sabra tekstil dosyasi 2009

32

Upload: kizilbayrak

Post on 22-Feb-2016

277 views

Category:

Documents


0 download

DESCRIPTION

Sabra Tekstil saldirisi ve tutuklama terörü

TRANSCRIPT

Page 1: Sabra Tekstil dosyasi 2009
Page 2: Sabra Tekstil dosyasi 2009
Page 3: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Ayrıntılı bilgi ve iletişim için:

Esenyurt İşçi Kültür Evi

Telefon: 0 212 620 40 76

E-Mail:[email protected]

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)

Telefon: 0 534 720 20 68

E-mail:[email protected]

Hukuksal süreç için;

Avukat Ş. Ceren Uysal

Telefon: 0 555 822 87 16

E-Mail:[email protected]

Avukat Meryem Asıl

Telefon: 0 555 822 87 17

E-Mail:[email protected]

İçindekiler:

Sunu 3BDSP’nin saldırıya dair açıklaması 4Saldırı ve sonrasına dair... 5Sabri Yılmaz kimdir? 7Esenyurt İşçi Platformu çalışanlarısaldırıyı anlatıyor 8BDSP’nin tutuklamalara dairaçıklaması 10EİP’in kurultay çağrısı 11Avukatlar’ın anlatımları 12ÇHD’den basın açıklaması 14Dava süreci belgeleri 16Saldırıya tepkiler 21Basından 26Görseller 28

3Sunu...Bu dosya, 8-9 Haziran tarihlerinde Esenyurt Haramidere’de kurulu bulunan

Sabra Tekstil fabrikasında yaşanan silahlı saldırı ve müteakip olaylarla ilgiligerçekleri anlatmak amacıyla hazırlanmıştır.

Böyle bir dosya hazırlama ihtiyacı duymuş olmamızın birçok nedeni var.

Bu nedenlerden ilki yaşanan saldırının muhtevasıdır. Bildiri dağıtmı yapan devrimcilereyönelik Sabra patronu ve adamlarınca gerçekleştirilen silahlı saldırıda iki devrimciağır biçimde yaralanmıştır. Sabra patronu bu eşkiyalıkla 450 TL gibi düşük birücretle ve sigortasız çalıştırdığı işçiler üzerinde kurduğu sömürü çarkını koruma ref-leksiyle hareket etmiştir. Dolayısıyla bu saldırı, esas olarak işçi sınıfı ve emekçilerinsömürüye karşı mücadelesine sıkılmıştır. Belirtmek gerekir ki, bu hoyratlıkta bir saldırıuzun yıllardır görülmemiştir. Bugün yaşanıyor olması sadece Sabra patronunun değil,bir bütün olarak patronların krizden sonra daha da artmış bulunan işçilerin hak müca-delesi karşısındaki saldırgan tutumunu ortaya koymaktadır.

Dosya hazırlamamızın diğer bir nedeni ise, patronun eşkiyalığına yeni halkalar eklenmişolmasıdır. Bu yeni halkaları ekleyenlerin kolluk kuvvetiyle adli makamlar olması du-rumun önemini arttırmaktadır. Silahlı saldırının ardından fabrikaya gelen polis olaydapatronun emriyle silah sıkan çok sayıda kişi olmasına rağmen sadece güvenlik müdürüZeki Tekin’i gözaltına almıştır. Fakat aynı gün olayı protesto etmek isteyen BDSP’lilerinüzerine kurşun yağdırılmış ve bu sırada 4 kişi gözaltına alınmıştır. Bir gün sonra mah-kemeye çıkarılan Zekin Tekin “ateş ettim” demesine karşın “yeterli delil bulunamadığı”gerekçesiyle serbest bırakılırken, aynı mahkeme hemen ardından karşısına getirilenBDSP’lileri “polise görevini yaptırmamak” gibi bir gerekçeyle tutuklamıştır.

Olayların bu akışı, temel hak ve özgürlükler karşısında patronların, polisin ve mah-kemelerin nasıl bir uyum içerisinde çalıştığını göstermektedir. Burada işçilere ve dev-rimcilere karşı, bir sınıf refleksi ve tutumu görülmektedir. Biçimsel görüntü ve ayrımlarısilen, hak-hukuk-adalet gibi kavramları hiçleştiren faşizan bir tutumla yüz yüzeyiz.

Son dönemde yaşanan başka örneklerle birlikte düşündüğümüzde, bu faşizan tutumunsermaye sınıfı ve devletinde bir yönetim anlayışı ve tarzı olarak öne çıktığını gösteriyor.KESK’e yönelik baskı ve tutuklamalar, en basit işçi eylemlerinde dahi sergilenenpolis zorbalığı, öğrenci gençliğe yönelik artan saldırılar bu yönetim tarzının sonuçlarıdır.Açık ki, sermaye sınıfı ve devleti krize karşı olası sosyal ve toplumsal mücadele dina-miklerine karşı tarihsel geleneğine uyarak faşist baskı ve zorbalık silahına sarılmakta-dır.

İşte bu bilinç ve buradan gelen sorumluluk duygusuyla yaşanan saldırıların üzerinegitme ve kararlılıkla mücadele etme gereği duyuyoruz. Bu mücadelenin ancak toplumundevrimci-ilerici güçleri ve birikimlerinin katılımıyla güçleneceğine olan inancımızla,yaşanan saldırı karşısında bilgilendirme ve mücadeleye çağırmak amacını güdüyo-ruz.

Bu anlayışla, Sabra saldırısının tüm bilgi ve belgelerini devrimci ve ilerici kamuoyuile paylaşma yoluna gidiyor ve gereken duyarlılığın gösterilmesini bekliyoruz.

Sunu...

Page 4: Sabra Tekstil dosyasi 2009

İşçi sınıfını sömürü ve kölelik düzenine karşı ayağa kaldırmak ve sömürücü asalakların saltanatını yıkmak içinsürdürdüğümüz sınıf çalışmamıza yönelik saldırılara bir yenisi eklendi. Esenyurt Haramidere’de kurulu bulunanSabra Tekstil fabrikasında dün ve bugün gerçekleşen saldırılar yoldaşlarımıza kurşun sıkmaya kadar vardı.

Bu saldırı, daha önce gerçekleşen sayısız saldırı gibi nedensiz değildir. Sabra Tekstil patronu yuvalandığı bölgeninadına yakışır bir haramidir. 450 TL ücretle, sigortasız ve ağır çalışma şartlarında çalıştırdığı işçiler üzerinden tam birsaltanat kurmuştur. Sabra Tekstil patronunun pervasız saldırısının kaynağında da bu saltanatın yıkılmasından duyulankorku vardır.

Devrimci sınıf çalışmamıza karşı gösterdiği açık düşmanlık anlaşılmaz değildir. Sabra patronu açık bir sınıf bilinciyledavranmıştır. O, acımasızca sömürdüğü işçilerin devrimci sınıf çalışmamızla buluşmasından doğacak büyük gücün bi-linciyle hareket etmiştir. Bunun için dağıtılan bildiride saltanatının çöküşünü görmüş, bu kadar pervasızca saldırabil-miştir.

Ancak Sabra Tekstil patronu bu saldırısıyla devrimci çalışmamıza engel olacağını sanıyorsa yanılıyor. Çünkü bu tür-den saldırılarla ilk kez karşılaşmıyoruz. İşçi sınıfını uyarma, bilinçlendirme, örgütleme ve sermayeye karşı mücade-leye sokmak amacıyla yıllardır kesintisiz bir faaliyet yürütüyoruz. Aynı zamanda sermayeye ve onun suç şebekelerinekarşı mücadelenin de ön safında mücadele ediyoruz. Bunun için patronların, faşist beslemelerinin ve devletin kollukgüçlerinin sayısız saldırısıyla yüz yüze kalıyoruz.

Gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler, bombalı-kurşunlu saldırılar ve daha sayısız biçimde süren bu saldırılara boyuneğmedik, papuç bırakmadık. Bedeller pahasına mücadelemizi kararlılıkla sürdürdük-sürdürüyoruz.

Sabra Tekstil haramisi ne yaparsa yapsın devrimci çalışmamızı engelleyemez. Er ya da geç, işçilerin sefaleti ve açlığıüzerine bina ettiği saltanatı yıkılacak. Sadece onun saltanatı değil, onun da parçası olduğu bu haramiler düzeni yıkı-lacak. Çünkü, milyonlarca işçi ve emekçiye cehennem olan bu düzenin ayakta kalması mümkün değildir. Böyle birdüzen ne yalan-dolanla ne de baskı ve terörle ayakta kalamaz. Bu sömürücü zorbalar, ahını aldıkları işçi ve emekçile-rin devrimci eylemiyle yok olup gidecekler.

Ancak bu, hesabı yarına bıraktığımız anlamına gelmez. Sabra Tekstil haramisi şunu bilsin ki, yoldaşlarımızın canınayönelik bu eyleminin hesabı sorulacak, kirli elleri kırılacak, döktüğü kanda boğulacaktır.

Tüm devrimci, ilerici güçlerle birlikte işçi ve emekçileri, devrimci çalışmaya yönelik olan bu saldırıya karşı birliktedurmaya ve sömürücü zorbalardan hesap sormaya çağırıyoruz. Bilinmelidir ki, Sabra Tekstil patronunun bu saldırısıdüzenin son dönemde tırmandırdığı baskı ve terörden bağımsız değildir. Bu baskı ve terör kampanyasının bir parçası-dır. Sabra Tekstil patronu devrimci çalışmayla yeni tanışmıyor. Fabrikasında daha önce de çeşitli vesilelerle işçilerdevrimci çalışmayla bağ kurmaya ve koşulları değiştirmeye çalışmışlardı. Fakat düzenin faşist baskı ve terörünü diz-ginlerinden boşalttığı bir dönemde, o da bu genel havaya uyarak saldırılarını tırmandırıyor.

İşte bu bilinçle Sabra patronunun saldırısına tok ve birleşik bir yanıt vermeliyiz. Salırıya maruz kalan herbir mevziyikararlılıkla savunmalıyız. Bu zorbaları yaptıklarına bin pişman etmeliyiz.

Baskılar bizi yıldıramaz!

Kahrolsun sermayenin faşist diktatörlüğü!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)

9 Haziran 2009

4

Devrimci sınıf çalışmamıza silahlı saldırı!

Döktüğünüz kanda boğulacaksınız!

Page 5: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Patron kurşunladı, polis terörestirdi, mahkeme tutukladı!

Patron kurşunladı, polis terör

estirdi, mahkeme tutukladı!Bildiri dağıtan devrimcilere vahşice saldırıldı!

Esenyurt bölgesinde örgütlenmekte olan Tekstil İşçileri Kurultayı çalışmalarıkapsamında kurultay çağrısını işçilere ulaştıran Esenyurt İşçi Platformu çalı-şanlarına patron ve adamları vahşice saldırdı. 8 Haziran günü sopalarla yapılan

saldırının arkasından 9 Haziran’da devrimci işçilerin üzerine ateş açıldı. Silahlı saldırısonucunda iki işçi kurşun isabet etmesiyle ağır biçimde yaralandı. Yaralananların so-palarla dövülmesi de sergilenen vahşete yeni boyutlar kattı. Bacağından vurulan işçitedavi için halen hastanede tutuluyor.

