t.c. marmara Ün vers tes gÜzel sanatlar enst tÜsÜ … fileendÜstrİ ÜrÜnlerİ tasariminda...
TRANSCRIPT
T.C. MARMARA ÜNİVERSİTESİ
GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI ANASANAT DALI
ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMINDA KULLANILAN ÇEVRE DOSTU PLASTİK MALZEMELER VE PLASTİĞİN GERİ KAZANIMI
Yüksek Lisans Tezi
Özkan PURDE
İstanbul – 2009
T.C.
MARMARA ÜNİVERSİTESİ GÜZEL SANATLAR ENSTİTÜSÜ
ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI ANASANAT DALI
ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMINDA KULLANILAN ÇEVRE DOSTU PLASTİK MALZEMELER VE PLASTİĞİN GERİ KAZANIMI
Yüksek Lisans Tezi
Özkan PURDE
Tez Danışmanı: Yrd.Doç.Esin (DÜZAKIN) YOLSEVER
İstanbul – 2009
i
İÇİNDEKİLER:
ÖNSÖZ: ...................................................................................................................... iv
ÖZET: .......................................................................................................................... v
SUMMARY: ............................................................................................................... vi
GİRİŞ: .......................................................................................................................... 1
1. ÇEVRECİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TASARIM: ............................................. 2
1.1. Çevreci ve Sürdürülebilir Tasarım Kavramının Esasları: ........................ 2
1.2. Çevreci ve Sürdürülebilir Tasarımın Planlanması: .................................. 6 1.2.1. Çevresel Etkilerin Değerlendirilmesi: ...................................................... 6 1.2.2. Pazar Araştırması Yapılması: ................................................................... 7 1.2.3. Fikir Geliştirme Amaçlı Bir Uygulamalı Çalışma Yapılması: ................. 7 1.2.4. Tasarım Stratejilerinin Seçimi: ................................................................ 9 1.2.5. Ürünün Tasarlanması: .............................................................................. 9
1.3. Çevreci ve Sürdürülebilir Tasarım Metodolojileri: ................................ 10 1.3.1. Eko-Verimliliğinde X Faktör Konsepti: ................................................ 10 1.3.2. Atık Yönetiminin Hiyerarşisi: ................................................................ 11 1.3.3. Sürdürülebilir Ürün ve Hizmet Geliştirme:............................................ 11 1.3.4. Kullanıcı Merkezli Tasarım: .................................................................. 12 1.3.5. Yaşam Döngüsü Maliyet Hesaplaması: ................................................. 12 1.3.6. Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi: ........................................................ 13 1.3.7. Beşikten Beşiğe: ..................................................................................... 13 1.3.8. Ürün Servisi Sistemleri: ......................................................................... 15 1.3.9. Butik Ürünler-Servisler .......................................................................... 16 1.3.10. Bio-Düşünce/Bio Taklitçiliği (Biomimicry): ......................................... 16 1.3.11. Manzini Prensipleri ................................................................................ 19
1.4. Sürdürülebilir Tasarım Kavramının Örnek Uygulamaları: .................... 20
1.5. Sürdürülebilirlik İçinde Plastiğin Konumu: ........................................... 21
2. SÜRDÜRÜLEBİLİR TASARIM KAVRAMININ UYGULANMASI İÇİN PLASTİK MALZEMELERİN TANITILMASI: ....................................................... 24
2.1. Plastik Malzemelerin Tanımı: ................................................................ 24
ii
2.2. Plastik Malzemelerin Tarihçesi: ............................................................. 26 2.2.1. Lastik: ..................................................................................................... 27 2.2.2. Selüloz Temelli Plastikler: ..................................................................... 27 2.2.3. Bakalit: ................................................................................................... 28 2.2.4. Polistiren ve PVC: .................................................................................. 29 2.2.5. Naylon: ................................................................................................... 30 2.2.6. Sentetik Lastik: ...................................................................................... 31 2.2.7. Akrilik ve Polietilen Gibi Sonraki Plastikler: ........................................ 33
2.3. Isıl Niteliklerine Göre Plastik Malzeme Çeşitleri: ................................. 36 2.3.1. Termoplastik Malzemeler ve Uygulama Alanları: ................................. 37 2.3.2. Termoset Plastikler ve Uygulama Alanları: ........................................... 68
3. YÜKSEK NİTELİKLİ VE ÇEVRECİ PLASTİKLER: ................................... 85
3.1. Poliaktik Asit (PLA): ............................................................................. 85
3.2. Plastarch malzemesi (PSM): .................................................................. 87
3.3. Flexplay (Polikarbonat DVD): ............................................................... 88
3.4. Polikaprolakton (PCL) ya da Polimorf Plastikler: ................................. 90
3.5. Şekil Hazfızalı Plastikler (Veriflex): ...................................................... 92
3.6. Mater-Bi: ................................................................................................ 94
3.7. Suda Çözünebilen Plastik Alkol Polivinil: ............................................. 96
3.8. Plantic: ................................................................................................... 97
3.9. Autoflex Film Teknolojileri: .................................................................. 99 3.9.1. Autoflex MARAG: ................................................................................ 99 3.9.2. Autoflex HiForm: ................................................................................... 99
3.10. Termokromik Isı Duyarlı Plastikler: ...................................................... 99
4. PLASTİKLER VE ÇEVRE: ........................................................................... 101
4.1. Termoplastiklerin Geri Dönüşümü: ..................................................... 101
4.2. Biyoçözünür Plastikler: ........................................................................ 107
4.3. Oxo-biyoçözünür Plastikler: ................................................................ 109
iii
4.4. Plastik ve Kağıt Ambalajın Karşılaştırılması: ...................................... 111
4.5. Plastik ve İnsan Sağlığı: ....................................................................... 113
SONUÇ: ................................................................................................................... 116
KAYNAKÇA: .......................................................................................................... 118
ŞEKİLLER DİZİNİ:................................................................................................. 124
KISALTMALAR: .................................................................................................... 126
iv
ÖNSÖZ:
Bir tasarımcının çoğu zaman birincil kaygısı estetik olsa da doğru tasarım kriterleri
bunun yanında işlevselliğin ve düşük maliyetin de bulunmasını öngörür. Bu amaç
doğrultusunda çalışan tasarımcıların ilk hakim olmaları gereken konu malzeme ve
üretim bilgisidir. Bu bakış açısı ışığında çağımızın en yaygın kullanılan malzemesi
plastiğin iyi anlaşılması şarttır. İşlevsellik açısından bakıldığında çok üstün nitelikler
barıdıran bazı plastiklerin maliyeti olumsuz etkilediği düşünülürse tasarımda
malzeme açısından maliyet/performans değerlendirilmesi her zaman yapılmalıdır.
Bunun yanında ekolojik dengenin giderek bozulması, çöp alanlarının kontrolsüz
büyümesi ve küresel ısınma gibi günümüzün olumsuz şartları yukarıda sözü geçen
krtiterlere çevreci yaklaşımın da eklenmesini gerektirmektedir. Bu açıdan
değerlendirildiğinde ise sürdürülebilir ve çevreci tasarım kriterleri benimsenerek yeni
malzemelerin sınırları iyi anlaşılmalı ve bunların gelecek tasarımlarda olası
kullanımları iyi etüd edilmelidir.
Bu amaçlar doğrultusunda hem sürdürülebilir ve çevreci bakış açısına değinmek,
hem de konvansiyonel ve çevreci plastik malzemelerin günümüzde hangi konumda
olduklarını göstermek amacı ile bu tezi kaleme aldım. Çevreci yaklaşımı
temellendiren bu çalışmada neden geleneksel plastiklerin de ele alındığı sorusunun
cevabı da tezi yazarken kazandığım “malzemelerin kapasiteleri iyi anlaşılarak doğru
kullanıldıklarında çevreci olabilecekleri” düşüncesiyle hareket etmemle alakalıdır.
Bu çalışmada bana durumlara farklı perspektiflerden bakmamda yol gösteren ve
yardımlarını esirgemeyen değerli danışmanım Yrd. Doç. Esin (DÜZAKIN)
YOLSEVER’e, aileme ve bana yardımcı olan tüm arkadaşlarıma teşekkürü borç
bilirim.
Özkan Purde
İstanbul, 2009
v
ÖZET:
Bu çalışma günümüz endüstri ürünleri tasarımında sıklıkla kullanılan plastik
malzemelerin, sürdürülebilir yaklaşımlar etkisi ile ekolojik açıdan kullanımlarını ve
geri dönüşümlerini ortaya koymayı amaçlar.
Bu amaç doğrultusunda 4 ana bölüm oluşturulmuştur:
İlk bölümde çevre ile barışık tasarımlar ortaya koymanın metodolojisi olan
sürdürülebilir ve çevreci tasarım kriterleri tanım, yöntem ve uygulama yönleriyle ele
alınmıştır. Bu kısımda malzeme seçimlerinin bu yaklaşımı desteklemede ki kritik
etkileri gösterilmek istenmiştir.
İkinci bölüm hazırlanırken çevreci ve sürdürülebilir yaklaşımın konvansiyonel
plastikler ile de sağlanabileceği gerçeği temel alınarak günümüzde kullanılan yaygın
plastik çeşitlerinin nitelikleri ve kullanım alanları irdelenmiştir. Birbirinden farklı
uygulama örnekleri ile tasarımcının, malzemelerin kullanım kapasiteleri hakkında ki
vizyonunu genişletmek amaçlanmıştır.
Devam edildiğinde, malzeme odaklı bu bakış açısı bir adım daha ileri götürülerek
günümüz teknolojisi ile üretilmiş yeni, doğa dostu ve farklı kapasitelerde ki plastikler
tanıtılarak konvansiyonel plastiklerin yerlerini alabildikleri durumlar gösterilmiştir.
Son bölümde ise tanıtılan bu plastiklerin kullanım ömrü sonunda geçirdikleri süreçler
anlatılarak sürdürülebilir ve çevreci tasarım kriterleri dahilinde hangi noktada
oldukları ifade edilmiştir.
Anahtar sözcükler: Plastik, sürdürülebilir, çevreci, tasarım, biyoçözünür, geri
dönüşüm
vi
SUMMARY:
This study aims to present different usages and recycling/regaining processes of
today’s popular industrial design materials, plastics, with a sutainable point of view.
Accordingly, the study consists of 4 main sections:
To begin with, general definitions, techniques and applications about sustainable and
environmental design, the methodology of designing ecologically sound objects and
services, are given. The critical importance of choosing the right material is also
emphasized.
In the second chapter the properties and general applications of conventional plastics
are explained, based on the fact that sustainable design can also be achieved with
those materials. With so many and diverse examples, the goal is to widen the
designer’s vision about the usage of those materials.
To continue and to take this material based sight one step forward, plastics which are
technologically new, environment friendly and having different capacities are
explained, thus are the possible replacement examples for conventional plastics.
Finally, plastics which are mentioned earlier are examined at the end of their useful
lives. The processes and their status towards the sustainable point of view are shown.
Keywords: Plastic, sustainable, environmental, design, biodegradable, recycling
GİRİŞ:
Plastikler günümüz tasarımcılarının malzeme portfolyolarında sıklıkla yer verdikleri
maddelerdir. Maliyeti düşürmeleri, şekillendirilebilme yetenekleri ve daha birçok
olumlu etkileri açısından bakıldığında plastiklerin bu kadar popüler olmaları da zaten
şaşırtıcı değildir.
Fakat sorumlu bir tasarımcı, her ne kadar birçok olumlu tarafı olsa da, plastik
malzemeleri kullanırken her zaman ikinci bir kez düşünür. Bunun sebebi malzeme
doğasına ilişkin yaşanan çelişkilerdir. Plastik malzemenin yıllara meydan okuyan
yapısı kullanım ömrü sonunda çevresel bir çıkmaza dönüşme potansiyeli barındırır.
Her ne kadar alternatif malzeme seçenekleri günümüzde çoğalsa da, konvansiyonel
plastik malzemelerin üstün niteliklerinin vazgeçilmez olduğu durumlar göz ardı
edilemez. Bu nedenle tasarımcının herşeyden önce ürün geliştirmede bir
metodolojiyi benimsemesi, daha sonrasında da geniş bir malzeme dağarcığını
oluşturmuş olması gerekir.
Günümüzde, tüketici zevklerinin, beğenilerinin ve isteklerinin yoğun bir şekilde
şekillendirilmesi söz konusudur. Bu şekillendirmede en etkin rolü üstlenen meslek
grubu da şüphesiz tasarımcılardır. İnsanlar tasarlanan ölçüde zevk ve sorumluluk
sahibi olma eğilimine girmişlerdir. Bu noktada tasarımcıların doğal hayat konusunda
bilgi ve farkındalık sahibi olmaları, zincirleme olarak, toplumsal anlamda da olumlu
sonuçlar doğuracaktır.
2
1. ÇEVRECİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR TASARIM:
1.1. Çevreci ve Sürdürülebilir Tasarım Kavramının Esasları:
Sürdürülebilir tasarım ekonomik, sosyal ve ekolojik prensiplerin devamlılığını
sağlama odaklı olan fiziksel objeler ya da mekanlar tasarlama felsefesidir. Global
çapta çevresel krizler, ekonomik faaliyetlerin ve insan nüfusunun hızlı büyümesi,
doğal kaynakların giderek tükenmesi, eko sistemlerin zarar görmesi ve doğal
çeşitliliğin yok olması karşısında oluşan genel bir reaksiyondur1.
Şekil 1. Sürdürülebilir tasarımın öğeleri
1 Fan Shu-Yang, Bill Freedman, Raymond Cote, Principles And Practice Of Ecological Design.
Environmental Reviews, Vol.12, No:2 (Haziran 2004), s:97–112.
3
Sürdürülebilir tasarımın amacı “nitelikli ve duyarlı tasarımlar ile çevre üzerindeki
olumsuz etkileri ortadan kaldırmak” tır2. Bu felsefenin manifestasyonu, tasarımların
yenilenemez enerji kaynaklarına ihtiyaç duymamasını, çevre üzerindeki etkilerinin
minimum olmasını ve doğal çevre ile insanlar arasında bir ilişki kurmasını hedefler.
Bu bakış açısının ekolojik tarafı doğa dostu mimariyi, sürdürülebilir tarımı, ekolojik
mühendisliği ve daha birçok alanı birleştirmeye çalışan bir disiplindir. Tasarımda
ekoloji kavramını ön plana alarak, malzeme ve enerji ihtiyaçlarını küçültmeyi,
kirliliği azaltmayı, doğal habitatı korumayı, birlikteliği, sağlığı ve güzelliği sonuca
yansıtma niyeti taşır. Tasarıma yeni bir bakış açısı getirir.
Bu felsefenin uygulanışı mikro çerçevede olabileceği gibi (gündelik küçük eşyalar)
makro boyutta da olabilir (binalar, şehirler ve hatta gezegenin tüm yüzeyi). Ayrıca
interdisipliner bir bakış açısı olduğu için endüstriyel tasarımlarda, mimarlıkta, çevre
planlamasında ve düzenlemesinde, mühendislikte, grafik tasarımında, iç mimaride ve
moda tasarımında uygulanabilir.
Bu kavramın değişik alanlarda ki uygulamalarının farklılaşması söz konusu olsa da
genel prensipleri şunlardır:
Üretimde zehirli olmayan, üretimi sürdürülebilir ya da geri dönüştürülebilir
ve işlenmesi için az enerjiye gereksinim duyan malzemeler kullanmak
Mümkünse üretim alanına yakın bir merkezden temin edilen, yenilenebilir ve
gübreleşebilen malzemeleri tercih etmek
Daha uzun süre kullanılabilir ve daha işlevsel ürünler tasarlayarak bunların
tüketimini olabildiğince geciktirmek
Daha az malzemeye ihtiyaç duyan ürünler tasarlamak
Daha az enerjiye ihtiyaç duyan üretim prosesleri kullanmak
2 Jason F. McLennan, The Philosophy of Sustainable Design, Kansas City: Ecotone Publishing
Company LLC, 2004, s:4.
4
Yeniden kullanım ve geri dönüşüme uygun tasarımlar yapmak
Kullanılan tüm kaynaklar için yaşam çevrimi analizleri ve karbon ayak izi
değerlendirmesinin yapılması
Endüstriyel alanda üretim sonu çözümlerden, üretim boyunca temiz ve baştan
önlemler alarak üretime geçiş3
Proseslere değil ürünlere odaklanarak yaklaşımları temellendirmek
Endüstriyel sistemleri biyolojik hatlara bağlayarak beşikten mezara anlayışını
bir adım ileri götürmek, beşikten beşiğe (kapalı malzeme ve enerji döngüleri)
yaklaşımını benimsemek4
Hizmetten tasarruf anlayışını5 benimsemek; bireysel kullanımların yerine
toplu kullanımları tercih etmek (bir arabada bir kişi anlayışı yerine bir arabayı
paylaşan bir çok kişi gibi)
Tasarımlarda kullanılan malzemeler hammaddenin çıkarılması, toplanması,
işlenmesi, nakledilmesi ve ürün haline getirilmesi süreçleri boyunca çevreye bazı
etkilerde bulunurlar. Malzeme seçimleri son ürünün dayanıklılığını etkilediği gibi
geri dönüşüp dönüşemeyeceğini de belirler.
Malzemeler arasında çevresel etkiler yönünden hangisinin daha iyi olduğunu kesin
belirleyen bir hiyerarşi yoktur. Fakat belli kriterler ele alındığında bazılarının
üstünlükleri vardır. Malzemeler sınıflandırılmak istendiklerinde bu malzeme kaynağı
da dahil olmak üzere işleme yöntemi, katkı oranları, enerji verimlilikleri,
dayanıklılıkları ve geri dönüştürülebilirlikleri gibi bir çok şekilde yapılabilir.
3 O.J. Hanssen, "Sustainable Product Systems-Experiences Based On Case Projects İn Sustainable
Product Developement", Journal of Cleaner Production, Vol. 7, No:1 (Şubat 1999), s:27-41.
4 Paul Hawken, Amory B. Lovins, L. Hunter Lovins, Natural Capitalism: Creating the Next
Industrial Revolution, Little, Brown and Company, 1999, s:175.
5 Chris Ryan "Dematerializing Consumption through Service Substitution is a Design Challenge",
Journal of Industrial Ecology, Vol. 4, No:1 (2006), s:3-6.
5
Sürdürülebilirlik kriterlerinin sağlanması için malzemelerin bu üstünlüklerinin iyi
analiz edilmiş olması şarttır.
Yeniden kullanım (yeniden üretim) kavramı işlevini kaybetmiş ya da kullanım
ömrünü tamamlamış ürünlerin ayrıştırılması, tamir edilmesi ve gerekiyorsa yeni
parçalarla birleştirilmesi sonucunda tekrar yeni ürün statüsü kazanması sürecidir. Bu
süreç genelde üç aşamalı6 olup ilk aşamada ürün tamamen bileşenlerine ayrılır. İkinci
aşamada bu parçalar yeni üründe kullanılacak düzeyde işlendikten sonra üçüncü
aşamada gerekli yeni parçalar da eklenir ve yeniden montaj yapılır.
Şekil 2. Yeniden üretim sürecinin aşamaları
Tipik bir yeniden kullanım operasyonu %50-90 oranında eski parça kullanır. Bu
tarzda sürdürülebilir bir üretim hattındaki en büyük zorluk değişen ürün serilerinde
yeniden üretilmiş parçaların kullanılabilirliğini sağlamaktır. Bu nedenle tasarım ve
üretim aşamaları belirlenirken gelecekteki tasarımlara entegre olabilecek ürünlerin
ortaya konması hem çevre sorunlarının önlenmesine yardımcı olacak, hem de enerji
ve malzemeden tasarruf sağlayarak üretim maliyetlerinin oldukça düşmesini
sağlayacaktır. Bunun yanında bu proses malzeme ve iş gücünün geri kazanımını, katı
atıkların azaltılmasını ve daha az bileşen üretilmesi suretiyle makina sayısından
tasarrufu sağlayacaktır. Fakat tabi ki ideal şartlarda birçok avantajı olan bu sistem
pratikte bazı sorunlarla karşılaşabilir. Bu sorunlardan başlıcaları şunlardır:
Kullanılmış mal olarak nitelendirilecek son ürünler tüketicilerde bir ön yargı
6 Hilmi Yüksel, C. Cengiz Çelikoğlu, "Yeniden Üretim Faaliyetlerinin Planlanması ve Kontrolü İçin
Bir Yöntem Önerisi", Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 3
(2004), s:152-166.
Bileşenlere
Ayırma
Yeniden İşleme
ve Temizlik
Yeniden
Montaj
ÜRÜN Yeni Parçalar
6
yaratabilmesi, geri kazanım maliyetlerinin her zaman makul olmayabilmesi,
tasarımsal ya da teknolojik değişiklikler yüzünden eski parçaların yeni ürünlerde
kullanılamayabilmesi, ayrıştırmada geri gelecek ürünlerin kalitesinin bilinmemesi ve
özellikle de bu faaliyetler boyunca her aşamada yüksek belirsizlik faktörlerinin
olması.
1.2. Çevreci ve Sürdürülebilir Tasarımın Planlanması:
Çevreci tasarım geliştirme süreci geleneksel süreçten tamamen farklı değildir.
Normal sürecin her aşamasına çevreci yaklaşımın eklenmiş halidir. Buna göre
tasarım süreci 5 aşamalı olmalıdır7:
1.2.1. Çevresel Etkilerin Değerlendirilmesi:
Çevreci tasarımın ilk aşaması çevresel etkilerin değerlendirilmesidir. Bunun için
kullanılacak en yararlı araç yaşam döngüsü değerlendirilmesidir (LCA – Life Cycle
Assessment). Bu teknik bir hizmet ya da ürünün çevresiyle olan ilişkilerini inceler.
Bunun yanında akış döngüsü değerlendirilmesi ve çevresel matriks gibi incelemeler
de yapılabilir. Bu metodolojiler seçilirken maliyet, karmaşıklık ve projeye uygunluk
gibi kavramlar göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu değerlendirmenin yapılmasının temel amacı ürünün çevre üzerinde yaratacağı en
büyük etkiyi tespit ederek bu etkilerin önlemlerini tasarım sürecinde almaya
çalışmaktır. Bu çalışmaların sonuçları bazı örneklerde her ne kadar bariz olsa da
bazılarında beklenmedik sonuçlara ulaşılabilir. Örneğin bir çamaşır makinesi için
enerji tüketimi en göze çarpan örnek iken, çok eser miktarda da olsa bazı ürünlerde
kullanılan zehirli bir madde olabilir.
Çoğu zaman bir şirketin teknik ya da çevre inceleme görevlileri tarafından ya da özel
bir danışma şirketinden destek alınarak hazırlanacak bu değerlendirilmenin sonuçları
7 Helen Lewis ve John Gertsakis, Design+Environment, Sheffield: Greenleaf Publishing, 2001, s:31-
40.
7
tasarımcıya hangi kararları nasıl vermesi gerektiği konusunda bir altyapı
oluşturacaktır.
1.2.2. Pazar Araştırması Yapılması:
Bir tasarım sürecine başlamadan önce tasarımcı ürünün geçmişine bakmalı,
pazardaki rakiplerini tanımalı, benzer ürünlerdeki gelişmelerden haberdar olmalı ve
pazarda değişmesi için baskı kurulan özelliklerini mercek altın almalıdır. Bu
araştırma pazardaki ihtiyaçların net anlaşılmasına, yeni fikirlerin ve teknolojilerin
tasarım sürecine entegre edilmesine yardımcı olur.
Bu araştırmanın sonuçları irdelenerek yazılı bir rapor hazırlanmalı ya da genel ürün
analizi (GPA – General Product Analysis) ortaya konmalıdır. Bir içsel çalışma
belgesi olarak çok işe yarayacak bu rapor daha sonrasında yapılacak uygulamalı
çalışmaya katılanlar için bir geçmiş analizi niteliği taşıyacaktır.Bir ürünün parçaları,
malzemesi, üretim aşamaları gibi bilgileri bu raporun en gerekli bilgileridir. Bu
nedenle GPA ve çevresel etkilerin değerlendirilmesi çoğu zaman eş zamanlı
yürütülmelidir. Bu raporun hazırlanmasında pazarlama, teknik ya da kurumsal
ilişkiler departmanları kullanılabilir.
1.2.3. Fikir Geliştirme Amaçlı Bir Uygulamalı Çalışma Yapılması:
Bir uygulamalı çalışma yeni fikirleri ve stratejileri oluşturmak amaçlı olabilir.
Genelde 8 ya da 15 kişiden oluşan gruplar halinde toplanmak katılımcılar arasındaki
aktif sohbetin devamlılığı açısından önem taşır. Seçilen kişiler birbirinden farklı
yetenek ve bakış açılarına sahip olmalıdırlar. Ayrıca ürün hakkında geri dönüşüm ya
da enerji verimliliği gibi teknik altyapıya sahip kişilerinde mevcut olması istenir.
Ayrıca şirket içinde yönetim, ürün tasarımı, çevre ve pazarlama konularında kilit
noktada ki kişilerin de toplantıda bulunmaları gerekir. Ayrıca toplantıda tasarım
ekibinine dahil olmayan fakat ürün hakkında beklenmedik sorular sorarak yeni
yaratıcı fikirlerin oluşmasını sağlayacak bir alternatif düşünce sahibi kişi bulunabilir.
Tüm bunların yanında ise mutlaka iyi bir toplantı yöneticisi olmalıdır.
8
Yapılacak toplantıda katılımcılara sunulan problemlere, beyin fırtınası yapılarak
çeşitli çözümler aranır. Farklı katılımcıların farklı fikirleri bir tahtaya not alınır ya da
kaydedilir. Sonrasında bu fikirlerin üzerinden grupça geçilerek uygulanabilirlik ya da
etkinlik açısından puanlandırma yapılır. Aynı yöntem konuşmaya katılmayacak
katılımcıları da teşvik etmek amacıyla Post-It not kağıtlarına herkesin belli sayıda
fikir yazması istenerek de yapılabilir.
Bu tarz çalışmaların sonuçları genelde yararlı ve tasarıma dahil edilecek sonuçlar
ortaya çıkarırlar. Çoğu zaman da tasarımcıyı kalıpların dışında düşünmeye teşvik
ederler.
Bu tip bir çalışmada:
İyi bir çalışma alanı bulunmalı
Gerekli görsel ve işitsel ekipmanlar hazır bulunmalı
Toplantı yöntecisine ve dışardan gelen katılımcılara gerekiyorsa bir ücret
ödenmeli
Bir yazman tahsis edilerek sonuçların kayıt altına alınması sağlanmalıdır.
Yapılan değerlendirmelerden çıkan sonuçların bir kez daha gözden geçirilmesi
amaçlı genelde ikinci bir toplantı yapılması doru olacaktır. Çıkan fikirler teknik ve
ekonomik fizibilitelerinin yanında çevresel kazanımlarına göre
grafikselleştirilmelidirler. Bundan sonra şirketin olanakları dahilinde projeden kısa
vadede beklenenler ve uzun vadede yatırımlar ile elde edilecekler kıyaslanmalıdır.
Çıkan fikirlerden en fizibil ve çevreci olanlar genelde ilk sırada değerlendirilirken,
ikinci sırada fizibilitesi öne çıkan sonuçlar, son aşamada da çevresel açıdan ek
yapılabilecekler işleme konur.
Bu kararlar alınırken dolaylı yoldan çelişkiye düşebilecek fikirlerde iyi
irdelenmelidir. Örneğin bir mamülün ağırlığını azaltarak taşıma masrafları ve
dolayısı ile karbondioksit emisyonu nu azaltmak isteyen firma, çelik yerine
aluminyum kullandığında aluminyumun üretimi sırasında meydana çıkan
9
karbondioksit salınımları yüzünden dolaylı yoldan doğayı daha çok kirletir hale
gelebilir.
1.2.4. Tasarım Stratejilerinin Seçimi:
Yapılan tüm ön çalışmaların ışığında tasarımcı, ilk bölümde de bahsi geçen çevreci
tasarım esasları ile tasarımsal stratejisini geliştirebilir:
Çevreye düşük oranda etkileri olan malzemeler seçmek
Zararlı ve zehirli malzemelerden kaçınmak
Daha temiz üretim yöntemleri kullanmak
Üretim ve kullanım boyunca enerji verimliliğini arttırmak
Kullanılan suyun verimli kullanılmasını sağlamak
Atık madde miktarını azaltacak yönde tasarımlar yapmak
1.2.5. Ürünün Tasarlanması:
Esas ürünün tasarlanması bir çok aşama içerir. Bunlar:
Konsept hazırlanması
Detaylı tasarım yapılması
Prototiplerin hazırlanması
Test
Son tasarımın hayata geçirilmesi
Her aşama sonunda tasarım ekibi durum değerlendirmesi yapmalı ve yola nasıl
devam edeceği konusunda kararlar almalıdır. Bu süreç boyunca performans
gereksinimleri, çevresel hedefler, üretim zorlukları ve maliyetler yüzünden tasarımda
bazı değişiklikler olacaktır.
10
1.3. Çevreci ve Sürdürülebilir Tasarım Metodolojileri:
1.3.1. Eko-Verimliliğinde X Faktör Konsepti:
Eko-verimliliği, teknolojik yenilikler aracılığıyla kaynak ve enerji verimliliğini
artırmaya odaklanan ürün bazlı bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımlarda ürün tasarımında
belirli alanlara odaklanan alt aşamalar söz konusudur: "Demontaj odaklı tasarım",
"Geri dönüşüm odaklı tasarım" vb. Bu tarz bir yaklaşım, bu çalışmada vurgulanan
biçimde bir sürdürülebilir tasanm mantığına ulaşmada tek başına yeterli olmasa da,
sağlayacağı ek fonksiyonlarla büyük bir katkı sağlayacaktır. Bu seviyede enerji artışı
ve materyal üretkenliğine sahip hayata geçirilmiş ürünlere örnek olarak Herman
Miller tarafından yapılan mobilyalar, Rocky Mountain Institute tarafından geliştirilen
'hypercar' ve Ursula Tichner tarafından tasarlanan FRIA Cooling Chamber
verilebilir8.
Şekil 3. Eko-verimlilik hedeflenerek üretilen Loremo
8 Tim Cooper, “Product Development Implications of Sustainable Consumption”, The Design
Journal, Vol.3, No:2, 2000, s:22.
11
1.3.2. Atık Yönetiminin Hiyerarşisi:
Önceliğini atık azaltmaya ve yönetimine veren bir tasarım modelinin ilk
örneklerindendir. Endüstride kullanılan sürdürülebilir ürün geliştirme yaklaşımları
ana odak noktası olarak ürünlerin çevre üzerine olumsuz etkilerini azaltma noktasını
belirlemiştir. Doğrudan doğruya ürün-çevre ilişkileri temelinde bir tasarım çerçevesi
çizmektedir. Öncelikli amacı atığın “azaltılmasıdır.” Daha sonra ürünün, bileşenlerin
ve materyallerin tasarımda “yeniden kullanımı” gelir. Hiyerarşideki üçüncü adım ise
“geri dönüşümdür.”Bu model, ürün odaklı eko-tasarım stratejilerinin ilki ve belki de
en basitidir yani azalt, yeniden kullan, geri dönüştür.
1.3.3. Sürdürülebilir Ürün ve Hizmet Geliştirme:
Sürdürülebilir ürün ve hizmet geliştirme (SPSD - Sustainable Product and Service
Developement) yaklaşımı hem konsept tasarım hem de atık yönetimi kavramlarını
birleştiren bir yapıdadır. İki yaklaşımın bir arada kullanılmaması, ürün ve/veya
hizmetin çevre açısından yaratabileceği bazı negatif etkileri ortadan kaldırırken, daha
sürdürülebilir bir ürün/hizmet üretme fırsatlarının gözden kaçırılmasına sebep
olabilir. Bu metod iş sahiplerine ve endüstriye sürdürülebilir tasarım ve hizmetler
geliştirmeleri ve mevcut üretim sistemlerini bu yaklaşımla uyarlamaları için faydacı
bir rehber olmak için tasarlanmıştır. SPSD yönteminin amacı, tasarımın odak
noktasını üretimden alarak bir ürün, hizmet ya da ürün-hizmet sisteminin bir işlevi
sağlamasına ve bu işlevin sağlanıp sağlanamadığının belirlenmesine yöneltilmesidir.
SPSD yönteminin en önemli özelliği ürün-hizmet sistemi seçeneklerini de
değerlendirmeye alarak fiziksel ürün ihtiyacını mümkün olan en düşük düzeye
indirmeye çalışmasıdır9.
9 Dorothy Maxell, William Sheate, ve Rita van der Vorst "Developing sustainable products and
services", Journal of Cleaner Production, Vol.11, No:8 (Aralık 2003), s:883-895.
