to-gazete-20

28
‹K‹ AYLIK S‹YAS‹ GAZETE www.toplumsalozgurluk.com SAYI: 20 TEMMUZ 2007 F‹YATI: 1.5 YTL ISSN: 1304-6519 Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokrasiyi d›fllayan bir oligarflik egemenlik rejimi oldu¤unu aç›kça gösteren Seçim Kanunu’nun bask›s› alt›nda seçimlere gidiyo- ruz. Yüzde onluk baraj ve kimlerin seçilece¤ini lider- lerin keyfine b›rakan kanunlarla, halk d›fllan›yor ve egemenler kendi aralar›nda çekifliyorlar. Oligarfli, yüzde 10’luk baraj ve elindeki medya organlar› yet- mezmifl gibi, hepsini sat›n ald›¤› parti liderlerinin be- lirledi¤i kifliler aras›nda seçim yap›lmas›n› istiyor. Asl›nda seçim yap›lm›yor, “seçim” isimli bir tiyatro oynan›yor ve herkes de oy atarak oyuncu olmaya ça¤r›l›yor. Sonuç al›namayan ve politik krizi derinlefltiren Cum- hurbaflkanl›¤› seçim sürecinde iyice su yüzüne ç›kan Ordu-Hükümet gerilimi, seçim döneminde de sürü- yor. CHP-MHP ve AKP, karfl›l›kl› saflaflt›lar. Televiz- yonlar ve gazeteler, bu iki kanattan birisine oy at›l- mas›n› istiyor. ‹kisi de, Ordu-Sermaye oligarflisinin ç›karlar›n› savunan bu kanatlar›n hepsi, halk›n ce- binden ç›kan milyonlarca dolarl›k kampanyalarla birbirleriyle çekifliyorlar. Baykal-Bahçeli ve Erdo¤an’›n keyfi olarak belirledi¤i kifliler, resimlerini duvarlara yap›flt›r›p, milletvekili olmak istiyorlar. Olacaklar ki, ömür boyu yüksek ma- afl alarak ve her türlü yasal soygunu rahatça yapa- rak “köfleyi dönsünler”. Karfl›l›¤›nda, ruhlar›n› fleyta- na satacaklar ve halka karfl› oligarflinin ç›karlar›n› savunacaklar. Oligarflinin seçim oyunu bu kez bozulacak. Yurtsever Kürt ve ilerici sol adaylar “ba¤›ms›z aday” olarak se- çimlere gidiyorlar. 30 civar›nda yurtsever ve demok- rat aday›n Meclis’e girmesi bekleniyor. Oligarflinin kanatlar› aras›ndaki ç›kar çat›flmas› yüzünden zaten oldukça gerilimli günler geçirecek olan yeni Meclis, bu kez halk›n yurtsever-demokrat temsilcilerinin ses- leriyle de zorlanacak. fiimdi, yüksek güç ve moralle yurtsever Kürt ve de- mokrat “ba¤›ms›z” adaylar› destekleme zaman›d›r. SÖZÜMÜZ VAR! YOL HAR‹TALARINDAN... SUNGUR SAVRAN SUSUZLUK GÖÇ VE SAVAfi EMPERYAL‹ZM‹N G-8... KADIN TEMS‹L‹YET‹NE... ‹srail ordusunun Gazze flehri- nin do¤usundaki Secaiye... 19. SAYFA 28. SAYFA 12. SAYFA 18 SAYFA 24. SAYFA Bu iki seçimi, Türkiye’nin 2007 y›l› içinde yaflamakta oldu¤u... Su k›tl›¤› ve kurakl›kla ilgili ista- tistikleri, rakamlar›... Efendi, kölesi yerinden k›p›rda- d›kça aya¤›na bir prangay›... Bir seçim dönemini neredey- se tamamlamak üzereyiz. CENK A/CABAY MEBRUKE BAYRAM BARAN ANIL TÜLAY HAT‹MO/ULLAR/I GÜLFER AKKAYA ÖZGÜRLÜK TOPLUMSAL Uzun zamand›r egemenlerin bir dönüflüm/bölüflüm çat›flmas› içe- risinde oldu¤unu belirtiyoruz. 6. SAYFA Tuncay Y›lmaz SEÇ‹MLER VE TAVRIMIZ Amerika’n›n öncülü¤ündeki ifl- galciler Irak’a girerken bu ülke halk›na “demokrasi ve özgürlük” getireceklerini söylüyorlard›. El- bette bunlar olmad›. 15. SAYFA Halit Elçi IRAK’TA PETROL YA/MASI AKP hükümetinin kuruluflundan itibaren bafllayan Ordu-Hükü- met gerginli¤i, Cumhurbaflkanl›- ¤› seçimi yaklafl›nca artt›. 4. SAYFA Alp Ayd›n GER‹C‹ ‹Ç SAVAfi KIfiKIRTILIYOR

Upload: erkan-goekber

Post on 14-Mar-2016

232 views

Category:

Documents


5 download

DESCRIPTION

Toplumsal Özgürlük Gazetesi Sayi:20

TRANSCRIPT

Page 1: TO-Gazete-20

‹K‹ AYLIK S‹YAS‹ GAZETE www.toplumsalozgurluk.com SAYI: 20 TEMMUZ 2007 F‹YATI: 1.5 YTL

ISSN

:130

4-65

19

Türkiye Cumhuriyeti’nin, demokrasiyi d›fllayan biroligarflik egemenlik rejimi oldu¤unu aç›kça gösterenSeçim Kanunu’nun bask›s› alt›nda seçimlere gidiyo-ruz. Yüzde onluk baraj ve kimlerin seçilece¤ini lider-lerin keyfine b›rakan kanunlarla, halk d›fllan›yor veegemenler kendi aralar›nda çekifliyorlar. Oligarfli,yüzde 10’luk baraj ve elindeki medya organlar› yet-mezmifl gibi, hepsini sat›n ald›¤› parti liderlerinin be-lirledi¤i kifliler aras›nda seçim yap›lmas›n› istiyor.Asl›nda seçim yap›lm›yor, “seçim” isimli bir tiyatrooynan›yor ve herkes de oy atarak oyuncu olmayaça¤r›l›yor.Sonuç al›namayan ve politik krizi derinlefltiren Cum-hurbaflkanl›¤› seçim sürecinde iyice su yüzüne ç›kanOrdu-Hükümet gerilimi, seçim döneminde de sürü-yor. CHP-MHP ve AKP, karfl›l›kl› saflaflt›lar. Televiz-yonlar ve gazeteler, bu iki kanattan birisine oy at›l-mas›n› istiyor. ‹kisi de, Ordu-Sermaye oligarflisininç›karlar›n› savunan bu kanatlar›n hepsi, halk›n ce-

binden ç›kan milyonlarca dolarl›k kampanyalarlabirbirleriyle çekifliyorlar.Baykal-Bahçeli ve Erdo¤an’›n keyfi olarak belirledi¤ikifliler, resimlerini duvarlara yap›flt›r›p, milletvekiliolmak istiyorlar. Olacaklar ki, ömür boyu yüksek ma-afl alarak ve her türlü yasal soygunu rahatça yapa-rak “köfleyi dönsünler”. Karfl›l›¤›nda, ruhlar›n› fleyta-na satacaklar ve halka karfl› oligarflinin ç›karlar›n›savunacaklar. Oligarflinin seçim oyunu bu kez bozulacak. YurtseverKürt ve ilerici sol adaylar “ba¤›ms›z aday” olarak se-çimlere gidiyorlar. 30 civar›nda yurtsever ve demok-rat aday›n Meclis’e girmesi bekleniyor. Oligarflininkanatlar› aras›ndaki ç›kar çat›flmas› yüzünden zatenoldukça gerilimli günler geçirecek olan yeni Meclis,bu kez halk›n yurtsever-demokrat temsilcilerinin ses-leriyle de zorlanacak. fiimdi, yüksek güç ve moralle yurtsever Kürt ve de-mokrat “ba¤›ms›z” adaylar› destekleme zaman›d›r.

SÖZÜMÜZ VAR!

YOL HAR‹TALARINDAN... SUNGUR SAVRAN SUSUZLUK GÖÇ VE SAVAfi EMPERYAL‹ZM‹N G-8... KADIN TEMS‹L‹YET‹NE...‹srail ordusunun Gazze flehri-nin do¤usundaki Secaiye...

19. SAYFA 28. SAYFA 12. SAYFA 18 SAYFA 24. SAYFA

Bu iki seçimi, Türkiye’nin 2007y›l› içinde yaflamakta oldu¤u...

Su k›tl›¤› ve kurakl›kla ilgili ista-tistikleri, rakamlar›...

Efendi, kölesi yerinden k›p›rda-d›kça aya¤›na bir prangay›...

Bir seçim dönemini neredey-se tamamlamak üzereyiz.

CENK A⁄CABAY MEBRUKE BAYRAM BARAN ANIL TÜLAY HAT‹MO⁄ULLAR⁄IGÜLFER AKKAYA

ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Uzun zamand›r egemenlerin birdönüflüm/bölüflüm çat›flmas› içe-risinde oldu¤unu belirtiyoruz.6. SAYFA Tuncay Y›lmaz

SEÇ‹MLER VETAVRIMIZ

Amerika’n›n öncülü¤ündeki ifl-galciler Irak’a girerken bu ülkehalk›na “demokrasi ve özgürlük”getireceklerini söylüyorlard›. El-bette bunlar olmad›.15. SAYFA Halit Elçi

IRAK’TA PETROLYA⁄MASI

AKP hükümetinin kuruluflundanitibaren bafllayan Ordu-Hükü-met gerginli¤i, Cumhurbaflkanl›-¤› seçimi yaklafl›nca artt›.4. SAYFA Alp Ayd›n

GER‹C‹ ‹Ç SAVAfiKIfiKIRTILIYOR

Page 2: TO-Gazete-20

2 TEMMUZ 2007G‹R‹fiÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ÖZGÜRLÜKTOPLUMSALS›raselviler Cad. Billurcu Sok. No: 3/8 34433 Beyo¤lu- ‹stanbul Tel: 0212 243 81 51 e-mail: [email protected]

TOPLUMSAL ÖZGÜRLÜK PLATFORMU GAZETES‹Yerel Süreli Yay›n ISSN: 1304-6519 Sahibi ve Yaz› ‹flleri Müdürü: Hasip Erkan Gökber Yay›n Kurulu: Halit Elçi, O¤uzhan Kayserilio¤lu,Hikmet Sar›o¤lu, Bahar Çelik, Gülfer Akkaya, Mete Gönültafl, Faruk Beskisiz, Tar›k Can, Nuray Ergünefl Düzelti: Sevim Erdo¤an Teknik Sorumlu: Hamit Eren Osmana¤ao¤lu

Hesap no- TL: Hasip Erkan Gökber ‹fl Bankas› 1042 634946 Euro: Hasip Erkan Gökber ‹fl Bankas› 1042 015 6270Yurtd›fl› sat›fl fiyat›: 3 Euro Bask›: EZG‹ Matbaac›l›k Sanayi caddesi Altay Sok. No:10 Çobançeflme YEN‹BOSNA-‹STANBUL (0212 452 23 02)

Gazetemiz matbaaya verilirken, 2 Temmuz katliam›-n›n unutulmad›¤›n› hayk›ran protesto gösterileri yap›-l›yordu. Aleviler ve devrimciler kol kola alanlar› dol-durdular!

Kurduklar› iflbirlikçi örgütler kanal›yla kimi Alevileri›rkç›-floven mitinglere çekebilen CHP-MHP-Ordu ekse-nindeki güçler, elbette 2 Temmuz’u sessizce geçifltirdi-ler. Baflka ne yapabilirlerdi ki?

CHP kadrolar› iktidardayd› ve 2 Temmuz katliam›n›izlemekle yetindiler. Hatta telefonla “imdat” ça¤r›s›yapan Alevi ayd›nlara “sakin olun, her fley düzelecek”diyerek onlar›n son dakikaya dek beklemelerini sa¤la-d›lar. Peki, bu katillere yard›mc›l›k de¤il miydi?

MHP hakk›nda yazmaya gerek var m›? fiimdi sinsiceiçine s›zmaya çal›flt›¤› Alevilerin binlercesinin kan› el-lerinden daml›yor. Kand›r›p devflirdiklerini kullanarakyeni katliamlar planlad›klar›ndan emin olabiliriz.

Ya Sivas’ta binlerce mevcudu olan Ordu birlikleri 2Temmuz’da ne yapm›flt›? Unutmamak gerekiyor! Enufak bir demokratik gösteriye bile h›zla müdahaleedenler, o gün 30–40 acemi asker göndererek olup bi-teni izlemekle yetinmiflti.

Çok aç›k ki, hepsinin iflin içinde oldu¤u bir büyükplan so¤ukkanl›ca uygulanm›flt›r. Orada, kökü tarihinderinliklerinde olan direniflçi Alevi kimli¤i bilinçliceyok edilmek istendi. ‹stenirse hemen önlenebilinecekkatliam›n saatler boyu sürerek ad›m- ad›m gerçeklefl-mesi, baflka nas›l izah edilebilir? Benzini döküp kibri-ti yakanlar›n sadece uygulay›c› oldu¤u, as›l hesab›nbaflka yerlerde yap›ld›¤› belli de¤il mi?

Daha önce Marafl’ta, Çorum’da, 2 Temmuz’da Si-vas’ta ve flimdi de H›rant Dink’in öldürülmesinde vefiemdinli’de yaflananlar ve ortaya ç›kan çeteler, kendiiktidarlar› için Alevileri, Kürtleri ve devrimcileri kat-letmeye gözü doymayan organize ve bilinçli bir gücünvarl›¤›n› aç›kça göstermiyor mu?

•••Seçimlere üç hafta kala, öyle anlafl›l›yor ki, demokrat

ve yurtsever güçler Meclise girebilecek.‹yimser bir bak›flla, önümüzdeki Meclisin demokratla-

r›n ve yurtseverlerin sesleri ile k›smen ayd›nlanaca¤›-n› ve o seslerin sokaklardaki demokrat, yurtsever vedevrimci güçlerin ifllerini kolaylaflt›raca¤›n› düflünebi-liriz. Topluma ait gerçeklerin k›smen de olsa dillendi-rilmeleri, tamamen ›rkç›- floven ve gerici-liberaller ta-raf›ndan doldurulmufl flimdiki Meclise göre olumlu birileri ad›m olacakt›r.

Ancak, küçükte olsa ileri do¤ru yap›lan hamleninkendi içinde zaafl› bir yap› tafl›d›¤›n› da görmeliyiz.Çünkü, o yap› önümüzdeki dönemin sürekli yükselecekgerginli¤i karfl›s›nda çatlama veya geri çekilme riskinitafl›yor.

“Ulusalc›”-faflist ve gerici-liberal cephelere bölünmüflve herkesi neredeyse zorla saflardan birine iten flimdi-ki politik ortama, üçüncü bir cephe ya da halkç› bir se-çenekle müdahale etmek gerekiyordu. O müdahalenin

ihtiyac› olan güç ise, merkezinde yurtsever Kürt hare-ketinin oldu¤u devrimciler, komünistler, reformistler,ilerici ayd›nlar ve liberal demokratlardan oluflabilirdi.

Seçim öncesi yap›lan çal›flmalar, ne yaz›k ki böyle bircepheyi yaratamad›. Devrimcilerin ve komünistlerind›flland›¤› bir ittifak kuruldu ve reformistler, liberal-demokratlar ve yurtsever Kürtler yan yana geldiler.

Reformist ya da liberal “beyaz Türk solculu¤u” ile s›-cak savafl›n içindeki yurtsever Kürtlerin ittifak›, yap›-sal bir zaaf tafl›yor. Kürt burjuvalar› ortaya ç›kan so-nuçtan memnun olsalar da, yoksul- emekçi Kürtlerkendilerinin de sesi olacak devrimciler ve komünistler-le Meclis’te yan yana olamayacaklar.

•••Elbette, hem seçim döneminde hem de sonras›nda

devrimciler ve komünistler emekçi-yoksul Kürtlerle da-yan›flmay› sürdürecek. Ancak, Meclise girecek refor-mistler ve liberallerin, önümüzdeki günlerde süreklit›rmanaca¤› aç›kça belli olan gerilimi nereye kadarkald›rabilecekleri belirsiz.

Her fleye ra¤men, seçilecek ba¤›ms›z adaylar›n süre-ce k›smi katk›lar› olaca¤›n›n bilinci ile, seçim sürecin-de onlar› desteklemek gerekiyor. ‹ki bölge (‹stanbul 1.ve 2. Bölge) haricinde tüm güçlerin ortak adaylar›narkas›nda durmas› gerek. ‹stanbul 1. Bölgede Ezilen-lerin Sosyalist Platformu’nun aday› devrimci iflçi-sen-dikac› Kamber Sayg›l›’y›, ‹stanbul 2. Bölgede ise, dev-rimci ayd›n ve ‹flçi Mücadelesi dergisinin yazar› Sun-gur Savran’› destekliyoruz.

ED‹TÖRDENAKP “uslan›yor” mu? O¤uzhan Kayserilio¤lu ......................................... 3

Gerici iç savafl k›flk›rt›l›yorAlp ayd›n ............................................................. 4

Rejim krize ihtiyaç m› duyuyor? Alp ayd›n ............................................................. 5

Seçimler ve tavr›m›zTuncay Y›lmaz ..................................................... 6

Seçimlerde 3. cephe: Ertelenen bir olanak‹rfan Kayg›s›z ...................................................... 8

Hatay halklar mozayi¤idirBerkat Kar ile söylefli: Tülay Hatimo¤ullar› .......... 9

Susuzluk, göç ve savaflMebruke Bayram ...............................................10

Uluslaflma, emperyalizm, s›n›fMehmet Türkay .................................................14

Irak’ta petrol ya¤mas›Halit Elçi .............................................................15

Füze kalkan› üzerinde Rusya-ABD çekiflmesiHalit Elçi ............................................................ 16

Emperyalizmin G-8 zirvesiBaran An›l .......................................................... 18

“Yol haritalar›”ndan ç›kan yolCenk A¤cabay .................................................... 19

Kenan BudakH.Ar›kuflu .......................................................... 20

Yaz okumalar›Arzu Mildan ....................................................... 20

Modern köle pazar›Eser Sand›kç› .................................................... 21

Alpagut iflgali ve iflçi denetimiVolkan Yarafl›r.................................................... 22

Sözleflmeyi iflçiler yapmal›B. Akpolat .......................................................... 23

Kad›n temsiliyetine ne oldu?Tülay Hatimo¤ullar› ........................................... 24

Erkek erke¤e seçim oyunuGülfer Akkaya .................................................... 25

“38”: yüzleflmeÇayan Demirel ile söylefli: Çi¤dem Kesik ............26

‹flçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sosyalistseçene¤iSungur Savran ile söylefli: Güülfer Akkaya ........28

BU SAYIDABU SAYIDA

SEÇ‹ME G‹DERKEN

YYAAPPRRAAKKTTII

Bir baflka yolculuk dal›ndan düflmek yere,Yaflad›¤›ndan uzun;Bir tatl› yolculuk dal›ndan inmek yere.A¤ac›n yüksekli¤ince,Dal›n yüksekli¤ince rüzgarda;Ve bir yeni ö'mü'rVard›¤›n çimen yeflilli¤ince

CAN YÜCEL

Page 3: TO-Gazete-20

8 fiubat postmodern darbesinin

bir dizi sonucundan biri de, Er-

bakan Hoca’n›n ekibinin bölün-

mesi ve Hoca’n›n eski talebelerinin

Tayyip Erdo¤an, Abdullah Gül, Bülent

Ar›nç, Abdüllatif fiener öncülü¤ünde

AKP’yi kurmalar›yd›. fiimdi AKP ile

Fazilet Partisi aras›ndaki aç› fark›na

bakt›¤›m›zda, darbenin hedefine iyi

vurdu¤u ve sonuç ald›¤› aç›kt›r. Dü-

nün “milli görüfl”çüleri, flimdi en h›zl›

ABD’ci ve liberal-küreselleflmeci olu-

verdiler.

Deyim yerindeyse, AKP, Refah Parti-

si’nin 28 fiubat darbesiyle “uslanan”

kesimlerinin partisidir. “Uslu çocuk-

lar”, AKP’yi kurdular.

O “uslanma”n›n sebebi, sadece 28

fiubat’ta yenilen “tokat” ve yaflan›lan

“afla¤›lanma” de¤ildir. “Tokat” sade-

ce, baz› “gerçekler”in kavranmas›na

yard›mc› olmufl olabilir. O “gerçekler”

ise, Anadolu’da Özal döneminde yafla-

nan “dönüflüm”dür.

AKP, binlerce y›ll›k geçmifle dayanan

tefeci-bezirgan sermayenin etki alan›

olan Anadolu’da, kapitalist sermaye

birikiminin belli bir efli¤i aflarak ülke

siyasetine müdahaleye yönelmesini

temsil ediyor.

80’ler ve 90’larda, Özal’›n ANAP’› ve

Erbakan’›n Refah’›nda toplanarak

güç biriktiren ve irileflti¤i oranda poli-

tik ihtiyaçlar› acilleflen Anadolu ser-

mayesi, 2000’lerde AKP’nin oluflumu-

na ivme verdi. Oluflan yeni kapitalist

sermaye gruplar›, tefeci-bezirgan ser-

maye kökenli yap›sall›klar›na uygun

bir politik kimli¤e AKP biçiminde ka-

vufltular.

Dönüflüme uyum sa¤layamayan Er-

bakan Hoca h›zla terk edildi ve bütün

gücünü yeni oluflan sermayenin ulu-

sal-bölgesel ve hatta küresel yay›l›m›-

na verecek bir parti olarak, AKP öne

geçti. 28 fiubat tokad›, böyle bir ger-

çeklik taraf›ndan desteklendi¤i içindir

ki, hedefine ulaflabildi.

Çorum’da, Denizli’de, Kayseri’de,

Malatya’da, Antep’te, Marafl’ta… vd.

oluflan yeni sermaye gruplar›, sadece

kendi somut-tarihsel hareketlerinin

önünü açacak ve onlar› bir biçimde

ulusal-bölgesel ve küresel sermaye ha-

reketleriyle kaynaflt›racak hamleleri

yapacak bir siyasal iradeyi istiyorlar-

d›. Geçmifllerinde, henüz finans kapi-

tale tepkili küçük ya da antika serma-

ye gruplar›yken ç›karlar›n› dillendiren

ve moral bulduklar› Erbakan Hoca’la-

r›, onlar için art›k “geride kalm›fl”t› ve

hatta “engel” haline dönüflmüfltü.

‹kinci dönüflüm

‹flte flimdi, öyle gözüküyor ki, 27 Ni-

san e-muht›ras›yla bafllayan yeni

postmodern darbe süreci de bir biçim-

de baflar›l› olacak ve AKP son bir dö-

nüflümle tam da sermayenin ihtiyaçla-

r›na uygun bir kimli¤e bürünecek.

Geçmiflinin uzant›lar›n›n ve “milli gö-

rüfl”le ba¤lant›l› Ar›nç önderli¤indeki

ekibin tasfiyesi ve ayn› kimli¤in baflka

bir görünümü olan fiener’in geriye itil-

mesi, sermayenin taleplerinin hiçbir

pürüz ç›karmadan ve daha h›zl› yerine

getirilmesi amac›yla yap›lm›flt›r. T›pk›

28 fiubat’ta oldu¤u gibi, 27 Nisan sü-

recinde de, Ordu’nun hamlesi dönü-

flüm sanc›lar›n›n önünü açmaya hiz-

met etmifltir.

Ancak, gelin görün ki, t›pk› AKP’nin

Refah Partisi’ne göre daha yayg›n bir

toplumsal meflruiyet yaratarak Or-

du’nun egemenli¤ini daha güçlü zorla-

mas› gibi, dönüflmüfl bir AKP’nin ayn›

zorlamay› daha da kapsaml› yapmas›

yüksek ihtimaldir. Ordu, adeta kendi

cellad›n› besliyor ve sonuçta belki de

kendisini egemen oligarfli içinde daha

geriye itmeyi baflarabilecek bir siya-

sal özneyi kendi elleriyle yarat›yor.

Ar›nç ekibini budam›fl, fiener’i geriye

itmifl ve onlar›n yerineküresel serma-

yenin en büyük finans kurulufllar›ndan

birinden AKP’ye çekilenMehmet fiim-

flek’i TÜS‹AD’›n liberal anayasa tasla-

¤›n› yazan Prof. Zafer Üskül’ü ve

CHP’nin yolsuzluklara bulaflmam›fl

ender politikac›lar›ndan Ertu¤rul Gü-

nay’› koymufl bir AKP, önceki haline

göre küresel ve yerli sermaye grupla-

r›ndan daha güçlü destek almaya

adayd›r.

Evet, AKP “uslan›yor”. Ama, bu sü-

recin Ordu’nun ifline yaramas› olduk-

ça zor görünüyor.

3POL‹T‹KATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

AKP “USLANIYOR” MU?Ancak, gelin görün ki, t›pk› AKP’nin Refah Partisi’ne göre daha yayg›n bir toplumsal meflruiyet yaratarak Ordu’nun egemenli¤ini daha güçlü zorlamas› gibi, dönüflmüfl bir AKP’nin ayn› zorlamay› daha da kapsaml› yapmas› yüksek ihtimaldir. Ordu, adeta kendi cellad›n› besliyor ve sonuçta belki de kendisini egemen oligarfli içinde daha geriye itmeyi baflarabilecek bir siyasal özneyi kendi elleriyle yarat›yor.

O⁄UZHAN KAYSER‹L‹O⁄LU

2

28 fiubat’taki tokat›n ikincisi 27 Nisan’da at›ld›.

Dönüflüme uyum sa¤layamayan Erbakan Hoca h›zla terk edildi ve bütün gücünü yeni oluflan sermayeninulusal-bölgesel ve hatta küresel yay›l›m›na verecek bir parti olarak, AKP öne geçti. 28 fiubat tokad›, böyle bir gerçekliktaraf›ndan desteklendi¤i içindir ki, hedefine ulaflabildi.

Page 4: TO-Gazete-20

4 TEMMUZ 2007POL‹T‹KAÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

KP hükümetinin kuruluflundanitibaren bafllayan Ordu-Hükü-met gerginli¤i, Cumhurbaflkan-

l›¤› seçimi yaklafl›nca artt›. Zaman› ge-lince bir cinayet ifllenece¤ini hepimiz bi-liyorduk da, kimin kimi nas›l vuraca¤›tart›fl›l›yordu.

Tayyip Erdo¤an, Erbakan Hoca’s›n-dan ö¤rendi¤i “kaday›f›n dibi henüz k›-zarmad›” takti¤iyle sinsice zaman›ngeçmesini ve seçim gününün gelmesinibekliyor ve Meclisteki ço¤unlu¤uyla daistedi¤i kifliyi seçtirebilece¤ini umuyor-du. Beklenen gün, adaylar›n ortaya ç›-kaca¤› Nisan 16-23’ü aras›yd›.

Perde, 14 Nisan’da Büyükan›t’›n yu-muflak uyar›s›yla aç›ld›. Bu hamlenin“fliddet düzeyi” AKP taraf›ndan “güç-süzlük” olarak görülmüfl olmal› ki,Gül’ün adayl›¤› pefli s›ra aç›kland›. AKPOrdu’nun engellerini aflabilece¤ini dü-flünüyor ve “eflinin bafl› örtülü” Gül’üaday göstererek aç›kça “rest” çekiyor-du.

O noktada devreye giren 27 Nisan e-muht›ras›, Ordu’nun ikinci ve difl göste-ren netlikte hamlesi oldu. AKP’nin incehesaplarla yürüttü¤ü seçim süreci, güç-ler dengesinin çelikten kanunlar› karfl›-s›nda, tam da bu noktada t›kand›.

Ordu, ç›plak gücünü hissettiriyor veonay vermedi¤i Gül’ün seçilmesini en-gelliyordu. Ancak, daha ötesine gidecekve AKP hükümetini tasfiye edecek birgüce sahip olmad›¤› da anlafl›ld›. AKPise, denemek zorunda oldu¤unu denedive gücü yetmeyince geriye, “mazlum”konumuna çekilip, toplumsal meflruiyetüretmeye çal›fl›yor.

Ordu kitle deste¤i ar›yor

Anayasa Mahkemesi’nin “kargalar›güldürecek” bir gerekçeyle verdi¤i dur-durma karar› rejimi t›kay›nca, bir erkenseçim, taraflar›n kaç›n›lmazca kabul-lendikleri bir durum oldu.

27 Nisan muht›ras›na paralel giden“laiklik” mitingleri, Ordu etraf›nda top-lumsal bir doku oluflturma ya da varolan dokuyu sa¤lamlaflt›rma ve genifl-

letme hamlesi olarak görülebilir.AKP’nin gerici uygulamalar›na ve em-peryalizme uflakl›k yapan politikalar›natepki duyan ve asl›nda kendini “sol”dagören yüz binlerin tepkileri, Ordu’nuniktidar düflkünlü¤ünün ve h›rslar›n›nhizmetine sokularak çürütülmeye çal›-fl›ld›.

Medyan›n parlatt›¤› ve tüm gücüyledestekledi¤i mitinglerde, “Sol” un kültü-rüne ait türkü ve marfllar, Ordu merkez-li bir yeni faflist sürecin maskesi olarakyüzsüzce kullan›ld›. “Yurtseverlik” ve“ilericilik” gibi “sol”un kapsama alan›n-daki toplumsal refleksler de çürüyecek-leri ›rkç› floven bir zemine girmeye zor-land›lar.

80 küsur y›ld›r bütün gerici uygulama-lar›n ve emperyalizmin uydusu bir ülke-ye dönüflmüfl olman›n gerçek sorumlusuolan rejim kirlerini temizlemek amac›y-la ayd›nlar ve Alevi emekçiler içindeköksalm›fl ilerici-yurtsever de¤erleriars›zca kulland›.

Gerici ifl savafl tehdidi

Öte yandan, 27 Nisan e-muht›ras› iki“aç›klama”y› daha pefli s›ra getirdi. Enson 8 Haziran “aç›klama”s›, üstü örtülü“iç savafl” ça¤r›s› yaparak, Ordununiçinde bulundu¤u ruh halini a盤a ç›-kartt›.

Öyle gözüküyor ki, rejim krizi, düfl-manlar üretilerek ve hem bölgesel sava-fla dahil olunup, hem de örtülü bir “ge-

rici iç savafl” yürütülerek yönetilecek.‹ç düflmanlar›n ilki, “ne mutlu Türküm

demeyenler “ diye formüle edilen, Kürt-ler ve di¤er Türk olmayanlar. ‹kincilerise, “insan haklar› ve demokrasi” savu-nucular›.. Anlafl›lan, yurtsever Kürt kit-lelerine daha güçlü sald›r›lar düzenlene-cek ve Hrant Dink cenazesinde a盤a ç›-kan demokrat kitleyi sindirecek özelhamleler yap›lacak. Ve asl›nda, Ni-san’dan beri olup bitenler, sürecin bafl-lad›¤›n› göstermiyor mu?

fiimdilik bir “tehdit” olarak devreyesokulan “gerici iç savafl”, bafllayan sü-recin olas› hedefi olarak flekilleniyor.Yoksul-zengin savafl› biçiminde yaflana-bilecek bir emek - sermaye savafl›n›n

önünü kesecek ve rejimin oligarflik dik-tatörlü¤ünü sorgulayacak demokratikhalk güçlerini sindirecek bir “gerici iç sa-vafl”, son çare olarak görülüyor olmal›.

