sağlıklı yaşam bülten -2

8
Kasım - Aralık 2010 / Sayı: 02 / ücretsizdir Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık Bülteni SAĞLIKLI YAŞAM GEBELİK Mİ PLANLIYORSUNUZ ? Yaşayacağınız en güzel deneyime hazır mısınız? Bebek planlıyorsunuz ve artık hayatınızdaki her şey daha güzel ve anlamlı olacak. Ama öncesinde bebeğinizin sağlıklı olması için yapmanız gereken testler ve almanız gereken bazı özel vitamin destekleri var. Korunmayı bıraktıysanız veya bir kaç ay içerisinde bırakıp gebe kalmayı düşünüyorsanız jinekoloğu- nuzdan randevu almalı, bu planınızı paylaşmalısınız. S4 ACİL DURUMLAR Günlük yaşantımızda her an ve heryerde karşılaşabileceğimiz acil sağlık sorunlarına ne kadar hazırlıklısınız? Kaçınız bu durumlarda ne yapmanız gerektiğini biliyor ya da ne yapmamanız? S5 S2 Kurban bayramınız kutlu olsun... 3 SORUDA CHECK UP NEDİR VE ÖNEMİ Hiçbir şikayet olmamasına rağmen Check up en erken ne zaman yapılmalı ve ne sıklıkla yapılmalıdır? Boyun Ağrısı Tipleri ve Nedenleri: Başlıca iki çeşit boyun ağrısı vardır: 1. Mekanik Boyun Ağrısı: En sık görülen boyun ağrısı tipidir. Çoğunlukla boyu- nu etkileyen küçük travmalar veya boyun kaslarını ve bağ dokusunu etkileyen küçük zedelenmeler nedeni ile olur. Kötü postür bu tip ağrının en önemli nedenidir. Özellikle gün boyu masa başında öne eğik pozisyonda çalışan kişilerde sık rastlanan bir yakınmadır. Mekanik boyun ağrısı başa, omuzlara ve kollara yayılabilir. Sık- lıkla ağrının gerçek nedeni ve yeri bulunamaz. 2. Omurga Hastalıklarına Bağlı Boyun Ağrısı: Bu gruptaki boyun ağrıları oransal olarak mekanik bo- yun ağrısına göre daha az görülür. En sık görülen ne- denlerinden biri boyun fıtığıdır. Boyun Ağrılı Hastanın Değerlendirilmesi ve Tedavisi: Mekanik boyun ağrısında tedavi: Boyun ağrılarının en sık nedeni “mekanik boyun ağrısı” dır. Bu ağrı 2-3 gün içerisinde giderek azalır ve 1-2 hafta içerisinde kaybolur. Bazen ağrı kronikleşebilir ve ara ara akut ataklar halinde şiddetlenebilir. Kola ve ele vuran ağrı veya uyuşukluk hissi sinir kökü basısının belirtisi ola- bilir. Bu durumda boyun fıtığı yönünden değerlendiril- mek için doktora başvurmakta yarar vardır. Hangi durumlarda ağrının nedeni ciddi olabilir? − Eğer hastada kanser, romatoid artrit gibi ciddi bir sis- temik hastalık varsa − Eğer ağrı günden güne azalacağına kötüleşiyorsa − Eğer kolda kuvvet kaybı his değişikliği meydana gel- mişse − Ağrıyla beraber ateş, kilo kaybı gibi belirtiler varsa − Eğer boyun kemiklerinde hassasiyet varsa Mekanik boyun ağrısının tedavisinde amaç boyun ha- reketlerini mümkün olduğu kadar kısa sürede normale getirmektir. Başlangıçta boyun hareketleri ağrılı olduğu için kişi boynunu hareketsiz tutmak ister. Ancak boy- nun sertleşmesini engellemek için ağrının izin verdiği ölçüde, derecesini sürekli artırarak doğal hareketler yapmak gerekir. Boyun fıtığında tedavi: Sinir kökü üzerindeki basıya bağlı olarak kola vu- ran şiddetli ağrı boyun fıtığının en önemli belirtisidir. Ağrı genellikle kendiliğinden ortadan kalkar. İlk hafta şiddetli olan ağrı 4-6 hafta içerisinde azalarak ortadan kaybolur. Bu süre içerisinde ağrının şiddetini azaltmak için ağrı kesici ilaçlar önerilir. Boyunluk doktor önerisi ile kullanılabilir. Küçük bir grup hastada ağrı 6 hafta geçmesine rağmen devam edebilir. Kronikleşen ağrılar- da veya çok şiddetli, ağrı kesiciye rağmen dayanılmaz ağrılarda cerrahi girişim düşünülebilir. Ağrının kendili- ğinden iyileşmesi hastalığın ortadan kalktığı anlamına gelmez. Hastanın tekrar aynı ağrı atağına yakalanma- ması için boynunu koruması ve boyun etrafında olan kasları güçlendirmek için boyun egzersizleri yapması önerilir. Boyun Ağrısından Korunma Yolları: Özellikle boyunu zorlayan hareketlerden kaçınmak, uzun süre baş öne eğik pozisyonda çalışmaktan kaçın- mak, boyun ağrısı atağına yakalanmayı engelleyebilir. Günlük yaşam içerisinde boynumuzu korumak güç olacağı için boyun omurgası etrafındaki kasları güç- lendirmek en doğru yöntemdir. Düzenli yapılan boyun egzersizleri boyun kaslarını güçlendirir ve boyun omur- gasına yansıyan küçük travmaları engeller. BOYUN AĞRISI Boyun başımızı her yöne çevirmemizi sağlayacak hareket yeteneğine ve başın ağırlığını taşıyan bir yapıya sahiptir. Erişkin yaş grubunda insanların yarısı yaşamlarında en az bir kez boyun ağrısı atağı geçirirler. Op. Dr. Salih KAYA Özel Antalya Yaşam Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı

Upload: yasamhastaneleri

Post on 16-Mar-2016

235 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Yaşam hastaneler grubu tarafından yayınlanan Sağlıklı Yaşam Bültenidir.

TRANSCRIPT

Page 1: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Kasım - Aralık 2010 / Sayı: 02 / ücretsizdir

Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık BülteniSAĞLIKLI YAŞAM

GEBELİK Mİ PLANLIYORSUNUZ ?Yaşayacağınız en güzel deneyime hazır mısınız?

Bebek planlıyorsunuz ve artık hayatınızdaki her şey daha

güzel ve anlamlı olacak. Ama öncesinde bebeğinizin sağlıklı olması için yapmanız gereken

testler ve almanız gereken bazı özel vitamin destekleri

var. Korunmayı bıraktıysanız veya bir kaç ay içerisinde

bırakıp gebe kalmayı düşünüyorsanız jinekoloğu-

nuzdan randevu almalı, bu planınızı paylaşmalısınız.

S4

ACİL DURUMLARGünlük yaşantımızda her

an ve heryerde karşılaşabileceğimiz

acil sağlık sorunlarına ne kadar hazırlıklısınız?

Kaçınız bu durumlarda ne

yapmanız gerektiğini biliyor ya da

ne yapmamanız?

