’nın hindi rasyonlarına probiyotik ilavesinin eritrosit sayısını, hematokrit
değeri ve hemoglobin konsantrasyonunu arttırdığı (p>0,05), toplam lökosit ve
formül lökosit sayısı üzerine herhangi bir etkisinin olmadığı bildirişi ile uyum
sağlamaktadır.
4.10. Ölüm Sayısı
Denemenin altıncı haftasında Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’den bir
hayvan ölmüştür.
64
5. SONUÇ VE ÖNERİLER
Yapılan bu araştırmada tüm deneme gruplarının 6. hafta CA sonuçları kontrol
grubuna kıyasla istatistik açıdan önem taşımamaktadır. Araştırmada en
yüksek canlı ağırlık 2202,1 g ile Grup 2 (Probiyotik)’de, en düşük canlı ağırlık
ise 2086,6 g ile Kontrol grubunda şekillenmiştir. 42. gün canlı ağırlıkları
açısından Kontrol grubuna kıyasla Grup 1 (Esans yağ)’in CA’ı %4,3; Grup 2
(Probiyotik) CA’ı % 5,5; Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’ün CA’ı % 5,0
düzeylerinde yüksek şekillenmiştir. İstatistik açıdan farklılığın gastrointestinal
mikrobiyel kolonizasyon oluştuğu ilk dönemlerde şekillenmiş olması,
probiyotiklerin bağırsak florası üzerine olan olumlu etkilerinin varlığını
desteklemektedir. Bununla birlikte esans yağların lezzetleri (duyusal
özellikleri) açısından kanatlı beslenmesi üzerinde nasıl bir değer taşıdığının
açıklık kazandırılması da önem arz etmektedir. Bu amaçla bazı araştırıcılar
(Moleyar ve Narasimham, 1992; Didry ve ark., 1994; Montes-Belmont ve
Carvajal, 1998) esans yağların olası pozitif etkilerini; farklı esans yağların
birlikte kullanılması ile oluşan sinerjistik etkiden faydalanılarak belirlemenin
daha mümkün olabileceğini bildirmişlerdir.
Denemede YT ve YYO açısından gruplar arasında istatistiksel açıdan
önem taşıyan bir farklılık belirlenmiştir. Biberiye esans yağı içeren deneme
grupları olan Grup 1 (Esans yağ) ve Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik) YT
açısından kontrol grubuna kıyasla % 8,86 ve %10,84 oranında daha az yem
tüketmişlerdir. Yem tüketimi açısından çeşitli araştırmaların (Lee ve ark.,
2003; Alçiçek ve ark., 2003; Alçiçek ve ark, 2004; Çelik ve ark., 2007) farklı
sonuçlar sunmuş olmaları, araştırmalara konu olan esans yağların
orjinlerinden ve yeme ilave edilme metodlarından kaynaklanmış olabilir.
Bununla birlikte yine aynı gruplarda kontrol grubuna kıyasla 1 kg canlı ağırlık
artışı için tüketilen yem miktarının sırasıyla % 12,75 ve % 15,20 daha düşük
olduğu tespit edilmiştir.
65
Araştırma rasyonlarına ilave edilen Rosemarinus officinalis (Biberiye)
esans yağı ve probiyotik kültürünün kan serumu toplam kolesterol ve
trigliserid miktarlarında istatistiksel önem taşıyan bir farklılığa yol açmadığı
görülmüştür. Rakamsal olarak en düşük kolesterol düzeyi Grup 1 (Esans
yağ)’de, en düşük trigliserid düzeyi de Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik)’de
şekillenmiştir. Crowell, (1999) esans yağların kolesterol sentezindeki anahtar
düzenleyici enzim olan karaciğer 3-hidroksi-3-metilglutaril coenzim A (HMG-
CoA) redüktazı inhibe ederek hipokolesterolemik etki gösterebileceklerini
bildirmiştir.
Araştırmada yirmibir günlük civcivlerden alınan kan örneklerinde
gruplar arasındaki formül lökosit oranları incelendiğinde bazofil ve eozinofil
oranları dışındaki tüm parametrelerin (lenfosit, heterofil ve monosit) farklılık
arz ettiği (p≤0,05) görülmüştür. Genel olarak akyuvar sayılarında bir farklılığın
şekillenmemiş olması herhangi ciddi bir enfeksiyöz durumun yaşanmadığına
işaret etmekle birlikte, kesim esnasında alınan kan örneklerinde akyuvar
sayımı ve formül lökosit bulgularında deneme grupları arasındaki rakamsal
farklılıklar istatistiksel önem (p>0,05) taşımamaktadır.
Araştırmaya konu olan esans yağ ve probiyotik kültürünün New Castle
hastalığına karşı oluşan antikor seviyesinin önemli olmadığı görülmüştür.
Araştırma sonucunda üzerinde çalışılan parametreler için ileride
yapılacak olan çalışmalarda kullanılan katkı maddelerinin farklı düzeylerinin
farklı özelliklerdeki hayvan materyallerinde, farklı çevresel koşullar altında
etkilerinin değerlendirilmesinin uygun olduğu, esans yağların gelişmeyi
destekleyici etkisinin kanatlılar için çevre şartlarının ve rasyonun dengesiz
olduğu saha şartları altında gözlemlenmesinin daha olası olduğu ifade
edilebilir.
