t.c sağlık bakanlığı haydarpaşa numune eğitim ve...

57
T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi 2. Kulak Burun Boğaz Servisi Şef: Prof. Dr. Erol EGELİ BELL PARALİZİSİ OLGULARINDA KLİNİK PROGNOZU ERKEN DÖNEMDE TAYİN ETMEDE STAPEDİAL REFLEKS SONUÇLARININ ÖNEMİ Uzmanlık Tezi Dr. Özlem Doğaner YÜKSEL İstanbul-2006 1

Upload: ngocong

Post on 22-Feb-2018

254 views

Category:

Documents


1 download

TRANSCRIPT

Page 1: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

T.CSağlık Bakanlığı

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi2. Kulak Burun Boğaz Servisi

Şef: Prof. Dr. Erol EGELİ

BELL PARALİZİSİ OLGULARINDA KLİNİK PROGNOZU ERKEN DÖNEMDE TAYİN ETMEDE STAPEDİAL REFLEKS

SONUÇLARININ ÖNEMİ

Uzmanlık Tezi

Dr. Özlem Doğaner YÜKSEL

İstanbul-2006

1

Page 2: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

T.CSağlık Bakanlığı

Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi2. Kulak Burun Boğaz Servisi

Şef: Prof. Dr. Erol EGELİ

BELL PARALİZİSİ OLGULARINDA KLİNİK PROGNOZU ERKEN DÖNEMDE TAYİN ETMEDE STAPEDİAL REFLEKS

SONUÇLARININ ÖNEMİ

Uzmanlık Tezi

Dr. Özlem Doğaner YÜKSEL

İstanbul-2006

2

Page 3: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Asistanlık eğitimim süresince ve tez çalışmalarım sırasında yakın

ilgi ve desteğini gördüğüm, bilgi ve deneyimlerinden faydalandığım

hocam, 2. KBB Kliniği Şefi Sayın Prof.Dr. Erol EGELİ’ye, asistanlığımın

ilk yıllarında birlikte çalışma fırsatı bulduğum Op.Dr. Osman

KARAASLAN’a, Şef Muavinimiz Op.Dr. Tanju GÖKÇEER’e, 1.KBB

Kliniği Şefi Doç.Dr. Önal GÜRSAN’a, Şef Muavinleri Doç.Dr. Çağatay

OYSU’ya, Op.Dr. Çelik KOLDAŞ’a, kliniğimizin uzman doktorları Op.

Dr. Sema Zer TOROS’a, Op.Dr. Çınar AKKAYNAK’a, Op.Dr. Hülya

KAHVE’ye, Op.Dr. Barış NAİBOĞLU’na, 1. KBB uzmanlarından Op.Dr.

Celil USLU’ya saygı ve teşekkürlerimi sunarım.

Beraber çalışmaktan her zaman onur duyduğum sevgili asistan

arkadaşlarım, kliniğimizde görev yapan tüm hemşire ve klinik personele

teşekkür eder sevgilerimi sunarım.

Son olarak desteğini hiç bir zaman benden esirgemeyen eşime ve

aileme teşekkür ediyorum.

Dr.Özlem Doğaner YÜKSEL

İst-2006

3

Page 4: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

İÇİNDEKİLER

1.GİRİŞ .............................................................................................................................. 5 2.GENEL BİLGİLER ........................................................................................................ 7

2.1 FASİYAL SİNİRİN TARİHÇESİ ............................................................................ 7 2.2 FASİYAL SİNİRİN KLİNİK ANATOMİSİ ............................................................ 7 2.3 HİSTOLOJİ: .......................................................................................................... 12 2.4 HİSTOPATOLOJİ .................................................................................................. 14 2.5 PERİFERİK FASİYAL PARALİZİLİ HASTAYA YAKLAŞIM .......................... 16 2.6 PERİFERİK FASİYAL PARALİZİ NEDENLERİ ................................................ 18

2.6.1 İDİOPATİK FASİYAL PARALİZİ (BELL PARALİZİSİ) ............................. 18 2.6.2 TRAVMA ...................................................................................................... 19 2.6.3 RAMSEY-HUNT SENDROMU .................................................................... 20 2.6.4 BAKTERİYEL ENFEKSİYONLAR ............................................................. 21 2.6.5 DOĞUMDA GÖRÜLEN FASİYAL PARALİZİLER .................................... 21 2.6.6 LYME HASTALIĞI ....................................................................................... 21 2.6.7 SİSTEMİK HASTALIK ................................................................................. 22 2.6.8 MELKERSON-ROSENTHAL SENDROMU ............................................... 22 2.6.9 ENFEKSİYÖZ MONONÜKLEOZİS ............................................................ 22

2.7 FASİYAL SİNİR LEZYONLARININ TOPOGRAFİK DEĞERLENDİRİLMESİ ..................................................................................................................................... 23 2.8 FASİYAL SİNİR LEZYONLARININ ELEKROFİZYOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ ............................................................................................ 24 2.9 ELEKTRODİAGNOSTİK TESTLER .................................................................. 25 2.10 AKUSTİK REFLEKS EŞİK ÖLÇÜMLERİ ....................................................... 28

3. MATERYAL VE METOD ........................................................................................... 30 4. OLGULARIN GENEL DÖKÜMÜ ............................................................................. 32 5. BULGULAR ............................................................................................................... 40 6.TARTIŞMA VE SONUÇ .............................................................................................. 46 7-KAYNAKLAR ............................................................................................................. 54

4

Page 5: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

1.GİRİŞ

Yedinci kafa çifti olan fasiyal sinir, öncelikle yüzün mimik kaslarının

inervasyonundan sorumludur. Fasiyal sinir konuşma ve ses çıkarma fonksiyonuna

dudak hareketlerini sağlayarak katkıda bulunur. Ayrıca ağlama, gülme gibi hareketli

duygusal değişikliklere eşlik eden otomatik mimik hareketleri mevcuttur. Fasiyal sinir

ayrıca genikulat gangliona kadar beraber seyrettiği intermedier sinir ile submandibular,

sublingual, ve lakrimal glandın otonomik sekretuar inervasyonu ile dilin ön bölümünün

tad duyusunu sağlar.

Toplumsal ve bireysel ilişkilerde insan yüzünün kişiliği yansıtan bir ayna olarak

değerlendirilmesi, günümüzde fazlası ile kabul gören bir gerçektir. Fransız anatomist

Duval yüz mimik kaslarının bağımsız olarak hareket ettirildikleri taktirde ne ifade

edeceklerini ortaya koymaya çalışmıştır. (şekil 1) (1).

Yüz mimik kaslarının sinirsel nedenlere bağlı fonksiyon aksamalarının önemli

nedenlerinden biri periferik fasiyal paralizilerdir (PFP). Klinik olarak PFP ile prezente

olan tabloların çok farklı etyolojileri olabilir. Rumsey-Hunt sendromunda herpes zoster

virüsünün genikulat gangliona yerleşmesine bağlı olarak fasiyal paralizi ile birlikte dış

kulak yolunun bir bölümünde tipik döküntü ve ağrı mevcuttur. Sarkoidoza bağlı üveitis,

parotidis, ve fasiyal sinirin bilateral paralizisi ortaya çıkabilir. PFP ile birlikte yüzde ve

özellikle üst dudakta tekrarlayan anjionörotik ödem ve dilde kıvrıntıların bulunuşu

Merkelson-Rosenthal sendromu tanısında önemlidir. Guillian-Barre sendromunda,

kuduz aşısından sonra görülebilen miyelonevritte ve porfiride yedinci sinir sıklıkla

tutulabilmektedir. Tüm bu farklı etiolojilere rağmen PFP nin en sık sebebi Bell paralizisi

olarak bilinen idiopatik periferik fasiyal paralizidir.

İdiopatik Bell paralizisi tanısı koyabilmek için 3 kriter esas alınmalı ve bu

şekilde diğer nedenler dışlanmalıdır:

1-Yüzün bir tarafındaki fasiyal kasların ani başlayan komplet veya parsiyel

paralizisi,

2-Santral sinir sistemine ait bulguların ve belirtilerin olmaması,

3-Kulak veya posterior fossaya ait bulgu ve belirtilerin olmaması,

5

Page 6: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

İdiopatik periferik fasiyal paralizi tanısı koyulduktan sonra en önemli sorun

prognozun mümkün olduğunca erken tayin edilebilmesidir. Klasik tedaviye rağmen Bell

paralizisi olgularının %10-15’inde düzelme olmadığı bilinmektedir. Düzelme olmayan

olgularda fasiyal sinirin dekompresyonu ile kısmen yüz güldürücü sonuçlar alınmakta

ise de özellikle gecikmiş olgularda dekompresyona rağmen sekeller kalmaktadır. Bu

konuda varılan son nokta ise dekompresyona gerek duyulan olgularda bu girişimin

mümkün olduğunca erken yapılması gerektiğidir. Prognozun belirlenmesinde

elektrofizyolojik testler altın standarttır. Elektronörografi (ENOG) , Bell paralizisinde

erken prognoz tayininde kullanılan en yararlı testtir. Elektromiyografi (EMG) ise ENOG

ile kötü prognoz gösteren hastalara uygulanır böylece geç dönem prognozu hakkında

bilgi edinilmiş olunur. ENOG ve EMG birbirini tamamlayan testlerdir(21). ENOG da

paralizinin başlangıcından sonraki ilk 3 gün içinde henüz dejenerasyon başlamamış

olduğundan normal yanıtlar alınır. ENOG paralizinin 3.,5.,7.,10. ve 14. günlerinde

yinelenmelidir, pahalı bir test olması ulaşılabilirliğini kısıtlamaktadır(4).

Akustik refleks testi, fasiyal paralizide topognostik ve prognostik amaçlarla

kullanılan objektif bir testtir(35). Ucuz ve kolay uygulanabilen bir tetkiktir. Akustik

refleks testinin erken prognoz tayininde kullanılabileceğini belirten pek çok yayın

bulunmaktadır. Ancak tüm bu yayınlarda, stapes refleks testinin prognoz açısından nasıl

yorumlanacağı ve hangi frekanslardaki refleks değerlerinin dikkate alınacağı konusunda

bir fikir birliği yoktur. Bu çalışmamızda idiopatik periferik fasiyal paralizilerde stapes

refleksini değerlendirerek prognozu erken tayin edebilmeyi ve bu şekilde her hastada

uygun tedavi yöntemini en doğru şekilde belirleyebilmenin kriterlerini değerlendirmeyi

amaçladık. Kötü prognozlu olan olguların mümkün olan en erken tanısı, akademik bir

ilginin ötesinde, kalabilecek sekellerin önlenebilmesi açısından çok fazla anlam

taşımaktadır.

6

Page 7: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

2.GENEL BİLGİLER

2.1 FASİYAL SİNİRİN TARİHÇESİ

Fasiyal sinirin varlığının bildirimleri ve hastalığına ilişkin gözlemler çok eski

yıllara dayanmaktadır.

Fasiyal sinirin petröz kemikteki kanalının ilk tarifini (1523-1562) yılları arasında

yaşamış olan Gabriel Fallopius yapmıştır.

Thomas Willis (1621-1675) kulak fizyolojisini açıklıkla ortaya koymuştur. 1964

de yazmış olduğu “Cerebri Anatome” de fasiyal siniri kafa boşluğu içinde tarif etmiş

fakat bu sinirin işitme ile ilişkili olduğunu düşünmüştür.

1821 yılında Sir Charles Bell trigeminal sinir ve fasiyal sinirin anatomik

ayrımını yapmış, yüz mimik adelelerinin motor dalının fasiyal sinir motor dalı olduğunu

göstermiştir (2,3). Sir Charles Ballance (1895), Drobnick (1879), Arthur Duel (1932),

Sir Terence Cawthorne (1938) 19 ve 20.yüzyıldaki fasiyal sinir cerrahlarıdır.

Zamanımızın etkin isimleri ise Miehlke, Jongkees, Fisch, Adour, Hous dur.

Bell’s palsy terimi 19. yüzyılda Sir Charles Bell’in yüz felçleri ile ilgili birçok

bilinmeyeni açıklamasından sonra kullanılmaya başlanmıştır. O dönemde, fasiyal

paralizilerin sebebine dikkat edilmeksizin bu terim kullanılmakta idi. Bu terim son

yıllarda sadece sebebi bilinmeyen olgular için kullanılmaktadır

2.2 FASİYAL SİNİRİN KLİNİK ANATOMİSİ

Fasiyal sinir motor lifler, özel visseral tat lifleri, parasempatik otonomik lifler ve

genel duyu lifleri içeren mikst bir sinirdir. Embriyolojik olarak ikinci brankial arktan

gelişmiştir. Motor lifleri sadece yüzün mimik kaslarını değil, aynı zamanda ikinci

brankial arktan kaynaklanan çeşitli kasları (stilohyoid, stiloglosus, digastrik kas arka

karnı, platisma, kulak kepçesi kasları ve m.stapedius) da inerve eder.

Fasiyal sinir çekirdekleri ponsta bulunmaktadır. Klinik açıdan fasiyal siniri supranuklear

ve infranuklear olarak iki anatomik parçaya ayırmak gerekir; çünkü bu parçalarda

meydana gelen lezyonların ortaya çıkardığı klinik tablolar birbirinden tamamen

7

Page 8: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

farklıdır. Supranuklear parça fasiyal sinirin korteks ile ponstaki çekirdekleri arasındaki

kısmıdır; infranuklear parça ise fasiyal sinir çekirdeklerinden uç dallara kadar olan

kısımdır. Fasiyal sinirin korteks ve çekirdekler dahil olmak üzere supranuklear

parçasının zedelenmesi halinde ortaya çıkan paralizilere santral fasiyal paralizi,

çekirdeklerden sonra ortaya çıkan paralizilere ise periferik fasiyal paralizi adı

verilmektedir (4).

Santral fasiyal paralizilerde alın bölgesine giden liflerin fonksiyonu sağlam

ipsilateral korteksten katılan supranükleer lifler nedeniyle normaldir. Nükleer ve

periferik fasiyal paralizilerde ise, yüz yarımına ait tüm liflerde fonksiyon kaybı

meydana gelir. Bunun nedeni yüz üst yarımına her iki beyin yarımküresinden lifler

giderken, alt yarımına ancak bir yarım küreden lif gelmesidir. Santral felçlerin diğer bir

özelliği de , yüz alt yarımındaki felce, aynı taraf dil, kol, el ve parmakların parezi

biçiminde katılmalarıdır (4).

Supranuklear fasiyal sinire ait volontery motor korteks, beyinde precentral ve

postcentral gyrusta yerleşmiştir. Ekstrapiramidal sistem, alt beyin sapı ve çekirdekler

supranuklear bölümün diğer elemanlarıdır.

Fasiyal sinir çekirdekleri iki grupta toplanır. Fasiyal sinir motor çekirdeği ponsta

bulunur. Ponsun alt 1/3 kısmında ve 4. ventrikülün aşağısında yerleşmiştir. Motor

çekirdeğin 7000 kadar nörondan oluştuğu sanılmaktadır. Çekirdek VI. sinir çekirdeği ile

yakın komşuluk göstermektedir. Fasiyal sinir çekirdeğini terk eden lifler VI. sinir

çekirdeğinin çevresini dolaştıktan sonra ponsu terk ederler. Bu nedenle ponsta

çekirdekler seviyesinde meydana gelen lezyonlerda VII. ve VI.sinir felçleri birlikte

görülmektedir.

