ortaçağ tarih atlası

114

Upload: vvagnerian

Post on 15-Jun-2015

3.443 views

Category:

Documents


13 download

DESCRIPTION

Colin McEVEDY (2004). Ortaçağ Tarih Atlası. İstanbul: Sabancı Üniversitesi Yayınları

TRANSCRIPT

Page 1: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 2: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 3: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 4: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 5: Ortaçağ Tarih Atlası

* ;şEş€İğıtEğş"a ğ€ğ:g:

**} şşFEEğt$ Eğ}EğğğEİğşşi ğğİ;ğş şğğ ;€İ8iğ$s igEEgğ5rİğşiİ ırşİiı€

şEE ;ğ!İ:Eiş tİE ş;; tğEşğgttğş;=

i şşEğ; gğğşğiğğuğİ Eğ*ğşğaifi :sİğş€şşğ;sş;

a9Ei! $E

;:ş*ğğ; *;; :gğ*Iğeşİ;ee*;ğs fi ;:ğiiğ=

İ .i€ i İ ş:; ğğş }ğİ ğiş İ ğet [;; $;

= t ğ E a;

:İ ş =

İi€İ;iiş,ĞE,a;

H ğ.E*: Yğ ğ**şgE1;İğiEğtt

İİ:Ş:,şgE ğ; ğç bş ;şğ şğİş şİ ğğ;ğğğğ *E ;ş$

=,şşği€*E=

$EşRİEl

ğ ğ; ; * a * aŞ;ğş şİş Hs: 1; ğ ı ş İğğğ; €a;

ğ şş €

E ğ S; € İ s şi ş İs öğ şğğ€ ş$ğğş şs şE

E E H İ ?İ t İ

şİ şe: ğ€ şşİ ğş ğğ; s İ ğğİ şğğgşişğşş ğğğği

ğğğğşğşt uHE E =

ü€ ğşİEşğ$aşğğğğİ =

;:: aEE Eı3-?K=

3-ü€g-qsö İ-ieE{a

şE_q Eşö;'aüı3

FZzzUZ/

Page 6: Ortaçağ Tarih Atlası

i ı

= * n ı

! cı <

= i

= >

=:E s =

e : =

E ) = ; ; .=

E=ş3İğş; ğişi*€i:$E;trfiğ ;şİİE!EEE s: n; I

E;E i: ŞE e.

;9"*,&E

EcgEEE--o h q;j

.-: E =

i'.8-c E r c

ö P" E -şj ; E

sq -: H -o .c ş

.ğ Sş^

Ğ ; b g €

; *€ f -? İ E ı

TE ğ ğ € g

9 j E ğ * ş y.İ'.=

^İ-v

() i

i

;'-:tİ* ş ş; aEçEş 3

* İ : x x* €:

; i.İ E ş =

$ v.İ c P 6

- s''=

H''ö 'şo =

=

İE 8 3 ,* ç =

şgs T :"€ j=

i ğ*İs , E;;ö;m

jİU

)!:''l Y

-=

F N

* i

m:İ

" -

=5 s. ü-,=

': i€ ı 6 i a =

ı ,*

N

o,, =

.: i"--

L v

c =

)

* :ğ

t B.O:,ieEş

=.- E H

g'sj

ğ ü= !:

E ğ € g ; ğ ş fi ş;

=

-Lr"=

=.- 608,p^

9- F ?Z *

E E *HBİ Eş;ğ; ş7İ?İ

E ,i çs-o fiğ =

FE Hç a s H

da T::*ç:R

i=İiEEL,

ğ ğ; ğ,H E ğ E g aE 9 ş. ı : E

ğ ;g*TigşğğEısHEğ

E H

; H

ö."o,ıN <

,=6.

L-İ

Ğ x -G

) E i'=;'e#

-E a-E;5.'Y--6ıilx'j::j(ü_

4 t 5İş - EEgE? 3 =E:;

İ E i:* j İ ; ğ ^

E ş İ ; E € *

: *Ha$ğöşş€;ğ'E$6:

'D

N;-

"eCr/>=

-:o,İo]Esa Eİğç€=

; :i.i€.sşş

; i:ğİ;sİ :ş $ ğE H,Eşğş ş r:İ H

,PıİğP--rİİ ti€ğş"9ş ;ş;; şğ*t şİğİ }Fi ğğ.lğşİ€

;t€;E€E *ş İ;

.9"b E Ç! 5 H

-T"EE i€

h= =

EtE €s ş€ğğ

ş ;;Eöİsİ İ=ğ fi H

st :: ıT.ğ;aşğE:ş:ş İ sE İİ

= EE şE*s;;ğşİtğğ;E

Egİ=€

aş:E ğR-E =

ı E ;=€

F-üğ = i E E*1 A -y İ 'ş".ı--

cd 'İ i - Ç'

Eğ; }ğ.* Eu*HE E;E İ; ; i lEEş!tİ;şöğ*€ğE$İğğ

ğşşİğğ€ ğğğe İ9iİ€ğğğfiğğİbğ*:$ğİğEğğiğğ;E

?İ€EşEğşİ Eş İ şİ€*ğş€ğEİğğ;ğğ*:İ;*İşği€ğ

ii gş; =

E r:İ h € şİİğaa; şE uE'i€tiğğİ€ğsğğE1İ

<'EJ 9.:s 9.ii ğ I çıis

ig,* ri:'b: fiİ E=

p a'- . 4 d 'o } c

ğstİ;ğ; iğğİ İİ ğİğşEş;iğğşeEşğşğilğğt [Ei

İğğğş eI E E ğİ - ğğğği ğş ğİ ağiğğE ğİ şğğşğşİ ğğİ:şş şşİ;ş ğğE Eğ* ;şğ;şğEşiğ;ğEğEşğtiE iE€;ş

;Ğ€

E;ğ E = ğ ; &

ş E ;..- }c=

=

>'* x-- >

= İ .-=

ı 4= }'ı

a==

LD

Page 7: Ortaçağ Tarih Atlası

Eş }"€ 9 t ;,İ İ * ğ

i,= - ü =

i .ü E d u g s.İ eEĞ

rİğğs ş_E*ğİ

9şş:]-E;Eİ 9€r

g fi; iHY#

E.3:Efğş": I ş!ç:; EE ;=

İ g

.] _ıı 6'6.# İ 'ı

5t

EE€ğğİEiğşİğ şiğİİEEğğİ$ğfrğEğşİEi ğğşşİş

;5şİ= - aİ€Ee;

uu 1ğğşİİffğ;ğİğğğğg; EE;ğ*şşJE=

*;jşe İşe ş'r;jt$şğşEEşİtğiş;İ E;ğ.i ıİ

İ şşşğğşğeEşş..şİğE;;öİsİ ;i=t iE€

j€ş İ EH

ğat

ğşİğİğ,iğ-İ ;ş= H

;ğ;;ğşTEğ}ğİ€ F€E* ;İ ;: 5i;;

ğE ğİ ğğğğğğiİ ğişğş ğğğİ ğşş ğğğş İ ğşğğ -; € ğğğğİİ g ğ H

E -,ilğğş ğşş ğğğğğ ğİşğİ şş=İ İ +

ş ş;E€ ğE ğİ E

ş ş ğğff ş ğşğğğE ş ğğş ğşİ ğğşğğşşİ şşİ şşğİğğğf ğ

ğöğ; E;ş 1'ş ş;İ;şşaööİ E.şğ*ş1ğ;İİEİ* i;s€;İf€ğ.ç-H

":+,R

i9Eğ*s6H

:- =iTs=

ı; g:qğşs;trE şE9*iİ=

bH

*sH; şEğşTE E "2=

r€ E*ş g

ş ğğş;ğ;BğİEğğişHş

ş E:İ:E;ş;İ ğşİ:İ;ğE İjğşPğğğşğğİşöğğİ İçğğtğğg*5ğEğ;ştğ

3€ $ ş ğ şİ : ; ş i E E .ş t

a;

İ,5ğEşil=F=

H;<

,sğ&Ş

a ooc h -_ğ (r * ibi'E

.".E i

*

ş şİEEsEgİ*:*arğği€€

İ€ İğğİI,=

ğğt"Eİ;f E

ğ şğ;a;sğĞ:E"$$Eb=

İİ

.f ş ğğt s * ş E 3ğ E l E :Ş"i

ş x E ğeşE iİ€

}üğT *şğ

İğEşş€şİİğğğeğğ;şi

ğğğ€ iİ ğş*

g gğeği ş

--+'

--{.^

-'Jjt,

lt)t.

I

ı^ l-

\\-i/

-fJ

Page 8: Ortaçağ Tarih Atlası

I:JF

Joı

E

.o-a

Oao

'f ü'' oooıo

.E:0):E:.

oo

ıç:&

i>i(ğ:EiC't(snlr'. a

\ü,a\og'So

/

=J

'ac

66=_*

&e

Page 9: Ortaçağ Tarih Atlası

jiğğğğığffğişğğı:İş;ğşğİğ

;ğİ şş şşş iişğğğğişğğğğğğğİ

İ İ şiğğş ğğ

ğğğşğşşşş gşşşşaiİğğşğğşğğşğİiğ$ iii fiiğ

ğşg iİ ğğğşİ ğğşŞşğş şği şi şğş ğğs ğğş İiı ıEşı

ğğişişşğğğğşşİğğ3İfişğğşşşğşşşğ şşİ iğii

5İ*s Eğ g"ş:E# şeEaı.3'ş .şşğ6:* ;g İİE;

İİşİe*ğ }şğE üEş* a;* şE 3ğ: :. ş* a gH

İ*ğş H;jt:=

i;ğE1şğ

ğşj İşğşğaE€tsİ*;f; Eş€

;:$ş ı.ğ;;ff ğşğğiİi İgğ

ğfi€ *fğaEİğİğ;ğğşr ağt;=

Eiş;ş E ğ

ğaİğşi€ iıy

€ şş aİ ğg€ $R

ğşİ i ğğş ğ ıö$E ğİİ ğE ğr ğ'E€şEğğşİif

İi şiğ: ğİş*ğ€İğşİg şğişİç=

: ıErş İiİş€iİğğ€g

E*EçşİE $rsişğğğğş , H: iğş [5iğ;;ş

ğİiğğİğğşşİ€€5ş

5; r *ş!şşEİi şşE Eğğışğğİğği* ğğğİğ;ğğİ;ğ

$ğE şi ğİ F İ İ; E 5ç i

g F E s 5 ğ = =

*= a:;

3 *:ğ;şğ€ğğşiğişuğ-ğğğğgİğ FğğİğğşFİğğ

* 5" e ş € x ö j

ğşEjğtİEğİşğİğşİşğiğğş*ğğşğğ€ğ Eğİğİğğğğğşş

=t;o..F

s.ı H s

TsT s9 as*€İğE *[ş ğğiğH

ş ; pEEşğşş*a ğiş€iİğiğİ;;

ğşğa;rğİğ [E şİşigğfğif ş:ğ Eİ iİs; ş Eşş€ğ:İşğFiş

ğE; şgEİİ sE;şği= st iEİtşş

E *gğ gsşs İğşİğşğğşgşp

:f-r

Page 10: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 11: Ortaçağ Tarih Atlası

GIRİŞ

trmak Ve gölden başka bir şey yok' Dağlar ve çöller gibi nüfusun dağılımını yö-neten Ve ülkelere biçim veren fiziki özellikleri okur imgeleminin yardımıyla ta-mamlamahdır. Dolayısıyla bu aşamada İizlki coğrafyanın esaslarlnl akla kazımakgerekiyor. Karşı sayfadaki haritanın gösterdiği gibi, bu çok da zor değil. Avru-pa'nln kuzeyindeki kozalaklı ağaç orman şeridi ile Afrika ile Arabistan'da uza-nan çöl arasında kalan bölgede süreklilik arzeden bir nüfus var, Bu bölge içindeüç farklı dunya görüyoruz. Birincisi, Avrupa'nın kalbini oluşturan tarım arazisi-dir. Esas olarak Fransa'yı (Britanya dışarıdan katılıyor), Almanya'yı (Felemenkve Danimarka dahil), bir de Polonya ve Rusya'nın Avrupa'daki topraklarını kap-sıyor. DağIarla ayrılan, ama aynI sistemin bir parçasını oluşturan kuzey ltalya'yı(Alpler ile Apenninler arası) ve Bohemya'yı (Bohmerwald, Erzgebirge ve Südetyay|alarıyla çevrelenmiş) görüyoruz, Kuzey ve doğusundan Karpatlar'ıı yayıylaçevrelenen Macaristan, sınrrr oluşturuyor; ortaçağda burası genellikle göçebele-rin dünyasıydı,

Üç farklı dünyamızın ikincisini oluşturan bu bolge haritanın sağına hAkim.Esas olarak burası bir bozkır; ortaçağda Hunların, Türklerin ve Moğollarln ya-şam alanı. Bu göçebeler, Asya boyunca uzanan, Urallar I|eHazar Denizi arastn-daki gedikten Avrupa'ya giren, sonra da genişleyerek btıtun güney Rusya ile Ma-caristan'rn bir kısmını içine alan bir koridorda, sürülerini bir otlaktan diğerinegötürürlerdi.

Ele almamız gereken dünyaların üçüncüsü Akdeniz çevresindeki ulkelerdir. Buekosistem Ispanya'dan Levant'a [Doğu Akdeniz] kadar uzanır, Ispanya'da veFas'ta Atlas okyanusu'na, Irak'ta Basra Körfez1'ne at|ar; güney ltalya bu ekosis-temin merkezidir' Bu ekosistemde hem tanm arazisi, hem de otlaklar vardır; bualan|ar birden denize inen dağlar ya da sadece keçi beslenen çorak topraklarla ke-silebilir. Bölgemizin güney kenarındaki Mısır özeldir; bu çöller ülkesine, Sahra'yıgeçen tek ırmak olan Nil hayat verir. Doğuda bu dunya lran yaylasına kadar uza-nır; buradaki bozkırlar çoğunlukla Orta Asya göçebelerinin işgali altındadır. Gö-çebeler bu yaylanın batı ucundaki Azerbaycan yoluyla, ortasında lran'daki kadarçekici otlaklar olan Anadolu'ya kolaylıkla geçebiliyorlardı. Nitekim, Macaris-tan'ın Avrupa'daki konumuna benzer bir biçimde, Anadolu da Asya'daki yerleşikve göçebe dünyalar arasında sınır rolü oynayacaktı.

**+

Ortaçağ için başlangıç ve bitiş noktası olarak Büyük Constantinus'un hüküm-darlık dönemi ÜS 4. yi1zyılın başı) ve Keşif Yolculukları'nı (15. yüzyılın sonu) al-inak gelenek haline gelmiştir. Gibbon'ın Roma Imparatorluğu'nun Geileyiş ve Çö_hi}şü adlı eseri tam da bu dönemi kapsar; dolayısıyla Gibbon'ın sorduğu sorularbizim için de önemli olmalıdır. Isa'dan önceki yijzyı|Iarda barbarlara karşı zafer

kazanan uygar dünya, Hıristiyanlığın başlangıcında neden daralmaya başladı? Ba-tı Roma Imparatorluğu neden çoktu ve Dogu Roma Imparatorluğu bin yıl dahaayakta kalmayı nasıl başardı? Batı imparatorluğunun Sonu, onun yönetici kastınıoluşturan bir avuç kişiden başkasına bir anlam ifade ediyor muydu? Karanlık Çağ-lar gerçekten karanlık mıydı? Roma Imparatorluğu'nun en pariak döneminde in-sanlar gerçekten refah içinde miydi?

Gibbon'un Son Soru hakkında hiç kuşkusu yok, Şoyle diyor: "Eğer birindendunya tarihinde insan ırkının mutlu ve müreffeh yaşadığı bir dönemi göstermesi-ni isterseniz, hiç duraksamadan Domitianus'un ölümünden Commodus'un tahtageçtiği tarihe kadarki dönem diyecektir.'' Şimdi, "insan ırkı" yerine "AkdenizDünyası'' okuyun, bugünlerde herkesin ezberden bilmedigi hııkumdarlık dönemitarihleri için de "IS ıkinci yuzyıl'' deyin, elinizde birçok tarihçinin hAlA savunmakisteyeceği bir önerme olacaktır. Bu dönemde sınırlar güvenliydi, sivil düzene mey-dan okuyan yoktu, halk da özgürce barış zamanının sanatlarıyla meşgul olmak-taydı, Kara lekeler de mevcuttu: Pek de tahammül edilemeyecek bir toplumsalhastalık olan, ama belki genelde duşunulduğü kadar yaygn olmayan kolelik ku-rumu; Romalıların yönetilecek bir eyalet değil de yağma|anacak bir ülke olarakgördukleri Mısır'ın kotu koşulları; Yahudilerin Romalılaşmayı reddettikleri, buyüzden de zulüm gordukleri Filistin. Ama genelde pax Romana [Roma barışıJ ege-mendi. Çapı da etkileyici olmalıydı. Imparatorluk öyle geniş bir bolgeye yayılmış-tı ki bugün aynı topraklarda 32 hükümet hizmet veriyor (Kıbrıs'ı iki sayarsanız33)' Insanoglunun dörtte biri bu imparatorlukta yaşıyordu, üstelik bu dörtte biren İaz|a okuryazar Saylslnı ve en incelikli kulturu içeriyordu, Savunması çok güç-luydu; ordusu 300'000'i aşkındı, oysa etraİta bu sayının onda birini bile toplaya-cak bir düşman görünmüyordu, Gibbon'ın altın çağından topu topu yetmiş ytlsonra imparatorluk sisteminin korkunç bir bunalıma girmesi insana son derece tu-haf geliyor; yizyıl sonra çıkacak ikinci bir kriz de imparatorluğun batı yarısını vebizzat Roma'yı çökertecekti.

Bugün baktıgımızda, Batı imparatorluğunun asla göründüğü kadar güven için-de olmadıgını anlamak kolaydır. Nüfusun asıl buyuk kutlesini oluşturan köylülerltaIya'da ve Yunanistan'da gelişmiş olan kent yapılanmalarından bir yarar sağla-mıyordu. Nitekim imparatorluğun uygarlaştırma misyonunun fllizlefi olan kentlersoğuk rizglr|ar eser esmez kuruyup gitti; çoğu, barbarlar ateşe Vermeden çok on-ce terk edilmişti. Asıl önemlisi, mali durumun hep çok hassas olmasıydı. Yeterlivergi toplanamaylŞl denetlenemeyen bir enflasyona yol açmış, bu da 3. yızyılda-ki krizi son derece tehlikeli hale getirmişti 5. ytizyılın başında başkomutan Stilic-ho muharebeleri kazanıyordu kazanmasrna' ama beş kuruş parasl yoktu ve bir ke-resinde, zaİer kazanan askerlerine maaŞ ödeyebilmek için, Roma'nrn en Saygm ta-pınağındaki butun altınları sökmek zorunda kalmıştı. Ama Roma'nın neden tamo tarihte çoktugune tek bir cevap istiyorsak, bu cevabı askeri alanda bulacagız,

Page 12: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 13: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 362

Ilk Roma Imparatoru Augustus (ıÖ 27-lS 14), imparatorlugu ihtiyaç duyduğu basitsınırlara kavuşturmuştu, Ren ve Tuna ırmakları boyunca Avrupa eyaletlerini koruyanbir dizi müstahkem karakol; Ermenistan yaylalarndan Kızıldeniz'e kadar Roma'nınAsya topraklarını koruyan başka bir dizi karakol; Sahra'nın kenarlarına paralel gidenve Kuzey Afrika'nın işe yarar bölgelerini içine alan bir üçüncüsü' Augustus başlardadaha hırslıydı, Nil'den yukarıya Nübye'ye kadar, Arabistan yarımadasında Yemen'ekadar keşif seferleri göndermişti; buraları da imparatorluğa katsa yarar|ı oiur muydu,bilmek istiyordu. Yararlı oimayacağı çabucak ortaya çıktı. Ayrıca Germenlerin ülkesinide fethetmeye çalıştı, boylece önemli bir düşmanı ortadan kaldıracak, Avrupa'daki sa-Vunma hattını kısaltabilecekti. Ama Germenler bundan hoşlanmadı, Augustus da üçlejyon birden kaybedince geri çekildi. Artık daha fazia genişiemenin kardan ziyade za-rar getireceği kanısına Varmtştı; dolayısıyla haleflerine imparatorluğu herhangi bir yön-de genişletmemelerini öğütledi.

Genel olarak öğtidüne uyuldu. Bir istisna Britanya idi, yani bir zamanlar Ispan-ya'dan orta Avrupa'ya kadar uzanafl Kelt dunyaslnln Son kalesi. Irlanda ve iskoç-ya'nln uzak toprakları hariç tamamlanan bu fetih, Ke1tleri neredeyse haritadan silmiş-ti. Germenler ise yerli yerinde duruyordu. Romalılar Ren ve Tuna'nın öte yanında bir-kaç bolgeyi ele geçirdiler, ama bu haritanın kapsadıgı Zaman diliminde bu topraklarıyine kaybetmişlerdi, Roma stratejisi esas olarak savunma merkezliydi, üstelik kimse ba-

şarısz bir strateji olduğunu söyleyemezdi. Hız|a çoğalan Germenler baskıyı artrrıyor,ama Roma sınırlarını savunuyordu. Germen kabileleri yaşam alanlarını genişletmekiçin doguya dönmek zorunda kaldılar.

Germenlerin "doğuya ilerleyiş''inin ilk aşaması 2. yüzyı|da meydana geldi. Tuna Ir-

mağı boyunca ilerleyen Germenler asıl Germen toprakları ile Karadeniz arasındaki bü-tün böigeyi işgal ettiler. Sonra Rusya'nın güneyindeyayıIdı|ar; burası Isveç Getlerininbir kolu olan Gotların oyun sahası haline geldi. Bu haritanın ele aldğı tarihte Gotlarikiye ayrıImıŞtl: Vizigotlar (Batı Gotları) Tuna ile Dinyester ırmakları arasındaki toprak-larda, Ostrogotlar (Doğu Gotlaril ise Dinyester ile Don ırmakları arasındaki bölgede üs-lenmişlerdi. ostrogotlar lran bozkır halklarının at üstündeki yaşam biçimini benimse-diler, mızrak kullanmakta ustalaştılar; bu ustalıkları sayesinde Baltık kıyılarındaki asılyurtlarına kadar uzanan muazz,am bir imparatorluk kurdular. Krai Ermanarich döne-minde yine doğuya yönelip Don'u aşarak Kafkaslar ve Volga'ya vardılar. Boylece iskit-lerin (Iran bozkır kavmi) soyundan gelen Alanlarla ve kısa süre önce orta Asya'dan bubolgeye göçmüş bir Türk kabilesi olan Hunlarla çatıştılar.

Gotlar, Germenlerin en güçlü Ve en maceracı koluydu; Germen ülkesinde bile Got-lar kadar güç1üSü yoktu. olmamasının sebebi bü),'uk ölçüde siyasiydi, Kabileler durma-

dan birbirleriyle ve kendi içlerinde dalaşıp duruyorlardı; gerçek otorite sahibi krallar

çok azdı ve genellikle gelip geçiciydi. Romaiılara göre en belalıları Frank ve Alamankonfederasyonlarıydı. Diger kabileler o kadar önemli degildi, yine de Angıllar ile Sak-sonlar Britanya ve Galya kıyılarını yağmalayıp varlıklarını hissettiriyorlardı. Germenle-rin ötesinde Slavlar vardı; çoğu Slav kabilesi Ostrogotların denetimi altındaydı, bazı|a'rını ise bu haritada ostrogot çemberinin kuzeyinde görüyoruz. Slavların ötesinde ise,

Finlerin alanına giren, pek az insanın yaşadığı orman ve tundralarla kaplı bir dunyavardı.

Doguda Romalıların karşısında bir barbar kabileler kümesi değil, birçok bakımdankendilerininkine benzeyen bir devlet vardı. Pers Imparatorlugu Roma kadar büyük yada kalabalık değildi; akla yakın bir tahmin 5 ya da 6 milyonluk bir nüfustur ki RomaImparatorlugu'nun nüfusu 40-45 milyondu. Pers imparatorluğu bir bakıma Roma ka-

dar karmaşık ve incelmiş değildi, ama hem kendi uslup ve dinine (Mazdekçilik), hemde IS 6. ynzyıIa kadar uzanan bir imparatorluk geleneğine sahipti' Mağrur ve huysuzİran şahları her fırsatta Roma'ya meydan okumayı bir onur meselesi yapmışlardı, Boy-ie bir kavgaya girdiklerinde daima doğudaki akrabaları Kuşanların destegine güvenebi-lirlerdi; Kuşanlar bugünkü Afganistan'ı, Maveraünnehir'in büyük kısmınr ve Hindis-tan'ın batı eyaletlerinin bazıIarını denetim altında tutuyordu. Ama şahlar ne kadar ça-balarsa çabalasın sınır pek değişmiyor, değiştiğinde de k6rlı çıkan Roma oluyordu. Yıl-lar geçtikçe Romalılar Mezopotamya'nın kuzeyine (Fırat ve Dicle ırmakları arasındakitopraklar, bugünku Irah pençelerini geçirmiş|er, yaylalardaki Lazlka, Iberya ve Erme-nistan krallıklarının üstbeyligi olmayı sürdürmüşlerdi.

Imparatorluk 1' ynzyı|da oldugu gibi 4. yİ1zyı|da da aynı çember içinde kaldı, amatoplumsal anlamda çok farklı bir yapıdaydı. Artık imparatorların çoğu, bu geniş toprak-iara h6kim oian ordu saflarından çıkıyordu. Hıristiyanlık kabul edilmişti. Imparatorlukikiye bolunmüştü; Latince konuşulan batı ile Yunanca konuşulan dogu, ayrı yönetimle-re (genellikle de ayrı imparatorlara) sahipti. Ancak, son iki cümle 362 yılı için biraz gefl-

ye gitmemizi gerektiriyor; o yıl bir tek imparator vardı Ve pagan olduğunu iian etmiştiBu imparator, Constantinus hanedanının hayatta kalan son üyesi olan lulianus'tu.

Deneyimli bir general olan lulianus Fransa'yı son istila eden Franko-Alamanları kesinolarak yenmişti. Frankların bir kısmının Belçika'da yerleşmesine, Roma egemenliginikabul etmesine (358) ve kabile düzenlerini korumasına izin verilmişti. Bu formüI (t'oede-

ratii terimi daha sonra böyle kabileler için kullanildı) sonraki elli yıl boyunca gitgidedaha çok uygulandı. Ama İulianus muhtemelen bunu geçici bir formül olarak göniyor-du; şu an için gerekliydi çünkü hem iç huzursuzluklar, hem de Pers saldırıları, ordu-suyla birlikte doğuda bulunmasını zorunlu kıiıyordu.

Page 14: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 15: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 406

luliaırus'uı'ı lran seferi öırceleri umut verdiyse de, sonra felakete dönüştü. Kendisiöldürüldü, lralefi de ordusunu kurtarmak için Roma Mezopotamya'Stnın doğu kısmı ileIberya vc Ermenistan'ın üstbeyliğini lran'a vermek zorunda kaldı (364). Yeni sınır ka-lıcı olacaktı, yine de Romalılar iki de bir Ermenilere müdahale etmekten kendilerini ala-madılar. Sonunda, 387'de' Persler bu toprakların batıdaki beşte birini Roma'ya veripbuna karşılık geri kalan kısmında kesin kes egemen oldular. Romahlar için pek de iyibir pazarlık sayılmazdı bu, yine de bu anlaşmayla rahatladılar, çünkü o sırada doğu sı-nırlarının sakin olması gerekiyordu. Doğuda başlarına gelenier Avrupa'da o sırada olupbitenlerin yanında pek sönük kalrdı.

372'de, Ostrogotların doğuya yayıIması Volga steplerinde yaşayan Hunların çoksert tepkisine yol açtı. ostrogot süvarileri, çok daha hızlı hareket edebilen Hunlar ta-

rafından aşağılayıcı bir yenilgiye uğratıldı; Hun atlı okçuları Ermanarich'in gönderdigibütün kuwetleri ezdi. Ostrogot imparatorluğu dağılırken Hunlar Tuna'ya doğru ilerle-diler, Vizigotları ezd\|er, Macar bozkırlarında yaşama talihsizliginde bulunan Gepidle-ri köleleştirdiler, Hunlar sürüleriyle birlikte bu bozkırlara yerleştiler; artıkHazar Deni-zi'ne kadar yayı|aı muazzam otlakların efendisi olmuşlardı. Üç yrl içinde, yüzyıllıkGermen yayılmasını sona erdirdiler.

Gepidler Hunların vasalı olarak oldukları yerde kaldılar, Gotlarln birçoğu Roma Im-paratorluğu'na sığındı. Roma onlara Tuna kıyılarında toprak tahsis etti, ama öylesinezorbaca davrandı ki 378'de Vizigotlar yeni efendilerine karşı ayaklandılar. Doğu impa-ratoru ordusunu Vizigotların kuşatıp alamadığı Adrianapolis'e [Edirne] getirdi. Ertesigün kuzeye doğru birkaç kilometre uzaklıktaki Yizigot kampına doğru yürüdü. Yakın-larda bir Ostrogot grubunun olduğunu ya bilmiyordu, ya da önemsemedi; zira, ne so-nuçsuz pazarlık|ar|a geçirdigi sabah saatlerinde, ne de öğleden sonra Vizigot kampınıçevreleyen arlarda dizilmiş anbalar hattına saldırdığında Çevreye nöbetçi dikti, Romaordusu bütun gücüyle savaşa girer girmez ostrogotlar yanlardan belirdi. Zırhlar için-deki ostrogot mızrakçıları saldırıya geçti; artık Roma ordusunun manevra imkanı kal-mamıştl. Roma birlikleri öyle bir sıkıştı ki birkaç dakika içinde koskoca ordu ne kaça-bilen ne de savaşabilen, sadece birbirini ezenzava|lı askerlere dönüştü, Gotlar hepsi-ni acımasızca kılıçtan geçirdi. Ölenler arasında imparator ile hemen hemen bütün ma-iyeti de vardı.

Adrianapolis muharebesi eski Roma ordusunun sonudur, Yedi yüzyıI önce iIk lej-yonlar Roma tepelerinde Sabinlere saldırmışlardı. Ama Akdeniz dünyasını fetheden pi'yadelerin ayak sesleri artık işitilmeyecekti. Artık süvariler olmadan kesin zafer elde edi-

lemiyordu; oysa Roma kendi yurttaşlarından yeterli süvari birliği çıkaramıyor, savaşaparalı Germenya da Hun süvarilerini götürmek zorunda kalıyordu. Dolayısıyla barbargenerallerin hatırı sayılır bir siyasi güç elde etmeleri İaz|auz,Jı sürmedi' 5. yozyı|da,imparatorların en önde gelen adamları çoğu kez asılı Romalılar degil, Vandallar, Gotlarya da Franklardı.

Adrianapolis Romalılar için korkunç bir felaketti, ama Gotlar için müthiş bir zafersayıLmazdı. Savaş alanlarındaki büyük ustahklarına karşın Gotlar kuşatmada başarısız'dı. Oysa müstahkem kentleri ele geçirmedikleri sürece, savaştaki başarıiarının devamıgelemezdi. Bir kuşak süresince Gotların kendilerine tahsis edilen topraklara geri dön-mesi için biraz diplomasi, biraz da abluka yeterli oldu. Sonra, 395'te, yeni seçtikleriKral Alarik önderliğinde yine ortaya çıktılar. Bu kez yagma seferlerinden Vazgeçmeyeancak kendilerine Epirus'ta kuzeybatı Yunanistan) toprak teklif edildiginde razı oldu-lar; bu bölgeden imparatorIuğun her iki yarlslna dogru ilerleyebilirlerdi, 401'de Alarikbatının daha iyi bir seçim olacağına karar verdi. Vizigot ordusunu İtalya'nln kuzeyineyöneltti ve burada batının en buyuk generali Vandal Stilicho ile karşılaştı.

Stilicho'nun sorunları çoktu. Imparatorluk hem iktisadi, hem de askeri olarak ancakgün be gun yaşıyordu; Slnlr eyaletierinde Germen çeteleri dolaşıyordu, Roma ordusuise hızla çökmekteydi. Stilicho bedelini ödeyebilse, Germen askerler sevinçle ordusu-na katılacaktl, ama hepsine verecek parasl yoktu. Dolayısıyla kimine para veriyordu,kimine de rüşvet; kalanını da yenmeye çalışıyordu. Paralı ordular arasındaki bütün sa-vaşlarda olduğu glbi, fazla çatşma olmuyor, faz|akan da dokulmuyordu. Tartışmalarmüzakereye dönüşüyor, sonra her iki taraİ genellikle geri çekiIiyordu. Bugünün düşma-nl yarlnln müttefikiydi, yapılacak şey ise olasıhkları artırmaktan ibaretti.

Stilicho, bu pozisyonel savaş ve pazarlık bileşiminde pek ustaydı. 402'de Vizigotla-rıLllirya'ya (bugünku Yugoslaı,ya) geri püskürtmüş, 405'te kuzeyden Italya'ya inen bir-leşik ostrogot, Kuvad ve Asding Vandalları ordusunun bir o kadar korkutucu olan is-tilasını boşa çıkartmıştı. Ancak, ltalya'yı savunmak için Ren sınırındaki birliklerini ge-

ri çekmek zorunda kalmıştı. Ertesi yıl, o Zamana kadaı eşi görülmemiş, en dehşet veri-ci istila başladı, Kabileler muhtemelen Hunların baskısıyla, yukarı Tuna boyuncabatı'ya doğru harekete geçtiler. Bu olayın belli başlı aktörleri Markomanlar ile Kuvadlar(birlikte Süevler olarak tanınırlardı) ve Asding ve Siling Vandalları'ydı; ayrıca Kafkas-lar'dan gelen yerinden edilmiş bir Alan klanl da mevcuttu. Istilacıların hedefi o sıradasavunmaslz kalmiş olan Galya eyaletiydi. 406'nın son gününde bu gücün öncü unsur-ları donmuş Ren Irmagı'nı Mainz'da geçtiler.

10

Page 16: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 17: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 420

407'dc Galya'yı ktıvıııra üştlşcır arılar gibi istila eden barbar kavimlerini durduracakbir Roma ordusu yoktu; zavallı cyalct halkının tek kurtuluş umudu, Roma'ya isyan ede-rek kendi imparatorunu seçen Britanya garnizonuydu. Roma düzeninin bu sözde savu-nucusu gerçekten de askerleriyle Manş Denizi'ni geçti; görünürdeki niyeti Roma'nınadeta terk ettiği eyalete barış getirmekti, asıl derdi ise gasp ettiği imparatorluk unvanr-na destekçi aramaktı. Galya'yı canlarının çektigi gibi yağmalamakta olan Alanlara,Vandallara ve Süevlere karşı çıkmadığı gibi' Ren'in sol klysında ilerlemekte olanFranklara, Burgonlara ve Alamanlara da sesini çıkarmadı. Bu iktidar mücadelesinin tekönemli Sonucu, artık Britanya'nın da yöneticisiz Ve Savunmasz kalmış olmasıydı. So-nunda, bu sözde imparator aslında başka bir yerde bulunması çok daha iyi olacak olanbir Roma gücü tarafından yakalanıp idam edildi (411); Britanya Roma dünyasının dışı-na, Kelt anarşisinin içine duştu' Bu arada Alanlar, Vandallar ve Süevler lspanya'ya ge-

çip güneydeki ve batıdaki toprakları talan ettiler.408'de Stilicho'nun emellerinden kuşkulanan Batı imparatoru Honorius onu öldürt-

tü. Böylece imparatorluğun çekirdeği, uğrunda bunca fedakarlıklar yapılan ltallya, goz-den çıkarılıyordu. oysa Germenler imparatorluğu yıkmayı düşünmemişlerdi bile; o ka-dar uzun süredir yaşıyordu ki imparatorluk, herkes ebedi oldugunu Varsaymlştı. Bar-bar savaş beylerinin imparatorluktan tek isteği kabileleri için toprak, kendileri için demevkiydi. Istedigi bedeli ilk dile getiren Vizigot Kralı Alarik oldu; artık ltalya'yı koru-yan Stilicho da olmadığına göre, Roma kapılarına dayanıp taleplerini bildirebilirdi.

Honorius'un bundan etkilendigi söyienemez. Yüzyılı aşkın bir Zamandır batı impa-ratorları Roma'da oturmuyorIardı; geneilikle Milano'da, 4' yuzyiın asker imparatorla-rının karargAh olarak kullandıkları kentte ikamet ederlerdi. Savaştan pek hoşlanmayanHonorius Ravenna'yı tercih etmişti; bataklıklar ve gölcüklerle çevrili bu kenti ele geçir-mek mümkün değildi, Alarik isterse Roma'yı rehin alabilirdi, ama Honorius bu barbarkralının Stilicho' nun yerini almasına izin vermeyecekti.

Alarik rehin bedelini aldı: 2300 kilo altın, 14.000 kilo gümüş, 4000 ipek giysi, 3000kürk, 1400 kilo karabiber. Sonra, Honorius'u ele geçiremediği için, Roma tahtına birkukla imparator geçirdi, Bu da işe yaramayLnca Roma'ya yürüyüp yağmaladı. Eskisi ka-dar feci bir durum olmadı -Gotlar kentte topu topu üç gün kaldılar- ayrıca f1lli anlam-

daf.azla bir şey değişmedi, Ne var ki bu haber, pagar.ya da Hıristiyan bütün impara-torluk yurttaşlarını yılgınlığa sürükledi. Asla olmaz denen olmuştu, yarlnln ne gibi fe-

laketler getireceğini kim bilebilirdi?Alarik yaptıklarını onarmaya ça|ıştı. Eğer Roma'ya hükmedecekse, gıda temin etme-

si gerekiyordu, bu da Afrika'daki tahıl yetiştirilen toprakların denetimini ele geçirmekdemekti. Ordusuyla yarımadanın burnuna geldi, ama gemileri olmadığı için bırakın Af-rika'yı, Sicilya'ya bile geçemedi. Planları bozulmuştu, geri döndü, belki de yüniyüş yo-lundaki limanlarda, ihtiyaç duyduğu gemilere el koymaya niyetliydi, Ama daha yoicu-luğun başlnda hastalanıp öldü. Efsaneye göre hazinesiyle biriikte, adamlarının sırf buiş için akağını değiştirdiği Busento Irmağı'nın dibinde yatmaktadır; ama yıl boyuncaBusento'nun dibi göründüğü için bu masala inanmak zordur.

Alarik'in yerine geçen kayınbiraderi Athaulf da Honorius'tan bir anlaşma koparma-yı başaramadı, Sonunda Italya'yı terk edip güney Galya'ya gitti ve orada, Yizigotyö-netimine meşruiyet kazandırab||mek için, imparatorun ltalya seferi sırasında esir alınankızkardeşiyle zor\a evlendi, Dügunde Athaulf yanayakı|a Romahlar ile Gotların birlik-te ahenk içinde yaşamalarını, Got kılıcının Roma kanunlarını koruduğunu görmeyi ar-

zuladığından dem vurdu, ama Honorius aman demiyordu, Erzakları tükenen Yizigot-lar tekrar harekete geçmek Zorunda kaldılar. 7spanya'ya gidip bir kez daha Aİrika'yaulaşmaya çalıştılar, başaramayınca sonunda Roma'ya bag|ı t'oedıratii olmayı kabul etti-

ler. Ispanya'yı Roma'nın düşmanlarından temizleme karşılığında onlara Galya'da top-rak verilecekti.

Bu anlaşmaya iki taraİ da uydu. Vizigot1ar Ga|ya'ya gitmeden önce Siling Vandal-larının ve Alanların yerleşimlerini dağıttılar. Asding Vandalları ile Süevlerin kızeyba'tıyı ellerinde tutmasl Romalıları rahatsız etmemişe benziyor; Vizigotların kendilerinetahsis edilen bölgeye ulaşması Roma'ya yetiyordu. Bir bakıma butün bu hikayede ba-

şarılı olan Romalılardı, çünkü hiç savaşmadan Vizigot istilasına kağıt üStünde kabuledilebilir bir çözüm bulmayı becermişlerdi. Ama gerçek çok farklıydı. Artık Gotlarınbütün önemli konularda bağımsız bir krallıkları vardı' Bir ülkeden digerine gidip gelir-ken de, Roma'nın artık yurttaşlarının hayatını ve mallarını koruyamadığını dünyayagöstermiş1erdi.

L2

Page 18: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 19: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 451

Hunlar Tuna boyunca ilerledikten Sonra elli yıl dikkati çekecek kadar sakin kaldı-lar; arada bir yağma için Germen ülkesine ve Balkanlara akın yapılıyor, bazıklanlar za-man zaman paralı asker olarak Roma ordusunda görev alıyordu, ama esas olarak kabi-leler 370'1erde ele geçirdikleri otlaklarda yaşay|p gidiyorlardı. Attila kral olduğunda her

şey değişti. Önce çeşitli Hun kabilelerini yönetimi altında birleştirdi (433-44) , sonra yıl-lık yağma seferleri politikası izlemeye başladı. Ne zaman nerede ortaya çıkacağını kes-tirmek zordu; onu durduracak bir ordu toplamak ise imkAnsızdı; unutmayın ki en kor-kunç Germen kabilelerinden Ostrogotlar ve Gepidler Attila'nın ardından gidiyordu.

Başlangıçta Attila dikkatini Doğu imparatorluğunda yoğunlaştırdı, Çok geçmedendize getirdi, sonra Tuna'nın sağ kıyısındaki sınır bolgesini de teslim alarak diz çökmüşdurumda kalmasını sağiadl, Savunmasız kalan imparatorluk, sonunda 1000 kilo altınavaran bir haraç vermeye mecbur oldu.

Attila sonra batıya dondu, Zaten Ren Irmağı'na kadar her yeriyağmalamlş, orada436'da Burgonları öyle feci bir yenilgiye uğratmştı ki, bu kabile başkent Worms'u terkedip Savoy'a kadar hiç durmamacasına kaçmıştı. (Bu felaketin anısl Alman destanları-nln en ünlüsü olan Niebelungen'in doruk bolümünü oluşturur.) Attila daha sonra ba-tı Germen kabilelerini, Alamanları, Ren vadisindeki Frankları ve Thüringleri pençesinealdı.45l'de de Galya'yı istila etti.

Batı imparatorluğunun elinde kalan birkaç alayın Attila'ya karşı ülkeyi savunma-sı beklenemezdi, ama general Aetius en azından direnç gösterebilecek bir ortak güçoluşturmayı başardı. Bu ordunun belkemiğini Vizigotlar oluşturuyordu. Ayrıca Sa-voy'daki Burgonların ve kuzeydoğu Galya'daki Frankların birlikleri vardı, Aetius dahala Roma'nın hizmetinde olan birliklerle katkıda bulunmuştu. Mütte{ik güçlerinyaklaşmasıyla Attila, Altaylı fatihlerin şimdiye kadar ulaştıkları en uç batı noktasıolan Orl€ans'dan geri çekildi, Iki taraf Seine Irmağı vadisindeki Campus Mauri-acus'ta karşıIaştı.

Şiddetli bir çatışma oldu, ama kesin bir sonuç ç*madı. Attila ihtiyatlı müttefik bir-liklerini muharebe hatlarından kımıldatamadı, hatta ne Hunlar ne de Germen yardak-

çıları onlan geri püskürtebildi. Vizigot kraiı olduruldü -söylentiye göre bir Ostrogot kar-gısıyla- ama adamları direniyordu. Attila hayatında ilk kez durdurulmuştu. "Son Roma-lı" Aetius Ga|ya'yı Balkanlar gibi mahvolmaktan kurtarmıştı.

Attila muhtemelen bu başarısızlığı İaz|a ciddiye almamıştı, çünkü ertesi yıl kuzeyltalya'ya baskın yapıp yağmaladı. Ne var ki Campus Mauriacus muharebesi anlaşılanbir iz bırakmıştı, nitekim 452-53 kışında Hun kralı öldü, bir sürü oğluna bıraktıgı im-paratorluğu da bir Germen isyanında yıkıldı' Gepidlerin öncülüğtındeki Germenler Ne-dao Irmağı muharebesinde üstbeylerini ezip geçtiler A54, Macaristan; ama tam yeri bi-linmiyor),

Akdeniz dünyası kuzeyden gelen tehlikeyle meşgulken, başka bir düşman bu dun-yanın kalbini delmekteydi, Asding Vandalları lspanya'nın kuzeybatı köşesinden çıkıp,güneyde Siling Vandalları ve Alanlardan arta kalanları yanlarına aldılar ve 429'da Ku'zey Afrlka'ya geçtiler, Kralları Gaiseric gemilere binileceğinde herkesin sayılmasını em-

retti, muhtemelen kaç gemi gerekeceğini bilmek istiyordu; erkek, kadın ve çocuklarıntoplamı 80.000'di, bu rakam muhtemelen o dönemdeki göçebe bir kabilenin saylslnltemsil etmektedir. Vandal seferi buyuk bir başarıyla sonuçlandı. Roma 435'te batı eya-

letlerini Gaiseric'e verdi, sonra 442'de bu eyaletleri bugrınku Tunus'a tekabül eden da-

ha önemli ve merkezi bir bölgeyle degiş tokuş etmesine de izin verdi.Gaiseric'in yükselişinde birçok etmenin payı vardı: hiziplerin ittifakı (Roma'ya is-

yan eden bir Afrika pret'ectus'ı gemileri sağlamıştı), saldırgan bir savaş politikası(439'daKarlaca'yı ele geçirdi) ve şantaj (Romalılar her ne pahaslna olursa olsun Romakentine devamlı tahıl gelmesini istiyorlardil. Sonuç olarak, Gaiseric Batı'nın ikinci ken-tine yerleşti, artık batı Akdeniz'in en önemli donanmasına sahipti ve bolgeye tahıl sağ-

layan tek guvenilir kaynaktı.Roma'nın unuttuğu Britanya'yı herkes yağmaladı; Piktler, Irlandalılar, Angıllar, Sak-

sonlar, Jütler ve Frizler. Jütler guneydoğuda bir yerleşim bile kurdular Q49). Bdlkı de ay-nı dönemde Jütland'a sarkan Danların baskısı yüzünden böyle bir kalıcı yerleşime ni-yet etmişlerdi; öte yandan, belki de Danlar ]utlerin terk ettiği bolgelere giriyorlardı.

Pers Imparatorluğu Romalıları dize getiren sorunlarla henüz karşılaşmamlştı. Kaf-kaslardan gelen birkaç Hun akrnı kayıtlara geçmiştir, ama Rus bozkırlanndan düzenlibir saldırı gelmiyor, göçebe halkların istilası görulmüyordu. Ancak, 440'1aıda orta As-ya kabilelerinin hareketlenmesi sonunda Maveraünnehir'e yeni bir grup, Ak Hunlargeldi, Kuşanlar A{ganistan'a geri çekilerek Pers Imparatorluğu'nun dogu eyaletleriniyeni gelenlerin merhametine bıraktılar.

I4

Page 20: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 21: Ortaçağ Tarih Atlası

TS 476

Nedao felaketindeıı sonra, Hunların bir kısmı birkaç yıl Macaristan'da kalıp Doğuimparatorluğuna baskınlar düzenlediler. Ama güçlerinin buna bile yetmediğini görün-ce Rus bozkırlarına dönmüş olan kardeşlerinin yanına gittiler A70r. Azak Denizi'ninkıyılarında Kutrigurlar ile Utigurlar Attila'nın imparatorluğundan arta kalanlar için di-dişmekteydi, Yanıbaşlarındaki Kırım'da ise, bir ostrogot cebi Ermanarich'in yitik deb-debesinin bir anısı olarak ayakta kalmayı başarmıştı.

Attila imparatorluğunun çokuşuyle ilk kez Slavlara doğru dürüst bakma fırsatını bu-luyoruz' Daha önceki haritalarda, Slavların yarısı gözden uzak, ostrogotlara ya daHunlara haraç vererek yaşıyoriardı. oysa bu haritada hepsini görebiliyoruz. Slavlarınbatıya doğru genişleyebilmelerinin sebebi Germenlerin Roma Imparatorluğu'na doğruharekete geçmeleriydi; ne zaman ki bir Germen kabilesi talihini Roma sınlrlarınln öteyanında denemeye karar verip harekete geçer, Slav1ar derhal onların bıraktıgı boşluğudoldurmak üzere ilerlcrdi. Ağır ağır ama hiç durmadan, belki tantanayla değil ama ıs-rarla, Slavlar kıtadaki oaylarını genişletmekteydi.

Bu sıralarda Gernlen saldırılan Roma Imparatorluğu'nun batl yarısını yok olmanoktasına getirmişti. Fu kabilelerin en faal olanl Vizigotlardıı 470'|erde Galya'daki kal-lıklarını Loire ve Rhoı'e ırmaklarına dogru genişletmiŞlerdi. Ispanya'yı da baştan aşağıfethetmişlerdi; iki yer hariç: Süevlerin elindeki bölge ve yarımadanın yerlisi Basklarınelindeki, neredeyse k]msenin ulaşamadığı toprakiar. Galya'nın geri kalan kısmındaBurgonlar Rhone vadi:ini almışlar, Franklar ile Alamanlar ise kuzeydoğuyu aralarındapaylaşmışlardı. Geridr. kuzeybatı kalıyordu ki bu bölgenin bir kısmında Romalı bir pat-ricius o|an Syagrius, k;üan kısmında da Britanyalı kabile reisleri huküm sürüyordu. Bu

kabileler karışıklık içindeki adalarından kaçlp daha sonra Brötanya, yani Küçük Britan-ya adı verilecek yerde yerleşmişlerdi.

Galya'daki Roma Imparatorluğu parçaparÇadağılırken, |ta|ya'daki merkez basit biridari kararla ortadan kalkmıştı. 476'da, yarımadanın fiili hükümdarı olan odoakr adlıbir Germen komutanı, seleflerinin Seçtiği kukla imparatorları başından atmaya kararverdi ve Konstantinopolis'e t6bi olmak için resmen başvurdu. Bu başvurunun hiçbiranlamr yoktu, ama yine de dogulu hükümdarların desteğini aldı. O sıradaki kukla batıimparatoru, pek dokunaklı bir adı olan Romulus Augustulus alaşağı edildi ve OdoakrItalya Kralı oldu.'