66
ÖZET Esansiyel Yağ ve Probiyotiğin Broylerlerde Performans, İmmun Sistem ve Bazı Kan Parametreleri Üzerine Etkisi Bu araştırma Broyler rasyonlarına ilave edilen Biberiye esans yağı (Rosemarinus officinalis), Probiyotik (Lactobasillus acidofilus, Lactobasillus casei, Enterococus faecium, Bifidobacterium termophilus) ve Biberiye esans yağı + Probiyotiğin besi performansı, bazı organ ağırlıkları (karaciğer, kalp, taşlık, dalak, bursa fabricius), bağırsak içeriği pH’sı, bazı hematolojik kan parametreleri (akyuvar sayısı) ile toplam kolesterol ve trigliserit değerleri üzerine etkilerini belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada toplam 272 adet erkek broyler civciv kullanılmıştır. Deneme, her biri 68 civcivden oluşan 1 adet kontrol, 3 adet deneme olmak üzere toplam 4 grup halinde yürütülmüştür. Her grup 17 civcivden oluşan 4 alt gruba ayrılmıştır.
Çalışmada, 1, 2, ve 3. deneme grupları rasyonlarına sırasıyla 200 mg/kg Biberiye esans yağı, 0-21. günlerde 1 g/kg; 22-42. günlerde 0,5 g/kg Probiyotik kültürü (Lactobacillus acidophilus, Lactobacillus casei, Enterococus faecium, Bifidobacterium termophilus) ve 200 mg/kg Biberiye esans yağı + 0-21. günlerde 1 g/kg; 22-42. günlerde 0,5 g/kg Probiyotik kültürü ilave edilmiştir. Deneme 6 hafta sürdürülmüştür. Araştırmada hayvanlara birinci günden 21. güne kadar etlik civciv yemi (HP % 23,5; ME 3300 kcal/kg), 22. günden kesim günü olan 42. güne kadar etlik piliç yemi (HP % 20; ME 3300 kcal/kg) verilmiştir.
Rasyona 200 mg/kg Biberiye esans yağı ilavesi (Grup 1) 28. güne kadar
ki sürede canlı ağırlık açısından kontrol grubu ile herhangi bir farklılığa (p>0,05) neden olmazken, Grup 2 (Probiyotik)’den geri kalmıştır (p<0,05). Söz konusu durum 0-21. gün canlı ağırlık artışında (p<0,05) da şekillenmiştir. Sonraki haftalarda CA ve CAA da istatistiksel önemde bir etki gözlenmemiştir. Araştırma sonunda Grup 1 (Esans yağ)’in taşlık ağırlığı ve taşlığın canlı ağırlığa oranı Grup 2 (Probiyotik)’den yüksek (p<0,05) şekillenmiştir.
Rasyona 0-21. günler arasında 1 g/kg; 22-42. günler arasında 0,5 g/kg
düzeylerinde ilave edilen probiyotik kültürünün 28. güne kadarki sürede canlı ağırlığı Grup 1 (Esans yağ)’den yüksek (p<0,05) şekillenmiştir. Söz konusu durum 0-21. gün canlı ağırlık artışında (p<0,05) da şekillenmiştir. Sonraki haftalarda CA ve CAA da istatistiksel önemde bir etki gözlenmemiştir. Taşlık ağırlığı ve taşlığın canlı ağırlığa oranı diğer deneme grupları ve kontrol grubundan geri kalmıştır (p<0,05).
Biberiye esans yağı ve probiyotik kültürünün birlikte kullanıldığı üçüncü
grupta, 0-21. gün ve 22-42. günlerde canlı ağırlık ve canlı ağırlık artışı bakımından herhangi bir farklılık şekillenmemiştir. Taşlık ağırlığı ve taşlığın
67
canlı ağırlığa oranı Grup 2 (Probiyotik)’ye kıyasla daha yüksek (p<0,05) şekillenmiştir.
Rasyona esans yağ ilavesi yapılan deneme grupları olan Grup 1 (Esans
yağ) ve Grup 3 (Esans yağ + Probiyotik) Kontrol grubu ve Grup 2 (Probiyotik)’ye kıyasla 0-42. gün yem tüketimi daha düşük (p<0,001) ve yemden yararlanma oranı daha iyi (p≤0,001) şekillenmiştir.
Kesim öncesi canlı ağırlık, Newcastle hastalığına karşı oluşan antikor
titresi, toplam kolesterol ve trigliserit düzeyleri, toplam alyuvar ve akyuvar sayıları açısından deneme grupları ve kontrol grubu arasında herhangi bir istatistiksel farklılık şekillenmemiştir (p>0,05).
Anahtar Sözcükler: Biberiye (Rosemarinus officinalis), Broyler, Esans
yağ, Lactobasil kültürü, Probiyotik.
68
SUMMARY
The Effects of Supplemental Essential Oil and Probiyotic on Performance, İmmun System and Some Blood Parameters in Broilers This study has been conducted to determine the effects of rosemary essential oil, probiotic and rosemary essential oil+probiotic preparations used as a supplement to broiler rations, on performance, some organ weights (liver, heart, gizzard, spleen, bursa of fabricius), intestinal pH, some hematological blood parameters (White blood cell counts) and total cholesterol and trigliseride levels. In the experiment 272 male broiler chicks were used. The experiment were caried out with four groups, one control group and three treatment groups, each involving 68 chicks. Each group, then, was divided into four replicate groups of 17 chicks.
In the study, diets of treatment groups, 1, 2, 3 were supplemented with 200 mg/kg rosemary essential oil (Rosemarinus officinalis), 1 g/kg days at 0-21; 0,5 g/kg days at 22-42 probiyotic culture (Lactobasillus acidofilus, Lactobasillus casei, Enterococus faecium, Bifidobacterium termophilus) and 200 mg/kg rosemary essantial oil + 1 g/kg days at 0-21; 0,5 g/kg days at 22-42 probiyotic culture, respectively. The experiment was run for six weeks. From day 0 to day 21, the chickes were feed with starter diet (HP % 23,5; ME 3300 kcal/kg), and from day 22 till day 42, when the experiment was terminated, with grower diet (HP % 23,5; ME 3300 kcal/kg).
