the psychedelic revıew 3

26
THE PSYCHEDELİC REVIEW NO:3 / 2015

Upload: savas-duzdas

Post on 07-Apr-2016

229 views

Category:

Documents


3 download

DESCRIPTION

The Psychedelic Revıew 3

TRANSCRIPT

Page 1: The Psychedelic Revıew 3

THE PSYCHEDELİC REVIEW NO:3 / 2015

Page 2: The Psychedelic Revıew 3

Aura Nedir Ve Katmanlari Nelerdir?

İnsanların vücudunu çevreleyen elektromanyetik alana aura

denir. Bu elektromanyetik alanın bir çok önemli fonksiyonu vardır.

Evrensel enerjiyi vücudumuza alarak yaşamımızı idame ettirmemizi

sağlayan chakralar aurada bulunurlar. Aynı zamanda vücudun

çevresini sarmış bir kalkan görevi yapar. Eğer sağlam ve güçlü bir

auramız varsa bize dışarıdan bir hastalığın yada negatif etkinin

gelmesi düşünülemez. Ancak auramız zayıflamış veya yırtılmışsa

negatif enerjilere ve hastalıklara çok daha açık hale geliriz. O halde

auramızın güçlü ve sağlıklı olması fiziksel sağlığımız açısından çok

önemlidir diyebiliriz. Bunun yanı sıra ruhsal zihinsel ve duygusal

sağlığımız açısından da auramızın sağlıklı ve güçlü olması

gerekmektedir. Auranın birden çok katmandan oluştuğunu artık

biliyoruz. Bu konuda araştırmacılar arasında çeşitli görüş ayrılıkları

olsa da ana 4 katman konusunda genelde fikir birliği vardır. Bu

katmanlar eterik beden,duygusal beden,zihinsel beden ve ruhsal

bedendir. Bu katmanların her birinin kendine özgü özellikleri ve işlevleri

vardır.

ETERİK BEDEN;

Şekil ve boyut olarak fiziksel bedene benzer. Adeta fiziksel bedenin

üzerine giyilmiş ve ona bire bir uyan bir elbise gibidir. Chakralar bu

alanda bulunurlar ve auranın üst katmanlarından gelen enerjileri

bedene alma işlevi yaparlar. Organizmanın enerji ihtiyacı tam olarak

karşılanmışsa, eterik beden aşırı enerjiyi chakralardan ve deri

gözeneklerinden dışarıya verir. Eterik bedenin temel işlevi fiziksel

bedenin sağlıklı kalmasını sağlamak ve onu evrensel enerji alanı ile

bağlantıda tutmaktır. Sağlıklı bir insanda genişliği 15-20 cm kadardır.

Hastalık,yorgunluk ve stres gibi durumlarda eterik bedenin genişliği

azalır. Sadece bir kişinin eterik bedenine bakılarak sağlık durumu

hakkında bilgi sahibi olunabilir. Eterik beden fiziksel bedeni koruyucu

bir tabaka gibi kuşatır ve zararlı maddelerin bedene girmesine izin

vermez. Eterik beden aynı zamanda dış dünyaya yaşam enerjisi saçar.

Eterik bedeni sağlıklı ve güçlü olan insanlara 20 cm'den fazla

yaklaştığınızda sizde kendinizi olumlu ve pozitif hissedersiniz. Eterik

Page 3: The Psychedelic Revıew 3

bedene sağlık bedeni de demek mümkündür. Hastalıklar vücutta

ortaya çıkmadan önce bu katmanda ortaya çıkarlar ve profesyonel biri

sadece eterik bedene bakarak kişinin sağlık durumu hakkında bilgi

sahibi olabilir. Sağlıklı bir yaşam için eterik bedenin güçlü ve sağlıklı

olması şarttır. Eterik bedeni zayıflamış biri hastalıklara açık bir

durumdadır.

Eterik bedenin önemli bir işlevi de yüksek enerji bedenleri ile fizik

beden arasında aracılık yapmasıdır. Bu da eterik bedenin sağlığını

kaybetmesi durumunda duygusal, zihinsel ve ruhsal aura katmanları ile

kişinin bağlantısının zayıflayacağı anlamına gelmektedir. Bu durum bir

çok psikolojik sorunun yanı sıra önemli kişilik bozuklukları, depresyon

hatta intihar eğilimini getirebilir.İnsanların yanı sıra hayvanların ve

bitkilerin de eterik bedenleri bulunmaktadır. Bir organı kopmuş bir

insanın eterik bedeni her zaman o organ varmış gibi görünecektir. Aynı

şekilde bir bitkinin yaprağını kesip Kirlian makinesiyle resmini

çektiğinizde sanki yaprak tammış gibi görürsünüz. Bu da eterik

bedenin bir bütün olduğunu ve sonradan ortaya çıkan kayıplardan

etkilenmediğini göstermektedir.

Kişinin hafızasında bacağına ilişkin imgeler oldukça eterik bedenin o

bacak kesilmiş olsa bile yer alacaktır. Eterik bedeni doğru anlamak ve

eterik bedeninizin güçlenmesi için çalışmalar yapmak önemlidir.

DUYGUSAL BEDEN;

Eterik bedenin üstünde bulunan ve sıvımsı yapıya sahip olan bir

katmandır. Gökkuşağının tüm renklerini barındıran duygusal bedenin o

anki rengi kişinin duygusal durumuna göre değişir. Zihinsel bedenden

gelen üst düzey enerjiler duygusal bedene ulaşır ve burada bir

değişimden geçerek zihinsel bedene iletilir. Kişinin duygusal yapısı bu

katmanla ilgilidir. Üst katmanlardan gelen enerjiler burada duygusal

anlamlar kazanır ve kişiye özel duygusal süzgeçten geçtikten sonra

anlam kazanarak eterik bedene aktarılır. Aurada kişinin o anki ruhsal

durumuna göre değişen renklerin en iyi algılanacağı alan burasıdır.

Örneğin o anda çok öfkeli olan birinin koyu duygusal bedeninde koyu

kırmızı renk hakim olacaktır. Duygusal bedenin durumu kişinin

duygusal yapısı ve anlık duyguları ile ilgili bilgiler verir.

Page 4: The Psychedelic Revıew 3

ZİHİNSEL BEDEN;

Duygu bedeninin bitiminde başlar ve ruhsal bedene kadar uzanır.

Genelde rengi sarıdır.

Fikirlerimizin yapısını barındırır ve düşünce formları bedende

görülebilir.Hastalıklarımızın büyük bir çoğunluğu zihinsel bedenimizden

kaynaklanmaktadır. Tüm hastalıkların zihinsel nedenlerinin olduğu artık

birçok araştırmacı tarafından bilimsel yollarla deneylerle ortaya

konmuştur.