Polis Sabra patronunu kurşunlarla korumaya aldı!

Saldırı ile aynı gün bir araya gelen Esenyurt İşçi Platformu çalışanları ve BDSP’liler“Haramidere’nin haramisi işçi sınıfına hesap verecek!” şiarıyla Sabra Tekstil’edoğru yürüyüşe geçti.

Basın açıklaması yapmak için fabrikaya yürüyen işçilerin önüne ise bu kez polis ba-rikatı çıktı. Haklı mücadelelerini sürdürmek için düzenin polisinden icazet almayıbeklemeyen sınıf devrimcileri polisin engellemesine izin vermeyerek eylemlerini sür-dürdüler. İşçi sınıfının devrimci eylemine kolluk güçlerinin yanıtı ise önce cop ve gazbombalarıyla, ardından havaya ateş açarak saldırmak oldu. Sabah işçilere ateş açanbekçi köpekleri de bu sırada polis korumasına alınan fabrikanın içinden arsızca saldırıyıizledi.

Baskı ve işkence karakolda da sürdü

Eylem sırasında gözaltına alınan 4 kişi için ise polis terörü karakolda da boyutlanaraksürdü. Kelepçelenerek karakola götüren devrimciler yanlarında avukatları bulunduğuhalde darp edildi ve “ince arama” dayatması ile karşılaştı.

Hiçbir hukuksal dayanağı olmayan ve bir aşağılama saldırısı olarak başvurulan incearama uygulaması avukatların bütün engelleme çabalarına rağmen polis zoruyla ger-çekleştirildi. Gözaltındaki BDSP’liler ayrı ayrı özel bir odaya alındılar, burada kelep- 5

Page 6: Sabra Tekstil dosyasi 2009

6

çelenerek ve darp edilerekarama işlemi ile karşı kar-şıya bırakıldılar. Aramaodası dışında bekleyen di-ğer gözaltındaki BDSP’li-ler ise aynı esnada polisinfiziki saldırısı ile karşı kar-şıya kaldılar.

Bütün bunlar yaşanırkenusulsüzlüklere ve uygulanan polis terörüne müdahale etmek isteyen avukatlar da polis şiddetinin hedefi oldu. Polislerinavukatları hedef alan saldırgan tutumu ÇHD İstanbul Şubesi’nin ve İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin müda-halesi ile engellenebildi.

Saldırıyı protesto etmek isteyen devrimciler tutuklandı

Gözaltılar 10 Hazirangünü savcılığa çıkarıldıve savcı tarafından “Gö-revli memura direnmek”gerekçesiyle ve tutukluyargılanmak üzere nö-betçi olan Büyükçek-mece 2. Sulh CezaMahkemesi’ne sevkedildi. Gözaltındaki dörtdevrimci Büyükçek-

mece Adliyesi’ne kolları morarana dek sıkılmış kelepçelerle getirildi. Su içmek ve tuvalete gitmek gibi yaşamsalihtiyaçları bile kolluk güçleri tarafından engellenen mahkûmların müdafiileri de yine polis taciz ve tehditlerine maruzkaldı. Avukatlar savcılığa yazılı başvuruda bulunarak bu ihtiyaçların karşılanmasını ve kelepçelerin gevşetilmesini sağ-ladılar.

Büyükçekmece 2. Sulh Ceza Mahkemesi ise hızlı bir duruşmanın ardından dosyanın bütününü öne sürerek 4 devrimcininde tutuklu yargılanmasına karar verdi. Oysa dosyadaki belgeler başından sonuna tartışmaya açıktı. Zira dosyada delilolarak dikkate alınabilecek tek belge olan teşhis tutanağı baştan sona usulsüzdü. Avukatlardan habersiz ve kanıt olabilmesiiçin bir grup içinde gösterilmeleri gerekirken tek tek polise gösterilerek hazırlanan teşhis tutanağı delil sayılamaz.

Aynı mahkeme aynı saatlerde kurşun sıkanı serbest bıraktı

Esenyurt’ta yaşanan silahlısaldırının ardından gözaltınaalınan ve Sabra Tekstil’in gü-venlik müdürü olduğu söy-lenen Zeki Tekin ise, sınıfdevrimcilerini tutuklayanaynı mahkeme tarafından “iş-çilerin hangi silahla yaralan-dığının tespit olunamaması”gerekçesiyle serbest bırakıldı.

Mahkemenin iki işçinin yaralanması olayı sırasında silahını ateşlediğini kabul eden şüpheliyi serbest bırakması, verilenkararın ne kadar yanlı ve siyasi olduğunu göstermektedir. Ancak dahası da var. Zeki Tekin kendisinden başka da ateşedenlerin olduğunu söylemesine rağmen, sorgu tutanağından anlaşıldığı kadarıyla, sorgu hâkimi kimlerin ateş ettiğinisorma gereği dahi duymuyor. Bunun gerisinde bir dalgınlık olmadığı, mahkemenin Haramidere’de yaşanan saldırganlığıörtbas etmek ve patronu kollamak derdine düştüğünü görmemek için kör olmak gerekiyor.

Page 7: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Eli kanlı bir haraminin portresi:

Sabri Sami YılmazSabra patronu Sabri Yılmaz sermaye düzeninin tipik bir temsilcisi. Sabri

Yılmaz’ın geçmişte de devrimci faaliyeti engellemeye dönük benzer gi-rişimleri olduğu biliniyor. İşçilere katıksız sömürü sunan bu asalak patron,

mafyavari kirli ve karanlık ilişkileriyle tanınıyor. Yöneten sınıfa mensup olmanıntüm imkanlarını cömertçe kullanan Sabra Tekstil patronu “Haramidere’ninharamisi” sıfatının en çok yakıştığı patronlardan biri.

Bu asalak burjuvanın, işçileri patronların düzenini yıkmaya çağıran bir faaliyetikabullenmesi ve sessiz kalması tabii ki beklenemez. Hele ki “krizi fırsatadönüştürme” çağrılarının ortada dolaştığı, krizin tüm yükü işçilere yıkılmayaçalışılırken sınıf cephesinden anlamlı bir yanıt oluşturulamadığı böylesi “zorzamanlarda” en küçük bir çatlak ses bile patronların yüreğine büyük korku sa-lıyor.

Sabra Tekstil büyük ölçekli bir fabrika. Fabrikada işçiler 450 TL gibi sefaletücretleriyle, sigortasız çalıştırılıyorlar. Üstelik bu ücretlerin ödenmesi dahi ge-ciktiriliyor. Yoğun ve pervasız sömürünün yaşandığı Sabra’da işçiler işten atılmakorkusuyla sindirilmiş durumda. İşte Sabri Yılmaz ve çetesinin tahammül ede-mediği de bu sömürü çarkına çomak sokulması.

Çünkü Sabri Sami Yılmaz tüm servetini bu sömürü çarkına borçludur. Hürriyetgazetesine verdiği bir röportajda, tekstil sektörüne Adıyaman’da ortaokuldadüğme dikip ütü yaparak girdiğini anlatan Sabri Yılmaz’ın nasıl bu hallere gel-diğini bir de sömürdüğü işçilere sorun. İşçilerin sömürü ve yokluktan başkaanlatacakları bir şey bulamazsınız. Sabra patronu işçileri üç kuruşa çalıştırarak,sigortasız çalışmayı işyerinde kural haline getirerek semirmiştir. Sabri Yılmaz’ınfabrikada silahlı adamlarla dolaşması bu sömürü cehennemini korumak kaygı-sındandır. Öyle ki, itiraz eden işçilere karşı zorbalığı bir gelenek haline getir-miştir.

Sabri Yılmaz servetini kirli işlerine borçludur. Öyle ki, bu harami hakkındauyuşturucu ve silah kaçakçılığı gibi iddialar bulunmaktadır.

Sabri Sami Yılmaz, haramiliğini tekstil patronlarının örgütü İstanbul HazırGiyim ve Konfeksiyon İhracaatçıları Birliği’nin (İHKİB) yönetimine gelerektaçlandırmıştır. O bununla da kalmayıp burjuva siyasetinde bir yer tutmak içinönemli hamleler de yapmıştır. Öyle ki, Sabra Tekstil’in ortaklarından ve SabriYılmaz’ın akrabalarından Zeynel Abidin Yılmaz ‘94 yılında CHP’den EminönüBelediye Başkan adayı olmuştur. Böylelikle diğer haramiler gibi kendine “mu-teber iş adamı” süsü takıp burjuva sofralarında yer açmaya çalışmaktadır.

Sabra patronu işçilerin sırtından kurduğu sömürü imparatorluğunu, yurt dışınada taşımıştır. Öyle ki, Sabra Tekstil’in sahibi bulunduğu mağazaların büyükbölümü Polonya’nın başkenti Varşova’dadır.

Sabri Yılmaz, içeride dışarıda ışıltılı mağazalarında sömürü ve kan satan birharamidir.

Sabri Yılmaz, sigortasız, asgari ücretin altında çalıştırdığı işçiler üzerinden se-miren bir sömürücü asalaktır.

Sabri Yılmaz, fabrikasının önünde yasaların da bir hak olarak tanıdığı bildiridağıtımını yapan devrimci işçilere kurşun sıkan bir şehir eşkiyasıdır.

Eli kanlı bir haraminin portresi:

Sabri Sami Yılmaz

7

Sabra Tekstil işçilere uyguladığıazgın sömürünün yanısıra mafya-vari ilişkileri ve zorbalığı ile tanını-yor.

Esenyurt İşçi Platformu’na yönelikgerçekleşen saldırı Sabra Tekstilpatronunun ilk icraatı değil. 14Ocak 2005 tarihinde Sabra Tekstilönünde bildiri dağıtan Tekstil-Sen’liler yine benzer bir saldırıyamaruz kalmışlardı.

Fabrika patronu, müdürü ve özelgüvenlikleri Tekstil-Sen’lilerin bildiridağıtımına engel olmak için yinezorbalığa başvurmuşlar ve fiili sal-dırıda bulunmuşlardı.

Sabra Tekstil baskı ve

zorbalıkla birlikte anılıyor!

Page 8: Sabra Tekstil dosyasi 2009

- Sabra Tekstil önünde uğradığınız saldırı sürecini aktarır mısınız?

- 28 Haziran 2009 tarihinde gerçekleştireceğimiz Esenyurt Tekstil İşçileri Kurulta-yı’nın çağrı bildirilerini tekstil işçilerine ulaştırmak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz.Sabah iş girişlerinde, akşam çıkışlarda, işçi servislerinin geçiş güzergâhlarında dağı-tımlar yapıyoruz.