S5S2

Kurban bayramınız kutlu olsun...

3 SORUDA CHECK UP

NEDİR VE ÖNEMİ

Hiçbir şikayet olmamasına rağmen

Check up en erken ne zaman yapılmalı

ve ne sıklıkla yapılmalıdır?

Boyun Ağrısı Tipleri ve Nedenleri:Başlıca iki çeşit boyun ağrısı vardır:

1. Mekanik Boyun Ağrısı:En sık görülen boyun ağrısı tipidir. Çoğunlukla boyu-nu etkileyen küçük travmalar veya boyun kaslarını ve bağ dokusunu etkileyen küçük zedelenmeler nedeni ile olur. Kötü postür bu tip ağrının en önemli nedenidir.

Özellikle gün boyu masa başında öne eğik pozisyonda çalışan kişilerde sık rastlanan bir yakınmadır. Mekanik boyun ağrısı başa, omuzlara ve kollara yayılabilir. Sık-lıkla ağrının gerçek nedeni ve yeri bulunamaz.

2. Omurga Hastalıklarına Bağlı Boyun Ağrısı:Bu gruptaki boyun ağrıları oransal olarak mekanik bo-yun ağrısına göre daha az görülür. En sık görülen ne-denlerinden biri boyun fıtığıdır.

Boyun Ağrılı Hastanın Değerlendirilmesi ve Tedavisi:Mekanik boyun ağrısında tedavi: Boyun ağrılarının en sık nedeni “mekanik boyun ağrısı” dır. Bu ağrı 2-3 gün içerisinde giderek azalır ve 1-2 hafta içerisinde kaybolur. Bazen ağrı kronikleşebilir ve ara ara akut ataklar halinde şiddetlenebilir. Kola ve ele vuran ağrı veya uyuşukluk hissi sinir kökü basısının belirtisi ola-bilir. Bu durumda boyun fıtığı yönünden değerlendiril-mek için doktora başvurmakta yarar vardır.

Hangi durumlarda ağrının nedeni ciddi olabilir?− Eğer hastada kanser, romatoid artrit gibi ciddi bir sis-temik hastalık varsa − Eğer ağrı günden güne azalacağına kötüleşiyorsa − Eğer kolda kuvvet kaybı his değişikliği meydana gel-mişse− Ağrıyla beraber ateş, kilo kaybı gibi belirtiler varsa− Eğer boyun kemiklerinde hassasiyet varsa Mekanik boyun ağrısının tedavisinde amaç boyun ha-reketlerini mümkün olduğu kadar kısa sürede normale getirmektir. Başlangıçta boyun hareketleri ağrılı olduğu

için kişi boynunu hareketsiz tutmak ister. Ancak boy-nun sertleşmesini engellemek için ağrının izin verdiği ölçüde, derecesini sürekli artırarak doğal hareketler yapmak gerekir.

Boyun fıtığında tedavi: Sinir kökü üzerindeki basıya bağlı olarak kola vu-ran şiddetli ağrı boyun fıtığının en önemli belirtisidir. Ağrı genellikle kendiliğinden ortadan kalkar. İlk hafta şiddetli olan ağrı 4-6 hafta içerisinde azalarak ortadan kaybolur. Bu süre içerisinde ağrının şiddetini azaltmak için ağrı kesici ilaçlar önerilir. Boyunluk doktor önerisi ile kullanılabilir. Küçük bir grup hastada ağrı 6 hafta geçmesine rağmen devam edebilir. Kronikleşen ağrılar-da veya çok şiddetli, ağrı kesiciye rağmen dayanılmaz ağrılarda cerrahi girişim düşünülebilir. Ağrının kendili-ğinden iyileşmesi hastalığın ortadan kalktığı anlamına gelmez. Hastanın tekrar aynı ağrı atağına yakalanma-ması için boynunu koruması ve boyun etrafında olan kasları güçlendirmek için boyun egzersizleri yapması önerilir.

Boyun Ağrısından Korunma Yolları:Özellikle boyunu zorlayan hareketlerden kaçınmak, uzun süre baş öne eğik pozisyonda çalışmaktan kaçın-mak, boyun ağrısı atağına yakalanmayı engelleyebilir. Günlük yaşam içerisinde boynumuzu korumak güç olacağı için boyun omurgası etrafındaki kasları güç-lendirmek en doğru yöntemdir. Düzenli yapılan boyun egzersizleri boyun kaslarını güçlendirir ve boyun omur-gasına yansıyan küçük travmaları engeller.

BOYUN AĞRISIBoyun başımızı her yöne çevirmemizi sağlayacak hareket yeteneğine ve başın ağırlığını taşıyan bir yapıya sahiptir. Erişkin yaş grubunda insanların yarısı yaşamlarında en az bir kez boyun ağrısı atağı geçirirler.

Op. Dr. Salih KAYA Özel Antalya Yaşam HastanesiBeyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı

Page 2: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N K A S I M - A R A L I K 2 0 1 0

2

Uzm. Dr. Ali Kaya ErsoyÖzel Antalya Yaşam Hastanesiİç Hastalıkları Uzmanı

Check up nedir?Check up’ın İngilizce’de kelime anlamı kontrol (genel sağlık kontrolü) anlamına gelmektedir. Hastalığı oluşma-dan önlemek veya hastalığı başlangıç aşamasında yaka-lamak amacı ile yapılır. Biliyoruz ki hastalığın olmadan önce önlenmesi veya hastalığın daha başlangıç aşamasın-da teşhisi hem maliyet hem de bu hastalığa bağlı diğer organların hasarını en aza indirecektir. Örneğin bir kişide bulaşıcı bir enfeksiyon hastalığı olsun yani bu hastalığı taşıyor olsun ve aynı evde yaşayan diğer kişileri bu has-talığa karşı bağışıklamak veya koruyucu önlemleri almak hem maliyeti hem de yakınındaki diğer insanların organ hasarlarını en aza indirmiş olur. Bir hastalık yok fakat kollesterol fazlalığı gibi hastalık oluşturucu bir sorun var-sa Check up ile damar sertliği ve tıkanıklığına yol açarak enfarktüs veya inme oluşturmadan hiperkollesterolemiyi tedavi ederek önlemiş oluruz.

Diyelim kişide Check up sonucunda şeker hastalığı (di-abet) tespit edilmiş olsun yine bu hastalığı erken tedavi ederek şeker hastalığının diğer organlara başta böbrekler, damar sistemi, sinir sistemine daha fazla zarar vermeden tedavi altına alarak hasarın ilerlemesini önlemiş oluruz. Aynı örnek kanser gibi malign hastalıklar içinde geçerli-dir. Kısaca Check up’ın ERKEN TEŞHİŞ özelliği vardır. Hiçbir şikayet olmadığında Check up en erken ne za-man yapılmalı ve ne sıklıkla yapılmalıdır?

Ailesinde her hangi bir kalıtsal hastalık yoksa 40 yaşından sonra yılda bir kez olmak üzere yapılması tavsiye edilir. Eğer ailede kalıtsal bir hastalık var ise 30’lu yaşlardan itibaren Check up yapılması uygundur. Yine de Check

up’ın yaşı yoktur her yaşta, yaşa, cinsiyete ve risk guru-buna uygun Check up yapılabilir.