Evet, flayet rejimin mevcut krizi derin-leflmeye devam ederse, son çare olarak“gerici bir iç savafl”›n devreye sokulaca-¤› anlafl›l›yor. Kürt- Türk çat›flmas› biçi-minde oluflmas› planlanan bu savaflta,Anadolu “kan” la kaplanacak ve Kürtle-rin ezilmesi temelinde rejim yenidenaya¤a kald›r›lacakt›r. Daha da güçlene-cek ›rkç› -floven ortamda, her türlü de-mokratik aray›fl ya da devrimci ç›k›flla-r›n ezilmesinin de hedeflendi¤i anlafl›l›-yor. Demokratlar, devrimciler ve Kürtle-rin kader ortakl›¤› yaflayacaklar› bir dö-neme giriliyor.

GER‹C‹ ‹Ç SAVAfi KIfiKIRTILIYORÖyle gözüküyor ki, rejim krizi, düflmanlar üretilerek ve hem bölgesel savafla dahil olunup, hem de örtülü bir “gerici iç savafl” yürütülerek yönetilecek. ‹ç düflmanlar›n ilki, “ne mutlu Türküm demeyenler “ diye formüle edilen, Kürtler ve di¤er Türk olmayanlar. ‹kinciler ise, “insan haklar› ve demokrasi” savunucular›.. Anlafl›lan, yurtsever Kürt kitlelerine daha güçlü sald›r›lar düzenlenecek ve Hrant Dink cenazesinde a盤a ç›kan demokrat kitleyi sindirecek özel hamleler yap›lacak. Ve asl›nda, Nisan’dan beri olup bitenler, sürecin bafllad›¤›n› göstermiyor mu?

27 Nisan muht›ras›na paralel giden “laiklik” mitingleri, Ordu etraf›nda toplumsal bir doku oluflturma ya da var olan dokuyu sa¤lamlaflt›rma ve geniflletme hamlesi olarak görülebilir. AKP’nin gerici uygulamalar›na ve emperyalizme uflakl›k yapan politikalar›na tepki duyan ve asl›nda kendini “sol”da gören yüz binlerin tepkileri, Ordu’nun iktidar düflkünlü¤ünün ve h›rslar›n›n hizmetine sokularak çürütülmeye çal›fl›ld›.

ALP AYDIN

A

Amaç, emek-sermaye savafl›n›n önünü kesmek

Page 5: TO-Gazete-20

5POL‹T‹KATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

urtsever Kürt hareketinin90’lar›n bafl›nda bafllatt›¤›“serh›ldan” süreci, Ordu mer-

kezli Cumhuriyet rejimini en temelin-den bafllayan bir politik krize sokmufl-tu. O kriz, alçal›p yükselen dalgalarhalinde günümüze dek süregeldi. Re-jimin egemeni ordu-sermaye ittifak›-n›n bafllardaki krizden ç›k›fl denemele-ri, flimdilerde ittifak›n kanatlar›n›nfarkl› aray›fllara yönelmesiyle çatal-lanm›fl ve iyice umutsuz bir aray›fladönmüfl durumda.Sermaye, kendi kapitalist sisteminisürdürebilmek için mevcut Cumhuri-yet rejimine mutlak ba¤›ml›l›k içindede¤il. Sözgelimi “›l›ml› ‹slam” temelin-de ya da farkl› zeminlerde, ama Orduile olan flimdiki ittifak›n› bozdu¤u po-litik rejimler içinde de, kendi sisteminisürdürebilir. Nitekim, mevcut Cumhu-riyet rejiminin krizi, sistemi riske so-kacak noktalara do¤ru derinlefltikçe, o

aray›fllar devreye sokuluyor.Ordu ise, mevcut oligarflik egemenlikiçindeki yerinin kal›c› sigortas› olarakgördü¤ü ve kurucusu oldu¤u Cumhuri-yet rejimini sonuna dek savunmayakararl› gözüküyor. Mevcut rejimin en önemli temellerin-den olan “Kürtleri inkar” ve “Türklükiçinde Kürtleri eritme” politikas›, ge-rillan›n a盤a ç›kartt›¤› “serh›ldan” sü-reci ile iflas edince kriz bafllam›flt›. Ve zamanla, rejimin di¤er önemli te-melleri “laiklik” ve “K›br›s” sütunlar›da sars›lmakta gecikmedi. Sürekli ya-p›lan tahkimatlar sütunlardaki çatla-may› ve rejimde süreklileflen politiksars›nt›lar› engelleyemedi. Öyle ki, art›k kriz bir kaç›n›lmazl›kolarak görülüyor ve sürekli kriz koflul-lar›nda egemenli¤in temelleri at›l›yor.Ve hatta, flimdilerde öyle anlafl›l›yorki, kriz rejimin sürmesi için bir temi-nat haline dönüflmüfl durumda.

Sürekli kriz ortam›n›n toplumsal doku-lara sürekli yükledi¤i gerilim ve o geri-limin medya olanaklar› kullan›l›p binbir biçime sokularak sürekli olaraktopluma s›zd›r›lmas› ve giderek toplu-ma tümüyle nüfuz etmesi, kitleleri uy-gun zeminlere do¤ru itmenin arac›

olarak görülüyor.O zeminlerin en öne ç›kan› ise, ›rkç›-flovenizm. Kriz derinlefltikçe, ›rkç›-flo-venizme dayan›p, toplumu parçalaya-rak direnme olanaklar›n› zay›flatacak“gerici iç savafllar”›n devreye sokula-ca¤› anlafl›l›yor.

Böyle bir “gerici iç savafl›n” kendisikadar tehdidi ya da olas›l›¤› dahi, rejimkarfl›t› güçlerin kimilerinde ikirciklenmehatta geri çekilme yaratabilir. Ve zaten,o tehdidi yapanlar›n esas hedefleri debudur. “Gerici iç savafl”›n flimdilik ken-disi de¤il de, tehdidi ve kimi iflaretleriverilmekte ve herkesin hizaya girmesibeklenmektedir.

Gerici liberallerden hamle

Ve elbette, bütün bu süreç, a盤a ç›kançek-senet iflleri ve uyuflturucuyla kirlen-

mifl sözüm ona “vatansever” çeteleriniçinden ç›k›veren kimi “emekli” subay-larla birlikte düflünüldü¤ünde, her antersine tepmeye ve yürütücüsünü “hay-dut-suçlu” batakl›¤›na itip meflruiyetiniyok edecek geliflmeleri yaratmaya dagebedir. Nitekim, AKP hükümeti veFethullah Hoca’n›n kontrolündeki Em-niyet birimleri, bu aç›ktan sald›rarakOrdu’yu y›pratmaya çal›fl›yorlar. Ayn›olgu, devrimci demokratlara da top-lumsallaflacaklar› f›rsatlar› bolca veri-yor.

Krizi yönetmeEvet, bir iktidar-egemenlik tarz› ola-

rak “sürekli kriz”i kabullenme ve yö-netme ve flayet kriz kontrolden ç›kacaknoktaya dek derinleflirse, “gerici” bir içsavafl ç›kartarak rejimi savunma. ‹flteegemen oligarfli içindeki Ordu merkezlioda¤›n mevcut krize üretti¤i cevapböyle bir zeminde flekilleniyor.

Öte yandan, Ordu’nun kendisi de, mo-nolitik bir bütünsellik içinde de¤ildir.Gerek yap›lan aç›klamalarda kullan›-lan dilden ve gerekse kimi tutumlardananlafl›l›yor ki, orada da bir “uzlaflma”söz konusudur.

Öyle ya, Özkök’ü Genel Kurmay Bafl-kan› yapan güç, uçup gidemez. Ya da,Özkök s›rf kendisinden ibaret olamazve Özkök’de simgeleflen liberal-küre-selleflmeci kimli¤in Ordu içinde devam-c›lar› olmal›d›r. Ve nihayet, tak›lan“ilerici-yurtsever ordu” maskesini cid-diye alacak ve Chavez’ i her gün bas›n-dan takip eden kimi genç subaylar›nolabilece¤ini de hesaba katmak gereki-yor. Anlafl›lan, önümüzdeki k›sa dö-nemde, Ordu merkezli egemen siyasalkli¤in oldukça canl› iç çat›flmalara gir-me ihtimali de mevcuttur.

Evet, bir iktidar-egemenlik tarz› olarak “sürekli kriz”i kabullenme ve yönetme ve flayet kriz kontrolden ç›kacak noktaya dek derinleflirse, “gerici” bir iç savafl ç›kartarak rejimi savunma. ‹flte egemen oligarfli içindeki Ordu merkezli oda¤›n mevcut krize üretti¤i cevap böyle bir zeminde flekilleniyor.

Sürekli kriz ortam›n›n toplumsal dokulara sürekli yükledi¤i gerilim ve o gerilimin medya olanaklar› kullan›l›p bin bir biçime sokularak sürekli olarak topluma s›zd›r›lmas› ve giderek topluma tümüyle nüfuz etmesi, kitleleri uygun zeminlere do¤ru itmenin arac› olarak görülüyor.

REJ‹M KR‹ZE ‹HT‹YAÇ MI DUYUYOR?

Y

Rejim ayakta kalabilmek için ç›rp›n›yor

ALP AYDIN

Page 6: TO-Gazete-20

zun zamand›r egemenlerin birdönüflüm/bölüflüm çat›flmas›içerisinde oldu¤unu belirtiyo-

ruz.Dönüflümün rejimin en temel düzle-

minde yaflan›yor olmas› egemenblo¤un temel bileflenleri (ordu-serma-yenin tam anlam›yla finans kapitalinhizmetine sokulmaya çal›fl›l›yor olma-s›) egemenlerin kontrolü kaybetmemekiçin dizginlere daha da yap›flmas›nayol açmaktad›r. Muht›ralar, ›rkç›/flo-ven k›flk›rtmalar, faili meçhul (!) bom-balar ve s›n›r ötesi operasyon tehditle-riyle, süreç kontrol alt›nda tutulmayaçal›fl›l›yor.

Ancak tüm bu sald›rgan çabalar, re-jim ve sistem karfl›tlar› aç›s›ndan birtak›m olanaklar›n ortaya ç›kmas›n› daengelleyemiyor. Peki, bizler bu olanak-lar› gerçek k›lmaya ne kadar yaklafla-biliyoruz?

Seçimler ve egemenler

Egemenlerin her iki kanad› da pasta-daki paylar›n› artt›rmak/kapt›rmamakiçin var güçleriyle birbirleriyle müca-dele ediyor. Ancak, söz konusu iflçile-rin, ezilenlerin ç›karlar› oldu¤unda,domuz topu gibi birlefliyorlar. Adlar›-n›n bafl›ndaki 2-3 harfin hiçbir önemiolmayan “P” ler (AK’P’, CH’P’, MH’P’,ANA’P’, D’P’, vs…), rejimdeki bu saf-laflmaya göre pozisyonlar›n› alm›fl du-

rumdalar. Ya “darbeci-ulusalc›” kapi-talistler, ya da “liberal-küreselci” kapi-talistler.

Hepsinin ekonomi-politikalar› ayn›:‹flçiden, emekçiden, ezilenden çal; em-peryalist güçlere harac›n› öde ve gerikalan› cebe indir. Anlaflamad›klar› ise,bunu hangi yöntemle yapmalar› gerek-ti¤i üzerinedir. ‹flin bizi daha fazla ilgi-lendiren yan› ise emekçiler ve ezilenle-rin büyük k›sm›n›n, kendi ç›karlar›ylauzaktan yak›ndan alakas› olmayan bukamplaflmaya yedeklenmifl olmas›d›r.

Seçimler ve muhalifler

‹flçi s›n›f› devrimcileri, henüz günde-mi belirleyebilecek toplumsal iliflkilereve savaflma gücüne kavuflabilmifl de-¤il. Hal böyle olunca egemenlerin ya-ratt›¤› gündemler devrimcilerin de po-litika zemini olmak zorunda kal›yor.Kâh Sosyal y›k›m yasalar›, kâh cunta-

c›lar›n muht›ras›, kâh cumhurbaflkan-l›¤› krizi, kâh erken seçimler, devrimci-lerin üzerine politika üretmek zorundakald›¤› gündemler oluyor.

Ne olursa olsun…

Bir dizi kritik geliflmenin önemli birmomenti olarak egemenlerin yan› s›raiflçi, emekçi ve ezilenlerin gündemineoturan erken seçimler, ne yaz›k ki kimidevrimci güçlerin gündemine bile gi-

rememifltir. Bu güçler “en soldan”söylemlerle politikas›zl›¤›n politika-s›n› üretmifl, bile isteye önemli birdövüfl cephesini terk etmifllerdir.

Tabii ki bu tutumlar›n›n siyasi ar-ka planlar› da vard›r. Yüksek politi-ka alan›nda cereyan eden ana yöne-limler sosyalist harekete de yans›-m›fl, darbeci/ulusalc› ak›m›n yayd›¤›Kürt düflman› flovenist hava, bu ce-nahta kendine yer bulabilmifltir. Ta-bii ki aç›ktan bir düflmanl›k biçimin-de de¤il, “her ne olursa olsun, KürtHareketi ile ittifak yapmadan ol-sun” mant›¤›yla “objektif olarak”darbeci/ulusalc› kanad›n etki alan›-na girilmifltir.

En aç›k biçimiyle HÖC, K›z›lBayrak Halkevleri ve S‹P/TKP’de vu-cut bulan bu e¤ilim, henüz bütünselbir form kazanmasa da, SosyalistHareketin bir k›sm›n›n yuvarlanabi-

lece¤i ana flarampollerden biridir. Toplumsal Özgürlük Platformu ola-

rak, egemenlerin hem iç hem de d›flsiyasal gerilimler ve çat›flmalarlaönemli aç›klar verdi¤i bu süreçte,seçimler ve –mümkünse- meclisi buaç›klar› derinlefltirme do¤rultusun-da de¤erlendirme karar›n› halklar›-m›za karfl› sorumlulu¤umuz olarakalg›lad›k.

Merkezinde Kürt Hareketiyle dev-

6 TEMMUZ 2007POL‹T‹KAÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Hedef: Emekçiler-Ezilenler Cephesi

SEÇ‹MLER VE TAVRIMIZElefltirilerimize ra¤men, kazan›mlar› çok önemsiyoruz ve bu sebeple, iki bölge d›fl›nda “Bin Umut Adaylar›”n› destekliyoruz. ‹ki bölgede destek vermememizin gerekçesi, seçim ortakl›¤›ndan devrimci sosyalistlerin ve onlar›n seçim programlar›n›nd›fllanmas›d›r. Bu elefltiriyi iki simgeyle ifade etmek istedik. Emekçi ve ezilenler cephesinin temel bilefleni olarakgördü¤ümüz Kürt Hareketini elefltiriyor ve ‹stanbul 2. Bölgede Do¤an Erbafl’› desteklemiyor, Devrimci Sosyalist SeçenekSungur Savran’›n adayl›¤› çerçevesinde kampanya yürütüyoruz. ‹stanbul 1. Bölgede ise, parlamentarizm k›skac›nda örgütünün ald›¤› karar› dahi çi¤nemekten çekinmeyen Ufuk Uras’› de¤il, ESP’nin aday› Kamber Sayg›l›’y› destekliyoruz.

TUNCAY YILMAZ

U

Toplumsal Özgürlük Platformuolarak, egemenlerin hem içhem de d›fl siyasal gerilimlerve çat›flmalarla önemli aç›klarverdi¤i bu süreçte, seçimler ve –mümkünse- Meclis’i buaç›klar› derinlefltirme do¤rultusunda de¤erlendirmekarar›n› halklar›m›za karfl› sorumlulu¤umuz olarak alg›lad›k.Merkezinde Kürt Hareketiyledevrimci sosyalistlerin ittifak›n›n durdu¤u, reformistleri, demokratlar›,hatta burjuva kamplar›n›n herhangi birine aç›ktan yedeklenememifl sol liberalleridahi etraf›na toplayabilmifl bir“emekçiler, ezilenler cephesi”yaratmay›, dönemin devrimcigörevi olarak tespit ettik.DTP’nin seçimlere “sol”la ittifak kurarak ba¤›ms›z adaylarla girme karar›yla birlikte, seçimler ve hattaMeclis kürsüsü bu cepheyi dillendirmek, büyütmek içinönemli bir imkan olarak sosyalist hareketin gündemine girmifltir.

‹stanbul 3 Bölge aday› Sabahat Tuncel ‹stanbul 2 Bölge aday› Sungur Savran ‹stanbul 1 Bölge aday› Kaber sayg›l›

Page 7: TO-Gazete-20

7POL‹T‹KATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

rimci sosyalistlerin ittifak›n›n durdu-¤u, reformistleri, demokratlar›, hattaburjuva kamplar›n›n herhangi birineaç›ktan yedeklenememifl sol liberalleridahi etraf›na toplayabilmifl bir “emek-çiler, ezilenler cephesi” yaratmay›, dö-nemin devrimci görevi olarak tespitettik.

DTP’nin seçimlere “sol”la ittifak ku-rarak ba¤›ms›z adaylarla girme kara-r›yla birlikte, seçimler ve hatta Mecliskürsüsü bu cepheyi dillendirmek, bü-yütmek için önemli bir imkan olaraksosyalist hareketin gündemine girmifl-tir.

ÖDP ve Sol Liberaller

Tarihte iz b›rakma imkan›n› y›llar ön-ce terk eden ÖDP, ekti¤inin sonuçlar›-n› toplamaya devam ediyor. Genelolarak Kürtlerle ortakl›ktan kaç›nanÖDP, parlamentoya girmek söz konu-su oldu¤unda mal bulmufl ma¤ribi mi-sali sürecin içine dahil oluverdi. Hofl, kaç PM karar›n›n kaç MYK kara-r›yla çi¤nendi¤ini sayamaz olmufltukama sonuç olarak Ufuk Uras “BinUmut Adaylar›”na kat›l›verdi. Kat›ld›kat›lmas›na da, bizim d›flar›dan gözü-müzle gördü¤ümüzü içerden DTP’lile-rin görmüyor olmas› mümkün de¤il.Bu nas›l ortakl›k ki, ÖDP sadece ‹stan-bul 2. Bölge’de ortaklaflm›fl DTP’yle?

“Kürtsever, PKK sevmez” sol liberal“bask›n” aday›m›z Bask›n Oran ise,

orta s›n›f oylar›n› kapmakta CHP’yles›k› bir yar›fl içerisinde görünüyor. ‹s-met Berkan’›ndan, Mehmet Ali Bi-rand’›na epey destek sa¤lam›fl durum-da.

Cephenin inflas› sürüyor

“Emekçiler ve ezilenler cephesi” de-di¤imiz fleyin bir ç›rp›da kurulmayaca-¤›n›n elbette fark›nday›z. Geliflmeler,bu cephe kurulabilse bile içerisinde dek›yas›ya bir hegemonya mücadelesi-nin olaca¤›n› bir kez daha göstermifl-tir.

Bu cephe, asl›nda her ikisi de madal-yonun birer yüzü olan egemenler ara-s› kamplaflman›n karfl›s›nda as›l alter-natif olarak örülmek zorundad›r. Se-çim politikalar›nda cephenin olufltu-rulmas›na iliflkin kimi ad›mlar at›labil-mifltir. Tüm elefltirilerimize ra¤men,

kazan›mlar› çok önemsiyoruz ve busebeple iki bölge d›fl›nda “Bin UmutAdaylar›”n› destekliyoruz.

‹ki bölgede destek vermememizinas›l gerekçesi, seçim ortakl›¤›ndandevrimci sosyalistlerin ve onlar›n se-çim programlar›n›n d›fllanmas›d›r. Buelefltiriyi iki simgeyle ifade etmek iste-dik.

Emekçiler ve ezilenler cephesinin te-mel bilefleni olarak gördü¤ümüz KürtHareketini elefltiriyor ve ‹stanbul 2.bölgede Do¤an Erbafl’› desteklemiyor,“Devrimci Sosyalist Seçenek SungurSavran’›n adayl›¤› çerçevesinde birkampanya yürütüyoruz. ‹stanbul 1.bölge’de ise, parlamentarizm k›ska-c›nda örgütünün ald›¤› karar› dahiçi¤nemekten çekinmeyen Ufuk Uras’›de¤il, ESP’nin aday› Kamber Sayg›-l›’y› destekliyoruz.

u bilinçle, Kürt Hareketiyle itti-fak yapma konusunda eli titre-meyen sosyalist güçlerle (SO-

DAP, EHP, ‹M) may›s bafl›nda yan ya-na geldik.

Daha önceki seçim süreçlerinde Sos-yalist Hareketin Kürt Hareketiyle ilifl-kilenebilmesi aç›s›ndan kötü siciliolan SDP ve EMEP, bu süreçte de da-ha genifl bir perspektiften sürece yak-lafl›p, “emekçiler ve ezilenler cephesi-nin” yarat›lmas›nda kritik bir rol oy-namak yerine kendi dar parti ç›karla-r›yla s›n›rl› ve nihayetinde kendilerinide vuran bir iliflkilenme biçimini sür-dürmeyi tercih etmifllerdir.

Devrimci Sosyalistlerin sürece etkisi-ni artt›rabilmek hedefiyle yan yanagelen güçler, bu süreçte birlikte hare-ket etmenin gereklili¤i üzerine ESP’yeça¤r›da bulunmalar›na ra¤men, ESP,DTP’yle görüflme trafi¤inde sonuçsuzkal›ncaya dek, birlikte hareketin önü-nü açan bir tutum tak›nmam›flt›r. Bir-likte hareket imkanlar›n› aramak içinbizlerle masaya oturdu¤unda ise, sü-reç zaten büyük ölçüde flekillenmiflti.

Toplumsal Özgürlük Platformu,

adaylar›n belirlenmesi sürecinde as›lolarak yukar›da liberal demokratlar-dan komünistlere dek uzanan bir alanolarak tarif etti¤imiz cephenin tümgüçlerinin adayl›klara yans›mas›n› sa-vunan bir çizgide hareket etti. Önce-likli olarak Kürt Halk›n›n bölgedekiiradesini meclise yans›tma konusundaald›¤› karar› tereddütsüz olarak des-tekledik. Bat›daki adayl›klar›n belir-lenmesi sürecinde ise, aç›k, çerçevesibelirli, iflçilerin, emekçilerin ve tümezilenlerin siyasal e¤ilimlerini kapsa-yabilecek bir bütünlükle hareket edil-mesi gerekti¤ini savunduk. Bu nokta-

da ortak aday toplant›lar›nda ve ikiligörüflmelerde siyasal çerçeveye veadayl›klara devrimci sosyalistlerinbak›fl aç›lar›n› katmaya çal›flt›k. Sos-yalist Parti baflkanlar›n›n yan› s›ra,kimi devrimci sosyalist adaylar›n damutlaka bu bütünlük içerisinde görü-nür yerlerden aday gösterilmesi ge-rekti¤ini belirttik.

Örne¤in, Antakya’dan Tülay Hatimo-¤ullar›’n›n, Adana’dan ESP’li Mukad-des Çelik’in, Ankara’dan Haluk Ger-ger’in, Metin Bakkalc›’n›n, Tekir-da¤’dan ‹flçi Mücadelesi’nden denSungur Savran’›n aday gösterilmesi-

nin emekçiler ve ezilenler cephesininbütünlü¤ünün sa¤lanabilmesi nokta-s›nda önemini belirtmemize ra¤men,listeler bir bütün olarak ve istisnas›zdevrimci sosyalistlere kapat›lm›flt›r.

DTP; SDP ve EMEP’le kurdu¤u“özel” iliflki bir yana, Meclise devrim-ci sosyalistleri de¤il, liberal-uzlaflmac›“sol”cular› tafl›may› tercih etmifltir.Devletle kap›fl›p maraz ç›kartacak de-¤il, üç afla¤› befl yukar› anlafl›p Kürtsorunun çözümünde “arac›” olabile-cek “popüler” isimleri tercih etmifltir.

Kendileri aç›s›ndan bu tutumun kimizorunlu gerekçeleri olabilir. Kürt Ha-reketinin seçim listelerine iç dengeleribir yana, uluslararas› düzeyde müda-hale oldu¤u aç›kt›r.

Ancak, elinin tersiyle kolayca iteledi-¤i güçler, en yaln›zlaflt›r›lmaya çal›fl›l-d›¤› süreçlerde dahi deste¤ini KürtHareketinden esirgememifl ve esirge-meyecek güçlerdir. Ve komünistlerin,en az Kürt yoksullar›yla dayan›flmakadar zorunlu ve ertelenemez bir gö-revi daha vard›r: ‹flçi s›n›f›n›n ç›karla-r›n› savunan bir ba¤›ms›z devrimci ko-numdan vazgeçmemek.

Sosyalistler ve DTP

Kürt Hareketiyle ittifak yapma konusunda eli titremeyensosyalist güçlerle (SODAP, EHP, ‹M, ÜRÜN, SEH) May›sbafl›nda yan yana geldik. Daha önceki seçim süreçlerindeSosyalist Hareketin Kürt Hareketiyle iliflkilenebilmesiaç›s›ndan kötü sicili olan SDP ve EMEP, bu süreçte de dahagenifl bir perspektiften sürece yaklafl›p, “emekçiler veezilenler cephesinin” yarat›lmas›nda kritik bir rol oynamakyerine, kendi dar parti ç›karlar›yla s›n›rl› ve nihayetindekendilerini de vuran bir iliflkilenme biçimini sürdürmeyi tercih etmifllerdir.

Genel olarak Kürtlerle profil vermekten kaç›nan ÖDP, parlamentoya girmek söz konusuoldu¤unda mal bulmuflma¤ribi misali sürecin içine dahil oluverdi. Hofl, kaç PM karar›n›n kaç MYK karar›ylaçi¤nendi¤ini sayamazolmufltuk, ama sonuçolarak Ufuk Uras “Bin Umut Adaylar›”nakat›l›verdi. Kat›ld› kat›lmas›na da,bizim d›flar›dan gözümüzle gördü¤ümüzüiçerden DTP’lilerin görmüyor olmas› mümkün de¤il.Bu nas›l ortakl›k ki,ÖDP sadece ‹stanbul 2. Bölge’de ortaklaflm›fl DTP’yle?

B

Page 8: TO-Gazete-20

8 TEMMUZ 2007POL‹T‹KAÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

SEÇ‹MLERDE 3. CEPHE:ERTELENEN B‹R OLANAKBu dönemde yaflananlar› da dikkate alarak, seçim sürecinin bafllang›c›nda biraz da alelacele yap›lan tart›flmalar› daha sa¤l›kl› bir zeminde yeniden ele almal›y›z. 3. Cephe oluflturman›n çaba ve çal›flmalar›na yeniden bafllamal›, tart›flmalar›n› güncel hale getirmeliyiz. Her kriz ayn› zamanda bir olanakm›fl. Yeni dönemde bir olanak, seçenek yarat›labilecek mi görece¤iz.

‹RFAN KAYGISIZ

ol ve sosyalistler, a¤›r ve tek baflla-r›na karfl›lanmas› olanaks›z sald›r›-lar›n yafland›¤› bir süreçte seçim

tart›flmalar›na yakaland›lar. A¤›r koflullarnedeniyle seçimlerde ortak tav›r alma, sü-reci birlikte gö¤üsleme, ortak davran›fl ser-gileme temennileri ilk planda yayg›n kabulgördü. Ba¤›ms›z ortak aday ç›karmaamaçl› tart›flma ve toplant›larda “birlik”vurgusu genel kabul gördü. Bu psikoloji, seçimlerde ortak aday ç›kar-ma çal›flmalar›nda yer alan örgütlerin, “or-takl›¤›” kendi iç süreçlerinde olgunlaflt›ra-rak toplant›lara kat›lmalar›na da engel ol-du. Dolay›s›yla, asgari düzeyde de olsa,“program” diyen fazla olmad›. Bunun ya-p›labilmesinin olanakl› olmad›¤› ve baz› te-mel ilkelerde anlaflman›n yeterli oldu¤ubelirtildi. Tart›flmalar da esas olarak aday-lar›n kim olaca¤›na dairdi. Her ne kadarprogramatik bir ortakl›¤›n zemini olmasada, aday›n kim olaca¤›, onun flahs›nda po-litik bir temsiliyet iliflkisinin de göstergesiolacakt›.

Maalesef aday belirleme ekseninde sürentart›flmalar sonucunda istenilen sonuç el-de edilemedi. Süreci belirleyenlerin tercih-leri ortakl›¤›n sürmesine engel oldu. Bu-nun sorumlulu¤u esas olarak Kürt hareke-ti iken, baz› devrimci/sosyalist çevreler de,makuliyeti aflan önerilerde bulundular vebeklenti içine girdiler.

Kürt hareketi, sosyalistlerden ve dolay›-s›yla onlar›n örgüt ve adaylar›ndan uzakdurmay› tercih ederken, solda da kimileriiçin geleneksel faydac›l›k yeniden ortayaç›kt› ve pazarl›klar sadece dar ç›karlar içinyap›ld›.

Ankara görüflmeleri

Özellikle Ankara’da, ‹stanbul bileflenleri-ni de aflan çok say›da çevre ve bireyin için-de yer ald›¤› bir ortakl›¤›n zemini oluflmufl-ken, son dakika ve gecede bütün çal›flmave kurulan iliflkiler yok say›ld›. Kürtlerlesol ve sosyalistlerin birlikte yan yana dur-ma, buradan yeni bir güç a盤a ç›karma vemoral yenilenme sa¤lama zemini bir andada¤›t›ld›.

Yaflanan güven zedelenmesinin bir biçim-de giderilmesinin gereklili¤i dar ve genifl

toplant›larda aç›k olarak ifade edilmesinekarfl›n, sürecin sorumlular› talebi görmez-den gelmeye ve geçifltirmeye devam etti-ler. Böylece, EMEP, SDP ve DTP ile s›n›rl›bir ittifak sa¤land›.

Aday belirleme sürecinin belirleyeni, An-kara’da da tercihini sosyalistlerden yanayapmad› ve tüm kesimler taraf›ndan or-taklafl›lan baz› sosyalist kiflilerle görüfl-mekten özenle kaç›nd›. Gelinen noktada,Ankara’dan bir sosyalistin seçilme olas›l›-¤› riske edilirken, daha da önemlisi, birlik-te olma ve 23 Temmuz sabah›na baflka birgüç ve moralle girme olas›l›¤› da önemli öl-çüde zaafa u¤rat›ld›.

Üstelik Ankara’daki süreci zaafa u¤ratançevre, bir baflka kesim için “parti içi sorun-lar›n çözümü; ülke, emekçi halk ve demok-rasi mücadelesinin ç›kar ve yararlar›natercih edilmifl olur”, “bugün at›lacak taktikad›mlar, demokrasi mücadelesinin birkaçy›l›n› belirleyecektir” demekten de geri kal-mad›. Baflkalar›n› uyarma ihtiyac› hisse-denler, s›ra kendilerine gelince ayn› duyar-l›l›¤› göstermediler.

Baz› zaaflar

Bu dönemde, yap›lan kimi pazarl›klar›nyaratt›¤› olumsuzluklar bir yana, adaylarflahs›nda süren tart›flman›n esas›, politikdüzeyde Kürt hareketi ile sol ve sosyalist-lerin nas›l bir iliflki kurmas› gerekti¤i mev-

zuudur.