12
1.3.4. Kullanıcı Merkezli Tasarım:
Sürdürülebilir tasarım alanında hem uygulayıcıları hem de kullanıcıları ürünlerin ve
süreçlerin tasarım ve araştırma evrelerine dahil etmeyi amaçlayan çeşitli yaklaşımlar
bulunmaktadır. En temel tanımlarından biri ile kullanıcı merkezli tasarım, müşteriyi
memnun etmek ve müşteri isteklerini tasarım hedeflerine ve üretim sırasında
kullanılacak başlıca kalite güvence noktalarına dönüştürmek amacıyla tasarım
kalitesi geliştirmeyi amaçlayan bir yöntemdir. Bu yaklaşım, tasarım aracılığıyla fikir
birliği oluşturmayı amaçlayan sosyal bir süreç olarak da görülebilir. Böylelikle farklı
disiplinlerden gelen farklı bilgi birikimlerine sahip uygulayıcıları başarılı bir şekilde
sürece dahil eder. Yöntemin temelinde müşteri ihtiyaç ve beklentilerini mevcut
teknik koşullar altında öncelik sıralamasına koymak yatar. SPSD yönteminde de söz
edilmiş olan ürünün işlevselliğinin en önemli belirleyicisi, müşterinin ürün ile ilgili
gereksinim ve beklentileridir. Bunlara ek olarak sürdürülebilirlikle ilgili kriterlerin
kalite kavramı içerisine yerleştirilmesi ve tasarım aşamasında değerlendirmeye
alınması ile sürdürülebilir tasarımların oluşturulmasında önemli bir araç teşkil
edebilecektir. Özellikle son yıllarda müşterilerin gittikçe artan bir şekilde çevre
sorunlarına karşı bilinçlenmesi ve bu yöndeki istekleri doğrudan veya dolaylı olarak
sürdürülebilir ürünler geliştirilmesi yönünde baskı oluşturmaktadır. Bu nedenle
müşteri isteklerinin ağırlıklarıyla birlikte göz önünde bulundurulduğu kullanıcı
merkezli tasarım gibi bir yöntemin, ekonomik değeri yüksek ürünler oluşturmak
amacıyla kullanımı olası görülmektedir.
1.3.5. Yaşam Döngüsü Maliyet Hesaplaması:
Temel olarak yaşam döngüsü maliyet hesaplaması (LCC - Life Cycle Cost
Accounting), bir ürünün yaşam döngüsü içerisindeki her aşamada oluşan maliyetleri
değerlendirmeye alan bir tekniktir. Sermaye, işgücü, materyal, enerji ve atık
maliyetleri gibi değişik maliyet kalemleri, hem bugünkü hem de gelecekte oluşacak
maliyetler dikkate alınarak değerlendirilir. Yaşam döngüsü maliyeti hesaplanırken
ürünlerin üretimlerinden başlanır, kullanımları, çöpe gidişleri ve geri dönüşümleri ele
alınır. Daha sonrasında bu hesaplamalar benzer ürünler ile karşılaştırma yapmada ve
en etkili ve verimli olanın bulunmasında kullanılır. Araştırmalar sonucunda başta
13
daha olası biçimde verimli gözüken ürünler araştırma sonucunda tam tersi yönde
çıkabilirler. Bir ürünün tam maliyetinin bilinmesi ile ürün tasarımları ve şirket
politikaları daha net şekillendirilir.
Sürdürülebilir endüstri yeni ürünlerin yaratım sürecine olduğu kadar bunların yaşam
süreleri boyunca verimli ve düzgün çalışmalarına da odaklanır. Bu sebepten
sürdürülebilir yaklaşım anlayışını sadece maliyetler yönünden değerlendirmek eksik
sonuçlar doğuracaktır.
1.3.6. Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi:
Yaşam döngüsü değerlendirmesi (LCA) tekniği ürün “hayatının” tüm evrelerinin
tasarım aracılığıyla (materyalin çıkarılması, üretimi, dağıtımı, kullanımı ve elden
çıkarılması) değerlendirilmesidir. Bu yaklaşımda maliyetlerin yanında ürün ve
servislerin çevreleriyle olan tüm ilişkileri incelenmeye çalışılır. Ürün tasarımındaki
sürdürülebilirliğin sağlanması temel olarak bir öngörü meselesidir. Yaşam süreci
yönetimini, yani ürünün/servisin yaşam süresi boyunca çevresel sorumlulukların
minimalize edilmesini destekleyen bir dizi görüşten biridir. Yaşam süresi
yaklaşımları hem yerel hem de global etkileri göz önünde bulundurur ve çevresel
faktörleri tasarımın ilk evrelerine dahil etmeye çalışır. Yaşam sürecinin çeşitli
noktalarında verilen kararlar; örneğin yaşam süreci sistemine atıkları yeniden
kazandırmak kaynak kullanımını azaltabilir. Daha gelişmiş yaklaşımlar ise sosyal ve
ekonomik etkileri bir araya getirir. Günümüzde LCA çalışmaları şirketlerin de
sıklıkla başvurdukları yöntemlerdendir.
1.3.7. Beşikten Beşiğe:
Bu yaklaşım, ekonomik ve sosyal sistemlerimizi bağlı oldukları daha geniş ekolojik
sistemlerle uyumlu hale getirmek için daha radikal çözümlere başvurur. Ürün ve
servislerin tasarımı doğayı tüketmek yerine zenginleştirmelidir10. Bu yaklaşım
10 William McDonough ve Michael Braungart , Cradle to Cradle: Remaking the Way We Make
Things, North Point Press, 2002, s:61.
14
servislerin yıkıcı etkilerini azaltma ve minimuma indirmektense, restorasyona ve
zenginleştirmeye ilham, yaratıcılık ve yenilikle yaklaşır. McDonough, “...eko-
verimlilik eski ve yıkıcı sistemin etkilerini sadece biraz daha azaltır. Bazı durumlarda
çalışma yöntemleri daha zorlu ve uzun vadeli olduğu için daha olumsuz olabilir”
ifadesini kullanmaktadır11.
Beşikten beşiğe tasarım, farklı endüstriden gelen bir atığın bir diğer endüstride
“yemek” veya ham maddeye dönüşmesini, bir diğer deyişle “kapalı kaynak
döngüsü”nü savunur. Ürünler, ileri kullanım için kaynak havuzuna dönmesi gereken
‘teknik’ veya ‘biyolojik’ gıdalar olarak görülür. Teknik gıdalar teknik döngülerde
varlıklarını sürdüren buzdolabı, televizyon gibi elektrik ürünleri ve bunların üretim
malzemelerini içerir. “Sıfır atık” veya “kapalı döngü” adı verilen biyolojik gıdalar ise
(organik bazlı materyallerin ürünleri veya servisleri) organik döngüye güvenli bir
şekilde geri dönmeleri için tasarlanmıştır. Ford’un, eski Model T gibi çağının
sembolü olması için tasarladığı Model U adlı aracı beşikten beşiğe yaklaşımını
kullanan malzemelerden üretilmiştir.
Şekil 4. Beşikten beşiğe yaklaşımına sahip malzemelerden yapılan Ford Model U 11 McDonough, A.g.e., s:62.
15
1.3.8. Ürün Servisi Sistemleri:
Ürün servisi sistemleri (PSS – Product Service Systems) sosyal boyutu daha fazla
dahil etmeyi amaçlayan bir anlayıştır. Walter Stahel (İsviçre’deki The Product Life
Institute kurucusu) gibi öncüler tarafından geliştirilmiştir. Bu yaklaşım bireysel
sahiplenmeleri yerine toplumsal servis sağlayıcılarını kullanmayı esas alır ve bu
yönde tasarımlar yapılması gerektiğini savunur. Problemlere sistemler şeklinde
bakmaya çalışır.
Ürün servisi sistemleri ardındaki düşünce, tüketicilerin özellikle ürün talep
etmelerinden ziyade bu ürün ve servislerin sağladığı faydaları aramalarıdır. Sadece
fiziksel bir üründen ziyade başka faydaları beraberinde getiren bir servis kullanarak
daha az malzeme ve enerjiyle daha fazla ihtiyaç karşılanabilir. Bu yaklaşımın
sektörel alanda şirketlere hizmet veren (Xerox-fotokopi, Electrolux-endüstriyel
temizlik)örnekleri mevcuttur. Bu yaklaşımı araştıran SUSPRONET ve MEPSS gibi
birçok uluslararası program ve bilgi ağı bulunmaktadır. Ürün servis sistemleri
tüketicilerin servis ihtiyaçlarını anlamak veya bireysel ürün-servis
kombinasyonlarına odaklanmak için kullanılabilir.
Ürün servisi sistemleri 3 kategoride incelenebilir12:
Ürün Odaklı PSS: Bu anlayışta kullanıcı bir ürünün sahibidir fakat uzun vadede
bakım kontratları gibi ek servisleri dışarıdan alır.
Kullanım Odaklı PSS : Bu anlayışa göre ürünün sahibi kullanıcı değildir, bir servis
sağlayıcısıdır. Ürünün farklı fonksiyonları ödeme sistemleri ile ya da bölüştürme ile
satılır (paylaşım, leasing, ortak havuz yöntemleri gibi).
12 Tracy Bhamra ve Bernard Hon, Design and Manufacture for Sustainable Development,
Wiltshire:John Wiley and Sons., 2004, s:125.
16
Sonuç Odaklı PSS: Bu yöntemde ürünler yerlerini servislere bırakırlar. Bunun bir
örneği olarak eski telesekreterlerin günümüz elektronik sesli yanıt sistemleriyle yer
değiştirmesi gösterilebilir.
1.3.9. Butik Ürünler-Servisler
Küçük ölçekli ısmarlama ürünler toplu üretime alternatif oluşturur. Bu ürünler
yüksek kalitede ve dayanıklı olmak için üretilirler. Bu aynı zamanda yeterli tüketimi
olduğu kadar verimliliği de arttırmaya yöneliktir. Ayakkabı ve mobilya gibi el
yapımı ürünler geniş servis seçeneklerini bir araya getirirler; ürünlerin dayanıklılığı,
bakımı, tamiratı ve çalışan başına düşen kaynak yoğunluğunu azaltmaları ile müşteri
bağlılığını arttırırlar. Bu iş gücü yoğunluklu üretim metodu eko-verimli, sorumluluğu
dağıtan ve kaynağı koruyan işlerin yaratılmasına olanak sağlar. Aynı zamanda
dayanıklılık, onarılabilirlik ve ürünlerin takdir görmesi ekolojik kazançlar getirir.
1.3.10. Bio-Düşünce/Bio Taklitçiliği (Biomimicry):
Ürün ve servis tasarımlarının, biyolojik ve ekolojik prensip ile süreçleri birleştirerek
doğayı taklit ettiği bir alandır. Savunulan görüşün temelinde aslında modern
insanoğlunun karşılaştığı tüm problemlerle, Dünya’da ki milyarlarca yıllık yaşam
süreci boyunca, başka canlıların da karşılaştıkları ve bunları organik çözümlerle
çözdükleri düşüncesi yatar. Örneğin bir örümcek doğal malzemeleri sentezleyerek
çelik sağlamlığında ağ üretebilmekte, bir deniz canlısı karbondioksiti kullanarak
oldukça sağlam bir kabuk oluşturabilmektedir.
Öncülerinin Ed Datchefski ve Janine Benyus olduğu bu yaklaşımda doğal sistemlerin
gözlemlenmesi heyecan verici yeni ürün tasarımlarına ilham vermiştir. Ürün
tasarımlarına rehberlik etmek için kullandıkları prensipler aşağıdaki gibidir;
Ed Datchefski’ye göre ürünler doğal süreçlerin bir parçası olmalıdır. Tıpkı kapalı
kaynak döngüsünde olduğu gibi bir başka insan yapımı sürece dahil olabilecek bir
materyalden oluşmalıdır. Ürünü yapmak veya uygulamak için kullanılan tüm enerji,
ürünün farklı formlarında dahi yenilenebilir enerjiden olmalıdır.
17
Şekil 5. Köpekbalığı derisinden esinlenerek üretimiş Speedo Fastskin FSII
Janine Benyus ise şu söylemleri kullanır:
Atığı kaynak olarak kullanın
Beraber çalışma ile habitatı tamamen kullanın
Enerjiyi etkili bir şekilde kullanın
Maksimuma çıkartmaktansa optimize edin
Materyalleri tutumlu bir şekilde kullanın
Kendi yuvanızı pisletmeyin
Kaynakları gereksiz tüketmeyin
18
Bu tarz bir yaklaşım tasarımı, teknolojik ve endüstriyel bir paradigmadan ekolojik ve
biyolojik bir paradigmaya dönüştürür. Bu yaklaşım, ürün odaklı tasarımlar (örneğin,
ürün fonksiyon ve estetiğinde kullanmak üzere biyolojik organizmaların fonksiyonel
çözümlerini öğrenmek) ve daha geniş sistemler (örneğin topluluklar,
organizasyonlar, yerel ekonomiler) için kullanılabilir.
Bunun yanında insanlar arası sosyal ilişkileri ve doğal çevrenin kendi döngülerini
inceleyerek bunları birbirlerine bağlamayı hedefleyen bir başka bakış açısıda
Berkley’deki The Centre for Environmental Structure’da çalışan Christopher
Alexander ve iş arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. Bu, ilişkiyi, modeli ve içeriği
tasarım için temel başlangıç olarak gören bir sistematiktir. Kalıp dili (pattern
language) isimli bu tasarım metodu, insan yapımı ve doğa arasındaki uyumlu ilişkiyi
yaratmak için derin sosyal ve doğal modellerin gözlemleri baz alır.
Doğal model, Eden Project’teki yeni eğitim merkezinin tasarımı için ilham kaynağı
olmuştur. Binanın tamamı Fibonacci dizilimi ve geometrinin temelini oluşturan altın
oran baz alınarak yapılmıştır.
Şekil 6. Plastik altıgenlerden yapılmış Eden Project kubbeleri
19
1.3.11. Manzini Prensipleri
Manzini şu zamana kadar eko tasarım teorisi ve uygulamasında en gelişmiş düşünce
sistemlerinden birini geliştirmiştir. Sistemi daha geniş perspektiften almaya başlar ve
sürdürülebilir dünyada servislerin ve malların oynadığı rolü sorgular. 3 prensip
kullanır:
Tüketimden bakıma: Bakım gerektiren ve kullanımın duygusal bir bağ
oluşturabildiği ürünler geliştirmek
Ürünlerin tüketiminden servislerin kullanımına: Kullanım ya da faydalanma
düşüncesine bakış, sahip olma ve kişisel tüketim düşüncesinin ötesine geçmek
Tüketimden tüketmemeye: İhtiyaçların azalması sosyal kalitenin artması olarak
algılanabilir
Manzini şehir koşulları altında sürdürülebilir yaşamı tasarlamak için daha geniş bir
sistem perspektifinden yola çıkar. Manzini bunu şu şekilde ifade eder:
“...günlük boyutlarında sürdürülebilirliğe geçiş şu şekilde tanımlanabilir: kısa süre
içerisinde milyarlarca insan hayatındaki projeleri yeniden tanımlamalıdır.
Birbirinden oldukça farklı olsa bile alacakları ve almak isteyecekleri yeni yönler
ortak bir vektöre sahiptir- bütün boyutlarıyla bizi sürdürülebilir geleceğe götürecek
yön.” 13
Son dönemlerdeki bu tarz tasarım yaklaşımları daha geniş sistematik prensiplerden
başlama eğilimi gösterir. Daha sonra, ne çeşit ürün ve servislere ihtiyaç duyulacağı
ve bunların sürdürülebilir bir toplumda nasıl sunulacağını yeniden tanımlamak için
geriye doğru çalışır. Bu perspektiften başlamak, ürün ve servis tasarımlarında daha
yenilikçi ve radikal değişimlere neden olur.
13 Ezio Manzini ve Francois Jegou, Sustainable Everyday, Milan:Edizioni Ambiente, 2003, s:28.
20
1.4. Sürdürülebilir Tasarım Kavramının Örnek Uygulamaları:
Şehir planlamacıları sürdürülebilir gelişme ve sürdürülebilir şehirler oluşturmuak
amacıyla yukarıdaki kriterleri şehirleri ve altyapılarını tasarlarken kullanabilirler.
Öncelikle mevcut altyapının bulunduğu alanları efektif kullanmayı hedefleyen akıllı
genişleme stratejisinin yanı sıra, toplu taşıma odaklı ulaşım, sürdürülebilir altyapı ve
yeni şehirleşme anlayışları bu bakış açısının somut uygulama örnekleridir.
Düzelemelerin çevreyi yapıya değil, yapıyı çevreye uydurularak yapılması iki taraf
için de fayda sağlar bir durum yaratır.
Sürdürülebilir mimari tasarımlar bir binanın yapı malzemelerinin imalinde, yapı
sürecinde ve hatta binanın kullanım ömrü boyunca çevreye vereceği zararları
minimize etmeyi hedefler. Bu anlayış ısıtma ve soğutma sistemlerinin verimli
olmalarını, binada güneş enerjili sıcak su sistemi kullanımını, geri dönüştürülmüş
yapısal malzemelerin kullanımını, yerel enerji kaynaklarının (güneş, jeotermal,
rüzgar) kullanımını, yağmur sularının bahçe ve çeşitli yıkama işlemlerinde
kullanımını ve bunlara benzer diğer çevreci anlayışları uygulamayı amaçlar. Hedefler
doğrultusunda ileride sıfır emisyonlu binalar yapmanın yanında ayrıca binaların
entegre güç üretme sistemleri olması bulunmaktadır. Günümüzde Almanya’nın
Freiburg kentinde mimar Rolf Disch’in tasarladığı The Solar Settlement adlı
yerleşim, güneş enerjisi ile dışarıdan enerji ihtiyacı olmadan yaşanılan bir örnek
olarak gösterilebilir. Ayrıca yerleşimlerde en basitinden evin güneş alan tarafına
dikilecek bir ağaç, yazları gölge yaparak o tarafı serin tutacağından sürdürülebilir
çevre mimarisine örnek gösterilebilir. Ülkemizde de mimar Alejandro Zaera
Polo’nun projesini yürüttüğü İstanbul-Ümraniye’de bulunan Meydan Alışveriş
Merkezi bu felsefenin kasıtlı uygulanmaya çalışıldığı bir örnektir. Yapı bulunduğu
coğrafyayla bütünleştirilmeye çalışılmış ve bunun için bir yeşil çatı konsepti
denenmiştir. Ayrıca kullanılan malzemelerde de doğal seçenekler olan tuğla ve
seramik mümkün mertebe tercih edilmiştir.
Grafik tasarımda sürdürülebilirlik bu alanda çalışan profesyonellerin elinden çıkan
grafik tasarımı objelerin (paket malzemeleri, basılı malzemeler, çeşitli yayınlar vb.)
hammaadde halleri, dönüştürülmeleri, kullanılmaları, nakliyeleri, kullanımları ve
21
çöpe gitme süreçleri ile ilgilirdir. Bu alanda yapılabilecekler arasında üretim için
gereken malzeme miktarını azaltmak, geri dönüşümlü malzemeler kullanmak,
uçuculuğu düşük mürekkepleri tercih etmek ve daha az ulaştırma gerektiren üretim
ve dağıtım yöntemlerini kullanmak sayılabilir.
Otomobillerin, ev eşyalarının ve mobilyaların tamir edilebilir ve gerektiğinde geri
dönüştürülmek üzere sökülebilir olmaları, çelik, alüminyum, cam gibi geri
dönüştürülebilen veya ahşap ya da biyoplastikler gibi yenilenebilir malzemelerden
imal edilmeleri bu anlayışı sürdüren yaklaşımlar olacaklardır. Malzemenin ve üretim
yöntemlerinin iyi etüd edilerek dikkatli seçilmeleri ayrıca bu ürünleri sürdürülebilir
olmayan rakipleri karşısında fiyat açısından rekabetçi kılacaktır. Bu alanda en ufak
çabalar bile maliyet açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. Hızlı tüketilen ve çöpe
giden ürünlerde (deterjanlar, gazeteler vs.) ise uygulanması gereken yaklaşım
bunların su, hava ve mikro organizmalarla temasa geçtiğinde çözünebilir olmalarını
sağlamaktır. Ayrıca bu gibi sürüdülebilir ürünlerde tasarımcılar, ürünlerin çevreci,
yeşil tasarım oldukları savını renk, biçim, malzeme gibi görüntüsel göstergelerle
vurgulamalı ve enerji verimliliğini ön planda tutmalıdırlar.
Bu felsefe ışığında ayrıca tüm bu bahsi geçen uygulamalarda kullanılacak
enerjininde sürdürülebilir olması beklenir. Günümüzde güneş, rüzgar, hidro, biyo,
jeotermal ve hidrojen enerji kaynakları gibi çeşitli yenilenebilir enerji kaynaklarından
yararlanılabilmektedir. Bir bölge planlaması yapılırken yöresel enerji kaynaklarının
kullanılabilirliği en baştan etüd edilmeli ve projeleştirilmelidir.
1.5. Sürdürülebilirlik İçinde Plastiğin Konumu:
Sürdürülebilirlik kapsamında malzemenin doğru seçilmesi kritik önem taşır. Plastik
malzemelerin kullanılacakları alana göre doğru seçilmeleri sürdürülebilir ve çevreci
olmaları yönünde belirleyicidir.
Plastik malzemeler ile yaşanan en büyük sorun fazla dayanıklı olmalarıdır. Atılan bir
plastik şişe doğada 200 ila 400 sene arasında varlığını sürdürecektir. Ayrıca çöp
22
yığınlarında aralıksız süren birikmeler tüm malzemelerde olduğu gibi plastiklerin
çözünmesini de geciktirmektedir.
Bunun yanında günümüz geri dönüşüm sistemlerinin plastik malzemeleri sorunsuz
geri dönüştürebilme kapasitesi bu dezavantajı olumlu yönde etkiler. Günümüzde
termoplastikler ekonomik bir şekilde geri dönüştürülerek sonrasında işlevsel ürünler
üretilebilmektedir. Ayrıca plastiklerin geri dönüşüm süreçleri demir-çelik
malzemelerin geri dönüşüm süreçleri ile kıyaslandığında çok daha az enerji
gerektirir.
Plastikler doğru kullanıldıklarında hava kirliliğini ve global ısınmayı engelleyebilen
elemanlar olabilirler. Günümüzde harcadığımız enerjinin büyük bir kısmı fosil
kaynaklı yakıtların yakılması ile kışları ısınmaya yazları ise bu enerji dolaylı yoldan
kullanılarak mekanları soğutmaya harcanmaktadır. Ancak yapılar genişletilmiş
ploistiren köpük ya da poliüretan köpükle kaplandığında ısıl kayıplar azaldığından
daha etkili bir klimatizasyon sağlanır. Sonuçta elektrik santrallerinden ve evlerden
yayılan hava kirliliği ve ısıl kirlilik azaltılmış olur.
Bunun yanında plastik parçalar ve yapısal elemanlar endüsriyel tesislerde soğutma
kulelerinde ve gaz emisyonu açığa çıkaran diğer yapılarda kullanıldıklarında
emisyonu azaltırlar.
Ayrıca plastikler su kalitesini arttırmada da kullanılabilirler. Endüstriyel ya da genel
su arıtma sistemlerinde kullanılan plastik membranlar bu sistemlerin önemli yapısal
parçalarıdırlar. Suyun filtrelenmesine yardımcı olurlar. Farklı bir kullanım şekli de
plastik filmlerin temiz su kaynaklarını örtmek için kullanılmalarıdır. Bu sayede su
güneşin etkisiyle buharlaşmaz.
Geri dönüşüme ek olarak günümüzde biyoçözünür plastikler de ticari olarak
satılmaktadırlar. Her ne kadar doğada yok olma özelliğine sahip olsalar da bu tip
plastikler her uygulama için sürdürülebilir olmayabilirler.
23
Her ne kadar termoplastiklerin geri dönüşüm süreçleri efektif olsa da spesifik
alanlarda kullanılması gereken termoset plastiklerin bu işleme girememesi halen bir
sorundur. Termoset plastikler için en iyi yeniden kullanım alternatifi eski plastiklerin
yeni ürünlerin iç kısımlarında dolgu olarak kullanılmalarıdır.
Malzemenin tanınmasının ve doğru seçilmesinin önemi günümüz çöp yığınları
değerlendirildiğinde daha da net vurgulanması gereken bir konu olmuştur. Nitekim
doğru kullanıldıklarında günümüz kanvansiyonel plastik malzemeleri de çevreci
tasarımı destekler nitelik kazanacaklardır.
24
2. SÜRDÜRÜLEBİLİR TASARIM KAVRAMININ UYGULANMASI
İÇİN PLASTİK MALZEMELERİN TANITILMASI:
2.1. Plastik Malzemelerin Tanımı:
Plastik, endüstriyel ürünlerin imalatına uygun, geniş yelpazedeki sentetik ya da yarı
sentetik, organik, şekil değiştirebilen katı malzemelere verilen genel isimdir.
Karbonun (C) hidrojen (H), oksijen (O),azot (N) ve diğer organik ya da inorganik
elementler ile oluşturduğu monomer adı verilen, basit yapıdaki moleküllü
gruplardaki bağın koparılarak, polimer adı verilen uzun ve zincirli bir yapıya
dönüştürülmesi ile elde edilen plastiklerin moleküler ağırlıkları genelde yüksek olup
diğer elementlerin de eklenmesi ile performansları arttırılabilir ya da maliyetleri
düşürülebilir.
Örneğin; etilen bir monomerdir. Bu monomerden oluşturulan polimer olan polietilen
ise polimerdir. En çok kullanılan plastiklerin başında gelir.
Plastik sözcüğü Yunanca’da şekillendirilmeye uygun anlamındaki πλαστικός
(plastikos) ve şekillendirilmiş anlamındaki πλαστός (plastos) sözcüklerinden
türetilmiştir. Bu isim onların imalat esnasındaki üstün dövülebilme ya da eğilip
bükülme özellikleri ile filmler, tabakalar, borular, kutular, şişeler vb. son derece
çeşitli son ürünler ortaya çıkarabilme yeteneklerine ithafen verilmiştir.
Plastiklerin imalatı, doğadaki elementlere belli bir sıcaklık ve basınç altında,
katalizör kullanılarak müdahele edilmesi ve monomerlerin reaksiyona sokulması ile
olur. Genelde plastikler petrol rafinerilerinde kullanılan ham petrolün işlenmesi
sonucu arta kalan malzemelerden elde edilir. Plastik ilk üretildiğinde toz, reçine veya
granül halde olabilir. Daha sonra farklı prosesler kullanılarak bu hammadde son ürün
halini alır.
Plastiklere çok çeşitli yöntemlerle biçim verilebilir. Toz halindeki plastiğin, sıcak ya
da soğuk bir hazne içinde vidalı bir taşıyıcıyla eritilip sıkıştırıldığı ekstrüzyon
yöntemi başta gelen plastik işleme tekniklerinden biridir. Ayrıca haddeleme, hidrolik
25
preslerde ısıl sertleştirme, püskürtme yoluyla kalıplama, santrifüj hareketinden
yararlanarak döndürme yoluyla kalıplama, ısıl biçimlendirme, vakum altında
kalıplama, baskı altında levha haline getirme, dökme gibi başka plastik işleme
teknikleri de vardır. Plastik ürünlere daha sonra mekanik yollarla ya da lazerle
değişik biçimler verme, ses üstü yolla kaynak yapma, ışınım yoluyla işleme gibi
bitirme işlemleri uygulanabilir. Kolayca işlenebilen, ucuz, hafif ve yenime karşı
dayanıklı malzemeler olan plastikler pek çok uygulamada metallerin yerini almıştır.
Günümüzde sanayide ve evlerde çok çeşitli plastik ürünler kullanılmaktadır.
Şekil 7. Plastik ürünlerin yaşam döngüsü
Gaz ya da petrolün işlenmesi (etan, propan gibi ürünlerin üretilmesi)
İkincil işleme ile organik malzemelerin elde edilmesi (etilen, propilen gibi)
Polimerizasyon (etilen, propilen elde edilmesi)
Kalıplama, üretim (paketleme malzemeleri, kumaşlar, mobilyalar gibi)
Kullanım
Çöpe gidiş ya da geri dönüşüm
Hammadde çıkartılması (ham petrol ya da doğal gazlar)
26
2.2. Plastik Malzemelerin Tarihçesi:
Plastik malzemelerin üretimi suni reçineler keşfedilmeden önce tamamen doğal
malzemeler ile yapılıyor fakat orta-düşük kalitede ürünler elde edilebiliyordu. İlk
yarı sentetik malzeme olan nitroselülozun (guncotton) 1848 yılında İsveçli kimyacı
Christian Friedrich Schoenbein (1799-1868) tarafından keşfinden sonra bu süreçte
bir ivmelenme başladı. Kauçuğun kükürtle işlenmeye başlanması ile tabii maddelerin
plastiğe dönüştürülmesi konusunda yeni adımlar atılmaya başlandı. 1862 yılında
İngiliz kimyacı ve mucit Alexander Parkes nitroselülozu bitkisel yağlar ve çok az
kâfur ile yumuşatarak “parkesin” isimli ilk plastik malzemeyi geliştirdi. Sonrasında,
1869'da nitrik asidin selüloza tepkimesiyle elde edilen ve temel maddesi yine
nitroselüloz olan selüloit ve 1879'da da kazeinden çıkarılan galalit üretildi.
İlerleyen yıllarda, kimyacılar reçine ve zamkların molakül ağırlıklarının daha fazla
olduğunu anladıklarında benzer molekülleri yapay olarak meydana getirmeye
çalıştılar.1909'da ABD'li kimyacı Leo Hendrik Baekeland fenol ve formaldehitten
tümüyle yapay plastik malzeme olan bakaliti hazırladı.
Daha sonra molekül fiziği ve makro moleküller konusundaki gelişmeler sonucunda
doğal malzemelerden çok daha üstün nitelikli polivinil klorid (PVC) (1926),
polietilen (1933), poliüretan (1937), teflon (1938), naylon (1939), silikonlar (1945),
polipropilen ve polikarbonatlar (1956) gibi pek çok başka plastik türü geliştirildi
Plastik üretiminde en önemli temel inorganik maddeler kireçtaşı, tuz, maden kömürü,
ham petrol ve yanabilen tabii gazlardır. Kireçtaşı, kireç üretimine yarar, bu da
elektrik fırınında kokla işlenerek plastiklerin en önemli hammaddelerinden biri olan
asetilenin elde edildiği kalsiyum karbürü meydana getirir. Elektroliz işleminden
geçirilen tuz, bazı vinilli reçinelerin önemli bir bileşeni olan kloru meydana getirir.
Maden kömürünün havagazı veya kok üretimi için kuru kuruya damıtılmasıyla
polietilenin hammaddesi olan etilen ile katran elde edilir; katranın damıtılmasından
da benzol (polistiren' in hammaddesi), fenol (bakalitin hammaddesi), tamamlayıcı
maddelerin elde edilmesinde yararlanılan birçok ara madde elde edilir. Ham petrolün
ve yanabilir tabii gazların damıtılması ile özellikle etilen veya asetilen elde edilir.
27
Bitkilerden, tamamlayıcı maddelerin elde edilmesine yarayan ve selülozlu reçineler
ile yağ asitlerinin temel maddesi olan selüloz çıkarılır. Hayvanlardan ise sadece
galalit in temel maddesi olan kazein sağlanır.
1862 Plastik bulundu
1866 Selüloid ilk kez sosyal alanda kullanıldı
1891 Yapay ipek keşfedildi
1909 Bakalit icad edildi
1913 Selofan, plastiğin çok kullanılmasını sağladı
1926 PVC icad edildi
1933 Polietilen keşfedildi
1938 Teflon keşfedildi
1939 Naylon çorap marketlerde satılmaya başlandı
Şekil 8. Plastik malzemelerin tarihçesi
2.2.1. Lastik:
Doğal lastik bazı bitkilerin öz sularından elde edilen, latex isimli, süt kıvamında
koloidal bir süspansiyondur ve bir hidrokarbon polimeridir. Bu formda
kullanılabildiği gibi (zaten lastiğin Avrupa’da ilk ortaya çıkışı Brezilya’dan
getirilmiş latex ile su geçirmez hale getirilmiş giysilerdir) 1839 yılında Charles
Goodyear’ın bulduğu kükürtle işleme yöntemi ile daha dayanıklı ve elastik hale
getirilerek de kullanılabilir.
2.2.2. Selüloz Temelli Plastikler:
Alexander Parkes’ın 1862 yılında Londra Dünya Fuarı’nda ödül aldığı “Parkesin”
isimli madde aslen fildişine alternatif olabilecek sentetik bir madde geliştirme
fikriyle ortaya çıktı. Parkesin selülozun (bitki hücre çeperlerinin ana maddesi) nitrik
asit ve bir çözücü madde ile işlenmesiyle elde ediliyordu. Bu prosesin sonucunda
28
elde edilen selüloz nitrat14, alkolde çözüldüğünde ortaya çıkan karışım katılaştırılarak
elastik bir maddeye dönüştürülüyordu. Bu katı maddeye renk pigmentleri eklenip
ısıtıldığında, döküm işlemine uygun, fildişine benzer bir eriyik ortaya çıkıyordu.
Bois Durci (sağlamlaştırılmış ahşap) ise yine selüloz temelli bir plastik döküm
hammaddesidir. 1855 yılında Paris’te Francois Charles Lepage tarafından patenti
alınmıştır. Bu maddenin bileşimi çok ince çekilmiş odun ununun bağlayıcı bir madde
ile birleştirilmesinden oluşur. Bu bağlayıcı madde yumurta akı veya jelatin olabilir.
