t€¦  · web vieworada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur....

78
T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI ESAS NO :2009/191 CELSE NO :190 CELSE TARİHİ :29.05.2012 BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298 ÜYE :FATİH MEHMET USLU 40244 ÜYE :NİHAT TOPAL 41981 C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954 KATİP :ZAFER HAN 139152 Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Fatih Mehmet Uslu ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 29 Mayıs 2012 günü saat 09:48’de Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı. Tutuklu sanıklardan Durmuş Ali Özoğlu, Osman Yıldırım, Serdar Öztürk, Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Zekeriya Öztürk, Sedat Peker, Erkan Ayyıldız, Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ, Hasan Iğsız, Ziya İlker Göktaş, Ulaş Özel dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildikleri görüldü. Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı. Tutuksuz sanıklardan gelen yok. Müdahil vekili Danıştay Başkanlığı vekili Av. Perihan Özcan ile bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanıklar Sedat Peker, Oğuz Bulut müdafii Av. Mehmet Doğurğa, Sanık Hıfzı Çubuklu müdafii Av. Nazlı Çubuklu, Sanık Fatih Hilmioğlu müdafii Av. Mehmet Sever, Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Mehmet Deniz Yıldırım müdafii Av. Mehmet Cengiz, Sanık Dursun Çiçek müdafii Av. İrem Çiçek, Sanıklar Sedat Özüer, Cemal Gökçeoğlu, Orhan Güçlü müdafii Av. Mustafa Eyüp Başkan, Sanık Sedat Özüer müdafii Av. Elif Asena Özüer, Sanık İsmail Hakkı Pekin müdafii Av. Orhan Önder, Sanık Ziya İlker Göktaş müdafii Av. Tülay Çelikyürek, Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Mustafa Levent Göktaş, Bedrettin Dalan ve bir kısım sanıklar müdafii Av. Hüseyin Ersöz, Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan, Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Haberal ve Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. Selen Karaçalı, Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük,

Upload: others

Post on 29-Feb-2020

8 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13.AĞIR CEZA MAHKEMESİ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) DURUŞMA TUTANAĞI

ESAS NO :2009/191CELSE NO :190CELSE TARİHİ :29.05.2012

BAŞKAN :HASAN HÜSEYİN ÖZESE 28298ÜYE :FATİH MEHMET USLU 40244ÜYE :NİHAT TOPAL 41981C. SAVCISI :MEHMET ALİ PEKGÜZEL 33954KATİP :ZAFER HAN 139152

Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ile Üye Hakimler Fatih Mehmet Uslu ve Nihat Topal’dan oluşan mahkeme heyeti tarafından 29 Mayıs 2012 günü saat 09:48’de Silivri Cezaevi bitişiğindeki büyük duruşma salonunda oturum açıldı.

Tutuklu sanıklardan Durmuş Ali Özoğlu, Osman Yıldırım, Serdar Öztürk, Levent Ersöz, Hikmet Çiçek, Mehmet Zekeriya Öztürk, Sedat Peker, Erkan Ayyıldız, Mehmet Haberal, Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet İlker Başbuğ, Hasan Iğsız, Ziya İlker Göktaş, Ulaş Özel dışındaki tutuklu sanıkların cezaevinden getirildikleri görüldü.

Bağsız olarak huzurdaki yerlerine alındı.Tutuksuz sanıklardan gelen yok. Müdahil vekili Danıştay Başkanlığı vekili Av. Perihan

Özcan ile bir kısım sanıklar müdafilerinden Sanıklar Sedat Peker, Oğuz Bulut müdafii Av. Mehmet Doğurğa, Sanık Hıfzı Çubuklu müdafii Av. Nazlı Çubuklu, Sanık Fatih Hilmioğlu müdafii Av. Mehmet Sever, Sanıklar Doğu Perinçek, Hikmet Çiçek ve Mehmet Deniz Yıldırım müdafii Av. Mehmet Cengiz, Sanık Dursun Çiçek müdafii Av. İrem Çiçek, Sanıklar Sedat Özüer, Cemal Gökçeoğlu, Orhan Güçlü müdafii Av. Mustafa Eyüp Başkan, Sanık Sedat Özüer müdafii Av. Elif Asena Özüer, Sanık İsmail Hakkı Pekin müdafii Av. Orhan Önder, Sanık Ziya İlker Göktaş müdafii Av. Tülay Çelikyürek, Sanıklar Ahmet Tuncay Özkan, Mustafa Levent Göktaş, Bedrettin Dalan ve bir kısım sanıklar müdafii Av. Hüseyin Ersöz, Sanık Levent Ersöz müdafii Av. Murat Nebi Ayhan, Sanıklar Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Haberal ve Mehmet Otuzbiroğlu müdafii Av. Selen Karaçalı, Sanık Veli Küçük müdafii Av. Zeynep Küçük, Sanıklar Fatih Koca, Cem Şimşek, Recai Alkan müdafii Av. Kemal Yener Saraçoğlu geldikleri görülmekle.

Huzurdaki yerlerine alındı.Açık yargılamaya devam olundu.Sanık ve müdafilerinin talep ve beyanının alınmasına devam edildi.Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Erhan Timuroğlu söz istedi verildi: “Sayın Başkanım öncelikle size ve Sayın

Savcılarımıza, buradaki tüm sanıklara saygılarımı sunarım. Dün Sayın Mustafa Balbay burada bir konuşma yaptı, bende konuşmasına burada şahit oldum, dedi ki Cumhuriyet Gazetesini bombalayanlardan birisi veya birileri gelip bana koridordan, gerçi ben Cumhuriyet gazetesini bombalayanlardan değilim ama o davada bende yargılanıyorum. Koridordan bana 10 tane farklı farklı iddianame sundular, artık Sayın Mustafa Balbay ne özelliği varsa bilmiyorum ama herhalde kendini Hakim ve Savcı yerine mi koydu onu da anlamış değilim. Ben ona herhangi, Cumhuriyet gazetesinin 3 tane şu anda bombacısı var. Tekin İrşi, Tekin İrşi dışarıda, Alparslan Arslan, Alparslan Arslan’da odasında ve kapısında asker var kimseyle diyalogu yok. İsmail Sağır’da zaman zaman oralarda, İsmail Sağır’ın da pek Mustafa Balbay’la bir samimiyetinin olduğunu sanmıyorum, görmüyorum da benimse şimdiye kadar ne Mustafa Balbay’ı ne de Tuncay Bey’i

Page 2: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:2

herhangi bir şekilde ne muhataba almışlığım var, ne de kendime muhatap olarak görebilirim. Emsalimde, muhatabımda olan insanlar değil. Ve bu gibi insanlarda gelip ancak bana dertlerini anlatabilecek insanlar ve ben sıkıntılarını anlatabilecek insanlar ve ben de buna inandığım zaman bunların sıkıntılarını, dertlerini giderebilecek konumda olan bir insanım. Dolayısıyla ben dertlerimi, sıkıntılarımı kimseye açacak birisi değilim, bu beni alçaltır.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bizden, bizden ne talep ediyorsunuz?”Sanık Erhan Timuroğlu: “İşte bunun doğru olmadığını.”Mahkeme Başkanı: “Bize niye anlatıyorsunuz?”Sanık Erhan Timuroğlu: “İşte bunun doğru olmadığını, Sayın Mustafa Balbay herhalde

böyle bir iddianame sunan kimlerse de Sayın Mustafa Balbay onların isimlerini versinler. Yani kimi kastettiğini, kim ona böyle şeyler anlattığını, farklı farklı iddianameler sunduğunu, kimin söylediğini, böyle şeylerle kim onunla diyaloga geçiyorsa en azından isim belirterek bu muhatapların isimlerini söylemeli. Yani diyelim ben kendi üzerime almıyorum, ama yanlış anlaşılabilir, çünkü 3 tane bombacı var Tekin İrşi, Alparslan Arslan, İsmail Sağır. Tekin İrşi dışarıda, İsmail Sağır burada, Alparslan Arslan burada, bunların da dolayısıyla kimseyle muhataplığı yok, benim gördüğüm kadarıyla. Ve kimi bahsetti, kime bu.”

Mahkeme Başkanı: “Sizin, sizin hakkınızda kim ne söylemiş söyler misiniz?”Sanık Erhan Timuroğlu: “Buyur.”Mahkeme Başkanı: “Sizin hakkınızda kim ne söylemiş?”Sanık Erhan Timuroğlu: “Sayın Başkanım bu.”Mahkeme Başkanı: “Yani sizinle ilgili durum nedir, konum nedir?”Sanık Erhan Timuroğlu: “Dün burada söz hakkı istedi aldı ya.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Konuştu ya, dedi bana birisi oradan, arada koridorda geldi

Cumhuriyet gazetesinin bombacılarından bana farklı farklı 10 tane iddianame sundu dedi. Yani bana farklı farklı 10 şekilde kendini alçalttı, bana bir şeyler izah etti ve günah çıkartmaya çalıştı anlamında bir konuşma yaptı burada hatırlarsanız, dün. Ve bende diyorum ki bu.”

Mahkeme Başkanı: “Sizin isminiz geçti mi?”Sanık Erhan Timuroğlu: “İsim vermedi işte ama herkes üzerine alınmaya başladı

dolayısıyla acaba kim bu insanla bu şekilde konuştu, kim kendini bu şekilde alçalttı diye, gerçi ben alçalacak bir adam değildim. En son babama bile hesap verecek bir insan değilim, bunu öncelikle belirteyim ve Sayın Mustafa Balbay, Sayın Tuncay Özkan benim muhataplarım, emsalimde insanlarda değil. Muhatap alacağım insanlar da değil, zoraki karşılaşırsak o da zoraki yani insanız ilk başta bir kafa selamı belki verilebilir belki de verilmez.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam isim açıklasınlar diyorsunuz.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Doğrusunu söylemek.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Erhan Timuroğlu: “Bunu şey yapayım izah ettiğim, şimdi 7 yılı, 7 yılıma girdim ben

tutukluluk halin, birkaç gündür 7 sene oldu, ben bu gazeteye bomba atan ben değilim, Danıştay’ı basan ben değilim, Danıştay sanıklarını doğru dürüst tanımıyorum. Ben Alparslan Arslan’ı tanımıyorum doğrusunu söylemek gerekirse, İsmail Sağır’ı Tekin İrşi’nin abisinin aracılığıyla Cumhuriyet gazetesine eylemin olduğu sırada çok kısa bir süreliğine öncesine kadar tanıdım. Bunları daha önce de izah etmiştim, bombalarla, silahlarla benim hiçbir alakam yok, benim buradan sadece tanıdığım tek bir kişi var o da Tekin İrşi’ydi. Haydar Arslan aracılığıyla ben Osman Yıldırım’ı tanıdım, Osman Yıldırım’la da yani nasıl diyeyim benim hemşerim olduğundan dolayı biraz ilgi alaka gösteriyordum yani yakınlık gösteriyordum işin doğrusunu söylemek gerekirse. Ama Osman Yıldırım’ın ben dışarıda bu şekilde olduğunu ben bilmiyordum. Ben bu gazeteye bomba atmadım, ben Danıştay’ı basmadım ve Osman Yıldırım’da Sincan Ankara’dan benim üzerime ifade verdi Danıştay Cumhuriyet Gazetesini benim yaptırdığımı, onların benim

2

Page 3: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:3

arkadaşlarım olduğunu söyledi. Doğrudur benim arkadaşlarım ama ben yaptırmamıştım Cumhuriyet gazetesini, ama bu bu şekilde iddialarda bulundu, dilekçeler falan verdi. Bu sonra geri aldı buraya geldiğimiz zaman hatırlarsınız burada, kürsüde adam benden özür diledi, dedi ki verdiğim dilekçeler ve sözlü beyanlarda Erhan Timuroğlu’ndan dolayı bulunduğum tüm beyanlarda ben ondan özür diliyorum, 5 yıldır benden mağdur olduğundan dolayı ben özür diliyorum yani söylediklerinin, iddia ettiklerinin hepsini geri aldı. Alparslan Arslan’a sorduğun zaman Alparslan Arslan diyor, adamın benle bir alakası yok diyor. Ben adamı tanımıyorum diyor, onun Danıştay’la da bir alakası yok diyor, bunu Ankara’dan beri söylüyor. Silah veren arkadaşlar zaten silahlarını üstleniyorlar, bombaları kimin verdiğini bilmiyorum, ben buradaki hiçbir sanığı tanımıyorum, hiçbirini tanımıyorum. Sadece şu anda burada tanıdığım tek bir kişi var o da olay olmadan kısa bir süreliğine önceye kadar şeyi tanıyordum İsmail Sağır’ı tanıyordum. Şu anda buradaki hiçbir sanıkla benim ilgi alakam yok, onlardan tek bir kişiyi desen tanıyor muyum, vallahi tanımıyorum. Onlar da beni tanımıyorlar, Danıştay vurmadı mı ortada siz kendiniz bunu talep etmediniz, kamu tanığı gelmedi mi buraya, dedi ki bu adam otelde yatıyordu. Otel kayıtlarını istediğiniz zaman olay olduğu gün benim otelde olduğum anlaşıldı Sayın Başkanım. Otelde değil miydim, Cumhuriyet gazetesine benim bomba atmadığım ortada, benim herhangi bir örgütün sempatizanı, üyesi olmadığım ortada, yani bunu sizler de biliyorsunuz, bunu (bir kelime anlaşılamadı) sizlersiniz. Ve dolayısıyla ben 7 yıldır mağdurum tutukluluk olarak 7 yıldır cezaevlerindeyim, ben hep tek başıma tutuldum, Sincan’da kısa bir süreliğine İsmail ve Tekin’i benim yanıma verdiler, daha sonra ikisini de aldılar farklı yerlere verdiler. Onların yanına insan da verdiler, benim yanıma 7 yıldır kimseyi de vermiyorlar, ben 7 nolu da tek başıma kalıyorum. Ve havalandırması olmayan bir yerde iki buçuk sene kaldım, 2 yıl boyunca inanır mısınız bana burada bile sıcak su verilmedi. Bunu ilk defa dile getiriyorum, 2 yıl boyunca bu 7 nolu da bana sıcak su verilmedi, evet ben soğuk suyla duş yapıyordum veya suyu kaynatıyordum. Ve bir sürü dilekçe verdim, o aracı, onların aracılığıyla size de bir sürü dilekçe gönderdim, dedim ki bana 7 nolu da sıcak su verilmiyor efendim, benim havalandırmam yok dedim. Kaldığım yer genişti, 3 kişilik yerdi, önce beni hücreye aldılar, sebepsiz yere benim onlara karşı da hiçbir şeyim yoktu. İlk geldiğim zaman beni bir hücreye aldılar, hücreden aldılar biraz tartıştık doğrusunu söylemek gerekirse, neden beni burada tutuyorsunuz, onlar da üç kişinin kalabileceği bir yer, üst kat ama havalandırması olmayan bir yerdi. Zile basarak havalandırmaya iniyordum, benim elbiselerimi filan ben kendim yıkıyorum cezaevinde yani öyle bir şansım yok, gelip gidenim fazla değil. Tamam, beni mağdur etmiyorlar, para filan gönderiyorlar ama özel araçları filan yok, annem yaşlı, kardeşlerim evli, öbür kardeşim çalışıyor. Yani her hafta gelip gitme şansları yok, dolayısıyla ben kendi elbiselerimi filan hep kendim yıkıyordum ve asacak yer yoktu Sayın Başkanım. İnanır mısınız o pencerelerin şeylerinde dışarı çekerek öyle askılarla ben elbiselerimi asıyordum ve bunu da 7 nolu idaresi biliyordu. Ben sürekli bunu izah ediyordum, ya diyorum beni ya havalandırmalı bir yere verin veyahut da veremiyorsanız şeyi değiştirin, cezaevimi değiştirin. Sanki bana bir tanık muamelesi gibi, sanki ben bu davanın itirafçısıymışım gibi olmadığımı biliyorlardı ama bu şekilde şey oluyordular. Sebebiyse orada 2 kişi vardır, bir Osman Yıldırım vardı bir ben vardım. Şimdi adamın haliyle aklına geliyordu, acaba niye bu ikisini o zaman bu birisi sanık, birisi tanık, Osman Yıldırım burada tanık dolayısıyla oradaki mahkumların hepsi de bir ara beni belki tanık olarak biliyordular. Yüzüme karşı söylemeseler bir şekilde biliyordular, siz cezaevinin ortamını bilmiyorsunuz Sayın Başkanım. Öyle bir şey ki yani adam altın doğursa adamı teneke yapmak için ellerinden geleni yaparlar, adamın arkasından konuşmayacakları şeyler yoktur, mahkumun böyle bir özelliği var. Yani cezaevinde kimse kimseye tahammül etmiyor, yani öyle bir mağdur edildim ki anlatılamayacak kadar mağdur edildim. Daha sonra aldılar beni alt kata aldılar, orası boşaldı, oranın da havalandırması var, yani şu anda iyi yani ben bu sıkıntıları yani geçmişte çektiğimden dolayı bunları anlatıyorum. Benim bu Cumhuriyet gazetesiyle, Danıştay’la, buradaki sanıklarla herhangi bir örgütle ne

3

Page 4: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:4

sempatizanlığım, ne üyeliğim hiçbir şeyim yok. Ve bunları da sizde biliyorsunuz Sayın Başkanım. Yani gelen buraya bir ton tanık geldi, bir ton sanık dinlediniz, hiçbirisi beni tescil etti mi? Hiçbirisi benimle ilgili konuştu mu, ya Osman Yıldırım gibi bir adam yani babasını bile pazara sürecek bir adam kalktı burada benden özür diledi. Benim onla ilgili konuştuklarımın yalan olduğunu söyledi. Bunları dikkate almanızı istiyorum Sayın Başkanım, tahliyemi arz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun Dursun Bey.”Sanık Dursun Çiçek söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, Sayın Heyet, İddia Makamı, salonda bulunan herkesi saygıyla selamlıyorum, günaydın dileklerimle. Öncelikle son dönemde gelen müzekkere cevaplarıyla ilgili birkaç hususa değinmek istiyorum. Bunlardan birincisi Mahkemenizin 30.12.2011 tarihli oturumda 12-c nolu kararı gereği irticayla mücadele eylem planı denen kağıt parçası hakkında imza incelemesine yönelik yazışmaların talebiydi. Bu talep 6 ay sonra karşılandı Sayın Başkanım, bu talep sonucu gelen yazışmalara baktığımızda CMK gereği Savcılıkla, Adli Tıp, Jandarma Krımınal, düzeltiyorum polis, emniyet krımınal arasındaki yazışmaların hiçbirinin CMK esaslarına göre yapılmadığı ortaya çıktı. Şöyle ki şimdi CMK’nın 63 ve 69 arasındaki bilirkişi raporlarıyla ilgili maddelerine göre Savcı veya Mahkeme bilirkişi tayini yapacaksa bunu öncelikle kamu kurumlarından talep ediyor. Ve kamu kurumlarına yazı yazıp isim istiyor, bu isim Mahkeme tarafından veya Savcı tarafından belirlendikten sonra sanıklara, taraflara bilgi veriliyor, böyle bir bilirkişi ataması yapacağız bilirkişilere itirazınız var mı diye, bunları özet olarak geçiyorum. Ve Hakimin reddi hakları olduğu gibi tanıkların, bilirkişilerin reddi konusunda da sanıkların veya şüphelinin ret hakkı var. Eğer bu bildirim yapılmazsa bu hakkı nasıl kullanacağız? Böyle bir bildirim yapılmadı, böyle bir yazışmanın yapılmadığı, isim tespitine yönelik olarak CMK’daki esaslara uyulmadığı, görevlendirilen kişilerin gerek Adli Tıp’taki, gerek emniyet krımınaldaki grofoloji uzmanı olmadığı, yani konunun bilirkişisi olmadığı ve bilirkişi raporlarının derhal şüpheliye, sanığa bildirilmesi lazım, itiraz için yine, bunların bildirilmediği. Yani CMK’daki 6 maddenin, bilirkişilerle ilgili bütün maddelerin ihlal edildiği bu yazışma sonucu gelen cevaptan anlaşıldı. Dolayısıyla bu bilirkişi raporları veya imza mukayese raporları yasaya, krımınal gerçeklere ve evrensel hukuka aykırıdır, bunların reddini bir dilekçeyle Mahkemenizden talep ettim. Çünkü CMK’nın bir maddesi var, 206, ortaya konulmuş, konulmak istenen bir delil aşağıda yazılı hallerde reddedilir diyor Sayın Başkanım biliyorsunuz. Delil kanuna aykırı olarak elde edilmişse, işte bu bilirkişi raporları resmen CMK’nın 6 maddesine aykırı olarak hazırlanmış raporlardır, bunların reddi gerekir. Delil ile ispat edilmek istenen olayın karar yetkisi yoksa uzman olmayan kişilerin hazırladığı bilirkişi raporlarının veya imza raporlarının karara esas alınmayacağı, Yargıtay genel kurulunun, Yargıtay ceza genel kurulunun, Yargıtay hukuk genel kurulunun mutat hale gelmiş kararlarıyla kesinlik kazanmıştır. Dolayısıyla bu imza mukayese raporları geçerli bir delil değildir, CMK 206 gereğince, 206/1 gereğince bunların reddedilmesini ve tutuklama kararı dahil kararlara esas alınmamasını talep ediyorum. Bu yasal gerekçelerle, ayrıca bu raporlarda malumları olduğu üzere yediye dört alınmış bir karar vardır. Adli Tıp’ın yönetmeliğinde var, çekişmeli görüş birliği sağlanmayan kararlar genel kurul, genel kurula götürülür diyor. Şimdi yine cevaplarda dikkatimizi çeken bir husus var, 4 Savcının bunu arz edeceğim imzaladığı 26.01.2010 tarihli Adli Tıp’a yazılı bir yazı var Sayın Başkanım. Soruşturma Savcısı 4 Savcı yürütüyor, dördü de imzalamış. Bütün cümleler aynı sonuçta diyor ki, imzanın şüpheli Dursun Çiçek’in eli ürünü olup olmadığının Adli Tıp Genel Kurulunca incelenerek düzenlenecek raporun çok acele Savcılığımıza gönderilmesi diyor. Bu talebi biz yapmışız, avukatımız yapmış, haklı olarak da 4 Savcı bunu imzalayıp Adli Tıp’a yazmışlar. Şimdi bakıyoruz aynı gün 26.01.2010 başka bir yazı var, ekinde sadece 2 Savcının imzası var, bu kez genel kurul raporu talebi kaldırılmış. Şimdi Başkanım siz Dursun Çiçek olsanız bu işlemden şüphelenmez misiniz? Aynı gün bu iki yazı niye yazıldı? Acaba görüşmeler yapıldı da genel kurul kararı çıkaramayız, ama daire olursa yediye dört de olsa son 1 haftada görevlendirilenle

4

Page 5: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:5

karar çıkarırız pazarlıkları mı yapıldı? Bunun açığa çıkarılmasını talep ediyorum. Bir hukuk adamı, bir Cumhuriyet Savcısının böyle bir şey yapacağına ihtimal vermiyorum, ancak sahte delillerle, komplolarla suçlandığımız için mecburen her şeyden şüpheleniyoruz Sayın Başkanım. Bu konunun açıklığa çıkarılmasını talep ediyorum. Diğer bir konu bir cümle olarak iddianamede geçmişti, bazı kişilerde, aramalarda psikolojik harekat dokümanları bulunmuştu, bulunduğu iddia ediliyordu. Bununla ilgili olarak Genelkurmaya Mahkemeniz yazı yazdı, Genelkurmay bu dijital verileri incelemiş, hepsini tek tek araştırmış, sonuçta bu verilerin 2004 Nisan öncesi, Nisan ayında veya daha öncesinde Genelkurmayda psikolojik harekat semineri kapsamında hazırlanan, bir kısmının hazırlanan dokümanlar olduğu Mahkemeye rapor edilmiştir. Dolayısıyla benim Genelkurmay Bilgi Destek Dairesinde göreve Ağustos 2004’te başladığım dikkate alındığında bu dijital verilerle ilgili psikolojik harekat dokümanlarıyla ilgili hiçbir ilişkimin olmadığı Mahkemeye gelen bu yazıyla da teyit edilmiştir. Yine dikkat çekici ve şüpheli bir yazı, yine Mahkemenin aldığı kararla geldi, 04 Haziran 2009’da malumunuz bir kararla Avukat Serdar Öztürk’ün bürosunda arama yapılıyor, bu aramayla ilgili birtakım şüphelerimiz var. Bu şüphelerle ilgili olarak bu büroda masanın üzerine bir klasör içine konan evrakların içinde irticayla mücadele eylem planı denen kağıt parçasının fotokopisinin bulunduğu da iddia ediliyor. Sayın Başkanım CMK 138 diyor ki, bir suçla ilgili yapılan bir aramada o suçla ilgisi olmayan bir belge, bir yazı, bir veri ele geçmişse bu hemen tutanakla kayıt altına alınır ve Cumhuriyet Savcısına bu tutanak teslim edilir, bu belge teslim edilir. Şimdi Serdar Öztürk’ün bürosu aranıyor, bir irticayla mücadele eylem planı diye bir kağıt parçası fotokopisi bulunuyor. Ne bir tutanak var, ne bunun bulunduğuna dair arama el koyma zabıtları arasında bir kayıt var, ne de Sayın Başkanım ilginç olanı şu, orada ele geçirilen bütün klasör Genelkurmaya gönderiliyor, Genelkurmay bunu inceliyor, yazışmaların askeri eğitimle işbirliği kapsamında 2004, 1988, 2004 arasında yapılan anlaşmalarla ilgili olduğu kayıt altına alınıyor. Bir eğitim şubenin kayıtları olduğu ifade ediliyor, bunların içinde irticayla mücadele eylem planının fotokopisi yok. Genelkurmayın yazışmasıydı, bu niye gönderilmiyor Sayın Başkanım. Yani dosyanın içinden bu çıkarılıp gazeteye gönderilirken, diğerleri Genelkurmaya gönderiliyor, burada bir şüphe, bir komplo şüphesi yok mu Başkanım. Yani düşünün bir klasör evrak ele geçiriliyor, bunlar incelenmek üzere Genelkurmaya gönderiliyor, içinden irticayla mücadele eylem planı fotokopisi çıkarılıyor, o Taraf Gazetesine gönderiliyor, diğer belgeler incelenmek üzere Genelkurmaya gönderiliyor. İnceleme raporunda irticayla mücadele eylem planı yok, Genelkurmayın inceleme sonuç raporları geldi. Bunun da incelenmesini talep ediyorum. Neden bütün klasör evrak bir klasör 300 küsur evrak Genelkurmaya gönderilirken irticayla mücadele eylem planı incelenmek üzere Genelkurmaya değil de ki soruşturma başlatılmış bir gazeteye gönderiliyor. Sayın Heyetin adil ve dürüst yargılama yapan vicdan sahibi doğru dürüst kararlar veren Sayın Heyetin hiç şüphesini bu çekmiyor mu? Bunun incelenmesini talep ediyorum Sayın Başkanım. Şimdi internet andıcı bununla ilgili yazışmaların Andıcın formatının yazım usullerinin askeri usullere uygun olup olmağını mahkeme sordu Genelkurmaya, Genelkurmayda bir bilirkişi raporuyla 2, 3 tane albay bir yarbay bir yüzbaşı bilirkişi tespit edilmiş. Bilirkişi diyor ki özet olarak bu Andıcın kapak sayfasında bazı eksikler olmasına rağmen askeri yazışmalara uygun Andıç uygun ama ekleri askeri yazışmaya uygun değil askeri bir veri askeri bir evrak olamaz. Biz de bunu söylüyoruz Sayın Başkanım. İşte yasal bir delil bilirkişi raporu, bu da dosyaya girdi bunun da gereğinin yapılmasını istiyoruz. Çünkü iddialara göre İddia Makamının ileri sürdüğü savlara göre Andıçta hiçbir suç unsuru yok nerede var ek A’sında bir liste var bu listede sitenin önünde yayın politikasıyla ilgili bir cümle yazılmış. Bunu fişleme olarak niteliyor. Niteleyebilir ama diyor ki bu rapor bu bunun eki değildir eki olamaz. Yine ek C’sinde güvenlik tedbirleri kapsamında bir cümle var. Bu sitelerde gri ve siyah propaganda kara propaganda siyah propaganda yapılmayacak diyor. Eğer yapılacaksa işte facebook gibi diğer genel internet siteleri kullanılacak diyor yapılmayacak dediği kesin bir suç unsuru yok. Bunu İddia Makamı devamlı gündeme taşıyor bu

5

Page 6: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:6

ekinde bu yazının eki olmayacağı yazışmalara uygun olmadığını yine Genelkurmay bilirkişi raporu ortaya koymuş. Bilgisayarlarla ilgili bilgisayar BİM numaralarıyla ilgili Genelkurmaya yazılan yazının cevabı gelmiş ve bilgisayar işlemlerinin daire başkanlığının kapatılması nedeniyle MEBS’e teslim edildiği için silindiği dolayısı ile bir delil karartma ihtimalinin olmadığı bu raporda ifade edilmiş. Atamalarla ilgili sormuştu Sayın Başkanım Mahkeme atamalarla ilgili cevap da gelmiş ve bütün atamaların mutat usullere uygun olarak yapıldığı daha önce de mahkemeye arz etmiştim benim o daireye 2004 yılında talebim dışında atandığım. Daireden 2009 yılında deniz kuvvetlerine komutanlığına olağan usullerle atandığım bu yazıyla tescil edilmiştir. Mouse var mı? Şimdi Başkanım meşhur irticayla mücadele planı bu. Tabi yeni dava arkadaşlarımız oldu birleşilen dosyadan dolayı. Hiç birbirimizle ilgimiz yok. Dolayısıyla onlar şöyle bir görsünler diye şöyle bir geçelim. Toplam 3 sayfa son sayfada bir madde var. Birde arkada ben taklit imzayım diye herkese bağıran bir satır var. Şimdi burada İddia Makamının suç unsuru olarak sık sık gündeme taşıdığı bir kara propaganda faaliyetleri diye bir C maddesi var. Şimdi delillerin bazı nitelikleri olması lazım Sayın Heyet, siz daha iyi biliyorsunuz. Bu nitelikler yargılama konusu olayıyla ilgili olmalıdır. 5 duyu organı tarafından algılanabilmelidir. Elde edilebilir olmadır. Hukuka uygun yoldan ele geçirilmiş olmalıdır. Bunda hiç hukuka uygun yollar yok. Hep faili meçhul ihbarcı gönderiyor yazıyor çiziyor. Sağlam ve güvenilir olmalıdır. Böyle bir niteliği yok. Akıl ve bilim tarafından kabul edilebilir olmalıdır işte bu son madde önemli yani delil akıl ve bilime uygun değilse iddialara mesnet teşkil edemez. Şimdi bakalım son dönemde geniş yankı bulan ses kayıtları konusunda bilgi kirliliği yaratmak üzere irticacılar tarafından yayınlanmış gibi gösterilecek ama dinleyenlerin bizi haklı bulacağı tarzda ses kayıtları düzenlenecektir. Sayın Başkanım.”

Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey toparlayın süreniz doldu. İlave ilave süreyi kullanıyorsunuz buyurun.”

