rusÇuk vak‘asi ve etkİlerİ

28
RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ Hasan Ali POLAT * Öz 1910 senesinin Mart ayının ilk yarısında Rusçuk’ta Mehmet kızı Emine Safvetî adında henüz rüştünü tamamlamamış 15 yaşındaki bir Müslüman kızı, Yordan Stefanov adında bir Bulgar tarafından kaçırıldı. Hadise gerek Müslümanları gerekse de Bulgarları galeyana getiren ciddî bir problem hâlini aldı. Zira Safvetî’nin ailesi, kızlarınınrızaları haricinde kaçırıldığını ifade ederek iadesini istiyor, Bulgarlar ise Müslüman kızı Safvetî’nin, Stefanov’a rızasıyla vardığını vurguluyorlardı. Safvetî’nin ailesi ve Rusçuk Müftüsü Ali Ziya Efendi’nin önayak olmasıyla Bidayet ve İstinaf mahkemeleri Safvetî’nin ailesine iadesi yönünde karar verdi. Safvetî, Stefanov’dan alınarak ailesine teslim edildi; akabinde de güvenlik kaygısıyla karakola getirildi. Bu esnada Bulgarlar, 13 Mart 1910 tarihinde karakolu basmak suretiyle Safvetî’yi aldılar ve Stefanov’un hanesine teslim ettiler. Bu hadisede askerle Bulgar ahali arasında çatışmalar çıktı; onlarca Bulgar vatandaşı hadisede telef oldu; onlarcası da yaralandı. Bu durum Bulgar ahalisi ve basını tarafından tepki ile karşılanarak hükûmete karşı protestolar gerçekleştirildi; protesto mitingleri düzenlendi. Safvetî ise Rusçuk’tan da kaçırılarak Rahova köyünde bir kilisede tanassur ettirildi ve Roska adını aldı. Sonraki dönemde ise kırk yaşlarındaki Stefanov’la evlendirildi. Rusçuk Vak‘ası olarak adlandırılan bu vak‘a daha sonraki günlerde Bulgaristan’ın mühim gündem maddelerinden biri halini aldı. Rusçuk camilerinden birinin imamı Mehmet Efendi’nin kızı Safvetî’nin kaçırılması ve tanassur ettirilmesi Filibe merkezli yayın yapan Balkan gazetesi tarafından dikkatle takip edildi. Osmanlı Sefiri Asım Bey de meseleye el atarak Hariciye Nazırı Paprikov’la bir görüşme yaptı ve Müslümanların haklarının korunması talebinde bulundu. Mesele İstanbul basını tarafından da ilgi ile takip edildi. Bu çalışmada Balkan gazetesi ve Osmanlı Arşivi belgelerine dayanarak Safvetî’nin kaçırılması ve Rusçuk Vak‘ası’nın gelişimi ve etkileri üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler Emine Safvetî, Yordan Stefanov, Tanassur, Rusçuk, Rusçuk Vak‘ası * Dr. Öğretim Üyesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi, Konya/Türkiye. [email protected]; [email protected] ORCID: 0000-0001-6658-932X Makalenin Gönderilme Tarihi: 04.02.2020 Makalenin Kabul Tarihi:05.03.2020 Makalenin Yayı nlanma Tarihi: 26.03.2020 Makalenin Türü: Araşt ı rma TARİHİN PEŞİNDE ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐ Yıl: 2020, Sayı: 23 Sayfa: 141168 THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCHYear: 2020, Issue: 23 Page: 141168

Upload: others

Post on 24-May-2022

14 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

  

 

 

RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ  

Hasan Ali POLAT* 

 

Öz 

1910 senesinin Mart ayının ilk yarısında Rusçuk’ta Mehmet kızı Emine Safvetî adında 

henüz rüştünü tamamlamamış 15 yaşındaki bir Müslüman kızı, Yordan Stefanov adında 

bir Bulgar tarafından kaçırıldı. Hadise gerek Müslümanları gerekse de Bulgarları galeya‐

na getiren ciddî bir problem hâlini aldı. Zira Safvetî’nin ailesi, kızlarının rızaları haricinde 

kaçırıldığını ifade ederek iadesini istiyor, Bulgarlar ise Müslüman kızı Safvetî’nin, Stefa‐

nov’a rızasıyla vardığını vurguluyorlardı. Safvetî’nin ailesi ve Rusçuk Müftüsü Ali Ziya 

Efendi’nin önayak olmasıyla Bidayet ve İstinaf mahkemeleri Safvetî’nin ailesine iadesi 

yönünde karar verdi. Safvetî, Stefanov’dan alınarak ailesine teslim edildi; akabinde de 

güvenlik kaygısıyla karakola getirildi. Bu esnada Bulgarlar, 13 Mart 1910 tarihinde kara‐

kolu basmak suretiyle Safvetî’yi aldılar ve Stefanov’un hanesine teslim ettiler. Bu hadise‐

de askerle Bulgar ahali arasında çatışmalar çıktı; onlarca Bulgar vatandaşı hadisede telef 

oldu; onlarcası da yaralandı. Bu durum Bulgar ahalisi ve basını tarafından tepki ile karşı‐

lanarak hükûmete karşı protestolar gerçekleştirildi; protesto mitingleri düzenlendi. Saf‐

vetî ise Rusçuk’tan da kaçırılarak Rahova köyünde bir kilisede tanassur ettirildi ve Roska 

adını aldı. Sonraki dönemde ise kırk yaşlarındaki Stefanov’la evlendirildi. 

Rusçuk Vak‘ası olarak adlandırılan bu vak‘a daha sonraki günlerde Bulgaristan’ın mü‐

him gündem maddelerinden biri halini aldı. Rusçuk camilerinden birinin imamı Mehmet 

Efendi’nin kızı Safvetî’nin kaçırılması ve tanassur ettirilmesi Filibe merkezli yayın yapan 

Balkan gazetesi tarafından dikkatle takip edildi. Osmanlı Sefiri Asım Bey de meseleye el 

atarak Hariciye Nazırı Paprikov’la bir görüşme yaptı ve Müslümanların haklarının ko‐

runması talebinde bulundu. Mesele İstanbul basını tarafından da ilgi ile takip edildi. 

Bu çalışmada Balkan gazetesi ve Osmanlı Arşivi belgelerine dayanarak Safvetî’nin kaçı‐

rılması ve Rusçuk Vak‘ası’nın gelişimi ve etkileri üzerinde durulacaktır. 

 

Anahtar Kelimeler 

Emine Safvetî, Yordan Stefanov, Tanassur, Rusçuk, Rusçuk Vak‘ası 

* Dr. Öğretim Üyesi, Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi,

Konya/Türkiye. [email protected]; [email protected] ORCID: 0000-0001-6658-932X Makalenin Gönderilme Tarihi: 04.02.2020 Makalenin Kabul Tarihi:05.03.2020 Makalenin Yayınlanma Tarihi: 26.03.2020 Makalenin Türü: Araştırma

TARİHİN PEŞİNDE ‐ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐ 

Yıl: 2020, Sayı: 23 

Sayfa: 141‐168 

THE PURSUIT OF HISTORY ‐INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY AND SOCIAL RESEARCH‐ 

Year: 2020, Issue: 23 

Page: 141‐168 

Page 2: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

142 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

CASE OF (RUSE) RUSÇUK AND ITS EFFECTS  

 

Abstract 

15‐year‐old Emine Safvetî, daughter of Mehmet, a Muslim girl, was kidnapped by a Bulgarian 

man named as Yordan Stefanov in Ruse in the first half of March 1910. This event became a seri‐

ous problem that incited both the Muslims and the Christians. Because Safvetî’s family wanted to 

take their girl back and declaring that their girl was abducted without their consent. On the other 

hand, the Bulgarians stated that Muslim girl Safvetî married to Yordan Stefanov voluntarily. Trial 

Court and Court of Appeal ordered the return of Safvetî to her family by means of the efforts of the 

Safvetî family and Mufti of Ruse, Ali Ziya Efendi. Safvetî was delivered to her family after taken 

back from Stefanov and brought to the police station for security concerns. On March 13th, 1910, 

Bulgarians attacked to the police station, and took Safvetî and brought her to Yordan Stefanov. 

During this incident, a conflict broke out between the soldiers and the community, many Bulga‐

rian citizens were killed and dozens of people were injured. The Bulgarians and the Bulgarian press 

reacted against this incident and protestations began against the government and the indignation 

meetings were organized. Safvetî was kidnapped from Ruse (Rusçuk) and brought to a church in 

Rahova village were she was converted to Christianity and renamed Roska. In the following period, 

she was married to Stefanov in her forties. 

This case began to known as “Event of Ruse (Rusçuk)” and remained as one of the agenda items in 

Bulgaria in the following days. Balkan journal centered in Plovdiv followed the kidnapping and 

conversion of Muslim girl Safvetî, daughter of Mehmet Efendi, an imam of a mosque in Ruse 

cautiously. Asım Bey, Ottoman Ambassador, was interested in this issue and called Paprikov, 

Minister of Foreign Affairs and requested the protection of the Muslim rights from him. The case 

was also followed by the İstanbul press. 

In this study, the abduction of Safvetî, the event in Ruse, and their effects will be examined based 

on the Balkan journal and the documents in the Ottoman Archive. 

 

Keywords 

Emine Safvetî, Yordan Stefanov, Conversion, Ruse, The Event of Ruse 

 

Page 3: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 143

I. GİRİŞ 

Henüz rüştünü ikmal etmemiş çocukların başka bir dinin müntesibi bi‐

rine kaçmaları ya da kaçırılmaları; din değiştirmeleri/tanassur ettirilmeleri 

daima büyük bir problem  teşkil etmiştir. 1876 senesindeki Selanik Vak‘ası 

buna  bir  örnektir:  Stephana  adında  16‐17  yaşlarında  Raza‐Avrethisar’ın 

Bogdantza  köyünden  olan  bir  Bulgar  kızı,  ihtida  etmek  üzere  5 Mayıs 

1876’da  “gönül  verdiği” Mustafa  adlı  bir  şahsa  kaçtı.  Bir  Bulgar  kızının 

Müslüman  olmasını  “hazmedemeyen”  ve  bu  durumdan  haberdar  olan 

Amerikan Konsolosluğundan iki kişi ve 150 kadar Bulgar ve Rum, tren ga‐

rında Stephana’yı bekledi ve tren gelince kızı alarak zorla Amerikan Konso‐

losluğuna götürdü. Bundan sonraki süreçte pek çok hadise vuku buldu ve 

bu hadiselerde Alman Konsolosu Eric Abbott  ile  Fransız Konsolosu  Jules 

Moulin öldürüldü1. Safvetî’nin kaçırılması akabindeki Rusçuk Vak‘ası belki 

bu derece  vahim  hadiseler doğurmadı;  ancak  bölgede  bir  kaos meydana 

getirmek  suretiyle  hem  Bulgaristan  hükûmetine,  hem  de Müslümanlara 

yönelik tepkilere sebep oldu. Nitekim bu çalışmada, Safvetî’nin kaçırılması 

akabinde meydana gelen Rusçuk Vak‘ası arşiv ve gazeteler ışığında ele alı‐

nacaktır. 

 

EMİNE SAFVETÎ’NİN KAÇIRILMASI VE ETKİLERİ 

28 Şubat 1325 [13 Mart 1910] tarihinden birkaç gün evvel Mehmet kızı 

Safvetî  isminde henüz  rüştünü  ikmal  etmemiş on beş  yaşında bir Müslü‐

man kızı, Yordan Stefanov adında yaklaşık kırk yaşında bir Bulgar’a kaçtı 

ya da onun  tarafından kaçırıldı2. Hadise üzerine Rusçuk’ta yaşayan Müs‐

lüman ahali galeyana geldi; hükûmete ve Bulgaristan Çarı’na kadar uzanan 

şikâyetler vaki oldu. Rusçuk Müftüsü Ali Ziya Efendi, derhal harekete geçe‐

rek bölgenin ileri gelen Müslümanlarıyla birlikte mahkemeye müracaat etti. 

Bidayet  ve  İstinaf  mahkemeleri  kızın  rüştünü  ikmal  etmemiş  olduğunu 

belirterek ailesine teslimini kararlaştırdı3. Bunun üzerine belde mutasarrıfı, 

kızı velisine teslim etmek istedi; ancak Rusçuk’un Bulgar ahalisinden büyük 

bir  kalabalık  mutasarrıflık  önüne  toplanarak  kızın  ebeveynine  teslimini 

proteste eden bir nümayiş yaptı. Asker, Bulgar kalabalığı dağıtmakta güç‐

lük  çekmekteydi.  Nitekim  Balkan  gazetesinin  haberinde  Müslüman  kızı 

Emine  Safvetî’nin mutasarrıflık dairesinde  koruma  altına  alındığı  belirtil‐

1 Muzaffer Tepekaya, “Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının Öldürülmesi Olayı (6 Mayıs 1876)”, Belleten,

c. LXXVII, S: 280, (Aralık 2013), s. 1031-1070. 2 “Rusçuklu Müslüman Kızının Teslim Hükmü ve Kanlı Bir Vak‘a”, Balkan, 2 Mart 1326, Nu: 994, s. 4; Safvetî’nin babası

Rusçuk camilerinden birinde müezzin imiş; birkaç kız kardeşi bir de biraderi varmış. Bkz. “Stefanov İstintakta”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 3; Osmanlı Arşivi vesikalarında Safvetî’nin babası Hafız Mehmet Efendi’nin camii imamı ol-duğu belirtilmektedir.

