proceedings of the fourth international congress on...
TRANSCRIPT
RESEARCH CENTRE FOR ISLAMIC HISTORY, ART AND CULTURE
Proceedings of the Fourth International Congress on
Islarnic Civilisation in the Balkans 13-17 October 2010, Skopje, Macedonia
Balkanlar'da İslam Medeniyeti Dördüncü Milletlerarası Kongre Tebliğleri
13-17 Ekim 2010, Üsküp, Makedonya
İstanbul 2015
JL IRCICA oıc ı Organisation of Islamic Cooperation IRCICA ı Research Centre for lslamic History, Art and Culture
Yıldız Sarayı, Seyir Köşkü, Barbaros Bulvan Beşiktaş 34349 Istanbul. Türkiye
PHONE ı +90 212 259 1742 FAX ı +90 212 258 4365
ircica.org [email protected]
PROCE.EDINGS OF THE FOURTH INTERNATIONAL CONGRESS ON ISLAMIC CIVILISATION IN THE BALKANS 13·17 OCTOBER 2010, SKOPJE, MACEOONIA
BALKANLAR'DA ISLAM MEDENIYETI DÖRDÜNCÜ MILLETLERARASI KONGRETEBLI~LERI
13·17 EKIM 2010, ÜSKÜP, MAKEDONYA
SOURCES AND STUDIES ON THE HISTORY OF ISL.AMIC CIVIUSATION ı N0.32
ISLAM MEDENIYET! TARIHI KAYNAK VE INCELEMELERI DIZISI ı N0.32
OCOPVRIGHT f iRCICA201S
ISBN 97fl-92·9063·286-3 (v.l)
ISBN 978·92-9063·287·0 (v.2)
ISBN 978-92-9063·288·7 (set)
ISTANBUL 201 S
CATALOGUING IN PUBLICATION DATA
International Congress on Islamic Civilisation in the Balkans (4th: 2010: Skopje, Macedonia) Proceedings of the Fourth International Congress on Jslamic ci viiisation in the
Balkans: 13-17 October 2010, Skopje, Macedonia =BaLI<anlar'da Islam Medeniyeti Dördüncü Milletlerarası Kongre tebliğleri: 13;.1( El5iı:n 291,9. Ç)s~p. Makedonya 1 edited by Halit Eren ... [et al.] · Istanbul: Re~eard:ı ·centrJ: f9r Isla~c History, Art and Culture, 2015. · · .... •. .,._ ~ . : , . . , .
752 p.: col. ili., maps, plans; '24 cm:-· (Sciurces· a~d studies on the history of Islamic civilisation; no.32) : · : . . :. · ··•. ·.
!ncludes bibliographical references. Text in English and 1\ırkish. · · ISBN 978-92-9063·286-3 (v.l) . 1. Civilization, Islamic--Balkan Peninsula. 2. Civi.lization, 1\ırkish--Balkan
Peninsula. 1. Eren, Halit, 1953· ll. Ti.tJe. Jtl. ~~pes. · 949--dc21
EDITOR ı Dr. Halit Eren
PREPARED FOR PU8LICATION BY ı Assoc. Prof. Cengiz Tomar, ASSOC. Prof. Sadık Onay
DESIGN ı Muhammed Nur Anbarlı
PRINTINGAND BINDING ı Talat MatbaacıJıkAŞ
Sultan Reşad'ın Rumeli Seyahati Esnasında Sa lih Asım BeyTarafından Takdim Edilen Üsküb Tarihçesi
Yüksel Çelik!(·
Balkan tarihi, genelde Asya ve Anadolu merkezli olarak ele alınan Türk
tarihinin ihmal edilmiş önemli safhalarından birini teşkil eder. VI. yüzyıl
dan itibaren Asya steplerinden kopup gelen göçebe Türk kavimleri (Kuman,
Kıpçak, Peçenek vd.), Deliorman ile Vama'dan Tuna'ya kadar uzanan böl
gelere yerleşerek; Uür, Dac, Trac ve Slav ırklanyla karışıp zamanla asimi
le oldular.1 Türklerin Balkan tarihindeki aktif rolleri sonraki asırlarda da
devam etti. Geçmişte ve günümüzde olduğu gibi, kuvvetle muhtemeldir ki gelecekte de dünyanın e!l sorunlu bölgeleri olmaya aday Ortadoğu, Balkan
lar ve Kafkaslar arasında, Britinya bölgesinde XIV. yüzyılın hemen başında
siyasi rüştünü ispat eden bir beylikten, bir buçuk asır zarfında imparatorlu
ğa dönüşen Osmanlılar, ismi de Türkçe olan Balkanlarda (Balkan: Sıra dağ,
dağlık arazi) beş asırdan fazla hakimiyet sürdüler. Güneydoğu Avrupa veya
Balkanlar, bir yandan Anadolu, Ortadoğu ve Asya'ya açılan bir kapı, diğer
yandan da Akdeniz dünyası ile Avrupa'nın karşılaşma ve kaynaşma noktası
olması bakımından, her dönemde stratej ik ve jeopolitik açıdan önemli bir
bölge olmuştur. Kültürel etkileşimi zorlaştıran coğrafi yapmm ve kadim ta
rihsel arka planın yarattığı çok dilli ve din li bu jeo-kültürel kavşak noktası,
farklı dönemlerde büyük imparatorluklara ev sahipliği yaptı.2 Bu zincirin
son halkası olan OsmanWarın, I. Kosova Zaferi'nden (1389) sonra bu coğ
rafyada hızla yayılırken de, Viyana Muhasarası'ndan sonra (ı683) tedricen
" Doç. Dr., Marmara Üniversitesi Fen-Ldebiyat rakültesi Tarih Bölümü, [email protected]
1 Halil lnalcık, "Türkler ve Balkanlar: Balkanlar, Ortadoğu ve Balkan Incelemeleri Vakfı yay .. Istanbul 1993, s. 9-10; Mualla Uycu Yücel, ' Balkanlarda Peçenekler, Uzlar ve Kumanlar: Bolkanlar ff 1Vtab1, ed. O. Karatay-B. A. Gökdağ, Ankara 2006, ı. 18S-214.
2 Georges Castelan, Bolkonlarm Tarihi 14-20. Yüzyl/, çev. A. Y. Başbvğu,lsıanbul 1 993; Leften Stavros Stavrianos, rhe Bolkon s since 1453. New York 1958; Ramazarı Özey, ·ealkanlarır CoğrafTYapısı: Bolkanlar El Kitabı, !, 13-34; Kemal H. Karpat, 'Balkanlar: Türk1ye Diyaner Vakfı ls/dm Ansiklopedisi (TDVIA), V, 25-32.
37 1
372 J BALKANLAR' DA İSLAM MEDENİYETi. DÖRDÜNCÜ Mi'LLETLERARAS!I<ONG!Ul 'rllBLİGLERİ
çekilirken de en önemli sıçrama ya da direnç noktaları; Belgrad, Rusçuk,
Yanya, Bosna, Kosova ve Üsküp havalisi olmuştur.