Rosemary essential oil supplementation (200 mg/kg) to the ration
(Group 1), from day 0 till day 28, had no mean effect (p>0,05) on body weight of this group compeared with the control group. However this result was significantly lower (p<0,05) then the Group 2 (Probiyotic). This state come into being on body weight gain (p<0,05) at 0 to 21 days. During the following weeks, no statisticaly significant effects (of the rosemary essential oil supplement) were observed on body weight and body weight gain. At the end of the experiment gizzard weight and gizzard/body weight ratio of group 1 were higher (p<0,05) than the Group 2 (Probiyotic).
Probiyotic culture supplementation (1 g/kg days at 0-21; 0,5 g/kg days
at 22-42) to the ration (Group 2), from day 0 till day 28, increased the body weight of this group more then the Group 1 (Essential oil) (p<0,05). This state come into being on body weight gain (p<0,05) at 0 to 21 days. During the following weeks, no statisticaly significant effects (of the probiotic supplement) were observed on body weight and body weight gain. Gizzard weight and gizzard/body weight ratio of group 2 were lower then the other treatment groups and control group (p<0,05).
In the third group, where rosemary essential oil and probiotic culture
were used together, at days 0 to 21; and 21 to 42; no significant effects were
69
observed on body weight and body weight gain. Gizzard weight and gizzard/body weight ratio of group 3 were higher then the Group 2 (Probiotic) (p<0,05).
Dietary supplementation of rosemary essential oil from 0 to 42 lowered
mean feed intake (p<0,001) and had beter feed convertion ratio (p≤0,001) in Group 1 (Essential oil) and Group 3 (Essential oil + Probiyotic) compeared with Control group and Group 2 (Probiotic) significantly.
Before the slaugtering body weight, antibody titer for newcastle disease,
total cholestrole and trigliseride levels and total leukocyte cell counts were not effected with the dietary supplementations (p>0,05).
Key Words: Rosemary (Rosemarinus officinalis), Broiler, Essential oil,
Lactobasillus culture, Probiyotic.
70
KAYNAKLAR
ANONİM (2007a). Binbirdelik otu (Hypericum perforatum). Erişim: [http://www.
safirpeyzaj.com/index.php?option=com_content&task=view&id=30&Itemid=79]. Erişim tarihi: 23.11.2007
ANONİM (2007b). Competitive exclution. Erişim: [http://www.daviddarling.info/
encyclopedia/C/compex.html]. Erişim tarihi: 29.11.2007 ANONİM (2007c). Georgii Gause. Erişim: [http://en.wikipedia.org/wiki/Georgii_Frantsevich_
Gause]. Erişim tarihi: 29.11.2007 ANONİM (2007d). Zater. Erişim: [http://www.sifavi.com/S%C3%B6zl%C3%BCk/zater. html].
Erişim tarihi: 23.11.2007 AESCHBACH, R., LOLIGER, J., SCOTT, B.C., MURCIA, A., BUTLER, J., HALLİWELL,
B., ARUOMA, O.I. (1994). Antioxidant actions of thymol, carvacrol, 6-gingerol, zingerone and hyroxytyrosol. Food Chem Toxicol, 32: 31-36.
ALÇİÇEK, A., BOZKURT, M., ÇABUK, M. (2003). The effect of an essential oil combination
derived from sellected herbs growing wild in Turkey on Broiler performance. S. Afr. J. Anim. Sci., 33: 89-94.
ALÇİÇEK, A., BOZKURT, M., ÇABUK, M. (2004). The effect of a mixture of herbal essantial
oils, an organic acid or probiotics on broiler performance. S. Afr. J. Anim. Sci., 34: 217-222.
ALIPIEVA, K., EVSTATIEVAB, L., HANDJIEVAA, N., POPOVA, S. (2003). Comparative
Analysis of the Composition of Flower Volatiles from Lamium L. Species and Lamiastrum galeobdolon Heist. ex Fabr. Z. Naturforsch, 58:779-782.
ALLAN, W.H., GOUGH, R.E. (1974). A standard haemagglutation inhibition test for new
castle disease (1). A comparition of macro and micro metods. Vet. Rec., 95: 120-124. ALP, M. VE KAHRAMAN, R. (1996). Probiyotiklerin hayvan beslemede kullanılması. İ.Ü.
Vet. Fak. Derg., 22(1): 1-8. ALP, M., KAHRAMAN, R., KOCABAĞLI, N., EREN, M., ŞENEL, H.S. (1993). Lactiferm –
L5 ve bazı antibiyotiklerin broiler performansı, abdominal yağ ve ince bağırsak ağırlığı ile kan kolesterolüne etkileri. İ.Ü. Vet. Fak. Derg., 19(2): 145-157.
AOAC (2000). Official Methods of Analysis of AOAC International. 17th Ed. AOAC
international, Maryland. ARDA, M., MİNBAY, A., LELOĞLU, N., AYDIN, N., AKAY, Ö. (1992). Özel Mikrobiyoloji.
Erzurum: Atatürk Üniversitesi Yayınları, No: 741. ARSLAN, C. (2003). Kaya kekliği (Alectoris graeca) rasyonlarına farklı düzeylerde probiyotik
ilavesinin büyüme performansına etkisi. Kafkas Üniv. Vet. Fak. Derg., 9(1): 29-32. AYDIN, A. (2007). Kefir ve diğer probiyotiklerin insan sağlığındaki önemi. Erişim:
[http://www.eternalresidence.com/arad/ppsfiles/kefir.pps#4]. Erişim tarihi: 29.11.2007 BHAT, B.G. ve CHANDRASEKHARA, N. (1987). Effect of black pepper and piperine on bile
secretion and composition in rats. Nahrung, 31: 913-916.