8 Haziran sabahı da farklı farklı fabrikalara bildirilerimizi ulaştırmak için işbölümüyapmıştık. Aynı anda 4 fabrikada dağıtımlar başladı. Bu fabrikalardan biri de SabraTekstil’di. Sabra Tekstil büyük ölçekli bir fabrika. Ve bu fabrikada işçiler 450 TL gibisefalet ücretleriyle, sigortasız çalıştırılıyorlar. Üstelik bu ücretlerin ödenmesi dahi ge-ciktiriliyor. Yoğun ve pervasız sömürünün yaşandığı Sabra’da işçiler işten atılma kor-kusuyla sindirilmiş durumda. Biz sınıf bilinçli devrimciler için bu sömürüye maruzkalan Sabra işçilerine seslenmek ertelenemez bir görevdi.

İlk dağıtımı 8 Haziran sabahı gerçekleştirdik. Sabah girişi olduğu için servisler aralık-larla geldi. İlk servise dağıtım yaptıktan sonra ikinci servisin gelmesini bekledik. Bubekleme sırasında işçilerin çay içtiği büfede bulunan birkaç işçiye de bildirilerimiziverdik. Bu esnada büfe sahibi dağıtımı engellemeye çalıştı ve ufak bir arbede yaşandı.Büfe sahibi servis şoförlerine “ne duruyorsunuz vursanıza şunlara” diyerek kitleyisaldırtmaya çalıştı ancak bizim yanıtımız karşısında başarısız oldu.

Servisler gelmeye başlayınca buradan ayrılıp dağıtıma devam ettik. Önce fabrikanınsivil giyimli güvenlikleri “yerleri kirletiyorsunuz, dağıttırmayız” diyerek engellemeyeçalıştı. Dağıtımı engelleyemeyeceklerini ifade ederek dağıtıma devam ettik. Dağıtımıböylece durduramayacaklarını anlayınca bu kez de işçilere “almayın kağıtları, çabukiçeri girin, alanlardan sorarız hesabını” diyerek bildirilerin alınmasını engellemeyeçabaladılar. Bu manevraları da boşa çıktı. Bildiriyi alan işçi sayısında azalma olsa daişçilerin büyük kısmı bildiriyi almaya devam etti. Bunda da başarısız olunca fizikisaldırıya geçtiler. Ancak cevapları verilince zorbalıklarını ilerletemediler. Bu esnadabiz tüm işçilere ulaşmaya devam ettik. Son servise de dağıtım yaptığımız esnadaaraçtan inenler de (sonradan öğrendiğimiz üzere müdürler, idari kadrodan bir kısım

“Sömürüye maruz kalan

seslenmek ertelenemez bir

Sabra Tekstil saldırısı üzerine Esenyurt İşçi Platformu çalışanlarıyla

Kızıl Bayrak gazetesi tarafından yapılan röportajın metnidir...

“Sömürüye maruz kalan Sabra işçilerine

seslenmek ertelenemez bir görevdir!”

gergerfirat.net adlı internet site-si saldırıya dair Sabri Yılmaz'ınyaptığı açıklamaya sayfaların-da yer verdi. Yılmaz saldırıyı şuşekilde anlattı:

"08.06.2009 günü sabahı BD-SP'li olduğunu söyleyen birkaçgenç fabrikaya gelmiş Sabraçalışanlarına bazı bildirilerdağıtmak istemiş, çalışanlarengel olmuş daha sonra grupdışarı çıkarılmış, birkaç saatsonra grup daha kalabalık şek-ilde fabrikaya gelmiş, taşlı-sopalı silahlı saldırı sonucundakavga çıkmış güvenlik amiri desilahını çekerek mani olmuştur.İki kişi yaralı. Karşı taraf tama-men suçlu. Fabrikama zorlagirmek istemiş, işçiler de karşıçıkınca silah, taş sopalarasarılmıştır. Daha sonra büyükbir kalabalık fabrika önünegelip olay yaratmak istemiş po-lis zamanında barikat kuruncafabrikaya yanaşamamışlar (...)"

Sabri Yılmaz'ın yaptığı açıkla-mada söylediği yalanlar kimliği-ni de açığa vuruyor. Polis tu-tanaklarında dahi görüldüğüüzere fabrikaya giriş kesinliklesözkonusu değildir. Dahası fab-rika demir kapılarla korunmak-tadır. BDSP'liler fabrikanınönünde bildiri dağıtmışlardır.Bu tür dağıtımlar her gün onlar-ca fabrikaya yapılmaktadır. An-cak Sabri Yılmaz türünden şe-hir eşkiyaları bu çalışmayakarşı zor kullanmaya kalkmak-tadır.

8

Page 9: Sabra Tekstil dosyasi 2009

ve patron yalakası işçiler, güvenlikler) dağıtımı tehditlersavurarak durdurmaya çalıştı. Bunun üzerine işçilere ses-lenmeye başladık. İşçilerin örgütlenmesinden korktuklarınıbu yüzden dağıtımı engellemeye çalıştıklarını, örgütlü iş-çilerin patronların sömürüsüne son vereceğini vurgulayankonuşmalarımız üzerine işçilere bağırarak, hızla fabrikayasokmaya çalıştılar. Ardından 15 kişilik bir güruh üzerimizesaldırdı. Tekme ve yumruklarla iki arkadaşımız ağır şekildedarp edildi. Bu esnada zorbaları durdurmaya çalışan birSabra işçisine de yumruklarla saldırdılar.

Ertesi gün aynı fabrikaya bildirilerimizi ulaştırmak ve iş-çilere saldırının teşhirini yapmak için fabrikanın önünetoplu olarak gittik. Devrimci çalışmamızın ısrarından, ka-rarlılığından ve işçilerin örgütlenmesinden duyduğu kor-kuyla Sabra patronu tetikçilerini kapının önüne yerleştir-mişti. Fabrika önüne yaklaştığımızda ateş açmayabaşladılar. İlk kurşunlardan biri bir arkadaşımızın dizinegeldi. Yaralı arkadaşımızı kurşunlardan korumaya çalıştı-ğımız esnada saldırganlar yerde yaralı yatan arkadaşımızakurşun sıkmaya devam etti. Aynı yaralı bacağa bir kurşundaha isabet etti. Yerdeki yaralı arkadaşımıza sopalarla vur-maya devam ettiler. Hemen onun ardından elinde silaholan başka iki kişi daha çıktı, onların yanında elinde kasa-turalar olan, sopalar olan başkaları da çıktı ve saldırmayabaşladılar. Elinde silah olan güvenlik görevlileri ve patronyanlısı çalışanlar ateş etmeye başladı. Bu sırada bir işçiarkadaşımıza daha kurşun isabet etti. Hiçbir şekilde hedefgözetmeksizin üzerimize ateş etmeye başladılar. Bu aradayaralıya vurmalarına engel olmaya çalışan bir servis şofö-rüne de saldırdılar. Olay yerinden çıkarak acil olarak am-bulans çağırdık. Ambulansla yaralıları hastaneye kaldırdık.Olayın ardında biraz zaman geçtikten sonra gecikmeli ola-rak olay yerine polis de geldi. Sadece silahlı zorbalardanbirini gözaltına alarak ayrıldı. Ancak burjuva yasaları daiki gün içinde bu katilini aklayarak serbest bıraktı. Sonradanöğrendiğimiz üzere polis bu tetikçiyi göstermelik olarakgözaltına alırken işçilerden bir kısmı “patron da suçlu onuda götürün” diyerek tepki göstermiş. Patron, tepki gösterdidiye bir kadın işçiyi de gözaltına aldırtmak istemiş ancakişçiler bırakmamış.

Yaralılarımızı hastaneye kaldırdıktan sonra toplanarakSabra Tekstil Fabrikası önünde basın açıklaması yapmakararı aldık. 150 kişilik bir kitleyle öfkeli sloganlarlaSabra’nın önüne doğru gittik. Bu kez de görevli polislerfabrikanın önünde barikat kurarak, fabrika önünde basınaçıklamasına izin vermeyeceklerini söylediler. Kitle fab-rikanın önüne ilerlemek isteyince polislerin tamamı silahçekerek ateş etmeye başladı. Devrimciler silaha, gaz bom-bası ve coplara karşı taşlarla direnişe geçti. Kitlenin karar-lılığından ve öfkesinden korkan polisler geri adım atmakzorunda kaldı. Bu çatışmada 3 işçi kadın ve bir lise öğren-cisi arkadaşımız gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar çı-karıldıkları mahkemece tutuklandılar. Maruz kaldığımızbu baskı ve terör, bu sömürü düzenin aynasıdır. Patronlar

kurşun sıkıyor, polis baskı ve terör uyguluyor, yargıç tu-tukluyor. Burjuva devletinin adaletinin de tüm diğer uy-gulamaları gibi sadece zenginlerden yana olduğu bir kezdaha gözler önüne serildi.

- Sabra Tekstil önündeki basın açıklamasından sonrayapılan eylemlere değinir misiniz?

- Basın açıklamasını gerçekleştirdikten sonra Haramide-re’den Köyiçi’ne kadar sloganlarla ve marşlarla yürüyüşdüzenledik. Meydanda gözaltıların serbest bırakılması için2 saatlik oturma eylemi yaptık ve oturma eylemi sırasındaişçi ve emekçileri saldırının hesabını sormaya, örgütlen-meye çağırdık. İlerleyen günlerde Sabra Mağazası önündebir basın açıklaması yaptık. Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanlığı’na bağlı İstanbul Bölge Çalışma Müdürlüğüönünde Entes direnişçisinin gerçekleştirdiği basın açıkla-masına ve direnişçi işçilerin düzenlediği Cumartesi Yürü-yüşü’ne katılarak Sabra saldırısıyla ilgili açıklama yaptık.Direnişçi İşçiler Platformu’nun 14 Haziran günü düzenle-dikleri sempozyuma da katılarak saldırıyı burada da du-yurduk. Bir de 17 Haziran günü İHD’de konuyla ilgilibasın toplantısı gerçekleştirdik.

- Önümüzdeki süreçte nasıl bir çalışma yürütmeyi dü-şünüyorsunuz?

- 19 Haziran’da Sabra Tekstil patronunun üyesi olduğu İT-KİB önünde basın açıklaması yapacağız. Sabra Tekstil sal-dırısını teşhir eden afişleri bölgede yoğun olarak kullana-cağız. Saldırıyı yoğun olarak işlediğimiz Esenyurt İşçiBülteni’ni işçi ve emekçilere ulaştıracağız. Silahlı zorbalığakarşı bütünlüklü bir kampanya olarak eylem, etkinlikleaktif bir çalışma programı çıkarttık. 28 Haziran’da düzen-leyeceğimiz Tekstil İşçileri Kurultayı’nda bu konuyugündemimize alacağız.

Devrimci sınıf çalışmamızı derinleştirecek ve mücadele-mizi bir adım daha öteye sıçratacağız. Bu saldırı yalnızcabizi daha da çelikleştirmiş, güçlendirmiş ve sınıf kinimizibilemiştir. Bunlar sermayenin saldırıları karşısında verdi-ğimiz ilk yanıtlardır. Dost da, düşman da bilsin ki hesapeninde sonunda sorulacaktır. En büyük ve kalıcı yanıt iseişçilerin ve emekçilerin kapitalist sömürü düzenini yerlebir ettiği, yeni bir dünyanın inşasını attığı gün verilecektir.