Zihinsel bedenin en önemli özelliği güçlü olduğu zaman kişinin başka

insanların etkisi altında kalmaması ve özgür iradesiyle kendi kararlarını

verebilmesidir. Zihinsel beden zayıfladığında ise kişi kararsızlık

halindedir ve sürekli başka insanların etkisinde kalarak yaşamına

devam eder. Başkaları ne der mantığını sürekli öne süren ve yaşamını

başkalarının ne düşüneceğine göre planlayan bir kişinin zihinsel bedeni

sağlıksızdır.

Olumsuz düşünceleri elemek ve yerlerine olumlu düşünceler

yerleştirmek de zihinsel bedenin en önemli işlevidir. Düşüncelerimizin

yaşamımızı hangi boyutlarda etkilediğini gözümüzün önüne

getirdiğimizde zihinsel bedenimizin önemini daha iyi anlayabiliriz.

Hastalıkların önce zihinsel bedende oluşması ve daha alt bedenlerden

fiziksel bedenimize geçmesi de zihinsel bedenin önemini bir kez daha

vurgulamaktadır.

RUHSAL BEDEN;

Ruhsal bedenimizin titreşimi diğer bedenlere göre çok daha yüksektir

ve algılanması da diğer bedenlere göre daha zordur. Evrensel enerjiler

ruhsal bedenimizden auramıza girerler ve burada bir değişime tabi

tutularak zihinsel bedene aktarılırlar. Ruhsal bedende ortaya çıkan bir

sorun er geç daha alt bedenlere ve oradan da fiziksel bedene

yansıyacaktır.

Ruhsal beden kişinin bütün ile bağlantısını simgeler. Bütünle bağlantısı

güçlü olan bir insanın ruhsal bedeni sağlıklı olacak ve evrensel enerjiyi

en iyi şekilde alarak diğer katmanlara ulaştıracaktır. Bu evrensel enerji

Page 5: The Psychedelic Revıew 3

zihinsel katmanda bir değişimden geçecek, duygusal katmanda daha

farklı bir yapıya bürünecek ve en son eterik bedenden chakralar

vasıtasıyla fiziksel bedene geçerek kişinin yaşam enerjisi haline

gelecektir. Ancak bunun için öncelikle ruhsal bedenin sağlıklı olması

gerekmektedir.

Ruhsal bedenin genişliği kişinin ruhsal gelişimiyle doğru orantılıdır.

Ruhsal olarak gelişmiş bir kişinin ruhsal bedeni kilometrelerce uzağa

yayılabilir. Ruhsal beden kendi yapısına en uygun olarak enerjileri alır

ve alt bedenlere iletir. Ruhsal bedenin gelişimi ile alınan enerjinin

kalitesinde de değişiklik olacaktır ve bu kişinin tüm yaşamını

etkileyecektir.

Ruhsal açıdan gelişmiş olan insanların yanında huzur, sükunet hisleri

duymamız yada bu kişilerin şifa enerjisi dağıtmaları ruhsal bedenlerinin

canlı,parlak ve güçlü olmasıyla ilişkilendirilir.

Page 6: The Psychedelic Revıew 3

Hippilerin Türkiye'de Başına Gelen 9

İlginç Olay

(Kaynak : http://onedio.com/haber/hippilerin-turkiye-ile-imtihani-418966)

1. Hippilerin seks gücü olmadığını iddiasında bulunan doktor

Ürolog Operatör Dr. Mahmut Çetiner, yaptığı bir açıklamada, hippilerde

seksin sıfır olduğunu bildirmiş ve "hippilik dıştan göründüğünün aksine

cinsel organları alınmış bir hayvan sürüsünden başka bir şey değildir."

demiştir.

2. Koca bulmak için Türkiye'ye gelen hippi Mary

Şişman olduğu için memleketi olan Teksas'ta koca bulamayan 24 yaşında,

150 kilo ağırlığındaki Mary İstanbul'u karış karış dolaşmaktadır. Yemeğe

ve içkiye karşı son derece zaafı olan 150 kiloluk 24 yalındaki Mary,

Teksas'lı bir petrolcünün kızıdır.

Arkadaşlarının "Türkiye'ye git orada koca bulursun." dedikleri Teksaslı

Mary beş gün önce İstanbul'a gelmiş ve sokak sokak dolaşarak bir nevi

koca avına çıkmışsa da bugüne kadar bir talibe rastlamamıştır.

3. İstanbul Belediyesi'nin hippilerle savaşı

Beş milyon tirajlı İngiliz Daily Mirror gazetesi, hippilerle en iyi

mücadeleyi İstanbulBelediyesinin yaptığını yazmaktadır. Gazete yakalanan

hippilerin Türk hamamına gönderilmekte, berberde saçları normal şekilde

kesilmekte ve elbiseleri de kuru temizlemeden geçirilmekte olduğunu

yazmaktadır. Temizlikten hoşlanmayan hippiler bu durum karşısında

derhal Türkiye'yi terk etmektedir.

Page 7: The Psychedelic Revıew 3

4. Hippi kızları paylaşamayan gençlerin kavgası

Güneşli bir sonbahar günü hippiler Sultanahmet'te piknik yapıyorlardı.

Gençler hemen onların etrafını çevirdi, bilhassa mini etekli hippi kızlar

onları cezbetmeye başlamıştır.

Kaldırımda başlayıp cadde ortasına sirayet eden kavga devam ederken

hippi kızlar başka arkadaş bulup tekkelerinin yolunu tutmuşlardı bile.

Ateşli gençler ise hala kız uğruna kavga ediyorlardı.

5. Hippiliğe özenen liseli kızın bitlenince hippilikten vazgeçmesi

Yarım yamalak İngilizcesiyle Sultanahmet'teki hippiler arasına karışan ve

son anda pişman olan Ankara'nın zengin ailelerinden birinin kızı olan Lale

Erdoğdu katıldığı hippiler aleminde sabaha kadar kaşınınca karşısına ilk

çıkan polise durumu anlatıp koruma istedi.

6. Şehrin güzelliğini bozduğu gerekçesiyle üç hippinin Adana'dan

atılması

Seks tartışmalarıyla etrafı rahatsız eden hippiler, kıyafetlerini değiştirmeyi

reddetti.

Adana polisi şehrin güzelliğini bozdukları gerekçesiyle biri kız üç hippiyi

sınır dışı edilmek üzere Antalya'ya göndermiştir.