71
BHAT, B.G., SRINIVASAN, M.R., CHANDRASEKHARA, N. (1984). Influence of curcumin
and capsaicin on the composition and secretion of bile in rats. J. Food Sci. Tech., 21: 225-227.
BİLAL, T., KUTAY, C., ÖZPINAR, H., ESECELİ, H., ABAŞ, İ. (1999). Broylerlerde Broilact
kullanımının besi performansı üzerine etkileri. VIV. Poultry Yutav’99 Uluslararası Tavukçuluk Fuarı ve Konferansı, 3-6 Haziran Bildiriler Kitabı, İstanbul, S.:472-479.
BOTSOGLOU, N.A., CHRISTAKI, E., FLOROU-PANER, P., GIANNENAS, I.,
PAPAGEORGIOU., G., SPAIS, A.B. (2004). The effect of a mixture of herbal essential oils or α-tocopheryl acetate on performance parameters and oxidation of body lipid in broilers. S. Afr. J. Anim. Sci., 34(1): 52-61.
BOTSOGLOU, N.A., FLOROU-PANER, P., CHRISTAKI, E., FLETOURIS D.J., SPAIS, A.B.
(2002). Effect of dietary oregano essential oil on performance of chickens and on iron-induced lipid oxidation of breast, thigh and abdominal fat tissues. Br. Poult. Sci., 43: 223-230.
BÖLÜKBAŞI, Ş.C., ERHAN, M.K., ÖZKAN, A., (2006). Effect of dietary thyme oil and
vitamin E on growth, lipid oxidation, meat fatty acid composition and serum lipoproteins of broilers. S. Afr. J. Anim. Sci., 36(3): 189-196.
CAVAZZON, V., ADAMI, A., CASTROVILLI, C. (1998). Performance of the broiler chickens
supplemented with Bacillus coagulans as probiotic. Br. Poult. Sci., 39: 526-529. CEYLAN, A. (1987). Tıbbi Bitkiler II (Uçucu Yağ İçerenler). İzmir. E.Ü. Ziraat Fakültesi Ofset
Basımevi. CHEN, H.L., LI, D.F., CHANG, B.Y., GONG, L.M., DAI, J.G., YI. G.F., (2003). Effects of
chinese herbal polysaccharides on the immunity and growth performance of young broilers. Poult. Sci., 82: 364–370.
CHRISTAKI, E., FLOROU-PANERI, P., GIANNENAS, I., PAPAZAHARIADOU, M.,
BOTSOGLOU, N.A., SPAIS, A.B. (2004). Effect of a mixture of herbal extracts on broiler chickens infected with Eimeria tenella. Anim. Res., 53: 137-144.
COLLIS, F.M., CARTER, P.B. (1978). Growth and Salmonellae in orally infected germfree
mice. Infect. Immun., 21: 41-47. COOKE, C.J., NANJEE, M.N., DEWEY, P., COOPER, J.A., MILLER, G.J., MILLER, N.E.
(1998). Plant monoterpenes do not raise plasma high-density-lipoprotein concentrations in humans. Am. J. Clin. Nutr., 68: 1042-1045.
COSENTINO, S., TUBEROSO, C.I.G., PISANO, B., SATTA, M., MASCIA, V., ARZEDI, E.,
PLAMAS, F. (1999). In-vitro antimicrobial activity and chemical composition of Sardinian Thymus essential oils. Lett. Appl. Microbiol., 29: 130-135.
CRAIG, W.J. (1999). Health-promoting properties of common herbs. Am. J. Clin. Nutr., 70
(3): 491S-499S. CROWELL, P.L. (1999). Prevention and therapy of cancer by dietary monoterpenes. J.
Nutr., 129: 775S-778S.
72
ÇELİK, L., BOZKURT, Z., TEKELİ, A., KUTLU, H.R. (2007). Yüksek sıcaklık altında beslenen etlik piliçlerin rasyonlarına çörek otu yağı katkısının büyüme performansı, karkas ve bazı kan ölçütleri üzerine etkileri. IV. Ulusal Hayvan Besleme Kongresi 24-28 Haziran 2007, Tam Metinler Kitabı, Bursa, S.: 6-11.
ÇETİN, N., GÜÇLÜ, B.K., ÇETİN, E. (2005). The effects of probiyotic and
mannanoligosaccaride on some hematolojical and immunolojical parameters in turkeys. J. Vet. Med. A, 52: 263-267.
ÇİFTÇİ, M., GÜLER, T., DALKILIC, T., ERTAS, N. (2005). The effect of anise oil (Pimpinella
anisum L.) on broiler performance. Int. J. Poult. Sci., 4(11): 851-855. DAWSON, B., TRAP, R.G. (2001). Basic and clinical bioistatistics 3rd edn. Lange Medical
Boks/McGnaw-Hill Medical Publishing Division, New York. DEANS, S.G., RİTCHİE, G. (1987). Antibacterial properties of plant essential oils. Int. J.
Food Microbiol., 5: 165-180. DENLİ, M., OKAN, F., ULUOCAK, A.N. (2004). Effect of dietary supplementation of hearb
essantial oils on the growth performance, carcas and intestinal caracteristics of quail (Coturnix coturnix japonica). S. Afr. J. Anim. Sci., 34(3): 174-179.
DEYOE, C.W., DAVIES, R.E., KRISHNAN, R., KHAUND, R. COUCH, J.R. (1962). Studies
on the taste preference of the chick. Poult. Sci., 41: 781-784. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poult. Sci., 3(12): 738-752.
