sınıf teorisi - sayı 6

105
SINIF TEORİSİ DEVRİMCİ TEORİ OLMADAN, DEVRİMCİ PRATİK OLMAZ! 2004 n ŞUBAT-MART n 2 AYLIK TEORİK DERGİ n FİYATI: 3.000.000 TL 4 Demokratik Güç Birli€i” Kemalist Devleti Güçlendiren S›n›f ‹ birlikçisi Sa€ Bir ‹ttifakt›r 4 Hükümetin “ekonomi iyile ti” yorumlar›, halk›n bil- incini buland›rmak için uydurulmu : Kocaman bir yaland›r 4 PROGRAMDAN (2) 4 Toplum neden ajanla t›r›l›r ya da ajanla t›r›lm› bir toplum ne kadar huzurlu olabilir? 4 Hay›r Bay Bilgiç, Halk Sava › Tam Da Budur! 6

Upload: yeni-demokrasi

Post on 21-Mar-2016

264 views

Category:

Documents


10 download

DESCRIPTION

2002’den bu yana yayınlanan, Marksist-Leninist-Maoist teorik dergi.

TRANSCRIPT

Page 1: Sınıf Teorisi - Sayı 6

SSIINNIIFFTTEEOORRİİSSİİDDEEVVRRİİMMCCİİ TTEEOORRİİ OOLLMMAADDAANN,, DDEEVVRRİİMMCCİİ PPRRAATTİİKK OOLLMMAAZZ!!

22000044 n ŞŞUUBBAATT--MMAARRTT n 22 AAYYLLIIKK TTEEOORRİİKK DDEERRGGİİ n FFİİYYAATTII :: 33..000000..000000 TTLL

2200

0044

PŞŞUU

BBAA

TT--MM

AARR

TT P

22 AA

YYLLII

KK TT

EEOORR

İİKK DD

EERRGG

İİ

4 ““Demokratik Güç Birli€i” Kemalist Devleti

Güçlendiren S›n›f ‹flbirlikçisi Sa€ Bir ‹ttifakt›r

4 Hükümetin “ekonomi iyileflti” yorumlar›, halk›n bil-

incini buland›rmak için uydurulmufl: Kocaman biryaland›r

4 PROGRAMDAN (2)

4 Toplum neden ajanlaflt›r›l›r ya da ajanlaflt›r›lm›fl

bir toplum ne kadar huzurlu olabilir?

4 Hay›r Bay Bilgiç, Halk Savafl› Tam Da Budur!

6

6SI

NIF

TEOR

İSİ

Page 2: Sınıf Teorisi - Sayı 6

3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

İ Ç İ N D E K İ L E R

SINIFTEOR İS İ

2 aylık teorik dergi2004 .6. Şubat-Mart

KARDELEN BAS IM YAYI M REKLAMGÖSTERİ ORGANİZASYON LTD. ŞTİ.

Sahibi ve Yazı işler i Müdürü: Er dal GÜLER Yönetim yeri: Mille t Cad. Nevbahar Mah.Fındıkzade Sara y Apt. No:57 K:5 D:11Fındıkzade/İST.Tel: (0212) 584 18 04Fax: (0212) 584 18 05Dizgi: Kar delen Yay ımcılıkBaskı: KAYHAN MATBAASI

“DEMOKRAT‹K GÜÇ B‹RL‹⁄‹” KEMAL‹ST DEVLET‹ GÜÇLEND‹REN SINIF ‹fiB‹RL‹KÇ‹S‹ SA⁄ B‹R ‹TT‹FAKTIR............................................................... 7

PROGRAMDAN (2)................................................................ 35

“Demokratik Güç Birliği”nin Politik Önderliğini SHP Yapmaktadır........................ 8Blok Partilerinin SHP Aşkı, Kemalist İdeoloji Ve Yasalcı Reformist ÇizgidenKaynaklıdır.......................................................................................................... 13Sonuç.................................................................................................................. 23

Ekonominin iyileşmesinin kriterleri nelerdir?....................................................... 25İşsizlik sorunu çözüldü mü?................................................................................ 26Halkın alım gücü arttı mı?................................................................................... 26Emperyalistlere borçlanma azaldı mı?................................................................ 27Enflasyon gerçekten düşüyor mu? Ya da nasıl düşüyor?.................................. 285 Nisan kararları ne getirip, ne götürüyordu?..................................................... 30Ülkeyi Satıyorlar!................................................................................................. 31Ekonomi iyileşti yalanının başka bir nedeni: Yerel seçimlerde oy avlamak!....... 32Umutları yalan ve halkın örgütsüzlüğüdür........................................................... 33

DÜNYADAK‹ VE ÜLKEM‹ZDEK‹ ÇEL‹fiMELER VE BUNLARIN TEOR‹K AÇILIMI....................................................................... 35

HÜKÜMET‹N “EKONOM‹ ‹Y‹LEfiT‹” YORUMLARI, HALKIN B‹L‹NC‹N‹ BULANDIRMAK ‹Ç‹NUYDURULMUfi KOCAMAN B‹R YALANDIR...................................................................... 24

Page 3: Sınıf Teorisi - Sayı 6

4

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

A- Dünya Çapındaki Çelişmeler............................................................... 351-Proleter Dünya Devrimi Sürecinin Temel Çelişkisi............................. 362- Dünyadaki Başlıca Çelişkiler............................................................. 40 3- Dünyadaki Baş Çelişki Sorunu.......................................................... 53 4- Dünya Çapındaki Baş Düşman Sorunu............................................. 55 5- Çelişkinin Esas ve İkincil Yönü Üzerine ........................................... 59

B- Ülkemizdeki Çelişmeler Ve Baş Düşman Sorunu Üzerine............... 601-Türkiye-Kuzey Kürdistan’da Temel Çelişme....................................... 622- Ülkedeki Başlıca Çelişmeler.............................................................. 64 3- Ülkedeki Baş Çelişme........................................................................ 744- Baş Düşman: Dışta ABD Emperyalizmidir,İçte İse Kemalist Kliktir......................................................................... 76

Bay Bilgiç, Halk Savaşı’nın Yanından Bile Geçemez!........................................ 89Ne diyorlardı?...................................................................................................... 90Evrensel’in Dili Burjuvazinin Diliyle Örtüşüyor..................................................... 91Bay Bilgiç, Nepal Halk Savaşı, Oldukça Demokratik Bir Rotada Yoluna DevamEdiyor!................................................................................................................. 95

TOPLUM NEDEN AJANLAfiTIRILIR YA DA AJANLAfiTIRILMIfi B‹R TOPLUM NE KADAR HUZURLU OLAB‹L‹R?....................... .......................... ............ 80

HAYIR BAY B‹LG‹Ç, HALK SAVAfiI TAM DA BUDUR!......... 88

Page 4: Sınıf Teorisi - Sayı 6

5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Ülkemiz siyasetinin gündemi-ne yerel seçimler damgasınıvurdu. Siyaset gündemine dam-gasını vuran yerel seçimler, aynızamanda, ortaya konulan siya-setlere bağlı olarak her sınıfın veher partinin duruşuna dair debelli şeyleri gözler önüne serdi.Ki bunlardan en göze çarpanı vedaha çok olumsuzluğu ile kendi-sini tartıştıranı Demokratik GüçBirliği ve bu platformun bileşen-lerinden olan DEHAP’ın seçim-lere, yine bu platformun bileşen-lerinden olan karşı-devrimciSHP’nin çatısı altında katılışı ol-du. Salt bugünle sınırlı kalmaya-cak olan, bugünkü olumsuz pra-tiği ile tarihe kaydedilecek olanbu pratiği yeniden ve yeniden ir-delemek gerekiyor. Zira günlesınırlı tutulduğu taktirde, tıpkıSHP’nin dününün unutularakhalk güçlerine demokrat partiolarak sunulması gibi, geleceğetarihsizliğin ya da tarihe karşıbelleksizliğin yarattığı flu görün-tülerle yaklaşmak durumundakalınacaktır ki, bu, daha bugün-den bu şirret sisteme entegras-yonun ön adımı demektir. Buyüzden yazılarımızdan birini De-mokratik Güç Birliği’nin değer-lendirmesine ayırken, demokra-sinin hangi zeminde, nasıl birgerçekliğe dönüşeceği üzerindede durmak istedik ki, halka da-yalı gerçek bir demokrasi olanyeni demokrasinin somut olarakyaşam bulacağı Yeni Demokra-tik Cumhuriyet’in ne olduğunuprograma dayalı bir şekilde de-

ğerlendirmeye devam ediyoruz.Yine geleceğin toplumunun

ve rejiminin nasıl olması gerekti-ğini ya da nasıl olmaması gerek-tiğini, farklı bir noktadan ele ala-rak kendi yaklaşımımızı ortayakoymaya ya da bu yaklaşımaparalel olarak bugünden yarınaprojeleri kuvvetlendirebilmekiçin soru işaretleri oluşturmayaçalıştık. Bir toplumun nedenajanlaştırılmak istendiğinin yada ajanlaştırılmış bir toplumunnasıl bir toplum olacağının üze-rinde durmaya çalıştık.

Halklarımız üzerinde bir çile-ye dönüşen ülke ekonomisini iseihmal etmemek gerekiyor. Dibevuran bir ekonomi ile halka zul-medenlerin, hiçbir şey yokmuş-casına mutlu tablolar çizme ça-balarının üzerinde durmak, buçabaları irdelemek gerekiyor. Ül-ke ekonomisinin içinde bulundu-ğu duruma ve bunun siyaseteyansıyışına ise bir başka yazı-mızda değinirken, ülke ekonomi-sini borç batağına yatıran em-peryalizm ile çeşitli yanılgılardanve yanılsamalardan hareketleaynı paralele düşen halk güçleri-ni de eleştirilerimize konu edin-dik; Nepal gerçekliğini, emper-yalizme ve monarşiye karşı sa-vaşan Nepalli komünistleri, yan-lış bir zeminde, yanlış bir tutum-la itham eden Evrensel gazete-sini eleştirimize konu edindik.

Bir sonraki sayımızda, müca-delemize yön verme ısrarı ile bu-luşmak üzere...

Page 5: Sınıf Teorisi - Sayı 6

S H P, DEHAP, ÖZ-GÜR PART‹,ÖDP, EMEP ve

SDP 28 Mart’ta yap›lacak yerel seçimle-re yönelik oluflturduklar› ittifak› 29 Ocakgünü “Demokratik Güçbirli¤i” ad›yla ka-muoyuna ilan etti. Ayr›ca DEHAP veSHP bu ittifak› daha da ileri götürerek 12fiubat günü “DEHAP’›n kendi adaylar›n›SHP listesinde gösterece¤ini” duyurdu.Buna Özgür Parti(ÖP) de dahil.

Mustafa Kemal’in resmi alt›nda söz-konusu parti baflkanlar›n›n “tarihi birad›m”, “tarihi bir gün” ve “bayram yafl›-yoruz” diye ilan ettikleri “demokratik

7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

“Demokratik Güç Birli¤i”Kemalist Devleti Güçlendiren

S›n›f ‹flbirlikçisi Sa¤ Bir ‹ttifakt›r

Halkımızın özlem veumudunun çeşitli “sol”ve “demokratik” görü-

nümlü söylemler altındaen çok sömürüldüğü ta-rihsel kesitler yerel vegenel seçimler dönemi-

d i r. Bunun için de ko m ü-nistler olarak bu gibi ta-

rihi dönemlerde umut ta-cirliği yapan her türdenburjuva ve küçük burju-va söylemlere karşı hal-

kımızın ideolojik ve siya-si donanımına hizmet

etmeyi her zamankindendaha fazla önemsiyo ru z .

Page 6: Sınıf Teorisi - Sayı 6

güç birli¤i” ittifak›n›n nemenem bir fleyoldu¤unu ortaya koyan bir ‘deklarasyonda yay›mlad›lar.

Ad› geçen partiler bir yandan sözü-mona sözkonusu tarihi(!) aç›klamay› ya-parken öte yanda kendi tabanlar›na hoflgörünmek için (özellikle de EMEP, ÖDPve SDP gibi partiler) “farkl›l›klar›m›z›,programlar›m›z›, kimliklerimizi koruya-rak birlikteli¤i sa¤lam›fl bulunmaktay›z”yönlü özel vurgu yapamaktan da geri dur-mad›lar.

Yaz›m›z›n ana konusu yerel seçim sü-recini bir bütün olarak de¤erlendirmekde¤il. Sadece “demokratik güç birli¤i”diye kamuoyuna ilan edilen ittifak üze-rinde duraca¤›z.

Yerel seçimler bittikten sonra süreceiliflkin daha kapsaml› bir de¤erlendirmeyaz›m›z kamuoyuna sunulacakt›r. Bukapsaml› yaz›n›n konular›ndan birisini dehiç kuflkusuz “demokratik güç birli¤i” d›-fl›nda yer alan ama hatal› taktik politikaizleyen küçük burjuva oportünist ak›mla-ra yönelik elefltirilerimiz oluflturucak-t›r.Tabii ki bunlar› ortaya koyarken varsakendi eksik ve hatal› yönlerimiz, bunlar›da ortaya koyaca¤›z.

‹flaret etti¤imiz gibi flu aflamada söz-konusu yanl›fl taktik sahibi küçük burjuvaak›mlar›n tutumlar› üzerinde durmayaca-¤›z. Çünkü mevcut süreçte söz konusuak›mlar›n yanl›fl taktikleri bafll›¤a ç›-kartt›¤›m›z teslimiyetçi ve s›n›f iflbirlikçi-si sa¤ oportünist siyaset ve çizgi kadartehlike arzetmemektedir.

K›sacas›; içinden geçti¤imiz süreçtebu iki kesim içerisinde elefltirilerin sivri

ucunu yöneltmemiz gereken ak›mlar ye-rel seçimler ad› alt›nda umut tacirli¤iyapan komprador parti SHP’nin bafl›n›çekti¤i “demokratik güç birli¤i” ittifak›içerisinde yeralan küçük ve orta burjuvapartiler olacakt›r. Bu ba¤lamda içindengeçti¤imiz süreçte ideolojik görevlerimizaras›nda en önemli görev olarak da yerelseçimler bahanesi alt›nda “demokratik güçbirli¤i” projesini “halk›n beklenen umu-du” olarak göstermeye çal›flan bu sol görü-nümlü s›n›f iflbirlikçi sa¤ ittifak›n niteli¤ive amaçlar›n› deflifre etmeyi saptad›k.

Bu görev parlementarist ahmakl›k ve“bar›flç›l yoldan devrim” gibi reformistyasalc›-tasfiyeci anlay›fllar›n kol gezdi¤igünümüz koflullar› aç›s›ndan daha büyükbir önem arzetmektedir.

Halk›m›z›n özlem ve umudunun çe-flitli “sol” ve “demokratik” görünümlüsöylemler alt›nda en çok sömürüldü¤ü ta-rihsel kesitler yerel ve genel seçimler dö-nemidir. Bunun için de komünistler ola-rak bu gibi tarihi dönemlerde umut tacir-li¤i yapan her türden burjuva ve küçükburjuva söylemlere karfl› halk›m›z›n ide-olojik donan›m›na hizmet etmeyi birgörev say›yoruz.

“Demokratik Güç Birli-ği”nin Politik Önderliğini SHPYapmaktadır

fiüphesiz ki her politik oluflumun ni-teli¤i, o oluflumun program› ve eylemçizgisiyle orant›l›d›r. Bu bilimsel Mark-sist-Leninist-Maoist kuramdan hareketetti¤imizde ittifak bileflenlerinin yerel se-

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

8

Page 7: Sınıf Teorisi - Sayı 6

çimler ad› alt›nda ilan ettikleri “de-mokratik güç birli¤i”nin (DGB’nin)niteli¤i ve amac› çok net ve aç›k birflekilde ortaya ç›km›fl olur. Kendilerini“sol”, “sosyal demokrat” veya “de-mokrat” olarak tan›tan bu blok ve par-tilerin yerel seçimlere iliflkin politika-lar› demokrasi güçlerine mi, yoksamevcut Kemalist sisteme mi hizmet

edecek? Bunun sorgulamas›n› yapaca-¤›z.

“Her parlayan fley alt›n de¤ildir”.Dolay›s›yla “DGB” oluflumu da ilkbaflta insana hofl ve iyi görünebilir. Fa-kat meselenin özüne inildi¤inde o par-layan fleyin hiç de alt›n olmad›¤›n›,tam tersine alt›n suyuna buland›r›lm›flpasl› bir kurflun oldu¤u görülmüfl ola-cakt›r.

Karayalç›n’dan Bak›rhan’a, Koza-no¤lu’ndan Tüzel Ve Birdal’a kadarhepsi bu ittifak› “tarihi bir gün,” “ya-kalanm›fl tarihi bir f›rsat,” “halk›nbeklenen özlemi ve umudu” olarakilan etti. Karayalç›n daha da ileri gide-rek bu “tarihi güne” “bayram›n›z kut-lu olsun” diye de son noktay› koydu.

Mustafa Kemal’in resmi ve Türk

bayra¤› alt›nda hizaya geçen ittifakpartileri Karayalç›n’›n “...sosyal dev-leti korumak, demokratik laik düzenesahip ç›kmak, AKP'yi yenmek içinburday›z,” bayra¤› alt›nda toplanm›fldurumdad›rlar. Yani, DEHAP da dahildi¤er partiler hakim s›n›flar›n Avrupa-c› kliklerinden bir kanad› temsil edenSHP’nin bayra¤› alt›nda yerel seçimle-re kilitlenmifl durumdad›r. “Anti-em-peryalist”, “anti-‹MF”, “ba¤›ms›zl›k”ve “demokratik yerel yönetim” gibisöylemler ise söz konusu ittifak› halkaflirin göstermenin kamuflaj› olman›nötesinde bir anlam ifade etmiyor.

Karayalç›n’›n “bayram›n›z kutluolsun” söylemi “güçbirli¤i” blo¤ununniteli¤ini aç›k bir flekilde gözler önünesermektedir. Öyleyse öncelikli olarakSHP kimdir, yani hangi s›n›f›n partisi-dir, vb. sorular› yan›tlamam›z gerekir.

SHP’nin politik niteli¤i için uzunuzad›ya analiz yapmaya gerek yok.Daha önce bu partinin niteli¤ine ilifl-kin bir çok yaz›m›zda görüfllerimiziortaya koyduk. Kald› ki bu parti ve ba-fl›ndakiler yeni ortaya ç›km›fl bir partive kifliler de¤illerdir. Ancak biz yinede k›saca da olsa SHP’ye iliflkin gö-rüfllerimizi tekrarlayal›m.

SHP, faflist Kemalist partiCHP’nin devam› bir partidir. CHP ileayr› kalmas› ideolojik-politik konular-da de¤il, parti içi klik çat›flmas›ndankaynakl›d›r. Her iki parti de politikmayas›n› Mustafa Kemal’in faflist ide-olojisi ve politik çizgisinden almakta-d›r. Bu tespitimizi örneklerle kan›tla-mak için fazla uza¤a gitmeye gerek

9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

“Her parlayan şey altın değildir”. Do-layısıyla “DGB” oluşumu da ilk başta in-sana hoş ve iyi görünebilir. Fakat mese-lenin özüne inildiğinde o parlayan şeyinhiç de altın olmadığını, tam tersine altınsuyuna bulandırılmış paslı bir kurşun ol-duğu görülmüş olacaktır.

Page 8: Sınıf Teorisi - Sayı 6

yok. Birincisi, sözkonusu partinin 10 y›löncesi icrratlar›na bakmal›, ikinci olarakise blokla ilgili söylediklerine bakmal› ki,bu iki nokta SHP gerçekli¤ini anlatmayayeterli gelir. Karayalç›n’›n bayram diyeilan etti¤i ittifak için söylediklerine baka-l›m:

Karyalç›n’›n “...sosyal devleti koru -mak, laik demokratik düzene sahip ç›k -mak, AKP’yi yenmek için burday›z.” söz-

leri, SHP’nin niçin ve kime karfl› blokoluflturdu¤unu her fleyiyle ortaya koyu-yor. Kemalist devlet aflk›yla dile getiri-len bu sözler üzerinde dural›m:

“Sosyal devleti korumak,” ne demek?

“Sosyal devlet” dedi¤i nedir?

Bu sözler, 1923’lerden beri Kemalistrejimi ve onun üzerinde yükseldi¤i siste-mi korumaktan baflka bir anlam ifade edi-yor mu?

Bu devlet kimin?

Bu devlet gerçekten de halk›n sosyalhaklar›n› koruyan bir sosyal ve demokra-tik devlet midir?

Bu sistem, halk s›n›f ve tabakalar›n›ns›n›f devleti mi, yoksa komprador bürok-rat burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›n›ndevleti mi?

Mevcut devlet ve onun üç temel haki-miyet arac› olan yasama, yürütme ve yar-g› organlar› kime hizmet ediyor, kimi ezi-y o r ?

Mevcut devlet ba¤›ms›z m›, yoksaba¤›ml› m›?

Mevcut devlet sistemi Karayalç›n’›niddia etti¤i gibi “demokratik” mi, yoksa

gerici burjuva demokrasilerinden bileuzak feodal faflist bir diktatörlük mü?

K›saca yan›tlar›m›z:

Karayalç›n’›n korumak istedi¤i dev-let sistemi “sosyal devlet” de¤il, tam ter-sine genifl halk kesimlerinin hiç bir sosyalhakk›n›n olmad›¤› bir devlettir.

Karayalç›n’›n savundu¤u devlet dü-zeni Mustafa Kemal’in yukar›dan afla¤›-ya do¤ru flekillendirdi¤i faflizmdir.

Karayalç›n’›n korumak istedi¤i ve ha-raretle savundu¤u sistem, Mustafa Kemalve devamc›lar›n›n “laiklik” maskesi al-t›nda halk›m›z› dini inançlar›na göre“böl, parçala ve yönet” siyaseti üzerinekurulu devlet düzenidir.

Karayalç›n’›n korumak istedi¤i “de-mokratik sistem” Türk ulusu ile Kürt ulu-su ve az›nl›klar aras›ndaki milli eflitsizli¤ikoruyan; Kürt ulusu üzerindeki imha veinkar politikas›n› sürdüren misak-› millicianti-demokratik faflist bir sistemdir.

K›sacas›, Karayalç›n’›n savundu¤u vehararetle korumak istedi¤i sistem yar›-sö-mürge yar›-feodal gerici bir sistemdir.

‹ttifak partilerinin “ilan-› aflk” ederekbayra¤› alt›nda topland›klar› (hatta DE-HAP’›n siyasi iradesini temsil etti¤i)SHP ve öncellerinin icratlar›ndan baz›hat›rlatmalar yapmak yerinde olur. Buhat›rlatmalarla belki tarihi bilinçlerini ta-zelemifl olurlar. Ancak görünen o ki “itti-fak aflk›” tarih bilinci diye birfley b›rak-mam›flt›r.

SHP’nin kirli ve karanl›k icraatlar›n›örneklemek için fazla uzak tarihe gitme-ye bile gerek yok. Önce son 30 y›ll›k

10

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 9: Sınıf Teorisi - Sayı 6

SHP ve CHP tarihinden örnekler verelim.

Önemli buldu¤umuz baz› olaylar› s›-ralayal›m:

K›br›s iflgal edilirken hükümetin ba-fl›nda SHP’nin önceli CHP vard›.

Kont-gerilla Marafl, Çorum, Sivas vede¤iflik illerde alevi sunni çat›flmas› yara-tarak onlarca emekçiyi katlederken, yinehükümetin bafl›nda SHP’nin önceli CHPvard›.

Sivas’ta Mad›mak Otel’de 37 ayd›nve emekçi insan diri diri yak›l›p katledi-lirken, o dönem hükümetin büyük orta¤›

SHP vard›. Bu tarihte Erdal ‹nönü ve ya-man “demokrat” Karayalç›n hemSHP’nin birinci ve ikinci adam› konu-mundayd›lar, hem de hükümetin önemlibakanl›klar›n› ellerinde tutmaktayd›lar.

Bu ülkede kontra eylemlerinin; adamkaç›rmalar, sokak infazlar› ve gözalt›ndakay›plar›n en fazla gündeme geldi¤i vebaflta Kuzey Kürdistan olmak üzere ge-rilla bölgelerininin tümünde binlerce kö-yün yak›l›p y›k›ld›¤›; bu yak›p y›kmaoparasyonlar›nda binlerce emekçinin gö-çertildi¤i, binlercesinin iflkence tezgahla-r›ndan geçirilerek zindanlara t›k›ld›¤›;yoksul Kürt emekçi köylülerden onlarca-

yüzlercesinin ise diri diri yak›larak katle-dildi¤i hükümet döneminde yine Kara-yalç›n’›n SHP’si vard›. Bu topyekün im-ha politikas›n›n ana ruhunu oluflturan “93konsepti"nin haz›rlanmas›nda büyük roloynayan yine Karayalç›n’›n bafl›nda ol-du¤u SHP’dir.

DEP milletvekillerinin polis taraf›n-dan yaka paça bir flekilde meclisten al›na-rak zindanlara at›lmas›nda yine SHP hü-kümet orta¤›d›r.

K›sacas›, 20 y›ll›k yak›n tarihimizaç›s›ndan baflta halk›m›z olmak üzere ko-münist, devrimci ve ulusalc› harekete

karfl› topyekun sald›r› ve katliam politi-kalar›n›n en vahfli ve barbarcas› Karayal-ç›n’›n bafl›nda bulundu¤u SHP ve DYPkoalisyonu hükümeti döneminde devreyesokularak gerçeklefltirildi.

Bunlar unutulur mu veya görmezlik-ten gelinir mi?

Bunlar› unutmak demek tarihi inkar-c›l›k ve sisteme hizmet demektir.

fiöyle geriye dönüp 80 y›ll›k TC dev-leti tarihine bakt›¤›m›zda s›n›fsal ve ulu-sal kurtulufl hareketlerine yönelik yap›lanen büyük ve vahfli katliamlar›n ilkininMustafa Kemal’in kurdu¤u Ankara Hü-

1 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Bu ülkede kontra eylemlerinin; adam kaçırmalar, sokak infazları vegözaltında kayıpların en fazla gündeme geldiği ve başta Kuzey Kürdistanolmak üzere gerilla bölgelerininin tümünde binlerce köyün yakılıp yıkıldı-ğı; bu yakıp yıkma oparasyonlarında binlerce emekçinin göçertildiği, bin-lercesinin işkence tezgahlarından geçirilerek zindanlara tıkıldığı; yo k s u lK ü rt emekçi köylülerden onlarca-yüzlercesinin ise diri diri yakılarak kat-ledildiği hükümet döneminde yine Karayalçın’ın SHP’si vardı.

Page 10: Sınıf Teorisi - Sayı 6

kümeti ve devam›ndaki CHP hükümetle-ri döneminde gerçekleflti¤ini görebilece-

¤imiz gibi, ayn› flekilde ikinci büyükkatliamlar›n da yine M.Kemal ve partisiCHP’nin devamc›lar›n›n ifl bafl›nda oldu-¤u “93 konseptiyle” gerçekleflti¤ini gör-müfl oluruz.

Bunlar tesadüf sonucu muydu?

Dahas› da var. fiöyle geriye dönüp(yani devrimci hareketin 30 y›l öncesine,1970’li y›llar›n bafl›na) bir göz att›¤›m›z-da yine devrimci harekete yönelik envahfli ve barbarca sald›r›lar CHP kökenliErim hükümeti döneminde hayat buldu¤ugerçekli¤iyle karfl›lafl›r›z. Tarih bilincinibirazc›k da olsa yoklayanlar bu yar›-as-keri faflist diktatörlü¤ün (12 Mart darbe-sini kastediyoruz) hükümetin bafl›na bafl-bakan olarak atad›¤› Nihat Erim ve hükü-metinde yeralan bakanlar›n ço¤unlu¤u-nun CHP kökenli olduklar›n› hat›rlar.

Kemalizm ve CHP aflk›n› bir kenarab›rakarak tarihi bilincini devrimci anlam-da tazelemek isteyenler hat›rlar ki, sözko-nusu askeri darbe komünist ve devrimcihareketi bast›rmak için yap›lm›flt›. ABDgüdümlü bu darbenin kanl› icraatlar›n-dan birisi de, hiç flüphesiz ki, bu halk›nde¤erli evlatlar›ndan olan Deniz, Yusufve ‹nan’›n idam edilmesi olay›d›r.

Tüm bu yap›lanlardan sonra SHP’nin“demokratl›¤›na” ilan-› aflk edenlere so-ral›m:

Bu faflist tablonun, hem de en barbarve kanl› bir flekilde çizilimifl olan bu tab-lonun SHP’nin ve önceli CHP’nin hükü-met oldu¤u dönemlerde gündeme gelme-si tesadüfü olabilir mi?

Yoksa bu, faflist Kemalist diktatörlü-¤ü korumada CHP-DSP ve SHP’nin di-¤er düzen partilerine oranla daha tutucu,daha floven, daha ›rkç› ve faflist oldu¤unumu gösterir? Bu sorulara birer yan›t›n›zolmal›.

Örnekledi¤imiz en kanl› tablolar›nCHP ve CHP kökenli partiler dönemindeçizilmesi asla tesadüfü de¤il. Tam tersi-ne, bu durum, ad›geçen partilerin di¤erpartilere oranla faflist Kemalist diktatör-lü¤ü daha tutucu ve gerici bir flekilde ko-ruyup savunmas›ndan kaynakl›d›r.

Bundand›r ki düzen partileri karfl›s›n-da secdeye oturan hiçbir yasalc› reformistküçük burjuva ve ulusal burjuva (buna,ezilen ulus burjuvazisi de dahil) ak›m, bufloven-›rkç› ve faflist partilerin üstünü ör-temez.

CHP’nin son birkaç ayl›k ›rkç›-flove-nist ve iflgalcilik üzerinden yürüttü¤ü po-litikalar› hat›rlamak isteyenler, bu parti-nin politik niteli¤ini de çok daha net birflekilde bilince ç›karm›fl olur. Güney Kür-distan’da fedarasyon, Kuzey Kürdis-tan’daki dar ulusal talepler ve K›br›s ifl-galcili¤i sorununda CHP ve ayn› siyasalçizgideki partilerin ne denli faflist Kema-list durufl sergiledi¤i gün gibi ortadad›r.Yaz›l› ve görsel bas›n her gün, hatta hersaat CHP’nin ›rkç›-floven ve iflgalci söy-lem ve emellerini veriyor. MHP’yi dahigeride b›rakm›fl durumdad›r.

Karayalç›n ve partisi SHP, DenizBaykal’›n ö¤rencisi, CHP’nin ise takipçi-sidir. Dolay›s›yla Karayalç›n’›n “AKP’yiyenmek için burday›z” söyleminin politikarkaplan›n› oluflturan gerekçeler ile Bay-

12

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 11: Sınıf Teorisi - Sayı 6

kal ve partisinin AKP’ye karfl› yürüttü-¤ü politik gerekçeler ayn›d›r. Her iksi-ninin çaba ve ba¤›r›fllar› Kemalist dev-let düzenini korumak içindir. AKP ilearalar›ndaki çeliflkinin özü hakim s›n›f-lar aras› çeliflkiden kaynakl›d›r. Kald›ki AKP gitse CHP veya SHP gelse nede¤iflebilir ki? Özde ve esasta de¤iflenbir fley olmayacakt›r. Al birini vur öte-kine! Çünkü hepsi de mevcut sistemi veemperyalist boyunduru¤u flu veya buflekilde devam ettiren ve bundan sonrada ettirecek olan partileridir. SHP’nin

mevcut devlet sistemini de¤ifltirece¤izyönlü tek bir söz etti¤ine tan›k olan varm›? Kemalist devlete dokunmuyor.Onu her bak›mdan savunuyor.

SHP, “ba¤›ms›zl›kç›” bir partid e ¤ i l d i r . Onlar›n “ba¤›ms›zl›kç›l›¤›”t›pk› CHP ve MHP’nin muhalefettey-ken yapt›¤› “ba¤›ms›zl›kç›l›k” kadard›r.SHP de CHP gibi esasta Avrupal› em-peryalist devletlerin siyasi temsilcili¤i-ni yapmaktad›r. Hükümet olmad›klar›zaman “ba¤›ms›zl›kç›l›klar›” akla geli-yor. Bu söylemlerinde de amaç bellidir:Hükümet karfl›t› muhalefet yürütmek!

Hükümete geldikleri zaman ise onlar dadi¤er hakim s›n›f partileri gibi “ba¤›m-s›zl›k” konusunda “dut yemifl bülbül”kesilirler. Ba¤›ms›zl›k kelimesinin ya-n›ndan bile geçemediler-geçemezler.Bu kelimeyi telafuz etmeye bile cesaretedemezler. Çünkü onlar emperyalizminyeminli ve tescilli partileridir. Hat›rlat-maya gerek yok. Türk ulusal burjuvazi-sinin sa¤ karfl›-devrimci kanad›n› tem-sil eden Refah Partisi ve ayn› zamandalideri Erbakan’›n bafl›na gelenler bili-nir; “anti-emperyalist” gibi laflar bileetmemesine karfl›n Kemalist faflist dik-tatörlük taraf›ndan bafl›na getirilenlerihep birlikte gördük, yaflad›k. Hükümet-ten alafla¤› ettikleri gibi bir de siyasetyasa¤› koydular. Hapishaneye t›k›l-maktan ise adli t›p raporuyla kurtuldu.

K›sacas›, Karayalç›n ve partisinin“korumak istiyoruz” dedi¤i “laik de-mokratik düzen” 1923 y›l›ndan günü-müze kadar hükmünü sürdüren faflistKemalist devlet düzeninden baflkas› de-¤ildir. Karayalç›n ve partisi “demokra-tik” söylemler alt›nda flekere bulanm›flfaflist-›rkç› ve emperyalizme ba¤›ml›devlet sisteminin en azg›n temsilcisidir.

Söz konusu “demokratik” içeriklisöylemler ise halk›n bilincini buland›r-mak ve ittifak güçlerinin parti tabanla-r›na hofl görünmek için ortaya at›lm›flsahte sözlerdir. Ayr›ca, geçmiflteki kirliyüzünü kamufle etme amaçl›d›r. Kara-yalç›n ve Partisi suçludur. Dolay›s›ylado¤ru tutum böyle bir partiye oy ver-memek ve verdirtmemektir, yarg›la-makt›r. Yukar›da vurgularla yapt›¤›m›zözettende görülece¤i gibi, en çok da

1 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

“İttifak güçleri” Marksist kav-ramlar (SHP’nin kullanmasını za-ten beklemiyoruz) kullanmakyerine burjuva ideologlarınınkullandığı dili tercih etmiştir. Sı-nıfsal kamplaşmaları derinleştir-mek yerine sınıfları uzlaştırmateorisini göre hareket edilmiştir.Sınıf farklarını ya unutmuşlardırya da bilinçli kullanmamışlardır.

Page 12: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Kürt ulusuna ve alevi inanc›na sahip ke-simler üzerinde uygulanan imha, inkar vekatliamlardan sorumlu partilerden biri ol-du¤u için, en çok da bu kesimler SHP'ninyarg›lanmas›n› istemelidir. Oy vermekise, yap›lanlar› onaylamak olur ki, bu da,cellad›n›n b›ça¤›n› kendi elleriyle bilemiflolman›n d›fl›nda bir ifle yaramaz. Niyet-lerden ba¤›ms›z olarak, bu, böyledir.

Bu partinin içerisinde yar›-ayd›n veyar›-demokrat insanlar›n yer almas› isebizleri yan›ltmamal›d›r.

Karayalç›n ve partisi, temsil etti¤i s›-n›f do¤rultusunda duruflunu sergiliyor.Bunun için de her türlü yalan ve demago-jiye baflvuruyor. Ki, bu çabas›nda yerelseçimler vesilesiyle de olsa baflar›l› oldu-¤unu söyleyebiliriz. Bayram havas›ylagelece¤e haz›rlan›yor. Hem de bu haz›rl›-¤› genel seçimlere yöneliktir. Yoksa ye-relde DEHAP’s›z hiç bir yerde seçimi ka-zanacak güçte de¤il. Yat›r›m› esas olarakoraya yöneliktir. Bu amaca ulaflmak içinde baflta DEHAP olmak üzere di¤er “sol”dedi¤i partiler üzerinde yükselmeye çal›-fl›yor. Ayr›ca “YTP ile ittifak› olufltura -mad›klar› için de üzgün oldu¤unu” belir -tiyor. CHP ile de flört yapmaya çal›flt›.Fakat CHP “etnik kimlikli ittifaklarla birarada olamay›z” diyerek bu flörtü red-detti. Böylelikle CHP ne denli floven birparti oldu¤unu bir kez daha kan›tlam›fl ol-du.

Soruna SHP cephesinden yaklafl›l-d›¤›nda, SHP’nin yapt›klar› normal.Çünkü o, temsil etti¤i s›n›f›n siyasetido¤rultusunda dövüflüyor. Ayn› fleySHP bayra¤› alt›nda yürüyen di¤er

partiler için söylenebilir mi? ‹flte yaz›-m›z›n bundan sonraki bölümünü bu vebununla ba¤›nt›l› sorular› yan›tlamayaay›raca¤›z.

Blok Partilerinin SHP Aşkı,Kemalist İdeoloji Ve YasalcıReformist Çizgiden Kaynaklı-

dırÖncelikle belirtelim: SHP d›fl›ndaki

blok partilerinin ideolojik çizgileri refor-mist ve politik örgütlenmeleri yasalc›-tasfiyeci bir hatta olmas›na karfl›n yine detüm bu partiler devrimimizin küçük veorta burjuva dinamiklerinin bir kesiminioluflturmaktad›rlar. Bu ba¤lamda s›n›f ni-telikleri devrimcidir.

Bu özet de¤erlendirmeyi düfltüktensonra blok bileflenlerinin “tarihi söylevle-rine” ve blo¤un niteli¤i üzerinde detayl›analizlere geçebiliriz.

Parti genel baflkanlar›n›n büyük ve id-dial› söylevleri üzerinde s›ras›yla dura-l›m:

DEHAP genel baflkan› T. Bak›rhan“güç birli¤ine” iliflkin “tarihi bir gün ya-fl›yoruz”dedikten sonra kurulufl amac›n›ise Kemalizm hayranl›¤› içinde flöyleaç›kl›yor: "Bizim bu güç birli¤indekiamac›m›z, kamplaflmalar› büyüten de¤il,Cumhuriyetin kurulufl felsefesinde deyer alan Kürdüyle, Türküyle, Alevisiyle,Sünnisiyle, bütün renkleriyle birleflerek,yeni bir seçenek yaratmakt›r" dedi.

Bu söylenenlerin anlam› nedir?

Birincisi, Bak›rhan millet, milliyet ve

14

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 13: Sınıf Teorisi - Sayı 6

mezheplerin emekçi s›n›flar›yla de¤il, herkesimiyle birleflmek istiyor. T›pk› s›n›fayr›m› yapmayan burjuva ideologlar› gibikonufluyor. Bütün s›n›flar› bir torbaya ko-yup s›n›f farklar›n› ortadan kald›rmayaça¤›r›yor. Bu ideolojiden dolay› da bütüns›n›f ve tabakalarla birleflmek ve uzlafl-mak istiyor. Siyasetini bunun merkezineoturtuyor. Her kim kendsiyle ittifak kur-mak isterse, dost düflman ayr›m› yapma-dan ittifak kurar. Veya kurmak için çabasarfeder. Çünkü onun için flu s›n›f düfl-man, bu s›n›f dost ayr›m› önemli de¤il.Yeter ki günü kurtars›n. ‹lkesizdir. ‹lkele-ri siyasete yedirir. Onun için yeter ki daranlamda Kürt ulusal burjuvazisinin veDEHAP’›n taleplerine evet denilsin. Ozaman o güç ve sistem hem demokratikhem de en büyük dost olur. Elefltirenlerise ya düflman ya da provakatör olarakde¤erlendirilir. DEHAP için Kürt ulusalburjuvazisinin ç›karlar› her fley, halk›n ç›-karlar› ise hiç bir fleydir. Yani bu partiiçin önemli olan emekçi halk›n talepleride¤il, Kürt burjuvazisinin ç›karlar›d›r.Dolay›s›yla DEHAP’›n “emekçi halk, de -mokrasi ve ba¤›ms›zl›k” gibi söylemleridillendirmesi gerçekleri ifade etmiyor.ABD gibi dünya halklar›n›n bafl düflman›olan bir emperyalist haydutu dahi iflinegeldi¤i zaman “dost” olarak nitelendirenbir hareketin “emek, demokrasi ve ba-¤›ms›zl›k”ç› kesilmesi ne kadar gerçekçiolabilir ki? Her ne kadar baz› küçük buj-ruva oportünist ak›mlar bu parti ve onuntemsil etti¤i hareketi “halk hareketi” vb.gibi nitelendirse de, bu, gerçekleri yans›t-m›yor. Tam tersine bu oportünist belirle-meler bu hareketin burjuva niteli¤inihalktan gizlemeye hizmet ediyor. Ulusal

hareketin devrimci nitelik tafl›mas› farkl›,ama bu hareketi “Kürt emekçilerinin ç›-karlar›n› savunuyor veya savunmal›” gi-bisinden de¤erlendirme ve beklentileregirmek ise farkl› fleydir. Birinci yaklafl›mdo¤ru iken ikinci yaklafl›m ve anlay›floportünisttir. Ki kendisini sol diye nite-lendiren küçük burjuva hareketlerin Kürtulusal sorunu ve haraketine karfl› bazensol bazen ise sa¤ (sa¤-sosyal floven yak-lafl›mlar a¤›rl›ktad›r) yaklafl›mlar›n›n al-t›nda bu ideolojik bak›flaç›s› yatmaktad›r.

‹kincisine gelelim. S›n›fsal kamplafl-malar kötü de¤il, iyidir. Çünkü, her s›n›fve birey ait oldu¤u s›n›f›n yan›nda saf›n›belirlerse ona göre de dostunun ve düfl-man›n›n ay›rd›nda olur. Bu da kendi kur-tuluflu için mücadele yürütmesi anlam›nagelir. Dolay›syla kamplaflman›n s›n›flaragöre olan› kötü de¤il, dinlere, mezheple-re ve ›rklara göre olan› kötüdür. Suni birflekilde yarat›lan laik ve anti-laik, laik vefleriatç› kamplaflmas› kötüdür. Bu kötükamplaflmay› da, yine, DEHAP’›n s›n›fve dost-düflman fark› gözetmeksizin uz-laflmak istedi¤i emperyalizm, kapitalizmve feodalizm üzerinde yükselen devletleryaratmaktad›r. Bunun yap›lmas›n›n ananedeni de farkl› mezhep ve dinlere sahipemekçi s›n›flar›n s›n›fsal bütünlü¤ünübozarak, yani kardefli kardefle düflürerek“böl-parçala ve yönet” felsefesidir. Bu,pragmatizmdir. Amaca ulaflmak için heryol mubah yaklafl›m›d›r. Bir baflka söy-lemle bu, “ne faydal›ysa o do¤rudur” fel-sefesi üzerine siyaset yapmakt›r.

‹flte bu felsefelerden birisi de, hem deen az›l› olanlardan birisi de Bak›rhan’›nkendisine model ald›¤› TC’nin kurulufl

1 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 14: Sınıf Teorisi - Sayı 6

felsefesidir. Bu konu önemli-dir. Dolay›s›yla detaylara gir-mekte fayda var.

Bak›rhan’›n dedi¤i gibi“TC’nin kurulufl felsefesindeeflitlikçilik, halkç›l›k ve demok -ratiklik” mi var? Tam tersine›rkç›l›k-flovenlik, ulusal imhave inkarc›l›k, ilhak ve ya¤ma-c›l›k, her türlü demokrasidenuzak anti-demokratik faflist yö-netim felsefesi mi var.

Tart›flmay› derinlefltirelim:

Mustafa Kemal ve ekibi,1919 y›l›nda, yani daha kurtu-lufl savafl›n›n bafllang›ç aflama-s›nda “Kürtlere muhtariyet(özerklik –bn.)” siyasetini sa-vunmufltur. “Kürtlere muhtari-yet”i neden savunmufltur? Ne-den ve amaç aç›kt›r. Nedeni,kurtulufl savafl› içerisinde olun-mas›d›r. Amaç ise, Sevr antlafl-mas›yla Kürtler için gündemegetirilen “fedarasyon” vb. içe-rikli iflgalci devletlerin çözümyönteminin önünü kesmekiçindir. “Muhtariyet” vb. gibiçözüm yöntemlerinin alt›ndayatan di¤er bir kurnazl›k da,Kürt egemen s›n›flar› ve emek-çilerini kendi önderli¤i alt›ndabirlefltirmektir.

Sonra ne(ler) oldu?

M. Kemal ve Ankara hükü-meti henüz Kurtulufl Savafl›y›llar› içersinde iken (1921 y›-

l›nda bafl gösteren) gündemegelen Koçgiri Kürt ayaklanma-s›n› kanla bast›rm›flt›r.

Yine bu hükümet kurul-duktan k›sa bir süre sonra(Ocak 1921) baflta MustafaSuphi olmak üzere TKP’ninkurucusu ve yöneticisi olan 14önder kadro M.Kemal’in kira-l›k katilleri taraf›ndan Karade-niz’de katledildiler.

Savafl içerisindeyken Kürt-lere ve komünistlere karfl› bun-lar› yapan bir Cumhuriyetin sa-vafl bittikten sonra felsefesi na-s›l olabilirdi acaba? Nas›l oldu-¤unu TC tarihinin 1923 sonra-s›ndan günümüze kadar olan80 y›ll›k tarihinin her kesitindegörebiliriz.

1923 Temmuz’un da yap›-lan Lozan Antlaflmas›’n›n anagündemini Kürdistan’›n “dörtparçaya” bölünmesi ve inkaredilmesinin resmilefltirilmesioldu¤unu bilmeyen var m›? M.Kemal’in yard›mc›s› ve Anka-ra hükümetinin ikinci adam›olan ‹smet ‹nönü’nün “Ben bu -raya Türklerin ve Kürtlerintemsilcisi olarak geldim” yön-lü sözler dillendirmesi, boflunasöylenmifl, hesaps›z kitaps›zsözler de¤ildi. Kürdistan üzeri-ne yap›lan hesaplardan paykapmak içindi.

Onu da bir kenara b›raka-l›m. TC kurulduktan sonra

16

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Tarih inkar-cılığının bu ka-

dar kaba birşekilde yapıl-masının Kürt

halkına bir ya-rarı olmayacağı

gibi Kürt ulu-suna da bir

faydası olma-yacaktır. Çün-kü tarihi ger-çekleri ne ka-

dar inkar eder-seniz ezilen

ulusun hakla-rından da o ka-dar vazgeçmişolursunuz. Buda Kürt ulusaltaleplerini her

geçen gün da-raltmaya götü-rür. Bu anlayışve tutumla öy-

le bir an gelirki Kürt ulusaltaleplerindentümden vaz-

geçmiş olursu-nuz

Page 15: Sınıf Teorisi - Sayı 6

M.Kemal 15 y›l yafl›yor ve yaflad›¤› süre-ce de bu cumhuriyetin cumhurbaflkan›olarak görev yap›yor. ‹nönü ise 50 y›l gi-bi bir süre yaflad›. Bu süreç içerisinde y›l-larca baflbakanl›k ve cumhurbaflkanl›¤›yapt›. Her ikisi de TC’nin kurulmas›ndabafl rolü oynad›lar. Buna itiraz›m›z yok.‹tiraz›m›z Bak›rhan’›n TC’nin kuruluflfelsefesini halka iyi ve flirin gösterme ça-balar› ve anlay›fl›nad›r.

‹nsaf say›n Bak›rhan, insaf! Kürtlerulus olarak tarihinde en büyük katliamla-ra, Kürtlere yönelik imha (jenoside va-ran) ve inkar politikalar›n›n en vahfli vebarbar›na bu iki zat ve onlar›n bafl›nda ol-du¤u iktidarlar döneminde tan›k olmad›m›? fieyh Sait isyan›ndan Dersim isyan›-na kadar onbinlerce Kürt emekçisi ve is-yan önderlerinin katledilmeleri, M.Ke-mal’in kurdu¤u ve de bafl›nda bulundu¤ufaflist diktatörlük taraf›ndan gerçekleflme-di mi?

Böylesi tarih inkarc›l›¤›na da pesdo¤rusu!

Tarih inkarc›l›¤›n›n bu kadar kaba birflekilde yap›lmas›n›n Kürt halk›na bir ya-rar› olmayaca¤› gibi Kürt ulusuna da birfaydas› olmayacakt›r. Çünkü tarihi ger-çekleri ne kadar inkar ederseniz ezilenulusun haklar›ndan da o kadar vazgeçmiflolursunuz. Bu da Kürt ulusal talepleriniher geçen gün daraltmaya götürür. Bu an-lay›fl ve tutumla öyle bir an gelir ki Kürtulusal taleplerinden tümden vazgeçmiflolursunuz. Unutmayal›m ki tarihi in-karc›l›klar›n bafllad›¤› yerde tariheihanet de bafllam›fl demektir. Ne kadartarihi inkarc›l›k, o kadar tarihi ihanet.

Bu durum ‹mral› çizgisi ve onu yasaldüzlemde temsil eden DEHAP g i b ipartilerde her geçen gün daha da derin-leflmektedir. Ki, bu hareket kuruluflun-dan günümüze ideolojik bak›mdan hiçbir zaman köklü bir flekilde Kemalizmhayranl›¤›ndan kurtulmad›-kurtulama-d›. ‹mral› ile birlikte ise bu ideolojik ya-k›nl›k daha da kapsaml› hale geldi.

TC’nin kurulufl felsefesine övgüler‹mral› ile birlikte daha bir h›z kazand›.Öyleki M.Kemal’in “Bir Türk dünyayabedeldir”, ›rkç› -faflist söylemleri dahiövülür bir flekilde göklere ç›kart›ld›.

DEHAP’›n EMEP ve SDP’yi de ye-de¤ine alarak SHP ve CHP gibi partilerleyapt›¤› uzlaflmac›-teslimiyetçi siyaset,siyasi bak›mdan ‹mral› çizgisine, tarihselve ideolojik kökleri bak›m›ndan ise Ke-malizme dayanmaktad›r.

DEHAP’›n ve temsil etti¤i siyasiçizginin tarihi inkarc›l›k ve uzlaflmac›(teslimiyetçi) siyaset tarzlar› bize birkez daha flunu kan›tlam›fl oldu: Ezilen

uluslar›n gerçek kurtuluflu o uluslar›nulusal burjuvazisi önderli¤inde geliflecekolan ulusal hareketlerle yerine getirile-mez. Bu durum mevcut sistemin klikleri-ne s›rt dayayarak hiç mi hiç yerine getiri-lemez. Bu, ancak uluslar›n tam hakeflitli¤i ilkesi ›fl›¤›nda bir toplumsal sis-temin yarat›lmas›yla gerçekli¤e dönü-flebilir. Bu da ancak ve ancak komünistpartilerin önderli¤inde yürütülecek s›-n›fsal kurtulufl mücadesinin baflar›ylasonuçlanmas›yla mümkün olur. Bafl-kaca olamaz. Olmad›¤›n› ve olamaya-

1 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 16: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ca¤›n› flimdilerde yeniden ve yenidengörüyoruz.