7. Meteliksiz hippi turistlerin Türklerin yardımlarıyla

yaşamlarını sürdürmeleri

Bay meteliksiz turistin adı Andre, Fransız. Bayan turistin adı

Christine, Alman. Yolda karşılaşmışlar, kırk paraları yokmuş. "Türkler iyi

insanlarıdır, bize para verir." demişler. Bir haftadır hem yiyor, hem içiyor,

hemde yol paralarını çıkarıyorlarmış. Bu gidişle "düğün parasını bile

kazanacaklarmış."

Page 8: The Psychedelic Revıew 3

8. Hippi Hüsnü'nün "Ben Türkiye'deki bütün hippilerin

babasıyım" demesi

Perihan'ın ölümüyle boşalan hippi kraliçeliği'ne çeşitli adaylar çıkarken, bu

kere de Ankaralı Hippi Hüsnü Açıkbaş, "Ben hippilerin babasıyım."

diyerek ortaya çıkmıştır.

İlkokul mezunu olmasına rağmen kendini yetiştirerek geniş bir kültüre

sahip olan ve bu arada İngilizce, Fransızca'yı ana dili gibi konuşan "Hippi

Hüsnü" yakında Avrupa'ya giderek hippilerle tanışacağını, birlikte

yaşayacağını ve dönüşünde de Türkiye'nin çeşitli yerlerinde konferanslar

vereceğini açıklamıştır.

Şimdiye dek binlerce kitap okuyan hippilerin baba namzeti Hüsnü

"hippilik hürriyetin tam anlamıdır ve az bir ömrün sıkıntılarla geçmesini

önlemektir. Rahat yaşamak, dünyayı umursamamak hippilerin en büyük

özelliklerindendir." demektedir.

9. İki hippi kızın Halide Edip'in heykelini yıkaması

Sultanahmet'te bulunan ve bundan bir süre önce mechul kimseler

tarafından dinamitle yok edilmek istenen büyük Türk kadını Halide Edip

Adıvar'ın toz toprak içerisinde kalmış büstü, dün yabancı turistler

tarafından yıkanıp paklanmış, pırıl pırıl hale getirilmiştir.

Hegeni ve Lena isimlerinde biri İtalyan, diğeri Norveçli iki turist büstün

kime ait olduğunu etraftan sorup öğrendikten sonra toz-toprak içerisinde

bulunmasına üzülmüşler ve bir hayranlık ifadesi olarak yıkayıp

temizlemeyi tasarlamışlardır.

Etraftan su, sabun ve bez bulan iki turist neşe ve zevk içerisinde büstü pırıl

pırıl yapmışlardır.

Page 9: The Psychedelic Revıew 3
Page 10: The Psychedelic Revıew 3

KUYRUKLU YILDIZDAN DÜŞEN

KERTENKELE KRAL jjj

Kertenkeleler dünyadan tamamen yok olsa da ekosistemde

hiçbir değişiklik olmaz, bu yüzden kertenkeleler dünyanın tek tam

bağımsız canlılarıdır ve bende onların kralı Jim Morrison’ um. 1943’ te

Melbourne Florida’ ya kuyruklu bir yıldızdan koparak düştüm. Yaşamla

ölüm arasında gezindim hep ama yaşamı ilk algıladığım an ölümü ilk

keşfettiğim andı. Altı yaşındaydım, New Mexico’ da aile gezisindeydik.

Ben, annem, babam, büyükbabam, büyükannem, tam bir aile gezisi…

Bir kamyon dolusu Kızılderili başka bir kamyona ya da başka bir şeye

çarpmıştı. Kızılderililer bütün yola dağılmıştı, kanlar içinde ölümü

bekliyorlardı. Babam ve büyükbabam neler olduğuna bakmak için

arabadan indiler. Ben daha çocuktum, arabada beklemem gerekiyordu.

Tek gördüğüm şey, kan ve yerde yatan insanlardı.

Ama garip bir şey olduğuna eminim çünkü onların yaydıkları dalgaları

hissedebiliyordum. Yerde yatan insanların da olay hakkında benim

bildiğimden daha fazlasını bilmedikleri fark ettim. İşte o an ilk kez

korkuyu tattım. Bu korkuyla birlikte etrafta koşuşturan Kızılderili

ruhlarından bir ya da birkaç tanesi gelip benim ruhuma girdiler. Annem

ve babam ise beni yatıştırmak için ‘’kötü bir rüya, sadece kötü bir rüya’’

demekle yetiniyorlardı.

O günden beri yaşamın sunulan ve görülenden ibaret olmadığına

inandım. Her zaman daha fazlasını görünenin ardına yaptığım gizemli

yolculuklarda aradım, şiir ve müzik ‘’ötekilere’’ zarif dokunuşlar yapmamı

sağladı.

Beni daha derin düşünmeye ve görünenin ötesine geçmeye sevk eden

en dipsiz korkularıma yoğunlaştım, onlardan korkmak yerine yeni

boyutlara geçişin heyecanını hissettim ve korkunun gücü kayboldu.

Hayatın karanlık tarafıyla ilgilendim hep, kötü olanla, gece zamanıyla,

ölümle. Gizemlerle yüzleşmenin, daha derine inmenin zarif yollarında

yürüdüm.

Page 11: The Psychedelic Revıew 3

Lise ve üniversitede bir sürü defter tutuyordum ama okulu bıraktığımda

aptalca bir şey yaparak hepsini attım. Şimdi attığım o iki, üç defterden

daha fazla istediğim bir şey yok. Geceler boyu o defterlere ne yazdığımı

hatırlayabilmek için hipnotize edilmeyi ya da kafamı tamamen

dumanlamayı düşünüyorum. Ama belki de onları atmasaydım hiçbir

zaman emsalsiz bir şey yazamazdım çünkü onlar temelde okuduğum ya

da dinlediğim şeylerin bir birikimiydi, kitaplarda altını çizdiğim cümleler

gibi…

Şiire hayranım, benim gibi bilinenle bilinmeyen arasında gezinir, pek çok

anlama gelebilir, bir labirent ya da bilmece gibi üzerinde düşünülüp

insanların kendi durumlarına uyarlanabilir. İşte bu yüzden seviyorum şiiri

sonu olmadığı için. İnsanlar yaşadıkça kelimeleri ve onların bir araya

gelişlerini hatırlayacaklar. Bir soykırımdan kurtulabilecek şeyler şiirler ve

şarkılardır. Kimse bir kitabın tamamını hatırlayamaz. Kimse bir filmi, bir

heykeli ya da bir resmi tam olarak anlatamaz.

Ama insanoğlu yaşadıkça şiir ve şarkı sanatı devam edecektir.