DIDRY, N., DUBREUIL, L., PINKAS, M. (1994). Activity of thymol, carvacrol,
cinnamaldehyde and eugenol on oral bacteria. Pharm. Acta Helv., 69: 25-28. DILWORTH, B.C., DAY, E.J., (1978). Lactobasillus cultures in broiler diets. Poult. Sci., 57:
1101 (Abst.) DORMAN, H.J.D., DEANS, S.G. (2000). Antimicrobial agents from plants: antibacterial
activity of plant volatile oils. J. Appl. Microbiol., 83: 308-316. DUKE, J.A. (1983). Robinia pseudoacacia L. Erişim: [http://www.hort.purdue.edu/newcrop/
duke_energy/Robinia_pseudoacacia.html]. Erişim Tarihi: 26.11.2007 EL- ABASY, M., MOTOBU, M., NAKAMURA, K., KOGE, K., ONODERA, T., VAINIO, O.,
TOIVANEN, P., HIROTA, Y. (2004). Preventive and therapeutic effects of sugar cane extracts on cylophosphamite – induced immunsuppresion in chicken. Int. İmmunopharmacol. 4: 983-990.
ERDOĞAN, Z. (1999). Broyler rasyonlarında antibiyotik ve probiyotik kullanılması. Lalahan
Hay. Araşt. Enst. Derg., 39(2): 57-69. ERGÜN, A., YALÇIN, S., SAÇAKLI, P. (2000). Broyler rasyonlarında probiyotik ve zinc
bacitracin kullanımı. Ankara Üniv. Vet. Fak. Der., 47: 271-280. FARAG, R.S., BADEİ, A.Z.M.A., HEWEDI, F.M., EL-BAROTY, G.S.A. (1989). Antioxidant
activity of some spice essential oils on linoleic acid oxidation in aqueous media. J. Am. Oil Chem. Soc., 66: 792-799. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poult. Sci., 3(12): 738-752.
FULLER, R. (1989). A review. Probiotics in man and animals. J. Appl. Bacteriol., 66: 365-
378.
73
GIANNENAS, I., FLOROU-PANERI, P., PAPAZAHARIADOU, M., CHRISTAKI, E.,
BOTSOGLOU, N.A., SPAIS, A.B. (2003). Effects of dietary supplementation with oregano essential oil on performance of broilers after experimental infection with eimeria tenella. Arch. Anim. Nutr., 57(2): 99-106.
HAGAN, E.C., HANSEN, W.H., FITZHUGH, O.G., JENNER, P.M., JONES, W.I., TAYLOR,
J.M., LONG, E.L., NELSON, A.A., BROUWER, J.B. (1967). Food flavourings and compounds of related structure. II. Subacute and chronic toxicity. Food Cosmet. Toxicol., 5: 141-157. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
HAMMER, K.A., CARSON, C.F., RILEY, T.V. (1999). Antimicrobial activity of essential oils
and other plants extracts. J. Appl. Microbiol., 86: 985-990. HÉBERT, C.D., YUAN, J., DIETER, M.P. (1994). Comparison of the toxicity of
cinnamaldehyde when administered by microencapsulation in feed or by corn oil gavage. Food Chem. Toxicol., 32: 1107-1115.
HERNANDEZ, F., MADRİD, J., GARCİA, V., ORENGO, J., MEGİAS, M.D., (2004).
İnfluence of two plant extracts on broilers performance, digestibility, and digestive organ size. Poult. Sci., 83: 169 – 174.
HOOD, R.L., BAILEY W.M., SVORONOS, D. (1978). The effect of dietary monoterpenes on
the cholesterol level of eggs. Poult. Sci., 57: 304-306. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
IGIMI, H., NISHIMURA, M., KODAMA, R., IDE, H. (1974). Studies on the metabolism of d-
limonene (pmentha-1,8-diene) I. The absorption, distribution and excretion of d-limonene in rats. Xenobiotica, 4: 77-84. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
JAMROZ, D., KAMEL, C. (2002). Plant extracts enhance broiler performance. J. Anim. Sci.,
80(E.suppl 1): 41. JANSSEN, A.M., SCHEFFER, J.J.C. VE SVENDSEN, A.B. (1987). Antimicrobial activities
of essential oils. Pharm. Weekbl., 9: 193-197. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
JERNIGAN, M.A., MILES, R.D., ARAFA, A.S. (1985). Probiotics in poultry nutrition. A
review. J. World Poult. Sci., 41: 99-107. JIN, L.Z., HO, Y.W., ABDULLAH, N., ALİ, M., JALALUDIN, S. (1996). Influence of dried
Bacillus subtilis and Lactobasilli cultures on intestinal microflora and performance in broilers. Asian-Australas. J. Anim. Sci., 9: 397-404.
JIN, L.Z., HO, Y.W., ABDULLAH, N., ALİ, M., JALALUDIN, S. (1997). Probiotics in poultry:
modes of action. World’s Poultry Sci. J., 53: 351-365. JIN, L.Z., HO, Y.W., ABDULLAH, N., ALİ, M., JALALUDIN, S. (1998a). Effects of adherent
Lactobasillus cultures on growth, weight of organs and intestinal microflora and volatile fatty acids in broilers. Anim. Feed Sci. Tecnol., 70: 197-209.
JIN, L.Z., HO, Y.W., ABDULLAH, N., JALALUDIN, S. (1998b). Growth performance,
intestinal microbial populations , and serum cholesterol of broilers fed diets containing Lactobasillus cultures. Poult. Sci., 77: 1259-1265.
74
JIN, L.Z., HO, Y.W., ABDULLAH, N., JALALUDIN, S. (2000). Digestive and bacterial
enzyme activities in broiler fed diets supplemented with Lactobacillus cultures. Poult. Sci., 79: 886-891.
KAHRAMAN, R., ALP, M., KOCABAĞLI, N., ABAŞ, İ., AKSU, H., TANÖR, A. (1999).