Fasiyal sinirin duyusal fonksiyonlarını ilgilendiren çekirdeklere aksesuar

nukleuslar adı verilir. Bunlar gözyaşı ve tükrük salgılanmasında, dilin 2/3 ön kısmının

tat duyusunda görev sahibidirler. Bu lifler birlikte ayrı bir sinir oluştururlar ve bu sinire

Wrisberg siniri adı verilir ve fasiyal motor sinirle ponsu terk ederler. Wrisberg sinirine

VIII. sinir ve fasiyal sinir arasına yerleştiğinden intermedier sinir adı da verilmektedir.

İntermedier sinir lifleri fasiyal siniri üç dal halinde terk ederler. Büyük superfisiyal

petrozal sinir genikulat ganglionda sinirden ayrılır ve fasiyal kanal hiatusundan

geçerek kafatasına girer, temporal kemiğin pyramidal yüzünde ilerler internal karotid

arter lateralinden ve foramen laserumdan geçer. Daha sonra internal karotid etrafındaki

8

Page 9: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

sempatik pleksustan gelen derin petrozal sinirle (nervus petrosus profundum) pterigoid

kanalın sinirini (nervus canalis pterigoidei) oluşturur. Bu sinir pterigoid kanaldan

geçerek sfenopalatin fossaya ulaşır ve sfenopalatin ganglionda sonlanır. Buradan çıkan

postganglionik lifler lakrimal beze sekretuar impulsları iletir (zigomatik sinir ve

lakrimal sinirle olan anastomozları aracılığı ile), gangliondan çıkan diğer postganglionik

lifler nazal boşluktaki sekretuar impulsları taşırlar. Yumuşak damaktan gelen tad lifleri

büyük superfisiyal petrozal sinirde santral yönde ilerlerler.

İntermedier sinirin bazı lifleri fasiyal kanalın timpanik kavitenin posterior duvarı

ile birleştiği yerde stapedius siniri olarak ayrılır ve stapedius kasını inerve eder.

İntermedier sinirden çıkan diğer dal korda timpanidir, petrotimpanik fissürden

geçerek timpanik kaviteyi terk eder ve lingual sinirle birleşir. Bu şekilde submandibular,

sublingual, ve ağız boşluğundaki küçük bezlere giden sekretuar (preganglionik

parasempatik) lifler lingual sinire getirilmiş olur. Dilin ön üçte ikisinden gelen afferent

tad lifleri lingual sinir ve korda timpani aracılığı ile santral yönde ilerler.

İnfranuklear fasiyal sinir intrakranial, intratemporal ve ektratemporal olmak

üzere üç ayrı kısımda incelenir:

İntrakranial infranuklear fasiyal sinir pontobulbar oluk ile iç kulak yolu

arasındaki parçadır. Fasiyal sinir burada posterior fossada bulunur. Fasiyal sinir iç kulak

yoluna kadar intermedier sinir ve VIII.sinirle birlikte seyreder. Çevrelerinde epineurium

bulunmaz. Pons ile iç kulak yolu arasında sinirin uzunluğu 23-24 mm kadardır.

Serebellopontin köşe tümörleri ve bu bölgedeki cerrahi girişimler fasiyal sinirin bu

kısmındaki paralizilerin en sık nedenleridir.

İç kulak yolu, intermedier sinir ile beraber yedinci kafa çifti ve vestibülokohlear

sinire yol teşkil eder. İç kulak yolu kendi içinde birbirinden kemik septalar ile ayrılan

dört farklı kanala bölünür. Genel olarak, iç kulak yolunun anterosuperiorunda yer alan

fasiyal sinir, hemen arkasında bulunan superior vestibüler sinirden Bill’s bar ile ayrılır.

Kanalın superior bölümünde yerleşmiş olan bu iki sinir, inferior yerleşimli kohlear

(önde) ve inferior vestibüler sinirden(arkada) transvers krest ile ayrılmaktadır.

İntratemporal fasiyal sinir: Meatal segment, Labirentin segment, Timpanik

segment ve Mastoid segmentten oluşmaktadır.

9

Page 10: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Meatal segment, fasiyal sinirin iç kulak yolu içindeki bölümüdür. Uzunluğu 8-11

mm arasında değişir. Meatal ve labirentin segmentlerin birleştiği yer 0,68 mm lik çapı

ile siniri çevreleyen kanalın en dar olduğu noktadır.

Labirentin segment, yaklaşık 3-5 mm olup sinirin kanal içindeki en kısa

segmentidir. Fundustan genikulat ganglion distaline kadar uzanır. 0,68 mm ile fallop

kanalının en dar yerini oluşturmaktadır. Sinirin arterial beslenmesinin en zayıf olduğu

noktadır. Bu sebeplerden dolayı Fisch’e gore Bell paralizisinde patolojinin %94

yerleştiği bölgedir. Bu bölümde sinir glial doku ile sarılmaktadır. Labirentin segment

önde kohlea arkada ise semisirküler kanal ile yakın ilişki içerisindedir. Labirentin

segmentin son kısmında genikulat ganglionun hemen anteriorunda, sinirin temporal

kemik içerisinde verdiği dallardan ilki olan büyük petrozal sinir yer alır. Bu dal lakrimal

gland ve nazal hücrelere parasempatik sekretuar lifler taşımaktadır. Genikulat ganglion

sinirin temporal kemik içerisinde oluşturduğu iki dirsekten ilkidir.

Timpanik segment, sinirin orta kulak düzeyindeki bölümüdür. Kohleiform

prosesin hemen arkasından başlar ve ikinci dirseğe kadar ilerler. Burada stapes kasının

bulunduğu pyramidal prosese kadar uzanır. Uzunluğu 8-10 mm kadardır. Oval pencere

ile horizontal semisirküler kanal arasında bulunur. Fasiyal sinirin gangliona yakın kısmı,

petröz kemiğin derinindedir. Ancak oval pencere üstünde ve semisirküler kanalın

önünde sadece ince kemik bir lamina ile örtülüdür; çoğu zaman, burada, kemikteki

dehisanslar nedeni ile sinirin çıplak olarak seyrettiği görülür. KOM ve stapes

cerrahisinde iatrojenik fasiyal paralizilerin çoğunlukla ortaya çıktığı yer burasıdır.

Mastoid segment, sinirin ikinci dirsek ile stilomastoid foramen arasında kalan

bölümüdür. Genel olarak, bu bölümde sinir vertikal bir seyir izlemektedir. Uzunluğu 10-

14 mm kadardır. Bu bölümde sinir üç dal verir. Bunlar sırasıyla n. stapes, chorda

tympani ve vagus ile anastomoz yapan auricular dallardır. Korda timpani fasiyal siniri,

mastoid segment distal 1/3 ünden terk eder. Yukarı ve öne doğru ilerleyerek, inkus ve

malleus lateralinde seyrederek, timpan zarın hemen medialinden anteriora doğru ilerler.

Temporal kemiği petrotimpanik sütür ile terk ederek lingual sinire ulaşır.

Submandibuler ve sublingual glandların otonomik sekretuar liflerini taşımasının

yanında dilin 2/3 ön kısmının tad duyusu ve dış kulak yolu arka duvarının duyusal

inervasyonunu sağlar.

10

Page 11: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Fasiyal sinirin intratemporal bölümünün arterial beslenmesi, proksimalde

anterior inferior serebellar arterden, orta bölümde middle meningeal arterin bir dalı olan

petrozal arterden ve mastoid segmentte de post auricular arterden olmaktadır.

Ekstratemporal fasiyal sinir: Fasiyal sinirin stilomastoid forameni terk ettikten

sonraki kısmıdır. Fasiyal sinir öne, aşağı, ve dışa doğru bir seyir izler, mandibula arka

kenarı hizasında parotise ulaşır ve burada dallanır. İki önemli dal verir: superiorda

temporofasiyal ve inferiorda servikofasiyal dallar. Buna pes anserinus adı verilir. Bu

dallardan çeşitli yan dallar çıkar ve bunlar da aralarında anastomozlar yaparlar. Bu

suretle pleksus denen geniş ve yaygın bir sinir ağı oluşur.

Fasiyal sinir parotis sahasında bazı yan dallar verir:

-Ansa maller: Stilomastoid foramenin hemen altında sinirden çıkar ve IX. sinir

ile anostomoz yapar ve juguler veni dış taraftan çaprazlar.

-Posterior auricular dal: Fasiyal sinir digastrik kas seviyesinde iken çıkar. Yukarı

doğru seyreder ve mastoidin ön yüzüne gelir. DKY ve mastoid apeksi arasında aurikuler

ve oksipital dallara ayrılır. Aurikular dal, posterior auricular kasların motor dalıdır. Daha

geniş bir dal olan oksipital dal ise arkaya doğru gider ve oksipital kasları sinirlendirir.

-Stilohyoid dal: Genellikle digastrik dal ile beraber siniri terk eder. Stilohyoid

kasa orta bölümünden girer.

-Digastrik kas dalı: Digastrik kas arka karnını sinirlendirir.

-Lingual dal: Stiloglossus ve stilofaringeus kaslarının iç yüzünde seyreder.

Farenks hizasında superior konsrüktör faringeus kasını delerek farenkse dağılır.

Fasiyal sinir parotis bezini terk ettikten sonra, masseter kası fasyası üzerinde

seyrederek yukarıdan aşağıya doğru temporal, zigomatik, bukkal, marginal mandibular

ve servikal dallar olmak üzere beş distal dala ayrılır. Bu düzeyde oldukça değişik

varyasyonlar tanımlanmıştır. Çoğunlukla (%70-90 olguda) üst ve alt ana divizyonlar

arasında anastomozlar bulunur. Sinirin kantus lateralisten indirilen dik bir hattın

anteriorunda kalan distal bölümlerine gelen bir hasar sonrası, birbirleriyle sıkı

anastomozlar oluşturması sebebiyle hemen her zaman sekelsiz olarak iyileşir.

Dolayısıyla bu bölgedeki hasarların onarımına ender olarak ihtiyaç duyulmaktadır.

11

Page 12: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Frontal dal çoğunlukla tek başına diğerlerinden ayrı ve aralarında bağlantı

olmaksızın seyreder. Zigomatik dal periferik dalların en genişi olup alt ve üstünde yer

alan diğer dallara sıkı anastomozlar ile bağlıdır. Marginal mandibular, yerleşim

itibarıyla ekstrakranial cerrahi yaklaşımlarda en sık olarak yaralanan dal olup ancak %

10-15 olguda diğer dallar ile anastomoz yapmaktadır. Servikal dal ile beraber platisma

kasının derininde, fasiyal arter ve venin süperfisyalinde yer almaktadır. Mandibulanın 1-

2 cm kadar altına inebilmektedir. Çoğunlukla, en az varyasyon gösterdiği kısım olan

angulus mandibulanın hemen anteriorunda identifiye edilir. Frontal ve marginal

dallardaki kollaterallerin azlığı dolayısıyla bu ikisine lokalize paraliziler daha geç ve

sekelli olarak iyileşmektedir.

2.3 HİSTOLOJİ:

Fasiyal sinir, pontin nukleusta yerleşmiş nöron hücresi ve inerve ettiği kas

grubuna ulaşan aksonal oluşumlardan ibarettir. Beyin spında yerleşmiş toplam 7000

nöronun her biri 25 adet kas lifini inerve etmektedir. Aksonun ihtiyaçları hücre

çekirdeği tarafından karşılanır. Fasiyal sinirin aksonu Schwann hücresi tarafından

oluşturulan myelin kılıfla kaplıdır. İki Schwann hücresi arasında myelin kılıfın olmadığı

Ranvier düğümü olarak adlandırılan kısımlar vardır. Sitoplazmanın akson içindeki

kısmına aksoplazma adı verilir . Aksoplasma içinde, aksonal transportta önemli görevler

üstlenen nörofilament ve mikrotübül adıyla bilinen silindirik oluşumlar mevcuttur.

Aksoplazma hem aksonun canlılığını koruması için gereken maddeleri ulaştırır hem de

aksonda oluşan katabolizma ürünlerini temizler. Aksonun canlılığını sürdürmesi

nöronun gövdesinden aksona doğru olan aksoplazma akımının devam etmesi ile

mümkündür (4).

Aksonun çapı, myelin kılıfın kalınlığı ve Ranvier düğümleri arasındaki uzaklığı

ifade eden myelin kılıfın uzunluğu, fonksiyonel açıdan, bir sinir hücresinin en önemli

oluşumlarıdır. İnsanda fasiyal sinir akson kalınlığı 3 ile 20 mikron arasında

değişmektedir. Ranvier düğümleri arasında mesafe ise 0,1-1,8 mm arasındadır. Fasiyal

sinir gibi myelinli sinirlerde depolarizasyon “sıçrayıcı iletim olarak bilinen Ranvier

düğümleri arasında atlayarak ve normal iletiden daha hızlı olarak ilerler (6). Myelin

12

Page 13: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

kılıfın hasar gördüğü ve kısmi olarak iyileştiği durumlarda, Ranvier düğümleri arası

mesafe bozulacağı için hem iletim yavaşlar, hem de depolarizasyon eşiği artar.

Epinörium, fasikülleri çevreleyen perinörium etrafında yer alır. Sinirin intrinsik

arteriolar sistemi epinörium içinde yer alır. Buna ek olarak lenfatikler de bu planda yer

almaktadır. Perinörium, difüzyonda önemli görevler üstlenir ve sinirin genel olarak

sağlamlığını sağlar. Enfeksiyona karşı önemli bir barier oluşturur. Bu sebeple

enfeksiyon varlığında sinirin bu tabakası açılmamalıdır. Ancak bu yapının bir diğer

görevi intrafunikular basıncı oluşturmasıdır. Herhangi bir bası söz konusu olduğunda

uygulanan dekompresyon girişimlerinde içerideki basıncı azaltmak amacı ile

perinöriumun açılması gerekir. Endonörium, funikulus içerisinde yer alan her bir sinir

lifini ayrı ayrı saran kılıftır. Periferik sinir sisteminde yer alan her bir sinir lifi, bazal

laminayı oluşturan, tip 4 kolajenden zengin ekstrasellüler matriks ile çevrilidir. Bunu

schwann hücresi çevrelemektedir (5).

13

Page 14: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

2.4 HİSTOPATOLOJİ

Seddon, periferik sinir lezyonlarında üç patolojik mekanizma tanımlamıştır.

Bunlar: Nöropraksi, aksonotemezis ve nörotemezis’dir (6).

Nöropraksi: Sinirin aksonal yapısında bir bozukluk yoktur. Konnektif doku

elemenları da sğlamdır. Ancak sinir baskı altındadır, bu nedenle de elektrik akımı geçici

ve reversibl olarak bloke olmuştur. Fasiyal sinirde histopatolojik bir lezyon

bulunmamaktadır. Baskı ortadan kalkarsa fasiyal sinir işlerliğini kazanır ve tam şifa

ortaya çıkar. Bu tür lezyonlarda iyileşme süresi 2-4 haftadır (4).

Aksonotemezis: Sinir etrafındaki oluşan bası, aksoplazma iletimini tamamen

bloke eder. Aksoplazma akımını önleyen basının ortadan kalkmaması halinde akson

ölür; ancak endonöral tüpler sağlamdır. Bası devam ederse endonöral tüpler de zedelenir

ve sinirdeki hasar nörotemezis haline gelir. Aksonda ortaya çıkan dejenerasyon süreci

Wallerian dejenerasyonu olarak adlandırılmaktadır. Aksonotemeziste, eğer bası ortadan

kalkarsa akson, nöronun aksoplazmasının ilerlemesi ile boşalmış endonöral tüpün içini

doldurarak kendi kendini onarabilir. Aksonotemeziste tam iyileşme mümkündür ancak

1-2 ay gibi bir zaman sürebilir.