İngiliz Blake, Fransız Baudelaire ve Rimbaud duyguların kara örtülerinin

içine beni zarifçe soktular. Bu buluşma tüm çırpınışlara bir yol çizdi ve

sınırların sonsuzluğunu arama yolculuğum başladı. Karanlığa o kadar

uzun zaman boyunca baktım ki artık orada neler olup bittiğini görmeye

başladım. Seksi, gizemleri, boyutlar arası seyahatleri, cinayeti, deliliği ve

ölümü bu gerçekdışı efsunlu satırlarda buluyorum. Ben tek bir bedene

hapsedilmiş sonsuz bir köleyim ve satırlarda özgürleşiyor ruhum.

Düşünceler arasında gezinen küçük bir prens, kanatları olan ölü bir

tırtılım.

Ben deri ceketli Rimbaud’ um. Başkaldırı, düzensizlik ve kaosa ilişkin her

şey ilgimi çekiyor, özellikle de görünüşte hiçbir anlamı olmayan eylemler.

Özgür hareket, davranış… Olduğundan başka hiçbir şey olmayan

eylemler. Sonuç yok, sebep yok. Yönlendirilmemiş, özgür eylem. Eğer bu

akışa kapılıp özgürce yaşarsanız çevrenizdeki insanlar farklı bir hareket

yaptığınızı düşünürler ve huzursuz olurlar ya sizden kaçarlar ya da size

engel olurlar.

Aileler, toplum, devlet ve tüm diğer kurumlar bütün bencilliklerini ortaya

koyarak aynı kalıpta insanlar yetiştirmeye çalışıyorlar. Herkes kendi

dünyasını hayatından aldığı tecrübelerle kurmalı. İnsanlar başkaldırmalı,

Page 12: The Psychedelic Revıew 3

hiçbir siyasi ve toplumsal baskıya boyun eğmemeli. Kurallar yıkılmalı ve

her zaman da yıkılacaktır çünkü bir kuralı yıkma isteğini yaratan tek şey

kuralın varlığıdır. Eğer kural olmazsa, onu yıkma isteği de olmaz. Ben,

bireyi sosyal kontrol altına almak isteyen kapalı zihniyetli toplumlara karşı

gençliğin isyanını temsil ediyorum. Hayatın boğucu atmosferine öfke ve

nefret tohumları saçıp bir yandan da dünyanın geriye kalanını

eğlendiriyorum. Hayatın tozpembe olmadığını biliyorum ve kötü şeyleri

görmezden gelip mutlu bir insan rolü yapmanın aptallık olduğunu

düşünüyorum. Nihilizme sığınıyorum, bilinci, karanlık bilinçaltını ve

keşfedilmemiş arzuların dış görünüşlerini benimsiyorum. Çılgınlıkların

tüm sınırları ne kadar genişletebileceğini merak ediyorum. Algıların

ötesine geçmek istiyorum. Aldous Huxley’ den beyin ve sinir sisteminin,

dışarıdan gelen bilgileri eleyerek kişiye kısıtlı algılama hakkı tanıdığını

ancak alkol ve lsd’ nin bunların çok ötesinde algılama olanakları

yarattığını öğrendim. William Blake’ de beş duyunun mükemmel

derecede gelişip, açılana dek, bedenin ruhun hapishanesi olduğunu

söylüyordu.

Duyular ruhun pencereleridir…

Artık algılamayı değiştiren bu yolların birçoğu yalnızca doktor

kontrolünde elde edilebiliyor ya da yasadışı yollarla. Batı kültürü alkol ve

tütüne izin veriyor sadece. Duvarın öte yanına açılan tüm kimyasal

kapılar uyuşturucu, bu kapıları izinsiz açmaya çalışanlar ise keş olarak

damgalanıyor. Ama kurallar ve yasaklar ruhun sonsuz keşfi yolculuğunun

önüne çıkan cılız engellerden öteye geçemeyecekler.

Page 13: The Psychedelic Revıew 3

Eğer gerçekten nelerin uyuştuğunu görmek istiyorsan dikkatlice ve açık

bir algıyla çevrene bak, bir süre sonra her şeyin potansiyel uyuşturucu

olduğunu göreceksin ve tek yapman gerekenin her zaman algılarını

özgür bırakmak olduğunu anlayacaksın.

Tanrılar hayallerle uyuşturur bizleri. Bizlere kitaplar, konserler, şiirler,

şarkılar, şovlar, sinemalar verirler. Sanat yoluyla kafamızı karıştırır ve

kendi köleliğimizin içinde kör ederler bizleri. Sanat, hücre duvarlarımızı

süsler, sessiz ve bir örnek tutar bizi. Karanlığa zahiri bir ışık tutar, hayali

aydınlanmalar yaşatır. Farklı bakışlar oluşturur, daha da karmaşıklaştırır

görmeye çalıştıklarımızı.

Sanatın verdiği kişisel tatminlerin şiddeti seksin bile yerini alacak

doygunluklar verir. Özgüven ve beğeni sağlayarak daha sivriltir

duruşumuzu. Sanat aydınlatmaz ya da özgürleştirmez, yoğunlaştırır…

Ben de yoğunlaşmanın sınırlarını denedim, her şeyden büsbütün

sıyrıldım. Kaybolmuş cenneti arıyordum ve diğer dünyayı hiç düşlememiş

birinin beni anlamasını beklemiyordum. Algı kapılarının karanlık

koridorlarında yılanbaşlı Şamanlarla, vahşi hayvanlarla karşılaştım.

Ateşin şiddeti, seksin çığlıkları kulaklarımda yankılanıyordu. Kendimi

kaybedercesine savurdum, daha karanlığa ve derine…

Hayata değişik bir açıdan bakabildiğime inanıyorum ama içinde

yaşamayı becerebildim mi, bilmiyorum… Aslına bakarsanız pekte

umurumda değil. Sadece tüm sınırları merak ettim diyelim ve peşinden

gittim. Bilinen ile bilinmeyenler arasındaki kapılara her dokunuşum

ruhumun derinliklerindeki zebanileri özgür bıraktı, kapılardan sızan ışıklar

bedenimi hafifletti… Yükseliyordum, katman değiştiriyordum…

Mutlak muğlak…

Her şey göründüğünün ötesinde başka duvarlara dayanmıştı ve ben o

duvarlara dokunabiliyordum.

