Şemsettin sami’nin kamusu’l-alamında arnavutluk ve-arnavutlar - prof. dr.cihan okuyucu...
TRANSCRIPT
Page | 49
Şemsettin Sami’nin Kamusu’l-Alamında Arnavutluk ve Arnavutlar
Prof. Dr.Cihan Okuyucu
Yıldız Teknik Üniversitesi, Türkiye
Giriş
Arnavut asıllı Osmanlı aydınlarının en tanınmıĢlarından biri olan ġemseddin Sami‟nin kısa
ömrüne sığdırdığı büyük eserlerden birisi de 1306/1889 yılında neĢrettiği 6 ciltlik Kamusu‟l-
alam isimli ansiklopedidir. Eser genel ansiklopedi olmakla birlikte bilhassa Osmanlı
coğrafyasındaki Ģehirler hakkında verdiği bilgiler bakımından son derece önemlidir. Bu eserde
en çok yer verilen maddelerden biri de Arnavut (I:143-49) ve Arnavutluk (I:149-
53)maddeleridir. Bu maddelerde Arnavutların yaĢadığı ve halen Arnavutluk yanında Kosova ve
Makedonya‟yı da kapsayan bölge üzerinde çok önemli tarihi, coğrafi, iktisadi, mimari, dini ve
etnik bilgiler verilmektedir. Ansiklopedide ayrıca; Yanya, Berat, Ġpek, Görice, Kosova,
ĠĢkodra, PriĢtine gibi onlarca Arnavut Ģehri hakkında müstakil maddeler yer almaktadır.
Tebliğimizde, o dönemle ilgili hiç bir ilmi çalıĢmanın vazgeçemeyeceği önemdeki bu bilgiler
özetlenecektir.
Përmbajtje
Shqipetaret dhe Shqiperia në Kamusu’l-Alam i Sami Frasheri
Enciklopedia e njohur me emrin Kamusul –Alam`s e botuar ne 6 vellim ne vitin 1306/1889 nga
intelektuali i Osmaneve me Origjine Shqipetare eshte nje nga veprat me te njohura te jetes se
tij te shkurter. Eshte jashtezakonisht i rendesishem informacioni i dhene ne lidhje me qytetet e
gjeografise osmane vecanerisht ne aspektin e enciklopedise.Duke pasur parasysh mbulimin me
te madh te ketij libri nje nga pikat eshte Shqiptari (I:143-49) dhe nje pike tjeter eshte
Shqiperia (I:149-53). Pervec kesaj keto artikuj te Shqiptareve qe jetojne dhe ende jane te
perfshire ne rajonin e Shqiperise , Kosoves dhe Maqedonise se bashku me nje historik te
rendesishem jane dhene informacione shume te redesishme etnike , fetare , artitekturore ,
ekonomike , gjeografike , historike etj . Per me teper ne enciklopedi , jane vecuar me dhjetra te
tilla si Yanya , Berat , Ġpek, Gorice, Kosova, Shkodra, Prishtine.Do te perblidhet ky
informacion te cilin nuk do ta neglizhonte asnje kerkim shkencor ne lidhje me kete periudhe.
Bu bildiride edebiyat ve kültür tarihimizde çok önemli bir yere sahip olan Arnavut asıllı
ansiklopedist, sözlükbilimci, dilbilimci, roman ve oyun yazarı, gazete ve dergi yayıncısı, Ģârih ve
mütercim ġemseddin Sâmi‟nin Kamusu‟l-âlâm isimli ansiklopedisinde yer alan Arnavutluk ve
Arnavutlarla ilgili maddeler ele alınacak ve bunların bilgi değeri irdelenecektir. Ancak asıl konuya
girmeden önce kısaca yazarı tanıtalım.
Page | 50
A- Hayatı
ġ.Sami ve eserleri hakkında Türkiyede oldukça zengin bir literatür bulunmaktadır. Bunlar
arasındaki en kapsamlı çalıĢma Ö.F.Akün tarafından Kamus-ı Türki baskısına (Ġst. 1998) yazılan
”Hayatı Hizmetleri ve Eserleri ile ġemseddin Sami” isimli incelemedir. Bu konuda -bilhassa
bibliyografik zenginlik bakımından-önemli diğer bir çalıĢma da Abdullah Uçman‟ın DIA‟ya yazdığı
ġemsettin Sami Maddesidir. ( DIA,38:519-23)Biz de asıl konuya girmeden önce bu iki kaynağa
istinaden ġ.Saminin hayatı ve eserleri hakkında kısa bilgi vermek istiyoruz.
ġemseddin Sâmi 1 Haziran 1850‟de Yanya ilinin Ergiri sancağına bağlı Pirmedi ilçesinde Dağlı
bucağının merkezi olan FraĢer‟de doğmuĢtur. Bu yüzden bazı eserlerinde ġemseddin Sami [Frasheri]
veya Sami Frasheri olarak geçer. Yazar, eserlerinde “Sami, ġ. Sami, Sami Halit FraĢeri, ġemseddin Sami
b. Halid el-FraĢeri” imzalarını kullanmıĢtır
ġemseddin Sâmi, dokuz yaĢında babasını, on bir yaĢında da annesini kaybedince büyük ağabeyi Abdül
Bey, aileyi alarak 1861 yılında Yanya‟ya göç eder. Sâmi, burada bir yandan müderris Yakup Efendi‟den
ders almıĢ, Arapça ve Farsça öğrenmiĢ, diğer yandan da öbür ağabeyi Naim Beyle birlikte Zossimaia
Scoli adındaki Rum lisesine gitmiĢ ve sekiz yıllık okulu yedi yılda bitirmiĢtir. Sâmi burada Rumca, eski
Yunanca, Fransızca ve Ġtalyanca öğrenmiĢtir.