Nörotemezis: Hem bağ dokusunda hem de aksonda hasar söz konusudur.

Endonörium hasar görmüştür. Neden olan lezyon ya da travma doğrudan nörotemezise

neden olabileceği gibi, aksonotemesizte basının devam etmesi halinde de sinirde

nörotemezis ortaya çıkabilir. Basının en distal kısmından proksimale doğru

dejenerasyon olur ( Wallerian dejenerasyonu). Hasara uğrayan sinirde bir yandan yıkım

sürerken bir süre sonra da onarım faaliyetleri başlar. Rejenerasyon sürecinde ortaya

çıkan farklılıklardan dolayı, nörotemezis üç kategoriye ayrılarak incelenir.

i. Sadece myelin tüplerde hasar vardır. Nörondan ortaya çıkan akson

tomurcuğu boş bulduğu herhangi bir tubule girer. Örneğin göze gidecek

olan bir sinir lifi ağız köşesine gidebilir. Hasta göz hareketi yapmak

isteyince ağız köşesi de hareket eder. Yani sinkinezi görülür. İyileşme

süreci 2 aydır. Sunderland a gore 3.. derece lezyondur.

14

Page 15: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

ii. Myelin tüplerde ve perinöriumda hasar vardır. Fasiyal sinirde tam

olmayan bir kesi söz konusudur. Hasta sağlam liflerin sinirlendirdiği

kasları hareket ettirebilir. Sunderland’ ın sınıflamasındaki 4. derece

lezyona karşılık gelmektedir.

iii. Sinir tümüyle kesilmiştir. Fasiyal sinir rejenere olsa bile tübüllerin

olmaması sebebi ile kaslara ulaşmaları söz konusu olamaz. Bu

olgularda iyileşme görülmez ve tam bir paralizi vardır. Sunderlan’ın

sınıflamasında 5. derece lezyondur (4)

Seddon’un sınıflamasında 50 yıl sonra Sunderland (1978) daha detaylı bir

tanımlama yaparak bir periferik sinirde meydana gelebilecek yaralanmayı 5 dereceye

ayırmıştır. (4,7).

1.derece hasar , Seddon’un tarif ettiği nöropraksia ile uyumlu bir

lezyondur. Hafif şiddette Bell paralizileri gibi patolojilerde sıkça

karşılaşılır. Wallerian dejenerasyonu oluşmadığı için distalden verilen

uyarı ile ileti elde etmek mümkündür.

2.derece hasar, aksonotemezis ile uyumludur. Sinire uygulanan internal

veya eksternal basının artmasına yol açan sebep, venöz kompresyona yol

açarak intranöral basıncı arttırır, perfüzyon bozulur, hasar kalıcı hale

dönüşür. Ancak patolojinin ortadan kalkması ile tam iyileşme sağlanır.

İyileşme 3 hafta ile 3 ay arasında sağlanır.

3. derece hasar, neurotemezis ile uyumludur, Endonöral yapıların

kaybına bağlı olarak, akson rejenerasyonu sırasında serbest uçlar

distaldeki uygun olmayan yollara girdiklerinden iyileşme geç ve sekelli

olarak ortaya çıkmaktadır..

4. ve 5. derece hasar da nörotemezise karşılık gelir. Sinirin bir kısmının

veya hepsinin kesintiye uğraması ile olur. 5. derece hasarlarda hem

perinörium hem de epinörium zarar gördüğü için iyileşme sağlanabilmesi

için cerrahi girişim gerekmektedir. Ancak iyiy bir teknik ile bile iyileşme

1. derece hasarda olduğu gibi tanımlanamaz.

15

Page 16: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

2.5 PERİFERİK FASİYAL PARALİZİLİ HASTAYA YAKLAŞIM

Fasiyal paralizili hastaların değerlendirilmesi için fasiyal sinir işlevinin iyice

anlaşılması ve fasiyal siniri etkileyen sayısız durumun iyice bilinmesi gerekmektedir.

Değerlendirme ayrıntılı bir öykü, sistemlerin gözden geçirilmesi, fizik muayene,

odyometri, muhtemel radyolojik ve elektrofizyolojik incelemeleri içermelidir (8)

Öykü, ayırıcı tanıyı daraltmak ve uygun laboratuvar ve tanısal testlerin seçimi

için önemlidir. Fasiyal paralizinin başlangıç zamanı, geçirilmiş kulak hastalıkları,

kullanılan ilaçlar, travma öyküsü, eskiye ait fasiyal paralizi öyküsü detaylı bir şekilde

sorgulanmalıdır.

Fizik muayene fasiyal sinir motor işlevi üzerine odaklanır. İlk değerlendirmede

lezyonun tam mı parsiyal mi olduğu saptanmalıdır. Paralizinin santral, periferik ayrımı

yapılmalıdır. Santral unilateral fasiyal paralizi genellikle yüzün alt kısmını tutar çünkü

yüzün üst kısmının inervasyonu kroslanmış ve kroslanmamış liflerden gelir. Periferik

sinir lezyonları yüzün hem alt hem de üst kısımlarını tutar. İleri değerlendirme, dikkatli

otolojik muayeneyi, diğer kranial sinirlerin değerlendirilmesini içerir (8,10)

PFP hemifasiyal spazm ile karışabilir. Hemifasiyal spazm PFP sonrasında da

görülebilmekle birlikte daha yaygın olarak yer kaplayan bir lezyona bağlı gelişir.

Hemifasiyal spazmda rozaryus ve orbikularis oküli kaslarının istem dışı kasılmasına

bağlı olarak göz kısmi olarak kapalıdır ve ağız köşesi yukarı çekilmiştir (32).

Parsiyal sinir tutulumunu derecelendirmek için House ve Brackmann bir

derecelendirme sistemi oluşturmuştur(1985). House ve Brackmann derecelendirme

sistemi Tablo 1de görülmektedir.

16

Page 17: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Tablo1:House-Brackmann fasial paralizi derecelendirme sistemi (1985)Disfonksiyon derecesi

Paralizinin derecesi(Grade)

Tanım

Normal I Bütün yüz bölgelerinde normal, simetrik fonksiyonHafif disfonksiyon II Sadece dikkatli inceleme ile farkedilebilen hafif kas

zayıflığıMinimal efor ile gözünü tamamen kapatabilir.Maksimal efor ile gülümseme sırasında hafif asimetri.Güçlükle farkedilebilen sinkinezi bulunabilir.Sinkinezi veya spazm yoktur.

Orta derecede disfonksiyon

III Belirgin kas zayıflığıKaşını kaldıramayabilir.Maksimal efor ile gözünü tam kapatabilir.Maksimal efor ile ağız köşesinde asimetrik hareket vardır.Belirgin, ancak fonksiyon bozukluğu yaratmayan sinkinezi veya kas spazmları bulunabilir.

Orta-Şiddetli disfonksiyon

IV Belirgin ve çehre bozukluğuna neden olan kas zayıflığıKaşını kaldıramaz.Maksimal efor ile gözünü tam kapatamaz.Maksimal efor ile ağız köşesinde asimetrik hareket vardır.Şiddetli sinkinezi veya kas spazmları bulunabilir.

Şiddetli disfonksiyon

V Zorlukla farkedilebilen hareketGöz kapağında çok zayıf hareket vardır, ancak gözünü kapatamaz.Ağız köşesinde çok zayıf hareket vardır.Sinkinezi, kontraktür veya spazm yoktur.

Komplet paralizi VI Yüzde hareket yoktur ve istirahat halinde tonus kaybolmuştur.Sinkinezi, kontraktür veya spazm yoktur.

17

Page 18: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

2.6 PERİFERİK FASİYAL PARALİZİ NEDENLERİ

2.6.1 İDİOPATİK FASİYAL PARALİZİ (BELL PARALİZİSİ)

Bell paralizisi, tüm akut fasiyal paralizilerin dörtte üçünü oluşturmaktadır. Yıllık

tahmini insidansı 100000’ de 15-40 arasında değişmektedir. En sık 15-45 yaş grubunda

görülmektedir. Cinsiyet ve ırk açısından her hangi bir fark yoktur. Hastalık, hastaların %

10-12 sinde tekrarlar, pozitif aile hikayesi vakaların % 24 üne kadar rapor edilmiştir

(4,8,9).

Tarih boyunca Bell paralizisinin etiyolojisi hakkında çok farklı teori ve

hipotezler öne sürülmüştür. 1950 li yıllarda hastalığın soğuk algınlığı sonrası oluşan

romatolojik bir hastalık olduğu ileri sürülmüş ve bu yönde tedaviler uygulanmıştır.

Daha sonra iskemi hipotezi güçlenmiştir, buna göre sinir hasarının nedeni dolaşımdaki

bozukluktur. Son 25 yıldır viral enfeksiyon etiolojiden sorumlu tutulmaktadır. Yeni

moleküler biyolojik teknikler ( Polimeraz zincir reaksiyonu) de bu veriyi

desteklemektedir. Murakami ve arkadaşları 14 Bell paralizi hastasında fasiyal sinirden

alınan endonöral sıvıda Herpes Simplex virüs DNA sının varlığını kanıtlamışlardır.

Ancak kesin etiolojinin belirlenmesi için ileri araştırmalara gerek duyulmaktadır (10).

Orijinal olarak 1821’de Bell tarafından dökümanlaştırılmış olan, idiopatik

fasiyal paralizinin tanımı, son 2 asırdır değişmeden kalmıştır. Minimum tanı kriterleri;

1) Yüzün bir tarafındaki kasların tamamında paralizi ve parezi görülmesi

2) Aniden başlaması

3) Santral sinir sistemi, kulak veya serebellopontin açı hastalıkları ile ilgili

herhangi bir bulgunun bulunmamasıdır (8).

Yüzdeki güçsüzlük ve paraliziye eşlik eden başka semptomlar bulunabilir. Erik

Peitersen ve arkadaşlarının farklı etiolojileri bulunan 2500 periferik fasiyal

paralizili hasta ile yaptıkları çalışmada eşlik eden semptomlar şu şekilde

sıralanmıştır; Hastaların % 52 sinde aurikula arkasında ağrı, % 34 ünde tat

18

Page 19: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

bozuklukları, % 4 ünde gözde kuruluk, % 14 ünde hiperakuzi ve %67 sinde

istem dışı göz yaşı akması bulunmaktadır. Ancak bu göz yaşı akmasının sebebi

göz yaşının fazla salgılanması değildir, orbicularis oculi kasının azalmış

fonksiyonuna bağlı olarak gözyaşı medialdeki lakrimal keseye iletilememektedir

(10).

2.6.2 TRAVMA

Travmatik hasar, ikinci en sık periferik fasiyal paralizi nedenidir.

A- Temporal kemikporal kemik kırıklarında fasiyal paralizi:

Temporal kemik kırıklarının en önemli nedenleri trafik kazaları ve yüksekten

düşmelerdir. Temporal kemik kırıkları iki gruba ayrılmaktadır. Kırık hattı petröz

kemik eksenine paralel bir seyir izliyorsa bunlara longitudinal temporal kemik

kırıkkları, kırık hattı temporal kemik eksenine dik ya da onu kesiyorsa bunlara da

transvers kırıklar adı verilmektedir. Temporal kemik kırıklarının %70- 80

longitudinal kırıktır ve fasiyal paralizi hastaların % 10-20 sinde görülmektedir.

Transvers kırıklar tüm temporal kırıkların % 10-30 unu oluşturmalarına rağmen,

hastaların % 50 sine periferik fasiyal paralizi eşlik etmektedir. Temporal kemik

kırıklarındaki fasiyal paralizinin nedeni kemik fragmanları ya da intranöral

hemetomun fasiyal sinire baskı yapması ya da fasiyal sinirin kesilmesidir. Fasiyal

paralizinin gelişme zamanı önem taşımaktadır. Travmadan hemen sonra gelişen

fasiyal paralizi sinirde kasi oluşmuş olabileceğini düşündürürken, daha geç

dönemde gelişen paraliziler hematom lehine yorumlanır. Transvers kırıklarda

sensörinöral işitme kaybı, bulantı, kusma, otoskopik muayenede hemotimpanium

görülür. Longitudinal kırıklarda ise timpanik memnranda perforasyon mevcuttur.

Tüm bu bulgular fasiyal paralizili hastada odyolojik tetkikler ve otoskopik

muayenenin önemini göstermektedir. Tanı yüksek rezolüsyonlu temporal kemik

tomografisi ile doğrulanır. Total fasiyal paraliziyle birlikte olan temporal kemik

kırıklarının % 90 ı genikulat ganglion bölgesini özellikle de labirentin segmenti

içermektedir (4,8). Yaralanmadan sonraki 6 gün içinde motor son plakların % 90

ından fazlasında dejenerasyon tespit edilirse cerrahi dekompresyon yapılmalıdır.

19

Page 20: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

B- İatrojenik fasiyal paraliziler

Mastoid veya orta kulak cerrahisi sırasında fasiyal sinir yaralanması yaklaşık % 1

olarak görülmektedir (8). Otolojik müdahalelerde fasiyal sinir en çok timpanik segmette

hasar görmektedir (4,8). Paralizi riskini arttıran en önemli faktörler: bölgede

granülasyon dokusu, polip, kolestatom varlığı, kongenital dehisansların olması, körner

septumunun olması ve revizyon vakalarıdır. Genellikle bu vakalar ameliyat sırasında

tespit edilip uygun şekilde tamir edilmektedir. Ameliyat sonrası açığa çıkmış olan

beklenmedik paralizilerde lokal anestetiklerin (örn. Lidokain) geçici paraliziye neden

olabileceği akılda bulundurulmalı, ancak paralizi devam ederse hasta eksplorasyon

amaçlı operasyona alınmalıdır (8). İleri evre parotis tümörlerinin eksizyonu sırasında

fasiyal sinirin feda edilmesi gerekebilir.

C- Barotravmaya bağlı fasiyal paraliziler

Basınç değişikliklerinin fasiyal paraliziye neden olduğu bildirilmiştir. Periferik

fasiyal paralizi gelişen 5 ayrı dalgıç olgusu bildirilmektedir (4). Barometrik periferik

fasiyal paralizinin orta kulaktaki basınç değişikliklerinin fasiyal kanaldaki dehisanslar

yoluyla fasiyal sinire nakledilmesi sonucu olduğu sanılmaktadır

2.6.3 RAMSEY-HUNT SENDROMU

Etken Herpes Zosterdir. Periferik fasiyal paralizinin en sık 3. sebebidir. Serolojik

ve epidemiolojik bilgiler, reenfeksiyonun aksine, enfeksiyonun mekanizmasının latent

bir virüsün reaktivasyonu olduğunu ortaya koymaktadır. Hastalığın insidansı 60

yaşından sonra dramatik olarak artmaktadır, çünkü bu yaş grubunda hücre aracılıklı

bağışıklık azalır. Bell’s paralizisinden ayırd edilmelidir. Veziküler döküntüler ve fasiyal

paralizi birlikteliği Ramsey-Hunt Sendromu tanısı için yeterlidir. Varisella Zoster

virüsüne karşı yükselmiş antikor varlığı ile tanı doğrulanabilir. Yoğun kulak ağrısı,

sensörinöral işitme kaybı, çınlama, baş dönmesi eşlik edebilecek diğer bulgulardır.

Bell’s paralizisi ile karşılaştırıldığında sinir dejenerasyonu daha fazladır, bu yüzden de

iyileşme açısından prognozu daha kötüdür (8).

