osmanlılar'a(bk. abbasiler [sanati). kasrÜ'l-hayr (.r-=""f~) suriye'de...

2
hane binalarma daha ziyade "hünkar dairesi" düzeyinde mütevazi bölümler Ka- ve Galata mevlevihanelerindeki hümayun ile kay- Tekkesi'nde ise gi- yer güney kesimin üst bünyesi içine Buna ve Bahari- ye mevlevihaneleriyle Selimiye, Sul- tan ve Hasirizade tekkelerinde, hü- direkli veya konsollu cephede gö- rülür. Bi r istisna Merkez Efen- di Tekkesi'nde ise hünkara tahsis edilen oda tevhidhane hücreleri ve birimleriyle beraber türbenin avlusunun çevresine Dini ve askeri okullar olmak üzere res- mi da hüma- genellikle cephelerinden bazan da üzerine görülmektedir. : Yeni Cami ve Hünkar Kas n, Anka- ra, ts .; Ayda Are!'. Onse kizinci Mimarisinde Süreci, is tanbul 1975, tür. ye r. ; Metin z en . Türk Mimarisinin ve Mimar Sinan, 1975, tür.yer.; Sedad Eldem , Türk Evi - Dönemi, istan- bul 1984, ll, 212 -230; Oktay Aslanapa , Osman- Devri Mimarisi, istanbul 1986, tür.ye r.; M. Saha Ali Cami i'ne G özlemler ", Aslanapa istanbul 1996, s. 253-280; a.mlf .. "Hünkar Ka- IV, 100-102. li!l M. BAHA TANMAN Safeviler 1639'da imzalanan ve bugünkü L belirleyen _j XVII. beri la süregelen IV. tahta idareye hakim oldu- yeniden 1 044'te (28 Ma rt 1635) Rev an Seteri'ne IV. Murad, kurtarmak için ikinci defa harekete geçerek al- ve yeniden 048 1 k 1638 ) Safi'nin ordusu. Rüstem Han Diyale nehrinin do- bulunan ordusu da Sad- razam Kara Mustafa idaresinde Diyale nehrinden geçerek Derteng Burada verilmesi lan teklifini reddeden Kara Musta- fa Kebir ve Zühab na kadar ilerledi. Esasen 1039'da ( 1630) 1 048'e (1638) kadar Azerbaycan ve Irak cephelerinde devam eden sona ermesini her iki taraf da arzu etmekteydi. devlet 2185 km. olmakla beraber (Hubbard. s. 1- 2), bunun sadece da- ile 1296 kilomet- relik ihtilat mevcuttu (Sykes, s. 36 5). müzakerelerine ya- bulunan Zü- hab'da kaynak- larda Zühab Iinde yer vekili Saruhan ile din Muhammed Han (BA, ib- nülemin Ta snifi, Harici ye , nr. mej) . 11 Muharrem 1049'da (14 1639) ve üç gün devam eden müzakerelerden sonra 14 Muharrem'de (17 (N aima, lll, 429 ). Bu arada IV. Murad ha- reket Bu sebeple Zühab'da lan tasvibine su- nulmak üzere Rebiülewel 1 049'da (Tem - muz 1639) Muhammed Han dan götürüldü (Kat ib Çelebi , ll , 2 15 ; Naima, lll, 42 0) . ma 1049 1639 s onu ) kesin olarak tasdik ol- du (Fe ridun Bey, ll , 217-219) . ya göre Ar ab denilen Bas- ra ve bölgesi kal- Revan i se Safeviler'e Safevller'in gerek Irak'a gerekse Kars. ve Van'a tecavüzleri önlen- Zühab'da müzakereler üç günde ta - ama iki devlet kiler uzun müddet bu göre sürdü. Nitekim Nadir 1159 (1746) imzalanan Kerden da 1639 Zühab yenilendi. Yi - ne 1823 ve 1847 tarihlerinde imzalanan ve ll. Erzurum da larla ilgili meseleler bu esas narak çözümlendi. Zühab'da ant- ile 1639 kadar devam eden Safevi kesin bir son verildi. Azerbaycan ve Irak üzerinde hak iddia eden her iki devletten Safeviler de Basra körfezindeki hakimi- yetlerini kabul ettiler. KASRT, Abdülcelll b. Musa Bu toprak u ekonomik dan büyük faydalar 1 005' te (1596) Tebriz'den ti- caret güneye yol aç- Öte yandan 1O 14' te ( 1605) isfahan Ermeni na merkez olmak üzere Yeni Cu kur- ticaretin sebep ol- Bu durumdan da fay- Nitekim tüccarlar buradan sahi- le inip deniz yoluyla Hi ndistan veya ülke l erine , karadan üzerinden Halep'e veya Musul üzerinden Diyarbekir ve Anadolu ipek, ve ticari maddeler götürmekteydiler. Bu sayede ticareti büyük ölçüde ve 1640 ile 1670 sadece ipek 50 XVII. 1.814.388 bulan ipek ih- 1670'e 2. 721 .582 kilograma (E/ 2 Suppl. , s. 274-276) . Her iki devlet lehine görülen bu 1736 kurucu- su Nadir iktidara geçmesine ka- dar devam etti. : BA, ibnülemin Tasnifi , Hariciye, nr. 18 dat fet hin de Vez! ria za m Ka ra Mustafa ta ra- ca nibine nde rilen s ulh ve me): Haydar, Mün - British Library : Add. 7688 (t asvi ri in , bk. Ri eu, Catalogue of the Persian Manuscripts, I, 389-39 I) : (2 ) Or. 3482 (ta sviri için , bk. Ri eu, Ca talogue, s. 86-87) : Feridun Bey. ll, 217-219 ; Kiitib Çelebi. Fezlek e, Il, 215; Naima, Ta rih , lll, 420 -4 29; P . Sykes, A History o{Persi a, London 1915, s. 365 ; G. E. Hubbard, From th e Gulf to Ar a ra t: The Exp ed iti on Through Meso- potami a and Kurdistan, Lo ndon 1917, s. 1-2; Kronoloji, lll, 375-384; R. Ferr i er, "Trade from the mid -14<h Ce ntury to the e nd of the Saf avid Period ", CH/r. , VI , 412-490 ; Remzi XVI. ve XVll. Si- yasi 2001, s. 175-195; N. Steensgaard , "l:lar ir", EJ2 (in g.), lll, 210; H. "l:l arir ", a. e., III, 21 4; J. Carswell . "!:ljul- fa ", a.e. Suppl. (in g. ), s. 274-276. Iii! RHOADS M URPHY KASRi, Abdülcelil b. Musa ..s"'}" Ebu Muhammed Abdülceiii b. Musa b. Abdilee iii ei-Ensari el-Endelüsi ei-Kasri (ö . 608/ 1211-12) L KeUim, hadis ve tefsir alimi, _j Aslen Evs kabilesine mensuptur. Kur- (Cordoba ) olmakla beraber Fas' ta Sebte (Ceuta ) Kasrüabdül- kerim 'de (Kasrüküta me ) ikamet etmesi 575