EMEP:EMEP genel baflkan› L. Tüzel tesli-

miyetçi tarihi birlik(!) için “amaç halkahizmet” dedikten sonra konuflmas›n› flöy-le sürdürüyor: “Ülkemiz bugünkü ikti -dar›n eline teslim edilirse gidiflat çok kö -tü olacak. Halk›m›z ne ABD'ye ne deAKP'nin insaf›na terk edilemez... Bir ta -rafta AKP'nin temsil etti¤i anlay›fl, di¤ertarafta da demokrasi güçlerinin güçlübirlikteli¤inin bulunmas›...” (30 Ocak.Özgür Politika gazetesi)

EMEP, halk s›n›f ve katmanlar› içeri-sinde yer almaktad›r. Küçük burjuvazininsa¤ kanat siyasal çizgisine sahip olanEMEP, yanl›fl ve hatal› sa¤c› ittifaklaraoynuyor. Halk saflar›nda bir parti olmas›demek güttü¤ü her politikan›n da halkahizmet etti¤i anlam›na gelmez. Bu so-mutta esasta hizmet etti¤i s›n›f halk de¤il,hakim s›n›flar›n Avrupac› kliklerindenbirisi olan SHP’dir. DEHAP’›n yede¤in-de SHP’ye hizmet eden EMEP’in,SHP’yi “demokrasi güçleri” içerisindede¤erlendirmesi ise apayr› gerici sa¤ birde¤erlendirmedir. Halka hizmet etmekdemek halk›n düflman› hakim s›n›f parti-lerinden birisiyle ittifak etmek de¤il. Nedemek “demokrasi güçlerinin güçlü bir-likteli¤i”! SHP gibi partiler “demokrasigüçlerinden” birisini temsil ediyorsa, bu,yar›n AKP parlemento d›fl›nda kald›¤› za-man onu da “demokrasi gücü” olarakgöstermek demektir. Demokrasi gücü ol-mak için hükümette veya parlementoda

olmamak m› gerekir? Ya da demokrasigücü olmak için Kemalist eksenli ideolo-ji ve siyasi çizgileri mi savunmas› gere-kir?

Öyle ya, Tüzel ve EMEP’e göre mev-cut iktidar sadece ABD ve AKP’ye aittir.O, s›n›f düflmanlar›m›z olarak sadeceABD ve AKP’yi gösteriyor, göstermekistiyor.

Elbette ki halk›m›z› ABD veAKP’nin insaf›na terk etmeyece¤iz. Fa-kat bu tespitle yetinmek di¤er emperya-list devletler ve hakim s›n›f partilerinigözden kaç›rmak olur. Bu, halka dostudüflman› do¤ru tan›tmak de¤il, onlar›n bi-lincini buland›rmakt›r.

ABD halk›m›z›n bafl düflman›d›r.AKP’de hükümet olarak bafl düflmand›r.Fakat EMEP’in sa¤ s›n›f iflbirlikçi teori-sinden kaynakl› olarak unuttu¤u ve unut-mak istedi¤i bir gerçeklik var ki, o da, 80y›ll›k TC tarihi boyunca bafl düflman olanKemalist kliktir. Tüm emperyalist hay-dutlar ve onlar›n ufla¤› s›n›flar›n hepsistratejik düflmanlar›m›zd›r. Bunlardanherhangi birisini dost göstermek veya ifl-birli¤i yapmak (SHP örne¤inde oldu¤ugibi) s›n›f iflbirlikçili¤idir.

Kald› ki mevcut iktidar› sadeceAKP’nin iktidar› olarak göstermek de ha-tal› oportünist bir tespittir. Bu iktidar tümhakim s›n›flar›n iktidar›d›r. fiu veya bu ha-kim s›n›f kli¤inin hükümet olmas› demek,mevcut diktatörlü¤ün sadece o hükümeteait oldu¤unu göstermez. Hükümetle ikti-dar ayn› fleyler de¤il. EMEP bu noktada daideolojik bir kaos içerisinde oldu¤u içiniktidar› da sadece AKP’ye mal ediyor. Bu

18

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 17: Sınıf Teorisi - Sayı 6

s›n›f iflbirlikçi teori de¤il de nedir? EMEP,AKP’nin hükümet olmas›yla di¤er hakims›n›flar› iktidardan alafla¤› etti. Dolay›s›ylaafla¤›da olanlar›n hepsi bu hükümet-iktidartaraf›ndan eziliyor. O halde dostumuzdurdemeye getiriyor.

EMEP, bu tespitleriyle parlementaristçizgiye kendisini o kadar kapt›rm›fl ki par-lementoyu hakim s›n›flar›n bir hakimiyetarac› olarak görmekten çekinmiyor. Öyleya, parlementer yoldan hükümet oldun muiktidar da olursun. Parlemento ve parle-mento üzerinden kurulan hükümetler nezaman hakimiyet arac› oldu?

EMEP ve öncelleri lafa geldi miMarks’›n, Lenin’in “parlemento, hakims›n›flar için bir hakimiyet arac› de¤il,kendi gerçek yüzlerini halktan gizlemekiçin takt›klar› gelip geçici bir maskedir”tezlerini savunuyordu?! Yaman Hocac›Marksistler(!), yaman dogmatik revizyo-nistler ne erken Lenin yoldafl›n parlemen-to üzerine söylediklerini unuttu? Peki,Dimitrov yoldafl›n “faflizm istedi¤i za -man parlemantoyu kapat›r” sözlerini neçabuk da unuttular. Bu ülkede yap›lan üçaskeri darbe sonucu parlementonun kapa-t›lmas›n› da unutmufl olacaklar ki öylekonufluyorlar. Acaba askeri darbeler dö-neminde iktidar kimindi? Yoksa ordu di-ye bir s›n›f›n, bir partinin iktidar› m› di-yecekler ona da?

Parlemento olmadan da bu ülkedediktatörlük yürüyor. O sadece bir maske-dir. Kararlar›n hemen hepsi perde arka-s›ndan al›n›r. Onlar sadece bir noterlikgörevi yapar. EMEP’e göre ise bu iflin ar-kas›nda MGK yok, patronlar kulübü TU-

S‹AD yok, dahas› emperyalistlerden Av-rupa Birli¤i’nin bafl›n› çekenler yok. Sa-dece AKP ve ABD var.

Her zaman vurgulad›¤›m›z gibi birkez daha vurgulamak isteriz ki iktidarkavram›yla hükümet kavramlar› bir veayn› fleyler de¤il. Bu ülkede onlarca hü-kümet gelip geçti. Fakat iktidar gelip geç-medi. Faflizm bazen parlemento maske-siyle iktidar›n› sürdürürken bazen de par-lementoyu kapatarak sürdürür. Parlemen-to olmadan da bu devletin, bu feodal fa-flist diktatörlü¤ün üç ana hakimiyet arac›olan yasama, yarg› ve yürütme organlar›ifllevini yürütüyor.

Hükümet olmak demek mevcut mec-lis bilefliminin yar›s›ndan bir fazlas› ço-¤unlu¤una sahip olan partilerin baflba-kanl›k ve bakanl›klar› elinde bulundur-mas› demektir. Bu, bazen tek partiyleoluflturulabilece¤i bazen ise birden fazlapartinin ortakl›¤›yla (koalisyon) da olufl-turulabiliniyor. Kald› ki bazen hakim s›-n›flarca bir partinin ço¤unluk milletvekil-

1 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Blok güçleri parlementariz-min batağındadır. Parlementeryolla iktidarı ele geçirecekleri-nin teorisini yapmaktadırlar. İk-tidar ve hükümet kav r a m l a r ı n ıbir ve aynı kullanarak hedefgüç olarak sadece AKP’yi gös-t e r m i ş l e r d i r. Dolayısıyla AKP’yihükümetten (onların söylemiyleiktidardan) alaşağı etmeleri du-rumunda, “ülke demokratikleşe-c e k " m i ş !

Page 18: Sınıf Teorisi - Sayı 6

li¤ini ele geçirmesi de hükümeti kurmas›için yeterli görülmüyor. Cumhurbaflkan-l›¤›n›n öncelikle onay vermesi gerek. Buifle devletin perde arkas› en gerici ve baflkurumlar›ndan MGK’n›n da s›cak bak-mas› gerek. Tarih bilincini yoklamak is-teyenler 1990’l› y›llarda Erbakan’›n bafl-bakanl›ktan ve hükümetten düflürülmesi-ni hat›rlar. Yine 1998 y›l›n›n sonlar›nado¤ru Ecevit baflbakanl›¤›nda kurulanhükümet az›nl›k hükümetiydi. Ecevit’inDSP’si milletvekili bileflimi bak›m›ndanbir çok partiden daha az miletvekiline sa-hip olmas›na karfl›n, ancak o döneminCumhurbaflkanl›¤› ve MGK, Ecevit vepartisine hükümeti kurdurttu. Demek kiifl sadece milletvekilli¤i ço¤unlu¤unu elegeçirmekle de bitmiyor. Hem kald› kiMGK ve emperyalist haydutlar AKP hü-kümetinden esasta memnun olmasalard›ya da olmasalar, AKP hükümetini bir gündahi orada tutmazlar.

EMEP’in anlay›fl ve siyaset tarz›nagöre bu hükümet MGK’s›z orada duru-yor. AKP gitti, MGK ne olacak? AKPgitti, hakim s›n›flar›n di¤er klik partilerine olacak? Yoksa SHP ile birlikte iktida-r› m› ele geçirecekler? Öyle ya, AKP gi-decek kendileri gelecek. O zaman AKPöncesi bu sistemin ad› ne? Demokratiksistem mi? Ya da SHP ile birlikte AKP’yi hükümetten alafla¤› ettiklerinde de-mokratik sistem mi kurulacak? Bu, bar›fl-ç›l-parlementarist yoldan iktidar› ele ge-çirmenin reformist hayalidir. S›n›f iflbir-likçi reformist, sa¤ oportünist teori bunaderler. Bar›flç›l parlementarist yoldandevrim. Ve arkas›ndan demokratik sis-tem. Bunlar soyut ve halk›n bilincini bu-

land›rmak için ortaya at›lm›fl reformistteorilerdir.

Lenin yoldafl, parlementarizm, yaniparlementer yollla devrim anlay›fl› tarih-sel sürecini 19.yüzy›lda yitirdi diyor.“Bar›flç›l yoldan devrim” teorisi üzerindedaha fazla durmaya gerek yok. Bu mo-dern revizyonist ve euro komünist teori-lerle hiç bir yerde devrim yap›lmad›. fiili-Allende örne¤i bunu çok somut bir flekil-de ortaya koydu.

EMEP, bu reformist anlay›fl ve siya-set tarz›n› hiç kuflkusuz ki Hocac› dogma-tik revizyonist çizgiden al›yor. Hocac›çizgi görünürde sol ama özünde refor-misttir. O çizgiyi takip eden, Enver Ho-ca’n›n 1970 ve 1980’li y›llarda resmi dü-zeyde tan›d›¤› tüm illegal partilerin he-men hepsi bugün yasalc› reformist partiolup ç›kt›lar. Dolay›s›yla EMEP’in SHPgibi Kemalist düzen partilerine yak›nl›¤›da bu reformist çizgi ve yasalc›l›¤›ndankaynakl›d›r.

EMEP, Kemalizmden ideolojik ola-rak hiç bir zaman köklü bir flekilde kop-mad›. Denizlerden tutal›m EMEP öncelipartiye kadar hepsi de Kemalist ideoloji-den önemli derecede etkilendi. Bu etkile-flim yasalc›l›kla birlikte daha da derinlefl-ti. SHP’yi “demokrasi güçleri” içerisindede¤erlendirmesi dahi, bu partinin Kema-list ideolojiyle olan yak›nl›¤›n› göster-mek için yeter bir kan›tt›r.

Kemalist devleti savunan bir parti na-s›l demokrasi gücü oluyor? SHP’nin Ke-malizme yönelik tek bir elefltirisine rast-layan var m›? Veya Karyalç›n’›n “laikdemokratik düzenin” bekçileriyiz dedi¤i

20

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 19: Sınıf Teorisi - Sayı 6

düzen, Kemalist diktatörlükten baflka birdüzen mi?

EMEP’in mevcut devlet ve onunmevcut rejimini AKP hükümetiyle eflitle-mesi, devlet ve devrim sorunlar›nda re-formist-revizyonist anlay›fllar›n›n sonu-cudur. Marksist devlet teorsine göre,“devlet bir s›n›f›n di¤er s›n›flar üzerinde -ki bask› arac›d›r.” Ama EMEP’in bu an-lay›fl›na göre devlet ve onun bask› araçla-r› hakim s›n›flar›n›n tümüne de¤il, sadeceAKP ve onun temsil etti¤i kli¤e ve bunla-r›n parlementoda MGK’ye noterlik yapanhükümetine aittir.

Böylece EMEP, bu çizgisiyle her ge-çen gün reformist hatt›n› daha da derin-lefltirip sa¤lamlaflt›rmaktad›r.

ÖDP:ÖDP genel baflkan› H. Kozano¤lu bu

sa¤ “tarihi ittifak” için “onur duydu¤unu”vurgulad›ktan sonra a¤z›ndan flu incileridöküyor: "Bu birliktelik soldaki uzlaflmakültürünün bir örne¤idir. Türkiye'nin ge -lece¤i için de bir umut tafl›maktad›r. Bizparti olarak kendi kimli¤imizi koruyoruz,ama buradaki partilerle iflbirli¤i ve güçbirli¤inde bulunmaktan da onur duyuyo -ruz." (30 Ocak. Ö.Politika gazetesi)

Önce flunu ifade edelim. Biz burada

ÖDP’yi yeniden tahlil etmeyece¤iz.ÖDP’nin SHP ile yapt›¤› ittifaka iliflkinelefltirilerimizi yürütece¤iz. ÇünküÖDP’nin niteli¤ine iliflkin görüfl ve elefl-tirilerimizi geçmiflte (bir çok yaz›m›zda)ortaya koyduk. Yeri gelmiflken hat›rlat-mak anlam›nda da olsa ÖDP’nin milliburjuvazinin yasalc›-reformist sol kanatpartilerinden birisi oldu¤unu belirtelim.Bu parti Avrupa Birli¤i üyeli¤ini savun-maktad›r. Ancak bu durum tek bafl›na sözkonusu partiyi milli burjuva olarak ta-n›mlamam›z› engellememeli. Önemli birsorundur. Dolay›s›yla bu durum anti-em-peryalist yan›n› zay›f k›l›yor. Bu partininsiyasal çizgisinde flovenizmin güçlü etki-si söz konusudur. Kürt ulusunun kendikaderini tayin hakk› sorununda demokra-tik bir çizgi izlemekten öte sosyal floven

bir çizgi izlemektedir. Bunun tarihi-ide-olojik kökleri M.Çayan’›n Kemalizm’i veKurtulufl Savafl›n› de¤erlendirmesine ka-dar gitmektedir.

Bilindi¤i gibi ÖDP ve önceli örgütler(M. Çayan’dan günümüze dek) M.Kemalve ulusal kurutulufl savafl›n›n önderlikçizgisini “küçük burjuvazinin radikal ka -nad›” olarak nitelendirmektedir. Durumböyle olunca Kemalizmden hem ideolo-jik hem de siyasi olarak hiç bir dönemköklü bir kopufla gitmeyen ÖDP’nin Ke-

2 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Bu ittifaka karşı amansız ideolojik mücadele yürütmeli-yiz. Eğer ideolojik mücadeleyi küçümser veya görmez-likten gelirsek o zaman mevcut yasalcı-tasfiyeciliğin ge-lişmesine hizmet etmiş olunur.

Page 20: Sınıf Teorisi - Sayı 6

malist parti SHP ile ittifaka girmesi ve buititfaktan “onur” duymas› da normaldir.

Kozano¤lu’nun söz konusu “tarihi it-tifaktan” “onur duymas›”, ÖDP olarakSHP’nin kuyru¤una tak›lmay› taktir et-mesi demektir.

Do¤rudur, “bu birlik soldaki uzlaflmakültürünün ürünüdür.” Ama hangi uzlafl-ma? ‹flte meselenin özü burada yatmakta-d›r. Türkiye-Kuzey Kürdistan’da kendisi-ni sol olarak tan›tan bir çok hareket veparti, özellikle de yasalc› reformist parti-ler radikal devrimci örgütler ve halk›ngerçek demokratik güçleriyle birlik kur-mak yerine daha çok sistemin “sol” görü-nümlü sa¤ partileriyle “ittifak›” tercih et-mektedirler. Geçmiflten bugüne kadar dahep böyle olmufltur. Onlar için “sol bir-lik” dedin mi düzenin “sol görünümlü“aslan” sosyal demokrat partileriyle toka-laflmalar› akla gelir. Bilinir ki sosyal de-mokrat partiler 1912 sonras› Avrupa’s›n-da art›k sistemin birer s›n›f partileri ol-mufltur. Dahas› Avrupa’da iktidar partile-ri olmufllard›r. Bizdeki sosyal demokrat-lar da emperyalist sosyal demokrat parti-lerin birer uzant›s› durumundad›rlar. Hat-ta onlardan daha gericidirler. Dolay›s›ylabu türden partilerle fiili iflgal dönemlerid›fl›nda herhangi bir ittifaka gitmek veyaittifak› savunmak s›n›f iflbirlikçili¤idir veteslimiyetçi bir siyasetttir. Bu, düzen par-tilerinin gerçek yüzünü gizlemektir.

At›l›m gazetesinin elefltiri olarak ilerisürdü¤ü gibi “SHP’nin özelefltiri verme-si” veya di¤er blok partilerinin önderli¤ialt›nda ittifak› kabul etmesi durumundabile, bu ittifak›n s›n›f iflbirlikçi niteli¤i

de¤iflmez. At›l›m bu anlay›fl ve önerisiyles›n›f iflbirlikçi ittifaklara kap›y› aralad›¤›-n›n fark›nda de¤il. Öyle ya, At›l›m’a gö-re SHP e¤er “özelefltiri verir ve blok par-tilerinin önderli¤inde ittifak› kabul eder-se” o zaman At›l›m’›n kendisi de hiç sa-k›nmadan bu sa¤ ittifak içerisinde yer al-m›fl olacak. Kald› ki SHP ile “ittifak kur-may›” da reddetmiyor. Ama bunun hangikoflullarda gündeme gelece¤ini de belirt-miyor. Bu da gösteriyor ki At›l›m’›n ba-fl›n› SHP’nin çekti¤i blokla sorunu sade-ce SHP’nin “özelefltiri verip vermeme-siyle” orant›l›yor. At›l›m, SHP’yeSHP’nin hangi s›n›f›n partisi oldu¤u gö-rüfl aç›s›yla yaklaflm›yor. Sözün özü, At›-l›m, bu partiyle ittifak›n kriterini “hükü-met oldu¤u dönemdeki icraatlar›n›n öze-lefltirisini” vermeyle s›n›rl› tutuyor. Ko-nuya ve sürece iliflkin At›l›m gazetesininyaklafl›mlar›n› önümüzdeki say›da dahakapsaml› bir flekilde ele al›p de¤erlendi-rece¤iz. O nedenle flimdilik bu ön de¤er-lendirmeyi not düflmekle yetindik.

ÖDP vd blok partilerinin SHP yörün-gesindeki uzlaflmac› ve teslimiyetçi birsiyaset izlemelerinin kayna¤› flüphesiz kisa¤ reformist-revizyonist görüflleridir.

Kald› ki bu partilerin yapt›klar› ittifakbile de¤il. Görünürde ittifakt›r, özündeise kendi siyasi iradelerini SHP’ye teslimettikleri tek tarafl› bir ittifakt›r.

Kozano¤lu,“kendi kimliklerimizi ko-ruyoruz” diyor. Bu palavrad›r. Ve kenditaban›n› kand›rmaya yöneliktir. Kendikimli¤ini korumak, düzenin Kemalistpartilerinden birisinin kuyru¤una tak›l›ponun seçim takti¤ini desteklemek mi olu-

22

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 21: Sınıf Teorisi - Sayı 6

yor? Yoksa bu parti de dahil tüm düzenpartilerini teflhir ve tecrit etmek üzere birseçim takti¤i izlemek mi?

Karayalç›n Ankara’da, Fikri Sa¤larise Mersin’de seçimlere giriyor.

Bu parti ve liderleri nas›l demokrasigüçleri oluyor? Faflizmi uygulamada y›l-larca bakanl›k yapanlar nas›l demokrasigücü oluyor? Unutmayal›m ki demokrasigücü olman›n en tayin edici kriterlerin-den birisi de faflizme karfl› ç›kmakt›r;onun iktidar ve yönetim kademelerindeyer almamakt›r. Halk›m›za ve ezilen ulu-sa yönelik sömürü ve katliam poltikas›-n›n alt›nda imzas› olanlar, nas›l demokratolabiliyor?

Faflizmle yönetilen -üstelik çok ulus-lu olan- bir ülkede, demokrat olman›nkriterleri de, bedeli de di¤er ülkelere gö-re çok daha net ve a¤›rd›r.

Bu ülkede demokrat olman›n birinciyolu Kürt ulusunun kendi kaderinin tayinhakk›n› savunmaktan ve komünistlerinpropaganda hakk›n› gasbetmemekten ge-çer. Bunu savunmayan hiç bir parti ve bi-rey demokrat ve demokrasi gücü olamaz.

Savunmay› bir kenara b›rakal›m,SHP, sistemin partisi olarak faflizmi uy-gulayan partilerden biridir ve yaz›m›z›nbafllar›nda da iflaret etti¤imiz gibi, Kema-lizmin en koyu partilerinin bafl›nda gel-mektedir. SHP’nin ideolojik ve siyasiolarak devam› oldu¤u CHP’yi bir kenarab›rakal›m. SHP’nin kendisi sistemi de¤ifl-tirmek için de¤il, korumak için vard›r.Bunu, SHP'nin genel baflkan›, üstelikte"güç birli¤i"ni aç›klad›klar› toplant›daaç›k aç›k söylüyor.

SHP’yi SHP’nin program›ndan veyapt›klar›ndan ayr› ele almak, tarihi in-karc›l›kt›r, tarihe karfl› suç ifllemektir.Dolay›s›yla böyle bir ittifak halk›m›z içinbir onur de¤il, onursuzlu¤un tarihi ittifa-k›d›r. Halk›n gerçek ç›karlar› SHP ç›kar-lar›yla çak›flmaz. Halk›n ç›karlar› düzenpartilerinin bayra¤› alt›nda hizaya geçe-rek hiç savunulmaz.

SDP: SDP genel baflkan› A. Birdal, sözko-

nusu s›n›f iflbirlikçi ittifaka iliflkin “bek-lenen özleme yan›t verildi” dedikten son-ra konuflmas›n› flöyle sürdürüyor:

"Türkiye siyasi tarihinde her zamanbir not düflülmüfltür. 29 Ocak’ta Türki -ye'deki ezilenlerin, emekçilerin, farkl›kültürlerin güçbirli¤inin notu olacakt›r"diye konufltu. 3 Kas›m'da oluflturulmakistenen emek, bar›fl ve demokrasi bloku-nun kotar›lamad›¤›n› dile getiren Birdal,"Ama bu gün kotar›lm›flt›r. Bu birliktelik,eflitlik, adalet, özgürlük ve bar›fl isteyen -lerin özlemlerine bir yan›tt›r." (Ayn› ta-rihli Ö.Politika)

Bu ittifak Birdal’›n özlemlerine yan›tolabilir, ama halk›m›z›n bekledi¤i özlembu de¤ildir. Halk›m›z›n özlemi devrimmücadelesini yükseltmektir. Düzen parti-leriyle uzlaflmak de¤il. Onlar önderlikbekliyor. Geçmiflin ve günümüzün düzenpartilerinden umudunu kesmifl. Fakatdo¤ru bir önderlik olmad›¤› için bir seçimdönemi flu partinin, di¤er seçim dönemiise bir baflka partinin kuyru¤una tak›l›-yor. Bunda SDP ve blok partilerinin bü-yük suçu da var. Halk›n devrimci umutla-r›n› parlemento seçimlerine ve düzen par-

2 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 22: Sınıf Teorisi - Sayı 6

tileriyle ittifaka ba¤lamak, halka karfl› ifl-lenmifl büyük bir suçtur. SHP’yi “emek,bar›fl ve ve demokrasi” gücü olarak gös-termek halk›n bilincini buland›rmaktanve SHP'nin kanl› geçmiflini halktan gizle-mekten baflka bir amaca hizmet etmez.

Bu birliktelik “eflitlik, adalet ve öz-gürlük” isteyenlerin özlemlerine yan›tde¤il, tam tersine, onlara vurulmufl birdarbedir. “Eflitlik, adalet ve özgürlük”SHP ile de¤il, halk›n gerçek öncü komü-nist ve devrimci güçleriyle ittifakla sa¤la-n›r. Yasalc› reformist mücadele yöntem-leri esas al›narak, dahas› SHP gibi Kema-list partilerle ittifak kurarak bu ülkeye ger-çek bar›fl getirilemez. Getirilecek “bar›fl›n”bu güne kadar yaflan›lan ve yaflan›lmayadevam eden durumdan daha iyi bir yan›olmaz. Gerçek bar›fl ancak bu devletin y›-k›l›p yerine yeni bir iktidar›n kurulmas›ylamümkündür. Bu da bar›flç›l yolla de¤il, an-cak zor yöntemiyle mümkün olur. Zoru an-cak zor uygulayarak altedebiliriz.

Kemalist partilere tutkusal ba¤l›l›kla-r› nereden geliyor? Neden-niçin kopmu-yorlar? Genel seçimlerde DEHAP veEMEP’le birlikte yine blok oluflturmufltu-nuz. Bir tek eksik olan ÖDP ve SHP idi.Orada baflaramad›¤›n›z bu iki partiyle it-tifak› sa¤layamamakt›. Mevcut ittifak›genel seçimlerde kortaramad›¤›n›z içinüzülüyorsunuz. Bu da gösteriyor ki üzül-dü¤ünüz as›l fley SHP ile ittifak› kotara-mamakt›, de¤il mi? Eh, art›k SHP ile itti-fak› da sa¤lad›n›z. Murad›n›za erdiniz!

Fakat, bir soru: Bu parti e¤er “eme-¤in, bar›fl›n ve özgürlü¤ün temsilcisi” bi-rer parti ise o zaman neden, niçin ayr› bir

parti olarak duruyorsunuz ki? Gidin için-de çal›fl›n. Kendinize-yasalc›l›¤›n›za uy-gun bir partidir. Üstelik, Kemalizme ilifl-kin birbirinden pek farkl› fleyler savundu-¤unuz da söylenemez. 1950’ler öncesiiçin “küçük burjuva iktidar” diye nitelen-dirdi¤iniz dönemi, yeniden geri getirmekiçin kolkola verin.

Ama gerçekler öyle de¤il. Ne KurtuluflSavafl›’n›n önderli¤i, dedi¤iniz gibi küçükburjuva önderliktir, ne de Kemal’in tekparti hükümeti dönemindeki iktidar› kü-çük burjuvad›r. Her iki dönemin önderli¤ive ikitidar›n› elinde tutan s›n›f küçük bur-juvazi de¤il, tam tersine komprador burju-vazi ve büyük toprak a¤alar› s›n›f›d›r.

SDP ve di¤er blok partilerini SHP’yeba¤layan siyasi hatt›n arakas›nda yatanideolojik öz, iflte Kemalizm’e yönelik bugörüfl aç›lar›d›r. Bütün küçük burjuvaoportünist hareketlerin CHP, SHP veDSP gibi partilerle flört etmelerinin ide-olojik arkaplan›n› Kemalizm’e yaklafl›m-lar›ndan ayr› düflünemeyiz. Birçok küçükburjuva hareket Mustafa Kemal ve Kur-tulufl Savafl›’n› küçük burjuva veya milliburjuva hareket olarak nitelendirmekte-dir. Milli ve küçük burjuva hareket depek tabii ki düflman de¤il, dost s›n›ft›r.Buradan hareketle de M.Kemal’in ide-ojik-siyasi devamc›lar› olan partilerle itti-fak yapmakta bir yanl›fll›k görmemekte-dirler. Halk bugüne kadar ne Kemalistle-ri ne de kuyrukçular›n› unuttu. Bundansonra da asla unutmayacakt›r, unutturma-yaca¤›z.

Sosyalist Devrim Partisi (SDP) ad›n›alman›z dahi bu sa¤ oportünist ittifakla

24

SINIF TEORİSİ2004 *5* Aralık-Ocak

Page 23: Sınıf Teorisi - Sayı 6

çeliflir. Yoksa sosyalist devrimi sadecemerkez sa¤›n temsil etti¤i hakim s›n›fkliklerine karfl› m› yapacaks›n›z? Bu sos-yalist devrimi nas›l ve hangi güçlerle ya-p›yorsunuz? SHP ile ittifaktan o kadarmutlu görünüyorsunuz ki galiba bu iflinöncülü¤ünü de SHP gibi partilere havaleedeceksiniz! SHP’nin partinize ve di¤erblok partilerine önderli¤i, hay›rl› olsun!Fakat partinize söyleyece¤imiz fludur: Busa¤ s›n›f iflbirlikçi siyaset tarz›n›zdan do-lay› halk, partilerinizin yakas›n› hiç birzaman b›rakmayacakt›r. Halk›n birlikyanl›s› iyi niyetli duygular›n› sömürerekbir yere varamazs›n›z. Gidece¤iniz enson durak hakim s›n›f partilerinin yan›veya tümden düzen partisi olman›n öte-sinde bir yer olmayacakt›r.

Bir kez daha vurgulamak isteriz kihalk›n bekledi¤i özlem sistemin partile-riyle uzlaflmak de¤il, devrimdir...

Sonuç:Bu ittifak s›n›f iflbirlikçi sa¤ bir itti-

fakt›r. Düzen partisinin önderli¤inde ger-çekleflmifltir. Hep ittifak, mücadele yokeksenli geliflen ibretlik tarihi bir ittifakt›r.

Bu ittifak SHP ve Kemalist devlet dü-zeninin ifline yarayacakt›r. Bu ittifak dos-tu düflman› do¤ru ay›rt etmeyen Kemalistideoloji eksenli teslimiyetçi bir ittifakt›r.Dolay›s›yla bu ittifaktan devrimci çizgi-ler de¤il, reformist ve Kemalist çizgi güç-lenerek ç›kacakt›r.

‹ttifak, Avrupa Birli¤i konusunda tekbir laf etmiyor. Bu ba¤lamda ittifak›n an-ti-emperyalist yönü zay›ft›r. SHP, DE-HAP ve ÖDP programlar›nda ve propa-gandalar›nda Avrupa Birli¤ine üyeli¤i sa-

vunmaktad›r. Dolay›s›yla bu ittifaka Av-rupa eksenli sa¤ ve milliyetçi bir çizgidamgas›n› vurmufltur.

‹ttifak›n politik iradesi SHP’nin elin-dedir. DEHAP siyasi iradesini SHP’yeteslim etmifltir.

‹ttifak deklarasyonunda demokratikiçerikli söylemler geçse de ancak bu söy-lemler SHP’nin bafl›nda oldu¤u bir ittifak-la yerine getirilemez. Dolay›s›yla sahtedir,görüntüyü kurtarmaktan öteye geçmez.

“‹ttifak güçleri” Marksist kavramlar(SHP’nin kullanmas›n› zaten beklemiyo-ruz) kullanmak yerine burjuva ideologla-r›n›n kulland›¤› dili tercih etmifltir. S›n›f-sal kamplaflmalar› derinlefltirmek yerines›n›flar› uzlaflt›rma teorisine göre hareketedilmifltir. S›n›f farklar›n› ya unutmufllar-d›r ya da bilinçli kullanmam›fllard›r.

Blok güçleri parlementarizmin bata-¤›ndad›r. Parlementer yolla iktidar› elegeçireceklerinin teorisini yapmaktad›rlar.‹ktidar ve hükümet kavramlar›n› bir veayn› kullanarak hedef güç olarak sadeceAKP’yi göstermifllerdir. Dolay›s›ylaAKP’yi hükümetten (onlar›n söylemiyleiktidardan) alafla¤› etmeleri durumunda,“ülke demokratikleflecek"mifl!

SHP’yi “demokrasi güçleri” içerisin-de göstermek, sa¤ oportünist bir teoridir.‹ttifak›n ideolojik özünü de bu sa¤ s›n›fiflbirlikçi görüfl aç›s› oluflturmaktad›r.

Bu ittifaka karfl› amans›z ideolojik mü-cadele yürütmeliyiz. E¤er ideolojik müca-deleyi küçümser veya görmezlikten gelir-sek o zaman mevcut yasalc›-tasfiyecili¤ingeliflmesine hizmet etmifl olunur. o

2 5

SINIF TEORİSİ2004 *5* Aralık-Ocak

Page 24: Sınıf Teorisi - Sayı 6

AKP hükümeti komprador medyan›nda deste¤ini arkas›na al›p; halk›nbilincini buland›rmak üzere “eko-nomi iyleflti” diyerek yalan üstüne

yalan üretiyor. Hükümetin son dönem icratlar›n-dan biri de “ekonomi iyileflti”, “enflasyon düfltü”vb. söylemleriyle pembe bir tablo çizerek halk›nbilincini buland›rmaya çal›flmas›d›r.

Bu yalan flotosunu deflifre etmek görevimiz-dir. Ekonomi iyileflti, diyorlar. Bu söylem bir ba-k›ma do¤rudur. ‹yileflen ekonomi halk›n ekono-mik durumu de¤il, kompradorlar›n ekonomisidir.

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

2 4

E konomi iyileşti, diyo r-l a r. Bu söylem bir bakıma

d o ğru d u r. İyileşen eko n o m ihalkın ekonomik durumu de-ğil, komprodorların eko n o m i-

s i d i r. Toplumun emonomisiiyileşti diyebilmek için o top-

lumun toplam nüfusununezici çoğunluğunu oluşturan

halk sınıf ve tabakalarınıne konomik durumunun dü-

zelmesi gerekir. Bu olmayın-ca ekonomik durum iyileştidemek halkın gözünü boy a-

maktan başka bir anlami fade etmez.

Kocaman bir yalandır

Hükümetin “ekonomi iyileşti” yorumları, halkın bilincinibulandırmak için uydurulmuş

Page 25: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Toplumun emonomisi iyileflti diyebilmekiçin o toplumun toplam nüfusunun eziciço¤unlu¤unu oluflturan halk s›n›f ve taba-kalar›n›n ekonomik durumunun düzel-mesi gerekir. Bu olmay›nca ekonomikdurum iyileflti demek halk›n gözünü bo-yamaktan baflka bir anlam ifade etmez.Bir avuç kompradorun ekonomik olarakzenginleflmesi, ülkenin ekonomisinin dü-zeldi¤i anlam›na gelmez.

Günümüzde kimi kompradorlar›n bi-le iflas etti¤i; her geçen gün ekonomikve siyasi olarak emperyalizme ba¤l›l›¤›ndaha da artt›¤›; küçük ve orta ölçekliüretimi elinde bulunduran milli ve kü-çük burjuvazinin yoksullaflarak proter-leflti¤i; iflflizler ordusunun katlanarak bü-yüdü¤ü; emperyalistlere borçlanman›nartt›¤› ve IMF tahsildarlar›n›n ekonomive mali politikay› oluflturup denetledi¤ibir ülke ekonomisi için “ ekonomi iyi-leflti” demek, emperyalizme daha fazlaköleleflmeyi savunmaktan baflka bir ifley a r a m a z . . .

Ekonominin iyileşmesinin kriterleri nelerdir?

Ülke ekonomisinin iyi veya kötü oldu-¤unu belirlemek keyfi söylemlerle olmaz.Bunun somut bir tak›m kriterleri vard›r.Buna göre belirlenir. Ancak sömürücüegemen s›n›flar ve onlar›n hükümeti ile sa-t›l›k kalem ve a¤›zlar, halk› aldatmak içinher yola bafl vuruyorlar, her gün yalan üze-rine yalan üretiyorlar.

Biz öncelikle kriterlerin neler oldu¤u-nu, özetle de olsa vurgulayal›m. Ard›ndanda bu kriterlere göre mevcut gerçekli¤inne oldu¤unu ortaya koyal›m.

Belli bafll› kriterleri flöyle s›ralayabili-riz: Üretim alanlar›n›n artmas›; iflsizlikoran›n› düflmesi; makine sanayisinin gelifl-me içinde olmas›; kifli bafl›na düflen milligelirin yükselmesi ve dolay›s›yla halk›nal›m gücünün artarak yoksullu¤un giderekazalmas›; emperyalistlere borçlanma siya-setinin sona ermesi ve ekonomik ba¤›ml›-l›¤›n ortadan kald›r›lmas› vb. fiimdi bu öl-çütlere göre duruma bakal›m.

Yeni ifl sahalar› aç›l›p üretim alanlar›artt› m›?

Hay›r! Bunun olabilmesi için a¤›r sa-nayi, yani fabrika üreten fabrika sanayigeliflme içinde olmas› gerekir. Böyle birgeliflme oldu¤una dair herhangi bir verivar m›? Yok! Tersi durumu ispatlayacakflekilde bir dizi veriler mevcut.

Fabrika üreten fabrikalar›n say›s› art-mak yerine azalm›flt›r. Montaj üzerinekurulan komprador sanayide nicel olarakart›fl yerine azalma oldu; birçok fabrikaiflas ederek üretimi durdurdu. Kapanma-yan ve kapat›lmayanlar üzerinde ise em-peryalist tekelci burjuvazinin yerinde sö-mürü ve denetimi daha da artt›. Bir baflkaifadeyle emperyalist devletlere her birkurufl borç art›fl› ülkenin ekonomik ba-¤›ms›zl›¤›n› de¤il, aksine ekonomik ba-¤›ml›l›¤›n ve sömürgeleflmenin her geçengün daha da artarak devam edece¤ini so-mutlar.

Fabrika üreten fabrika sanayinde ge-liflme yaflanmadan yeni ifl sahalar›n›n aç›-l›p üretim alanlar›n›n artmas› pek müm-kün olmaz. Ki, yaflananlar da bunun böy-le oldu¤unu kan›tlamaktad›r. TicaretOdas›’n›n aç›klamalar›na göre; fiubat2000 krizinden bu yana 4 bin küsür ifl ye-ri iflas ederek kapanm›fl. Bu iflyerlerinin

2 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 26: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ezici ço¤unlu¤u küçük esnaf, geriye kala-n› ise orta ölçekli ifl sahalar›.

Devlet ‹statistik Enstütüsü (D‹E)2003 verilerine göre; imalat sanayindeyaklafl›k yüzde 5 düzeyinde bir küçülmeyaflanm›fl. Bu, birçok ifl yerinin kapan-mas› anlam›na da gelir. ‹nflaat sektörün-de 2001 y›l›nda yüzde 5.5, 2002’de yüz-de 4.9, 2003 y›l›nda ise yüzde 14.5 ora-n›nda küçülme yaflanm›flt›r.

Bunlar d›fl›nda, bas›na da yans›d›¤›üzere birkaç komprador bile iflas etmifldurumda. Bunun en son örne¤i ise Uzan-lar Grubu’dur. Uzanlar’a ait olan çimen-to fabrikalar›n›n hepsinde ve termik sant-ralinde üretim durmufl vaziyettedir. On-dan önce ise Toprak Holding -Uzanlar ka-dar olmasa da- benzer bir akibeti yaflam›fl-t›.

Yine, özellefltirmek için Kamu ‹kti-sadi Teflebbüsleri (K‹T)’ne ait bir k›s›miflletmeler bilinçli olarak zarar eder halegetirildi, baz›lar›n›n da üretim kapasitesiyar›ya düflürüldü.

Bütün bu olumsuz tabloya karfl› üreti-me dönük bir yat›r›m yap›lmam›fl, yeniüretim alanlar› yarat›lmam›flt›r. Daha va-himi ise, bundan sonras› için yarat›lmas›da öngörülmüyor. Bunun böyle oldu¤u-nun somut kan›t›, IMF çerçeveli 2004 y›-l› bütçesidir. Hükümet bütçesi oluflturu-lurken, üretim için ayr›lan kayna¤› 5 y›löncesine göre yüzde 50 oran›nda gerilereçekmifltir. Befl y›l önce bütçeden yat›r›maayr›lan miktar zaten yüzde 8 civar›ndakomik bir rakam iken, 2004 y›l›nda ise burakam yar› yar›ya düflerek yüzde 4.7 dü-zeyine indirildi. Bütçede “yat›r›m için”

diye sembolik bir rakam konulmufl, o ka-dar! Sadece bu dahi, yeni ifl sahalar› aç›püretim alanlar›n› artt›rma yönünde ciddi-ye al›nabilecek tek bir ad›m atmayacakla-r›n›n ilan›d›r. Zira, IMF böyle istiyor!

İşsizlik Sorunu çözüldümü?

Hay›r! Tam tersine iflsizlik oran› 2002y›l›na göre artm›flt›r. 2003 verileri; 2003y›l›nda iflsizlik oran›n›n yüzde 10.3’denyüzde 11.2’ye yükseldi¤ini göstermekte-dir. Ama bu sahtekarlar, her gün halk›ngözlerinin içine baka baka yalan söyle-meye devam ediyorlar. Binlerce ifl yeri-nin kapand›¤›, imalat sanayi ve inflaatsektöründe onca daralman›n oldu¤u,esasta emperyalistlere peflkefl çekmekiçin K‹T’ler bünyesindeki kimi iflletme-lerde ciddi düzeyde üretim düflüflüne gi-dildi¤i, bütün bunlar›n yan›s›ra, egemens›n›f klikleri aras›ndaki it dalafl› netice-sinde bir dizi fabrikada üretimin durdu-ruldu¤u bir ülkede, de¤il iflsizli¤in azal-mas›, ço¤almas› dahi önlenemez. Nite-kim önlenememifltir. Rakamlarda da gör-dü¤ümüz gibi bir y›l öncesine oranla ifl-sizlik daha da ço¤alm›flt›r. Emperyalizmedaha fazla ba¤›ml›l›¤›n ve köleleflmeninad› olan özellefltirme politikalar›yla birçok ifl sahas› kapat›lm›fl ve bunun sonucuolarak iflsizler ordusu büyümüfl. Milyon-larca iflsiz söz konusu. Bu oran neredeyseon milyonu bulmaktad›r. Yeni ifl sahalar›-n›n aç›lmas› flöyle dursun, binlerce ifl ye-rinin iflas ederek kapand›¤› bir ülkede ifl-sizli¤in azalmas›ndan bahsedilebilinir mi?Edilirse bu, halk› aldatmak için uydurul-

26

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 27: Sınıf Teorisi - Sayı 6

mufl bir yalan ve sahtekarl›k d›fl›nda biranlam ifade eder mi? Etmeyece¤i aç›k.

Halkın alım gücü arttı mı?Hay›r! Tam tersine, halk›n al›m gücü

daha da düflmüfltür.

‹statistikçilerin yapt›klar› araflt›rmalaragöre; alt›yüz milyondan afla¤›ya maafl alan

her insan açl›k s›n›r› alt›ndad›r.

Market ve pazar fiyatlar› baz al›narakyap›lan araflt›rmalar sonucu dört kiflilikbir ailenin ortalama düzeyde bir beslen-me ve de bar›nma giderleri için gerekliolan ayl›k para 1.5 milyar olarak hesap-lanmaktad›r. Dört kiflilik bir ailenin 1.5milyar geliri olmas› laz›m ki, yoksulluks›n›r›nda yaflam›n› yürütebilsin. Bu ülke-de ayda evine 1.5 milyar getiren kaç ailevar? D‹E Kas›m 2003 verilerine göre, 10milyon civar›nda insan›n günlük geliri 1dolar, 15 milyona yak›n insan›n günlükkazanc› 2 dolara tekabül ediyor. Yani,

onlarca milyon insan›m›z günde 1 ila 2dolara mahkum edilmifl durumda! Bu ül-kede asgari ücret ise 303 milyon gibi ko-mik bir rakam! Bu durumda, kifli bafl›namilli gelir artm›fl m› oluyor? Hay›r! Gi-derlere ve geçinmek için gerekli olanmiktara de¤inilmeden hükümetin vekomprador medyan›n asgari ücrete yap›-lan zam için “ son y›llar›n en büyük zam-m›” demeleri sahtekarl›k de¤il de nedir?

Emperyalistlere borçlan-ma azaldı mı?

Hay›r! Borç yükü azaltmak yerinekatlanarak artm›flt›r! Mali borçlanman›nartt›¤› yerde ekonomik ve siyasi ba¤›ml›-l›k daha da artar. IMF görevlilerinin dev-leti ve hükümeti birer tahsildar olarak de-netlemesi ve sorguya çekmesi bu ekono-mik ve mali ba¤›ml›l›k sonucudur.

Borçlanman›n hangi düzeylere ulaflt›-¤›n› bir kaç somut rakamla ortaya koyal›m:

2002 y›l›nda iç borç stoku önceki y›l

2 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Tarih ‹ç Borç (Top) D›fl Borç (Top)

(milyar $) (milyar $)

1996 29.3 79.4

1997 30.7 84.2

1998 37.1 96.2

1999 42.4 102.4

2000 54.2 118.7

2001 84.9 113.8

Page 28: Sınıf Teorisi - Sayı 6

sonuna göre yüzde 22.7 oran›nda artarak;149 katrilyon 869. 9 trilyon liraya ulafl-m›flt›r. 2003 y›l›n›n A¤ustos-Eylül ayla-r›nda stok, 2002 y›l›n›n sonuna göre yüz-de 19.42 oran›nda artarak 178 katrilyon712 tirilyon lira olmufltur.

Kamu ve özel sektör toplam› d›fl borçstoku, 2002 y›l›nda bir önceki y›la göreyüzde 15.3 oran›nda artarak 131.2 milyardolara yükselmifltir. D›fl borç stoku 2003y›l›n›n Haziran ay› sonu itibariyle 137. 9milyar dolara yükselmifltir.

‹statistik bir tablo ile durumu daha danetlefltirelim:

(Kaynak Hazine Müsteflarl›¤›)

2003 A¤ustos-Eylül sonras› rakamlarbu tabloda yer alm›yor.

Bu rakamlar›n 2003 A¤ustos-Eylülsonras› daha da artt›¤›n› belirtelim. 2004y›l›nda ise giderek artacakt›r. Bunu söy-lerken, tahminlerden veya öyle olmas›n›istedi¤imizden de¤il, tamamen somut ve-rilerden hareketle söylüyoruz.

Nedir bu somut veriler? Bir örnekvermek gerekirse; 2004 y›l› bütçesi olufl-turulurken, gelir ve gider kalemleri ara-s›nda 40 küsür katrilyon aç›k olufluyor.Bu devasa rakam›n hemen hemen tama-m›n› yeni vergiler ve zamlar, borçlanmave K‹T’lerin emperyalistlere peflkefl çe-kilmesi, yani özellefltirme yoluyla kapa-t›lmaya çal›fl›laca¤› gün gibi ortadad›r.Özellefltirme ve yeni borçlanma ise, dahafazla iflsizlik, daha çok yoksulluk d›fl›ndahalka bir fley getirmeyecektir.

Son 5 y›lda ödenen borç faizleri, 288katrilyondur. Bu dev rakamlar nereye gi-diyor?

Emperyalistlere ve onlar›n uflaklar›olan kompradorlara. Borçlanma artt›kçaborç faizlerine giden rakamlar da dahaçok artacak. Buraya aktard›¤›m›z somutrakamlardan da anlafl›laca¤› üzere borç-lanma her y›l artarak devam edecek biryoldad›r. Tüm bunlardan sonra, emperya-listlere borçlanman›n azald›¤›n› kim söy-leyebilir? Dolay›s›yla ülkenin ekonomikve mali olarak emperyalistlerin a¤›ndacan çekiflir durumda oldu¤u aleni bir ger-çek de¤il mi?

Enflasyon gerçekten düşü-yor mu? Ya da nasıl düşüyor ?

Görünürde düflüyor. Ama bu, nas›l birdüflüfl? Gerçe¤i yans›tm›yor. Göz boya-mad›r. Ka¤›t üzerinde at›lm›fl yalanlard›r.Halk›n mutfa¤›na yans›m›yor. Tam tersi-ne halk her geçen gün daha da yoksulla-fl›yor.

Bu düflüflün esas nedeni; halk›n al›mgücündeki düflüfltür. Çünkü geliri düflenbir halk›n al›m gücü de düfler. Al›m gücü-nün düfltü¤ü durumda kapitalistler mal›nfiyatlar›n› eski h›z›yla artt›ramaz. Gelirda¤›l›m›ndaki düflüfl ise halk›n ekonomikbak›m›ndan iyileflmesi de¤il, daha dayoksullaflmas› demektir.

Enflasyonun kelimenin gerçek anla-m›nda düflmesi için yanl›zca fiyatlar›ndüflmesi de¤il, bununla birlikte üretimedönük yat›r›mlar›n artmas›, yeni ifl saha-lar› aç›larak istihdam olanaklar›n›n yara-t›l›p iflsizli¤in azalt›lmas› ve halk›n geliri-nin artmas› gerekir. Bunlar oluyor mu?Hay›r! Olan ne? Sadece baz› fiyatlar›ndüflmesi. O nas›l oluyor? fiöyle; halk›nal›m gücünün düflmesinden dolay› esnaf

28

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 29: Sınıf Teorisi - Sayı 6

sat›fl yapam›yor ve bu nedenle maliyetineyak›n ve hatta kimileri zarar›na sat›fl yap-mak zorunda kal›yor. Buradan hareketlekalk›p enflasyon düfltü denilebilir mi?Denmez ama halk› aldatmak için diyor-lar. Devletin resmi borazanlar› yüzde 20enflasyondan söz ediyor. Halk, benim ce-bimdeki para artmak yerine daha da aza-l›yor, diyerek yoksulluk ve açl›¤›n ferya-d›n› hayk›r›yor. Demek ki halk›n yarar›nabir düflüfl yok. Bunu, en canl› bir flekildehalk›n Ramazan bayram› için yapt›¤›al›fl-verifl s›ras›nda küçük esnaf›n yak›n-mas›ndan gördük. Küçük esnaf; al›fl-ve-riflte 2002’ye oranla oldukça düflüfl var,deyip feryad-› figan ediyordu. Halk çöp-lükten ekmek ve elbise topluyor. Fuhuflve h›rs›zl›k art›yor. Küçük esnaf›n Rama-zan al›fl-veriflindeki düflüfle iliflkin aç›kla-malar› dahi tek bafl›na enflasyonun düfltü-¤ü ve ekonominin iyileflti¤i yalanlar›n›ç›plak bir flekilde gözler önüne sermekte-dir. Geliri artmayan bir halk›n ekonomikdurumu da kötü demektir. Cebinde para-s› olmayan, geliri artmayan neyi alacak?Al›m gücünün artmad›¤› ve fiyatlar›n ge-nelde düflmedi¤i, üretime dönük yat›r›m-lar›n artmad›¤› bir ekonomiye iyileflti de-mek için insan›n ya komprador burjuvaya da onlar›n ideologu olmas› gerekir.Hükümetin bu ara fiyat art›fllar›na gitme-memisinin ve ekonomi iyileflti yalanlar›n›üretmelerinin arka plan›nda yatan en bü-yük neden yerel seçimler sürecine giril-mifl olmas›d›r. Oylar› kapmak için baflvu-rulan bir taktiktir. Seçimlerden hemensonra zam furyas› bafllayacak, geçici ola-rak konulan vergilerin ço¤u kal›c›laflt›r›-lacak ve baz› yeni vergiler daha getirile-cektir. Bunun böyle olaca¤›n› görmekiçin kâhin olmak gerekmiyor. Ülke ger-çekli¤ine gözlerini kapamayan ve de sö-mürücü hakim s›n›flar›n göz boyamalar›-na karfl› uyan›k olan her akl› selim insa-n›n rahatl›kla tesbit edebilece¤i bir du-

rumdur. IMF borçlar›n› istiyor. Devleteait K‹T’lerin sat›lmas›, hem de ucuza sa-t›lmas›n›n (en son TÜPRAfi’›n sat›lmas›)dahi esas nedeni IMF borçlar›n› ödemekiçindir. Çünkü IMF dayat›yor: Sat veborçlar›m› öde diyor. Yani feodal komp-rador burjuva devletin ekonomi politika-s›n› üreten ve bafl›n› çeken IMF’dir.