Batı Roma imparatorluğu elindeki son toprak parçasmr kaybetmeden önce denizler'deki egemenliğini kaybetmişti, Vandal Kra1ı Gaiseric, Kartaca limanında buldugu filosayesinde Akdeniz'e hAkim oldu. Limaııları tehdit edip fidye istedi, adaları Roma'nıngüçsüz pençesinden çekip aldı. Balear Adaları, Sardinya ve Sicilya Vandal Krallığ'naeklendi. Her yıl yapılan yağma akınları hem batının, hem de doğunun zenginlikleriniVandallara akıtıyordu. 455'te Roma'nın Vandallar tarafından yağmalanması, Alarik'inyağmasından çok daha kapsamh ve çok daha iş bitiriciydi. Ganimet arasında söylen-digine göre Titus'un 400 yıl önce Kudüs'te ele geçirdiği ünlü yedi kollu şamdan vardı.Ama Gaiseric bir kir elde edemeyeceği çatışmalardan kaçınırdı, Odoakr'ın bütün bas-kısına rağmen Sicilya'nın sadece kuçuk bir parçasını vermişti. Seferieri Konstantinopo-lis'in çıkarlarını zedeliyordu gerçi, ama temelde fazla zararı dokunmuyordu, Doğu Ro-ma Imparatorluğu'nu en f.azIa kaygılandıran ostrogotlar oldu; 475'teBalkanları istilaettiler, sonra da Tuna'nın aşağısındaki eski Vizigot yerleşimierini tekrar işgal ettiler.

1 Romulus Augustulus genel ikle son batı impalatoru olarak biliniI, ama teknik olarak bu unvan biı onceki kukla lutius Nepos'a aittir; Nepos Dalm ıçya'ya kaçmış, 480'de ölene kadar otoritesi kabul edilmişti.

R.esmi açıdan, Batı Roma'nın ortadan kalkmasıyla imparatolluğun biıliğ sağlanmıştı. Ancak Doğu Roma Imparatorlu-

ğu terimini kullanmak, klasik Rom lmparatorlugu ile daha rcnraki Konstantinopolis merkezli imparatorluk arasındakiayrımı belirtmek bakımrndan faydalı olacaktır

16

Page 22: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 23: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 528

Italya Kralı odoakr çok çalışkan bir hükümdar oldu. Nepos öldüğünde (480) Dalmaç-ya'yı ilhak etti, Rügler Bohemya'da Tuna'yı geçtiklerinde onları öyle ezici bir yenilgiyeuğrattt ki bu kabile tarih sahnesinden silindi (487; Bohemya'da yerlerini Süev kalıntıla-rının konfederasyonu olan Bavarlar aldil. odoakr'ın zaferleri onun sayesinde güven için-de yaşayan ltalya taşrasında memnuniyetle karşılanu/orsa da, Konstantinopolis'ten yüzbulamamıştı. Doğu Romalılar zaten yeterince güçlenmiş olan bir Germen devletinin da-ha da genişlemesini istemiyorlardl. odoakr'a meydan okuyamaz|ardı, ama Ostrogot Kra-lı Teodorik'i pekAla kullanabilirlerdi' Zekice bir manevraydı bu: Teodorik ister yensin is-ter yenilsin, Roma imparatorluğu isyaıkilr t'oederaüii'nin bir bolumunden kurtulmuş ola-caktı. Kaybeden Odoakr oldu. Şiddetli bir savaş ve kurnazca yapılan manevralardan Son-ra Teodorik ltalya'da daha da genişlemiş bir krallığn hakimi olarak ortaya çlktl (493).

Boylece yeni Got iktidarı kurulurken, eskisinin çökmesine engel oluyordu.Frankların başındaki Tournai'li Clovis ise, bazı rakiplerini oldürterek, digerlerini de

bu iğrenç işe karıştıkları iddiasıyla idam ettirerek tek kral oimuştu, Frank egemenligialtındaki alanları buyuk çapta genişletti' 486'da Syagrius'u Galya'nın Roma denetimin-deki bölümünden sünip attı ve topraklarını kendi krallığına ekledi. Önce 496'da, son-ra 505'te Alamanlan yenip Frank egemenligine boyun eğmelerini sağladı. Son olarakVouill€ muharebesinde Vizigotları ezdi {İc07, Kılıçtan geçirilenler araslna Vizigot kralıda vardı; Franklar Pireneler'in kuzeyindeki bütün Vizigot topraklarını ele geçirdi.1

Işte bu noktada Teodorik müdahale etti. Önce, Vizigotların yenilgisini fırsat bilipRhone Irmağı'nın dogu kıyılarını işgal etmiş olan Burgonları yendi' Bu bolgeyi, yaniProvence'ı Ostrogot devletine kattı. Sonra Rhone'un öte kıyısındaki Septimania eya|e-

tini koruması altına aldı, böylece de bu bolgeyi Vizigotlar için saklamış oldu.Clovis 511'de oldu. Aynı yı|, gözlei yılan Vizigotlar Batı Got dünyaslnın tacınl

Teodorik'e giydirdiler' Böylece etkileyici boyutlarda bir Got imparatorluğu kurulmuş

oluyordu; İspanya'dan başlayıp Fransa'nın Akdeniz kıyıIarından geçen, Italya ile Il-lirya'da son bulan kesintisiz bir toprak bütünlüğüydü bu. Gotların itibarı hiç bu ka-dar yüksek olmamıştı; Vandallar bile kavga gürültü çıkarmadan Sicilya'yı teslim etti-ler. Clovis'in dört oğlu arasında paylaştırdığı Frank Krallığı'nın butünlükten uzakoluşuyla çarplcı bir zıtlık oluşturuyordu bu durum. Oysa gerçek çok farklıydı. iki Gotkrallığı tamamen ayrıydı; ikisinde de yönetici sınıf kök salamamıştl. Tersine, Frank-lar Galya-Roma toplumuna başarıyla uyum sağlamaktaydı, güçlenen kimlik duygula-n ülkenin hanedan üyeleri arasında paylaşılması karşısında sağlam kaimıştı, HattaFrank devleti aslında bölünmemişti; dört ayrı kral tarafından yönetilen tek bir ülkeolarak kabul ediliyordu.

Angıllar ile Saksonlar artık Britanya'ya iyice yerleşmişti. Bunun bir sonucu, elle-rinde tuttukları toprakların Angıl ülkesi, nihai olarak da Ingiltere 6ngle-land, Eng-land) diye tanınmasıydı. Britonları kolaylıkla yerlerinden etmişe benziyorlar; tek ye-nilgilerini 490 civarında, güneybatıda bir yerlerdeki Badon dağında tattılar. Bu kü-

çücük olay -bir dalaşmadan öte bir şey olamazdı- daha sonra büyük bft zaİer olarakgösterildi. Güya Arthur isimli bir kahramanın kazandığı zaferlerden biriydi. Bu her

şeyin başlangıcı oldu; Kelt ozaniarı hikiyeyi tekrar tekrar işleyip sonunda butun In-giltere'yi ve kıtanın da büyük bölümünü fetheden tamamen haya|i bir Kral Arthuryarattılar.

484'te, doğu eyaletlerini Ak Hunların yıllık akınlarına karşı Savunmaya çalışan Perskralı hem hayatını hem de ordusunu kaybetti. İran artık muzaİİ.er Ak Hunlara açılmış-tı; ama onlar gerçek göçebeler olarak ülkeyi bir ölçüde denetlemekle ve hatırı sayılır birharaç almakla yetindiler. Şansa bakın ki dikkatleri, Afganistan'daki Kuşanların ortadankaldınlmasından beri ( 460 civarı) kapıları açılmış bulunan Hindistan'a yönelmişti. Iranyine nefes alıyordu, ama kimseye duyurmadan.

1 Belirli bir aşamada Bretonlar, yani Brotanya'daki Bıitanyalılar CIoViS'e biat ettilef, ama Frank devletine bağlılıklarısadece kAglt üStündeydi.

18

Page 24: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 25: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 528'DE HIRIS'|IAN aı,glııİ

Hıristiyan kilisesi 4' yl1zyı\da ınuzaffer oldu, Yüzyılın başında Hıristiyanlar hele ezi-len bir azınlıktı, sonunda ise Hıristiyan olmayan bir imparator hayal bile edilemezdi.Kilise ve devlet iç içe geçip yeni bir toplumu, Hıristiyan Alemini biçimlendirmişti.

Eski düzenin birdenbire çökmesi şaşırtıcı değildir. Paganlık yerel kültlerin ve boşi-nançların parça bohçasından başka bir şey değildi; pek tutarlı değildi, hiç örgütlenme-mişti. Tersine, Hıristiyan kilisesinin çoğu insanın işitmek istediği bir mesajı vardı, üs-telik kilise bu mesajı Akdeniz dünyasında duyurabiliyordu. 303'te iki dünya çatıştı. Ge-leneksel hoşgörülerini terk eden Romalı yetkililer Hıristiyanlara işkence etmeye başla-dılar. Kilisenin yanıtı işkence aletlerini iman simgelerine dönüştürmek oldu, Hıristiyan-ların kemiklerinden de kutsal kalıntılar yaratıl..dı. Sekiz uzun yıl boyunca zulüm sürüpgitti. Şehitler çoğalıyordu, ama mucizeler de öyle. Sonunda, sahnedeki ozel efekt bulu-tunun ardından muzaİf.er kilise çıktı: Imparator Constantinus seleflerinin politikalarınıtersine çevirip Hıristiyanlığı devietin tercih ediien dini haline getirdi.

Bundan sonra çekirge bir kez daha sıçrayabildi: Constantinus'un yeğeni İulianusHıristiyanlıktan vazgeçip pagancılığın can çekişen kallntılarını yeniden canlandrrmayaçalıştı. Ama lulianus'un rakip kilisenin örgütünü çalan ve boşinançlara çok daha İaz|agömülen sentetik Yeni-P1atonculuğu İazla taraİtar bulamadı; öldüğünde de hemen terkedildi. Ayrıcalıklarını yeniden ele geçiren kilise, hem hükmedenleri hem de hııkmedi-lenleri sıkıca denetim altına aldı. iustinianus'un döneminde artık açıkça ifade özgürlü-

ğüne sahip tek din Hıristiyanlıktı.Bu çaptaki bir aygıtın çok sıkı örgütlenmesi gerekiyordu; kilisenin hizmetkaır|arı ar-

tık devletin hizmetkArları kadar kalabahktı ve onlar kadar titizlikle örgutlenmişlerdi. Hi-yerarşinin tepesinde papa vardı; aynı zamanda Roma piskoposu ve Aziz Petrus'un Va-risiydi, bir çeşit dini imparatordu. onun altındaki piskoposlar (başpiskoposlar, metro-politler) her biri bir eyalette olmak üzere devlet düzeninin valileri gibi çalışıyorlardı, Pa-paya kalırsa hepsi bu kadardı işte, Ama imparatorluk daha karmaşık bir işleyişe geç-tikçe kilise de aynı şeyiyapmaya zorunlu hissetti kendini. Doğuda bir imparator oldu-ğuna göre, biı de papa benzer'i kilise nieiisubu oiiriası geıckiiriyor ırıuyciu? Iıriparator-lar bu düşüncede olunca papa da Konstantinopolis'e kendisinden sonra ikinci adamolarak bir patrik atamaya razı oldu (381). Sivil yönetimin artık neredeyse bir düzineeyaleti yöneten praet'ectus'|arı vardı. Kilisenin de benzer bir şeyi oimasl ger'ekmiyormuydu? Papa, Mısır ve doğu eyaletleri praet'ectus'larına tekabül eden İskenderiye ve An'takya patriklerinin aynı özel rütbeye sahip olduklarını kabul etmeye mecbur oldu. Amaimparatorluğun kalan kısmının -batı yarrsı, bir de Balkanlar- doğrudan kontrolü altın-da tutmayı başardı. Kartaca ve Selanik metropolitlerinin Afrika ve Makedonya'da ara

işlev sahibi olmalarına izin verilmişti, ama genel kural batıdaki piskoposların doğrudanRoma'ya baglı olmalarıydı.ı

Hıristiyanlık sadece Roma kontrolü altındaki bolgelerde egemenlik kurmuş değildi.Doğuda Ermeni ve lberya krallıkları imparatorluktan da önce Hıristiyanlığı kabul et-

mişti (303 ve 318'de). 6. yiizyı\da Afrika'da bu inanç Yukarı Nil'deki Nübyeliler ve Erit-re'deki Habeşiler arasında yayilıdı, irlandalıları 5. ynzyı|da AzizPatrick Hıristiyan yap-tı; böylece Britanya'nın buyuk kısmının pagan Anglosaksonlara kaptırıImasının karşı-sında bir kazanç sağianmış oluyordu. Germen kabilelerinden lıazı önemli gruplar daRoma'dan önce Hıristiyanlıgı kabul etmişti.

Ne yazlk ki Germenler arasında çalışan misyonerler Hlristiyanlığın Ariusçu görüŞünemensuptu. Arius 4. ynzyılın başında Iskenderiye'de yaşam1ş bir din bilginiydi. Daha son-ra resmen benimsenecek oIan Teslis tÜçlü Birlik] tanımından biraz farklı bir kavram önesüniyordu. Gotlar, Vandallar ve Burgonlar da tam Arius'un fikirleri yaygınken Hıristiyan-1ığı kabul ettiler. Gerçi Ariusçuluğu tesadüfen kabul etmişlerdi, ama belki de kendileriniegemen kast olarak algılamalarına uygun duştugu için bu düşünceye sil<ı sıkı sarıldilar.Sonuçta haritada görulen garip ayrım ortaya çıktı: Papanın yetki alanlna giren bölgeninbu1.tık kısmı, onun otoritesini tanlmayan bir azınlıgın yönetimi altındaydı,

Kilisenin ilk dönemlerinde Teslis'in tam ne olduğu üstünde birçok tartlşma çıkmış-tı. Baba Tanrı, ogul Tanrı'dan ayrıbir şey miydi (Ariusçu görüş), biri diğerinin sade-ce başka bir veçhesi miydi (Sabelliusçuların gönişü), yoksa ikisi hem farklı, hem debenzer miydi? Peki ya Isa'nın insani ve tanrısal bileşenleri arasındaki ilişki? Bu ikisi ta-

mamen iç içe miydi (Monofizit konumu), tamamen ayrı mıydı (Nasturiler boyle dlyor-du), yoksa ayrı ama bir tür karışmış halde miydi? Bütün bunlar insana bugün gereksizyere kılı kırk yarma gibi geliyor, o Zaman da muhtemelen birçok din adamı için öyley-di; çoğu iki konu hakkında da orta yolu tercih ediyordu' Ama resmi cevaba ulaşmaküçynzyı| aldı, bu arada çok mürekkep harcandı, dökülen kanlar da az deglldi. Bir ta-

nım kabul edildiğinde de, kimligini vurgulamak isteyen bir grup muhakkak sapkın de-iıen ycılu teıcilı ecilyordu.

Gotlara gelince, sapkın diye kabul edilen düşünceyi seçmeleri hiç de akıllıca olma-mıştı. Kiliselerinin ayrı oluşu yabancı olduklarını ve hükümranlıklarının temelinin nekadar sığ olduğunu durmadan hatıriatıyordu. Clovis'in Galya'dan Gotları çıkarabilme-sinin sebeplerinden birivaftiz olup Katolik inancını seçmesiydi, böy1ece taşradaki Ro-ma halkı ve rahiplerine bir kurtarıcı gibi görünmüştü. Bu seçimin ne kadar yararlı ol-duğu önce Vouillc meydanında orİaya çıktı; ayrıca Frank devleti butunuyle ayakta ka-labilmiş, Burgonlar da onları taklit ederek 516'da Ariusçuluktan Katolikliğe geçmişti.

1 451'te Kudus'te dördüncü patriklik kuıuldu, ama papalık otoritesini etkilemedi, çünkü bu patriklik Antakya'nln yetkialanı bölünerek ortaya çıkarılmıştı.

20

Page 26: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 27: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 528'DE KENTLER VE TICARET YOLLARI

Bu harita 6, ynzyıl ı başlarında Avrupa-Yakındoğu bölgesindeki başlıca ticaret yol-larını ve kentieri, bell' bölgelerde ihraç edilebilecek kadar f'azla üretilen metaları göste-riyor. Haritanın kaps; dığı bölgenin dışından gelen metaların isimleri çerçeve içindegösterildi. Bu ithal m;,ddeleri bizim ilgilendigimiz bolgeye iki yoldan geliyordu: Asyakıtasının ortasından g..çen kuzey yolu ile kıtanın kıyılarından dolaşan güney yolu. Ka-rayolu, yani üniü lpel Yolu Çin'den başlıyor, Tibet'in kuzeyinden geçiyor ve Türkis'tan yoluyla Pers Impaıatorluğu'nun kuzeydoğu Slnlrına varıyordu. Rey ve Hemedan'ıiçeren bir hattan lrar yay|a|arını geçerek Mezopotamya'ya ve antik Babil ile Sele-ukia'nın geç antikçağcıaki halefi Ktesifon'a ulaşıyordu. Kervanlar buradan Roma Suri-ye'sine doğru yola çıkıyor, ya çölden geçip Lübnan ve Filistin'e gidiyor, ya da Fırat'tanyukarı çıkıp Antakya'1"a varıyordu. Deniz yolu ise Endonezya ile Hindistan'dan baha-rat getiren gemilerce kullanıiırdı. Batı sularına vardığında bu yol ikiye ayrılırdı: Bir kolBasra Körfezi'nden ge(]er Ve mallar Irak ve lran'a gitmek üzere buradaki limaniarda bo-

şaltılırdı, diger kol ise Arap yarımadasını do1aşıp Kızıldeniz yoluyla Mısır'a varırdı.Muazzam mesafeleri aşan bu yollarda yalnızca yükte hafif pahada ağır mallar taşr

nırdı' Çin ipeği bunun mükemmel bir örnekğidir; bu ipekle özel olarak yapılan kumaş-lar zenginlik Ve statü göstergesiydi. Romalılar da ipek giymek istiyorlarsa ithal etmekzorundaydılar, çünkü ıpek böceği ve ipek böceği yetiştiriciligi hakkında hiçbir şey bil-miyorlardı.

Elbette ipek, adı vclrilen lpek Yolu'nun ana malıydı. Aynı şekilde, baharat ticareti-nin temel direği çeşnil:rdi, ozellikie de Hindistan'dan gelen karabiber, Endonezya'dangelen karanfil ve hintcevizi. Ancak, baharat ticareti birçok başka metayı da içeriyordu;bunlar kuçuk miktarlarda ve çok yüksek İiyatlara alınıp satılıyordu: koruyucu madde-ler, kokular, boyalar, boya sabitleştiricileri, doğal boya maddeleri, zamk, tütsü ve ayryca tıbbi degeri oldugu umut edilen, bugün isimleri insanı endişelendiren birçok mad-de. Metaların hepsi doğudan gelmiyordu' Arabistan, günlük ve mürrüsafi (sarı sakız)gibi ünlü maddeler satardl. Aslında Hindistan'ın bu tarafndaki baharat ticareti Arap-ların elindeydi, yarımada halkı için önemli bir artı gelir kaynağıydı,

Roma Imparatorluğu'nun ithal ettiği maddeler, ipek ve baharat yollarının son du-rakları olan Antağa ile Iskenderiye'yi Akdeniz limanlarına bağlayan bir denizyoluağıyla Akdeniz çevresine dağıIıyordu. Ama ipek ve baharat bu bolgedeki ticar;tin bü-

yük kalemlerinden degildi; Akdeniz ticaret agı bir ağır nakliyat sistemiydi, kargolar ton-larla ölçülürdü. Ana metalar buğday, şarap Ve Zeytinyağ|ydı, kereste ve madenler deönemliydi. ipek ve baharat ticaretinin itici gücü olan kar burada olmazsa olmaz bir un-sur değildi; örneğin Roma ve Konstantinopolis'in buğday tedariki, piyasa güçleri gözönüne alınmadan yapılan bir devlet hizmetiydi.

Mısır'ı inceleyerek Roma ticaret sisteminin nasıl işlediği hakkında bir fikir edinebi-liriz: bu eyalet ihracat açlsrndan en önemli bölgeydi. Burada her yıl bir lasmı ihraç edi-Iebilecek kadar bol buğday ile devlet denetimindeki keten imalatının temeli olan ketentohumu yetiştirilir ve imparatorluk başkentlerine gönderilirdi. o zamanln tercih edilenyazı malzemesi olan papinis tekeli Mısır'daydı; iskenderiye'nin her ülkede ünlenencam imalatı da oyle, Buna transit baharat ticaretini de eklerseniz, eyaletin hatırı sayılırbir ihracat hacmi olduğu açıktı. Ama buğdayın önemli bir kısmını, keten ile papinisünde en azından bir kısmını imparatorluk yetkilileri herhangi bir bedel ödemeden alıyor'1ardı, dolayıslyla Mısırlıların zenginleştiği söylenemezdi. Tam tersi, ithal ettikleri keres-

te, demir, şarap Ve zeytinyağının bedelini ancak çok çalışarak ödeyebiliyorlardı.4' yizyıIa kadar Mısır buğdayı Roma'ya gidiyor, yurttaşlara bedava dağıtılan ekme-

ğin çoğu bu buğdaydan yapılıyordu. Constantinus 328'de bu buğdayın yolunu Boğaz'abakan kenti Yeni Roma'ya çevirdi. Eski Roma, Afrika ve Sicilya'dan gelen buğdayla ye-

tinmek zorunda kaldı, 5. 5ruzyılda Afrika buğday ambarları Vandalların eline geçti, so-nuç olarak Roma ikincil konumda bir kent haline geldi; artık muzafİer geçmişinin anıt-larını zar zor ayakta tutabiliyordu. Bu çöküşün ardında basit siyasi olayların işaret et-

tiğinden çok daha İaz|a şey yatar: Imparatorluğun ekonomisi çok ciddi sıkıntılar için-deydi, ustelik Batı'nın Slkıntllarl Doğu'nun sıkıntıIarından çok daha faz|aydı. Gal-ya'nln birçok kenti, 406'da hepsini ortadan kaldıran istiladan çok daha önce, birermüstahkem karakol konumuna düşmüştü' Hatta Roma Afrika'sının tarım toprakları,Vandallar bu eyalete adım atmadan çok daha önce terk edilmişti.

Roma'nın küçülmesi bu haritada açıkça gönilüyor. Britanya, Ga|yave Ispanya'daartık kent hayatının ya da ticari ilişkilerin kalmadığını anlayabiliyorgz. 5. yuzyıldanüfusu artan tek şehir olan Konstantinopolis, Roma'dan arta kalan ağın merkezindeduruyor, HAl6 refah içinde olması da imparatorluğun bir rövanş elde etmesinin tekumudu.

22

Page 28: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 29: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 565

527'de imparator olan lustinianus, hem kendini hem de Doğu Imparatorluğu'nu ba_tıyı yeniden fethetmeye adadı. Generali Belisarius'u Vandallarla savaşmaya gönder-mekle işe başladı. Ostrogotların göz yummasıyla Romalılar Sicilya yolundan giderektam bir şaşırtmaca yaptılar. Vandal kralı ordusunun yarısıyla birlikte Sardinya'daydı.Belisarius ordunun Kartaca'yı koruyan diger yarısını yenip kente girdi (533). Sardin-ya'daki ordu gelince onu da yendi, kralı esir aldı ve hazinesiyle birlikte 7edi kollu şam-dan dahil- Konstantinopolis'e gönderdi. oy|e göz kamaştırıcı bir başarıydı ki bu, Ius-tinianus'un kötümser bakanlarını tam bir şaşkınlığa uğrattl.

Iustinianus bu kez ostrogotları hedef aldı. Bu işe ancak 9000 asker ayırabiiiyordu;bu sayı Afrika seferine gönderdiği askerlerin yarısından ancak biraz İazlaydı Dolayı-sıyla başlangıç olarak Belisarius'tan tek isteği Sicilya'nın yeniden ele geçirilmesiydi.Belisarius bunu kolayca başarınca ikisi bir olup çıtayı yükselttiler. Belisarius kuçuk or-dusuyla yarımadanln yukarısına doğru ilerleyerek Roma'yı işgal etti (536). Gotlar der-hal kenti kuşattılar, ama bir yıl süren mücadele boyunca savunmada kalan Romalılaravantajlı konumdaydı. Yavaş yavaş Gotlar sayısal üStünlüğü kaybettiler. ostrogot kra-lınln morali öyle çökmüştü ki Belisarius taarruza geçtiğinde, Roma'dan bir emeklilikmaaşı karşılığında tacını ve başkentini teslim etti (540),

Belisarius ltalya'nın fethini tamamlayamadan evine dondu. ostrogot komutanlarıhdlA Po Irmağı'nın kuzeyindeki bölgeyi ellerinde tutuyorlardı. Belisarius'un yokluğun-da komutanın yardımcı.ları.nı perişan ettiler. General geri geldiginde Germen karşı taar-ruzunu kesmeyi başaramadı. Savaş on yıl sürdü; Romalılar Ravenna'da tutunuyor, amabaşka kentlerde başarı elde edemiyorlardı. Derken lustinianus doğru dürust bir ordutopiamayl becerdi (552), orduyu arük eskisi kadar parlak olmayan Belisarius'a değil,Narses'e teslim etti. Narses meslek hayatına arşivci olarak başlayan, sonra usta taktis-yen haline gelen bir Ermeni hadımdı. Askerlerini Dalmaçya'dan geçirdi, burada 5000Lombard paralı askerini kiralayarak ordusunu güçlendirdi. Ravenna ile Roma arasında-ki yolda yer alan Butsa Gallorum'da ana Got ordusuyla karşılaşıp bire kadar kırdl. İtal-ya nihayet yeniden imparatorluğa katılmıştı. Kısa bir Süre sonra, 554'te Ispanya'da çı-kan iç savaş, RomalılaraYizigot Kraliığı'yla eşit koşullarda savaşma fırsatı verdi. Der-hal bu fırsatı kullanıp ülkenin güney kesimlerini kan dokmeden fethettiler.

Muthiş bir zaİer|er listesidir bu. Iustinianus batının buyuk bir kısmını yeniden eldeetmişti, üstelik doğuda Perslere karşı savaşırken. Ama doğuda bütün başarı sı, zatenva-salı olan Iberya'yı ilhak etmek oldu. Yeniden ele geçirdiği eyaletler kendi kendileriniSavunamaz durumdaydı, yani askeri anlamda bir yarar sağlamamış, sadece yükümlü-

lük getirmişlerdi. Ayrıca taşra eyaletlerinin refaha kavuştuğu da söylenemezdi, Ital-ya'da uzun süren savaşlar kentlerin yıkılmasına, kırsal nüfusun perişan olmasına yolaçmıştı. Kuzey AJrika'da da bütün çabalara rağmen Berberilerin Roma denetimi altın-daki bölgelere Stzmast önlenemiyordu.

Yine de, İustinianus'un hükümraniık dönemi, Zamanl geri döndürmek için beyhu-de bir çaba olarak bir kenara atılmamalı. Iustinianus, kısa bir süre için de olsa, Akde-niz uygarlığının haysiyetini ve kendine güvenini yeniden kazanmasını sağlamıştı. Im-paratorun fetihleri gelip geçici oldu, ama San Vitale'nin mozaikleri ve Aya Sofya'nınkubbesi, çağmln ideallerine ve ihtişamına tanıklık ediyor.

Batıda, Clovis'in dort oglu babaları gibi Frank üIkesini genişletmeyi sürdürüyordu,Thüringlerin ülkesi ilhak edilmiş (531), Burgonya dize getirl|miş (534), Provence ile or-ta Alpler anıkzayıf|ayan ostrogotların elinden çekilip alınmıştı (536). 558'de Clovis'inoğullarından biri hariç hepsi ölmüş, böylece ülke yeniden birlige kavuşmuştu. Ama sağkalan ogul da krailığı dört ogluna bıraktı (561), kardeşler birbirleriyle mücadeleye girin_ce de Frank genişlemesinin ilk dönemi sona erdi.

Haritanın diğer kısımlarındaki en önemli değişikliklere yol açan olay ise çerçevemi-zin dışında vuku bulmuştu; Yuan-Yuan Mogol İmparatorluğu'nun yıkılışı (552). YenilenMoğollar batıya, Hazar Denizi'ne doğru kaçarken galip gelen taraf olan Türkler onlarıkovalıyordu, Maveraünnehir'de Türkler Ak Hunlarla karşıIaştı, onları da yendiler veIran'ın doğusundaki topraklarda Ak Hunların egemenligi sona erdi. Bü}ıik bir gıirültüy-le gaiibiyetin kendilerine ait olduğunu ilan eden Persler sınırlarını Ceyhun'a kadar ge-

nişletirken, Ak Hunlar Hazar'ın kuzeyinde Yuan-Yuan artıklarrna katıldılar. Türkler on-ları tekrar yenince hem Ak Hunlar hem de Yuan-Yuanlar paldır kuldur Avrupa'ya girdi-ler ve burada Avarlar diye tanındılar. Iustinianus bu kaçak güruha Rus bozkırlarındanBalkanlara akınlar düzenleyen Hunlara ve Slaviara saidırmalari için para verdi. Bu yenigelenlerin Hun ve Slavların ilerlemesine engel olacağlnı umut ediyordu. Avarlar dahaiyisini yapıp Voiga ile aşağı Tuna arasındaki bütün kabile|eri dize getirdiler (559-61).

Sonra daha dabatıya doğru ilerleyerek Thüringiya'da Franklara kök söktürdüler (562)'

Attila'nın göigesi, Avar Hanı'nın bedeninde yine Avrupa'nın üzerine çökmüştü.ostrogot Kralhğı yıkılınca Bavarlar ve Lombardlar Tuna'nın hemen güneyindeki

eyaletleri ele geçirdiler; Bavarlar bir ölçüde Frank üstbeyllgini kabul etti. 523'te lrlan-dalılar iskoçya'nın batısında yerleşimler kurmaya başladı. Başlangıçta lrlandahlara ve-rilen başka bir ad olan Iskoç terimi Sadece bu yerleşimciler için kullanılmaya başlandı;şonunda da kuzeyde kurulan krallık bu adı aldı.

-/.4

Page 30: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 31: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 600

Aviırlar ()rtıı Avrı.ı1'ıiı'ya ilk girişlcriırdc Karpatlar'ıır kuzcyindcı-ı gcçmişlcrdi. Aınalidcricri çcık gcçııcdcıı ilrtiyaçlarııra Cn uyguı1 alanın dağların güneyindeki bozkır oldu-

ğuıru fark ctti. Burası Büyük Macaristan Ovası, yani o sırada Lombardlar ile Gepidlerarasındaki Savaştn sebebi olan Alföld idi. Lombardlarla ittifak yapan Avariar bu sava-

şa müdahale edip öyle bir zafer kazandılar ki Gepidler bağımsız bir kavim olarak va-rolmayı sürdüremediler. Daha sonra Avarlar Lombardlara hayatı zorlaştırmaya başla-dılar, Lombardlar, Avarlarca hırpalanmaktansa Ltalya'ya gitmeye karar verdiler; Nar-ses'in ordusunda hizmet verirken bu ülkeyi tanımışlardı. Kavimler göçünün bu sonaşamasında Dogu Alpler'i geçip Po vadisine indiler, Alföld de Attila'nın olduğu gibiAvar Imparatorluğu'nun da yurdu oldu (568).'

lta|ya'da Romaiıların bir muharebe meydanında Lombardlarla karşılaşabilecek or-dusu yoktu. Bütün yapabildikieri kentlere sığınıp istilacıların kendilerinden önce yiye-ceksiz kalmalarını ummaktı. Bütüne bakıidığında, bu strateji kıyılarda iyi sonuç verdi,

çünkü gemilerle erzak getirebiliyorlardı. Ama iç kısımlarda sonuç bir felaketti; Lom-bardlar Po vadisinin buyuk kısmını, Toscana'nın tamamınt ve ülkenin daglık belkemi-

ğini ele geçirdiler. 600 yılına gelindiginde geçici bir denge kurulmuştu. Romalılar Ce-nova, Ravenna, Roma ve bu kentlerin hemen yakınındaki eyaletleri, ayrıca Napoli ileyarımadanın burnu ve topuğundaki çeşitli bölgeleri ellerinde tutuyorlardı. Geri kalanıLombard dukalarlnın elindeydi ve bu dukaların kuzeydeki yirmi kadarı Pavia'daki kra-lın yetkisini tanımaktaydı. Guneydeki Spoleto ve Benevento dukalıkları ise boyle biryetki tanımamlŞtl; dolaytsıyla Lombard kralının işlerine burnunu sokmasına engel ol-dukları Sürece RomalıIarın Roma iie Ravenna arasındaki yolu kontrol etmelerine izinVermeye hazırlardı.

Italya'nın büyük kısmının kaybedilmesi, Romalıların sindirmek zorunda olduğutek kötü haber değildi. Ispanya eyaleti 570'lerin sonunda artık sadece kıyıdaki bir şe-ritten ibaretti; yeniden canlanan ve Süev Krallığı'nın ilhakından beri (584) yarımada'nın neredeyse tamaminı kontrol eden Vizigot monarşisi, bu şeridi de ortadan kaldır-maya niyetli görünüyordu. Avarlar Balkanlar'ı tehdit ediyordu, ancak Attila'ya veri-len haraç kadar buyuk miktarlar sayesinde onları durdurmak mümkün oluyordu. Do-

ğuda Persler Roma mevzilerini azar azar da olsa başarıyla geriletmekteydi. Neyse kibu bölgede Romalıların şansl yaver gitti. imparatorlukta çıkan iç savaş yüzünden II.

Hüsrev Romalılara sığındı. imparator Mavrikios ona bir ordu verdi, Hüsrev de bu or-duyla tahtını geri aldı, karşılığında iberya'yı ve Ermenistan'ın neredeyse tamamınıverdi (591). Bu zaferden sonra artık Roma birlikleri Avrupa'ya dönebilir, Tuna savun-ma hattını yeniden kurabilir, hatta hattın ötesine geçip Avarları kendi yurtlarında ce-zalandırabilirlerdi.

Avarlar orta Avrupa'daki konumlarını pekiştirirken Kafkaslar'daki hegemonya-ları Türklerce tehdit ediliyordu. Daha önceki yenilgilerini hatırlayan Avarlar bumüdahaleye karşı çıkmaya kalkışmadılar, ama Turkler de çok ileri gitmediler. Batı-da Kırım'a kadar bir sefer düzenledikten sonra Maveraünnehir'e dondüler, Orta veBatı Kafkasya kavimlerinin, yani Alaniar ve Utigur Hunlarının, başkaları sayesindeelde ettikleri özgürlüğün keyfini çıkarmalarına izin verdiler. Türklerin hepsi yurtla-rına dönmedi; Hazar|ar kabilesi Hazar Denizi'nin yakınında kaldı. Bu, Türklerinbolgeyle ilgilenmeye devam ettiklerini gösteriyordu, Ne var ki, Köktürk Hanlığı'nındoğu ve batı olmaküzere ikiye bölünmesiyle bu ilginin İilliyata geçme şansı kalma-dı (582).

1 Lrımbardlar Avar egemenlik alanlndan çekileıı tek Germen kabilesi degi1di. SaksonIaı Elbe Irmağl'nln batıslna çekil-miş1er, Franklar doğu Thülingiya'yı, Bavarlar da Bohemya'yı terk etmişlerdi. onların boşalttıklall topIaklarl derhal Slav

kabileleri işgal etti, böylece iki kavim arasındaki sınır yine baıya kaydı, Bunun etkisi bu haritada değil, bir sonrakindedaha iyi görülebilir.

20

Page 32: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 33: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 626

602 yılında, Avarlarla Savaşan Roma askerleri Tuna'nın öte yakasında kışlama em-rine karşı isyan ettiler ve Konstantinopolis'e yürüyüp Imparator Mavrikios'u öldürdü-ler. Hiç de yakışık almayan bu davranış bir dizi felakete yol açtı. Avar Hanı'nın fırsatbu fırsattır deyip Balkan|arı yağmalaması kimseyi şaşırtmamıştı, ama Slavların genişbir bölgede ilerlemesini kimse beklemiyordu. Slavlar Avar Hanı'nın dümen suyundangidip yarımadaya yerleştiler, Birkaç yıl içinde Balkanlar'ın iç kesimleri imparatorluğunegemenlik alanından çıkmıştı. Aynı anda, hanedan kavgalarından kAr sağlamayı Roma_iılardan öğrenmiş olan Pers Kralı II. Hüsrev, güya hamisi Mavrikios'un intikamını al-mak amacı;ıla savaş meydanına çıktı. Bu iki büyük güç arasında eskiden önemsiz bir-takım avantajlar saglamak için yapılmış kısır savaşlar cereyan etmişti. Hüsrev'in bu kezhedefi daha buyuktu; Ahameniş İmparatorluğu'nu, yani artık Roma'nın elinde olan As-ya toprakiarını, o büyük kralların imparatorluğunu yeniden yaratmak istiyordu. Ilkadım, Roma Mezopotamya'sındaki kaleleri almaktı; dört sefer yaparak bu işi halletti607-6|0\, İşbittıginde, PerslerilerleyerekSuriye 6I1-6L3\, Filistin 614)veMısır'ı (616)

fethettiler.Bu sırada, Mavrikios'un tahtını gasp eden cahil askerin yerine daha saygın bir aday,

Afrika valisinin oğlu Herakiios geçmişti (610). Başlangıçta selefi gibi yenilgi dalgasınakapıldı, hatta bir ara ciddi ciddi A{rika'daki malikanesine dönmeyi düşündü. Ama ak_lını başına devşirip, sermayesini debir araya getiriP, 623'tebir karşı taarruza geçebile-cek kadar asker toplamayı başardı. Roma'nın bu son ordusunu, elden çıkmış eyaletle-ri tekrar ele geçirmek için yapılacak yıpratıcı savaşlara sokmayı reddedip Ermenistanyoluyla (burada Hazarlardan epeyce yardım gordu) Pers sınırlarına geldi ve yoklamayabaşladı. Persler de aynı şekilde cevap verip Avarlarla birlikte Konstantinopolis'e yürü-duler (626). Roma donanmasınln h6,15ıBoğaz'a egemen oiduğunu unutmuşlardı. Avru_pa yakasına geçemeyen Persler, Avarların kentin kara surlarına hiçbir etkisi olmayansaidırılarinı seyretmekle yetindiler. Bu arada Heraklios doğuda üstün gelmişti. Ertesi yılRomalıların Ninova'da kazandığı zafer Pers]er arasında kavga çıkmaslna Ve bu uzun sa-

vaşın hiç beklenmedik bir şekilde sonuçlanmasına yol açtı. Pers soylularl Hüsrev'i taht_tan indirip öldürdüler, sonra da, doğunun yarısı ellerinde olduğu halde barış yapmakistediler. Mısır, Filistin ve Suriye'deki işgalci Pers orduları geri çekildi; böylece 629'daRoma'nln doğu sınırları yine eskisi gibi sağlamdı. Heraklios bundan sonra imparator-lugu baştan aşağı yeniden yapılandırmaya girişti; artık bu imparatorluğun kimligi La-tin değil, Yunan'dı, Tarihçiler bu değişimi belirtme amacıyla Heraklios'un kurtardığıdevlet için Bizans terimini kullanırlar; terim Konstantinopolis'in altındaki ilk Yunankenti olan Bizantion'dan gelir.'

Bu uzun savaş Persler gibi Avarlar için de iyi sonuç vermedi. Slavlar Balkan|ar'aya-yılmakla zateı Avar denetiminden kurtulmaya yaklaşıyor|ardı, 626'da Avarlar Kons-tantinopolis önünde başarısız olunca, Bohemya ve Yunanistan'daki kabilelerin çoğutam bağımsızlıklarını elde ettiler, Hunlar da çekildi ve bir araya gelen Utigurlar ile Kut-rigurlar Azak bolgesinde bir birieşik hanhk kurdular. "Hun" sözcüğü bırakılıp yerineBulgar sözcüğü benimsendi ve bu yeni ulke Buyuk Bulgar Hanlığı diye tanındı.

Batı Avrupa'da daha küçük çapta oiaylar cereyan ediyordu. 613'te yeniden birleşenFrank Krallığı bu kez sadece soy açısından değil, coğrafi açıdan da geçerli bir bolun-meye uğradı 623'teki boltinmede tanımlandığı gibi Neustria ffeni Yurt) ve Austrasia(Doğu Yurdu, Anayurt) krallıkları, birbiriyle ilişkili olmayan Ve durmadan değişen es-ki bölünmelerden farklı olarak süreklilik kazandı. ispanya'da ise, Vizigotlar nihayet sonBizans karakollarını da ortadan kaldırdılar (621).

Ingiltere'nin Anglosaksonlarca fethedilmesi ağır ilerleyen, ama tam ve eksiksiz birsüreçti; sadece grineydeki birçok kuçuk kral bu süreci aksatmıştı, Kuzeyin iştilası dahasonra olmuş, ama çok dahahızla ele geçirilmişti. İlk hatırı sayılır Anglosakson krallıgıda burada kuruldu: Northumbria. Kontrol ettikleri bolgeleri batıya doğru genişletenNorthumbrialılar kuzeydeki Britonlar (Strathclyde) ile merkez (Galler) arastna bir mız-rak başı gibi girdiler' Galler grubu, zaten Dyrham'de Saksonların zaİet kazanmasıyla(57Z Cornwall ve Devon'daki kardeşlerinden kopmuşlardı.

1 "Blzanslılar"ın bu terimi hiç kullanmadıklannı belirtmek gerekiyor; sonuna kadaı imparatorluklaıına Roma dediler,Batılılar impaıatolluğun adı konusunda onlarla hemfikirdiler ('?omania") ama sakinlerine brek dediler. Grekler de bütünbatılılara Frank lFrenkl derlerdi.

28

Page 34: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 35: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 65I

Bizans Ve Pcrs imparatorlukları çok palralıya mal olan beyhude bir savaşı sürdürür-ken, Arap dünyasında bir devrim oldu. Hazreti Muhammed, o zamana kadar ülke sa-

kinlerinin dini dürtülerini tatmin eden pagan, Yahudi ve Hıristiyan unsurları reddede-rek yeni bir din ilan etti. Allah'tan başka tanrı yoktu ve tek kurtuluş umudu Allah'a bo-yun eğmek, Islamiyeti kabul etmekti. Muhammed 622'de doğduğu kent Mekke'yi terketmek zorunda kaldı; bu tarih daha sonra İslamiyet çağının ilk yılı olarak kabul edildi[Hicri tarih]. Muhammed Mekke'nin kuzeyindeki Medine'de kendini hem güvenliktehissetmiş, hem de birçok taraİtar bulmuştu. 630'da Mekke'ye dönüp KAbe'deki putla-rı yıktı. Iki yıl sonra öldügünde, öğretisi bütün Arap yarımadasında kabul edilmişti.

Romalılar ve Persler muhtemelen Hz. Muhammed'i önemli bir tehdit olarak görme-mişlerdi, Askeri açıdan Araplar sadece bir baş belası olmaktan öteye geçmiyorlardı.Her yıl ödenen bir miktar para karşılığında buyuk kabileler kuçuk kabileleri zaptgraptaltında tutuyordu. Ama Islamiyet bütün bunları değiştirdi, Hz. Muhammed'in takipçi-leri 634'te Medine'den yola çıktıklarında o kolayca dağıtılabilen Arap yağmacılara ben-ziyorlardı belki, ama hiç de oyle değillerdi. Fethetmeye çıkmış savaşçılardı onlar, Üçyıl içinde Bizanslıların ve Perslerin gönderdigi en iyi a|aylafl t:uzağa duşurup ortadankaldırdılar. Şeria Irmağı'nın kollarından biri olan Yermuk'tayapılan muharebede, Im-parator Heraklios'un onları Filistin'den çıkarmak için gonderdigi orduyu kesin kes ye-nilgiye uğrattılar (636), sonra da Mezopotamya'yl Savunan Pers ordusunu Kadisiye'deyok ettiler 63h. Bizanslılar Anadolu'ya çekildi, muzafİer Müslüman ordusu da Suriyeve Mısır'a girdi (640). Persler ise lran yaylasına çekildi ama Nihavent'te korkunç bir ye-nilgiye uğramaktan kurtulamadılar 642). Yeniden düzene girmek için kısa bir ara ver-dikten sonra Arap orduları lran'a girip 650'de Persepolis'i, 651'de de Ceyhun Irmağıkenarındaki eyaletteyer alaı Merv'i ele geçirdiler, Muhammed'in ölümünden sonrakiyirmi yil içinde Araplar Roma'ya rakip bir imparatorluk kurmuşlardı.

Insan, o kadar slkıntı çekerek Perslerden geri aldığı eyaletleri bu kez Araplara kap-tıran Imparator Heraklios'a üzülmeden edemiyor. Ama en azından rakibi Pers kralı II.

Yezdigerd'den daha iyi durumda oldugunu belirtmek gerek; Yezdigerd, Araplar Merv'e

yaklaştıgında Merv SatraPı tarafından öldürülmüştü. O sırada Pers Imparatorluğu'ndaişgal edilmedik pek az yer kalmıştı: Elburuz dagları i|eHazar kıyıları arasında kalan Ta-beristan; Kafkasya'da imparatorluğa bağlı Iberya ve Ermenistan (buralarda Araplar, Bi-zanslılar ve Hazarlar arasındaki üç köşeli bir savaş kesin bir sonuca ulaşmamıştı). Iber-yalılar ve Ermeniler kimsenin sahiplenemediği bu topraklarda birkaç yıl bağımsızmışgibi davranabildiler. Hem Araplara hem de Bizans'a haraç vermek zorunda kalan Kıb-rıs da benzer şekilde ne olduğu belirsiz, mutsuz bir devletti.

Hazarlar da bu sırada hızla yayılmaktaydı, Alanlara otoritelerini kabul ettirdiler,Bulgar Hanlıgı'nl parçalayıp bu hanlıgı oluşturan kabilelerden birini Volga'nın yukarı-sına, iki kabiieyi de Tuna'ya sürdüler (burada yeni bir Bulgar Hanlığı ortaya çıktı). Ha-zat|ann doğusundaki bozkırda önemli bir olay, Batı Türk Hanlığı'nın parçalanmasıydı'Bu sayede Araplar kolayca Ceyhun Irmağı'na kadar ilerleyebildiler.

Hz. Muhammed'in halifeIeri hem imparatorların yetkisine sahipti, hem de en yük-sek dini merci idiler. Halifeler önceleri peygamberin yakın arkadaşları arasından seçi-Iiyordu, ama bu sistemin f'azlauzun sürmeyeceği belliydi. Ufukta görünen sorun, hali-felerin müminlik derecesine göre seçimle mi başa geçecekleri, yoksa bu görevin kalıt-sal mı olacağıydı. Üçüncü halife Osman 644-656\ soylu Emevi ailesindendi Ve yaygınalçaba kayırıcılığına dayanan kaiıtsal halifeliğin temelini attı. Ne var ki çoğunluğa gö-re, eğer bir halife hanedanı olacaksa bunun adayıPeygamber'in damadı Ali'ydi. Nite-kim Ali halife seçildi, ama imparatorluğu Emevilerin pençesinden söküp alamadı.Ali'nin ölümüyle (661) Emevıler halifeligi tekrar ele geçirdiler ve bir yüzyıl boyunca bı-rakmadılar. Bu çekişmenin sonuçları bir hanedan savaşlnln ötesine geçmiştir, çunkuAli ve soyunun peygamberin asıl mirasçısı olduğu fikri, Emevilere muhalefet edenler-ce de beslenerek, mııazzam bir dini dogmaya dönüştü. ortodoks Müslümanlar (Sünni-

ler) ile Ali taraİtarları (Şiiler) arasındaki ayrılık, Emevilerin unutulmaya yüz tuttuğu gü-nümüzde bile çok önemlidir,

Britanya'da ustünluk Northumbria Krallığı'ndan Mercia Krallığı'na geçti' Ita|ya'daLombardlar Cenova ile ltalya yarımadasınm topuğunu ele geçirdiier.

30

Page 36: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 37: Ortaçağ Tarih Atlası

.t*a{iÜ#,&e,

IS 737

Islamiyetiıı ilk kabarınası 651'de soıra erdi; Arap orduları sınırları kurcaiamaya de-vam etseler de sonraki 30-40 yılda eskisi gibi destansı ölçekte fetihler olmadı. Sınırlarıartıkbiraz kuçulen Bizans Toroslar'da karşı saldırıya geçti, Afrika'yı elinde tutmaya ça-baladı, Doguda Arap egemenliğinin sınırları Ceyhun'a ve Afgan dağlarına dayanmıştı.Derken, 700'den hemen önceki ve sonraki yıl|arda Islamiyet'in ikinci kabarması başla-dı, bir dizi görkemli seferle batıda ve doğuda önemli eyaletler ele geçirildi.

Ilk büyük zaf.er Kuzey Afrika'da kazanıldı. Araplar Tunus'un güneyindeki Kayre'van'da 670'te kuruian bir karargAhı üs olarak kullanarak, lıazen başarılı bazen başarı-sız seferler düzenliyorlardı. 698'de nihayet KarLaca'yı aldılar, ama bundan daha önem-lisi iç kesim|erde yaşayan Berberilerin fethedilişi ve Müslümanlıgı kabul etmesiydi(702). Bu olay Araplara -ve yeni Müsiümanlara- öyle bir ivme kazandırdı ki Kuzey Af-rika'nın geri kalan kısmını da ele geçirip Ispanya'ya girdiler, Cebelitarık'ı (Tarık'ın da-

ğı; Tarık Arapların komutan-ıydı) geçtikten sonra Vizigotlara karşı kazandıkları zaİer k:u-

zeyde küçük bir şerit hariçr butun yarımadaya h6kim olmalarına yol açtı V7|). Gal'ya'nln Vizigotlara ait köşesini de ele geçiren Araplar burayı Frank krallıklarına yaptık-ları aklnlar için üs olarak kullandılar.

Arap halifeliği doğuda da çok önemli zaferler elde ediyordu. Kuzeydoğuda özellik-le çahşkan bir emir 704-7|5 arasında Maveraünnehir ile Harezm'i (Ceyhun deltası) fet-hetmeyi başardı; ayrıca Seyhun Irmağı'nın öte yakasındaki Taşkent'i işgal etti, Guney-batıda haritada görünmüyor) yapıian bir seferle daha da dikkate değer bir başarı eideedildi, Hindistan'a giden kıyl yolu ele geçirildi, bugünkü Pakistan'da yer alan Sind eya-letine boyun eğdiriidi (7l2l7|ı.

Ortadaki cephede ilerleme daha ağır cereyan ediyordu, sonuçlar pek o kadar çarpı-cı değildi. Kafkasya adım adım da olsa fethedildi (Ermenistan ve lberya 653'te, Lazika696'da, Abazya 7|l'de ve Hazar kıyısındaki

'Sirvan eya\eti 737'de) . Arap güçleri sonra

Hazar|arın yurdunu istila edip başkentlerini, yani Volga kıylsındaki kervan kenti ltil'iyağmaladılar, Bu saldırı Hazarların gucünü kırdı, bir daha asla Kafkasların güneyineadım atmadılar.2 Ancak, Bizans hilA Toros hattını elinde tutuyordu ve Arapların de-nizden dolaşıp bu hattı aşma çabaları Sonuç vermedi. Nitekim 674-680'de ve yine7I7'de Konstantinopolis'e denizden yapılan belli başlı seferler başlangıçta başarılı gibigözükse de yenilgiyle sonuçlandı. Bizans'ın hala donanması vardı, üstelik bu donan-

ma yeni bir silalr kullanıyordu: Rum ateşi, yani bir pompayla püskürtülen bir petrol bi-leşimi. Ateş fırlatan bu ilkel silah sayesinde Bizans Konstantinopolis'in ayakla kalma-sında hayati önemi olan deniz savaşlarını kazanabildi.

