tc atilim Ünİversİtesİ - stratejik operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler...

172
TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ KAZAKİSTAN,AZERBAYCAN,TÜRKMENİSTAN VE ÖZBEKİSTAN’IN ENERJİ POTANSİYELLERİ VE POLİTİKALARI YAVUZ ÖZDEMİR Ankara, 2007

Upload: others

Post on 15-Jul-2020

7 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

TC

ATILIM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KAZAKİSTAN,AZERBAYCAN,TÜRKMENİSTAN VE ÖZBEKİSTAN’IN

ENERJİ POTANSİYELLERİ VE POLİTİKALARI

YAVUZ ÖZDEMİR

Ankara, 2007

Page 2: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

TC

ATILIM ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ULUSLAR ARASI İLİŞKİLER ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

KAZAKİSTAN,AZERBAYCAN,TÜRKMENİSTAN VE ÖZBEKİSTAN’IN

ENERJİ POTANSİYELLERİ VE POLİTİKALARI

ÖĞRENCİNİN ADI SOYADI

YAVUZ ÖZDEMİR

TEZ DANIŞMANI

DOÇ.DR.CENGİZ BAŞAK

Ankara, 2007

Page 3: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

ii

Page 4: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

iii

ÖZET

Sanayileşmenin artmasına bağlı olarak, 20. yüzyılda olduğu gibi, 21.yüzyılda da

dünyanın gelişmiş ekonomilerinin en büyük itici gücünün enerji kaynakları olacağı

kesindir.Teknolojik gelişmelerin ışığında, insanoğlunun ihtiyaç önceliklerinin

değişerek daha üst seviyelere çıkması, bizleri bu enerji kaynaklarına bir nevi bağımlı

duruma getirmiştir.Bu bağlamda, günümüzde enerji elde etmek amacıyla kullanılan

kaynaklar arasında petrol ve doğal gazın tüketim açısından diğerlerinden daha

öncelikli bir konuma yükseldiği görülmektedir.

Dünya enerji ihtiyacının gün be gün arttığı günümüzde, gelişmiş sanayilere sahip

büyük devletlerin enerji güvenliklerini sağlamak adına, söz konusu kaynakların

üretildiği ve nakledildiği coğrafyalarda etkinliklerini arttırmaya çalıştıkları

gözlemlenmektedir. Bu noktada, Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından

bünyesinde bulundurduğu zengin hidrokarbon kaynaklarıyla Orta Asya Bölgesi’nin,

dolayısıyla da bu coğrafyada kurulmuş olan Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan

ve Özbekistan Cumhuriyetleri’nin dünya siyasetindeki önemlerinin arttığı

söylenebilir.

Araştırmamızda, bölgenin artan önemine bağlı olarak burada kurulmuş olan,

Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi Türk Cumhuriyetleri’nin

enerji potansiyelleri ve politikaları incelenmiştir. Konu incelenirken, enerji eksenli

bölgesel sorunların yanı sıra, Türkiye de dahil olmak üzere, küresel ve bölgesel

güçlerin bölge politikaları da irdelenmiştir.Tüm bunların ışığında, Kazakistan,

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın sahip oldukları enerji kaynaklarını reel

bir şekilde kullanarak, gelecekte bölge içinde etkin birer ekonomik güce dönüşüp

dönüşemeyecekleri sorgulanmıştır.

Bunlara göre, adı geçen ülkelerin sahip oldukları kaynaklarını doğru politikalar

dahilinde etkili bir şekilde kullanabilmeleri durumunda, çokta uzak olmayan bir

gelecekte, Orta Asya Bölgesinin önemli ekonomik güçleri arasında yer alabilecekleri

öngörülmüştür.

Page 5: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

iv

ABSTRACT

It is certain that the most driving power of the developed economies of the world

in 21st century will be energy just as it was in the 20th century depending on

increase of industry. Change of priorities of mankind to the highest level under the

light of the technological developments, has led us to be dependent on energy today

somehow. In this context, it is observed that petroleum and natural gas have

advanced to a higher priority when compared to other resources used to generate

power in terms of consumption.

It has been observed that the big states having developed industries have all tried

to enhance their effectiveness in the geographies where the said resources are

produced and transferred so as to ensure their energy security today when the need

for energy has increasing day by day. At this point, it is likely to Central Asia Region

and thus Kazakhstan, Azerbaijan, Turkmenistan and Uzbekistan Republics

established therein having rich hydrocarbon resources have gained importance in

world politics upon collapse of Soviet Union.

In this study energy potentials and socio-economic importance of Turkic

Republics such as Kazakhstan, Azerbaijan, Turkmenistan and Uzbekistan established

there depending on the increasing importance of the region have been studied. In

addition to energy based regional issues, regional policies of global and regional

forces including Turkey have been examined in the study. Under the light of them, it

has been questioned if Kazakhstan, Azerbaijan, Turkmenistan and Uzbekistan have

been using their power resources in a real manner and will become economical

powers effective in the region in future.

If's been considered that in recent future the contrics that are menteioned will

take part amang the main economical powers of the Middle East Region; if they use

their sources effectively with the right policies.

Page 6: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

v

İÇİNDEKİLER

Özet………………………………………………………………………….………iii

Abstract…………………………………………………………………………..….iv

Tablolar ve Şekiller Listesi ………………………………………………………...x

Kısaltmalar…………………………………………………………………………xi

I. BÖLÜM

GİRİŞ

1.Giriş…………………………………………………….……………………….… 1

1.1.Orta Asya’nın Jeopolitik Önemi…………………………….…………………2

1.2.Enerji Kaynaklarının Tanımı……………………………………………….….5

1.2.1.Petrol ve Önemi………………………………………………………..…...5

1.2.2.Doğalgaz ve Önemi………………………………………………………....8

1.3.Araştırmanın Amacı ve Önemi………………………………………………..10

1.4.Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıklar……………………………………….11

1.5.İzlenen Yöntem………………………………………………………………....12

1.6.Araştırma problemi ve Hipotezi………………………………………………13

II. BÖLÜM

KAZAKİSTAN

2.1.Giriş……………………………………………………………………………..14

2.2.Kazakistan’ın Petrol Rezervleri ……………………………………………...16

2.2.1.Kazakistan’ın Petrol Üretimi ve Tüketimi ……………………………….19

2.2.2.Kazakistan’ın Petrol İhracatı ve Nakil Yolları…………………………….20

2.3.Kazakistan’ın Doğal Gaz Rezervleri………………………………………….22

2.3.1.Kazakistan’ın Doğalgaz Üretimi ve Tüketimi………………………….…22

2.3.2.Kazakistan’ın Doğalgaz İhracatı ve Nakil Yolları………………………...24

2.4.Kazakistan’ın Uluslar arası Şirketlerle Yaptığı Enerji Anlaşmaları…….…25

2.4.1.Tengiz Anlaşması………………………………………………………….25

2.4.2.Kashagan Anlaşması………………………………………………………25

Page 7: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

vi

2.4.3.Karaçaganak Anlaşması…………………………………………………...25

2.4.4.Aktau-Aktübinsk-Atrau Anlaşması……………………………………….25

2.4.5.Tup-Karagan Anlaşması…………………………………………………..26

2.4.6.Kurmangaz Anlaşması…………………………………………………….26

2.5.Enerji Kaynaklarının Kazakistan Ekonomisine Etkileri …………………...26

2.6.Kazakistan Dış Politikası………………………………………………………28

III. BÖLÜM

AZERBAYCAN

3.1.Giriş……………………………………………………………………………..31

3.2.Azerbaycan’ın Petrol Rezervleri...……………………………………………36

3.2.1.Azerbaycan’ın Petrol Üretimi ve Tüketimi ………………………………38

3.2.2.Azerbaycan’ın Petrol İhracatı ve Petrol Nakil Yolları…………………….40

3.3.Azerbaycan’ın Doğalgaz Rezervleri…………………………………………..42

3.3.1.Azerbaycan’ın Doğalgaz Üretimi ve Tüketimi……………………………43

3.3.2.Azerbaycan’ın Doğalgaz İhracatı ve Nakil Yolları……………………….45

3.4.Azerbaycan’ın Uluslar arası Şirketlerle Yaptığı Enerji Anlaşmaları………45

3.5.Enerji Kaynaklarının Azerbaycan Ekonomisine Etkileri…………………...47

3.6.Azerbaycan Dış Politikası……………………………………………………...50

IV. BÖLÜM

TÜRKMENİSTAN

4.1Giriş……………………………………………………………………………...54

4.2.Türkmenistan’ın Doğal Gaz Rezervleri………………………………………57

4.2.1.Türkmenistan Doğalgaz Üretimi ,Tüketimi ve İhraç Yolları…..………….58

4.3.Türkmenistan’ın Petrol Rezervleri,Üretimi,Tüketimi ve İhracatı………….60

4.4.Türkmenistan’ın Yaptığı Başlıca Enerji Anlaşmalar……………….……….61

4.4.1.Nebitdağ……………………………….…………………………………..61

4.4.2.Garaşsızlık 2…………………………….…………………………………61

4.4.3.Temir,Ekplatluk ve çıkışlar……………………………….……………….61

4.4.4.Bektaş-Konys Yatağı……………………………………………………...62

Page 8: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

vii

4.4.5.Teplovsko-Tokareyev……………………………………………………..62

4.4.6.Amu Darya………………………………………………………………...62

4.5. Enerji Kaynaklarının Türkmenistan Ekonomisine Etkileri………………..62

4.6.Türkmenistan Dış Politikası ………………………………………………….65

V. BÖLÜM

ÖZBEKİSTAN

5.1.Giriş……………………………………………………………………………..68

5.2.Özbekistan’ın Doğalgaz Rezervleri,Üretimi,Tüketimi ve İhracı……………71

5.3.Özbekistan’ın Petrol Rezervleri,Üretimi,Tüketimi ve İhracı……………….72

5.4.Enerji Kaynaklarının Özbekistan ekonomisine Etkileri…………………….72

5.5.Özbekistan Dış Politikası………………………………………………………74

VI.BÖLÜM

ENERJİ EKSENLİ BÖLGESEL SORUNLAR

6.1.Giriş………………………………………………………..……………………77

6.2.Hazar Denizi’nin Hukuki Statü Sorunu……………….……………………..78

6.2.1.Rusya Federasyonu’nun Konuya Yaklaşımı………………………………81

6.2.2.Azerbaycan’ın Konuya Yaklaşımı………………………………………...82

6.2.3.Türkmenistan’ın Konuya Yaklaşımı…………………………...……….…83

6.2.4.Kazakistan’ın Konuya Yaklaşımı…………………………………….…...84

6.2.5.İran’ın Konuya Yaklaşımı…………………………………………………84

6.3.Orta Asya Enerji kaynaklarının ve Hatlarının Güvenliği Sorunu…….........85

6.3.1.Dağlık Karabağ Sorunu………………………………………..……..……86

6.3.2.Azerbaycan,İran Gerginliği………………………………………….…….88

6.3.3.Çeçenistan Sorunu………………………………………………………...89

6.3.4.Abazya ve Osetya Sorunu…………………………………………………91

6.3.5.Afganistan Sorunu………………………………………………………...92

6.3.6.Tacikistan Sorunu………………………………………………………....94

Page 9: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

viii

VII. BÖLÜM

ORTA ASYA’NIN SOSYO-EKONOMİK ÖNEMİ ÇERÇEVESİNDE

KÜRESEL VE BÖLGESEL GÜÇLERİN BÖLGE POLİTİKALARI

7.1.Giriş…………………………………………………………………….…….....97

7.2.Orta Asya Bölgesi’nin Sosyo-Ekonomik Önemi…………………….…….....98

7.3.ABD’nin Orta Asya Politikaları……………………………………………..101

7.4.Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları……………………………105

7.5.AB’nin Orta Asya Politikaları……………………………………………….107

7.6.Çin’in Orta Asya Politikaları………………………………………………...109

7.7.İran’ın Orta Asya Politikaları……………………………………………….111

7.8.Bölgedeki İşbirliği Arayışları……………………………………….………..113

VIII. BÖLÜM

TÜRKİYE’NİN KAZAKİSTAN,AZERBAYCAN,TÜRKMENİSTAN VE

ÖZBEKİSTAN İLE OLAN İLİŞKİLERİ VE ENERJİ EKSENLİ

BÖLGE POLİTİKALARI

8.1.GİRİŞ…………………………………………………………………………118

8.2.Türkiye’nin Orta Asya Politikaları…….…………………………………...119

8.2.1. Türkiye-Kazakistan İlişkileri …………………………………………...122

8.2.2. Türkiye Azerbaycan İlişkileri …………………………………………..123

8.2.3.Türkiye-Türkmenistan İlişkileri………………………………………….125

8.2.4.Türkiye-Özbekistan İlişkileri…………………………………………….127

9.3.Türkiye’nin Enerji Politikası ve Orta Asya’da Elde Ettiği Kazanımlar….129

IX. BÖLÜM

SONUÇ

Sonuç…………………………………………………………….………………..135

EKLER……………………………………………………………………………140

KAYNAKÇA……………………………………………………………………...149

Page 10: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

ix

EKLER

Ek-1 : Asya…………….…………………………………………………….140

Ek-2 : Kazakistan ………………………..…………………………………..141

Ek-3 : Kazakistan’dan Çin’e Uzanan Atrau-Alashankou Boru Hattı ….……141

Ek-4 : Azerbaycan ………...…………………………………………………142

Ek-5 : Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı ……………………………………. ..142

Ek-6 : Türkmenistan……………………………………………………..…..143

Ek-7 : Özbekistan…………………………..……………………………..…143

Ek-8 : Hazar Denizi……………..………………………………………..….144

Ek-9 : Gürcistan İstikrarsız Bölgeler…………………..………………..…...144

Ek-10 : Dünya Toplam Enerji Tüketimi 1995-2025……………………….….145

Ek-11 : Hazar Bölgesi Ham Petrol Üretim-İhraç Tahminleri…………….......146

Ek-12 : Hazar Bölgesi Doğal Gaz Üretim-Tüketim Tahminleri……..………..147

Ek-13 : Bölgede Mevcut ve Planlanan Boru Hatları…………..……………...148

Page 11: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

x

TABLOLAR VE ŞEKİLLER LİSTESİ

Tablolar Listesi

Tablo 1 : Azerbaycan’ın Uluslar arası Şirketlerle Denizsel Alanlarda Yaptığı Enerji

Anlaşmaları…………………………………………………………………………46

Tablo 2 : Azerbaycan’ın Uluslar arası Şirketlerle Karasal Alanlarda Yaptığı Enerji

Anlaşmaları…………………………………………………………………………47

Şekiller Listesi

Şekil-1: Kazakistan’ın Petrol Üretim ve Tüketimi 1992-2007…………………...20

Şekil-2 : Kazakistan’ın Doğalgaz üretim ve Tüketimi Haziran 2005…………….23

Şekil-3 : Azerbaycan Petrol Üretim ve Tüketimi 1992-2007……………………..40

Şekil-4 : Azerbaycan’ın Doğalgaz Üretimi ve Tüketimi 1992-2004……………...44

Page 12: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

xi

KISALTMALAR

AB : Avrupa Birliği

ABD : Amerika Birleşik Devletleri

AGİT : Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı

AEK : Avrupa Ekonomik Komisyonu

ASAM : Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi

BCM : Milyar Metreküp

BDT : Bağımsız Devletler Topluluğu

BM : Birleşmiş Milletler

BMDHS : Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi

BOTAŞ : Boru Hatları ve Petrol Taşıma A.Ş.

BTC : Bakü-Tiflis-Ceyhan Ham Petrol Boru Hattı

CPC : Caspian Pipeline Consortium(Hazar Boru Hattı)

DEİK : Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu

DPT : Devlet Planlama Teşkilatı

EİA : Energy İnformation Administration(ABD Enerji Bilgi İdaresi)

GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla

İEA : İnternational Energy Agency (Uluslararası Enerji Ajansı)

İMF : İnternational Monetary Fund (uluslararası Para Fonu)

LNG : Likuefied Naturel Gas (Sıvılaştırılmış Doğal Gaz)

MB/D : Milyon Varil/Gün

MT : Milyon Ton

NATO : Kuzey Atlantik İşbirliği Teşkilatı

OECD : Avrupa Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü

SOCAR : Azerbaycan Milli Petrol Şirketi

SSCB : Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

ŞİÖ : Şanghay İşbirliği Örgütü

TCF : Trilyon Cubic Feet

TCP : Trans Caspian Project

Page 13: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

1

I. BÖLÜM

GİRİŞ

1.Giriş

Avrupa’da gerçekleşen endüstri devriminden buyana, dünyanın gelişmiş

sanayilerinin enerji gereksinimleri gün be gün artmış, bu ihtiyacı karşılamada ise

petrol ve doğal gaz birincil konuma yükselmiştir. Bunun sonucunda dev sanayilere

sahip ülkeler, ekonomilerinin yakaladığı dikey devinimi devam ettirmek adına büyük

birer hidrokarbon ithalatçısı durumuna gelmişlerdir. Hal böyle olunca da, enerji

güvenliklerini sağlamak için, bu kaynakların üretildikleri ve taşındıkları coğrafyalar

üzerinde etkinliklerini arttırarak söz sahibi olmaya çalışmışlardır. Böylece, söz

konusu kaynakların çıkartıldığı dünya üzerindeki her toprak parçası, amansız bir

rekabetin ev sahibi hüviyetine bürünmüştür.

Bu açıdan bakıldığında, 1991’de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin

(SSCB) dağılması ve ardında bıraktığı jeopolitik boşluk alanları büyük devletler için

birçok fırsat ortaya çıkarmıştır. Oluşan bu boşluk alanlarının konum olarak en

önemlisi durumunda olan Orta Asya Bölgesi ise, taşıdığı hidrokarbon potansiyeli

açısından ön plana çıkmıştır. Orta Asya’da oluşan jeopolitik boşluğu doldurarak

bölge enerji kaynaklarından aslan payını almak isteyen bir çok küresel ve bölgesel

güç, ilk perdesini Çarlık Rusya’sı ve İngiltere’nin oynadığı, yeni bir “Büyük Oyun”

ortaya koymaya başlamışlardır. Bu çerçevede, Orta Asya’nın, dolayısıyla da bu

bölgede kurulmuş olan Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi

ülkelerin önemi bir anda artmıştır. Sovyet Rusya’yı Dünya politikasında başat güç

yapan hammadde kaynaklarının büyük bölümünün söz konusu ülkelerin sınırları

dahilinde olması, bölünmeden sonra, başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak

üzere, dünyanın güçlü devletlerinin gözlerini buralara dikmelerine sebep olmuştur.

Özellikle Hazar Denizine kıyısı olan Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın

bünyesinde bulunan muazzam petrol ve doğal gaz yatakları, sanayileşmiş ülkelerin

gittikçe artan enerji ihtiyaçlarını çeşitlendirmek adına bulunmaz bir nimet olarak

ortaya çıkmıştır. Bu noktada, adı geçen ülkelerin bulundukları Orta Asya Bölgesi’nin

Page 14: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

2

öneminin daha iyi kavranması adına, taşıdığı jeopolitik anlamın üzerinde durulması

lâzımdır.

1.1.Orta Asya’nın Jeopolitik Önemi

Jeopolitik; küresel ve bölgesel güçlerin izlediği dış politikaları belirleyen stratejik

düşüncenin coğrafi unsurlara dayandırılmasıdır. Devletlerin siyasal davranışlarını

coğrafi koşullar ve güç dengeleri ışığında analiz eden jeopolitik terimini ilk kez

İsveçli bilim adamı Rudolf KJELLEN kullanmıştır.1

Orta Asya’nın Jeopolitik öneminden bahsetmeden önce, neden bu bölge üzerinde

durduğumuzu açıklamak doğru olacaktır. Bunun ana sebebi; araştırmanın konusu

itibariyle ele alınan Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan

Cumhuriyetlerinin coğrafi olarak bu bölge içerisinde yer almalarıdır

Orta Asya jeopolitiğini anlamak için öncelikle bu bölgenin kapsadığı alanın

bilinmesi gerekmektedir. Sovyetler birliği döneminde bölge açık bir tanımlamayla

“Orta Asya ve Kazakistan (Srednyaya Aziya-i Kazakstan )”olarak belirtilmiştir. Bu

tanımlama, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’ı bir tarafa

koyarken, Kazakistan’ı ise tamamen ayrı bir bölge olarak ortaya çıkarmıştır. 4 Ocak

1993 tarihinde Taşkent’te toplanan bu beş Cumhuriyetin devlet başkanları, bölgenin

birlikteliğini belirtmek adına “Orta Asya ve Kazakistan” terimi yerine Türkçe’de

kullanılan anlama en yakın olan “Merkezi Asya (Tsentra’lyana Aziya)” terimini

kullanmışlardır. Avrupalılar ise bölge için hâlâ “Central Asia” terimini

kullanmaktadırlar.2 Bölge matematik konum olarak 55°-90° doğu boylamları ile

40°-55° Kuzey enlemleri arasında yer almaktadır. Burası; batıda Hazar Deniz’inden

doğuda Altay Dağları’na, güneyde Karakum Dağları ve Horasan’dan kuzeyde Ural

Dağları ile Sibirya’ya kadar uzanan geniş bir alanı kapsar.3

Orta Asya’ya yönelik ilk jeopolitik değerlendirme Sir Halford Mackinder

tarafından yapılmıştır. Mackinder’in 1904’te yaptığı bu değerlendirmede Avrasya,

1 CAŞIN, Mesut Hakkı. “Türkiye’nin Bölgesel Güç Olma Değişkenleri ve Jeopolitik Etkenleri” SAREM Seminer Bildirileri,Haziran 2002,s.2 2 DOKUZLAR,Bircan. Dünya Güç Dengesinde Yeni Silah Doğal Gaz,IQ Kültür ve Sanat Yayınları .İstanbul, 2006, s.52 3 YÜCE,Çağrı Kürşat. Kafkasya ve Orta Asya Enerji Kaynakları Üzerinde Mücadele,Ötüken Yayınları. İstanbul, 2006, s.44

Page 15: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

3

dünyanın coğrafi ve tarihi merkezi olarak kabul edilmiştir.Yine bölge, deniz

imparatorluklarına kapalı, zengin doğal kaynaklara sahip olan dev bir güç olarak

belirtilmiştir. Ayrıca bölge, Batı’nın en gelişmiş bölgeleriyle, Doğu’nun en uç

noktalarını birbirine bağlayan geçiş koridoru niteliğinde olduğundan jeopolitik önemi

daha da artmaktadır. Buna göre Mackinder; bölgenin “Tarihin coğrafi mihver

alanı” olduğunu söyler. Bu tespit üzerine kurgulanmış Mackinder’in jeopolitik

görüşü, Orta Asya’ya hakim olanın Avrupa’ya ve ardından da dünyaya hakim

olacağı yönündedir. Daha sonraları Mackinder, burayı “Heartland” yani “Dünya’nın

kalbi” olarak kabul etmiş, Orta Asya’ya hükmedenin Dünya’ya hükmedeceğini öne

sürmüştür.4 Bu düşüncesini “Kim Doğu Avrupa’ya hükmederse; Kalpgah’a hakim

olur, kim Kalpgah’a hakim olursa; Dünya adasına hükmeder, kim Dünya adasına

hükmederse; Dünya’ya hakim olur” cümlesiyle ifade etmiştir.5 Modern kara

jeopolitiğinin temel varsayımları arasına giren bu teori, Avrasya’ya dönük modern

stratejik rekabetin seyri ile daha da önem kazanmıştır.19 yüzyılda Rusya ile İngiltere

arasında gerçekleşip “Büyük Oyun” olarak adlandırılan rekabetin ve 20 yüzyılın

ikinci yarısında ABD ve SSCB arasındaki “Soğuk Savaş” rekabetinin ayrım

noktasının bu bölgenin güneyi olduğu düşünülürse , coğrafi olarak orta Asya’nın

jeopolitik öneminin sürekli gündemde olduğu görülür.6

Orta Asya, bir çok imparatorluğun kurulduğu ve zamanla yine bir çok

imparatorluğun battığı bir bölgedir. Bu coğrafyayı kontrol ederek kurulan her

imparatorluk dünya medeniyet merkezlerine siyasi, kültürel, ekonomik ve askeri

bakımdan direkt etki edebilme kabiliyetine kavuşmuştur. Bu etkinin oluşturduğu

tepki ise, tarihin her döneminde merkezi Orta Asya olan bir mücadelenin

sahnelenmesi sonucunu doğurmuştur. Orta Asya’nın zengin yer altı ve yer üstü

kaynaklarını ele geçirmek adına gerçekleştirilen en önemli mücadele İngiltere ile

Rusya arasında yaşanmıştır. Lenin sonrası Stalin’in bu coğrafyaya hakim olması,

“Büyük oyun” olarak nitelendirilen bu mücadelenin Rusların lehine sonuçlanması ile

tamamlanmıştır. Stalin’in bu bölgeyi tamamen kontrol altında tutarak sömürmesi ve

4 DOKUZLAR.Dünya Güç Dengesinde…………………...,s.55 5 SLOAN,Geoffrey, “ Sir Halford J.Mackinder:Geçmişten Günümüze Kalpgâh Kuramı”GRAY,Colin S.,SLOAN,Geoffrey(Der.),Jeopolitik,Strateji ve Coğrafya,ASAM Yayınları,Ankara,2003,s.23 6 DAVUTOĞLU,Ahmet, Stratejik Derinlik, Küre yayınları, İstanbul,2001,s.456

Page 16: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

4

dünyadan soyutlaması ise soğuk savaş dönemine denk düşer. Bu dönem, diğer

güçlerin bölge içine nüfuz edemediği ve başka jeopolitik projelerin uygulandığı bir

zaman olmuştur. Soğuk savaş zamanında söz konusu coğrafya S.S.C.B tarafından

bütünüyle izole edilmiş , bu ise bölgenin dünya tarafından unutulmasına yol açmıştır.

Soğuk savaşın 1991’de bitmesiyle birlikte başlayan yeni süreç, hali hazırda

uygulanan bütün jeopolitik teorilerin geçerliliğini yok etmiştir. S.S.C.B’nin bir anda

dağılması Avrasya’da büyük bir jeopolitik boşluk yaratmış; ABD, Almanya, Fransa,

İngiltere, Rusya, Çin ve Japonya gibi küresel ölçekli strateji geliştirme yeteneğine

sahip olan aktörler; Türkiye, Hindistan, Pakistan, İran ve Ukrayna gibi bölgesel

güçler ve Özbekistan , Kazakistan , Türkmenistan , Azerbaycan , Kırgızistan ve

Tacikistan gibi bölge içi güçler arasındaki ilişkiler bölgedeki güçler dengesi

parametrelerinin gittikçe karmaşık bir şekle girmesine yol açmıştır.7 Bütün bu

güçler, kendi çıkarları doğrultusunda bölgeyi kontrol altına alma yarışına

girişmişlerdir. Bununla birlikte bölgede, etrafında bir çok devletin toplandığı ABD

ve Rusya Federasyonu (RF) merkezli bir güç mücadelesi yaşanmaya başlamıştır. Bu

mücadele ışığında günümüzde Orta Asya, güç odaklarının bütün imkanları ile

rekabet ettiği bir coğrafya durumuna gelmiştir.8

Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla beraber, Orta Asya’nın jeopolitik olarak önem

kazanmasının en önemli sebebi ise zengin enerji kaynaklarına sahip olmasıdır.

Özellikle petrol ve doğal gaz rezervlerinin tatmin edici boyutta olması , birçok

ülkenin dikkatini çekmektedir.9 Diğer yandan bölgenin ulaşım ve iletişim ağlarının

kesişim noktasında bulunması önemini bir kat daha artırmaktadır. Çünkü Orta

Asya’nın petrol ve doğalgaz taşınan bölgelerinden güney ve doğu yönünde boru

hatlarının inşası kaçınılmazdır. Bu boru hatlarının geçtiği yerlerin istikrarlı olması

hatların güvenliği açısından oldukça önemlidir. Ayrıca bölgenin, Rusya federasyonu

Çin, Pakistan, İran ve Afganistan’a sınırının bulunması ve Asya-Avrupa-Afrika

7 YÜCE, Kafkasya …………………………,s.48 8 BİRSEL,Haktan, Eski Dünya’nın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği, IQ Kültür Sanat yayıncılık, İstanbul ,2006,s.115 9 YÜCE, Çağrı Kürşat. Türk Dünyası-Temel Meseleler ve Çözüm Önerileri, Tutibay Yayınları, Ankara,2001,s.24

Page 17: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

5

ülkeleri arasındaki hava yolunun buradan sağlanması da önemini arttıran başlıca

faktörlerdendir.10

Günümüzde Orta Asya , küresel ve bölgesel dengelerin iç içe geçtiği ve karşılıklı

olarak birbirini etkilediği oldukça hareketli , yeni bir jeopolitik yapılanma içindedir.

Bu nedenle ; ABD’nin karşısında Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Hindistan , Pakistan

ve İran’ı da içine alarak dünyanın ikinci Kutbu adayı olarak Avrasya İttifakını

oluşturmaya başladığı bu günlerde , Orta Asya’nın artan önemini gözden

kaçırmamak gerekmektedir.

1.2.Enerji Kaynaklarının Tanımı

Sanayileşmenin her zamankinden hızlı olarak gerçekleştiği günümüzde , enerji

kaynaklarına sahip olmak ya da bu kaynaklara güvenli bir şekilde ulaşabilmek

devletler için çok önemli bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır. Günden güne eriyen

söz konusu kaynaklar kıtlaştıkça , önemleri de buna paralel olarak artmaktadır. Bu

çalışma içeriği itibariyle enerji kaynakları ; daha çok da petrol ve doğalgaz ekseninde

gelişmekte olduğundan öncelikle ; söz konusu enerji kaynaklarının nasıl meydana

geldiklerini , dünya üzerinde ne kadar rezerv bulunduğunu ve neden bu kadar önemli

olduklarını belirtmek doğru olacaktır.

1.2.1.Petrol ve Önemi

Geçmişten günümüze önemi günden güne artan enerji kaynaklarının en

önemlisidir petrol. Petrol; Kendine has bir kokusu olan 0,80 ile 0,95 arasında değişen

yoğunlukta , çok koyu renkli ve hidrokarbonlardan meydana gelen, rafine edilmemiş

tabii mineral yağ olarak tanımlanır. Oluşumunda daha çok denizlerde ya da

denizlere dökülen akarsu ağızlarında yaşamış olan hayvansal ve bitkisel canlı

organizma kalıntılarının önemli rol oynadığı düşünülmektedir. Bilindiği gibi

milyonlarca yıl önce şimdi üzerinde yaşanılan karaların büyük bir bölümü denizlerle

kaplıydı. Bu alanlarda yaşayan canlı organizmaların dibe çökmüş kalıntılarının

üzerine akan sularla taşınan çamur ve toprak zamanla tabaka tabaka yığılmaya

10 GÜL,Atakan,YAZGAN GÜL,Ayfer ,Avrasya Boru Hatları ve Türkiye, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1995, s.12

Page 18: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

6

başlamıştır. Bu tabakaların ağırlıklarının gittikçe artması sonucu oluşan basıncın ısı

meydana getirmesi, milyonlarca yıl sonra bu kalıntıları petrol ve doğalgaz olarak

ortaya çıkarmıştır. 11

Ham petrol; siyah ya da koyu yeşil renkte olup, içeriğinde bulunan maddelerin

çeşitliliği sebebiyle pis kokuludur. Petrol ismini ilk bulunuşunun taşlar arası sızıntı

yağları olması sebebiyle Latince ( Petra=Taş ve Oleum=Yağ) kelimelerinden alır.12

Eski çağlardan beri hastalık tedavisinde , ilaç yapımında ve kaba yağlamada

kullanıldığı bilinmektedir. Yine de bu çok önemli kaynağın değerinin o çağlarda tam

olarak kavrandığı söylenemez. Petrolün bir güç kaynağı olarak ortaya çıkması 16.,

17. ve 18. yüzyıllarda yapılan keşifler sonucu olmuştur. Ancak kullanımının

hızlanması 20.yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır.

Petrol, ticari manada ilk kez Rusya’da kullanılmış, hatta Bakü yakınlarında

çıkarılan petrolün işlenmesi amacıyla bir işleme kompleksi bile kurulmuştur.13

Petrolün aranılıp bulunmasından tüketilmesine kadar geçen bütün safhalar petrol

endüstrisini meydana getirir.Yani petrolün aranması, işlenmesi, dağıtımı ve

tüketilmesi bu endüstrinin kapsamı alanındadır.Günümüzde bir çok sanayi kolu

petrole dayalı olarak gelişmektedir. Diğer bir değişle, çağımızın güçlü sanayilerinin

olmazsa olmazı , makinelerin damarlarında dolaşan kandır petrol.

Bugün, petrol endüstrisinde dönen para miktarı trilyonlarca dolarla ifade

edilebilecek dev boyutlara ulaşmıştır. Bu sektörde faaliyet gösteren bazı şirketlerin

bütçeleri, orta ölçekli ülkelerin bütçelerinden bile büyük duruma gelmiştir. Hal böyle

olunca, zenginleşip palazlanan bu kuruluşlar ekonomik bir güç oluşturarak, ulusal ve

uluslar arası boyutlarda strateji uygulayabilme yeteneğine kavuşmuşlardır. Bu durum

petrol piyasalarında belirleyici roller oynayabilmelerine zemin hazırlamıştır.

Petrolün bir sanayi kolu olarak ortaya çıkması 19.yüzyılın ortalarına denk

düşmektedir.Kanadalı Abraham GESNER’in doğal yollarla yer yüzüne çıkan

petrolden gaz yağı rafine etmesi petrol sanayinin ortaya çıkmasını temsil etmektedir.

Endüstri devrimin hızlanmasıyla birlikte buharlı makinelerin yayılması kömürün

11 ÖNERTÜRK,Filiz. Petrol ve Ekonomisi Üzerine ,Maliye Bakanlığı Teftiş kurulu Yayınları, No.259, Ankara ,1983,s.14 12 KOCAOĞLU,Mehmet. Petro-Strateji, Türkeli Yayıncılık, Ankara, 1996,s.3 13 ÖNERTÜRK,. Petrol……………………………,s.15-16

Page 19: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

7

önemini devam ettirmesine yol açsa da , Birinci Dünya Savaşının sonrasında başlıca

enerji kaynağı olarak petrolün yükselişi başlamıştır.14

Petrol; Politik , ekonomik ve askeri olarak paraya ve güce çevrilebilen en uygun

maddedir. Sanayileşmiş devletlerin tarihlerine bakıldığında bu ülkelerin

zenginleşmelerindeki en önemli faktörün yer altı kaynakları olduğu görülmektedir.

Yine bu ülkelerin 20.yüzyılda petrolü ve petrole dayalı endüstrileri en iyi şekilde

kullandıkları bilinmektedir. Ekonomik değeri gittikçe artan petrolün bazı ülkelerde

hiç olmaması, bulunup çıkartılmasının pahalı olması, elde edilen petrolün zor ve

pahalı bir işleme tabi tutularak kullanılabilir duruma getirilmesi, söz konusu ülkeler

açısından bir avantaj olarak ortaya çıkmıştır. Çünkü, topraklarında petrol bulunan

ülkelerin hemen hemen hepsinin bu petrolü ne çıkartacak, ne de işleyip piyasaya

sürebilecek teknolojik ve ekonomik gücü yoktur. Birinin petrolü diğerinin teknolojisi

ve sermayesi olmadan bu kaynaklar bir mana ifade etmemesine bağlı olarak ortaya

çıkan fırsatı kaçırmayan sanayileşmiş ülkeler, her ne kadar petrolü Dünya’ya

kazandırmışlarsa da, pastadan en büyük payı da yine onlar almışlardır.15

Petrole hemen hemen her seviyede rastlanılabilir. Eski metotlarla yapılan

araştırmalara göre Petrolün %52’si 1000-2000m. , %34’ü ise 2000-3000m. derinlikte

tespit edilmiştir. Rakamların böyle olmasının sebebi 1970 yılına kadarki sondaj

makinelerinin yetersiz kalmalarıdır. Ancak, en son metotlarla yapılan araştırmalar

bu bilgileri kökünden değiştirmiştir. Eski araştırmalarda kullanılan yöntemler

manyetik, gravite ve sismik yöntemlerdi . Yeni yöntemler ise uydu, uçak ve radar

tespiti yöntemleridir. En yeni ve güvenilir yöntem olan uzaydan Hiperspektral

görüntüleme yöntemiyle daha iyi ve daha kesin sonuç almak mümkün olmuştur.16

2005 yılı sonunda dünya ispatlanmış petrol rezervi 163.6 milyar ton, yani 1200,7

milyar varildir. 2005 yılı üretim kapasitesiyle ispatlanmış petrol rezervinin ömrü 40,6

yıl olarak ortaya çıkar. Dünya ispatlanmış petrol rezervinin %61,9’u Ortadoğu’da ,

%5,0’i Kuzey Amerika’da , %8,6’sı Orta ve Güney Amerika’da , %11,7’si Avrupa

14 YÜCE, Kafkasya …………………………,s.57 15 KOCAOĞLU,M. Petro-Strateji……………………….,s.10 16 ÇELEBİ,Hakan Yılmaz. Bu Topraklarda Petrol Var,Okul Yayınları, İstanbul ,2004,s.35

Page 20: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

8

ve Avrasya’da, %9,5’i Afrika’da , %3,4’ü de Asya-Pasifik bölgesinde

bulunmaktadır.17

Birinci Dünya Savaşından sonraki süreçte, öneminin gittikçe artmasına paralel

olarak Petrol, sadece enerji kaynağı olmaktan öte manalar ifade etmeye başlamıştır.

Öncelikle Petrol yeni endüstri kollarının kurulmasını sağlamış, bütün sanayi

alanlarındaki etkileşimi arttırmıştır. Genel olarak üretilen mal ve hizmetlerin

kalitesinin yükselmesini sağlamış ve yeni iş sahaları ortaya çıkarmıştır. Bu ise milli

gelirlerin artmasına yeni imkanların ve piyasaların açılmasına zemin hazırlamıştır.

Medeni çizginin yükselmesi adına bu kadar faydası olan petrol ayrıca, bir çok

toplumsal hareketin, İç savaşların ve savaşlarında müsebbibi durumundadır. Dünya

Petrol pastasından daha çok pay almak için ülkelerin kaderleriyle, yani milyonlarca

insanın hayatıyla oynandığı da yadsınamaz bir gerçektir. Her şekilde

palazlanmalarını sürdürmek isteyen petrol kartelleri, her ne kadar inkar etseler de ,

20.yüzyılda gerçekleşmiş olan bir çok savaşın, etnik çatışmanın, suikastın, devrimin

ya da darbenin perde arkasından seyreden failleri olarak karşımıza çıkmaktadırlar.

Bu kartellerin mantığını anlamak istiyorsak eğer, İngiltere’nin yetiştirdiği en güzide

devlet adamlarından biri olan Churchill’in şu açıklaması bize yardımcı olacaktır. “-

Bir damla petrol bir damla kandan daha değerlidir.”18

1.2.2.Doğalgaz ve Önemi

Doğalgaz; petrol gibi, milyonlarca yıl önce yaşamış olan canlı organizma

artıklarının yer kabuğunun altına gömülüp, bir takım kimyasal ayrışımlara

uğramaları sonucunda oluşmuştur. Metan(CH4) , Etan (C2H6) ve Propan(C3H8) gibi

moleküler ağırlıklı hidrokarbonlardan meydana gelmiş olup, renksiz, kokusuz ve

havadan hafif bir gazdır. Yeraltında yalnız başına veya petrolle beraber bulunabilir.

Petrol gibi doğal gaz da kayaçların mikroskopik gözeneklerinde bulunur ve kayaç

içerisinden akarak üretim kuyularına ulaşır. Çıkarıldıktan sonra rafine edilerek

içerisinde bulunan ağır hidrokarbonlardan ayrıştırılır.19

17 BP Dünya Rezerv Raporu , 2005, http://www.bp.com/productlanding.do?categoryId=91 18 KARADAĞ,Raif. Petrol Fırtınası, Ötüken Yayınları , İstanbul, 1975, s.41 19 BAĞCI,Suat. “Petrol ve Doğal Gazın Dünyadaki ve Türkiye’deki Durumu” 08.07.2002,s.1 http://www.e-aso.org.tr/Asobulten/büyüteç

Page 21: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

9

İlk doğal gaz sızıntılarının M.Ö.6000-2000 yılları arasında İran’da belirlendiği ,

ancak kullanımına M.S.900’lerde Çin’de başlandığı düşünülmektedir. Marko Polo

1273 yılında , Bakü’de ki Zoroastrian ateş tapınağında ki doğal gaz alevlerinden ve

bu alevlerin yüzyıllardır yanmakta olduğundan bahsetmiştir. Avrupa’da ise 1659

yılında İngiltere’de bulunan ve tanınan doğal gaz 1670’lerde kömürün damıtılması

yoluyla üretilmeye başlanmıştır. Doğal gazın yaygın olarak kullanılmaya başlaması

ise 1970’li yıllara denk gelmektedir.20

Dünya’da doğal gazın önemli bir enerji aktörü olarak sahneye girişi, 1970’lerde

ortaya çıkan Petrol krizinden sonra olmuştur. Özellikle sanayileşmiş Avrupa ülkeleri

doğalgaz kullanmaya yönelmişlerdir. Ekonomide doğal gaz temelde yakıt olarak

kullanılmakla birlikte,1980’lerden sonra değişik sanayi dallarında da kullanımının

arttığı görülür. Pahalı enerji maliyetlerine alternatif, kullanımın kolay ve hızlı olması

sebebiyle çok çabuk yayılmaya başlamıştır.21

Dünya doğal gaz bölgelerine bakıldığında; petrole göre daha geniş bir alana

yayıldıkları görülmektedir.1980’lerden sonra dünyadaki doğal gaz üretiminin önemli

oranlarda arttığı göze çarpmaktadır. Bu artışın asıl nedeni 1980’li yıllarda OPEC

üyesi ülkelerin sınırları dahilinde keşfedilen doğalgaz rezervlerinden

kaynaklanmaktadır.22

Dünyadaki doğal gaz rezervleri günümüzde var olan talepleri karşılayabilecek

düzeydedir. BP raporlarına göre 2003 sonu itibariyle dünya ispatlanmış doğal gaz

rezervlerinin 176 trilyon m³ olduğunu öğrenmekteyiz. Bununla birlikte üretimin en

çok Rusya ve Ortadoğu ülkelerinde arttığı görülmektedir.Yine Orta Asya doğal gaz

rezervleri sürekli değişmekle beraber , bölgenin 18-20 trilyon m³ civarında rezerve

sahip olduğu öne sürülmektedir.23 Doğal gazın bu kadar yoğun olarak

kullanılmasının 50-60 yıl daha sürebileceği düşünülmektedir.

20 T.C.Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, “Doğal Gaz” Ankara, Mart 1997,Yayın No:303,s.2 21 DOKUZLAR. Dünya Güç ……………………………..s.21 22 YÜCE. Kafkasya ……………………………………….s.131 23 DOKUZLAR. Dünya………………………………..….,s.31

Page 22: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

10

1.3.Araştırmanın Amacı ve Önemi

Dünya üzerindeki hidrokarbon kaynaklarının pekte uzak olmayan bir gelecekte

tükeneceği tahmin edilmektedir.Buna göre; Orta Asya bölgesinde enerji kaynakları

üzerinde oynanan oyunların uzun bir süre daha devam edeceğini söylemek yanlış

olmaz. Aslında yaşanan ve yaşanmaya devam edecek olan bu mücadele, bölgede

bilinenden çok bilinmeyen petrol ve doğalgaz rezervleri etrafında dönmektedir. Orta

Asya’ya atfedilen önem, gelecekte Orta Doğu petrol bölgelerine alternatif

olabileceği düşüncesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü, buradaki enerji kaynaklarının

değerinin trilyonlarca dolar olduğu tahmin edilmektedir.

Parçalanan Sovyet İmparatorluğunun yıkıntılarından ortaya çıkan yeni

devletler, bağımsızlıklarını yeniden kazanmalarına sevinme fırsatı bile bulamadan

büyük ekonomik zorluklarla karşılaşmışlardır. O güne kadar, karşılıklı bağımlılık

prensibi üzerine bina edilmiş merkezi bir ekonomiye göre yönetilen bu devletlerin,

sahip oldukları pazarları bir anda kaybetmeleri büyük bir fakirlik ve geri kalmışlığın

su yüzüne çıkmasına sebep olmuştur. Bu durumdan kurtulmak için serbest piyasa

ekonomisine geçmeyi ve böylece dünya ile entegre olmayı tek kurtuluş yolu olarak

gören bu ülkeler, bağımsızlıklarını takip eden birkaç sene içinde büyük reformlarla

desteklenen ekonomik programlar geliştirmişledir.

Gelecekte bu genç ülkelerin ekonomik olarak nasıl bir dönüşüme uğrayacakları

ellerinde bulundurdukları petrol ve doğal gaz kaynaklarını ne kadar verimli

kullandıklarıyla doğru orantılı olacaktır. Ancak, sahip oldukları enerji kaynaklarını

kullanmaları için öncelikle üretebilmeleri ve sonrada pazarlayabilmeleri

gerekmektedir.

Sovyet Rusya zamanında kolay üretim yapılan sığ petrol kuyularının tercih

edilmesi sonucu, daha derin kuyulardan üretim yapmayı sağlayacak teknoloji

gelişememiştir. Bu yüzden, özgürlüğüne yeni kavuşan bu ülkeler üretim yapabilmek

adına hem yeni teknolojiye, hem de bu üretimi tetikleyecek yabancı sermayeye

muhtaç kalmışlardır. Ayrıca, üretilen kaynakları ihraç edebilmek için gereken boru

hatlarının yetersiz olması ve mevcut hatların çoğunun da Rusya Federasyonu

topraklarından geçmesi, bu ülkeler açısından dışa bağımlılığı arttıran en önemli

problemler olarak ortaya çıkmıştır. Bütün bunlar gösteriyor ki; Sermaye ve

Page 23: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

11

teknolojik yardım Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın

kalkınması için vazgeçilmez iki unsurdur. Yani, adı geçen bu ülkelerin ekonomik

olarak ilerlemesi bölge dışı veya komşu devletlerle olan ilişkilerine bağlıdır.

Tüm bunlar göz önüne alındığında bu araştırmanın amacı; Orta Asya’da var olma

mücadelesi veren söz konusu devletler enerji potansiyellerini ve politikalarını

inceleyerek söz konusu ülkeler için ekonomik önemini vurgulamak, enerji eksenli

bölgesel sorunları göstererek enerji sektörüne olan etkilerini belirtmek ve uluslar

arası aktörlerle birlikte Türkiye’nin bölge üzerinde izledikleri enerji merkezli

politikalarının ışığında, bu dört cumhuriyetin sahip oldukları hidrokarbon

kaynaklarını kullanarak, Orta Asya’da etkili bir ekonomik güce dönüşüp

dönüşmeyeceklerini sorgulamaktır.

1.4.Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıklar

Orta Asya, gerek jeopolitik konumu, gerekse barındırdığı hidrokarbon yatakları

bakımından sadece Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan açısından

değil, bölgesel ve bölge dışı diğer güçler açısından da çok büyük bir önem arz

etmektedir. Bu kapsamda araştırmada, sadece bu cumhuriyetlerin enerji

potansiyelleri ortaya sunulmayacak, enerji merkezli birtakım bölgesel problemlere de

değinilecektir. Ayrıca, bu kaynakların bölgeye ilgisi olan küresel ve bölgesel güçler

açısından taşıdığı önem vurgulanarak, bu ülkelerin ve Türkiye’nin bölge politikaları

incelenecek, yine bu ülkelerin gelecekleri üzerine tahminlerde bulunulacaktır.

Ayrıca araştırmada, sadece petrol ve doğal gaz kaynakları üzerinde

yoğunlaşılmış, diğer doğal kaynaklar üzerinde durulmamıştır. Ülkelerin rezerv

bilgileri incelenirken güncel bilgiler verilmeye çalışılmış, gereksiz ayrıntılardan

kaçınılmıştır. Çeşitli haritalardan ve tablolardan yararlanılmasına karşılık, bu

faydalanma konuyu dağıtacak boyutlarda yapılmamıştır.

Araştırma sırasında bazı zorluklarla da karşılaşılmıştır. Bunlardan en önemlisi ele

alınan konunun çok geniş kapsamda bilgiler içermesidir. Bu yüzden araştırma yazıya

geçirilirken kolay anlaşılır ve net bilgiler verilmeye çalışılmış, belli bir konu

üzerinde uzun uzadıya durulmamıştır.

Page 24: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

12

Araştırma sırasında karşılaşılan diğer bir sorun ise; güncel bilgi azlığı olmuştur.

Enerji rezervleri kavramı göreceli açılımlara sahiptir. Her gün yeni enerji

kaynaklarının ortaya çıktığı ve yeni anlaşmaların yapıldığı bir sektörde rakamların ve

bilgilerin sabit kalması mümkün değildir. Bu noktada en son güncel bilgileri içeren

sadece birkaç kitap bulunmaktadır. Buda kaynak sıkıntısı çekilmesine yol açmıştır.

Ancak yinede çalışma sırasında bir çok kitaptan ve makaleden yararlanılmıştır.

Güncel bilgi açığı ise internet ve gazete kaynakları üzerinde durularak kapatılmaya

çalışılmıştır. Bunların yanı sıra yerli ve yabancı bazı kurumların ve şirketlerin ülke

raporlarından da faydalanılmıştır.

1.5.İzlenen Yöntem

Araştırmada, konunun daha iyi kavranabilmesi adına üzerinde durulan konular

bölümler halinde verilmiştir. Bu çalışma, Orta Asya’da kurulmuş olan dört

Cumhuriyet hakkında bilgiler içerdiğinden, öncelikle bu ülkelerin her birine ayrı bir

bölüm ayrıldığı belirtilmelidir. Araştırma toplam 9 bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölüm giriş olmak üzere, ikinci bölümde; Kazakistan, üçüncü bölümde;

Azerbaycan, dördüncü bölümde; Türkmenistan, beşinci bölümde ise Özbekistan

incelenmiştir. Bu kısımlarda, söz konusu ülkelerin kısaca geçmişlerine değinilmiş,

hidrokarbon rezervleri, üretimleri, tüketimleri, ihracatları,enerji politikaları vb. gibi

bir çok konu ele alınmıştır.

Altıncı bölümde; bölgedeki enerji eksenli sorunlar incelenmiştir. Bunlardan

Hazar Denizi’nin hukuki statüsü problemi çok yönlü olarak ele alınmış ve konuyla

alâkalı ülkelerin yaklaşımlarına ve çözüm önerilerine yer verilmiştir. Enerji güvenliği

problemi incelenirken ise, bölgedeki bazı gerginlik ve çatışmalardan örnekler

verilmiştir. Bölgede barışın sağlanmasıyla elde edilecek kazanımlar gösterilmeye

çalışılmıştır.

Yedinci bölümde; Orta Asya Bölgesi’nin Küresel ve bölgesel güçler açısından

sosyo-ekonomik önemi üzerinde durulmuş, söz konusu devletlerin bölge politikaları

incelenmiştir. Bu kapsamda; adı geçen devletlerin bölge siyasetindeki etkileri

tartışmaya açılmıştır.

Page 25: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

13

Sekizinci bölümde; Türkiye’nin enerji eksenli bölge politikaları incelenmiş,

bölge devletleriyle girdiği ilişkiler ve bu sayede elde ettiği kazanımlar ele alınmıştır.

Dokuzuncu bölüm de ise Araştırma sonunda çıkarılan sonuç belirtilmiştir.

1.6.Araştırma Problemi ve Hipotezi

Gelinen noktada araştırma probleminin; Enerji eksenli bölgesel sorunlardan

arındırılmış bir Orta Asya’da, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan,

sahip oldukları enerji kaynaklarını reel bir şekilde kullanarak ekonomik yönden

güçlü ülkelere dönüşebilirler mi? Sorusuna cevap vermek olduğu söylenebilir.

Bu soruya verilecek cevap, araştırmanın varmak istediği noktayı ve hipotezini

göstermesi açısından hayati önem taşımaktadır.Günümüzde, Kazakistan,

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın sahip oldukları enerji kaynakları

ölçüsünde bir gelişmişlik düzeyini yakalayamadıkları görülmektedir. Söz konusu

kaynakların bölgesel problemlerden soyutlanmış bir şekilde uygulanacak doğru

politikalar ışığında, bu devletlerin ekonomilerine sağlayacağı kaynak akışı,

gelecekte adı geçen ülkelerin bölgede ekonomik yönden güçlenmelerini sağlayabilir.

Page 26: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

14

II. BÖLÜM

KAZAKİSTAN

2.1.Giriş

Araştırma kapsamında incelenen cumhuriyetlerden birisi Kazakistan’dır. 45º-87º

doğu boylamları ile 41°-57° kuzey enlemleri arasında yer alan Kazakistan’ın

yüzölçümü 2.717.300 km²’dir. Kuzeyde ve Batıda Rusya Federasyonu , doğuda

Doğu Türkistan , güneyde Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile çevrilidir.

Ülkenin başkenti 1998’den bu yana Atana olup, önemli şehirleri Almatı, Cambu,

Çimkent, Türkistan, Karaganda, Semipalatinsk, Kökçetav, Kustanay, Turgay ve

Baykonur’dur.24

Kazakistan’ın nüfusu, 2004 verilerine göre 15 milyon civarındadır. 1989’da

16.464.000 olan nüfus 1999 nüfus sayımına kadar yıllık ortalama % 1’lik bir azalma

ile 14.953 milyona düşmüştür. Ancak 2000-2001 döneminde de düşme devam

etmesine karşın, 2003-2004 döneminde azalış durarak % 0.7 oranında artışla 14.951

milyona ulaşmıştır. 2005 itibariyle nüfusun 15.1 milyon olduğu tahmin

edilmektedir.25

Nüfus azalışında ana etken, bağımsızlık sonrası ülkeden dışa yönelik göç

olmuştur. Dış göçten kaynaklanan nüfus azalışının en bariz görüldüğü bölge,

nüfusunun büyük çoğunluğunu Rusya, Ukrayna ve Beyaz Rusya’dan gelenlerin

oluşturduğu Kuzey Kazakistan’dır. Nitekim 1989-1999 arası dönemde, ülkedeki Rus

nüfusu % 28 azalışla 6.227 milyondan 4.479 milyona düşmüştür. Aynı şekilde,

Almanlar % 63 azalışla 957.000’den 353.000’e ve Ukraynalılar % 39 azalışla

896.000’den 547.000’e düşmüştür. 26

Kazakistan'da tarım ve hayvancılığın oldukça gelişmiş olduğu söylenebilir.