3 Maruf, “Safvetî Meselesi Sobranya’da!”, Balkan, 5 Teşrinisanî 1326, 1202, s. 1.

Page 4: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

144 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

mekte,  bir  yanda Müslümanlar diğer yanda da bir kısım Bulgar  ahalinin 

kızı paylaşamadıkları ifade edilmektedir. Sofya gazeteleri de kızın on sekiz 

yaşından büyük ise teslim edilmeyeceğini belirterek kızın rızasıyla kaçtığını 

vurgulamaktadırlar4. Balkan gazetesi, daha önceki bir hadiseyi de ele almak 

suretiyle Rusçuk Vak‘ası hakkında şu değerlendirmeyi yapmaktadır: “Bun‐

dan birkaç seneler evvel Filibe’de de böyle bir vak‘a cereyan etmiş, nihâyet kaçırılan 

İslâm kızı  teverrüm etmiş  [vereme yakalanmış] mahvolmuştu. Bazı Bulgar vatan‐

daşlarımızın bu gibi tecrübelere kıyamından dolayı hükûmet‐i mahalliyenin şiddetli 

nazar‐ı dikkatini celp  eder, edepsizliğin önü alınmasını ve o  İslâm kızının mutlak 

surette velisine teslimini talep ederiz… Sırası gelmişken daha bir iki söz söyleyelim. 

Geçenlerde  Filibe  umumhanelerine  kaldırılmış  birkaç  İslâm  kızından  bahsetmiş, 

Filibe Müftümüz Süleyman Faik Efendi’nin nazar‐ı dikkatini celp eylemiştik. Biz, 

bir Müslüman  gazetecisi  gibi mukaddeme  suretinde  başlayan  bu  gibi  fenalıkların 

rüesâ‐yı  ruhâniyemiz  tarafından  kanunî  ve  şer‘î  bir  surette  ref‘i  talep  edilmezse 

ilerisini karanlık gördüğümüz içindir ki Süleyman Faik Efendi’nin hiss‐i hamiyetini 

tahrik  etmek  istemiştik.” Gazete,  Filibe Müftüsü  Süleyman  Faik  Efendi’nin 

dikkatini Müslümanların  meseleleri  üzerine  çekmeye  çalıştı;  ancak  Faik 

Efendi Müslümanların  problemlerine  ilgi  göstermedi;  mühim  meseleleri 

sükût ederek geçiştirdi5. Bu  sebeptendir ki Balkan gazetesi, Filibe Müftüsü 

Süleyman Faik Efendi’den memnun değildir; ancak Emine Safvetî’nin Bida‐

yet ve İstinaf mahkemeleri hükmünce, baliğ olmadığı gerekçesiyle pederine 

tesliminde etkisi olan Rusçuk Müftüsü Ali Ziya Efendi’yi ise takdir etmek‐

tedir6. 

Sofya gazetelerine 28  Şubat  [13 Mart]  tarihiyle Rusçuk’tan yazıldığına 

göre;  İslâm kızı Emine Safvetî’nin velisi hanesi önünde birçok Müslüman 

toplandı. Bunlar, Safvetî’nin geri verilmesini  talep ediyorlardı. Hane etrafı 

jandarmalar  tarafından çevrildi; güvenliğin  sağlanmasına çalışıldı.  Jandar‐

malar  kızın  alınmasını önleme  hususunda yetersiz  kalınca havaya  ateşler 

açıldı; akabinde Mutasarrıf gelerek, Safvetî’nin şehrin ikinci daire karakolu‐

na  sevkini  sağladı. Safvetî, burada geceyi geçirdi. Sabah olunca Bulgarlar 

harekete geçerek altı bin kişiden mürekkep bir kalabalık, ikinci daire kara‐

kolu önüne geldi ve Safvetî’nin kendilerine verilmesini istedi. Hatta kalaba‐

lık, “Safvetî Hanım’dan karakolhâne balkonuna çıkıp bizzat arzusunu ahaliye bil‐

dirmesini talep” etti. Netice itibariyle kalabalık, jandarma kuvvetlerini berta‐

raf ederek Safvetî’yi aldı ve “gönüllüsü” Stefanov’un hanesine teslim ederek 

dağıldı; ancak, dağılırken “şayet hükûmet bu kızı yine velilerine iade edecek olur 

4 “Bir Müslüman Kızının Kaçırılması Üzerine Rusçuk’ta Heyecan”, Balkan, 28 Şubat 1325, Nu: 993, s. 1-2; “Bir Müslü-

man Kızının Kaçırılması Üzerine Rusçuk’ta Heyecan”, Yeni Tasvir-i Efkâr, 1 Mart 1326, Nu: 283, s. 8. 5 “Bir Müslüman Kızının Kaçırılması Üzerine Rusçuk’ta Heyecan”, Balkan, 28 Şubat 1325, Nu: 993, s. 2. 6 “Rusçuklu Müslüman Kızının Teslim Hükmü ve Kanlı Bir Vak‘a”, Balkan, 2 Mart 1326, Nu: 994, s. 4.

Page 5: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 145

ise derhâl  toplanıp  icabının  icrasına karar” verdiler. Tabii bu olayda birtakım 

kimseler yaralandılar. Müstantık İvan Slavov, Birinci Polis Dairesi’nde yara‐

lıların müsebbiplerini  arama  ve  sorgulama  ile  iştigal  etmeye  başladı.  Saf‐

vetî’nin “gönüllüsü”ne iade edilmesi üzerine bu sefer de Müslümanlar ga‐

leyana geldiler. Rusçuk Müftüsü Ali Ziya Efendi, kızın iki saate kadar teslim 

edilmesinin  lazım olduğunda  ısrar  ederek7;  şayet  kız  teslim  edilmezse  is‐

tenmeyen olayların zuhur edeceği  ihtarında bulundu. Anlatıya göre  isten‐

meyen hadiselerin zuhuru şu şekilde gelişti: 9. Süvari Alayı, kızı geri almak 

gayesiyle  Miralay  Kasarov’un  sevk  ve  idaresinde,  Müslüman  kızı  Saf‐

vetî’nin bulunduğu Aleksander Sokağı’na vasıl olduktan sonra Kasarov’un 

“İleri! Vur” emri doğrultusunda hareket ederek kalabalığa yönelik  şiddetli 

bir hücum gerçekleştirdi. Kalabalık, “Kadın burada yoktur, sizin buraya gelme‐

niz faidesizdir” dedi fakat söz dinletilemedi ve çatışma çıktı. Süvariler, önle‐

rine  çıkanı  çiğnemeye  ve  kesmeye  başladılar.  Çatışmalarda  telef  olanlar 

içerisinde kadın ve çocuklar dahî bulunmaktadır. Telef edilen ve yaralanan‐

ların, akrabaları, valideleri ve babaları tarafından alınmak istenmesi üzerine 

buna dahi  izin verilmemiştir. Telef olanlar  içerisinde  İlya Dimitrov, birkaç 

mektep talebesi ve İvan Kuyev namında birisi de vardır; toplam 11 kişidir. 

Yaralı sayısı ise 40 civarındadır. Olayların bu şekilde sert müdahalelere se‐

bep oluşunun bir sebebi de Müftü Ali Ziya Efendi’nin tehdididir. Hadisenin 

sebebi, mahkeme kararına göre kızın velisine geri verilmesi için askerin kızı 

almaya  gelmesidir.  Sofya  gazetelerinde  verilen  bilgiye  göre  istenmeyen 

olaylar zuhur etmiş ve Safvetî, Rusçuk’tan Romanya’ya kaçırılmıştır8. Balkan 

gazetesi Sofya gazetelerine istinat ederek yukarıdaki haberi aktarmaktadır. 

Tabii olarak bu haber de Sofya ağzıyla kaleme alınmış bir metin olarak de‐

ğerlendirilebilir. Zira Sofya gazeteleri bu hadisede Stefanov adlı Bulgar’ın 

destekçisi ve Müslümanların karşısındadır.  

28 Şubat 1325 [13 Mart 1910] tarihli Rusçuk Vak‘ası, Rusçuk’taki iktisadî 

hayatı  da  olumsuz  etkiledi.  Hadise  üzerine  ticarethaneler,  dükkânlar  ve 

7 “Rusçuk Vak‘a-i Fecîası”, Balkan, 3 Mart 1326, Nu: 995, s. 2-3; “Rusçuk Vak‘ası”, Tanin, 4 Mart 1326, Nu: 552, s. 2. 8 “Rusçuklu Müslüman Kızının Teslim Hükmü ve Kanlı Bir Vak‘a”, Balkan, 2 Mart 1326, Nu: 994, s. 4; “Rusçuk Vak‘a-i

Fecîası”, Balkan, 4 Mart 1326, Nu: 996, s. 2; “Rusçuk Vak‘ası”, Tanin, 3 Mart 1326, Nu: 551, s. 2; “Rusçuk Vak‘ası”, Yeni Tasvir-i Efkâr, 3 Mart 1326, Nu: 285, s. 7-8; Hadisede kaç kişinin telef olduğu hususu kesin olarak bilinmemekte, farklı kaynaklarda farklı bilgiler yer almakta, 11, 20 ve 22 sayılarına yer verilmektedir. Örneğin Osmanlı Arşivi’ndeki bir belgede telef olan Bulgar vatandaşı sayısı yirmi olarak verilmektedir. Bkz. TC. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Baş-kanlığı (BOA.), Hariciye Nezareti, Sofya Sefareti Belgeleri (HR. SFR. 04), 490/29 (1 Mart 1326); Balkan gazetesinin Den gazetesinden bir iktibasına göre; Rusçuk Vak‘ası’nda ahaliye karşı askere vur emri veren kumandan bir beyanatta bulunmuştur. Şubat’ın 28. günü saat alafranga üçe kadar vukuat hakkında haberi olmadığını, duyduğu silah seslerini bir nümayiş zannettiğini ifade etmiş, olay yerine vardığında ahalinin teskini için büyük gayret sarf ettiğini ancak başarılı olamadığını belirtmiştir. Bkz. “Rusçuk Vak‘ası’nın Tahkikatı”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 3-4; “Den’ gazetesi Ya-zıyor”, Tanin, 10 Mart 1326, Nu: 558, s. 4.

Page 6: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

146 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

imalathaneler ciddî zarara uğradı; işyerleri olaylar sebebiyle açılamadı. Ör‐

neğin 15 Mart 1910’da ticarethane, imalathane ve dükkânlar kapalı kaldı9. 

Rusçuk Vak‘ası üzerine bölgede yaşayan Müslümanlar tehditlerle karşı 

karşıya  kaldılar.  Bu  sebepledir  ki  Osmanlı’nın  Sofya  Sefiri  Asım  Bey, 

hükûmetin,  Rusçuk Hadisesi  üzerine Müslümanların muhafazası  için  ne 

gibi tedbirler aldığını Hariciye Nazırı General Paprikov’a sorduğunda, Pap‐

rikov’dan; Dâhiliye Nazırı Mihail Takev’in işi bastıracağı ve İslâmların mu‐

hafaza  edileceği  teminatını  almıştır10.  Ayrıca  Rusçuk  Şehbenderliğinden 

İstanbul’a telgraflar çekilerek Osmanlı idaresi Rusçık Vak‘ası’nın gelişimi ve 

tafsilatı hususunda bilgilendirildi. Osmanlı Arşivi’ndeki 14 Mart 1910 tarihli 

bir belgede, 13 Mart gecesi gerçekleşen vak‘ada yirmi maktul yüz yaralının 

olduğu belirtilmektedir11. Rusçuk  Şehbenderi Osman Nuri Bey  tarafından 

Sofya Sefaretine gönderilen 13 Mart 1910 tarihli yazıda vak‘a hakkında tafsi‐

lata yer verilmektedir. Buna göre; Bulgaristan Millî Bankası Rusçuk Şubesi 

memurlarından kırk beş yaşında ve iki yıl önce eşi vefat eden Yordan Stefa‐

nov, Karaali Camii  İmamı Hafız Mehmet Efendi’nin kızı on beş yaşındaki 

Emine Safvetî’yi  iğfal ederek, onu Hristiyanlığı kabul edeceğinden bahisle 

mahallin hükûmetine müracaat etmeye sevk ve ikna etmiştir. Oysa mahallin 

kanununa göre on yedi yaşına varmayan kişilerin evlenmeleri memnudur. 

Bu  hadisenin Müslüman  ahaliyi  galeyana  getirmesi üzerine Müftülük  ve 

Müslüman  ahali  tarafından  Dâhiliye  ve Mezahip  nezaretlerine  telgraflar 

çekildi12. Yine Müftü Ali Ziya Efendi tarafından verildiği belirtilen bir yazı‐

da; olaylar başlamadan evvel Rusçuk Mutasarrıfı ve Fırka Kumandanının 

Müftü Efendi’yi çağırdıkları ve “Müslüman ahaliyi teskin ederseniz kızı anası ve 

babasına  teslim  ederek arzu  ettikleri mahalle göndereceğiz” dedikleri  ifade edil‐

mektedir. Bu teminat üzerine Ali Ziya Efendi, ahaliyi teskin ederek cebren 

Müslüman kızının Bulgarlar elinden alınmasının önüne geçti. Ancak verilen 

söz  tutulmadı.  Yazıda,  Mutasarrıftan,  Müftüye  verdiği  sözün  tutulması 

istenmekte, Hafız Mehmet Efendi’nin kızını geri aldıktan sonra ya Bulgaris‐

tan’da başka bir kasabaya yerleşeceği ya da Türkiye’ye gideceği bilgisine de 

yer verilmektedir13. Bir başka belgede ise kızın sabi olduğu vurgusu yapıl‐

dıktan sonra kanun hilafına tebdil‐i dîn ve evlenmesi yönünde baskılar ya‐

pıldığı dile getirilmekte ve Bidayet ve İstinaf mahkemelerinin kararı üzerine 

9 “Heyecan Gitgide Artıyor”, Tanin, 6 Mart 1326, Nu: 554, s. 3. 10 “Asım Bey ve Rusçuk Vak‘ası”, Balkan, 3 Mart 1326, Nu: 995, s. 3; Balkan’ın Veçerna Poşta’ya dayanarak verdiği bir

bilgiye göre Asım Bey’in Hariciye Nazırı Paprikov’dan Safvetî’nin bulunması ve ebeveynine teslim edilmesi yönünde bir talebinin olduğu hususunun Paprikov tarafından reddedildiği belirtilmektedir. Fakat gazete bu reddi inandırıcı bulma-maktadır. “Asım Bey ve Safvetî”, Balkan, 17 Mart 1326, Nu: 1007, s. 2.