Sanık Dursun Çiçek: “Bu ses kayıtları ses kayıtlarını kimin düzenlediği ortada içeride tutuklu sanıklar hakkında bile hala ses kayıtları düzenleniyor. Dolayısıyla silahlı kuvvetlerin böyle bir şey yapması mümkün değil. Şimdi ihbara dayalı 4. madde ev baskınları yaptırılarak buralarda silah ve mühimmatın yanı sıra FG’ciler ile irtibat kurulması istenen oluşmalara yönelik objelerin aynı ortamda bulunması sağlanacak. Şimdi burada diyor ki bu planı yazan Sayın Başkanım ben ev araması yapan ihbarlara işlem yapan bir kişiyim. Dolayısıyla buralara silah koyarım suç unsuru koyarım gider yakalarım onu masum insanları yargı önüne taşırım. Şimdi Genelkurmayda bir albayın veya Genelkurmay Başkanının veya örgüt üyesi bir albayın suç unsuru koyup mahkemeden yargıçtan karar çıkartıp gidip bunu yakalama imkanı var mı? İşte bu sahte planı yazan çok affedersiniz geri zekalı empati yeteneği yok kendisini bir an unutuyor Dursun Çiçek’in yerine koymayı kolluk kuvveti ağzıyla üslubuyla bunu yazıyor. Bunun ne bütün maddeler böyle çelişkili başlığı yok tarihi yok maddeleri eksik işte şayet ben yazsaydım nasıl olurdu? Onu defalarca mahkemeye anlattım şimdi bir kez daha göstereyim. Şimdi Başkanım Anayasa 38 ve CMK 217. Kanuna veya hukuka aykırı elde edilmiş bulgular delil olarak kabul edilmez. Dolayısıyla irticayla mücadele eylem planı ve bununla ilgili imzayla ilgili raporlar kanuna uygun değildir. Bunların reddedilmesini yazılı olarak talep ettim. Buradaki maviler hiç yok kırmızılar bizim terminolojide yok. 5 maddeli harekat planının 3 maddesi var diğer maddeleri yok ve bunu bir kurmay albayın hazırladığını iddia ediyorlar hiçbir çıktısı yok hiç kimseye dağıtımı yok. Bunu ancak böyle plan plan olsa Genelkurmay İkinci Başkanı imzalayabilir. Düşünün böyle bir sahte belgeyle biz 3 yıldır yargılanıyoruz. Şimdi diğer bir konu Sayın Başkanım bu sahtekarlıklarla ilgili olarak mahkemeye bir dilekçe sundum bu dilekçede Tekirdağ Cezaevinde tutuklu bir sanık ifade veriyor. Diyor ki ben bu sahtekarlıklarla ilgili bilgilerim var 13. Ağır Ceza Mahkemeye gelip mahkemesine gelip ifade vermek istiyorum. Adı Orhan Aykut 21 Aralık 2010’da bir ifade veriyor. En son basında yer alan bilgilere göre bu kişinin müracaatı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına kadar gitmiş. Tekirdağ yanı başımızda. Bunun çağırılıp burada

6

Page 7: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:7

dinlenmesini talep ediyorum. Şimdi davanın geldiği safha kamu sanık tanıklarını çağırıyorsunuz ama bizim talep ettiğimiz tanıklar veya lehimizdeki delillerin hiçbiri toplanmıyor. Bununla ilgili olarak 1 Mayıs itibariyle tuttuğum bir istatistiği arz etmek istiyorum. Şimdi Başkanım İddia Makamı diyor ki bütün talepler mükerrer olduğundan reddine tahliye talebi 144 kez mahkemenizden tahliye talebinde bulunmuşum 68 kez karar vermişsiniz 2 senede hepsi reddine. Sayın Eski Başkan varken 2, 1’di o gittikten sonra 3, 0 oldu. İhbarcının bulunmasını 178 kez talep etmişim.”

Mahkeme Başkanı: “Dursun Bey son son cümlenizi alalım.”Sanık Dursun Çiçek: “Bitiriyorum bunu da arz edip bitiriyorum. Evet, 178 kez ihbarcıyı

bulun diye mahkemeye dilekçe vermişim hepsinde mükerrer diye reddedilmiş 30 kez karar almışsınız komutanım Başkanım. Taklit imzalı sahte plan hakkındaki talepler. Bilirkişi istiyoruz tanık istiyoruz. 139 kez talep yapmışım 33 kez reddedilmiş. Tanık dinlenmesi 91 kez talep yapmışım 23 kez reddedilmiş. Şimdi sıra bize ne zaman gelecek Sayın Başkanım artık sıranın bize gelmesini lehimizdeki delillerin tanıkların toplanmasını dinlenmesini talep ediyorum. Bu safhada birleştirmeyle ilgili yetki ve görevle ilgili taleplerimi dilekçeyle arz etmiştim sözlerimi burada bitiriyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun. Buyurun İbrahim Bey.”Sanık İbrahim Özcan söz istedi verildi: “Sayın Başkanım şahsınızla salondaki ve tüm

misafirleri saygıyla selamlıyorum. Bazı görüş ve düşüncelerimi Mahkemeniz ve salonda bulunanlarla paylaşmak istiyorum. Hakimler kararları ile konuşur. Yassı Ada idam kararları. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam kararları. Erdal Eren, Mustafa Pehlivanlı ve diğerlerinin idam kararları. Binlerce kişinin katili bebek katilinin asılmayıp besleme kararı. Bir tepsi baklava çalana çocuğa 8 yıl ceza kararı. Milyarlarca Dolar tüyü bitmemiş yetimin hakkını çalanların zaman aşımı ve sözde Yüce Divanlarda aklanma kararları ve daha niceleri. Toplum vicdanında derin yaralar açar yaralar açan kararları ile konuşuluyor. Savcılar iddianameleriyle konuşur. Adnan Menderes ve diğerleri için yazdıkları iddianameler Deniz Gezmiş ve arkadaşları için yazdıkları iddianameler. Erdal Eren, Yusuf Pehlivanlı ve diğerleri için yazdıkları iddianameler. 6 aylık polisten komiserine amirine müdürüne daire başkanına kadar. Emekli ve görevli polisler için yazdıkları iddianameler. Erden her rütbeden emekli ve muvazzaf Türk subayı için hazırladıkları silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekten dolayı yazdıkları iddianameler. Savcılar Profesörler dekanlar rektörler avukatlar gazeteciler, yazarlar, sanatçılar hemen hemen toplumun her kesiminden kişiler hakkında yazdıkları iddianameler. Sporcular ve yöneticiler için silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmekle ile ilgili yazdıkları iddianameler ile konuşuluyor. Polisler operasyonları ile konuşuyor. 6 aylık polisten sıralı olarak daire başkanına, emekli ve görevdeki polisler müdürüne kadar erden sıralı olarak Genelkurmay Başkanı kadar emekli ve muvazzaflara lojman ve karargahlarda yaptıkları operasyonları ile akademik kurumlara profesörlere rektörlere dekanlara yaptıkları operasyonları ile Savcılara, avukatlara, gazetecilere, yazarlara, sanatçılara, sporculara, yöneticileri ve hemen hemen toplumun her kesimine yaptıkları operasyonları ile konuşuyorlar. Askerler silahları ve savaşları ile konuşur. 2200 yıllık şerefli bir Türk şerefli bir tarihe sahip Türk askeri Cengiz Han’dan Selahattin Eyyübi’ye Haçlı seferlerine İstanbul’un fethinden istiklal savaşına Kore’den Kıbrıs’a kadar tarihindeki yaptığı savaşları ve kahramanlıkları ile konuşuluyordu, ya şimdi. Gazeteciler ve yazarlar kalemleriyle konuşur. Yazdıkları makaleler, kitaplar ve yazmadıklarıyla konuşuluyor. Konuşulmaya da devam edecek. Sanatçılar ve bilim adamları eserleriyle konuşur. Sanatçılar sanatın her alanında verdikleri eserleriyle bilim adamları yazdıkları eserleriyle hekimler de insan yaşamına verdiği değerle konuşulur. Sporcular madalyaları ve başarıları ile konuşur. Günümüzde Türk sporu yöneticisi ve sporcusu şike ve silahlı terör örgütüyle anılır konuşulur oldu. Kapitalistler paraları ile konuşur. Darbenin asıl faili sermayedir ve onun temsilcileridir. Her darbeden sonra zengin olanlara bakın darbelerin asıl failini ve sahibini görürsünüz. Kapitalistler için para her şeydir. Doların ırkı yoktur.

7

Page 8: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:8

Doların vatanı yoktur, Doların dini de yoktur. Kapitalistler paraları ile ülkeler satın alırlar. Ruhu ve bedenlerini satanları da satın alırlar. Satılık her şeyi satın alırlar. Siyasiler ağız kalabalığı ile konuşur. Haçlı seferlerini kültür hareketi olarak niteleyen zihniyet Selahattin Eyyübi’den Fatih Sultan Mehmet Hana, İstiklal savaşından Kore Kıbrıs savaşına ve günümüze kadar Ulubatlı Hasan’dan Şahin Bey’e, Sütçü İmamdan Kaymakam Kemal Bey’e Çanakkale’deki 11 yaşındaki Mehmet’ten Kastamonu’daki anasının sırtında donarak şehit olan bebek ile nurlandırılmış bütün şehitlerimizin kemiklerini sızlatan ulus devletinin idrakinde olmayan bağımsızlık karakterine sahip olmayan inanç ve itikat fakirlerinin yönettiği ülkenin geldiği nokta budur. Devletin her kademesinde en aşağıdan en yukarıya kadar terörist ithamı ile karşı karşıya yani benim fikrime uymayan benim dediğimi kabul etmeyen bana karşı çıkan gücü kim elinde tutuyorsa diğeri onun için terörist olarak yaftalanıyor. Daha ne kadar saygın devlet görevlileri teröristlikle suçlanıp hapislere tıkılacak göreceğiz. Şimdi tüm vicdan sahiplerine soruyorum. Türkiye Cumhuriyeti terörist bir devlet midir? Gelinen nokta bellidir. Ulus devletinin idrakinde bağımsızlık karakterine sahip Kuvayı Milliye ruhuna haiz inanç ve itikat sahibi tüm bu gelişmeleri halkımızın takdirine arz ediyorum teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım söz istedi verildi: “Sayın Başkan, Sayın Mahkeme Heyeti

ve salondaki herkesi saygıyla selamlıyorum. Bugün anlatacaklarımı maddeler halinde söyleyeceğim, madde 1, birleşen bu davalar 17 deniyor, 18 deniyor tam sayısını bile bilemiyorum basından aldığım bilgilere göre. Bu kadar kişi, bu kadar dosya vesair hakkında olaylar hakkında olaylar hakkında bilgi sahibi olmamız çok zor, milyonlarca sayfa var, bilgisayar kullanımı da çok kısıtlı biliyorsunuz dolayısıyla burada kendimizi savunamıyoruz. Hasan Atilla Uğur’da bu konuda dünde detaylı bilgi vermişti koğuş arkadaşım. Madde 2, çok kısaca benim durumumu anlatmak istiyorum çünkü yeni gelen bir sürü burada sanıklar var veya sözde sanık diyelim sanık demek istemiyorum. Ben 1950 doğumluyum ve 1984 senesinde Deniz Kuvvetlerinden istifa ederek ayrıldım kendi isteğimle. Daha sonra 2009’un 7 Ocak’ında emniyetten geldiler aramaya hiç bana ait olmayan, daha evvelden bilmediğim, etmediğim, görmediğim sahte dijital CD, bellek, DVD vesaire koyarak burada sırf onların koyduklarından suç unsuru yaratmaya çalıştılar. Ama 3 sene sonra gelen yazılardan anlaşılıyor ki, bu CD, DVD’leri bir kısmını TEM şube alıp verirken incelemek için Bilişim Şubeye suç unsuru olanları özellikle vermiyor. Bunu çok detaylı anlatmıştım buraya detayına girmek istemiyorum ve bunlar üzerinden de Deniz Kuvvetlerinin ağırlıklı pırlanta subaylarını ve kurmay albay olup o sene amiral olacaklara ve başka silahlı kuvvetlerle ilgili bir sürü uydurma belgeler dijital belgeler koyuyorlar bunları ilk defa ben Savcılıkta gördüm bir kısmını yani duydum. Fakat bunların içinde en önemlisi bir tane DVD 117 var. Önce diğer dosyalardan beni Ergenekon davasına bulaştırdılar ikinci Ergenekon’da yargılanırken. Bu arada bu DVD 117 sahte bellek ilk alındığında incelenmeyip, verilmeyip ilgili kısma üç buçuk ay sonra 19 Nisan’da incelemeye alınıyor. Fakat daha 4 Şubat’ta Şubat’ın başında daha incelenmeden Taraf Gazetesine bildiriliyor. Taraf Gazetesi biliyorsunuz bu davanın tetikleyicisi komplonun başlarından biri, bir kollarından biri sırf Ergenekon için kurulmuş durumda ve orada bütün bu Genelkurmayın sitelerinin benim yaptığım şeklinde bir haber ondan sonra internet andıcıyla ilgili davayı da oradan benim üzerimden köprü olarak kullanıp ateşliyorlar. Diğer taraftan deniz subaylarını bir kısmını Deniz Kuvvetleri terfi ettirip amiral yaptı 2 tanesini, 2’sini de amiral olduktan sonra Balyozdan tutukladılar. Tabi ben anlattıklarımla bu Ergenekon davasında bende bu işin ilişkili olmadığı daha doğrusu olayın komple sahte olduğu ortaya zaten çıktı. Bu sefer internet andıcında iddianame hazırlanırken beni de en son Savcı çağırdı Cihan Kansız yaptığım Savcıdaki ifadeden sonra sen bu dosyadan sonra serbestsin dedi fakat arkasından çıkan iddianamede herkes gibi beni de orada müebbetle yargılıyorlar. Beni yeni bir şey tespit ettim tabi bunlar CD’ler falan imajları verilmediği için resimlerini daha yeni istemiştim onların. DVD 117’nin seri numarasını inceledim ve bunun seri

8

Page 9: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:9

numarasıyla beraber polisin de hazırladığı bir kendi rapor var. Raporu da CD’ye koymuşlar. O CD’nin seri numarasıyla bende çıktığı iddia edilen DVD 117’nin seri numaraları birbirine çok yakın princo marka ben talebim şu, Naip Hakimle beraber bunu alıp bir incelemek istiyorum yani seri numaraları ve bende çıkan diğerlerinin seri numaraları var bunların polisteki benzer CD’lerin arasından bir tanesi bana sahte diye konmuş diğeri de polisin hazırladığı resmi rapor CD’si var. Bunlar emanetten gelenlerden çıktı bu konuda Naip Hakimle inceleme talep ediyorum bu çok önemli, buradan sahtekarlığı çıkartacağız. Zaten bu davalarda sahtekarlıkların olduğunu internet andıcında dün emekli Amiral Alaettin Sevim’de anlattı kitleşim belge ofis 2007 kullanılarak hazırlanmış ama 2003’ten başlıyor. Aynı şekilde gazetelerden de aldım 28 Şubat’la da ilgili belgelerin de yine ofis 2007 ile 1997’nin belgeleri ofis 2007 ile hazırlanmış sahte belgeler var. Bunlarla ilgili gazete kupürleri var bunların hepsini burada anlatmaya kalkarsam çok zor ama Balyozda da aynı olay var bütün bu davaların hepsi komple, komplo olarak hazırlanmış durumda. Diğer bir madde 3, biraz evvel söylendi ama çok hızlı geçtiği için anlaşılmadı. Çok önemli gazetelerden gelen haberler var gazete haberleri var. Tekirdağ Cezaevinde Cumhuriyet Savcılığına Orhan Aykut isimli bir şahıs Aralık 2010’da çok detaylı olarak çok detaylı olarak anlatıyor bu olayın komplo olduğunu AKP’li bir milletvekiliyle beraber bu işleri götürdüklerini işte Tuncay Güney’e para verildiği 300 bin Dolar gibi çok detaylı olarak bu davanın komplosunu anlatmış durumda. Fakat bu kişinin bugüne kadar ifadesi alınmadı. Şimdi onu da Deniz Feneri gibi oradan oraya evrakları yolluyorlar şimdi Ankara’ya gitmiş bu kişinin mutlaka burada tanık olarak ifadesi alınması lazım. Bununla ilgili de Cumhuriyet Gazetesinin 20 Mayıs 2012 sayfa 10’da kayıtlara ekler yapıldı derken İhsan Arslan, Ramazan Akyürek, Tuncay Güney, Ferhat Sarıkaya hakkında suç duyurusunda bulundu Orhan Aykut Savcılık ifadesini almış durumda Balyozla ilgili delillerin çuval içinde işte birilerinin getirdiğini, ondan sonra burada Amerikalı senatör İhsan Aslan’a teslim edildi, çuvalı ben Arslan’a ait otomobille taşıdım, Ankara’ya Arslan’ı ofisine kadar götürdük, askeri seminerle ilgili belgeler arasına kayıtlara ilaveler yapıldı gibi ilave Zir Vadisiyle ilgili işte mühimmatla ilgili bunlarla ilgili çok detaylı bilgiler var. Bakın bu davayı çökertecek bir şey tanık olarak bunun dinlenmesi lazım. Madde 4, gizli tanık olayı var gizli tanıklara bizlerin soru sormasını yasakladınız ancak kişi adı geçiyorsa yalnız burada örgüt diyorsunuz, örgüt yargılandığına göre bizimde burada.”

Üye Hakim Fatih Mehmet Uslu: “(birkaç kelime anlaşılmadı).”Sanık Hasan Ataman Yıldırım: “Buyurun.”Üye Hakim Fatih Mehmet Uslu: “Soru sorma yasaklanmadı, sadece yazılı sorular.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım: “Biliyorum, biliyorum.”Mahkeme Başkanı: “Adı geçmeyenler, adı geçmeyenler sadece yazılı olarak soru

sorabiliyorlar.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım: “Onu anlatacağım efendim, tamam onu anlatacağım.”Mahkeme Başkanı: “Diğer yönlerinde problem yok.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım: “Şimdi efendim yani mesela Gizli Tanık Gurbet çıktı

Marksist Leninist Komünist Partisi eski üyesiymiş benimle de hiçbir alakası yok benim de adımı söylemedi. Şimdi bende orada çıktım soru sormuştum daha evvelden bu yasaklanmadan evvel kendisinin aşırı bir sol ör… benim şimdi anladığım olay şu onun anlattığından kendisi aşırı bir sol illegal bir örgütün üyesi olarak sanki burada faşistler var, onlara ben saldırayım diye böyle bir düşünceyle ordu vesaire gibi çünkü jandarma vesaire yaptığı çalışmalarda onların birtakım şeylerini ortaya çıkarmış yakalamışlar bir kuyruk acısı var oradan dolayı gelmiş bende özellikle şu soruyu sordum bakın dedim burada sağda var sağcılarda var, solcularda var. Yani sen buraya ne amaçla geldin burada o da söyledi zaten Ulusalcılar var dedi anladım dedi çünkü olay oydu. Yani ben şunu anlatmaya çalıştım bakın burada sizin düşündüğünüz gibi değil burada vatanı seven herkes ben üstelik sağ ve solun her ikisinin de vatanı sevdiklerine inanan biriyim. Ama düşünce yöntemleri farklı dolayısıyla artık bu insanlar zaten eski sağ sol kalmadı insanlar

9

Page 10: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:10

bir araya geldi dolayısıyla sen dedim yanlış bilgileri onu anlamaya çalıştım bilgileri nereden aldın bu davayla ilgili. İşte gazetelerden, internetten filan dedi. Ben orada dedim ki, gazete derken yandaş yanaşma medya var oradan mı aldım dedi, Savcı Mehmet Ali Pekgüzel hemen itiraz etti, yandaş yanaşma ne demek dedi. Ben anlatacaktım onu da anlatamadım arkadan davayla ilgili o gün ara karar tutanaklarında siz okudunuz burada benim bu konuşmamdan dolayı Silivri Savcılığına gönderilme kararı alınmış. Ben şaşırdım kaldım. Burada herkes soruyor sen ne dedin diyor onlar da dinledi ben de bilmiyorum. Yani şimdi burada ben suçlu bir şey demedim ben sadece o kişinin belli fikirlerle ve eskiden kalmış düşüncelerle yanlış düşüncelerle gelip buradaki insanlara saldırdığını onu anlatmaya çalıştım. Şimdi efendim gizli tanıklarla ilgili mesela geçen gün Yalçın Küçük çıktı bir şey anlatacaktı anlatamadı. Efendim olay şu, Yalçın Küçük daha sonra söyledi çıktığımızda dışarıda Hüseyin Velioğlu’nun o gün Bülent Orakoğlu ifadesinde dedi ki onun öldürüldüğünü pek düşünmüyorum belki başkasıdır filan yani benim o konuda şüphem var dedi çok ciddi olarak. Yalçın Küçük’te şunu söyledi; benim dedi akrabalarımdan çok yakın akrabalarımdan Velioğlu hatta işte kardeş çocuklarım ile soyadı olanlar var dedi. Biz dedi Hataylıyız Hataylı Velioğulları var dedi ben Hüseyin diye birini de tanıyorum dedi bu da dedi iyi bir insandır dedi Bülent Orakoğlu Hüseyin Velioğlu diye birini görmüştür çünkü o kişi böyle önünü iliklemiş gelmiş efendi biriymiş o Hüseyin Velioğlu değildir dedi. Şimdi o Hüseyin Velioğlu diye birini tanıdığı için Bülent Orakoğlu diyor ki, ben onu gördüm diyor orada subaylara filan askerlere şeydi aynı kişi değil ben şunu söyleyeyim bu davada Dursun Çiçek diye 2 tane mi, 3 tane mi ne başka Dursun Çiçek’lerin telefonları dinlendi biliyorsunuz Dursun Çiçek’ler karıştırıldı. Bu davada isim benzerliğinden çok olay var, bu da ciddi bir olay ama mesela Yalçın Küçük bunu söyleyemedi. Recai Birgün Ecevit hakkında bir sürü olay söyledi, aynı Recai Birgün Behçet Oktay intihar ettirdi intihar etti diye söylemişti ama geçenlerde gazeteden burada da var kupürleri olayın tek tanığı olan Behçet Oktay cı… ben cinayet diyorum intihar demiyorum, Behçet Oktay cinayetinin tek tanığı Halil Kesici hakkında dava açıldı demek ki, intihar değil ciddi bir şüphe var ortada. Yine Ecevit hakkında Emrehan Halıcı’nın burada gazetelerde beyanatı var, Recai Birgün’ün tam tersine gayet ve olumlu şeyler söylüyor. Madde 5, Bülent Orakoğlu geldi burada konuşuyor, anlatırken şey şey oldu, şeyden gittim ben şey düşünüyordum hani şeydi diye hep bu şekilde o kadar çok şey, o kadar çok şey diye kelimesi kullandı ki, çünkü olayları anlatamadığı yerde söyleyemediği yerde veya uydurduğu yerlerde hep şey kelimesi kullandı. Sayamadım yüzlerce şey kelimesi kullandı. Ne dedi bunlar dedi benim analizimdir, düşüncemdir yorumumdur, yorumlarımdır kendi kitaplarının reklamını yaptı kitaplarının eksik olduğu, yanlış olduğu sonra sonuçlanmış davaların, sonuçlarını daha hala bilmediği olayları takip etmediği ortaya çıktı. Balbay burada çıktı konuştu, benim bu durumu sonra biliyor musun devamını dedi yok dedi bilmiyorum dedi. Yine burada Kızılelma’dan bahsetti. Yani şimdi bu insanların korkuları şu, daha doğrusu Türkiye’nin düşmanlarının korkuları bazı insanların böyle şeyleri var, sağ sol birleşecek Kızılelma diye insanlar artık ortak çalışacak diye Kızılelma’ya karşı birtakım fikirler söyledi. Darbeye zemin hazırlamak için laik anti laik olarak kışkırtıyorlar Alevi, Sünni kışkırtıyorlar, Türk, Kürt çatışması işte şeyleri kışkırtıyorlar söyleyeyim etnik kökenleri kışkırtıyorlar gibi ifadelerde bulundu. Mesela Ermenilerle ilgili kışkırtmayla ilgili benim Ermenilerle ilgili biliyorsunuz daha evvel anlattım detayına girmeyim hiçbir şeyim yok. Ama bende Ermenilerle ilgili Amerika’daki Utah’taki bir yerde bilgiler var onları bu arada kaptırmışlar o sahte bilgileri ben yine talep ediyorum bu konuyla ilgili olarak Adalet Bakanlığına yazı yazılmıştı Amerika’ya yazılacaktı bunun daha hala cevabı gelmedi. O siteyi kuranların gerçek kimliklerini ortaya çıkarmak için. Yine bu Ermenilerle ilgili olarak Ogün Samast davası ile ilgili olarak Ergenekon’la buradan zabıtları istemişler bu mahkemeden Hrant Dink’le ilgili benim de Hrant Dink’le ilgili bu özellikle Ermenilerle ilgili bu siteyle ilgili maskesidüşenler.com sitesiyle ilgili yazılarım vardı. Buraya dosya verdim. O dosyaların ve benim yaptığım konuşmalarında o kısımlarının mutlaka o mahkemeye gönderilmesini talep ediyorum. Benim bu talebim Ermenilerle

10

Page 11: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:11

ilgili. Efendim bu çok önemlidir. Madde 6, mesela en son 14. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Erkan Canak hakkında bir iddianame hazırlandığını öğrendim gazetelerden bu da tahliye veriyordu. Yine bu davalarda daha doğrusu bu dava demeyim Türkiye’de muhalefetin her kesimine baskı yapılıyor. Ama Türk halkı 19 Mayıs 2012’de bütün yurtta 7’den 77’ye kadar diye bir laf vardır ama burada daha ufak yaşta 7’den ufaktan 96 yaşına kadar görebildiğim kadar bütün Atatürk gençleri yürüdü artık halk yürüyor ve Atatürk’ü bizim bu kalbimizden atmaları mümkün değil, silemezler.”

Mahkeme Başkanı: “Hasan Ataman Bey süreniz doldu toparlayın.”Sanık Hasan Ataman Yıldırım: “Çok kısa, çok kısa efendim, 2, 3 madde daha var. Madde

7 efendim Turan Çömez’le ilgili Adalet Bakanlığının dışarı Interpol’e arama kararının gönderilmediğini öğrendik gazetelerden. Ama diğer taraftan Bedrettin Dalan, Mustafa Bakıcı ve Gülseven Yaşer hakkında Interpol’e gönderilen taleplerin Interpol’in kabul etmediğini yani 190 devletin üye olduğu bir yer kabul etmiyor. Fakat bu arada Irak Devlet Başkan Yardımcısı Tarık Haşimi ile ilgili terör davası Irak’ta var, teröre bulaşmış bu iddia tabi ama mahkemesi sürüyor ve Interpol bunu kabul ediyor Türkiye’de bu terör zanlısını Türkiye’de devlet olarak korumaya almış durumda. Bu şunu gösteriyor bu davalar siz kabul etmiyorsunuz ama siyasidir, toplumda hukuk ve adalete karşı güven kalmamıştır. Madde 8, çok kısa efendim İşçi Partisiyle ilgili bana birtakım bağlantı kurmaya çalışmışlar. Şule Perinçek’e yazılan güya bir mektup bir albay yazmış bana koymuşlar o sahte olduğu çıktı ortaya dün Şule Perinçek Hanımefendi buraya geldiğinde kendisiyle dün ilk defa uzaktan tanıştım ilk defa orada gördüm daha evvel de televizyonda filan görüyordum ama ben tutuklanmadan evvel adını dahi duymamıştım. Burada yine teğmenlerle ilgili bilirkişi USB’de güya İşçi Partisi Başkanı Sayın Doğu Perinçek’in bana talimat verdiği yazılı o sahte belgelerde benim İşçi Partisiyle hiçbir ilişkim yok. Yine o teğmenlerin bilirkişi raporuna göre USB’si onların bilgisayarında kullanılmadığı ortaya çıktığı için teğmenler serbest bırakıldı o sahte. Diğer bir ben bu konuyla ilgili efendim benim 2 Mart tarihli bir dilekçem var dedim ki, bu bende de çıkan USB’nin benim bilgisayarlarımda kullanılmadığını tespit edilsin dedim çünkü ellerinden disklerin imajları alınmış benim bilgisayarların bu talebim çok efendim önemli. Yani benle hiç ilgili olmayan büyük benim bu İşçi Partisine bağlamak istedikleri Doğu Perinçek’ten talimat aldığım olayımın sahte olduğu ortaya çıkacak bu talebim çok efendim önemli bunları daha evvel de belirttim hiçbir şekilde kabul edilmiyor, bunun kabul edilmesini istiyorum. Yine ben bu internet andıcında bir sürü savunmalarda taleplerim oldu 7 Mayıs’ta da usul hakkında bir dilekçe verdim burada davalar birleştiyse bunların burada anlatılması lazım okunması lazım usul hakkındaki dilekçem kayıtlara geçip geçmediğini bilmiyorum yani hiçbir işlem yapılmadı. 21 Mayıs’ta efendim ben mahkemenizi bütün heyet olarak reddettim, burada gerekçelerimi de çok detaylı olarak yazdım. Bunlarda kabul edilmedi. Madde 9 efendim bu çok önemli Tuncay Güney 22 Mayıs 2012’de Vatan Gazetesinde Mustafa Mutlu’ya gönderdiği bir e-postayı var. Bu e-postanın içinden bir cümle okuyorum Tuncay Güney diyor ki, Ergenekon mu, bu bir oyun ve oyunda herkes üstüne düşeni yapar diyor. Ergenekon’un oyun olduğunu Tuncay Güney söylüyor. Efenim bu kişinin mutlaka buraya getirtilmesi lazım. Efendim ben bununla ilgili gazete şeyin fotokopisini bir dilekçe yazıp size veririm bugün. Efendim madde 10, efendim ben tahliyemi talep ediyorum tahliyem kabul edilmediği takdirde gerekçelerimi detaylı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygun olarak gerekçeli istiyorum, saygılarımı sunarım.”