Üretilen tarımsal ürünlerin başında buğday ve pamuk gelmekle beraber, darı, yulaf,

mısır ve pirinç de üretilmektedir. Hayvancılık daha çok sığır ve küçükbaş hayvan

ağırlıklıdır. Doğal kaynaklar yönünden zengin olan Kazakistan'da krom, çinko, bakır,

24Kazakistan Haritası İçin Bkz.Ek-2 25 Kazakistan,01.02.2007. http://tr.wikipedia.org/wiki/Kazakistan#Demografik_yap.C4.B1 26 DEMİRTEPE, Turgut . “Kazakistan’da Demografik Trendler” USAK Stratejik Gündem , http://www.usakgundem.com/yazarlar.php 29.06.2006

Page 27: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

15

kurşun, wolgram, asbest, barit, berilyum, bizmut, altın, demir, kömür, alüminyum,

titanyum, bor, petrol ve doğalgaz çok miktarda çıkarılmaktadır.Sanayi dalları ise;

tarımsal sanayiler, metalürji, hafif sanayi, petro-kimyasallar ve tekstil sanayi’dir.27

Kazakların tarih sahnesinde rol almaya başlamaları 15. asra, Özbek hanları

devrine denk düşer. Şeybani Hükümdarı Ebü'l-Hayr zamanında bozkır bölgesinde

yaşayan Türk kabileleri, aynı sülaleden Barak Han’ın oğulları Canıbek ile Kerey'in

idaresinde doğuya göç ederek Çağatay Hanlığı topraklarını kendilerine yurt

edinmişler ve buralarda yaşayan göçebe Türk kavimleri ile birleşerek iki yüz bin

kişilik bir nüfusa ulaşmışlardır. Bunlara daha sonra, Naymanlar, Celayirliler ve

Duğlatlar da katılınca bir milyonluk bir Kazak topluluğu meydana gelmiş, Balkaş

civarında yaşayanlara Canıbekoğlu Kasım Han, Urallara kadar olan bölgede

yaşayanlara Kereyoğlu Burunduk Han hükümdarlık etmiştir. Daha sonra Kasım Han,

amcasının oğlu Burunduk Hanı ortadan kaldırarak, Kazakların tamamını birleştirmiş

ve üç yüz bin kişilik bir ordu kurmuştur.28

Kasım Handan sonra sırasıyla, oğlu Aknazor Han (1520-1555), ondan sonra onun

oğlu Şigay Han (1555-1570) Kazan hükümdarı olmuşlardır. Şigay Han zamanında

bozkırların tamamı Kazak hakimiyeti altına girmiş, Şigay Hanın yerine geçen

Tevekkel Han zamanında ise (1570-1600) Taşkent ele geçirilerek başkent

yapılmıştır. Bundan sonra da Kazak toprakları üç ayrı "orda" ya bölünmüştür.

Bunlar; Tien Shan'ın kuzeyindeki Semireciye bölgesini içine alan kısma Büyük Orda

(Uluyüz), Aral Gölünün doğusundaki orta step bölgesini içine alan kısma Orta Orda

(Orta yüz) ve Aral Gölüyle Ural Irmağı arasında kalan kısma da Küçük Orda (Kiçi

yüz)’dır. Daha sonraları Tevekkel Hanın yerine kardeşi İşim Han (1600-1623),

ondan sonra Cihangir geçmiştir (1623-1655).Cihangir Han’ın yerini de oğlu Tekva

Han (1655-1678) almıştır.29

Tekva Handan sonra sultan olan Pulta Han’ın(1678-1718) Türkistan'a kadar olan

bölgeleri ele geçirmesi Kazakların birliğini bozmuştur. Ordaların birbirleri ile

savaşmaya başlamalarıyla harekete geçen Ruslar, önce Küçük Ordayı (1731), sonra

27 METİN.Meftun. Politik ve Bölgesel Güç Hazar, Yayınları,İstanbul 2004,s.106 28GÖMEÇ,Saadettin.Türk Cumhuriyetleri veToplulukları Tarihi, Akçağ Yayınları,1999,s.62 29 Tarih Sayfam.Com Web sitesi,Kazakistan Tarihi,12.11.2006, http://www.tarihsayfam.com/ulkeler-tarihi/kazakistan.html

Page 28: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

16

Orta Ordayı (1743), daha sonra da Hokand Hanlığı idaresindeki Büyük Ordayı

(1846) hakimiyetleri altına almışlardır. Böylece bütün Kazak topraklarının Çarlık

Rusya’sının eline geçmesini takiben,19. yüzyılın ikinci yarısında Kazak topraklarına

yeni iskan merkezleri kurulmuş ve buralara Ruslar yerleştirilmiştir.

1917 devriminden sonra Alaş Orda adlı Kazak hükümeti oluşmuş, buna karşılık

1920'de Kazakistan'ı işgal eden Kızıl ordu, Oranburg'da muhtar bir Sovyet

Cumhuriyeti kurmuştur. Bundan sonra ise Alma-Ata başkent yapılmış ve göçebeler

1929'da yerleşik hayata geçmeye zorlanmışlardır. Takip eden yıllarda ise birçok Rus

ve Ukraynalı göçmen Kazak topraklarına yerleştirilmiştir.

80’li yılların sonuna doğru ,SSCB’nin içine düştüğü ekonomik ve sosyal

bunalımdan bir türlü kurtulamaması bünyesindeki cumhuriyetlerin bir bir

kendisinden kopmasına sebep olmuştur. Buna bağlı olarak Kazakistan’da 16 aralık

1991’de tam bağımsızlığını ilan etmiştir.30

Bağımsızlığına kavuşmasının ardından, toprakları üzerinde zengin hidrokarbon

kaynaklarının keşfedilmesiyle Kazakistan’a gün yüzü doğmuştur.Öyle ki, bu ülkenin

Hazar Havzası’nın en büyük rezervlerine sahip olduğu öne sürülmektedir.Tüm

bunların ışığında, bu bölümde Kazakistan’ın mevcut olan enerji potansiyeli

incelenecek olup, söz konusu kaynakların ülke ekonomisi ve geleceği üzerine

etkileri konusunda saptamalar yapılmaya çalışılacaktır. Ayrıca, bölgesel liderlik

hevesinde olduğu bilinen Kazakistan’ın, sahip olduğu hidrokarbon kaynaklarını

doğru bir şekilde kullanarak, Orta Asya’da etkin bir güç olup olamayacağı tartışmaya

açılacaktır.

2.2.Kazakistan’ın Petrol Rezervleri

Sovyetler Birliği döneminde uygulanan ekonomik planlar çerçevesinde

Kazakistan, önemli bir tarım ülkesi durumuna gelmiştir. Tek bir ekonomik sektörde

uzmanlaşma esasına dayanan bu uygulamaların sonucunda, topraklarında zengin

petrol yatakları bulunan ülke, büyük bir petrol ürünleri ihracatçısı olamamıştır.

Kazakistan’ın Sovyetler Birliği zamanında sahip olduğu sanayisi ise daha çok yer altı

kaynaklarının çıkarılması üzerine bina edilmiştir.Bu yüzden ülkede tarımdan sonra 30 KESİCİ ,Kayyum. Dün,Bugün ve Hedefteki Kazakistan,IQ Yayınları,İstanbul,2003,S.233

Page 29: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

17

gelen uzmanlık kolunun madencilik olduğu görülür. Kazakistan, volfram, kurşun ve

barit açısından dünyada birinci; krom, çinko ve gümüş açısından ikinci; manganezde

üçüncü; bakırda dördüncü; altın ve demirde yedinci; gaz ve kömürde dokuzuncu son

olarak petrolde on üçüncü sıradadır. Fakat bu alanlarda bile nihai mal üretebilen bir

sanayi geliştirebilmiş değildir.31

Bütün bunların yanında Kazakistan, Sovyetler birliği’nin son zamanlarında

Rusya’dan sonra Birliğin en büyük ikinci petrol üreticisi durumuna gelmiştir.

Üretimdeki artışın ana sebebi; ülkedeki Onshore petrol yataklarının

Azerbaycan’ınkilere göre daha geç keşif edilmesi ve Sovyetlerin yeni yatırımları bu

bölgelere yapmış olmasıdır.Bu durum , Azerbaycan’daki kolay ulaşılabilir onshore

petrol yataklarının tükenmesi karşısında Sovyet yetkililerin daha derine inmek yerine

mevcut yatakları kullanma stratejilerinden kaynaklanmıştır.32

Sovyetlerin bu üretim stratejisine bağlı olarak, Tengiz, Uzen ve Karaçaganak

yatakları ele alınmış ve bu bölgelerdeki üretim arttırılmıştır. Karaçaganak bölgesinde

petrolün yanı sıra doğal gaz rezervlerine de rastlanılmıştır. Öyle ki, bu bölgeden

çıkarılan gaz, Sovyet üretiminin önemli bir kısmını karşılamıştır. Kısa zamanda

mevcut teknolojiyi kullanarak üretim yapma yönteminin sakıncaları ortaya çıkmış,

1980’lere gelindiğinde sığ yatakların rezervlerinin azalmaya başlaması, Sovyetler

Birliği petrol üretiminde bir tıkanıklık yaşanmasına neden olmuştur. Avrupa ve

Amerika da daha derin noktalarda sondaj yapmaya imkan sağlayan teknolojilerin

geliştirilmesine karşılık Sovyet teknolojisinin yetersiz kalmasının sonucu olarak

Kazakistan’da yeni üretim bölgeleri keşfedilememiştir.33

SSCB’nin dağılmasının ardından hareket serbestliğine kavuşan Kazakistan,

uluslar arası bir çok firma ile müzakerelere başlamıştır. Ancak ilk başlarda yapılan

sondajlardan istenilen verim alınamamış, birçok deneme başarısızlıkla

sonuçlanmıştır. Önemli miktarda yatırım yapılan bazı bölgeler kısır ya da verimsiz

çıkmıştır. Bu durum petrol firmaları arasında huzursuzluğa yol açmış olsa da,

31 SOMUNCUOĞLU,Anar. Kazakistan ve Özbekistan Ekonomileri Geçiş ve Büyüme Stratejileri,Türkistan Araştırmaları Dizisi,ASAM Yayınları,Ankara ,2001,S.46 32 BİLGİN,Mert . Avrasya Enerji Savaşları ,IQ Yayınları, İstanbul ,2005 s.214 33 SOMUNCUOĞLU,Anar. Kazakistan….…,s.46

Page 30: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

18

araştırmaların derinlikleri arttıkça Kazakistan’ın Hazar bölgesindeki en büyük

rezerve sahip ülke olduğu ortaya çıkmıştır.34

Kazak petrolleri diğer bölgelere göre daha geç bulunmuştur. Hazar’ın Kazakistan

kıyılarında Petrol araması yapmak için 1993 yılında Kazakstan Caspi Shelf adlı

uluslar arası bir konsorsiyum kurulmuş, bu konsorsiyumun 1994’te başlatıp,

1997’de sonuçlandırdığı araştırmalarda , Kazakistan’ın Hazar kıyılarında 60 milyar

varil petrol olduğu tahmini yapılmıştır.35

Hazar petrollerinin önemli bir kısmına sahip olduğu açıkça ortaya çıkan

Kazakistan da, şimdiye kadar birçok hidrokarbon yatağı tespit edilmiş ve yine

önemli bir kısmının da keşfedilmeyi beklediği tahmin edilmiştir. Kazakistan’daki en

önemli yataklar şunlardır; Tengiz, Kashagan, Karaçaganak, Korolev, Aktau, Aliaru

ve Kumangaz. Amerikan Enerji Bilgi İdaresi’nin 2006 yılı verilerine göre

Kazakistan’ın kanıtlanmış Petrol rezervleri 9 ile 40 milyar varil arasındadır.36

Kazakistan’ın en önemli petrol yataklarından biri Tengiz’dir.Sadece bu yatakta

bulunan kanıtlanmış Petrol rezervi 10 milyar varil olarak belirtilmiştir.37 Değişik

kaynaklara göre ise bu yatağın potansiyelinin 30 milyar varil olduğu ve dünyanın en

büyük 10.petrol sahası durumunda bulunduğu bildirilmektedir. Tengiz’in

kuzeyindeki Korolev sahasında ise 18.4 milyar varil petrol olduğu tahmin

edilmektedir. 38

2000 yılının Temmuz ayında 4500 metre derinlikte tespit edilen dev Petrol yatağı

Kashagan ,Kazakistan için yeni bir umut olmuştur.Uzmanlar 40 km gibi geniş bir

petrol balonuna sahip olan bu yatağın 30 milyar varil ,Kazakistan hükümeti ise 50

milyar varil tahmini potansiyeli olduğunu belirtmektedirler. Ayrıca yeni keşiflerde

düşünüldüğünde ,bu bölge dünyada ki ikinci en büyük petrol sahasıdır. 39

34 YÜCE. Kafkasya ve…………………..…. ,s.171 35 KALKAN,İbrahim, “Kazak Petrolleri ve Uluslararası Güçler”,YALÇINKAYA,Alâeddin ve dig.(Der),Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları,Bağlam Yayınları,İstanbul,1998,S,67 36 http://www.eia.doe.gov/cabs/Kazakhstan/Full.html Ekim 2006 37 KOCAOĞLU ,Mehmet. Petro-Strateji,Türkeli Yayınları,Ankara,1996.S.131 38 ONAY,Yaşar, “Hazar Enerji Kaynaklarının Jeopolitik ve Jeoekonomik Dinamikleri”,Avrasya Etütleri,Sonbahar 2002,S.29 39 KLEVEMAN,Lutz .Yeni Büyük Oyun Orta Asya’da Kan ve Petrol,Çeviren Hür Güldü,Everest yayınları,İstanbul,2003, S.85

Page 31: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

19

2.2.1.Kazakistan’ın Petrol Üretimi ve Tüketimi

Kazakistan’ın petrol sahalarına bakıldığında, sahip olduğu rezerv miktarı

bakımından dünyada 13. , petrol üretimi bakımındansa 28. sırada olduğu görülür.

SSCB döneminde Batı Sibirya ve Azerbaycan’daki kolay çıkarılabilen rezervler

üzerinde yoğunlaşılmasının sonucu olarak,bu ülkedeki petrol ve doğalgaz rezervleri

pek kullanılmamıştır.

Günümüzde petrol üretim ve ihracatı Kazakistan ekonomisi için çok önemli bir

hale gelmiştir.1993 yılında gerçekleşen petrol üretimi 23 milyon ton’a kadar düşen

ülke de,2000 yılı itibariyle üretim 28 milyon ton olarak gerçekleşmiştir.Bunun altı

milyon tonunun tüketilmesine rağmen geriye kalan 22 milyon tonluk bir kısmı ihraç

edilmiştir.Böylece Orta Asya’nın en büyük petrol üreticisi durumuna yükselen

Kazakistan, 2002 yılında günde 989 bin varil petrol üretme başarısını sağlamıştır.

2005’te ise bu rakam günlük 1.29 milyon varile çıkmış ve aynı yıl içerisinde üretilen

bu petrolün 222 bin varillik bölümü Kazakistan’ın kendi tüketimi olmuştur.Yani

toplam ihracat günde 1 milyon varil olmuştur. 40

Kazakistan hükümeti 2015’e kadar ,yeni devreye girecek projelerle birlikte

günlük 3.5 milyon varil petrol üretmeyi ümit etmektedir.Bunun 1milyon varilinin

Kashagan,700 bin varilinin Tengiz, 600 bin varilinin Kurmangaz ve 500 bin varilinin

de Karacaganak bölgelerinden elde edilmesi planlanmaktadır. Bunun yanı sıra ,

1999-2004 yılları arasında Kazakistan’ın Petrol üretiminde her yıl %15’lik bir artış

söz konusudur.41

Kazakistan,yeni keşfedilen yataklarında üretime geçmesiyle sadece öngörülen

üretim rakamları yakalanmış olmayacak,dünyada da petrol üretiminde ilk beş sırada

yer alacaktır.

40 TİKA: “Kazakistan Ülke Raporu”, 08.03.2007, www.tika.gov.tr/ulke_profilleri 41 PAMİR,A.Necdet , “Kafkaslar ve Hazar Hazasındaki ülkelerin Enerji Kaynaklarının Türkiye’nin Enerji Güvenliğine Etkileri” Türkiye’nin Çevresindeki Gelişmeler ve Türkiye’nin Güvenlik Politikalarına Etkileri Sempozyumu,Harp Akademileri,İstanbul,10 Mart 2006.s.29

Page 32: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

20

Şekil-1:Kazakistan’ın Petrol Üretim ve Tüketimi 1992-2007 42

2.2.2.Kazakistan’ın Petrol İhracatı ve Nakil Yolları

Kazakistan hükümetinin öngörülerine göre 2015 yılına kadar günde 3.5 milyon

varil üretim yapılması ve bunun büyük bir çoğunluğunun ihraç edilmesi

düşünülmektedir.Yeterli ihraç yollarının yapılması ve sektöre yapılan yatırımlarında

aynı oranda devam etmesi durumunda, bunun ulaşılması güç bir hedef olmayacağı

açıktır. Konumu itibariyle Kazakistan da, Azerbaycan gibi bir kara devletidir.Hiç bir

uluslar arası suya çıkışı olmadığından, enerji kaynaklarını dünya pazarlarına

çıkarmada ve bu kaynakları vatandaşların yararına kullanmak için paraya çevirme de

başka devletlerin yardımlarına muhtaçtır.Bu yüzden mevcut boru hatlarının kesintisiz

işlemesi ve yeni boru hatlarının devreye sokulması konuları Kazakistan açısından

ayrı bir öneme sahiptir.43

1991’de bağımsızlığını kazanan Kazakistan’ın kendi ayakları üzerinde

durabilmesi, kendi öz kaynaklarını kullanabilme kabiliyetine bağlıdır. Siyasi olarak

42 Kazakstan country analsis-Brief, june 2005 , 03.12.2006 http://www.eia.doe.gov/cabs/Kazakhstan/Oil.html 43 KALKAN,İbrahim, “Kazak Petrolleri ve Uluslararası Güçler”,YALÇINKAYA,Alâeddin (Der.), Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları,Bağlam Yayınları,Ankara,1998,s.72

Page 33: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

21

bağımsızlığını kazanmış olmasına rağmen, ülke ekonomisinde halen Rusya’nın çok

büyük etkisi vardır. Kazakistan açısından çok feci sonuçlar doğurabilecek olan bu

bağımlılıktan kurtulmak için de yeni ihraç yollarının biran evvel devreye sokulması

gerekmektedir.44

Kazak petrolü, Rusya Federasyonu’nun verdiği bir kota dahilinde, münhasıran

Rus petrol hatları ile uluslar arası pazara ulaşabilmektedir. Günümüzde Kazakistan,

ikisi Rusya federasyonu topraklarından geçmekte olan üç petrol boru hattını

kullanmaktadır. Rusya Federasyonu topraklarından geçenler; Sovyetler Birliği

zamanında devir alınan ve kapasitesi yükseltilerek kullanılan Atrau-Samara boru

hattı ile , Uluslar arası şirketlerin oluşturduğu bir konsorsiyum ile inşa edilen CPC

(Caspian Pipeline Consortium) boru hattıdır.45

Rus, Kazak ve Umman hükümetleri tarafından, uluslar arası firmalarla

oluşturulan konsorsiyum çerçevesinde geliştirilen CPC boru hattı , Kazakistan’ın

Hazar Denizi Petrol kaynaklarını Rusya’nın Novorssiysk limanına bağlamaktadır.

Kapasitesi, günde 560 bin varil olan bu hattın açılışı kasım 2001’de yapılmıştır.

Kazakistan’ın Tengiz sahasının petrolünü taşıyan bu hattın kapasitesinin günde 1.3

milyon varile çıkarılması düşünülmektedir. 46

Kazakistan’ın Rusya dağıtım sistemine bağlanan bir diğer boru hattı da Atrau-

Samara’dır.CPC boru hattı bitmeden önce Kazakistan, hemen hemen tüm petrol

ihracatını bu hat üzerinden yapmaktaydı . Ancak CPC’nin devreye girmesiyle birlikte

bu ahtın önemi azalmıştır.

Kazakistan’ın Petrol ihracatında kullandığı diğer boru hattı ise; Kazakistan-Çin

Petrol Boru Hattıdır.47 2006 yılı Mayıs ayında faaliyete geçen bu hat, bin

kilometrelik uzunluğu ile yılda 20 milyon ton petrol taşıma kapasitesine sahiptir.Söz

konusu boru hattı tam kapasite çalışmaya başladığında, Çin’in petrol ihtiyacının

44 VURAL,Zeliha, Hazar Enerji Kaynaklarının Uluslararası Politikadaki Yeri ve Türkiye’ye Etkisi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,Ankara:Atılım Ümiversitesi,2006,s.30 45 YÜCE,Kafkasya ve………….…. ,s.176 46 TC Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi “Kazakistan Sanayi Ürünleri Pazarı” Ülke Raporları,2005 http://www.igeme.org.tr/tur/yerinde/kazakistan/kazak3.pdf 47Boru hattı haritası için Ek-3

Page 34: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

22

yüzde 15’ini karşılayacaktır. Kazakistan bu üç hat dışında İran üzerinden demir yolu

ile de petrol ihraç etmektedir.48

Ayrıca Kazakistan petrolü’nün BTC’ye dahil edilmesi de söz konusudur. Eğer bu

anlaşma sağlanırsa , Kazak petrolü tankerlerle hazarı geçip, Azerbaycan’ın Sangaçal

Limanından Bakü-Ceyhan hattıyla birleşecektir.Toplam ihracatı içinde petrolün payı

%35’ten fazla olan Kazakistan için, boru hatları seçeneklerinin artması, ülkenin

geleceği açısından hayati bir öneme sahiptir.49

2.3.Kazakistan’ın Doğal Gaz Rezervleri

Kazakistan, doğalgaz bakımından zengin kaynaklara sahip olmasına rağmen hala

bir gaz ithalatçısı durumundadır.Ülkedeki tahmini gaz rezervlerinin 65 ile 100 tcf

dolaylarında olduğu düşünülmektedir.50

Kazakistan, 1999’da yürürlüğe koyduğu bir kanunla, ülkede yer altı kaynaklarını

çıkaran firmaların programlarına doğal gaz çıkarım işini de koymalarını mecburi

kılmıştır.Çıkarılan bu kanunun sayesinde, 2004 yılına gelindiğinde ülke, dışarıdan

doğal gaz almaya ihtiyaç duymamaya başlamıştır. Kazakistan’daki doğalgazın

yaklaşık %25’i Karacaganak bölgesinde bulunmaktadır.Diğer bir doğal gaz bölgesi

ise ülkenin güneyinde bulunan Amangeldi bölgesidir. Bunlardan başka Tengiz ve

Kashagan’da da petrolün yanında önemli doğalgaz yatakları bulunmaktadır.

Halihazırda Tengiz ve Kashagan’da üretim önceliği Petrolde olsa da, ilerleyen

yıllarda buralardan da hatırı sayılır ölçüde doğalgaz çıkartılması beklenmektedir. 51

2.3.1.Kazakistan’ın Doğalgaz Üretimi ve Tüketimi

Doğalgaz üretiminin desteklenmesi için 1999’da çıkarılan kanun kısa zamanda

etkisini göstermiş, üretim 1999’dan itibaren artış eğilimine girmiştir. Hatta 2000

yılında 314 bcf doğalgaz ile Kazakistan tarihinin o güne kadarki en yüksek doğalgaz

üretimi gerçekleştirilmiştir. Ancak bu üretim ülke ihtiyacını karşılayamayacak

48 “Kazakistan-Çin Boru Hattı Açıldı” Amerikanın Sesi 15.12.2005 http://www.voanews.com/turkish/archive 49 PAMİR. “Türkiye’nin Çevresindeki……..……..S.28 50 YÜCE,Kafkasya ve………….…. ,s.175 51 PAMİR. “Türkiye’nin Çevresindeki……………….…..S.30

Page 35: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

23

düzeyde olmuştur. Bu dönemde ülke 145 bcf/yıl’lık bir ithalat yapmıştır.Yani

Kazakistan 2000 yılında toplam 505 bcf/yıl doğal gaz tüketmiştir.2003 yılında ise

490 bcf’lik tüketime karşılık , 560 bcf/yıl’lık bir üretim gerçekleştirilmiştir.2004 yılı

üretimine gelince bir önceki yıla nazaran %50’lik bir artış göstererek 720 bcf olarak

gerçekleşmiştir.52

Şekil-2:Kazakistan’ın Doğalgaz üretim ve Tüketimi Haziran 200553

Kazakistan’ın doğalgaz üretimi her sene artma eğilimindedir.2000 yılından sonra

Ülkede ki üretim her yıl %16 dolaylarında artış göstermiştir. Kazakistan enerji ve

Tabii Kaynaklar Bakanlığı; doğalgaz üretimini 2005 yılında 1.1 tcf olarak (bu rakam

yakalanamamıştır), 2010’da 1.66 tcf ve 2015 yıllında da 1.84 tcf olarak

öngörmüştür.54

52 DOKUZLAR. Dünya Güç ……………..s.81 53 Kazakstan country analsis-Brief, june 2005 , http://www.eia.doe.gov/cabs/Kazakhstan/Oil.html 03.12.2006 54 PAMİR. “Türkiye’nin Çevresindeki……………….…..S.31

Page 36: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

24

Kazakistan’daki doğalgazın bir özelliği de associated olmasıdır.55 Yani Petrol

üretimi için yataklara tekrar enjekte edildiği düşünülürse; Petrol üretimi bitse bile

Kazakistan önemli bir doğalgaz üreticisi olarak kalacaktır.

2.3.2.Kazakistan’ın Doğalgaz İhracatı ve Nakil Yolları

Kazakistan Zengin doğalgaz yataklarına sahip olmasına rağmen, yeni yeni ihraç

kabiliyeti edinen bir ülkedir. 2002’den bu yana, Karacaganak bölgesinde üretilen gaz

400 km’lik bir boru hattıyla Rus Orenburg tesisine gönderilmekte, bir kısmı

Rusya’da pazarlanırken geri kalanı Kazakistan’a tekrar pompalanmaktadır.

Gönderilen gaz miktarı 212 ve 247 bcf’dir. Temmuz 2002’de Kazmunaigaz,

Gazprom’un ortak iştiraki olan KazrosGaz’la Kazakistan’ın doğalgaz boru hattını

yenilemek üzere 500 milyon dolarlık bir program başlatmışlardır. Bazı uluslar arası

bankalarında desteklediği bu programla 2005’ten itibaren Kazakistan’ın gaz

ihracatının artması beklenmektedir.56

Kazakistan’ın Kuzey kısımları, doğal gazı Taşkent-Bişkek-Almatı hattıyla

Özbekistan’dan almaktadır.Kazakistan’ın güney kısımlarında ise, Özbekistan ve

Kırgızistan’la yaşanan bazı sorunlar yüzünden gaz akışında düzensizlikler

yaşanmaktadır. Bundan dolayı Kazakistan, söz konusu ülkelere olan bağımlılığını

bitirmek düşüncesiyle bazı projeler üzerinde çalışmaktadır.57

Kazak doğalgazı Rus doğalgazına rakiptir.Bu yüzden Kazakistan, sahip olduğu

doğalgaz’a yeni pazarlar açmak için Hazar Denizi geçişli ihraç boru hatları projeleri

geliştirmektedir.Bunlardan biri Hazar’ı geçip Bakü üzerinden Türkiye’ye uzanacak

petrol ve doğalgaz taşıyacak boru hattı, diğeri ise 8000 km kat ederek Çin’e ulaşacak

boru hattıdır.Bu projeler üzerinde fizibilite çalışmaları hala devam etmektedir.

Bunlardan başka Kazakistan, Rusya ve ötesine taşınan Türkmen ve Özbek

doğalgaz’ının geçtiği transit bir bölge konumundadır.58

55 Bu sözcük ,petrol Rezervuarlarında Petrolle beraber bulunan gazı ifade etmektedir. 56 PAMİR. “Türkiye’nin Çevresindeki……………….…..S.32 57 DOKUZLAR. Dünya Güç ……………..s.84 58 TC Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı ülke Raporları,2005 s.6 http://www.igeme.org.tr/tur/yerinde/kazakistan/kazak3.pdf

Page 37: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

25

2.4.Kazakistan’ın Uluslararası Şirketlerle Yaptığı Enerji Anlaşmaları

Kazakistan bağımsızlığını takip eden dönemde, Sovyetler sonrası içine düştüğü

ekonomik bunalımdan kurtulmak adına yer altı kaynaklarını faaliyete geçirmek için

kolları sıvamıştır. Sovyetler birliği döneminde, enerji sektörü yerine tarım sektöründe

uzmanlaşan Kazakistan’ın sahip olduğu zengin kaynakları tek başına üretecek ve

işleyip ihraç edecek kabiliyeti gelişmemiştir. Bu yüzden ülke, bağımsızlık sonrası

ekonomik geçiş döneminde yabancı sermayeye muhtaç bir duruma gelmiştir.

Kazakistan, enerji kaynaklarının milli ekonomiye katkısı için çok uluslu enerji

devleriyle birçok anlaşma imzalamıştır.

2.4.1.Tengiz Anlaşması: Kazakistandaki en büyük enerji projelerinden biri olan ve

20 milyar dolarlık bir yatırım gereksinimi öngörülen bu projeyi, TengizChevron

Konsorsiyumu yürütmektedir. Konsorsiyumdaki hisse dağılımı; Chevron %50,

Kazakoil%20, Mobil%25 ve Lukoil-Arco%5 şeklindedir. Bu sahanın 6 ile 9 milyar

varillik bir rezerve sahip olduğu tahmin edilmektedir.59

2.4.2.Kashagan Anlaşması: 2000 yılında hizmete giren bu kuyudan oldukça verimli

rezervlerin bulunabileceğini gösteren miktarlarda üretim sağlanmıştır. Proje

ortakları; Exxon Mobil %14,2 , ENI %14,2 , TotalFinaElf %14,2 , Shell %14,2 ,

British Gas %14,2 , BPAmaco %9,5 , Philips Petroleum %7,1 , İnpex %7,1 , ,Statoil

%4,7 şeklindedir.Bu yataktaki rezerv miktarının 10 ile 40 milyar varil arasında

olduğu tahmin edilmektedir.60

2.4.3.Karaçaganak Anlaşması:Kazakistan’ın doğalgaz rezervlerinin %40’ına sahip

bu bölgenin işletilmesi için 1997 yılında uluslar arası bir konsorsiyum

kurulmuştur.Ortakların hisseleri; Agip %32,5,British Gaz,%32,5, Texoco%30,

Lukoil %15 Şeklindedir.Bu saha için 8 milyar dolarlık üretim ve paylaşım anlaşması

imzalanmıştır.Bazı tahminlere göre 1.35 trilyon m³’lük doğalgaz rezervinin

bulunduğu saha da , 1,2 milyar tonluk da petrol rezervi bulunmaktadır.61

2.4.4.Aktau-Aktübinsk-Atrau Anlaşması:Bu Proje Türkiye ile Kazakistan’ın

birlikte kurdukları Kazaktürkmunay şirketi tarfından yürütülmektedir.%51

59 ARAS, Osman Nuri ,Azerbaycan’ın Hazar Ekonomisi ve Stratejisi ,Der Yayınevi, İstanbul, 2001.s.261 60 BİLGİN. ,Avrasya ………….……..s.219 61 EKİCİ, “Kazakistan …..” S.3 http://www.igeme.org.tr/tur/yerinde/kazakistan/kazak3.pdf

Page 38: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

26

Kazakistan %49 Türkiye ortaklığı çerçevesindedir.Aktau bölgesinde günlük 2500,

Aktübins bölgesinde ise 1500 varil petrol çıkarılmaktadır.62

2.4.5.Tup-Karagan Anlaşması:Hazar Denizi’nin Kazakistan’a ait bölümünde yer

alan bu saha, Tup, Karagan ve Ataş sahalarını içerisine almaktadır.Yaklaşık 100

milyon ton petrol rezervine sahip olduğu düşünülen bölgedeki bu proje, 3 milyar

dolarlık bir yatırımı içermektedir.Rus Lukoil ve Kazak KazMunayGas Şirketleri

%50’er oranında ortaklardır.63

2.4.6.Kurmangaz Anlaşması: 23 milyar dolarlık büyük bir proje olan bu anlaşma

Rus Rosneft şirketi ile Kazakistan’ın KazmunaiGas Şirketi arsında 2005 yılında

imzalanmıştır.Bu sahadaki petrol rezervlerinin yaklaşık 1 milyar ton civarında

olduğu tahmin edilmektedir.64

2.5.Enerji Kaynaklarının Kazakistan Ekonomisine Etkileri

16 Aralık 1991'de bağımsızlığını ilan eden Kazakistan, kısa bir süre sonra

başlattığı ekonomik reformlarla, merkezi ekonomiden serbest piyasa ekonomisine

geçebilmek ve bu sayede ülkeye yabancı sermayeyi çekebilmek için kolları

sıvamıştır. Bu reformların; kamu da tekelciğini ortadan kaldırma, özelleştirme,

borçların yeniden yapılandırılması, bankacılık reformu, fiyat politikaları ve ticarette

liberalleşme, yatırımların teşviki kanununun çıkarılması, gümrük ve vergi konuları

üzerinde yoğunlaştığı görülmüştür.65

Bağımsızlık öncesi dönemde, sahip olduğu maden kaynaklarının da etkisiyle

komşularına nazaran daha derin bir gelişmişlik düzeyine sahip olan Kazakistan, ne

var ki bu alt yapıyı etkili bir biçimde kullanamamıştır. Sovyetler birliği zamanında

tarım sektöründe uzmanlaşmış olan ülke, bağımsızlık sonrasında üretimde ve

ihracatta büyük sıkıntılar yaşamıştır.

62 YÜCE. Kafkasya ve……………... ,s.282 63 MNG Yatırım Web Sitesi Haberler, “Tup-Karagan Anlaşması İmzalandı”, 29.12.2003, http://www.mngyatirim.com.tr/online/news-display.asp?id=157266 ,07.12.2006 64 YÜCE.,Kafkasya ve…………..…. ,s.284 65 ÇARIKÇI,Emin, “Türk Cumhuriyetlerinde Ekonomik Gelişmeler ve Kazakistan Örneği” T.C.Basbakanlık Dış Ticaret Müsteşerlığı,Ocak 2002 http://www.dtm.gov.tr/ead/dtdergi/ocakozel2002/carikci

Page 39: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

27

SSCB’nin dağılması Kazakistan’a doğal kaynaklarını daha yüksek fiyatlara

satabilmek ve daha çabuk endüstrileşebilmek için bir fırsat olmuştur. Sahip olduğu

kaynaklar bakımından stratejik önemi gittikçe artan Kazakistan da son 10 yılda

önemli gelişmeler yaşanmıştır. Enerji konusunda dünyanın önde gelen ülkeleri

arasına girme yolunda hızla ilerleyen Kazakistan, enerji üretim kapasitesini arttırmış

ve arttırmaya da devam etmektedir.66

Kazakistan’ın artan petrol ihracatı ve enerji sektörüne yapılan yatırımların da

etkisiyle, ülke ekonomisi yüksek büyüme rakamlarına ulaşmıştır.Kazakistan 2003

yılında %9.2, 2004 yılında %9.4 büyürken, 2005 yılında %9’luk bir büyüme rakamı

yakalamıştır. Ülke 2000’den buyana yıllık ortalama %9 oranında büyüme

sağlamıştır.Böylece dünyada, Çin’den sonra en hızlı büyüyen ikinci ekonomi

olmuştur.Bu büyüme performansının yakalanmasında özellikle petrol sektörünün

önemli payı vardır.67

Kazakistan’da bulunan petrol yataklarının önemli ölçüde korunmuş olması ve

Kazakistan hükümetinin özel sektörü ekonomiye katılma konusunda teşvik edebilmiş

olması, yabancı yatırımcıların bu ülkeyi tercih etmelerini sağlamıştır. Ülke, 1993-

2003 yılları arasında toplan 25,8 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekmiş, bu

yatırımın %46’sı petrol ve doğalgaz üretimine, %21’jeolojik araştırma ve keşiflere ,

%16’sı ise Metalurji alanına yapılmıştır. Şu anda özel sektörün GSYİH’daki payı

%65 , İstihdam sağlamadaki payı ise %75 seviyesindedir. Kazakistan hükümetinin

amacı ; ülkenin GSYİH’nı 2010 yılına kadar 2000 yılının iki katına çıkarmaktır. 68

Kazakistan ekonomisindeki bu olumlu hava dünya kredilendirme kuruluşlarının

da dikkatini çekmiştir. Ülkenin kredi notu Fitch tarafından BBB’ye yükseltilmiştir.

Verileri yapan analistler , ekonomik istikrarın süreceğini de öngörmüşlerdir.69

Hızlı ekonomik büyüme Kazak halkının yaşam standartlarını da olumlu şekilde

etkilemektedir. Mesela 1995 yılında ülkede kişi başına düşen milli gelir 700 dolar

olmuşken , bu rakam 2004 yılı sonu itibariyle 2,700 dolar seviyesine çıkmıştır.

66 ŞENER,Başer, “Kazakistan Ekonomisine Bakış”Garanti Dergisi,Mart 2006,S.2. http://garanti.com.tr/garanti_dergisi/garanti_dergisi_0306.pdf 67 Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Ülke bültenleri “Kazakistan” Şubat 2007,S.6 http://www.deik.org/bultenler/2007213102530kazakistan%20bulten%20subat%202007.pdf 68 http://www.deik.org/bultenler/2007213102530kazakistan%20bulten%20subat%202007.pdf 69 “Fitch Kazakistan’ın Notunu Yükseltti” Hürriyet Gazetesi,28.10.2004

Page 40: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

28

Kazakistan hükümetinin şimdiki hedefi ise kişi başına düşen milli geliri 2010 yılında

5,800 dolara , 2015 yılında ise 9000 dolara çıkarmaktır. Ayrıca 2006 yılı itibariyle

ülkedeki işsiz sayısında da bir azalma söz konusudur. İşsizlik Düzeyi 2005 yılında

%8,1 olarak hesaplanmışken, bu rakam 2006’da %7,8’e gerilemiştir.70

Belirtilen gelişmelere rağmen, kalkınmalarında petrol ve doğalgazın önemli ve

vazgeçilmez bir unsur olduğu ülkelerde görülen bazı olumsuzluklar Kazakistan

ekonomisinde de görülmektedir. Hidrokarbon sektörü dışındaki sektörlere daha az

yatırım yapılması sonucunda, oluşan dengesizlik ekonomideki çeşitliliği olumsuz

yönde etkilemektedir. Böylece ülke ekonomisi bir sektöre bağımlı hale

gelmektedir.Yani “Hollanda Hastalığı” denilen unsur Kazakistan için de bir risk

teşkil etmektedir.Ancak hükümet, fazla petrol gelirlerini bir fonda toplayarak, bunları

sosyal kalkınmayı desteklemek için kullanmaktadır. Böylece sektörler arasındaki

uçurumun daha fazla açılmasını önlemeye çalışmaktadır. Genel olarak hidrokarbon

ihraç ederek büyüyen Kazakistan, yurt içi tüketime yönelik üretim yapan üreticiler

için haklı rekabet koşulları yaratarak, imalat ve tarım sektörünü de desteklemelidir.

Bu şekilde sağlanacak sağlıklı bir kalkınma, Kazakistan ekonomisini daha da ileriye

taşıyabilecektir.71

2.6.Kazakistan Dış Politikası

Kazakistan’ın dış politikasına bakıldığında etkileşim halinde olduğu diğer

devletlerle işbirliğini geliştirmeye yönelik bir çok faaliyet içerisinde yer aldığı

görülmektedir. Bu faaliyetler çerçevesinde Birleşmiş Milletler (BM), Avrupa

Ekonomik Komisyonu (AEK), Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) gibi pek çok uluslar

arası örgüte üye olmuştur.Yine de ülkenin dış politika öncelikleri, bulunduğu bölge

üzerinedir.72

Bu çerçeveden bakıldığında Kazakistan ile Rusya’nın pek çok konuda birlikte

hareket ettikleri görülmektedir. İki ülkenin ortak çıkarları şimdilik bunu

70 “Kazakistan'da İşsizlik Oranı Düştü” USAK stratejik Gündem Haber, 16.01.2007 http://usakgundem.com/haber 71 SOMUNCUOĞLU.Anar, Kazakistanve Özbekistan Ekonomileri, Geçiş ve Büyüe Stratejileri.ASAM,Ankara.2001,s..218 72 Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Ülke bültenleri “Kazakistan” Şubat 2007,s.2 http://www.deik.org/bultenler/2007213102530kazakistan.pdf ,04.03.2007

Page 41: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

29

gerektirmektedir. Rusya ile olan işbirliği enerji, uzay, askeri-teknoloji, bilim, eğitim

ve ileri teknoloji alanlarını da kapsamaktadır. Ayrıca sahip olduğu enerji

kaynaklarını dışarıya ihraç etmede bir nevi Rusya’ya bağımlı durumda olması,

Kazakistan’ı bu ülkeyle olan ilişkilerinde daha hassas bir noktaya taşımıştır.Bunun

yanında Kazakistan Rusya’yı dengelemek adına Çin ile de işbirliği halindedir.73

Kazakistan’ın Çin ile işbirliğinin temelini enerji kaynaklarının ihracı için

gereken hatların inşası etrafında yoğunlaştırmıştır. Bilindiği gibi Kazakistan petrol ve

doğal gazının %70’ini Rusya’ya satmaktadır. Bir kara ülkesi olan Kazakistan için

enerji ihraç hatlarının çeşitlendirilmesi hayati öneme haizdir. Kazakistan-Çin

doğalgaz boru hattının bir diğer önemi de başarı ile uygulanması durumunda , Kazak

petrolünün Batı pazarlarına veya başka bölgelere ulaştırılması ve böylelikle ihraç

rotalarının çeşitlendirilmesi açısından gelecekte ortaya çıkabilecek projelere model

olarak algılanmasıdır. 74

ABD’nin 11 Eylül saldırılarıyla beraber Afganistan'a yerleşmesinden sonra,

Brzezinski'nin tavsiyesi üzerine Özbekistan'ı stratejik ortak olarak seçtiği ve Orta

Asya bölgesinde Kazakistan'la sıcak ilişkiler sürdürmediği görülmüştür.75

Demokrasiyi yayma amacındaki ABD, önce 2003 yılında Kazakistan'ın bazı

yöneticilerine karşı dava açmış, bir yıl sonra da demokratik olmamakla ve yolsuzluk

yapmakla suçladığı bu ülkenin üst düzey yöneticilerine ABD'ye girme yasağı

koymuştur. Ancak bölgede kızışan rekabet ve "Turuncu Devrimlerin" ardından

yaşanan kargaşa ve hayal kırıklığı, ABD’nin bu söylevden vaz geçip, bölge

ülkeleriyle daha sıcak ilişkiler kurmaya çalışmasına yol açmıştır. Bu kapsamda

Kazakistan-ABD ilişkileri de yavaş yavaş tekrar gelişmeye başlamıştır. 76

Ayrıca Kazakistan, BTC’a katılmakla da, petrolünü pazarlayabileceği seçenekleri

çoğaltmıştır. Kazakistan’ın izlediği enerji politikasıyla , yakın zamanda çok büyük

ihracat rakamları yakalaması beklenmektedir.

73 NOGAYEVA,Ainur .”Kazakistan’ın…..”, http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php 74 EKİCİ,Gökçen. “Türkistan’da mevzi savaşları ve Enerji” TURKSAM, 29.01.2005 http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp, 75 ZBİGNİEW,Brzezinski. Büyük Satranç Tahtası,Çeviren :Yelda TÜREDİ,İnklap Kitabeyi,İstanbul, 2005, s.270 76 NOGAYEVA,Ainur .”Kazakistan’ın denge Arayışı” Hakimiyet-i Milliye org, 25.10.2006, http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php

Page 42: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

30

Buraya kadar anlatılanların ışığında, gelecekte Kazakistan’ın zengin bir enerji

ülkesi olacağını söylemek yanlış olmayacaktır.Ülkenin sahip olduğu muazzam yer

altı zenginliği çoğu devleti kıskandıracak ölçüdedir.

Ne var ki, Kazakistan bu kaynakları işletebilmek için büyük oranda yabancı

sermayeye muhtaç durumdadır. Halihazırda bulunan ihraç yollarının % 70’inin

Rusya Federasyonu topraklarından geçmesi ise bir başka olumsuzluktur.

Bu faktörler her ne kadar Kazakistan enerji kaynaklarının kısa vadede ülke

ekonomisine katkıda bulunmasını önlese de, yürütülecek doğru enerji politikaları

sonucunda çözülmesi mümkün olan problemlerdir. Bunların dışında, Kazakistan’ın

artan hidrokarbon üretimi, ülke ekonomisinin geleceği açısından oldukça iyimser bir

tablo çizmektedir. Enerji kaynaklarının işletilmesi çerçevesinde uygulanacak doğru

politikalar bu ülkeyi orta vadede bölgenin zengin ve güçlü ekonomileri arasına

sokabilecek potansiyeldedir.

Page 43: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

31

III. BÖLÜM

AZERBAYCAN

3.1.Giriş

38º-25º kuzey enlemleri ile 44º-25º doğu boylamları arasında bulunan

Azerbaycan, Orta Asya, Orta Doğu ve Ön Asya’nın ortasında, Kafkas dağlarının

güneydoğu yamaçlarında yer almaktadır. Yüz ölçümü 86.660 km², ülke sınırlarının

toplam uzunluğu 3.660 km’dir. Kuzeyden Dağıstan Özerk Cumhuriyeti,

kuzeybatıdan Gürcistan, güneyden İran, güneybatıdan Ermenistan ve Türkiye,

doğudan Hazar Denizi ile çevrelenmiştir. Başkenti Bakü, önemli şehirleri; Gence ,

Sumgayıt , Mingeçevir’dir. Resmi dili Azerice, Para birimi Manat’tır.77

2004 yılı tahminlerine göre Azerbaycan’ın nüfusu 8,3 milyondur. % 97’si okuma

yazma bilen Azerbaycan halkının büyük bir bölümü Şii Müslümanlardan oluşmuştur.

Sünni Müslümanların nüfusa oranı ise %30’dur. Ülke nüfusunun en büyük

özelliklerinden biride bir çok etnik grubu bünyesinde bulundurmasıdır. Müslüman

%93,4 , Rus Ortodoks %2,5 , Ermeni Ortodoks %2,3 , diğer dinler %1,8 . Bugün

Azerbaycan’ın etnik dağılımı, 20. yüzyılın başında olduğundan çok farklıdır. Ülke,

nispeten daha homojen bir yapı arz etmektedir. Zira Azerilerin nüfusa oranı 1926’da

%62,1 iken , bu oran günümüzde %91’dir.78

En eski dönemlerde Asya'nın içinden, Çin ve Hindistan'dan Akdeniz ve Karadeniz

kıyılarına gelen kervan yolları, özellikle "Büyük İpek Yolu" Azerbaycan

topraklarından geçmekteydi. Günümüzde de Azerbaycan'ın jeopolitik konumu yine

büyük önem taşımaktadır. Bu önemin esasında, ülkenin stratejik coğrafi konumuyla

birlikte, sahip olduğu enerji kaynakların da etkisi büyüktür. Avrupa ile Asya'nın

kavşağında bulunan Azerbaycan, Avrupa-Kafkasya-Asya arasında nakliye koridoru

görevi görebilecek ve tarihte olduğu gibi güçlü bir iletişim merkezine dönüşebilecek

özel bir konuma sahiptir.79 Her türlü ulaşım araçlarının hareketini sağlayacak böyle

bir koridorun oluşmasına Avrupa ve Asya'nın güçlü devletleri son derece ilgi

77 Azerbaycan Haritası İçin Bkz.Ek-4 78 AKMAN,Aslıhan.Azerbaycan:Kadim Coğrafyanın Genç Ülkesi,İlke Yayınları, İstanbul, 2005 s.21 79 ŞİMŞEK,Atilla, Türk Dünyası,TÜDEV,Ankara,1998,s.37

Page 44: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

32

duymaktadır. Bu ilgi, Hazar Denizinin ve Hazar kıyısındaki arazilerin petrol ve doğal

gaz kaynakları bakımından zengin olmasıyla daha da büyümektedir.

Azerbaycan’da kurulan ilk devlet, M.Ö. 800 yılında Urartular tarafından yıkıldığı

bilinen Manna Krallığı’dır. Daha sonra bölgede kurulan Atropatene Krallığı’nın

bugün Azerbaycan’a ismini veren krallık olduğu düşünülmektedir. Azerbaycan

adının Büyük İskender’in ölümünden sonra (M.Ö.323) burayı yöneten

komutanlardan Atropates’ten geldiği söylenmekle birlikte Mecusi diniyle ilgili

olarak “Od” anlamındaki Azer ve “Muhafız” anlamındaki Baygan kelimelerinden

geldiği, Odlar Ülkesi anlamına gelen Azerbaycan olarak adlandırıldığı da ileri

sürülmektedir. Bütün bu görüşlerin yanında ülkenin adının çok eski dönemlerden

beri burada hakimiyet süren Hazar (Kasar) Türklerinden geldiği daha kuvvetli

ihtimal olarak ortaya çıkmaktadır. 80

Azerbaycan toprakları, 6. ve 7. yüzyıllarda gerçekleşen Bizans ve Sasani

İmparatorlukları arasındaki mücadeleden sonra, 642’de Hz. Ömer döneminde

Arapların kontrolü altına girmiştir. Abbasiler zamanında ise bölgede mahalli

hanedanlıklar kurulmuştur. Bu dönemden sonra, gerçekleşen Moğol istilasına kadar

bölgede Selçuklu Türklerinin hakim olduğu görülür. Türklerin bugünkü Azerbaycan

topraklarına yerleşmesi 5. ve 7.yüzyıllarda Sakalar (İskitler), ile olmuşsa da,

bölgedeki hakim etnik grup olarak ortaya çıkmaları 10. ve 11. yüzyıllara dek

düşer.81

Azerbaycan’ın Moğol İmparatorluğu’na dahil olması 1250’ler de gerçekleşmiştir.

Ancak, Azerbaycan’daki üstünlükleri Timur’un ölümüyle birlikte sona ermiştir.

Bölgede daha sonra Harzemşahlar, Timurlular ve Akkoyunlular’ın hakimiyeti

görülür. Akkoyunlular’ın yıkılmasıyla Azerbaycan toprakları Safevilerin eline

geçmiştir. Safeviler, Şiiliği devlet mezhebi ilan etmişler ve bu mezhepi Azerbaycan

topraklarında hızla yaymışlardır. Bundan sonra Şiilik, Azeriler için birincil kimlik

olarak kalmıştır.

1514 yılında Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail’i Çaldıran’da yenilgiye

uğratmasıyla Tebriz ve Güney Azerbaycan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Daha

80AKMAN.Azerbaycan …………………..s.38 81 GÖMEÇ.Türk ………………..,s.6

Page 45: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

33

sonra tekrar Safevilerin idaresine giren bölge, Kanuni döneminde yeniden Osmanlı

topraklarına katılmıştır. Kanuni’nin 1534 yılında gerçekleştirdiği Irakeyn Seferi ile

Azerbaycan’ın tamamını Osmanlı idaresi altına alınmışsa da, Azerbaycan’da

Osmanlı yönetimi tam olarak kurulamamış, bunun sonucunda bölge zaman zaman

Safevilerin kontrolüne geçmiştir. Buna karşılık Safevi Devleti, Osmanlı Devleti’ne

yıllık vergi ödemiştir. Daha sonraları bölgeyi Safevi idaresinden geri almak mümkün

olmamıştır.82

Rusya’nın Kafkasya’daki işgalleri 18. yüzyılda başlamıştır. Azerbaycan’a ilk Rus

akını Safeviler döneminde 1735’te gerçekleştir. II. Katerina döneminde (1768–1796)

Rusların güneye doğru ilerlemesi devam etmiş, Katerina’dan sonra Azerbaycan

hanlıkları’nın direnişleri olmuşsa da Ruslar, 1805’te Gence Hanlığı ile yaptıkları

savaştan sonra bölgeyi ele geçirmişlerdir. Daha sonraları Derbend ve Kuba hanlıkları

da Rus topraklarına dahil olmuşlardır. 1803–1813 Rus-İran savaşlarının sonunda

imzalanan Gülistan Anlaşması sonucunda Gence, Şeki, Bakü, Derbend, Kuba ve

Taliş hanlıkları Rusya’ya bırakılırken, Güney Azerbaycan hanlıkları İran

hakimiyetine terkedilmiştir. Yine iki ülke arasında yapılan Türkmençay

Antlaşması’yla da (1828) Azerbaycan toprakları, Aras nehri ve Taliş dağları sınır

olmak üzere Çarlık Rusya’sı ile İran arasında paylaşılmıştır. Revan ve Nahçıvan

hanlıkları Rusya’ya bırakılmış, Hazar denizi de Rus egemenliğine geçmiştir. İkinci

Dünya Savaşı sırasında Sovyet ve İngiliz askerleri güney Azerbaycan’ı işgal etmiş ve

Sovyetlerin desteğiyle 1945’te Muhtar Azerbaycan Cumhuriyeti ilan edilmiş olsa da,

İran 1946’da bölgeyi tekrar ele geçirmiştir. İran’da yaşayan Azerilerin sayısı, bugün

Azerbaycan Cumhuriyetin de yaşayan Azerilerin sayısından fazladır. Bu nedenle

kuzeybatı İran, bugün hâlâ Güney Azerbaycan olarak adlandırılmaktadır. Ayrıca,

İran nüfusunun %40’ını Azeriler oluşturmaktadır.83

Rusya’da 1917’de gerçekleşen Bolşevik Devrimi ile birlikte Kafkas halklarının

özgürlük hareketlerinde yeniden bir canlanma görülmüştür. Azerilerin , Ermeni ve

Gürcülerle bir araya gelerek oluşturdukları Seym Meclisi , Nisan 1918’de Güney

82 NESİPLİ , Nesip, “Azerbaycan’ın Milli Kimlik Sorunu” Avrasya Dosyası, İlkbahar,2001,sayı 1, s.135 83 SARAY,Mehmet , Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi ,Türk Tarih Kurumu Basım evi, Ankara, 1996,S.22

Page 46: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

34

Kafkasya Federal Demokratik Cumhuriyeti’ni ilan etmiş , ancak bu cumhuriyet iki

ayda dağılmıştır. Bunun üzerine , Musavat Partisi içerisinde Mehmet Emin

Resulzade başkanlığında oluşturulmuş olan Müslüman grubu , Azerbaycan Milli

Şurası ismini alarak 28 Mayıs 1918’de Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ni ilan

etmiştir.84

Yeni cumhuriyetin hükümeti, 4 Haziran 1918’de Osmanlı Devleti ile Batum’da

bir anlaşma yapmış, anlaşma hükümlerine göre hareket eden Osmanlı ordusu ise,

ülkenin iç ve dış güvenliğini sağlamak amacıyla Rusların elindeki Bakü’yü 15 Eylül

1918’de ele geçirmiştir. Moundoros Mütarekesi’nin ardından Osmanlı kuvvetlerinin

çekilmesi ile Bakü İngilizler tarafından ele geçirilmişse de, Self-determinasyona dair

verdikleri sözleri unutan Bolşevikler, 27 Nisan 1920’de Azerbaycan’ı tekrar işgal

edip, 28 Nisan 1920’de Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kurmuşlardır. 85

19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Rus ekonomisinin önemli merkezlerinden

biri haline gelmiş olan Azerbaycan, özellikle zengin petrol rezervleri ile dikkat

çekmiştir. 1880’lerde dahi dünya petrollerinin %50’sinin üretildiği ülke, Sovyetler

Birliği döneminde de 1920’lerden 40’lara kadar, SSCB’de çıkarılan petrolün %50-

60’lık bir kısmını da karşılamıştır.86

Sovyetler Birliği, Mikail Gorbaçov’un 1985’te başlattığı açıklık (Glasnost) ve

yeniden yapılanma (Perestroika) politikalarıyla çöküş sürecine girmiştir.19-20 Ocak

1990’da bağımsızlık için harekete geçen Azerbaycan’ın bu isteği Kızıl ordu

tarafından bastırılmışsa da, Moskova’da 1991’de gerçekleşen darbenin ardından

Azerbaycan, 1918–1920 yılları arasında sahip olduğu bağımsız statüye uygun olarak,

30 eylül 1991’de bağımsızlığına kavuşmuştur. 1992’de gerçekleşen seçimlerle

birlikte Azerbaycan’da komünist dönem son bulmuştur.87

Azerbaycan ekonomisi, Sovyetler birliği döneminde karşılıklı bağımlılık prensibi

üzerine bina edilmişti. Merkezi planlamaya göre birliği oluşturan cumhuriyetlerin

karşılıklı olarak bir birlerine ihtiyaç duymaları, entegrasyonu sağlayıcı ve

84 İnsani Yardım Vakfı Web sitesi, “Azerbaycan Tarihi”,02.12.2007, http://azerbaycan.ihh.org.tr 85 AKMAN.Azerbaycan…………………..…S.45 86 ASLAN,Yasin,Hazar Petrolleri,Kafkas Kördüğümü ve Türkiye,Berikan Yayınevi,Ankara,2005, s.186 87 ARAS.Azerbaycan’ın …………………..s.3

Page 47: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

35

sağlamlaştırıcı bir faktör olarak kullanılmıştı. Bundan dolayı 1991 yılında

bağımsızlığını kazanan Azerbaycan, Sovyet sisteminin bıraktığı pek çok ekonomik

problemle yüz yüze gelmiştir. Merkezi planlamaya göre bir tarım ülkesi durumuna

getirilen Azerbaycan’ın sanayisi ise aynı stratejiye bağlı olarak kendi kendine

yetersiz kılınmış ve diğer cumhuriyetlere büyük ölçüde bağlı hale getirilmiştir. Bu

durum Bağımsızlıktan sonra, fiyatların hızla artmasına ve enflasyonun yükselmesine

sebep olmuştur. Demokratik sisteme geçiş sırasında ortaya çıkan siyasi istikrarsızlık

ve çekişmeler, 1988 yılında Ermenistan ile başlayan Karabağ sorununun yarattığı

savaş durumu, zaten zor durumda olan ekonomiyi olumsuz yönde etkilemiştir.