Kullanılan ağaç koyu bir renk vermesi için genelde abanoz ya da gül ağacıdır.Bu
karışım kurutulduktan sonra tekrar pudra haline getirilir. Bu pudra ise üretilecek
mamülün çelik kalıbında buharla ısıtılarak preslenir ve yüzeyi, kalıbın yüzey
kalitesine göre cilalanmış bir sonuç alınır.
2.2.3. Bakalit:
Bakalit 1909 yılında Belçika doğumlu bir Amerikalı olan Leo Hendrik Baekeland
tarafından fenol ve formaldehitten üretilmiş ilk tümüyle yapay plastik malzemedir.
Baekeland o dönemde elektrik motorları ve jeneratörlerin kablolarını kaplamak için
izolasyonlu bir gomalak madde arayışındaydı. Araştırmalarında fenol ve
formaldehitin karıştırılıp ısıtılması ve soğutulması sonucunda çok sert bir sonuç
verdiğini keşfetti. Çalışmalarına devam ettiğinde bu materyelin ağaç unu, asbest ya
da kayağantaşı tozu ile karıştırıldığında hepsi farklı özelliklere sahip, geneli sağlam
ve ısıya dayanıklı maddeler ortaya çıkardığını buldu. Bu aşamadaki tek problem
maddelerin baloncuklanmaya meyilli olmaları ve kabul edilemez yüzey kalitesi
sonuçları vermeleriydi.
Bunun üzerine Baekeland baloncukları elimine etmek için basınç kapları yaptırttı ve
nihayet pürüzsüz, üniform bir malzeme elde etti. Bakalit adını verdiği bu madde her
ne kadar başlarda elektrik ve mekanik parçalar için tasarlandıysa da 1920 lere
gelindiğinde her türlü tüketici ürününde kullanılmaya başlandı. 1930 yılında patent 14 Webster's Online Dictionary, http://www.websters-online-dictionary.org/ce/celluloid.html (5 Mayıs
2009).
29
hakları sona erdiğinde ise Catalin Corporation isimli şirket patent haklarını satın
alarak daha çok renk seçeneği sunan katalin adlı maddeyi üretmeye başladı.
Bakalit ilk gerçek plastik idi. Tümüyle sentetikti ve doğada bulunan bir maddeye
dayanmak bir yana, doğada bulunmayan bir molekül yapısına sahipti. İlk termoset
plastik idi. Ucuz, dayanıklı ve sağlamdı. Popüler olduğu dönemde radyolar,
telefonlar, saatler, bilardo topları gibi yüzlerce farklı üründe kullanıldı. Hatta 2.
Dünya Savaşı sırasında, Amerika bakır sıkıntısı yaşadığı dönemlerde, bakalitten
bozuk para üretme fikri bile ortaya atıldı.
Günümüzde fenol bazlı plastikler yerlerini daha ucuz ve daha az kırılgan
alternatiflere bırakmış olsalar da hala izolasyon ve ısı dayanıklılığı gerektiren sınırlı
sayıdaki uygulama alanlarında kullanılmaktadırlar.
2.2.4. Polistiren ve PVC:
Birinci Dünya Savaşı sonrasında, kimyasal teknoloji alanında yaşanan gelişmeler
sonucunda yeni plastik türlerinde bir patlama yaşandı. Bu yeni plastik malzeme
dalgasının ilk örnekleri arasında Alman IG Farben kuruluşu tarafından icad edilen
polistiren (PS) ve vinil poliklorid (PVC) bulunmaktadır.
Polistiren katı, kırılgan ve ucuz bir plastik türü olup plastik maket ve benzeri türden
eşyaların üretiminde kullanılır. Bu malzeme aynı zamanda “köpüksü” plastiklerin de
en popülerlerinden biri olan straforun (styrofoam) temel taşlarındandır. Köpüksü
plastikler 2 tipte olabilirler; bunlardan ilki “açık hücre” formu olup bu durumda
köpüğün baloncukları emici süngerlerdekine benzer şekilde boşluklu olarak
birbirlerine bağlanmışlardır. İkinci tür olan “kapalı hücre” halinde ise baloncuklar
birbirlerine çok yakın olup malzeme içinde minik hava kesecikleri oluştururlar.
1950’lerin sonlarında ise kırılgan olmayan yüksek darbe dayanıklı stiren üretilmiştir.
Günümüzda bu türün kullanım alanı daha çok oyuncak figürler ve tuhafiye
ürünlerinde olmaktadır.
30
PVC malzemesinde kuvvetli bağlar oluşturabilen klorin atom zincirleri
bulunmaktadır. PVC normal halinde sert, sağlam, ısı ve sıvı temasına dayanıklıdır.
Bu haliyle tesisat boruları, bina kaplamaları, bilgisayar kasaları ve her türlü
elektronik cihaz dış kabukları gibi geniş bir uygulama alanına sahiptir. PVC aynı
zamanda kimyasal yollarla yumuşatılabilir. Malzemenin bu formu günümüzde
vakumlu ambalajlarda, gıda paketlerinde ve yağmur giysilerinde kullanılmaktadır.
2.2.5. Naylon:
Plastik dünyasının en önemli örneği 1930’lu yıllarda ortaya çıkan poliamid (PA) ya
da daha popüler adıyla naylondur. Naylon tamamen sentetik üretilen ilk lif olup 1939
yılındaki New York Dünya Fuarı’nda DuPont Corporation tarafından tüm dünyaya
tanıtılmıştır.
1927 yılında DuPont, Fiber66 (66 numaralı lif) kod adı altında gizli bir araştırma
projesi başlattı. Bu projenin yöneticisi Harvard’lı kimyacı Wallace Carother, kimya
departman müdürü Elmer Keiser Bolton idi. Carother’ın işe alınma amacı
malzemenin molküler yapısı ve fiziksel özellikleri konularına odaklanmış bir
araştırma sürdürmesiydi. Malzemenin moleküler tasrımının ilk temel taşlarını da atan
yine o oldu.
Onun çalışmaları çok dayanıklı ama aynı zamanda çok da esnek olan ilk sentetik
naylon lifin bulunmasını sağladı. Bu lifin ilk uygulama olanı daha öncesinde domuz
kıllarından üretilen diş fırçaları olsa da DuPont’un asıl hedefi ipekten yapılan bayan
çoraplarına bir alternatif üretmekti. Carothers ve takımı poliamid 6.6 ve 4.6 ve
polyesterler15 gibi birçok sentetik poliamid üretimi gerçekleştirdi.
DuPont’un naylonu geliştirip, sentezleyip, seri üretime geçirmesi 27 milyon dolar ve
12 yıla mal oldu. Bu kadar büyük bir yatırımın ardından küçük bir reklam harcaması
ile DuPont’un naylonu oldukça popüler oldu.
15 Adrian Kinnane, DuPont: From The Banks Of The Brandywine To Miracles Of Science,
Baltimore, Md.: Johns Hopkins University Press, 2002, s:116–125.
31
Amerika’nın 1941 yılında 2. Dünya Savaşı’na katılması ile naylon tüketimi
beklenmedik bir duraksamaya uğradı. Naylon çorap üretimi için kurulan üretim
tesisleri bir anda havacılar için paraşüt malzemesi üretir oldu. Savaş sona erdikten
sonra ise, DuPont’un yaptığı yeni bir reklam kampanyası ile naylon tüketimi daha da
artmış bir şekilde geri geldi.
Naylonlar günümüzda hala büyük önem taşıyan plastikler arasındadırlar. Üstelik
aşınmaya karşı çok dayanıklı oldukları için sadece kumaş üretiminde değil, aynı
zamanda dişli, rulman, rulman yatağı; sıcağa karşı dayanıklı olmaları yönünden ise
git gide artan bir şekilde otomotiv sektöründe tercih edilmektedirler.
2.2.6. Sentetik Lastik:
Sentetik lastikler, 2. Dünya Savaşı sırasında kullanılan kritik polimerlerdendi ve
birçok farklı şekilde üretilmişlerdi. Sentetik lastikler, plastikler gibi katı değil, elastik
malzemelerdir.
İlk sentetik lastik polimeri 1910 yılında Lebedev tarafından üretilmiştir. Pratik
hayatta kullanılabilecek düzeyde üretilen ilk sentetik lastik polimeri ise 1930 yılında
basılan Amerikalı Wallace Carothers, Rus bilim insanı Lebedev ve alman bilim
insanı Hermann Staudinger’in bağımsız çalışmalarının sonucu olarak ortaya
çıkmıştır. Bu çalışmalar 1931 yılında neopren olarak bilinen dünyadaki ilk sentetik
lastiğin, E.K. Bolton yönetimindeki DuPont tarafından üretilmesiyle sonuçlanmıştır.
Neopren, benzin ve gazyağı gibi kimyasallara ve ısıya olan direnci sebebiyle makine
sektöründe yalıtım malzemesi olarak ve petrol borularında yapı malzemesi olarak
kullanılmaktadır.
1935 yılında alman kimyacılar Buna lastikleri diye adlandırdıkları sentetik lastiklerin
ilk örneklerini ürettiler. Bunlar kopolimer malzemelerdi, yani polimer yapıları tek
değil iki farklı monomerin sıralı dizilmeleriyle oluşmuştu. İkinci Dünya Savaşı
sırasında Amerikanın sentetik lastik üretiminin temel malzemesi olan GR-S
(Government Rubber Styrene) bir Buna lastiği idi ve bütadiyen ve stirenin
kopolimeriydi.
32
2. Dünya Savaşı esnasında dünya çapında lastik stokları oldukça kısıtlıydı ve
1942’nin oratalarına kadar lastik üreten bölgelerin çoğu Japonya kontrolü altındaydı.
Lastik, tüm askeri kamyonların tekerleklerinde kullanıldığı gibi neredeyse tüm diğer
askeri araçlar lastiğe ihtiyaç duyuyorlardı. Bu sebeple Amerikan Hükümeti çok gizli
ve çok büyük çapta bir sentetik lastik geliştirme programı başlattı. Bu çalışmalarda
görev alan önemli bir bilim insanı Edward Robbins idi.
1944 yılına gelindiğinde toplamı 50’yi bulan lastik fabrikaları kurulmuş ve üretim
kapasitesi savaş öncesinde tüm dünyanın yıllık doğal lastik üretim kapasitesinin iki
katına çıkarılmıştı.
Savaş sona erdiğinde kimyacılar izopreni sentezlemeyi öğrenmişlerdi ve artık doğal
lastik yetiştiriciliğinin lastik üretimi üzerindeki hakimiyeti de son bulmuştu. GR-S
ise bu tarihlerden günümüze kadar lastik üretiminde birincil sentetik lastik olarak
mevcudiyetini sürdürmüştür.
Sentetik lastikler, nükleer silahlanma ve uzaya çıkma yarışlarında da önemli roller
üstlendiler. 2. Dünya Savaşı boyunca roketlerde katı yakıt olarak nitroselüloz
patlayıcılar kullanılıyordu; fakat bu roketler, patlayıcının kararsız yapısı yüzünden
çok büyük boyutlarda imal edilemiyorlardı. Savaş sırasında Kaliforniya Teknoloji
Enstitüsü (Caltech) roketler için, asfalt yakıtıyla potasyum yada amonyum perklorat
gibi oksitleyiciler ve aluminyum tozunun birleşimiyle elde edilen ve yüksek
sıcaklıklarda yanan yeni bir katı yakıt fikri geliştirdi. Bu yeni yakıt nitroselüloz
patlayıcılardan daha yavaş yandığı için saklaması ve kullanması daha tehlikesizdi.
Tek dezavantajı roket dikine durduğunda roketten yavaşça boşalma eğiliminde
olması idi ki bu problem de roketler başaşağı depolanarak çözüldü.
Savaş sonrasında Caltech araştırmacıları yakıt olarak asfalt yerine sentetik lastikleri
kullanma fikrini incelemeye başladılar. 1950’li yılların ortalarına gelindiğinde büyük
füzelerde katı yakıt olarak sentetik lastklerin amonyum perklorat ve yüksek oranlarda
aluminyum tozu ile karışımdan üretilen bir yakıt türü kullanılmaya başlanmıştı. Bu
tip katı yakıtlar, üzerlerinde herhangi düzensiz bir yapı ya da çatlak olmadan, tek ve
büyük bir blok halinde üretilebiliyorlardı. Bu aşamadan itibaren tüm büyük askeri
33
füzelerde sentetik lastik bazlı katı yakıtlar kullanılmaya başlandı. Ayrıca bu yakıtlar
sivil uzay çalışmaları alanının gelişmesinde de önemli roller oynadılar.
2.2.7. Akrilik ve Polietilen Gibi Sonraki Plastikler:
Diğer plastikler savaş öncesi ortaya çıktı ancak bazılarının yaygın bir şekilde
kullanılması savaş sonrasını bulacaktı. 1936 yılına gelindiğinde Amerikan, İngiliz ve
Alman şirketleri daha çok akrilik cam adıyla bilinen polimetil metakrilat (PMMA)
üretiyorlardı. Günümüzde akrilikler boya ve sahte kürk gibi sentetik liflerde
kullanılmalarına rağmen, aslında kütle halinde oldukça sert ve camdan daha
şeffaftırlar ve bu nedenle cam yerine Perspex, Plexiglas ve Lucite gibi adlar altında
satılmaktadırlar. Bunlar savaş sırasında uçak kanopilerinin yapımında kullanılırken,
asıl uygulama alanları dükkan vitrinlerinde veya alışveriş merkezleri içinde
kullanılan ışıklı tabelalar ve vakumla şekil verilen küvetlerin üretimidir.
Bazen politen olarak da bilinen bir diğer önemli plastik polietilen (PE), 1933 yılında
Reginald Gibson ve Eric Fawcett tarafından İngiliz endüstri devi Imperial Chemical
Industries (ICI) da keşfedildi. Bu malzeme zaman içinde düşük yoğunluklu polietilen
(LDPE) ve yüksek yoğunluklu polietilen (HDPE) olmak üzere iki türe evrimleşti.
Polietilenler ucuz, esnek, dayanıklı ve kimyasallara direçlidir. Düşük yoğunluklu
polietilen (LDPE) film ve paketle malzemelerinin yapımında, yüksek yoğunluklu
polietilen (HDPE) ise konteyner, tesisatçılık ve otomotiv sektöründe kullanılır.
Polietilen kimyasal etkilere karşı az direçli olsa da daha sonraları polietilen
konteynerının flor gazına maruz bırakılarak daha sağlam hale getirilebileceği
keşfedildi. Flor gazı, konteynerın dış yüzeyini çok daha sert olan polifluoroetilene
çeviriyordu.
Savaş sonrası 1950’li yıllara gelindiğinde polietilen, Giulio Natta tarafından
keşfedilen daha gelişmiş bir versiyonu olan polipropilene (PP) öncülük edecekti.
Modern bilim ve teknolojide, aynı keşiflerin farklı yerlerde yaklaşık aynı zamanlarda
yapılması oldukça yaygın bir durumdur, ancak polipropilen tam dokuz kez
34
keşfedilerek bir rekora imza atmıştır. 1989 yılına kadar da davalar birbirini takip
etmiştir.
Uzun süreli bir yargı sürecinin ardından, polipropilen’in ilk kaşiflerinin Phillips
Petroleum adına çalışan Amerikalı iki kimyager J. Paul Hogan ve Robert Banks
olduğu yaygın bir şekilde kabul görmektedir. Polipropilen, atası kabul edilen
polietilene benzer, onun gibi maliyeti düşüktür; ancak çok daha güçlü bir maddedir.
Polipropilen, plastik şişelerden plastik mobilyalara, özellikle de otomobillerde
hayatın her alanında kullanılmaktadır.
Poliüretan (PU), 1937 yılında Friedrich Bayer & Company tarafından icat edildi.
Savaş sonrası dönemde minderlerde, mobilyalarda dolgu malzemesi ve ısı
yalıtımında kullanıldı.
1939 yılında IG Farben poliepoksit veya bir diğer adıyla epoksi için patent
başvurusunda bulundu. Epoksiler, katalizör veya sertleştirici eklendiğinde çapraz
bağlar oluşturan ve katılaşan termoset plastiklerdir. Savaş sonrası dönemde boya,
yapıştırıcılar ve kompozit maddeler için kullanılmaya başlandılar.
Epoksiyi bağlayıcı olarak kullanan bileşenler, yapısal elemanın fiberglas olduğu
camla sağlamlaştırılmış plastikler ve yapısal elemanın fiberkarbon olduğu
karbonepoksi bileşenleri içermektedir. Günümüzde fiberglass spor teknelerin
yapımında kullanılırken hafif, güçlü ve ısıya dayanıklı oluşlarından dolayı da
karbonepoksi bileşenleri uçak yapımının en önemli yapı malzemelerinden biridir.
Manchester’daki Calico Printer's Association adlı küçük bir İngiliz firmasında
çalışan Rex Whinfield ve James Dickson adındaki iki kimyager 1941 yılında
polietilen tereftalatı (PET) geliştirdi. PET, savaş sonrasındaki dönemde poliester,
dakron ve terilen gibi isimlerle sentetik liflerde kullanılacaktı.
PET, düşük fiyatlı diğer plastiklerden daha az gaz geçiricidir, bu nedenle Coca-Cola
ve diğer gazlı içecekler için şişe yapımında kullanılır. Bu noktada gazlı içeceklerin
ve asidik meyve sularının PET haricindeki diğer plastiklere zarar verir özellikte
35
olması bir diğer avantajdır. PET ayrıca sağlam ve aşınmaya karşı dayanıklıdır, bu
nedenle mekanik parçaların, tepsilerin ve diğer aşınmaya karşı dayanıklı olması
gereken aletlerin yapımında kullanılır. PET ayrıca kayıt filmlerinin üretiminde temel
maddedir.
Savaş sırasında kullanılan en etkileyici plastik politetrafloroetilen (PTFE) yani metal
yüzeylere uygulanarak yüzeyin çizilmesini ve paslanmasını önleyen Teflon’du.
Polietilen konteynerinin flor gazına maruz bırakılmasıyla elde edilen
politetrafloroetilen yüzey kaplaması, Teflon’a çok benzemektedir.
Teflon, 1938 yılında DuPont’ta çalışan Roy Plunkett adlı bir kimyager tarafından
kazara keşfedildi. Savaş sırasında Teflon, aşındırıcı bir süreç olan atom bombası için
uranyum arıtmak amacıyla gaz difüzyonu süreçlerinde kullanılırken 1960’lı yılların
başlarında yapışmaya dirençli kızartma tencereleri için kullanılıyordu ve oldukça iyi
satyordu.
Sonraları Teflon, yağmurlu havalarda “nefes alabilen” kıyafetler için Gore-Tex
sentezlenmesinde kullanıldı. Yapısı su buharı moleküllerinin kıyafete tutunması ve
içeri girmesini engelliyordu. Gore-Tex aynı zamanda cerrahi uygulamalar sırasında
giyilen kıyafetlerde , diş iplerinde, implantlarda ve florin bileşenleriyle
karıştırıldığında, uçaklarda füze yanıltıcı fişek imalatında kullanılmaktadır.
Kullanımı geliştirilen yeni plastikler savaş sonrasındaki dönemde hızla tüketicilerin
beğenisine sunulmaya başlandı. Seri üretim için yeni kalıplar, yeni formlar ve yeni
ekstrüzyon süreçleriyle yeni üretim teknikleri geliştirildi. Amerikalı tüketiciler
sonsuz renkteki bu ucuz ve dayanıklı plastik cihazları severek kullanmaya başladılar.
Bu plastik istilasının en önemli adımlarından biri, Earl Tupperware’in eve katkıda
bulunmak isteyen ev hanımları aracılığıyla pazarladığı, sımsıkı kapanan polietilen
Tupperware saklama kapları sayesinde atıldı. Rulolar halinde satılan streçfilmler
sayesinde ise yemekler taze kalıyordu.
36
1950’lerin evlerinde ağırlıklı olarak kullanılan bir diğer element ise, mobilya
yüzeylerinde ve marangozlukta kullanılan plastik bir laminat olan Formika idi.
Formika dayanıklı ve çarpıcıydı. Lekeyi emmediği ve kolayca temizlenebildiği için
özellikle mutfaklarda çok kullanılıyordu. Meşe veya maundan yapılan ve pahallıya
mal olan sert yüzeyli masaların yerini düşük maliyetli ve hafif Formika kaplı masalar
almaya başladı.
Fiberglass gibi bileşken malzemeler tekne ve bazı durumlarda da araba yapımında
kullanılmaya başlandı. Minderleri doldurmak için Poliüretan köpüğü, buz kaplarına
şekil vermek ve yüzen oyuncaklar yapmak için de Styrofoam (suni köpük) kullanıldı.
Plastikler günümüzde de geliştirilmeye devam edilmektedir. 1970’lerde General
Electric, oldukça etkili bir polikarbonat plastik olan Lexan’ı piyasaya sürdü. DuPont,
balistik kıyafet ve dövüş başlıklarında kullanılan inanılmaz sağlam bir sentetik lif
olan Kevlar’ı geliştirdi. Kevlar o kadar etkileyiciydi ki üretici firma Kevlar’ın
geliştirilmesinde uzaylı rolü olmadığını söyleyen bir basın açıklaması yapmak
zorunda kaldı.
2.3. Isıl Niteliklerine Göre Plastik Malzeme Çeşitleri:
Plastikleri ısı ile olan etkileşimlerine göre sınıflandırdığımızda karşımıza iki çeşit
plastik çıkmaktadır: Isıl sertleşirler (termoset) ve ısıl yumuşarlar (termoplastik).
Termoplastik malzemeler Türkçe çevirisinden anlaşılacağı üzere ısıya tabi
tutulduklarında eriyecek ve şekil değiştireceklerdir. Selüloz türevleri, katılma
polimerleri (Polyetilen, polipropilen, vinil akrilikler, flüorokarbon reçineleri ve
polistirenler gibi) ve yoğunlaşma polimerleri (naylonlar, Polyetilen tereftalat,
polikarbonatlar ve poliamitler gibi) termoplastik malzeme örnekleridir. Termoplastik
malzemelerden market poşetleri, piyano tuşları ve araba parçaları gibi bir çok farklı
kategoride ürün üretilebilir.
Termoset malzemeler şekil aldıktan sonra sertleşir ve malzeme artık yumuşayıp şekil
değiştiremezler. Isıtıldıklarında ise yanarak kömür hale gelene kadar şekillerini
37
korurlar. Fenolik reçineler, furan reçineleri, aminoplastlar, alkitler ve doymamış asit
polyesterleri, epoksi reçineler, poliüretanlar ve silikonlar termoset malzeme
örnekleridir. Termoset malzemelerden oyuncaklar, koruyucu kaplamalar, otomotiv
parçaları, depo, tank, boru, mobilya ve elektrik aksamı gibi değişik ürünler
üretilebilir.
Kullanım alanlarına göre sınıflandırıldıkların plastikleri gündelik plastikler ve
mühendislik plastikleri olmak üzere iki sınıfa ayırabiliriz.
Gündelik plastikler paketleme filmleri, fotoğraf filmleri, manyetik şeritler, içecek
şişeleri ve çöp kutuları gibi yüksek miktarlarda üretilen ve mekanik özelliklerin çok
ön planda olmadığı alanlarda kullanılan malzemelerdir. Daha dayanıksız fakat daha
düşük maliyetlidirler. Polietilen (PE), polipropilen (PP), polistiren (PS), polivinil
klorid (PVC), polimetil metakrilat (PMMA) ve polietilen tereftalat (PET) bu sınıfa
girerler.
Mühendislik plastikleri ise daha üstün mekanik ve termal özellikleri olan ve daha
farklı çalışma ortamlarında kullanılacak ürünlerde sıklıkla tercih edilirler. Bu çeşit
malzemeler genelde termoplastik sınıfındadırlar. Mühendislik plastiklerine örnek
olarak akrilonitril butadien stiren (ABS), polikarbonatlar (PC), poliamitler (PA),
polibutilen terefalat (PBT), polifenilen oksit (PPO), polisülfon (PSU), polieterketon
(PEK), polietereterketon (PEEK), poliimit (PI) verilebilir.
2.3.1. Termoplastik Malzemeler ve Uygulama Alanları:
Akrilonitril Bütadien Stiren, (ABS): ABS sert, dayanıklı, katı ve ucuz bir
materyaldir. Kimyasal direnci iyi ve boyutsal kararlılığa sahiptir. Orta dayanıklılıkta
olan bu malzeme uzun süreler boyunca bir yük altında kalsa da şekil değiştirmeye
karşı dirençlidir ve çatlamaya karşı dayanıklılık gösterme eğilimindedir. Elektroliz
ile kaplanabilir.
Gliserin, inorganik tuzlar, alkali metaller, çoğu asit ve alkoller ile hidrokarbonlara
karşı mükemmel direnç gösterirken, zayıf asitlere karşı sınırlı direç gösterir. Kuvvetli
38
asitler, solventler, ketonlar, aldehitler, esterler ve bazı klorlanmış hidrokarbonlara
karşı ise zayıf dirence sahiptir. Bu ürünlerle kullanılması tavsiye edilmez. -20 ve 80
ºC arası kullanım aralığına sahiptir.
Bilgisayar ekranları, yazıcılar, klavyeler gibi elektronik malzemeler, drenaj borusu,
boru donanımları, atık su boruları, tüketici ürünleri, telefon kulübeleri, koruyucu
kasklar, içeriden elektrolizle kaplanmış bilgisayar kasaları ile otomobil içinde ve dış
aksesuarlarında kullanılır. Isı ve basınç ile şekillendirilebilir, kalıba dökülebilir,
kesilebilir,doğranabilir,delinebilir ve hatta soğuk pres kalıplarda şekillendirilebilir.
Selüloit: 1856 yılında Parkesine, 1869 yılında ise Xylonite olarak tekrar keşfedildi,
1870 yılından itibaren ise Selüloit ismiyle tanınmaya başlandı. Selüloit kolayca
kalıba alınabilir ve şekillendirilebilir. İlk olarak en yaygın şekilde fildişinin yerine
kullanılmıştır.
Selüloit kolaylıkla alev alan bir materyaldir ve kolayca çürür. Bu sebeplerden
günümüzde artık eskisi kadar yaygın bir şekilde kullanılmamaktadır. Hali hazırda en
yaygın şekilde masa tenisi topları, penalar ve gitar pikgardlarında kullanılır.
Şekil 9. Selüloit’ten yapılmış çeşitli gitar pikgardları
39
Etilen Vinil Alkol, (E/VAL): E/VAL filmler hidrofilik (suyu/nemi alan), kristal
berraklığında ve parlak olup, ek antistatik işlemlere ihtiyaç duymazlar.
Geçirgenlikleri sıcaklığa ve neme bağlıdır. Gazlar ve aromatik materyaller için
bariyer özellikleri bulunmaktadır. -40 ile 70 ºC arası kullanım aralığına sahiptir.
Öncelikli olarak yemek ambalajlarında raf ömrünü arttırmak için oksijene ve yakıt
depolarında hidrokarbona karşı bariyer oluşturma amacıyla kullanılırlar. EVOH
genellikle kalıptan geçirilir veya karton, folyo ve/ya diğer plastiklerin arasına ince bir
tabaka halinde lamine edilir. Akışkan hale getirilmiş E/VAL toz astarlar ise fabrika,
bina, çelik gövdeler ve yolların yapımında ve deniz mühendisliğinde kullanılır.
Politetrafloroetilen – Teflon (PTFE): Seyreltilmiş ve konsantre asitler, alkoller,
aldehitler, bazlar, esterler, alifatikler, aromatik ve halojenlenli hidrokarbonlar,
ketonlar, madeni yağlar, bitkisel yağlar ve oksitleyici etkenlere karşı mükemmel
direnç gösterir. Kolaylıkla yapışamaz/yapıştırılamaz ve leğimlenemez.
Soğutulduğunda kolaylıkla makinede işlenebilir. Birçok form ve şekilde
kullanılabilir.
Plastiklerin sürtünme katsayısı sıklıkla cilalı çelik üzerinde16 ölçülür. PTFE’nin
sürtünme katsayısı 0.1 veya 0.1’den daha azdır17. Bu katsayı, elmasa benzeyen
karbonun sürtünme katsayısından sonra katı materyaller arasındaki en düşük
katsayıdır. PTFE kimyasal saldırılardan neredeyse etkilenmez. -200 ila 260 ºC arası
kullanım aralığına sahiptir.
Sürtünme katsayısının düşük olmasından dolayı kaydırma hareketinin gerekli olduğu
yerlerde kullanılır. Buna örnek olarak mil yatakları, vites/dişli takımları, rulmanlar
vb. gösterilebilir. Bu uygulamalarda naylon ve asetaldan çok daha iyi sonuç verirler.
16 Coefficient of Friction Testing of Plastics, http://www.matweb.com/reference/coefficient-of-
friction.aspx (8 Mayıs 2009).
17 Fluoropolymer Comparison - Typical Properties,
http://www2.dupont.com/Teflon_Industrial/en_US/tech_info/techinfo_compare.html (8 Mayıs 2009).
40
PTFE’nin yalıtkan özellikleri mükemmeldir. Bu özellikleri özellikle mikrodalga
frekanslarında kullanılan kablolar ve prizler gibi yüksek radyo frekansların olduğu
yerlerde ön plana çıkar. Yüksek erime sıcaklığı özelliği de hesaba katıldığında, düşük
maliyetli uygulamalarda sıkça kullanılan daha zayıf ve daha düşük erime sıcaklıklı
polietilenin yerini almıştır.
PTFE aynı zamanda ateşli silahların yivlerindeki aşınmaları azaltmak amacıyla
belirli türdeki zırh/kurşun geçirmez yelekleri delici mermilerin kaplanmasında
kullanılır. Bu mermilere “polis öldüren” denmesinin sebebi yeleğin içinden
merminin geçişini kolaylaştırmalarıdır. Ürün hakkındaki genel düşüncenin aksine
PTFE’nin merminin yeleği delmesine bir etkisi yoktur, sadece çok sert cephane
ateşleyen silahın zarar görmesini engeller. Yeleğin delinmesini kolaylaştıran asıl şey
merminin pirinç çekirdeğe sahip olmasıdır.
PTFE’nin düşük sürtünme katsayısına sahip olması onun bilgisayar farelerinde temas
yüzeyi yapımında kullanılmasına da imkan vermiştir, Düşük sürtünme katsayısı
sayesinde fare yüzeyce rahatça ve efor sarfetmeden hareket edebilmektedir.
PTFE çürümeye oldukça dayanıklı olduğu için, laboratuvar ortamında kullanılan
konteyner, manyetik mikserler ve hidroflorik asit gibi cam tüpleri rahatlıkla
eritebilecek kimyasalların saklanmasında kullanılan özel tüpleri üretmek için
idealdir.
PTFE su tesisatı uygulamalarında üstüpü yerine bant olarak da kullanılabilir.
PTFE dokuları, periferal damar hastalıklarında otolog bir damar dokusu
bulunamadığı durumlarda stenotik atardamarlara yangeçiş (by-pass) yapmak için
kullanılabilir. PTFE aynı zamanda esnekliği ve vücut dokusuna uyumu sayesinde
piercing olarak da kullanılır.
PTFE ile boyanan duvarlara böceklerin tırmanması neredeyse imkansızdır çünkü
PTFE yüzeyi oldukça kaygan hale getirir.
41
İyonomerler: Düşük sıcaklıklarda yüksek darbe dayanımı olmasının yanısıra
çentiklere ve aşınmaya karşı da dayanıklıdır. Bunların yanı sıra yüksek eriyik
esnekliğine sahiptir, yağ ve solventlere karşı dirençlidir ve ısıyla şekillendirilmesi
kolaydır.
Uygulama alanları sert ve çizilmeye dirençli golf toplarından bowling pini
kaplamalarına, ayakkabı yapımında kullanılan bileşenlere, cam kaplamalarından
aşınmaya dirençli yüzeylere ve şamandıralara kadar uzanır. Cam veya kristal yerine
kullanılabilir. Aynı zamanda dolgu macunlarında ve ambalajlama filmlerinde
kullanılır.
Likit Kristal Polimer (LCP): Mükemmel derecede dayanıklıdır; ancak pahalıdır.
Yüksek sıcaklıklarda koruduğu özelliklerinden dolayı 0.2 mm inceliğinde bile
kullanılabilir. Örneğin otoklav uygulamalarına çok uygundur. Kimyasallara karşı
direnci yüksektir ve kolay kolay alev almaz. Genleşme katsayısı çok düşüktür.
Sıvı kristal polimerler inanılmaz derecede inert malzemelerdir. Yüksek sıcaklıklarda
aralarında aromatik ve halojenlenmiş hidrokarbonlar, güçlü asitler, bazlar, ketonlar
ve diğer agresif endüstriyel maddelerin de bulunduğu bir çok kimyasalın varlığı
halinde bile çatlamaya karşı dirençlidirler. Kaynar suda hidrolik dengeleri
mükemmeldir. Bu polimerlere zarar veren şartlar yüksek sıcaklıktaki buhar,
konsantre sülfirik asit ve kaynar kostik materyallerdir.