Bizans başka yerlerde bu kadar başarılı değildi. Lta|ya yarımadasında artık ellerindebirkaç kıyı cebinden başka bir yer kalmamıştı: Venedik lagünündeki koyler, Ravennakenti, çizmenin topuğunun ucu, burnunda biraz daha geniş bir bolge, Napoli körfezin-de ve yakınında birkaç yerieşim ve en önemlisi de Napoli kenti. Roma ve hinterlandıartık imparatorluğun denetiminde değlldi; buraları, Bizans1ıların ellerinde tutamadıkla-rı otoriteyi yavaş yavaş üstlenen Papa yönetiyordu.

Frank dünyasında ise hiç değişmeyen törensel sahnenin ardında önemli değişikliklermeydana gelmekteydi' Geç 7 ' yüzyılda Clovis soyundan gelen krallar , zavallı kısa ömür-lü kuklalar haline gelmişti. Hem Austrasia'da hem de Neustria'da asıl önemli kişi l<ral de-

ğ1|, saray nazırıydı. Beklenebileceği üzere, bu makama genellikle yerel baronların en bü-yü$.i ve en cüretkArı geçiyordu. Bu türün en etkileyici örneklerinden biri Charles Mar-tel'di, nam-ı diğer Çekiç Charles. Martel bu makama 7|7'de Austrasia'da yükselmiş, son-ra da7|9'da Neustria'yı eline geçirmişti. Lakabını 732'de Poitiers yakınında bir hafta sü-ren bir muharebede, batı Fransa'yı işgal eden Arap ordusunu un ufak ederek kazanmıştr. Avrupa'nin özlediği zaİerdi bu; Arap tehdidini sona erdirmese de -nitekim birkaç yılsonra Araplar bolgeyi ikinci kez istila edeceklerdi- Islamiyet'in batı Avrupa'daki zaferlerdizisinin Sonuna işaret ediyordu. Ayrıca Charles'a, Frank devletini güçlendirmesi için birfırsat sağladı. Hıristiyanlığı kurtaran adam olarak, kiIiseyi m|JaZZam topraklarının bir kıs-mından İeragat etmeye zorlayabilmiŞti, Bu toprakları, hizmetlerinin sürmesinin karşılığıolarak maiyetindeki şövalyelere verdi, Bu sözIeşmeyle, şövalyeler kralın kişisel takipçile-ri olmaktan çıkıp haleflerinin de kullanabileceği bir savaş a[ac|na dönüşmüş oluyordu;bu da yeni bir askeri örgütlenme biçiminin başlangcı oldu. Henüz mükemmeliyettenuzaktı bu örgütlenme, ama eski savaş çeteleri sisteminden daha iyiydi'

Britanya'da, Northumbria Krallığı Anglosaksonların önderliğini yeniden ele geçirdi(655), Strathciyde'daki Galler halkını (artık Britonlara böyle deniyordu), Piktleri ve Is-

koçiarı vasal statüsüne indirdi. Ama bu canlanma klsa sürdü, hatta Piktier ve iskoçiarNorthumbria'nın boyunduruğundan kurtulmadan önce (695), diger Anglosakson kraI-

lıkları Mercia'nln yanlna geçmişlerdi (679).

1 Bu şeritte bagımsızlıklan kaçınılmaz olan Baskların yan1 slIa Asturias Krallığı vardı, Bu kıallık Vizigotlaıın ııirasçısıolduğunu inatla iddia ediyordu.

32

2 Hazar|ar, Rusya bozkırı ve 1,ukarı Volga'da kcndilerine haraç ödeyen Bulgarlarln denetimini de kaybettiler

Page 38: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 39: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 737'DE HIRISTIYAN ALEMI

Suriye, Ermenistan ve Mısır Konstantinopolis'in egemenliginden hiç memnun ol-mamalılar ki hepsi kolayca Perslerin eline geçti, Heraklios bu ülkeleri yeniden impara-torluğa kattıgında ülke halkiarının Monofizit inancına karşı uzlaştırmacı bir doktrinolan Monotheletizm'i yürürlüğe koydu. Monotheletizm'e göre, Tanrı ile Insan'ınİsa'daki birlikteliği, her iki bileşen de kimligini yitirmedigi halde, kendini tek bir ilahi-insani enerji halinde dışa vurmasına yetecek kadar tamdı. Bu cayırtılı sözler skbizma'cıeyaletleri yatlşttrmaya yetmedi; zaten dini ayrılıkçılıkiarı daha derindeki bir hoşnutsuz-lugun belirtisinden başka bir şey değildi. Monotheletizm sadece PaPay| sinirlendirdi.Sonunda Araplar bu sorunu Monofizit bolgeleri imparatorluktan çıkararak çözdüler.Böylece Monotheletizmin yararı kalmıyordu, Konstantinopolis de biraz direndiktensonra vazgeçti.

Bu sorunun çözülmesi Konstantinopolis ile Roma'nın kavgasına bir son vermedi.Papalık doktrin konularında birinci merci olduğunda, imparatorlar da son sözü söyle-meye hakları olduklarında lsfar ediyorlardl. Tartışmada önceleri imparatorlar üstün gel-di. Örneğin lustinianus otoritesine karşı gelen bir papayı tutuklatıp değiştirdi; II. Kons-tantius bir yıl sonra aynı şeyi yaptı. Ama 7. yüzyılın sonunda imparatorluğun Ro-ma'daki varlığı böyle üStünlük taslamaya yetmeyecek kadar sönüktü. Bir keresinde pa-payı tutuklamak üzere gönderilen bir görevli sonunda çareyi papanın yatağının altınasaklanmakta bulmuştu. Papalık kendi payna gerçek bir eyleme girişmeksizin siyasi ba-

ğımsızlık elde etmişti.Durum artık tehlikeliydi; hem Roma, hem de Konstantinopolis nihai yetkiyi ele ge-

çirmeye kararlıydı, ama hiçbiri iradesini digerine kabul ettiremiyordu. Eninde sonunda

kavgaya tutuşacak bir şey bulacaklardı; nitekim 726'da lmparator III. Leon o şeyi sağ'ladı: Ikonok|azm, yani put kırıcılık. Ikonalar, yani dini resim ve heykeller doguda öyle

çoğalmlştı ki neredeyse çoktanrıcılığın idolleriyle yanş[ hale gelmişlerdi, Tektanrıcı vedini tasvir düşmanı Isiamiyet'le karşılaştırılmaktan utanç duyan Leon hepsinin yokedilmesini emretti. Ikona taraftarı papaz|ar papaya başvurdu, o da bütün tasvirleri ko-rumast altına aldı,

Papa daha da ileri gidip hem imparatoru, hem de patriği aİoroz etti. Leon'un ceva-bı Sicilya, guney ltalya ve Balkanları papalığın yetki alanından çıkarıp patriğe vermekoldu. Artık iki kilise arasındaki ayrılık tamamlanmıştı. Bir yanda imparatorun koruma-sı altındaki ekümenik patriğin başkaniık ettiği Doğu Hıristiyanlığı vardı (ortodokslub,diğer yanda ise papanın hükmettiği Batı Hıristiyanlıgı (Katolik1iH.

Bu shbizma (ayrılıH ve Hıristiyanlığın egemen olduğu alanların genelde kuçulme-si bu haritanın en göze çarpan özellikleridir, Yine de Hıristiyanlık Aleminin kdt zararcetvelinde birkaç olumlu madde vardı. Ariusçuluk kah fetih yoluyla (Vandallar veOstrogotlar), kdh inanç değiştirme yoluyla Vizigotlar 589, Lombardlar 653) ortadankaldırılmıştı. Kilise hiyerarşisi basitleşmişti: Antakya, Kudüs ve İskenderiye patriklik-leri artık Arap dünyasında yer alıyor, dolayısıyla kilisedeki iktidar mücadelesine ka-tılamıyorlardı. Bazı ileriemeler de kaydedilmişti, Frank fetihleri sayesinde Hıristiyan-lığln mesajı Thüringlere ve Bavarlara, Irlanda ve Roma misyonerleri sayesinde dePiktlere (6. yy) ve ingiltere'deki Anglosaksonlara U. yy) ulaştırılmıştı. Ama bunlarSuriye, Mısır, Kuzey Afrika ve Ispanya'nın kaybını dengeleyebilecek kadar önemlibaşarılar değildi.'

1 Bu ve bundan sonraki haritalarda Hıristiyan Alemi, Hıristiyanların hükmü altındaki bölgeler olarak tanrmlanmıştır.Geneline bakldığında, Doğu ve Batı Hristiyanlıgınt aylran çizgi ayil zamanda siyasidif de, ama bu haritada duıum o

kadar açık reçik değildir. Bianslılar, çok isteseler bile kiliselerinin otoritesini ltalya çizmesinin topugu ile burnundanöteyc ya da Sicilya'nın batısındaki adalarda kabul ettiremiyorlardı.

34

Page 40: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 41: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 737'DE NÜI]US

Roma Imparatorluğu'nuır nüfusu, cıı parlak Zam^il olaır İS 2, yüzyılda, aşağt yu-karı 45 milyondu, Bu nüfus daha sonra ağlr ağır azalmaya başladı, Batı imparator-luğu çökmeden hemen önce nüfus beşte bir oranında aza|mış, yaklaşık 36 milyonadüşmüştü. Bu duşuş imparatorluk sisteminin çöküşünün sorumlusu olamaz, zira Ro-malılar hAl6 barbar düşmanlarına karşı Sayrca 2'ye 7 üstündü; ama bunun faydasıolmadığı kesindir, Imparatorluk temelde bir tarım devletiydi ve 5. yuzyıLın başların-dan beri tarım faaliyeti iki yüzyıl öncesine göre çok daha kuçuk bir ölçekte yürütül-mekteydi,

Bu kuçülme sonraki iki yüzyıl boyunca aynı hız|a sürdü. ilk bakışta, Batı impara-torluğunu çökerten, Doğu imparatorluğunu da dize getiren istilalar ve yakrp yıkmala-rın nüfusun sürekli azalmasının sebebi olduğu açık gibidir. Ama nüfus azalması dahaönce başlamlş, yani bir kallp oIuşmuş olduğu için ek bir sebep aramak gereksizdir. Ay-rıca, bu dönemde Akdeniz'i meydana getiren topluluklarda doğum ve ölüm oranları da-ima yüksekti, dolayısıyla kayıplar hemen telafi edebilirdi. Her neler oluyor idiyse, da-ha temelden bir degişikligin ortaya çıktıgı belliydi,

iS 400 ile 600 arasındaki yüzde 20'lik azalmayı da hesaba dahil ettiğimizde, toplamnüfus kaybı üçte bire varmaktadır. 7. yCızyılın Akdeniz dünyası klasik çağdaki onculu-nün yanlnda pek zavallı kaiıyor, kendini düşmanlarına karşı savunmakta gitgide daha

çok guçluk çekiyordu,

Rekabet gücünün azaldığının bir işareti bozkır ile ek1li arazi arasındaki sınırın geri çekil-mesiydi. Augustus döneminde göçebeler kenarda koşede yaşayao topluluklardı; kimseninistemedigi topraklara itilirler, dönemlerinin tarihine pek katkıları olmazdı. Tarım gerilemeyebaşlayınca göçebelerin konumu duzeldi, Onlar için çok doğal olan vur-kaç biçimindeki sa-

vaş yöntemleri "süvari çağl"na giren bir dünyaya u1ı.ıyordu; dolayısıyla 4. yüzyılıa gelindi-

ğinde, eskiden tarlaların terk edilmesini sabırla bekleyen göçebe klanları, köylüleri hala eki-lip biçilen topraklardan atmaya başladılar. Daha önce Roma imparatorlarının aklına bile gel-

meyen uç bolgeler artık sorun çıkartıyor, ülkenin zaten ht1aşmış olan kaynaklarını tüketi-yordu. Kuzey Nrlka'da Roma'nın denetimi altındaki a|anl^ar yavaşyavaş elden çıktı. Suri-ye'de sınır lasaydı, dolayısıyla 7. yazyılda eski düzen çökene kadar buralar savunulabildi.Ama daha sonra fuaplar bütün doguya bir çıg gibi alap yeni bir imparatorluk kurdular; bu,en azından ilk evrelerinde, göçebe yaşam biçimi için çarplcl bir zafer anlamna geiiyordu.

Araplar Roma lmparatorluğu'nun demograIik çöküşünden sorumlu olmayabilirler,ama varlıkları muhakkak ki bu çokuşü hızlandırmıştı. Doğu'nun önemli bir kısmı binyıl öncesinin yaşam biçimine dondü; nüfusu da bin yıl öncesinden pek faz|a olmayanbir rakamda sabitlendi. Ama yine etki ile tepkiyi birbirinden ayırmalıyız. istilacılar çift-çi de olsa göçebe de, nüfus aza|ıyordu, Germen göçleri Akdeniz dünyaslnın çokuşunudurdurmayı başaramamıştı. Çok daha temelden bir şey değişmişti. Yaşam, her neden-se, artık çok daha zor sürdürülebiliyordu.I

1 lşln nasllına daiı bir tahmin yüütmeden bu konuyu bııakmak biıaz koıkaklık olacak. Yaşamın zorlaşmasının bir se-bebi iklimdeki değişiklikler olabilil. EgeI bu dönemde dünya biraz soğuduysa ya da yağışlar b:raz ütl|ysa, egel ekinleinbüyüme mevsimi birz lcsaldıysa ya da daha kötü koşullar ortaya çıktıym, o zaman tarrmla yaşayan nüfus azalacaktrr.Roma Imparatoıluğu'nun sıkıntılarının baŞladığ1 tarihlerde bu tip bir değişiklik oldugunu düşünmek insana çekici geliyor,belki biı gun geçmiş zamanların iklimleıini yeterli bir kesinlikle analiz edebilir ve nüİusun azalma sebebinin iklim oldu-gunu ya da olmadığlnl ispatlayabiliriz. Ama bugün bunu yapamlyoruz; tek söyleyebileceğimiz, sebep iklimse bile, bu dö-nemdeki biıkaç gelişmenin bu çerçeveye pek de uynadığıdır' IS 8. yüzyılda çevıelerindeki zorluklara rağmen çoğalan top-lumlar vaısa, bunlar tarrmın görece daha kolay koşullarda yapıldlgı yerlerde degil, son derece zor oldugu yeıleıde yaşryorlardı: Ilıman ıklimin egemen olduğu bölgelerde degil, Avrupa'nın kuzey uçlarında; Fransa'da ya da Lombaıdiya'da de-

ğil, Iskandinavya ile Rusya'da. Nüfusun en düşük Seviyesine indiği dönem Vikingler ve Varenjlerin çağlna tekabül eder,bu halkların yogun faaliyetleri, bil bütün olarak Avrupa'da 500 yıl öncesine oranla daha az nü{us olsa bile' Iskandinavve Rus sayısınln daha çok olduguna işaret etmektedir.

Başka biı olasılık hastalıktır' Üst üste gelen veba salgınlarının nü{uSun üçte bir oranda azalmasına yol açabileceğini bi-liyoruz, zıra 74. ynzyılda tam da böyle olmuştur. Bir Veba döngüsünün 2' yüzyıIda, Maıcus Auıelius zamanında başladrğını, bir ikincisinin de 6. yüzyılda Iustinianus zamanında oftaya ç1ktığını biliyoruz' Bu iki salgın döngüSü nüİus kaybınınsebebi olabilir' Ama arada kalan upuzun zaman insanı kuşkuya sevkediyol; Avrupa 14. yrızyldaki Kara Ölüm'de ve he-men sonrasındaki mlgınlarda kaybettigi nüIusu 150 yılda tekrar kazandı, oys Karanlık Çaglaı'dan çıkabilmesi yedi-rekizyiizyı| a|dı ki bu biı hastalığln yol açtığı döngü için İaz|a uzun görünüyor.

36

Page 42: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 43: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 737'DE KEN'I.LER VH .I.ICAIIE.| YOLLAITI

lslaıniyct, eır azıırdan başlangıçta, Roma Imparatorluğu büyüklüğündeki bir alanabirlik ve barış getirmişti. Ama cografya çok farklıydı. Roma imparatorluğu Akdeniz ve

çevresinde kurulmuşken, halifeligin merkezi Yakındoğu kara kütlesiydi; yaşam hatlarıdenizden değil, çöllerden geçiyordu. Ilk kuruian ag, halifeligin merkezi olan Medi-ne'den Mısır, Suriye ve Irak'taki, bu ülkeleri fetheden orduların uslendigi kamplara gi-den yollardan oluşuyordu. Daha sonra başkent kuzeye, Şam'a taşındığında, ana hat buaskeri üsleri yeni başkentebağlayan yollar oldu. Bu kamplardan Irak'ta Küfe ve Basra,Mısır'da Fustat (bugun Eski Kahire) önemii kentlere donüştü; Suriye'deki kamp Şam'ıngölgesinde kaldı ve çok geçmeden unutuldu. Bu yerleşimIerin hiçbiri deniz kıyısındadegildi ve hepsi Arap yönetimi altında gerilemeye yüz tuttu. Bazı|arı da Filistin'dekiKays?ıriye [Caesarea] gibi tamamen terk edildi.

Arap gemileri elbette Kzıldeniz ve Basra Körfezi'nde yelken aÇmayl sürdürüyor-du, ayrıca bu bölgedeki deniz trafigi epeyce artmlştı. Mısır'ın bugday fazlası artıkMekke'ye gönderiliyordu. Ama Akdeniz'deki deniz ticareti hiç kuşkusuz gerilemişti;gemiler kuçulmuş, deniz yolculugu tehlikeli oImuştu, İ'azla uzaklara gidilmiyordu.Karayollarındaki kervanlar ise büyümüş, duzenli hale gelmişti. Dokuma, madeni eş-ya, şeker, baharat, halı, mücevherat ticareti yapılıyor, kervanların geçtiği kentlerinürünleri ve uzak pazarlardan alınan ürünler aiınıp satılıyordu. Kervanlar hacıları kut-sal Mekke ve Medine'ye götürüyordu. Kervanlarla köle ticareti yapıhyordu: Erit-re'den Habeşiler, Nübye ve Somali kıyılarından siyahlar, Ceyhun'un ötesinden Türk-ler ve Kafkaslardan Çerkesler getiriliyordu . 79, yiizyı|a kadar sürüp gidecek bir tica-reL Larz; ortaya çıkmıştı.

Arap kervanlarınln yük hayvanı deve idi; deve bir damla su olmayan uzun çö1 yol-larında mal taşıyabilen tek hayvandı. Kuzey Afrika'da kervanların karşısında çok zorbir yol uzanıyordu, o Zamana kadar Sahra'yl geçen olmamıştı. Bu geçit vermez çöl, Nilvadisi ile Eritre ve Somali kryılannın Sahra altı bolgesiyle iletişimini kısıtlıyordu. Arap

fetihlerinden hemen önce, bu engel batıdan aşıldı. Berberi deve sürücüleri uzun süre-dir çölde daha uzak noktalara kadar gidebilmişler ve nihayet bu kum denizinin ötekikıyısındaki "Sahil'' denen çalıhk Ve yarl çö1 şeride varmışlardı, Burada Ghana Kralhğıile ilişki kurdular; bu krallık sakinlerinin tuzalhtiyacı o kadar btıyukttı ki, bir kilo tu-za bir kllo altın tozu veriyorIardı. Berberiier tuz temin etmekte hiç zorluk çekmediler;çölü keşIederken kayatuzu yataklarına rastlamışlardı, yol üstündeki bu tuzu hemen çı-karıp götürebilirlerdi, Bu bölgede düzenli bir kervan trafiği oluŞtu, Biladü's-Sudan (Si-

yahların Ülkesi) islamın en önemli altın kaynagı haline geldi.Arap ekonomisine bakıldığında genelde artan bir faaliyet görülmekteydi, oysa Bi-

zans'ln göninümü insanı umutsuzluğa sürüklüyordu. Perslerle SaVaş Slrastnda birçokkent yanmış yıkılmış, pek azı yeniden inşa edilmişti' Arapların verdigi zarar daha dafazlaydı; her yeri yağmalamışlar, imparatorluğun bazı eya|etlerini tamamen ellerine ge-

çirmişlerdi. Konstantinopolis'in buğday ambarı Mısır, bunlardan biriydi' DolayısıylaKonstantinopolis'in nüfusu o kadar hıızla azaldı ki, sanki Yeni Roma da eskisinin akrbetine uğrayacaktı. Ama birkaç alanda gelişme vardı. Biri yerli ipek sanayinin gelişme-siydi. Rivayete göre 6. yuzyı|da Çin'e giden iki keşiş giysilerinin araslna kozaları sak-layıp Bizans'a getirmişlerdi, Bir diger gelişme Hazarlarla ilişkilerin güçlenmesiydi' Ha-zar|ar giiney Rusya'nın ticari potansiyelini geliştirmeye çalışıyorlardı. Kuzeyden gelenkürk ile sınırlardan gelen köleler ticaretin ana kaiemleriydi' Çoğu Konstantinopolis'egönderiliyor, ama bir kısmı ters yönde, Maveraünnehir'den geçen İpek Yolu'nun ker-

van menzillerine gidiyordu,Bizans sıkıntı içindeydi, yine de batının uğradığı ekonomik çöküntüden yakasını sr

yırabilmişti. Batıda Hıristiyanların elinde kalan birkaç kent ha yıkı1dı ha yıkılacaktı.Bunların en buyugu, imparatorluğun merkezi Roma, çöp dolu tarlalarla birbirinden ay-nlan dagınık köylerden ibaretti. Bir zaman|ar Augustus'un 200.000 kişilik bir ordu bes-ledigi kentte Papa ynz kişiye yiyecek bulmakta zorlanıyordu

38

Page 44: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 737'DE KENTLER VE TICARET YOLLARI

\J \

işı

l

İ\ /I

IIl1 \

liPEd \ ir* l)

)

ı'

Toledoa

iPEK \YUN AK

) ı'--

I'i::'#-lr4\.

Küİe

tŞ-/'---\ q 7''/'

t-'--iurJ.FKETEN

PAPiRüs

şEKER

Kent nüfusları:

@ so-ızs.ooo

o 23-49.000

a 15-22.000

:l

: ANNI

BAHARATPAMUK

Page 45: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 771

Emevi yönetimine duyulan lroşnutsuzluk 747'de açık isyana dönüştü. Emevilerineski rakipleri Abbasilerin yönettiği ayaklanma lran'ın doğusunda başladı. Iran'ın emel-lerine yakın duşecek bir yönetim isteyen yerel ileri gelenler ile Ali soyundan bir halifeisteyen Şiiler ayaklanmayl destekledi. Ama peygamberin amcası Abbas'ın soyundangelen Abbasiler ne Ali'yle ne de lran'la ilgileniyorlardı, ayaklanmayı da baştan sonakontrol altında tuttuklarından, Emevilerin alaşağı edilmesi Sonuçta bir hanedan deği-

şikliginden başka bir şey olmadı. Emeviler katledildi, herkes bu katliama şevkle katıl-dı ve hayat eskisi gibi sürüp gitti.

Ama halifeliğin uç kesimlerinde işler başkaydı. En önemli gelişme Abbasilerin Is-

panya'da tutunamaması oldu. Emevİlerden sağ kaian birkaç kişi burada bağımsız biremirlik kurdu (756) . Ama daha önce çıkan iç savaşta, Asturias Hıristiyaniarı yarımada-nın kuzeybatısını yine ellerine geçirmeyi başardılar ve Galiçya denen bu bolgede kral-lıklarını bu kez daha sağlam bir temel üstüne kurdular, Abbasiler daha yakındakiAbazya'yı yitirdiler, ama Emevilerin ele geçiremediği Taberistan'ı Iethettiler V59-76D.İslam topraklarının kalbinde ise Bağdat'ın kurulması 069 imparatorluğun ağırlık mer-kezini doğuya kaydırdı. Uzun vadede bu durum önemli olacaktı, çünku lranlılarınuzun süredir özledikleri daha yuksek konuma ulaşmalarrnı kolaylaştıracaktı.

Hıristiyan Aleminde dikkatler |talya'ya çevrilmişti; Lombardlar 75l' de Ravenna'yıaldı. Bundan sonra atacakları adımın, hiç de istemedigi halde bağımsız hale gelmişolan, çaresizligi aşikar Papalık Devleti'nin aleyhine olacağı açıktı. Papanın oynayabile-ceği tek kozu vardı: Franklara başvurup dünyevi toprakIarını korumalarını istedi. Char-les Martel'in oğlu saray nazırı III. Pepin bu isteği kabul etti, Papa da karşilığında Clo-vis hanedanından son kukla lçalın tahttan indirilip Frank tahtına Pepin'in çıkmasınıkutsadı, Pepin Lombard|arı yendi, Papahk Devleti'ni Frankların korumasına aldı. Papaonu Papalık Devleti'ni eski Bizans eyaleti kadar buyutmeye ikna etti ü56-759). Pepin

bu dönemde Arapları Fransa'nın Yizigotlardan tevarüs ettikleri koşesi olan Septima-nia'dan da çıkardı.

Şimdiye kadar Iskandinavya'daki siyasi olaylarla hiç ilgilenmedik, çok da iyi oldu,

çünkü bu konuda hemen hemen hiçbir şey bilmiyoruz, Elimizde sadece çeşitli halkla-nn isimleri var. Bunlardan ikisi bu haritanın gösterdigi dönemde ortadan kaybolmuş-tu: ]ütler kesin olmayan ama erken bir tarihte (bkz. IS 451 dipnot 1) Danlar tarafındanyer1erinden edilmişler ya da massedilmiŞlerdi; Getler de 6. ynzyı|ın ortaları 1le 8' yüz-yılın ortaları arasında bir tarihte Svearlara boyun egdiler. Boylece İskandinavya şimdi-kine çok benzer biçimde bolünmüş oluyor: bir yanda Norsklar (Norveçliler), bir yan-da Danlar (Isveç'in güneyini ellerinde tutuyorlar), diger bir yanda da Svearlar. 8, yüz'yıldaki tarihleri hakkında yine neredeyse hiçbir şey bilmiyoruz, ama bu dönemde birtarihlerde onları Avrupa Erihinin ön sıralarına çıkartacak bir şeyi geliştirdiler: kuzeytarzı yelkenli gemi. Çok şaşırtıcl olsa da, Kavimler Göçü çağınln Tötonları deniz sefer-

lerinde kurekle çekilen gemiler kullanmışlardı. Örnegin Anglosakson|arıBritanya'yata-şıyan tekneler otuz kırk kurekçinin yer aldığı açık kadırgalardı, yelkenieri yoktu, Butekneler amaca uygundu, ama temelde kıyı tekneleri oldukları için kimse bunlarla biryerleri keşfedemezdi. Açık denizlerde yol alabilen gerçek yelkenli gemilerin ortaya çık-masıyla bu durum değişti. Iskandinav denizcileri etraflarındaki suları keşfetmeye, yenitopraklar, yeni fırsatlar araştırmaya başladılar, Rotalarından biri kuzeye, Norveç kıyrlarına kadar uzanlyordu; burada Laplar'dan kürk ve deri alıyor, mors Ve balina avlıyor-lardı, Başka bir rota Baltık Denizi'nin ötesinde Kurland'dı, burada Svearlar ticaret ka-

rakolları kurmuşlardı,Küçük çapta ama önemli bir olay daBavarya [Bavyeral Dukalığı'nın doğu sınırla-

rındaki Slavları koruması altına almasıydı; böylece güney Slavları ile asıl Slav kütlesiaraslna bir mızrak başı girmiş olacaktl (758) .

40

Page 46: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 47: Ortaçağ Tarih Atlası

ls s30

Pepin'in oğlu Charlemagne [Carolus Magnus; Şarlman] 777'de Frankların tek kra-lı oldu Ve uzun süren saltanatı boyunca sürekli saidırgan bir siyaset izledi. Kuzeydo-guda Frizlerin kalan topraklarını, zorlu bir seferden sonra da Saksonya'yl ele geçirdi(782-804. Güneydoğuda Bavarya'yı Frank topraklarına kattı, Bavarya'nın yakındakiSlavları korumaya alma siyasetini sürdürdü. Bu yüzden Avarlarla çatlŞtl, Bulgarlarınyardımıyla onları da dize getirdi ü96), Lta|ya'da, yine papanln topraklarını kemirme-ye başlayan Lombard Krallığı'nln yanl Slra Spoleto Dukalığı'nı ilhak etti ü74; Bene-vento Dukalığı daha sonra kendini prensliğe yükselterek bağımsızlığını vurgulaya-caktı) . Ispanya'da bu kadar başarılı olamadı. Ilk istila girişimi Araplarca püskürtül-dü, geri çekilirken de ordusunun gerisini koruyan birlikieri Basklar tuzaga duşı.lrdu,Daha sonra iyice yüceltilen bu olay, ortaçağ trubadurlarınln repertuarındaki en sevi-len destanlardan biri o|an Chanson de Roland'ın [Roland'ın ŞarkısıJ ana konusunuoluşturdu. Ama herhalde o zaman kimse göz kamaştırıcı bir olay diye görmemişti buyenilgiyi. Ne var ki, daha sonraki seferlerde merkezinde Barselona olan mütevazı birispanyol eyaleti ele geçirilebildi, Basklardan da kuşkulu bir itaat sözü alındı. ispan-ya bir yana bırakılırsa, etkileyici bir başarı vardı ortada, bu da Charlemagne'ın800'de Roma'da imparator unvanlnl almasına yetti. Bizanslı|ar 12 yıl sonra Charle-magne'ı Batı'nın Roma imparatoru olarak resmen tanıdilar ki bu gerçekten de övgüsayı1ırdı.

Charlemagne imparatorluğunun tabii ki eski Roma Imparatorluğu'yla ilgisi yoktu.Coğrafi olarak bile benzemiyordu. Ancak, Avrupa'nın batısına kabul ettirdiği düzengerçekteıi de yeni bir temei çizgiyi temsil eder, bunu da haritamıza yeni kurallar geti-rerek gösteriyoruz, Frank imparatorluğunun sınırları artık çift çizgiyle çiz\Iiyor, oysabatı Avrupa'daki diger krallıkların basit tek çizgisi var. Eskiden bütün Germen halkla-rı için kullandığımız küçuk noktalar şimdi sadece Iskandinavları, diger bir deyişle Tö-tonların hAla fokurdamakta olan tek kolunu gösteriyor.

iskandinavların o dönemde batıdaki se{erleri doğudakilerden daha iyi belgelenmiş-tir. Batı yönünde ilk adımı Shetland Adaları'na attılar (yaklaşık 790); oradan kısa biryolculukla Britanya adasına varıiabiliyordu, nitekim birkaç yıl sonra Norsklarla dolutekneler Northumbria açıklarında görülmeye başlamıştı, Aynı sıralarda daha batıdakiiskoç Faroe Adaları'na keşif gezileri yapıyor, Irlanda Denizi yoluyla lrianda'ya gidiyor-lardı. Doguda, Kurland'a gitmenin zor olduğunu fark eden Svearlar gözlerini Finlandi-

yaKörfezi ve Ladoga Gölü'ne dikmişlerdi' Muhtemelen 9. ynzyı\da gölün güney kıyı-sındaki bir yerleşimden, Rusya ırmak Sistemine girmeyi başardılar. Burada hızlı ilerle-miş olmalılar, çünkü 839 yılında Karadeniz'den geçerek Konstantinopolis'e varmışlar-dı. Bu ana kadar ne Vikingler (Iskandinav maceracılara batlda verilen isim), ne de Va-renjler (dogudaki isimleri) geçtikleri ülkelerin halkları için bir tehdit oluşturacak sayıdadegillerdi. Ama anayurtlarında kalabalıktılar, bildikleri hayattan daha iyisini bulmakiçin sabırsızlanıyorlardı. Bu da bela demekti.

8. yüzyılın Sonuna doğru, Abbasiler batı eyaIetlerinin denetimini yitirmeye başladl.Fas'ta Şii idrisi Halifeligi kurulmuştu; baŞkenti ilk ldrisi tarafından kuruian Fez kentiy-di, Tunus'un Bağdat'tan ayrılışl daha yumuşak oldu; Aglebı emirleri yavaş yavaş hü-kümranlık elde ettiler, kendilerine iyice güvenince de Abbasilerin yörüngesinden tama-men çıktılar' Kaİkasya'da Abazlar eski Lazika Krallığı'nın topraklarına tekabul eden biralanı ellerine geçirdiler (788) . Aslında Abbasiler Müslümanlıg|yayma konusunda pekbir şey yapmıyorlardl, bu alanda asıi başarıları imparatorluğun dışındaki gruplar ka-Zanmlştı, İspanya'daki Müslüman|ar lbiza'yı ve Girit'i almış (798 ve 823'te), AglebilerSicilya'yı ele geçirmeye başlamışlardı (€.2h ' Ilginç olan şu ki bütun bunlar denizden el-de edilen başarılardı. oysa önceleri Araplar denizlerde pek başarılı değillerdi,

Arap Halifeliği gerilemenin ilk belirtilerini gösterirken, Bizans yeniden canlanmayabaşlıyordu. 8, yijzyıIın sonunda Trakya Slavların elinden kurtarıImıştl; 9, yuzyılın ba'şında da imparator I. Nikeforos Yunan yarımadasını yine imparatorluğun hükümranlıkalanına kattı. Nikoforos daha sonra dikkatini Bulgarlara çevirdi. Bulgarları dize getir'mek Slavlardan daha zor olacaktı; bunu bilen imparator, benzeri uzun yıllardır görül-memiş güçlü bir ordu toparladı. Ama çok geçmeden bu ordunun yeteri kadar guçlu o1-

madığı anlaşılacaktı, Bulgar Hanl Krum, Bizanshları iki imparatorluğu ayıran dağlardakıstırıp yok etti. Ölenler arasında Nikeforos da vardı; içki tasına dönüştürülen kafatasıKrum'un yemek şofrasını süslüyordu artık.'

Ingiltere'de belirtmeye değer bir olay, Wessex Krallığı'nın yükselişidir. Bu krallıkCornwall bolgesindeki Galler halkını Ve Mercia'n1n güneydeki topraklarını ele geçirip(825), ksa bir süre için de olsa hem Mercia hem de Northumbria'ya boyun eğdirdi(829). Manş Denizi'nin öte yakasında Bretonlar 825'te Frankların otoritesini kabul et-

meye mecbur oldular. Bu, Charlemagne'ın beceriksiz oğlu Dindar Louis'nin nadir ba-

şarılarından biri oldu (814-840).

1 Rus bozkırında onogur Bulgarları artık Macarlarln gölgesinde kalmıştr; Macarlar Volga ile güney Urallararasından vola çıkan bir Fin kavmiydi, Türklerin yaşam tarzlnl benimseyip ağıI agıI batıya doğru ilerlemişleı. buharitanın göSteldiği tarihte güney Rusya otlaklaııntn egemen lıa]kı haline gelmlşleıdi' Ama onoguriar hAla varlıkgösteriyollardı. Macarlaıın yaşadıgı alanı çevıeleyen yuvaıIaklar buradaki göçebelerin çoğunluğunUn Fin kökenli

olduğunu göstermek üZCIe gri ise de, onogurlar bu yeni kavme belirgin bir Türk rengi vermişlerdi. Bu nokta önem-lidir, çünkü bu kavmin çoğU üyesi kendisine Macar dese de bazıIaıı Hungar (Onoguı'un bir başka yazılışl) diyor-du. Işte bu yüzden, Macarlalln eninde sonunda yerleştikleri ülkeye [Batı dillerinde] Hungary, La Hongıie, Ungarnvb adı verildi.

42

Page 48: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 49: Ortaçağ Tarih Atlası

F

IS 8SS

Frank Imparatoriuğu 843'te Charlemagne'ln üç torunu arasında boluşturuldu; son-raki 40 yıi boyunca Karolenjlerin çöküş ve canlanışlarınl yansltan, birbirinden çok fark-iı bir dizi ayrılma ve birleşme goruldu. Tarihçiler bu bölünmeleri günümüz sınırlarıylaçakışırsa önemli bulur, çakışmazsa da tipik hanedan sorunu diye damgalar. Ne var ki885'e gelindiğinde bir dizi tesadüf sonucunda imparatorluk yeniden bütünleşmişti; ke-

sin bölünme 8B7-8B8'de meydana geldi. Imparatorluktan Fransa, Almanya veİta|ya'da-ki krallıklar dogdu; aralarındaki boşluklara da hırslı soylularca küçük Provence ve Bur-gonya krallıkları sıkıştrıldı. Sınırlardaki alanlarda Frank otoritesi ortadan kalktı. İspan-ya'da Barselona Ve Aragon kontlukları bağımsız devletler haline geldi; Basklar gelenek-sel bağımsızlıklarını yeniden elde ettiler. Doğu sınırında, Charlemagne'a Sadece simge-sel olarak biat etmiş olan Çekler kendi krallıklarını, yani Büyük Moraıya Krallığı'nıkurdular. Guneyde, daha önce Frank sisteminin üyeleri olan Hırvatlar yeniden özgur-lüklerine kavuştular.

Aynı dönemde Abbasi Halifeliği'nin çöküşü sürmekteydi. Doğudaki emirIikier lrankokenli, dolayısıyla lran geleneklerini tercih eden hanedanların eline geçti; bunlar He-rat Saffarileri (867'den itibaren) ile Buhara Samanileri'ydi (874'ten itibaren). Şiilere ya-kınlık duyan Saffariler, Pers canlanmasının bir başka örneği olan Taberistan'daki AliEvl6dı Emirligi'ni koruyorlardı. Mısır, Tulüni emirlerinin yönetimi altında (868'den iti-baren) bağımsız oldu. Halifelerin elinde sadece merkezdeki eyaletler kalmıştı, orada bi-|ebazı guçltı emirler çoğu kez buyrukiarı kulak ardı edebiliyordu. Halifenin birer tabiHlristiyan devlet olan ErmeniStan (885) ve Lberya'ya (888) neden yeniden krallık statü-Sü Verdiğini buradan anlayablliriz Azerbaycan emirinin, yani bütün Kafkaslardan so-rumlu olan kişinin burnu fazlaca buyumuştü, bu kAfir krallıklar sayesinde emeline ka-Vuşmasl önlenebilirdi.

Akdeniz'in merkez bölgelerinde Islam dünyasının işleri iyi gitmekteydi. Aglebilerhemen hemen bütün Sicilya'yı {ethetmişti, gemileri ltalya kıyı|arında diledigi gibi do-laşıyordu. 846'da Roma'yı yağmaladılar, ertesi yıl çizmenin topuğundaki Bari'yi ele ge-

çirdiler; bu kent denizden ve karadan giriştikleri akınlar için üs görevi gördü. Hiçbir ye-rel griç onları durduramıyordu. Bizans'ın elinde topu topu birkaç kent kalmıştı, Bene-vento Prensliği parçalanıyordu (Salerno 849'da prenslikten, Capua da 860'ta Saler-no'dan ayrıldı) , En sonunda papanln yalvarma|arına kulak Veren o dönemin en kıdem-li Karolenj hükümdarı II. Louis müdahale ederek Bari'yi yeniden almayı başardı (871).

Ancak Louis'nin varlığı Frank üstbeyliğinin tanlnmasl anlamına geliyordu, oysa Lom-bardlar bına razı değildi; Louis'yi tanımaktansa Bizanslıları çağırdılar (873)' Bari ken-dilerine sunulunca, Bizanslılar da bunu güneydeki konumlarını pekiştirmek için kullan-dılar, Ama otoritelerini bölgenin her yerinde kabul ettirecek kadar güçlü değilleıdi, Böl-

1 Bizans'ın yörüngesinden çıkan bir diğer ltalyan limanl Venedik'ti. Charlemagne'ın zamanrnda Lagün halkı halAkendilerini Bizanslı diye tanımlıyordu, ama 886'da düzenledikleri bir seferle ıakip Commachio limanını ele geçirenVenedik'in artlk bağımsız davıandıgl açıktı.

gede h6l6 yarım düzine hükümran devlet vardı: üç Lombard prensligi, Bizans eyaleti,bir de o Zamana kadar Bizans'ın olan, ama şimdi fiilen bağımsız hale gelen Gaeta veNapoli limanları.'

Iskandinavya'da9, yıjzyıldan beri gümburtüsü işitilen fırtlna, nihayet 840'larda pat-ladı. Norveçli akıncılar Iskoçya ve lrlanda'y| aclmas:ıZca talan etti; Danlar Ingiltere'yiyağmaladl, ayrıca Somme, Seine ve Loire ırmakiarının ağzında kurdukları kamplardanyola çıkarak Fransa'yı boydan boya tırpanladıLar. Vikingler mümkün oiduğu yerlerdeakınlarını fethe çeviriyorlardı; dolayısıyla iskoçya'nın kuzey ve batı adaları (orkneyUçbeyligi) ve Ingiltere'nin doğusu, Iskandinav egemenligine geçti (Ingiltere'nin doğu-suna Dan Kanunu'nun geçerli oldugu yer anlamında "Danelaw'' dendi). Ama Viking-ler Britanya adalarındaki belli başlı rakiplerini, yani Iskoçya Krallıgı 844'te Pikt Kral-lığı'nı yutmuştu) ile Wessex Krallığı'nı (burada Büyük Alfred Ingiltere'nin o zamanaka-dar gördüğri en etkin monarşiyi kurmakla meşguldü) ortadan kaldıracak kadar kalaba-lık değillerdi. Eger lzlanda'yı keşfetmeselerdi (yaklaşık 870), Norveçliler daha başarılıolabilirdi; zirabu tarihten sonraki otuz-kırk yıl boyunca bu bomboş topraklarda (bir deNorveç'in içlerindeki Jamtland'da) yerleşim kurmakia uğraştılar, dolayısıyla da başkayerlerde ipin ucunu bıraktılar. Vikinglerin dikkatlerini başka yere çevirmelerine özellik-ie lrlandalılar şükran duymuş olmalılar.

Rusya'daki İskandinav girişimleri, en az batıdakiler kadar canla başla yürütülüyor-du. Varenjler 860'larda kuzey Slav halklarının alanlarında üç müstahkem kasaba kur-dular: Izborsk, Belozero Ve üçünün en önemlisi olan Novgorod ("Yeni Kent"). Böylecebu kalelerden kalkarak güneye ve doğuya indiler ve on yıl içinde başka kaleler de inşaettiler; bunlar Dinyeper kıyısındaki Smolensk, Polotsk ve Kiev ile yukarı Volga'dakiRostov ve Murom'du. Kiev'den yola çıkan korsan akınları çok geçmeden Bizans'ı sais-maya başladı. Novgorod Prensi oleg bütün Varenj "gorod"larını egemenligi altındatoplamaya başlayınca yağma tehlikesi daha da beter hale geldi. Bütün bunların sonu-cunda, bir sonraki haritada gorebileceğiniz, ama gölgesi burada bile {ark edilen ve Pri-pet batakhkları ile Yukarı Volga arasındaki butun Slav kabilelerini kucaklayan tek birRus prensligi ortaya çıktı,

Bu Rus devletinin güney sınırları belirsizdi, çünkü yeni bir Türk grubu, Peçenekler,doğudan gelmiş Ve bozklrln hakimiyetini ele geçirme mücadelesinde Macarlar ye Ha-zar|ara rakip çıkmıştı. Varenjler bu rakip göçebe gruplar arasından süzülüp Konstanti-nopolis'e ulaşmak zorundaydılar. Kuşkusuz büyük Rus ırmaklarlnln aşağı bolgeleri üs-tünde kalıcı bir egemenlik kurma umudu besliyorlardı, ama epeyce boşuna bir umuttubu: Vikingler gibi Varenjler de girişimciydi, ama sayıları azdı. Bu kadar btıyuk bir böl-gede y ay ı|ar ak f.azla seyrelmişlerdi.'

2 Goçebeler bozkrrın slnır boylarında yaşayan Slav kabilelerinden düzenli olarak haraç alırlardı, Varenj devle-tinin kuruluşundan sonla da yıllaı boyu almayı sürdüIdülel.

Page 50: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 51: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 925

910'a gelindiğinde Wessexliler Ingiltere'deki Danların hakkından gelmişti; sonrakion yıl boyunca Humber Irmağı'nın kuzeyindeki kısım hariç Danelaw'un her yanını fet-hettiler. Beklentiye göre, kalan kısım da onların olacaktı, ama Wessex kuzeye doğru ge-

nişlerken Norveçliler de güneye doğru yürümekteydi. irlanda'da Dublin ve diger kıyıkentlerine, Ingiltere'nin kuzeyinde de York'a yerleştiler. Wessex Krallığı'nın IngiltereKrallığı'na dönüşmesi birkaç yıl gecikecekti.

Manş'ın öte yanında Danlar daha iyi bir fırsat yakaladılar. Fransa kralı 911'de Vi-king Reisi Rollo'ya Seine Irmağı'nın ağzında buyuk topraklar bağışladı, karşıIığındaRollo yurttaşlarını bu sınırlar içinde tutacaktı. Anlaşılan reis sözünü tutmuştu, çünkü924'te kendisine başka topraklar da verildi. Bu topraklar sonraları Normandiya adınıa|acaktı, yani "Kuzeylilerin ÜIkesi.'' Bu fief te Rollo'nun soyundan gelenler önce kont,sonra dük olarak hüküm sürecek, yavaş yavaŞ Fransızlaşacakiardı. Viking çağı Britan-ya adalarında değilse de kıtada artık kapanmıştı.

Avrupa'da sarsıntıların sona erdigi anlamına gelmiyordu bu. Vikinglerin ateşi söner-ken, sahneye başka bir çapulcu grubu çıktı: Macarlar. Don Irmağı'nın batısındaki boz-kırda Peçeneklere yenilen Macarlar (892) Macaristan'a kaçtılar.- Burada Alföld tBüyükMacaristan Ovası] yaşam biçimleri için gerekli otlakları sağIıyordu. Bulgarlar Tuna'nıngüneyinde güçiüydü ama Alföld'ü tam denetleyemiyorlardı, Dolayısıyla Macarlar çokgeçmeden burayı ele geçirdi. Germen Kralı Arnulf'la da dostluk kurdular; Arnulf, düşmanı Büyük Moravya Krallığı'nın burnu sürtülsün istiyordu, bunu da Macar|ar yapabi-lirdi. Aslında daha da iyisini yaptı Macarlar; 10. yüzyılın ilk yıllarında çeşitli seferler du-zenleyerek Büyük Moravya'yı tamamen ortadan kaldırdılar. Macar süvarileri denizdekikorsanlar gibi hızlı, kapsamlı ve vahşi akınlar düzenliyorlardı. En ağır darbeyi Alman-ya ve Ltalya aldı; ama Macar süvarileri batı Avrupa'da istedikleri gibi at koştururkenFransa, Burgonya ve Provence da zarar gördu. Bu durumdan karlı çıkan -Macarların drşında tabii- Germen kralı oldu. Çeklerin kıallıgı Büyük Morar1ya'nın mirasına konan Bo-hemya Dukalığı daha baştan Germen üstbeyliğini tanımak zorunda kaldı,

Batı Hıristiyanlık 61emi, {ilolarıyla Akdeniz'deki hAkimiyetlerini sürdüren Mııslü-manlardan da epeyce tokat yedi. Emeviler Mayorka ile Minorka'yı fethetti, FatımilerItalya kıyılarını talan etti, ikisi birlikte Korsika (resmi olarak ltalya Kralhgl'ntn parça-sıydı) ile Sardinya (kAgıt ııstunde hala Bizans'ındı, ama uzun süredir kendi başının ça-

resine bakıyordu) sakinlerine kötü günler yaşattılar. Korsanların en cesurları kıyılardaüsler kurdular' Italya'nın ayağındaki bir ııs 25 yıl varlığını sürdürdükten sonra Papa,Spoleto Duhı ve bir Bizans filosunun ortak harekAtıyla yıkıldı. St. Tropez'nin yukarrsında, Provence kıyılarındaki bir diger üs ytızyılın buyuk kısmında ayakta kaldı.

İslam dunyasındaki en önemli o|ay Kuzey Afrika'da Fatımi Halifeligi'nin doğuşuy-du' Soylarını Hz. Muhammed'in kızı Fatma'ya dayandıran Fatımiler elbette Araptı, sonolarak Suriye'de ikamet ediyorlardı. Kayrevan Aglebılerini alaşagı etmeyi başaran Şiitaraftarı Berberiler tarafından Afrlka'ya çağrılmışlardı. Bu yeni devleti kuran Berberilerolduğundan, haritada ona göre gölgelenmiştir. Tarihin cilvesine bakın ki, batıdaFez'den doğuda Trablus'a kadar bııtun Mağrip'i kucaklayan bir imparatorluğa dönü-

şen Berberi başarısı, Fatımileri pek de heyecanlandlrmamlştl; Fatımiler öncelikle İslamdünyasının kalbini ele geçirmek istiyorlardı. Kayrevan'a geldikten sonra on yıl içindeFatımilerin ilk halifesi Mrsır'a iki çok önemli sefer düzenledi. Ikisi de önceleri başarılıolduysa da sonuçta yenilgi getirdi. Taraftarlarınca Mehdi ("Kurtarıcı") adı verilen hali-fe, ancak o zaman Kuzey Afrika'daki imparatorluğuna kalıcı bir başkent inşa etmeyekarar verdi. Kayrevan'rn yakınındaki kıyıya kurulan bu yeni kente Mehdiye (Kurtarıcrnın Kenti) adı verilmesinin uygun düŞmediği söylenemezdi,

Bu dönemde Fatımilerin düşmanı Abbasilerin işleri yine yaver gitti. Doğuda Şii ta-

ra{tarı Saffarilerin ortodoks ve itaatkar Samanilerce alaşağı edilmesi işlerine yaramıştl(900). Batıda Mısır'ı Tulünılerden a|mayı (905) ve Fatımilere karşı savunmayı (9I4, 9I9)başardılar. Daha merkezde, Azerbaycan emiri yine burnunun doğrultusunda gitmeyedevam ediyordu, ama Ermenilerle uğraşmaktan başka şeye dikkat edemiyordu. Emir908'de Abbasilere bir çalım daha atıp ikinci Ermeni krallığı olan Vaspurakan'ı kurdu.Eski ve yeni devletier arasındaki şiddetli rekabet sayesinde, Ermenileri katletme gibikuşkulu bir meşgaleye Ermenilerin kendileri de katılmış oldu.