Bunların yanı sıra, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Birleşik Devletler Topluluğu

pazarlarının da kaybedilmesi, Azerbaycan dış ticaretini dar boğaza sürüklemiştir.88

Azerbaycan, bağımsızlığını kazandığı 1991’den itibaren serbest piyasa

ekonomisine geçiş kararı almış, bunu ekonomik dar boğazdan çıkışın tek yolu olarak

görmüştür. Ancak, özellikle bağımsızlığın ilk yıllarında güçlü bir özel teşebbüs,

teknolojik donanım, hukuki ve ticari mevzuat gibi yabancı sermayeye açık bir serbest

piyasa ekonomisi için gerekli altyapı son derece yetersiz kalmıştır. Bununla beraber

Azerbaycan, ekonomisini yabancı sermayeye açmak, ithalat ve ihracatını arttırmak

için çaba göstermiştir. Ülkenin çok zengin enerji kaynaklarına sahip olması, yabancı

yarımcıların ilgisini çekmiş ve hala da çekmektedir.89

Yukarıdaki bilgiler ışığında bu bölümde; Azerbaycan’ın sahip olduğu enerji

potansiyeli incelenerek, bunların üretimi, tüketimi , ihraç yolları ve ülke ekonomisine

katkıları gibi konulara değinilmiştir. Ülkenin yapmış olduğu enerji anlaşmaları

gösterilmiş, Azerbaycan dış politikasının öncelikleri ele alınmıştır. Böylece , ülkenin

geleceği açısından oldukça önemli olan Petrol ve Doğalgaz gibi kaynakların, iyi

işletilmesi ve elde edilen gelirlerin doğru bir şekilde kullanılması durumunda bu

kaynakların, Azerbaycan’ı bölgede ekonomik bir güç durumuna getirip

getiremeyeceği anlaşılmaya çalışılmıştır.

88 AKMAN. Azerbaycan…………….……S.22 89 GÜNGÖR,Bayram,ŞENTÜRK,Hayri.S., “Hazar enrji Kaynakları ve Bölge Ekonomileri Açısından Önemi” EFEGİL,Ertan ve dig.(Der.), Yakın Dönem Güç Mücadeleleri Işığında Orta Asya Gerçeği, Gündoğan Yayınları,İstanbul,2004,s.67

Page 48: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

36

3.2.Azerbaycan’ın Petrol Rezervleri

Azerbaycan’da petrolün oldukça eski çağlardan beri varlığı bilinmektedir.

13.yüzyılda Çin’e yaptığı yolculukta Marco Polo, Bakü yakınlarındaki bir kuyudan

akan sıvının içilmez ama yanıcı olduğundan bahseder. Ayrıca Marco Polo, bu yanıcı

sıvının tedavi amacıyla develerin yaralarına da sürüldüğünü belirtmiştir. Eski

zamanlarda, Abşeron yarımadasında, topraktan çıkan petrolle beslenen doğal

alevlerden dolayı Azerbaycan “Ateş Ülkesi” olarak da bilinirdi. Bakü’nün kuzeyinde

ateşe tapan Zerdüş’lerin yaptığı ve hâlâ ayakta duran mabetlerin varlığı

bilinmektedir. Yunan, Arap, Fars, Rus ve Türk seyyahların kaleme aldığı

seyahatnamelerde, Bakü’de el kuyularından çıkarılan petrolden ve bunların develerle

taşınmasından bahsedildiği görülür. 90

Petrol; Bakü’de, 19.yy’da Rus Dukalığı olduğu dönemde keşfedilmiştir.

Azerbaycan’da Petrol ilk olarak, Abşeron’da Surahanı kasabasında 15-30 metrelerde

çıkartılmıştır. 1829 yılında Bakü’de bu şekilde elle kazılmış 82 petrol kuyusu

bulunduğu, ancak bu kuyulardan istenilen verimin alınamadığı görülmektedir.

1847’de Marcus Semyonov adında bir mühendis girişimci, petrol kazılarında ilk defa

makineleri kullanmaya başladı. Yine 1847 yılında , Bakü’nün Bibiheyet bölgesinde

mekanik usullerle çalışan ilk petrol kuyusu açıldı. Bu kuyu ünlü İsveçli Nobel

Kardeşlerindi. Kısa zaman zarfında Bakü’de bir petrol imparatorluğu kuran Nobel

kardeşler, 1878’de Hazar Denizinde ilk petrol tankerini de yüzdürme başarısını

göstermişlerdir. 1880’li yılların ikinci yarısında “Hazar-Karadeniz” cemiyetinin hisse

senetlerinin Paris bankeri Rothchild tarafından satın alınmasıyla, Azeri petrol

sanayisine batılı yatırımcıların ilgisi daha da artmaya başlamıştır.91

Çarlık rejiminin çökmeye başlamasıyla birlikte, Bakü’de ki Petrol işçilerinin

çalışma koşullarını protestoları başlamıştır. Bu hareketin liderlerinden birisi de

Stalin’dir.1903-1904 yılları arasında gerçekleşen bir çok grev, eylem ve sabotajdan

sonra Bakü’deki petrol kuyularının üçte ikisi büyük zarar görmüş ve kullanılamaz

duruma gelmiştir.Bu durum ise petrol ihracatını durma noktasına getirmiştir.Öyle ki,

90 KLEVEMAN .Yeni…………, S.16 91 ARSLAN,Faruk . Hazar’ın Kurtlar Vadisi ,Kara Kutu Yayınları,İstanbul,2005,s.47

Page 49: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

37

Birinci Dünya Savaşından hemen önce, Rus Petrolünün dünya pazarlarındaki payı

%9’a kadar düşmüştür. 1917 Bolşevik devrimi Hazar petrol endüstrisinde yeni

gelişmeleri de beraberinde getirmiştir. Devrimden sonra, Bakü’de Rus hakimiyeti

kurulmuş ve bütün petrol arazileri millileştirilmiştir. Kafkasya’daki Bolşevik

zaferinden ve Azerbaycan demokratik cumhuriyeti’nin tavsiyesinden sonra, Petrol

bölgesinin esas kontrolü Sovyetler Birliği’nin eline geçmiştir.Bunun yanı sıra,

Birinci Dünya Savaşı, kaybedeni ve kazananı Petrol kaynaklarının belirlediği ilk

çatışma olmuştur. Zira , Almanya’nın savaşı kaybetmesindeki en büyük etkenlerden

birisi; Bakü petrollerine ulaşamamasıdır. Bunların yanında Sovyetler Birliği

zamanında petrokimya, Petrol endüstrisi ve makine mühendisliği alanında çok büyük

başarılar elde edilmişse de, bölgede petrol üretimi önemli oranlarda düşmüştür.Buna

rağmen, 1930’lu yıllarda SSCB’nin petrol ihtiyacının %57’si tek başına yine

Azerbaycan tarafından karşılanmıştır.1940 yılına gelindiğinde ise Azerbaycan’ın

üretimdeki payı %70’lere kadar yükselmiştir.92

Bakü ve Hazar petrolleri, İkinci Dünya Savaşının da kaderini belirleyen en

önemli faktörlerden olmuşlardır. Hitler’in motorize birliklerinin doğudaki yıldırım

harekatına devam edebilmeleri ve kızıl orduyu saf dışı bırakabilmeleri için

muhakkak Hazar bölgesi petrol yataklarını ele geçirmeleri gerekmiş, fakat Almanya

bunu başaramamıştır. Alman hücum birliklerinin yakıtı Kafkas dağlarında tükenmiş,

bunun sonucunda Sovyet kuşatması altında kalan Almanya’nın Kafkas ordularına

1943’de çekilme emri verilmiştir. Zaten İki yıl sonrada Sovyet tankları Berlin’e

girmiş ve savaş sona ermiştir.93

İkinci Dünya Savaşının sona ermesiyle birlikte, Hazar petrol endüstrisinin de

yeni bir döneme girdiği görülmüştür. Savaş öncesinde, Azerbaycan SSCB’nin ana

petrol merkeziyken, 1950’li yıllarda bu rol yavaş yavaş Volga-Ural’a kaymıştır.

Buraların gerilemesiyle birlikte de çalışmalar Sibirya üzerinde yoğunlaşmıştır.1978

yılına gelindiğinde Sibirya’da üretilen petrolün bütün SSCB topraklarındaki payı

%44 olmuştur.94

92 YÜCE. Kafkasya ve…………….…. ,s.144 93 KLEVEMAN. Yeni Büyük…….……,s.21 94 GOULİEV,Resul . Petrol ve Politika,Çeviren Fatma Feran,Ar Matbaası,İstanbul 1997,s.40

Page 50: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

38

Bağımsızlık sonrasında içine düştüğü ekonomik bunalımdan kurtulmak isteyen

Azerbaycan, kaçınılmaz olarak çok uluslu firmalarla görüşmeler yapmaya

başlamıştır. Bağımsızlık döneminin ilk lideri olan Ebulfeyz Elçibey’in

Azerbaycan’ın söz sahibi olmadığı projeleri askıya alması, çok uluslu şirketlerin bu

bölgeye girmesini birkaç sene geciktirmişse de, Elçibey’in bir darbeyle yönetimden

düşürülmesi ve yerine Haydar Aliyev’in getirilmesiyle bu durum değişmiştir.95

Haydar Aliyev’in milli çıkarları ve Rusya’nın varlığını bir paydada birleştirebilmesi,

pek çok projenin hızla gerçekleşmesini sağlamıştır.

Hala sondaj yapılmamış bakir alanlara sahip olan Azerbaycan, hatırı sayılır

ölçülerde petrol rezervine sahiptir. 2005 yılı içerisinde 17 milyon tonluk bir üretim

gerçekleştiren Azerbaycan’ın, ABD Enerji Bakanlığı verilerine göre ispatlanmış 7-11

Milyar varil petrol rezervi vardır. BP’ye göre ise bu rakam; 7 Milyar varildir.

Azerbaycan milli petrol şirketi SOCAR’a göre ise bu rakam; 17.5 Milyar varil’dir. 96

Yine ABD enerji bakanlığı’nın 2000 yılı verilerine göre; ülkedeki tahmini toplam

petrol rezervi 31-40 Milyar varil civarındadır. Azerbaycan’da petrol; Hazar

Denizi’nde, Hazar Denizine uzanan Abşeron Yarımadası’nda, Kura Nehri kıyısında,

Guba-Siyezen,Kabristan ve Gence civarında bulunmaktadır.Yine bu rezervlerin

%58,3’ünün Abşeron Yarımadasında ve Hazar Denizi’nde, %26,2’sinin Kür-Aras

ovasında, %6,7’sinin Guba-Siyezen bölgesinde bulunduğu bilinmektedir.97

3.2.1.Azerbaycan’ın Petrol Üretimi ve Tüketimi

1890’dan bu yana modern anlamda petrol çıkartılan Azerbaycan’da üretim

yapılan yatak sayısı, çoğunluğu Bakü çevresinde olmak üzere 57’dir. Bunun 39’u

karada, 18’i denizdedir. Toplam rezervinse 7-11 milyar ton olduğu, gelişen teknoloji

ve yeni keşiflerle bu miktarın ileriki yıllarda artacağı tahmin edilmektedir.1990’da

12,5 milyon ton petrol üreten Azerbaycan’ın üretimi,1992’de 11,2 milyon ton’a ,

1993’te ise 10,5 milyon ton’a gerilemiştir. Ancak, yapılan anlaşmalar ve sağlanan

95 ARSLAN. Hazar’ın…….,s.139 96 Azerbaijan country analysis brief ,June 2005. www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Azerbijan/html 97 YÜCE. Kafkasya ve……………………………………. ,s.166

Page 51: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

39

kaynakların da etkisiyle 2000’yılında 14 milyon ton, 2001 yılında ise 14,9 milyon

ton gibi üretim rakamlarına ulaşılmıştır. 98

2005’te %43 artışla 22,2 milyon tona çıkan Azerbaycan’daki petrol üretiminin

2006 yılı sonu itibariyle 30 milyon tona ulaşması hedeflenmiştir. Ancak, bu

rakamların yeni devreye girecek yatırımlarla hızla artacağı düşünülmektedir. Bu

çerçevede Azerbaycan yönetimi’nin son yıllarda atağa geçtiğini söylemek

mümkündür. Zira , petrol sektörüne yapılan 17 milyar dolarlık yatırım karşılığında

2010 yılına kadar her yıl 50 milyon tonluk bir üretim yapılması öngörülmüştür. 99

Azerbaycan’ın petrol sektöründeki tüm faaliyetlerini, Azerbaycan Devleti milli

petrol şirketi SOCAR (Azneft-SOCAR:State Oil Company Of Azerbaijan Republic)

yürütmektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasını takip eden yıllarda ülkenin içerisine

düştüğü ekonomik tükenmişlik ve savaş durumu, uzun süre petrol endüstrisine

yatırım yapılmasını engellemiştir.Bununla birlikte eski teknolojiye sahip rafinelilerin

ve kuyuların durumunun yabancı kaynak bulunmadan düzelemeyeceği gerçeği,

Azerbaycan’ı uluslar arası Petrol Şirketleri ile çeşitli anlaşmalar yapmaya itmiştir.100

Azerbaycan Hükümeti’nin çabaları ile Eylül 1994’te imzalanan “Asrın

Anlaşması” ya da “Mega Anlaşma” petrol sektöründe Azerbaycan’ın imzaladığı en

büyük anlaşmalardandır. Amerikalı ve Avrupalı şirketlerin oluşturduğu bir

konsorsiyum ile tam 8 milyar dolarlık bir proje imzalanmıştır. Bu anlaşma ile Hazar

Denizi’ndeki Güneşli, Azeri ve Çırak sahalarında tespit edilen 4 milyar varillik

petrol’ün çıkarılması öngörülmüştür. Azerbaycan, bu anlaşmayı takiben yine yabancı

konsorsiyumlarla 1995 ve 1996 yıllarında üç anlaşma daha yapmıştır.Bu

anlaşmaların öngördüğü yatırım miktarı 8 milyar dolardır.Daha sonraları bir çok

firma ile sayısız petrol anlaşmaları yapılmış ve ülkeye 60 milyar doların üzerinde

yabancı sermaye çekilmiştir. 101

98 PEHREMENT,Permek. “Hazar Petrollerinde Başına Buyruk Efendilerin Gölgesi” TURKSAM , 21.04.2005 ,s.1, http://www.turksam.org/tr 99 DİKBAŞ,Kadir. CANSEVER,Enes,. “Hazar’ın Yükselen Yıldızı” Aksiyon Dergisi,Sayı.632 , 15.01.2007 100 BİLGİN,Mert,Hazar’da Son Darbe,IQ Yayınları,İstanbul,2005,s.125 101 GÜNGÖR ,ŞENTÜRK, “Hazar…………….”s.77

Page 52: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

40

Şekil-3: Azerbaycan Petrol Üretim ve Tüketimi 1992-2007102

3.2.2.Azerbaycan’ın Petrol İhracatı ve Petrol Nakil Yolları

Azerbaycan’ın 1990 yılındaki petrol üretimi 12.5 milyon ton olmuşken , bu

rakam 1992 yılında 11,2 milyon tona , 1993 yılında ise 10,5 milyon tona gerilemiştir.

Ancak 2000 yılına gelindiğinde tekrar yükselme eğilimi gösteren petrol üretimi 14

milyon önce tona , daha sonra 2001 yılında 14,9 ton’a yükselmiştir.2004 yılında

211.000 varil/gün ( Yılda 10.6 milyon ton) olarak gerçekleşen ihracatının 2006

yılında iki katını aşarak 478.000 varil/gün olacağı tahmin edilmektedir.2008 yılında

ise bu rakamın 1.1 milyon varil/gün olması beklenmektedir.103 Bu ihracatın

kademeli olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı vasıtasıyla Türkiye üzerinden uluslar

arası piyasalara arzı gerçekleştirilecektir.

Azerbaycan, mevcut jeopolitik konumu itibariyle , herhangi bir uluslar arası suya

çıkışı olmayan bir kara devletidir. Bu yüzden kaynaklarının geliştirilmesi, ürettiği

petrol ve doğal gazın taşınması konusunda batıya ve diğer devletlere bağımlı

durumdadır. Enerji nakil problemini tek bir devlete bağlı kalmayarak çözmek isteyen

102 Azerbaijan country analysis brief ,June 2005. www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Azerbijan/html 103 YÜCE. Kafkasya ve…………….…. ,s.167

Page 53: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

41

Azerbaycan, bu amaçla çeşitli nakil hatları üzerinde yoğunlaşmış ve kaynaklarını

uluslar arası pazarlara sunabilmek için bir çok seçeneği denemek zorunda

kalmıştır.104

Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol boru hattı faaliyete geçinceye kadar , Azerbaycan iki

kısıtlı “erken petrol” ihraç boru hattını kullanmıştır.Bunlardan biri olan yılda 5

milyon ton taşıma kapasiteli Bakü-Novorossiks boru hattı gerekli yatırımların

yapılması halinde yıllık kapasitesi 17 milyon ton’a kadar çıkabilecek bir ihraç yolu

durumundadır. Diğer hat ise Gürcistan’ın sınırları içinden geçen Bakü-Supsa hattıdır.

İlk taşıma kapasitesi yılda 5 milyon ton olan bu hattın kapasitesi daha sonraları 6

milyon ton’a kadar yükseltilmiştir. Halen gerekli yatırımların yapılması durumunda

11 milyon ton gibi bir kapasiteyle çalışabileceği hesap edilmektedir.105

Rusya’nın kontrolünde olan Bakü-Novorossiks boru hattının, çoğu zaman

Rusya’dan kaynaklanan teknik ya da askeri sebeplerle kullanım dışı kalması, petrol

akışında kesintilere yol açmaktadır. Azerbaycan 1997 yılından beri bu hattan petrol

pompalamaktadır.Bu hat sayesinde Azerbaycan Rusya’ya önemli miktarda petrol

ihraç etmektedir.Eğer BTC boru hattı yapılmamış ve ana ihraç yolu bu hat olmuş

olsaydı, hem Rusya çok büyük bir gelir elde etmiş olacak, hem de Azerbaycan ve

Gürcistan’ı kendine bağımlı hale getirmiş olacaktı. Boru hattı yoluyla Bakü’den

Rusya’nın Novorossiks limanına gelen petrolün tankerlere yüklenerek, boğazlar

vasıtasıyla uluslar arası pazarlara arz edilmesi Türk boğazları içinde çok ciddi

tehlikeler ortaya koymaktadır.Çünkü her yıl 10 bin geminin geçiş yaptığı boğazların

bu petrol trafiğini kaldıramayacağı aşikardır.Bozulacak ekolojik dengenin ,15 milyon

nüfusa sahip İstanbul halkının hayatını tehdit etmesi kaçınılmazdır.Ayrıca

Novorossiks limanına petrol taşıyabilecek boyutlarda büyük tankerlerin

yanaşmasının, limanın sığ olmasından dolayı mümkün olmaması da bu hat adına bir

başka eksik olarak karşımıza çıkar.106

Bakü-Supsa hattı ise bazı batılı şirketlerin tahminlerinin aksine kesintisiz bir

şekilde petrol taşımaya devam etmektedir. Ancak Bakü-Novorossiks hattı için

saydığımız olumsuzluklar hemen hemen bu hat içinde geçerlidir.Ayrıca bu hattın 104 GÜNGÖR ,ŞENTÜRK. “Hazar ……………”s.84 105 PAMİR. “Kafkaslar…………………….……” s.18 106 GÜL,YAZGAN GÜL,Avrasya ……………..., s.16

Page 54: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

42

tamir edilip elden geçirilmesi gerekmektedir.Tüm bu hususlar göz önüne alındığında

Erken Azeri petrolü için en uygun güzergahın BTC olduğu ortaya çıkmaktadır.107

Toplam uzunluğu 1760 km olan BTC’nın 1070 km’si Türkiye topraklarından,

245 km’si Gürcistan topraklarından ve 445 km’si de Azerbaycan topraklarından

geçmektedir.Günde 1 milyon varil, yılda ise yaklaşık 50 milyon ton petrol taşıma

kapasitesine sahip olan bu hat, Azeri-çırak-güneşli sahası kaynaklarını Akdeniz’e

taşıyarak uluslar arası pazara arz etmektedir.Bu hat Türkiye’nin stratejik önemini bir

kat daha arttırırken , Azerbaycan için uluslar arası Pazar’a çıkış kapısı olarak ortaya

çıkmaktadır.Diğer iki petrol boru hattıyla karşılaştırıldığında taşıma kapasitesi ve

güzergah güvenliği yönünden önemli artıları bulunmaktadır.Ayrıca, Kazakistan ve

Türkmenistan açısından da uluslar arası pazarlara açılma kapısı olabilecek bir

konumdadır.Bunun dışında Rusya’ya bağlı kalmadan, Hazar petrol ve gazının

dünyaya çıkış güzergahı olması durumunda, dünya enerji arz güvenliği açısından da

stratejik öneminin artacağı da bir gerçektir. Hepsinden önemlisi bu hat Azerbaycan

için, kaynaklarını kesintisiz olarak pazarlayabileceği ve büyük kazançlar elde

edebileceği bir fırsattır. 108

3.3.Azerbaycan’ın Doğalgaz Rezervleri

Azerbaycan’da Doğalgaz’ın varlığı asırlar öncesinden binmesine rağmen,tarihin

hiçbir döneminde üretimi söz konusu olmamıştır. 10.yüzyılda Arap gezginlerin

kayıtlarından, Bakü’de petrol ve gaz sızıntılarının olduğu bilgisine ulaşmaktayız.

Yine 13.yüzyılda Marco Polo; Zerdüştlerin yüzeye çıkan gazın yanması sonucunda

oluşan “Ebedi Ateş Sütun”undan bahseder.109

Varlığı çok eski zamanlardan beri bilinen bu kaynağın, üretim için yeterli

düzeyde olmadığı sanılmaktaydı. Bu yüzden Sovyetler Birliği döneminde , Azeri

topraklarından çıkarılan doğalgaz sembolik boyutlarda kalmıştır. Bundan dolayı;

yine bu dönemde, Azerbaycan’ın doğalgaz sektörü Petrol sektörünün bir hayli

gerisinde kalmıştır. Azerbaycan’da doğalgaz üretimi en yüksek seviyeye 1980’lerin

107 BTC İçin Bkz.Ek-5 108 PAMİR,Necdet. “Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattında Son Durum” Panorama Dergisi,Sayı 3,Nisan 2004. 109 DOKUZLAR. Dünya Güç ……………..s.66

Page 55: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

43

sonunda ulaşmıştır.Bu yıllar dahilinde üretim 14 milyar m³’e kadar çıkmıştır.Ancak

1990’dan sonra üretimde keskin düşüşler meydana gelmiştir.Bunun sonucunda

Azerbaycan, Türkmenistan ve İran’dan doğal gaz ithal etmeye başlamıştır. 110

Sovyetler Birliği döneminde, Sovyet teknolojisinin karanın derin kesimleriyle

deniz dibi operasyonlarına elverişli olmaması, daha sonraları Azerbaycan için bir

şans olarak ortaya çıkmıştır. Bu dönemde bulunamayan gaz sahaları bütünüyle bakir

kalmıştır.Hatta Azerbaycan ihtiyacı olan doğalgazı Sovyetler Birliği vasıtasıyla

Türkmenistan ve İran’dan satın almıştır. Böylece kendi kaynakları dokunulmadan

bağımsızlık sonrası kullanılabilir durumda kalmıştır. Azerbaycan’ın bağımsızlık

sonrası çok uluslu firmalarla yaptığı petrol anlaşmalarına bağlı olarak yapılan sondaj

çalışmalarında, büyük bir sürpriz olarak zengin doğalgaz yatakları keşfedilmiştir.Bu

keşif, Azerbaycan’ı Rusya, İran ve hatta Türkmenistan’a bağımlı olmaktan

kurtarması bakımından da önem arz etmektedir.Azerbaycan’ın söz konusu devletlerle

bazı siyasi problemler yaşandığı göz önüne alındığında, bu keşfin önemi daha iyi

anlaşılmaktadır.111

Son yılarda Şahdeniz gibi önemli rezervlere sahip bir doğalgaz yatağının

keşfedilmesine karşın, gereken yatırımların henüz tamamlanamaması ve boru

hatlarının inşa edilememesi yüzünden Azerbaycan hala gaz ithalatçısı konumunda

olan bir ülkedir.Mevcut doğal gaz üretimi AZNEFT-SOCAR tarafından, Hazar

Denizi’ndeki Bahar sahasından yapılmaktadır.Azerbaycan’ın toplam doğalgaz

Rezervi; ABD enerji Bakanlığı verilerine göre 30 trilyon cubic feet (tcf)’dir.112

İngiliz petrol şirketi BP’ye göre ise bu rakam 48,4 tcf’dir.113

3.3.1.Azerbaycan’ın Doğalgaz Üretimi ve Tüketimi

Azerbaycan’da çıkarılan doğalgaz’ın %90’ından çoğu Hazar Denizi’ndeki

yataklardan çıkarılmaktadır.Ülkenin 1990’lı yıllarda düşen doğalgaz üretimi yapılan

anlaşmalar ve yatırımlar sayesinde artma eğilimindedir.Azerbaycan 1992’de 7,8

110 BİLGİN. Avrasya……………………S.191 111 Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu ,Azerbaycan Ülke Bülteni, , , Aralık 2006,s.9 112 Azerbaijan country analysis brief ,June 2005. www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Azerbijan/html 113 Bp in azerbaijan sustainability report ,2005,s.15 http://www.bp.com/genericarticle.do?categoryId=2012968

Page 56: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

44

milyar m³, 1993’de 7 milyar m³, 1994’te 6,1 milyar m³, 1995’te 6,6 milyar m³

1996’da 6,3 milyar m³, 1997’de 5,9 milyar m³, 1998’de 5,5 milyar m³, 1999’da 6

milyar m³ doğalgaz üretmiştir. 2004 yılı verilerine göre ise Azerbaycan, 4,6 milyar

m³ doğalgaz üretmesine karşılık, 8,5 milyar m³’lük bir tüketimi olmuştur.114

Şekil-4:Azerbaycan’ın Doğalgaz Üretimi ve Tüketimi 1992-2004115

Üretimini arttırmak ve hatta gaz ihraç edebilmek için Azerbaycan , çok uluslu

firmalarla Şah Deniz Konsorsiyumunu kurmuş ve kendi iç dağıtım ağını

yapılandırmak için devlet firması Azerigaz’ı oluşturmuştur.İç tüketimi yerli üretimle

karşılamayı düşünen Azerbaycan, ilerleyen yıllarda başta Türkiye olmak üzere batı

pazarlarına gaz satmayı hedeflemektedir.Kısa dönemde iç talebi karşılar duruma

gelebilecek olan ülke ,2010 yılına kadar yıllık 500 milyar cf gaz ihracatını

öngörmektedir.116

114 ARAS. Azerbaycan’ın ……………………..….s.40 115 ABD Enerji Bilgi İdaresi.Haziran 2006 http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Azerbaijan/NaturalGas 116 BİLGİN,Mert . Hazar’da Son Darbe,IQ yayınları,İstanbul,2005,s.153

Page 57: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

45

3.3.2.Azerbaycan’ın Doğalgaz İhracatı ve Nakil Yolları

Günümüzde önemli bir doğalgaz ihracı bulunmayan Azerbaycan’ın mevcut

potansiyeli göz önüne alındığında önümüzdeki yıllarda ihracatını yükselteceği

hesaplanmaktadır. Özellikle , üretilebilir gaz rezervinin 650 milyar m³ olduğu

ortaklarınca belirtilen Şah Deniz projesi , ülkenin doğalgaz üretimine dikey yönde

etki edecek muazzam bir çalışmadır. Bu projenin 2007 gibi faaliyete geçmesiyle

birlikte yıllık 8 milyar m³’lük bir üretim beklenmektedir.Üretilen gaz’ın 6,6 milyar

m³’ünün BTC hattına paralel olarak Güney Kafkasya Boru Hattı ile Erzurum’a

ulaştırılması düşünülmektedir.117

Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu doğalgaz’ı Mavi Akım Projesine öncelik vererek

Rusya’dan karşılaması , Azerbaycan ve Türkmen doğalgazı’nın önemini azaltmış ,

alınabilecek miktarların kısıtlanmasına yol açmıştır. Ayrıca Mavi Akım hattına

paralel uzanacak bir hattın Avrupa’ya naklide gündemdedir. Bu projelerin

gerçekleşmesi durumunda Şah Deniz Projesinin olumsuz etkileneceği kesindir.

3.4.Azerbaycan’ın Uluslar arası Şirketlerle Yaptığı Enerji Anlaşmaları

Azerbaycan 1994 ile 2006 yılları arasında yabancı petrol şirketleriyle bir çok

anlaşma imzalanmıştır. Bu anlaşmaların 2000 yılına kadar yapılanlarını alt yapı

oluşturma evresi olarak nitelendirirsek eğer , söz konusu yatırımların alternatif

taşıma yollarıyla desteklenmesi halinde , büyük bir üretim kapasitesi ortaya

çıkacaktır. 2010 yılına kadar üretimdeki bu keskin artışın sürmesi beklense de , asıl

artışın 2010’dan sonra olacağını söylemek daha doğru olacaktır.118

117 PAMİR,A.Necdet , “Türkiye’nin Çevresindeki ….”…S.21 118 ABD Enerji Bilgi İdaresi.Haziran 2006 http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Azerbaijan/azerproj.html

Page 58: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

46

Tablo 1:Denizsel Alandaki Anlaşmalar Haziran 2006 SAHA ADI ORTAKLAR TAHMİNİ REZERVLER YATIRIM GEREKSİNİMİ

Azeri, Çırak, ve Derin su,Güneşli 1994

BP (34.1%, operator), Chevron-Texaco (10.2%), Lukoil (10%), SOCAR (10%), Statoil (8.6%), ExxonMobil (8%), TPAO (6.8%), Devon Energy (5.6%), Itochu (3.9%), Amerada Hess (2.7%)

6.5 milyar varil petrol ve 140 Bcf dogalgaz

20 milyar $

Şah Deniz 1996

BP (25.5%, operator), Statoil (25.5%), SOCAR (10%), LukAgip (10%), TotalFinaElf (10%), OIEC of Iran (10.0%) TPAO (9.0%)

2.5 milyar varil petrol ; 1 Tcm doğal gaz

3 milyar $ aşkın

Lenkeren-Taliş 1997

TotalFinaElf (35%, operator), Wintershall (30%), SOCAR (25%), OIEC of Iran (10%)

700 milyon varil petrol 2,3 $

Yalama/D-222 1997

Lukoil (80%), SOCAR (20%)

750 milyon varil 2.5-5.5 $

Abşeron 1997

SOCAR (50%); Chevron (30%, operator), TotalFinaElf (20%)

858 milyon varil petro; 100 Tcf doğalgaz

3.5 -10.6 $

Oğuz 1997

ExxonMobil (50%, operator), SOCAR (50%)

290 milyon varil petrol ve 685 bcf gaz

2-5.5 $

Nahçivan 1997

ExxonMobil (50%, operator), SOCAR (50%)

750 milyon varil petro 2,2 milyar $

Kurdaşı-Araz 1998

SOCAR (50%), Agip (25%, operator), Mitsui (15%), TPAO (5%), Repsol (5%)

730 milyon varil petrol 2.5 milyar $

Inam

1998

SOCAR (50%), BP (25%, operator), Royal Dutch/Shell (25%)

2.2 milyar varil petrol 2,7 milyar $

Araz, Alov,Sharg

1998

SOCAR (40%), BP (15%, operator), Statoil (15%), ExxonMobil (15%), TPAO (10%), Alberta Energy (5%)

6.6 milyar varil petrol 10 milyar $

Ateşgah 1999

SOCAR (50%), JAOC consortium (50%). JAOC divided as Japex (22.5%, operator), Inpex (12.5%), Teikoku (7.5%), and Itochu

600 milyon varil petrol 2.3 milyar $

Lerik, Cenap, Savalan, Dalga

1999

SOCAR (50%), ExxonMobil (30%, operator), unassigned (20%)

1 milyar varil petrol 3 milyar $

Zafer-Maşal

2000

SOCAR (50%), ExxonMobil (30%, operator), Conoco (20%)

1-2 milyar varil petrol 1.8 tcf gaz

3 milyar $

Surakhani Rafi Oil (75%), SOCAR (25%)

50 milyon varil petrol 400 milyon $

Page 59: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

47

Tablo 2-Karasal Alandaki Anlaşmalar SAHA ADI ORTAKLAR TAHMİNİ REZERVLER YATIRIM GEREKSİNİMİ

Kalamaddin-Mishovdagh 2000

National Energy (85%); SOCAR (15%)

200 milyon varil petrol 178 milyon $

Anşad

2000

SOCAR (51%), Attila Dogan (31.5%), Land and General Berhard (17.5%)

219 milyon varil petrol --

Az Ger oil

2000

SOCAR (51%), Grunewald (49%)

140 milyon varil petrol --

Güneybatı Gobustan

1998

SOCAR (20%), CNPС of China (62.83%) and Arawak Energy of Canada (37.17%)

147 milyon varil petrol; 7 trilyon cf dogalgaz

700 milyon $

Zig-Govsani

2001

SOCAR (50%); Lukoil (50%), although Lukoil interested in increasing its share

66-150 milyon varil petrol

250 milyon $

Kursangı-karabağlı

1999

SOCAR (50%), CNPC (30%), Amerada Delta-Hess JV (20%)

730 milyon varil petrol 1 milyar $

Murathanlı-Caferli-Zardab

1998

Ramco (50%, operator), SOCAR (50%)

730 milyon varil petrol 1 milyar $

Padar-Harami

1999

Nations Energy (85%, operator), SOCAR (15%)

580-750 milyon varil petrol

140 milyon $

Şirvan oil

2000

SOCAR (49%), Caspian Energy Group (UK) (51%)

650 milyon varil petrol 36 milyon $

Batı Abşeron (Karadag-Kergez- Umbaki Sahaları)

1994

BMB (100%) 200 milyon varil petrol 700 milyon $

3.5.Enerji Kaynaklarının Azerbaycan Ekonomisine Etkileri

Bağımsızlığını kazandığı andan itibaren petrol sektörüne yönelen yabancı

yatırımların katkısıyla üretimini ve ihracatını kısa zamanda artırarak büyümeyi

hedefleyen Azerbaycan, bazı iç ve dış gelişmelerinde etkisiyle bu amacına

düşündüğü kadar çabuk ulaşamamıştır.

Bölgenin heterojen yapısının da etkisiyle gelişen etnik çatışmalar ve

Ermenistan’la girişilen savaş, Azerbaycan’ın petrol taşıma projelerinin uzun bir süre

ertelenmesine yol açtığı gibi , ekonomisine de çok büyük darbe vurmuştur. Ülke ,

Page 60: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

48

bağımsızlığını kazandığı 1991’den sonra serbest piyasa ekonomisine geçiş kararı

almış , bunu ekonomik dar boğazdan çıkışın tek yolu olarak görmüştür. Ancak güçlü

bir özel teşebbüs , teknolojik donanım , hukuki ve ticari mevzuat gibi serbest piyasa

ekonomisi için gerekli altyapının son derece yetersiz olduğu ortaya çıkmıştır.119

Küresel ekonomiye entegre olmak ve yabancı sermayeyi çekebilmek için 1992

yılında IMF’ye üye olunmuş , 1994 sonlarında IMF ile görüşmeler başlanmış ,

yapılan bu görüşmelerden sonra esas amacı enflasyonun düşürülmesi ve manatın

değerinin sabitleştirilmesi olan program 1995 yılında uygulamaya konmuştur.120

Yapısal reformlarla artan petrol yatırımları üretimi tetiklemiş ve Azerbaycan

ekonomik olarak yepyeni bir döneme girmiştir. Bunun sonucunda 1994 yılında

yaklaşık %1664 olan enflasyon , 1997 sonuna gelindiğinde % 1’ler seviyesine kadar

düşmüştür. Bir sonraki sene ise %0 seviyesinde gerçekleşmiştir. GSMH ise 1997’de

%6 , 1998’de %10 , 1999’da %7 , 2000’de %11 ve 2001’de %10 dolayında artmıştır.

Enerji kaynaklarının ticarileştirilmesi bütçe açığının da kolayca kapatılmasını

sağlamıştır. Azerbaycan’ın savaş sonrasında bu kadar çabuk toparlanmasındaki en

büyük etkenin , doğrudan yabancı aktörlerle kurulan hidrokarbon ticaretinin varlığı

olduğu görülür. GSMH’nın yükselmesinde de bu durum açık bir şekilde fark

edilmektedir. 121

Hidrokarbon kaynaklarının ticarileşmesinin ekonomik yapı üzerinde çok büyük

yararları olurken bazı , olumsuzlukları da görülmüştür. Petrol anlaşmaları yabancı

yatırımların çoğunun petrol sektörüne yönelmesine yol açmış , bunun sonucunda

enerji sektöründe hızlı bir gelişim yaşanırken enerji dışı sektörlerde istenilen büyüme

rakamları yakalanamamıştır. Enerji kaynaklarının ihracıyla çok büyük kazanımlar

elde edilmişse de , Petrol dışı sektörler gittikçe zayıflamış , manatın değerinin

yükselmesi ise yerli üretime büyük bir darbe vurmuştur. Bu durumu yapısal

reformlarla çözüme kavuşturmak çok zordur görülmektedir. Petrol dışı sektörlerin

gelişmesini sağlamak amacıyla güçlü bir özel sektör girişiminin ortaya çıkması

gerekmektedir.122

119 KOÇAK,İnan,Azerbaycan Ülke Raporu,KOSGEB,2006,s.19 120 AKMAN. Azerbaycan……….…s.23 121 BİLGİN. Hazar’da………….….,s.132 122 SELÇUK ,Hasan ve diğ. Yeni Yüzyılda Azerbaycan’ın Sosyo-Ekonomik Yapısı,Tasam

Page 61: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

49

Üretimde bütün dikkatin petrol ürünlerine çevrilmesi, ülke ekonomisi adına

büyük bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle bir gelişim, ekonomiyi dünya

petrol piyasalarındaki dalgalanmalara açık bir duruma getirecektir. Bu ise; GSMH

ve enflasyon üzerinde olumsuz sonuçlar ortaya çıkmasına neden olacaktır. Kısacası

ülkenin, “Hollanda Hastalığı” olarak bilinen; bir bölgenin ya da bir sektörün aşırı

gelişmesi karşısında diğer bölgelerin veya sektörlerin çökmesi tehlikesine karşı

gerekli ekonomik önlemleri alması gerekmektedir.123

Azerbaycan’da, artan petrol gelirleriyle birlikte hayat standardı da yükselmeye

başlamıştır. Son yıllarda kiraların ve emlak fiyatlarının oldukça arttığı Bakü,

dünyanın en pahalı şehirleri arasına girmek üzeredir. Bakü’de lüx araba satışlarında

artış olduğu gibi şehirde trafik problemi de yaşanmaktadır. Bundan dolayı birçok

köprü ve üst geçit inşaatına başlanmıştır. Buna rağmen ülkede fakirliğin ortadan

kalktığını söylemek için henüz çok erkendir. Ülkede işsizlik ve yoksulluk öncelikli

sorun olmaya devam etmektedir. 2004 yılının ikinci yarısında 20 dolar seviyesinde

olan asgari ücret , son dönemde yüksek oranlarda artmasına rağmen henüz 40 yeni

Manat (46 dolar) seviyesindedir.124

Ülke topraklarının yüzde 20’sinin Ermeni işgali altında bulunmasından dolayı ; 1

milyon dolayında insan göçmen durumundadır. “Kaçkınlar” denilen bu insanların

büyük çoğunluğu Bakü ve çevresinde yaşamaktadırlar. Bunlar devlet ve

hayırseverlerin yardımlarıyla geçinmektedirler. Bunun yanında , Azerbaycan’da

ailelerin %61’i fakirlik sınırında , % 20,4’ü ise son derece fakir bir durumdadır. 125

TPAO’nun da ortak olduğu “Asrın Projesi” ve diğer bazı projelerde petrol

üretiminin başlaması ve Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının açılması hızlı gelir

artışına imkan vermiştir. Buna bu yıl Şah Deniz’den çıkarılan doğalgazın da

eklenecek olmasıyla Azerbaycan , Rusya’dan yaptığı ithalata son vereceği gibi yavaş

yavaş Türkiye ve Gürcistan’a gaz satmaya da başlayacaktır. Üretim artışının yanı sıra

yüksek seyreden petrol fiyatlarının da desteğini alan Azerbaycan ekonomisi son üç

Yayınları, İstanbul, 2004, s.93 123 ARAS. Azerbaycan’ın ………….s.146 124 DİKBAŞ, CANSEVER,“Hazar’ın …….” Sayı.632 125 Eurasian.net “Azerbaıjan”11.01.2007 http://www.eurasianet.org/resource/azerbaijan/link/report44.html

Page 62: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

50

yılda ikiye katlanmış durumdadır. 2006’nın 9 aylık döneminde gösterdiği yüzde

34’lük büyüme oranıyla dünya ülkelerine fark atmış bulunmaktadır. Bu büyüme,

Bağımsız Devletler Topluluğu İçinde de en yüksek oranlı olanıdır.126

Enflasyonun önceki yıllara göre biraz daha yükselmesi hem değişim yaşayan

hem de gelişmekte olan bir ülke için normal sayılabilir düzeydedir. 2004-2008

Kalkınma Planı ile Bakü dışındaki bölgelerin gelişmesi için alınan tedbirlerinde

olumlu neticeler vermesi tahmin edilmektedir. Ülkenin 2005’te 2 milyar Manat olan

bütçe gelirlerinin, bu yıl 5,3 milyar Manatı bulması beklenmektedir. Ülke ekonomisi

için hep bir risk durumunda olan dış ticaret açığı, artan ihracat gelirleri sayesinde son

iki yıldır fazla vermeye başlamıştır. İhracat, ithalatın iki katına yaklaşarak 2006

yılının 9 aylık döneminde 9 milyar doları aşmıştır. Bununla birlikte ihracatın yüzde

92’sinin petrol ve gaz sektörüne ait olduğunu düşünülürse petrol dışı sektörlerin

ihmal edilmesi Azerbaycan ekonomisinin en büyük handikapı olabilecek

pozisyondadır.127

3.6.Azerbaycan Dış Politikası

Azerbaycan sahip olduğu enerji kaynakları ve jeopolitik konumu itibari ile

küresel ve bölgesel güçlerle etkileşim halinde kalmaktadır. Bunlardan başlıcaları;

ABD, Rusya, İran ve Türkiye’dir. Azerbaycan’ın söz konusu ülkelerle olan ilişkileri

milli dış politikasının tamamına yakınını oluşturmaktadır. Bundan dolayı; bu

devletlerle olan ilişkilerine kısada olsa değinmek gereklidir.

Azerbaycan, 1918–1920 yılları arasındaki kısa bağımsızlık döneminin ardından

Kızıl Ordu’nun işgaliyle Sovyetler Birliği’nin hakimiyetine girmiş, 1991’de

bağımsızlığını ilan edene kadar da bu ülkenin fiili hakimiyeti altında kalmıştır.128

Azerbaycan, sahip olduğu kaynaklar ve jeopolitik önemi yüzünden Sovyetlerin

sürekli ilgisini çekmiştir. 1991 yılına kadar Azerbaycan’ı kolayca etki alanında tutan

SSCB’nin dağılmasının ardından, Azerbaycan-Rusya ilişkilerinde yeni bir dönem

açılmıştır. Azerbaycan, Elçibey yönetiminde, Rusya’ya karşı mesafeli davranmaya

çalışmış ve Moskova etkisinden kurtulma yönünde politikalar izlemiştir. 126 Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu , “Azerbaycan…..” , s.7 127 DİKBAŞ,CANSEVER. “Hazar’ın…………,Aksiyon Dergisi1,5.01.2007 128 ŞİMŞEK. Türk …,s.37

Page 63: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

51

Azerbaycan jeopolitik konumu sebebiyle, “Yakın Çevre Doktrini” kapsamında,

Rusya için çok büyün öneme sahipti. Bu doktrin’e bağlı olarak , ABD’nin eski

Sovyet cumhuriyetleriyle ilişkilerini yoğunlaştırdığı görülmüştür. Aliyev’in iktidara

gelmesiyle birlikte Azerbaycan-Rusya ilişkilerinde ılımlı bir dönem yaşanmaya

başlanmış, Azerbaycan yönetimi bu dönemde, Rusya’ya tamamen sırtını

dönememekle beraber, batılı petrol şirketleriyle de birçok anlaşma imzalamıştır. 129

Azerbaycan ve Rusya arasındaki diğer bir sorun da, Hazar’ın statüsü sorunudur.

Hazar’ın statüsünün belirlenmesine karşı çıkan Rusya Hazar’ın deniz yatağı ile petrol

kaynaklarının ortak kullanımda olmasını istemektedir. Bu çerçevede Putin, 2001’de

Azerbaycan’a bir ziyaret gerçekleştirmiş, böylece bağımsızlığını kazandığından beri

Azerbaycan’ı ziyaret eden ilk Rusya Federasyonu Devlet Başkanı olmuştur.

Görüşmeler sonucunda iki ülke arasında ulaştırma, telekomünikasyon, vergi

hizmetleri, basın mensuplarının karşılıklı statülerinin belirlenmesi, olağanüstü hal

durumunda işbirliği, güvenlik servislerinin karşılıklı işbirliği, Zığ ve Hovsan petrol

sahalarının ortak işletimi ve Hazar’da işbirliği gibi alanlarını kapsayan bir anlaşma

yapılmıştır. 130

Azerbaycan, Rusya ile siyasi-ekonomik alanda yakınlaşmaya sıcak bakmakla

beraber, BDT’nin siyasi alanda bir uluslar arası temsil kurumuna dönüşmesini

istememektedir. Bununla birlikte özellikle Karabağ sorunu, ilişkilerin tam olarak

iyileştirilmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Ayrıca her şeye rağmen

Azerbaycan’ın Batı’ya yaklaşma politikası, Rusya’nın kendi çıkarları çerçevesinde

göz yumacağı bir gelişme değildir.131

Azerbaycan bağımsızlığına kavuştuğu günden itibaren politik ve ekonomik

alanda ABD ile de yakın bir işbirliği içine girmek istemiştir. Ancak , ABD aynı

fikirde olmadığından bağımsızlıktan sonraki yıllarda iki ülke arasındaki ilişkiler

durağan bir görünüm çizmiştir.

Azerbaycan’ın ABD ile iyi geçinmek istemesinin Ermenistan ve Rusya’ya karşı

yalnız kalmamak ve Hazar Denizi kıyılarındaki petrol kaynaklarının kullanımı için

Amerikan yatırımcılarının ilgisini çekmek istemesi gibi nedenleri vardı. Ancak 129 ARAS. Azerbaycan’ın …………………..….S.223 130 METİN,. Politik ……………………..………S159 131 AKMAN.Azerbaycan……………………..…S.80

Page 64: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

52

ABD’deki Ermeni lobisinin faaliyetleri yüzünden; iki ülke ilişkileri uzun süre

istenilen düzeye çıkamamıştır. 1994 yılında Azerbaycan’ın, Hazar kıyılarındaki

petrol sahalarının çalıştırılması için batılı petrol firmalarıyla bir çok anlaşma

yapmasına bağlı olarak, ABD'nin Azerbaycan ve Kafkas bölgesindeki stratejik ve

ticari çıkarlarının artması , Azerbaycan ile ABD arasında yeni ilişkiler kurulmasını

sağlamıştır.132

11 Eylül saldırısı ile ABD’nin başlattığı teröre karşı savaş süreci ABD-

Azerbaycan ilişkilerinin güçlenmesi için yeni olanaklar yaratmıştır. Azerbaycan’ın

ABD’ye verdiği destek sonucunda, 11 Eylül saldırılarından sonra ABD'nin

Azerbaycan'a yönelik politikası etnik grup çıkarlarından çok ulusal çıkarlarla

yönlenmiştir. Özetle, ABD-Azerbaycan ilişkileri giderek iyileşen sürekli bir gelişme

içindedir. İki ülke arasında artan ekonomik ve politik bağlar fayda yaratmakta ve bu

durum Ermeni etnik çıkarlarını olumsuz etkilemektedir. 133

Azerbaycan’ın güney komşusu olan İran’la kara sınırı 618 km’dir. İki ülke, Hazar

Denizi’nde de birbirlerine sınırdırlar. Ancak coğrafi koşulların da ötesinde iki

ülkenin birbirleriyle ilişkilerini yönlendiren en önemli tarihî faktör, Azerbaycan’ın

kuzey ve güney olarak ikiye bölünmüş olması ve Güney Azerbaycan’ın İran sınırları

içerisinde bulunmasıdır. İran topraklarında yaşayan Azeriler bu ülkenin Nüfusunun

%40’ını oluşturmaktadırlar. Bunun yanı sıra Azerbaycan’da da önemli oranda bir Şii

nüfus vardır. Bu durum İran’ın Rejim İhraç etme politikası çerçevesinde dikkatini

Azerbaycan’a yöneltmesine sebep olmaktadır. Ayrıca İran rejimi, Azerbaycan

Cumhuriyeti’nin İran’daki Türk nüfusu üzerindeki etkisini ortadan kaldırmaya

çalışmaktadır.134

Azerbaycan-İran ilişkilerinde belirleyici niteliğe sahip diğer bir etken ise, Hazar

petrolü üzerindeki stratejik çıkarlardır. Azerbaycan coğrafi konumu nedeniyle Rusya

Federasyonu, Ermenistan ve İran’ın jeopolitik kuşatması altındadır. Rusya ve İran,

çıkarları doğrultusunda Hazar Denizi’nde kendilerinden başka petrol üreticilerini ve

132 AKMAN.Azerbaycan……..……s.83 133 HUSEYNOV,Tabib, “Amerikan Dış Politikasının Etkilenmesi:Ulusal Çıkarlar Yanında Etnik Çıkarlar”,Stradigma com e-Dergisi,Haziran 2003,Sayı 5.s.11. http://www.stradigma.com/turkce/haziran2003/makale_04.html 134 KASIM,Kamer,BAKAN,A.Zerrin. Uluslararası Güvenlik Sorunları, Jeopolitik-Strateji-Terör Dizisi, ASAM yayınları,Ankara,2004,s.235

Page 65: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

53

Batılı şirketler vasıtasıyla Batı ülkelerinin buradaki petrol üzerinde söz sahibi

olmalarını istememektedirler. İran, bölgedeki boru hatları konusunda da

Azerbaycan’la zıt görüşlere sahiptir. Bu bağlamda yeni açılan Bakü-Ceyhan Petrol

Boru Hattı’na karşı politikalar geliştirmeye çalışmaktadır. 135

Azerbaycan’ın Türkiye ve Batı eksenli bir politika izlemesi ve buna bağlı olarak

bölgede yabancı yatırımcıların söz sahibi olması, İran ile Rusya’nın yakınlaşmasına

sebep olmuştur. Azerbaycan, Türkiye’nin de desteğiyle Batı’ya yaklaşarak bölgedeki

Batı nüfuzunun artmasına neden olmuş, Rusya’dan bağımsız bir çizgiye geçmiştir.

İran üzerinden, Azerbaycan’la Karabağ sorunu yaşayan Ermenistan’a yıllarca silah

yardımı yapılmıştır. Rusya ve İran, Azerbaycan’ın bölgede yükselmesinin önünü

almak için Moskova-Erivan-Tahran ittifakını oluşturmuşlardır. Bu ittifaka karşıt

olarak Bakü-Tiflis-Ankara-Washington ittifakı oluşturulmuş, Bakü-Ceyhan Petrol

Boru Hattı, bu ittifakı güçlendiren önemli adım olmuştur. İran, Azerbaycan’ın

Batıya yaklaşmak için attığı her adımın karşısında olacağını göstermektedir.