Beyanların alınması sırasında tutuksuz sanıklardan Sanık Hüseyin Vural Vural ile Sanık Tunç Akkoç ve bir kısım sanıklar müdafilerinde Avukat İlkay Sezer, Avukat Gülşah Işık, Avukat İbrahim Erdoğan, Avukat Şahin Mengü, Avukat Dicle Evren’in geldikleri görüldü,

Huzurdaki yerlerine alındı.Saatin 10:49 olduğu görüldü,Duruşmaya kısa bir ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

11

Page 12: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:12

Mahkeme Başkanı: "Buyurun Mustafa Bey.”Sanık Mustafa Dönmez söz istedi verildi: “Sayın Heyet Ceza Muhakeme Kanununun 64.

maddesi bilirkişiler il adli yargı adalet komisyonları tarafından her yıl düzenlenen bir listede yer alan gerçek veya tüzel kişiler tarafından seçilirler demektedir. Ve devamında da Cumhuriyet Savcıları ve Hakimler yalnız bulundukları il bakımından yapılmış listelerden değil, diğer illerde oluşturulmuş listelerden de bilirkişi seçebilirler demektedir. Fakat bu davada yargılanan tüm sanıkların imajları, isimleri Soruşturma Savcılarınca İstanbul ve Ankara Adli İl Komisyonu bilirkişi listesinde olmayan hatta bilişim suçları ve sistemleri şube müdürlüğünde görev yapmayan 4 polise teslim edilmiştir. Bu polislerin isimleri yansıda görüldüğü gibidir, Bekir Peker, İsa Akyüz, Muhammet Bağdat ve Cengiz Koçak’tır, listede yoklardır. Söz konusu polislerin Ceza Muhakeme Kanunun 64. maddesinde belirttiği gibi listelerde yoksa Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından seçilen bilirkişiler de değilse bu polislerin özelliği nedir, kim tarafından seçilmiştir? Çünkü yasaya aykırı bir durum vardır, şimdi şu sorular benim bu yaptığım incelemede aklıma gelen konular, dolayısıyla bunlar aynı zamanda benim taleplerimdir, bunları bilahare yazılı olarak vereceğim. Ama hızlıca okuyorum, 2008 yılından itibaren tüm bu davayla ilgili bu polisler herhangi bir davada dijital konularda bilirkişiler, bilirkişilik yapmışlar mıdır? Ben söylüyorum yapmamışlar, iddia ediyorum, adli bilirkişi eğitimi almışlar mı, sertifikaları var mı? Bu konuda da bir ek klasörlerin hiçbirinde çıkmadı, on binlerce sayfayı ki bilgisayar kısıtlı olduğu için bunların fotokopilerinden incelemek durumunda kaldım, yok bulamadım. Peki, Cumhuriyet Savcıları bu bilirkişileri ismen seçtiklerine göre bu, bu polisleri daha önce hangi olaydan tanımaktadırlar. Ankara’da görevli bu polisler İstanbul Beşiktaş Cumhuriyet Savcılarının görevlendirmelerini talep ettikleri gün İstanbul’da bulunma maksatları nasıldır. Çok ilginç bir şey söylüyorum Sayın Heyet, görev çıktığı anda Ankara’da olan bu polisler İstanbul’da ve yemin ediyorlar, çok ilginç. Şimdi yemin metnini getiriyoruz, getireceğim, ama yine Ceza Muhakeme Kanununun ve Türk Ceza Kanununda eğer aykırı bilirkişilik veya tercümanlık yapılırsa diyor ki bir bilirkişinin gerçeğe aykırı mütalaada bulunması halinde bakın bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur diyorlar, diyor. Suç işlediğini söylüyor, bu polisler suç işlemiş, nasıl suç işlemiş bakınız, ettikleri yeminde diyor ki, görevime adalete bağlı kalarak bilim ve fenne uygun olarak tarafsızlıkla yerine getireceğime, namusum ve vicdanım üzerine yemin ederim demiş. İşte bakınız yemin belgesi ve verdikleri rapora bakıyoruz 21 Haziran 2010 tarihinde ek mütalaa raporunda bir bilgi veriyor, Sayın Mahkemede şu anda delil olarak kullanılan ve nesnel delil olarak kullanan bir delil. Bakıyoruz bu mütalaanın arkasından 3 tane rapor alınıyor, 3 tane profesör bir tane Amerikalı şirkette şu görüldüğünü, yansıda görüldüğü gibi ama burada daha önemlisi şu, şimdi encase forensic programında bu sahtecilik tespit edilebiliyor. Bakıyoruz bunlar polis teşkilatı encase forensic kullandığını gösteriyor, nereden anlıyoruz Levent Bektaş’ın bununla ilgili bir şeyi olmuş, sahteciliğini ispatlamak için göstermişler, polisler göstermişler demek ki bu program ellerinde var. Peki, bu program ellerinde varsa bu sahtecilik hakkında tersinde yani bir sahtecilik oluşturacak şeklinde rapor hazırlamaları, demek ki bunda bir artık kasıt var. Şimdi bakıyoruz yasalara göre suç işlediği anlaşılan bu polis bilirkişileri kimlerin dosyalarını incelemişlerdir, başta benim olmak üzere yansıda isimleri görülen insanların dosyalarını incelemişlerdir. Ben bir kısmını aldım sadece buraya ama bu liste şu anda yüzün üzerinde, ya benim tespit ettiğim yüzün üzerinde, bu davayla ilgili olduğu için buraya getirdim. Şimdi Sayın Heyet iddianamenin dayandığı 3 tane sacayağı var, bakıyoruz yanlış bilgiler, bu bilgiler nedir? Mesela deniliyor ki işte polis beyanları, aram el koyma tutanakları, kamera çekimleri, yazışmalar ben burada sürekli sizlere gösterdim nesnel delil olarak biraz sonra yine daha önce sunamadığım zaman süre kısıtlılığından yine birkaç tane sahte belge göstereceğim. Bakın sahte olduğunu söylüyorum, doğru değil, arama el koyma tutanağını kamera görüntülerini size ispatladım. Tuttukları tutanak doğru değil, peki bunu yapan kim? Polisler maalesef. Bir gizli tanık olayı var. Bana da İleri Adım isminde bir tane gizli tanık yamandı. Gizli tanıkların durumları hakikaten ortada. İşte görüyoruz

12

Page 13: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:13

buraya geldiğinde de buradaki sanık yapılmış arkadaşların konuşmalarında da ki sizlerin insan sarrafısınız anlamışsınızdır, çünkü yalanın sonu yok, yalan çıkmaz yol gibidir. Kim buna başvuruyorsa mutlaka bir yerde o çıkmaz yola şey yapacak, ama ben şu kısıtlı olayda gördüm ki burada iddia getiren insanları zor durumda bırakan insanların iddialarında verdikleri cevaplar, sordukları sorular bunu niye yazdın dediği zaman verdikleri cevaplar içler acısı, tatmin etmiyor. Bunları sizlerin çok net görmüş olmanız lazım. Mühimmat ve silahlara bakıyoruz, mühimmat ve silahlarda biraz evvel Sayın Hasan Ataman’ın belirttiği gibi ki bu insan Orhan Aykut, İhsan Arslan’dan bilimle ilgili benimde ismim geçtiği bir davası var, suçlanmam için. Bu konuda daha önce de ben gündeme getirmiştim, İhsan Arslan malumunuz bizim komşumuzdur Sapanca’dan ve Mustafa Kemal aleyhinde yazıları olduğu için rahmetli babamla ilgili çekişmeleri olan bir insan. Ve suçlamalar getiren bir insan, bunu da zaten tüm söylemlerini Kemalizm’le ilgili, Mustafa Kemal’le ilgili bu rejimle ilgili söylemlerini gündeme getirmiştir kitap halinde 92 yılında Sor yayınlarından çıkartmıştır. Bunu daha önce savunmamda da sizlere arz ettim, yani burada bizim karşımıza gelen insanların durumu bu, mühimmat ve silah deniliyor ve bu silahlar durumları ortada, polisin koyduğu çok açık, bakın neden açık diyorum, bir şeyi eğer iddia ediyorsanız, tez halinde sunuyorsanız bunun mutlaka yükümlülüğü vardır. Çünkü bir şey olgu haline gelmeden, kuram haline gelmeden insanları töhmet altında bırakılıyordur, ama ben size bunun nesnel, somut, elle tutulur şekilde ispatladım. Şimdi bir başka konuya geçiyorum hızlı hızlı, 20 Ocak 2010 Taraf gazetesinde bir haber yayınladı, Türk Silahlı Kuvvetleri kendi halkını bombalayacak, öldürecek bir suç örgütü gibi göstermekte. Diyor ki, aynen bakın cümlesini okuyorum, biz bu darbecilik hastalığından arındıramayacağız bu orduyu, kendi ordumuz, kendi bombamızla bizi öldürecek ve hepimizi öldürmek için de hazırlık yapacak. Şimdi bundan tam 3 gün sonra ki çok ilginç bir Mahir Kaynak’ın bir gündeme MİT emeklisi gündeme düştü ama bu şeye kadar, bu açıklamaya kadar devam eden davalar Ergenekon davası, Kafes davası, Amirallere yapılacak suikast, irticayla mücadele eylem planı, darbe günlükleri, örtülü ödenek ve Poyrazköy iddialarına yönelik soruşturmalar devam ediyordu o ana kadar. Bakın tam 3 gün sonra buradan, bu yazıdan ki ben takip ediyordum bunları, bu siyasi hareketleri, Mahir Kaynak şöyle bir yazı çıkarttı. Bakınız yansıda görüldüğü gibi, bunları size vereceğim metin olarak. Mahir Kaynak’ın bugünden tam 29 ay öncesinden yazmış olduğu makalesi sanki bugünü anlatmaktadır. Diyor ki, silahlı kuvvetlerdeki diyor dokümanlar ele geçti, bunlar tadil edilecek, kamuoyuna sunulacak, darbe karşıtlığının ve bunlara karşı geliştirilecek tavrın genelleşmesi halk nazarında yaygınlaştırılacak diyor. Bakın bu bir doktrindir, indoktrindir. Yani enjekte ediyor ve diyor ki medyanın durumu askerlerin yemin törenini andırır diyor, herkes ne kadar demokrasiden yana olduğunu da diyor göstermek için diyor kaleme sarılacak diyor. Çok ilginç, bakınız devam ediyorum aynı o günkü şeylerden bir sene sonra ben bunları hazırlayabildim. Star gazetesinde aynı gün bu haber olduktan sonra İbrahim Kiraz aynen şöyle diyor, makalesinin başlığı da diyor ki daha ne planlar çıkacak, sanki bugünü görüyor. Öyleyse diyor Türk Silahlı Kuvvetlerinin mevcut alışkanlıklarının dışına çıkması zorlanması gerekiyor, bunun ise güç kullanarak yapamayacağımıza göre kamuoyu baskısı oluşturarak yapmayı denemek durumundasınız diyor. Yine Yeni Şafak’ta Resul Tosun diyor ki, bu işler diyor Harbiye’de başlar diyor, bu darbecilik zihniyeti diyor. Cunta iddiaları ciddiye alınmalı, cuntayla ilişkili olanlar hakkında yargı cesaretle hareket etmeli ve müzede çocukları, camide halkı öldürmeyi planlayan gözü dönmüş, bakın gözü dönmüş diyor Kemalist subaylara gözü dönmüş, kana susamış darbeciler diyor. Kim yapmış bunu, yapmışsa darbenin nasıl yapıldığını daha önce buraya çıkan Sayın Perinçek açıkladı, bu darbeler halka karşı nasıl yapıldığını, nerelerden odaklandığını, nerelerde piştiğini bugün ilkokul çocukları bile biliyor. Ama bakınız diyor ki camide halkı öldürmeyi planlayan gözü dönmüş diyor. Böyle bir subay var mı, varsa buna aklı başında herkesin karşı çıkması lazım ve bakın aynı gün Zaman gazetesinde işte o camileri bombalayacak askerlerin listesi çıktı. Nasıl, bugün Mustafa Yüce Bilgi’nin Yargı şehidi olmadan bir gün öncesinde Kemalettin Gülen’in

13

Page 14: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:14

ofisinde işte Vakit gazetesinin nasıl Alparslan Arslan okumuşsa, işte o üyeler şeklinde bakın o günde Zaman gazetesinde.”

Mahkeme Başkanı: “Evet, Mustafa Bey bu söylenen, anlattıklarınız dava dışı, basının, bir kısım basının yazdığı şeyler, bu bizi bağlamaz.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Evet.”Mahkeme Başkanı: “Yazabilirler, çizebilirler ama Mahkememizi de ilgilendiren bir yönü

yok.”Sanık Mustafa Dönmez: “Şimdi sonunu bağlayacağım, bağlayacağım bunu.”Mahkeme Başkanı: “Burada bir ciddi yargılama yapılıyor, yani burada deliller tartışılıyor,

tanıklar dinleniyor, bu dava dışı beyanlar bizimle ilgili değil, yani söylüyorsunuz şöyle oluyor, şunu yazmış, bunu yazmış. Olabilir, yazmış olabilir o onun görüşüdür, o onun kendisini ilgilendirir.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Kesinlikle, kesinlikle”Mahkeme Başkanı: “Mahkememizi ilgilendirmez, yani Mahkememizi bağlamaz onu

söylüyorum, buyurun.”Sanık Mustafa Dönmez: “Teşekkür ediyorum zaten ben de bir parçasını şimdi size

sundum, bir bütünü biraz sonra gelecek karşınıza Sayın Başkanım teşekkür ediyorum hassasiyetiniz için. Taraf gazetesinde Cengiz Çandar (1–2 kelime anlaşılamadı).”

Mahkeme Başkanı: “Efendim söylüyorsunuz da yani uzun uzadıya söylüyorsunuz, onun söylüyorum.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Yok yok hızlı geçiyorum, hızlı geçiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Dava dışı beyanlar bizi bağlamaz diyorum, hala ısrarla devam

ediyorsunuz.”Sanık Mustafa Dönmez: “Yok, yok hayır bitti zaten bu sonuna geliyorum. Hodri Meydan

diyor, Mehmet Ali Birand’da diyor ki aynı gün Kemalizm bitecek diyor. Yani bu olayların o konuşmanın sonunda diyor ki belgelerin değiştirilmiş olduğu ortaya çıkacak diyor Mahir Kaynak. Yani komplo olduğu ortaya çıkacak, nasıl çıkıyor işte biraz evvel benim arz ettiğim gibi belgeler üzerinden bu komplo ortaya çıkacak, bizim gibi araştıran insanlar bunu çıkartacak ne darbe kalacak, yani tasfiye edilecek, tasfiye edildik bizler. Bakın muvazzaf subay olarak tasfiye olduk, tüm bugüne kadar getirdiğimiz tüm şeylerimiz elimizden alındı. Sonra diyor ki ne ordu düşmanlığı kalacak, bu olay iyileştirilecek diyor. Şimdi yine iddianamenin dayandığı temel direklerden birisi Sayın Heyet Tuncay Güney’in ifadeleri, 6 çuval dolusu belge gelmiş, Türk istihbarat birimlerine ait olduğun söylüyor. Ergenekon denilen şeyin bir oyun olduğunu, bu oyunda da herkesin üstüne düşeni yapacağını bildiriyor. Şimdi Tuncay Güney’in söylemleri değerlendirildiğinde yargılanan bizler ile yargılayan sizlerin sahnelenen oyunda birer parça olduğumuz iddia ediliyor. Eğer Tuncay Güney’in iddialar doğru ise bu davada karşımıza iddia olarak getirilen tüm suçlamaların o bilgiyle gelen iddianamenin bir bütün olarak tekrar değerlendirilmesi gerekmektedir. Yok, eğer Tuncay Güney’in beyanları ciddiye alınmayacaksa Mahkemenizden büyük bir oyunun parçası olarak nitelendirdiği için, suçlama getirdiği için kendisi hakkında kırmızı bülten çıkartılmasını talep ediyorum. Şahsım hakkında kamuoyuna gerçek dışı beyanlarda bulunan Taraf gazetesi yazarı Alper Görmüş’ün de bakın 2004 yılında bir tane beyanı var. Bir Abant’ta toplantı yaptıklarından bahsetmektedirler, yine Sabri Uzun’un mülkiye müfettişleri tarafından 20 Eylül 2010 tarihinde alınan ifadesinde diyor ki 2001 yılında Ergenekon terör örgütü diye benim önüme diyor polis müdürleri bir yazı getirdiğini söylüyor. Sayın Heyet ve bu 2001 yılında 5, 6 korgeneral vardı diyor yani toplam 25 kişilik bir şeydi. Sonradan buna ekleme yapıldığı anlaşılıyor. Yani bu plan 2001 yılında da hazırlandığını iddia ediyor. Kim iddia ediyor bunu Sabri Uzun. Gelinen noktada Sabri Uzun’un da ifadesinin bir itiraf olarak değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle de tanık olarak dinlenmesini talep ediyorum. Şimdi Sayın Başkan benim geçen duruşmada.”

14

Page 15: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:15

Mahkeme Başkanı: “Süreniz doldu ilave sürenizi kullanıyorsunuz. Tamamlayın sözlerinizi.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Peki. Şimdi kovuşturma safhasında taleplerle ilgili Savcıların silahların eşitliği var ancak eşit şartlarda olmadığımızı düşünüyorum. Neden? Onu da nesnel delillerden bakıyorum. Bugüne kadar yaptığım taleple hale yüzde 10’un altında. Ancak Cumhuriyet Savcılığının taleplerinin karşılanma yüzdesini biliyoruz. Kovuşturma safhasında maalesef deliller değiştirilebiliyor. Hatta yok edilebiliyor. Şu safhada bunu örnekle suç malzemeleri üzerinde adli mühür ve sis kutusunun durumudur. 3 ayrı yerde iddia edilen mühimmatlar Mahkemenizce bir tarafta toplansa 6 yerdedir şu anda bu polisin yaptığı oyun ortaya çıkacaktır. Bir basit örnek vermiştim Sayın Başkan hatırlarsınız demiştim ki 3 tane sis kutusunu bir araya getirin burada size yapılan kumpası hemen ispat edeceğim demiştim ve birde bunların üzerinde parmak izleri çıktı.”

Mahkeme Başkanı: “Bunları defalarca söylediniz dinledik. Yani kaçıncı kaçıncı söyleyişiniz hatırlamıyorum kaçıncı söylediğinizi.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Kabul edin bu talebi ama şu talebi şu talebi kabul edin diye söylüyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam, tamam tamam değerlendirdik Mahkememiz öyle karar verdi.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Ama üzerinde polislerin parmak izleri çıkacak.”Mahkeme Başkanı: “Tamam defalarca söylediniz yani bunu dinledik.”Sanık Mustafa Dönmez: “Peki o zaman birde şu konu var. Mahkemenin aldığı kararlara

uymayanlar hakkında ceza yasa yaptırımı uygulanmadı bugüne kadar. Bu bize gönderilmeyen tüm evraklar sanık lehine olan bilgiler. Oysa 332. maddeyi ihlal edenlerin 250.madde hükmü uygulanması lazım bu konuda da bir şey var. Yine bakın size son olarak bir belge göstermek istiyorum. Diyor ki Sapanca’da Mustafa Dönmez’in evinde kamerayla ilgili bir görüntü kaydı olduğundan bahsediyor. Böyle bir kayıt yok. Kamera çekimi varsa nerede Sayın Başkan? Yani bir beyan var ve bunu ben talep ediyorum. Yok, bunu talep ediyorum lütfen bununla ilgilenin. Bu belge o zaman sahte midir? Böyle bir 13 Temmuz 2010 tarihinde Nazmi Ardıç’ın 4. sınıf emniyet müdürünün imzası var. Yine bakın 472 tane mühimmat var. Olaydan tam 1 gün sonra mühimmat eklemiş polis. Açma kapama tutanağında bu mühimmat görünmüyor. Yine kimsesiz evin babamdan kalan evin saat 10’da araması normal midir Sayın Başkan? Bakın saat 10’da aramaya başlamışlar yani sabaha karşı da değil akşam 10’da aramaya başlamışlar sabaha kadar devam etmişler ve bize haber verilmiyor. Yani buraya ne konulsa bizler suçlanacağız. İddia edilen belgelerin gerçek olduğuna kadar şu ana kadar somut hiçbir delil yok Sayın Başkan. Gelinen noktada iddia edilenler iftiradır. Suç atan kamu görevlileri gerçekte suç işleyenlerdir. Şimdi haklı olarak soruyorum. Tamamı ispatlanmış somut gerçekse bunlar hala bu tutuklular devam ediyorsa yargılamanın adil olduğu mahkeme heyetinin tarafsız olduğunu iddia etmek mümkün müdür? Son nok… son slaytımı koydum. Bakın tehdidin nerelere ulaştığını anlatmak için daha önceki mahkeme başkanı Sayın Özese’nin düzeltiyorum Köksal Şengün’ün 20 Mayıs 2009 tarihinde saat 14:13’te bu mahkemenin eski başkanı Sayın Köksal Şengün’ün telefon dinlenmiş 8 Haziran 2010 tarihinde de bu tehdidin bir yargıca diyor ki kendi ağzından çok ağır şeyler de söylerim ama yeri ve zamanı değil aslında kurt içimizde dışarıda değil. Böyle yapılarak soruşturma yönlendiriliyor. Basına servis yapan belli gruplar var demiştir. Masum insanlara çektirilen Sayın Heyet tedavisi mümkün olmayan olayların sorumluluğu Mahkeme Heyetinin üzerinedir. 15 gün evvel şu anda aramızda olan sağlığını kaybetmiş bir gözünü kaybetme tehlikesi yaşamış insan var. Daha önce ben Ankara'daki duruşmaya katıldığımda Yalçın Küçük’ün mahkeme heyetinin takdiridir. Duruşmaya men cezası verilmiş ama benim şahit olduğum o zaman söz verdiğim bir olayı da son olarak anlatmak istiyorum size. Üzerinde morluk vardı.”

15

Page 16: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:16

Mahkeme Başkanı: “Efendim savunmayla ilgili taleplerle ilgili olarak beyanda bulunun. Lütfen lütfen dava dışı şeyler söylemeyin.”

Sanık Mustafa Dönmez: “İnsanı olaydan bahsediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Bakın size süre veriyoruz. Başka konuşacak arkadaşlarda var.

Avukat arkadaşlarda var. Sanıklarda var bunu iyi değerlendirin. Burada taleplerinizi alalım. Daha önce dinlenmiş tanıklara karşı beyanlarınız varsa onları alalım. Lütfen ya savunma kapsamında konuşun.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Taleplerimi size yazılı olarak vereyim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam alalım onları.”Sanık Mustafa Dönmez: “Son bir cümlemi müsaade ederseniz söyleyeyim.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun bağlayın bağlayın cümlenizi.”Sanık Mustafa Dönmez: “Evet. Sayın Başkanım bakın her devirde her türlü yargılama

olur. Bununla ilgili size bir tane bir cümle okumak istiyorum. Bir tane kitapta Talat Paşa evrakı (bir kelime anlaşılamadı) isimli bir eser var. Bir insana suç suç getirilmiş ve o suçla yargılanıyor. Onu anlatıyor. Everest yayınlarından çıkmış 200, 225. sayfasında.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim lafı uzatmayın. Son cümlenizi alalım diye ben size söz verdim buyurun.”

Sanık Mustafa Dönmez: “Son cümlem bitireceğim.”Mahkeme Başkanı: “Okuyorsunuz.”Sanık Mustafa Dönmez: “Hayır zulmü anlatıyor.” Mahkeme Başkanı: “Mikrofonu keselim buyurun mikrofonu keselim buyurun oturun.

Buyurun Veli Bey.”Sanık Veli Küçük söz istedi verildi: “Sayın Başkan Sayın Heyet Heyetinizi saygıyla

selamlıyorum. Ben ilk savunmamı yapmamın üzerinden ana savunmamın 3 sene falan, 4 sene geçti. Her seferinde bir şeyler söylemeye çalışıyorum ama ya anlatma özürlüsüyüm bir şey anlatamıyorum herhalde aynı şey devam ediyor, Sayın Başkanım ben 1915’te tutuklanan İngilizlerin baskısıyla tutuklanan bir tür Osmanlı Paşasından sonra 90 sene sonra Amerika’nın baskısıyla tutuklanan bir generalim. Ha şöyle söyleyeyim şimdiki buradaki ordu mensupları tutuklanan ordu mensupları benim tutuklandığım sabah tutuklanmışlardı hepsi çünkü bana sorulması lazımdı Veli Küçük’ü tutuklayacakları vakit nedir bunun suçu denmesi lazımdı bu suçu sorulmadan hemen alın çabuk alın falan diye bir talimat gittiğini biliyorum alındım ve gene savunmamda Sayın Başkanım bir anekdot anlatmıştım. Ben Edirne’de alay komutanlığı yaptım 93, 97 senelerinde o Kırkpınar güreşlerini iyi biliyorum orada takip ettim. Pehlivanların nasıl birbirlerine kafa kol çektiklerini nasıl kuvvet denemesi yaptıklarını anlatmıştım anekdotumda. Cazgırın da neler yaptığını anlatmıştım aslansın kaplansın diye. Onu galeyana getirirdi sen bunu becerirsin gibilerden ve Kırkpınar güreşlerini bu davaya benzetmiştim. Ne kadar haklı oldum keşke Veli Küçük yalınmış olsaydı meydana çıksaydı demiştim ki amaç amaç ordunun şirazesinin ele geçirmek paçasını kaptırmak kapmak. Ve geldiğimiz şu aşamada maalesef 2200 senelik Metehan’dan bu yana devam eden asil Türk ordusunun şirazesini kaptılar kaptırdılar bu hale geldik maalesef. Buradaki arkadaşlar asker kökenliler hiç üzülmesinler onlar sonradan tutuklanmadı Veli Küçük 2008’in Ocak’ında evi gece basılıp polisler arasında alınıp götürülürken hepsi tutuklanmıştı. Sayın Başkanım neden tutuklandığım önemli değil. Benim suçum ne ben onu araştırıyorum onu istiyorum ben. Şimdi öyle ilginç şeyler oldu ki gizli tanıklar getirildi Veli Küçük’ün suçu araştırılmak için. Ev araması yapıldı evimde çıkan malzemeler dediler 30’a, 40’a yakın klasörlerim aldı gitti ki iddianamenin veyahut da eklerine bakıyoruz birçoğuna diyor ki Azeri lehçesiyle yazılmış veyahut da Rusça İngilizce yazılmış şeyler okunmuyor diyor. Doğru Azeri bana gelen bütün şeyler birçoğu Azeri lehçesiyle gelen çıktılardır. DAK Başkanı olduğumdan dolayı dünyanın her tarafından gelirler bunlar. Bunlar dediler ki efendim Ergenekon belgeleri var bunların içerisinde Ergenekon belgelerini yazan Ümit Oğuztan tahliye edildi. Ama Tuncay

16

Page 17: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:17

Güney’e de ellenemez ona, ona dokunulamıyor ki o getirdi altında da yazıyor. Diyor ki Saygılarımla Tuncay Güney diye el yazısıyla. Bu el yazısını bir tahlil edin dedim olmadı o da. Tuncay Güney’de diyor ki ben götürdüm diyor. Onlar hakkında işlem yok Veli Küçük ev aramasında çıkan Ergenekon belgeleri diye tutuklu. Faili meçhuller dendi yazıldı. Avukatım dedi ki şu faili meçhuller deyip duruyorsunuz Veli Küçük’ün bunu bir araştıralım dedi. Mahkemeniz sağ olsun bir yazı yazdı Veli Küçük’ün şu faili meçhullerini bulun diye. Benim Kocaeli Alay Komutanı olduğum dönemde.”

Mahkeme Başkanı: “Mahkememiz öyle bir yazı yazmaz Veli Bey. Yani Veli Küçük’ün faili meçhullerini bulun diye bir yazılmaz. Faili meçhuller var mı yok mu diye araştırma yapın diye araştırma yapın diye yazılır.”

Sanık Veli Küçük: “Hayır, hayır ben, ben kısaca söylüyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”

Sanık Veli Küçük: “Benim bölgemde faili meçhul hiç olmadığı yazıldı geldi. Ha geldi ama yazılan yazıda fail meç… Veli Küçük’ün faili meçhulleri aransın dendiği yazıda benim bölgemin dışı (bir kelime anlaşılamadı) yazdığı emniyet onlarda araştırıldı. Şeydir efendim Bolu’dur Düzce’dir o taraflar da araştırıldı. Önemli değil. JİTEM dendi Veli Küçük JİTEM klasiği oluşturuldu ben burada dedim ki ben Jandarma İstihbarat Gruplar Komutanlığı yaptım benim personelimin dahil Türkiye genelinde personelim dahil. Yapılan bir kanunsuz bir suç varsa önüme koyun ben hesap vereceğim personelimin günahını da ben alıyorum. Ben vereceğim dedim ama klasik oluşturdu Veli Küçük JİTEM. O da gitti. Diyarbakır’da kazılar dahi yapıldı. 300 senelik mezarlardan kemikler çıkartıldı. Burada JİTEM’in grubu vardı diye. Yani böyle bir şeyler oldu. Tuncay Güney’in beyanları dendi ve buna samimi beyanlar dendi maalesef. Tuncay Güney’in kim olduğunu artık bütün Türkiye biliyor bende uzun uzun anlattım Tuncay Güney’le ilgili olanları Tuncay Güney Bahai Şeyhinin talimatıyla gelmişti kendisi de şimdi Bahai Şeyhine yakın Amerika’da Kanada’da. Osman Yıldırım dinlendi bir karikatürdü. Eğer Osman Yıldırım’ın beyanıyla Danıştay saldırısı bu davayla birleşiyorsa benim savunma yapmama gerek yok ki. O bitmiştir o iş. Talip Doğan Karlıbel şurada dinlendi Sayın Başkanım ki Muzaffer Tekin çıktı Talip Doğan Karlıbel hakkında her şeyi belgesiyle ortaya koydu. Ama Talip Doğan Karlıbel şıkıdım şıkıdım geziyor ona bir şey olamıyor. Alparslan Arslan meselesi çıktı. Benim İsveç’teki Stockholm’deki DAK toplantısında çekilen bir fotoğrafım konuldu ki benim toplantılarımda yurtdışı toplantılarımda binlerce fotoğraf çekilir herkes çektirir gelir. Ha o fotoğraf Alparslan Arslan olabilir midir? Niye olmasın. Alparslan Arslan’ı ben tanıyor olamaz mıydım? Olurdum. Devletin bir avukat. Alparslan Arslan bana telefon etseydi Danıştay olayından önce deseydi ki ya Veli Paşam ben Alparslan Arslan avukatım bir çayını içmeye geleceğim seninle tanışmam lazım bir konuyu görüşeceğim tabi ki karşılardım. Buyur derdim. O fotoğraf günlerce yayınlandı. Azeri genci Mehmet Ahmedov olduğu ortaya çıktı. Ama o fotoğraf Danıştay saldırısı olur olmaz Ankara’daydı kim götürdüyse bir altın tabancalı Adalet Bakanı da dedi ki, sürprizlere hazır olun dedi neler çıkacak bakın görün dedi. O fotoğraf çıktı, o fotoğrafında babası dedi ki, Alparslan Arslan’ın ya bu bizim oğlumuz değil, bu adamın boynunda (bir kelime anlaşılmadı) var, kulağında bir hayır dediler sen bilmiyorsun senin oğlun. Alparslan Arslan dedi ki, ben o değilim sende bilmiyorsun dediler sen O’sun. Alparslan Arslan’ın Veli Küçük’le fotoğrafı var bu iş bitmiştir dediler. Hrant Dink cinayeti meselesi geldi Sayın Başkanım ben burada zaman gelirse ben bunu anlatacağım Hrant Dink olayı örtüldü. Hrant Dink şimdiye kadar olanın dışındadır nasıl öldürüldüğü. Her şeyi ben biliyorum. Bende iyi kötü bende senelerimi verdim istihbarata aynı mesele. Ama bunu da Veli Küçük’e yamanmak istendi ayrı mesele.”

Mahkeme Başkanı: “Ne biliyorsunuz ne biliyorsanız anlatın ortaya çıksın.”Sanık Veli Küçük: “O da o da tutmadı 24 bin silah sevkedil… iddianame söylüyor bunları

Veli Küçük 24 bin tane silahı nereden bulduysa bunu Sayın Doğu Perinçek bunu anlattı dedi ki, ya bunun kilosu var, gramı var, bir arabayla gitmez bu ama ben Irak’a geçirmişim PKK’ya falan

17

Page 18: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:18

dağıtmışım, o da bitti. Azerbaycan’da darbe yapacağım dediler Veli Küçük, efendim ben kimim ki, darbe yapacağım ordu mu var, sonra Azerbaycan’da darbe yapmak bana mı kaldı. O da ayrı mesele o da üzerime yüklenmeye çalışıldı. Efendim dediler ki, 3 tır dolusu külçe altın getirdi. Kimle? Efendim Aytaç Yalman Paşayla, Veli Küçük. E nerede bu altınlar? Dediler ki, Danıştay saldırısı o altınlar için oldu, o altınların hissesini missesini bir şeyler alacaklardı olmadı onun için oldu dediler o altınlar da bulunmadı. 500 milyon Dolar parası var dediler Veli Küçük’ün. Nasıl oldu bu? Efendim yurtdışından 500 milyon Dolar para getirdi. Ee bunu Kozan’da bir bankanın deposuna kondu dendi. Ki, bir tır dolusu. E bu Danıştay cinayeti bu para için işlendi. O parada hissesi vardı ve paranın kontrolü Veli Küçük’teydi dendi. Dedik ki, Kozan’da bir banka Kozan ne kadar bir yer ki, Kozan bizim köy kadardır herhalde Türkmen köyü kadar dedik ki, şunun bir bakın şu bankanın hangi deposu hangi banka kaç tane banka var. O da tutmadı ama Veli Küçük yamandırıldı, Veli Küçük’e kondu. Efendim dediler ki, Veli Küçük öyle bir adam ki, bildiğiniz gibi değil. Ee… iddianame bunlar gizli tanıkların, tanıkların beyanlarını söylüyorum Sayın Başkan afaki değil. Dediler ki, 500 yok 10 bin kalpak siparişi verdi. Ee ne olacaktı? Şeyde İstanbul’da Yeşildirek diye bir yer varmış oraya vermişim bu kalpaklar gelseymiş ben 10 bin tane adamı eğitmişim Kızılay’da toplayacakmışım ne haddimeyse başına da Hurşit Tolon Paşayı koyacakmışım ve diğer emekli paşalar varmış onları da hepsini koyacakmış ben koyacakmışım ne haddimse. Ee 10 bin kişi Meclis’e doğru Kızılay’dan Meclise doğru Sayın Başkanım inanın hikaye anlatmıyorum iddianame ve tanıklarını beyanlarını söylüyorum Meclise doğru yaklaştıklarında Kalpak giy diyecekmişim hepsi kalpaklarını giyeceklermiş Mecliste kalpaklı 10 bin kişiyi başında Hurşit Tolon diğer paşalar ben olmak üzere bir gören herkes kaçacakmış. Meclisi işgal edecekmişim ben de dedim ki, bunda bir yanlışlık var ben kalpak parasını, ha kalpak parasını bulamışım. Ee Azerbaycan’a sipariş vermişim oradan gelecekmiş tutmadı, ben de dedim ki, biraz artık bunun şeyine kaçtım dedim ki, bu doğru ama ben kalpak parası bulamayınca ee namaz takkelerinizi arka cebinize koyun demişim takke giy diyecektim. Yani bu hale gelmesin artık lütfen yani bunlar karikatürize etmiyorum bunlar tanıkların söyledikleri Sayın Başkanım. Ve iddianamede Veli Küçük için suçlamalar bunlar yani söyleyemiyorum artık ve Sayın Başkanım ben dedim ki, iddianame hazırlandı iddianamenin 9, 19. sayfasındaki ısrarla her zaman söylüyorum 19. sayfasında 919’da Veli Küçük’ün suçu köprü personeli dendi. Ve dedi ki, şöyle kısaca çok kısa okuyorum, şüpheli Veli Küçük’ün Ergenekon terör örgütünün gizli üst düzey yapılanması ile gizli sivil yapılanması olan lobi bölümü arasında köprü elemanı olarak görev yaptığı, köprü elemanı demek; Ergenekon terör örgütünün hem üst yapılanmasını bilip bu yapılanmada alınan kararların uygulanmasının temini için Ergenekon terör örgütünün lobi yapılanmasına getirip uygulanmasını sağlayan kişidir. Bu konumda olan insanlar Ergenekon terör örgütünün tüm yapılanmasını ve işleyişini bilip ona göre diğer alt birimleri ve kendisine bağlı olan örgüt üyelerini organize etme konumunda oldukça olduklarından Ergenekon terör örgütünün içinde önemli bir konuma sahip bulunmaktadırlar diye Veli Küçük’ün bu Ergenekon davasındaki konumu anlatıldı hukuki konumu. Ben de dedim ki, madem öyle şu benim köprüyüm ben yukarıdan alıyorum aşağıya veriyorum takip ediyorum şu kimden ne aldım, bunu bir çıkarın kimle konuştum onu bir gösterin ve altımda üstümde kimler var, onları söyleyin dedim. mahkemeniz hayır dedi, biz öyle bir şey yapmayız ve bu şemayı açın dedim bu şema gelmişti şemayı açın dedim, hayır dediniz şemayı açamayız, şema kapalıdır ve bunu da 3.2.2009 tarihli almış olduğunuz ara kararda belirtiniz ara kararın 14. 13. maddesini okumuyorum zaman almayayım diye ve dediniz ki, açamayız bu gizlidir bu şeyi açamayız ama sen köprüsün sen yukarıdan gelenleri aşağıya veriyorsun aşağıdan ki, kontrol ediyorsun takip ediyorsun, sen suçlusun, sen biliyoruz biz seni falan gibi oldu. Şimdi alınan karada sizin mahkemenizin açılmaması konusunda şemanın aldığı kararında üzeri şöyle bir deyim var. Üzeri Savcılık tarafından kapatılmış bir kısım kişiler hakkında herhangi bir soruşturmanın açılmamış olması bir gerekçesi kapalı olmasının. Ben de diyorum ki, şöyle üzerleri kapatılanlarda kapatılanlarda

18

Page 19: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:19

sözde örgütün içindeyse ki, öyle listede olduğuna göre soruşturma açılmayışının nedenlerinin açıklanmasını talep ediyorum ve üstü açık olan Veli Küçük’ün açık olmasını gerektirecek delillerin neler olduğunun işarını talep ediyorum. Benim üstüm açık olduğuna göre ve diyorsunuz ki, üzeri kapatılan kişilerin sosyoekonomik ve siyasi konumları kapatılmalarının gerekçesi olarak gösteriliyor.”