Elektrik konektörleri ve makina parçaları gibi yüksek performans gerektiren
mühendislik uygulamalarında kullanılır. Uygulama alanları arasında cerrahi aletler
ve otoklav uygulamaları da (yüksek basınçta ve sıcaklıkta çalışan sterilizasyon
cihazları) bulunur.
Özelliklerinin çeşitlilik göstermesinden dolayı likit kristal polimerler; elektrik ve
mekanik parçaları, yiyecek konteynırları ve kimyasal dirençlilik ve dayanıklılık
gerektiren başka uygulama alanlarında da kullanılır.
42
Şekil 10. Mars Rover uzay aracının LCP liflerinden üretilmiş hava yastıkları
Poliasetal (POM ya da Asetal): Kaygan, dayanıklı ve boyutsal kararlılığa sahiptir.
Aşınmaya ve kimyasallara karşı dirençlidir. Piyasada Delrin olarak bilinir ve
metallerin yerinin doldurulması gereken uygulamalarda tercih edilir. Delrin hafif,
düşük sürtünme katsayısına sahip, fiziksel özellikleri iyi olan ve yıpranmaya
dayanıklı bir termoplastiktir. 90 dereceyi geçen sıcaklıklarda dahi kullanılır. UV
ışınlarına uzun süre maruz kaldığı taktirde bozulmaya başladığı için performansı
tartışma konusu olup, maliyeti yüksek olabilmektedir. Asetal bazlı plastiklerin
avantajları arasında kimyasal direnç, çok düşük su emilimi ve baz hidrolizine karşı
dayanıklılık sayılabilir.
Asetal bazlı plastiklerin dezavantajları ise düşük darbe dayanımı, düşük erime
sıcaklığı, naylondan daha sert olmaları, çok yüksek genleşme katsayısı, asit
hidrolizlerine ve klora olan hassasiyetleri olarak sıralanabilir.
Kaliteli oyuncak parçalarında, kabzalarda ve mil yataklarında kullanılır. 1968’ten
1972’ye kadar Mattel tarafından kırmızı seri Hot Wheel’larda bulunan düşük
sürtünme katsayılı tekerlek yataklarında kullanılmıştır. Ayrıca Delrin Alchemy
Yoyoları tarafından üretilen Silk, YoyoJam tarafından üretilen Lyn Fury ve Born
43
Crucial tarafından üretilen Milk yoyolarında kullanılır. Tornada işlenmiş Delrin’in
kaygan yapısı sayesinde yoyonun sürtünmesi ciddi bir şekilde azalır.
Şekil 11. Born Crucial firmasının ürettiği Milk yoyo
Paintball tüfeklerinin sürgülerinde, pompa kabzalarında ve daha birçok parçasında da
kullanılırlar. Düşük maliyetli, dayanıklı, hafif ve kaygan oluşlarından dolayı bu
tüfeklerin yapımında idealdirler.
Delrin, düşük sürtünme katsayısı ve sıvılara karşı dirençli olması sayesinde normal
bilyaların ya da rulmanların kullanılamayacakları korozyona sebebiyet veren
ortamlarda küçük tekerleklerin ve çarkların mil yataklarında kullanılır.
Delrin gitar penalarının yapımında sıkça kullanılmaktadır. Mükemmel bir
dayanıklılığa sahip olduğu için sürekli tellerle temas etmesine rağmen aşınmaya
naylondan çok daha dirençlidir. Delrin, selüloit veya polivinil klorür (PVC) gibi
çatlayıp kırılmaz. Tam tersi kullanım alanına göre zamanla bir nevi hafıza
geliştirerek kullanıcının tutmasına göre kıvrım alır. Delrin yakın zamanda İrlanda
flütlerinin yapımında da kullanılmaya başlanmıştır.
Delrin uzun yıllardır, bıçak saplarında, özellikle de çakı yapımında çatal kaşık
üreticileri tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca yaygın bir şekilde koiguchi denilen
modern Japon kılıçlarında boynuzdan yapılan kabzaların yerine kullanılmaktadır.
44
Şekil 12. Delrin’den üretilen motorsiklet parçası
Delrin, yüksek güvenlikli kilitlerde kombinasyon çarkı yapımında kullanılır.
Delrin’in düşük yoğunluğu nedeniyle kilit, X-ray ışınlarıyla dekode edilmeye karşı
direnç kazanır. Öte yandan Delrin, çarkları dekode etmek için netron
bombardımanları kullanılabilir. Ayrıca Delrin sayesinde kilit aşınmaya karşı da
direnç gösterir.
Delrin ayrıca Longboarding eldivenleri, motorsiklet dizlikleri ve motosiklet düşüp
kaymaya başladığında gövdeye zarar gelmesini engelleyen tampon parçaların
yapımında kullanılır.
Basınç altında bazı plastikler gazı emebilir, şişebilir veya deforme olabilir. Delrin,
hafif olması ve basınç altında düşük gözeneklilik özelliği sebebiyle dalış
ekipmanlarının yapımında popülerlik kazanmaya başlamıştır.
Delrin gün geçtikçe piercing’lerde de daha çok kullanılmaktadır; ancak güvenirliği
hala tartışma konusudur.
Poliakrilatlar (Akrilik-PMMA): Akriliklerin 1,150–1,190 kg/m3’lük bir malzeme
yoğunluğu vardır. Bu değer diğer plastiklere benzerdir ve camın yoğunluğundan
45
düşüktür. Akriliklerin darbe dayanımları cam ve polistirene göre oldukça iyi olsa da
polikarbonat ve diğer mühendislik plastiklerine göre bu değer oldukça düşüktür.
Genelde darbe etkisinde akrilik malzeme çatlamayarak büyük parçalara kırılacaktır.
Bunun yanında ise akrilikler cama göre daha yumuşaktırlar ve daha kolay çizilirler.
Genelde PMMA levhalar başka fonksiyonları da olabilen çizilmez kaplamalar ile
kaplanırlar.
3mm kalınlığındaki bir tabaka görünen ışığın %92’sini geçirir ve 1,4893 - 1,4899
arası yansıma indeksi ile her yüzeyi %4 oranında bir yansıma yapar. Özel karışımlar
ile akriliğin görünür ışığı bloke etmesi ve sadece kızıl ötesi (IR) ışınların geçişine
izin vermesi sağlanabilir (uzaktan kumanda ve ısı sensörü uygulamaları gibi). 300nm
dalga boyu altındaki ultraviyole (UV) ışınlarını filtreleyen akrilik malzemeye
eklemeler yapılarak yada kaplamalar18 kullanılarak 300-400nm arasını filrelemesi
sağlanabilir.
Polikarbonatlar ile kıyaslandığında çevresel etkilere daha dayanıklıdırlar ve bu
yüzden dış mekan uygulamalarında daha çok tercih edilirler. Çözücülere karşı olan
dirençleri ise oldukça düşük olup temas halinde bozulup çözünmeye başlarlar.
Akrilik malzemenin oldukça esnek bir kullanımı olduğu için çok geniş bir uygulama
alanı bulunmaktadır. Akrilikler darbe dayanıklılıkları yönünden camın yerine
kullanılabilirler. Örneğin dev akvaryumların inşasında, otomobillerin farlarının
lenslerinde19, hokey maçlarında izleyicileri koruyan şeffaf levhalarda, motosiklet
kasklarının vizörlerinde, kalabalık grupları kontrol altına alan polis araçlarının
camlarında, denizaltı gözlem pencerelerinde (Bathyscaphe Trieste) ve hatta
görüntüleme kürelerinin tümünün (Alicia Denizaltısı) yapımında, uçakların
18 Altusglass Plexiglass Acrylic Sheet Catalogue,
http://www.plexiglas.com/acrylicsheet/acrylicsheetfamily (15 Mayıs 2009) .
19 Myer Kutz, Handbook of Materials Selection, New York:John Wiley & Sons, 2002, s:341.
46
pencerelerinde ve bazı denizfenerlerinin lenslerinin20 yapımında akrilik
kullanılmaktadır.
Şekil 13. Akrilikten üretilmiş akvaryum-lavabo (Tasarım: Italbrass)
Lazerle kesilen akrilik paneller gün ışığının bir ışık tüneline yönlendirilmesinde ve
sonrasında bu ışığın bir odaya yansıtılmasında21 kullanılabilirler. Bu buluşlarıyla Ken
Yeang, Veronica Garcia Hansen ve Ian Edmonds 2003 yılında Uzak Doğu Ekonomik
Değerlendirmesi Yenilik Bronz Ödülü’nü almışlardır.
PMMA’nın insan dokusuyla oldukça iyi bir uyumu vardır ve bu sebepten katarakt
ameliyatı sonrasında intraoküler lenslerini kaybeden hastalarda akrilik lensler
kullanılabilir. Zaten daha önceleri sert kontakt lensler de akrilikten yapılıyordu.
20 Great Lakes Lighthouse Illumination,
http://www.terrypepper.com/lights/closeups/illumination/index.htm (21 Mayıs 2009).
21 Ken Yeang, “Light Pipes: An Innovative Design Device for Bringing Natural Daylight and
Illumination into Buildings with Deep Floor Plan”, Far East Economic Review, 2003.
47
Günümüzde ise yumuşak kontakt lensler benzer bir polimer olan hidroksil gruplar
barındıran akrilat monomerlerinden üretilirler.
Şekil 14. Akrilik panellerle gün ışığının aydınlatma amaçlı yönlendirilmesi
Ortopedi alanında PMMA harcı implantların sabitlenmesinde ve kaybedilen
kemiklerin yeniden modellenmelerinde kullanılır. Yapay dişler ve dolgular da
genelde akrilikten yapılıp hastanın diş rengine göre farklı tonlarda imal edilebilirler.
Kozmetik alanında PMMA mikroküreleri içerek bir çeşit biyolojik sıvı deri altına
enjekte edilerek kırışıklıklar ve yara izleri kalıcı olarak geçirilebilir.
Akrilik artistik alanda boya yapımında da kullanıldığı gibi 1960’lı ve 70’li yıllarda
mobilyacılar, uzay çağı estetiği arayışı içinde akrilik camını mobilyalarda da
kullanmaya başladılar.Bunun yanında genelde opak olan objelerin (gitarlar, kemanlar
gibi) şeffaf imal edilmesi istendiğinde yine akrilik cam kullanılmıştır. Ayrıca 60’lı
yıllarda akrilik malzemenin hafif, esnek ve ekonomik olmasını keşfeden
heykeltraşlar da eserlerinde akrilik malzeme kullanmışlardır. Salvador Dali’nin de
içinde bulunduğu birçok sanatçı Persplex’i boyama yüzeyi olarak kullanmışlardır.
Bunun yanında bir çerçeveleme yöntemi olan Diasek’te de akrilik malzeme cama
göre daha az yansıma yaptığı ve daha büyük boyutlarda imal edilebildiği için tercih
edilir. Hatta 3 milyon $ fiyatı ile dünyanın en pahalı fotoğrafı olan “99 Cent II
Diptychon” Diasek ile kaplanmıştır. Bunun dışında “contact juggling” isimli şeffaf
48
bir küreyi havada asılı duruyormuş gibi oynatma sanatında kullanılan küreler
akrilikten yapılmaktadır.
Şekil 15. Claudia Strasser imzalı akrilik kokteyl masası
Yüksek topuklu ayakkabılar Lucite adlı akrilikten üretilmektedir.
CD ve DVD öncesi bir teknoloji olan Laserdisk optik medyaları akrilikten
yapılıyordu. Günümüzde ise İsrail kökenli Mempile Inc. şirketinin geliştirdiği akrilik
TeraDisc22 medyalar 1TB bilgi depolama kapasitesi vaad etmektedirler.
Yapay tırnaklar akrilikten üretilmektedirler.
Akrilik malzeme enstruman üretiminde de kullanılmıştır. 1969 yılında ilk defa
Ampeg markası altında tamamen akrilik gitarlar üretilmiştir. Daha sonrasında Ibanez
ve BC Rich markaları da bu tipte gitarlar üretmişlerdir. Efsane Led Zeppelin
22 Lucas Mearian, “Plexiglas-Like DVD To Hold 1TB Of Data” , Computerworld, 21 Aralık 2007,
http://www.computerworld.com/s/article/9053822/Plexiglas_like_DVD_to_hold_1TB_of_data?taxon
omyName=storage (9 Haziran 2009).
49
grubunun davulcusu John Bonham’da o dönemde Ludwig-Musser firmasının
akrilikten ürettiği Vistalite isimli şeffaf turuncu davulu kullanmaktaydı.
Şekil 16. Led Zeppelin grubunun davulcusu Jon Bonham’ın akrilik davul seti
Yakın zamanda siyah ışık ile reaksiyona giren ve içinde PMMA mikrokapsülleri
içeren bir çeşit dövme mürekkebi de piyasaya sürülmüştür.
Akrilik tabela yapımında da oldukça popüler bir malzemedir. 3 ila 25 mm arası
değişen kalınlıklarda farklı boyutlarda kesilen levhalar başlı başlarına bir şirket
ismini temsil edebilecekleri gibi arkadan yapılacak LED aydınlatma ile çok daha
çarpıcı bir görüntü elde ebilebilir. Akriliğin çarpıcılığı ve dayanıklılığı bu alanda
oldukça popüler olmasını sağlamıştır.
Kokusuz, rengini kolay kaybetmeyen, dayanıklı ve parlak görüntüsü ile akrilik
aksesuar imalatında da oldukça popüler bir malzemedir.
Apple’ın ürettiği Power Mac G4 Cube’ün kasası da akrilikten üretilmiştir.
50
Şekil 17. Apple Power Mac G4 Cube’ün akrilik kasası
Poliamit (PA - Naylon): Ticari açıdan başarılı ilk polimer olan Naylon, yağlara,
bazlara, çözücülere, formaldehite ve alkollere karşı oldykça iyi bir direnç gösterir.
Seyreltilmiş asitlere karşı sınırlı bir direnci olan bu maddenin fenoller, alkaliler,
asitler ve lodin ile kullanılması tavsiye edilmemektedir. Üretim metoduna göre çok
parlak yada oldukça mat olabilen naylonun diğer özelliklerini sıralayacak olursak:
dayanıklıdır, yüksek uzama oranına sahiptir, sürtünmeye karşı oldukça dirençlidir,
esnektir, böceklere, mantarlara, hayvanlara, çamura, küfe ve çürümeye karşı
dayanıklıdır, yanmak yerine ilk aşamada erir, makinede işlenmeye uygundur, darbe
dayanımı yüksektir ve sürtünme katsayısı oldukça düşüktür.
İpek benzeri bir madde olması için üretilen Naylon’un ilk ticari uygulaması 1938
yılında üretilen diş fırçalarında yapıldı; fakat en ünlü kullanım alanı bunun 2 yıl
sonrasında 1940 yılında üretilen kadın çoraplarında oldu. Üretildiği yıllarda ipeğin
her türlü kullanımına alternatif yaratan naylon daha sonrasında başlayan 2. Dünya
Savaşı’nda da paraşüt, havacı montları ve araç lastikleri gibi farklı kullanım alanları
buldu.
51
Günümüzde Naylon lifleri geniş bir kullanım alanı bulmaktadır. Örnek olarak:
Tekstil alanında kumaş ve tül üretimi, halılar, enstruman telleri, halatlar, çoraplar, diş
fırçaları, balıkçı misinaları, otomotiv endüstrisinde bir çok parça ve daha bir çok
gündelik obje imalatı. Ayrıca balistik liflerin üretilmesinde kullanılan Aramid de bir
çeşit poliamittir.
Naylon’un katı hali özellikle otomotiv sektöründe vidalar ve dişliler daha öncesnde
metalden üretilen düşük-orta gerilmelere maruz kalan parçaların yerini alması
açısından büyük önem taşımaktadır.
Poliamit-imit (PAI - Torlon): Poliamit-imitler isimlerinden de anlaşılacağı gibi hem
poliamitlerin hem de poliimitlerin pozitif özelliklerinin harmanlandığı plastiklerdir.
Yüksek mekanik, termal ve kimyasal dayanımları vardır. Bu özelikleri poliamit-
imitleri hem fiyat hem de performans piramitlerinin en tepesine taşır. Poliamit-
imitler Solvay Advanced Polymers şirketi tarafından Torlon ticari adı altında
üretilmektedirler. Bu malzemenin muadili olabilecek diğer yüksek performanslı
plastikler ise polieterketonlar ve termoset grubundaki poliimitlerdir.
Poliamit-imitler metalle rekabet edebilecek düzeyde dayanıklıdırlar ve oldukça geniş
bir çalışma sıcaklığı aralıkları vardır. Sertlikleri diğer polimerlerden daha yüksektir.
Havacılıkta kullanılan MEK, Tric 1,1,1, ve Skydrol hidrolik sıvısı gibi maddelere
karşı dirençlidirler ve enjeksiyon kalıplama ile üretime uygundurlar.Poliamit-imitler
enjeksiyon ve sıkıştırma ile üretilebilecek parçalar ve külçelerden kaplamalar, filmler
ve yapıştırıcılara varıncaya kadar birçok formda üretilebilirler. Genelde üretilen
ürünler tam dayanımlarına üretimi takiben bir ısı kürü uygulandıktan sonra erişirler.
Torlon’un en etkileyici uygulaması Ford’un bir araştırma projesinde23 geliştirdiği 2,3
litre hacmindeki ve sadece 69 kilogram ağırlığındaki (bu hacimdeki metal bir motor
188 kilogram ağırlığındadır) otomobil motorudur. Raporlara göre bu motor 11.000
23 The New York Times, “Ford in Venture For Plastic Motor”, 9 Mart 1982,
http://www.nytimes.com/1982/03/09/business/ford-in-venture-for-plastic-motor.html (12 Haziran
2009).
52
devirde 318 bhp güç üretmekteydi ve 14.000 devir ile sınırlandırılmıştı. Motorun
metalden üretilen silindir yatakları, yanma odalarının üst kısımları, silindir başlıkları,
rulmanları, valfleri, valf yatakları ve 2,3L Pinto krank mili haricindeki tüm parçaları
Torlon’dan imal edilmişti. Tüm bu verilere rağmen bu motor seri üretime geçmedi.
Polibutadien (PBD): Polibutadien oldukça esnek bir sentetik lastiktir. Üstelik
polibutadienin esneme ve gevşeme sonrası açığa çıkardığı ısı diğer lastiklere göre
oldukça düşük olmaktadır. Bu özelliği kamyon lastiklerinin yan yüzeylerinde
kullanılmasında etkilidir. Bunun yanında aşınmaya karşıda olan direnci yüksek olan
polibutadien yine kamyon lastiklerinde temas yüzeyinde de kullanılsa da küçük
araçlarda patinaja yol açtığından pek tercih edilmemektedir.
Aşınmaya karşı direnci ve düşük ısınması ile dev lastiklerde kullanılan polibutadien
buun yanında elektronik aksamların yüksek elektrik direnci kazanması için
kaplanmasında da kullanılabilir.
Bu malzeme kumlama makinelerinin borularının iç katmanlarında esnekliği arttırmak
için doğal lastikle beraber kullanılabildiği gibi su ve pnömatik hava musluklarının
kaplanmasında da işe yarar. Polibutadienin bir diğer popüler kullanım alanı ise
esnekliğinden dolayı golf topu imalatıdır.
Polibutilen Terefalat (PBT): PBT; solventlere karşı dirençli, şekil alırken çok az
küçülen, mekanik anlamda güçlü, 150°C’ye (veya fiberglasla güçlendirilerek 200°C)
kadar ısıya dayanıklı ve alev alması engelenebilen bir plastiktir.
PBT, elektrik ve elektronik sektörlerinde izolasyon malzemesi olarak kullanılan bir
plastiktir.
Polietilen Terefalat(PET): PET; sert, güçlü, bükülmez, boyutsal kararlılığa sahip ve
çok az su emen bir materyaldir. Alkali hariç kimyasal direnci yüksek olup gazların
geçmesini engellemekte iyidir. Oldukça transparan ve renksiz olabilirler ama daha
kalın kısımları genellikle opak ve kirli beyazdır.
53
‐40°C ve 100°C arası kullanılabilen PET, düşük sıcaklıklarda bile yüksek
dayanıklılık gösterir. Düşük sürtünme katsayısı ve aşınmaya karşı yüksek direnç
karakteristik özelliklerinden olup iyi elektrik yalıtım özelliklerine sahiptir. PET oda
sıcaklığında suya, seyreltilmiş asitlere, nötr ve asidik tuzlara, alkole, eterlere, petrole,
yağlara, filtrelenmiş, aromatik ve alifatik hidrokarbonlara karşı dirençlidir. Kötü
hava şartlarına ve sıcak havaya karşı dayanıklıdır. Alkalilere, çok yüksek sıcaklıktaki
buhara, ketonlara, fenollere, esterlere, okside asitlere ve klorlu hidrokarbonlara karşı
dirençli değildir. PET ayrıca fizyolojik olarak kabul görebilen bir malzemedir.
Sentetik iplikler, içecek, yiyecek ve diğer sıvı konteynerleri, ısıyla şekillendirme
uygulamaları ve genellikle fiberglaslarla mühendislik reçinelerinde kullanılırlar.
Bunların yanında video ve kaset filmleri ve elektrik izolasyonunda, kağıt veya PE ile
birlikte katman olarak ya da vakumlu paketleme uygulamalarında kullanımları
vardır.Silindir, tekerlek/çark, düğmeler, pompa parçaları ve subaplar gibi teknik
uygulamalarda, düşük sürtünme katsayılı ve aşınmaya dirençli enjeksiyon kalıpçılığı
maddesi olarak kullanılır.
Prensip olarak bütün termoplastikler geri dönüştürülebilir, ama PET şişelerin geri
dönüştürülmeleri diğer uygulamalardan daha pratiktir. Bunun başlıca sebebi, plastik
gazlı içecek şişelerinin ve su şişelerinin neredeyse sadece PET’ten yapılmış olmaları
ve geri dönüşüm sırasında kolaylıkla fark edilmeleridir. PET’in ayırt edici geri
dönüşüm kodu 1 dir. Geri dönüştürülmüş PET şişeleri polar kaplama materyallerinin
üretiminde ve polyester ürün ipliklerinde de kullanılabilir. Ayrıca poliesterli
ürünlerin imalaında lif olarak da kullanılır.
PET’in geri dönüştürülebilir olması ve atık şişe sayısının fazlalığından dolayı PET,
halı ipliği olarak pazar payını git gide artırmaktadır. Bu uygulamaya ilk örnek,
Mohawk Industries tarafından 1999 yılında piyasaya sürülen ve %100 PET
iplikleriyle üretilmiş everSTRAND24’dir. 10 sene içinde 17 milyardan fazla PET şişe
24 everSTRAND™: 1, 2, 3, Floor!,
http://www.mohawkflooring.com/carpeting/everstrand/default.aspx (14 Haziran 2009).
54
halı ipliğine dönüştürülmüştür. İçlerinde Looptex, Dobbs Mills ve Berkshire
Flooring’inde olduğu birçok halı üreticisine kaynak sağlayan Pharr Yarns25,
minimum %25 geri dönüşümlü BCF (bulk continuous filament) PET halı ipliği
üretmektedir.
Şekil 18. Geri dönüşümlü PET malzemeden üretilen everSTRAND halılar
PET birçok plastik gibi yakılarak yok edilebilmektedir. Bunun nedeni karbon,
hidrojen, oksijenden ve çok az miktarda katalizör elementten –sülfür hariç-meydana
gelmesidir. PET yakıldığında taşkömürü kadar enerji açığa çıkarır.
Polikarbonat (PC):Seyreltilmiş asitlere ve mineral yağlarına karşı mükemmel
dayanımı ve alkollere ve bitkisel yağlara karşı iyi dayanımı vardır. Aldehitlere karşı
sınırlı, konsantre asitlere, bazlara, esterlere, alifatik hidrokarbonlara, aromatik
hidrokarbonlara, halojenli hidrokarbonlara, ketonlara ve oksitleyici etkenlere karşı
dayanıksız sayılır. Polikarbonat şeffaf tabaka malzemeler arasında en
dayanıklardandır ve tek kat camdan yaklaşık 300 kat daha dayanıklıdır.
25 Green Story, http://www.simplygreencarpet.com/index_files/Page1652.htm (14 Haziran 2009).
55
Polikarbonatlar termoplastik polimerler arasında özel bir çeşittir. Kolaylıkla
kalıplanabilir ve işlenebilirler. Günümüz kimya endüstrisinde sıklıkla
kullanılmaktadırlar. Isıl dayanıklılıkları, darbe dayanımları ve optik özellikleri gibi
ilginç özellikleri sayesinde gündelik plastikler ve mühendislik plastikleri arasında bir
noktada sınıflandırılırlar. Ayırt edici geri dönüşüm kodları 7’dir.
Koruyucu ya da camcılık uygulamalarında mükemmel sonuç verir. Polikarbonat
kolayca makinede işlenir, mekanik ve kimyasal yöntemler ile birleştirilebilir ve
gerektiğinde kaynağa uygundur.
Şekil 19. Philippe Stark imzalı polikarbonat Victoria Ghost Stool
Genel kullanım alanları pencereler, makine koruyucuları, sergi kafesleri,
CD/DVD/Blu-Ray diskler, içecek şişeleri ve bardakları, laboratuar ekipmanları,
ışıklandırma mercekleri, güneş gözlüğü optikleri, güvenlik camları, otomotiv far
mercekleri, dijital ses oynatıcıların gövdeleri, tabaka/film uygulamaları, tabelalar, ses
duvarları ve laptop kasaları (Apple MacBook/Mac mini) gibi çok geniş bir ürün
skalasını barındırır.
Dış mekan uygulamalarında kullanılacak ya da UV ışınlarına maruz kalacak
uygulamalarda bir yüzey işlemi gerekmektedir. Bu bir kaplama olabileceği gibi
koekstrüzyon yöntemi ile elde edilebilir.
56
Türünü en büyüğü olan F-22 Raptor’un kanopisi yüksek optik kalitede polikarbonat
malzemeden yapılmıştır.
Şekil 20. F-22 Raptor savaş uçağının polikarbonat kanopisi
Polyester: Polyester ana molekül zincirlerinde fonksiyonel ester grupları barındıran
malzemelerin genel adı olsa da günlük hayatta bir terim olarak kullanıldığında sıkça
polietilen terefalata (PET) gönderme yapar. Polyesterler tabaka halinde
üretilebildikleri gibi üç boyutlu herhangi bir şeklinde imal edilmesine olanak tanırlar.
Termoplastik sınıfına giren polyesterler ısı uygulandığında şekil değiştirebilirler.
Yüksek sıcaklıklarda yanıcı oldukları halde polyesterler genelde alev uygulandığında
küçülme eğilimi gösterir ve yakıldıklarında kendi kendilerini söndürürler. Diğer
endüstriyel liflerle kıyaslandıklarında polyesterlerin düşük su emilimi ve minimal
küçülme oranı gibi avantajları vardır.
Polyesterden dokunmuş malzemeler günümüzde yataklar, yatak örtüleri, masa
örtüleri ve perdeler gibi ev ürünlerinden, lastik güçlendiriciler, halatlar, koneyör
kemerleri, güvenlik kemerleri ve plastik güçlendiriciler gibi endüstriyel ürünlere
kadar birçok alanda kullanılmaktadırlar. Ayrıca polyester lifleri yastık ve minder
dolgularında da yaygın olarak kullanılır.
57
Polyesterler ayrıca piyanolar, gitarlar, araç ve yat içleri gibi yüksek kalite ahşap
ürünlerinde son kaplama olarak kullanılabilirler. Burns Guitars, Rolls Royce ve
Sunseeker bu tekniği kullanan firmalardan bazılarıdır. Ayrıca sprey polyester
uygulamaları ham ahşap üzerinde kullanılmaya uygundurlar.
Polieter Eterketon (PEEK):PEEK renksiz, organik bir polimer olup yüksek nitelik
gerektiren mühendislik uygulamalarında kullanılır. PEEK yüksek sıcaklıklarda bile
özelliğini kaybetmeyen yüksek mekanik ve kimyasal dirence sahip yarı kristalize bir
termoplastiktir. Isıl bozulmaya karşı olduğu kadar suya ve organik etkenlere karşı da
oldukça dayanıklıdır.
Ticari polimerler arasında en pahalılarından biri olan PEEK yüksek nitelikleri
sayesinde havacılık endüstrisinde; insan vücudu ile uyumlu olmasından dolayı da
medikal implant uygulamalarında kullanılmaktadır.
Bunların yanında PEEK, rulmanlar, piston parçaları, pompalar, kompresör valfleri,
tel izolasyonları ve ultra kuvvetli vakum uygulamaları gibi yüksek niteliklerin
arandığı türlü türlü uygulama alanında kullanılmaktadır.
Polyeterimit (PEI): Polyeterimit (PEI) yarı şeffaf ve amorf bir termoplastik olup
PEEK ile benzer özellikler göstermektedir. PEEK ile kıyaslandığında PEI daha
ucuzdur fakat ısıl dayanımı ve darbe dayanımı da PEEK’e göre daha azdır.
PEI ısı ve radyasyon dayanıklılığı, hidrolitik dengesi ve şeffalığı sayesinde medikal
uygulamalarda kullanılmaktadır. Elektronik alanında soket yapımı, bobinler ve devre
substratlarında, otomotivde ise lamba soketlerinde ve kaporta içi ısı sensörlerinde
kullanılan PEI ayrıca uçak içlerinde plastik kaplama olarak kullanılır.
Polyetersülfon (PES): PES in en önemli özelliği diğer konvensiyonel mühendislik
plastiklerine göre çok üstün ısıl niteliklere sahip olmasıdır. PES 200o C sıcaklıkta
bile uzun süre kulanıldığında herhangi bir boyut değişikliği ya da fiziksel yıpranma
göstermez. Bunun yanında PES kullanılırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar
vardır. PES in doğal reçinesinin çevresel etkenlere çok dayanıklı olmamasından
58
sebep PES dış mekan uygulamalarında kullanılmamalıdır. Bir miktar su emilimi
yaptığından eğer PES ıslanmış ise kalıplanmadan önce mutlaka kurutulmalıdır.
Çentikli alanlarda değişken darbe dayanımı sergilediğinde PES kullanılarak
üretilecek ürünlerin tasarımında keskin çentikli köşelerin olmamasına dikkat
edilmelidir.
PES reçinesi elektrik/elektronik, havacılık/uzay, otomotiv ve toplu taşıma
sektörlerinde uygulama alanı bulmaktadır. Bunun yanında lif ve kumaş üretimi
yapılabildiği gibi yangın güvenliği ekipmanları, yiyecek servis aparatları, hastane ve
sağlık ürünleri de PES ten üretilebilir.
Polietilen (PE): Günlük yaşantımızda sıklıkla karşılaştığımız polietilen düşük
sıcaklıklarda iyi dayanıklılığa sahip ucuz bir malzemedir. Biyoçözünür olarak kabul
edilmeyen polietilenin normalde ayrışması için bir kaç asır gerekirken 2008 yılının
Mayıs ayında yapılan bir keşif gelecekte bu bulguyu değiştirebilir. 16 yaşında bir
Kanadalı olan Daniel Burg polietilen bir poşetin %40’ının 3 aydan kısa bir süre
içinde çözünmesini sağlayan Sphingomonas adlı bir bakteri keşfetmiştir. Bu
makalesi26 ile Kanada Bilim Fuarı – Ottowa’da ödül alan genç öğrencinin
yönteminin uygulanabilirliği yakın gelecekte araştırılması gereken bir konudur.
Günümüzde polietilen plastikler kullanım alanlarına göre yüksek yoğunluklu ve
düşük yoğunluklu olmak üzere iki ana kategoriye ayrılmıştır.
Polietilen yılda 60 milyon ton ile günümüzün en çok kullanılan plastik çeşididir. Bu
üretim hacminin en büyük yüzdesine market poşetleri sahipken bunun yanında
plastik şişelerden otomobil yakıt tanklarına ve haddelenmiş borulara kadar birçok
son ürün üretimi yapılmaktadır.
Yüksek Yoğunluklu Polietilen (HDPE): Asitlere, alkollere ve bazlara mükemmel
direnç gösteren HDPE’nin ayrıca aldehitlere, esterlere, aliaptik ve aromtaik
26 Daniel Burd, “Plastic Not Fantastic”, 20 Nisan 2008,
www.science.uwaterloo.ca/WWSEF/08Awards/08BurdReport.pdf (16 Haziran 2009).
59
hidrokarbonlara, ketonlara ve mineral ve bitkisel yağlara karşı iyi dayanımı olduğu
bilinmektedir. Bunun yanında ise HDPE, halojenli hidrokarbonlara ve oksitleyici
etkenlere karşı oldukça zayıftır. HDPE talaşlı imalata oldukça uygundur. Hafiftir,
darbe dayanımı yüksek, sıvı emilimi düşük bir malzemedir. Gerilme mukavemeti
oldukça iyidir. Yapıştırılmaya pek uygun olmasa da mekanik sıkıştırma (civata vs.
ile) ya da daha iyisi sıcak hava veya nitrojen kaynakları ile birleştirilebilir.