Diğer Orta Asya Cumhuriyetleri içerisinde Azerbaycan’ın özel bir yeri vardır. Bu

ülke coğrafi olarak Türkiye’ye en yakın Türk Cumhuriyeti olmasının yanı sıra

kültürel olarak da Anadolu’nun bir uzantısı durumundadır. İki ülke arasına sokulan

Ermenistan faktörünün olmadığını düşünürsek eğer , çok güçlü ekonomik bağlar

kurulabilecek bir potansiyel olduğu görülür.

Yukarıda belirtildiği gibi Azerbaycan , bağımsızlık sonrasında yaşadığı savaş ve

iç karışıklıklara rağmen , ekonomisini düzeltmek adına son dönemde bir çok enerji

anlaşmasına imza atmıştır. Bu anlaşmaların yakın bir gelecekte Azerbaycan’ı ayağa

kaldıracağını ve bölgede güçlü bir ekonomik güce dönüştüreceğini söylemek doğru

olacaktır.

135 NESİPLİ,Nesip, “Azerbaycan ve Moskova-Erivan-Tahran İttifakının Jeopolitik Kuşatması” Çeviren: Araz Aslanlı. ASAM Yayınları. Cilt: 1. Sayı:4. Ağustos 2000. S. Cilt 1,Ağustos 2000 s.63

Page 66: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

54

IV. BÖLÜM

TÜRKMENİSTAN

4.1.Giriş

22 Haziran 1990 tarihinde egemenliğine, 27 Ekim 1991 tarihinde de

bağımsızlığına kavuşan Türkmenistan, 488.100 km² yüzölçümüne sahiptir. 35º-43º

kuzey enlemleri ile 53°-67° doğu boylamları arasında yer almaktadır. Iran,

Afganistan, Özbekistan, Kazakistan ve Hazar Denizi ile çevrili olan ülkenin başkenti,

Aşkabat’tır. 2001 verilerine göre nüfusu 4,603,244’dür.136 Ülkede Türkmen %77 ,

Özbek %9.2 , Rus %6.7 , Kazakistanlı %2 , diğer %5.1 olacak şekilde bir etnik

yapılanma vardır.137

Tarihte Türkmen adı ilk kez 7.yüzyılda bir Soğut mektubunda geçmektedir. 10.

yüzyıldan sonra ise Müslüman Oğuzlar için kullanılmaya başlanmış olan bu ad,

günümüzde dar manada Türkmenistan Cumhuriyeti'nde yaşayan Türkmenler ile Irak,

İran, Suriye ve Anadolu'daki Türkmen boylarına mensup olanlar için

kullanılmaktadır.138

Türkmen sözcüğünün anlamı için çeşitli yorumlar vardır. Avrupalı tarihçiler

Türkmen adını “Saf kanlı Türk” olarak nitelendirirken, Türk tarihçileri “Özen Türk”

yani “Türk halklarının kökü” diye değerlendirmektedirler. Arap kaynaklarının

ifadesine göre, Müslüman olmayan Oğuzlar, Müslüman olan Oğuzlara “İnançlı

Türk” anlamına gelen “Türk-iman” adını vermişler. Bu da zamanla “Türkmen”

şekline dönüşmüştür.139

Safevi Türk hükümdarı Nadir Şah’ın ve sonra İranlıların saldırılarına uğrayan

Türkmenlerin, 1835'ten sonra Merv bölgesine yayılmaya başladıkları görülür. Kuşid

Han'ın önderliğinde 1860'da Farsları yenilgiye uğratan Türkmenler bu tarihten sonra

bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Bağımsızlıklarını takiben Çarlık Rusya’sı ile

mücadele etmeye başlayan Türkmenler, muazzam bir direniş göstermişlerdir.

136 ŞİMŞEK, Türk…..s.66 137 Türkmenistan Haritası İçin Bkz.Ek-6 138 GÖMEÇ. Türk Cumhuriyetleri………….. ,s.181 139 Türkmenistan Tarihi, http://www.geocities.com/turkdunyasi/turkmenistan/turkmenistan 12,03,2007

Page 67: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

55

Çarlık Rusya’sı, Kafkasya'yı Hazar üstünden Orta Asya'ya ve İran'a bağlayan

stratejik, ticari yolun Türkmen topraklarından geçmesi ve bağımsız Türkmenistan'ın

diğer Türkistan Hanlıkları'nın bağımsızlık isteklerini kamçılayacağı düşüncesiyle bu

ülkeyi egemenlikleri altına alınmasını planlamıştır.140

1877 baharında harekete geçen Ruslar, General Lomakin komutasında büyük bir

askeri harekata girişmişlerdir. Ancak Rus ordusu belirli bir ilerleme sağlayamadan,

Osmanlı Devleti ile Çarlık Rusya’sı arasında başlayan 1877-78 Savaşı nedeniyle

bölgede bulunan askerlerinin önemli bir kısmını geri çekmiştir. Osmanlıya karşı

kazanılan zaferden sonra 1879 yılında tekrar bölgeye gelen Rus ordusu, Göktepe

Kalesine saldırmış ancak geri püskürtülmüştür. Bunun üzerine komutayı, Plevne’de

Gazi Osman Paşaya karşı savaşan Skobelev almıştır. 1 ocak 1881 de başlayan

2.Göktepe kuşatması kırılmıştır. Gelişmiş ve ağır silahları olan Rus ordusu karşısında

tutunamayan Türkmenler, bu kuşatma sırasında çoğu kadın ve çocuk olmak üzere,

26,500 kayıp vermişlerdir. Bu tarihten sonra ilerlemesine devam eden Rus ordusu,

Aşgabat’a kadar olan bütün Türkmen topraklarını işgal etmiştir. Bundan sonra bölge

üzerinde yoğunlaşan Rus baskısı, SSCB dönemine kadar azalmadan devam

etmiştir.141

1917 yılında Özbek ve Yamut Türkmenleri arasında başlayan çatışmalar

sonucunda Türkmen Cüneyd Han’ın Hive’ye girmesi, Rus müdahalesine yol

açmıştır. Rusların Hive’yi işgal etmesini takiben 1924 yılında Türkmenistan Sovyet

Sosyalist Cumhuriyeti kurulmuştur. Cüneyd Han 1927 yılında tekrar ayaklandıysa da

başarılı olamamış ve Türkmenistan’daki SSCB kontrolü kesin bir şekilde

sağlanmıştır.142

1985 sonrasın da “Glastnost” ve “Prestroyka” politikalarının etkisiyle

Türkmenistan’da da bazı gelişmeler görülmeye başlamıştır. 27 Ekim 1990’da yapılan

seçimlerle, %98’lik bir oy oranıyla göreve gelen Saparmurat Niyazov

140 GÜNAY,Bekir, “Yer Altı Zengini,Yer Üstü Fakiri Türkmenistan”, Türk ......... , YAKÇINKAYA(Der.) ,s.41 141 SARAY Mehmet , Türkmen Tarihi , Nesil Yayınları, İstanbul,1993,s.51 142 DEVLET,Nadir, “Bağımsız Türk Cumhuriyetlerinin Sınırlarının Tarihi, Coğrafi ve Etnik Sorunlar”, Avrasya Etüdleri, C. I, S.4, Kış 1995, s. 33

Page 68: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

56

(Türkmenbaşı), 27 ekim 1991’de yapılan bir halk oylaması sonucunda

Türkmenistan’ın bağımsızlığını ilan etmiştir.143

Diğer bölge ülkelerinde olduğu gibi Türkmenistan’da bağımsızlığını kazandığı

ilk yıllardan itibaren, bir çok sıkıntıyla yüz yüze gelmiştir. Bu dönemde çöken

sosyal ve ekonomik dengelerin yeniden onarılması adına yoğun çalışmalar

başlatılmıştır. Özellikle Sovyet dönemi yürütülen ekonomi politikaları sebebiyle, bu

ülkeye ve diğer eski Sovyet cumhuriyetlerine olan bağımlılık, Türkmenistan için

büyük bir engel teşkil etmiştir.

Tüm bunlara rağmen Türkmenistan, çok zengin yeraltı kaynakları bulunan ve

büyük ekonomik potansiyel taşıyan bir ülkedir. Her ne kadar tartışmalı olsa da,

ülkenin siyasi hayatı’nın istikrarlı olması kalkınma açısından itici bir güç

durumundadır. Ancak sahip olunan enerji kaynaklarının dışarıya ihraç edilmesinde

Rusya’ya olan aşırı bir bağımlılık söz konusudur. Bu durumdan kurtulmak isteyen

Türkmenistan’ın değişik boru hatları projeleri üzerinde çalışmaları vardır.144

Türkmenistan ekonomisi için hayati önem taşıyan enerji kaynaklarının

maksimum yararla kullanılması , kısa vadede ülke kalkınmasını sağlayabilecek bir

potansiyele sahiptir. Bu yüzden, araştırmanın bu bölümünde, Türkmenistan’ın zengin

doğalgaz ve petrol rezervleri hakkında bilgiler verilmiştir. Bu bilgiler, ülkedeki

petrol ve doğal gaz rezervleri, bunların üretim, tüketim durumları ve ihraç yollarının

güzergahları konuları üzerinde yoğunlaşmış olup, söz konusu kaynakların

Türkmenistan toplumsal ve ekonomik hayatına olan etkileri incelenmiştir. Son olarak

Türkmenistan’ın dış politikalarına kısaca değinilmiştir.

Türkmenistan’ın sahip olduğu bu kaynaklar, doğru yönetilip, Rusya’dan başka

güzergahlarla uluslar arası pazarlara sunulabilirse, bu ülkenin kısa zamanda

kalkınması ve ekonomik olarak güçlenmesi beklenebilir.

143Türkmenistan, , http://www.yesevi.org/tdbm/turkmenistan.html 01.02.2007 144 VURAL,Hazar …………..s.95

Page 69: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

57

4.2.Türkmenistan’ın Doğal Gaz Rezervleri

Türkmenistan Orta Asya’daki ülkeler arasında en fazla doğal gaz rezervi ve

üretimi olan ülkedir. Sovyetler Birliği zamanında, birliğin en büyük gaz tedarikçisi

konumunda olan ülke, bağımsızlıktan sonra da bu durumunu sürdürmek istemiştir.

Türkmenistan’ın sahip olduğu doğal gaz rezervi, ABD enerji bakanlığına göre

4,5 trilyon m³ olup, 50 trilyon m³ dolaylarında da tahmini rezerv bulunduğu öne

sürülmektedir.145

SSCB zamanında Türkmenistan’ın adeta bir gaz fabrikasına çevrilmiş olduğu

görülür.Yine bu dönemde Amu Darya ve Murgab yatakları, sahip oldukları büyük

gaz potansiyeli ile en büyük üretim alanı olmuşlardır. Dauletabad-Dönmez

bölgelerinin de üretime katılmasıyla, Sovyet dönemi Türkmenistan gazının ana

çerçevesi çizilmiştir. 1980’li yılların ortalarına kadar ülkede yeni doğal gaz

yataklarının bulunmasına devam edilmiştir. Ancak, Türkmenistan’dan çıkan

doğalgazın içeriğinde Su ve buna benzer maddelerin çok olması , bu maddelerin

ayrıştırılmasının çok pahalıya mal olması ve bu işlemin desteklenmesi için gerekli

kaynağın bulunamaması 1992 yılına gelindiğinde gaz üretiminde düşmeler

yaşanmasına sebep olmuştur. Buna rağmen, bağımsızlık sonrası enerji politikalarını

bu kaynakların üretiminin yoğunlaştırılması üzerine kuran Türkmenistan, yabancı

yatırım desteğiyle bu sorunu aşmaya çalışmıştır.146

Türkmenistan’ın sahip olduğu doğal gaz yataklarından Sovyetler Birliği

döneminde önemli miktarda üretim yapılmış olmasına rağmen, hala çok önemli

kapasitede rezerv olduğu tahmin edilmektedir. Bu ülkede yapılan araştırmalar bunu

doğrulamaktadır. Buna göre; Türkmenistan’ın sahip olduğu toplam gaz rezervi 257-

314 tcf’dir. Sadece Amu Darya bölgesi , kendi kategorisinde dünyanın en zengin

doğalgaz yatağıdır. Bu bölgedeki tahmini gazın ise 50-75 tcf boyutlarında olduğu

tahmin edilmektedir. Bu yatağın yanı sıra Murgab sahası da 27 tcf’lik kapasitesiyle

ülkedeki diğer bir büyük yataktır.147

Bu kapsamda Türkmenistan enerji politikalarına bakıldığında , doğal kaynaklarını

yabancı unsurlarla en az düzeyde paylaşarak , zenginliği üzerinde söz sahibi olmayı 145 YÜCE.Kafkasya ve……………………... ,s.171 146 BİLGİN.Avrasya………………………….s.232 147 BİLGİN . Avrasya…………………….s.234

Page 70: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

58

devam ettirmek istediği görülmektedir. Elindeki mevcut üretim yapısının hala

kullanılabilir olması da bu hedefini destekleyici bir unsurdur. Kullandığı teknoloji ne

kadar eski olursa olsun , şu an için yeterli durumdadır.148

4.3Türkmenistan Doğalgaz Üretimi ,Tüketimi ve İhraç Yolları

Türkmenistan’ın doğal gaz üretimine bakıldığında, bağımsızlıktan sonra keskin

bir düşüşün yaşandığı görülmektedir.1989 yılında yaklaşık 90 milyar m³ doğalgaz

üretiminde bulunan ülke 1998 yılı itibariyle 13 milyar m³’lük bir üretim yapmıştır.

Bunun ana sebebi; üretilen doğal gazın uluslar arası piyasalara ihracını sağlayacak

yeterli boru hatlarının olmayışı nedeniyle, yeni pazarlar bulunamamasıdır. Yine de,

ilerlenen yıllarda Rusya ve Ukrayna ile sağlanan anlaşmalara bağlı olarak, üretim

rakamı 60 milyar m³’e kadar yükselmiştir.149

2002 yılı verilerine göre 49,9 milyar m³ doğal gaz üretmiş olan Türkmenistan,

üretilen bu gazın 13,2 milyar m³’ünü kendi iç piyasasında kullanmıştır.

Türkmenistan’ın Doğal gaz ihraç ettiği ülkeler Rusya Federasyonu, İran, Ukrayna ve

Ermenistan olarak karşımıza çıkar.150 Bunların yanında Türkmenistan , mevcut doğal

gaz üretimini ve ihracatını arttırmak için bazı projeler geliştirmektedir.

Ülkenin milli doğalgaz üreticisi olan Türkmengaz şirketi , doğal gaz üretimini

arttırmak için, ülke içerisinde bazı bölgelerde arama çalışmalarına devam etmektedir.

Bu kapsamda, Mayıs 2001’den bu yana ülkenin kuzey-doğusunda Darganata’da

bulunan yeni yataklarda arama faaliyetlerinde bulunmaktadır. Bundan başka ayrıca

Karakurum ve Kızılkurum çöllerinde de arama çalışmalarına hız verilmiş

durumdadır.151

Aslına bakıldığında Türkmenistan için asıl sorunun doğal gaz üretmek olmadığı

görülmektedir. Bu ülke için doğal gaz üretmekten daha önemli olan, üretilen bu gazı

dış pazarlara ihraç etmesidir. Karasal bir ülke olması sebebiyle Türkmenistan,

ürettiği enerji kaynaklarını dış pazarlara çıkarabilmek için deniz yollarını

148 DOKUZLAR. Dünya Güç ……………..s.72 149 YILDIZ,Pembe, Türkmenistan Ülke Raporu” ,KOSGEB,Ankara,2005,S.6 http://www.kosgeb.gov.tr 150 PAMİR. “Türkiye’nin …………………”s.13 151 DOKUZLAR,Dünya …..…..,S.72

Page 71: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

59

kullanamamakta, bu durumda boru hatlarına bağımlı kalmasına yol açmaktadır.152 Bu

yüzden Türkmenistan, günümüzde doğalgazı’nı ihraç etmek amacıyla, Rusya

üzerinden geçen boru hatlarını kullanmakta, bu da Rusya’ya aşırı derecede bağımlılık

oluşmasına neden olmaktadır. Ayrıca Türkmenistan ile İran arasında yapımı

tamamlanan sınırlı kapasitede 140 km uzunluğunda bir boru hattı da mevcuttur. Bu

hattın yıllık taşıma kapasitesi yaklaşık 10 milyar m³’tür. Türkmenistan bu hatları

çeşitlendirmek için yeni anlaşmalar yapma peşindedir.153

Türkmenistan’ın Avrupa’ya gaz ihraç etmesi için 1998’de, Hazar-Türkiye-

Avrupa geçişli bir boru hattı projesi anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşmayla yıllık

olarak Türkiye’ye 16 milyar m³, Avrupa’ya 14 milyar m³ olmak üzere toplam 30

milyar m³ doğal gaz verilmesi amaçlanmıştır.154 Trans-Hazar Hattı olarak da bilinen

bu proje çeşitli nedenlerden dolayı gerçekleşmemiştir. Hazar Denizi’nin statüsü ile

ilgili sorunların giderilememesi ve Rusya’nın ekolojik nedenlerden dolayı karşı

çıkması bu projeyi zora sokmaktadır. Kısa vadede gerçekleşmesi mümkün

görülmeyen bu projenin hayata geçmesi için son zamanlarda tekrar girişimlerde

bulunulmaya başlanmıştır.155

Türkmenistan’ın Rusya’ya karşı olan bağımlılığını bitirmek için gerçekleşmesini

istediği bir başka boru hattı projesi ise Türkmenistan-Afganistan-Pakistan hattıdır.

Ön anlaşması, Türkmenistan Devlet Başkanı, Afganistan Geçici Hükümet Başkanı ve

Pakistan Başbakanı tarafından 2002’de imzalanan bu anlaşma ile Türkmenistan,

yıllık 15-30 milyar m³ doğalgaz ihraç edebileceğini belirtmiştir.156 Uzunluğu 1460

km olması hesaplanan boru hattının, Türkmenistan’ın güney-doğusundaki Devletebat

bölgesinden başlayıp Pakistan’ın Multan şehrine ulaşması hesap edilmektedir. Bu

proje Afganistan açısından yıllık 300 milyon dolar geliriyle ve 12 bin kişiye istihdam

sağlama potansiyeliyle çok önemlidir.157

152TİKA ,Türkmenistan Ülke Raporu, s.14, 13.02.2007 http://www.tika.gov.tr/yukle/dosyalar/ULKERAPORLARI/Turkmenistan_UlkeRaporu.pdf 153 PAMİR,Necdet, “Türkiye’nin ……………”S.15 154 ARAS,Azerbaycan’ın …………….s.122 155 METİN,Politik…….s.226 156 YÜCE.Kafkasya ve……………………... ,s.343 157 TİKA, Türkmenistan ….,s.16,13.02.2007, http://www.tika.gov.tr/yukle/dosyalar/ULKERAPORLARI/Turkmenistan_UlkeRaporu.pdf

Page 72: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

60

Bu iki boru hattı olasılığından başka, Rusya ve Türkmenistan arasında Türkmen

doğalgazının 25 yıl süresince Rusya’ya satılmasına ilişkin bir anlaşma da

imzalanmıştır. Bundan sonra iki devlet arasında yapılması düşünülen yeni bir boru

hattı projesi için görüşmeler başlamıştır. Uzunluğu 1745 km olacak boru hattının

yıllık kapasitesinin 30 milyar m³ doğal gaz taşıması düşünülmektedir. Bu hattın 1140

km.nin Kazakistan’dan, 605 km.sinin Türkmenistan’dan geçmesi planlanmaktadır.158

Bütün bunların yanında, Türkmenistan’ın Rusya tekelini kırmak için yeni projeler

devreye sokmaya devam ettiği görülmektedir. Son dönemde, Nisan 2006 yılında Çin

ile imzalanan Türkmenistan-Çin doğal Gaz Boru Hattı anlaşması bunlardan biridir.

Anlaşma dahilinde Türkmen gazının 2009 yılından itibaren Çin’e ulaşması

beklenmektedir.159

4.4.Türkmenistan’ın Petrol Rezervleri,Üretimi,Tüketimi ve İhracatı

SSCB döneminde zengin bir doğal gaz tedarikçisi olan Türkmenistan’ın petrol

rezervleri bakımından pek şanslı olmadığı görülmektedir. Ülkede bulunan petrol

rezervinin 1.7 milyar ton olduğu tahmin edilmektedir. Ülkede 1992 yılında 3,4

milyon ton petrol üretimi yapılmışken bu rakamın 10,4 milyon ton’a çıktığı

görülmektedir. Bağımsızlığın ilk yıllarında petrol üretimi günlük 88.000 varile kadar

düşmüştür. 2000 yılında tekrar artma eğilimine giren üretim 148,000 varil olarak

gerçekleşmiştir. 2002 yılında 182,000 varil/gün’lük bir petrol üretimi söz konusu

iken bunun 52,000 Varilini kullanmıştır. 160

Türkmenistan’ın milli enerji politikasının yabancı yatırımın ülke içine girmesini

kısıtlayıcı anlayışı sebebiyle, petrol sektöründe yeterli yatırım yapılamamaktadır.

Ancak yine de Türkmenistan, petrol üretimini 200,000 varil/günlük bir seviyeye

çıkartmayı amaçlamaktadır. Ülkenin batısındaki kuyular hesap edilerek ortaya konan

bu hedef, 2010 yılı itibariyle günde 1 milyon varil olacak şekilde beklenmektedir.

Bunun yanında Türkmenistan, 2020 yılına kadar enerji sektörüne 60 milyar dolar

158 PAMİR,Necdet, “Türkiye’nin ……………”S.33 159 “Türkmenistan Çinl’le Doğal gaz Anlaşması İmzalıyor” USAK Stratejik Gündem, http://www.usakgundem.com/haber.php 23 .11. 2006 160 YILDIZ.”Türkmenistan”……...s.7 http://www.kosgeb.gov.tr

Page 73: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

61

yatırım yapmayı amaçlamakta ve bu sayede 240 milyar m³ doğalgaz, 100 milyon ton

petrol üretmeyi hedeflemektedir.161

4.5.Türkmenistan’ın Yaptığı Başlıca Enerji Anlaşmaları

Türkmenistan enerji politikalarının, enerji kaynakları üzerindeki Türkmen

hakimiyetini koruma amaçlı geliştirildiğini ve bu yüzden çok uluslu şirketler yerine

daha küçük ölçekli firmalar ile enerji anlaşmaları yapıldığını daha önce belirtmiştik.

Bu durum, uluslar arası bir çok firmanın Türkmenistan’da ki hareketini kısıtlayıcı bir

faktör olarak görülmüş ve yabancı sermaye Türkmenistan’a her zaman ihtiyatlı

yaklaşmıştır.162 Bu kapsamda, Hollanda’dan Larmag , Arjantin’den Biridas gibi

şirketlerin bazı arama, geliştirme ve üretim anlaşmaları yaptıkları görülmüştür. Daha

sonra bu yatırımlardan cesaret alan pek çok küçük ölçekli firma ile, enerji devlerinin

bazıları da Türkmenistan’da değişik enerji anlaşmaları imzalamışlardır.

Türkmenistan’ın yaptığı başlıca enerji anlaşmaları şunlardır;

Nebitdağ:Türkmenistan’ın batısında yer alan bu bölgede onshore petrol rezervleri

bulunmaktadır. Bu projeyle, söz konusu bölgede keşif, geliştirme ve üretim

yapılması öngörülmüştür. Ortakları ; ExxonMobil %40, Lasmo %35, Burren Energy

%25 ‘dir.

Garaşsızlık 2: MEPTI’nin % 52,4’le, Lasmo’nun %27’yle, Türkmenneft’in ise %20

pay ile ortak olduğu bir petrol projesidir. Bu anlaşma, Nebitdağ bölgesinin

yakınında yer alan Garaşsızlık ve Garaşsızlık 2 onshore petrol yataklarında, mevcut

olan kuyuların işletilip ve geliştirilmesinin yanı sıra yeni kuyular araştırılmasını

öngörmektedir.

Keimir,Ekplatluk ve çıkışlar:Bu anlaşmayla, Bridas firması, söz konusu bölgelerde

petrol çıkarmak için ortak bir girişim kurmuş , gerekli lisans anlaşmasını yapmıştır.

Ayrıca, 1991-1995 arasında yaklaşık 400 milyon dolar yatırım yapılmıştır. Böylece

1995 yılında günlük 15,000 varil petrol çıkarılmıştır. Ancak Türkmenistan,

Çıkarılması gereken günlük petrolün 50,000 varil olduğunu ileri sürerek, Bridas

firmasının lisansını iptal etmiştir.

161 YÜCE.Kafkasya ve……….. ,s.179 162 BİLGİN,Avrasya……………,s.234

Page 74: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

62

Bektaş-Konys Yatağı:Bu projeye ilgi gösteren firma Amlon olmuştur.Bu bölgedeki

arama, geliştirme ve üretim çalışmalarında bulunmak için %50’lik bir hisse almıştır.

Teplovsko-Tokareyev:100 milyon varil petrol olduğu tahmin edilen bu bölge için,

Snow Leopard Resources %40, Snow Leopard İnternationel ise %5 hisse ile ortak bir

girişim kurmuş, ve bu yatakları işletebilmek için faaliyetlere başlamışlardır.

Amu Darya:Türkmenistan’ın doğusunda yer alan bu bölge doğal gaz açısında çok

zengindir. Türkmenistan, 1998 yılında ExxonMobil şirketiyle bu sahada arama ve

geliştirme anlaşması imzalamıştır. ExxonMobil şirketinin buraya olan ilgisi, bölgenin

Çin pazarına olan yakınlığıdır. Ancak Türkmenistan’ın liberalleşme konusundaki

tutumu dolayısıyla tam manada bir üretim yapılmamaktadır. Amudarya bölgesinin

sağ baseni için ise, Türkmenneft, Türkmengaz ve Shell firmaları arasıda bir anlaşma

imzalanmıştır. Ancak yürütülen araştırma sonucunda Shell, burada doğal gaz

üretiminin ekonomik olmayacağını ve rezervlerin yetersiz olduğunu iddia

etmiştir.Bunun üzerine proje askıya alınmıştır.163

4.6. Enerji Kaynaklarının Türkmenistan Ekonomisine Etkileri

SSCB dönemine sadece hammadde üretimine dayalı bir sanayisi olan

Türkmenistan, bağımsızlığın ardından dünyanın önde gelen firmalarını kendi

topraklarında yatırıma davet etmiştir. Zengin doğalgaz ve petrol yatakları bulunan

ülke, özellikle bu alanda yabancı yatırımcının dikkatini çekmiştir. Ancak, ülkenin

enerji zenginlikleri üzerindeki nüfuzunu kaybetmemek üzerine oturtulan milli enerji

politikaları sonucunda çok uluslu şirketler Türkmenistan’a yatırım yapmayı riskli

görmüşlerdir. Türkmenistan Sovyetler Birliği zamanından kalma eski teknoloji ile

hala üretim yapmakta olsa da, bunların modernizasyonu ve üretimin arttırılması için

yabancı sermayenin ülkeye girmesi şarttır. Buna rağmen, bağımsızlık sonrası

dönemde sahip olunan doğal kaynakları milli menfaatlerine en uygun şekilde

kullanmak adına çeşitli projeler geliştirilmeye devam edilmektedir.164

Topraklarının önemli bir kısmı çöl olan Türkmenistan, tarıma elverişli alanların

büyük bölümünde pamuk yetiştirmektedir. Orta Asya’daki ikinci önemli pamuk

163 BİLGİN.Avrasya…………………….S.240 164 BİLGİN,Avrasya……………,s.234

Page 75: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

63

üreticisidir. Ülke ekonomisinin temel taşını pamuğun yanı sıra doğalgaz ve petrol

oluşturmaktadır.Dünyanın dördüncü en büyük doğalgaz rezervine sahip

Türkmenistan’ın, doğalgaz üretimi 2005 yılında , 1995 ile karşılaştırıldığında ikiye

katlanmıştır. Doğalgaz endüstrisinde büyük rol oynayan Turkmenneft Devlet

İşletmesi Türkmenistan’ın batısında bulunan doğalgaz alanlarının geliştirilmesini

amaçlamaktadır. Aynı zamanda, ülke içindeki doğalgaz boru hattı ağıda

güçlendirilmektedir. Bağımsızlık yılları süresince, 30,000km’nin üzerinde doğalgaz

boru hattı ağı yapılmıştır.165 Türkmenistan’ın 2020 yılına kadar Milli Ekonomik,

Politik ve Kültürel Kalkınma Stratejisi’ne göre halka doğalgaz, elektrik, su ve tuz

devlet tarafından ücretsiz verilmektedir. 166

Türkmenistan Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından açıklanan en son rakamlar

itibariyle 2006 yılının ilk altı ayında Türkmenistan’ın ekonomik büyüme oranı yüzde

20,1 olarak kaydedilmiştir. Büyümenin sektörlere göre dağılımı şu şekilde

gerçekleşmiştir. Endüstriyel büyüme yüzde 22,4 ; tarımsal büyüme yüzde 21,1 ;

inşaat sektöründeki büyüme yüzde 18,6 ; ulaştırma ve iletişim sektörlerindeki

büyüme yüzde 19,8 ; ticaret ve hizmet sektörlerindeki büyüme sırasıyla yüzde 24,7

ve 15,5 olarak kaydedilmiştir. Türkmenistan ekonomisinin temelini oluşturan petrol,

doğalgaz ve enerji sektörlerinde de büyüme görülmüştür. Kişi başına düşen milli

gelir 1991 yılında 7,5 dolar iken, şu anda 8 bin dolar’a ulaşmıştır.167

Türkmenistan’ın yıllık ihracatı 2.4 milyar dolar civarında. İthalat ise 1.65 milyar

dolara yakındır. İhracat ürünlerinin içinde doğal gaz %33’lük oranla ilk sırada,Petrol

%30’luk oranla ikinci sıradadır.Pamuklu kumaş %18; tekstil %8; oranında ihracattan

pay almaktadır. İthalatın %60’ını makine ve makine parçaları oluştururken , İthalat

ürünleri içinde gıda maddelerinin oranı % 15 düzeyindedir. Ukrayna, İran, Türkiye,

Rusya, Kazakistan, Tacikistan, Azerbaycan ile ihracat yapan Türkmenistan’ın ithalat

yaptığı ülkeler ise Ukrayna, Türkiye, Rusya, Kazakistan, Almanya, ABD’ve

165 Türkmenistan Büyükelçiliği “Bağımsızlığın 15.Yılında Türkmenistan”,USAK Stratejik Gündem, http://www.usakgundem.com/uamakale.php ,20.03.2007 166TURAN,Güngör, “Türkiye-Türkmenistan Siyasi ve Ekonomik İlişkileri: Ekonomik Fırsat Penceresi Olarak Değerlendirilebilir mi?”, SANDIKLI,Atilla ve Dig.(Edit.),Türkiye ve Asya Ülkeleri Siyasi ve Ekonomik İlişkiler,1.Uluslararası Türk-Asya Kongresi Bildirileri, Tasam Yayınları,İstanbul,Mayıs-2006,s.115 167 Türkmenistan Büyükelçiliği “Bağımsızlığın …….”, http://www.usakgundem.com/uamakale.php 20.03.2007

Page 76: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

64

Özbekistan’dır. Bağımsızlıktan sonra ülkeye 8 milyar dolar yabancı yatırım girmiş

olup, bu yatırımın 4.5 milyar doları Türk şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir.

Son yıllarda enerji, tekstil ve inşaat alanlarında büyük atılımlar gerçekleştiren

Türkmenistan’da endüstriyel altyapının kurulmasında Türk firmalarının büyük

katkıları olmuştur. 168

Aslında Türkmenistan’ın sahip olduğu enerji kaynaklarının, bağımsızlık

sonrasında, ülke ekonomisine düşünüldüğü kadar büyük katkılar sağlamadığı

görülür.Bunun en büyük sebebi; Türkmenistan’ın bir kara devleti olması ve denizlere

çıkışı bulunmamasıdır. Bu durum ise, Türkmen gazının uluslar arası pazarlara ihraç

edilmesi için Rusya Federasyonu topraklarından geçme mecburiyetini ortaya

çıkarmıştır.169 Ürettiği gazı sadece Rusya’nın istediği eski Sovyet Cumhuriyetleri ve

Doğu Avrupa ülkelerine dünya piyasasından daha ucuz fiyatta satmak zorunda kalan

Türkmenistan, çoğu zaman sattığı gazın parasını bile alamamıştır. İşte böyle bir

ortamda, Türkmenistan’ın, enerji kaynakları ekseninde bir gelişme göstermesi ve

toparlanması zor olmuştur. Ancak Türkmenistan, mecburiyetin verdiği sıkıntının

içerisinde bu ülkelere hala gaz satmaya devam etmektedir. 170

Bütün bu olumsuzluklara rağmen 1998 yılından bu yana Türkmenistan ekonomisi

gelişme içerisindedir. Türkmenistan, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmak için

yabancı yatırımlara ihtiyaç duymuştur ancak, enerji politikaları çerçevesinde bu

ülkeye yatırım yapacak şirketler oldukça temkinli davranmışlardır.Yine de diğer

sektörler göz önüne alındığında Türkmenistan, hidrokarbon sektörüne yapılacak

yatırımlara daha ılımlı yaklaşmaktadır.Günümüzde birçok çok uluslu şirket

Türkmenistan’da yatırım yapmaktadır. Bunun sonucunda Türkmenistan, doğalgaz ve

petrol üretimini her geçen gün arttırmaya ve yavaş yavaş enerji piyasasında daha

etkin hale gelmeye başlamıştır. Türkmenistan , 2010 yılına kadar enerji sektörüne 60

milyar dolar yatırım çekerek , yıllık 240 milyar m³ doğal gaz ve 100 milyon ton

petrol üretmeyi hedeflemektedir. Enerji sektörüne yapılan yabancı yatırımlar,

1991’den 2001’e kadar olan dönemde bu ülkeye yapılan toplam yatırımların

%43,7’sini oluşturmuştur. Yine de bu yatırımların yeterli görülmediği belirtilmelidir. 168 ELİBOL ,Nuri, “Orta Asya’nın Parlayan Yıldızı Türkmenistan” Türkiye Gazetesi,14.02.2007 169 PAMİR,Necdet, “Türkiye’nin ……………”S.34 170 BİLGİN,Mert,Hazarda Son Darbe,IQ Yayınları,İstanbul,2005,S.247

Page 77: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

65

Türkmenistan’da üretim anlaşmaları, ortak girişimler ve temsilcilikler vasıtasıyla

çalışmakta olan 780 yabancı firma ve kurum vardır. Ayrıca , enerji sektörüne yapılan

yatırımların artmasını beklemekte, bu yatırımların 2005-2010 yılları arasında %300

oranında gerçekleşeceğini öngörmektedir. 171

Mevcut büyüme hızının sürdürülmesi ve ülkeye daha çok yabancı yatırımın

çekilmesi, bu ülkenin ekonomisi için ne kadar önemli olsa da, mevcut boru

hatlarından bağımsız yeni ihraç projeleri geliştirilemezse bunların hiçbir değeri

kalmayacaktır. Buna göre, Türkmenistan ekonomisinin gelişmesi adına aşılması

gereken en büyük sorunun; Rusya’ya olan bağımlılık olduğu söylenebilir.

4.7.Türkmenistan Dış Politikası

Bağımsızlığını kazandığı günden beri uygulanan Türkmen dış politikasının, 1995

yılından sonra evrim geçirdiği görülmektedir. Bu tarihe kadar, politik öncelikleri

bölge ülkelerinden farklı olmayan Türkmenistan, BM’nin 185 ülkesinin onayı ile

Resmi Tarafsızlık Statüsü kazandıktan sonra dış politikasını bu çerçeve içine

oturtmaya başlamıştır.172

Bu kapsamda belli bir çizgiye oturmuş olan Türkmenistan dış politikası, 11 Eylül

sonrasında tarafsızlık sıfatını korumak adına büyük çaba sarf etmiştir.Bir yanda Orta

Asya’ya yerleşmeye çalışan ABD, bir yanda bölgeyi eski arka bahçesi olarak gören

Rusya, dünyanın önemli bir nükleer gücü olan Çin, nükleer güç olma sevdasındaki

İran ve böylesi bir savaş meydanından tabiri caizse yara almadan çıkan bir

Türkmenistan. Göründüğü kadar kolay olmasa da, son dönemde Türkmenistan

tarafsızlığını zedeleyecek herhangi bir oluşumun içinde yer almamak için ustaca

manevralar yapmak zorunda kalmıştır. 173

Türkmenistan, dış politikalarını oluştururken önceliği tarafsızlık ilkesi etrafında

Rusya’ya olan bağımlılıktan kurtulmaya vermektedir. Zengin enerji kaynaklarının

ülke ekonomisine yararlı bir şekilde aktarılmasının önündeki bu engeli aşmak için,

171 DEİK,Türkmenistan Ülke Bülteni,2004, http://www.deik.org ,10.09.2006 172 EROL,Mehmet.S. “Türkmenistan Dış Politikasında Daimi Tarafsızlık Statüsü”,USAK Stratejik Gündem,14.12.2006 , http://www.usakgundem.com/yazarlar.php 173 EROL,Mehmet S., “Yeni Dönemde Türkmenistan Dış Politikası ve Enerji Boyutu” USAK Stratejik Gündem,02.26.2007 http://www.usakgundem.com/yazarlar.php

Page 78: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

66

çevresindeki ülkelerle dostluk bağlarını güçlendirmeye çalışmaktadır. Bu amaçla

bazı taşıma anlaşmaları imzalamış olsa da, Rusya’nın gölgesini hep üzerinde

hissetmiştir.174

Günümüze kadar belli bir çizgiye yerleşmiş olan Türkmenistan dış politikasında

büyük değişikliklere yol açabilecek bir olay da Aralık 2006’da yaşanmıştır.Bu olay;

ülke yönetimini 21 yıl boyunca elinde bulunduran Türkmenbaşı’nın ölümüdür.

Saparmurat Niyazov, büyük eleştiriler alan bir yönetici olsa da ülkesinin içinden

çıktığı koşullar göz önüne alınacak olursa, başarılı bir devlet adamı olduğu

söylenebilirdi. Onun yokluğunda Türkmen dış politikasında nelerin değişeceği daha

şimdiden tartışılmaya başlanmıştır.175

Ortaya çıkan bu yeni ortamda, Türkmenistan’ın diğer ülkeler ile olan enerji

anlaşmalarına bağlı kalacağı düşünülmektedir. Son zamanlarda kazanımları belli olan

bir çok proje etrafında çalışmaya devam edileceği düşünülmektedir.Bunu yanı sıra

Türkmenistan’ın, kendisini Rusya’ya ya olan bağımlılıktan kurtaracak her projenin

destekçisi olması beklenmektedir.

Diğer taraftan, son dönemde Avrupa Birliği’nin (AB) Rusya ile başta enerji

alanında olmak üzere yaşadığı kriz, Türkmenistan’ın öneminin artmasını sağlamıştır.

AB, enerji güvenliği açısından dış politikasında bu ülkeye daha fazla bir ağırlık

verebilir. Bu bağlamda, başta Bakü-Tiflis-Ceyhan hattı olmak üzere, Türkiye

üzerinden geçecek yeni hatlar önümüzdeki günlerde gündemde daha fazla yer

alacağa benzemektedir. Bu durum her iki ülke açısından da önemli kazanımlar elde

edebilecekleri bir çok fırsatın ortaya çıkmasına vesile olabilecek bir

potansiyeldedir.176

Sonuç olarak; Türkmenistan dış politikasını Türkmenbaşı öncesi ve sonrası

olarak iki bölümde incelemek yanlış olacaktır. Türkmenistan’ın, tarafsız ve çok

yönlü enerji anlayışını değiştirmesi olası görülmemektedir.

174 BİLGİN, Avrasya….,s.235 175 EROL,Mehmet S., “Yeni Dönemde……..,http://www.usakgundem.com/yazarlar.php 176 PAMİR,Necdet, “Türkiye’nin ……………”S.35

Page 79: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

67

Görüldüğü üzere Türkmenistan’ın da yeraltında muazzam enerji kaynakları

vardır. Sovyetler Birliği döneminden kalan teknoloji ile hala üretim yapsa da, kısa

vadede bu iş için yeni yatırımlar yapılması şart görülmektedir. Türkmenbaşı dönemi

otoriter yönetiminin, söz konusu kaynaklar üzerindeki hakimiyetini kaybetmemek

için yabancı sermayeye karşı mesafeli yaklaşımı, bu ülkede yeni üretim bölgelerinin

bulunmasını zorlaştırmıştır. Enerji politikalarının tamamen milli bir çizgiye yerleştiği

bu zaman diliminde, ülkede yapılan yabancı yatırımların fazla olmadığı görülür.

Yeni dönemde Türkmenistan, sahibi olduğu bu kaynakları ekin bir şekilde

kullanmak için, vakit geçirmeden büyük enerji şirketlerine daha cazip görünen

istikrarlı politikalar üretmek zorundadır. Aksi taktirde kısa vadede şu an içinde

bulunduğunda daha iyi bir duruma gelemeyecektir.

Türkmenistan açısından enerji kaynaklarının ekonomiye pozitif yönde

aktarılamamasının önündeki en büyük engel şüphesiz, mevcut ihraç hatlarının

yetersiz olmasıdır. Kazakistan ve Azerbaycan gibi, Türkmenistan da bu konuda

Rusya’nın eline bakmaktadır.Yakın bir gelecekte enerji nakil hatları konusunda yeni

projeler üretilememesi durumunda, yer altındaki kaynakların bu ülkeye hiçbir faydası

dokunmayacağı aşikardır.

Bu açıdan bakıldığında, son yıllarda ekonomik olarak kalkınmaya devam eden

ülkenin, ihraç yollarını çeşitlendirmesi durumunda, yakın bir gelecekte yüksek bir

refah düzeyine ulaşması beklenebilir

Page 80: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

68

V. BÖLÜM

ÖZBEKİSTAN

5.1.Giriş

Soğuk savaşın sona ermesi ve Sovyetler birliğinin dağılmasının ardından Orta

Asya’da ortaya çıkan diğer bir Cumhuriyet de Özbekistan’dır. 447.400 km²’lik bir

yüz ölçüme sahip olan ülke konum itibariyle 37°-45º Kuzey enlemleri ile 56°-73°

doğu boylamları arasında yer almaktadır.177 Özbekistan’ın komşuları; Kazakistan,

Tacikistan, Afganistan, Kırgızistan ve Türkmenistan’dır. Başkenti Taşkent, Önemli

şehirleri, Semerkand, Buhara, Hive, Andican, Hokand, Navrangon, Karşı, Urgenc ve

Nukus'dur.178

2004 yılı verilerine göre Özbekistan’ın nüfusu 26.410.416 kişidir. Nüfusun

Özbekler % 75.8’ini, Ruslar % 6’sını, Tacikler % 4.8 ini, Kazaklar % 4.1 ini, Tatarlar

1.6’sını, Kırgızlar % 0.9’unu, Türkmenler % 0.6’sını, Ukraynalılar % 0.6’sını ve

diğer milletler (Azeri, Ermeni, Beyaz Rus, Yahudi, Alman, Koreli... ) %5.6’sını

teşkil eder. Ayrıca birçok komşu ülkede Özbek nüfusu vardır. Kırgızistan’da

725.000, Kazakistan’da 385.000, Türkmenistan’da 345.000 Özbek vardır.Ayrıca,

Afganistan, Tacikistan ve Rusya’da da Özbekler yaşamaktadır.179

Özbek adının, 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altınorda Hükümdarı

Gıyaseddin Muhammed Özbek’ten geldiği öne sürülmektedir. Daha sonra Timur

İmparatorluğunun içinde yer alan Özbekler, Timur Hanın ölümünden sonra

zayıflayan Timur İmparatorluğu topraklarında, Aral Gölü ve Seyhun Irmağının

kuzeyindeki bölgede yaşamaya başlamışlardır. 1428’de Ebü’l-Hayr’ın idaresinde

toplanarak, kısa zamanda kuvvetlenmişler ve çevredeki diğer boyları hakimiyetleri

altına almaya başlamışlardır. Böylece Ceyhun Irmağı kıyısındaki Sığnak, Arkuk,

Suzak, Özkent gibi şehirleri ele geçirmişlerdir. Orta Asya taraflarına düzenlenen

seferlerde Kalmuklara mağlup olunca, bu durumdan istifade eden Kanay ve Canibek

177 Özbekistan Haritası İçin Bkz.Ek-7 178 ŞİMŞEK, Türk…..s.60 179 BİRSEL,Haktan. Gizli Çember ve Özbekistan,IQ Yayıları,İstanbul,2005,s.55

Page 81: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

69

adlı başbuğlar bazı Özbekleri de yanlarına alarak Çağatay Hanına sığınmışlardır.

Daha sonra bu Özbeklere Kazak veya Kırgız kazakları adı verilmiştir. 180

Ebü’l-Hayr’ın vefatını takip eden yıllarda Özbekler, Çağatay-Moğol hükümdarı

Yunus Hana yenilerek dağılmışlardır. Ayrıca, Ebü’l-Hayr’ın oğlu Şah Budak, Yunus

Han tarafından öldürülmüştür. Dağılan Özbekler Şah Budak’ın oğlu Muhammed

Şeybek’in (Şeybani Han) etrafında toplanmaya başlamışlardır. Bundan sonra

Şeybaniler adıyla da anılan Özbekler, 1500 yılında Timurlular Devletindeki iç

karışıklıktan istifade etmiş ve Buhara’yı zabtedip, Timur Hanedanına son

vermişlerdir. Daha sonra Harezm ve Hive’yi ele geçiren Özbekler, Çağatay

Hükümdarı Babür’ü de mağlup etmişlerdir. Böylece Belh, Herat ve Taşkent’i

zapteden Özbekler, Orta Asya’nın en güçlü devleti haline gelmişlerdir.181

Özbek hakimiyetinin, 16. yüzyıl boyunca Maveraünnehr’de devam ettiği görülür.

1598’de ülkede ortaya çıkan karışıklıklar sebebiyle İkinci Abdullah Han’ın vefat

etmesinden sonra başa gelen oğlu Abdülmü’min de kendi adamlarınca

öldürülmüştür. Böylece Özbek ülkesinin hakimiyeti Canoğulları’na geçmiştir. Bu

dönemde, İran’daki Şii-Safevilerle devamlı olarak mücadele halinde oldukları

görülmektedir.Yine bu dönemde, Ehl-i sünnet olarak kabul ettikleri Osmanlılar ve

Hindistan’daki Babürlüler’le iyi ilişkiler kurmaya çalışmışlardır. 1740’ta Nadir Şah

tarafından Astırhanlar Hanlığının yıkılmasından sonra, Nadir Şahın da vefatıyla

Canoğullarının yerine geçen Mangıthanlar Sülalesinin hükümdarlığı altına

girmişlerdir. Bu sülale hakimiyetini 1860’a kadar devam ettirmiştir. 1860’tan Sonra

ise, Türkistan içlerine doğru ilerleyen Rusların himayesinde yarı bağımsız olarak

devam eden Buhara Hanlığının hakimiyeti altında yaşamak zorunda kalmışlardır.

Ruslar 1865’te Taşkent’i ele geçirmişler, 1885 yılına kadar da bütün Özbekleri

kontrol altına almışlardır.182

1917 Sovyet Devrimi ardından, bölgede Özbeklerin ve diğer Müslümanların

hemen hiç söz sahibi olmadığı bir geçici hükümet kurulmuştur. Aralık 1917’de

Hokand’da bir milli kongre toplayan Müslümanlar, Mustafa Çokayev başkanlığında

180 GÖMEÇ.Türk Cumhuriyetleri………………………s.145 181“Özbekistan Cumhuriyeti”Altın Miras, http://www.altinmiras.com/Icerik.ASP?ID=147 10.03.2007 182 KOCAOĞLU,.Timur, “Özbekistan ile Türkistan’daki Diğer Bağımsız Devletlerin Siyasi Durumu”, YALÇINKAYA(Der.),Türk ……,s.80

Page 82: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

70

bir hükümet kurmuşlardır. Ancak bu hükümet 1918’de Rus ordusu tarafından

dağıtılmıştır. Bunun üzerine yönetime karşı Basmacı ayaklanması olarak bilinen bir

ayaklanma başlatılmıştır. Türkistan Komisyonunun 1922’de aldığı kararlar neticesine

ayaklanma etkisini kaybetmiştir.183

Özbekler daha sonra birkaç kez daha ayaklanmışlarsa da bir şey elde

edememişlerdir.1924’te Orta Asya ve Kazakistan’da sınırları etnik temellerde tekrar

belirleyen düzenleme ile Harezm, Buhara ve Türkistan cumhuriyetleri dağıtılarak

bölge toprakları; Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kazakistan

arasında paylaştırılmıştır. Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan yenileşme

hareketleri neticesinde, SSCB’nin çöküşüyle birlikte Özbekistan, 20 Haziran 1990 da

egemenliğini, 1 Eylül 1991’de de bağımsızlığını ilan etmiştir184

Bağımsızlıktan sonra, bölgedeki en kalabalık ve en homojen nüfusa sahip olan

Özbekistan, diğer devletler arasındaki en büyük orduya sahip olmasıyla da dikkatleri

çekmektedir.Ülke güvenliği açısından tamamen milli bir politika izlediği görülen

Özbekistan, Sınırlarını korumak için Rus desteği almadan 80.000 kişilik bir ordu

oluşturmayı başarmıştır.185 Böylece, bölgesel liderlik konusunda iddialı duruma

gelmiştir. İslam Kerimov yönetiminde, onun kendine has politikalarıyla yönetilen

Özbekistan’da demokratikleşme hala sağlanmamıştır. Otoriter bir rejim altında baskı

yoğun bir şekilde hissedilmektedir.186

Bütün bunların ışığında, araştırmanın bu bölümünde Özbekistan’ın enerji

potansiyeli incelenerek, Özbekistan ekonomisine olan katkıları belirtilmiştir. Bu

kapsamda gelecekte Özbekistan’ın bölgede etkili bir ekonomik güç olup olamayacağı

anlaşılmaya çalışılmıştır.

183 GÖMEÇ. Türk Cumhuriyetleri…………………………S.154 184 “Özbekistan Tarihi”, http://www.tarihsayfam.com/ulkeler-tarihi/ozbekistan.html 24.03.2007 185 KLEVEMAN. Yeni Büyük…………………………..s.192 186 NEZİHOĞLU,Halim, “Bağımsızlıktan günümüze,Rusya-Türk Cumhuriyetleri İlişkileri”,ÖKE, Mim Kemal(Der),Geçiş Sürecinde Orta Asya Türk Cumhuriyetleri,Alfa Yayınları,İstanbul,1999, s.47

Page 83: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

71

5.2.Özbekistan’ın Doğalgaz Rezervleri , Üretimi , Tüketimi ve İhracı

Özbekistan’ın enerji zenginliklerine bakıldığında, sahip olduğu en büyük enerji

kaynağının doğal gaz olduğu görülür. Özbekistan’ın ispatlanmış toplam doğalgaz

rezervleri 1,8 trilyon m³’tür.Başka kaynaklara göre ise bu rakam 5,4 trilyon m³

dolaylarındadır.

Sovyetler Birliği zamanında da büyük bir doğalgaz üreticisi olan Özbekistan,

birlik içerisinde Rusya ve Türkmenistan’dan sonra 3.sırada gelmekteydi. Zaman

içerisinde Türkmenistan’ın üretiminin düşmesiyle 2.sıraya oturmuştur. Ayrıca

Özbekistan, dünyadaki 10 büyük doğalgaz üreticisinden biri olarak kabul

edilmektedir. 187

Özbekistan, doğal gaz üretimiyle kendi iç talebini karşıladığı gibi, oluşan

fazlasını da Rusya ve Tacikistan’a ihraç etmektedir.Ayrıca bu ülke, 2004 yılında

55,8 milyar m³ doğal gaz üretmiş ve bunun 49,3 milyar m³’ünü tüketmiştir.Yine

2004 yılı verilerine göre; enerji ihracatı, ülke dış ticaretinin %10’luk bir kısmını

oluşturmaktadır. 188

Bunların yanında Özbekistan, mevcut doğal gaz rezervlerinde üretimin

arttırılması adına, çok uluslu firmalarla çeşitli anlaşmalar da yapmıştır. 2004 yılının

Nisan ayında Rusya doğalgaz şirketi Gasprom ile yapılan 15 yıllık anlaşma buna

örnektir. Bu anlaşma, Üstyurt Platosunda bulunan Şahpaktı yataklarından çıkarılacak

doğalgazın Rusya’ya ihraç edilmesini ön görmektedir.189

Bundan başka yine bir Rus şirketi olan Lucoil ile de bir anlaşma yapılmıştır. Bu

anlaşmaya göre ise , Özbekistan’ın Hauzak , Shodu ve Kandim sahalarından 1 milyar

dolar değerinde , yani 8 milyar m³’lük doğalgaz çıkartılacak ve ihraç edilecektir.190

Türkmenistan’a göre ihraç edebileceği doğal gazının çok az olması ve ülke

konumun, ihraç pazarlarına uzaklığı meselesi Özbekistan için başlıca ihraç

sorunlarıdır. Ülkenin sahip olduğu tek doğal gaz ihraç yolu,Taşkent-Bişkek-Almatı

Boru Hattı’dır. Ancak, Kazakistan ve Kırgızistan’ın ödemelerinde aksamalar olması

187DERMANOĞLU, Süleyman, MUHAMMADİYEV, Nasriddin, Özbekistan Klavuzu, Mine Matbaası, Ankara,1997,s.114 188 PAMİR. “Türkiye’nin……………………………...s.35 189 TİKA, “Özbekistan Ülke Raporu”21.03.2004,s.21. http://www.tika.gov.tr/ulke_profilleri 190 YÜCE. Kafkasya ve…………..………. ,s.183

Page 84: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

72

nedeniyle bu hat üzerinde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Ayrıca bu hattın Kırgızistan

topraklarından geçen kısmından kaçak kullanım yapılması, ülkeler arasındaki

problemleri daha da büyütmektedir. Bunlara rağmen Özbekistan, yapılacak yeni

yatırımlarla, 2020 yılına kadar doğal gaz ihraç hacmini 20 milyar m³’e çıkarmayı

hedeflemektedir.191

5.3.Özbekistan’ın Petrol Rezervleri,Üretimi,Tüketimi ve İhracı

Özbekistan’daki ilk petrol rezervi 1932 yılında Semerkant çevresinde

keşfedilmiştir.Bunları 1937’de Fergan Havzası yataklarının keşfi izlemiştir.