20

Page 21: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

2.6.4 BAKTERİYEL ENFEKSİYONLAR

Kulağı etkileyen enfeksiyonlar fasiyal sinir paralizisi ile sonuçlanabilir. Akut

suppuratif otitis media, kronik otitis media, mastoidit, malign otitis eksterna sebep

olabilir. Akut otitin tedavisi geniş spektrumlu antibiotik ve orta kulağı boşaltmak için

geniş miringotomi yapmaktır. Kronik otitis media vakalarında timpanomastoidektomi

ve sinir dekompresyonu gereklidir. Malin otitis eksterna temporal kemik, parotis bezi ve

kranial sinirleri tutabilir. Tedavide geniş spektrumlu antipseudomonal antibiotik tedavisi

ve cerrahi debridman yapılır.

2.6.5 DOĞUMDA GÖRÜLEN FASİYAL PARALİZİLER

Yeni doğanda fasiyal paralizi ile karşılaşma oranı her 1000 canlı doğumda 23

olarak bildirilmiştir (4).

Yenidoğan devresinde karşılaşılan fasiyal paralizilerin %78 i doğum travmasına

bağlıdır. Bu olguların yaklaşık yarısı forseps ile yapılan doğumlarda meydana

gelmektedir. Geri kalan fasiyal paraliziler kongenital fasiyal paralizilerdir. Sıklıkla diğer

santral sinir sistemi bulguları ile birliktedir. Bunlardan en sık bilineni olan Mobius

sendromunda iki taraflı fasiyal paralizi ile birlikte 6. kranial sinir paralizisi de

bulunmaktadır.

Kongenital ve travmatik sebepleri ayırd edebilmek için ilk üç gün içinde

elektrofizyolojik testlere başvurulmalıdır. Kongenital fasiyal paralizilerin prognozu

kötüdür.

2.6.6 LYME HASTALIĞI

Bannwarth sendromu olarak da bilinen bu hastalık keneler tarafından taşınan bir

spiroket (B. burgdorferi ) ile meydana gelmektedir (4).

Bell paralizisinden nezle benzeri semptomlar ve karakteristik kutanöz bulgusu

olan eritema kronikum migrans ile ayrılır. Fasiyal paralizinin prognozu yaklaşık %100

lük tamamen iyileşme özelliği ile mükemmeldir (11).

21

Page 22: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

2.6.7 SİSTEMİK HASTALIK

Diabetus mellitus, vasküler sistemi hasara uğratarak periferik ve santral sinir

sistemi hasarlarına yol açar. Parezi genellikle tek taraflıdır ve rekürendir. Erik Peitersen

ve arkadaşlarının 2500 vakalık çalışmasında 76 diabetus mellitus hastası bulunmaktadır.

Bell paralizinin aksine parsiyal parezili hastaların iyileşme oranı %25 le sınırlı kalmıştır

(10).

Fasiyal paralizi HIV enfeksiyonunun herhangi bir döneminde görülebilir (8)

Sarkoidoz hastalarının % 50 sinde periferik fasiyal paralizi bulunur. Sıklıkla

bilateraldir. Genellikle parotitisi izleyen günler ya da haftalar sonra ortaya çıkar; neden

granulomatöz inflamasyonun sinire yayılması ile ortaya çıkan periferal nöropatidir (4).

Hipotiroidizm periferik fasiyal paralizide sıl karşılaşılan metabolik nedenlerden

biridir.

2.6.8 MELKERSON-ROSENTHAL SENDROMU

Tekrarlayan orofasiyal ödem, tekrarlayan fasiyal paralizi, lingua plicata (yarıklı

dil) triadı ile karakterize bir sendromdur (4, 8, 12). Orofasiyal ödem belirleyici

özelliktir. Hastaların sadece dörtte birinde triad birarada bulunur. Sıklıkla ikinci dekadda

ortaya çıkar. Fasiyal paralizi, Bell’s paralizisindeki gibi aniden ortaya çıkar. Sıklıkla

fasiyal ödemin bulunduğu taraftadır ve tekrar eder. Hastalığın etiolojisi bilinmemektedir

(12). Dudaktan yapılan biobsilerde kazeifiye olmayan histiosit, plazma hücreleri,

lenfositlerle sarılı granülomalar gösterilmiştir. Tedavide konservatif yaklaşımlar

önerilmektedir.

2.6.9 ENFEKSİYÖZ MONONÜKLEOZİS

EBV ile meydana gelen hastalık ateş, boğaz ağrısı ve lenfadenopati ile

karakterizedir. Boğaz ağrısı ilk hafta içinde ortaya çıkmaktadır. Olguların yarısında sert-

yumuşak damak sınırında peteşiler izlenmektedir. Tanı periferik yaymada atipik

lenfositlerin görülmesi ve kanda heterofil antikorların saptanması ile konmaktadır (4).

22

Page 23: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

2.7 FASİYAL SİNİR LEZYONLARININ TOPOGRAFİK DEĞERLENDİRİLMESİ

Fasiyal sinir lezyonlarının sinirin hangi seviyesinden kaynaklandığını ortaya

koymaya yönelik testlerdir.

1-Gözyaşı testi (Schirmer testi) :

Teknik: Topikal anestezi sağlandıktan sonra her iki taraf alt göz kapağı içine

Schirmer kağıtları sıkıştırılır ve göz kapatılır. 3 dakika beklenir ve çıkarılır, ıslanan

şeritlerin uzunlukları ölçülür. İki taraf arasında % 30 dan fazla fark varsa bu anormal

kabul edilir ve lezyonun genikulat ganglionun proksimalinde bir lezyon olduğu

düşünülür. Bilateral periferik fasiyal paralizide ıslanan mesafe 25 mm nin altında ise

gözyaşı fonksiyonunun etkilendiği düşünülür (4).

2-Salivasyon testi:

Her iki submandibular bezin salgısını karşılaştırmak amacı ile yapılır. Magielski

ve Blatt tarafından 1958 de tarif edilmiştir. Her iki Wharton kanal ağzı dilatatör ile açılır

ve 50 numara polietilen tüpler yerleştirilir. Her iki kanaldan gelen damla sayılır.

Aralarında %25 den fazla fark varsa anlamlı kabul edilir. Lezyonun korda timpaninin

proksimalinde olduğu düşünülür.

3-Tükrük PH sının ölçümü:

Saito ve arkadaşları submandibuler tükrük PH sının 6.1 in altına düşmesinin, %

91 olasılıkla Bell’s paralizisinde tam olmayan iyileşmeyi gösterdiğini bildirmişlerdir.

23

Page 24: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

4-Stapes kası refleksi:

Stapes kasının inervasyonu, fasiyal sinirin timpanik segmentinden gelen

stapedial sinir tafından sağlanmaktadır (35). Stapedius kasına giden lifler fasiyal sinirin

ikinci dirseğinden hemen sonra ayrılmaktadır (12). Kısmi paralizilerin %69 unda, tam

paralizilerin ise %84 ünde stapes refleksi saptanamamıştır (4). Tüm topognostik testler

içinde en objektif ve en yararlı olanıdır. İpsilateral ya da kontralateral kulağa yüksek ton

verilerek stapes kasının refleks hareketi sağlanır. Testin doğru sonuç verebilmesi için

timpanik membranın intakt olması gerekir.

5-Tat testi:

Krarup bir elektrogustometre kullanarak dilin 2/3 ön kısmında duyu kontrolü

yapılmasını önermiştir. 30 m amp den daha yüksek akımla uyarıldığı halde tad

alamayan hastada korda timpani ya da proksimalinde sinir iletimi bozuktur. Günümüzde

bu test kullanılmamaktadır.

2.8 FASİYAL SİNİR LEZYONLARININ ELEKROFİZYOLOJİK DEĞERLENDİRİLMESİ

Fasiyal sinir için kullanılan elektrofizyolojik testler aşağıdaki özellikleri ile diğer

sinir testlerinden ayrılır.

1- Uyarı noktası genellikle lezyonun distalindedir. Hasar daha sık olarak

temporal kemik içerisinde yer almakla birlikte, bu seviyeden herhangi

bir uyarı oluşturmak mümkün değildir.

2- Bir elektrik uyarısı hem proksimal yönde yani lezyona doğru

(antidromik), hem de distal yönde yani kasa doğru (ortodromik) sinir

aksiyon potansiyeli oluşmasına neden olmaktadır. Bir periferik fasiyal

paralizide ortodromik aksiyon potansiyeli oluşması ve kaslarda

kontraksiyon saptanması, o aksonun dejenere olmadığını bize gösterir.

Bu şekilde elektrofizyolojik testlerde, aksonların ne kadarında

dejenerasyon olduğu saptanabilir.

24

Page 25: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

3- Tam kesilme halinde bile sinir olaydan sonraki ilk 3 günde uyarıları

iletmeye devam eder ve 7. güne doğru iletim kaybolur. Bu nedenle

elektrodiagnostik testler ilk 3 gün içinde güvenilir sonuç sağlamazlar

(4).

2.9 ELEKTRODİAGNOSTİK TESTLER

A-Sinir Latens Testi:

Sinir iletim hızını ölçmek için kullanılır. Sinir stilomastoid foramenden çıktıktan

sonra, bir noktada elektriki olarak uyarılır. Bir kas grubunda örneğin orbikülaris oküli

ya da frontal kaslarda kasılmanın meydana gelmesine kadar geçen süre milisaniye (msn)

cinsinden ölçülür. Sağlam tarafla karşılaştırılır. Bu sürenin 4 msn den fazla olması

anormal kabul edilir.

B-Sinir Uyarılabilirlik testi (NET)

Sinir stilomastoid foramenden çıktıktan sonra bir noktada uyarılır. Uyarılma için

en düşük uyarılma şiddeti esas alınır. Uyarı ile kaslarda kasılma ortaya çıkar. Aynı şey

sağlam taraf için de tekrarlanır. İki uyarılma şiddeti arasında 3,5 m A den fazla fark

olması patolojik sayılır ve kötü prognoza işaret eder. Çünkü periferik fasiyal paralizi

sadece nöropraksiye bağlıysa sağlam taraf ile arasında fark ortaya çıkmaz. Bu testte

ancak geniş myelinli lifler uyarılabilir, küçük ve myelinsiz lifler değerlendirilemez.

Ayrıca sağlam taraftaki anormallikler gözden kaçabileceğinden güvenilir bir test

değildir.

C-Maksimal uyarı testi (MST)

Sinir uyarılabilirlik testinin maksimum uyaran kullanılarak yapılan şeklidir. Bu

testin amacı hem düşük şiddette uyarılan myelinli lifleri hem de yüksek şiddette

uyarılan myelinsiz lifleri birlikte uyarmak ve prognoz hakkında daha kesin bilgiler

edinmektir. Genellikle Hilger’in sinir stimülatörü kullanılır. Önce 1 m A lik akımla

başlanır ve şiddet giderek arttırılarak 5 m A e kadar yükseltilir. Amaç tüm sağlam

25

Page 26: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

aksonları uyararak dejenere olmuş olan liflerin oranını belirlemektir (12). Hafif azalmış

cevapta, normal tarafa göre kaslarda %50 ye varan bir fonksiyon bozukluğu

bulunmaktadır. Belirgin azalmış cevapta kasların ancak %25 i kasılmaktadır. Test

paralizinin başlangıcından itibaren 3.,5.,7.,10. ve 14. günlerde yapılır ve sonuçlar

kaydedilir. Yanıt yoksa testten vazgeçilir. Herpetik hastalarda başlangıçtan sonraki 10 ve

14. günlerde uygulanırsa son derece güvenilir sonuçlar alınır (4). Paralizinin

başlangıcından itibaren 10 gün sonra test iki taraflı olarak birbirinin aynıysa %92

hastada tam bir iyileşme söz konusudur.

D-Elektronörografi (ENOG)

İlk kez 1977’de Esslen tarafından sunulmuş ve daha sonra Fish (1981)

tarafından yaygınlaştırılmıştır. Prensip olarak maksimal uyarı testine benzer ancak daha

objektiftir, ve kayıt alınması avantajı mevcuttur. Maksimal uyarı testinde kas kasılmaları

gözle saptanırken ENOG’de EMG ile saptanmaktadır. ENOG şu şekilde yapılır,yüzün

her iki tarafındaki deri elektrotlar aracılığı ile sinirin ana gövdesine uygun perkutanoz

stimülasyon yapmak sureti ile uyarılır. Uyarı şiddeti giderek arttırılır ve maksimal

amplitüdün bifazik düz dalga formu elde edilinceye kadar arttırılmaya devam edilir. Bu

testte paralizi tarafın amplitüdü sağlam tarafın amplitüdü ile yüzdesel olarak

karşılaştırılır. İki taraf arasındaki farkın en az %30 ve üzerinde olması halinde ENOG

sonucu müspet olarak kabul edilmektedir (4). ENOG’un büyük avantajı cevabın kesin

sayısal değerlendirilmesinin mümkün olmasıdır.

ENOG’ un klinik önemi: ENOG’un analiz sonuçları hangi fasiyal sinir

lezyonlarının dekompresyon ile tedavi edilebileceğini ortaya koyar. Fisch’e göre

travmatik lezyonlarda felcin başlamasından sonraki ilk 6 gün içinde, idiopatik paralizide

ve Rumsey Hunt sendromunda ise ilk iki hafta içinde paralitik taraftaki dejenerasyon %

90 dan fazla ise fasiyal sinirin intratemporal bölümünün cerrahi dekompresyon

endikasyonu mevcuttur (4,13).

Smith IM ve ark 1994 yılında Bell’s palsi ile ilgili makalelerinde ENOG

değerleri ile Bell’s palsi klinik seyrinin korelasyon göstermediği çarpıcı

açıklamasını yapmışlardır. ENOG ile %90 dejenerasyon gösteren hastaların

nerede ise tamamına yakını tam düzelme göstermektedir, ancak %95

26

Page 27: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

dejenerasyon gösteren hastalarda tam düzelme oranı yarı yarıya azalmaktadır

(20).

E- Elektromiyografi (EMG)

EMG kasların elektriki uyaranlara karşı yanıtlarını ölçmek için kullanılır. Bunun

için bir iğne kasa saplanır ve elektriki uyaranla meydana gelen yanıt kaydedilir. EMG

de elde edilen yanıtta şunlar araştırılır.

-Normal istirahat potansiyelleri

-İstemli motor unit potansiyelleri

-Fibrilasyon potansiyelleri

-Polifazik reinervasyon potansiyelleri (Rejenerasyon sırasında ortaya çıkan

potansiyellerdir, denerve kasın tekrar impuls almaya başladığını gösterir.)

EMG akut periferik fasiyal paralizinin değerlendirilmesi için uygun bir yöntem

değildir. Çünkü fibrilasyon potansiyelleri, olayın başlangıcından 14-21 gün sonra ortaya

çıkarlar (4). EMG, dejenere olmuş sinir liflerinin yüzdesi ile ilgili kantitif

değerlendirmeyi olanaksız kılmaktadır, ve bu nedenle Bell’s palsideki kullanımı

sınırlıdır (12). Farklı kullanım alanları bulunmaktadır. Kongenital periferik fasiyal

paralizilerin doğum travmasına bağlı periferik fasiyal paralizilerden ayrılmasını

sağlamaktadır. Ayrıca cerrahi sinir anastomozu yapıldıktan 15 ay sonra yapılan EMG de

polifazik reinervasyon potansiyellerinin görülmemesi operasyonun başarısız olduğunun

gösterilmesi bakımından anlamlıdır (12).