Upload: others

Post on 20-Sep-2020

9 views

Category:

Documents


0 download

TRANSCRIPT

Page 1: Osmanlılar'a(bk. ABBASiLER [Sanati). KASRÜ'l-HAYR (.r-=""f~) Suriye'de Tedmür yakınlarında bulunan Emevi devrine ait iki kasır. _j _j _j Em evi Halifesi Hişam b. Abdülmelik

hane binalarma bitişik. çoğunluğu ahşap, daha ziyade "hünkar dairesi " düzeyinde mütevazi bölümler tasarlanmıştır. Ka­sımpaşa ve Galata mevlevihanelerindeki kasr-ı hümayun selamlık kanadı ile kay­naştırılmış . Ertuğrul Tekkesi 'nde ise gi­rişin yer aldığı güney kesimin üst katına yerleştirilerek yapının bünyesi içine alın­mıştır. Buna karşılık Yenikapı ve Bahari­ye mevlevihaneleriyle Selimiye, Şah Sul­tan ve Hasirizade tekkelerinde, kasr-ı hü­mayunların ahşap direkli veya konsollu çıkmalarla cephede belirtilmiş olduğu gö­rülür. Bir istisna oluşturan Merkez Efen­di Tekkesi 'nde ise hünkara tahsis edilen oda tevhidhane binasından soyutlanmış .

derviş hücreleri ve selamlık birimleriyle beraber türbenin doğusundaki şadırvan avlusunun çevresine yerleştirilmiştir.