Bugün Makedonya Cumhuriyeti'nin başkenti olan Üsküp (Skobje, Sku
pi, Skoplje), Yıldırım Bayezid devrinde (hd.ı389-1402) Paşa Yiğit Bey ta
rafından 6 Ocak 1392'de fethedilmiştir.3 Kronolojik açıdan bakıldığında,
Üsküp'ün 1453'te fethedilen İstanbul'a nispetle yarım asır daha kıdemli ol
duğu görülür. Uzun süre uçbeylerinin üssü olan Üsküp'ün tarihi gelişimi,
merkezle münasebetleri, kültürü, edebiyatı, sanatı ve mimarisi müstakil ça
lışmalara konu olmuştur.4 XIX. yüzyıldaki siyasi ve idari gelişmeler sonunda
Balkan yanmadasındaki en önemli merkezlerden Kosova'nın sancak merke
zi olan Üsküp,5 Osmanlı asırlarında (Pax Ottomana) Bursa'dan, Arnasya'dan
veya Edirne'den faklı bir şehir değildi. Kendisi de Üsküp'ün değerli evlatla
nndan biri olan Yahya Kemal (Beyatlı), "Kayıp Şehir" adlı şiirinde bu ben
zerliği şu dizelerle dile getirir:
3 Hadidi'de yer alan kayıtta: Cülus eyledi tahta Yı ldırım Han Atası nın yirinde oldu Sultan Ka ratova gümüş madenierin i Cevahir dopdolu mahzenlerini Paşa Yiğit Bey'i Üsküb'e sald ı Vidin etrafını FırOz Bey aldı.
(Mehmet l nbaşı, "Balkanlarda Osmanlılar: Fetih ve is kan~ Balkanlar El Kitabı, 1, 291; Nazif Hoca, •üsküb~ l sl~rrı Ansiklopedisi, XIII, 123).
4 Eran Fraenkel, Skopje from the Serbian to Ottoman Empires: Conditions for ı he Appereance of a Balkan Muslim City, phd. dissertation, University of Pennsylvania ı 986; Nazif Hoca, •üsküb'; ls/dm Ansiklopedisi, XIII, 122-127; Osmon/1 Yönetiminde Makedonya, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yayınları. Istanbul 2005; Makedonya'daki Osmon/1 Evrak1, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü yayınları, Ankara ı 996; Orhan Koloğlu, ·osmanlı Döneminde Balkanlar~ Balkanlar. Istanbul 1993, s. 4 ı -96; Halime Doğru:Balkanlarda Osmanlı Fetihleri (1453- ı683)': Bolkonlar El Kitabi, ı, 301-319; Mehrrıet Hacısalihoğlu, "Makedonya: TDVİA, XXVII, 437-444; llhami Emin, ·osmanlı Döneminde Balkanlar ve Makedonya'da Din, Dil ve Milli Özerklik~ Osmanl!'da Hoşgörü-Birlikte Yaşama Sanati, ed. M. Armağan, Istanbul 2000, s. 135-140; Mehmet inbaşı, Osman/1 idaresinde üsküb Kazos1 (1455-1569), Atatürk Üniversitesi SBE, yayınlanmamış doktora tezi, Erzurum ı 995; H. Yıldırım Ağanoğlu, üsküp Kitabi, Istanbul 2008; Mustafa isen. •KültürTarihi rrıizde Üsküp ve Üsküplü I?Jlvan Şair leri~ Türk Yurdu, X, 32/378, s. 54-57; Mustafa özer, üsküp'te Türk Mimarisi (XIV.-XIX. yüzyd), Ankara 2006; lidiya Kumbaracı-Bogoyeviç, Üsküp'te Osmonlt Mimari Eserleri, çev. S. Engüllü-N. Filipoviç, Istanbul 2008.
5 1896 i tibarıyla Üsküp sancağı; iştip, Bereketli. Kumanova, Radovişte, Palanka, Koçana, Kratova, Osmaniye ve Orhaniye gibi kaza ve nahiyelerden oluşmaktaydı, bkz. 1896/1314 Kosova Vilayeti Salnamesi, yay. H. Yıldırım Ağanoğ lu, Istanbul 2000, s. XIX, 126. Üsküp'e bağl ı köyler için ise bkz. a.g.e, s. 128-1 29; a. mlf. Üsküp Kitabi,S. 106.
SULTAN REŞAD'lı'l RUMELI SEYAHAT! ESNASlNDA TAKOlM EDILEN ÜSKÜD TARIHÇESI 1 373
üsküb ki Yıldırım Bayezid Han diyarıdır
Evlad- ı Fatihana onun yadigarıdır
***
Osküb ki Şar Dağı'nda devamıydı Bursa'nın Bir lale bahçesiydi dökülmüş temiz kanı n. 6
Makedonya, sadece klasik dönemde önemli bir bölge değil, XX. yüzyıl
başlarında Osmanlı İmparatorluğu'nun siyasi önceliklerini belirleyen, hatta
rejimini değiştiren sürecin de en önemli merkezi olmuştur. Şöyle ki; Sul
tan II. Abdülhamid'e karşı sergiledikleri siyasi muhalefetin dozunu arttıran
Jön Türkler, 1902 ve 1907'de Paris'te gerçekleştirdikleri ikikongreden sonra
aralannda birlik sağlayamadılarsa da padişahın hal'ini ve mutlak surette
meşrutiyetin yeniden ilanını sağlayacak etkin bir muhalefet kampanyası /
konusunda ı;ı.zlaştılar. Bu dönemde değişen dünya dengeleri ve siyasi çıkar
hesapları nedeniyle, bilinçli olarak istikrarsızlığa sürüldenen Balkanlar'daki
siyasi atmosfer de gider~k gergirıleşti.
Öte yandan Rusya ile İngiltere'nin Haziran 19o8'de gerçekleştirdikleri
Reva! Göruşmesi'nin ardından Makedonya'daki ıslahat taleplerinin daha
yüksek sesle dile getirilmesinin arkasında yatan siyasi planları fark eden İt
tihatçıların, dış müdahaleleri engellemek amacıyla meşrutiyetin derhal ilanı
yönündeki talepleri merkezi köşeye sıkıştırmaya başladı. Bu süreçte özellik
le Kolağası Resneli Niyazi Bey ile Binbaşı Enver Bey gibi İttihadçı subayların
desteğiyle başlayan Manastır (Bitola), Resne ve Firzovik merkezli başkaldı
rılar, saltanatı ve siyasi .istikrarı tehdit boyutuna varınca, II. Abdi.ühamid 24
Temmuz 1908'de meşrutiyeti tekrar ilan ederek (Hürriyetin ilanı) sükuneti
sağlamaya çalıştı. Ancak yeni rejimin getirdiği çok başlı siyasi yapı ve İtti
hatçıların otokratik yönetimine karşı yükselen muhafazakar muhalefet so
nucunda, Makedonya'dan teşkilatın getirdiği 4· Avcı Taburu'ndaki neferlerin subaylarını esir almasıyla 13 Nisan 1909'da başlayan isyan (31 Mart Vak'ası)
siyasi denklemi tekrar değiştirdi. Bunun üzerine İttihatçıların Selanik'ten
sevk ettikleri Hareket Ordusu başkent İstanbul'da sükı1neti sağladıktan
(24 Nisan 1909) sonra, tahta V. Mehmed Reşad'ı iclas ve IL Abdülhamid'i
6 Yahya Kemal, Kendi Gök Kubbemiz, Istanbul 1992, s. 71-72.
374 J BAI.KANI.AR' DA İSLAM MEDENİYBTİ. DÖRDÜNCÜ MiLLETLERARASI KONGRE TEBLiGLERİ
Selanike nefyederek, siyasi dizginleri eskisinden daha sağlam bir biçimde
tekrar ele aldı?