Yeni zamlar, hem de fazlas›yla gele-cektir. Bu sistem zams›z yaflayamaz. Çün-kü her geçen gün, yaz›m›z›n bafl›ndan beriortaya koydu¤umuz somut verilerden deanlafl›laca¤› üzere, emperyalizme dahafazla ba¤›ml›l›k geliflmektedir. Yerli üreti-min düfltü¤ü ve emperyalizme ba¤›ml›l›-¤›n artt›¤› yerde halk›n ekonomik durumuiyileflmez. Tam tersine daha da yoksulla-fl›r. Bu yoksullaflman›n di¤er bir aya¤›n›ise hiç kuflkusuz ki fiyat art›fllar› (zam)oluflturmaktad›r. IMF tahsildarlar› 21Ocak günü hükümetin 2004 bütçe ve eko-nomi politikas›n› denetleyerek zam yap›l-mas› talimat›n› verdi.

Hükümetin bafl› Recep Tayyip Erdo-¤an ise ‘baflkalar›n›n talimat›yla zam yap-may›z’ diyerek sözüm ona uflakl›k kimli-¤ini gizlemeye çal›fl›yor. Oysa ayn› sahte-kar, ABD’ye yapt›¤› gezi s›ras›nda IMF veDünya Bankas› baflkanlar›yla yap›lan top-lant›larda zam kararlar›n› alan hükümetinbaflkan› ve onaylay›c›s›d›r. ABD dönüflü-nü izleyen günlerde Maliye Bakan›’n›n“büyük vergiler ve zamlar olmayacak”aç›klamas›, “küçük” vergi ve zamlar›nolaca¤›n›n ilan›d›r. Yani zam kap›dad›r.Bir Tayyip de¤il, bin tane Tayyip dahi ol-sa bu ekonomik ve siyasi uflakl›k koflulla-r›nda IMF’nin talimatlar›na uymak zorun-dad›r. Uymazsa hükümet yürümez. Hükmedemezler. Hükümet yürüyorsa, bu em-peryalizme uflakl›kta kusur etmediklerin-dendir.

“Talimata uymay›z” sözü tamam›ylahalk› kand›rmak ve yerel seçimleri ka-

2 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 30: Sınıf Teorisi - Sayı 6

zanma amaçl›d›r. Bundan baflka bir fleyde¤ildir. Hükümet bu ara zam yapmay›durdurmufl durumda. Fakat bu tamam›ylayerel seçimleri kazanma amaçl›d›r ve ge-çicidir. Bu durum büyük olas›l›kla seçim-ler bitinceye kadar da devam edecektir.Sonras›nda zam patlamas› olacakt›r. Bu,sistemin kaç›n›lmaz sonucudur. Bu siya-sal sistemin ekonomi politikas›, açl›¤›,yoksullu¤u ve iflsizli¤i artt›rma; onlar› da-ha fazla sömürüp ezme politikas› olur an-c a k .

Enflasyon diye bilinen canavar› e¤erfiyatlardaki art›fl (zam) olarak tan›ml›yor-sak, o halde komprador kapitalistler gelirda¤›l›m›n›n düfltü¤ü, dolay›s›yla al›m gü-cünün de azald›¤› yerde fiyatlardaki zam-lar› da eski h›z›yla yapamazlar. Çünküfazla kar edemezler. Mala talep var amaal›m gücü yok. Olan, fiyatlardaki art›fl h›-z›n›n eskiye oranla düflüflüdür. Yoksa ha-yat pahal›l›¤› oldu¤u gibi devam ediyor.Paras› olmayan ve her gelen gün bir ön-ceki güne oranla ekonomik durumun da-ha kötüleflti¤i, dahas› halk›n cebindekiparan›n artmak yerine azald›¤› bir gelirda¤›l›m›n›n oldu¤u yerde daha fazlaucuzluk de¤il, pahal›l›k olur. Paras› ol-mayan aç bir insan için fiyatlardaki art›flh›z›n›n geçici olarak düflmesi neye yararki? K›sacas›, fiyatlardaki zam oran›n›nh›z›n›n geçmifl y›llara oranla düflmesininesas nedeni iflaret etti¤imiz gibi gelir da-¤›l›m›ndaki azal›fl›n ürünü olarak ortayaç›kan al›m gücündeki düflüfltür. Dolay›-s›yla, bunun ad› enflasyon düfltü de¤il,“al›m gücü düfltü” demektir.

Gelir düzeyinin yükselmedi¤i ülkede,kiflinin ekonomik durumunda bir düzel-

me-iyileflme de¤il kötüleflme olur. Bu daekonominin iyileflti¤ini de¤il, kötüleflti¤i-ni gösterir. Dolay›s›yla ekonomi iyileflti-iyilefliyor sözleri ancak Koç, Sabanc›,Eczac›bafl› gibi kompradorlar›n ekono-mik durumlar› için geçerli olur. Bukompradorlar›n elindeki üretim araçlar›-n›n üretim kapasitesi artm›flt›r. Kompra-dor burjuvazinin, o da bir kesiminin elin-deki üretim araçlar›n›n üretim kapasitesi-nin artmas› demek daha önce de vurgula-d›¤›m›z gibi ülke ekonomisinin iyileflti¤ifleklinde yorumlanamaz. Tam tersine, biravuç komprador d›fl›nda kalan tüm s›n›fve tabakalara mensup bireylerin ekono-mik durumunun kötüleflti¤ini gösterir.E¤er bir ülkenin kompradorlar› içerisindebir kesim zenginleflirken di¤er kesim if-las ediyorsa, bu durum dahi tek bafl›na oülke ekonomisinin iyileflti¤ini de¤il, kö-tüleflti¤ini göstermek için yeter bir argü-mand›r. Durum böyle olunca milli birju-vaziden küçük burjuvaziye kadar tümhalk›n ekonomik durumu iyileflmek yeri-ne daha da kötüleflir. Aksi yorumlar 5 Ni-san 1994 ekonomik kararlar›n›n bu ülke-yi ekonomik olarak emperyalizme ba-¤›ml›laflt›rma yerine ba¤›ms›zlaflt›rd›¤›anlay›fl›na kadar götürür. (Oysa 5 Nisanekonomik kararlar› 24 Ocak (1980) kara-rlar›n›n daha üst bir flekilde devam ettiril-mesi olan emperyalizme daha fazla ba-¤›ml›l›¤›n kendisi demektir) bu nedenle-dir ki, çok özetle de olsa, arabafll›k alt›n-da de¤inmek zorunday›z.

5 Nisan kararları ne geti-rip,

ne götürüyordu?30

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 31: Sınıf Teorisi - Sayı 6

5 Nisan 1994 y›l›nda al›nan kararlar, herzaman ki gibi ad›na “‹stikrar Program›” dene-rek kamuoyuna sunuldu. T›pk› Dervifl’li IMFprogram› gibi.

Ekonomi bürokratlar›n›n haz›rlad›¤› “ 5N‹SAN ‹ST‹KRAR PROGRAMI VE UY-GULAMA SONUÇLARI” raporunda buprogram›n neden gerekli oldu¤u flöyle aç›kla-n›yordu:

“ 1989 –1993 döneminde yüksekoranl› ücret ve maafl art›fllar›yla birliktefaiz ödemeleri, kamu kesimi aç›klar›n›h›zl› bir art›fl sürecine sokmufltur. Yüksekkamu aç›klar› bir taraftan özel kesiminkullan›labilir fonlar›n› daralt›rken, di¤ertaraftan faiz oranlar›n› yükselterek kamukesimini bir faiz döngüsü içine sokmufl -tur. ‹ç borç anapara ve faiz ödemelerininvergi gelirlerine oran› 1989 y›l›nda yüz -de 58 iken, 1993 y›l›nda yüzde 104’ eyükselmifl, vergi gelirimiz iç borç ana pa -ra ve faiz ödemelerini karfl›layamaz du -ruma gelmifltir”.

Dikkat edilirse, ifl sahalar›, istihdamve yat›r›m gibi fleylerden veya halk›nal›m gücü vs’den bahsedilmiyor. Bunlar-dan bahsedilip iyilefltirilmesi ön görül-müyor. Tersine, maafllar›n yüksek olu-flundan bahsediliyor.

Yukar›ya aktard›¤›m›z paragraf› anla-flal›r k›lal›m. Ne diyor?

1- Ücret ve maafllar artm›fl,

2- Bundan dolay› faiz art›fllar› ve ka-mu aç›klar› çok artm›fl, özel kesime (yanibaflta emperyalizm olmak üzere kompra-dor burjuvazi ve büyük toprak a¤alar›na)fonlardan aktar›lacak kaynak azalm›fl,

3- Bu nedenlerden dolay› yeni ekono-mik kararlar almak gerekiyor. Özeti bu.

Ve böylece 5 Nisan Ekonomik karar-lar› al›nd›. Ad›na “‹stikrar Program›” de-nildi. Evet, istikrar› sa¤lamay› amaçl›yor-du. Bu do¤ru. Ama kimin istikrar›? “Özelkesimin”! Bu özel kesimin kasalar›naakan para ve emperyalist ba¤›ml›l›k dü-zeyi tatminkar görülmemifl, tatminkar birseviyeye ç›kar›lmas› amaçlanm›flt›r. Bunuözellefltirme politikas› ve haks›z rekabetsonucunda – ve zaten güdük olan- milliburjuvaziyi ve milli sanaiyi iyice budaya-rak, zam üstüne zam yap›p, vergi üstünevergi ç›kararak sa¤lad›lar. Gerçek bu.

Bu gerçe¤i, program› oluflturan ekono-mi bürokratlar›, o süreçte flöyle itiraf edi-yorlard›; “ Burada temel ilke, üretim ya -pan, sübvansiyon da¤›tan bir devlet yap› -s›ndan çok, ekonomide piyasa mekaniz -mas›n›n tüm kurum ve kurulufllar›yla ifl -lenmesini sa¤layan ve sosyal dengelerigözeten bir devlet yap›s›n› oluflturmakt›r.”

“ Sosyal dengeleri gözeten” sözleri ( ki,demagoji mahiyetinde söylenmifltir ) ç›kar›n,

3 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Ü l ke değerlerinin “ özelleştir-

me” adı altında empery a l i s t l e r eve uşak hakim sınflara peşke ş

çekilmesi pratiği, bu hükümet dö-

neminde de gırla sürüyo r. Geçenyıl Balıkesir SEKA ile Seka Aksu– Giresun fabrikalarını sattılar.

Gerçek fiatları ile satılan fi a t ıyan yana getirdiğinizde, talanın

b oyutu daha iyi anlaşılıyo r.

Page 32: Sınıf Teorisi - Sayı 6

amaç oldu¤u net ifade edilmifltir. Zira, “eko-nomide piyasa mekanizmasi” dedikleri, em-peryalist a¤d›r ve o a¤›n ülkedeki kollar›,komprador-bürokrat burjuvazi ve büyük top-rak a¤alar›d›r.

5 Nisan kararlar› sonucunda;

- 1994 y›l› içerisinde imalat sanayisindeçok önemli oranda azalma yafland›,

- Zaten oldukça yetersiz olan üretim, ya-t›r›m ve ihracata dönük kararlar, belli bir sü-re ask›ya al›nd›,

- Ayn› y›l üretimdeki düflüfl, istihdamalanlar›n› daha da daraltarak iflsizlik oran›n›yüzde 8.4’de yükseltti.

- Temel tüketim maddelerine pefl peflezamlar yap›larak halk›n al›m gücü büyükoranda düfltü,

- Ç›kar›lan yeni vergiler ile halk›n s›rt›n-daki kambur iyice büyüdü,

- K‹T’lerin emperyalizme ve ülkemizde-ki sömürücü hakim s›n›flara daha pervars›zolarak peflkefl çekilmesi süreci h›zland›r›ld›,

- Milli burjuvazi ve milli sanayiyi çöker-terek emperyalizme olan ba¤›ml›l›¤›n dahada art›r›lmas› hedeflendi ve bu çok önemli birboyutta baflar›ld›,

- Emperyalizmin ülke ekonomisi üzerin-deki hakimiyeti iyiden iyiye pekifltirilen an-laflmalar› içeren yeni kararlar uygulamayasokuldu. K›sacas› ülke ekonomisi iyiden iyi-ye periflan edildi. Emperyalist ba¤›ml›l›k da-ha da artt›.

- 5 Nisan ekonomik sömürgelefltirmepolitikas› ve sonras› izlenen 10 y›ll›k eko-nomi politikalar bunu çok somut bir fle-kilde ortaya koydu.

- Herfleyi bir kenara b›rakal›m bugünhalihaz›rda devam eden özellefltirme po-litikas›n›n kendisi dahil bafll› bafl›na em-peryalizme daha fazla ekonomik ba¤›ml›-l›k ve iflsizlik ordusunun katlanarak bü-yümesi demektir.

Ülkeyi Satıyorlar!Ülke de¤erlerinin “ özellefltirme” ad›

alt›nda emperyalistlere ve uflak hakims›nflara peflkefl çekilmesi prati¤i, bu hükü-met döneminde de g›rla sürüyor. Geçeny›l Bal›kesir SEKA ile Seka Aksu – Gire-sun fabrikalar›n› satt›lar. Gerçek fiatlar›ile sat›lan fiat› yan yana getirdi¤inizde, ta-lan›n boyutu daha iyi anlafl›l›yor.

Bu y›l ise, en fazla gelir getiren ve y›l-l›k 13 milyar dolar cürosu olan TÜP-RAfi’› satt›lar. K‹T’lerin bir arpal›k ola-rak kulan›ld›¤› ve de özellikle zarara u¤ra-t›l›p sat›fl pozisyonuna veya kapatt›lmadurumuna sokulmaya çal›fl›ld›¤›n› bilme-yen var m›? Tüm bunlara ra¤men, TÜP-RAfi’›n y›ll›k cirosunun 13 milyar dolar,y›ll›k net kâr›n›n da 300 milyon dolar ol-du¤u söyleniyor. ‹flte böylesine dev bir sa-nayi kolunu özellefltirme ad› alt›nda esasda emperyalistlere peflkefl çektiler. Hemde 1milyar 300 milyon dolara! Eh, bukadarla bittmez tabiki. “ yaptt›klar› yapa-caklar›n›n teminat›d›r” diye bir söz var-d›r. Yukar›da özetlenen icraatlar› düflü-nüldü¤ünde, ne yap›laca¤›n› kestirmekçok zor olmasa gerek.

“ 2004 Y›l› Özellefltirme Takvi-mi”nden sat›lacaklar listesine bak›n;

TÜRK TELOKOM, TEKEL S‹GA-RA, THY, PETK‹M, ERDEM‹R ÇEL‹K,M‹LL‹ P‹YANGO, GÜBRE FABR‹KA-LARI, ET VE BALIK KURUMU, MA-NAVGAT ‹ÇME SUYU, fiEKER FAB-R ‹ K A L A R I . . .

3 2

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 33: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Bu kurumlar›n sat›laca¤›n› ac›klayanzat, bu ülkenin sözde maliye bakan›.Aç›klama tarihi 12 fiubat günüdür,

Listeye göz att›¤›m›zda; önümüzdekisüreçte iflten ç›karmalar›n yo¤unlaflarakdevam edece¤inin resmini, ülkeye üretimkapasitesinin düfltü¤ünü gösteren rakam-lar›,vergi ve zam getiren, ülke kaynaklar›-n› emperyalist kasalara götüren “yeniekonomik paketler” görmemeniz için hiçbir nedenin olmad›¤›n› rahatl›kla görebi-lirsiniz. Bugüne kadar uygulanan ekono-mik paketlerden de biliyoruz ki, bundansonra da bu ekonomik paketler emperya-lizm taraf›ndan halka zehir olarak sunul-mufl reçeteler olacakt›r.

Ekonomi İyileşti Yalanının Başka Bir Nedeni:

Yerel seçimlerde oy avla-mak!

Buraya kadar aktard›klar›m›zdan daanlafl›laca¤› üzere ekonomi iyileflti söy-lemleri, gerçe¤i ters yüz eden koca biryaland›r. Ekonomi iyileflti yalan›n›n per-de arkas›n› fiatlardaki art›fl h›z›n›n yavafl-lamas› ve baz› komprdorlar›n elindekiüretim araçlar›ndaki üretim kapasitesinin

art›fl›n›n gizlenmesi oluflturmaktad›r. Busüreçte bu yalanlar›n at›lmas›n›n di¤er birnedeni ise yerel seçimlere yönelik politikyat›r›m yapmak içindir. Hayat pahal›l›¤›düflmemifltir, oldu¤u gibi devam etmekte-d i r. Halk›n gelir düzeyi yükselmemifl,düflmüfltür. Dolay›s›yla halk›n al›m gü-cünde de yükselme de¤il, düflme olmufl-tur. Üretim sahalar›, orta ve küçük, hattakomprador iflletmeler art›fl göstermedi¤igibi baz›lar› iflas ederek kapanm›fl veyakapat›lm›flt›r. Dolay›s›yla iflsizlik oran›düflmek yerine daha da katlanarak art›flgöstermifltir. Devletin ilgili ve yetkili res-mi borozanlar›n›n yapt›¤› aç›klamalara

göre iflsizlikoran› yüzde18’lere var-m›flt›r. Bizcebu rakam da-ha yüksekd ü z e y d e d i r .

Bu em-p e r y a l i s tekonomi po-litikalar› so-

nucu köylülük daha da yoksullaflm›fl elin-deki üretim araçlar›n› kullanamaz duru-ma düflürülen köylülük, büyük kent mer-kezlerine göç etmek zorunda b›rak›lm›fl-t›r. Bunun sonucu olarak iflsizler ordusudaha da artm›flt›r. Zengin köylülü¤ünönemli bir kesimi ise ayn› zehir ekono-mik politikalar sonucu elindeki üretimaraçlar›n› satarak ya orta köylülü¤e ya dayoksul köylülü¤e dönüflmüfltür.

D›fl ticaret a盤› 20 milyar dolar›nüzerinde turizm ve hizmet gelirleri 2002y›l›na oranla daha da düfltü. Cari ifllemlera盤› 3.6 milyar dolar beklenirken, 7.7milyar dolar oldu. 2002 y›l›nda yüzde 7

3 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Bu, halkı örgütlemek için her zamankinden daha sıkı sıkıya gö-revlerimize sarılmak bilinciyle haretek etmeyi emrediyo r. Bu kadaradi yalanlar karşısında hiç bir devrimci militan rahat uyumamalıdır.Çünkü bu yalanları küçümsemek ve onun karşısında duyarsız kal-mak; halkı ve aynı zamanda kendisini örgütlememekle eş anlamlıdır.Bundandır ki, hiç bir Maoist militanın buna hakkı yo k t u r.

Page 34: Sınıf Teorisi - Sayı 6

olan büyüme 2003’te yüzde 5 olarak ger-çekleflti. Yine ayn› burjuva a¤›zlar bu bü-yüme oran›yla ancak 1998 y›l› oran›navar›ld›¤›n› belirtmektedir.

Evet 2003 y›l›nda 2000 y›l›n›n bafl›n-da ortaya ç›kt›¤› gibi büyük ekonomikkriz yaflanmad›. Ama bunu toplumun, da-has› halk›n ekonomik durumu iyilefltifleklinde yorumlamak; demagoji ve ya-landan öte bir anlam ifade etmez.

Ekonomik büyümenin 1998 y›l›nda kibüyüme oran›yla eflit oldu¤u söylemleri,bize çok net ve aç›k bir flekilde flunu gös-teriyor:

Bu ekonomik büyüme söylemindenanlamam›z gereken t›pk› 1998 y›l›ndakigibi büyüyen halk›n ekonomik durumude¤il, kompradorlar›n ekonomik durum-lar›d›r. Demek ki bu yalan flato söylemi-nin arkas›ndaki giz, halk›n daha fazla sö-mürülmesini kamufle etme amaçl›d›r.

Bu tarihlerde ve içinden geçti¤imizsüreç aç›s›ndan emperyalist ülkelerde da-hi ekonominin kötüye gitti¤i gerçekli¤iorta yerde duruyorken, kalk›p ülke eko-nomisi iyileflti demek için insan t›pk›Tayyip ve hükümeti gibi büyük bir yalan-c› ve halk düflman› olmas› gerekir. Eko-nomik olarak emperyalist ülkelerin kötübir gidiflat içerisinde oldu¤unu, devrimcipolitikayla – hatta az çok iktisatla- ilgile-nen herkes gözlemleye bilmektedir. Du-rum bu merkezde olmas›na ra¤men, em-peryalizmin yar›- sömürgesi olan bir ül-kede ekonomik duruma iyidir demek içininsan›n emperyalizmle yar›- sömürge ül-keler aras›ndaki ekonomik, siyasi ve as-keri iliflkileri anlam›yor olmas› gerekir.

fiöyle bir düflünelim: Emperyalizmeba¤›ml› olan bir devlet her y›l emperyalistdevletlerden borç para al›yor. Borçlar›n›ödemeden borç üstüne borç biniyor. Bu

borçlar› yüksek oranlarda faiz karfl›l›¤›ndaald›¤› da bir gerçektir. Borçlar›n faiz kar-fl›l›¤› ödenmesini de hesaplarsak bu her y›lemperyalizme daha fazla borçlanmak de-mektir. Ekonomik ve mali durum böyleolunca art›k orada üretim alanlar›n›n veba¤›ms›z ekonominin geliflti¤ini düflüne-bilir miyiz? Elbette ki düflünemeyiz, d ü fl ü-nünelemez. Borçlanman›n her geçen günartt›¤›n› hem de faizle ödenmeye çal›fl›l-mas› halk›n daha fazla yoksullaflmas›n›beraberinde getirir. Çünkü devlet buborçlar› ve faiz yükünün ac›s›n› halk›ns›rt›ndan ç›kart›yor. Bu neyi getirir? Buda hayat pahal›l›¤›n› ve gelir da¤›l›m›n-daki korkunç uçurumun daha fazla derin-leflmesini getirir. Tüm bu ekonomik poli-tik gerçekler halk›n ekonomik olarak iyiduruma do¤ru de¤il, daha kötüye gitti¤i-ni ve gidece¤ini göstermektedir. Onlarvar olan gerçe¤i gizlemek ve de yaklaflanyerel seçimlerde oy avc›l›¤› yapmak içinbu yalanlara sar›l›yorlar.

Umutları yalan ve halkın örgütszülüğüdür

Ba¤›ms›z ve demokratik olmayan birülkenin ekonomik ve siyasi yönü de herzaman için (istisnai durumlar hariç) iyi-ye do¤ru de¤il, kötüye do¤ru gider.

Dolay›s›yla faflist diktatörlü¤ün poli-tik borozanl›¤›n› yapan hükümet ve onla-r›n ideologlar›n›n ‘ekonomi iyileflti, enf-lasyon düfltü’ vb. söylemleri gerçeklerihalk›n gözünden gizlemek için uydurul-mufl kocaman bir yaland›r. Bu söylem an-cak bir k›s›m kompradorun ekonomik du-rumu için geçerli olabilir, ötesi için de¤il.Bu söylemlerin de fazlaca uzun ömrü ol-mayacakt›r. Halk›n al›m gücündeki dü-flüflten dolay› fiyatlardaki art›fl h›z›n›n dü-flüflünün ömrü uzun sürmeyecektir. Hal-k›n bilincini buland›rmak için enflasyondüfltü yalanlar› ile gizlenmek istenen ger-

34

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 35: Sınıf Teorisi - Sayı 6

çekli¤i halk ac› bir flekilde mutfa¤›ndayafl›yor. Bu yalan flatolar› yerel seçimsonras› bir balon gibi patlayacakt›r. Zamüstüne zam yapacaklard›r.

Bu yalan flatolar›n› politik olarak de-flifre etme görevi, en baflta Maoist komü-nistlere düflmektedir. Bunun ilk aya¤›n›da kuflkusuz Halk Savafl›’n› her cephedeyükseltmek oluflturacakt›r. Çünkü bu sö-mürücü egemen s›n›flar ve onlar›n boro-zanl›¤›n› yapanlar›n bu kadar yalan vedemogoji yapmalar›n›n nedenlerinden bi-risi de halk›n örgütsüzlü¤ü; politik bilinç-lerinin zay›f ve geri olufludur. Bu, halk›örgütlemek için her zamankinden dahas›k› s›k›ya görevlerimize sar›lmak bilin-ciyle haretek etmeyi emrediyor. Bu kadaradi yalanlar karfl›s›nda hiç bir devrimcimilitan rahat uyumamal›d›r. Çünkü buyalanlar› küçümsemek ve onun karfl›s›n-da duyars›z kalmak; halk› ve ayn› zaman-da kendisini örgütlememekle efl anlaml›-d›r. Bundand›r ki, hiç bir Maoist milita-n›n buna hakk› yoktur. Onun görevi halk›her bak›mdan mevcut sisteme karfl› ör-gütlemektir. Sistemden köklü kopufl içinat›lan her pratik ad›m sistemin zay›flat›l-mas›d›r. Bu da, yani halk›n bilincinde fe-odal-burjuva sistem karfl›t› yer edinen herbir ayd›nl›k sözcük bir yandan sisteminzay›flamas›n› getirirken, öte yandan hal-k›n ve halka önderlik eden komünist par-tisinin çok yönlü iktidarlaflmas› demektir.Bunu unutmadan yürümeliyiz. o

3 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 36: Sınıf Teorisi - Sayı 6

D Ü N YA DAKİ VE ÜLKEMİZDEKİ ÇELİŞ-MELER (Temel çelişki, başlıca çelişkiler,

baş çelişki, çelişmenin yönleri ve baş düş-man) VE BUNLARIN TEORİK AÇ I L I M I

Geçen say›m›zda ülke devrimimizin dostlar›ve düflmanlar› kimlerdir sorusunu yan›tlamaya ça-l›flm›flt›k. Bu say›m›zda ise yine ad› geçen progra-m›n teorik bölümünde yer alan dünya ve ülke dev-rimimizin çeliflkileri (temel çeliflki, bafll›ca çelifl-kiler, bafl çeliflki ve bafl düflman) sorununu teorikboyutuyla aç›mlamaya çal›flaca¤›z.

Öncelik s›ras›n› dünyadaki çeliflkiler ve bunla-r›n teorik aç›l›m›na verece¤iz. Yani genelden öz-güle do¤ru çeliflkiler sorununu ele alaca¤›z.

A- DÜNYA ÇAPINDAKİ ÇELİŞMELE:

Dünyadaki politik çeliflkileri do¤ru ve bilim-sel bir flekilde bilince ç›karman›n yolu flüphesiz kisözkonusu çeliflkilerin beslendi¤i s›n›fsal zeminve süreçleri anlamakla do¤rudan ilintilidir. Hangitür politik çeliflki olursa olsun e¤er bu çeliflki ve

3 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Geçen sayımızda ülke devrimimizin dostları ve düşmanları kimlerdir soru -sunu yanıtlamaya çalışmıştık. Bu sayımızda ise yine adı geçen programın te -orik bölümünde yer alan dünya ve ülke devrimimizin çelişkileri (temel çeliş -ki, başlıca çelişkiler, baş çelişki ve baş düşman) sorununu teorik boyutuylaaçımlamaya çalışacağız.

Çelişkisiz hiç birolgudan sözedilemez.Her şeyin belli birgelişme süreci var.Hiç bir şey birden bi-re ortaya çıkmaz.Her şeyin gelişmesürecinin başındansonuna kadar çelişkiv a r d ı r. Özellikle depolitik olgular küçük-lük ve büyüklüğünegöre tarihi gelişimsüreci ve ara aşama-lara bölünerek ke n d ib a ğrında temel çeliş-ki, başlıca çelişkilerve baş çelişki gibibir dizi çelişkiyi ta-ş ı r.

Page 37: Sınıf Teorisi - Sayı 6

çeliflkilerin beslendi¤i s›n›fsal doku vetarihsel süreçleri, bunlar›n di¤er fleylerlediyalektik ba¤›n› do¤ru kuramazsak o za-man ne analizimiz bilimsel olur ne de çe-liflkileri çözmede do¤ru bir yönteme sa-hip oluruz. Sonuç ideolojik kaos ve poli-tik baflar›s›zl›ktan baflka bir fley olmaz.Bundand›r ki dünyadaki politik çeliflkile-ri irdelerken çeliflkileri sadece ekonomik,politik ve ideolojik olarak kategorize et-mek yetmez. Bir baflka ifadeyle gerekdünyada gerekse ülkemizde çeliflki soru-nunu ele al›rken farkl› s›n›flar aras›nda“ekonomik, siyasi ve ideolojik çeliflkivar” söylemi, söz konusu çeliflkileri do¤-ru analiz etti¤imiz anlam›na gelmez. Buanalizi yaparken içinde bulundu¤umuzsüreci; bu sürecin temel çeliflkisini, bafll›-ca çeliflkilerini, bu bafll›ca çeliflkiler içeri-sinde hangisinin bafl çeliflki oldu¤unu,hangi güç ve güçlerin bafl düflman oldu¤uvb gibi önemli temel noktalar› da gözdenkaç›rmamak flartt›r. Dahas›, tek tek ülke-lerdeki ve dünya devrim süreçlerinin vesürecinin çeliflkilerinin analizinde enönemli boyutu bu hususlar oluflturur. Buözgün çeliflkileri do¤ru tespit etmeyen birparti, pratikte de söz konusu s›n›f ve ide-olojik ak›mlara karfl› do¤ru ve baflar›l› birmücadele yürütemez. Çünkü teorininyanl›fl oldu¤u yerde pratikte de do¤ruad›m atamazs›n. Özcesi bu önemli nokta-lar›n ayr›m› yap›lmadan, görülmeden s›-n›f mücadelesinin her üç cephesinde (si-yasi, ekonomik ve ideolojik) baflar›l› birmücadele yürütülemez.

Do¤ada, toplumda ve düflünce alan›n-daki her fley çeliflki halindedir. Çeliflkisizhiç bir olgudan sözedilemez. Her fleyin

belli bir geliflme süreci var. Hiç bir fleybirden bire ortaya ç›kmaz. Her fleyin ge-liflme sürecinin bafl›ndan sonuna kadarçeliflki vard›r. Özellikle de politik olgularküçüklük ve büyüklü¤üne göre tarihi ge-liflim süreci ve ara aflamalara bölünerekkendi ba¤r›nda temel çeliflki, bafll›ca çe-liflkiler ve bafl çeliflki gibi bir dizi çeliflki-yi tafl›r. Bütün çeliflkiler bir süreci, bir ol-guyu ifade etti¤inden diyalektik olarakher sürecin de bir temel çeliflkisi vard›r.Di¤er çeliflmeler bu temel sürecin flu ve-ya bu boyuttaki görüngüleridir.

Bu bilinçten hareketle öncelikli olarakdünya devrim süreci ve onun temel çelifl-kisi sorunu üzerinde durmam›z gerekir.

1) Proleter D�nya Devrimi

S�recinin Temel �eli kisi

Öncelikle bu kavram›n tan›m›n› ya-pal›m:

Temel çeliflki; ekonomik, siyasi vekültürel, yani sosyo-ekonomik butün-lük oluflturan her tuplumsal sistem vesürecin bafl›ndan sonuna kadar devameden ve süreç veya toplumun özsel yap›-s› de¤iflmedikçe de¤iflmeyen çeliflkidir.

Baflkan Mao’nun konuya iliflkin te-orik aç›mlamas› flöyle:

“Bir fleyin geliflme sürecindeki temelçeliflme ve sürecin bu temel çeliflme tara -f›ndan belirlenen özü, süreç tamamlan›n -caya kadar kaybolmaz; ama uzunca birsüreçte koflullar genellikle her aflamadade¤iflir. Çünkü, bir fleyin geliflme süre -cindeki temel çeliflmenin niteli¤i ve süre -

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

3 6

Page 38: Sınıf Teorisi - Sayı 6

cin özü de¤iflmemekle birlikte, temel çe -liflme uzunca bir süreç içinde bir aflama -dan ötekine geçerken gittikçe fliddetlenir.Ayr›ca temel çeliflme taraf›ndan belirle -nen ya da etkilenen irili ufakl› çeflitli çe -liflmelerden baz›lar› fliddetlenir, baz›lar›geçici olarak ya da k›smen çözülür ya dahafifler ve baz› yeni çeliflmeler do¤ar;bundan dolay› süreç aflamalara ayr›l›r.”(abç) (Seçme Eserler Cilt:1-Sf 431)

Bu kuramsal bilgiden hareketle Ma-oist Komünst Partisi dünya çap›ndaki te-mel çeliflkiyi program›n›n 29. maddesin-de flu flekilde ortaya koymaktad›r:

“Dünya ölçe¤inde emek-sermaye çe -liflkisi üzerinde s›n›fsal ifadesini bulanburjuvazi ile proletarya aras›ndaki çelifl -ki, proleter dünya devrimi sürecinin te -mel çeliflkisidir.”

fiimdi bu tespitin teorik arkaplan›n›detayland›ral›m: Bilinmelidir ki proletar-ya ile burjuvazi aras›ndaki temel çeliflkisorununun politik arkaplan›nda yatan ne-den ve niçinler do¤ru bir görüfl aç›s›ylaortaya konulmadan, temel çeliflki ve on-dan kaynaklanan di¤er önemli çeliflkilernoktas›nda da bilimsel bir politik görüflaç›s›na sahip olunamaz. Yoksa yapt›¤›-m›z, ifl olsun tespitinden öteye geçmez,geçmeyecektir.

Mao Zedung’dan da aktard›¤›m›z gi-bi her bir temel çeliflki bafll› bafl›na uzunbir sürece denk düfler. Dolay›s›yla, “hertoplumsal sistemin-sürecin bir tek te-mel çeliflkisi olur”, bilimsel kuram›ndanhareketle proletarya ile burjuvazi aras›n-daki temel çeliflkinin beslendi¤i toplum-

sal, tarihsel ve ekonomik zemini de bil-mek zorunday›z. O halde ifle önce içindeyaflad›¤›m›z dünya sistemini ortaya koy-makla bafllayal›m.

Dünya sistemi iki ana modern s›n›füzerinden flekillenmifltir. Bu ana s›n›flar-dan biri proletarya, di¤eri ise burjuvazi-dir. Kuflkusuz ki sözkonusu iki s›n›f d›-fl›nda baflka s›n›f ve ara s›n›flar mevcut-tur. Fakat bunlardan hiç biri de mevcut

dünya sistemi ve süreci içerisinde tayinedici özelli¤e sahip de¤ildir. Özellikle deideolojik-politik aç›dan dünya devrimsistemi ve sürecine yön verecek güç vekapasiteleri yoktur. Di¤er ara s›n›flar buiki s›n›ftan birinin bayra¤› alt›nda birlefl-mek zorundad›r. Uzun süre tek bafl›na vekal›c› bir flekilde ifl yapamazlar. Biraz da-ha açarsak; Ça¤›m›zda di¤er ara s›n›flar›nsöz konusu modern iki s›n›f›n tafl›d›¤› k›-z›l veya beyaz bayrak d›fl›nda ayr› birbayrak tafl›malar› mümkün de¤ildir. Yaproletaryan›n dalgaland›rd›¤› k›z›l bayrakalt›nda ya da burjuvazinin dalgaland›rd›-¤› beyaz bayrak alt›nda yaflamak ve saftutmak zorunda kal›rlar. Bu ara s›n›flar›nönderli¤inde devrim ve iktidarlar› ele ge-çirmek oldukça zordur. Ele geçirseler deuzun süre iktidarlar›n› koruyamazlar.

“Ça¤›m›z, emperyalizm ve porleterdevrimleri ça¤›”d›r diyoruz. Bu ne anla-ma gelir? Bu noktay› aç›mlad›ktan sonratemel çeliflki sorununu daha net ve berrakbir flekilde alg›lam›fl olaca¤›z.

Formülasyonun kendisinden de anla-fl›laca¤› gibi ça¤›m›z›n bir yönünü em-peryalizm, di¤er yönünü ise proletaryaoluflturmaktad›r.

3 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 39: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Serbest rekabetçi kapitalizmin em-peryalizm aflamas›na geçmesi ve bunakoflut olarak burjuvazinin devrimci baru-tunu tüketerek gericileflmesi, devam›ndaise komünist partisinin öncülük ve önder-li¤i alt›nda 1917 Ekim’in de Rusya’dagerçeklefltirilen devrimle proletaryan›ndi¤er emekçi s›n›flarla ittifak eçirisindeburjuvaziyi iktidardan alafla¤› ederekkendi siyasi iktidar›n› kurmas›yla birlikte“serbest rekabetçi ça¤” da yerini “emper-yalizm ve proleterler devrimleri ça¤›”nab›rakm›fl oldu.

fiüphesiz ki serbest rekabet dönemindede proletarya ile burjuvazi aras›nda çeliflkive mücadele vard›. Hatta 1871 Paris Ko-münü deneyi, Marks’›n dedi¤i gibi “t a r i h -teki ilk iflçi iktidar›” olarak an›lmaktad›r.Fakat bu iflçi iktidar› kendi ba¤r›nda bir di-zi büyük politik hatalar bar›nd›rd›¤›ndanuzun sürmeyerek yenilgiye u¤rad›.

Ça¤›n de¤iflmesiyle birlikte her iki s›-n›f yine kendi özünü ve niteli¤ini koru-mufltur. Bir baflka ifadeyle ça¤ de¤iflimiy-le birlikte serbest rekabet döneminde te-mel çeliflmeyi oluflturan iki s›n›f›n niteli-¤inde veya topulumun kapitalist özündeherhangi bir de¤ifliklik olmad›.

Kapitalizmin serbest rekabet aflama-s›ndaki temel çeliflkisinin her iki kutbunuoluflturan emek ile sermaye s›n›flar›n› bi-rinci derecede temsil eden iki s›n›f (burju-vazi ve proletarya) emperyalizm ve prole-ter devrimler ça¤›nda da varl›¤›n› koru-mufltur. Sadece varl›klar›n› korumaklakalmad›lar. Az önce de belirtti¤imiz gibiöz ve niteliklerinde de bir de¤ifliklik ol-mad›. Fakat bu iki s›n›f aras›ndaki çeliflki

eskisi gibi kalmad›. fiiddetlendi.

“...serbest rekabet ça¤›n›n kapitaliz -mi emperyalizm aflamas›na ulaflt›¤›nda,temel çeliflmeyi oluflturan iki s›n›f›n, yaniproletarya ile burjuvazinin s›n›f niteli¤in -de ya da toplumun kapitalist özünde birde¤iflme olmad›. Ama bu iki s›n›f aras›n -daki çeliflki fliddetlendi, tekelci sermayeile tekelci olmayan sermaye aras›ndakiçeliflme do¤du, sömürgeci devletler ilesömürgeler aras›ndaki çeliflme fliddet -lendi, kapitalist ülkeler aras›nda onlar›neflit olmayan geliflmelerinden do¤an çe -liflme özel bir keskinleflme gösterdi veböylece kapitalzmin özel aflamas›, em -peryalizm aflamas› ortaya ç›kt›.” (abç)(age.Sf,431-Mao)

Proletarya, 1848 Komünist Manifes-to’nun yay›mlanmas›ndan sonra art›kkendi bilimsel dünya görüflü alt›nda ad›mad›m politik örgütlenmesini de yaratm›fl-t›r. Bu tarihten sonra ulusal ve uluslarara-s› düzlemde 1.Enternasyonal örgütü(1863) ve tek tek ülkelerde komünist par-tiler do¤up yayg›nlaflt›. Böylelikle prole-tarya, her geçen gün gericileflip sald›r-ganlaflan burjuvazi karfl›s›na art›k kendiöncü ve önder partisi olan komünist par-tileri ve örgütlerin bayra¤› alt›nda ç›kt›.1870’lerin bafl›nda tekelci aflamas›n› ta-mamlayan kapitalizm ve onun temsilcisitekelci burjuvazi 1800’li y›llar›n bafl›ndasiyasi gericili¤ini daha da azg›nlaflt›rarakiflçi s›n›f›na karfl› aç›ktan sald›r›ya geçe-rek katliamlara bafllam›flt›r. Ki ayn› tarih-sel kesitte iflçi s›n›f›n›n Paris Komünü de-neyi vard›r. ‹flçi s›n›f›, 1848 KomünistManifestonun do¤uflu ve onu takip eden

38

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 40: Sınıf Teorisi - Sayı 6

y›llarda büyük iflçi ayaklanmalar›, ParisKomünü ve en son 1917 Ekim devrimiy-le birlikte pratik olarak kendi siyasal ikti-dar›na kavuflmufltur. Konumuz iflçi s›n›f›ve burjuvazinin politik tarihçesini irdele-mek de¤il. Biz sadece bir kez daha bu ikis›n›ftan birisinin (burjuvazi) ad›mad›m devrimci barutunu tü-ketip gericileflti¤ini, di¤ers›n›f›n (proletarya) isebu gericileflmeyekarfl›t olarak her ge-çen gün daha bird e v r i m c i l e fl t i ¤ i n evurgu yapmak is-tedik.

D o l a y › s › y l agerek teorik ge-rekse pratik ba-k›mdan ça¤›m›z›nen devrimci ve e ni l e r i c i s›n›f›n› prole-tarya ve onun bafl›n›çekti¤i emek cephesi s›n›f-lar temsil ederken, en gerici s›-n›f ve s›n›flar›n bafl›n› ise sermayenin(tekelci ) bir numaral› temsilcisi burjuva-zi (tekelci) çekmektedir.

Proletaryan›n bafl›n› çekti¤i emekcephesinde yer alan di¤er s›n›f güçleriköylülük, küçük burjuvazi ve orta (milli)burjuvazidir. Emperyalist burjuvazininbafl›n› çekti¤i di¤er s›n›f güçleri ise tekel-ci burjuvazi, büyük toprak a¤alar› vekomprador bürokrat burjuvalard›r.

Kapitalizmin serbest rekabet aflama-s›ndan emperyalizm aflamas›na geçmesi,burjuvazinin devrimci-ilerici barutunu tü-

keterek gericileflmesi ve en önemlisi dekomünist partisinin öncülü¤ünde ve ön-derli¤i alt›nda proletaryan›n 1917 Eki-mi’nde devrimi gerçeklefltirme sürecindensonra iki s›n›f› temsilen iki farkl› dünya-ya ait politik sistem ve sistemler daha net

ve berrak bir flekilde ayr›flm›fl oldu.

Emperyalizm ve proleterdevrimleri ça¤›n›n aç›l-

mas›yla birlikte dahabelirgin ve net bir fle-

kilde kendisini orta-ya koyan burjuvazive proletarya ayn›zamanda bu ça¤›nher iki kutbunun

da tayin edici s›-n›flar› olarak bu sü-rece damagas›n›

vurmaktad›rlar.

Burjuvazisiz pro-letarya, proletaryas›z

burjuvazi olmaz. Ki dün-yadaki bütün ülkelerde prole-

tarya ile burjuvazi aras›nda çeliflkimevcuttur. Fakat bu, her ülkede temel ve-ya bafl çeliflkidir anlam›na gelmez, gel-memelidir. Ayn› gerçeklik emperyalizmve proleter devrimler ça¤› devam etti¤imüddetçe de devam edecektir. Yani, busüreç de¤iflmedikçe temel çeliflki de de-¤iflmeyecektir. Dünya savafllar›n›n ç›k-mas› durumunda bile bu temel çeliflki yi-ne varl›¤›n› ve hükmünü sürdürecektir.

Çünkü bir süreç içerisinde birden fazlatemel çeliflki olamaz. Ancak bu temel çe-liflkiden do¤an bir dizi irili ufakl› çeliflki-den sözedilebilinir. Baz› oportünist kü-çük burjuvalar her ne kadar bir süreçte

3 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Hersürecin tek bir temel

çelişkisi olur. Temel çelişkisürecin belli bir aşamasında or-

taya çıkmaz. Tam tersine sürecinbaşından sonuna kadar devam eder.

Yani temel çelişki süreç değişmedikçedeğişmez. Yeni bir süreçte ise yeni bir te-mel çelişki ortaya çıkar. Her süreç kendiiçinde karmaşık çelişkiler barındırır. Kar-maşık şeyin gelişme sürecinde birçok çeliş-ki vardır. Ama bu karmaşık süreç içerisin-de her çelişkinin büyüklüğü ve etki gücüaynı olmaz. Dolayısıyla bu karmaşık çe-lişkiler içerisinde bir de başlıca çeliş-

kiler mevcuttur.

Page 41: Sınıf Teorisi - Sayı 6

birden fazla temel çeliflki tespitine gitmiflolsalar da, ancak bu, onlar›n do¤ru düflün-düklerini de¤il, tam tersine teorik cehalet-lerini ortaya koyuyor. Mao’nun kimi ma-kalelerinde yer yer “emperyalizmle Çinulusu aras›ndaki veya feodalizmle geniflhalk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflkiyi temelçeliflki” olarak söz etmesinden hareketlebir anda, bir toplumda ve bir süreçte ikitemel çeliflki tespiti yapmaya kalk›flanlar,bu düflünce yöntemiyle ancak içinde bu-lunduklar› büyük teorik açmaz ve siyasalmiyopluklar›n› gizlemeye çal›fl›rlar.

Mao’nun temel çeliflki k o n u s u n d asöylediklerini yukar›da ortaya koyduk.Aktard›¤›m›z iki durum için ancak baflçeliflki tespitine gidilebilir. O da bir andaolmaz. Çünkü bir anda birden fazla baflçeliflki tespitine de gidilemez. Sürecinfarkl› aflamalar›na göre bafl çeliflki de¤i-flebilir. Dolay›s›yla da buna uygun tespityap›l›r, yap›lmak zorundad›r. Örne¤in; fi-ili iflgalin oldu¤u koflullarda emeperya-lizm ile ülke aras›ndaki çeliflki bafl çelifl-ki olur. ‹flgalin olmad›¤› günümüz koflul-lar›nda (yar›-sömürge de olsa) ise feoda-lizmle genifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çe-liflki bafl çeliflki olarak tespit edilir.

Baz› ülkelerde temel çeliflki olan ayn›zamanda bafl çeliflki olabilir mi? Evet ola-bilir. Örne¤in fiili iflgalin olmad›¤› em-peryalist ülkelerde proletarya ile burjvaziaras›ndaki çeliflki sadece temel çeliflki ol-ma özelli¤ini tafl›maz. Ayn› zaman da baflçeliflkidir de. Fakat iflgal koflullar›nda(2. dünya savafl› döneminde Fransa’da ol-du¤u gibi) temel çeliflki özünde ayn› kal-makla birlikte, bafl çeliflki de¤iflir.

Benzer durum dünya çap›ndaki temelçeliflki için de geçerlidir. fiöyle ki; mev-cut göreli ve sahte bar›fl flartlar›n›n yerinesavafl etmenlerinin a¤›rl›kta oldu¤u veyabir dünya savafl›n›n ç›kmas› koflullar›nda,o durumda yine temel çeliflki özü ve nite-li¤ini korumakla birlikte bafl çeliflki de¤i-flir. Bu vb noktalar›n detay›na dünya ça-p›nda bafl çeliflki sorununu ele ald›¤›m›zbafll›k alt›nda girece¤imizden geçiyoruz.

K›sacas›, tüm bu gerçekliklerden do-lay› dünya çap›nda temel çeliflki tespitiyapmay› do¤ru bulduk. Ve bu siyasi ta-rihsel nesnellikten hareketle de, yani biryandan eme¤i öte yandan ise sermayeyi

birinci derecede temsil eden (ideolojik-politik ve örgütsel alanda) proletarya ileburjuvazi s›n›f› aras›ndaki çeliflkiyi temelçeliflki olarak saptad›k.

Konumuzla ba¤›nt›l› olarak bu iki çe-liflik yönden ana-egemen olan burjuvazi,ikincil ve ba¤›ml› olan yönün ise prole-tarya oldu¤unu belirtelim. Her çeliflkininmutlak bir flekilde bir ana, bir de ikincilyönü vard›r. Denge ve eflit geliflme teori-sine karfl› ç›kmal›y›z. Ki yaz›m›z›n ak›fl›içerisinde çeliflkinin ana ve ikincil yönle-rine iliflkin kapsaml› bir teorik aç›l›m ge-tirmeye çal›flaca¤›z.

Buraya kadar özetleyecek olursak;

Her sürecin tek bir temel çeliflkisiolur. Temel çeliflki sürecin belli bir afla-mas›nda ortaya ç›kmaz. Tam tersine süre-cin bafl›ndan sonuna kadar devam eder.Yani temel çeliflki süreç de¤iflmedikçede¤iflmez. Yeni bir süreçte ise yeni birtemel çeliflki ortaya ç›kar. Her süreç ken-di içinde karmafl›k çeliflkiler bar›nd›r›r.

40

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 42: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Karmafl›k fleyin geliflme sürecinde birçokçeliflki vard›r. Ama bu karmafl›k süreçiçerisinde her çeliflkinin büyüklü¤ü veetki gücü ayn› olmaz. Dolay›s›yla bu

karmafl›k çeliflkiler içerisinde bir de b a fl-l›ca çeliflkiler mevcuttur. Ayr›ca bir tek

süreç ama bu tek süreç bir çok a fl a m a y aayr›labilir. ‹flte bu sürecin her aflamas›n-da temel çeliflki de¤iflmez ama bafl çelifl-ki de¤iflir.

Çeliflmenin ana ve ikincil yönlerinitespit etmeyi gözden kaç›rmamal›y›z.

Emperyalizm ve proleter devrimleriça¤› süreci devam etti¤i müddetçe sözü-nü etti¤imiz temel çeliflki de¤iflmeyecek,fakat bafl çeliflki de¤iflir, de¤iflebilir. Ba-r›fl aflamas›ndaki bafl çeliflki ile dünya sa-vafl› koflullar›ndaki bafl çeliflki bir ve ayn›olamaz. Nitekim dünya savafl› koflullar›n-da bafl çeliflki de¤iflti, de¤iflmek zorunda-d›r.

2) D�nyadaki Ba l ca�eli kiler

Dünya çap›ndaki bafll›ca çeliflkilereiliflkin program›n 29. Maddesinde flu tes-pite yer verilmektedir:

“...Bu sürecin çeliflkileri içinde öneç›kan di¤er bafll›ca çeliflkiler; kapitalist-emperyalist ülkelerde proletarya ile bur -juvazi aras›ndaki çeliflki, emperyalistdevletlerin kendi aras›ndaki çeliflki, em -peryalizm ile ezilen dünya halklar› ve ezi -len uluslar aras›ndaki çeliflkidir.”

Bunlar, dünya sistemindeki bafll›caçeliflkilerdir.

Ça¤›m›z›n emperyalizm ve prole-ter devrimleri ça¤› oldu¤unu belirttik.Bu ça¤ bafll› bafl›na uzun bir sürecikapsad›¤› gibi ayn› zamanda bu süre-cin içerisinde dünya gündemini önem-li derecede etkileyen bir çok önemlibafll›ca çeliflki mevcuttur. Süreç kar-mafl›k çeliflkilerle doludur. ‹flte bukarmafl›k çeliflkilerden öne ç›kan bafl-l›ca çeliflkiler programdan al›nt›lad›¤›-m›z çeliflkilerdir.

Yeri gelmiflken hat›rlatmakta faydagörüyoruz:

Ekim devrimi ve arkas›ndan daha çokda 1940’l› y›llar boyunca gerçekleflen de-mokratik-sosylasit iktidarlarla birlikteoluflturulan sosyalist kamp›n (VarflovaPakt› diye bilinir) do¤mas›yla birlikteemperyalist kamp ile sosyalist kamp ara-s›ndaki çeliflkinin de bafll›ca çeliflkileriçerisinde ele al›nd›¤›n› belirtmek isteriz.Bu çeliflkiden günümüzde söz etmekmümkün de¤ildir. Çünkü baflta SovyetlerBirli¤i olmak üzere söz konusu kamp içe-risinde yer alan bütün devletler bir birkarfl›-devrim saf›na iltihak ettiler. Hep-sinde de burjuvazi tekrar iktidara geldi.Dolay›s›yla Varflova Pakt› önce sosyalistniteli¤ini yitirdi, süreç içerisinde ise tüm-den ortadan kalkt›. 1960’l› y›llar›n sonu-na do¤ru sosyalist niteli¤ini yitiren Sov-yetler Birli¤i, Varflova Pakt›’n› tamam›y-la kendi sosyal emperyalist emelleri içinkulland›. O tarihten kendisini feshetti¤i1990’l› y›llar›n bafl›na kadar da bu kamphep Rus sosyal emperyalizminin ç›karla-r› için kullan›lm›flt›r. Çin Halk Cumhuri-yeti ve Arnavutluk’un bu kamptan daha

4 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 43: Sınıf Teorisi - Sayı 6

önceki (1970’li y›llar öncesi) y›llardaideolojik ve politik nedenlerle yürüttük-leri hakl› elefltiriler sonras›nda çekildi¤inide not düflelim.