Dini yapıların yanı sıra kışialar ve askeri okullar başta olmak üzere birtakım res­mi yapılarda da karşılaşılan kasr-ı hüma­yunların genellikle giriş cephelerinden algılanabilen , bazan da doğrudan girişin üzerine yerleştirilen çıkmalar şeklinde tasarlandığı görülmektedir.

BİBLİYOGRAFYA :

İstanbul Yeni Cami ve Hünkar Kasn, Anka­ra, ts.; Ayda Are!'. Onsekizinci Yüzyıl İstanbul Mimarisinde Ba tı lılaşma Süreci, istanbul 1975, tür. yer. ; Metin Sözen. Türk Mimarisinin Gelişim i

ve Mimar Sinan, İstanbul 1975, tür.yer.; Sedad Hakkı Eldem, Türk Evi -Osmanlı Dönemi, istan­bul 1984, ll, 212-230; Oktay Aslanapa, Osman­lı Devri Mimarisi, istanbul 1986, tür.yer.; M. Saha Tanınan. "Hekimoğlu Ali Paşa Camii'ne İlişkin Bazı Gözlemler", Aslanapa Armağanı, istanbul 1996, s. 253-280; a.mlf .. "Hünkar Ka­sırları ", DBİs t.A, IV, 100-102.

li!l M . BAHA TANMAN

KASRIŞIRİN ANTIAŞMASI

Osmanlılar'la Safeviler arasında 1639'da imzalanan

ve bugünkü Türkiye -İran doğu sınının

L belirleyen antlaşma.

_j

XVII. yüzyılın başlarından beri aralıklar­la süregelen Osmanlı- İ ran savaşları IV. Murad'ın tahta çıkıp idareye hakim oldu­ğu sıralarda yeniden alevlenmişti. Şewal 1 044'te (28 Mart 1635) Rev an Seteri 'ne çıkan IV. Murad, Bağdat'! kurtarmak için ikinci defa harekete geçerek burayı al­mıştı . Bağdat'ın muhasarası ve yeniden zaptı sonrasında (Ş a ban ı 048 1 Aralı k 1638 ) İran Şah ı Safi'nin ordusu. Rüstem Han kumandasında Diyale nehrinin do­ğusunda bulunan Kasrışirin şehri yakın­larına çekilmişti. Osmanlı ordusu da Sad-

razam Kemankeş Kara Mustafa Paşa'nın

idaresinde Diyale nehrinden geçerek Derteng yakınlarına gelmişti. Burada Kars'ın İran'a verilmesi karşılığında yapı­lan barış teklifini reddeden Kara Musta­fa Paşa . Hankah-ı Kebir ve Zühab ovası­na kadar ilerledi. Esasen 1 039'da ( 1630) başlayıp 1 048'e (1638) kadar Azerbaycan ve Irak cephelerinde devam eden savaş­Iarın sona ermesini her iki taraf da arzu etmekteydi. İki devlet arasındaki sınırın uzunluğu 2185 km. olmakla beraber (Hubbard. s. 1-2), bunun sadece Ağrı da­ğı ile Şattülarap arasındaki 1296 kilomet­relik kısmında ihtilat mevcuttu (Sykes, s. 365). Barış müzakerelerine Kasrışirin ya­kınında dağların eteğinde bulunan Zü­hab'da başlandı . Dolayısıyla bazı kaynak­larda antlaşma Zühab Antiaşması şek­Iinde yer almaktadır. Görüşmelere şah

adına vekili Saruhan ile başelçisi Şemsed­din Muhammed Kulı Han katıldı (BA, ib­nülemin Tasnifi, Hariciye , nr. 1 8 1Sınırna­

mej) . 11 Muharrem 1049'da (14 Mayıs

1639) başlayan ve üç gün devam eden müzakerelerden sonra 14 Muharrem'de (17 Mayıs ) antlaşma imzalandı (Naima, lll , 429 ). Bu arada IV. Murad İstanbul'a ha­reket etmişti. Bu sebeple Zühab'da varı­lan antlaşma. hükümdarın tasvibine su­nulmak üzere Rebiülewel 1 049'da (Tem­muz 1639) Muhammed Kulı Han tarafın­dan İstanbul'a götürüldü (Kat ib Çelebi , ll , 215; Naima, lll, 420) . Dolayısıyla antlaş­ma 1049 yılı Şaban ayı başlarında (Kasım 1639 sonu) kesin olarak tasdik edilmiş ol­du (Feridun Bey, ll , 217-219) . Antlaşma­ya göre Irak-ı Ar ab denilen Bağdat, Bas­ra ve Şehrizor bölgesi Osmanlılar'da kal­mış, Revan ise Safeviler'e bırakılmıştı r.