Bu makalenin konusu; Sultan Reşad'ın (hd.1909-1918) İttihatçıların tel
kiniyle Rumeli'deki Osmanlı unsurlarının yaşadığı bölgelerde, özellikle Ma
kedon ve Arnavutlar arasında baş gösteren ayrılıkçı hareketleri ve çetecilik
faaliyetlerini8 teskin etmek amacıyla, Haziran 19ıı<ie çıktığı Rumeli gezisi
kapsamında gerçekleştirdiği Üsküp ziyaretinin ayrıntılan ve bu esnada Ko
sova Vilayet Meclisi azasından Salih Asım Bey tarafından kendisine takdim
edilen Üsküb Tarihçesi isimli yazma eserin muhtevasıdır. Risale hacminde
ve tek nüsha olan bu yazma eser, İstanbul'da Topkapı Sarayı Müzesi Kütüp
hanesi'ndedir.9 Söz konusu yazma eser, müdliftarafından Temmuz 19ıı'de
bir takım farklılıldarla küçük bir kitapçık olarak da neşredilmiştiı-.10 Tarihçe
veya tasnif esnasındaki İsimlendirme ile Üsküb Tarihçesi adlı bu yazma, aynı
zamanda, Salih Asım Bey'in 193 2'de kaleme aldığı Üsküb Tarihi ve Civarı adlı
daha hacimli matbu eserin, tabir caizse taslağını teşkil etınesi bakımından
da kayda değerdir.11 Tebliğin konusu olan Sultan Reşad'ın Üsküp ziyaretine
dair ayrıntıların ve kendisine takdim edilen yazma eserin muhtevasının aka-
7 M. Şükrü Hanioğl u, Bir Siyasal Örgüt Olarak Osman/i ittihad ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türk/ük, istanbul 1989; Ali Cevad Bey, /1. Meşrutiyet'in i/ant ve Ocuzbir Man Hadisesi, yay. F. Reşit Unat, Ankara 1991; Gül Tokay, Makedonya Sorunu: Jön Türk ihUialmm Kökenieri (7 903-7908}, Istanbul 1996; Mehmet Hacısalihoğlu, 'Makedonya~ TDVIA, XXVII, 437-444; Kemal Beydilll, 'IL Abdülhamid Devrinde Makedonya Meselesine Dair~ Osmanli Araştirma/an, IX (1989}, s. 77-98; E. Semih Yalçın, "lttihat ve Terakki Cemiyeti ve Balkanlar: Balkanlar El Kitabi, ı, 591-6 11; Mustafa Ragıb, Meşrutiyetten Önce Manast1r'da Patlayan Tabanca, yay. Rahşan Aktaş, Istanbul 2007.
8 Şennur Ş enel, "19. ve 20. Yüzyılların Denge Oyununda Balkanlar~ Balkanlar El Kiıab1, ı. 399·412; Yahya Kemal Taştan, 'Balkanlarda Ulusçuluk Ha reketleri~ a.g.e, ı, 413·445; Nu ray Bozbora, Osmanli Yöneriminde Arnavutluk ve Amavur Ulusçuluğunun Gelişimi, Istanbul ı 997, s. 231·264.
9 Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi (TSMK), nr. M. R. 616. Eser: 21 O x 140 ebadında, l O va rak (4 va rak boştur), her sayfa 110 mm uzunluğunda nka ile yazılmış ıs satırdan müteşekkil ve balmumu renkli, deri ci lti i bir yazma eser olup 1329/1911 'de kaleme a lınmıştır (Fehmi Ed hem Kar atay, Topkap1Saray1 Müzesi Kütüphanesi Türkçe Yazmalar Katalogu, lsta n bul 1961, ı, 324).
1 O Salih Asım, Osküb Tarihi, Kosova Vilayet Matbaa sı, üsküb ı 327. Yazma eserle matbu eser arasında metin dışında özellikle mukaddime faslında farklılıklar mevcuttur. Ayrıca matbu eserde, yazmada bulunan lıatime kısmı yer almamakladır. ...
11 Salih Asım Bey söz konusu ikinci eserinin mukaddimesinde bu hususa şöyle dikkat çeker: 'Bundan 24 sene evvel Üsküb'ün tarihçesini muhtasaran yazıp tab' u neşr etmiştim. Ondan sonra kütüb·ı tevarihde musadif· i nazar-ı mütela'am olan daha bazı vekayi'in mezkür tarihçeye kayd u dere edilmemiş olduğunu anladım. O zamandan bu ana kadar cilveger·i zuhOr olan daha bazı tebeddülatın dahi vukü'u sebebiyle mücerred tarihe hizmet eder maksadıyla evvelkisine nazaran, daha vazılı ve vasi' olmak üzere ikinci defa olarak bu eseri yazıp basdırdım"{Sali h Asım, Osküb Tarihi ve Civôr1, Halil Kazım Matbaası. üsküb 1351, s. 3}.
SULTAN RBŞAD'IN RUMELI SBYAHAnESNASINDA TAKDIMEDILEN üSKOB TAlUHÇllSI 1 375
demik camianın istifadesine sunulması, genelde Balkan tarihine, özelde ise
üsküp ve Makedonya ile ilgili araştırmalara ve nihayet müellifı ü~küplü Sa
lih Asım Bey'in biyografısiyle ilgili çalışmalara mütevazı bir katkı olacaktır.
Malum, Osmanlı padişahları payitaht İstanbul'u, sefer haricinde velev
ki hac farizası için olsun, terk etmezlerdi. Sınırlı da olsa memleket gezile
ri ı83o'da Sultan II. Mahmud'la birlikte başlar ve ı867'de Sultan Abdüla
ziz ile Avrupa ve Afrika boyutu kazanır.12 Yukarıda işaret edildiği üzere,
Balkanlar'daki hassas dmum ve özellikle İttihatçılann telkinleriyle Sultan
Reşad 5 Haziran 19ıı'de İstanbul'dan hareketle; Selanik, Üsküp, Manastır ve Kosova'yı da kapsayan Batı Rumeli seyal1atine çıktı. Selanik'ten hareket
eden ve Topçu, Gömence, Gevgili, Mirafçe ve Köprülü istasyonlarında yer
yer Marş-ı Sultani çaldıı·ıp teb'asıru selamıayan Sultan Reşad, ıı Haziran
1911 pazar günü ikindi sulannda Üsküp'e ulaştı. Bu esnada, yaşadıklan böl
gelerin de seya!J.at-ı şahane güzergahı kapsamına alınması için ölümü göze
alarak raylafa yatanların çıkması ilginç bir ayrıntıdır. Öte yandan padişahı karşılamaya gelenler arasında, sırtında hastalarıru taşıyanların mevcudiyeti
ve halife-i ruy-i zemin zıllullahi fı'J-alem Sultan Reşad'ı gördüklerinde şifa
bulacaklanna olan inançları,13 merkezde imajı hayli yıpranmış olsa da Os
manlı padişahının bu dönemde taşradaki halk nazanndaki tasavvurunu
göstermesi bakımından kayda değer bir husustur.
Sultan Reşad süslü taklarla bezenmiş Üsküp'te, kaleden yapılan top
atışları ve halk oyunları eşliğinde yabaıncı misyon temsilcileri, askeri ve
mülki erkan, din adamları, öğrencil.er ve civardan toplanıp gelen binlerce
Arnavut'un "Padişahın1ız efendimiz imreti (yaşa)" naralanyla karşılandı.
Halkı selamladıktan sonra ikametine tahsis edilen Mekteb-i Sultani'ye geçti.
Ziyaret-i Şahane'nin getirdiği coşku, fener alaylarıyla gece de devam etti. Er
tesi gün İttihat Terakki delegelerini, heyetleri ve konsolosları kabul eden Sul
tan Reşad, ikindi namazım Sultan Murad Camü'hde eda etti. 13 Haziran Salı
günü ise Arnavut isyancılardan Süleyman Batuşa ve Hasan Plave'yi kabul ederek aifettiğini ilan etti. Keza halkın gönlünü almak amacıyla; fnkaraya,
diyetirıi ödeyemeyen mahkılmlara, mektep ve medreselere, Mevlevihane ile
12 Abdülkadir özcan, ·ıı. Mahmud'un Memleket Gezileri: Prof Dr. Bekir Kütükoğlu'na Armağan Say/SI, istanbul ı 991, s. 361-379; Nihat Karaer, Abdüloziz'in Avrupa Seyahati, Ankara 2007.