1871 yılında Ġstanbul‟a gelen Sâmi, matbuat kaleminde, “Sirac, Hadika, Vilâyet, Sabah,
Tercümân-ı Şark” gazetelerinde ve “Muharrir” dergisinde çalıĢmıĢ, bu gazete ve dergilere yazılar yazmıĢ,
ayrıca “Aile” ve “Hafta” dergilerini çıkarmıĢtır.
Bu iĢler arasında Fransızcadan tercümeler yapan yazar 1872 yılında Türk Edebiyatının ilk
romanı sayılan TaaĢĢuk-ı Talat ve Fıtnatı yayınladı.1874‟de Trablusgarpta görevlendirildi. 1875‟de
yine Ġstanbula döndü ve Türk basın tarihinin önemli gazetelerinden biri olan Sabahı kurdu.
Sami bu edebi faaliyetleri yanında memleket iĢlerini de yakından takip ediyordu.1877-78
Osmanlı-Rus savaĢını takiben yapılan Berlin antlaĢmasında Arnavutluk topraklarından bir kısmının
Yunanistana bırakılmasını red maksadıyla kurulan, ağabeyi Abdül Beyin baĢını çektiği Arnavutluk
Ġttihadı hareketiyle ilgilendi. 2.Abdülhamidin bilgisiyle kurulan Cemiyet-i Ġlmiyye-i Arnavudiyyenin
kurucuları arasında bulundu. Bu kapsamda Latin harfli bir Arnavut alfabesi yazdı ve Arnavutça
gramerini hazırladı. Bu sırada bir taraftan Arnavut kültürüne hizmet ederken diğer taraftan yazılarıyla
Arnavutların Osmanlıya bağlı olduklarını ve bağlı kalmaları gerektiğini savunmuĢtur.
1880‟de 2.Abdülhamit tarafından saraya alınan ve katip olarak görevlendirilen yazar burada
ömrünün sonuna kadar rahat bir ortamda sözlüklerini ve diğer eserlerini hazırlama imkanı buldu.
Bunlar arasında Fransızca-Türkçe ve Türkçe-Fransızca kamusları padiĢahın iftihar madalyasıyla
ödüllendirildi.
Page | 51
1884‟de evlenip Erenköydeki köĢküne yerleĢti ve 1889-98 yılları arasında Kamusu‟l-alamı
fasikül fasikül yayınladı. Bu çalıĢmayı daha sonra Kamus-ı Arabi ve Türkçenin en önemli
sözlüklerinden olan ve hala aĢılamayan Kamus-ı Türki izledi.
Ömrünün son yıllarını hastalıktan dolayı acılar içinde geçirmesine rağmen Türk diline ve
kültürüne hizmet etmekten bu dönemde dahi bir an olsun geri kalmamıĢtır. 4 Haziran 1904 Cuma günü
ölmüĢ, cenazesi 6 Haziran Pazar günü kaldırılarak Erenköy‟deki mezarlığa gömülmüĢtür. 1968‟de
Sâmi‟nin naaĢı Feriköy‟de hazırlanan aile kabristanına taĢınmıĢtır.
B.KAMUSU‟L-ALAM
Kamus-ı Türki baskısına ġemsettin Sami ve Eserleriyle ilgili uzun bir inceleme yazan
Ömer Faruk Akün, “Birçok tercümesi ve öğretici nitelikte telif eseri bulunan ġemseddin Sâmi‟nin Türk
dili ve kültürü bakımından üzerinde durulması gereken en önemli yanı ansiklopedi ve sözlük
yazarlığıdır.” diyerek bu eserin önemi üzerinde vurgu yapar. (1970: 411-422) Bu bilgilere nazaran
Kamusu‟l- Alam ,1305-1316(1888-1899) yılları arasında fasikül fasikül yayınlanmıĢtır. Ġçerik olarak:
Genel tarih, coğrafya ve meĢhur adamlar ansiklopedisidir. Bu eserden önce Ali Suavi, Kamusu’l-
ulum ve’l-maarif (1870) isimli bir ansiklopedi teĢebbüsünde bulunmuĢ daha sonra Ahmet Rifat:
Lugat-ı Tarihiyye ve Coğrafiyye (1882-83) isimli çalıĢmasını yayınlamıĢ ise de her ikisi de
Kamusu‟l-alam ile mukayese edilebilecek eserler olmaktan uzaktır.
ġ.Sami eserini Bouillet'nin Dictionnaire Universel D'Histoire et De Géographie isimli
ansiklopedisini örnek alınarak oluĢturmuĢtur. Buna mukabil Sami, eserine tarihi ve ilmi deyim ve
terimleri almamıĢ bunları ayrıca Kamusu’l-ulum ismiyle baĢka bir kitapta bir araya getirmeyi
düĢünmüĢ ancak buna ömrü vefa etmemiĢtir. Akün‟ün bildirdiğine göre eser Batıyla ilgili maddeler
bakımından büyük ölçüde Bouillet'nin eserine bağlıdır. Yer yer baĢka ansiklopedilere de baĢvurmakla
birlikte ġ.Sami bazı maddeleri Bouillet'den satır satır tercüme etmiĢtir. (Ms.Shakespeare,
Bosphore,Palermo.). Yazar adı geçen eserden aldığı maddeleri bir seçime tabi tutarak Osmanlı
okuyucusu için faydalı olanları almıĢ, önemsiz olanları atlamıĢtır. Bizim için mühim olan bazı
maddeleri ise tercümeyle yetinmemiĢ, geniĢletme yoluna gitmiĢtir. Sözgelimi 9 satırdan ibaret
Anadolu maddesini 11 sayfaya çıkarmıĢ, yine 11 satırlık Bosna maddesini de 4 sayfaya çıkarmıĢtır.