F-Manyetik uyarı (Manyetik evoked nöromiyografi- MNoG)

Elektrofizyolojik testlerde distal akson dejenerasyonunun beklenmesi, fasiyal

sinir lezyonlarının prognostic değerlendirilmesinde gecikmeye yol açmaktadır;

manyetik uyarı testi bu bakımdan büyük bir avantaja sahiptir. Çünkü bu test ile

lezyonun proksimalindeki fasiyal sinirin intrakranial olarak uyarılması mümkündür.

MNoG da elde edilen aksiyon potansiyellerinin morfolojisi ve amplitüdü ENOG da elde

27

Page 28: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

edilene benzemektedir. MNoG un en büyük avantajı, distal akson dejenerasyonu ortaya

çıkmadan yapılması halinde lezyonun yerinin saptanmasına olanak vermesidir.

2.10 AKUSTİK REFLEKS EŞİK ÖLÇÜMLERİ

İnsanda 70 db den daha fazla şiddetteki sesler orta kulak kaslarından olasılıkla

yalnızca stapes kasında kasılmaya neden olmaktadır. Buna akustik refleks ya da stapes

refleksi denir. Akustik refleks orta kulak immitansında ölçülebilir minimum değişikliği

ortaya çıkaran en düşük uyaran şiddetidir. Dış kulak yaluna akustik refleksin

uyarılmasına yetecek şiddette uyaran verilmesi sonucunda her iki stapes kasında

kasılma gerçekleşir. Bu her iki kulaktaki kemikçiklerin birbirine daha fazla

kenetlenmesine neden olur. Normal işiten kulakta 500 Hz, 1000 Hz, 2000 Hz deki

akustik refleks şiddetlerinin aynı frekanstaki hava yolu eşiklerinin 70 ila 100 db

üzerinde bulunduğu ve bu farkın medyan değerinin 85 db olduğu belirlenmiştir.

Borg (1973)’un çalışmalarına göre stapes refleks arkı şöyledir: Ses uyaranı

kemikçikler yoluyla kohleadaki tüylü hücreleri uyararak I. Nöron, buradan da VIII.

Sinir ile ponstaki ventral kohlear nükleustaki II. Nörona gider. İkinci nöronları aksonları

trapezoid body den geçerek superior oliva kompleksine ulaşır. Sağ ve sol superior

olivalar arasında çapraz sinapslar olduğundan nöronların bir kısmı karşı tarafa geçer.

Çaprazlaşan ve çaprazlaşmayan nöronlar VII. Sinir nükleusu ile sinaps yapar. Buradan

VII. sinirle stpes n. halinde VII.sinirden ayrılarak stapes adelesinde sonlanır.

İpsilateral kayıtlarda probun bulunduğu kulaktan hem uyaran verilir, hem de

yanıt kaydedilir. Kontralateral akustik refleks ölçümü sıarasında, kulaklık aracılığı ile

test edilen kulaktan uyaran verilirken, probun bulunduğu kontralateral kulaktan akustik

refleks kaydedilmektedir. İpsilateral ya da kontralateral refleksler, yanıtın kaydedildiği

değil uyaranın verildiği kulağa göre adlandırılmaktadır.

Fasiyal sinir paralizisinde akustik refleks:

Stapes dalının fasiyal sinirden ayrıldığı noktanın proksimalini tutmuş bir

lezyonda probun etkilenen tarafa takılması halinde ipsilateral ve kontralateral refleksler

28

Page 29: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

alınmayacaktır. Fasiayal sinir hastalıklarının varlığının anlaşılmasında ve lezyon yerinin

belirlenmesinde akustik refleks önemlidir. Akustik refleksin fasiyal paralizide tanı

değeri taşıyabilmesi için test uygulanan kulakta ayrıca orta kulak patolojisisnin

bulunmaması gerekir(36).

29

Page 30: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

3. MATERYAL VE METOD

Bu çalışmanın materyalini Nisan 2002- Nisan 2005 tarihleri arasında

Haydarpaşa Numune Hastanesi Kulak Burun Boğaz bölümüne müracaat eden 24’ ü

kadın (%57) , 18’ i erkek (%43) toplam 42 idiopatik periferik fasiyal paralizi olguları

oluşturmaktadır. En küçüğü 12, en büyüğü 72 yaşında ve yaş ortalaması 41,09 olan

olgularımızın seçiminde fasiyal paralizinin başlangıcından en geç beşinci günden sonra

müracaat edenler çalışmaya alınmamıştır. Ayrıca travma, otitis media veya neoplazi gibi

nedenlere bağlı ortaya çıkan fasiyal paralizi olguları da çalışma kapsamının dışında

bırakılmıştır. Hastalardan bir tanesinde periferik fasiyal paralizinin 10. gününde dış

kulak yolunda veziküller ortaya çıktığından bu hasta da Ramsey Hunt Sendromu tanısı

ile çalışma kapsamından çıkarılmıştır.

Statistics (Yaş) Mean 41,36Median 42,00Mode 50,00Std. Deviation 19,35Variance 374,48Skewness 0,07Kurtosis -1,03Minimum 12,00Maximum 77,00

Fasiyal paralizi gelişmesinden sonraki ilk beş gün içinde müracaat eden

hastalardan, kullandıkları ilaçlar, diabet , hipertansiyon, kardiovasküler hastalıklar,

travma hikayesi, işitme kaybı yönünden detaylı bir anamnez alındıktan sonra bulgular

not edilmiştir. Hastaların daha önce fasiyal paralizi geçirip geçirmediği, ailede fasiyal

paralizi öyküsü olup olmadığı, olduysa sekelsiz iyileşip iyileşmediği prognoz açısından

önem taşıyacağından sorgulanıp, kaydedilmiştir. Eksiksiz bir anamnez alınabilmesi için

hastalara yöneltilen sorular Tablo 2 de görülmektedir.

30

Page 31: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Tablo 2:Hastaya yöneltilen sorular

1-Paralizinin başlangıç tarihi ne zaman?2-Başlangıçtan itibaren klinik seyir nasıl?3-Ailede fasiyal paralizi hikayesi var mı?4-Geçirilmiş kafa travması öyküsü,sistemik hastalık,diabetus melitus?5-Gebelik mevcut mu, enfeksiyon hikayesi,cilt döküntüleri var mı?6-Geçirilmiş soğuk algınlığı hikayesi var mı?7-Diğer kranial sinirlere ait semptomlar mevcut mu?8-Baş ağrısı, parezi mevcut mu?9-Geçirilmiş orta kulak iltihabı, işitme kaybı öyküsü, çınlama başdönmesi mevcut mu?10-Kulak arkasında ağrı oluyor mu?11-Tat alamama,gözde kuruluk bulunuyor mu?

Anamnezi alınan hastalara otoskopik muayene, baş boyun muayenesi, ve

nörolojik muayene yapılarak bulgular kaydedilmiştir. Böylece öncelikle periferik fasiyal

paralizi santral paraliziden ayırd edilmiştir. Santral fasiyal paralizili ve Bell’ s paralizisi

dışındaki periferik fasiyal paralizi hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. Otoskopik

muayanede kronik otit media, akut otit media, efüzyonlu otit media tespit edilen

hastalar da stapes refleks arkında oluşacak değişikliklerden dolayı çalışma kapsamının

dışında bırakılmıştır.

Hastalar başvurdukları gün House ve Brackmann derecelendirme sistemine göre

değerlendirilmiş ve kaydedilmiştir, böylelikle sonraki kontrollerdeki klinik gelişmenin

takibi kolaylaşmıştır. Hastalara başvurdukları gün saf ses odyogram, timpanogram ve

stapes refleksi yapılmıştır. İşitme kaybı bulunan ve tip A dışında timpanogram eğrisi

bulunan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir.

Gelişteki akustik refleksleri kaydedilen hastalara akustik refleks değerlerinin (-)

olması durumunda 30. günde ve daha sonra refleks negtifliği devam eden hastalarda 60.

günde stapes refleksi yeniden değerlendirilmiştir. Stapes refleks değeri pozitifleşen

hastalar yalnızca Bu verilere göre hastalar 4 gruba ayrılmışlardır.

1.grup gelişte akustik refleksi (+) olan hastalardan oluşmaktadır.

2.grup 30. günde refleksi pozitifleşen hastalardan oluşmaktadır.

31

Page 32: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

3.grup 60. günde refleks değerleri pozitifleşen hastalardan oluşmaktadır.

4.grup 60. günde refleks değerleri halen (-) olan hastalardan oluşmaktadır.

Hastalara Bell paralizisinin % 70-85 oranında tamamen düzeldiği belirtilerek

endişeleri giderilmiş ve hastalar paralizi sonrası ilk bir ay haftalık kontrollerle,

sonrasında tamamen düzelene kadar aylık kontrollerle takip edilmişlerdir. Hastalara 1

mg/kg steroid tedavisi, asiklovir 200 mg 5*1, B vitamin preparatları, topikal gözyaşı

damlaları reçete edilmiş ve böylece tüm hastalara standart tedavi protokolü

uygulanmıştır. Hastalardan üç tanesi kan glukoz seviyesinin aşırı yükselmesi nedeniyle,

bir tanesi de oral kandidiasis nedeni ile steroid tedavisini tamamlayamadığından çalışma

kapsamından çıkarılmıştır.

Hastalardan yalnızca bir tanesine fasiyal sinir dekompresyonu önerilmiştir,

hastanın kabul etmemesi nedeni ile operasyon gerçekleşmemiştir.

Hastalardan ilk beş gün içinde saf ses odyogram, timpanogram, stapes refleksi

istenmiştir. Stapes refleks ölçümleri aynı merkez tarafından ve Danplex C 186

elektroakustik impedansmetre cihazı ile yapılmıştır.

Hastaların stapedial reflekslerinin 500, 1000, 2000 ve 4000 frekanslarındaki

değerleri (+) ya da (-) olarak ele alınmıştır. 4000 frekans haricindeki herhangi bir (-)

değer mevcutsa refleks “YOK” olarak kabul edilmiştir. Yine 4000 frekans haricindeki

diğer frekanslar (+) ise refleks “VAR” kabul edilmiştir. Stapes refleksi tiz seslere doğru

odyometrik eğrinin genellikle düşüş gösterdiği hallerde, 4000 Hz de elde edilmeyebilir.

Böylece presbiakuziye bağlı refleks negatiflikleri ekarte edilmeye çalışılmıştır. Aycıca

yalancı refleks oranının en yüksek bulunduğu 250 Hz e ait veriler hesaba katılmamıştır.

4. OLGULARIN GENEL DÖKÜMÜAd_Soyad Test_Grubu

Cinsiyet Yas Facial_Paralizi Aile_Hikayesi Rekürren_Paralizi

Sezgin Esmaray Grup 1 ERKEK 14 SOL YOK VARNese Baspinar Grup 4 KADIN 12 SOL YOK VARSadiye Alkan Grup 4 KADIN 72 SOL YOK YOKErgün Kesikbas Grup 2 ERKEK 44 SAĞ VAR YOK

32

Page 33: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Muzaffer Baskurt Grup 4 ERKEK 77 SAĞ VAR YOKZeynep Karabudak Grup 2 KADIN 20 SOL YOK YOKMuazzez Subasi Grup 2 KADIN 37 SAĞ VAR VARSami Acar Grup 3 ERKEK 58 SOL YOK YOKGülbahar Kosedag Grup 3 KADIN 42 SOL VAR YOKSerafettin Dul Grup 3 ERKEK 64 SOL YOK YOKFatma Sumbul Grup 2 KADIN 36 SAĞ YOK YOKSükran Tuncer Grup 1 KADIN 42 SOL YOK YOKHikmet Senyuva Grup 1 ERKEK 32 SOL YOK YOKHülya Korkmaz Grup 2 KADIN 15 SAĞ VAR YOKSultan Yilmaz Grup 4 KADIN 20 SAĞ YOK YOKNurgül Karas Grup 2 KADIN 32 SOL YOK YOKGülhan Deniz Grup 2 KADIN 56 SOL YOK YOKMeryem Bugday Grup 3 KADIN 70 SOL YOK VARHasim Kurucan Grup 4 ERKEK 52 SAĞ YOK YOKMuhammed Cokmus Grup 3 ERKEK 13 SAĞ YOK YOKGülbeden Erol Grup 1 KADIN 50 SAĞ YOK YOKSadiye Bicer Grup 4 KADIN 50 SOL YOK YOKMustafa Ünal Grup 1 ERKEK 15 SAĞ YOK YOKNebile Gecü Grup 4 KADIN 72 SAĞ YOK YOKMemis Cetinkale Grup 1 ERKEK 50 SOL YOK YOKBülent Artun Grup 1 ERKEK 54 SOL YOK YOKHarbiye Abay Grup 3 KADIN 45 SOL YOK YOKAyse Tezcan Grup 2 KADIN 25 SOL YOK YOKVahdettin Batkitar Grup 4 ERKEK 52 SAĞ VAR YOKAyse Demir Kundakci Grup 1 KADIN 30 SOL YOK YOKMuserref Ergun Grup 4 KADIN 65 SAĞ YOK VARSedanur Aydogan Grup 2 KADIN 35 SOL YOK YOKSoner Tufekci Grup 1 ERKEK 13 SAĞ VAR YOKKazim Erol Grup 1 ERKEK 52 SOL YOK YOKBurak Kaplan Grup 1 ERKEK 23 SOL YOK YOKAhmet Kus Grup 1 ERKEK 71 SOL YOK YOKBirgül Yakisir Grup 2 KADIN 30 SAĞ VAR YOKSelami Gürsaka Grup 1 ERKEK 45 SAĞ YOK YOKGülsüme Dursun Grup 1 KADIN 41 SOL YOK YOKIdris Aydin Grup 2 ERKEK 12 SOL YOK YOKFatma Türk Grup 3 KADIN 66 SOL YOK YOKNebahat Bali Grup 1 KADIN 33 SOL YOK YOK

TABLO 3: Cinsiyet, Yaş, Aile hikayesi, Rekürren Paralizi dağılımı

Ad_Soyad Gelis_Evrelemesi Iyilesme_Periodu Eslik_eden_hastalik Sekelli_iyilesmeSezgin Esmaray Grade 2 0-1 AY YOK YokNese Baspinar Grade 3 1-6 AY YOK Yok

Sadiye Alkan Grade 2 İYİLEŞMEMİŞ Serebro Vasküler Hastalık Parezi

Ergün Kesikbas Grade 3 1-6 AY YOK Istem Disi Yüz Haraketleri

Muzaffer Baskurt Grade 3 1-6 AY Hiper Tansiyon YokZeynep Karabudak Grade 2 0-1 AY YOK YokMuazzez Subasi Grade 2 0-1 AY YOK YokSami Acar Grade 3 0-1 AY Epilepsi Yok

33

Page 34: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Gülbahar Kosedag Grade 3 0-1 AY YOK YokSerafettin Dul Grade 4 İYİLEŞMEMİŞ Diabetus Melitus Timsah GözyasiFatma Sumbul Grade 3 0-1 AY YOK YokSükran Tuncer Grade 2 0-1 AY YOK YokHikmet Senyuva Grade 3 0-1 AY YOK YokHülya Korkmaz Grade 3 1-6 AY YOK YokSultan Yilmaz Grade 2 0-1 AY YOK YokNurgül Karas Grade 2 0-1 AY YOK YokGülhan Deniz Grade 2 0-1 AY YOK YokMeryem Bugday Grade 4 1-6 AY YOK KontraktürHasim Kurucan Grade 4 İYİLEŞMEMİŞ YOK Kuru GözMuhammed Cokmus Grade 3 1-6 AY YOK YokGülbeden Erol Grade 3 0-1 AY YOK YokSadiye Bicer Grade 3 1-6 AY YOK PareziMustafa Ünal Grade 2 0-1 AY YOK YokNebile Gecü Grade 3 İYİLEŞMEMİŞ YOK KontraktürMemis Cetinkale Grade 2 0-1 AY YOK YokBülent Artun Grade 3 1-6 AY YOK YokHarbiye Abay Grade 3 0-1 AY YOK YokAyse Tezcan Grade 2 0-1 AY YOK Yok

Vahdettin Batkitar Grade 3 1-6 AY YOK Istem Disi Yüz Haraketleri

Ayse Demir Kundakci Grade 2 0-1 AY YOK YokMuserref Ergun Grade 4 İYİLEŞMEMİŞ YOK KontraktürSedanur Aydogan Grade 3 0-1 AY YOK YokSoner Tufekci Grade 2 0-1 AY YOK YokKazim Erol Grade 3 1-6 AY Diabetus Melitus YokBurak Kaplan Grade 2 0-1 AY YOK YokAhmet Kus Grade 3 1-6 AY YOK YokBirgül Yakisir Grade 3 1-6 AY YOK YokSelami Gürsaka Grade 4 0-1 AY YOK YokGülsüme Dursun Grade 2 1-6 AY Hiper Tansiyon PareziIdris Aydin Grade 2 0-1 AY YOK YokFatma Türk Grade 3 1-6 AY Hiper Tansiyon YokNebahat Bali Grade 3 0-1 AY YOK Yok

TABLO 4: İyileşme periodu, Eşlik eden hastalık, Sekelli iyileşme dağılımı.