11 BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (1 Mart 1326). 12 BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (13 Mart 1910), (Bkz. EK-1); BOA., HR. SFR. 04, 618/64 (26 Şubat 1325). 13 BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (3 Mart 1326).

Page 7: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 147

kızın  ailesine  teslim  edildiği  belirtilmektedir.  Ancak  Safvetî,  daha  sonra 

güvenlik  kaygısıyla  polis merkezine  götürüldü;  Safvetî  polis merkezinde 

iken burasını Bulgarlar bastılar ve kızı  alarak götürdüler14. Osmanlı Arşi‐

vi’ndeki  bir  belgede  Safvetî meselesinin  Sofya  Sefareti Maslahatgüzarı  ile 

Rusçuk Mutasarrıfı arasında görüşüldüğü ve Safvetî’nin  iadesi sonrasında 

ailenin Osmanlı’ya iltica etmesinin muvafık olacağı belirtilmektedir15. 

Rusçuk Vak‘ası, İstanbul matbuatında da yankılandı. Nitekim Tanin ga‐

zetesinin 2 Mart 1326 tarihli nüshasında “Bulgaristan’da Bir Vak‘a” başlığıy‐

la  verilen  haberde  “Rusçuk’tan  alınan  resmî  haberlere  nazaran  ailesinin  rızası 

hilafına olarak bir Bulgarla izdivaç etmiş olan İslam kadını meselesi fevkalade vahim 

bir renk almıştır” denilmektedir16. 

28 Şubat 1325 [13 Mart 1910] tarihli Rusçuk Vak‘ası’nda, Bulgar askerleri 

ile Bulgar ahalisi arasındaki çatışmada ölü ve yaralıların olması hasebiyle 

Bulgar ahali nazarında hükûmete yönelik büyük bir öfke meydana geldi. Bu 

öfkenin  bir  neticesi  olarak  Bulgaristan  hükûmetine  karşı mitingler  tertip 

edildi. 16 Mart 1910’da bütün muhalif fırkalar, mevcut hükûmete karşı Sof‐

ya’da  bir miting  tertip  ettiler. Yine,  Sofya Üniversitesi  talebelerinin  vak‘a 

üzerine tertip ettikleri mitingde, Bulgaristan Çarı’nın İstanbul ziyareti öncesi 

bu hadisenin vuku bulduğunu belirten ve eleştiren nutuklar irat edilerek şu 

neticelere varıldı: “1) Birtakım masum ahali üzerine Rusçuk’ta kanunu muhafaza 

için askerin istimal edilmesi ve kan dökülmesi adaletli bir memleket için bir zül ad‐

dedilir. 2) Hamisiz olan Bulgar ahali ve çocuklarına reva görülen ve mesuliyeti hiç 

tefekkür edilmeyen bir vak‘a hakkında Bulgar askerinin şimdiye kadar mevki‐i ikti‐

darda  bulunmuş  şahsın  idare‐i  hükûmet  ricali  tarafından  suiistimal  edilmesi  bir 

cünha addediliyor. 3) Polisin birtakım partizanlara alet olması ve rüşvet alıp masum 

bulunan  ahali  üzerine  tasallutları  ve  intihaplardaki  harekât‐ı  nâ‐becâları  vazife‐i 

memuriyetlerinin haricinde olduğu ve bunların hiçbirisi namusu dairesinde hizmet 

etmemekte oldukları beyan olunur. 4) Demokrat hükûmeti seleflerinin şahsî idaresi 

fena mesleğini takip ettiği görülmüştür.”  

Mitingde alınan kararlar  ise  şu  şekildedir: “1) Rusçuk’ta  telef  edilenlerin 

evladüiyallarının peder, valide, kardeş ve kız kardeşlerinin cümlesine tesliyet takdim 

ederiz. 2) Bulgar askerinin barbarane kan dökmüş olmasını azim teessürle protesto 

ederiz. 3) Hükûmeti ve ricalini şiddetle protesto ederiz. 4) Umum Bulgar ahalisine 

bizimle beraber bu şahsî idare‐i hükûmeti sükût ettirmek üzere beyan‐ı hâl ederiz. 5) 

Kan  dökücüler mürettiplerinin  derhal  hapse  ilkâ  edilmelerini  ve  hemen  ahali  ile 

mehâkimin bir heyet‐i tahkîkiyenin tayinini talep ederiz. Askerden heyet‐i tahkîkiye 

14 BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (2 Mart 1326); BOA., HR. SFR. 04, 618/70 (2 Mart 1326). 15 BOA., HR. SFR. 04, 619/27 (27 Mart 1326). 16 “Bulgaristan’da Bir Vak‘a”, Tanin, 2 Mart 1326, Nu: 550, s. 3.

Page 8: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

148 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

yine hiçbir kimsenin tayinini istemeyiz. Çünkü heyet‐i askeriye hırsızları ve katilleri 

cezalandıracağı yerde onları nişanlar ile taltif eylemektedir. 6) Bu karar ve neticenin 

umum gazeteler ilân ve neşredilmesine karar verilmiştir17.” 

Rusçuk Vak‘ası sebebiyle protestolar gün geçtikçe artmaktadır. Nitekim 

Balkan  gazetesinde,  Pazar  günü;  Filibe, Varna,  Burgaz  ve  Rusçuk  ve  sair 

kasabalarda da mitingler icra edileceği belirtilmektedir. Mitinge kalkışanla‐

rın gerekçesi, Rusçuk Vak‘ası’nın asker  tarafından büyütülerek kan dökül‐

mesine meydan verilmesidir; resmî söylemleri bu yöndedir. Balkan gazetesi, 

miting tertipçilerinin hakiki gerekçesi ve hükûmetin tutumu hakkında şöyle 

demektedir: “Neden bir Müslüman kızı  için hükûmet ahalisini askerle vurmağa 

kadar cür’et  etsinmiş? Hâlbuki hükûmet, başmakalemizde de dediğimiz gibi kendi 

kanununu, kendi şeref ve hâkimiyetini müdafaa için bundan başka bir şey yapamaz‐

dı. Eğer bu vak‘aya da  sükût  edilse  idi Bulgarya  için  siyaseten büyük bir  tehlike, 

büyük bir sadme idi18.” 

Rusçuk Vak‘ası üzerine 15 Mart’ta Dâhiliye Nazırı Takev, Rusçuk’a ge‐

lerek mutasarrıfa misafir oldu. Ardından  sabahleyin mutasarrıf  ile birlikte 

Mutasarrıflık dairesine giderken yolda ahali tarafından ıslık çalınarak tahkir 

edildi. 16 Mart’ta da bir miting tertip edildi; Subranie [Bulgar Ulusal Mecli‐

si] azasından Knazirsky gibi isimler nutuklar irat ettiler. 12 kişilik bir heyet 

tefrik edildi ve Takev’den umumî bir miting için izin talebinde bulunuldu; 

bu  talebe  Takev  tarafından  da  izin  verildi. Ayrıca  komisyon  tarafından, 

vak‘anın cereyan eylediği mahalde bir heykel inşasına karar verildi ve bu‐

nun için nakdî iane toplanması kararlaştırıldı. Rusçuk ahalisinin Takev’den 

heykel  inşası  için  izin  istemesi yönündeki  talep Balkan gazetesi  tarafından 

eleştirildi. Gazetenin mevzu hakkındaki tenkidi şu şekildedir: “Hiç de böyle 

manasız bir galeyan görmedik. Tamam manasıyla sivilce çıban oldu. Kimin heykeli 

dikilecek? Çalınan Müslüman kızının mı? Yoksa hükûmetin kanununa itaat etme‐

yen  edepsizlerin  mi?  Şekspir’in  dediği  gibi:  ‘Dünya  kadar  gürültü,  hiçbir  şey 

için!19” Ancak Bulgar ahali Rusçuk Vak‘ası’nın cereyan ettiği mahalde külli 

miktarda nakdi iane toplamaktadır20. Balkan gazetesinin 12 Nisan 1910 tarih‐

17 “Talebelerin Rusçuk Vak‘ası Üzerine Akdettikleri Miting”, Balkan, 6 Mart 1326, Nu: 998, s. 4. (Bkz. EK-2). 18 “Bulgaristan Hükûmetine Karşı Mitingler”, Balkan, 4 Mart 1326, Nu: 996, s. 4; 16 Mart’ta Filibe’de de hükûmet aleyhine

bir miting tertip edilmiştir. Bkz. “Son Dakika”, Balkan, 5 Mart 1326, Nu: 997, s. 4; Bu Filibe mitinginin tarihi, Filibe Baş-şehbenderinin Sofya Sefaretine gönderdiği mitingle ilgili bir yazıda Rumî olarak 4 Mart 1326 [17 Mart 1910], Miladî ola-rak ise 18 Mart 1910 olarak verilmektedir. Bkz. BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (4 Mart 1326); Bir diğer belgede de 3 Mart 1326 tarihi verilmektedir. Bkz. BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (3 Mart 1326).

19 “Rusçuk Vak‘ası Üzerine Miting, Dâhiliye Nazırı Takev’in Rusçuk’ta Tahkir Edilmesi”, Balkan, 4 Mart 1326, Nu: 996, s. 4.

20 “Rusçuk Vak‘ası’nın Cereyan Ettiği Mahalle Heykel Vaz‘ı”, Balkan, 19 Mart 1326, Nu: 1009, s. 4; “Bulgaristan Havadi-si”, Balkan, 14 Mart 1326, Nu: 1005, s. 2.

Page 9: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 149

li bir haberinde Rusçuk Vak‘ası’nda telef olan Bulgarlar için toplanan iane‐

nin 13.000 Franga ulaştığı ifade edilmektedir21.  

Balkan gazetesinin verdiği bilgiye göre; Rusçuk Vak‘ası akabinde Sofya 

gazeteleri ahalinin galeyanını artırıcı seviyede yayınlar yapmaktadır. Örne‐

ğin hadise cereyan ederken Asım adında bir Müslümanın berber dükkânına 

sığınan Bulgarları kabul etmediği için hapis ve tevkif edildiği belirtilmekte, 

ilaveten  “bu Türkün  berber  dükkânına  iltica  eden Bulgar  çocuklarını  tokatlayıp 

dışarı attığı ve hatta birkaç el silah ateş ettiği der‐meyân ediliyor” denilmekte ve 

hadiselerin müsebbibi olarak  bu Müslüman öne  çıkarılmaktadır22. Bu ha‐

berden yaklaşık bir hafta sonra Rusçuklu berber Haşim Ali Bey, Balkan ga‐

zetesi idarehanesine bir mektupla müracaat ederek Veçerna Poşta ve Dnevnik 

gazetelerinin  hakkındaki  haberlerini  şu  satırlarla  tekzip  etmiştir:  “Rusçuk 

Vak‘ası’nda  dükkânıma  firar  edenleri  dışarı  atmak  değil,  hatta  dışarıda  olanları 

dükkânıma kabul edip vukû‘ât, ateş kesilince[ye] kadar muhafaza ettim. Dükkânım‐

da belki elli adam bulunuyordu. Fakat dışarıdan birkaç edepsiz bu fırsatı düşünerek 

‘bu Türk  kurşun  atmıştır’  diye  cemm‐i  gafire  ilân  ahaliyi  tehyîc  etmiş,  onlar  da 

dükkânıma hücum ile kırıp döküp yağma etmişlerdir. Ba‘dehû müddei‐i umumî beni 

taht‐ı tevkife aldı. Bizzat Bulgar ahaliden gösterdiğim şahitlerin ikrarıyla masumi‐

yetim tahakkuk etti, hapisten salıverdi. Fakat hayf ve heyhât ki dükkânım, medar‐ı 

maişetim mahvoldu. Şimdi ser‐sefil gezip duruyorum. Hakikat‐i hâl bundan ibaret‐

tir. Veçerna Poşta ve Dnevnik’in benim gibi bir Müslümana atfettikleri bühtanın 

hakikati  budur.  Berber  Haşim  Ali23.”  Sofya  Üniversitesi’nden  Yumuk  oğlu 

Muharrem de, Haşim Ali Bey’in yukarıda zikredilen tekzibini teyit etmek‐

tedir. Yumuk oğlu Muharrem Bey, hadise esnasında  sokakta kendisinden 

başka bir Türk görmediğini belirtmekte, hatta kendisini  tanıyan bir  şahsın 

“Görüyor musun,  seni  de  bir  gün  böyle Hristiyan  yapacağız” diye bağırdığını 

ifade etmektedir. Kendisine hakaretler edildiğini, dövüldüğünü ilave ettik‐

ten  sonra  da  Safvetî’yi  cebren  kaçıranların  Türklere  küfür  ve  tecavüzler 

ettiklerini belirtmekte ve Veçerna Poşta ve Dnevnik’i eleştiren  şu cümlelerle 

gözlemlerini  aktarmaktadır:  “Bu  şarlatanlar  oyunu  yine Türklerin üzerine  çe‐

virmek için susuz dereden su getiriyorlar. Köylülerin darb‐ı meselince: Öküz altında 

buzağı arıyorlar!24.” 