Sözünü etmeye değer gelişmelerden bazıları da şunlardır, Ispanya'nın Hıristiyankesiminde Galiçya Leon Krallığı oldu (adını başkentinden almıştı) ve Basklar örgüt-ienip Navarra Krallığı'nı kurdular. lta|ya'da Bizanslılar Adriyatik kıyısında adımadım ilerlediler, Capua Benevento'yu fethetti (899). Balkanlar'da9l2'de Hırvat Kral-lığı kuruldu, Rusya'da oleg'in kurduğu m|Jazzam Varenj Prensliği'nin tahtına oğluIgor oturdu (912),

' IS 830 bolümünün dipnotuna bakınız -y, n,

46

Page 52: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 53: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1000

Hıristiyan alemi için |0, yüzyı| hiç de parlak geçmedi, Kuzeyde Vikingler, güneydeMüslümanlar, arada da Macarlar olunca zarar görmedik hemen hemen hiçbir toplulukkalmamıştı. Birçok kişi 1000 yılında dünyanın Sonunun geleceği fikrine kapılmış olsagerek. Ama yıllar geçtikçe işler düzelmeye başladı: Hıristiyan Alemi düşmanlarınrn sal-dırısına daha az uğradı, Zaten Şaldlrılar da o kadar şiddetli olmuyordu artık, Hayat bi-raz daha kolay, epeyce de güvenliydi. Binyıl çıkageldiginde hiçbir şey olmayınca çoğuinsan işine güCüne devam etmekten mutlu oldu.

Düşmanlardan birinin fena halde burnu sürtüldü. 955'te Almanya Kralı I. otto Ba-varya'daki Augsburg yakınlarında, Lech Irmağı kıyısında Savaşa tutuŞtuğu Macar|arıöyle bir yendi ki Macarlar bir daha Macaristan'dan dışarı çıkamadılar. Eh, doguda Bi-ZanS' a birkaç akın düzenlediklerini belirtmek gerek, ama yağmayla yaşayan bir halk o1-

maktan çıktılar, 1000 yılında, Macar Duku Stefan Arpad, Papanın taç Ve asa armağan-iarını kabul ettiğinde, Hıristiyan Macar Krallığı rüyasının gerçekleşeceği açıktı.

otto, Lechfe\d zaferi sayesinde büyük itibar kazanmlştl, böylece kendini bir ömürboyu sürecek olan eserine, yani Charlemagne imparatorluğunu yeniden kurmaya ada-yabildi, Asıl adımı atmasl kolay oldu: 961'de ltalya Krallığı'nl ilhak etti, ertesi yıl Ro-ma'ya girip imparatorluk taclnı Papanın ellerinden aldı. Başka başarılar da kazandı,özeliikle de Slavlara karşı. Bohemyalı|ar sayesinde Moraıya imparatorluğa katıldı; ot-to'nun babasının 928'de fethettiği Lusatya'da yerleşimler kuruldu, Ama Baltık kıyıları-na yayılma girişimi felaketle sonuçlandı (983), yeni ortaya çıkmakta olan Polonya dev-Ietinin biat edişi ise laftan ibaretti.

Bizans'ın durumu bu dönemde oldukça iyiydi. Sici1ya'daki kuçuk toprağını yitir-mişti gerçi, ama Girit'i (961) ve Kıbrıs'ı (965) yeniden ele geçirerek bunu telafi etti.969'da Antakya'yı ve Ermenistan'ın yakın kesimlerini alarak doğu sınırlarında önemliileriemeler kaydetti, Ama işini kolaylaştıran bir etmen vardı: islamiyetin siyasi bölün-muşlug1ı. Nitekim bu dönemde Gürcüler, E'rmeniler ve Kürtler gibi görece zayıİ azın-lıklar bile bağımsız devletler kurabildi. Kürtler haritada ilk kez görünüyor: Arran, Azer-baycao ve Diyarbakır uçbeylikleri, Iran'ınkine benzer çizgilerin daha dar bir biçimiylegösteri1iyor.

Rusya'da bir dönüm noktasına gelmiş bulunuyoruz, yani lgor'un oğlu Sviatoslav'ınsaltanat dönemine. Prens Sviatoslav hiç kuşkusuz eski Varenjlerin gezginci güdülerinesahipti; Hazarlara (965), Volga Bulgarlarına (966) ve aşağı Tuna'daki Buigar Hanlığı'nakarşı seferler düzenlemişti. Ama denizler konusunda cahildi, adının da işaret ettiği gi-bi, bu Rus prensligi artık tam anlamıyla Slav karakterdeydi. Bu durumu göstermek içinharitada diyagonal Slav çizgileri kullanılıyor, ama Ruslar ile diger Slavlar arasındaki far-

kı belirtmek için kesikli, Haritada Sviatoslav'ın hükümranlık dönemine dair gösterecekbaşka bir şey yok, çünku kazandığı toprakları elinde tutamadı. Bizans onu Balkan-lar'dan söküp atmıştı, bozkır bolgesinde de Taman yarımadasından başka bir yerde tu-

tunamadı. Sviatoslav'ın feci sonu Peçeneklerce tuzaga düşurulmek o|dg (972\. Ama Ha-zarlar I|e Tuna Bulgarlarına çok zarar vermişti, bu iki halk bundan sonra pek bir varlıkgösteremedi. Balkanlar'daki ilk Bulgar devletinin yerine kurulan Batı Bulgar Imparator-luğu, Bulgar'daıziyade Slav'dı, dolayısıyla Rusya gibi, etnik bileşimine uygun diyago-nal1e gösteri1iyor.

Iskandinav kabarması batıda da dinmekteydi. Son Norveçli kralın ölümüy|e (927Inglliz\er York'u ilhak edip Iskoçların ve Dublin Norsklarının taartıZ:.üna karşı korudular.Böylece Wessex Krallığı, ingiltere Krallığı oidu, Daha sonra, 945'te, lngilizler Cumb-ria'yı iskoçlara verdiler, Norveç akıniarına karşı bu bölgeyi Iskoçların daha iyi koruya-bilecegi düşünülüyordu. Böyie bir önleme gerek yoktu aslında; kısa bir süre sonra lrlan-dalılar Dublin'i yeniden ele geçirdiler. Britanya adalarındaki tek Norveç mülkü artıkOrkney Uçbeyiigi idi.1 Iskandinavya'da görece barışçıl Norveç, Dan ve Isveç kral1ıklarrnın ortaya çıkmasıyla yeni bir çağ başlamıştı. Eskiden de kralları vardı, ama isimlerin-den başka haklarında bir şey bilmiyoruz. oysa artık Danimarka'da Forkbeard ve Nor-veç ile isveç'teki olaf'lardan başlayarak hem isimlerini, hem de tarihlerini biliyoruz.

969'da Fatımiler uzun Süredir hayal ettikleri işi, Mısır'ın fethini başardılar. DerhalMehdiye'den Kahire'ye taşındılar; zafer|erini kutlamak için yeni başkentlerini inşa et-

tiler ve bütün dikkatlerini imparatorluğu daha da doğuya doğru genişletmeye yoğun-laştırdılar. Ihmal edilen Fas, ispanya'ya bağlıIıgını ilan etti; burada Emevi hukümdar-ları Fatımilerden aşağı kalmamak için929'dan beri kendilerine halife diyorlardı. 10.

yıızyıIın sonunda Emevi devleti her zamankinden daha guçlu gorunüyordu, vezir el-Mansür halifenin ordularıyla -artık Araplardan çok Berberilerden oluşuyordu- kuzeyde'ki Hıristiyan topraklarına akın üstüne akın düzenliyordu.

Doğudaki İslam dünyasına Büveyhiler egemendi; bu maceracı askerler lran'ın ku-zeybatısındaki yurtlarındanbaş|ayarak yavaş yavaş yaylanın denetimini ele geçirmiş'lerdi. Irak'a da üstünlük sağladılar, Abbasi halifesinin dünyevi iktidarını devirdiler,ama manevi otoritesine Sayg1 gösterdiler' Daha doğuda, iranlıların durumu pek parlakdeğildi, Samani devletinde bir süredir Türklerin rolü artıyordu; bunlardan biri olanAlptçkin 96|'de Samanilerin elindeki Afganistan'ın başına geçirilmişti, dirliginde yarıbağımsız bir komutan olarak hüküm süniyordu. 998'de Samani imparatorlugu tama-men yıkıldı; toprakları, imparatorluğa son darbeyi indirmiş olan Karahanlı Turkleri iieAlptekin'in torunu cazneli Mahmud arasında paylaşıldı.'

1 Asllnda Cumbria teknik olarak Strathclyde'a verilmişti, ama bir zamanlarrn bu Briton kıallığı 10. yüzyllınbaşından beri lskoç tahtınrn bir çeşit tımarıydı.

2 Batıda Buıgonya Provence'ı (948), Navarra Aragon'u (970) yuttu, Amalfi Napoli'den ayrıldı (yak. 950) veVenedik Istria kıyısı ile yakındaki Dalmaçya adalarını ilhak etti (1000). Kafkaslar'da, Müslümanların geri çekilişiyüzünden Tiflis Emirliği yalıtılmış kaldı: Hazar Geçidi'nin ııuhafızı Derbent, Şiıvan'dan ayrıldı.

48

Page 54: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 55: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1000'DE BATIDA BILINDIĞı KADARIYLA DÜNYA

Avrupa açısından Viking çağı Sona ermiş olabilirdi; ama Iskandinav dünyasının birköşesinde, yanilzlanda'da eski yaşam tarzı sürüyordu. Izlandalıların ekip biçtikleri çift-likleri vardı, ama hala bilinmeyene dogru yolculuklara çıkmayı sürdürüyorlar, yeni top-raklar, talan edilecek yeni yerler , ya da basitçe macera arıyorlardı. Kızıl Erik de bu ma-ceraperestlerden biriydi; batıda, çok uzaklarda, elli yıl önce nizgdrdan dolayı rotasln-dan çıkan bir kaptanın gözüne çarpan buyuk bir ada olduğunu duymuştu. 982'de buadayı bulmayakarar verdi; buldu, adına Grönland t"Yeşil Üıı<e"] dedi ve güney ucun-da yerleşim kurulabilecek bir yer keşfetti. Sonra eve dönüp bir grup Lzlandalıyı bu ada-nln tam da yeni bir koloni kurulabilecek yer olduğuna ikna etti. Bu "Yeşil Ülke''ninynzde 99'unun buzla kaph olduğunu anladıklarında lzlandalıların ne dediği kayda geç-memiş; ama orada kaldılar ve koloni yaşadı, on yıl sonra batı kıyısında bir yerleşimdaha kurdular.

Erik'in oğlu Leif aile geleneğini Sürdürdü. 1000 yılı civarında Grönland'dan batıyadestansı bir yolcutuğa çıktı. Helluland ("Taşiı Ülke''; muhtemelen Baffin Adasil veMarkland'ın ("Ormanlar Ülkesl"; muhtemelen Labrador) çetin kıyılarından geçerek da-ha dost bir kıyıya ulaştı, buraya Vinland dedi. Vinland demekle neyi kastettiği, bu ül-kenin neresi olduğu h6lA tartışılır. Şu anda herkes Vinland'ın "Çimenli üike'' anlamınageldiginde ve Newfoundland'in kuzey ucunda ya da uca yakın bir yerde olduğu konu-sunda hemfikir. Her neresi idiyse, Leif burada yaşamanln mümkün olduğuna inanıyor-du ve fikrini dondugunde Grönlandlılara anlattı.

Bir iki yıl sonra, LeiI'in kardeşi Thorvald bu yeni toprakların bir sakıncası olduğu-nu anladı: Burada zaten birileri yaşamaktaydı. Norveçlilerin Skraeling dedigi yerlilerintavn çoğunlukla düşmancaydı, nitekim Markland'da Thorvald'ı onlar öidürdü. Dahasonra, üç gemi dolusu Lzlandalı Vinland'a yerleşmeye çalıştı, ama onlar da Skraeling-Ierle 'ya Algonkiler ya da daha büyük bir olasılıkla Inuitler- çatştl Ve üç yıl sonra Ye-ni Dünya'da yerleşim kurmaya girişen bu ilk Avrupa|ı|ar vazgeçip evlerine donduler.

Grönlandlılar muhtemelen kereste için Markland'a arada bir yolculuk yapmayı sürdür-müşlerdi, ama artık kimse batıya doğru bir maceraya girişmedi.

Norveçlilerin Atlantik destanı böylece tatsıZ bitiyor, Iskandinav gemicileri Avrupadünyasına kocaman yeni bir dünya eklemişlerdi, ama bu dunyada kurşuni denizler,buz ve boşluktan başka bir şey yoktu, Pek bir işe yaramamıştı,

Erken ortaçagda batıiı gözlerin önüne serilen bir başka bölge de Sahra'ydı, ama o dabomboştu, Ancak, bu kum denizinin ta ötedeki, Sahil denen kıyılarında, ardında daha bu-yuk ve daha tatmin edici topraklar olduğunu göSteren özellikler vardı. Gana ftrallarının sa-

tacak altını vardı, ama bu altını kendi egemenlik alanlannda bulmamışlar, daha gunele biryerlerden getirmişlerdi. Sahil'de bir kavis meydana getiren Nijer Irmağ'nın da daha ilginçbolgelere dogru aktıgı aşikArdı. Acaba güneye, okyanus'a doğru mu gidiyordu, Çad Gölü'nedoğnı mu kıwılıyordu, yoksa butun Sahii'i aşıp Yukan Nil'e mi kavuşuyordu? Kervanlar buSoruyu yanıtlayacak bir şey getirmiyordu, neyazık ki Sahra altı dünyasl hakkındaki bilgilerBatı Afrika kıyılarıyla sınırlı kaldı. I(tanın kıyılarında hiçbir keşif yapılmadı. Mağrip ile Bi-1adu's-Sudan, yani Siyahların Ülkesi arasında hiçbir gemi dolaşmadı, Hatta ilkçag coğrafya-cılarırun çok iyi bildiğ Kanarya Adalan'na bile kimse gitmedi, buralan kimse hatırlamadı.Dolayısıyla bir kez daha, Berberi devecilerinin dünya haritasının hatırı sayılır ölçüde geniş-lemesini sağlayan başarıları, tam da büyük ilerlemelere yol açabileceğ anda, sondu gitti.

Aslında bu harita, Atlas'in girişindeki IS 4' yızyıLiçin verilen haritadan daha genişdeğil. Norveçliler Iskandinav yarımadasının anahatlarını tamamlamış, lzlaıda'yı,Grönland'ın güney yarlslnl ve pek o kadaf_kesin-olmasa da Baffin Adası ile Labrador'ueklemiş durumdalar. Afrika'nın Atlas Okyanusu kıylları biraz daha fazla biliniyor; asılilerlemeler Berberilerin Batı Sahra'yı fethedip Sahil'e birazrık da olsa girebildikleri içkısımlarda, Asya'da ise Batiamyus'un sentezi hAla geçerli; bu atlasın baz haritasınındoğu kenarının, yani Karahanlılar ile Gazneli Mahmud dünyaslnın ardındaki her şey,o dönemde Batı için muglaktı.ı

1 Burada tzlanda'yı keşfedenlerin Norueçliler olduğu anlatılıyor, aslrnda genellikle adaya ilk ayak basanların 8.yüzyı1 IrlandalılaIı olduğu kabul edilir. Ama bu keşfi iyi kullanamadılar' Norveçliler geldiğinde lzlanda'nın nü{usuyarım düzine keşişten ibaretıi.

50

Page 56: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 57: Ortaçağ Tarih Atlası

IS IOOO'DE HIRISTIYAN ALEMI

Papalığın 8. yüzyıldaki başlıca işi Lombardların Roma'yı ele geçirmesini önlemekolmuş, bunun için Franklara başvurmuştu. Ama Papalığın bir bedel önemesi gereki-yordu, "Patricius" unvanlntn teklif edilmesi Charles Martel'i yerinden bile kıplrdat-mamlştl; Pepin ise ya|nızca Papa ona Clovis'in tahtına oturmasınl, hatta oturması ge-

rektigini soylediginde harekete geçmişti. Hatta ilk kutsama mektubu (750) bile yetme-miş, Papa II, Stephanus'un Alpleri aşıp Pepin'e ayinde kendi eliyle kutsalyag sürme-si gerekmişti (75I\

'

Bütün bunlara bakıldlginda, ipler Frankların elindeymiş gibi görunüyor, oysa aslın-da papanın mühürlü onaylnl kabul etmekle Pepin bu onaya ne kadar ihtiyacl olduğu-nu yarl yarlya itiraf etmiş oluyordu. Charlemagne Roma'da imparator ilan edildiginde(800) bu yorumun dogru olduğu anlaşıldı' Anlaşılan imparator unvanrnl sadece papabahşedebiliyordu. Öyleyse Hıristiyanlığın başında kim vardı, imparator mu, papa mı?

işte boyle bir soru oltaçağ insanının aklını kurcalıyordu, bir süre sonra da impara-tor ile papanın birbirlerinin boğazına sarılmasına yol açacaktı. Ama 9. ytızy/ıda bu so-ru bir imadan öteye geçmedi, çünkü tartlŞma alevlenmeden hem imparatorluk, hem depapalık çoktıı. Charlemagne'ın halefleri imparatorlukta düzeni sağlayamadılar, papalıkda Papalık Devleti şöyle dursun, Roma'yı bile yönetemedi. Bir iktidar merkezi olmakbir yana, AzizPetrus'un tahtı yerel çetelerin oyuncağı oldu, bu çeteler beğenmedikleripapaları çoğu kez değiştirdiler, hatta sık sık da öldürdüler. Ancak 11. yüzyılın başla-rında yeniden canlanan imparatorluğun yardımıyla papalık kendini kentin siyasi pat-ronlarının pençesinden kurtarıp evrensel din iddialarına yaraşlr bir itibar kazanabildi,

Kötü yönetilmesine rağmen Katolik Kilisesi geiişiyordu. Char1emagne'ın o çok etki-li lalıcıyla din değiştirttiği Saksonlardan başlayarak Avrupa'nın kuzeyi ve ortasındakipagan halklar Hıristiyanlığı kabul etmişti. Ardından daha nazik misyoner faaliyetlerisayesinde 9, yuzyılın sonunda Bohemyalılar ve Hırvatlar, 10' yuzyıhn sonunda da Is-

kandinavlar, Polonyalılar ve Macarlar Hıristiyan oldu. Din adamlarının niteliği de du-zeldi, önceleri yavaş yavaş' ama 10. yuzyılın Sonuna doğru hızla. Nitelikteki bu hızlıdeğişim Cluny manastlr reformuna bağIanır; genel olarak manastırlar hakkında birkaçsöz söylemek için burası uygun bir nokta.

Hlristiyanlık gibi manastır hayatının da kokleri doğudaydı; keşişler doğuda lner za-man itibar görmüşler, çogu kez gıpta edilmişlerdi. Tek keşişten keşiş kolonilerine, ko-loniden de yerleşmiş kuralları olan manastıra geçiş doğal bir süreç oldu. Aziz SimeonStilites sütununun tepesinde oturmuş, müritleri aşağıda toplanmlştı; Simeon ölünceburası ünlü bir manastrr cemaatinin merkezi oldu. Aynı şey batıda da goruldu, ama do-

ğuda kendi başına bir amaç haline gelen çileci yaŞam tarzı batıda o kadar aşlrlya Var-madı. Hatta zaman geçtikçe tamamen söndü gitti. Bunun bir iyi yanl vardı: Manastır-lar iyi toprak sahipleriydi; müIklerinin uzun vadedeki çıkarlarını gözetiyor|ar, yani tar-

laların akaçlanmasını, kuyu açılmasını ve değirmenler inşa edilmesini saglıyorlardı. Kö-tü tarafı ise sık sık gurultülü Alemler yaPan keşişlere saygı duyanların azaliasıydı. Do-Iayısıy|a manastlrln kuralları ve düzeni olmahydı.

Batıda en önemli manast1r 6' ynzyı|da Aziz Benedictus tarafından kuruldu. 10. yuz-yıla gelindiginde zorlu kurallar gevşemiş, çoğu Benedikten manastırı Hıristiyan inancrna itibar sağlamaktan çok köstek olmaya başlamıştı. Işte bu noktada, bugunku Burgon-ya'daki Cluny manast1rlnln başrahibi odo soruna el attı, Cluny manastlr1 yeni ve ba-

şarılıydı, odo da nüfuzlu ve enerjik. Cluny dogrultusunda reform yapmak moda olduve bu hareket I0. ynzyı| Sonunun iktisadi canlanmasından ivme a|arak halktan kişile-rin bağışlarının, dolayısıyla kilise inşaatlarının çığ gibi büyümesine aracılık etti; böyle-ce Latin Hıristiyanlığı, bir kronik yazarl^ln deyişiyle, "geçmişin yükünü sırtından ata-

rak kilisenin ak cüppesini giydi." Reformların din dışındaki sonuçları da önemliydi; ha-

reket, daha iyi bir dnzen hede{lenmesini teşvik etti ki bu da Hıristiyanlığın ikinci bin-yılının başladığını müjdeliyordu.

Bu dönemde Doğu kilisesi de sakin sularda ilerliyordu. Ikon kırıcılık terk edilmiş,boylece Batı kilisesiyle gerçekten dostça olmasa bile daha iyi ilişkiler kurulabilmişti. Ki-min daha çok kişiyi Hıristiyan yapacag| rekabetinde Doğu kilisesi kendi payına düşe-ni doğrusu çok iyi yerine getirmişti, Tek yenilgisini Bohemya'da aldı; bu bolge sonun-da Katolik kilisesine katıldı, ama yine de Doğu kilisesinin çabaları boşa gıtmemişti,

çünkü misyon |ideri Aziz Kirillos'un oluşturduğu "Kiril'' alfabesi daha sonra Slav dil-lerinin standart yazısı oldu, Genellikle SlavlarJlatolik kilisesinden ziyade ortodoks ki-lisesine girdiler. 879'da Bulgarlar ortodoksluga geçti; çünkü bu tarihte papa Bu1gar ki-lisesine sadece başpiskoposluk vermiş, oysa Konstantinopolis patriği Bulgarların da birpatrikleri olmasına izin vermişti. Bu taviz hiç de paha|ıya mal olmamıştı; Konstantino-polis'in bir butun olarak Doğu kilisesindeki üstünlüğü -kilise dilinde ekümenik statü-

sü- bu dönemde genel kabul görüyordu, Sırplar da 870'lerde Dogu kilisesinin ayin usu-lünü benimsediler. Ama Ortodoksluk en buyuk başarısını, bir yİizyıl sonra Rusya'daelde etti. Kiev Prensi Vladimir halkına en uygun Hıristiyanlık biçiminin ne olduğunusaptamak izere batıya elçilei gönderdi. Elçiler batının törenlerinden etkilenmemişler," görkemli" bulmamışlardı. Ama Konstantinopolis' e gidip Aya Sofya'ya götünıldukle-rinde ağızları açık kaldl. Geri döndüklerinde Vladimir'e şöyle dediler: "Yerde miydik,gökte mi, anlayamadık. o güzelligi hiç unutamayacağız''' Rusya inancını bulmuştu.

Bu haritada özellikle belirtilmesi gereken bir özellik, başında bir hatolikos olan Er-meni kilisesinin ortaya çıkışıdır. Ermeniler ülkeleri Arapların işgali altlndayken modaolan Monofizit inancına girmişlerdi; Hıristiyanlık ileminin geri kalan kısmının unuttu-

ğu bu ayrım, Bizans bolgeyi yeniden ele geçirdiginde Ermeni kilisesinin Ortodoks inan-cı tarafından yutulmaya direnmesini sağladı.

52

Page 58: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 59: Ortaçağ Tarih Atlası

IS IOO()'DE KENTLER VE TICARET YOLLARI

Bu haritada görüleı'ı yeni özellik, Vikingler ve Varenjlerin açtığı deniz ve ırmak yol-ları ağıdır, En önemli olmasa da en çarpıcı olanı, Atlas okyanusu'nun kuzeyinde Iz-|anda'ya, Grönland'a ve geçici olarak Kuzey Amerika'ya giden rotalardır. Bir başka ro-ta ise Iskandinav yarımadasından klızeye doğru çıkıyor, Kuzey Burnu'nu (haritanın dı-şında) dolaşıp Beyaz Deniz'e (ucu görünüyor) varıyordu. Daha çok Danlar tarafındankullanllan üçüncü rota Almanya kıyılarından dolaşıp Manş Denizi kanalıyla Atlas ok-yanusu'na ulaşıyordu, Bu deniz yollarının kat ettiği mesafelerin bir eşi, doğuda açılanaynı uzunluktaki tathsu yollarıydı. Karadeniz ve Hazar Denizi'ne yaptıkları yolculuk-larda Varenjler Rusya'nın ırmak ve göllerini kullanıyorlardı. Neva Irmağı sayesinde La-doga Golti'ne giriyor, Volhov yoluyla ilmen Gölü'ne gidiyorlardı. Buradan Lovat veYukarı Dvina boyunca ilerleyip Dinyeper'e giriyor, orta Dinyeper'in çavlanlarından ge-

çerek Donetz'e, Azak Denizi'ne ve Taman yarımadasına ulaşıyorlardı. Batı ve doğu ro-talarının aştığı toplam mesafe 100 derecelik hayranlık uyandırıcı bir boylamdır; belkitek bir kişi bu ağln bir ucundan diger ucuna kadar gitmemişti, ama bir yıl BritanyaAdaları'na yelken açan bir kuzeylinin ertesi yıl İstanbul Halici'ne demir atması hiç deo1ağan dışı değildi.

iskandinavlar bu yollan ticaret Ve yağma için kullanıyorlardı, yagmacılık asıl tercihettikleri İaaliyetti. Önce karşılarında nasıl bir güç olduğunu tartıyorlardı. Ödeme yap-mak gibi bir sorunla karşılaşmadan gemilerine yükleyebilecekleri bir mal var mıydı?Eger cevap hayırsa, eğer yerli halk kendini savunacak gtice sahipse, üstelik Savunma-yahazırsa, o Zaman Viking kaptanı kendi mallarını sergilemeye tenezzil ediyordu. Ençok köle satardı; ani saldırılarla kapıp kaçırdığı insanları yolda fırsat buldukça satıp de-federdi. Köleden başka kurk Satardl. Kürk, Kuzey Denizi'nin altındaki bölgelerde otu-ran halklardan, kuzey Iskandinavya'daki Laplar ve Finlerden, Rusya'nın kuzeyindekiRuslardan haraç diye alınırdı, Sonra, kolayca taşınabiien tarlm ürünleri gelirdi: bal, bal-mumu, donyağı ve deri; dokumalar, tabak çanak ve silah gibi mamul mallar, bir de herortaçağ tacirinin torbasında bulunan incik boncuk, değerli taşiar ve mücevherler, Bun-Iarın karşılığında istif edebiiecekleri şeyleri, yani altın, gümüş ve ipek alırlardı.

Iskandinavya'da bulunan muazzam miktardaki yabancı sikkeye bakılırsa, Kuzeyli-ler yabancl ülkelerdeki girişimlerinde çok para kazanıyorlardı. Bu paranln ne kadarızorbalıkla elde ediliyordu, bunu söylemek zor. Ingiitere'den fidye olarak gasp edilen

miktarlar ticaretten kazaodıklarından çok daha faz\a olmalı; öte yandan Islam sikkele-rini (Gotland'da bulunan toplam sikkelerin yuzde 40'l) barlşçıl yollardan elde etmiş o1-

malılar, zira Varenjler Islam ülkelerini talan edecek kadar gtıçlu degillerdi. Ama doğu-da elde edilen karlar da yol boyunca karşılaştıkları Laplar, Finler ve Ruslar gibi halk-lardan zor\a a|dı,kları malların SatlŞlna dayanıyordu. Iskandinavlar, rotalar hariç hiçbirşeyi kendileri üretmemişlerdi.'

iskandinaıya'da ticaretin sınırlı oluşu yüzünden kuzeyde ticaret kentIeri yoktur.Danimarka yarımadasının kıtayla birleştiği yerdeki Hedeby ile Stockholm yakınındakiBirka genellikle ticaret kentleri olarak tanımlanır, ama aslında ikisi de olsa olsa birerkasabaydı: Hedeby 24 l-ıektarlık bir arazi üzerindeydi, nüfusu da 2000 civarında olma-lıydı; Birka ise bunun yarısı kadardı. Aslında batı Avrupa'nın diğer kısımlarında da oy-le övünülecek büyüklükte kentler bulunmuyordu. Aslında batının herhangi bir yerin-de bu haritada işaret edilmeye degecek 15.000'lik bir nüfusu barındıran bir yer yoktu.En büyük kent herhalde Venedik'ti; bu lagün kenti Konstantinopolis'le (Bizans 992'daVenedik tacirlerine özel ayrıcalıklar vermişti), ayrıca iskenderiye ile uzun mesafe tica-reti yapıyordu (rivayete göre iki girişimci Venedikii 992'de bu kentten Aziz Markus'unnaaşlnı çalmışlardil. Yine de bu dönemde nüIusu 8-9 bini geçmiş olamaz, bu nüfusunbuyuk çoğunluğu da herhalde lagünden hiç dlşarı çıkmamıştı.

Bu manzara hayal kırıklığı uyandırabilir; yine de bir ynzyıl öncesine oranla hatırısayılır bir ilerleme görülüyor. Itaç'daki kuçuk kentlerin her birinin nüfusu birkaç bi-ni geçmezdi belki, ama bu rakam, bu kentlfuçpğunun 10, yüzyılın başlarında sahipolduğu nüfusun iki katıdır. Kuzeyde ise, kayıtlara göre, geleceğin kentsel gelişmesinintohumları atılmıştı bile. Felemenk Kontu Demir Kollu Baldwin 860'larda Brügge veGhent'te kaleler inşa etmişti, bu tarihlerde kale surlarının içinde duzenli olarak pana-yır kuruluyordu. 886'da ingiltere Kralı Alfred, 5. yuzyı|dan beri terk edilmiş durumdaolan Roma dönemi kenti Londra'yı yeniden isk6n etti. 1000'de Londra yeniden krallı-

ğln başta gelen kenti olmuştu ve 1018'de yağmacl Danları uzak tutmak için ödenentoprak vergisi olan Danegeld'in yüzde ]'2'si Londra'dan veriliyordu. Aynı hikaye Fran-sa ve Almanya'daki kentler için de geçerlidir; yüzyı||arca bu kentler de çürümekte olankiliselerin çevresindeki birkaç kulubeden ibaretti. oysa artık toplum hayatı' yerel ö1-

çekte de olsa, canlanıyordu. Karanlık Çağlar sona ermekteydi.

1 Islam sikkeleıinin Iskandinavya'ya giıişi 970'leıde birdenbire durdu' Bunun sebebi bozklr göçebelerinin üstün-lüğü ele geçirip keıvan yolunu kesmesi olabilir; bu duıumda güney Rusya'da çizilen rota bu haritanrn gösterdiğitarihte ortadan kalkmış olmalıdır. Ama belki de Varenjler gümüş değil ipek alıyorlardı, biz de gumüş ticareti

koşullaıının bu dönemde bilden değiŞtiğini biliyoruz' Samani darphanelefine gümüş sağlayan Pamiı'deki maden-ler tükendikçe bu değerli maden Doğu'da kıt hale geldi; aynı dönemde, Saksonya'da yeni maden ocaklarınlnaçı[masıyla Avrupa'da bol bulunmaya başlamlştı.

54

Page 60: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 61: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1030

Cordoba'daki Emevi Halifeligi 1000 yılında sapasağlam ayaktaydı, ama birden çök-tü. Bu haritanın ait olduğu tarihte halifelik Müslüman tspanya'dan pay kapmak içinkavga eden yirmi küçük hükümete dönüşmüştü, bir yıl sonra da tamamen ortadankalktı. Kuzeydeki Hıristiyan krallar yine kıpırdamaya başlamlştı, ama şimdilik ortakdüşmanlarıyla uğraşmaktansa birbirleriyle savaşmaktan memnundular. Haritada kaydadeğer tek sınır değişikliği Navarra'nın Leon aleyhine genişlemesidir.ı

Emevilerin çöküşü ve Fatımilerin Mısır'a yerleşmesiyle Mağrip kendi kaderineterk edilmişti, Sonuçta Berberi hanedanları oftaya çıktı: Kayrevan'da Fatımilerin ata-dığı Ziri hanedanından valiier fiilen bağımsız hale geldi; Kalat'ta Ziri soyundan birhanedan Hammadi Emirligi'ni kurdu; Fez'de de başta Emevilerin himaye etmiş oldu-

ğu Magrava Emirligi kuruldu. Kuzey Afrika'da günümüzdeki üç1ü bölünmenin ilk or-taya çıktıgı, ilginç bir görünümdür bu, Islam Aleminin öteki ucunda ise Gazneli Mah-mud'un orduları batıya doğru ilerlemeyi sürdürüyorlardı, ama o sırada asıl hedefieridoğuda Pencap'tı.

Kuzey Avrupa'da Kral Çatal Sakallı Sveyn, Vikinglerin rüyasını gerçeğe dönüştür-müş, ingiltere'yi fethetmişti (1012). oglu Knut bu ödülü elinde tutabilecek kadar başa'

rılı bir devlet adamıydı, üstelik Norveç'e de boyun eğdirmeyi başardı (1028). BritanyaAdaları'nın diger kesimlerinde ise Viking dalgası geri çekilmeyi sürdürüyordu: Orkneyuçbeyi Dublin'de başarısız bir darbe girişiminde bulununca (1014) İskoç anakarasında-kit'iefleri elinden alındı. Kısa bir süre sonra İskoçlar güney sınırlarınl Tweed'e kadargenişlettiler (1018). Kıta Avrupa'sında en dikkati çeken kişi Polonyalı Cesur Boles-lav'dı; dört bir yana saldırarak Lusatya'yı Almanlardan (1002)' Galiçya'yı da Ruslardanalarak (1018) yeni kurulan Polonya devletine kattı.

Prens Vladimir öiünce (1015) Rusya'da iç savaş patlak verdi, çünkü haddinden çokoglu vardı ve hepsine bir toprak parçası bırakmıştı. 1030'da bu oğullardan yalnızca üçükalmıştı; biri ücra Polotsk Prensligi'ni yönetiyordu, diger ikisi de ülkenin kalan kısmrnı paylaşıp başkentleri Novgorod ile Çernigov'da hüküm sürdüler. Güneyde, Kafkas-|ar'da '\bazya iie lberya'nın birleşmesiyle Gürcü devleti kurulmuştu (1008).

Bu dönemde Bizans Batı Bulgar Imparatorluğu'nu ortadan kaldırıp (1018) Sırplarıvasai konumuna indirgedi' Ayrıca Vaspurakan Ermeni Krallıgı'nı iihak etti (1022). An-laşılan Bizans'ın yaşh eklemleri rakiplerininkinden çok daha gliçlüydü, zira bayağı iyibir performans göstermişti.

1 Navarra'nın ele geçirdiği Kastilya Kontlugu Navarra Kra[ı Sancho'nun oglu Fernando için krallıga dönüştürüldü.Müslüman lspanya'nın küçük devletleri başkentlerine göre numaıalandırılmıştlr: L Badajoz,2. Mertola, 3. Santa

Maria del Algaıbe, 4. Huelva, 5. Sevilla, 6. Carmona, 7' Niebla, 8. Arcos, 9. Moron, 10. Malaga (Septe ve Tanca

Malaga'ya baglıydı), 11. Granada, 12. Almeira, 13. Denia (Balear Adalarina da hükmediyoıdu), 14. Valencia, 15Tortosa, 16. Zaragosa, l7, Albarracin, 18. Alpuente, 19, Toledo, 20. Cordo

56

Page 62: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 63: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1071

Islam 61eminde l|' yİizyıl buyuk altüstlüklere sahne oldu, Her yerde herkes harekethalindeydi: Berberiler Sahra'da, Araplar Kuzey Afrika kıyılarında, en önemlisi de Türk-ler doguda. Türkler Batl Türkistan'ln Dokuz Oguz, kısaca oguz kabilelerine mensup-tu. Göç ederken iki koia ayrıldıIar; biri batlya Rusya'ya doğru, digeri de güneybatıya,Iran'a dogru gitti. Rusya'yl istila eden gruplar Kumanlar diye tanlndı ve bozkır bolge-sinde kaldıkları için siyasi etkileri sınırlı oldu, iran'a giden dalga ise Yakındoğu'nun bü-yük kısmına yayıldı. Bu sonuncusu siyasi açıdan önemiidir, çünkü bu dalganın sonu-cunda ortaça$n geri kalan kısmında bölgeye egemen olacak bir dizi göçebe imparator-lugun ilki olan Selçuklu Sultanlıgı ortaya çıktı.l

Selçuklu1arın sesi ilk kez 17' yuzyı|ın başında duyuldu; o sırada Arai Gölü'nün ku-zeyinde ve doğusundayaşayan birçok oguz klanından biriydiler. Güneye gittiklerindeGazneli Mahmud'un hizmetine girdiler, Mahmud onlara Merv civarında toprak verdi.Mahmud ölünce Selçuklular kendi başlarına buyruk oldular; Mahmud'un oğlu Mesudon|arıhizaya getirmeye kalkıştıgında oyle bir yenilgiye uğradı ki iran'daki Gazneli Im-paratorluğu yıkıldı (1040). Bu başarı diger oguz kabilelerinin Selçuklu bayragı altındatoplanmasına yol açtl' Gazneliler Afganistan'a doğru çekilirken Selçuklular lran veIrak'ı adım adım ele geçirip 1055'te Bağdat'a geldiler. Kafkaslar'ın Müslüman yarısl1060'larda Seiçukluların eline geçti, 1070'te de kuzey Suriye veHicaz.1070 yıIı itiba-rıyla Selçuklu Sultanı Alp Arslan, Abbasilerin yükselme döneminden beri İslamiyet'ingördüğü en geniş imparatorluğa hükmediyordu.

Arap hareketleri daha kuçuk çaptaydı ve sahnedeyalnızca iki kabile vardı: Beni Sü-leym ve Beni Hilal. Resmi hikAyeye göre bu iki kabilenin ipleri Fatımilerin elindeydi. 10.

yuzyılın sonunda bu iki kabile Arabistan'da baş belasl haline gelince Yukarı Mısır'a sü-ülmüşlerdi. 11. yüzyılın ortasında Fatımiler bu isyankar kabileleri işe 1ıarur kılmak içinbatıya, Kayrevan Zirİ\erinin üStüne yolladıiar; çünkü, söylenen o ki, Ziri emiri artık ken-dini Fatımi halifesine bağlı görmediğni ve Şii olmadığını -asıl hakaret buydu- ilan etmiş-ti 1049). Bu açıkiama doğru olsun olmasın -bu Arap kabilelerin hareketi öylesine büyü-meye yatkındı ki bu kadar kesin bir kontrol altına alınabilmesine inanmak zor oluyor- so-nuçta iki kabilenin göçüyle Libya'nın Kyrenaika ve Trablus eyaletlerine Arap nüfus ege-

men oldu, Ziri|er de şaşkına dondu. Muharebe meydanında yenilgiye uğrayan Zir1ler kı'yıya çekilip eski Fatımi başkenti Mehdiye'ye sığındılar. Kalat'ta, önceleri Hiialı kabilesi-ni buyur etmiş olan Hammadıler de aynı şekilde Kalat'tan Bicaye'ye sığındılar.

Bu göç hareketlerinin en çarplcl olanı, sonuncusuydu. Büyük Sahra'nın derinlikle-rinde yaşayan Senhace kabilesi, Mağrip'teki Berberi kardeşlerinden farklı bir hamurdanyoğruImuştu. Gururlu, korkusuz ve yokluklara dayanıklı bu "peçeli" adamlar -bugün-

1 William Ingiltere'de hükümdardı, ama Fransa'da sadece bir fief sahibiydi, dolayısıyla lıaritada Normandiya birIngiliz mülkri olarak gösteıiliyoı. Sınır çizglsindeki çift noktalar, doğrudan dogruya bir mülk değil, biI fief olduğunave Ingiltere kıalının bu fief için Fransa kralına biat etmesi gerektiğine işaret ediyor.

Bu, feodalizmin dilidir. Bu sistem Charles Martel'in getirdiği, toprak karşllığı şövalyelik hizmeti düşüncesindenoltaya çlkmıştlf' Bu kavram sayesinde, kolay olmasa da, hiçbir geliıi olmayan biı devletin işlemesi mümkün oluyor-

kü Tuareglerin ata|arı- Islamiyeti yeni kabul etmişlerdi. Sahil'de bir yerde, nelrir üstün.deki bir adada bir "rıbat'' kurdular. Bu ribata bağlı olanlara el-Murabitün dendi (Batı'da

Almoravid diye tanındılar). Murabıtlar yiğit askerlerdi. 1056'da Atlas Dağları'nın güne.yindeki Sicilmese vahasını ele geçirdiler, 1060'ta Merakeş'te bir ordugah kurarak bura'yı akınlarını başiattıkları üs olarak kullandılar. Sonraki on yıl boyunca bütün Fas'ı elegeçirip Marakeş'i başkent yaptilar.

Hıristiyan Aleminde bu yıllar Norman yıllarıydı. Normandiya'da Vikingler ile Frank-ların karışımı, olağanüstü sert insanların ortaya çlkmaslna sebep olmuştu; SaVaş alanla'rında cesur, para işlerinde inatçıydı Normanlar' Tarihte iz bırakan ilk Normanlar Tanc-red d'Hauteville adh bir Norman soylusunun on oğluydu. Evde yapabilecekleri faz|abirşey yoktu, bu yüzden Italya'ya gittiler. Ita|ya'da Lombardlar ile Bizanslılar arasındaki hiçbitmeyen sürtüşmeler, girişimci paralı asker1ere servet yapma imkAnı sunuyordu. 1040'ta

en büyuk ogul bu iki devlet arasında hiç kimsenin sahip çıkmadığı topraklardaki Melfişatosunu e1e geçirdi; yirmi yıl sonra altıncı oğul Robert Guiscard ("Kurnaz Robert") Ital-

ya'da\<ı Bizans eyaletini yavaş yavaş yutmaya başladı. 707I'e gelindiginde Robert, dahasonra Apuiia Dukalığı denecek olan bütün bölgeyi zaptetmiş bulunuyordu. Sicilya'da dabir üs ele geçirerek Lombardların Salerno Prensligi'ni sıkıştırmaya başladı. Gaela ile Ca-pua Prensliği ise bu arada başka bir Norman maceracinın pençesine duşmüştü.

Normandiya Dükü Piç William da ünlü olmuştu. William'a miras olarak Ingilteretahtl üstünde bir hak iddiasl kalmıştı. Knut öiüp Dan imparatorlugu dağıldlğında bumiras işe yaradı, William lngiltere üstünde hak iddia etti. Ne var ki ingilizler kendi ba-

ronlarından birini, Harold Godwinson'u tercih ettiler (1066). lngilizlere pabuç bırakma-yan William güçlü bir orffi.İ6-playıp Manş Denizi'ni geçti. Hastings muharebesinde,Vikingler gibi piyade Savaşan ingilizler, Fransızlar gibi at üstünde Savaşan Normanlartarafından kesin bir yenilgiye uğratıidı. Harold öldu, eski düzen yıkıldı, Ama bu mu-harebe sadece başlangıçtı. Yirmi yıl boyunca William (artık Piç değil "Fatih William'')Ingiltere'yi Avrupa kraliıkları listesinin en sonundan en başına geçirdi, Işte ulusal, la-ik devletin tohumu bu 1066 efsanesiyle atılmıştır,2

Rusya bu dönemde ilginç bir gerileme yaşadı. Ağabeyi Çernigov prensi ölünce Po-lotsk hariç bütün Rusya'nın hükümdarı olan Novgorod Prensi Yaroslav, babasının izin-den giderek her oğluna ayrı bir prenslik bırakmıştı (1054) . Prenslikierin bir sıralamasivardı, Kiev Büyük Prensligi hepsinden daha önemliydi ve en azından kagıt uzerinde di-

ğerlerini bir ölçüde kontrol ediyordu. Tuhaflık "dikey'' değ\| "yatay" olan veraset siste-mindeydi: Prens A öldüğünde yerine küçük kardeşi B geçiyordu, boşalan B prensligide Preıs C'ye geçiyordu vb. Kuyruğun sonunda bir sonraki kuşağn prensleri vardı. >

du. Işin hilesi şuydu: Feodal sistemdeki şövalyeleıin yerel lorda karşı hizmet yükümlülüğü vardl, bu lord ise kralakarşı kendi yükümlülüklelini yeıine getiriıken bazl koşuliaı ileri sürebi1iıdi.

Haritada dikkat etmeniz gereken başka bir nokta vaI: Müslüman Ispanya hala Arap olaıak gölgelendirilmiş, çünküburadaki Zaragoza emirleri gibi küçük hükümdarların bir kısmı hAl6 Arap, çoğu da Belberi kökenli,

Page 64: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 65: Ortaçağ Tarih Atlası

> Kastilyalı Fernando da ardından bölünmüş bir ülke bırakanlardandı; onun elde etti-

ği leon ve Kastiiya kallıkları öldügünde üçe bölünmüştü (üçüncüsü olan Galiçya Krallıgıl,eon topraklanndan kesilerek oluşturulmuştu). Bu bolünmenin, HıristiyanlaıınbızzatFer-nando'nun Atlas Okyanusu kıyılarında bazı ilerlemeler kaydederek başlattığı karşı taarru-zahiç de yararı dokunmamlştı, Bu arada Müslümanlar on emirlige bölünmüştu (103b'da

yirmi emirlik vardil. Akdeniz'de Pisa önemli bir deniz gücü olarak ortaya çıkmaktaydı. Sar-

dinya'yı Denia Emiri'nin pençesine düşmekten kurtannca 1050'de papa ile imparator, ada-yı Pisa'nırı korumasına verdiler. Almanya'da bir iki dikkate değer değişiklik olmuştu: Lu-Satya'nın yeniden alınması (1031) ve Burgonya'nın kazanılması (1032).

Bizans bu dönemde son kez ilerleme kaydetti: 1032'de Edessa'yı [Urfa], 1045'te Er-menistan'ın başkenti Ani'yi ilhak etti. Derken işler değişti. Yukarıda gördüğümüz gibiGüney ita|ya'yı 1060'1arda Normanlar ele geçirdi; aynı sırada Ermenistan Türklerin sal-dırısına uğradı. Alp Arslan bu ülkeyi ele geçirmeye niyetli değildi anlaşılan; amacı Fa-tımilerle karşılaşmadan önce cenahını korumaktı. Bizans ltalya'yı gözden çıkarabilirdi,

ama Ermenistan'1 savunmak zorundaydı, çünkü bu ülke imparatorluğun yüreği olanAnadolu'ya açılan kapıydı.

Bizans Imparatoru Romanos bu işi çok ciddiye aldı, Ana imparatorluk ordusunutoplayarak doğu eyaletlerinde ilerlemeye başladı. Haber Suriye'ye ulaştıgında Alp Ars-lan haberleşme ağlnln kopmasından ürkerek Ermenistan'a döndü. Iki ordu Van Gölükenarındaki Malazgirt'te karşılaştı. Türkler olağan taktiklerini kullandılar: Atlı okçula-rı her Bizans saldırısında geri çekiliyor, kovalayanlar yavaşladığında aniden dönüp okyağdırıyorlardı. Durmadan kayıp veren, sinirli Ve yorgun Bizans ordusu dagılmaya baş-ladı, Bu orduda tam disiplin altına alınamayacak kadar çok paralı asker vardı. Bunlar-dan bazıIarı Türktü ve soydaşlarlna SlğlnıVermişlerdi, digerleri ise, bir Norman birligidahil, çatışmaya nedense girmemişlerdi. Kalan birlikler mücadele etmeye çalıştı, birbir-leriyle temaslarını kaybettiler ve eninde sonunda kendilerini üstün Türk güçleri tarafın-dan kuşatılmış buldular. o gece imparator sultanın çadırına getirildiğinde, Konstanti-nopolis'ten yola çıkan ordudan geriye bir şey kalmamıştı,

Is 1092

Malazgirl muharebesi hiç kuşkusuz tarihin en belirleyici muharebelerinden biridir.Salt askeri açldan bir o kadar ezici bir yenilgi olan Adrianapolis'in doğurdugu sonuçlarfazla önemli olmamıştı, oysaMa|azgirt Bizans'ın topraklarının yarıslna mal oldu. Ana-dolu eyaletlerinin hepsi Türklerin eline geçti; geri kalanlar Boğaz sayesinde kurtuldu.

Alp Arslan bu zaferin devamını getirmek içinbizzat uğraşmadı, doğuya dondu; Ka-rahanlılarla başı dertteydi. Buna rağmen Anadolu'nun fethi hızlı oldu: Türk klanları sü-

nileriyle orta Anadolu yaylasına yayılarak köylüleri bu topraklardan sürdüler, Gücü-nü bu göçebelerden alan Selçuklu Imparatorluğu diğer yönlere dogru da aynı hız|a ge

nişledi. 1092'de Suriye ile Filistin (kıyı kentleri hariç; Fatımiler deniz guçleri sayesindeburaları elde tutabildiler), Arabistan'ın çoğu kesimi, Maveraünnehir'in çoğu kesimi vebatı ucu hariç Kafkaslar Selçukluların elindeydi.'

Bizans'ın Asya toprakiarının {ethi, Islamiyet için büyı.ik bir zaferdi. Hıristiyan 6le-mi bu zaferle aşık atamazdl, ama Akdeniz'in diger ucunda 1085'te Toledo'yu [Tuleytu-lal zaptederek önemli bir zaİeri kayıtlara geçirdiler. Ispanya'daki Hıristiyanlar artık ken-dilerini toplamaya başlamışlardı. Aıagon Navarra'yı, daha da önemlisi, Leon Kralı VI.Alfonso Kastilya lIe Galiçya'yı ele geçirdiğinde fl072-5) buradaki krallıkların sayısı al-

1 Selçuklu Imparatorlugu'nun sınırları içinde, ama Selçuklu denetiminin dışlnda Alamut kalesi vardı. 1090'daŞiilerin bir kolu olan Haşhaşıler [Haşşaşin] Alamut'ta üslenmişlerdi. Haşhaşiler siyasi teknikleri sayesinde sayılarıylıorantılı olmayan bir nüfuza sahip olmuşlaıdı. Kullandıkları haşhaş onlaıa sözde cenneti "gösteriyor," müritleı budunyayı, dolayısıyla eylemlerinin kişisel sonuçlarını umursamıyorlaıdı,

tıdan üçe indi. Müslumanlar ise tersine, kendilerine güvenlerini yitiriyorlardı. Aıtık Hrristiyanlarla baş edemeyeceklerini düşünerek Murabıtları yardlma çağffdllar. Bu, kuzu-nun kurttan yardım dilenmesine benziyordu: 1090-92 arasında Murabıtlar Ispanya'da-ki emirliklerin çoğunu yuttular, 1'092'dehala ayakta olan beş emirlikten Badajoz [Batal-yosJ üç yıl sonra dize geldi. Askeri açıdan ilaç iyi gelmişti: Murabıtların gelişi sınırlarabir kuşak boyu sürecek bir istikrar sağladı.