Ultrasonik, lazer ve kızılötesi kaynak yöntemleri de bu malzeme ile kullanılabilir.
Yiyecek teması olan her türlü obje için oldukça ideal bir malzemedir. Kimyasallara
olan yüksek direnci ve yüksek sertliği sayesinde depolarda ya da tabaklarda iyi sonuç
verir. Bunun dışında kesme tahtalarında, boru aksamlarında ve mafsal
uygulamalarında kullanılabilir.
Düşük Yoğunluklu Polietilen (LDPE): LDPE, HDPE gibi asitlere, alkollere,
bazlara ve esterlere mükemmel direnç gösterdiği gibi aldehitlere, ketonlara ve
bitkisel yağlara karşıda oldukça dayanıklıdır. Alifatik ve aromatik hidrokarbonlar ile
mineral yağları, oksitleyici etkenler ve halojenli hidrokarbonlar ile kullanılması
tavsiye edilmemektedir. Özellik olarak oldukça yumuşak, katlanabilir, talaşlı imalata
ve kaynağa uygun bir malzemedir.
Laboratuar gereçleri ya da yiyecek kapları gibi esneklik gerektiren uygulamalarda
oldukça iyi sonuç alınmaktadır. Ayrıca korozyona karşı dirençlli olması istenilen
çalışma yüzeylerinde de kullanılabilir.
Polimetilpenten (PMP): Polimetilpentenin mükemmel kimyasal dayanıklığı, düşük
nem çekme oranı ve çok üstün akustik ve elektriksel özellikleri vardır. Özelliklere
polielofinlere (polietilen, polipropilen vb.) benzemekle birlikten onlara göre daha
fazla gaz geçirgen ve daha kırılgandırlar.
Sonar kapakları, hoparlör konileri, ultrasonik dönüştürücü kafaları ve hafif yapısal
parçalarda sıklıkla kullanılır. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri’nde yemek
üretiminde kullanılan techizatlarda kullanılması onaylanmıştır. Film halinde
üretildiğinde gaz geçirgen paketlemede kullanılır.
60
Erime sıcaklığının yüksek olması ve iyi sıcaklık değerlerinin stabil olması yönünden
polimetilpenten tıbbi ve laboratuar otoklav cihazlarında (yüksek basınçta ve
sıcaklıkta çalışan sterilizasyon cihazları) ve ayrıca mikdalga ve diğer mutfak
ekipmanlarında da kullanılmaktadır.
Bunların yanında iyi bir elektriksel yalıtkan olması yönünden LED cihazları gibi bazı
elektronik cihazlarda kullanılmaktadır.
Polifenilen Sülfit (PPS): PPS bazı özel malzeme karakterleri sayesinde yüksek
sıcaklık polimerleri arasında en önemlilerdendir. Bu özellikleri sıcaklığa, asitlere,
alkalilere, küfe, ağartıcılara, yıllanmaya, gün ışığına ve aşınmaya karşı dirençli
olmasıdır. Bazı çözücüleri çok küçük miktarlarda absorbe eder ve boyanmaya
dirençlidir.
PPS kullanılarak kömür kaynatıcıları için filtre malzemeleri, kağıt üretiminde
kullanılan keçeler, elektrik izolasyon malzemeleri, özel membranlar, contalarve
paketleme malzemeleri gibi çok çeşitli ürünler üretilebilir.
Polipropilen (PP): Polipropilen, konsantre ve seyreltilmiş asitlere, alkollere, bazlara
ve mineral yağlarına mükemmel direnç gösteren, aldehitlere, esterlere, alifatik
hidrokarbonlara, ketonlara ve bitkisel yağlara karşı oldukça dayanıklı bir
termoplastiktir. Aromatik ve halojenli hidrookarbonlar ve oksitleyici etkenler ile
kullanılması ise uygun değildir.
Bu malzeme talaşlı olarak işlenmeye müsaittir ve piyasada çeşitli profiller halinde
temin edilebilir. En uygun birleştirme metodu sıcak hava ve nitrojen kaynakları
olmakla beraber, vidalarla mekanik birleştirmeler ve ultrasonik inert kaynak
bağlantıları da kullanılabilir. Polipropilen yaygın olarak geri dönüştürülür ve ayırt
edici kod numarası “5”tir.
Polipropilen, paketleme, tekstil, laboratuar ekipmanı, hoparlör, otomotiv parçaları ve
daha bunlar gibi pek çok ürünün dahil olduğu geniş bir kullanıma sahip olduğundan
dünyada en çok tüketilen 2. plastik malzemedir. Propilen monomerinden elde edilen
61
bu malzeme oldukça sert, çözücülere, bazlara, asitlere ve daha birçok kimyasala karşı
alışılmışın üzerinde dayanıklıdır.
Şekil 21. Stefano Giovannoni imzalı polipropilen Bombo bar sandalyeleri
Polipropilen’in yorulmaya karşı gösterdiği dayanıklılık, aç-kapa şişe kapakları gibi
menteşe benzeri bükülmeye maruz kalan uygulamalarda kullanılmasında önemli bir
rol oynar. Bu uygulamada dikkat edilmesi gereken yegane nokta dayanıklılığın
arttırılması için molekül zincirlerinin menteşe üzerinde boylamasına hizlanmış
olmasıdır.
Polipropilen yüksek saflıkta sıvılar için kullanılan borularda kullanıldığı gibi daha
dayanıklı tesisat borularında, ısıtma-soğutma sistemlerinin borularında ve çeşitli
amaçlı su borularında kullanılabilir. Bu malzemenin seçilmesinin yegane sebepleri
çeşitli fiziksel unsurlara karşı dayanıklı olması, kimyasal direnci, korozyona mani
olması ve sıcaklık ile birleştirilebilme özellikleridir.
Yüksek sıcaklığa dayanıklı olması pollipropilene ayrıca laboratuar ve sağlık
kuruluşlarında kullanılan otoklav makinelerinde de (yüksek basınçta ve sıcaklıkta
çalışan sterilizasyon cihazları) kullanılma fırsatı sunar. Ayrıca bu özelliği sayesinde
son tüketicilere hitaben üretinlen su ısıtıcıları (kettle) ve makinede yıkanabilen
yemek saklama kapları gibi pek çok ürün üretilebilir.
62
Polipropilenin br diğer popüler uygulaması iki eksenli oryante edilmiş
polipropilendir. (Biaxially Oriented Polypropylene - BOPP). Bu BOPP tabakalar
kristal berraklığında olduklarından şeffaf poşetlerde dahil olmak üzere birçok alanda
kullanım bulurlar.
Polipropilen lifler anı zamanda evde kullanmak için üretilen halı ve kilimlerde de
kullanılır. Polipropilen aynı zamanda suda yüzme yeteneğinden ötürü sıklıkla halat
yapımında27 kullanılmaktadır.
Polipropilen tünellerde kullanılan kabloların izolasyonlarında az duman çıkarması ve
halojenli toksik madde açığa çıkartmaması yönünden PVC’ye alternatif olarak
kullanılmaktadır. Polipropilen katmanlı çatı kaplama uygulamalarında su geçirmez
üst katman olarak da kullanım alanı bulmaktadır.
Polipropilenin medikal alanda en sık kullanıldığı nokta Prolen adı verilen yumuşak
doku ve damar dikiminde kullanılan sütür imalatıdır. Bunun yanında fıtık
tedavilerinde yeniden fıtık oluşumunu engellemek amacıyla yine Prolen fıtık
yamaları28 kullanılmaktadır.
Yakın zamanda daha kalın tabakalar halinde üretilmeye başlayan polipropilen kutu,
klasör ve paket alanlarında da kullanım bulmuştur. Ayrıca dayanıklılığı ve kir
geçirmez özelliği ile defter kapaklarında da kullanılmaktadır. Bunların yanında bu
özelliği ile polipropilen Rubik Küplerde kullanılan etiketlerde de kullanılmaktadır.
Tasarımsal alanda ise polipropilen tabakaların piyasaya sunulması yeni kapıların
açılmasını sağladı. Hafif, dayanıklı ve rengarenk olan bu malzeme sade hatları olan
tasarımların hayata geçirilmesinde olduğu kadar birbirine kenetlenen sistemler ile
farklı nitelikte ürünlerin hayata geçmesine de yardımcı oldu.
27 Types Of Ropes, http://www.lehighgroup.com/fiber.htm (20 Haziran 2009).
28 Hernia Repair: Prolene Hernia Sytem, http://www.ecatalog.ethicon.com/hernia-repair/view/prolene-
hernia-system (20 Haziran 2009).
63
Şekil 22. Panton sandalyesinin polipropilenden imal edilmiş kopyaları
Yiyecek kapları, aksesuarlar, otomobil tamponları, çeşitli kaplamalar, kimyasal
tanklar, çeşitli bağlantı parçaları, donanımlar, saklama kapları, kapaklar ve
armatürler gibi uygulama örnekleri de vardır. Polipropilen aynı zamanda Anoush
Waddington gibi tasarımcıların işleri sayesinde moda dünyasına da kazandırılmış ve
özel teknikler geliştirirlerek polipropilen takıların imalatı yapılmıştır.
Şekil 23. Anoush Waddington’un polipropilen kolye tasarımı
64
Polystiren (PS): Polistiren düşük maliyetli uygulamalarda kullanılan renksiz, şeffaf
bir polimerdir. Darbe dayanımı düşük, çevresel etkilere ve kimyasal etkilere karşı
dayanıksızdır. Genellikle geri dönüşümü yapılan bu malzemenin geri dönüşüm kodu
“6” dır.
Polistiren üretiminin 1/3 ünü kapsayan ekstrüzyon yöntemi ile et ve yumurta
kutuları, profiller, ayna ve resim çerçeveleri, bir kullanımlık tabak ve bardak gibi pek
çok ürün üretilir. Bunun yanında köpük polistiren inşaat sektöründe sıklıkla
kullanılan bir izolasyon malzemesidir.
Ekstrüzyon yöntemi ile en sık üretilen ürün ise iki eksenli oryente edilmiş polistiren
(Biaxially Oriented Polystyrene - BOPS) filmlerdir. Et tepsileri, şişe kapakları, pasta,
çikolata ve şeker paketlerinde yaygın olarak BOPS film kullanılmaktadır. Ayrıca PS
levhalardan oda ayırıcısı, duş kapakları ve aydınlatma panelleri de üretilmektedir.
Şekil 24. Polistiren malzemeden üretilmiş Dome House
Polistiren enjeksiyonla kalıplandığında havalandırma üniteleri, radyo-TV kapakları,
buzdolabı ve dondurucu parçalarının imalinde kullanılır. Darbe dayanıklı polistiren
ev aletleri, oyuncaklar gibi kullanım alanları bulurken genel amaçlı polistirenden
ayrıca tıbbi cihazlar, kutular, şişeler ve taraklar gibi geniş bir yelpazede ürünler
üretilir.
Polisülfon (PSU): Polisülfon polimerleri genellikle dayanıklılıkları ve yüksek
sıcaklıklardaki kararlılıkları ile bilinirler. Ham madde ve imalatı oldukça pahalı olan
65
polisülfonlar genellikle polikarbonatlara daha üstün bir alternatif olarak özel
üretimlerde kullanım alanı bulurlar. Bu polimerler sert, dayanıklı ve şeffaftırlar. −100
°C / 150 °C aralığı gibi geniş bir çalışma aralıkları vardır. Polisülfonlar asitlere,
alkalilere, hidrokarbon yağlarına ve elektrolitlere pH 2-13 aralığında dayanıklıdırlar.
Oksitleyicilere karşı dirençli oldukları için ağartıcılar ile temizlenebilirler.Bunların
yanında polisüülfonlar ketonlara, klorinli ve aromatik hidrokarbonlara karşı
zayıftırlar. Polisülfonlar yüksek basınçlar altında çalışabilir.
Polisülfon kontrollü porları olan ve yeniden üretilebilir membranların imaline olanak
sağlar. Bu tip membranlar hemodiyaliz, atık su geri toplanması, gaz ayrıştırılması ve
yemek ve içecek imalatı gibi farklı alanlarda kullanım imkanı bulurlar. Ayrıca bu
polimerler otomotiv ve elektronik sektörlerinde de kullanılırlar.
Polisülfon yüksek ısı dayanımı sayesinde yangın geciktiricisi ya da medikal alanda
sterilizasyon amaçlı otoklav uygulamalarında kullanılır.
Polisülfon fiberglas ile kuvvetlendirildiğinde elde edilen malzeme iki kat güçlü olur.
Ayrıca bazı kimyasallara olan zayıflıklarını gidermek amacıyla diğer polimerlerle de
birleştirilerek kullanılabilir.
Polivinil Klorid (PVC): PVC seyreltilmiş ve konsantre asitlere, alkollere, bazlara,
alifatik hidrokarbonlara ve mineral yağlarına mükemmel dayanıklılık gösterirken
bitkisel yağlara ve oksitleyici etkenlere karşı da minör bir yıpranma ile gayet iyi
direnir. Aldehitlere karşı bazı zayıflıkları olan bu plastik ancak kısa süreli
kullanımlarda mecbur kalınırsa tercih edilmelidir.Bunların yanında esterler, aromatik
ve halojenli hidrokarbonlar ve ketonlar ile kullanılmamalıdır.PVC yaygın olarak geri
dönüştürülen bir madde olup ayırt edici geri dönüşüm kod numarası “3” tür.
PVC, polietilen ve polipropilenden sonra dünyada en çok kullanılan üçüncü plastik
malzemedir. Ucuz, dayanıklı ve kolay birleştirilebilir olması sayesinde dünyada ki
tüm PVC üretiminin %50 si yapı sektöründe kullanılmaktadır.
66
Yapıştırılmaya ve kaynağa uygun olan bu malzeme tesisat borularından duş
kabinlerine, pencere çerçevelerinden yer kaplamalarına kadar birçok alanda
kullanılmaktadır. Piyasada genelde gri, beyaz ve şeffaf renklerde bulunmakta ve
tabaka, çubuk ya da tüp şeklinde tedarik edilebilmektedir. Kolayca makinede
işlenebilen PVC aynı zamanda ısı ile kolayca bükülebilmektedir.
PVC proses tanklarında ve vida ve somun gibi geçme parçalarında sıklıkla kulanılır.
İşlevsel esasi özellikleri sayesinde geniş bir kullanım alanı kazanan PVC, biyolojik
ve kimyasal dayanıklılığı sayesinde metal kullanımının korozyon riski nedeniyle
limitli olduğu her türlü boru uygulamasında tercih edilir.
Bazı ek dayanım arttırıcılar ve stabilizatörler ile pencere ve kapı çerçevelerinde
oldukça popüler bir malzemeye dönüşmüştür. Bunun yanında bazı esneklik
kazandırıcılar eklendiğinde ise kablo izolasyon malzemesi olabilecek kadar esnek bir
hale gelebilmektedir.
PVC, deri benzeri ya da kimi zaman sadece PVC dokusu sayesinde giyim sektöründe
de kullanılan bir malzemedir. Su geçirmez niteliği sayesinde ceket, manto ve çanta
üretiminde PVC kullanımına rastlanmaktadır. Bunun yanında PVC, Gotik, Punk ya
da benzeri alternatif moda sektörlerinde kullanıldığı gibi lastik, deri veya lateksten
ucuz olması sebebiyle fetiş giysilerinin üretiminde de sıklıkla tercih edilmektedir.
Dünyada yıllık üretilen PVC reçinesinin kabaca yarısı29 gündelik ya da endüstriyel
uygulamalarda kullanılmak üzere boru yapımında harcanmaktadır. Su tesisatı
sektöründe ABD’de %66 oranında kullanılan PVC’nin atık su borusu sektöründeki
kullanım yüzdesi ise %75’tir30. PVC, bu kadar büyük bir yüzdeye sahip olmasını
29 Shah Rahman, "PVC Pipe & Fittings: Underground Solutions for Water and Sewer Systems in
North America" 2nd Brazilian PVC Congress, Sao Paulo, Brazil, 19-20 Haziran 2007.
30 Uses For Vinyl Pipe, http://www.vinylbydesign.com/site/page.asp?CID=14&DID=15 (22 Haziran
2009).
67
hafif, dayanıklı olmasına, nadiren reaksiyona giren kimyasına ve ısı ve yapıştırıcılar
ile kolayca birleştirilebilmesine borçludur.
PVC tabakalar piyasada çok çeşitli renk ve kalınlıklarda bulunabilmektedir. Düz
tabaka halindeki malzeme ek kalınlık istendiğinde arada hava boşlukları kalacak
şekilde genişletilerek ek ağırlık eklenmeksizin kalınlaştırılabilmektedir. Tabakalar
genelde düz ya da dairesel testereler ile kesilmektedir. Bunların yanında PVC’ye
esneklik kazandırıldığında, vinil olarak da bilinen ince, şeffaf ya da renkli, bir tarafı
yapışkanlı film üretimi yapılabilmektedir. Bu filmler genelde bilgisayar kontrollü
plotter cihazlarında kesilerek ya da geniş formatlı makinelerde baskı alınarak çok
çeşitli ticari sinyalizasyon ürünlerinde ya da araba üzerlerine yapıştırılan işaretlerde
kullanılmaktadırlar.
PVC yer kaplamaları gündelik yaşamda sıklıkla karşılaştığımız, herhangi düz bir
yüzeye kolaylıkla uygulanabilen ürünlerdir. Yeterince düz olan, kimi zaman zaten bir
kaplama mevcut olan herhangi bir yüzeye yapıştırıcı ile yapıştırılarak uygulamaları
yapılabilmektedir.
Poliviniliden Klorid (PVDC): PVDC piyasada Saran adıyla da bilinen ağır bir lifli
malzemedir. Suya, oksijene ve her türlü aromaya karşı etkili bariyer özellikleri
vardır. PVDC alkalilere ve asitlere karşı dirençli olup yağ ve organik çözücülerde
çözünmez. Nem çekme oranı oldukça düşük olduğu için bakteri ve böceklerin
barınmasına izin vermez. Saran liflerinin elastik özellikleri oldukça iyi olup eğilme
ve bükülmelerde eski formuna kolayca geri dönmektedirler. Ayrıca bu malzeme
yangın geciktirici ve kendini kendini söndürür özelliktedir. Alevlerle temas ettiğinde
yumuşayan Saran, orta şiddetteki sıcaklıklarda dekompoze olur.
Poliviniliden klorid iki eksenli oryante edilmiş polipropilen (BOPP) ya da poliester
(PET) gibi diğer plastik filmlere bariyer özellikleri arttırıcı ek katman olarak
uygulanabilir. Bu tip uygulamlarda PVDC filmin oksijen ve aroma geçirgenliğini
düşürerek kaplanan ürünlerin raf ömrünün uzamasına yardımcı olur.
68
Bunun yanında PVDC temizlik bezlerinde, filtrelerde, sinek tellerinde, balık
ağlarında, duş perdelerinde, oyuncak bebek saçlarında, doldurulmuş hayvanlarda,
kumaşlarda, ayakkabı tabanlarında, bantlarda ve bahçe mobilyalarında kullanılır.
2.3.2. Termoset Plastikler ve Uygulama Alanları:
Duroplast: Duroplast, kompozit bir termoset olup, formika ve bakalitin yakın
akrabasıdır. Pamuk veya yün gibi ipliklerle güçlendirilmiş bir reçine plastik olması
bakımından cam ile güçlendirilmiş plastiğe benzer.
Duroplast hafif, esnek ve güçlü bir plastiktir. Duroplast ayrıca geri dönüştürülmüş
malzemeden imal edilir; Rusya’dan gelen pamuk atıkları ve Doğu Almanya boya
endüstrisinden gelen fenol reçinelerin birleşiminden üretilir. Trabant adlı arabanın
gövdesi tamamen Duroplast malzemeden üretilmiştir. Tıpkı çeliğe şekil verilir gibi
preslenebilmesi onu seri araba üretimi için fiberglastan daha uygun kılmaktadır.
Duroplast, Doğu Avrupalı otomobil üreticisi VEB Sachsenring Automobilwerke
Zwickau tarafından Trabant adlı arabanın gövdesinin yapımında kullanılmıştır.
Şekil 25.Duroplast gövdeli Trabant otomobil
69
Ürün ilk defa IFA F8’in gövdesinde, daha sonraysa AWZ P70 veya Zwickau P70 ile
Trabant’ın gövdesinde kullanılmıştır. Aynı zamanda bavul yapımında kullanılmıştır.
Epoksi Reçinesi - Poliepoksit: Epoksi veya polyepoksit, bir epoksit "reçine" ile bir
poliamin "sertleştirici" nin reaksiyonundan ortaya çıkan bir termoset polimerdir.
Epoksinin, fiberle güçlendirilmiş plastik materyalleri ve genel amaçlı
yapıştırıcı/tutkallar gibi geniş uygulama alanları vardır. Hava ile kıvama gelir, dolgu
olarak kullanılabilir. Küçülmeye veya büzülmeye dirençli olup ve iç gerilim
meydana gelme ihtimali düşük bir malzemedir. Neredeyse bütün materyallere
yapışabilir. Gerilim ve titreşim özellikleri oldukça iyidir. Yüksek ısıya, yüksek ısı
sonucu deforme olmaya ve kimyasal saldırılara karşı dirençlidir. Yıllar içinde
bozulmaya karşı iyi dayanıklılık gösterir. İyi elektriksel ve dielektrik özelliklere
sahiptir. Kokusuz, tatsız ve alev alması zor bir materyaldir.
Epoksi-bazlı materyallerin uygulama alanları oldukça geniştir. Boyalarda,
yapıştırıcılarda ve karbon fiber ve fiberglas güçlendirmeleri gibi kompozit
kullanılırlar. Epoksilerin kimyevi özellikleri ve ticari anlamda geniş varyasyonları
olması polimerlerin geliştirilmiş özelliklerle üretilmesine olanak vermiştir.
Genellikle epoksiler mükemmel yapışkan/tutunma özelliğine sahip olup, ısıya ve
kimyasallara karşı dirençlidir. İyiden mükemmel derecesine kadar mekanik ve çok
iyi elektriksel yalıtım özellikleri vardır. Epoksilerin bir çok özellikleri değiştirilebilir;
örneğin, epoksiler elektriği yalıtır; ama gümüşle doldurulmuş epoksiler elektriği
iletir. Piyasada yüksek derecede ısı yalıtan veya ısı ileten özellikte ve elektriksel
direnci yüksek elektronik eşya uygulamalarına rastlanmaktadır.
Epoksi astar boyalar çabuk kurur ve geriye sert, UV ışınlarına karşı dayanıklı,
bozulmaya ve aşınmaya karşı dirençli olan mükemmel bir koruyucu yüzey bırakırlar.
Çabuk kuruyan koruyucu astar boya uygulamaları için tasarlanmışlardır. Dış
uygulama larda, epoksi astar boyalar mükemmel fiziksel özellikler sergiler. Bu
ürünler çeşitli metallerle mükemmel bir şekilde birleşir. Suyla yıkanabilmeleri
sebebiyle fabrika dökümü demir, dökme çelik ve dökme aliminyum uygulamaları
için kullanılırlar. Solvent bazlı astar boyalarla ilişkilendirilen dış etkenlere maruz
kalma ve çabuk tutuşma gibi konularda kaygıları azaltırlar. Yüksek sıcaklığa yüksek
70
direnç göstermelerinden dolayı (lateks ve alkit bazlı boyalar genelde yanar, bu
nedenle de çok yüksek olmayan sıcaklıklarda soyulur) endüstriyel ve otomotiv
alanlarında kullanılır.
Polyester epoksiler, çamaşır ve kurutma makineleri ile diğer beyaz eşyalar için toz
astar boya olarak kullanılır. Füzyonla bağlanmış toz epoksi kaplamalar (Fusion
Bonded Epoxy Powder Coatings - FBE) sıklıkla, petrol ve gaz endüstrisinde çelik
boru ve tesisatların aşınmaya karşı korunmasında, içilebilir su (aktarma) boru
hatlarında (çelik), beton inşaat demirlerinde ve buna benzer birçok alanda kullanılır.
Epoksi astar boyalar aynı zamanda özellikle aşınma direncinin önemli olduğu metal
yüzeylerde, yapışmayı geliştirmek için primer olarak otomotiv ve denizcilik
boyalarında kullanılır. Özellikle domates gibi asidik yiyecekler için, metal kutular ve
konteynerler çürümeyi önleme amaçlı epoksiyle astarlanır. Epoksi reçineleri aynı
zamanda özellikle terrazzo döşeme, parçacıklı yer kaplamaları ve renkli çakıl döşeme
gibi yüksek performanslı ve dekoratif uygulamalarda kullanılır.
Şekil 26. Epoksi ile kaplanmış bir zemin örneği
Epoksi yapıştırıcıları, “yapısal yapıştırıcılar” veya “mühendislik yapıştırıcıları”
olarak adlandırılan bir yapıştırıcı sınıfının önemli bir parçasını oluşturur. Bu sınıfta
poliüretan, akrilik ve diğer maddeler de vardır. Yüksek performanslı bu yapıştırıcılar;
71
yüksek performanslı bağların olması gerektiği uçak, otomobil, bisiklet, tekne, golf
sopaları, kayaklar, snow boardlar ve daha birçok uygulamada kullanılır. Epoksi
yapıştırıcılar neredeyse her uygulamaya uygun hale getirilebilir. Tahta, metal, cam,
taş, ve bazı plastikler için mükemmel yapıştırıcılardır. Esnek veya katı, transparan
veya opak/renkli, çok hızlı ya da çok hızlı kuruyan hale getirilebilirler. Epoksi
tutkallar bilinen yaygın tutkallar arasında ısı ve kimyasal direnç bakımından
emsalsizdirler. Genellikle ısıl işlem görmüş epoksi yapıştırıcılar oda sıcaklığında
kuruyanlara göre ısıl ve kimyasal olarak daha dayanıklı olacaktır. Epoksi
tutkallarının gücü 177 °C’nin üstündeki sıcaklıklarda31 azalmaktadır. Bazı epoksiler
ultraviole ışınlarına maruz bırakılarak kurutulur. Bu tarz epoksiler sıklıkla optik,
fiber optik, optoelektronik ve dişçilikte kullanılır.
Epoksi sistemleri, endüstriyel alet uygulamalarında kalıplarda, ana modellerde,
laminatlarda, dökmecilikte, fikstürlerde ve diğer endüstriyel üretim alanlarında
kullanılır. Bu plastik malzeme metalin, tahtanın ve diğer geleneksel materyallerin
yerini alır ve genellikle verimi arttırır, maliyeti düşürür veya birçok endüstriyel
süreci kısaltır. Epoksiler aynı zamanda fiberle güçlendirilmiş alaşım parçalarının
üretiminde kullanılır. Polyester reçinelerinden ve vinil ester reçinelerinden daha
pahalıdırlar ancak genellikle daha güçlü ve ısıya daha dirençli alaşım parçaları
oluştururlar.
Epoksi reçine formülasyonları elektronik endüstrisinde oldukça önemli yere sahiptir
ve motorlarda, jeneratörlerde,trafolarda, anahtar düzeneklerinde, geçme parçalarında
ve izolatörlerde kullanılırlar. Epoksi reçineleri elektriği çok iyi yalıtırlar ve elektrik
aletlerini kısa devreden, tozdan ve nemden korurlar. Elektronik endüstriside epoksi
reçineleri üst üste döküm yapılan entegre devrelerde, transistörlerde, hibrit
devrelerde ve devre baskı plakalarının yapımında öncelikli reçine olarak kullanılır.
31 John J. Morena, Advanced Composite Mold Making, New York: Van Nostrand Reinhold
Co. Inc., 1988, s: 124–125.
72
Epoksiler, hırdavatçılarda genellikle ayrı ayrı paketlenmiş halde reçine ve sertleştirici
olarak satılırlar. Bu ikisi kullanım öncesi hızlı bir şekilde karıştırılmalıdır. Aynı
zamanda denizcilik uygulamaları için tamir reçineleri olarak denizcilik malzemeleri
satan dükkanlarda satılırlar. UV ışınlarına maruz kaldıklarında bozulmaları sebebiyle
teknelerin dış yüzeylerinde kullanılmazlar. Genellikle tekne tamir ve montajlarında
kullanılırlar, daha sonra da üzerlerine UV koruyuculu konvansiyonel, iki bölümlü
poliüretan boya veya denizcilik verniği uygulanır. Denizciklikte başlıca iki kullanım
alanı vardır. Daha yaygın polyester reçinelerine göre daha iyi mekanik özelliklere
sahip oldukları için epoksiler , yüksek güç/ağırlık dengesinin gerekli olduğu
bileşenlerin ticari üretiminde kullanılır. İkinci olaraksa, amatör tekne ve uçakların
yapımıdır. Çünkü, kuvvetli ve boşluk doldurma özelliklerine sahip olup kereste dahil
birçok materyele mükemmel şekilde yapışabilmektedirler.
Uzay endüstrisinde epoksi, fiberle güçlendirilerek yapısal matriks materyali olarak
kullanılır. Tipik fiberle güçlendirilmiş parçalar cam, karbon, Kevlar ve borondur.
Epoksiler aynı zamanda yapısal yapıştırıcı olarak da kullanılır. Tahta ve diğer “düşük
teknolojili” materyaller epoksi reçinesiyle yapıştırılır. Buna örnek olarak RJ.03 IBIS
adlı ev yapımı planör gösterilebilir. Bu tasarım, klasik tahtadan bir kafese benzeyen
bir uçak gövdesi ve yine tahtadan klasik bir direk baz alınarak yapılmıştır. İçi
köpükle sertleştirilmiş, dışıysa tamamen kontrplakla kaplanmıştır. Kanatları kaplayan
kontrplak dışında her şey epoksi reçine ile yapıştırılmıştır.
Şekil 27. Epoksiden üretilen RJ.03 IBIS adlı ev yapımı planör
73
Epoksi reçinesi pigmetlerle karıştırıldığında katmanlar halinde kullanılarak resim
yapmak için de kullanılmaktadır32. Epoksi reçinesi, ayrıca rüzgâr türbinin çark
bıçaklarının üretiminde kullanılır.
Melamin Reçinesi: Yüzey sertliği oldukça iyi ve çizilmelere karşı dirençlidir. Isıya,
neme ve kaynar suya direnci yüksektir. Fakat bunların yanında yüksek çekme
oranına sahiptir ve şekil verilirken kolayca kırılır. Bütün termoset materyallerde
olduğu gibi melamin reçine eritilemez ve bu nedenle eritmeyle de geri
dönüştürülemez.Suyu, elektriği ve ısıyı mükemmel şekilde yalıtır. Isıyla deforme
olma sıcaklğı 180 ° C’dir. -57 ° C ‘ye kadar kullanılabilir. Yağ ve asit, alkali gibi
genel çözücülere karşı dayanıklıdır.
Melamin, aminoplast ailesinden gelir ve fenol yerine renklendirilebilir alternatif
olarak kullanılır. Örneğin seramik kap, tabak ve çocuklar için üretilen kaplarda
kırılmaya dirençli bir alternatif döküm malzemesi olarak ve kağıt laminatların süslü
en üst katmanında (örneğin Formika)kullanılır. Melamin reçine genelde mutfak
malzemelerinde ve tabaklarda (örneğin Melmac) kullanılır. Melamin reçineden
yapılan mutfak malzemeleri, radyasyonu emdikleri ve ısındıkları için mikrodalga
fırında kullanılmamalıdırlar.
1950’ler ve 1960’lı yılların sonlarında melaminden yapılan sofra takımları oldukça
moda oldu. A. H. Woodfull ve The Product Design Unit of British Imperial Plastics
tarafından o kadar şık bir şekilde tasarlanıyorlardı ki melaminin, seramiğin pazardaki
yerini ciddi bir şekilde tehdit edeceği düşünüldü. Melamin fincan ve tabakların
lekelenme ve çizilme eğilimi göstermesinden dolayı satışlar 1960’ların sonlarına
doğru düşmeye başladı. Kısa süre sonra da melaminin kullanımı kamp ve anaokulu
malzemeleriyle sınırlandı33.
32 Tim McCreight ve Nicole Bsullak, Color on Metal: 50 Artists Share Insights and
Techniques, Madison: Guild Publishing, s: 74.
33 Steve Akhurst, “The Rise and Fall of Melamine Tableware”, Plastiquarian Reprints, Summer 2000,
No:32, http://www.plastiquarian.com/styr3n3/pqs/pq32.htm (26 Haziran 2009).
74
Melamin reçine; Formica, Arborite ve laminat döşeme gibi yüksek basınçlı
laminatların ana bileşenidir. Melamin reçineden yapılma fayans duvar panelleri aynı
zamanda yazı tahtası olarak kullanılabilinmektedir.
Melamin monte edilmeye hazır mobilya ve ucuz mutfak dolaplarında kullanılır.
Melamin farklı boyutlarda ve kalınlıklarda bulunabileceği gibi birçok renk ve desen
seçeneği sunar. Reçine, geleneksel radyal testere ile kesildiğinde talaşlanmaya
meyilli olduğu için levhalarla çalışmak güçtür.