Rusçuk  Vak‘ası’nın  Bulgaristan’da  büyük  bir  galeyana  sebep  olması 

üzerine Balkan gazetesinde Ethem Ruhi Bey  [1873‐1949]  imzasıyla “Hakikat 

21 “Bulgaristan Havadisi”, Balkan, 30 Mart 1326, Nu: 1018, s. 2. 22 “Son Dakika”, Balkan, 7 Mart 1326, Nu: 999, s. 4; Rusçuk Vak‘ası’na Dair Tekzip”, Tanin, 13 Mart 1326, Nu: 561, s. 3. 23 “Rusçuk Vak‘ası’na Dair Tekzip”, Balkan, 12 Mart 1326, Nu: 1003, s. 3-4; Rusçuk Vak‘ası’na Dair Tekzip”, Tanin, 13

Mart 1326, Nu: 561, s. 3; “Rusçuk Hadisesi”, Yeni Tasvir-i Efkâr, 13 Mart 1326, Nu: 295, s. 8. 24 Yumuk oğlu Muharrem, “Yine Rusçuk Vak‘ası İçin”, Balkan, 26 Mart 1326, Nu: 1015, s. 2-3; Yumuk oğlu Muharrem,

“Rusçuk Vak‘ası Tafsilatı”, Yeni Tasvir-i Efkâr, 27 Mart 1326, Nu: 309, s. 7.

Page 10: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

150 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

Şahsa, Hata Zamana Aittir” başlıklı bir yazı çıktı ve bu yazıda şöyle denildi: 

“Tuhaf şey? Bir Müslüman kızının millet‐i âherden birine kaçırılmasından ve bila‐

hare  teslim edilmek  istenmesinden dolayı hükûmete, kanuna, mehâkim‐i adliyenin 

hükmüne, orduya karşı isyan edecek, kanlar dökülecek kadar niza ve şamataya sebep 

ne? On beş yaşında bir Müslüman kızını bir Stefanov iğfal ve izlâl edebilir. Fakat 

mademki bu memlekette kanun var. Bir hükûmet‐i medeniye var; bilâ‐tefrik‐i cins ve 

mezhep herkesin başı bu hükme bağlıdır; böyle bir hükme karşı hükûmet evi sayılan 

karakolhaneye  kadar  girip,  jandarmaları  vurup  bir  Müslüman  kızını  cebren 

hükûmet  elinden  almak,  onu  el  üstünde  sokaklarda  gezdirmek,  horalar  oynamak, 

bağırmak, çağırmak, hükûmetin muhaddere‐i İslamı [namuslu İslam kızını] teslim 

emrine  karşı  taş,  tabanca  atmak,  hatta  gelen  askerlerin  kumandanına,  generale, 

askere karşı bile silah atmak, kanun‐ı medeniyet ve insaniyetin hangi veçhiyle telif 

edilir? Dahası var. Bulgaristan hükûmet‐i hâzırası bugüne kadar en doğru en müs‐

takimane  bir  harekette  bulunduysa  o  da  şu  son Rusçuk Vak‘ası’ndaki  hareketiyle 

sabittir. Dâhiliye Nazırı Gospodin Takev’in, en doğru bir hareketi şu son vak‘adır. 

Fakat maatteessüf  böyle  bir  hareketten  dolayı  bizzat  Takev’in  aleyhine,  hükûmet 

aleyhine bir galeyan‐ı umumî ve millî var. En akıllı geçinenlere sorunuz; neden bir 

kız için bu kadar asker Bulgar ahaliye silah çeksinmiş, neden bu kadar can telef ol‐

sunmuş?  Diyorlar.  Mantıksızlığa  dikkat  ediliyor  mu?  Hükûmet  hareket‐i 

vâkı‘asıyla bir Müslüman kızının hukukunu müdafaa etmiş olmaktan ziyade kendi 

kanununu, kendi şeref‐i hâkimiyetini müdafaa kastıyladır ki kanuna isyan eden bir 

cemm‐i  gafîr  ahaliye  karşı  silah  istimaline mecbur  oldu?” Ethem Ruhi Bey, bu 

makalesinde Müftünün  kızın  iadesi  ısrarına  yönelik  eleştirilere  de  cevap 

vermekte ve  şöyle demektedir:  “Bazı  akıllı uslu Bulgar  komşularımızdan  bile 

işittim. Bir müftünün sözüyle,  ısrarıyla hükûmet ahaliyi bu derece kırıp geçirmeli 

mi imiş? Aşk olsun! Şimdi bu da mı laf? Rusçuk Müftüsü bir Müslüman kızının 

muhafaza‐i hukuku  için hükûmet‐i metbûasının  şiddetle nazar‐ı dikkatini  celp  et‐

mekte yerden göğe kadar haklı ve böyle bir hareketiyle milletinin en muhterem mil‐

let‐perver  bir  reis‐i  ruhanisi  sayılır. Bununla  beraber,  hareketi  kanunidir,  haktır. 

Hükûmet ise adaleti, medeniyeti, kanun‐ı edep ve hayâyı müdafaa etmiştir25.” 

Ethem  Ruhi  Bey,  “Bir  Tarih‐i  İbret”  başlıklı  yazısında  da  “İşte  Rusçuk 

Vak‘a‐i tarihiyesi de bizim için unutulmaz bir hatıradır. Zira hukuk‐ı milliyemizin 

hükûmet‐i mahalliye  tarafından kanla, kılıçla müdafaa edildiği bir gündür…” de‐

mektedir. Rusçuk Vak‘ası’nda Reis‐i Nüzzar [Başbakan] Alexandre Malinov 

kabinesinin  tavrından  genel  itibariyle  Müslümanlar  memnun  kalmışlar, 

Bulgarlar ise durumdan ciddî manada rahatsız olmuşlardır. Hadise üzerine 

Sofya gazeteleri kıyametler koparmaya çalışmışlardır. Onlar, “neden bir Türk 

25 Ethem Ruhi, “Hakikat Şahsa, Hata Zamana Aittir”, Balkan, 4 Mart 1326, Nu: 996, s. 1. (Bkz. EK-3).

Page 11: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 151

kızı için bu kadar kıyametler kopsun” yolunda haberler yapmışlar; Bulgaristan 

hükûmetini Rusçuk Vak‘ası’na müdahalesi dolayısıyla  tenkit etmişlerdir26. 

Nitekim  Sofya  gazetelerinden  Dinevnik,  16 Mart  1910  tarihli  nüshasında 

“Katiller  yere  batsın. Bulgar  kanı  üstünden  İstanbul’a! …Bu  cinayet Türkiye’yi 

memnun  etmek  içindir.  Bulgar  Çar’ının Dersaadet’e  gidebilmesi  içindir…  Yere 

batsın kana susamış hükûmet.” gibi ifadelere yer verildi27. Narodna Prava gaze‐

tesi de Bulgaristan Çar’ının İstanbul’a gideceğini, İstanbul’a yol açmak için 

kan  döktüklerini,  yüzlerce  haneyi matem  içinde  bıraktıklarını  yazmakta; 

“İstanbul’da hüsn‐i kabul görmek için bütün şehri ve umum Bulgaristan’ı kahretti‐

niz” denilmektedir28. 

Sofya  gazeteleri  ve muhaliflerin  şiddetli  tenkitleri  karşısında Dâhiliye 

Nezareti  efkâr‐ı  umumiyeyi  aydınlatmak  gayesiyle  hazırlanan  bir metni 

Filibe Daire‐i Belediyesi’ne yolladı. Dâhiliye Nezareti’nin hadise hakkındaki 

izahatı şu şekildedir: “Birkaç gün evvel Rusçuk’ta Emine Safvetî namında sabî bir 

Türk kızı  ebeveyninin  evinden  firar  ile Ziraat Bankası  şubesinde memur  sevgilisi 

Yordan Stefanov ile izdivaç etmek istemiştir. Sancak mahkemesinin kararı ve İstina‐

fın  tasdikiyle  kızın  ebeveynine  iadesi  ve  teslimi  lazım  gelmiş,  lakin  ahaliden  bir 

cemm‐i gafîr işe müdahale ederek işin aksiyle tervici için teşebbüsâtta bulunmuştur. 

Mesele bu emr‐i adliye ve nizamiyenin icrasına tevakkuf ettiği için ahali tarafından 

müdahale ve sükûn ve intizamın ihlal olunmaması için tedabir‐i lazımenin ittihazı 

babında ora mutasarrıflığına tebligatta bulunulmuş ve kız validesine teslim edilmiş‐

tir. Bu kere ahali dağılacağı yerde kesb‐i tezayüt ederek harekât‐ı tecavüz‐karaneye 

başlamıştır. Polis komiseri Petkov ahalinin hüsn‐i suretle dağıtılması için tedabir‐i 

lazımeyi  ifa  etmiş,  lakin muvaffak  olacağı  yerde  bilakis  kendisi  taş  darbelerine  ve 

ahali tarafından atılan kurşunlara maruz kalarak güç hal ile tahlis‐i can eylemiştir. 

Bera‐yı muavenet davet olunan askere dahî ihale‐i sem‘‐i itibâr olunmayarak ahali 

tarafından asker üzerine dahi ateş edilmesiyle bir asker kurşunla yaralanmış ve diğer 

yirmi beş asker dahi taşlarla mecruh edilmiştir. Bundan sonra üç defa askerler tara‐

fından havaya atılan kurşunlardan da ahali müteessir olmayıp dağılmadığı görü‐

lünce kumandan tarafından üzerlerine ateş edilmesi emri verilmiştir. On altı telefat, 

otuz üç ağır yaralı, altı hafif yaralı mecruh vardır. Zabıta lazım gelen tedabiri icra 

etmiş ise de ahalinin şiddetine tâb‐âver mukavemet olamayarak işbu vak‘a‐i müessife 

meydana  gelmiştir. Hükûmet müsebbipleri  takibe  başlamıştır. Ahalinin  kıyamına 

sebebiyet verenler şiddetle mücazat edilecektir. Vukû‘at‐ı müessireden haberdar olur 

26 Ethem Ruhi, “Bir Tarih-i İbret”, Balkan, 5 Mart 1326, Nu: 997, s. 1-2. 27 “Sofya Gazetelerinin Tahrikâtından Bir Numune”, Balkan, 5 Mart 1326, Nu: 997, s. 2; “Vak‘a İntişar Ediyor”, Tanin, 6

Mart 1326, Nu: 554, s. 3. 28 “Narodna Prava Gazetesi Yazıyor”, Balkan, 6 Mart 1326, Nu: 998, s. 3; Balkan gazetesinin Veçerna Poşta’yı kaynak

göstererek verdiği bir haberde Çar Ferdinand’ın İstanbul ziyaretinin Rusçuk ahalisi tarafından memnuniyetsizlikle karşı-landığı ifade edilmektedir. Bkz. “Veçerna Poşta Gazetesinin Telefon İstihbaratı”, Balkan, 10 Mart 1326, Nu: 1001, s. 4.

Page 12: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

152 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

olmaz Dâhiliye Nazırı mahall‐i vak‘aya şitâb etmiş, vukû‘atın tahkiki için evamir‐i 

lazımeyi  itâ eylemiştir29.” Rusçuk Vak‘ası üzerine Harbiye Nezareti’nden de 

bir beyanatta bulunularak, askerin askerlik vazifesini ifa ettiği ve kendisine 

verilen emirleri yerine getirdiği bildirildi30. Böylelikle ahalinin yatıştırılma‐

sına gayret edildi. Ayrıca hadisede; Safvetî’nin Bulgarlar elinden alınması 

için askerî vazifelerini yerine getiren Kaymakam Kasarov, Yüzbaşı Posev ve 

bazı vazifeliler Sofya’ya çağrıldılar. Sofya gazeteleri bu şahısların vak‘a hak‐

kında tafsilat vermek üzere Sofya’ya davet edildiklerini belirtmektedir31. 

Rusçuk Vak‘ası’nı tafsilatlı bir şekilde takip ettiği görülen Balkan gazete‐

sinin  haberine  göre  18 Mart  1910  tarihi  itibariyle  Rusçuk’taki  heyecanın 

devam ettiği, yaralıların hastanelerde vefat ettiği belirtilmekte, cenazelerin 

büyük kalabalıklar tarafından kaldırılmakta ve şehrin matem bayraklarıyla 

donatılmakta  olduğu  ifade  edilmektedir. Müslüman  kızı  Safvetî’nin  kaçı‐

rılması  hadisesi  üzerine  Sofya Üniversitesi  talebelerinin  dahi  bir  protesto 

mitingi yapmalarına ve umumî  içtimadan  sonra bir matem nümayişi  icra 

etmek  üzere  Sofya  sokaklarında  dolaşmaya  karar  verildiği  de  vurgulan‐

maktadır32. Nitekim planlandığı üzere Sofya Üniversitesi talebelerinin Sofya 

sokaklarında dolaşmaları üzerine birkaç polis komiseri ve jandarma talebe‐

leri ve ahaliyi dağıttı. Ahali, polis ve askerleri  ıslık ve düdüklerle protesto 

etti. Hatta Sofya ahalisinden bir kısmının, Dâhiliye Nazırı Takev’i istasyon‐

da protesto edeceğinin haber alınması üzerine gerekli tedbirler alındı33. Pro‐

testoların had safhaya ulaştığı, şehrin velveleye verildiği görülünce, gösteri‐

ciler üzerine derhal  süvariler  sevk  edildi. Askerin  tahkir  edilmesi ve  taşlı 

saldırıya uğraması üzerine Süvari  kumandanı  “Kılıç  çek” ve  ahali üzerine 

“Hücum” emrini verdi. Olayların önüne geçilemeyince piyade ve süvarilerin 

yanında  topçular  dahi  getirilerek  nümayişçilerin  dağıtılmasına  çalışıldı. 