Doğuyla ilgili maddelerde yazarın bazen iĢi çok uzun tuttuğu görülür. Mesela sadece el-Kindi‟nin
eserlerine 4 sayfa, er-Razi‟ninkilere ise iki buçuk sayfa ayırmıĢtır. Batı kaynakları arasında
Bouillet'den baĢka, G. Vapereau,V. de Saint Martin ve A. Dantes gibi yazarların eserlerine de yer yer
müracaat etmiĢtir. Buna karĢılık Ġslam-ġark-Osmanlı dünyası ile ilgili maddelerde ġ.Sami‟nin
kaynakları oldukça zengindir. Bu konuda toplu eserler olmadığı için Sami her konu için ayrı ayrı
kaynaklara baĢvurmak zorunda kalmıĢtır. Bu kaynaklar arasında Arapça, Farsça ve Türkçede yazılmıĢ;
Page | 52
tabakat kitapları, Ģair tezkireleri, ġakayık ve Zeyilleri, çeĢitli ansiklopediler, tarih ve coğrafya konulu
eserler sayılabilir. Kendisi fırsat buldukça Ġstanbuldaki yazma eser kütüphanelerinden de
faydalandığını belirtmektedir. Bütün bu kaynakların tespiti ayrı bir çalıĢmayı gerektirmektedir. Sonuç
olarak bu ilaveler sonucunda Kamusu‟l-alam 4830 sayfalık hacmiyle model aldığı Bouillet'nin 2040
sayfalık eserini kat kat aĢmıĢtır. 6 ciltlik eserin yayımı bittikten sonra bazı yanlıĢ ve eksiklerin
tamamlanması, unutulan maddelerin ilavesi için bir ciltlik ilavenin yapılacağı bildirilmiĢ ise de yazar
bu ilave cildi hazırlamaya fırsat bulamamıĢtır. Her 15 günde bir forma olmak üzere basımı 11 yıl
sürmüĢ olan eserin bitmesi basında büyük bir olay olmuĢ, her taraftan tebrik ve takdir yazıları
gelmiĢtir. 1306/1899 tarihli ilk baskısındaki:”Maarif nezaret-i celilesi tarafından takdir ve tahsin
olunarak tab‟ olunmuĢtur” ibaresi eserin devlet nezdinde de takdir gördüğünü göstermektedir.
1.Eserin Kapak sayfası bilgileri:
Eserin kapak altı sayfasında : Kamusu‟l-Alam baĢlığı altında alt baĢlık olarak:
“Tarih ve Coğrafya Lugati ve Tabir-i Esahhla Kâffe-i Esma-i Hâssayı Câmidir”
ibaresi ve onun da altında daha küçük harflerle eserde yer alan belli baĢlı konular 6 satırda
verilmektedir.Onun altında:
Muharriri:Ş.Sami Sahib ve Tâbii :Mihran
Yazmakta ve altta çerçeve içinde aynı bilgilerin Fransızcası yer almaktadır:
DİCTİONNAİRE UNIVERSAL d’HISTOIRE ET DE GEOGRAPHİE
Par
CH.SAMY-BEY FRASCHERY
EDİTEUR MIHRAN
COSTANTINOPLE 1889
Bu bilgilerin altında yine eski harflerle:
“Maarif nezaret-i celilesi tarafından takdir ve tahsin olunarak tab’ olunmuştur” ibaresi ve altında
basım bilgileri mevcut:
Page | 53
İstanbul
Mihran matbaası –Bab-ı Ali caddesinde numara 7
1306
Eserin kendisi çift sütun ve 39 satır olarak devam eder. Bazı yabancı isimlerin yanına yeni
harflerle okunuĢları da yazılmıĢtır. Ancak yazar bilindiğini düĢündüğü Osmanlı coğrafyasına ait yer
isimlerinde buna her zaman gerek duymamıĢtır. Bu durum Arnavutlukla ilgili isimlerde de söz
konusudur ve bu yüzden bazı isimlerin doğru okunması gibi bir problemle bizi karĢı karĢıya
getirmektedir.
2. Başlıca Bilgiler: Yazar Arbanya (1/86) ve Arnavud (1/143-48) ve Arnavudluk (1/149-154)
maddelerinde Arnavut milleti hakkında oldukça geniĢ bilgi veriyor. Bu bilgileri aĢağıda küçük
baĢlıklar altında veriyoruz:
2.1.Arnavut ve Arnavutluk kelimelerinin kökeni ve bunların etimolojileri.
Onun Arbanya maddesinde söylediklerini Ģöyle özetleyebiliriz: “Arbanya yahut Arberya.