Günümüzde ise ülkede işletilmekte olan petrol yataklarının başlıcaları; Nevai-

Kurgan-Kağan, Termez, Kokant, Andican ve Suljukta’dır. 192 Ülkede ispatlanmış

petrol rezervi 144 milyon ton’dur. Tahmini rezervlerin ise 4,4 milyar ton olduğu

tahmin edilmektedir.193

Özbekistan 2004 senesi içerisinde toplam 152 bin varil petrol üretmiş bunun 120

bin varilini ise tüketmiştir.Ülkenin petrol üretiminin 2010 yılında 194 milyon ton

olarak artması planlanmaktadır.Ülkeden ihraç edilecek üretim fazlası petrol için de

sadece bir boru hattı vardır. Özbekistan’ın sahip olduğu tek ihraç yolu, Sovyetler

Birliği zamanında Omsk’tan Özbek rafinelilerine petrol taşımak için kullanılan boru

hattıdır.194

5.4.Enerji Kaynaklarının Özbekistan ekonomisine Etkileri

Özbekistan, 25 milyonu aşan nüfusu ve Sovyetler Birliği zamanında inşa edilmiş

sanayi yapısı ile bölgedeki diğer Cumhuriyetlerinden daha gelişmiş bir

pozisyondadır. Buna ek olarak sahip olduğu enerji kaynaklarının hatırı sayılır bir

miktarda olması da en büyük artılarından birisidir. Bunun yanında, Özbekistan

ekonomisi genel hatlarıyla tarıma ve zengin maden ve enerji kaynaklarına

dayanmaktadır. Özbekistan; yıllık 70 ton altın üretimi, yıllar itibariyle ortalama yıllık

3,5 milyon ton pamuk rekoltesi ile dünya pamuk üretiminin % 20’sine sahip olması,

191 DEIK.“Özbekistan Ülke bülteni” Kasım-2004,s.7 , http://www.deık.org.tr/ ulkebulteni.asp 192 ARAS. Azerbaycan’ın ……………………..s.267 193 DERMANOĞLU,MUHAMMADİYEV. Özbekistan ………..…..s.114 194 194 PAMİR. “Türkiye’nin……………………………...s.35

Page 85: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

73

dünyanın en büyük 10 doğal gaz üretici ülkesinden biri olması, ülke ihtiyacının

büyük bir bölümünü karşılayan petrol üretimi ile Orta Asya’nın önemli bir ticaret ve

yatırım ülkesi pozisyonundadır.195

Özbekistan ekonomisinin son yıllardaki en büyük itici gücü enerji sektörü

olmuştur. Ancak, ihracat imkanlarının kısıtlılığı yüzünden sektör büyüme zorluğu

çekmeye başlamış, bu da GSYİH üzerinde olumsuz bir etki yapmıştır.

Bağımsızlık sonrasında petrol ve doğal gaz üretimini arttıran Özbekistan, kısa

sürede kendine yetebilecek düzeye gelmiştir. Bunun için gereken kaynağın dış

borçlanma yoluyla karşılanması, devletin resmi tekeli olan “Uzbekneftegaz”

şirketinin yaklaşık 1 milyar dolar borçlanmasına yol açmıştır. İç pazardaki

müşterilerinden sattığı gazın parasını düzenli bir şekilde alamayan şirket, bu borcu

ödemekte zorlanmaktadır.

Enerji kaynaklarının ihracı konusunda doğal gazın ağırlığı görülmektedir. Her yıl

iç talep karşılandıktan sonra ortaya çıkan üretim fazlası, başta Rusya olmak üzere,

Kazakistan , Kırgızistan , Tacikistan ve Ukrayna’ya ihraç edilmektedir.Bu ihraç,

toplam gaz üretiminin %15-20’sine tekabül etmektedir. Yaşadığı çeşitli sorunlar

dolayısıyla son dönemde Kazakistan pazarını kaybetmekte olan Uzbekneftegaz

şirketi, yeni pazarlar aramaya başlamıştır. Gelecekte yapacağı yeni yatırımlarla söz

konusu şirket, 2020 yılına kadar doğal gaz üretimini 20 milyar m³ boyutlarına

çıkarmayı hedeflemektedir. Bu amacın önündeki en büyük engel, ihraç pazarlarına

uzaklığı yüzünden kar marjında meydana gelen düşme olarak görülmektedir.Bu

durum Özbekistan’ı, Türkmenistan ile rekabet edemeyecek bir pozisyona

düşürmektedir.196

Bağımsızlık sonrasında durgunluğa giren Özbek ekonomisi, diğer bölge

devletlerine oranla daha iyi bir durumda kalmıştır. Bunda yüksek seyreden pamuk

fiyatlarının önemi büyüktür.Zira ülke, dünyadaki en büyük 30 pamuk üreticisinden

biridir.197 1998 Rusya krizinden de en hasarla çıkan ülke ekonomisi, bu tarihten

sonra hep büyüme eğilimdedir. 2003 verilerine göre %4,4’lük bir büyüme söz

195 Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı,Özbekistan ülke raporu, http://www.dtm.gov.tr/ead/YAYIN/kitap/ozbekistan.htm .20.11.2006 196 TİKA, “Özbekistan Ülke Raporu”21.03.2004,s.49. http://www.tika.gov.tr/ulke_profilleri 197 SOMUNCUOĞLU,Kazakistan……………..,s..48

Page 86: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

74

konusudur. Görüldüğü üzere; Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan’a oranla daha

büyük bir potansiyele sahip olan Özbekistan ekonomisi, enerji sektörüne yapılacak

yatırımlarla daha da büyüme eğilimi göstermektedir. Ancak, yabancı sermayenin

ülkeye akması için otoriter rejimin yabancı yatırımcıya daha ılımlı yaklaşması

gerekmektedir.

5.5.Özbekistan Dış Politikası

Özbekistan’ın dış politikasına bakıldığında siyasi ve askeri örgütlerden çok

ekonomik işbirliğine ağırlık veren oluşumların içinde bulunduğu görülmektedir.

Aslında Şanghay İşbirliği Örgütü’ne (ŞİÖ) katılmasının ardında da daha çok bu

sebep vardır. Bunun yanında Özbekistan, bölgede güvenlik ve istikrarın

genişletilmesini amaçlayan NATO’nun PEP (Barış İçin Ortaklık) Programı’na da

dahil olmuştur.198

Merkezi konumu ve sahip olduğu askeri-teknik kapasite nedeniyle, Özellikle 11

Eylül olaylarının ardından önemi gittikçe artmıştır. Özbekistan, Afganistan merkezli

olarak başlayan terörle mücadele kapsamında, gerek dünya kamuoyunda ve gerekse

üyesi bulunduğu ŞİÖ, BDT, Orta Asya İşbirliği Örgütü, GUUAM çerçevesinde bir

çok girişimlerde bulunmuştur.

Orta Asya’da değişen jeopolitik öncelikler Şanghay İşbirliği Örgütü’nün

öneminin bir anda artmasını sağlamıştır. Hindistan, Pakistan ve İran’a gözlemci

statüsü veren örgüt, ABD’nin bölgedeki etkisini zayıflatmak amacıyla, bölgedeki

askeri üslerini kapatması çağrısında bulununca, Özbekistan, Temmuz 2005’de

sınırları içindeki Hanabad askeri üssünü kapatma kararı almıştır.199

Bu kapsamda ABD ile arası açılan Özbekistan, Ocak 2006’da Avrasya Ekonomi

Topluluğuna katılmıştır. Bununla da yetinmeyen ülke, Kasım 2005’de Rusya ile

taraflardan birine yönelecek herhangi bir saldırı durumunda askeri yardım öngören

bir anlaşma imzalamıştır. 200

198 KIRAÇ,Gürol, “Sanghay İşbirliği Örgütü” 21.03.2005,Cumhuriyet Strateji,Cumhuriyet Gazetesi,s.12 199 BİRSEL. Gizli Çember……………………….,s.172 200 EKİCİ,Gökçen, “Özbekistan-ABD İlişkilerinde Soros Faktörü”, Stratejik Analiz,Cilt:5,Sayı :54 , Ekim -2004,s.79

Page 87: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

75

Özbekistan’ın ABD’den uzaklaşarak Rusya-Çin hattına yakınlaşması kendini en

çok ekonomi alanında hissettirmiştir.ABD ve diğer Batılı ülke ve kurumlarla

ilişkilerin kesilmesi, Batılı şirketlerin ülkedeki petrol ve gaz sektöründe faaliyet

gösterebilme imkanlarını da hemen hemen yok etmiştir. Böylece, Rus ve Çin

şirketleri Özbek yönetimi için en uygun ekonomik partnerler olarak görülmeye

başlanmıştır. Söz konusu ülkelerin şirketleriyle imzalanan anlaşmalarla, Rus ve Çin

firmaları Özbekistan’ın petrol ve gaz sektöründe geniş ölçekli yatırım yapma fırsatı

yakalamışlardır.201

Andican olaylarından sonra, bir nevi ABD düşmanlığı çerçevesinde gelişen

Özbekistan dış politikaları, diplomatik izolasyonu kırmak adına, kendisi gibi iç

işlerine fazla karışılmasını istemeyen ülkelere doğru kaymaya başlamıştır. Bu

kapsamda, Hindistan, Pakistan gibi ülkelerle ilişkilerin geliştirilmesi yoluna

gidilmiştir.Hatta, bölgesel liderlik iddiası yumuşatılarak, Kazakistan ile olan

ilişkilerde de büyük bir ilerleme sağlanmıştır. 202

Son yıllarda Özbek dış politikasında, özellikle Andican olayları sonrasında

yaşanan değişimi, ülke yöneticilerinin yönetimi kaybetmemek için yaptıkları refleks

hamleler olarak değerlendirebiliriz.Bu noktada, Özbekistan dış politikasının,

gelecekte Orta Asya’da suların daha da bulanması ihtimaline karşı, yeni ittifak ya da

anlaşmalar peşinde koşacağını söylemek pekte yanlış olmayacaktır.

Özbekistan’ı incelediğimizde, Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’a göre

daha değişik bir görüntü ile karşılaşırız. Her şeyden önce , Sahip olduğu homojen

nüfusun, zengin doğal kaynakların ve bölgedeki en güçlü silahlı unsur olan Özbek

ordusunun gözden kaçırılmaması gerekmektedir.

Özbekistan’ı diğer Türk Cumhuriyetlerinden ayıran en büyük özelliği, bölgesel

bir güç olma yolunda hızla ilerlemesidir.Yukarıda sayılan avantajları pekala böyle bir

şeyi amaçlamasına yetecek kapasitededir. Özbekistan’ın bu düşüncesi, doğru bir

politik vizyonla birleştirilebilirse gelecek vaat edebilecek niteliktedir.

Tüm bunların ışığında,yönetimlerin her an değişebileceğini düşünürsek eğer, şu

anda ülkeyi yöneten otoriter gücün pek fazla iktidarda kalmayacağı ön görülebilir. 201 201 BİRSEL. Gizli Çember ……………………………………….,S.184 202OĞAN,Gökçen, “Andican olayları sonrası Özbekistan Dış Politikası” ASAM Yayınları,Stratejik Analiz Dergisi,Cilt:6,Sayı:69,Ocak-2006,s.74

Page 88: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

76

Özbekistan’da uygulanmaya başlanacak demokratik bir siyasi sistem, zengin enerji

kaynaklarının reel bir şekilde kullanılmasıyla da birleşirse; söz konusu ülke,

ilerleyen yıllarda bölgenin en önemli ekonomik güçlerinden biri haline gelebilir.

Page 89: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

77

VI. BÖLÜM

ENERJİ EKSENLİ BÖLGESEL SORUNLAR

6.1.Giriş

Sovyetler Birliği’nin dağılması, Orta Asya’da o güne kadar kurulmuş mevcut

dengelerin temelinden sarsılmasına sebep olmuştur.1991 sonrasında ortaya çıkan

genç ülkeler, sadece fakirlik ve geri kamışlıkla değil, bölgesel bazda ortaya çıkan

birçok sorunla da karşı karşıya kalmışlardır.

Bölgede incelenmesi gereken pek çok sorun olsa da, bu araştırmanın konusu

itibariyle sadece enerji eksenli iki problem üzerinde durmaya çalışılmıştır. Bunlar;

Hazar Denizi’nin hukuki statüsü sorunu ve Orta Asya enerji kaynaklarının ve

hatlarının güvenliği meselesidir.

1991’e kadar Hazar Denizi’nin Statüsü bir problem olarak görülmemekteydi.Bu

tarihe kadar SSCB ve İran’ın kıyısının bulunduğu Denizde, Sovyetler Birliği’nin

daha etkin bir pozisyonda olduğu görülür. Hatta Hazar Denizi’nin Sovyet kontrolü

altında olduğu bile söylenebilir. Ancak soğuk savaşın bitmesiyle birlikte bölgede

yeni devletlerin kurulması durumu bir anda değiştirmiştir. Azerbaycan, Kazakistan

ve Türkmenistan’ın bağımsızlıklarını kazanmaları, Hazar Denizine kıyısı olan

devletlerin sayısını 2’den 5’e çıkarmıştır. Bu durum, bölgedeki zengin enerji

potansiyeliyle de birleşince, Hazar Denizi kaynaklarından daha çok yararlanmak

isteyen ortaklar arasında bir anlaşmazlığın çıkmasına sebep olmuştur. Ayrıca

Hazar’daki pek çok yatağın geleceği bu sorunun nasıl çözüleceğine bağlıdır.

Bölgede varlığı hissedilen diğer bir problem de enerji kaynaklarının ve boru

hatlarının güvenliğiyle alakalıdır. Bilindiği gibi, sosyalist dönem Sovyet politikaları

çerçevesinde bölgenin demografik yapısında büyük değişiklikler yapılmıştır. SSCB

sonrası dönemde ise bazı etnik gurupların çeşitli sebeplerle bir birleriyle giriştikleri

mücadeleler, bölgede bir çok anlaşmazlığın ve çatışmanın ana kaynağı

durumundadır. Bu durum bölgenin istikrarını olumsuz yönde etkilediği gibi, Orta

Asya ve Kafkasya da bulunan enerji kaynaklarının ve ihraç hatlarının güvenliğini de

tehlikeye sokmaktadır.

Page 90: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

78

Araştırmanın bu bölümünde, enerji eksenli olduğu için sadece bu iki problem ele

alınmıştır.Hazar Denizi’nin statüsü meselesi incelenirken, konu ile ilgili genel

bilgiler verilmiş ve meseleye taraf olan devletlerin yaklaşımları ve savları

incelenmiştir. Aynı şekilde Enerji ve boru hatlarının güvenliği meselesinde de bazı

anlaşmazlıklar ve çatışmalar örnek verilerek , bunların altında yatan sebepler

üzerinde durulmuştur.

Bu açıdan bakıldığında, Orta Asya enerji bölgelerine yapılacak yabancı

yatırımların siyasi istikrarsızlıktan çok fazla etkilendikleri görülmektedir. Büyük

enerji firmalarının karışık ve istikrarsız bölgelere yatırım yapmaktan kaçındıkları

bilinmektedir. Bu yüzden; çok büyük sermaye miktarlarının söz konusu olduğu enerji

sektörü için, gelişmek ve büyümek adına en önemli unsurun bölgesel istikrar olduğu

söylenebilir. Buna göre söz konusu problemlerin çözümü, Orta Asya’da yapılacak

yeni yatırımların önünü açacağından, bölge ülkelerinin ekonomileri açısından hayati

öneme sahiptir.203

7.2.Hazar Denizi’nin Hukuki Statü Sorunu

Kuzeyden güneye 1.200 km uzunluğunda ve batıdan doğuya 320 km genişliğinde

olan Hazar denizinde ortalama derinlik 184 metredir. Suyun en derin noktası

Azerbaycan’a ait Lenkeran bölgesinde 1.200 m ve en sığ noktası ise kuzeyde Volga

Nehri’nin döküldüğü alanda 5 m civarındadır. Hazar’ın en geniş yeri 554 km ve en

dar yeri ise 200 km’dir. Hazar sahillerinin toplam uzunluğu 7.010 km’dir.

Kazakistan’ın 2.340 km, Rusya Federasyonu’nun 1.930 km, Türkmenistan’ın 1.200

km, Azerbaycan’ın 800 km ve İran’ın 740 km uzunluğunda Hazar’a kıyısı

bulunmaktadır. Avrupa’nın en büyük ırmağı olan Volga Nehri’nin de bulunduğu

130’dan fazla akarsu tarafından beslenmektedir. Volga , Hazar’a dökülen nehir

sularının yüzde 82’sini karşılamakla beraber, Don nehriyle arasındaki bağlantı

kanalı ile Hazar’ı Karadeniz’e bağlamaktadır204

203 YÜCE. Kafkasya ve…………..………. ,s.285 204 OGAN,Sinan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü” , TÜRKSAM http://www.turksam.org/index.php 14 Aralık 2005

Page 91: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

79

Hazar Denizi; büyüklüğünden dolayı Deniz olarak kabul edilen, Rusya

Federasyonu, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve İran tarafından çevrili,

herhangi bir denize çıkışı olmayan, dünyanın en büyük gölü durumundadır.205

1991 yılına kadar Sovyetler Birliği ve İran arasında yapılan çeşitli anlaşmalarla

tanımlanmış olan hukuki statü, Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla geçersiz duruma

düşmüştür. Bu gerçersizliğin sebebi; o güne değin iki taraflı anlaşmalara dayanan

tanımlamanın, üç yeni cumhuriyetin ortaya çıkmasıyla yeni bir düzenleme

gerektirmesidir. Rusya, İran, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan, belirlenecek

olan yeni statü konusunda söz sahibi olacak ülkelerdir.206

Hazar Denizine kıyısı olan devletler, Sovyetler birliği dağıldıktan sonra hukuki

statü konusunda anlaşmazlığa düşmüşlerdir.Bunun asıl sebebi; Hazar’ın altında yatan

trilyonlarca dolar değerindeki enerji kaynakları ve bu eksende bölgede jeopolitik

üstünlük sağlama mücadelesidir. Ayrıca Rusya’nın bölgedeki 70 yıllık

hakimiyetinden sonra etkinliğini kaybetmek istememesi de olayı daha karmaşık bir

duruma sokmaktadır.207

Azerbaycan, Türkmenistan ve Kazakistan jeopolitik konumları itibariyle

herhangi bir uluslar arası suya çıkışı olmayan, birer kara devleti durumundadırlar.

Karasal nitelikleri sebebiyle ortaya çıkan uluslar arası taşıma ve koridor sorunları, bu

ülkelerin petrol ve doğalgaz boru hatlarına ayrı bir önem vermelerine sebep

olmuştur. Konunun önemini arttıran diğer bir özellik de, söz konusu ülkelerin bu

meseleyi “milli güvenlik” sorunlarının önemli bir parçası olarak görmeleridir.

SSCB döneminde bir iç göl olarak adlandırılan Hazar denizi, Sovyetler Birliği

sonrasında ise uluslar arası göl olarak nitelendirilmeye başlanmıştır. Daha önce

kapalı bir havza olarak görülen ve dış müdahalelerden soyutlanan Hazar, böylece

Uluslar arası Hukuka açık bir hale gelmiştir.208

Bölge ülkeleri arasında bu konuda ilk toplantı 17 Şubat 1992’de Tahran’da

yapılmış ancak bir sonuç elde edilememiştir. Daha sonra, Kasım 1996’da Aşkabat’ta

205 Hazar Denizi Haritası İçin Bkz.Ek-8 206 BİLGİN. Avrasya ……………….s.119 207 OGAN,Sinan, “Yeni ….” http://www.turksam.org/index.php 208 ARAS.Azerbaycan’ın ………….s.176

Page 92: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

80

rejimin korunmasına yönelik bir bildiri kabul edilmiştir. Devam eden süreçte bir çok

toplantı yapılmasına rağmen somut bir ilerleme sağlanamamıştır.209

Yapılan toplantıların sayısı arttıkça, Statü ve paylaşım tartışmaları bu su

havzasının deniz mi, yoksa göl mü olduğu üzerinde yoğunlaşmaya başlamıştır.

Çünkü,1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’nde (BMDHS) teknik

olarak bir kapalı/iç deniz olarak nitelendirilen Hazar’ın, coğrafi manada hangi statü

içerisinde olduğu konunun çözümü için çok önemli bir pozisyona gelmiştir. Hazar

Denizi, başka göllere ve havzalara benzemediğinden çoğu özelliği mevcut uluslar

arası yasal normlarla ve uygulamalarla değerlendirilemez niteliktedir. Hazar, bazen

sınır gölü, bazen de açık deniz olarak tanımlanmaktadır. Statü ve paylaşım için

yapılan görüşmelerde bu yaklaşımlar üzerinde durulduğu görülmektedir.210

Açık deniz yaklaşımına göre; Hazar Denizi, 1982 BM Deniz Hukuku

sözleşmesine tabi olarak,sektörlere bölünmelidir. 12 millik kara suları ve ortay hattı

ihlal etmeyecek şekilde 200 mile kadar “münhasır ekonomik bölgeler”

belirlenmelidir.Her kıyı devleti kendi payına düşen sektörleri işletme hakkına sahip

olmalıdır.

İç Deniz yaklaşımına göre; Hazar Denizi’nde 1982 BMDHS’nin maddeleri

uygulanamaz.Hazar denizi sektörlere bölünemez.Ancak, kıyı devletleri Hazar’ı tek

bir bütün halinde ( Condominium) ortak olarak işletebilirler.211

Sınır gölü yaklaşımına göre ise; Hazar, uluslar arası kara sınırlarının ortay hatta

kadar denize uzatılması yoluyla oluşturulacak ulusal sektörlere bölünmeli, kıyıdaş

devletler kendi sektörlerindeki su yüzeyi ve deniz dibi kaynaklar üzerinde mutlak

egemenlik sahibi olmalıdırlar.212

Bu noktada kıyıdaş ülkelerin probleme yaklaşımlarını görmek faydalı olacaktır.

209 DOKUZLAR. Dünya Güç Dengesinde……....,s.92 210 KLEVEMAN,Yeni…….s.164 211 ÇOLAKOĞLU,Selçuk, “uluslar arası hukukta Hazar’ın Statüsü Sorunu” A.Ü. S.B.F.Dergisi,Ocak-Aralık-1998,C 53,No.1-4,S.108 212 SOLTAN,Elnur, “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü:Çizilemeyen Sınırlar” Staratejik Analiz Dergisi,Cilt 12,Sayı 13,Mayıs 2001,S.62

Page 93: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

81

6.2.1.Rusya Federasyonu’nun Yaklaşımı

Hazar’ın statüsü tartışmalarının önemli bir tarafı olan Rusya, konuyu Ekim

1993’de gündeme getirmiştir. Bu dönemde, Hazar’ın bir iç deniz olduğu ve sınır

devletleri tarafından bölünemeyeceği tezini ortaya koyan Rusya, BMDHS’nin diğer

denizlerle doğal bağlantısı olmadığından Hazar’a uygulanamayacağını savunmuş ve

Hazar’ın yasal rejimini belirleyen İran ile yapılmış olan 1921 ve 1940

antlaşmalarının yürürlükte olduğunu belirtmiştir. Rusya; Hazar’ın kaynaklarına

yönelik tek taraflı hareketleri uluslar arası hukuk dışında saymış ve bunun, su

havzasının eko-sistemine zarar vereceğini belirtmiştir. 213

Hazar Denizi’ni kıyı devletlerle ortak olarak kullanmak isteyen Rusya’nın

yaklaşımında, bölgeyi hala arka bahçesi olarak değerlendirmesinin payı büyüktür.

Özellikle Azerbaycan hakkında politik kaygılar besleyen Rusya’nın Statü

tartışmalarının merkezinde daha çok bu ülke vardır. 214

Rusya başlangıçta Hazar’ın beş kıyıdaş ülke arasında bölüştürülmesine karşı

çıkmış, ancak Kazakistan ve Azerbaycan’ın kendi bölgelerini belirleyerek uluslar

arası petrol şirketleri ile çeşitli anlaşmalar imzalamaları üzerine yeni stratejiler

oluşturmaya başlamıştır. 1998’de Kazakistan ile Hazar’ın kuzey kısmıyla ilgili

olarak deniz yatağı için ortay hat prensibini, su yüzeyi içinse ortak sahipliği içeren

bir anlaşma imzalamıştır. 2001’de ise benzeri bir anlaşmayı Azerbaycan ile

imzalamıştır. Böylece Rusya, kendinden beklenmeyecek bir şekilde sorunun bir an

evvel çözüme kavuşturulması konusunda önemli adımlar atmıştır.Putin’in başkanlığı

döneminde, 2000 yılından bu yana bölge ülkelerinin başkanlarıyla 10’dan fazla

görüşme yapılması , Rusya tarafından konuya verilen önemi göstermesi açısından

önemlidir.215

213 METİN. Politik ……………………s.159 214 ARSLAN. Hazar’ın Kurtlar ……..s.313 215 “Rusya Kazakistan Hazar Sınırını Belirledi” http://www.ntv.com.tr ,13.05.2002,S.1

Page 94: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

82

6.2.2.Azerbaycan’ın Konuya Yaklaşımı

Batı sermayesini bölgedeki enerji kaynaklarına başarılı bir şekilde çekmesiyle ön

plana çıkan Azerbaycan , aynı zamanda statü tartışmalarında da Rusya Federasyonu

ile beraber ağırlıklı konumda olmuştur.

Hazar Denizini ilk zamanlar “göl” olarak nitelendiren Azerbaycan , bu sorun

gündeme geldiği ilk günlerden itibaren, bu görüşü tüm resmi kanallarda dile

getirmiştir.216 Gerçi Azerbaycan’ın Hazar’ın uluslar arası bir göl olduğunu

savunması ve bu yüzden de onun tamamının kıyı devletleri arasında bölüştürülmesi

gerektiğini iddia etmesi, diğer tezlerden daha doğru bir görüş olarak

değerlendirilebilir. Ancak , Rusya ve İran’ın da Hazar’ı göl olarak görmek ve 1921,

1949 anlaşmalarının tek başvuru kaynağı olarak göstermek istemeleri karşısında, bu

ülkenin Hazar meselesi üzerine uyguladıkları politikaları kökten değiştirmek zorunda

kaldığı görülür. Daha sonra Azerbaycan, Hazar’ın bir deniz olduğu ve BMDHS

çerçevesinde her bir devletin münhasıran egemenliğini kullanacağı ulusal sektörlere

bölünmesi gerektiği yönünde yeni politikalar oluşturmuştur. Bu görüşün dayanak

noktası 1970 yılında Hazar’ın Sovyet kesiminin dörde bölünmesi ile oluşan sektörel

bölümlenmedir ki, Azerbaycan bu durumun olduğu gibi kabulünü istemektedir. 217

Ancak İran, 1970’de SSCB’nin kendi içerisinde yapmış olduğu bu bölümlemeyi

hukuki dayanağı olmadığı gerekçesiyle kabul etmemektedir.

Rusya ve İran kendi kıyılarında önemli rezervler olmadığı için kaynakların “ortak

kullanımını” istemişler, hatta bir dönem Türkmenistan’ı da yanlarına çekmişlerdi.

Ancak zamanla Rusya’nın kendi ulusal sektörü içerisinde zengin petrol kaynakları

bulması ve sektörel bölümleme tezine yaklaşması, Azerbaycan’ın konumunu daha da

güçlendirmiştir. 218

Rusya’nın zaman içerisinde Kazakistan ve Azerbaycan’ın savunduğu fikirlere

yakınlaşması bu ülkeleri de Rusya’ya yakınlaştırmıştır. 1998’de Kazakistan’la

yapılan anlaşmanın bir benzeri 2001’de Azerbaycan’la da imzalanmıştır. Bu

anlaşmayla denizin dibi ulusal sektörlere bölünmüş ve su yüzeyi kıyıdaş ülkelerin

216 SOLTAN. “Hazar Denizi………”,s.65 217 KONA,Gamze.G. Orta Doğu,Orta Asya ve kesişen Yollar,IQ Yayınları,İstanbul,2004,S.193 218 OGAN,Sinan, “Yeni ….” http://www.turksam.org/index.php

Page 95: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

83

ortak kullanımında kalmıştır.219 Ayrıca bu anlaşma, söz konusu ülkelerin aynı cephe

içerisinde yer aldığının da göstergesidir. Bunun yanında, Azerbaycan, kendi ulusal

sektörü saydığı alanları anayasası içerisinde göstererek anayasal güvence içerisine

almıştır.220

6.2.3.Türkmenistan’ın Konuya Yaklaşımı

Türkmenistan’ın konuya yaklaşımına bakıldığında tam olarak bir görüş

belirlemediği görülür. Başlangıçta Rusya ve İran’ın ortak kullanım tezini

benimseyerek , Kasım 1996’da Hazar’a kıyısı olan devletlerin Dışişleri Bakanları’nın

Aşgabat’taki görüşmesinde bu üç ülke ile memorandum imzalamıştır.221

Ancak daha sonra, Aralık 1998’de Moskova’da yapılan kıyı devletleri zirvesinde

fikrini değiştirmiş ve Hazar’ın bölünmesini, Azerbaycan’la aralarındaki sınırın, ortay

hat prensibine göre belirlenmesini kabul etmiştir. Böylece Türkmenistan, Rusya-

Kazakistan-Azerbaycan üçlüsünün görüşlerine daha yakın bir duruş sergilemiştir.

Ancak, bu şekilde yapılacak bir paylaşımda, ortay hattın nerelerden geçeceği

konusunda Azerbaycan’la farklı düşünceler içine girmiştir. Türkmenistan,

Azerbaycan’ın Apşeron yarımadası vasıtasıyla Hazar’ın içlerine kadar sokulduğunu,

bu yüzden Hazar Denizi ekvatorunun özelliği göz önünde bulundurularak , enleme

eşit mesafeli noktaları birleştiren yöntemi kullanılmasını önermiştir. Bu durumda

Kepez/Serdar yatağıyla birlikte Azeri ve Çırag yataklarının da Türkmenistan

sektörüne geçeceği görülmektedir. İşte Asıl anlaşmazlık bu yüzden çıkmaktadır.Bu

durumu çözmek için iki ülke arasında bir uzmanlar kurulu oluşturulmuş ancak yine

bir sonuca ulaşılamamıştır.Bunun üzerine politikalarını bir kez daha değiştiren

Türkmenistan, Hazar’ın Dünyadaki tek örnek olduğu için bilinen uygulamaların

dışında kalmasını, tüm sınırdaş ülkelerin bir araya gelerek üzerinde anlaşacakları bir

statünün belirlenmesini savunmaya başlamıştır.222

219 METİN. Politik ……………………s.166 220 TEMİR,Ahmet, “Paylaşılamayan Miras Hazar”,Zaman Gazetesi,12.05.2001,s.8 221 ARAS.Azerbaycan’ın ………….s.201 222 OGAN,Sinan, “Hazarda Tehlikeli Oyunlar:Statü Sorunu,Paylaşılamayan Kaynaklar ve Silahlanma Yarışı” Avrasya Dosyası,Cilt 7,Sayı 2,Yaz-2001,S.165

Page 96: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

84

Konunun, kıyıdaş devletlerin hep birlikte alacağı kararlar dahilinde çözüleceğini

savunan Türkmenistan, Azerbaycan’la yaşadığı bazı tartışmalarında etkisiyle İran’a

yaklaşmıştır. Öyle ki Türkmenistan, İran’ın olmadığı hiçbir toplantıya

katılmayacağını belirtmiştir. 223

6.2.4.Kazakistan’ın Konuya Yaklaşımı

Sahil şeridi % 29,6’lık bir payla kıyıdaş ülkelerin en genişi olan Kazakistan,

mümkün olduğu kadar statü ve paylaşım tartışmalarının dışında kalmaya çalışmıştır.

Bunun yanında, Hazar’ın 1982 BMDHS’ne tabi olmasını ve kıyıdaş ülkelerin 12

millik ulusal karasularına sahip olması gerektiğini savunmuştur. Hazar Denizi’nin

ulusal sektörlere bölünmesi ve münhassır ekonomik bölgelerin belirlenmesini

istemiştir. Bunun için her kıyıdaş ülkenin ulusal sektörü üzerinde egemenlik

haklarını kullanabilmesi gerektiğini belirten bir deklarasyon yayınlayarak, kendi

pozisyonunu ortaya koymuştur. Hatta, Mart 1998’de yayınladığı tek taraflı bir

“Bildiri” ile de , Hazar’ın kendi ulusal “münhasır ekonomik bölge”sini belirlemiş ve

burayı donanmasıyla koruma altına almıştır. 224

Ayrıca, Ekim 2000 tarihinde Rusya ve Kazakistan arasında Hazar Denizi’nde

işbirliği konusunda bir deklarasyon imzalanmıştır. Buna göre; Kazakistan ile Rusya

Federasyonu “ortay hat” prensibini benimsemiş, denizin dibi ulusal sektörlere

bölünmüş ve deniz üstü kaynaklarının da ortak kullanıma açılması

kararlaştırılmıştır. Bunun dışında Kazakistan, İran’ın önerdiği eşit paylaşım önerisini

kabul etmemekte ve örtülü de olsa Azerbaycan’ın arkasında yer almaktadır.225

6.2.5.İran’ın Konuya Yaklaşımı

İran Hazar’ı bir göl olarak nitelemekte ve %20’er payla beş eşit parçaya

bölünerek ortak kullanılması gerektiğini savunmaktadır. Görüşlerini bu iki eksen

arasında belirleyen İran, Hazar’ın statüsü belirlenmeden yapılan petrol aramalarının

kanun dışı olduğu kabul ettirmek istemektedir.Ayrıca, statü sorunun çözümüne kadar

223 YÜCE. Kafkasya ve………………….………. ,s.253 224 ARAS. Azerbaycan’ın ……………………..….s.198 225 DOKUZLAR. Dünya Güç Dengesinde………..,s.98

Page 97: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

85

1921’de Rusya-İran ve 1940’da imzalanan SSCB-İran anlaşmalarının esas alınması

gerektiğini belirtmektedir. 226

İran’ın Hazar sorununa yaklaşımına bakıldığında , ekonomik çıkarlardan çok

siyasi kazanımlar peşinde olduğu görülmektedir. Çünkü İran’ın Basra Körfezi’ndeki

yatakları daha zengin durumdadır.Aslında İran’ın korkuları Azerbaycan’ın ileride bir

cazibe merkezi durumuna gelerek, kendi içerisindeki büyük Azeri nüfusunu

etkilemesidir. Bu yüzden Azerbaycan’ın gelişmesini engellemek adına, bu konuda

uzlaşmaz bir tutum sergilemektedir.227

Yine de İran’ın Hazar bölgesindeki tutum ve davranışlarının sebebini sadece

Azerbaycan’a bağlamak yetersiz bir saptama olacaktır. Hazar’ın güneyinde %12’lik

önemsiz bir paya sahip olan İran, bu durumdan memnun değildir ve payını

genişleterek, Hazar’ın içlerine doğru stratejik bir derinlik kazanma hevesindedir.

Ayrıca İran, konuyu uluslar arası aktörlerin dışında tutmaya çalışmakta ve onları

meseleyi siyasallaştırmakla suçlamaktadır.

Son gelişmelerden sonra sorunun .çözümü adına, Rusya , Azerbaycan ve

Kazakistan’ın kısmen de olsa aynı cephede yer aldıkları söylenebilir.Türkmenistan’ın

durumunun belli olmaması ve İran’ın yalnızlaşarak karşı cephede yer alması,

sorunun kısa vadede çözümünün zor olduğunu göstermektedir.

6.3.Orta Asya Enerji kaynaklarının ve Hatlarının Güvenliği Sorunu

Sovyetler birliği’nin dağılmasının ardından Orta Asya Bölgesinde ortaya çıkan

büyük enerji potansiyeli, başta ABD’li dev petrol şirketleri olmak üzere uluslar arası

pek çok firmanın bölgeye ilgisinin artmasına sebep olmuştur. Bu amaçla, bölgede

milyarlarca dolarlık yatırım projeleri devreye sokulmuştur.228

Bu açıdan bakıldığında , enerji firmalarının siyasi risklere diğer firmalardan daha

duyarlı oldukları görülür. Petrol ve doğalgaz için muazzam büyüklükte yatırım

yapılması gerekliliği, bu firmaların karışık ya da istikrarsız ülkelere yatırım yaparken

226 OGAN,Sinan, “Yeni ….” http://www.turksam.org/index.php 227 AKDEVELİOĞLU,Atay, “İran’ın Orta Asya,Afganistan ve Azerbaycan Politikası”, Stradigma Kasım 2003 , sayı 10, http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/makale_04.html S.3 228PAMİR,Necdet, “Orta Asya ve Kafkasya’da Güvenlik Arayışları Sürecinde Bölgedeki Enerji Kaynaklarının Rolü” BAL,İdris (Edt.). 21.Yüzyılda Türk Dış Politikası, Nobel Yayınları, Ankara, 2004,s.507

Page 98: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

86

çok dikkatli olmalarına sebep olmaktadır. Ayrıca, uğruna milyarlarca dolar yatırım

yapılan bu kaynakların biran evvel uluslar arası pazarlara taşınması da başka bir

sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Bu nokta da, ihraç boru hatlarının geçtiği yerlerinde

en az üretildiği yerler kadar istikrarlı olmasının şart olduğu görülmektedir.

Bu çerçevede; Orta Asya ve Kafkaslara bakıldığında, dünyanın istikrarsız

bölgelerinden oldukları görülür. Küresel çapta Rusya’nın yakın çevre güvenlik

politikalarına ilişkin belirsizlikler, henüz çözülemeyen Azerbaycan, Ermenistan

gerginliği ve Çeçenistan gerilimi gibi problemlerin yanı sıra, bölgedeki bir çok etnik

gurubun çeşitli sebeplerle giriştikleri çatışmalar, Afganistan’daki savaş ve

Tacikistan’daki karışıklıklar, bölgenin istikrarsızlığını kanıtlar niteliktedir.

Bu karışıklıkların, Kafkasya ve Orta Asya’ya yapılan yatırımları olumsuz yönde

etkileyeceği kesindir. Bölgedeki zengin enerji kaynaklarına sahip ülkelerin

ekonomileri açısından söz konusu yatırımların ne kadar önemli olduğunu göz önüne

alırsak, karışıklıkların son bulmasıyla birlikte, bu ülkelerin kalkınmalarının

hızlanacağı sonucuna varabiliriz. Konumları itibariyle hiçbir uluslar arası denize

çıkışı bulunmayan birer kara devleti durumunda olan Türk Cumhuriyetleri, sahip

oldukları kaynakları dış pazarlara çıkarabilmek için boru hatlarına hayati derecede

muhtaç durumdadırlar. Bu durum, boru hatlarının geçtiği güzergahlarında önemini

arttırmaktadır.229

Bu noktada, alternatif boru hatlarının güvenliğiyle ilgili bazı gerginlik ve

çatışmaların incelenmesi, üretici ülkelere olan etkilerinin anlaşılması adına yararlı

olacaktır.

6.3.1.Dağlık Karabağ Sorunu

Karabağ; Azerbaycan’daki Kür ve Aras ırmakları ile şu anda Ermenistan sınırları

içinde bulunan Gökçe Gölü arasındaki dağlık bölge ve bu bölgeye bağlı ovalara

verilen addır. Azerbaycan’ın diğer bölgeleri ile Ermenistan ve İran topraklarını

kontrol edebilecek bir noktada bulunması, bölgenin jeopolitik önemini de artırır.

Ancak Karabağ ile Dağlık Karabağ ifadeleri aynı bölge için kullanılmamaktadır.

229 YÜCE. Kafkasya ve……….. ,s.285

Page 99: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

87

18.000 km² yüzölçümüne sahip Karabağ’ın sadece 4392 km²’lik kısmını Dağlık

Karabağ’ı oluşturmaktadır.230

Geçmişi çok eskilere dayanan Dağlık Karabağ Sorunu, 1988’den sonra

Ermenilerin bura üzerinde hak iddia etmesiyle ortaya çıkmıştır. Ermeni iddiaları,

burada nüfusun çoğunluğunu oluşturduklarına dayanmaktadır.Gerçektende Ermeniler

bu bölgedeki nüfusun çoğunluğunu oluşturmaktadırlar. 1989 sayımına göre Dağlık

Karabağ nüfusunun %75’i Ermenilerden, %25’i Azerilerden oluşmaktadır. Ancak,

ermeni nüfusunun çokluğu Rusya’nın Kafkaslarda izlediği politikalar sonucunda

sonradan ortaya çıkmış bir durumdur.231

Azerbaycan, Dağlık Karabağ bölgesinin hukuki ve tarihî olarak kendisine ait

olduğunu ileri sürmekte, ancak uluslar arası arenada sadece Türkiye’nin desteğini

sağlayabilmektedir. Ermeniler ise başta Rusya ve İran olmak üzere, bölge

ülkelerinin ve Batı devletlerinin desteğini sağlamış durumdadır. 232

İki ülke arasında 1988’de alevlenen gerginlik, 1992’de savaşa dönüşmüştür.

Rusya’nın örtülü desteğini de alan Ermenistan, Azerbaycan topraklarının %20’sini

işgal etmiş, bu durum ise yaklaşık bir milyon Azeri’nin yaşadıkları yerleri terk

etmesine sebep olmuştur. Savaşın iyice kızışması üzerine, AGİK’in Mart 1992’de

Helsinki’de yapılan Dışişleri Bakanları toplantısında bu sorunu çözüme

kavuşturabilmek adına Minsk’te bir konferans düzenlenmesi kararı alınmıştır.

Konferansa katılan ülkeler bundan sonra Minsk Grubu adı altında Dağlık Karabağ

sorununun çözümü için faaliyet göstermişlerdir. Başarı sağlayamamasına karşılık

Minsk Grubu, günümüze kadar bu konuda başlıca yetkili kuruluş olmayı

sürdürmüştür.233

Karabağ bölgesi, Azeri petrolünün Hazar’dan Türkiye’ye ulaşmasında tabiri

caizse yol üstünde bulunması sebebiyle stratejik olarak önemli bir konumdadır.

Ayrıca, Rusya’nın “Kafkasları zayıf bırakma” politikası yüzünden bölgenin

230 “Dağlık Karabağ Sorunu”17.03.2007 http://azerbaycan.ihh.org.tr/insan/daglik/daglik.html 231 YILDIZ,Kerim,RUSSO,Deborah ,Azerbaycan-Ermenistan İnsan Hakları-Etnik Azınlıklar, Çev.Bahar Öcal, Düzgören,Scala Yayıncılık,İstanbul,2000,S.21 232 AKMAN.Azerbaycan……………S.58 233 SARIAHMETOĞLU,Nesrin, “Azerbaycan’ın Bağımsızlığı ve Mülteciler:Azerbaycan’ın Bağımsızlığının onuncu Yıllında Hocalı olaylarının Değerlendirilmesi” Bağımsızlıklarının 10.yılında Türk Cumhuriyetleri, Sota Yayınları GÜRSOY,Emine, ŞAHİN,Erdal (Edt.),2002,S.464

Page 100: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

88

istikrarsızlaşması, boru hatlarının geçiş rotalarının da kesinlik kazanmasını

engellemektedir.

Aslında Azerbaycan petrolü’nün Türkiye üzerinden Batı pazarlarına ihracını

sağlayacak boru hatları için en uygun güzergah, ekonomik nedenlerle Ermenistan

üzerinden geçecek olan güzergahtır. Ancak, Ermenistan ile olan çatışma ve Azeri

topraklarının beşte birinin Ermenistan’ın işgali altında olması, Azerbaycan’ın bu

ülkeyle hiçbir şekilde anlaşmaya yanaşmamasına sebep olmaktadır. Hatta,

Türkiye’nin Ermenistan sınırını açması bile, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının

geleceği açısından olumsuz etkileri olabilecek bir hamle olacaktır. Halbu ki,

Ermenistan sınırları içerisinden geçecek bir boru hattı, Bakü-Ceyhan hattının

yaklaşık 300 km daha kısalması manasına gelmektedir. Bunun gerçekleşmemesi

petrolün taşıma fiyatını yükseltmektedir. Azerbaycan, Ermenistan ile ihraç hatları

üzerinde anlaşmaları için, öncelikle işgal edilen toprakların geri iade edilmesini talep

etmektedir. Dağlık Karabağ sorununun çözümlenmesi Kafkasya’da güvenliğin

arttırılması adına önemli bir adım olacaktır.234

6.3.2.Azerbaycan-İran Gerginliği

Hazar Denizi’nin hukuki statüsünün belirlenememesinin doğurduğu en büyük

sorunlardan biriside Azerbaycan ile İran arasında zaman zaman tansiyonu yükselten

gerilimlerin olmasıdır.

İran, 21 Temmuz 2001’de, Azerbaycan’a Hazar’daki “kime ait olduğu belirsiz”

alanlarda petrol aranmaması gerektiği konusunda bir nota vermiş ve Alov/Elburz’da

yürütülen çalışmaların kanunsuz olduğunu ileri sürerek, çalışmaların biran evvel

durdurulmasını istemiştir. Azerbaycan’ın bunu kabul etmemesi üzerine, 23

Temmuz’da, Hazar’ın Azerbaycan sektöründe bulunan “Alov” yatağında

araştırmalar yapan Azerbaycan’a ait “Jeofizik 3” ve “Alif Haciyev” isimli araştırma

gemileri İran’a ait savaş uçakları tarafından taciz edilmiş, bir İran gemisinin, çatışma

konumuna geçerek, toplarının namlusunu “Jeofizik-3” gemisine yöneltmesiyle de,

234 İŞLER ,Ali. Hazar Petrolleri ve Petrol Boru Hatları Sorunu,Yüksek Lisans Tezi,Ankara Üniversitesi,SBE,Ankara,1999,S.47

Page 101: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

89

Azeri gemileri derhal bölgeyi terk etmişlerdir. Bunun üzerine Azerbaycan İran’a bir

nota vermiştir.235

İran’ın böyle davranmakla; Hazar’ın statüsünün belirlenmesi sürecinde askeri

imkanlarından faydalanarak, Azerbaycan üzerinde baskı kurmayı amaçladığı

düşünülmektedir. Ermenistan ile iyi ilişkiler içerisinde olan İran, Dağlık Karabağ

sorununun çözüm sürecinde de faal olarak bulunmak istemektedir. Bunların yanı sıra

İran, Batı’lı şirketlerin bölgeye olan ilgisinden son derece rahatsızdır ve bu türde güç

gösterileriyle Batı’lı şirketlerin bölgeyi terk etmesini amaçlamaktadır. Aslında bu

amacında da azda olsa başarı sağladığı söylenebilir. Zira, tartışmalı “Alov” yatağında

araştırma yapan İngiliz “BP” şirketi ve “Savalan” yatağında çalışmalarını sürdüren

Amerikan ExxonMobil şirketi çalışmalarını durdurmuşlardır. İran’ın bu adımı İran-

Azerbaycan ilişkileri içerisinde yaşanan en ciddi sorun olmuştur. 236

İran’ın Bakü’ye askeri-politik baskı uygulamasının bir çok amacı bulunmaktadır.

Boru hatları stratejisinden çeşitli iç dengelerine kadar geniş bir çerçevede ele

alınabilecek bu amaçlara ulaşmak için İran, bölgede stratejik üstünlük elde

edebilmek adına, Hazar’da askeri ve politik baskı uygulamaya çalışmaktadır. Bu ise

görüldüğü üzere en çok Hazar bölgesine yatırım yapmış veya yapacak büyük

şirketleri etkilemektedir.Bölgede yapılacak yatırımların artması adına Azerbaycan ve

İran’ın bir an önce kayda değer bir anlaşmaya varmaları şart görülmektedir.

6.3.3.Çeçenistan Sorunu

Kafkasya’da var olan ve Orta Asya Enerji güvenliğini etkileyen en önemli

güvenlik meselelerinden birisi de Çeçenistan sorunudur. Rusya Federasyonu’ndan

ayrılmaya yönelik hareketin ortaya çıkmasıyla birlikte Çeçenistan’da ilk çatışmalar

Aralık 1994’de başlamış ve Ağustos 1996’da yapılan bir ateşkes anlaşmasıyla

çatışmalar geçici olarak sona ermiştir. Çeçenistan’ın bağımsızlık istekleri ertelenerek

beş yıllık bir özerklik verilmiş, ancak sorun çözülemeyince Ekim 1999’da Rusların

Çeçenistan’a saldırılarıyla çatışmalar yeniden başlamıştır. Rusya’nın Çeçenistan’a

saldırısı, Kafkaslarda istikrara çok büyük bir darbe vurmuş, hatta Gürcistan’ın da

235 OGAN. “Hazarda…………….” ,s.170 236 YÜCE. Kafkasya ve…………. ,s.294

Page 102: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

90

Rusya tarafından çatışmaların içerisine çekilmeye çalışıldığı şüphesini uyandırmıştır.

Gürcistan, Çeçenler’in sınırı geçmeleri ve Rusya’nın Çeçenistan’a yardım etmekle

suçlaması nedeniyle zor anlar yaşamıştır.237

Rusya’nın Çeçenistan’ı işgal etmesindeki asıl amaç; Bakü’den gelen, Grozni’den

geçen ve Tikhoretsk’e ulaşan boru hattının kontrolünü ele geçirmektir. Rusya’nın

Hazar bölgesi petrol ve doğal gaz kaynaklarının kafkasya’dan geçecek bir boru hattı

ile Novorossisk limanına taşıması ve buradan dünya pazarlarına ulaştırması, bu

bölgedeki etnik yapının çeşitliliği sebebiyle tehlikeye düşmektedir.238

Bakü-Novorossisk boru hattının geçtiği güzergahta ciddi etnik çatışma ve savaş

ihtimalleri bulunmaktadır. Azerbaycan’ın kuzeyinde bağımsızlık peşinde koşan

Lezgi bölgesinden geçen hat, daha sonra Rusya Federasyonu topraklarına geçerek

buradan Çeçenistan topraklarına uzanmaktadır.Grozniden İnguş Cumhuriyetine

yönelen Boru hattı, İnguş-Oset gerginliğinin içinde kalmaktadır. Bundan sonra

Kabardin-Çerkes Cumhuriyeti topraklarına gelen hat, burada da Kabardin–Çerkes

gerginliği sebebiyle risk altına düşmektedir239.

Görüldüğü üzere Bakü-Novorossisk boru hattı Rusya Federasyonu topraklarında

bir çok etnik çatışmanın ortasından geçmektedir. Bu durum söz konusu hattın ana

ihraç yolu olması şansını ortadan kaldırmıştır. Böylece Bakü-Tifis-Ceyhan boru

hattının hayata geçmesi kolaylaşmıştır. Rusya Federasyonu bu durumu göz önüne

alarak, Çeçenistan’ı baypas edecek projeleri değerlendirme altına almıştır.

Çeçenistan’daki istikrarsız durum, bu bölgeye yapılacak yatırımların

ertelenmesine sebep olmaktadır. Rusya, Uluslar arası petrol şirketlerini, bu

bölgelerdeki kontrolün kısa zamanda sağlanacağı konusunda ikna etmeye

çalışmaktadır. Ancak, bu firmaların bölgenin güvensizliği hakkındaki görüşleri hala

değişmemiştir. Bu yüzden Kazak petrolünün uluslar arası pazarlara nakli için deniz

altından döşenecek boru hatları gündeme gelmiştir.240

237 KASIM,Kamer, “11 Eylül Sürecinde Kafkasya’da Güvenlik Politikaları” Orta Asya ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi,No:1,Sayı:1,Ankara,2006.s.21 238 KLEVEMAN. Yeni Büyük…………………………..s.16 239 TAVKUL,Ufuk.Etnik Çatışmaların Gölgesinde Kafkasya,Ötüken Yayınları,İstanbul, 2002 , s.124 240 İŞLER .Hazar Petrolleri ………………S.45

Page 103: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

91

6.3.4.Abazya ve Osetya Sorunu

Kafkasya’da Gürcistan’ın yaşadığı ve ülke bütünlüğünü, dolayısıyla da bu

ülkeden geçen enerji hatlarının güvenliğini tehdit eden iki önemli sorun vardır.

Bunlar; Osetya ve Abazya problemleridir.241

Bunlardan Osetya sorunu; Güney Osetyalıların Kuzey Osetya ile birleşmek

istemesiyle ortaya çıkmıştır. Gürcistan yönetimi bu istek karşısında Güney

Osetya’nın özerk statüsüne son vermiştir. Buna bağlı olarak çıkan çatışmalarda

büyük can kayıpları yaşanmış, pek çok Osetyalı Gürcistan’dan ayrılmak zorunda

kalmıştır.242

Boyutları itibariyle Osetya sorunundan daha tehlikeli olan diğer bir problem ise

Abazya’da ortaya çıkmıştır. Abazya’nın bağımsızlık istekleriyle başlayan gerginlik,

Osetya örneğinde olduğu gibi, özerkliğinin kaldırılmasıyla çatışmaya

dönüşmüştür.243

Bu arada Rusya’nın, Gürcistan’ın BDT üyeliğini sağlamak ve bu ülkedeki askeri

varlığını pekiştirmek adına, Abazya kuvvetlerini eğittiği ve onlara silah yardımı

yaptığı da iddia edilmiştir.Tüm bunların sonucunda; Gürcü Hükümeti BDT üyeliği

kabul etmek zorunda kalmış ve ek olarak Taşkent Ortak Güvenlik Anlaşmasını

imzalamıştır. Ancak tüm bunlar olduktan sonra Rusya Abzya’ya karşı ambargo

uygulamaya başlamıştır. Bütün bu gelişmeler Rusya’nın işine gelmesi bakımından

manidar bir görüntü ortaya koymaktadır. Aslında Rusya’nın hedefi; Gürcistan’ı

zayıflatarak, Bölgedeki Batı ve Türk etkinliğini azaltmaktır. Böylece petrol boru

hatlarının geçiş güzergahları arasında Rusya seçeneğini ön plana çıkarmak

istemektedir. Abazya’daki uzun Karadeniz sahilini kontrol ederek Novorossisk

limanının güvenliğini sağlamak, böylece, Gürcistan’ın Supsa ve Batum limanlarına

daha yakın olmak, Rusya’nın varmak istediği asıl noktalardır.244

Bu olaylar sırasında, Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının geçiş güzergahında

bulunan Gürcistan’ın istikrarsızlığa sürüklenmesi, projenin geleceğini olumsuz

241 Gürcistan Sorunlu Bölgeler Haritası İçin Bkz.Ek- 9 242 AĞACAN,Kamil, “Saakaivili’nin Güney Osetya Operasyonu:Bir Hipotezin Testi” TÜRKSAM, http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?yazi=33 ,16.01.2005 243“Abazya Sorunu,Rusya Gürcistan İlişkilerini Gerginleştirmeye Devam Ediyor” Diplomatik Gözlem haber, http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp ,03.01.2007 244 İŞLER .Hazar Petrolleri ………………s.43

Page 104: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

92

yönde etkileyeceğinden, Türkiye Gürcistan ile işbirliği yapmıştır.Bu yardım daha çok

ekonomik ve askeri nitelikte olmuştur. Ayrıca Türkiye, Gürcistan ile bir demir yolu

bağlantısı kurmak istemektedir. Ermenistan’ın karşı çıktığı Kars-Ahalkelek

demiryolu projesinin gerçekleştirilmesi halinde Azerbaycan-Gürcistan ve Türkiye

demiryoluyla bağlanmış olacaktır. Bu durum, Ermenistan’ın izole edilmişliğini daha

da artıracaktır.

Gürcistan’ın toprak bütünlüğü Azerbaycan içinde çok önemlidir. Son dönem de,

üretilen Azeri petrolü Gürcistan topraklarından geçerek Türkiye’ye girmekte ve

Ceyhan’a uzanarak uluslar arası pazarlara ihraç edilmektedir.