Görüntünün ardındakine ulaşmanın esrarengizliği ve çekiciliği

kaybolmamalı. Gizemli, sansasyonel, seksi bir rockstar görünümünün

ardındaki ince ve duyarlı şairi gizledim çoğu zaman ama bazen şarkı

sözlerinde gösterdi kendini. Hep bir şair olarak anılmak istiyorum ve şiirle

Page 14: The Psychedelic Revıew 3

baş başa kalabilmek için yaratılan bu sahte imajlardan kurtulmam

gerekiyor. Belki ölü taklidi yaparak Havai’ ye kaçarım, belki

metabolizmam ruhumun arınma sürecine ayak uyduramaz ve iflas eder,

belki ölüme kendim giderim, belki de bambaşka bir şey… Ne fark eder

ki…

Tek istediğim öldükten sonra şiirlerime devam etmek,

müziksiz ama ritmik, akıcı ve sonu belirsiz saf şiire…

Her şeyin ötesinde, artık sona doğru yaklaştığımı hissediyorum.

Kusursuz ve arzu dolu sona… Algıların kapılarını teker teker açarken

geçtiğim her eşikte biraz daha sendeliyorum, artık kendimi tutmak gibi bir

zorunluluğum yok. Alevlerin akışını hissediyorum. Titreşimler bedenimi

sarıyor, kendimi daha da özgür bırakıyorum ve tüm eşikler sonsuz bir

hayal gibi ardımda sıralanıyorlar. Kıpırdamadan boşluğun içinde

kayıyorum, gittikçe hızlanıyor ve yumuşaklaşıyor. Sürtünme bedenimi

kavrıyor. Parmaklarım kıvılcımlar saçıyor, yavaş ve zarifçe enerjiye

dönüşüyorum. Sonunda ruhumu ve bedenimi tam olarak birbirine

karıştırabiliyorum.

Bir kuyruklu yıldız olmak istiyorum, herkesin durup baktığı,

birbirine gösterdiği bir kuyruklu yıldız, sonra… Ansızın bir patlama ve ben

yokum. Bir daha hiçbir zaman böyle bir şey görmeyecekler ve beni hiç

unutmayacaklar…

Jim Morrison

Page 15: The Psychedelic Revıew 3

BÜYÜCÜLÜK ÖĞRETİSİ: Geçmiş zamanların büyücüleri tarafından geliştirilen öğretim

düzeninde iki grup yönerge vardır:

"Sağ yan öğretileri" denen grup "normal bilinçlilik"te uygulanır.

Diğerine "Sol yan öğretileri" denir ve sadece "yüksek bilinçlilik"te

uygulanır.

Bu iki grup öğreti, öğretmenlerin çömezlerini üç uzmanlık alanında

eğitmelerine izin verir:

1-Farkındalıkta ustalık,

2-İz sürme sanatı,

3-Niyette ustalık.

Bu üç uzmanlık alanı, büyücülerin bilgi arayışında karşılarına çıkan üç

bilmeceydi.

1-FARKINDALIKTA USTALIK: Aklın bilmecesi idi.Büyücülerin algı ve

farkındalığın gizeminin ve enginliğinin ayırdına vardıklarında

yaşadıkları şaşkınlık.

2-İZ SÜRME SANATI: Yüreğin bilmecesi idi. Büyücülerin iki şeyin

farkına vardıklarında yaşadıkları hayret. İlki bizim algı ve bilincimizin

özelliğinden dolayı dünyanın durağan ve gerçek görünmesi. İkincisi,

değişik algılama özelliklerini kullanmaya başlarsak dünyada durağan

ve gerçek görünen şeylerin değişmesi.

3-NİYETTE USTALIK: Tinin bilmecesiydi yada soyutun çelişkisi.

Büyücülerin insani durumumuz ötesinde yansıttıkları düşünce ve

davranışlar.

Page 16: The Psychedelic Revıew 3

GÖRMEK:"Gördüğün" zaman insanlar başka türlü görünürler.

Dünyaya bakmak istediğimde senin gördüğün gibi görürüm onu.

Sonra "görmek" isteyince, kendi bildiğim o değişik biçimde bakarım

ve sezerim.

Bir şeye bakınca görmeyiz onu, yalnızca bakmış oluruz. "Görmeyi"

bilmiyorsan her şey her bakışında aynıymış gibi görünür sana. Oysa

"görmeyi" öğrenince, bir şey onu her "görüşünde" aynı olamaz.Ama

gene de aynı şeydir.

"Gördüğün" zaman her şey kendine özgü biçimler alır.Bir gün gelip

yenilgiye uğramanın, yaşamın kaçınılmaz bir koşulu olduğunu

bilmelisin. İnsanlar ya utkun yada yenik olurlar. Bu iki nitelik onların

"görmeden" önceki durumlarını gösterir. Oysa "görme" siler götürür

bu utkun yada yenik olma kuruntusunu.

İnsan bir kez "görmeyi" öğrendi mi hiç bir şey olmadan her şey olmuş

sayılır. Yani yok olmuş demektir. Ama yine de ortadadır. Ben derim ki

insan istediği her şey olabilir o zaman. Ne ki bir şeycik istemez. O öbür

insanlarla oyuncak gibi oynama yerine, onları kendi saçmalıklarının

ortasında karşılar.

Page 17: The Psychedelic Revıew 3

"Görebilen" bir adamın artık pek etkin bir ilintisi kalmamıştır

çevresindekilerle. "Görme" olayı onu o ana dek bildiği her şeye karşı

yansızlaştırmıştır. "Görmek" bilmenin garip bir hissidir. Bir şeyi

şüphenin gölgesi olmadan bilmektir. "Görmek" her şeyin çekirdeğini

çırılçıplak ortaya koymak, bilinmeyene tanık olmak ve bilinemeyene

de bir göz atmaktır.

Herkes "görmenin" gözlerle yapıldığını sanma yanılgısına düşer. Bu

kulaklara neyin ne olduğunu söyleyen bir sestir.

İÇSEL DİYOLOĞU DURDURMA: Bir öğretmenin ilk yaptığı,

gördüğümüzü düşündüğümüz dünyanın sadece bir görüş, dünyanın

bir tanımı olduğu fikrini ortaya atmaktır. Bir öğretmenin her çabası

bu noktayı çömezine isbat etmeye yöneliktir.Fakat bunu kabullenmek

insanın yapacağı en zor şeylerden biri gibi görünüyor. Bizler

halimizden memnun bir şekilde, bizi sanki her şeyi biliyormuşuz gibi

hareket etmeye ve hissetmeye zorlayan dünyanın özel bir görünüşüne

kaptırmışız kendimizi. Bir öğretmen attığı ilk adımdan itibaren bu

görüşü durdurmayı hedefler. Büyücüler bunu “içsel diyoloğu

durdurma” diye adlandırırlar ve bir çömezin öğrenebileceği en önemli

tekniğin bu olduğuna inanırlar.