Fenol Formaldehit Reçinesi (PF – Bakalit): Doğası gereği saf halinde kırılgan ve
narin bir materyaldir; ama ağaç hamuru ve selüloz gibi dolgu maddeleriyle
güçlendirilebilir. Günümüzde; narin doğası, üretim karmaşıklığı ve maliyeti
nedeniyle tüketici ürünlerinde nadiren kullanılır. İstisnai olarak disk freni silindirleri,
tencere tava sapları, elektrik prizleri, düğmeler ve elektrikli demir parçaları gibi
küçük ve hassas şekilli bileşenler olarak kullanılırlar. Bakalit bugün; elektronik, güç
jeneratörleri ve uzay endüstrisinde, içinde Garolite’in de olduğu çeşitli ticari isimler
altında levha, mil, tüp ve yüzlerce endüstriyel uygulama formunda üretilmektedir.
Yüksek modülüslü, göreceli olarak ısıya dayanıklı ve ateşe karşı mükemmel direnç
gösteren bir polimerdir. Elektrik tesisatlarında yalıtım parçaları, kağıtla lamine
edilmiş ürünlerde (örneğin Formika) ve termal yalıtım köpüklerinde kullanılır.
Bilinen ticari ismi Bakalit olan bu termoset plastik, ağaç unu gibi bir dolgu
maddesiyle karıştırıldığında ısı ve basınçla kalıba dökülebilir veya dolgu maddesi
olmaksızın sıvı formunda veya köpük halde (örneğin Oasis) dökülebilir. Döküm
kırmızı, yeşil ve kahverengi gibi koyu renklerde sonuç verebilir ve geri dönüşümü
güçtür.
Artık geniş çapta bir endüstriyel üretim metaryeli olarak kullanılmasa da Bakalit;
içlerinde saksafon ağızlığı, düdük, kamera, sert gövdeli elektronik gitar, eski tip
çevirmeli telefonlar, eski makineli tüfekler ve alet çantası gibi sayısız uygulamadan
geçmiştir. Şimdiki adıyla General Electric olan Edison Electric Company tarafından
üretilen kayıt silindirleri ve 78-rpm pikaplar önceleri Bakalit’tendi. Geleneksel
üretim materyali eksiliğinden dolayı bu termoset plastiğin bir zamanlar demir para
75
yapımında kullanılması bile düşünüldü. 1943 yılında Bakalit ve diğer ametal
metaryeller Amerika Birleşik Devletleri’nde çeyrekliklerde kullanılmak üzere test
edildi34.
Günümüzde Bakalit en çok ince detayların önemli olmadığı (diğer termoset reçineler
dökümde ince detayları daha detaylı gösterebilmektedir) porselen ve diğer opak
seramik uygulamalarında kullanılmaktadır. Bakalit; bilardo topları, dominolar,
Mahjongg, tavla ve satranç taşları gibi devamlı hareket ettirilen parçaların yapımında
kullanılır. Bakalit; görüntüsü, dayanıklılığı, boyası, ağırlığı ve sesi nedeniyle tercih
edilir. Zarlar da bazen ağırlığı ve sesi sebebiyle Bakalit’ten yapılır ama zarların
büyük çoğunluğu ABS gibi termoplasitklerden yapılır. Lüks Breitling saat
kutularında da Bakalit kullanılır. Metalografide kullanılan metal örneklerinin
montajında da Bakalit kullanılır35.
Polyester: Polyesterlerin çoğu 250 °C'ye kadar emniyetle kullanılabilir. En büyük
dezavantajı üretim reaksiyonu sonucu, üretilmesi sırasında % 4 ila % 8 büzülmesidir.
Bunun neticesi olarak düzgün bir yüzey elde etmek zordur. Değişen uygulamalar için
pek çok tipte polyester geliştirilmiştir. Genel amaçla polyesterlere ilave olarak esnek
ve yarı rijid tipler, ısı ve çevre değişimlerine ve kimyasal maddelere karşı dayanıklı
tipler geliştirilmiş olup bu çeşitler bugün için çok fazla kullanım sahası
bulabilmektedirler. Polyestere belli özelliklerin verilmesi amacıyla stiren ile birlikte
farklı maddeler de katılabilir. Bu maddelerin sağladığı özellikler şöyledir:
Metil akrilat : Işık stabilitesi ve hava şartlarına karşı polyesterin direncini sağlar.
Maleimit: Yüksek reaktivite ve ısıya dayanıklılığını arttırır.
Triallit fosfat : Ateşe dayanıklılık sağlar.
Trifenil stibin : Işık geçirgenlikle birlikte ateşe dayanıklılık sağlar.
34 David Owen, “Penny Dreadful”, The New Yorker, 31 Mart 2008,
http://www.newyorker.com/reporting/2008/03/31/080331fa_fact_owen (29 Haziran 2009) .
35 NASA, Metallographic Sample Preparation Mounting,
http://www.grc.nasa.gov/WWW/StructuresMaterials/ASG/MetLab/mounting.html (29 Haziran 2009).
76
Kullanım kolaylığı, imalat yatırımının az olması, her amaç için farklı formüllerde
edilebilmelerinin yanında diğerlerinden çok daha ucuz olması polyesterin tercih
edilmesini sağlar. Termoset polyesterler döküm malzemesi olarak kullanılırken,
kemoset polyester reçineleri fiberglas laminasyonunda reçine olarak ve araç gövdesi
tamir dolgusu olarak kullanılırlar. Fiberglasla güçlendirilmiş doymamış polyesterler
ise yat ve araba gövdelerinde sıkça kullanılmaktadırlar.
Ayrıca polyesterler yaygın bir şekilde gitarlar, piyanolar ve araç/yat içi ahşap
kaplamalar gibi yüksek kalite ahşap ürünlerini son kat cilalamak için de kullanılırlar.
Burns Gitarları, Rolls Royce ve Sunseeker firmaları bu tekniği kullanan firmalara
örnek verilebilecek bazı isimlerdir. Polyester spreyler yüksek doldurucu özellikleri
ve her uygulama katında iyi bir yüzey filmi oluşturmaları açısından işlenmemiş
ahşap yüzeylerde kullanılabilirler. Katılaşan polyester tabakalar zımparalanabilir ve
parlak, dayanıklı bir yüzey elde etmek için cilalanabilirler.
Poliimid (PI): Darbe dayanımı ve dielektrik özellikleri çok iyi olan bir malzemedir.
Isıl dayanımı yüksektir (devamlı 232oC, kesikli olarak 482 oC sıcaklığa
dayanabilmektedir) ve düşük ısıl genişleme katsayısına sahiptir. Termoset
poliimidler mükemmel termal stabilite ve mekanik özelliklerin yanında ayrıca
kimyasal dayanıklılık olarak da oldukça iyi malzemelerdir. Genelde karakteristik
olarak sarı/turuncu renklerdedirler. Gerilme mukavemetleri oldukça yüksektir.
Tipik poliimid ürünler genelde hidrokarbonlar, esterler, eterler, alkoller ve freonlar
gibi çözücüler ve yağlardan etkilenmezler36. Zayıf asitlere karşı da bir miktar dirençli
olmalarına rağmen alkali ve inorganik asit bulunan ortamlarda kesinlikle
kullanılmamalıdırlar.
Dayanıklı, hafif ve esnek poliimid malzemeler geçme elemanlarında, rondelalarda ve
çeşitli contalarda kullanılmaktadır. Bunun yanında elektronik endüstrisinde esnek
kablolarda, mıknatıs kablolarının izolasyonunda ve medikal alanda çeşitli boruların
36 Hikmet Yaşar, Plastikler Dünyası, Ankara: TMMOB Makina Mühendisleri Odası, 1992, s:120.
77
yapımında kullanılır. Örneğin bir diz üstü bilgisayarının ekranını ana karta bağlayan
ve laptop her açılıp kapandığında esnemesi gereken bağlantı elemanı poliimid tabanlı
bakır iletkenlerden üretilir.
Poliüretan (PU): Poliüretan yüksek darbe dayanımı olan, iyi dielektrik özelliklere
sahip, sürtünmeye ve kimyasal etkilere dayanıklı bir malzemedir. Poliüretandan
kalıplanmış katı ürünler üretilebileceği gibi daha esne köpükler ve filmlerde imal
edilebilir. PU dış etkilere maruz kaldığında sünekleşir ve kolay kırılabilir hale gelir.
Farklı formüllerde üretildiklerinde poliüretanlar çok çeşitli sertlik, dayanıklılık ve
yoğunluk dğerlerine sahip olabilirler. Poliüretan köpük, tümüyle geri dönüşebilir bir
malzemedir. Poliüretanın otomotiv yapısal parçalarından, bilgisayar kasalarına,
mobilyalardan paketleme köpüklerine kadar çok geniş bir kullanım alanı vardır.
Poliüretan malzemeler ahşap verniği olarak formüle edildiklerinde sert, aşınmayan
ve dayanıklı bir yüzey oluştururlar. Parke uygulamaları gibi kullanımlarda bu
özellikler aranırken daha detaylı işlemeler ve mobilyalar için pek tercih edilmezler.
Yağ ve gomalakla kıyaslandığında daha sert bir yüzey oluşturan PU ısıyla soyulmaya
meyilli, darbelere maruz kaldığında parçalanan bir yapıdadır. Bu özelliği özellikle
çam gibi daha yumuşak ağaçlara uygulandığında daha da ön plana çıkar. PU’nun
ağaca nüfuz etmemesi bu durumu tetikleyen bir etkendir.
Poliüretanın dış ortam uygulamaları UV ışınlarının malzemeye zarar vermeleri
yüzünden problem yaratabilmektedir. Ama bunu yanında UV ışınlarının tüm şeffaf
verniklere ve polimer film kaplamalarına bir miktar zarar verdiği göz ardı
edilmemelidir. Bu zararı engellemek için verniklerin ve poliüretanların içine bir
miktar renk pigmenti ve UV emici maddelerin katılması yararlı olabilir.
Poliüretanların bu alandaki avantajları suyla temas eden ya da nemli ortamlara maruz
kalan yüzeylerde kullanılabilmesi, yüksek sıcaklıklara dayanabilmesi ve mantar ve
küfe karşı dayanıklı olmasıdır.
Poliüretanın diğer bir uygulama alanı ise sert tekerleklerin üretilmesidir. Bu
tekerlekler endüstriyel alanda yük taşıyan forkliftlerde, eğlence trenlerinde ve market
arabalarında kullanılmaktadırlar. Ayrıca poliüretanların kaykay ve roller-blade
78
patenlerinde kullanılmaya başlanması da bu alanda bir çığır açmıştır. Daha dayanıklı
olan bu tekerlekler sayesinde bu alanlar hem daha ekonomik bir hal almışlardır, hem
de daha evvelden mümkün olmayan hareketlerin yapılabilmesi mümkün kılınmıştır.
Esnek poliüretan köpük genelde kesintisiz üretim teknolojisiyle üretilen ve seri
üretime yatkın bir malzemedir. Genelde bir tarafı açık kap ve kalıplarda üretilen
köpükler sonrasında istelien boyutlarda kesilmektedirler. Esnek poliüretan köpükler
genelde mobilya yastıklarında, otomobil koltuklarında, halılarda ve yatak
dolgularında kullanılmaktadır. Otomobil koltukları ele alınırsa üretici her koltuk için
farklı kalıplar yaptırır. Bu kalıplar kabuk benzeri içi boş ve açılır kapanır yapıda
olurlar. Poliüretan malzeme bu kalıba püskürtülür ve katılaştıktan sonra kalıptan
alınarak kaplanır. Bu yönteme alternatif olarak kimi firmalar kalıpta kaplama
yöntemini de kullanırlar. Bu şekilde yapılan üretimlerde kaplama malzemesi önceden
kalıbın içine yerleştirilir ve vakum ile nihai şeklinde tutulur. Gerekli yapısal
demirlerde kalıba sürüldükten sonra poliüretan bu yapının içine püskürtülür ve
katılaşması beklenir.
Fütüristik Xanadu Evleri’nin duvarları ve tavanı (sadece izolasyon kısımları değil)
poliüretan köpüğünden yapılmıştır. Kubbe tavanları ve diğer değişik şekilli yapısal
unsurları poliüretanla üretmek ağaçtan üretmekten çok daha kolaydır. Ayrıca bu
malzeme Islands of Adventure eğlence parkının Seuss Landing kısmında bulunan
garip şekilli binaları, heykelleri ve dekorasyonları oluşturmak için de kullanılmıştır.
Günümüzde köpük üreticileri bu malzemeyi ahşap yerine kullanılmak üzere oyuklu
levha ve 3 boyutlu topografi ile uğraşan firmalara da satmaktadırlar. Bunun yanında
PU köpüğü yaygın olarak ısı izolasyonunda kullanılmaktadır.
Bazı sörf tahtaları da tek parça poliüretan bir çekirdek ile üretilmektedirler. İstenilen
ebatlarda sert köpük üretildikten sonra istenilen şekle getirilir. Sonrasında ise
fiberglas lifleri ve polyester reçinesi ile kaplanır. Ayrıca Boston Whaler
motorbotlarının da gövdeleri, yüzme özelliğini arttırması, sağlamlık katması ve ses
geçirmezliği arttırması sebebiyle fiberglas dış kabuk içine sandviç yapılmış
poliüretan köpüğünden üretilmektedir.
79
Poliüretan reçinesi aynı zamanda Batı Avrupa’da, tek parça ve suya dayanıklı
aestetik zemin kaplamalarında kullanılmaktadır
Şekil 28. Poliüretan malzemeden yapılmış Xanadu Evleri’nden bir örnek
Poliüretan, tenis raketlerinin saplarını kaplamak için üretilen Yonex Supergrap,
Wilson Pro Overgrip gibi birçok üründe de kullanılmıştır. Bu malzemeden üretilen
ürünler yüksek esneme oranlarıyla raketin oyuncunun eline tam oturmasını
sağlamaktadırlar.
Mükemmel sürtünme dayanımı, iyi elektriksel özellikleri, yüksek yapışkanlığı, darbe
emiciliği ve düşük sıcaklıklarda bile esnek olması poliüretanın elektronik bileşenleri
çevresel etkenlerden ve mekanik şoklardan korumak için kaplama olarak
kullanılmasında rol oynamışlardır. PU, düşük maliyeti sayesinde özellikle otomotiv
sanayinde devreleri ve sensörleri kaplamada popüler hale gelmiştir.
Poliüretan ayrıca ahşap sanayi başta olmak üzere bir çok alanda yapıştırıcı olarak da
kullanılmaktadır. Diğer yapıştırıcılarla karşılaştırıldığında PU yapıştırıcıların en
80
büyük avantajı su geçirmez özellikte olmalarıdır. Poliüretan yapıştırıcıların bir diğer
önemli kullanım alanı da ciltciliktir.
Silikon (SI): Silikon geniş bir frekans ve sıcaklık aralığında iyi dielektrik özellikler
ve boyutsal kararlılık gösterir. Silikon aleve karşı dayanıklı olup, su emilimi
düşüktür. Orta derecede termal şok dayanıklılığına ve yine orta derecede polimerik
mekanik özellikler gösterir. Yüksek maliyetli olup, sınırlı raf ömrüne ve uzun
katılaşma süresine sahiptir.
Isıya karşı dayanıklı, yapışmaz ve kauçuğa benzer oldukları için yaygın bir şekilde
mutfak aletlerinde, medikal uygulamalarda, dolgu macunlarında, tutkallarda,
kayganlaştırıcılarda ve izolasyonlarda kullanılır.
Isıl kararlılığı (-100 °C’den 250 °C’ye kadar geniş bir kullanım alanı) yüksektir.
Dayanıklı ve su geçirmez olup, su sızdırmaz kapak yapımında kullanılır. Oksijene,
ozona ve UV ışınlarına (güneş ışığına) mükemmel dayanıklılık gösterir. Bu
özelliğinden dolayı inşaat ve otomotiv endüstrisinde geniş kullanım alanı bulur.
Elektriği iyi yalıtır. Silikon, isteğe göre elektriği iletecek ya da yalıtacak şekilde
formüle edilebilir ve bu nedenle elektrikle ilgili uygulama alanı oldukça geniştir.
Yapışmaz. Düşük kimyasal duyarlılık gösterir. Düşük toksik özelliklere sahip
olmakla beraber mikrobiyolojik uygulamalar için uygun değildir. Yüksek gaz
geçirgenliği vardır: Oda sıcaklığında (25 °C), oksijen gibi gazlar için silikonun
geçirgenliğinin butil lastiğin yaklaşık 400 katı olması silikonu medikal uygulamalar
için uygun kılar.
Cam akvaryum yapımcıları, cam tabakalarını birbirine bağlamak için %100 silikon
dolgu macunu kullanmışlardır. Böylece istedikleri şekil ve boyutlarda akvaryumlar
yapabilmişlerdir. Silikon dolgu macunundan yapılan cam bağlantı noktaları, tonlarca
basınca dayanabildiği için ilk başlarda kullanılan köşebent ve cam macununu saf dışı
bırakmıştır. Aynı silikon akvaryum kapaklarındaki menteşelerin yapımında ve hatta
küçük tamiratlarda bile kullanılır. Ancak bütün ticari silikonlar akvaryum üretimi
için uygun değildir. Silikonlar plastiklere uzun süre yapışık kalamadığından silikon,
akrilik akvaryum üretiminde kullanılmaz.
81
Otomotiv sektöründe silikon makine yağı; yüksek sıcaklılarda kararlı, suda çözülmez
ve diğer kayganlaştırıcılara göre bozulma ihtimali daha düşük olduğu için fren
bileşenlerinde kayganlaşlaştırıcı olarak kullanılır.
Kıvılcımların birbirine komşu tellere sıçramasını ve yanlışlıkla alev almasını
engellemek için buji telleri çoğu zaman birçok silikon katmanıyla yalıtılır.
Hava emme sitemlerinde kimi zaman silikon borular kullanılır.
Silikon levhalar otomotiv motorlarında, şanzımanlarda ve diğer uygulamalarda
kullanılan contaların üretiminde kullanılır.
Otomotiv gövde üretim tesisleri ve boya atölyeleri silikon kullanımından
kaçınmalıdır; çünkü silikonlar üretim sonunda boyada “balık gözü” denen küçük
yuvarlak kraterlerin belirmesine sebep olabilir.
Silikon filmler, su geçirmez astar boyaların birbirine (eşdeğer bir şekilde)
kaynaşması için cam gibi silisyum bazlı alt tabakalara uygulanabilmektedir.
Kokusu az ve toksik olmayan bir materyal olması sebebiyle silikon özellikle mutfak
aletlerinin yapımında kullanılmaktadır. Isıya dayanıklı tutacak ve benzer ürünlerde
yalıtkan olarak kullanılır; ancak daha az yoğun lif bazlı ürünlere kıyasla ısıyı daha
fazla iletir. Silikon fırın eldivenleri 260 °C dereceye kadar olan sıcaklıklara
dayanıklıdır ve yalıtım sağlar.
Likit silikon, kuru temizleme solventi olarak kullanılabilir. Geleneksel perkloroetilen
solventine karşı doğaya zarar vermeyen bir alternatiftir. Green Earth Cleaning şirketi
tarafından D5 prosesi ismiyle patentlenmiştir. Solvent silis parçalarına ayrılarak
geriye su ve karbondioksit kalıntıları bırakır. D5 kuru temizleme süreci sonucu
ortaya çıkan atık toksik ve tehlikeli değildir. Böylece çevreyi kirleten diğer
endüstrilere göre daha az zararlıdır. Likit silikon ayrıca kimyasal olarak inerttir, yani
temizleme sürecinde kumaş veya boyalarla tepkimeye girmez. Böylece kuru
temizlemeye verilen çoğu giyside görülen solma ve çekme miktarı azalır.
82
Şekil 29. iSi Orka silikon mutfak eldiveni
Çikolata, buz ve muffin kalıpları vb. yapımına çok uygun bir malzemedir.
Diğer yeni tasarımlar ise mutfak matları, düdüklü tencere, yumurta kaynatıcısı,
tencere kapakları ve kulpları gibi ürünlerdir.
Elektronik parçalar; mekanik ve elektrik şoklarına, radrasyona ve vibrasyona karşı
dayanıklığı arttırmaları için zaman zaman silikonla kaplanmaktadır.
Silikonlar, uzay gibi çok zor koşullar altında dayanıklı olması ve yüksek
performansta çalışması beklenen uydu parçalarında da kullanılır. Isı aralığının (−65-
315 °C) geniş olduğu zamanlarda poliüretan ve epoksi kapsüllemenin yerine tercih
edilirler. Silikon, kurutma sırasında düşük ekzotermik ısı artışı gösterir, iyi
elektriksel özelliklere sahiptir, saflık oranı yüksektir ve toksik madde oranı düşüktür.
Silikonların elektrik malzemelerinde kullanımı her zaman problemsiz olmaz.
Silikonlar oldukça pahalıdır ve solventlere karşı dayanıklılıkları düşüktür. Diğer
parçalara sıvı veya buhar halinde kolayca geçebilirler.
83
Bakım ve onarım sırasında elektrikli aletlerde silikon bazlı sprey ürünler kullanmak
daha sonra aletlerin bozulmasına sebep olabilir.
Silikon köpükler, Kuzey Amerika’daki binalarda, odadan odaya alev ve dumanın
yayılmasını önlemek amacıyla duvarlarda yangını durdurucu katman olarak
kullanılmıştır. Silikon köpüğünden yapılmış yangın önleyici tabakaların avantajları
esnek olmaları ve yüksek yalıtım gücüne sahip olmalarıdır. Dezavantajları ise
söndürülmelerinin zor oluşu ve kayda değer duman çıkarmalarıdır.
Silikon gresi, bisiklet zinciri gibi birçok alanda kullanılır. Yakın zamanda ortaya
çıkan bir kuru tip kayganlaştırıcı ve çözücü seti zincire tam nüfuz etmesi için
tasarlanmıştır. Solvent çözülerek geride kaygan ama geleneksel “ıslak”
kayganlaştırıcılar kadar kir ve kum çekmeyen ince bir film tabakası bırakır. Silikon
kayganlaştırıcılar medikal müdahalelerde ve cinsel aktivite sırasında da
kullanılmaktadır. Özellikle jel formunda silikon; bandajlarda, pansuman sırasında,
göğüs implantlarında ve daha birçok farklı medikal uygulamada kullanılmaktadır.
Reçinelerin, köpüklerin, lastiklerin ve düşük sıcaklıktaki alaşımların dökülmesinde
kullanılacak lastik kalıpların imalinde iki parçalı silikon sistemler kullanılır.
Silikonlar şampuan, saç kremi ve saç jölesi gibi birçok saç bakım ürününde
kullanılmaktadır. Bazı silikonlar özellikle de amodimetikonlar mükemmel saç
kremleridir. Saçı taramayı kolaylaştırır, yumuşatır ve elektriklenmesini önlerler.
Başka bir silikon ailesi olan feniltrimetikonlar ise saçın parlaklığını artırır ve saçın
farklı tonlarını ortaya çıkarır. Tek bir saç bakım ürününden hem saçı parlatması hem
de yumuşması beklenemez; çünkü amodimetikon ve feniltrimetikon birbirini
seyrelten iki silikon türüdür. Bu sebepten modern saç bakım ürünleri ve genel olarak
kozmetikler arasında en çok mühendislik gerektiren tüketici ürünlerindendir.
Dayanıklı, temizlenebilir ve estetik oluşları sebebiyle bazı silikon tipleri biberon
memelerinin yapımında yaygın olarak kullanılmaktadır.
84
Silikon lastikler dayanıklı ve güvenilir olmaları sebebiyle inşaat sektöründe yaygın
şekilde kullanılmaktadır. Tek parçalı silikon dolgu macunları havadaki nemi emerek
katılıştıklarından boşlukları ve çatlakları doldurmada yaygın bir şekilde kullanılırlar.
Tüm bunların yanında silikon plastik oyuncak formlarının yaratılmasında geleneksel
plastik malzemelerin yerini alma potansiyeline sahiptir.
Üre-formaldehit(UF): Üre-methanal olarak da bilinen üre-formaldehit, transparan
olmayan termoplastik bir malzemedir. Reçine ya da plastik olarak bulunabilir. İsmini
genel yapısından alan bu malzeme üre ve formaldehitin amonyak ya da piridin gibi
bir baz eşliğinde ısıtılmasıyla elde edilir. Reçine halinde yapıştırıcılarda, cilalarda,
MDF de ve kalıplanacak objelerde kullanılabilir. UF reçinesinin özellikleri arasında
yüksek gerilme mukavemeti, yüksek esneme oranı, yüksek ısıl bozulma sıcaklığı,
düşük su emilimi ve yüksek yüzey sertliği sayılabilir.
UF fenoliklere çok renkli bir alternatif olarak kullanılabilen aminoplastlardan biridir.
Ahşap yapıştırıcısı olarak kullanıldığı gibi elektrik düğme kapaklarında da kullanılır.
Eskiden ise daha çok masa lambaları gibi elektrikli eşyaların üretiminde kullanılırdı.
1950 lerin başında UF köpüğü izolasyon malzemesi olarak kullanılmaya başlandı.
1980 lere gelindiğinde malzemenin sertleşmesi aşamasında ve daha sonra kullanımı
bittiğinde atılınca ortaya çıkan zehirli formaldehit gazlar tartışılmaya başlandı ve
sonucunda kullanımı durduruldu.
Üre formaldehit aynı zamanda tarım alanında kontrollü nitrojen gübresi yayılım
kaynağı olarak da kullanılır. Üre formaldehitin CO2 ve NH3’e ayrışma hızı genelde
bütün topraklarda bulunan mikropların ne kadar aktif olduklarıyla doğrudan
ilişkilidir. Bahsi geçen mikroplar 21 °C ila 32 °C aralığında optimum derecede
aktiftirler.
85
3. YÜKSEK NİTELİKLİ VE ÇEVRECİ PLASTİKLER:
3.1. Poliaktik Asit (PLA):
Poliaktik asit (ya da kısaca poliaktid) doğada çözünebilen, mısır nişastası ya da şeker
kamışı gibi yenilenebilir alifatik polyesterlerden üretilen bir termoplastiktir. PLA
neredeye bir asırdır bilinmesine karşın ticari ilginin üzerine yoğunlaşması, doğada
çözünür olması sayesinde son yıllarda artmıştır.
Laktik asidin kiral doğası yüzünden poliaktidin farklı çeşitleri mevcuttur: Örneğin
poliaktidin Laktid ile polimerizasyonundan poli-L-laktid (PLLA) ortaya çıkar. Bu
malzemenin cam geçiş sıcaklığı 50-80 °C civarında olup erime sıcaklığı ise 173-
178°C civarındadır. Poliaktik asit diğer birçok termoplastik gibi lif veya film
formunda kullanılabilir. PLLA, PDLA (poli-D-laktid) ile birleştirildiğinde erime
sıcaklığı 40-50 °C derece arttığı gibi, ısı yansıtma sıcaklığı da 60 °C den 190 °C ye
çıkacaktır. PDLA nın biyoçözünürlüğü, yüksek kristalliği yüzünden PLA’dan düşük
olsa da PDLA’nın yüksek derecede transparan olması gibi çok işlevsel bir özelliği
vardır. Ayrıca PLA’nın düşük cam geçiş sıcaklığı nedeniyle PLA kaplar sıcak sıvılar
ile kullanılamamaktadırlar.
Şekil 30. PLA kaplar sıcak sıvılara karşı dayanıklı değildirler
86
PDLA ve PLLA’nın steryokompleksleri günümüzde ütülenebilir örgü giysiler,
mikrodalga tepsileri, sıcak dolum yapılan uygulamalar ve hatta ABS benzeri lastik
türü polimerler ile karıştırıldıklarında, mühendislik plastiği olmak üzere geniş bir
kullanım alanına sahiptirler. Bu karışımlar aynı zamanda verilen formu korumaları
ve transparan olmları açısından düşük maliyetli paketleme uygulamalrında da tercih
edilmektedirler.
Şekil 31. PLA’dan üretilmiş Cool Change su şişesi
PLA medikal alanda sutürler, stentler, diyaliz gereçleri ve ilaç gönderme araçları gibi
birçok üründe kullanım bulmaktadır. Bunun yanında ise doku üretimi konusunda
kullanılmak üzere halen üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Biyoçözünür olduğu için
PLA’nın halihazırda kadın hijyen ürünleri, atılabilir mendiller ve çocuk bezleri gibi
birçok potansiyel kullanım alanı bulunmaktadır.
87
PLA, içerdiği laktidlerin, fermante edilmiş mısır nişastası37 ya da şeker ve buğday
gibi karbonhidrat açısından zengin tarımsal ürünlerden elde edilmesi sayesinde,
petrokimyasal ürünlere sürdürülebilir bir alternatif olmaktadır. PLA birçok petrol
bazlı gündelik plastikten pahalı olsa da mısıra olan talep karşısında artan üretim
fiyatlar üzerinde gün geçtikçe olumlu etkiler yaratmaktadır.
3.2. Plastarch malzemesi (PSM):
Plastarch malzemesi (PSM) doğada çözünebilen bir termoplastik reçinesidir.
Hammaddesi nişasta ve birkaç farklı doğada çözünebilen maddedir. Kullanılan
nişasta ısıl dayanımı arttırmak için modifiye edilmektedir. Bu sayede PSM çok az
biyoplastikte rastlanan oldukça yüksek sıcaklıklarda kullanılabilme özelliğine sahip
olur. PSM normal atmosferik ortamda kararlı bir yapıya sahiptir. Çözünme süreci
malzeme mikroorganizmaların üremesine müsait ıslak toprak, içme suyu, deniz suyu
ve çamur gibi ortamlarda başlar. 125 °C de yumuşamaya başlayan malzeme 156 °C
da erimeye başlar. PSM piyasada ticari anlamda 2005’ten beri varlığını
sürdürmektedir.
37 Elizabeth Royte, "Corn Plastic to the Rescue", Smithsonian Magazine, Ağustos 2006,
http://www.smithsonianmag.com/science-nature/plastic.html (02 Temmuz 2009).
88
Şekil 32. Plastarch malzemesi 6 hafta içinde tamamen çözünmüş olur
PSM plastik sektöründe birçok farklı üründe kullanılmaktadır. Bu ürünlere örnek
vermek gerekirse gıda paketleme malzemeleri, kişisel bakım ürünleri, plastik
poşetler, geçici inşaat tesisatı boruları, endüstriyel köpük paket malzemeleri,
endüstriyel ve tarımsal filmler, pencere izolasyon malzemeleri ve yapısal kazıklar
sayılabilir. Özellikle otellerde mevcut olan tek kullanımlık diş fırçaları, dikiş setleri,
taraklar ve traş bıçakları gibi ürünlerin imalatında bu malzemenin kullanılması
bırkılan ekolojik izlerin minimize edilmesinde oldukça olumlu etkiler
göstermektedir.
3.3. Flexplay (Polikarbonat DVD):
Flexplay polikarbonat malzeme bazlı bir tür “eskiyen” DVD tipinin adıdır. Tüm
DVD ler gibi Flexplay medyalar da iki katmanlı olarak üretilirler; aradaki tek fark bu
katmanları birleştirmede kullanılan yapıştırıcının oksijen ile reaksiyona girme
eğiliminde olmasıdır. Paket açılmadığı sürece Flexplay diskler 1 sene kadar “taze”
kalabilirler. Fakat paket açıldığında yapıştırıcı oksijen ile oldukça yavaş bir
reaksiyona girmeye başlar. 48 saat içinde yapıştırıcı optik katmanı bozar ve DVD’nin
rengi parlak kırmızıdan koyu siyah renge dönüşür. Bu süre içinde tüm DVD
okuyucularda mükemmel performansı garanti eden bu teknoloji ile filmleri 48 saat
89
içinde istediğiniz kadar seyredilebilir. Bu süre sonunda artık bozulan disk güvenle
geri dönüşüm sürecine sokulabilir.
Şekil 33. Flexplay DVD bozulduğunda rengi kırmızıdan siyaha dönüşür
Bu teknolojiyi sunan firma eve gönderim ücreti almadığı gibi müşterinin geri
dönüştürmek istediği ürünleri evinden ücretsiz gelip alan aracı bir firma ile de
çalışmaktadır. Bu sistem sayesinde film kiralama sistemleri de belirgin bir şekilde
değişmiştir. Tabi organik malzemeler gibi kısa raf ömürleri olan plastik
malzemelerin kullanımlarının yaygınlaşması her zaman çöp miktarında gözlenecek
belirgin artış hususunda soru işaretleri uyandırmaktadır. Ayrıca geri dönüşüm
opsiyonu kullanıcının insiyatifine bırakıldığı için bu sistem ile DVD lerin ne
kadarının başarı ile geri dönüştürüleceği de bir belirsizliktir.
90
3.4. Polikaprolakton (PCL) ya da Polimorf Plastikler:
PCL, çevreye zarar vermeden toprakta çözünebilen, 60°C civarında erime noktasına,
−60°C civarındaysa cam geçiş sıcaklığına sahip bir plastiktir. Ham petrolden
kimyasal sentezleme yöntemiyle çıkarılır. PCL; su, yağ, solventler ve klora karşı iyi
direnç gösterir.