Bir kez daha hat›rlatmak isteriz kigünümüzde demokratik veya sosyalistbir devletten sözedemeyiz. Geçmiflindemokratik-sosyalist ülkelerinin tü-münde burjuvazi iktidardad›r.

K›sacas›, tüm bu geliflmeler sonras›sosyalist kamp diye bir oluflumdan söze-dilemeyece¤ine göre sosyalist kamp ileemperyalist kamp aras›nda bir çeliflkidende sözetmek mümkün de¤il.

TKEP-L gibi baz› statik ve dogmatik

küçük burjuva örgüt ve partiler her ne ka-dar Rusya, Çin, Küba, Kuzey Kore gibiülkeleri hala “sosyalist” olarak nitelen-dirmifl olsalar da, ancak gerçekler hiç deöyle de¤il. ‹smini aktard›¤›m›z ülkeler-den Rusya’n›n egemen yönetici s›n›flar›dahi “biz art›k sosyalist de¤iliz” diyeaç›ktan sosyalizme lanet ya¤d›rmalar›nara¤men, bizim ultra-dogma küçük burju-va örgüt “hay›r siz sosyalistsiniz” diye ›s-rar etmektedir.

Bu k›sa notu düfltükten sonra tekrarkonumuza dönebiliriz.

Programdan al›nt›lad›¤›m›z bafll›caçeliflkiler üzerinde dural›m:

Program›n iflaret etti¤i bafll›ca çeliflki-lerin hepsi de “emperyalizm ve proleterdevrimler ça¤›” devam etti¤i müddetçeönemli bafll›ca çeliflkiler olarak varl›¤›n›sürüdürecektir. Bu çeliflkilerin dünyam›-z›n politik gündemlerini nas›l da önemliderecede etkiledi¤ine dair geliflmelerüzerinde k›sa da olsa dural›m.

a) Kapitalist-Emperyalist Ülkeler-de Proletarya ‹le Burjuvazi Aras›nda-ki Çeliflme

Öncelikle proletarya ile burjuvaziaras›ndaki çeliflkinin bafll›ca çeliflkileriçerisinde gösterilmesinin sadece kapita-list-emperyalist ülkelere özgü olmad›¤›-n›, aksine, bütün ülkeler için (sözkonusuülkeler sosyalist bile olsa) geçerli oldu-¤unu ve varolaca¤›n› vurgulamak isteriz.Ülkelerin sosyo ekonomik yap›s›, isterkapitalist veya emperyalist, ister yar›-fe-odal sömürge veya yar›- feodal yar›- sö-mürge olsun ya da demokratik-sosyalist

42

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Önce şu noktayı hatırlata-lım; Kapitalist ülkeler kavra-mından, “her kapitalist ülkeaynı zamanda emperyalist ül-kedir” yönlü zorlama bir sonuççıkarılmasının doğru bir anla-yış olmayacağının altını çiz-mek isteriz. Bu kavramdan an-laşılması gereken şudur; gerekemperyalist aşamaya varmışolsun gerekse varmamış olsunkapitalist üretim ilişkilerininhakim olduğu gerçekliğidir.Yoksa emperyalist olmayıp ka-pitalist üretim biçiminin ha-kim olduğu ülkelerin hepsi deemperyalist devletlere yarı-ba-ğımlı (yarı-sömürge) durumda-dırlar.

Page 44: Sınıf Teorisi - Sayı 6

olsun, fark etmez, tüm ülkelerde proletar-ya burjuvazi aras›ndaki çeliflki s›radan birçeliflki olmay›p önemli bafll›ca çeliflkiolma özelli¤ini tafl›maktad›r, tafl›yacakt›r.

Ancak, proletarya ile burjuvazi ara-s›ndaki çeliflkinin bafll›ca çeliflki olarakbütün dünya ülkeleri için geçerli olmas›gerçekli¤i, bu çeliflkinin her ülke için ay-n› anda temel veya bafl çeliflki oldu¤uve olaca¤› anlam›nda yorumlanamaz, yo-rumlanmamal›d›r.

Bu çeliflkinin dünya çap›ndaki bafll›caçeliflkiler içerisinde say›lmas›n›n ana ne-deni, emperyalizm ve proleter devrimlerça¤› devam etti¤i sürece dünyan›n bütünülkelerinde mevcut toplumsal-siyasal çe-liflkiler içerisinde önemli yer t u t m a s ›gerçekli¤idir. Daha aç›k bir deyiflle em-peryalist veya kapitalist, hatta sosyalistsistemler varoldu¤u sürece proletarya ileburjuvazi aras›ndaki çeliflki kimi ülkeler-de temel ve ayn› zamanda bafl çeliflki ola-rak, kimi ülkelerde ise bafll›ca çeliflki ola-rak kendisini gösterecektir.

Bir kez daha bu çeliflkinin kapitalist-emperyalist ülkelerde fiili iflgal dönemle-ri d›fl›nda temel veya bafl çeliflki, özellik-le de bafl çeliflki olaca¤›n› vurgulamak is-teriz. Bu nokta önemlidir. Dolay›s›ylaüzerinde durmak ihtiyaçt›r.

Önce flu noktay› hat›rlatal›m; Kapita-list ülkeler kavram›ndan, “her kapitalistülke ayn› zamanda emperyalist ülkedir”yönlü zorlama bir sonuç ç›kar›lmas›n›ndo¤ru bir anlay›fl olmayaca¤›n›n alt›n›çizmek isteriz. Bu kavramdan anlafl›lma-s› gereken fludur; gerek emperyalist afla-maya varm›fl olsun gerekse varmam›fl ol-

sun kapitalist üretim iliflkilerinin ha-kim oldu¤u gerçekli¤idir. Yoksa emper-yalist olmay›p kapitalist üretim biçimininhakim oldu¤u ülkelerin hepsi de emper-yalist devletlere yar›-ba¤›ml› (yar›-sö-mürge) durumdad›rlar. Bu gerçekliktenhareketle konumuza iliflkin tart›flmalar›biraz daha derinlefltirelim.

Proletarya ile burjuvazi aras›ndaki çe-liflkinin hem temel hem de bafl çeliflkiolarak hükmünü sürdürdü¤ü emperyalistülkelerde, proleteryan›n tekelci burjuva-ziyi sosyalist devrim yöntemiyle deviripiktidar› ele geçirmesi demek, ayn› za-manda temel çeliflkinin de¤iflmesini deberaberinde getirecektir. Çünkü sosyalistdevrimle eski süreç kapan›p yeni bir sü-reç bafllam›flt›r. Bu devrimle birlikte çe-liflkinin ana ve ikincil yönleri de yer de¤i-flir. Sosyalist devrim sonras› süreçte çe-liflkinin ana yönü proletarya, ikincil yönüise burjuvazi olacakt›r.

Burada gözden kaç›r›lmamas› gere-ken kilit noktalardan birisinin de devrim-le birlikte proleterya ile burjuvazi aras›n-daki çeliflkinin çözüldü¤ü veya ortadankalkt›¤› de¤il, yine ayn› çeliflkinin varl›-¤›n› (nitelik de¤ifltirerek) korudu¤u, çe-liflkinin ana yönünün ise de¤iflti¤i gerçek-li¤idir. Bu durum hem gözden kaç›r›lma-mal›, hem de birbiriyle kar›flt›r›lmamal›-d›r. Önemli bir husustur.

Görülmesi gereken di¤er önemli ikin-ci bir nokta ise devrimle birlikte çeliflki-nin ana ve ikincil yönlerinin yer de¤ifltir-mifl olmas› gerçekli¤i olmal›d›r.

Bu iki önemli kilit noktay› gözden ka-ç›rd›k m› sosyalizmin sorunlar›na do¤ruyaklaflmam›fl olaca¤›z.

Yar›-sömürge kapitalist ülkelerde isedurum farkl›d›r.

4 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 45: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Bu gibi ülkeler ba¤›ms›z de¤il, yar›ba¤›ml›d›rlar. Dolay›s›yla bu gibi ülkedevrimlerinin gündeminde b a ¤ › m s › z l › ksorunu da vard›r.

Bu ba¤lamda bu gibi ülkelerin devrimsürecinin önünde en büyük engeller em-peryalist ülkelerde oldu¤u gibi sadece te-kelci veya gerici komprador burjuvazide¤il ayn› zamanda emperyalizmdir de.Varsa feodal büyük toprak a¤alar› s›n›f›onlar da bu ülke devriminin veya üreticigüçlerinin önünde engel güçtür. Sisteminkendisi yar›-sömürge kapitalist. O haldebu sistem ve sürecin temel çeliflkisi deemperyalizm ve iflbirlikçi kapitalizm( buba¤lamda komprador kapitalizm) ile ge-nifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflkidir.Çünkü ilerici üretici güçlerin önünde en-gellik teflkil eden üretim iliflkisinin tem-silcisi durumundaki güçler emperyalizm,komprador kapitalizm ve varsa feoda-lizmdir. Ama emperyalist ülkelerde öylede¤il. O gibi ülkelerde üretici güçlerinönünde engellik teflkil eden sadece tekel-ci kapitalizm ve tekelci burjuvazinin ik-tidar›d›r. Bundand›r ki emperyalist ülke-lerde temel çeliflki ile bafl çeliflki ayn›d›r.

Fakat yar›-sömürge kapitalist ülkeler-de gerek temel çeliflki gerekse bafl çeliflkiemperyalist ülkelerdeki gibi de¤il. Farkl›-d›r. Buralardaki bafl çeliflki yar›-sömürgekapitalist toplumun temel çeliflkisindenkaynakl› bir dizi önemli çeliflki içerisindeen etkili ve çözülmesi durumunda di¤erçeliflkilerden bir k›sm›n› çözecek, kimisi-ni ise öne alacak bafl çeliflki ise gericikomprador burjuvazi ile genifl halk y›-¤›nlar› aras›ndaki çeliflmedir. Bu çelifl-

menin s›n›fsal özünü ise burjuvazi ileproleterya aras›ndaki çeliflme olufltur-maktad›r. Fiili iflgalin olmad›¤› koflullar-da sözkonusu çeliflki bafl çeliflki iken, ifl-galin oldu¤u koflullarda ise temel çeliflkiayn› kalmakla birlikte bafl çeliflki de¤ifle-rek emperyalizm ile ulus aras›nda olur.Yani milli çeliflme bafl çeliflme olur. Odurumda milli devrim gündeme gelir. Di-¤er dönemlerde ise sosyalist devrim gün-demdedir.

Bu gibi ülkelerde sosyalist devrimlemilli devrimin kopmaz bir flekilde birbiri-ne ba¤l› oldu¤unu asla unutmayal›m. Te-mel çeliflki boyutuyla bu ülke devrim sü-recini tan›mlayacak olursak anti-emper-yalist, anti-kapitalist (komprador) dev-rimdir. Bunun siyasi düzlemdeki ifadesi

ise Milli Sosyalist Devrim’dir.

Çünkü bu gibi yar›-sömürge kapitalistülkeler için sadece sosyalist devrim ge-çerli de¤il. Bu ülkeler emperyalizm tara-f›ndan ekonomik ve siyasi olarak sömü-rülüp ba¤›ml› hale getirildiklerinden do-lay› milli devrim diye bir sorunlar› davard›r.

Bu durumda olan onlarca kapitalistülke vard›r. Hepsi de flu veya bu flekildebüyük emperyalist devletlerin yar›-sö-mürgesi durumundad›r. Dolay›s›yla kapi-talist üretim iliflkilerinin hakim oldu¤u bugibi yar›-sömürge ülkelerde sadece geri-ci iflbirlikçi kapitalizm ve onun burjuvaiktidar› hedef al›nmaz. Bu ülkelerinmevcut iktidarlar› (ister faflist isterse ge-rici nitelikte olsun) ve hakim s›n›flar›n›nhepsi flu veya bu emperyalist devletinufla¤› ve iflbirlikçisidir.

44

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 46: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Konumuzla ba¤›nt›l› olarak önemlibir noktaya daha dikkatleri çekmek isti-yoruz:

Sözkonusu ülke devrimlerinin önün-de en büyük engel güçlerden birisi de em-peryalizm olsa da, bu, ad› geçen ülkeler-de devrim yolunun “k›rdan flehire do¤ru”

bir rota izleyece¤i tezini getirmez. Çün-kü bu gibi ülkelerde bafl çeliflki feoda-lizm ile genifl halk y›¤›nlar› aras›ndade¤il, burjuvazi ile proletarya aras›n-dad›r. ‹flgal koflullar›n› bu durumla ka-r›flt›rmamak gerek. Çünkü fiili iflgalkoflullar›nda zorunlu olarak k›rdan fle-hire do¤ru savafl rotas› izlenecektir.Ama iflgalin olmad›¤› koflullarda flehir-lerden k›rlara do¤ru savafl bafllat›l›r.Unutmayal›m ki k›rlardan flehirleredo¤ru bafllat›lan her savafl da Halk Sa-vafl› olarak nitelendirilemez. Bununiçin komünist partisinin öncülü¤ü veönderli¤i flartt›r. Halk Savafl› nedir, nede¤ildir ve hangi ülkeler için geçerliolur, fleklindeki soru ve sorunlar›n ya-n›t›n› birinci say›m›zda detayl› bir fle-kilde ortaya koymufltuk. Dolay›s›ylaayn› fleyleri tekrar etmeyece¤iz.

Her bafl çeliflki tespiti, ayn› zaman-da, kendine uygun mücadele ve örgütbiçimleri ile çözülebilir. Bafl çeliflki ola-rak proletarya ve burjuvazi aras›ndakiçeliflki tespit edildi¤i durumda, do¤alve kaç›n›lmaz bir sonuç olarak örgüt-lenmede de köylük alanlara de¤il, fle-hirlere a¤›rl›k vermek gerekir. Yoksatutars›zl›k olur. Gerek emperyalist, ge-rekse emperyalizme ba¤›ml› yar›-sö-

mürge kapitalist ülkelerde yap›lmas›gereken budur.

Bizimki gibi ülkelerde ise durumfarkl›d›r; çünkü bafl çeliflki farkl›d›r. ‹fl-gal ve sömürge koflullar› d›fl›nda k›rl›kalanlarda savafl›n bafllat›lmas›n›n esasnedeni örgütlenmede köylülere ve köy-lük alanlara a¤›rl›k verilmesinden kay-nakl›d›r. Bunun nedeni de gündemimiz-de olan toprak devrimi sorunu gerçekli-¤idir. Toprak sorunu ise feodalizmintasfiye edilmemesinden kaynakl›d›r. Bi-lindi¤i gibi toprak sorunu esas olarakyoksul ve orta köylülü¤ün sorunudur.Daha aç›k bir deyiflle feodal üretim ilifl-kisinin (bundan kat› bir feodalizm anla-fl›lmamal›d›r) hakim oldu¤u ülkelerdebafl çeliflki feodalizmle genifl halk y›¤›n-lar› aras›ndad›r. Bu da köylülü¤ün so-runudur. Dolay›s›yla önümüzdeki ya-k›n devrim tipi toprak devrimidir.

Yoksa köylük alanlarda savafl›nbafllat›lmas› ancak iflgal ve sömürgekoflullar›nda olur. Köylülü¤ün temelgüç olarak de¤erlendirilmesinin ananedeni de yine toprak devrimi soru-nundan kaynakl›d›r. Aksi anlay›fllarla,yani bir yandan “ülke kapitalisttir"demek, ama öte yandan ise köylükalanlarda örgütlenme ve mücadeleesast›r diye bir tespit yapmak, bilimselbir anlay›fl olmaz. Bu, oportünizmindaniskas› olur. Önce hangi çeliflkiyiçözmek istiyorsan örgütlenme ve mü-cadele biçiminde de esas olarak o alanaa¤›rl›k vermek zorundas›n. Tutarl›l›k

4 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 47: Sınıf Teorisi - Sayı 6

budur. Teori ve pratik bütünlü¤ü an-cak böyle sa¤lan›r. Tersi durum, kafa-n›n bir tarafta durup, ayaklar›n ise di-¤er bir tarafta yürümesi demektir. Kibu da “somut flartlar›n somut tahlili”demek olan Marksizmin ruhunu red-deden eklektik oportünizmden baflkabir fley olmaz.

Bilindi¤i gibi yoldafl Kaypakkayasonras› uzun y›llar k›rsal alanlara a¤›rl›kverilmedi. Bir yandan k›rsal alanlar esasdiyorduk, fakat öte yandan örgütlenmedea¤›rl›k flehirlere veriliyordu, verilmektey-di. Öyle ki bu yanl›fl taktik çizgiler sonu-cu bütün yenilgileri veya a¤›r darbeleri(esas›n›) önce flehirlerde ald›k.

Baflkan Mao, kapitalist ülkeler ile ya-r›-feodal, yar›-sömürge ülkelerdeki mü-cadele ve örgüt biçimlerinin bir ve ayn›olmad›¤›na dair çok net ve berrak biçimdetezler ileri sürmektedir. fiüphesiz ki bu a y-r›ma keyfi bir flekilde gitmedi. Ü l k e l e r i nsosyo-ekonomik yap›lar›n›n farkl› nitelik-te olmas›ndan hareketle gitti. Bundand›rki, yani Mao’nun yar›-feodal yar›-sömür-ge ve yar›- feodal sömürge ülkeler için“özünde uzun süreli köylü savafl›d›r”dedi¤i Halk Savafl› teorisini götürüp dün-yan›n bütün ülkeleri için savunanlar›n ve-ya savunmaya kalk›flanlar›n Mao’nunHalk Savafl› teorisini yeterince bilince ç›-kard›klar›n›, ne yaz›k ki, söyleyemeyiz.Aksi halde Halk Savafl› sadece bir askerisavafl bilimi derekesine indirgenmifl olur.Ki bu da Halk Savafl›’›n›n ideolojik-poli-tik ve örgütsel özünde yatan Maoist partiönderli¤ini, toprak devrimi sorunununöncelikli olarak çözülmesi gereken sorun

oldu¤unu, kurtar›lm›fl bölgeler, k›z›l siya-si üsler, halk›n birleflik cephesi, köylülü-¤ün temel güç olarak belirlenmesi, orduörgütlenmesinin esas al›nmas› ve ordu bi-lefliminin esas›n› köylülü¤ün oluflturmas›vb gerçekleri gözden kaç›rmak, inkar et-mek ve görmezlikten gelmektir. Bu ise,Halk Savafl›’n›n siyasi çizgisini kufla çe-viren ve onu sadece silah patlatan ne idü-¤ü belirsiz bir savafl derekesine indirge-mek olur. Baflka bir fley de¤il!

Halk Savafl›, sadece halk›n kat›ld›¤›bir savafl olarak da telakki edilemez. Bi-lindi¤i gibi geçmiflte TDKP gibi küçükburjuva oportünist örgütler Mao’nunHalk Savafl› teorisinin içini boflaltarak“halk›n kat›ld›¤› savafl Halk Savafl›d›r”deyip iflin içinden ç›k›yorlard›. Oysa oyaman halk savaflç›lar›(!) daha sonraMao’ya ait ne varsa hepsini bilinçlerin-den silmekle yetinmediler, daha da ilerigittiler. Bugün ayn› küçük burjuva ak›m-lar›n devamc›lar› ise “‹htilal” kelimesininyan›ndan geçmeye bile cüret etmemekte-dirler. Teröre karfl› olma ad› alt›nda “flid-detin her türüne karfl›y›z” diye pankartaçt›lar. Bununla ideolojik olarak ne kadarda sisteme entegre olduklar›n› kan›tlad›-lar. Dahas›, kendi gazetesinde Nepal Ko-münist Partisi (Maoist)’i “terörist” diyenitelendirenlerle özel olarak röportaj yap-mak kadar da cüretli davrand›lar.

Niyetleri sorgulam›yoruz. Anlay›fllarüzerinde duruyoruz. Ülkemizde ve UKHiçerisinde Halk Savafl›’n› savunan vekendisini Maoist olarak nitelendiren ba-z› parti, grup ve bireyler do¤rudan veaç›ktan olmasa da ancak dolayl› olarakbir yandan Halk Savafl›’n›, öte yandan ise

46

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 48: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ülkenin kapitalist oldu-¤unu savunmakta-

d›rlar. Dedi¤imizgibi bunu, he-

nüz aç›ktany a p m › y o r l a r .“Ülke kapi -t a l i s t t i rama bunar a ¤ m e nHalk Sa -vafl› ge -ç e r l i d i r ”tezini aç›k-tan dillen-

dirmiyorlar.

Ülke için"kapitalist ama

Halk Savafl› ge -çerlidir” tezini sa-

vunanlar, bu tezlerinidürüst ve aç›k bir flekilde ortaya koyma-l›d›rlar. Bunu yaparken de demokratikdevrimin de¤il, sosyalist devrimin gün-demde oldu¤unu savunmak zorundad›r-lar. ‹ç tutarl›l›k bunu zorunlu k›lar. HalkSavafl› teorisinin arkas›na gizlenerek,bir baflka deyiflle önce örgüte-tabanaHalk Savafl›’n›n sadece bizimki gibi ya-r›-feodal üretim iliflkisinin hakim ol-

du¤u ülkeler için geçerli olmad›¤›n›, ka-pitalist-emperyalist ülkeler için de ge-çerli oldu¤u tezini kabul ettireceksin,sonra ise arkas›ndan ülkeye kapitalistdeyip ifli kotarmaya çal›flacaks›n, bututum, asla dürüst bir yaklafl›m olamaz.

Yine ayn› flekilde bir yandan kapita-list üretim iliflkileri hakimdir derken öte

yandan “demokratik (toprak) devrimgündemdedir” diye bir tezi savunmak dadürüst ve bilimsel bir yaklafl›m de¤ildir.

Sa¤a sola oportünistçe manevra yap-madan dürüst ve aç›k bir flekilde “ülkekapitalisttir, dolay›s›yla demokratikdevrim de¤il, sosyalist devrim gündem-dedir” yönlü görüflleri ortaya koymal›-d›rlar. Halk Savafl› tezinin arkas›na giz-lenerek ülkeyi “kapitalist” olarak nite-lendirmek, oportünizmin daniskas›d›r.Veya önce Halk Savafl› “yar›-sömürgekapitalist ülkler için de geçerlidir” tezi-ni örgüte kabul ettirmek sonra ise “ülkekapitalisttir” tezini resmilefltirmek gibiaç›kça de¤il, kapal› hareket etmek tu-tumlar›, proletaryan›n de¤il burjuvazi veküçük burjuvazinin izledi¤i siyaset tar-z›d›r. Çünkü onlar kendi örgütüne ve ta-bana karfl› hileci bir flekilde yaklafl›rlar.

Bu konuda, yani “hiç bir ülke ve

sosyo ekonomik yap› ayr›m› yapmadanbütün ülkeler için Halk Savafl› geçerli-dir” tezini savunan grup veya örgüt sa-dece TKP(ML) Maoist Merkez’dir.

Özcesi, Mao’nun Halk Savafl› tezi-nin içini bu denli boflaltarak savunmak,niyet ne olursa olsun Halk Savafl›’n›reddetmektir. Dahas› bu, ülkedeki dev-rim mücadelesinde faailyetlerde ve ör-gütlenmede köylük alanlar› esas almak-tan kaç›flt›r. Dahas› bu, Maoist Partilerönderli¤inde yürütülen ve yürütülecekolan Halk Savafl›’n›n özgün mücadele,örgüt ve savafl biçimi olan Köylü Geril-

la Savafl›ndan kaç›fl› getirir. Çünkü ül-keyi kapitalist gördün mü iç tutarl›l›kaç›s›ndan mücadele ve örgütlenme bi-

4 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

D e v -letler arası çeliş-

kilerin sadece emper-yalist-kapitalist devletler

arasında olduğunu iddia et-mek yanlış ve yanıltıcı olur.

Bizim burada üzerinde durduğu-muz emperyalist devletler arasıçelişkinin dünyanın ekonomik, po-litik, askeri ve kültürel gündeminiönemli derecede etkilediği, bu çeliş-kilerin hayatın her alanına olum-suz bir şekilde yansıdığı, dahası buçelişmelerin bir dünya savaşınabile yol açtığı gerçekliğinden ha-reketle başlıca çelişkiler içeri-sinde tespit ettik. Yoksa yarı-sömürge devletler arasın-

da da çelişme mevcut-tur.

Page 49: Sınıf Teorisi - Sayı 6

çimlerinde de esas a¤›rl›¤› köylükalanlara de¤il, flehirlere vermekgerekir. Bu, kadrosundan askerigücüne ve oradan da örgütsel ku-rumlar›na kadar böyle olmak zo-rundad›r.

Bu yanl›fl ve hatal› oportünisttezlere karfl› oldukça uyan›k olun-mal›. Bu tezler, yak›n vadede ol-masa da orta ve uzun vadede Ma-oist Hareketin (bununla tüm Ma-oist parti ve örgütleri kastediyo-ruz) tasfiyesini getirir. ÇünküHalk Savafl›, kapitalist üretim ilifl-kilerinin hakim oldu¤u ve bununsonucu olarak da sosyalist devri-min gündemde oldu¤u yar›-sö-mürge kapitalist veya emperyalistülkeler için geçerli bir tez de¤il-dir. Kald› ki bu konunun teorikmucidi ve ayn› zamanda uygulay›-c›s› olan Mao da, “Halk Savafl› ka-pitalist veya emperyalist ülkeleriçin geçerlidir” diye tek bir sözyoktur.

Unutulmamal›d›r ki her parla-yan fley alt›n de¤ildir. Halk Savafl›her ülke için geçerli olsayd›, o za-man “Halk Savafl›’n› bafllatt›k”diye tarihi bir gün olmazd›. Ya daHalk Savafl›’n› götürüp savafls›zmücadeleyle ayn› tutmak demekona karakterini veren ideolojik-siyasi önderlik ve savafl özellikle-rini anlamamak demektir. Savaflile mücadele ayn› fleyler de¤ildir.

Mücadele genifl kapsaml›d›r. Mü-cadele kanl›-kans›z, bar›flç›l bar›fl-s›z her tür yöntemi içine al›r. Amasavafl öyle de¤il. Savafl, siyasetinen üst (fliddet) araçlarla devam›-d›r. ‹smi üzerinde Halk Savafl›.Daha aç›kças› buradahalk›n mücadelesi denil-miyor, Halk Savafl› deni-liyor. O halde ismindende anlafl›laca¤› gibi orta-da bir savafl ve onun mü-cadele ve örgütlenme öz-günlükleri var. Bir baflkadeyiflle Halk Savafl› kav-ram›, mücadele biçimle-rinin farkl› nitelikteki birözgünlü¤ünü ifade etmi-yorsa bunu niçin HalkSavafl› olarak adland›r›-yoruz.

Halk Savafl›’n›n ide-olojik-politik önderli¤inibir kenara b›rakal›m.Onun kendi içinde üç ay-r› aflamas›n›n (savunma,denge ve sald›r›), oldu¤u-nu dahi kabul edersek ozaman kapitalist-emper-yalist ülkeler için HalkSavafl›’n›n geçerli olma-d›¤›n› kolayca anlam›floluruz.

“Halk Savafl› kapita-list-emperyalist ülkeleriçin de geçerlidir” tezinisavunanlara sormak la-z›m: Bu gibi ülkelerdeHalk Savafl›’n›n savafl (as-

4 8

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Yine emperya-listler aras› çelifl-kiye ba¤l› olarakfarkl› emperyalistbloklar oluflmak-tad›r. Burjuva ide-ologlar›n›n “küre-sel emperyalizm”ad› alt›nda iddiaetti¤i gibi emper-yalist devletleraras›ndaki gidiflat“tek kutuplu bü-tünleflmeye” do¤-ru de¤il, çok ku-tuplu oluflumlarve çeliflkilerin art-mas›na yöneliktir.Daha önce ifadeettik ki çeliflki vekutuplaflma em-peryalizmin sis-temsel do¤as›ndavard›r.

Page 50: Sınıf Teorisi - Sayı 6

keri) biçimi nerede ve nas›l uygulana-cak? Dahas› savafl›, s›n›f mücadelesininhangi aflamas›nda, nerede (k›rda m›yoksa flehirlerde mi?) ve nas›l baflalata-c a k l a r d › r ?

Görüldü¤ü gibi Halk Savafl› tezikuru kurusuna, yani ifl olsun diye sa-vunulmaz. Bir dizi önemli temel özel-liklerin bileflkesidir Halk Savafl›.

Halk Savafl› teorisine iliflkin söyleye-ceklerimizi daha fazla uzatmadan tekrarbafll›ca çeliflkiler sorununa dönelim.

Kapitalist-emperyalist toplumlardasadece proleterya ile burjuvazi aras›ndaçeliflki yoktur. Bu, bafl çeliflkidir. Bunund›fl›nda bir dizi irili ufakl› çeliflmelermevcuttur. Örne¤in Mao’nun dedi¤i gibi“feodal s›n›f kal›nt›lar› ile burjuvazi ara -s›ndaki çeliflme, köy küçük burjuvazisi ileproletarya aras›ndaki çeliflme, tekelci ol -mayan kapitalistler ile tekelci kapitalist -ler aras›ndaki çeliflme, burjuva demokra -sisi ile burjuva faflizmi aras›ndaki çelifl -me, kapitalist ülkelerin kendi aralar›nda -ki çeliflmeler ve emperyalizm ile sömür -geler aras›ndaki çeliflme gibi öteki çelifl -meler hep bu bafl çeliflme taraf›ndan be -lirlenir ya da etkilenirler.”

Kapitalist-emperyalist ülkelerde baflçeliflkinin çözümü ise ancak sosyalistdevrim yöntemiyle olur. Yani bir yar›-fe-odal yar›-sömürgelerdeki feodal sistemlegenifl halk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflkininçözümü için geçerli olan demokratik dev-rim yöntemini proletarya ile burjuvaziaras›ndaki bafl çeliflkinin çözümüne uy-gulayamay›z. Çünkü her ikisi de farkl› ni-telikteki çeliflmelerdir.

Mao, “farkl› nitelikteki çeliflmeler an -cak farkl› nitelikteki yöntemlerle çözüle -bilir” dedikten sonra flu somut örneklerivermektedir:

“Örne¤in, proletarya ile burjuvaziaras›ndaki çeliflme, sosyalist devrimyöntemiyle çözülür; genifl halk kitleleriile feodal sistem aras›ndaki çeliflme, de -mokratik devrim yöntemiyle çözülür; sö -mürgeler ile emperyalizm aras›ndaki çe -liflme, milli devrimci savafl yöntemiyleçözülür; sosyalist toplumda iflçi s›n›f› ileköylü s›n›f› aras›ndaki çeliflme, tar›m›nkolektiflefltirilmesi ve makinelefltirilmesiyöntemiyle çözülür; Komünist Partisiiçindeki çeliflme, elefltiri ve özelefltiriyöntemiyle çözülür;...” (Seçme EserlerCilt:1, Sf; 426-427)

Sözün özü, kapitalist-emperyalist ül-kelerdeki proletarya ile burjuvazi aras›n-daki çeliflkinin dünya çap›ndaki bafll›caçeliflkiler içerisinde say›lmas›n›n ikiönemli nedeni var: Bunlardan birincisiburjuvazi ile iflçi s›n›f›n›n dünya çap›n-da ideolojik-politik bak›mdan oyna-d›klar› tayin edici rol iken, ikincisi isebu iki s›n›f aras›ndaki çeliflkinin kapi-talist-emperyalist ülkelerdeki bafll›caçeliflkiler içerisinde bafl çeliflki olaraköne ç›kma özelli¤ine sahip olmas› ger-çekli¤idir.

b) Emperyalist Devletlerin KendiAras›ndaki Çeliflme

Proleter devrimler süreci boyuncaöne ç›kan belirgin çeliflkilerden birisi dehiç kuflkusuz emperyalist devletlerin ken-di aras›ndaki çeliflkidir.

Bu çeliflki emperyalist tekeller aras›pazar dalafl›ndan kaynaklanmaktad›r. Bi-lindi¤i gibi emperyalist devletler aras›ndabir yandan rekabet öte yandan ise ittifaksöz konusudur. Diyalektik aç›dan söyle-yecek olursak emperyalistler aras› ittifak

4 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 51: Sınıf Teorisi - Sayı 6

tali, rekabet ise esast›r. Rekabet olmadanyaflayamazlar. Bu devletler sürekli bir fle-kilde birbirinin pazarlar›n› kapmak ister-ler. Pazarlar üzerinden hakimiyet ku r m a kiçin mücadele yürütürler. ‹flte bu ekono-mik özden kaynakl› emperyalizm bölge-sel, yerel savafllara, bazen ise 1. ve 2. pay-lafl›m savafllar›nda görüldü¤ü gibi dünyasavafllar›na bafl vurur. Dahas› emperyalistdevletler aras› pazar dalafl›ndan k a y n a k-l› çeliflki dünyan›n her kar›fl topra¤›n› et-k i l e m e k t e d i r .

Öyle ki mevcut durumda emperya-list ekonomik politikalar dünyadakibütün gerici sistemlere flu veya bu fle-kilde yön vermekte, onlar›n siyasetleri-ni tayin etmektedir. Politika, ekonomi-nin yo¤unlaflm›fl ifadesidir. Savafllarise siyasetin yo¤unlaflm›fl, dahas› aske-ri araçlarla devam›d›r. Dolay›s›yla ça-¤›m›z boyunca bütün savafllar›n esasyata¤› ve sorumlusu emperyalizmdir.

Durum böyle olunca, yani emperya-list tekelci burjuvazinin ekonomik ç›kar-lar› dünya siyasetine yön veriyorsa, o hal-de bu ç›kar dalafl› kapitalizm ve emperya-lizm dünya üzerinde varl›¤›n›, hakimiye-tini sürdürdü¤ü müddetçe de sürecektir.Bunun sonucu olarak da yukar›da vurgu-lad›¤›m›z savafllar kaç›n›lmaz olacakt›r.

Tek tek ülkelerdeki s›n›fsal ve ulusalkurtulufl savafllar›n›n esas kayna¤› da yi-ne emperyalizmdir. Çünkü tek tek ülke-lerdeki gerici s›n›flar (komprador kapita-list, feodal veya tekelci burjuva) da s›rt›-n› emperyalizme dayamaktad›r. Çünkü,bu s›n›flar›n varl›¤› ve geliflmesi emper-yalizme dayal›d›r.

Emperyalizm varoldu¤u müddetçe s›-n›fsal, ulusal, bölgesel, yerel ve emperya-list savafllar kaç›n›lmazd›r dedik. Bu sa-vafllar›n kaç›n›lmazl›¤›, özellikle de em-peryalist savafllar›n kaç›n›lmazl›¤› ne za-man ortadan kalkar? Ne zaman ki dünya-daki mevcut ülkelerin üçte ikisinde de-mokratik ve sosyalist iktidarlar ifl bafl›nagelirse, iflte o zaman dünya çap›nda biremperyalist savafl›n ç›kma olas›l›¤› orta-dan kalkm›fl olur. Baflka bir deyiflle bu,sosyalist iktidarlar›n emperyalizmi d›fltankuflat›p etkisi alt›na almas› demektir. Bukuflatma sa¤lanmadan iflaret etti¤imiz hertür savafl›n ç›kma olas›l›¤› (kimileri zatenvard›r) yüksektir.

Bundand›r ki mevcut dünya bar›fl› ka-l›c› de¤il, sahte ve görecelidir. Her gün veher saat dünyan›n bir çok ülkesinde s›n›f-sal ve ulusal kurtulufl savafllar› yaflan-maktad›r. Onun da ötesinde emperyalistdevletlerin iflgal savafllar› var.

Tüm bu iflgal, yerel ve bölgesel sa-vafllar, emperyalist devletlerin kendi ara-s›ndaki ç›kar dalafllar›ndan ve di¤er geri-ci devletlerin kendi ç›karlar›ndan dolay›ortaya ç›k›yor. Emperyalist devletler ara-s›nda bir entegrasyon olmufl olsayd›, ya-ni dünyada tek bir emperyalist devlet vetekelci burjuvazi olsayd› o zaman bu sa-vafllar ç›kmazd›. Ama bu da mümkün de-¤ildir. Empreyalizmin kendisi tek bir bü-tün de¤ildir. Çeliflmeli bir bütündür. Em-peryalist devletler aras› çeliflki olmasay-d› emperyalizm diye bir ekonomik-poli-tik sistem de omazd›.

Yine emperyalistler aras› çeliflkiyeba¤l› olarak farkl› emperyalist bloklar

5 0

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 52: Sınıf Teorisi - Sayı 6

oluflmaktad›r. Burjuva ideologlar›n›n“küresel emperyalizm” ad› alt›nda iddiaetti¤i gibi emperyalist devletler aras›nda-ki gidiflat “tek kutuplu bütünleflmeye”do¤ru de¤il, çok kutuplu oluflumlar ve çe-liflkilerin artmas›na yöneliktir. Daha önceifade ettik ki çeliflki ve kutuplaflma em-peryalizmin sistemsel do¤as›nda vard›r.Nitekim birinci ve ikinci dünya savafllar›dünyadaki pazarlara hakim olma savafl›y-d›. Bilindi¤i gibi bu savafllar farkl› em-peryalist devletlerin oluflturdu¤u farkl›bloklar eflli¤inde (özellikle de sald›rgangüçler) bafllat›l›p yürütüldü.

Konumuzu ba¤lamadan bir noktayadaha dikkatleri çekmek istiyoruz:

Devletler aras› çeliflkilerin s a d e c eemperyalist-kapitalist devletler aras›ndaoldu¤unu iddia etmek yanl›fl ve yan›lt›c›olur. Bizim burada üzerinde durdu¤umuzemperyalist devletler aras› çeliflkinindünyan›n ekonomik, politik, askeri vekültürel gündemini önemli derecede etki-ledi¤i, bu çeliflkilerin hayat›n her alan›naolumsuz bir flekilde yans›d›¤›, dahas› buçeliflmelerin bir dünya savafl›na bile yolaçt›¤› gerçekli¤inden hareketle bafll›caçeliflkiler içerisinde tespit ettik. Yoksayar›-sömürge devletler aras›nda da çelifl-me mevcuttur. Birbirine s›n›r› olan yar›-sömürge devletler aras›nda da çeliflmevard›r. Bu, gerek s›n›r, gerekse de¤iflikdini ve floven-›rkç› sorunlar üzerindenkendisini göstermektedir. Bu çeliflme za-man zaman ciddi s›n›r savafllar›na da yolaçmaktad›r. Türkiye-Yunanistan, ‹ran-Irak, Azerbeycan-Ermenistan ve Balkan-lardaki savafllar gibi... Kald› ki bu savafl-

lar›n bir ço¤unun perde arkas›nda da fluveya bu emperyalist devlet vard›r. Fakatbu savafllar bir dünya savafl›na yol açacakboyutta de¤ildir. Daha aç›kças› bu tür çe-liflkilerin boyutu ve niteli¤i emperyalistdevletler aras› çeliflmenin boyutu ve nite-le¤i kadar dünyay› etkilememektedir.

c) Emperyalizm ‹le Ezilen DünyaHalklar› Ve Ezilen Uluslar Aras›ndakiÇeliflki

Bu konuyu iki kategoride ele al›pde¤erlendirece¤iz. Birinci olarak em-peryalizm ile ezilen dünya halklar›,ikinci olarak ise emperyalizm ile ezilenuluslar aras›ndaki çeliflmenin niteli¤ive boyutu olacakt›r. Daha sonra ise buiki noktan›n tek formülasyon alt›ndaifade edilmesine aç›kl›k getirmeye çal›-flaca¤›z.

c-1) Emperyalizm ‹le “Ezilen DünyaHalklar›” Aras›ndaki Çeliflki Üzerine:

Soruna “ezilen dünya halklar›”söylemine aç›kl›k getirmekle girifl ya-pal›m. Bu söylemden baflta proletaryaolmak üzere bütün halk s›n›f ve taba-kalar› anlafl›lmal›d›r. Dünyan›n hangiülkesinde ve nerede olursa olsun em-peryalizm (tekelci kapitalizm), komp-rador kapitalizm ve feodalizm taraf›n-dan sömürülüp ezilen s›n›f ve tabaka-lar halk kategorisine girer. Üretici güç-lerin temsilcisi olan ve gerici üretimiliflkisine karfl› mücadele yürüten hers›n›f ve tabaka o tarihsel topulmusalkesitte halk s›n›f ve tabakalar›na girer.

Bilindi¤i gibi s›n›flar ekonomik du-

5 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 53: Sınıf Teorisi - Sayı 6

rumlar›na göre tahlil edilir. Buna göregenel olarak söyleyecek olursak; eko-nomik bak›mdan halk s›n›f ve tabaka-lar›na giren s›n›flar› flöyle s›ralayabili-riz: Proletarya, köylülük( özellikle deyoksul ve orta köylülük), küçük burju-vazi, milli burjuvazi (sol kanad›) veemperyalist-kapitalist ülkelerde tekelciolmayan burjuvazi. Bunlar d›fl›nda ge-riye kalan s›n›flar ise halk s›n›f ve ta-bakalar› içerisinde olmay›p gerici üre-tim iliflkilerinin temsilcisidirler.

Bu tan›mlamadan sonra geçiyoruzböyle bir çeliflkinin nedenlerine:

Emperyalizm, dünyan›n neresindeolursa olsun bütün halk s›n›f ve tabakala-r›n› ister do¤rudan isterse dolayl› (kendiuflak s›n›flar› arac›l›¤›yla) bir flekilde sö-mürüp ezmektedir. Bu gerçeklik sonu-cudur ki dünyan›n herhangi bir ülke-sindeki halkla emperyalizm aras›ndaçeliflki mevcuttur. Bu, s›radan bir çe-liflki olmay›p, çeliflkinin antagonist ha-lidir. Halk hareketleri çok çeflitlidir.Halk hareketi sadece k o m ü n i s t l e r i nönderli¤inde yürütülen s›n›fsal kurtulufl

hareketi olarak anlafl›lmaz. Halk Ha-reketi genifl kapsaml›d›r. S›n›fsal kur-tulufl hareketi-savafl› söyleminden isekomünistlerin önderli¤inde yürütülenhareket-savafl anlafl›lmal›d›r. Halk ha-reketleri kendili¤inden geliflebilece¤igibi, küçük burjuva ve orta burjuva s›-n›f ve ak›mlar›n önderli¤inde de gelifle-bilir. Dolay›s›yla s›n›fsal kurtulufl ha-reketiyle halk hareketi söylemleri bir-birine kar›flt›r›lmamal›d›r.

K›sacas›, s›n›fsal aç›dan emperya-lizm (tekelci burjuvazi) ve uflaklar› ta-raf›ndan sömürülüp bask› alt›nda tu-tulan tüm s›n›f ve tabakalar halk’t›r.Bu, ayn› zamanda emperyalizmle dün-ya halklar› aras›ndaki çeliflkinin dekendisi demektir.

Fakat burada ezilen halklar aras›n-da az veya çok eziliyor yönlü bir ayr›myapmak yerinde olacakt›r. Yerinde ol-mas›n› bir kenara b›rakal›m, gerçekli-¤i görmek zorunday›z. Yoksa do¤rubir politik görüfl aç›s›na sahip olama-y›z. Somutlayal›m: Emperyalist ülke-lerdeki halk kategorisindeki halk›n sö-mürülüp ezilmesi oran›yla, bir sömür-ge, yar›-sömürge ülkelerdeki halk›n sö-mürülüp ezilmesinin oran› bir ve ayn›olamaz. Emperyalist ülkelerdeki sosyalyaflamla, halk›n ekonomik ve sosyaldurumunun düzeyi ile yar›-sömürge vesömürge ülkelerdeki durumu ayn› de-¤il. Arada oldukça büyük farkl›l›kmevcuttur. Bu gibi ülkelerde iflçi aris-tokrasisinin o kadar boyutlu olmas›n›nnedeni de tamam›yla emperyalist ülke-lerdeki ekonomik ve sosyal düzeydekifarkl›l›¤›n sonucudur. fiüphesiz ki em-peryalist ülkelerde iflçi arsitokrasisininbu denli boyutlu olmas›n›n bafll›ca ne-denlerinden birisi de (hem de en önem-li) emperyalist devletlerin sömürge veyar›-sömürgelerden elde etti¤i karlar-dan bir miktar›n›n sus pay› olarak iflçi-lere verilmesidir. Emperyalizm, yar›-sömürgesiz ve sömürgesiz yaflayamaz.Buralar kendileri için “ucuz ifl gücücennetidir.”

Bir yandan emperyalizm di¤er yan-dan yerli uflak hakim s›n›flar›n sömürüve bask›s›. ‹flte bu gibi ülkelerde dahafazla devrimcileflme; mücadele ve di-

5 2

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 54: Sınıf Teorisi - Sayı 6

renmenin zemini bu sosyo ekonomikyap› gerçekli¤idir. Yine bu farkl› sosyoekonomik yap›lar gerçekli¤inden hare-ketle dünyan›n k›rlar›n› sömürge, yar›-sö-mürgeler, flehirlerini ise emperyalist-ka-pitalist ülkeler oluflturur, diyoruz.

Ayn› zemin dünyan›n k›rlar›na dünyadevriminin f›rt›na merkezleri olma karak-terini de kazand›rmaktad›r. Bu konuylailiflkili olarak detaylara dünya çap›ndabafl çeliflki sorunu bafll›¤› alt›nda gire-ce¤iz.

c-2) “Emperyalizm ‹le Ezilen Ulus-lar Aras›ndaki Çeliflme”nin Kapsam›Üzerine:

Bu çeliflmenin ezilen uluslar kutbu-nun alan›na sadece “kendi kaderlerini ta-yin hakk›” gasbedilmifl, ilhak edilmifluluslar›n (ezilen ba¤›ml› veya sömürgeuluslar) girmedi¤ini, emperyalizm tara-f›ndan topraklar› fiili olarak iflgale (Irak,Afganistan vb gibi) u¤ram›fl veya dolayl›bir flekilde ilhak edilmifl (yar›-sömürge-ler) ülkelerin de girdi¤ini vurgulamak is-teriz. Bu nokta önemlidir. Konuya iliflkinkafa kar›fl›kl›¤› sadece küçük burjuvaak›mlar içerisinde de¤il, komünist hare-ket saflar›nda da mevcuttur. Kald› ki buulusal hareketlere iliflkin bilinç bulan›kl›-¤› yaln›zca ülkedeki komünist hareketles›n›rl› olmay›p uluslararas› komünist ha-reket için de geçerlidir.

Lenin yoldafl›n söylemiyle ifade ede-cek olursak ezen ve ezilen uluslar aç›s›n-dan durum flöyledir: Lenin dünyay› “ezenve ezilen ülkeler” diye ikiye ay›rmakta-d›r. Önce flunu belirtelim: Lenin yoldafl“ezen ve ezilen ülkeler” ifadesinde ezenülkeler olarak emperyalist ülkeleri kastederken, ezilen ülkeler kategorisine ise fluveya bu flekilde görünürde de olsa devle-

ti olan yar›-sömürge, sömürge ülkeler(mandac› statüde olanlar) ve sömürgeuluslar› kast etmektedir. Bu yan›yla ezi-len uluslarla ezilen ülkeler kavram›n› ay-n› anlamda kullanmaktad›r. Ancak soru-nu “uluslar›n kendi kaderlerini tayin hak-k›” yönüyle ele ald›¤› zaman durum fark-l›laflmaktad›r. fiöyleki, kendi devleti olanveya olmayan tüm sömürge ve yar›-sö-mürgeler emperyalizm taraf›ndan ezildi-¤inden dolay› ezilen ülkeler ve ezilenuluslar katagorisine konulmaktad›r. ‹flkendi kaderini tayin hakk›na geldi mi busorunu bir ulusun “devlet kurma hakk›”olarak ele ald›¤›nda devleti olmayan, da-ha do¤rusu kendi kaderi ilhak edilmifltüm uluslar› ezilen “ba¤›ml›” veya “sö-mürge” uluslar olarak nitelendirmekte-dir. Bu durumda devlete siyasi olarakegemen ulusu ezen ulus, milli bask› al-t›nda yaflayan ulusu ise ezilen ulus olaraknitelendirmektedir. Dolay›s›yla “ulusla-r›n kendi kaderlerini tayin hakk›” sorunubu uluslar için geçerlidir tezini savun-maktad›r. Çok uluslu yar›-sömürge ülke-ler (Türkiye, ‹ran, Hindistan, Irak, Yu-goslavya ve daha bir çok yar›-sömürgeülke) ve bir dönemin (Ekim devrimi ön-cesi) kapitalist Rusyas› böylesine çokuluslu bir ülkeydi.

Bu gibi çok uluslu devletlerin yaflad›-¤› ülkelerde “egemen ulusun kendi kade-rini tayin hakk›” diye bir sorunu yoktur.Fakat bu uluslar emperyalizm taraf›ndanbaflta ekonomik ve mali olarak sömürü-lüp ezildi¤inden ve de siyasi olarak bask›alt›nda tutuldu¤undan, onlar›n da bu ba¤-lamda milli sorunu vard›r. Daha da so-mutlaflt›racak olursak:

Türk ulusu “kendi kaderini tayin” et-mifltir. Çünkü kendi ad›na ba¤›ml› da ol-sa bir ulusal devleti vard›r. Fakat Kürtulusunun öyle de¤il. Onlar›n kendi ad›na

5 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 55: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ulusal devleti yok. Tam tersine kendi ka-deri egemen ulus devleti taraf›ndan ilhakedilmifltir. Dolay›s›yla milli mesele soru-nunun tart›fl›lmas›nda UKKTH boyutuylaTürk ulusunun de¤il, Kürt ulusunun soru-nu vard›r. Bu ba¤lamda ulusal sorun nok-tas›nda program›n ana maddesini de Kürtulusal sorunu olufluturur. ‹flte bu noktadaçeliflkinin ana yönünü ezen-egemen ulusolan Türk burjuvazisi olufltururken, ikin-cil yönünü ise ezilen Kürt milli burjuva-zisi oluflturmakatd›r. Çünkü, Kürt ulusu-nun kendi kaderini ilhak eden burjuvaziTürk egemen burjuvazisidir. Bu gibi çokuluslu ülkelerde milli bask›n›n sahipleriaras›nda sadece ezen ulusun kompradorburjuvazisi ve di¤er egemen s›n›flar› yeralmaz, milli (orta) burjuvazisi de yer al-maktad›r.

Fakat sorunu emperyalizm taraf›n-dan ezilen ülkeler boyutuyla tart›flt›¤›-m›zda o zaman durum de¤iflir. Yar›-sö-mürgelik statüsü emperyalizmin ekono-mik ve mali ilhak› sonucu ortaya ç›km›fl-t›r. Ekonomik ve mali ilhak pek do¤al-d›r ki beraberinde siyasi ba¤›ml›l›¤› dagetirir-getirmifltir. ‹flte bu gibi ülkeler-deki devrimin gündeminde bir de em-peryalizme karfl› milli ba¤›ms›zl›k so-runu mevcuttur.

K›sacas›, demek istedi¤imiz; çokuluslu ülkelerde milli mesele sorununu

tart›fl›rken bu iki önemli ayr›m noktas›-n› gözden kaç›rmamal›y›z.

Bir baflka nokta daha: Önceki say›lar›-m›zda da yer yer de¤indi¤imiz gibi çokuluslu yar›-sömürge ülkelerde ezilen ba-¤›ml› uluslar›n milli hareketi do¤rudanemperyalizmi hedeflemek yerine egemen-

ezen ulus burjvazisini hedeflemektedir.