Bu dönemde, bir ölçüde bilinen ancak çokda a盤a ç›kmayan baz› e¤ilimler daha gö-rünür hale geldi. Baz› sol/sosyalist çevre-ler, aday belirleme sürecindeki yanl›fll›k-

lardan da güç alarak, Kürtlerden uzak dur-ma çabas›n› meflrulaflt›rmaya bafllad›lar.Sol/sosyalist çevrelerde birbirinden farkl›gelenekten gelenler bildik “ulusalc›lardan”farkl› olarak Kürt hareketine karfl›t tavr›yeniden üretmektedirler. Burada “Kürtlereevet, örgütlerine hay›r”a kadar varan bir-den fazla yönelimden bahsetmek mümkün-dür.

Sol/sosyalist çevrelerde ikinci kesimdekiortak payda, birbirinden farkl›klar tafl›sada “bütün olumsuzluklar›na karfl› Kürtler-le birlikte” fleklinde özetlenebilir. Ancak bukesimde yer alanlar da, baz› yerlerde Kürtadaylar› desteklerken, baz› yerlerde de ay-r› ba¤›ms›z adaylar ç›kard›lar. Bu e¤ilimlerd›fl›nda baflka kesimlerin boykot politikas›-na sahip olduklar›n› da hat›rlamakta yararvar.

Tart›flma sürecek

Sonuç olarak yaflan›lan h›zl› süreç, tümkesimleri bir biçimde etkiledi. Kimi çevre-ler tutum belirlemekte bile güçlük çektiler.Görünen o ki, bir çok siyasal çevre önemlibir tart›flman›n içinde ya da efli¤indedir.Bunun derinlefltirilmesinde de yarar var-d›r.

Bu dönemde yaflananlar› da dikkate ala-rak, seçim sürecinin bafllang›c›nda birazda alelacele yap›lan tart›flmalar› daha sa¤-l›kl› bir zeminde yeniden ele almal›y›z. 3.Cephe oluflturman›n çaba ve çal›flmalar›nayeniden bafllamal›, tart›flmalar›n› güncelhale getirmeliyiz. Her kriz ayn› zamandabir olanakm›fl. Yeni dönemde bir olanak,seçenek yarat›labilecek mi görece¤iz.

S

Bu dönemde, birölçüde bilinen ancakçok da a盤aç›kmayan baz› e¤ilimler dahagörünür hale geldi. Baz› sol/sosyalist çevreler aday belirleme sürecindekiyanl›fll›klardan dagüç alarak,Kürtlerden uzakdurma çabas›n›meflrulaflt›rmayabafllad›lar.Sol/sosyalist çevrelerde birbirinden farkl›gelenekten gelenler bildik“ulusalc›lardan”farkl› olarak Kürt hareketine karfl›ttavr› yeniden üretmektedirler.Burada “Kürtlere evet örgütlerinehay›r”a kadar varan birden fazla yönelimden bahsetmekmümkündür.

Seçim sonras› çal›flmalar devam etmeli

Page 9: TO-Gazete-20

POL‹T‹KATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL 9

oopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: Kendinizi tan›t›r m›s›n›z? BBeerrkkaatt KKaarr: 1955 y›l›nda Samanda¤’›n Yeflil-yaz› ( Ziri) Köyü’nde do¤dum. ‹lk ve orta ö¤re-

nimini bitirdikten sonra Demir-Çelik Yüksekokulu’nubitirdim. Irak-Yumurtal›k petrol-boru hatt›nda çal›-fl›rken; D‹SK, Baysen-‹fl, daha sonra Ba¤›ms›z ‹plik-‹fl’te sendikac›l›k yapt›m.12 Eylül askeri darbesin-den nasibini alanlardan›m. O koflullarda yurtd›fl›naç›kt›m.Uzun y›llar Filistin halk›n›n ‹srail’e karfl› ver-di¤i mücadelede yer ald›m. 1994- 1997 y›llar› ara-s›nda ‹stanbul Bayrampafla Cezaevi’nde tutuklu kal-d›m. ÖDP’de parti meclis üyeli¤i ve il baflkanl›¤› gi-bi görevlerde çal›flt›m. Hayat›m›n geri kalan süreçle-rinde sosyalist mücadelenin gerektirdi¤i her ortam-da yer ald›m.

TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk: Neden ba¤›ms›z aday?BBeerrkkaatt KKaarr: Türkiye genelinde demokratik olma-

yan, birçok insan›n iradesinin Meclis’te temsil edil-mesini engelleyen yüzde 10’luk seçim baraj›n› del-mek için siyasi parti ve örgütlerin ba¤›ms›z aday yö-nelimi oldu. Düzen partileri seçim baraj›n› kullana-rak halk›n önemli iradesini meclis d›fl›nda tutmay›hedefledi. Ancak bunu baflaramad›. Çünkü bu seçim-ler çok farkl› sonuçlanacak. fiu ana kadar her f›rsat-ta d›fllanmaya çal›fl›lanlar Meclis’e girmeyi baflara-cak. Bu durum Türkiye’nin demokratikleflmesininönünü açacakt›r. TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk: Bin Umut Adaylar› ismini kul-lan›yorsunuz. Neden? BBeerrkkaatt KKaarr: Ba¤›ms›z aday takti¤ini bofla ç›karmakiçin naylon ba¤›ms›zlar da ortaya ç›kar›ld›. Türki-ye’deki demokratik kitle örgütleri, siyasi partiler, veoluflumlar›n›n ortaklaflt›¤› adaylar olarak kendimiziBin Umut Adaylar› fleklinde ifade ediyoruz. Slogan›-m›z ise “Türkiye’ye Sözümüz Var”. Bizler ba¤›ms›zolarak ç›km›fl olsak da bir anlay›fl›n aday›y›z. Bizlernar taneleri gibi çok, ancak bir nar kadar da bütünolmak için yola ç›kt›k. Umutlar› elinden al›nm›fl hal-k›n umutlar›n› yeflertmek istiyoruz.TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk: Türkiye’ye nas›l bir söz veri-yorsunuz?BBeerrkkaatt KKaarr: Ezilenlerin, emekçilerin, bar›fl›n ve kar-

deflli¤in sesi olmaya; açl›¤›, yoksullu¤u, iflsizli¤i bes-leyen sistemi teflhir etmeye; sa¤l›¤›n, e¤itimin özel-lefltirilmesine ve paral› hale getirilmesine karfl› dur-maya; kar h›rs›yla, do¤al ve kültürel de¤erlerin tah-rip edilmesini engellemeye; k›flk›rt›lan ›rkç›l›¤a ve içsavafl tahrikçili¤i yapan gericili¤e dur demeye; ceza-evlerinde yaflanan tecrite ve F Tipi uygulamalar›n›nortadan kalkmas› için çal›flmalar yürütmeye; Kürtsorununda fliddeti de¤il, bar›flç›l ve demokratik çö-zümü savunmaya; gençli¤i umutsuzlaflt›ran bask›c›e¤itimin, bilimsel yöntemlerle çözülmesine; engelli-lere karfl› toplumsal ve siyasal duyars›zl›¤› k›rmaya;kad›n› d›fllayan erkek egemen kültüre, sömürü vebask›ya karfl› olmaya; devletin “Diyanet” arac›l›¤›ile Alevileri ve di¤er inançlar› d›fllamas›na karfl› ol-maya; 12 Eylül anayasas›na karfl› demokratik ana-yasa için çal›flmaya söz veriyoruz.TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk: Hatay’dan adays›n›z. Bu böl-geye iliflkin ne gibi çal›flmalar planl›yorsunuz?BBeerrkkaatt KKaarr: Hatay, hepinizin bildi¤i gibi halklar›nkardeflçe yaflad›¤› mozaik bir kenttir. Buradaki fark-l›l›klar›n korunmas›na ve bu kardeflli¤in bütün dün-yaya tan›t›lmas›na destek olaca¤›z. Kentin demok-ratik, siyasal ve kültürel yaflam›na halk›n kat›l›m›n›

sa¤lamak amac›yla örgütler oluflturmaya çal›flaca-¤›z. Tar›m kenti olan Hatay halk› devletin kota uygu-lamas›ndan olumsuz etkilenmektedir. Bu olumsuzlu-¤un kalkmas›na ve üreticilerin ürünlerini ihraç et-meleri için devletin teflvik primini artt›rmas›n› talepedece¤iz. Hayvanc›l›¤›n sorunlu alanlar›na girerekgenel anlamda kooperatifçili¤in geliflmesine katk›verece¤iz. Hatay’da bal›kç›lar için gece avlanma ya-sa¤› Türkiye’nin hiçbir bölgesinde olmad›¤› flekilde-dir. Bu sorunun ortadan kalmas›na ön ayak olaca-¤›z. Yine Türkiye’nin hiçbir bölgesinde görülmemiflbir uygulama ile karfl› karfl›yay›z. Halk›n elindeki ta-pular›n iptali söz konusu. fiaho Davas› olarak bili-nen bu davan›n, vatandafl ma¤duriyetini gidererekh›zla çözülmesi gerekir. Amik Ovas›’nda on y›llard›r

üreticilik yapan insanlar›n topraklar›n›n elinden al›-narak, sonradan göç yolu ile gelenlere verilmesi gi-bi haks›z ve çifte muameleye dur diyece¤iz. Kentimi-zin k›y›lar›n›n ve limanlar›n›n savafl amaçl› ABD’yede¤il, turizme ve halk›n hizmetine kullan›lmas›n›sa¤lamaya çal›flaca¤›z. Ortado¤u’da çal›flan ve sos-yal güvencesi olmayan insanlar›n haklar› için çal›fla-ca¤›z. Ortado¤u ülkelerinde üniversite bitirip denk-lik alamayan ö¤rencilerimizin haklar› için çal›flaca-¤›z. Antakya’n›n Kisecik Köyü’nde ABD’nin kurdu¤uradar üssünün kald›r›lmas› için çal›flaca¤›z. Bar›fl vekardefllik kenti olan ilimizin, ne flekilde olursa olsunsavafla hizmet etmesini istemiyoruz. Çevreyi ve sa¤-

l›¤› tehdit eden Asi Nehri’nin ›slah› için çal›flaca¤›z. Enönemlisi de, bu projelerimizin hayata geçmesi içinkentimizdeki oda, sendika, dernek, kültürel vb. kuru-lufllar›n birlik içinde çal›flmas›n›n önünü açmakt›r.TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk: Son olarak ne söylemek istersi-niz?BBeerrkkaatt KKaarr: Bu sayd›klar›m›z› baflarmam›z›n yolubirlikten do¤ar. Oluflturdu¤umuz bu seçim ittifak›-n›n baflar›l› olmas› ve bizlerin Meclis’e girmesi te-mennimizdir. Bu çal›flmada yer alan bütün kurumla-ra, siyasal örgütlere ve kiflilere teflekkür ediyorum.Baflarmak için daha çok destek diyorum. TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk: Teflekkürler. Baflar›lar diliyo-ruz.

Hatay ba¤›ms›z milletvekili aday› BERKAT KAR ile konufltuk;

HATAY HALKLAR MOZAY‹⁄‹D‹R

Hatay, hepinizin bildi¤i gibi halklar›n kardeflçe yaflad›¤› mozaik bir kenttir. Buradakifarkl›l›klar›n korunmas›na ve bu kardeflli¤in bütün dünyaya tan›t›lmas›na destek olaca¤›z. Kentin demokratik, siyasal ve kültürel yaflam›na halk›n kat›l›m›n› sa¤lamakamac›yla örgütler oluflturmaya çal›flaca¤›z. Tar›m kenti Hatay halk› devletin kota uygulamas›ndan olumsuz etkilenmekte. Bu olumsuzlu¤un kalkmas›na ve üreticilerinürünlerini ihraç etmeleri için devletin teflvik primini artt›rmas›n› talep edece¤iz. Hayvanc›l›¤›n sorunlu alanlar›na girerek genel anlamda kooperatifçili¤in geliflmesinekatk› verece¤iz. Hatay’da bal›kç›lar için gece avlanma yasa¤› Türkiye’nin hiçbir bölgesinde olmad›¤› flekildedir. Bu sorunun ortadan kalmas›na ön ayak olaca¤›z.

Ba¤›ms›z aday takti¤ini bofla ç›karmak için naylon ba¤›ms›zlar da ortaya ç›kar›ld›. Türkiye’deki demokratik kitleörgütleri, siyasi partiler, ve oluflumlar›n›n ortaklaflt›¤› adaylar olarak kendimizi Bin Umut Adaylar› fleklinde ifade ediyoruz. Slogan›m›z ise “Türkiye’ye Sözümüz Var”.

Söylefliyi yapan TÜLAY HAT‹MO⁄ULLARI

T

Page 10: TO-Gazete-20

TEMMUZ 2007POL‹T‹KAÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL10

nkara’da Ortak Aday Kampan-yas› 23 May›s’ta düzenlenen fo-rum ile bafllad›. Kurumsal ve bi-

reysel düzeyde 120 kiflinin kat›ld›¤› fo-rumda ‹stanbul Ortak Aday Platfor-mu’nun internet sitesinde yay›nlanançerçeve genel kabul gördü. Tart›flmalar-da, seçim sürecinde CHP-DSP ittifak›-n›n teflhir edilmesi, EMEP, SDP, ÖDP,ESP ve devrimci-sosyalist örgütlerin ka-rarlar›na sayg›l› olmakla birlikte ortakaday süreciyle bütünleflmeleri için ça-balar›n yo¤unlaflt›r›lmas› ve ortakadaylar›n DTP ile anlaflma temelindebelirlenecek seçim bölgelerinden göste-rilmesi benimsendi

‹flbölümüne giden komisyon, forumdaaday aday› olarak önerilen Haluk Ger-ger, Fikret Baflkaya, ‹smail Beflikçi, Me-tin Bakkalc›, Cengiz Güleç, Bask›n Oranve di¤er kiflilerle ön görüflme yapmay› veortak aday yöneliminin desteklenmesiamac›yla sendika, meslek odas› ve der-neklerle iletiflim kurmay› kararlaflt›rd›.

25 May›s Cuma günü Metin Bakkal-c›’yla görüflüldü. Metin Bakkalc›, süre-cin gerektirdi¤i her düzeydeki sorumlu-lu¤u üstlenebilece¤ini bildirdi.

Komisyon, Ortak Aday Kampanyas›naAnkara'da destek verebilecek kesimle-rin yaklafl›mlar›n› ve sürecin ivedilik arzeden ihtiyaçlar›n› göz önünde bulundura-rak 26 May›s tarihi itibar›yla adayl›¤› ge-nel kabul gören iki aday aday›n›, önce-likli olarak Haluk Gerger'i ve Metin Bak-kalc›'y› Ankara'dan ba¤›ms›z aday ola-

rak önermeyi kararlaflt›rd›. Aday aday› olarak önerilen kiflilerden

Hüsnü Öndül, ‹smail Beflikçi, Tülin Ön-gen, Yüksel Akkaya, Yavuz Önen adayolmay› düflünmediklerini, ortak ba¤›ms›zadaylar› destekleyeceklerini belirttiler.

Demokratik kitle örgütleri ile görüfl-meler yap›ld›.

28 May›s’ta Komisyon DTP yetkilile-riyle geliflmeler konusunda bir görüflmeyapt› ve Ankara Ortak Aday Platformu-nun kararlar›, süreçle ilgili düflünce veönerileri kendilerine iletildi. Ayn› gün,aday adaylar›ndan ikisinin, öncelikliolarak Haluk Gerger'in ve Metin Bak-kalc›'n›n, Ankara’dan aday gösterilmeönerisinin ortak aday belirme süreciyleilgilenen kesimlere ve bas›n organlar›nailetilmesi karar›na var›ld› ve bu kararuyguland›.

Ankara Ortak Aday Platformunun ini-siyatifi d›fl›nda hareket eden Bask›nOran ve Cengiz Güleç ile görüflmelerisürdürmenin gerekli olmad›¤› benim-sendi.

Heyet, Haluk Gerger ile 29 May›s Sal›günü bir toplant› gerçeklefltirdi. HalukGerger, aday olmay› düflünmedi¤ini; it-

tifak kurma sürecinin devrimci sosya-listleri sürece dâhil etmeye yeterinceönem vermeyecek biçimde seyretti¤ini;30 May›s Çarflamba günü yurtd›fl›na ç›-kaca¤› için seyahati öncesinde kendisiy-le görüflülmesinin yararl› olaca¤›n› veittifak sürecini örgütleyen DTP çevrele-rinin kendisiyle iletiflim kurmas› veolumlu geliflmeler olmas› halinde duru-mu de¤erlendirece¤ini ifade etti. HalukGerger’in bu yaklafl›m› ve yurtd›fl› prog-ram›n›n takvimi komisyon taraf›ndanDTP yetkililerine aktar›ld›.

2 Haziran günü DTP’nin yapt›¤› bas›ntoplant›s›nda Ankara’dan tek ba¤›ms›zaday olarak Metin Bakkalc›’n›n ismi te-laffuz edildi. Tan›t›mda seçim bölgesikonusunda bir aç›klama yer almad›.

Ayn› gün akflam Haluk Gerger, OrtakAday Platformu Komisyonunu araya-rak, adayl›k önerisinin kendisine DTPtaraf›ndan hala iletilmedi¤ini, bundansonraki iletiflim çabalar›n› geç addede-ce¤ini bildirdi. Adayl›k konusunda bun-dan sonra kendisine yap›lacak önerilerekapal› olaca¤›n› aç›klad›.

3 Haziran günü Metin Bakkalc› ile geçsaatlerde temasa geçen DTP yetkilileri-nin 2. bölgeden aday gösterilece¤i aç›k-lamas›n› kendisine yapt›klar›n› Sn. Bak-kalc› bize duyurdu. Sn. Bakkalc›’dan,DTP’nin seçim bölgesi tercihini komis-yonumuzun önerisi fleklinde sunmufl ol-du¤unu ö¤renince, DTP yetkilileri ile ko-misyonumuz taraf›ndan temasa geçildi.Ancak bölge tercihi mevzuunda aç›kl›ksa¤lanamad›. DTP yetkilileriyle yap›lantelefon görüflmesinde, 2. bölge konu-sunda Sn. Bakkalc›’n›n r›zas› oldu¤u ko-misyonumuza ifade edildi. Ancak, dahasonra teyidi için arad›¤›m›zda Sn. Bak-kalc› bu yönde bir onay vermemifl oldu-¤unu bizlere ifade etti.

4 Haziran günü Metin Bakkalc› aday-l›ktan çekilmifl oldu¤unu komisyonumu-za aç›klad›. DTP yetkililerine komisyo-numuzca bir mektup yolland› ve ard›n-dan sürece iliflkin görüfllerimizi iletmeküzere DTP merkezine bir ziyarette bulu-nuldu. Bu ziyarette, DTP’nin destekleye-ce¤i ba¤›ms›z aday olarak 4 Haziran’daad› aç›klanan Sn. fiükrü Erbafl’›n EMEPtaraf›ndan Ankara 1. Bölgeden gösteril-mesi konusunda yo¤un ›srar›n›n, bulu-nulan noktaya gelinmesinde etkisi oldu-¤u anlafl›ld›.

EMEP ve DTP temsilcilerinin de içindebulundu¤u Sol’da Ortak Aday Kampan-yas› Ankara Forumu’na, haber veril-meksizin yap›lan bu giriflim, 4 Haziranakflam› yap›lan komisyon toplant›s›ndayo¤un elefltirilerin hedefi oldu. 5 Hazi-ran’da yap›lacak forum toplant›s›ndasüreç raporunun sunulaca¤›, tüm çaba-lara ra¤men sürecin ortak bir eksendeörgütlenemedi¤i ve Ortak Aday Platfor-munun inisiyatifi d›fl›na ç›kt›¤›, bu duru-mun esas olarak platformda temsil edi-len EMEP ve DTP’nin tutumundan kay-nakland›¤›, gelinen aflaman›n, platfor-mun kurulurken fikir birli¤ine vard›¤›“ortak bir hedefe kilitlenerek çal›flmay›gerektiren bu sürecin solda toparlanmasa¤lay›c› etkisinin, en az al›nacak so-nuçlar kadar önemsendi¤i ve etkilerininseçim dönemiyle s›n›rl› olarak alg›lan-mad›¤›” tespitine uygun olmad›¤›, do-lay›s›yla Ankara’da belirlenen adayla-r›n Platformu temsil etmedi¤i, bu afla-madan itibaren yeni süreci karfl›layabi-lecek farkl› bir inisiyatifin oluflturulma-s› gerekti¤i konusu genel kabul gördü.

Not: Yukar›daki yaz›, Sol’da Ba¤›ms›zOrtak Adaylar ‹çin Ankara Forumu Ko-misyonunun Süreç Özeti (4 Haziran2007) metninden özetlenmifltir.

ANKARA’DA ORTAK ADAY SÜREC‹

‹ZM‹R’‹N ADAYLARI “B‹N UMUT”LUoplumsal Özgürlük Platformu olarak, 22Temmuz 2007’de yap›lacak olan milletvekiligenel seçimlerinde antidemokratik yüzde 10

seçim baraj› karfl›s›nda ‹zmir’deki emek ve demokra-si güçlerinin ortak ba¤›ms›z adaylar›n› destekliyoruz. Sermayenin emekçilere karfl› pervas›z sald›r›lar›na,yükseltilen ›rkç›l›¤a ve Kürt halk›na yönelik inkar veimha politikalar›na karfl› iflçilerin birli¤i, halklar›nkardeflli¤ini savunmak için sosyalistlerin, yurtseverKürt halk›n›n ve emekçilerin ortak adaylar› olanEmek Partisi Eski Baflkan› Abdullah Levent Tüzel vehalen cezaevinde tutuklu bulunan DTP ‹zmir Eski ‹l

Baflkan› Mehmet Muhdi Aslan’› destekliyoruzSeçim kampanyas› boyunca kap› kap› dolafl›p serma-ye sistemini teflhir ederek;- IMF ve piyasac› sermaye programlar› karfl›s›ndaemekçilerin ve halk›n taleplerini,- Baflta e¤itim ve sa¤l›k olmak üzere bütün kamu hiz-metlerinin eflit, paras›z, nitelikli ve ulafl›labilir olma-s›n›,-Savafla, emperyalizme ve her türlü s›n›r ötesi askerioperasyonlara karfl› halklar›n eflitlik, özgürlük vekardeflli¤ini,- Kürt sorununda inkar ve imha politikalar›n› redde-

derek, demokratik bar›flç›l çözümü,- Darbecili¤e ve gericili¤e karfl› halklar›n tek alterna-tifi olan devrimci demokrasiyi, - Yaflam›n her alan›ndaki erkek egemenli¤ine karfl›kad›nlar›n özgürleflme mücadelesini,- Sermayenin do¤a sömürüsü ve bunun sonucu olando¤al dengenin bozulmas›na karfl› ekolojik, toprak-tan ve insanl›ktan yana bir yaflam› ,- ‹flsizlere ifl, iflçiye ifl güvencesini ve toplumun herkesimi için örgütlenme hakk›n› yüksek sesle dile getirerek çal›flma yapaca¤›z. ‹zmir’de oylar ba¤›ms›z ortak adaylara!..

A Tüm çabalara ra¤men sürecin ortak bir eksende örgütlenemedi¤i ve Ortak Aday Platformununinisiyatifi d›fl›na ç›kt›¤›, bu durumun esas olarak platformda temsil edilen EMEP ve DTP’nintutumundan kaynakland›¤›, gelinen aflaman›n, platformun kurulurken fikir birli¤ine vard›¤›“ortak bir hedefe kilitlenerek çal›flmay› gerektiren bu sürecin solda toparlanma sa¤lay›c› etk-isinin, en az al›nacak sonuçlar kadar önemsendi¤i ve etkilerinin seçim dönemiyle s›n›rl› olarakalg›lanmad›¤›” tespitine uygun olmad›¤› konusu genel kabul gördü.

Ankara’da “ortak” adaylar ortak belirlenemedi

T

Page 11: TO-Gazete-20

olda ortak ba¤›ms›z adaylar›n tart›fl›lmas›ylaAdana’da da bu konuyla ilgili toplant›lar yap›l-maya baflland›.

DTP,EMEP,SDP,TÖP,ESP,SEH ve ‹flçi Mücadele-si’nin bir araya geldi¤i ilk toplant›larda, nas›l bir aday-l›k ve hangi politik argümanlarla seçim çal›flmas›n›nyap›lmas› gerekti¤i üzerine konufluldu. Bütün bileflen-ler, aday kim olursa olsun yap›lacak seçim faaliyetleri-

nin flu ana eksenler üzerinde yap›lmas› gerekti¤ini ifa-de ettiler.

- Emperyalist savafla karfl›, bölge halklar›yla dayan›fl-mak,

- Neoliberal sald›r›lara karfl› tutum almak- “Yaflas›n halklar›n kardeflli¤i” slogan›n› hayata geçir-

mek- Emekten ,ezilenden,iflçiden yana tutum almakSosyalizm propagandas› yapmak v.b.

Bütün olumlu toplant› ve görüflmelere ra¤men,DTP’nin devrimcileri d›fltalayan, liberallerle ittifak› be-nimseyen tutumu ve ilk aç›klanan isimler Adana ‘da darahats›zl›k yaratt›. Bunun üzerine ESP seçimlere, Kürtilleri hariç, di¤er bölgelerde kendi adaylar›yla kat›laca-¤›n› aç›klad› ve ortak adaylar çal›flmas›ndan çekildi. ‹fl-çi Mücadelesi’de bu süreçten çekildi¤ini aç›klad›.

TÖP olarak, DTP’ nin devrimci yap›lar› d›fllayan (bunda solun bilinen ekiplerinin üçüncü cepheyi kurmakyerine DTP ile aday isimlerini yukar›dan ba¤lamay›tercih etmesinin etkileri vard›r.) ve liberal solla ittifa-k›n› yanl›fl ve eksik bulmam›za ra¤men, halklar›n kar-deflli¤i fliar›n› güçlendirmek, ›rkç›-floven sald›r› rüzgar›karfl›s›nda, Kürt halk›n›n temsilcilerinin de Meclis’tetemsil edilmesi gerekti¤ini düflündü¤ümüzden, Adana

aday› Nazmi Gür’ü destekleme karar› ald›k.Nazmi Gür’ün Adana’ya geliflinden sonra blok bile-

flenleriyle birlikte EMEP il binas›nda tan›flma toplant›-s› gerçeklefltirildi. Aday tan›t›m›ndan sonra, neler ya-p›lmas› gerekti¤i konufluldu. Seçim çal›flmalar› dahaçok DTP’nin a¤›rl›kta oldu¤u komisyonlar›n kurulufluy-la bafllat›ld›. Aday›n tan›t›ld›¤› genifl bir salon toplant›-s› yap›ld›. Adana’n›n her taraf›nda kitlesel kat›l›mlarlaseçim bürolar› aç›l›fllar› yap›l›yor.

TÖP olarak bizde çevre iliflkilerimize, iflçi dostlar›m›-za aday›m›z Nazmi Gür’ü tan›t›yor, halklar›n kardeflli-¤i için oy vermelerini talep ediyoruz. 9 Temmuz günüKarfl›yaka’da Nazmi Gür’ü, Arap halk›yla bir araya ge-tirecek genifl bir toplant›n›n haz›rl›klar›n› yürütüyoruz.

POL‹T‹KATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL 11

umhurbaflkanl›¤› seçimleri, 27Nisan muht›ras›, erken seçim,ba¤›ms›z ortak aday ve polis

devletinin meflrulaflt›r›lmas› derken,Ankara da, tüm Türkiye’de oldu¤u gibiyüksek gerilimli bir döneme girdi. Er-ken seçimin kesinleflmesiyle birlikte,tüm partiler ve politik kitleler seçimle-ri gündemlerinin en ön s›ras›na ald›-lar. Böylece bir seçim süreci daha bafl-lam›fl oldu.

Ankara’da seçim süreci; geçmifl se-çimlerde seçim baraj›n› aflamayan sol-sosyalist örgütlerin, CHP’nin sol umutolmad›¤›n› ortaya ç›karmak ve CHP’yealternatif bir sol birliktelik sa¤lamakamac›yla, emekten, bar›fltan, demok-rasiden ve özgürlükten yana bir “Or-tak Aday Süreci”ni örmesiyle bafllad›.DTP, EMEP, SDP, ÖDP, ESP, di¤erdevrimci-sosyalist gruplar›n yan›ndabirçok ba¤›ms›z kat›l›mc›n›n da destekverdi¤i ortak aday süreci, DTP’nina¤›rl›kl› oy ald›¤› seçim bölgelerindesosyalistleri de d›fltalamayan ortakadaylar›n belirlenmesi, kurulan budevrimci insiyatifin seçimlerden sonra

da birlikteli¤ini devam ettirmesi ge-rekti¤i tart›flmalar› ile devam etti.

Tart›flmalar sonucunda belirlenenadaylar; Haluk Gerger, Fikret Baflka-ya, ‹smail Beflikçi, Tülin Öngen, SibelÖzbudun, Yüksel Akkaya, Cengiz Gü-leç, Bask›n Oran, Hüsnü Öndül ve Ya-vuz Önen oldu, sonras›nda Metin Bak-kalc› ismi de adaylar›n aras›na eklen-di. Yap›lan görüflmeler sonucunda Ha-luk Gerger öncelikli olmak üzere MetinBakkalc›’n›n adayl›klar› ön plana ç›kt›.Do¤an Holding’e ait olan Radikal ga-zetesinde ç›kan Ankara’n›n ortakadaylar› ile ilgili as›ls›z haber nedeniy-le de bu adaylar bas›n organlar›na veilgilenen kesimlere iletildi.

Aday adaylar›n›n belirlenmesindensonra da adayl›¤a önerilen kiflilerle sü-reçle ilgili fikir al›flverifli yapmak ama-c›yla görüflmelere devam edildi. HalukGerger ile yap›lan görüflme sonucun-da, DTP’nin Haluk Gerger’le görüflmeyapmam›fl oldu¤u ö¤renildi.

Daha sonra bütün taleplere ra¤menDTP bu görüflmeyi gerçeklefltirmedi.Ortak platformun di¤er aday› Metin

Bakkalc›’n›n ise, fikri sorulmadan böl-gesi de¤ifltirildi ve Bakkalc› bununüzerine aday olmayaca¤›n› aç›klad›.

Son gün EMEP’in önerdi¤i fiükrü Er-bafl 1. Bölgeden, DTP’nin aday› S›rr›Kelefl ise 2. Bölgeden aday gösterildi.EMEP’in platform içerisinde olup plat-formu d›fllayan bu tür bir tav›r sergile-mesi ve DTP’nin bu aday› onaylamas›,Ankara ortak aday sürecine derin birdarbe vurdu. Ankara Ortak Aday Plat-formu Komisyon üyeleri ise, adaylar›nbelirlenmesinin ard›ndan düzenlenenplatform toplant›s›nda, yaflanan gelifl-

meleri aktararak inisiyatiflerinin gör-mezden gelinmesinin ilkesiz bir tutumoldu¤unu belirttiler. Seçim sürecinintüm eksikliklerine ra¤men ülke gene-linde, DTP’nin, seçimlere Türkiye sos-yalist ve ayd›nlar› ile kat›lmas›, seçimsonras› dönemin tasarlanmas› aç›s›n-dan önemlidir. Biz Ankara’da TÖPtaraftarlar› olarak, Ankara OrtakAday platformunun inisiyatifsiz kal-mas›, ESP ve ÖDP’nin kendi adaylar›-n› ç›karmas›n›n ard›ndan, deste¤imizifiükrü Erbafl ve S›rr› Kelefl’e verme ka-rar› ald›k.