Ad_Soyad R_I_500 L_I_500 R_I_1000 L_I_1000 R_I_2000 L_I_2000 R_I_4000 L_I_4000Sezgin Esmaray + + + + + + + +Nese Baspinar + - + - + - + -Sadiye Alkan - - - - + - - -Ergün Kesikbas - + - + - + - +Muzaffer Baskurt + + + + + + + +Zeynep Karabudak + - + - + - + -Muazzez Subasi + + - + + + - +Sami Acar + + + + + + + -Gülbahar Kosedag + - + - + - + -Serafettin Dul + - + - + - + -Fatma Sumbul - + - + - + - +Sükran Tuncer + + + + + + + +

34

Page 35: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Hikmet Senyuva + + + + + + + +Hülya Korkmaz + + + + + + + +Sultan Yilmaz - + - + - + - +Nurgül Karas + + + + + + + +Gülhan Deniz + + + + + + + +Meryem Bugday + - + - + - + -Hasim Kurucan - + - + - + - +Muhammed Cokmus + + + + + + + +Gülbeden Erol + + + + + + + +Sadiye Bicer + + + + + + + +Mustafa Ünal + + + + + + + +Nebile Gecü + + + + + + + +Memis Cetinkale + + + + + + + +Bülent Artun + + + + + + + +Harbiye Abay + + + + + + + +Ayse Tezcan + - + - + - + -Vahdettin Batkitar - + - + - + - +Ayse Demir Kundakci + + + + + + + +Muserref Ergun - + - + - + - +Sedanur Aydogan + - + - + - + -Soner Tufekci + + + + + + + +Kazim Erol + + + + + + + +Burak Kaplan + + + + + + + +Ahmet Kus + + + + + + + +Birgül Yakisir + + + + + + + +Selami Gürsaka + + + + + + + +Gülsüme Dursun + + + + + + + +Idris Aydin + + + + + - + -Fatma Türk + - + - + - + -Nebahat Bali + + + + + + + +

TABLO 5: Hastaların başvuru anındaki stapedial refleks dağılımları.

Ad_Soyad R_C_500 L_C_500 R_C_1000 L_C_1000 R_C_2000 L_C_2000 R_C_4000 L_C_4000Sezgin Esmaray + + + + + + + +Nese Baspinar - + - + - + - +Sadiye Alkan - - - - - - - -Ergün Kesikbas + - + - + - + -Muzaffer Baskurt + - + - + - + -Zeynep Karabudak + - + - + - + -Muazzez Subasi + - + - + - + -Sami Acar - + - + - + - +Gülbahar Kosedag - + - + - + - +Serafettin Dul - + - + - + - +Fatma Sumbul + + + + + + + -Sükran Tuncer + + + + + + + +Hikmet Senyuva + + + + + + + +Hülya Korkmaz + - + - + - + -Sultan Yilmaz + - + - + - + -Nurgül Karas - + - + - + - +Gülhan Deniz - + - + - + - +

35

Page 36: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Meryem Bugday - + - + - + - +Hasim Kurucan + - + - + - + -Muhammed Cokmus + - + - + - + -Gülbeden Erol + + + + + + + +Sadiye Bicer - + - + - + - +Mustafa Ünal + + + + + + + +Nebile Gecü + - + - + - + -Memis Cetinkale + + + + + + + +Bülent Artun + + + + + + - +Harbiye Abay - + - + - + - +Ayse Tezcan - + - + - + - +Vahdettin Batkitar + + + + + + + +Ayse Demir Kundakci + + + + + + + +Muserref Ergun + - + - + - + -Sedanur Aydogan - + - + - + - +Soner Tufekci + + + + + + + +Kazim Erol + + + + + + + +Burak Kaplan + + + + + + + +Ahmet Kus + + + + + + + +Birgül Yakisir + - + - + - + -Selami Gürsaka + + + + + + + +Gülsüme Dursun + + + + + + + +Idris Aydin - + - + - + - +Fatma Türk - + - + - + - +Nebahat Bali + + + + + + + +

TABLO 5 (Devam): Hastaların başvuru anındaki stapedial refleks dağılımları.

Ad_Soyad R_I_500 L_I_500 R_I_1000 L_I_1000 R_I_2000 L_I_2000 R_I_4000 L_I_4000Sezgin EsmarayNese Baspinar + + + + + + + +Sadiye Alkan + + + + + + + +Ergün Kesikbas + + + + + + + +Muzaffer Baskurt - - - - - - - -Zeynep Karabudak + + + + + + + +Muazzez Subasi + + + + + + - +Sami Acar + + + + + + + -Gülbahar Kosedag + - + - + - + -Serafettin Dul + - + - + - + -Fatma Sumbul + + + + + + + +Sükran TuncerHikmet SenyuvaHülya Korkmaz + + + + + + + +Sultan Yilmaz - + - + - + - +Nurgül Karas + + + + + + + +Gülhan Deniz + + + + + + + +Meryem Bugday + - + - + - + -Hasim Kurucan - + - + - + - +Muhammed Cokmus + + + + + + + +Gülbeden ErolSadiye Bicer + + + + + + + +

36

Page 37: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Mustafa ÜnalNebile Gecü + + + + + + + +Memis CetinkaleBülent ArtunHarbiye Abay + + + + + + + +Ayse Tezcan + + + + + + + +Vahdettin Batkitar - + - + - + - +Ayse Demir KundakciMuserref Ergun - + - + - + - +Sedanur Aydogan + + + + + + + -Soner TufekciKazim ErolBurak KaplanAhmet KusBirgül Yakisir + + + + + + + +Selami GürsakaGülsüme DursunIdris Aydin + + + + + + + -Fatma Türk + - + - + - + -Nebahat Bali

TABLO 6: Hastaların 30. gündeki stapedial refleks dağılımları

Ad_Soyad R_C_500 L_C_500 R_C_1000 L_C_1000 R_C_2000 L_C_2000 R_C_4000 L_C_4000Sezgin EsmarayNese Baspinar - - - - - - - -Sadiye Alkan - - + - + - - -Ergün Kesikbas + + + + + + + +Muzaffer Baskurt - - - - - - - -Zeynep Karabudak + + + + + + + +Muazzez Subasi + + + + + + + -Sami Acar - + - + - + - +Gülbahar Kosedag - + - + - + - +Serafettin Dul - + - + - + - +Fatma Sumbul + + + + + + + +Sükran TuncerHikmet SenyuvaHülya Korkmaz + + + + + + + -Sultan Yilmaz + - + - + - + -Nurgül Karas + + + + + + - +Gülhan Deniz + + + + + + - +Meryem Bugday - + - + - + - +Hasim Kurucan + - + - + - + -Muhammed Cokmus + - + - + - + -Gülbeden ErolSadiye Bicer - + - + - + - +Mustafa ÜnalNebile Gecü + - + - + - + -Memis CetinkaleBülent ArtunHarbiye Abay - + - + - + - +

37

Page 38: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Ayse Tezcan + + + + + + + +Vahdettin Batkitar + + + + + + + +Ayse Demir KundakciMuserref Ergun + - + - + - + -Sedanur Aydogan + + + + + + - +Soner TufekciKazim ErolBurak KaplanAhmet KusBirgül Yakisir + + + + + + + +Selami GürsakaGülsüme DursunIdris Aydin + + + + + + - +Fatma Türk - + - + - + - +Nebahat Bali

TABLO 6 (Devam): Hastaların 30. gündeki stapedial refleks dağılımları

Ad_Soyad R_I_500 L_I_500 R_I_1000 L_I_1000 R_I_2000 L_I_2000 R_I_4000 L_I_4000Sezgin EsmarayNese Baspinar + + + + + + + +Sadiye Alkan + + + + + + + +Ergün KesikbasMuzaffer Baskurt - - - - - - - -Zeynep KarabudakMuazzez SubasiSami Acar + + + + + + + +Gülbahar Kosedag + + + + + + + +Serafettin Dul + + + + + + + +Fatma SumbulSükran TuncerHikmet SenyuvaHülya KorkmazSultan Yilmaz - + - + - + - +Nurgül KarasGülhan DenizMeryem Bugday + + + + + + + +Hasim Kurucan - + - + - + - +Muhammed Cokmus + + + + + + + +Gülbeden ErolSadiye Bicer + + + + + + + +Mustafa ÜnalNebile Gecü + + + + + + + +Memis CetinkaleBülent ArtunHarbiye Abay + + + + + + + +Ayse TezcanVahdettin Batkitar - + - + - + - +Ayse Demir KundakciMuserref Ergun - + - + - + - +Sedanur Aydogan

38

Page 39: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Soner TufekciKazim ErolBurak KaplanAhmet KusBirgül YakisirSelami GürsakaGülsüme DursunIdris AydinFatma Türk + + + + + + + +Nebahat Bali

TABLO 7 :Hastaların 60. gündeki stapedial refleks dağılımları

Ad_Soyad R_C_500 L_C_500 R_C_1000 L_C_1000 R_C_2000 L_C_2000 R_C_4000 L_C_4000Sezgin EsmarayNese Baspinar - - - - - - - -Sadiye Alkan - - + - + - - -Ergün KesikbasMuzaffer Baskurt - - - - - - - -Zeynep KarabudakMuazzez SubasiSami Acar + + + + + + + +Gülbahar Kosedag + + + + + + + +Serafettin Dul + + + + + + + +Fatma SumbulSükran TuncerHikmet SenyuvaHülya KorkmazSultan Yilmaz + - + - + - + -Nurgül KarasGülhan DenizMeryem Bugday + + + + + + + +Hasim Kurucan + - + - + - + -Muhammed Cokmus + + + + + + + -Gülbeden ErolSadiye Bicer - + - + - + - +Mustafa ÜnalNebile Gecü + - + - + - + -Memis CetinkaleBülent ArtunHarbiye Abay + + + + + + + +Ayse TezcanVahdettin Batkitar + + + + + + + +Ayse Demir KundakciMuserref Ergun + - + - + - + -Sedanur AydoganSoner TufekciKazim ErolBurak KaplanAhmet KusBirgül Yakisir

39

Page 40: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

CİNSİYET DAĞILIMI

1843%

2457%

ERKEK

KADIN

FASİYAL PARALİZİ TARAFI

1638%

2662%

SAG

SOL

Selami GürsakaGülsüme DursunIdris AydinFatma Türk + + + + + + + +Nebahat Bali

TABLO 7 (Devam): Hastaların 60. gündeki stapedial refleks dağılımları

5. BULGULAR

Çalışmamıza aldığımız 42 idiopatik periferik fasiyal paralizi olgusunun 24’ ü

kadın (%57) , 18’ i erkek (%43) tir.Hastaların cinsiyetlerine göre dağılımı Grafik 1 de

gösterilmiştir.

Hastaların 26 sı (%62) sol periferik fasiyal paralizi, 16 sı (%38) ise sağ fasiyal

paralizi ile müracaat etmişlerdir. Fasiyal paralizi tarafı dağılımı Grafik 2 de

gösterilmiştir

Hastaların6 (%14.2) sinde ailede fasiyal paralizi öyküsü mevcuttur. Grafik 3 de

gösterilmektedir.

Hastaların 4 tanesi (%9,5) reküren fasiyal paralizi olgusuydu. Rekürren paralizili

olguların dağılımı Grafik 4 de gösterilmiştir.

Hastaların başvuru anındaki klinik evrelemesinde 42 hastanın 16 sı(% 38) House

ve Brackmann derecelendirme sistemine göre Grade 2, 21 i(%50) Grade 3 ve hastaların

5 i(%12) Grade 3 idi. Olguların dağılımı Grafik 5 de gösterilmiştir.

GRAFiK 1 GRAFiK 2

40

Page 41: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

41

Page 42: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

FASİYAL PARALİZİNİN KLİNİK DURUMU

1638%

2150%

512%

Grade2Grade3Grade4

AİLE HİKAYESİ

819%

3481%

VAR

YOK

REKÜRREN PARALİZİ

512%

3788%

VAR

YOK

GRAFiK 3 GRAFiK 4

GRAFiK 5

42

Page 43: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

< 2020 -30

30 -40

40 -50

50 -60> 60

0 - 1 AY1 - 6 AY

İYİLEŞMEMİŞ

44

7

44

0

3

01

2

44

00001

4

01234567

YAŞLARA GÖRE İYİLEŞME PERİODLARI

0 - 1 AY1 - 6 AYİYİLEŞMEMİŞ

Çalışmamızda hastaların 12 tanesi 30 yaş ve altında, 16 tanesi 30-50 yaş

arasında, 14 tanesi de 50 yaş ve üzerindedir. En genç hasta 12 yaşındayken, en yaşlı

hasta 72 yaşındadır. Hastalarımızın 36(%86) tanesinde fasiyal paralizi 1 yıllık takip

sonunda tamamen düzelirken, 6(%14) hastada tam düzelme gözlenmemiştir ve hastalar

halen House Brackman sınıflama sistemine göre class II dirler. Yaş gruplarına göre

ortalama iyileşme süreleri Tablo 8 da ve Grafik 6 da görülmektedir.

TABLO 8- Yaş gruplarına göre ortalama iyileşme süreleri

Yaş 0 - 1 AY

1 - 6 AY İYİLEŞMEMİŞ TOPLAM

< 20 4 3 0 720 - 30 4 0 0 430 - 40 7 1 0 840 - 50 4 2 0 650 - 60 4 4 1 9

> 60 0 4 4 8TOPLAM 23 14 5 42

GRAFİK 6

43

Page 44: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Stapes refleks değerleri dikkate alınarak dört gruba ayrılan hastaların:

1.grup gelişte akustik refleksi (+) olan hastalar.

2.grup 30. günde refleksi pozitifleşen hastalar.

3.grup 60. günde refleks değerleri pozitifleşen hastalar.

4.grup 60. günde refleks değerleri halen (-) olan hastalar.