Okside olmuş yemlere katılan probiyotiğin broylerlerde performans, ileum pH’sı ile enterobactericea popülasyonu, asites oluşumu ve mortaliteye etkisi. Animal Enformasyon, 157: 105-108.
KALAVATHY, R., ABDULLAH, N., JALALUDIN, S., HO, Y.W. (2003). Effects of
Lactobasillus cultures on growth performance, abdominal fat deposition, serum lipids and weight of organs of broiler chickens. Br. Poult. Sci., 44:139-144.
KIRKPINAR, F., AYHAN, V., BOZKURT, M. (1999). Organik asit karışımı ve probiyotik
kullanımının ektik piliçlerde performans, bağırsak pH’sı ve viskositesi üzerine etkileri. Uluslararası Hayvancılık ’99 Kongresi, 21-24 Eylül 1999, İzmir, S.: 463-467.
KOHLERT, C., VAN RENSEN, I., MÄRZ, R., SCHINDLER, G., GRAEFE, E.U., VEIT, M.
(2000). Bioavailability and pharmacokinetics of natural volatile terpenes in animals and humans. Planta Medica, 66: 495-505.
KONG, X.F., HU, Y.L., YIN, Y.L., WU, G.Y., RUI, R., WANG, D.Y., YANG, C.B. (2006).
Chinese herbal ingredients are effective immune stimulators for chickens infected with the newcastle disease virus. Poult. Sci., 85: 2169-2175.
KONUK, T. (1981). Pratik Fizyoloji I., 2. Baskı, Ankara: Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi Yayınları, No: 378, Ankara Üniversitesi Basım Evi. KUCUKERSAN, K., TUNCER, S.D., SANLI, Y., MIDILLI, M., GONCUOGLU, E.,
KUCUKERSAN, S., TAN, H. (2002). The effects of dietary stabilized rumen extract (SRE) and virginiamycine on performance and carcass yield of broilers. Revue Med. Vet., 153(11): 723-726.
KREYDIYYEH, S.I., USTA J., COPTI, R. (2000). Effect of cinnamon, clove and some of their
constituents on the Na+-K+-ATPase activity and alanine absorption in the rat jejunum. Food Chem. Toxicol., 38: 755-762.
LANGE, L. (2005). Nutribiotics could replace antibiotics in feed. World Poultry, 21(10): 21-
28. LEE, H.S., AHN, Y.J. (1998). Growth-inhibiting effects of Cinnamomum cassia bark-derived
materials on human intestinal bacteria. J. Agr. Food Chem., 46: 8-12. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
LEE, K.W., EVERTS, H., BEYNEN, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition.
International Journal of Poult. Sci., 3(12): 738-752. LEE, K.W., EVERTS, H., KAPPERT, H.J., FREHNER, M., LOSA, R., BEYNEN, A.C.
(2003). Effects of dietary essential oil components on growth performance, digestive enzymes and lipid methabolism in female chickens. Br. Poult. Sci.,44(3): 450-457.
LEESON, S., SUMMERS, J.D. (2001). Nutrition of the Chicken. Canada: University Books
Guelph.
75
LILLEY, D.M., STILLWELL, R.H. (1965). Probiotics: Growth Promoting Factors Produced by Microorganisms. Science, 147: 747-748. In: Philip, K. (1998). Development of lactic acid bacteria as a health food supplement or probiotic, Bacteria in your body—Are they good or bad? Erişim: [http://www.buyprobiotics.net/Lactic_acid_bacteria_omx_ probiotic. shtml]. Erişim tarihi: 29.11.2007
LOPEZ-BOTE, C.J., GRAY, J.I., GOMAA E.A., FLEGAL, C.J. (1998). Effect of dietary
administration of oil extracts from rosemary and sage on lipid oxidation in broiler meat. Br. Poult. Sci., 39: 235-240.
MANDAL, L., BISWAS, T., SARKAR, S.K., (2000). Broilers perform well on herbs or
enzymes in maize diet. World Poultry, 16(5): 19-21. MARINO, M., BERSANI, C., COMI, G. (1999). Antimicrobial activity of the essential oil of
thymus vulgaris L. measured using a bioimpedometric method. J. Food Protect., 62(9): 1017-1023.
MIDDLETON, B., HUI, K.-P. (1982). Inhibition of hepatic S-3-hydroxy-3-methylglutaryl-CoA
reductase and in vivo rates of lipogenesis by a mixture of pure cyclic monoterpenes. Biochem. Pharmacol., 31: 2897-2901.
MİDİLLİ, M., TUNCER, Ş.D. (2001). Broyler rasyonlarına katılan enzim ve probiyotiklerin
besi performansına etkileri. Turk. J. Vet. Anim. Sci., 25: 895-903. MOHAN, B., KADIRVEL, R., NATARAJAN, A., BHASKARAN, M. (1996). Effects of
probiotic supplementation on growth, nitrogen utilization and serum cholesterol in broilers. Br. Poult. Sci., 37: 395-401.
MOLEYAR, V., NARASIMHAM, P. (1992). Antibacterial activity of essential oil components.
Int. J. Food Microbiol., 16: 337-342. MONTES, A.J., PUGH, D.G. (1993). The use of probiotics in food animal practice. Vet.
Med., Marc: 282-288. MONTES-BELMONT, R., CARVAJAL, M. (1998). Control of Aspergillus flavus in maize with
plant essential oils and their components. J. Food Protect., 61: 616-619. MORAN, E.T. JR., (1982). Comparative nutrition of fowl and swine. The gastrointestinal
systems. University of Guelph. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poult. Sci., 3(12): 738-752.