- Son olarak saldırısıyla ilgili ne gibi tepkiler aldığınızdanbahseder misiniz?

Esenyurt İşçi Platformu çalışanı işçiler saldırı karşısındatam bir dayanışma içerisinde oldu. Dostlarımızdan ve böl-gedeki işçilerden olumlu tepkiler alıyoruz. Militan direni-şimiz ve ısrarlı ve soluklu mücadelemiz sınıf içinde bizeyönelik bir güven oluşturuyor. Tanımadığımız olayı duyanbazı işçiler ziyaretimize geldi ve destek sunmak istedikle-rini ifade ettiler. Bölgemizdeki ilerici, devrimci kurumlarda destek verdiler. Sabra işçilerinden de aldığımız olumlutepkiler oldu, ancak durumdan korkan işçiler de var.

9

“Sömürüye maruz kalan

seslenmek ertelenemez bir

Page 10: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Faşist baskı ve terör bizi yıldıramaz!10

Patron kurşunladı, polis terör estirdi, mahkeme tutukladı...

Faşist baskı ve terör bizi yıldıramaz!

Patron kurşunladı, polis terör estirdi, yargıçlar tutukladı. Son birkaç gün içeri-sinde sınıf çalışmamıza yönelik gerçekleşen saldırıların özü özeti böyle. Sal-dırıların izlediği bu hat, sermaye düzenin tüm bir sınıf özünü ve kimliğini,

ayrıca çalışma tarzını ortaya koyuyor. Çok açık ki, devlet aygıtı ve onun kolluğu pat-ronların hizmetinde, işçi sınıfının, emekçilerin ve Kürt halkının mücadelesinin karşı-sındadır. Bunun için Sabra patronu fabrikanın önünde bildiri dağıtan devrimciişçilere kurşun yağdırırken, polisin işi Sabra patronunu korumak oluyor. Sabra pat-ronu elini kolunu sallaya sallaya polis korumasında dolaşırken, Sabra Tekstil önündesaldırıyı protesto edenlerin üzerine kurşun ve gaz bombaları yağdırıyor. Büyük birsınıf kiniyle coplayıp gözaltına alıyor. Gözaltında işkencelerini sürdürüyor, avukat-ları taciz ediyor. Ondan sonra da cüppeli terör devreye giriyor. Gözaltına alınan yol-daşlarımız sudan bahanelerle tutuklanıyor.

Tüm bunlar, sermaye sınıfının işçi sınıfı karşısında açık bir sınıf kimliği ve tutu-muyla hareket ettiğini gösteriyor. Sermayenin çıkarları sözkonusu olduğunda kağıtüzerinde yazılı hukuk adına ne varsa hiçbir değer taşımıyor. Her şey sınıf savaşımı-nın kuralına uygun yürütülüyor. Faşist baskı ve terörde tüm sınırlar aşılıyor. Maske-ler indiriliyor, yapay ayrımlar ortadan kalkıyor. Baskı ve terör mekanizmasıkurulduğu gibi çalıştırılıyor.

Bu durum bizi şaşırtmıyor. Çünkü sermaye düzenine karşı işçi sınıfının kızıl bayra-ğını taşıyoruz. Sınıf düşmanımızın kimliği ve yapacakları konusunda bilincimizaçık. Bu nedenle saldırılara karşı boyun eğmedik, eğmeyeceğiz! Sınıf kavgasındangeri durmadık, durmayacağız! İşçi sınıfının kızıl bayrağını onurla taşımaya devamedeceğiz! Yoldaşlarımızın canına yeltenen patronlar ve onların faşist beslemelerin-den hesap soracağız! Sınıf kavgasına daha sıkı sarılacak, işçi sınıfına yönelik dev-rimci faaliyetimizi daha da güçlendireceğiz!

Ancak bu saldırı sadece sınıf devrimcilerine değildir. Bu saldırı istisna da değildir.Son dönemde tırmandırılan baskı ve terör kampanyasının bir parçasıdır. KESK’e yö-nelik saldırılardan toplantı ve gösteri haklarının fütursuzca çiğnenmesine kadar songünlerde birçok örnek ortada. Sermaye düzeni, krizin faturasının toplumda yarata-cağı muhtemel büyük sosyal patlama birikimlerinin önünü almak ve örgütlü güçleritasfiye etmek istiyor.

Bunun için yapılan saldırılara sessiz kalınmamalı, birleşik bir direniş ruhuyla karşıkonulmalıdır. Baskı ve terör kampanyası ancak böyle göğüslenebilir. Bu bilinç veanlayışla tüm devrimci ve ilerici güçleri harekete geçmeye, düzene karşı birlikte dur-maya, tok bir yanıt vermeye çağırıyoruz.

Son olarak belirtelim ki, hiçbir güç bizi devrim mücadelesinden alıkoyamaz. Hiçbirkurşun devrimci sınıf faaliyetine engel olamaz. Hiçbir duvar devrimci soluğumuzukesemez. Hiçbir güç milyonlara yaşam hakkı tanımayan bu çürümüş düzeni ve ku-rumlarını ayakta tutamaz.

Kahrolsun sermayenin faşist diktatörlüğü!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP)

10 Haziran 2009

Page 11: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Faşist baskı ve terör bizi yıldıramaz!

11

Kurultayımız asalak tekstil patronlarına

karşı mücadele kürsüsü olacak!

Sınıf devrimcileri olarak işçi sınıfının kurtuluşunun haklı davasını yürütüyoruz. Amacımız sınıfın bilinçlenmesi,örgütlenmesi ve devrimcileşmesidir. Bunun için her türlü meşru yol ve yöntemi deniyoruz. Araçlarımızı en etkinve yaygın şekilde kullanıyoruz. Devrimci sınıf mücadelesinin proletarya içerisinde ete-kemiğe bürünmesi, sosyalist

bilincin işçi sınıfı zemininde maddi bir güce dönüşmesi devrimin güvencesidir.

Bu bilinçle yürüttüğümüz her mücadele sermaye devletinin baskı, şiddet ve engeliyle karşılaşıyor. Bunda anlaşılmayanbir yan yok. Egemen sınıf sömürü düzenini sürdürmek, iktidarını korumak için baskı ve şiddetini her zaman kullanacaktır.Son olarak Sabra Tekstil’de yaşananlar bunlardan sadece biridir.

Esenyurt Tekstil İşçileri Komisyonu olarak yapacağımız kurultaya Sabra Tekstil işçilerini çağıran ve fabrikadaki düşükücret ve sosyal hak gasplarına ve baskılara karşı mücadele çağrısı yapan bildirilerimizi dağıtırken, Sabra patronununtetikçileri tarafından önce fiziki daha sonra da silahlı saldırıya uğradık. Saldırı sonucu iki sınıf devrimcisi biri bacağınaaldığı iki kurşun diğeri göğsüne aldığı bir kurşunla ağır bir şekilde yaralandı. Bu kez de silahlı zorbalığı protesto etmekiçin Sabra Tekstil’in önünde yapacağımız basın açıklamasına devletin kolluk güçleri saldırdı. Polis silah ve biber gazıkullanarak basın açıklaması yapmamızı engellemeye çalıştı. Davamızın haklılığından aldığımız güçle polisin engelle-melerine direndik ve saldırıyı püskürttük. Polis geri adım atarak izin vermek zorunda kaldı. Bu esnada dört sınıfdevrimcisi gözaltına alınarak tutuklandı. Eli kanlı saldırgan ise iki gün içerisinde savcılık tarafından serbest bırakıldı.

İpleri tamamen patronun elinde olan, iradeleri patron tarafından teslim alınmış kimliksiz, kişiliksiz, insanlıktan çıkmış,bu uşak takımı sınıfın öncü devrimcilerine silah sıkarak uşaklıklarını ispatlamış oldu. Yüzlerce işçinin emeğini sömürüpsaltanat süren aynı zamanda uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapan Sabra patronunun tetikçiliğini yapan bu uşak takımıkokuşmuş, çürümüş düzenin aynasıdır. Polisin ve mahkemenin tutumu ise devletin sınıf kimliğini ortaya koymaktadır.Polisiyle, mahkemeleriyle, yasalarıyla varlık nedeni tamamen ezilen sınıfa baskı uygulamak, sermayenin çarklarınıdöndürmek olan devleti sınıf devrimcileri olarak çok iyi tanıyoruz.

19 Aralık 2000’de cezaevleri katliamlarından, Sivaslar’dan, Maraşlar’dan, Kızıldereler’den, 1 Mayıslar’da uygulananazgın polis teröründen ve daha birçok katliamı düzenleyen kapitalizmin kanlı tarihinden biliyoruz. Ve devletin baskı veterörüne baş eğmeyen, direnen, can bedeli mücadeleyi zaferlere taşıyan yiğit devrimcileri de biliyoruz.

Sabra patronundan hesap bu militanlıkla sorulacaktır. Sınıf devrimcileri olarak son Sabra saldırısında aldığımız kararlıve militan tutum, gösterdiğimiz cesaret, ödediğimiz bedel, mücadeledeki kararlılık dostlarımızın övgüsünü, sınıfın sem-patisini kazanmamızı sağlamış, düşmanın korkularını büyütmüştür. Bu düşmana verilen en büyük yanıttır. Düşman kar-şısında moral ve politik bir üstünlük kazanılmış, bu sömürü düzenine ve asalak sermaye sınıfına karşı öfke ve kinimizbir kez daha bilenmiştir. Bu saldırılar değil bizleri yıldırmak, bizleri daha da çelikleştirmektedir. Sınıf çalışmasındadaha da motive etmiştir.

Sabra saldırısı benzeri saldırılar önümüzdeki günlerde daha sık karşımıza çıkacaktır. Asalak patronlar takımı devrimcisiyasal faaliyete ve bu faaliyetin yürütücüleri olan sınıf devrimcilerine karşı daha pervasız ve saldırgan davranacaklardır.Bu saldırılara anında tok ve eylemli bir yanıtın verilmesi sınıf mücadelesinin geleceği açısından büyük bir önem taşı-maktadır. Yaşamları köleleştirilmiş milyonlarca işçi ve emekçinin sermaye sınıfının ve onların çıkarlarının bekçisi olansermaye devletinini saldırılarını örgütlü bir tutumla karşılamaları bir ihtiyaç ve zorunluluktur.

Milyonlarca işçi ve emekçinin sömürü üzerine kurulu bu düzene duyduğu öfke ve mücadele arayışını açığa çıkarılarakörgütlü bir güç haline getirmek biz sınıf devrimcileri için bugün en yakıcı bir sorumluluktur.