İNSANIN ŞEMASI:İnsanın şeması çizilirse iki tane ana merkez görülür:

1-Akıl

2-İstenç

Akıl doğrudan doğruya konuşma noktasına bağlıdır(Konuşma yoluyla

akıl dolaylı olarak diğer üç noktayla hissetme, düşleme ve görme ile

bağlantılıdır). Diğer ana merkez istenç doğrudan doğruya hissetme ve

görmeye bağlanmıştır. Ancak dolaylı olarak akla ve konuşmaya

bağlıdır.

Bunlar bir ışıltılı varlığın(insan) tellerindeki sekiz noktadır.Bir

büyücü şemada görülebileceği gibi bir insanın her şeyden önce istenç

Page 18: The Psychedelic Revıew 3

olduğunu, çünkü istencin doğrudan doğruya üç noktaya, hissetme,

düşleme ve görmeye bağlı olduğunu, ondan sonra insanın bir akıl

olduğunu söyler.Bu(akıl) doğal olarak istençten daha küçük bir

merkezdir, sadece konuşma ile bağlantılıdır.

Diyebiliriz ki her birimiz dünyaya sekiz nokta getiririz. Bunlardan bir

tanesi akıl ve konuşma herkes tarafından bilinir. Hissetme her zaman

belirsizdir, fakat bir şekilde tanınır. Ancak insan sadece büyücülerin

dünyasında tam anlamıyla düşleme, görme ve istenç ile tanışır ve

nihayet o dünyanın dış sınırlarında diğer ikisi ile karşı karşıya kalır.

Bu sekiz nokta insanın bütünlüğünü oluşturur. Hepimiz ışıltılı, sınırsız

ve sırrına ulaşılamaz varlıklarız. Bizim kararımız olmayan bir gaye ile

birbirimize yapıştık.

Bizler algılayıcılarız.Bir bilinciz biz. Bizler nesne değiliz. Sınırsızız biz.

Katılığın ve nesnelerin dünyası , yeryüzündeki yolculuğumuzu

elverişli hale getirmenin bir yoludur. Bu sadece bize yardım etmesi

için oluşturulmuş birer tanımdır. Bizler yada daha doğrusu aklımız bu

tanımın sadece bir tanım olduğunu unutur ve hayatımız boyunca

nadiren içinden çıktığımız bir kısır döngüde kendi bütünlüğümüzü

tuzağa düşürürüz.

Bizler algılayıcılarız. Gerçi algıladığımız dünya bir yanılsamadır. Bu

dünya doğduğumuz andan itibaren bize söylenen bir tanım tarafında

yaratılmıştır.

Biz ışıltılı varlıklar iki güç çemberiyle doğarız fakat dünyayı yaratmak

için sadece birini kullanırız. Doğduktan sonra hemen kancalanan bu

çember akıldır ve ona konuşma refakat eder. Bu ikisi kendi aralarında

dünyayı kurar ve gözetir.

Yani aslında senin aklının ayakta tutmak istediği dünya aklın kabul

etmeyi ve savunmayı öğrendiği bir tanım ve bu tanımın dogmatik ve

dokunulmaz kuralları tarafında yaratılmıştır o dünya.

Page 19: The Psychedelic Revıew 3

Işıltılı varlıkların gizi hiç bir zaman kullanılmayan başka bir güç

çemberine-istenç'e- sahip olmalarıdır. Büyücülerin hilesi sıradan

insanın hilesiyle aynıdır. Her ikisi de bir tanıma sahiptir. Sıradan

insan bu tanımı aklıyla destekler, büyücü ise istenciyle destekler. Her

iki tanımın da kendi kuralları vardır. Ve bu kurallar algılanabilir.

Fakat büyücülerin avantajı şudur ki istenç akıldan çok daha

yutucudur.

Bütün insan hiç çocuğu olmamış insandır. Çocuğu olan insan eksik

insandır. Eksik kişinin mide bölgesinde bir delik vardır(İnsanın ışıltılı

varlığında büyücüler tarafından "görülür"). Bu delik midenin sol

yanındaysa çocuk seninle aynı cinsten, sağ yanındaysa karşı

cinstendir. Sol yandaki delik siyah, sağ yandaki kahverengidir.

Bir insan çocuk sahibi olduğunda o çocuk tinimizin keskinliğini

köreltir.Bir kadının kızı olursa o takdirde onun keskinliğinin sonu

gelmiş demektir. Bir oğlan çocuğu babasının en büyük parçasını çalar,

kız da anasının. Çocuğu olmuş insanlar kendilerinde bir eksiklik

Page 20: The Psychedelic Revıew 3

olduğunu bilirler. Daha önceleri onlarda olan bir delişmenliğin, bir

sinirliliğin, bir erkin eksikliğini hissederler. Onlar artık evin

çevresinde koşuşan enerji dolu, düşlerle dolu o küçük çocuklara

geçer. Yani tam olan çocuğu. Çocuklara baktığınız zaman onların

cüretkar olduklarını, zıplayarak devindiklerini görürüz. Onların ana

babalarına baktığımızdaysa, onların temkinli ve ürkek olduklarını

anlarız. Artık zıpladıkları yoktur. Onlar keskinliklerini yitirmişlerdir.

Boş bir adam her zaman bir kadının tamlığını kullanır. Tam bir kadın

kendi tamlığında tehlikelidir, bir erkekten daha tehlikeli. Öyle bir

kadın güvenilmezdir, huysuzdur, asabidir ama büyük değişikler

sergileyebilir. O tür kadınlar kendilerini toparlayıp istedikleri yere

varabilirler. Orada bir şey yapmazlar ama bu zaten onların

yaşamlarında bir şey olmamasındandır. Oysa boş insanlar artık o

şekilde sıçrayamazlar ama güvenilirlerdir. Boş insanlar birazcık

devinmeden önce etraflarına bakan sonrada bir parça gerileyip sonra

birazcık devinen solucanlara benzerler. Tam insanlar daima sıçrarlar,

perende atarlar.

İnsan keskinliğini çalıp geri almak zorundadır. Bizim onu çalarak ona

sahip olmamız ve muhafaza etmemiz gerekir.

Yapmamız gereken ilk şey çocuğumuza olan sevgimizi reddetmektir.

İnsan sevmemeyi değil, onlara şefkat göstermemeyi öğrenmelidir.

İSTEMEK: İstemektir bizi mutsuz kılan. Ama, hiç bir şey istememeyi

öğrenirsek, elimize geçen en ufak şey bile gerçek bir armağana

dönüşüverir. Üzülmeyi bırak. Yoksul olmak yada kusurlu olmak

yalnızca bir düşüncedir. Tiksinmek de öyledir, açlık da acı çekmek de.