Hadisede  60 kadar  asker ve  jandarma yaralandı;  sebep olan  ahali,  talebe, 

memur  ve  işçilerden  49  kişi  hapsedildi. Olay  sonrasında Hükûmet  Reisi 

Malinov ve Harbiye Nazırı Danail Nikolayev olay mahallini teftiş etti. Vak‘a 

günü  General  Nikolayev,  olay  mahalline  vasıl  olarak  ahalinin  teskinine 

çalıştı ise de hem askerler hem de nazır üzerine taşlar yağdırıldı. Bu saldırı‐

lar üzerine asker, ahalinin üzerine yürüyeceği esnada Nikolayev, “dur” emri 

verdi34. Askerin gayretlerine rağmen bir  türlü ahalinin  teskinine muvaffak 

olunamadı; ahali Saray’a doğru yürümeye başladı. Askerin, ahalinin dağıl‐

29 “Efkâr-ı Umumiyenin Tenviri İçin Dâhiliye Nezareti’nden Filibe Daire-i Belediyesine Vürut Edip Akşam Ahaliye Tevzî

Olunan Telgrafname Suretidir”, Balkan, 6 Mart 1326, Nu: 998, s. 3. 30 Rusçuk Vak‘ası Üzerine Bulgar Harbiye Nezareti’nin Beyanatı”, Balkan, 5 Mart 1326, Nu: 997, s. 4. 31 “İslam Kızı Safvetî Meselesi”, Balkan, 21 Mart 1326, Nu: 1011, s. 4. 32 “Bulgaristan Havadisi”, Balkan, 5 Mart 1326, Nu: 997, s. 3. 33 “Bulgaristan Havadisi”, Balkan, 6 Mart 1326, Nu: 998, s. 3. 34 “Sofya’da Yeni Parlayan Ateş!”, Balkan, 7 Mart 1326, Nu: 999, s. 2.

Page 13: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 153

ması  yönündeki  telkin  ve  gayretlerine  rağmen  ahali  bir  türlü  dağılmadı; 

hatta Çar Ferdinand da durumu dürbünle seyrederek ahalinin askere karşı 

serkeşane hareketlerinden müteessir oldu35. 

Sofya gazeteleri ve muhalifler, Rusçuk Vak‘ası’nın içinden çıkılmaz bir 

hâl  almasının,  hadisenin  büyümesinin  sorumlusu  olarak Dâhiliye Nazırı 

Takev’i görmektedirler. Nitekim Takev’in kabine heyetinden ve Demokrat 

Parti’den  ihraç  edilmesi  için Demokratlar  tarafından  Reis‐i Nüzzar Mali‐

nov’a birçok telgraf çekilerek mektuplar da gönderildiğini Reç gazetesi ha‐

ber vermektedir36. Takev’e yönelik  tepkiler günden güne de ciddiyet kesp 

etmektedir. Örneğin Takev, Boris Bahçesi civarında gezinmekte iken Sofya 

Üniversitesi talebeleri tarafından ıslık çalarak tahkir edildi37; Takev’in istifası 

meselesi Sofya gazeteleri tarafından Hariciye Nazırı Paprikov’a soruldu. Bu 

suale karşı Paprikov; böyle bir  şeyin olmadığını, Dâhiliye Nazırı Takev’in 

kanun dairesinde  hareket  ettiğini, Bakanlar Kurulu’nun da müşterek dü‐

şündüğünü belirtti38. Buna  rağmen, Sofya gazetelerine dayanılarak Balkan 

gazetesi  tarafından verilen 24 Mart  tarihli bir haberde Takev’in kabineden 

ihracı için ekseriyet azalarından kırk azanın Reis‐i Nüzzar Malinov’a dilekçe 

takdim ettikleri haberi yapıldı39. Dâhiliye Nazırı Takev ise hakkındaki iddia‐

ları reddeden beyanatlarda bulundu. Den gazetesine verdiği bir mülakatta, 

askerin ateş etmesi yönünde kendisinin emir verdiği söylentilerinin tezvirat‐

tan  ibaret olduğunu, Rusçuk Vak‘ası akabinde gerçekleştirilen mitinglerin 

ise Stambolovistler ve Radoslavistlerin tahrik ve teşviki  ile olduğunu  ifade 

etti. Ayrıca Çar’ın ve nazırların  İstanbul’da hüsn‐i kabul görmeleri maksa‐

dıyla böyle bir vak‘anın zuhur ettiği yönündeki iddiaları da kabul etmeye‐

rek, İstanbul ziyaretinin çok önceden kararlaştırıldığını vurguladı40. Takev, 

Sosyalist ve Radoslavistler’i suçlamaktadır. Çünkü Sosyalist ve Radoslavist‐

ler Sofya’da bir miting yapmışlardı. Toplanan kalabalık, vak‘a sorumluları‐

nın  cezalandırılmasını  talep  etmiş,  sorumlu olarak da Dâhiliye Nazırı Ta‐

kev’i göstermişlerdi. Gösteride alınan kararlardan biri de başta Takev olmak 

üzere Demokrat hükûmetinin Rusçuk’ta haksız yere ahalinin çiğnenmesine 

sebep  olmasının  protesto  edilmesidir.  Diğeri  ise  Demokrat  hükûmetinin 

idarede  bulunması  caiz  olmadığının  belirtilmesi,  kan  dökülmesine  sebep 

olanların  şiddetle  cezalandırılmasının  istenmesidir41.  İlerleyen  günlerde, 

Bulgar basınından Reç gazetesi, Safvetî üzerinden yürüyen propagandaya 

35 “Nümayişçilerinin Saray’a Doğru Hareketleri”, Balkan, 7 Mart 1326, Nu: 999, s. 3. 36 “Son Dakika”, Balkan, 7 Mart 1326, Nu: 999, s. 4. 37 “Son Dakika”, Balkan, 7 Mart 1326, Nu: 999, s. 4. 38 “Paprikov’un Gazetecilere Cevabı”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 4. 39 “Son Dakika”, Balkan, 11 Mart 1326, Nu: 1002, s. 4. 40 “Minister Takev ve Rusçuk Vak‘ası”, Balkan, 13 Mart 1326, Nu: 1004, s. 3. 41 “Bulgaristan Ahvâli”, Balkan, 10 Mart 1326, Nu: 1001, s. 2.

Page 14: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

154 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

yeni bir soluk getirdi. Reç, Dâhiliye Nazırı Takev’i ve hükûmeti Safvetî me‐

selesinde, ahaliden çoluk‐çocuk dâhil yüzlerce kişinin telef edilmesine sebep 

olmakla suçlamaktadır. İlaveten, gazete, Müslümanlar tarafından bir Bulgar 

kızının kaçırıldığını ve  tecavüze uğradığını  iddia etmekte, bu duruma hiç 

tepki verilmediğinden bahsetmektedir. Yine Safvetî’nin kendi rızasıyla Ste‐

fanov’a  vardığını, Bulgar  kızının  ise  zorla  kaçırılıp  tecavüze  uğratıldığını 

iddia  etmektedir42.  Burada  bahsi  gerekli  hususlardan  biri  de  “28  Şubat 

Vak‘ası”na  sebep olduğu  iddia olunan Rusçuk  İkinci Alayı askerlerine di‐

nen de tepki konulmuş olmasıdır. Nitekim Safvetî’nin Bulgarlar elinden geri 

alınması için gayret sarf eden ve “28 Şubat Vak‘ası”na iştirak eden Rusçuk 

İkinci Alayı Bulgar  askerî  neferlerine Papaz Bogoslav  şaraplı  ekmek  ver‐

memiş yani onları aforoz etmiştir43. 

Dâhiliye Nazırı Takev’e yönelik eleştirilerin bir kaynağı da Safvetî’nin 

bulunması  için  ortaya  konulan  gayrettir. Örneğin  Balkan  gazetesinin,  Reç 

gazetesinden  bir  iktibasında  Takev  eleştirilmekte  ve  şöyle  denilmektedir: 

“Gospodin  Takev’in  sözü  yerine  gelmelidir.  Türk  kızı  Safvetî  için  bu  kadar  kan 

döktü. Şimdi  ise  İslam kızını bulmak  için Rusçuk’u yakması  lazımdır44.” Veçerna 

Poşta, Rusçuk’ta Müslümanların yer gök Safvetî’yi aradıklarını, Dnevnik ise 

Safvetî’yi arayanların mutaassıp kişiler olduklarını ve Türk konsolosluğuyla 

iş  görmek  istediklerini,  Bulgar  tebaasından  olduklarını  unuttuklarını  be‐

lirtmekte ve hükûmetin dikkatini bu noktaya çekmeye çalışmaktadır45. Bal‐

kan gazetesinin bu gazetelere tepkisi şu şekildedir: “Veçerna Poştacılara biz de 

ihtar ederiz ki Müslümanların  tâli‘ ve namusuyla oynamasın. Edepsizliğin de bir 

haddi vardır. Namusunu arayan Müslümanları mutaassıp addeden o edepsiz, na‐

mus çalan alçaklara masum demeğe utanmazsa kabahat yine Müslümanların mı? 

Müslümanlar, kanunun bahşettiği salahiyet dâhilinde hak ve namuslarını kanları‐

nın  son katresine kadar  elbette arayacaklardır. Elinizden gelirse haydi mani‘ olun 

bakalım?46.” 

Balkan gazetesine yansıyan Sofya basınının haberlerine bakılırsa Rusçuk 

Vak‘ası, Bulgaristan’da bir hükûmet krizi meydana getirdi. Sofya matbua‐

tından  Jön Türk gazetesine hususî olarak verilen malumata göre  eğer Çar 

Ferdinand  tam  bu  zamanda  İstanbul’a  bir  ziyaret  gerçekleştirmeseydi, 

hükûmetin düşmesi  içten bile değildi. Hatta Ferdinand  İstanbul’dan dön‐

dükten sonra galeyanlar devam edecektir ve bu sebepten hükûmetin yeni‐

lenmesi an meselesidir. Geçen Pazar günü Sofya, Vidin, Varna, Karinabad, 

42 “Safvetî, Totan(?) ve Takev: Reç Gazetesi Yazıyor”, Balkan, 7 Mayıs 1326, Nu: 1049, s. 4. 43 “Son Dakika, 29 Mart, Rusçuk:” Balkan, 31 Mart 1326, Nu: 1019, s. 4. 44 İslam Kızı Safvetî Hakkında”, Balkan, 12 Mart 1326, Nu: 1003, s. 4. 45 “Safvetî Aranıyor”, Balkan, 12 Mart 1326, Nu: 1003, s. 4. 46 “Balkan”, Balkan, 12 Mart 1326, Nu: 1003, s. 4.

Page 15: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 155

Eski Cuma, Samakov, Eski Zağra, Plevne, Lofça, İslimye gibi şehirlerde İs‐

lam kızı Safvetî’nin kaçırılması dolayısıyla hükûmetin takip ettiği siyaset ve 

aldığı  tedbirlere  karşı  mitingler  yapılmıştır.  Sofya’da  Radoslavistler  ve 

Stambolovistlerin  yanında  bütün partiler  hükûmete  karşı  birden  hücuma 

karar vermişlerdir47. 

Rusçuk Vak‘ası akabinde tertip edilen protesto mitinglerinden biri de 20 

Mart 1910, Pazar günü yapılan ve yaklaşık 6.000 Bulgar’ın iştirak ettiği Var‐

na mitingidir48. Ayrıca Burgaz’da da 4000 kişiden mürekkep bir miting ya‐

pılarak hükûmet  şiddetle protesto edildi49. 10 Nisan’da  ise  İhtiman’da bü‐

yük bir miting akdedilerek Rusçuk Vak‘ası protesto edildi50. 27 Mart’ta Rus‐

çuk’ta bir miting düzenlenmesi kararlaştırıldı; ancak Mutasarrıf, Sofya’nın 

rızası olmadan mitinge  izin veremeyeceğini belirtti51. Bu protestoların ya‐

nında Balkan’ın verdiği bilgiye göre; Rusçuk’un bazı “Donkişot kafalı” vatan‐

perverleri, vak‘anın cereyan ettiği mahalle “28 Şubat” ismini vermişlerdir52. 

Dnevnik’in  iddiasına bakılırsa Rusçuk Vak‘ası’nın ve sonrasındaki bazı ha‐

diselerin müsebbibi Müslümanlardır.  Nitekim  Dnevnik  gazetesi muhbiri, 

Rusçuk Vak‘ası’ndan dolayı Burhanlar Vak‘ası’nı Müslüman Türklere isnat 

etmektedir. Müslüman ahalinin, Safvetî’nin intikamını almak için büyük bir 

vahşet  uyguladıklarını  ve  10‐13  yaşlarında  bir  çocuğu  ve  95  yaşında  bir 

Bulgar kadınını öldürdüklerini iddia etmektedir53. 

Rusçuk Vak‘ası’nın gün geçtikçe gündemdeki yeri artmaktadır. Balkan 

gazetesi sermuharriri Ethem Ruhi Bey ise 29 Mart 1910 tarihli “Rusçuk Hadi‐

sesinin Zamiri” başlıklı yazısına “politika âleminde sivilcenin çıban olduğu vaki‐

dir. Bazen de o çıban kangren olur da tedavisi güçleşir. İşte bizim Rusçuk meselesi 

de böyle oldu” diyerek başlamakta ve bazı değerlendirmelerde bulunmakta‐

dır. Akabinde, evveliyatındaki Osmanlı‐Rus Muharebesi’nin temelleri hak‐

kında bazı hususları dile getirmekte, Kara Camii* meselesinden, Selanik’te 

bir Bulgar kızının Müslüman olması ve kızın ailesine teslimi mevzu edilince 

ahalinin galeyana gelmesi,  iki de konsolosun  telef edilmesinin harbe etkisi 

47 “Bulgaristan Havadisi”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 2; Yine Yanbolu, Plevne, Filibe, Pazarcık, Tırnova ve Rahova

gibi yerlerde de Rusçuk Vak‘ası’nı protesto eden mitingler tertip edilmiştir. Bkz. BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (5 Mart 1326); 21 Mart 1910’da Sofya ve Vidin’de tertip edilen protesto mitingleri alınan tedbirler sebebiyledir ki sorunsuz bir şekilde sona ermiştir. Bkz. BOA., Hariciye Nezareti, Siyasî Kızım Belgeleri (HR. SYS.), 2949/58 (8 Mart 1326).