13 Mevlüt Çelebi, Sulcan Reşad'm Rumeli Seyahati, lzmir 1999, s. 46-47.
376 1 BAL~'ILAR'OA İSLAM ~lEDE.'IiYETI. DÖ RDÜNCÜ MiLLETLERARASI KONGRE TEBLİc:l LERi
sair tekketere binlerce lira bağışladı. Dikkat çekici bir diğer husus, bölge
de çok yaygın olan kan davalarının ortadan kaldırılması için otuz beş bin
lira bağışlamış olmasıdır. Sultan Reşad'ın Üsküp ziyareti, 15 Haziran sabahı
trenle Priştine'ye hareketiyle son bulmuştur.14
İşte padişaha bu ziyaret esnasında sunulan Osküb Tarihçesi'nin muhte
vasına geçmeden önce; müellifi Salih Asım Bey hakkında kısaca malurnat
vermek yararlı olacaktır: Salih Asım Bey (ı869- 1935), Üsküp'ün en köklü
ailelerinden biri olan Simitçiler'in Müftüler kolundan Hacı Rüstem Bey'in
oğludur. Kosova vilayet meclisi azası da olan Salih Asım Bey, ı888-96 yılları
arasında Üsküp belediye reisliği yapmıştır. Yakın zamana dek kendisi hak
kında neredeyse hiç bilgimiz yoktu. Ancak son dönemde yapılan iki çal ışma
sayesinde, biyografisi ve eserleri konusundaki belirsizlik kısmen aydınlanmıştır.15
Şeceresini, aslen Üsküplü bir alim olan ve rı. Bayezid'a hocalık yapan
Şeyh Lütfuilah Efendi'ye bağlayan Salih Asım Bey, ı 869'da Üsküp'te doğdu.
İsa Bey Medresesi'nde tahsil gördükten sonra memuriyet hayatına atılarak, Kosova vilayet idare meclisi azalığı, nafia komisyonu üyeliği ve ı888-96 yıl
lar ı arasında Üsküp belediye meclisi reisliği yaptı. ı899'da ise ikinci kez be
lediye meclisi reisliğine tayin edildi. Bu tür idari görevler yanında, kurucusu
olduğu Mekteb-i Sanayi' (Sanat Okulu) heyeti başkanlığın ı da yürütmüştür.
Hizmetlerinden ötürü 2. dereceden (saniye) müll<iye, 4· dereceden Osmani
ve Meddi nişanlarıyla taJtif edilen Salih Asım Bey,16 1919<la kw-ulan İslam Muhafaza-i Hukuk Gerniyeti üyeliği ile 1932'de kurulan ve merkezi Üsküp'te
bulunan, Şefkat: İslam Fukara Yardım Cemiyeti-i Hayriyyesi başkanlığı yap
mıştır. Bu suretle müJki ve idari görevler yanında, eğitim ve hayır işleri sa
hasında da önemli hizmetler ifa etmiştir.
Salih Asım Bey'in idari ve siyasi faaliyetleri konusuna dair ayrıntılar bu
14 Çelebi, a.g.e, s. 40-47; Selçuk Mülayim, ·sultan Reşad'ın Rumeli Seyahaıi': Balkanlarda Kültürel Etkileşim ve Türk Mimarisi Uluslararasi Sempozyumu (17-19 May1s 2ooo-Şumnu). Ankara 2001,1,477-482.
1 s Süleyman Baki, Salih Asım Beyin Osküb Tarihi ve Civao adlı eserini sadeleştirerek neşrederken, eserin giriş kısmında biyografısine dair önemlı bilgile· vermi şti r. Nesimi Yazıcı ise onun eserlerinde Üsküp'le ilgili bilgileri içeren bir tebli~ kaleme alara< biyografısire katkıda bwlunmuştur (Salih Asım, Osküb Tarihi ve Civa n, sadeleşti ren: Süleyman Baki, Istanbul 2004, s. 15-21; Nesi mi Yazıcı,"Sa'ih Asım'ın Eserlerinde Üsküb: Tarih Boyunca Balkanlardan Kafkastoro Türk Dünyası Semineri (29-31 Mayıs 1995) Bildiriler, lsranbul1996, s. 49-60.
16 1896/1314 Kosova Vilayet i Salnamesi. yay. H. Yıldırım Ağanoğ u. Istanbul 2000. s. 67, 71.
SIJLTAN RllŞAD'IN RIJMill.l SEYAHAT! ~ASlNDA TAKDtllt EDh.EN OSKOII TARlHÇESt 1 377
/
S.ııh ""'"'Bey (1869-1935)
~: ~
~ Salih Asım, Osküb TarihiveCivart, sade:eştiren Sü.eyman Baki,lstanbul2004
çalışmanın amaç ve kapsamı dışında olduğundan, sadece şu önemli başlık
lara lemas etmekle yetinelim: Salih Asım Bey Üsküp'ün "emlak-akar sahi
binden ve eşrafından"17 zengin ve nüfuzlu bir şahıstı. Bu ilibarla belediye
reisi olmadığı dönemlerde dahi Vardar Nehri'nin ıslahı gibi şehrin bir takım
sorunlarının çözümünde öncülük etmiştir.18 Yine eşraftan bazılarıyla ortak
laşa Tophane Çiftliği mevkiinde buhar gücüyle işleyen Avrupakari kiremit
ve tuğla fabrikası açmış ve işletmiş, 19 Üsküp'teki geniş arazilerinde kozacı
lık yapmıştır.20 Onun zengin ve nüfuzlu olması, elbette şehirde rekabeti de
köri.i.klemiştir. Özellikle belediye reisliği döneminde rakipleri müderris ve
meşayihi de devreye sokarak azli konusunda ciddi anlamda çaba sarf et
mişlerdir.21 Öte yandan I. Dünya Savaşı arifesinde giriştiği siyasi faaliyetler
17 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Hariciye Nezareti Siyasi Kısım (HR SYS), nr. 2266/6.
ıs BOA. Dahiliye Nezareri Mektubl Kalemi (OH. MKT}, nr. 2885/99.
19 BOA. OH. MKT, n-. 126/29; OH Mi<T, nr. 2033/15; Babtali EvrakOdası (BEO), nr. 20ıl/ 1 5271
20 BOA. Rumeli Müfenişliği Arzuhaller (TFR.I.ŞKT), nr. 76/7559.
21 BOA, :ra de Hususi (1. HUS), nr. 80, 13 i 7.U36; BEO, nr. ı 444/1 08278; Yıldıı Perakende l:vrakı Askeri Maruzat (Y. PRK ASK), nr. ı 92/44.
378 1 BALKA!>"l.AR' DA İSLAM MEDBNİYETi. DÖRDÜ:-<CÜ MİUETLERARASI KONGRE TEBLİGLERi
nedeniyle merkezin talimatıyla takibata uğramış ve sürgün cezasına çarp
tınlmıştır.22 Ömrünün son yıllarını memleketinde geçiren ve 1935'te vefat
eden Salih Asım Bey'in kabri, Gazi Baba (Kadı Baba) kabristanındadır.23
Salih Asım Bey'in Üsküp'le ilgili kaleme aldığı ilk eser, Sultan Reşad'a
şehri ziyareti esnasında sunduğu Tarihçe'dir. İkinci eseri ise bundan yirmi
bir yıl sonra (1932) kaleme aldığı ve ilkinin genişletilmiş hali olan Üsküb Tarihi ve Civtın'dır.24 Tebliğin konusu olan üsküb Tarihçesi, yukarıda da işaret
edildiği üzere risale hacminde bir yazma eserdir.