Her yaşa, cinsiyete ve risk gurubuna uygun Check up nasıl yapılır?

Örneğin hiçbir hastalık yoksa ve kişide her hangi bir risk oluşturacak neden yoksa ve hasta orta yaşlarda ise Stan-dart Check up yapılması uygundur. Burada -açlık kan şe-keri -HbA1C-kollesterol ve trigliserit düzeyi - karaciğer fonksiyon testleri (ALT, AST, GGT), böbrek fonksiyon testleri (BUN, kreatinin, tam idrar), troid fonksiyon testle-ri (TSH, FreeT4), hemogram, sedimantasyon, gaitada gizli kan, EKG, akciğer grafisine bakılması ile genel olarak ye-terli tarama yapılmış olur. Eğer malignite yönünden daha detaylı inceleme yapılacaksa, hasta erkekse PSA, CEA, CA19-9, bayan ise CA125, CA15-3, CA19-9, CEA, va-ginal smear, meme USG, gerekirse mamografi yapılması önerilir. Ayrıca son yıllarda üstünde durulan ve önemle tavsiye edilen eğer hasta 50 yaşın üzerinde ise ve bu yaşa kadar hiç kolonoskopi ve gastroskopi yaptırmadıysa hiç bir şikayet olmasa bile hayatı boyunca bu tetkiklerin bir kez olsun yapılması gerekir. Ayrıca çeşitli risk gruplarını araştırmak için (kardiak-metabolik-endokrin-kalıtsal has-talıkları ) yapılan Check up türleri vardır. 60 yaşın üzerin-deki bayan hastalarda yine kemik dansitometrisi yapılma-sı yaşam kalitesini arttırması ve ömrü uzatması açısından önemlidir. Unutmayınız ki ileri yaşlardaki ölüm oranını arttıran en önemli nedenlerden biri evde düşme sonucu olan kırıklar ve buna bağlı komplikasyonlardır.

Her şeyden önce uygun zamanda uygun Check up yaptı-rarak biyolojik olarak da sağlıklı olup olmadığınızı öğ-renmiş olacaksınız.

3 SORUDA CHECK UP NEDİR VE ÖNEMİ

Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları: Soğuk algınlığı (nezle, common cold) ve grip olarak ta-nımlanan basit üst solunum yolu enfeksiyonları genel-likle doktora başvuru gerektirmez. Nezle ya da soğuk algınlığına en çok rhinovirüs, coronavirüs, parainfluen-zavirüs, RSV, adenovirüs gibi virüsler yol açmaktadır. Bu mikro organizmalara antibiyotikler etki etmemek-tedir.

Grip, influenza A ve B virüsleri tarafından oluşturulur ve bu virüslere etkili antiviral ilaçlar osetalmavir ve za-namavirdir. Şeker hastalığı olanlar, astım ya da KOAH gibi kronik akciğer hastalıkları olanlar, kanser hastaları, böbrek yetmezliği ve kalp yetmezliği olan hastalarda masum gibi görünen bu basit virüs enfeksiyonları maa-lesef ölümcül seyredebilmektedir.

Günümüzde, influenza virüsleri için her yıl yeni aşılar eylül başından itibaren yapılabilmektedir. Yukarıdaki bahsettiğimiz risk altındaki hastalar, sağlık çalışanla-rı, toplu yaşam merkezinde yaşayanlar ve 65 yaş üstü insanlar Dünya Sağlık Örgütü tarafından aşı yaptırma-sı önerilen gruplardır. Hastalarımıza bir önerimiz de böyle bir gribal enfeksiyon seyrinde kesinlikle aspirin ve türevlerini tüketmemeleridir. Çünkü çok nadiren de olsa viral enfeksiyon ve aspirin kombinasyonu ölümcül karaciğer yetmezliği yapabilmektedir.Gribi ağır seyreden ya da hafif başlayıp giderek kötüle-şen hastalarımız hemen hekime başvurmalıdır.

Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları: Nane-limon ile atlatılamayan en önemli solunum yolu enfeksiyonları ise, alt solunum yolu enfeksiyonlarıdır. Bu tarz enfeksiyonlar genellikle ani üşüme-titreme,

ateş, öksürük, sarı ya da yeşil renkli balgamla başlar veya bu saydığım şikayetler nezle ya da grip sonrası başlar. Bu yakınmaları olan hastalarımızın biz hekim-lere başvurmasında büyük yarar vardır. Çünkü zatürre geçiren hastalarda ilk 4-6 saat içerisinde uygun antibi-yotikler başlandığı takdirde ölüm riski belirgin olarak azalmaktadır.

Solunum Yolu Enfeksiyonlarından Nasıl Korunabiliriz?Yukarıda saydığımız üst ve / veya alt solunum yolu enfeksiyonu bulguları olan kişilerle tokalaşma ya da öpüşme gibi yakın temastan kaçınmak gerekir. Hastala-rın bulunduğu ortamlar iyi havalandırılmalı, mümkünse hasta maske takmalı. Risk grubundaki hastalar her yıl sonbaharda grip aşısı, 5-6 yılda bir zatürre aşısı (pnö-mokok aşısı) yaptırmalıdır.

KIŞ AYLARINA “DİKKAT”İçinde bulunduğumuz bu aylarda sizlerin de tecrü-be ettiği gibi üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları oldukça sık görülmektedir. Önemli soru; ne zaman doktora başvurmanız gerektiğidir.

Uzm. Dr. İsmail EROĞULLARI Özel Antalya Yaşam HastanesiGöğüs Hastalıkları Uzmanı

Page 3: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N K A S I M - A R A L I K 2 0 1 0

3

EYÜP’ÜN ANNESİÖykümde anlatacağım olayları yaşarken ben ortaokul

çağlarındaydım. Bazen küçüktüm, bazen büyük, bazen korkusuz ve bazen de ürkek. Büyük bir azimle büyümeye çalışıyordum. Tüm yaşıtlarım gibi. O yaz tatilinde İstanbul’ da mimarlık okuyan yakışıklı dayım şehrimizin en güzel kızlarından birisiyle nişanlanmıştı. Aileler arasında sık sık karşılıklı yemekli davetler veriliyordu. O gün yine anneannemler ve biz yengemin ailesine yemeğe davetliydik. Yaz olduğu için hava kararmamıştı. Davetli olduğumuz eve varmak için acele etmeden aheste aheste yürüyor,

çevremizin güzelliğini sindirerek ilerliyorduk. Güzel ve yeşil şehrimizin eski mahallerinin birisindeydi yengemizin evi. Bu mahalle Osmanlı Döneminden kalan eski Türk evlerini barındırıyordu. Evler çoğunlukla iki katlı, cumbalı ve çiçekli bahçeler içindeydi. Evlerden dışarı nefis yemek kokuları taşıyordu. Anneler pencerelerden sarkarak oyuna doymayan çocuklarını yemeğe çağırıyorlardı. Billur gibi sesi olan bir müezzin mahalle mescidinin minaresinde akşam ezanı okuyordu. Çok mutluydum. Annem, babam, kardeşim, havadaki çiçek kokuları ve biraz sonra yiyeceğimiz nefis otantik yemekler. Herşey harman olmuş çevremde dans ediyordu. Mutlu olmamam imkansızdı.