B‹R “UMUT” DA ANKARA’DANBiz Ankara’da TÖP taraftarlar› olarak, Ankara Ortak Aday platformunun inisiyatifsiz kalmas›, ESP ve ÖDP’nin kendi adaylar›n› ç›karmas›n›n ard›ndan, deste¤imizi fiükrü Erbafl ve S›rr› Kelefl’e verme karar› ald›k.

Halklar›n kardeflli¤i için, neoliberalizme karfl›

ADANA’DA SEÇ‹M ÇALIfiMASIS

NNAAZZMM‹‹ GGÜÜRR::1965 y›l›nda Beytüflflebapda do¤du.

1989 y›l›nda ‹HD Van flubesi kuruculu¤u-nu ve flube baflkanl›¤›n› yapt›. 1995-2000y›llar› aras›nda ‹HD Genel Sekreterli¤i gö-revini yürüttü. HEP, DEHAP ve HA-DEP’te yerald› ve halen DTP’de aktif ola-rak çal›fl›yor.

C

Adana’dan DTP ba¤›ms›z aday› Nazmi Gür

Page 12: TO-Gazete-20

12 TEMMUZ 2007EKOLOJ‹ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

SSUUSSUUZZLLUUKK,, GGÖÖÇÇ VVEE SSAAVVAAfifiSSUUSSUUZZLLUUKK,, GGÖÖÇÇ VVEE SSAAVVAAfifiSu; kamusal ihtiyaç maddesinden metaya dönüfltü!

MEBRUKE BAYRAM

u k›tl›¤› ve kurakl›kla ilgili ista-tistikleri, rakamlar› s›ralad›¤›-m›zda felaket senaryosuna ben-

zer bir tablo ile karfl›lafl›yoruz. Duru-mun vahameti konusunda herkes hemfi-kir. Ancak sorunun gerçek kayna¤› veçözüm önerileri konusunda ayn› fleyisöylemek mümkün de¤il. Kimi önerileregöre; damlayan musluklar›m›z› tamirettirip, hal› y›kamaktan vazgeçer, bir deelde bulafl›k y›kamak yerine bulafl›k ma-kinas› kullan›rsak sorunu çözmüfl olaca-¤›z. ‹flin gerçe¤i elbette böyle de¤il. Aç-l›k sorunu nas›l insanlar›n çok g›da tü-ketmesinden kaynaklanm›yorsa, susuz-luk sorunu da çok su tüketiminden kay-naklanm›yor.

Su kimin mal›?

Su sorununu konuflurken tart›fl›lmas›gereken en temel soru flu: Su ortak mülkmüdür, özel mülk mü? Kriz derinlefltikçesu haklar›n›n yeniden tan›mlanmas›nadair tart›flmalar da h›z kazan›yor. Küre-sel kapitalist ekonomi her fleyi oldu¤ugibi suyu da serbestçe al›n›p sat›labile-cek bir özel mal haline getirmeye çal›fl›-yor. Her türlü sorun karfl›s›nda b›k›pusanmadan önümüze sürdükleri reçetebu konuda da karfl›m›za ç›k›yor: serbestpiyasa.

Sorun, yaflam›n temel kaynaklar›ndanbiri olan suyun kamusal bir ihtiyaç

maddesi olarak alg›lanmaktan ç›k›p ti-cari bir meta olarak alg›lanmas›yla bafl-l›yor. Bu durumda suyun kayna¤›na sa-hip olmak bir zenginlik ve ayr›cal›k ha-line geliyor. Yeni gündemimiz, su mülki-yeti ve kullan›m› ile ilgili tüm s›n›rlama-lar›n (tabii ki flirketler aleyhindeki s›n›r-lamalardan söz ediyoruz) kald›r›lmas›ve su piyasalar›n›n oluflturulmas›. Önü-müzdeki 20-30 y›l zarf›nda en f›rt›nal›tart›flma konular›ndan biri bu olacak.

Suya hükmetmek

Suyun kullan›m› ve üzerindeki haklartarihte de en çok tart›fl›lan konulardanbiri. Tarihte su haklar›, k›y› haklar› gibikonulardaki geleneksel kurallar, içindebulunulan ekosistemin s›n›rlar› ve ihti-yaçlar›na göre belirlendi. Su, ço¤u top-lumda ortak mülk olarak kabul ediliyor,yaln›zca suyun kullan›m›na dair haklardüzenleniyordu. Örne¤in Roma Huku-ku, su ve di¤er do¤al kaynaklar› kamumal› olarak tan›ml›yordu: “Do¤a yasa-lar› gere¤i bu fleyler –hava, akarsular,deniz ve haliyle deniz k›y›lar›- insanl›¤›nortak mal›d›r.”

Suyun ortak mülkiyet say›lmas› gele-ne¤i ilk kez Amerika k›tas›n›n sömürge-lefltirilmesi döneminde, ülkenin bat›s›-n›n yerleflime aç›lmas› s›ras›nda bozul-du. Burada uygulanan “önce gelenetahsis” kural›, su konusundaki mülkiyet

haklar›n› ve suyun ticaretini mümkünk›ld›. Su haklar›, yerli Amerikal›lar›n yada bölgeye sonradan gelecek olanlar›nhaklar› yok say›larak madencilere vesömürgecilere devredildi. Söz konusuhaklar, nehirlerin yönünün de¤ifltirilme-si, kurutulmas› ya da madencilik at›kla-r›yla fütursuzca kirletilebilmesini de

içeriyordu. Sömürgecili¤in girdi¤i heryerde yerel su kullan›m gelenekleri al-tüst edildi. Yerel su ve sulama sistemle-ri, teknikleri yok say›larak yeni uygula-malar gündeme getirildi.

ABD Baflkan› Roosevelt’in su prog-ramlar› bafl dan›flman› W. J. McGee, su-yun denetiminin “insanl›k do¤an›n efen-disi olmadan önce at›lmas› gerekecek

en son ad›m” olaca¤›n› söylüyordu.ABD Islah Dairesi’nde çal›flan su bilim-ci John Widtsoe da benzer fikirdeydi:“‹nsan›n kaderi tüm dünyaya hükmet-mektir; ve dünyan›n kaderi insana tabiolmakt›r. E¤er genifl alanlar insan›n yü-ce denetiminin d›fl›nda kal›rsa, dünya-n›n nihai fethi ve insanl›¤›n gerçek an-

lamda tatmini mümkün olmaz. Ancakdünyan›n her parças›, mevcut en iyi bil-giye göre gelifltirildi¤i ve insan denetimialt›na al›nd›¤› zaman insan›n do¤ayahükmetti¤i söylenebilir. ABD ... mevcutnüfusunu sulak bölgelerin s›n›rlar› için-de bar›nd›rabilirdi, fakat o durumda,bugünkü o büyük ulus olmazd›.”

Do¤aya hükmetmeye dair bu heves, su

S

Son günlerin en önemli tart›flma konular›ndan biri su. Birçok flehirde barajlardaki doluluk oran› mevsim normallerinin çokalt›nda. Baz› bölgelerde kurakl›k nedeniyle tar›msal ürünlerde rekolte kay›plar› yaflan›yor. Son 40 y›lda Van Gölü’nün 3,5 kat›büyüklü¤ünde sulak alan› kaybettik. Son 20 y›lda kifli bafl›na düflen su miktar› 4000 metreküpten 1430 metreküpe düfltü.Türkiye su fakiri bir ülke olma yolunda h›zla ilerliyor. Üstelik sorun yaln›zca ülkemize ait de¤il. Birleflmifl Milletler Su Raporu’na göre 2050’li y›llarda 48 ila 60 ülkede, 2 ila 7 milyar insan susuzluktan etkilenecek.

Su Savafllar›995 y›l›nda Dünya Bankas› Baflkan Yar-d›mc›s› Serageldin, daha sonra birçokkez al›nt› yap›lacak, tart›flmalara konu

olacak meflhur cümleyi sarfetti: “Bu yüzy›l›nsavafllar› petrol için veriliyorsa, gelecek yüzy›-l›n savafllar› su için verilecektir.”Günümüzde giderek derinleflen su krizi Seragel-din’i hakl› ç›karacak boyutlara do¤ru ilerliyor.ABD ve Meksika’n›n Colorado nehir sular› üze-rindeki anlaflmazl›¤›, Türkiye, Suriye ve Irak’›nDicle ve F›rat sular› üzerindeki tart›flmas›, ‹sra-il ve Filistin’in Bat› fieria’daki Ürdün Nehri ileilgili çat›flmalar›, M›s›r, Sudan, Etiyopya ve ci-

vardaki birçok ülkenin Nil sular› üzerindeki ihti-laflar› vb. pek çok su anlaflmazl›¤› dünyan›ndört bir yan›nda mevcut. Dünya çap›nda 15 so-runlu su havzas› var. Bu anlaflmazl›klar gele-cekte karfl›m›za ç›kabilecek daha büyük sorun-lara iflaret ediyor. Dünyada birçok önemli suhavzas›, do¤al ak›fl›n de¤ifltirilmesi, endüstriyelat›klar, komflu ülkeler üzerinde tehdit olufltur-ma gibi nedenlerle yok olma tehlikesiyle karfl›karfl›ya b›rak›lm›fl durumda.Dünya Bankas› ve elbette DTÖ’nün öncülü¤ün-de dayat›lan politikalar yoluyla su k›t bir kay-nak olarak ilan edilerek, bu konudaki tüm ta-

sarruflar uluslararas› g›da tekellerinin eline b›-rak›lmaya çal›fl›l›yor. Dünya Bankas›’n›n yürüt-tü¤ü projelerden sonra uygulanan su özellefltir-meleri birçok yoksul ülkede felakete neden ol-du. Her zamanki gibi güçlü olanlara fayda sa¤-lan›rken yoksullar kaybetti. Gana’da su ücretle-ri 2000 y›l›ndan beri yüzde 95 yükseldi. Hindis-tan’da aile bütçesinin yüzde 25’i su faturalar›için harcan›yor. Peru’lular musluk suyu içinABD’lilerden 6 kat fazla para ödemek zorundakal›yor. Su özellefltirmelerinin ard›ndan Filipin-ler’de yüzde 400, Bolivya’da yüzde 300 fiyatart›fllar› yafland›.

1

Page 13: TO-Gazete-20

13EKOLOJ‹TEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ve sulama sistemleri ile ilgili dev proje-lerin, barajlar›n yap›m›n› gündeme ge-tirdi. Do¤aya kafa tutmayan, yerel,ucuz ve kolay uygulanabilen su topla-ma, da¤›tma tekniklerinin yerini büyüksermaye ve teknoloji gerektiren dev ba-raj ve sulama projeleri almaya bafllad›.Önce devletin kontrolü alt›na al›n›p da-ha sonra özel flirketlerin yarar›na uygu-lanmaya bafllanan büyük projeler çat›fl-malar› da beraberinde getirdi.

Su ile ilgili çat›flmalara ilk örnek LosAngeles’te yafland›. 1890’lar›n sonundaLos Angeles, kendi yerel su kaynaklar›-n› tüketmiflti. fiehre komflu Owens Vadi-si’nden 383 kilometre uzunlu¤unda birsu kemeri yap›larak su getirilmesi içinbir proje oluflturuldu. Vadi sakinlerinedan›fl›lmadan yap›lan bu proje Los An-geles ve Owens Vadisi sakinleri aras›n-da ihtilafa neden oldu. 1924’te OwensVadililer suyun Los Angeles’e çevrilme-sini önlemek amac›yla su kemerini ha-vaya uçurdular. Ard›ndan 12 patlamadaha oldu. Sonunda su kemerini “vuremri” verilen silahl› adamlar korumayabafllad›. 1926 y›l›nda Saint Francis Ba-raj› infla edildi, k›sa bir süre sonra y›k›-larak 400 kiflinin ölümüne neden oldu.1929’daki kurakl›k s›ras›nda yeralt› su-yu azalmaya bafllad›, k›sa bir süre son-ra da 195 kilometrekarelik Owens Gölükurudu.

Barajlar ve göç

Büyük baraj projeleri yirminci yüzy›l›nikinci yar›s›n›n simgelerinden biriydi.45 binden fazla büyük baraj infla edildi,dünya nehirlerinin neredeyse yar›s›nabirer baraj kuruldu. Milyonlarca dolaryat›r›ma ra¤men, barajlar milyonlarcainsan için felaketten baflka bir fley getir-medi. Maliyetler beklenenden yüksek,çevresel maliyetler ise son derece faz-layd›. Projeler hayata geçirilirken mil-yonlarca insan yerinden edildi. Hindis-tan’›n eski Baflbakan› Rajiv Gandhi,1951’den sonra Hindistan’da uygula-nan 246 sulama projesinin yaln›zcayüzde 64’ünün 1986’ya kadar tamam-land›¤›n›, 1970’ten sonra uygulananprojelerden çok az bir fayda sa¤lanabil-di¤ine iflaret ederek ekliyor: “16 y›l bo-yunca para ak›tt›k, ama halk hiçbir kar-fl›l›k alamad›; ne sulama, ne su, ne üre-tim art›fl›, ne de gündelik hayatlar›ndabir yarar...”

Dünyaca ünlü Hintli araflt›rmac›, akti-vist Vandana Shiva, Su Savafllar› adl›eserinde durumu flöyle aç›kl›yor: “An›t-sal baraj inflaatlar›n›n gerekçesi olanbar›fl ve g›da; merkezi su denetimini,fliddeti, açl›k ve susuzlu¤u miras b›rak-m›flt›r. Bar›fl ve su ilkesi, bundan 30 se-ne önce ortaya at›lm›fl olmas›na karfl›n,bugün hâlâ, Mühendis K›talar›’n›n yeri-ni alan dev flirketlerin su üzerindeki de-netimini hakl›laflt›rmak amac›yla kulla-n›lmaktad›r.”

Baraj karfl›t› halk hareketleri

Shiva’n›n verdi¤i rakamlara göre; Hin-distan’da son otuz y›l içerisinde 1554tane baraj infla edildi. Büyük ve orta öl-çekli barajlar›n yap›m› için 1,5 milyardolar harcand›. Barajlar›n getirisiysehalen beklenenin çok alt›nda. Sulananarazilerin hektar bafl›na en az 5 tonürün vermesi beklenirken, bu de¤er1,27 ton seviyesinde kal›yor. Beklenme-dik su yetersizli¤i, a¤›r alüvyon birikimi,azalan hazne kapasitesi ve yeralt› suyuistilas› gibi sorunlar nedeniyle büyükparalar yat›r›larak hayata geçirilen devprojeler k›sa bir süre sonra kullan›la-

maz hale geliyor. Hindistan’da y›ll›kürün kay›plar› 89 milyon dolar› buluyor.

Büyük barajlar Hindistan’da 16 ila 38milyon insan› yerinden etti. Çin’deYangtze Nehri üzerindeki baraj tek bafl›-na 10 milyon insan›n yerinden edilmesi-ne neden oldu. Dünya Barajlar Komis-yonu, baraj projeleri nedeniyle dünyaölçe¤inde 40 ila 80 milyon insan›n ye-rinden edildi¤ini tahmin ediyor.

Dünyada baraj yap›m›nda bafl› çekenHindistan, Çin, ABD gibi ülkelerde ba-raj karfl›t› halk hareketleri büyük dire-nifller sergiliyor. Afrika’daki Kariba Ba-raj› inflaat›na direnen Tonga halk› dev-letin fliddetiyle karfl›laflt›, ç›kan olaylar-da 8 kifli öldü, 30 kifli yaraland›. Nijer-ya’da Bakolori Baraj›’n› protesto edenhalka atefl aç›ld›. Hindistan’daki KoelKaro Baraj›’na karfl› direnen Koel JanSangathan hareketinin düzenledi¤i birgösteride polisin halka atefl açmas› so-nucunda üçü çocuk alt› kifli olay yerindeöldü, 50 kifli yaraland›. Guatemala’daChixoy Baraj› inflaat› s›ras›nda ço¤unlu-¤u kad›n ve çocuklardan oluflan 376 ki-fli öldü.

Hindistan’da barajlara karfl› bafllat›-lan halk hareketinin öncülerinden olantan›nm›fl romanc› Arundathi Roy duru-mu özetliyor: “Nükleer bombalar›n birulusun askeri cephaneli¤i için anlam›neyse, büyük barajlar›n o ulusun kalk›n-mas› için anlam› odur. Her ikisi de kitle-sel imha silahlar›d›r. Her ikisi de hükü-metlerin kendi halklar›n› denetlemek

için kulland›klar› silahlard›r. Her ikiside yirminci yüzy›l›n, insan zekâs›n›nonun kendi yaflama güdüsünü saf d›fl›b›rakt›¤› bir an›na iflaret eden simgeleri-dir.”

Hem kirlet hem kazan

Temiz su temini ile ilgili sorunlar saye-sinde tekeller için yeni tatl› kâr kap›lar›aç›l›yor. Bir yandan flirketlere akarsula-r› serbestçe kirletebilme hakk› sa¤lan›r,pek çok temiz su kayna¤› endüstriyekurban edilirken bir yandan da temiz sutemini dünya çap›ndaki dev g›da flirket-lerinin tekeli alt›na giriyor. Temiz su te-mini, su ar›tma gibi sektörlerin milyar-larca dolar de¤erinde oldu¤u tahminediliyor.

Ülkemizde su krizi kap›da. Bu alandabirçok tart›flma yaflanacak. Bunu flimdi-den bilmekte ve çözüm olarak karfl›m›zakonulacak projelere haz›r olmakta fay-da var. Dünyada birçok kez yaflanm›flolan bir süreci biz de yaflayaca¤›z. Tümcanl›lar için yaflamsal bir ihtiyaç mad-desi olan suyun gelece¤inden sorumlu-yuz. Su herkese ait olan ve hiç kimseyeait olmayan bir madde olarak m› kala-cak, yoksa birilerinin sahip olabildi¤i,kontrol edebildi¤i, al›p satabildi¤i birmeta haline mi gelecek?

Kaynaklar:

•Vandana Shiva, Özellefltirme, Kirlenme ve Kâr-

Su Savafllar›, BGST Yay›nlar›.

•John Madeley, Herkese G›da, Çitlenbik Yay›nlar›

ABD’nin Mühendis K›talar›BD’deki büyük su projeleri ordu perso-nelinden oluflan Mühendis K›talar› tara-f›ndan yap›l›yordu. Bir zamanlar dünya-

n›n en büyük mühendislik teflkilat› olan bu ör-güt 538’i baraj olmak üzeren 4000 inflaat ta-mamlam›flt›. Mühendis K›talar›’n›n su projeleri zaman içeri-sinde ABD s›n›rlar›n› aflt›. Tar›mda yaflanan“Yeflil Devrim” süreciyle birlikte Dünya Bankas›taraf›ndan yoksul ülkelere baraj projeleri daya-t›lmaya bafllad›. Dünyan›n her yan›na dayat›lanbu projelerin büyük bir k›sm› Mühendis K›talar›taraf›ndan infla ediliyordu. Sözü edilen dayat-malar tehditlere kadar var›yordu. 1965 y›l›nda

ABD, Hindistan’› ülkeye sulama a¤›rl›kl› tar›m›getirmedi¤i takdirde bu¤day vermemekle tehditetti. Yap›lan propaganda meflhur “Yeflil Dev-rim” propagandas›n›n ayn›s›yd›. Bir an öncebüyük sulama projeleri hayata geçirilemezse g›-da konusunda k›tl›k yaflanmaya bafllayacak,dünya açl›kla yüz yüze gelecekti. Yeflil devrimyaln›zca küçük çiftçileri daha çok yoksullaflt›r-mak, açl›¤› art›rmakla kalmad›, dünyadaki su-yun tüketilmesine de büyük katk› sa¤lad›. Yeflildevrimle ortaya ç›kan hibrit tohumlar yüksekverimlerini sulama, gübreleme ve ilaçlamayaborçluydu. Normal tohumlar›n birkaç kat› su is-teyen hibrit tohumlar su kullan›m›n› art›rd›. Bu-

nun yan› s›ra kura¤a dayan›kl› yerel çeflitlerinkullan›m›n›n azalmas›na ve kimi bölgelerde ta-mamen ortadan kalkmas›na neden oldu.1966’da ABD Baflkan› Lyndon Johnson “Bar›flSuyu” adl› projesini bafllatt›. ABD baflkanlar›-n›n “bar›fl” kelimesinden neyi kastetti¤i tecrü-beyle sabit. Johnson da bir konuflmas›ndaaba alt›ndan sopay› gösteriyordu: “Felaket biryar›fl içindeyiz. Ya dünyan›n su ihtiyaçlar› kar-fl›lanacak ya da kitlesel açl›k kaç›n›lmaz ola-cak ... E¤er baflar›s›z olursak, sizi temin ede-rim, Amerika’n›n efli benzeri görülmemifl aske-ri gücü dahi, bar›fl› uzun süre korumakta ye-tersiz olacak.”

A

Page 14: TO-Gazete-20

14 TEMMUZ 2007EKONOM‹ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Sermaye birikiminin ulusal dönüflümü

ürkiye Cumhuriyeti’nin kuruluflaflamas›nda uluslaflma ve ulusaldevletin kurumsallaflmas› olarak

yaflanan dönüflüm sürecine dair yap›lantart›flmalar, öncelikle yaflanan dönüflü-mün antiemperyalist olup olmad›¤› konu-sunda yo¤unlaflmaktad›r. K›smen bura-dan türeyen bir di¤er tart›flma ise, söz ko-nusu sürecin s›n›f kompozisyonuna dair-dir. Osmanl›’n›n çözülmesi ve I.Dünya Sa-vafl›n›n sona ermesiyle bafllayan KurtuluflSavafl› ve takip eden dönüflüm sürecininde¤erlendirilmesinde, emperyalizme dairtart›flmalar›n zemini uluslaflma süreci vebu sürecin sonunda oluflan ulusal devletkurumsallaflmas› oluflturmaktad›r. Kapi-talist sermaye birikiminin çerçevesini çiz-di¤i bu süreç, kapitalist birikimin yön veniteli¤ini belirleyen eflitsiz ve bileflik ge-liflme mekanizmas›n›n zaman ve mekanba¤lamlar›nda farkl›laflan iflleyifli çerçe-vesinde ifade bulmaktad›r. Soruna bunoktadan yaklafl›ld›¤›nda, daha önce devurguland›¤› gibi uluslaflma süreci ve ulu-sal devletin oluflumunun kapitalist biriki-min gerekliliklerine uygun süreç ve ku-rumsallaflmalar oldu¤u aç›k hale gelmek-te, dolay›s›yla bir süreç ve kurumsallafl-ma olarak uluslaflma ve “ulusal devlet”inoluflumu s›n›flar aras› çat›flma ve ittifak-lar›n niteledi¤i bütünsel bir dönüflümdeifadesini bulmaktad›r.

Egemenlik alan›n›n inflas›

Kendi içinde farkl›l›klar› ak›lda tutarakBat› Avrupa’da yaflanan deneyimlerin as-gari müfltereki, kapitalist birikimin gerek-sindi¤i, mevcut parçal› egemenlik alanla-r›n›n tek bir egemenlik alan›na dönüfltü-rülmüfl olmas›d›r. Burjuva devrimleri ola-rak tan›mlanan, burjuvazi, köylülük vek›smen iflçiler aras›ndaki ittifakla yürütü-len bu dönüflümler aristokrasinin iradesi-ni tarihsel olarak sonland›ran bir niteli¤esahiptir. Bu anlamda dönüflümün tafl›y›c›s›n›f› burjuvaziye geçen irade yaflanacaksüreç ve kurumsallaflman›n çerçevesinide belirleyecektir. Dolay›s›yla, tarihselbir sistem olarak kapitalizmin s›n›f içi ves›n›flar aras› gerilim, çat›flma ve mutaba-katlar›n biçimlendirdi¤i geliflme sürecininmekana dönük sonucu olarak da de¤er-lendirilebilecek, tek bir egemenli¤in ifa-

desi olarak ortaya ç›kan ulusal devletlers›n›fsal bir niteli¤e sahiptirler.

Sermaye birikiminin mekan›

S›n›f temelinde flekillenen kurumsallafl-malar›n›n meflruiyeti ise bir “üst kimlik”üzerinden, sürece içerilen tüm taraflar içintan›mlanan “ortak iyi” anlay›fl›yla sa¤lan-maktad›r. Özü itibariyle s›n›f temelinde fle-killenen “ortak iyi” söyleminin ortaya ç›-kard›¤› yan›lsama ise ancak di¤er “ulus-lar”a karfl› durufluyla anlam kazanmakta-d›r. Kapitalist sermaye birikiminin dünyaölçe¤inde ulusal devletleraras› bir sistemolarak kurumsallaflmas›, ulusall›kla tan›m-lanmaya bafllanan sermayeler aç›s›ndanöncelikle kendi ulusal pazarlar›n›n olanak-lar›n› birikimin ihtiyaçlar›na göre düzenle-melerini gerektirmektedir. Erken kapita-listleflen ülkelerde bu süreç kendi mant›-¤›yla ifllerken, ayn› zamanda farkl› pazar-lar›n olanaklar›n›n da denetlenip düzen-lenmesi “ulusal kalk›nma”n›n gerçeklefl-mesinde önemli bir faktör olmufltur. Ser-maye birikiminin dayand›¤› mümkün enyüksek fazla kar’›n gerçekleflmesi, erkenkapitalistleflen ülke sermayeleri için buçift yönlü dinami¤in ifllemesiyle mümkünolmufltur. Kapitalizmin geliflme ve yay›lmasürecini yönlendiren eflitsiz ve bileflik gelifl-me mekanizmas›n›n iflleyifline ba¤l› ola-rak, ulafl›lan co¤rafyalarda mevcut yap›ve iliflki biçimleri bu birikimin gereklilikle-ri çerçevesinde denetlenmifl ve dönüfltürül-müfltür. Bu anlamda kapitalist iflleyifl vedolay›s›yla iliflki ve kurumsallaflmalar buco¤rafyalara asimetrik bir biçimde tafl›n-m›flt›r. Eflitsiz ve bileflik geliflme mekaniz-mas›n›n iflleyiflinin ifade buldu¤u dönü-flümler, kapitalizm öncesi yap› ve iliflkile-rin hüküm sürdü¤ü bu co¤rafyalarda kapi-talist iliflki ve kurumsallaflmalar›n sürecinmant›¤› çerçevesinde oluflmas›n› sa¤lam›fl-t›r.

Bat›ya ra¤men bat›l›laflmak

Genel hatlar›yla anlat›lmaya çal›fl›lan buçerçevede bak›ld›¤›nda, Osmanl›’n›n sondöneminde yaflanan dönüflümler asimetrikbir kapitalistleflme sürecinin bafllad›¤›nadelalet etmektedir. Bu süreçte kapitaliz-min sembolik mekan› anlam›nda “Ba-t›’”n›n yeni pazar aray›fllar›, Osmanl›’n›n

bu aray›fla “Bat›l›laflma” çerçevesinde ce-vap vermeye çal›flmas›yla devam etmifl,mant›ki sonuçlar›na Türkiye Cumhuriye-ti’nin ilan›yla ulaflm›flt›r. ‹ttihat ve Terakkidöneminde farkl› biçimlerde aranan butemsiliyet, “Kurtulufl Savafl›” ve takip edensüreçte Mustafa Kemal’in önderli¤iniyapt›¤› kadroda ifade bulmufltur. ‹ttihat veTerakki’nin içinden süzülen bu kadronunbaflar›s›, verili kabuller çerçevesinde, kapi-talist temelde örgütlenmifl, “ulusall›kla”tan›mlanan bir toplumsal projeyi hayatageçirmektir. Böyle bir perspektiften bak›l-d›¤›nda 1923 ile bafllayan süreç, kapitalist“Bat›”ya ra¤men “Bat›l›laflmak” anlay›fl›n-da ifade bulmaktad›r. Bu anlamda yafla-nan dönüflüm antiemperyalist bir karak-terdir. Çünkü emperyalizm öncelikle, sos-yolojik ve tarihsel bir kategori olarak s›n›fiçi ve s›n›flar aras› çat›flma ve mutabakat-larla flekillenen “ulusal devletler” aras›ndayaflanan çat›flma ve gerilimin tan›mlad›¤›bir denetim iliflkisidir.

Bu ba¤lamda yabanc› sermayenin varl›¤›tart›flma konusu olmaktad›r. Ancak, yafla-nan dönüflümden sonra yabanc› sermaye-nin varl›¤›, dönüflümün antiemperyalist ni-teli¤iyle çeliflen bir durum de¤ildir. Mevcutyabanc› sermaye ortaya ç›kan yeni irade-nin tan›mlad›¤› çerçevede bir var olufla sa-hiptir. Bu durum, yabanc› sermayeninmevcudiyetini yerli ortakl›klar arac›l›¤›yladevam ettirmeye daha fazla yönelmesin-den de izlenebilir. Burada önemli olan, ön-görülen kapitalist yap›lanman›n tan›mlan-m›fl bir iradenin yönlendiricili¤iyle hayatageçirilmesidir.

ULUSLAfiMA, EMPERYAL‹ZM, SINIF

MEHMET TÜRKAY

Osmanl›’n›n çözülmesi ve I. Dünya Savafl›’n›n sona ermesiyle bafllayan Kurtulufl Savafl› ve takip eden dönüflüm sürecinin de¤erlendirilmesinde, emperyalizme dair tart›flmalar›n zemini uluslaflma süreci ve bu sürecin sonunda oluflan ulusal devlet kurumsallaflmas› oluflturmaktad›r.

T

Kapitalist sermaye birikiminin dünyaölçe¤inde ulusaldevletleraras› birsistem olarak kurumsallaflmas›,ulusall›kla tan›mlanmaya bafllanan sermayeleraç›s›ndan öncelikle kendi ulusal pazarlar›n›n olanaklar›n› birikiminihtiyaçlar›na göre düzenlemelerini gerektirmektedir.

‹lk Türk parlamentosu Meclis-i Umumi’nin aç›l›fl› (1877)

Page 15: TO-Gazete-20

15DÜNYATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

merika’n›n öncülü¤ün-deki iflgalciler Irak’agirerken bu ülke halk›-

na “demokrasi ve özgürlük”getireceklerini söylüyorlard›.Elbette bunlar olmad›. Ne Irakhalk› iflgalcileri çiçeklerle kar-fl›lad›, ne de iflgalcilerin gerçekniyeti Irak halk›n› diktatörlük-ten kurtarmakt›. Dünyada akl›bafl›nda herkesin bildi¤i gibiemperyalist iflgalcilerin as›l ni-yeti, Irak petrollerini sömüre-bilme ve stratejik bak›mdankontrol edebilme olana¤›n› ya-kalamakt›.

‹flgal gerçekleflti. ‹flgalcilerialabildi¤ine zorlayan, hergünkay›plar vermesini sa¤layandireniflçi güçlerin artan etkinli-¤ine ra¤men ABD’nin kontrolüalt›nda göstermelik bir yöne-tim (hükümet, parlamento vb.)oluflturuldu. fiimdi s›ra as›lmeseleye geldi: Irak petrolleri-nin ya¤malanmas›na.