Eserin muhtevasına geçmeden önce, müellifin metodolojisine ve üslu
buna kısaca değinmektc yarar vardır. Salih Asım Bey eserini kaleme alır
ken, özellikle Üsküp'ün Osmanlı öncesi tarihine temas ederken Latin, Slav
ve Germen kaynaklarına ınüı-acaat etmiştir. Yerli kaynaklan ise Evliya Çelebi Seyahatnamesi, Ahmed Vefik Paşa'nın Osmanlı Tarihi, Tevfık Paşa'nın
Osmanlı Ttırih- i Cedidi, Cevdet Tarihi, Tezkire-i Latifl, Sicill-i Osmdni ve
Kamusıı'l-A'ldm gibi meşhur eserlerdir. Müellif, yerli yabancı kaynakları
mukayeseli bir biçimde ve analiz, tenkit ve terkip gibi ilmi usullere riayet
ederek kullanırken, vakfıyelere, kitabelere ve mezar taşlarına da müracaat
etmeyi ihmal etmemiştir. Ayrıca bölge tarihi açısından önemli olan şifahi
bilgileri ve rivayetleri de aktarmJştır. Eseri değerli kılan hususlardan biri de
toponimik bilgiler verilmiş olmasıdır. Üslubu oldukça sade olan müellif,
yazma esere sayfa sayıları eklemiştir. Ayrıca dikkat çeken bir başka husus,
o dönemde henüz yaygın olmayan bir tarzda, istifade ettiği eserlerin refe
ranslarını dipnotlarda göstererek, günümüzde de geçerli olan ilmi kurallara
uymuş olmasıdır. Eser muhtemelen Üsküp'ü ziyaret edecek olan padişaha
yetiştirilmek amaayla, alelacele kaleme alınmış olmaltdtr. Zira metnin insi
camsızlığı, stk sık yapılan takdim vetehirler bunu düşündürmektedir.
Müellif Salih Asım Bey "Mukaddime" başlığı altında sözlerine, mütevazı
eserinin "kanncanın Süleyman'a hcdiyesi" (mür-ı za'ifın Cenab-ı Süleyman'a
tul1fesi) olarak görülüp kabul edilmesi istirhamıyla başlar ve maksadının, sis
ler ardında meçhul kalmış olan kadim medeniyet merkezlerinden Üsküp'ün
tarihini ortaya koymak olduğunu ifade eder. Dua faslının hemen altında yer
22 BOA. HR. SYS. nr. 2266/6, lef 1-5.
23 Salih Asım, Üsküb Tarihi ve Civa n, sadeleştiren Süleyman Baı<i, s. ı s-ı 8.
24 Salih Asım, Osküb Tarihi ve Civan, Halil Kazım Matbaası, üsküb 1351; Salih Asım, Üsküb Tarihi ve Civafl, sadeleştiren Süleyman Baki, Istanbul 2004.
SlJLTA.~ REŞAD'JN RU'Ml!LI SEYAHAT! ESNASfNDA TAKOlM EDILE.'! 0SK0B TARIHÇP,St ( 379
alan tarih, eserin 9 Haziran 1911 <le ilanal edildiğini göstermektedir.
Besınele ile başlayan ilk bölümde; Dardanlardan başlayarak o dönemde
adı Tarasyum (Torasium) olan Üsküp ve civannın geçmişi hakkında ayrın
tılı bilgiler verir . .Bu meyanda, M.Ö. 2ıo<la Makedonya Kralı Il. Filip (Philip
pas) döneminde bölgenin Prizren'e dek istila edildiğini ve Yukarı Makedon
ya olarak adlandırıldığmı ıikreder. Büyük İskender (III. Alexandros, M.Ö.
356-323) dönemini atlayarak, Üsküp'ün Doğu Roma (Bizans) hakimiyetinde
Jüstinyen (Justinien) döneminde oldukça önemli bir merkez haline geldiğini
ve bu dönemde kurulan diğer şehirlerden üstünlüğünü belirtmek amacıyla
"] üstiyen Prima" (Justiniana Prima) olarak adlandırıldığını nakleder. Roma
ve Sırp imparatorluklan devriyle ilgili de bir takım ayrıntı lar verdikten son
ra, şehrin bu dönemde "Skupi" ve "Skupya'' olarak anılmaya başladığım ifa
de etmek suretiyle bu faslı kapatır.
Salih Asım /Bey Tarihçe'sinde, OsmanJı devrini daha ayrıntı lı olarak ele
almışttr. Üsküp'ün fethi bahsinde Yıldırım Beyazid devrinde h. 792 (Aralık
1389-1390)'de Timurtaş Paşa'nın maiyetinde bulunan Paşa Yiğit Mehmed Bey tarafından Osmanlı. hakimiyetine alındığı ve kabrinin Meddalı Medre
sesi haziresinde bulunduğu belirtilir. Fetihten sonra şehrin adının "Üsküb"
şeklinde telaffuz edilmeye başianelığını ve Tuna nehri ile civarını kontrol
altına alıncaya kadar, Osmanlıların uzun süre şehri Sırp, Macar, Hırvat ve
Almanlara karşı yaptıkları askeri harekatın üssü ve sevkiyat merkezi o,larak
kullandıklarını ifade eder. ·
Salih Asım Bey Üsküp'ün, Sırp kralını Semendire'de esir eden ümeradan
İshak Bey ve oğlu İsa Bey ile Yahya, Mustafa ve Mehmed paşaların karargahı
ve ebedi istirahatgahı olması bakımından da önemli olduğuna dikkat çeker.
Akabinde, birçok haytr kurumu tesis eden, sayısız mimari eser btrakan ve
tesis ettikleri vakıftarla bunları yaşatanları şükranla anar. Müellifbu nokta
da sözü, Üsküp'e asıl şöhret kazandıran halef-selef iki Osmanlı padişahına getirerek yeni bir bahis açar: Minnetle andığı bu padişahlar; Üsküp'ün tam
ortasında bir cami ve Taşköprü yaptıran II. Murad ile "asil evladı" Fatih Sul
tan Mehmed'dir. Bu arada topanimik bilgiler de verir. Mesela ll. Mehmed'in,
İskender Bey Castrioti isyanını bastırmak için ordusunu bir yıl Üsküp'te kış
ıattığını ve topları yerleştirdiği şehrin kuzey-batısındaki mevkiin, hala Top-
380 J BALKANI.AR'OA İSLAM MEDEN'İYETi. DÖRDÜNCÜ MİLLETJ.ERARASI KONGRE Tl!BLh'kBld
hane olarak anıldığım nakleder.25 Ardından da meşhur Vardar Köprüsü'nün
III. Murad devrinde onarıldığmı ifade ederek, tarihçiler ile mimarlık ve sa
nat tarihçileri için oldukça önemli olan tamir kitabesinin metnini verir:
Ta'mirini gören bu cisr-i nazirin Tahsin idüp dediler evvelkinden çok a'la Ta'mir olunmak ile yapıldı gönlü halkın Oldu hilal, tarih-i termim-i cisr-i bala
sene 987 (1579-1580).
Osmanh fütuhatının Üsküp merkezli olarak tedricen ilerlediğini , ancak
bunun salt, bir bölgenin ele geçirilmesi şeklinde mütalaa edilmeyere k Kemal
Paşa-zade ve sair meşhur ilim adamlarının bölgeye gönderildiğini, bunlarm
himmetiyle pek çok alim, edip ve faziletli insan yetiştirildiğini ifade eder.