Bu duygular içindeyken misafir olduğumuz eve vardık. Babam kapıyı çalarken, birden karşıdaki iki katlı harap evin alt kat penceresinde oturan, dağınık saçlı, genç bir kadın dikkatimi çekti. Bu kadın hiç durmadan öne arkaya sallanıyor, kendi kendine konuşup, kah gülüyor kah ağlıyordu. Kapı açıldı, konuksever aile bizi karşıladı, karşılıklı hal hatır soruldu. Bu tertemiz eve gelmeyi çok severdim. Çünkü gelinimizin benim yaşlarda iki kız kardeşi olduğu için çok neşeli vakit geçirirdim. Yemek faslından sonra anneler babalar sohbete daldı. Biz çocuklar ise balkonda çekirdek yiyerek laflıyorduk. Bir anda karşıdaki genç kadının neden böyle davrandığını sormak gafletinde bulundum. Evin iki küçük kızı kendi korkularını da katarak bu tuhaf kadıncağızı anlatmaya başladılar. Yok cinlerle konuşuyormuş da, yakalarsa çocukların kanını diri diri içiyormuş da, yok içine şeytan girmiş de diyerek konuştukça konuştular. Önceleri merakla dinlediğim bu masallar giderek tüylerimin diken diken olmasına neden oluyordu. Biliyordum bunların hiç biri doğru olamazdı. Ama artık balkonda oturamadım annemlerin yanına kaçtım. Annemlerde aynı konuyu konuşuyorlardı. Ev sahibi Şükran Teyze “son zamanlarda iyice kötüleşti, Allah yardımcısı olsun” diyordu. Karar vermiştim korktuğumu kimseye belli etmeyecektim.

O saatten sonra bana zehir olan misafirlik nihayet bitmişti. Kapıdan çıktığımızda istemsiz bir şekilde karşıdaki eve baktım ve hasta kadıncağızla göz göze geldim. Her yer karanlıktı sadece sokak lambasının sarı ışığı korkunç bir şekilde bu kadını aydınlatıyordu. Bir an gözlerinden kırmızı bir ışık demetinin çıktığını gördüm. Çığlıklar içinde ağlamaya başladım. Annem babam çok telaşlandı beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Anneannem ise nazar değdi, nazar değdi diyerek dualar okuyordu. Herkes bana bakıyor bense hem ağlıyor, hem ağlamaktan utanıyor hem de adım atacak cesareti bulamıyordum. En sonunda babam bir taksi çağırdı taksi kapının en yakınında durdu ve annemin elimden tutarak taksiye bindim. Eve vardığımızda hiç kimseyle konuşmadan odama girdim. Biraz sonra yüzünden eksik etmediği huzurlu gülümsemesiyle annem odama girdi. “Tatlı kızım” diye söze başladı. “Her zaman hayal gücü zengin bir çocuktun. Ama bugün canavar muamelesi yaptığın o hasta kadın senin bütün dediklerini duydu ve çok mahcup oldu. Sen orada öylece ağlarken o pencerenin önünden içeri doğru kaçtı” diyerek sözlerine devam etti. Ben hemen savunmaya geçerek “ama anne diğer çocuklar çok korkunç şeyler anlattılar” dedim. Annem ise “ben o hanımı çok iyi tanıyor ve seviyorum. Bak sana onunla ilgili bir anımı anlatacağım” dedi.

“Yıllar önce sınıf öğretmeni olarak tayin edildiğim okulda 1. Sınıflardan birisi bana uygun görülmüştü. Sınıfa ilk girdiğim gün beş yıl birlikte olacağım bu cıvıl cıvıl sevimli ufaklıkları tanımaya çalışmıştım. Bu sırada sınıfın en arka sırasında tek başına oturan, soluk siyah önlüklü, soluk benizli, bakımsız çocuk dikkatimi çekti. Yanına gidip adını sordum. Kafasını kaldırıp cevap vermedi. Yüzünü avuçlarımın içine alıp kafasını kaldırdım. “Ben senin öğretmeninim benden çekinme” dedim. Gözlerinde gördüğüm mutsuzluk içimi acıttı, kısık bir sesle benim adım Eyüp öğretmenim dedi. Teneffüs olduğunda idareden Eyüp’ ün dosyasını aldım. İki yıldır okula devam etmesine rağmen okuma yazma öğrenemediğini, ağır öğrenme bozukluğu olduğunu, babasını kaybettiğini, sinirsel hastalığı olan annesi ve yaşlı ninesiyle yaşadığını öğrendim. Eyüp’ ü her teneffüste yanıma alıp fiş çalışmaları yaptırıyordum. Ara sıra tahtaya kaldırıp sorular soruyordum. Doğru cevap verdiğinde sınıfça alkışlıyorduk. Böylece arkadaşları da onu kabullenip oyunlarına çağırıyorlardı. Bir gün Eyüp kendiliğinden tahtaya kalktı. Asılı olan bütün fişleri okudu. Ezberlediğini düşünerek tahtaya başka sözcükler yazdım her şeyi okuyabiliyordu. İki yıldır okuyamadığı için öğrenme güçlüğü var zannedilen ufaklığım sınıfın ilk okuyanları ile birlikte başarmıştı. Ertesi gün sabah sınıfa girerken kapının yanında ürkek ürkek bekleyen genç bir kadın gördüm. Daha önce tanıştığım bir veli değildi. Yanına yaklaştığımda “Hoca Hanım Eyüp’ üme okumayı öğretmişsin. Allah senden razı olsun” diye ellerime sarıldı. Ben de “gel sınıfa birlikte girelim Eyüp’ ün okuma kurdelesini sen tak” dedim. İçeriye girdiğimizde Eyüp merak ve korkuyla bize bakıyordu. Eyüp’ ü tahtaya çağırdım. Annesi oğlunun iki yüzünü koklayarak öptü ve kurdelesini göğsüne taktı. Bütün sınıf onları alkışladık. Eyüp önce bana, sonra annesine sımsıkı sarıldı. Ben de Eyüp’ ün annesi de dolu dolu gözlerimizle birbirimize baktık. Onu sınıfın dışına kadar uğurladım. Giderken bana “Allah çocuklarını sana bağışlasın, kötü günlerini göstermesin” diye dualar etti. İşte senin dün gece korktuğun kadın Eyüp’ ün annesi olan Semiha idi. Onca hastalıkla, yoksullukla uğraşırken bile bana teşekkür etmeye gelen, elinden geldiğince annelik yapmaya çalışan Semiha sana nasıl kötülük yapabilirdi ki” dedi. O hasta kadıncağızdaki annelik duygularını, şefkati, annemin anlatımıyla duyduğumda bütün korkularım dindi. Sabaha kadar deliksiz uyudum. Ve bu konu bir daha açılmadı. O günden sonra ne zaman yengemin ailesine ziyarete gitsek Semiha’ yı o pencerede hiç görmedim. Benim geldiğimi görünce korkutmamak için pencerenin önünden çekiliyormuş. Yıllar sonra Tıp Fakültesinde okurken Psikiyatri bölümünde staj yaptığımda anladım ki; bu gibi hastalar uygun tedavi ile normal yaşamlarını devam ettirebilir ve kimseye zararları dokunmazmış.