Kap›dan kovulanlarbacadan giriyor

Irak, en zengin petrol yatak-lar›na sahip ülkeler listesindeüçüncü s›rada. Bilinen rezerv-ler 115 milyar varil olarak tah-min ediliyor. ‹flgal öncesindegünce 3,5 milyon varil hampetrol ç›kar›l›rken, bu miktarflu anda 2 milyon varil. Ancakç›karma tesislerinin yenilen-mesi halinde Irak’›n günlükpetrol üretimi bak›m›ndan 1.s›radaki Suudi Arabistan’› ya-kalamas› mümkün.

‹flte Bat›l› petrol tekellerinina¤z›n› suland›ran da bu petrolzenginli¤i. Bugün dünya petrolpiyasas›n› 4 dev flirket kontrolediyor: ExxonMobil, Chevron,Shell, BP. Bu flirketlerin öncel-leri 1972’de gerçeklefltirilenmillilefltirmeyle Irak’tan kovul-mufltu. fiimdi, kap›dan kovul-duklar› ülkeye bacadan giri-yorlar.

ABD uzun zamand›r Irak Hü-kümetine petrol yasas›n› ç›-karmas› yönünde bask› yap›-yordu. Ancak petrolün deneti-mi, gelirinin paylafl›lmas› gibikonulardaki fliddetli anlaflmaz-l›klar ve direnifle destek verenSünni ve fiii güçlerin muhalefe-ti yüzünden petrol yasas› bu-güne kadar ç›kar›lamad›. Ni-hayet son günlerde yasa üze-rinde var›lan k›smi uzlaflmaylayasa tasar›s› Irak Meclisi’negönderildi.

Ya¤ma yasas› IrakMeclisi’nde

Tasar› metni tam olarak aç›k-lanmasa da, baz› temel nokta-lar› bas›na yans›d›:

Petrol Yasa tasar›s› yabanc›petrol flirketlerine 25-30 y›ll›kiflletme yetkisi tan›yor. Bu,özellefltirmeden bir öncekiad›md›r. fiirketler ç›kar›lanpetrolün bir bölümünü (baz›kaynaklara göre yüzde 75’ini)kendileri alabilecekler. (SuudiArabistan, Kuveyt gibi ülkelerbile buna asla izin vermiyor,flirketlerin s›n›rl› ölçüde ve be-lirli bir gelir karfl›l›¤›nda iflyapmas›n› kabul ediyorlar.)fiirketlerin Irak’a yat›r›m yap-mak veya Irakl› iflçi çal›flt›r-mak gibi yükümlülükleri bu-lunmuyor. Petrol Yasas›’n›n buhükümleri Irak’›n neden iflgaledildi¤ini aç›kl›yor.

Petrol Yasa tasar›s›n›n üze-rinde en çok tart›fl›lan madde-leri ise, petrol ç›karma yetkisi-nin nas›l ve kimler taraf›ndanverilece¤i konusu ile petrol ge-lirlerinin Irak nüfusu içindenas›l da¤›t›laca¤› sorunu ile il-gili maddelerdi. Meclis’e sunu-lan taslak, petrolün tüm Irakl›-lara ait oldu¤unu vurguluyor.Ancak yüzde 17’lik bir pay›nda ayr›ca ç›kar›ld›¤› bölgeyeb›rak›laca¤› kaydediliyor. Bukonuda Kürdistan bölge yöne-

timi özel bir çaba göstermifl,petrol gelirini garantiye almakiçin tüm gücünü kullanm›flt›.Kürdistan yönetimi, gelirinigaranti eden destekleyici baz›maddelerle birlikte tasar›dakihükmü onaylam›fl durumda.(Petrol yataklar› özellikle ku-zeydeki Kürdistan ve güneyde-

ki fiii bölgesinde bulunuyor.Geçmiflte, Saddam dönemindepetrol gelirlerini, kendi bölge-lerinde petrol bulunmayanSünni az›nl›k kontrol ediyor-du.)

Yasa tasar›s›nda ulusal pet-rol flirketinin varl›¤› kabul edi-liyor; ama bu flirket petrol üre-timinin ancak üçte birini do¤-rudan kontrol edebilecek. Gerikalan petrol yataklar›n› ve ye-ni bulunacaklar› yabanc› pet-rol flirketleri iflletecek.

Petrol Yasa tasar›s› IrakMeclisi’ne sevk edilmifl olsa

da, daha ortada birçok çözül-memifl sorun ve belirsizliklervar. Petrol Bakanl›¤›’n›n veulusal petrol flirketinin rolüüzerinde farkl› görüfller bulu-nuyor. Yeni keflfedilecek petrolyataklar›n›n nas›l iflletilece¤i,Kürdistan yönetiminin flimdi-den yabanc›lara verdi¤i ç›kar-

ma ve iflleme izinlerinin ne ola-ca¤› konular› belirsizli¤ini ko-ruyor. Bu nedenle yasa tasar›-s› Irak Parlamentosu’ndan ko-layca geçemeyecek. Kald› kiMeclis’teki Sünni gruplar›n vefiii Mukteda Sadr yanl›s› 30milletvekilinin yasaya karfl›sert bir mücadele yürütece¤iöngörülüyor.

Bugüne kadar iflgal güçlerinekarfl› difle difl, kahramanca birmücadele yürüten Irak’›n dire-niflçi halk›, bu ya¤mac› petrolyasas›n› da bir gün tarihinçöplü¤üne atacakt›r.

Irak’ta Petrol Yasa Tasar›s› Meclis’e sevk edildi

Petrol Yasa tasar›s›yabanc› petrol flirketlerine 25-30 y›ll›k iflletme yetkisi tan›yor. Bu, özellefltirmeden bir önceki ad›md›r.fiirketler ç›kar›lanpetrolün bir bölümünü(baz› kaynaklara göre yüzde 75’ini) kendileri alabilecekler.fiirketlerin Irak’a yat›r›m yapmak veya Irakl› iflçiçal›flt›rmak gibi yükümlülükleri bulunmuyor. Petrol Yasas›’n›n bu hükümleri Irak’›nneden iflgal edildi¤ini aç›kl›yor.

IRAK’TA PETROL YA⁄MASIIrak, en zengin petrol yataklar›na sahip ülkeler listesinde üçüncü s›rada. Bilinen rezervler 115 milyar varil olarak tahmin ediliyor. ‹flte, Bat›l› petrol tekellerinin a¤z›n› suland›ran da bu petrol zenginli¤i. Bugün dünya petrol piyasas›n› 4 dev flirket kontrol ediyor: ExxonMobil, Chevron, Shell, BP. Bu flirketlerin öncelleri 1972’de gerçeklefltirilen millilefltirmeyle Irak’tan kovulmufltu. fiimdi, kap›dan kovulduklar› ülkeye bacadan giriyorlar.

HAL‹T ELÇ‹

A

Page 16: TO-Gazete-20

16 TEMMUZ 2007DÜNYAÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

usya ile ABD aras›ndaki iliflkilerson y›llarda giderek sertlefliyor.Rusya Devlet Baflkan› Vladimir Pu-

tin ABD’ye “emperyalizm, diktatörlük, kü-resel egemenlik peflinde olmak, dünyay›tehlikeye sokmak” gibi suçlamalar yönel-tirken, ABD Baflkan› Bush da Rusya’y› de-mokratik olmamakla ve insan haklar›n› ih-lal etmekle suçluyor. Gerginlik özel olarakABD’nin Do¤u Avrupa ülkelerinde kurmay›planlad›¤› füze kalkan› nedeniyle yeni biraflamaya girdi.

ABD, Do¤u Avrupa ülkelerinden ÇekCumhuriyeti’ne bir radar üssü, Polonya’yafüzeler yerlefltirerek bir füze savunma sis-temi (füze kalkan›) kurma do¤rultusundaçabalar›n› yo¤unlaflt›r›yor. ABD, Rusyatopraklar›n›n Urallar’a kadar olan bölümü-nü kontrol edecek bu füze kalkan›n›,‘(“Haydut devletler”) Kuzey Kore ve ‹ran’-dan gönderilecek nükleer füzelere karfl›Avrupa’y› savunmak’ fleklinde gerekçelen-diriyor.

Rusya ise do¤al olarak bu projenin KuzeyKore ile ‹ran’› de¤il, kendisini hedef ald›¤›-n› ve bu kalkan›n silah dengesini bozaraknükleer silahlanma yar›fl›n› k›flk›rtaca¤›n›ileri sürüyor. Rusya bunu söylemekle yetin-miyor, füze kalkan›n› delecek yeni füzelergelifltiriyor. Nitekim Rus Savunma Bakan›May›s ay› sonunda RS-24 ‹skender adl› 10güdümlü bafll›k tafl›yan bir k›talararas› fü-zenin denemesini baflar›yla gerçeklefltirdi-¤ini aç›klad›. Bu silah›n her türlü füze sa-vunma sistemlerini delebilecek özellikte ol-du¤unu ifade etti.

Nükleer silahlanmayar›fl› bafll›yor

Putin bunu izleyen günlerde Bat› bas›n›-na verdi¤i demeçlerle ABD’yi köfleye s›k›fl-t›rmay› ve Bat›l› ülkeleri tav›r almaya zor-lamay› hedefliyordu. Putin flöyle konuflu-yordu: “Yeni silahlanma yar›fl› döneminibiz bafllatmad›k. Amerikal›lar ABM (Anti-Balistik Füze) Anlaflmas›’n› terk ettiler. Bu-na karfl› dünya stratejik dengesini koru-mak için buna bir yan›t verece¤imiz yönün-de onlar› uyard›k… fiimdi Do¤u Avrupa’y›yeni silahlarla dolduruyorlar. Bulgaris-

tan’da yeni bir üs, Romanya’da bir baflka-s›, Polonya’da füze tesisleri, Çek Cumhuri-yeti’nde radar. Ne yapmam›z bekleniyor?Bunlara seyirci kalamay›z.” Putin ayr›ca,e¤er füze kalkan› Do¤u Avrupa’da infla edi-lirse, Rusya’n›n füzelerini Avrupa’ya do¤-rultaca¤›n› söyledi.

Rusya, G-8 zirvesinin ard›ndan yeni birhamle yaparak, ABD’ye, Avrupa’y› tehditedebilecek füzelerin tespit edilmesi içinTürkiye veya Azerbaycan’da kurulacak birradar› birlikte iflletme teklifinde bulundu.E¤er hedef Rusya de¤il de, ‹ran veya Ku-zey Kore ise Rusya’n›n önerisinin kabuledilmesi gerekiyordu. ABD bu hamle karfl›-s›nda Rusya’n›n teklifini aç›kça reddede-medi ve bunun teknik koflullar›n›n olup ol-

mad›¤›n› de¤erlendireceklerini aç›klamakzorunda kald›.

Rusya füzeleri Avrupa’yayönelecek mi?

Öte yandan Rusya’n›n aç›klamalar› Bat›Avrupa ülkelerini ABD’nin projesine karfl›tav›r almaya itiyor. Çünkü ABD ile Rusyaaras›ndaki bilek gürefli, So¤uk Savafl son-ras›nda Avrupa’ya yönelik tehdit olmaktanç›kan Rus füzelerinin yeniden Avrupa ülke-lerini hedef almas› tehlikesini yarat›yor.

Rusya, füze kalkan›na yönelik giriflimleri-nin yan› s›ra AKKA anlaflmas›ndan çekil-me tehdidini savuruyor. Buna gerekçe ola-rak da NATO ülkelerinin hala AKKA anlafl-mas›n› imzalamamas›n› gösteriyor.

1990 y›l›nda imzalanan AKKA (Av-rupa Konvansiyonel Kuvvetler An-laflmas›) NATO ve eski Varflova Pak-t› ülkeleri aras›nda Atlas Okyanu-su’ndan Rusya’n›n Ural Da¤lar›’na(Kafkasya dahil) kadar uzanan böl-gede konuflland›r›labilecek tank, a¤›rtopçu, taarruz uça¤›, sald›r› helikop-teri gibi konvansiyonel silah miktar›-n› s›n›rl›yor. AKKA, Varflova Pak-

t›’n›n da¤›lmas›ndan sonra 1999’da‹stanbul’daki AG‹T zirvesinde gününkoflullar›na uyarlanarak güncelleflti-rildi. Ancak NATO ülkeleri anlaflma-n›n güncellenen halini, Rusya’n›nGürcistan ve Moldova’daki askerleri-ni tam olarak çekmemesini gerekçegöstererek imzalamay› reddediyor.Rusya ise askerlerini AKKA’ya uy-gun biçimde çekti¤ini ileri sürüyor.

Rusya “büyük güç” politikas›nda ilerliyor

ABD Afganistan’daki Taliban rejimini y›kmagerekçesiyle bu ülkeyesald›r›rken Orta Asyaülkelerinde askeriüsler kurmufltu. Rusya o dönemdes›n›rlar› etraf›nda buüslerin kurulmas›na ses ç›karamam›flt›. ABD daha sonraAzerbaycan, Gürcistanve Ukrayna’da mevzilerkazand›. Bu arada Sovyet müttefiki eski sosyalist, yeni kapitalist Do¤u Avrupa ülkeleri Rusya’n›n itirazlar›na ra¤menteker teker NATO’yaal›nd›. Ard›ndan da bu ülkelerde ABD üslerikurulmaya baflland›. Rusya do¤al olarak bu geliflmeleri ABD’nin kendisiniçevreledi¤i fleklindealg›l›yor ve buna karfl› tedbirler al›yor.

FÜZE KALKANI ÜZER‹NDERUSYA-ABD ÇEK‹fiMES‹

AKKA

Rusya’n›n kendisini toparlayarak uluslararas› etkinli¤ini artt›rmas›, ABD’nin reel sosyalist blokun y›k›lmas›n›n ard›ndangelifltirdi¤i “tek kutuplu dünya” tasar›m›yla çelifliyor. ABD kendisine rakip ç›kabilecek muhtemel küresel güçleri kontrol alt›ndatutma anlay›fl› çerçevesinde Rusya’y› çevrelemeye çal›fl›yor. Rusya’n›n ABD’ye karfl› söylemini sertlefltirmesinin alt›nda,Rusya’n›n tahammül s›n›rlar›n›n afl›lmas› oldu¤u kadar, bu ülkenin ABD karfl›s›nda kendisini daha güçlü hissetmesi yat›yor.

HAL‹T ELÇ‹

R

Bush ve Putin iyi günlerinde

Page 17: TO-Gazete-20

17DÜNYATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Gerilimin arkas›ndaki gerçekler

ABD ve Rusya aras›nda yükselen gerilimin alt›n-da ABD’nin Rusya’y› çevreleme giriflimleri yat›-yor. ABD Afganistan’daki Taliban rejimini y›kmagerekçesiyle bu ülkeye sald›r›rken Orta Asya ülke-lerinde askeri üsler kurmufltu. Rusya o dönemdes›n›rlar› etraf›nda bu üslerin kurulmas›na ses ç›ka-ramam›flt›. ABD daha sonra Azerbaycan, Gürcis-tan ve Ukrayna’da mevziler kazand›. Bu aradaSovyet müttefiki eski sosyalist, yeni kapitalist Do-¤u Avrupa ülkeleri Rusya’n›n itirazlar›na ra¤menteker teker NATO’ya al›nd›. Ard›ndan da bu ülke-lerde ABD üsleri kurulmaya baflland›. Rusya do-¤al olarak bu geliflmeleri ABD’nin kendisini çevre-ledi¤i fleklinde alg›l›yor ve buna karfl› tedbirler al›-yor.

Sovyetler Birli¤i’nin çöküflünün ard›ndan ABDRusya’n›n “özgür dünya”ya (kapitalist kampa) ka-t›lmas›nda oldukça etkin bir rol oynam›fl, ekono-mik ve politik destek vermiflti. Boris Yeltsin döne-minde Rusya-ABD aras›nda son derece yak›n ilifl-kiler kurulmufltu. Ancak Putin’in devlet baflkanl›¤›döneminde Rusya ba¤›ms›z bir çizgiye yöneldi.Petrol ve do¤algaz fiyatlar›ndaki art›fltan da ya-rarlanan Rusya ekonomisini yoluna sokup belirlibir siyasi ve ekonomik istikrar kazand›. Zaten bü-yük petrol ve do¤algaz kaynaklar›na sahip olan

Rusya, May›s ay›nda Kazakistan ve Türkmenis-tan’la imzalad›¤› bir anlaflmayla Orta Asya do¤algaz›n› kendi topraklar› üzerinden Avrupa’ya nak-letme olana¤›n› kazand›. Bu anlaflma, ABD’nin veAB’nin alternatif yol aray›fllar›na büyük bir darbeanlam›na geliyor.

Ekonomik gücünü h›zla büyüten ve bir enerji de-vi haline gelen Rusya, bu gücüne dayanarak ulus-lararas› alanda da etkinli¤ini artt›r›yor. 1990’l›y›llarda ABD’nin d›fl politikas›na boyun e¤mek zo-runda kalan Rusya, art›k dünyan›n çeflitli bölgele-rindeki ve Ortado¤u’daki Amerikan politikalar›nadireniyor ve alternatif politikalar gelifltiriyor.

Rusya’n›n Çin’le gelifltirdi¤i stratejik iflbirli¤i vefianghay ‹flbirli¤i Örgütü ile gerçekleflen Asya da-yan›flmas› ise günden güne biraz daha somutlafl›-yor ve ABD’nin “tek küresel güç” kalma planlar›n›bozuyor.

Bu geliflmeler ABD’nin, reel sosyalist blokun y›-k›lmas›n›n ard›ndan gelifltirdi¤i “tek kutupludünya” tasar›m›yla çelifliyor. ABD kendisine ra-kip ç›kabilecek muhtemel küresel güçleri kontrolalt›nda tutma anlay›fl› çerçevesinde Rusya’y›çevrelemeye çal›fl›yor. Rusya’n›n ABD’ye karfl›söylemini sertlefltirmesinin alt›nda, Rusya’n›ntahammül s›n›rlar›n›n afl›lmas› oldu¤u kadar, buülkenin ABD karfl›s›nda kendisini daha güçlü his-setmesi yat›yor.

oris Yeltsin’in misyo-nu, kendi içine çökenSovyetler Birli¤i’nin

cenazesinin kald›r›l›p ülkenin“kazas›z belas›z” kapitalizmegeçirilmesiydi. Onun döne-minde Sovyetler Birli¤i res-men da¤›t›ld›, Birlik ülkeleriba¤›ms›zlaflarak kendi yolla-r›ndan kapitalizme geçti.Rusya’da devlet mülkiyetin-deki iflletmeler, büyük bir h›z-la ve çok düflük fiyatlarla re-el sosyalist dönemin az çokservet biriktirmifl parti vedevlet yöneticileri ile mafyaliderlerine haraç mezat sat›l-d›. Birden bire ortaya muaz-zam servet sahibi yeni türedizenginler (oligarklar) ç›kt›.Boris Yeltsin bu oligarklar›nkoruyucusu oldu. Kolektifmant›kla çal›flan bütün e¤i-tim, sa¤l›k, kültür sistemleriparçalan›p yok edildi. Emekçihalk a¤›r bir iflsizlik, yoksul-luk ve sefalet içine düfltü.Tam bir vahfli kapitalizm dö-nemi yafland›.

Yeltsin’in aday göstermesiy-le onun yerine devlet baflkan-l›¤›na seçilen Vladimir Putinise ad›m ad›m tarihsel Rusdevlet gelene¤ini canland›rd›.Putin’in ilk önemli icraatla-r›ndan biri, oligarklar› “hiza-ya sokmak” oldu. Yeni türedizenginlerin kimi yurtd›fl›nakaçt›, kimileri hapse at›ld›, ki-mileri zenginliklerini yitirdi;kimileri de Putin’in denetimi-ne girdi. Putin, devlet ad›nayavafl yavafl ekonominin kon-trolünü eline ald›. Kapitalizmçerçevesinde e¤itim, sa¤l›kvb. sistemlerini yeniden kur-du. Yeltsin döneminde isteristemez ABD’ye yedeklenenRusya d›fl politikas›n› ad›m

ad›m ba¤›ms›z bir çizgiyeoturttu.

Putin’in devlet baflkanl›¤› (2dönem) Mart 2008’de sonaeriyor. 27 Nisan’da RusyaParlamentosu’nda yapt›¤› y›l-l›k Ulusa Seslenifl konuflmas›bu anlamda bir veda konufl-mas›yd›. Ama burada söyle-dikleri sadece Putin’in görüfl-lerini de¤il Rusya’n›n gele-cekte izleyece¤i “büyük dev-let” çizgisini de yans›t›yordu.Çünkü Putin devlet baflkanl›-¤›na 9 ay sonra veda etse de,yerine gelecek kifli büyük ihti-malle onun gösterece¤i kifliolacak. Putin halen büyük birhalk deste¤ine sahip ve Rus-ya politikas›nda etkili bir fi-gür olmaya devam edecek.

Putin’in Ulusa Seslenifl ko-nuflmas›nda devletin ekono-mik ve sosyal hayatta ne ka-dar büyük roller üstlendi¤i vebu rolün giderek artaca¤›aç›kça görülüyor. Rusya dev-leti ekonominin lokomotifigörevini üstleniyor. Altyap›-n›n yan› s›ra stratejik sektör-lerde devlet iflletmelerinin be-lirleyici bir rol oynamas›planlan›yor. Devletin yürüte-ce¤i uzun vadeli projeler ya-p›l›yor.

Boris Yeltsin’in dönemi özelmülkiyet düzenine geçifl vevahfli kapitalizmle tan›mla-nabilirken, Vladimir Putin’indönemi toparlanma, “büyükdevlet” gelene¤ine dönüfl vedevlet kapitalizminin kurulu-flu olarak nitelenmelidir. Rus-ya muhtemelen Sovyetler Bir-li¤i dönemindeki süper güçkonumuna bir daha erifleme-yecek; ama “çok kutuplu” birdünyan›n kutuplar›ndan biriolacak.

ktidar süresi içerisinde kendi yapt›klar›n› de¤erlendirmek yerinePutin, ileriye bakmay› tercih etti. Konuflmas›n›n büyük bir k›sm›,Rusya’n›n geliflmesi için tasarlanan planlara ayr›ld›. Yeni teknolo-

jilere vurgu yapan Putin, ülkenin geliflmesinde devletin yard›mc› rol oy-namas› gerekti¤ini belirtti. Putin, gemicilik, uçak yap›m›, atom endüstri-si gibi sektörlerde büyük devlet flirketlerinin kuruldu¤unu veya kurulaca-¤›n› belirtti. Putin, altyap› ve sosyo-ekonomik problemlerin çözülmesi içinuzun vadeli stratejilerin gelifltirilmesinden bahsetti. Tar›m sektörününcanland›r›lmas›na özel önem veren Putin, elektrik ve ulaflt›rma sektörle-rinin de devlet öncülü¤ünde gelifltirilece¤ini aç›klad›. Bu kapsamda 26

yeni nükleer santralin kurulmas›, yeni büyük çapl› hidroelektrik santral-lerin kurulmas›, limanlar›n ve havaalanlar›n›n devlet deste¤iyle gelifltiril-mesi, Karadeniz ve Hazar denizlerini birlefltiren Volga-Don kanal›n›n ikin-ci hatt›n›n infla edilmesi planland›. Putin, konuflman›n çeflitli yerlerindeülkenin geliflmesi aç›s›ndan milli kültürün, dilin, sanat›n, bilimin ve ay-d›nlar›n öneminden ve bunlara gösterilecek devlet deste¤inden bahsetti.Ülkenin geliflmesine yekpare bir yaklafl›m benimsedi¤ini gösteren Putin,her bir proje için somut rakamlardan ve stratejilerden de bahsetti.”

ÖÖzzeettlleeyyeerreekk aakkttaarraann:: AAnnaarr SSoommuunnccuuoo¤¤lluu,, TTUUSSAAMM,, RRuussyyaa vvee UUkkrraayynnaaMMaassaass›› AAnnaalliissttii

Putin’in 27 Nisan 2007’deki Ulusa Seslenifl konuflmas›ndan:

BÜYÜK DEVLET GELENE⁄‹ CANLANIYOR

Putin’in Ulusa Seslenifl konuflmas›nda devletin ekonomik ve sosyal hayatta nekadar büyük roller üstlendi¤i ve bu rolün giderek artaca¤› aç›kça görülüyor.Rusya devleti ekonominin lokomotifi görevini üstleniyor. Altyap›n›n yan› s›rastratejik sektörlerde devlet iflletmelerinin belirleyici bir rol oynamas› planlan›yor. Devletin yürütece¤i uzun vadeli projeler yap›l›yor.

B

“‹

Page 18: TO-Gazete-20

18 TEMMUZ 2007DÜNYAÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

fendi, kölesi yerindenk›p›rdad›kça aya¤›nabir prangay› daha ta-

kar. Bir pranga daha, birpranga daha. Daha sonra ba-kar ki pranga zincirleri birbi-rine eklenmifl, dolanm›fl vebir zincirin halkalar›na dö-nüflmüfl. Kölesini pranga zin-cirine ba¤lay›p onu hapsedenefendi döne döne kendisinihapsetmifltir. Kendisi de, kö-lesi de bir koca hapishaneniniçindedir. Hapishane hapis-hanenin içinde. Emperyaliz-min G-8 noktas› da bunun hi-kayesinden baflka bir fley de-¤ildir.

Küresel kapitalistiktidar

Hikayenin bafllang›c›1970’lere kadar uzan›yor.1973’de petrol krizi patlakverdi¤inde ve ard›ndan kapi-talizm bununla da ba¤lant›l›olarak küresel bir uzun dalgakrizine girdi¤inde, kapitalisthiyerarfli kendisini baflka k›l›kve biçimlerde a盤a ç›kard›.Küresel kapitalist iktidar›nhiyerarflisine, örne¤in devlet,hükümet, ordu, IMF, Gladio,Parlamento ve derin devleteyeni yap›lar kat›ld›. Bugünküad›yla G-8 iflte böyle bir or-tamda do¤du. 1975’de G-6(Grup 6), 1976’da G-7’ye dö-nüflürken, so¤uk savafl günle-rinde çok fazla sahneninönünde yer almamaya çal›flt›.Sosyalizmin birinci dönemi-nin kapanmas›n›n ard›ndan1988’de Rusya´y› da içinealarak ad›n› G-8’e çevirdi vedaha sonraki y›llarda art›ks›k s›k sahneye ç›karak küre-sel kapitalist iktidarla ç›plakiliflkisini gizleme gere¤ini bileduymad›.

‹ktidar her zaman kendisinemeflruluk arar. ‹flte bununiçin, G-8’in ayaklar›n›n bofl-lukta sallanmamas› için hiye-rarfli piramidinde di¤er kapi-talist iktidarlar› da grupland›-rarak G’lere ba¤lad›. G-8+5(Grup 8+5), G-15( Grup15)ve aralar›nda Türkiye´nin deyer ald›¤› G-20 (Grup 20) kü-resel kapitalist iktidar›n iflle-yiflini daha ak›flkan ve güven-likli k›lmak için dizayn edildi.

Almanya, Fransa, ‹talya,Japonya, ‹ngiltere, ABD, Ka-nada ve Rusya’dan oluflan G-8 kendisini meflru k›lmak içinbaflka çareler de düflündü.Örne¤in y›ll›k toplant›lar birtür merhamet flovuna çevril-di. Dünyan›n bir kenar›na iti-len Afrika’ya, sadaka niyeti-ne bir kaç milyar dolar ba¤›fl-ta bulunuldu. Ama yine de G-8’in üzerine gölge düfltü. Pro-testolar›n sökün etmesi en-gellenemedi. Her protesto y›l›bir sonrakini kovalad› ve hergelen y›lda aylar öncesindenG-8 liderlerinin güvenli¤i gün-demin bir numaral› konusuolmaya bafllad›. Cenova top-lant›s› korkunun tepe noktas›-na ç›kt›¤› anlardan biriydi. G-8’in devlet ve hükümet bafl-kanlar› 2001’de ‹talya, Ceno-va’da yaflad›klar› korkularyüzünden ancak kale gibi ko-runan bir yolcu gemisindetoplanabildi. Ama bu toplan-t›n›n çok öncesinden bafllana-rak, y›llar süren ve giderekyükselen direnifl ve protesto-lara da bir yan›t haz›rlan›yor-du. Görev ‹talyan emperyaliz-mine verilmiflti. Cenova so-kaklar›ndaki gösteriye ateflaç›ld› ve Carlo Guiliani adl›bir gösterici öldürüldü.

Bir süredir sakinleyen G-8

protestolar› bu y›l yenidenalevlendi. Kapitalist iktidar›nkorkusu bu kez Almanya,Rostock Heiligedamm’da dü-zenlenen G-8 toplant›s› önce-sinde depreflti. Günler önce-sinden “terör” gerekçesiyleterör estirilmeye baflland›.Protestolar›n içini boflalt›pyumuflak bafll› demokrasicili-¤i etkin k›labilmek için bineyak›n insan yap›lan bask›n-larla gözalt›na al›nd›. “Müda-haleci solun” bulundu¤u ku-rumlar ve burada faaliyetgösterenlerin evleri bas›ld›.

Terörle mücadele yasas› yeniden yürürlükte

1970’lerde K›z›l Ordu’ya(RAF) karfl› ç›kar›lan “terörlemücadele” yasa maddesi ye-niden yürürlü¤e konuldu. Bu-nunla “müdahaleci” sol etki-sizlefltirilecek, sistem içi yu-muflak bafll› solun öne ç›kma-s›na izin verilecekti. Ama bu-nunla da yetinilmedi. Toplan-t›n›n düzenlendi¤i otelin kilo-metrelerce ötesine demir par-makl›klardan z›rhlar örüldü.Federal Anayasa Mahkemeside “gösteri ve toplant› yürü-yüfl yasas›n›” ask›ya alarak

ancak demir parmakl›klarlaörülü z›rh›n ötesinde gösteriyap›labilece¤ini karara ba¤-lad›. Ama ne oldu?

Rostock’da on binlerce kifli-nin gösterisinde “müdahale”ve “direnifl” eksik olmad›.Göstericiler yarat›c› yöntem-ler gelifltirerek binlerce kiflilikkafileler halinde ormanlar-dan geçerek demir parmakl›k-lara dayand›lar, kimisini de-virip geçerek iktidar›n tabu-sunu y›kt›lar. Demir parmak-l›klardan örülen z›rh›n geri-sindeki kale efendilerin ha-pishanesine dönüflüverdi. Ku-flatan kuflat›ld› ve kuflat›lankuflatt›.

1973´de petrol krizipatlak verdi¤inde ve ard›ndan kapitalizm bununla da ba¤lant›l› olarak küresel biruzun dalga krizinegirdi¤inde, kapitalist hiyerarflikendisini baflka k›l›k ve biçimlerdea盤a ç›kard›. Küresel kapitalistiktidar›nhiyerarflisine, örne¤in devlet,hükümet, ordu, IMF,Gladio, parlamento vederin devlete yeniyap›lar kat›ld›.Bugünkü ad›yla G-8iflte böyle bir ortamdado¤du.