Osmanlı Devleti'nin, bölgede kahcı olmasını sağlayacak en önemli unsur
olarak gördüğü müslüman nüfusu arttırmak amacıyla, Anadolu<:ian binler
ce insanı bölgeye iskan etmesini ise oldukça stratejik bir hamle olarak de
ğerlendirir. Bu bağlamda, Osmanlıların bölgenin imarı ve kalkınması için
vücuda getirdikleri sayısız eserin Üsküp'ün merkeziyle smırh kalmadığıru
ifade ettikten sonra, söz konusu bölgelerde bulunan mimarı kalıntıları, iddi
asının delilleri olarak takdim eder.
Üsküp'ün kaderini, Osmanlıların Balkanlardaki siyasi iniş-çıkışiarına pa
ralel olarak değerlendiren Salih Asım Bey, II. Süleyman devrinde Avusturya
lılarm ve Macarların, ı687-ı689 arasında bölgeyi işgaliyle tablonun değiş
meye yüz tuttuğunu ve birkaç asu·da vücuda getirilmiş eserlerin, birer birer
yok edilmeye başlandığıru esefle zikreder. Verdiği ilk örnek, neredeyse yarısı
yıkılan ve milirabının cephesi ile iki yanında bulunan tarih kitabeleri par
çalanan meşhur Taşköprü<:iür. Uzun süre harap halde kalan Taşköprü'nün,
kısa süre önce yenilendiği ve tarih kitabesirıin yerine mermer bir levha ko
nulduğu şeklindeki ifadelerinden hareketle, Stıltan Reşad'ın Haziran 19ıı'de
çıktığı Rumeli gezisi kapsamında Üsküp'ü de ziyareti kesinleştiğinde, köprü
nün alelacele elden geçirildiğirıe hükmetmek mümkündür.
Bu noktada müellifın altını kalın çizgilerle çizdiği bir diğer husus, Avus
turya-Macaristan işgali döneminde, Müslüman ahalinin maruz kaldığı eza
ıs Salih Asım, Tôrihçe, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi (TSMK), nr. M. R 616, s. 1-2.
SULTAN REŞAD'IN RUMEI.t SEYAHAT! ESNASlNDA 'rAI<DlM EDİLEN ÜSK'OB TARIHÇESI 1 381
ve cefa nedeniyle yurtlarını terk ebniş olmalarıdır. Bu bölgelerde vaktiyle
müslüman köyleri bulunduğunu, mezar taşları ile sair eserlerin bunu ispata
kafi olduğunu dile getirir. Üsküp civarındaki kasaba ve köylerin, o vakit nü
fusunun 200 binden fazla olduğunu bazı yabancı kaynakların da zikrettiğini
nakleden müelli(, bu suretle yaşanmış olan göçlerin boyutlarına dikkat çeker.
Ardından, Köprülü Mustafa Paşa ve Selim Giray komutasındaki Osmanlı or
dularının bölgeye gelmesiyle müslümanların rahat nefes aldığını zikrederse
de önemli yapıların ve evlerin yakılıp yıkılınası nedeniyle, halkın büyük bir
kısmının yurtlarına dönemediğini, Üsküp havalısinin metruk arazilere dö
nüştüğünü ve bir daha· eski şenlikli günlerine kavuşaroadığını ifade eder?6 Bu
noktada yine ilginç bir ayrıntı olarak, "macir" ya da "muhacirlerin" bir kıs
mının İstanbul'a giderek Eyüp civarında Üsküplü mahallesini kurduklarını
beliıtir. Bugün Kırklareli'de Üsküp ismiyle bir belde, İstanbul Un kapanı'nda
bir mahalle (Üsküplü Mahallesi), çeşitli yerlerdecaddeve mescit isimleri ve
yine Düzce -ıneÇkezde Üskübü şeklinde okul isimleri mevcuttur.
Müslümarıların Üsküp'ü zorunlu olarak terk etmesiyle, verimli arazilere
sahip bu bölgenin hristiyanJar tarafından bultınmaz bir fırsat olarak adde
dildiğine dikkat çeken Salih Asım Bey, iki asır kadar süren bu makCıs talibin
ı877'de patlak veren 93 Harbi gibi müessifbir hadiseyle birlikte tersine dön
düğünü, Ruslardan kaçan birılerce müslümanın Üsküp ve civarına sığınma
sıyla, şehrin müthiş bir süratle tekrar büyümeye başladığını kaydeder. Öte
yandan, demiryollarının inşasından sonra Selanik, Mitroviça ve Belgrad'ın
kavşak noktasında yer alan Üsküp'ün gelişiminin daha da hızlandığını ifade
eder. Şehrin iktisadi kalkınmasına paraleM ol aral< II. Abdülhamid devrindeki
eğitim seferberliği sürecinde bu alanda da önemli gelişmelerin yaşandığını
ve Üsküp'ün, çağın gerektirdiği seviyeye kısa sürede ulaşacağında şüphesi
olmadığını dile getirir. Bu teselli ve temenni faslından sonra, Salih Asım Bey, Üsküp'te medfun
mühim ve meşhur zevata temas eder. Bu fasılda kısa bilgiler eşliğinde, I. Süleyman'ın (Kanuni) evladından Mehmed Bey'in kızı Hüma Şah Sultan'ın
türbesi, mektep ve vakıflarına değinir. Keza Beyhan Sultan türbesi ile İlaldı Sultan'ın harap bir tabhanesinden söz eder. Bu arada çok daha ilginç bir
26 Tôrihçe, TSMK. nr. M. R. 616, s. 3-4.
382 ) BALKANLAR'DA iSLA.l\1 MEDENİYETi. DÖR..OÜNCÜ MİLLE'nERARAST KONGRE TESLiGLERİ
konuya temas eder. Şöyle ki; Üsküp'te Kasabhane çarşısının arkasında27
ve Eski Kabristan olarak adlandırılan mevkide, tarihsiz şahidesinde Mı
sır Meliki Gavri28 (öl. ısı6) (Melik-i Mısr Sultan Gavri) yazılı bir mezar
bulunmaktaydı. Osmanlı tarihlerinin çoğunda, Melik Kansu Gavri'nin I.
Selim (Yavuz)'le Mercidabık'da yaptığı savaşta (ı 5 ı 6) katiedildiği yönünde
bilgiler yer aldığını, üdebadan (Namık) Kemal Bey'in ise Evrak-ı Perfşan
adlı eserinde, Melik Gavri'nin savaş meydanından ansızın yok olduğunu
belirttiğini nakl eder. Ardında da Melik Gavri'nin fakir bir seyyah kılığında
Üsküp'e geldiği, cüzi bir ücret karşılığında, harabeleri hala duran harnarnda
ömrünün sonuna dek çalıştığı ve vefat ettiğinde kıyafetinin altında "Melik-i
Mısr Gavri" ibaresi yazılı bir mührün bulunduğu yönündeki yaygın mahalli
rivayeti nakleder. Fakat bir kayd-ı ihtirazi olarak; geçmişte yabancı mem
leketlere fırarın oldukça zor olduğuna, o valcit hıristiyarıların müslüman
lara karşı sergiledikleri taassup ile Arabistan ve Anadolu'da gizlenmenin
neredeyse imkansız olduğuna dil<kat çektikten sonra, Melik Gavri'ye izafe
edilen kabrin, başka birine ait olması ihtimalinin daha kuvvetli olduğu yö
nündeki kanaatini belirtir.29 Üsküp'te ınedfun olan meşhurlar faslı, kadılık
da yapan münşi Veysi Efendi bahsi ve şahidesinde yer alan tarih mısraı ile
tamamlanmıştır: "Uçdu Veysi gitdi bab- ı Cennete''.30
Salih Asım Bey'in bir sonraki bahsi, Üsküp'teki tarihi rnekatılara dairdir.