Arnavutluğun Arnavutlar tarafından verilen asıl ismidir ki bunu Kiğalar “Arbanya” ve Toksalar “
Arberya” diye telaffuz ederler. Avrupalıların kullandığı Albanya isminin kökeni konusunda Avrupalı
yazarlar bir çok uzak yakıĢtırmalarda bulunmuĢ iseler de kimse aslını bulamamıĢtır. Albanya, iĢte bu
Arbanya kelimesinden alınmıĢtır. Rumlar b harfini telaffuz edemediklerinden bunu Arvanya Ģeklinde
telaffuz edip halkına da Arvanit demiĢlerdir. Osmanlılar n ile v harfinin yerini değiĢtirerek kelimeyi
Arnavit veya Arnavut Ģekline sokmuĢlardır. Böyle olduğu halde kelimenin aslını Arapça ve Farsçada
arayıp Ar nebud (utanmaz) veya Arun lena en-neud gibi gülünç kelimelerden türetmek abestir…Arban
isminin verilme sebebine gelince..Ar, Arnavutça tarla, “ban” ise Farsçadaki gibi yapıcı demek
olduğundan Arban demek çiftçi demektir. Çünkü Avrupa kıtasına çiftçiliği getirenlerin Ari kavmi
olduğu ve Arnavutların da bu kavmin en eskilerinden olduğu kesindir. Diğer eski Ari kavimlerin
dilinde de Ar kelimesi tarla demek olup bu kavimlerin hepsinin isminin bu kelimeden türediğini
Maks Müller ispat etmiĢtir. Toskaların telaffuzunda uzun a harfi olmadığı gibi n harfini de genelde r
harfine çevirerek Arban‟ı Arber Ģekline çevirmiĢlerdir.”vs(I-86)
2.2.Arnavutların kökeni ve tarihi hakkında özet bilgiler:
“ Tarihin tespit edemediği eski zamanlardan beri Balkanlarda yaĢamıĢ eski Yunan ve
Romalılarla iliĢkide bulunmuĢ olan bu halk hiçbir zaman tek bir toplum ve dil haline gelememiĢ ve
diğer milletlerle karıĢık bir halde yaĢadığı için yakın zamanlara kadar kendisini gösterememiĢtir.
Page | 54
Avrupalı yazarlardan bazısı onları eski Yunanlılara, bazıları Ġslav ırkına mensup gösterirken bazıları
da Dağıstandan yahut Arabistandan geldiği yorumunu yapmıĢlardı. Arnavutçadaki Rum, Latin, Slav ve
Farsça kelimelerden hareketle bazı yakıĢtırmada bulunanlar olmuĢ ise de son araĢtırmalardan
Arnavutların Ari ırkından geldiği kesinlik kazanmıĢtır. Arnavutça kelimelerle müĢterek diğer
dillerdeki kelimeler karĢılaĢtırıldığında Arnavutça olanların alıntı değil aksine daha eski olduğu ve
diğer dillere geçtiği anlaĢılıyor. Bu durum Arnavutların Avrupa ve Asyada yaĢayan Arilerden olup
çok eski zamanlarda Balkanlara geldiğini ispat ediyor. Muhtemelen Arnavutların geliĢi de Keltlerin
geliĢine yakın zamanlarda olmuĢtur ve bu yüzden aralarında benzerlikler vardır. Arnavutların o
zamanki ismi Palasuc veya Palasuğ? idi. Bu kelime de ihtiyar veya eski manasına gelen Palak
kelimesinden bozma idi. Palasuclar sonradan gelen Helenlerle karıĢmıĢ ve Ġtalyada da yerel
toplumlarla karıĢarak Latinleri oluĢturmuĢlardır. Palasuclar, yani eski Anavutlar 4 kısma ayrılırlar: 1.
Ġlliryalar 2. Makedonyalılar 3.Trakyalılar 4.Frigyalılar. Bunların akrabalıkları kesin delillerle
ispatlanmıĢtır.” Yazar tezini ispat için Strabondan nakilde bulunuyor ve bazı tarihi bilgiler ve ortak
kelimeler üzerinde duruyor. Tarihlerde bahsedilen bazı geleneklerin günümüze kadar ulaĢtığına örnek
veriyor ve Ģöyle söylüyor:
“Sonuç olarak, tarihçe yalanlanmayacağımdan ve mensup olduğum bir kavmi büyütmek
arzusuyla hareket ettiğim ithamına maruz kalmayacağımdan emin olarak diyebilirim ki Arnavut
kavmi bir zamanlar Triyesteden Sivasa kadar Avrupa ve Asyanın geniĢ bir kesimini kaplayan büyük
bir kavim iken zamanla geliĢen yeni göç dalgalarıyla küçülmüĢ ve bugünkü Arnavutluk sınırlarına
sıkıĢtırılmıĢtır”.(I-145) Yazara göre; Strabondan beri hiçbir zaman Arnavut toplulukları bir araya
gelemediler, kapalı küçük topluluklar halinde ve kendi adetlerini sürdürerek yaĢadılar ve yazılı ve milli
bir edebiyat meydana getiremediler. Ġçlerinden yetiĢen büyük insanlar da baĢka dillerde yazmak
zorunda kaldılar.
Küçük devletçikler dıĢında eski Makedonya devleti halkı ve büyük Ġskender Arnavut idi.
Ancak Arnavutların yazılı dili olmadığı için bütün o baĢarılar hiç ilgisi olmadığı halde Yunanlılara
mal edildi. Daha sonra Romanın baskıları ve O. Asyadan gelen Hun ve Avarların baskılarıyla
Arnavutlar Ģehirlerini bırakıp dağlara çekilmiĢ ve dağılmıĢlardır.
Osmanlılar geldiğinde Arnavutlar bazı prenslerin idaresi altında yaĢıyordu. Arnavutluk önce
Osmanlı idaresi altına girmiĢ fakat haçlıların vaatlerine kanan Ġskender Beyin isyanıyla 40 sene
sürecek bir savaĢ baĢlamıĢ ve bu da bir çok Arnavutun çevre ülkelere dağılmasına sebep olmuĢtur.