Düşkünlüğün en kötü biçimidir bence isteklerine gem vurmak. Çünkü

bunu yapan kişi, büyük bir şeyler yaptığı kanısına saplanır. Oysa

kendi iç dünyasına kapanmaktan başka bir şey yapmıyordur o kişi.

KEDER: Gündelik işlerin geçici huzuru bizleri uyuşturur, bu yüzden

hareketli yaşamlarımız boyunca bu dalgınlık düzeyinin ötesine geçme

olanağı bulamayız.

Page 21: The Psychedelic Revıew 3

Yaşamımız sona ermek üzereyken yazgı ile kalıtımsal dalgınlığımız

değişik bir yapı kazanır. Günlük işlerimizi bir sis perdesi arkasından

görmemizi sağlamaya başlar. Ne yazık ki bu uyanış her zaman

dalgınlığımızı işlevselliğe ve olumlu bir buluşa dönüştürecek gücümüz

kalmadığında, yaşlanmadan doğan güç kaybı ile birlikte gelir. Bu

noktada elimizde kalan , şekilsiz , acı bir kederdir. Açıklanamayan bir

şeye duyulan özlem ve bunu kaçırmış olmanın basit öfkesi.

KUSURSUZLUK: Kusursuzluk, her ne ile meşgulsen elinden geleni

yapmaktır.

Bütün bu kusursuzluk meselelerinin anahtarı, zamanın olmadığı

duygusudur. Kararlama bir yöntem olarak dünyadaki bütün zamana

sahip olan ölümsüz bir varlık gibi hareket ettiğin ve böyle hissettiğin

zaman kusursuz değilsindir. Böyle zamanlarda dönüp etrafına

bakmalısın, o zaman anlayacaksın ki zamanın olduğu duygusu bir

budalalıktır. Bu dünyada baki kalan olmamıştır.

Kusursuzluk gerçekten özgür olan tek edimdir ve bu sebeple de bir

savaşçının ruhunun hakiki ölçüsüdür.

Bir savaşçı asla kuşatılamaz. Kuşatılmak kişinin tehdit edilecek şahsi

bir servetinin olduğu anlamına gelir. Oysa bir savaşçının kendi

kusursuzluğu dışında sahip olduğu hiçbir şeyi yoktur ve kusursuzluk

tehdit edilemez.

KARTAL: Tüm canlı varlıkların yazgısını yöneten güce “Kartal” adı

verilir. Bunun nedeni, bu gücün kartal olması yada kartala benzemesi

değil “görücü”nün gözüne ölçülemeyecek derecede büyük bir kartal

olarak görünmesinden, sonsuza doğru yükselen bir kartal gibi dimdik

durmasındandır.

“Kartal” yeryüzünde yaşamış ve ölmüş, tıpkı onlara yaşamlarını

sağlayan sahipleriyle buluşmak üzere hiç durmaksızın ateşin

çevresinde dönüp duran sinekler gibi gagasına doğru akan tüm

yaratıkların bilincini parçalayıp yutar. Çünkü bilinç “Kartal”ın

gıdasıdır.

Page 22: The Psychedelic Revıew 3

“Kartal”, tüm yaşayan varlıkların yazgılarını yöneten güç, eşit biçimde

ve aynı anda tüm bu canlı varlıkların yansımasıdır. Bu nedenle bir

insanın “Kartal”a yakarması, ondan iyilik dilemesi, merhamet

beklemesi söz konusu olamaz. “Kartal”ın insan olan bölümü bütünü

yerinden oynatamayacak denli önemsizdir.

“Görücü” “Kartal”ın isteklerini, O’nun yaptıklarına bakarak

anlayabilir. “Kartal” her ne kadar hiçbir canlının koşullarından

etkilenmese de her birine bir armağan bahşetmiştir. “Kartal”ın

istediği ve inandığı kişi, bilinç ateşini elinde bulundurma gücünü

edinir. Bütün canlılara bahşedilmiştir bu güç, eğer isterse özgürlüğün

kapılarını açsın ve içine girsin diye. Özgürlük kapılarını gören

“görücüler” ve bu kapıdan içeri girenler bilirler ki “Kartal” bu

armağanı bilinci ölümsüzleştirmek için vermiştir.

NİYET( Tin,soyut,açıklanamaz,nagual): Niyeti bilmenin tek yolu, niyet

ile onu hissedebilen canlılar arasında, canlı bir bağlantı olduğu zaman

onu tanımaktır. Büyücüler tarafından yapılan her hareket, niyet ile

bağlarını güçlendirmek yada niyetin kendisi tarafından başlatılmış bir

işe karşılık yapılır. Büyücüler, sürekli olarak tinin belirmesini

beklerler. Böyle belirmelere "tinin jestleri" yada basitçe"yoralar"

denir.

Niyet gözlerle niyet edilir.Bunun böyle olduğunu biliyorum. Yine de

Page 23: The Psychedelic Revıew 3

aynen senin gibi, ben de bildiğimi tam saptayamıyorum. Büyücüler bu

belirgin zorluğu, son derece açık bir şeyi kabullenerek açıklarlar:

İnsanoğlu en çılgın düşlerimizden daha karmaşık ve gizemlidir. Tüm

söyleyeceğim gözlerin bunu yaptığıdır. Nasıl olduğunu bilmiyorum

ama yapıyorlar bunu. Niyeti onlarda var olan, açıklanamaz bir şeyle

çağırıyorlar, parıldamalarındaki bir şeyle. Büyücüler niyetin mantıkla

değil gözlerle deneyimlendiğini söylerler.

Niyet her yerdedir. Dünyayı oluşturan şey niyettir. İnsanlar, bu

bağlamda tüm canlı varlıklar niyetin esiridir. Onun pençeleri

arasındayız. Bize istediği her şeyi yaptırabilir. Bizi harekete geçiren

güç o. Hatta bizi öldüren o.

Bununla birlikte bir savaşçı olduğumuzda, niyet bizimle dost olur. Bizi

özgür bırakır. Kimi zaman da bizi bekliyormuş gibi gelir bizi bulur.

SONSUZLUK: Sonsuzlıktan daha yalnız bir şey yoktur. Ve bizim için

insan olmaktan daha rahat bir şey yoktur. Bu da aslında başka bir

çelişki. İnsan nasıl hem insanlık bağlarını koruyup hem de tamamıyla

mutlulukla ve amaçlı olarak sonsuzluğun mutlak yalnızlığına

atılabilir? Bu bilmeceyi çözdüğünde sonuncu yolculuğuna hazır

olacaksın.