Canım annem; Şerife Öğretmenin kızı olmaktan hep gurur duydum. Seni Seviyorum.

“DOKTORLARIMIZDAN YAŞAM HİKAYELERİ”

Dr. Tülin ÖZKANÖzel Kemer –Antalya Yaşam Hastaneleri

RESM‹ KURUMLAR• Sosyal Güvenlik Kurumu (SSK, Bağkur, Emekli Sandığı)• Türkiye Büyük Millet Meclisi• Devlet Memurları

ÖZEL S‹GORTA fi‹RKETLER‹• Acıbadem Sigorta A.Ş.• Aig (American Life A.Ş.)• Aksigorta A.Ş.• Allianz Sigorta• Anadolu Hayat • Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi A.Ş.• Ray Sigorta A.Ş.• Axa Sigorta A.Ş.• Groupoma Sigorta A.Ş.• Demir Hayat• Ergo Sigorta A.Ş.• Fortis Promed• Genel Yaşam ( Mapre Genel Yaşam Sigortası A.Ş.)• Yapı Kredi Sigorta A.Ş.• Zurich Sigorta A.Ş.• HDI Sigorta A.Ş.• Güneş Sigorta A.Ş.• Mednet Birlik Sigorta

• INTER PARTNER ASSISTANCE- Axis & RAY Sigorta A.Ş. Acil Yardım- Kolay Yardım Acil Tedavi Sigorta- Hür Sigorta Acil Tedavi Sigorta- SBN Sigorta A.Ş. Acil Tedavi Sigorta- Dr. Back-up- IPA Card- IPA PRIVICEGE Card- Benefit Card- Benefit Global AIG Card- Sonata Card- Bank Asya Platinum Card- Medline Acil Yardım Card- Axa PPP- Çek Cumhuriyeti Sigorta

VAKIF, DERNEK ve BANKA SANDIKLARI• TC. Ziraat Bankası Mensupları Emekli ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı• Türk Dış Ticaret Bankası A.Ş. Emekli Sandığı Vakfı• Halk Bankası Mensupları Emekli ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı• Pamukbank T.A.Ş. Memur ve Müstahdemleri Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı• Türkiye İş Bankası A.Ş. Mensupları Munzam Sosyal Gü-venlik ve Yardımlaşma Vakfı• Türkiye Vakıflar Bankası T.A.O. Memur ve Hizmetlileri Emekli ve Sağlık Yardım Sandığı Vakfı• Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO)• Esbank (Eskişehir Bankası T.A.Ş. Mensupları Emekli San-dığı Vakfı)• Şekerbank T.A.Ş. Personeli Sosyal Sigorta Sandığı Vakfı• Hava İş Sendikası (Türk Hava Yolları)• İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi• TEMAV (Türkiye Emekli Astsubaylar Vakfı)• Türkiye Hava Kon. Der. (TATCA)

ANLAfiMALI YURTDIfiI S‹GORTA fi‹RKETLER‹• Tüm yurt dışı seyahat sağlık sigortalarıyla anlaşmamız vardır.

ANLAŞMALI KURUMLARIMIZ

Page 4: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N K A S I M - A R A L I K 2 0 1 0

4

Kalbimiz, durmadan kasılıp gevşeyen, sürekli çalışan ve gün içindeki genel durumu-muza göre hızını değiştirme yeteneği olan en hayati organımızdır. Hemen hemen tamamı özel bir kas dokusundan oluşan kalbimizin, hayatımız boyunca dinlenmeden ve sürekli aynı güçle kasılma temposu inanılmazdır. Bu kasın beslenmesi, diğer tüm organlarımızda olduğu gibi kan ve kan damarlarıyla sağlanır. Vücudumuzdaki dolaşan tüm kanın içinden geçtiğini düşünürsek kalp çok büyük bir “sa-dakat” ve “özveri” ile içinde dolaşan kana asla dokunmayıp, onu beslemekle görevli olan da-marlardan gelecek kanı beslenmek için bekler. Koroner arterler, kalbin üzerinde olan ve kalp kasının beslenmesini sağlayan damarların genel ismi-dir. Bu damarlarda tıkanma veya daralma sonucunda ortaya çıkan hastalığın genel ismi ise “koroner arter hastalığı” dır. Bu hastalığın ortaya çıkması genel ola-rak “damar sertliği” olarak adlandırabileceğimiz, vücut damarlarına yerleşen ve birikim gösteren kollestrol ve diğer yağ kökenli besinlerin depolanması ve bu damar

duvarının daralması veya tıkanmasıyla sonuçlanarak karşımıza çıkar.

Koroner Arter Hastalığı Belirtileri Kalp kasının beslenme bozukluğunda, diğer organların beslenme bozukluklarında olduğu gibi başlı-ca bulgu ağrıdır. Bu çok kıymetli bulgu hemen hemen her koroner arter hastasında vardır, ancak bu ağrının şekli ve biçimi değişkenlik gösterebilir. Kimi hastalar-da bu ağrı göğüste yerleşirken, kimi hastada karın ve sırt bölgesinde ortaya çıkabilir. Ağrının ortaya çıkma-sı ile beraber ağrının yansıdığı yerler önemlidir. Ağrı sırta, karına, boyuna, çeneye, dişlere, kol veya kollara yayılım gösterebilir. Ağrı ile birlikte çarpıntı, bulantı hissi, kimi zaman kusma, halsizlik, soğuk terleme, baş dönmesi ve en önemlisi kendini kötü hissetme duygu-ları yaşanabilir. Ağrı genellikle şiddetli bir baskı hissi veya yanma şeklinde kendini gösterir. Kimi hastalarda yanma ile birlikte batma şeklinde yakınmalar vardır. Kalp kökenli ağrılar genellikle birkaç dakika sürüp kendiliğinden veya dinlenmekle yok olur. Biraz önce okuduğunuz bulguların tamamı veya sadece bir tanesi bile önemlidir, ağrının şiddeti veya yukarıdaki yazılan bulguların kaçının ortaya çıktığının hastalığın önemi ve şiddetiyle ilgili değildir. Bazen, özellikle şeker hastalığı

olan hastalarımızda ağrı yakınması olmaz.