11 Eylül sonrasında Gürcistan, ABD’ye yaklaşarak, askeri ve ekonomik açıdan

sıkı bir işbirliği içerisine girmiştir. Shevardnadze’nin devrilmesi ve yerine

Sarkasvilli’nin Devlet Başkanı olması Gürcistan’ın Türkiye, Azerbaycan ve bölge

dışı bir güç olarak ABD ile güvenlik politikalarının daha uyumlu bir hale gelmesine

sebep olmuştur. Bu durum, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattının geleceği içinde güven

verici, çok önemli bir değişim olmuştur.245

6.3.5.Afganistan Sorunu

Afganistan, Avrasya coğrafyasının güneydoğu ucunun önemli bir kısmını

oluşturmaktadır. Küresel ve bölgesel güçlerin bu ülkeyle yakından ilgilenmelerinin

ana sebebi; Orta Asya’da çok önemli bir konumda bulunmasıdır.Ülke tarihi adeta bir

savaşlar tarihidir. Yaşanan Sovyet işgalinden sonra, ülkede sular bir türlü

durulmamış, dünyanın iki süper gücünden birine kafa tutarak zafer kazanmış gruplar

birbirlerine düşmüşlerdir.

11 Eylül saldırılarından sonra Afganistan’a askeri müdahalede bulunan ABD’nin

de asıl amacının Afganistan merkezinde Orta Asya’yı kontrol etmek olduğu açık bir

şekilde ortaya çıkmıştır. ABD böylece, hem Orta Asya enerji bölgelerini kontrol

etme yeteneğine kavuşmuş, hem de bölgedeki iki küresel güç olan Rusya ve Çin’i

sınırlamıştır.246

245 KASIM,“11 Eylül ………”s.25 246 PARLAR ,Suat.Barbarlığın Kaynağı Petrol,Anka yayınları,İstanbul,2004,s.625

Page 105: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

93

1990 sonlarında değişen jeopolitik dengelerin de etkisiyle, büyük petrol

şirketleri, Orta Asya petrol ve doğalgaz kaynaklarının nakli konusunda, Afganistan’ı

yakın takibe almışlardır. O dönemlerde, Taliban örgütünün ABD tarafından

destekleniyor olması bu şirketlerin transit yol olarak Afganistan’ı düşünmesine

zemin hazırlamıştır. Çünkü, ABD’nin de desteğini alan Taliban’ın Afganistan’ın

güvenliğini sağlayabileceğini öngörülmekteydi. Bunun sonucunda “Trans-Afghan

Pipeline” (Trans-Afgan Boru Hattı) adılı yeni bir boru hattı projesi gündeme

gelmiştir. Bu hatla, Türkmenistan doğalgazının Afganistan üzerinden Hint

Okyanusuna ve oradan da Güneydoğu Asya ülkelerine pazarlaması planlanmış, daha

sonra da bu hattın Kazakistan’dan gelecek ikinci bir boru hattıyla birleştirilmesi

hedeflenmiştir. 247

Ancak, Taliban’ın ülkede kontrolü ele geçirmesiyle tam tersi bir durum ortaya

çıkmıştır. Buda, Zengin Batı sermayesi’nin ülkeden kaçmasına sebep olmuştur.

ABD’nin müdahalesinden sonra mevcut durumda düzelmeler olmuşsa da bu projenin

geleceği hala karanlıktır. Çünkü, ülkede Taliban sonrası, uyuşturucu üretimi ve

ticaretinde büyük bir patlama yaşanmıştır. Buna bağlı olarak ülke, uluslar arası

mafyanın etkinlik alanı durumuna gelmiştir.248

Bölgede, ABD işgalinden sonra yaşanan gelişmeler ışığında yeni

anlaşmazlıkların çıkmasının ihtimal dahilinde olması, büyük petrol yatırımcılarını

endişelendirmektedir. Bu yüzden Afganistan’a yapılacak bir çok yatırım

ertelenmektedir. Bu durumdan en çok etkilenenler ise, sahip olduğu zengin doğalgaz

kaynaklarını uluslar arası pazarlara Rusya’nın güdümünde çıkartmak zorunda kalan

Türkmenistan ve transit bir köprü olmanın avantajlarından yararlanamayan

Afganistan’dır.249

247 RAŞİD, Ahmed , Taliban: İslamiyet, Petrol Ve Orta Asya’da Yeni Oyun,Çeviren: Osman Akınhay , , Mozaik Yayınları, İstanbul, 2001, s. 258, 248 BURGET,Fazıl A. “Afganistan’da Başlayan Yeni Dönemde Türkiye’nin Yeri”,Türksam , 8.09.2006, http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat1=2&yazi=273 249 YÜCE. Kafkasya ve…………..………. ,s.342

Page 106: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

94

6.3.6.Tacikistan Sorunu

Soğuk Savaşın sona ermesini takip eden dönemde, bölgede oluşan jeopolitik

boşluğu doldurmak isteyen bazı güçler, Tacikistan’da ortaya çıkan İslamcı gruplara

destek vermişlerdir. Bu çerçevede, yaşanan iç savaş sonucu Tacikistan, özellikle

sınırlarının güvenliği hususunda Rus askeri birliklerine muhtaç kalmıştır. 1991’de

başlayan iç çatışmalar, 1997’de imzalanan ateşkes ile son bulmuş ve ülkede belli

derecede bir istikrar sağlanmıştır.

11 eylül olaylarıyla birlikte Tacikistan’ın da pozisyonunda bazı gelişimler

görülmüştür. Afganistan’a yapılan operasyon sırasında ABD tarafından hava sahasını

kullanılması karşılığında bazı yardımlar almıştır. Tacikistan, ekonomik olarak

bölgenin en zayıf ülkesidir. Bu nedenle bölgede çıkabilecek ufak bir olay bile, ülkeyi

yeni bir krize sürükleyebilecek potansiyeldedir. 1997’de İslâmcı gruplarla imzalanan

barış anlaşmasıyla, Tacikistan’da faaliyet gösteren islami grupların tamamının

kurulan koalisyon hükümeti içerisinde yer almaması da diğer bir problem olarak

ortaya çıkar. Bu durum hala bazı çatışmaların olmasının altındaki temel nedendir.250

Tacikistan’ın etnik yapısı çok çeşitli olmasına rağmen şimdiye kadar bu konuda

ciddi bir çatışma yaşanmamıştır. Tacikistan’da siyasal ve kültürel anlamda bir Tacik

hakimiyeti söz konusu olsa da, ülkede sayısal olarak Taciklerden sonra gelen

Özbeklerin siyasal ve kültürel hak talebinde bulunmaları çeşitli problemlerin

doğmasına neden olabilecek durumdadır. Böyle bir sorunun ortaya çıkması bölge

liderliğine oynamaya çalışan Özbekistan’ın olaya müdahale etmesine neden olabilir.

Özbekistan ile Sovyetler Birliği döneminden kalma bazı problemler yaşayan

Tacikistan ,ortaya çıkabilecek böyle bir anlaşmazlık durumunda zor durumda

kalacaktır. 251

Güvenliğini Rus askeri varlığına bağlamış olan Tacikistan’ın istikrar içerisinde

olması, Orta Asya enerji kaynaklarının ve hatlarının güvenliği bakımından da

250 AKÇALI,Pınar, “Orta Asyada İslami Uyanış,Radikal İslami Hareketler ve Bu Hareketlerin Bölge Politikasına Etkileri”Ed:Ertan Efegil,Pınar Akçalı, Orta Asya’nın Sosyo-Kültürel Sorunları, Gündoğan yayınları,İstanbul,2003, S.52 251 BURGET,Fazıl A. “Avrasya Jeopolitiğinde Tacikistan:ABD-Rusya Arasında Ayakta Kalma Mücadelesi”,Türksam , 01.02.2005, http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat1=2&yazi=273

Page 107: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

95

önemlidir. Bu bölgede meydana gelebilecek gerginliklerin ya da çatışmaların, bölge

de yatırımcıları ürkütmesi kaçınılmazdır.

Hazar Denizi’nin statüsü meselesi ile bölgedeki güvenlik problemlerinin

çözülmesi, her şeyden önce bölge ülkelerinin gelişmesi adına şart görülmektedir. Bu

problemlerin çözülmesinin, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın

geleceği açısından oldukça olumlu etkileri olacağı kesindir.

Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü meselesi ancak kıyıdaş devletlerin hep birlikte

alacağı kararlarlar dahilinde çözüme kavuşturulabilir.Bu şekilde bir sonuca

varılamaması durumunda, Uluslar arası Adalet Divanı (UAD)’na başvurma seçeneği

de vardır. Ancak bu seçenek, başta Rusya olmak üzere İran’ında istemediği bir

şeydir. Rusya, tarihi olarak arka bahçesi gördüğü bölgede sorunları başka

platformlarda çözmek istemeyecektir. İran ise, uluslar arası arenada ki yalnızlığı

sebebiyle, UAD’nın kararlarına şüpheci bakacağından böyle bir seçeneğe uzak

durmaktadır.252

Hazar’da ki “statü” sorununun çözülmesindeki gecikme, aslında Küresel ve

bölgesel çapta yürütülen jeopolitik üstünlük kurma mücadelesinin bir sonucudur.

Ayrıca, bölgedeki boru hatları nakil güzergahları, kaynakların paylaşımı, ekolojik

dengeler ve jeopolitik çıkarlar gibi meseleler statü sorununun halledilmesiyle

çözülecek nitelikteki problemlerdir.

Bu meselenin halledilmesi adına günümüzde, Rusya, Kazakistan ve

Azerbaycan’ın oldukça önemli mesafeler kat ettikleri ve denizin dibinin ulusal

sektörlere bölünmesi ile su yüzeyinin ortak kullanımı etrafında ortak bir paydada

birleşmeye başladıkları görülmektedir. Azerbaycan ile olan bazı anlaşmazlıklarını

saymazsak eğer, Türkmenistan’ın da bu ülkelerin yanında yer alacağı

düşünülmektedir. Ancak yine de, İran’ı göz ardı ederek gerçekleşecek bir

anlaşmanın, bu konunun çözüme kavuşturulması bağlamında etkisiz kalacağı

söylenebilir.

Kafkasya ve Orta Asya’da barışın sağlanabilmesi için ise, başta anlaşmazlıklara

ve çatışmalara neden olan faktörlerin en aza indirilmesi gerekmektedir. Ancak bu

sorunların çözülmesi için gerekli olan hoşgörünün, ne ülkeler, ne de etnik gruplar 252 YÜCE. Kafkasya ve…………..………. ,s.262

Page 108: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

96

arasında bulunmadığı aşikardır. Bölgede siyasi, askeri ya da ekonomik çıkarları olan

güçlerin, uzlaşma adına daha derin girişimlerde bulunmaları şarttır. Aksi takdirde,

Kafkasya ya da Orta Asya’da vuku bulacak herhangi bir çatışmanın, büyüyerek

yayılması ve bölgeyi bir ateş çemberi içine alması her an beklenebilir.

Daha öncede bahsedildiği gibi, eğer Azerbaycan Ermenistan ilişkileri düzelmiş

olsaydı, petrolün ihraç yolu kısalacağı için taşıma masrafları da düşeceğinden önemli

miktarlarda bir kazanç elde edilmiş olacaktı. Aynı şekilde İran ile statü konusunda

anlaşılmış olsaydı, bölgede yatırım yapmış olan BP gibi büyük bir şirket

faaliyetlerini durdurmayacak, belki de yeni petrol sahaları bulunmuş olacaktı.Yine

Afganistan’daki karışıklıklar durulsaydı, Türkmenistan, gazını ihraç için Rus

bağımlılığından kurtulmuş olacaktı.

Görüldüğü gibi, bu sorunların çözülmesi; başta ekonomik olmak üzere bir çok

faydayı da beraberinde getirecektir. Daha da önemlisi, bölge ülkeleri arasındaki

güvensizliği sonlandıracağı için birçok anlaşmanın, belki de ortaklığın tesis

edilmesine zemin hazırlayacaktır. Orta Asya ve Kafkasya Eksenli bu problemlerin

halledilmiş olması durumunda, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve

Özbekistan’ın siyasi ve ekonomik olarak çok büyük bir rahatlama sağlayacakları ve

daha da güçlenecekleri söylenebilir.

Page 109: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

97

VII. BÖLÜM

ORTA ASYA’NIN SOSYO-EKONOMİK ÖNEMİ ÇERÇEVESİNDE

KÜRESEL VE BÖLGESEL GÜÇLERİN BÖLGE POLİTİKALARI

7.1.Giriş

İki kutuplu Dünya düzeninin SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ortadan kalkması, o

güne değin bölge üzerine kurulmuş olan bir çok jeopolitik teorinin de sonu olmuştur.

Orta Asya üzerindeki SSCB hegemonyasının aniden ortadan kalkmasıyla oluşan

jeopolitik boşluk, Asya’da etkinlik sağlama uğraşındaki küresel ve bölgesel güçlerin

harekete geçmesine yol açmıştır.

Tarihi ipek yolunun merkezini teşkil eden Orta Asya’nın Jeopolitik önemini daha

önce belirtmiştik. Bölge, dünya güç mücadelesinin merkez alanlarından biri olması

sebebiyle önemini günden güne artırmaktadır. Orta Asya Bölgesinin oldukça zengin

enerji kaynaklarına sahip olduğunun anlaşılması ise yaşanan mücadelelerin daha da

keskinleşmesine sebep olmaktadır.253

Bu durum, ABD, AB, Rusya ve Çin gibi, kurdukları dev sanayilerin

beslenebilmesi için çok büyük enerji gereksinimleri olan küresel güçlerin bölgeye

ayrı bir dikkatle bakmalarına yol açmıştır. Bölge enerji kaynaklarını ve bunların

geçiş yollarını kontrol etmenin diğer devletlere karşı sağlayacağı avantajlar

kapsamında önemli faktörler olduğunun bilincinde olan büyük güçler, Sovyetler

Birliği’nin dağılmasıyla, bu avantajı ele geçirmek için geliştirdikleri değişik

politikalarla bölge üzerindeki nüfuzlarını artırmaya çalışmaktadırlar.

Orta Asya’nın taşıdığı enerji potansiyeli, küresel güçler için olduğu kadar bölge

içi güçler açısından da çok önemlidir. Bağımsızlığına yeni kavuşan Kazakistan,

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın cumhuriyetleri, oluşan fakirlikten ancak

bu kaynakların yardımıyla kurtulabileceklerini düşünmektedirler. Fakat, teknolojik

ve ekonomik geri kalmışlık, bu kaynakların bulunup çıkarılmaları ve dünya

pazarlarına sunulmaları konularında diğer ülkelerle işbirliği yapmalarını mecburi

kılmıştır. Bu çerçevede de, bazı bölgesel güçlerinde mücadele içinde yer aldıkları

253 BİRSEL ,Haktan. Eski Dünyanın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği,IQ Yay,İstanbul, 2006, s.114

Page 110: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

98

görülmektedir. Bunların başında ise İran ve Türkiye gelmektedir. Bütün bu güçlerin

birbirleriyle Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan ile giriştikleri

ilişkiler, bölgedeki mücadelenin ana hatlarını çizmektedir.

Araştırmanın bu bölümünde, ilk olarak Orta Asya’nın Sosyo-Ekonomik önemi

belirtilerek, bölgenin neden bir mücadele alanına dönüştüğü açıklanmaya

çalışılmıştır. Bu çerçevede küresel ve bölgesel güçlerin bölge politikaları üzerinde

durulmuş, bu politikalar etrafında bölgede meydana gelen anlaşmazlıklar ve işbirliği

oluşumları incelenmiştir. Böylece, bölge devletlerinin gelecekte, uluslar arası

arenada etkili ekonomik ve politik güçler durumuna gelip gelemeyecekleri

konusunun anlaşılması amaçlanmıştır.

7.2.Orta Asya Bölgesi’nin Sosyo-Ekonomik Önemi

20.yüzyılın son senelerinde parçalanan Sovyetler Birliği’nin ardında kalan

enkazdan beş yeni Türk kökenli ülke vücut bulmuştur. Her ne kadar bağımsızlıkları

yeni olsa da, zengin bir medeniyetin mirasçıları durumunda olan bu ülkeler,

özgürlüklerinin ilk yıllarında, büyük bir fakirlik ile mücadele etmek zorunda

kalmışlardır. Yıllarca merkezi bir ekonomiye göre yönetilmiş olmanın verdiği

tecrübesizlik, çok zor ekonomik şartlarla karşılaşmalarına yol açmıştır. İçinde

bulundukları kötü durumdan bir an evvel kurtulmak isteyen bu ülkeler, serbest piyasa

ekonomisine geçerek Dünya ile entegrasyonu sağlamak için ivedilikle çalışmaya

başlamışlardır. Bunu sağlamak içinde ellerinde bulunan bütün kaynakları seferber

etme yoluna başvurmuşlardır.254

Bağımsızlıklarını kazanan bu ülkelerin bulunduğu Orta Asya Coğrafyası

incelendiğinde, çok zengin enerji kaynaklarına yataklık ettiği görülmektedir.

Özellikle Hazar Havzasında bulunan Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan’ın

sahip olduğu kaynaklara bakıldığında, önümüzdeki yıllarda Dünya ekonomisini

derinden etkileyebilecek nitelikte oldukları söylenebilir.

Dünyadaki hidrokarbon kaynaklarının üretimi ve tüketimi ülkelere ve bölgelere

göre eşit değildir.Genel anlamda bakıldığında, dünya hidrokarbon üretim

bölgelerinin Orta Doğu, Kuzey ve Orta Amerika ile eski SSCB coğrafyası olduğu 254 GÜNGÖR,ŞENTÜRK., “Hazar enerji……..,s.67

Page 111: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

99

görülmektedir. Buna karşılık tüketim, Kuzey Amerika, Batı Avrupa, Uzak Doğu

ülkeleri ve Japonya’da yoğunlaşmış vaziyettedir.Bu durum, Petrol ve doğalgaz

sahalarının üzerindeki rekabetin artmasına sebep olmaktadır.

Dünya üzerindeki petrol ve doğalgaz rezervlerinin %90’ından fazlası, Arap-İran,

Hazar çevresi, Volga-Ural ve Batı Sibirya’da bulunmaktadır. 255 Ayrıca, Dünya

Enerji Konseyi’nin verilerine göre Petrol rezervleri, 2040 ile 2060 yılları arasında

tükenme noktasına gelecektir. Bu hesap 2010 yılında dünya günlük petrol ihtiyacının

97,1 milyon ton’a ulaşacağı göz önünde bulundurularak yapılmıştır.256

Petrol ithalatında başı çeken ülkeler ABD, Japonya ve AB ülkeleridir. 2001 yılı

itibariyle dünyada üretilen petrolün %27’ABD, %26’AB ve % 12’si de Japonya

tarafından tüketilmiştir.257 Ekonomik olarak büyüyen ve önümüzdeki yıllar

içerisinde dünya ekonomisinde söz sahibi olması beklenen Çin ve Hindistan’ı da

hesaba katarsak eğer, gelecek yıllarda petrol tüketiminin daha da artacağını söylemek

mümkündür.258

İşte bu noktada, Orta Asya Bölgesi’nin enerji kaynakları stratejik bir unsur olarak

ortaya çıkmaktadır. Sahip olduğu rezervler bakımından bir Orta Doğu olmasa da,

yine de önemli enerji yataklarına sahip olması,sanayileşmiş ülkelerin bu coğrafyayla

ilgilenmeleri için yeterli bir sebep olmuştur.

21.yüzyılın enerji deposu olabilecek bir bölgede bulunan bu ülkeler, ellerinde

bulunan bu zenginliği en verimli şekilde kullanıp, bu kazancı ekonomilerine

aktarmayı hedeflemektedirler. Orta Asya’nın bilhassa da Hazar Havzasının önemi,

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bir kat daha artmıştır.259

Bölgedeki enerji potansiyelinin trilyonlarca dolar olduğu tahmin edilmektedir.

Zira Uluslar arası Enerji Ajansı’nın verilerine göre Hazar Bölgesinin petrol rezervleri

28 milyar varil,doğal gaz rezervleri ise 8 trilyon m³’tür.260 Ancak, ABD Enerji

255 ÜŞÜMEZSOY,Şener.Ş. Şamil:Petrol Düzeni ve Körfez Savaşları,İnklap kitabevi, İstanbul, 2003, s.14 256 PAMİR,Necdet. Bakü-Ceyhan Boru Hattı,Asam Yayınları,Ankara,1999,s.58 257 BP Statistical Review of World Energy,Haziran 2002 http://www.bp.com/productlanding 258 Dünya Toplam Enerji Tüketimi 1995-2025 İçin Bkz.Ek-10 259 Hazar Bölgesi Ham Petrol Üretim-İhraç Tahminleri Bkz.Ek-11 260 Amerika Enerji İdaresi.Orta Asya .18.06.2004 http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Centasia/Full.html

Page 112: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

100

Bakanlığının verilerine göre durum biraz daha farklılık arz eder. Buna göre olası

rezervlerde göz önüne alınırsa bölgenin 260 milyar varillik bir petrol rezervine sahip

olduğu öne sürülmektedir. Doğal gaz rezervlerinin ise Dünya doğal gaz

kaynaklarının %11-12 ‘sini oluşturabilecek şekilde 16-19 trilyon m³ olduğu tahmin

edilmiştir. Ancak bu verilerin gereğinden fazla abartıldığını söyleyen kaynaklarda

vardır. 90’lı yıllardan 2000’li yıllara gelindiğinde bölgede 16 milyar ile 32 milyar

varil arasında kesinleşmiş petrol rezervi ile 50 milyar varil tahmini petrol rezervinin

olduğu öne sürülmüştür. 261

Orta Asya ülkelerinin ekonomik kalkınmaları, bu rezervlerin reel olarak

kullanılmasına ve ortaya çıkarılan enerji kaynaklarının batı pazarlarına güvenli bir

şekilde aktarılmasıyla mümkün olacaktır. Bunun bilincinde olan Kazakistan,

Azerbaycan,Türkmenistan ve Özbekistan ise dünya devletleri ile enerji anlaşmaları

yapmakta ve yabancı sermayeyi ülkelerine çekmek adına çeşitli reformlar ortaya

koymaktadırlar.262

Bölge merkezli çıkar çatışmalarının etrafında, dış güçlerin enerji politikaları

kendi kazanımları çerçevesinde gerçekleşmektedir. Kazakistan, Azerbaycan,

Türkmenistan ve Özbekistan’ın , bölgede dış güçlerin vazgeçemeyecekleri hatta riske

atamayacakları yatırımlar yapmalarını sağlamaya çalışmaktadırlar.263

1991 yılından sonra Orta Asya’da, başta Azerbaycan ve Kazakistan’la olmak

üzere, çok uluslu enerji şirketlerinin yaptığı bir çok anlaşma vardır.Bu sayede,

Kurulan çeşitli konsorsiyumlarla, var olan bir çok yatağın teknolojisi yenilenmiş ve

bunlara ek olarak çok büyük rezervlere sahip kuyular bulunmuştur.264

Görüldüğü üzere, hidrokarbon kaynaklarının üreticileri başka, tüketicileri

başkadır.Bu durum, güçlü ekonomilerini bir şekilde beslemek zorunda olan söz

konusu devletleri , enerjinin güvenli ve kesintisiz bir şekilde sağlanması adına üretim

bölgeleri üzerinde etkinlik kurmaya itmiştir. Çünkü, petrol tüketicisi sanayileşmiş

261 PARLAR. Barbarlığın………………………….,s.619 262 GÜNGÖR,ŞENTÜRK., “Hazar enerji……..,s.71 263 ARAS. Azerbaycan’ın …………………………s..209 264 Hazar Bölgesi Doğal Gaz Üretim-Tüketim Tahminleri İçin Bkz.Ek-12

Page 113: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

101

ülkelerin güçlerini sürdürmesi, petrol akışının güvenli ve kesintisiz gerçekleşmesine

bağlıdır.265

Sovyetler Birliği’nin olmadığı bir ortamda, küresel ve bölgesel strateji geliştirme

yetileri olan devletlerin, ne kadar tartışmaya açık olsa da, yine de zengin doğal

kaynakları olan bu coğrafyaya ilgisiz kalması beklenemezdi. Rusya’nın ekonomik

olarak toparlanmaya çalıştığı sırada, Orta Asya’da yapılan milyarlarca dolarlık

yatırım, Batı’lı güçlerin bölgeden kolay kolay çıkmayacağının da bir göstergesi

sayılabilir.

Hazar’da devam eden enerji rekabetinde büyük siyasi oyunlar oynanmaktadır.

Bölgede üretilen enerjinin ulaşım ve işletme süreçlerinde pay alan ülkelerin,

ekonomik ve siyasi olarak büyük faydalar bekledikleri görülmektedir. ABD, AB,

Rusya, Çin, Hindistan, İran ve Türkiye gibi devletler bu mücadeleye katılan aktörler

olarak nitelendirilebilirler. Orta Asya bölgesi üzerinde değişik çıkarları bulunan bu

ülkelerin bölgeye yönelik politikalarını incelemek, konunun anlaşılması adına yararlı

olacaktır.

7.3.ABD’nin Orta Asya Politikaları

ABD’nin politik olarak bölgeye etki etmeye başlaması, 1979 yılına denk düşer.

SSCB’nin işgaline maruz kalan Afganistan’daki direnişin finansmanı konularında

bazı operasyonlar yaptığı bilinmektedir. Ayrıca, bu dönemde izlenen siyaset, Sovyet

sonrası Orta Asya politikalarının da temelini oluşturmaktadır.266

Aslında, hem Soğuk Savaş boyunca hem de sonrasında bu bölge, Amerikan dış

politikasında öncelikli bir pozisyonda olmamıştır. Amerika bu dönemde daha çok,

Irak'ın Kuveyt'i işgali, Ortadoğu Barış Süreci, Bosna ve Kosova olayları, Rusya'nın

geleceği ve NATO'nun yeniden yapılandırılması gibi meselelerle meşgul olmuştur.

Ancak, 1993’te Rusya'nın "Yakın Çevre Doktrini"ni ilan ederek bölgedeki etkinliğini

tekrar artırmaya çalışması ve Orta Asya’daki enerji eksenli projelerin ortaya çıkması

ABD’nin bölgeye olan ilgisini artırmıştır. İlk aşamada bölgedeki enerji kaynakları

üzerindeki Rus tekelini ortadan kaldırmaya yönelik politikalar izleyen Washington,

265 YÜCE. Kafkasya ve …………………s.106 266 ŞIVGIN,Lale, “İpek Yolu Stratejisi ve ABD” Yeniçağ Gazetesi, 11.05.2006

Page 114: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

102

bu amaçla Türkiye üzerinden geçecek olan bir boru hattını desteklemeye başlamıştır.

Ayrıca, Orta Asya'da SSCB'nin dağılmasıyla oluşan jeopolitik boşluğun Rusya

tarafından doldurulmasının engellenmesi için, bağımsızlıklarını yeni kazanan bölge

devletlerine çeşitli yardımlar yapılmıştır. 267

Daha sonraları, Orta Asya ülkelerinin, NATO'nun Barış için Ortaklık (BİO)

programına dahil edilmesi, bölgede bulunan geniş hidrokarbon rezervlerinin dünya

piyasalarına aktarılması için Chevron, Amaco, Arco, Exxon gibi Amerikan

şirketlerinin faaliyetlerini artırmaları, bölgede laik rejimlerin devam etmesi,

Sovyetler Birliği'nden kalan kitle imha silahlarının bu bölgeden ABD'nin "asi" olarak

nitelendirdiği devletlere ve terör gruplarına aktarılmasının engellenmesi, bölgenin

uyuşturucu ticareti için bir üs olmaktan çıkarılması ve bölge ülkelerinin serbest

piyasa ekonomisine geçmesi gibi hedefler, zamanla ABD'nin bölge politikalarının

ana hatlarını oluşturmuştur. 268

Bu hedefler doğrultusunda, Temmuz 1999'da ABD Kongresi'nden geçen "İpek

Yolu Strateji Yasası" ABD'nin Orta Asya ve Kafkasya'ya yönelik politikalarının

çerçevesini açıkça ortaya koymuştur. Aslında bu yasa, ABD'nin ve Amerikalı

girişimcilerin bölgedeki ekonomik ve ticari çıkarlarının korunması eksenine

oturtulmuş, demokratikleşmenin sağlanmasından insan haklarının desteklenmesine

kadar birçok unsurla da desteklenmiştir.269

Orta Asya’ya yönelik siyasi ve ekonomik hedeflerini gerçekleştirmek adına

ABD, bölge ülkelerine sık sık ekonomik yardımlarda bulunmuştur. Öyle ki,

Clinton'un ikinci dönemi sırasında yoğunlaşan Amerikan yardımlarının miktarı; 1999

sonu itibariyle 2,3 milyar doları aşmıştır. 270

ABD büyük ekonomisini beslemek için ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının

%40’ı ithal etmektedir. Bunun büyük bir kısmını ise Ortadoğu’dan sağlamaktadır.Bu

ülkenin 2020’deki enerji ihtiyacının günümüze nazaran %60 artacağı ve tüketiminin

267 EROL,M.Mehmet S., “Avrasya Jeopolitiğinde Orta Asya ve 11 Eylül”EFEGİL,Ertan ve Diğ.(Der.),Yakın Dönem……..,s.213 268 ERHAN,Çağrı, “ABD’nin Orta Asya Politikası ve 11 Eylül Sonrası Yeni Açılımları”,stradigma e-Dergisi ,Kasım 2003,Sayı:10.S.10 http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/vizyon.html 269 ŞIVGIN, “İpek…..” Yeniçağ Gazetesi, 11.05.2006 270 EFEGİL,Ertan "Washington'un Hazar Havzası Politikası ve Türkiye", Avrasya Dosyası, C. 6, No. 2 Yaz 2000, s. 191.

Page 115: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

103

%33 artış göstereceği düşünülmektedir.271 Kendi petrol rezervlerinin azalması da ,

uzun vadede söz konusu ülkenin bağımlılığı güçlendirmektedir.Bu yüzden, dünyanın

başka bölgelerinde ortaya çıkan yeni petrol bölgeleri, ABD’nin enerji bağımlılığını

azaltacağından büyük önem taşımaktadır. Buna bağlı olarak ABD, Hazar havzasında

petrol ve doğalgaz kaynaklarının işletilmesine katılmak isteyen şirketlerini

desteklemektedir.272

Bölgedeki ABD politikalarının, 11 Eylül 2001 tarihine kadar, daha çok ekonomik

temelli olduğu görülür. Ancak 2000 yılından sonra, bölgedeki çıkarların sadece

ekonomik olmadığı, ABD'nin bölgede Rusya, Çin ve Hindistan'ın etkisini

dengeleyecek biçimde aktif bir politika izlemesi gerektiği ve bunu yapabilmek için

de bölge ülkeleriyle çok boyutlu stratejik ilişkiler içine girmesinin şart olduğunu

vurgulayan görüşler ağırlık kazanmaya başlamıştır. 273

11 Eylül 2001'de ABD’de gerçekleştirilen terörist eylemler, bu ülkenin terörle

mücadele adı altında, çıkarlarının bulunduğu bölgelere askeri operasyonlar

yapmasını makul kılmıştır. Bu çerçevede, Afganistan’da Taliban rejimine karşı

başlatılan savaş sırasında, bölge ülkeleriyle daha mahrem ilişkilere girilmiştir.İlk

etapta Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan gibi ülkelerin hava sahalarından

yararlanmayla başlayan bu ilişkiler, Kırgızistan'a 3000, Özbekistan'a 1000 Amerikan

askeri yerleştirilmesiyle daha ileri boyutlara taşınmıştır.Ayrıca bu ülkelere yapılan

ekonomik yardımlarda da artışlar olmuştur. ABD’nin bölgeye yönelik bu askeri

açılımları, rahatsızlığını dile getirmesine karşılık Rusya’nın geçici onayı ve bölge

ülkelerinin işbirliği sayesinde kısa zaman içerisinde sonuçlanmıştır.274

Aslında Rusya’nın verdiği bu onay, ABD'nin "Terörle Mücadele" stratejisinden

kendi adına kazanımlar çıkarma çabasıdır. Bu destek sayesinde Çeçenistan'daki

operasyonlar, uyguladığı baskıcı politikalar ve geniş insan hakları ihlalleri

konularında Washington'un eleştirilerinden kurtulmayı amaçlamış ve daha rahat bir

hareket imkanına kavuşmayı ummuştur. Bunlara ek olarak, Amerikan şirketlerinin

enerji alanında Rusya'ya daha çok yatırım yapmalarını ve NATO'nun genişlemesinde

271 KÜLEBİ,Ali, “ABD’nin Petro-Stratejisi” TUSAM, http://www.tusam.org ,18.09.2006.s.2 272 ARAS. Azerbaycan’ın……………………, s.234 273 BİLGİN. Avrasya…………………………...,s.76 274 BİRSEL.Gizli Çember ……………………..,s.159

Page 116: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

104

söz sahibi olmayı talep etmiştir. Ancak, çok geçmeden Amerikan hamlelerinin

etkisiyle devre dışı kalmıştır.

ABD’nin Orta Asya’ya kolay bir şekilde yerleşmesinin diğer bir nedeni de,

bölge ülkelerinden aldığı destektir.Söz konusu ülkelerin bu operasyona verdikleri

desteğin altında şu nedenler öne çıkmaktadır;

• Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi ülkelerin yöneticilerinin ABD ile

işbirliği yaparak, yolsuzluk, demokratik olmamak ve insan hakları ihlalleri

yapmak gibi ithamlardan kurtulacaklarını ummaları.

• İslami gruplar tarafından tehdit altında bulunan bu rejimlerinin geleceği

açısından, Taliban tarafından desteklenen grupların, ABD operasyonları

sonrasında büyük anlamda pasivize olmalarının amaçlanması.

• Bölgedeki Rus ağırlığının azaltılması isteği ve bölgedeki istikrarsızlığın

ortadan kalkarak yeni yatırımların önünün açılması beklentisi.

Mevcut ABD politikalarına bakıldığında, bölgedeki Amerikan varlığının kısa

vadede azalmayacağı sonucuna ulaşmak mümkündür. Amerikan savunma ve dışişleri

politikalarını büyük ölçüde belirlemeye başlayan "Yeni Muhafazakar"ların (Neo-

Cons) ABD'nin küresel egemenliği söylemini benimsemeleri, bu görüşü

desteklemektedir. Bu görüşü benimseyenlere göre, ABD'nin küresel hakimiyetini

güçlendirebilmesi ve bunu uzunca bir süre devam ettirebilmesi ancak Orta Asya

bölgesine girmesiyle mümkün olabilir. Bu atılım, büyük enerji kaynakları nedeniyle

jeopolitik ve jeostratejik önemi 20. yüzyılın başına nazaran daha da artan Orta Asya

bölgesini denetleme imkanı sağlayacak, bu denetim de Mackinder'in "Merkez

Bölge" olarak isimlendirdiği Avrasya coğrafyasında söz sahibi olma imkanını

yaratacaktır. Diğer taraftan da, Rusya, Çin ve Hindistan'ın birlikte hareket etme

eğilimleri içine girdiği bir dönemde attığı bu adımla ABD, kendisine meydan

okuyabilecek bir gücün Asya'da yükselmesini engelleyebilecektir. 275

275 ERHAN,Çağrı, “ABD’nin ………..”S.16 http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/vizyon.html

Page 117: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

105

7.4.Rusya Federasyonu’nun Orta Asya Politikaları

Kendini, dağılan Sovyetler Birliği’nin varisi olarak gören Rusya’nın bölge

politikaları incelendiğinde, özellikle 1994 yılından sonra sosyo-ekonomik ve siyasal

olarak etkinliğini yavaş yavaş artırdığı görülür.

Bölgedeki etkinliğini yeniden sağlama çabasında olan Rusya, Sovyetler

birliği’nin dağılmasından sonra oluşan jeopolitik boşluğun yabancı güçler tarafından

doldurulmasından rahatsız olmaya başlamıştır.Bu çerçevede, SSCB’nin dağılmasının

oluşturduğu şoku yavaş yavaş üzerinden atmaya başlayan ülke, 1993 yılında

Kafkasya’nın da içinde bulunduğu, eski hakimiyet alanı üzerindeki politikalarını

belirlemek adına bir dizi doktrin yayınlamıştır. Buna göre; Bağımsız Devletler

Topluluğu (BDT) sınırları içindeki Rus nüfuz alanının korunması ve BDT ülkeleriyle

ortak güvenlik sistemi oluşturulması için askeri ve siyasi alanda işbirliğinin

geliştirilmesi öngörülmüştür.276

Rusya’nın, eski SSCB ülkelerine karşı uyguladığı politikalara bakıldığında,

ilişkileri etkileyen en önemli unsurun petrol ve doğal gaz olduğu görülmektedir. Bu

amaçla Orta Asya ve Kafkasya’daki enerji kaynakları üzerine etkin olabilmek için

değişik yollara başvurduğu görülmektedir. Ayrıca Rusya, Hazar ve çevresindeki

başat güç olma isteği çerçevesinde, Rus şirketlerinin bölgede yatırım yapmalarını da

desteklemektedir. 277

Bölgede etkinliğini artırma girişimleri neticesinde İran’la da stratejik bir ortaklığa

girmiş olan Rusya, bölgedeki politikalarını bu ülkeyle iş birliği halinde

sürdürmektedir. Bu iki ülkenin aynı noktada buluşmasının altında yatan sebep, Hazar

petrollerine egemen olmak istemeleridir.278

Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber Rusya’nın, eski Sovyet cumhuriyetleri

ile olan ilişkilerinde petrol ve doğalgazın büyük rol oynadığı görülmektedir.

Bağımsız Türk Cumhuriyetleri ile Rusya’nın petrol konusundaki ilişkileri, ekonomik

ve siyasi çıkarlar üzerinde devam etmektedir. Bu ülkelerin sahip olduğu enerji

276 KANBOLAT,Hasan, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan Savaşı”, Avrasya Dosyası,Cilt 6,sayı 4,kış-2001,s.167 277 AYDIN,Turan, “Rusya’nın petrol ve Doğal Gaz politikası” Avrasya Etüdleri,Cilt 1,Sayı 4,Kış-1995,s.44 278 BİLGİN. Avrasya…………………………...,s.48

Page 118: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

106

zenginlikleri Rusya’nın dış politikasını da etkilemektedir. Rusya’nın Kazakistan,

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’a karşı uyguladığı politikaların hareket

noktasının enerji olması, bu ülkelerin ve Türkiye’nin bağımlı kılınması ekseninde

bir siyaset izlenmesine yol açmıştır.Bunu sağlamak için Rusya, bölgedeki transit

boru hatları üzerinde etkinlik kurmayı amaçlamaktadır.279 Bu kapsamda, Rusya

Federasyonu Enerji Bakanlığı, Enerji kaynaklarının milli güvenlikleri için önemini

belirterek bir “Enerji Güvenliği Doktrini” yayınlamıştır.Buna göre;

• Rusya enerji taşıyıcıları için güvenilir dış ticaret kapılarının genişletilmesi ve

açık tutulması.

• Rus şirketlerinin yabancı ülkelerin enerji kaynaklarına ulaşmasına imkan

sağlanması.

• Dış ülkelerin enerji sektörlerinde Rus sermayesinin payının arttırılması.

• Yabancı sermaye ve tecrübenin ülkeye akışının teşvik edilmesi.

• Rus enerji taşıyıcılarının transit geçişini temin edici tedbirlerin alınması

şeklinde konunun ana hatları çizilmiştir.280

Putin’in göreve gelmesiyle, dış politikada daha sert bir tutum izleyen Rusya, ilk

iş olarak güvenlik doktrini değiştirmiş, İran ve Çin’le , NATO’nun tek kutuplu dünya

sistemine karşı askeri işbirliği anlaşmaları imzalamıştır. Rusya’nın “Yakın Çevre

Doktrini” çerçevesinde anlamlanan bu girişimleri, eski Sovyet cumhuriyetleri ile

ekonomik, siyasal ve askeri entegrasyonu gerçekleştirmeyi, kendi yakın çevresi

olarak gördüğü Sovyet coğrafyasında güvenliği ve istikrarı sağlamayı

amaçlamıştır.281

11 Eylül’den sonra Başkan Putin, iç politikada önemli riskler alarak terörizme

karşı savaşta ABD’ye tam destek vermiş ve bu tarihten sonra batı ile bütünleşme

anlamında önemli adımlar atılmıştır. Ancak bir taraftan Rusya içerisinde yükselen

Batı karşıtlığı, diğer yandan da ABD’den umulanın bulunamaması, Moskova’da

ABD’ye verilen desteğin azalmasına ve yeni politikalar geliştirilmesine neden

olmuştur.

279 AYDIN. “Rusya’nın……………….......”,s.45-46 280 YÜCE. Kafkasya…………..……………s.205 281 İŞLER .Hazar Petrolleri………………,s.127

Page 119: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

107

ABD’nin Afganistan operasyonları sonrası da, Orta Asya ülkelerinde peş peşe

askeri üsler edinmesi ve Hazar petrollerinin geçiş güzergahı olan Gürcistan’a askeri

yardım ve teknik personel yardımında bulunması, Rusya’yı endişelendirmiştir. Orta

Asya’ya yerleşen ve durmadan genişleyen amerikan varlığı karşısında Rusya,

Şanghay İşbirliği Örgütü’nü kurarak bölgede ABD ile rekabet etmeye başlamıştır. 282

Ayrıca, Putin'in yönetimindeki Rusya’nın dünya politikasında aktif rol alma

çabasında olduğu görülmüştür. Bunu sağlamak için, önce yakın çevresinde bulunan

ve bir zamanlar Sovyetlerin kontrol ettiği ülkelerin iç ve dış politikalarına müdahale

edilmeye çalışılmış, yine yakın çevresinde gerçekleştirilmeye çalışılan renkli

devrimlerin önlenmesi yönünde politikalar geliştirilmiştir. Etkinliği arttırılan

Şanghay İşbirliği Teşkilatı aracılığıyla da ABD'nin Orta Asya'daki nüfuzu

sınırlandırılmaya çalışılmıştır.Bunların yanı sıra Orta Doğuda Hamas ile ilişki

içerisine girilerek, Amerikanın bölge siyasetine müdahil olunmaya çalışılmıştır.

Rusya, İran konusunda arabuluculuk adı altında hayata geçirdiği politikalarla da ,

Amerika'nın İran'ı yalnızlaştırma politikasına alternatif olmuştur. Ayrıca, dünyanın

yalnızlığa ittiği İran'ı Şanghay İşbirliği Teşkilatı'na davet etmiş, böylece bölgede ki

ağırlığın sürdürülmesi adına önemli hamlelerle öne çıkmıştır.283.

Enerji kaynakları ve Orta Asya üzerindeki hakimiyet mücadelesi etrafında ortaya

koyduğu politikalar, ABD tarafından eleştirilmesine rağmen Rusya, gerek dış

politikasında gözlenen anti-batıcı söylemi, gerekse de iç politikasında gözlenen

merkeziyetçi meyli devam ettirmektedir.Böylece, gelecekte ABD ile mücadele içinde

olacağının sinyallerini vermektedir.

7.5.AB’nin Orta Asya Politikaları

Avrupa Birliği’nin (AB), Orta Asya stratejisinin ana hatları, Batı Avrupa'da

bütünleşme yönünde kaydedilen ilerlemenin sonucu ortaya çıkmıştır. AB Orta Asya

politikasını, bu genel çerçeve içerisinde dünyanın diğer bölgeleri ile yakın siyasi

ilişki kurma çabasının uzantısı olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır.

282 OGAN,Sinan, “Küresel Mücadelenin yeni Rekabet Alanı :Karadeniz”, Turksam, 02.02.2007 http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat1=3&yazi=907 283 AKKAN,Faruk, “Yeni Süper Enerjik Güç” Aksiyon dergisi,Sayı:558, 13.03.2006

Page 120: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

108

Avrupa Birliği’nin Orta Asya bölgesine ilgisi,yeni bir olgu sayılabilir.Bu

yeniliğin asıl sebebi; Orta Asya Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarını ancak

1990'ların başında elde etmiş olmalarıdır.

Temelleri, 1951 Paris ve 1957 Roma Antlaşmalarına dayanan AB, 1 Ocak 2007

tarihinden itibaren 27 üyesi bulunan, günümüzün en sofistike uluslararası örgütü

konumundadır. AB'nin Orta Asya Cumhuriyetlerine olan ilgisinin, SSCB'nin

dağılmasından sonra gelişmeye başladığı görülür. AB’nin bölge politikalarının

temelini, Bağımsız Devletler Topluluğu’na yapılan Teknik Yardım Programı

(TACIS) ile atıldığı söylenebilir. Bu program çerçevesinde BDT ülkelerine 1991-

1999 yılları arasında 4.226 milyon dolar yardım yapılmıştır. Orta Asya

Cumhuriyetleri ile siyasal ve ekonomik olarak daha da yakınlaşmak isteyen AB, bu

ülkelerin başta gelen ticaret ortağı olma yolundadır.284

Enerji ihtiyaçlarının uzun vadede artacağı ön görülen AB ülkeleri, günümüzde

enerji gereksinimlerinin yarısını ithal etmektedirler. Bu durum, AB’nin enerjiye olan

bağımlılığında, her zamankine göre daha hassas bir noktada olduğunu işaret

etmektedir. Dünyanın en büyük enerji tüketicilerinden olması sebebiyle, dünya enerji

üretim sahalarına olan ilgisi günden güne artmaktadır.AB’nin dışa bağımlılığında en

etkili olan enerji kaynağı, %76’lık oranla petroldür. Bu durum doğal gaz’da ise %40

düzeyindedir.285 Önümüzdeki 20 sene içerisinde bu rakamların değişmesi ve petrol’e

%90, doğal gaz’a %70 oranında bağımlılığın artacağı tahmin edilmektedir.Petrol

ihtiyacının %45’ini Orta Doğu’dan, %21’ini Rusya’dan; doğal gaz ihtiyacının ise

%42’sini Rusya’dan karşılayan AB, bu bağımlılıktan oldukça rahatsızdır. Bu

yüzdende, enerji kaynakları bakımından diğer ülkelere bağımlılığını azaltma amaçlı

yeni boru hatlarının inşası projelerine destek vermektedir.286

AB için orta Asya bölgesinden petrol ve gaz temin etmek, özellikle Rusya’ya

olan bağımlılığı azaltacağından çok önemlidir. Rusya ile Ukrayna arasında ortaya

çıkan kriz, AB’nin de elini kolunu bağlamış ve Rusya’ya olan aşırı bağımlılığın

284 ÜLGER,İrfan K. “SSCB Sonrası Orta Asya ve Avrupa Birliği’nin Bölgeye Bakışı” Uİ Portal.net , s.5, http://uiportal.net/download.php, 20.11.2006 285 YÜCE. Kafkasya…………..……………s.198 286 PALA,Cenk, “21. Yüzyıl Dünya Enerji Dengesinde Petrol ve Doğal Gazın Yeri ve önemi” , Avrasya Dosyası,Bahar-2003,Cilt 9,Sayı 1,S8

Page 121: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

109

tehlikeleri görülmüştür. Bu yüzden Orta Asya devletlerinin petrol ve doğal gaz

kaynaklarına erişim, AB açısından stratejik öneme sahip olmuştur.287

Bu sorunu çözmek için AB, söz konusu kaynakların geliştirilmesi konusunda ,

Orta Asya enerji anlaşmalarında yer almaya çalışmaktadır. Bu çerçevede enerji

hatlarının güvenliğinin sağlanması için, bölgesel çatışmaların çözüme

kavuşturulması adına politikalar geliştirmektedir.Uluslar arası enerji şirketleri

vasıtasıyla, büyük petrol anlaşmalarında yer alan birlik, Azeri ve Kazak enerji

kaynaklarının üretilip ihraç edilmesi konularında da bu ülkelere çeşitli yardımlarda

bulunmaktadır.288

Genel çerçeveden bakıldığında ABD ve AB’nin enerji stratejilerinin benzer

özellikler göstermesine rağmen, ABD’nin daha etkin bir petro-stratejisinin olduğu

söylenebilir. Çünkü AB hâlâ, enerji kaynaklarını tam garanti altına alamamıştır. Bu

yüzden bölgede yaşanan gerginlikler, AB’ye enerji akışını tehlikeye düşürmektedir.

Soğuk savaşın bitmesiyle birlikte bölge ülkelerinde yapılan siyasi ve ekonomik

reformları destekleyen AB, birçok bölge ülkesiyle de ikili düzeyde bazı anlaşmalar

imzalamıştır.Günümüzde AB’nin Orta Asya Politikalarının temelini TACIS

programının oluşturduğunu söylemiştik. Bu program etrafında, bölge ülkeleriyle AB

arasında nükleer güvenlik, sınır güvenliği ve gümrük alanlarında ulusal ve bölgesel

faaliyetlerin koordine edilmesi amacıyla çalışmalar yürütülmektedir. Ayrıca, söz

konusu ülkelere AB İnsani Yardım Ofisi (ECHO) kanalıyla ekonomik yardım da

yapılmaktadır. 289

7.6.Çin’in Orta Asya Politikaları

Aralık 1991'de SSCB'nin dağılmasıyla iki devlet arasındaki sınırın Orta Asya

tarafındaki kısmında üç yeni devletin uluslararası sisteme dahil olması, Çin'in bu

genç devletlerle işbirliği çalışmalarına önem vermesine sebep olmuştur. Bu amaçla

Çin, sınırların güvenlik altına alınması, Orta Asya enerji kaynaklarına ve yeraltı

287 SEZGİN,Mahmut,N. “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası”,ASAM 25.10.2004 http://www.asam.org 288 ARAS. Azerbaycan’ın……………………, s.241 289 ÜLGER,İrfan K., “SSCB Sonrası Orta Asya ve Avrupa Birliği’nin Bölgeye Bakışı”, U.İ.Portal, 20.11.2006 ,S.6 http://uiportal.net/download.php?view.59

Page 122: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

110

zenginliklerine erişim imkanlarının sağlanması konularında politikalar geliştirmeye

başlamıştır. Bu çerçevede enerji nakil hatlarının, kara, hava ve demiryollarının

güvenliğini sağlamak, Pekin yönetiminin bölgeye yönelik güvenlik politikalarının

odaklandığı en önemli noktaları oluşturmaktadır. 290

ABD'nin Orta Asya üzerindeki manevraları, diğer ülkeler kadar, Çin içinde bir

tehdit olarak ortaya çıkmaktadır. Bu durum başta güvenlik olmak üzere ekonomi,

enerji kaynakları ve nakil hatları ile ilgili çeşitli endişelerin oluşmasına sebep

olmuştur. Böylece Rusya ve Çin, Avrasya'nın güvenliğine ve Hazar'a ilişkin

endişelerini giderme konusunda ki girişimlerini, Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ)

etrafında yoğunlaştırmaya başlamışlardır. Bu örgütün elindeki ekonomi, uzay

çalışmaları, askeri teknoloji, insan kaynakları, enerji hatları ve jeopolitik konum gibi

birçok olanağın, Hindistan, Pakistan ve İran gibi devletlerinde katılımıyla büyümesi

ABD’nin Avrasya’da daha dikkatli politikalar izlemesine sebep olabilecek

mahiyettedir.291

Aslında Avrasya bölgesindeki Çin politikalarına bakıldığında, ilişkilerin İran ve

Kazakistan üzerinde yoğunlaştığı görülmektedir.Geçmişten beri uyumlu bir siyaset

içerisinde olduğu İran’la, özellikle askeri alanda gerçekleştirdiği işbirliği dikkati

çekmektedir. Böylece Çin, İran üzerinden bölgedeki etkinliğini arttırmaya yönelik

politikalar uygulayabilmektedir.Son yıllarda Kazakistan’la yaptığı çeşitli enerji

anlaşmaları ile de bölgedeki ağırlığını gittikçe hissettiren ülke, her yıl artan enerji

ihtiyacını karşılamak adına gereksinim duyduğu petrol ve doğal gaz’ın büyük

bölümünü İran’dan temin etmektedir.292

Sahip olduğu büyük nüfus ve sürekli gelişmekte olan ekonomisinin etkisiyle Çin,

Yakın bir gelecekte dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz ithalatçıları arasına

girecektir. Bu açıdan bakıldığında Çin’in, Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklarına

bağımlı olacağı tahmin edilmektedir. Bu amaçla Çin, söz konusu ülkelere daha çok

yatırım yapmakta ve sağlanan enerjinin kendi topraklarına güvenli bir şekilde akışını

sağlamak için girişimlerini sürdürmektedir.

290“ADEMOĞLU,Arif,“Çin’in Orta Asya Stratejisi” 17.05.2006 http://www.gokbayrak.com/turkistan 291 EROL,Mehmet.S. “Avrasya jeopolitiğinde Orta Asya ve 11 Eylül”, EFEGİL ve diğ. (Der.)Yakın Dönem …………..,s.200 292 YÜCE. Kafkasya………………………….. ,s.209

Page 123: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

111

7.7.İran’ın Orta Asya Politikaları

SSCB’nin dağılmasıyla İran’ın kuzeyinde sekiz yeni devlet ortaya

çıkmıştır.Beklenmeyen bu durum karşısında İran, SSCB’nin etkisi altında ilişki

kuramadığı bu cumhuriyetlere karşı yeni politikalar izlemeye başlamış ancak, tarihi

ve kültürel yakınlık sebebiyle Türkiye gibi bir rakiple karşı karşıya kalmıştır.