Bu güçle düzenleyeceğimiz Tekstil İşçileri Kurultayı’na yüklenecek ve buradan tekstil işçileri olarak mücadelede biradım daha ilerleyeceğiz. Kurultayımızı sınıfın mücadele kürsüsüne çevireceğiz. Verilen ilk anlamlı cevap ve atılan adımelbette yeterli değildir. Asıl yanıt sermaye sınıfının ve onun sömürü düzeninin tarihin çöplüğüne gönderildiği gün veri-lecektir. Özlemlerimiz gerçekleşene kadar devrim ve sosyalizm davasını büyütmeye, düşmanın büyüyen korkularınıkâbusa çevirecek zafere ulaşana dek bu bedelleri ödemeye ve bu fedakârlığı göstermeye hazırız…

Esenyurt Tekstil İşçileri Kurultayı Hazırlık Komitesi

Page 12: Sabra Tekstil dosyasi 2009

“Yasalar eşit uygulanmıyor, devrimcile

yargılanmıyor, savunma hakkı engelle“Yasalar eşit uygulanmıyor, devrimciler adilyargılanmıyor, savunma hakkı engelleniyor!”

Sabra Tekstil Fabrikası önünde yaşanan silahlı saldırıda yaralanan işçilerin veardından düzenlenen protestoda gözaltına alınarak tutuklanan 4 BDSP’lininavukatları olan Meryem Asıl ve Şerife Ceren Uysal ile hukuksal sürece dair

konuştuk...

Sizler yaralanan işçilerin hastanede alınan ifadelerinden başlayarak hukuki sürecitakip ettiniz. Öncelikle bu kısma ilişkin bilgi verir misiniz?

Av. Ş. Ceren Uysal: 9 Haziran günü sabah saatlerinde iki devrimci işçinin bildiri da-ğıtımı sırasında silahla yaralandığını öğrendik ve hastaneye doğru yola çıktık. ÖncelikleBakırköy Devlet Hastanesi’nde acil servise kaldırılan Tahsin Alıcı’nın yanına gittikve ifadesi sırasında hazır bulunduk Tahsin’e iki kurşun isabet etmişti, ayrıca bacağındakırıklar da vardı. İlk müdahalenin ardından Esenyurt Polis Karakolu’ndan gelinerekTahsin’in ifadesi alındı. Alıcı ifadesinde bütün olan biteni anlattı. İfade işleminin bit-mesinin ardından saldırı olayına tanıklık etmiş kişilerin de hastanede hazır bulunduğunuve onların da tanıklığına başvurulmasını istediğimizi belirttik. Buradaki amacımız so-ruşturma kapsamının derinleştirilmesini zorlamak ve olayın hasır altı edilmesinin ola-naklarını daraltmaktı. Ancak başlangıçta tanık dinlemeye gönüllü olan polis memurları,birkaç telefon görüşmesinin ardından tanıkları dinlemeden hastaneden ayrıldılar.

Bu tür olaylarda hukuki süreçlerin üstün körü yürütüldüğünü ve genellikle de olayınüstünün kapatılmaya çalışıldığını geçmiş deneyimlerimizden de bildiğimiz için aynıgün başka bir avukat arkadaşımız aracılığı ile Büyükçekmece Adliyesi’nin o günkünöbetçi savcısı ile de iletişime geçtik. Olay yerinden yalnızca Zeki Tekin isimli gü-venlik görevlisinin gözaltına alındığını da bu yolla öğrenmiş olduk.

Av. Meryem Asıl: Bu nokta esaslı bir soruna işaret ediyor. Tahsin de, Mehmet deolaya 10-15 kişinin karıştığını ve kendilerine en azından 3-4 ayrı kişi tarafından silahçekildiğini ifadelerinde belirttiler. Dahası Tahsin olay yerinde daha uzun kaldığı vedoğrudan oradan hastaneye kaldırıldığı için saldıranların fabrika içerisine kaçtıklarınıda görmüş ve bunu da ifadesinde de bunu belirtti. Ancak bütün bu beyanlara rağmenolay yerinden yalnızca bir kişi gözaltına alındı. O da zaten güvenlik görevlisi vesilah taşıma ruhsatı var. Yani 10-15 kişi ile düzenlenen pervasız bir şehir eşkiyalığıörneğini bir güvenlik görevlisine yıkmak, olayı da “güvenlik görevlisi fabrikayıkoruma görevini yaparken heyecanlanıvermiş” gibi saçma sapan bir kapsama daraltmakniyeti olduğu daha baştan belliydi. Zeki Tekin’in mahkemece serbest bırakılması dabaşlangıçtaki izlenimimizi haklı çıkardı.

Yaralanan işçilerin ifadeleri sırasında bir sorun yaşandı mı?

Av. Meryem Asıl: İfadeler sırasında hukuki yahut fiili bir sorun olmadı. Yani yaralılarıhırpalamaya kalkışmadılar yahut söylenenleri tutanağa geçirmemezlik etmediler.Ancak zaten mesele bu kısımdan sonrası. Yaşanan basit bir adli vaka olsaydı, şu ansaldırganların büyük çoğunluğunun tutuklu yargılanıyor olmaları yüksek bir olasılıktı.Ancak ortada devrimciler olunca, doğal olarak sorgunun içeriği de “siz ne yaptınızkimbilir” eksenine sıkışıyor. “Fabrikaya mı girmeye çalıştınız?”, “Sopanız mı vardı?”gibi sorularla devrimcilere yönelen şiddetin kendisini meşrulaştıracak bir zeminyaratma çabası daha ilk ifadeler kısmında harcanmaya başlanıyor.

Basın açıklaması ve gözaltı sürecini hukuken nasıl değerlendiriyorsunuz?

Av. Ş. Ceren Uysal: Polisin basın açıklamasına yönelik müdahalesini hukuken de-

12

“Müvekkillerin yapmakistediği basın açıkla-masının konusunuoluşturan 2 kişinin si-lahla ağır yaralanmasıolayının faili olan kişiaynı mahkemece ser-best bırakılmıştır. Ya-ralıların biri ameliyatolmuş, diğeri de ameli-yat olmak üzere hasta-nededir. İşçileri yarala-yan kişi serbestbırakılırken buna tepkigösterenlerin tutuklan-ması da müvekkillerinadalet duygusunuhaklı olarak zedele-miştir.”

Avukatların tutukla-maya itiraz dilekçesin-den...

Page 13: Sabra Tekstil dosyasi 2009

ğerlendirmeyi gerekli görmüyoruz. Bu kısımda açıklanacakbir şey yok. Nasıl ki 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkış çabalarıpolis terörü ile engellenmeye çalışıldıysa, yahut daha geç-tiğimiz hafta içerisinde gerek ATV-Sabah direnişçilerine,gerekse KESK’lilere barikat kurulduysa, bu da onların birbenzeri... Basın açıklaması yasal bir hak. Ancak benzersaldırılarla hemen her gün karşılaşıyoruz. Bu hak, düzen-lenen açıklamanın içeriğine ve özellikle de etkisine görekeyfi bir biçimde engellenebiliyor.

Av. Meryem Asıl: Gözaltı süreci ise üzerinde özellikle du-rulacak bir konu. Daha baştan gerek bize, gerekse müvek-killerimize karşı ciddi anlamda saldırgan bir tavır söz ko-nusuydu. Başta salt kaba davranmak sınırında olan butavırlar, müvekkillerimizin ince aramaya karşı çıkması, bi-zim de “arama” adı altında yapılmaya çalışılan bu taciz veaşağılamayı engelleme çabamızla birlikte sertleşti ve ger-ginliğe dönüştü. Bayağı bir bağırış-çağırış yaşandı. Mü-vekkillerimiz, sonradan öğrendiğimize göre kelepçelenerekve darp edilerek aranmış. En nihayetinde gerilim ÇHD’ninve Baro bünyesinde faaliyet gösteren Avukat Hakları Mer-kezi’nin devreye girmesi ile engellenebilmiş oldu. Bu mü-dahaleler olmasaydı muhtemelen daha sıkıntılı sonuçlarortaya çıkacaktı.

Sonuçta müvekkillerimiz, birçok başka örnekle kıyaslan-dığında ciddi bir darpa maruz kalmadılar. Ancak karakolageç gitseydik yahut farklı merkezlerden karakola telefonaçılarak basınç yaratılmamış olsaydı sonuç nasıl olurdu,bu konuda bir şey söylemek mümkün değil.

Tutuklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?

Av. Meryem Asıl: Müvekkillerimiz polise mukavemet su-çundan ötürü mahkemeye sevk edildiler. Tutuklamalar datemel olarak, yaralandıklarını sağlık raporu ile belgeleyen4 polis memurunun müvekkillerimizi teşhit etmesindenileri geliyor. Ancak bu teşhisin kendisi başlı başına hukukaaykırı. Teşhis esasında şüpheli kişinin şüpheli olmayan vesivil başka kişilerle birlikte şikayetçiye gösterilmesi biçi-minde gerçekleştirilmeliyken, burada müvekkillerimiz tektek gösteriliyorlar. Doğal olarak polis memurları da ey-lemden gözaltına alınmış 4 kişiyi “teşhis ediyor”. Bu aradadaha da ilginci teşhiste bulunan 2 polis memuru aynı za-manda teşhis tutanağını düzenleyenlerin de arasında yeralıyor. Ancak mahkeme bunların hiçbirini dikkate almadı.Esasında bir önleyici tedbir olarak tutuklamanın şartlarınabakıldığında olayda bu şartların hemen hemen hiçbiri bu-lunmuyor. Ne delilleri karartma şüphesi / olanağı var, nede kaçma... Ancak polis memurlarının almış olduğu 1-2günlük istirahat raporları mahkemeyi doğrudan etkilemişoldu.

Burada asıl çarpıcı olan müvekkillerimizin tutuklanmasıdeğil, sonuçta bu noktada mahkemenin bir inisiyatifi sözkonusu. Çarpıcı nokta, mahkemenin uyguladığı çifte stan-dart. Müvekkillerin sorgusundan hemen sonra, silahla ya-

ralama şüphesiyle Zeki Tekin sorguya çıkartıldı ve aynınöbetçi mahkemece Tekin’in tutuksuz yargılanmasına kararverildi. Mahkeme buna gerekçe olarak “yaralıların üze-rindeki kurşunların Zeki Tekin’in silahından çıkıp çıkma-dığının henüz tespit edilememesini” gösterdi. Aynı mah-keme aslında müvekkillerimizin de taş atıp atmadıklarını,sopa kullanıp kullanmadıklarını tespit edememişti. Ve mü-vekkillerimize isnat edilen suç ile Zeki Tekin’e isnat edilensuçun cezası arasında da dağlar kadar fark vardı. Birbiriile bağlı iki olay karşısında mahkemenin birbiriyle çelişkiliiki ayrı hüküm kurmuş olması hukuk sisteminin özünüaçığa çıkartır nitelikte.

Av. Ş. Ceren Uysal: Yapılan sorgular adeta formalite nite-liği taşıyor. Yalnız bu olayda değil, birçok olayda da böyle.Hukuk kitaplarında mahkemelerin gerçeği ortaya çıkart-maya çalıştıkları ile ilgili süslü cümleler görürsünüz. Ancakbu süslü cümlelerin uygulamadaki karşılığı hemen hemenyok denecek kadar azdır. Zeki Tekin sorgusunda havaya“ateş açtım, benim dışımda ateş açan başkaları da vardı”demesine rağmen, sorgu hakiminin her nedense aklına“başka kim ateş açtı?” diye sormak gelmiyor. Bu sorununher nasılsa atlanması/unutulması, soruşturmanın ilerleyenaşamasına da şimdiden ışık tutan bir nitelikte.