Bunlardan Kalabriya ve Sicilyaya gidenler toplu oldukları için günümüze kadar dillerini
koruyabilmiĢtir. Osmanlı idaresine girince Arnavut bey ve ileri gelenleri topluca islamla
Ģereflendiler. Halkın üçte biri de islamı kabul etti. Diger kısmın yarısı Katolik ve yarısı Ortodoks
mezhebinde kaldı. Kendi cinslerinden olan büyük Ġskendere bile tam baĢ eğmeyen Arnavutlar yüce
Page | 55
Ġslam dininin etkisiyle Osmanlılara tam bir bağlılıkla bağlanmıĢ ve devletin Ģan ve Ģerefini
yüceltmede canla baĢla çalıĢmıĢlardır. Devletin daima silah elde hazır askerleri olmuĢ ve içlerinden
20 kadar sadrazam çıkmıĢtır. Doğuda büyük baĢarılar kazanan Sinan PaĢa -Allah korusun- batmakta
olan devleti yeniden ayağa kaldıran Köprülü Mehmet PaĢa ve ahfadı bunlar arasındadır.(s.147)
3.3. Irki özellikler, lehçeler ve adetler vs. :
Arnavutlar uzun boylu, iri kemikli, sinirli , zekalarını gösterir tarzda büyük kafalı ve açık
alınlıdırlar. Zeki ve kabiliyetli olduklarından hem Osmanlıda hem de diğer devletlerde yaĢayan
Arnavutlar arasından büyük alim, Ģair ve devlet adamları çıkmıĢtır.(örnekler) Besa adıyla bilinen ahde
vefa konusunda son derece mübalağa eder ve bu uğurda çok kan dökerler. Hafifliği sevmezler,
ciddidirler; hızlı ve kahraman bir tavırla yürürler. Kadınları da güzelcedir ama biraz iri kemikli ve
erkeksidir. Örtünmede pek mutaassıp değilse de namuslarına çok düĢkün olup namus konusunda
küçük bir gevĢeklik gösteren kadın yakınları tarafından öldürülür. Evin hakimi kadınlar olup
erkekler evde misafir gibidir. Evlilikte asalet esas olduğu için kızlar genellikle uzağa verilir. Kızlara
maldan miras verilmez ve gelinin gelinliği bile erkek tarafına aittir. Dindar iseler de taassupları
yoktur ve farklı din mensuplarının iliĢkileri çok sıcaktır. Dilleri baĢlıca Kiga ve Toska diye iki
lehçeye ayrılır. Ancak herkes ġkiptar adıyla iftihar eder. En eski metinler 5 asırlık Katolik metinleri
olup o zamandan beri dil fazla değiĢmemiĢtir. Ġslamdan sonra bir çok Ģair yetiĢmiĢse de bunlar da
daha öncekiler gibi diğer dillerde yazdıkları için milli bir edebiyat oluĢmamıĢtır. Ortodoks Toskalar
Rum kültürüne ve diline hayranlıkları dolayısıyla asimile olmak raddesine gelmiĢ ise de son
zamanlarda yeniden kendi dillerinin önemini kavramıĢlardır. Ġçinde bulunduğumuz 2. Abdülhamit
zamanında milli eğitime çok önem verildiğinden Arnavut diliyle yazma çoğalmıĢ ve milli
edebiyatları geliĢmeye baĢlamıĢtır. Osmanlı idaresindeki Arnavutlar 2 milyon kadar olup bunların üçte
biri islamdır. Arnavut arazisi verimli olmadığından çoğu askerlik yahut bir meslekle memleketinden
uzakta yaĢadığı, çeĢitli savaĢlarda veya kan davalarıyla kırıldığı ve geç evlenme adeti dolayısıyla
nüfus artacağına azalmaktadır.
4.4. ARNAVUTLUK HAKKINDA BİLGİLER
Bu bahsi de Ģu alt baĢlıklara ayırabiliriz:
Coğrafi sınırlar ve kapladığı alan: Yazar, bugünkü Kosova ve Makedonyayı da içine alacak bir çerçeve
belirliyor ve sınır olarak Arnavutça konuĢmayı esas alıyor. Her maddede olduğu gibi burada da
Arnavutluk coğrafyasının enlem ve boylam derecelerini veriyor. Ona göre bu coğrafyanın boyu 1250
km, eni 1000 km ve toplam yüzölçümü de 625.000 km.kare. Yani Türkiyeye yakın bir alan.
Page | 56
Fiziki coğrafya: Dağlar, ovalar, göller, nehirler, sahiller, iklim Ģartları. Yazar isim olarak andığı
bazı göl, nehir ve dağ isimleri için ilgili maddelere gönderme yapıyor. Mesela: Narda, Lorus, Vovo,
Kalame, Pavle, ĠĢkumi, Arsend, Mat, Gir vs..
BaĢlıca Ģehirler ve nüfus dağılımı : Nüfus ve büyüklüğe göre baĢlıca Ģehir ve kasabaların listesi.
Buna göre:
1.Nüfusu 30 bini aĢan Ģehirler: Prizren, ĠĢkodra, Manastır, Yanya
2.Nüfusu 10 ila 20 bin arasında olanlar: Ġpek, Yakova, PriĢtine, Üsküp, Kalkandelen, Debre,Tiran,
Elbasan, Berat, Ohri, Görice, Kesriye, Ergiri, Peruze
3.Nüfusu 3 binle 10 bin arasında olan diğer küçük yerleĢim birimleri.
Çerçevesi çizilen coğrafyada toplam nüfus yaklaĢık 2,5 milyon ve bunun 2 milyonu Arnavut, geri
kalanı ise Ulah, Rum, Bulgar, Çingene ve diğer unsurlardan mürekkep. Yazar bu unsurların nerelerde
yaĢadığı hakkında da bilgi veriyor.
Ġdari taksimat: Halen mevcut 4 vilayetten biri olan Manastır ve sancak olan Prizren zaman
içinde birkaç kere vilayetten sancağa sancaktan vilayete dönüĢmüĢ.
Doğal kaynaklar, zirai ve iktisadi durum: Ülkedeki belli baĢlı doğal kaynaklar ve madenler.
Bunların iĢlenme durumu. Ormanlar ve yaban hayvanları. Ziraat ve yetiĢtirilen belli baĢlı ürünler;
hububat ve meyveler. Hayvancılığın durumu. Ġthal ve ihraç edilen baĢlıca ürünler, yollar ve iskeleler.