MOUNTZOURIS, K.C., TSIRTSIKOS, P., KALAMARA, E., NITSCH, S., SCHATZMAYR,
G., FEGEROS, K. (2007). Evaluation of the Efficacy of a Probiotic Containing Lactobacillus, Bifidobacterium, Enterococcus, and Pediococcus Strains in Promoting Broiler Performance and Modulating Cecal Microflora Composition and Metabolic Activities. Poult. Sci., 86: 309–317.
OYEN, L.P.A., DUNG, N.X. (1999). Essential-oil plants. Leiden: Backhuys Publishers,. In:
Lee, K.-W., Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
PARKER, R.B. (1974). Probiotics, the Other Half of the Antibiotic Story. Anim. Nutr. Health.
29: 4-8. In: Philip, K. (1998). Development of lactic acid bacteria as a health food supplement or probiotic, Bacteria in your body—Are they good or bad? Erişim: [http://www.buyprobiotics.net/Lactic_acid_bacteria_omx_probiotic.shtml]. Erişim tarihi: 29.11.2007
76
PARLAT, S.S., YILDIZ, A.Ö., OLGUN, O., CUFADAR, Y. (2005). Bıldırcın rasyonlarında büyütme amaçlı antibiyotiklere alternatif olarak kekik uçucu yağı (Origanum vulgare L.) kullanımı. S.Ü. Ziraat Fakültesi Dergisi, 19 (36): 7-12.
PASTER, N., JUVEN, B.J., SHAAYA, E., MENASHEROV, M., NITZAN, R.,
WEISSLOWİCZ, H., RAVID, U. (1990). Inhibitory effect of oregano and thyme essential oils on moulds and foodborne bacteria. Lett. Appl. Microbiol., 11: 33-37.
PRADEEP, K.U., GEERVANI, P. (1994). Influence of spices on protein utilization of winged
bean (Psophocarpus tetragonolobus) and horsegram (Dolichos biflorus). Plant Food Hum. Nutr., 46: 187-193.
PRADEEP, K.U., GEERVANI, P., EGGUM, B.O. (1991). Influence of spices on utilization of
sorghum and chickpea protein. Plant Food Hum. Nutr., 41: 269-276. SAMBAIAH, K. VE SRINIVASAN, K. (1991). Secretion and composition of bile in rats fed
diets containing spices. J. Food Sci. Tech., 28: 35-38. SANTONYO, S., CAVERO, S., JANIME, L., IBENAZ, E., SENORANS, F.J., REGLERO, G.
(2005). Activity of Rosmerinus officinalis L. esaaential oil obtained via supercritical fluid extraction. J. Food Protect., 68(4): 790-795.
SARICA, S., ÇİFTÇİ, A., DEMİR, E., KILINÇ, K., YILDIRIM, Y. (2005). Use of antibiotic
growth promoter and two herbal natural feed additives with and without exogenous enzymes in wheat based broiler diets. S. Afr. J. Anim. Sci., 35(1): 61-72.
SEIGLER, D.S. (1998). Phenylpropanoids. Pages 106-129 in: Plant secondary metabolism
D. S. Seigler ed. Kluwer Academic Publishers, Boston. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
SEVİNÇ, A., MERDUN, B. (1995). Türkiyede yetişen uçucu yağ içeren bitkiler ve kullanım
alanları. Bitirme ödevi, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü. SIRVOPOULOU, A., PAPANIKOLAOU, E., NIKOLAOU, C., KOKKINI, S., LANARAS, T.,
ARSENAKIS, M. (1996). Antimicrobial and cytotoxic activities of origanum essential oils. J. Agric. Food Chem., 44: 1202-1205.
SIRVYDIS, V.H., BOBINIENE, R., PRIUDIOKIENE, V., VENCIUS. D., (2003). Phytobiotics
add value to broiler feed. World Poultry, 19(1): 16-17. SMITH-PALMER, A., STEWART, J., FYFE, L. (1998). Antimicrobial properties of plant
essential oils and essences against five important food-borne pathogens. Lett. Appl. Microbiol., 26: 118-122.
SPERTI, C.S. (1971). Probiotics. Avi Publishing Co, West Point, Connecticut. In: Philip, K.
(1998). Development of lactic acid bacteria as a health food supplement or probiotic, Bacteria in your body—Are they good or bad? Erişim: [http://www.buyprobiotics.net/ Lactic_acid_bacteria_omx_probiotic.shtml]. Erişim tarihi: 29.11.2007
SULLIVAN, G.C.O. (2001). Probiotics. Brit. J. Surg., 88(2):161. ŞİMŞEK, Ü.G., GÜLER, T., ÇİFTÇİ, M., ERTAŞ, O.N., DALKILIÇ, B. (2005). Esans yağ
karışımının (Kekik, Karanfil ve Anason) broylerlerde canlı ağırlık, karkas ve etlerin duyusal özellikleri üzerine etkisi. Yüzüncü Yıl Üniv. Vet. Fak. Derg., 16(2): 1-5.
77
TEISSEDRE, P.L., WATERHOUSE, A.L. (2000). Inhibition of oxidation of human low-density lipoproteins by phenolic substances in different essential oils varieties. J. Agr. Food Chem., 48: 3801-3805.
ULTEE, A., BENNİK, H.J. & MOEZELAAR, R. (2002). The phenolic hydroxyl group of
carvacrol is essential for action against the food-borne pathogen, Bacillus cereus. Appl. Environ. Microbiol., 3: 1561-1568.
VANBELLE, M., TELLER, E., FOCANT, M. (1990). Probiyotics in animal nutrition: A review.
Arch Tierernahr, 40(7): 543-567. VOGT, H. VE RAUCH, H.-W. (1991). Der einsatz einzelner ätherischer öle im
geflügelmastfutter. Lanbauforschung Völkenrode, 41: 94-97. In: Lee, K.-W.,Everts, H., Beynen, A.C. (2004). Essential oils in broiler nutrition. Int. J. Poultry Sci., 3(12): 738-752.