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından bağımsızlıklarını kazanan Orta Asya

Cumhuriyetleri ile Türkiye’nin potansiyel yakınlaşması, Rusya ve İran’ı rahatsız

etmiş, bu kapsamda İran ve Rusya Arasında stratejik bir ortaklık oluşmuştur.293

Hazar ve Orta Asya siyasetinde öncelikle ekonomik gücünü artırma stratejisi

izleyen İran, bu amaçla enerji kaynakları ve ulaştırma projelerine önem vermiş, bu

kapsamda birçok demiryolu ve otoban projesi gerçekleştirmiştir. Bağımsızlığın ilk

yıllarında Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan, İran’a karşı “rejim

ihraç politikasının” bir sonucu olarak temkinli yaklaşmışlardır. Ancak, hem İran’ın

bu devletlere karşı izlediği yumuşak tutum, hem de şekillenen bölgesel ve küresel

ortam, söz konusu ülkelerle İran’ın ilişkilerinin gelişmesine sebep olmuştur. 294

İran ve bu ülkeler arasındaki ilişkilerin gelişmesinde en etkili olan faktör,

jeopolitik durumun yarattığı karşılıklı zorunluluk ilişkisidir. Böylece Tahran, bölge

ülkeleriyle ilişkiler kurarak, ABD’nin çevreleme politikasından ve siyasal

yalnızlıktan kurtulmak isterken, söz konusu cumhuriyetler ise dış politikalarını

olabildiğince çeşitli hale getirmeyi amaçlamışlardır.295

Bölge içi ilişkilerinde Rusya’yı da dikkate alan İran, bu ülkeyle çeşitli konularda

işbirliği içerisindedir. ABD’nin Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve

Özbekistan’a yönelik politikalarında Türkiye ile birlikte hareket etmesi, Rusya ve

İran’ı birbirlerine yaklaştırmıştır.İki ülke arasındaki işbirliği askeri ve ekonomik

boyutlarda hala devam etmektedir296

293 ARAS. Azerbaycan’ın……………………, s.243 294 BURGET,Fazıl Ahmet, “İran’ın Türkistan Açılımı ve Enerji Güzergahlarındaki yeri” TÜRKSAM, 14.03.2005 http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp 295 AKDEVELİOĞLU,Atay, “İran’ın Orta Asya,Afganistan ve Azerbaycan Politikası” Stradigma e-Dergisi ,Sayı 10,Kasım 2003 http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003 296 ÇOLAK,İhsan, “Değişen Stratejiler Işığında İran-Türk Cumhuriyetleri İlişkilerinde Yeni Gelişmeler”,Avrasya Dosyası,Cilt:5,Sayı:3,Sonbahar-1999,S.210

Page 124: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

112

Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın birer kara devleti

konumunda olmaları ve dünyaya açılmak için Rusya ya da İran’a muhtaç olmaları,

İran’ın sahip olduğu önemli avantajlardandır. İran’ın bölgenin birincil limanı olması

özellikle hidrokarbon nakliyatı konusunda çok önemlidir. Bu konumundan gayet

memnun olan İran, Orta Asya ve Hazar enerji kaynaklarının dış pazarlara taşınması

konusunda ne kadar hevesli olduğunu gizlememektedir.297

Bütün bunların yanında İran, büyük bir doğal gaz üreticisidir.Her ne kadar

Rusya’yla benzer politikalar içerisinde olsa da, kendi doğal gaz kaynakları göz önüne

alındığında Rusya’nın, İran gazının uluslar arası pazarlara çıkışını zorlaştırıcı

faaliyetlerde bulunduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Türkiye ile gerçekleştirilen

“Mavi Akım” projesinin, İran doğalgazının Avrupa piyasalarına çıkışını zorlaştırdığı

görülmektedir. 298

Türkiye’nin Orta Asya ülkeleriyle olan tarihi ve kültürel bağları çerçevesinde,

bölge üzerinde etkinliğini arttırmaya çalıştığı görülmektedir. Ancak İran’ında böyle

bir hedefinin olması, iki ülkeyi bölge politikaları kapsamında sık sık karşı karşıya

getirmektedir.Yine de İran’ın Orta Asya’da yürüttüğü politikaların başarıya ulaştığını

söylemek çok yanıltıcı bir saptama olacaktır.

İran’ın “Büyük Şeytan” olarak nitelendirdiği ve her fırsatta karşısında olduğunu

gösterdiği ABD, Tahranın Hazar Havzasında ve Orta Asya’da büyük enerji ve boru

hatları ihalelerine girmesini engellemiş ve engellemeye de devam etmektedir.Buna

rağmen İran hâlâ bölgede önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Irak savaşının

ardından, bir sonraki hedef olabileceği korkusunun ve ABD ile arasında yaşanan

diplomatik gerginliğin, bu ülkenin bölgedeki sıkışmışlığını daha da arttırdığı

söylenebilir. Bu durumdan kurtulmak isteyen İran’ın, Orta Asya Cumhuriyetleri ile

ilişkilerini kuvvetlendirmeye çalıştığı görülmektedir.299

11 Eylül saldırıları sonrasında, ABD’nin Afganistan’ı işgal ederek Orta Asya

Bölgesine aktif olarak girmesinin, İran açısından birçok olumsuz sonucu

olmuştur.Taliban rejimi tarafından “dinsiz” ilan edilen İran rejimi, Taliban’ın saf dışı

edilmesine memnun olsa da, kendi açısından tehlikenin yakınlaştığının da farkına 297 MEFTUN. Politik ve ………………….…...,s.185 298 DOKUZLAR. Dünya Güç Dengesinde…..,..s.154 299 EROL. “Avrasya……………………………..s.207

Page 125: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

113

varmıştır. ABD’nin bu bölgede elde ettiği çeşitli üslerle İran’ı Çevrelemesi, bu

ülkenin izolasyonunu pekiştirmiştir. Hatta Afganistan ve Irak sonrasında İran’ın da

bir ABD operasyonuna muhatap olabileceği düşünülmektedir. Bu durum İran’ın çıkış

yolu olarak adı geçen cumhuriyetler ile ilişkilerinde daha net adımlar atmasına sebep

olmuştur.300

7.8.Bölgedeki İşbirliği Arayışları

Bölge içindeki işbirliği arayışlarının Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT),Orta

Asya Ekonomik İşbirliği (GUUAM), Şangay İşbirliği Örtgütü (ŞİÖ) ve Avrasya

Ekonomik Topluluğu (AİT) gibi örgütlerin çatısı etrafında yoğunlaştığı

görülmektedir.

Aslında, Orta Asya çevresinde bölgesel işbirliğini arttırmak için ortaya çıkan bu

örgütlerin gelişim süreçleri incelendiğinde, bölge içi entegrasyonu sağlamaktan uzak

bir görüntü verdikleri söylenebilir. Öyle ki, bölge devletlerinin bir araya

gelmelerindeki asıl amacın, Rusya’yı dengelemek olduğu bile söylenebilir. Ayrıca

Kazakistan ve Özbekistan’ın bölgesel liderlik mücadelesi de Orta Asya’da

işbirliğinin önündeki büyük etkenlerdendir.301

ABD’nin 11 Eylül saldırılarını bahane ederek Orta Asya’ya yerleşmesi ve bölge

içi dengelerde büyük bir değişime neden olması, her ne kadar bazı bölge devletleri

tarafından memnuniyetle karşılansa da, başta Rusya ve Çin olmak üzere, bu

durumdan pek hoşnut olmamış ülkelerde vardır. ABD’nin gittikçe başına buyruk bir

siyaset izlemesine bağlı olarak bölge ülkeleri arasında oluşan kuşku, söz konusu

örgütlerin önemini tekrar arttırmıştır. Bu sebeple,bölge ülkeleri arasındaki işbirliği

arayışları başta Şangay İşbirliği Örgütü çatısı altında tekrar yoğunlaşmıştır. Öyle ki

örgüt, ABD’nin Orta Asya politikalarını dengelemek adına, ikinci bir Dünya kutbu

olma yolunda hızla ilerlemeye başlamıştır.302

Sovyetler birliği’nin dağılmasını takip eden süreçte hayata geçmeye başlayan

işbirliği örgütlerinin ilki Bağımsız Devletler Topluluğudur. BDT 21 Aralık 1991

300 EROL,Mehmet S., “İran’ın Orta Asya Politikası:Deneyimli Aktörün Güvenlik Sorunu ya da Ava Giden Avlanır”,Stratejik Analiz,Cilt:3,Sayı:28,Ağustos-2002,S.66 301 BİRSEL.Gizli ……………….S.148 302 BİRSEL , Eski Dünyanın…….. s.169

Page 126: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

114

yılında gerçekleşen Alma-Ata Zirvesi sonucunda kurulmuştur. Bu bağlamda,

BDT’nin kurulmasının altında yatan temel amaç; dağılmayla ortaya çıkan yeni

devletler arasındaki sorunları çözüme kavuşturmak ve bu ülkeler arasındaki

ilişkilerin kopmasını önlemektir. Katılımcı ülke sayısı 12 olan Topluluğa Baltık

Cumhuriyetleri ve Türkmenistan hariç, tüm eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetleri

üye bulunmaktadır. Üye ülkeler sırasıyla; Azerbaycan, Beyaz Rusya, Ermenistan,

Gürcistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova, Özbekistan, Tacikistan, Rusya

Federasyonu ve Ukrayna'dır.303

Rusya'nın eski etki alanını yeniden kazanma amacının ağırlıklı olarak hissedildiği

örgüt, bu ülke tarafından bölge ülkeleri ile özel bir ilişki kurmak için bir araç olarak

kullanılmaktadır. Bu yüzden Rusya, BDT’na yakın çevre doktrini açısından derin

manalar yüklemiştir. Bu çerçevede ilk olarak, Orta Asya’da askeri konularda

bütünleşme fikri etrafında yoğunlaşılmıştır. Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın

desteklediği bu fikir, kendi bağımsız ordularını kurma hevesindeki Türkmenistan ve

Özbekistan tarafından benimsenmemiştir. Bu yüzden BTD Devlet Başkanları Ortak

Güvelik Doktrini ancak 1995 senesinde onaylanabilmiştir.304

Ekonomik alanlardaki işbirliği ise 1993’te imzalanan Ekonomik Birlik

Anlaşmasına göre belirlenmek istenmiştir. Bu anlaşmayla aşamalı olarak ekonomik

bir birlik kurulması öngörülmekteydi. Bu çerçevede BDT serbest ticaret bölgesi ilan

edilmiş, Milletlerarası Ekonomik Komitesi kurulmuştur. Ancak, BDT’nun ortak

ekonomik projeleri destekleyecek kaynakları bulunmadığından, bu alandaki iş birliği

gelişmemiştir.305

BDT çatısı altında siyasal alandaki işbirliğinin de gelişmediği görülür.Bunda yeni

kurulan devletlerin öncelikle devlet olarak tanınmaya ve ulus-kimliklerini

oluşturmaya ağırlık vermeleri önemli ölçüde etkili olmuştur.Bu noktada tekrar Rus

baskısı altına girmek istemeyen yeni cumhuriyetlerinin siyasal işbirliğinden özellikle

uzak durduğu söylenebilir.Bu durum BDT’nun dış politikasında da tam bir

303 HASGÜLER,Mehmet,ULUDAĞ,Mehmet.B.,Devletlerarası ve Hükümetler Dışı Uluslar arası Örgütler,Nobel Yayınları,Ankara 2004,s.237 304 TANRISEVER,Oktay.F., “Orta Asya ve Çevresindeki İşbirliği Arayışlarında Rusya Faktörü” EFEGİL ve Diğ (Der.),Yakın ……..s.236 305 “Bağımsız Devletler Topluluğu Nereye Gidiyor” Diplomatik Gözlem Web Sitesi, http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp ,01.04.2007

Page 127: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

115

koordinasyonun oluşamamasına neden olmuştur. BDT Orta Asya’da bölgesel

entegrasyonu sağlamaktan uzak bir görüntü vermektedir. BDT’dan bekledikleri

kazançları sağlayamayan Orta Asya Devletleri, Aralık 1994’te Orta Asya Birliği’ni

(OAB) kurmuşlardır. Bu oluşum Temmuz 1998’de genişleyerek Orta Asya

Ekonomik Birliği adını almışsa da yine beklenilen faydaları sağlamamıştır. Bu

kapsamda öne çıkan bir diğer bölgesel örgüt ise Avrasya Ekonomik Birliği (AEB)

olmuştur.306

. AEB, Avrasya coğrafyasında yer alan Beyaz Rusya, Kazakistan, Kırgızistan,

Rusya ve Tacikistan tarafından 10 Ekim 2000 tarihinde imzalanan bir anlaşma ile

kurulmuştur. Amacı; katılımcı devletler arasında gümrük birliğine geçiş, ortak

ekonomik alan oluşturma sürecini geliştirmek ve söz konusu ülkelerin ekonomik

entegrasyonuna yön vermek olarak açıklanan birlik, kısa tarihine rağmen önemli

sayılabilecek hamleler yapmıştır. 26 Ocak 2006 tarihinde St. Petersburg’da

gerçekleştirilen Devletlerarası Konsey toplantısında Özbekistan’da Birliğe

katılımıyla örgüt daha da genişlemiş ve güçlenmiştir.307

Bunların dışında bölgede, bazı askeri yapılanmalarda söz konusu olmuştur. Bu

çerçevede bir Orta Asya Barış Gücü Taburu (CentrasBat) oluşturulmuştur.1996’da

kurulan bu tabur bazı önemli tatbikatlar yapmışsa da, BTD’nin ve Rusya’nın

gölgesinden çıkamamıştır.Yine bu dönemde Gürcistan ve Azerbaycan’ın Rusya’ya

karşı alternatif güvenlik arayışları, ABD desteğiyle GUAM adında bir oluşumun

ortaya çıkmasına sebep olmuştur.

Rusya’nın yeni kurulan Avrasya Cumhuriyetleri ile bütünleşme çabalarına karşı,

ABD ve Batılı ülkelerinin destekleriyle oluşan GUAM , aslında Rusya’nın

Kafkasya ve Orta Asya’da güvenliği tehlikeye atan girişimlerine bir tepki olarak

doğmuştur. Rusya’nın Ermenistan-Azerbaycan savaşında Ermenilere verdiği destek,

yaptığı Çeçenistan savaşı ve Gürcistan’a uyguladığı askeri baskı, bu örgütün ortaya

çıkmasına neden olan temel faktörlerdir.308

306 TANRISEVER. “Orta………………..”,s.236 307 OĞAN,Gökçen, “Kerimovdan Rusya’ya Bir Adım Daha:Özbekistan Avrasya Ekonomik Birliğinde”,ASAM,26 Ocak 2006 http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp 308 KÜLEBİ,Ali, “BDT’nin Geleceği ve Rusya AB İlişkileri” TUSAM, http://www.tusam.net/makaleler.asp ,12.02.2007

Page 128: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

116

Gürcistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Moldova’nın 1996 da, Viyana’daki bir

konferans sırasında ele aldıkları, 10 Ekim 1997 de Startsburg’ta resmen

oluşturdukları GUAM, 24 Nisan 1999 da Washington da Özbekistan’ın da

katılımıyla GUUAM a dönüşmüştür.Bu örgüt Oluşumu ve gelişimi aşamalarında

ABD’den ciddi bir destek görmüştür. (Özbekistan, Mayıs 2005’te bu örgütten

ayrılmıştır)309

Bütün bunların yanında, Orta Asya’da varlığını sürdüren en etkin bölgesel örgüt

olarak Şangay İşbirliği Örgütünü (ŞİÖ) görmek mümkündür. Bu oluşum, Rusya ve

Çin’le beraber üç Orta Asya ülkesi Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın

katılımıyla 26 nisan 1996 Şanghay’da yapılan zirvede ortaya çıkmıştır.İlk dönemde

Şanghay beşlisi olarak adlandırılan örgüt, öncelikle bölgede bir güven ve istikrar

alanı oluşturmayı amaçlamışlardır. Orta Asya ülkeleri arasındaki işbirliğini her

alanda, özellikle de askeri alanda geliştirmeyi hedefleyen örgüt, bölge ülkelerinin

desteğiyle günden güne etkinliğini hissettirmektedir. 2001 yılında Özbekistan’ında

katılımıyla üye sayısı altıya çıkan oluşum, bundan sonra Şanghay İşbirliği Örgütü

olarak adlandırılmıştır. 310

ŞİÖ’nün faaliyetlerine bakıldığında iki temel alanda gelişimini sürdürmek

istediği görülmektedir. Bunlar, enerji ağırlıklı ekonomi politikaları ve güvenlik

eksenli terörizme karşı iş birliği çabaları olarak değerlendirilebilir. Bu bağlamda

yapılanmasını sürdüren örgütün, ekonomik olarak Avrupa Birliği’ni, askeri olarak da

NATO’yu örnek aldığı söylenebilir.311

Ayrıca ŞİÖ, 11 Eylül sonrasında Avrasya’ya yerleşen en önemli güç olan

ABD’nin bölge politikalarında göz önüne aldığı en büyük güç olarak da kendini

gösterir. Orta Asya Bölgesinde bazı politik sınırlamalar yaşayan ABD, bu örgütün

genişleme eğiliminden de rahatsızdır.Gelecekte, Hindistan, Pakistan ve İran’ın da bu

oluşumun içerisinde yer almaları çok kuvvetli bir ihtimaldir. Söz konusu ülkelerin

2005 yılında Astana’da yapılan ŞİÖ toplantısına gözlemci statüsüyle katılmaları ,

309 OGAN,Sinan, “ Özbekistan’ın “Yeşil” Devrim Sancıları”,TÜRKSAM, http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp 15.05.2005 310 BİRSEL. Gizli ……………….s.169 311 OĞAN ,Gökçen, “Şanghay İşbirliği Örgütü Ekonomide AB,Güvenlikte NATO’yu Hedefliyor” ASAM, 22.10.2005 http://www.avsam.org/tr/yazigoster.asp

Page 129: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

117

önümüzdeki yıllarda gerçekleşecek bir genişlemenin sinyalleri olarak algılanabilir.

Ayrıca bu zirvede, Avrasya güvenliği için bir manası kalmayan ABD askeri

varlığının Orta Asya’dan çekilmesi gerektiği de vurgulanmıştır.312

ABD’nin bölgedeki askeri varlığını devam ettirmesi, enerji kaynaklarıyla, Çin ve

Rusya üzerindeki baskısını sürdürebilmesinin en önemli gerekliliğidir. Bu yüzden

ABD, ŞİÖ ile olan ilişkilerinde çok dikkatli davranmaktadır. SSCB’nin dağılması ile

birlikte, tek kutuplu bir çizgiye oturan Dünya siyaseti, genişleyen ve güçlenen bir

Asya Birliği karşısında sarsılacaktır. Bu kapsamda Çatışan çıkarlar, dünya’nın ikinci

kutbu olarak ŞİÖ’yü karşımıza çıkartabilecek niteliktedir.

Orta Asya Bölgesinin sahip olduğu enerji potansiyeli,dünya için taşıdığı sosyo-

ekonomik önemi de açıklar niteliktedir.Gelecekte,dev ekonomilere sahip gelişmiş

güçler için enerji kaynakları ne kadar gerekli olacaksa, Orta Asya da o denli önemli

olacaktır.

Bu bağlamda, geçmişte ve günümüzde olduğu gibi, gelecekte de, küresel ve

bölgesel güçlerin bölgeye olan ilgisinin azalmayacağı söylenebilir. Bu durum ise

sonu gelmeyen bir rekabetin devam edeceği manasına gelmektedir. Bu kapsamda,

bağımsızlıklarına yeni kavuşmuş olan Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve

Özbekistan’ın, kendi üzerlerine oynanan oyunlardan etkilenmemeleri mümkün

değildir. Bu ülkelerin, etraflarında cereyan eden mücadeleden zarar mı

göreceklerinin ya da karlı mı çıkacaklarının izleyecekleri politikaların doğruluğuna

bağlı görülmektedir.

Bu açıdan bakıldığında, söz konusu ülkelerin geleceklerini kuracak politikalar

geliştirmede uzun bir süre büyük devletlerin etkisi altında kalacakları

söylenebilir.Sahip oldukları enerji kaynaklarından en üst düzeyde yararlandıklarını

ve bu kaynakları ekonomilerine en olumlu şekilde aktarabildiklerini düşünürsek eğer;

bu ülkelerin gelecek yıllarda dünyanın zengin devletleri arasında yer alacaklarını

kestirmek hiç de zor olmayacaktır.

312 KÜLEBİ ,Ali, “ŞİÖ Güçleniyor”,Cumhuriyet Strateji, Cumhuriyet gazetesi,27..3.2006

Page 130: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

118

VIII. BÖLÜM

TÜRKİYE’NİN KAZAKİSTAN,AZERBAYCAN,TÜRKMENİSTAN VE

ÖZBEKİSTAN İLE OLAN İLİŞKİLERİ VE ENRJİ EKSENLİ

BÖLGE POLİTİKALARI

8.1.Giriş

Türkiye, tarihi ve kültürel açıdan kardeşlik bağlarıyla bağlandığı Orta Asya

Coğrafyasına ancak Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra erişim imkanına

kavuşmuştur. Soğuk savaş dönemi Batı blokunun ileri karakolu rolünü oynaması,

SSCB ve Türkiye arasındaki ilişkilerin çeşitli kuşkular etrafında sürmesi sonucunu

doğurmuş, bu ülke ile yürütülen politikaların hassaslığı dahilinde Orta Asya

coğrafyasına mesafeli durulmuştur. Ancak, iki kutuplu dünyanın gergin ortamının

kimsenin beklemediği bir anda, SSCB’nin dağılmasıyla ortadan kalması, Türkiye

için de yeni jeopolitik fırsatlar ortaya çıkarmıştır.

Orta Asya’da Ortaya çıkan Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve

Özbekistan, herkesten önce Türkiye’nin dikkatini çekmiştir. Mevcut Jeopolitik

boşluktan yararlanarak, bu ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye çalışan Türkiye, çok

geçmeden bunu sağlamanın düşündüğü kadar kolay olmadığının farkına varmıştır.

Aslında, mücadele edilmeden gelen bağımsızlık, söz konusu ülkeleri de şaşkınlığa

uğratmıştır.Dünya’nın iki süper gücünden birinin mensubu iken bir anda çatısı

altında bulundukları gücün ortadan kaybolması, bu ülkeleri dünya politikasında

yalnız ve savunmasız bırakmıştır. Dünya ile kısa sürede entegre olabilmek adına

akıllarına ilk gelen ülke ise Türkiye olmuştur. Sahip olduğu demokratik rejim ve

ekonomik potansiyeli ile, Orta Asya devletleri açısından güçlü bir ortak olarak

görülen Türkiye, ilk başlarda büyük bir heyecan ile sergilediği atak politikalarını,

büyük güçlerin bölgeye müdahale etmeye başlamaları ile devam ettirememiştir.Bu

yüzden, Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan ile olan ilişkilerimiz,

büyük bir potansiyel taşımasına rağmen tam manasıyla gelişememiştir. Önceleri

“Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar” tabiri ile heyecanla uygulanmaya çalışılan Orta

Asya Siyaseti çerçevesinde, Türkiye’nin bölge ile ilişkilerini arttıracağı, hatta

Page 131: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

119

bölgedeki Türk cumhuriyetleri’nin hamilini yapacağı beklentisi seneler ilerledikçe

bir hayalden öteye geçememiştir.

Araştırmanın bu bölümünde , Türkiye’nin Orta Asya Politikası incelenerek,

oluşan olumsuz tablonun sebepleri araştırılacaktır.Daha sonra ise, Türkiye’nin

Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan ile girdiği ikili ilişkiler ele

alınarak, bu ilişkilerin ulaştığı boyutlar tespit edilecektir. Son olarak enerji

kaynakları çerçevesinde Türkiye’nin bölgede ne kadar etkin olduğu sorgulanacak,

ilişkilerin geliştirilmesi adına yapılması gerekenler göz önüne serilecektir.

Tüm bunların etrafında, Türkiye ile adı geçen bölge devletlerinin ilişkilerinin

yeterince gelişmediği ve durumun böyle gitmesi halinde de, aradaki bağların gittikçe

zayıflayacağı öngörülmektedir.Türkiye’nin bölge politikalarında kökten değişiklikler

yapmadığı ve yeni açılımlar sağlamadığı takdirde elde ettiği bazı kazanımları da

kaybedeceği bir gerçektir.

8.2.Türkiye’nin Orta Asya Politikaları

Soğuk savaşın sona ermesinin ardından, Orta Asya ve Kafkasya’da ortaya çıkan

yeni Türk Cumhuriyetleri, 60 milyona yakın nüfusu, 4 milyon km² civarındaki

yüzölçümüyle, sahip oldukları potansiyel bakımından dikkatleri üzerlerine

çekmişlerdir.313

Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın bağımsızlıklarına

kavuşmaları, Türkiye ile bu devletler arasında ki ilişkilerin, tarihin hiçbir döneminde

olmadığı kadar heyecanlı ve yoğun yaşanmaya başlamasını da beraberinde

getirmiştir.Bu çerçevede, söz konusu ülkelerin bağımsızlıklarını ilk tanıyan ülke

Türkiye Cumhuriyeti olmuştur. SSCB’nin dağılmasıyla Avrasya’da ortaya çıkan

yeni oluşum, Türkiye’nin önüne yeni fırsatlar çıkardığı gibi yeni sorumluluklarda

yüklemiştir. Türkiye’nin bölge politikaları ilk başlarda, yeni kurulan Kafkasya ve

Orta Asya devletlerinin bağımsızlıklarının pekiştirilmesi ve uluslar arası sisteme

entegrasyonlarının sağlanması konuları etrafında yoğunlaşmıştır.314

313 KIRIMLI ,Meryem,TEMİZ,Dilek, “Soğuk Savaş Sonrası Türk Cumhuriyetlerine Yönelik Türk dış Politkası”, BAL,İdris (Edit.), 21.Yüzyıl’da Türk Dış Politikası,Nobel Yayınları,Ankara ,2004,s.446 314 YÜCE. Kafkasya………………………….. ,s.352

Page 132: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

120

Bundan sonra, Türkiye ile bu ülkeler arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi yönünde

bir çok faaliyette bulunulmuştur.Taraflar arasında gelişen ilişkiler, ulaşım, eğitim,

iletişim, bilim, kültür, turizm, bankacılık, spor ve dini konularda olmak üzere çok

geniş boyutlarda yürütülmeye başlamıştır.Bu kapsamda, söz konusu ülkelerden

getirilen 10.000 öğrenci Türkiye de eğitim görmeye başlamıştır. Ayrıca, bu

ülkelerden gelen çok sayıda diplomat ve subay da eğitilmiştir. Bunlardan başka, Milli

Eğitim Bakanlığının ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarının gayretleriyle de bu

ülkelerde birçok okul açılmıştır. Gelişen ilişkiler kapsamında, Dışişleri Bakanlığı’nın

teşkilat yapısında yeniden düzenlemeye gidildiği görülmüştür. Bu çerçevede,

bölgesel işbirliğini geliştirmeyi amaçlayan Türk İşbirliği ve Kalkınma Ajansı (TİKA)

oluşturularak, çok sayıda projeye kaynak desteği verilmiş ve Orta Asya ülkeleri ile

iletişimin arttırılması amaçlanmıştır.315

Türkiye ile Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan arasındaki

ticari ilişkilere bakıldığında ise, genel olarak iyi bir düzeyde olduğu ancak, bunun

bağımsızlık sonrasında hedeflenen seviyeye ulaşılamadığı görülmektedir. Sovyetler

Birliğinin ekonomi politikaları çerçevesinde, birbirlerine bağımlı durumda bulunan

ülkelerin, dağılma sonucunda çöken ekonomilerinin kısa vadede tekrar ayağa

kaldırılması gerekmekteydi. Bunu sağlayacak yegane faktörün de bölgedeki enerji

kaynakları olduğu düşünülmekteydi. Söz konusu enerji kaynaklarının etkin bir

şekilde kullanılabilmesi ve bunların bir kaynak olarak ekonomiye aktarılabilmesi

için, öncelikle üretilmesi ve sonrasında da ihraç edilmesi şarttı. Çünkü bu

kaynakların üretiminin arttırılması için yabancı sermayeye, yabancı sermayenin

bölgeye girmesi içinde, bölgesel barışa ihtiyaç vardı.316

Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın bağımsızlıklarını

kazanmalarının ardından Türkiye ile sıkı bir ticari işbirliğine girmeye çalıştıkları

görülmüştür. Bu çerçevede oluşan ticari ilişkilerin yasal sınırlarının çizilmesi adına,

“Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmaları”, “Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve

Korunması Anlaşmaları” ve “Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi Anlaşmaları”

imzalanmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak “Karadeniz Ekonomik İşbirliği” ve

315 SAĞIR,Celal, “Kardeşler Buluşuyor” Zaman Gazetesi,25.04.2001, s.12 316 YÜCE. Kafkasya ……………………..s.352

Page 133: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

121

“Ekonomik İşbirliği Teşkilatı” gibi oluşumların içine girildiği de görülmüştür. Ancak

bu tür entegrasyon girişimleri bölgedeki ticaretin serbestleşmesi için yeterli etkiyi

gösterememiştir. Bölge ülkeleri ile dış ticaretimizi kolaylaştıracak mekanizmaların

oluşturulamaması, söz konusu devletlerle olan ticaretimizin istenilen düzeye

gelmesini engelleyen en önemli faktör olarak karımıza çıkmaktadır.317

1991’den sonraki döneme bakıldığında, ticari ilişkilerin istenildiği düzeyde

gelişmediği görülmektedir. Bunun ana sebebi; Türkiye’nin Sovyetlerin dağılmasıyla

oluşan ticari ortama hazırlıksız yakalanmasıdır.1998 yılında yaşanan Asya krizlerinin

de etkisiyle bu ülkelerle olan ticari ilişkilerimizde oldukça önemli bir daralma

yaşandığı, ancak son zamanlarda bu ilişkilerin tekrar güçlenmeye başladığı

görülmektedir.

Dünya’nın iki süper gücünden birinin dağılması sonucu ortaya çıkan Kazakistan,

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan ile ortak etnik ve dil bağları bulunan

Türkiye, kendisini Asya’nın merkezinde ortaya çıkan bu yeni oluşumun potansiyel

lideri olarak görmüştür. Ancak, seneler geçtikçe bu politikaların itici gücü olan

heyecan azalmaya başlamıştır.

Bu açıdan bakıldığında Türkiye, söz konusu ülkeler ile ilişkilerini güçlendirmek

adına geliştirdiği politikalarda bazen stratejik karışıklıklar içine düşmüştür. Bunun

sebebi , bölge üzerine geniş kapsamlı işbirliği projeleri geliştirememiş

olmasıdır.1991 yılından bu yana bölgede çok sayıda girişim başlatılmış, ancak bunlar

bir sonuca ulaştırılamamıştır. Ayrıca Türkiye’nin bu ülkelere verdiği bir çok sözü

tutamamış olması da, söz konusu devletlerin Türkiye hakkında hayal kırıklığına

uğramasına sebep olmuştur.318

Bu noktada, 21.Yüzyılı Türk yüzyılı yapmak konusunda liderliğe soyunan

Türkiye’nin, bunu sağlamak için ekonomik gücünün yetmediği ortaya çıkmıştır.Bu

cumhuriyetler arasındaki beraberlik çalışmaları, her ülkenin kendi çıkarlarını sınırları

dahilinde muhafaza etmek konusunda geliştirdiği politikalarla ortadan kalkmıştır. Bu

317 BEKMEZ,Selahattin ve Dig., “Dış Ticaretimizde Türk Cumhuriyetleri’nin Yeri ve önemi” Yönetim ve Ekonomi Dergisi,Cilt:11,Sayı:2,2004,s.139 318 KONA,Gamze G. Türkiye-Orta Asya İşbirliği Stratejileri ve Gelecek Senaryoları,IQ Yayınları, İstanbul, 2002,s.133

Page 134: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

122

noktada, Türkiye ve Türk cumhuriyetleri arasındaki ilişkilerin ikili bazda

incelenmesi, devletlerin bakış açılarını yansıtacağı için yararlı olacaktır.

8.2.1.Türkiye-Kazakistan İlişkileri

Türkiye, SSCB’nin dağılmasıyla bağımsızlığını kazanan diğer tüm ülkelerlerle

olduğu gibi Kazakistan’la da ilişkilerini geliştirme çabasına girmiştir. Başta siyasi ve

kültürel olmak üzere her konuda karşılıklı İşbirliği yapılması için temaslar

kurulmuştur.

Türkiye ve Kazakistan arasında artarak devam eden işbirliği, BM, Ekonomik

İşbirliği Örgütü, İslam Konferansı örgütü, Asya Karşılıklı Etkileşim ve Güven

Artırıcı Önlemler Konferansı ve Türk Cumhuriyetleri Devlet başkanları zirvesi gibi

oluşumlar dahilinde gelişmeye devam etmektedir. Mevcut ilişkiler siyasi, askeri,

ekonomik, kültürel ve insani yardımlar alanında oldukça mesafe kaydetmiştir.319

İki ülke arasında 1998’den beri gelişmekte olan askeri işbirliğinin sonucu olarak

Türk silahlı kuvvetleri Astana’da askeri ve teknik bir temsilcilik açmıştır.Ayrıca bu

tarihten beri Kazakistan’a 2 milyon 930 bin dolarlık askeri teçhizat yardımı

yapılmıştır. Türkiye ile Kazakistan , kültürel ve insani yardım alanlarında da işbirliği

halindedirler.1992 yılından beri Türkiye’deki üniversitelerde 2700’e yakın Kazak

öğrenci karşılıksız burs verilerek okutulmuştur. Ayrıca Kazakistan’da 24 Türk-Kazak

lisesi, Almatı Süleyman Demirel ve Türkistan Ahmet Yesevi uluslar arası Türk-

Kazak Üniversitesi de faaliyetlerine devam etmektedir. 320

Türkiye ve Kazakistan arasındaki ticari ilişkiler, Kazakistan’ın bağımsızlığını

kazanmasının ardından başlamıştır. İlk yıllardan itibaren Türk iş adamlarının bu

ülkeyle yakından ilgilendiği ve bir çok yatırım yaptıkları görülmüştür. Öyle ki

Türkiye, Kazakistan’a yatırım yapan ülkeler arasında 4. sırada yer almaktadır.

Kazakistan’a yatırım yapan diğer ülkelerin çoğunlukla enerji sektörüne kaymış

olmaları Türk iş adamlarının bu ülke açısından önemini arttırmıştır.Bu ülkedeki

yatırımlar daha çok; Ticaret, Telekomünikasyon, Metalürji, Otel İşletmeciliği, Petrol

319 KALAFAT ,Yaşar, “Türkiye Türk Cumhuriyetleri Kültür İlişkileri”, BAL,(Edt.),21.Yüzyılda ……., s.468 320 MUKHAMEJANOV,Bektaş, “Türkiye ile Kazakistan Karşılıklı Kazanımlara Dayanan Bir İşbirliği”, SANDIKLI ve Dig.(Edit) Türkiye ve……,s.99

Page 135: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

123

Ürünleri, Matbaacılık ve hizmet sektörü gibi alanlara yapılmıştır.Bu manada, söz

konusu yatırımlar Kazakistan ekonomisinin kalkınması adına çok büyük önem

taşımaktadır. Kazakistan ile Türkiye arasında olan ticaret hacmi 1992 yılında 30

milyon dolar iken, 2000 yılında 465 milyon dolara ve 2005 yılı itibariyle de 1 milyar

dolar düzeylerine yükselmiştir.321

Yapılan bu yatırımlar sayesinde Kazakistan, Türk iş çevrelerinin Orta Asya’daki

en büyük kalesi durumuna gelmiştir. Bunun dışında Kazakistan’daki Türk yatırımları

10.000’nin üzerinde insana iş olanağı sağlamaktadır. Buradaki yatırımların yaklaşık

üçte biri petrol sektörünedir.TPAO Kazakistan’daki en büyük Türk yatırımcısı

durumundadır. “KazakTürkMunay” şirketinin çoğunluk hissesine sahip olan TPAO,

Günde 5000 varil ham petrol üretmektedir.322

8.2.2.Türkiye Azerbaycan İlişkileri

Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Azerbaycan’ın bağımsızlığını

tanıyan ilk ülke Türkiye olmuştur. İki ülke birbiri için birçok bakımdan büyük önem

taşımaktadır. Türkiye ile sosyo-Kültürel açıdan bir çok ortak yönü bulunan

Azerbaycan, yeni bir devlet olmasının getirdiği sorunları aşmak için Türkiye’nin

desteğine ihtiyaç duymuştur. Bu kapsamda, Azerbaycan bağımsızlığını kazandıktan

sonra Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinin çok yönlü bir şekilde geliştirilmesi için birçok

fırsat ortaya çıkmıştır.323

Bunun yanında iki ülke halkının birbirlerine beslediği muhabbet’te söz konusu

ilişkilerde çeşitli beklentilere yol açmıştır. Ancak, Azerbaycan’ın jeopolitik olarak

çok önemli olan konumunun da etkisiyle, Rusya, Ermenistan ve İran gibi ülkelerle

çıkarlarının çatışması ve bu kapsamda diğer devletlerin geliştirdikleri politikaların

sonucu olarak iki ülke ilişkilerinin dış faktörler olmaksızın gelişim göstermesini

engellemiştir. Özellikle Rusya’nın, Azerbaycan üzerinde Sovyetler Birliği

321TİKA, Kazakistan Ülke raporu,2004,S.16 http://www.tika.gov.tr/Dosyalar/Kazakistan.doc 322 Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu(DEİK), Kazakistan Ülke Bülteni ,Şubat 2007 ,s.12 323 AKMAN.Azerbaycan …………………..s.88

Page 136: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

124

dönemindeki ağırlığını korumak istemesi, Azerbaycan-Türkiye ilişkilerini etkileyen

en önemli faktörlerden birisi olmuştur. 324

Türkiye ile yakınlaşmayı Azerbaycan dış politikasında öncelikli hedef haline

getiren Ebulfeyz Elçibey yönetimi döneminde Türkiye-Azerbaycan ilişkileri çok

sıcak bir döneme girmiş, bunu takiben iki ülke arasında birçok anlaşma

imzalanmıştır. Haydar Aliyev döneminin de ise Türkiye yanlısı politikalarından

uzaklaşmış, Azerbaycan’ın Rusya’yı dikkate almasına bağlı olarak Türkiye ile olan

ilişkilerde gerileme yaşanmıştır. Buna rağmen batılı petrol şirketleri ve yetkilileriyle

ilişkilerine devam eden Aliyev, Azerbaycan’ın Batı’ya açılması konusunda

Türkiye’nin yardımlarını almıştır. Bu durum Batı’nın müttefiki durumundaki

Türkiye’nin de çıkarlarına uymuştur. 325

Günümüze kadar, inişli çıkışlı dönemler yaşansa da Türkiye Azerbaycan

ilişkilerinde büyük mesafeler kat edilmiştir. Azerbaycan ve Türkiye arasında

ekonomi, ticaret, eğitim, kültür konularında ve bilimsel alanlarda imzalanmış 150’ye

yakın anlaşma, protokol ve bazı belgeler bulunmaktadır. İlişkilerin genişletilmesi için

hazırlanan yasal zemin çerçevesinde iki ülke arasındaki ticari ilişkiler de büyük

gelişme görülmüştür. Buna bağlı olarak Türkiye ile dış ticaret hacmi gittikçe

genişleyen Azerbaycan Türk iş adamlarınca tercih edilen bir ülke konumuna

gelmiştir. 326

Azerbaycan Türkiye İlişkileri, ekonomik ve ticari alanda olduğu gibi, eğitim ve

kültür alanında da gelişmeye devam etmektedir. Önemli sayıda Azeri öğrenci Türk

okullarında öğrenim görmekte, diplomatlar Türk Dışişleri Bakanlığı’nda eğitim

almaktadırlar.327

Türkiye ve Azerbaycan arasında, Hazar petrollerinden faydalanabilmek amacıyla

da çeşitli projeler geliştirilmektedir. Azeri, Çırag ve Güneşli petrol yataklarına ilişkin

20 Eylül 1994 tarihinde imzalanan anlaşmaya Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı

324 KALAFAT ,Yaşar, “Türkiye Azerbaycan İlişkileri”, BAL,İdris(Edt.),21.Yüzyılda Türk Dış Politikası,Nobel yayınları,Ankara ,2004,s.385 325 MESİMOV,Ali, “Bağımsızlık yıllarında Azerbaycan-Türkiye ilişkileri”Avrasya Dosyası,Cilt 7,Sayı 1,ilkbahar 2001,s.275 326 SANDIKLI ,Atilla ve Diğerleri,Türkiye ve Asya Ülkeleri:Ekonomik ve Siyasi İlişkiler,Uluslararası Tük-Asya Kongresi Tutanakları,Tasam Yayınları,İstanbul,2006,s.74 327 AKMAN.Azerbaycan …………………..s.90

Page 137: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

125

(TPAO) da %6,75’lik bir payla katılmıştır. Bunun dışın da bir çok projeye ortak

olunmuştur. Son yıllarda Türkiye’nin bölgeye yönelik dış politikası petrole ve Bakü-

Ceyhan Boru Hattı’na endekslenmiştir.328 Yapımı tamamlanan ve işletmeye açılan

bu hattın büyük bir bölümü Türkiye topraklarından geçmektedir .Buna bağlı olarak

Türkiye’nin Stratejik önemini biraz daha arttıran söz konusu boru hattı, Azeri petrolü

için dünya pazarlarına açılan güvenilir bir kapı durumunda gelmiştir.Yine bu hatta

paralel olarak yapılan Bakü-Tiflis-Erzurum boru hattı ile de, petrolün yanı sıra,

Azerbaycan doğalgazının da Türkiye üzerinden ihraç edilmesi düşünülmektedir. 329

8.2.3.Türkiye-Türkmenistan İlişkileri

Türkiye-Türkmenistan ilişkilerine bakıldığında, bu ülkenin de ilk olarak Türkiye

tarafından tanındığı görülmektedir. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla başlayan

ilişkiler, tarihi ve kültürel bağlarında etkisiyle her zaman güçlü bir seyir izlemiştir.

Bağımsızlık dönemi ikili yakınlaşma döneminde, sahip olunan bu bağlar

etrafında kültürel ve ekonomik içerikli bir çok proje hayata geçirilmiştir. Kültür,

eğitim ve sağlık konularında yapılan işbirliğinin yanı sıra, önemli miktarda Türk

sermayesi de Türkmenistan’a akmıştır. Türkmenistan’da özellikle eğitim alanın da

bir çok faaliyeti bulunan Türkiye, bu sayede söz konusu ülkedeki nüfuzunu önemli

ölçüde arttırmıştır.

Türkiye ile Türkmenistan arasındaki ticari ilişkilere bakıldığında, Türk iş

adamlarının irili ufaklı pek çok şirket vasıtasıyla bu ülkeye büyük yatırımlar

yaptıkları görülmektedir.Bu sayede, Türkmenistan bugün Orta Asya’da

Kazakistan’dan sonra Türk iş adamlarının en fazla yatırım yaptığı ülke durumuna

gelmiştir.330

Türkmenistan’a akan Türk sermayesi, başta Türkmenistan’ın ticari alt yapısının

modernizasyonunda kilit rol oynamıştır. Türk firmaları kurdukları modern tekstil

işletmeleri ile Türkmenistan'daki tekstil sanayinin temelini oluşturmuştur. Tarım

328 ARAS. Azerbaycan’ın……………………, s.100 329 AKMAN. Azerbaycan…………..,s.93 330 TURAN ,Güngör, “Türkiye-Türkmenistan Siyasi ve Ekonomik İlişkileri: “Ekonomik Fırsat Penceresi” Olarak Değerlendirilebilir mi?”, Türkiye ve Asya Ülkeleri Siyasi ve Ekonomik İlişkiler,1.Uluslararası Türk-Asya Kongresi Bildirileri,SANDIKLI,Atilla ve Dig.(Edit.),Tasam Yayınları,İstanbul,Mayıs-2006, s.121

Page 138: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

126

teknolojileri, sağlık ve gıda sektöründe yapılan yatırımlarla da bu ülkedeki

faaliyetler çeşitlendirilmiştir. Türkmenistan'daki Türk yatırımlarının toplam değeri

2000 yılı itibariyle 1,230 milyar dolara ulaşmıştır. 331

Türkmenistan ile olan ticaret hacmimiz 1992 yılında 28,5 milyon dolar

olmuşken, bugün 200 milyon doları geçmiş durumdadır.Ticaret potansiyeli göz

önüne alındığında oldukça azımsanan bu rakamın ortaya çıkmasında, iki ülke

arasındaki coğrafi uzaklık ve ticari ulaşım altyapısının yetersizliği, iki ülkenin

pamuk-tekstil gibi bazı alanlarda benzer ekonomik yapıya sahip olmaları ve doğal

gaz gibi Türkiye için çok önemli olan enerji alanında büyük projelerin hayata

geçirilememiş olması gibi faktörlerin etkisi vardır. 332

Türkmenistan sahip olduğu zengin enerji kaynakları bakımından da önemli bir

ortak olabilecek durumdadır. Türkiye, “Mavi Akım” Projesiyle küstürdüğü

Türkmenistan ile yeni enerji anlaşmaları yapma peşindedir. Türkmen gazının

Anadolu üzerinden Avrupa’ya nakledilmesi konusunda yeni projeler

geliştirilmektedir.Trans-Hazar projesinin gerçekleşmesinin önündeki en büyük engel

ise Hazar Denizi’nin hukuki statüsü meselesinin çözüme kavuşturulamamış

olmasıdır. Bu yüzden, Türkmenistan’ın Rusya’ya olan bağımlılığını azaltacak bu

projenin gerçekleşmesi adına Türkiye’den bazı beklentileri vardır. Bu projenin

hayata geçmesinin Türkmenistan ekonomisi için hayati önemi olduğu

görülmektedir.333

Günümüzde Hazar geçişli Türkmen gazının Türkiye’ye getirilmesine ilişkin

Trans-Hazar projesi yeniden gündeme gelmiştir. Bu projenin gerçekleşmesi

durumunda; Türkmen gazı, Azeri gazını taşıyacak Şahdeniz Boru Hattı’ndan

Türkiye’ye akıtılacaktır. Azerbaycan ile ortaklaşa yürütülen Şahdeniz projesinin

yakın zamanda tamamlanacak oluşu, Türkmenistan açısından yeni ihraç yollarının

açılması manasına gelmektedir.334

331 TİKA, Türkmenistan Ülke Raporu, 2004, S.30 http://www.tika.gov.tr/yukle/dosyalar/ULKERAPORLARI/Turkmenistan 332 DİKKAYA ,Mehmet “Niyazov Dönemi Türkmen-Türk İlişkileri ve Yeni Dönemde Beklentiler” USAK Stratejik Gündem, 11.01.2007 http://www.usakgundem.com/haber.php?id=9636 333 METİN,Politik……….,s.225 334 ELİBOL,Nuri, “Orta Asya’nın Parlayan Yıldızı:Türkmenistan” Türkiye Gazetesi, 14.02.2007

Page 139: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

127

Bunların yanında, Türkmenistan'dan Türkiye üniversitelerine öğrenci gönderme

uygulaması düzenli olarak devam etmektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından

Aşgabat'ta içerisinde yedi bin kişilik camiin de bulunduğu bir kültür sitesi

yaptırılmıştır. Bu site içerisinde, iki ülke dostluğunu güçlendiren yoğun kültür

faaliyetleri sürdürülmektedir. Ayrıca, Mahtumkulu Üniversitesi Kampüsü içerisinde

Türkiye Diyanet Vakfı tarafından inşa edilen İlahiyat Fakültesi ve İlahiyat Lisesi de

bulunmaktadır.335

Görüldüğü üzere iki ülke arasındaki ilişkiler gelişmeye devam etmektedir.

Türkmenistan’ın gelecekte önemli bir enerji kaynakları ithalatçısı olacağı hesapları

yapılırken, Türkiye’nin bunu görmezden gelmesi mümkün değildir. Bu açıdan

bakıldığında; iki ülke ilişkilerinin gelecek yıllarda artarak devam etmesi , bir çok

ticari fırsat ortaya çıkaracaktır.

8.2.4.Türkiye-Özbekistan İlişkileri

Türkiye’nin, Özbekistan’ın bağımsızlığını tanınmasıyla birlikte iki ülke

arasındaki ilişkilerin hızla geliştiği görülmüştür. Diplomatik ilişkilerin başlamasıyla

iki ülkenin devlet başkanları, başbakanları ve diğer üst düzey yetkilileri düzenli

olarak bir araya gelmeye başlamışlardır.1996 yılının Mayıs ayında Süleyman

Demirel’in Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaptığı ziyarette iki devlet arasında ebedi

dostluk anlaşması imzalanıştır. Bu süreç içinde iki ülke arasında kültür, ekonomi,

ticaret, ilim, teknik, turizm ve benzeri alanlarda 60’dan fazla protokol ve anlaşma

imzalanmasıyla sonuçlanmıştır.336

Daha sonra bu ilişkilerin yasal bir çerçeveye oturtulması için, Yatırımların

karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması,Eximbank Kredilerine İlişkin

Anlaşma,Uluslar arası Karayolu ve Havayolu Taşımacılığı Anlaşması, Banka ve

Ortak Banka Kurulmasına Dair Mutabakat ve Çifte Vergilendirmenin Önlenmesi

Anlaşmaları yapılmıştır.Eximbank anlaşması çerçevesinde bu ülkeye 375 milyon

dolar kredi sağlanmış, sağlanan kredinin 340 milyon doları tahsis edilmiştir. Bu

anlaşmaların hayata geçirilmesi sonucunda, Özbekistan’da 200’den fazla Özbek-

335 Türkmenistan, 01.02.2007, http://www.yesevi.org/tdbm/turkmenistan.html 336 BİRSEL. Gizli Çember………………….,s.176

Page 140: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

128

Türk firması inşaat, tekstil, ticaret, eğitim gibi konularda faaliyet göstermeye

başlamıştır.337

1992 yılında 112.4 milyon ABD doları olan iki ülke arasındaki ticaret hacmi,

1996 yılında 404 milyon dolara ulaşmıştır. Türkiye, Özbekistan’dan ithalat yapan

ülkeler sıralamasında 5. Özbekistan’a ihracat yapan ülkeler sıralamasında 7. sırada

yer almaktadır. Özbekistan, Türkiye’ye pamuk, tekstil hammaddeleri, çeşitli metaller

ihraç etmekte, şeker, çeşitli gıda maddeleri, halı, tekstil ürünleri, ilaç ve deterjan ithal

etmektedir. 1999 yılında Rusya krizi ve iki ülke arasındaki gerginliklerinde etkisiyle ,

azalan ticaret hacmi son yıllarda tekrar yükselme eğilimindedir. 2003 verilerine göre

Türkiye–Özbekistan arasındaki ticaret hacminin bir önceki yıla göre %40 arttığı

görülmüştür. 338

1999’da Kerimov’a yapılan saldırı sonrasında, olaylardan sorumlu tutulanların

Türkiye’ye kaçması ve Türkiye’nin de bunları Özbekistan’a iade etmemesi sebebiyle

mevcut ilişkilerde bir gerileme dönemine girilmiştir. Bu ülkede faaliyet gösteren 12

Türk okulu kapatılmış ve akabinde de Türkiye’de eğitim gören Özbek öğrenciler geri

çekilmiştir.339

Türkiye, Özbekistan’ın bağımsızlığının pekiştirilmesi, ekonomik ve sosyal olarak

gelişmesi, demokratik, laik bir düzenin gerçekleşmesi, milli devlet yapılarının

kurulması için imkanları dahilinde her türlü yardım ve desteği sağlamaktadır. Ayrıca

iki ülke arasındaki askeri ilişkilerde de gelişmeler vardır.16-17 Mart 2002 tarihleri

arasında da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun Özbekistan

ziyareti gerçekleşmiş, Türkiye ile Özbekistan arasındaki askeri alanda işbirliği

ilişkileri üst düzeye taşınmıştır. Terörle mücadele kapsamında Özbekistan silahlı

kuvvetlerine, Genelkurmay Başkanlığımızca değişik askeri teçhizat ve eğitim

malzemelerini içeren hibe yardımları yapılmış, iki ülke arasındaki Askeri Eğitim

337 ÇALIŞ,Asım, “ Özbekistan Ülke Profili”,Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi,2005, http://www.igeme.gov.tr/tur/rapor/ulke/ozbekistan.pdf 13.03.2007 338 TİKA, Özbekistan Ülke Raporu, 2004, S.60 http://www.tika.gov.tr 339 AKÇALI ,pınar, “Orta Asya’da İslami Uyanış,Radikal İslami Hareketler ve Bu Hareketlerin Bölge Politikalarına Etkileri”EFEGİL,Ertan ve Diğ.(DER.) Orta Asya’nın Sosyo-Kültürel Sorunları Gündoğan Yayınları, İstanbul,2003,S.149

Page 141: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

129

İşbirliği Anlaşması çerçevesinde Özbek subaylara Türk ordusu tarafından eğitim

verilmeye başlanmıştır.340

İki ülke arasında, eğitim ve kültür alanında yapılan bazı işbirliği çalışmaları da

vardır. Bu kapsamda Ortak bir Türk Alfabesi ortaya konulmaya çalışılmış, böylece

Özbekistan 1993’te Latin alfabesini kabul etmiştir. Ancak, Türk alfabesinde olmayan

seslerinde Özbek alfabesine eklenmesiyle bu konuda diğer devletlerden farklı bir yol

izlenmiştir. Eğitim faaliyetleri çerçevesinde ise,1999’da yaşanılan malum olay

sebebiyle bir gerileme yaşansa da, son yıllarda ilişkilerin düzelme eğilimine

girmesiyle, bir çok Özbek öğrenci tekrar Türk üniversitelerinde eğitim görmeye

başlamıştır.341

8.3.Türkiye’nin Enerji Politikası ve Orta Asya’da Elde Ettiği Kazanımlar

Türkiye’nin enerji politikasını anlamak için öncelikle, enerjinin ülkemiz

açısından taşıdığı önemi bilmek gerekmektedir.Ülkemiz hızlı gelişmesine paralel

olarak, enerji ihtiyacı günden güne artmakta olan bir ülkedir.Bu durum enerjinin

sağlanmasında çeşitlilik yapılması ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır.Bunu sağlamak

amacıyla ülke sınırları dahilinde çeşitli çalışmalar yapılmış olsa da, hali hazırda

ülkemiz, enerji ihtiyacının çok büyük kısmı dışarıdan ithal edilmek zorundadır.Her

yıl ülke bütçesinin büyük bir kısmının enerji sağlamak adına harcandığı düşünülecek

olursa, Türkiye’nin enerji politikasının taşıdığı önem daha iyi anlaşılacaktır.

Türkiye’de hidrokarbon kullanımı dünya ortalamasına yakın bir pozisyondadır. Son

yıllarda, özellikle doğal gaz kullanımında yaşanan artışın da etkisiyle dünya

ortalamasının da üzerine çıkıldığı görülmektedir.342

Türkiye’de yerli petrol üretiminin önemli ölçülerde olmaması, kullanılan bu

kaynağın %90’ının ithal edilmesine sebep olmaktadır. Türkiye’nin gelişen ekonomisi

için kullandığı ham petrol talebi, 2005’itibariyle 38,6 milyon ton olarak

340 KANBOLAT,Hasan, “Özbekistan Cumhuriyeti 15 Yaşında”ASAM,14.09.2006 http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp 341 AÇIK,Fatma, “Özbekistan’da 1999-2000 Yılları Arasında Özbek Türkçesi’nin durumu”,Avrasya Etüdleri,Yaz-Sonbahar 2002,Sayı:3,S.129 342 YÜCE. Kafkasya ……………………..,s.359

Page 142: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

130

gerçekleşmişken bu rakamın 2010 yılı için 44,6 , 2020 yılı içinse 64,4 milyon ton

olarak gerçekleştirileceği düşünülmektedir.343

Ayrıca Türkiye, enerji tüketiminde %40 oranında petrol, %20 oranında doğal gaz

tüketmektedir.Tüketilen doğalgazın tamamına yakını ve petrolün %90’ı ithal

edilmektedir.Bu durum, birincil enerji tüketimimizde %90 oranında dışa bağımlı

olmamıza yol açmıştır. Özelliklede Doğalgaz konusunda sadece Rusya’ya olan

%67’lik bağımlılık, Türkiye’yi bu ülke karşısında zor durumlara düşüren bir faktör

olarak karşımıza çıkar. Bu noktada, enerji kaynaklarının temini konusunda dış

ülkelere olan bu bağımlılığın, ekonomimizi ve en önemlisi ulusal güvenliğimizi

tehdit edecek boyutlara ulaştığını söylemek yanlış olmaz.344

Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’nin enerji politikalarını, Enerji kaynaklarını

çeşitlendirmek, enerji arzı güvenliğini sağlamak, bölgede önde gelen tüketim ve

transit geçiş terminali olmak gibi amaçlar etrafında şekillendirdiği görülmektedir.