Mahkeme Başkanı: “Veli Bey süreniz doldu tamamlayın lütfen.”Sanık Veli Küçük: “Lütfen ben tamamlıyorum, tamamlıyorum üzeri kapatılan kişilerin

sosyoekonomik ve siyasi konumları kapatılmanın gerekçesi olarak gösteriliyor, ben de şöyle talep ediyorum Sayın Başkanım, taleplerim bunlar. Veli Küçük’ün üstünün açık olması sosyoekonomik durumunun zayıf olması ve siyasi görüşünün etkili olup olmadığının açıklanmasını talep ediyorum. 3. talebim diyorsunuz ki, bu kararda üzerleri kapatılı kapalı bu kişilerin isimleri açık ve dosyamız sanığı olan kişiler haklarında herhangi bir beyanlarının bulunmaması diyorsunuz gerekçede bende talep ediyorum, üstü kapatılanların kim olduklarının bilinmediği göz önüne alınırsa beyanlarının olup olmadığı da bilinmemektedir, bilinmiyor. Bu nedenle göz önüne alınarak yargılamamın aleni olması açısından açılmasını talep ediyorum. Yine siz diyorsunuz ki, bitti şema içeriğine göre sanıklara herhangi bir suçlama getirilmediği diyorsunuz talebim Veli Küçük şemada olması nedeniyle sanık olarak yargılandığına göre ki yargılanıyorsam listedeki diğerlerinin sanık olarak görülüp görülmediğinin nedenini işarının açıklanmasını talep ediyorum. Yine siz diyorsunuz ki, şemanın alt kısmındaki nottan da anlaşılacağı üzere ne şekilde düzenlendiğinin açıkça belirtildiği bakın burada diyor ki, (bir kelime anlaşılmadı) ha bakın şemanın altında şöyle diyor, şema bu meşhur şemamız Tuncay Güney İpek’in ifadelerinden ve meskun CD’lerde yer alan bilgilerden şematize edilmiştir. Öyle diyor şema. Sizde diyorsunuz ki, şemada şemanın altında alt kısmındaki nottan anlaşılacağı üzere ne şekilde düzenlendiğinin açıkça belirtildiği talebim bu gerekçe tam olarak anlaşılamadı bunun bu gerekçenin açıklanmasını talep ediyorum. Son oluyor, diyorsunuz ki, üzeri kapalı bu kişilerin CMK 187. Maddesi göz önünde bulundurulup yorumlandığında saygınlık ve haklarının zedelenme olasılığı bu kişilerin kişilik hak ve özgürlükleri dikkate alınması ve korunması gerektiği gibi hususlar göz önünde bulundurulduğundan dolayı açamayız diyorsunuz. Talebim, üzeri açık olan Veli Küçük’ün saygın olmayan bir kişi olduğu kanaatine nasıl ulaşıldığının işarını istiyorum mahkemenizden, ben saygın değilim, itibarsız birisiyim mahkemeniz öyle diyor Sayın Başkanım lütfen.”

Mahkeme Başkanı: “Mahkememiz kimseye saygın değildir diye bir ibare kullanmadı.”Sanık Veli Küçük: “Hayır kararınız öyle ben kararı okuyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Veli Küçük: “Ben yorumum değil karar öyle diyor.”Mahkeme Başkanı: “Evet öyle yorumluyorsunuz.”Sanık Veli Küçük: “Karar öyle diyor onlar saygın sen saygın değilsin sen itibarsız birisin

diyor. Son talebim yargılanma yargılaması sürdürülen sanıkların savunmasına herhangi bir şekilde kısıtlama getirmeyeceği diyorsunuz kapatma gerekçelerinden bir tanesinde ben şöyle bir talebim var Sayın Başkanım bununla ilgili. Şema mahkemece kabul edildiğine şemada üstü açık olan Veli Küçük’ün yargılanmasına esas teşkil ettiğine iddia edilen örgütün köprü personeli olduğu iddia edildiğine göre yargılanmasına kısıtlama getirmediği kararı anlaşılamadı. Ben onlarla ortağım yargılanıyorum nasıl kısıtlama getirmez, bende soracağım şunla irtibatım neydi diyeceğim, kısıtlama getirmez diyorsunuz nasıl getirmez ben kimden haber talimat aldım diye soracağım Sayın Başkanım, Sayın Başkanım 70 yaşındayım çocuk değilim ben biliyorum bunları lütfen.”

Mahkeme Başkanı: “Son son cümlenizi alalım bağlayın lütfen.”Sanık Veli Küçük: “Sonra bitti bitti ama bunları istiyorum bana açıklayın sakın ola ki,

tahliye falan yapacak diye… ben istemiyorum ben buraya bir vatan hizmeti için geldim, ben Türk

19

Page 20: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:20

milliyetçisi olduğum için bu vatan parçalanmaz dediğim için Amerika’nın baskısıyla buraya geldim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Veli Küçük: “Ben buradan ayrılmam ben burada bu vatanın bu bayrağın

dalgalandığını göreceğim.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Veli Küçük: “Ve bunu size taleplerim olarak veriyorum ayrıca daha önce vermiş

olduğum savunmamı talebim tekrar 25 sayfalık bunu da ek olarak veriyorum tekrar incelenmesini istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Veli Küçük: “Mahkemenin benim suçlanmamın şundan suçlanıyorsunuz diye

önüme bir suç ceza şey koymanızı istiyorum talep ediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam tamam.”Saatin 12:00 olduğu görüldüDuruşmaya 13:30’a kadar ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Hayati Hilmioğlu, Av. Filiz Esen, Av. Gönül

Kerinçsiz ve Av. Doğan Subaşı’nın geldikleri görüldü.Huzurdaki yerlerine alındı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun Mehmet Deniz Bey.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım söz istedi verildi: “Bende davanın geneline ilişkin birkaç

gözlemle konuşmalarıma başlıyorum. 3 haftadır gizli tanık ve tanıkları dinliyoruz, bu tanıkların ortak özelliği, bundan öncekileri dinleme fırsatı olmadı. Ama bundan sonrakilerin ne olacağını da bilmiyoruz ama şu 3 haftada çıkarabileceğimiz sonuçlar şöyle, bu tanıkların ortak özelliği birincisi kimseyi tanımıyorlar, tanıdığını söyledikleri ile bir örgüt bağlantısı çerçevesinde belli işlerin yapıldığına dair tek bir somut görgü ortaya koyabilmiş değiller. Bu tanıkların tamamı zaman özürlü, hiçbirisi bir zaman hatırlamıyor, bir zaman söyleyemiyor, şu gün şu saat diyemiyor, unutmuşlar, çok zaman geçti, bunun üzerinden çok zaman geçti şeklinde sorulara cevap veriyorlar. Bir diğer özellikleri anlattıkları kimi olaylar işte İzmir’de geçtiğini söyledikleri, Kocaeli’nde geçtiğini söyledikleri vesaire, Ankara’da geçtiğini söyledikleri olaylar da kendilerinin bizatihi yaşadığı olaylar değil, duyumları ve birtakım çevrelerin kendilerine ulaştırdığı bilgiler şeklinde izah ettiler. Dolayısıyla 3 haftamız burada bir yargılama adına 3 hafta önce neyse bu dava 3 hafta geçtikten sonra da aynı noktadadır, şeklinde analiz ediyorum bende bu da benim analizim oluyor. Şimdi söylediklerini özetlemek gerekirse duyum aldım, varsayımlarımdır bunlar, analizlerimi konuşuyorum burada, Google’da, Google’a yazdığım zaman ne çıkıyorsa işte onları konuşuyorum. Medyadan okuduklarım gibi Türkiye’de bugün bu davanın sanığı olmayıp da herhangi bir yerde, Türkiye’nin herhangi bir ilinde, herhangi bir kesiminde olabilecek herkesin yapabileceği konuşmaları burada bu sanıkların bizim 3 haftamızı almak suretiyle bu davanın vaktinin boşa harcandığı kanaatindeyim, öncelikle fikrim budur. Bu tanıkların anlatımları aynı zamanda davanın geldiği aşamayı göstermesi bakımından da çok önemlidir, çünkü burada 61 tutuklu var ve 61 ayrı hikayenin olduğu ortaya çıkmıştır bu tanıkların anlatımlarından. Hadi bizi çıkarın Sayın Doğu Perinçek, ben, Hikmet Çiçek yani bir İşçi Partisi, yasal bir parti ekseninde mücadele eden insan olarak bizi çıkarın, onun dışında burada 61 ayrı hikayeden bahsedilebilir ve göreceksiniz bundan sonraki tanıklar da burada tutuklu olan herhangi bir ya da birkaç kişiyle ilgili zamanında ne yaşamışsa, ne etmişse duyumlarına dayanarak ve hiçbir somut bilgi söylemeyerek bundan sonra da bu iş devam edecektir. Talebim bir sonraki tanık, gizli tanık her neyse eğer burada herhangi bir kişiyi teşhis edemiyorsa ve anlattıkları olaylar buradaki insanlara dair değilse o tanıklığın geçersiz sayılması ve heyetinizin her sıklıkla vurguladığı davayı uzatmaya yönelik, bunlar davayı uzatmaya yönelik hareketler şeklinde buradaki insanların

20

Page 21: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:21

sözlerinin belki de kesilmesine yol açan zaman meselesinde aynı itinayı bu tanıklara ve gizli tanıklara da gösterilmesini talep ediyorum. Dava salonunda son 1 yılda bunlar yaşanırken, bir iki yılda neyse, dışarıda neler yaşandı bir de bunun da analiz edilmesi gerekir. Neden çünkü bu dava tabi siz heyet olarak diyorsunuz ki dışarıda yazılan çizilenler bizi etkilemez, onlar kendi fikirleridir ancak bu davanın bir de dışarıya etkisi var. O da Türkiye’nin bu davaya nasıl baktığı ve bu davayı nasıl konuştuğu heyetinizi ilgilendirmelidir bence çünkü bu dava sadece buradaki 61 tutukludan ve 250 tutuksuz sanıktan ibaret bir dava değildir. Türkiye’nin neredeyse 24 saat bütün televizyon programlarında her saat başı adı geçirilen bir davadır, Ergenekon vesaire şeklinde. Şimdi benim sorum şudur, bu nasıl bir derin devlet yargılamasıdır ki hiçbir toplumsal desteği yoktur bu davanın, bu iddianamelerin arkasında hiçbir toplumsal destek yoktur. Nasıl, bir, AKP bir anket yaptırıyor kendi tabanına yüzde 63 Ergenekon diye bir örgütün olduğuna inanmıyorum sonucu çıkıyor, basında yer aldı. Bizatihi AKP’nin kendi anketi, iki, ana muhalefet partisi lideri Silivri’ye toplama kampı diyor ve bununla ilgili soruşturma başlatıldı biliyorsunuz süreci. Üç, meclisteki bir diğer muhalefet partisi Milliyetçi Hareket Partisinin lideri Silivri’yi ve Silivri yargılamalarını Bekir Ağa bölüğüne benzetiyor. Yani bir merkezden şekillendirilerek belirli insanlara yönelik bir yok etme kampanyasının yüzyılımızın başında yaşanan Bekir Ağa bölüğüne benzetiyor. Yani Adalet ve Kalkınma Partisinin üye kitlesi, kendi üye kitlesinin yüzde 63’ü, Cumhuriyet Halk Partisinin Genel Başkanı, Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanının ifadelerinden bu davanın dışarıya yansıması şöyle bir meclis aritmetiği açısından bakıldığı zaman bile hiçbir toplumsal desteği yoktur, ne vardır AKP’nin yönetimi, AKP yönetimi bu davanın arkasında olduğun defalarca zaten miting meydanları dahil her yerde söyledi. Peki, başka neler oldu? Dünyanın en büyük barosu, İstanbul barosu, bu davada büyük hukuksuzlukların olduğunu söylüyor ve baro yönetimine soruşturmalar açılıyor, fakat onlar direneceğini söyleyip bu süreçte mücadelesini yürüteceğini söylüyor, dünyanın en büyük barosu. Beş, Genelkurmay Başkanı ve 3 kuvvet komutanı personelimin hukukunu savunamayacağım gerekçesiyle Genelkurmay Başkanlığından ve Kuvvet Komutanlıklarından istifa ediyor. Altı, işçi ve memur sendikaları Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılsın şeklinde beyanatlar açıklıyorlar ve Türkiye’nin etkin işçi ve memur sendikaları bu açıdan Özel Yetkili Mahkemelere güvenmediğini söylüyor. Yedi, geçtiğimiz hafta 19 Mayıs’ta 230 bin genç İstiklal Caddesinde isyan ediyor AKP’nin bu düzenine ve taşıdıkları pankartların içerisinde de Silivri’ye özgürlük pankartı var. Dolayısıyla şimdi biz derin devlet yargılaması diye öne sürülen ve devletin bir kısmını ele geçirip işte halka zulmedecek olan, halka çeşitli işkenceler vesaire iddianamede geçtiği için söylüyorum. Böyle bir davanın hiçbir toplumsal zemini yok, gördünüz mü siz bugüne kadar Ergenekon bilmem ne olsun diye bir kitle hareketi oldu mu Türkiye’de olmadı, yani bu dava toplumsal desteğini kaybetmiş bir davadır, bu da benim analizim. AKP yöneticileri medyadaki müritleri dışında bu davaya ve buradaki sanıklara yönelik hiçbir toplumsal destek yoktur. Özetlemek gerekirse bu dava birincisi Türkiye’yi bölen bir davadır, ikincisi halkı ayrıştıran bir davadır, üçüncüsü muhalefeti susturan bir davadır, dördüncüsü basını sansürleyen bir davadır. Bunu Mahkeme safahatında yaşanan olaylar açısından söylemiyorum, bu tertibin kurulduğu andan itibaren şu an geldiği aşamada ve Türkiye’nin en çapsız adamlarına burada konferanslar şeklinde Türkiye’de Gladio teorisi, Türkiye’nin işte derin devlet teorisi vesaire dersleri dinliyoruz. Ama o insanlar akşamüzeri taksisine binip evine gidiyor, biz ise buradan koğuşlarımıza gidiyoruz. Gelelim bizim duruma, şimdi 32 aydır tutukluyuz, ben tabi bu saatten sonra bir savunma vesaire yapacak değiliz, çünkü zalimlerden af dilemiyoruz, onun için kendimize ilişkin yargılama.”

Mahkeme Başkanı: “Deniz Bey lütfen sözlerinize dikkat edin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Hangi sözüme?”Mahkeme Başkanı: “Savunma kapsamında kalın, yoruma açık beyanda bulunmayın.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Hangi sözüm efendim?”Mahkeme Başkanı: “Efendim anlarsınız ne söylediğinizi buyurun.”

21

Page 22: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:22

Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Efendim zalimlerden af dilemiyoruz.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Ben kendime (bir iki kelime anlaşılamadı).”Mahkeme Başkanı: “Kime hitap ediyorsunuz söyleyin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Ben.”Mahkeme Başkanı: “Zalimlerden af dilemiyoruz diye kimi kastediyorsunuz söyleyin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Ben, ben kendime ilişkin.”Mahkeme Başkanı: “Kimi kastediyorsunuz söyleyin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Nasıl efendim?”Mahkeme Başkanı: “Zalimlerden af dilemiyorsunuz diye kimi kastediyorsunuz?”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Evet bize bu tertibi kuranlardan bahsediyorum efendim,

bize bu tertibi kuranlardan bahsediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Evet buyurun.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “32 aydır, 32 aydır hürriyetimizin elimizden alınan kimse,

bu tertibi kuranlar kimse onlardan bahsediyorum.”Mahkeme Başkanı: “Kim onları söyleyin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Efendim kimse kim.”Mahkeme Başkanı: “Kim, kim onu söyleyin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Siz, bunu bulacak olan sizsiniz Sayın Hakim, ben değilim

bunu bulacak sizsiniz.”Mahkeme Başkanı: “Hayır siz söylüyorsunuz sözleri, sözler sizler söylüyorsunuz, kime

hitap ediyorsunuz, ne maksatla söylüyorsunuz onu söyleyin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Efendim savunma yapıyorum Sayın Hakim, savunma

yapıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Bunlar savunma kapsamında değil efendim.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Savunma kapsamındadır evet.”Mahkeme Başkanı: “Mahkememiz kimseye zulmetmez.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Ben, bize Mahkemenizi kastetmiyorum.”Mahkeme Başkanı: “Mahkememiz kimseye zulmetmez.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Mahkemeniz.”Mahkeme Başkanı: “Mahkememiz kanunlar dairesinde, Anayasamız dairesinde dosya

kapsamına göre yargılama yürütüyor. Mahkememiz kimseye zulmetmez, kimseye haksız davranmaz.”

Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Ben sizi kastetmiyorum efendim, Mahkemeniz diye bir şeyde bulunmadım.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim açıkça söyleyin o zaman kimi kastettiğinizi açıkça söyleyin.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Muğlak kalmasın, belirsiz kalmasın.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Bakın ne diyorum, ne diyorum.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılamadı.Üye Hakim Fatih Mehmet Uslu: “Oturduğunuz yerden konuşmayın söz alıp konuşun.”Mahkeme Başkanı: “Bir dakika, bir dakika efendim beyanını alıyoruz.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Bu tertibi kuranlar, bu komployu kuranlar buradaki

insanları örgüt diyerek 5 yıldır 6 aydır cezaevlerinde tutanlar, bunun içine her kim giriyorsa bunlar buradaki insanlara zulmetmektedir. Söylediklerim bunlardır.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim Mahkememize hitaben söylüyorsanız Mahkememiz kabul etmez bu sözleri.”

Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Efendim kabul etmeyin, ben Mahkemenize hitaben söylemiyorum.”

22

Page 23: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:23

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Ben savunma yapıyorum burada.”Mahkeme Başkanı: “Bu savunmayla alakası yok bu savunmanın, bu sözlerin savunmayla

alakası yok.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “İyi ediyorsunuz mu diyeyim efendim?”Mahkeme Başkanı: “Bunlar savunmayı aşan sözler.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “İyi ki bizi tutukladınız mı diyeyim, iyi ediyorsunuz mu

diyeyim, bunu mu söyleyeyim yani, ben savunma yapıyorum.”Mahkeme Başkanı: “Efendim hukuki olarak, hukuksal durum olarak dosyayla ilgili,

delillerle ilgili olarak beyanda bulunabilirsiniz.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Bulunacağım onu da bulunacağım, bulunacağım.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Şimdi sizin terör örgütü diye beni tutukladınız 32 ay

boyunca tutukladınız, 4 tane Mahkeme kararı getirdim size sundum. İkinci, İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi Hakim Onur Özsaraç, bakın Aydınlık gazetesinin 10.06.2011 tarihli nüshasının 1 ve 5. sayfasında yayınlanan Başbakan yardımcısı Ali Babacan ve şikayetçi Cüneyt Zapsu arasında geçen konuşmaları yayınlayarak kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan, suçunu işlediğinden bahisle dava açılmıştır. Burada yargılama konusu bu, altını çiziyorum. Aydınlık gazetesinin 10.06.2011 tarihli nüshasının 1 ve 5. sayfalarından bahsediliyor, haber verme hakkı basın… şimdi bu dava şöyle gerekçelendiriliyor, hüküm çıkmış. Ali Babacan ile şikayetçi Başbakan Eski Danışmanı Cüneyt Zapsu arasında geçen konuşmaların hazırlanan yazı ile yayınlandığı anlaşılmıştır, bir. Haber verme hakkı basın özgürlüğünün temelidir. Hakim, Hakimin gerekçesi, haber verme hakkı kullanılırken kişilerin bilgileri, görüntüleri, sesleri, kamuoyuna sunulacağından habere konu olan kişilerin haklarının ihlal edilmesi de kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla haber verme hakkının bir hukuka uygunluk sebebi olarak nitelendirilmesi gerekmektedir. Ancak bu niteleme elbette sınırsız değildir, şimdi sınır çiziyor Hakim, benim burada tutuklu olmamın sebebini çiziyor, bakın. Kişiler doktrinde kamuya mal olmuş kişiler ve anonim kişiler olarak ikiye ayrılır, sizin doktrininizde ben bilmiyorum. Hukuk doktrininden bahsediyor herhalde. Kamuya mal olmuş kişiler toplum içinde bulundukları konum sebebiyle kamuoyunun dikkatini çeken kişilerdir. Özel hayat kavramı bu açıdan daha dar yorumlanmalıdır, toplum içinde bulundukları konum sebebiyle kamuoyunun dikkatini çeken kişilerdir. Mahkeme özel hayatın korunması ifade özgürlüğü karşısında dengelemek zorunda kaldığı koşullarda, yani burada benimle ilgili bir dava açılmış özel hayatın bilmem ne falan diye örgüt üyeliğinin temeli de bu olarak gösteriliyor. Yani ben niye örgüt üyesiyim, bu haberleri yaptığım için, iddianamede çok açık yazıyor. Bu haberleri yaptığım için örgüt üyesiyim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet süreniz dolmak üzere toparlayın.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Efendim 5 dakika siz konuştunuz lütfen.”Mahkeme Başkanı: “Süreniz sınırlı ona göre konuşun.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Tamam ben bitireceğim birazdan, Avrupa İnsan Hakları

Mahkemesinin bu konudaki kararları kapsamında söz konusu yazı bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğinde diyor, yani bizim haberden bahsediyor Hakim. Şikayet üzerine, Cüneyt Zapsu’nun şikayeti üzerine açılan dava bu, bu konuşma kayıtları toplum tarafından öğrenilmesinden doğacak kamu yararı kişilerin haberleşme kayıtlarının yayınlanması sonucu oluşacak kişisel zarara göre ağır bastığı, gazeteci olan sanığın kamuoyunu bilgilendirmek ve demokrasinin bekçiliğini yapmak biçiminde görevini yerine getirdiği gibi gazetecilik ahlakına uygun, doğru ve güvenilir bilgi sağlamak için iyi niyetle çalıştığı, dava konusu haberin temel amacının da ilgi çeken toplumun öğrenmek istediği gelişmelerin kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla sunulduğu. Görevini yerine getirdiği, yazarın haber niteliğinde anlaşılmakla sanığın haberleşmenin gizliliğini ihlal suçundan CMK 223/2 uyarınca beraatına karar verilmiştir. Aynı suç

23

Page 24: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:24

Sayın Hakim, 32 aydır tutuklu olduğum suç 2. Asliye Ceza Hakimi tarafından takdir ediliyor, takdir ediliyor. İşte zalimlik bu, bahsettiğim zalimlik bu, bu bizi ilgilendirmiyor diyemezsiniz Sayın Hakim.”

Mahkeme Başkanı: “Bakın sözlerinize dikkat edin, böyle devam ederseniz keseceğim.”Sanık Mehmet Deniz Yıldırım: “Kesin efendim ben.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun mikrofonu kesin, buyurun oturun. Buyurun Bedirhan Bey.

Otur… olduğunuz yerden, olduğunuz yerden konuşun, mikrofonu geliyor zaten size, elinizde yazınız var okuyun, orada, oradan konuşun.”

Sanık Bedirhan Şinal söz istedi verildi: “Mikrofonu tutabilir miyim Sayın Başkanım, mikrofonu ben tutabilir miyim?”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun tutun.”Sanık Bedirhan Şinal: “Muhterem Başkanım sizi ve Sayın Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Muhterem Başkanım ben İstanbul Emniyet Müdürlüğü içerisinde terörle mücadele ve organize şube bünyesinde yapılanmış bir polis örgütü tarafından bir kısmını huzurunuzda anlattığım nedenlerden dolayı içlerine girmek zorunda kaldım. 2006 yılı başlarında Bayrampaşa Çevik kuvvet polislerinin gittiği bir internet kafenin bombalanmasını, beni kullanan yapının şu an bu salonda oturan bazı isimlere yönelik ciddi bir komplo kurmak için bu eylemi bana başarısız üstlendirme girişimiyle bu polis yapısı tarafından kullanılmaya başlandım. Daha sonra ifademde belirttiğim ve belirtmediğim birçok olayda kullanıldım, zamandan tasarruf etmek amacıyla detaylarına girmiyorum. Bu yapının kendine hedef seçtiği Sayın Veli Küçük ve Amigo lakaplı Sedat Peker Bayrampaşa’daki bu bombalama eylemini üstlenemeyip bu konu üzerinden hazırlanan komplo hazırlığı başarısız olunca daha sonraki süreçte bu polis örgütünün hazırlayıp yürürlüğe koyduğu ve şahsımı da bir figüran olarak kullandığı plan çerçevesinde önce hastane doğum kayıtlarım ortadan kaldırılıp, daha sonra irtibatlarımı kullanıp o dönemde 16 olan yaşımı hiçbir kemik testi raporu olmadan alanının ne olduğu belli olmayan kendi adamları ettiği yemine ihanet etmiş bir hekime beni gösterip göz kararı 20 yaşındadır diye hiçbir hukuki değeri olmayan bir kişinin hazırladığı raporla Türk Hukuk tarihinde görülmemiş bir şekilde yaşım 4 yaş büyütüldü. Ardından dosyanızda mevcut olan belgelerde anlaşılacağı üzere elime bir silah ve çeşitli çapta mermiler verilerek Haydarpaşa tren garında yakalattırılıp ardından çıkartıldığım ilgili Mahkemede de tutuklanmam sağlandı. Bu dosyadan tutuklanıp Bayrampaşa kapalı cezaevine gönderildim, cezaevine girdikten sonra, 20 gün sonra hesapta olmayan dışarıda karıştığım bir silahlı yağma suçundan tutuklanmam geldi. Ve böylece hem ruhsatsız silah ve silahlı yağma suçundan tutuklu oldum. Ben cezaevine girdikten sonra önce beni B Blokta yattı göstermek için bir süre B Blokta bir koğuşta yatırıp, daha sonra C 27 nolu koğuşta, yani Bora Ballı, Seyhun Zayim ve Bayram Demir’in kaldığı koğuşa verildim. Bazı insanların tutuklandığım bu suçlardan en az 15 20 ay tutuklu kalıp tahliye olmalarına karşılık, ben beni kullanan bu polis örgütü tarafından uygulanan plan çerçevesinde sadece ve sadece 3 ayda C 27 nolu koğuştan dışarıya alındım. Böylece hazırlanan komploda hedefe, hedefe ulaşmak için araç olarak seçilen kişileri de oyuna dahil etmiş olduk. Cezaevinden çıktıktan sonra planın son aşaması kalmıştı, o da eylem yapmak. Soy ismini bilmediğim, ismini Hakan olarak bildiğim Malatyalı, Gaziosmanpaşa’da tekstil işiyle uğraşan bu şahsın işyerinde buluşup orada Cumhuriyet Gazetesinin bombalanmasını kararlaştırdık ve benim cezaevinden alınacağım tarihi, bana ödenecek parayı ve benzeri gibi hususları da görüşüp anlaştıktan sonra, eylemden 1 hafta veya 3 gün önce bana isimlerini ve rütbelerini soruşturma açılmadan asla ve asla söyleyemeyeceğim Bostancı’daki karargahın elemanları olan bu komutanlar tarafından el bombası ve silah verildi. Ben Cumhuriyet gazetesine keşif amaçlı birkaç sefer gittim, daha sonra bu bombayı atınca olacakları düşünüp tereddütte kaldım, kaldığım için atmaktan vazgeçtim ve bu el bombasını elimden çıkarmak için Cerrahpaşa’da oturan arkadaşlarıma verdim. Cumhuriyet gazetesine saldırı yapmak için hazırlık yaptığım gece ses bombası ve Molotof malzemeleri de vardı,

24

Page 25: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:25

Molotof’ta karar kılıp orijinal silahı da bırakıp bozma bir tane silahı alıp gidip Molotoflu saldırıyı gerçekleştirdim. Bana söyleneni yapıp, gidip evime yattım ve evimden sabah gelip eve gitmemi söyleyenler tarafından alındım. Zamandan tasarruf etmek için son kısmını özet olarak anlatacağım muhterem Başkanım. Yaşananların akabinde sırf yapılan planda hedefe ulaşmak için araç olarak seçildikleri için, bazı sanıklar yaklaşık 4 yıldır tutukludur. Efendim beni kimlerin kullandığı ço… beni kimlerin kullandığı çok açıktır, benim ve anneannemin hesapları ortadadır. Dayımın da hesapları ortadadır, bu hesaplara 150 bin lirayı kimin yatırdığı çok açıktır efendim. Tekrar söylüyorum ben polisin adamıydım, kullanıldım, kullanıldığım yaşta daha çocuk denilebilecek bir yaştı. Muhterem Başkanım bakın size bu yapının adamlarının da imzasının olduğu fezlekeden bir bölüm okuyorum. Efendim polisin hazırlamış olduğu fezlekede şöyle iki, bir bölüm okuyacağım müsaadenizle daha sonra ifademe devam edeceğim. Birinci bölümde diyor ki efendim, planlanan eylemlerin ve yapılan eylemin Veli Küçük ve yönet… Veli Küçük’ün de yöneticilerinden biri olduğu terör örgütü tarafından yaptırıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuca nasıl ulaşıldı onu da ben huzurda verdiğim ifadede detaylı olarak anlatmıştım efendim ifademde. Yani bu sonuca Veli Küçük’e ulaşılan sonuç benim sadece Edirne F tipinde telefonumda bahsettiğim V’den Veli Küçük’e ulaşıldığını anlatmıştım huzurunuzda. Daha sonra Sayın Başkanım polisin düzenlemiş olduğu bu fezlekede bir paragraf okuyacağım müsaadenizle. Tespit ve değerlendirilme, değerlendirilme, yukarıda bilgileri ışığında değerlendirildiğinde, yukarıdaki bilgiler ışığında değerlendirildiğinde Yusuf isimli bir şahsın vurulması olayının meydana gelmediği, Bedirhan Şinal ile Seyhun Zayim ve Bora Ballı arasındaki telefon görüşmelerinin Yusuf isimli şahsın vurulması için değil, tırnak içinde söylüyorum Başkanım, İlhan Selçuk’un vurulması olayının talimatı için yapıldığı değerlendirilmektedir Sayın Başkanım. Öyle deniyor fezlekede. Sayın Başkanım ifademe müsaadenizle devam ediyorum. Bu yapının elemanları bu polis örgütünün elemanları benden o kadar ve o kadar eminler ki beni bir örgütün tetikçisi yapıp. Tetikçisi olarak yazıp, daha sonra nasılsa ne yazarsak Bedirhan kabul eder düşüncesiyle bu mantık dışı olayları fezlekede yazabilmektedirler. Ben sözde bir örgütte itirafçıyım, ancak benim ifademde belirtme… ifademde hiçbir şekilde belirtmediğim bir hususu polisler kendi fezlekelerinde diyor ki ya böyle bir olay var. Nasıl olsa işte İlhan Selçuk’un böyle bir olay olmamış, bu olayı biz İlhan Selçuk’un öldürülmesinin planının talimatı olarak değerlendiriliyoruz. Ben örgütün itirafçısı değil miyim Sayın Başkanım sözde örgütün, ben böyle bir olay olsa huzurda veya bu şeylerde çıkıp anlatmaz mıyım ifadelerimde, demez miyim böyle böyle olaylar var. Böyle işte, ben şunu da talep ediyorum Sayın Başkanım bu fezlekede diyor ki hapçı Yusuf denilen şahsın vurulması olayı yoktur, bu İlhan Selçuk’un öldürülme planının talimatıdır. Ben şimdi Sayın Mahkemenin ilgili yerlere yazıp araştırmasını talep ediyorum. Merhum İlhan Selçuk’un hayatında, hayatının hiçbir evresinde lakap veya kod adı olarak hapçı Yusuf diye bir kod adı veya lakap kullanmış mıdır? Bunu Sayın Mahkemenin ilgili makamlara yazıp araştırmasını ivedilikle talep ediyorum Sayın Başkanım. Sayın Başkanım aslında bu fezlekede benim söylediklerimin ne kadar doğru olduğu, doğru olduğunu ortaya koymaktadır. Efendim tekrar söylüyorum, beni kullanan yapıyı açıkladım, açıklamama rağmen halen bazı kurumların benden farklı şeyler beklemesi benim açımdan çok komik bir durumdur. Benim anlattığım konuların burada bulunan hiçbir sanıkla ilgisi yoktur, ben bazılarının anlattığı gibi birilerinin tehdidi, tehdidi veya menfaat ilişkisi yüzünden ifademi kesinlikle değiştirmedim. Bu yapının şahsıma ihanet etmesi ve aramızdaki fay hattının kırılmasından ve buna ek olarak da vicdani nedenlerden dolayı çıkıp huzurunuzda yeminli ifademde gerçekleri detaylarıyla anlattım. Sayın Başkanım bana verilen bombayı atmadım veya fezlekede yazdığı gibi iddia edilen bu hayali örgütün değil hangi örgütün adamı olduğum da çok açıkça bellidir. Muhterem Başkanım sizden araştırılmasını istediğim çok önemli bir konu var biliyorsunuz cezaevlerinde Ergenekon sanıklarının yanına adli mahkum vermiyorlar ancak ne hikmetse farklı farklı cezaevlerinde bulunan Ogün Samast Ergenekon şemasında mafya

25

Page 26: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:26

bölümünde en üst sırada yer alan Sayın Alaattin Çakıcı'nın yarına, yanına verebiliyor. Yine Yasin Hayal’le de bir Ergenekon sanığı Mete Yalazangil’le yan yana veriliyor. Bu insanların yargılandığı dava da buradaki davayla ilişkilendirilmeye çalışılmakta. Ben bu insanların bu davada sanık olarak bulunan insanlarla yan yana getirip bu insanları yan yana getirip bir irtibat mı sağlanmaya çalışılmakta Yüce Mahkemenin bu konuyu da ivedilikle araştırmasını talep ediyorum. Ben son olarak Sayın Mahkemeden Yüce Mahkemeden adaletin tecelli ettirilmesini istiyorum. Ankara'daki içişleri makamında oturan meşhur taklacı şahsın yaptığı gibi iddialarımın sümen altı edilmesini değil araştırılmasını istiyorum. Bu komployu bu komplocu yapıya karşı artık harekete geçilmesini talep ediyorum. Muhterem Başkanım ben burada bitiriyorum son olarak efendim. Ben huzurunuzda ifade verdim benim ifademin gereği olarak ciddi ivedi bir şekilde araştırma yapılması gerekirken Büyük Millet Meclisinde kendisine benim iddialarım karşılığında bir soru önergesiyle bu iddiaları araştıracak mısınız? Bu iddialar karşısında ne yaptınız diye bir soru sorulmasına karşılık bu kamuoyunda da malum olan bu içişleri makamında oturan Beyefendi çıkıp benim kendisine sorulan soruya şöyle cevap veriyor. İşte sanık işte bu davada yargılanan Bedirhan Şinal işte kamu görevlilerine karşı iftira atmaktadır demektedir Sayın Başkanım. Muhterem Başkanım daha benim iddialarımın gerçekliğini ve yalan olduğunu araştırmayıp veya ne kadar gerçek ne kadar yalan olduğunu araştırmadan benim iddialarıma iftira demek çok açıkça söylüyorum akılsızlıktır. Bu iddiaları araştırıp gerçek olup olmadığını anlamadan da bu iddialar bir cevap vermek de çok manidardır size saygılarımı sunuyorum Başkanım teşekkür ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam. Buyurun.”Sanık Mustafa Levent Göktaş söz istedi verildi: “Sayın Başkanım Sayın Mahkeme Üyeleri

Sayın Cumhuriyet Savcım.”Mahkeme Başkanı: “İsim alalım önce.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Sanık Mustafa Levent Göktaş.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Sayın Başkanım son günlerde basında DVD’nin aslı

bulundu kopyası bulundu gibi yalan yanlış haberler yer almaktadır bu nedenle sizlere önce 51 nolu DVD’nin aslını gösterip sonra sunumuma başlamak istiyorum müsaadenizle. Aşağıya doğru iner misiniz? İnin aşağıya bu ekspertiz raporu zaten daha önce sunmuştuk malumunuz aşağıya inelim inelim aşağıya inelim. İnelim aşağıya bu gördüğünüz gibi DVD’nin kendisidir yani aslı olan DVD budur herhangi bir şekilde başka bir aslı yoktur.”