Peki bu kadar önemli olan has-talığın risk grupları kimlerdir? Koroner arter hastalığı, toplumumuzda her-keste görülebileceği gibi, ailesinde koroner arter has-talığı öyküsü bulunan, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, kötü beslenme alışkanlığı, yoğun stres altında olan, sigara ve alkol tüketen insanlarda daha sık karşımıza çıkar. Bu nedenle bu gruptaki hastaların koroner arter hastalığı açısından çok daha dikkatli olmalarında fayda vardır. Yapılması gereken şeylerin başında düzenli he-kim kontrolü ve check-up yaptırmak, bununla beraber yandaş hastalık varsa, ( şeker, yüksek tansiyon gibi ) bu hastalığının kontrol altında tutulması ve tedavisinin ihmal edilmemesi gerekir. Günümüz tıp teknolojisinin ulaştığı nokta itibariyle tanının konulması artık çok basit ve güvenli tekniklerle yapılmaktadır. Asla unutulmaması gereken şudur : hastalığın tanısının konulması ve bu tanının ke-sinliği, tedavinin başarılı olması için gereken en önemli basamaktır. Doğru tanı, kesin tedavinin ilk adımıdır, ve unutulmamalıdır ki, hastalığı inkar etmek bir tedavi yöntemi değildir.

GEBELİK Mİ PLANLIYORSUNUZ ?Yaşayacağınız en güzel deneyime hazır mısınız?

KİMLER KORONER ARTER HASTALIĞI RİSK GRUBUNDADIR?

Op. Dr. Cemil KARAKUŞ Özel Antalya Yaşam HastanesiKadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Op. Dr. Afşin YAVERİ Özel Antalya Yaşam HastanesiKalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

Bebek planlıyorsunuz ve artık ha-yatınızdaki her şey daha güzel ve anlamlı olacak. Ama öncesinde be-beğinizin sağlıklı olması için yap-manız gereken testler ve almanız gereken bazı özel vitamin destek-leri var. Korunmayı bıraktıysanız veya bir kaç ay içerisinde bırakıp gebe kalmayı düşünüyorsanız jine-koloğunuzdan randevu almalı bu planınızı onunla paylaşmalısınız. Tabii ki planladığınız ay hemen gebe kalamayabilirsiniz ama bu süreç büyük ihtimalle 6 ay -1yıl içinde gebe kalmanız ile sonlana-caktır.

Hamileliğe ulaşma yolunda yumurtlama günlerinizi bilmeniz gebe kalma şansını-zı yükseltecektir. Düzenli adet görüyor-sanız büyük ihtimalle yumurtlamanızda düzenlidir. Adet düzensizliğiniz varsa yumurtlama bozukluğu olabilir. Bu se-beple jinekoloğunuzun ilk aylarda 1 se-fere mahsus adet ortası dönemde yumurt-lamanızın olup olmadığını kontrol etmesi uygun olacaktır.

Düzenli adet gören bir kadın ortalama 28 günde veya 30 günde bir adet görür ve

yumurtlama bu adet döneminin ortasına 14. veya 15. günlere denk gelir. Yumurt-lama kişiden kişiye değişiklik göstererek genellikle bir kaç gün öne veya nadiren arkaya kayabilir. Ancak sizin bunu tam olarak saptayabilmeniz güçtür. Bu amaç-la bazı özel testler ve vücut ısı artış takibi yapılabilmektedir. Yumurtlama günü-nüzde vücut sıcaklığınız ortalama 0.5 oC artış göstermektedir. Bir kaç ay bu artışı takip edip yumurtlama gününüzü ortala-ma saptayabilirsiniz.

Ama daha basit anlatmak gerekirse ade-tinizin ilk gününe 1.gün deyip sayarak 12-14-16 ve 18. günlerde cinsel ilişkide bulunmalısınız. Bu şekilde yumurtlama gününüzü %90 ihtimalle yakalamış olur-sunuz ve gebelik şansınızı en üst düzeye çıkarmış olursunuz. Bunlara ek olarak ilişkiye girdikten hemen sonra yataktan kalkmadan en az 15 dakika süreyle uzan-mak hamile kalmanızı kolaylaştırabilir.

Daha önceden olan bir hastalığınız için düzenli ilaç kullanıyorsanız bunu dok-torunuzla paylaşmalı ve yakında başla-yacak gebeliğinize zararının olup olma-dığını sorgulamalı ve gerekirse tedaviyi değiştirmeli veya bırakmalısınız. Eğer kullanıyorsanız sigara ve alkol gibi kötü

alışkanlıklarınızdan kurtulmalısınız.Sağlıklı bir çiftin düzenli ilişki ile bir yılda hamilelik şansı %84’dür. Bir yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen hamilelik oluşmazsa doktorunuzla görüşmelisiniz.

Daha önceden bilinen hastalıklarınız ge-beliğe engel olabilir veya gebe kalmanız durumunda sahip olduğunuz hastalık kö-tüye gidebilir. Yine olası zararlı hastalık-lar için bir takım kan testleriniz yapılma-lıdır. Bu nedenle ayrıntılı bir jinekolojik muayeneden geçmeniz gerekmektedir.

İşte size gebelik yolunda önemli öneriler:

• Doğal ve dengeli beslenin.• Folik asit alın.• Torch testlerinizi yaptırın. • Sigara ve alkolden uzak durun.• Kafein alımınızı azaltın.• Erkek eş, testisleri sıkmayan rahat kıya-fetler giymeli.• Yumurtlama günlerinizi not alın.• İdeal kilonuzu sağlayın ve koruyun.• Ağır egzersiz ve stresten uzak durun.• Düzenli uyku uyuyun.• Bilmediğiniz olası zararlı ilaçları almayın.

Page 5: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N K A S I M - A R A L I K 2 0 1 0

5

Ağaçtan düşen, denizde boğulan, elini kesen, trafik ka-zası yapan, aniden karın ağrısı başlayan, birden ateşi yükselen çocuklar, büyükler ve bunlar gibi daha nice hastalıklara maruz kalan insanlar. Anneleriniz, babala-rınız, çocuklarınız veya arkadaşlarınız ya da hiç tanı-madığınız insanlar. Ve bunlara yardım edecek kişiler, yakındaki, çevredeki diğer sağlıklı insanlar, yani o an için siz.

Peki ne yapmalısınız, nasıl yardım etmeli-siniz insanlara?Soğukkanlı olmak...

Zor durumdaki bir insana yapabileceğiniz en önem-li yardım soğukkanlı ve sakin olabilmektir. Heyecan, telaş, kargaşa, korku hem hastayı daha fazla endişe-lendirecek hem de sizin elinizi ayağınıza dolaştıracak, yardım işini hızlandırmak yerine baltalayacak ve ya-vaşlatacaktır. Bu yüzden acil durumlara psikolojik ola-rak hazırlıklı olmalısınız. Bu da o durumla ilgili bilgi sahibi olmakla sağlanabilir. Tabii ki sağlıkçı değilseniz her acil durumu bilmeniz, olabilecekleri öngörmeniz mümkün değildir. Ama genel kültür düzeyinde de olsa acil ile ilgili yazılar okuyabilir veya acil yardım kursla-

rına gidebilirsiniz. Mesela astım hastası bir kardeşiniz, hipertansiyon hastası bir anneniz, kalp yetmezliği olan

bir babanız olabilir, o zaman onların bu hastalıkları hakkında bilgi toplayın, gelişebilecek acil durumları öğrenin ve böyle bir şey başınıza geldiğinde en azından izlemeniz gereken adımları bilin.

Profesyonel yardım nasıl istenmeli?Ambulans çağırmak...