EMPERYAL‹ZM‹N G-8 Z‹RVES‹

BARAN ANIL

Almanya’daki G-8 zirvesinde on binlerce kiflinin gösterisinde “müdahale” ve “direnifl” eksik olmad›. Göstericiler yarat›c› yöntemler gelifltirerek binlerce kiflilik kafileler halinde ormanlardan geçerek demir parmakl›klara dayand›lar, kimisini devirip geçerek iktidar›n tabusunu y›kt›lar. Demir parmakl›klardan örülen z›rh›n gerisindeki kale efendilerin hapishanesine dönüflüverdi. Kuflatan kuflat›ld› ve kuflat›lan kuflatt›.

G-8 protestolar› yeniden alevlendi

E

Hiç biri unutulmad›! Aya¤a kalk ve karfl› dur!

Page 19: TO-Gazete-20

19DÜNYATEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

srail ordusunun Gazze flehrinin do¤usundakiSecaiye ve Han Yunus’ta düzenledi¤i hava des-tekli operasyonlar sürerken, ölenlerin say›s›

10’a yükseldi.Uçaklardan at›lan bir füzenin Secaiye’de bir evi vur-

mas› sonucunda aralar›nda 9 yafl›nda bir çocu¤un dabulundu¤u 4 kiflinin öldü¤ü ö¤renildi.

Gazze’nin tamam›nda ‹srail uçaklar› ve pilotsuzuçaklar uçufllar›n› sürdürürken, Gazze’nin do¤usun-dan da top sesleri geldi¤i belirtiliyor.

‹srail’in sabahki operasyonunda aralar›nda 2 ‹slamiCihad ve 2 Hamas militan›n›n bulundu¤u 6 kifli öldü-rülmüfltü. Arac›na isabet eden füzeyle öldürülen RaedFennuna’n›n ‹slami Cihad’›n Kudüs Tugaylar›n›n böl-ge liderlerinden biri oldu¤u belirtildi.” (27 Haziran2007, Milliyet Gazetesi)

“‹srail Baflbakan› Ehud Olmert, dün M›s›r'›n fiarm elfieyh beldesinde bafllayan Ortado¤u Zirvesi'nde, ‘‹sra-il cezaevlerinde bulunan 250 El Fetih üyesi Filistinli-nin, tekrar terör faaliyetleri içinde bulunmayacaklar›sözünü vermeleri flart›yla iyi niyet göstergesi olarakserbest b›rak›labilece¤ini’ söyledi.” (26 Haziran 2007,Milliyet Gazetesi)

Ajanslara bir gün arayla düflen bu iki haber, Filis-tin’de son yaflanan çat›flmalar›n niteli¤i hakk›nda sonderece aç›klay›c› bir çerçeve sunmuyor mu?

Evet. Yanl›fl okumuyoruz. Gazze’ye bombalar ya¤d›-r›p, 9 yafl›ndaki çocuklar› katleden ‹srail, tutuklu bulu-nan El-Fetih militanlar›n› “tekrar terör faaliyetleriiçinde bulunmama sözü verdikleri” takdirde serbestb›rakaca¤›n› aç›kl›yor.

‹roni kavram› bile tam olarak karfl›layam›yor gözü-müzün önünden geçip gidenleri.

“Demokrasi” bir yere kadar!

ABD’nin “Ortado¤u’ya demokrasi” program› çerçe-vesinde gerçeklefltirilen seçimleri, Filistin’de Ha-mas’›n kazanmas›yla bafllayan süreç; kendi ak›fl› için-de s›n›rlar›na gelip dayand›. ‹nan›lmas› güç bir ittifakvar ortada: Filistin Devlet Baflkan› Abbas, ‹srail Bafl-

bakan› Olmert, ABD Baflkan› Bush, ve AB yöneticileri.Hükümetin kurulmas›n›n ard›ndan ABD ve AB paramusluklar›n› kapatm›flt›. ‹srail, hem para musluklar›n›kapatm›fl, hem de silahlar›n› konuflturmaya devam et-miflti. El-Fetih taraftarlar› ise, maafllar›n› alamad›kla-r› için, Hamas hükümetine karfl› “demokratik” haklar›-n› kullan›p grev, direnifllerle bafllayan eylemlerini si-lahl› ayaklanmaya kadar s›çratm›flt›.

fiimdi karfl›m›zda duran tablo, “Medeniyetler Çat›fl-mas›” düflüncesine ne kadar hakl›l›k kazand›r›yor de-¤il mi? Ortaça¤c› Hamas hükümeti olmasa, asl›ndaher fley yolunda. Medeniyetler aras› bar›fl sa¤lanm›fl,maafllar gününde bankaya yatm›fl, Filistin halk› huzu-ra kavuflmufl olacak! Ancak, bunun gerçekleflmesinefleriatç›lar izin vermiyor!

Emperyalizmin yol haritalar›na göre do¤rultusunubelirleyenlerin gerçek kimli¤i de giderek daha fazlaa盤a ç›k›yor. T›pk›, emperyalist yol haritalar›n›n sap-tam›fl oldu¤u gerçek hedeflerin de giderek saydamlafl-mas› gibi. Anlafl›lan o ki, yol haritalar›n›n temel ama-c› herhangi bir çözüm projesi gelifltirmekten çok; halk-lar›n mücadelesini zamana yayarak, sonuçsuz ve körbir kaos biçimine sokup, beklet çürüt yöntemiyle so-nuç almak.

Tabii, bu süreci etkili bir iflbirlikçi kadro yaratmadanyürütmesi mümkün de¤il. Direnifl ve mücadelenin bel-leklerde canl› oldu¤u bir dönemde, söz konusu kadroyak›n geçmiflin direnifl ve mücadele gelene¤ini temsileden bir pozisyonda ise yol haritalar› için daha da mü-kemmel bir zemin do¤uyor.

Mücadele içeride ve d›flar›da

Filistin halk›n›n mücadelesi son geliflmelerle birliktezemin geniflletiyor. Filistin halk› mücadelenin bir içmücadele biçimi de kazand›¤›n› ac› deneyimlerle ö¤re-niyor. Mücadelenin iç ve d›fl boyutlar›n›n birbirindenkopar›lamayaca¤›n› görüyor. Emperyalist güçlerle bü-tünleflen iflbirlikçilerin tükenifl süreci h›zla yol al›yor.Filistin halk›, tarihsel özlemlerine ancak bu güçleriezerek ulaflabilece¤ini daha net görmeye bafll›yor.

Emperyalist yol haritalar› gündeme ilk geldi¤indeyürütülen tart›flmalar, hala hat›rdad›r. De¤iflen ça¤ vede¤iflen aktörler hakk›nda uydurulan “teori”lerin geli-nen nokta itibariyle bir kez daha ele al›nmas› ise, ifl-birlikçili¤in teorik arka plan›n›n deflifre edilmesi aç›-s›ndan ifllevsel de¤ere sahip. Zalimin sofras›n›n götü-rece¤i yer, zalimin yan›ndan baflka bir yer olamaz. fiugünlerde ne kadar an›msat›lsa yeridir.

amas uluslararas› bask›lar ve içistikrars›zl›k nedeniyle, SuudiArabistan’›n arabuluculu¤uyla

El Fetih’le bir “Ulusal Birlik” hükümetikurmay› kabul etmek zorunda kald›.Ancak yeni hükümetin kuruldu¤u fiu-bat ay›ndan itibaren 10’dan fazlas›ilan edilen ateflkeslerin hiçbirine uzunsüre uyulmad›. El Fetih ve Hamas mili-

tanlar› aras›ndaki çat›flmalar giderekfliddetlendi. Bu arada özellikle El Fetihtaraf›ndan gelen birçok provokatif ey-lemler görüldü. Hatta Mahmut Ab-bas’›n ABD destekli bir darbe yapaca-¤›na iliflkin belirtiler vard›.

Sonunda Haziran ay› ortalar›ndaHamas’a ba¤l› askeri kuvvetler, Gaz-ze fieridi’ndeki tüm El Fetih askeri

güçlerine karfl› sald›r›ya geçip Gaz-ze’yi ele geçirdi. Baz› El Fetihçiler öl-dürüldü, birço¤u tutukland›, binala-r›na el konuldu. Buna karfl›l›k Bat›fieria’da da El Fetihçiler Hamasç›la-ra karfl› benzer fleyler yapt›lar.

Bat› fieria’da üstlenen Abbas, ‹sma-il Haniye baflbakanl›¤›ndaki hüküme-ti feshetti¤ini ve yeni bir hükümet

atad›¤›n› ilan etti. Abbas’›n atad›¤›darbe hükümeti derhal ‹srail, ABDve AB taraf›ndan tan›nd›. ‹srail decömertli¤ini gösterdi: Hamas hükü-metine vermedi¤i gümrük vergileriniEl Fetih hükümetine verece¤ini; ElFetihçi 250 tutukluyu serbest b›raka-ca¤›n›; El Fetihçileri silahland›raca-¤›n› vb. aç›klad›.

“YOL HAR‹TALARI”NDAN ÇIKAN YOL

CENK A⁄CABAY

Filistin halk›n›n mücadelesi son geliflmelerle birlikte zemin geniflletiyor. Filistin halk› mücadelenin bir iç mücadele biçimi dekazand›¤›n› ac› deneyimlerle ö¤reniyor. Mücadelenin iç ve d›fl boyutlar›n›n birbirinden kopar›lamayaca¤›n› görüyor. Emperyalistgüçlerle bütünleflen iflbirlikçilerin tükenifl süreci h›zla yol al›yor. Filistin halk›, tarihsel özlemlerine ancak bu güçleri ezerekulaflabilece¤ini daha net görmeye bafll›yor.

Abbas, Olmert, Bush el ele

Ba¤›ms›z Filistin yerine bölünmüfl Filistin

“‹

H

Page 20: TO-Gazete-20

TEMMUZ 200720 YAfiAMÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

enan Budak yoldafl, 26 y›l önce bir tuzaktakatledildi. 1952 y›l›nda bafllayan yaflam›ndaonurlu bir iflçi lideri ve bilinçli bir sosyalist

olarak an›ld›.Erzincan’dan küçük yaflta ailesiyle ‹stanbul’a göç et-mifl, Zeytinburnu semtine yerleflmifllerdi. Ö¤reniminiortaokulda yar›da b›rakarak çal›flmak zorunda kal-m›flt›. Sultanhamam’da tezgahtarl›k, sonras›ndaKazl›çeflme’de deri iflçili¤i yapt›. Yaflam ve çal›flmakoflullar›n›n son derece a¤›r oldu¤u deri fabrikalar›n-da, Türk-‹fl’e ba¤l› Deri-‹fl Sendikas›na üye olarak ça-l›flma koflullar›n› de¤ifltirmek için mücadeleye at›ld›.Siyasal ve sendikal alandaki geliflmeleri yak›ndan iz-ledi. 12 Mart’›n ard›ndan görüfllerini benimsedi¤i Dr.Hikmet K›v›lc›ml›’n›n düflüncesi çerçevesinde Türki-ye sosyalist hareketinin dirençli bir militan› oldu. Türk-‹fl içindeki uzlaflmac› sendikal anlay›fl›n d›fl›ndayeni bir örgütlenmenin gereklili¤ine inand›¤› için,1975’te ba¤›ms›z Ba¤›rsak ve Deri ‹flçileri Sendika-s›’nda (Bar Der-‹fl) çal›flmalar›n› sürdürdü. Bu sendi-kan›n D‹SK’e kat›lmas› için yo¤un u¤rafl verdi.1976’da D‹SK çat›s› alt›nda kurulan ‹lerici Deri-‹flSendikas›’n›n Genel Baflkanl›¤›na getirildi. K›sa birsüre sonra Bar Der-‹fl’in ‹lerici Deri-‹fl’e kat›lmas›n›sa¤lad›.

Ayn› y›l üyesi oldu¤u TS‹P’ten ayr›larak, K›v›lc›m-l›’n›n görüflleri do¤rultusunda kurulan Vatan Parti-si’ne kat›ld›. Partide çeflitli görevler üstlendi. Partiiçinde oluflan görüfl ayr›l›¤› nedeniyle, 1979 y›l›ndabir grup arkadafl›yla birlikte Sosyalist Vatan Parti-si’nin kurulufluna kat›ld› ve parti içinde çeflitli görev-lerde bulundu.Kenan Budak, D‹SK’in 1977 y›l›nda yap›lan 6. GenelKurulu’nda Abdullah Bafltürk’ün listesinden D‹SKYönetim Kurulu üyeli¤ine seçildi.1980 y›l›nda yap›lan D‹SK 7. Genel Kurulu’nda dev-rimci demokrat muhalefet grubu içinde yer alarakGenel Kurul’u protesto etti.Kenan yoldafl›n bu protestosu, D‹SK’in halen bugünde süren ürkekçe dövüflme çizgisine gelmemesi içinoluflturdu¤u bir dirençti. Nitekim 12 Eylül geldi¤inde,koca koca sendika liderleri s›raya girerek “silahl› kuv-vetlerin zindanlar›nda güvenceye” al›nmaya raz› olur-ken, Kenan yoldafl bunu reddetti. 12 Eylül faflizmineteslim olmayarak mücadelesini inatla d›flar›da sür-dürdü. Kenan Budak’›n bu tavr› (Çetin Uygur’la birlik-te) devrimci sendikal mücadelede önemli bir çizgidir.Bugün kararl› bir sendikal mücadele yürütecek olan-lar, Kenan Budak’›n iflçi önderli¤i çizgisini benli¤indetafl›mal›d›r.

KENAN BUDAKH. ARIKUfiU

K “Öyle bir zamanday›z ki, herfleyi yenidenkurma göreviyle karfl› karfl›yay›z. ‹nan›yoruz ki, ilk sendikal örgütlenmelerincesaretiyle ve senin s›n›f bilinçli iflçiönderli¤ini birlefltirdi¤imizde biz de iflçiönderleri olabilece¤iz.”

Devrimci sendikal mücadelede önemli bir çizgi

Yaz okumalar›:

DANTE’DEN KUREISHI’YEaz geldi, bu yeni bir fley de¤il (!)Her k›fl oldu¤u gibi bu k›fl daçok çal›flmaktan, günlük haya-

t›n kofluflturmas›ndan kitap okumayaf›rsat bulamad›k; sinemaya gitmeye, ti-yatro, konser izlemeye, sergi gezmeyef›rsat bulamad›¤›m›z gibi. Yaln›z ifl ki-taba gelince kendimizi kand›rmak hepçok kolay oluyor. “Yaz tatilimde oku-rum bu kitab› mutlaka” cümlesi hiçbiri-mize yabanc› gelmiyordur san›r›m. Biri-ken kitap say›m›z her sene katlanarakartarken, ço¤unlukla bir hafta olan ta-tilimiz bafllar ve biz deniz kenar›ndakendimizden geçmifl bir halde günlükgazetelere ancak göz gezdirip, direktuyku moduna geçiyoruzdur. Ya da yan›-m›zda götürdü¤ümüz kitaplardan bir

tanesinin yar›s›na ancak geliyoruzdur.Hal böyle olunca, her y›l rutin olarakgazetenin kitap eklerinden iri iri punto-larla “yaz kitaplar›” bafll›¤›nda verilenseçkiler de bir hayalin dökümü olarakkal›yor sadece. Bilineni tekrarlamakyerine size baflka türlü bir bak›fl aç›s›y-la okuma önerilerinde bulunaca¤›m yazaylar› için.‹lk önerim Dante’nin “Komedi”si. Yanibildi¤imiz “‹lahi Komedi”. Cennet, Ce-hennem ve Araf bölümlerinden oluflanbu kitab›n ad› yüzy›llar içinde “‹lahi Ko-medi” ad›n› alm›flt›r. Rekin Teksoy’unfliir formunu koruyarak anlam aç›s›n-dan da dilin ak›c›l›¤›n› gözeterek yapt›-¤› çeviri ve ayr›ca detayl› bilgi verendipnotlar sayesinde fliirin tüm karak-

terleri hakk›nda bilgi edinmek de müm-kün. Yaz›n s›cak günlerinde evden d›fla-r› ç›kamazken, can›n›z hiçbir fley yap-mak istemezken, bari kitap okuyarakbu dura¤an günleri faydal› hale getir-mek isteyenler için ideal.Size önerece¤im di¤er bir kitap, HanifKureishi’nin “Vücut” isimli öykü kitab›.“Vücut” ilk sat›rlar›ndan okuru yakala-yan bir novella (Romans› Öykü). Alt-m›fllar›nda bir yazar, bir dostunun evin-de verilen davette yirmili yafllar›nda birgençle tan›fl›r, bir süre sohbet ettiktensonra konu çok ilginç bir noktaya tak›-l›r. Genç, asl›nda göründü¤ü kadar“genç” olmad›¤›n› itiraf eder, dünyadahâlâ bir s›r olarak saklanan bir ameli-yat geçirmifl ve deneyimli beyni genç

bir bedene nakledilmifltir. Kureishi -neyse ki - bizi bilimsel detaylarla hiçs›kmadan Adam’›n (baflkahraman›m›-z›n ad›; belki ilk yarat›lan insan Âdem’egönderme yap›yor yazar) bronzlaflm›flgenç bir beden seçmesini ve ameliyatolmas›n› h›zl› geçer. “Sonunda bir ‹tal-yan futbol oyuncusunun bedenine sa-hip olacakt›m: sözgelimi, sald›rgan veatik bir orta oyuncusunun bedenine.”Yeni bedeninde uyand›¤›nda ilk hisset-ti¤i fley a¤r›lar›ndan kurtulmufl olmas›-d›r; hiç zorlanmadan ruhu yeni bedeni-ne uyum sa¤lar.Kitaptaki di¤er öyküleri de en az “Vü-cut” kadar sevece¤iniz bu yap›tta, böy-lece farkl› bir yazarla da tan›flm›fl ola-caks›n›z.

Y

urathan Mungan’›n “Erkekler ‹çin Divan”isimli fliir kitab›, yaz›n okunacak rahat ki-taplardan. “Murathan Mungan’›n nere-

deyse tüm fliirlerinde içimizdeki kolektif bilinçd›-fl›na hitap eden, onu uyaran bir yan seziliyor. Os-manl›ca ve Türkçe yaz›lm›fl tüm fliirlere gönder-meler yapmas›, ça¤lar boyu süregelen imgelerikullanmas›, çok do¤al bir flekilde Jung’un teorile-rini ça¤r›flt›r›yor, do¤ruluklar›n› görmemizi sa¤l›-yor. “Erkekler için Divan”da iki olgu öne ç›k›yor.Birincisi bir baba olarak, bir o¤ul olarak, bir sev-gili olarak erkek tiplemelerinin gücü. Birbirinesevgi duyan iki insan aras›nda oluflan çok güçlü

bir ba¤dan söz ediyor. Bu ba¤ öylesine güçlüdürki, sevgililer ayr›ld›klar›nda bile di¤erini içindetafl›may› sürdürür. ‹nsan benli¤ini, kiflili¤ini bubütünleflmelerle kazan›yor. “Ayr›lmak ay›rmad›bizi/beni her gören sen san›r.” Bu tür dizeler Mev-lana’n›n fliirlerindeki sevgiyle bütünleflmeyi, hat-ta tüm insanl›kla bütünleflmeyi ça¤r›flt›r›yor.

Söz konusu Murathan Mungan olunca her kita-b› üzerine sayfalar dolusu öneri yaz›s› yaz›labilir.Hatta dilerseniz gidin bir kitapç›ya, geçin yazar›nkitaplar›n›n önüne ve bir tanesini rasgele seçin (!)Piflman olmayaca¤›n›z›n garantisini verebilirim.

HERMEVS‹MMURATHANMUNGAN...

ARZU M‹LDAN

Kenan Budak 25 Temmuz 1981’de Yedikule’de polisler-ce katledilmiflti.

M

Page 21: TO-Gazete-20

EMEKTEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL 21

ürkiye’deki özel tersanelerin yüzde 90’›n›nyer ald›¤› Tuzla bölgesi, ifl kazalar› ve bunaba¤l› ölüm ve sakatlanmalar, meslek hasta-

l›klar›, sigortas›z çal›flma, düflük ücretler, uzun ça-l›flma saatleri ve güvencesiz ifl ortamlar›yla bu böl-gede çal›flan 20 bin iflçi için son derece a¤›r sömü-rü ortam› oluflturmaktad›r.

Tafleron çal›flma

48 tersane, bunlara ba¤l› bin civar›nda tafleronfirman›n bulundu¤u Tuzla’da iflçilerin büyük k›sm›tafleron firmalarda çal›flmakta. ‹fl Kanunu’na göre

as›l iflverenin gerçeklefltiremedi¤i yan iflleri ve hiz-metleri gerçeklefltirmek üzere faaliyet yürütmesigereken tafleron firmalar, asl›nda ‹fl Kanunu’na daayk›r› bir flekilde as›l iflin yürütücüsü durumunda-lar. Tafleron çal›flma sistemi sendikal›laflman›nönündeki en büyük engel. Limter- ‹fl Sendikas› y›l-lard›r bu bölgede zorlu koflullarda çal›flmalar›n›sürdürmesine ra¤men, iflçilerin tafleron firmalardasigortas›z çal›flmas› ve sürekli ifl de¤ifltirmek zo-runda kalmalar›ndan dolay› üye iflçi say›s› çok dü-flük.

Tuzla’da sermaye memnun

Tersanelerdeki azg›n sömürü koflullar›, tersanepatronlar›n›n kârlar›n› katlamalar›n› sa¤l›yor.

Tersanelerin doluluk oran› yüzde 100’eulaflm›fl durumda. Önümüzdeki 3 y›l›n

sipariflleri haz›r. Ucuz iflgücünden do-lay› da dünya çap›nda Tuzla tersa-

nelerine artan bir ilgi söz konusu. Tafleronlaflt›rman›n sa¤lad›¤›

ucuz ve sigortas›z iflçi çal›flt›rmasayesinde sermaye son 10 y›liçinde gemi üretimini 10 kat art-t›rm›fl durumda. 1995’te sadece17 gemi infla edilmiflken,

2004’te bu rakam 113’e yüksel-mifl. Türkiye 2003 y›l›nda gemi in-

flaat›nda dünya 22.’si iken, flu anda14. s›rada.

Devletten sermayeye tam destek

G‹SB‹R (Gemi ‹nfla Sanayicileri Birli¤i) ad› al-t›nda örgütlenen tersane patronlar›, iflçilerin emek-

leri üzerinden elde ettikleri art› de¤eri artt›rmaklayetinmiyor, devletten de çeflitli ayr›cal›klar talepediyor. 2004 y›l›nda AKP hükümetiyle G‹SB‹R ara-s›nda gerçeklefltirilen zirve sonucu patronlar hükü-metlerine isteklerini kabul ettirdiler. ‹flçilere sefa-let ücretini, mezarda emeklili¤i, güvencesiz çal›fl-ma koflullar›n› uygun gören sermaye devleti ve ser-mayenin en sad›k uflaklar›ndan AKP hükümeti, ter-sane patronlar›na tersane arazilerinin 49 y›ll›¤›nakiralanmas›, tersanelerden al›nan kira bedellerinindüflürülmesi, vergi oranlar›n›n azalt›lmas›, tersa-nelerin infla etmifl olduklar› gemi ve yatlar için öde-mifl olduklar› KDV’ye iliflkin muafiyetin sa¤lanmas›yönündeki ayr›cal›klar› sunuyorlar.

Sermaye bunlarla da yetinmiyor. Hükümetten ge-çekleflmesini bekledikleri di¤er bir istekleri de Tuz-la tersaneler bölgesinin “serbest bölge” haline ge-tirilmesi. Serbest bölgelerde gümrük ve vergi mu-afiyetinin yan› s›ra sendikalaflma ve grev yasa¤›söz konusu. Böylelikle tafleron çal›flma uygulamas›ile fiilen gerçeklefltirdikleri sendikas›zlaflt›rmay›yasal bir zemine kavuflturmufl olacaklar.

Sömürüye son vermenin yolu: iflçilerin örgütlü mücadelesi

Sermayenin örgütlülü¤ünün sa¤lanm›fl oldu¤uTuzla tersanelerinde vahfli sömürü koflullar›n› dur-durman›n tek yolu iflçilerin örgütlü mücadelesin-den geçiyor. Sermaye taraf›ndan tafleron uygula-malar›yla, serbest bölge dayatmalar›yla, polis vejandarma bask›s›yla engellenmeye çal›fl›lan iflçile-rin örgütlülü¤ü sa¤lanmad›kça, sermaye, kâr›n› ar-t›rmak için bugün uygulamakta oldu¤u vahfli çal›fl-ma koflullar›n› daha da a¤›rlaflt›racakt›r.

“Sömürü çok kötü, bir baret, bir eldiveni patrona kavga dövüfl ald›r›yoruz. Günde 12 saate varan sürelerde çal›fl›yoruz. Yeri geliyor pazar günleri deçal›fl›yoruz. Yani patronlar›n a¤z›ndan ç›kan her fley kanun olmufl! Yemeklerimiz berbat, üzerlerinde fareler dolafl›yor. Soyunup giyindi¤imiz yerlerinalt›ndan la¤›m ak›yor. ‹flçinin güvenli¤i için önlem al›nm›yor. Mesela 8 metrelik parçay› römorkör veya kamyonla götürece¤ine forkliftle götürüyor. Parçapat diye iflçinin üstüne düflüyor, adam ölüyor. Her an birisi ölüyor! Buna ra¤men sigortalar›m›z ödenmiyor.”

ÇÇeelliikk TTeekknnee TTeerrssaanneessii’’nnddee ççaall››flflaann bbiirr iiflflççii

Tuzla tersaneleri:

MODERN KÖLE PAZARI

ESER SANDIKÇI

Türkiye’deki özel tersanelerin yüzde 90’›n›n yer ald›¤› Tuzla bölgesi, ifl kazalar› ve buna ba¤l› ölüm ve sakatlanmalar, meslek hastal›klar›, sigortas›z çal›flma, düflük ücretler, uzun çal›flma saatleri ve güvencesiz ifl ortamlar›yla bu bölgede çal›flan 20 bin iflçi için son derece a¤›r sömürü ortam› oluflturmaktad›r.

T

uzla tersanelerinde ifl kazas› olmayan birgün geçmiyor. Resmi rakamlara göre gün-de ortalama 30 ifl kazas› gerçeklefliyor ve

bu kazalar nedeniyle ayda ortalama 2 iflçi haya-t›n› kaybediyor. ‹flçilerin büyük k›sm›n›n kayd›-n›n olmamas›, özel hastanelere giden vakalar›nkayda geçmemesi ve sermayenin gerçekleri sak-lamadaki tarihsel sahtekarl›¤› düflünüldü¤ündegerçek rakamlar›n, sunulan›n çok daha üstünde

oldu¤unu tahmin etmek hiç de zor de¤il… Geçenhaftalarda gerçekleflen bir olay durumun vaha-metini hiçbir söze gerek kalmadan aç›kça ortayakoyuyor: Anadolu Tersanesi’nde çal›flan bir iflçiifl kazas› geçiriyor ve denize düflüyor. Denizdearaflt›rma yap›l›yor. Denizde ölen iflçinin cesedi-nin yan›nda bir baflka ceset daha bulunuyor. Bucesedin 6 ay önce Torgem Tersanesi’nde çal›fl›r-ken ifl kazas› geçiren baflka bir iflçiye ait oldu¤u

anlafl›l›yor. ‹flçinin kayd› olmad›¤› için iflçinin or-tadan kaybolmas› araflt›r›lm›yor ve cesedine birtesadüf sonucu ulafl›l›yor… Tersanelerde yap›lan iflin niteli¤inden ve iflve-

ren taraf›ndan gerekli önlemlerin al›nmamas›n-dan kaynakl› meslek hastal›klar› da son dereceyayg›n. Birçok iflçinin ci¤erinde kullan›lan kim-yasallardan kaynaklanan kal›c› lekeler oluflmufldurumda.

‹fl Kazalar› ve Meslek Hastal›klar›

T

Page 22: TO-Gazete-20

22 TEMMUZ 2007EMEKÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

lpagut maden iflçilerinin iflgalive iflçi denetimi (1969) Türkiyeiflçi s›n›f› tarihinde bir dönüm

noktas› oldu. ‹flçi s›n›f› bu prati¤iyle ko-münizmin kurucu öznesi oldu¤unu; hemüreterek hem de yöneterek gösterdi.

Alpagut, yaflanm›fl ilk iflçi denetimi de-¤ildi. Bilinen ilk pratik, 1923 y›l›nda ‹s-tanbul’da mürettipler (matbaada harf-leri dizen iflçiler) grevinde gerçekleflti.Mürettipler, grev süresince iflyerinin yö-netimini ve iflyerindeki tüm kontrolü elegeçirmifllerdi. Alpagut’ta yarat›lan iflçidenetimi prati¤i, bir anlamda bu süre-cin devam› oldu.

Alpagut iflçileri çal›flma ve yaflam ko-flullar›n›n zorlu¤una, ifl kazalar›na, al-d›klar› ücretlerin yetersizli¤ine karfl› ve73 gündür ödenmeyen ücretlerini almakiçin 13 Haziran 1969’da iflletmeye elkoydu. 786 iflçinin bu eylemi 35 günsürdü. Alpagut yaratt›¤› taban örgüt-lenmeleriyle dikkat çekti.

‹lk iflçi konseyi oluflturuldu

‹flçilerin eylemlerine bafllamalar›ylabirlikte ilk yapt›klar› ifl, iflçi denetiminisa¤layacak düzenlemeler oldu. Bu yön-de aralar›nda bir ‹flçi Konseyi olufltur-dular. Ve eski ifl bölümü iflleyiflini bir ke-nara b›rakarak, verimlili¤i azami düze-ye yükseltmenin organizasyonuna bafl-lad›lar.

‹flçi Konseyi, iflletmedeki bütün iflçile-rin onay›yla ve seçim yoluyla belirlendi.Konsey, bir yandan iflçiler ad›na ocak-lardaki her türlü faaliyeti düzenleyipdenetleme, öte yandan iflgal öncesindedevral›nan memur, muhasebeci ve tek-nik personeli kontrol etme görevini yeri-ne getirdi.

‹flçi Konseyi, iflletmede çal›flan bütüniflçilerin üye oldu¤u ve kat›ld›¤› ‹flçi Ge-nel Kurulu’na ba¤l›yd› ve kuruldan ald›-¤› temsil yetkisiyle, iflçiler ad›na ifllet-mede üretimin organizasyonunun sa¤-lanmas›n›, günlük sorunlara müdahaleedilmesini, iflletmenin yönetilmesini veç›kar›lan madenin sat›lmas›n› koordineediyor, gelirin nas›l da¤›t›laca¤›na ka-rar veriyordu.

‹flçi Konseyi, ‹flçi Genel Kurulu’nu yap-t›¤› bütün faaliyetlerden haberdar et-mekteydi. Bu toplant›lar, ya acil bir du-rum geliflti¤inde ola¤anüstü olarak ger-çeklefltiriliyor ya da haftal›k olarak dü-zenli yap›l›yordu.

‹flçi Konseyi, üretim faaliyetinin sürek-lili¤ini sa¤lamas›yla birlikte, üretilenkömürün sat›fl›n› organize etti ve geliriiflçiler aras›nda eflitçe bölüfltürdü. Sat›-fl›n direkt yap›lmas› amac›yla sat›fl ko-miteleri oluflturuldu. Elde edilen gelir,muhasebe kay›tlar›na düzenli flekildegeçirildi. ‹flletmenin iflgal edilmesinintemel nedeni 73 günlük ücret alacakla-r›n›n karfl›lanmas›yd› ve gelir da¤›l›m›da bu do¤rultuda yap›ld›.