Gruplara göre klinik iyileşme periodları Tablo 9 ve Grafik 7 de görülmektedir

.TABLO 9:Grupların iyileşme periodu dağılımları

0-1 AY

1-6 AY İYİLEŞMEMİŞ TOPLAM

Grup1 11 4 0 15Grup2 8 3 0 11Grup3 3 3 1 7Grup4 1 4 4 9TOPLAM 23 14 5 42

44

Page 45: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Gru

p1

Gru

p2

Gru

p3

Gru

p4

0-1 AY1-6 AY

İYİLEŞMEMİŞ

11

8

3

1

43

340

014 0

246810

12

STAPEDİAL REFLEKSLER İLE İYİLEŞME PERİODLARI ARASINDAKİ İLİŞKİ 0-1 AY

1-6 AYİYİLEŞMEMİŞ

GRAFİK 7

45

Page 46: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

6.TARTIŞMA VE SONUÇ

42 idiopatik periferik fasiyal paralizi olgusunun 24’ ü kadın (%57) , 18’ i

erkek (%43) tir. Erkek kadın oranları birbirine oldukça yakın olup literatürde bu konuda

benzer rakamlar verilmektedir. Hastaların 26 sı (%62) sol periferik fasiyal paralizi, 16 sı

(%38) ise sağ fasiyal paralizi ile müracaat etmişlerdir. Çalışmamız esas olarak prognozu

saptamaya yönelik olduğu için, ilk beş günden daha sonra müracaat eden hastalar

çalışmaya dahil edilmemiştir. Literatürde Pieter ve arkadaşlarının 1000 hastalık

serilerinde kadın erkek oranları eşit bulunmuş ve yüz felcinin sağ ya da sol tarafta

ortaya çıkması arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır (16).

Hastalarımızın 5 tanesi (% 11,9) daha önce de yüz felci geçirdiklerini ve daha

sonra tamamen iyileştiklerini ifade etmektedirler. Hastaların 3 tanesinde reküren paralizi

aynı tarafta ortaya çıkarken, 2 tanesinde karşı tarafta ortaya çıkmıştır. Literatürde

Pietersen ve arkadaşlarının çalışmasında reküren paralizi oranı % 6,8 olarak

bildirilmekteidir. Onların çalışması sadece idiopatik fasiyal paralizi hastalarını değil,

farklı etiolojilere bağlı tüm periferik fasiyal paralizi hastalarını kapsamakta idi, bu

yönüyle bizim çalışmamızdan ayrılmakta idi (10). Bizim çalışmamızda rekürren

paralizinin prognoz üzerinde olumsuz etkisi görülmemiştir.

Literatürde ailede fasiyal paralizi görülme oranı %6,1 olarak belirtilmektedir.

Bizim çalışmamızda 6 (%14,2) hastada ailede fasiyal paralizi öyküsü mevcuttu. Bu oran

literatürdeki oranın çok üzerindedir (10).

Literatürde bilateral fasiyal paralizinin çok nadir bir durum olduğu ve tüm

fasiyal paralizilerin %1 den daha az bir kısmının bilateral olabileceği bildirilmektedir.

Bell’s paralizisinde bu oran daha da düşüktür. Bu nedenle bilateral idiopatik paralizilere

şüphe ile yaklaşılmalı ve olası tüm diğer sebepler ekarte edilmelidir. Bizim

çalışmamızda bilateral fasiyal paralizi olgusuna rastlanmamıştır (14).

Periferik fasiyal paralizili hastalarda prognozu araştırmaya yönelik çalışmalar

1970 li yıllara dayanmaktadır. Herman ve arkadaşları 1972’ de 44 periferik fasiyal

46

Page 47: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

paralizi hastası ile yaptıkları çalışmada korda timpanideki hasarın derecesini ortaya

koyarak paralizinin prognozu hakkında güvenilir sonuçlar elde edilebileceğini

belirtmişlerdir. Korda timpaninin fonksiyonunu ortaya koyabilmek için paralitik taraf ve

normal taraftaki submandibuler bez duktusuna kanülle girilip, her iki tarafın tükrük

miktarı belirlenmiştir . Paralitik taraftaki miktarın paralitik olmayan taraftaki miktara

bölünmesi ile elde edilen sonuçların klinik seyir ile paralellik gösterdiği ortaya

konmuştur. Buna göre bu oran ne kadar düşükse prognoz o kadar kötü olacaktır. Yine bu

çalışmada erken dönemde yapılacak EMG nin yanıltıcı olacağı belirtilmiştir.(29).

Yamashita ve ark. submandibuler bez fonksiyonunu ortaya koymak için duktusa

kanülle girmek gibi invaziv bir yöntem yerine Teknezyum 99m kullanarak dinamik bir

çalışma yapmışlardır. Yüzün etkilenen tarafındaki akımın sağlam tarafındaki akıma

oranı ne kadar küçükse prognoz o kadar kötüdür, iki taraf değerleri ne kadar birbirine

yakınsa prognoz o kadar iyidir (25).

Citron D. ve arkadaşları 1978 de yaptıkları çalışmada 48 akut fasiyal paralizili

hastayı odyolojik testleri, Schirmer testi ve stapes refleks refleks testini kullanarak

incelemişlerdir. Sonuçta akut fasiyal paralizinin kranial bir polinörit olduğunu ve V.,

VIII.ve IX. kraniyal sinirlerin de etkilenebileceğini ortaya koymuşlardır. Topografik

testler kullanılarak fasiyal sinirdeki lezyonun yerini tam olarak tayin etmek mümkün

değildir, bunun sebebi sinirin total olarak etkilenmesi ya da sinir trasesi boyunca

bulunan multipl lezyonların bulunmasıdır. Akustik stapedial refleks testinin paralizinin

başlangıcından itibaren üç haftayı aşkın bir zamandır bulunmaması sinir

dejenerasyonunu gösteren en önemli prognostik kriterdir (27).

Bell paralizide prognozu tayin etmede sadece laboratuar bulgularının değil;

belirti ve bulguların da yol gösterici olabileceği 1982 yılında Hyden ve arkadaşları

tarafından ortaya konmuştur. Onların 197 hastayı kapsayan çalışmaları sonunda

tekrarlayan paraliziler, tat bozuklukları, kuru göz, hiperakuzi prognostik bakımdan

anlamsız bulunmuştur. Fasiyal paraliziye kulak arkası ağrının eşlik etmesi, hastada

diabet, polinöropati ve kardiovasküler hastalıkların bulunması, hastanın yaşlı olması en

önemli kötü prognoz bulguları olarak bulunmuştur (31). Prim ve ark da prognoz

üzerinde etkili olabileceğini düşündükleri 28 değişkeni esas alarak toplam 178 hastayı

incelemişlerdir. Çalışmanın sonunda prognoz üzerinde belirleyici olan en önemli üç

değişken şu şekilde belirlenmiştir. Birincisi maksimal stimülasyon testi sonuçları,

47

Page 48: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

ikincisi hastanın yaşı, üçüncüsü ise paralizi için uygulanan medikal tedavi şeklidir. İleri

yaş en önemli kötü prognoz kriteri olarak bulunmuştur ve bu sonuç literatür ile

paralellik göstermektedir (17). Bizim çalışmamızda da fasiyal paralizisi tamamen

düzelmeyen 5 hastanın hepsi 50 yaş ve üzeri hasta grubundandı. Bu yaş grubundaki

diğer 12 hasta ise tamamen düzelmiştir. Tüm hasta gruplarında toplam iyileşme oranı %

85 iken, 50 yaş üzeri grupta bu oran ancak %70 dir, bu da ileri yaşın kötü prognoz

göstergesi olduğunun bir kanıtıdır. Paralizinin ne kadar sürdüğü ve sekel bulunup

bulunmaması geç döneme ait bulgular olduğundan Prim ve arkadaşları tarafından

değişkenler arasına katılmamışlardır. Aynı çalışmada anormal stapes refleks testi

yalnızca 45 hastada (%25) mevcuttu ve diğer literatür çalışmalarının aksine prognostik

amaçlı kullanımda sınırlı bir yere sahipti (17).

Julian Holland ve Ark tarafından yapılan ve Bell’s palsideki son

gelişmelerin ortaya konduğu çalışmada belirtilen kötü prognoz kriterleri:Hastada

Ramsey Hunt sendromunun bulunması, komplet fasiyal paralizi bulunması, yaşın 60

üzerinde olması, hipertansiyon, diabet, gebelik gibi durumların eşlik etmesi,3 hafta

geçmesine rağmen hiç bir düzelmenin olmamasıdır.

Ruboyianes J ve arkadaşları diabetus mellitus hastalığı olan ve diabetus mellitus

hastalığı olmayan fasiyal paralizi hastalarını prognoz açısından karşılaştırmışlardır.

Diabetus mellitus hastalarında Bell’s palsi iyileşmesi gecikmiştir. İleri evre Bell’s

paralizi olan diabetus mellitus hastalarında fasiyal sinir dekompresyonu gibi agresif

tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyulabilir (37). Bizim çalışmamızda iki hastada diabetus

mellitus hastalığı mevcuttu, hastaların birinde tam iyileime görülmezken diğerinde

iyileşme periodu 5. aya kadar uzamıştır. Bir diğer diabetus mellituslu hastamızın ise

açlık kan şekeri değerleri tedaviye bağlı aşırı yükseldiğinden tedavi kesilerek,hasta

çalışma kapsamından çıkarılmıştır.

Smith IM ve ark. hangi faktörlerin Bell’s palsi iyileşme oranını etkileyeceğini

araştırdıkları derlemede iyileşmenin hasar gören aksonların rejenerasyonunun ve santral

readaptasyonun bir sonucu olduğunu ortaya koymuşlardır. Santral readaptasyon ileri yaş

ile birlikte azalmaktadır, bu da geriatrik populasyondaki kötü prognozu açıklamaktadır

(20).

48

Page 49: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Stapedial refleks arkının periferik fasiyal paralizideki prognostik önemini

vurgulayan çok az literatür çalışması mevcuttur. Honja ve ark. ve Nakayama stapedial

refleks testinin fasiyal paralizinin derecelendirilmesinde objektif bir test olduğunu

ortaya koyan çalışmalar yapmışlardır. Suzuki ve ark. da periferik fasiayal paralizili

hastalarda stapes refleks testi sonuçlarını araştırmışlardır. Bu araştırmada 500, 1000,

2000 Hz deki kontralateral stimülasyon sonuçları esas alınmış ve bu frekanslardan

herhangi birindeki pozitif netice refleks pozitif olarak kabul edilmiş ve diğer

frekanslardaki negatif sonuçlar ihmal edilmiştir. O dönemde yapılan tüm çalışmalar

stapes refleks arkı sonuçlarının önemini vurgulamakla birlikte hastaların gelişteki

fasiyal paralizi derecesinin belirtilmemesi ve frekanslara spesifik refleks sonuçlarının

incelenmemesi en önemli dezavantajlarıdır (28).

Grooves ve arkadaşlarının 1973 yılında yaptıkları çalışmanın sonucuna göre

paralizinin ilk on günü içinde stapedial refleksin mevcut olması hastanın tam ve sekelsiz

olarak iyileşeceğinin bir göstergesiydi. Ekstrand ve arkadaşlarının bulguları da bu

yöndeydi (34). Koike ise fasiyal paralizili hastalarda takip sırasında sadece bir kez

değil, birkaç kez stapes refleksine bakmış ve sonuç olarak başlangıçta refleksi pozitif

olan hastalarla birlikte, refleksi en kısa zamanda pozitifleşen hastaların en iyi prognoza

sahip olacağını ortaya koymuştur (30).

Ralli ve arkadaşlarının 153 hastadan oluşan serilerinde hastalar üç ana gruba

ayrılmışlardır. 1. gruptaki hastalar; paralizinin birinci haftasında stapes refleksi mevcut

olan ve 30-60 günde tamamen iyileşen hastalardan oluşmaktaydı. İkinci gruptaki

hastalar stapes refleksi 8-35. günlerde gerigelen ve 150 gün içinde tamamen iyileşen

hastalardı. Üçüncü grup hastalar ise stapes refleksi 37.günden sonra geri gelen ve bir yıl

sonraki takiplerinde fasiyal paralizisi halen devam eden hastalardı. Bu çalışmanın

istatistiksel sonuçlarına göre iyileşme açısından 1. ve 2. gruplar arasında anlamlı bir

fark bulunmaz iken, ilk iki grup ile üçüncü grup arasında iyileşme ve prognoz açısından

anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir. Sonuç olarak ilk beş hafta içinde stapes refleksi

geri gelmeyen hastalar tamamen iyileşmemektedir ve stapes refleksi prognozu takip

etmede güvenilir ve objektif bir kriterdir. Bizim çalışmamızda da hastalar stapes refleks

sonuçlarına göre gruplandırıldığından Ralli ve ark. nın çalışması ile benzerlik

49

Page 50: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

göstermektedir. Fasiyal paralizi prognozunu erken tayin etmede stapedial refleksin

önemini araştırdığımız çalışmamızda 42 hastamız mevcuttu. Hastaları stapedial refleks

sonuçlarına göre dört gruba ayırdık ve klinik seyirlerini haftalık kontrolle takip ettik.1.

grupta gelişteki akustik refleksi (+) olan hastalar, 2.grupta 30. günde refleksi

pozitifleşen hastalar, 3. grupta 60. günde refleks değerleri pozitifleşen hastalar, 4. grupta

da refleks değerleri halen (-) olan hastalar bulunmakta idi. İyileşme, Grade 2 olan

hastalarda tamamen iyileşme, Grade 3 ya da 4 olan hastalarda ise Grade 2 ye gerileme

ya da tamamen iyileşme olarak kabul edildi. Hastalar ortalama 6 ay takip edildi.

Hastaların 27 tanesinin geldikleri anda stapes refleksi (-) idi. Başlangıçta stapes refleksi

(-) olan bu 27 hastanın 11 (%40.7) tanesinde 30. günde, 7 (%25,9) tanesinde de 60.

günde stapes refleksinin pozitifleştiği görülmüştür. Geri kalan 9 hastada 60. günde

halen stapes refleksleri (-) olarak bulunmuştur. Tüm hastalar göz önüne alındığında

iyileşmeyen toplam 5 (%11,9) hastanın 4 (%9,5) tanesi bu stapes refleks değerleri 60.

günde halen (-) olan hasta grubundandır. Bizim çalışmamız da devam eden stapes

refleks negatifliğinin kötü prognoz göstergesi olması bakımından Ralli ve ark nın

sonuçları ile paralellik göstermektedir. Ralli ve ark. bu çalışma ile ilk bir hafta içinde

stapes refleksi mevcut olan hastaların tam ve sekelsiz iyileşme gösterdiğini de

doğruladıklarından literatürdeki Koike nin çalışması ile benzer sonuçlar elde

etmişlerdir. Bizim çalışmamızda da hastaların 15 tanesinde (%35,7) ilk başvuru anında

stapes refleksi (+) idi, ve bu hastaların 11 (%73,3) i ilk bir ay içinde, geri kalan 4 (%

26,7) tanesi de başlangıçtan itibaren altı ay içerisinde klinik olarak tamamen

iyileşmişlerdir bu sonuçlar başlangıçtaki stapes refleks pozitifliğinin olumlu bir

prognostik değer olduğunu doğrulamaktadır. Koike ve ark.nın çalışmasında ise stapes

refleksinin varlığı pozitif prognostik kriterken, refleksin yokluğunun kötü prognoz

göstergesi olmadığı belirtilmektedir. Bizim ve Ralli ve ark.nın çalışmasına göre

refleksin yokluğunun kronolojisi kötü prognoz açısından önemli bir kriterdir. (30).