Bundan sonraki aşamada ne olacak?

Av. Meryem Asıl: Müvekkillerimizin tutukluluğuna iti-razda bulunduk. Ancak serbest bırakılmaları yönlü bir sonuçalacağımızı zannetmiyoruz. Duruşma gününün gelmesinibekleyeceğiz. Yine Zeki Tekin’in serbest bırakılmasına daitiraz edeceğiz ve tanıklarımızın dinlenmesi için yenidengirişimde bulunacağız. Tabii bunların yanında ek başkagündemlerimiz de söz konusu. Tutuklanan müvekkilleri-mizden Deniz Edemir Metris Cezaevi’nde ve burada tec-ritte tutuluyor. Cezaevi idaresi müvekkilimize ayakta sayımverme dayatmasında bulunuyor. Önümüzdeki günlerdeEdemir’in cezaevinde karşılaştığı baskı koşulları ile ilgiligerekli hukuki işlemleri yapacağız ve kamuoyunu da bukonuda bilgilendireceğiz.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Av. Ş. Ceren Uysal: Son olarak şunları söyleyelim, esa-sında bugün karşı karşıya kaldığımız bu hukuksuz uygu-lamalar yığını, ısrarla kamuoyundan gizlenmeye çalışılangerçekleri bir kez daha açığa çıkartıyor. Bu gerçeklerinbaşlıcaları şöyle; yasalar eşit uygulanmıyor, devrimcileradil yargılanmıyor, polisin yargı üzerinde çok ciddi dü-zeyde etkisi var, polislerin yetkilerinin artırılmasının so-nucu şiddetin artması oluyor, savunma hakkı avukatlaradönük saldırgan tutumlarla engellenmeye çalışılıyor ve el-bette cezaevlerinde bugün ciddi bir baskı ve keyfiyet hü-küm sürüyor... Sabra Tekstil’in önünde başlayıp bugünedek devam eden sürece karşı gerek hukuki, gerekse fiiliolarak mücadele etmek de bu yüzden özel olarak önemtaşıyor.

13

Page 14: Sabra Tekstil dosyasi 2009

BASINA VE KAMUOYUNA

Geçtiğimiz hafta içerisinde Esenyurt Haramidere bölgesinde bulunan SabraTekstil Fabrikası önünde bildiri dağıtmak isteyen Esenyurt İşçi Platformu üye-leri, fabrika idaresinden kişilerin de içerisinde bulunduğu bir grup tarafından

önce darp edilmiş, ardından üzerlerine ateş açılmış, kurşunlar yağdırılmıştır. 2 kişininyaralandığı bu olayda ateş açanlardan yalnızca bir kişi gözaltına alınmış, o da ertesigün serbest bırakılmıştır.

Aynı gün bu olayı protesto etmek için fabrika önüne gidildiğinde ise fabrikayı korumaaltına alan kolluk güçleri, basın açıklaması yapmak isteyen gruba ikazda dahi bulun-maksızın cop ve biber gazı kullanarak müdahale etmiş, bununla da kalmamış, gerçekmermilerle grubun üzerine ateş açmıştır. Burada 4 kişi gözaltına alınmış, gözaltına alı-nanlar, çıkartıldıkları mahkemece görevli memura direnme suçunu işledikleri gerekçesiile tutuklanmışlardır.

Bütün bu olayların yaşandığı iki gün; Türkiye’de son yıllarda yaşanan hukuksuzluğun,yasalar karşısındaki eşitsizliğin, çifte standardın elbette polis terörünün ve bu terörünbeslendiği damarların taze görüntülerine de sahne olmuştur. Şöyle ki;

Kurşunla yaralanan iki platform üyesi de kendilerine saldıranlar arasında işyerinin sa-hibinin de olduğunu beyan etmelerine rağmen ilgili kişi hakkında halen herhangi birişlem yapılmamıştır. Ancak söz konusu olayı protesto etmek için basın açıklaması gibiyasal ve demokratik bir hakkı kullanmak isteyen işçiler azgın bir polis terörü ile kar-şılanmıştır.

Basın açıklaması öncesinde polisin müdahalesini görüntülemek isteyen basın mensup-ları darp edilmiş, kameraları kapatılmaya ve hatta kırılmaya çalışılmıştır.

4 kişinin gözaltına alınmasının ardından Esenyurt Merkez Karakolu’na müdafi olarakgiden İstanbul Barosu avukatlarından Av. Seyit Nusret Öztürk, Av. Meryem Asıl veAv. Şerife Ceren Uysal, buradaki polislerin hakaretlerine, sözlü ve fiili tacizlerinemaruz kalmışlardır. Polis memurlarının meslektaşlarımıza yönelik saldırgan tutumu,ancak derneğimizin ve İstanbul Barosu Avukat Hakları Merkezi’nin müdahalesi so-nucunda engellenebilmiştir. 14

ÇHD İstanbul Şubesi, ya-şanan saldırılar ve ardısıra gerçekleşen hukuksuzuygulamalarla ilgili 16 Ha-ziran günü Galatasaray Li-sesi önünde bir basın açık-laması gerçekleştirdi.“Emeğe ve savunmaya yö-nelik polis terörüne son! /Çağdaş Hukukçular Der-neği İstanbul Şubesi” pan-kartının açıldığı basın açık-laması Güray Dağ’ın şubeadına yaptığı konuşma ilebaşladı.Basın açıklamasına BDSP,EHP, DTP İstanbul İl Baş-kan Yardımcısı Dursun Yıl-dız ve Entes direnişçisiGülistan Kobatan destekverdi.

Page 15: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Bütün bunlar sürdüğü sırada gözaltındaki kişiler darp edilmiş, 3’ü kadın olan 4kişi ince arama adı altında, yasal dayanağı bulunmayan, aramadan öte taciz veaşağılama amacı taşıyan uygulamaya maruz bırakılmak istenmişlerdir. Meslek-taşlarımızın müdahalesine rağmen ısrarcı olan polis memurları, bu aramayı, göz-altındaki kişileri kelepçeleyerek ve darp ederek gerçekleştirme pervasızlığınasoyunmuşlardır.

Polislerin sözkonusu saldırgan tutumu ertesi gün Büyükçekmece Adliyesi’ndede devam etmiş, gözaltındaki 4 kişi adliyeye bileklerini morartacak kadar sıkıl-mış şekilde kelepçelenerek getirilmiş ve orada öylece bekletilmişlerdir. Gözal-tındaki kişilerin su içmek, tuvalete gitmek gibi yaşamsal ihtiyaçlarınıgidermeleri dahi müdafiilerince yazılı şikayette bulunulana dek, polislerce en-gellenmiştir.

En nihayetinde söz konusu 4 kişi, polise direnme suçunu işlediklerine dair kuv-vetli şüphe bulunduğu gerekçesi ile tutuklanmışlardır.

Bütün bu yaşananlar derin bir vehamet tablosuna işaret etmektedir. Türkiye’debir baskı ve terör rejimi yaşanmakta, toplumun çok çeşitli kesimleri bu yollasindirilmek istenmektedir. Ülkemizde yasalar, işverenler ve çeşitli düzeydekidiğer erk sahipleri için suçüstü halinde dahi işletilmezken, aynı yasalar, toplu-mun ezilen kesimleri ve elbette devrimci, demokrat ve ilerici unsurları somutdelil ve benzeri şartların varlığı dahi aranmaksızın en ağır şekilde uygulanmak-tadır. Dahası bu kesimlerin savunma hakkı da engellenmekte, bilinçli bir bi-çimde avukatları da fiziki saldırıdan, hakaret ve tacize kadar bir dizi pervasızsaldırıya maruz bırakılmaktadır.

Bütün bunlar olurken her alanda kolluk güçleri baş aktörler olarak sahneye çık-maktadır. Cezaevinde, karakolda yahut sokakta kolluk güçleri kendilerini ko-ruduğunu bildikleri yasalardan güç alarak sözlü tacizden, işkenceyle adamöldürmeye kadar her türlü suçu işlemektedir. Mahkemeler de kolluğun yargı-landığı davalarda, adeta kolluk güçlerini temize çıkarmak istercesine çalışmak-tadır. Polislerin arkalarına aldıkları güce duydukları güvenin boyutları ortadadır.

Yine geçtiğimiz hafta Manisa barosuna kayıtlı bir meslektaşımız polis kurşunuile katledilmiş, başka bir meslektaşımız ise Kadıköy’de bir karakolda polislertarafından darp edilmiştir.

Bu gidişatın önü alınmadığı taktirde önümüzdeki günlerde daha çok sayıda poliscinayeti, işkence ve kötü muamele haberi alacağımız bilinmelidir.

ÇHD olarak buradan bir kez daha bildiriyoruz. Biz ilerici avukatlara yönelenher saldırının, bu ülkenin ilerici, devrimci ve demokrat kesimleri başta olmaküzere, bu ülkenin ezilenlerinin savunma hakkına yönelik olduğunun ve rejimingerçek niteliğini ortaya koyduğunun bilincindeyiz. Bu bilinçle bundan sonra damesleğimizin ve bunun kadar önemli olan insan olmanın gereğini yerine geti-receğimizi, yasalar karşısındaki eşitsizliğin, hukuksuz uygulamaların, polis te-rörünün karşısında, ezilenlerin ve sömürülenlerin yanında mücadelemizisürdüreceğimizi bir kez daha ilan ediyoruz.

ÇHD İSTANBUL ŞUBESİ

15

Protesto eyleminde gözal-tına alınan BDSP'liler 10Temmuz günü çıkarıldık-

ları mahkemece tutuklanarakcezaevine gönderildiler.

Emine Burcu Eker, Sergül Tar-han ve Melek Can Bakırköy Ka-dın Çocuk Tutukevi'nde siyasitutsakların kaldığı B-4 koğu-şunda kalıyorlar.

Deniz Edemir ise Metris Ceza-evi'ne gönderildi. Metris Ceza-evi'nde siyasi tutsakların bulun-maması nedeniyle Edemir adlimahkumların kaldığı T2C5 ko-ğuşuna yerleştirildi. Ancak adli-lere dayatılan "ayakta sayımverme" gibi uygulamaları redde-den Deniz Edemir, tek kişiliktecrit hücresine alındı.

Edemir'in Silivri F Tipi'ne sevkedilmesi bekleniyor...

İletişim:

Sergül Tarhan, Melek Can,Emine Burcu Eker

Bakırköy Kadın ve ÇocukTutukevi B4 koğuşuBakırköy / İstanbul

Deniz Edemir

Metris Cezaevi T2C16 koğuşuMetris / İstanbul

Tutuklu BDSP’liler

cezaevinde...