Ayrıca Safevller'in gerek Irak'a gerekse Kars. Ahıska ve Van'a tecavüzleri önlen­miştir.

Zühab'da m üzakereler üç günde ta­mamlandı ama iki devlet arasındaki iliş­kiler uzun müddet bu antlaşmaya göre sürdü. Nitekim Nadir Şah ' la 1159 (1746) yılında imzalanan Kerden Antiaşması 'n­

da 1639 Zühab Antiaşması yenilendi. Yi­ne 1823 ve 1847 tarihlerinde imzalanan ı ve ll. Erzurum antlaşmalarında da sınır­larla ilgili meseleler bu antlaşma esas alı­narak çözümlendi. Zühab'da varılan ant­laşma ile 1639 yılına kadar devam eden Osmanlı -Safevi anlaşmazlığına kesin bir şekilde son verildi. Azerbaycan ve Irak üzerinde hak iddia eden her iki devletten Osmanlılar Revan' ı bırakırken Safeviler de Osmanlılar' ın Basra körfezindeki hakimi­yetlerini kabul ettiler.

KASRT, Abdülcelll b. Musa

Bu toprak değiş tokuş u ekonomik açı­

dan Osmanlılar'a büyük faydalar sağladı .

Şah ı. Abbas'ın 1 005'te (1596) başşehrini Tebriz'den İsfahan 'a nakletmiş olması ti­caret yollarının güneye kaymasına yol aç­mıştı . Öte yandan şahın 1 O 14'te ( 1605) isfahan yakınlarında Ermeni tüccarları­na merkez olmak üzere Yeni Cu lfa 'yı kur­ması ticaretin canlanmasına sebep ol­muştu . Bu durumdan Osmanlılar da fay­dalandı. Nitekim tüccarlar buradan sahi­le inip deniz yoluyla Hindistan veya Batı ülkelerine, karadan Bağdat üzerinden Halep'e veya Musul üzerinden Diyarbekir ve diğer Anadolu şehirlerine İran'dan ipek, çeşitli kumaşlar ve başka ticari maddeler götürmekteydiler. Bu sayede İ ran 'ın d ış ticareti büyük ölçüde gelişti ve 1 640 ile 1670 yılları arasında sadece ipek ihracatı% 50 oranında XVII. yüzyıl başla­

rında 1.814.388 kilogramı bulan ipek ih­racatı 1670'e doğru 2. 721 .582 kilograma ulaştı (E/2 Suppl. , !İn g. ]. s. 274-276) . Her iki devlet lehine görülen bu gelişme, 1736 yılında Afşar hanedanının kurucu­su Nadir Şah'ın iktidara geçmesine ka­dar devam etti.

BİBLİYOGRAFYA :

BA, ibnülemin Tasnifi , Hariciye, nr. 18 (Bağ­dat fethinde Vez!ria zam Kara Mustafa Paşa tara­fında n şah canibine gönderilen sulh ve sınırn a ­

me): Ebü'I-Kasım Evoğlu Haydar, Evoğlu Mün­şea tı , British Library: ( ı) Add. 7688 (tasvi ri için , bk. Rieu, Catalogue of the Persian Manuscripts, I, 389-39 I) : (2 ) Or. 3482 (ta sviri için , bk. Rieu, Cata logue, s. 86-87) : Feridun Bey. Münşeat, ll, 217-219; Kiitib Çelebi. Fezlek e, Il, 215; Naima, Tarih, lll, 420-429; P. Sykes, A History o{Persia, London 1915, s. 365; G. E. Hubbard, From the Gulf to Ara ra t: The Exp edition Through Meso­potamia and Kurdistan, London 1917, s. 1-2; Danişmend. Kronoloji, lll, 375-384; R. Ferrier, "Trade from the mid- 14<h Century to the end of the Safavid Period", CH/r. , VI , 412-490; Remzi Kılıç . XVI. ve XVll. Yüzyıllarda Osmanlı İran Si­yasi Antlaşma/arı, İstanbul 2001, s. 175-195; N. Steensgaard, "l:lari r" , EJ2 (ing.), lll, 210; H. inalcık. "l:larir ", a. e., III, 21 4; J. Carswell. "!:ljul­fa ", a.e. Suppl. (ing. ), s. 274-276.