BaĢlıca zanaat kolları ve halkın geçim kaynakları. Giyim kuĢam ve bazı adetler.. Sözgelimi yazar
eskiden halkın kendi ürettiği yerel kumaĢlardan giyinirken son zamanlarda bazı zenginlerin Batı
kültürünün etkisiyle alafranga giyinmeye baĢladığını belirtiyor.
4.4.1İdari taksimat; 4 Vilayet ve bunlara bağlı yerleşim alanları:
Arnavutluk maddesinde Arnavutluk bölgesinin idari taksimatı da bir Ģema ile gösterilmiĢtir.
Bu bilgilerin dökümü aĢağıda gösterilmiĢtir:
1.YANYA VĠLAYETĠ
Sancak Kaza Nahiye
Yanya :6/4789-91
Yanya
Aydonat: 511-12
Filat 5/3466 : Sayade
Meçuh, Meçve 6/4173: Zagor 4/2405
Page | 57
Ergiri :2/836-37
Ergiri
Delvine 3/2153 Serandos
Tepedelen 3-1626
Himara 3/2076
KurveleĢ? -
Berat 2/1260
Berat Mozake: 6/4469
Melakastre
Avlonya 1/493-4
Skrapar2/915
Timuriçe? 3/1724
Leskovik 5/3991
Permedi 2/1500 FraĢer 5/3352
Pogun 2/1555
Koniçe 5/3781
Peruze 2/1508
Peruze Parga : 2/1463
Gumeniçe
Morto
Lorus?6/4013
Margılic 6/4095
2.MANASTIR VĠLAYETĠ
Manastır 6/4437
Manastır
Pirlepe 2/1500 Resne3/2278
Ohri 2/1066 Morincure
Karçova 5/3610 Presba 2/1497
Page | 58
Filorina 5/3434 Rudovnik
Atruga
Ġzoglave
Görice 5/3919
Görice
Kesriye 5/3860 BihilĢte: 2/1419
HorviĢte
Opar 2/1061
Ġstarve 2/873
Kolonya? 5/3765
Debre 3/2117
Debre-i bala 3/2117
Debre-i zir 3/2117
Elbasan 2/1156
Mat 6/4109
Perezrin 2/1495-96
Perezrin Rahofça
Kalis
Gostivar 5/3305
Loma 6/4024
Kalkandelen 5/3556
3.KOSOVA VĠLAYETĠ
Priştine 2/1497
PriĢtine
PreĢevo 2/1498
Gilan 5/3319
Velçetrin:6/4691
Mitroviçe 6/4149
Page | 59
Seniçe :-
Yenipazar .6/4803
Yenipazar Moykovaç
Akuh(Akova)1/273 ViraneĢ
KolaĢin 3/3753
Üsküp 1/932-33
Üsküp Kaçanik 5/3603
Piyançe
ĠĢtip 2/972 MaleĢi
Palanka 2/1530
Koçane 5/3715
Kumanova 5/3770 Birgitli
RadoviĢte 3/2240
Karatova 5/3639
İpek 2/1115-16
Ġpek
Yakova 6/4786
TergaviĢe 3/1643
Berane 2/1267
Gusine 5/3306
Taşlıca 4/2987 (Listede yok ancak ilgili sayfada:”Kosova vilayetini terkip eden beĢ sancağın biri ve en
Ģimal-i garbide bulunanı”)
4.ĠġKODRA VĠLAYETĠ
İşkodra 2/977,78,81
İşkodra ĠĢkaril
Hut
Kalamend
Göl kenarı
Kastaran
Koplık
Page | 60
ġale ĢuĢ
Puka - Posteriba
Rec malarha
Riol(i) 3/2399
Guride Ģalak 5/3269
Temale
Sahale
Furuce
Zadrima 4/2404
Kuranya 5/3609
Akçahisar 1/257-58
Leş 5/3991
Merdita Kasela
Dağ kenarı
Derac 3/2125
Derac
Pekin 2/1526 Ġndrovnik
Tirane 3/1717
ġayak 4/2892 ĠĢem
Kuvaye 5/3706
Bunlar dışında kalan ve K.Alamda yer alan diğer maddeler:
Behur 2/1421
Beragerinça :Kosova 2/1267
Boğazköyü:Manastır 2/1389
Boğdan 2/1390
Boyana 2/1407
Biyalopoliye :Kosova 2/1422
Butrinto: 2/1366
Ergenet . 2/838
Eğridere:Kosova 2/ 1014
Page | 61
Ġspat 2/858
ĠĢkodra gölü 2/981
ĠĢkumbi 2/ 983
Lofça: Yanyada kasaba 6/4017
Lünc: 6/4025
LüĢne: Yanyada kasaba 6/4015
Molosya: Arnavutlukun bir kısmının eski adı 6/4487
Mozake:Arnavutlukta büyük bir ova 6/4469
Narda: Arnavutluktan Makedonyaya terk edilen bir Ģehir 6/4542-
Nasliç: Manastıra bağlı kasaba 6/4544
Novobırdo Üsküp –PriĢtine arasında köy 6/4624-25
Ulçin:2/1098
Öridike 2/1082
Palermo:Ġskele 2/1475
Pali: 2/1477 Sahilde
Paramitiya:Yanya 2/1459
Peç 2/1490
Plaçkoviça :Kosova 2/1527
Plassa: 2/1529
Plava 2/1530
Plevliye: 2/1532
Priboy(Kosova) 2/1520
Prierepoli(Kosova) 2/1519
Struga 2/890
Yeni varoĢ. 6/4806
Madde sayısı: vilayet ve kasaba 62
Nahiye 15
Diğer 34
4.4.2.ġEHĠRLER HAKKINDA VERĠLEN BĠLGĠLERE ÖRNEKLER:
Page | 62
Yazarın hemen her Ģehir için kullandığı belli bir bilgi Ģablonu var. Arnavutluk için verdiği
bilgilerin biraz özeti sayılabilecek genel bilgiler yanında o maddede yer almayan daha özel bilgilere
de yer vermektedir. ġehirdeki dini ve etnik dağılım, eğitimin durumu, dinlere ait mabedlerin ve belli
baĢlı kurum binalarının sayısı.. bu kabildendir. Bir fikir vermek için aĢağıya örnek olarak seçtiğimiz
bazı merkezlerle ilgili bilgileri veriyoruz.