Bu polimer, reçinelerin özelliklerini (örneğin darbe dayanımı) geliştirmek amacıyla
reçinelerde katkı maddesi olarak kullanılır. Başka malzeme türleriyle uyumlu olan
PCL, maliyetini düşürmek ve doğada çözünürlüğünü arttırmak için nişastayla
karıştırılabilir.
Polimorf plastikler sıcak ve yumuşak formdan, soğuk ve rijit hale defalarca geçme
kapasitesine sahip bir çeşit plastik hamurdur. Sadece 60°C’de macuna benzer bir
maddeye dönüşebilen bir yoğunluğa sahip naylon benzeri bir plastiktir. Sert halinde
her türlü makine ile işlenmeye müsait olan bu malzeme fabrikasyon üretimden çok
özellikle prototip yapımlarında kullanmak için uygundur. Esnekliği sayesinde
fikirleri nispeten daha kolay yansıtmaya imkan tanır.
Plastik malzemelere genelde seri üretimde kullanılacak gözüyle bakılsada polietilen
bazlı bu malzeme enjeksiyondan çok elde bir hamur gibi şekillendirilmeye uygundur.
Tüm termoplastiklerde olduğu gibi bu malzemede de ısıtıldığında yumuşama eğilimi
baz alınmış olsa da polimorf plastiklerin nispeten düşük sıcaklıklarda erimesi onu
daha kolay erişilebilir hale getirmektedir.
91
Şekil 34. Polimorf plastikten üretilmiş bisiklet için fotoğraf makinesi sabitleyici
Diğer plastiklere benzer olarak granül halinde satılan bu malzemenin kullanım
kılavuzunda granülleri saç kurutma makinesi ile ya da sıcak su içine atarak ısıtılması
istenmektedir. Isının malzemeler bir hamur haline getirildiğinde yumuşak ama yoğun
bir hamura dönüşür. Bu hamur halen sıcakken elde şekillendirilebilir fakat soğumaya
başladıkça sertleşir. Malzeme sertleştiğinde diğer plastikler gibi kesilebilir,
delinebilir ya da yüzeyi işlenebilir. Herhangi bir nedenden tasarımı değiştirmek için
malzemeyi tekrardan ısıtmak tekrar yumuşaması için yeterlidir.
Bu tip özellikleri olan bir malzemenin kullanımı, endüstri ürünleri tasarımı eğitimi ve
uygulaması alanında da hızlı prototipleme açısından oldukça yararlıdır.
PCL, fizyolojik koşullar altında (örneğin insan vücudu) hidroliz yöntemiyle ester
bağlarından ayrıştırılmış ve dolayısıyla nakledilebilir biomateryal olarak oldukça
dikkat çekmiştir. Özellikle poliaktitten bile daha yavaş ayrıştırılmasından dolayı
uzun vadeli nakledilebilir cihazların hazırlanmasında önem arz eder.PCL, kontrollü
92
dağılımı istenen ya da hedef noktalarda dağılacak bazı ilaçların kapsüllenmesinde de
kullanılır.
Ayrıca Odontoloji’de (Dişçilik), Resilon bileşimi olarak, kök kanal dolgusunda
kullanılır.
Şekil 35. Uçurtma ile fotoğraf çekmek için tasarlanmış bir tetikleyici
PCL; narin, gerilme gücünü kaybeden ve birkaç aydan sonra kırılan bir plastik
olduğu için kalıcı ve kritik dış uygulamalar için uygun değildir.
3.5. Şekil Hazfızalı Plastikler (Veriflex):
Aktivasyon sıcaklığı üzerinde ısıtıldığında yumuşayan ve esneyen bir malzemedir.
Tekrar soğuduğunda ise tıplı akıllı metaller gibi eski formuna geri döner.
Şekil hafızalı plastikler yüksek teknolojinin sınırlarını zorlayan malzemelerdir.
Spesifik operasyonlar ile, tıpkı Nitiol vb. metal benzerleri gibi, verilen şekli
93
“hafızalarında tutabilen” bu malzemeler deformasyona uğrasalar bile bu şekle geri
dönme kapasitesine sahiptirler. Şimdilik karşımıza bir oyuncak gibi kurcalanmayı ve
yeni potansiyel uygulamalarının bulunması bekleyerek çıkmaktadırlar.
Amerika merkezli CRG Industries adlı firmanın geliştirdiği Veriflex isimli iki parçalı
reçine bu özelliğe sahip bir malzeme olarak karşımıza çıkar. Aktivasyon sıcaklığının
üzerinde ısıtılan Veriflex bu halinde yumuşak ve şekil değiştirmeye yatkındır. Eğilip
bükülebilir ve yaklaşık %200 oranında uzayabilir38. Sonrasında malzeme
soğuduğunda katılaşacak ve bu formunu sürekli bir biçimde koruyacaktır. Fakat ne
zaman malzemenin eski formuna dönmesi istenirse malzeme tekrar akticasyon
sıcaklığı üzerinde ısıtılabilir ve plastik kendi kendine ilk şekline geri döner. Üstelik
bu uygulama sayısız kez tekrar edilebilir. Bu teknolojinin en güzel tarafı ise
enjeksiyon kalıplama gibi konvensiyonel üretim biçimlerine uygun olmasıdır.
Şekil 36. Veriflex ezilip bükülse de ısıtıldığında eski formuna geri döner
Bu malzemeler ayrıca termokromik plastikler ile birleştirildiklerinde belirli
sıcaklıklarda renk değiştirme özelliği de kaanırlar. Bu özellik malzemenin aktivasyon
noktasını anlamada ve fazla ısıtmayı engellemede oldukça işe yarar.
38 Styrene Veriflex, http://crg-industries.com/veriflex.htm (03 Temmuz 2009).
94
Verilex’in uygulama alanları içinde oyuncaklar, yeniden kullanılabilir özel
mandreller, yeniden kullanılabilen ve şekillendirilebilen kalıplar, dış uzayda
kullanılabilen mekanizmalar, mimari uygulamalar, konteynırlar, paketleme
uygulamaları, termal sensörler ve aktüatörler bulunur. Veriflex malzemesinin bazı
formülasyonlarının cam geçiş sıcaklığı da tıpkı PLA gibi düşük olduğundan39 (62oC)
yüksek sıcaklıklarda kullanımına dikkat edilmelidir.
Son olarak Verilex’in ilk defa 2005 yılında yarış pistlerinde kullanıma sunduğu
Rubbn’Repair ürünü günümüzde ticarileşmiş bir tamirat malzemesi olarak
satılmaktadır. Bu malzeme kompleks yüzeyleri bile 20 saniyeden kısa bir zamanda
tamir etmekte olup pit sürelerine olumlu katkılarda bulunmuştur. Günümüzde
Rec'Repair ismiyle temin edilebilen Veriflex, yapışkanların ya da koli bantlarının
yetersiz kaldığı her türlü strüktürel uygulamada kullanılabilir.
3.6. Mater-Bi:
Mater-Bi İtalyan Novamont firması tarafından geliştirilmiş mısır nişastası bazlı özel
bir malzemedir. Bu girşişim hergün artan doğa dostu malzeme ihtiyacını karşılamak
amacıyla yapılmıştır. Mater-Bi bu talebi karşılamak amacıyla doğada hızla
yenilenebilen bir malzemeden üretilmiştir, kullanıldıktan sonra ise ister doğada
biyoçözünmeye terkedilebilir ya da işlenerek gübre haline getirilebilir.
Malzemenin genel özellileri:
Biyoçözünür ve gübreye dönüşür olduğu gibi geri dönüştürüledebilir.
Üretimde diğer konvensiyonel plastikler gibi kullanılabilir.
Biyoçözünür granüller ile ve doğal pigmentler yardımıyla renklendirilebilir.
39 Crg-Industries, Veriflex® Shape Memory Polymer Resin Product Data Sheet,
http://crg-industries.com/datasheets/veriflex%20data%20sheet.pdf (7 Temmuz 2009).
95
Isıyla lamine edilirse kağıt, karton, yün ve benzeri diğer doğal liflerle beraber
kullanılabilir.
Doğası icabı kendinden antistatiktir. Gamma ışınları kullanılarak sterilize edilebilir.
Çözücülerle ve su bazlı yapıştırıcılarla yapıştırılabilir.
Şekil 37. Mater-Bi’den üretilmiş bir çeşit tek kullanımlık yeme aparatı
Yukarıda ki örnekte görülen Mater-Bi malzemeden yapılmış bu yeni tip yemek yeme
aparatı hem malzeme tasarrufu hem de fonksiyon tasarrufu sağlar. Hem çatal hem de
kaşık işlevlerini bir arda toplayan bu aparat, malzemenin yapısı sayesinde hem ince
et kalınlığına sahiptir, hem de organik hissi uyandıran hafif esnek ve parlak bir yapısı
vardır. Her ne kadar yumuşak bir yapısı olsa da oldukça sağlam olan Mater-Bi bu
sebepten aynı zamanda evcil köpekler için çiğneme çubuğu olarak da satılmaktadır.
Bunu yanında Goodyear firmasının Biotred teknolojise sahip yeni lastiği GT-3,
Mater-Bi biyo dolgu kullanmaktadır. Bu sayede lastik sürücü için yüksek performans
96
sağladığı gibi doğa korumasına da katkıda bulunarak bir kaç hedefi birden
tutturmaktadır. Biotred teknolojisine sahip bu lastikler dönme mukavemetine olumlu
katkıda bulunurken (sürtünmeyi azaltarak yakıt tüketimini düşürür), ses kirliliğini
önler, karbondioksit emisyonunu düşürür ve toplam üretim için gereken enerji
sarfiyatını azaltırlar.
3.7. Suda Çözünebilen Plastik Alkol Polivinil:
Plastik malzemelerin imajının her geçen gün kötüye gittiği günümüzde doğada
kendiliğinden yok olan malzemelere olan ilgi oldukça artmıştır. Bu ilgiyle gelişen
çalışmalar paralelinde ışık, su ya da diğer biyolojik yollarla çözünen bir çok malzeme
çeşidi ortaya çıkmıştır. Alkol polivinil (PVA) bir süredir bilinmesine karşın bu ilgi
sonucunda kullanımı artan bir malzemeye dönüşmüştür. Günümüzde alkol polivinille
en çok karşılaştığımız uygulama alanı, bulaşık makinelerinde yeni nesil deterjan
tableti kaplaması olmaktadır. İçinde bulaşık tozu ve sıvısı barındıran bu tabletler
kutudan çıktıkları halde paketlemesi açılmadan makinede kullanılabilirler.
Fakat kanımca bu malzeme tasarımcılar tarafından daha çok incelenmesi gereken ve
işlevini tamamlayınca suda geride hiç birşey bırakmayacak şekilde yok olan
ürünlerin tasarımında kullanılması gereken bir malzemedir. Paketleme her ne kadar
yaygın ve bariz bir kullanım olsa da bu malzemenin ekstrüzyonla ya da enjeksiyonla
ürün imalatında kullanılmasında konusunda herhangi bir teknik engel yoktur. Üstelik
malzemenin çözünme süresi oldukça kısa olup ılık musluk suyunda 1 dakikadan kısa
bir sürede çözünmekte ve geriye içinde su ve karbondioksitten başka birşey
barındırmayan bir jele dönüşmektedir.
Alkol polivinilin özellikleri:
Şeffaf ve parlak bir paket malzemesi olması sebebiyle paketlenen ürüne bir gösteriş
katar. Antistatik olduğu için PVA filmler toz tutmaz.
İyi bariyer özellikleri vardır.Yağlara, hidrokarbanlara, minerallere ve organik
çözücülere karşı dayanıklıdırlar. Fakat alkaliler, asitler, klorinli serbest radikaller ve
97
benzeri PVA ile reaksiyona girmeye meyilli maddelerden uzak tutulmalıdırlar.
Ayrıca suda çözünme hızları kontrol altına alınabilir ve soğuk ya da sıcak suda
çözünmeleri sağlanabilir.
Oldukça iyi gerilme mukavemeti gösterirler. Aynı zamanda da elastiktirler.
Yaygın kullanılan yöntemlerle üzerlerine her türlü baskı ve süsleme yapılabilir.
Tehlikeli olmadıkları gibi çözünüdükten sonra da doğaya zararlı maddeler açığa
çıkarmazlar. Ayrıca aluminyum ve HDPE ile kıyaslandıklarında daha
ekonomiktirler.
PVA günümüzde ayrıca suda çözünen etiket yapımında, çamışhanelerde kullanılan
çamaşır poşetlerinin imalatında, tuvaletlerde bakteriyel teması engellemek için
kullanılan oturak örtülerinde, kadın hijyen ürünlerinde ve kimyasala dayanıklı
eldiven yapımında kullanılmaktadır.
3.8. Plantic:
Plantic doğada çözünen birçok malzeme gibi nişastadan üretilen bir çeşit
biyoçözünür malzemedir. Diğer plastikler kadar çok yönlü olabilen Plantic
günümüzde giderek daha efektif hale gelen üretim teknolojilerinin atık miktarını
arttırmasını engelleyebilecek çözümlerden biri olarak karşımıza çıkar. Plantic diğer
plastiklerle aynı göründüğü gibi aynı hissiyatı da verir. Üstelik bir çikolata kutusu
tepisi üretmek için bir koçan mısırdan azı yeterlidir. Bunun yanında Plantic’ten
üretilen tepsi suda çözünme özelliğini taşır.
Antistatik özelliği olan Plantic, gaz ve koku bariyeri olarak mükemmeldir.
Mühürlenerek kapatılabildiği gibi üzerine baskı yapılabilir ve hatta lazerle işlenebilir.
İçindeki biyolojik madde oranı %85 civarında olup Avrupa (EN 13432) ve Amerika
(ASTM 6400) biyoçözünürlük sertifikasyonlarına sahiptir. Evde ya da doğada
kolayca çözünür.
98
Plantic tabakalar malzemenin kullanım döngüsü ele alındığında en az mutlak enerji
ihtiyacı olan malzemelerden biridir. Malzeme yaşam çevrimi (Life Cycle
Assessments – LCA) incelemeleri yapıldığında 1000 adet Plantic tabak üretiminde
harcanan enerjinin petrokimyasal kaynaklı türevlerine göre neredeyse yarı yarıya40
olduğu görülmüştür. Ayrıca Plantic malzemenin küresel ısınma üzerindeki etkilerinin
de yaklaşık %40-70 oranında daha az olacağı tahmin edilmektedir.
Şekil 38. Plantic’ten üretilen yiyecek tepsisi suda oldukça hızlı çözünür
40 Bioplastics Magazine, “Plantic Wins PACIA Sutainibility Award” Issue 03 (2008), s:6.
99
3.9. Autoflex Film Teknolojileri:
Plastik filmelr kimi zaman kalıp içi film kaplamalarında kullanılmaktadırlar. Bu
işlemin dikkat edilmesi gereken iki yönü vardır. Bunlardan birincisi prosesin kendisi
olup filmlerin ürünü dekoratif olduğu kadar işlevsel de kılmaları ve ürün daha
kalıplanırken uygulanacak yöntemin doğru seçilmesi ile alakalıdır. Bu sayede ikincil
bir işleme gerek duyulmaksızın düşük maliyetli üretim sağlanmış olur. İkinci nokta
ise kullanılacak filmlerle alakalıdır ve film kalitesi son ürüne ne gibi ek özellikler
kazandırılacağı konusunda belirleyici olur. Autotype firması bu kalıp içi dekorasyon
filmlerini üreten önemli firmalardan olup aşağıdaki iki çeşit film ürün gamlarında ki
en enteresan ürünlerdendir.
3.9.1. Autoflex MARAG:
Autoflex MARAG (Motheye AntiReflection and AntiGlare – güve gözü benzeri
yansıma ve parlama engelleyici) nanoteknoloji kullanılarak üretilmiş bir üründür. Bu
sayede etraftaki ışığı toplayabildiği kadarını üzerinde toplarken yıtıcıların dikkatini
çekmemek için yansımaları engelleyen bir güvenin gözünü taklit eder. Bu etkinin
mamüllleşmiş hali tek kat bir film olup taşınabilir LCD panellerde görüş açısı ya da
berraklıktan taviz vermeden parlaklık arttırıcı bir kaplama olarak kullanılır.
3.9.2. Autoflex HiForm:
Autotype’ın ürettiği diğer ilginç bir ürün olan Autoftex HiForm polikarbonat bazlı
bir film olup kendi kendini tamir etme özelliği vardır. Üzerindeki küçük çizikler
zaman içinde kendi kendilerine yok olurlar. Bu hadisenin temelinde film yüzeyinin
sürekli hareket halinde olması yatar. Çizilen film kendi kendini 24 saat içinde tamir
eder.
3.10. Termokromik Isı Duyarlı Plastikler:
Termokromik teknolojinin en ilgi çeken tarafı görnmeyeni görünür kılabilmesidir.
Örneğin en basitinden elimizdeki sıcaklığı algılayan malzeme bunun bir çıktısı
100
olarak ortay farklı renkler çıkarabilr ki bu da kullanıcıya etrafını farklı şekillerde
algılama olanağı tanır.
Bu özelliğe sahip malzemeler farklı formlarda olabilirler. Örneğin likit kristal
termokromikler farklı sıcaklıkları bir dizi renge dönüştürmeleri yönünde
kodlanabilirler. Bu teknoloji alın termometrelerinin çalışma prensibinin de ardında
yatar.
Şekil 39. Termokromik malzemelerin bazı uygulama örnekleri
İngiliz ChromaZone firmasının bu alanda toz mamülden, likit boyalara, termokromik
levhalar gibi yarı mamüllerden bitmiş termometrelere kadar bir çok ürünü
bulunmaktadır. Firma hatta bir çeşit kalem için ısıya duyarlı termokromik mürekkep
ve bir moda tasarımcısı ile ortak çalışarak renk değiştiren kumaşlar da üretmiştir.
101
4. PLASTİKLER VE ÇEVRE:
4.1. Termoplastiklerin Geri Dönüşümü:
Plastiğin geri dönüşümü parçalanmış ya da basitçe çöpe atılmış atık plastik
mamülllerin yeniden işlenerek farklı ürünlere ve hatta granül hale getirilerek
bambaşka formlara dönüştürülmesine verilen isimdir. Örneğin atık içecek şişeleri
geri dönüştürülerek plastik sandalyeler ve masalar üretilebilir.
Metal ve cam gibi malzemelerle kıyaslandıklarında plastik polimer malzemelerin çok
daha fazla işlenmeleri gerekmektedir. Plastiklerin düşük moleküler ağırlıkları ve
büyük polimer zincirleri olduğu için düşük bir karışma entropisi vardır.
Makromoleküllerin bulundukları ortamla etkileşimde olmaları yüzünden benzer
yapıdaki organik moleküllere nispeten daha yüksek bir karışma entalpisi gösterirler.
Bu türden büyük molekülleri çözmek için ısıtmak yeterli olmadığından plastiklerin
verimli bir biçimde karışmaları için aynı türde olmaları gerekmektedir.
Bu nedenle plastikler geri dönüştürülmeden önce efektif bir biçimde
ayrıştırılmalıdırlar. Plastiklerin doğru ayrıştırılmaları için mamüllerin üzerine
işlenmiş ayırt edici plastik kodları belirlenmiştir. Bu kodlar 1988 yılında Plastik
Endüstrisi Birliği tarafından belirlenmiştir. Buna göre PET olarak da bilinen
polyetilen terefalatın ayırt edici kodu “1” dir. Paketleme ürünlerinden konteynırlara
tüm mamüllerin üzerlerinde yazılı kodları gören tüketiciler bunlara göre çöplerini
kendileri ayırabilirler. Ayırt edici kodlar, toplanmaları ve geri dönüştürülmeleri
pratik ve ekonomik olmadığı için plastik filmlerde mevcut değildirler.
102
Şekil 40. Plastiklerin ayırt edici geri dönüşüm kodları
Sıklıkla konveyör üzerinde akan malzemelerin el ile ayıklanmasına dayalı olan
ayıklama işlemi plastiğin geri dönüşümü konusunda belki de en sancılı ve en kritik
aşamayı oluşturur. Farklı türden (kağıt, metal, plastik) malzemelerin birbirinden
ayırılması kritik bir önem taşımaktadır. Örneğin son ürünün granül olduğu bir hatta
eğer metaller doğru ayrışmamışsa metal parçacıkları enjeksiyon makinelerine büyük
103
zararlar verebilmektedir. Bunun ötesinde plastiklerin yukarıdaki kodlara göre de
ayırılması gerekmektedir.
Farklı türden plastikler beraber eritildiklerinde, tıpkı su ve yağ gibi, faz ayrışmasına
girerler ve katmanlar halinde yapılar oluştururular. Bu faz ayrılıkları son mamülde
yapısal anlamda zayıflıklara neden olduğundan farklı türden malzemelerin
birleştirildiği durumlar çok limitli uygulama alanına sahiptirler.
Bunun yanında gün geçtikçe bioplastik kullanımı artmaktadır. Bunun bir sonucu
olarak biyoplastikler geri dönüşüm sürecinde gündelik plastiklere karışmaktadır.
Normal plastiklerle bu sürece giren biyoplastikler, oluşan yapısal ve erime
sıcaklıklarındaki farklılıklar nedeniyle sonuçta elde edilen malzemenin yapısı
bozarak ileride geri dönüşmesini engeller41.
Ayırma sürecinin daha verimli hale getirilmesi için piyasada otomatik ayırma
konveyörleri bulunmaktadır. Titech Autosort42 gibi makineler bu işlemi oldukça
zaman kazandırıcı ve verimli bir şekilde gerçekleştirmektedirler. Bu makineler VIS
(görsel spektiyometre – visual spectrometry) yöntemiyle malzemelerin renklerini
ayırt edebildikleri gibi, NIR (kızılötesi – near infrared) yöntemiyle de malzemelerden
yansıyan ışığın dalga boyunu ölçerek onları malzeme tipine göre ayırabilmektedirler.
Ayırt edilen malzemeler hat sonunda basınçlı hava ile hattın ucundaki farklı kutulara
fırlatılırlar.
41 The ULS Report. Review Of Life Cycle Data Relating To Disposable, Compostable,
Biodegradable, And Reusable Grocery Bags. San Francisco, 2007,
http://www.deq.state.mi.us/documents/deq-ess-p2-recycling-PaperPlasticSummary_2.pdf (9 Ağustos
2009).
42 Titech Autosort Recycling Equipment, http://www.titech.com/recycling-equipment/titech-autosort-
10715 (12 Ağustos 2009).
104
Şekil 41. Titech Autosort makinesinin çalışma şekli
Ayrıca ayırma sürecinin kolaylaştırılması için çöpün daha atılma aşamasında
ayırılması bilinci halka aşılanmalıdır. Bu konuda belediyelere de büyük iş
düşmektedir. Lakin ayrılmış çöpün özenle toplanması sağlanmadan bu süreç sağlıklı
işlemeyecektir. Bu konuda da kolaylık sağlaması açısından Trautwein Sb Technik43
gibi firmaların ürettikleri otomat makineleri piyasada mevcuttur. Asıl işlevi içine
atılan plastikleri parçalayarak haznesinde biriktirmek olan bu tip aygıtlar, kişileri
özendirmek amacıyla para geri dönüşü yapacak şekilde de ekipmanla
donatılabilmektedirler.
Plastiklerin geri dönüşümündeki bir diğer engel ise katkıların ve boyaların
kullanılmasıdır. Polimerler genelde çok akışkan olduklarından katkıların ayıklanması
pek ekonomik olmamakta ve normalde çok ucuza boyaları ayırabilen prosesler
malzemeye zarar vermektedir. Bu sebepten içecek şişelerinde ve poşetlerde katkı
maddeleri daha nadiren kullanılarak bunların efektif geri dönüşümlerine olanak
tanımaktadır.
43 Trautwein Sb Technik Retail and Vending Systems, http://www.trautwein-sb.de/index-e.htm (12
Ağustos 2009).
105
Şekil 42. Bottlecomp System 360 geri dönüşüm otomatı
Malzemelerin ayırılmasını takiben tipik bir PET geri dönüşüm hattında şu aşamalar
yaşanır:
Kesilmeden önce ön yıkama
Yıkamayla bütünleşik kaba kesim
Taş, metal ve camın ayırılması
Film, kağıt ve etiketlerin ayırılması için hava üflenmesi
Kuru ya da ıslak öğütme işlemi
106
Düşük yoğunluktaki polimerlerin molekül ağırlığındaki farklılıklar ile
ayırılması
Sıcak yıkama
Yakıcı yıkama
Yüzeylerin ısı ile aşındırılması
Durulama
Temiz su ile ikincil durulama
Kurutma
Hava ile talaşların elenmesi
Otomatik talaş sınıflandırılmasının yapılması
Talaşların kalite kontrolünün yapılması
Tüm bunların yanında plastiklerin yakılarak potansiyel enerjilerinin ısıya
dönüştürülmesi de bir çeşit geri dönüşüm sayılabilir. Fakat zaten sınırlı miktardaki
petrol bazlı bu ürünleri yakarak kimyasal değişme uğramalarına neden olmanın ne
kadar doğru olduğu tartışma konusudur.
Bunların yanında plastik malzemelerin yakılarak geri dönüştürülmesi konusunda
yakın zamanda yeni bir adım atılmıştır. New South Wales Üniversitesi Malzeme
Bilimi ve Mühendislik bölümü öğretim üyesi Prof. Veena Sahajwalla’nın bulduğu
üretim yönteminde plastik malzemeler çelik üretiminde karbon kaynağı olarak
kullanılabilmektedirler.
Bu yönteme44 göre otomobil lastikleri öncelikle parçalara ayrılarak kok kömürü ile
karıştırılmaktadır. Bundan sonra demirle beraber endüksiyon ocaklarına verilen
karışım bir cüruf oluşturmaktadır. Lastikteki karbon atomlarının çeliğe geçmesinin
yanında oluşan bu cüruf sıvı çeliğin üzerinde bir tabak oluşturur ve yalıtkan bir
tabaka meydana getirir. Bu yalıtkan tabaka ısıl kayıpları minimize ederek hem
prosesin enerji yönünden daha verimli olmasını hem de dengeli soğuma sağlayarak
son mamülün daha kaliteli olmasını sağlar.
44 Denise Knight, “Plastic Fantastic”, Uniken, Issue 39, (Kas-Ara 2006), s:8-9
http://www.unsw.edu.au/news/pad/uniken/uniken0611/novemberuniken.pdf (18 Ağustos 2009).
107
4.2. Biyoçözünür Plastikler:
Biyoçözünür plastikler aerobik (gübre ortamı) ya da anaerobik (çöp yığınları)
ortamlarda kendiliğinden çözünen plastiklere verilen addır. Biyoçözünmenin
gerçekleşmesi ortamdaki mikroorganizmaların plastiğin moleküler yapısını
metabolize etmeleri sağlanarak ortaya humus benzeri çevreye daha az zararlı inert bir
madde çıkarmaları ile olur. Bu plastikler doğal olarak yenilenebilen maddelerden
türetilmiş biyoplastikler olabilecekleri gibi bazı katkılar katılarak üretilmiş petrol
bazlı plastikler de olabilirler. Biyoaktif katkıların kabartıcı ajanlarla birleştirilerek
kullanımı, ısı ve nem ile bir araya geldiğinde plastiğin moleküler yapısının
genişlemesini garanti altına alır ve bu biyoaktif katkıların plastiği metabolize ve
nötralize etmelerini sağlarlar.
Biyolojik çözünme konusunda her ne kadar polietilen (PE) biyoçözünür sayılmasa da
yakın zamanda yapılan bir keşif bunu değiştirebilme potansiyeli taşımaktadır. 2008
yılının Mayıs ayında, 16 yaşında bir Kanadalı olan Daniel Burg polietilen bir poşetin
%40’ının 3 aydan kısa bir süre içinde çözünmesini sağlayan Sphingomonas adlı bir
bakteri keşfetmiştir. Eğer bu bahsi geçen yöntemin uygulanabilirliği ispatlanırsa,
plastik malzemelerin tarihinde muhakkak yeni bir sayfa açılacaktır.
Ekinlere dayandırılarak üretilen biyoplastikler oxo-biyoçözünür karşılıklarından
yaklaşık 20 yıl sonra ortaya çıkmışlardır ve iki farklı türde alt kategorileri mevcuttur.
Bunlardan ilki poli 3-hidroksi butirattır (PHB). PHB sükrozdan biyolojik olarak
üretilmektedir. Her ne kadar alkanoat yapısı değiştirilerek (PHA) düşük ayrışma
sıcaklığı gibi negatif bir özelliğin üstesinden gelinmiş olsada bu ürün oldukça pahalı
olma dezavantajını taşır. İkinci altgrup olan hidro-biyoçözünür polyesterler sentetik
alifatik polyesterlerdir ve biyolojik aracı (poliaktik asit - PLA) temellidirler. Her iki
alt grup da üretimde genelde kullanılan paketleme artıklarıyla (PE, PP, ABS ve PET)
fiziksel olarak uyumsuz olup, alifatik polyesterler termal uyuşmazlıkları yüzünden
ticari polyesterlerle beraber yeniden işlenemezler. Bu sebeplerden oxo-biyoçözünür
plastiklerin aksine hidro-biyoçözünür plastikler gündelik çöplerle beraber geri
dönüşüm döngüsüne giremezler. Bu sebepten bu çeşit plastikler ayrıştırma
aşamasında hattan çıkartılarak ayrıca işlem görmelidirler ki bu da maliyetleri oldukça
108
yükselten bir etkendir. Buradaki esas problem ise maalesef biyoçözünür plastiklerin
görünüş olarak normal plastiklerden bir farkı olmamaları ve geri dönüşümcülerin bu
grupları efektif olarak birbirlerinde n ayıramamalarıdır. Bu noktalar göz önüne
alındığında hidro-biyoçözünür plastiklerin gündelik plastiklerin geri dönüşüm
sürecine negatif bir etkide bulunmaları, yapılan işi bozdukları gibi ortaya çıkan
mamülün de kalitesini düşürmeleri söz konusu olabilir.
Atık döngüsüne giren biyoplastikler konusunda dikkat edilmesi gereken bir diğer
nokta da bunlardan düzgün kurtulma yönteminin doğru benimsenmesidir. PLA
üreticilerinden Natureworks isimli firmanın altını çizdiği45 bu konu, bu türden
plastiklerin düzgün biçimde gübreleşmelerinin ve ayrışmalarının ancak bu iş için
tasarlanmış fabrikalarda olabilmesi ile alakalıdır. Bunun yerine umumi çöplüklerde
birikecek biyoçözünür malzemeler tıpkı gündelik plastikler gibi uzun zaman boyunca
burada birikerek ortadan kaybolmayacaktır. Bahsi geçen bu tesislerin ise Amerika’da
bile halen çok yetersiz sayıda olmaları biyoçözünür plastik teknolojisinin
idealleşmesi için hala bir süreye gerek olduğunu akla getirmektedir.
Tüm bunların yanında biyoplastik üretim teknolojileri olgunlaşma aşamasında
olduklarından hala nispeten pahalı alternatiflerdir.Onlarca yıldan beri gün geçtikçe
optimize olmuş plastik üretim teknolojileri karşısında bitkilerden üretime ve
bakteriyel fermantasyona dayalı olan biyoplastikler hala üretim yöntemlerinin en
erken aşamalarında sayılırlar. Bu sebepten günümüz şartlarında maliyetlere bakılarak
sabit sonuçlara varmak pek de doğru olmaz.
Biyoplastiklerin karbondioksit emisyonları incelendiğinde ise hem üretimlerinde
kimi zaman petrokimyasal ürünlerin tüketilmesi, hem de gübreleştiklerinde ortaya
karbondioksit çıkarmaları açısından diğer plastiklere göre yüksek olarak algılanabilir.
Fakat bu döngü bir çevrim olarak düşünüldüğünde aslında bir sonraki sezon ekilecek
olan ürünlerin bu karbon çevrimini tamamlayacakları ve emisyonu düşürecekleri göz
45 Royte, A.g.e.
109
ardı edilmemelidir46. Ayrıca gübreleşen mamülün kullanımının topraktaki organik
karbon miktarını, toprağın besin ve su tutma kapasitesini arttırması, kimyasal
katkılara olan bağımlılığı azaltmaları ve bitki hastalıklarını bastırmaları gibi olumlu
etkileri de vardır.
Biyoçözünür plastikler hakkında yapılan yaşam çevrimi incelemeleri günümüzde
sınırlı faktörler ele alınarak yapılmaktadır. Örneğin PLA için yapılan incelemeler
enerji sarfiyatı ve karbondioksit salınımı açısından bu malzemenin çevresel anlamda
büyük yararlar sağlamadığını savunurken, PHA için yapılan ve sadece enerji
sarfiyatını ele alan bir diğer çalışma da bu malzemenin avantajlarının gündelik
plastiklere göre çok da fazla olmadığını ileri sürer. Fakat ekonomik çerçeve bir tarafa
bırakılıp konuya çevresel yararlar açısından baktıldığında biyoplastiklerin
petrokimyasal plastiklere göre büyük avantajlar sağladığı göz ardı edilemez.