Ralli ve ark. nın yaptığı çalışma kapsamlı bir çalışma olmasına rağmen,

hastaların gelişteki fasiyal paralizi evrelerinden hiç bahsetmemektedir. Çalışmamızda

klinik iyileşme sonuçlarını standardize etmek amacıyla tüm hastalara standart tedavi

uygulandı , ve hastalığın seyri House Berkmann evreleme sistemi kullanılarak takip

edildi.Literatürde önemli bir prognostik kriter olarak gösterilen hastanın geliş

evrelemesi göz önünde bulundurulduğunda sonuçlarımız şu şekilde ortaya çıkmıştır.

50

Page 51: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Hastaların 16 (%38) tanesi geldiğinde House Berkmann evreleme sistemine göre Grade

2, 21 (%50) tanesi Grade 3, 5 (%11,9) tanesi de Grade 4 idi. Altı aylık takip sonucunda

Grade 2 olan hastaların 14 (%87,5) tanesi ilk bir ay içerisinde tamamen düzelmiştir,

Grade 3 olan hastaların 10 (%47,6) tanesi ilk bir ay içinde, 10 (%47,6) tanesi 1-6 ay

içinde iyileşmiştir, 1 (%4,7) hastada iyileşme görülmemiştir. Grade 4 olarak başvuran 5

hastadan 3 (%60) tanesinde iyileşme görülmemiştir. Grade 2 olmasına rağmen

iyileşmeyen bir hastanın kötü prognozunun ileri yaşı ve eşlik eden hastalıkları ile ilgili

olabileceği düşünüldü. Bunun dışında geliş evrelemesinin prognoz üzerinde oldukça

etkili bir faktör olduğu ortaya çıkmıştır. Literatürde yalnızca stapedial refleksleri

değerlendiren klinik evreleme yapmayan çalışmalar gerçeği değerlendirmekten uzak

kalmışlardır.

Ruboyianes ve ark. 1994 de diğer elektrofizyolojik testlerden olan maksimal

stimülasyon testi ve sinir latens testi sonuçlarının fasiyal paralizinin gidişatı ve

prognozu ile ilişkili olup olmadığını araştırmak üzere 86 Bell’s palsi hastasıyla

oluşturdukları kontrol grubuna başvurdukları gün, başvurudan iki hafta sonra ve son

kontrolde bu iki elektrofizyolojik testi uygulamışlardır. Hastalar ortalama 4 ay takip

edilmiştir. Sonuçta maksimal stimülasyon testinin klinik sonucu tahmin etmede %94

oranında başarı gösteren güvenilir bir test olduğunu ortaya koydular. Aynı çalışmada

sinir lateens tesnin ise daha az güvenilir verilere sahip olduğu belirtilmektedir (33)..

İkeda ve ark. 2005 yılında yayınladıkları çalışmada 467 periferik fasiyal paralizi

hastasını değerlendirmişlerdir. Prognostik öneme sahip olduğunu düşündükleri sekiz

farklı değişkenin prognozda ne derece etkili olduğunu ortaya koymaya çalışmışlardır.

Sonuç olarak stapes refleks kaybı, ve etiyolojinin varicella zoster e bağlı olması kötü

prognoz üzerinde düşük bir risk yüzdesine sahipken, hastanın 50 yaş üzerinde olması ve

başlangıçtaki hastalığın derecesinin ileri olması orta risk faktörlerini oluşturmaktadır.

Bizim çalışmamızda da stapes refleks sonuçlarının yanı sıra ileri yaş ve ileri geliş evresi

kötü prognostik kriterler olarak ortaya çıkmıştır ve literatür ile paralellik göstermektedir.

Başlangıçtan 1 ay sonraki evreleme derecesinin grade 4 ve daha kötü olması, sinir

uyarılabilirlik testinde (NET) anormal yanıtların alınması kötü prognoz açısından en

önemli faktörlerdir ve yüksek risk faktörlerini oluşturmaktadırlar (15).

51

Page 52: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

Lawrence ve ark. ENOG (Elektronörografi) un Bell’s palsideki prognostik

önemini araştırdıkları çalışmada: ENOG un önemli bir prognostik değer olduğunu

ancak fasiyal sinir dekompresyon cerrahisine başvurmadan önce gereksiz cerrahi

müdahaleleri önlemek amacıyla diğer elektrofizyolojik testlerle birlikte uygulanması

gerektiğini ortya koymuşlardır (24).

Ardıç ve ark. 1997 yılında yaptıkları prospektif çalışmada fasiyal paraliziden 1

yıl sonraki stapedial sinir fonksiyonlarını araştırmışlardır. Bu çalışmanın amacı daha

önceleri prognozu tayin etmekte kullanılan stapedial refleks testinden faydalanarak

fasiyal paralizi sonrası oluşan kalıcı sinir dejenerasyon oranını tespit etmektir. Bell

paralizisi olan 32 hastaya paralizinin ilk 15 günü içerisinde ve paraliziden 1 yıl sonra

kontralateral stimülasyon ile stapedial refleks testi uygulanmış ve sonuçlar

karşılaştırılmıştır. Hastalar 1985 House-Brackman evreleme sistemine göre gruplara

ayrılmış ve klinik seyir ENOG ile takip edilmiştir. 10 kişiden oluşan normal işitme

seviyesine sahip bir kontrol grubu oluşturulmuştur. Buna göre paralizinin ilk 10 günü

içerisinde Bell paralizi hastalarının % 85 inde stapedial refleks mevcut değildir. Bir yıl

sonra yapılan kontrol sonuçlarında ise normal tarafta %92,9, paralitik tarafta ise %95,1

oranında stapedial refleks mevcut bulunmuştur. Normal ve paralitik taraf arasındaki bu

fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıştır. House-Brackman evreleme sistemine

göre evre II ve evre III olan hastaların stapedial refleks amplitüdları kontrol grubu ile

karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı bir farka rastlanmazken, evre IV

hastaların 500 ve 1000 frekanslarında 100 ve 110 desibel uyarı ile oluşturulan

amplitüdleri kontrol grubundan anlamlı derecede farklılık göstermektedir. Sonuç olarak

fasiyal paralizinin derecesi ne kadar yüksekse stapedial refleks amplitüdü o kadar düşük

olacaktır. Hasta klinik olarak tamamen düzelmiş olsa bile evre IV hastalarda 1 yıl sonra

motor aksonların ancak %56 sı rejenere olmuştur. Stapes kasının yüksek desibel seslere

yönelik fonksiyonunu engelleyen kalıcı parsiyel bir denervasyon söz konusudur, ancak

bu denervasyon stapes refleks eşiğini etkilememiştir. Sonuç olarak fasiyal paralizinin

evresi son derece önemlidir ve evre IV fasiyal paralizide stapes kası koruyucu

fonksiyonunu yerine getiremez (35).

Fasiyal paralizi prognozunu erken tayin etmede stapedial refleksin önemini

araştırdığımız çalışmamızda 42 hastamız mevcuttu. Tüm hastaların iyileşme oranları

göz önüne alındığında 42 hastanın 37 (%88) tanesi iyileşme göstermiştir, bu oran

52

Page 53: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

literatürdeki oranların üzerindedir. Bu farklılığın sebebinin diğer etiyolojilere bağlı

periferik fasiyal paralizi hastalarının çalışmaya dahil edilmemesi ile ilgili olduğu

düşünülmektedir.

Çalışmamızda ortaya çıkan ilginç sonuçlardan birisi de ilk başvurduklarında

stapes refleksi (-) olan ve 30. gündeki stapes refleks değerleri (+) olan 2. grup

hastalarının 8 (%72,7) tanesinin klinik olarak ilk bir ay içerisinde iyileşme göstermesi

idi. Klinik iyileşme stapes refleks değerinin pozitif olarak bulunmasından daha once

gerçekleştiğinden 30. gün prognozu erken tayin etmede refleks değerlerine bakmak için

uygun bir zamanlama olmamıştır. Prognostik önemi tayin etmede ikinci refleks testinin

daha erken dönemde yapıldığı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Sonuç olarak, klinikte çok sık karşılaştığımız fasiyal paralizi olgularında

prognozu erken dönemde tayin etmede stapedial refleks testi önemli bir tarama testidir.

Başlangıçtaki refleks pozitifliği olumlu prognozun göstergesi iken, bu dönemdeki

refleks negatifliğinin prognostik önemi bulunmamaktadır. 60 günde refleks

negatifliğinin halen devam etmesi kötü prognozun göstergesidir ve elektrofizyolojik

testler ışığında hastaya cerrahi yaklaşım kararı verilebilir.

Stapes refleks sonuçları tek başına olmasa da diğer prognostik faktörler de göz

önüne alınarak hangi hastaya elektrofizyolojik testler isteneceği konusunda bize yol

gösteren ucuz ve objektif bir tarama testidir.

Bell paralizisi gerek etiyolojisi, gerek tedavi yöntemleri bakımından halen

gizemini korumaktadır, bizim sonuçlarımızın yapılacak daha ileri çalışmalar için temel

verileri oluşturacağına inanıyoruz.

53

Page 54: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

7-KAYNAKLAR

1-Ligget J: Skin and Bone in: The Human Face. Ligget J(Ed) 2-19. Constable

and company Limited London (1974)

2-Bell, C.: On the nerves: giving an account of some experiments on their

structure and functions, which lead to a new arrangment of the system. Philos.

Trans. R. Soc. London; 111:398-424, 1821

3-Bell, C.: On the nerves of the face. Philos. Trans. R. Soc. Lond., Part 2, p.317,

1829

4-Akyıldız N.: Kulak Hastalıkları ve Mikrocerrahisi 2.Cilt,s.215-261, Bilimsel

Tıp, Ankara, Ocak 2002.

5-Leeson TS, Leeson CR, Paparo AA. Text and Atlas of Histology P.293, 1988.

6-George A. Gates, M.D.: Facial Paralysis. Otolaryngologic Clinics of North

America-Vol. 20, No. 1, 113-131, Feb 1987

7-Andrew Kaye: Classification of Nerve Injuries in Essential Neurosurgery; p.

333-334, 1991

8-K. J. Lee, MD: Essential Otolaryngology; p.169-192, 2004

9-N. Julian Holland, Graeme M Weiner. Recent developments in Bell’s palsy.

BMJ ; 329: 553-557, 2004

10-Erik Peitersen. Bell’s Palsy: The spontaneous course of 2500 Peripheral

Facial Nerve Palsies of Different Etiologies. Acta Otolaryngol ; 549: 4-30, 2002

11-Lesser TH, Dort JC, simmen DP. Ear, nose and throat manifestations of

Lyme disease. J Laryngol Otol ; 104: 301-304, 1990.

54

Page 55: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

12-Cummings C. W, Fredrickson J. M, Harker L. A, Krause C. J:

Otolaryngology Head and Neck Surgery Vol.IV p.2767-2783, 1998.

13-Fisch U: Results of surgery versus conservative treatment in Bell’s palsy and

Herpes Zoster Otikus. In: Disorders of the Facial Nerve, Graham MD, House

WF (Eds) 273-278, 1982.

14-Vanessa Smith, Diana N. Traquina: Pediatric bilateral facial paralysis.

Laryngoscope; 108: 519-523, 1998.

15-Minoru Ikeda, Yuzuru Abiko, Nobuo Kukimoto, Hideo Omori: Clinical

Factors that Influence the Prognosis of Facial Nerve Paralysis and the

Magnitudes of Influence. Laryngoscope, 115: 855-860, 2005.

16-Pieter P. Devriese, Timo Schumacher, Albert Schide, Robert H. De Jongh:

Incidence, prognosis, and recovery of Bell’s palsy-A survey of about 1000

patients. Clin. Otolaryngol. 15: 15-27, 1990.

17-M. P. Prim, J. I. De Diego, O. Sanz: Prognostic Factors with Idıopatic Facial

Paralysis. ORL Jour.Otorhinolaryn. 61: 212-214, 1999.

18- Yasushi Matsumoto, Shingo Murakami, Naoaki Yanagihara: Effects of facial

nerve compression on the stapedial nerve. Ann.Otol. Rhinol. Laryngol. 93: 7-11,

1984.

19-Portmann M, Dauman R, Negrevergne M, Cazenave M:The prognostic value

of the stapedius reflex in peripheral facial palsy. Dergi ismi eksik?

20-Smith IM, Cull RE. Bell’s palsy-which factors determine final recovery?

Clin. Otolaryngol. 19:465-466, 1996.

21-Gavilan C, Gavilan J, Rashad M, Gavilan M: Discriminant analysis in

predicting prognosis of Bell’s palsy. Acta Otolalaryngol. 106(3-4): 276-280,

1988 Sep-Oct

55

Page 56: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

22- Burres S, Fisch U: The comparison of grading systems. Arch Otolaryngol

Head Neck Surgery. 112: 755-758, 1986.

23-Saade B, Karam F: Simple electrodiagnostic test for Bell’s palsy. JAMA.

195: 824-826, 1966.

24-Lawrence C, Ricky C: Use of electroneurography as a prognostic indicator of

Bell’s palsy in Chinese patients. Otol. Neurotol. 23: 598-601, 2002.

25-Yamashita T, Chiyonori I, Tomoda K, Kumazawa T: Prognostic

determination and submandibular function in Bell’s palsy. Arch Otolaryngol.

111: 244-248, 1985

26- Axelsson S, Lindberg S, Stjernquist A: Outcome of treatment with

valacyclovir and prednisone in patients with bell’s palsy. Ann. Otol. Rhinol.

Laryngol.112: 197-201, 2003

27-Citron D, Adour K: Acoustic reflex and loudness discomfort in acute facial

paralysis. c. 104: 303-306, 1978.

28- Ide M, Morimitsu T, Ushisako Y, Makino K: The significance of stapedial

reflex test in facial nerve paralysis. Acta Otolaryngol. 446: 57-63, 1988.

29-Diamant H, Ekstrand T, Wiberg A: Prognosis of idiopatic bell’s palsy. Arch

Otolaryngol. 95:431-433, 1972.

30-Ralli G, Magliulo G, Gagliardi M: Bell’s palsy and stapedial reflex. Clin.

Otolaryngol. 11: 261-265, 1986

31-Hyden D, Sandstedt P, Ödkvist M: Prognosis in Bell’s palsy based on

symptoms, signs and laboratory data. Acta Otolaryngol.93: 407-414, 1981.

32- Gilden Donald H: Bell’s palsy. New Engl J Med. 351;13: 1323-1331, 2004.

56

Page 57: T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim ve …istanbulsaglik.gov.tr/w/tez/pdf/kbb/dr_ozlem_doganer_yuksel.pdf · T.C Sağlık Bakanlığı Haydarpaşa Numune Eğitim

33- Ruboyianes J, Adour K, Santoz D: The maximal stimulation and facial nerve

conduction latebcy tests: Predicting the outcome of Bell’s palsy. Laryngoscope

104:1-6, 1994.

34-Ekstrand T, Glittestam K: Bell’s palsy- prognostic value of the stapedius

reflex with contralateral stimulation. Thr Jour. Laryngol. Otol. 93: 271-275,

1979.

35-Ardıç F. N, Topaloğlu İ, Öncel S, Ardıç F, Oğuz M. Z: Does the stapes reflex

remain the same after Bell’s palsy? Am. Jour. Otol. 18: 761-765, 1997.

36-Çelik Onur, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları ve Baş Boyun Cerrahisi,İST

2002 1-30.

37- Shin-Ichi Haginomori, Atsuko Hasegawa, Miwa Kitagawa Yagi, Prognosis

of Bell’s Palsy: A Comparison of Diabetic Patients and Nondiabetic Patients

Otolaryngology - Head and Neck Surgery, Volume 133, Issue 2, Supplement 1,

August 2005, Page P229

57