ERGĠRĠ-Merkez: Nüfus:8100 / Çoğunluk müslüman ve bunların çoğu da talebe, kalanı Hristiyan.
Ev:1415/Dükkan:336 /Han:9 /Cami:Bir kaç tane/ Tekke:2/Medrese:1/RüĢdiye:1/ Kale:1
ERGĠRĠ SANCAĞI: 7 kaza ve 444 kasaba ve köyden oluĢuyor/ Nüfus:140 bin. 72 bin Ġslam, gerisi
Hristiyan./Müslümanların çoğu asker. Hristiyanlar ise sanat ve ticaretle meĢgul.
Cami: 223/ Medrese:3/Mektep:215/RüĢdiye:2/Tekke:40/ Manastır ve kilise:527/ Köprü:55/Debbağ:7
ERGĠRĠ-KAZASI: Nüfus:30 bin. Ġslam:18 bin.Hristiyan:12 bin/ Cami:21/ Kilise:60/Mektep:25/Tekke:5
ÜSKÜP:Ġsmin kısa etimolojisi ve Ģehir tarihi./Osmanlıların Balkanlardaki en eski Ģehri/MeĢhur münĢi
Veysinin türbesi de burada.
Nüfus 25 bin /Ev:4 bin/ Dükkan: 1000/ Han:50/Fırın:50/Hamam:3/Cami ve medrese :Pek çok/Hastane: 2
askeri 1 guraba hastanesi/RüĢdiye:1
ÜSKÜP SANCAĞI: 7 kaza ve 5 nahiyeden müteĢekkil/Nüfus: 257867. Çoğu Müslüman gerisi Hristiyan.
Müslümanlar Türk ve Arnavutlardan müteĢekkil , ancak tamamı Türkçe bilir./ Muhafazakar olan halk
devlette yapılan ıslahatlara karĢı olduğu için devlete asker vermiyor ve Ģehirde silahla dolaĢıyor.
Yine de Devlete bağlı.
ĠġKODRA: Nüfus:30 bin ve yarı yarıya Ġslam ve Hristiyan/Halk fakir olduğu için vergiden muaf
ama savaĢ zamanı askerlikle mükellef/Kabileler arası kan davası çok yaygın.
ĠPEK:Nüfus:18 bin ve çoğunluğu Ġslam./Dükkan: 550/Han:10/Cami: 10/Medrese:2/ RüĢdiye:1/Sıbyan
mektebi: 10/Hükümet konağı:1/ KıĢla:1/ Hamam:1
-Sert tabiatlı ve mutaassıp oluĢlarıyla tanınırlar
-200 köyü var ama halkı tahrir edilmediği için nüfus durumu bilinmiyor.
Page | 63
BERAT:Nüfus:10 bin, kaza nüfusu 40 bin ve 1/3‟ü müslüman./Berat sancağı ise 130 bin ve bunun 34
bini Hristiyan gerisi Müslüman.
PRĠZREN: 400 köyü var ve nüfusu 260 bin. /Arnavutlar da Türkçe konuĢurlar/Prizren elması
Ġstanbulda meĢhurdur.
PRĠġTĠNE: Nüfus:10638 ve bunun 8165‟i islam gerisi Hristiyan/ Cami: 13/
Mesçit:5/Medrese:2/RüĢdiye:1/Ġbtidai:2/ Hamam:3/Dükkan:500/Hastane:1/ Han:10/Misafirhane:2
TĠRAN: Nüfus:17 bin/ ĠĢkodraya bağlıdır.. Verimli ve akarsuyu çok bir ova kenarında güzel bir kasaba
olan Tiranın sokakları geniĢ ve düz, çarĢıları büyük ve iĢlektir. Kasaba giriĢinde iki güzel cami vardır
ki bunlardan biri Tiranın kurucusu olan ve halen türbesi de caminin haziresinde bulunan Süleyman
Beğ tarafından yaptırılmıĢtır.Yeni bir kasaba olup yaklaĢık 280 sene önce kurulmuĢtur. Daha önce
küçük bir köydü. Halkın bin kadarı Hristiyan, geri kalanı Müslümandır. Dırac sancağının 4 kazasından
biri olan Tiranın 101 köyü vardır. Merkezden baĢlayıp kuzey-batıya uzanan verimli ovası güzelce
iĢlendiğinden bol ürün verir.