Emperyalizmin do¤rudan iflgali, is-tilas› ve sömürgesi durumundaki ezi-len uluslarda ise durum tam tersidir.Buradaki hareketler do¤rudan emper-yalizmi hedefler. Çünkü bu uluslar›nba¤›ms›zl›¤› önünde birinci derecedeengel güç emperyalizmdir. Bundan do-lay› da çok uluslu yar›-sömürge ülke-lerdeki ezilen ba¤›ml› uluslar›n ulusalhareketlerinde anti emperyalist yönzay›f ve c›l›zd›r. Çünkü bu hareketlerkendileri için bafl çeliflki olarak ege-men-ezen ulus burjuvazisini belirle-mektedirler. Dolayl› olarak emperya-lizme karfl›d›rlar. Ki bu gibi burjuvaulusal hareketlerin önderlikleri dahamücadele içerisinde iken emperyalistve gerici devletlerle flu veya bu boyuttaiflbirli¤i yoluna girer.

Fakat emperyalizmin sömürgesidurumundaki uluslarda güçlü olanyan anti-emperyalist yöndür. Çünkübu uluslar›n bafl çeliflkisi iflgalci emper-yalizmdir. Bu uluslar›n önderli¤i debelli bir aflamadan sonra, özellikle dedevletlerini kurma aflamas›nda flu veyabu emperyalist devletle iflbirli¤i içerisi-ne girer. Mücadele içerisinde iken deiflgalci güce karfl› baflka emperyalistdevletlerle iflbirli¤i yolunu arar ve bul-duklar›nda da iflbirli¤ine girerler. Bu,onlar›n ideolojik olarak uzlaflmac›l›k-lar›n›n siyasi alanda yans›mas›d›r.Burjuva karakterli ulusal hareketleringenel e¤ilimi devlet kurma yönünde ol-

5 4

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 56: Sınıf Teorisi - Sayı 6

du¤u gibi, iflbirlikçi-uzlaflmac› ve tesli-miyetçi çizgilerinin beslendi¤i ideolo-jik-siyasi öz de ayn›d›r.

Toparlayacak olursak:

Ezilen ulus ve ezilen ülkelerle emper-yalizm aras›ndaki çeliflme do¤rudan veyadolayl› bir flekilde dünya proleter devrimsürecini etkisi alt›na almaktad›r. Bu hare-ketler ister UKKTH temelinde geliflsin,ister istila ve iflgale karfl› geliflsin ve ister-se sömürgecili¤e karfl› geliflmifl olsun

hepsinin de hedefinde flu veya bu boyut-ta emperyalizm vard›r. Yine hepsi kendiba¤r›nda demokratik muhteva tafl›makta-d›r. Çünkü uluslar›n haklar› zorla gas-pedilmifltir. Ama bu, hepsinin de dev-rimci karekter tafl›d›¤› anlam›na gelmez.Devrimci karakter tafl›malar› için “em-peryalizme darbe vurmalar› ve proletaryadevrimine hizmet etmesi gerekir.” Daha-s› “komünist ve devrimcilerin propagan-da-ajitasyon ve örgütlenme faaliyetleriniengellememeleri flart›” devrimci ulusalhareket için tayin edici bir kriterdir. Bu

ölçütleri kendi üzerinde tafl›mayan hare-ketler reformist ulusal hareketlerdir.

Bu ayr›mdan dolay› da komünistle-rin destekleyece¤i hareketler ancak dev-rimci karekterli ulusal hareketler olur.Di¤erleri desteklenmez. Desteklenmeye-ce¤i gibi önderlikleri de teflhir edilir.

Emperyalist haydutlar›n sömürgelefl-tirdi¤i, ilhak, istila ve iflgal etti¤i onlarcaülke ve ulus topraklar› var. Dolay›s›ylaburalarda emperyalizme karfl› ulusal sa-vafllar geçmiflte oldu¤u gibi bugün de varve devam etmektedir. Bunlar›n yata¤› isebilindi¤i üzere yar›-sömürge ve sömürgeülkelerdir. Bu ülkeler kelimenin geniflanlam›nda söyleyecek olursak “ezilen ül-keler” kategorisindedir. Bu ülkelerin veuluslar›n hemen hepsinin Latin Amerika,Afrika ve Asya k›tas›nda yer ald›¤›n› birkez daha vurgulamak isteriz. S›n›fsal kur-tulufl savafllar›n›n f›rt›na merkezleri olanbu topraklar ayn› zamanda ulusal kurtuluflsavafllar›n›n da merkezi durumundad›r.

Emperyalizmle gerek s›n›fsal gerekseulusal çeliflkilerin en yo¤un ve belirginbir flekilde yafland›¤› topraklar bu bölge-ler ve k›ta halklar› ve uluslar›d›r.

Bu özellik, yani bu çeliflki yo¤unlu-¤u proleter dünya devrim sürecinin buaflamas›nda (bar›fl) onu ayn› zamanda di-¤er bafll›ca çeliflkiler içerisinde öne ç›kar-tarak bafl çeliflki durumuna getirmifltir.Baflka bir ifadeyle “emperyalizm ile ezi-len dünya halklar› ve ezilen uluslar ara-s›ndaki çeliflme” ayn› zamanda içindengeçti¤imiz aflaman›n bafl çeliflmesidir.

Dünya çap›ndaki bafll›ca çeliflmeler;bunlar›n, proleter dünya devrimi için te-

5 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Demekki Halk Savaşı tezi sadece

“kır şehiri kuşatır” tezine veya em-

peryalizmin yarı-sömürgesi, sömürge-

si tezine indirgenerek ele alınamaz.

Ele alanlar olsa olsa Mao ve İbrahim

adına Halk Savaşı tezini yanlış ve ha-

talı görüşlerini kamufle etmek için

kullanmak isteyenler olur. Ya da poli-

tik-teorik olarak sığlık içersinde olan-

lar olur.

Page 57: Sınıf Teorisi - Sayı 6

orik ve pratik önemi üzerine söyleyecek-lerimiz genel olarak bunlard›r.

3) D�nyadaki Ba �eli kiSorunu

Dünyadaki temel ve bafll›ca çeliflkilersorununu irdeledik. fiimdi ise dünyadakibafl çeliflki sorununu irdeleyece¤iz. Öncebafl çeliflki denilince ne anl›yoruz sorusu-nun teorik yan›t›n› verelim. Sonra progra-m›n 29. maddesine konu olan bafl çeliflkisorununun teorik aç›l›m›n› yapal›m.

Di¤er konularda oldu¤u gibi bafl çe-liflmenin tan›m› konusunda da sözü yineMao’ya b›rak›yoruz.

Bafl çeliflme nedir?

“Karmafl›k bir fleyin geliflme süre -cinde birçok çeliflme vard›r. Bunlardanbirinin varl›¤› ve geliflmesi, öteki çelifl -melerin varl›¤›n› ve geliflmesini belirlerya da etkiler. ‹flte bu, zorunlu olarak,bafl çeliflmedir.

“Ama ne olursa olsun, bir sürecin ge -liflmesindeki her aflamada önder rolü oy -nayan sadece tek bir bafl çeliflmenin bu -lundu¤u kesindir.

“Bu nedenle, e¤er bir süreçte birkaççeliflme varsa, bunlardan bir tanesi ön -der ve belirleyici rolü oynayan bafl çelifl -me olacak, öbürleriyse ikincil ve ba¤›m -l› bir durumda bulunacakt›r. Dolay›s›y -la, içinde iki ya da daha fazla çeliflme bu -lunan karmafl›k bir süreci incelerken, bü -tün çabam›z›, o sürecin bafl çeliflmesinibulmaya yöneltmemiz gerekir. Bu bafl çe -liflme bir kere kavrand›¤›nda bütün so -runlar kolayca çözülebilir. ... Bu yöntemikavramayan binlerce bilim adam› ve ey -lem adam› vard›r. Bunun sonucunda bun -lar sisler içinde kaybolur, sorunun özünü

kavrayamaz ve elbette o sorunun çelifl -melerini çözmenin yolunu bulmazlar.

“Dedi¤imiz gibi, bir süreçteki bütünçeliflmeleri eflit olarak görmemek, bafl çe -liflmeyi ikincil çeliflmelerden ay›rt etmekve bafl çeliflmeyi kavramak için özel birdikkat göstermek gerekir.” (Seçme Eser-ler Cilt:1-Sf; 437-438-439)

Kaypakkaya yoldafl ise Mao’ya daya-narak bafl çeliflme konusunda flu vurguyuyapmaktad›r:

“Bafl çeliflme nedir? Çok say›da çelifl -menin mevcut oldu¤u her hangi bir seyirde,‘yönetici ve belirleyici rolü oynayan’ çelifl -me, bafl çeliflmedir.” ( Seçme Yaz›lar)

Bafl çeliflmenin sözcüksel tan›m›nailiflkin Mao ve Kaypakkaya yoldafl›n söz-lerine ekleyece¤imiz fazla bir söz olma-yacak. Bizim yapaca¤›m›z bu teorik ta-n›mlamadan hareketle dünya çap›ndaiçinde geçti¤imiz aflaman›n bafl çeliflme-sini tespit etmek olacakt›r.

Yukar›da dünya çap›nda temel çelifl-meden kaynakl› üç bafll›ca çeliflme say-d›k. Ve bunlar›n tek tek üzerinde durduk.Ayr›ca dünyada mevcut durumun savafldönemi de¤il, sahte de olsa bar›flç›l birdönemin yafland›¤›na dikkatleri çekmifl-tik. Dikkatleri çekti¤imiz bir di¤er önem-li nokta ise söz konusu çeliflkileri s›ralar-ken bunlar içerisinde kendisini en fazlaöne ç›kartan, dünyan›n politik gündeminien önde etkileyen tayin edici çeliflkinin“emperyalizm ile ezilen dünya halklar›ve ezilen uluslar aras›ndaki çeliflki” oldu-¤unu vurgulam›flt›k.

Program›n 29. maddesine konu olanbafl çeliflme anlay›fl›m›z bu gereçekliktenhareketle yap›lm›flt›r.

Dünyaya bakt›¤›m›zda üç bafll›ca çe-liflki içerisinde en yo¤un ve belirgin yafla-nan; dünyan›n politik gündemleriniönemli derecede etkileyen, emperyalizme

56

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 58: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ve gericili¤e en büyük darbelerin vuruldu-¤u ülkeler ve çeliflkinin yo¤unlaflt›¤› yer-ler, dünyan›n k›rlar› diye ifade etti¤imizAsya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri-dir. Buralardaki s›n›fsal ve ulusal kurtuluflmücadeleleri buralarda yaflanmakta, em-peryalizm ve onlar›n gerici cephesine enbüyük darbeler buralardan vurulmaktad›r.

Sömürü ve bask› nerede daha fazlaise flüphesiz ki ora halklar› ve uluslar› da-ha devrimci ve ilerici olur. Bu, ekono-mik-politik ve tarihsel bir gerçekliktir.

Bunu söylerken, emperyalist-kapita-list ülkelerde proletarya ile burjuvazi ara-s›nda çeliflki veya mücadele yoktur anla-y›fl›nda oldu¤umuz san›lmas›n. Buralar-daki çeliflkinin boyutu alt düzeylerdedir.Bu gibi ülkelerde zaman zaman devrimcidurum yükselmekte olsa da ancak budevrimle sonuçlanacak bir dalgaya vara-mamaktad›r. Tabii ki bunda subjektif ko-flullar›n (Komünist Partisi) zay›fl›¤› tayinedici rol oynamaktad›r. Kapitalist-emper-yalist ülkelerde s›k s›k gündeme gelmez.Ayn› durum sömürge ve yar›-sömürge ül-keler, bir di¤er deyiflle devrimin f›rt›namerkezleri için söylenemez. Buralardadurum tam tersinedir. Devrimci durumkapitalist emperyalist ülkelerdeki gibi ge-nel olarak geri ve düflük de¤il yüksek birseyir izler. Lenin’in, 1920’lerin bafllar›n-da Alman devriminin yenilgiye u¤rama-s›yla birlikte yapt›¤› “devrimler art›k Do-¤u’ya kayd›” belirlemesi hakl›yd›. Ve ol-dukça nesnel bir tespit yapmaktayd›. Butarihten sonra bat›da, dahas› emperyalistülkelerden her hangi birinde devrim ger-çekleflti mi? Do¤u Almanya’daki devrimisaym›yoruz. Çünkü bu devrim, tamam›y-la 2. Dünya savafl› koflullar› ve Sovyetle-rin deste¤inin belirleyicili¤iyle gerçek-leflmifltir.

Oysa dünyan›n k›rlar›nda durum fark-

l›d›r. Çin’den Vietnam’a, Kore’den gü-nümüzün Nepal-Peru-Filipin-Hindis-tan’daki s›n›fsal kurtulufl devrimleri vesavafllar›na, oradan da Filistin, Kürdistan,Libya, Çad, Zaire (Kongo), Cezayir vedaha bir çok ülke ve ulusun yürüttü¤üulusal ba¤›ms›zl›k savafllar›na kadar hep-si de dünyan›n k›rlar›nda gerçekleflmifltir.Ve hala da devam etmektedir.

‹flte tüm bu gerçekler ve devrim et-menlerinin a¤›rl›kta oldu¤u günümüz ko-flullar›nda bafl çeliflkinin “emperyalizmile ezilen dünya halklar› ve ezilen uluslararas›ndaki çeliflme” oldu¤unu-olaca¤›n›somut bir flekilde göstermektedir.

Devrimin f›rt›na merkezleri diye söz et-ti¤imiz dünyan›n k›rlar› mevcut relatif (gö-reli) bar›fl döneminde bafl çeliflkinin ana

5 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Üç dünya teorisinin politik arkaplanını dünyayı ikiye bölmek (sömü-ren-ezen sınıflar ve sömürülen-ezilens ı n ı flar ve uluslar) yerine üçe böle-rek bunlar içerisinde “ikinci-üçüncü”dünya içerisinde ifade ettiği gerici vefaşist diktatörlüklere ve onları tem-sil eden sınıflara ilerici, hatta motorgüç misyonunu yüklemesi oluştur-m a k t a d ı r. Dünyayı üçe bölmekle de işb i t m i yo r. Bu teori işi daha da ileri gö-türerek sınıf mücaüdelelerini tatiledin çağrısını yapmaktadır. Bu üçlükategori içerisinde “ikinci dünya güç-leriyle”, üçüncü dünyada yer alan ya-r ı - s ö m ü rge devletler ve hakim sınıf-ları, dünyanın “ilerici ve devriminmotor güçleri” içerisinde değerlendi-rilerek bunlara karşı mücadele yürü-tülmesin, diyo r.

Page 59: Sınıf Teorisi - Sayı 6

odak noktas›n› oluflturmaktad›r.

Dünya savafl›n›n ç›kmas› veya savafl et-menlerinin a¤›rl›kta oldu¤u koflullarda baflçeliflme de¤iflir. Genel olarak söyleyecekolursak o tür durumlarda bafl çeliflki “savaflk›flk›rt›c›s› sald›rgan emperyalist-gericidevletlerle dünya bar›fl›n› korumak için mü-cadele yürüten veya savafla karfl› ç›kan güç-ler aras›nda” olur.

Daha fazla sömürü, daha fazla açl›kve yoksulluk, daha fazla zulüm, isyanlar›daha erken getirip devrimleri do¤urur.

Tüm bu s›n›fsal gerçeklikleri görme-yip bunun yerine daha az sömürülen, da-ha az açl›k ve yoksulluk çeken ve daha azzulüm gören (faflizm koflullar› hariç) em-peryalist ülkelerde daha erken devrimolur, gibisinden tezleri savunmak veyaileri sürmek, “avrupa merkezci” küçükburjuva düflüncelerdir. Bu tez, gerçekle-ri yans›tm›yor, yans›tmaz. Ayaklar› ha-vada soyut bir tezdir. Devrimin ileri böl-geleri ve f›rt›na merkezleri bellidir. Ger-çekleri tersine çevirerek Avrupa merkez-ci anlay›fllardan hareket etmek devrimve devrim anlay›fllar›ndan kaç›fl›n ad›olan “euro komünist” anlay›fllard›r. Bu,reformizmdir; düzen içilik ve sisteme en-tegrasyondur.

Sözlerimizi daha fazla uzatmak istemi-yoruz. Bafl çeliflme tespitimiz tart›flmayayer b›rakmayacak flekilde kendisini somut-lamaktad›r.

Geçerken, ezilen dünya halklar› ve ezi-len uluslar kategorisine yar›-sömürge dev-letleri dahil etmedi¤imizi belirtelim. Budevletlerin içinden geçti¤imiz devrim afla-

mas›nda hiç bir ilerici yan› yoktur. Hepsi des›n›fsal kurtulufl devrimlerinin hedefi olupgerici ve faflist diktatörlüklerle yöneltil-mektedir. Bu devletlerle ancak, az önce deiflaret eti¤imiz gibi bir dünya savafl› koflul-lar›nda ittifak savunulur. Bunun d›fl›ndabir ittifak› savunmak sa¤ oportünist s›n›fiflbirlikçisi teoridir. Bu devletler ve onlar›yöneten hakim s›n›flar›n devrim etmenleri-nin a¤›rl›kta oldu¤u günümüz koflullar›ndahiç bir ilerici ve devrimci yan› yoktur veolamaz. Dedi¤imiz gibi bu s›n›f ve devletle-rin ve s›n›flar›n ilerici yan› ancak dünya sa-vafl›na karfl› mücadele etmeleri ve iflgalekarfl› ç›kmalar› durumunda gündeme gelir.Baflkaca ilerici yanlar›ndan söz etmek veonlarla ittifak› savunmak s›n›fsal kurtuluflmücadelesi ve devrimlerini ertelemektir.Sisteme hizmettir. Bu da s›n›f iflbirlikçisi üçdünya teorisinin (ÜDT) kendisidir. Bu sa¤oportünist teori üzerinde bafl düflman soru-nunu ele ald›¤›m›z bafll›k alt›nda daha kap-saml› ve derinlikli bir flekilde duraca¤›z.

4) D�nya �ap ndakiBa D� man Sorunu

Belirtmemiz gerekir ki dünya çap›ndabafl düflman sorununun ülkemiz komünistve devrimci hareketi içerisinde en çoktart›fl›ld›¤› tarihsel kesit 1970 ile 1980’liy›llar aras›yd›. Bu konuda oldukça zenginve derinlikli teorik tart›flmalar yürütül-mekteydi. Bugün bu vb tart›flmalar ya hiçyürütülmemekte ya da çok s›n›rl› bir fle-kilde yürütülmektedir. Genel olarak söy-leyecek olursak komünist hareketde dahildevrimci hareket içerisinde ideolojik mü-cadele oldukça dar (geri) ve s›n›rl› bir fle-

5 8

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 60: Sınıf Teorisi - Sayı 6

kilde yürütülmektedir. S›n›f mücadelesiiçerisinde teorik mücadelenin yeri veönemine vurgu yapmak istemiyoruz. Dünoldu¤u gibi bundan böyle de teorik müca-deleye daha fazla h›z verece¤iz.

Bu ön notu düfltükten sonra bafl düfl-man söyleminin tan›mlamas›n› yaparakkonumuz üzerindeki tart›flmalar› derin-lefltirelim.

Bafl düflman nedir?

Bafl düflman, içinden geçti¤imiz afla-mada stratejik düflmanlar›m›z içerisindeen sald›rgan, en azg›n ve en gerici olans›n›f, klik veya devletlere denir.

Bafl düflman sorunu taktik sorundur.Bu, stratejik düflmanlar›m›z içerisindeayr›m yapma takti¤idir. Bu taktik düfl-manlar›m›z› tek tek yenme veya tek tektecrit etme politikas›d›r. Bafl düflmanla,bafl çeliflme veya temel çeliflme bir ve ay-n› fleyler de¤ildir. Bafl düflman temel vebafl çeliflmenin ana yönünü temsil edenstratejik düflmanlar›m›z aras›ndan seçile-rek tespit edilir. Bafl düflman tespiti savafletmenlerinin veya savafl›n ç›kt›¤› koflullariçin geçerli oldu¤u gibi sahte bar›fl›n ha-kim oldu¤u günümüz koflullar› için de ge-çerlidir. Stratejik düflmanlar›m›z aras›ndabafl düflman tespitine gitmek illa da herkoflulda bafl düflman d›fl›nda kalan güçler-le ittifak anlay›fl›n› getirmez. Örne¤in birdünya savafl› koflullar›nda savafla karfl› ç›-kan tüm bar›flsever (sahte de olsa) güçler-le ittifaka gidilirken, ama devrim etmen-lerinin a¤›rl›kta oldu¤u günümüz koflulla-r›nda stratejik düflmanlar›m›z içerisindekihiç bir güçle ittifak savunulmaz, ittifakagidilmez. Ayn› durum tek tek ülke dev-

rimleri mücadelesi için de geçerlidir. Fiiliiflgal ve sömürge koflullar›nda iflgale kar-fl› ç›kan tüm güçlerle ittifak savunulur,ancak iflgalin olmad›¤› di¤er koflullardastratejik düflmanlar›m›zdan herhangi biri-siyle ittifak savunulmaz, ittifaka gidile-mez. Aksi anlay›fl ve siyasetler s›n›f iflbir-likçili¤idir.

Bu ne demektir? Bunun üzerinde tar-t›flmam›z› derinlefltirip sürdürelim.

Devrim etmenlerinin a¤›rl›kta oldu-¤u, yani iç savafl›n gündemde oldu¤udünya koflullar›nda (örne¤in içinden geç-ti¤imiz aflamada) olsun, tek tek ülkelerdeolsun (fiili iflgal koflullar› hariç) her alan-da gerici siyasi iktidarlar› y›kmak ve bu-nun yerine demokratik veya sosyalist ik-tidarlar› kurmak esast›r. Bu flartlar alt›ndastratejik düflmanlar›m›zla ne için kimekarfl› ittifak yapacaks›n ki? Bunun zeminiyok. Çünkü önümüzdeki engeller do¤ru-dan veya dolayl› bir flekilde emperyalist-ler ve onlar›n uflaklar› iktidardan alafla¤›edilmedigi zaman devrim gerçekleflmiflolmaz. Fakat bu durum mevcut düflman-lar içerisinde bir ayr›m yapmay› reddedermi? Hay›r, reddetmez. Bu, taktik bir so-rundur. Bu, düflmanlara birden vurmakde¤il, tek tek yumruk atmak demektir.Dahas› bu koflullarda bafl düflman tespitiyapmak stratejik düflmanlardan herhangibirisiyle ittifak› getirmez. Ama bir andahepsine vurmay› da getirmez. Tek tekyenmek. Her tarafa birden yumruk salla-mamak. Esas yo¤unlu¤umuzu bafl düfl-man üzerinde yo¤unlaflt›rmak; düflmanla-r›m›z› teker teker yenmek. ‹flte savafl›ntaktik devrim mant›¤› budur.

‹stesek de istemesek de gerek dünya-

5 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 61: Sınıf Teorisi - Sayı 6

da gerekse ülkede stratejik düflmanlar›-m›z aras›nda yeralan herhangi bir emper-yalist devlet, blok veya klik öne ç›kar. Budurum kendisini nesnel olarak dayatmak-tad›r. Bafl düflman devlet veya klikler s›ks›k de¤iflebilece¤i gibi uzun süreli de de-vam edebilir. Örne¤in birinci dünya sava-fl› koflullar›ndaki bafl düflman durumun-daki güçlerle ikinci dünya savafl›ndakibafl düflman durumundaki güçler bir veayn› de¤ildi. Ayn› durum günümüz içinde geçerlidir. ABD, her iki dünya savafl›koflullar›nda bafl düflman de¤ilken ancakikinci dünya savafl›ndan günümüze kadardünya halklar›n›n bafl düflman›d›r. Sov-yetlerdeki geriye dönüflle birlikte Rusyaile ABD 1990’l› y›llara kadar dünya halk-lar›n›n bafl düflman›yd›. Fakat 90’l› y›lla-r›n bafl›ndan gününümüze kadar ABD tekbafl›na dünyan›n jandarmal›¤›n› ve dünyahalklar›n›n can düflmanl›¤›n› yapmayadevam etmektedir.

Bafl düflman kavram›na uygun dünyaçap›nda bafl düflman tespitine gidilecekolursa ABD’nin dünya halklar›n›n bafldüflman› oldu¤u kendili¤inden a盤a ç›kar.

Fazla uza¤a gitmeye gerek yok. Sonbir kaç y›l içerisinde Afganistan ve Irak’›iflgal etti. ‹stedi¤i ve yan›na ‹ngiltere gibigücü de ald›¤› zaman hiç çekinmeden ya-r›-sömürgeleri iflgal edebiliyor. Çok per-vas›z bir flekilde bu ülkelere, hem de kor-san bir flekilde sald›r›yor. Dünya bar›fl›n›tehdit ediyor. Kendisini dünya imparato-ru ve dokunulmaz olarak ilan etti¤i ve dekendi karfl›s›nda duracak “güçlü” bir blokbulamad›¤› için istedi¤i yerde at oynata-biliyor. Halklar› do¤rudan veya dolayl›olarak ili¤ine kadar, hem de en azg›n bir

flekilde sömürüp eziyor. Hükmetti¤i yar›-sömürge ülkelerde istedi¤i zaman askeridarbeler yapmaktan da çekinmiyor.

Bununla di¤er emperyalist devletle-rin, özelikle de büyük emperyalist devlet-lerin (Almanya, Fransa, ‹ngiltere, Japon-ya, Rusya gibi) masum oldu¤u anlafl›lma-s›n. ABD d›fl›nda kalan di¤er emperyalistdevletlerin de gerek geçmiflte gerekseflimdi sömürgeler ya da yar›-sömürgelerüzerinde çok azg›nca sömürü ve bask›la-r› söz konusudur. Kald› ki hiç bir emper-yalist devlet sömürgesiz veya yar›-sö-mürgesiz yaflayamaz. Sömürgesi ya dayar›-sömürgesi olmayan bir devlete deemperyalist denmez, denemez. Çünkübaflka ülkelerde pazar› olmayan ve orala-ra sermaye ihraç etmeyen bir devlet nas›lemperyalist olur ki? O, olsa olsa yar›-sö-mürge kapitalist olur. Bu türden onlarcaülke var.

Bir hat›rlatma:

Dünya çap›nda ABD’nin bafl düflmanolarak tespit edilmesinin proletarya içindi¤er emperyalist veya yar›-sömürgedevletlerle, dahas› onlar›n hakim s›n›fla-r›yla ittifaka gidece¤i tezini getirmez. Budurumda bu s›n›f ve devletlerin hiç birilerici yan› yoktur. Hepsi de tek tek ülke-lerdeki s›n›fsal kurtulufl mücadelesinin

önünde stratejik olarak en büyük engelgüçlerdir. Bunlar kald›r›lmadan veya he-deflenmeden devrim asla gerçekleflmez.Tersi anlay›fl ve siyasetler devrimi ertele-yen sa¤ oportünist s›n›f iflbirlikçisi siyast-lerdir. Bunun temelinde de üç dünya tero-si yatmaktad›r.

Üç dünya teorisinin politik arka pla-

6 0

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 62: Sınıf Teorisi - Sayı 6

n›n› dünyay› ikiye bölmek (sömüren-ezen s›n›flar ve sömürülen-ezilen s›n›flarve uluslar) yerine üçe bölerek bunlar içe-risinde “ikinci-üçüncü” dünya içerisindeifade etti¤i gerici ve faflist diktatörlüklereve onlar› temsil eden s›n›flara ilerici, hat-ta motor güç misyonunu yüklemesi olufl-turmaktad›r. Dünyay› üçe bölmekle de iflbitmiyor. Bu teori ifli daha da ileri götüre-rek s›n›f mücaüdelelerini tatil edin ça¤r›-s›n› yapmaktad›r. Bu üçlü kategori içeri-sinde “ikinci dünya güçleriyle”, üçüncüdünyada yer alan yar›-sömürge devletlerve hakim s›n›flar›, dünyan›n “ilerici vedevrimin motor güçleri” içerisinde de¤er-lendirerek bunlara karfl› mücadele yürü-tülmesin, diyor. Biraz açal›m:

Üç dünya teorisine (ÜDT) göre;

birinci dünya, bafl düflman olarakABD ve Rusya’n›n( bir dönem Rusya dabafl düflman tespit ediliyordu) bafl›n› çek-ti¤i dünya (flimdi ise yaln›zca ABD di-yorlar),

ikinci dünya, ABD ve Rusya d›fl›ndakalan di¤er emperyalist devletlerin yerald›¤› dünya,

üçüncü dünya ise demokratik, sos-yalist devletler, yar›-sömürge ve sömürgeülke ve devletlerdir.

Üçüncü dünya diye ifade edilen kate-goride hiç s›n›f ayr›m› yap›lm›fl m›? Ha-y›r! Hepsini bir torbaya koyarak tam birs›n›f uzlaflmac›l›¤› teorisi infla edilmifltir.

Bu revizyonist teori üçüncü dünyadayer alan tüm güçleri dünya devriminin iti-ci (motor) güçleri, ikinci dünyada yeralanlar ise devrimin ara-yedek ve ittifakgüçleri olarak ilan etmektedir. Birincidünyada yer alanlar ise dünya halklar›n›nbafl düflman› olarak de¤erlendirilmekte-dir. Mevcut durumda ise ABD’ye karfl›her kim mücadele yürütüyorsa o güç ve

devletlerin politik niteli¤ine bak›lmaks›-z›n hepsi “ilerici-devrimci” olarak de¤er-lendirilmektedir.

Bu, tek tek ülkelerde s›n›f mücadele-sini tatil etme teorisidir. Tek tek ülkeler-de siyasi iktidarlar› de¤ifltirmek yerineonlarla uzlaflma ve teslimiyeti dayatan te-oridir. Dahas› yar›-sömürge ve ikincidünyan›n emperyalist devletleri dost gör-me, onlar› s›n›fa ve halka flirin göstermeterosidir. Bu ülkelerde s›n›f mücadelesiniyürütenleri ABD’nin iflbirlikçisi ve k›fl-k›rt›c›s› olarak gören gerici, teslimiyetçive karfl› devrimci teoridir. D. Perniçek’inliderli¤ini yapt›¤› ‹flçi Partisi bu teoriyegöre hareket çizgisi belirlemifltir. Dolay›-s›yla ABD karfl›s›ndaki tüm güçlerle itti-fak› savunmas›n›n ideolojik-politik nede-ni de budur. Kürt ulusal sorunu karfl›s›n-da floven milliyetçi ve misak-› millici tu-tum tak›nmas›n›n nedeni de bu s›n›f iflbir-likçisi teoridir. Onun için mevcut “millidevlet”i korumak her fleyden önemlidir.

Bu karfl› devrimci teoriyi Mao’ya maletmeye çal›flanlar Mao’ya çamur atmakiçin bunu yapmaktad›rlar. Bunun bafl›n›da Hocac› küçük burjuva ak›mlar çek-mektedir. Fazla söze gerek yok; Mao’nuns›n›flar›n tahliline iliflkin ortaya koydu¤utezler bu karfl› devrimci teoriyi tuzla buzedecek somutluktad›r. O, hiç bir zaman(iflgal koflullar› hariç) komprador burju-vazi ve büyük toprak a¤alar› s›n›f›n› dev-rimin ilerici ve dahas› motor gücü olarakgörmemifltir. Tam tersine bu s›n›flar› top-lumun en gerici s›n›flar› fleklinde de¤er-lendirerek iktidardan alafla¤› etmek içinher alanda s›n›f mücadelesi diyor. Bu ge-rici ve karfl› devrimci s›n›flar iktidardan

6 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 63: Sınıf Teorisi - Sayı 6

uzaklaflt›r›lmadan milli demokratik dev-rim gerçekleflmez diyor. Çünkü M a o,

hepsi de üretim güçlerinin önünde engel -lik teflkil eden gerici güçlerdir diyor.

ABD emperyalizmi, dünya halklar›n›nbafl düflman›d›r. Halklar›m›z› en fazla sö-mürüp ezen ve katleden ABD emperyaliz-midir. Bu, dünya geneli için geçerlidir.Çünkü, dünya emperyalist sisteminde enetkili olan odur. Ama bu bafl düflman tektek ülkeler özgülünde de¤iflebilir.ABD’nin sömürgesi veya iflgali oldu¤uyerde ABD, di¤er yerlerde ise Almanya,‹ngiltere, Rusya, Fransa, Japonya, Hollan-da ve daha baflka emperyalist devletlerinsömürgeleri ve yar›-sömürgelerinin oldu-¤u yerlerde ise ora halk›n›n bafl düflman› oemperyalist devlet olur. Mesela bizim ül-kemizde emperyalist devletler içerisindebafl düflman ABD’dir. Di¤er emperyalist-ler ise stratejik düflmanlar›m›zd›r. Ve dev-rimimizin stratejik hedefleri aras›ndad›r-lar. Bütün emperyalist haydutlar ülkedenkovulmadan o ülke tam ba¤›ms›zl›¤a ka-vuflamaz. Bu durum baflka bir fley, fakatmevcut emperyalist düflmanlar içerisindebirisini bafl düflman tespit etmek baflka birdurumu ifade eder.

Düflmanlar aras›nda birisini bafl düfl-man olarak tespit etmemek toptanc› solTroçkist teoridir. Bu ne kadar yanl›fl ve ha-tal› bir görüfl aç›s›ysa, bafl düflman tespitiyap›l›rken “illa da bafl düflman d›fl›nda ka-lan güçlerle ittifak yap›lmal›” tezini sa-vunmak da o kadar karfl› devrimci bir te-oridir. Her ikisi de devrimi imkans›z halegetiren sa¤ ve sol oportünist tezlerdir. S›-n›fsal kurtulufl devrimleri ne s›n›f iflbirlik-çisi sa¤ oportünist teoriyle ne de sol top-tanc› teoriyle gerçekleflir. S›n›fsal kurtu-lufl devrimlerini zafere ulaflt›rmak içinilla da Marksizm-Leninizm-Maoizm’isavunmak ve uygulamak önflartt›r.

Dünya çap›ndaki temel çeliflki, bafll›-

ca çeliflkiler, bafl çeliflki ve bafl düflmansorunu ve tespiti üzerine söyleyecekleri-mizi burada noktal›yoruz.

5) �eli kinin Esas Ve kin-cil Y�n� �zerine

Mao, çeliflkinin ana ve ikincil yönü ko-nusunda flu teorik saptamay› yapmaktad›r:

“... ister bafl çeliflme olsun, ister ikin -cil çeliflme, herhangi bir çeliflmede iki çe -liflmeli yön eflit olarak ele al›nabilnir mi?Gene hay›r. Herhangi bir çeliflmedeki çe -liflmeli yönlerin eflit olmayan bir geliflme -si vard›r. Bunlar bazen denge içinde gibigörünebilirler, ama bu, sadece geçici vegöreli bir durumdur, eflitsizlik ise temel -dir. ‹ki çeliflmeli yönden biri birincil,öbürü ise ikincildir. Birincil yön, çelifl -mede önder rolü oynayan yöndür. Bir fle -yin niteli¤i esas olarak bir çeliflmenin bi -rincil yönü taraf›ndan, yani hakim duru -ma geçmifl olan yön taraf›ndan belirlenir.

Ama bu durum dura¤an de¤ildir. Birçeliflmenin birincil ve ikincil yönleri bir -birine dönüflür ve buna uygun olarak ofleyin niteli¤i de de¤iflir. Belli bir süreçteya da bir çeliflmenin geliflmesindeki bellibir aflamada birincil yön A, ikincil yön deB ise, baflka bir aflamada ya da baflka birsüreçte roller de¤iflir. Bu, bir fleyin gelifl -me süreci içinde, bir yönün öteki yönekarfl› verdi¤i mücadelede gücünün artmaya da azalma derecesi taraf›ndan belirle -nen bir de¤iflikliktir.

S›k s›k ‘yeninin eskinin yerini almas -s›’ndan söz ederiz. Yeninin eskinin yerini

62

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 64: Sınıf Teorisi - Sayı 6

almas›, evrenin genel, ölümsüz ve de¤ifl -mez yasas›d›r. Kendi özüne ve d›fl koflul -lara uygun olarak farkl› biçimlerde s›ç -ramalar yoluyla bir fleyin baflka bir fleyedönüflmesi; yeninin eskinin yerini almas›süreci budur. Her fleyin yeni yönü ile es -ki yönü aras›nda çeliflme vard›r. Bu, inifl -li ç›k›fll› bir dizi mücadeleye yol açar. Bumücadeleler sonucunda, yeni yön geriplandan ön plana ç›kar ve hakim durumayükselir; eski yön ise ön plandan geriplana düfler ve yavafl yavafl ölüp gider.Ve yeni yön eski yön üzerinde hakimiyetkazan›r kazanmaz, eski fley nitelikselolarak yeni bir fleye dönüflür. Dolay›s›y -la, bir fleyin niteli¤inin esas olarak çelifl -menin birincil yönü taraf›ndan, yani ha -kim duruma geçmifl olan yön taraf›ndanbelirlendi¤i görülebilir. Hakim durumayükselmifl olan yön de¤iflti¤inde, bunauygun olarak bir fleyin niteli¤i de de¤i -flir.” (abç) (Seçme Eserler Cilt:1, Sf;439-440)

Dikkat edilirse Mao çeliflmenin ikikutbundan olumsuz yönü (eski) esas yön,olumlu yönü ise ikincil yön olarak de¤er-lendirmektedir. Tabii ki bu olumlu veolumsuz yön her çeliflmeye birebir uygu-lanamaz.

Örne¤in bir sosyalist iktidar veya top-lum döneminde proletarya ile burjuvaziaras›ndaki çeliflmede çeliflmenin esas yö-nünü proletarya olufltururken, kapitalisttoplumda ise tam tersi burjuvazi olufltur-makatd›r. Sosyalist toplumda proletaryayine yeniyi temsil etmektedir. Fakat ha-kimdir, egemendir. Diyece¤imiz flu ki,hakim ve egemen olan proletaryan›n ye-rine çeliflmenin ikincil yönü ve ayn› za-manda eskinin temsilcisi burjuvazi mi

geçecek? Di¤er toplumlar ve ara sistem-ler için kullan›lan bu do¤ru felsefik bak›flaç›s›n› demokratik-sosyalist toplumlaraindirgemek yanl›fl olur. Bu ara toplumlar-da çeliflmenin ikincil yönünü oluflturanburjuvazi yeniyi de¤il, yine eskiyi temsiletmektedir. Burjuvazi, bu gibi ara top-lumlarda ancak komünist partisinin yan-l›fl ve hatal› çizgileri sonucu tekrar iktida-ra gelebilir. Yoksa “proletarya eskiyi,burjuvazi de yeniyi” temsil etti¤i için ik-tidara gelmez, gelemez.

‹flaret etti¤imiz gibi “yeninin eskininyerini almas›” kaç›n›lmazl›¤› evrenin ge-nel bir kural›d›r. Bu, do¤rudur. Fakat bu-nunla, yani her “yeni” denilen fley yuka-r›da örnekledi¤imiz gibi illa da ileriyi vedo¤ruyu temsil ediyor diye bir kural ola-maz. Onun “yeni”li¤i olsa olsa hakimolan yönün yerine ikincil bir yönün geç-mesi bak›m›ndan olur. Hepsi o kadar. Y o k-sa kapitalizm ve onun s›n›fsal temsilcisiolan burjuvazi, proletarya s›n›f› ile k›-yasland›¤›nda hiç bir zaman yeni ve ile-riyi temsil etmedi, edemez. Ama kapita-lizm ve burjuvazi feodal ça¤da feodalizmegöre hem yeniyi hem de bu ba¤›nt› içerisin-de ileriyi temsil etmekteydi ve etmektedir.

Özcesi, Mao’nun çeliflmenin esas yö-nü ve ikincil yönü üzerine yapt›¤› tart›fl-malar› do¤ru alg›lamak ve yorumlamakzorunday›z. Yoksa ideolojik kaosa sü-rüklenmifl oluruz.

Çeliflmenin esas ve ikincil yönüne ilifl-kin teorik aç›mlamaya burada nokta koya-rak ülkemizdeki çeliflmeler sorununa geçi-y o r u z .

B) �LKEM ZDEK �E-L MELER VE BA D� -MAN SORUNU �ZER NE

6 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 65: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Girifl

Ülkemizin yar›-sömürge yar›-feodalve çok uluslu bir ülke oldu¤u gerçekli¤i-nin alt›n› bir kez daha çizmek istiyoruz.Ülkenin sosyo-ekonomik yap›sal özellik-lerini spot bilgiler fleklinde de olsa aktar-makta fayda var. Çünkü temel çeliflme,bafll›ca çeliflmeler, bafl çeliflme, bafl düfl-man vb gibi sorunlar› do¤ru ve bilimselbir flekilde tespit etmenin yolu mevcutsosyo-ekonomik yap›yla do¤rudan ilinti-lidir. Bir ülkenin ekonomik, siyasal vekültürel yap›s› do¤ru bir flekilde ortayakonulmadan, o ülkenin temel, bafll›ca vebafl çeliflki gibi sorunlar› da do¤ru analizedilemez.

* Ülke yar›-sömürge ve yar› feodalsosyo ekonomik yap›ya sahiptir. Ve arageçifl toplumudur.

Bu, ne demektir?

Ülkemizde feodal üretim iliflkileriylekapitalist iliflkiler iç içe girmifl ancak ha-kim olan üretim iliflkisi feodal üretim ilifl-kileridir. Feodal üretim iliflkisi feodalça¤daki gibi kat› feodalizm fleklinde ol-may›p parçalanm›flt›r. Eme¤in gasp ediliflbiçimi esas olarak feodal karakterlidir.Do¤al ekonomi (kapal› köy ekonomisi)parçalanm›fl olup kapitalist iliflkilerle içiçe geçmifllik yaflanmaktad›r. Üretici güç-lerin geliflmesi önünde engellik teflkileden en geri ve gerici üretim iliflkisinintemsilcisi feodalizmdir. Dolay›s›yla dev-rimimizin önünde çözülmesi gereken so-run da feodal sistemin ortadan kald›r›l-mas› olacakt›r.

Kapitalist üretim iliflkisi önemli dere-

cede geliflmifltir. Ancak bu üretim biçimihakim de¤ildir. Geliflmekte olan kapita-lizm milli (ilerici) kapitalizm de¤il, d›flaba¤›ml› komprador kapitalizmdir. Kendiiç dinami¤iyle geliflen kapitalizm olma-y›p tamam›yla d›fla (emperyalizme) ba-¤›ml› olarak geliflir. Dolays›yla bu kapita-lizm ilerici de¤il, gericidir. Ve balon gibi-dir. Balon gibidir, çünkü bu kapitalizmtamamen emperyalizme ba¤›ml›d›r. O ol-may›nca olmaz. Emperyalizm, kompra-dor kapitalizm ve feodalizm, ilerici millikapitalizmin geliflmesi önünde engel tefl-kil eder ve onun geliflmesini istemezler.Bir baflka deyiflle milli kapitalizm bu üçbüyük da¤ taraf›ndan bask› alt›nda tutul-maktad›r.

Emperyalizm, bu gibi ülkelerde fe-odal ve komprador güçlere dayanarakvarl›¤›n› sürdürür. Ki komprador olgusuemperyalizmle birlikte ortaya ç›km›fl ya-r›-sömürgeler ve sömürge ülkelere özgübir olgudur.

Yar›-sömürgecilik olgusu tamam›ylaemperyalizme ba¤l› bir olgu olarak orta-ya ç›km›flt›r. Yar›-sömürgelik, ekonomikve mali olarak tam ba¤›ml›l›k iken, siya-si olarak ise görünürde ba¤›ms›zl›k de-mektir. Bütün yar›-sömürgelerin ekono-mik ve mali politikalar› emperyalist ser-maye kurulufllar› (‹MF, OECD ve DünyaBankas›) taraf›ndan yönlendirilmektedir.Bu ülkelerde kurulu devletlerin görünür-de siyasi bir ba¤›ms›zl›¤› var. Ki bu eko-nomik ve mali ilhaktan dolay› yar›-sö-mürgeler her geçen gün daha da sömür-geleflmeye do¤ru gitmektedirler.

‹flte bu ba¤›ml›l›k durumu yar›-sö-mürgelerde milli devrim sorununu dagündeme getirmektedir.

64

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 66: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Baflka bir ifadeyle bu gibi ülkelerdeanti-feodal mücadeleyle anti emperyalistmücadele birbirine kopmaz bir flekildeba¤l›d›r. Bunun devrimsel ad› ve süreciise Milli Demokratik Devrim’dir.

* Ülkede birden fazla ulus ve az›nl›kmilliyet yaflamaktad›r. Egemen-ezenulus Türk ulusu iken ezilen ve milli bask›alt›nda tutulan ulus ise Kürt ulusudur.Çok uluslu ülke olmas› bak›m›ndan Çingibi tek uluslu yar›-sömürge yar›-feodalülkelerden farkl› özellik tafl›maktad›r.Dolay›s›yla bu gibi çok uluslu ülkelerdedi¤er çeliflkilerin yan› s›ra bir de ezen ileezilen ulus burjuvazisi aras›ndaki çeliflkivard›r. Bu, nesnel politik-tarihsel bir ol-gudur. Hiç kimse bu çeliflkiyi görmezlik-ten gelemez.

Milli bask›n›n varl›¤›ndan dolay›Kürt ulusunun kendi kaderini tayin etmehakk› diye bildi¤imiz ulusal sorun da ül-ke devriminin program›nda yer almak zo-rundad›r. Dolay›s›yla, s›n›fsal mücadele-ye ba¤l› olarak program›m›zda bir de mil-li meseleyi çözme diye önemli bir sorunu

mevcuttur. Kürt milli sorununun gerçekçözümü ancak proletarya önderli¤indegerçekleflecek Yeni Demokratik Devrimile mümkündür. Bunun d›fl›nda mevcut

sistem devam etti¤i müddetçe Kürt ulu-sal sorunu gerçek çözümüne ulaflamaya-cak. Ve elde edilecek çözüm yöntemleride oldukça dar ve s›n›rl› olan burjuva çö-züm yöntemini aflmayacakt›r.

* Ülkedeki devlet biçimi faflizmdir.Faflizm, köklü bir flekilde ancak proletar-ya önderli¤inde Yeni Demokratik Dev-rim ile y›k›labilir. Yaklafl›k 80 y›ld›r fa-flizmle yönetilmekteyiz. Di¤er yar›-sö-

mürgelerin bir k›sm›nda oldu¤u gibi bi-zim ülkemize de faflizm tabandan tavanado¤ru de¤il, yukar›dan afla¤›ya do¤rudevlete hakim olmufltur.

Faflizmin ülkemizde s›n›fsal temelide¤il, sosyal dayana¤› var. Bunlar kompra-dor burjuvazi ve büyük toprak a¤alar› s›n›-f›d›r. Bu s›n›flar ülkemizdeki mevcut s›n›f-lar içerisinde hem ekonomik hem de siya-si olarak “en geri”, “en gerici,” “en floven”,“en ›rkç›” ve “en ba¤naz” kesimi oluflturur.

1923’lerden beri devlete ideolojikolarak hakim olan faflist Kemalist ideolo-ji ve siyasi flekillenmedir. Devletin üç sacaya¤›ndan yasama, yürütme ve yarg› fa-flist Kemalist ideoloji ›fl›¤›nda yönetilipyönlendirilmektedir.

* Ülkemiz birçok emperyalist devle-tin yar›-sömürgesidir. Yar›-iflgal alt›nda-d›r. Hakim olan, özellikle de siyasi ve as-keri olarak hakim olan emperyalist devletABD’dir. Bunun d›fl›nda bat› Avrupal›emperyalist devletlerden Almanya, Fran-sa ve ‹ngiltere baflta olmak üzere di¤eremperyalist devletlerin de çok önemli de-recede, özellikle ekonomik ilhak› sözkonsusudur.

Bu gerçeklikten dolay› da ülkemizde-ki hakim s›n›f klikleri de ABD’ci ve Av-rupal› emperyalist devletlerin uflaklar›fleklinde ikiye bölünmüfl durumdad›r. Bukliklerin hepsi iktidara ortakt›r. Ancak ik-tidara hakim olan klik ABD’ci kliktir.

Emperyalist devletler aç›s›ndanönemli bir pazar alan›d›r. Pazar alan› ol-man›n d›fl›nda, özellikle de Sovyetler Bir-li¤i döneminde bölge devletleri aras›ndaSovyetlere karfl› kullan›lmak için büyükbir jeo-stratejik konuma sahipti. Bu stra-tejik konumu eskiye oranla zay›flam›fldurumdad›r. ABD için Irak iflgalindensonra daha da zay›flad›.

6 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 67: Sınıf Teorisi - Sayı 6

* Ordusu, bölge ülkeleri aras›nda ni-cel bak›mdan en fazla say›ya sahip ol-makla birlikte savafl tecrübesi ve kapasi-tesi yönüyle de en güçlü ordu durumun-dad›r. 1 milyona yak›n resmi ve gayri-resmi askeri mevcuttur.

Ordunun politik aç›dan devlet üzerin-de güçlü etkisi vard›r. Özellikle de siyasiarenada en yüksek merci olan MGK’daen etkili ve yetkili güç ordudur. Esasta fa-flist Kemalist ideolojiyle flekillenmifltir.Orduya ve ayn› zamanda devlete Kema-list klik hakimdir.

* Arazi yap›s› oldukça genifl ve da¤-l›kt›r. Askeri harekat aç›s›ndan savaflma-ya oldukça elveriflli arazidir.

Ülkenin sosyo ekonomik ve politikyap›s›n› oluflturan bu karekteristik özel-likleri aktard›ktan sonra flimdi bu toplum-sal sistemin öne ç›km›fl çeliflmeleri üze-rinde durabiliriz.

1) Türkiye-Kuzey Kürdistan’daTemel Çeliflme

Yukar›da sosyo-ekonomik yap›y› or-taya koyarken ülkemizin yar›-sömürgeyar›-feodal ve ayn› zamanda çok ulusluülke oldu¤unu ortaya koymufltuk.

Buna göre, yani yar›-sömürge ve ya-r›-feodal toplumsal sürecin temel çeliflki-si ne olabilir?

Temel çeliflkinin kavramsal olarak te-orik aç›l›m›n› daha önce ortaya koyduk.Dolay›s›yla ayn› fleyleri tekrar etmeyece-¤iz. Biz sadece ülkemizdeki temel çelifl-kinin ne oldu¤u noktas› üzerinde dur-makla yetinece¤iz.

O halde önce konuya iliflkin ilgili

program›n 56. maddesinde yer alan teziaktaral›m.

“...Bu sosyo-ekonomik yap›ya dam -gas›n› vuran toplumun temel çeliflkisi;emperyalizm, feodalizm ve komprador-bürokrat kapitalizm ile çeflitli millet veaz›nl›k milliyetlerden genifl halk y›¤›nlar›aras›ndaki çeliflkidir. Bu temel çeliflki,Yeni demokratik devrim süreci boyuncasürece damgas›n› vuran çeliflki olarakvarl›¤›n› sürdürecektir. Bu çeliflkinin anayönünü emperyalizm, feodalizm ve komp -rador-bürokrat kapitalizm olufluturur -ken, tali yönünü çeflitli millet ve az›nl›kmilliyetlerden genifl halk y›¤›nlar› olufl -turmaktad›r.”

Her sürecin, her toplumsal sisteminbir temel çeliflmesi olur dedik. Bu kuram-dan hareketle yar›-sömürge yar›-feodalsisteme sahip olan ülkemizin temel çelifl-mesi de programdan aktard›¤›m›z gibidir.Dolay›s›yla yar›-sömürge yar›-feodal sü-reç de¤iflmedikçe ad› geçen temel çelifl-me de de¤iflmeyecektir. Süreç kendi için-de aflamalar geçirse bile yine bu temel çe-liflme devam edecektir. Örne¤in emper-yalizm ülkeye do¤rudan savafl açt›¤› du-rumda bafl çeliflki de¤iflecek ama temelçeliflki de¤iflmeyecektir. Daha aç›kças›anti-feodal anti-emperyalist devrim ger-çekleflmeden, yani milli demokratik dev-rim tamamlanmadan söz konusu temelçeliflme varl›¤›n› sürdürmüfl olacakt›r.