Mahkeme Başkanı: “Yani bu 51 nolu DVD öyle mi?”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “ 51 nolu DVD budur.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Gördüğünüz gibi orijinal DVD, DVD’nin açılmasından

içeriğine girilmesinden gerçeğin ortaya çıkmasından korkan kişi ya da kişilerce maket bıçağıyla kesilmiş üzerinde parmak izleri silinmiş olarak 13. Ağır Ceza Mahkemesinde durmaktadır. Burada da gördüğünüz gibi burada da gösteriyorum aynı şekilde sadece veri olan kısımlar kesilmiştir. Verinin dışındaki kesim bölümlerde herhangi bir kesme olmamıştır sadece veri olan bölüm kesilmiştir ve içine girilemeyecek şekle getirilmiştir DVD.”

Mahkeme Başkanı: “Kameraya gösterir misiniz Levent Bey. Bir yardımcı olalım.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “DVD’nin aslı budur. Ekspertiz raporunda biraz sonra

zaten göstereceğim. Arz edeceğim şimdi arz edeceğim her konu.”Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Tamam geçebiliriz şeye direkt şeye geçelim sunuma

geçelim. Arz edeceğim her konu resmi belgelere dayanmaktadır. Hiç herhangi bir tahmin yoktur. Tümü resmi belgelere dayanmaktadır. 7 Ocak 2009 tarihinde geçelim 51 numaralı DVD avukat meslektaşımın odasında odada sadece kolluk varken masa üzerinde duran bir mahkeme

26

Page 27: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:27

dosyası içerisinde el konulduğu iddia edilmiştir. Ne avukat vardır odada ne Savcı vardır ne de bizden herhangi bir şahıs vardır. Sadece polisin girdiği bir aramada mahkeme dosyasının içinden çıktığı iddia edilmiştir. Geçelim 2.’ye 8 Ocak 2009 günü saat 23:55’te bu DVD orijinal DVD İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde delil torbasından çıkartılmış bunun da evrakları var malum mühür açma tutanağında Sayın Başkanım. 23 Ocak 2009 tarihinde geçelim TEM Şube Müdürlüğü imajını almadığım imajını almadığım 51 numaralı DVD’yi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı emanetine teslim ettim diyor. Şey ek 2’ye basar mısınız 2 defa. Bakınız yazısı burada aşağıya gelin gelin aşağıya aşağıya en alt paragrafı okursanız bakarsanız aynen yazmaktadır imajı alınmayan söz konusu DVD herhangi bir kopyası şahsa veya müdafiine verilmeden teslim edilmiştir diyor. Malum Sayın Başkanım suç eşyası yönetmeliğinin yedinci maddesi gereği bunun biliyorsunuz mühürlü bez torbada teslim edilmesi gerekiyor. Mutlaka polis de kanuna uyarak yönetmeliğe uyarak mühürlü bez torbası içerisinde bunu vermiştir çünkü adli emanet başka türlü zaten teslim alması mümkün değil kanun gereği. 27 Ocak 2009 tarihinde geçelim İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 51 numaralı DVD’yi ağzı İstanbul TEM Şube Müdürlüğünce mühürlü bez torba içerisinde adli emanete aldığını belirtiyor. Açalım ek 3’ü. Ek 3’e basalım ha yok mu orada? Bunun da yazısı var malum siz biliyorsunuz ama buradan da gösterebilirim şuradan da gösterebilirim burada gördüğünüz gibi bir emanet eşya makbuzu var.”

Mahkeme Başkanı: “Okuyun zapta geçmiş olur.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Emanet eşya makbuzu var. Emanet eşya makbuzunda

kendisinde eşya el konulan şahsın kimliği İbrahim Şahin olarak geçiyor. DVD içinde şöyle yazıyor. İçinde bir adet DVD olduğu bildirilen ağzı İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünce mühürlü bez torba diyor yani. 51 nolu DVD yazmıyor benim ismim de yazmıyor. Seri numarası da yazmıyor kime ait olduğu da yazmıyor ama biz bunu kabul ettik bu şekilde.”

Mahkeme Başkanı: “Emanet makbuz numarası kaçtı Mustafa Levent Bey? Emanet makbuz numarası kaçtı defter numarası?”

Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Emanet makbuz emanet makbuzu 2009/77 Sayın Başkanım Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturma defteri 2008/1756 verdim zaten Başkanım size de şeyini. Şimdi müsaadenizle Sayın Başkanım kusura bakmayın şöyle bir torbaya konuyor bu DVD şöyle bir torbaya konuyor şöyle bir torbaya konuyor alınıyor bu şekilde konuluyor böyle bağlanıyor şuradan onu da göstereyim böyle bağlanıyor. Bu pembe olmuş kusura bakmayın çünkü hapishanede yaptırıyoruz bağlanıyor ve mühürlenip üzerine bir makbuz yazılıyor emanet eşya fişi dolduruluyor. Böylece DVD torbaya konup emanet eşyaya konuyor burada da koyalım. Geçelim 18 Eylül 2009 İstanbul 13. Hüseyin (birkaç kelime anlaşılamadı) Sayın Başkanım o ekleri buradan da çıkartabiliriz eğer müsaade ederseniz vakit alıyor ama kusura bakmayın. Bir sonrakine geçin o zaman sana zahmet şey. Ha yok geçme tamam o zaman geri gel ben anlatayım fark etmez. 18 düzeltiyorum bir dakika Başkanım. Evet, 23 Şubat 2009 günü 23 Şubat 2009 günü İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 51 numaralı DVD’nin kopyası olduğunu iddia ettiği bir DVD’yi Genelkurmay Başkanlığına gönderdiğini söylüyor. Şimdi çelişkiye gelelim ben size burada resmi belgelerle her şeyi açıklayacağım. Mahallinde ve sonrasında imajı alınmamış el konulduğundan beri sadece TEM tarafından görülmüş bilahare hiç kimseye gösterilmeden ağzı mühürlü bez bir torba içine Savcılık adli emanetine teslim edilmiş Savcılık adli emanetten hiçbir vesileyle çıkmamış ispatlayacağım nasıl çıkmadığını. 11 ay sonra mahkemeye gelip torbası açıldığında kırık olduğu ortaya çıkan orijinal bir DVD’nin kopyası olmaz olamaz. Kopya olduğu iddia edilen bu DVD polis tarafından sonradan tanzim edilmiş gayri meşhur bir DVD’dir ispatlayacağım. Neden gayri meşhur bir DVD’dir diyorum çünkü Beşiktaş Adliyesinde bulunan hiçbir Özel Yetkili Savcı orijinal 51 nolu DVD’yi görmemiştir. Gören gören şu ana kadar da gören siz dahil Sayın Savcım dahil hiç kimse görmedi gören orijinalini gören 2 tane ya da bilemediniz 3 tane TEM polisidir başka gören yoktur. Şimdi ispatlayacağım bakınız. DVD geriye dönelim burada bekleyelim geriye ben dönüyorum size şimdi olayı yaşatıyorum. 7 Ocak 2009’da DVD’ye

27

Page 28: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:28

el konuldu. 8 Ocak 2009’da DVD TEM’de Sayın Başkanım. 11 Ocak 2009’da Savcılık sorgum yapıldı ve Savcılık sorgum yapılırken ben bu DVD’nin bizim avukatlık büromuzdan meslektaşımın odasından çıktığını öğrendim orada öğrendim ve dedim ki Savcıya Sayın Savcıya. Savcım şu DVD’yi getirin burada bir bakalım inceleyim parmak izim çıkarsa kabul edeceğim veya uzman birisini getirtelim inceletelim getirttiremeyiz dedi getirtmedi kabul etmedi önemli değil. Yani 11 Ocak’ta hala DVD nerede TEM’de Sayın Başkanım. Geçelim 11 Ocak’ı gelelim 15 Ocak’a. 15 Ocak 2009’da ben tutuklanmışım hapishanedeyim. 15 Ocak 2009’da Savcılığa iki tane dilekçe veriyorum diyorum ki dijital verilerin DVD’nin imajını alıp bize bir kopya verin diyorum işte dilekçem dosya kapsamında da var malumunuz biliyorsunuz. Dilekçeme Sayın Ercan Şafak TEM’e imajını alın imajını alın DVD’nin bir kopyasını verin diyor emir veriyor ama TEM kabul etmiyor. TEM kabul etmiyor. DVD nerede TEM’de. 2. dilekçeyi veriyorum 15 Ocak 2009 diyorum ki bakın ne diyorum şüpheli aleyhindeki tek delil olan benim aleyhimdeki tek delil olan 51 numaralı DVD’nin delillerin karartılmasının önlenmesi için parmak izleri değiştirilemeyecek şekilde derhal muhafaza altına alınması emniyette ise Savcılık tarafından derhal adli emanete alıp korunmasını talep ediyorum. 15 Ocak’ta olacakları görmüşüz yani. Ama ne yapıyor TEM Sayın Murat Yönder Sayın Savcım sağ olsun TEM’e diyor ki DVD’yi derhal adli emanete getirin diyor. Ama TEM kabul etmiyor diyor ki hayır getiremem diyor getirmiyor nerede DVD? Hala şeyde TEM’de. 21 Ocak 2009 tarihinde Savcılığa tekrar dilekçe veriyorum diyorum ki DVD’yi koruyun üzerindeki parmak izlerini muhafaza edin ve derhal Savcılık adli emanete alın bunu kırarlar buna zarar verirler diyorum buyurun burada dilekçem dosya kapsamında da var. TEM diyor ki hayır getiremem diyor Savcılık adli emanete bunu getiremem diyor ve DVD bir türlü Savcılık adli emanete gelmiyor kusara bakmayın ben bunu tabi şey yapıyorum ama. DVD Savcılar tarafından görüldü mü? Görülmedi. 21 Ocak, 21 Ocak DVD hala hiçbir Cumhuriyet Savcısı görmemiş sadece TEM görmüş. 23, 27 Ocak 2009 ne oluyor DVD imajı alınmadan ağzı TEM tarafından mühürlü torbayla böyle bir şekilde adli emanete teslim ediliyor. Yani kimse yine görmüyor kim görüyor? TEM görüyor sadece. Cumhuriyet Savcıları görüyor mu? Hayır görmüyor. Kim görüyor? Sadece TEM görüyor. DVD 27 Ocak 2009 ila 3 Kasım 2009 arası adli emanette mühürlü torba içinde kalıyor. Hiç kimse dokunmuyor hiç çıkış yapmıyor. Bu süre hiç çıkmıyor ve Beşiktaş’taki Cumhuriyet Savcılarının hiçbirisi bu orijinal DVD’yi görmüyor kimse görmüyor hala ne var içinde kimse bilmiyor. DVD var zannediyor herkes. Gelelim 18 Eylül’e ha Sayın Başkanım 18 Eylül’de Sayın 13. Ağır Ceza Mahkemesi bizim talebimizle 51 numaralı DVD’yi İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı adli emanetinden istiyor. DVD ne durumda kapalı torba içerisinde mühürlü öyle mi? Mühürlü. TEM tarafından mühürlü TEM tarafından mühürlü torba içerisinde. 3 Kasım 2009 İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı 13. Ağır Ceza Mahkemesine 3 Kasım’a geçelim ben size bakınız ne diyor Sayın Başkanım çok önemli ben size diyor 51 numaralı orijinal DVD’yi TEM’den aldığım şekilde yani TEM’in mühürlediği şekliyle sana teslim ediyorum diyor ve mahkemeye gönderiyor. Ek 4’e bakalım buyurun yazı hiç şey yok yazıda ne yazıyor aşağıya gelin. Bakın ne diyor dur ağzı özür dilerim kusura bakmayın İstanbul TEM müdürlüğünce mühürlü bez torba içerisinde bez torba içerisinde bir adet 51 nolu DVD yani TEM mühürlemiş adli emanete vermiş adli emanet de Sayın Mahkemeye göndermiş. Geçelim 10 Kasım’a gelelim. 10 Kasım 2009 saat 15:30 Sayın Başkanım Silivri 51 numaralı orijinal DVD Silivri Ceza infaz kurumu kampusu içerisinde bulunan duruşma salonunda Silivri Emniyet Müdürlüğü olay yeri inceleme ekibi tarafından yanlarında Sayın Mahkeme hakimlerinden Hakim 32346 ve Zabıt Katibi 117005 olacak şekilde incelenmiş, incelenmiş, incelenmiş diyorum ama şöyle diyorum tabi. DVD’yi ne yapıyorlar Sayın Başkanım hakim var zabıt katibi var şey var olay yeri inceleme var. Torbadan açmış açalım torbayı açmış çıkartmış DVD’yi biz de çıkartalım bakın sağlam DVD sağlam koyarsanız sağlam çıkıyor ama kasten kesmişseniz ki kasten kesildiği belli neden buradan kesilmiş burada hiç kesik izi yok. E parmak izi baktık biliyorsunuz tozlama yöntemiyle hiç parmak izi çıkmadı malumunuz kesik koydukları için kesik bir şekilde

28

Page 29: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:29

çıkıyor ve ekspertiz raporunda açalım (bir kelime anlaşılamadı) Ek 5’i bakınız gel aşağıya gelin aşağıya evet bakın bir daha gelin gelin gelin gelin gelin dur bir dakik bir emanet makbuzunda bir şey göstereceğim bakın. Emanet makbuzu zabıt katibi var ya 117005 bu DVD’yi teslim alırken emanet makbuzunu kendi üstüne vazifeymiş gibi kusura bakmayın bilmiyorum ben tanımıyorum kim olduğunu bu arkadaşın ne yapıyor biliyor musunuz Sayın Başkanım emanet makbuzunu Savcı emanet makbuzu göndermediği halde dosyadaki emanet makbuzunun fotokopisini çekiyor fotokopisini çekiyor bu fotokopinin içerisine de bakın ne yapıyor kendi başına buraya 51 nolu DVD yazıyor kendi başına yazıyor kendi yazısı kendisi yazıyor demek ki yetkili bilmiyorum ben. Aşağıya gelelim işte ekspertiz raporu diyor ki ekspertiz raporunda diyor ki rapordan da görüldüğü gibi açılamayacak şekilde çatlak tozlu ve üzerinde yer alan parmak izleri silinmiş olduğu tespit edilmiştir yani el konulduğunun iddia edildiği 7 Ocak 2009 tarihinden 10 Kasım 2009 tarihine kadarki 10 aylık sürede Sayın Cumhuriyet Savcıları Sayın Mahkeme ben ve müdafilerim tarafından görülmeyen orijinal 51 nolu DVD maalesef 10 Kasım 2009 tarihinde de dışarından müdahaleyle zarara uğratıldığı için yine açılamamış ve içeriğine girilememiştir. İçeriğine girilememiştir. 3 Kasım 2009 dahil Beşiktaş Cumhuriyet Savcıları orijinal DVD’yi görmüşler mi Sayın Başkanım mümkün değil görmemişler neden çünkü TEM tarafından mühürlü torba içerisinde adli emanette. E adli emanetten hiç çıkmamış ki DVD. 10 Kasım’da orijinal DVD’nin çatlak olduğu anlaşılınca Sayın Duruşma Savcıları da göremediler şeyi orijinal DVD’yi onlar da görmediler yani hiçbir Savcı görmedi orijinal DVD’yi. 13 Kasım 2009 gelelim şimdi ilginç bir şey olmuş. 13 Kasım 2009’da Sayın Başkanım bakın bu da ilginç yani ben çözüyorum çözemiyorum yani. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi belki de ben yanlış anlamış olabilirim tabi TEM’e müzekkere yazarak açalım lütfen ek şeyi ek 6’yı bakın ne yazıyor diyor ki, bu da polisten yeni geldi daha 51 nolu DVD emanetten celp edilerek mahkememizce yapılan incelemesinde çuval içerisinde muhafazasız olarak konulan DVD’nin çatlak olduğu bakınız halbuki DVD öyle gelmedi mahkemeye DVD’nin açılamadığı görülmüştür bu nedenle DVD’nin bir imajı var mı diye soruyor 13. Ağır Ceza Mahkemesi halbuki biliyorsunuz 13. Ağır Ceza Mahkemesine DVD torba içinde şey içinde geldi mühürlü bez torbada geldi ve mühürlü bez torba açıldığında bir hakim huzurunda naip hakim açtı herhalde naip hakim 32 numaralı bilmiyorum kim olduğunu yanında zabıt katibi ve Silivri Emniyet Müdürüyle beraber açtıklarında kırık çıkmıştı böyle bir şey yazıyor tabi bunu ben çözemiyorum. 11 Aralık 2009 gelelim 11 Aralık 2009’a bakınız TEM İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine 51 nolu DVD’nin kopyası olduğunu iddia ettiği bir DVD gönderiyor bu da ilginç tabi şöyle ilginç halbuki orijinal DVD 27 Ocak 2009 3 Kasım 2009 arasında ağzı mühürlü bez torba içerisinde adli emanette. 3 Kasım 2009’dan beri de kırık açılamaz haliyle mahkemededir. Nasıl kopyaladınız çünkü sonraki yazdığınız yazılardan diyor ki TEM ben bunu diyor 7 ile 11 Aralık arasında kopyaladım diyor. 7 ile 11 Aralık arasında kopyalayamaz çünkü mahkemede DVD nerede çatlak DVD’den nasıl kopyaladın. Ha kopyadan kopyalarsan bilemem ama orijinalinden kopyalamadın yani. Biliyorsunuz kopya imajla aynı değil. Nasıl kopyaladınız geçelim? Nasıl kopyaladınız? 7 Ocak 2009’da el konuldu ve imajı hiç alınmadı. 23, 27 Ocak 2009’da adli emanete teslim edildi. Bakın torbada 23, 27 Ocak 3 Kasım 2009 arası adli emanette ve hiç çıkış giriş yapmadı. 3 Kasım 2009’da DVD 13. Ağır Ceza Mahkemesinde 10 Kasım 2009 saat 15:30 mühürlü bez torba açıldı ve DVD’nin kırık açılamaz parmak izleri silinmiş olduğu görüldü. DVD TEM’ce mühürlü bez torbaya kimse görmeden 23 Şubat 2009’da konuldu ve 10 Kasım 2009’da kırık olduğu anlaşıldı. Şimdi gelelim gerçeğe devam edin bakın gerçek şu benim tahminim tabi bu Sayın Başkanım yani kesinlikle şey değil. Bu benim tahminim kimseyi suçlamıyorum. TEM DVD’yi kesti parmak izlerini sildi. Sonuca geleceğim.”

Mahkeme Başkanı: “Evet toparların süreniz doldu.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Tabi, torbaya koyup ağzını mühürledi kırık DVD 3 Kasım

2009’a kadar adli emanette kaldı 10 Kasım 2009’da torba açılınca DVD’nin kırık olduğu anlaşıldı. Başkanım o zaman tek de hemen geçiyorum uzatmadan geç öteki şeye. 23 Ocak

29

Page 30: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:30

2010’da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi emanet torbasından çıkardığında kırık olduğu anlaşılan DVD’nin zarar görmesine neden olan ilgiler hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Yani siz kabul ettiniz dediniz ki orijinal DVD’ye açmayım zaten biliyorsunuz daha önce orijinal DVD’ye siz dışarıdan müdahale ettiniz. 17 Mayıs 2010’da TÜBİTAK geç. TÜBİTAK bilirkişisi bir rapor hazırladı bu raporda da şöyle dedi. Bu kopya DVD 31 Aralık 2008 tarihinde kopyalanmıştır. 31 Aralık 2008 tarihinde ben serbestim ben şeydeyim daha henüz gözetim altına alınmamışım DVD orijinal DVD yok daha bulunmamış e bulunmayan DVD’yi sen nasıl kopyaladın demek ki aslı sende ki sen kopyaladın. Gelelim devam edelim gerçek bu devam edelim. 28 Kasım 2011 13. Ağır Ceza Mahkemesi İstanbul TEM 51 nolu DVD’nin kopyalamasında kullanılan Nero Burning Room’u soruyor bakınız. Soruyor Başkanım geç 11 Ocak 2012 ve 13 Şubat 2012’de iki kez cevap geliyor. Neden 2 kez geliyor? Bir defa cevap geliyor siz sanıyorum herhalde sehven tekit yazısı yazıyorsunuz onu koydum tekit yazısını Sayın Başkanım sehven olmuş o tekit yazısı gelmedi diye. İkinci bir cevabı veriyor ama TEM var ya diyor ki Sayın Başkanım sen bana diyor Nero Burning Room’u soruyorsun ama ben sana başka şeyler de anlatayım diyor. Ben diyor bu DVD’yi hangi DV hangi bilgisayarda kopyaladığımı bilmiyorum diyor tespit edemiyorum diyor. Ben diyor bunu Nero Burning Room’u diyor internetten indirdim diyor kaçak yaptım bu işi diyor. Onun için diyor bunun versiyon numarasını falan da bilmiyorum diyor. Koca TEM 9 tane Ağır Ceza Mahkemesinin işlerini yapan TEM bunu söylüyor diyor ki ben internetten kaçak indirdim. Kabul ettik ama ben diyor bilgisayarlarda giremiyorum ben bilmiyorum bilgisayarları diyor. Halbuki geri çağırma programlarıyla biliyorsunuz bilgisayarlara girip istediği şeye ulaşabiliyor. Geçiyorum, hemen sona geldim zaten sonuç ve isteme geleceğim. Sonuç ve istem gerçek geçiyorum Sayın Başkanım sonuç ve istem. Bunu okuyum müsaade ederseniz eğer. Sayın Başkanım şu anda elimizde bir tane gerçek iki tane gayri meşhur 51 nolu DVD var. Gerçek olan 51 nolu DVD maket bıçağıyla kesilmiş üzerinde parmak üzerinde parmak izleriyle silinmiş açılamaz haldedir. Kesme ve silme işlemi DVD içeriğine girilmesinden korkan kişiler tarafından kasten yapılmıştır. Buna kim yapar bunu kim yapar suçlu yapar. Arabanın teybini çalar parmak izlerini siler kırar kendisi bilinmesin diye. Halen kopya aramanın mantığı nedir onu bilemiyorum. Özür dilerim sizin için söylemiyorum yani hala kopya geliyor sağdan soldan her gün doğuruyor DVD. Bir DVD’im vardı 3 DVD’im oldu şimdi. Polisin Sayın Mahkemeye gönderdiği kopya DVD biraz evvel anlattığım gibi tekrar anlatmayım değildir yani gayri meşru değildir. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 23 Şubat’ta gönderdiği DVD Savcılar tarafından görülmemiş bir DVD’dir. Savcının görmediği bir DVD’yi ben kabul etmiyorum çünkü Ercan Şafak’ın ve Fikret Seçen’in ne kadar dürüst ne kadar iyi çalıştıklarını burada ben bu bana verdikleri alın imajını verin kopyasını dediklerinden anlıyorum. Savcıların görmediği bir DVD’yi ben nasıl kabul ederim TEM yapmış TEM’i kabul etmiyorum. Avukatlık büromuzda 5 tane bilgisayara el konuldu Sayın Başkanım. 5 bilgisayarda 51 nolu DVD’ye ait hiçbir dijital ize rastlanmadı 51 nolu DVD’de de bilgisayarlarımıza ait bir dijital ize rastlanmadı. Malumlarınız olduğu üzere sona geldim bir suçla ilgili delil ve eserlerin yok edilmesi değiştirilmesi veya değiştirilmesi veya gizlenmesi maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasını ve sonuçta ceza adaletinin gerçekleşmesini engelleyecektir. Bu işi benim kanaatimce TEM yapmıştır ve göstergeler de resmi yazılarda TEM’in torbaya bu DVD’yi kırık koyduğunu göstermektedir bu nedenle müsaadenizle TEM hakkında bir suçla ilgili delilli yok etme ve değiştirme suçlaması ile İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına ve içişleri bakanlığına suç duyurusunda bulunuyorum. Yazdım şeyimde de sona geldim Bu söyleyeceğim sözleri de daha önce arz etmiştim 51 nolu bütün her şeyi bırakalım Sayın Başkanım DVD kırılmış kırılsın 2 tane kopya gelmiş önemli değil hiç önemli değil bir şey söyleyeceğim diyeceğim ki şu da 51 nolu DVD içerisinde benim eşimin biliyorsunuz eşim benim Yargıtay tetkik hakimi eşimin bilgi fişi var eşimin bilgi var. Şimdi bu okuyacağımı bütün kadınlara atfediyorum Türkiye’deki yaşayan her kadına. Şimdi Başkanım.”