Hıristiyanlar orta Akdeniz'de de ilerleme kaydettiler; d'Hauteville kardeşlerden Ro-ger Sicilya'nın fethini tamamladı (1091; Malta teslim koşullarına dahil edilmişti). Böy-lece güney Italya'da Norman hegemonyası tamamlanıyordu; bu bölgenin üstbeyi Apu-lia düküydü. Daha kuçuk çapta degişiklikler de oldu: Sardinya t'ief inin sahibi Pisa güç-lenmiş, Korsika'yı da alması için papa tarafından teşvik edilmişti (1072. Fatih Williamölünce Normandiya Dukalığı ile İngiltere Norman Krallığı ayrıldı (1082; doiayısıylaFransa'nın/ief i olan bu dukalık haritadan siliniyor. Fatihin oğlu William Ru{us 1092'deCumbria'yı ilhak edince Ingiliz{skoç slnlrı da son şeklini aldı. Macarlar 1091'de Hır-Vatistan'l ele geçirdi, Aynı yıllarda Kumanlar Ruslan Taman yarımadasındaki mevzile-rini terk etmeye zorladı|ar ve Peçenekleri neredeyse tamamen ortadan kaldırdılar.

[Haşhaşiler batıda "Haşşaşın'' kelimesinin bozulmuş şekli olan "assassin'' adıyla tanındılar ve bu kelime birçok Batıdilinde zamanla "suikastçı" anlamını kazandı. -ç. n.l

60

Page 66: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 67: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1100

Papa II. Urbanus'un 1095'te kabul ettiği elçiler arasında, zor durumdaki Bizans'ınTürklere karşı savaşmak üzere gonullu asker toplamak için yardım talep eden elçileride vardı, Papa duşundü, daha iyisini yapmayakarar verdi. Doğu Hıristiyanlığı Sarsln-tıda olabilirdi, ama Batı yükseliyordu. Müslümanlar Sardinya ve Sicilya'dan atılmış, Is-panya'da Savunma konumuna geçmişlerdi. Papanın himayesinde toplanacak bir ordu-nun Doğu'yu kurtaramaması için sebep yoktu, hatta Kutsal Topraklar'a kadar gidilebi-lir, Kudüs bile kurtarılabilirdi. o yılın sonlarına doğru, titizlikle hazırlanmış, ama yinede duygu yuklu bir törenle Papa Urbanus Haçlı Seferi çağrıstnlyaptl.

Haçlı Seferi Bizans'ın istedigi sınırlı yardımın çok ötesinde, bambaşka bir fikirdi.Papanın yaptlğı çağrı, Latin Hıristiyanlığının Müslümanları Anadolu, Suriye ve Filis-tin'den çıkarmak için butun gücünü kullanmasına yönelikti, Gezgin vaiz|er papanlnmesajını Fransa ve Almanya'nın köylerine ilettiler; ne savaş tecnibesi, ne de silahı olaninsanlar coşup yola çıktılar. 1096 yaanda bu heyecanlı yığınlar Konstantinopolis'eulaştı; işe koyulmak için sabırsızlanıyorlardı. Ilk yenmeleri gereken düşman Rüm Sel-çukiu Sultanıydı (Rüm, yani Asya'daki Roma, yani Anadolu); sultan, dirliğini bağımsızbir krallığa çevirmeyi başarmış girişimci bir beydi. O da savaşmakta tereddüt etmeyin-ce iki taraf Bizans-Türk sınırında karşılaştı. Muharebe katliama donuştu. Haçlı Sefe-ri'ne girişmiş 20'000 zavallının hepsi o günün sonunda ya ölmüş ya da köle pazar|n|boylamıştı. Turklerin neredeyse burnu bile kanamamıştı.

Ama bu Haçlıların Sonu olmadl. Papanın çağnsl bazı daha sert yürekleri de hareke-te geçirmiş, daha kararlı hazırlıklar yapllmaya başlanmıştı. Doğuya yönelenlerin ara-sında artık Ispanyol savaşlarında pişmiş bir Toulouse'lu Raymond, Fatih William'ınoğlu Normandiyalı Robert, Lorraine'li Godfrey ve Biois'lı Stephen de vardı. Hepsi yan-larında maiyetlerinden oluşan kuçuk birer ordu getirmişti. Konstantinopolis'te onlaraRobert Guiscard'ın en büyük oğlu, daha birkaç yıl önce Balkanlar'da Bizanslılarla çar-pışan Bohemond katıldı, Epeyce sinirli geçen tartlŞmalardan sonra imparator Aleksiosiie batılı baronlar bir sefer planı üzerinde anlaştılar.

Küçük bir Bizans gücünün destegiyle Haçlılar 1097 baharında Asya yakasına geçti-ler. Dosdoğru Rüm Sultanlığı'nın başkenti lznik'e [Nikaea] gidip kenti kuşattılar. Sul-tan o sırada Haçlı hareketini gülünç diye niteleyip doğu slnırlna gitmişti; derhal geridöndü, ama kuşatma ordusunun dikkatle düzenlenmiş saflarını aşmayl başaramadı, İs-temeye istemeye geri çekildi, ama eğer Hıristiyanlar Anadolu içlerine girecek olurlarsaintikam a|acağına da söz verdi.

Iznik duşunce Haçlılar derhal yola çıktılar, Iki tumen halinde yürüyorlardı, Bohe-mond başı çekiyor, Toulouse'lu Raymond geriden geliyordu. Bohemond Eskişehir'e

[DorylaeumJ vardı, tam kamp kurmak üzereydi ki Selçuklu ordusu butun gucuyle sal-dırdı, şaşkına dönen Haçlı birliklerini kuşatıp yağmur gibi ok yağdırmaya başladılar.Bohemond şövalyelerine atlarından inip atlarını kampın ortasına okların erişemedigibir yere koymalarını emretti. Karşl saldırıya geçmeyecekler, sadece savunmada kalıpbekIeyeceklerdi' Güneş göğüzünde yükseldi; umutlar sönüyor, ama saflar direniyor-du. Derken Raymond'un tümeni gönindü ve bu kez Türkler şaşırdı. Hıristiyan ordusu-nun tümünü kuşattıklarını sanmışlardı, oysa sadece yarısıyl.a savaştıkları ortadaydı.Oklarını fazla cömertçe harcadıklarını, atiarını da yorduklarını anladılar. Bohemond'unadamları Haçlı saflarının önündeki zırhlı şövalyelere katılırken Türkler meydanı terk et-

mediler, ama bu arada doğudaki tepelere, yani kaçış yollarına şöyle bir göz attı|ar ' ora-dan da üçünCü bir Hıristiyan ordusunun yaklaştığını görünce -Raymond'un ordusununbir kısmı muharebe meydanına özellikle bu yoldan gelmişti- dagıhp kaçmaya başladrlar. Haçlılar onları kolaylıkla kovaladı, Selçuklu ordugAhı talan edildi; günün sonundaHaçlılar ünlü bir zaİer kazanmışlardı.

Eskişehir'den Sonra Haçhlar direnişle karşılaşmadan Anadolu'yu aştılar, TorosDağları'ndan Kilikya'ya, oradan da Antakya kapılarına ulaştılar, Ekimde kenti kuşattrlar; kent 18 ay dayanacak, hatta Zaman zaman kuşatma ordusunu zn/layacaktl EgerMusul, Halep ve Şam emirleri birlikte hareket edebilseydi, hız|a zayıİ|amakta olan Hrristiyan ordusunu ezebilirlerdi, ama asla ortak bir plan hazırlayamadılar. Hıristiyanlarihtiyaçları olan zaİeri kıl payı kazandıIar, Bohemond adamlarını tam vaktinde aklettiğibir hileyie kente soktu; Antakya artık Hıristiyanların elinde guvende olduğuna göre,Haçlılar Kudüs'e doğru yola çıkabilirlerdi. Haziran |099'da oraya vardılar,

Haçlı ordusu üç yıldır savaşlyordu; dahaİaz|a dayanamazdı. Eger Kudüs'ü alqgak-sa. hemen saldırmalıydı. Önce Kudüs surlarına saldırdılar. başaramayınca bir ay ug}a-

şıp hareketli kuleler inşa ettiler. Sonra bu kuleleri surların önüne sürüklediler. 14 Tem-mgzda Toulouse'lu Raymond kulesini güneybatıdaki sura yanaştırdı, ertesi gün Lorra-ine'li Godfrey'in kulesi kuzey tarafına yerleşriıildi. Başaran Godfrey'in adamları oldu.Tatar yay|arıyla atılan oklar surları savunanlara göz açtırmadl, bu arada mühendislerkule ile sur arasında bir köprü kurdular. Ögle uzeri iki şövalye liderliginde Lorraineli-ler sura ayak bastı. Sonra iki taraftaki kapı kulelerine kadar çarpışarak ilerlediler. Kapıkulelerinin ele geçirilmesiyle kentin kaderi belli oldu. Kapılar ardına kadar açıldı, Haç-lılar içeri girdi; Muslumanların yapabilecegi tek şey kalmıştı; hepsi'tek tek teslim olmakoşulu ileri sürdüler, Birkaçının teklifi kabul edildi, ama onlara verilen sözler bile yeri-ne getirilmedi. Bayram eden ryuzaffer Haçlıların Kudüs'e diktikleri bayrak kanla leke-lenmişti.'.

1 Kudüsü savunan Fatımilerdi; Selçukluların dikkati Antakya'ya yoğunlaşmışken kente yeniden girmişleıdi. Bizansböylece Batı Anadolu'yu ve kıyıların çoğunu yeniden ele geçirip elinde tuttu. Bir diğeI kayda değer olay Edessa'ya[UrIa] biı Haçlı gücünün yerleşmesiydi. Haıitadaki digeı değişiklikler, Valencia'nın maceIacl asker El Cid taraflndan

ele geçirilmesi (1094; sekiz yıl sonra Murabıtlaı kenti geri aldılar) ve Normanlaıın oıkney ile Man adalarına üstbey-liklerini kabul ettiImeleIiydi (1098; Faroe Adaları daha önce, 1035'te boyun eğmişti).

Page 68: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 69: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1130

Birinci Haçlı Seferi büyük bir başarıydı; ama Sonuçta Yakındoğu, küçücük devlet-lerle dolmuştu. Hem bu başarı, hem de her yeri kaplayan devletçikler Selçuklu otorite-sinin gerilemekte oldugunu gösterir, bu üçü bit araya gelince de haritayı okumak iyicezorlaşıyor. Selçuklularla başlayalım: Şimdi uç ayrı Selçuklu sultanlıgı var, biri Rüm'da(Anadolu'da), biri merkez eya|etlerde' biri de doğuda. Üç sultaniık da olağan Turk işa-retiyle, yani içi siyah kuçuk yuvarlaklarla çizilmiş bir çerçeveyle gösteriliyor. Her biri-nin hükümet merkezinde (yani Konya, Hemedan ve Merv) bayraklı ve daire içine alın-mış siyah yuvarlaklar var. Diğer bayraklı (ama dairesi olmayan) yuvarlaklar merkezi de-netimden uzaklaşmış eyalet yönetimlerini gösteriyor. Bu çözülme dn çok imparatorlu-

ğun batısında belirgin. Örneğin Rüm'da Sivas Danişmend Beyligi, Haçlıları önemli biryenilgiye uğratan ilk Musluman lider, Selçuklu sultanına denkti. Hemedan Sultanlıgl

çok daha gıiçlüydü' çtınku buradaki sultan asi dirlik sahiplerini birbirine düşürmekte

çok başanlıydl. Ayrıca hiç öne çıkmıyor, hatta batı sınırlarında hiç görunmüyordu, Sel-

çuklu sultanlarının en başarılısı, en azından bu aşamada, Merv'deki Sultan Sancar'dı.Bütün doğU eyaletleri ona boyun eğmişti; daha uzakta, Türkistan ve Afganistan'dakibeyler de boyun eğecekierini bildiriyorlardı. Ama Sancar toprak-larından geçen Türkkabilelerini denetleyemiyordu. Başta Selçuklu Imparatorluğu'nu doğurmuş olan bu göçhareketi, bolgeyi durmadan yeniden biçimlendiriyor, mevcut yerel hükümetleri bazengüçlendiriyor, bazen çökertiyordu.'

Hemedan Sultanı denge oyununu Sürdürürken Haçhlar Levant kıyılarını baştan aşa-

ğı fethettiler (1153'e kadar düşmeyen Askelan hariç) ve bu topraklarda başkenti Kudus

olan mütevazı ölçekte bir krallık ile bu krallığa bağlı üç mini devlet kurdular: AntakyaPrensligi, Urfa Kontlugu ve Trablus Kontluğu. Selçukluların zayıİLaması Gürcülerin ye-

niden gtiçlenmesine yol açtı; ||2l'de eski başkentleri Tiflis'i geri alıp Gürcülerin yaşa-

dığı toprakların çoğunu kurtardılar.Sicilyalı Roger güney italya'daki Norman fetihlerini pekiştirdi. 1t27'de kuzeninin

ölümüyle Apulia Dukalığı'nı ele geçirdi, üç yıl sonra kral unvanlnı aldı, Başkenti Pa-

lermo'daki Saray|, siyahi hizmetkArları', Müslüman muhafızları, haremi, zevk ü sefa

Alemleri dilden dile dolaşıyor, Hıristiyanlar kıskançlıktan ölüyordu. Normandiya eya-

leti ise dükü tarafından Birinci Haçlı Seferi için para toplamak üzere rehin verilmiş, dükgeri döndüğünde gerekli paray| temin edemeyince bolge rehinciye, yani kardeş Ingilte-re kralına geçmişti (1106).

Ispanya'da Murabıtlar Müslüman kesimdeki fetihlerini tamamlamışlar (1110-15)

ama Sonra Zaragoza'yı Navarra'ya kaptırmışlardı (1118) , Barselona ile Provence birleş-mişti (1112). Polonya Pomeranyalılara boyun eğdirdi fll02-24ı Kumanlar Peçenekler-den geri kalanı da silip süpürdü. Rusya'da da kayda deger birçok degişiklik vardı, Ül-kenin kuzeydoğusunda, nüfusun diger yerlerden daha hızla arttığı bolgede SuzdalPrensligi ortaya çıktı. Novgorod ise |726'dan sonra artık bir prenslik değil bir cumhu-riyetti; bu tarihte kent kurucuları prensin adayinı kabul etmeyip kendi belediye reisle-rini seçmeye başIadılar, Novgorod'da hali prensler vardı, ama görevleri kenti yönet-mek değil korumaktı' Diğer yerlerde ise prenslik babadan oğula kalıtsal yolla geçmeye

başladı. Yatay veraset prensliklerin içinde yürürlükteydi, aralarında degil.'

1 Bu yerel hükümetleıi -haritadaki bayıaklı yuvarlaklar- adlandırmak karmaşık bir iştir. Bazılarının başında Selçuklubeyleri vardl ve sultan diye adlandırılıyorlardı. Bazılaıı Türk olup Selçuklu soyundan olmayan beylerin yönetimindeydi.Bazıları ise henüz çocuk yaştaki Selçuklu şehzadeleıinin atabeyi olan Tüık soylularının elindeydi' Tabii ki, atabeylerinkorumaları altlndaki şehzadeleri sağ tutmaktaki başaıısızlıkları, çok geçmeden Selçuklu hanedanının doguıganiıgınagalebe çaldı ve atabeyler de beyler gibi katıtsal dirlik mhiplerine dönüştüler; artık kimse onları yerinden kıprrdatamadı.

2 Cumhuriyet terimi demokasinin Varlığrnr göstermez; ortaçağ cumhuriyetleri her zaman için oligarşiler tarafrndanyönetilirdi ve anayasaları da oligarşik düzeni korumaya yönelikti. Novgorod örneğinde, belediye reisini Seçenmeclisin 300 üyesinin her biri önemli bir topıak sahibi aileyi temsil ediyoıdu' Kentin nasll yönetileceği konusundabaşka herhangi bir kimsenin söz hakkı yoktu.

Page 70: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 71: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1173

Selçuklu Sultanlıgı'nın yerine kurulan devletlerin en guçlu görüneni Merv Sultanlı-

ğı'ydı, ama ilk çöken o olmuştu. Maveraünnehir'de Karahitay Moğollarına yenilen Sul-tan Sancar Ceyhun Irmağı'nın güneyine çekildi

,J74I\.'on iki yıl sonra, Sancar'ın elin-de kalan Son topraklar da yeni gelen Oguz kabilelerinin başkaldırısı sonunda yok ol-du. Bu sonuç hanedanın kuruluşunun aynada yans1mas1ydı adeta, ama diger iki Sel-

çuklu sultanlığlnın işi bitmiş degildi. Hemedan sultanı dort bir yanda toprak yitirmiş-ti: Batıda Musul Zengi atabeyieri güçiü bir devlet kurmuş, gıineyde Abbasi haliIeleridini meseleler dışındaki güçlerini de göstermiş, kuzeyde yerel Şirvan ve MAzenderAnbeyleri bagımsızlıklarrnı yeniden elde etmişlerdi. Yine de, gıiçlü atabeyi sayesinde He-medan sultanı önemli bir hükümdar olarak ayaktaydı. Aynı şey Rüm sultanı için desöylenebilirdi; Bizans ve Zengiler onu durdurmaya kalkışmasalar, Anadolu'da Turkle-rin elindeki toprakları birleştirebilirdi.

Haçlı devletleri Selçuklu sultanlarına ne olduğunu umursamlyordu. onlar için so-

run teşkil eden Zengiler, yani Musul Atabeyi Ve onun yerine geçen oğlu Nureddin'di'Zengİ|er Urfa'yı zaptederek Müslüman karşı taarruzunu başlattılat $LAb ' Hıristiyanlarzava||ı bir lkinci Haçlı Seferi'yle karşılık verdiler Q147'48) ' Nureddin bu fırtınayı ko-laylıkla atlattı; çok geçmeden Şam'ı ilhak ederek (1154) Müslüman Suriye'yi birleştir-meyi başardı. Derken mücadele, sonu gelen Fatımi halifeliğinin titremeleriyle sarsıl-makta olan, zenginlikten semirmiş Mısır'a aktarıldı, Her iki taraİ da bu ülkenin önemi-nin bilincindeydi; Mısır'ın kaynakları Haç ile Hilal'in Levant'taki mücadelesinin sonu-cunu belirleyebilirdi, ama Hıristiyanlar Nureddin'in Mısır'ı ele geçirmesini engelleye-mediler (1169).

Hıristiyanların Levant'ta başı dertteydi, ama İspanya'da üstünlüğü ele geçirmişIer-di, Navarra'nın Aragon'dan kopması (1134) Aragon ile Barselona'nın birleşmesiyledengelenmişti Q73h; on yıl sonra Aragon krah aşağı Ebro boyunca :uzanan topraklarıtemizleyebildi (1148-9). Atlas okyanusu kıyısında, bir yuz yıl önce basit bir kontlukolarak ortaya çıkan Portekiz 1739'da krallık olduğunu ilan etti; Lizbon'un zaptıy|a dagüney sınırlarını epeyce genişIetti flI{n ' Orta kesimlerde Leon ile Kastilya'nın bölün-

mesi (115Z ve Muvahhidlerin gelişi yüzünden İazla i\er\eme kaydedilmemişti. Muvah-hidler birçok yönden Fatımilere benzeyen Şiilerdi. 1140'larda Fas'ta Murabıtların yeri'ne geçip 1152-60'ta Magrip ve Trablus'un tümünü fethettiler ve 1750'72'de Ispanya'da'ki Müslüman topraklarını ele geçirdiler.

Ikinci Haçlı Se{eri Kutsal Topraklar açısından bir fiyaskoydu, ama başka yerlerdeyararlı sonuçlar getirmişti, Ingiliz filosu Lizbon'da durup Portekiz'in kenti ele geçirme-

sine yardım etmiş, dolayısıyla önemli bir başarıya ortak olmuştu. Kuzny Almanları ve

Danlar Haçlı olarak yükumlulüklerini yurtlarına yakın toprakiarda yerine getirme izni-ni almışlardı; Elbe-oren bolgesinde pagan Slavlara saldırmalarına Haçlı Seferi statüsü

tanlnmlş, belki de bu yüzden başarıyla sonuçlanmıştı fl147-68),Ingiltere bu dönemde tuhaf bir imparatorluga sahip oldu. Fatih William hanedanr

nln Son üyesi de ölünce taht Anjou Dükü Henri Plantagenet'e geçti (1154); Anjou top-

rakları Normandiya'nın hemen güneyindeydi. Iki yıl önce Henri Akitanya Duşesi Ele-anor ile evlenmişti; Eleanor'un toprakları Anjou ile Ispanya sınırı arasındaki bölgenintümünü kapsıyordu. Sonuç olarak, lngiltere tahtına oturduğunda Henri'nin topraklarıManŞ Denizi'nden Pireneler'e kadar uzanmaktaydı. Böylece Avrupa'nrn en zengin hü-

kümdarı olmuştu; Inglliz tahtının gelirlerini bir yana bırakalım, Henri'nin Fransa'da sa-

hip olduğu topraklar, Fransa kralınınkinden daha büyüktü. Henri lrlanda'nın istilasrnada onay vererek mülklerini genişletti; istila yanıltlcı bir biçimde kolay başlamıştı.

Surekli degişmekte olan Rus prensliklerinin durumu, Suzdal'ın güçlerinin Kiev'i elegeçirmesiyle (1169) yepyeni bir görünüm kazandı, Vladimir Büyük Prensi (Suzdal'ın

başkenti Vladimir'di) unvanlnl, artık Suzdal hükümdarı kullanıyordu. Bizans, Adriya-tik kıyılarının kontrolünü yeniden ele geçirip Sırplar ve BosnalıIara da üstbeyliğini ka-

bul ettirerek Balkanlar'a hAkim oldu. Antakya Prensligi de Bizans'a biat etti (öyle gere-

kiyordu, çünkü Antakya Bizans'ın Malazgirt öncesi topraklanna dahildi). Almanya'daFriedrich Barbarossa imparatorluğUn çökmekte olan kurumlarına yeniden can verebil-mek için kahramanca mücadele vermekteydi. Bohemya dükü kral konumuna yükseltil-di. Polonya dağıldı'

1 Karahitaylar Budistti; Karahanlılar döneminde orta Asya'da çok büyük ileflemeler kaydetmiş olan Islamiyet geıi çekilme dönemine girmişti.

Page 72: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 73: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1212

Nureddin Mısır'ı fethettikten sonra da Musul'da ikamet etti, Mısır'ı onun adına birKürt komutanı olan Selahaddin yönetiyordu, Bu bir hataydı, çünkü boynuz kulağı geç-mişti; Nureddin ölür ölmez Selahaddin suitanlığı ele geçirdi 0174, Yönetiminin vekurduğu Eyyubı hanedanının başarısı Hattin zaİeriyle (118Z pekişti; boylece Müslü-manların Levant'taki Latinlere karşı taarruzu muzaffer bir sonuca erdi. Kudüs Krallrğı'nın ordusu hemen hemen tamamen yok edildi, kralhk artık Sür [TyreJ limanındanibaretti.

Papa Levant'taki Hıristiyanların durumunu düzeitmek için derhal Üçüncü Haçlı Se-feri çağrısı yaptı. Bu kez çağrısına krallar cevap verdi: 1190'da Alman İmparatoru Fri-edrich Barbarossa ile ingiltere ve Fransa kralları Kutsal Topraklar'a doğru yola koyul-du1ar. Friedrich Anadolu'dan geçerek Rom Sultanhğl'nln başkenti Konya'yı aldı, amasonra düşüp öldü. Dolayısıyla Almanya'nın sefere katkısı sona erdi. Ingiltere Kralı Ric-hard denizden geldi, yolda Bizanslılardan Kıbrıs'i (1190), Selahaddin'den de Akka ileLevant kıyllarının işe yarar bir kısmını aldı (1191). Ama ordusu iç kesimlere girecek ka-dar güçlü değildi, bu yüzden Kudus Müslümanların elinde kaldı. Sırf görünüşü kurtar-mak için Haçlı Seferi'ne katılmış olan Fransa Kralı Philippe pek bir şey yapmadı, ayıpoImasın diye bir süre kaldıktan Sonra evine döndü. Selahaddin'in üzülmesine gerekyoktu, yeni AkkA Krallığı imparatorluğuna f.azla leke sürmüyordu.

Uçüncü Haçlı Seferi'nin sonuçları haya| kırıcıydı, bu yüzden de dördüncüsü Le-Vant'ln anahtarı olan Mısır'a denizden saldırı planlarlyla başladı. Böylece Hıristiyaniardenizlere egemen olmalarının yararlnı göreceklerdi. Venedik özellikle yardıma hevesliy-di. Belki de Bizans'la mevcut ilişkilerinden dolayı Haçlı hareketinin yarattiğl fırsatlardanyararianmakta gecikmişti; dördüncü sefer aradaki açığı kapatmak için iyi bir fırsattı.

Haçhlar 1204' te Venedik'te toplandılar, Ancak Levant'a götürülmelerinin karşılığıolarak anlaşılan paranln ancak yarısını getirmişlerdi. Venedik'in önerisi, Adriyatik kı-yısında, uzun süredir ele geçirmek istediği, bir süre önce Macarların Bizans'tan aldığıZara'nın kendisine verilmesiydi. Istek kabul edildi, ama bir sorun daha çıktı: Bir mül-teci Bizans prensi Konstantinopolis tahtına çıkma karşılığında her şeyiyle seferi destek-leyeceğini söylüyordu. Haçlı liderleri, kimi gönülsüzce kimi de Venedik gibi hiç tered-düt etmeden, bu isteği onayladllar. Türkiere karşı kullanılacak silahlar, bir Bizans im-paratorunun yerine diğerinin oturtulması için kullanıldı.

Bizans, Çardak'ta [Myriokephalon] Anadolu Selçuklularına fena halde yenildigin-den beri [176 gitgide zayıİlıyordu' Çevre eyaletlerinden birçoğunu yitirmişti: Macar-lar Hırvatistan ile Dalmaçya'yı, Ermeniler Kilikya'yı almış, Sırplar ve Bulgarlar bagım-

1 Ermeniler Kilikya'ya Bizans'ın 10' yüzyllda bolgeyi yeniden ele geçirmesinden sonra gelmişleıdi. Bölgede onlara bolbol yer vardı, çünkü Müslüman nülus ya kaçmış ya da kovulmuştu, Bizans'ın da Hlristiyan nü{usu güçlendiıecek buhalekete itirazı yoktu. Malazgilt sonıası bölgedeki Bizans yönetimi çökünce Ermeniler önce TüIklere boyun eğdi, sonlaBlrinci Haçlı SeIeri'nin şafağında kendi başlanna rol oynamak üzeıe sahneye çıktılar.

2 VI. Heinrich, oglunu Sicilya tahtlna otultmak için çıktıgı se{erin parasınr Aslan Yurekli Richard'ın fidyesiyle ödemişti,hatta bu fidye Alman lmparatorluğu'nun nakit sorunlaıını k1sa bir süre için de olsa çözmüştü.

Impalatollugun kötü durumda olmaslnın anlamlı bir ölçüsü de batının ondalık Vergi Ve yükümlülrıklerle işleyen feodalsistemden, nakitle çalışan para ekonomisine geçmekte oldu5 biı dönemde, imparatorluk maliyesinin bu firsatı kullana-

sızlıklarlnı ilan etmişlerdi.' Hazine tamtakırdı. Yeni imparatorun Söz Verdiği ödemeleriyaPamayacağı çok geçmeden belli oldu, Çok hzan Haçlılar Konstantinopolis'i yağma-LadıLar, aralarından birini imparatorluk tahtına oturttular ve bu Latin imparatorun adı-na uzanabildikleri her yere el koymaya başladılar. Bu, Avrupa'daki eyaletler demekti,Bu arada, kendi hesaplarına hareket eden Venedikliler Girit ile diger adaları, deniz f'i-

losu rotalarına yarayacak ıısleri ve kaleleri zaptettiler. Latinlerin eline geçmeyen beştaşra hükümeti kalmıştı: iznik ve Trabzon "imparatorluk"ları, Epir ve Rodos despotluk-ları ve Mora'daki Monemvasia kalesi (1248'e kadar direndi).

Ilkin kendisinin de kabu1 edecegi gibi, Fransa Kralı Phiiippe Üçüncü HaçIı Seferi'niIngiltere Kra1ı Richard'ı gafil avlamak üzere terk etmişti; Philippe'e göre Richard'ınelindeki Fransız t'ief leri çokfazlaydı. Talih Philippe'ten yanaydı. Richard Almanya'dangeçerken esir düştü; alçak imparator VL Heinrich'in istediği 100'000 sterlin fidyeyi bu-1up ozgurlugune kavuşması 15 ayını aldı. Bu arada Philippe hatırı sayılır bir ilerlemekaydetmişti. Ama Richard çok geçmeden yitirdiklerini yeniden ele geçirdi; ancak ingil-tere tacl Richard'ln renksiz kardeşi John'a geçtiğinde talih yine Philippe'in yüzüne güI-dü. Normandiya'nın anahtarl Richard'ın yaptlrdlğl' Seine Irmağl'na bakan görkemliGaillard şatosuydu; Philippe bu şatoyu 1203-4'te aldı, sonra Normandiya'yl, en Sonun-da da Loire Irmağı'nın kuzeyindeki butun Ingiliz mülklerini. Evet, Üçüncü Haçlı Sefe-ri'nin cesur şövalyesi Aslan Yürekli Richard'ın başarılarını anlatan şarkılar ünlüdür,ama tarih, sebatı sayesinde Fransa'yı Avrupa'nın lider devleti konumuna getiren Phi-lippe Augustus'u hatırlar.

Franşa'nın yılıdızı. parlarken Almanya'nınki sönüyordu. Alman monarşisinin seçim-le tahta oturmasl bir zaaftı, papahkla kavgalar ise bir başka zaaİ (bir sonraki sayİadaokuyacağız), Ama asıl Sorun imparatorluğun faz|a bıyuk, fazla çokdilli olmasıydı. Im-paratorluğun gücü ile iddiaşı arasındaki uçurum Legnano muharebe meydanında çınl-çıplak ortaya çıktı; aslında oldukça iyi bir imparator olan Friedrich Barbarossa Lom-bard Birligi güçlerine yenildi 1176\ ' Italya açısından bakılırsa, imparatorluk sadece ka-

ğlt üstünde kalmıştı, Ama bizim için çok açık olan bu durum, o çağda yaşayanların gö-zünde çok farklıydı+Jarbarossa'nln oğlu VI. Heinrich Sicilya Krallığı'nın v4risiyle ev-lendi, onun oğluna da hem imparatorluk miras kaldı, hem de krallık, Çok etkileyici birbileşim dogrusu.2

Baltık'ta İkinci Kuzey Haçlı Seferi'ne çıkıldı. isveçliler Finlandiya'da bir köprübaşıelde ettiler; Alman kökenli Kılıç Kardeşliği Tarikatı Livonya'da kuruldu. Baltık'ın zatensakin olan güney kıyılarında, çeşitli Alman ve Polonya baronları Danlara biat etti.

mamasıydı. H"u, A1*r, tahtının gelirleri yükselmek şöyle dulsun, azalıyordu, nitekim biı sonraki yüzyıl slflllanmıştl.Tersine, Philippe Augustus Fransız monarşisinin Velgi tabanını o kadar iyi ayarlamıştl ki Fransa'daki Ingiliz fieI'lerinesaldırdlğında gelirleri iki katına çıktl' Saltanatının sonunda gelirleri üç katlna çlkmışt1.

Dikkate deger başka noktalar da vaı. Kuzeydogu Rusya'da Vladimir Novgorod'un küIk ticaleti kaıakollarına el uzat-maya başlamıştı. Ispanya'da, Hıristiyanlar Muvahhidleı karşısında Los Navos de Tolosa'da büyük bir zaler kazandiar(1212). Aragon Provence'ı yitirdi, ama Fıansa'nın güneyinde bazı flef'ler kazandı. Anadolu'da Rom Selçuklulan bütün içkesimleıi kontrol ediyorlardı, güneybatıda da kıyıya ulaşmışlardı. Haıizm Şahı lran'daki kargaşaya son VeIdi, hattaKarahitayları Maveraünnehiı'den çlkaımayl başardl,

Page 74: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 75: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1212'DE HIRISTIYAN Aı,gıııI

Karcılcnj Imparatorluğu'nun lrızla çöküşü barbar başarılarının kalıcı olmadığını göS-

tcrcn bir dersti. Alman imparatorları dersi kaçırmadılar: Aynı şey kendi imparatorluk-larıırıır başına gelmesin diye Alman kilisesinden yönetici ödünç aldılar. ortaçag kral-lıklarının standart uygulamasıydı bu, ama Alman imparatorları bir adım daha attılar:Din adamları artık sadece bürokrat olarak değil baron olarak da iş görüyorlardl, Impa-rator IL otto 981'de ordusuyla |ta|ya'yagittiğinde, birliklerinin yiizde70'ini kilise men-subu vasalların sağladığı askerler oluşturuyordu. Kilise ve devlet tek vücut olmuştu,

Ikinci adım papalık makamını yenilemek, bundan da yarar sağlamaktı. Bir dizi A1-ııan papa çürümekte olan makama yeniden hayat verdi fl047-5n ' buna karşılık da pa-palık imparatorun konumunu açıkça destekledi. Ne yazık ki, imparatorla papanın or-taklığı f'az|auzun sürmedi. Imparatorluk, butün ulusları kapsamayı ne kadar arzular-sa arzulasın, Almanlar tarafından Almanlar için yönetilen bir devlet olmaktan öteyegidemedi. Kilise ise, uluslar üstü bir örgüt olarak zaten herhangi bir laik otoriteye bağ-Lanamazdı.

Papalığın özgürlük yolundaki ilk adımı, paparun seçilmesini kardinaller kurulununsorumluluğuna Veren bir kararname oldu (1059). Güya bu önlem, Roma'daki halkın se-

çime müdahale etmesini engellemek için alınmıştl, ama yeni kurallar imparatorun sözhakkını da ortadan kaldırıyordu. Kararnamenin mimarı olan Toscana Piskoposu Hil-debrandt'a kimse ses çıkartamadı, çünkü o sıradaki imparator henüz çocuktu, naibi degüçsüzdü. Hildebrandt bu başarıyı elde edince, daha cesur bir adım daha attı: Kilisedevlet kontrolünden kurtulmakla kalmayacak, devleti kontrol edecekti. Hildebrandt pa-pa olunca 1073'te VII. Gregorius adıyia) kilisenin resmi konumu bu oIdu. Bir süre içinbu çözüm işledi. ortaçağ tarihinde herkesin aklında kalan bir resim, Imparator IV, He-inrich'in (Hohenstaufen) Canossa'da, bir tövbekar giysisi içinde karlarda Papa'nın ken-disini bağışlamasınt beklemesidir. Ama Heinrich bağışlanır bağışlanmaz, kendisini buderece kuçuk düşüren Almanya'daki ayaklanmayı şiddetle bastırdı. Sonra papan:ın zor-balığını lanetledi, Roma'ya yürüdü ve papalık tahtına kendi istediği yeni bir papayıoturttu (1084), Hildebrandt'ın Salerno'da yapaya|nız ölmesi ("Adaleti sevdim, hakkani-yetsizlikten nefret ettim, işte bu yüzden sürgünde ölüyorum") Canossa'daki resme ge-

reken karşılığı veriyordu,Işte boylece o ünlü ihtilaf başladı. Genel olarak dünya işleri konusunda, özel ola-

rak da piskoposların atanması konusunda nihai söz hakkı kimin olacaktı, papanln ml,

imparatorun mu? Imparatorlar haklarından vazgeçemezlerdi, çünkü Almanya'da pisko-poslar imparatorluğun temel direklerini oluşturmaktaydı. Hildebrandt'ın kuramıylabaşları dönen papalar ise piskoposların din dışı yukumlulukleri konusunda biie hiçbirtaviz vermeye yanaşmlyoriardı. Kavga bütün Hıristiyanlık dlemini sarstı. Imparatorlarikide bir Italya'ya yürüyüp Aziz Petrus'un tahtına kendi adaylarınl oturtuyordu. Impa-ratorlar çıkıp gittiği anda da Romalılar bu papaları alaşağı ediyorlardı. Papaların düş-man imparatorlara karşı çıkarttığı rakip imparatorlar bu "karşı-papa''lat kadar bile da-yanmtyor' karışıklığı daha da artırmaktan başka bir işe yaramıyorlardı. Kanunsuzluğunkol gezmesinden ürken taraflar sonunda bir uzlaşmaya vardılar: Piskoposların atanma-sında hem imparator, hem de papa Söz sahibi olacakü fll2). Ama ihtilaf aslında çokdaha derinlerdeydi. Papalar kilisenin önderi, kendi başlarına birer htikumdar ve (genel-

likle) birer ltalyan oldugundan, din dışı, emperyal veyarımadayayabancı bir güce, ref-

leks olarak karşı çıkıyorlardı. Imparatorluğun çatırdayan yaplsnl iyice sarsma fırsatınıpek azı teperdi, Üstelik imparatorluğun gitgide zayıflaması bu işi daha cazip kılıyordu.Basit askeri açıdan bakıldığında imparatorluk Lombardiya'nın kontrolünü kaybetmek-teydi, Alpler'in kuzeyinde bile otorite saglamakta gtiçlük çekiyordu. Böyle sersemlemişbir rakiple savaşmak papalığın itibarını artırabilirdi.

Aslına bakılırsa 73' yuzyılın başında papalığın durumu çok iyiydi. Latin KilisesiBaltık'ta pagan|ara, Ispanya'da kAfirlere ve Bizans'ta shbizma taraİtar|arına karşı ga-lip gelmekteydi. Dördüncü Haçlı Seferi'ni kutsamak biraz zordu doğrusu, ama PapaInnocentus bunu da becermişti. Sonuçta, Birinci Haçlı Seferi'nde Antakya ve Ku-düs'te kurulan Latin devletlerinin yanl s1ra artık Konstantinopolis'te de bir Latin pat-rik vardı. Bulgarlar kendi patriklerine kavuşma karşılığında batı kilisesine bağlanma-yı kabul etmişlerdi; Kilikya Ermenileri de öyie. Denebilir ki HaçIı Seferleri, önceleriimparatorların elde etmek istediği Hıristiyan ileminin liderliginin papalara ait oldu-

ğunu dogrulamlŞtl.Bazı aşırı güven işaretleri yok değildi. Toulouse kontu sapkınlarla papanın istedigi

kadar canla başla mücadele etmeyince III. Innocentus bu işi doğru dürüst yerine getir-mesi için yine Haçlı Seferi çağrısı yapmıştı (1208). Albigens Seİeri Gkbizma'cılarınka-lelerinden biri olan Albi yöresinden alıyordu adını) sapkınları yok etti gerçekten, amao kadar övgüye degiiol-mayan sonuçlar da getirdi. Papa kana susamış köpekleri ser-best bırakabileceğini göstermişti, ama onları kontrol etmeyi beceremedigi de açıktı.

70

Page 76: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 77: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1212'DE KENTLER VE TICARET YOLLARI

7l, yİizyılda Felemenk dokumacıları hem çok pahalı olmayan, hem de evde dokunan-lara göre çok üstün bir yün kumaş üretmeye başladılar. Kumaş önce Felemenk'te sonrada diger ülkelerde çok tutuldu. Tezglıh|ar öyle hızlı çalışıyordu ki yerel koyun Sürüsü sa-hipieri yı.ın talebini karşılayamaz oldu. Dokum acı|ar yeni yün kaynakl arl araylp İngilte-re'yi buldular; bu ülkenin kaliteli yünleri Zaten ünlüydü, üreticileri de talebi karşıIamaküzere çiftliklerini yeniden düzenlemeye istekliydi, hem de bu işi becerecek kadar akıllı.|2I2'de Ingiltere başlıca yün üreticisi, Felemenk de gerçekten uluslararası bir imalat mer-kezi olmuştu. Felemenk kumaşları kuzeyde oiduğu gibi İtalya'da da iyi satıyordu.

Dokumacılık kentleri hızla gelişti. En buyuk üretici olan Ghent ilej ana antrepo olanBrügge, yörenin yeni ortaya çıkan siyasi merkezleri olan Londra ve Paris'e rakip halegeldi. Dokuma endüstrisi ya|ıızca Ingiltere ve Felemenk'e değil, genel olarak Avru-pa'ya da fayda sağlıyordu. Doğuyla ticaret yaPan Cenevizler, Pisalılar ve VenediklilerFelemenk yünlülerinin çok beğenildiğini ve çok kArlı olduğunu fark ettiler; yunlüler bukentlerin zenginleşmesinde önemli bir unsur oldu,

Bu ltalyan kentleri ve yarımadanın iç kesimlerindeki komşuları, Felemenk'in uyanl-şıyla kıyaslanabilir bir ekonomik mucize yaşamışlardı, Oysa 1000 yılında gözardı edi-lecek kadar önemsizdiler. Hiçbirinin nüfusu 5000'i aşmıyordu. Kıyı kentleri sürekliMüslüman korsan korkusuyla yaşıyordu, iç kesimlerdekilerin ise adı sanı belirsizdi.Ama iki yİ1zyıI sonra bir düzine belli başlı kentin araslna girmişlerdi; hatta Milano ileVenedik batı Avrupa'nln en buyuk iki kenti haline gelmişti' Bu dönemde kentleşme ol-gusu yarlmadanın bütün kuzey yarısınl kapsar, dolayısıyla tek tek kentlerin gelişimin-de rol oynayan özel etmenlere çok buyuk önem atietmek mümkün değildir. Bu hızlı ge-lişime kaynak sağlayan nüfus patlaması öylesine güçlüydü ki ihtiyaç olsun olmasın in-san1arı kentIere akıtmıştı.

Italyanlar bu faz|adan adale gücünü önce karasularını denetim altına almakta kuI-landıiar; I1. yİizyılda kendi kıyılarına egemendiler. Sonra, Pisa, Cenova ve Venedik de-nizcllefl Birinci Haçlı Seferi'nin yarattlğı olanaklardan yararlanmak üzere doğuya yö-

neldiler, 12. yiizyılın ortasında Cenevizlerin Levant ticaretine yatırdıkları para diger bü-tün ticari ilişkilerine yatırdıklarından daha f'az|aydı. Venedikliler ise daha da buyuk ya-tırımlar yapacak|ardı. Dördüncü Haçlı Seferi'ni ustaca başka yöne kaydırmaları saye-sinde Bizans İmparatorlugu'ndan yararlı bir dilim koparma fırsatını elde etmişlerdi("bir çeyrek ve bir çeyregin yarısı"); akılhca bir seçimle bu dilimin ada|ar olmasını ter-cih ettiler. Konstantinopolis, Antakyaya da Iskenderiye'ye yelken açan kadırgaların ar-tık yarı yolda konaklayabilecekleri bir dizi üs vardı.

Kuzey Denizi'nde ltalyanların durumuyla karşılaştırılabilecek bir durum yoktu; In-giliz, Felemenkli, Fransız ya da Alman olsun herkesin nakliyat ticaretinde payı vardı.Iskandinavların rolü azakıaktaydı; Iz|anda'dan ve Lofoten Adaları'ndan morina, dahada önemlisi Baitık'tan ringa getirip pazar|ayarak balıkçıiıktaki üstünlüklerini koruyor-lardı. Ama Danimarkalılar asıl ticaret fırsatını Baltık kıyılarında bulmuşlardı; KuzeyHaçlı Seferi burada yeni rotalar, yeni pazarlar açmıştl. Girişimi başlatanlar çoğunluklaAlmandı, ama Danimarkalılar hareketin siyasi liderligini ele geçirip k6.rın çoğunu cebeindirmeyi umut ediyorlardı.

Islam ulkelerinde, bu yuzyı|larda batıdaki kadar mgazzam bir ticari İaa|iyet artlŞ1yoktu, ama işe çok daha yüksek bir seviyeden başladıklarından durumlan epeyce iyiy-di. Kent sayıları ve büyükluklerine bakıIırsa gayrisafi milli hasılalarına yaklaşık yüzde50 eklemiş göninüyorlardı; batıyla ticaretlerini dengelemekte hiç de zorluk çekmemiş-lerdi. Levant ülkeIeri geleneksel olarak doğu baharatının tekelini ellerinde tutuyorlar,dolayısıyla İiyatları istedikleri gibi düzenleyebiliyorlardı. Ayrıca dokumacılıkta kullanı-lan pamuklarına yün kadar talep vardı. Aslında Hindistan'a özglj olan pamuk ekimi 6.yljzyılda Arap ülkelerine ulaşmış ve Islamiyet'le birlikte Akdeniz çevresine yayılmıştı.13. yuzyılda Suriye ve Mısır beili başlı pamuk üreticisi ülkelerdi.1 Hatta Levant ülkele_rinin daima dış ticaret İaz|ası vardı, batı ise kendi açığlnl kapatmak için gümüş ihraçetmek zorundaydı. Şans eseri 12. ynzyı|da Saksonya, Karintiya ve Sardinya'da açılanyeni madenler ihtiyacı karşılayabilmişti.

1 Mıslrlı dokumacılann Fustat'ta (Eski Kahire) ürettikleri pamuklu-keten karışımı "fusti'' kumaşlar ünlrıydu' Benzeı eti-moloji müslin (Musul'da yapılan ince pamuklu) ve dımışki (Şam'da [Damaskos] dokunan kendinden desenli kumaş) içinde geçerlidir'

72

Page 78: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 79: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1230

Erken ortaçağda batının başına dert açanlar göçebelerdi. lster Avarlar gibi tek top-luluk halinde hızla ve çok uzak bölgelere gitsinler, ister Türkier gibi yüzyıllar boyuncave kabileler halinde göçe kona ilerlesinler, bu göçebeler sürüleri ve aileleriyle hareketediyorlardı. Her ne türden bir siyasi iktidarları Varsa, o iktidarın merkezi de kendileriy-le birlikte yer değiştiriyordu, 1206'da Dış Moğolistan'da toplanan bir kurultayla yenibir göçebe imparatorluk türü doğdu; artık merkez yerinde kalacak, ordular doğuya yada batıya gidecekti. Bu imparatorluğu Moğol kabile reisi Timuçin kurmuştu; yirmi yılboyunca savaşarak Gobi'nin kuzeyindeki otlaklarda yaşayan bütün kabileleri egemen-iigi altına toplamıştı' Timuçin kurultayda programlnln ikinci aşamasını da ilan etti: Go-bi'nin ötesindeki dünyayı da fethedecekti. Bunu başaracağından emin olduğu için deCengiz Han unvanını aldı.

Kendisi hariç herkesin kabul edebileceği ölçülere göre Cengiz Han başarıh biradamdı, çünkü hayatlnın son yirmi yılında Çin'in fethine başlamış, ortadan kalkan Ifu-rahitay Hanlığı'nın topraklarını ilhak etmiş, iki amansız seferle [220-2|) HarizmşahImparatorluğu'nu yıkmıştı. Kadersiz Harizm şahını kovalayan birlikler daha batıdakidiyarlara da el atmıştı: Gürcüler, Alanlar, Kumanlar ve Güney Rusya prenslikleri eziciyenilgilere uğratıldılar [227'2) ' Cengiz Han, bu üIkelerin zaaflar:ın| kendi lehine çevir-meye fırsat bulamadan ö|dlJı (7227) ' Yarattığı ve bölünmeden devam eden imparatorlukIran'dan Kore'ye kadar uzanıyor,benzersiz pagan orduları tek tek bütün komşuları içintehdit oluşturmaya devam ediyordu.'

Bu aşamada lran'ın sadece doğusu Moğol egemenligine girmişti; batıdaki eyaletler-de genç, enerjik bir şah Azerbaycan ile Gürcistan'ı fethederek babasının kaybettikleri-ni telafi etmiş, Harizm devletini yeniden canlandırmıştı. Ancak Selçuklular ve Eyyubı'

ler genç şahın daha fazla ilerlemesini engellemek için birleşti ve yenilgiye uğrayan şahgeri çekilmek zorunda kaldı. Moğol ejderinin dişleri artık onu da tehdit ediyordu. Do-ğuda bu önemli olaylar gelişirken, E1yubiler Hıristiyanlarln Kudüs'ü ve oradan kıyıyakadar inen bir koridoru ele geçirmelerine izin verdiler; boylece herhangi bir Haçlı teh-likesini önleyebileceklerdi. Böyle bir izin Hıristiyanlara hakaret anlamına gelse de,Haçlı kalıntılarının hala tehlike yaratabl|eceğini gösteriyordu.

Latin imparatorluğu ilk ivmesini yitirir yitirmez dağı|maya başladı. Asya'daki top-raklarını lznikliler aldı (Rodos Despotluğu'nu da aldılar); Avrupa'da, Selanik'i ele geçi-rip fl223i, rakip imparatorluğun başkenti yapan Epirliler tarafından sıkıştırılıyordu, Nevar ki Epirliler Bulgarlara gereksiz yere saldırıp tam bir felakete uğrayarak (1230) Kons-tantinopolis'ikazanma fırsatını ellerinden kaçırdılar. Latinler ise kendilerini bile şaşır-tan bir biçimde, hem başkentIerini hem de Yunan anakarasına ve adalara yayılımış t'i-eflerini elden kaçırmamayı başardılar. Trabzon lmparatorluğu ise asıl sahnede rol al-mak istemedi ve Selçuklular t2!4'te Sinop'u işgal ettiğinde Gürcistan'a yaslanmayı ter-cih etti,

Muvahhidler Los Navos de Tolosa'daki yenilgilerinden 16 yıl sonra Ispanya'yı terketmeye karar verdiler; oradaki Müslümanlar artık kendi başIarının çaresine bakacaklar-dı fl228-29). ortaya çıkan yerel hükümdarlardan sadece Granada sultanı önemliydi,ama o da Hıristiyanların ilerlemesini durduramadı. Aragon Mayorka'yı fethetti, artıkLeon ile tamamen birleşmiş olan Kastilya ise Sevilla'yı aldı.

Baltık'ta en önemli olay Danların hegemonyaslntn Sona ermesiydi ,1227I . Kılıç Kar-

deşligi Tarikatı'nın şövalyeleri Estonya'yı fethetti; rakip tarikata mensup Töton Şöval-yeIeri ise güneybatl Prusya'daki Torun'da harekata başladılar.