Bunu üretici güçlerle üretim iliflkileriaras›ndaki çeliflme olarak ifade edecekolursak flöyle bir ekonomik-s›n›fsal tabloortaya ç›kar:

Emperyalist tekelci kapitalizm,komprador bürokrat kapitalizm ve feoda-lizm üretici güçlerin önünde engellik tefl-kil eden en geri ve gerici üretim iliflkisi-dir. Dolay›s›yla bu ekonomik iliflkinin te-

6 6

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 68: Sınıf Teorisi - Sayı 6

zahürü olan s›n›flar da en gerici s›n›flarolur. Çünkü s›n›flar ekonomik durumunagöre tahlil edilir. O halde bu ekonomikiliflki ve onun türevi gerici s›n›flar›n kar-fl›t taraf›nda yer alan s›n›f ve tabakalar enileriyi temsil etmektedir.

En ileriyi temsil eden s›n›flar da do-¤al olarak yeni sürecin bileflenleri ve ikti-dar sahipleri olacakt›r. Bir baflka ifadeylebugün temel çeliflmenin esas yönüne kar-fl› mücadele yürüten s›n›flar ayn› zaman-da gelece¤in Yeni Demokratik Cumhuri-yet iktidar›n›n da bileflenleridir.

Daha önce ifade ettik. Bir süreçte bir-den fazla temel çeliflki olmaz. Fakat birsüreçte, hele böylesine karmafl›k ve uzunsüreçte birden fazla bafll›ca çeliflme vesürecin aflamalar›n›n de¤iflmesi duru-munda ise birden fazla bafl çeliflme gün-deme gelebilir. Bunlar›n hepsi de temelçeliflki ve onun ifade etti¤i sürecin sonuç-lar›d›r. Baz› teori cahilleri bir süreçte bir-den fazla temel çeliflme icat etmeye çal›fl-salar da, ancak bu teori onlar›n cehaletle-rini ortaya koyabilir. Hepsi o kadar.

Toparlayacak olursak.

Yar›-sömürge yar›-feodal toplum birara geçifl tuplumudur. Bu ara sistem de-vam etti¤i müddetçe bunun tek bir temelçeliflmesi olur. O da program›n 56. mad-desinde ifade edildi¤i flekildedir.

Devrim süreci milli demokratik dev-rim sürecidir. Bu, milli devrimle demok-ratik devrimin iç içeli¤i demektir. Baflkaifadeyle anti-feodal, anti-emperyalistdevrim bu süreç tamamlanmay›ncaya ka-dar devam edecektir. Fiili iflgalin olmad›-¤› günümüz koflullar›nda gündemde olandevrim anti-feodal devrimdir. Yani top-

rak devrimidir. Feodalizmle genifl halky›¤›nlar› aras›ndaki çeliflme özünü köylü-lü¤ün toprak sorunundan al›r.

Yar›-sömürge yar›-feodal toplum di-ye bafll› bafl›na bir toplumsal sistem de-¤ildir. Bir yandan feodalizmi di¤er yan-dan ise kapitalist iliflkileri içinde bar›nd›-r›r. Evet feodal üretim iliflkileri hakimdirama bu feodal iliflkiler bir feodal döne-min iliflkileri boyutunda de¤ildir. Önemliderecede çözülme söz konusudur. Ki gü-nümüzde kat› feodalizmin hüküm sürdü-¤ü tek bir ülkeden sözedemeyiz, sözedi-lemez. Dolay›s›yla MLM’lerin “ülkedefeodal iliflkiler hakimdir” saptamas›n› gö-türüp “kat› feodal iliflkileri savunuyorlar”fleklinde iddia etmek, kocaman bir dema-goji olma d›fl›nda bir anlam ifade etme-mektedir. Bu sistem bir ara geçifl toplu-mudur. T›pk› sosyalist toplum gibi. Sos-yalist sistem de bafll› bafl›na bir toplumde¤il. Bir yandan kapitalizmi di¤eryandan ise komünizm iliflkilerini için-de bar›nd›ran uzun bir tarihsel geçifl(komünizme) sürecini kapsar.

Yar›-sömürge yar›-feodal veya yar›-feodal sömürge, hatta yar›-sömürge amakapitalist ülkelerde temel çeliflki ile baflçeliflme bir ve ayn› de¤ildir. Ayn› durumtemel çeliflme ile bafll›ca çeliflmeler içinde geçerlidir. Yani bu gibi ülkelerde te-mel çeliflme ayn› zamanda bafl çeliflmeveya bafll›ca çeliflme olamaz. Fakat em-peryalist ülkelerde durum farkl›d›r. Ora-larda fiili iflgalin olmad›¤› dönemlerde te-mel çeliflme ile bafl çeliflme bir ve ayn›-d›r. Fakat bu ülkelerde temel çeliflme ilebafll›ca çeliflmeler bir ve ayn› olamaz. Ör-

6 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 69: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ne¤in bu gibi ülkelerde temel ve bafl çe-liflme proletarya ile burjuvazi aras›ndaiken, ama bafll›ca çeliflmeler (Proletaryaile burjuvazi, tekelci olmayan burjvazi iletekelci burjuvazi, küçük burjuvazi ile te-kelci burjuvazi, küçük burjuvazi ile pro-letarya, köylülükle proletarya, emperya-lizm ile ezilen dünya halklar› ve ezilenuluslar aras›ndaki çeliflme gibi) birdenfazlad›r.

Temel çeliflki, ismi üzerinde hepsinintemelini oluflturan çeliflme demektir. Da-ha aç›kças› bütün çeliflmelerin dayand›¤›ana zemin, ana sürecin çeliflmesi temelçeliflmedir. Bafll›ca çeliflmeler de bu süre-cin içinde onlarca çeliflme içerisinde dahaetkili olan belli bafll› çeliflmelerdir. Söz-cükleri dahi ayr› olan çeliflmeleri götürüpbir ve ayn›ym›fl gibi göstermek olsa olsaancak teorik cahillik olur. Kavramlar yer-li yerine kullan›lmad›¤› zaman ne olur?‹deolojik kaos olur.

Sözün k›sas›, temel çeliflme, bafll›caçeliflme ve bafl çeliflme gibi kavramlar›bir ve ayn› olarak ele alamay›z, almama-l›y›z. Aksi anlay›fllar teorik oportünizm-dir. Her birisi farkl› somutlu¤u ve niteli-¤i temsil etmektedir.

2) Ülkedeki Bafll›ca Çeliflmeler

Bafll›ca çeliflkilerin yata¤›n›n ülkemi-zin ekonomik, siyasi ve kültürel yap›s›oldu¤unu; bundan hareketle de ana konu-muza girifl bölümünde ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›n› meydana getiren bellibafll› özellikleri ortaya koyduk.

Bilindi¤i gibi mevcut toplumsal siste-min içerisinde onlarca irili ufakl› çeliflmevard›r. Ama aslolan bu irili ufakl› çelifl-

meler içerisinde ülkenin toplumsal süre-cini önemli ve büyük derecede etkileyençeliflmeleri bulup a盤a ç›kartmakt›r.fiimdi bu irili ufakl› çeliflmelerden birk›sm›n› sayal›m. Sonra bunlar içerisindebafll›ca çeliflmeleri bulup a盤a ç›karta-l›m. Daha sonra ise bu çeliflmeleri nedenbafll›ca çeliflme olarak ele ald›¤›m›z›n ge-rekçelerini ortaya koyal›m.

Bunlar; proletarya ile burjuvazi, em-peryalizm ile genifl halk y›¤›nlar›, emper-yalizm ile ülke aras›ndaki, feodalizm ilegenifl halk y›¤›nlar›, ezen ulus burjuvazi-si ile ezilen ulus burjuvazisi aras›ndaki,hakim s›n›flar›n kendi aras›ndaki, milliburjuvazi ile komprador burjuvazi ve bü-yük toprak a¤alar› s›n›f› aras›ndaki, kü-çük burjuvazi ile emperyalizm, küçükburjuvazi ile komprador burjuvazi, küçükburjuvazi ile milli burjuvazi, küçük bur-juvazi ile proletarya, köylülükle proletar-ya aras›ndaki, Türk devletiyle s›n›r dev-letleri aras›ndaki çeliflme, köylülü¤ünkendi aras›nda, dini ve mezhepsel çeliflki-ler gibi daha bir çok çeliflme...

Bunlar içerisinde bafll›ca çeliflmeler özel-li¤ini tafl›yanlar› bulup a盤a ç›kartal›m.

Bütün bu çeliflmeler ve daha sayma-d›¤›m›z çeliflmeler içerisinde içinde yafla-d›¤›m›z toplumsal sistemi ekonomik, po-litik ve kültürel aç›dan en çok etkileyençeliflmeler ise Program›n 57. maddesindeortaya konuldu¤u gibi flunlard›r:

“... feodalizm ile genifl halk y›¤›nlar›aras›ndaki çeliflki, emperyalizm ile geniflhalk y›¤›nlar› aras›ndaki çeliflki, burjuva -zi ile proletarya aras›ndaki çeliflki, hakims›n›flar›n kendi aras›ndaki çeliflki, ezenulus burjuvazisi ile ezilen ulus burjuvazi -si aras›ndaki çeliflkidir.”

Bu bafll›ca çeliflmeler üzerinde tek tekdurmakda fayda var. Fayda var diyoruz,

68

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 70: Sınıf Teorisi - Sayı 6

çünkü; ülkemizdeki bafll›ca çeliflmelersorunu küçük burjuva ak›mlar› saymaz-sak Maoist saflarda da yeterince kavran-m›fl de¤ildir. Öyle ki bafll›ca çeliflme iletemel çeliflmeyi bir ve ayn› görenler oldu-¤u gibi, “e¤er bir çeliflmeyi bafll›ca çelifl -meler içerisinde sayd›n m› o bafll›ca çe -liflmeyi de bir gün gelir bafl çeliflme ola -rak belirler” yönlü Maoist KomünistPartisi’ne oportünistçe sald›r›lar var. Bukonu üzerine söyleyeceklerimiz ayn› za-manda teorik sefalet üzerine kurulu opor-tünist sald›r›lar› daha kapsaml› ve derin-likli bir flekilde deflifre etmeye hizmet et-mifl olacakt›r.

Bafll›ca çeliflmeler üzerinde s›ras›yladural›m:

a) Proleterya ile brjuvazi aras›n-daki çeliflme

Daha önce ifade ettik. Proletarya ileburjuvazi aras›ndaki çeliflme sadece dün-ya geneli için de¤il, tek tek ülkeler için debafll›ca çeliflmeler olarak geçerlidir. Bu,hem toplumun en ileri, en devrimci s›n›-f›n› temsil etmesi bak›m›ndan hem gele-ce¤in demokratik ve sosyalist iktidarlar›-na siyasi ve s›n›fsal karakterini vermesi,hem de komünist partileri arac›l›¤›yla di-¤er s›n›flara politik önderlik etmesi aç›-s›ndan böyledir. Bir kez daha özet olaraktekrarlayacak olursak proletarya; burju-vazi ve tüm gericili¤e karfl› ideolojik, si-yasi, örgütsel, kültürel, dahas› her cephe-de mücadele edecek biricik öncü ve ön-der s›n›ft›r. Az önce de iflaret etti¤imiz gi-bi, proletarya, di¤er devrimci s›n›flara si-yasi önderli¤ini komünist partisi arac›l›-¤›yla yürütür. Bu, proletarya varsa komü-

nist partisi de var demektir. Baflka ifadey-le komünist partisi varsa proletarya veburjuvazi de var demektir. Komünist par-tisi esasta proleterya s›n›f›n›n örgütsel ih-tiyaçlar› için do¤mufltur. Bu ayn› zaman-da hem komünist partisinin hem de prole-taryan›n ad›m ad›m kendisini söndürmeside demektir. Çünkü nihai olarak komü-nist partisi s›n›flar›n ortadan kald›r›lmas›için bir öncü ve önder örgütleyici güçolarak do¤mufltur. S›n›flar›n ortadankalkmas›na koflut olarak komünist partiside tarih sahnesinden silinmifl olacakt›r.Proletarya da öyle.

Proletarya ile burjuvazi aras›ndaki çe-liflmenin evrensel bir çeliflme olmas›onun ayn› zamanda her özgülde bafl çelifl-me oldu¤u anlam›na gelmez. Aksi anla-y›fllar tek tek ülkelerdeki somut durumuveya dünya çap›ndaki devrim aflamalar›n›göz ard› eden küçük burjuva oportünistteoriler olur.

Dünyada oldu¤u gibi ülkemizde deproletarya burjuvazi aras›ndaki çeliflme-ler toplumsal süreci çok önemli ve büyükderecede etkilemektedir. Her ne kadar ifl-çi s›n›f› gerçek bir komünist partisinin ör-gütlülü¤ünden yoksun hareket etse de fa-kat bilinmelidir ki zaman zaman devletive onun yöneticilerini sars›c› eylemlilik-ler gerçeklefltirdikleri politik bir gerçek-liktir. Halihaz›rda iflçi s›n›f›n›n içerisindepolitik olarak etkili ve hakim olan güçlersistemin farkl› klikleri, düzenin yede¤in-deki orta burjuva reformistler ve Kongra-Gel gibi ulusal burjuva hareketlerdir. ‹flçis›n›f› içerisinde sözkonusu hareket veak›mlar›n etkili olmas› iflçi s›n›f›yla dev-let aras›ndaki çeliflkinin fliddet haline dö-

6 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 71: Sınıf Teorisi - Sayı 6

nüflmesini de engellemifl oluyor. Bu ba¤-lamda iflçi s›n›f› içerisinde daha niteliklikal›c› örgütlenmeler yaratmak, di¤er yan-dan ise mevcut reformist, gerici önderlik-leri ideolojik ve siyasi olarak teflhir etmegibi iki önemli görevle karfl› karfl›ya ol-du¤umuzu, bir anl›k bile unutmamal›y›z.Örgütlenerek ve do¤ru politikalar suna-rak iflçi s›n›f› içerisinde nitelikli bir güçhaline gelebiliriz. Kongremizin bu konu-da ortaya koydu¤u çizgi esasta do¤rudur.Aslolan bu çizgi do¤rultusunda sebatkarbir flekilde örgütlenme faaliyetini yürüt-mek olmal›d›r. Örgütsel faaliyetlerde ge-nel olarak köylük alanlar esas ama flehir-lerde de iflçi s›n›f› içerisinde çal›flmaesast›r. Bu ikisi aras›ndaki diyalektik ba-¤› ancak MLM militanlar sa¤layabilir. ‹fl-çi s›n›f› içerisindeki faaliyetler asla kü-çümsenmemelidir. Bu faaliyetleri kü-çümsemek demek, kap›lar› burjuvazi veküçük burjuvaziye aralamak demektir.Çünkü s›n›f kendili¤inden MLM bilincial›p örgütlenemez. MLM’ler örgütlemez-se burjuvazi ve küçük burjuvazi örgütle-yecektir.

Proletarya ile burjuvazi aras›ndaki çe-liflme üzerine söyleyeceklerimiz özet ola-rak bunlard›r.

b) Hakim s›n›flar›n kendi aras›n-daki çeliflme

Hakim s›n›flar çeliflmeli bir bütünoluflturmaktad›rlar. Hem çeliflki hem debirlik içerisindedirler. Aralar›ndaki çelifl-me esast›r. Ülkemizdeki hakim s›n›flar›teflkil eden s›n›flar; büyük toprak a¤alar›s›n›f› ile komprador bürokrat burjuvazi-dir. Bu s›n›flar›n tahlilini geçen say›m›z-

da ortaya koyduk. Dolay›s›yla bizim bu-rada üzerinde yo¤unlaflaca¤›m›z boyuthakim s›n›flar aras›ndaki çeliflmenin top-lum üzerindeki politik etkisi olacakt›r.

Hemence belirtelim. Hakim s›n›flararas› çeliflme tüm devletler ve ülkelerdemevcuttur. Nerede devlet varsa orada ha-kim s›n›flar›n kendi aralar›ndaki çeliflkivar demektir. Ki bu çeliflme öyle s›radan,basit bir çeliflme de¤ildir. Çeliflmenin ol-mad›¤› fley yoktur, hakim s›n›flar aras›çeliflme de bazen kendisini fliddet fleklin-de göstermektedir. Bir yerde tek bir s›n›-f›n dahi olmas› (örne¤in emperyalist ül-kelerde) o gibi ülkelerde tekelci kapita-listlerin kendi aralar›ndaki rekabet siyasialanda farkl› kliklerin oluflmas› ve buklikler aras› çeliflmeyi de beraberinde ge-tirmektedir. Bunsuz tekelci kapitalizm-den sözedilemez. Ayn› durum yar›-sö-mürge ülkeler için de geçerlidir. Kald› kibizimki gibi yar›-sömürge ülkelerde ha-kim s›n›flar aras› çeliflme emperyalist ül-kelere oranla daha keskin ve çat›flmal›geçmektedir. Çünkü bu gibi ülkeler eko-nomik olarak oldukça geri olduklar› içintoplumu siyasi olarak yönetmek de o ka-dar zorlafl›yor.

‹flin baflka bir boyutu da bizimki gibiyar›-sömürge ülkelerdeki hakim s›n›fla-r›n bir de farkl› emperyalist devletlereba¤l›l›klar› vard›r. Bu dahi bafll› bafl›nahakim s›n›flar aras› çeliflkiyi boyutlu birflekilde etkilemektedir. Örne¤in bir ABDufla¤› kliklerle bir Avrupal› büyükemperyalist (AB’nin bafl›n› çeken Al-manya ve Fransa) devletlerin ufla¤› klik-ler aras› çeliflki daha k›zg›n ve boyutlugeçmektedir. Bunu söylerken, kilikleraras›nda hep mücadele hiç ittifak yok

70

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 72: Sınıf Teorisi - Sayı 6

yönlü düflüncemiz oldu¤u san›lmas›n. Ba-zen bu klikler ortak bir flekilde hükümetdahi kurabilmektedirler. 1970’li y›llardanbu yana bu durum çokca yayg›n bir hal al-m›flt›r. Dahas›, ABD’ci veya Avrupac›kliklerin kendi aralar›nda dahi ciddi çelifl-kiler ve kanatlar mevcuttur. Ama en belir-gin klik çat›flmas› Avrupac› emperyalistdevletlerin ufla¤› hakim s›n›flarla ABDufla¤› klikler aras›nda geçmektedir.

Bir kez daha alt›n› çizerek vurgula-mam›z gerekir ki bizimki gibi ülkelerdehakim s›n›flar›n oluflturaca¤› temel eko-nomik politikalara emperyalist devletleryön vermektedir. Bu durum kendisini si-yasi alandaki politik kararlara da yans›t-maktad›r.

Hakim s›n›flar aras›ndaki it dalafl› ba-z› dönemler (örne¤in bir dönemin baflba-kan ve baz› bakanlar›n›n tutuklanarakidam edilmesi gibi, ordu içerisindekiayaklanmalar vb. gibi) hariç fliddet halinedönüflmemifltir. Karfl›l›kl› savafl içerisin-de olan s›n›f ise daha çok büyük topraka¤alar› olmufltur.

Hakim s›n›flar aras› dalafl bizimki gibiülkelerde toplumun politik gündeminiönemli derecede etkilemektedir. Öylekisiyasi veya ekonomik konularda farkl›aç›klama yapmalar› dahi ülke ekonomisi-ni olumsuz yönde etkilemektedir. Hiçflüphesiz bu olumsuz ve farkl› aç›klamalarbir yandan halk›n ekonomik durumunu vesosyal yaflam›n› olumsuz yönde etkiler-ken öte yandan ise halk›n yönetenlere kar-fl› güvensizli¤ini de art›rmaktad›r. Bu dadevrim aç›s›ndan olumlu bir yand›r.

Hakim s›n›flar›n iktidarlar›n› yönete-mez duruma gelmesi nas›l ki devrim lehi-ne ise bu s›n›flar ve klikler aras› çeliflki-nin söylem düzeyinde dahi kamuoyunayans›mas› durumu devrim lehinedir.

Dedi¤imiz gibi hakim s›n›flar aras›çeliflkinin k›z›flmas› veya azalmas› tama-m›yla ekonomik ve siyasi istikrarla ilinti-lidir. Bizimki gibi ülkelerde emperyaliz-me ba¤›ml›l›k ve geri ekonomik yap›dandolay› ekonomik istikrar›n sa¤lanmas›mümkün olmad›¤› (istisnai durumlar ha-riç) gibi genel olarak siyasi istikrar da(k›sa dönemler hariç) sa¤lanamaz. Bu ge-çici sisyasi istikrarlar ise daha çok aske-ri darbeler yoluyla sa¤lanm›flt›r.

K›sacas›, her alandaki istikrars›z du-rum hakim s›n›flar aras› çeliflkiyi daha dakeskinlefltirmektedir. Bu da nesnel olarakdevrim lehine olan bir durumu ifade et-mektedir.

Hakim s›n›flar aras› çeliflki objektifbir olgudur. Devrimci durum ve devrimdurumunun bafll›ca nesnel kriterlerindenbirisidir. Bunu söylerken, her durumdahakim s›n›flar iktidarlar›n› yönetemezdurumdad›r demek istedi¤imiz anlafl›l-mas›n. Böyle bir fley diyalekti¤e ayk›r›-d›r. Az önce de iflaret ettik. Emperyalistülkelerde hakim s›n›flar›n yönetememedurumu çok k›sa dönemler varl›¤›n› sür-dürürken, ancak yar›-sömürge ülkelerdedurum emperyalist ülkelerin tersi bir se-yir izler. Buralarda istikrar k›sa, istikrar-s›zl›k ise uzun sürmektedir. ‹flte bu ger-çeklik (uzun süreli yönetememe) emper-yalist ülkelerdeki devrimci durumla yar›-sömürgelerdeki devrimci durumun göre-celi veya uzun süreli olmas› aras›ndakifarkl›l›¤›n bafll›ca nedenlerinden birisiolma özelli¤ini somutlamaktad›r.

Haz›r yeri gelmiflken bafll›ca çeliflmele-ri, bafl ve temel çeliflmeyle kar›flt›ran teoricahillerine k›saca bir hat›rlatma yapal›m:

Bize, “ezen ulus burjuvazisi ile ezilenulus bujruvazi aras›ndaki çeliflmeyi”bafll›ca çeliflme olarak saptad›¤›m›z için“bu çeliflmeyi ileri de bafl çeliflme olarak

7 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 73: Sınıf Teorisi - Sayı 6

da belirler” yönlü ithamda bulunanlarasormak gerekir:

Bu ithamda bulunanlar›n kendileri dehakim s›n›flar aras›ndaki çeliflmeyi bafll›-ca çeliflmeler aras›nda saymaktad›r. Ohalde bu çeliflme ne zaman bafl çeliflmeolur veya olacak, diye bir yan›t verebilir-ler mi? Ya da böyle bir bafll›ca çeliflmehiç bir dönem bafl çeliflme olabilir mi?

Bizce olamaz. Olur diyenler varsa,bunu kan›tlamal›lar. Yoksa teorik cahil-likleri elli bin sene de geçse devam ede-c e k t i r .

Demek istedi¤imiz o ki bafll›ca çelifl-meler içersinde say›lan her çeliflme mut-laka bafl çeliflme olur diye bir kaide ve te-ori olamaz.

Kald› ki ezen ulus burjuvazisi ile ezi-len ulus burjuvazisi aras›ndaki çeliflmeniye bizim bafl çeliflme sorunumuz olsunki? Nas›l ki hakim s›n›flar aras› çeliflmebafl çeliflme sornumuz olarak gündemiz-de olmayacaksa, bu iki burjuvazi aras›n-daki çeliflmenin kendisi de bizim bafl çe-liflkimiz olmayacakt›r. Olsa olsa iki bur-juvazi aras›nda bir bafl çeliflme olur. Buda proletaryan›n program›ndaki bafl çelifl-ki sorunu olarak ele al›namaz. Çünküproletarya ulusal sorunu s›n›fsal kurutu-lufl mücadelesinin bir parças› ve ona tabiolarak ele al›p çözümler. Onda uluslaragöre örgütlenme yoktur. Bu sorun burju-vazinin sorunudur. Tabii ki özü pazarsorunu olan ulusal soruna karfl› prole-tarya sessiz ve seyirci kalamaz. Ama bu-nu az önce de¤indi¤imiz gibi s›n›fsal kur-tulufl mücadelesine tabi olarak ele al›r.Sözün özü; Proletrayan›n pazar sorunudiye bir sorunu olamaz. O, siyasi iktida-r› de¤ifltirmeyi hedefler. Onun hedefi s›-n›fsal kurtulufltur. Di¤er mücadele ve ta-

leplerin hepsi buna tabi olarak al›n›r, çö-zümlenir.

Nas›l ki hakim s›n›flar›n kendi aras›n-daki çeliflkiyi bafl çeliflki olarak tespit et-miyorsak ve edilmezse ezen ulus burju-vazisi ile ezilen ulus burjuvazisi aras›n-daki çeliflmenin bafl çeliflki olarak tespitedilmesi de do¤ru bir anlay›fl olmaz. Bu-nu ancak ayr› örgütlenmeyi savunan ezi-len ulus milliyetçisi ulusal burjuva ak›m-lar tespit edebilir.

Önemli bir noktaya daha dikkatleriçekmek istiyoruz:

MLM’ler, devrimin içinden geçti¤i-miz aflamas›nda hakim s›n›flardan her-hangi bir klikle ittifak› savunmaz. Onlar-la ittifak› savunmak s›n›f iflbirlikçisi sa¤oportünizmdir. Onlar›n aralar›ndaki çe-liflkilerden faydalanmak demek herhangibirisiyle ittifak kurmak olarak anlafl›l-maz, anlafl›lmamal›d›r. Kendi aralar›nda-

ki çeliflki nesnel olarak devrimin lehineolur. Lenin, bu tür durumlar için devri-min dolayl› ittifaklar› der. Hepsi o kadar.

c) Emperyalizm ile genifl halk y›-¤›nlar› aras›ndaki çeliflme

Emperyalizm ile genifl halk y›¤›nlar›aras›ndaki çeliflme ve boyutuna iliflkinuzun uzad›ya durmaya gerek yok. Çünküemperyalizm do¤rudan (direkt kendi te-kelleri arac›l›¤›yla yerinden yönetim) ve-ya dolayl› (kompradorlar arac›l›¤›yla) birflekilde genifl halk y›¤›nlar›n› ili¤ine ka-dar sömürüp ezmektedir. Genifl halk y›-¤›nlar› kategorisine proletarya, köylülük,küçük burjuvazi ve milli burjuvaziningirdi¤ini bir kez daha belirtmek isteriz.

Ülke her geçen gün biraz daha sömür-geleflmeye do¤ru gidiyor. Her kar›fl top-

72

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 74: Sınıf Teorisi - Sayı 6

rak, önemli yer alt› yer üstü zenginlikkaynaklar› emperyalizme peflkefl çekil-mifl. O da yetmiyormufl gibi devletin ar-pal›¤› durumunda olan K‹T’ler dahi em-peryalist devletlere sat›larak ülke adetabir sömürge pazar›na dönüfltürülmüfl du-rumdad›r. Daha önce de iflaret eti¤imizgibi devletin ekonomik ve siyasi alandakitemel politikalar› emperyalizmden ba-¤›ms›z bir flekilde üretilmiyor. Bu ekono-mik ve siyasi ba¤›ml›l›k beraberinde kül-türel emperyalizmi de genifl bir flekildeyaym›fl durumdad›r. Neredeyse her e¤-lence, giyim vb yerlerinin ad› ‹ngilizcekonulmufltur. ‹ngilizce bilmeyen küçüm-senir duruma gelmifltir.

Bundand›r ki devrimimizin önündeönemli bir milli görev de durmaktad›r.

fiüphesiz ki emperyalizm henüz iç ol-gu haline gelmemifltir. Daha çok burada-ki hakim s›n›flar (komprador bürokratburjuvazi ve büyük toprak a¤alar› s›n›f›)arac›l›¤›yla sömürüsünü yapmaktad›r.Fakat flu da bir gerçektir ki ve de görül-melidir ki emperyalizm her geçen gün buyönde ilerliyor. Zaten ülkenin bir çok ye-rinde askeri üsleri sözkonsudur. Kenditopraklar› gibi istedi¤i zaman kullanabili-yor. Bunu, gizli veya aç›k bir flekilde ya-p›yor. Sadece geriye aç›k aç›k iflgal etme-si kal›yor. O da s›n›f mücadelesinin yük-selmesi durumunda büyük olas›l›kla gün-deme gelir. Çünkü emperyalistler, bafltada ABD kolay kolay bu ülkedeki ç›karla-r›ndan vaz geçmez. Bu durumda bafl çe-liflki emperyalizm ile ülke aras›nda olur.O zaman milli devrim gündeme gelir. ‹t-tifak güçleri de de¤iflir. O durumda iflgal-ci güce karfl› mücadele eden tüm güçlerleittifak savunulur. Ancak milli çeliflme he-

nüz bafl çeliflki durumuna gelmifl de¤il.

Avrupa Birli¤ine (AB) üyelik ülkenindaha fazla sömürgeleflmesi demektir. Eko-nomik olarak tam denetime girecekleri gi-bi siyasi olarak da önemli konularda hiçbir ba¤›ms›z politika izleyemeyeceklerdir.Tamam›yla Almanya ve Fransa’n›n a¤›z-lar›na göre politika belirlemifl olacaklard›r.Veya ABD’nin turuva at› olarak misyon-lar›n› sürdürürlerse ABD’nin-‹ngiltere’nina¤z›na bakarak hareket edeceklerdir. Bafl-kaca da flanslar› yoktur.

Bu ba¤lamda anti-emperyalist milligörevlerimiz her zamankinden daha fazlaartm›fl durumdad›r.

d) Ezen ulus burjuvazisi ile ezilenulus burjuvazisi aras›ndaki çeliflme

Bu konunun onlarca y›l Maoist hare-ket saflar›nda derin tart›flmalara yol açt›-¤›n› belirtelim. Birinci Konferansta(1978) gündeme al›nmas›na karfl›n ancako günkü koflullarda bafll›ca çeliflme ola-rak tespit edilemedi. Bu durum Parti 1.Kongresi gerçekleflinceye kadar da de-vam etti.

‹flin bu boyutunu bir kenara b›rak›yo-ruz. Sorunun kavranmas› için üzerindeyaflad›¤›m›z siyasi co¤rafyada birden faz-la ulus var m›, yok mu? Varsa bu uluslareflit mi, yoksa birisi egemen ezen ulusolarak imtiyazl› iken, di¤eri ezilen ba-¤›ml› ulus olarak haklar›ndan yoksunmu? Dahas› tarihten bugüne kadar ulusalayaklanmalar olmufl mudur? Bu ulusalayaklanmalar neden, niçin oldu? Bu, birçeliflkinin sonucu de¤il mi? Yoksa keyfibir flekilde mi ortaya ç›kt›? Bu ulusalayaklanmalar ve savafllar toplumun poli-

7 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 75: Sınıf Teorisi - Sayı 6

tik gündemini etkilemedi mi veya etkile-miyor mu? Savafl›n oldu¤u yerde o savaflhangi güçler aras›nda olmufltur? Bu vebenzeri sorular› yan›tlamakla bafllamakistiyoruz. Çünkü bu sorular›n do¤ru yan›-t› verildi¤i zaman söz konusu çeliflmeninbafll›ca çeliflmeler içerisinde yer ald›¤› te-zinin do¤rulu¤u kendili¤inden ortaya ç›k-m›fl olacak.

Sorular› s›ras›yla yan›tlayal›m:

Ülke tek uluslu olmay›p çok uluslu-dur. Bunlar Türk ve Kürt ulusudur. Ayr›-ca az›nl›k uluslar vard›r.

Her iki ulus ulusal haklar bak›m›ndaneflit de¤ildir. Türk ulusu egemen ezenulus iken, Kürt ulusu ezilen ba¤›ml› ulus-tur. Türk ulusu kendi kaderini tayin et-miflken Kürt ulusunun kendi kaderini ta-yin hakk› Türk devleti taraf›ndan ilhakedilerek gasbedilmifltir. Ve bu ulusunüzerinde çok ciddi boyutta milli bask› sözkonusdur. Bu milli bask›lar sonucudur kibugüne kadar onlarca kez Kürt ulusalayaklanmalar› bafl göstermifltir. Kimisiba¤›ms›zl›k, kimisi özerklik, kimisi diltemelinde geliflmifltir. Ama hepsi de ulu-sal talepler içindir. Bu ayaklanmalar sü-recinde onbinlerce Kürt emekçisi katle-dilmifl, önderleri ya idam edilmifl ya dahapishanelere t›k›lm›flt›r.

Hiç bir Kürt ulusal hareketi keyfi birflekilde ortaya ç›kmam›flt›r. Tamam›ylademokratik talepleri sonucu ortaya ç›k-m›flt›r. Ortada onlarca defa (30’a yak›n)bafl gösteren ulusal ayklanma söz konu-sudur. Bunlar›n hepsi de savaflt›r. Savafl,siyasetin baflka araçlarla (silahla) sür-dürülmesinin en üst biçimiyse, demek ki

bu savafl, ortada ciddi çeliflkiler var kigerçekleflmifltir.

Ortaya ç›kan bu savafllar halk›m›z› et-kilemiyor mu? Hem de fazlas›yla etkili-yor. Kimse “ezilen ulus milliyetçili¤ini”bahane ederek kendi sosyal floven görüflve siyaset tarz›n› gizlemeye kalk›flmas›n.Yeri geldi¤inde, hem de çok kez bildiriler-de veya çeflitli yaz›larda sistemin içindebulundu¤u ekonomik ve siyasi ç›kmaz›de¤erlendirmeye tabi tutarken “ulusal mü -cadelenin de bu krizin yarat›lmas›nda pa -y›n›n oldu¤una” dair vurgular yap›l›yor-du. Bu tespitler ne erken unutuldu? Ya dabu tespitleri ifl olsun diye mi yap›yorlard›?

E¤er bir savafl sistemin mevcut kri-zinde pay sahibiyse, bu oradaki ciddi birçeliflmenin ürünü olarak ortaya ç›km›fldemektir. Bu bir gerçekliktir. Bunu inka-ra kalk›flmak niyet ne olursa olsun bugü-ne kadar bafl gösteren ulusal hareketleriinkar etmektir. Bu, sosyal flovenizmdir.Teorik olarak sa¤ oportünizmdir.

Mevcut ulusal haks›zl›k (eflitsizlik)zemini üzerinden bafl gösteren bir savafl›bafll›ca çeliflmeler içerisinde gösterme-mek ülke ve Kürt ulusu gerçekli¤inegözleri kapamaktan baflka bir politikamaca hizmet etmez.

Sözü fazla uzatmak istemiyoruz. Or-tada bir çeliflki var. Hem de s›radan birçeliflki olmay›p toplumun her s›n›f›n›n veher tabakas›n›n gündemini etkileyenönemli bir çeliflme var.

Daha önce bir çok yaz›m›zda ve bel-gede ezen ulus burjuvazisi ile ezilen ulusburjuvazisi aras›ndaki çeliflmenin ekono-mik, politik ve tarihsel nedenlerini ortaya

74

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 76: Sınıf Teorisi - Sayı 6

koyduk. O nedenle ayn› fleyleri tekrar et-mek istemiyoruz. Biz sadece yeri geldi¤iiçin bir daha de¤inmeyi uygun bulduk.

Bir iki noktaya daha dikkatleri çeke-rek konumuzu ba¤lamak istiyoruz.

Ezen ulus burjuvazisi ile ezilen ulusburjuvazisi aras›ndaki çeliflmeyi bafll›caçeliflmeler içerisinde ele almayanlar butezlerini e¤er Mao’ya dayand›rarak per-delemek istiyorlarsa, büyük bir teorik ya-n›lg› ve flablonculuk içerisindedirlerdiyece¤iz. Çünkü Çin’de birden fazlaulus yoktur. Tek uluslu bir ülkedir. AmaÇin’de onlarca az›nl›k milliyet var veMao Zedung Han flovenizmi ile bu az›n-l›k milliyetler aras›ndaki çeliflmeyi de in-celeme konusu yapar, On ‹liflki Üzerineadl› çal›flmas›nda. Ulus kavram›yla milli-yet aras›ndaki fark› ise tart›flmaya gerekduymuyoruz. Çünkü bu, oldukça geri birtart›flma olur.

Bir nokta daha:

Ezilen ulus burjuvazisi ile ezilen ulusburjuvazisi aras›ndaki çeliflmeyi bafll›caçeliflme olarak tespit etti¤imizden dolay›,bize yönelik “ileride bu tespiti bafl çelifl-meye dönüfltürürler” yönlü idiada bulu-nanlar›n, taban›n geri duygular›n› sosyalflovence okflamaktan baflka bir prati¤ehizmet etmediklerini belirtelim.

Daha önce ifade ettik. Bir kere tespitedilen her bafll›ca çeliflme bafl çeliflmeolarak gündeme gelmez, tespit edilmez.Hakim s›n›flar›n kendi aras›ndaki çelifl-me gibi.

‹kincisi, her iki ulusun burjuvazisiaras›ndaki çeliflmeyi bafl çeliflme olaraktespit etmek için ayr› örgütlenmeyi sa-vunman gerekir. Uluslara göre örgütlen-mek de yetmiyor. Gidip o ulusun burju-

vazisinin bayra¤› alt›nda birleflmen gere-kiyor. Ama Stalin yoldafl›n dedi¤i gibi“Proletaryan›n denenmifl bayra¤› vard›r.”Dolay›s›yla ulusun burjuvazisinin bayra-¤› alt›nda birleflme diye bir derdi yokturve olamaz. O, ezilen ulusun kendi kade-renin tayin hakk› sorununu ayr› örgütle-nerek de¤il, s›n›f mücadelesine tabi ikin-ci sorun olarak ele al›p çözer. Örgütlen-meyi bütün ulus ve milliyetlerden pro-letaryan›n tek bir parti çat›s› alt›nda bir-leflmesini esas alarak yapar. Onun nihaihedefi komünizmdir. Buraya giderken dedemokratik ve sosyalist devrimden geçe-rek gidecektir. Mevcut iktidarlar› y›ka-rak, onlar›n yerine kendi ikitdar›n› kurar.Bu, ayn› zamanda kendi iktidar›n›n da or-tadan kalkmas›n›n bafllang›c› olur. Amaezilen ulus burjuvazisi ve di¤er ulus bur-juvazileri öyle yapmaz. Onlar tam tersiniyaparlar. Kendi ulusal pazar›n› daha ko-lay sömürmek için devlete ihtiyaç duyar-lar. Ve bu devletlerini korumak ve ayak-ta tutmak için de her yola bafl vururlar.

Sözün özü, ezen ulus burjuvazisi ileezilen ulus burjuvazisi diye bir ekono-mik, politik ve tarihsel oluflum var ise ohalde bu iki burjuvazi aras›nda da pazariçin mücadele var demektir. Ezilen ulu-sun burjuvazisi kendi pazar› önünde en-gel teflkil eden egemen ulus burjuvazisiy-le sorununu masa bafl›nda halledemezsesavafla bafl vurmak zorunda kal›r.

‹flte, bu nedenlerden dolay›, çok ulusluülkelerde ezen ulus burjuvazisiyle ezilenulus burjuvazisi aras›ndaki çeliflmeyi gör-meyen veya görmezlikten gelenler ya ›rk-ç›-floven ya da MLM fikirlerden etkilen-mifl sosyal floven sa¤ oportünist olurlar.

Hiç kimse Mao veya Kaypakkayayoldafl›n flapkas› alt›na gizlenerek kendi

7 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 77: Sınıf Teorisi - Sayı 6

sa¤ oportünist görüfllerini gizlemeyi bafla-ramaz. Yoldafl Kaypakkaya söz konusuçeliflkiyi bafll›ca çeliflmeler içerisinde say-mam›flsa bunun iki önemli nedeni vard›r.

Birincisi, 1970’li y›llar›n bafl›ndaKürt ulusal hareketi bugünkü gibi savaflboyutunda seyretmiyordu ve dolay›s›ylasorun pratik olarak bu denli hissedilmiy-ordu. ‹kinci bir neden ise bafll›ca çelifl-meler sorununun teorik bak›mdan bu-günkü gibi tart›fl›lmam›fl olmas›d›r. VeyaÇin temel al›narak bafll›ca çeliflkilerintespitine gidilmifl olunmas› olas›l›¤› yük-sektir. Dikkat edilirse Kaypakkaya baflçeliflme sorununu dönemin revizyonistT‹‹KP önderli¤iyle derinlikli ve kapsam-l› bir flekilde tart›fl›rken, bafll›ca çeliflme-ler konusunda herhangi bir tart›flma yap-mam›flt›r. Bu da bafll›ca çeliflmeler nok-tas›nda henüz bir bilinç oluflmad›¤›n›gösteriyor. Bafll›ca çeliflmelere iliflkin te-orik tart›flmalara Mao’da da rastlamad›k.

Ancak flu da bilinmelidir ki Mao’dabafll›ca çeliflmeler tart›flmas› veya söyle-mi yok diye bu durum bize bafll›ca çelifl-meleri “temel çeliflme” olarak ifade et-memizi getirmez. Daha önce bir çok kezifade ettik. Temel çeliflme ile bafl çeliflmefarkl› oldu¤u gibi temel çeliflme ile bafll›-ca çeliflmeler de farkl›d›r. Bunlar› birbiri-ne kar›flt›rmak ve ayn›ym›fl gibi göster-mek akla karay›, sapla saman› birbirinekar›flt›rmak gibidir.

Bununla yetinmeyen kimi iftirac› kü-çük burjuvalar bizim befl bafll›ca çeliflmesöylemimizi götürüp “befl temel çeliflmetespiti yap›yorlar” fleklinde tahrif et-mekten de çekinmiyorlar. Hem de bu tah-rifatlar belgeler yabanc› bir dille yaz›lma-m›fl olmas›na karfl›n yap›l›yor. Ya bir debu belgeler baflka dillerde yaz›lm›fl olun-sayd› o zaman kimbilir bu iftirac›lar dahane iftiralar üretmifl olacaklard›?

Özetleyecek olursak;

Maoistlerin 1. Kongreyle birlikteezen ulus burjuvazisi ile ezilen ulus bur-juvazisi aras›ndaki çeliflmeyi bafll›ca çe-liflmeler içerisinde tespit etmesi do¤ru vebilimsel bir tespittir. Tersi anlay›fllar Kürtulusal ayaklanmalar›n›, dahas› PKK’ninyürüttü¤ü ulusal savafl›m› görmezliktengelen sosyal floven ve floven anlay›fllarahizmet eder.

e) Feodalizm ile genifl halk y›¤›nlar›aras›ndaki çeliflme

Bu bölümün girifl k›sm›nda ülkemizinsosyo-ekonomik yap›s›n› k›saca da olsaortaya koymaya çal›flt›k. Yaz›m›z›n ama-c› ülkenin sosyo-ekonomik yap›s›n› irde-lemek olmad›¤›ndan fazlaca detaylaragirmedik. Konumuz bafll›ca çeliflmelersorunudur. Dolay›s›yla bu sorun üzerindetart›flmam›z› yürütece¤iz. Ülkedeki baflçeliflme nedir ne de¤ildir sorununu ele al-d›¤›m›z k›s›mda feodalizme iliflkin gö-rüfllerimizi az da olsa detayland›raca¤›z.

Bu ön notu düfltükten sonra konumu-zun özü üzerinde tart›flmalara dönebiliriz.

Daha önce de ifade etti¤imiz gibiTürkiye-Kuzey Kürdistan’da feodal üre-tim iliflkisi hakimdir. Dolay›s›yla ülke-mizde demokratik devrimin özünü olufl-turan toprak devrimi gerçekleflmemifltir.Yani feodalizm tasfiye edilmemifltir.

Bilindi¤i gibi MLM literatürde feoda-lizmden kapitalizme geçiflin iki yolundansöz edilir. Bunlar; birincisi afla¤›dan yu-kar›ya do¤ru kapitalizmin iç dinami¤iylegeliflerek feodalizmin önce alt, sonra iseüst yap›da bir burjuva demokratik devri-

76

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 78: Sınıf Teorisi - Sayı 6

miyle tasfiye edilmesidir (bat› Avurupaülkelerinde yafland›¤› gibi). ‹kinci yol ise,yukar›dan afla¤›ya do¤ru, devlet eliylekapitalizimin gelifltirilerek feodalizmintasfiye edilmesi (buna, ayn› zamanda jun-ker tarz geçifl de denir) yoludur. Rus-ya’da kapitalizm ikinci yolla (junker) ha-kim hale gelmifltir.

Ülkede “kapitalizm hakimdir” diyen-ler ikinci yolla kapitalizm hakim olmufl-tur tezini savunmaktad›rlar. Birinci yollafeodalizm tasfiye olmufltur diyen yok. Enaz›ndan biz bilmiyoruz. B›rakal›m küçükburjuva oportünistlerini bir kenara ende¤me burjuva ideologlardan dahi “fe -odalizm burjuva demokartik devrimletasfiye olmufltur” diye bir tez ileri sürenolmad›. Çünkü böyle bir devrim olmad›.Olsayd› en az›ndan burjuva tarihçileriyazard›. Hem de övünerek.

“‹kinci yolla feodalizm tasfiye olmufltur”,anlay›fl› üzerinde k›saca da olsa dural›m:

Hemence belirtelim. Biz ülkede kapi-talizmin hiç geliflmedi¤i iddias›nda de¤i-liz. Böyle bir iddiada bulunmak için insa-n›n uzayda yaflamas› gerekir. Kapitaliz-min geliflmedi¤ini söylemek ne denli an-ti-bilimsel bir görüfl ise, ülkede kapitaliz-min yukar›dan afla¤›ya do¤ru geliflerekhakim oldu¤unu söylemek de anti-bilim-selliktir.

Bir kere bu ülke ve onun üzerinde ku-rulu devlet ba¤›ms›z bir devlet de¤il, em-peryalizmin yar›-sömürgesi alt›ndad›r.Oysa Rusya gibi kapitalizmin hakim ol-du¤u ülkeler ba¤›ms›zd›. Ve buralardaemperyalizm öncesi kapitalizm hakim ol-mufltur.

‹kincisi, bu anlay›fl emperyalizme ile-ricilik misyonunu yüklemektedir. Bu an-lay›fla göre emperyalizm kapitalizmi ge-lifltirerek feodalizmi tasfiye etmifltir. Oy-sa emperyalizm bu gibi ülkelerde feoda-lizmi gelifltirmek yerine onu korur. Çün-kü emperyalzm en çok sömürüyü ve kar›feodal s›n›flar› koruyarak yapar.

Üçüncüsü, bu anlay›fl, devleti elindebulunduran, yöneten ve yönlendirenkomprador bürokrat burjuva ve büyüktoprak a¤alar› s›n›f›na ilericilik payesivermektir. Dahas› bu anlay›fl, söz konusugerici s›n›flar› emperyalizmden ba¤›ms›zilerici s›n›flar olarak de¤erlendirmektir.Buna göre, yani mademki ad›geçen s›n›f-lar önderli¤inde kapitalizm gelifltiriliyor-sa, o halde bu s›n›flar üretici güçleri en-gelleyen de¤il de gelifltiren güçler olarakde¤erlendirmek gerekmez mi?

Bu anlay›fla neresinden bak›l›rsa ba-k›ls›n emperyalizm ve uflak s›n›flar›nailericilik payesi biçmektir. Bu da ideolo-jik olarak s›n›f iflbirlikçisi sa¤ oportünistbir teoridir.

Her fleyi bir kenara b›rakal›m. Nere-deyse yüz y›ld›r her seçim döneminde“toprak reformu yapaca¤›z” diye seçimmeydanlar›nda bolca yalan flatosu kuranhakim s›n›f partileri hükümet olduklar›n-da ise “toprak reformu” sözünün yan›n-dan bile geçemiyorlar. Acep nedendir?

Öyle ya mademki devlet yerli kapita-lizmi (milli) gelifltiriyor, o halde neden“toprak reformunu” yapam›yor? Hat›rla-naca¤› gibi bu konuda 1970’li y›llar›n ba-fl›nda seçim meydanlar›nda en keskin nu-tuklar atan Ecevit’ti. Ecevit halk› kand›r-mak için bu yalanlara bafl vuruyordu. Da-ha sonra bir çok kez hükümet de oldu. Fa-

7 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 79: Sınıf Teorisi - Sayı 6

kat “toprak reformu” kelimesini bile unut-tu. Demek ki “en keskin feodalizm karfl›-t›”(!) komprador burjuvalar dahi “toprakreformunun” yan›ndan bile geçmiyorsa,art›k geriye kalan feodal burjuva partilernas›l toprak reformu yapabilirler?

Son y›llarda özellefltirmeyle birlikteemperyalizmin yerinde (do¤rudan) sö-mürüsüyle art›k kompradorlar›n elindekifliflirme kapitalizmin git gide ortadankalkt›¤›n› görmemek için insan›n politikolarak kör olmas› gerekir.

Hangi a¤al›k tasfiye oldu? Bu a¤al›kve feodalizm o kadar tasfiye olduysa na-s›l oluyor da, hem de son y›llarda feoda-lizme daha yak›n olan düzen partileri hü-kümet olabiliyor? Koruyuculuk ve bu sis-tem üzerinden topraklarn› daha da genifl-letebiliyor.

Genel ve yerel seçimlerde feodal s›-n›flar›n temsilcilerinin ne denli etkili ol-du¤unu bile tart›flmaya gerek görmüyo-ruz. Büyük feodal beylerden, yar›-feodalyar›-burjuva kompradorlara, afliret reisle-rinden tefeci-tüccarlara, tarikat liderleri,fleyhler ve mollalara, oradan da tefecibankalara kadar, hepsi feodalizmi temsiletmektedir.

Milli kapitalizm her geçen gün dahafazla iflas ettiriliyor. Binlerce milli kapi-talist emperyalist ekonomi politikalar so-nucu iflas ederek yoksullaflm›flt›r. Komp-radorlar›n bir ço¤u dahi iflas ettirildi. Du-rum bu merkezde iken insan›n art›k kal-k›p “kapitalizm gelifliyor, gelifltiriliyor”demesi için kapitalizm sevdal›s› olmas›gerekir.

Konumuzu daha fazla da¤›tmadan to-parlayal›m:

Feodalizm ile genifl halk y›¤›nlar› ara-s›ndaki çeliflme bafll›ca çeliflmeler içeri-sinde, hem de en etkili ve belirgin bir fle-kilde varl›¤›n› sürdürmektedir.

3) Ülkedeki Bafl Çeliflme

Bafl çeliflki kavram›n›n teorik aç›mla-mas›n› birinci bölümde gerek Mao gerek-se yoldafl Kaypakkaya’dan aktar›mlarlayapt›k. Burada üzerinde yo¤unlaflaca¤›-m›z nokta, mevcut sosyo-ekonomik yap›-n›n bafll›ca çeliflmeleri içerisinde hangiçeliflmenin bafl çeliflme olarak tespit edil-mesi gerçekli¤i olacakt›r.

Ülkenin temel çeliflmesi ve bundankaynakl› bafll›ca çeliflmeleri ortaya koy-duk. fiimdi ise bu bafll›ca çeliflmeler içe-risinde hangi çeliflme çözülmesi duru-munda di¤er çeliflmeleri etkileyen, onlarüzerinde “yönetici ve belirleyici rol oy-nayan”; bir k›sm›n› çözerken, bir k›sm›n›ise öne geçirip gelifltirir, (bafl çeliflme)tespiti üzerinde duraca¤›z.

Önce konuya iliflkin program›n58.maddesinde yer alan bafl çeliflme tes-pitini aktaral›m. Sonra ad› geçen bafl çe-liflmenin nedenleri üzerinde dural›m.