Iii! RHOADS M URPHY

KASRi, Abdülcelil b. Musa ( ~SyaAif ..s"'}" ~ ~~ ~ )

Ebu Muhammed Abdülceiii b. Musa b. Abdileeiii ei-Ensari el-Endelüsi ei-Kasri

(ö. 608/ 1211-12)

L KeUim, hadis ve tefsir alimi, sfıfi. _j

Aslen Evs kabilesine mensuptur. Kur­tubalı (Cordoba) olmakla beraber Fas'ta Sebte (Ceuta) yakınlarındaki Kasrüabdül­kerim 'de (Kasrükütame) ikamet etmesi

575

Page 2: Osmanlılar'a(bk. ABBASiLER [Sanati). KASRÜ'l-HAYR (.r-=""f~) Suriye'de Tedmür yakınlarında bulunan Emevi devrine ait iki kasır. _j _j _j Em evi Halifesi Hişam b. Abdülmelik

KASRT, AbdülceiTI b. MOsa

sebebiyle Kasrl nisbesiyle şöhret buldu. Arap edebiyatı. hadis, kelam. tefsir gibi ilimlerle meşgul oldu. Maliki mezhebine mensup olan Kasrl. Ebü'I-Hasan İbn Hu­neyn'den imam Malik'in el-Muvatta'ını rivayet etti. Feth b. Muhammed el-Muk­ri ile Ali b. Halef'in derslerine katıldı. Kasrüabdülkerlm'de zahid Ebü'I-Hasan İbn Galib'in sohbetlerini dinledi. Sebte'­de vefat etti.

insanlardan uzak yaşamayı tercih eden Kasrl'nin zühd ve takva sahibi olduğu, tasawufı konuları hadisiere bağlı kala­rak açıklamaya ~alıştığı. bu açıklamala­rın Kitap ve Sünnet'in zahiriyle tam bir uyum içinde olduğu kaydedilmektedir. Kendisinden Ebu Abdullah ei-Ezdl ve Ebü'I-Hasan ei-Gafiki gibi alimler riva­yette bulunmuştur. İbn Havtullah'a da icazet vermiştir.

Eserleri. 1. Şu'abü 'l-iman. Seyyid Kis­revl Hasan ( Beyrut ı 4 ı 611995) ve Ey­men Salih Şa'ban ile Seyyid Ahmed is­mail (1-11, Kahire 1417/1996) tarafından

yayımlanmıştır. İbn Liyün et-Tüclbl ese­ri ihtisar etmiştir. z. Tenbihü'l-efhdm (enam) ii müşkili eJ:ıadi§ihi 'aleyhisse­ldm (ŞeriJ,u Müşkili'l-IJ,adiş). Bazı hadis­lerde geçen müşkillafızların açıklanma­sına dair olan eserin Süleymaniye Kü­tüphanesi'nde nüshaları bulunmaktadır (Uileli, nr. 409; Mahmud Paşa, nr. 107) .

3. Tefsiru FatjJ:ıati'l-Kitabi'l-'aziz (Kas­tamonu İl Halk Ktp., nr. 2713, vr. 180b-

208b) Abdülcem ei-Kasrl'nin Tefsirü '1-Kur'an, ŞerJ:ıu'l-esma'i'l-J:ıüsna, el-Me­sa'il ve'l-ecvibe adlı üç eseri daha bu­lunduğu kaydedilmektedir.