48 “Rusçuk ve Sofya Vak‘aları Üzerine Varna Mitingi”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 4. 49 “Son Dakika”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 4. 50 “Bulgaristan Havadisi”, Balkan, 2 Nisan 1326, Nu: 1021, s. 4. 51 “Rusçuk’ta Miting”, Balkan, 12 Mart 1326, Nu: 1003, s. 4; “Rusçuk’ta Yeni Miting Hazırlığı ve Hükûmetin Mümanaatı”,

Balkan, 14 Mart 1326, Nu: 1005, s. 3; Rusçuk’ta bir miting tertip edilmesi yönünde 5 Mart 1326 [18 Mart 1910] tarihli bir belgede hükûmetin mitinge izin vermediğinden bahsedilmektedir. Bkz. BOA., HR. SFR. 04, 618/81, (5 Mart 1326).

52 “Hâlâ Rusçuk Vak‘ası Hatıraları”, Balkan, 31 Mart 1326, Nu: 1019, s. 3. 53 Deli Ormanlı Muharrem, “Müdafaa-i Hukuk-ı İslam”, Balkan, 17 Nisan 1326, Nu: 1034, s. 1. * Kara Camii, Kanuni Sultan Süleyman devrinde Mimar Sinan tarafından yapılmış ve 1903’te kilise hâline getirilmiştir.

Bugün Sveti Sedmochislenitsi Kilisesi’dir.

Page 16: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

156 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

üzerinde durmaktadır. Ethem Ruhi Bey devamında sözü Rusçuk Vak‘ası’na 

getirmekte ve şöyle demektedir: “On beş yaşında bir Müslüman kızı kaçırılmış. 

Vay  vay  vay! Kıyametler  koparılıyor. Kız  kaçırılmış,  rafa mı  konsun,  tavana mı, 

nereye  konacağını  Sofya’nın  akıllı  uslu  diplomatları  bile  bir  türlü  bulduramıyor. 

Türlü  türlü rivayetler,  şayialar, mitingler yapılıyor. Hülasa  tamam manasıyla bir 

heyecandır, gürültüdür gidiyor. Bunda da elbet bir maksat var. Bu maksat ise aşikâr 

olmaya başlıyor. Zira bu tahrikâtı icra edenler bekliyorlardı ki şimdiye kadar Bulga‐

ristan Müslümanları arasında da kanuna, kanun‐ı insaniyet ve medeniyete muhalif 

bir hal ve hareket vukû‘u  istilzam edilsin. Müslümanlar  taassupla, vahşetle  itham 

edilsin. Bu itham ise Avrupa’nın Hristiyanlık damarlarını tahrik etsin. Bu suretle 

Türkiye efkâr‐ı umûmiyesi de tehyiç edilsin. Terakkiyat‐ı zamaniyeye mensubiyetini 

bihakkın  ispata başlayan Genç Türkiye ve bugünün Müslümanları Avrupa naza‐

rında yükselmeye başlayan kadir ve haysiyetini gaip etsin! Bizce Rusçuk hadisesinin 

zamiri  budur. Fakat  şükür  cenâb‐ı  bârîye  ki  zavallı  ehl‐i  İslam  aleyhinde  kazılan 

kuyuya, şimdi kazanlar düştü. İyi düşünürsek, bu da bir muzafferiyet‐i medeniye‐

dir54.” 

Rusçuk Vak‘ası,  Reis‐i Nüzzar Malinov’un  da  gündemine  girdi  ve  5 

Haziran 1910’da Ziştovi’de Ziştovi Tiyatrosu’nda ahaliye bazı değerlendir‐

melerde bulunarak şunları ifade etti: “Rusçuk Vak‘ası’ndan en ziyade müteessir 

ve müteezzî olan hükûmetimizdir. Ve fakat ne çare? Zaman bunu icap eylemiş idi. 

Hükûmet o sırada tertip edilen vak‘a karşısında kuvvetsiz kalmıştır. Bunu Gospodin 

Danev dahî itiraf eylemiştir. Gospodin Danev diğer hükûmetlerin şiddetine rağmen 

bizim  hükûmetimizin  şiddeti  gayet  dûn  olduğunu  beyan  ediyor. Bu  beyanat  bizi 

mesrur etmiştir. Rusçuk Vak‘a‐i elîmesi bütün Bulgar milletini kederlenmiştir. Eğer 

bu  vak‘adan  en  ziyade  dil‐gîr  olmuş  bir  kimse  var  ise  o  da  reisi  bulunduğum 

hükûmettir.  Vak‘anın  cereyanında  bizzat  mükedder  olan  ve  bu  kadar  bî‐günah 

adamların kurban olduklarından gözyaşı akıtan ben olmuşumdur. Yüreğimde olan 

acı  ile  beraber  vak‘anın  tesadüf‐i  zaman neticesi  olarak  zuhura  geldiğine  kail  bu‐

lunmaktayım. Fakat namuslu Bulgarlar, makhûr aile peder ve valideler kendi yakın‐

larının dökülen bî‐günah kanları karşısında timsah misillü gözyaşlarını dökmekten 

men‘ olunamamaktadır. Bu vak‘anın sebeplerini siz tayin ediniz. Bu vak‘a üzerine 

doğrudan doğruya hükûmet ve askerin itham olunması caiz olmadığını bilmeliyiz. 

Rusçuk Vak‘ası’na  sebep  olan  bizim  efkâr‐ı umûmiyemizde  olan  asabiyettir. Çare 

İstanbul için yol açmak üzere Demokratların hükûmeti 22 kişiyi telef ettiği ve 100 

kişiyi yaraladığına dair bir  şayia  sâika gibi  etrafa  teşmil  edildi. Bu  şayiayı  tamim 

edenler  haylazlar,  alçaklar  ve  vagabondlardır.  Siz  zannediyorsunuz  ki  minister 

sandalyesinde oturanlar mücerret fenalık tertibini tefekkür eden ricaldir. (Minister 

54 Ethem Ruhi, “Rusçuk Hadisesi’nin Zamiri”, Balkan, 16 Mart 1326, Nu: 1006, s. 1-2.

Page 17: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 157

burada masa üzerine şiddetle elleri ile vurmakta idi). Siz Bulgaristan’ın haysiyetini 

mahvediyorsunuz.  Bulgaristan’ın  itibarıyla  oynuyorsunuz.  Demokratları  değil, 

Bulgaristan’ı  yıkıyorsunuz.  Biz  onları  öldürmedik!  Biz  Bulgaristan’ı  Türkiye’ye 

satanlardan değiliz! 28 Şubat Vak‘ası Mart’ın üçüncü günü Sofya’da dahî tekerrür 

edecekti. Öyle adamlar var idi ki her birisi kendi makasıd‐ı siyasiyesi namına o sıra‐

da istifadeyi düşünüyorlardı. Öyle adamlar var idi ki boğazlarına birtakım levhalar 

ta‘lik ederek Sofya sokaklarında nümayişler icra ediyorlardı. Bunların cümlesi mü‐

şevvikler idi. Bunların  şimdiye kadar mehâkim tarafından mücazat görmediklerine 

el’ân  taaccüp  etmekteyim.  Beyannamelerde musarrahdır.  Bu  partiler  diyorlar  ki 

‘haşmetmeab  bunları  ıskat  ediniz, aşağı  indiriniz de biz mevki‘‐i  iktidara gelelim. 

İşte  onların mitinglerinin makasıdı  budur. Demokratların Meclis‐i Millî‐i Kebîri 

davet ederek senato  teşkil ettirmek  fikrinde olduklarına dair  şayi‘ edilen havadisler 

yalandır. Bu fikir Narodniklerin fikridir55.” 

Balkan gazetesinde “Safvetî Meselesi Sobranya’da (Subranie’de)” başlıklı bir 

yazıda; Safvetî meselesinin Bulgaristan millî tarihine kanlı satırlarla yazıldı‐

ğı,  Bulgar  tarihçileri  ve  hatiplerinin  dilinden  düşmediği  belirtilmektedir. 

Yine  bu meselenin,  Bulgaristan Meclisi’nde  de muhalif  fırkalara mensup 

mebusların ve diğer pek çok mebusun da siyaset sermayesi haline geldiği 

ifade edilmektedir. Bu yazıda, Safvetî’nin, kırk yaşını geçkin Yordan Stefa‐

nov adında bir bekâr Bulgar tarafından iğfal edildiğinin belirtilmesi akabin‐

de şöyle denilmektedir: “Saf ve bâkir bir kızı aldatmak icrâ‐yı denâet ve habâset 

kadar kolay dünyada ne var ki? Bir hayli zaman komşusu Yordanov’un hanesine 

girip  çıkan bu nâ‐bâliğ  İslam kızı, bir gün Yordanov’un  tamam manâsıyla dâm‐ı 

ihanet  ve  sefaletine  düşüyor. Artık  evine  gelemiyor. Vâkıayı  öğrenen  o  zamanın 

Rusçuk Müftüsü muhterem Ali Ziya Efendi ise derhal paçaları sıvıyor. Memleketin 

ileri gelen Müslümanlarıyla bi’l‐ittihâd  işi mahkemeye, kanuna havale  ediyorlar.” 

“Mahkeme bidayeten,  istinâfen verdiği hükümlerle kızın nâ‐baliğ bir yaşta olması 

hasebiyle  pederine  teslimine  karar  veriyor  ve  kız,  pederine  teslim  ediliyor. Ancak 

Rusçuk  polis müdürü  pederine  teslim  edilen  kızı  evden  çıkartıp  güya muhafaza 

kastıyla karakola götürüyor. Kız karakolda  iken Bulgar ahalisi galeyana geliyor ve 

kızı  zorla  almaya  kıyam”  ediyorlar. Haberdeki  iddiaya  göre  Rusçuk  polisi 

ahaliye müsamaha  ile davranarak kızı teslim ediyor. Kız el üstünde sokak 

sokak  gezdiriliyor. Müftü Ali  Ziya  Efendi,  “Ya  kanunun  icra‐yı  ahkâmıyla 

kızın iadesi, ya cevâb(!)” diyor56. 

28  Şubat  Vak‘ası’nın  sene‐i  devriyesinde  de,  vak‘ada  vefat  edenlerin 

anısına Bulgar ahali  tarafından matem nümayişleri yapılacağı haber veril‐

55 “Reis-i Nüzzâr Malinov’un Nutku, Ziştovi 23 Mayıs”, Balkan, 26 Mayıs 1326, Nu: 1065, s. 2-3. 56 Maruf, “Safvetî Meselesi Sobranya’da!”, Balkan, 5 Teşrinisanî 1326, 1202, s. 1. (ss.1-2); Farklı bir anlatım için bkz.

“Rusçuk Vak‘ası”, Tanin, 4 Mart 1326, Nu: 552, s. 2.

Page 18: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

158 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

mektedir57. Sosyalistler de 28 Şubat Vak‘ası’nın sene‐i devriyesi sebebiyle bir 

miting akdine karar vermişlerdir58. Nitekim  Şubat’ın  son haftasında  [Mart 

1911’de] Sofya’da ve diğer yerlerde pek çok miting ve toplantı yapıldı ve bu 

miting ve toplantılarda 28 Şubat Vak‘ası’nda telef olan Bulgar vatandaşları 

anıldı. Malinov Hükûmetine  protestolar  yöneltildi. Balkan  gazetesinde  bu 

haberler verildikten sonra “28 Şubat günü yalnız Bulgarlar  için değil, Müslü‐

manlar için de bir tarih‐i hüzn ve matemdir. Zira o gün kanun‐ı adaletin bahşeyle‐

diği bir hakkımızın cehl ve taassup heyecanıyla ayaklar altında çiğnenmek istenildiği 

bir  gündür” denilmektedir. Ayrıca Rusçuk Mebusu Tahir Lütfi Efendi’nin 

hem Müslümanların genel problemleri hem de Rusçuk Vak‘ası özelinde bir 

şey yapmadığı belirtilmekte ve eleştirilmektedir. Tahir Lütfi Efendi eleştiri‐

lirken  şöyle  denilmektedir:  “…Hele  kendi  memleketi  evladından,  kapı  bitişik 

komşularından olan bir Müslüman kızının hukuk‐ı kanuniyesi namına Sobranya’da 

bir söz bile söylemedikten mâ‐ada o hazin vakıanın bir mücâhidi olan Rusçuk Müf‐

tüsü Ali Ziya Efendi’yi  intihâb  ettirmemek,  efendilerinin  bu  suretle  de mazhar‐ı 

âferini olmak için elinden gelen gayreti ibraz eden Tahir Lütfi Efendi, Bulgar gazete‐

lerindeki  şu  ‘28  Şubat’  hatıratını  okurken  vicdanından  bir  aks‐i  sada  duymaz 

mı?59.” 

Emine Safvetî meselesi 1914 senesine değin devam etti. Osmanlı Arşi‐

vi’ndeki  bir  belgeden  anlaşıldığı  üzere;  bu meseleye  [Rusçuk Vak‘ası’na] 

sebep  olanlar  hakkında  açılan davada  yirmi  beş  kişi  suçlanmış,  120  şahit 

dinlenmiş ancak bütün zanlıların beraatına karar verilerek Safvetî meselesi 

kapatılmıştır60. 