Page 16: Sabra Tekstil dosyasi 2009

16

Page 17: Sabra Tekstil dosyasi 2009

17

Page 18: Sabra Tekstil dosyasi 2009

18

Page 19: Sabra Tekstil dosyasi 2009

19

Page 20: Sabra Tekstil dosyasi 2009

20

Page 21: Sabra Tekstil dosyasi 2009

DEKÖP-A saldırıyı lanetledi...

Emekçilere yönelik faşist baskıve terörü kınıyoruz! ABD uşağı faşist Türk devleti son zamanlarda baskı ve zoru tekrar azıya almış

bulunuyor. Önce, özgürlük ve eşitlik talep eden Kürt halkının en meşru ku-rumlarına yönelik baskın yapılarak, onlarca DTP yönetici ve üyesi tutuk-

landı.

Bunu, kamu emekçileri sendikası KESK’e yönelik devlet terörü izledi. Onlarca KESKüye ve yöneticisi gözaltına alınarak tutuklandı.

Türkiye’de devlet terörünün son hedefi ise, Esenyurt İşçi Platformu çalışanı dev-rimciler oldu.

8 Haziran 2009 tarihinde, Esenyurt Haramidere’de kurulu bulunan Sabra Tekstilfabrikasında, Esenyurt İşçi Bülteni’nin son sayısını dağıtan söz konusu platformunüyesi devrimci işçiler, ilk gün Sabra Tekstil patronunun paralı uşakları tarafındansopalı saldırıya uğramışlardır.

Ertesi gün, (9 Haziran) tekrar aynı fabrikanın önünde bülten dağıtımına devam edendevrimci işçilere, bu sefer de silahlı saldırı da bulunulmuştur. Saldırı sonucu iki dev-rimci, biri iki yerinden kırılmak suretiyle bacağından, diğeri de göğsünden olmaküzere yaralanmışlardır. Hastaneye kaldırılan devrimcilerin hayati tehlikesi bulunma-maktadır.

Silahlı saldırının ardından, aynı gün Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP) ta-rafından Sabra Tekstil Fabrikası’nın önünde yapılmak istenen basın açıklamasını isepolis, engellemekle kalmayarak, gaz, cop ve kurşunla tam bir terör estirmiştir. Polisterörü sonucu 4 devrimci gözaltına alınmıştır. Gözaltına alınan devrimciler mahkemeyeçıkarılarak tutuklanmıştır. Yani polis terörünü tutuklama terörü tamamlamıştır. Özcesi,yaşananlar bir kez daha haramilerin saltanatının nasıl işlediğine ayna tutmuştur. Patronkurşunlamış, polis terör estirmiş, yargıçlar tutuklamıştır.

Bu saldırı, daha önce gerçekleşen sayısız saldırı gibi nedensiz değildir. Sabra Tekstilpatronu yuvalandığı bölgenin adına yakışır bir haramidir. 450 TL ücretle, sigortasızve ağır çalışma şartlarında çalıştırdığı işçiler üzerinden tam bir saltanat kurmuştur.Sabra Tekstil patronunun pervasız saldırısının kaynağında da bu saltanatın yıkılma-sından duyulan korku vardır.

Devrimci sınıf çalışmasına gösterilen açık düşmanlık anlaşılmaz değildir. Sabra patronuaçık bir sınıf bilinciyle davranmıştır. O, acımasızca sömürdüğü işçilerin örgütlülüğündendoğacak büyük gücün bilinciyle hareket etmiştir.

Tüm bu saldırıların sorumlusu başta Sabra Tekstil patronu ve onun tetikçileri olmaküzere, tüm kapitalist sömürü düzeni ve onun koruyucularıdır. Bu sömürü sistemindeSabra Tekstil patronu gibi bir tetikçi elini kolunu sallayarak gezebilmektedir.

Bu saldırı sadece Esenyurt İşçi Platformu’nda örgütlü işçilere değil, tüm işçi sınıfınave emekçilere, tüm ilerici-devrimci güçlere yapılmıştır. İşçi sınıfına ve devrimcilereyönelik bu saldırının hesabı eninde sonunda sorulacak, sorumlular işçi, emekçiler ta-rafından yargılanacaktır.

DEKÖP-A olarak, yapılan bu hain saldırıyı nefretle kınıyoruz. Yaşanan saldırılarasessiz kalınmamalıdır. Türk devletinin işçi ve emekçilere karşı yürüttüğü baskı veteröre karşı Avrupa’daki tüm işçi ve emekçileri karış koymaya çağırıyoruz.

İşçi ve emekçilere yönelik saldırılara son!

Kahrolsun faşizm yaşasın mücadelemiz!

DEKÖP-A saldırıyı lanetledi...

Emekçilere yönelik faşist baskıve terörü kınıyoruz!  Avrupa Demokratik Kitle Ör-

gütleri Platformu (DEKÖP-A) 15 Haziran 2009’da yap-tığı yazılı açıklamaylasaldırıyı lanetledi.

DEKÖP-A şu bileşenlerdenoluşuyor:

Avrupa Ezilen GöçmenlerKonfederasyonu (AvEG-Kon), Yaşanacak DünyaGazetesi, Avrupa Demokra-tik Haklar Konfederasyonu(ADHK), İşçilerin BirliğiHalkların Kardeşliği Plat-formu (BİR-KAR), AvrupaTürkiyeli İşçiler Konfederas-yonu (ATİK), Almanya KürtDernekleri Federasyonu(YEK-KOM)

21

Page 22: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Esenyurt-Köyiçi Cumhuriyet Meydanı’nda oturma eylemi!

Sabra patronunun saldırısını protesto için gerçekleşen eyleme polisin saldırmasınınardından ilerici ve devrimci güçler Esenyurt Köyiçi Cumhuriyet Meydanı’ndaoturma eylemi gerçekleştirdi.

Oturma eyleminde BDSP adına yapılan konuşmada saldırı süreci detaylı bir şekildeanlatılarak saldırı karşısında işçi emekçiler örgütlü mücadeleye çağrıldı. Saldırısırasında dört kişinin gözaltına alındığı bildirilerek, bunun gerçekte “tüm işçi emekçilereyapılmış bir saldırı” olduğu vurgulandı.

Ardından Ümraniye OSB’de işten atma saldırısına karşı direnişini sürdüren GülistanKobatan bir konuşma yaptı. “Bizler ne kadar güçlü olursak, onların korkuları da oderece çoğalacak!” diyen Kobatan, krizle birlikte birçok fabrikada saldırıların arttığını,bundan böyle ise artık kat be kat artacağını söyledi.

Tersane İşçileri Birliği adına da bir bir işçi konuşarak, sermayenin saldırılarının tersa-nelerde de sürdüğünü, hergün yeni ölümlerin yaşandığını dile getirdi.

Osmanbey Sabra mağazası önünde saldırı protestosu

BDSP ve Esenyurt İşçi Platformu, Sabra Tekstil’in Şişli Osmanbey’de bulunan satışmağazası önünde 10 Haziran günü basın açıklaması gerçekleştirdi.

Osmanbey Metro çıkışında toplanan BDSP ve Esenyurt İşçi Platformu çalışanları,“Baskı ve terör sökmeyecek! Sabra patronu hesap verecek / Esenyurt İşçi Platformu”ve “Kurşunlar mücadelemizi durduramaz! Haramilerin saltanatını yıkacağız / BDSP”pankartlarını taşıdılar.

Saldırılar gerçekleştirilenSaldırılar gerçekleştirilen eylemlerle lanetlendi!

22

Sabra Tekstil’de yaşa-nan saldırı pek çokyerde gerçekleştirileneylemlerle lanetlendi. İs-tanbul’da EsenyurtCumhuriyet Meyda-nı’nda, Taksim’de, Os-manbey’de bulunanSabra satış mağazasıönünde, İnsan HaklarıDerneği’nde, İstanbulTekstil ve Konfeksiyonİhracatçıları Birliğiönünde, Gazi Mahal-lesi’nde, İzmir’de, Eski-şehir’de, Ankara’da,Adana’da basın açıkla-maları ve yürüyüşler ya-pıldı.

Page 23: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Yürüyüş, Sabra Tekstil’in satış mağazası önüne kadar sürdü.

Burada yapılan açıklamada saldırının sadece Esenyurt İşçiPlatformu’na değil, tüm işçilere, emekçilere, ilerici ve dev-rimci güçlere yapıldığı dile getirildi.

Basın açıklaması sonrasında Sabra ürünlerinin tüketilme-mesi için çağrıda bulunuldu.

BDSP ve Esenurt İşçi Platformu çalışanları açıklamanınardından sloganlarla Halaskargazi Caddesi’ne yürüyüş dü-zenlediler.

Yürüyüş ve basın açıklaması boyunca , “İşçilerin birliğisermayeyi yenecek!”, “İşçiler saflara hesap sormaya!”,“Bedel ödedik bedel ödeteceğiz!”, “Baskılar, gözaltılar biziyıldıramaz!”, “Sabra işçisi yalnız değildir!”, “Sabri Yılmazhesap verecek!” sloganları öfkeyle atıldı.

Sabra Tekstil saldırısına Eskişehir’den yanıt!

Eskişehir’de 10 Haziran Çarşamba günü Adalar Migrosönünde bir araya gelen devrimci, demokrat kurumlar vesendikalar Esenyurt İşçi Platformu çalışanlarına dönük si-lahlı saldırıyı lanetledi.

“Hak arama mücadelesine kurşun sıktılar, hesabını soraca-ğız!” pankartının açıldığı eylemde şunlar söylendi: “SabraTekstil patronu kendi sınıf çıkarlarını korumak için neleryapabileceğini bu saldırıyla gözler önüne sermiştir. Bizlerde Eskişehir’deki devrimciler olarak sermayenin ve onundevletinin saldırılarına militan bir mücadeleyle karşılıkvereceğimizi haykırıyor ve tüm işçi-emekçileri bu mücade-leye destek vermeye çağırıyoruz!”

BDSP, DHF, DPG, SGD, SDP, EHP, ODAK, EskişehirGençlik Derneği tarafından örgütlenen eyleme MücadeleBirliği, DİSK Birleşik Metal-İş ve Emekli-Sen EskişehirŞubesi destek verdi.

Eyleme yaklaşık 100 kişi katıldı.

İzmir BDSP: “Baskılar bizi yıldıramaz!”

İzmir BDSP, sınıf devrimcilerine yönelik saldırıyı 10 Ha-ziran günü gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla protestoetti.

“Sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim, kapitalizme karşısosyalizm! / BDSP” pankartının açıldığı, kızıl bayraklarıntaşındığı eylem, Konak Kemeraltı girişinde yapıldı.

Açıklamada kapitalistlerin son dönemde artan saldırılarınadeğinildi. İşçi ve emekçileri doğrudan ilgilendiren sosyalyıkım saldırılarına azgın bir devlet terörünün eşlik ettiğiifade edildi. Son dönemde KESK şahsında kamu emekçi-lerine, eğitim emekçilerine, gençliğe, Kürt halkına, işçi di-renişlerine yönelik devlet terörü teşhir edildi.