YALÇIN, S., ÇİFTÇİ, İ., ÖNOL, A.G., YILMAZ, A., (1996). Yem katkı maddelerinde
gelişmeler. 3. Uluslar arası yem kongresi ve yem sergisi, 1-3 Nisan, Ankara. YALÇIN, S., SEHU, A., ONBAŞILAR, E.E., ŞAHİN, T. (2003). Broyler rasyonlarına humat
ve probiyotik ilavesinin performans üzerine etkileri. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg., 50(3): 239-244.
YEO, J., KİM, K. (1997). Effect of feeding diets containing an antibiyotik, a probiyotik, or
yucca extract on growth and intestinal ürease activity in broiler chicks. Poult. Sci., 76: 381-385.
YILDIZ, G. VE AKAN, H.B. (2004). Probiyotik olarak kullanılan mikroorganizmalar ve
yararları. Yem Magazin, 36: 37-41. WATKINS, B.A.,KRATZER, F.H. (1983). Effect of oral dozing of Lactobacillus strain on gut
colonization and liver biotin in broiler chicks. Poultr. Sci., 62: 2088-2094. WILLIAMS, P., LOSA, R., (2001). The use of essantial oils and their compounds in poultry
nutrition. World Poultry, 17(4): 14-15. ZHANG, K.Y., YAN, F., KEEN, C.A., WALDROUP, P.W. (2005). Evaluation of
microencapsulated essantial oils and organic acids in dieds for broiler chickens. Int. J. Poultry Sci., 4(9): 612-619.
ZULKIFLI, I., ABDULLAH, N., AZRIN, N.M., HO, Y.W. (2000). Growth performance and
immune response of two commercial broiler strains fed diets containing Lactobacillus cultures and oxytetracycline under heat stres conditions. Br. Poult. Sci., 41: 593-597.
78
ÖZGEÇMİŞ
I. BİREYSEL BİLGİLER ADI SOYADI DOĞUM YERİ TARİHİ ADRES TEL(EV) TEL(CEP) E-POSTA II. EĞİTİM
LİSANS LİSE ORTA OKUL İLKOKUL YABANCI DİL III. UNVANLARI IV.MESLEKİ DENEYİMİ BİLİMSEL YAYINLAR MAKALELER
Kadir Emre BUĞDAYCI UŞAK – 1979 Oyak Sitesi 7. kısım 7. giriş no:1 Çayyolu / ANKARA 0 312 240 66 82 0 532 341 35 02 [email protected] Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi 1998 - 2003 Özel Ankara Yüce Fen Lisesi 1994 – 1997 Özel Yükseliş Koleji 1990 – 1994 Namık Kemal İlk Öğretim Okulu / ANKARA 1988–1990 Gazi Paşa İlk Öğretim Okulu / GÜMÜŞHANE 1985–1988 İngilizce Veteriner Hekim, Doktora öğrencisi 1- Teknik Sorumlu Veteriner Hekim: Hipra
Laboratorios S.A./İSPANYA – Hipra TÜRKİYE 2005 - 2006
2- Veteriner Hekim: DSA Kimya / ANKARA, 2007
1- Yalçın, S., Buğdaycı, K.E., Özsoy, B., Erol, H. (2007). Farklı enerji düzeylerindeki rasyonlara L-karnitin ilavesinin bıldırcınlarda performans ve bazı kan parametreleri üzerine etkisi. Ankara Üniv. Vet. Fak. Derg., 54:127-132.
79
BİLDİRİLER ÇEVİRİLER PROJELER
2- Tuncer, Ş.D., Saçaklı, P., Selçuk, Z., Köksal, B.H.,Genç, B., Buğdaycı, K.E. (2007). Pamuk tohumu küspesi, Ayçiçeği küspesi, Pamuk tohumu ve Ayçiçeği tohumunun glikoz ile muamelesinin bazı besin maddelerinin Rumende parçalanma özellikleri üzerine etkisi. IV. Ulusal Hayvan Besleme Kongresi 24-28 Haziran 2007, Tam Metinler Kitabı, Bursa, S.: 32-39.
1- Buğdaycı, K.E. (2004) Kanatlı Ununun Broyler Rasyonlarında Kullanımı. National Renderer Association organizasyonu / ANKARA (Sözlü) 2- Yalçın, Sakine, Buğdaycı, K.E., Özsoy, B., Erol,
H. (2005). Farklı enerji düzeylerindeki rasyonlara L-karnitin katkısının bıldırcınlarda besi performansı ve bazı kan parametreleri üzerine etkisi. III. Ulusal Hayvan Besleme Kongresi, 7-10 Eylül 2005 Adana, 270-276 (Poster).
3- Yalçın, S., Yalçın, Sakine, Erol, H., Onbaşılar, İ.,
Buğdaycı, E. (2006). Effects of dietary mint on some egg traits and egg cholesterol content of laying hen. 5th International Symposium of IBNA, 28-29 September, 2006, National Research-Development Institute for Animal Biology and nutrition-IBNA, Baloteşti, Book of Abstracts, page: 10-11.
- Yalçın, Sakine, Buğdaycı, E. (2003). Beslenme
yumurta kalitesini nasıl etkiler, Yem Magazin, Aralık 2003, 35: 55-56.
- Yalçın, Sakine, Erol, H., Buğdaycı, E. (2005).
Tavuk Rasyonlarında Kullanılan Çörekotunun (Nigella sativa L.) Yumurta Sarısı Yağ Asidi ve Kolesterol İçeriğine Etkisi. Proje No: Ankara Üniversitesi 2005 08 10 001 HPD.