Acil bir durumla karşılaştınız ve ambulans çağırmak istiyorsunuz. Bu konu ülkemizde ve bölgemizde yanlış anlaşılmalara, suistimallere en açık sağlık sorunların-dandır. Bunun en önemli nedeni insanlarımızın acil ve acil olmayan durumları ayırt edememeleri veya etmek istememeleridir. Üç gündür dişi ağrıyan kişi de ken-disinin acil hasta olduğunu söyler, beş gündür ishal olan hasta da. İnsanların çoğu o anda nöbet geçiren bir çocuğa ya da kalp krizi geçiren bir teyzeye müdahale eden sağlık ekibinin durumunu düşünmez, onların söy-lediklerini ciddiye almazlar. Bu, o anda zor durumda olan hastaya, onun yakınlarına ve yardım etmeye çalı-şan sağlık personeline yapılan saygısızlıktır. Öncelikle

şunu bilin ki ambulanstaki veya hastanedeki acil ekibi sizi üç-beş dakika oyalayarak bir şey kazanmaz, çün-kü siz o kuruma başvurmuşsanız size zaten bakmakla yükümlüdür ve bunu ne kadar çabuk yaparsa kendi işi daha çabuk bitecektir. Tıpta ‘triaj’ dediğimiz , ‘sınıfla-ma’ olarak açıklayabileceğimiz bir kavram vardır. Bu, acil vakalar için konuşursak öncelikle müdahale edile-cek hastaların belirlenmesi ve o sıraya göre müdahale edilmesi demektir. Mesela hastaneye aynı anda gelen veya aynı anda ambulans çağıran kulağı ağrıyan, ba-cağı kırık, ateşi olan, burnu kanayan ve göğsünün sol tarafı ağrıyan hastalar olduğunu düşünelim. Burada ilk müdahale edilmesi gereken kişi göğüs ağrısı olan has-tadır, en son müdahale edilecek kişi ise kulağı ağrıyan hastadır. Bu demek değildir ki diğerleri daha az önemli sorunlar, sadece göğüs ağrısı acildir. Bu saydıklarımın hepsi acil durumlardır ama bir kulak ağrısına bir saat sonra müdahale etseniz bile o hasta ölmez, ama göğsü ağrıyan bir hasta kalp krizi geçiriyorsa dakikalar içinde kaybedebiliriz.

Gelelim ambulans çağırma işlemine. Önce sık yapılan yanlışları anlatalım ve buradan yola çıkarak doğruları bulalım. Genelde hastanedeki acil telefonumuz çalar ve hasta yakını heyecanlı bir sesle “hemen Örnek Mar-ket’in oraya ambulans gönderin” der ve kapatır telefo-nu. Ne yaptın? Ambulans çağırdın, insanlık görevini

yaptın ama tam olarak değil. Ben size madalyonun di-ğer yönünü anlatayım. Sağlık personeli yönünü. Böyle bir telefon geldi ve biz çok önemli bilgileri edinemedik, daha olayın ne olduğunu bilmiyoruz çünkü bilgi veril-medi, olay yerini bilmiyoruz çünkü Örnek Market’i herkes bilmek zorunda değil, kaç hasta var belli değil, hastanın yaşı, cinsiyeti, milliyeti belli değil. Kısacası hiçbir şey bilmiyoruz. Bundan dolayı diyoruz ki acil bir durumda önce sakin olun. Zaten siz arayıp ambu-lans istediğinizde ambulans zili çalar ve ekip hazırla-nır. Sizin göreviniz ambulansın hızlı bir şekilde, doğru yere gelebilmesi için gerekli bilgileri vermektir. Belki de daha siz görüşürken ambulans yetişecektir, ama ye-tersiz bilgi müdahaleyi geciktirir, bunu unutmayın. 112 veya özel ambulans numaralarını aradığınız zaman ön-celikle olayın ne olduğunu, neden ambulans istediğinizi söyleyin.

Bunları öğrenmek bizim için neden önemli? Adresinizi net olarak bilirsek yanlış yollara girerek, durup birileri-ne sorarak zaman kaybetmeyiz, size daha hızlı ulaşırız. Kazada kaç yaralı olduğunu bilirsek bir yerine daha fazla ambulans gönderebiliriz, elimizde yoksa başka sağlık birimlerinden destek isteriz. Hastaların durumu-nu bilirsek ona göre ileri yardım safhalarını planlayıp ilgili kişi ve bölümleri hazırlarız. Hastaların milliyetini

bilirsek dillerinden anlayan personel gönderme imka-nımız olabilir. Kazanın oluşu ve o anki durumu bilme-miz polis ve itfaiye gibi diğer yardım birimlerine haber vermemizi hızlandırır. Telefon numaranız, adınız gibi bilgiler herhangi bir aksilik durumunda size ulaşabil-mek için önemlidir.

ACİL DURUMLARGünlük yaşantımızda her an ve heryerde karşılaşabileceğimiz acil sağlık sorunlarına ne kadar hazırlıklısınız? Kaçınız bu durumlarda ne yapmanız gerektiğini biliyor, ya da ne yapmama-nız?

Dr. Emin Ali TÜTÜNCÜÖzel Kemer Yaşam HastanesiAcil Doktoru

Page 6: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N K A S I M - A R A L I K 2 0 1 0

6

Uzm. Klinik Psikolog Zeynep Çakırlı ALŞANÖzel Antalya Yaşam HastanesiPsikolojik Danışmanlık

Bu rahatsızlığın, kış mevsiminde güneş ışığının azalma-sıyla birlikte, beynin hipotalamus kısmındaki biyokim-yasal dengesizlikten kaynaklandığı düşünülmektedir. Beynimizde bulunan ve meletonin hormonu üretmekle görevli olan epifiz bezi, karanlık ortamlarda bu hormon üretimini artırır. Söz konusu meletonin hormunun ise in-sanın fiziksel hareketlerini yavaşlatan, uykulu ve dingin bir ruh hali yaratan doğal bir sakinleştirici özelliği vardır. Özellikle kış aylarında melatonin hormonun üretiminde-ki artışla birlikte depresif belirtilerin görülme sıklığı da artmaktadır.Mevsimsel depresyon her yaşta ortaya çıkabilir ancak en çok 18-30 yaş arasında görülmektedir. Gün ışığının daha uzun süreli olduğu, güneşli ve aydınlık yerlerde bu rahat-sızlığa daha az sıklıkta rastlanmaktadır. Mevsimsel depresyonda en sık karşılaşılan semptomlar şunlardır: Depresif Duygudurum• Çökkün duygudurum• Negatif düşünce ve duygular• Suçluluk duygusu, düşük öz güven• Ümitsizlik• Zaman zaman çevreye karşı ilgisizlik, duygusuzluk, ka-yıtsızlık hali