Program›n 58.maddesi flöyle der:

“Çok say›da bafll›ca çeliflmenin bu -lundu¤u bu karmafl›k süreçte bütün çelifl -melerin geliflmesini tayin ve onlar üzerin -de etki icra eden çeliflki ise (bafl çeliflki)feodalizm ile çeflitli millet ve az›nl›k mil -liyetlerden genifl halk y›¤›nlar› aras›nda -ki çeliflkidir. Bu çeliflmenin özünü büyüktoprak a¤alar› ile genifl köylü y›¤›nlar›aras›ndaki çeliflme oluflturmakatd›r.”

Biz programda belirtilen bafl çeliflmeüzerine teorik aç›mlamaya girmeden ön-ce konuya iliflkin sözü yoldafl Kaypakka-ya’ya b›rak›yoruz. Çünkü Kaypakkayabu konuda gerekli teorik aç›l›mlara

7 8

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 80: Sınıf Teorisi - Sayı 6

girmifltir.

“Bugün ülkemizde, feodalizmle halky›¤›nlar› aras›ndaki çeliflme, ‘di¤er çelifl -melerin geliflmesini tayin ve onlar üzerin -de tesir icra etti¤i’ için, ‘yönetici ve be -lirleyici rolü oynad›¤›’ için bafl çeliflme -dir.

“Emek-sermaye çeliflmesinin veyabaflka bir deyiflle proletarya-burjuvaziçeliflmesinin geliflmesi, ‘feodalizmle halky›¤›nlar› aras›ndaki çeliflmenin’ geliflme -sine ve çözümüne ba¤l›d›r; bu çeliflmegeliflti¤i ve çözüldü¤ü ölçüde, proletaryave burjuvazi ortaya ç›kar ve geliflir. Pro -letarya-burjuvazi çeliflmesinin netleflme -si, keskinleflmesi ve olgunlaflmas›, feoda -lizmin halk y›¤›nlar› taraf›ndan bütünkökleriyle silinip süpürülmesine ba¤l›d›r.Proletaryan›n feodalizme karfl› mücade -lede en kararl› bir flekilde ve en önde yeralmas›, buradan gelir. Çünkü, feodalizmkararl› ve kesin bir köylü mücadelesiylesilindi¤i ölçüde, burjuva-proleter çelifl -mesi ortaya ç›kar, proleter s›n›f mücade -lesi için, sosyalizm için elveriflli flartlardo¤ar. Marksist-Lenninist kesintisiz veaflamal› devrim teorisine temel olan fikirde, yine bu fikirdir.

“Yar›-sömürge, yar›-feodal ülkeler -de, emperyalizmle ülke halk› aras›ndakiçeliflme üzerinde de ‘yönetici ve tayinedici’ rol oynayan çeliflme, yine, ‘feoda -lizmle halk y›¤›nlar› aras›ndaki çelifl -me’dir. Emperyalizm böyle ülkelerde,varl›¤›n› ve hakimiyetini esas olarak fe -odalizme dayanarak devam ettirmektedir.Emperyalizm, feodalizmi özellikle siyasive ideolojik alanlarda destekleyerek ve

güçlendirerek, feodal mülküyetin ve ilifl -kilerin çözülmesini yavafllatarak varl›¤› -n› ve hakimiyetini sürdürür. Emperyaliz -min flehirlerdeki sosyal dayana¤› komp -rador burjuvazi, genifl köylük bölgelerde -ki sosyal dayana¤› ise toprak a¤alar›, te -feciler, faizciler, afliret reisleri, yar›-bur -juva, yar›-feodal çiftlik beyleri ve feoda -lizmin ideolojik dayanaklar› olan fleyhler,hac›lar, hocalar, dedeler vs...’dir. Yani,feodal s›n›f mensuplar›d›r. Feodal mül -küyet, yani esas olarak toprak a¤al›¤› çoka¤›r tempoyla çözülmekle birlikte, bunlaryine de feodal sömürü biçimlerini uzuny›llar muhafaza etmektedir. Yar›c›l›k, or -takç›l›k, kirac›l›¤›n feodal biçimi, tefeci -lik, faizcilik gibi yar›-feodal sömürü bi -çimleri devam etmektedir. Tefecilik ve fa -izcilik, emperyalizmin bankalar› vas›ta -s›yla pompalanmaktad›r. Özellikle üstya -p› alan›nda feodal iliflkiler, bütün flidde -tiyle devam etmektedir. Burjuva demok -rasisiyle feodalizmin k›rbac› daima kol -kolad›r. Demokrasi daima feodal bir ka -rakter de tafl›maktad›r. Burjuvazininönemli bir k›sm› yar›-burjuva, yar›-fe -odal bir nitelik gösterir. ‹flte bütün bun -lar, yani her türlü feodal iliflkiler, emper -yalizmin dolayl› hakimiyetini kolaylaflt› -r›r, ona dayanak olur. Feodalizimn ad›mad›m temizlenmesi, yani feodalizmle halky›¤›nlar› aras›ndaki çeliflmenin ad›mad›m çözümlenmesi, emperyalizmi önemlidayana¤›ndan yoksun b›rak›r. Emperya -lizmle ülke halk› aras›ndaki çeliflmeyi et -kiler ve bu çeliflmenin ad›m ad›m çözüm -lenmesine yol açar.

“Fakat bafl çeliflme de¤iflmez de¤il -

7 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 81: Sınıf Teorisi - Sayı 6

dir. ‹çinde birden fazla çeliflme tafl›yanher hangi bir seyir içindeki bafl çeliflme,flartlar›n de¤iflmesiyle tali hale gelebilir,tali olan çeliflme de bafl çeliflme halinialabilir. Mesela, yar›-sömürge, yar›-fe -dal bir ülkenin, emperyalizmin fiili iflga -line u¤ramas› ve sömürgelefltirilmesi ha -linde, emperyalizmle ülke halk› aras›nda -ki çeliflme, süreci etkileyen ve tayin edenbafl çeliflme haline gelir.” (Seçme Yaz›-lar)

Yoldafl Kaypakkaya’n›n ülkedeki baflçeliflme ve nedenlerine iliflkin ortayakoydu¤u tezlere ekleyecek fazla bir sözü-müz yoktur. Biz sadece bu çeliflmenin de-mokratik devrim yöntemiyle çözülmesiy-le birlikte bunun ayn› zamanda “ezenulus bujruvazisi ile ezilen ulus burjuvazi-si aras›ndaki çeliflmenin” çözümünü degetirece¤ini eklemek isteriz. Çünkü De-mokratik Devrim program›n›n önemli so-runlar›ndan birisi de “ulusalar›n kendikaderlerini tayin hakk›” sorunudur. Busorun demokratik bir sorundur. Sorunungerçek anlamda çözümü ise proletaryaönderli¤inde gerçekleflecek Yeni Demo-kartik Devrim'le olacakt›r. “Uluslar›n tamhak eflitli¤i” ilkesinden hareket edilecek-tir. Hiç bir ulusa imtiyaz tan›nmayacak-

t›r. Bir nebzecikte olsa e¤er imtiyaz ta-n›nacaksa o da egemen ulusa de¤il ezi-len ulusa tan›n›r, tan›nacakt›r. Her ikiulusa özgü milliyetçi düflünceler elbettekidevrim sonras› hemen ortadan kalkmaya-cakt›r. Bu süreç içersinde ad›m ad›m or-tadan kalkacakt›r. Milliyetçili¤in maddizemini olan farkl› uluslar tarihsel olarakvar oldu¤u müddetçe milliyetçi düflünce-ler de olacakt›r. Fakat bu, günümüzdeki

gibi bir savafl-fliddet biçimine bürünme-yecektir. Çünkü proletarya kendi iktidar›döneminde uluslar aras›nda ulusal eflit-sizliklere yol açacak ekonomik-politik veulusal eflitsizlikleri azami bir flekilde or-tadan kald›racak, kald›rm›fl olacak.

Bir kez daha alt›n› çiziyoruz: Ülke-mizin tam ba¤›ms›zl›¤a ve demokarsi-ye ulaflmas›n›n ve farkl› uluslar aras›n-da tam hak eflitli¤inin sa¤lanmas›n›nbiricik yolu anti-feodal, anti-emperya-list milli demokratik devrimden geç-mesiyle mümkündür.

Anti-feodal mücadeleyle anti-em-peryalist mücadele iç içedir ve birbi-rinden ayr›lmaz.

Fiili iflgalin olmad›¤› günümüz koflul-lar›nda anti-feodal devrim (toprak devri-mi) geçerli iken, iflgalci koflullarda isebugünkü bafl çeliflme de¤iflip ikinci planadüflerek milli çeliflme esas hale gelecek-tir. Ancak bu, yani bafl çeliflmenin de¤ifl-mesi toprak devrimi sorununun ortadankalkt›¤› anlam›na gelmez. Toprak sorunuyine devam edecektir. De¤iflen bafl çelifl-me olacakt›r. Feodalizm ile çeflitli milletve milliyetlerden genifl halk y›¤›nlar› ara-s›ndaki bafl çeliflme ikincil plana düflecek,emperyalizm ile ülke aras›ndaki çeliflmebirinci plana geçecektir. Buna koflut ola-rak ittifaklar vb politikalar da de¤iflmiflolacakt›r.

4) Bafl Düflman: D›flta ABD eperya-lizmidir, içte ise Kemalist kliktir

“Bafl düflman” söylemi üzerine dahaönce teorik aç›l›mda bulunduk. O neden-le do¤rudan ülkemizdeki bafl düflman so-

8 0

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 82: Sınıf Teorisi - Sayı 6

rununu ele alarak konuya girifl yapaca¤›z.

Dünya çap›nda bafl düflman sorununuele al›rken emperyalist devletler içerisin-de ABD’nin ezilen dünya halklar›n›n bafldüflman› oldu¤unu ortaya koymufltuk.Bunu tek tek ülkeler somutuna indirgedi-¤imizde ise bafl düflman›n de¤iflebilece¤i-ni de belirtmifltik. Buna iliflkin örneklerde sunmufltuk. Bizim ülkemiz somutundaise bafl düflman ABD emperyalizmidir.

Bütün emperyalist devletler stratejikdüflmanlar›m›zd›r. Fakat bu stratejik düfl-manlar›m›z içerisinde ülkemiz halk›n› herbak›mdan daha fazla sömürüp ezen güçise ABD emperyalizmidir. Bu ülke, uflaks›n›flarca “küçük Amerika” yap›lm›fl du-rumdad›r. ABD’nin ülkemizi “küçükAmerika” yapma projeleri 1950’li y›llar›nbafl›ndan bugünlere kadar gelmifltir.Abart› yapt›¤›m›z san›lmas›n. Bu ülke ne-redeyse ABD’nin 51. eyaleti olarak yöne-tilmektedir. Bush’un elini daha fazlauflakl›k için öpmeye giden Tayyip’in“K›br›s sorununun çözümünü her yönüy -le ABD’ye b›rak›yoruz,” yönlü aç›klama-lar yapmas›, “Küçük Amerika”l›¤› çoksomut bir flekilde gözler önüne sermekte-d i r .

Ülke, ‹MF memurlar› taraf›ndanadeta sömürge valisi gibi yönetilip, yön-lendirilmektedir. Ekonomisinden siyase-tine kadar temel politikalar ABD’denicazet al›nmadan yap›lm›yor. fiüphesizki di¤er emperyalist devletlere de ba-¤›ml›l›k var. Fakat etkili ve yetkili olanABD emperyalizmidir.

Uflak s›n›flarla ABD aras›nda baz›konularda yer yer çeliflme olsa da ancakbu çeliflmeler oldukça tali düzeydedir.Çeliflmeli durumlar ise daha çok kendisi-ni Kemalist iktidar taraf›ndan çizilen Mi-sak-› Milli s›n›rlar› ve Kürt sorunu nokta-

s›nda göstermeketedir. Tayyip ve hükü-meti tam bir ABD tetikçili¤i yapmakta-d›r. Onu ve hükümetini ABD ifl bafl›nagetirdi.

Asl›nda mevcut hakim s›n›f partileri-nin ço¤unlu¤u ABD tetikçili¤i yapmakta-d›r. Baz›lar› hükümette olmad›¤› içinABD karfl›t› söylemlerde bulunmaktad›r.Di¤er bir k›s›m düzen partileri ise (CHP,DSP gibi) esasta Bat› Avrupal› emperya-list devletlerin (Almanya, Fransa) tetikçili-¤ini yapmaktad›rlar. Hiç birisi de anti-em-peryalist olmad›¤› gibi hepsi de flu veya buemperyalist devletin ufla¤› partilerdir.

Türk devletinin temel kurumlar›naesasta yön veren ideoloji ve siyasi çizgiesasta 1923’lerin Kemalist çizgisidir. TCAnayasas› 1930’lu y›llarda ‹talyan fafliz-minin yöneticisi Mussoloni’nin faflist

anayasas› esas al›narak haz›rlanm›flt›r.Irkç›-floven ve faflist kanunlar Kemalistiktidarla birlikte yukar›dan afla¤›ya do¤ru

yerlefltirilmifltir. Bundand›r ki d›fltaABD iken içte ise, yani ülkedeki hakims›n›f kilikleri aras›nda ideooljik-siyasiçizgi bak›mdan, bafl düflman Kemalistkliktir diyoruz.

Öteden beridir vurgulad›¤›m›z bir hu-susun alt›n› bir kez daha çizelim: Hükü-metle iktidar ayn› fleyler de¤ildir. Hükü-met parlementer ço¤unluk üzerinden olu-fluturulan yürütme organlar›ndan (o dageçici bir kurumdur) birisidir. Ancak ik-tidar, bütün hakim s›n›flar›n ç›kar›n› ko-ruyan yasama, yürütme ve yarg›n›n bilefl-kesi olan diktatörlüktür. ‹ktidara bütünhakim s›n›flar ortakt›r. Ve hepsinin ortakdiktatörlü¤üdür. Dolay›s›yla hakim s›n›f-

4 6

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 83: Sınıf Teorisi - Sayı 6

lar›n temsilcisi siyasi partilerden hangisihükümet olursa olsun mevcut üç bileflkedo¤rultusunda faflist diktatörülü¤ü yöne-tip yönlendirmek zorundad›r. Çünkühepsinin de bunda ç›kar› var. Yoksa ha-kim s›n›f partisi olamaz.

Konumuzla ba¤lant›l› olarak bir pa-rantez açal›m: Hükümetlerde zaman za-man milli burjuva partilerin de yer ald›¤›-n› belirtelim. Özellikle de sa¤ gerici ka-nat. Bu, milli burjuvazinin iktidar oldu¤uanlam›na gelmez. Hükümet düzlemindede olsa milli burjuvazinin gerici karfl›-devrimci kanad›n›n (sa¤) yer almas› ülke-miz yak›n tarihinde söz konusudur. Budurum milli burjuvazinin karekteriyle çe-liflmez. Tam tersine gerici, karfl›-devrim-ci kanat bu tür iliflkiler içerisinde olur.Emperyalizmle de uflakl›k düzeyinde ol-masa da iliflkileri vard›r. Milli burjuvazi-nin sa¤ karfl›-devrimci kanad› devrimimi-zin bugünkü aflamas›nda devrim güçleri-nin karfl›s›nda yer al›r. Bu gerici kanatdaha çok fiili iflgal koflullar›nda emperya-lizme karfl› tav›r al›r. Di¤er dönemlerdeesas olarak hakim s›n›flarla ve onlar›nparlementodaki borazanl›¤›n› yapan par-tilerle ittifak içerisinde olur. Refah Parti-si’nin durumu bunu gözler önüne ser-mekteydi.

fiüphesiz ki bu karfl›-devrimci kanatmevcut durumda devrimimizin stratejikdüflmanlar› aras›nda de¤il. Fakat dostu dade¤ildir. Devrim güçlerinden de¤il, karfl›devrim güçleri içerisinde yer al›r. Bilinirki her karfl›-devrimci her durumda taktikveya stratejik olarak vurulmaz. Devrimcephesine yönelmedi¤i zaman bu karfl›-devrimci güce yönelinmesi do¤ru bir si-

yaset olmaz.

fiimdi konumuza kald›¤›m›z yerdentekrar devam edelim.

Parlemento olmadan da iktidar sivilve askeri bürokratlar taraf›ndan yürütülü-yor; yönetilip, yönlendiriliyor. Parlemen-to ve hükümetler göstermelik ve halk›kand›rmak için kurulmufl geçici kurum-lard›r. Dahas› faflist diktatörlük ve gericidiktatörlükler ve onun hakim s›n›flar›parlemento ve hükümetleri istedi¤i za-man feshedebilir. Ama üç bileflkenin ken-disi olan diktatörlükten vazgeçmezler.Bugüne kadar onlarca hükümet gelipgeçti. Üç kez ise askeri darbe oldu. Bir de1997 y›l›nda “post modern” diye bilinendarbe oldu. Yani parlemento kapat›lma-dan Refah-Yol (Reah Partisi ‹le Do¤ruYol’un koalisyonu) hükümeti ordu ve ha-kim s›n›flar taraf›ndan alafla¤› edildi.1945’ler öncesi ise tek parti (CHP) hükü-metiyle yönetildi.

K›sacas›, hükümetle iktidar kavramla-r›n› birbirine kar›flt›rmamal›y›z. Bir çokküçük burjuva oportünist ak›m bu tür kav-ramlar› bir ve ayn› olarak ele almaktad›r.

S›n›flar ekonomik durumlar›na göretahlil edilir. Partiler ve hükümetler iseprogram ve güttükleri siyasetlere göretahlil edilir. Buna göre hareket edildi¤in-de bugüne kadar gelmifl geçmifl bütün hü-kümetler emperyalizm, komprador burju-vazi ve büyük toprak a¤alar›n› temsil et-mifl, onlar›n icazetleri sonucu kurulmuflveya devrilmifltir. Bütün askeri darbelerinarkas›nda ABD’nin oldu¤unu bilmeyen,iflitmeyen yok. Emperyalizm ve uflak s›-n›flar stratejik düflmanlar›m›zd›r. Ve bu

47

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 84: Sınıf Teorisi - Sayı 6

üç büyük da¤ devrimimiz önünde en bü-yük engel güçlerdir. Bu, devrimimizinstratejik yasas›d›r. Taktik yasas› ise bustratejik düflmanlar aras›nda ayr›m yap-may› gerektirir.

‹çinden geçti¤imiz süreçte stratejikdüflmanlar›m›z aras›nda ayr›m yapmakbunlardan birini veya bir kli¤i bafl düfl-man ilan etmek, geriye kalan düflmanlar-la herhangi bir ittifak› getirmez. Tersi an-lay›fllar üç dünya teorisi diye bilinen s›n›fiflbirlikçi teoridir. Bu, düflmanlar› tek tekvurma takti¤idir. Parça parça yok etmetakti¤idir. ‹stesek de istemesek de politikvurufl ve ajitasyonlar›m›zda düflmanlar›-m›z içerisinde öne ç›kanlara daha fazlayöneliyoruz. Çünkü bu, bir gerçekliktir.Örne¤in, hemen hemen bütün makaleleri-mizde ve etkinliklerimizde genel olarakemperyalizm vurgusu yapman›n yan›ndaözel olarak da ABD vurgusunu yap›yo-ruz. ‹flte bu gerçeklik, ABD’nin dünyahalklar› ve ülkemiz için daha sald›rgandüflman olmas›ndand›r.

Ayn› flekilde ülke içerisinde somutsöylemler ve etkinliklerde daha çokMGK ve AKP hükümeti hedeflenmekte-dir. Bu, di¤er parti veya hakim s›n›flarlaittifak› getiririr mi? Kesinlikle hay›r. Fa-kat tek tek illere veya gerilla bölgelerineindi¤imizde taktik hedeflerimiz de¤iflebi-liyor. Bazen tüm hakim s›n›f klikleri vepartileri takti-politik düflman›m›z olur-ken, bazen hepsi de¤il, bir kaç› olabili-yor. Örne¤in bir MHP’nin yöneticileriher durumda askeri hedeflerimiz içeri-sinde iken, ama bir CHP, DSP, SHP, hat-ta DYP’nin yöneticileri bazen taktik as-keri hedefimiz bile olmuyor. Öyle an ge-lirki hepsi askeri hedefimiz durumundaolabilirler. Bu partilerin temsil etti¤i a¤a-l›k sistemi tabii ki hedefimizdir. Fakatbaz› özgün durumlarda bütün a¤alar› o aniçin taktik hedef seçmek do¤ru olmaz.Meselenin özü fludur; parça parça, lokma

lokma düflmanlar› yenme takti¤idir bu.Bu, her özgün duruma göre ama genelstratejik çizgiyi gözden kaç›rmadan iz-lenmesi gereken devrimin taktik man-t › ¤ › d › r . Taktikle stratejinin diyalektikmant›¤›n› do¤ru kuramad›¤›n zaman do¤-ru çizgiyi kitleler içerisinde nüfuz ettire-mezsin.

Sözün özü, bafl düflman, stratejikdüflmanlar aras›nda ayr›m yapmak;taktik aç›dan öncelikli olarak teflhir vetecrit edilmesi, dahas› vurulmas› gere-ken ilk düflman› belirlemek takti¤idir.Bafl düflman d›fl›nda kalan stratejik düfl-manlarla ittifak politikas› ancak fiili iflgalve dünya savafl› koflullar›nda savunulma-l›d›r. Bunun d›fl›ndaki dönemlerde s›n›fdüflmanlar›m›zdan herhangi bir klikle it-tifak› savunmak veya ittifaka gitmek sa¤oportünist s›n›f iflbirlikçisi bir siyasettir.Bu, teslimiyetçi bir durufltur. Örne¤in 28Mart belediye seçimlerinde SHP ile se-çim blo¤unu oluflturan küçük ve milliburjuva partilerden bir k›s›m›n›n izledi¤içizgi, budur.

Bafl düflman sorununu “hedefi darcepheyi genifl tut” takti¤i olarak anlama-l›y›z. Burada “cepheyi genifl tut” söyle-minden bafl düflman d›fl›nda kalan bütüngüçlerle politik ittifak anlafl›lmamal›d›r.Anlafl›lmas› gereken düflmanlar› teker te-ker yenmek ve kendi güçlerimizi ise ge-nifl tutmakt›r. Niflan› genifl al›rsak kurflunhedefe ulaflmaz. ‹yi niflan almak, hedefido¤ru tespit etmekle mümkündür. Tersitaktiklerle kurflun sa¤a sola sekerek boflagitmifl olur. Ama hem hedefi do¤ru tespitedip, hem de niflan› hedefin alt kenar ortanoktas›nda sabitlersek daha çok baflar›l›oluruz.

Özetleyelim:

Bafl düflman sorunu taktik bir sorun-dur. Göreli ve geçicidir. K›sa sürelerdebafl düflman de¤iflebilir. Temel çeliflme

4 8

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 85: Sınıf Teorisi - Sayı 6

toplumun bütün süreci boyunca, bafl çe-

liflme ise bu sürecin bir aflamas› boyun-ca de¤iflmezken ancak bafl düflman bir

aflama boyunca bile bir çok kez de¤iflir.Bafl çeliflme devrimimizin “en öndeki vetayin edici” olan çeliflmesini çözmektir,bafl düflman ise stratejik s›n›f düflmanlar›aras›nda ayr›m yaparak onlara tek tekvurma ve yenme takti¤idir.

Düflmanlar aras›nda ayr›m yapma-yan; onlar› tek tek vurma ve yenme taktikustal›¤›n› beceremeyen bir hareket devri-mi asla baflar›ya götüremez. Proletaryaönderlikli devrimlerin kaderini birinciderecede do¤ru bir idelojik-siyasi çizgi,ikinci derecede ise taktik ustal›k belirler.Zaten siyaset taktik, taktik ise siyaset de-mektir. Taktik, stratejik hedefe varmakiçin ayl›k, günlük, saatlik ve anl›k politikgeliflmelere karfl› belirlenen yöntemdir.E¤er bu yöntem do¤ru belirlenmezse, ozaman her türlü politik geliflmenin geri-sinde veya ilerisinde kal›narak baflar›s›z-l›¤a u¤ramak kaç›n›lmaz olur. Bu da herhalükarda bizi kitlelerden kopart›r. ‹sterkitlelerin ilerisinde sol, isterse kitleleringerisinde sa¤ politika belirle, hepsi dedevrimi ilerletmez, geriletir. Siyaset so-mut olmak zorundad›r. Yönetip yönlen-dirme sanat›d›r. Bu da taktik manevradanbaflka bir fley de¤ildir. Elbette ki bir tak-tik belirlerken, genel siyasi çizgiyi göz-den kaç›rarak siyaset belirleme lüksü ola-maz. Taktik deyip genel çizgiyi gözdenkaç›rmak, takti¤in ideolojiyi yutmas›olur. Ve çizgiden sap›lm›fl olunur. Sonuç-ta, olsa olsa iyi bir pragmatist oportünistolunur, baflka birfley de¤il.

Emperyalist devletler içerisinde dün-

ya halklar›n›n bafl düflman› olan ABD,ayn› zamanda Türkiye-Kuzey Kürdistanhalk›n›n da bafl düflman›d›r.

Hakim s›n›f klikleri aras›nda içindengeçti¤imiz devrim (demokratik dev-rim) aflamas› boyunca bafl düflman,Kemalist kliktir. Devletin tayin edicikurumlar›ndan MGK’d›r. Kemalistkli¤in bafl düflman olarak seçilmesininana nedeni, devletin, burjuva ideoloji-nin faflist versiyonu olan Kemalist ide-oloji ve siyasi çizgi do¤rultusunda fle-killendirilmesi ve yönetip, yönlendiril-mesidir.

Hükümetler boyutuyla bafl düflmandaha fazla de¤iflkenlik göstermektedir.Dört y›lda, bazan ise alt› ayda bir hükü-met de¤iflmektedir. Dolay›s›yla her “ye-ni” hükümet o dönemin bafl düflman›-d › r .

Partiler boyutuyla hakim s›n›f par-tilerinin tümü stratejik olarak politikdüflman›m›z iken, ancak taktik aç›danbafl düflman parti MHP’dir. Bu bafldüflman parti bölgeler, iller ve daha altla-ra do¤ru inildi¤inde ise de¤iflebilir. Örne-¤in bir gerilla bölgesinde MHP olabilece-¤i gibi, baflka bir bölgede BBP, CHP,DYP, AKP, ANAP gibi partilerden her-hangi birisi bafl düflman olabilir.

Mesele, politik ve askeri vurufl takti-¤imizde, teflhir ve tecrit etmede öncelik-li olarak hangi düflman› vuraca¤›m›z so-runu olarak kavranmal›d›r.

Ad› üzerinde, bafl düflman. Düflmanlararas›nda hepsi eflit de¤il. Mutlak bir flekil-

49

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 86: Sınıf Teorisi - Sayı 6

de dengesizlik vard›r. Bu ba¤lamda bizimde taktik aç›dan stratejik düflmanlar›m›zaras›nda sömürü, sald›rganl›k; iflgal, istilave gerici savafllar bak›m›ndan bafl› çekendüflman› tespit etmemiz flartt›r. o

5 0

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 87: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Faflizm ile yönetilen ülkeleredönmeden ve buna ba¤l› ola-rak kendi topraklar›m›zdaolan› irdelemeden önce, sos-

yalist deneyimlerde öne ç›kan bir yanl›fl-tan, hatal› bir örgütlenmeden bafllayal›m.

Bir örgütlenmedeki demokratik pren-sipler s›ralan›rken ço¤unlukla gözden›rak tutulan bir fley vard›r ki, bu noktada,komünist ideolojinin usta isimlerindenMao Zedung’un yaklafl›m› çözümleyici-dir. Çünkü Mao Zedung, alt kademelerüst kademelere, az›nl›k ço¤unlu¤a tabidirgibi bilinen genel yaklafl›mlardan ayr›olarak fluna da vurgu yapar; örgütün yada partinin üyelerinin bulunduklar› örgüt-te gönül rahatl›¤› içerisinde olmas› gere-kir. Maoizm’i komünist ideolojinin üçün-cü bir nitel aflamas› olarak de¤erlendirenDevrimci Enternasyonalist Hareket de,Mao Zedung’un bu yaklafl›m›ndan hare-ketle, demokrasiye iliflkin olarak dekle-rasyonda flu önemli vurguyu yapar: "...Mao'nun parti içindeki iki çizgi mücade -

lesi anlay›fl›, 'yekpare parti' fleklindekihatal› fikirlere getirdi¤i elefltiriler veparti üyelerini ideolojik olarak yenidenkal›ba dökme ihtiyac›n› vurgulamas›, Le -nin taraf›ndan gelifltirilmifl olan öncümüfreze parti temel kavram›n› zenginlefl -tirmifltir. Hem merkeziyetçilik hem de -mokrasinin, hem disiplin hem özgürlü -¤ün, hem irade birli¤i hem de kiflisel gö -nül rahatl›¤›n›n ve canl›l›¤›n›n mevcutoldu¤u bir siyasi ortam yarat›lmas›önemlidir.”(abç) (Devrimci Enternas-yonal Hareketin Deklarasyonu. Sf; 26)

Bir komünist parti ve örgüt için ge-çerli olan bu temel ilke, bir toplum içinçok daha geçerlidir. Bu yüzden yeni de-mokratik ya da sosyalist toplumlar, yaniproleter özlü cumhuriyetler toplumun vetoplumdaki bireylerin yaflam içerisindekiiç huzurunu ve gönül rahatl›¤›n› her fley-den önce önemsemek durumundad›r. Builkeyi önemsemedi¤i veya küçümsedi¤itaktirde kaybetmekle yüzyüze kal›r.

Sosyalist deneyimlerde bu durumlar›

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

8 0

Toplum neden ajanlaştırılır ya da

Page 88: Sınıf Teorisi - Sayı 6

da izah eder örnekler yasanm›flt›r. Dene-yimlerimizin olumsuzluklar› olarak bun-lar› da de¤erlendirmek ve yeni demokra-tik toplum projelerimizi ona göre flekil-lendirmek durumunday›z. 1994 y›l› itiba-riyle Maoist Komünist Partisi’nin önceliolan TKP(ML)’nin bir raporunda bu ko-nuya dikkat çekilir. Rapor, bir Ermenis-tan izlenimini anlatmaktad›r ve rapordabir Ermeni ailenin anlatt›klar›na dikkatçekilir. Aileye bir sohbet esnas›nda dün-kü Ermenistan (Stalin yoldafl dönemininErmenistan’›) ile bugünkü Ermenistanaras›nda bir k›yaslama yapsan›z ne dersi-niz, diye soruluyor. Ailenin verdi¤i cevapözetle flöyledir: “O dönem bugüne k›yas -la çok çok iyidir. Her yönüyle. Ekonomikaç›dan da, kültürel aç›dan da. Ancak odönem bizi rahats›z eden iki fley vard›:bunlardan ilki çok da önemli de¤ildir;bugün Azerbaycan’la sorun olan s›n›rla -r›n çiziminde hatal› davran›lm›flt›r. An -cak ikincisi iç huzurumuzu bozan ciddibir rahats›zl›kt›; ayn› evde oturan, ayn›ailenin bireyleri bile acaba birinden biriKGB ajan› m›d›r endiflesiyle ev ortam›n -da bile rahat sohbet edemiyordu. Ve bu,tüm memnuniyetimize ra¤men huzurumu -zu kaç›ran bir sey oldu¤u için, o dönemlede bar›fl›k olam›yorduk. Yoksa di¤er yön -leriyle, o dönem, bugünden çok çok iyiy -di.”

Mao Zedung ile Josef Stalin yoldaflaras›ndaki bu iki farkl› kavray›fl ve yakla-fl›ma karfl›-devrimci araflt›rmac›lar biledikkat çekmektedir ki, bu kavray›fltakifarkl›l›¤›n özü, felsefi kavray›flla, diya-lekti¤i, diyalekti¤in temel yasas› olan z›t-lar›n birli¤ini kavray›flla do¤rudan ilinti-

lidir.

Dönemin Çin toplumunu incelemeyealan karfl›-devrimci kimi incelemelerdeflöylesi de¤erlendirmeler yap›ld›¤›na ta-n›k olunur; "Mao Zedung, Stalin gibi birajan örgütü kurmam›flt›. Çünkü o, kitlele -ri harekete geçiriyor, kitleler üzerindenkontrol sa¤lamaya çal›fl›yor ve daha ba -flar›l› oluyordu." Bu yorumla sözüm onaMao Zedung’un çok daha sinsi ve kurnazoldu¤unu anlatmaya çal›fl›yorlar.

Fakat asl›nda meselenin özü fludur:Stalin yoldafl, idari tedbirlerle sorunlar›halletmeye çal›fl›yordu. Onu, bu yönte-me baflvurmaya zorlayan düflüncesi, esa-s›nda felsefi alanda diyalekti¤in z›tlar›nbirli¤i oldu¤u gerçekli¤ini tam olarak an-lamam›fl olmas›ndand›r. Mao'nun yakla-fl›m›n›n temelinde ise, diyalektik dedi¤i-miz proletaryan›n yöntembiliminin z›tla-r›n birli¤i oldu¤unu üst seviyede kavra-m›fl ve uygulam›fl olmas› gerçekli¤i yatar.Felsefi alanda durum budur. Ve elbettekiher felsefi sistemin siyaseten ve pratiktede kendini d›fla vurmas› kaç›n›lmazd›r.Sorun özgülünde bu nas›l d›fla vurmufl-tur? fiöyle: Birinde, idari yöntemlerlemeselelere yaklafl›m esasken, di¤erindekitleleri harekete geçirmek, kitlelere kar-fl› bitmez tükenmez bir güven ile davran-mak esast›r.

Mao'da halka (kitlelere) karfl› hemçok büyük bir sorumluluk hem de bilim-sel temele oturtulmufl güçlü bir güvenduygusu hakimdir. "Y›k›lmaz tek gerçekkale, kitlelerdir" der, O. Halk›n ezici ço-¤unlu¤una karfl› güven duygusuyla doluolmay› ö¤ütler ve flöyle der: "Halk, yaln›z

8 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 89: Sınıf Teorisi - Sayı 6

halk, dünya tarihini yaratan itici kuvvet -tir. ... Y›¤›nlara gitmeliyiz, y›¤›nlardanö¤renmeliyiz, onlar›n tecrübelerini ge -nellefltirerek daha iyi, sistemli prensiplerve metotlar ç›karmal›y›z, sonra yine bun -lar› y›¤›nlara nakletmeliyiz (propagandayolu ile), ayr›ca y›¤›nlar› bu düflünceleriizlemeye ça -¤›rmal›y›z, y› -¤›nlar›n so -runlar›n› çö -z ü m l e m e l i y i zve böylece y› -¤›nlar› kurtu -lufla ve mutlu -lu¤a kavufl -t u r m a l › y › z . "(Mao, Seçme Sözler: sf, 76)

Görülece¤i gibi, Mao'da kitle çizgisi,hem kitlelerden ö¤renmeye hem de ö¤-retmeye dayan›r. Onlar›n yarat›c› gücüneve s›n›f mücadelesinde y›k›lmaz gerçekkale olduklar›na inan›r. Bu sebepledir ki,s›n›f mücadelesini onlara dayand›r›r, kit-leleri harekete geçirir, kelimenin gerçekanlam›nda üreten ve yöneten konumunagelmelerini sa¤layacak bir metotla hare-ket etmeyi esas al›r. Bütün partinin, yol-dafllar›n flu fikirle donat›lmas›n› ister;

"Yaln›z halka dayand›¤›m›z, halk y› -¤›nlar›n›n bitmez tükenmez yarat›c› kuv -vetlerine kesinlikle inand›¤›m›z taktirde,hangi zorluk olursa olsun yenebilece¤i -mizi, kim olursa olsun bütün düflmanlar›nbizleri ezmek flöyle dursun muhakkak su -retle taraf›m›zdan yok edileceklerini bü -tün yoldafllara anlatmal›y›z."

Mao, karfl›-devrimci araflt›rmac›lar›n

iddia etti¤i gibi kitleler üzerinde kontroletmeyi de¤il, bizzat kitlelerin devrimyapmas›n›, devrimden sonra da iktidar›ve partiyi kitlelerin kontrol etmesini sa¤-lamaya çal›fl›r.

Dolay›s›yla, karfl›-devrimci araflt›r-mac›lar›n yukar›ya aktard›¤›m›z de¤er-

lendirmeleri gerçe¤in sadece bir yan›n›ifade ederken, di¤er taraftan Mao'yu"Stalin'den de sinsi" oldu¤u fleklinde bi-linçli bir karalama amac›yla yap›lm›flt›r.Ama onlar›n bütün bu çabalar›na karfl›n,do¤ru yönde hareket eden devrimci vekomünistler, Mao'nun yaklafl›m›n›n, kit-lelere güven temelinde olgunlaflt›r›lm›fldo¤ru bir kitle çizgisi oldu¤unu bu yo-rumlar aras›nda da olsa farkedebiliyorlar.

Bu farkl›l›¤›n esasta diyalekti¤i, diya-lekti¤in temel yasas› olan z›tlar›n birli¤i-ni kavray›flla ilintili oldu¤unu söylemifl-tik. Stalin yoldafl bu noktada hatal› birkavray›fl içerisinde oldu¤u için, tehlike-nin, toplumun ve partinin ba¤r›ndaki çe-liflkilerden yeflerdi¤ini göremiyor, d›flar›-dan içeri s›zd›r›ld›¤›na yorumlayarak,emperyalist blok taraf›ndan d›flar›dan s›z-d›r›lm›fl ajanlara karfl› polisiye tedbirlerolgunlaflt›r›yordu. Ki, hala Stalin yolda-fl›n hatal› yanlar›na tutunmay› erdem ka-

82

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Pek tabii ki, sınıf mücadelesinde karşı-devrim her yola başvuru r.Bunlardan biri de, devrimci ve komünist örgütlere ajan sızdırmak,zayıf unsurları devşirmeye çalışmaktır. Bu yola her zaman başvuru r.Ve tabiki karşı-devrimin bu çabalarına karşı önlem alınır, alınmak zo-ru n d a d ı r. Fakat bunu esasta dedektifvari yöntemlerle sav u ş t u r m a kmümkün olamayacağı gibi, genele yansıyan bir güvensizliğin boy ve-rip yaygınlaşmasına yol açar. Bu da kazandırmaz, kaybettirir.

Page 90: Sınıf Teorisi - Sayı 6

bul eden dogmatik revizyonistler, Stalinyoldafl›n bu tutum ve yorumlar›n› dile ge-tiren makalelerini “Son Yaz›s›” bafll›kla-r›yla kendi gazetelerinde yay›mlarlar.Oysa Ermeni ailenin anlatt›klar›nda dagörüldügü gibi, bu hatal› kavray›fllar, birtoplumun ve o toplum bireylerinin iç hu-zurunu rahats›z eden sonuçlar yarat›yor-du ki, proleter özlü yeni demokratik vesosyalist toplumlarda bunlar› gidermekzorunday›z. Aksi halde, bafla dönerek bu-günkü toplum yap›lar›na dönmek duru-munda kal›r›z.

O halde ajanlaflt›r›lmak istenen bu-günkü toplumlara dönelim.

Almanya’da yaflam›fl olan hemen herkessöyle bir fleyin anlat›ld›¤›na tan›k olmufltur:“Diyelim ki araban› park etti¤in bir yerdehareket etmeye çal›fl›rken araban›z›n önün -de park eden bir di¤er arabaya hafiften deolsa çarpt›n›z. Ama çekip gitmeyip, çarpt›¤› -n›z otonun sahibini beklediniz. Fakat daki -kalar geçmesine, geçen dakikalar›n saatibulmas›na ra¤men gelen kimse olmad› vedolay›s›yla yetiflmeniz gereken ifle geç kal› -yorsunuz. Sak›n yola düflerek gitmeye kalk›fl -may›n, çünkü, saati bulan zamana ra¤menkimse gelmemifl olsa da yola düfltükten azsonra trafik polisi sizi çevirecektir; çünkü,bir pencerenin kenar›nda pinekleyerek otu -ran bir ihtiyar ‘Arabaya çarpt› ve kaç›p git -ti,’ diyerek sizi ihbar etmifltir.”

Bu anlat›lan, bir polis devletinin ya-ratt›¤› ajanlaflt›r›lm›fl bir toplum biçimi-nin görüngüsüdür. Hitler’in Alman top-lumuna miras›d›r.

Feodal-faflist diktatörlük alt›nda, budiktatörlü¤ün zihnine göre biçimlendiril-mek istenen kendi toplumumuzda daböylesi örneklere çokca rastlamak müm-

kün. Böyle bir toplum yarat›lmak istendi-¤ini Milli Egitim Bakanl›¤›’na ba¤l›okullardaki uygulamalardan tutal›m dev-letin askeriye ve polisiye güçlerinin uy-gulamalar›na ve oradan da bu uygulama-lara paralel olgunlaflt›r›lan yasalar›na ka-dar her ad›mda görmek mümkündür.

‹lk ö¤retimden ve liselerden bafllayal›m.

Bu dönemlerde aleni olarak seçilens›n›f baflkan› ve kolluk baflkanlar›n›n ha-ricinde gizlice seçilen ve iliflkileri do¤ru-dan okul idaresi ile olan Onur KuruluBaflkan› olarak seçilen bir kurum dahavard›r. Bu kurum, yani Onur Kurulu Bafl-kan› aleni olarak seçilen s›n›f baflkan›n›nda ilerisindedir ve çal›flmas›n›n do¤as›gere¤i örtük bir flekilde s›n›f baflkan› hak-k›nda bile okul idaresine rapor sunar veokul idaresi bu rapor dogrultusunda s›n›fbaflkan›n› Disiplin Kurulu’nda sorguyaalabilir.

‹lk ö¤retiminde ve liselerinde bile ö¤-rencinin ve okulun iç disiplinini örtük ör-gütlenmelerle polisiye bir tarzda oturtma-ya çal›flan bir e¤itimin niteli¤ini birliktetasavvur edelim.

‹lk ö¤retimde bafllayan bu yöntem,devlet içerisinde yukar›ya do¤ru ç›k›ld›-¤›nda ve daha genifl bir flekilde toplumuniçerisine do¤ru yay›ld›¤›nda görülecektirki, çok daha karmafl›k haller almaktad›r.

‹flbirlikçi ve ajan örgütlemeleri dahayayg›n bir hal al›rken polisiye ya da aske-ri güçler, kendilerince suçlu görüp de gö-zalt›na ald›klar› birini suçlamaktan öte,bilgi verme ve bilgi toplama karfl›l›¤›nda,yani iflbirli¤i ve ajanl›¤› karfl›s›nda affe-debiliyor.

8 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 91: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Örtük bir flekilde yürütülen bu devletve toplum örgütlemesi gelinen aflamadayasalar üzerinden de alenilefltirilerek ya-sal bir zeminde do¤rudan bir zihin örgüt-lemesi ile yap›l›yor. Devrimci, komünist,yurtseverlere karfl› zorun yan›s›ra ç›kar-d›¤› piflmanl›k yasalar›n› bir yana b›raka-l›m, toplumun her zerrece¤ine piflmanl›¤›yaymay› yasa haline getirmeye çal›flt›kla-r›n›n örnekleriyle doludur.

Sözgelimi, "yolsuzlukla mücadele"ad›na düzenlenen son yasa tasar›s› bunoktada önemli bir örnektir. Yolsuzlukla-ra karfl› öfkeyle dolan yoksul halk›n biranl›k duygu ile bu yasaya hofl bakmas›do¤ald›r ki, devlet iktidar› ve meclisinde-ki hükümet, bu ad›m›, halk›n bu tepkisinide bilerek popülist bir tarzda at›yor. An-cak madalyonun di¤er yönünü de irdele-mek ve do¤ru sonuçlar ç›karmak duru-munday›z. O halde tasar›n›n nas›l oldu-¤unu yeniden hat›rlayal›m; bir yolsuzlukflebekesi içerisinde yer alan birey o anakadar her ne yapm›fl olursa olsun flebeke-sini ihbar ettigi taktirde do¤rudan affedi-lecek.

Bir kez ajanlaflt›r›lmak istenen toplumgerçe¤ini bir kenara b›rak›p, demokratikbir hukuk çerçevesinde düflünerek varolan çarp›kl›¤a dikkat çekelim. Herkesyasalar karfl›s›nda eflit ve yapt›¤›ndan so-rumlu ise, ayn› suça ifltirak eden iki birey-den biri neden affa tabi oluyor? Bu nokta-da devlet bir sonuç alm›flsa bile, halk han-gi sonucu alm›flt›r, yasalar›n ve hukukunhalka karfl› sorumlulu¤u ne olacak?

Bu demokratik bir hukuk çerçevesin-de tart›fl›lmas› gereken bir boyut, ancak

bu olay özgülünde ikinci s›rada tart›fl›l-mas› gereken bir boyut. Çünkü bu gibiad›mlarla yasalardan öte, toplum biçimle-dirilmek ve örgütlenmek isteniyor ki,ajanlaflt›r›larak biçimlendirilmifl ve ör-gütlenmifl bir toplumun nas›l bir toplumoldu¤unu birlikte tasavvur edelim. Ve flusoru üzerinde dural›m; Bir toplum nedenajanlaflt›r›lmak istenir? Ve ajanlaflt›r›lm›flbireylerine neden onur s›fatlar›n› uygungörür?

Bu sorular üzerine hemen hepimizdururken böylesi bir toplum biçiminindemokratik bir içeri¤e sahip olup olmad›-¤›n› ve dolay›s›yla ileriye dönük olaraktasarlanan toplum biçimlerinin ne flekildedemokratik bir içeri¤e kavuflturulup ka-vusturulamayaca¤›n› da tart›flmak gerek.Çünkü varolana muhalefet ederken, alter-natifini sa¤lam zeminler üzerine oturt-mak ve halka sunmak durumunday›z.Aksi halde toplumdaki karfl›t s›n›flar ola-rak siyaset yaparken, etkileflim içerisindekarfl›ta benzeme riski bar›nd›r›l›r ki, bu,gelece¤e dair tasarlanan toplumu dahabugünden riske eder.

Örne¤in bir devrimcinin fliddet uygu-lad›¤› bir bireye, siyasi polisin a¤z›yla“Palamut” benzetmesi yapmas›n›n çir-kinli¤ini de¤il, i¤rençli¤ini tasavvur edin.Ya da bir alanda bir arada bulunan birdevrimci grup, bireylerinden kimilerininard›na, gruptan sorumlu kadro taraf›ndantakipçiler konulmas›n›n ve bu bireyin tu-valete giderken dahi “Acaba firar m› ede-cek!” endiflesiyle takip edilmesinin kötü-lü¤ünü tasavvur edelim. Ve flunu düflüne-lim: Böylesi i¤rençliklerin ve kötülükle-rin boyverdigi ortamlarda flekillenecek

8 4

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 92: Sınıf Teorisi - Sayı 6

bir toplum, ne denli demokratik olabilir?Bu toplum hangi iç huzura ve gönül ra-hatl›¤›na sahip olabilir?

‹ster grup, örgüt, parti, isterse bütünbir toplum da olsun, fark etmez, bu vebenzeri ortamlarda insanlar ne iç huzurbulabilir ne de beyin ve kalplerindekigerçek düflünce ve duygular›n› rahatl›kladile getirebilirler. Böyle olunca da kitle-lerin ve yoldafllar›n nabz› tutulmaz, duru-ma uyan do¤ru politikalar da belirlene-mez, belirlenen ise duruma uymad›¤› içinbaflar›s›zl›¤a mahkum olur. Ve zamanlakitleler kendilerini, bas›nç alt›nda hisse-derek içten içe huzursuzluklar› büyür.

Tersi bir yaklafl›m ise, kitlelerinönündeki bentlerin y›k›lmas›, onlar›n bü-yük enerjilerinin, yeteneklerinin a盤aç›kmas›n› ve her daim ilerleyen bir kuv-vet olmalar›n› sa¤lar. Bu sebepledir ki,Mao'nun 1958 y›l›nda söyledi¤i flu sözle-re yüklü olan anlam› iyi kavramak haya-ti önemdedir: "Temel amac›m, insanlar› -m›z›n Marx ya da Lu Sun gibi derin bircoflku ve önüne geçilmez bir güç ile dü -flündüklerini özgürce söyleyebilmesidir."

Mao'nun bu sözleri, hiç kuflku yok ki,kitlelere ve yoldafllar›na duydu¤u güven-den ayr› düflünülemez.

Olumsuz-gerici bir yaklafl›ma dair birbaflka örnek daha vermek gerekirse;‹ran’da Humeyni iktidara geldikten son-ra, Humeyni iktidar›n›n halka yaklafl›-m›ndaki kuflkuculuk da çarp›c› bir örnek-tir. Humeyni iktidar› alt›ndaki halk, "herevde iki kifli mutlaka Savak mensubu-dur" paronayas›yla hareket etmek zorun-da kalm›flt›r.

Elbette dini gericilikten halka güvenduyulmas› beklenemez. Bizim iflaret et-mek istedi¤imiz fludur: Sömürge veyayar›-sömürgelerden tutal›m da kapitalist-emperyalist ülkelere halka güvenilmedi-¤i gibi, bu güvensizli¤in bir sonucu ola-rak polisiye tedbirler, ajanlaflt›rma, ve buajanlaflt›rmay› toplumun derinliklerinede¤in yaymaya gittikleri, gitmeye devamettikleridir. Böyle olunca da o toplumla-r›n hiçbirinde iç huzur, gönül rahatl›¤› ol-mam›flt›r, olmaz da. Ayn› durum, örgütve partiler için de geçerlidir. Verdi¤imizörneklere benzer bir ortamda kiflilerin içhuzur ve gönül rahatl›¤› içinde olmalar›beklenemez. Öylesi ortamlar, hangi ge-rekçeye dayand›r›l›rsa dayand›r›ls›n,üzerini kaz›d›¤›n›z zaman alt›nda gerçekmanada bilimsel temele oturtulamam›flolarak halka karfl› -örgütte de yoldafllarakarfl› - bir güvensizlik yatt›¤› görülür.

Pek tabii ki, s›n›f mücadelesinde kar-fl›-devrim her yola baflvurur. Bunlardanbiri de, devrimci ve komünist örgütlereajan s›zd›rmak, zay›f unsurlar› devflirme-ye çal›flmakt›r. Bu yola her zaman baflvu-rur. Ve tabiki karfl›-devrimin bu çabalar›-na karfl› önlem al›n›r, al›nmak zorunda-d›r. Fakat bunu esasta dedektifvari yön-temlerle savuflturmak mümkün olamaya-ca¤› gibi, genele yans›yan bir güvensizli-¤in boy verip yayg›nlaflmas›na yol açar.Bu da kazand›rmaz, kaybettirir. Pek tabiiki saf bir güvenden bahsetmiyoruz. Bi-limsel flüphecili¤i her zaman elden b›rak-mamal›y›z. Fakat bilimsel flüphecili¤i el-den b›rakmamak demek her önüne gele-ne ajan vb. yönde güvensizlik beslemekolarak anlafl›lmaz. Bunun iki boyutu var.

8 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 93: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Güven ve güvensizlik. Mücadele prati¤iiçinde küçükten büyü¤e do¤ru geliflen birseyirde edinilmifl, edinilecektir. Ve gü-ven denilen fley, hiçbir zaman tek boyut-lu de¤ildir, çok boyutludur; ideolojik gü-ven, politik güven, örgütsel güven, aske-ri güven, pratik güven gibi çok boyutlu-dur. Birine ideolojik olarak güvenmeye-bilirsiniz ama buna ra¤men s›n›f düflman-lar› karfl›s›nda hiçbir tereddüte düflmedenonunla s›rt s›rta vererek dövüflürsünüz.‹deolojik güvensizli¤iniz bunun önündeengel olmamal›d›r. Bunun örnekleri çok-tur. Bir küçük-burjuvaya ideolojik olarak

güven duyman›z› gerektirecek birfleyyoktur ama ölümü birlikte gö¤üsleyebile-ce¤iniz politik güven için neden çoktur.Birçok politik zorlu¤un üzerine birliktegidebilirsiniz. Devrimci hareket saflar›n-da bunun y›¤›nca örnekleri yok mu? Var.Hem de fazlas›yla. Ayr› ayr› örgütlerdenolmalar›na ve aralar›nda ideolojik bir ya-k›nl›k bulunmamas›na karfl›n, düflmankarfl›s›nda ayn› politik duruflu omuzomuza icra etmifl ve birlikte flehit düflmüflbirçok devrimci var. Keza, bireyin ide-olojik-örgütsel duruflu çok iyi de¤ildir,zaafl›d›r fakat yine de askeri olarak yete-nekli ve cesur olabilir, olabiliyor da. Ör-gütsel duruflundaki zaafiyetlerine hakl›olarak güven duymazken, askeri yetenekve cesaretine güven duyman›z gerek.