Ancak, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarını karşılamada tamamen dış

ülkelere yönelmesi ve yerli kaynakların bulunup, üretilmesi konularında yetersiz

kalması, gelecek yıllarda artacak olan enerji ihtiyacının karşılanması konusunda ülke

dışı kaynaklara olan bağımlılığın derinleşmesine sebep olacak niteliktedir. Bundan

dolayı, Türkiye’nin gözünde Hazar ve Orta Asya Enerji kaynaklarının önemi günden

güne artmaktadır.

Türkiye, SSCB’nin dağılmasıyla ortaya çıkan Orta Asya ülkeleriyle her konuda

ilişkilerini güçlendirmeye çalışmıştır. Sovyet sonrası içine düştükleri fakirlikten ve

ekonomik şaşkınlıktan biran önce kurtulmayı amaçlayan bu ülkeler, çıkışı sahip

oldukları enerji kaynaklarını kullanmada bulmuşlardır. Bu kapsamda Türkiye, başta

Hazar Havzası enerji kaynakları olmak üzere, bölgedeki enerji kaynaklarının

geliştirilmesinde ve alternatif taşıma hatlarının oluşturulmasında aktif olarak yer

almaya çalışmıştır. Böylece, bölge ülkeleriyle tarihi ve kültürel bağları olan ve

önemli bir jeopolitik konumda bulunan ülkemizin enerji zengini Hazar ve Orta Asya

343 MEFTUN Avrasya……………………,s.229 344 ÖZALP,Necdet, “Büyük Oyunda Hazar Enerji Kaynaklarının Önemi ve Konumu” Panorama Dergisi,Sayı:1,Şubat-2004, s.26

Page 143: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

131

ile Avrupa pazarları arasında bir köprü oluşturması ve kendi ihtiyaçlarını da bu

kaynaklardan karşılanması amaçlanmıştır.345

Bu amaçla, Avrasya bölgesindeki yeni enerji oluşumları desteklenmiş, bu

çerçevede Doğu-Batı Enerji Koridoru projesi geliştirilmeye başlanmıştır. Trans-

Kafkasya ve Trans-Hazar petrol ve doğalgaz boru hatlarının yapımına dayanan bu

proje, Kafkasya ve Orta Asya enerji kaynaklarını Batı pazarlarına güvenli ve çeşitli

güzergahlardan ulaştırma amacı taşımaktadır.346

Son yıllarda, Türkiye’nin bölgeye yönelik izlediği politikaların Azeri petrolü ve

Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Boru Hattı etrafında yoğunlaştığı görülmektedir.

Türkiye’nin gelecek on yıl içinde enerji ihtiyacının iki kat artacağı ve bunu

sağlamakta zorlanacağı düşünülmektedir. Bu hat sayesinde Türkiye, hem gelecekteki

enerji ihtiyacını giderme yolunda önemli bir adım atmış hem de uluslar arası petrol

pazarında önemli bir transit ülke konumuna gelmiş olacaktır. Ayrıca BTC boru hattı,

Hazar petrolünün Batı pazarlarına güvenli biçimde taşınmasının yanısıra, Türk

Boğazları’ndaki tanker trafiğini de azaltacağından, çevrenin korunması ve

İstanbul’un 12 milyonluk nüfusunun güvenliği konularında da yararlı olacaktır. 347

Bölge üzerinde yapılan petrol anlaşmalarına bakıldığında Türkiye’nin payının

oldukça düşük olduğu görülmektedir. Bu yüzden Türkiye, BTC’ye çok büyük önem

vermektedir. Zira Türkiye bu hat sayesinde önemli ekonomik ve siyasi çıkarlar elde

edebilecektir. Böylece, petrolün dünya pazarlarına nakledildiği ihraç yolları üzerinde

kontrolünü arttırarak jeopolitik önemini güçlendirecek olan Türkiye, kullandığı

petrolü de daha ucuza mal etmiş olacaktır.348

Doğu-Batı Enerji Koridoru çerçevesinde çok önemli olan diğer bir proje ise,

Azeri doğalgazının Gürcistan üzerinden Türkiye’ye taşınmasını amaçlayan Bakü-

Tiflis-Erzurum (BTE) Doğalgaz Boru Hattı’dır. Ayrıca BTE, Türkmen doğalgazının

345ARAS,Bülent, “Türkiye ve Hazar Bölgesi Zenginlikleri”, Jeoekonomi Dergisi,Yaz-Sonbahar, 1999, s.37 346 ÖZALP. “Büyük …………………………………”, s.32 347 NESİPLİ,Nesip, “Doğu-Batı ekseninde Azerbaycan” Stratejik analiz Dergisi, Cilt:2, Sayı:20, Aralık-2001,S.102 348 Bölgede mevcut ve planlanan Boru Hatları İçin Bkz.Ek-13

Page 144: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

132

Avrupa’ya taşınmasını sağlayabilecek Hazar geçişli Boru Hattı Projesi’nin ilk

ayağıdır. 349

Bunların yanı sıra Orta Asya bölgesi ve çevresinde Türkiye’nin bütün

olumsuzluklara rağmen bazı projelerde ortaklıklarının bulunduğu görülmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti bu ortaklıkları Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO)

aracılığı ile kurmaktadır.TPAO, 2001 yılı itibariyle, bu bölgede yatırım yapan 26

batılı şirket içerinde 5. sırada yer almıştır.350

TPAO’nun Kazakistan’daki faaliyetleri, 1993’te oluşturulmuş olan

KazMunayGaz-TPAO ortaklığı etrafında sürdürülmektedir. KazMunayGaz %51,

TPAO ise %49’luk bir hisseye sahiptir.Bu ortaklık çerçevesinde Aktau ve Aktübinsk

bölgelerine faaliyet göstermektedir. 2005 yılı itibariyle Aktau bölgesinde 2,700

varil/gün,Aktübinsk bölgesinde ise 4,500 varil/gün’lük bir üretim söz konusu

olmuştur.351

Bunun yanında, TPAO Azerbaycan’da da faaliyetlerde bulunmaktadır.Bu ülkede

3 adet sahada ortaklık kurulmuştur.Bunlar Azeri-Çıralı-Güneşli (AÇG), Şah Deniz ,

Alov projeleridir.Bu projelerde sırasıyla, %6.75 , %9 ve %10’luk oranda bir hisseye

sahiptir. %5,4 milyar varil rezervi bulunan ve bu güne kadar 375,9 milyon varillik bir

üretim yapılmış olan AÇG projesinde TPAO’nun hissesine düşen pay 33,4 milyon

varil petrol olmuştur.Bu sahada 2010 yılında günlü 1,1 milyon varillik bir üretim

kapasitesine ulaşılması beklemektedir.352

Bölgedeki TPAO faaliyetlerinden başka, bir takım özel teşebbüslerinde bazı

petrol ihalelerinden paylar aldıkları görülür. Bu özel şirketlerden TEKFEN ,

Kazakistan’daki “Kashagan Petrol Arıtma Projesi’nin” genel taahhüt ihalesini

almıştır.Bu projenin fiyatı 667 milyon dolar olmakla birlikte, TEKFEN’in payı 291

milyon dolardır. Bu proje ile Kashagan yatağından çıkacak olan petrol; Su, gaz ve

349 “Türk Dış Politikası” Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyük Elçiliği web sitesi, 25.01.2005,S.11 http://www.tcberlinbe.de 350 YÜCE. Kafkasya ……………………..,s.364 351 YÜCE. Kafkasya ……………………..,s.364 352 TPAO Yıllık Rapor 2005,S.47 ,24.03.2007 , http://www.tpao.gov.tr

Page 145: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

133

kükürtten ayrıştırılacak olup, ayrıca 7500 kişilik bir istihdam fırsatı da doğmuş

olacaktır.353

Tüm bunların yanında, Türkiye etrafı enerji üreten ve ihraç eden ülkelerle çevrili

bir coğrafya üzerindedir. Bu konumu itibariyle enerji kaynaklarının ihraç rotası

üzerindeki doğal bir köprü vazifesindedir. SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ortaya

çıkan yeni enerji rekabetinde , söz konusu konumu yüzünden ulaştırma alanındaki bir

çok projede kilit ülke durumundadır. Bu açıdan bakıldığında, Avrasya Boru Hataları

projelerinin Türkiye için vazgeçilmez bir öneme sahip olduğu görülmektedir.Ancak ,

bu yollar üzerindeki istikrasızlık ortamının ülkemiz açısından büyük kayıplara yol

açma potansiyeli vardır. Bu durum bölgeyle olan ekonomik ilişkilerin gelişmesi

yolundaki en büyük engeldir.354

Bahsedilen konular etrafında Türkiye ile Kazakistan,Azerbaycan,Türkmenistan

ve Özbekistan arasındaki ilişkilere bakıldığında, büyük bir potansiyeli olmasına

rağmen, bağımsızlık sonrası hiçbir dönemde istenilen seviyelere çıkamadığı görülür.

Bu durumun oluşmasında bazı dış güçlerin katkıları olmuşsa da, ilişkilerin

kuvvetlenmesi adına bölge üzerinde uygulanan yanlış politikaların etkisi daha

büyüktür.

SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlıklarına kavuşan bu ülkeler,

Türkiye’den ortak değerler üzerinde olduğu kadar, ekonomik olarak da bazı

beklentiler içine girmişlerdir. Ancak, Türkiye’nin bu beklentileri karşılayacak ne

istikrarlı bir ekonomisi ne de zengin bir bütçesi vardı. Umdukları yardımı göremeyen

bu ülkelerle Türkiye arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkilerin gelişememesi, hatta

bazı dönemlerde kopma noktasına gelmesinin altında yatan temel faktör budur. Sahip

olduğu enerji kaynakları açısından oldukça önemli olan bu ülkeler, Türkiye’den

bulamadıkları desteği başka güçlerin gölgesinde aramaya çalışmışlardır. Bu durumda

Türkiye’den, bu ülkelerle daha sıkı ticari ilişkiler kurmasını sağlayacak politikalar

üretmesi beklenmektedir.

Buna göre; bölge üzerine Türk dış politikasında yapılan en büyük yanlışlardan

biri, büyük güçlerin yörüngesinde, ülkemizin çıkarlarından önce onların çıkarları 353 YÜCE.Kafkasya ……………………..s.365 354 SÖNMEZOĞLU,Faruk,ERAYDIN,Özlem. Değişen Dünya ve Türkiye,Bağlam Yayınları,İstanbul,1995,S.165

Page 146: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

134

gözetilerek yapılan hamlelerdir. Bu ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmek adına atılan bu

tür siyasi adımlar, bu ülkelerle aramızda açılan çatlakları iyice derinleştirmektedir

Kısacası; Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan ile

bağımsızlıklarının ilk yıllarında büyük bir heyecanla geliştirilmeye çalışılan

ilişkilerin, zaman geçtikçe kötüye gittiği görülmüştür. Türkiye, gelecekte bu

ülkelerle güçlü ilişkiler kurmak istiyorsa ,bölge üzerine bu güne kadar uyguladığı

pek çok politikayı kökten değiştirmek zorundadır. Bu amaçla ilk olarak, doğru felsefi

dayanakları olan, büyük güçlerden bağımsız bir bölge politikası belirlemelidir.

Bölgede dil ve kültür bağlarını güçlendirecek projeler üretmeli, bu çerçevede Orta

Asya’ya yapılan ekonomik yatırımlar desteklenmeli ve özel girişimciler yalnız

bırakılmamalıdır. Bölgenin kalkınması adına, Küresel ve bölgesel güçlerin etkisine

girilmeden, onlarla işbirliği projeleri geliştirilmelidir.

Page 147: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

135

IX. BÖLÜM

SONUÇ Dünyanın iki süper gücünden birisi olan Sovyetler Birliği’nin dağılması; o güne

kadar unutulmuş bir coğrafyayı, yani Orta Asya’yı yeni bir rekabet alanı olarak

ortaya çıkarmıştır. Geçmişten günümüze dünya hakimiyet mücadelesinde zaten

önemli bir jeopolitik konumda olan bölgenin, bünyesinde keşfedilen zengin

hidrokarbon kaynakları sayesinde bu öneminin enerji bağlamında da katlanarak

arttığı görülmektedir.

Enerji güvenliği ve kaynak çeşitliliğini sağlamak adına bir çok ülkenin etkinlik

kurmaya çalıştığı Orta Asya bölgesinin, yakın bir gelecekte Ortadoğu enerji

kaynaklarına alternatif bir üretim bölgesi olabileceği düşünülmektedir. Bu durum

güçlü ekonomilerin, şu anda dünyanın en büyük hidrokarbon yataklarına sahip olan

Körfez ülkelerinde oluşabilecek istikrarsızlıklardan olumsuz yönde etkilenmelerini

en aza indirmiş olacaktır. Buna göre, önümüzdeki yıllarda Orta Asya Bölgesinde ki

rekabetin derecesinin daha da hararetleneceği söylenebilir.

Bölgede ki enerji kaynaklarının daha çok dört devletin sınırları içerisinde

bulunduğu bilinmektedir.Bu noktada, söz konusu kaynakların Kazakistan,

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan ekonomilerini hareketlendirecek ve

kalkındıracak nitelikte olduğunu söylemek mümkündür. Son yıllarda keşfedilen yeni

yataklar da bölgedeki enerji potansiyelinin ne kadar fazla olduğunu göz önüne

sermektedir.Bunun yanında, adı geçen devletlerin ekonomik olarak gelişmek için tek

umutları da bu kaynaklardır. Ancak bu ülkelerin, enerji kaynaklarının bulunması,

üretilmesi ve pazarlanması konusunda büyük problemlerle karşılaştıkları da bir

gerçektir.

Sovyetler Birliği zamanında merkezi bağımlılık prensibi üzerine oturtulmuş bir

ekonomiye göre yönetilmeleri ve bağımsızlıktan sonra sahip oldukları pazarları

kaybetmeleri; söz konusu ülkelerin ekonomik olarak çöküntüye uğramalarının en

büyük sebebi olmuştur. SSCB tarafından uygulanan ekonomi politikalarıyla birer

hammadde deposuna çevrilen bu ülkelerde çıkarılan hidrokarbon kaynaklarının

işlenip pazarlanmasını sağlayacak alt yapı gelişmemiştir. Mevcut olan tesisler ise

Page 148: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

136

teknolojik olarak Batı’daki emsallerine göre oldukça geri kalmış durumdadır.Bundan

dolayı; Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan, bağımsızlık

sonrasında muazzam bir yabancı kaynağa ihtiyaç duymuşlardır.Yabancı sermayenin

en gerekli olduğu konular, enerji kaynaklarının aranılıp bulunulması ve bunların

işlenip pazarlanması olarak ortaya çıkmıştır. Topraklarının altında yatan zenginlikleri

ne bulup çıkartacak, ne de işleyip pazarlayacak kudreti olmayan bu ülkeler, petrol ve

doğal gaz kaynaklarının kendi ekonomilerine akışını sağlamak adına, bölge dışı

uluslararası enerji şirketleri ile kurulan ortaklıkları birincil kurtuluş çaresi olarak

görmüşlerdir.

Enerji sektörü çok büyük sermaye gerekliliği olan ve yine çok büyük çapta kâr

marjı olan bir sektördür. Hatta günümüzde bir çok enerji firmasının bütçesi, orta

ölçekli pek çok ülkenin bütçesinden daha büyük boyutlara ulaşmış durumdadır.

Petrol ve doğal gaz bulunan bölgelere, bunları paraya çevirebilmek adına yapılacak

yatırımın maddi değerinin çok fazla olması, söz konusu şirketlerin bu topraklara

yatırım yaparken çok dikkatli olmalarına sebep olmaktadır. Öyle ki, buralarda

oluşabilecek en ufak bir istikrarsızlık, yabancı sermayenin de uzaklaşması sonucunu

doğurabilecektir. Genel olarak Orta Asya ve Kafkasya bölgesi, bu tür

istikrarsızlıkların ortaya çıkma potansiyeli yüksek coğrafyalardır. Bu durum ise

enerji kaynaklarının ve boru hatlarının güvenliğini tehlikeye attığından, bölgenin

istenilen düzeyde yatırım çekememesinin ana sebeplerindendir.

Bilindiği üzere, Orta Asya enerji sektörünü etkileyen ve bölgede yabancı

sermayenin hareketini kısıtlayan sayısız bölgesel sorun vardır. Bunlardan en

önemlileri; Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü ile bölgedeki enerji kaynaklarının ve

boru hatlarının güvenliği problemidir.

Araştırma dahilinde ele alınan Hazar Denizinin Hukuki Statüsü Meselesi,

SSCB’nin mirası üzerinde Hazar Denizi’ne kıyısı olan devletler arasında ortaya

çıkmış bir anlaşmazlıktır. Aslında, “statü” meselesinin yıllardır çözüme

kavuşmamasının ana sebebi bölgesel ve uluslar arası boyutta yürütülen jeopolitik

üstünlük kurma çabalarıdır. Bu sorunun ortadan kalkmasıyla; kaynakların paylaşımı,

boru hatları geçiş güzergahları, ekolojik kirlenme ve jeopolitik kazanımlar

kapsamında birçok meselenin de çözüme kavuşacağı beklenmektedir.

Page 149: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

137

Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü sorununda bugün gelinen noktaya bakıldığında,

İran dışında konuya taraf olan ülkelerin başlangıçta savundukları fikirlerden

vazgeçtikleri görülmektedir. Bu kapsamda Rusya, Azerbaycan ve Kazakistan’ın,

deniz dibinin ulusal sektörlere bölünmesi ve su yüzeyinin ortak kullanımı

konularında anlaşmak üzere oldukları söylenebilir.Türkmenistan’ın da, Azerbaycan

ile olan bazı tartışmalı yatakların dışında, İran’dan farklı olarak bu gruba daha yakın

duracağı iddia edilebilir. Ancak yine de, İran’ın taraf olmayacağı bir anlaşmanın

“statü” meselesinin çözüme kavuşturulması konusunda başarılı olması

beklenmemektedir. Çünkü bu ülkenin çıkarları etrafında, böyle bir çözüme sıcak

bakmayacağı düşünülmektedir. Bütün bunların ışığında, Statü sorununun kısa vadede

çözüme kavuşturulması çok zor bir ihtimal gibi durmaktadır.

Hazar’ın Statüsü probleminden başka bölge ülkelerine gelecek yabancı

yatırımcıyı ürküten önemli problemden biriside enerji kaynaklarının ve boru

hatlarının güvenliği meselesidir.Tarihi olarak Orta Asya ve Kafkasya bölgesine

bakıldığında, dünyanın en istikrarsız coğrafyalarından oldukları görülmektedir.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında sürmekte olan Dağlık Karabağ problemi ve

Rusya-Çeçenistan mücadelesinden başka, buralarda faaliyetlerini sürdüren bir çok

etnik-ayrılıkçı grubun yol açtığı pek çok gerginlik mevcuttur. Gürcistan’da oluşan

Osetya, Abazya ve Acaristan problemleri bunlara örnek teşkil edebilecek

çatışmalardır. Bunlardan başka Afganistan’da ortaya çıkan savaş ve Tacikistan’ın

içinde bulunduğu her an alevlenebilecek karışık ortam Orta Asya bölgesinin,

dolayısıyla da buralarda üretilen enerji kaynaklarının ve bunların taşındıkları

güzergahların güvenliğini tehdit eden en önemli problemlerdir. Büyük güçlerin bu

bölgelerdeki etkinliklerini arttırarak söz konusu kaynaklar ile bunların geçiş yolları

üzerinde söz sahibi olmak istemeleri ve bu amaç etrafında uyguladıkları politikalar,

adı geçen gerginliklerin şiddetlenmesine yardımcı olan en büyük faktörler olarak

görülmektedirler. Bu problemlerin çözüme kavuşturulması ile sağlanabilecek bir

barış ortamı, Orta Asya’dan Kafkasya’ya kadar uzanacak bir istikrar çizgisinin

etrafında, hem Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistanaçısından hem

de, bu ülkelere yatırım yapacak olan yabancı yatırımcılar açısından bir çok fırsat

ortaya çıkaracaktır. Ancak Küresel ve bölgesel güçlerin bölge politikaları

Page 150: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

138

incelendiğinde, enerji kaynaklarının ve nakil hatlarının güvenliği meselesinin daha

uzun yıllar gündemde olacağı söylenebilir.

Orta Asya Bölgesinin sahip olduğu enerji potansiyelinin dünya için taşıdığı

sosyo-ekonomik önem inkar edilemez.Bölge de yaklaşık 4 trilyon dolar değerinde

petrol ve doğal gaz rezervleri bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu kapsamda ABD,

Rusya, AB, Çin gibi küresel; İran ve Türkiye gibi bölgesel ölçekli güçlerin buraya

olan ilgilerinin asla azalmayacağı iddia edilebilir. Söz konusu ülkelerin bölge içi

güçlerle giriştikleri ilişkilere ve Orta Asya politikalarına bakıldığında, gerek enerji

kaynakları bağlamında, gerekse sosyo-kültürel etkileşim bağlamında bir hakimiyet

sağlama mücadelesinin söz konusu olduğu görülmektedir.Bunların ışığında,

gelecekte dev ekonomilere sahip gelişmiş güçler için enerji kaynakları ne kadar

gerekli olacaksa, Orta Asya’nın da o denli önemli olacağı söylenebilir.

Türkiye ile Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan devletleri

arasındaki ilişkilere bakıldığında ise, pek olumlu bir tablonun çizilemediği

görülmektedir. Bağımsızlığını yeni kazanmış bu Cumhuriyetler, ilk olarak yüzlerini

Türkiye’ye dönmüşler, ancak yeterli politik ve ekonomik desteği göremediklerinden,

hayal kırıklığına uğramışlardır. SSCB’nin dağılmasının ardından gelinen noktaya

bakıldığında, büyük heyecanla geliştirilmeye çalışılan Orta Asya siyasetinin, bu

güne kadar Türkiye’ye bölgede kazandıklarından çok daha fazlasını kaybettirdiği

görülmektedir.

Bu noktada, araştırma problemi kapsamında cevaplanmak istenilen soruyu ele

almak doğru olacaktır. Acaba, Enerji eksenli bölgesel sorunlardan arındırılmış bir

Orta Asya’da; Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan, sahip

oldukları enerji kaynaklarını reel bir şekilde kullanarak ekonomik yönden güçlü

ülkelere dönüşebilirler mi?

Orta Asya Bölgesinde oluşabilecek bir barış ortamının, Kazakistan, Azerbaycan,

Türkmenistan ve Özbekistan’ın gelişebilmeleri adına çok büyük faydalar sağlayacağı

ve bu ülkelerin önüne yeni ekonomik fırsatlar çıkaracağı kesindir. Burada ki enerji

eksenli sorunların çözüldüğünü düşünürsek eğer, yabancı sermayenin bölgeye

akışının daha da kolaylaşacağı öngörülebilir. Bunun yanında; tek bir devlete bağımlı

kalınmadan uygulanacak doğru politikalarla, bölgeye ilgisi olan küresel ve bölgesel

Page 151: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

139

güçlerle kurulacak ortaklıklar da Orta Asya’da istikrarı sağlamlaştıracak ve önemli

kazanımları olacak hamleler gibi gözükmektedir.Tüm bunların ışığında; Kazakistan,

Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan’ın yakın bir gelecekte, zenginliklerini

yönetebilme yeteneklerine göre ekonomilerini güçlendirecekleri ve dünya

standartlarının üzerinde bir refah seviyesini yakalayabilecekleri sonucuna ulaşılabilir.

Page 152: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

140

EKLER

Ek- 1. Asya355

355 http://www.geziyorum.com

Page 153: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

141

Ek-.2.Kazakistan356

Ek-3.Kazakistan’dan Çin’e Uzanan Atrau-Alashankou Boru Hattı357

356 Kazakistan Ülke Bülteni ,DEİK, Şubat, 2006,http://www.deık.org.tr/ulkebulteni.asp 357 http://www.deık.org.tr/ulkebulteni.asp

Page 154: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

142

Ek 4. Azerbaycan358

Ek-5. Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı

358 Azerbaycan Ülke Bülteni ,Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Aralık 2006,http://www.deık.org.tr/ulkebulteni.asp

Page 155: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

143

Ek-6. Türkmenistan359

Ek-7. Özbekistan360

359 “Türkmenistan Ülke Rapori”TİKA,13.02.2007, http://www.tika.gov.tr 360 “Özbekistan Ülke Raporu” TİKA,21.03.2004, http://www.tika.gov.tr

Page 156: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

144

Ek-8. Hazar Denizi361

Ek-9.Gürcistan İstikrarsız Bölgeler362

361 http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/images/casplarge.jpg 362 http://www.globalsecurity.org/military/world/georgia/images/georgia-area.gif

Page 157: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

145

Ek-10.Dünya Toplam Enerji Tüketimi 1995-2025363

363 Energy İnformation Administration(EİA),09,11.2006, http://www.eia.doe.gov

Page 158: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

146

Ek-11.Hazar Bölgesi Ham petrol Üretim-İhraç Tahminleri364

364 VURAL,Hazar…..,s.149

Page 159: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

147

Ek-12.Hazar Bölgesi Doğal Gaz Üretim-İhraç Tahminleri365

365 VURAL.Hazar……,s.150

Page 160: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

148

Ek-13.Bölgede Mevcut ve Planlanan Boru Hatları366

366 VURAL.Hazar……,s.161

Page 161: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

149

KAYNAKÇA

8.

KİTAPLAR

AKMAN,Aslıhan.Azerbaycan:Kadim Coğrafyanın Genç Ülkesi, İlke Yayınları,

İstanbul,2005

ANDİCAN,A.Ahat,Değişim Sürecinde Türk Dünyası, Emre Yayınları,İstanbul,

1996

ARAS,Osman Nuri. Azerbaycan’ın Hazar Ekonomisi ve Stratejisi,Der Yayınevi

İstanbul,2001

ARSLAN,Faruk . Hazar’ın Kurtlar Vadisi ,Kara Kutu Yayınları,İstanbul,2005

ASLAN,Yasin,Hazar Petrolleri,Kafkas Kördüğümü ve Türkiye,Berikan Yayınevi

Ankara,2005

BAL,İdris (Edt.). 21.Yüzyılda Türk Dış Politikası, Nobel Yayınları, Ankara, 2004

BİLGİN,Mert . Avrasya Enerji Savaşları ,IQ Yayınları, İstanbul ,2005

BİLGİN,Mert . Hazar’da Son Darbe,IQ yayınları,İstanbul,2005

BİRSEL,Haktan. Gizli Çember ve Özbekistan,IQ Yayınları,İstanbul,2005

BİRSEL,Haktan. Eski Dünya’nın Karanlık Yüzü Orta Asya Jeopolitiği, IQ

Yayınları, İstanbul ,2006

CAFEROĞLU, Ahmet. Türk Kavimleri, Enderun kitap Evi ,Ankara 1972

ÇELEBİ,Hakan Yılmaz. Bu Topraklarda Petrol Var,Okul Yayınları, İstanbul ,

2004

DAVUTOĞLU,Ahmet. Stratejik Derinlik, Küre yayınları, İstanbul,2001

DERMANOĞLU,Süleyman,MUHAMMADİYEV, Nasriddin, Özbekistan Klavuzu,

Mine Matbaası,Ankara,1997

DOKUZLAR,Bircan.Dünya Güç Dengesinde Yeni Silah Doğal Gaz,IQ Yayınları,

İstanbul, 2006

EFEGİL,Ertan,AKÇALI,Pınar,Orta Asya’nın Sosyo-Kültürel Sorunları: Kimlik,

İslam, Milliyet ve Etnisite,Gündoğan Yayınları,İstanbul,2003

EFEGİL, Ertan, KILIÇBEYLİ, Elif.H. AKÇALI,Pınar (Der),Yakın Dönem Güç

Page 162: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

150

Mücadeleleri Işığında Orta Asya Gerçeği,Gündoğan Yayınları,İstanbul 2004

GOULİEV,Resul . Petrol ve Politika,(Çev. Fatma Feran),Ar Matbaası,İstanbul 1997

GÖMEÇ,Saadettin.Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, Akçağ Yayınları,

Ankara,1999

HASGÜLER,Mehmet,ULUDAĞ,Mehmet.B.,Devletlerarası ve Hükümetler Dışı

Uluslar arası Örgütler,Nobel Yayınları,Ankara 2004

KARADAĞ,Raif. Petrol Fırtınası, Ötüken Yayınları , İstanbul, 1975

KASIM,Kamer,BAKAN,A.Zerrin. Uluslararası Güvenlik Sorunları, ASAM

yayınları,Ankara,2004

KESİCİ,Kayyum.Dün,Bugün ve Hedefteki Kazakistan, IQ Yayınları, İstanbul,

2004

KOCAOĞLU ,Mehmet. Petro-Strateji,Türkeli Yayınları,Ankara,1996

KLEVEMAN,Lutz .Yeni Büyük Oyun Orta Asya’da Kan ve Petrol,(Çev.Hür

Güldü), Everest yayınları,İstanbul,2003

KONA,Gamze.G. Orta Doğu,Orta Asya ve kesişen Yollar,IQ Yayınları, İstanbul,

2004

KONA,Gamze G. Türkiye-Orta Asya İşbirliği Stratejileri ve Gelecek

Senaryoları ,IQ Yayınları, İstanbul, 2002

METİN,Meftun. Politik ve Bölgesel Güç Hazar,IQ Yayınları,İstanbul 2004

ÖNERTÜRK,Filiz. Petrol ve Ekonomisi Üzerine ,Maliye Bakanlığı Teftiş kurulu

Yayınları, No.259, Ankara ,1983

PAMİR,Necdet. Bakü-Ceyhan Boru Hattı,Asam Yayınları,Ankara,1999

PARLAR ,Suat.Barbarlığın Kaynağı Petrol,Anka yayınları,İstanbul,2004

RAŞİD, Ahmed , Taliban: İslamiyet, Petrol Ve Orta Asya’da Yeni Oyun,(Çev.

Osman Akınhay) , Mozaik Yayınları, İstanbul, 2001

SANDIKLI,Atilla ve Dig.(Edit.). Türkiye ve Asya Ülkeleri Siyasi ve Ekonomik

İlişkiler,1.Uluslararası Türk-Asya Kongresi Bildirileri,Tasam Yayınları,

İstanbul, Mayıs-2006

SARAY Mehmet . Türkmen Tarihi , Nesil Yayınları, İstanbul,1993

SARAY,Mehmet . Yeni Türk Cumhuriyetleri Tarihi ,Türk Tarih Kurumu Basım

evi, Ankara, 1996

Page 163: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

151

SELÇUK ,Hasan ve Diğ. Yeni Yüzyılda Azerbaycan’ın Sosyo-Ekonomik

Yapısı,Tasam Yayınları, İstanbul, 2004

SOMUNCUOĞLU,Anar. Kazakistan ve Özbekistan Ekonomileri Geçiş ve

Büyüme Stratejileri,Türkistan Araştırmaları Dizisi,ASAM Yayınları,Ankara

2001

SÖNMEZOĞLU,Faruk,ERAYDIN,Özlem. Değişen Dünya ve Türkiye,Bağlam Yayınları,İstanbul,1995 ŞİMŞEK,Atilla, Türk Dünyası,TÜDEV,Ankara,1998

TAVKUL,Ufuk.Etnik Çatışmaların Gölgesinde Kafkasya,Ötüken Yayınları,

İstanbul, 2002

ÜŞÜMEZSOY,Şener.Ş. Şamil:Petrol Düzeni ve Körfez Savaşları,İnkılap kitabevi,

İstanbul, 2003

YALÇINKAYA,Alâeddin (Der).Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları,

Bağlam Yayınları,İstanbul,1998

YÜCE,Çağrı Kürşat. Kafkasya ve Orta Asya Enerji Kaynakları Üzerinde

Mücadele , Ötüken Yayınları.İstanbul, 2006

YÜCE,Çağrı Kürşat ,Türk Dünyası-Temel Meseleler ve Çözüm Önerileri,Tutibay

Yayınları,Ankara,2001

ZBİGNİEW,Brzezinski. Büyük Satranç Tahtası,(Çev:Yelda TÜREDİ), İnkılap

Kitabeyi,İstanbul, 2005

TEZLER

İŞLER ,Ali. Hazar Petrolleri ve Petrol Boru Hatları Sorunu,Yüksek Lisans Tezi,Ankara Üniversitesi,SBE,Ankara,1999

VURAL,Zeliha, Hazar Enerji Kaynaklarının Uluslararası Politikadaki Yeri ve

Türkiye’ye Etkisi, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,Ankara:Atılım

Üniversitesi,2006

Page 164: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

152

MAKALELER

AÇIK,Fatma, “Özbekistan’da 1999-2000 Yılları Arasında Özbek Türkçe’sinin

durumu”,Avrasya Etüdleri,Yaz-Sonbahar 2002,Sayı:3

AKÇALI ,pınar, “Orta Asya’da İslami Uyanış,Radikal İslami Hareketler ve Bu

Hareketlerin Bölge Politikalarına Etkileri” Orta Asya’nın Sosyo-Kültürel

Sorunları ,EFEGİL, Ertan,AKÇALI, Pınar(Der.),Gündoğan Yayınları, İstanbul,

2003

AKKAN,Faruk, “Yeni Süper Enerjik Güç” Aksiyon dergisi,Sayı:558, ARAS,Bülent, “Türkiye ve Hazar Bölgesi Zenginlikleri”, Jeoekonomi Dergisi,Yaz-

Sonbahar,1999

AYDIN,Turan, “Rusya’nın petrol ve Doğal Gaz politikası” Avrasya Etüdleri,Cilt

1,Sayı 4,Kış-1995,s.44

BAL,Halil, “Kırgızista:Çin Bölgesi ve Rus Desteği Altında”, YALÇINKAYA,

Alaedddin(Der.) , Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları,Bağlam

Yayınları,İstanbul,1998

BEKMEZ,Selahattin ve Dig., “Dış Ticaretimizde Türk Cumhuriyetleri’nin Yeri ve

önemi” Yönetim ve Ekonomi Dergisi,Cilt:11,Sayı:2,2004

CAŞIN, Mesut Hakkı, “Türkiye’nin Bölgesel Güç Olma Değişkenleri ve Jeopolitik

Etkenleri” SAREM Seminer Bildirileri,Haziran 2002

ÇOLAK,İhsan, “Değişen Stratejiler Işığında İran-Türk Cumhuriyetleri İlişkilerinde

Yeni Gelişmeler”,Avrasya Dosyası,Cilt:5,Sayı:3,Sonbahar-1999,S.210

ÇOLAKOĞLU,Selçuk, “uluslar arası hukukta Hazar’ın Statüsü Sorunu” A.Ü.

S.B.F.Dergisi,Ocak-Aralık-1998,C 53,No.1-4

DİKBAŞ,Kadir. CANSEVER,Enes.“Hazar’ın Yükselen Yıldızı”Aksiyon

Dergisi, Sayı.632 , 15.01.2007

EFEGİL,Ertan "Washington'un Hazar Havzası Politikası ve Türkiye", Avrasya

Dosyası, C. 6, No. 2, Yaz 2000

EROL,Mehmet S., “İran’ın Orta Asya Politikası:Deneyimli Aktörün Güvenlik

Sorunu ya da Ava Giden Avlanır”,Stratejik Analiz,Cilt:3,Sayı:28,Ağustos-2002

Page 165: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

153

EROL,Mehmet.S. “Avrasya jeopolitiğinde Orta Asya ve 11 Eylül”, EFEGİL, Ertan,

KILIÇBEYLİ, Elif.H. AKÇALI,Pınar (Der),Yakın Dönem Güç Mücadeleleri

Işığında Orta Asya Gerçeği,Gündoğan Yayınları,İstanbul 2004

EKİCİ,Gökçen, “Özbekistan-ABD İlişkilerinde Soros Faktörü”, Stratejik Analiz,

Cilt:5,Sayı :54 ,Ekim -2004

GÜNGÖR,Bayram,ŞENTÜRK,Suat.H .”Hazar Enerji Kaynakları ve Bölge

Ekonomileri Açısından Önemi” EFEGİL,Ertan ve diğ.(der.),Yakın Dönem Güç

Mücadeleleri Işığında Orta Asya Gerçeği , Gündoğan Yayınları, İstanbul,2004

KALAFAT ,Yaşar, “Türkiye Azerbaycan İlişkileri”, BAL,İdris(Edt.),21.Yüzyılda

Türk Dış Politikası,Nobel yayınları,Ankara ,2004

KALAFAT ,Yaşar, “Türkiye Türk Cumhuriyetleri Kültür İlişkileri”, BAL, İdris

(Edt.), 21.Yüzyılda Türk Dış Politikası,Nobel yayınları,Ankara ,2004

KALKAN,İbrahim, “Kazak Petrolleri ve Uluslararası Güçler”, YALÇINKAYA,

Alâeddin ve dig.(Der),Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları,Bağlam

Yayınları,İstanbul,1998

KALKAN,İbrahim,“Kazak Petrolleri ve Uluslararası Güçler”, YALÇINKAYA,

Alâeddin(Der.), Türk Cumhuriyetleri ve Petrol Boru Hatları,Bağlam

Yayınları, İstanbul,1998

KANBOLAT,Hasan, “Rusya Federasyonu’nun Kafkasya Politikası ve Çeçenistan

Savaşı”, Avrasya Dosyası,Cilt 6,sayı 4,kış-2001

KASIM,Kamer, “11 Eylül Sürecinde Kafkasya’da Güvenlik Politikaları” Orta Asya

ve Kafkasya Araştırmaları Dergisi,No:1,Sayı:1,Ankara,2006

KIRIMLI ,Meryem,TEMİZ,Dilek, “Soğuk Savaş Sonrası Türk Cumhuriyetlerine

Yönelik Türk dış Politkası”, BAL,İdris (Edit.), 21.Yüzyıl’da Türk Dış

Politikası,Nobel Yayınları,Ankara ,2004

KOCAOĞLU,Timur, “Özbekistan ile Türkistan’daki Diğer Bağımsız Devletlerin

Siyasi Durumu”, YALÇINKAYA,Alaaddin(Der.),Türk Cumhuriyetleri ve

Petrol Botu Hatları,Bağlam Yayınları,İstanbul,1998

MESİMOV,Ali, “Bağımsızlık yıllarında Azerbaycan-Türkiye ilişkileri”Avrasya

Dosyası,Cilt 7,Sayı 1,ilkbahar 2001,s.275

Page 166: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

154

MUKHAMEJANOV,Bektaş, “Türkiye ile Kazakistan Karşılıklı Kazanımlara

Dayanan Bir İşbirliği”, Türkiye ve Asya Ülkeleri Siyasi ve Ekonomik

İlişkiler,1.Uluslararası Türk-Asya Kongresi Bildirileri,SANDIKLI,Atilla ve

Diğ.(Edit.),Tasam Yayınları,İstanbul,Mayıs-2006

NESİPLİ,Nesip, “Azerbaycan ve Moskova-Erivan-Tahran İttifakının Jeopolitik

Kuşatması” Çeviren: Araz Aslanlı. ASAM Yayınları. Cilt: 1. Sayı:4. Ağustos

2000. S. Cilt 1,Ağustos 2000

NESİPLİ,Nesip, “Doğu-Batı ekseninde Azerbaycan” Stratejik analiz Dergisi,

Cilt:2, Sayı:20, Aralık-2001,S.102

NESİPLİ , Nesip, “Azerbaycan’ın Milli Kimlik Sorunu” Avrasya Dosyası, İlkbahar,

sayı 1,2001

OGAN,Sinan, “Hazarda Tehlikeli Oyunlar:Statü Sorunu,Paylaşılamayan Kaynaklar

ve Silahlanma Yarışı” Avrasya Dosyası,Cilt 7,Sayı 2,Yaz-2001

ONAY,Yaşar, “Hazar Enerji Kaynaklarının Jeopolitik ve Jeoekonomik Dinamikleri”,

Avrasya Etütleri,Sonbahar 2002

ÖZALP,Necdet, “Büyük Oyunda Hazar Enerji Kaynaklarının Önemi ve Konumu”

Panorama Dergisi,Sayı:1,Şubat-2004

PALA,Cenk, “21. Yüzyıl Dünya Enerji Dengesinde Petrol ve Doğal Gazın Yeri ve

önemi” , Avrasya Dosyası,Bahar-2003,Cilt 9,Sayı 1

PAMİR,Necdet, “Orta Asya ve Kafkasya’da Güvenlik Arayışları Sürecinde

Bölgedeki Enerji Kaynaklarının Rolü” BAL,İdris (Edt.). 21.Yüzyılda Türk Dış

Politikası, Nobel Yayınları, Ankara, 2004

PAMİR,A.Necdet , “Kafkaslar ve Hazar Hazasındaki ülkelerin Enerji Kaynaklarının

Türkiye’nin Enerji Güvenliğine Etkileri” Türkiye’nin Çevresindeki Gelişmeler

ve Türkiye’nin Güvenlik Politikalarına Etkileri Sempozyumu, Harp

Akademileri, İstanbul,10 Mart 2006

PAMİR,Necdet. “Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattında Son Durum” Panorama

Dergisi, Sayı 3,Nisan 2004.

SOLTAN,Elnur, “Hazar Denizi’nin Hukuki Statüsü:Çizilemeyen Sınırlar”

Staratejik Analiz Dergisi,Cilt 12,Sayı 13,Mayıs 2001

Page 167: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

155

TANRISEVER,Oktay.F., “Orta Asya ve Çevresindeki İşbirliği Arayışlarında Rusya

Faktörü” EFEGİL, Ertan, KILIÇBEYLİ, Elif.H., AKÇALI,Pınar Der.Yakın

Dönem Güç Mücadeleleri ışığında Orta Asya Gerçeği, Gündoğan Yayınları,

İstanbul,2004

TURAN ,Güngör, “Türkiye-Türkmenistan Siyasi ve Ekonomik İlişkileri: “Ekonomik

Fırsat Penceresi” Olarak Değerlendirilebilir mi?”, Türkiye ve Asya Ülkeleri

Siyasi ve Ekonomik İlişkiler,1.Uluslararası Türk-Asya Kongresi Bildirileri,

SANDIKLI,Atilla ve Dig.(Edit.),Tasam Yayınları,İstanbul,Mayıs-2006

GAZETE KAYNAKLARI ELİBOL,Nuri, “Orta Asya’nın Parlayan Yıldızı:Türkmenistan” Türkiye Gazetesi,

14.02.2007

“Fitch Kazakistan’ın Notunu Yükseltti” Hürriyet Gazetesi,28.10.2004

KIRAÇ,Gürol, “Sanghay İşbirliği Örgütü” 21.03.2005,Cumhuriyet Strateji,

Cumhuriyet Gazetesi,s.12

KÜLEBİ ,Ali, “ŞİÖ Güçleniyor”,Cumhuriyet Strateji, Cumhuriyet gazetesi,

27.3.2006

SAĞIR,Celal, “Kardeşler Buluşuyor” Zaman Gazetesi,25.04.2001, s.12

ŞIVGIN,Lale, “İpek Yolu Stratejisi ve ABD” Yeniçağ Gazetesi, 11.05.2006

TEMİR,Ahmet, “Paylaşılamayan Miras Hazar”,Zaman Gazetesi,12.05.2001,s.8

İNTERNET KAYNAKLARI

Elektronik Makaleler

AĞACAN,Kamil, “Saakaivili’nin Güney Osetya Operasyonu:Bir Hipotezin Testi” ,

TÜRKSAM, 16.01.2005, <http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp>

AKDEVELİOĞLU,Atay, “İran’ın Orta Asya,Afganistan ve Azerbaycan Politikası”,

Stradigma e-Dergisi, Kasım 2003 , sayı 10,

<http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/makale_04.html>

Page 168: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

156

BURGET,Fazıl Ahmet, “İran’ın Türkistan Açılımı ve Enerji Güzergahlarındaki yeri”

TÜRKSAM, 14.03.2005 <http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp>

BURGET,Fazıl A. “Avrasya Jeopolitiğinde Tacikistan:ABD-Rusya Arasında Ayakta

Kalma Mücadelesi”,Türksam , 01.02.2005

<http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp?kat1=2&yazi=273>

ÇALIŞ,Asım, “ Özbekistan Ülke Profili”,Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı

İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi,2005, 13.03.2007

<http://www.igeme.gov.tr/tur/rapor/ulke/ozbekistan.pdf >

ÇARIKÇI,Emin, “Türk Cumhuriyetlerinde Ekonomik Gelişmeler ve Kazakistan

Örneği” T.C.Basbakanlık Dış Ticaret Müsteşerlığı,Ocak 2002

<http://www.dtm.gov.tr/ead/dtdergi/ocakozel2002/carikci>

DİKKAYA ,Mehmet “Niyazov Dönemi Türkmen-Türk İlişkileri ve Yeni Dönemde

Beklentiler” USAK Stratejik Gündem, 11.01.2007

<http://www.usakgundem.com/haber.php>

DEMİRTEPE, Turgut . “Kazakistan’da Demografik Trendler” USAK Stratejik

Gündem , 29.06.2006,<http://www.usakgundem.com/yazarlar.php>

DEMİRTEPE,Turgut. “ 20. Yılında Jeltoksan’ı Anarken Kazak Milliyetçiliğini

Yeniden Düşünmek” USAK Stratejik Gündem, 25.12.2006,

<http://www.usakgundem.com/yazarlar.php>

“Doğal Gaz “,T.C.Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Ankara,

Mart 1997,Yayın No:303. 22.12.2006 <http://www.dpt.gov.tr>

ERHAN,Çağrı, “ABD’nin Orta Asya Politikası ve 11 Eylül Sonrası Yeni

Açılımları”,stradigma e-Dergisi ,Kasım 2003, Sayı:10.S.10

<http://www.stradigma.com/turkce/kasim2003/vizyon.html>

EROL,Mehmet S., “Yeni Dönemde Türkmenistan Dış Politikası ve Enerji Boyutu”

USAK Stratejik Gündem,02.26.2007

<http://www.usakgundem.com/yazarlar.php>

HUSEYNOV,Tabib, “Amerikan Dış Politikasının Etkilenmesi:Ulusal Çıkarlar

Yanında Etnik Çıkarlar”,Stradigma com e-Dergisi,Haziran 2003,Sayı 5.s.11.

12.11.2006, <http://www.stradigma.com/turkce/haziran2003/makale_04.html>

Page 169: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

157

KANBOLAT,Hasan, “Özbekistan Cumhuriyeti 15 Yaşında”ASAM,14.09.2006

<http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp>

KÜLEBİ,Ali, “BDT’nin Geleceği ve Rusya AB İlişkileri” TUSAM,

12.02.2007,<http://www.tusam.net/makaleler.asp>

KÜLEBİ,Ali, “ABD’nin Petro-Stratejisi” TUSAM, 18.07.2005

<http://www.tusam.org>

NOGAYEVA,Ainur .”Kazakistan’ın denge Arayışı” Hakimiyet-i Milliye org,

25.10.2006, <http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php>

OGAN,Sinan, “Yeni Global Oyun ve Hazar’ın Statüsü”,TÜRKSAM 14 Aralık 2005

<http://www.turksam.org/index.php>

OGAN,Sinan, “Küresel Mücadelenin yeni Rekabet Alanı :Karadeniz”, Turksam,

02.02.2007, <http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp>

OGAN,Sinan, “ Özbekistan’ın “Yeşil” Devrim Sancıları”,TÜRKSAM, 15.05.2005

<http://www.turksam.org/tr/yazilar.asp>

OĞAN,Gökçen, “Andican olayları sonrasında Özbekistan Dış Politikası”

ASAM,Ocak-2006 , 26.12.2006 <http://www.asam.org.tr/temp/temp63.pdf>

OĞAN,Gökçen, “Kerimovdan Rusya’ya Bir Adım Daha:Özbekistan Avrasya

Ekonomik Birliğinde”,ASAM,26 Ocak 2006 ,

<http://www.asam.org.tr/tr/yazigoster.asp>

OĞAN ,Gökçen, “Şanghay İşbirliği Örgütü Ekonomide AB,Güvenlikte NATO’yu

Hedefliyor” ASAM, 22.10.2005 <http://www.avsam.org/tr/yazigoster.asp>

PEHREMENT,Permek. “Hazar Petrollerinde Başına Buyruk Efendilerin Gölgesi”

TURKSAM , 21.04.2005 , <http://www.turksam.org/tr>

SEZGİN,Mahmut,N. “Avrupa Birliği’nin Orta Asya Politikası”,ASAM 25.10.2004

<http://www.asam.org>

ÜLGER,İrfan K. “SSCB Sonrası Orta Asya ve Avrupa Birliği’nin Bölgeye Bakışı”

Uİ Portal.net , 20.11.2006, <http://uiportal.net/download.php>

ÜLGER,İrfan K., “SSCB Sonrası Orta Asya ve Avrupa Birliği’nin Bölgeye Bakışı”,

U.İ.Portal, 20.11.2006, <http://uiportal.net/download.php>

YILDIZ,Pembe, “Türkmenistan Ülke Raporu” ,KOSGEB,Ankara,2005,

Page 170: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

158

<http://www.kosgeb.gov.tr>

YÜCE,Çağrı Kürşat, “Bağımsız Türk Cumhuriyetleri'nin Enerji Potansiyelleri ve

Önemi” USAK Stratejik Gündem,05.01.2007 ,

<http://www.usakgundem.com/uamakale.php>

İnternet Haber Kaynakları

“Kazakistan-Çin Boru Hattı Açıldı” Amerikanın Sesi 15.12.2005

<http://www.voanews.com/turkish/archive>

“Rusya Kazakistan Hazar Sınırını Belirledi” NTV, 13.05.2002,

<http://www.ntv.com.tr>

“Tup-Karagan Anlaşması İmzalandı”, MNG Yatırım Web Sitesi Haberler,

29.12.2003,

<http://www.mngyatirim.com.tr/online/news-display.asp>

İnceleme ve Raporlar

“Azerbaijan country analysis brief” ,Energy İnformation Administration,June

2006. <www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Azerbijan/html>

<http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Azerbaijan/NaturalGas.html>

“Abazya Sorunu,Rusya Gürcistan İlişkilerini Gerginleştirmeye Devam Ediyor”

Diplomatik Gözlem haber ,03.01.2007,

<http://www.diplomatikgozlem.com/haber_oku.asp>

“Azerbaycan Tarihi”İnsani Yardım Vakfı Web sitesi, 02.12.2007,

<http://azerbaycan.ihh.org.tr>

“Azerbaycan Ülke Bülteni”, ,Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Aralık 2006,

<http://www.deık.org.tr/ulkebulteni.asp>

“Azerbaıjan” Eurasian.net, 11.01.2007

<http://www.eurasianet.org/resource/azerbaijan/link/report44.html>

“Bağımsızlığın 15.Yılında Türkmenistan”, Türkmenistan Büyükelçiliği, USAK

Page 171: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

159

Stratejik Gündem, 20.03.2007,

<http://www.usakgundem.com/uamakale.php?id=218>

“Bp in azerbaijan sustainability report 2005”,BP Web Sitesi,12.11.2006

<http://www.bp.com/genericarticle.do?categoryId=2012968>

“BP Dünya Enerji Rezerv Raporu 2005”, BP Web Sitesi,17.03.2007

< http://www.bp.com/productlanding.do?categoryId=91&contentId>

“BP Statistical Review of World Energy June 2002”BP Web Sitesi ,

<http://www.bp.com/productlanding>

“Country Analysis Brief-Central-Asia-Brief” Energy İnformation Administration,

18.09.2006, <http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/Centasia/Full.html>

“Dağlık Karabağ Sorunu”İnsani Yardım Vakfı Web Sitesi,17.03.2007

<http://azerbaycan.ihh.org.tr/insan/daglik/daglik.html>

“Kazakstan country analsis ,june 2005” , Energy İnformation Administration,

<http://www.eia.doe.gov/cabs/Kazakhstan/Oil.html>

Kazakistan Tarihi, Tarih Sayfam.Com Web sitesi, 12.11.2006,

<http://www.tarihsayfam.com/ulkeler-tarihi/kazakistan.html>

“Kazakistan Sanayi Ürünleri Pazarı” TC Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı

İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi ,Ülke Raporları,2005

<http://www.igeme.org.tr/tur/yerinde/kazakistan/kazak3.pdf>

“Kazakistan Ülke raporu”, TİKA, 2004, 08.03.2007

<http://www.tika.gov.tr/Dosyalar/Kazakistan.doc>

, Kazakistan Ülke Bülteni , Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu(DEİK),Şubat 2007,

<http://www.deık.org.tr/ulkebulteni.asp>

“Özbekistan Cumhuriyeti”, Turan Web Sitesi,24.03.2007,

<http://www.turan.tc/turk/ozbek/ozbek.html>

“Özbekistan Cumhuriyeti” Altın Miras 10.03.2007,

<http://www.altinmiras.com/Icerik.ASP>

“Özbekistan Tarihi”, Tarih Sayfam Web Sitesi, 24.03.2007,

<http://www.tarihsayfam.com/ulkeler-tarihi/ozbekistan.html>

“Özbekistan Ülke Raporu” TİKA,21.03.2004,

<http://www.tika.gov.tr/ulke_profilleri>

Page 172: TC ATILIM ÜNİVERSİTESİ - Stratejik Operasyon · tc atilim Ünİversİtesİ sosyal bİlİmler enstİtÜsÜ uluslar arasi İlİŞkİler anabİlİm dali yÜksek lİsans tezİ kazakİstan,azerbaycan,tÜrkmenİstan

160

“Özbekistan ülke raporu”, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı,20.11.2006 ,

<http://www.dtm.gov.tr/ead/YAYIN/kitap/ozbekistan.htm>

“Özbekistan Ülke bülteni” Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu(DEİK).Kasım-2004,

<http://www.deık.org.tr/ulkebulteni.asp>

“Türk Dış Politikası” Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyük Elçiliği web sitesi,

25.01.2005,<http://www.tcberlinbe.de>

“Türkmenistan Ülke Rapori”TİKA,13.02.2007,

<http://www.tika.gov.tr/yukle/dosyalar/ULKERAPORLARI>

“Türkmenistan Tarihi”,12,03,2007

<http://www.geocities.com/turkdunyasi/turkmenistan/turkmenistan>

“Türkmenistan”, Yesevi.org, 01.02.2007,

<http://www.yesevi.org/tdbm/turkmenistan.html>

“TPAO Yıllık Rapor 2005”, TPAO Web Sitesi,24.03.2007 ,

<http://www.tpao.gov.tr>