Tutuklamalar İstanbul İHD’de protesto edildi

BDSP ve Esenyurt İşçi Platformu / Tekstil İşçileri Ko-misyonu, 17 Haziran günü İHD İstanbul Şubesi’nde dü-zenlediği basın toplantısıyla Sabra patronunun saldırılarınıve tutuklama terörünü protesto etti. Emekli-Sen KadıköyŞubesi ve İHD İstanbul Şubesi’nin destek verdiği açıkla-mada tutuklama terörünün arka planına değinildi.

Saldırıların sorumlularının eninde sonunda işçi ve emekçilertarafından yargılanacağının vurgulandığı açıklamada “Ta-rihte her zaman işçi kanı dökenler döktükleri kanda bo-ğulmuşlardır” denildi.

Basın açıklamasının ardından İHD İstanbul Şubesi adınakonuşan Rıza Dalkılıç, örgütlenmenin önündeki engellerinkaldırılması gerektiğini söyleyerek Esenyurt İşçi Plat-formu’na yönelik saldırı ve tutuklamaları kınadı.

Emekli-Sen Kadıköy Şube Başkanı Yalçın Vural da top-lantıda yaptığı destek konuşmasında saldırıları lanetledi.Tutuklananların serbest bırakılmasını isteyen Vural, olayınbirçok boyutunun olduğunu belirterek, tekstil sektöründeolduğu gibi Sabra Tekstil’de de genç ve kadın işçi sömürü-sünün yaşandığını, yaşanan son saldırıların sınıf mücade-lesinde çetin bir boyuta işaret ettiğini söyledi.

Açıklamada Sabra patronunun silahlı saldırısı sırasında ba-cağından yaralanan ve tedavisi halen devam etmekte olanTahsin Alıcı’nın kardeşi Tarık Alıcı söz aldı. Alıcı yaptığıkonuşmada, saldırı sürecine değinerek, Tahsin Alıcı’nınevraklarını almak için adliyeye gittiğini ancak evraklarınındahi kaybedildiğini belirtti.

Tarık Alıcı’nın konuşmasıyla basın toplantısı son buldu.

Saldırılar gerçekleştirilen

23

İstanbul İHD

Page 24: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Faşist baskı ve terör Gazi’de lanetlendi

Devlet terörü 16 Haziran akşamı Gazi Mahallesi’nde yapı-lan yürüyüşle protesto edildi.

En önde “Patron kurşunladı, polis terör estirdi, mahkemetutukladı! Faşist baskı ve terör sökmeyecek! Eli kanlı ka-tiller hesap verecek! / BDSP” şiarlı pankart taşındı. Yürüyüşboyunca emekçilere saldırıyı teşir eden konuşmalar ger-çekleştirildi. Çevrede biriken emekçilerin ilgiyle izlediğiyürüyüş cemevine gelinmesiyle sonlandırıldı..

Yaklaşık 100 kişinin katıldığı yürüyüş boyunca saldırıyıteşhir eden ve saldırıyla ilgili önümüzdeki günlerde yapı-lacak eylem programını duyuran bildiriler dağıtıldı. Yürü-yüşe Devrimci Hareket, Mücadele Birliği Platformu, DHF,Partizan, DHB, TÖP ve Sosyalist Parti destek verdi.

Esenyurt’taki saldırılara karşı Adana’da ortak eylem

Saldırı ve tutuklamalar Adana’da 13 Haziran günü protestoedildi. Eylem İnönü Parkı’nda “Baskılar bizi yıldıramaz!”,“Devlet terörüne son!” sloganlarıyla başladı. Ortak açıkla-mada krizin faturasının işçi ve emekçilere ödettirilmesi ça-basının beraberinde dizginsiz bir baskı ve terör uygulamasıda getirdiği, son dönemde gerek hak arama eylemlerine,gerekse de işçi ve emekçilerin örgütlülüklerine dönük sal-dırıların bunun somut bir göstergesi olduğu ifade edildi.

Alınteri, BDSP, ÇHKM, ESP, Halkevleri, Türkiye Gerçeğitarafından gerçekleştirilen eyleme DİSK / Emekli SenAdana Şube yöneticileri, Halk Cephesi ve Mücadele BirliğiPlatformu da katılarak destek verdi.

Tutuklama terörüne karşı Taksim’de eylem...

Esenyurt Haramidere’de Sabra patronunun silahlı saldırı-sının ardından devreye giren tutuklama terörü 11 Hazirangünü Taksim Tramvay Durağı’nda gerçekleştirilen eylemlelanetlendi.

BDSP ve Esenyurt İşçi Platformu tarafından gerçekleştirilenbasın açıklamasında yapılan konuşmalarda tutuklanan dev-rimcilerin serbest bırakılması istendi. Sermaye düzenininson dönemde gerçekleştirdiği saldırılara değinildi.

Eyleme Halkevleri, ESP, Alınteri, ODAK, PDD, DevrimciHareket, Kaldıraç, Herkese Sağlık ve Güvenlik GelecekPlatformu ve Eğitim-Sen 6 No’lu Şube’den kamu emekçi-leri de destek verdi.

Yapılan açıklamada sınıf devrimcilerine yönelik tutuklamasaldırısının arka planına değinilerek patron-polis saldırısınınardından devreye sokulan tutuklamaların sermaye sınıfının

24

Gazi Mahallesi

İstanbul İTKİB önü

Page 25: Sabra Tekstil dosyasi 2009

işçi sınıfına karşı beslediği sınıf kininin bir sonucu olduğuvurgulandı.

Herkese Sağlık Güvenli Gelecek Platformu adına NuriGünay’ın yaptığı destek konuşmasında ise son dönemdeKESK üzerinden yoğunlaştırılan saldırılara değinildi. Bir-likte mücadele etmenin önemine vurgu yapıldı. Tutukla-nanların serbest bırakılmasının istendiği konuşma “Yaşasındevrimci dayanışma!” sözüyle sona erdi.

Ankara BDSP’den tutuklama protestosu

Tutuklama terörü 12 Haziran günü Ankara BDSP tarafın-dan gerçekleştirilen basın açıklamasıyla protesto edildi.

Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları Anıtı önünde toplananBDSP’liler “Haramilerin saltanatını yıkacağız! Saldırılarınhesabını soracağız!” pankartını açtılar.

Açıklamada sınıf devrimcileri ile birlikte bütün bir topumuhedef alan bu saldırıları yanıtsız bırakmayacağı söylendi.

Partizan, AKA-DER, Eğitim Emekçileri Derneği, Halkev-leri’nin de destek verdiği eylem “Yaşasın devrimci daya-nışma!” sloganıyla son buldu.

Haramilerin ininde Sabra protestosu!

Esenyurt İşçi Plaformu ve Bağımsız Devrimci Sınıf Plat-formu (BDSP), 19 Haziran günü, Sabra patronu Sabri SamiYılmaz’ın da yönetim kurulu üyesi olduğu İstanbul Tekstilve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İTKİB) önünde bireylem gerçekleştirerek patron-polis-yargı terörünü kınadı.

Tutuklananların derhal serbest bırakılmasını istedi.

İTKİB’in önünde yapılan açıklamada, dünyadaki tüm zen-ginlikleri üreten işçi ve emekçilerin emeğine bir avuç patrontarafından el konulduğu, sefalet içinde yaşayan işçilerinemeğini çalan patronların villarda lüks içinde yaşadıklarıvurgulandı. Sömürünün en yoğun yaşandığı tekstil sektö-ründe de patronların krizin faturasını işçi ve emekçilerekesmeye çalıştığı belirtildi.

Birçok tekstil fabrikasında işçilere yönelik düşük ücret, si-gortasız çalışma, uzun çalışma saatleri, zorunlu mesailerdayatan tekstil patronlarının tüm bunlar yetmezmiş gibibir de işçilere hakaret, şiddet, taciz ve fiziki saldırılardabulundukları ifade edildi.

Eylemde polisin İTKİB binası önüne yaptığı yığınak dikkatçekti. Sivil, resmi, yunus, özel güvenlikten oluşan bir ordupatronları korumaya aldı.

Kızıl Bayrak gazetesinden derlenmiştir...

25Eskişehir

Ankara

Page 26: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Basın’dan...Basın’dan...

26

Sabra Tekstil’de ya-şanan saldırı vesonrasınde ger-

çekleştirilen protestolarçeşitli gazetelerde ve ha-ber portallarında yer aldı.

Kızıl Bayrak gazetesi vekizilbayrak.net sitesi tümgelişmeleri gün be günyansıttı.

Evrensel gazetesi konuyu11 Haziran tarihli Evren-sel’in manşetine taşıdı.Birgün gazetesinde deayrıntılı biçimde yer alanhaber, saldırıdan 10 günkadar sonra Radikal ga-zetesinde yer aldı.

Günlük gazetelerin dı-şında sendika.org, alın-teri.net, atilim.org, emek-dunyasi.net, sol.org.tr,bianet.org portallarındada gerek saldırı haberi,gerekse protesto eylem-leri pekçok kez yer aldı.

Sabra patronu Sabri Yıl-maz’ın Adıyaman’ın Ger-ger ilçesine kayıtlı olmasıvesilesiyle Gerger’in yerelgazetesi Gerger Fırat dasaldırı haberine geniş yerayırdı. gergerfirat.net ad-resinden yayın yapansite, Kızıl Bayrak gazete-sini kaynak göstererekyansıttığı gelişmelerin ya-nısıra Sabri Yılmaz’ı daarıyarak yaşananlara dairyaptığı açıklamaları say-falarına taşıdı.

Page 27: Sabra Tekstil dosyasi 2009

27

Page 28: Sabra Tekstil dosyasi 2009

28

Görseller...Görseller...Sabra saldırısı ilegündeme gelenpatron-polis ve

hukuk terörü geride si-lahlarıyla havaya ateşederken objektiflere pozveren polislerin, haste-nelik olan yaralı işçilerinve tutuklu BDSP’lileringörüntüleri kaldı.

İlk iki fotoğraf 9 Hazirangünü işçilere yöneliksaldırıyı protesto edenBDSP’lileri dağıtmakiçin havaya ateş açanpolislere ait.

Polisler şarjörlerini boş-altırken arkalarında ko-rudukları Sabra Teks-til’in tabelası alenengörülüyor.

Alttaki iki fotoğrafta isepolis saldırısı ile başla-yan arbede görülebilir.

Page 29: Sabra Tekstil dosyasi 2009

Üstteki iki fotoğrafSabra patronu-nun adamlarının

silahlı saldırısı sırasındayaralanarak hastaneyekaldırılan devrmci işçi-lere ait.

Sırasıyla bacağından ikikurşun ile yaralananTahsin Alıcı ve göğsün-den bir kurşun ile yarala-nan Mehmet Ergün...

Altta ise saldırıya uğra-dıktan sonra tutuklana-rak cezaevine yollananBDSP’liler adliyeden çı-karılırken...

29

Page 30: Sabra Tekstil dosyasi 2009

30

Page 31: Sabra Tekstil dosyasi 2009

31

Page 32: Sabra Tekstil dosyasi 2009