Konsey, iflçilerin çal›flma ve dinlenmesaatlerini net olarak belirledi ve ifllerindüzenli yürütülmesini denetledi. Üretim

faaliyeti 8’er saatlik 3 vardiya üzerin-den gerçeklefltirildi. Çal›flan iflçilerinvardiyalar› bittikten sonra 8 saat ifllet-mede kal›p nöbet tutmas› ve ondan son-ra dinlenmesi karar› al›nd› ve uygulan-d›. Oluflturulan s›k› çal›flma disipliniyleiflletmede üretim faaliyeti düzenli ola-rak yürütüldü. Her türlü ayr›mc›l›k orta-dan kald›r›ld›. Linyit üretimi k›sa za-manda önemli ölçüde art›r›ld›.

‹flgalin ülke çap›ndaki yank›s› fliddetlioldu. Çevre köylerde yaflayanlar ve üni-versite gençli¤i iflçilere aktif destektebulundu.

‹flçi denetiminin 2. ve 3. haftas›ndaüretimin hacmi yüzde 50 oran›nda art›-r›ld›.

Alpagut’ta özyönetim deneyiminin gi-derek genifl boyutlar kazanmas› ve yap-t›r›m gücünün artmas› karfl›s›nda ‹çiflle-

ri Bakanl›¤› devreye girdi.

‹flçi s›n›f›n›n kolektif gücü

17 Temmuz 1969 günü iflletme, jan-darma taraf›ndan kuflat›ld›. Jandarma-n›n düzenledi¤i operasyon sonucundaiflçiler iflletmeden ç›kar›ld›. Alpagut iflçi-leri Ba¤›ms›z Çorum ve Havalisi Maden‹flçileri Sendikas›’na üyeydi. Çorum Va-lili¤i’nin yaz›l› emriyle 5 sendikac›, 7maden iflçisi ve bir memurun ifllerineson verildi.

Alpagut iflçileri çal›flmaya yenidenbafllad›lar ama iflgal ve iflçi denetimiprati¤inin önderlerinin iflten at›lmas› veücretlerinin yeniden ödenmemesi riskikarfl›s›nda pasif direnifle geçtiler. Pasifdirenifl 5 ay sürdü. Sonunda iflletmesendikayla yeni bir toplu sözleflme im-zalamak zorunda kald›. ‹flten at›lan 13kifli ifle yeniden al›nd›. 21 Kas›m’da ifl-letme, iflçilerin talebi yönünde TK‹’yedevredildi.

Alpagut deneyimi zengin birikimlersundu. ‹flçilerin üretme yetenekleri ka-dar, yönetme yeteneklerinin de oldu¤u-nu pratik olarak gösterdi. Alpagut iflçi-leri, kapitalist sistemin “ac›yan yerineiflaret etti”.

Alpagut iflçisinin kurdu¤u ‹flçi GenelKurulu ve ‹flçi Konseyi yap›lanmalar›bir öz-örgütlenme niteli¤i tafl›d›. ‹flçi s›-n›f›n›n kolektif gücünü ve iradesini yan-s›tt›.

Alpagut iflgali ve iflçi denetimi s›n›f›nkendili¤indenci bir eylemiydi, öfkeninharekete geçiflini simgeliyordu. Y›k›c›gücü tetiklemekteydi.

Alpagut k›sa ömürlü bir deneyim olsada, Türkiye iflçi s›n›f› tarihinde kal›c› iz-ler ve zengin birikimler b›rakt›.

Mürettipler grevini esin kayna¤› alanAlpagut’u, 1970’te Günterm KazanFabrikas›, 1977’de Aflkale ve 1980’deYeni Çeltek iflçi denetimi pratikleri izle-di. Türkiye iflçi s›n›f›, tarihindeki iflgal,direnifl ve grevleriyle y›k›c› gücünü aç›-¤a ç›kard›¤› gibi, bu pratiklerle de nas›lbir dünya istedi¤ini gösteriyordu.

VOLKAN YARAfiIR *

*Tez Koop-‹fl Genel E¤itim Dan›flman›

Yar›n› bugünden yaratmak

ALPAGUT ‹fiGAL‹ VE ‹fiÇ‹ DENET‹M‹Alpagut deneyimi zengin birikimler sundu. ‹flçilerin üretme yetenekleri kadar, yönetme yeteneklerinin de oldu¤unu pratik olarak

gösterdi. Alpagut iflçileri, kapitalist sistemin “ac›yan yerine iflaret etti”. Alpagut iflçisinin kurdu¤u ‹flçi Genel Kurulu ve ‹flçiKonseyi yap›lanmalar› bir öz-örgütlenme niteli¤i tafl›d›. ‹flçi s›n›f›n›n kolektif gücünü ve iradesini yans›tt›. Alpagut iflgali ve iflçi

denetimi s›n›f›n kendili¤indenci bir eylemiydi, öfkenin harekete geçiflini simgeliyordu. Y›k›c› gücü tetiklemekteydi. Alpagutk›sa ömürlü bir deneyim olsa da, Türkiye iflçi s›n›f› tarihinde kal›c› izler ve zengin birikimler b›rakt›.

‹flçi Konseyi, iflletmedeki bütün iflçilerin onay›yla ve seçimyoluyla belirlendi. Konsey, bir yandan iflçiler ad›na

ocaklardaki her türlü faaliyeti düzenleyip denetleme, öte yandan iflgal öncesinde devral›nan memur, muhasebeci

ve teknik personeli kontrol etme görevini yerine getirdi. ‹flçi Konseyi, iflletmede çal›flan bütün iflçilerin üye oldu¤u ve

kat›ld›¤› ‹flçi Genel Kurulu’na ba¤l›yd› ve kuruldan ald›¤› temsil yetkisiyle, iflçiler ad›na iflletmede üretimin organizasyonunun sa¤lanmas›n›, günlük sorunlara müdahale edilmesini, iflletmenin yönetilmesini ve

ç›kar›lan madenin sat›lmas›n› koordine ediyor, gelirin nas›l da¤›t›laca¤›na karar veriyordu.

A

Page 23: TO-Gazete-20

23EMEKTEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

amuda çal›flan iflçileri ilgilendi-ren toplu-ifl sözleflmesi (T‹S) gö-rüflmeleri Haziran ay› içinde ya-

p›lan 4. oturumun ard›ndan sonuçland›.Hükümet ile Türk-‹fl aras›nda bilerek deuzat›lm›fl oldu¤u anlafl›lan, 320 bin kifli-yi ilgilendiren bu görüflmeler 320 iflçieylem bile yapmadan bitirilmifl oldu. Nediyelim! Türk- ‹fl ve ba¤l› sendikalar›nbürokratlar›na “aferin” demek gerek.Ne de olsa sistemin ve rejimin bekçili¤igöreviyle koltuklar›nda oturan sendikabürokratlar› egemen s›n›flar›n kendileri-ne verdi¤i, iflçi s›n›f›n› soka¤a indirme-mek görevini lây›k›yla yerine getirmifloldular.

Böylesine bir tablo karfl›s›nda imzala-nan sözleflmenin maddelerini, olumlu-luklar›n›, olumsuzluklar›n› konuflmak,tart›flmak büyük oranda anlams›zlafl›-yor. Çünkü T‹S süreci en sade haliylesömürü oran›n› azaltma üzerinde yap›-lan pazarl›kt›r. Ve bu pazarl›k sürecindebirçok nedenden kaynakl› da olsa iflçis›n›f› sürecin içinde olmam›flt›r. Bu pa-

zarl›k iflini sendika a¤alar›na b›rakm›fl-t›r. Bu süreci ve sonuçlar›n› tart›flmaksözleflmenin kendisi tart›flmaktanönemlidir. Biz biliyoruz ki, iflçi ile iflve-ren aras›nda birincil bölüflüm olan top-lu pazarl›k sürecinde elde edilen kazan›-m› sermaye s›n›f› devlet arac›l›¤›ylaikincil bölüflüm süreçleriyle, örne¤inbütçe ve vergi sistemiyle kufla döndür-mektedir.

Kapitalizmin ilk dönemlerinde, mülk-süzlefltirilerek flehirlere akan iflçiler ka-pitalistlerle bireysel sözleflmeler yap-mak zorunda kal›yorlard›. Ancak 1824y›l›nda ‹ngiltere’de ilk sendikalar yasa-s›n›n ç›kmas›n›n ard›ndan, iflçiler fiilitoplu sözleflmeler yapmaya bafllad›lar.

‹flçi s›n›f› hareketinin militanlaflt›¤›,sistemi temellerinden sarst›¤› süreçler-de T‹S’i kapitalist düzenin emniyet su-bab›, sistem içileflme arac› olarak kul-lanma, kapitalist s›n›f›n temel yöneli-miydi. Sermaye s›n›f›n›n ak›l hocalar›T‹S’in ve grev hakk›n›n iflçilerin radikal-leflmesine karfl› bir baraj ifllevi görebile-ce¤ini söylüyorlard›.

Mücadele arac› olarak T‹S

1960'larda ve 70'lerde s›n›f mücadele-sinin ivmesi, sömürü düzeyinin geriletil-mesi ve iflçi s›n›f›n›n örgütlü mücadele-si önündeki engellerin kald›r›lmas› ko-nusunda, T‹S belirleyici bir rol oynad›.‹flçi s›n›f› örgütlülü¤üyle ve eylemlili¤iy-le, T‹S'i patronlar›n hesaplad›¤› gibimücadele önünde bir baraj olmaktan ç›-kar›p bizzat mücadelenin arac› halinegetirdi. Toplu pazarl›k süreçlerinde s›n›fdüflman›n›n süngülerini düflürmeyi ö¤-

rendi. Günümüzde ise T‹S, iflçi s›n›f›na, sen-

dikal bürokrasinin de katk›lar›yla, ser-mayenin sald›r›s›n›n önemli araçlar›n-dan biri haline getirildi. S›n›f›n büyükço¤unlu¤u aç›s›ndan ise, sendikalaflma-n›n bile olmad›¤› günümüz koflullar›ndakazan›lmas› gereken bir mücadele tale-bi olma özelli¤i gösteriyor.

12 Eylül’den sonra ç›kan 2822 say›l›T‹SGL (T‹S Grev ve Lokavt) Yasas› iflçis›n›f›n›n örgütlülü¤ü ve eylemlili¤i önü-ne ciddi setler çekerken, sömürü koflul-lar› patronlar›n arzulad›¤› seviyeye yük-seltildi.

Ta ki, 1989 y›l› bahar›na kadar. 1989y›l› toplu-ifl sözleflmesi görüflmelerindeenflasyon yüzde 130’lardayken, Türk-‹flyüzde 80 zam isterken, MESS eski Bafl-kan›, zenginleri seven Turgut Özal iseyüzde 60 zam öneriyordu. Bu toplu-iflsözleflmesi görüflmeleri o gün için 1 mil-yon kifliyi ilgilendiriyordu. fiimdi ise sa-y› 320 bine inmifl, kamuyu küçültme veözellefltirme sald›r›lar›n›n sonuçlar›n›baflka hiçbir söze gerek b›rakmayacakflekilde aç›kça gösteriyor.

‹flçiler fiili mücadele içinde sözleflme yapt›

1989 y›l›n›n 26 Mart’›nda toplu-ifl söz-leflmesine iradesini koyarak soka¤a ç›-kan 300 bin kifli Nisan sonunda 600 bi-ni buldu. Özal’›n “iflten atar›m” tehditle-rine, sendikalar›n do¤ru düzgün sahipç›kmamalar›na ra¤men, iflçiler toplu-iflsözleflmesini yüzde 135 zamla sendika-lar›na imzalatt›rd›lar. 1991 ve 1993toplu-ifl sözleflmelerini de gene iflçiler

fiili mücadelenin içinde kendileri yapt›-lar, sendikalar› ise imzalad›lar. 1995 y›-l›ndan itibaren ise, iflçiler sözleflme im-zalama iflinden elini ete¤ini çektikçeciddi oranda yoksullaflt›lar. Yani sömü-rü oran›n› azaltmak için verilen kavga-n›n d›fl›nda kald›kça çok daha fazla sö-mürüldüler.

Kamu iflverenlerinin birçok kurumdaücret teklifi vermemesi, esnek çal›flma,telafi çal›flmas›, denklefltirme ve çal›fl-ma saatlerini yukar›ya çekmek isteme-si, görüflmeleri grev aflamas›na getir-miflken Türk-‹fl 26 Haziran günü toplu-ifl sözleflmesini imzalad›. Bu sözleflmeyegöre kamu iflçisine oransal de¤il seyya-nen zam yap›lacak. Miktar 140 YTL ola-cak. 140 YTL seyyanen zam hesab›yla,ortalama kamu iflçisi maafl› 1400 YTLoldu¤u için, yüzde 10 y›ll›k zam yap›l-m›fl olacak. En düflük iflçi maafl› 550YTL oldu¤undan, zam oran› yüzde 25.4olacak. Ayr›ca en düflük maafl grubun-dakiler için iyilefltirme zamm› yap›lmas›için de uzlafl›ld›. Rakam netleflmemifl ol-makla birlikte, 100 YTL üzerinde konu-fluldu¤u belirtildi.

Görüflmeler bilerek uzat›ld›

Türk-‹fl içindeki AKP’li bürokrasi, hü-kümetle dan›fl›kl› olarak bilerek uzatt›¤›bu görüflmeleri seçime en yak›n zaman-da bitirdi. Böylece bu iyi görünen söz-leflme seçim yat›r›m› haline gelmifl oldu.Ancak bu seyyanen zamlara karfl›n ka-mu iflçilerinin birço¤unun maafllar› aç-l›k s›n›r›n›n alt›nda. Hepsinin maafllar›ise yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda.

Yukar›da da belirtti¤imiz gibi zamoranlar› ne olursa olsun, iflçi s›n›f›n›nbir taraf olarak içinde öz örgütlenmele-riyle olmad›¤› bir toplu-ifl sözleflmesi sü-reci bafltan kaybedilmifl olacakt›r. Bu-nun için öncü iflçilere ve devrimcileredüflen görev, toplu-ifl sözleflmesi komi-tesi, grev komitesi, iflçi konseyi veyaherhangi bir baflka adla ortaya ç›kacaks›n›f›n öz örgütlenmeleri için b›kmadanusanmadan iflçilerin içinde çal›flmak ol-mal›d›r. Toplu-ifl sözleflmeleriyle sömü-rü oran›n› azaltmak önemli bir ad›m,ama onun da ötesinde sömürüye bir bü-tün olarak son vermek için ilk bafltayapmam›z gereken ifl bu olmal›d›r.

K

T‹S süreci en sade haliyle sömürüyü azaltmak için yap›lan pazarl›kt›r

SÖZLEfiMEY‹ ‹fiÇ‹LER YAPMALI

B. AKPOLAT

Türk-‹fl içindeki AKP’li bürokrasi, hükümetle dan›fl›kl› olarak bilerek uzatt›¤› bu görüflmeleri seçime en yak›n zamanda bitirdi.Böylece bu iyi görünen sözleflme seçim yat›r›m› haline gelmifl oldu. Ancak bu seyyanen zamlara karfl›n kamu iflçilerininbirço¤unun maafllar› açl›k s›n›r›n›n alt›nda. Hepsinin maafllar› ise yoksulluk s›n›r›n›n alt›nda.

Zam oranlar› ne olursa olsun, iflçi s›n›f›n›n bir taraf olarak içinde özörgütlenmeleriyle olmad›¤› bir toplu-iflsözleflmesi süreci bafltankaybedilmifl olacakt›r. Bunun için öncü iflçilere ve devrimcilere düflen görev, toplu-ifl sözleflmesikomitesi, grev komitesi, iflçi konseyi veya herhangi bir baflka adla ortaya ç›kacak s›n›f›n öz örgütlenmeleri için b›kmadan usanmadan iflçilerin içinde çal›flmak olmal›d›r.

Page 24: TO-Gazete-20

24 TEMMUZ 2007KADINÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

ir seçim dönemini neredeysetamamlamak üzereyiz. Say›l›günler kald›. Bu süreçte

olumlu olan tek fley Bin Umut Aday-lar› kapsam›nda yürütülen tart›flmave sonuçlar›. Tabi bu tart›flma Tür-kiye’nin her bölgesinde ayn› for-matla sonuçlanmad›. Çeflitli bölge-sel taktiklerle devam ediyor. Olum-lulu¤u, demokratik olmayan yüzde10’luk seçim baraj›n› delerek Mec-lis’e farkl› olanlar›n girmesinin for-mülünün bulunmufl olmas›. Bu ülke-de demokratik oluflumlar›n sesininMeclis’te yans›yacak olmas›. Enönemlisi de, bu ülkede uzun y›llar-dan beri devam eden kirli savaflakarfl› siyasal çözüm habercisi olmaihtimalinin do¤mas›. ‹htimal diyo-rum çünkü; bu olas›l›¤›n ortadankald›r›lmas› için derin güçlerin birçaba içinde olaca¤›n› hepimiz tah-min ediyoruz.

Bu süreç kimlikleri reddedilenKürtler için önemli. Farkl›l›klar›nkendini ifade etmesini savunan biz-lerin de bu projeye destek vermesigerekiyor.

Ancak bir farkl›l›k var ki, temsiledilmemesi için büyük bir çaba sözkonusu: “Kad›n”. Feministler mev-cut tablonun ç›kaca¤›n› bilerek k›sa

süre içinde kendi adaylar›n› ç›kar-may› tart›flt›. Ama baflaramad›. Da-ha önceki yaz›mda da belirtti¤imüzere, seçim öncesi bütün partileroylar›n› art›rmak için bizi flafl›rtantarzda propagandalar yapt›lar. fie-kilsel de olsa, kesinleflen listelerdedaha çok kad›n›n seçilebilir yerdengösterilmesi bekleniyordu. Kapal›kap›lar arkas›nda elele veren erkek-ler, kendi tabanlar› üzerinde kur-duklar› egemenlikle listeleri belirle-diler. Kendi taban›na demokrasi uy-gulama bilincinden yoksun olan zih-niyetin, toplumun yar›s› olan kad›n-lara karfl› demokratik yaklaflmas›zaten beklenmiyordu. Ve bu seçim-de en iyi ihtimalle 40 kad›n›n Mec-lis’e girmesi bekleniyor. Bu oranoldukça düflük. Türkiye’de kad›nla-r›n siyasetteki temsiliyet oranlar›nabakarsak benzer tabloyu görürüz;

Kad›nlar›n öz örgütlerineihtiyaçlar› var

Erkek egemen sistem hayat›nher alan›n› öyle bir flekilde kap-lam›fl ki, çeflitl i sebeplerden do-lay › destekledi¤ imiz çevre ler inde bundan nasibini ald›¤›n› görü-yoruz. ‹kt idar olma psikoloj is igücünü her alanda göster iyor .Kad›nlar›n, siyasetleri de aflanöz örgütlenmeye ihtiyaçlar› hergeçen gün kendini dayat›yor. Budayatmay›, siyasette kad›n tem-sil iyetinin yan› s›ra, kad›n siya-setinin program›n›n netleflmesi,

aç›k tan›mlanmas› gibi konulardada fazlas›yla hissediyoruz. Ka-d›nlar›n Meclis’e girmesinin, ka-d›n›n Meclis’te temsil edildi¤i an-lam›na gelmedi¤ini hepimiz bil i -yoruz. Her alanda oldu¤u gibiprograms›z iddialar›n sonuç geti -remeyece¤i aflikard›r. Feminist-ler kendi taleplerini oluflturarakseç i lmifl kad›n lar üzer inde b irbask› unsuru oluflturabilmelidir.En önemlisi de, bu fikirlerin ge-nifl bir tabana yay›lmas›n› sa¤la-mak ki san›r›m bizim en önemligörevimiz de budur.

•Toplumsal cinsiyet eflitli¤ineduyarl› devlet politikalar›n›n ge-lifltirilmesi. • Ayr›mc›l›k ve fliddetin yaln›zyasal düzenlemelerle önleneme-yece¤ini biliyoruz. Bu nedenleayr›mc›l›k ve fliddetin görünürk›l›nmas› ve tan›mlanmas› içinhükümete düflen görevlerin lay›-k›yla yerine getirilmesi ge-rekiyor. Kad›nlar›n haklar›n›nevrensel kad›n haklar›yla uyum-lu olmas› sa¤lanmal›.•Siyasi partilerin kad›n kotas›

uygulamas›n› samimi olarak ha-yata geçirmeleri.•Mecliste en az yüzde 40 ora-n›nda kad›n milletvekili flart›n›nyasallaflmas› zorunlu.•Nüfusu 50 bini aflan kentlerdes›¤›nma evi aç›lmas› yasal zo-runluluktur. Ancak hiçbir yerelyönetim bunu yapmad›. Devlet,yasay› ç›karma becerisinin yan›s›ra buna mali kaynak sa¤lamayükümlülü¤ündedir. Seçilecekvekiller bunun s›k› takipçisi ol-mal›.

•Ucuz ve güvenli çocuk bak›mmerkezlerinin devlet bünyesindegelifltirilmesi sa¤lanmal›.•Küçük üreticilik yapmak iste-yen kad›nlar için devlet teflvikfon alan›n›n gelifltirilmesi.•Ayr›ca kaymakaml›klar arac›l›-¤›yla da¤›t›lan fonlar›n sembolikrakamlardan ç›kar›l›p gerçektenkad›n›n ifl kurmas›n› sa¤layacakmiktarlar olmas›.•Ambarda çal›flan, tezgahtarl›kyapan, mevsimlik iflçi olarak ça-l›flan kad›nlar›n eme¤inin ucuz

ve güvencesiz oldu¤unu hepimizbiliyoruz. Bu kad›nlar›n sorunla-r›n›n yak›n takipçileri olmalar›. •Yaflam kalitesinin temel gös-tergeleri olan e¤itim, sa¤l›k veistihdam alanlar›nda kad›nlarauygulanan ayr›mc›l›¤›n ortadankalkmas›.•Kürtlerin ana dil baflta olmaküzere bütün demokratik haklar›-n›n güvence alt›na al›nmas›.•Demokratik, ekolojik, cinsiyetözgürlükçü bir sistemin inflas›gereklidir.

TÜLAY HAT‹MO⁄ULLARI

Feministler kendi adaylar›n› ç›karmay› baflaramad›

KADIN TEMS‹L‹YET‹NE NE OLDU?Kad›nlar›n, siyasetleri de aflan öz örgütlenmeye ihtiyaçlar› her geçen gün kendini dayat›yor. Bu dayatmay›, siyasette kad›n temsiliyetinin yan› s›ra kad›n siyasetinin program›n›n netleflmesi, aç›k tan›mlanmas› gibi konularda da fazlas›yla hissediyoruz.Kad›nlar›n Meclis’e girmesinin, kad›n›n Meclis’te temsil edildi¤i anlam›na gelmedi¤ini hepimiz biliyoruz. Her alanda oldu¤u gibi programs›z iddialar›n sonuç getiremeyece¤i aflikard›r. Feministler kendi taleplerini oluflturarak seçilmifl kad›nlar üzerinde bir bask› unsuru oluflturabilmelidir.

B

Taleplerimiz

DDüünnyyaaddaa kkaadd››nnllaarr››nn ppaarrllaammeennttooddaatteemmssiill oorraann›› ss››rraallaammaass››nnddaa TTüürrkkiiyyee::22000000’’ddee 114433.. ss››rraaddaa22000044’’ddee 115500.. ss››rraaddaa

TTBBMMMM’’nnddee kkaadd››nn tteemmssiill oorraann››11993355’’ddee 1188 KKaadd››nnllaa yyüüzzddee 44..55 22000022’’ddee 2244 KKaadd››nnllaa yyüüzzddee 44..66YYeerreell yyöönneettiimmlleerrddee kkaadd››nn yyöönneettiiccii oorraann››22000044’’ttee 1177 KKaadd››nn yyüüzzddee 00..005522

Page 25: TO-Gazete-20

25KADINTEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

eçimler zaman› ya, atan atana.Öyle ya yalandan kim ölmüfl. S›ks›kabildi¤in kadar. Cem Uzan ki,

kendileri devletleri ayakta uyutma, ça-l›p ç›rpma uzman›d›r babas› ve kardefliile beraber bu ifllerde çetedirler, her fle-ye uzan›rlar, evvela holdinglere flirket-lere uzand›lar, sonrac›¤›ma hileye dola-na uzand›lar, bir süredir de siyaseteuzan›yorlar. Soyguncudurlar, sermaye-den de çal›yorlar, halktan da, asker ai-lelerini de soyuyorlar, gerilla ailelerinide, iflçinin, kad›n›n, çoluk çocu¤un,gencin, sakat›n, fakirin bir numaral›düflman›lar, kan emicileriler, öyle aca-yip h›rs›zlar. Ve bu ailece çalma ç›rpmauzman› Uzanlar›n, flimdi dokunulmazl›-¤a, güce ihtiyaçlar› var s›radaki h›rs›z-l›klar›, talanlar›, soygunlar› yap›labil-meleri için. Cem Uzan, Hitlerin bizdekimodeli. Siyaset yapma biçimi, yöntemi,söylemi aç›s›ndan, tam bir Hitler.

Cem Uzan gibi sonradan bitme faflist-lerin d›fl›nda bir de alayl› faflistlerimizvar. Bu seçimler milliyetçi bir ortamdacereyan ediyor, daha çok Kürt düflman-l›¤› üzerinden oy kazand›racak ya, tümsa¤ partiler Kürt düflmanl›¤›, flovenizmüzerinden dil kurmufllar. En büyük Kürtdüflman› kimse o kazanacak. fiovenizmo kadar meflru ki, Türkiye’nin faflistpartilerinden MHP’nin genel baflkan›elinde iple seçim meydanlar›nda ucuzflovmenli¤e soyunuyor. Erdo¤an’a sall›-yor ipi, “Apo’yu as” diyor. O da “sanateslim ettiler, sen neden asmad›n” diyesoruyor. Kudurmufl faflistler sürüsü oytoplamak ve Meclis’e girmek için bafl-kalar›n›n can› üzerinden siyaset yap›-yorlar. Hep yapmad›lar m›? Denizlerive birçok insan›, hatta yafl› küçük olan-lar›n yafllar›n› büyüterek asmad›lar m›?Bugün bunlara oy verenler, bu zemindesiyaset yapanlar unutmamal›lar ki, ya-r›n kendilerinin idam› için de o ipler ç›-kart›l›p, meydanlarda flov yap›labilir.Çünkü o ip bu topraklarda idamc›lar-dan hesap sorulmad›¤› için saklan›psaklan›p yeniden ortaya ç›kart›l›yor, si-yaseti kinle, düflmanl›kla yapanlarca.Halklar›n aras›ndaki düflmanl›ktan bes-

lenen bu çakallar sürüsü baflka yol bil-miyor. Öldürerek sorunlar› çözmeye ça-l›fl›yorlar. Halklar› birbirine k›rd›rmaüzerinde siyaset yap›yorlar. Bununiçindir kardeflli¤i, bar›fl›, özgürlü¤ü bir-likte yaflam› inkar etmeleri.

Tabii Kürtler kadar popüler olmasada, bu ülkede bir de yoksullar diye birkesim var. Yoksullar kavram› ne üzeri-ne kurgulan›p, kimi kaps›yor, iflçi s›n›f›m›, in mi, cin mi belli de¤il. Ama alm›flbafl›n› bir yoksulluk edebiyat›d›r gidi-yor. Hele kimi solcular›n s›n›f› da yok-sulluk ad› alt›nda kullanmalar› ve bukavrama bu anlamda bu kadar ehem-miyet vermeleri hiç anlafl›l›r gelmiyor.Neyse.

Seçim listelerinden feministleri ç›kartt›lar

Bu seçimlerde Kürtlerin düflmanlar›var, ama dostlar› da var. Yoksullar›ndüflmanlar› var, ama dostlar› da var.Nedense en demode konu kad›nlar.Sa¤l› sollu herkes kad›nlar› yok sayma-ya devam ediyor. Uzan en çok kad›naday gösterenlerden ama kad›nlar fe-minist falan de¤il. Uzanc›lar. Seçim lis-telerinde ve partilerde kad›n kotalar›yok. Feminist kad›nlara listelerde yervermeyen CHP, “ilerici, modern” kad›n-lar› ki, bunlar çok az say›da kad›nlar,listesine ald›. Feminist Canan Ar›n’› al-mad›. Ne diyelim. Hay›rl› olsun. AKP dekad›n adaylar aras›nda feminist aday-

lar› eledi. DP de iki feminist aday› liste-ye almad›.

Solcular›, Kürtleri ve demokratlar›temsil eden ba¤›ms›z adaylar›n prog-ramlar›nda da kad›nlara dair söylemleroldukça geri. En radikali kad›na yöne-lik fliddetten bahsediyor. Ve orada kal›-yor. Bir tek kifli yok ki, kad›n eme¤in-den bahsetsin. Listelerdeki kad›n say›s›az ve birkaç kad›n ancak seçilebilecek.T›pk› sa¤c›lar›n listesindeki muhtemeldurumla ayn›.

Bunlar bir tesadüf mü?

Elbette de¤il. Bugün tüm bu partiler,bu partilerin içinde seçimlere adayolan ve olmayan erkeklerin tamam›n›nsiyaset yapabilmeleri baflta olmak üze-re, ütülü gömlekleri, kurmufl olduklar›aileleri, bu aile ile hepimizin karfl›s›nageçip piflkin piflkin poz vermeleri, hemseçimlere kat›lmalar›n› sa¤layan hemde tüm hayatlar› boyunca edindikleriparac›klar›n, hepsi kad›nlar›n s›rt›ndankazan›l›yor. Toplumun her kurumunda,her bireyinde kad›n eme¤i mevcuttur.Kad›nlarla aralar›nda bunca menfaatiliflkisi kuran sa¤c› solcu erkekler se-çimlerde kad›nlar› bilerek yok say›yor-lar, önlerini kesiyorlar.

Erkeklerin hepsi kad›nlar›n bugünküinsanl›k d›fl› hallerinin bizzat sorumlu-lar›. Bundan dolay›d›r ki, biri ç›k›p dadiyemiyor kad›nlar sömürülüyor. Çün-kü ard›ndan soracaklar, kim bu kad›n-

lar› sömürüyor diye. Yoksa mümkünmü milyonlarca oy sahibine yönelikböyle k›yt›r›ktan laf söylemek. Ama si-yaset güç ile yap›l›yor. Ortalarda femi-nistlerin esamesi okunmay›nca hal böy-le oluyor. Bu seçimlerde maalesef bizfeministler bir araya gelemedik ve se-çimlere yönelik ne yapabilece¤imizi ye-terince konuflup feminist tavr›m›z›, söy-lemlerimizi, belirledi¤imiz adaylar›m›z

üzerinden çat›r çat›r konuflturamad›k.Bizim olmad›¤›m›z yerde baflkalar›n›nborusu ötüyor elbet.

Feministler olarak üzerimize çok ifldüflüyor. Bugünden toparlanmaya bafl-lamazsak daha çok bedeller ödeyebili-riz. Ve kad›nlar olarak hepimiz bu se-çim döneminin ibretli¤inden ders ç›kar-tarak yar›nlara haz›rlanmak zorunda-y›z. Elbette sadece seçimlerden bahset-miyorum. Feministler olarak çok zor birdönemdeyiz. Bunun içinden ancak hepbirlikte örgütlenerek, birçok kad›naulaflmam›z› sa¤layacak kampanyalarörgütleyerek ve daha birçok fley yapa-rak ç›kabiliriz.