1 "Göçebe döngüsü''nü işleten mekanizma biıçok kişinin kaiasını kurcalamıştıf. Hun, Türk ve Moğol göçleIini ne te-tiklemişti, nüfus altlş1 mı, otlaklaıın kuruması mı yoksa göçebe savaşçının silahlarınln gelişmesi mi? Ya da basitçe, bugöçlerin sebebi, başarılı bir hanın olagan ufuklarının ötesine seIer düzenlemesine yol açan tamamen siyasi olaylar mıydı?Peki Cengiz neden haleIlerinden ve sele{leıinden daha başarılı olmuştu?

Nü{us iazlası Varsaytmlnl sınamak için geıeken verileri belki asla elde edemeyecegiz, Ama eski çağların iklimini araştrıanlar bir araya gelirre, bir süre çok

'evaçta olan "Asya'nın Nabzı'', yani otlakların döngüsel kuruması likıi test edilebi

lir. Teknik ilerlemeler söz konusu değlmişe beuiyor, çünkü bozkırda devrim yaratan tek icat üzengiydi. Avarlar üzengi-yi batıya getirmiş' savaşları muhtemelen bu sayede kazanmışlardı. Ama Avar Imparatorlugu'nun daü önceki Hun İmpi-

-'--/

Iatorluğu'ndan ya da daha sonraki Moğol Imparatoıluğu'ndan farklı oldugunu söylemenin b|ze yararı olmayacak. Hattaüzenginin asıl etkisini bozkırda değil (buradaki savaş biçimleıi üzenginin icadından etkilenmemişti) Hlristiyan AlemindegösteIdiğini iddia etmek mümkün: Fıank süvarileri üzengi sayesinde şok taktiklelini (belde tutulan karglyla hücuma kalk-maH geliştiıebilmiş, bu taktikler ieodal şövalyelerin adeta damgası olmuştu.

Aslında muhtemelen bozkırln dinamikleıi matematik anlamda düzensiz, karmakanşlktı. Fraktal kümelerin tekıarlamasıgibi, imparatorluk kuranlann büyük zaferleri ile tek tek klanlaıın kiıçuk çaptaki hareketleri arasında adeta bir yankılanmavardır. Benim tahminim, evet, Cengiz hayranhk duyulması gereken bir hükümdardı, ama imparatorluğru istatistik olarakböylesi oluşumların yelpazesine giriyordu; o sadece arkasına çok güçltı bir nizgirı alabilmiş bir imparatordu.

74

Page 80: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 81: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1278

Moğolların Rus bozkırlarında ilk belirişiyle 1236'da yeniden ortaya çıkışları ara-sındaki 14 yıllık dönemden yararlanmak batıda kimsenin aklına gelmedi. Dolayısıy-la Moğol komutanları ilk seferdeki gibi düşmanlarını tek tek avladılar, Volga Bulgar-larıyla işe başladılar' Sonra Ryazan yoluyla Vladimir'i geçip güneye indiler ve Ku-manlar ile Alanları sindirdiler. Don yöresinde kışladıktan Sonra batıya saldırıp öncePereyaslavl'ı sonra da Kiev'i talan ettiler. En sonunda da orduyu ikiye ayırarak Av-rupa'nln derinlikIerine indiler. Kuzey ordusu PolonyalıIar ile Töton Şövalyeleri'ni,güneydeki güçler de Macarları yendi. Öyle görünüyor ki, imparatorluklarınln yenitopraklarını yönetmek üzere Macaristan'r merkez yapmak niyetindeydiler. Ama|242'de Cengiz Han'ın oğlu ve vArisi Ögedey Kağan'ın öldüğü haberi geldi ve komu-tanlar imparatorluğun asıl merkezine yakın bir yerde konuşlanmaya karar verdiler.Bulgaristan yoluyla çekildiklerinden, bu ülke Moğol yöningesinde kaldı; Polonya ileMacaristan yörüngeden kurtuiabildi'

Moğollar Yakındoğu'yu bolum bolıım fethettiler. 123l'de Harizm Şahı Celaled-din'in imparatorluğu bir Moğol birligince ortadan kaldırıldı; bu birlik Azerbaycan ot-laklarında üslendi. B, guç 11 yıl sonra Rom Selçuklularını yendi ve haraç vermeye zor-ladı. (Dolayıslyla, bir önceki on yl boyunca Selçukluların vasalı olan Trabzon İmpara-torIugu ile Kiiikya Ermeni Krallıgl efendi değiştirmiş oldu.) Sonunda1256'da Moğol ha-nı Hülagu büyuk yedek kuwetlerle ve bütün Yakııdoğu'yu Moğol kontrolüne almabuyruğuyla geldi' Hülagu, Alamut Ismaililerini (Haşhaşiler) yok etmekle işe başladı veböylece bu mezhebin tarihi uygun bir şekilde sona erdi. Sonra Abbasi Halifeligi'ne sal-dırdı. Bağdatbiraz direndikten sonra düştü, kentliler katledildi ve Moğolsüvarilerininnalları halifeyi çiğnedi. Bu haberin Suriye ve Filistin'de yaratllg| panik sonucunda Hü-lagu'ye hemen hemen hiç kimse direnmedi. Ama Mısır'ı istila niyetleri gerçekleşmedi.Yine han öldü ve bu kez imparatorluğun kalbinde iç savaş çıktı. Hulagu yurduna dö-nerken Mısır sınırını gözlemek üzere sadece birkaç alay bıraktı.

Msır'da, son Eyyubilerin Türk muha{ızları arasından seçilen Memlok sultanları hü-küm süniyordu. Bu kez Memlüklar saldırıya geçip Ayn Calut muharebesinde Filistin'iSavunan Moğol güçlerini yok ettiier. Artık Suriye'yi kurtarmalarlnı Ve Fırat Irmağı'nı stnır yapmalarını engelleyecek bir güç kalmamlştl. Nitekim sınır Fırat oldu ve öyle kal-dı. Hülagu'nun kurduğu llhanlı Devleti, Rusya'yı denetlemek üzere kurulan hanlıkla(batıda Altınordu Hanlığı diye bilinir) çekişmeye başladı. Her ikisinin de kagıt üstün-de üstbeyi olan Çin'deki Kubilay Han'ın onları kavgadanvazgeçirmeye ne isteği ne deolanağı olduğundan, iki hanın bu çekişmesi batıya ilerlemek için kullanabilecekleri

1 Kubilay'ın tahta çıkmasıyla (1260) Moğoı imparatorluğu fiilen dört a},n hanlığa bölündu: Altınordu, İlhanlılar, Kubilay'ınÇin'i ve haritada ucu görünen orta Asya'daki harılık. Bu hanlık, Cengiz'in ikinci oğlu Çagatay'ın dirligi olduğu için ÇağatayHanlıgı diye bilinir, ama bu tarihte bölgenin üstbeyi Ögedey'in torunu Kaydu idi; Çagatay soyu 1309'da yönetimi devraldı.

2 Harıtakuzey İtalya'daki elliyi aşkın topluluktan sadece ikisini gösteıiyol: Pisa (Korsika ve Saıdinya'ya sahip olduğuiçin) ve Venedik (Impaıatorlugun dışında oldugu için). Bu bolgedeki siyasi durum hakkında bir fikir elde edebilmek için

kaynakları tüketti, Moğol imparatorluğu hem Avrupa'da hem de Yakındoğu'davaraca-

ğı en Son noktaya ulaşmıştı.lDogudaki Hıristiyanlar, yavaş yavaş onları yok etmekte olan Müslüman ilerleyişin-

den Mogollar sayesinde kurtulacaklarlnl umut etmişlerdi. Gerçekten de Gürcistan'ıMoğollar kurtardı; bu kuçuk kallık Moğol himayesi altında topraklarını yeniden ele ge-

çirip zenginleşti. Ama Haçlı devletleri sınırın öte yanında kalmıştı, dolayısıyla soluk al-maya fırsat bulamadılar. Kudüs, ilk Moğol akınından kaçan bir Harizm güruhu tarafın-dan ele geçirilmişti fl244). Memlüklar da 7263'te Antakya'yı, daha sonra da Trablus-şam (1289) ve Akka'yı (1291) ele geçirdiler,

Papalık 13, ynzyıLın ikinci çeyreğini Alman Imparatoru II. Friedrich Hohensta-u{en'le çekişerek geçirmişti; papa için daha da önemlisi, Sicilya kralı ile çekişmeler debitmiyordu. Papa durmadan aynt karabasanı görüyordu: Ya Papalık Devleti Fried-rich'in yukarıda ve aşağıdaki iki değirmen taşlnln arasında ez||irse? Gerçi Friedrich'inölümüyle (1250) acii tehlike geçmişti ama bir daha yeniden ortaya çıkmayacağını kimbilebilirdi? Tek çare Hohenstaufen so)runun tamamen temizlenmesiydi. Friedrich'inhenüz çocuk olan torunu Ve meşru vArisi Conradin'i, amcası Manfred tahtından mah-rum edince papalık bekledigi fırsatı buldu. Papa bu taht gaspınl ianetledi, Manfred'intaç üstündeki haklarını yitirdiğini ilan etti Ve tacl Fransa Kralı IX. Louis'ye teklif etti.Louis teklifi kardeşi Anjou Kontu Charles'a geçirdi, Charles derhal ltalya'yı istila etti,Manfred'i Benevento muharebesinde fl266) yendi ve bu güney ltalya krallıgının haki-mi oldu. Iki yıl sonra rüştüne eren Conradin hakkını aradı. Charles onu da başındansavdı. Sicilya ile Almanya arasındaki bağlar kesilmişti.

Charles'ın desteğiyle papalık orta İtalya'daki prensligin kontrolünü fiilen ele geçir-mişti; zaten kagıt ustunde bu böige Charlemagne döneminden beri kiliseye aitti. Char-les ve papanın ortak çabalart meyve verdi ve yeni Papahk Devleti bir sonraki Almanimparatoru, Habsburg hanedanından Rudolph tarafından diplomatik açıdan tanlndı.Aslında Rudolph bölgenin imparatorluk t'i,ef|eriıden biri olduğunda ısrar edebilirdi,ama onu sadece Almanya ilgilendiriyordu. Dolayısıyla kuçuk ltalyan yerelyönetimle-ri, Papalık Devleti ve Sicilya Krallığı artık istedikierini yapmakta serbestti,'

Charles'ın istekleri pek çoktu' Eski Norman projelerini canlandlrmak, yani krallığıhem Afrika'da hem de Balkanlar'da genişletmek istiyordu. Beceriksiz ama gayretli birHaçIı olan kardeşi Louis'yi kandırıp Tunus'a gitmesini sağladı. Sonuç umut kırıcıydı:Louis dizarypxiden öldü, bir haraç vaadinden başka bir şey elde ediIemedi, Zaten o va-at de yerine getirilmedi. Balkanlar'da Charles daha başarılı oldu; zaten oradaki Latin >

on sayfa ileriye, kentler ve ticaret yolları haritasına bakmalısınız. o harita en büyük 20 kentin görece önemi hakkında birfikir veriyor. Boyuk olsun ktiçük olsun bu kentlerin hepsi çuvaldaki kediler gibi kavga ediyorlardı ve papalık ile impara-torluk afaslnda yıllarca süıen çekişme sırasında benimsenen isimleri kullandılar: Guelfo (Papalık taraftarı; bu isimHohenstaufen'lerin rakibi Welf hanedanından gelir) ve Ghibellino (imparatolluk taraItaIı; bu isim de bir Hohenstaufenşatosu olan Waiblingen'den gelir

Page 82: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 83: Ortaçağ Tarih Atlası

> t'ief leri Bizans'ın Konstantinopolis'i yeniden ele geçirmesinden (1261) sonra bir ko-ruyucu aramaktaydı. Charles, Latin Imparatorluğu'nun artıklarını toplamayı becerdi veAkhaia Prensi unvanını aldı 027g. Ele geçirdigi olağanüstü geniş topraklar artık An-jou'dan (miras kalmıştil Provence'a (evlilik yoluyla elde etmişti), Sicilya'dan (fethetti)

Arnavutluk'taki ileri karakollara, Korfu'daki krallıktan Balkanlar'daki Latin fieflerine(lrer üç yolun karışımıyla ele geçirmişti) kadar uzanıyordu. Bütün bunlara deger miydi,o başka mesele. Sicilya'da Vesperum Ayaklanması çıktıgında (isyanın başlama işareti-ni Vesperum'ayani akşam duasına çağlran çanlar vermişti) Charles'ın başı fena haIdederde girdi.

Bizans için iyi yıllardı bunlar. Selanik'teki Epir Imparatorluğu çökünce lzniklilerAvrupa'ya geçti, 1259'da Yunanistan'daki Latinlere karşı önemli bir zaİer kazanıpMora'nın dörtte birini ele geçirmişlerdi. Iki yıl sonra da hiçbir direnişle karşılaşma-dan Konstantinopolis'e yeniden girdiler. Sonuçta Epirliler boyun eğdi fl264 ve birdeniz seferiyle Ege adalarrnın çoğu yeniden elde edildi. Bizans adeta yeniden kurul-muştu; evet, başarı kısmi, elde edilenlerin ne olacağı kuşkuluydu, yine de bu anın ta-dı çıkarılmalıydı.

Baltık'ta öne çıkan Töton Şövalyeleri kendilerine tahsis edilen alanı, yani Prusya'yıfethettiler, sonra da Kılıç Kardeşliği Tarikatı'nın toprağı olan Livonya'yı ele geçirdiler.

Yeniden canlanan Danimarka Estonya'yı aldı; Isveç Finlandiya'daki köpnibaşını geniş-letti. Kuzey Haçlı Seferi'nin meşru hedefi olarak yalnızca Litvanyalılar ve en kuzeydekiFinler ve Laplar kaimıştı. Beklentilerin tersine, Litvanyalılarln cesur Savaşçl olduklarıanlaşıldı. Finler ve Lapların ise nüfusu o kadar seyrekti ki saldırmaya değmezdi. Nov-gorod iyi bir hedef olabilirdi; zengindi, ödlekligi ünlüydü (istilaya uğramamasına rağ-men Moğollara boyun eğmişti), Rus standartlarına göre ele geçirilmesi görece kolaydı.Novgorod, savunmasrnr Suzdal prenslerinden biri olan Aleksander Nevski'ye emanetetti, 1242'de donmuş Peipus Gölü'nde yapılan bu hayati muharebeyi Nevski kazandıvebundan boyle en karanlık gününde Rus devletini kurtaran adam olarak hatırlandı.3

Ispanya'da, Portekiz ve Aragon kendi bölgelerinin fethini tamamladılar. Bu aradaKastilya, ayakta kalan tek Müslüman devlet olan Granada Emirliği'ni küçük bir bolge-ye hapsetmeyi başardı. Balear Adaları, Aragon hanedanından bir kuçuk kardeş için ay-rı krallık haline getirildi; Navarra Fransa'nın egemenligine geçti. Fas'ta Meriniler Mu-vahhidleri alaşağı etti ([269lı Muvahhidler zaten Tlemseo ZiyanİIeri ve Tunus Hafsile-ri tarafından Magrip'in doğusuna kovulmuşlardı (1230'larda). Atlas Okyanusu'ndaNorveç Lzlanda'ya boyun eğdirdi fl248), fakat batıdaki adaları Iskoçya'ya teslim etme-yi kabul etti fl266\.Ingilizler Galler halkını ezmeyi sürdürdü, ama bu prensligi l282'yekadar ilhak etmediler.

3 Efsaneye göre Aleksander Nwa kıyısındaki bir muhrebede (1240) İsveç işgal tehlikesini de püskürtmüştü; unvanıNevski buradan gelir. Bugünkü araştırmacılar bunu kuşkuyla karşılıyor; Muharebeyi anlatan tek kaynak çok geç bir tari-he ait ve aşırı Aleksander taratlartdır, ayııca Aleksander hayattayken bu unvanı hiç kullanmamıştır' Ama Aleksander'in

arabasını sıkı sıklya Moğol atım bağladığı kesindir. Hanın bütün emirlerini yerine getimişti; Novgorodlular Moğollaraverdikleri haracın azaltılmasını istediklerinde yıldırım gibi üstlerine gelen ve ellerinden tam miktarı alan (1260), o sıradaVladimir Büyük Pıensi olan Aleksander'dı.

Page 84: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1346

Moğol İlhanlı devletinin çöküşü L4. yİizyıl başlarının en çarpıcl olayıydı. Son fiili il-han olan Ebu Said 1335'te ölünce çeşitli Moğol hizipleri merkez eyaletlerinin kontrolü-nü ele geçirmek üzere birbirleriyle çatıştılar; Tebriz Çobanileri öne çıktı, ama digerlerine üstün gelemedi. Çevrelde yerel yöneticilerin toprakları kalıtsal dirliklere dönüşmeyebaşlamıştı; Batı Anadolu'da ozellikle ilginç bir gelişme gönilüyor, yeni bir siyasi birimolan gazi beylikleri ortaya çıkıyordu. Bizans sınırındaki Türk kabilelerinin beyleri ken-dini kifirle Savaşa, yani gazaya adayan anlamına gelen gazi unvanını alıyorlardı, Bu uç-beyleri 73. yuzyı|ın sonunda büyük akınlara başladılar ve 14. yizyılın ortalarında Bi-zans'ı Asya topraklarından atmayl başardılar. Gazilerin kurduğu beyliklerin en önemli-si Osmanlı Beyliği'ydi haritada 2). Kurucusu Osman küçük bir Selçuk uçbeyligi olantopraklarını 1280'1.324 arasında Anadolu'nun hemen hemen bütün kuzeybatısına yay-dı. osman önce Selçukluların sadık bir vasalıydı, sonra, 1300'lerin başında Seiçuklu ha-nedanı sona erince, yerlerine geçen MoğoI valilere baglandı. Ama dağılmakta olan 11-

hanlı devletinin valisi, uzak batının kuçuk beyleriyle uğıaşamayacak kadar meşguldü.Bu haritanın gösterdiği tarihte gazi beylikleri Moğol yörungesinin dışına çıkmıştı.'

Altınordu Hanlığı llhanlılardan daha uzun yaşadı, Han pençesini Rus prensliklerin-den asla çekmedi. Prensler hanın çadırına gelip unvanlarını onaylatıyor, ordularını hannereye emrederse oraya götürüyorlardı, Ama Mogol Slnlrınln orta Ve güney kesimlerin-de hanın otoritesi artık eskisi kadar güçlü değildi. Aşağı Tuna'da hem sağ loyıdaki Bul-garlar, hem de daha şaşırtıcı biçimde, sol kıyıdaki Vlahlar [Eflaklar] Moğol boyunduru-

ğundan kurtulmayı başarmışlardı, Hatta orta kesimde Altınordu Hanlığı kendisine bağ-Iı bazı hükümdarları Litvanyalılara kaptırmıştı; Litvanyalılar Volhinya'yı ilhak etmiş,Smolensk'i himaye altına almış, gıineydoğu sınırlarını Kiev'e kadar genişletmişIerdi.Vlahya ile Litvanya araslnda, hala Mogollara vergi ödemekte olan Galiçya vardı. AmaGaliçya zaten kim isterse ona, Litvanya'ya, Macaristan'a hatta Polonya'ya haraçveriyordu.

Bu iistede Polonya'yı görmek şaşlrtlcı, çunkü Polonya'nın durumu bir süredir hiçiyi degildi. 14' yüzyılın ilk yıllarında doğu Pomeranya ile Baltık kıyılarındaki toprakla-rını Töton Şövalyeleri'ne, 1327'de de Si|ezya'yı Bohemya'ya kaptırmıştı. Ama en azın-dan krallık yeniden kurulmuştu; |346'da kuzeydoğudakiMazovya Prensligi hariç bü-tün Polonya, Kral III. Kazimir'in hükümranlığını kabul etmişti ve Kazimir krallığındantoprak koparmaya çalışanları engellemeye kararhydı.

|232'de' Anjou Dükü Charles'ın hukum surdugü Sicilya Krallığı'nın bir yarısı oianadayı Vesperum ayaklanması alt üst etmiş, ayaklanmayt bastırmak mümkün olmamıştı.Aragon adalıi^ara destek sağlamamış olsa belki Charles işin üstesinden gelebilirdi, ama

1 Haritada gösterilen beylikler (başkentleri parantez içinde): Çandarlı (Kastamonu);2. osmanlı (Bursa);3. Saruhan(Manisa); 4, Aydın (Birgi); 5. Menteşe (Milas); 6. Geımiyan (Kutahya); 7. Hamid (Egridir); 8. Teke (Antalya); 9. Karaman(Iarende).

2 Bu kitap Marco Polo'nun Seyabatlan değildil, doğuda geçirdiği ilk 25 yıl.ı anJıalmaz. Dünya'nın Tasviri ad|ı kitaptır veMarco'yla birlikte hapis yatan Pisa'lı Rusticello'nun kaleme aldığı, pek iler tutar yanı olmayan bölük pörçük şeylerdiı.

Aragon'un deniz gücüyle başa çıkamadı, 1302'de Charles öldükten çok sonra, bir anlaş-ma imzalanarak Sicilya'da iki krallık tanındı. Biri adayı kapsıyor ve Aragon hanedanın-dan bir prens tarafindan yönetiliyordu; anakaradaki toprakları kapsayan digeri ise Anjoudenetimindeydi' Napoli Krallığı adıyla anılması daha doğru olan ikincisi Anjou mülkle-rinin nüvesini teşkil etti. 1290'da AnJou Kontluğu hanedan kızlarından birine drahomaolarak verilmiş, dolayısıyla Napoli'nin asıl kontlukla ilişkisi kesilmişti; Latin Imparator-luğu'ndan arta kalanlar da l307'de kuçuk ogullardan birinin Soyuna emanet edildi.

Aragon'un Sicllya'ya müdahale etmesinin gerekçesi, Manfred'in kızının AragonKralı III. Pedro ile evlenmesiydi, böylece Aragon tahtta hak iddia edebilmişti. Amakrallıgın ana limanı olan Katalonya başkenti Barselona'nın girişimci sakinleri sayesin-de zalen Aragon'un denizlerdeki rolü artmaktaydı. Sicilya'daki savaş sona erince Bü-yük Katalan Birligi'nin yurda dönmesi gerekiyordu, oysa birlik Bizans'a paraiı asker ol-mayı seçti (1302) ve sonunda Atina Dukalığı'nı ele geçirip bir Aragon/ie/ine dönüştür-dü (1311). l322'de Papa Venedikliler ve Cenevizleri Memlük ticaretine ambargo koy-maya ra^ ettiğinde Katalanlar bu fırsatı kullanıp Iskenderiye'deki varlıklarını artırdılar.|323'te Sardinya'yl aldıklarında artık Pisa'nın gücünün tükendiği ve Akdeniz ticari hi-yerarşisinde Barselona'nın üçüncü sıraya yükseldigi ortaya çıkıyordu.

Bu hiyerarşide Pisa gerilemiş, oysa Cenova yükselmişti ve artık Venedik'i zorluyor-du. Bizans'ın canlanmasşıla Konştantinopolis ile ayrıcalıklı ticaret Venedik'in degil Ce-nova'nln eline geçti, Gerçi Venedik'in Ege'deki konumu öyie kolay kolay tersine çev-rilemeyecek kadar güçluydü, ama Karadeniz ticaretini bahştme hakkı da Konstantino-polis'a aitti' I270'|erde Cenevizler Kırım ve Trabzon'da ticari karakollar kurmaya baş-ladılar, böylece Rus ve Lran pazar|arına girdiler. Yavaş yavaş ortaya Venedik'le karşı-Iaştırılabilecek bir ticari imparatorluk çıktı. Cenevizler Kırım'da Kefe'yi ele geçirmeye

çahşan Moğolları püskürtüp 1343'te kente sahip oldular. Samsun'da da bir garnizonkurdular. Ege'de Khios'u [Sakız] 1346'da Bizans'tan aldılar. Merkez boigede ise Pisa'ylezicibir yenilgiye uğrattıktan sonra (1284'te Livorno açıklarında Meloria'da) Korsika'yıele geçirdiler. Tek bir zafer Cenova ile Pisa arasındaki meseleyi halletmeye yetmişti; oy-sa Cenova ile Venedik arasındaki çatışmalar iki kente de kalıcı bir avantaj sağlamıyor-du. Ama bu çatışmalardan biri farklı sonuçlar doğurdu. 1298'de bir Ceneviz filosu Ad-riyatik Denizi'ne girip Curzola açıklarında (bugunku Kerkula) üstün bir Venedik gücü-nü perişan etti, 5000 Venedikli esir arasında Çin'den henüz dönmüş olan Marco Poloda vardı; işte bu tutsaklığı sırasında onu meşhur edecek olan kitabı yazdı''

1

|4, y'İizyı|ın ilerlemesiyle Bizans'ın yıldızı yine söndü. Bizans'ın kaydetfigi son ba-

şarı Epir prensliklerini ele geçirmekti; bundan sonra Sırpların baskısını gilgide daha >

Rur,i""ııo pıoiesyonel bir yazardı,ama Marco'nun hikayesini gerektiği gibi, doğru düdst yazamamlştı' Marco'nun kendigöZüyle göIdükleıini duyduklarıyla karıştırmış, metnin renklendirilmeye ihtiyacı olduğunu düşündüğunde araya bas-makalıp muharebe sahneleri, kendi yazdıgı romanslardan alınma masallar sılıştırmıştı. Sonuç gerçek ile fantezi arasında,manastıılarda Incil'deki hikAyeleri ıesimlemek üzere yapılan o çağln dünya haritaları gibi, yararsız ve acıklı bir yığındıı.oysa ikisi bir olup neleı üıetebiliıdi...

79

Page 85: Ortaçağ Tarih Atlası

> f'azla hissetmeye başladl, Sırp Prensi Stefan Duşan, henüz tahta geçmeden önce Bul-garlara karşı önemli bir zaf.er kazanmıştı; 1330'larda Anakara Yunanistan'ındaki Bizanssavunma hattını yarıp Arnavutluğu ve Selanik hariç bütün Makedonya'yı ele geçirdi.1346'da "Sırpların ve Yunanlılarln imparatoru" unvanıyla taç giyerek Bizans miraslnlnkalıntılarında hak iddia etti. Bizans'ın Avrupa'daki diğer eyaletlerini de eline geçirme-si an meselesiydi.

iskandinalya'da Danimarka monarşisi yine çöküşe geçmiş, isveç'in güneyindekieyaletler bir borcun teminatı olarak isveç Krallıgı'na verilmişti. Ama Estonya 1346'daTöton Şövalyeleri'ne satılınca Danimarka yeniden yükselme sürecine girdi. Bu arada,geçici bir süre için aynı kralın egemenliği altında yaşayan Norveç ve isveç uzakkuze-yin topraklarını yokluyorlardı. Isveçliler Bothnia Körfezi'nin (Baltık'ın yukarısı) her ikiyakasında denetimi ele geçirdiler; Novgorod, Isveç'in batı Finlandiya üzerindeki hü-kümranlığınl tanımak zorunda kaldı (1323) ' Daha kuzeyde (haritada görülmüyor) Nor-veçliler Kuzey Burnu'nu aşıp Kola yarımadasına bir dizi sefer düzenlediler; oysa butopraklarda Novgorod da hak talep ediyordu. Sonuç olarak Kuzey Buz Dairesi'nde ola-

ğanüStü bir baskın ve karşı baskın savaşı sürdürüldü, sonunda Norveçliler yarımadayadeğil ama Kuzey Burnu'na (Finnmarb sahip oldular.

Novgorod'un karşısındaki tek düşman İskandinavlar değildi, Uzun süredir Novgo-rod'un küIk ticaretinde gözü olan Vladimir Buyuk Prensieri de i330'iarda uzakkuzey-doğudaki birçok ileri karakolu ele geçirmişlerdi. Bu arada Vladimir Buyuk Prensi unva-nl artık bu prenslerin Vladimir'de oturdukları anlamlna gelmiyordu. Kent 1238'de Mo-ğol yağmasından sonra kendine gelememişti, artık bu unvan için Suzdal'ın başka ke-

simlerindeki prensler rekabet ediyordu, 14 ' y:Jızyılın başında en önemli kraliyet merkez-leri Moskova ve Tver'di. Altınordu Hanı'nın onayını almayı başaranlar genellikle Mos-kova hanedanından gelenlerdi, 1331'den Sonra unvan Moskova'da kaldı,

Alman imparatorları, Italya şoyle dursun, Almanya'yı bile kontrol etmekten vazgeç-mişler, kendi topraklarını genişletmeye koyulmuşIardı. Isviçre'de mütevazı bir mülküolan Habsburg'lu Rudolph imparator olunca bu fırsatı Avusturya'nın kontrolünü elegeçirmek için kullandı (1282);1308-1314 arasında imparator olan Lüksemburg'lu Hen-ri oğlunu Bohemya kralı yaptı; Bohemya ne de olsa Lüksemburg dukalığından çok da-ha gözalıcı bir mülktü. lmparatorların kendi çıkarlarını gözetmesi tehlike çanlarını çal-dırıyordu, ama önceki imparatorların toprak bağışlayarak diger baronların sadakatinikazanmaya çalışması işe yaramamıştı, Devlet kuşunu aile kafesinde tutmak daha akıl-lıca gözüküyordu. Habsburglar ve Lüksemburglar'ın çıkarına olanın (bundan sonrakiimparatorlar hep bu iki aileden çıktı) Alman imparatorluğu'nun da çıkarına olacağı bi-le iddia edilebilirdi. Ortada yeteri kadar kuçuk ve zayıf. prenslik vardı.

Son olarak bu dönem hakkında belirtilmesi gereken birkaç küçük nokta Var. Vene-dikliler 1339'da Treviso'yu ilhak ederek Ita|ya anakaraslnda ilk onemli adımlarını at-

mışIardı, Ege'de ise Euboea [EgribozJ adasını yeniden ele geçirdiler, Kutsal Toprak-lar'dan atılan St. Jean Şovalyeleri yeni karargAhlarını Rodos'ta kurdular (1309) . Mağ-rip'te Faslılar Tlemsen'in denetimini ele geçirdiler. orta Asya'da Çağatay Hanlığı do-

ğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı. İrlanda'daki ingiliz yönetimi 1315-18 arasında Is-

koç istilasıyla sarsılmıştl, ama şimdi doğu ve güneyde, halta bazı başka bolgelerdeegemendi,

80

Page 86: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 87: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1346'DA I-IIRIST'IYAN AI,EMI

Anjou Dükü Charles ile Papalık Devleti arasındaki bağ, her ikisinin de geleceğinietkiledi' Önce her şey yolundaydı. Charles bir krallık sahibi oldu, Ltalya'da egemenli-

ği ele geçirdi ve doğuda bir imparatorluk kurmaya başladı, Diğer yanda Papalığın ortaItalya'daki hükümranlıgı onaylandı. Derken Sioilya Vesperum Ayaklanması çıkıverdive büyüyü bozdu. Hem Anjou hanedanı, hem de Papalık Sicilya'yı yeniden ele geçir_meye çalıştılar, ama ikisi de hiçbir başarı kazanıimadan gzay|p giden mücadeleye so-nunda yenik düştüler' 1294'te o dönemin papasl artık Napoli'de oturan bir Anjou kuk-lasından başka bir şey değildi.

Anjouların kucağından kurtulmak güç1ü bir papanm harcı olabilirdi. Bir sonraki pa-pa VIIL Bonifacius tam da böyle biriydi. Talihsiz selefini istifa etmeye zoriadıktan son-ra papalık saraylnl yine Roma'ya taşldl ve kral olsun, kardinal olsun, buyruklarını tar-tşmaya kalkışan herkesi aforoz ederek tek başına hukum sürdü. 1300'deki ellinci yıltörenlerinde tam formundaydı papa. Kutsal Kent'e binlerce hacının akın edişi, bu tö-reni akıl eden papayı ve paray| adeta kürekle çuvallara dolduran kardinalleri çok mem-nun etti. Ama ertesi yıl Bonifaciusİazla ileri gitti. Fransa Kralı Yakışıklı Philippe'i dinadamlarından vergi aimakla suçladı, bütün dünyevi hükümdarlar gibi manevi babası-na boyun eğmesi gerektigini krala hatırlattı. Phiiippe'in cevabı bir bu kadar uz|aşmazve sertti. 1303'te Bonifacius nihai silahı olan aforoz fermanını imzalamaya hazırdı. Amafermanı yayın|amadan önce Philippe harekete geçti. Hempalarından biri Roma'da birkabadayı çetesiyle anlaşarak papanln Anagni'deki yazlık sarayına yürüdü Ve papaylesir aldı. Bonifacius kendini ihanet suçlamasıyla yargılanma tehdidi altında buldu; ye-rel halk yardımına koşup serbest kaimasını sağladlysa da papanın ibiği düşmüştü. Biray sonra, aforoz fermanını yayınlayamadan oldu.

Papalığın Fransa'nın ağına düşmesi hızlı Ve tam oldu. 1305'te kardinaller Bordeauxbaşpiskoposunu papa seçtiier. Bu papa Lyon'da taç giymeyi tercih etti, Lta|ya'ya git-meye kalkışmadı. Hatta Avignon'dan öteye geçmedi. Bundan sonraki altı papanın yö-netim merkezi Avignon oldu, zaten hepsi de Fransızdı. Boni{acius'un Anagni'deki esa-reti topu topu24 Saat sürmüştü; Avignon'daki "Babil esareti" yetmiş yıl sürecekti.1

Bu dönem Hıristiyan kilisesi için genelde f'azlahareketli olmadı. Kilise İspanya veBaltık'ta bazı küçük ama yararlı kazanç|ar elde etmişti, doğuda ise geriliyordu. Orto-doks kilisesi Konstantinopolis'te yeniden kuruimuş, Latin Patrikliği kapatılmıştıfl26l\' Bulgar Patrikligi ise çok daha önceleri Ortodoksluğu kabui etmişti (1235). Du-şan'ln taç giyme töreni için kurdurduğu (1346) Sırbistan Patrikliği de elbette Orto-doks'tu, Sadece Ermeni Patriği 1294'ten beri Sis'teydi [Kozan]) papaya sadık kalmış-tı. Ortodoks kilisesinin durumdan memnun olacak hali yoktu aslında; Bizans Balkan-

lar'ın çoğu bölgesini ele geçirmiş, ama kenarda koşede kalmış birkaç kent hariç Ana-dolu'yu kaybetmişti. Üstelik Rus ve Gürcü kiliseleri de Müsiüman hükümdarlara ha-

raç ödüyorlardl. Yine de Hıristiyan alemi Islam 6lemi kadar büyük çalkantılar yaşama-mıştı. Yakındoğu'daki İslam toprakları ve kültürü önce Moğollar tarafından yağmalan-mlş Ve harab edilmişti, ama sonra bu fatihler -Ilhanlılar 7290'|arda, Altınordu yakla-

şık 1340'ta- Islamiyeti kabul ettiler; yani Islam Alemi toprak bakımından kazandlıydı.Yakındoğu toplumundaki göçebe unsurun güçlenmesi bile iki türlü okunabilir: biryandan İslam toplumunu zayıİlatmıştl kuşkusUZ, ama aynı zamanda göçebe beyleringazas:r^a yeni bir ivme kazandlrmlşti,

1 Babil burada elbette Fıansa için kullanılan bir mecazdıı, ama papanln ikamet yerinin teknik olarak Fransa Kralhğıdışında kaldığını belirtmek yerinde olur, Avignon, Provence Kontlugu'ndaydı, bu kontluk da Alman lmparatorluğu'nunbir fie{'iydi. 1348'den sonra da, Papalık Avignon kasabaslnı Napoli kraliçesinden (aynı zamanda Provence kontesiydi)

satın aldığında papalaı Roma'da olduğu gibi Avignon'da da hükümran olduklaıını iddia edebiliyorlardı. Gerçek elbettefarkhydı: Avignon hem cograii, hem de sosyal olarak Fransa'ya biıleşikti, papalaı da olada ikamet ettikleri sürece Fransızçlkarlarına boyun egiyorlardı'

Page 88: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1346'DA NÜFUS

Avrupa nüfusunun 1000 yılından itibaren hız|a afimaya başlaması, aslında birkaç yüz-yıllık bir birikimin sonucuydu. Artış eğrisinin7. ynzyılda dibe vurmasından sonra, nüfusyavaş yavaŞ, ama gitgide yukselen bir oranda arttı, Burada kullandığımız rakam dizilerinegöre artış oranı 8. fizyı|da yuzde 7,S'tan 9' ynzyıl,da yüzde I0'a, I0. yuzyılda da yüzde12,5'a çıktı. Böylece Avrupa toplamı 27 milyonluk alt dtizeyden, klasik dönemde erişilmişen yüksek rakam olan 36 milyona nikseldi, işte tam bu noktada hızlı artış ortaya ç1ktl. 11.

yüzyı|da bu hız ikiye katlandt, artlş oranı ilk kezyüzde 20'nin üStüne çıktı. 12. yızyılldayine yükselerek yüzde 30'u aştı. L3. ynzyıJ,da ytizAe 36'ya ulaştı. Bu üç yuzyıl içinde Av-rupa'da yaşayan insan sayısl iki katını bile aşıp hiç görulmedik bir 80 milyona ulaştı.

Belki de talih Avrupa'nın biraz yüzüne gülmüştür. 8. yİizyılda Avrupa'da veba or-tadan kalkmıştı ki bunun mutlaka yardımı olmuştu. Belki iklimin de rolü vardı; 875'1100 donemindeyaz sıcaklıkları normaiden biraz f.azlaydı, daha sonra da ortalamanln

altına düşmedi. Ama muhakkak ki asıl etken iyi işletmeydi, yani ortaçağ Avrupa'sı gi-

bi büyük ölçüde tarımsal olan bir toplumda çiftliklerde çok daha iyi usullerle tarım ya-pılmasıydı. Bu konuda bol bol kanıtımız var. Belki de en önemlisi üç tarla sistemininyaygınlaşmasıydı; yani toprağm yarısı değil üçte biri nadasa bırakılıyordu. ortaçag çift-çiliğinin klasik dönem çiftçiliginden daha üstün olduğunu gösteren başka şeyler de var-

dı. Birincisi tarla sürmekte atların kullanılmasıydı, zira düzgün nallanan ve koşulan at,

öküzden çok daha iyi bir işçidir. ikincisi su değirmenlerinin hntikçagda bilinir, amapek kullanılmazdı) ve riızger değirmenlerinin (ortaçağ icadıdır) çoğalmasıdır. Daha iyibaltalar ormanların tarıma açılmasını kolaylaştırıyor, geliştirilmiş sabanlar ağır ve da'ha verimli toprakları akaçlayabiliyordu.

Çevrenin boyle daha yoğun işlenmesi daha çok insan için daha iyi bir yaşam stan-dardı sağladı. Yine de, toprağın artan nüfusa yetmediği bir gerçektir; toprağı olmayan-lar geçimlerini sağlayabilmek için koylerini terk ettiler. Bazıları Elbe'nin doğusundakigörece boş bolgelere gitti. Bazıları ise o kadar uzağa gitmedi, ama yaşam biçimini kök-ten değiştirdi, yani yeni kentlerin işçi sınıfını oluşturdu. Felemenk'in lI. ynzyıI gibi er-

ken bir tarihte blle fazla nüfusa sahip oldugu biliniyor. Bu sorunu kentleşerek ve Birin-ci Haçlı Seferi'ne olağanın üstünde bir katkıda bulunarak çöZmüştü.

Avrupa'nın tersine Yakındoğu yerinde sayıyordu; 14. yiizyı|daki nüfusu 8. yözyı|'daki nüfusundan daha fazla deği|di. Muhtemelen 9. ve I0. yiizyıllarda nüfus biraz art'mıştı, çünkü bu dönemde Bizans'ın yeniden güçlenmesi, en azından Anadolu'da koy-lülüğün az da o|sa canlandiğını gösteriyor. Ama bu dönemdeki artış 11. yüzyılda baş-layan göçebe akınlarıyla yitirildi. Türkler ve Moğollar şiddeti bir siyasi kontrol yönte-mi olarak kullanıyorlar, yakıp yıktıkları kentlerin metruk kalmasına aldırış etmiyorlar-dı. Ayrıca bol bol otlak bulabilmek için kırsal bölgeleri boşaltmaktan çekinmiyorlardı.iran, Irak ve Anadolu'da, her yeni göçebe grubu geldiginde nüfus düşüyordu.

Kuzey Afrika'da durum biraz daha iyiydi. Tarım ve hayvancılık arasında kurulandenge, insanların görece rahatçabir arada varolmaları Sonucunu getirmişti; gerçi Tu-nus Ve Mısır geleneksel konumlarında fazla ilerleme kaydetmemişlerdi, ama Fas'taönemli gelişmeler vardı. Fas, Roma döneminde önemsizken ortaçağda Mağrip'in engüçlü bileşeni olmuştu, Hıristiyanların Ispanya'da nihai zafere ulaşmasını engelleyenFas'ın insangücüydu.

Hikayemizi 1300'e kadar getirdik. Peki 1300 ile 1346 ansııda ne oldu? Verilerin gü-

venilir olmadıgını göz önüne alırsak emin olmak zordur, ama Avrupa'run demografikpatlaması muhtemelen sönmüş, artış hızı neredeyse sıfıra inmişti. 1315 ve 1316'da heryerde kotu hasat alındı, daha sonra da iklim kotüleşti; belki çok kötüleşmemişti, amaMalthusçu sınırlarına dayanmış olması muhtemel bir nüfusu frenlemek için yeterliydibu. Sınıra varılmış olsun olmasın bir şey kesindir: 1346'ya gelindiğinde ortaçağın dön-güsü başladığl yere Varmlştl.

83

Page 89: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1346'DA KENTLER VE TICARET YOLLARI

Danimarka'nın Baltık'taki hegemonyası 1220'lerde sona erdiginde bundan en bü-yük yararı sağlayan, Danimarka yarımadasının altlndaki Alman limanı Lübeck oldu.o sırada bölgede Novgorod'la ticaret yaPan A1man tüccarlar birligi vardı. Diger Al-man kentleriyle işbirligine giden Lübeckliler, bu görece önemsiz birligi Hansa'ya dö-nüştürdüler. Hansa Baltık'ta tekel haline gelen, Kuzey Denizi'nde de güçiü bir nüfu-zu olan bir tür karteldi. Hansa bu tarihte, güCünün doruğundayken Baltık kıyısındakibütün Alman kentlerini ve Köln i1e Magdeburg'u (ikisi de Hansa üyesiydi) birleştirenhattın kuzeyindeki kentleri kapsıyordu, 1293'te hazine, birligin ilk toplantı merkezio1an Visby'den Lübeck'e taŞ1n1nca -Atina ve Delos birlikleriyle benzerlik var- bu ken-tin Hansa'nın lideri olduğu dogrulanmlş oldu,

Hansa'nın başarısının bir nedeni gemilerinin büyüklüğüydü. Danimarkahlar Vi-kinglerin her yere yanaşabilen küçük, üstü açlk geleneksel teknelerini bir turlu bıraka-mamışlardı. Hansa'nın kullanıma soktugu "köke" |cogJ yuvarlak gövdeli, güverteli birgemiydi ve Vlking teknesinin taşıdığından on kat fazlayİık alıyordu; üstelik maliyetiViking teknesinden pek az faz\aydı. Sonuç çok geçmeden balıkçılıkta goruldu. Baltık'ınringası ve Kuzey Atlas okyanusu'nun morinasını hala İskandinav balıkçılar avlıyor,tuzluyordu, ama baiıklarl İryılayan ve pazarlayan Hansa'ydı. Danimarkahlar ve Nor-veçliler artık nakliyatta Hansa ile rekabet edemez olmuşlardı,

ortaçağ Hıristiyanının beslenme rejiminde zorunlu bir kalem olan ba1ık, Baltlk eko-nomlsinin önemli bir unsuruydu. Kilise kandillerinde kullanılan ve çok revaçta olanRus balmumu da öyle. E'lbette' önde gelen ihracat kalemi hAiA kürk, önde gelen itha-lat kalemi de yündü. Ama köke'nin taşıma kapasitesi yeni kargolarl mümkün kılmlştı:isveç'in bakır ve demiri, Prusya'nın buğday Ve arpasl. Tahıl Töton Şövalyeleri'ne aittopraklardan geliyordu; 14. yilzyıIda bu tahılların satışı tarikatın önemli bir gelir kay-nağl ha1ine geldi. Tarikat lideri Hansa üyesi oldu, Hansa da ona Baitık mallarlnln eneskisi olan kehribar ticaretini ellnde tutma hakkını tanıdı.

Hansa ticaret ağı ortaçağ Almanya'sının ne kadar diri oIduğunu gösterir. Ancak, ital-yan standartlarına göre Hansa'nın pek mütevazı bir kuruluş olduğunu söylemeliyiz. Ce-nova'nın ticareti Lübeck'in on katıydi' üstelik Cenova bu olçekte çalışan dort italyan ken-tinden yaInızca biriydi. italyan ekonomisi Alman ekonomisi kadar hızla atılım yapmıştı,ama daha yüksek bir düzeyden başladığı için çok daha buytık bir hacme erişmişti,

İtalya'nln istikrarlı bir ticaret İazlasına sahip olduğu alanlardan biri de Kuzey Afri-ka'ylaticaretti. Fatura altınla ödeniyordu, dolayısıyla kuzey ltalyan kentleri altın sikke

çıkartabiliyorlardı. Bu sikkeler 500 yıldır batıda görülen ilk altın paraydı. Cenova'da,Floransa'da ya da Venedik'te basılmış olmalarına göre bu sikkelere genoviio, florin yada duka deniyordu (Venedik bir dukalıktı) . Hepsi 3.5 gram ağırlığında ve yuzde yuz saİ-

tı; dolayısıyla bu sikkeler çabucak Avrupa'nın para standardı haiine gelerek italya'nınbankerlik rolünü pekiştirdiler,

Bu rolün geçmişi ortaÇağ1n canlanmaya başladıgı döneme kadar gider; KaranlıkÇağ'da var1ığını surdurebilmiş tek uluslararası öIgüt olan Papalık doğal olarak italyan-larla çalışmak istiyordu. Ama Aziz Petrus'un sadakasını, yani Batı Kilisesi'nin Roma'yaverdigi ondahk vergiyi toplamak yalnızca ilk adımdı. italyanların asıl öne çıkışı Fele-menk dokuma endüstrisinin gelişmesiyle oldu, çunku bu dokumaları en çok İtalyanlarsatın alıyordu. 14. ynzyı'Iın başında dokuma ticaretini destekleyen bankalar ağı Lond-Ja'dan Tebriz'e kadar uzanmaktaydı, Hem Alplerin kuzeyinde, hem de uzak ülkelerde,hatırı sayılır ita|yan kolonileri vardı; Floransa'nln Bardi vePeruzzi gibi banker aileleri-nin gelirleri birçok hükümdarın gelirinden çoktu,

Italyanlar dokuma ticaretine üretici olarak da girdiler. 73' ynzyı\ın başlarında ltal-yan dokumaları yerel satışa yönelik alelade kumaşlardan öteye geçmiyordu. 1220'lerdeihraç edebilecek kadar iyi kumaş dokumaya başladılar, 1320'lerde Feiemenk ve Le-Vant'ın en iyi dokuma|arıyla boy ölçüşebiliyorlardı. Hammadde ithal ediliyoldu. YünIngiltere'den geliyordu; önce karayoluyla sonra 1270'Ierde Cenovalıların girişimleri sa-yesinde deniz yoluyla getirilmeye başlandı. Mısır'dan pamuklu, iran'dan ipek geliyor-du. Ama Floransa yünlüsü, Milano pamuklu-ketenleri ve Lucca ipeği gibi klymetli ku-maşların ihracatı, maliyetini İaz|aslyla çıkarıyordu.

Haritaya baktıgımızda, gitgide daha sıkı ve karmaşık ticaret ilişkileriyle birbirinebağlanan daha çok sayıda ve daha buyuk kentler görüyoruz. Bu tablo bize Avrupa'nıneşi görülmemiş bir zenginlik içinde yuzdugunu duşundürebilir. Önceki dönemleriekarşılaştırıldığında bu doğrudur, ama ekonominin ciddi sorunlarl vardı. Italyan doku-ma endüstrisi 1320'den sonra Felemenk dokumacılığının gerilemesine yol açmıştı. İ1-

hanlıların çöküşü ipek ticaretini aksatmış, Tebriz'deki ajan|arnı çeken Venedikliler(1338'de) ve Cenevizler (|340'ta) önemli bir hammadde kaynağını ve iyi bir pazarıyi'tirmişlerdi. ingiltere Kralı IIL Edward'ın Fransa'ya karşı sürdürdügü savaşın başındaborçlandıgı muazzam meblağı ödemeyeceğini açıklaması, borcu veren Bardi ve Peruz-zi ailelerinin iflasına yol açmıştı 6343)' ltalyan Rönesans'ının ortaya çıkmasını sağla-yan Floransa için bu ağır bir darbe oldu. Ama ufukta daha da kötüsü vardı,

Page 90: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 91: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1346-53ı VHBANIN YAYILIŞI

Veba 600 yıl aradan sonra 1346'da Avrupa'ya gcri geldi. Tarihte "Kara ölum'' diyebilinen bu salgın hastalık aşağı Volga'da başladı, Altınordu hanlarının başkenti Sa-ray'da ve Astrahan'da patlak verdi, l347'ıin başlarında, Don Irmağı'nın ağzındakiAzak ile Kırım'daki Kefe'de kurulmuş olan Ceneviz ticaret merkezlerine ulaşmıştı. Ora-dan gemilerleKaradeniz yoluyla Trabzon ve Konstantinopolis'e taşlndı, oradan da Ak-deniz yoluyla iskenderiye, Venedik ve Cenova'ya. 1348 yazında italya, güney Fransave ispanya'nın Akdeniz kıyılarındaki birçok kente bulaşmıştı. Ayrlca Fransa'nın gü-neybatısından ilerleyerek Bordeaux'ya Varmlş, oradan Biskay körfezine, gemilerle Bri-tanya adaları ile kuzey Fransa'ya taşınmıştı, Yıl sona ermeden lrlanda'ya, Ingiltere'ningüneybatısına ve Seine vadisine iyice yerleşmişti' Levant'ta Mısır deltaslndan geçip Ka-hire'ye, kıyı boyunca Filistin ve Suriye'ye yayilmlştı.

Veba bir kemirgen hastalığıdır, kemirgenler ölünce veba basilini taŞlyan pireler bes-lenecek yeni bedenler arar, böylece hastalık insanlara bulaşır. 7346'daki salgın muhte-melen güney Rusya'daki yer sincaplarında başlamıştı; sincap kürkü bölgedeki kurk tüc-carlarrnrn belli başlı mal kalemlerinden biriydi. Kürklerle taŞlnan hastalık Akdeniz kı-yılarındaki fare nüfusuna bulaşınca salgın patlak verdi. Fareler limanlarda ve bu liman-lar arasında gidip geIen gemilerde yaşıyordu, fareleri taşlyan gemiler hastalığı da taşı-mıştl. iç böigelerde hastalığın bir kemirgen nüfustan diğerine yayılması daha yavaş olu-yor, deniz yoluyla yeni taşıyıcılar eklenmediği zaman hastalık kendiliğinden ortadankalkabiliyordu. Ama ada nüfuslarını -hem kemirgen hem de insan nüfuslarını- çok şid-detli vuruyordu.