Tabii biz hiçiz ama bu kesin bir meydan okuyuşun da temeli. Biz hiçler

sahiden sonsuzluğun yalnızlığı ile yüz yüze gelebiliriz.

ÜÇ DİKKAT(Üç Bilinç Hali): Bir bütün olarak var oluşumuz

algılanabilen iki bölümden oluşur: Bunların birincisi, hepimizin

algılayabildiği cismani beden, ikincisi ise yalnızca “görücü”lerin

algılayabileceği bizlere devasa saydam yumurtalar görünümü veren

bir koza olan saydam bedendir.

Büyücülüğün en önemli amaçlarından biri bu saydam kozaya

ulaşabilmektir. Bu amaç rüya görmenin incelikli bir biçimde kullanımı

ve yapma-ma adı verilen ve oldukça titizlik gerektiren dizgisel bir

uygulama ile gerçekleşir. Yapma-ma tüm varoluşumuzu, saydam

Page 24: The Psychedelic Revıew 3

kısmin farkına varmaya yönelten alışılmadık bir eylemdir.

Bilincimiz gelişigüzel üç bölüme ayrılır:

Bu bölümlerin en küçüğüne Birinci Dikkat adı verilir. Bu her normal

insan tarafından gündelik yaşamla başa çıkabilmek için geliştirilen

bilinçtir ve cismani bedenin farkındalığını kapsar. Bu hayvansal

dikkattir. Deneyim süreci sayesinde gündelik hayatın sayısız yönünü

gerçekten halleden karmaşık, detaylı ve son derece hassas bir yetenek

olarak gelişir. Diğer bir deyişle insanın düşünebileceği her şey ilk

dikkatin parçasıdır. İlk dikkat sıradan bir insan olarak her şeyimizdir.

Hayatımızı bu kadar kesin yöneten bir tesirin altında İlk Dikkat,

sıradan bir insanın sahip olacağı en değerli varlıktır. Belki bizim en

değerli varlığımızdır.

Görücülerin “gördüklerine” göre ilk dikkat farkındalık parıltısının çok

yüksek bir parlaklığa ulaşmış halidir.

Daha geniş olan ve İkinci Dikkat adı verilen bölüm, saydam kozamızı

algılayabilmemiz için gerek duyduğumuz farkındalıktır. Saydam

bedenin farkındalığını kapsayan İkinci Dikkat, özenli bir eğitim

süreciyle yada ani bir sarsıntı sonucu ortaya çıkmadığı taktirde

yaşamımız boyunca geri planda kalır. İkinci Dikkat, farkındalık

parıltısının daha karışık ve uzmanlık gerektiren bir durumudur.

Bilinmeyenle ilgilidir. İnsanın kozası içinde kullanılmayan yayılımlar

değerlendirilirse oluşur. İkinci Dikkat uzmanlık gerektirir. Bunun

sebebi bu kullanılmayan yayılımları değerlendirmek için bir insanın

alışılmadık, ayrıntılı taktikleri üstün bir düzenle ve yoğunlaşmayla

uygulaması gerektirdiğindendir. İnsanın rüya görürken rüya

gördüğünün ayırdına varacak yoğunluğa ulaşması İkinci Dikkatin ön

koşuludur. Bu yoğunlaşma şekli günlük hayatla uğraşırken sahip

olduğumuz bilinçlilik gibi bir bilinçlilik türü değildir. İnsanın

imgeleyebileceği en geniş alandır. Hatta öyle geniştir ki sınırsız

sayılabilir.

Bilincimizin en büyük parçasını oluşturan son bölümse Üçüncü Dikkat

adını alır. Bu cismani ve saydam bedenlerimizin farkındalığının

Page 25: The Psychedelic Revıew 3

tanımlanamaz özelliklerini kaynaştıran sınırsız bilinçtir. Bir kişi

Üçüncü Dikkat’in alanına girerse tüm varlığı gerçek özüne yani bir

enerji patlamasına dönüşür. Savaşçıların dövüştükleri alanlar, Üçüncü

Dikkat’e ulaşabilmek için bir tür eğitim niteliği taşıyan İkinci

Dikkat’tir. Ulaşılması güç ama bir kez ulaşıldıktan sonra son derece

verimli olan bir durumdur bu. Üçüncü Dikkat’e, farkındalık parıltısı

içten gelen bir ateşe dönüştüğü zaman ulaşılır. Ölüm anında tüm

insanlar bilinmeyene girer, fakat bazıları çok kısa bir an için ve sadece

“Kartal”ın besinini arıtmak için üçüncü dikkate ulaşır.

İnsanın üstün başarısı, bu dikkat derecesine yaşam gücüne sahipken,

titrek bir ışık gibi “Kartal”ın gagasına doğru yuvarlanan bedensiz bir

farkındalığa dönüşmeden ulaşmaktır.

Carlos Cataneda’nın dilimize çevrilmiş olan ve kadim Toltek bilgeliğini

konu alan kitaplarından alıntıdır..

Page 26: The Psychedelic Revıew 3

MANİFEST Bu dergi yıllar once cıkan The Psychedelic Revıew dergisinin amacından ve isminden ilham alarak Psychedelic yolculuğu anlatmaya, paylaşmaya calışan ve yazınsal bir anlam taşıma fikriyle bağımsız olarak cıkartılmıştır. Yaşadığımız evrende baskı altına aldığımız ve yaşamak zorunda olduğumuz bir cok sacmalık olduğunu ve bunları yazmaya kalktığımızda her birimizin ayrı bir liste oluşturabileceğini duşunuyoruz. Ayrıca yuklenen sorumlulukların ve cizilen butun yolların insanları hayvanları ve gezegeni daha kotu bir yola goturduğunu duşunuyoruz.

Bu dunyanın herkese yetebileceğini sistemin hayatı kotuleştiren yaşam tarzına karşı direnerek müziğin sevginin eğlencenin ve doğanın gizemli işleyişine inanarak paylaşma ve dayanışma ile psychedelic temalarla pozitif bir hayatın zor olmadığını duşunuyoruz. Karamsar felsefelerden ve dayatılan negatif yaşam tarzından keyifsiz hayatı dışlayarak müziğin iletişim gucune kapılıp rengarenk ve huzur dolu yaşamı insana hayvana ve gezegene ozgurluğu istiyoruz. Destek oneri şikayet icin iletişim Facebook: Psybotanic

https://www.facebook.com/PsyBotanic

SAYI : 1 http://issuu.com/savasduzdas/docs/the_psychedel__c_review

SAYI :2 http://issuu.com/savasduzdas/docs/the_psychedelic_rev__ew_2