Baflka yolu yok.

GÜLFER AKKAYA

Sa¤l› sollu herkes kad›nlar› yok saymaya devam ediyor!

ERKEK ERKE⁄E SEÇ‹M OYUNUGerek partilerin gerekse ba¤›ms›z adaylar›n programlar›nda baflta Kürt Sorunu olmak üzere, iflçi s›n›f› var, gençlik var, ekoloji var, Aleviler var… Ama kad›nlar yok. fiöyle geçerken mecburiyetten iki uyduruk laf etmenin d›fl›nda, kad›nlar hakk›nda elle tutulur bir fley yok. Sa¤l› sollu tüm parti ve adaylar ayn›. Milletvekili aday adayl›¤› zaman›nda AKP, CHP, DP gibi partilerden feminist kad›nlar›n isimlerini duyduk. Ama bu kad›nlar›n hiçbiri milletvekili aday› olamad›lar. Partiler onlar› seçmedi. Neden acaba?

Erkeklerin hepsi kad›nlar›n bugünkü insanl›k d›fl› hallerinin bizzat sorumlular›. Bundan dolay›d›r ki, biri ç›k›p da diyemiyor kad›nlar sömürülüyor,toplumun her kurumunda, her bireyinde kad›n eme¤i mevcut diye. Çünkü ard›ndan soracaklar kim bu kad›nlar› sömürüyor? Yoksa mümkün mümilyonlarca oy sahibine yönelik böyle k›yt›r›ktan laf söylemek?

S

Page 26: TO-Gazete-20

1938 Dersim harekat›n› anlatan ve ismini oradan alan 38 adl› belgesel henüz çok yak›n bir tarihin üzerine at›lm›fl örtüyü kald›rmaya yönelik birçal›flma. Yönetmenli¤ini Çayan Demirel’in, kurgusunu ise Ali Haydar Güler’in yapt›¤› belgeselin dan›flman› Ali Naki Gündo¤du. ‹lk olarak Ekimay›nda gösterime giren belgeselin müziklerini ise Metin-Kemal Kahraman kardefller yapm›fl.

26 TEMMUZ 2007SANATÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

oopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: BBeellggeesseellççeekkmmeeyyee ((bbeellggeesseellccii oollmmaayyaa))nnaass››ll kkaarraarr vveerrddiinniizz??

ÇÇaayyaann DDeemmiirreell:: Genel anlam›yla asl›n-da toplumsal ve tarihsel bilinci olanherkes bir yan›yla belgeselcidir. Amainsanda var olan bu belle¤i metodolo-jik bir çal›flmadan sonra ürüne dönüfl-türerek sunmak ifli ise belgeselciliktir.Toplumsal haf›za yaratma ve yaflad›-¤›m›z olaylar›n tan›kl›¤›n› yapma yada yaflanan tarihsel olay ve olgularlayüzleflme; insan, do¤a, hayvan yanitarihsel olarak yaflanm›fl ve yaflana-cak ne varsa bunlar›n insanla bulufl-mas› ve böylelikle kendisiyle yüzlefl-mifl bir toplum yaratma iflidir belge-selcilik. Ben de bu genel tan›mlama-n›n içine kendimi koyabilirim. Ama so-mut olarak belgesel ifline nas›l soyun-du¤umu da anlatabilirim. Bilim felsefecisi olan, pro-determinis-tik teorinin kurucusu M. Y›lmazÖner’in kendi dilinden yaflam› ve sis-temine iliflkin görsel görüntülerin ar-flivlenmesi niyetiyle Öner’in asistan›ve dostu olan, “38” belgeselinin de da-n›flmanl›¤›n› yapan Ali Naki Gündo¤-

du ve yurtd›fl›nda yaflayan Bar›fl ‹ldanve daha sonra bize kat›lan Özcan Al-per’le, “Y›lmaz Öner” belgeselini yap-maya karar verdik. Benim belgeseldünyas› ile tan›flmam böyle oldu.TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: KKaaçç ttaannee bbeellggee--sseell ffiillmmiinniizz vvaarr??ÇÇaayyaann DDeemmiirreell:: “M. Y›lmaz Öner” bel-geselinde yap›m yönetmenli¤i yapt›m,bu yüzden de “38”e ilk filmim diyebili-riz.TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: SSiizzii ““3388”” DDeerrssiimmbbeellggeesseelliinnii ççeekkmmeeyyee iitteenn flfleeyy nneeyyddii??ÇÇaayyaann DDeemmiirreell:: Bu sorunuzun cevab›asl›nda ilk sorunuzun cevab›nda birazvar, ama tabii ki “38” özelinde birazaçmak gerekiyor. K›saca tarihsel yüz-leflme ve kendimizi aray›fl deyip duru-mu, biraz buradan açmak istiyorum.Tarihsel olarak yaflanan olgular›n hiçbiri bir birinden ba¤›ms›z de¤ildir.E¤er siz, bugünün dilini çözmek isti-yorsan›z; örne¤in Türk Genel KurmayBaflkan› Yaflar Büyükan›t’›n, “Ne Mut-lu Türküm” demeyen ve böyle hisset-meyeni düflman olarak gösteren vebunu vatanseverlikle süsleyen sözleri-nin do¤ru olmad›¤›n› biliyorsan›z;Hrant Dink’in öldürülmesinin nas›l bir

tarihsel süreçten geçti¤ini biliyorsan›zve bu sürecin 19. yüzy›lda bafllayanTürklefltirme program›n›n bir devam›oldu¤unu biliyorsan›z; benim gibi“38” katliam›n› yaflam›fl bir co¤rafya-n›n insan› iseniz; ve tarihsel olgular›nböyle bir devaml›l›k arz etti¤ini bili-yorsan›z ac›lar›n›za ve birikimlerinize,insan olma onuruna sayg›l› olmak zo-rundas›n›zd›r. Keza Türkiye’deki tarihyaz›c›l›¤› de¤iflmedi¤i ölçüde bu yafla-nanlarla yüzleflilmeyecektir. K›sacabir Afrika atasözü ile özetleyebilirimsorunuzu “Aslanlar kendi tarihçilerinesahip olana kadar avc›l›k öyküleri herzaman avc›y› yüceltecektir” TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: KKaaçç kkiiflfliilliikk bbiirreekkiippllee ççaall››flfltt››nn››zz vvee ffiillmmiinniizziinn mmaaddddii ggii--ddeerrlleerriinnii nnaass››ll kkaarrflfl››llaadd››nn››zz??ÇÇaayyaann DDeemmiirreell:: Jeneri¤imiz oldukçauzun ve jeneri¤imizde geçen herkesasl›nda bu filmin ekibinde say›l›r. Buyüzden de say› vermek hofl ve do¤ruolmayacakt›r. Filmin oluflma süreciekonomik aç›dan bir hayli zorluklarlatamamland›. Çünkü elimizde ne birmalzeme ne de para vard›. Birçok ku-rum ve insan›n katk›s›n› gördük ama

dedi¤im gibi ekonomik aç›dan bir hay-li zorlukla tamamland›.

TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: FFiillmmiinniizziinn ggöössttee--rriimmlleerriinnddee bbiirr ttaakk››mm pprroobblleemmlleerrllee kkaarr--flfl››llaaflfltt››nn››zz ssaann››rr››mm……ÇÇaayyaann DDeemmiirreell:: Evet Ulusal Kanal yet-kilileri, 1001 Belgesel Film Festivalikapsam›nda Naz›m Kültür Merke-zi’nde gösterilen “38” filmi için, bufilm Orduya ve Atatürk’e hakaret edi-yor gerekçesiyle Naz›m Kültür Merke-zi’ni aray›p bu filmin gösterilmemesi-ni istiyorlar. Haber bültenlerinde de“38” filmini bu içerikle aktar›yorlar.Ayr›ca Hrant Dink an›s›na düzenlenenMunzur Bar›fl ve Kültür Günleri kapsa-m›nda Dersim’de yap›lacak olan gös-terimden önce, polisin ön izleme talepetmesi ve bu ön izlemenin benim tara-f›mdan reddedilmesi üzerine, iflletmebelgesi olmad›¤› gerekçesiyle filmingösterimine izin verilmedi.TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: BBiirr ffiillmm ççeekkeerr--kkeenn,, aannllaatt››llaann hhiikkââyyeelleerr,, yyaaflflaannaann zzoorr--lluukkllaarr,, üüzzüünnttüülleerr,, nneeflfleellii aannllaarr ssiizzddeennaass››ll bbiirr eettkkii yyaarraatt››yyoorr?? BBuu dduurruummddaapprrooffeessyyoonneell oollaabbiilliiyyoorr mmuussuunnuuzz??ÇÇaayyaann DDeemmiirreell:: Kendi ad›ma duyguolarak profesyonelli¤i reddeden biri-yim. Amatör ruh ve amatör heyecan›nyitirilmemesi ve yap›lan ifllere bununyans›t›lmas› kan›s›nday›m. ‹nsan duy-gular›ndan, dünyada olup bitendenkendini s›y›ramaz. Yaflananlar›n birparças›ysak yaflanan nefleli anlar,üzüntüler, anlat›lan hikâyeler, çekilenzorluklar›n bizi de ilgilendirdi¤i ve buanlam›yla da yaflan›lan her fleyin için-de oldu¤umuz kan›s›nday›m. Ama tek-nik ifller ve bilgi aç›s›ndan profesyonelbir donan›ma da sahip olmal›y›zTToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: BBeellggeesseellii eenn iiyyiiöözzeettlleeyyeenn ssaahhnnee hhaannggiissiiddiirr??ÇÇaayyaann DDeemmiirreell:: Filmde olmasa daHrant Dink’in öldürülmesi.

Yönetmen ÇAYAN DEM‹REL ile söylefli:

“38”: YÜZLEfiME

Söylefliyi yapan Ç‹⁄DEM KES‹K

T

“E¤er siz, bugünün dilini çözmek istiyorsan›z; örne¤in Türk Genel Kurmay Baflkan› Yaflar Büyükan›t’›n, “Ne Mutlu Türküm”demeyen ve böyle hissetmeyeni düflman olarak gösteren ve bunu vatanseverlikle süsleyen sözlerinin do¤ru olmad›¤›n›biliyorsan›z; Hrant Dink’in öldürülmesinin nas›l bir tarihsel süreçten geçti¤ini biliyorsan›z ve bu sürecin 19. yüzy›ldabafllayan bir Türklefltirme program›n›n bir devam› oldu¤unu biliyorsan›z; benim gibi 38 katliam›n› yaflam›fl bir co¤rafyan›ninsan› iseniz; ve tarihsel olgular›n böyle bir devaml›l›k arz etti¤ini biliyorsan›z ac›lar›n›za ve birikimlerinize, insan olmaonuruna sayg›l› olmak zorundas›n›zd›r.”

Page 27: TO-Gazete-20

Ama sadece onlar için de¤il. Ayn›zamanda bütün ezilenlere, horlanan-lara, bask› alt›nda olanlara da sesle-niyoruz. Elbette Kürtlerin haklar›nasonuna kadar destek oluyoruz, kendikaderleri konusunda söz sahibi ol-malar›n› savunuyoruz. Alevilere ses-leniyoruz. CHP’nin Alevilerin ezil-miflli¤ine merhem olamayaca¤›n› an-latmaya çal›fl›yoruz. Son on alt› y›l-da dokuz y›l hükümet görevi alansözde sosyal demokrasi Alevilere negetirdi ki? Alevilerin ç›karlar› iflçi s›-n›f›yla birlikte mücadelededir, bunuanlatmaya çal›fl›yoruz.

Ezilen cins kad›nlara hitap ediyo-ruz. Hem geçmiflten beri devam edenfliddete, tacize, horlanmaya karfl›,hem de kapitalizmin getirdi¤i yeniafla¤›lanma biçimlerine, kad›n bede-ninin reklamlar, televizyon, gazete-ler arac›l›¤›yla metalaflt›r›lmas›na,ça¤›m›z›n büyük illeti fuhufla karfl›kad›nlar›n mücadelesinin yan›nda ol-du¤umuz hayk›r›yoruz. ‹flçi kad›nla-ra da, “ev kad›n›” diye an›lan amagörünmez emekleriyle toplumu ayak-ta tutan ev emekçilerine de, kad›n ol-maktan kaynaklanan sorunlar›nakarfl› mücadelelerinde destek olmakistiyoruz.

Bir de geleceksiz, umutsuz, çaresizb›rak›lan, uyuflturucu ve çeteleflmecenderesine s›k›flan, ÖSS kap›lar›ndasüründürülen gençli¤e. Onlara gele-ce¤in as›l onlar›n oldu¤unu, ancakmücadele ederlerse hep birlikte onla-ra bir gelecek yaratabilece¤imizi an-latmay› hedefliyoruz.

TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: SSiizziinn ddee aaddaayyoolldduu¤¤uunnuuzz ‹‹ssttaannbbuull 22.. BBööllggeeddee KKüürrttaaddaayy DDoo¤¤aann EErrbbaaflfl,, kkeennddiinnii oorrttaakk ssoollaaddaayy oollaarraakk ddee¤¤eerrlleennddiirreenn BBaasskk››nnOOrraann vvee bbaaflflkkaa ssoossyyaalliisstt aaddaayyllaarr ddaavvaarr.. BBuu ttaabbllooyyuu nnaass››ll ddee¤¤eerrlleennddiirrii--yyoorrssuunnuuzz??

SSuunngguurr SSaavvrraann: Temsilcilerini Mec-lis’e yollamak, Kürt halk›n›n dokunu-lamaz bir hakk›d›r. Gerek bölgede,gerek Kürtlerin yo¤un olarak yaflad›-¤› yerlerde Kürtlerin bu hakk›n› so-nuna kadar destekleriz. Do¤an Er-bafl’›n adayl›¤›n› da böyle görüyoruz.Biz onunla rakip de¤iliz. O Kürt ha-reketine gönül vermifl kitlelerin oyla-r›na talip, biz ise iflçi s›n›f›n›n veemekçilerin. Biz iflçi s›n›f› ve Kürtle-rin bir blokun aday›na birlikte oyvermesini tercih ederdik. Ama baflkaak›mlar bunu istemedi. Öyleyse ayr›ayr› kendi seçmenimize gidece¤iz.

Bask›n Oran liberal ayd›nlar›n veorta s›n›f›n aday›. ‹flçi s›n›f›ndan,emekçilerden oy isteyebilecek birprogram› yok. ‹MF’ye bile karfl› ç›k-

m›yor. AKP’yi ilerici buluyor. O bafl-ka yolun yolcusu, biz baflka yolun. OTaksim Cihangir’de güçlüdür, bizAvc›lar Cihangir’de. O oylar›n› ABtaraftar› orta s›n›flardan al›r, bizGazi’nin, Nurtepe’nin, Okmeyda-n›’n›n, Ça¤layan’›n, Çay›rbafl›’n›nemekçilerinden.

Öteki sosyalist adaylara gelince, bi-zim adayl›¤›m›z onlarla baz› bak›m-lardan ortak yönler tafl›makla birlik-te esas olarak farkl›. Ortak yan›m›zaç›k: Hepimiz s›n›f mücadelesi fikri-ni tafl›maya çal›fl›yoruz emekçi hal-ka. Ama bizim adayl›¤›m›z onlardanköklü olarak farkl› bir yan tafl›yor.Onlar bir sosyalist oda¤›n propagan-das›n› yap›yorlar. Bu elbette meflru-dur. Ama biz ayn› zamanda s›n›f›ngenel ihtiyaçlar›na cevap aramayaçal›fl›yoruz. Adayl›¤›m›z, yukar›dada belirtti¤im gibi, mevcut politikduruma bir çözüm aray›fl›, bir cepheoluflturma çabas› içinden süzülüpgeldi. Bizim adayl›¤›m›z sosyalisthareketin öteki gruplar›n›n geçeme-di¤i seçimler s›nav›ndan baflar›ylageçmifl gruplar›n destekledi¤i aday-l›kt›r.

TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: SSeeççiimmlleerrddeennssoonnrraa TTüürrkkiiyyee’’yyii nnaass››ll bbiirr ttaabblloo bbeekkllii--yyoorr??

SSuunngguurr SSaavvrraann: Muazzam sars›nt›larve mücadeleler bekliyor. Bafllang›çtaanlatt›¤›m büyük sorunlar›n (burju-vazinin iç savafl› ve darbe olas›l›¤›,Kürt sorunu, Ortado¤u’da emperya-list savafl, faflizmin yükselifli ve s›n›fsorunu) patlamal› geliflmesine tan›kolaca¤›z önümüzdeki dönemde. Butür büyük krizler elbette gerici so-nuçlara yol açabilir. Ama unutma-mak gerekir ki, devrimler de büyükkrizlerden do¤ar. Tabii bu olas›l›kbugün gündemde bile de¤il. Her fleyiflçi s›n›f›n›n tarih sahnesine ne za-man ç›kaca¤›na ba¤l›. Biz bugün

adayl›¤›m›zla, bu belirleyici ana, iflçis›n›f›n›n haz›rlanmas› görevini al-çakgönüllü biçimde yerine getiriyo-ruz.

27RÖPORTAJTEMMUZ 2007ÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

Temsilcilerini meclise yollamak, Kürt halk›n›n dokunulamaz bir hakk›d›r. Gerek bölgede, gerek Kürtlerin yo¤un olarak yaflad›¤› yerlerdeKürtlerin bu hakk›n› sonuna kadar destekleriz. Do¤an Erbafl’›n adayl›¤›n› da böyle görüyoruz. Biz onunla rakip de¤iliz. O Kürt hareketine gönül vermifl kitlelerinoylar›na talip, biz ise iflçi s›n›f›n›n ve emekçilerin. Biz iflçi s›n›f› ve Kürtlerin bir blokun aday›na birlikte oy vermesini tercih ederdik. Ama baflka ak›mlar bunu istemedi. Öyleyse ayr› ayr› kendi seçmenimize gidece¤iz.

Sungur Savran röportaj›n›n devam›

Söylefliyi yapan Gülfer Akkaya

‹flçi Mücadelesi’nin deneyimli sözcüle-rinden olan Sungur Savran, Türki-ye’deki siyasi çal›flmalar›n›n yan› s›ra,Cakarta (2002) ve Beyrut (2004) ulus-lararas› savafl karfl›t› konferanslardadelege olarak bulunmufl, Buenos Ai-res, Atina, Moskova, New York, Parisgibi kentlerde siyasi toplant›lara kat›l-m›flt›r. Siyasi çal›flmalar›n›n yan› s›ra 90’l›y›llar›n bafl›ndan günümüze sendikalhareketin e¤itim faaliyetlerine yo¤unolarak katk›da bulunmuflturSavran, üniversite eski ö¤retim üyesive yazard›r. Siyasal bilim ve ekonomidallar›nda uzun y›llar ö¤retim üyeli¤iyapm›fl olan Savran, yazar veya derle-yici olarak Dünya Kapitalizminin Krizi(1987), Türkiye’de S›n›f Mücadeleleri(1992), Avrasya Savafllar› (2001) ve2000’li Y›llarda Türkiye (2003) bafll›k-l› kitaplar› yay›nlanm›flt›r. Yap›t, Onbirinci Tez ve S›n›f Bilincidergilerinin yay›n kurullar›nda görevyapm›fl, Özgür Gündem gelene¤indeyay›nlanan gazetelerde 1993-2004aras›nda köfle yaz›lar› yazm›flt›r. Ha-len Devrimci Marksizm dergisi yay›nkurulunun ve Praksis dergisi dan›flmakurulunun üyesidir. Sungur Savran, 1987 genel seçimle-rinde sosyalist çevrelerin yürüttü¤üBa¤›ms›z Sosyalist Kampanya çerçe-vesinde, ‹stanbul’un Eyüp, Gazios-manpafla, Bayrampafla, Silivri seçimbölgesinde milletvekili aday› oldu. Da-ha sonra, 1995 genel seçimleri öncesikurulan Emek, Bar›fl, Özgürlük Blokuad›na Kocaeli’nde ikinci s›rada millet-vekili aday gösterildi.

SUNGUR SAVRANK‹MD‹R?

Page 28: TO-Gazete-20

28 TEMMUZ 2007RÖPORTAJÖZGÜRLÜKTOPLUMSAL

oopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk::TTüürrkkiiyyee’’ddeebbiirr ssüürreeddiirr sseeççiimm rrüüzzggaarrllaarr›› eessii--yyoorr.. ÖÖnnccee CCuummhhuurrbbaaflflkkaann›› sseeççii--

mmii,, flfliimmddii ddee ggeenneell sseeççiimmlleerr.. BBuu ssüürreecciinnaass››ll ddee¤¤eerrlleennddiirriiyyoorrssuunnuuzz??

SSuunngguurr SSaavvrraann:: Bu iki seçimi, Türki-ye’nin 2007 y›l› içinde yaflamakta oldu-¤u büyük kriz çerçevesinde de¤erlendir-mek gerekir. Bu seçimler ilk planda,Türkiye burjuvazisinin iki düflman kana-d› aras›ndaki hesaplaflman›n alan› nite-li¤ini tafl›yor. AKP’nin temsil etti¤i yar›-‹slamc› kanat ile Türk Silahl› Kuvvetle-ri’nin ard›nda toplanm›fl olan Bat›c›-laikhakim kanat aras›nda bir politik iç sa-vafl yaflan›yor. Erdo¤an hükümeti 2006A¤ustos ay›nda Büyükan›t’› Genelkur-may Baflkanl›¤›’na atad›¤›nda, “baka-l›m Büyükan›t Erdo¤an’› cumhurbaflka-n› yapacak m›?” diye sormufltuk. Yap-t›rmad›. Cumhurbaflkan› seçiminin Tür-kiye’ye, bir askeri müdahale de dahilmuazzam bir kriz getirece¤i belliydi. 27Nisan muht›ras› ile rejimin çivisi ç›kt›.Erken seçim askeri müdahalenin birürünüdür. Bir bak›ma 27 Nisan muht›-ras›n›n askeri darbe yolundaki aç›k teh-didinin ertelenmesidir. Seçim darbeninebesi de olabilir, onu gereksiz de k›labi-lir. Unutulmas›n, seçim sonuçlar› ayn›zamanda cumhurbaflkan› seçiminin deanahtar› olacak. Bu anlamda hem cum-hurbaflkan› seçimi, hem genel seçim da-ha genifl bir politik iç savafl›n birer mu-harebesidir.

Yaflanan derin krizin ard›nda bir bafl-

ka savafl daha var. Bu politik, yani me-cazi anlamda de¤il, gerçek, askeri birsavafl. Kürt halk›n›n haklar›n› teslim et-memekte ›srar eden burjuvazi ve devlet,2007’de Kerkük referandumunun dagündeme gelmesi dolay›s›yla, bu konu-da a¤›r bir sald›rganl›k içine girdi. S›n›rötesi savafl, s›n›r berisinde savafl ve flo-venizm, bunlar da yaflad›¤›m›z a¤›r kri-zin ikinci boyutu. Genel seçim bu savafl-ta da bir muharebe. Kürt hareketininseçime ba¤›ms›z adaylarla kat›lmas›,seçim serbest biçimde yap›l›rsa,DTP’nin seçim sonucunda Meclis’te birgrup kuracak kadar milletvekiliyle tem-sil edilmesi anlam›n› tafl›yor. ‹flte seçimiya da Kürt adaylar›n kampanyas›n› teh-likeye düflüren, seçimden sonra Mec-lis’in toplanmas›n›n engellenmesine ge-rekçe oluflturabilecek ikinci bir faktör.Asl›nda bu faktörü karmafl›klaflt›ran birdi¤er savafl›n da sözü edilmeli: ABD’ninve emperyalist müttefiklerinin Ortado-¤u’ya sald›r›s›.

Tabii, toplumda flovenizmin kas›tl› bi-çimde k›flk›rt›lmas› sonucunda faflisthareket, asker cenazelerindeki akbabafaaliyetinin de katk›s›yla, sessiz amaemin biçimde yükselifle geçmifl durum-da. Seçimlerin sonucuna iliflkin senar-yolardan biri, faflist hareketin çok bü-yük güç getirece¤i bir Meclis aritmeti¤iolabilir. Faflist hareket CHP-MHP koa-lisyonu içinde yeniden hükümete yükse-lebilir, hatta bir sürpriz yaparak baflba-kanl›¤› bile alabilir!

Bütün bunlar›n ard›nda bir de “sessiz

savafl” devam ediyor: s›n›f savafl›. Ser-mayenin iflçi s›n›f›na, onun on y›llard›relde etti¤i mevzilerine ve kazan›mlar›nayöneltti¤i sald›r›, son befl y›ld›r bir tekparti hükümetinin baflta olmas› ve buhükümetin emperyalizmin ve yerli pat-ronlar›n bir dedi¤ini iki etmemesi dola-y›s›yla h›zlanarak devam ediyor.

TToopplluummssaall öözzggüürrllüükk:: NNeeddeenn aaddaayyss››nn››zz??

SSuunngguurr SSaavvrraann:: Bu büyük krize cevapolabilecek tek çözümü iflçilere ve emek-çilere anlatmak için. Onlar›n patronpartilerinden bütünüyle ba¤›ms›z sesiolabilmek için. Krize tek çözümün iflçile-rin, emekçilerin ve ezilenlerin bir arayagelece¤i bir cephe olabilece¤i fikrini ifl-çilerin, emekçilerin ba¤r›na tafl›yabil-mek için.

Adayl›¤›m›n öncesindeki geliflmeleradayl›¤›m›n anlam›na ›fl›k tutuyor. Benidestekleyen odaklardan, benim de ya-zar› oldu¤um ‹flçi Mücadelesi ile gazete-niz Toplumsal Özgürlük, genel seçimkarar› al›n›r al›nmaz bir araya gelerek,sosyalist hareket ile Kürt hareketininyal›n bir program temelinde bir seçimbloku oluflturmas›n› savunan bir dizisosyalist odaktan ikisiydi. Burada amaçneydi? Bu odaklar, burjuvazinin ikikamp›n›n iflçiler, emekçiler ve ezilenleriçin çözüm olamayaca¤›n› saptam›fl, birÜçüncü Cephe’yi, bir Emekçiler ve Ezi-lenler Cephesi’ni infla etmenin gereklioldu¤unu savunmaya yönelmifllerdi.Görünürde sosyalist solun neredeyse ta-mam›, ayr›ca Kürt hareketi de bu cephefikrini savunuyordu. Genellikle kullan›-lan ad “Üçüncü Cephe” idi. Ne demektirbu? Burjuvazinin iki cephesinden ba-¤›ms›z, onlara karfl› mücadele eden bircephe. Ama tart›flma süreci içinde neherhangi bir ortak yönelifl belirlendi, nebir çat› kuruldu, ne bir blok ad› benim-sendi. Üstelik önerilen adaylardan baz›-lar› AKP ile flört etmeye bafllad›. Sonun-da ortada bir blok olmad›¤› fiilen orta-ya ç›kt›. Olsa bile bu bloktan Meclis’eseçilen milletvekillerinin nas›l davrana-ca¤›na dair hiçbir taahhüt yoktu orta-da. Yani oldu¤u kadar›yla bu bir “üçün-cü cephe” de¤il, olsa olsa bir “ikibuçu-kuncu cephe” olabilirdi! Asl›nda durum

fluydu: DTP ba¤›ms›z adaylar göster-miflti, bir de onun himayesinde üç-beflsosyalist, Kürtlerin oylar›yla meclisegitmeye çal›fl›yordu. K›sacas›, sosyalistsol ve Kürt hareketi bir Üçüncü Cep-he’nin, bir Emekçiler ve Ezilenler Cep-hesi’nin inflas› yolunda seçimlerin ya-ratt›¤› f›rsat› cömertçe harcad›!

Bu durumda cephe fikrinin, yani iflçis›n›f›n›n bütünü ile Kürt hareketinin,burjuvazinin iki kamp›na karfl› mücade-le birli¤i fikrinin, halk kitleleri nezdindeduyurulmas› ve savunulmas› gerekiyor-du. Yani bizim adayl›¤›m›z, iflçi s›n›f› veezilenleri da¤›n›k düzende b›rakanlarara¤men bir birlik ça¤r›s›d›r! Bugün buadayl›¤› destekleyen Devrimci ‹flçi Par-tisi Giriflimi (‹flçi Mücadelesi), Toplum-sal Özgürlük, Ezilenlerin Kurtuluflu veEmekçiler Kültür Derne¤i’ni birlefltirenbudur. ‹flçi s›n›f›n›n burjuvaziden ba-¤›ms›zl›¤›n›n ve birli¤inin sa¤lanmas›mücadelesidir. ‹stanbul 2. Bölgeden bü-tün Türkiye’ye, sosyalist hareketin bü-tününe, iflçi s›n›f›n›n tamam›na sesleni-yoruz.

TToopplluummssaall ÖÖzzggüürrllüükk:: SSuunngguurr SSaavvrraannkkiimmlleerriinn mmiilllleettvveekkiillii aaddaayy››??

SSuunngguurr SSaavvrraann: Biz önce bütün iflçi s›n›-f›n›n aday› olmak için mücadele ediyo-ruz. Sendikal› iflçinin de, sendikas›z, si-gortas›z, kay›td›fl› çal›flan›n da. ‹flçi ileortak bir kader yaflayan kamu emekçile-rinin de, emekli iflçinin de, iflsizin de.Önce onlar›n ifl bulabilmesi ve ifl gü-vencesine sahip olmas›, çal›flma ko-flullar›n›n iyilefltirilmesi, insanca biryaflam› sa¤layacak bir ücret alabil-meleri, paras›z e¤itim ve sa¤l›k hiz-metlerine kavuflmalar›, yafll›l›kta in-sanca yaflayabilmeleri için mücade-le ediyoruz. Büyük kentlerin yoksul-lar› için, düzensiz ifllerde, seyyar sa-t›c›l›kta, pazarlarda çal›flanlar içinmücadele ediyoruz ayn› zamanda.Tar›mda çal›flan iflçiler için ve bü-yük bir y›k›m ile karfl› karfl›ya olanyoksul köylüler için de mücadeleediyoruz, bunlar bölgemizde pek azolsa da.

‹flçilerin, emekçilerin, ezilenlerin sosyalist seçene¤i

SUNGUR SAVRAN

T

Büyük sorunlar›n (burjuvazinin iç savafl› ve darbe olas›l›¤›, Kürt sorunu, Ortado¤u’da emperyalist savafl, faflizmin yükselifli ves›n›f sorunu) patlamal› geliflmesine tan›k olaca¤›z önümüzdeki dönemde. Bu tür büyük krizler elbette gerici sonuçlara yol aça-bilir. Ama unutmamak gerekir ki, devrimler de büyük krizlerden do¤ar. Tabii bu olas›l›k bugün gündemde bile de¤il. Her fley iflçis›n›f›n›n tarih sahnesine ne zaman ç›kaca¤›na ba¤l›. Biz bugün adayl›¤›m›zla bu belirleyici ana iflçi s›n›f›n›n haz›rlanmas›görevini alçakgönüllü biçimde yerine getiriyoruz.

Röportaj›n devam› 27. sayfadaSungur Savran adayl›¤›n› Dayan›flmaSendikas›’nda yap›lan toplant›da aç›klad›