Uyku Problemleri• Uykuya duyulan ihtiyacın artması• Gün boyunca uyanık kalmakta zorluk Yorgunluk• Normal rutin işleri gerçekleştirmekte zorlanma, yorgun-luk/bitkinlik hissi Aşırı Yeme• Karbonhidrat ve şekerli yiyeceklere daha fazla ihtiyaç duyma ve kiloda artış meydana gelmesi Bilişsel Fonksiyonlar • Dikkat, konsantrasyon ve hafıza ile ilgili problemlerSosyal Problemler• İrritabilite• İnsanlardan uzaklaşma, geri çekilme ihtiyacı duymaAnksiyete• Gerginlik• Strese toleransın azalmasıDüşük Libido• Sekse ilgi ve isteğin azalması Bahar mevsiminde duygulanımda değişiklik• Duygulanımda ani ve keskin bir değişiklik• Aktivite düzeyinin artması• Kış semptomlarının yavaş yavaş azalmasıBu semptomlarla birlikte mevsimsel depresyonu olanla-

rın birçoğunun kış süresince bağışıklık sistemi zayıflar ve hastalıklara daha açık hale gelirler. Semptomlar, bahar mevsiminde 4 hafta gibi kısa bir süre-de aniden azalabilir veya gün ışığının yoğunluğuna göre aşamalı bir şekilde de azalabilir. Tedavi sürecinde ışık terapisinin ve bazı ilaçların etkili olduğu bilinmektedir. Bunların haricinde, mevsimsel depresyonu olan kişilere en başta gün ışığına daha faz-la maruz kalmalarını önermekteyiz. Kış süresince güneş daha az görülüyor olsa da sabah ve öğle saatlerinde dı-şarıda daha fazla zaman geçirmeye çalışmak, bununla birlikte yürüyüş gibi düzenli bir spor yapmak faydalı ola-caktır. Kişinin beslenme koşullarını iyileştirmesi, özellik-le karbonhidrat ve şeker tüketimini kontrol altına alması, uyku saatlerini düzenli tutması da kendini daha iyi his-setmesinde etkili olacaktır. Mevsimsel depresyonun çalı-şanları da etkilediği ve iş gücü kaybına sebep olduğu da bilindiği için, özellikle çalışma ortamlarında gerekli ışık ihtiyacının karşılanmasına da dikkat edilmelidir. Bu önerilerle birlikte semptomların devam etmesi veya artması halinde ruh sağlığı uzmanlarından yardım alın-masını önermekteyiz.

MEVSİMSEL DEPRESYON NEDİR?Mevsimsel depresyon, her kış özellikle Eylül ve Nisan ayları arasında, yaklaşık olarak nüfusun %7’sini etkileyen bir tür kış depresyonudur ve erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülmektedir. Mevsimsel depresyon semptomları genellikle Eylül ve Kasım ayları arasında baş-lar ve Mart-Nisan ayına kadar devam eder.

ALLERJİK RİNİT NEDENLERİNDEN KAÇININ

Op. Dr. Süleyman YILMAZÖzel Antalya Yaşam HastanesiKulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı

Allerjik rinit (Saman nezlesi) burun mukozasının allerjik neden-li iltihabıdır. Allerjiye yatkın olan kişilerde görülür ve ömür boyu olabilir. 40 yaş öncesinde sık görülmekle birlikte yaş ilerledikçe bu oran azalır.

Allerjik rinit, vücudun yabancı madde ile karşılaştığında geliştir-diği yanıt ile olur. Bu yabancı maddeler en sık havadaki polenler, tozlar, küfler, hayvanlar olabilir. Bunlar hava yoluna yapışınca al-lerjik olaylar başlar.

Teşhis, hastanın öyküsüyle konulabilir. Muayenede bu-run mukozası soluk görülür. Burun ucu silmekten kızar-mıştır. Allerji burun poliplerine yol açabilir.

Kandan ( Ig E, Eozinofil, skin prick testi v.s ) veya cilt-ten yapılan allerjik testler ile allerji tespit edilir.

Tedavide etken maddeden uzak durmak önemlidir. Tozlu, polenli, küflü ortamdan uzaklaşılır. Oda hava-landırılır, kuru hava için nemlendirici kullanılır. Evde hayvan ve bitki beslemekten kaçınmak gerekir. Tüylü-yünlü battaniyeler kullanılamaz. Tozlu halı-kilimden uzaklaşılır.

İlaç tedavisi gerekebilir. Bunlar antihistaminik haplar ve burun spreyleridir. Aşı tedavisi ise uzun, zor ve pa-halı olmasına rağmen tedavide önemli yer tutmaktadır

Allerji ile karşılaşınca ağız, burun, boğaz, göz ve deri-de kaşıntı; burun akıntısı ve gözlerde sulanma ile burun tıkanıklığı, koku almada azalma, öksürük, hapşırık, baş

ağrısı, solunum sıkıntısı ortaya çıkar.Ailesinde allerjik hastalığı olanlarda sık görülür. Ayrıca egzama, cilt kızarıklığı, astım beraberinde eşlik edebilir.

Page 7: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N K A S I M - A R A L I K 2 0 1 0

7

Ela KULAKSIZDoğum Tarihi : 06.04.2010Anne Adı : BirsenBaba Adı : ÇetinCinsiyet : KızBoy : 50 cmKilo : 3,350 gr

Arda AÇIKALINDoğum Tarihi : 03.11.2009Anne Adı : BihterBaba Adı : MuratCinsiyet : ErkekBoy : 52 cmKilo : 3,850 gr

Kuzey Özgür KUŞDoğum Tarihi : 30.03.2010Anne Adı : ÖzlemBaba Adı : Sancar ÖzgürCinsiyet : ErkekBoy : 53 cmKilo : 4,470 gr

Uygar KARAKOÇDoğum Tarihi : 29.03.2010Anne Adı : ÖzlemBaba Adı : İlhanCinsiyet : ErkekBoy : 51 cmKilo : 3,300 gr

Tuğçe BAYINDIRDoğum Tarihi : 26.03.2010Anne Adı : TuğbaBaba Adı : MahmutCinsiyet : KızBoy : 47 cmKilo : 2,760 gr

Aybars CANDoğum Tarihi : 22.03.2010Anne Adı : GülçinBaba Adı : MuratCinsiyet : ErkekBoy : 49 cmKilo : 3,250 gr

İmtiyaz SahibiÖzel Antalya Yaşam Hastanesi adına Dr. Cemal ÖZKAN

Yazı İşleri SorumlusuAyşe TUNÇHalkla İlişkiler Müdürü

Bültende yer alan yazı ve fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.

Özel Antalya Yaşam Hastanesi Sağlık BülteniSAĞLIKLI YAŞAM

Tasarım

0242 324 79 77

Özel Yaşam Hastanesinde 10.02.2009 tarihinde menisküs ameliyatımı yapan Sayın Op. Dr. Korhan Özlü

ve ekibine, kendisinin çok güleryüzlü ve samimi içten davranışları için ailem ve kendi adıma çok teşekkür edi-

yorum. Kendisine mesleki yaşamında iyi çalışmalar diliyorum.

Böyle bir hastanede ameliyat olmaktan çok mutluyum.

Durmuş Kaya

TEŞEKKÜR MEKTUPLARI

Page 8: Sağlıklı Yaşam Bülten -2

Ö Z E L Y A Ş A M H A S T A N E S İ B Ü L T E N K A S I M - A R A L I K 2 0 1 0

8