Bu konuda yazarın tam bir liste verme endişesi bulunmadığı açıktır. Dağınık
olarak verilen bilgilerin, müellifın hakkında birnebze malumatsahibi oldu
ğu eserlerle sınırlı tutulduğu görülür. Mesela, mevkii ve cesameti itibarıyla
şehrin en görkemli yapıs ı olan kaleyi Romalıların inşa ettiklerini, daha sora
Osmarılılar tarafından ilave edilen kısımlada mevcut heybetli halini kazan
dığını ifade eder. Ardından, yine pek de insicam ve kronoloji gözetmeden,
27 Daha sonra bu bölge Odunpazarı olarak adiandıni mıştır (Salih Asım, Osküb Tarihi ve Civan, s. 22). Süleyman Baki tarafından sadeleştiri lerı aynı eserde, bu bölgenin ismi Tavukpazarı şeklinde verilmiştir (a.g.e, s.4 7).
28 Seyyid Muhammed es-Seyyid, "Kansu Gavri~ TDViA, XXIV, 314-316.
29 Salih Asım Bey 1932'de neşrettiği diğer-eserinde, bu bahsi daha geniş olarak ele almış, M elik Gavri'nin savaş meydanında katiedildiği ya da bir grup askeriyle firar ettikten sonra üzüntüden felç geçirip öldüğü
ve askerleri tarafı ndan bilinmeyen bir yere gömüldüğü yönündeki bir takım bilgileri değerlendirir. Ardından da Melik Gavri'nin, vefaundan sonra boynunda asılı bulunan bir mühürden gerçek kimliğinin anlaşıldığı şeklindeki rivayeti nakleder. Ilk eserinde ismini belirtmediği. Gavri'nin çalıştığı hamamın ise lshak Bey tarafından yaptı rıldığını ilave eder (Sa lih Asım, Osküb TarihiveCivan, s. 22-23).
30 Tôrlhçe, TSMK, nr. M. R. 616, s. 5-6.
SULTAN RJ!ŞAD'lN RUMELI SEYAHATi E&"'AS!NDA TAKDIM EDILEN OSKüB TARIHÇESİ 1 383
isa Bey Camii avlusundaki ka gir kütüphane ve işler vaziyette olan Kurşun lu,
Sulu ve Kapan hanları ile Çifte Hamam'dan bahseder.
Bu fasılda müellifin verdiği bilgiye göre; Üsküp'ün batısında ve merkeze
iki saat mesafede Vardar Nehri kıyısındal<iı Hüseyin Şah köyünde "gayet Iatif
ve hoş" kagir tek kubbeli ınetruk bir cami ile yakınında bir türbe mevcuttu.
Bunların kapıları üzerinde yer alan kitabelerdeki bilgilere göre, söz konusu
camü Hüseyin Şah namında bir zat yaptrrmıştı. Yine Mustafa Paşa Camii
için gerekli suyun, seviyesi düşük yerlerden geçirilmesi gerektiğinden şehrin
kuzeyinde, Topçu Dairesi civarında yaptınlan sanatlı kemerierin o esnada
sağlam ve kullanılmakta olduğunu öğrenmekteyiz. Ardından Slav, Latin
ve Cermen tarilllerinin çoğunda zikredildiği üzere su kemerleri ile Vardar
Köprüsü'nün Roma eserleri değil, bilakis Osmanlı eserleri olduğunu, hem
muteber tarih kitaplarının hem devakıfı olan Mustafa Paşa'nın vaktiyelerin
de yer alan kayıtların ispata kafi olduğunu ifade eder. Ayrıca Taşköprü'nün . /
üzerinde Isla,m eseri olduğuna delalet eden taştan mihrapların mevcudiyeti
ve bunların in.uhdes olmayıp köprüyle birlikte inşa edildikleri hususunun
altını çizer.
Bu fasılda son bahis, Üsküp'ün güney-doğusunda ve dört saat mesafede,
cilt hastalıkianna ve mafsal ağrılarına iyi gelen, şifası ve mutedil sıcaldığıyla
şöhret bulmuş olan kaplıcadır. Davut Paşa tarafından kıymeti takdir edi-ı
len bu kaplıca için önce bir havuz yaptırılmış ve kaynağına doğru bir tünel
kazılarak şifalı su havuza akıtılınıştı. Daha sonra bu havuz, Üsküp Sahayi
Mektebi'ne gelir kaynağı oluşturmak üzeı·e, okulun komisyonu tarafından
genişletilmiş, etrafına yeni havuzlar eklenmiş ve fonksiyonu kalmayan tünel
de eskisi gibi bırakılmıŞtı.31
Salih Asım Bey, eserinin son kısmını oRuştw·an "Hatime" başlıklı fasılda;
Üsküp'teki eğitim kurumlarmdan Mekteb-i Sultani ve yüzlerce yetim için bir
marifet kaynağı olan sanayi mektepleri ile henüz inşaatı tamamlanmamış
olan Daru' l-mualiimin binasına dikkat çeker. ifadelerinden, okul sayısının arttırılması ve inşası süren eğitim kurumlannın bir an evvel tamamlanınası
talebini çıkarmak güç değildir.
Tarihçe'nin son faslı ise ticaret ve ziraat başlıkları etrafında, iktisadi so
runlara tahsis edilmiştir. Müellif öncelikle, Üsküp'ün mevkii itibarıyla avan-
31 Tôrihçe, TSMK, nr. M. R. 616, s. 7-8.
384 1 BALKANLAR'DA İSLAM MEDENİYETİ. DÖRDÜNCÜ MİLLETIERARASl KONGRE TEBLİGLERİ
tajlı konumuna temas ederek; Avrupa, Selanik ve Mitroviçe demiryollarının
kesiştiği kavşakta yer alan şehrin, Adriyatik denizine kadar uzatılınası plan
lanan yeni hatların bağlanınasıyla ticaret hacminin muazzam derecede arta
cağı görüşünü dile getirir. Sanayiden mahrum, ticareti malıdut ve bu yüzden
sadece ziraatla maişetini temin etmeye ma.hkfun kalmış olan Üsküp halkı
nın yetiştirdiği ürünlerin, kısmen İtalya ve Fransa'ya ihraç edildiğini, kala
nının da içeride tüketildiğini ifade eder. Ancak İtalya ve Fransa'nın 15-20 yıl
önce vazettiği himaye usulü nedeniyle ihracatın durma noktasına geldiğini
hatırlatan müellif, komşu Sırbistan'ın, gelişmiş ziraatıyla rekabete meydan
bırakmadığına ve civar pazarları tekeline aldığına dikkat çeker. Bu duru
mun Üsküp'teki zirai faaliyetleri felç ettiğini ve çiftçileri, ödenmesi mümkün
olmayan borçlara gark ettiğini dile getiren Salih Asım Bey, müslümanların
elindeki tarım arazilerinin yavaş yavaş gayrimüslirnlere intikal ettiğini bildi
rerek, acı ve aynı zamanda tehlikeli bir gelişmenin altını çizer.