Aksi durumda, yani herhangi birolumsuzlu¤undan dolay› kiflilere veyageri de¤er yarg›lar› ve al›flkanl›klar›ndandolay› halka güvensizlik duyuldu¤undaörgüt veya toplumda iç huzurdan bahse-dilebilir mi? Ve dedektif filimlerine taflç›kar›r yöntemlerle örgüt veya toplumidare edilmeye çal›fl›ld›¤›nda ortaya ç›-kan/ç›kacak olan sonuç devrimin, halk›nç›kar›na olabilir mi?

Bu sorulara cevap temelinde de yenidemokratik toplumu nas›l biçimlendire-ce¤imize dair ideolojimizi merkeze ala-rak kitle çizgisi ve kitle siyaseti ile cevapveriyoruz. Çünkü bu, toplumu ve toplumfertlerini huzursuzluklara sürüklemeksi-zin otokontrol sa¤layacak ve toplumakendi kendini de¤erlendirme f›rsatlar› su-nacakt›r. Çünkü Mao Zedung yoldafl›nkarfl›-devrimcilerle mücadele noktas›ndadikkat çekti¤i gibi, düflmanla bizler ara-

86

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Güven ve güvensizlik. Mücadelepratiği içinde küçükten büyüğe doğrugelişen bir seyirde edinilmiş, edinile -cektir. Ve güven denilen şey, hiçbirzaman tek boyutlu değildir, çok bo -yutludur; ideolojik güven, politik gü -ven, örgütsel güven, askeri güven,pratik güven gibi çok boyutludur. Bi -rine ideolojik olarak güvenmeyebilir -siniz ama buna rağmen sınıf düşman -ları karşısında hiçbir tereddüte düş -meden onunla sırt sırta vererek dö -vüşürsünüz. İdeolojik güvensizliğinizbunun önünde engel olmamalıdır. Bu -nun örnekleri çoktur. Bir küçük-bur -juvaya ideolojik olarak güven duyma -nızı gerektirecek birşey yoktur amaölümü birlikte göğüsleyebileceğinizpolitik güven için neden çoktur.

Page 94: Sınıf Teorisi - Sayı 6

s›ndaki fark öze iliflkindir. D›flar›dan da-hil olan düflman, yani provakasyonlar vekomplolar gerçeklefltirmek üzere içeriyes›zan düflman, taklit üzerinden yürüdü¤üiçin bir noktada aç›k vermek durumundakal›r. Bu yüzden öz muhafaza edilerekgelifltirildi¤i taktirde düflmanla araya ka-l›n çizgiler çizilece¤inden, düflman kendiözüyle a盤a ç›kacakt›r. Ve bu, bizleri po-lisiye bir organizasyona girmeye de¤il,ideolojiye yo¤unlaflarak düflmanla, eskiy-le farkl›l›klar temelinde yeniyi, yeni insa-n› ve yeni toplumu yaratmaya koflullar.Koflullamal›d›r. Aksi halde, aradaki özselfarkl›l›klar silikleflece¤i gibi, tedbir ama-c›yla örgütlenen istihbarati kurumlar datehlikeli bir hal al›r.

Bu tutumu yeni demokratik toplumdada uygulamak mümkün. Çünkü her nekadar Sovyetler Birli¤i’nde yanl›fl kavra-y›fllarla abart›l› düzeyde de¤erlendirilmiflolsa da emperyalist kuflatman›n komplove provakasyon için ajan s›zd›raca¤› birolgudur. Ayr›ca iktidar›n› yitirmifl olankarfl›-devrimci s›n›flar›n halk›n iktidar›n›zay›flatmak ve y›pratmak için komplo veprovakasyon yapaca¤› da bir olgudur.Dolay›s›yla içeriden ya da d›flar›dan geli-flen bu karfl›-devrimci giriflimlere ve bugiriflimlerin sahibi s›n›flara karfl› tedbirüretmek durumunday›zd›r. Üretilecektirde. Bu tedbir nas›l gelifltirilecek dersek,esasen kitlelere güven temelinde diyoruz;kitlelere güven temelinde kitleleri hare-kete geçirecek sa¤lam bir kitle çizgisiylediyoruz. Kitlelerin kafas›n› sürekli bir fle-kilde ideolojik-siyasi olarak de¤ifltirmeyimerkeze alarak bunu yapmal›y›z.Mao’nun dedi¤i gibi “siyasi devrimi yap-

mak kolay ama zor olan kitlelerin kafas›-n› idiolojik-siyasi aç›dan dönüfltürmektir.Bu da yüz y›llar› al›r.”

Elbette ki bu çizgiye yön veren ide-olojik bir doku olacakt›r ki, bunun içinödül, teflvik vesair gibi burjuva yöntem-lerden ziyade politik çal›flmalar ile ötekiçal›flmalar aras›ndaki iliflkinin ele al›n-mas›nda, politik çal›flmaya; politik çal›fl-ma içinde ideolojik çal›flma ile günlükpolitik ifller aras›ndaki iliflkinin ele al›n-mas›nda da ideolojik çal›flmaya öncelikverilmelidir diyoruz. ‹flte, bu yap›ld›¤›taktirde güvenilen kitlelerin müthifl dev-rimci duruflu ile müthifl yarat›c›l›klar›natan›k olunacakt›r. Yine Çin deneyimin-den çarp›c› bir örnek:

Çin gibi feodalizmin koyu oldu¤u biryerde çelik üretiminde bulunan kad›n›nflu tutumu oldukça ö¤reticidir: Çelik üre-timini yükseltmek gerekiyordur ama he-nüz büyük fabrikalar kurmak mümkünde¤ildir ve bu yüzden kitleler hareketegeçirilerek çelik üretimi için küçük f›r›n-lar yap›l›yordur. Yap›lan bu f›r›nlar›n ça-murunun da¤›lmamas› için sa¤lam olma-s› gerekmektedir ve bunun için de malze-me yetersizli¤i vard›r. Bu yetersizli¤inoldu¤u bir yerde, bir kad›n, feodal kültür-den ötürü namusla özdeflleflmifl saç›na,saç›n›n örüklerine makas› dayayarak sa-ç›n› keser ve kesti¤i saç› çamur harc›nakatmak üzere küçük küçük do¤rar. Yap›-lan f›r›nlar rand›man almam›flt›r ama ha-rekete geçirilen kitlelerin feodalizme kar-fl› duruflunun yan›s›ra sosyalist ekonomiyiinfla çabas›n› bu pratikten görmek müm-kündür. Bugünün Türkiye-Kuzey Kürdis-tan’›nda bu tutum bir ola¤anüstülük arzet-

8 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 95: Sınıf Teorisi - Sayı 6

miyordur ama o günün Çin’in de bu çokgüçlü bir devrimci durufltur. Zira o feodalkültürün koyulu¤undan ötürü, bizzat MaoZedung, kad›n ile erkek aras›ndaki önyar-g›lar› darbeleyebilmek için kimi törenler-de kad›nlarla dans etmeyi özellikle tercihetmifltir. ‹flte böylesi bir Çin’de uygulanankitle çizgisi ve bu çizgiye yön veren ide-olojik doku, bir kad›na saç örüklerini kes-tirip, saç örüklerini f›r›n çamurunun harc›-na malzeme yapt›rtm›flt›r, sosyalist ekono-minin inflas› için.

Buradan konuya dönerek noktalaya-cak olursak, saç örükleriyle f›r›n çamuru-na malzeme üreten bir kitle, emperyalistkuflatmaya ve karfl›-devrimci s›n›flara kar-fl›, ajan örgütlemesinden çok daha güçlübir barikatt›r ve bir toplumun, yeni demok-ratik bir toplumun iç huzuru ve bireyleri-nin gönül rahatl›¤› için de güvencedir. Buyüzden ajanlaflt›r›lmak istenen bir toplumbiçimine ve buna yön veren devlet iktidar›ile gerici sisteme karfl› ç›karken, yeni de-mokratik bir zeminde kendi alternatifleri-mizi de üretmeye çal›s›yoruz. Üretmeyeçal›flmal›y›z. O halde daha bugünden sa-dece programla yetinmeyip, yaflam›n heralan›nda programa paralel projeler de üre-tebilmeli ve yeni demokrasi düflüncesinisomut projelerle kitlelere tafl›mal›y›z.Çünkü MLM ideoloji ancak ve ancak so-mut projelerle kitlelere gidildi¤inde maddigüç haline gelir. Bir tek ideoloji ama binbir somut siyaset. ‹flte ideolojimizin vedevrimimizin düflünüflü budur. o

88

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 96: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Yaz›l› bas›n cephesinde küçükburjuvazinin sa¤ kanad›n›n(yasalc› reformist) sözcülü-¤ünü yapan Evrensel gazete-

si, reformist-revizyonist hatta yürüdü¤ünütescilleyen yeni bir prati¤e daha imza att›.Hem de bunu, Halk Savafl› düflmanl›¤› ya-parak gösterdi.

fiüphesiz ki Evrensel’in bu reformistçizgide yürüyüflü yeni de¤il. Y›llar öncesinedayanmaktad›r. Ancak flu da bir gerçektir kibu gazete ve sesini dillendirdi¤i parti refor-mist hatt›n› son bir kaç y›ld›r (özellikle de11 Eylül sonras›) daha belirgin bir hale ge-tirdi. Bunu gerek teoride gerekse pratiktedaha belirgin bir flekilde gösteriyor. Refor-mist hattaki bu dolu dizgin yürüyüflünü birçok cephede (düzen içi ittifak, devrimci flid-

det ve zora karfl› ç›kma, mevcut sistem ya-zarlar›n›n dili ve yorumuyla konuflup sorun-lara yaklaflma ve T.Bilgiç’in Nepal Halk Sa-vafl› üzerine yapt›¤› röportaj gibi) yürütü-yor. Geçmiflte yasalc› reformist çizgisini do-layl› yürüten Evrensel ve öncüsü oldu¤uparti bugün aç›ktan a盤a yürütüyor. ‹flte ya-k›n tarihimiz aç›s›ndan somut bir kaç örnek.

15-20 Kas›m günleri ‹stanbul’da ger-çeklefltirilen gerici terör sald›r›lar›n›n arka-s›ndan “terörün ve fliddetin her türüne karfl›-y›z” yönlü pankart açarak yürümesi;

Suriye devlet baflkan› Esad’›n Kürtlerinbo¤azlanmas› hesab›yla Türk devletiyle gö-rüflmelerini “Suriye’den bar›fl eli” diye t›pk›sistemin kalemflörlerinin diliyle yorumlamas›;

Karayalç›n ve partisi SHP ile seçim itti-fak›na gitmek ve seçim ittifak›n›n hedefinisadece AKP ile s›n›rl› tutmas›;

Nepal’de Maoistler önderli¤inde yürü-tülen Halk Savafl›’na Nepal’in kaflarlanm›flreformist-revizyonist partilerinden olanNKP(Birlik Merkezi/Maflal)’›n diliyle sal-d›rmas›;

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

8 8

Hay›r Bay Bilgiç,

Halk Savafl› TamDa Budur!

Page 97: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Ve daha bir çok örnek sunabiliriz. Ko-numuz Evrensel gazetesinin temsil etti¤i ya-salc›-reformist partinin genel siyasi çizgisi-ni tüm boyutlar›yla ele al›p de¤erlendirmekde¤il. Bu konumuzun s›n›rlar›n› aflmaktad›r.

Yaz›m›z›n ana konusu; Evrenselin Ne-pal’de yürütülen Halk Savafl›’na yönelikRevizyonist Singh’in görüfllerini kendisinepayanda yaparak sald›r›larda bulunmas›nayan›t oluflturacakt›r.

Neden Evrensel’e yöneldik?

Çünkü, Evrensel’in savundu¤u çizgiylerevizyonist Singh’in sekreteri oldu¤u NepalKomünist Partisi (Birlik Merkezi/Maflal)’›nçizgisi esasta ayn›d›r. Ve Evrensel, Nepal-li Maoistler ve yürüttü¤ü Halk Savafl›’naaç›ktan elefltiri yapmak yerine bunun yolu-nu ad› geçen reformist parlementarist parti-yi kullanarak sald›r›da bulunmay› tercihediyor.

Amac› belli: Amaç, Nepal KomünistPartisi (Maoist)’i ve yürüttü¤ü Halk Sava-fl›’n› kendi okur kitlesinin gözünde küçük dü-flürme çabas›d›r. Buradaki ideolojik hedef isedünya ve ülke çap›nda geliflen Maoizm veMaoist ak›mlar›n etkisini k›rmaya yöneliktir.

Nepal’de NKP(M) önderli¤inde yürüt-len Halk Savafl›’n›n dünya halklar› ve dev-rimci güçleri ideolojik-politik olarak etkile-medi¤ini kimse iddia edemez. Bu etkileflimhiç kuflku yok ki ülkemiz devrimci hareketi-ni de etkilemektedir. Bunlardan birisi deEvrensel ve savundu¤u siyasi partidir. Pe-ru’dan Filipinler, Filipinler’den Hindistan,Nepal ve Türkiye-Kuzey Kürdistan’a kadarbir çok ülkede Maoist partiler önderli¤indeHalk Savafl› yürütülmektedir. Dolay›s›ylabu savafllar dünya devrimci hareketini sade-ce politik olarak de¤il, ideolojik olarak da et-

kiliyor. Bu etkileflim sonucu bir çok ülkedeyeni Maoist örgüt, grup ve partiler flekilleni-yor. Yürütülen bu Halk Savafllar› kendisineparalel olarak dünyan›n de¤iflik ülkelerindeMaoist hareketlerin do¤uflunu da beraberin-de getiriyor. Bu da pek tabii ki sözkonusu ül-kelerde MLM’ye yabanc› ideolojik ak›mla-r›n kitleler üzerindeki etkisinin her geçengün biraz daha fazla k›r›lmas›na sebep olur-olmaktad›r. ‹flte bunun için de diyoruz ki;dünyan›n neresinde olursa olsun Maoistönderlikli Halk Savafllar›na yönelik yap›-lan her türden sald›r›n›n ana amac› Ma-oizme olan ideolojik düflmanl›kt›r.

‹deolojiler evrensel oldu¤una göre tektek ülkelerdeki her ideolojik ak›m›n (sa¤-sol, reformist-revizyonist, anarflist-troçkistvb.) da uluslararas› ba¤› mutlak bir flekildevard›r. Daha net bir söylemle; ülkemizdemevcut olan her bir ideolojik ak›m ulusla-raras› revizyonist, reformist veya anarflist-troçkist çizgiden kaynakl›d›r .

Bu MLM kuramdan hareketle de Evren-sel’le reformist-revizyonist Singh aras›ndaesasta fark yoktur diyoruz. Dolay›s›yla bu rö-portaj somutunda elefltirilerimizde okun sivriucunu Evrensel gazetesine yöneltiyoruz.

fiimdi, bay T. Bilgiç’in Revizyonist-re-formist Singh’le yapt›¤› röportaj›n saçma-l›klar›na geçebiliriz.

Bay Bilgiç, Halk Savaşı’nın Yanından Bile Geçemez!

Reformist Singh’e dayanarak “halk sa-vafl› bu de¤il” diye bafll›k atan bay Bilgiç,her ne kadar bu bafll›kla Halk Savafl›’ndananlad›¤› görüntüsü vermek istiyorsa da an-cak ne yaz›k ki o, Halk Savafl› teorisinin"h"sinden bile anlam›yordur.

Neden mi anlam›yor?

8 9

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 98: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Birincisi; bay Bilgiç, Halk Savafl›’ndanbir nebzecik de olsa anlam›fl olsayd› gidipNepal Halk Savafl› üzerine röportaj› HalkSavafl› düflman› bir siyasal çizgide yürüyenreformist-revizyonist bir partinin sekreteriy-le de¤il, bu savafl›n gerçek yürütücüsü olanNKP(Maoist) ile ve k›z›l iktidar bölgelerin-deki halk ile yapm›fl olurdu. Ancak bay Bil-giç bu yolu tercih etmiyor. Nepal Halk Sa-vafl› ve savaflç›lar› konusunda kendisi gibidüflünen ve ayn› yolun yolcusu olan refor-mist-revizyonist bir partinin genel sekreteriSingh’le röportaj yapmay› tercih etti.

NKP (M) ile ropörtaj yapmak için ko-flullar› m› yoktu? Olmaz m›? Hem de fazla-s›yla bu olanaklara sahiptirler. Fakat Evren-sel’in amac› “üzüm yemek de¤il ba¤c›y›dövmek” oldu¤undan bu yönlü bir röportajyapmay› akl›ndan bile geçirmedi-geçirmez.Evrenselin istedi¤i dünyan›n çat›s› diye bili-nen Nepal’de yürütülen Halk Savafl›’n› çokboyutlu ö¤renmek ve devrimci çizgiyiokurlar›na tafl›mak, Nepal devrimiyle daya-n›flmada bulunmak de¤il, tam tersine HalkSavafl›’na çamur atanlar›n a¤z›yla Nepaldevrimi için halka karamsarl›k ve umutsuz-luk yaymakt›r. Çabas› kendi reformist parle-mentarist çizgisini güçlendirmek için mal-zeme bulmakt›r.

Kald› ki bütün reformist ve revizyonistpartiler Halk Savafl› ve di¤er devrimci sa-vafllar (küçük ve ulusal burjuva önderlikliilerici-devrimci savafllar) konusunda hepayn› a¤›zdan konuflup teori üretirler. Ha buülke ha Nepal farketmez. Ayn› literatürükullan›rlar. Zaten revizyonizm kendisini s›-n›f mücadelesinin üç temel (ilkesel) sorun-lar›ndan olan devrim, devlet ve parti sorun-lar›nda gösterir. Bunlar içerisinde ise en be-

lirgin bir flekilde ortaya ç›kan teori ise par-

lementer yolla, yani bar›flç›l yolla devrimigerçeklefltirme tezidir. Bu revizyonizm, bi-zimki gibi ülkelerde bu üç ilkesel sorunaba¤l› olarak bir de kendisini daha çok müca-dale ve örgüt biçimlerinde gösterir. Ülkelerinve devrimlerin tarihsel ve özgün koflullar›n›gözönünde bulundurmadan örgüt ve müca-dele biçimlerinde bar›flç›l, yasalc› ve tasfiye-cidirler. ‹flte Evrensel ve savundu¤u siyasalpartinin çizgisi tam da budur.

Dünyan›n çat›s›nda Maoizmin k›z›l bay-ra¤› dalgalan›yor. Hem de iktidar› ele geçir-me aflamas›nda. Nepal de ikili iktidar söz ko-nusu. Birisi NKP(M)’nin önderli¤indeki Ye-ni Demokratik Cumhuriyet iktidar›, di¤eri iseKral ve di¤er gerici s›n›flar›n denetimindekigerici iktidar. Dolay›s›yla bu devrim müca-delesinden Evrensel dahil tüm devrimci siya-si ak›mlar ö¤renmelidir, ö¤renmesini bilme-lidir. Ancak görünen o ki Evrensel’in Nepaldevriminin derslerini ö¤renme diye bir derdiyok. O, tersinden devrimi nas›l kötülerim he-saplar› içerisinde yürüyor.

‹kincisi; bay Bilgiç’in temsil etti¤i ge-rek yasalc› parti gerekse önceli partininHalk Savafl› teorisi üzerine do¤rusuyla-yan-l›fl›yla ele al›nm›fl kapsaml› tek bir teorik ya-z›s› bile yoktur. Durum bu merkezdeykenart›k bay Bilgiç’in “halk savafl› bu de¤il”diye bafll›k atmas›n›, ahkam kesmekten bafl-ka bir fleye yorumlanabilir mi?

Bilgiç ve malum partisinin Halk Savafl›teorisi üzerine teorik tart›flma yürütmesinibir kenara b›rakal›m. Savafl kelimesine bilealerji duyup dillerinden silmeye çal›fl›yorlar.

fiimdiki yasalc› partinin ideolojik çizgi-siyle yasalc›l›k öncesi ideolojik hatt› esasta

9 0

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 99: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ayn›d›r. E. Hoca’n›n Troçkist etkileflimlidogmatik revizyonist çizgisindeki sözde sol,özünde ise sa¤ bir hatta yürümekteydi. Ozamanda bu yönlü teorilerle pek ilgilenmez-lerdi. 12 Eylül Askeri Cuntas›’ndan önce ç›-kard›klar› “Parti Bayra¤›” adl› teorik dergi-lerinde bile bu tür tart›flmalara denk gelmekmümkün de¤ildi. Üstelik Partizan dergisiolarak Halk Savafl› ve silahl› mücadele ko-nular›nda çok ciddi ve kapsaml› elefltirileryürütmüfltük.

Ne diyorlardı? Halk Savafl› için flu yaklafl›m› gösteriyor-

lard›; “Halk›n kat›ld›¤› her savafla halk sava -fl› denilir” deyip iflin özsel tart›flmas›ndan ka-ç›yorlard›. Bu durum müziklerine ise flöyleyans›yordu: “patlas›n dinamitler, bombalar,yaflas›n halk savafl›”. ‹flte bu söylemlerle halksavafl›n› savunuyorlard›. Hepsi o kadar.

Halk Savafl›’n› “bomba ve silahlar›npatlamas›” veya “halk›n kat›ld›¤› her savaflhalk savafl›d›r” fleklinde tan›mlayan bir ha-reket ve onun takipçilerinin bugün kalk›pNepal Halk Savafl› üzerine söz söyleme hak-k› hiç yoktur. Elefltirmek için yapsalar bunasayg› gösteririz. Fakat amaç elefltiri de¤il,kötülemektir. Bu yöntemleriyle de halka de-¤il karfl›-devrime hizmet etmifl oluyorlar.

Gelinen aflamada bu sözcükleri de dille-rine almaz oldular. Bir baflka deyiflle geç-miflte hiç de¤ilse “bomba, silah ve dinamit”gibi silahl› eylemlere özgü sözcükler kulla-n›yorlard›. Yasallaflt›klar›ndan sonra sadecesözkonusu sözcükleri dillerinde silmekle deyetinmediler. Bu sözcükleri kullanan veyaonun prati¤ini sergileyenlere yönelik karfl›-propaganda/ajitasyon gelifltirmekten geri

durmad›lar. Silahl› mücadaleyi savunanlar›“gürültü-pat›rt› gruplar›” diye nitelendir-mektedirler. Nerede silahl› mücadele, nere-de devrimci fliddet eylemi iflitseler hemenkarfl› ajitasyona geçiyorlar.

Bir anl›k da olsa Halk Savafl›’n› tart›flmad›fl› b›rak›yoruz. Silahl› mücadeleye iliflkinsözsel düzlemde bile tövbekar oldular. Si-lahl› mücadele tövbekarlar›n›n Halk Sava-fl›’na sald›rmalar›n› da do¤al karfl›l›yoruz.Çünkü s›n›f yap›lar› ve savunduklar› yasalc›reformist çizgileri bunu buyuruyor.

fiüphesiz ki dünyan›n hiçbir ülkesindereformist ve revizyonist çizgi sahipleri neHalk Savafl›’n› savunur ne de silahl› mücade-leyi. B›rakal›m Halk Savafl› teorisini savun-may› bir kenara, bu teorinin karfl›t kenar› ola-rak anti-propaganda yaparlar.

Onlar için her derdin devas› parlementa-rist (bar›flç›l) yoldan devrim. Yani parle-mentarizm. Bunun için de Halk Savafl›’n›sözcük olarak dahi kendi dillerine almak is-temezler. Güçleri yetse bu kavram ve teori-yi Marksist literatürden silmeye çal›fl›rlar.Çünkü Halk Savafl› teorisi her türden reviz-yonist ve reformist çizginin panzehiridir.Dahas› var: Halk Savafl› savunuldu mu Maove Mao’nun Marksizme nitel katk›lar› da sa-vunulmak zorundad›r. Çünkü bu devrim te-zi Mao’nun Marksizm hazinesine yapt›¤› enönemli (temel) tezlerden biridir. BununlaHalk Savafl›’n›n bütün ülke devrimleri içingeçerli oldu¤u tezini savundu¤umuz san›l-mas›n. Halk Savafl› teorisi üzerine daha ön-ceki say›lar›m›zda (1.say›da) kapsaml› gö-rüfller ortaya koyduk. Dolay›s›yla ayn› fley-leri tekrar etmek yersizdir. Hat›rlatmak ba¤-lam›nda olsa da Halk Savafl› tezinin bizimkigibi yar›-feodal yar›-sömürge ve sömürge

9 1

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 100: Sınıf Teorisi - Sayı 6

ülkeler için geçerli evrensel bir tez oldu¤u-nu bir kez daha vurgulayal›m.

Evrensel’in Dili Burjuvazinin Diliyle Örtüşüyor

Evrenselin sa¤ kanat küçük burjvazininsesisini dillendirdi¤ini vurgularken, bununiçin verdi¤imiz somut örneklerden birisi dekulland›¤› dil üzerineydi. ‹flte bu sistemseldilin örneklerinden birisini de bay revizyo-nist S‹NGH’e yöneltiti¤i flu soruda kendisi-ni gösteriyor:

“Muhalefetin bugünkü durumu ne?”

Reformist-revizyonist bay Singh de rö-portajc›n›n dilini do¤ru anlam›fl olacak ki“muhalefet” denilince bundan mevcut ya-salc›-parlemantarist partilerin durumundansözetmeye bafll›yor... Tabii ki onlar ayn› dil-den konuflacaklar.

Ama komünistler sistemin muhalifide¤il, alternatifidir. Muhalif ne demek?Mevcut statüyü köklü bir flekilde de¤ifltir-meden onun baz› yönlerini düzeltmek içinelefltiri yürütmektir; görüfller ortaya koy-makt›r. Zaten düzen içili¤in kendisi de bude¤il midir? ‹ktidar› zor'a dayal› devrimyöntemiyle de¤ifltirip bunun yerine halk›niktidar›n› kurmak yerine mevcut sistemiesas olarak korumakt›r. Bu tür de¤iflikliklerde daha çok ya hükümet de¤ifliklikleriyle yada askeri cuntalarla meydana gelir.

K›sacas›, muhalefet, sistemin s›n›rlar›n›aflmaz. Onu nitel-radikal bir flekilde de¤ifl-tirmez. Sistemin mevcut yasalar›yla kendi-sini s›n›rlar veya s›n›rlamaya çal›fl›r. Düzenide¤ifltirici de¤il restorasyoncudur. Yani mu-halif, mevcut eski sistemin bozulmufl-y›k›l-m›fl yanlar›n› asl›na uygun bir flekilde onar-makla kendisini s›n›rl› tutar. Daha ileriyegitmez-gidemez.

Ama alternatiflik öyle de¤il?

Alternatif olanlar düzeniçi çözümleriesas almaz. Düzeni reforme-restore etme-yi de¤il, onu kökten de¤ifltirmeyi esasal›r.

Alternatif olanlar reformist de¤il,devrimcidirler.

Neye alternatifsin? Sisteme!

Sistem kimin? Sömürcü hakim s›n›fla-r›n. Bundand›r ki bütün gerici sistemleringerçekte alternatifi olan yeni bir toplumsalsisteme günümüzde ancak Maoist komünistpartiler önderli¤inde gerçeklefltirilecek dev-rimlerle ulafl›l›r. Çünkü mevcut gerici sis-temlerin ekonomisi, siyaseti ve kültürü kar-fl›s›nda gerçekte alternatif program ve teori-ye ancak ve ancak Maoist partiler sahiptir-sahip olabilir.

Bunun d›fl›ndaki çözüm yöntemleri re-formist ve küçük burjuva çözüm yöntemle-ridir. Bunlar›n da kal›c›l›¤› olamaz. Çünküküçük ve orta burjuvazi ele geçirdi¤i iktida-r› komünizm hedefine tafl›yamaz, yar› yoldaçak›l›p kal›rlar. Dahas› kimisi savafl içeri-sinde kimisi ise savafltan sonra karfl› devrimbayra¤› alt›nda toplan›r.

Bay Singh revizyonisti NKP(Maoist)’ikrala karfl› mücadele yürüten güçler içeri-sinde saymamaktad›r. Bay reformist, "mü-cadeleci güçler"i flöyle s›ral›yor:

“Bugün befl ana güç, krala karfl› birleflikmücadele yürütüyor. Bunlar; eski baflbaka -n›n liderli¤ini yapt›¤› Kongre, komünist par -ti, birleflik Marksist-Leninistler, sa¤c› fiada -vama partisi ve Nepal ‹flçi-Köylü partisi.”

Bu durum dahi tek bafl›na Singh’in nedenli Halk Savafl› düflman› oldu¤unu göster-mek için yeter bir argümand›r. Röportaj›nbafl›ndan sonuna kadar Nepal Halk Savafl›

9 2

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 101: Sınıf Teorisi - Sayı 6

düflmanl›¤› yapan (bu röportaj›n amac› dabudur zaten) Singh, ifli daha da pervas›z birflekilde ileri götürerek Maosit Parti’yi “de-mokrasi güçlerinin önünde engel güç” ola-rak de¤erlendirmektedir. fiöyle diyor:

“Demokrasi mücadelesinin önünde cid -di sorunlar var. Ana sorun, yabanc›lar›nmüdahalesi. Bugün monarfli, Amerikan-‹n -giliz emperyalizmi ve Hint yay›lmac›l›¤› ta -raf›ndan destekleniyor. ...

‹kinci bir faktör ise Maoistler (NepalKomünist Partisi/Maoist).

Geçen y›l biz monarfliye karfl› ortak birhareket örgütlemeye çalfl›rken, onlar krallapazarl›¤a oturdular. Ateflkes ilan ettiler vehükümete girme talebinde bulundular. Kralonlara bu sözü verdi, çünkü Maoistleri mu -halefete karfl› kullanmak istiyordu. Ve bunubaflard›. Maoistler, birleflik muhalefete kar -fl› ç›kt›lar. Tabii kral onlara verdi¤i sözütutmad› ve onlar da ateflkese son verdi.”(Evrensel Gazetesi. T.Bilgiç röportaj›)

Öncelikle belirtmek isteriz ki revizyo-nist Singh, NPK(M)’nin ateflkes görüflmele-ri üzerine dünya kadar yalan ve demagojiyap›yor. NKP(M)’nin ateflkes ilan etti¤ido¤rudur. Fakat bu ateflkes, bay revizyonistSingh’in göstermeye çal›flt›¤› gibi öylesinebofl-soyut ve tek tarafl› ilan edilmifl bir atefl-kes de¤ildi. NKP(M) sözkonusu ateflkesi üçana talep üzerinden gerçeklefltirdi. Bunlar;“kral ordusu ve kuvvetleri k›fllalardan ç›k -mayacak”, “mevcut hükümet da¤›t›l›p bununyerine bütün demokratik güçlerin (Maoistle -rin de yer alaca¤›) içinde yer alaca¤› geçicibir hükümetin kurulmas›” ve “ve mevcutanayasan›n iptal edilerek bunun yerine de -mokratik anayasal meclisin kurulmas›”.

Kral, ateflkes görüflmeleri sürerken ilerisürülen bu talepler karfl›s›nda ne yapt›, diyesorulacak bir soruya yan›t›m›z ise fludur:

Kral birinci talebe boyun e¤di ve kabuletti. Yani kral kendi ordusunun “k›fllalar›n-dan 5 km öteye ç›kmayaca¤›” talebini teyitetti.

Bay revizyonist Singh ve bay Bilgiçunutmamal›d›r ki Kral›n bu talebe boyune¤mesi onun bir lütfu de¤ildi. Tam tersineNKP(M) önderli¤inde yürütülen Halk Sava-fl›’n›n gücüydü, ona boyun e¤diren.

Bay revizyonist Singh, NKP(M) önder-li¤indeki Yeni Demokratik Cumhuriyet ikti-dar›n›n nüfuzunu ve politik etki gücünü gör-mezlikten gelse de ancak gerçekler öyle de-¤il. Nepal burjuva bas›n› ve Kral dahi Ne-pal’in % 80’inden fazlas›n›n NKP(M)’ninkontrolü alt›nda oldu¤unu kabul ediyor.

“Geçici hükümet kurulmas›” ve “ mev-cut anayasan›n iptali” taleplerini kral kabuletmedi. Ancak bu talepler karfl›-devrim güç-lerini “kabul ve redciler” diye ikiye böldü.

NKP(M), Kral’›n söz konusu taleplerikabul etmeyece¤ini çok iyi biliyordu. Bunara¤men ateflkes görüflmelerini sürdürdü.Öyleyse niçin ateflkes görüflmelerine gidil-di? Kral güçler dengesini kendi lehine çevir-mek için ateflkes ça¤r›s› yap›yordu. ‹flteNKP(M) öncelikli olarak kral›n bu hesapla-r›n› bozmak için görüflmelere kat›lmay› uy-gun buldu. Bu takti¤e ba¤l› olarak “orta ke-simleri kazanmak, nefes almak ve yenidentoparlan›p sald›rmak” perspektifinden hare-ket etti. Ve bunda kazanan taraf da Halk Sa-vafl› oldu.

Tam da bu görüflmeler sürerken ABDemperyalizmi, NKP(M)’yi terörist listesineald›. Bu durum dahi NKP(M) aç›s›ndan ta-leplerin kabul edilmeyece¤ini göstermekiçin yeterliydi. Dolay›s›yla NKP(M) görüfl-meler öncesi ve s›ras›nda her bak›mdan ha-z›rl›kl›yd›.

Kral›n ordusu flu an ABD’nin fiili yöne-

9 3

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 102: Sınıf Teorisi - Sayı 6

timi alt›ndad›r. ABD askeri uzmanlar› tara-f›ndan yeniden yap›land›r›l›yor. NKP(M),bunun fark›ndad›r. Ve kendisini her yönlühaz›rlayarak Halk Savafl›’n› emin ad›mlarladaha da büyütüyor.

Kral›n ve mevcut diktatörlü¤ün Ameri-ka-‹ngiliz emperyalizmi ve Hindistan tara-f›ndan korunup desteklendi¤ini de NKP(M),y›llar öncesinde ortaya koymufltu.NKP(M)’nin bu tür tespitleri yay›nlar›m›z-da da yer alm›flt›.

K›sacas›, NKP(M)’nin Ateflkes’e gitme-sinin neden ve niçinleri bunlar.

Revizyonist Singh, NKP(M)’nin politiketki gücünü görmek istemiyor. Vars›n gör-mesin. Onun Halk Savafl›’n›n kudretini gör-mek istememesi Nepal’de yürütülen HalkSavafl›’n›n gücünde bir fley kaybettirmez.Bu kudreti görmesi demek onun revizyo-nistli¤ine gölge düflürmesi demek olurdu. Ozaman Halk Savafl› çizgisinden flüphelen-memiz gerekirdi.

Ateflkes görüflmelerinin kendilerine yö-nelik yap›ld›¤›na dair iddias›na ise yan›t ver-meye bile ihtiyaç duymadan gülüp geçiyo-ruz. Bu iddialar bofl iddialard›r. Halk Sava-fl›’n› dünya halklar› gözünde düflürmek içinileri sürülmüfl kocaman yalanlard›r. Burju-vaziye has siyaset dilidir.

Bay Singh ve bay Bilgiç’e hat›rlatmakisteriz: Mevcut devletler sisteminin hiç biri-si demokratik de¤il. Hepsinin demokrasisikendi gerici s›n›flar› içindir. Yar›-sömürge-lerde ya faflist ya da gerici feodal burjuvadiktatörlükler söz konusudur. Emperyalistülkelerde ise demokrasi de¤il, gerici burju-va diktatörlükler hakimdir. Oralardaki de-mokrasi dönemleri 19. yüzy›l›n son çeyre-¤inde son bularak yerini gerici oligarflik ik-

tidarlara b›rakt›.

Dolay›s›yla günümüzde bir ülkeye de-mokrasi, ancak devrimle gelir. Hem de de-mokratik ve sosyalist devrimlerle. Bunund›fl›ndaki demokrasi söylemleri bofl bir ha-yaldir. Sanal oldu¤u gibi bu tür söylemlerhalk›n bilincini buland›rmaktan baflka birprati¤e de hizmet etmez.

Sözün özü; Singh bafl düflman olarakKral ve emperyalist güçlerden öteNKP(M)’yi göstermektedir. Ki hat›rlanaca-¤› gibi ülkemizde de bir dönem (1970’li y›l-lar›n bafl›ndan 90’l› y›llar›n bafl›na kadar)Kruflçev, Brejnev ve Gorbaçov modern re-vizyonist çizgisinden hareket eden yasal veyar›-yasal revizyonist partiler (TKP,T‹P veTS‹P gibi partiler) Mao ve onun çizgisindehareket edenleri bafl düflman ilan etmifllerdi.Bugün Nepal’deki revizyonistler de ayn› fle-yi yap›yor.

Ama burada önemli bir ayr›nt› var. O dafludur: Bir dönem “Maocu faflist” olaraksözkonusu partiler taraf›ndan ilan edilenEvrensel öncellerinin, bugün kalk›p kendisi-ne “faflist” diyen reformist-revizyonistlerlekolkola girerek Maoistlere sald›r›yor olma-s›d›r. Bu da Evrensel’le ad›geçen revizyo-nistlerin ideolojik olarak ne kadar da yak›n-laflt›klar›n› gösterir. Öyle ya, 70’li y›llarda“e¤er Mao’nun yolundan dönersek lanet ol-sun bize” deyip Mao’yu putlaflt›ranlar›n,daha sonra Mao düflman› olmalar› kaç›n›l-mazd›r. Mao’nun flapkas› alt›na girerek si-yaset yapanlar, yani öze göre de¤il, sözegöre siyaset tarz› yapanlar›n sonlar› hep ay-n› olmufltur. Sald›rs›nlar. ‹deolojik ve siya-si düflmanlar›m›z bize ne kadar sald›r›-yorsa, bu dünya üzerindeki etkimizing ö s t e r g e s i d i r .

94

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 103: Sınıf Teorisi - Sayı 6

Do¤ru ve hakl› olanlara sald›ranlar tarihboyunca hep kaybetmifltir. Bu durum Ne-pal’de çok somut bir flekilde yaflanmaktad›r.Revizyonistler ve tüm reformistler Nepal’deHalk Savafl› bafllad›ktan günümüze dek hersaat her dakika güç kaybederken güçlenenparti ise Nepal Komünist Partisi (Maoist) veHalk Savafl›’d›r. Halk Savafl›’n›n dönüfltürü-cü kudreti o kadar yak›c›d›r ki savafl baflla-d›ktan sonra aradan sekiz y›l gibi bir süre bi-le geçmeden Nepal halk›n› bir uçtan di¤eruca politik etkisi alt›na ald›.

Bay revizyonist Singh, vars›n bu savafl›“kitlelerden kopuk terörist bir savafl” ola-rak nitelesin. ABD de NKP(M)’yi “terö-rist” olarak nitelendiriyor. Halktan kopukbir savafl bu kadarl›k k›sa sürede ülkenin %80’ini etkisi alt›na almas› mümkün mü? Budurum dahi tek bafl›na Singh revizyonistininne kadar yalan söyledi¤ini ortaya koymakiçin yeterli bir kan›tt›r. Onun bu tür yalanlarüretmesi kendisi gibi kaflarlanm›fl üç-befl re-vizyonist ve reformist insan› ancak etkileye-bilir. Hepsi o kadar. Onlar Halk Savafl›’nasald›rd›kça Halk Savafl› daha da genifl kitle-lere nüfuz ediyor.

NKP(M) önderli¤i 1990 y›l›nda yasalc›ve parlementarist partiden (NKP/Maflal) ay-r›l›p ve 1996 fiubat’›nda Halk Savafl›’n› bafl-latt›ktan günümüze dek hep ileriye do¤ruyürümüfltür. Bu yürüyüflün politik sonuçla-r›ndan birisi de hiç kuflkusuz ki reformist-revizyonist partilerin güç kaybetmifl olmas›-d›r. ‹flte bay revizyonist Singh’in Halk Sa-vafl› düflmanl›¤› yapmas›n›n en önemli ne-denlerinden birisi de savafl bafllad›ktan son-ra her an güç kaybetmifl olmalar›ndand›r.

Onun “kral ve yak›nlar›n›n öldürülme-

sinde NKP(M)’nin iflbirli¤i var”, yorumu veiddias› ise adice bir iftirad›r.

Singh’in amac›; NKP (M) önderi Prac-handa ve partisine çamur atmakt›r. Evrenselde bu düflmanl›¤›na çanak tuttu¤u için suç-ludur. Kral Birendra ve ailesinin katliam›n-da bir sorumlu ve suçlu varsa o da ABD’dir.Bu katliam›n bir amac› vard› o daNKP(M)’ye yönelik sald›r›lar› daha da art›r-mak içindi. Nitekim bu katliamdan sonraABD, Nepal Krall›¤›na daha fazla hükmet-meye bafllad›. Kral›n ordusunu ise denetimialt›na al›p önderlik etmeye bafllad›.

Singh’in üretti¤i teoriler komplo teorileri-dir. Bunu da ancak revizyonistler ve onlar›nideolojik olarak beslendi¤i burjuvazi yapar.NKP(M)’nin komplo teorileriyle uzaktan ya-k›ndan ilgisi-iliflkisi yoktur.

NKP(M) iç ve d›fl sald›r› cephesini da-raltmak için genifl birleflik halk cephesindenyana Maoist bir parti. Bu parti Kraliyet aile-sine yönelik sald›r› olmadan önce "ABD vedi¤er güçlerin Nepal Halk Savafl›’n› bo¤makiçin iflgale giriflece¤ini" tespit edecek hem dekalk›p kral› öldürmek için iflbirli¤i yapacak.Ve arkas›ndan iflgalci güçlere buyrun gelinülke idaresine el koyun diyecek. Baflka birdeyiflle; "emperyalist güçler ve Hindistan ge-lin NKP(M)’nin yürüttü¤ü Halk Savafl›’nasald›r›n” diyecek. Böylesine bir siyaseti an-cak Halk Savafl›’n› bo¤mak isteyenler yapa-bilir. O da bellidir. Düflmand›r. YaniABD’dir. Ve onun suç ortaklar›d›r.

Kald› ki ABD-‹ngiltere ve Hindistan da-ha önceleri Nepal’i iflgal gibi bir plan içerisi-ne girmiyordu? Fakat ne zamanki Halk Sava-fl› bafllad›ktan ve bu savafl önemli bir mesafekattettikten (hem de iktidara alternatif biraflamaya ulaflt›ktan sonra) sonra iflgal planla-

9 5

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 104: Sınıf Teorisi - Sayı 6

r›n› devreye soktular veya sokuyorlar. De-mek ki Halk Savafl› öncesi Nepal’den mem-n u n l a r .

Bu da aç›k bir flekilde gösteriyor kiABD-‹ngiliz ve Hindistan’›n iflgal plan›n›nhedefindeki as›l güç reformist ve revizyo-nistler de¤il, NKP(M) ve yürüttü¤ü HalkSavafl›’d›r. Çünkü onlar›n gerçek düflmanla-r›, hem de bafl düflmanlar› Halk Savafl› yürü-ten güçlerdir. Revizyonist ve reformistler-den memnun olmamak gibi bir dertleri ol-maz. Onlar için revizyonistler sorun olarakRusya’n›n sosyal emperyalist varl›¤›n› sür-dürdü¤ü dönemlerdi. Çünkü Rus soyal em-peryalizmi fiili’de oldu¤u gibi bar›flç›l yol-dan iktidarlar› ele geçirmek istiyordu. Bu dadi¤er emperyalistlerin, baflta da ABD’ninifline gelmiyordu. Nitekim ABD, fiili’de Al-lende iktidar›n› bir askeri darbe ile uzaklafl-t›rd›. Günümüzde Rus emperyalizmi art›ksosyalizmin S’sini bile savunmaktan vaz-geçti¤i için fiili’deki gibi “bar›flç›l yoldandevrim” gibi bir yola da bafl vurmamaktad›r.Rusya’n›n baflka ülkelerde kendi güdümün-de komünist görünümlü de olsa bir parti ör-gütleme derdi yok. Bu ba¤lamda ABD’ninsözkonusu revizyonist partilerden çekinerekbir iflgal plan› gelifltirmesi düflünülemez.ABD için iflgalin hedefi belli: NKP(M) veyürüttü¤ü Halk Savafl›’n› bast›rmak.

Bütün bunlar flunu gösteriyor: Singh’inKraliyet ailesinin öldürülmesine iliflkin yap-t›¤› yorum, ahmakçad›r. Bu ahmakl›¤› daNKP(M) düflmanl›¤›ndan kaynakl›d›r.

Bay Bilgiç, Nepal Halk Sa-vaşı, Oldukça Demokratik BirRotada Yoluna Devam Ediyor!

Revizyonist Singh’in NKP(M)’ye att›¤›iftiralardan birisi de “taraftarlar›n›n öldürül-mesi” olay›d›r.

NKP(M)’nin çizgisi farkl› düflüncelerin-den dolay› hiç bir hareketin tek bir ferdini

öldürmeye müsait çizgi de¤il. Bay Singh’in“öldürüldü” dedi¤i taraftarlar› Halk Sava-fl›’n›n önünde subjektif (söylem) düflmanl›-¤›n›n yan›nda bir de fiili düflmanl›k yaparakengellik teflkil etmeye (ajanl›k vb.) çal›flm›fl-sa, tabii ki bu durumda düflman olan kiflile-re gül koklat›lamaz. Mümkündür, savafltabazen afl›r›ya kaçm›fl olabilirler. Savafl›nk›zg›n atefli bazen irade d›fl› afl›r›l›klara yo-laçabiliyor. Bu, savafl›n kaç›n›lmaz görün-güleridir. Mesele öze ve esasa damgas›n›vurmamas›d›r. Savaflta hata yapmak ve afl›-r›l›k o savafl›n yasalar› içerisindedir. Bu ku-ramdan hareketle Bay revizyonist Singh’inpartisinin iddia etti¤i gibi öldürenler aras›n-da afl›r›ya kaç›lm›fl olunabilir. Ama bu afl›r›-l›k esasa damgas›n› vurmamaktad›r. Bunu,NKP(M)’nin çizgisinden hareketle söylü-yor-yorumluyoruz.

NKP(M)’nin Yeni Demokratik Devrimçizgisinde sebatla yürümesi Singh’in çamuratmalar›n› bofla ç›kart›yor. “ K u r t a r › l m › flbölgelerin önemli bir kesiminde iktidar or -ganlar›na küçük ve orta burjuva s›n›flar›nhakim olmas›” dahi NKP(M)’nin ne denlidemokratik iktidar perspektifine sahip oldu-¤unu gösterir. Bu durum tek bafl›na Singh’inNKP(M)’ye yönelik att›¤› iftiralar› çürüt-mek için yeterlidir. Dedi¤imiz gibi Singh’inpartisinin taraftarlar› öldürülmüfl olabilir.Ama bu öylesine suçsuz yere yap›lm›fl de-¤ildir. Suçlar› ölümü gerekli k›ld›¤› için öl-dürülmüfllerdir.

Bay Singh’in NKP(M) için “teröristtir”belirlemesine ise ancak Singh gibi refor-mist-revizyonist anlay›fl sahipleri ve burju-vazi inan›r-savunur.

Tek tek cezaland›rma eylemlerini ger-çeklefltirmek ise teröristlik ve terörizm de-

96

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart

Page 105: Sınıf Teorisi - Sayı 6

¤il. MLM’ler ilke olarak hiç bir mücadelebiçimini reddetmez. Marks da, Lenin de,Mao da, bireysel eylemleri reddetmemifltir.“Terör”, Türkçe karfl›l›¤› olarak “y›ld›rma,sindirme ve tedhifl hareketi” diye tan›mla-n›r. Buna göre terörizm ise bu tür hareketle-ri esas alan bir düflünce, bir siyasal çizgi sis-temati¤i demektir.

‹flte meselenin özü de burada yatmakta-d›r. Mesele, kitleleri mi esas alarak devrimyapacaks›n, yoksa bu tür bireysel eylemlerimi esas alacaks›n meselesidir. Maoist çizgibirincisini esas almay› buyuruyor. Yani kit-leler esas ama tek tek bireysel eylemleriyapmay› da reddetmemeli. Aksi anlay›fllarreformizm ve revizyonizmdir.

Çünkü reformist ve revizyonistler “kit-leler devrimi yapar” teorisi ad› alt›nda bi-reysel silahl› eylemleri tümden reddetmek-tedirler.

NKP(M)’yi terörist olarak nitelendirme-lerinin politik arkaplan›n› bu ideolojik bak›-flaç›s› oluflturmaktad›r.

Sözünözü, NKP(M) için “terörist örgüt”belirlemesini ancak ABD emperyalizmi veonun gibi gerici devletler ve revizyonist-re-formist ak›mlar yapabilir ki ABD D›fliflleribakan› Powell’›n Nepal’e ve NKP(M)’yedair verdi¤i flu demeç, bunun somut ifadesi-dir; “Nepal’e sald›r›ya u¤rayan demokrasi -ye destek vermek için gidiyoruz! Maocularakarfl› nas›l iflbirli¤i yapaca¤›m›z› görüflece -¤iz... Biz Maocular›, gerillalar› ve ayaklan -malar› sevmeyiz.”

Toparlayacak olursak:Evrensel, bu röportajla yasalc›-reformist

çizgide emin ad›mlarla ilerdi¤ini bir kez da-ha ortaya koydu. Bu çizgi Evrensel’in temsiletti¤i küçük burjuvazinin sa¤ kanad›n› kurtu-lufla de¤il, daha da kötüye götürür. ÇünküEvrensel reformist ve revizyonist çizgisindeyürümekte ›srarl›. Bu yanl›fl yolda ›srarl› ol-

du¤u için de her geçen gün devrimci yan›n›biraz daha afl›nd›rmaktad›r.

Bu röpörtaj bu çizgide yürümenin encanl› ve yak›n örneklerinden birini oluflturu-y o r .

Röportaj, Nepal Halk Savafl›’ndan do¤rudevrimci dersler ö¤renmek için de¤il kendireformist ve revizyonist çizgisine payandayap›lmak için yap›lm›flt›r.

Yasalc›-reformist çizgisini sistem gözün-de daha da meflrulaflt›rmak için yap›lan bu rö-portaj devrim cephesine de¤il karfl›-devrimcephesine hizmet etmektedir.

Tüm gericiler ve reformist-revizyonistak›mlar, Nepal Halk Savafl› karfl›s›nda bircephe oluflturmufl olsa da, ancak hiç bir güçNKP(M) önderli¤indeki yürütülen Halk Sa-vafl›’n›n devrimle sonuçlanmas›n› önleyeme-yecektir. Nepal Halk Savafl› karfl›s›ndaki saf-lar›n netleflmesi kötü de¤il, iyidir. Çünkü saf-lar ne kadar netleflirse devrim de o kadar ya-k›nlafl›yor demektir... NKP(M) do¤ru yolda-d›r. Ufukta olan Nepal Yeni DemokratikDevrimi dünya halklar›na dolu dolu gülüm-seyerek umut da¤›t›yor!

Sözlerimizi, dünyan›n dam›nda dalgala-nan bu k›z›l bayra¤› bir kez daha selamlaya-rak, noktal›yoruz... o

9 7

SINIF TEORİSİ2004 *6* Şubat-Mart