30

Page 31: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:31

Mahkeme Başkanı: “Bağlayın lütfen son cümlenizi alalım.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Tamam.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Mustafa Levent Göktaş: “Allah’ın kadına verdiği değer bunu müsaadenizle böyle

söyleyeceğim kadının kendi yaratıcı kudretinden vasıflar taşıması hayatın devamlılığında büyük vazife görmesi gibi ilahi mukadderatın aziz bir rüknü olmasındandır. Arif kişi bakınız kadına hürmeti Allah’a olan muhabbetidir çünkü onda Hakkın pertevini ve nurunu görür. Mesnevide yok mudur? Kadın Hakkın nurudur. Sadece sevgili değil sanki yaratıcıdır yaratılan değil diye. Biliyorsunuz bunlar bizim kültür örf ve adetlerimizdir. İnsan 28 yıllık eşini çocuklarını fişler mi? Bir DVD’nin içerisine resmini koyup efendim işte kimlik bilgilerini koyup koyar mı? Buradaki kaçınılmaz gerçek bu DVD’de benim eşim olduğunu bilmeden kopyalama yapıldığı gerçeğidir tutuklama müzekkerem örgüt üyesi olarak kesilmiştir bu nedenle üç buçuk yıldır da tutukluyum tahliyeme karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Hayrettin Ertekin: “Sayın Başkanım, Sayın Mahkeme. Sayın Başkanım genel

anlamdaki bütün konuşmaları bütün sanıklar sözde örgütle ilgili fikirlerini beyan ettiler hepsine katılıyorum. Benim şahsımla ilgili örgüt üyeliğiyle suçlanmam ve yaptığım savunmalarımda hiçbir sanıkla irtibatımın olmadığını beyanım ve bunun ispatı kendilerinin sorguda beyanları ve böyle bir yapı oluşumun içinde olmadığımın tarafımdan Yüce Heyetinize aktarıldı. Hepsini tek tek bunları tekrar burada zaman kaybedip vakit geçirmek istemiyorum. Hukuki meseleleri çok değerli üstat avukatlara bırakıyorum onlar zaten yeterince mahkemenizi aydınlatacaklar bu konuda. Benim çok fazla konuşmam bir şey yok. Fakat gelen birkaç husus var onları dile getireyim, iddianamede ikinci iddianamede geçen yeni elimize tebliğ edildi onu okudum oradaki birkaç hususu hatırlatmak istiyorum. Sayın Mahkeme diyor ki, silahlı kuvvetlerle irtibatlı olduğu anlaşılmıştır 262. sayfa 2. cilt. Efendim doğrudur silahlı kuvvetlerle irtibatlıyım ve bundan da şeref ve gurur duyuyorum çünkü Türk Milletinin bağrından çıkan Türk ordusunda irtibatlı olmak bana ancak şeref kazandırır. Çünkü ben bir Yunan ordusunun irtibatlısı değilim, bir düşman ordusunun irtibatlısı değilim olanlar varsa onları da kınıyorum. Ben gurur duyuyorum Türk ordusunun şerefli subaylarıyla ahbap olmak, dost olmak irtibatlı olmak hatta hatta onların içine nüfus etmek benim için onur kaynağıdır çünkü hepsi değerli insanlar bunu tekraren söylüyorum. Çünkü hepimiz Türk Milleti asker doğarız, asker ölürüz. Tarihimizin, şanlı tarihimizin kuralları böyledir. İkinci husus enternetgrup şirketiyle ilgili mahkemenizin yazmış olduğu İstanbul Emniyetine yazdığı yazıda cevap gelmiş onu okudum enternetgrubun Bulgaristan’da kurulu bir şirket olduğunu ve o bilgisayar internet sitesinin devam ettiğini aynı maillerin orada yazılarımın da her gün yine çıktığını orada resimleriyle göndermişler. Orada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi yapan da diğer şirkette çalışan Nikolav diye bir çocuk yeni alınmış herhalde onun ismini yazıda gördüm o daha önce bir Türk arkadaşımız ortağımız yapıyor idi. Şimdi başka biri yapıyor. Diğer internet sitelerinin şahsıma ait hiçbir sitenin olmadığına dair emniyetten gelen yazı mahkemenin dosyasına mevcuttur. İkincisi yine bir internet sitesinden yazı alınıp dosyaya konmuş orada diyor ki, Beşiktaş, Fenerbahçe maçında çarşı grubuna iddianameden okuyorum hükmederek Tayyip Erdoğan’ı yuhalatıp Yaşar Büyükanıt şeref tribününe geldiğinde çarşı grubu tarafından Hayrettin Ertekin alkışlattırmış diyor. Ben Tayyip Erdoğan’la bir tek maça gittim milli maçtı İngiltere maçıydı ona gittim. Onun haricinde Yaşar Paşayla hiçbir maça gitmedim. İki, ben Galatasaraylıyım Beşiktaş, Fener maçına hiç gitmedim ben Galatasaray maçlarına giderim bütün herkes bilir burada herkes Galatasaraylı olduğumu bilir ve çarşı grubuyla hiçbir irtibatım yok. O orada gözüküyor belki dikkatinizi çekmiştir. Hiçbir irtibatım olamaz sadece Beşiktaş’la irtibatım Beşiktaş’ta işyerlerimin evimin olması semt olarak, başka bir irtibatım yok. İkincisi yine iddianamede bir konu var, Ali Satı ve Faruk Güler’den zorla para tahsil ettirdiğim beyanı var,

31

Page 32: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:32

bunu mahkemenize daha önce sordum tanıklar da buraya geldiler Faruk Güler benim yanımda çalışıyor abisi 32 senedir çalışıyor şu an Metro Kuyumculuk olan şirketimin de müdürüdür Faik Güler. Babaları Bedri Güler de benim yanımda çalışıyordu rahmetli oldu, kardeşi 2 kardeştir Faruk Güler de benim yanımda çalışıyordu 17 yıl çalıştı ve daha sonra kardeşiyle yani benimle değil kardeşiyle abisiyle anlaşamadığından dolayı Bursa’da oto parçaları satan bir yer açtılar halasının oğlu Ali Satı’yla. Ben yurtdışındayken kendi şoförlü kullandığım Mercedes’in şanzımanı arızalanmış. Bu Faik Güler de kardeşine diyor ki, böyle bir otomatik şanzıman sizde var mı, var abi bana 3500 TL gönder Genç Osman şubesiyle gönderiyorlar şanzıman geliyor serviste bu şanzıman değil bu araba zırhlı büyük 4 tonluk bir araçtır bu uymaz bunu kaldırmaz deyip geri gönderiyorlar. Ve 3500 liranın 1000 TL’sini iade ediyorlar o şanzımanı da onlar başka bir yerden aldıkları için iade edememişler kalan kısmına da abisi Faik’e bir senet veriyor tabi evrak şirket olduğu için bulunması lazım senet veriyor, ben bunu ne zaman öğrendim. Yurtdışında dönünce dedi ki, araç arızalandı biz havaalanından dönerken biz çektirdik servise bıraktık ben diğer arabayla sizi aldım dedi. Sonra iddianamede bu şahısla benim bir telefon görüşmem var, telefonda diyorum ki, neden bunca zaman geciktirdiniz, kandırdınız olur dediniz, olmadınız parayı da iade etmemişsiniz ayıp değil mi niye böyle şeyler yapıyorsunuz diyorum bu bunu alıyorlar Savcılar ve koyuyorlar, iddianameye koyuyorlar. Genç Osman Bursa şubesine parayı gönderen benim, aynı şube ile 1000 TL’sini gönderen onlar onların yazısını okuyorum izahı polis izahı polis alıyor bunları TEM şubesi fakat bu lehime olduğu için dosyaya konmuyor ama biz buldurduk Bursa Polisinden ricayla buldurduk. Sanık Hayrettin Ertekin’in kuzenim Faruk Güler’in yanında çalışması sayesinde tanıma fırsatı buldum, bunu şey söylüyor Faruk’un kardeşi, Hayrettin’i daha önce tanımadığım için ticari ilişkim olmamıştır. Hayrettin Ertekin Bey’in satın almak istediği şanzıman için şahsıma, şahsım ve Faruk Güler’e gönderdiği 3500 TL’yi Bursa Genç Osman PTT Şubesinden aldık. Daha sonra şanzıman temin edemediğimiz için paranın 1000 TL’sini Bursa Genç Osman Şubesinden iade olarak gönderdim. Kalan kısmı için düzenlediğim senetleri imzalayarak Hayrettin Bey’in adamına teslim ettim daha sonra gelen senetlerimizi ödeyerek paramızı ödeyerek senedi teslim aldım bahse konu suçlamaların gerçeği yansıtmadığı gibi 2 kişi arasında geçen şahsi münasebetlerin yanlış değerlendirilmesi yol açmıştır. Benim Hayrettin Ertekin Bey’le iş ilişkim haricinde görüşmem olmamıştır. İddianamede yer aldığı şekilde iftira ve yalandır. Sayın mahkemenizin takdir edeceği bir duruşmada polise verdiğim ek ifadeyle aynı ifa… ek ifadeyi vermek istiyorum, böylece bir ticari ilişki ile bir örgüt ilişkisi gibi iddianameye konu edilen yetkililer için de şikayetçiyim. Bunu o kişi yazıyor mahkemenize. İki, Faruk Güler Sanık Hayrettin Ertekin’in 30 yıldır tanıyan dostluk ilişkisi olan birisiyim bahse konu Hayrettin Bey’in aracını satın almak istediği şanzıman için şahsıma ve Ali Satı’ya Beşiktaş PTT merkezi aracılığıyla gönderdiği 3500 TL’yi Bursa Genç Osman Şubesinden aldım yani Faruk Güler al… Faik Gü… Faruk Güler alıyor gönderen Faruk Güler abisi yani benim yanımda çalışan benim şirketimin 30, 35 yıldır müdürlüğünü yapan Metro Kuyumculuğun müdürlüğünü yapan biri hala da çalışıyor. Neyse uzatmayım Sayın Başkanım iki tane ifade var. Ama bunları dosyaya koymuyor Sayın Savcılar poliste veriyorlar, talimat veriliyor Bursa TEM Şubesi gece evlerinden alıyor Hayrettin Ertekin sizden zorla para tahsil etmiş deniyor ben makbuzlarını da getirdim PTT makbuzlarını gösterirseniz yani gönderdiğimiz paranın onların bize gönderdiği paralarının makbuzlarını da mahkemeye de verdim. Efendim diğer husus ruhsatlı dedemizden kalma antika bir ruhsatlı silahın ve tüfeğin ofisimizde bir kenarda asılı duruyordu, onu almışlar. Bir de gümüş muşta etrafına taş işlenecek yani İngiltere’de boynuna asmak için oğluna yaptıran bir müşterinin suçlandığım konu olduğum için söylüyorum bunları tekrar tekrar dile getiriyorum. İkinci iddianameden ve diğer iddianamelerden gelen sanıklar benim niye burada olduğumu merak ediyorlarsa onlar da duysunlar bir muşta Gümüş boyna takılan kolye gibi bir muşta üzerine taşlı işlenecek ametist zümrüt gibi değerli taşlar işlenecek bir muşta. Oğlum sipariş almış onu oğlumun işyerinden benim de işyerimden değil, oğlumun

32

Page 33: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:33

işyerinden el koymuşlar o muşta. İkincisi silahlar emniyetten gelen yazı diyor ki, bu silah antika ruhsatlıdır Hayrettin Ertekin’i ruhsatını yenileyemedik Hayrettin Ertekin’i uzun süreler aradığımızdan belli Beşiktaş’tan bulamadığımızdan evinde bulamadığımızdan evinde bulamadığımızda dediği yerde ben halen oturuyorum, 35 yıldır oturuyorum o evde. Ve bu yazan polis memurunun da askerlik işi için bana gelip bir komutana rica edip Burdur’a gönderdiğim polis memurudur bunu yazan. Bunu yazabiliyor ise ki, beni her gün Beşiktaş çarşının içinde her öğlen gelip bilen insan bunu sahte bir de muhtardan şey alıyor diyor ki, Hayrettin Ertekin ikametgah gittiği yeri belirtmeden ikametgah… gitmiştir diyor, ben hiçbir yere gitmedim Beşiktaş’tayım çocuğa sorsanız Beşiktaş’ta beni bilirler. İkincisi Beşiktaş muhtarı olan ablamız 30 yıldır tanırım Beşiktaş 5. noterinde katipti sekreterdi katip oldu orada çalıştı sonra muhtar oldu ve her öğlen de gelir her öğlen de gelir oğlumun hatırını sorar, benim hatırımı sorar altın alışverişi yapar ki, biliyor kendisi ve bu yazıyı yazdıktan sonra hala biz orada ikametgah ve nüfus sureti alıyoruz. Bunu muhtara yazdırıyor ama yazmışlar. Avukatıma vermiştim o şeyi ve bunu da tarih koymamışlar yani eskiden verilmiş gibi yapmışlar. Yani beni bulamamış bütün Beşiktaş’taki sokaktaki çocuğa sorsalar bulurlar hem Rıza, Polis Rıza her gün gelip abi nasılsın iyi misin diyen beni bulamadığını söylüyor ve her akşam da polis şeyinde maç olurdu beni çağırırlardı Emniyet Müdürleri işte top oynayalım diye. Başka bir şey daha söyleyeyim Beşiktaş Polis Vakfı var o vakfında 3 tane şey yapıldı tören yapıldı hepsinde de bana ödül verdiler motosiklet aldım diye, şey aldım diye beni bulamıyorlar. Beşiktaş İlçe Emniyet Müdürlüğü beni arıyor 30 yıl bulamıyor silahımın ruhsatını yenilemek için. Allah’ınızdan korkun ya, Çırağan Sarayında daha yani 2006 yılında Çırağan Sarayında sahneye çağırdınız il emniyet müdürü falan motosiklet hediyesi aldık diye bana şey verdiniz ödül verdiniz eşim de oradaydı eşim de yanımdaydı. Beni bulamıyorlar yani ruhsatı yenilemiyorlar. Neyse öyle yazışmalar yani kendisini bulamadığımızdan ruhsatı yenilemedik diye bundan dolayı vahim silahtan dolayı tüfekten dolayı tutukluyum tüfek çalışmaz tüfek 110 yıllık, 115 yıllık bir tüfek çalışırsa beni vurun. O tüfek üstten doldurmalı dedemin Dizlik Turan dedeme Kılıç Ali Paşanın hediye ettiği bir tüfek. İstiklal savaşında kullanılmış bir tüfek, amcam ölmeden önce bana vermiş olduğu saklarsın sen biraz da tamir ettir diye o tüfek, birde sapan lastiği var annemin çocukken kuş vurduğumuz sapan lastiğini koymuş ben bilmiyordum sandıktan çıkmış onu da poliste nasıl buldular merak ediyorum. Onun haricinde benim hiçbir delil yok Sayın Başkanım örgütle bağlantı kurabileceğiniz benim yani örgüt dediğiniz zaten bir örgüt yok olsa da hiçbir kimse böyle bir örgüte beni üye yapamaz. Çünkü ben hiçbir legal ve illegal bir oluşumun ticaret odasının dışında ticaret, sanayi odası bir de pardon İstanbul Sanayi Odası ve Ticaret Odasının üyesiyim. O da mecburen oluyorsunuz, şirket açtığınız zaman işte sanayi kapasite raporu fabrikanın mecbur olmak zorundasınız yoksa sizi iş yaptırmıyorlar ikisinin dışında birde Bağkur üyesiyim Bağkur’un emekli üyesiyim onun haricinde bir de Galatasaray’ın üyesiyim pardon Galatasaray’ın onun haricinde hiçbir yerde ben üye değilim olmadım.”

Mahkeme Başkanı: “Toparlayın süreniz doldu.”Sanık Hayrettin Ertekin: “Toparlayayım Sayın Başkanım. Ben her zaman olduğu gibi

Sayın Mahkemenin hukuki bir yargılama yaptığına ve Değerli Hakimlerin dosyalarımızı iddianamenin aldatmaca ve çelişkili tuzaklarına düşmeyeceğine inanarak mahkemeye olan saygımdan dolayı benim durumumu benim tahliye istememle veya herhangi bir adli kontrolle tahliye edilmeme beklemeksizin vicdanlarınızda adalet duygusunu taşımanızı istiyorum. Son olarak da Sayın Başkanım video birazcık bilişim konusunda yazılım yaptığım için o enternetgrup Uluslararası yazılım yaptığım için biraz bu konuyu biliyorum. Şu gördüğünüz DVD’yi polikarbondur, dünyada bunu 3 tane firma üretir, bu 3 firmanın ürettiği karbonun CD’ler değil DVD’lerin bu DVD’lerin yazılımları öyle bir yazılımdır ki, bunun içinde 16 tane sizin göremeyeceğiniz kadar kod vardır. Balyoz davasında da orijinalini vermiyorlar, bu kodların içinde bir tanesini incelersiniz ki, normal gözle göremezsiniz burada bir yazılım vardır ancak Nero’nun 1800 Dolarlık bir programıyla onun hangi bilgisayarlara takıldığını internet üzerinde ise ağ

33

Page 34: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:34

üzerinde ise o mutlaka onu kep alır. Ve bu Sayın Başkanım size bunu görebileceğinizi sanarak göstermek istiyorum. Şu DVD’nin kaç tane Sayın Başkanım mutlaka görmeniz lazım sizin. Bu DVD’lerden ben herhangi bir şekilde suçlanmadığım gibi şu DVD’nin beyaz kısmının içinde bir algoritma vardır. Bu algoritmada bir yazılım programı vardır. Bunu bir internet ağı üzerindeki herhangi bir bilgisayara taktığınız zaman bir program vardır Nero’nun 1800 Dolarlık Rus yazar yazdı ve bu Amerika’da ve Avrupa Birliği üyeleri ülkesine mecburdur. Bu Bilişim Suçları Yasası Amerika’da kabul edilirken, kabul edilirken mahkemeler bunu delil kabul etmiyorlardı. 1983 yılında bu DVD’ler ilk defa yapıldığında bu programın konması için bir eyalet mahkemesi karar verdi, ondan sonra bu program bunların içine yazıldı. Bu örneğin Sony, Sony firması bunu üretebilmesi için bu kodu bir defa almak zorunda. Bu kodu gidip Amerika’daki enstitüden alacak bu barkottur, bunu barkodu siz görebilirsiniz Sayın Başkanım bir bakın lütfen içindeki beyazın çizgi çizgidir. Bir de başka bir barkot var bunun hangi tarihte hangi hangi firmada hangi firma için yani üretici firma için Sony mi yaptırdı Philips mi yaptırdı işte Google mi yaptırdı kim yaptırdıysa üretici ve satıcı firma gümrüklerden başka türlü konşimento alamazlar, bu seri olmadan. Çünkü bu barkot seri ancak ancak bu firmanın nahom parasını ödemek için İngilizlere ve Amerikalılara 2 tane firmadır. Ödemek için mecburdur, bunun içindeki yazılım hangi DVD’yi getirirseniz getirin okutabiliriz ama kırmayacaksınız. Kırdığınız zaman bunu okumaz eğer yansa bir şey olmaz ama kırmayacaksınız, bu polikarbonu örneğin yakın çakmakla tekrar okuyabilirsiniz üzerinde çünkü manyetik dalgalar kaybolmuyor daha önce CD’lerde, mıknatısla kayboluyor idi, kuvvetli bir mıknatıs siliyor idi ama DVD’lerde üzerine bir şeffaf filigran geçirdiler o kaybetmiyor bunu şimdi. İkincisi dün Alaettin Bey’in savunmasında izah etmeye çalıştığı herhangi bir bilgisayarın hard diski çalışır vaziyette ise eğer ona Power verilmiş çalışıyor ise uzaktan Almanların yazmış olduğu bir yazılımla 500 metre, 600 metre uzaktan o hard diskin içinde bütün verileri alıp değiştirebilirsiniz. Çünkü bu bir lazer hard diskin üzerinde kırmızı bir lazer çizgisi vardır. O lazer çizgisi gamma ışınıyla taşınır. Bu gamma ışını uzaktan yazılım programı onu emer o ortama gönderir kendisinin tanıdığı onla bir irtibat kurar. O yazılım kurduruyor o irtibatı. O irtibatta bir hemen transfere geçerler bir alıcı bir verici olarak hemen o diskin üzerindeki bütün yazılımları alır değiştirmek istediğiniz bütün verileri aynı tarihle hash değeri okunamayacak şekilde değiştirir o hard diskin üzerine tekrar yazar ve ben bunu kendi bilgisayarımda yapabiliyorum bende var bu program. İki, bu DVD’lerin Balyoz davasında ben gülüyorum 30 Dolarlık, 40 Dolarlık bir orijinalinin hangi tarihlerde hangi bilgisayarlara takıldığı, nasıl değiştirildiği, nasıl yazıldığı, nasıl üzerindeki verilerin silindiği, hatta hatta daha başka bir şey söyleyeyim hangi IP numaralarından o ona nüfus edildiğini dışarıdan mı içerden mi yani IP’ler değişebilir statik IP var, dinamik, Dynamics IP var. statik IP’ler değişebilir dinamik IP’ler değişebilir bunlarında bir programı var nasıl değiştirdiğiniz zaman time ile yani süresiyle gösteren içinde algoritma vardır bu program vardır bunları bizim şirketimiz Bulgaristan’daki 16 tane akademi mezunu insan çalışıyor bunlar yazılım yapar, Ruslar da çalışıyor bizde. Biz dünyadaki savunma sanayiyle ilgili yazılımları yapıyoruz ve bu yazılımların hepsi patentlidir bizde ben bunların dünya üzerindeki satışıyla ilgili kar yüzde 40 kar ortağıyım. Sayın Başkanım toparlıyorum mahkemenin gerçeğe ulaşması açısından Sayın Levent Göktaş Albayın kırılan DVD’siyle ilgili o buradan bıçakla kesilmesinin amacı bu DVD’ye hangi tarihte hangi makineden yüklendiğinin öğrenilmemesi için öğrenilmemesi için bıçakla buradan kesmişler. Eğer kırılmış olsaydı başından itibaren kırılmış olsaydı bu okunabilirdi yani eğer içerdeki kodlu programa beyazın içindeki filigrana zarar verilmemiş olsaydı o bizim özgür kaldığımızda o DVD’yi biz alıp gamma ışınlarının önünde okuyup hangi tarihte hangi bilgisayarlarda yüklenmiş olduğunu saniyesiyle beraber alabilirdik ve sizin mahkemenize sunabilirdik. Onun için ben genel anlamda Sayın Mahkemenin bilişim konusunda daha dikkatli davranmasını çünkü Türkiye’deki bilirkişiyim diye adliyelere gelen kişiler bende gittim bilirkişi Sultan Ahmet Adliyesine 7 Ceza Ağır Mahkemesine, 1 Ağır Ceza Mahkemesine, Ankara’da hepsine çağırdılar gittik resmi olarak ücrette verdiler bize.”

34

Page 35: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:35

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanık Hayrettin Ertekin: “Biz buralarda bilirkişilik yaptık ama şimdiki bilirkişiler maalesef

güven duyulacak bu bilgileri anlatmıyorlar sırf suç oluşur diye polislerle biraz kontaklı olduklarından dolayı sayın mahkemeniz buna dikkat etsin.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Hayrettin Ertekin: “Saygılar sunuyorum.”Mahkeme Başkanı: “Tamam buyurun. Buyurun, mikrofonu uzatalım. İsminizi alalım önce.”Sanık Hüseyin Yanç söz istedi verildi: “Sayın Savcım, Sayın Başkanım ve Mahkeme

Üyeleri saygıyla selamlıyorum. Ben Hüseyin Yanç 2004 yılında 4959 sayılı yasadan faydalandım, cezamı çektim tahliye oldum. 2004 yılında askere alındım. Askerliğimi devlete yardımcı olarak yaptım ve hiçbir şekilde illegal işlere bulaşmadım yapmadım. 4 adet takdir aldım ve takdirnamelerin üstünde hangi kurumda aldığım kim tarafından verildiği bir türlü sorulmadı. 2005 yılında askerliğim bittikten sonra iş aradım daha önce İstanbul’da görev yapan Erkan Çınar sayesinde Okan İşgör’ün firmasında işe girdim çalıştım, dürüstçe çalıştım ve yıllardır aile özlemi çeken biri olarak gece gündüz çalıştım SSK’lı olarak ve kısa bir sürede 2.10.2005 tarihinde evlendim. Okan İşgör’le ilişkim patron işçi ilişkisiydi ve bunun dışında başka bir ilişkim veya çalışmam olmadı. 2008 yılının başında işten çıktım bir daha hiç, hiç görmedim en son mahkeme salonunda gördüm. Sayın Başkanım iddialarda telefon kayıtlarının, HTS kayıtlarının çıkartılıp incelenmesini istiyorum çünkü benim görüştüğüm tarihte görüşmelerim genellikle işim gereği görüşme yaptığım sürelerdir. 2005 yılının İstanbul’a geldikten sonra asker, polis ile de herhangi bir ilişkim veyahut da çalışmam olmadı. Savcılığın iddiasında asker ve polisle çalıştığım ve bu yönlü hakkımda suçlamalar yapıldığını belirtmektedirler. Tunceli’de tanıdığım 11 tane arkadaşım var bunlar şu anda hepsi görevde Sayın Başkanım. Bunlarla görüşmenin sanki suç o… suçmuş suç unsuruymuş gibi lanse edilmektedir. Bunlarla görüşmek suç değildir Sayın Başkanım. Hiçbir hiçbir illegal işe veyahut da herhangi bir işe karışmamıştır. Birçoğun İstanbul’daki akrabalarının elektrik tesisat işlerini ben yapıyorum. Ve şu anda daha önce size dilekçeyle verdim 12. Ağır Ceza Mahkemesinde hiçbir savunmada yapmadım dilekçemi de verdim isimlerini de verdim. Bunların görev yaptığı yerlerin belli olduğunu hiç kimsenin herhangi bir suçtan veyahut da herhangi şu bundan aranmadığını suçunun olmadığını daha önceden belirttim, dilekçemi de mahkeme veyahut da dosyamın arasında mevcuttur. Ve elektrik tesisatçısı olarak çalışıyorum firmalarda. En son 2010 tarihinde polis beni gözaltına aldı, tutuklandım. Tutuklandıktan sonra kendi işimi kaybettim yani daha önce çalıştığım işi tutuklandık işte terör damgası yedin şu bu yedin diye kendi işimi kaybettim işimi kaybetmemden sonra Sayın Cumhurbaşkanına bir mektup yazdım dedim benim işe ihtiyacım vardır şu bu nedenle dolayı mektup yazdım. Sayın Cumhurbaşkanım beni yazı üzerine Büyükçekmece İşçi Bulma Kurumuna gittim ve burada çalışmaya başladım (bir kelime anlaşılmadı) elektrik ve omega elektriğe başvurdum burada çalışmaya başladım en son beni tutukladınız. Ve hakkımda yapılan hiçbir iddianın ne suç unsuru olduğunu, ne de herhangi bir suçla suçlamadan veyahut da şu bundan dolayı tutuklanmadım sırf önyargılardan dolayı eskiden acısını çektiğim, yıllardır özlemimi çektiğim veyahut da yıllardır özgürlüğümü özlemini çektiğim bu nedenden dolayı hakkımda önyargılar sonucu ben tutuklandım. Ben Jandarma yönlendirmesiyle geldiğimi iddia edi… ben jandarma yönlendirmesiyle gelmedim Erkan Çınar’a 9 aydır diyorum sorun bu adama niye kimse gidip bunun ifadesini almıyor? Kendisi şu anda Hakkari İl Jandarma Alay Komutanlığında görev yapmaktadır. Ama kimse de gidip buna sormuyor ki, bu bunu sen mi gönderdin sen mi işe soktun diye ama Savcılık iddianamesinde yok Tunceli’den asker yönlendirmesiyle geldiği. Ben böyle bir yönlendirmeyle gelmedim. Askerliğim bittikten sonra zaten hiç kimseyle bir görüşmem olmadı herhangi bir asker polisle çalışmam olmadı. Sadece akşamları evime giderdim herhangi bir kahve alışkanlığım bile yok. Kendi ailemle kendi çocuklarımla ilgilenen bir insanım. Ama şu anda çala çocuğum aç kaldı, susuz kaldı evimde çalışan tek benim. Ha kimse bunu düşünmüyor

35

Page 36: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:36

yani Hüseyin Yanç’ın çocuğu aç kalmış susuz kalmış ha bire içeri yani. Ve şu anda emniyetten gelen yazılar ve Jandarma Genel Komutanlığından gelen yazılar, Milli Savunma Bakanlığından gelen yazıları mahkemeye sunmak istiyorum. Kameraya göstererek sunmak istiyorum. Şu Milli Savunma Bakanlığından gelen yazı, benim herhangi bir yasadışı veyahut da iş yapmadığımı. Şu Jandarma Genel Komutanlığından gelen yazı herhangi bir illegal işlere bulaşmadığımı altında da evraklarla şu da polis ifadesinde polise dilekçe yazdım. Siz benim hakkımda niye böyle bir suçlama yapıldı, ben böyle bir suç işledim mi hayır böyle bir suç yok, buyur senin dilekçen burada. Şu da ev aramaları Sayın Başkanım ev aramalarında dijital bilgiler dediği herhangi bir bilginin olmadığını benim çocuklarımın ailemin resminin olduğunu getirip eşime evde polis tarafından teslim edildiğine dair tutanak. Şu da Emniyet Müdürlüğünden gelen yazı yine Sayın Başkanım. Emniyet Müdürlüğünde benim telefon kayıtlarım, HTS kayıtlarımda Savcılık iddianamesinde Levent Bektaş’la bir adet görüşmemi yoğun görüşme yapmıştır diye belirtmektedir. Levent Bektaş’la ben 2008 yılında aradım bir sefer aradım o da paramı istemesi için aradım. Araya so… rica ettim yani. Başka da herhangi bir ilişkim veyahut da samimiyetim yoktur. Neden J yazmış diyor, Jipten dolayı yazmışım Jipi götürüp bıraktığımdan Jipin kısaltılması ve Levent Bektaş’a burada sorulmasını istiyorum neden J yazdın diye sormasını istiyorum 100 metre ileride Sayın Başkanım çağırıp sorulmasını istiyorum. Benim adıma olmayan telefonlar benim adıma eklenmiştir. Polis ifadesinde polisin gönderdiği raporda bu telefon kaydının Hüseyin Yanç’ın çantasının içerisinde telefon muhafaza kartı olarak çıktığını bu emniyet raporlarını bunları da Sayın Savcıma sunmak istiyorum. Ev arama tutanağını da sunmak istiyorum. Sayın...”

Mahkeme Başkanı: “Onu, onu mahkeme olarak alalım dosya dosyanıza ekleriz.”Sanık Hüseyin Yanç: “Emniyette tarafıma sunulan ev arama tutanağı herhangi bir suç

unsuru veyahut da herhangi bir delil veyahut da herhangi bir suç ele geçmemiştir diye. Sayın Başkanım 10 aydır ben tutukluyum 10 aydır da benim ailem mahçu… mahsu… şu anda zor durumda çalışan kimsem yok, herhangi bir gelirim yok ve polis araştırmaları, şimdi bu araştırmaların hepsi de benim doğruyu söylediğimi ve de haklı olduğumu ortaya çıkardı. Şimdi ben 2010/1600 sayılı soruşturmadan ilk Savcılığa çıktığım zaman Sayın Savcım Cihan Kansız’ın huzuruna çıktım. Dediği şey senin bir şeyin yok git dedi. Yanımda avukatta vardı yani. Gittim aradan bir yıl geçtikten sonra ne olduğunu bilmeden mahkemeye geldim Sayın Başkanım, mahkemeye geldim mahkemeye çıktım Hakim bana bir resim gösterdi inşallah o resmi siz gösterin, o resimde kimin ne olduğunu, nerede olduğunu, nerede görev yaptığını ben size söyleyeceğim askerde çektiğim bir resim. Gösterdi ondan sonra hadi yallah tutukla içeri. Yani 10 aydır burada bende ailemde çocuklarımda mağdur durumdayız, çocuğumun psikolojisi bozuk yani ben her gün ne yalan söyleyeceğimi bile bilmiyorum her telefon edişimde çünkü niye diyor, elektrik tesisatı yaptığımı biliyor. Yani Sayın Savcım elinizi vicdanınıza koyarak ben tahliyemi istiyorum ve ben suçsuzum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Hüseyin Yanç: “Sağ olun.”Saatin 15:18 olduğu görüldüDuruşmaya kısa bir ara verildi. Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.Bu sırada bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Köksal Bayraktar, Av. Çiğdem Tezeller,

Av. Dilşat Şeyda Bildik, Av. Mehmet Taşdelen’in geldikleri görüldü.Huzurdaki yerlerine alındı.Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanık Okan İşgör söz istedi verildi: “Sayın Başkanım, Değerli Üyeler, Sayın Savcım.”Mahkeme Başkanı: “İsminizi alalım önce.”