 

SAFVETÎ’NİN İADESİ MESELESİ VE TANASSUR ETTİRİLMESİ 

Müslüman  kızı  Emine  Safvetî  kaçtıktan  ya  da  kaçırıldıktan  sonra  21 

Mart 1910 tarihi itibariyle kızın “gönüllüsü” Stefanov da sorgulandı. Stefa‐

nov, kendisine yöneltilen “Safvetî’nin nerede olduğu” sualine “bilmediğini” 

ifade etmek suretiyle cevap verdi. Ayrıca kızın yaşının on sekiz olduğunu 

belirterek de reşit olduğu vurgusunu yaptı61. Rusçuk  jandarması Safvetî’yi 

bulabilmek  için gayret etmektedir; ancak Sofya gazeteleri ve birtakım Bul‐

gar fırkaları kızı vermemek ve zorla tanassur ettirmek için hâlâ çalışmakta‐

dırlar. Hatta  Sofya  gazeteleri,  kızın  ağzından;  “Ben  arzu‐yı  vicdâniyem  ile 

Hristiyan olacağım, Stefanov’a gönül verdim; beni bu barbar hükümden kurtarınız” 

mealinde arzuhaller neşretmektedirler. Balkan gazetesi bu arzuhalleri ciddî 

57 “Rusçuk Vak‘ası’nda Vefat Edenler İçin Matem Nümayişleri”, Balkan, 18 Şubat 1326, Nu: 1286, s. 2. 58 “Bulgaristan Havadisi”, Balkan, 1 Mart 1327, Nu: 1295, s. 2-3. 59 Balkan, “28 Şubat Hatırası veya Bir Müslüman Kızının Çalınması Nümayişleri”, Balkan, 6 Mart 1327, Nu: 1300, s. 1-2. 60 BOA., HR. SFR. 04, 875/40 (25 Mayıs 1914); BOA., HR. SFR. 04, 631/72 (12 Mayıs 1914). 61 “Stefanov İstintakta”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 3.

Page 19: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 159

surette tenkit etmekte ve “Tuhaf iddia! Kız on beş yaşındadır. Kanun bu kızı sabî 

tanıyor62.”  demekte  ve  Sofya  gazetelerinin  tavrını  eleştirmektedir.  Balkan 

gazetesinin 23 Mart 1910 tarihli nüshasındaki bir haberde; Veçerna Poşta’nın 

kızın Romanya’da tanassur ettiğini haber verdiği, Dnevnik’in ise kızın Rus‐

çuk’ta bir  hanede bulunduğu  fakat  ahalinin  galeyanından  çekinildiği  için 

polisin işi gizli tuttuğu belirtilmektedir63. Sofya gazetelerinde Safvetî ile ilgili 

pek  çok  haber  yapılmakta,  ancak  kız  bir  türlü  bulunamamaktadır.  Polis, 

Rusçuk’ta Safvetî’nin saklı tutulduğu hususunda şüphelendiği Bulgar hane‐

lerini  şiddetle  taharri  etmektedir64.  Safvetî  bir  türlü  bulunamayınca,  kızın 

velisi Hafız Mehmet Efendi, Sofya Hariciye Nezareti’ne ve Düvel‐i Muaz‐

zama sefirlerine birer  telgraf çekmek suretiyle kızının bulunması ve  iadesi 

hususunda yardımlarını  talep etti.  İlgili  telgraf  şu  şekildedir: “Şubat’ın 28. 

Günü Rusçuk polisi hanemize gelip kerimemiz Safvetî’yi elimizden aldı. Polis daire‐

sine  götürdü.  Bu  güne  kadar  kerimemizin  nerede  olduğu  ise  nâ‐malumdur. 

Mehâkim kararının infazı için teşebbüsât‐ı ciddiye icrasını istirham eder, evladımı‐

zın bir an  evvel nezdimize  iadesini  temenni  eyleriz65.” Kaçırılan  İslam kızı Saf‐

vetî’nin bir türlü bulunamaması üzerine kızın babası Mehmet Efendi, Rus‐

çuk Polis Müdüriyetine tekrar müracaat ederek kızının bulunması ve ken‐

disine  teslimini  talep ettikten sonra  ilaveten, kızını  teslim alınca  İstanbul’a 

hicret edeceğini polis müdürüne beyan etti66. Burada da görüldüğü üzere 

Safvetî’nin babası Mehmet Efendi, kızının  iadesini  ısrarla talep etmektedir. 

Ancak Balkan gazetesinde Rusçuk Müftüsü Ali Ziya Efendi imzalı bir tekzip 

nameye göre; Sofya gazeteleri Safvetî ve ebeveyni hakkında  farklı  iddialar 

gündeme getirmektedirler. Nitekim Sofya gazetelerindeki haberler, Rusçuk 

Müftüsü Ali Ziya Efendi tarafından tekzip edildi. Balkan gazetesi idarehane‐

sine gönderilen tekzipnamede; Safvetî meselesinin başlangıcından beri Bul‐

gar  gazeteleri  tarafından  pek  çok  hakikate mugayir  haberlerin  yapıldığı 

belirtilmektedir.  Bulgar  gazeteleri,  Safvetî’nin  17  yaşında  bulunduğunu, 

kimi sevdiğini, Romanya ve sair mahallere gittiğini, tanassur ettiğini, anne‐

babasının Hristiyan olmasına müsaade ettiğini, pederinin Cami imamlığın‐

dan  azledildiğini  iddia  etmektedirler. Ancak bu havadis Rusçuk Müftüsü 

tarafından kat‘î surette yalanlanmaktadır. Bulgar gazetelerinin bir iddiası da 

62 “Rusçuklu İslam Kızı Gaibde”, Balkan, 9 Mart 1326, Nu: 1000, s. 2. 63 “Safvetî Bulunmuş”, Balkan, 10 Mart 1326, Nu: 1001, s. 4. 64 “Bulgaristan Havadisi, Rusçuk’ta İslâm Kızının Taharrisi”, Balkan, 11 Mart 1326, Nu: 1002, s. 2. 65 “Safvetî’nin Velileri Tarafından Hariciye, Adliye, Dâhiliye Nezaretleriyle Süferâ-yı Düvel-i Muazzama’ya Keşide Edilen

Telgraf-nâme Suretidir”, Balkan, 12 Mart 1326, Nu: 1003, s. 4; “Rusçuk Hadisesi”, Yeni Tasvir-i Efkâr, 13 Mart 1326, Nu: 295, s. 8; Arşivdeki bir belgede; Safvetî’nin ailesinin Sefaret ve Nezaretlere 8 Mart 1910 tarihinde bir telgraf gön-dermek istemesi üzerine telgrafçıların bunu memnuniyetsizlikle karşıladıkları ve reddetmek istedikleri bilgisine yer ve-rilmektedir. O yüzden çekilen telgrafın yerine varıp varmadığının da meçhul olduğu ifade edilmektedir. Bkz. BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (10 Mart 1910).

66 “Safvetî’yi Pederi Talep Ediyor”, Balkan, 16 Mart 1326, Nu: 1006, s. 4.

Page 20: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

160 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

Safvetî’nin pederinin Müslümanlar tarafından darp ve tahkir edildiği ve bu 

sebeple pederinin  tanassur  etmek  için Bulgarlara başvurduğu hususudur. 

Müftü Efendi bu iddiayı da şiddetle tekzip etmektedir67. 

Balkan gazetesinin  iktibasına göre Dnevnik’in bir haberinde; Safvetî’nin 

birkaç Bulgar tarafından alınıp Tuna kenarında Rahova karyesine getirildiği 

ve burada Bulgar Papazı  İvan Bilisnky  tarafından kıza Ortodoksluk  telkin 

edildiği ve Romençev namında bir Bulgar  tüccarının da Safvetî’ye  sağdıç 

olduğu  ve  kızın  tanassur merasiminin  gerçekleştirildiği  belirtilmektedir68. 

Yine Dnevnik gazetesi muhabiri de kızın tebdil‐i din ayininin Rahova köylü‐

sünün de hazır bulunduğu bir şekilde kilisede gerçekleştirildiğini gördüğü‐

nü ifade etmektedir. Ayrıca Dnevnik muhabirinin, tebdil‐i din akabinde kıza 

verilen  şahadetnamenin Sveti George Bulgar Kilisesi defterindeki kaydını 

gördüğü ifade edilmektedir. Buna göre şahadetname numarası 24’tür ve 10 

Mart 1910 tarihlidir. “Şahadetnamenin münderecatı Mehmet oğlu Hafız Mehmet 

ve zevcesi Hayriye’den mütevellide Safvetî 1892 senesi mütevellidelerinden ve Rus‐

çuk ahalisinden olduğu tebeyyün etmekle bugün Hristiyanlığa dehaleti tasdik olu‐

nur ve bu kilise şahadetnamesiyle artık merkumenin ismi Roska’ya, dini ise Hristi‐

yanlığa  tebdil  edilmiştir69.” Anlatıya  göre  bu merasim  esnasında  Roska’nın 

gözünden yaş gelmiş, ağlamıştır70. Dnevnik muhabirinin verdiği bilgiye göre 

Safvetî, Hazergrad yakınında  ahalisi  bütünüyle Bulgar olan  bir köydedir. 

Muhabir, köye ulaştığında köyün dışında silahlı şahıslar tarafından durdu‐

rulduğunu ve köye girmesine izin verilmediğini ifade etmektedir. Muhabir, 

köye girişine izin vermeyen şahısların ısrarlı sualleri sonunda köye girebil‐

mek için Safvetî’nin dostu ve gazeteci olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine 

güvenlikten sorumlu bir şahıs köye giderek, köy ileri gelenleri ile görüştük‐

ten sonra geri dönmüş, muhabirin köyün adını yazmamak kaydıyla girişine 

izin verileceğini belirtmiştir. Muhabir, götürüldüğü evde Safvetî’yi görmüş‐

tür. Muhabirin Safvetî’yi tasviri ise şu şekildedir: “Yakışıklı bir Türk kızı! Gü‐

zelliğini  birçok  zamanlar  ortalığın  gözünden nihan  bulunan  peçe Safvetî’nin  yü‐

zünden atılmış  idi. Safvetî  şimdi Avrupa kadınları elbisesini  lâbis ve güzelliği bir 

derece  daha  artmış  idi. Yüzünün  beyazlığı  yaşmak  altında  bulunduğu müddetçe 

67 Rusçuk Müftüsü Ali Ziya, “Sofya Gazetelerini Tekzip”, Balkan, 28 Mart 1326, Nu: 1017, s. 1; Safvetî’nin yaşı kilise

papazı Yuan Bilinski tarafından 17.5 olarak verilmektedir. Bkz. “Safvetî Hakkında, Bulgar Eksarhlığı”, Balkan, 30 Mart 1326, Nu: 1018, s. 2-3.

68 “Çalınan İslam Kızının Tanassuru!”, Balkan, 13 Mart 1326, Nu: 1004, s. 3; “Çalınan İslam Kızının Tanassuru!”, Tanin, 14 Mart 1326, Nu: 562, s. 3.

69 “Tebdil-i Din Ettirilen Safvetî”, Balkan, 16 Mart 1326, Nu: 1006, s. 3; “Tebdil-i Din Ettirilen Safvetî”, Tanin, 17 Mart 1326, Nu: 565, Nu: s. 3; 10 Mart 1910’da Sveti George Bulgar Kilisesi papazı Yuan Bilinski tarafından Hristiyanlık dini telkin edilmiştir. Safvetî kabul edince de kilise defterine kayıt edilmiştir. Papaz, Safvetî’nin adını Roska olarak değiştirmiştir. Papaz Bilinski, Safvetî’nin kendisine verdiği resmî evraklardan 17.5 yaşında olduğunun anlaşıldığını da ifade etmiştir. Bkz. “Safvetî Hakkında, Bulgar Eksarhlığı”, Balkan, 30 Mart 1326, Nu: 1018, s. 2-3.

70 “Safvetî Hakkında”, Balkan, 17 Mart 1326, Nu: 1007, s. 2-3.

Page 21: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 161

gün görmemiş olduğuna delalet eylemekte idi. Şark güzelliğine delil olan bu hüsn, 

pederi hanesinde kafes içerisinde saklanmış Safvetî’nin, bu kar gibi beyaz vücudun 

ruhu ise daha ak ve saftır. Bu harikulade şark güzelinin Victor Hugo ve Piyer Loti 

gibi meşhur şairlerin vasfına şayeste olduğunu beyan eylerim71.” Dnevnik muhabi‐

ri ilaveten Safvetî’nin artık Bulgar kilisesinin himayesinde olduğu, köylüle‐

rin Safvetî’yi müdafaa için kararlı olduklarını da ifade etti72. Bir habere göre 

26 Mart’ta Müslüman kızı Safvetî, [diğer adı ile Roska] Sofya’ya geçti, ora‐

dan da Bulgaristan güneyine kaçırıldı. Balkan gazetesi bu haberi verdikten 

sonra  şu anlamlı soruyu da beraberinde sormaktadır: “Bilemeyiz gazetelerin 

günü gününe almakta olduğu bu haberi polis nasıl oluyor da istihbar edemiyor?73” 

Veçerna Poşta ve Dnevnik gazetelerinde Safvetî’nin nerede olduğuna dair bol 

bol haberler yapıldı; hatta Safvetî’nin Rusçuk’ta olduğu  ifade edildi74. Bal‐

kan’ın Veçerna Poşta’dan iktibas ettiği bir haberde ise Rahova kilisesinde ve 

papazın  evinde  Safvetî’nin  arandığı  belirtilmekte,  Rusçuk  polisinin  Saf‐

vetî’yi  araştırması  eleştirilmektedir75. Ayrıca  Rusçuk Metropoliti,  Rahova 

karyesi papazı Bilinski’den Safvetî’nin Hristiyan dinini kabul etmesi husu‐

sunda izahat talebinde bulundu. Rahova Papazı, metropolite verdiği izahta 

Safvetî’nin  kanun dairesinde  vicdanî  olarak  hareket  ettiğini  belirterek  ru‐

hanî bir mecliste hakkaniyet dairesinde bir vazife yapıldığını her halde ispa‐

ta muktedir olduğunu cevaben metropolite bildirdi76. Rusçuk Metropoliti, 

Rusçuk Mutasarrıfına vermiş olduğu bir  takrirde Safvetî’nin Hristiyanlığa 

nizam  ve  kanunun  vermiş  olduğu  hak dairesinde  geçtiğini  belirterek,  bu 

konuda Rusçuk mahkemelerinin  ilamının kuvvetten düşmüş olduğunu ve 

artık Safvetî’nin Hristiyanlıktan  İslam’a  iadesinin mümkün olamayacağını, 

artık kızın bir Hristiyan kadını addedilmiş olduğunu ifade etti77. Sofya gaze‐

telerinin Safvetî hakkındaki bir  iddiası da, onun Bükreş’te olduğu ve Rus‐

çuk Bulgar Metropolitine bir dilekçe göndererek kendisinin kilisede muha‐

fazasını talep ettiği ve metropolitin ise bu dilekçeyi Sofya Sen Sinod Mecli‐

si’ne gönderdiğidir78. 