Bunun yanında yiyecek maddelerinin endüstriyel alanda kullanımlarının küresel
açlığı tetiklemesi konusunda ki kaygılar da şimdilik gerçekçilik taşımayan
iddialardır. Birleşmiş Milletler Yiyecek ve Tarım Kuruluşu FAO (Food and
Agriculture Organization of the United Nations) raporlarına göre Dünya’da 4,2
milyar hektar ekime uygun arazi varken şimdilik bunun sadece 1,5 milyar hektarı
kullanılmaktadır. Üstelik bu miktarın 900 milyon hektarının az gelişmiş ülkelerde
olduğu düşünülürse kullanılmayan alanlar haricinde, mevcut alanlarda ki verimin
arttırılabilmesi her zaman olanaklar dahilindedir.
4.3. Oxo-biyoçözünür Plastikler:
Oxo-biyoçözünür plastiklerin Türkiye’de ilk kullanım alanı Migros Marketleri’nde
kullanılan poşetlerdir. Doğada %100 çözünür olarak tanıtılan bu malzeme, bir
biyoplastik çeşidi değildir. Oxo-biyoçözünür plastikler (OBD) az miktarda metal
tuzları eklenmiş (katalitik) poliolefin plastiklerdir. Doğada çözünseler bile gübre
haline gelmezler. Oksijen bulunan ortamlarda içindeki katkılar katalize olurlar ve 46 Ramani Narayan ve Martin Patel, Review and Analysis of Bio-based Product LCA’s, 2003,
http://www3.abe.iastate.edu/biobased/LCAreview.pdf (25 Ağustos 2009).
110
malzemenin normal bir plastiğe göre çok daha hızlı ayrışmasını sağlarlar. Sonuçta
ortaya çıkan küçük partiküller biyolojik döngüye girerler ve ortaya su, karbondioksit
ve biyokütle çıkar. Yani aslında yaşanan durum normalde yüzyıllar sürecek ayrışma
sürecini aylara indirgemek olur, daha sonrasında meydana gelecek biyoçözünme bu
aşamadan sonra ortamdaki mikro organizmalara kalır. İşte bu aşamadan sonra
çözünmenin oldukça yavaş olmasından dolayı bu plastikler biyoçözünür plastiklerde
bahsi geçen ASTM D6400 ve EN 13432 gibi biyoçözünürlük sertifikalarına sahip
değildirler47.
Sonuçta ortaya çıkan durum, OBD plastiklerin ayrışan ve çok yavaş biyoçözünen
fakat gübreleşmeyen plastikler olmasıdır. Bunun asıl sebebi de zaten OBD
plastiklerin, gündelik plastiklerin genel özelliklerini taşıması açısından normal
plastik malzeme temelli olmasıdır(molekülleri çok büyük olup mikroorganizmalarla
reaksiyona giren ve kirliliğe yol açan sikloheksan zincirleri barındırır).
Bunun yanında ise hidro-biyoçözünür ve gübreleşen plastiklerin, normal plastikler ile
geri dönüşüm sürecine girememeleri durumu oxo-biyoçözünür plastikler için geçerli
değildir. Zaten normal plastik temelli olan OBD plastikler bu sürece güvenle
girebilirler48.
Herhangi bir plastik geri dönüşüm hattına alınacaksa, bu, plastik gevrekleşmeden
önce yapılmalıdır. Oxo-biyoçözünür plastikler için bu süre yaklaşık 18 ay kadardır,
bu süre zarfında zaten geri dönüşüme alınmamışlarsa bundan sonra da hatta
alınmayacaklardır demektir.
47 European Bioplastics, “Bioplastics Frequently Asked Questions”, Haziran 2008, s:10,
http://www.european-bioplastics.org/download.php?download=Bioplastics_FAQ.pdf (26 Ağustos
2009).
48 Oxo-biodegradable Plastics Association, “Recycling Of Plastics”,
http://www.biodeg.org/position-papers/recycling/?domain=biodeg.org (26 Ağustos 2009).
111
Oxo-biyoçözünür plastikler uzun ömürlü ürünlerde geri dönüştürülmüş vaziyette
kullanılacaklarsa bu bir sorun teşkil etmezler. Çünkü zaten her seferinde stabilizer
kaybeden polimerlere her geri dönüşüm sürecinde yenileri ilave edileceğinden bu
stabilizerler sonradan etki edebilecek pro-oksidan maddeleri nötralize edeceklerdir.
Şekil 43. Plastikler için kullanım ve geri dönüşüm döngüleri
4.4. Plastik ve Kağıt Ambalajın Karşılaştırılması:
Günümüzdeki araştırmalar kağıt malzemelerin modern çöplüklerde plastiklere göre
düşünüldüğü kadar hızlı yok olmadığını göstermektedir. Çöplüklerde ki su, oksijen
ve diğer önemli elemanların eksikliği, çözünmenin tetiklenmesini etkilemekte
olduğunda modern çöplüklerde hiçbir şey gerektiği gibi çözünmemektedir. Bunun bir
kanıtı olarak Arizona’da ki bir çöplükte onlarca yıl kalmış bir gazete kağıdının yıllar
sonra gün yüzüne çıkartıldığında hiç bozulmamış olmasını gösterebiliriz.
112
Şekil 44. Gazete kağıdı çöplükte yıllar geçirmesine rağmen hiç bozulmamıştır49
Kağıtların yaşam çevrimini ele alacak olursak plastik bir poşetin yaşamı süresince
harcanan yenilenemez enerji sarfiyatının bir kağıt poşetinkinden %36 daha az
olduğunu görürüz50.
Tanımı itibariyle biyoçözünme ve gübreleşme küresel ısınmayı tetikleyen bir sera
gazı olan karbondioksit açığa çıkarırlar. Bu konuda inceleme yapıldığında plastik
poşetlerin gübreleşmemiş kağıtlara göre %39, gübreleşmiş kağıtlara göre ise %68
daha az sera gazı açığa çıkardığı söylenebilir. 150 milyon plastik poşetin açığa
çıkardığı karbondioksit emisyonu 4.645 ton iken 100 milyon gübreleşmemiş kağıt
poşet için bu rakam 7.621 ton ve gübreleşmiş kağıt poşet için 14.558 tondur.
Bunların yanında hem kağıdın hammaddesi olan ağaçlar hem de üretim süreci suya
ihtiyaç duyar. Plastik poşetler ise kağıt poşetlerin üretiminde kullanılan suyun sadece
%6’sına ihtiyaç duyarlar. Yine rakamlarla konuşmak gerekirse 1000 adet kağıt
49 Fotoğraf: Dr. William Rathje, 1992.
50 The ULS Report, A.g.e., s:3
113
poşetin üretiminde 3800 litre su harcanırken 1500 adet plastik poşet üretimi için bu
rakam 219 litredir.
Tüm bunların yanında kağıt poşetlerin ortaya çıkardığı katı atık miktarı da göz ardı
edilmemesi gereken bir faktördür: Kağıt atıklar plastiklere göre yaklaşık 5 kat daha
fazla katı atık meydana getirirler.
4.5. Plastik ve İnsan Sağlığı:
Plastikler suda çözünmemeleri ve değişken kimyasal dayanıklılıkları sayesinde
üretimleri tamamlandığında genelde düşük toksik değerlere sahip olurlar. Yutulsalar
bile fiziksel zararlar dışında sindirim sisteminden sindirilmeden ve vücudu hasta
etmeden geçerler.
Fakat bunun yanında plastikler bazı zararlı katkı maddeleri içerebilirler. Örneğin
polivinil klorid (PVC) gibi gevrek yapıdaki plastiklerin gıda paketlemesinde,
oyuncaklarda, banyo perdelerinde ve benzeri ürünlerde kullanımlarında yeterince
esnek ve katlanabilir olmaları için adipatlar ve fatalatlar gibi akışkanlaştırıcı katkılar
eklenir. Bu ve benzeri kimyasalların kalıntıları söz konusu malzeme yiyeceklerle
temasa geçtiğinde yiyeceğe geçebilir. Bu sebepten Avrupa Birliği PVC ile en sık
kullanılan akışkanlıştırıcı DEHP (etil di-2-heksilfatalat) kullanımını yasaklamıştır.
Stiren gibi bazı maddelerin, polistiren yiyecek kaplarından yiyeceklere bulaşması
sonucunda hormonal fonksiyonları etkilemesi ve kansere yol açması endişesi de
ayrıca bulunduğundan bu ürünlerin kullanımlarından kaçınılması tavsiye
edilmektedir51.
Bunun yanında her ne kadar bitmiş ürün zehirli olmasa da bu maddenin üretiminde
kullanılan monomerler zehirli özellik taşıyabilirler. Sonuçta ise bu tip kimyasallar
malzemenin içinde sıkışıp kalmış olabilirler. Örneğin PVC üretiminde kullanılan
51 Vincent Standley, “Safest Reusable Plastics for Holding Food and Water”, National Geographics,
28 Nisan 2005, http://www.thegreenguide.com/food/safety-storage/safest-plastics , (28 Ağustos
2009).
114
vinil klorid adlı monomer, Toksik Maddeler ve Hastalıklar Kayıt Ajansı (ATSDR)
tarafından kanserojen olarak gösterilmektedir52. Ayrıca bazı polimerlerin
ısıtıldıklarında monomerlerine ayrışması bu endişeyi kuvvetlendirmektedir.
Polikarbonatların birincil yapı taşı olan bisfenol A (BPA), estrojen benzeri bir
hormon düzenleyici madde olup yiyeceklere bulaşabilir53. Missouri Üniversitesi’nde
gelişme biyoloğu Frederick vom Saal estrojenleri "Bu hormonlar gelişmekte olan bir
fetüsün beyin, üreme sistemleri ve bazı diğer sistemlerinin gelişmesini kontrol
etmektedirler” şeklinde tanımlamaktadır. Bu maddelerin zararları, dolayısıyla yeni
doğacak ya da doğmamış çocuklarda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca sonrasında
biberondan beslenmede de bu maddelerle temas olasıdır. Ayrıca yapılan bir
araştırmaya54 göre çeşitli nedenlerden (teneke kutu kaplamaları, diş dolguları,
polikarbonat şişeler gibi) vücuda sızan BPA’nın, laboratuar deneklerinde ikinci
neslin vücut ağırlığını arttırdığı gözlemlenmiştir. Ayrıca BPA’nın insülin
dayanıklılığını arttırması ve sonucunda kalp hastalıklarına yol açabilmesi ihtimalleri
araştırılmaktadır.
52 Agency for Toxic Substances and Disease Registry, “ToxFAQs™ For Vinyl Chloride”, Temmuz
2006, http://www.atsdr.cdc.gov/tfacts20.html (28 Ağustos 2009).
53 Catherine Zandonella, “The Bisphenol-A Debate: A Suspect Chemical in Plastic Bottles and Cans”,
National Geographics, 10 Nisan 2006, http://www.thegreenguide.com/health-safety/bisphenol-a-
debate-suspect-chemical (28 Ağustos 2009).
54 Beverly S. Rubin ve Diğerleri, “Perinatal Exposure to Low Doses of Bisphenol A Affects Body
Weight, Patterns of Estrous Cyclicity, and Plasma LH Levels”, Environmental Health Perspectives,
Vol.109, No: 7 (July 2001), http://www.ehponline.org/members/2001/109p675-680rubin/rubin-
full.html (28 Ağustos 2009).
115
Ayrıca PVC paket filmlerinde ve hatta “yeni otomobil kokusu” tabir edilen
kokunun55 içinde bulunan bis(2-etilheksil)adipat’ın zararları da endişe uyandıran bir
diğer konudur.
Plastik şişelerin yeniden kullanımı konusunda ise bir çok tartışma olmuştur.
Dondurulan plastik şişelerin dioksinler yayması bir dönem gündeme geldiyse de
plastiklerin dioksin barındırmaması56 gerçeği bunun bir söylenti olarak kalmasını
sağlamıştır. Ayrıca dondurma işlemi kimyasal yaymak bir yana tam tersi bunu
engelleyen bir durumdur. Bunun yanında özellikle polikarbonat malzemeden
üretilmiş şişelerin sıcak sıvıyla temaslarında BPA yayma riski taşımalarından dolayı
bu tip kullanımlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca yeniden kullanılan şişeler her zaman
bakteriyel faaliyet riski taşıdığından bu şişelerin düzenli olarak dezenfekte edilmesi
sağlanmalıdır.
55 The Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation, Media Release, “New Car
Drivers Exposed To Toxic Emissions”, 19 Aralık 2001,
http://www.csiro.au/files/mediaRelease/mr2001/newcars.htm (30 Ağustos 2009).
56 The Johns Hopkins Bloomberg School of Public Health, “Q&A: Bisphenol A and Plastics”, 23
Haziran 2008, http://www.jhsph.edu/publichealthnews/articles/2008/goldman_schwab_bpa.html (30
Ağustos 2009).
116
SONUÇ:
Günümüz şartları, endüstri ürünleri tasarımcılarının geleneksel tasarım
yöntemlerinden sıyrılarak sürdürülebilir ve çevreci bakış açısını benimsemelerini
mecburi kılmışlardır.
Ürünlerin ekolojik izlerinin çok limitli ele alındığı günümüz tasarımlarında sırayla
ürünlerin daha uzun kullanım süreleri hedeflenerek tasarlanması, yeniden kullanım
imkanlarının yaratılması ve ömürleri sona erdiğinde doğru bir şekilde geri
dönüşümlerinin sağlanması gerekmektedir.
Bunun yanında çevreci plastiklerin paketleme ürünleri başta olmak üzere mümkün
olan her alanda petrokimyasal benzerlerinin yerine kullanılmaya başlanması ekolojik
açıdan daha doğru olacağı gibi ürüne katacağı katma değer sayesinde uzun vadede
karlı da olacaktır.Günümüzde nispeten daha yüksek maliyetli sayılabilecek çevreci
plastiklerin gelecekte petrol fiyatları yükselmesi ve mısır fiyatlarının düşmesi ile
daha popülerleşeceği düşünülürse bunun zaten bir gereklilik olduğu gün yüzüne
çıkar. Ayrıca bu plastiklerin üretim yöntemlerinin, günümüz kovensiyonel
plastiklerinin ki gibi yıllar içinde optimize edileceği gerçeği, maliyetin çok daha
düşeceğine dair başka bir işarettir.
Fakat mükemmel bir dünyada yaşamadığımız için bu plastiklerin henüz her alanda
kullanıma hazır olmadıkları göz ardı edilmemelidir. Halen yüksek enerji, su ve doğal
kaynağa ihtiyaç duymaları, gerek üretimlerinde gerekse kullanımlarında saldıkları
emisyon analizlerinin günümüzde halen %100 oranında mevcut olmaması, malzeme
niteliği olarak henüz günümüz konvansiyonel plastikleri ile yarışamayacak düzeyde
olmaları bu malzemelere hala kuşkuyla yaklaşmamız için bazı sebepler olarak
gösterilebilir. Bu sebepten konvansiyonel plastiklerin nasıl sürdürülebilir ve çevreci
kullanılabilecekleri konusu, açıklanmaya çalışılan tasarım metodları kullanılarak
mutlaka ürün bazında incelenmelidir.
117
Biyoçözünür malzemelerin modern çöp yığınlarında istenilen oranda çözünmemeleri
de ayrı bir sorunsaldır. Bu malzemeler popülerleştiklerinde bunların gübreleştirme
tesisleri hazır olmaz ise düşünülen çevresel kazanımlar elde edilemeyecektir.
Tüketim alışkanlıklarından dolayı doğal süreçlerin başa çıkamayacağı oranda hem
organik hem de inorganik atık birikmektedir. Bunun sonucunda plastikler bir yana,
organik atıklarımız bile doğaya geri dönememektedirler. Bu gidişhatın sorumluları
satış, pazarlama departmanları olduğu kadar zamanında bu birimlerle işbirliği yapmış
tasarımcılardır. Tasarımcılar pazarlama konusunda daha bilgili olmalı, gerektiğinde
pazarlamacılarla aynı dili konuşarak, tüketim odaklı “kullan-at” stratejilerinin artık
terk edilmesine ön ayak olmalıdırlar.
Bu amaç dahilinde firmaların ürün gamlarında daha çok yükseltilebilir (upgradable)
ve yeniden üretilebilir (reusable) ürünler bulunması sağlanmalıdır. Yapılan tasarımlar
sahiplenme duygusunu harekete geçirmeli, kullanıcıların ürünleri uzun süre
değiştirme ihtiyacı hissetmemeleri sağlanmalıdırlar.
Geri dönüşüm etkili uygulanabildiği ölçüde yararlı olmaktadır. Etkili ürün tasarımları
ise etkili geri dönüşümü kolaylaştıracaktır. Kullanıcıların geri dönüşüme teşvik
edilmeleri gibi programlar muhakkak uygulanmalıdır. Fakat yine de fabrikalarda
devam edecek ayrılma işlemleri için yeni stratejiler üretilmelidir. Bu, bir geri
dönüşüm hattındaki en kritik aşamadır. Keza konvansiyonal plastikler için kurulmuş
bir geri dönüşüm hattına biyoçözünür plastiklerin karışması son ürünü bozmaktadır.
Bu noktada malzemelerin doğru ayrılması için tasarımsal kodlar kullanılmalıdır.
Gerekirse ürünlerin gövdelerine daha ürün kalıplanırken, tasarıma doğal bir şekilde
entegre edilebilecek, kabartma şeklinde gerekli ayırt edici kodlar işlenmeli, bu tip
ayırt edici göstergeler renk, doku ve yüzey kodları ile de desteklenmelidir.
118
KAYNAKÇA:
- Agency for Toxic Substances and Disease Registry, “ToxFAQs™ For Vinyl
Chloride”, Temmuz 2006, http://www.atsdr.cdc.gov/tfacts20.html (28
Ağustos 2009).
- Akhurst, Steve, “The Rise and Fall of Melamine Tableware”, Plastiquarian
Reprints, Summer 2000, No:32,
http://www.plastiquarian.com/styr3n3/pqs/pq32.htm (26 Haziran 2009).
- Altusglass Plexiglass Acrylic Sheet Catalogue,
http://www.plexiglas.com/acrylicsheet/acrylicsheetfamily (15 Mayıs 2009).
- Bioplastics Magazine, “Plantic Wins PACIA Sutainibility Award” Issue 03
(2008), s:6.
- Burd, Daniel, “Plastic Not Fantastic”, 20 Nisan 2008,
www.science.uwaterloo.ca/WWSEF/08Awards/08BurdReport.pdf (16
Haziran 2009).
- Coefficient of Friction Testing of Plastics,
http://www.matweb.com/reference/coefficient-of-friction.aspx (8 Mayıs
2009).
- Cooper, Tim, “Product Development Implications of Sustainable
Consumption”, The Design Journal, Vol.3, No:2, 2000, s:22.
- Crg-Industries, Veriflex® Shape Memory Polymer Resin Product Data Sheet,
http://crg-industries.com/datasheets/veriflex%20data%20sheet.pdf (7
Temmuz 2009).
- everSTRAND™: 1, 2, 3, Floor!,
http://www.mohawkflooring.com/carpeting/everstrand/default.aspx (14
Haziran 2009).
119
- European Bioplastics, “Bioplastics Frequently Asked Questions”, Haziran
2008, s:10, http://www.european-
bioplastics.org/download.php?download=Bioplastics_FAQ.pdf (26 Ağustos
2009).
- Fluoropolymer Comparison - Typical Properties,
http://www2.dupont.com/Teflon_Industrial/en_US/tech_info/techinfo_compa
re.html (8 Mayıs 2009).
- Great Lakes Lighthouse Illumination,
http://www.terrypepper.com/lights/closeups/illumination/index.htm (21
Mayıs 2009).
- Green Story, http://www.simplygreencarpet.com/index_files/Page1652.htm
(14 Haziran 2009).
- Hanssen, O.J., "Sustainable Product Systems-Experiences Based On Case
Projects İn Sustainable Product Developement", Journal of Cleaner
Production, Vol. 7, No:1 (Şubat 1999), s:27-41.
- Hawken, Paul, Amory B. Lovins, L. Hunter Lovins, Natural Capitalism:
Creating the Next Industrial Revolution, Little, Brown and Company,
1999, s:175.
- Hernia Repair: Prolene Hernia Sytem,
http://www.ecatalog.ethicon.com/hernia-repair/view/prolene-hernia-system
(20 Haziran 2009).
- Kinnane, Adrian, DuPont: From The Banks Of The Brandywine To
Miracles Of Science, Baltimore, Md.: Johns Hopkins University Press, 2002,
s:116–125.
- Knight, Denise, “Plastic Fantastic”, Uniken, Issue 39, (Kas-Ara 2006), s:8-9
http://www.unsw.edu.au/news/pad/uniken/uniken0611/novemberuniken.pdf
(18 Ağustos 2009).
120
- Kutz, Myer, Handbook of Materials Selection, New York:John Wiley &
Sons, 2002, s:341.
- Lewis, Helen ve John Gertsakis, Design+Environment, Sheffield: Greenleaf
Publishing, 2001, s:31-40.
- Maxell, Dorothy, William Sheate, ve Rita van der Vorst "Developing
sustainable products and services", Journal of Cleaner Production, Vol.11,
No:8 (Aralık 2003), s:883-895.
- Manzini, Ezio ve Francois Jegou, Sustainable Everyday, Milan:Edizioni
Ambiente, 2003, s:28.
- McCreight, Tim ve Nicole Bsullak, Color on Metal: 50 Artists Share
Insights and Techniques, Madison: Guild Publishing, s: 74.
- McDonough, William ve Michael Braungart , Cradle to Cradle: Remaking
the Way We Make Things, North Point Press, 2002.
- McLennan, Jason F., The Philosophy of Sustainable Design, Kansas City:
Ecotone Publishing Company LLC, 2004, s:4.
- Mearian, Lucas, “Plexiglas-Like DVD To Hold 1TB Of Data” ,
Computerworld, 21 Aralık 2007,
http://www.computerworld.com/s/article/9053822/Plexiglas_like_DVD_to_h
old_1TB_of_data?taxonomyName=storage (9 Haziran 2009).
- Morena, John J., Advanced Composite Mold Making, New York: Van
Nostrand Reinhold Co. Inc., 1988, s: 124–125.
- Narayan, Ramani ve Martin Patel, Review and Analysis of Bio-based
Product LCA’s, 2003,
http://www3.abe.iastate.edu/biobased/LCAreview.pdf (25 Ağustos 2009).
121
- NASA, Metallographic Sample Preparation Mounting,
http://www.grc.nasa.gov/WWW/StructuresMaterials/ASG/MetLab/mounting.
html (29 Haziran 2009).
- Oxo-biodegradable Plastics Association, “Recycling Of Plastics”,
http://www.biodeg.org/position-papers/recycling/?domain=biodeg.org (26
Ağustos 2009).
- Owen, David, “Penny Dreadful”, The New Yorker, 31 Mart 2008,
http://www.newyorker.com/reporting/2008/03/31/080331fa_fact_owen (29
Haziran 2009).
- Rahman, Shah, "PVC Pipe & Fittings: Underground Solutions for Water and
Sewer Systems in North America" 2nd Brazilian PVC Congress, Sao Paulo,
Brazil, 19-20 Haziran 2007.
- Ryan, Chris, "Dematerializing Consumption through Service Substitution is a
Design Challenge", Journal of Industrial Ecology, Vol. 4, No:1 (2006), s:3-
6.
- Royte, Elizabeth, "Corn Plastic to the Rescue", Smithsonian Magazine,
Ağustos 2006, http://www.smithsonianmag.com/science-nature/plastic.html
(02 Temmuz 2009).
- Rubin, Beverly S. ve Diğerleri, “Perinatal Exposure to Low Doses of
Bisphenol A Affects Body Weight, Patterns of Estrous Cyclicity, and Plasma
LH Levels”, Environmental Health Perspectives, Vol.109, No: 7 (July
2001), http://www.ehponline.org/members/2001/109p675-680rubin/rubin-
full.html (28 Ağustos 2009).
- Shu-Yang, Fan, Bill Freedman, Raymond Cote, Principles And Practice Of
Ecological Design. Environmental Reviews, Vol.12, No:2 (Haziran 2004),
s:97–112.
122
- Standley, Vincent, “Safest Reusable Plastics for Holding Food and Water”,
National Geographics, 28 Nisan 2005,
http://www.thegreenguide.com/food/safety-storage/safest-plastics , (28
Ağustos 2009).
- Styrene Veriflex, http://crg-industries.com/veriflex.htm (03 Temmuz 2009).
- The Commonwealth Scientific and Industrial Research Organisation, Media
Release, “New Car Drivers Exposed To Toxic Emissions”, 19 Aralık 2001,
http://www.csiro.au/files/mediaRelease/mr2001/newcars.htm (30 Ağustos
2009).
- The Johns Hopkins Bloomberg School of Public Health, “Q&A: Bisphenol A
and Plastics”, 23 Haziran 2008,
http://www.jhsph.edu/publichealthnews/articles/2008/goldman_schwab_bpa.
html (30 Ağustos 2009).
- The New York Times, “Ford in Venture For Plastic Motor”, 9 Mart 1982,
http://www.nytimes.com/1982/03/09/business/ford-in-venture-for-plastic-
motor.html (12 Haziran 2009).
- The ULS Report. Review Of Life Cycle Data Relating To Disposable,
Compostable, Biodegradable, And Reusable Grocery Bags. San
Francisco, 2007,
http://www.deq.state.mi.us/documents/deq-ess-p2-recycling-
PaperPlasticSummary_2.pdf (9 Ağustos 2009).
- Titech Autosort Recycling Equipment, http://www.titech.com/recycling-
equipment/titech-autosort-10715 (12 Ağustos 2009).
- Trautwein Sb Technik Retail and Vending Systems, http://www.trautwein-
sb.de/index-e.htm (12 Ağustos 2009).
- Types Of Ropes, http://www.lehighgroup.com/fiber.htm (20 Haziran 2009).
123
- Uses For Vinyl Pipe,
http://www.vinylbydesign.com/site/page.asp?CID=14&DID=15 (22 Haziran
2009).
- Webster's Online Dictionary, http://www.websters-online-
dictionary.org/ce/celluloid.html (5 Mayıs 2009).
- Yaşar, Hikmet, Plastikler Dünyası, Ankara: TMMOB Makina Mühendisleri
Odası, 1992, s:120.
- Yeang, Ken, “Light Pipes: An Innovative Design Device for Bringing Natural
Daylight and Illumination into Buildings with Deep Floor Plan”, Far East
Economic Review, 2003.
- Yolsever (Düzakın), Esin, “Endüstri Tasarımında Geridönüşüm İlkeleri (Atık
Kağıdın Geri Dönüşümü)”, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi SBE,
1995.
- Yüksel, Hilmi, C. Cengiz Çelikoğlu, "Yeniden Üretim Faaliyetlerinin
Planlanması ve Kontrolü İçin Bir Yöntem Önerisi", Dokuz Eylül
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 3 (2004),
s:152-166.
- Zandonella, Catherine, “The Bisphenol-A Debate: A Suspect Chemical in
Plastic Bottles and Cans”, National Geographics, 10 Nisan 2006,
http://www.thegreenguide.com/health-safety/bisphenol-a-debate-suspect-
chemical (28 Ağustos 2009).
124
ŞEKİLLER DİZİNİ:
Şekil 1. Sürdürülebilir tasarımın öğeleri ...................................................................... 2
Şekil 2. Yeniden üretim sürecinin aşamaları................................................................ 5
Şekil 3. Eko-verimlilik hedeflenerek üretilen Loremo .............................................. 10
Şekil 4. Beşikten beşiğe yaklaşımına sahip malzemelerden yapılan Ford Model U . 14
Şekil 5. Köpekbalığı derisinden esinlenerek üretimiş Speedo Fastskin FSII ............ 17
Şekil 6. Plastik altıgenlerden yapılmış Eden Project kubbeleri ................................. 18
Şekil 7. Plastik ürünlerin yaşam döngüsü .................................................................. 25
Şekil 8. Plastik malzemelerin tarihçesi ...................................................................... 27
Şekil 9. Selüloit’ten yapılmış çeşitli gitar pikgardları ................................................ 38
Şekil 10. Mars Rover uzay aracının LCP liflerinden üretilmiş hava yastıkları ......... 42
Şekil 11. Born Crucial firmasının ürettiği Milk yoyo ................................................ 43
Şekil 12. Delrin’den üretilen motorsiklet parçası ...................................................... 44
Şekil 13. Akrilikten üretilmiş akvaryum-lavabo (Tasarım: Italbrass) ....................... 46
Şekil 14. Akrilik panellerle gün ışığının aydınlatma amaçlı yönlendirilmesi ............ 47
Şekil 15. Claudia Strasser imzalı akrilik kokteyl masası ........................................... 48
Şekil 16. Led Zeppelin grubunun davulcusu Jon Bonham’ın akrilik davul seti ........ 49
Şekil 17. Apple Power Mac G4 Cube’ün akrilik kasası............................................. 50
Şekil 18. Geri dönüşümlü PET malzemeden üretilen everSTRAND halılar ............. 54
Şekil 19. Philippe Stark imzalı polikarbonat Victoria Ghost Stool ........................... 55
Şekil 20. F-22 Raptor savaş uçağının polikarbonat kanopisi ..................................... 56
Şekil 21. Stefano Giovannoni imzalı polipropilen Bombo bar sandalyeleri .............. 61
Şekil 22. Panton sandalyesinin polipropilenden imal edilmiş kopyaları ................... 63
Şekil 23. Anoush Waddington’un polipropilen kolye tasarımı .................................. 63
Şekil 24. Polistiren malzemeden üretilmiş Dome House ........................................... 64
125
Şekil 25.Duroplast gövdeli Trabant otomobil ............................................................ 68
Şekil 26. Epoksi ile kaplanmış bir zemin örneği........................................................ 70
Şekil 27. Epoksiden üretilen RJ.03 IBIS adlı ev yapımı planör ................................ 72
Şekil 28. Poliüretan malzemeden yapılmış Xanadu Evleri’nden bir örnek ............... 79
Şekil 29. iSi Orka silikon mutfak eldiveni ................................................................. 82
Şekil 30. PLA kaplar sıcak sıvılara karşı dayanıklı değildirler .................................. 85
Şekil 31. PLA’dan üretilmiş Cool Change su şişesi .................................................. 86
Şekil 32. Plastarch malzemesi 6 hafta içinde tamamen çözünmüş olur ..................... 88
Şekil 33. Flexplay DVD bozulduğunda rengi kırmızıdan siyaha dönüşür................. 89
Şekil 34. Polimorf plastikten üretilmiş bisiklet için fotoğraf makinesi sabitleyici .... 91
Şekil 35. Uçurtma ile fotoğraf çekmek için tasarlanmış bir tetikleyici...................... 92
Şekil 36. Veriflex ezilip bükülse de ısıtıldığında eski formuna geri döner ................ 93
Şekil 37. Mater-Bi’den üretilmiş bir çeşit tek kullanımlık yeme aparatı ................... 95
Şekil 38. Plantic’ten üretilen yiyecek tepsisi suda oldukça hızlı çözünür ................. 98
Şekil 39. Termokromik malzemelerin bazı uygulama örnekleri .............................. 100
Şekil 40. Plastiklerin ayırt edici geri dönüşüm kodları ............................................ 102
Şekil 41. Titech Autosort makinesinin çalışma şekli ............................................... 104
Şekil 42. Bottlecomp System 360 geri dönüşüm otomatı ........................................ 105
Şekil 43. Plastikler için kullanım ve geri dönüşüm döngüleri ................................. 111
Şekil 44. Gazete kağıdı çöplükte yıllar geçirmesine rağmen hiç bozulmamıştır ..... 112
126
KISALTMALAR:
ABS Akrilonitril Butadien Stiren
BPA Bisfenol A
E/VAL Etilen Vinil Alkol
GPA General Product Analysis
HDPE Yüksek Yoğunluklu Polietilen
LCA Life Cycle Assessment
LCC Life Cycle Cost Accounting
LCP Likit Kristal Polimer
LDPE Düşük Yoğunluklu Polietilen
OBD Oxo-biyoçözünür Plastikler
PA Poliamid
PAI Poliamit-imit
PBD Polibutadien
PBT Polibutilen Terefalat
PC Polikarbonat
PCL Polikaprolakton
PE Polietilen
PEEK Polietereterketon
PEI Polyeterimit
PEK Polieterketon
PES Polyetersülfon
127
PET Polietilen Tereftalat
PF Fenol Formaldehit
PI Poliimid
PLA Poliaktik Asit
PLLA Poli-L-laktid
PMMA Polimetil Metakrilat
PMP Polimetilpenten
POM Poliasetal
PP Polipropilen
PPO Polifenilen Oksit
PS Polistiren
PSM Plastarch Malzemesi
PSS Product Service Systems
PSU Polisülfon
PTFE Politetrafloroetilen
PU Poliüretan
PVA Alkol Polivinil
PVC Polivinil Klorid
PVDC Poliviniliden Klorid
SPSD Sustainable Product and Service Developement
UF Üre-formaldehit