Vebanın öldürdüğü insan sayısı muazzamdı. o çağda yaşayanlar ölüm oranınl yüz-de 50-75 olarak verir, ama bu iddiaları kanıtlamak hemen hiç mümkün değildir, kanıt-lanabildiğinde de sonuçların ne kadar tipik olduğunu anlamak zordur. İngiltere'de gü-nümüze kadar gelebilmiş kayıtlardan ülkenin çogu bölgesinde din adamlarının en azüçte birinin öldüğünü öğreniyoruz. Avrupa'da, vebanın yayıldığı bolgelerde neler olup

bittiğine dair elimizdeki tek ölçüt belki de budur ve şu anlama gelirl 1349'un sonunda,yani salglnın Avrupa'nın buyuk kısmı ve Kuzey Afrika ile Levant'ın çoğu yelrlerinde en

şiddetli olduğu dördüncü yılında, toplam ölü sayısı 15 milyon civarındaydı.Kara Öltım Avrupa'da bir dort yıl daha dolaştı. 1350'de salgının aktif cephesi Al-

manya ile Isveç'ten geçti; 1351'de Polonya'ya, 1352'de Rusya'ya ulaştı. 1353'te saIgı-nın bulaştığı son büyük kent Moskova'ydı ve Büyük Prensi, oğullarının her ikisini veiki kardeşinden birini öldürmüştü. En sonunda, yukarı Volga'nın adı sanı bilinme-yen ücra bir köşesinde, yedi yıl önce ilk kurbanınl aldığı yerden birkaç yüz kilomet-re uzakta, Kara Ölum darbesini son kez indirdi. Ilımlı bir tahmine göre 20 milyon ki-şiyi öldürmüştü.

lnsanı dumura uğratan bu sayı Avrupa'nln siyasi ve iktisadi hayatını şaşılacak ka-dar az etkllemişe benziyor, Birkaç yıl içinde ingiltere ile Fransa yine tepişiyordu; ordu-lar daha kuçuktu ama ulusal stratejiler değişmemişti. Daha da şaşırtıcı olanı ekonomi-yi etkilememesiydi. işçi ücretleri vefiyatlar pekaz değişmişe benziyor. Sağ kalanlarınhayatın eskisi gibi akıp gidecegini varsaydığı anlaşılıyor; sıradan insanlar yeniden do-

ğurup sayılarlnl artlrmaya koyuldu, artık verimli tarım toprakları görece bol olduğun-dan bu yönde iyi bir başlanglç yaptılar.

Ama işler o kadar koiay degildi. Veba basili kırsal alanda saklanacak delik bulmuş-tu ve l357'de Almanya'da bir salgın daha çıktı. Bu kez yayılışı daha yavaş oldu, yinede sekiz yıl içinde kıtanın çoğu yerine ulaştı ve ilk salgının uğramadığı bolgelerde özel'likle ağır ölüm oranlanna yol açtı. Ilk salgından bu yana geçen on yıl içinde elde edi-len kazançların hepsi silindi. Yüzyılın sonuna kadar her on yılda bir salgın tekrarladı,özellikle 1400 yılındaki çok şiddetli oldu, Avrupa'nın nüfusu yeniden artacağına 60milyon düzeyinde kaldı. Sonuçta kısa vadede Veban1n etkilerine direnebilen kurumlaryavaş yavaş zayıİIadı ve yeni bir dizı ekonomik denklem ortaya çıktı; artık para dahaönemli bir rol oynayacak, emeğin değeri de artacaktı.

Page 92: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 93: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1361

Philippe Augustus Normandiya ile Loire lrmağı'nın kuzeyindeki diger lngiliz t'ief \e-rini kendi topraklarına kattığlnda kimin efendi olduğunu göSterdiğini düşünmüştü; In-giliz kralının anakaradaki diger topraklarını -esas olarak Akitanya Dukalığı- daha son_ra bir fırsat düştüğünde ele geçirebilirdi. Ama işler öyle yürümedi. 13' yİizyı| ilerledik-çe Ingiltere ile Akitanya arasındaki bağ güçlendi ve Fransızl ar 74, yİizyıLın başında du-kalığa saldırınca kendilerini ciddi bir savaşa girmiş buldular. Ingiltere Kralı III. Edwardönceleri pek başan kazanamadı, sonra Sluys deniz savaşındakazaıdığızafer (1340) sa-yesinde Manş Denizi'ne egemen oldu; 1346'dakuzey Fransa'yı istila ettiğinde Cröcy'dekazandığı ezici zaİer, ertesi yıl Calais'yi ele geçirmesini sağladı. Edward'ın oğlu KaraPrens çok daha başarılıydı, 7356 Poitiers muharebesinde çok daha üstün Fransız ordu-sunu yendi ve Fransa kralını esir aldı. Dort yıl sonra Ingilizler istedikleri antlaşmayl ei-de ettiler.'

Islam dünyasında iki olay öne çıkıyor: Ilhanlıların nihai oiarak ortadan kaIkışı veosmanlıların y'ukselişi. Ilhanlı tahtı için ciddi mücadele veren son kişi 1353'te bir su-ikaste kurban gitmişti; dolayısıyla merkezi otorite adına ne kaldıysa o da Celayiriler ta-rafından ele geçirilmişti. Celayirileri üstbey olarak tanlyan iki sınır komşusu vardı: do-ğuda, başkentleri Şiraz olan Muzafferiler ve batıda Karakoyunlu Türkleri (ama ancak|366'daki bir çatışmayı Celayiriler kazandıktan sonra). Daha dogudaki eyaletler HeratKartları ile Serbedarlar arasında bölünmüştü (Serbedarlar lran Şiiliginin gelişimindebaşka bir aşamayi temsil eden bir Mehdi mezhebine mensuptu). Osmanlılar bütün cep-helerde ilerliyordu. Anadolu hakkındaki emellerini Ankara'yı ele geçirerek gösterdiler(1361; Karaman Beyligi'nin buna itirazı vardı, çünkü Selçukluların varisi olduğunu id-dia ediyordu ve bunun işareti olarak da Konya'yı başkent yapmıştı). Ayrıca Gelibo-

lu'yu alarak Avrupa'da bir koprubaşı elde ettiler (J354, Böylece yeni oyunda ellerinebir koz geçirmiş oluyorlardı, kazananın odulu de Bizans imparatorluğu olacaktı. Bu ya-rışmada resmi birincilik adayı hala Sırp Kralı Stefan Duşan'dı; Duşan 1340'lardakuzeyYunanistan'ın fethini tamamlamıştı. Ama Stefan'ın kendini Bizans'ın varisi olarak ta-nltmaslnln önünde bir engel vardı: Konstantinopolis'i eline geçirememişti, oysa geçir-se bunu başka başarılar iz|eyebl|irdi. 1355'te öldüğünde şehri kuşatamamlştı bile; ogöklere çıkarilan imparatorluğu da birbirleriyle savaşan yarım düzine prenslige bölünü-verdi. Bulgarların hali de iç açıcı değildi; Latinler ise çoktan kepenk indirmişti. Osman-lılar harekete geçecek daha iyi bir zaman bulıamazlardı.'

Orta Avrupa'dabazı olumlu gelişmelerden söz edebiliriz. Polonya Kralı III. Kazi-mir Mazovya tarafındaı tanınmlş, Galiçya'yı fethetmişti; bu başarılar sayesinde tarihkitaplarına Büyük Kazimir diye geçti. Macaristan Dalmaçya'daki Venedik üslerini al-dı, Karpatlar'ın doğu kısmında da bir Vlah devleti oian Moldavya'nın doğmaŞınayar-dım etti.3

Mağrip'te Hafsiler üç emiriiğe bölünmüştü: Konstantin, Becaye ve Tunus. İspan-ya'da Aragon Krallığı Mayorka altkraliıgını ilhak etti 0354). İskandinavya'da Danimar-ka Krah Valdemar Atterdag, isveç'e rehin verilen eyaletleri geri aldı ve Gotland adası-ıı fethetti (1360-61). Rusya'da, Pskov bağımsızlığını ilan edip Novgorod'dan ayrıldı(1348); Litvanya ise Tarusa hariç btıtün Bryansk Prensligi'ni işgal etti J351) ve bozkır-lar konusunda Altınordu'yla çatışmaya başladı, Levant'ta Cenevizler Lesbos tMidilliladaslnl aldılar, Kıbrıs'ın genç girişimci kralı bir süre için de olsa Anadolu'nun güneykıyılarını ele geçirdi; Kilikya Ermeni Krallığı ise Memlüklarln egemenlik alanına girdi(1360; laallık 1375'te tamamen ortadan kalktl).

1 Fransızlar doğu sınıılarındaki gidişattan daha memnundular; yüzyılın başından beri Rhone Irmagl'nln Sağ kıyısındakiAlman topraklaıını kemiıip durmuşlardı. Lyon dahil bütün önemli yerler aıtık Fransa'nındı; Fıansa üall- 1349'daDauphinö'yi Sat1n alarak llmağın öte yakasında da önemli biı yer elde etmiş oldu. Bu bölge tahtrn Varisine ilat olsun diyealınmıştl, tahtın daha sonraki varisleri bu nedenle Dauphin unvanlnl kullandılar. Bolge 1364'te fiilen ilhak edildi. Dairaönce belilttiğimiz gibi Avignon 1348'de Papalık Devleti'nin sın1lötesi kenti haline gelmişti.

2 Adriyarik kıyısındaki Arnavut pfenslikleri önemsiz ama ilginçtiı. Arnawtların, klasik çagda batı Balkanlar'ın yerlihalkı olan lllirlerden geldiğine inanıhr. Stefan Duşan'ın ölümünden hemen sonraki yıllarda siyasi klmliklerini yenidenbuldular ve çok zoı bir coğrafyanın da yaıdımıyla bu kimlige insanl şaşırtacak kadar sıkr sarıldılar.

3 Teoride Ragusa (bugunkü Dubıovnib Dalmaçya kıyllarının geri kalan kısmı gibi Venedik'ten Macalistan'a geçmişti,ama Macaristan önensiz bir haraçla yetindigi için, kent bu haritada bağımsız statüde gösteriliyol.

88

Page 94: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 95: Ortaçağ Tarih Atlası

,{

Is 1401

osmanlıların Avrupa'ya doğru ilk ilerleyişinde dikkati çeken nokta hızları degil kararlılık-Iarıydı. 1360'ları Trağa'da sağlam bir yer edinerek geçirdiler, 1370'lerde aldıkları yerleri Sırp-lara ve Bulgarlara karşı sawndular, 1380'1erde de bu iki halkı vasal statüsüne indirgediler.Derken 1389'da osmanlı tahtına dahahızlı hareket etmek isteyen bir önder geçti: Bayezit,sultan unvanını kullanan ilk osmanlı hukümdarıydı. Saltanatına Sırpları Kosovo Polye'deezici bir yenilgiye uğratarak başladı; 1ruzyıllar boyunca bu yenilgi hüzünlu Slav şarkılarındayankılandı, Sonra Bosna ile Eflak'ı Osmanlıya haraç veren ülkeler listesine ekledi (1391) veYunanistan ile Bulgaristan'ı ilhak etti fl392'3). Ama Anadolu'daki seferleri bundan çok dahaüstün başarılar getirdi: Bayezit bu seferlerle Fırat'ın batısındaki bütün Türkmen beylikleriniimparatorluğuna kattı, Sultanın büyük bir hızla hem Avrupa'da, hem de Asya'da elde ettiğibu başarılar ona "Yıldırım" lakabını kazandırdı. Hiç kuşkusuz bü1ı-ık bir savaşçıydı.

Orta Avrupa'daki en heyecanlı o|aylar hanedanlarla ilgiliydi, Polonya Kralı BüyükKazimir ardında çocuk bırakmadan ölünce krallığı Macaristan Kralı Buyuk Layoş'a geç-ti (1370) ' Ne yazık ki Layoş bu birleşmeyi pekiştirecek oğula sahip olamadı; iki kızınınher biri yeni bir birleşime yol açtı. Drahoması Macaristan olan büyük kızı Almanya'da-ki Lüksemburg mülklerinin virisi olan Sigismund'la evlendi; Polonya'yı alan küçüğü iseLitvanya Buyuk Dukası'yla evIendi. Bu birleşimlerden Polonya-Lilvanya sallantıda gibigörünüyordu. Litvanya baronları birleşmeye karşı çıkmış, buyuk dük artık Polonya kra-lı olduğuna göre yeni bir buyık dük seçilmesini istemişlerdi. Ama Litvanyalıların Polon-ya'ya Lhtiyacı vardı. 13B2'de Baltık eyaletlerinin Sonuncusunu Töton Şövalyeleri'ne ver-mek zorunda kalmışlardı, Altınordu'ya saldırıları da 7399'da yenilgiyle sonuçlanmıştı,Nihayet Polonya'nın ustbeyligini kabul etmeye karar verdiler, böylece birleşme sürdü.'

Macaristan-Lüksemburg bağlantısı ise daha olumlu başladı. osmanlıları durdurmayıkafasına koyan Kral Sigismund papay1' bir Haçh Seferi çağrısl yapmaya ikna etti ve Lük-semburg mirasının bir parçasını bu seferin kendi payına düşen masrafını karşilamak içinSat[. Böylece 1396'da osmanlıların karşısına hatırı sayılır bir Fransız-Macar gücü çıkara-bildi. Haçlı seferinin lojistiği gelişme kaydetmişti -Sigismund Osmanlılarla savaşmak içintopu topu bir adım atlp S1nırlnln ötesine geçecekti- ama yine doğru durust bir komutanıyoktu. Haçlılar uç kalesi Nikopolis'i tNiğbolul kuşattıkları sırada Bayezit ordusuyla çıka-geldi. Fransızlar başlarını Cröcy ve Poitiers'de derde sokan tarzda, dosdoğru saldırıya geç-mekte ısrar ettiler ve yine durdurulup kılıçtan geçirildiler. Macarlar da tek başlarına bir şeyyapamadılar, böylece son Haçlı Seferi başladığı anda bitti. Sonuçta Bayezit'in ve yenilmezgibi göninen osmanlı ordusunun hanesine bir zafer daha yazıldı.

Fransa'da işler daha iyi gidiyordu. Gösterişli muharebelerden kaçınan Fransızlar Akitan-ya'daki ingiliz toprakl arlnt yavaş yavaş kemirmişler, Ingilizlerin elinde yalnızca bir klyı şeridikalmıştı. Bu bolgede artık bir yaramazlık çıl<rnayacağa benziyordu. Ancak Fransız monarşisinin hanedan prensleıine aşırı buyukfeler vermek gibi hiç de akıllıca oImayan bir Adeti vardı,Bu Adetin pek talihsiz bir örneği, prenslerden birini Burgonya Dükü yapmak oldu (haritada

B'), Zirayeni dük hemen ardından Burgonya Kontluğu'nu (ff; Alman İmparatorluğuna ait bir

fief l ve Felemenk Kontluğu'nu (B'; teknik olarak Fransa'ya ait ama aslında yarı bağımsıd irat

topraklarına kattı. Fransa ile Almanya arasında yer alan, Felemenk dokumacılığı sayesindezenginleşen bu Burgonya mulku, birçok bakımdan bağlmsız bir devlet gibiydi.

Akdeniz'de, batl ve güney Balkanların siyasi parçalanmışlığını fırsat bilen Venedik, Kor-fu'nun denetimini eie geçirmiş, Aınavutluk ile güney Yunanistan'daki seçme noktalara gar-

nizonlar kurmuştu. Venedik'le ŞavaŞlarlnln dördüncüsü ve en şiddetlisinde fena halde yeni-len Cenova o kadar umutsuzluğa kapılmıştı ki birkaç yıl için Fransızların üStbeyliğini kabuletri 1396'|409), Baltık'ta, Hansa Danimarka'nın öyle bir burnunu Sürtmüştü ki (1370) is-kandinav kralhklarının birleşmesi yönünde atılan adımlar daha kolay hazmedilir hale geldi.Üç taht resmen 1397'de Kalmar'da birleşti. BiryıI sonra, Töton ŞovaIyeleri Gotland'ı işgaletti, Almanya'da Habsburglar Tirol'ü |363'te a1dı. Provence Kontluğu artık haritada görül-müyor, çunku 1382'de Napoli Kraliığı'ndan ayrılmıştı.

Bu arada, Çağatay Hanlığı'nın batı sınırlarında yeni bir guç doğuyordu. Moğol Impara-torluğu'ndan sonra kurulan dört devlet arasında en sönük olanı Çağatay Hanlığı'ydı. Hanlı-

ğı oluşturan kabileler durmadan taraf değiştiriyor, böylece başlarına durmadan yeni hanlargeçiyordu. Ancak, bu kabile reislerinden biri 1360'lardan itibaren sürdürdugıı firtınalı hü-kümdarlık hayatında gerekli karizmayı oluşturmayı başardı. Bu reis Timur'du, Timurlenk ola-rak da bilinir (Aksak Timur). 1393'te adına hüküm Sürdüğü Han'ın topraklanna iran ve Irak'ıkattı. Daha da önemlisi her yıl savaşan ve önemii seferlere çıkıp galip gelen bir ordu kurdu.

Timur'un askeri makinesi yagmayla işliyordu; bu makine her işgal ettiği toprağı kısa süre-

de tamtakr ettiği için Timur daha uzaklaragöz dikmek zorundaydı. 1395'te Rusya'yı istila ede-

rek Altınordu başkenti Saray'ı aldı ve ordusunun hanhgn hazinelerini yalayıp ),utmasna göZ

yumdu. 1398'de doğuya yönelip Hindistan'a saldırdı. Delhi koşullu teslim oldu, ama Ti-mur'un birlikleri yine de kenti acımasızcatalan ettiler. Kent kapılarının iki yanına kent sakin-lerinin kafalarından piramit yapıld, malları da askerler arasında pay edildi. Baıda TimurMemlüklarla dalaştı, bu bahaneyle Halep ve Şam'ı yagmaladı. Sonra, Bayezıt'inbazıkaçaHa-rı vermeyi reddettiği bahanesiyle Osmanlılara saldırdı fl402). Bayezit saldırıya karşılık vermekistedi, ama doğu sınlrına yaklaştığında Timur'un daha önce oraya vardığını ve güneyden do-laşıp arkasına geçtiğini gördü. Sultan ordusunu Ankara'ya dondurdu, orada, Timur'un Seçti-gi bir muharebe meydanında, Turkler ve Tatarlar en sonunda karşı karşıya geldiler. Bayezit'indurumu kotüleşiyordu; ordu yürümekten yorgun düşmüştü, su kıttı vebazı yedek Türkmenguçleri Bayezıt'i meydanı terk etmekle tehdit ediyorlardı, Muharebe başlayınca gerçekten deterk ettiler ve Osmanlı ordusunun kalan kısmı Timur'un sayıca üstün birliklerine yenildi.

Ankara hezimeti Bayezit'in aşağılanmasınn ilk adımıydı. Muharebenin sonunda esir düş-

tü' Timur'un maiyetiyle birlikte Anadolu'1ıı dolaşmak zorunda kaldı, birkaç ay Sonla da oldu.Timur Bayezit'in daha önce alaşağı ettiği beyleri yeniden başa geçirdi, osmanlı hanedanınınitaat sunmaya gelen genç üyelerini kabul etti. Nihayet L404'te başkenti Semerkand'a döndü ve

Çin'i istila hazırlık]arına başladı. orta Asya yollaıına ikmal merkezleri kuruldu, yıl sonunda daTimur bizzat doğuya dogru yola çıktı. Ama maıyeti onun ölmek üzere oldugunu göruyordu;otrar'a vardıgında Timuı da bunu kabullenmek zorunda kaldı. Çin, Timur'un açgözlü ordula-rının ziyaretine katlanmak zorunda kalmayacaktı,'

Page 96: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 97: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1430

l4l3'te Ingiltere kralı olan V. Henry, Ingiliz ve Fransız tahtları arasındaki kavgayason vermek için Fransa'nın da kralı olmaya karar vermişti. Koşullar ondan yanaydı: Osırada tahtta olan Fransa kralı deliydi, Burgonya dükü kime sadakat göstereceği konu-sunda kendini serbest hissediyordu, Fransız soyluları ise turnuvalar ile savaş taktikleriarasındaki farkı hala anlamıyordu. İngiliz okçuları ile Fransız şövalyeleri arasındaki enünlü karşılaşma olan Agincourt'da fl4lil ' Henry Fransız Saraylnın moralini çökertmekiçin ihtiyacı olan ezici zaİerikazandı, Beş yıl sonra Krallık Naibi ve tahtın v6risi olaraktanındı. Ama bu son ödülü kendisi elde edemeyecekti: Henry Fransa kralından birkaçay önce oldu, hem Ingiltere'yi hem de Fransa'yı yöneten ilk hükümdar kuçuk VLHenry oldu fl422). Aslında Fransa'nın sadece yarısı Henry'nindi; Loire Irmağı'nın gü-neyinde, hükümdarlığı tanınmayan Dauphin (veliaht prens) bir muhaliI hükümet kur-muştu. Hiçbir muharebeyi kazanamamıştı Dauphin, ama ]eanne d'Arc onun hesabmabir tane kazandı fl429\, Krallığın bütünü üzerindeki hak iddiasının kabul edilmesi içinbu yeterli oldu.

Agincourt'dan birkaç yıl önce doğu Avrupa, benzet şekilde destanlara yazılanbirmuharebeye sahne olmuştu. Tannenberg'de (Polonya tarih kitaplarında Grunwald) Tö-ton Şovalyeleri bir Polonya-Litvanya istila ordusuyla karşılaştı. Sonuç, Polonya ile Lit-vanya için zaİer, tarlkatın da bir askeri güç olarak sonu oldu (1411). Müttefikler mlJaz-zambir ordu toplamıştı, kimler yoktu ki: Smolensk'ten (o sırada Litvanya'nındil Rus-lar, Karadeniz bozkırlarından Tatarlar, Bohemya ve Silezya'dan kiralık askerler. Amabu ordu bir arada tutulup fetihlere girişilemedi. Yapıian barış sadece Litvanya'nın Sa-mogitya'ya -Livonya'yı Prusya'dan ayfian eyalet- yeniden egemen olduğunun onaylan-maslna yaradı. Yine de bu muharebe bir dönüm noktasına işaret ediyor: Almanlarınikinci Drang nacb Osten'inin [doğuya yayılmal Sonu Ve daralmalarının başlangıcı.

Polonya'ya barış için baskı yapan hükümdarlar arasında şimdi hem Alman Impara-toru hem de Macar Krah unvanıyla Sigismund da vardı. Çok önemli bir kişilikmişebenziyor Sigismund, ama aslında unvanları arttıkça nüfuzu azalıyordu. Bohemya tacı-nı da takması (1419) kotıi gunlerin habercisi oldu. Bu taç Sigismund'un Lüksemburg

mirasının bir parçasıydl Ve ona yararlı bir güç tabanı sağlayabilirdi. oysa gereksiz ye're Jan Hus sapkınlığını bastırmaya kalkması kanlı bir ayak|anmaya yol açtı ve ortaya

çıkan ulusalcı Çek hükümetini Sigismund düşüremedi. Nihayet, 1436'da, ölümündenbir yıl önce Sigismund'un Prag'a girip tahta oturmasına izin verildi, ama saltanat yılla-rının büyuk kısmında Bohemya ona utançtan başka bir şey getirmeyecekti,

Timur'un hukumet ederken şiddetten başka bir araç kullanmadıgı duştlnulürse, ölü-münden sonra imparatorluğunun çökmemesi insanı şaşırtıyor. oglu Şahruh, Fırat ileTarım havzası arasındaki bütrın toprakları kontrol ediyordu. Gerçi Karakoyunlular gibibatıdaki tdbi kabileier Zaman zaman itaatsizl1k ediyorlarsa da sonunda daima dize geti-

riliyorlardı. Artık Timur'un en parlak gunlerindeki gibi büyük yağma seferlerine çıkılml-yordu, zaten Şahruh'un komşuları da onu kışkırtmamaya gayret ediyorlardı, Örnegfnosmanlılar, ona hitap ederken daima çok saygılı davranıyor, Anadolu'nun batı yarısınıyeniden ele geçirmiş olsalar da doğudaki beyliklere dokunmuyorlardı. Doğuda yine fır-tına kopmasındansa Karaman Beyi'nin ignelemelerine tahammül etmek evlaydı,

Ankara savaşınln ardından osmanlılar Rumeli'de bazı taviz|er vermek zorunda kal-mışlardı ama bu durum kısa sürdü, Bizans Selanik'e ancak birkaç yıl egemen olabildi,E{lak, Sırbistan Ve Bosna bağımsızlıklarını kazansa|ar da l420'|erde yine kaybettiler.|430'da osmaniı toprakları yeniden 1401'deki sınırlara erişti. Bizans, Osmanlıların he-

nüz fethetmemiş oldukları Yunanistan'da, Akhaia Prensligi'nin kalıntılarını ilhak etme-yi başardı Q428-3); Ege adaları zaten Venedik'e bağlanmayı tercih etmişti (1418).

Venedik 75' yİizyıJla büyük başarılarla girmişti. Macaristan ve Bosna'nın başındaki fe-

laketleri firsat bilip Dalmaçya kryılarını yeniden ele geçirmiş J409'20l' Milano'nun zayf-lıgı sayesinde Lombardiya'da beklenmedik derecede kolay kazançlar sağlamıştı fl404-26) '

Ru sya' da A1tınordu' nu n zay ıİ|amakta olduğu açıktı. Kaf kasya' daki Çerkesler bağım-slzlıklarını kaz.andı, Urallar'ın ötesindeki Özbekler de kendi hanlarının yönetimindebağımsız bir devlet kurdular. Akdeniz'de Sicilya yine Aragon Krallıgı'na geçti (1409),

Portekiz ise Cebelitarık Boğazı'nın öte yakasındaki Septe'yi aldı (1415). Felemenk bol-gesinde Burgonya, Hollanda ile Brabant'ı aldı (haritada Bo).

Page 98: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 99: Ortaçağ Tarih Atlası

Is 1433

Ingiltere'nin Fransa'ya egemen olması ancak Burgonya'nln destegi oldugu Sürecegerçekçi bir girişime dönüşebilirdi, Burgonya taraf degiştirdiğinde, ki 1435'te yaptı bu-nu, Ingiltere'nin konumu derhal zayıİlamaya başladı. lngilizler ertesi yıl Paris'i terk et-tiler, Normandiya ve Akitanya 7440'|ara kadar elde tutuldu, ama 40'ların sonunda bueyaletler de kaybedildi. Normandiya'daki son köprübaşı Cherbourg 1450'de, Akitanyabaşkenti Bordeaux L453'te düştü. Ingiltere'nin kıtadaki müiklerinden yalnızca Calaiskalmıştı,

Bordeaux'nun kaderi Castilion'da Fransızların zaferiyle belli oldu. Bu muharebedeIngilizler Fransız toplarının kışkrtmasıyla hiç de akıllıca olmayan bir saldırıya girişmiş-lerdi. Top ilk kez bir muharebenin kaderini belirliyordu ' Kayıt|ara göre top bir yİizyılöncesinden beri kullanılmaktaydı (Cr€cy'de İngilizler tarafından), ama ilk modellerindoldurulması taktik açıdan İaz|ayarar|ı olmayacak kadar uzun süniyordu. Topun ba-şat rol oynadığı alan kuşatmalardı; eskiden aylarca, yıllarca kuşatmaya direnebilen ka-leler ve müstahkem kentler artık birkaç hafta içinde duşuyordu. Castillon muharebe-si'nin yapıldığı 1453 yılının topun rüŞte erdiği tarih olduğu iddia edilebilir; ama bu id-dia, topun çok iyi bildiğimiz bir kuşatmadaki rolüyle pekişmiştir. 1453'te OsmanlılarKonstantinopolis'in kara surlarının önüne olaganüstü bü)4ık bir batarya getirmişlerdi.200 kulenin birleştirdigi bu surlar onyazyıl önce inşa edildiğinden beri aşılamamışü.Sekiz hafta boyunca sürdürülen bombardıman surların geniş bir bolumunu harabeyeçevirdi ve 1453 Mayıs ayı sonunda Osmanlılar şehre girdi.

Aslında bu olayın önemine gölge düşüren pek çok etmen vardı: Kentin düşmesiuzun süredir bekleniyordu; Ankara muharebesi olmasaydı Bayezit Konstantinopolis'ielli yıl önce almış olurdu. Üsteıık bu dönemde Konstantinopolis ikinci sınıf bir kentedönüşmüştü; Osmanlıların muzaffer bir eday|a geçtikleri sokaklar, hala meskon birkaçbölgeyi birbirine bağlayan, kuşaklar önce terk edilmiş ot bürümüş patikalardan ibaret-ti' Ama Constantinus'un kenti Saygln geçmişinin dışında bir sebepten dolayı önemliy-di. Konstantinopolis Doğu Akdeniz'in anahtarıydı, içi boşalmış olsa bile Hıristiyan 6le-mi için değeri muazzamdı. Yağmalandıgı haberi şok etkisi yarat[i Batı, görevlerini ih-mal ettigi için bu sonucun ortaya çıktığını tedirginlikle hissediyordu. Konstantinopoliseski debdebesine yine kavuşacaktı, ama bu kez bütün Hıristiyan girişimlerinin ezelidüşmanı olan Osmanlı sultanlarının başkenti Istanbul olarak.

Konstantinopolis'in fethi Fatih Sultan Mehmet'in ilk onemli girişimiydi. II. Mehmetuzun saltanat dönemi boyunca (1451-81) başka yerleri de fethetti. Sırbistan'ı, Bos-na'nln önemli bir bolumunü ve güney Yunanistan'daki bütun kuçuk prenslikleri ilhaketti fl456-68) . Kırım'daki Ceneviz üslerini ele geçirdi ve yerel Tatarları egemenligi alttna aldı fl475-g. Çandarlı ve Karaman beyliklerini, zaval.lı küçük Trabzon Imparatorlu-

1 Napoli Aıagon Kralı A]fonso tarafından 1442'de fethedilmişti, ama kral 16 yıl sonra gayri meşru oğlu Feırante'ye biıkrallık sağlamak için Napoli'yi Aragon'dan ayırdı.

Bu haritadaki sınırların değişmesine yol açan diğer olaylar Tiınurlu Imparatorluğu'nun ikiye ayrılması, özbek

ğu'nu fethetti, Akkoyunluları Fırat'ın doğusuna hapsetti 046I-73). Yunanistan yarlma-dasında, Venedikliler kalelerini ellerinde tutmayı başardı, ama anakaraya yakın adalarMehmet'in ordularına dayanamadı; Lesbos'u 1462'de Cenevizlerden, Euboea'yı da|47 0' te Venediklilerden aldı.

Doğu Avrupa'da harita daha basit çizgilere kavuşuyordu. Polonya-Litvanya birli-ği IV. Kazimir'in saltanat döneminde tam anlamıylahayata geçti. Kazimir üstün kay-naklarını kullanarak Töton Şövalyeleri'ni Prusya'nın buyuk kısmını teslim etmeyezorladı, ülkenin kalan kısmı da biat etmekten başka çare göremedi 1466). Kazimir Si-Lezya'nın bir ucunu zaten ele geçirmişti 1457), Daha sonra, osmanlıIar Boğdan'da[Moldavyal ilerlemeye başlayınca bu sınır devleti gönüliu olarak Kazimir'in egemen-ligine geçti (1485). Daha doğuda, çar unvanlnı ilk kullanan Buyuk Moskova Prensiolan Büyük İvan, Novgorod'u ilhak etti 0478). Ayrıca Altınordu'ya geleneksel hara-cı ödemeyi reddetti vezorla haraç alma girişimini geri püskürttü (1480), Tabii böylemeydan okumaya cesaret edebilmesi Altınordu'nun parçaianmış olması sayesindey-di; Altınordu'nun yerinde yerel hanlık|ar ortaya çıkmıştı: Kırım (1441) , Kazan ft445\ve Astrahan 0466\.

Batı Avrupa'da hem önemli hem de önemsiz bazı değişiklikler vardı. Danimarkakralı Holstein'ı almış (1460), ama Orkney ve Shetland adalarını İskoçya'ya vermek zo-runda kalmıştı (1468)' Isveç ise Kamlar Birligi'nden çıktı (1448). Ingiltere Fransa'dakit'ieflerini kaybettigi gibi, Dublin'in hemen çevresindeki bolge hariç lrlanda'yı da elin-den kaçırdı. Fransa'nın hem Ingiltere hem de İngiltere'nin bir zamanki müttefiki Bur-gonya dükü karşısındaki durumu gayet iyiydi. Her yere saçılmış toprakIarını birleştiripgenişlemeye çalışan dördüncü dük Cesur Charles'ın Sorumsuz davranışları da Fran-sa'yayaradı. Charles önceleri başarılı olduysa da anayurdundanİazla uzaklaşan ordu-su Isviçrelilere iki kez fena haide yenilmişti [476iı Charles ertesi yıl Nancy'ye yerleş-tirdiği bir garnizonu kurtarmaya çalışırken öldü, Bütün bu oiaylar süresince Charles'ındüşmanlarına yardım etmekte olan Fransa Kralı XI. Louis derhal Burgonya Dukalıgı'nıve Kontluğu'nu işgal etti. Gerçi Felemenk'i alamadı -Charles'ın kızı Habsburg Arşidü-ku Maximillian ile evlenerek kendisine miras kalan toprakların kuzeyini koruyabilmiş-ti- ama Burgonya devleti asıl önemli uzuvlarını kaybetmişti. Louis dört yıl sonra Pro-Vence'l da alarak pastasına bir çilek daha ekledi'

Ispanya'da da gelişmeler vardı, ama bu haritadan anlaşılmıyor' Asıl önemli olayAragonlu Fernando ile Kastilyalı Isabela'nın 1469'da evlenmesiydi. Ikisi birlikte1481'de Granada Emirligi'ni yıkmak için işe giriştiler; bu süreç on bir yıl sonra Grana-da başkentinin alınmasıyla tamamlanacaktı. Bunun sonucunda l<ızlarına Portekiz hariçbtıtun Ispanyol krallıkları, ayrrc^ Sardinya, Sicilya ve Napoli miras kalacaktı.'

Hanlıgı'nın yıkılması fl47D ve talihsiz Sigismund'un ölümünden sonra Lüksemburg'un çöküşüydü (Bohemya daha sonrabir Polonya prensine, Silezya ile Lusatya da Macafistan'a geçti)' Venedik lon Adalarını aldl (1482), Portekiz ise Fas'takitopraklarına Arzila ile Tanca'yı kattı (1471).

I94

Page 100: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 101: Ortaçağ Tarih Atlası

TIS 1483"TE HIRIST'IYAN ALEMI

Avignon'da geçirdigi yarım yizyılın ardından papalık müminlerin büyük çoğunlu-ğunun Roma'ya dönülmesini istedigini kabul etmek zorunda kalmıştı, Papa V. Urba-nus nihayet |367'de Roma'ya taşındı; geleneksel papalık ikametgAhı olan Laterano Sa-

rayı harap durumda olduğu için Vatikan'a yerleşti, Aslında bütün Roma harap durum-daydı, üstelik sık sık isyan çıkıyordu. Üç yıl Roma'da oturduktan sonra Urbanus böy-le bir yerde kilisenin işlerini yürütemeyeceğine karar verip Avignon'a döndtı. Yedi yılsonra XI' Gregorius yine Roma'da oturmayl denedi, ama o da aynı Sonuca vardı' AmaGregorius sandığını toplayamadan oidu. Roma'nın asileri bunu fırsat bilip bir İtalyanolan VI. Urbanus'u zorla papa seçtirdiier. Başka bakımlardan epeyce başarısız olsa dabu Urbanus kentte kalmaya kararlıydı.

Urbanus'un başarısızlığı aşikardı. Özellikle kardinaller, onları fiziki şiddet kullan-makla tehdit eden bir papay|a çalışmakta zor|anıyor|ardı. Birkaç ay içinde bütün kar-dinaller Roma'dan kaçıp Urbanus'un seçiminin geçersiz olduğunu ilan ettiler ve dahaedepli bir din adamı olan Fransız VII. Clement'ı seçtiler. Romalılar elbette kendi adam-larına sadık kalınca, Clement ile kardinalleri bir süre sonra Avignon'a çekilmeye mec-bur oldular; Fransız hukümeti onları destekliyordu. VI. Urbanus kendi seçtiği kardinal-Ieriyle (daha sonra beşini öldürtecekti) ita|ya'yı baştan aşağı dolaşarak bu durumu kut-ladı, Avrupa'nın çoğu devleti Urbanus'u meşru papa olarak kabul ediyordu, ama Fran-sa'nın siyasi müttefikleri olan Napoli'deki Anjou hanedanı ile Iskoçlar, Aragon ve Kas-tilya gibi, Clement'ı tercih etmekteydi.

Işte boylece Büyük Bolünme başladı. Kimse geri adım atmıyor, bir papa ö1ür ölmezkardinalleri hemen yenisini seçiyordu. otuz yıl boyunca bu durum devam etti, Sonun-da kamuoyunun baskısıyla kardinaller daha başta yapmaları gerekeni yapıp Kilise Ge-nel Konseyi'ni toplantıya çağırdılar. Konsey 1409'da Pisa'da toplanıp mevcut iki papa-yı da azletti ve yeni bir papa seçti, Ancak, azilkararını yürürlüğe sokamadığı için so-nuçta iki degil uç Papa ortaya çlktı. Constance'ta toplanan yeni konsey de başarılı ola-madı [474-|7), Papa|arın biri kendi isteğiyle ayrıldı, digeri Ispanya'ya gitti ama orada

destegini yavaşyavaş kaybetti, üçüncüsü ise yargılanıp çekilmek zorunda bırakıldl, hat-

ta mahkemeden sonra herkes bu adamın nasıl papa seçildigine hayret etti.1 Artlk papa-nın kim olduğu ve nerede oturduğu konusundaki karışiklığa son verecek yeni bir papaseçilebilirdi. Konsey Romalı bir soylu olan Oddo Colonna'yı seçti, o da beklendigi gibipapalık merkezi olarak Roma'yı tercih etti. 1420'de V. Martinus adıyla kente girdi.

Bu kez Roma'ya donuş başarıyla gerçekleşmişti, Tam o sırada ltalya'da görsel sa-

natlarda büyük bir yükselme görülüyordu; bu sayede papalar Roma'yı gurur duyacak-ları bir kente dönüştürme görevini rahatça yerine getirebildiler. Ortaçagın sonunda, kibu haritada IV. Sixtus'un papalık dönemi J47I-84J demektir, bu görev başarıyla yürü-tülmekteydi. Sixtus'un Sürçtüğü zamanlar olmuyor değildi. Italyan politikasının bata-

ğına saplanmaya mey1||iydi (1478'de Floransa Katedralinde Muhteşem Lorenzo'ya dü-zenlenen suikaste bulaşmlştı); aile kayırma oyununa dabiraz fazla gömülmüştü (yeğen-

lerinden altısını kardinal yaptı, bunlardan biri hen|lz 77 yaşındaydı). Ama bir yandanda 747I'de gelecekte kardinallerin toplanacağı Capella Sistina'yı yaptffmaya başlamış-tl; sonuçta bu şapel Rönesans dönemi papalığının öyle bir mücevheri oldu ki, papala-rın kirli çamaşırları bile lekeleyemedi onu.

Papalık kendini dünyevi şaşaayla çevreledigi sırada, Doğu kilisesinin toprakları hız-la kuçuluyordu. Her on yılda bir osmanlılar bu toprakların bir kısmını daha yutmak-taydl I\3)'Iarda işler o kadar kötüydü ki Bizans imparatoru nihai fedakirlığı yapmayakarar verdi: Italya'ya giderek kendini ve halkını papanm otoritesine teslim etti, Karşılrğında papadan haçlı seferi düzenleme vaadi aldı; eğer Bizans kurtarılacaksa boyle birseferin gerekli oidugu açıktı, Ama bu oyundan hiçbir şey çıkmadı. Batı hükümdarları-nın orduların1 papaya teslim ettiği günler çok geride kalmıştı. Ayrıca, Ttırkler kapıyadayansa da Konstantinopolis halkı dini kimliginden vazgeçmeyi reddediyordu. Her ikitaraf da sözünü tutmayınca Bizans kadim inancıyla dovuştu ve düştü. Artık hem özgürhem de Ortodoks kalabilmiş topraklar, kilisenin kendi deyimiyle, taşraydı: Gürcistan,Romanya prenslikleri ve Moskova Prensligi.

st

1 Bu, XXIII' Johannes idi; Konsey önünde yaIgılanması konusunda Gibbon şöyle demişti: "En kepaze suçlamalar ört-bas edilmişti; Isa'nın vekili yalnızca korsanlık' tecavüz, oglancılık ve ensestle suçlandı'"

96

Page 102: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 103: Ortaçağ Tarih Atlası

IS 1483'TE KENTLER VE TICARET YOLLARI

74. yüzyılın Sonuna doğru Avrupa ekonomisi "veba koşulları''na girmişti; para görece bol-du (çünkü veba insan SayıSını azaltmıştı, kılçe altın miktannı değD, ücretler ise y,tıksekti (çün-

ki işgucü gorece kıttil. Dolayısıyla, gerçek ücretleri neredeyse yüzde 50 artan sradan insanla-rın durumu "Kara Ölum" öncesine oranla daha iyıydi. Verirrıliliğin artması bu eğilimi pekişti-riyordu. Artık toprakta eskisi kadar baskı olmadıgına göre, kaynaklar en etkili olacağı alanlarayoğunlaştırılabilirdi, Yüksek ücretler emekte tasam.ıf yapan makinelerin kullanımını teşvik edi-yordu. Bu durum, veba salgınlarının 1400'den sonra olduğu ğbi far;la yayılmadan sonüp git-ti$ dönemlerde işi sınfı gelirlerinin yüksek kalmasını sağlıyor, Sonuçta da nüfus rakam|an azda olsa yeniden artmaya başlıyordu. "Kara Ölum" sağlıklı bir ekonomik döngı.i başlatmıştı.

Sabanı kullanan adam kadar sokaktaki adam için de soz konuzuydu bu durum. Evet, ve-banın kentlere etkisi korkunçtu, ama on-on beş yıl içinde kent nüfusları çoğunlukla yenidenaynı seviyeye gelmiş, hatta artanları bile olmuştu. Batı Aırııpa'da kentsel nüfus 1483'te genelanlamda IGra Ölum öncesinden daha buyıktu. Bu da şu demektil Toplam nüfusun hala Ka-ra Ölum öncesinden daha az olduğunu dikkate alırsak, bu nüfusta kent sakinlerinin oranıönemli bir artış göstermişti; burada kullandığımz veritabanına göre yüzde 2.25'ten ytizAe3.25'e çıkmıştı. Elbette bazı kentler yanşı kaybetmişti, Felemenk dokuma endüstrisi lasmenpazanı daha lniçük olması, kısmen de artık Ingilizlerin yünlerini ihraç etmeden önce kumaşadöntıştürmeleri nedeniyle, gerilemeye devam ediyordu, Sonuç olarak Ghent'in nüfusu beştebir oranında, Bnigge nüfusu da üçte bir oranında azalmıştı. Pazar pay|annı Venedik ile Flo-raI\Sa'ya kaptıran Cenova ve Siena da kiçülmüştü. Sıtmanın yyıp bitirdığı Pisa artık haritadabiie yer almıyor; paparun ayrılmasından sonra boşalan Avignon da öyle. Ama başarı öyküle-ri yenilgilerden çok daha fazlaydı. 15. yuzyı| sonu kentlerinde şimdiye kadar gönilmemiş çe-şitlilikte işlerde, daha iyi ücretlerle çalışan, daha çok insan yaşıyordu.'

Tarım sektöni gibi, kent ekonomisi de teknolojideki degişikliklerden yararlandı. ErkenortaÇ:;gda dğşiklikler o kadar azdı, varolanlar da o kadar yavaş yayılıyordu ki yaşam biryuzyıldan ötekine sanki hiç değişmiyor gibiydi; oysa artık tam tersine, barış ve Savaş amıÇ-

ları o kadar hızlı değişiyordu ki her on yıl önemli ilerlemelere sahne oluyordu.Bu duruma iyi bir ömek, 1300 civarında icat edilen mekanik saatlerdir. Özgün haliy-

ie mekanik saat kilise çanlarının yantna, saati çaldırmak üzere yerleştirilen büyük demirbir mekanizmaydı. Sokaktan geçen insanın çanı bir keşişin değil bir makinenin çaldırdı-ğını anlamasına imkAn yoktu. Mekanizma gitgide inceldi. Dişli yapımı da gelişince çark-lar daha kuçuldu, bu da onlaıı çaIıştırmak ıçin muazzam ağırlıkların gerekmedigi anla-mına geiiyordu' Artık odalara da konulan saatlere bir de kadran yapıldı ki aletin çalma-

1 Felemenk'in guneyindeki gerileme kuzeyde gemi inşa endüstrisinin gelişmesiyle kısmen telafi edilmişti. Hollandalı gemiinşaatçıları Hanmlı rakiplerinden daha iyi gemi modelleri yapryorduı ynzyı|ın sonunda Baltlk denizine giren heı on teknedendördünün sahibi Hollandalıydı. Balık]ar bile Almanları terk etmişti. Bilinmeyen sebeplerle Baluk'ta yakalanan ringa miktarı15. yüzyılın başında birden düştü' Böylece, Avrupa pazarını Kuzey Denizi'nde balık avlayan Hollandalılar ele geçirdi.

2 Kağ1t ilk kez lS 1. ynzyı|da Çin'de yapıldı. YaPım sürecinin bilgisi lpek Yolu'yla batlya dogru aktarıldi, 8. yüzyılın2 Kağ1t ilk kez IS 1. ynzyı|da Çin'de yapıldı. YaPım sürecinin bilgisi lpek Yolu'yla batlya doğru aktanldı, 8. yüzyılıntasında Semerkand'a ulaştı. Buradan hızla Islam dünyasına yayıldı (Bagdat'a yak. 790'da, Kahire'ye yak. 800'de);ortasında Semerkand'a ulaştı. Buradan hızla Islam dtinyasına yayıldıortasnda Semerkand'a ulaŞtı. BuIadan hızla Islam dünyasına yayıldı (Bagdat'a yak. 790'da, Kahire'ye ye

Avıupa'ya gelişi İspanya lJ.2. yfl ve ltalya (13. yy) yoluyla oldu, 14. yüzy|Ida da Fransa ve Almanya'ya girdi.Bundm başka dört qn icadı hakkında birkaç soz soylemek için uygun bir noktadayız sanlyorum. Batının teknolojide öne

dığı zamanlarda da saatin kaç olduğu anlaşılabilsin. 15. yüzyılın başında artık bir çelikyayla çalışan çokzariİ saatler yapılmıştı. Bir adamın kaldıramayacağı kadar ağır olan ma-kine, cep saatine giden yolda hızla ilerliyordu.