Örnek Madde : Yazarın dili hakkında bir fikir vermek için,kendi doğum yeri olan FraĢer hakkında
verdiği bilgileri orijinal diliyle aĢağıya alıyoruz:
FRAġER(5/3352-53): Yahut Fraşar(Frascher), Arnavutlukta Yanya vilayetinin Ergiri sancağına tabi
Permedi kazasında ve Permedinin 30 kilometre kadar şark-ı şimalisinde olarak dağlarla muhat
mürtefi’ bir mahalde vâki nahiye merkezi bir büyük karye veya küçük kasaba olup muharrir-i fakirin
maskat-ı re’sidir. Haneleri ve mahalleleri dağınık olmağla muhit-i dairesi 7-8 kilometre olduğu
halde 1500 kadar ahalisi,3 cami-i şerifi,bir kilisesi,bir mekteb-i ibtidaisi, ve Rumca ve Ulahca için
ayrı iki mektebi,yirmi kadar dükkandan ibaret çarşısı,haftada bir kere Salı günleri kurulur hayli
işlek pazarı, bir hanı, 3 değirmeni ve biri Bektaşi diğeri Sa’di tarikine mahsus iki tekkesi
vardır.Ahalisini kısm-ı azamı İslam olup kusuru Arnavud Hristiyan ve Ulah ile Çingeneden
mürekkeptir.Yazın havası serin ve sağlam ise de kışları şiddetli olup çok defa aylarca yolları kardan
mesdud ve münkatı’ olur. Fraşer Beğleri an-asl Berat civarında Timuriçe kazasından iken hasbe’l-
icab oradan kaldırılıp İstanimaka karyesi malikane verilerek orada ikame etdirilmiş ve hemşehrilik
münasebetiyle Köprülü Mehmet Paşanın sadaretinde Arnavudluğa avdete mezun olarak İstanimakaya
bedel o vakit Hristiyan köyü bulunan Fraşer karyesiyle Mozakede bazı kurâ verilmiş olan Ayaz beğ
isminde birinin neslinden olup şimdiki halde kırk-elli hane olmuştur.Bunlar öteden beri hıdemat-ı
devletde bulunarak içlerinden vezaret ve beğlerbeğiliği ve mirmiranlık rütbelerine nail olmuş zevat
Page | 64
yetişmiştir.Tepedelenli Ali Paşanın zamanına dek Fraşer beğleri konaklarında mahsus hocalar tutup
evlatlarına mükemmel surette Arabi ve Farisi okuturlardı.Bade asâkir-i muavene sergerdeliği ve
derbend ağalığı gibi hıdematda bulunarak servet ve ma’muriyetlerini muhafaza etmişlerse de
âhiren bu gibi hıdemâtın lağvı üzerine ,hiç mahsulatı olmayan ve mesarifi çok olan bu yerde
duramayıp ekseri terk-i diyarla Görice,Manastır,Yanya, Selanik ve sair şehir ve kasabalara hicrete
mecbur olmuş ve binaen-aleyh Fraşer tedenniye yüz tutmuştur.
-Fraşer nahiyesi:Dağlıdan galat olarak Daıglı denilen 28 karyeyi havi mürtefi ve dağlık bir yer olup
arazisi pek az münbittir.Ahalisinin kısm-ı küllisi müslim olup ,cesaret ve şecaat ve fart-ı zekavetle
muttasıfdırlar.Ekseri gurbette ve devlet hıdematında bulunurlar.”
SONUÇ
Bütün bu bilgiler sonunda özetle denilebilir ki günümüzde bile ġemseddin Sâmi‟nin
çalıĢmalarının önüne geçilememiĢtir. O elli dört yıl gibi kısa bir ömre çok değiĢik alanlarda yazılmıĢ 55
eser sığdırmıĢ, yaklaĢık 13.750 sayfalık telif eser ve 2.000 sayfalık bir çeviri külliyatı bırakmıĢtır. Bu
külliyat Türk edebiyatı için vazgeçilmez olduğu kadar Arnavut Kültürü açısından da ihmal
edilemez bir önemi haizdir. Sadece eserleriyle değil, hayatı boyunca savunduğu fikirleriyle de
Türk-Arnavut kardeĢliğini savunmuĢ olan ġ.Sami iki halkın bundan sonraki iliĢkiler için de en
sağlam temellerden biri olmaya devam edecektir.
Kaynakça
Akün, Ömer Faruk. 1970. MEB İslam Ansiklopedisi, “Şemseddin Sâmi” Ġstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
C 11, 411-422 s.
Akün , Ö.F.”Hayatı Hizmetleri ve Eserleri ile Şemseddin Sami(Kamus-i Türki önsözü) (Ġst. 1998)
Bilmez, Bulent . 2006. Modern Türkiye ve Sosyalist Arnavutluk Basınında Şemseddin Sami Frasheri
İmajı!Balkanlarda Ġslam Medeniyeti II.Milletlerası sempozyumu tebliğleri (ed.Ali Caksu) Ġst., s. 71-
126
Gür, Muhammet. 2005. “Şemseddin Sami ve Kamûs-ı Türkî”, Türklük Araştırmaları Dergisi, Ġstanbul:
Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi. S 17, 181-193 s.
Kefeli, Emel. 2005. “ġemseddin Sami‟nin „Ansiklopedist‟ Kimliği”, Türklük Araştırmaları Dergisi.
Ġstanbul: Marmara Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi. S 17, 247-254 s.
Levend, Agâh Sırrı. 1969. Şemsettin Sami, Ankara: Türk Dil kurumu Yayınları: 287. 212 s.
ġemseddin Sâmi. 1314. Kâmûsü’l-A’lâm, Ġstanbul: Mihrân Matbaası. C 5. 3201-4000 s.
ġemseddin Sâmi. 1978. Kâmûs-ı Türkî, Ġstanbul: Çağrı Yayınları. 16+1575 s.
Page | 65
Tural, ġecaattin 1999. Şemseddin Sami, ġule Yayınları, Ġstanbul, , 151 s.
Yazıksız, Necip Asım. 1930. “Ş. Sami”, Türk Tarih Encümeni Mecmuası. Ġstanbul: Letafet Matbaası.
Yeni Seri C 1. S 2. Eylül TeĢrinisani 1929. 24-34 s.
Uçman, Abdullah, Şemsettin Sami,(1850-1904) DIA,38:519-23