36

Page 37: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:37

Sanık Okan İşgör: “Okan İşgör. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi 2011/53 esas sayılı Şile Kazıları olarak bilenen dava dosyamız iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü davasıyla birleştirildi. Biz dava ile ilgili ifadelerimizi veremedik, savunmalarımızı yapamadık ama usulen bugün yine bir 15 dakikalık talebimi dile getireceğim. Öncelikle belirtmek istediğim bir husus var, benim gerek emniyette, gerekse Savcılık sorgumda dile getirmediğim, beyanlarda bulunmadığım konular iddianameye sanki ben ikrar etmişim gibi bütün sanıklarda olduğu gibi şahsıma yönelik itibarsızlaştırmam hedef alınmıştır. Şöyle ki İddia Makamının aynen yazdığı gibi okuyorum, her 3 şüphelinin de ortak beyanlarının eski itirafçı oldukları, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandıkları, Jandarma İstihbarat görevlilerinin yönlendirmesiyle bir araya geldikleri, illegal işlerle uğraştıkları, haklarında devam eden soruşturmalar olduğu yönünde asılsız iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır. Bu konunun özellikle dikkate alınmasını arz ederim. Size bu dava nedeniyle tutuklandıktan sonra aldığım adli sicil kaydımı sunuyorum, burada da görüleceği üzere 1999 yılında 6136 sayılı yasaya muhalefetten 2000 yılında kesinleşmiş 6 aylık hapis cezası paraya çevrilmiş ve tecil edilmiştir. Onun dışında yine 2000, 2000 yılında cürüm işlemek için teşekkül oluşturmaktan 4422 sayılı yasaya istinaden 2006 yılında kesinleşmiş bir mahkumiyetim vardır ve bu mahkumiyetimle ilgili etkin pişmanlık yasasından değil, şartlı salıverilme yasasından faydalandım, şunu Mahkemenize veriyorum efendim. Kısacası İBDA-C örgüt üyesi olduğuma, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalandığıma, eski bir itirafçı olduğuma dair hiçbir karar bulunmamaktadır. İddianame Savcısının bu iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır, örgüt üyesi olmadım ki ayrıca etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanayım. Şimdi ben 2010 yılı Temmuz ayında nöbetçi Mahkemece serbest bırakılmama müteakiben ilk duruşmada kuvvetli suç şüphesiyle tutuklandım. Ancak soruşturmanın başladığı 22 aydan bu yana hakkımdaki iddiaları destekleyen ve İddia Olunan Ergenekon Terör Örgütü sanıklarıyla irtibatlı olduğuma ve bu kişilerle irtibatımın süreklilik arz eden ilişki içerisinde olduğuma dair hiçbir somut delil bulunmadığı için hakkımdaki suçlamalar ve iddialar davayla ilgisini yitirmektedir. Dolayısıyla tutukluluk halimin yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Şimdi Sayın Başkanım iddialarla ilgili şöyle, evimde arama yapılmıştır, aramalarda alınan CD, hafıza kartı ve hard disk gibi dijital verilerde Hüseyin Yanç’ın nikah fotoğrafları dışında ve bir tane VKGB broşürü dışında hiçbir şey ele geçirilmemiştir. Kaldı ki VKGB tam olarak ne olduğunu da bilmiyorum, bu kişilerle ilgili suç ortağı olarak kabul edilen şu kişiler arasında tutuklu hiç kimse bulunmamaktadır. Artık bu bir dernek midir, sivil toplum örgütü müdür ne olduğunu da bilmiyorum ve o dernekten tutuklu hiç kimse yok bu sanıklar arasında. Kaldı ki bu broşür suç arz ediyorsa o derneğin kurucuları veya yöneticileri veya diğer üyeleri onlar da burada örgüt üyesi olarak yargılanması gerekir doğal olarak. Şimdi iddianamede tekrar Oktay Yıldırım’la ilgili bir iddia var, sürekli bir araya geldiğimiz, Oktay Yıldırım’ın beni şirketimde ziyaret ettiği, kendisiyle muhtelif defalar görüştüğümüze dair iddialar var. Ben Oktay Yıldırım’ı bu dava birleştirildikten sonra ilk defa geçen hafta Salı günü Mahkeme buraya duruşmaya katıldım ve Oktay Yıldırım’ı Salı, Çarşamba günü ben bu Mahkeme salonunda tanıdım. Daha önce hiçbir şekilde bir araya gelmedim, görüşmedim, tanışmadım. Muzaffer Tekin ile bir yemekte tesadüfen aynı masada oturmamın dışında hiçbir tanışıklığım yoktur. Bir arkadaşımın arabası olmadığı için ben Beylikdüzü’nde oturuyorum, kendisini Kadıköy tarafında bir iş görüşmesine götürmemi rica etti. İş görüşmesinden çıkınca bana zahmet verdiği için kendisi de emekli bir yarbaydır, zahmet verdiği için Fenerbahçe orduevinde yemek ısmarlamak istediğini söyledi. Fenerbahçe orduevinde yemeğe gittik, bir masaya oturduk, biz otururken Sayın Muzaffer Tekin geldi, arkadaşım Rıdvan Altınok’la selamlaştı, konuştular daha sonra aynı masaya geçtik. Yanlış hatırlamıyorsam dört beş kişinin olduğu bir masada yemek yedik, nezaketen masada tanıştırıldık, yemeğin akabinde biz kalktık ve oradan ayrıldık. Bir daha Sayın Muzaffer Tekin’le hiçbir şekilde, hiçbir surette, hiçbir yerde bir araya gelmedim. Kendisiyle tesadüfen orduevinde aynı masanın, aynı masada yemek yemenin dışında nezaketen tanıştırılmamın dışında hiçbir irtibatım olmamıştır. Bir kere dahi telefonla

37

Page 38: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:38

irtibatımız olmamıştır, HTS kayıtlarında da bununla ilgili hiçbir somut delil yoktur, ayrıca bu söylediğimin dışında Sayın Muzaffer Tekin’le ve Sayın Oktay Yıldırım’la irtibatta olduğumu gösteren hiçbir delil bulunmamaktadır. Yine güvenlik şirketi kurmayı düşündüğüme, teşebbüs ettiğime dair bir iddia var. Bu iddia da Sayın Veli Küçük’le ilgili, ben Sayın Veli Küçük’ü de aynı şekilde geçen hafta Salı günü itibariyle duruşmalara katılmaya başladım. Kendisiyle tabi ilk gün olduğu için Salı günü tanışma fırsatımız olmadı, burada iddianame dağıtıldıktan sonra Veli Küçük’le tanışma fırsatım oldu. Ben Veli Küçük’ü dışarıda tanımam, hiçbir şekilde bir araya gelmedim, şimdi Veli… Sayın Veli Küçük’ün bir tane güvenlik şirketinde ortaklığı var. Diğer ortakları eski İstanbul Valisi Erol Çakır, bir diğeri eski İstanbul’da görev yapan eski emniyet müdürlerinden Nihat Kubuş, benim 2005 yılında başımdan bir olay geçti, iflas ettim. Kendim üniversite mezunuyum, yönetici olarak iş arıyordum, Ziya Bandırmalıoğlu diye bir arkadaşıma bu sıkıntılarımı paylaşırken kendisinin gü… Strateji Güvenlikte bana iş ayarlayabileceğini söyledi. Bu görüşmelerimizde Ergenekon davası başlamadan önce internete düştü, internete düşünce bu görüşmeler İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğünden ilgili yetkililer benim ofisime geldiler, bu görüşmelerin ne olduğunu sordular. Bende kendilerine açıkladım, ifade dahi vermedim, hakkımda soruşturma dahi açılmadı. Sadece bilgime başvurdular, açıkladım, gittiler zaten mevcut davayla ilgili internete düşmesine sebep olan dava Organize Suçlar kapsamında bir davaydı. Bu davayla ilgili yedi sekiz kişi gözaltına alındı, bir kısmı tutuklandı, bir kısmı mahkumiyet aldı, bir kısmı da beraat etti. Dolayısıyla benim sadece var olan bir güvenlik şirketinde çalışmam söz konusuydu. Bu görüşme döndü, dolaştı yıllar sonra Ergene… iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü soruşturması başladıktan iki buçuk sene sonra adım Veli, Sayın Veli Küçük’le irtibatlandırıldı ve olmayan bir şekilde Veli, Sayın Veli Küçük’le güvenlik şirketi kuracakmışız gibi bir iddia ortaya atıldı. Şaşırdım, ne yapacağımı da bilmiyorum, yani ortada evimde arama yapıldı, işyerimde arama yapıldı, bir tane güvenlik şirketi kuracağıma dair veya böyle bir şeye teşebbüs ettiğime dair hiçbir bırakın somut delili, hiçbir şey ortaya çıkmadı. Hiçbir şekilde bir bilgi dahi yoktu, bilgisayarımda böyle bir şey çıkmamıştır, kaldı ki benim bilgisayarım yoktur alınan hard disk benim çocuklarımın kullandığı okuluna ait bilgisayarın hard diskidir. İçinde de aile, işyerim, eşim, dostumla çekilmiş olduğum fotoğraflar vardır. Yine 1998 kuruluşlu olan ulus… Göktuğ Uluslararası taşımacılık ticaret limitet şirketi benim ve babamın adına kayıtlıdır. 1998 yılında kurduk, 2007 yılında, 2005 yılında müdürümün yaptığı bir hata nedeniyle iflas ettim, iflas etmeme sebep olan dava da Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2007/363 esas sayılıyla, sayısıyla halen devam etmektedir. Dolayısıyla şirketimin iddia olunan Ergenekon Terör Örgütüyle hiçbir ilişkisi yoktur, iddianamede Sayın Cihan Kansız şöyle yazmış, şirketlerini Ergenekon soruşturması başladıktan sonra tasfiye ettiği. Örgüt adına faaliyet göstermek için bir araya geldiği kişilerle ortaklığını bitirdiği, benim hiçbir zaman babam dışında bir ortağım olmadı, ben Ambarlı limanlarında 11 tane kooperatif vardı, kooperatifler genel koordinatörlüğü yaptım. Marmara Bölgesi nakliyeciler birliği genel sekreteri, yönetim kurulu üyeliği yaptım. Ambarlı limanında da 100 küsur tane nakliyeci üyemiz, 3 bin tane kamyoncu ve tırcı üyemiz vardır, esnaf üyemiz vardır. Sokaktan çevirdiği kişiye sorsalardı Sayın İddia Makamı Cihan Kansız masa başından bu kararı vereceğine, kanaati oluşturacağına bir ekip görevlendirip de Ambarlı’ya gönderseydi, bırakın beni tanıyanları sokaktan çevirdiği bir kamyoncuya sorsaydı alacağı yanıt benim vereceğim yanıtla aynı olurdu. Şahsın beni yüz yüze fiziki olarak tanımasına gerek yok, zaten orada birliklerde yönetici olduğum için şifahen de olsa herkes beni tanır. Ayrıca yine burada benim kullandığım iddia edilen 0532 3027353 numaralı telefon ile Kemal, Sayın Kemal Kerinçsiz’i aradığım, Sayın Kemal Kerinçsiz’le irtibatlı olduğum iddia edilmiştir. HTS kayıtlarına baktığımda bir tane mesaj kaydı görülmektedir, bu telefon bana ait değildir, bu telefon şirketim adına kayıtlı 10 küsur tane şirket hattından biridir. Şirket ortağı olan aynı zamanda da rahmetli babama kullanmış olduğu telefondur. Ben Sayın Kemal Kerinçsiz’in ismini sadece basından iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü soruşturması başladıktan sonra basından duydum.

38

Page 39: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:39

Kendisini tanımam aynı şekilde kendisini bu duruşma salonunda tanıdım. Daha önce hiçbir şekilde bir araya gelmedim, görüşmedim, hiçbir şekilde bir irtibatım yoktur. Sayın Kemal Kerinçsiz, Sayın Muzaffer Tekin, Sayın Oktay Yıldırım ve Sayın Veli Küçük iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü sanıklarıdır, kendileriyle hiçbir tanışıklığım yoktur. Benim beyanlarımın aksini gösteren hiçbir somut delil de yoktur. Yine benim kullandığım iddia edilen 0532 3717270 isim… numaralı telefon 1995 yılından beri bana ait olan şirketim adına kayıtlı telefondur. Bu telefonla aynı davadan yargılandığımız tutuklu sanıklar Ulaş Özel ve Hüseyin Yanç ile binlerin üzerinde görüşmemiz olduğu iddianamede yazılmış. Bu telefon herkesin de ticaretle uğraşan şirket sahibi veya işletme sahibi olan herkesin de bileceği gibi şirketteki santrale bağlı olarak kullanılan cep telefonlarının normal hatlardan aranmaması için faturaların yüksek geldiği için santrale bağlı olarak kullanılan cep telefonudur. Ve Ulaş Özel benim personelimdi, aynı şekilde Hüseyin Yanç’ta benim personelimdi. Hüseyin Yanç kendisi de az önce ifade verdi, Erkan Çınar benim arkadaşımdır, kendisi rica etti, Ulaş Ö… Hüseyin Yanç’ın ihtiyaç sahibi olduğu birini, nişanlısının İstanbul’da yaşadığını ve İstanbul’a yerleşeceği için kendisinden iş vermemi rica etti. Erkan Çınar’da aile dostumdur, yakın arkadaşımdır. Hüseyin Yanç’ın kim olduğunu dahi sorgulamadan sırf çok samimi bir arkadaşım yönlendirdi diye işe aldım. 2 sene namusuyla, dürüstçe işyerimde çalıştı, ben iflas ettikten sonra şirketimi kapatınca da ayrıldı. Ben hatta şirketimin iflasa girdiği dönemde son 2007 yılında kendisini de mağdur ettim, aramızda bir kırgınlık oluştu. İşyerimden ayrıldıktan sonra hiçbir surette bu davadaki, bu davayla ilgili soruşturma başlayıncaya kadar kendisini görmedim, Beşiktaş adliyesinde karşılaştık.”

Mahkeme Başkanı: “Süreniz doldu toparlayın.”Sanık Okan İşgör: “Şimdi Sayın Başkanım savunmalarımızı yapamadık, ifadelerimiz

alınmadı, belirtmek istediğim çok şey var ama tabi bu zaman kısıtlı. Yalnız taleplerimi dile getireceğim, zaten Cuma günü size onlarla ilgili 14 sayfalık taleplerimi sunmuştum. Şu da yine İddia Makamının illegal işlerle uğraştığı haklarında birçok soruşturmalar devam ettiği dediği davalardan bir tanesi ben tutuklandıktan sonra, cezaevine girdikten sonra beraat aldım beraat kararıdır. Bir tane davayı da az önce ifade ettim, ticari davadır Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesinde devam etmektedir. Onunla ilgili beyanlarımda da Cuma günü numaralarını belirttim, onun haricinde bu soruşturma başladıktan sonra Küçükçekmece’de hiçbir Mahkeme kararı, gözaltı müzekkeresi olmadan kanunsuz bir şekilde polisler tarafından gözaltına alınmaya uğraşıldım. Polisler benden darp hakkında şikayetçi oldular, bende kendilerinden suçsuz gözaltına almaya çalıştıkları için şikayetçi oldum. Tutuklandıktan sonra ifade vermeye çağırdılar, karşılıklı olarak ifadelerimizi geri çektik, çünkü bu davayla uğraşıyorum, ticari davalarım var. Bir de onlarla uğraş, git gel uğraşmak istemedim, karşılıklı olarak ifadelerimizi geri çektik. Yine Küçükçekmece adliyesinde devam eden bir trafik davası vardı, trafik kazası taksirle adam yaralamak. O dava da bu soruşturma başladıktan sonra kaza da soruşturma başladıktan bir hafta sonra olmuştu karşı taraf şikayetini geri çektiği için o dava da düştü. Ben İddia Makamının lehimde sonuçlanabilecek, ibraz ettiğim gibi bir kısmı da beraat ve düşme sonucu iptal olacak davaları hangi maksatla iddianameye koyduğunu anlamakta güçlük çekiyorum. İllegal işlerle uğraştığım ifade edilse de bugüne kadar 99 yılından sonra diğerlerine 2000 yılında aldığı yaptığım işlerle ilgili suçlamaları ve mahkumiyetlerini ibraz ettim. 2000 yılından sonra 12 sene geçmiş, 12 sene içinde ben illegal işlerle uğraşıyorsam hakkımda açılmış niye bir dava yok. Hakkımda açılmış illegal işlere yönelik niye bir suçlama yok, dikkatinize sunarım. Bitiriyorum efendim şimdi sonuç ve taleplerim benim, şimdi Veli Küçük’le, Sayın Veli Küçük’le ilgili güvenlik şirketiyle ilgili bir suçlama var. Bende burada İddia Makamının aksine iddia ediyorum ki, hiçbir teşebbüsüm, hiçbir girişimim yok. Veli, Sayın Veli Küçük’le hiçbir şekilde bir araya gelmedim, İddia Makamı iddialarını ispatlamak zorundadır. Ben öyle bir teşebbüste bulunmadığım için böyle bir teşebbüsüm olmadığını ispatlayamıyorum. Sadece burada söylüyorum, İddia Makamının böyle bir iddiası varsa bunun somut belgelerini ortaya koymakla mükelleftir, bunu

39

Page 40: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:40

talep ediyorum. İkincisi Cumhuriyet mitinglerini organize ettiğimi, ettiğime yönelik bir iddia var, iddianamede ben bugüne kadar Cumhuriyet mitinglerine hiç katılmadım. Bununla ilgili defalarca 12. Ağır Ceza Mahkemesinde bir duruşmaya katıldık, 10 ay önce ve Savcılıkta, hazırlık Savcılığında bununla ilgili Güvenlik Şube Müdürlüğünden kamera, görüntü kayıtlarının istenmesini talep ettiğim halde dava başlayalı 22 ay oldu, 22 ayda bu talebimiz yerine getirilmediği gibi tarafımıza cevapta verilmedi. Ben görüntü kayıtlarının istenmesini talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet Okan Bey süreniz doldu, başlıklar halinde taleplerinizi alalım.”Sanık Okan İşgör: “Efendim.”Mahkeme Başkanı: “Başlıklar halinde taleplerinizi alalım.”Sanık Okan İşgör: “Hüseyin Yanç’ı şimdi kilit nokta her 3 kişinin de istihbarat görevlilerinin

yönlendirmesiyle ilgili bir araya geldiği iddia ediliyor İddia Makamı tarafından, böyle bir şey yok, kesinlikle kabul edebileceğim bir şey de değil. Hüseyin Yanç’ı benim yanıma işe gönderen şu an Hakkari İl Jandarma Alay Komutanlığı Cezaevi Bölük Komutanı olan Erkan Çınar’ın ifadelerinin ama talimatla, ama Mahkemeniz huzurunda alınmasını talep ediyorum. Çünkü bizi bir araya getiren Hüseyin Yanç’ı yanımda işe girmesini sağlayan kişi kendisidir, gelsin hesabını versin, yakın arkadaşımdır. Yani anlatsın, bu şahsı niye göndermiş bana, ben şimdi öyle bir irtibatlandırıldık ki içinden çıkamıyoruz. Onun haricinde 4 senedir Hüseyin Yanç’la görüşmüyorum, görüşmüyorum. Yanımdan ayrıldıktan sonra hiçbir surette bir araya gelmedim. Hüseyin Yanç’ta yanımdan ayrıldıktan sonra yani 2007 senesinden sonra bir araya geldiğime dair ama kamera görüntü kayıtları olur, ama telefon baz istasyonları kayıtları olur. Hüseyin Yanç’la bir araya geldiğimi gösterir somut deliller neyse onların toplanmasını talep ediyorum. Onun dışında efendim başka bir talebim yoktur, tahliyemle ilgili talebim olacak, ben yasadışı hiçbir oluşuma teşebbüs ya da eylemin içinde bilerek ya da bilmeyerek yanında veya doğrudan, dolaylı yer almadım. Böyle bir suçlamayı kabul etmiyorum, ben bu salonda iddia olunan Ergenekon Terör Örgütü sanıklarından hiçbir kimseyle irtibatlı değilim, bunun aksini ispatlayacak da hiçbir delil yoktur.”

Mahkeme Başkanı: “Son cümlenizi alalım.”Sanık Okan İşgör: “Dosya kapsamında Mahkemeye intikal etmemiş dosyamız belli, 22 ay

oldu başlayalı, aleyhimde olabilecek Mahkemeye intikal etmemiş delil bulunmamaktadır. Ama lehimde olabilecek intikal etmiş, etmemiş deliller vardır, şimdi bu aşamada, soruşturmanın ilk aşamasında Savcılık tarafından tutuklanarak Mahkemeye sevk, tutuklanmak üzere Mahkemeye sevk edildim. Serbest bırakıldım, aylarca serbest kaldım, kaçmadım, doğruların, gerçeklerin aydınlatılması için maddi gerçeklerin bulunabilmesi için 25 Temmuz’da duruşmaya katıldım ve tutuklandım. Benim kaçmak gibi bir niyetim olsaydı böyle ci… hakkıma yöneltilen, hakkımda yöneltilen böyle ciddi suçlamalar karşısında mevcut davayı basından, yayından deva… takip ediyoruz. Bu insanların başına geldikleri görünce ben kaçardım, yani.”

Mahkeme Başkanı: “Evet son cümlenizi alalım bağlayın.”Sanık Okan İşgör: “Böyle bir şeyi kabul etseydim, yani irtibatım olsaydı kaçardım Sayın

Başkanım kaçmadım, ben bu konudaki samimiyetimi ortaya koyduğuma inanıyorum, bu doğrultuda tahliyemi talep ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam.”Sanık Okan İşgör: “Tutuksuz yargılanmak üzere, şayet talebim kabul edilmezse

suçlandığım iddialarla ilgili etkili savunma yapabilmem için iddiaların mesnetleriyle birlikte tarafıma bildirilmesini arz ediyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam. İsminizi alalım önce.”Sanık Ulaş Özel söz istedi verildi: “Öncelikle Sayın Yüce Mahkeme Heyeti ve duruşma salonundaki herkese en içten sevgi ve saygılarımı sunarak selamlıyorum. Henüz daha iddianameyle ilgili savunmamızı yapamadığımızdan teferruatlı savunmamızı sonra

40

Page 41: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:41

yapacağımdan ve ben kısaca bazı önemli gördüğüm ve ko… önemli gördüğüm konulara değinmek istiyorum. Yaklaşık 22 aydır tutukluyum, iddianamenin, soruşturmanın başından beri tutuklu olarak Metris 1 nolu tutukevinde 22 aydır tek kişilik hücrede tek başıma kalıyorum. Tutukluluğumun 1. yılında iddianamenin hazırlanmasıyla 12. Ağır Ceza Mahkemesinde Mahkemeye çıktım, Mahkemede çok farklı bir işleyiş vardı. İddianame okunmadı, basından da takip ettiği diğer davalarda iddianamenin okunduğunu, iddianamenin hatta saatlerce sürdüğü, TRT spikerleri tarafından okunduğunu duymuştum. Ama ne hikmetse bizim Mahkememizde iddianame okunmamıştı, bunun da zaten duruşma tutanaklar… duruşma görüntülü ve sesli yapılmıştı oradan da Mahkeme Heyeti bunlara bakabilir. Burada kendimizi yeterli ifade edemediğimizden dolayı çok fazla uzun da sürmediğinden dolayı 2. bir 6 ay sonra güne ertelenerek 2. duruşma yapıldı. 2. duruşmada da, 2. duruşmaya çıktık, 2. duruşmada yine söz, fazla söz hakkı fazla verilmedi. Yani şu anda talep ettiğiniz 15 dakikalık süre bile verilmeden bizim birleştirme kararımız istendi. Birleştirme kararımızla yine tahliye edilmeden tekrar cezaevi tekrar bir 6 ay bu sefer 3. duruşma 3. duruşmada birleştirme kararı verdiler. Çıkarken artık daha çıkarken 22 ay o zaman 21 ay tutukluydum o 21 ayın vermiş şeyiyle sözü yani zorla söz hakkı alarak yani zorla derken kendimi jandarma götürürken söz hakkı alarak konuştum orada da onlar da zaten duruşma tutanaklarında mevcut tahliyemi, tahliyemi talep ettim. Mahkeme Başkanı birleştirme kararı verdiklerini duruşmayı gönderdikleri mahkemede yapılacağını söylendi. Bu süre içerisinde bir tane mahkeme 3 mahkemeye çıktık 3 mahkeme içerisinde bir tane Mahkeme Başkanı değişti bir tane Savcı değişti ve heyet içerisinde yani 3 mahkeme içerisinde bile değişik şeyler oldu ve ben 22 ay boyunca yine aynı şeklide tutuklu olarak tutukluluğum devam etti. Kaçma şüphesi delil karartma vesaire nedenlerle cezaevinde kalmaya devam ettim. Sizin dosyanın birleştirilmesiyle birlikte ifademizi yani iddianamede geçen ifadeleri giremediğimden dolayı daha doğrusu savunmayı teferruatını yapmadım. 15 dakikalık süreyi daha iyi kullanma açısından şimdi değinmek istediğim bazı şeyler var. Şimdi öncelikle şunu sunmak istiyorum. Şu hakkımda açılmış 3 ay da bundan tutuklu kalıp beraat ettiğim, beraat ettiğim ve daha önce biri dosya kapsamında yine beraat ettiğim dosya kapsamında açılan Küçükçekmece Asliye Ceza Mahkemesinde açılan beraat kararını önceki mahkeme heyetine sunmuştum. Bir tane de Basın Savcılığı tarafından beraat ettiğim bir karar vardı onları da sunmuştum. Şimdi daha henüz mahkeme aşaması başlamadan aşırı derece gazetelerde bir itibarsızlaştırma politikası bir aşağılama bir insanları olmayan şeyleri gösterir tarzda şeyler yapılmaya başlandı. Bunlar gazeteler üzerinden, gazeteler üzerinden ve benim de gazeteler hakkında açtığım şeyler oldu davalar oldu onlar henüz daha sonuçlanmadı. Gazetelerde ben şunu gördüm bu 22 aylık tutukluluğum süresi içerisince bazı gazeteciler Türkiye’de bazı basın ve gazeteciler olduğu sürece şuna inandım yani şunu gördüm kiralık katil tutulmasına gerek yok. O gazeteciler insanı o kadar insanı rencide edip itibarsızlaştırabiliyor ki olmamış, olmamış şeyleri olmuş gibi lanse ediyorlar. Ben cezaevinde kalıyorum cezaevinde benle röportaj yapılmış gibi gazetelerde yazı dizileri hazırlandı. Tamamen ben tek kişilik hücrede hücremde 2. gün gazetelerde gördüm kim benimle röportaj yapmış yok ortada bir şey. Şimdi efendim ben 1999 yılında sol bir örgütten güvenlik güçlerine teslim oldum. Güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra yani teferruatlı olarak bunları belirtim zaten belirttim. İfadelerimde mevcuttur güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra hiçbir yasadışı bir işe bulaşmadım. Hiç suç olabilecek hiçbir suç işlemedim bunlar da zaten incelendiğinde tarafınızca da görülecektir. Evimde Şile kazıları diye geçiyor. Şile’de, Şile’de ele geçen hiçbir şey yok Şile’ye beni sonradan götürdüler. Şile’ye götürdüler. Şile’de bir şey bulunmadı ki. Bulunan silahlar benim annemin evinde ele geçen silahlar. Ben ve tamamen şunu soruyorum silah suçundan şu anda Metris’te silah suçundan dolayı vahim nitelikte silah bulundurmak suçundan yatıyorum ve iddianamede size var olan iddianamenin 19. sayfasından bombaların karşılaştırılması sonucunda 3 adet maşaları üzerinde MKEMOD45KFMK311200 ibaresi yazılı bulunan el bombası 1 adet 27x4.5 santim ebatlarında kafile MKE1–2 üretim tarihi

41

Page 42: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:42

Mart 2003 stok no:13702700804 ibareli bulunan bahse konu el bombalarının ve aydınlatma roketinin daha önceki tarihlerde yapılan operasyonlarda ve arşiv kayıtlarında bulunan diğer bombalarla karşılaştırılması sonucu bahse konu el bombala, el bombaları ve aydınlatma roketi üzerindeki harf ve rakam gruplarıyla ilgili olarak başkanlığın bomba imha ve inceleme şube müdürlüğü bomba bilgi merkezi kayıtlarının tetkikinde belirtilen seri ve kafile numarasıyla benzerlik gösteren olayın bulunmadığı anlaşılmıştır. Yine 1 Kaleşnikof marka 38111 seri numaralı zastafa kregujevaç Yugoslavya ibareli uzun namlulu silah kurumlarının üretimi olmadığı için aidiyeti hakkında bilgi olmadığı. El bomba tapasının 207 adet adet 16.2001 tarihinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı OHAL teslim edildiği. Elden fırlatmalı aydınlatma roketinin 300, 3000 adedini 15.04.2003 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına teslim edildiği. 44 savunma el bombasının ise 5000 adedini 21.02.2001 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına teslim edildiği. 1490 adedini yine 24.04.2002 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına teslim edildiği. 44 savunma el bombası 53, 50 adedini 25.10. dokuz yüz 1999 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına teslim edildiği. M204A2 el bomba tapasının 9950 adedini 24.04.1985 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığına tespit edildiği belirtilmiştir. Bundan bahsim ben başından beri söyledim başından beri söyledim. Ben 99 yılında jandarmaya teslim oldum. Teslim olmamla birlikte istihbarat faaliyetlerinde o istihbarat faaliyetleri çerçevesinde birlikte çalışmaya başladık. Ben JİTEM diye bir kurum hiçbir zaman söylemedim, ben jandarma. Şimdi bana şu söyleniyor niçin jandarmaya teslim oldun? Ya ben örgütten, örgütten kendini kurtarmaya çalışan bir insan olarak yani onları düşünemem. Maalesef bilseydim şu anda Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayına teslim olurdum veya Interpol’e teslim olurdum. Öyle bir şey olabilir mi? Ben o anki bölgedeki jandarmaya teslim oldum ve onlarla çalışmaya başladım. Ve bu çalıştığım süre içerisinde istihbarat faaliyetleri dışında tamamen terör örgütlerine yönelik mücadele haricinde kesinlikle ve kesinlikle sivil hiçbir kimseye karşı yasadışı olabilecek hiçbir şeyde bulunmadım. Ve bunun bunların neticelerinde tarafıma Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanları tarafından ve dönemin Kara Kuvvetleri tarafından verilen takdirnameler mevcuttur ve ben bu takdirnameleri sonradan avukatım aracılığıyla Mahkemenize ve benim evimde ele geçen malzemelerle birlikte teslim ettim. Şimdi benim birlikte çalıştığım birlikte yanlarında çalıştım diyeyim birlikte görev yaptığım hiç kimse burada tutuklu değil. Halen daha şu an hepsi çoğunluğu görevinin başında veya emekli. Hiçbirisi ne Ergenekon’dan ne de diğer dosyalardan tutuklu değil. İstihbarat Şube Müdürleri alay komutanları hatta hatta bu bir örgütse beni bu örgüte bulaştıran örgütse şu anda Genelkurmay 2. Başkanı olan Hulusi Akar beni çalışmam için ikna eden kişi şahıs bu paşadır. Mademki suçsa şu anda niçin Genelkurmay Başkanın 2. başkanı veya suçsa suç değilse ben niçin cezaevindeyim ve ben niçin bu suçlamalarla suçlanıyorum. Ama ben bunları anlamış değilim. Telefon kayıtları bilgisayarlar bilgisayar kayıtları incelendiğinde benim kesinlikle ve kesinlikle burada tutuklu bulanan hiç kimseyle bir bağlantım olmadığı görülecektir. Ben burada sadece Okan İşgör ve Hüseyin Yanç’ı tanırım bir de Muzaffer Tekin’i bir cenazede Okan’la birlikte gittiğimiz bir cenazede ifadelerimde de belirtmişim bir cenazede tanıdım. Cenazede şimdi tanımak kelimesi geniş bir kelime ben tanımak derken bir sefer cenazede görmüşüm bunun adı tanımak oluyorsa o şeklide tanımışım. Ben bir sürü kişi tanıyorum her tanıdığımdan dolayı bir dosyayla birleştirileceksem baya bir sakıncalı bir durum. Onun haricinde yine dosyamda bulunan Oktay Yıldırım, Oktay Yıldırım’ı tanımıyorum bana orada emniyette soruldu Muzaffer Tekin’in yanında kimler vardı? Ben tarif ettim bilmiyorum isimlerini bilmiyorum hatta Muzaffer Tekin’e Muzaffer Tekin olduğunu da yani şey yapmamıştım. Sonradan Okan söylemişti Muzaffer Tekin olduğunu Muzaffer Tekin’in de yani kim olduğunu ne olduğunu da o zamanlar bilmiyordum. Ok… yanında kimler olduğu söylendi ben yanında iri yarı böyle birisi olduğunu şoför gibi ve koruma gibi olduğunu söyledim. Ha dediler Oktay Yıldırım mı ben dedim Oktay Yıldırım’dır siz öyle diyorsanız. Yani onları söyledim. İddianamemde geçen yoksa onun haricinde ben ilk defa görüyorum. Yani tanımıyorum da Muzaffer Tekin’in haricinde de şeyde cenazede gördüm bunun

42

Page 43: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:43

haricinde bir şeyim yok tanıdığım kimse yok. Buradan da kimseyi tanımıyorum. Şimdi iddianamede, iddianamede geçen Ulaş Özel’in 12, 13 yerde Ulaş Özel’in ifadelerinin de doğruluğunu teyit eder İddia Makamın hazırlamış olduğu iddianamede Ulaş Özel’in ifadelerinin doğruluğunun teyit edildiği. Okursanız 12, 13 yerde bu şekilde bu şekilde geçiyor. Bu şeklide geçen bir iddianamede halen daha 22 aydır tutuklu olmam ve 3 ayda beraat etmem tutuklu olarak kaldığım bir dosyadan beraat etmem ve birlikte 25 ay. Neden olarak halen daha devam ediyorum tutukluluğa?”

Mahkeme Başkanı: “Evet süreniz dolmak üzere toparlayın.”Sanık Ulaş Özel: “Ben olaya devlet boyutuyla bakıyorum. Benim için asker polis fark

etmiyor ama beni neden jandarmaya çalıştın diye neden beni bundan dolayı jandarmadan dolayı JİTEM’in üyesi olduğu JİTEM üyesi olmakla ben kesinlikle jandarma istihbarata grup komutanlıkları bünyesinde faaliyetlerimde bulundum. Bu faaliyetler de halen daha her il her ilde jandarma istihbarat şube müdürlükleri var. Bunların başında şube müdürü var. Bunlar da yasal değil bunlar tamamen resmi olan kurumlar. Bunların bilinmesini istiyorum. İncelensin efendim ben İstanbul'a geldiğim süreden bugüne kadar bir tane polis tarafından GBT olayı GBT, GBT bak GBT’me bakılsın bir tane suç işlemişsem ben akşam dışarıya bile çıkmayan birisiyim evden işe işimden eve giden birisiyim. Suç işlemiş olsaydım veya iddia edilen suçları işlemiş olsaydım mutlaka bir tane ufak dahi olsa bir suça bulaşmış olurdum. Kesinlikle ve kesinlikle ben hiçbir şekilde ve hiçbir örgütün üyesi değilim. Hiçbir örgütü de kabul etmiyorum. Zaten ben örgüt üyesi olmak istemiş olsaydım kendi örgütümü bırakıp devlete teslim olmazdım. Ben kaçma şüphesi deniyor ben zaten örgütten kaçmış gelmişim bir daha şimdi bu sefer kaçıp nereye gideceğim. Bunların dikkate alınması istiyorum. Tabi ki şunu da biliyorum ki dosyamızın teferruatlı incelenmediği için yani bu düşüncelerimin de çok fazla dikkate alınacağını sanmıyorum ama yine de ben düşüncelerimi söylüyorum. Şimdi bana takdirname Jandarma Genel Komutanlığı tarafından verilen takdirnamelerle ilgili ya ben mademki suç işlemişsem bu takdirnameleri niçin verdiniz? Ben bu takdirnameler haricinde bir suç işleme suç değilse bu takdirnameleri niye verdiniz. E takdirname veriyorsanız niye ben suçlanıyorum? Bu da benim için apayrı bir durum. 22 aydır tutuklu olarak tek başıma Metris kapalı cezaevinde ve şunu da belirtmek istiyorum ben benim kaldığım cezaevi koşulları ne Silivri’de veya diğer cezaevlerinden çok çok farklı. Bunların göz önünde bulundurulmasını özellikle istiyorum. Silah suçunda tutukluysam. Silah suçundan tutukluysam silah suçunun yattığım sürenin göz önünde bulundurularak 3 aylık tutukluluğumun da buna eklenerek bunun şey yapılmasını en kısa zamanda tahliye olmak istiyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam anlaşıldı. Sanıklardan başka beyanda bulunacak yok. Buyurun Demet Hanım.”