Başka bir batı icadı olan top da inceliyor, kuçuluyordu. Top önceleri surları alaşağıedebilsin diye çok büyük yapılıyordu. Ama uzun vadede bu eğilimin tersi ağırhk kazan-dı. Mühendisler çok geçmeden uzun süreli bombardımana dayanacak duvarlar yaPmaylöğrendiler, ancak küçük ateşli silahlarm yapılışı muharebe meydanlarını sonsuza kadardeğiştirecekti. Mao "güç namlunun ucundadır'' dediğinde o kocaman havan topiarına de-

ğil, işte bu küçük ateşli silahlara gönderme yapıyordu.Ateşli Silah ve saat, teknolojideki değişiklikleri biçimlendiren evrim sürecinin iyi birer

örneğidir; bu ikilinin ağLr ama sürekli gelişiminin ardında metalurji Ye Zanaatlatdaki iç içegeçmiş ilerlemeler yatmaktadır, Ama 15, yİizyılda, zıt bir sürecin, teknikteki devrimin mü-kemmel bir örneğ de gönilür. Saat ve ateşli silahın prototipleri erken 14. yızyıla kadar ge-

ri gider, taşınabilir saatler ve ilk etkin ateşli silah olan arkebüz 16, ynzyıLın başına kadarortaya çıkmamıştr. oysa matbaa, batıda topu topu yirmi yıl içinde tasarianmış, geliştiril-miş ve kullanılmaya başlanmıştır. Ateşli silah ve saati yaratanlar elli altmış adı sanı unu-tulmuş zanaatklırdır, oysa matbaa bir tek kişinin, Johann Gutenberg'in elinden çıkmıştır.Gutenberg bütün başım sürecinin anahtarı olan hurufat dökümü yöntemini icat etmiş, bas-kı' kagıt ve mürekkebi ihtiyaçlarına uyarlamış ve l454'te sistemi çalıştırmaya başlamıştı.Tek başına hem yeni bir endüstriyi, hem de daha sonraki ilerlemelerin araclnt yaratmıştı'

Avrupa hızla ilerlerken Yakındoğu kıpırtısız duruyor, hatta geri gidiyordu. Örnegin|l' yİizyılda Avrupa'ya kagıt ihraç eden Mısır, 15. yuzyıIda kagıdı kalya'dan almaktay-dı.' Başka bir ihracat kalemi olan şap pazaİLnl, |talyan|ar önce Ege'de (13. yüzyılda Fo-

ça'da), sonra da ltalya'da fl462'de Papalık Devleti'ndeki Tolfa'dd daha iyi kalite şapocakları açlnca kaybetmişti. Ama Mısırlılar bunu dert etmediler. Baharat ticaretinin teke-li hala oniardaydı, böylece de ödemeler dengesi borçsuz kapanıyordu. Üstelik, Avru-pa'nın Levant'a ihracatının yüzde 50'si hala gumüş olduğuna göre, faturayı ödeyenin Av-rupa imalatçıları değil maden ocaklan olduğuıu kabul etmek gerekiyordu,

Böylece her iki tarafın da coğafi şansınl kullandıgı, Mısır'ın baharat yolundan geçen ko-numundan, Avrupa'nın da dağlarındaki gıımüş cevherinden yararlandıgı kanısına varılabi-lir. oysa Avrupalılar bu şanslarını akıllıca kullanmayı da bilmişlerdi' L4. ynzyılın Sonuna ge-

lindiğinde maden ocakları o çağın teknolojisi açsından tüketilmişti; Avrupa'daki durum As-ya'nm mevcut koşuilarından pek de {arklı degildi. Harzve Alpler'deki kuyular, Kafkaslar>

2' ynayida Çin'de geliştirilmişti; batının katkısı yayı çelikten yapıp güçlendirmek oldu. Sıvılı pusuladan ilk kez bir 11.yİizy.ı| Çin msiklopedisinde söz edilir; bu pusula bir yüzyıl mroa Avrupa'da kullanılmaya başlanmlş ve l29O'larda pusu-la kartının eklenmesiyle (muhtemelen Amalfi'de) çok daha kullanışlı hale gelmişti. Kalıpla baskı 8. yüzyılda Çin'de geliş-tirilmişti. Çin sistemi lran'da llhanlılar taıafından kullanılmış, kalıp baskıyla basılan oyun kartları buradan Batı'yayayıl-mıştı. Çinliler haıeketli baskı denemeleri de yapmışlardı ama pıatik bir teknolojiye dönüştüfemedilel; Gutenberg sistemi-nin bu deneylerle ilgisi yoktuI. Baruttan ilk kez IS 9. yüzyıIa ait bif Çin simya risalesinde söz edilir, ama patlayıcı degilyanıcı baruttur bu. Bu tür barut esas olarak roketlere uygulanmıştır. Çin ordusunun "ateşli fırlatıcılar" kullandlgına dairkanıtlar vardır Gabit bir roketin ateşi düşmana yöneltiliyordu); ama bunun bir ateşti Silaha dönüştürüldugune dair her-hangi bir işaret yoktul.geçişine başlangıç noktası oluşturan bu icatlar talal y^yl, pusula, barut ve baskı kalıbıdır . T^l^l yay| dedigimiz yatay yay IÖ

Page 104: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 105: Ortaçağ Tarih Atlası

> ve Pamir daglarındaki çoktandır terk edilmiş kuyular kadar sessizdi. Ama l460'lardayeniyöntemler ve yeni makinelere yapılan bü}uk yatırımlar sayesinde Avrupalılar madenlerdeyeniden üretime başlayabildiler. Kısacası, kendi şanslarını kendileri yaratmışlardl.

|5' yuzyı|da Avn-ıpa'da gönilen teknik ilerlemeler arasında, bu servet yaratma sürecine en

çok katkısı olan yenilik, üç direkli gemıydi. Baltık'ta bolh, başka yerlerde karaka ya da ıwo di-ye bilinen üç direkli geminin yük kapasitesi tek direkli bir kökenin iki katıydı; koke 150 tontaşırken karaka ortalama 300 ton taşıyordu. Böylelikle maliyetler çarplcl biçimde düştü ve ba-tı Avrupa ekonomisinin yapısında gerçek bir değişim gönildu. Geleneksel olarak ithalat ka-lemleri sadece deniz aşın ülkelerde bulunabilen mallardı: Karabiber Hindiştan'dan ithal edili-yordu, çünkü Avrupa'da yetişmiyordu; fildişi Ajrika'dan gelirdi, çünki Aın:pa'da fil yoktu.Eğer bir mal yerel olarak elde edilebiliyorsa, kötü kaliteli bile olsa tercih edilirdi. Karaka bu-nu değşürdi. Daha önceieri Baltık çwresindeki ulkelerin tuz ihtiyacl Lübeck'ten biraz içerde-ki Luneberg yataklarından karşılanıyordu, Ama toplu taşımacılık maliyeti düşünce Lübeckli1er Loire Irmağı lıyısına gidip daha ucuza, daha iyi kalitede tuz satm aImayı tercih ettiler. Bü-yük miktarda Isveç demiri de ahp Satmaya başladılar. Avrupa'nın kullandıgı demir hala yerelocaklardan çıkarılıyordu ve bu durum 15' yı4rılırı sonuna kadar, hatta daha sonra da devametti. Ama uluslararası ticaret yoluyla Satın alınan demirin oranl artıyordu; kabaca 100.000 tonolduğu tahmin edilebilen toplam tüketimin yuzde 1O'undan fazlası artıktl1ketim bolgesinin drşından sağlanıyordu. Gemi taşımacılğı maliyetleıinin azalmasıyla k6r getirmeye başlayan baş-ka bir meta da kömürdü. 13. yijzyıJn sonundan itibaren l.ondra evlerinde yakılan komur ku-zey Ingiltere'deki madenlerden geliyordu. 15. yuzyıIın sonunda kömür artık Manş Denizi'ninher iki yakasında da pazarlanmaktaydı, Newcastle'ın doğrudan rakibi de LiĞge'di.

Üç direkli gemi, maliyetleri düşürmekle kalmadı; eski teknelere göre denizde daha uzun sü-re kalabiliyordu. Böylece birçok olanak orlaya çıktı, en ilginç olanı da Afrika'nın Atlas oğa-nusu lıyılannın keşfiydi. Önceleri ilgi odağı 14. yijzyılda yeniden keş{edilmiş olan KanaryaAdaları'ydı; 15. yuzyılın ilk yıllarında daha yakın adalarda da yerleşimler kuruldu. Daha sonraPortekiz Prensi Henrique, AJrika'nın Kanarya Adalan'nm guneyinde kalan kıyılannın keşfini fi-

nanse etmeye karar verdi. Batı A{rika'da altın çıkanlan bölgelerle bağlantı kurmayı, boylece bol-ge üretiminin tekelini ele geçirmiş olan Berberi aracıLarı ortadan kaldırmayı düşünüyordu.

Ama Afrika kıyılarının bu kesiminde rijzgdrlar sorun çıkarıyordu. Giderken nizgArın yö-nü uygundu, ama öylesine aralıksız esiyordu ki bu ruzgArlar, geri dönebilme umudu kalmryordu. Prens Henrique'in yirmi yıl boyunca keşif seferlerine para dökmesine rağmen BojadorBurnu aşılamadı, Aslında Henrique'in parasl Ve zamanı boşa harcanmamştl. Portekizli ge-

miciler yavaş yavaŞ dönüş rotasınl saptamayl öğrendiier; önce Atlas okyanusu'nda enginle-re doğıu yol alıyor, sonra da bağlama limanlarırıın bulundugu boylama donebiliyorlardı' Çi-zilen bu geniş yay, neden ilk yıllarda program hedefine göre AIrika kıyısından çok uzaktaolan Madeira (1418) ve Asorlar'ın (1431) keşfedildiğini açıklar, Prens Henrique'in kaptanlarıeve dönüş yolunu bulabileceklerine güvendikleri andan itibaren yeniden ilk baştaki hedefle-rine yöneldiler; üstelik artık latin armalı, üç direkli, rozgera karşı beş derece orsalayabilen ka-ravelalara sahip oldukları için kendilerine güvenleri daha da artmıştl. Gil Eannes l434'teBo-

jador Bumu'nu döndtı, sonraki on yıl boyunca da hem o, hem de yurttaşları, Bojador ile Ar-guin arasındaki kıyı şeridinin tamamının haritasını çıkardılar. Arguin'den Sahra ticaretiylebağlantı kurmak kolaydı, dolayısıyla 1457'de Portekiz Krallığl ilk altın sikkesini, yani cruza-da'yu darp ettirebilecek kadar altın sağlayabildi' Buna Madeira'daki gelişen şker piantasyon-larını eklerseniz, Prens Henrique'in girişiminin kara bile geçtiğini soyleyebiliriz'

Girişimin k6rlı olup olmadığ bir yana, Lizbonlu başka bir girişimci, Fern-o Gomez, birazdürtüklemeyle daha büyuk kar elde edilebileceğni düşünüyordu. Prens Henrique'in ölümün-den sonra Portekiz l<ralı ile pazar|ıg girişip sonunda bir anlaşmaya Vardr; |469'da imzalananve beş yl için geçerli olan anlaşmaya göre fuguin'in ötesinde ne bulursa Gomez'in tekelindeolacaktı. Karşılıgında Gomez her yl kyı şeridinin 100 fersahhk (300 mil) bölümünü keşfede-

cek ve lnzineye yılda 500 cruzad,o ödeyecekti, Bu bir kumardı, ama muhteşem kAı getirdi.747l'de Gomez'in kaptanlanndan biri Akan kıyıIanna ulaştı; bu hyılar herkesin niyasındakiAfrika altın madenlerinin gizli kapısıydı. Portekizliler bu keşifleriyle Ghana Krallığı'yla -bugun

Gine diye yazı|ıyor- temas kurduklarını sanmışlardı, dolayısıyla Gine Klyısı, Gine Körfezi gi-

bi isimler kullandılar; ama aslında artık ortadan kalkmış olan, Sahil bolgesinde yer alan orta-

çağ Ghana'sı ile Akan loysının (somürge döneminin Altııı Sahili, bugtinki Gharıd hiç ilişki-si yoktu. Ama hiç önemli degildi bu; Gomez, Afrika'nın şişkin kısmını dönüp Körfez'e ulaşa-rak coğraİyayahizmet etmiş, bir de servet sahibi olmuştu. A1rıca yurttaşlarına peşinden ko-

şabilecekleri yeni bir amaç vermişti: Afrika lotasını boydan boya dolaşmak. Bu zor işin ödü-lü Hint okyanusu'na ulaşmak ve Arapların baharat ticareti tekeline son vermekti.

Gomez anlaşmasının geri kalan süresini alışılmış gayretli çalışmalarıyla geçirdi. Ön-celeri ikinci kezzafere ulaşacağa benziyordu, dosdoğru doğuya yelken açılırsa birkaç haf-ta içinde Portekizliler Hint okyanusu'na girebileceklerdi sanki. Ama Fernando Po'nun-Gomez'in kaptanlarından birinin adı verilen ada- arkasında kıyının güneye doğru kıvrıl-dığı ve yizlerce mil gtineye uzandığı anlaşıldı, Afrika'nın çevresinin dolaşılması, eğermümkünse bile, tahmin edilenden daha pahahya malolacaktı.

PortekD Kralı Joao imdada yetişti. Kraliyet hazinesini açtı, bir filo sipariş etti ve Akankıyısında daimi bir üs kurdu: Sao Jorge da Mina Kalesi [Madenleriı azizi Georgiosl. Bura-da gönderme yapılan maden hayal ıırunuydu, çunku yerli halk altını alüvyonlu yataklardan

çlkarıyordu; bu arada kalenin ismi basitleştirilip El Mina oldu Ve hem altın ticareti, hem deAfrika kıyılarının keşfi için önemli bir üs haline geldi. Bu ikinci görevi üstlenen Kaptan Di-ogo C6o 1482-83'teki ilk yolculugunda Kongo Irmağı'na (bugıinkü Zaire) ve Santa Mariaburnuna ulaştı. oysa daha çok yol vardı, Ceo yolculuğu tamamlayamadı. İkinci yolculuğun-da oldu ve varabildigi en uzak noktaya, Cross Burnu'na gömüldü, Ama insanın yerküreninsınırlarını ilk kez gerçekten ölçebilmesini sağlayacak girişimlere hazırlanan başka gemicilerde'vardı. El Mina'nın kurulduğu keşif yolculugunda yer almış olan Bartholomeo Diaz,Cao'nun bıraktıgı yerden başlamaya hazırdı Nitekim 1488'de Ümit Burnu'nu dolaşacaktı.Madeira'da yerleşmiş bir Ceneviz kaptan olan Kristof Kolomb, Diaz'dan birkaç yıl sonra ElMina'da ticaret yapmaktaydı. ortapğ ufuklarının Sınırlarını aşmaya o da kararlıydı, hattabunu nasıl yapacağ| hakkında çok daha radikal Iikirlere sahipti.

100

Page 106: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 107: Ortaçağ Tarih Atlası

DIZIN

AAbazya 32, 40, 42, 56

Abbasiler 40, 42, 44, 46, 48, 58,66,76Adrianapolis (Edirne) D6, 10, 60

Adriyatik Denizi C6, 46, 46, 66,80, 88n

Aetius 14

Alganistan 8, 14, 18, 32,48,58,64Afrika

Doğu 1, 2

Baı 50' 101

Afrika'nın keşfi 101

Mağrip 56' 58' 66' 76' 78' 80' 83, 88

Roma eyaleti 12, 14, 18,22,24,28,32, 34,36Biladü's-Sudan 38, 50, 100

Agincourt 84, 92

Aglebıler 42' 44' 46

Ak Hunlar 14, 18,24Ak Koyunlular 94

Akan kıylları 101

Akdeniz 2,22,38Akhaia 78, 92; ayrıca bkz. MoraAkitanya AB5, 66, 88, 90, 94

Akka E8, 68, 76

Alamanlar 8, 12, 14, 16, 18

Alamut F7, SBn,76

Alan dili 4, 4n

Alanlar 8, 10 12, 14,26,30,74,76Alarik 10, 12, 16

Albarracin 56nAlbi 86, 70

Albigens Haçlı Seferi 70

Aleksander Nevski 78, 78n

Aleksius 62

AlionsoV (Aragon Kralı) 84nAlfonso VI (Leon Kralı) 60

Aliöld (Büyük Macaristan ovası) CD5, 10' 26' 46

Alfred (BuyuH 44, 54

Algonkiler 50

Ali (Hz.) 30,40Alman lmparatorluğu 6, 48' 56' 60' 62' 64, 6Bn,

70, 76, 76n,80, 82, 86, 88n, 92

Almeria 56n

Alp Arslan 58, 60

Alpler BC5, 6,24,26, 52, 70, 100

Alptekin 48

Alpuente 56nAltın 12' 22' 38' 54' |0|Altrn Sahili bugunku Ghana),bkz. Akan kıyılarıAltınordu Hanlığı 76,76n' 79'80' 82' 90 92' 94

Amalfi C6, 6,48n, 9Bn

Amerika, Kuzey 54

Anadolu 6, 7, 30, 60, 62, 62n, 66, 68, 68n, 79, 82,83,88, 90, 92

Anagni C6, 82

Angıllar 8, 14, 18

Anglosaksonlar 20,28,32, 34, 40

Ani F6, 60

Anjou hanedanı 79, 82,96; ayrıca bkz Charles(Anjou dükü)

AnkaraE6'7,88,92,94Antakya E7,22, 48, 62, 62n, 64, 66, 72,76Antalya 79nApennin Dağ|arı C6, 6Apulia C6, 58,60,64Aragon 44,48n, 60, 66, 6Bn, 74, 78, 79,88,92,94n,96Aral Golü GH5-6, 2, 58

Aran 48

Arap Halifeligi 30,32, 36, 42, 44, 48, 58n, 66, 76;

ayrıca bkz. Fatımiler, Idrisiler, EmevilerAraplar 4, 6,7,22,30,32,36,38, 40, 42, 48, 52,

58. 100

Ispanya'da 32, 40, 42, 48, 58nArcos 56nArguin 101

Arius, Ariusçuluk 20' 34

Arnavutça 4, 4nArnavutluk, Arnavutlar 78, 80, 88n, 90

Arnulf 46

arpa 84

Arthur 18

Arzila 47,94nAsding Vandalları 10, 12' 14

Askelan E8, 64

Asor Adaları 101

Astrahan F5,86,94Asturias 32n, 40

ateşli silahlar 94' 98, 98n

Athaulf 12

Atina D7, 79, 84

Atlas Dağları ABB' 58

Atlas okyanusı |,6, 42, 50' 54' 78

A$1la 74, 76,24,26Augsburg BC5, 46

Augustus 8, 36, 38

Austrasia 28, 32

Avarlar 24,26,26n,28, 42, 74, 74nAvignon P,6,82, B2n,88n, 96, 98

Avusturya 80

AyaSofya24,52Aydın 79n

Ayn Calut E8, 76

Azak Denizi E5, 16, 28, 54

Azerbaycan 6, 44, 46, 48,74,76

BBabıl 22

Badajoz (Batalyos) 65n, 60

BadonBaifin Adası 50

Bağdat FB, 40' 42' 58' 76' 98ıbaharat, Baharat Yolu 22, 38, 72, 98, I0lbakır 84

Baldwin 54

Balear Adaları 86-7 ' |6' 56n, 78

balıkçılık 72' 84' 98nBalina 40

Balkanlar 4,7, 14, 16,20,26,28,34, 46, 48, 62,

66, 76, 78,82, 88n, 90

Balkaş Gölü J5' lBaltık Denizi c3' 4' 8' 40' 48' 68' 70' 72' 74,78'79-80, 82,90, 98n, 100

Baltlar 4

Bardi 84

Bari 44

Barselona 86, 42,79Kontluğu 44,64, 66; ayrrcabkz. KatalonyaBa4ıt bkz. ateşli silahlarBasklar 4, 16,32n, 42, 44, 46

Basra F8, 3d

Basra Körfezi c9' 6' 22' 38

Batı Adaları (Iskoçya) ,\3, 42

Batı Bulgar imparatorlugu 48, 56

Bavarlar, Bavarya C5, 18,24,26n,34, 40, 42, 48

Bayezit (Yıldırım) 90' 92,94Becaye 88

Belçika 8

Belisarius 24

Belozero 82, 44

Benediktenler 52

Benediktus (AzizJ 52

Benevento 26, 42, 44, 46, 76

Beni Hilal 58

Beni Süleym 58

Berberiler 4, 7, 24, 32, 38, 46, 48, 50, 56,58, 58n,

100, 101

BeyazDenizE2,54Birgi 79n

Birka C3, 54

Biskay Körfezi A5, 86

Bizans lmparatorluğu 7, 28' 30,32' 34,34n,42'44, 44n, 46, 48, 52,56, 58, 60, 62, 62n, 66, 68,

72, 78, 79-80, 83, 88,92,96Bizantion 38

Blois 62

Bogaz (lstanbul) D6, 28, 60

Bohemond 62

Bohemya 6, 18,26n,28, 46, 48, 52

Krallığı 66, 79'80' 92' 94nBojador Burnu 101

Boleslav (Cesur) 56

Bonifacius VIII (Papd 82

Bordeaux 1'6,82,86,94Bosna, BosnalıIar 66,90,90n' 92' 94

Bothnia Korfezi D2, 80

Bohmerwald C5, 6

Brabant 92

Bretonlar 18, 42; ayrıca bkz. Brötanya

Britanya Adaları 44, 48' 54' 56' 86

Britanya, Britanyalılar 6' 8, 72' 14, I8' 22' 28' 30'32,40, 42, 48n

Brötanya 16, 18n

Brngge 54,72,98Bryansk E4, 88

Budizm 66nBuğday 22' 38' 84

BuharaH6-7, 44

Bulgar Patrikliği 52' 70' 82

Page 108: Ortaçağ Tarih Atlası
Page 109: Ortaçağ Tarih Atlası

DIZIN

Bulgarlar; Bulgaristan 8, 28, 30, 32n,42, A2n,46,48, 52' 68' 74' 76' 79-80' 88, 90; ayrıca bkz.onogur Bulgarları, Volga Bulgarları, Batı BulgarImparatorluguBurgonlar 12, 14, 16,20BurgonyaDukalığı 52' 90' 92' 94

Kontlugu 90, 94

Alman Krallığı 24' 44' 46,48n,60Bursa 79n

Busento Irmağı C7, 12

Butsa Gallorum 24

Büveyhiler 48

Büyük Moravya 44, 46

C-ÇCalais 88, 94

cam22Campus Mauriacus 14

Canossa 70

Canute bkz KnutCöo' Diogo 101

Capella Sistina 96

Capua 44, 46, 58

Carmona 56nCastillon A85-6,94Cava 100

Cebelitarık A7' 32' 92

Celaleddin 76

Celayiriler 88 '

Cengiz Han 74, 74n, 76, 76nCenova, Cenevizler 86, 6, 26, 30, 72, 79, 84, 86,88,90,94,98, 101

Ceuta bkz. Septe

Ceyhun Irmağı (Amu Derya) GH6, 24'30,32'38, 66

Chanson de Roland 42

Charlemagne 6, 42, 44, 44n, 48, 42,76Charles (Anjou'lu) 76, 78, 79,82Charles (Cesur) 94

Charles Martel 32, 40, 52, 58nCherbourg 94

Civita vecchia 98

Clement VII (Papa) 96

Clovis 18, 18n, 20, 24.32, 40

Cluny 85, 1, 52

Colonna, Oddo (Papa V. Martinus) 96

Commachio C6, 44nCommodus 6

Conradin 76

Constance 85Constance Konsili 96

Constantinus (Büyüb 6' 20' 22' 94

Cordoba 56, 56nCornwall 28, 42

CrĞcy 84, 88' 90,94Cross Burnu 101

Cumbria 48, 48n,60

Çad Gölü 50

Çagalay Hanlığı 76n, B0

Çandarlı Beyligi 79n, 94

Çek|er 44' 92

Çerkezler 38, 92

Çernigov F.4' 56' 58

Çin, Çinliler 2' 7' 22' 38' 74' 76' 76n,79, 79n,

92,98nÇobaniler 79

DDaçya 4nDalmaçya 16n, 18' 24' 68' 88' 88n' 92

Danegeld 54

Danelaw 44, 46

Danişmendler 64

Danlar, Danimarka 6, 14, 40, 44, 46, 48, 54, 58,

66, 68, 72, 74,78,80, 84,88,90,94Dauphin6 86, 88ndeğirmenler 52, 83

Delhi 90

Delos D7, 84

demir 22, 84, 100

Denia 56n, 60

Derbent F6, 48ndeve 38, 50

Devon 28

Diaz, Bartholomeo 101

Dicle Irmağı F7-8, 8Diyarbakır F7, 48

Dinyeper lrmagıE5, 44, 54

Dinyester ırmagı D5' 8

dokumacılık, dokuma 38' 54' 72' 84' 98

Dokuz Oguzlar bkz. OguzlarDomitianus 6

Don Irmagı F4' 8' 46' 76' 86

Donetz Irmağı EF5, 54

Dorylaeum (Eskişehir) E6-7' 62

Dublin A4, 46, 48, 56,94Dvina lrmağı D3, 54

Dyrham A4, 28

EEannes, Gil 101

Ebro Irmağı .46, 66

Ebu Said 79

Edward III 84, 88

Eflak fflahya) 79,90,92Ege Adaları, Ege Denizi D7 ' 78' 79-80' 92' 98

Eğridir 79n

El Cid 62nEl Mina 100

Elbe Irmağı C4' 26n' 66' 83

Elburz Dagları G7' 30

Eleanor (Akitanyalı) 66

Emeviler 30, 40, 46, 48, 56

Endonezya 22

Epir, Epirliler D6-7, 10, 68, 74, 78, 80

Erik (Kızıl) 50

Eritrea 20, 38

Ermanarich 8, 10, 16

Ermeniler, Ermenistan 4, 8, 10, 20,26,28, 30, 32,34, 44, 46, 48, 56, 60, 68, 76, 76n,82, 88

Erzgebirge C4, 6Estonya D3, 74, 78,80Euboea (Negroponte) D7, 80, 94

Eyyubiler 66,74,76

FFaroe Adaları A2' 42 62nFarsça 4, 4nFeaA8, 42,62nFas 6, 48, 58, 60, 66,78,80,83,92Fahmiler 46, 48, 56, 58, 60, 62n, 66

Fatma 46

Felemenk 6,92,98nfeodal sistem 7, 58n, 68n, 74n

Fernando (Aragonlu) 96

Fernando I (Kastilya Kralı) 56n, 60

Fernando Po 101

Ferrante (Napolilil 94n

Fırat Irmagı P8' 8,22, 76,92,94Filistin 6, 22,28, 30, 60, 62, 66, 68, 76, 80, 86

Finlandiya Körİezi D2' 42

Finlandiya, Finler, Fince 4,8, 42n, 54, 68,78, 80

Finnmark 80

Floransa 6,84,96,98Foça D7, 98

Foederatii 8, 12, 18

Franklar, Frank imparatorluğu 8, |0, |2'|4'|6'|8'24,26n,28,32, 40, 52, 58, 74nFransa, Fransızlar 6, 8, 40' 42' 44' 46' 54' 58n'60, 62, 66,68, 68n, 72, 78, 82,82n,84,86, 88n,

90,92,94,96Frenk (Batılı anlamında) 28nFriedrich Barbarossa 66, 68

Friedrich II 76

FrizyaB4,42Fustat (eski Kahire) E8-9, 38,72n

GGaeta 44, 58

Gaillard Şatosu 68

Gaiseric 14, 16

Galiçya (Ispanyol Krallığı) A6, 40, 46, 60

Galiçya (Rus Prensligi) D5' 56' 79' 88

Galler, Galler halkı28' 32,78GalyaS, I0, 12, 14, 16, 18,20,22,32gazi devletleri 79, 79n, 82

Gazneliler; bkz. Mahmud (Gazneli), Mesud(Gazneli)

Gelibolu D6, 88

gemiler 38, 40, 50, 84, 86, 100

Gepidler 10, 14,26Germenler 4, 6,8, 12, 14,20,26n,36, 44, 46, 66,

68,72,80,84, 90, 98

Germiyan 79n

Getler 8, 40

Ghana (bugünkü); bkz. AkanGhana (ilkçağ) 38' 50, 101

Ghenr 54,72,98

i

Page 110: Ortaçağ Tarih Atlası

DIzıN

Ghibellino 76n

Gımata bkz.GranadaGibbon, Edward 6,7,96nGine Körfezi 101

Girit D7, 42, 4 68

Gobi Çölü 74

Godfrey (Lorraine'li) 62

Gomez, Femao 101

Gotland Adası C3, 54 88 90

Gotlar 8, l0' L2' 18' 20ıayrıca bkz. ostrogotlar, VizigotlarGranada 56n,74,78,94Gregorius VII (Papd 70

Gregorius X €apd 96

Grönland 50,54' 100

Guanşlar 100

Guelfo 76n

Gutenberg, Johann 98, 98ngıımüş 12, 54' 54n' 7l' 98

Gürcüler, Gürcistan 4' 48' 56' &' 74' 76' 82' 9Dn' 96

HHabeşiler 38

Habsburglar 76, 80, 90, 94

Hacılar 38

Haçlı SeferleriBirinci 62, 64,70, n,84Ikinci 66

Üçüncü 68

Dördüncü, 68,70' 72

AlbigensT0Kızey 66, 68' 72' 78

son (Sigismund'un) 90

Hafsiler 78, 88

Halep E7, 62, 90

Haliç (Istanbul) 54

Hamid 79n

Hammadıler 58

Hansa, Hansa Birliği 84' 90, 98nHiristiyanlık, Hıristiyanlar 8, 20, 30, 34' 34n' 52'62,70,82,96Harizm, Harizm Şahı G6' 32, 68n' 74' 76

Harold Godwinson 58

Hırvatistan, Hırvatlar 44' 46, 52' 60' 68

HaızDag|alBc4' 100

Hastings 58

Haşhaşiler (Haşşaşld 60ı' 76

Hattin 88, 68

Haı.ar Denizi G6-7' 2' 6' I0' 24' 26' 30' 32' 54Hazar Geçidi 48nHazar Türkleri 26' 28' 30' 32' 32ı,38' 44' 48

Hedeby 84, 54

Heinrich IV 6lman Imparatoru) 70

Heinrich VI (Alman Imparatoru) 68, 68nHelluland 50

Hemedan F7,22,64Henri Plantagenet 66

Henri VII (Luksemburglu) 80

Henrique ('Denizci'; Portekiz Prensil 100, 101

Henry V (Ingiltere Kra|ıl 92

Henry VI (lngiitere Iftatil 92

Heraklios 28,30,34Herat H8, 44, 88

HicazE9,58Hildebrandt (Papa VII. Gregorius) 70

Hindistan l,2, 8,22,32, 56,72,90, 100

Hint Okyanusu 10L

Hint-Avnıpa dillefi 4

Hohenstaufen 76, 76n

Hollanda 92

Holstein 94

Honorius 12

Huelva 56nHumber Irmağ 46

Hunlar 6, 7 ' 8' |0, 14, 16' 24, 28' 74nı ayrıca bkz.Bulgarlar, Kutrigurlar, Utigurlar, Ak HunlarHütagu 76

Hüsrev II 26' 28

I-İInnocentus III (Papd 70

Irak 6, 8, 22,38, 48,58, 83, 90

Iberya (Kafkaslar'dd 8, 10, 20,24,28,30,32, 44, 56

Ibi7a,87,42ldrisiler 42

Igor 46,48iklim 36nlkonlar, ikon kırıcılık 34, 52

Ilhanlı Devleti 76, 76n, 79, 82, 84, 88, 98nIllirya 10, 18

Ilmen Gölülngiltere, lngilizler 4, 18,28,34, 42, 44, 46, 48,

54, 56, 58,58n, 60, 64, 66, 68, 72, 78, 80, I0Lipek, Ipek '{olu 2,22, 38, 54n,84, 98nIran 1, 8, 18, 22, 24, 30, 40, 44, 48, 58, 68n, 74,

79,84,88,90Irlanda, Irlandalılar 8, |4,20,24, 34, 42' 44, 46,

48, 50n, 66,80,86,94Isabela (Kastilyalı) 94

Iskandinar1,a l,2' 4' 30ı' 40' 42,44' 48' 50' 52'54, 72,80, 88,90Iskenderiye D8, 22, 54, 72, 79, 86

İskitler 8

lskoçlar, Iskoçya 8,24' 32' 43, 48, 48ı, 56, 60,78, 80, 94,96Islamiyet, Isiam ilemi 30, 32, 38,58, 58n, 66, 80,

86,94Ispanya, lspanyollar 6, 7, 8, 96, 100

ayrıca blu. Aragon, Barselona, Kastilya, Galiçya'l,eon, Navarra, Vizigot KrallıgıIstanbul 94i aynca bkz, KonstantinopolisIstria 48nIweç, lweçliler 8, 40' 42, 48' ü' 78' 78n, 80, 86,

88,94, 100

Iwiçre, Iwiçreliler 80, 94

Italya, Italyanlar 6,7, 12, 14, 16, 18,24,26,30,32, 40, 42, 44, 44n, 46, 48, 54, 58,60,68,70,76n, 78-79,82, 84, 86,96,98Itil F5, 32

Iulianus I, I0,22Iulius Nepos 16n, 18

Iustinianus 20,24, 34, 36nIvan (BüyüH 94

lon Adaları CD7,94nIzborsk D3, 44

Izlanda 44,50, 50n, 54,72, 78

Izmir (Smymd D7,92nIznik Nikaed D6, 62

.IJamtlarıd C2' 44

Japonya 100

Jeanne d'Arc 92

Joao (Portekiz kralı) 101

Johannes XXIII €apd 96n

John (Ingiltere Kralı) 68

Johnson, Samuel 2

Jütler 14' 40

KIGdisiye F8, 30

Kafkas Dağları F6, 33

Kafkasya F5, 4, 8, L0, 14,26,38, 48n, 56,

92, 100Kağlt 98' 98nKahire E8-9' 6n, 48' 86' 98ıi ayrıca bkz. Fustat

Kalmar, Kalmar Birlğ c3' 90' 94

Kanarya Adaları 2' 50' 100, 101

Kara Koyunlular 88, 92

Kara Ölüm 36n, 86, 98

Kara Prens 88

karabiber 12,22, I00Karadeniz E6, 8, 42, 54, 79, 86, 92

Karahanlılar 48' 50, 60, 66nKarahitay 66' 66n' 68ı' 74

Karaman Beyliği 79n, 88' 92' 94

keranİi| 22

Kardinaller 70

Karintiya C5,72Karpat Dağlan D5' 26nKartaca C7, lA, 26, 24, 32

Kartlar 88

Kastamonu 79n

IQstiŞa 56n, 60, 66' 74' 78' 96

Katalanlar, Katalonya 79; ayrıca bkz. Barselona,

Büyük Katalan BirliğiKatolik Kilisesi bkz. HıristiyanlıkKavimler Göçü 26, 40

Kaydu 76n

Kayrevan BC7,32, 46, 56, 58

Kaysiriye (Caesarea) E8, 38

Kazan F3,94Kazimir III (Büyük)

Kazimir IVKeİe E5-6' 79' 86

Kehribar 84

Keltler, Kelt dili 4, 4n,7,8, 12

kentleşme 98

kereste 22

Kerkula C6, 79

Page 111: Ortaçağ Tarih Atlası

DIZIN

Konstantinopolis (Istanbul) D6' 6' 16' 16n, 18, Lech Irmagı C5, 46

22,24,28,32,34,38, 42, 44, 52, 54, 60, 62, 68. Lechfeld 46

Khios (Sakız) D7' 79' 98

Kıbrıs E7-8, 6' 30, 48, 68' 88

Kılıç Birliği laıikatı ü,74, 78

Kırım E5, 16' 26' 79' 86' 94

KızıLdeniz E10' 1' 8, 22' 38

Kiev E4, 44, 52, 60,66,76,79Kililgıa E7 , 62' 66

Kiril alfabesi 52

Kirillos 6ziz) 52

Knut 56, 58

Kola Yaıımadası B0

Kolomb, Kristof 100

Kongo Irmağı 101

Konstantin kent) 87, 88

70, 72,74, 78, 79, 86,88,94,96Konstantius 6, 20, 22, 94

KonyaE7, 64, 68,88Kore 74

Korlu C7, 78. 90

Korsika 86, 16, 46, 60,76n, 79

Kosova D6, 92

kole, kolelik 6,38, 54

Köln 84

kömür 100

Krum 42

Ktesiİon F8, 22

Kubilay Han 76, 76nKudüs E8' 16 62 62o74 76

Krallığı 64, 68

Patrikliği 20n' 34' 70

Küfe F8, 38

Kuman Türkleri 58, 60, 64' 74' 76

Kuıland D3' 40' 42

Kurtuba bkz.Cordoba 56, 56nKuşanlaı 4' 8' |4' 18

Kutrigur Hunları 16, 28

Kutsal Topraklar bkz. FilistinKuvadlar 10

Kuzey Bumu 54, 80

Kuzey Buz Denizi 1

Kuzey Kutup Dairesi 80

ktirk ticareti 12,38,40,54, 80, 84, 86

Kurtler 4, 4n, 48, 68

Kütahya 79n

Kyrenaika D8, 58

LLabrador 48

Ladoga Gölü E2' 42' 54

Laplar 40, 54,78Larende 79n

Laterano Sarayı96Latinler, Latince 4, 4nLatin imparatorluğu 68, 74

Balkanlar'daki Latin devletleri 78-79, 88

Layoş (Buyrık; Macar Kralı) 90

Lazika 8,32, 42

Legnano (Milano civarındd 68

Leif (Erik'in oğlu) 50

Leo III 34

Libya 58

LiĞge 84, 101

Livorno 80

Lizbon A7, 66

l,ofoten Adaları

Lombard BiIliği 68

lombardiya 36n,70,92

Louis XI (Fransa Kralı) 94

Lovat Irmağı E3, 54

Lucca 84

Luneberg 100

Lusatya C4' 48' 56' 60' 94ı

Macaristan, Macarlar, Macarca 4, 6, 76, 42n, 46, Meriniler 78

48' 51' 60' ü'76'79,88' 88n' 90' 90n' 92,94n Mertola56nMadeira 101

Magdeburg BC4, 84

Mağrava Emirlğ 56

Mağrip; bkz AJrikaMahmud (Gazneli) 48, 50, 56, 58

Mainz 10

Makedonya D6, 20, 80

Malaya Yarımadası 2

Malazgirt F6-7,60,66Maha C7, 60

Lubeck C4, 84, 100

Lubnan 22

Lüksemburg 85, 80

Lüksembuıg hanedanı 80,90' 92' 94nLyon 85, 82, 88n

M

Manisa 79n

Mansor 48

Marcus Aurelius 36nMarkland 50

Markomanla 10r

Martinus V. (papd 96

Matbaa 98, 98n

Maximillian94Mayorka 87, 46,74,88Mazdekçilik 8

Mazenderan 66

Mazovya 79,88

MehdiFatımi 46

Serbedaı 88

Mehdiye C7, 46, 48,58Mekke E10, 30, 38

Mekran 1

Melfi 58

Meloria 79

Memloklaı 76' 79, 88' 90

Menteşe Beyliği 79n

Marakeş A8, 58

Mercia 30, 32, 42

Merv H7, 30,58,64Mesud (Gazneli) 58

Mehmet II Fatiil 94

Mezopotamya F7-8, 8, I0,22,28,30Mısır, Mısırlılar 6' 7 ' 22' 28' 30' 34' 38' 44' 46'48, 56, 58, 66, 68,72,72n,76,83, 84, 86, 98

Milano 85, 6, L2,72,84,92Milas 79n

Minorka 87, 46

Moğollar 6' 7 ' 24: ayrıca bkz, Cengiz Han,A]tınordu, llhanlı, Çağatay Hanlıgı,Yuan hanedanıMoldaı,ya 88' 90n, 94

Monemvasia D7, 68

Monofizit 20,34, 52

Mora Cd7, 68, 78 ayrıca bkz AkhaiaMoravya C5, 48ayrıca bkz. Büyük MoravyaMoron 56nMoskovaE3, 80, 86, 94, 96

Mozambik Boğazı 100

Muhammed (Hz.) 30

Murabıtlar 58' 60' 62n' 64' 66

Murom F3, 44

Musul F7, 62,66,68,72n

Muzafferiler 88

Myriokephalon (ÇardaH E7, 68

NNancy 94

Napoli (kent) C6, 6,26, 32, 48n,82Kra|lığı 79' 82n' 90, 94, 94ı' 96

Narses 24, 26

Nasturiler 20

Navarra 46, 48n,56, 56n, 60, 64, 66,78,94Nedao Irmağı 14, 16

Leon; Iron Krallığı A6, 46' 56' 60' 66' 74 Man Adası A4' anl.esbos (Midillil D7, 88, 94 Manastırlar 52

Levant 4, 6,7,64,66,68,72,84, 86, 88, 98 Manfred $icilyalt 76,79

Litvanya, Litvanyalılar 78' 79, 88' 90n' 92' 94 Manş Denizi A5' 10' 54,58' 66' 86, 101

Livonya (bugünlni Latvid D3, 8' 78' 92 Marco Polo 79, 80n

Loire Irmağı AB5, 16, 44,68' 88'92' |00 Markus 6ziz) 54

Lombardlar, Lombard Krallıgı24,26' 26n' 30' 34' Mavrikios 26, 28

40, 42, 44, 52, 58

Londra AB4, 54, 72, 84, 701

Lorenzo (Muhteşem) 96

Los Navos de Tolosa A7, 68n,74Louis (Dindar; Frank imparatoru) 42

Louis II tta|yaKralı) 44

Maveraünnehiı H6' 4' 8' 14' 24' 26' 32' 38, 60, 66, 68n Muvahhidler 66, 68ı' 74' 78

Louis IX (Aziz Louis; FransaKra|ı) 76,78 Mçdine E10, 30, 38

Page 112: Ortaçağ Tarih Atlası

DızıN

Neustria 28, 32

Neva l.rmağı E2' 54' 78nNewcastle 101

Newfoundland 50

Niebelungen 14

Niebla 56nNihavent F8, 30

Nijer Irmağı 50

Nikeforos I 42

Nikopolis Nigbolu) D6, 90

Nil Irmağı E9' I' 2' 6, 8' 20, 38' 50

Ninova F7, 28

Normandiya 66, 68, 88, 94

Normanlar 46, 58, 58n, 60, 64

Norsklar, Norveç, Norveçliler 40' 42' 44' 46' 48'

50, 50n, 56,62n,78, 80, 84;

ayrıcabkz. NormanlarNothumbria28, 30, 32, 42

Novgorod E,3, 44, 56, 58, 64, 64n,78,78n,80,84, 88, 94

Nureddin 66, 68

Nübye 2, 8,20' 38

nüfus 8, 36' 83,86

o-Öoder Irmağı C4, 66

Odo (Cluny) 52

Odoakr 16, 18

oğuz Türkleri 58' 66

Oleg (Novgorodlul 44, 46

Oman, Charles 6Onogur Bulgarları 42norkney Adalan; orkney Uçbeyliği A3' 44' 48' 56'62n,94Orleans 85, 14

orta Asya 1' 8, 14, 66ı' 76n' 80' 92

Ortodoksluk 34,34n, 52, 62, 70,82,96Osman Bey 79

osmanhlar 4'79'79ı' 88' 90,90n' 92'94'96Ostrogotlar S, 10, 14, 16, 18, 24, 34

Otrar H6, 92

Otto I46ouo II 70

Ögedey 76,76ıÖzbekler 92,94n

PPakistan 32

Palermo C7, 64

Pamir Dağları 54n, 100

Pamuk72,72n,84Papalı( Papalık Devleti 20, n' 32' u' ü, 4a' 42,

46, 48, 52, 60, 62, 68, 70, 76, 76n,82, 84, 88n, 90, 98

Paris 72,94Patnck (Aziz'. 20

Pavia 26

Peçenekler 44' 46, 48' 60' 64

Pedro III (Aragonlu) 79

Peipus Gölü D3, 78

Pencap 56

Pepin III 40, 42, 52

Pereyaslavl E4-5,76Pers 8, 10, L4, 18, 22, 24, 26, 28, n, U, 38, 74, 84

Persepolis G9, 30

Peruzzi 84

Petrus 6ziz) 84

Philippe ffakışıklil 80Philippe Augustus 68, 68n, 88

Piktler 14, 32,34, 44

Pirene Dağlan A86' 18, 66

Pisa, Pisa Konsili 6, 60,72,76n,79,96,98Po Irmağı c5-6' 24,26Poitiers 85, 32, 88, 90

Polonya, Polonyalılar 6' 48' 52' 56' 64' ffi' 68' 76,

79, 86, 88,90n,92,94, 94nPolotsk D3, 44,56,58Pomeranya, Pomeranyalılar c4' 64, 79

Portekiz, Portekizliler 66, n, n,94,94n,100, 101

PragC4-5,92Pripet Bataklıklan D4, 44

Provence 18,24' 44' 46' 48ı' 64, 68n' 78' 82n'90,94Prusya D4, 74, 78, 84, 92, 94

Pskov D3, 88

Ptolemeus (Batlamyus) 2, 50

Pusula9Sn

RRagusa C6, 88n

Ravenna C6, 72, 24, 26, 32, 40

Raymond (Toulouse'lu) 62

Ren lrmağı B.4' 7,8, l0' |2' |4Rey G7,22Rhone Irmağı 85, 16, 18,88n

Richard (Aslan Yürekli) 68

Robert (Normandiya Dukü) 62

Robert Guiscard 58, 62

Rodos D7, 80

Roger (Sicilya Kontu, sonra kralil 60, 64

Rollo Miking) 46

Roma (kent) C6, 6n, 10' 12' 14' 16' 16ı' 22,24'26,32,34,38, 42, 44, 48, 52,70, 82,84, 86;

Yeni Roma bkz. KonstantinopolisRoma Imparatorluğu 4, 7' 8' I0' 38

Doğu kısmı 6' 14, 16' |8'24'26'28ıayrıca bkz. Bizans Imparatorlugu

Romans dilleri 4, 4n

Romanos (Bizans imparatoru) 60

Romanya prenslikleri 96;

ayrıca bkz. Moldavya, E{lak

Romulus Augustulus 16. 16n

Rostov E3, 44

Rudolph fiabsburg) 76, 80

rum ateşi 32

Rüm, bkz Anadolu, SelçuklularRus kilisesi 82

Rusça 4

Rusticello (Pisa'lı) 79n

Rusya, Ruslar l' 2' 6' 16' 36n' 42' 42ı' 44' 44n'

46, 48, 52, 54, 56, 58, 64, 66,74,76,78,79-80,82' 84' 86' ü,90' 92

Rügler 18

RyazanF4,76

s-ŞSaat 98

Sabinler 10

Saİarİler 44, 46

Sahil 38,50,58, 101

Sahra 1, 6, 8, 38, 50, 58

Saksonlar 8, L4,26n, 52

Saksonya 42' 54ı' 72

Salerno 44,58,70Samaniler 44,46,4 54nSamogitya D3, 92

Samsun E6, 79

San Vitale (Ravenna) 24

Sancar 64, 66

Sancho (Buyuk; Navarra Kralı) 56nSanta Maria Burnu 101

Santa Maria del Algarbe 56n

Sao Jorge 101

Saray F5, 86, 90

Sardinya 8,6, 16,24, 46, 60, 62, 72, 76n, 79,94Saruhan 79nSavoy 85, 14

Seine Irmağı B.5' 14, 44' 46' 68' 86

Selahaddin 68

Selanik D6, 80, 92

Selçuklu Türkleri 58' 58n, 60n' 62' 62n' 64n,66Hemedan Sultanıığı 64, 66

Merv SultanlÇı 64' 666Rom Sultanlıgı 62' 64' 68,68n,74' 76' 79' 88

Seleukia F8, 22

Semerkand H6-7,92,98nSt. Jean Şovalyeleri 80

Senhace kabilesiSepte A7, 56n, 92

Septimania 86, 18, 40

fürbedarlar 88

Sevilla 56n, 74

Seyhun Irmağı (Siri Derya) 32

Shetland Adalaı A2' 42' 94

Shona 100

Sırplar 56, 66, 68' 80' 88' 90' 92' 94

Sicilmese A8, 58

Slcilya C7' 12' L6' |8' 22' 34' 34ı' 42' 44' 48. 58.

60, 62, 68, 76, 78, 79, 92, 94

Sicilya Vesperum Ayaklanması 78, 79' 82

Siena 98

Sigismund 90,92,94nsikke, madeni pan84Sllezya C4, 79, 92, 94, 94nSiling Vandalları |0' L2' |4Simeon (Aziz) 52

Sind 32

Sinop 86, 74

Sis (Kozan) 87, 82

Sistini Şapeli bkz. Capella SistinaSivas E7. 64

Page 113: Ortaçağ Tarih Atlası

-

DIZIN

Sixtus IV (Papd 96

Skaelingler 50

Slavlar 4, 8'24'26n,28' 40' 42' 44ı' 48' 52' 66

Sluys 84, 88

Smolensk E4, 44,79,92Somali 38

Somme Irmağı B4-5' 44

Spoleto 26, 42, 46

Sri Lanka 2St. Tropez 46

Stefan Arpad (Macar Kralı) 48

Stefan Duşan 80, 82, 88, 88nStephanus II Papd 52

Stephen (Blois'Iil 62

Stilicho 6. 10. 12

Stockholm C3, 54

Strathclyde 28,32, 48n

sür (Tyre) E8, 68

Suriye 22, 28,30, 34,36, 38, 58, 60, 62, 66, 72,

76,86Suzdal F3, 64,66,78,80Südeüer C4' 6Süevler 10, 12' 16' 18'26Sünniler, Sünnilik 30, 58nSveyn (Çatal Sakallil 48, 56

Süatoslav 48

Syagrius 16, 18

Şahruh 92

Şam E8, 38' 62' 66' 72n' 90

şap 98

şarap 22

şker 38

Şeria Irmağı

Şiiler, Şiilik 30' 40' 44, 46' 58, 60ı' 66; ayrıcabkz. MehdiŞiraz G9, 88

Şirvan 32, 48n,66

TTaberistan 30, 40, 44

Taman 85, 48,54,60Tana E5, 86

Tanca 47,56n, 94nTancred d'Hauteville 58

Tannenberg D4, 92

Tarım Havzası 92

Tarusa E4, 88

Taşkent HI6' 32

latat yayı 98nTatarlar 92,94TebrizFT,79,84Teke Beyliği 79n

Teodorik 18

Thorvald Grik'in o$d 50

Thüringiya, Thtıringleı BcA, t4' 24,26ı,34Tlbet 22

Ti{lis F6. 48n,64Timuçin bkz. Cengiz HanTimur (TimurlenH 90,92, 92n

Timurlu Imparatoıluğu 94nTirol C4, 90

Titus 16

Tlemsen 48, 78, 80

Toledo 56n, 60

Tolfa 98

Toros Dağları E7 ' 32, 62

Tortosa 56nToruı C4' 74

Toscana C6, 26

Toumai 1.8

Töton Şövalyeleri 74' 76' 78, 79-80' 84' 90'92,94Trablus Libya' da) C8, 46

Trablus Lııbnan'dd E8' 64' 76

Tıabzon E6' 68' 75' 76, 79' 86

Tralcya D6, 42, 90

Transilvanya D5, 4nTreviso C5, 80

Tuaregler 58

Tuluniler 44, 46

Tuna Irmagı CD5-6' 4n, 8, 10' 14, 16' 18,24'28,30, 46, 48,79Tunus 14, 32, 42,84tuz 38, 100

Türkçe 4

Trirkistan 22, 64

Türkler 6' 7 ' 8' 24' 26' 30' 38' 44' 48' 56' 58' 60'62' 64ı' 68,74' 74n' 83,90' 92

Tver 83, 80

Tweed lrmağ A3, 56

U-ÜUmmanUmman DeniziUral Dağları G2-4,7' 6' 42n

Urd Irmagı G5, 92

Urbanus II Papd 62

Urbanus V (Papd 96

Urbanus VI (Papa) 96

Urfa (Edessa) E7' 60' 62ı' 64' 66

Utigur Hunları 15,26' 28

Ümit Burnu 101

Üzengi

VYalencia 74nValdemar Atterdağ 88

Van Gölü F7, 60

Vandallar 8, 10, 12, 16' 18, 20' 22,24,34 ayrıcabkz. Asding Vandalları, Siling VandallarıVarenjler 36n, 42, 44, AAn, 46, 58, 54, 54n

Vaspurakan 46, 56

Vatikan 96

veba bkz. Kara ÖlümVenedik, Venedikliler C5' 6' 32' 44n' 48ı' 54'

54n, 68, 72, 76n, 79-80, 84, 86, 88, 88n, 90, 92,

94,94n,98Vikingler 36n, 42, 44, 46, 48, 50, 54, 56, 58,84Vinland 50

Visby C3, 84

Vizigotlar 8, 10, 12, 14,16,18,24,26,28,32,32n,34, 40

Vladimir (Suzdal'dd F3, 66, 76, 80

Vladimir Buyük Prensleri 66, 78n, 80, 86

Vladimir I Kiev Prensi) 52, 56

Vlahlar 4n, 79, 88

Volga Irmağı F4' 8' 10, 24' 30' 32' 42n, 44' 86

Volhinya 79,90nVolhov Irmagr E3, 54

Vqltaire 7

VouillĞ AB5' 18, 20

wWaiblingen 85,76nWelf hanedanı 76n

Wessex 42, 44, 46, 48

William Rufus 60

William (Fatiil 58, 58n, 60, 62, 66

Worms 14

YYahudiler 6, 30

Yarmuk Irmağı E8' 30

Yaroslav (Novgorod Prensi) 58

Yemen 8

Yeni-Platoncu 20

Yezdigerd 30

York ^A4, 46, 48

Yuan hanedanı 7

Yuan-Yuan 24

Yunanca 4, 4n

Yunanistan, Yunanlılar 7 ' L0' 28' 42' 78' 80' 82'88,90,92,94Yün 84

ZZara 68

Zaragoz.a 56n, 58n, 64

Zengibar 2

Zengller 66

znylinyağ22Zimbabve 100

Zirıler 56, 58

ZiyaniEmirliğ 78

Page 114: Ortaçağ Tarih Atlası