Safvetî’nin ebeveynine iadesi hususu hep gündemde oldu. Nitekim Saf‐

vetî’nin bir  türlü bulunamaması Balkan gazetesini  tedirgin  eden hususlar‐

dandır. Gazeteye göre kızın kaçırılmasını mesele haline getirenler, şimdi de 

kızı saklamak suretiyle Bulgaristan hükûmetinin başına çorap örmek niye‐

71 “Dnevnik’in Muhabiri Safvetî’nin Yanında”, Balkan, 16 Mart 1326, Nu: 1006, s. 3-4. 72 “Dnevnik’in Muhabiri Safvetî’nin Yanında”, Balkan, 16 Mart 1326, Nu: 1006, s. 3-4. 73 “Safvetî Sofya’da”, Balkan, 16 Mart 1326, Nu: 1006, s. 4. 74 “Bulgaristan Esrarı veya Safvetî Nerede?”, Balkan, 23 Mart 1326, Nu: 1012, s. 4. 75 “Safvetî Nerededir”, Balkan, 26 Mart 1326, Nu: 1015, s. 3. 76 “Metropolitlikle İhtilâf”, Balkan, 26 Mart 1326, Nu: 1015, s. 3. 77 “Yine İslam Kızı Safvetî”, Balkan, 10 Nisan 1326, Nu: 1028, s. 4. 78 Balkan gazetesi Sofya gazetelerindeki bu haberi şu şekilde eleştirmektedir: “Şu İstid‘â Sen Sinod Meclisi’nden de

Roma’daki Papa hazretlerine gönderilmezse şaşarız!”. Bkz. “Safvetî ve Kilise”, Balkan, 19 Mart 1326, Nu: 1009, s. 3-4.

Page 22: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

162 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

tindedir79. Ayrıca Balkan gazetesinin 16 Nisan 1910 tarihli nüshasında; kızın, 

Sofya polisi tarafından meydana çıkarıldığı haberlerinin Sofya gazetelerinde 

yer aldığı da belirtilmektedir80. Bu tür haberler çıksa da kızın iade işlemi bir 

türlü gerçekleştirilemedi. Mesela Rusçuk Mutasarrıfı, İstinaf Mahkemesi’ne 

bir takrir göndererek İslam kızı Safvetî’nin geri alınması için ne yolda hare‐

ket edilmesi lazım geldiğini sordu. Mahkeme Reisi, Mutasarrıfa cevap vere‐

rek Safvetî’nin yaşının bütün bütün küçük olmadığını, kızın pederinin ha‐

nesinden uzak bulunmak  istediğini, Hristiyanlığa geçtiğini, Hristiyan olan 

bir kızı pederinin geri kabul etmesinin müşkül olduğunu, pederinin peder‐

lik  vazifesini  suiistimal  etme  olasılığının  olduğunu  ifade  etti. Mahkeme 

Reisi,  ilaveten Mutasarrıftan,  Safvetî’nin  babasının  kız  hakkında  kötü  bir 

niyetinin olup olmadığının tahkik edilmesini de ihtar ve tembih eyledi. Bu 

haberde, Safvetî’nin Bükreş’te olduğu da belirtildi81. Tanassur ettirilen Saf‐

vetî  [Roska]  ile  ilgili bir diğer husus  ise onun Stefanov’la evlenmesi duru‐

mudur. Nitekim  gazetelerde,  İslam  kızı  Safvetî’nin Hristiyanlığa  geçerek 

adının  Roska  olarak  değiştirildiği  belirtildikten  sonra  “sevgilisi”  Yordan 

Stefanov ile kısa bir süre içinde izdivaç edeceği haber verilmektedir82. Sofya 

gazetelerinin daha sonraki günlerdeki haberlerinde de Stefanov’un Rusçuk 

Metropolidine Safvetî  [Roska]  ile  izdivacı  için  izinname başvurusunda bu‐

lunduğu ancak metropolitin bu başvuruyu  reddettiği belirtilmektedir. Bu‐

nun üzerine Stefanov, Sinod Meclisi’ne başvurarak metropolitin bu ret kara‐

rının bozulmasını talep etmiştir83. Aradan bir‐iki gün geçtikten sonra gazete‐

lerde bir haber daha çıktı ve Safvetî meselesinin son bulduğu  ifade edildi. 

Buna  göre;  İslam  kızı  Safvetî, Hristiyanlığı  kabul  edip Roska  adını  aldığı 

gibi 12 Mayıs 1910 tarihi Perşembe gecesi Rusçuk’taki kilisede Stefanov ile 

izdivaç  etmiştir.  Sofya  gazeteleri  bu  haberi  geçmektedir84. Osmanlı Arşi‐

vi’ndeki bir belgede de Rusçuk ruhban sınıfı arasında bu meseleden ihtilaf 

hâsıl olduğu ve bu sebeple Safvetî’nin Ziştovi’ye götürülerek oranın kilisesi 

tarafından nikâhının yapıldığı belirtilmektedir85. Bu  tür haberlerin çıkması 

ise  Balkan  gazetesi  tarafından  tepki  ile  karşılanmaktadır. Gazete,  “Acayip 

Şey! Bu kız yerde mi gökte mi? Hakikaten Bulgaristan’da ise hükümet ve polis bunu 

meydana  çıkarmaktan  aciz midir?  Bunu mutlaka  anlamak  istiyoruz?”  diyerek 

tepkisini dile getirmektedir86.  

79 “Safvetî İşi Ne Olacak?” Balkan, 13 Mart 1326, Nu: 1004, s. 4. 80 “Bulgaristan Havadisi”, Balkan, 3 Nisan 1326, Nu: 1022, s. 4. 81 “İslam Kızı Safvetî’nin Akıbeti, Rusçuk 26 Nisan”, Balkan, 28 Nisan 1326, Nu: 1041, s. 4. 82 “Yine İslam Kızı Safvetî”, Balkan, 13 Nisan 1326, Nu: 1030, s. 4. 83 “Yine İslam Kızı Safvetî”, Balkan, 27 Nisan 1326, Nu: 1040, s. 4. 84 “Rusçuk’ta Safvetî’nin İzdivacı”, Balkan, 1 Mayıs 1326, Nu: 1044, s. 4. 85 BOA., HR. SFR. 04, 490/29 (6 Mayıs 1326), (Bkz. EK-4); BOA., HR. SFR. 04, 619/48 (6 Mayıs 1326). 86 “İslam Kızı Safvetî”, Balkan, 2 Mayıs 1326, Nu: 1045, s. 3.

Page 23: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 163

SONUÇ 

1910  senesinin  Mart  ayında,  Rusçuk’ta  Müslüman  kızı  Emine  Saf‐

vetî’nin, Bulgar ahalisinden Stefanov’a kaçması ya da onun tarafından kaçı‐

rılması  hadisesi  dönem  açısından  fevkalade  mühim  bir  olaydır.  Karaali 

Camii  İmamı Hafız Mehmet Efendi’nin kızının kaçırılıp dininin değiştiril‐

mesi [Hristiyanlaştırılması] yani tanassur ettirilmesi ile kızın on beş yaşında 

olup reşit olmamasına ve iadesi yönündeki mahkeme kararına rağmen aile‐

sine iade edilmemesi Müslümanlara bakışın problemli olduğunun gösterge‐

sidir. Nitekim hadisede yirmi civarında Bulgar vatandaşının telef olması ve 

birçok  kimsenin  yaralanması  Bulgarları  galeyana  getirerek  hükûmete  ve 

Müslümanlara yönelik tepkilerin ortaya konulmasında sebep oldu. Gösteri‐

ler Demokratlar hükûmetini özellikle de Dâhiliye Nazırı Takev’i hedef al‐

maktaydı. Zira Takev, Bidayet ve  İstinaf mahkemeleri  kararının  tatbikini, 

kızın ailesine teslimini temin ve kızın muhafazası için gayret ettiği için Sofya 

gazeteleri  ve  muhalifler  tarafından  şiddetle  eleştirilmektedir.  Bulgar 

hükûmetine muhalif olanlar; reşit olmayan bir Müslüman kızının mahallin 

kanunlarına muvafık bir  şekilde ailesine  teslim edilmesine karşı çıkmakta‐

dırlar. 

Sonuç olarak denilebilir ki münferit bir hadise olarak zuhur eden bazı 

hadiselerin nasıl kontrolden çıktığı ve ne gibi tahayyülü yüksek toplumsal 

ve siyasî sonuçlara sebep olduğu hususunda Rusçuk Vak‘ası’nın örnek teş‐

kil edebileceği rahatlıkla söylenebilir. Ayrıca bu ve benzeri hadiseler, Bulga‐

ristan’da Müslüman‐Hristiyan unsurları karşı karşıya getirmekte ve beraber 

yaşama duygusunu ortadan kaldırmaktadır. Zaten  tarihsel bir süreçte Bal‐

kan coğrafyasının durumu ele alındığında 93 Harbi ve sonrası durum; Bul‐

garistan’da Müslümanların  istenmediğini  de  açık  bir  şekilde  ortaya  koy‐

maktadır. Bu ve benzeri vak‘alar, Balkan coğrafyasının  sağlıklı bir  şekilde 

incelenmesi bakımından  ele alınması elzem mevzuular olarak değerlendi‐

rilmelidir. 

 

Page 24: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

164 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

KAYNAKÇA 

 

Arşiv Belgeleri 

‐T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi Belgeleri 

(BOA). 

Hariciye Nezareti, Sofya Sefareti Belgeleri (HR. SFR. 04): 490/29; 618/64; 618/70; 

618/81; 619/27; 619/48; 631/72; 875/40. 

‐Hariciye Nezareti, Siyasî Kısım Belgeleri (HR. SYS.): 2949/58. 

Gazeteler 

‐Balkan: 28 Şubat 1325, Nu: 993‐6 Mart 1327, Nu: 1300.  

‐Tanin: 2 Mart 1326, Nu: 550‐17 Mart 1326, Nu: 565. 

‐Yeni Tasvir‐i Efkâr: 1 Mart 1326, Nu: 283‐27 Mart 1326, Nu: 309.  

Makaleler  

‐Deli Ormanlı Muharrem, “Müdafaa‐i Hukuk‐ı İslam”, Balkan, 17 Nisan 1326, 

Nu: 1034, s. 1. 

‐Ethem Ruhi [Balkan], “Bir Tarih‐i İbret”, Balkan, 5 Mart 1326, Nu: 997, s. 1‐2. 

‐_________, “Rusçuk Hadisesi’nin Zamiri”, Balkan, 16 Mart 1326, Nu: 1006, s. 1‐2.  

‐_________, “Hakikat Şahsa, Hata Zamana Aittir”, Balkan, 4 Mart 1326, Nu: 996, 

s. 1. 

‐Maruf, “Safvetî Meselesi Sobranya’da!”, Balkan, 5 Teşrinisânî 1326, 1202, s. 1. 

(ss.1‐2). 

‐Muzaffer Tepekaya, “Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının Öl‐

dürülmesi Olayı (6 Mayıs 1876)”, Belleten, c. LXXVII, Sy: 280, (Aralık 2013), 

(ss. 1031‐1070). 

‐Rusçuk Müftüsü Ali Ziya, “Sofya Gazetelerini Tekzip”, Balkan, 28 Mart 1326, 

Nu: 1017, s. 1. 

‐Yumuk oğlu Muharrem, “Yine Rusçuk Vak‘ası İçin”, Balkan, 26 Mart 1326, Nu: 

1015, s. 2‐3. 

Page 25: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 165

EKLER 

 

EK‐1 

Rusçuk Şehbenderliğinin Sofya Sefaretine Emine Safvetî hakkında verdiği malumat. 

 

Page 26: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

166 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

EK‐2 

Rusçuk Vak‘ası sebebiyle talebelerin akdettikleri miting ve aldıkları kararlar. (Balkan, 6 

Mart 1326, Nu: 998, s. 4). 

 

Page 27: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

12/23 • ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ TARİHİN PEŞİNDE • 167

EK‐3 

Rusçuk Vak‘ası hakkında Balkan gazetesi ser‐muharriri Ethem Ruhi Bey’in “Hakikat 

Şahsa, Hata Zamana Aittir” başlıklı yazısı. (Balkan, 4 Mart 1326, Nu: 996, s. 1). 

  

Page 28: RUSÇUK VAK‘ASI VE ETKİLERİ

168 • THE PURSUIT OF HISTORY INTERNATIONAL PERIODICAL FOR HISTORY and SOCIAL RESEARCH • 12/23

EK‐4 

Safvetî’nin Ziştovi’de kilisede Yordan Stefanov ile nikâhının yapıldığı hakkında belge.