Serdar Öztürk müdafi Av. Demet Reçber söz istedi verildi: "Sayın Başkan burada bugün sanıkları dinlerken bir kere daha buradaki naylon örgütü hep beraber görmüş olduk. Ben bu kişiyi tanımam öyle yazmışlar ama burada ilk defa gördüm. Yok, bu delil bana ait değil. Telefon görüşmesinde 1000 tane yazmışlar ama ben onu tanımıyorum dahi. Bu dosyaların tamamı birleşen iddianameleriyle birlikte maalesef bu şekilde beyanlarla yıllardır devam ettiriliyor. İnsanların feryatlarına kulak verilmiyor ve bu insanlardan bir örgüt kurulmaya çalışılıyor ve biz burada belli sürelerle birtakım taleplerde bulunuyor olsak bile bu taleplerimiz maalesef bizi iyi ya da kötü artık ben ona da razıyım bir sonuca ulaştırmıyor. Burada bu mahkemede defalarca uzun uzun insanlar ifade verdiler. Bazı insanların savunmaları birer hafta sürdü ikişer hafta savunma yapan sanıklar oldu. Daha sonra ne olduysa herkese süremiz bitti hadi böyle bir telaş içerisinde mahkemede onu gözlemledim. Bir telaş içerisinde dosyaları bitirme hızı aldı. Bunları anlamakta güçlük çekiyorum. Bunlar beni hayrete düşüren konular. Ancak buradaki sanıkların tamamının benzer beyanlarda bulunması normal değil hiçbir şey normal değil zaten bu dosyadaki. Şimdi Mahkemeniz 3 haftadır tanık dinliyor. Bunların bir kısmı açık tanıklar bir kısmı ise gizli tanıklar. Mahkeme başladığında herkes gizli ya da açık tanıklara soru sorabiliyordu. Sizin adınız geçti ya

43

Page 44: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:44

da geçmedi diye bir ara karar alınmamıştı. Sonra ne olduysa Mahkemeniz birden bire bir ara karar aldı dinlenen tanıklardan sanıkların hakkında beyanı bulunmayan kişiler Mahkememiz aracılığıyla soru soracak dendi. Yani sanıkların soruları mahkemenin denetiminden geçirilerek eğer kabul edilirse kabul edilen soruların sorulmasına karar verildi. Başı niye öyleydi? Sonu niye böyle? Bu karar hangi yasa maddesine dayanılarak alındı? Çünkü yasa maddesi çok açık sanıklar tanığa soru sorar diyor. Bir diğer açıdan bu durum dosyalar birleştirildi fiili ve hukuki bağlantı var olduğu iddiasıyla birleştirildi. Burada herkes aynı örgütün üyesi olmaktan yargılanıyor. Madem aynı örgütün üyesiler üyesiler niye isimleri geçmediği için soru sorma hakları yok. Madem aynı örgütün üyesi değiller yani ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Bu durum dahi dosyada hukuki ve fiili bağlantı olmadığının yani Mahkemenizin vermiş olduğu birleştirme kararının aslında uygun olmadığının kanıtıdır. Burada şunu asla kastetmiyorum biz neden şu dosyadaki kişilerle birleştirildik? Burada herkesin masum olduğunu hakkında hüküm verilmiş olan tek sanık hariç gözlemliyorum ve çok üzülüyorum. Bu noktada CMK’nın tanıklık ile ilgili hükümlerini ve mahkemenin uygulamalarını karşılaştırmak istiyorum. Tanık olay hakkında doğrudan bilgisi ve görgüsü olan kişiyle deniyor tanımı bu. CMK 59’a göre mahkeme tanığa tanıklık yapacağı olayla ilgili olarak bilgi verir bilgisini ve görgüsünü anlatmasını ister. Yine aynı maddenin son fıkrasında sizin de sıkça dile getirdiğiniz gibi tanığın sözü kesilmez diyor. Yani yasa sınırları çizmiş ancak burada dinlenen tanık bilgisini ve görgüsünü anlatmıyor. Bunlar benim analizlerim. Ben bunları açık kaynaklardan buldum. Hatta isim veriyor Google’dan tarayıp buldum diyor. Açık kaynaklar deyince hani gidip araştırmış kitap okumuş gazete okumuş bilimsel araştırmaları incelemiş falan da değil tıklamış karşısına gelen şeyleri bulmuş çıktısını almış analizlerini anlatıyor. Mahkemenin orada müdahale edip lütfen bilginizi ve görgünüzü anlatın diye uyarması gerekirdi. Bu noktada usulen soru sormak amacıyla değil. Usulen söz isteyerek uyarıda bulunmak isteyen müvekkilim Avukat Serdar Öztürk duruşmadan dışarıya atılmıştır. Oysa benim müvekkilimin söylediği şey haklı bir tepki kendisi tutuklu sanık 3 yıldır içeride bir kalleşlikle içeride üstelik. Tanık mı bilirkişi mi dinliyoruz diye tepki gösterdi. Bu çok haklı bir tepkidir. Sanıklar o tanığın beyanlarına tepki göstermek hakkına sahiptir. Hakimler, savcılar ve avukatlarda söz isteyerek bu konunun düzeltilmesini talep etme hakkına sahiptir. Avukatların ayrıca asli görevdir bu durum. CMK’nın 60. maddesine göre tanıklıktan sebepsiz yere çekindiği takdirde tanığa 3 ayı geçmemek üzere disiplin hapsi verilir diyor. Oysa burada tanıklar kamu tanıklığı sıfatıyla dinleniyor olmalarına rağmen ben bu soruya cevap vermek istemiyorum, vermiyorum, bu soru hayır, cevaplamıştım daha önce, cevap vermiyorum gibi beyanlarda bulunuyor ve sizde maalesef tanığı zorlayamayız dediniz birkaç defa. Zorlarız efendim niye zorlayamayalım. Kamu tanığı dinliyoruz doğruyu gerçeklere ulaşmaya çalışıyoruz. Gerekirse tekrar tekrar soracağız. Tanığın buraya gelmişse eğer ben bu soruya cevap vermiyorum deme lüksü yoktur. Mahkemeniz 3 aya kadar disiplin hapsi cezasına hükmedebilir. En azından bunu hatırlatması gerekir. Bir diğer taraftan Bülent Orakoğlu’na ben bir soru sordum. Katıldığınız televizyon programlarından para alıyor musunuz dedim? Onun yerine siz cevap verdiniz Sayın Başkan alıyor ya da almıyor efendim bunun konuyla ne ilgisi var dediniz.”

Mahkeme Başkanı: “Efendim bunun sebebi tanığı yargılamıyor olmamızdan dolayı. Tanığın yaptıklarını yargılamıyoruz.”

Serdar Öztürk müdafi Av. Demet Reçber: “Çok haklısınız tanığı elbette yargılamıyoruz. Tanığı yargılayacak olan makam da biz değilizdir. Savcılar eğer bir durum fark etmişlerse ifadesinde suç duyurusunda bulunur ve yargılanır. Ancak ben sorumu da açıkladım dedim ki. Tanığın bu tür beyanları ile bir menfaat temin edip etmediğini bu işten bir para kazanıp kazanmadığını öğrenmek istiyorum ve eğer para almamış olsaydı o tanık almıyorum efendim ne münasebet diye de cevap verirdi. Bunu da dikkatinize sunuyorum. CMK’nın 212. maddesi tanık bir hususu hatırlayamadığını söylerse önceki ifadesini içeren tutanağın ilgili kısmı okunarak hatırlamasına yardım edilir diyor. Önceki ifadesiyle duruşmadaki ifadesi arasında çelişki varsa

44

Page 45: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:45

ifadesi okunarak çelişkinin giderilmesi istenir diyor. Oysa mahkemenizde tanığın tün ifadesi baştan sona okunarak onaylayıp onaylamadığı soruluyor. Şimdi madem yargılamayı gereksiz yere uzatıyor bir kısım sorular tanığın ifadesini okuyarak biz zaten zaman kaybediyoruz. Bu uygulamadan da vazgeçilmesini talep ediyorum yasaya uygun olmaması nedeniyle. CMK’nın 215. maddesi tanığın dinlenmesinden sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı Katılana veya Vekiline Cumhuriyet Savcısına Sanığa ve Müdafiine sorulur. Biz hukukçu olduğumuz için biliriz. Sorulur diyor sorulabilir demiyor. Oysa Mahkemenize kural hiç uygulanmıyor. Sanıklar kendi isminden bahsetmediği takdirde soru sorma hakkına dahi sahip değil. Nasıl sorulabilir ki beyanına ne diyorsunuz diye. Yargılama uzayacaksa uzasın 24 saat üzerinden duruşma yapılacaksa yapılsın gerçeğe ulaşmak istiyoruz. En son dinlenen Bülent Orakoğlu isimli şahıs 2 ay iki buçuk ay Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığında görev yapmış ve gelip burada analizlerini anlattı. Oysa tarafımızca daha soruşturma aşamasındayken beş buçuk yıl Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı yapmış olan Sabri Uzun’un tanık olarak dinlenmesini talep ettik. Bu talep yerine getirilmedi. Sonra devamında dedik ki 20 Eylül 2010 tarihinde emniyet müfettişlerine vermiş olduğu bir ifade var. Lütfen Mahkemeniz bu ifadeyi getirsin dedik ve Mahkemeniz bu talebimizi kabul etti. Mahkeme talebine rağmen resmi yazışmalara rağmen aylar süren yazışmalardan sonra bu ifade dosyaya girdi. Ancak Mahkemeniz bir ara karar alarak dosyayla ilgili bulunmadığı ve halen devam eden o ifadeyle ilgili olarak halen devam eden bir soruşturmanın olduğundan bahisle bu ifadeyi sanıklarına ve müdafiine vermedi. Şu anda bu ifade sizin kasanızda saklı olarak tutuluyor. Şimdi bu ifade neden verilmiyor. Efendim eğer verilen ifade bu dosyayla ilgili değil ise ben özellikle talep ediyorum. Şahıs hayatta ve halen kamu görevlisi getirin mahkeme huzuruna sadece bu dava konusuyla ilgili hususlara değinelim. Bir diğer açıdan bu ifadenin başka bir soruşturma dosyasında inceleme raporu olarak girmiş olan ilgili birkaç kısmına mutlaka değinmek zorundayım. Sabri Uzun diyor ki emniyet müfettişlerine verdiği ifadede ben 14 Haziran 2001 günü göreve başladığımda bir şube müdürü önüme bir şema getirdi anlatıyor ve devamında bu şemanın Tuncay Güney’in ifadelerine dayandırıldığını öğrendiğini belirtiyor. Tuncay Güney’in adli makamlar tarafından alınmış bir ifadesi olmadığından bahisle bunu bu soruşturmanın yapılamayacağını kibarca belirtiyor ve konu kapanıyor 2001 yılında. Devam ediyor 2006 yılı Ocak veya Şubat başında aynı şema yine bir şube müdürü tarafından ki, bu kişi Recep Güven aynı şema tekrar getiriliyor karşısına ve Sabri Uzun bunları ifadesinde belirtiyor. Sabri Uzun yine Tuncay Güney’in ifadelerindeki mantık hatalarını, çelişkilerini ortaya koyarak bu soruşturmanın yapılamayacağını belirtiyor. Hele hele o kendisine bunu getirmiş olan Recep Güven’in bunu üst makamlardan saklayalım ifadesini ise çok sert bir şekilde reddederek bu durumu ret… geçiştiriyor ve daha sonrada başka bir birime o birimden alınarak başka birime veriliyor. Ve diyor ki; şimdi anlıyorum ki, şu anda gündemde olan Ergenekon operasyonunu beni iğfal etmiş olsalardı o tarihte yapacaklarmış. Ben oyuna gelmediğim için o tarihte yapamadılar. Bu ifadeyi 20 Eylül 2010 tarihinde veriyor Sabri Uzun. Şimdi bu ifadenin bu davayla ilgili olmadığını söyleyebilir miyiz, doğrudan bu davayla ilgili. Peki, neden gelmiyor? Çünkü lehe, çünkü iddianamede belirtilen hususların aleyhine, sanıkların lehine olan hiçbir şey dosyaya maalesef getirtilemiyor. Gelinen aşamada davanın siyasi bir dava olduğu hatta yabancı gizli servislerin ve onların Türkiye’deki uzantılarının Türkiye’deki amaçlarının ulaşmak için yapılmış suni, naylon bir örgüt olduğu ortaya çıkıyor dolayısıyla buradaki tüm sanıkların bu delil bana ait değil, o dijital delil sonradan oluşturulmuş, ben bu kişileri burada tanıdım bunlar çok beyhude.”

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım toparlayın süreniz dolmak üzere.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Kayıtlara geçiyor ama beyhude.

Toparlayacağım efendim bi 30 saniyelik görüntümüz var sadece 30 saniye sürüyor 1:45’le 2:15 arasını izlettirmek istiyorum. Bu bir tekzip metni hazır olana kadar onları söyleyeyim bu bir tekzip metni. Müvekkilim ve aynı zamanda (1 kelime anlaşılamadı) olan Serdar Öztürk’ün o tarihteki müvekkili Mustafa Levent Göktaş adına yapmış olduğu ve ATV televizyonlarında yapılmış olan

45

Page 46: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:46

yalan haberle ilgili olarak 5 dakikalık bir tekzip metnidir ama ben sadece 30 saniyesi izlettireceğim.”

Salonda sesli ve görüntülü video izlettirildi.Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Tamam, tamam, tamam. Şimdi bu.”Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım içeriğini bahseder misiniz zapta geçmek açısından

faydalı olur.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Efendim bunun bir operasyon olduğu ve

yabancı gizli servisler tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik örtülü bir operasyon olduğunu 20 Ocak 2009 tarihinde müvekkilim tekzip metninde açıkça belirtiyor. Tarih bugün 29 Mayıs 2012 aynı şeyi halen söylüyoruz. Yine biraz önce Mustafa Levent Göktaş’ın ifadelinde 51 nolu DVD’yle ilgili belirtmiş olduğu bazı dilekçeler vardı. 51 Nolu DVD’nin adli emanete getirtilmesiyle ilgili olarak. Bu dilekçelerde yine o tarihte müvekkilim Avukat Serdar Öztürk tarafından büyük uğraşlarla verilmiş olan dilekçelerdir ve bu dilekçelerden bir tanesinin verildiği aşamada maalesef Savcı Ercan Şafak’la aramızda bir tartışmanın geçmesine bile neden olmuştur. Çünkü Ercan Bey’in bize söylemiş olduğu şey evet talep ettiniz ama TEM göndermiyor ben ne yapabilirim dedi. Serdar Bey de bunun üzerine kendisine siz polisin amiri konumundasınız lütfen talimat verin CD’yi göndersinler adli emanete alınsın diye talepte bulundu ancak getirilmedi devam eden süreçte de kırıldı. Şimdi. “

Mahkeme Başkanı: “Avukat Hanım tamamlayın lütfen.”Sanık Serdar Öztürk müdafii Av. Demet Reçber: “Toparlıyorum efendim. Şimdi burada

Bülent Orakoğlu isimli şahıs 2 defa Deniz Kuvvetleri Mahkemesi için ki kendisi hakkında o dönemde yapılmış olan baskılara rağmen beraat kararı vermiş olan mahkeme için cunta mahkemesi tabirini kullandı. Devam eden süreçte sanıklara dönüp arkasına Kandil’den gelmiş terörist muamelesi yaparcasına bunlar kandırılmışlar dedi ve Mahkemeniz bu konuda hiç uyarmadı. Gizli Tanı Gurbet arkada sesi ve görüntüsü değiştirilmiş bir şekilde kendisine soru soran birtakım sanıkları resmen azarlamaya kalkıştı ve yanındaki Naip Hakim tarafından bile uyarılmadı. Müvekkilimin bir ceza aldı ve esasa ilişkin savunmalara kadar duruşmalardan men edildi. Buna gerekçe olarak da savunmalarının tamamlanmış olması belirtildi ancak müvekkilim savunmalarını henüz tamamlamadı Sayın Başkan. İlker Başbuğ iddianamesinde müvekkilimle ilgili olarak çok ağır iddia ve beyanlar var. Bu konuyla ilgili olarak Dursun Çiçek Albayın ifadesi alındı ve çapraz sorgusu yapıldı dolayısıyla müvekkilimin de o iddianamede kendisiyle ilgili iddialarla ilgili olarak cevap verme hakkı vardır ve savunmasını bu anlamda tamamlamamıştır. Bir diğer yönden basına da yansıdı Interpol bu dosya kapsamında da Interpol tarafından aranan ve kırmızı bülten çıkarılmış olan birtakım sanıklarla ilgili olarak ret kararı verdi. Yani bu kişilerin iadesiyle ilgili olarak ancak Interpol’ün vermiş olduğu ret gerekçesini yani orijinal kararı ve tercümesini Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla getirtilmesini talep ediyoruz çünkü bu karar Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla getirtilebiliyormuş. Son olarak söyleyeceğim şey hakkında hüküm kurulmuş olan tek bir sanık dışında tüm sanıkların tahliyesini talep ediyorum. Teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı: “Tamam. Sanıklardan Hasan Iğsız müdafii Avukat Murat Ergün’ün zannediyorum bir mazereti var.”

Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: "Efendim bugün keseceğiz yarın devam edeceğiz.Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Umduğumuzdan fazla uzadı.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Yarın. Murat Ergün Bey buyurun.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Mahkeme Başkanı: “Efendim olmaz, Murat Ergün Bey.”

46

Page 47: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:47

Sanıklar Hasan Iğsız ve Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün söz istedi verildi: “Evet efendim.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun beyanınızı alalım.”Sanıklar Hasan Iğsız ve Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Sayın Heyet siz internet

andıcı davasını Ergenekon davasıyla birleştirdiğiniz anda benim müvekkilimin yargılanmasını her iki müvekkilimin de yargılandığı internet andıcı davasını buzdolabına koydunuz. İnternet andıcı davası ve sanıkları şu an bekleme odasında yargılanmalarını bekliyor, burada duruşma salonunda bulunuyor olmaları yargılanıyor oldukları sonucunu doğurmuyor. Ayda bir kez tahliyeyi talep etmek bizce yargılanmak değildir. Oysa birleşmeden önce kendimize ait başından sonuna kadar müvekkillerimin kendileri hakkındaki iddiaları çürüttükleri o dosyada gerçekler ortaya çıkmış aslında internet andıcı denen belgenin hukuki bir belge olduğu, herhangi bir suç unsuru içermediği, iddianamenin de birtakım tahmini sadece İddia Makamının kendi kurumsal ya da kişisel tahminlerine dayalı ortaya çıkmıştı. Ve belki de muhtemelen kısa bir süre içerisinde mahkemeniz internet andıcı davasının sanıklarını esas yönünden yargılamalarını tamamlayıp bizce beraatlarına hükmederek yargılamaya son verilecekti. Ancak biz içinde bulunduğumuz bu ortamda müvekkillerimin adil biçimde yargılanmadığını düşünüyoruz ancak maalesef buna yapacak bir şey yok çünkü defalarca itiraz ettik Saygıdeğer Mahkeme yazılı ve sözlü itirazlarımızı kabul etmedi. İnternet andıcı davasının Ergenekon dosyasıyla birleştirilmesine gerekçe olarak gösterdiğiniz hususu kısaca hatırlayalım müvekkilim Alaettin Sevim’e atfedilen kitleşim ve proje isimli 2 dijital dosyaydı hatırlarsanız 5 nolu hard diskten çıkan bu 2 dijital dosya nedeniyle internet andıcındaki sanıkların Ergenekon dosyasındaki sanıklarla sanki hukuki ve fiili irtibatı varmış gibi değerlendirdiniz. Ben birazdan kitleşim ve proje isimli bu 2 dosyanın sahte olduğunu ispatlayan bilirkişi raporunu mahkemenize izah edeceğim. Biz bu 2 dosyanın sahte olduğunu 5 nolu hard diske muhtemelen uzaktan virüs yoluyla yüklendiğini Alaettin Sevim isminin yükleyen kişiler tarafından komplo olarak bu hard diske ve bu hard diskteki kitleşim ve proje isimli dosyalara yazıldığını İstanbul Adliyesine bağlı adli bilirkişiden aldığımız raporla ispatladık. Eğer mübaşir arkadaş bu raporu benden alır size ulaştırırsa ben size bunun içindeki önemli hususları birazdan tek tek arz edeceğim. Müvekkilim dün Alaettin Sevim bu bilirkişi raporuyla ilgili kısaca bir açıklamada bulunmuş size. Ben şimdi size önemli noktaların altını çizeceğim. Sayın Heyet, Sayın Cumhuriyet Savcısı kitleşim denen dijital dosya bir Excel dosyasıdır. Gölcük’te bulunan 5 nolu hard diskin içinden çıkmıştır. Ve sizin itibar ettiğiniz üst verilere göre itibar ettiğiniz diyorum çünkü üst verilere göre müvekkilimi tutukladınız. Sizin itibar ettiğiniz üst verilere göre kitleşim denen bu Excel dosyası 8 Nisan 2003 tarihinde oluşturulmuştur. Şimdi size birinci şok bilgiyi veriyorum, ilgili 5 nolu hard disk Samsung firması tarafından Kore’de Ekim 2010 tarihinde imal edilmiştir. Peki, henüz var olmayan bir hard diske Ekim ayında fabrikadan çıkacak bir hard diske Nisan ayında kitleşim belgesi nasıl oluşturulabilir, nasıl yüklenebilir. Bu müvekkilimin tutuklanmasına gerekçe gösterilen ve internet andıcı sanıklarının Ergenekon dosyasıyla birlikte yargılanmasına sebep olan ara kararınızı doğuran kitleşim denen bu Excel dosyasının sahteliğinin birinci kanıtıdır.”

Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanıklar Hasan Iğsız ve Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Evet efendim. Efendim

2. husus bilirkişi raporunu mutlaka dikkatle okuyacaksınız, daha önce de 7 Mayıs 2012 tarihli bir dilekçede ön raporu mahkemenize arz etmiştim. Bilirkişi raporunda sonuç kısmında vurgulanan ve içerisindeki açıklamalarda vurgulanan çok önemli bir nokta var bu 5 nolu hard disk Gölcük’ten çıkartılan bu 5 nolu hard disk bildiğiniz üzere donanmanın kendi bilgisayarının hard diski yani devlet malı. Kapalı bir sistem içinde çalışan bir hard disk. Ancak bilirkişi raporuna göre bu hard disk sistemden sökülüp internet bağlantılı bir sisteme takılmış ve internet üzerinden bakın bilirkişi tarihini veriyor 11 Mayıs 2008 tarihinde bu hard diske bir truva atı yüklenmiş ve yüklenen truva atı özelliği hard diske dışarıdan dosya indirmek öyle bir truva atı. Yani bu hard diskte öyle

47

Page 48: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:48

bir truva atı var ki, hard diske dışarıdan dosyaları çekiyor ve bilirkişinin tespitine göre kuvvetle muhtemel kitleşim ve proje isimli bu dijital dosyalar az önce zaten bir çelişkiyi vurgulamıştım. Bu 2 dijital dosya muhtemelen internet üzerinden bu truva atıyla kullanılarak komployu kuran çete tarafından bu sahteciler tarafından bu hard diske indirilmiş. Efendim bir başka husus bu bizim itibar ettiğimiz az önce size vurguladığım doğruluğundan hiç şüphe etmediğiniz üst verilere göre kitleşim denen Excel dosyası 2003 senesinde oluşturulmuş. Oysa bilirkişinin tespitine göre kitleşim denen dosya oluşturulduğunda oluşturma anında bu dosyanın yapılandırılmasına calibri denen bir yazı formatı referans vermiş. Calibri denen format yazı formatı 2007 yılında üretildi ofis 2007’de var sadece. Peki, 2007 yılında piyasaya sürülen bir yazı tipi 2003 yılında oluşturulan bir belgede nasıl ortaya çıkabilir. Demek ki, bu sahte, demek ki bunun üstünde oynanmış, demek ki bunun delil bütünlüğü ve bilgi güvenliği yok. Bakın teker teker Sayın Heyetin ve Sayın Cumhuriyet Savcısının zihninde birtakım şüphelerin oluşması lazım yavaş yavaş inandığınız şeylere karşı birtakım şüpheler duymanız lazım. Ve bilirkişi şunu söylüyor raporunda, devam ediyorum kopyalama öyle bir şekilde yapılmış ki, ya internet üzerinden ya da hard disk sökülerek dışarıda öyle bir şekilde kopyalama yapılmış ki, kimin, ne zaman, nerede, nasıl kopyalandığının izleri silinmiş. Bakın bu profesyonel bir çalışmadır. Hard diske basit bir dosya yüklemesi değildir, yükleyenler izini silmiş. Bizde komplo kuracak hainlerden olsak bizde herhalde izimizi geride bırakmazdık bu aynı budur. Sayın Heyet Sayın Cumhuriyet Savcısı, Sayın Bilirkişi şöyle devam ediyor her iki dosyanın da delil bütünlüğü yoktur. Şimdi delil bütünlüğü olmayan bu dosyalar nedeniyle sanıklar tutuklu, delil bütünlüğü olmayan bu sahte üretilmiş sonradan üretilip de zamanları ve kişi isimleri değiştirilmiş bu belgeler nedeniyle bu dijital kayıtlar nedeniyle insanlar tutuklu ve davalarımız birleşti. Üstelik birleşen dava kapsamında bizim yargılamamız adına herhangi bir ilerleme yapılmıyor. Şimdi bilirkişi raporuyla ilgili bu açıkladıklarım sizin zihninizde bir şüphe uyandırmadıysa 2. bir belgeyi açıklıyorum. Sayın Heyet, Sayın Cumhuriyet Savcısı biz Alaettin Sevim hakkındaki suçlamaları öğrendiğimizde Genelkurmay Başkanlığına başvurduk, Genelkurmay Başkanlığından tarafıma gönderilen cevabı mahkemenize arz ediyorum katip arkadaş alırsa. Sayın Başkan size gönderdiğim o yazı Genelkurmay Başkanlığı tarafından benim başvurum üzerine hazırlandı. Bir sayfa üst yazı ve 12 sayfa ekten oluşuyor. Konu şu; biliyorsunuz Alaettin Sevim’in suçlandığı 2. dijital dosya ki, başka bir suçlama yok Alaettin Sevim hakkında proje isimli belgeyle ilgili. Ne diyor İddia Makamı, gene doğruluğundan hiç şüphe etmediği yüzde 100 doğru olduğuna güvendiği üst verilere göre İddia Makamı ne diyor, bu proje denen belgeyi Alaettin Sevim son kaydetti, ne zaman son kaydetti? 21 Mart 2009’da akşam 21:46’da kaydetti diyor. Bende Alaettin Sevim 21 Mart 2009 akşam 21:46’da nerede diye araştırdım biliyorsunuz Alaettin Sevim o tarihte Genelkurmay İstihbarat Daire Başkanıydı ve o yılları hatırlayın çok kritik günlerdi Kuzey Irak’la ilgili gelişmeler vesaire vardı Alaettin Sevim’in de pozisyonunu gözünüzün önüne alın sürekli çok önemli merkezlerde ve çok önemli bölgelerde görev yapıyordu ve bunun karşılığında sorumuza cevap olarak şu geldi o tarihte Alaettin Sevim sabah 11:00’dan akşam 10:00’a Amerikan karargahında Ankara’da Sifsi olarak adlandırılan Amerika karargahında orada Türk bilgisayarı veya Alaettin Sevim isimli bir bilgisayar yok veya Word dosyalarını ofise açtığınız zaman Alaettin Sevim olarak tanımlanmış bir kullanıcı yok. Bir Amerikan karargahında işte Genelkurmay kayıtları orada giriş saati ve çıkış saati belli, e peki o zaman Alaettin Sevim bu projeyi nasıl oluşturmuş o tarihte o saatte o gün o zaman Amerikalılarla mı birlikte oluşturulmuş. Ha Amerikalılarla birlikte oluşturmuş diyemeyiz Amerikalıları herhalde bu işe katmaz Cumhuriyet Savcılığı ama bu aynı zamanda Alaettin Sevim’i de herhalde aklar, Amerikalıların yüzü gözü hürmetine bile olsa. Şimdi Saygıdeğer Başkan eğer bu kadar şüphe varsa 2 dijital kayıt üzerinde hiç sizin kadar kıdemli olmalarına gerek yok, mesleğe ilk başlayan yargıç bile şu müvekkillerimin tutuklanmasına sebep olan iki dijital dosyayı inceletir. Ya bunlara birde ben uzmanlarım kanalıyla bakayım der diye düşünüyorum. Benim kendi kanaatim bu, böyle yapacağınıza inanıyorum bu kadar şüpheyi, bu

48

Page 49: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:49

kadar sahteciliği görmezden gelemezsiniz. Yani bu komployu kuranların bu mızrakları artık çuvala sığmadı, bu mızrağı göreceğiz. Biz gördük, siz de gördünüz bilirkişi raporu var, Genelkurmayın yazısı var o yüzden çok basit taleplerim var. Birincisi lütfen bu 2 dijital dosyayla ilgili olarak 5 nolu hard diskte olduğu söylenen 2 dijital dosyayla ilgili olarak bilirkişi incelemesi yaptırın bizim aldığımız uzman raporunu da göz önünde tutarak bilirkişiden bunların delil bütünlüğünü sorgulatın lütfen. Efendim ikincisi, müvekkilim Hasan Iğsız’la ilgili olarak bir vareste tutulma dilekçesi arz etmiştim lütfen o konuda bir ara kararda bir hüküm ihdas edin. Üçüncüsü, lütfen şu evrensel hukukun çağdaş memleketlerde uygulanan bizim ülkemizde de olduğunu düşündüğümüz şu evrensel hukuk kurallarına riayet ederek şüpheden sanık yararlanır ilkesini işletin şu kadar şüpheli delile dayanarak sanıkları tutmayın şüpheli delil, deliller şüphelidir diye sanıkları tahliye edin.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanıklar Hasan Iğsız, Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Yargıcım son bir şey

söyleyeceğim bilmiyorum tutukluluğun devamındaki sizin beklediğiniz fayda nedir? Veyahut İddia Makamı tutukluluğun devamını isterken ne umuyor, ne gibi bir hukuki fayda umuyor? Ama ben bizim açımızdan hukuk tutukluğun devamı ne anlama geliyor onu size söyleyeceğim bunu söylemek zorundayım. Bizim için tutukluluğun devamı şudur, benim müvekkilimin 9 yaşındaki oğlu Mayıs ayında ilkokullar kapanırken yapılan sene sonu törenlerinde arkadaşları analarına, babalarına kürsülerden sarılırken öpüşürken babasını göremiyor, boynu bükük o merdivenlerden aşağıya iniyor, bizim için tutukluluk budur, tutukluluğa birde bu gözle bakın lütfen kararınızı o şekilde verin. Saygılar sunuyorum.”

Mahkeme Başkanı: “Evet. Avukat Bey bu adli bilirkişi Teyfik Koray Peksayar’ın verdiği bilirkişi raporu sizin talebiniz üzerine verilmiş bir rapor öyle mi?

Sanıklar Hasan Iğsız, Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Doğru efendim.”Mahkeme Başkanı: “Evet.”Sanıklar Hasan Iğsız, Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Biz talep ettik ve adli

bilirkişi uzman raporu.”Mahkeme Başkanı: “Evet bilirkişi.”Sanıklar Hasan Iğsız, Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Biz tabi CMK’daki

hakkımızı kullanarak talep ettik.”Mahkeme Başkanı: “Tamam anlaşıldı.”Salonda söz almadan konuşanlar oldu anlaşılmadı.Sanıklar Hasan Iğsız, Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Özür dilerim bir tamamla

bir tamamlama yapayım.”Mahkeme Başkanı: “Buyurun.”Sanıklar Hasan Iğsız, Alaettin Sevim müdafii Av. Murat Ergün: “Ben bilirkişiden bu uzman

mütalaasını isterken kendisine ceza usul yasasından doğan hakkımızı bu mahkemede biliyorsunuz muteber delildir o. Yani onu benim istetmiş olmam onu kıymetsizleştirmez ayrıca biz bu bilirkişi incelemesini 10 Ağır Ceza Mahkemesinin bize verdiği 5 Nolu hard diskin imajı üzerinden yaptırdık yani kendi elimizdeki dijital kayıtları değil 10 Ağır Cezanın imajı üzerinden yaptırdık o yüzden sunduğum uzman raporuna lütfen değer veriniz.”

Mahkeme Başkanı: “Evet.”Talep ve beyanların alınması sırasında bir kısım sanıklar müdafilerinden Av. Onur Cingil,

Av. Dilek Helvacı ve Av. Murat Ergün’ün geldikleri görüldü.Huzurdaki yerlerine alındı.Saatin 17:07 olduğu görüldüOturuma bugüne mahsus olmak üzere son verildi.GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

49

Page 50: T€¦  · Web viewOrada yazı yazıyorum hala da yazıyorum hiçbir suç unsuru yoktur. İngilizce, Bulgarca ve Türkçe olarak 3 dilde yazım çevriliyor. Yapan da bu çeviriyi

T.C. İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ ( CMK 250 MADDESİ İLE YETKİLİ ) CELSE TARİHİ 29.05.2012 ESAS NO: 2009/191 CELSE NO:190 Sayfa:50

Oturuma 30 Mayıs 2012 gün saat 08:45’te kaldığı yerden devam edilmek üzere ara verilmesine oybirliği ile karar verildi.29.05.2012

BAŞKAN 28298 ÜYE 40244 ÜYE 41981 KATİP 139152

50