BİBLİYOGRAFYA :

Abdüıce111 b. Musa eı-Kasri, Şu'abü ' l-iman (n ş r. Seyyid Kesrevf Hasan). Beyrut 1416/1995, neşredenin girişi, s. 12-15; ibnü'ı-Ebbar. et­Tekmile, Madrid 1887, s. 653-654; Zehebi. A' la­mü'n-nübela' , XXI, 420-421 ; XXII, 11-12; Sa­fedi. el-Vafi, XVIII, 51; Süyuti. Taba/!:atü '1-mü­fessirin, Leiden 1389, s. 16; Davudi, Tabakatü '1-mü{essirin, ı, 259-260; Ahmed Baba et-Tın bük­tl. Neylü ' l-ibtihac(ibn Ferhun. ed-Dibacü'l­milfheb içinde). Kahire 1351, s. 184; Brockeı-

576

Abdülcelil b. Musa ei-Kasri'nin

Şerf:ıu

Müşkili'l- /:ıadiş

adl ı eserinin ilk ve son sayfaları (Süleymaniye Ktp ..

Laleli . nr . 409)

mann. GAL Suppl. , 1, 607; Sezgin. GAS, ı, 608; Ahmed Ateş. "Kastamonu Genel Kitaplığında Bulunan Bazı Mühim Arapça ve Farsça Eser­ler" , Oriens, V ( ı952) . s. 28-46.

L

L

L

~ TALAT KoçYiCiT

KASRİ, Halid b. Abdullah

(bk. HALiD b. ABDULLAH ei-KASRI).

KASRU BELKÜV ARA (fh~~)

Samem'i'nın güneyinde bir Abbasi saray kalıntısı

(bk. ABBASiLER [Sanati).

KASRÜ'l-HAYR (.r-=""f~)

Suriye'de Tedmür yakınlarında bulunan

Emevi devrine ait iki kasır.

_j

_j

_j

Em evi Halifesi Hişam b. Abdülmelik ta­rafından Tedmür ( Palmira 1 Palmyra) şehri yakınlarında yaptırılan bu iki kasırdan ku­zeydoğudaki Kasrü'l-hayr ( hair)i'ş-şarki,

güneybatıdaki Kasrü'l-hayri'l-garbl adıy-

Kasrü 'l-hayri's-sarki­Suriye

la anılmaktadır. Emevller döneminde bir tür av ve sayfıye sarayı olarak kullanılan kasırlar Abbasller zamanında kendi hal­lerine terkedilmiştir. 289'da (902) Kar­matller. 702'de (1303) Moğollar tarafın­dan tahrip edilmekle birlikte Halep Eyyü­blleri ve Mısır'daki Memlükler döneminde ziyaret edildikleri anlaşılmaktadır. Günü­müze bazı kalıntıları ulaşabilmiş. Alois Musil. Albert Gabriel, Keppel A. Cameron Creswell ve Oleg Grabar gibi araştırma­cılar tarafından bölgede inceleme ve kazı çalışmaları yapılmıştır.

Büyük iskan merkezlerinden uzakta kaleler ve saraylar inşa etti rm e eğilimin­de olan Emevl hükümdarları tarafından yaptırılmış bu tip binaların en eskilerin­den olan iki eser, tamamen devrin zevk ve anlayışına uygun olarak teşekkül eden geniş bir külliye şeklinde düzenlenen de­ğişik mimari kısım ve elemanlarından meydana gelmiştir. Bunlardan. daha bü­yük olan Kasrü'l-hayri'ş-şarki. diğer Erne­vi kasırlarından farklı biçimde iki ayrı sur­lu iskan mahallinden meydana gelirken Kasrü'l-hayri'l-garbl'de alışılmışa uygun olan ve daha sonraki Emevl kasırlarında, hatta Kasrü'l-hayri'ş-şarki'nin küçük sur­lu iskan mahallinde de görülen an'anevl Emevl kasır plan şeması dikkat çekmek­tedir. Emevl mimarisinin umumi teka­mülü içinde farklı hususiyete sahip olan. iç teşekkülü hakkında fazla bir şey söyle­menin pek mümkün olmadığı Kasrü'l­hayri'ş-şarki'nin, surlu büyük iskan ma­hallinin küçük kısmını takviye etmek için inşa edilmiş bir şehir olması mümkün­dür. Dört kapılı olarak yapılan büyük kıs­mın içindeki caminin avlusunda bulunan kitabede "medlne" ibaresinin geçmesi de bu kısmın bir şehir olarak tasarlandığını