Eserin son satırları, çözüm önerileri ve temennilere ayrılmıştır. Altı çi
zilen başlıca çözüm önerilerini; halkın mutluluk ve refahını temin için ip
tidai düzeyde bulunan ziraatın acilen ıslahı, muasır teknolojilerin ithali ve
köylerde uygulamalı eğitim de veren ziraat mekteplerinin açılması şeklinde
özetlemek mümkündür. Bu öneriyi, Sultan Reşad'a hi tab en müeddep bir üs
lupla kaleme alınmış satırlar takip eder ve iklimi müsait, toprağı milinbit
ve suları bol bu bölgenin fukara müslüman halkı için padişahtan istimdat
edilir. Ardından ticaret ve ziraatın olmazsa olmaz unsurlan olan yollar, köp
rüler vb. bayındırlık ve altyapı hizmetlerinin eksikliğini gündeme ·getiren
müellif, padişahın teşrifiyle birlikte gelen hareket ve bereketi, söz konusu
mahrumiyetlerin giderilmesi için bir başlangıç olarak. değerlendirir. Bu
rada Salih Asım Bey'in, bugün de geçerliliğini koruyan, idarecilerin taşra
ziyaretleri arifesinde gözlen_en hummalı ancak muvakkat çalışmalann da
imi kılınmasın ı ima ettiğinde şüphe yoktu):. Elbette muhatabı padişah ol
duğundan, bu talep temenni ve himmet makamında dile getirilmiştir. Keza
aynı sebeple, eserin son satırlarının şu dua cümlelerinden oluşması da şa
şırtıcı değildir: "Heman Cenab-!ı'Hakk mülk ü millete nafi' olacak daha nice
nice seyahat-ı şahanelerine muvaffak buyurması duasını tekrar ile tertib-i
zeban-ı musadakat eylerim, amin bi-hürmet-i seyyidi'J-mürselin'~ 32
32 Tdrihçe. TSMK, nr. M. R. 616, s. 9-1 O.
SULTAN REŞAD'IN RUMELI SEYAHAT! ESNAS~DA TAKDIM EDILEN ÜSKÜB TARIHÇESİ 1 385
386 J BALKANLAR'DA İSLAM MEDBNİYETi. DÖRDÜNCÜ MİL.LETLERARASI KONGRE TEBLİGLERİ
->Cl - -fT.J ..;ı ~ ~ N
~ E-ı
~ ,.... Q ;>-<
~ < rr.r-< = ~ /~ j 00 l.D - Q ~
~ ~
~ ~
p.. = ö o J";ı;1
fo< ~ z
" co ""
~ ~ 5 ~ o
~ ~ ~ e ~
1 ~ eı :ı
~ " ·:5 ~ ! ~ ~
~
1 J
rj: i'; ' . 1 •,.
l
~- ~ .. -- ··-......... ....-::_ .,-.;..,. ..
t' 1 c-rı·f.'fc~ .;':' c ,, , , ''" c 1 ) ::v:..:;.,),... .,. '> ) '?')'i.' r.- ),, ı .ı., :VJir<),t<:- )\~
;,;...;) :; ,;.. '1" olr,("':.,., ' '1'?-(rY"' • r;..(\- 1-, ~ • • • ot ' •• • •
• • • 1 • • • ".:O: . .f r • ~r~ r~~r~ ' ',..r,rrr • ,,.. ;,ıf'~f?
'?';n,r,..r.:,~ ;.t' f'r.'!r ~~n tv'"r ' ,'r:"' ~~~ .;-),..?-,r;.:.: rr ;-" ).(- ~ - ;._,., ... , ,.,;,...~.,..,
• , ' • . • t • 'f,' ıl 1
'.~: 1"-:'.j"~.r"('\."- .~1> :,~ , ·~ı- J/''~?
rr.· c., '7''r'f' , ... ,,;,c;, r; "-:-•t-r."•;t''"'~O
rr•,...- •r :r.-. --: wf.,/ ,,_:ı ı;- r: r--iı ~;,,:. -:""-:> ; . . " ,, / . . ~(',;.(? ~. r;r. 'f'~ . :..-<7 . :--~.. yY~~ 's"~ .. . , ~ '":"' • ; j'jı i-rı n; ,_j, • ,:._,. ...f..-y;., nv 1'JM~ ,. . . .. ,,.... . . . ~"":'",ı-ı;-~ /~~ ,.<: , C\]~~ .. r~n ;f'"'r~r ~:~ ·
·~.P, r:''~ .r-; r~i-':'"'Yr~.:,-~ ~;) ~,... ... ~ -
""f" ".1-Jı't':'" trı;' O) "":'" ~-:'r:' r~r/Vr>
~):/'r:"ir) ,;..1",, ı,;.,..,,:.,,,. •f'r:,r"'-:'·'r
....,...1? , ,.(;,,/'Jr. ,,, f' ~ · r.rrJ rr ""..!'~ c 1 l ,. • 1 .• "' i ' o 1 ; o • ' '
, ..,-:.. 1'«.> ...r,;.. • .;.;.,..,, • ...,...:-, ;,-o(-vr ,.. , ,,.,ri" ,. " • , • "' • ,. • ' ' 1 •
~
_,;.. ~ı:-;tA~ . . ... . . -
~·-- 0.:'""._- ~. ;;..... ___ _:,::_:..:,. J •. ~ ;;,o __
( ll ?"-":""') ,;.: ··~
(';.;. r,:ı,;.:r w--Y.>..J'Ir'f'/,,;.; riı· ,.:.-., 1) ---• • • ,. ~ f • • tl • • • '1' - . !f ,
r /', '1 r t ~ '.Y, n.('_.<-, r..-: ....-j,l'", u ;_..d;, _...r ;. i<'•·('> • . ' ı , • f • , • ' , ,., • , • ' , • • 1
~,1..;~ .i.;- rxo:' ~f'/.f' ,:;;,r(fr> !1?.-ırın,l"..-'/~ . . . . .. .:.;,-.., r,..., "Tl .. "· r , , 1 r h" .("f"l ~ r (? w.;.., r....,. • ·, . . . . . . . ,. ' . :"'_!.(;.-~..sı -;xrr r-:~./;M;r~r~f,_.,~..._,
·~ ~".11/~,1Y'i~<~,,~ .~,; r~~ r~.iyr'
~ ---r. 'q--v '-r;ıirr- -':.....,--: ;;. i' r .... ~,..,;. ::.,ı:; -;;~rf' r,'f;.,.:.q r)' '~'/'1-:ı>j t~~.,.~~('trry.> :;r - ,,.;rJ' -_,-::., ..... ~ :..,.. ,~ ,,. •..11 ,.~ nı
_,;~;.,.,, ~~ · --';'(8'7 r",(,rt'"}": o '~, -;1. ~_,..- ,-..-.
,,.... :;;,:,,...,-; ,., ,-:.. r/1' r;--r- rn/./1'·:..;, .... , ' <. . o • • ı .. ~ • ı .
. r,.f-r-;•rr .('!rı-:-:'('1 '~r"'r;""' 7':..~, r(."'~':~~
" ' ".J" ,!ir~ •) ~ ~"':'' "1": ' ", 7 o/,/ ~~...-:'"..:. ~
':! ( t:ı!~ 1 rrr, "~"': r ;;ı·,(; 1-;ı ;- ;1;, o~ .-, 1
...:.- • ;r ("1 .. ~.., r.r 1),, ·r. "" .. _..:.,. r .. -:... .,,,.;,;.. ... • • • , /. / • ' t • ·ı , . ~ . . . .
~
/':
W'
r:
1"'.··· ı~
li
- -· ~
'· ı·
r~·
!ıL
388 1 l!ALKA.NLAR'DA İSLAM MEDENİYETİ. DÖRDÜNCÜ MjLLETLERA!lASl KONGRE TEBUGLEru
Salih Asım Bey tarafı ndan Sultan V. Mehmed Reşad'a sunulan Üsküb Tarihçesinin kapağı, ilk ve son sayfalan (Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, nr. MR. 616).
SULTAN R.EŞAD'IN RUMEL! SEYAHAT! ESNASlNDA TAKDİM EDILBN ÜSK0.6 TA!UHÇBS] 1 389